Bu Ünitede;
• Alerji ve anaflaksi tanımlarını,
• Anaflaksinin oluş mekanizması ile tetikleyici
ajanların neler olduğunu,
• Anaflaksinin klinik bulgularını,
• Anaflaksinin ilk tedavisindeki kritik basamaklarını
öğreneceksiniz. Aynı zamanda, anaflaksiyi önleme
basmakları hakkında da fikir sahibi olacaksınız.
Alerji vücudumuzu koruyan bağışıklık sisteminin
normalde zararlı olmayan maddelere karşı verdiği
aşırı duyarlılık yanıtıdır.
Alerjiye yol açan maddelere alerjen denilir.
Alerjenler vücuda cilt, solunum veya ağız yoluyla
alınabilirler. Vücudun alerjik yanıt verebilmesi için
bu maddeyle önceden karşılaşmış ve duyarlı hale
gelmiş olması gerekir. Vücut aynı alerjenle tekrar
karşılaştığında bağışıklık sistemi alerjeni tanır ve
çok hızlı yanıt verir.
TANIMLAR
Alerjik reaksiyon sonucu kaşıntı, astım, alerjik
rinit (saman nezlesi), hapşırık, geniz akıntısı,
gözlerde kızarma, burun tıkanıklığı, burun
akıntısı şeklinde semptomlar ortaya çıkabilir.
Genellikle alerjenden uzaklaşma semptomların
sonlanmasını sağlar.
TANIMLAR
Anaflaksi ciddi, acil ve tüm vücudu etkileyen bir aşırı
duyarlılık reaksiyonudur. Pek çok organı etkileyebilir
ancak en karakteristik ve ciddi bulguları
bronkospazm, üst hava yolu ödemi ve
hipotansiyondur.
Bu konuyla ilgilenen uluslararası uzman kişilerce
anaflaksi kısaca hızlı başlayan ve ölüme neden
olabilen ciddi alerjik reaksiyon olarak
tanımlanmaktadır. Tanı klinik olarak konur ve
hipotansiyon ve şokun bulunması mecburi değildir.
TANIMLAR
Amerikan Ulusal Alerji ve Enfeksiyöz Hastalık Enstitüsü ve
Yiyecek Alerji ve Anaflaksi Ağı tarafından anaflaksi
aşağıdaki üç kriterden bir tanesinin dakikalar veya saatler
içinde ortaya çıkması olarak tanımlanmıştır:
1) Hastalığın akut olarak cilt ve/veya mukozal tutulum
göstermesi ve aşağıdakilerden en az bir tanesinin olması
a. Solunum sıkıntısı
(Dispne, bronkospazm, hırıltılı solunum, hipoksi)
b. Kardiyovasküler problemler
(Hipotansiyon veya kardiyovasküler yetmezlik)
TANIMLAR
2) Alerjen olması muhtemel faktörle temastan
sonra hızlıca aşağıdakilerden iki veya daha
fazlasının ortaya çıkmas (dakikalar- saatler içinde)
a. Cilt veya mukoza bulgularının ortaya çıkması
(Örneğin, yaygın kaşıntı, ürtiker, kızarma, şişlik)
b. Solunum sıkıntısı
c. Kardiyovasküler yetmezlik
d. Dirençli gastrointestinal semptomlar
(Örneğin, karın ağrısı, kramplar, kusma)
TANIMLAR
3) Hasta için bilinen bir alerjen ile temas
sonrası kan basıncı düşüklüğü (dakikalar-
saatler içinde) olması.
TANIMLAR
Alerji toplumda oldukça sık görülmesine rağmen
nadiren hayatı tehdit eden anaflaksiye ilerler.
Anaflaksinin toplumda görülme sıklığı zaman
içinde giderek artmıştır ve özellikle hayatın ilk
yirmi yılında daha sık gözlenmektedir.
1980’lerde her 100.000 kişiden 21’inde
gözlenirken günümüzde her 100.000 kişiden
49.8’inde gözlenmektedir. Bu oran ilk yirmili
yaşlarda her 100. 000 kişide 70’lere ulaşmaktadır.
YAYGINLIK
Anaflaksi nedeniyle ölüm ise her 3 milyonda 1
kişi/yıl gibi oldukça nadirdir.
Ancak böcek sokmalarının sık olduğu yerlerde
bu oran daha yüksek olabilir.
Acil servislerde tedavi edilen anaflaksi
ataklarının 100-200’de birinde ölüm
gözlenmektedir.
YAYGINLIK
Çocuklar, gençler ve genç erişkinlerde
anaflaksiyi tetikleyen en sık sebep yiyecekler
iken erişkin ve yaşlılarda ilaçlar ve böcek
ısırıkları sık rastlanan sebeplerdir.
Hastanede yatanlarda sık rastlanan anaflaksi
nedenleri ise kas gevşeticiler, antibiyotikler,
intravenöz kontrast ajanlar ve pek çok tıbbi
malzemenin yapısında bulunan latekstir.
TETİKLEYİCİ AJANLAR
Anaflaksiyi en sık tetikleyen gıdalar arasında;
fıstık, kabuklu deniz ürünleri, balık, süt ve
yumurtadır. Gıdaların uzun süre dayanıklılığını
sağlayan gıda maddeleri veya katkı maddeleri
de etken olabilir.
İlaçlar arasında en sık beta laktam
antibiyotikler (penisilin türevleri), diğer
antibiyotikler, aspirin, ibuprofen ve diğer ağrı
kesici ilaçlardır.
TETİKLEYİCİ AJANLAR
Böcek ısırıkları sonucu bulaşan zehir veya
tükürükte anaflaksiyi tetikleyebilir. Böceklerin ilk
ısırıkları genellikle lokal ağrı ve şişliğe neden olur,
aynı ısırığa tekrar maruz kalındığında bazı
kişilerde 10-15 dakika içinde kardiyovasküler
kollapsa kadar gidebilen klinik tablo gelişebilir.
Egzersiz, soğuk hava veya su, sıcaklık, etanolde
immünolojik olmayan tetikleyici ajanlardır.
TETİKLEYİCİ AJANLAR
Hastada o an mevcut olan başka bir
enfeksiyon, hastanın önceden astım veya
diğer kronik akciğer hastalığının olması,
hastanın beta bloker ilaç, alkol, nonsteroid
antiinflamatuar ilaç kullanımı, aşırı baharatlı
beslenme ya da yüksek ortam sıcaklığı da
anaflaksi gelişmesi riskini artırır.
Hastaların % 5’inde anaflaksiyi tetikleyen bir
ajan saptanamaz.
TETİKLEYİCİ AJANLAR
Alerjen ile ilk karşılaşmada vücutta bir
bağışıklık yanıtı oluşur. Vücut bu alerjene özgü
immünglobilin E’nin (IgE) mast hücresi ve
bazofiller üzerine bağlanmasına neden olur.
İnsanlarda IgE’nin aracılık etmediği alerjik
reaksiyonlar çok nadiren gözlenebilir.
Aynı alerjenle tekrar karşılaşıldığında çok hızlı
bir seri olay gelişerek hayatı tehdit eden bir
alerjik reaksiyonla sonuçlanır.
MEKANİZMA
Olayı başlatan tetikleyici ajan ve mekanizma
ne olursa olsun tirozin kinaz aktivasyonuyla
mast hücresi ve bazofil hücresi içerisine
kalsiyum girişi başlar.
Bu hücrelere hızlı kalsiyum girişi, 100 den
fazla kimyasal faktörün serbestleşmesine
neden olur ve bu kimyasalların etkisiyle
anaflaksiye ait bulgular farklı organ
sistemlerinde ortaya çıkar.
MEKANİZMA
Bu mediyatörler tüm vücudu etkileyerek
müköz membranların sekresyonunu artırır,
kılcal damarların geçirgenliğini artırır, damar
duvarındaki düz kaslarda ciddi gevşemeye
neden olur.
Bu etkiler anjiyoödem, havayolu ödemi,
bronkospazm, kan basıncı düşüklüğü ve
kardiyovasküler sistemin çökmesine neden
olur.
MEKANİZMA
Anaflaksi tanısı; anaflaksinin akla gelmesiyle
birlikte potansiyel bir tetikleyici ajan ve olaya
maruz kalınması, maruziyetten dakikalar yada
saatler sonra klinik bulguların ortaya çıkması
ile konur.
KLİNİK TANI
Anaflaksi ataklarının,
• % 80-90’nında cilt (kaşıntı, karıncalanma,
eritem, göz, dil, orofarenkste ödem),
• % 70’inde solunum sistemi (burunda dolgunluk,
akıntı, larinksde ödem, hırıltılı solunum,
bronkospazm, morarma, solunum sıkıntısı,
akciğer ödemi, solunum yetmezliği),
• % 30-45’inde gastrointestinal sistem (karın
ağrısı, bulantı kusma, kramplar, diare)
KLİNİK TANI
Anaflaksi ataklarının,
• % 10-45’inde damarsal yapı (tüm
damarlarda genişleme ve geçirgenlik artışı
nedeniyle hipotansiyon, pulmoner
hipertansiyon, kardiyak arest),
• % 10-15’inde santral sinir sistemi
(huzursuzluk, korku, baş dönmesi, bilinç
kaybı) bulguları ortaya çıkar.
KLİNİK TANI
Anaflakside kalpte hedef organlardan biridir.
Koroner arter ve kalp kasında mast hücreleri
bulunur ve anaflaksi atağı sırasında salgınan
kimyasallar koroner damarlarda kasılmaya
neden olarak kalp krizi, ritim bozukluğuna
neden olabilir.
KLİNİK TANI
Anaflaksi tanısı klinik bulgu ve belirtilerle konur.
Hasta şikâyetlerini anlatabiliyorsa ya da olaya
şahit olan var ise öykü tanıda oldukça önemlidir.
Hastanın kısa bir süre önce değişik yemek
yemesi, ilaç alması, böcek veya arı sokması tanı
koydurucu olabilir.
Önceden bilinen alerjik reaksiyonlar önemlidir.
KLİNİK TANI
Klinik bulgu ve belirtilerin ani başlangıçlı olması
karakteristiktir.
Erken bulgular ürtiker, burunda dolgunluk ve burun
akıntısı, karın ağrısı, kusma, diare ve fenalık hissidir.
Genellikle yaygın bir kızarıklık vardır, nadiren solukluk
da olabilir. Üst hava yolundaki ödem ve bronkospazm
nedeniyle gürültülü ve zor nefes alma söz konusudur.
Hastanın önceden nefes darlığına neden olan astım
gibi bir hastalığı varsa bu durum daha ciddi bir hal
alabilir.
KLİNİK TANI
Solunum sıkıntısı, salınan mediyatörlerin
neden olduğu damar duvarlarında aşırı
genişleme ve geçirgenlik artışının neden
olduğu aşırı tansiyon düşüklüğü ya da bu
maddelerin kalp damarlarında neden olduğu
kasılma ya da ritm bozuklukluğu hastanın
arest olmasına neden olabilir.
KLİNİK TANI
Anaflaktik reaksiyon her zaman aynı şiddette
seyretmez ayrıca seyir hızı da yavaş, hızlı gibi
değişkendir. Lateks alerjisinde olduğu gibi
bulgular temastan sonra geç ortaya çıkıp etkisi 24
saat kadar sürebilir.
Ayırıcı tanıda; akut yaygın kaşıntı, akut astım,
baygınlık, panik atak, küçük çocuk ve bebeklerde
yabancı cisim aspirasyonu, erişkinlerde kalp krizi,
beyin kanaması gibi nedenler akla gelmelidir.
KLİNİK TANI
Anaflaksi sırasında bazofil ve mast
hücrelerinden salınan pek çok kimyasal
mevcuttur ancak günümüzde bunlardan
sadece histamin ve triptaz seviyeleri
ölçülebilmektedir.
Bu iki testinde spesivite ve sensitivitesi
düşüktür. Klinik olarak anaflaksiden
şüphelenildiğinde bu testler doğrulama için
kullanılabilir.
LABORATUVAR TESTLERİ
• Hasta öncelikli olarak rahat bir pozisyonda
yatırılmalıdır.
• Bacakların havaya kaldırılması kan basıncı
düşüklüğü için faydalı olabilir ancak solunum
sıkıntısına katkısı olmaz.
• Olaya neden olduğu düşünülen ilaç, kan
transfüzyonu vs. ne ise sonlandır.
TEDAVİ
• Böcek ısırığından şüpheleniliyorsa böceğe ait
parçalar ısırık yerinden kazınarak çıkarılmalıdır,
yayılımı önlemek için sıkıştırmaktan
kaçınılmalıdır.
• Yüksek akımda 15 L/dk oksijen uygulanmalıdır.
• Anaflaksinin en temel ilacı adrenalindir. Dünya
Sağlık Örgütü ve anaflaksiyle ilgili tüm
kılavuzlar akut atakta ilk seçilecek ajan olarak
adrenalini önermektedir.
TEDAVİ
• Şok belirtisi, hava yolu ödemi veya belirgin
solunum sıkıntısı olan tüm hastalara kas
içine (im) adrenalin uygulanmalıdır.
• Islık sesi şeklinde solunum, hırıltılı solunum,
morarma, kalp hızının artması, kılcal damar
dolumunun azalması ciddi bir alerjik
reaksiyonun işaretleridir.
TEDAVİ
• Adrenalinin intramusküler uygulanması çok
güvenlidir, nadiren yan etkiye neden olur ve cilt
altına (subkutan, sc) uygulamaya göre
biyoyarılanımı daha iyidir.
• Adrenalinin damar içine (iv) en az 1:10 000
dilüsyon ile uygulanması bile oldukça risklidir.
Bu yöntem ancak hastada ciddi hayatı tehdit
eden şok veya anestezi altındaki hasta gibi özel
durumlarda uygulanmalıdır.
TEDAVİ
• Kortikosteroidler iv yolla bile uygulansa yavaş
etki gösteren ilaçlardır. Etkilerinin ortaya
çıkması 4-6 saati bulabilir.
• Ciddi hatta ölümcül anaflaksi riski altındaki ve
daha önceden steroid tedavisi alan astımı olan
hastalarda uygulanmaları önem kazanır.
• Kortikosteridler hem akut atağın tedavisinde
faydalıdırlar hem de anaflaksinin uzamış
etkilerini önlemekte ve süreci kısalmakta faydalı
olurlar.
TEDAVİ
• İlaç tedavisine yanıt vermeyen tansiyon
düşüklüğünde damar duvarındaki gevşeme
ve geçirgenlik artışına bağlı rölatif bir volüm
eksikliği nedeniyle mutlaka hızlı 1-2 L sıvı
infüzyonu yapılmalıdır.
• Duruma göre daha fazla miktarda sıvı
verilmesi de gerekebilir. Bazı hastalarda bir
süre, adrenalinin sürekli infüzyonuna
gereksinim olabilir.
TEDAVİ
• Kardiyak arest gelişen hastada İleri Yaşam Desteği
uygulanmalıdır. Anaflaksi kardiyak arestin nadir ve
geri döndürülebilir bir nedenidir.
• Klasik resusitasyon uygulamalarına ilaveten spesifik
tedaviler gerektirir. Ciddi anaflaksi durumlarında
ağır vazodilatasyon nedeniyle derin tansiyon
düşüklüğü gelişebilir.
• Bununla mücadele etmek için resusitasyon sırasında
4-8 L sıvı verilmesine imkân sağlayacak en az iki
damar yolu açılmalıdır.
TEDAVİ
• Eğer daha önce uygulanmamışsa resusitasyon
sırasında bir antihistaminik mutlaka
uygulanmalıdır.
• Kardiyak arest sırasında uygulanan steroid çok
faydalı değildir, spontan dolaşım sağlandıktan
sonra uygulanması faydalı olabilir.
• Anaflaksi hastaları genellikle genç ve sağlıklı
kişilerdir uygun tedavi ve gerekirse uzamış
resusitasyonla bu kişiler hayatta tutulabilir.
TEDAVİ
• Anaflaksi hastalarında dil, dudak ve
orafarenksin ödemlenerek şişmesi nedeniyle
hızla havayolu tıkanması gelişebilir. Bu
hastalarda hızlı erken endotrakeal entübasyon
düşünülmelidir.
• Bu hastalarda larengeal maske, kombitüp gibi
yardımcı hava yolu gereçlerini yerleştirmek bile
zor olabilir. Bu hastaların entübasyon işini
mutlaka deneyimli biri yapmalıdır.
TEDAVİ
• Orta düzeyli bile olsa anaflaksi atağı geçiren
hasta en az 8-24 saat gözlenmelidir. En az 4
saat semptomsuz dönem geçiren hastalar
taburcu edilebilir.
• Hasta alerji ile ilgilenen bir kliniğe mutlaka
konsülte edilmelidir ve anaflaksiye neden olan
alerjenin tespit edilmesi gelecekte benzer
ölümcül durumun önlenmesi için önemlidir.
Alerjen tespit edildikten sonra alerjene karşı
duyarsızlaştırma tedavisi önem kazanır.
TEDAVİ
Örneğin:
Arı sokmasında olduğu gibi kişinin bu
alerjenden sakınmasının mümkün olmadığı ve
anaflaksi riskinin yüksek olduğu hastalarda
kişilerin kendi yanlarında sürekli taşımak üzere
adrenalin içeren enjektörler bulunmalıdır.
Bu tür hastaların anaflaktik olduğu bilgisini
içeren bir tanıtıcı kartları taşımaları önemlidir.
TEDAVİ
ÖZET
Anaflaksi ciddi, hızla gelişen ve ölüme neden olabilecek ciddi
bir alerjik reaksiyondur. Anaflaksi hayatı tehdit eden üst
hava yolu obstrüksiyonu, bronkospazm ve/veya
hipotansiyonun eşlik eden bir klinik tablodur.
Çocuklarda neden genellikle gıda iken erişkinlerde ilaçlar
yada böcek sokmasıdır. Hastaların % 20’sinde cilt bulguları
yoktur ve bu grup hastalarda tanı koymak daha da
güçleşmektedir.
Ani başlangıçlı solunum sıkıntısı, bronkospazm, hipotansiyon
ya da kardiak arest gelişen hastalarda ayırıcı tanıda
anaflaksi mutlaka akla gelmelidir.
ÖZET
Anaflaktik reaksiyon geliştiği düşünülen hasta mutlaka
sırt üstü yatırılmalı, uyluğun lateral kısmında kas içine
0.5 mg adrenalin uygulanmalı, mümkün olan en kısa
zamanda yüksek akımda oksijen ve hızlı sıvı replasmanı
yapılmalıdır. Gerekliyse havayolu ve solunum
desteklenmelidir.
Başlangıçta uygulanan adrenalin ve diğer tedavilerle
yeterli klinik cevap alınamamışsa ilave adrenalin
uygulaması, gerekirse adrenalinin sürekli damar içi
infüzyonu gerçekleştirilmelidir.
ÖZET
Kardiyak arest gelişen hastalarda kardiyopulmoner
resustasyon uygulanmalıdır. Anaflaksi gelişen hastalar,
4 saat hiçbir semptom olmadan geçirene dek gözlem
altında tutulmalıdır.
Bu hastalar alerjenin tespiti, duyarsızlaştırma ve
hastanın eğitimi, kendi kendine adrenalin uygulaması
gibi şartların sağlanması ve tanıtıcı kartların
hazırlanması için bir alerji merkezine yönlendirilmelidir.
Top Related