A. TÜRKLER’İN İSLAMİYETİ KABULÜ I. Türkler’in Müslümanlarla Karşılaşması
Hz. Ömer’in Sasani topraklarını (İran - ırak)
fethetmesiyle, Türklerle Müslümanlar sınır komşusu
oldular. Hz. Osman zamanında, Türklerle
Müslümanlar arasında ilk savaşlar başladı.
Emeviler zamanında savaşlar devam etti.
Türgişler’le yapılan savaşlarda, Türgişler
Maveraünnehir bölgesinin İslamlaşmasını
geciktirdiler. Türkler, Müslüman İranlılarla birlikte
hareket ederek, Emevilerin yıkılmasında etkili
oldular. Türkler, yönetimde daha adil ve eşit
hareket eden Abbasiler, döneminde İslam dinine ilgi
duymaya başladılar. Çinlilerle, Müslümanlar
arasında yapılan 751 Talas Savaşı’nda Türkler,
Doğu Türkistan’ı Çinlilere karşı koruyacak güçte
olmadıklarından Müslümanların yanında savaşa
katıldılar.
Talas Savaşı sonunda;
Orta Asya Çin hâkimiyetine girmekten
kurtuldu.
İslamiyet, Orta Asya ve Hindistan’a
doğru yayılmaya başladı.
İslâm dünyası, Çinlilerden kâğıt ve
matbaayı aldı.
Türk – Arap dostluğu başladı.
Arap tacirler İpek Yolu üzerinde
Türklerle ticaret yapmaya başladı.
ll. Türklerin İslamiyeti Kabul Etme Sebepleri;
1- Göktanrı inancıyla, İslam dininin benzerlik
göstermesi
2- Göktanrı inancının tek Tanrılı bir inanç olması,
Kurban geleneğinin olması
3- Her iki dinde de ahiret anlayışının, cennet,
cehennem kavramlarının bulunması
4- Türklerin ahlâk anlayışı ile İslam ahlâk anlayışının
benzemesi
5- İslamiyet’te ki Cihat anlayışının, Türklerdeki
savaşçılık ruhuyla benzerlik göstermesi.
lll. Türklerin İslam Dünyası’na Hizmetleri;
1- İslam siyasi birliğini sağladılar.
2- Büyük Selçuklular ve Gazneliler Abbasi halifesini
korudular.
3- İslam dünyasını hedef alan Haçlı Seferlerine karşı
mücadele ettiler.
4- İslamiyet’in geniş alanlara yayılmasını sağladılar.
5- Hindistan, Pakistan, Afganistan, Orta Asya,
Anadolu ve Balkanlara İslamiyet’in yayılmasını
sağladılar.
6- Birçok medrese, zaviye ve cami yaptırdılar.
Bağdat’ta dünyanın ilk üniversitelerinden kabul
edilen Nizamiye Medresesi’ni kurdular.
7- Türkler birçok bilim adamı, mimar, devlet adamı ve
komutan yetiştirerek İslam medeniyetinin
yükselmesine katkıda bulundular.
NOT
İlk Müslüman Türk boyu
Karluklar’dır.
İlk Müslüman Türk devleti
Karahanlılar’dır.
B. İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ
I. Karahanlılar (840 - 1212)
Orta Asya da kurulan ilk Müslüman Türk Devleti’dir. Bu
devlet Karluk, Basmil, Yağma, Çiğil ve Tuhsi gibi
Türk Boylarının birleşmesiyle kurulmuştur.
Devletin kurucusu Bilge Kül Kadir Handır. Bu devletin
en önemli dönemi ise Saltuk Buğra Han dönemidir.
Saltuk Buğra Han İslam’ı kabul ettikten sonra
Abdülkerim ismini almıştır. Saltık Buğra Han İslamiyeti
resmi din ilan etmiştir.
NOT
Karahanlılar İslamiyet’i kabul
etmelerine rağmen, Türklük
özelliklerini de korumuşlardır.
Karahanlılar’ın en parlak ve güçlü dönemleri ise Yusuf
Kadir Han dönemidir. Ancak Gazneli Sultan
Mahmut’un Karahanlılar’a karşı saldırısını
durduramayan Yusuf Kadir Han, Horosan topraklarını
Gazneliler’e bırakarak çekilmek zorunda kalmıştır.
Yusuf Kadir Hanın ölümünden sonra taht kavgaları
neticesinde devlet Doğu ve Batı Karahanlı devleti
olarak ikiye ayrılmıştır. Doğu Karahanlılar’a
Karahitaylar (1211), Batı Karahanlılar’a ise
Harzemşahlar (1212) son vermiştir.
Karahanlı Devletinin Özellikleri;
İlk Müslüman Türk devletidir.
Devlet Türk geleneklerine göre kurulmuş
olmakla beraber, devlet yönetiminde ikili
devlet yönetim şekli uygulanmış, ordu onluk
sisteme göre düzenlenmiştir.
İslamiyeti Balasagun, Buhara, Semerkant ve
Kaşgar’a yaydılar.
Tamamen Türklerin yaşadığı bölgelerde
kurulmuştur.
Devletin resmi dili Türkçedir.
İlk Türk İslam eserlerini vermişlerdir.
İlk Türk İslam Eserleri;
- Yusuf Has Hacip Kutadgu Bilig,
- Kaşgarlı Mahmut Divan-ı Lügat-ıt Türk,
- Ali Şir Nevai Muhakem’ül Lugateyn,
- Hoca Ahmet Yesevi Divan- ı Hikmet,
Bu dönemde yazılmış olan en önemli Türk İslam eserleridir.
Kaşgarlı Mahmut
Türk tarihinde, ilk Kervansarayları, (Ribat)
İlk Medreseyi açmışlardır. (Burslu)
İlk Posta örgütünü kurmuşlardır.
İlk Hastane’yi açmışlardır.
İlk Köprü’yü yaptırmışlardır.
Karahanlılar döneminden günümüze kadar gelen en
önemli eserden biride, Talas’taki Ayşe Bibi
Türbesi’dir.
NOT
Karahanlılar’ın konuştukları
Türkçeye, Hakaniye Lehçesi adı
verildi. Yazışmalar Uygur
Alfabesiyle yapılmıştır.
Karahanlılar’dan günümüze sözlü
edebiyatın en önemli örneklerinden
olan Saltuk Buğra Han Destanı
kalmıştır.
Karahanlılar, Türk ve İslam kültürünü bir sentez haline
getirerek, Türk – İslam Kültür ve Medeniyetinin temelini
atan bir devlettir. Karahanlı Devleti’nin kurulmuş olduğu
saha, Türklerin çoğunlukta yaşadığı bir coğrafyadır. Bu
sebeptendir ki saray da, ordu da ve halk içinde Türkçe
konuşulmuştur. Tarihte Türkçeyi resmi dil olarak ilan
eden ilk Türk Devleti de Karahanlılar’dır.
ll. Gazneliler (963 - 1187)
Alp Tigin tarafından Afganistan’ın Gazne şehrinde
kurulmuştur. Devlet İsmini kurulmuş olduğu şehirden
almıştır.
Devletin en parlak ve güçlü dönemi ise Ganeli Mahmut
dönemi olmuştur. Gazneli Mahmut, Hindistan’a 17
sefer düzenleyerek Hindistan’ın büyük bir bölümünü ele
geçirmiştir. Bu seferler sonucunda ise;
İslamiyet Hindistan’a yayılmış,
Kast sistemi temelinden sarsılmış,
Baharat Yolu Gazneliler’in eline geçmiş,
devlet ekonomik açıdan zenginleşmiştir.
Şii Büveyhoğulları’nın, Abbasi Halifesini baskı altına
alması üzerine, halife Gazneli Mahmut’tan askeri
yardım istemiştir. Gazneli Mahmut, Büveyhoğulları’nın
bu baskısını kırmış, Halifenin varlığını devam
ettirmesini sağlamıştır. Halife, Gazneli Mahmut’a Sultan
unvanını vermiştir.
UYARI: Türk tarihinde sultan unvanını kullanan ilk Türk
hükümdarı Gazneli Mahmut’tur.
NOT: Sultan unvanı ile birlikte, İslam dünyasının siyasi
liderliği ve koruyuculuğu Türklere geçmiştir. Din ve
siyaset birbirinden ayrılmıştır.
NOT: İslam dünyasının koruyuculuğu ve siyasi liderliğin
Gazneliler’e geçmiş olması, Gazneliler’in saygınlığını
arttırmıştır.
Gazneli Sultan Mahmut’un ölümünden sonra devletin
başına oğlu sultan Mesut geçmiştir. Ancak Sultan
Mesut döneminde, Selçuklu tehlikesi her geçen gün
artmıştır. Sultan Mesut bu tehlikeyi ortadan kaldırmak
istemiş ise de, 1040 tarihinde Selçuklularla yaptığı
Dandanakan Meydan Savaşını kaybetmiş, devlet yıkılış
sürecine girmiştir.
Gazneli Devleti, Afganlı bir kavim olan Gurlular’ın
isyanıyla yıkılmıştır. (1187)
Gazneli Devletinin Özellikleri;
Kurucusu ve hükümdar ailesi Türk, halkı ise
çok ulusludur.
Türk tarihinde ilk Devşirme Ordusu bunlara
aittir. (Gulam ordusu)
Saray çevresinde ve orduda Türkçe
konuşulurken, resmi yazışmalarda Arapça,
edebiyat dili olarak Farsça kullanmışlardır.
Abbasi halifesi Gazneli Mahmut’a Sultan
unvanını vermiştir.
İslamiyet’i yaymak için Afganlılar ve
Gurlular’la savaştılar.
İranlı şair Firdevs’i, Şehname adlı eserini,
Gazneli Mahmut adına yazmıştır.
Utbi’nin yazdığı Tarih-i Yemin, Gazne tarihini
anlatır.
Günümüze kadar ulaşan en önemli eserleri,
su kemeri olan Mahmut Bendi ve minare
olan Zafer Kuleleri’dir.
lll. Tolunoğulları (868 - 905)
Mısır’da kurulan ilk Türk Devletidir. Kurucusu Abbasi
Devletinde valilik görevinde bulunan Tolunoğlu
Ahmet’tir. Abbasi Halifesi tarafından Mısır’a vali olarak
gönderilmesinden kısa bir süre sonra, merkezde
yaşanan iç karışıklıklardan istifade ederek
bağımsızlığını ilan etmiş, Başkent Fustat olmak üzere
kendi devletini kurmuştur.
Tolunoğlu Ahmet, genişleme politikası uygulayarak
Suriye, Lübnan, Filistin ve Bingazi’yi ele geçirmiştir.
Bu devlet döneminde Mısır bayındır bir ülke haline
gelmiş, ekonomi canlanmıştır.
Tolunoğlu Devletinde saray ve ordu Türk, halkı ise
Arap’tır. Bu özellik halkın devleti benimsememesine
neden olmuştur. Devlet Abbasiler tarafından yıkılmıştır.
NOT: Bu devletten günümüze kalan en önemli eser, bu
gün Kahire de bulunan Tolunoğlu Ahmet Camii’dir.
lV. İhşidler (Akşitler) (935 - 969)
Mısır’da kurulan ikinci Türk Devleti’dir. Abbasi Halifesi
tarafından Mısır’a vali olarak gönderilen Muhammed
bin Tuğaç tarafından başkent Fustat (Kahire) olmak
üzere kurulmuştur.
Tolunoğlu Devleti gibi genişleme politikası uygulayarak,
sınırlarını Suriye, Filistin ve Lübnan’a kadar
genişletmekle beraber Mekke ve Medine’yi de
kendilerine bağlamışlardır.
Kurucu ailesi ve ordu Türkler, halkı Arap olan bu devlet
Fatımiler tarafından yıkılmıştır.
UYARI: Tolunoğlu ve İhşid Devletleri kısa ömürlü Türk
devletleridir. Bunun en önemli sebebi, halkının Arap
olmasından kaynaklanmaktadır. Halkın devleti
benimsememiş olması kısa sürede yıkılmalarına neden
olmuştur.
NOT
İhşidler Hicaz’a egemen olan ilk Türk
Devletidir.
Merkezi Mısır olan Türk devletleri;
Tolunoğulları, İhşidler, Eyyubiler ve
Memlükler’dir. 1517 Ridaniye
Savaşı’yla Osmanlı padişahı Yavuz
Sultan Selim Memlükler’e son vererek
Mısır’ı ele geçirdi. Halifeliği aldı.
V. Büyük Selçuklu Devleti (1040 - 1157)
Oğuz Yabgu Devleti’nde subaşı olarak görev yapan
Selçuk Bey, devletin yıkılmasından sonra, Kınık
aşiretiyle birlikte İran’ın Cend şehrine gelmiş ve buraya
yerleşmiştir.
Doğudan yaşanan Türkmen göçleri neticesinde, Selçuk
Bey’in emrindeki Türkmen nüfusu her geçen gün
artmıştır. Ancak bu Türkmenlerin Karahanlı ve Gazneli
topraklarına yönelik yağma hareketinde bulunmaları,
Karahanlılar ve Gazneliler’in, Selçuk Beye karşı cephe
almalarına neden olmuştur. Gerginliğin giderek
tırmandığı bir dönemde Selçuk Bey ölmüş, yerine oğlu
Arslan Yabgu geçmiştir. Arslan Yabgu döneminde de
aynı sorunlar yaşanınca, Arslan Yabgu Gazneliler
tarafından hapsedilmiştir. Bu durum üzerine
Türkmenlerin başına Arslan Yabgu’nun oğulları Tuğrul
ve Çağrı Beyler geçmiştir.
Tuğrul ve Çağrı Beyler Dönemi;
1013’te Tuğrul Bey, Cend Şehrinde yığılıp kalan ve
sürekli Gazneli ve Karahanlılar’a yönelik yağma
hareketi yapan Türkmenlere yeni yerler ve yurtlar
bulmak için, kardeşi Çağrı beyi Anadolu’da keşif
hareketi yapması için görevlendirdi. Türkmenlerin
önemli bir bölümü Bizans, Doğu Anadolu sınır
boylarına gönderildi.
1038’de Tuğrul Bey, Gazneli Devleti’nin en önemli
topraklarından olan Horosan Bölgesi’nin, Nişabur
Şehrini almış ve burada kendi adına hutbe
okutmuştur.
UYARI: Hutbe okutmak, Türk İslam Devletleri’nde
hükümdarlığını ilan ettiği anlamına gelir. Yani
hükümdarlık alametlerindendir.
1040’da Gazneli hükümdarı Sultan Mesut
büyüyen Selçuklu tehlikesini önlemek ve Nişabur
Şehrini geri almak için, büyük bir orduyla harekete
geçince, iki taraf arasına Dandanakan Meydan
Savaşı yapıldı. Savaşı Tuğrul Bey kazandı.
Savaşın sonucunda;
1. Gazneli Devleti yıkılış sürecine girdi.
2. Selçuklu Devleti resmen kuruldu.
3. Horosan Bölgesi Selçukluların eline geçti.
NOT: Dandanakan Savaşından sonra Abbasi Halifesi,
Tuğrul Bey’e Hilat, Menşur ve Davul göndermiştir. Bu
unsurlar da yine hükümdarlık alametlerinden olup
Abbasi Halifesi’nin, Tuğrul Bey’in hükümdarlığını tasdik
ettiği anlamına gelir. Devlet normalde, Tuğrul Beyin
Nişabur’da kendi adına hutbe okutmasıyla kurulmuştur.
Ancak Abbasi halifesinin Tuğrul Beye Hilat, Menşur ve
Davul göndermesi ile birlikte resmen kurulmuş sayılır.
1048 tarihinde Bizans İmparatorluğu, Tuğrul Bey
tarafından Bizans sınırlarına gönderilen
Türkmenlerin akınlarına son vermek için doğuya
sefere çıkınca, Tuğrul Bey ordusuyla birlikte
Anadolu’ya giriş yapmıştır. Erzurum’un Pasinler
Ovasında yapılan savaşı Tuğrul Bey kazanmıştır.
NOT: Pasinler Savaşı Selçuklu Devleti’nin Bizans’la
yaptığı ilk savaştır. Bu savaşın kazanılmasıyla birlikte,
Bizans’ın Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki gücü kırılmıştır.
1055’de Şii Büveyhoğulları’nın Bağdat’ı istila
etmesi üzerine Abbasi Halifesi, Tuğrul Bey’den
yardım istemiştir. Tuğrul Bey Bağdat Seferine
çıkmış bu tehlikeyi önleyerek, Abbasi Halifesi’nin
varlığını devam ettirmesini sağlamıştır. Abbasi
Halifesi, Tuğrul Bey’e Doğunun ve Batının Sultanı
unvanını vermiştir.
UYARI: Daha önceden hatırlanacağı üzere halife,
Gazneli Mahmut’a Sultan unvanını vermişti. Bu unvanla
birlikte İslam Dünyası’nın siyasi liderliği Gazneliler’e
geçmişti. Tuğrul Bey’in, Bağdat Seferinden sonra
halifenin Tuğrul Bey’e, Doğunun ve Batının sultanı
unvanını vermesi aynı anlama gelmektedir. Yani İslam
Dünyası’nın siyasi liderliği Gazneliler’den, Selçuklular’a
geçmiştir. Selçuklular’ın İslam dünyasında ki saygınlığı
artmıştır.
1061 tarihinde Çağrı Bey, 1063 tarihinde ise
Tuğrul Bey vefat etmiştir. Selçuklu Devletinin
başına Alparslan geçmiştir.
Alparslan Dönemi;
Alparslan Döneminde Anadolu da ilk fetih
hareketleri yapılmaya başlanmıştır. İlk olarak Ani
kalesi, Malazgirt ve Erciş alınmıştır.
Bizans İmparatorluğu kaybettiği yerleri geri almak
için harekete geçmesi üzerine Sultan Alparslan ile
Romen Diyojen arasında 1071’de Malazgirt
Meydan Savaşı yaşandı. Yapılan savaşı Büyük
Selçuklu Devleti kazandı.
UYARI: Malazgirt Meydan Savaşı, Anadolu’nun
kapılarını Türklere açan bir savaştır. Bu savaştan sonra
Türklerin, Anadolu’da ki fetih hareketleri hızlanmıştır.
NOT: Malazgirt Savaşından sonra Sultan Alparslan
ordu komutanlarına, Anadolu’nun fethedilmesi emrini
vermiştir. Fethedilen toprakların komutanların ikta
toprağı olacağını söylemiştir. Ordu komutanlarının
Anadolu’da yaptıkları fetih hareketlerinden sonra, yine
bu komutanlar tarafından, Anadolu da görülen ilk Türk
Beylikleri kurulmuştur.
Melikşah Dönemi;
Büyük Selçuklu Devleti’nin en parlak ve en güçlü
dönemidir.
Dönemin en güçlü devlet adamı vezir
Nizam’ül mülktür.
NOT: Nizam’ül mülk tarafından Bağdat’ta Nizamiye
Medresesi açılmıştır.
Bâtınilik faaliyetleri bu dönemde başlamıştır.
UYARI: Bâtınilik faaliyetleri İslam dünyasında büyük
bunalımlar yaratan bir harekettir. Bu hareketin en
önemli temsilcisi, Alamut Kalesini ele geçirerek burayı
kendisine üs edinen Hasan Sabbah’tır. Yetiştirmiş
olduğu dai adı verilen fedailerle birlikte, devlet
adamlarına yönelik suikastlar düzenleyerek
öldürmüşlerdir. Veziriazam Nizam’ül Mülk Bâtıniler
tarafından öldürülmüştür.
Melikşah’ın ölümünden sonra zayıflayan
devlet 1041 Katvan Savaşı’yla yıkılma
sürecine girmiştir.
Büyük Selçuklu Devleti’nin yıkılma sebepleri;
Melikşah’ın ölümüyle taht kavgalarının yaşanması.
Türkmenlerin küstürülmesi (önemli mevkilere İran
asıllı kişilerin getirilmesi)
Bâtınilik tarikatının olumsuz çalışmaları
Haçlı seferinin başlaması
Abbasilerin yeniden siyasi açıdan güçlenme
çalışmaları
Atabeyler Devletlerinin kurulması,
Karahıtaylar’la Katvan Savaşının yapılması ve
devletin yenilmesi,
Büyük Selçuklu Devleti’nin Özellikleri;
Karahanlılar zamanında başlayan Türk İslam
sentezi tamamlandı.
Kendilerinden sonraki Türk İslam devletlerine
örnek oldular.
İslâm dünyasının siyasi lideri oldular.
En önemli devlet adamı Nizam’ül Mülk’tür.
Dünyanın ilk üniversitelerinden sayılan
Nizamiye Medresesini açtılar.
Ömer Hayyam tarafından Melikşah adına
Celali Takvimi yapılmıştır.
İslâmiyet’in yayılmasını sağladılar.
Bilim ve sanat alanlarında önemli çalışmalar
yaptılar.
Vl. Harzemşahlar (1097 – 1231
Büyük Selçuklu Devleti’nin toprakları üzerinde
Atabey Devleti olarak kurulmuştur. Büyük
Selçuklu Devletinin yıkılmasından sonra
Hazar Denizi ve Aral Gölü çevresine hakim,
bağımsız bir devlet haline gelmişlerdir.
Devlet ismini kurulmuş olduğu bölgeden
almıştır. Bu isim aynı zamanda devlet
yöneticilerinin unvanı olmuştur.
Bu devlet, Büyük Selçuklu Devleti’nde
Harzem valisi olarak görev yapan, Atsız
tarafından kurulmuştur. En parlak dönemini
ise Alâeddin Tekiş döneminde yaşamışlardır.
Moğollarla uzun yıllar boyunca mücadele
etmişlerse de başarılı olamamışlardır.
Celaleddin Harzemşah, Moğollarla yaptığı
savaşı kaybedince, Anadolu Selçuklu
Devletinin en önemli şehri olan Ahlat’ı işgal
etmiş, Türkiye Selçuklu hükümdarı Alaeddin
Keykubat’la yaptığı yassıçemen Savaşı’nı
(1230) kaybetmiştir. Devlet 1231 de
yıkılmıştır.
NOT
Yassıçemen Savaşı’yla Harzemşahlar
yıkılınca Türkiye Selçukluları, Moğol
tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır.
Vll. Eyyubiler (1174 - 1250)
Selahaddin Eyyubi tarafından Mısır’da
kurulan bir Türk devletidir.
1187’de Haçlılarla Hıttin Savaşını yaparak,
Haçlıları büyük bir yenilgiye uğratmış ve
Kudüs’ü Haçlıların elinden geri almıştır.
Selahaddin Eyyubi’nin ölümünden sonra
devlet güçten düşünce, bu devlette komutan
olarak görev yapan Aybeg, devleti yıkarak
yerine Memlük Devletini kurmuştur.
NOT
Selahattin Eyyubi Haçlılarla mücadele
ettiği için İslam dünyasında üne
kavuşmuştur.
Vlll Memlükler (1250 - 1517)
Aybeg tarafından mısır’da kurulan, Türk İslam
devletlerinden biridir.
Genişleme politikası uygulayan devlet,
Filistin, Lübnan ve Suriye topraklarını alarak,
Anadolu’ya kadar olan sahaya hakim
olmuşlardır.
Ayn Calut Savaşında Moğolları büyük bir
yenilgiye uğratan Sultan Baybars, İslam
dünyasında da büyük bir üne kavuşmuştur.
1258’de Moğol saldırılarıyla Abbasi Devleti
yıkılınca, halife kutsal emanetlerle birlikte
Memlükler’e sığınmıştır. Bu durum
Memlükler’in İslam Dünyası’nın siyasi lideri
haline gelmesine neden olmuştur. Halifelik
Memlükler’in himayesinde varlığını devam
ettirmiştir.
Osmanlı Devleti hükümdarı Fatih Sultan
Mehmet döneminde Hicaz Su Yolları
meselesinden dolayı sorunlar yaşanmaya
başlanmıştır. Bu sorunlar II. Bayezid dönemi
itibariyle savaşlara dönüşmüştür. Yavuz
Sultan Selim’in Mısır Seferi, 1516 Mercidabık
ve 1517 Ridaniye savaşlarında yenilen
Memlükler, Mısırın Osmanlı Devleti’nin eline
geçmesiyle yıkılmıştır.
Ridaniye Savaşından sonra Halifelik Osmanlı
Devleti’ne geçmiştir.
C. TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE
UYGARLIK
X ve XIII. yy arasında kurulan Türk
Devletlerinde kültür ve uygarlık bakımından
öncekilere göre farklılıklar vardır.
Türkler, sosyal, iktisadi ve askeri yönden
olduğu gibi dil edebiyat ve sanat yönünden de
yeni bölgelerin şartları ve kültürel özellikleriyle
geleneklerini birleştirip farklı bir yapıya
bürünmüşlerdir.
Bu farklılığı sağlayan etmenler;
İslamiyet’in dünyevi faaliyetleri kapsaması
Türklerin eski geleneklerini de yaşatmak
istemesidir.
l. Devlet Yönetimi
Türklerin İslam’ı kabul etmesi, birçok unsurun
değişmesine, şekillenmesine neden olmuşsa da devlet
yönetiminde İslam öncesi Orta Asya Türk Devlet
geleneklerini devam ettirmişlerdir. Türk İslam
Devletlerinde devlet hükümdar ve ailesinin ortak malı
sayılırdı. Yani Kut anlayışı esas kabul edilmiştir.
UYARI: Türk İslam devletleri içinde Kut anlayışına
sahip olarak kurulmayan istisna bir devlet olarak
Memlükler vardır. Memlük Devletini kuran Aybeg, kuta
sahip olan bir kişi olmamakla birlikte bir komutandır. Bu
sebepten, Memlükler de hükümdarlık babadan oğula
değil, komutanlar arasında el değiştirmiştir.
NOT: Bu unsur İslam öncesinde olduğu gibi Türk İslam
devletlerinde de taht kavgalarının yaşanmasına ve
devletin merkezi otoritesinin zayıflayarak kısa zamanda
yıkılmasına neden olmuştur.
Hükümdarlık babadan oğula geçmiştir. Hükümdar
devletin mutlak sahibidir. Hükümdardan sonra, devlet
içinde en yetkili devlet adamı, hükümdarın mutlak vekili
olarak vezir görev yapmıştır.
Türk İslam Devletlerinde hükümdar; Han, Hakan,
Kağan, Sultan gibi ünvanlar kullanmıştır. Hükümdarın
erkek çocuklarına ise Melik denilmiştir.
a. Hükümdarın görevleri
Devleti yönetmek,
Halkın refah ve mutluluğunu sağlamak,
Ülkede paranın ayarını korumak,
Devlete karşı işlenen suçlarda, suçluları
yargılamakla görevli Yüksek mahkemeye başkanlık
etmektir.
b. Hükümdarlık Alametleri
Tuğ: Atkuyruklarının bir araya getirilip, sırığın ucuna
asılmasıdır. Türk hükümdarlarının dokuz tuğu
bulunurdu.
Hutbe: Hükümdarın yönetimi altında bulunan
ülkelerdeki camilerde Cuma namazı sırasında adının
anılmasıdır.
Saltanat Çadırı (Otağ): Hükümdarın başkent dışına
veya sefere çıktığında hükümdar için dikilen çadırına
denilirdi.
Çetr: Atlastan veya altın sırmalı kadifeden yapılmış
büyük bir şemsiyeye benzerdi. Sultanın başına
tutulurdu.
Nevbet (Bando): Çeşitli müzik aletlerinden oluşur,
çadırın önünde veya saray bahçesinde haftanın belli bir
günüde beş kez çalınır.
Sancak: Kenarları saçaklı, yazı işlemeli bayrak
Taht: Hükümdarın oturduğu süslü koltuklar.
Para bastırmak: Hükümdarın kendi adına para
bastırması
Tuğra çekmek: Devletin resmi yazılarına hükümdarlık
mührünün bastırılması
UYARI
Türk İslam devletleri kurulduklarında
Halife, hükümdarlara menşur
(onay):hükümdarlığını kabul ettiğine
dair onay yazısı gönderirlerdi. Hilat
(giysi), asa, alem ve çetr gönderirdi.
Bu unsurlar da hükümdarlık
alametlerindendir.
c. Saray Görevlileri
Hacibler (Hacibül Hüccab): Hükümet ve divan üyeleri
ile sultan arasındaki yazışmaları, görüşmeleri
düzenleyen devlet görevlisidir.
Emir-i Çaşnıgir: Sofra hazırlayan ve sultandan önce
yemekleri tadan görevlidir.
Emir-i Candar: Sarayı koruyan askerlerin komutanıdır.
Emir-i Silah: Silahhanenin komutanıdır.
Emir-i Alem: Devlete ait bayrağı taşıyan ve
koruyandır.
Emir-i Camedar: Sultanın kıyafetlerinden sorumlu olan
saray görevlisidir.
d. Atabey
Çocuk yaştaki şehzadeleri devlet idaresini öğrenmeleri
için ülkenin eyaletlerine yönetici olarak gönderirlerdi.
Buralarda şehzadelere her türlü eğitimi veren,
şehzadelerin sorumluluğunu taşıyan tecrübeli kişilere
atabey denirdi.
Büyük Selçuklu Devleti hükümdarı Melikşah’ın
ölümüyle, başlayan taht kavgaları merkezi otoriteyi
bozunca, Atabeyle gitmiş oldukları yerlerde kendi
devletlerini kurmaya başlamışlardır. Bu türden kurulan
devletlere ise Atabey Devletleri denilmektedir.
Büyük Selçuklu Devleti Toprakları Üzerinde Kurulan
Atabey Devletleri Şunlardır:
Harzemşahlar,
Böriler,
Salgurlular,
İldenizoğulları
Fars Atabeyliği, vs.
UYARI: Atabey Devletleri ilk dönemler iç işlerinde
serbest dış işlerde Büyük Selçuklulara bağlı olsalar da,
devletin güçten düşmesi üzerine bağımsızlıklarını ilan
etmişlerdir.
NOT: Atabey Devletlerinin kurulması Büyük Selçuklu
Devleti’ne şu noktalarda zarar vermiştir.
1. Büyük Selçuklu Devletinin sınırlarının
daralmasına,
2. Merkezi Otoritenin iyice zayıflamasına neden
olmuşlardır.
e. Divan (Divan-ı Saltanat)
Türk İslam devletlerinde Hükümdardan sonra en önemli
devlet kurumlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Devlet ile ilgili her türlü işlerin görüşülüp karara
bağlandığı bu kurum, danışma meclisi özelliğindedir.
Yani divan’da ne karar alınırsa alınsın son söz
hükümdara aittir.
Büyük Divan’da Bulunan Görevliler;
Sultan: Divan’da son söz sahibidir. Devletin
başkanıdır.
Vezir: Sultandan sonra en yetkili kişi olup,
hükümdarın mutlak vekilidir.
Müstevfi: Maliyeden sorumludur. Devletin üst
düzey görevlilerindendir.
Emir-i Arz: Askeri işlerinden sorumludur.
Emir-i Tuğra-i: İç ve dış yazışmadan sorumludur.
Emir-i Dad: Adalet işlerinden sorumludur.
Pervaneci: İkta topraklarını dağıtan, arazileri kayıt
eden görevlidir.
Büyük Divan’a Bağlı Diğer Divanlar;
Divan-ı Tuğra (İnşa): İç ve dış yazışmalara bakar.
Divan-ı İşraf: Devletin bütün işlerinin teftişini yapar.
(Askeri, Hukuki işler hariç) Başkanına müşrif denirdi.
Divan-ı İstifa: Maliye işlerine bakar. Başında Müstevfi
bulunurdu.
Divan-ı Arz: Ordunun ihtiyaçlarının temin eder.
Başında Emir-i Arz bulunurdu.
NOT
Niyabet-i Saltanat Divanı: Naip
(vekil) başkanlığında komutan ve
devlet adamlarından oluşan divan.
Divan-ı Mezalim: Halkın
şikayetlerinin dinlendiği divandır.
Eyaletlerin başında Şahne (Şıhne)
denilen askeri valiler ve sivil idareden
sorumlu amid bulunurdu.
Eyaletlerin vergisini amil adı verilen
görevliler toplardı.
Belediye hizmetlerini Muhtesipler
yürütürdü.
Vilayetlerde ve eyaletlerde Posta
teşkilatı bulunurdu.
II. HUKUK
Türk İslam Devletlerinde hukuk Şer-i
hukuk ve Örf-i hukuk olarak ikiye
ayrılırdı. Şer-i Hukuk: Kur’an ve
Hadislere göre düzenlenen hukuktur.
Şer-i davalara Kadılar bakardı. Kadı, şer-i
davaların yanı sıra miras, hayrat ve
vakıfların idaresine de sorumluydu.
Kadıların başında ise Kad’ül kudâd adı
verilen başkadı bulunurdu.
Kadıların verdiği karara Divan-ı
Mezalim’de itiraz edilir dava burada tekrar
ele alınır son karar burada verilirdi.
Divan-ı Mezalim yüksek mahkemedir,
sultan başkanlık ederdi. Bu
mahkemelerde devlete karşı suç
işleyenler ve devlet düzenini bozanlar da
yargılanırdı.
Örf-i Hukuk: Geleneklerden oluşan
hukuktur. Bu hukuktaki davalara emir-i
Dad bakardı.
NOT Askeri davalara Kadıasker (Kadı-asker
= Kazasker) bakardı.
lll. Ordu
Türk İslam Devletlerinde ordu devletin en
önemli kurumlarından birisidir. Orduların
teşkilat, eğitim, silah ve disiplin yönünden iyi
olmasına dikkat edilirdi. Ordunun komutanına
Subaşı denirdi.
İlk Türk İslam Devletlerindeki orduların ortak
özelliği askerlerin çoğunluğunun Türk asıllı
askerlerden olmasıydı.
Eyyubiler ve Memlükler de ordu, Kıpçak ve
Kafkaslardan getirilen Türk gençlerden
oluşturulmuştur. Bu iki Türk Devletinde Kara
ordusunun yanında güçlü bir donanma da
bulunurdu. Gazneli ordusunda savaşlarda
esir edilen çocuklardan oluşan Gulam (köle)
ordusu bulunurdu. Gulamlar içerisinde
sultanın özel kuvvetleri oluşturulmuştur ki
bunlara Gulam-ı Saray denirdi.
Büyük Selçuklularda ordu Sultan Melikşah
zamanında düzenli ve disiplinli durumuna
gelmiştir. Ordu onlu sisteme göre
teşkilatlanmıştır.
Gulam Ordusu (Gulam-ı Saray)
Kölemen çocuklardan oluşur.
Doğrudan Sultana bağlıdır.
Maaşlı askerlerdir ve her an savaşa
hazırdırlar.
UYARI Osmanlı’da bu orduya Kapıkulu
ordusu denilmiştir.
İkta Ordusu
Selçuklular, elde edilen yıllık gelire göre ülke
topraklarını ikta adı verilen büyüklü küçüklü
parçalara ayırmışlardır. Bu topraklardan alınan öşür
vergisi devlete hizmetlerine karşılık komutanlara ve
askere bırakılırdı. İkta sahibi yıllık gelirinden devlete
vergi vermez, vergi karşılığı asker yetiştirirdi. Bu
askerlerden oluşan orduya İkta Ordusu denirdi. Bu
askerlere de Sipahi adı verilmiştir.
İkta sahipleri olan komutan ve valiler savaş
sırasında askerleriyle birlikte orduya katılırlardı.
Sipahiler savaş sırasında toplanır, barış zamanı
ise, kendilerine verilen toprakların güvenliğinden ve
asayişinden sorumlu olduklarından bulunduğu
yerde yaşamak zorundaydılar.
UYARI İkta sistemi Osmanlıda Dirlik (Tımar)
sistemidir.
Yardımcı Kuvvetler
Düzenli askerlerden başka Selçuklu ordusuna
Türkmen atlı birlikleri de katılırdı.
Selçuklu egemenliğini tanımış olan devletler ve
beylikler de kuvvet gönderirdi. Hatta ihtiyaç
duyulduğu taktir de halktan gönüllüler de orduya
alınırdı.
NOT
Selçuklu ordusunda çeşitli teknik
sınıflar da vardı, Bunlar; Mancınıkçı
(kalelere gülle atmakla görevli), Neftçi
(Yanıcı madde atmakla görevli)
IV. Sosyal ve Ekonomik Hayat
Türk İslam Devletlerinde halkın büyük bir bölümü
konar – göçer hayat sürmüştür. Hayvanlarına
otlaklar bulmak için mevsimlere göre Yaylak ve
Kışlak adı verilen yerlere göç ederek, çadırlarda
yaşamışlardır.
Şehirlerde oturanlar ise çiftçilik, zanaat ve ticaretle
uğraşmışlardır.
Türkler, Ön Asya’ya gelince yerleşik hayata
geçmeye başlamışlardır. Şehir ve Köylere yerleşen
Türklerin sayısı her geçen gün artmıştır. Köylere
yerleşenler tarım ve hayvancılıkla, şehirlere
yerleşenler ise ticaret, el sanatları ve esnaflıkla
uğraşmışlardır. Köylerde yaşayanların ellerindeki
topraklar, işledikleri sürece babadan oğula geçerek
ailenin malı haline gelmiştir.
Türk İslam devletlerinde sosyal sınıf ayrımı yoktur.
Bilim ve din adamlarına önem verilmiştir.
İnsanlar arasında sıkı bir dayanışma görülmüştür.
İmarethaneler (aşevleri) Bimarhaneler (Hastane),
Kervansaraylar, çeşmeler yapmışlardır.
Türk İslam devletlerinde ekonominin temeli tarım ve
hayvancılığa dayalıdır.
Büyük Selçuklularda Ordu
Gulam Ordusu(Hassa Ordusu)
İktâ Ordusu(Eyalet Ordusu)
Yardımcı Kuvvetler
Türkmen atlıbirlikleri
GönüllülerBağlı beylik vedevletlerden gelen
askerler
Mülk topraklar: Ev, bahçe gibi taşınmaz mallar özel
mülk olarak kabul edilmiştir.
Devlete ait topraklar
İkta Topraklar: Görev karşılığında melik, emir, vali ve
komutanlara vergileri verilen topraklardır. İkta sahibi
gelirinden devlete vergi vermez vergi yerine asker
yetiştirir. İkta sahibinin yetiştirdiği askerlerden oluşan
orduya İkta Ordusu denir.
Has Topraklar: Geliri hükümdara ait olan topraklardır.
Haraci Topraklar: Müslüman olmayanlara ekip
biçmeleri karşılığında verilen topraklardır, vergi gelirleri
hazineye kalırdı.
Vakıf Topraklar: Gelirleri Sosyal Hizmet’e ayrılan
topraklardır.
İpek ve Baharat yollarını ellerinde bulunduran, Büyük
Selçuklularda ticaret gelişmiştir.
Yollar üzerinde Kervansaraylar yapmışlardır.
UYARI
Vakıf topraklar satılamaz.
Kervansaray, imarethane, Bimarhane,
çeşme, medrese giderleri vakıf
toprakların gelirlerinden karşılanırdı.
Türk İslam Devletlerinin Başlıca Gelir Kaynakları;
Savaş ganimetleri, (1/5)
Gümrük vergileri,
Bağlı beylik ve devletlerden alınan vergiler,
Tüccarlardan alınan vergiler,
Orman, tuzla, maden gelirleri,
Halktan alınan vergiler, (Öşür, Haraç, Cizye)
Öşür: Müslüman toprak sahiplerinden alınan onda bir
oranındaki ürün vergisidir.
Haraç: Gayrı Müslim toprak sahiplerinden alınan beşte
bir oranındaki ürün vergisidir.
Cizye: Gayrı Müslim gençlerden askere gitmemelerinin
karşılığında yılda bir kez alınan vergidir. (İhtiyarlardan,
kadınlardan ve çocuklardan alınmaz.)
V. DİL VE EDEBİYAT
Türkler, İslamiyet’le birlikte yeni bir kültür ve
uygarlık dönemine girmiştir. İslâm dini, Türk dili ve
edebiyatını derinden etkilemiş, köklü değişiklikler
yapmıştır.
Edebiyatta başlayan bu döneme İslâmi Dönem
Türk Edebiyatı adı verilmiştir.
Karahanlılar’da devletin resmi dili Türkçedir ve
yazışmalar Uygur alfabesiyle yapılmıştır.
Tolunoğulları ve İhşidler de devletin resmi dili
Arapça, sarayda ve orduda ise Türkçe
kullanılmıştır.
Gazneliler de resmi yazışmalar Arapça yapılırken,
edebiyat dili Farsça idi. Saray çevresinde ve orduda
Türkçe konuşulurdu.
Harzemşahlar da bilim dili Arapça, resmi
yazışmalarda Farsça kullanılmış, Saray ve orduda
ise Türkçe konuşulmuştur.
Memlükler’de resmi dil Türkçe idi. Mısır ve
Suriye’de Türkçe büyük önem kazanmıştır.
Büyük Selçuklular da resmi yazışmalar ve bilim
alanında Arapça, edebiyatta ise Farsça
kullanılmıştır. Resmi yazışmalarda Arapçanın
yanında Farsça da kullanılmıştır.
Sözlü Edebiyat
a. Saltuk Buğra Han Destanı
Karahanlılardan günümüze ulaşan sözlü edebiyatın en
önemli örneğidir. Bu destanda Saltuk Buğra Han’ın
Müslümanlığı kabul etmesi masalsı bir şekilde
anlatılmıştır.
b. Cengizname: Oğuz ve Uygur beylerini anlatır.
Türk İslam Devletlerinde Toprak
Mülk topraklar Devlete ait topraklar
İktâ Vakıf topraklarHas Haraci
Türk İslam Devletlerinde Edebiyat
Sözlü Edebiyat Yazılı Edebiyat
* Xl. yy’dan itibaren Türk İslameserleri verilmiştir.
a) Kutadgu Bilig
b) Divan-ı Lügati-t Türk
c) Divan-ı Hikmet
d) Atabetül Hakayık
e) Nizam-ül Mülk’ün siyasetnamesi
f) Şehname
Saltuk BuğraHan destanı
Yazılı Edebiyat (İlk Türk İslâm Eserleri)
a. Kutadgu Bilig
Yazarı Yusuf Has Hacip’tir.
Karahanlılar zamanında Uygur alfabesiyle
yazılmıştır.
Mutluluk veren bilgi anlamındadır.
İdeal devlet yönetim sistemini şiirler, vecizeler ve
atasözleriyle açıklayan öğretici bir eserdir.
Hükümdara öğütlerde bulunmuştur.
b. Divan-ı Lügat’it Türk
Yazarı Kaşgarlı Mahmut’tur.
Karahanlılar zamanında yazılmıştır.
İlk Türkçe sözlüktür.
Türkçenin, Arapça kadar zengin bir dil olduğu
anlatılmıştır.
Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla yazılmıştır.
Abbasi halifesine sunulan bu kitabın bazı bölümleri
Arapça ile yazılmıştır.
Türkçe konuşulan yerlerin gösterildiği, dünya
haritası bu kitapta yer almıştır.
Bizans’tan Çin’e kadar yayılan bütün lehçelerinden
örnekler verilerek yazılmıştır.
Türklerin yaşadıkları coğrafya, ekonomik ve sosyal
hayatla ilgili bilgiler verir.
Türk tarihinin, gelenek, görenek ve töresinin
anlatıldığı en zengin bilgi kaynaklarından biridir.
c. Divan-ı Hikmet
Hoca Ahmet Yesevi tarafından yazılmıştır.
Arap harfleri ile Türkçe yazılmıştır.
İslâmiyet’i Türkler arasında yaymayı amaç edinen
şiirsel anlatımlı eserdir.
Ahmet Yesevi ve onun düşüncelerine inananlar,
Türkçeyi tarikat dili olarak kabul ederek, Türk
Tasavvuf Edebiyatının oluşmasını sağladılar.
d. Atabetül Hakayık
Edip Ahmet Yüknek’i tarafından, Uygur alfabesiyle
yazılmıştır.
Gerçeklerin eşiği anlamındadır.
Ahlâki değerleri anlatan eğitici, öğretici bir eserdir.
Mutluluk, cömertlik ve iyilik konularında öğütler
vermektedir.
e. Siyasetname
Nizam-ül Mülk tarafından yazılan siyasetname
önemli bir edebi eserdir.
Melikşah’a sunulan bu eserde devlet yönetimi ile
ilgili öğütler de bulunmaktadır.
f. Şehname
İranlı şair firdevsi Gazneli Mahmut’a sunmuştur.
İran - Turan savaşlarını anlatır.
Muhakemet’ül Lugateyn: Ali Şir Neva-i tarafından
Timur Devleti döneminde yazılmıştır. Türkçenin
Farsça kadar zengin bir dil olduğunu savunmuştur.
VI. BİLİM
İlk Türk İslam Devletlerinde bilime ve bilim
adamlarına önem verilirdi. Bilim adamları
medreselerde özgürce çalışıp ders verirlerdi.
Türk tarihinde ilk medrese Karahanlılar zamanında
yapılmıştır.
Büyük Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey zamanında
Nişabur Medresesi yaptırtmıştır.
Alpaslan zamanında Bağdat’ta Nizamiye
Medresesi yaptırıldı.
Medreselerde İslami bilimlerin yanı sıra Sosyal
bilimler, Fen bilimleri de okutulurdu.
Farabi (870 - 950)
Ebu Nasır Muhammed farabi, Türkistan’ın farab
şehrinde doğduğu için farabi adıyla ün kazanmıştır.
Matematik, fizik, astronomi, felsefe, mantık ve
siyaset alanlarında yetişmiş büyük bilim adamıdır.
Aristo’nun eserlerini inceleyip yeni yorumlar
getirdiği için ikinci öğretmen anlamına gelen
Muallim-i Sani ünvanıyla anılmıştır.
Batı dünyası onu Alfarabius olarak adlandırır.
El - Biruni (973 - 1051)
(Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmet el - Biruni)
Gazneliler devrinde yaşamıştır.
Matematik, astronomi, tarih ve coğrafya alanlarında
çalışmalar yapmıştır.
Yıldızların uzaklığını ve açılarını ölçen aletler
geliştirdi. Birçok maddenin özgül ağırlığını
hesapladı.
Ekvatorun uzunluğunu 15 km yanılmayla tespit etti.
İbn-i Sina (980 - 1037)
Felsefe, mantık, tıp, biyoloji, ahlak, din, botanik,
zooloji konularında kitaplar yazdı.
Kendisinden sonraki Doğu ve Batı filozoflarının
çoğunu etkileyen İbn-i Sina müzikle de ilgilenmiştir.
Batıda Avicenna olarak bilinir.
İmam-ı Gazali (1058 - 1111)
Büyük Selçuklular zamanında
İslâm alimidir. (Kelâmcı)
Nizamiye Medresesinde Müderrislik yapmıştır.
Ona göre, Allah’ın kullarına bahşettiği en büyük
nimet akıldır.
Batı’da Algazel diye bilinir.
Ömer Hayyam (1048 - 1131)
İranlı şair, filozof, matematikçi ve astronomdur.
Büyük Selçuklular döneminde yaşamıştır.
İyi bir matematikçi olan Ömer Hayyam Binom
açılımını ilk kullanan bilim adamıdır.
Rubailerinde, dünya, varoluş, Allah, devlet ve
toplumsal örgütlenme biçimleri gibi hayata ve
insana ilişkin konularda özgürce ve sınır tanımaz
bir şekilde akıl yürüttüğü görülmektedir.
Utbi (XI yy)
Gazneliler döneminde yaşamıştır.
Tarih-i Yemini adlı eserinde, Gazneli tarihini
anlatmıştır.
Uluğ Bey (1393 - 1449)
Timur’un torunlarındandır.
Matematik, Astronomi alanında çalışmalar
yapmıştır.
Semerkant’ta medrese ve rasathane yaptırmıştır.
El Harezmi (780 - 850)
Matematik, Astronomi ve coğrafya alanlarında
çalışmıştır.
Harezmi astronomide de büyük ün salmıştır.
Zemahşeri (1074 - 1144)
Türk asıllıdır.
Tefsir, fıkıh ilimlerinde çalışmalar yaptı.
Carullah ünvanı verilmiştir.
VII. Sanat
Türk İslâm Devletlerinde sanat eserleri halka
hizmet amacıyla meydana getirilmiştir.
Çarşı, han, hamam, çeşme, kervansaray, köprü, su
kanalı, hastane, medrese ve camiler inşa edildi.
Eserlerde Orta Asya Türk kültürünü ve İslâmiyet’in
etkileri görülmektedir.
Tuğla, kiremit, alçı, ahşap kullanılmıştır.
Süslemede, hat (kûfi yazı), tezhip, sırlı tuğlalar ve
minyatür, Bitki motifleri, geometrik şekiller (yıldız,
baklava dilimi, çokgen) hayvan figürleri
kullanılmıştır.
Tolunoğulları’na ait önemli eserler
Kahire’deki Tolunoğlu Camisi İlk Türk İslâm
mimari eseridir. Tolunoğulları zamanında hastane,
su kemerleri ve hamamlar da yaptırılmıştır.
Karahanlılar’a ait önemli eserler
Türbe ve kervansaray mimarisi gelişti.
Karahanlılardan günümüze kadar gelen en önemli
eser Talas’taki Ayşe Bibi Türbesi’dir. (Ayşe Bibi
Alpaslan’ın kızı, karahanlı hükümdarının eşidir.)
Arap Ata Türbesi Karahanlılar’ın en eski türbesidir.
(Özbekistan)
Kervansaraylar (Ribat) ilk Karahanlılar zamanında
yapılmıştır. Başlıca Kervansaraylar Ribat-ı Melik
Buhara – (Semerkant yolu üzerinde) Akçakale,
Dehistan, Kurttepe kervansarayları
Tirmiz sarayı XI yy yaptırılmıştır.
İlk medrese’yi yaptırdılar (Tabgaç Buğra Han
tarafından)
Gazneliler’e ait önemli Eserler
Hint - Türk İslâm sanatlarını birleştirdiler.
Halka hizmet amacıyla köprüler, su kemerleri,
kervansaraylar yaptırıldı.
Su kemerlerinin en ünlüsü Mahmut Bendi’dir.
(Gazne), günümüze ulaşmıştır.
Sultan Mesut’un adını taşıyan Zafer Kuleleri
(Minare) en gözde eserlerden biridir.
Leşker-i Bazar Sarayı (Afganistan - Bust), Aslan
cazib türbesi, Leşker-i Bazar Ulu Cami
(Afganistan) diğer mimari eserlerine örnektir.
Zafer Kulesi
Büyük Selçuklulara ait önemli eserler
Türk mimari tarzını İslâm mimari tarzıyla
birleştirmişlerdir. Kemer, kubbe, değişik sütun
biçimleri kullanılmıştır. İnce minare sitili Türklerin
İslâm mimarisine katkılarıdır.
Büyük Selçukluların İslâm mimarisine getirdikleri en
önemli yeniliklerden biri de kümbet denilen anıt
mezarlardır.
İran, Mezopotamya, Suriye bölgesine egemen olan
Büyük Selçuklu Devleti’nin Başkentleri; Nişabur,
Rey ve İsfahan olmuştur. Sanat eserleri çoğunlukla
bu üç şehirde toplanmış olmakla beraber, bu
ülkelerin değişik yerlerinde de eserleri
görülmektedir.
Camiler
İsfahan Mescid-i Cuma cami – (Melikşah zamanı) –
isfehan, Zevvare Mescid-i Cuma cami, Ardistan
Mescid-i Cuma cami - Tuğrul bey zamanı
Medreseler
Nişabur, Nizamiye (Bağdat medresesi), Rey,
Hargrid Medreseleri
Kervansaraylar (Ribat)
Ribat-ı Anuşivan, Ribat-ı Zafarani, Ribat-ı şerif
kervansarayları en ünlüleridir.
Top Related