ZARİÇ, Mahfuz, ³Kerime Nadir'in Ak Hasreti Adlı...
Transcript of ZARİÇ, Mahfuz, ³Kerime Nadir'in Ak Hasreti Adlı...
ZARİÇ, Mahfuz, “Kerime Nadir'in Aşk Hasreti Adlı
Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Fırat Üniversitesi I.
Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu 17.12.2016,
Elazığ, s. 3243-3260, ISBN: 978-605-82968-0-0
3243
KERİME NADİR'İN AŞK HASRETİ ADLI ROMANI ÜZERİNE BİR İNCELEME1
Yrd. Doç. Dr. Mahfuz ZARİÇ
Batman Üniversitesi Fen Edebiyat Üniversitesi
Özet
Kerim'e Nadir, Aşk Hasreti adlı eserinde İstanbul ve civarında yaşanan bir aşk
hadisesini ele alınmıştır. Yer yer realist hatta natüralist sayılabilecek gözlemlere yer verilmiş
olmakla birlikte eserin genelinde romantik roman anlayışının tematik ve kurgusal iz düşümleri
dikkat çekmektedir.
Edebi akımlardan romantizmin ve popüler edebiyatın yansımaları olarak kurguda
romantizm; ilk görüşte aşk, kardeşlerin aynı kıza âşık olması, imkânsız aşk, âşıkları ayıran
rolündeki kardeşin gizemli uzak diyarlarda kaybolması, sıra dışı olaylar, mağlup kahramanın
okuyup mühendis olması, âşıkları yakınlaştıran kıskançlık, hastalık, seyahat kurgusu ve sevilen
erkeğin hayatını tehlikeye atıp kahramanlık göstermesi, anlatıya ilave bağımsız aşk
hikâyecikleri eklenmesi, kayıp ayırıcının bir anda kurtulması, geri dönmesi ve mutlu son ile
gerçekleştirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Romantik roman, kadın dili, Kerime Nadir, popüler edebiyat
A STUDY ON NOVEL AŞK HASRETI PENNED BY KERIME NADIR
Abstract
Kerim'e Nadir has narrated a love story in Istanbul and it’s vicinity in her novel Aşk
Hasreti. There are some realist and naturalist descriptions in this novel, but generally the
romantic touch is the main novelistic approach at thematic and fictive structure of novel.
We can examine these elements as romantic fictive structures of literary movement
romance and popular literature in this novel such as main indicators: the love at first sight, to be
in love with the same girl by brothers, the impossible love, to loss of separator figure on a
1 Bu makale, Fırat Üniversitesi I. Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumunda (13-15 Ekim 2016, Elazığ) bildiri olarak
sunulmuştur.
ZARİÇ, Mahfuz, “Kerime Nadir'in Aşk Hasreti Adlı
Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Fırat Üniversitesi I.
Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu 17.12.2016,
Elazığ, s. 3243-3260, ISBN: 978-605-82968-0-0
3244
mysterious distant land, unusual events, to study and to be an engineer, the fiction of travel,
jealousy and disease, to risk one's neck, showing heroism, adding new narratives and
independent love anecdotes, getting clear of suddenly, to return easily and happy ending.
Key Words: Romantic novel, feminine language, Kerime Nadir, popular literature
Giriş
Popüler aşk edebiyatının ve kadın edebiyatının dikkat çeken isimlerinden Kerime Nadir
[Azrak] (1917-1984), yazı hayatına şiir ve öyküleriyle 1937’de Servet-i Fünun–Uyanış
dergisinin daveti üzerine başlamıştır. Bu daveti kabul etmekle “delicesine özlediği bir iklime”
kavuştuğunu söyleyen Kerime Nadir, edebiyat ile ilk bağlarını dinlediği masalları daha sonra
kendisinin anlatmaya başlaması ve işi bir adım ötesine taşıyıp masallar uydurmasıyla kurar. O
yaşlarda annesinin okuduklarını dinleyen Kerime Nadir, babasının kütüphanesinden aldığı Jules
Vernes’in On Beş Yaşında Bir Kaptan adlı romanı ile macera romanlarıyla tanışır. (K. Nadir,
1981: 7-10) Annesi ağdalı bir Osmanlıca ile çevrilmiş olan seyahatnameleri rahatlıkla
okuyabilmesi için ona bir de Lügat-ı Naci hediye eder. Bir hanımın elindeki Yarımay dergisini
evlerinde unutması üzerine Kerime Nadir, bu resimli dergide kendisi gibi yazan yeni isimlerin
yazılarını okuma fırsatı bulur. Böylece içinde, kendi yazılarını yayımlama arzusu uyanır.
Yazma düşüncesini açıklayan Kerime Nadir’e, anne babası yazmayı yasaklar; hatta küçük kız
kardeşini onu takiple görevlendirirler. Fakat sonunda yasakların yazmaya engel olamadığını
gören ailesi yazmasına müsaade eder.
Kerime Nadir, kırk yılı aşkın yazarlık hayatı boyunca kırk roman yayımlamıştır. Bu
eserler dönemin roman tefrika eden Hakikat, Vatan, Son Posta, Demokrat İzmir gibi
gazetelerinde büyük ilgi görmüştür. Kerime Nadir’in roman tefrikaları gazetelerin tirajlarını kat
kat artırmıştır.
Yazarın, Selim İleri’nin yakıştırmasıyla “yapımcının büyük garantisi” (K. Nadir, 1981:
356) olarak görülen romanlarından on dokuzu, sinemaya da “gişe garantili filmler”2 (Polat,
2008: 171) olarak uyarlanmıştır.
Bir öykü3 ve bir de anı kitabı bulunan yazar, piyasa edebiyatı, düşük edebiyat gibi
isimlerle de anılan popüler edebiyat çerçevesinde yazan diğer pek çok yazar gibi edebiyat
2 Seven Ne Yapmaz 1940, Hıçkırık 1938, Funda 1941, Samanyolu 1941, Sonbahar 1943, Boş Yuva 1962, Şahane
Kadın(Aşk Rüyası Romanı), Aşk Bekliyor 1959, Esir Kuş 1957, Günah Bende mi? 1939, Posta Güvercini 1950, Aşka Tövbe
1945, Uykusuz Geceler 1945, Güller ve Dikenler 1971, Son Hıçkırık 1956, Sisli Hatıralar 1967, Suya Düşen Hayal 1964,
Zambaklar Açarken 1973, Dert Bende 1973. (Polat, 2008: 179)
ZARİÇ, Mahfuz, “Kerime Nadir'in Aşk Hasreti Adlı
Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Fırat Üniversitesi I.
Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu 17.12.2016,
Elazığ, s. 3243-3260, ISBN: 978-605-82968-0-0
3245
tarihlerinde ve edebi eleştiri alanında çoğu kez görmezden gelinmiş hatta küçümsenmiştir.
Kurgusal işçiliğin, dil ve üslup özeninin yer yer ihmal edildiği bu türden eserlere yöneltilen ve
hakarete varan “toplumcu realist” eleştirilerde popüler aşk romanlarındaki abartılı santimantal
yaklaşımlara, yazarların olayların akışına ve şahısların gelişimine göze batar derecedeki
müdahalelerine, kolaycı tesadüfler ve diğer kurgusal müdahalelere dikkat çekilmektedir.
Kerime Nadir gibi kimi popüler yazarların kanon dışı tutulmalarının bir nedeni de hakikatte
yeni edebiyatın romandan, romandaki yeniliğin de özellikle Doğu’da kadından ibaret olmasına
rağmen bu yazarların taşıdığı kadın kimliğidir.
Popüler aşk edebiyatına insafla yaklaşan isimler ise hemen her türüyle çoğu kez
küçümsenmiş olan bu türden popüler romanların, özellikle on dokuzuncu asrın sonlarında
formalar şeklinde haftalık bölümler olarak satılmaları, hatta Cumhuriyet yıllarında bile
gazetelerde tefrika edilmeleri ile bir tür ekonomik canlılığa imkân sağladığına dikkat
çekmişlerdir:
“(…) bu sıcaklığı sürekli kılmanın yollarından biri de, aynen gazetelerdeki
tefrika romanlarda olduğu gibi, bol olaylı, macera yönü ağır basan, vakayı en can alıcı
yerinde keserek merak ve heyecanı bir hafta sonraya taşıyabilecek türden bir kurguyu
kollamaktı. Bu ise popüler romanın en önemli özelliklerindendi.” (Andı, 2010: 86)
Romanlarınki bazı zayıflıklara kendisi de anılarında değinip bazıları hakkında “iddiasız
esercikler”, “orta çapta bir roman” ve “esercik” türünden nitelemelerde bulunan yazar, bazı
romanlarının, “hayatın en kötü ve en çirkin yanlarını sergileyen” gerçekçi roman türünün
edebiyat alanına henüz egemen olmadığı o zamanlarda, okur ilgisini böylesine çekmesine
şaştığını söyler. Kerime Nadir’e göre başarısının sırrı muhtemelen, bu eserlerin çok sade
olmasında, konularının ince bir romantizmin renklerini taşımasında ve üslubunun akıcılığında
yatmaktadır. (K. Nadir, 1981: 68-93)
Eleştirilere ve görmezden gelmelere rağmen Kerime Nadir’in eserleri üzerine bu güne
kadar sekiz lisansüstü tez yazılmıştır. Edebiyat disiplininin yanı sıra gazetecilik, yabancı diller
ve sinemacılık (Atan, 2008) alanlarında hazırlanmış bu tezler geneli itibariyle Kemalizm (Polat,
2009), modernite (Özkurt, 2007), popüler edebiyat, evlilik (Yıldız, 2010), feminizm (Günay,
2007) ve kadın (Yakın, 1999) konuları etrafında şekillenmiştir.
3 Mücrim (1943) [Bu öykü kitabı 1966 yılında İnkılâp ve Aka Kitabevleri tarafından Suçlu adıyla basılır.]
http://tr.writersofturkey.net/index.php?title=Kerime_NADİR 23.09.2016
ZARİÇ, Mahfuz, “Kerime Nadir'in Aşk Hasreti Adlı
Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Fırat Üniversitesi I.
Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu 17.12.2016,
Elazığ, s. 3243-3260, ISBN: 978-605-82968-0-0
3246
Kerime Nadir üzerine hazırlanmış çalışmalardan bir kısmında ise yazarın eserleri
popüler edebiyatın öne çıkan diğer isimleri Esat Mahmut Karakurt, Muazzez Tahsin Berkant,
Halide Nusret Zorlutuna, Samihâ Ayverdi (Zambak, 2014) ve Şule Yüksel Şenler (Erekli,
2006) gibi yazarların romanları ile karşılaştırılmıştır. Bu yazılarda Kerime Nadir’in
romanlarının kurguları arasındaki pek çok ortak noktaya da dikkat çekilmiştir. (Yeşilyurt,
2013)
Bu tez çalışmalarında özetle “yazarın romanlarıyla kitap okumayı teşvik ettiği;
kadınlara sosyal yaşam, adab-ı muaşeret, kadın-erkek ilişkileri hakkında açıklamalar aktardığı;
yol gösterdiği; bu doğrultuda hareket eden kahramanların yolculuklarına okuyucuları ortak
ederek kahramanlar gibi okuyucuların da tamamlanma sürecine katkıda bulunduğu; romanların
sonlarında kahramanların ulaştığı nokta da başlangıçta bulundukları noktadan daha ilerde
olduğu” (Atan, 2008: 168-170); romanlarında kadının modernleştirilmesine yer vermekten
ziyade, erkek-kadın ilişkilerini öne çıkardığı; romanları Kemalist modernleşme projesinde üst-
kültür yaratma işlevine katkı sunduğu” (Polat, 2009: 122); “yazarın, erken Cumhuriyet
döneminde yeniden oluşan orta sınıf tarafından kabullenilen popüler romans romanlarının,
moderniteye daha olumlu bir şekilde yaklaştığı ve kendiliğinden bir sosyal değişimin
sinyallerini verdiği” (Özkurt, 2007: IV); “ ‘Nasıl bir evlilik?’ sorusuna Kerime Nadir
romanlarında verilen cevabın ‘severek evlenmek’ şeklinde olduğu” (Yıldız, 2010: 257-261);
“yazarın, eserlerinde Kemalist modernleşmeyi okura sunduğu; modernleşmeyi özel alanda
kadın üzerinden anlayıp, kadının eğitimi konusunu adeta kutsadığı; yazarın kadın ve erkek
kahramanlarının, toplumsal cinsiyet rolleri açısından standardın dışında olduğu; yazarın,
ataerkil yapıyı özellikle erkek kahramanlar üzerinden eleştirdiği” (Günay, 2007: 82); “alile
konusu etrafında daha çok medenî hayat göstergeleri üzerinde yoğunlaştığı” (Zambak, 2014);
“Kemalist modernizasyon projesi çerçevesinde, eserlerinde Kemalizm’in olumladığı medeni
kadın imgesini sunduğu” (Erekli, 2006: 102); “romanlarında evliliğin, kadının güç ve otoriteye
duyduğu arzuyu; cinselliğin ise güç ilişkilerinin yaşandığı bir mücadele alanı olarak belirdiği”
(Yakın, 1999); “ ‘romanlarında kurgulanan aşkların genellikle biri evli olan iki âşığın imkânsız
aşkı, biri hasta olan iki sevgilinin aşk ıstırapları, iki âşıktan birinin ailevi nedenlerle başkasıyla
evlenmek zorunda kalması, üçüzlü aşk durumları, kavuşmaya az zaman kala hayatların ansızın
değişmesi, âşıklardan birinin ötekini gizli bir nedenle terk etmesi…’ gibi ortak bir şablona
sahip olduğu; bu romanlarda sevilenin yüceltildiği; kadınların çok güzel, erkeklerinse çok
yakışıklı olduğu; karakterlerin, asil ve eğlenceye düşkün olduğu; romanlarında cinselliğe
ZARİÇ, Mahfuz, “Kerime Nadir'in Aşk Hasreti Adlı
Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Fırat Üniversitesi I.
Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu 17.12.2016,
Elazığ, s. 3243-3260, ISBN: 978-605-82968-0-0
3247
neredeyse hiç yer verilmediği; aşka, çoğu kez acının eşlik ettiği” (Yeşilyurt, 2013: 64-72)
görüşleri savunulmuştur.
***
1946 yılında Kahkaha adıyla yazılıp basılmış olan Aşk Hasreti adlı roman, “yazarının
onu yeni baştan işleyip, motifler ve bölümler katması ile” (Günay, H. Nilüfer, 2007: 22) 1964
yılında tekrar basılmıştır. Kahkaha, yazarın diğer bazı romanları4 gibi bir istek üzerine kaleme
alınmış ve istekte bulunan Son Posta gazetesi tarafından tefrika edilmiştir.
Kerime Nadir’in Aşk Hasreti adlı eseri, orman mühendisi kahramanları ve merkezi
kişisi Zerrin’in gerçek aşkı/romantizmi, orman mühendisi Nihat’ta bulması ve onu parlak bir
kurmay yüzbaşıya tercih etmesi dolayısıyla Orman Genel Müdürlüğü yetkilerinin de dikkatini
çekmiştir. “Sosyal Konulara Doğru” başlıklı hatıra notlarında yazı masasında sürekli roman
notlarının bulunduğunu ve bir roman bitince bir yenisine başladığını, hiçbir zaman konu
sıkıntısı çekmediğini, yazma anında bir tür trans hâli yaşadığını belirten Kerime Nadir işte
böyle kolaylıkla yazdığı eserlerinden biri olan Aşk Hasreti adlı romanıyla duygulandırdığı
Orman Genel Müdürü tarafından on beş günlük geziye davet edilir.
Sanatı, bir takım amaçlara âlet eden ve ölçüye, biçime önem verenlerin gerçek sanatçı
olamayacağını vurgulayan Kerime Nadir, Orman Genel Müdürünün teklifi ve
cesaretlendirmesiyle “sosyal mesaj taşıyan”, “bir davanın romanı” olacak şekilde Ormandan
Yapraklar adlı “gerçekçi” romanını da yazmaya karar verir. (K. Nadir, 1981: 102-105)
Eserlerine, dolayısıyla yazarlığına yöneltilen eleştirileri önem verip kendisini ve
eserlerini savunan Kerime Nadir, insaf dairesindeki eleştirilere nezaket ve olgunlukla karşılık
verirken, üslubunu beğenmediği ve insafsız bulduğu eleştirmenlere de sert karşılıklar verir. Bu
bağlamda Adile Ayda gibi eleştirmenleri minnetle anarken, Selim İleri’ye ise adeta ateş
püskürür:
“Birisi varmış yıllardır benim eserlerimi satır satır izleyen, ezberleyen ve ivik
ivik inceleyen… Körpelik çağında tutku ile onlara sarılmış, onlarla içli dışlı yaşamış!..
Ama, sonraları bu aşka ihanet dönemine girmiş; kendisini aştığını sanan iddialı,
saplantılı bir olup çıkmış!...” (K. Nadir, 1981, 355)
4 Bu türden istek üzerine yazılmış romanlardan Dert Bende (1973) daha basılmadan aynı isimle filme çekilip
gösterime girince kandırıldığını anlayan yazar, film yapımcıları ve oyuncu Türkan Şoray hakkında sükût-u hayal yaşar. (Nadir,
1981: 309-323), (“Türkan Şoray’la Tanışıyorum”, “Acımasız Yeşilçam” )
ZARİÇ, Mahfuz, “Kerime Nadir'in Aşk Hasreti Adlı
Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Fırat Üniversitesi I.
Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu 17.12.2016,
Elazığ, s. 3243-3260, ISBN: 978-605-82968-0-0
3248
Kerime Nadir’e göre roman, günlük hayatın kopyası olmamalıdır. Tam tersine roman,
günlük yaşamın dışında bize mesaj getiren bir vasıtadır. Romana olan ihtiyacımızın nedeni de
içinde yaşadığımız gerçeklere sihirli bir ayna tutması, onları bize daha çekici daha başka, daha
ilginç bir biçimde yansıtmasıdır. (K. Nadir, 1981: 68-70)
AŞK HASRETİ’NDE ROMANTİK YANSIMALAR
Romantizm akımının etkisindeki romantik roman anlayışı, 19. Yüzyılın ilk yarısında
Avrupa’da Klasisizm akımına tepki olarak ortaya çıkmış ve şekillenmiştir. Bu anlayışta,
düşünce yerine duygu tercih edilir. Yazar evreni duygularıyla algılamaya çalışır. Bu tür
romanda uzaklara kaçış kendini tarihi dönemlere veya uzak iklimlere gitmek şeklinde gösterir.
Bu türden romanlarda yazarlar, kişileri üzerinde istedikleri gibi tasarrufta bulunurlar, rahat ve
renkli bir dil kullanırlar, öznel tasvirlere yer verirler. (Çetin, 2009: 73-76)
Romantizm, bir edebi akımın adı olmakla birlikte yazarlıkta romantik duruş, kurguya ve
kişilerin gelişime gönlünce müdahale etme, anlatıcıyı ve anlatı kişilerini farklı tavırlar ve
tepkiler sergileyebilen, tabiata farklı bir gözle bakabilen kişiler olarak canlandırma anlamlarını
da içermektedir.
1.Kurguda Romantizm
Kerime Nadir’in eserleri üzerine yazılmış tezlerde bile önemli ölçüde göz ardı edilmiş
olan Aşk Hasreti adlı romanının kurgusunda, tematik yapısında, dil ve üslup özeliklerinde
romantik roman anlayışının pek çok özelliği yansımıştır. Aşk Hasreti, popüler aşk romanlarının
“hazır bulunmuş güzellik, zenginlik ve refah, yolunda giden işler, sorunsuz devam eden veya
tamamlanan tahsiller, kurulu düzenler, mutlu aileler; merkezi kişilerin iç ve dış dünyalarında
ansızın başlayan çalkantılar, bozulan hayat düzeni, ilk görüşte aşkın umutsuz bir aşk
macerasına dönüşmesi, bir anda gerçekleşen ayrılıklar, engeller ve engelleyiciler, hüzün, çöküş
ve mutlu sonlar” gibi pek çok özelliğini bünyesinde barındıran bir eserdir.
İlk Bakışta Aşk
Mevcut düzenin bozulması ve ardından yeniden durulma hâline varış, genel bir kurgu
kaidesi olmakla birlikte bu romandaki ilk durum, olayların akışının kesilmesi, yeni durumlar
üretilmesi ve anlatıyı sonuca bağlama romantik duyuşlarla gerçekleşmektedir. Bir temmuz
akşamında, çocukluları birlikte geçmiş olan Zerrin ile Ferhat arasında ilk bakışta bir aşk vakası
gerçekleşir. Bu aşkın başlangıcı gibi gelişimi ve sonuçlanması da romantiktir. Kahramanlar
yalılarda yaşamakta gönüllerinin istediği gibi endişesiz, hesapsız eğlenmekte, denize girmekte,
ata binmekte, yiyip içmekteler. Müsabakalara dönüşen bu eğlenceler aşk duygusunu
derinleştirmek üzere kullanılmaktadır.
ZARİÇ, Mahfuz, “Kerime Nadir'in Aşk Hasreti Adlı
Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Fırat Üniversitesi I.
Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu 17.12.2016,
Elazığ, s. 3243-3260, ISBN: 978-605-82968-0-0
3249
İmkânsız Aşk: İki kardeş Tarafından Arzulanmak ve İşsizlik
Kurgusunda hiçbir siyasi ve fikri çatışma veya tartışmaya yer verilmeyen Aşk
Hasreti’ndeki temel çatışmalar, Zerrin’i isteyen iki kardeş arasında, daha çok da kahramanların
iç dünyalarında duygu boyutuyla yaşanmaktadır. Anlatı kişilerinden Ferhat, sükse için evlilik
yapmak davranışıyla kısmen de olsa romantik iyi-kötü çatışmasında, kötü tiplemesini temsil
etmektedir.
Ferhat ile Nihat’ın aşk çatışmasında seçim işini Zerrin’e bırakması hakikatte haksız bir
rekabettir. Nihat henüz işi olmayan bir gençtir. Oysa Ferhat, olgun ve gelecek vadeden biridir.
Nihat ve Ferhat’tan aynı zamanda evlenme teklifi alan Zerrin, karar vermek için zaman isterken
Ferhat’a cesaretle, Nihat’a ise özür diler gibi bakar. (AH: 39) Bu romantik bakışlar olacakları
sezdirir niteliktedir.
Acındırma: Yoksulluk
Kurguda romantik bir tutumla farklı sınıflardan insanlara yer verilmeye çalışılmış Doğu
Anadolu’ya giden gelen ve yoksul oldukları anlaşılan insanlara acımayla değinilmiştir:
“Bir hafta sonra Haydarpaşa'dan trenle hareket ettiler. Hava çok sıcaktı.
Kalabalık bir kompartımanda pencere önünde yer bulmayı bir nimet sayan Muhip:
— Halimize şükredelim Zerrin, diyordu. Şu zavallı halkın çektiği zahmete
bak!.. Hakikaten bir kısım yolcunun, bavulları, yol çantaları ve sepetleriyle yarı
oturmuş, yarı ayakta durumları hazin bir sahne vücuda getiriyordu. Bunların içinde
Doğu Anadolu’ya gidenler de vardı. Zerrin, kimi kucakta huysuzlanan, kimi de eteğe
veya omuza tırmanan birkaç küçük yavruyu göstererek:
— Hele şu çocuklar!.. dedi. Ve onlara uzun uzun acıyarak baktı.
Onun şimdi her şeye karşı garip bir hassasiyeti, vardı. En değersiz sebeplerle
üzüntüye kapılıyor, en küçük olaydan büyük dertler çıkarıyordu.” (AH: 77)
Realist gözlem ve tanımlamalarında ileriye giden anlatıcı, iyi kötü ayrımının
yapılmadığı bir noktaya varır. Buralarda natüralizme yaklaşıldığı bile söylenebilir:
“Hanım coşmuştu zaten:
— Ah yavrum!.. Bu gözler neler gördü!.. Ama o karıların haline yine de acıdım
doğrusu!.. Zavallılar bu hale düşmek için kim bilir ne türlü belâlara uğramış olma-
lılar!.. Tanrı günahlarını affetsin!..
… Uykusunda gören bir melek sanırdı. Ben de sonunda bir parçacık dalmışım.
Şafakla uyandım... Bir de ne göreyim?.. Kızıl güneş odanın içini aydınlatmış...
Karasinekler vığıl vığıl…
ZARİÇ, Mahfuz, “Kerime Nadir'in Aşk Hasreti Adlı
Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Fırat Üniversitesi I.
Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu 17.12.2016,
Elazığ, s. 3243-3260, ISBN: 978-605-82968-0-0
3250
— Sarhoş karının üstündeki örtü kayıp düşmüş. Aman Allah... Birden utanç
ve tiksintiden ellerimle yüzümü örttüm...
… Motorun bordası iskeleden epeyce yüksekteydi ama, iki gündür motorlara
iniş biniş cambazlığına alıştığımız için biz kolayca bindik... Bunda zorluk çeken,
bağırıp haykırışan bazı kadınlarla çocuklar; onlara yardım ederken kavgaya tutuşan
erkekler komik sahneler yaratıyorlardı.” (AH:166–168)
Kayboluş: Uçak Kazası
Evlilik gerçekleşir. Düğünden hemen sonra görevi gereği Ferhat Amerika’ya doğru
yolculuğa çıkar. Bu yolculuk esnasında uçağın okyanusun ortasında bir adaya düşer ve beş yıl
boyunca Ferhat’tan sağlıklı bir haber alınamaz. Ferhat’ın sırra kadem basmasının Nihat ile
Zerrin’in baş başa kalabilmeleri için kurgulandığı açıktır. Bu sayede bir yandan da roman
içinde ikinci bir roman başlatılır, yeni şahıslar sahneye çıkarılır ve yeni mekânlar söz konusu
edilir:
“Derken Millî Savunma Bakanlığından yapılan bir tebliğle hepsinin zihni
perişan oldu. Arjantin'deki Türk sefaretinin bildirisine dayanan bir haberde, içlerinde
Ferhat'ın da bulunduğu özel bir uçağın Cebelitarık yoluyla Okyanus üzerinden
Amerika'ya uçarken Brezilya'ya ait Saint-Paul adası civarında düşmüş olduğu;
yolculardan bir kısmının bir Amerikan şilebi tarafından kurtarıldığı, hayatlarından
haber alınamayanlar arasında Ferhat'ın da bulunduğu bildirilmekteydi.” (AH:60)
Aradan yıllar geçer. Kayıp koca Ferhat’tan hala sağlıklı bir haber alınamamıştır. Saint-
Paul’de tıbbî nebatlar üzerinde incelemelerde bulunurken tropikadan ölen Bolivyalı bir
doktorun günlük not defterinden alınmış birkaç cümleden başka akıbeti hakkında kesin bir bilgi
elde edilememiştir. (AH: 71)
Kahramanın Zaferi: Aşk Mağlubunun Mühendis Çıkması
Nihat ve Zerrin’in ağabeyi Muhip, yüksek orman mühendisi olurlar. Artık Nihat da bir
iş sahibidir. Muhip Çorlu’ya Nihat ise Selimiye’ye atanır. Romantik bir tavırla Zerrin kendisine
yenge diye hitap eden Nihat’ı başka kadınlardan kıskanmaya başlar. Nihat’ın hayatına Jale
adında genç bir bayan ve babası Rasuhi Bey girer. Zerrin’in Nihat’a karşı beslediği aşkı
alevlendirmeye yarayan bu kurgu unsuru da romantiktir. (AH: 67)
Yakınlaştırıcılar: Kıskançlık, Hastalık, Seyahat ve Kahramanlık
Yüzbaşı Ferhat, nişanlısı Zerrin ve kardeşi Nihat arasındaki yakınlaşmayı fark etmiştir.
Kıskançlıkla dolup taşmışken evlilik tarihini erkene almaya karar verir. Zerrin ile Ferhat’ın
kararlaştırılan düğününe üç gün kala Zerrin hastalanır. Bu arada Ferhat’ın izin süresi bitmek
ZARİÇ, Mahfuz, “Kerime Nadir'in Aşk Hasreti Adlı
Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Fırat Üniversitesi I.
Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu 17.12.2016,
Elazığ, s. 3243-3260, ISBN: 978-605-82968-0-0
3251
üzeredir. Hastalığı süresince Nihat, Zerrin’e samimiyet ve şefkatle ilgi gösterir. Zerrin, Nihat’a
daha çok bağlanır. Ferhat ile Zerrin’in nikâhı kıyılır ve kısa bir süre sonra görevi gereği
Amerika’ya uçar.
Zerrin, ağabeyi ve Nihat’ın görevli oldukları bölgelerde seyahate çıkar. Bir nevi tatil
yapar. Bu arada Nihat’ı daha iyi tanıyacaktır. Zerrin’in ağabeyi Muhip, ikilinin arasındaki
duygusal ilişkiden haberdardır ve ikisini birbirine münasip görmektedir. Derken Ferhat’ın
kayıp olduğu süre beş yılı bulur. Muhip, Zerrin’i de alıp Nihat’ı görev yerinde ziyarete gider.
Zerrin bu seyahatler vasıtasıyla bir karara varır. Duygularını kestane gözlü,
çamaşırları lavanta kokan Nihat’a açar fakat ondan olumlu bir yanıt alamaz. (AH:91,92)
Nihat’ın sorumluluğu altındaki bölgede bir orman yangını çıkar. Nihat, hayatını
tehlikeye atıp çalışmalara bizzat katılarak yangının söndürülmesini sağlar. Fakat ciddi bir
biçimde yaralanır. Bu romantik kahramanlık da Zerrin’in ona olan ilgisini artırır. Bu işler
arasında Zerrin'le Muhip, hastanın başucundan bir dakika bile ayrılmaz. (AH:101)
Kurgusal İlaveler: Başka Aşk Acıları
Yazar, romanın sonlarına doğru araya acıklı bir bağımsız hikâyecik yerleştirir. Aliye kız
ve ninesinin hikâyesi de olması gerektiği gibi duygusaldır. Bu arada Nihat’ın Marmara
Adasında bir de kız arkadaşı olduğunu öğreniriz. Nihat’tan uzak durmaya çalışan kızın başka
bir sevgilisi vardır. (AH:188)
Bu olay sayesinde Nihat açısından Zerrin’le aralarındaki bir engel de kalkmış olur.
Kayıp Şahsın Ortaya Çıkması: Esaretin Ansızın Sona Ermesi
Bir akşamüstü kayıp Yüzbaşı Ferhat kelimenin tam anlamıyla sıra dışı ve romantik
dönüşle tekrar sahneye çıkar:
“Nihat:
— Kim geldi?... diye sordu.
— Anlayamadınız mı küçük beyciğim?... Ağabeyiniz... Ağabeyiniz...
— Yalan!
— Vallahi ağabeyiniz... Ferhat Bey... Biraz evvel geldi... Yukarıda...
(…)
— Tıpkı bir rüya gibi değil mi?... Ben de bu mutlu dakikaların bir gerçek
olduğuna inanamıyorum... Upuzun beş yıldan sonra...” (AH: 192)
“— Yaşayan bir ölü gibi yaşadım Zerrin... Fakat bir gün kavuşmamızı sarsılmaz bir
imanla bekledim. Senin de yüzünde bu bekleyişin bıraktığı ıstırap çizgilerini görüyorum... Çok
solmuşsun yavrucuğum...” diyen Ferhat kayıp olduğu beş yıl zarfında Okyanus ortasında bir
ZARİÇ, Mahfuz, “Kerime Nadir'in Aşk Hasreti Adlı
Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Fırat Üniversitesi I.
Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu 17.12.2016,
Elazığ, s. 3243-3260, ISBN: 978-605-82968-0-0
3252
adada vahşi bir kabilenin elinde esir kalmıştır. Ferhat adada zorla evlendirilmiştir. Ferhat yine
romantik bir sıra dışılıkla, adada İspanyolca ve İngilizce bilen genç bir kızılderili sayesinde
derdini kendisini düşen uçaktan kurtaran kabilenin reisine anlatır. Yine romantik bir tesadüfle
Bolivyalı bir beyaz doktor bulunur. Yapılan ilk tedavi sonucunda Ferhat eski sağlığına
kavuşturulur. (AH:197)
Yüzbaşı Ferhat, kendisini kurtaran kabilenin dans oyunlarını seyrederken kabile reisinin
yeğenine bir demet lotiye atar. O akşam kız da ona bir küçük lotiye demeti verir. Meğer bu
çiçeği kabul etmek kızın evlilik teklifini kabul etmek anlamına gelmekteymiş.
Roman bu sahneden itibaren egzotik bir havaya bürünür. Ferhat Bey ileride iyileştikten
sonra kaçmak düşüncesiyle rehberinin de tavsiyesiyle öldürülmemek için kızla evlenir. Böylece
Zerrin’e de ihanet etmiş ve Zerrin’in Nihat’a varabilmesi için bilmeden onlara da yardımcı
olmuş olur. Ferhat Bey üç ay sonra rehberi ile adadan kaçmaya çalışır. Ama başaramaz. Esir
düşer, cezası ölüm iken karısının araya girmesiyle cezası okyanusun ortasındaki adada sürgün
biçiminde Güney-Doğu Prinzen Adası’nda hapse dönüştürülür. İki buçuk yıl sonra da Ferhat bu
adadan bodur ağaçların gövdesinden yaptığı tekneyle kaçar:
“Bir zaman sonra da bu ümidimi başka bir şey desteklemeye hizmet etti... Bu,
adanın batısındaki toprak kısımda yetişmiş bodur ağaçlardan birinin gövdesinden
yapmaya uğraştığım bir tekneydi... Adaya atıldığımın ikinci yılı bir çakı ile oymaya
başladığım bu tekne küçük bir sandal kadardı... Onu Ni-Ni-Gay ve adamlarından
dikkatle saklar, adada yalnız bulunduğum zamanlar yontmaya çalışırdım. Böylece
dayanıklılığını ancak tecrübe şansına bıraktığım minimini teknem tam iki buçuk yılda
bitti... İşte ben onun sayesinde o müthiş hapisten kurtulmayı başarabildim.” (AH:201)
Mutlu Son: Asıl Sevene Varmak
Zerrin, öyküdeki son buhranını yaşamaya başlar. Tam mutluluğu bulmuş ve sevmediği
nikâhlı kocasından umudunu kesmişken sıra dışı bir şey gerçekleşir. Ferhat geri döner. Aradan
geçen zaman zarfında Zerrin, Nihat ile yaşadıkları yakınlaşmayı Ferhat’la paylaşır. Romantik
bir itirafta bulunur, yalvarır ve kendisinde artık onu mesut etmek gücünü göremediğini söyler.
Kendisiyle tanışmadan önce de Nihat’ı sevdiğini, artık kendisine karşı hiçbir duygu
beslemediğini kendisinin aradan çekilmesi gerektiğini söyler. Ferhat ilk tepki olarak Zerrin’in
kendisinden ayrılma isteğini kabul etmez. İkisini de öldüreceğini söyler. Ferhat nihayet
gerçekleri anlar ve bir daha dönmemek üzere nikâhı bozup onlardan ayrılmaya karar verir.
Roman, Zerrin’in başını Nihat’ın göğsüne bırakarak derin bir nefes aldığı romantik bir sahneyle
son bulur. (AH:203-212)
ZARİÇ, Mahfuz, “Kerime Nadir'in Aşk Hasreti Adlı
Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Fırat Üniversitesi I.
Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu 17.12.2016,
Elazığ, s. 3243-3260, ISBN: 978-605-82968-0-0
3253
2.Karakterlerde ve İsimlerde Romantizm
Romanın başkişisi Zerrin’in, on dokuz yaşında genç ve güzel bir kız olması, ailesi ile
yalıda mutlu bir hayat yaşaması, biri yüzbaşı öteki mühendis adayı iki kardeş tarafından
arzulanması kişileri canlandırılmasında yazarın romantik tutumunu gözler önüne sermektedir.
Anlatıcıya göre Zerrin küçük gülüşlerle cıvıldayan bir kuş gibidir. (AH: 13) Bir değil bin kalbi
birden yakmaya muktedir bir ateş parçası gibi müstesna bir kızdır. Ata son derece iyi biner. İyi
yüzer, iyi silah kullanır. Kendisine hayranlık uyandırır. (AH: 17-25) Romantik Zerrin kısa
evlilik kararından bir süre sonra ise Ferhat’ın sükse yapmak anlamına gelen izdivaç anlayışını
fark eder. Duyguları ve aklı arasında kalan Zerrin’in, kararlarını kendisi verebilmesi açısından
idealize edilmiş kadın tipi olduğu söylenebilir. Asıl aşkı geç anlayan bir tip olarak da
kurgulanan Zerrin’e aşk acısı çektirilir. Zerrin’in hayata dairse hiçbir sorumluluğu yoktur.
Gönlünce yaşayabilmektedir. Ferhat’la gerçekleştirdiği evlilik de kâğıt üzerindedir. Anlatıcı,
merkezi kişisi Zerrin’in derin bir nefes alışını (AH: 57), yüreğinin daralmasını (AH: 67)
aktarmayı da ihmal etmez. Zerrin, Nihat'la göz-göze geldikçe vücudundan bir elektrik cereyanı
geçercesine sarsılır. Onun varlığından aldığı tesirler kalbinin potasında erir, damarlarına
yayılan kan kızgın lâvlar gibi onu yakar. (AH:122) Ferhat’ın Amerika yolculuğundan sonra beş
yıl süreyle kayıp olduğu sırada, Ferhat’ın kardeşi Nihat ile birlikte seyahatlere çıkar. Beş yıl
sonra dönen Ferhat’a, aslında Nihat’ı sevdiğini “— Ne kadar haksız olsam, mutlu olmak
hakkımdır... Bir pişmanlığa düşmeyeceğimden de eminim... Çünkü bu defa kararımı beş
dakikada değil, tam beş yılda verdim...” (AH: 208) sözleriyle kararlılıkla ifade eder. Nihat’ı,
kendisini boşaması için ikna eder ve mutluluğa kavuşur.
Ferhat ise bir yüzbaşıdır. Gençtir, uzun boyludur, yakışıklıdır. Bakışları yanıktır. Kur
yapmakta olağanüstü ihtisas sahibidir. Görevinde yükselir ve yurt dışına atanır. Bütün bunlar
romantik hazırlıklardır. (AH: 12) Ferhat, çok kısa süre içinde Zerrin’le evlenme kararını,
hemen babasına iletir. Daha önceden kendisinin Zerrin’e âşık olduğunu söyleyen kardeşine,
seçim kararını Zerrin’e bırakmayı teklif eder. Teklif kabul edilir. Yüzbaşının şaşaalı yaşantısına
kapılıp tercih edilir. Ferhat, romantik ani duygu değişimleri de yaşar. Öyle ki az önce Zerrin
yüzünden tartıştığı ve kendisini tokatladığı kardeşine karşı duyguları hemen değişiverir. İçinde
bir merhamet uyanır, bir an kendini onun yerine koyarak ıstırabını düşünür ve ona karşı bu
haşin davranışını haksız bulur. (AH: 32) Fakat sonuçta Ferhat bir askerdir. Zerrin’in kalbini
fethetmek için şiddetten çok yumuşaklık gerektiğini anlamamaktadır. (AH:45)
Bir serçeyi vurup yaralayan Zerrin, daha fazla acı çekmemesi için serçeyi ikinci kez tam
da kalbine nişan alarak vurur. Bu romantik sahnedeki serçe figürü, Zerrin’i seven fakat
ZARİÇ, Mahfuz, “Kerime Nadir'in Aşk Hasreti Adlı
Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Fırat Üniversitesi I.
Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu 17.12.2016,
Elazığ, s. 3243-3260, ISBN: 978-605-82968-0-0
3254
duygularını açığa vuramayan Nihat’ı temsil etmektedir. Tutkulu evlilik teklifi reddedilen
duygusal Nihat, Zerrin’den uzaklaşır. Bu uzaklaşma sayesinde Zerrin, Nihat’ın kıymetini ve
ona karşı olan gerçek hislerini anlar. Nihat’a açılmak ister fakat Nihat ondan eski yaralarını
deşmemesini ister.
Bu abartılı roman kişilerinin isimleri de şiirsel ve romantiktir. Zerrin ismi altın sarısı,
altından yapılmış; Nihat huy, yaratılış tabiat; Ferhat rahatlık, sevinç, neşe manasındadır.
Zerrin’in ağabeyi Muhip’in ismi ise seven, sevgi besleyen, dost anlamlarına gelmektedir.
3.Romantik Anlatıcıda Realist ve Natüralist Çabalar
Eserdeki realist yansımalardan biri realizmin gelenek ve göreneklere uyma ilkesidir.
Evlilik kararı verildikten sonra bu ilke devreye girer:
“Bu iki eski aile geleneklere çok bağlı olduğundan, çocuklarını da bu
geleneklere uygun bir takım muhafazakâr ölçüler içinde yetiştirmişlerdi. Onların
kendilerine karşı saygı ve itaati esastı. Çocuklar da bu esası daima gözetirler; asla
zamane gençleri gibi başına buyruk hareket etmezlerdi. İşte koskoca bir erkek olan
Ferhat’ın evlenme konusunda böyle büyüklerine danışması ve onların rızasıyla hareket
etmesi de bu yüzdendi.” (AH:42)
Zerrin, garip yaratılışta, kalbi çok ince ve hassas biridir. Bu hassasiyeti, hayatın
fantezilerine kapılan duyguları arasında her zaman kendini göstermemektedir. Evlilik kararında
Ferhat’ı tercih eden Zerrin’i savunmak isteyen romantik anlatıcı, “İşte bu yüzdendir ki,
Ferhat’ın parlak kişiliğine kapılmıştı.” demektedir. (AH: 45)
Romanda yer yer realist tasvirlere ve değişimlere de rastlanır. Zerrin, Ferhat’a
kendisindeki duygu ve davranış değişikliklerinin nedeninin Nihat olmayıp bizzat kendisi
olduğunu söyler. Bu yüzleşmeden sonra davranışlar da diyaloglar da daha gerçekçi olur:
“— Bak şimdi sana her şeyi açıklayayım: Ben seni yüzün, gözün ve üstün
başın gibi tertemiz bir erkek olarak kabul ettim. Mesleğin kadar düşüncelerinin de,
onlar kadar kalbinin de yüksekliğine bakarak seni beğendim... Bütün hareketlerinde
nezaket, her halinde asalet buldum… Çünkü sen o günlerde bana hep böyle
göründün...
Zerrin derin bir nefes aldı ve sözünü yürüttü:
— Evet, sana içimin bütün ukdelerini açacağım... Senin gözünde değerimin ve
kalbindeki yerimin, göğsünün sol tarafına takacağın bir madalyadan farksız olduğunu
bana sen anlatmış oldun...” (AH:57)
ZARİÇ, Mahfuz, “Kerime Nadir'in Aşk Hasreti Adlı
Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Fırat Üniversitesi I.
Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu 17.12.2016,
Elazığ, s. 3243-3260, ISBN: 978-605-82968-0-0
3255
Orman yangınları bahsinde sorumluluk sahibi aydın rolünü üstlenen Nihat, orman
köylüsünü bilinçsiz davranışları yüzünden tenkit eder, orman yangınlarının sebep olduğu
tehlikeli sonuçlara dikkat çeker, köylüyü bilinçlendirmeye çalışır:
“—Bu kadar boş toprak dururken neden ormanları yakıyorlar?..
— Çünkü yangından sonra yer verimli bir halde kalır... Fakat bu ancak
birkaç seneliktir; köylü bilmez. Bir müddet geçince yağmurlarla toprak
kaydığından taşlar ortaya çıkar, bir şeye yaramayacak şekilde çorak bir hal alır...
— Böyle olunca her halde kendileri de yaptıklarına pişman olurlar, değil
mi?..
— İş işten geçtikten sonra ne fayda?.. Bundan başka ormanları tahrip ve
mahvetmenin acı bir sonucu daha vardır... Ağaçsız bir yerde sular deli gibi akar...
Büyük leylaklar hâsıl olur. İşte geçen yıl bizim köye adını veren ve Suadiye
köyünden geçerek İzmit körfezine dökülen Serindere şiddetli yağmurlardan
taşmış ve Suadiye köyünün bir kısmını alıp götürmüş.” (AH:80)
Zerrin’in gezi günlüğünde de realist tasvirlere yer verilir ve günlük hadisesinden sonra
bu türden gerçekçi gözlemlerde bir artış görülür:
“«Umumî Plaj» tenhaydı. Ağaçlar altındaki kır lokantası çok sakin ve güzel bir
yerdi ama, kumsalı biraz çakıllıydı. Sonra, ara iskele olduğundan, istendiği zaman
motor bulmak pek kolay değildi.” (AH:158)
“Konu, iş hayatından geçim derdine; oradan aile meselelerine geçmişti. Bu
arada, arabacının üç karı boşamış beş çocuklu ağabeysinden, inmeli dedesine ve bekâr
hayatının lüzumlu lüzumsuz teferruatına kadar bir alay şey ortaya dökülüyordu.”
(AH:160–162)
4.Mekânda ve Zamanda Romantizm
Romandaki tasvirler genellikle duygularla yoğrulmuş ve abartılıdır. Zerrin’in babası
Edirne eski valisi Refet Bey, oğlu Muhip ve kızını karşılarken anlatıcı Zerrin’i “mavi tüller
arasında göz kamaştıran” birisi olarak tasvir eder. O anda hayatında hiç böyle bir güzel
görmediğini anlayan Yüzbaşı Ferhat’ın “güneş çarpmış gibi” bir an başı döner. (AH: 9, 10)
Zerrin’in sihirli mavi gözleri, güzel gerdanındaki iri firuze kolyeden daha fazla pırıldamaktadır.
(AH: 11)
Hâkim bakış açılı anlatıcı, romantik tasvirlerde bulunur ve ormancı Nihat’a mesleki
kıyafetinin çok yakıştığı kaydını düşer. (AH: 78)
ZARİÇ, Mahfuz, “Kerime Nadir'in Aşk Hasreti Adlı
Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Fırat Üniversitesi I.
Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu 17.12.2016,
Elazığ, s. 3243-3260, ISBN: 978-605-82968-0-0
3256
Yolculuktaki tasvirler de romantik bir yaklaşımla verilir. Bu arada romantizmin sıcak
temmuz ayı ile özdeş olduğunu iyice anlarız:
“Denizde en hafif bir kıpırtı bile yok. Yüzü bir ayna gibi dümdüz. Yıldızların
akisleriyle esrarlı bir sessizliğe dalmış.
Ay çoktan battı. Engin öyle karanlık ki, ufuk yaklaşmış sanıyor insan.” (AH:116)
(…)
“Sarsıcı kısa bir yolculuktan sonra minibüs Ankara Motelinin önünde durdu.
Bu bahçe içindeki tek katlı bir yapı idi. Akşam çayı içenler bahçedeki masaları
doldurmuşlardı. Küçük verandasında koltuklar ve masalar vardı. Önündeki plaj,
Erdek kıyılarına has bir güzellikle uzanıyordu. (AH:120)
5.Gezi Defterinde Romantizm
Zerrin’in Erdek’te tuttuğu günlük gezi defteri sayesinde romanda kullanılan anlatım
tekniği bir anda değişiverir. Kadın diliyle anlatımına devam edip günlüğü dolduran anlatıcının
söyleyişine bir rahatlık gelir. Romantik tasvirlerle anlatıya devam edilir:
Fakat Zerrin’in tuttuğu günlük doğal bir günlük olamayacak kadar uzun, teferruatlı
ve romanlara has konuşma cümleleri içermektedir. (AH:127, 136)
6. Dil ve Üslupta Kadın Dili ve Duyarlığı
Kadın edebiyatı bağlamında ele alınan başlıca konular; dil ve üslupta kadın duyarlığı ve
yazar cinsiyeti, kadına bakış, kadın sorununun dile getirilmesi, kadın karakterlerin genellikle
dış dünyadan ziyade iç dünyayla ilgili olmaları, kadın edebiyatının göz ardı edilmesi, kadın
yazarların gerçeği anlama gerçeğe değer katma eğiliminde olmaları, yazar ve anlatıcı arasında
bir otobiyografik bağ kurulacağı endişesiyle kadın yazarların “kişisel sesi” tercih etmemeleri,
kadın yazarların ortak baskılardan ötürü hayatı ve dünyayı farklı bir biçimde algılamaları ve bir
ortak alt kültür oluşturmaları, kadın yazarların bazı baskılardan ötürü daha sembolik, yoğun ve
derin olmasıdır. Kadın edebiyatı tartışmalarında bu edebiyatın bir tür alt kültür/minör edebiyat
olarak görülmesi, muhatap kitlesinin kadın olması gibi konular da ele almaktadır. (Humm,
McConnell-Ginet, Mcleod Rogers, Lanser, Showalter, Wolf, Deleuze ve Guattari’den aktaran
Günaydın, 2012: 11-29)
Dil ve üslup açısından ise bu edebiyatta dilin statü sorunlarına bir çıkış kapısı olarak
görülmesi, dil-cinsiyet ilişkisi, statü, ezilmişlik, kadın edebiyatının estetik farklılığı, dil ve
üslupta cinsiyetin görünürlüğü konuları ele alınmaktadır. Literatürde “kadın dili/söylemi”
tartışmaları genel olarak “anlatımda erkelere oranla ayrıntılara daha fazla yer verme, dolaylı
anlatımlara daha fazla yer verme, konuşmalarda daha nazik olup standart biçimleri kullanma”
ZARİÇ, Mahfuz, “Kerime Nadir'in Aşk Hasreti Adlı
Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Fırat Üniversitesi I.
Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu 17.12.2016,
Elazığ, s. 3243-3260, ISBN: 978-605-82968-0-0
3257
(Wardhaugh, Duman ve Karasu’dan aktaran Demir, 2013: 48) konuları etrafında
gerçekleşmektedir.
Kadın dili/söylemi konusu, hâkim dil ve üslubun eril olduğu ön kabulünden yola çıktığı
zaman ötekileştirici bir tür karşılaştırmalı lengüistik çalışmamaya dönüşmektedir.
Feminist eleştiri de kendisi dışındaki mevcut eleştirel yaklaşımları peşinen eril olarak
kabul etmekle yola çıkar. Kadın edebiyatı, kadın dili ve feminist eleştirinin ulaşmak ve ortaya
koymak istediği ayrıcalıklar sonuçta “kadın bakış açısı” veya daha gizemli bir ifadeyle “kadın
duyarlığı” kavramıyla ifade edilir.
Diyaloglarda Kadın Dili
Bir edebi metinde kadın dili ve duyarlığını ölçmenin yollarından birisi konuşanın
kimliğinin gizlendiği bir sözün sahibinin cinsiyetinin doğru tahmin edilmesi olsa gerek. Bu
anlamda Kerime Nadir’in Aşk Hasreti adlı romanında Zerrin’e ait konuşma ve içlenmelerin, adı
zikredilmese de bir kadına ait olduğu; “Sen bir bora hızıyla gelip aramıza girdin, bizi ayırdın...
Artık yeter... Bu azaba bir son ver!..” (AH: 208) diyenin bir kadın; “— Seni ona bırakamam!,.”
(AH:208–212) diyenin de bir erkek olduğu kolayca anlaşılabilmektedir.
Üslupta Duygusallık
Aşk Hasreti’ndeki kahramanlar, yalnız kaldıkça daha da duygusallaşırlar ve bu durum
hem iç seslere hem de diyaloglara yansır:
“Zerrin, Nihat’la yalnızdı. Açık pencereye karşı olan yatağında akşamın güzel
manzarasını seyrediyordu.
Yüreği nice bin hissin, başı karmakarışık düşüncelerin komprimesi halindeydi.
Bu haline sebep olanın yanında bulunuşundan duyduğu teselli, içinde onunla samimi bir
konuşma arzusu uyandırıverdi:
— Nihat!., dedi.” (AH:53)
Duygulu İtiraflar
Ferhat’ın kayıp olduğu zaman diliminde geçekleştirilen seyahatlerle Zerrin ve Nihat
iyice yakınlaşır. Yeni kişiler de romana, seyahat arkadaşlığı münasebetiyle girmeye imkân
bulur. Zerrin ve Nihat duygularını da romantik tavırlarla birbirlerine itiraf ederler:
“Zerrin doğruldu. Yaşlı gözlerinde tarifsiz bir pişmanlığın ifadesi vardı:
— Ben mi Nihat, benim mi sana çektirdiklerimi bilmedim?. Önceleri belki...
Fakat sonradan her şeyi bütün açıklığıyle gördüm ve anladım. Şimdi hepsini
biliyorum. Ancak senin bilmediğin, daha doğrusu bilmek istemediğin gerçekler var.”
(AH:106)
ZARİÇ, Mahfuz, “Kerime Nadir'in Aşk Hasreti Adlı
Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Fırat Üniversitesi I.
Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu 17.12.2016,
Elazığ, s. 3243-3260, ISBN: 978-605-82968-0-0
3258
Yazarın her şeyi görmesine müsaade ettiği Zerrin’in ağabeyi, Nihat’ın can dostu,
kardeşini mutlu edecek erkeğin Ferhat olmadığını anlayan Muhip de bu aşk hakkındaki
duygularını açığa vurur. (AH:115)
Sonuç
Kerime Nadir, dönemin toplumcu gerçekçi eleştirilerine rağmen Aşk Hasreti adlı
popüler aşk romanında merkezi kişilerini duygu ve davranışlarında özgür bırakmamıştır.
Kurguda kolaycılığa kaçıldığı düşüncesi uyandıracak şekilde bazen anlatıya müdahalelerde
bulunmuştur. Yazarın metindeki romantik müdahaleleri iki kardeş tarafından sevilmek şeklinde
açığa çıkan çatışma unsurunda, çarpılma şeklindeki ilk görüşte aşkta, merkezi kişilerden
Zerrin’in hasta düşmesinde, onu sevip ona sahip olamayan Nihat’ın ona hastalık süresince ilgi
göstermesinde, kurguya eklenen bir başka kadınla sağlanan kıskançlıkta, Nihat’ın mühendis
çıkıp iş sahibi olmasında, ayrı düşmüş âşıkları yakınlaştırıcı seyahatlerde, ayırıcı rolündeki
Ferhat’ın ansızın kayıplara karışması ve beş yıl sonra yine ansızın geri dönmesinde, Ferhat’ın
daha önce kendisini eş olarak seçmiş olan Zerrin’i kardeşi Nihat’a kolaylıkla bırakmasında,
tasvirlerdeki öznellikte ve duygusallıkta açıkça görülmektedir. Romandaki imkânsız aşk
çatışması, sürükleyici unsuru olarak da kullanılmıştır.
Yazar, romanın ilerleyen sayfalarında gerçekçi-natüralist tasvirlere ve tespitlere de yer
vermiştir. Kişilerin kurguyu kolaylaştırmaya yönelik sahneye çıkışları, sahneden ayrılışları
yazarın tercihlerine göre olmuştur. Fakirlik, düşmüş kadınların çaresizliği gibi bazı toplumsal
sorunlara temas edilmekle birlikte eserde ideolojik, dini, milli vb. tartışmalara yer
verilmemiştir. Kahramanların duygu dünyalarına ışık tutulmakla birlikte kişiler çok yönlü
olarak geliştirilmemiştir. Abartılı roman kişileri genel olarak tek yönlüdür. Kendisine ayırıcı
tiplemesi rolü biçilen Ferhat’ın romanın sonunda Zerrin’i kaybetmesiyle romantizme uygun
olarak cezalandırıldığı da söylenebilir.
Romantik bir tutumla abartılı öznel tasvirlere sıklıkla yer vermiş olan anlatıcı, roman
merkezi kişilerini pek çok açıdan idealize etmiştir. Romantik merkezi kişilere seçilen isimlerin
anlamları, şiirselliği ve eş adayları arasında yapılacak seçim kararının kadına bırakılması da
dikkat çekicidir.
Dil ve üslupta kadın duyarlığının yansımaları da görülmektedir. Genel olarak duygusal
bir üslup kullanan anlatıcının kişilere karşı tutumları da duygusaldır. Merkezi kişi Zerrin’in
günlüklerinde ve diyaloglardaki itiraf cümlelerinde üsluba akıcılık gelir. Aşk Hasreti’nde
başlangıçta aklının sesine uyup yanlış tercih yapan kadın kahramanın daha sonra duygularının
sesine kulak vermesi, doğallıktan uzak da olsa bir anı/gezi defteri tutması, merkezi kişilerin
ZARİÇ, Mahfuz, “Kerime Nadir'in Aşk Hasreti Adlı
Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Fırat Üniversitesi I.
Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu 17.12.2016,
Elazığ, s. 3243-3260, ISBN: 978-605-82968-0-0
3259
duygusal itirafları, içlenmeler, nidalar eseri kadın dili ve duyarlığı açısından da önemli
kılmaktadır.
Kaynakça
Andı, M. F. (2010). Roman ve hayat. İstanbul: Akademik Kitaplar
Atan, Özlem, P. (2008). Kerime nadir ve muazzez tahsin berkand’ın romanlarından
sinemaya kadın imgesi. (Yayınlanmamış Doktora Tezi). Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü.
Çetin, N. (2009). Roman çözümleme yöntemi. Ankara: Öncü Kitap
Demir, Sema A. (2013). Türk dili–I. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.
Erekli, A. (2006). Medeni ya da müslüman: popüler aşk romanlarında feyzâ olmak.
(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Bilkent Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler
Enstitüsü.
Günay, Hatice N. (2007). Kerime nadir’in romanlarında toplumsal cinsiyet rollerinin
inşası. (Yayınlanmamış Yüksek Lisan Tezi). Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Günaydın, Ayşegül U. (2012). Cumhuriyet öncesi kadın yazarların romanlarında
toplumsal cinsiyet ve kimlik sorunsalı. (Yayınlanmamış Doktora Tezi). Bilkent Üniversitesi
Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Kerime Nadir, (1981). Romancının dünyası (yazarlık anıları). İstanbul: İnkılâp ve Aka
Kitabeleri.
Kerime Nadir, (1984). Aşk hasreti. İstanbul: İnkılâp ve Aka Kitabeleri.
Özkurt, K. (2007). Erken cumhuriyet dönemi popüler romanslarında moderniteyi
izlemek (1930-1945) kerime nadir, esat mahmut karakurt ve muazzez tahsin berkand'ın
romanları. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Boğaziçi Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve
İnkilâp Tarihi Enstitüsü.
Polat, G. (2009). Cumhuriyet dönemi popüler aşk romanlarında kadın temsilleri:
muazzez tahsin berkand ve kerime nadir romanlarının incelenmesi. (Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi). Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Yakın, A. (1999). Popüler kültür ve cumhuriyet dönemi popüler aşk edebiyatı: kerime
nadir romanları. (Yayınlanmamış Doktora Tezi). Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü.
Yeşilyurt, P. (2013). Kerime nadir’in romanlarında aşk. (Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi). Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü.
Yıldız, Alpay D. (2010). Popüler türk romanları. İstanbul: Dergâh Yayınları.
ZARİÇ, Mahfuz, “Kerime Nadir'in Aşk Hasreti Adlı
Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Fırat Üniversitesi I.
Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu 17.12.2016,
Elazığ, s. 3243-3260, ISBN: 978-605-82968-0-0
3260
Zambak, F. (2014). Dört kadın yazarın romanlarında 'makbul aile' (halide nusret
zorlutuna, muazzez tahsin berkand, kerime nadir azrak, sâmiha ayverdi). (Yayınlanmamış
Doktora Tezi). Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
“http://tr.writersofturkey.net/index.php?title=Kerime_NADİR”, Erişim Tarihi:
23.09.2016