Yunan Felsefesi

8
Hans FREYER YUNAN FELSEFESİNİN MENŞEİ üZERİNE· Yunanlıların felsefelerini, felsefenin ölmez nümunesi, düşünüşün her zaman faydalandığı, bundan böyle de faydalanabileceği bir kaynak olarak görüyorsak, "karanlık" Herakleitos'u, sonraki yüzyılların tanrılık diye adlandırdığı Eflatun'u, Ortaçağda "filozofun ta kendisi" sayılan Aristo- teles'i felsefenin saf nümuneleri sayıyorsak. yeryüzünün bir çok dillerinde son bilgiye doğru yönelmiş çabalarna, bugüne kadar, "bilgelik sevgisi" demek olan o güzel Yunanca kelime ile adlandırılıyorsa, bununla iki şeyi kasdetmiş oluyoruz. İlkin, muhakk~k Yunan felsefesinden gelmiş olan dünya çapındaki geniş etkiyi kasdediyoruz. Eflatun ile Aristoteles, ikibin .yıldan daha uzun bir zaman, Avrupa'nın bilim düşünüşünü tamamen belirlemişlerdir. Bir. kere, insanlığın düşünüş tarihinde bunun parallelini bulmak hemen hemen imkansızdır; bu hususta belki ancak bir misal: Uzak-Doğu aleminde Konfutse ile Laotse'nin etkileri, gösterilebilir. Fakat Yunan felsefesinin, Origenes'ten itibaren Hıristiyan Kilise öğretisini doktrinleştirmekte oy- nadığı rol, sonra, ilkin bin yıl kadar Eflaturı'un, arkasından Aristoteles'in bu yeni zihin alemini düşünüş bakımından şekillendirmesi, bir tek defa olmuş bir olaydır. Felsefe burada, Cihan tarihinin etken bir unsuru olmuş- tur. Cihan tarihinin diyoruz, çünkü mesela aynı süreç, İslam'ın zihin aleminde de olmuştur (Nitekim Batı alemi, Aristoteles'i ilkin bu yoldan yeniden tanımıştır). Böylece Yunan felsefesi, düşünüş derinliği ve kavram keskinliği bakımından hiçbir şey kaybetmeden, genişliğine öyle bir etkide bulunmuştur ki, buna benzer bir etkiyi ancak pek büyük din kurucuları sağlayabilmişlerdir. Demek ki Yunan .felsefesini, felsefe ile meşgulolmanın prototip'i olarak duymakla ilkin bu evrensel yayılma kuvvetini kasdedi- yoruz. Fakat ikinci birşeyi daha kasdediyoruz: Yunan felsefesinin Milattan önce 6. yüzyılda başgöstermesinden Miladi 6. yüzyılda sona ermesine kadar, problemleri birer birer ele alarak yürümüş olduğu örnek olmağa değer gerçek klasik yolu kasdediyoruz. Felsefe tarihi, Yunanlılarda sadece, be- herinin temeli teker teker düşünürlere has zihin tarzlarında bulunan, bir- takım sistemlerin ardarda gelmesi değildir; sadece değişik felsefe yönlerinin biribirini kovalaması değildir (ki böyle olduğu intibaını, çok kere başka milletlerin, -bilhassa yeni çağın,- felsefesinin tarihi uyandırmaktadır). Hayır: Yunan felsefesi tarihi, bütün düşünüş mekanında adım adım yürümek- ten ibarettir. Öyle ki, her defa, belirli bir problemler çevresi, belirli • Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde verilmiş bir Konferansın metni.

description

Yunan Felsefesine Dair

Transcript of Yunan Felsefesi

  • Hans FREYER

    YUNAN FELSEFESNN MENE ZERNE

    Yunanllarn felsefelerini, felsefenin lmez nmunesi, dnn herzaman faydaland, bundan byle de faydalanabilecei bir kaynak olarakgryorsak, "karanlk" Herakleitos'u, sonraki yzyllarn tanrlk diyeadlandrd Eflatun'u, Ortaada "filozofun ta kendisi" saylan Aristo-teles'i felsefenin saf nmuneleri sayyorsak. yeryznn bir ok dillerindeson bilgiye doru ynelmi abalarna, bugne kadar, "bilgelik sevgisi"demek olan o gzel Yunanca kelime ile adlandrlyorsa, bununla iki eyikasdetmi oluyoruz.

    lkin, muhakk~k Yunan felsefesinden gelmi olan dnya apndakigeni etkiyi kasdediyoruz. Eflatun ile Aristoteles, ikibin .yldan dahauzun bir zaman, Avrupa'nn bilim dnn tamamen belirlemilerdir.Bir. kere, insanln dn tarihinde bunun parallelini bulmak hemenhemen imkanszdr; bu hususta belki ancak bir misal: Uzak-Dou alemindeKonfutse ile Laotse'nin etkileri, gsterilebilir. Fakat Yunan felsefesinin,Origenes'ten itibaren Hristiyan Kilise retisini doktrinletirmekte oy-nad rol, sonra, ilkin bin yl kadar Eflatur'un, arkasndan Aristoteles'inbu yeni zihin alemini dn bakmndan ekillendirmesi, bir tek defaolmu bir olaydr. Felsefe burada, Cihan tarihinin etken bir unsuru olmu-tur. Cihan tarihinin diyoruz, nk mesela ayn sre, slam'n zihinaleminde de olmutur (Nitekim Bat alemi, Aristoteles'i ilkin bu yoldanyeniden tanmtr). Bylece Yunan felsefesi, dn derinlii ve kavramkeskinlii bakmndan hibir ey kaybetmeden, geniliine yle bir etkidebulunmutur ki, buna benzer bir etkiyi ancak pek byk din kurucularsalayabilmilerdir. Demek ki Yunan .felsefesini, felsefe ile megulolmannprototip'i olarak duymakla ilkin bu evrensel yaylma kuvvetini kasdedi-yoruz.

    Fakat ikinci bireyi daha kasdediyoruz: Yunan felsefesinin Milattannce 6. yzylda bagstermesinden Miladi 6. yzylda sona ermesine kadar,problemleri birer birer ele alarak yrm olduu rnek olmaa deergerek klasik yolu kasdediyoruz. Felsefe tarihi, Yunanllarda sadece, be-herinin temeli teker teker dnrlere has zihin tarzlarnda bulunan, bir-takm sistemlerin ardarda gelmesi deildir; sadece deiik felsefe ynlerininbiribirini kovalamas deildir (ki byle olduu intiban, ok kere bakamilletlerin, -bilhassa yeni an,- felsefesinin tarihi uyandrmaktadr). Hayr:Yunan felsefesi tarihi, btn dn mekannda adm adm yrmek-ten ibarettir. yle ki, her defa, belirli bir problemler evresi, belirli

    Dil ve Tarih-Corafya Fakltesinde verilmi bir Konferansn metni.

  • HANS FREYER

    bir zamanda merkezde yer tutmu, ve bunu~ dndaki' problemlerortadan kalkmam, bu merkezden grlp ele alnm, bylece de yepyeniortaya atlm gibi grnmlerdir. Muhteem bir i-mantkla gelien,esasla ilgili btn imkanlar gzden geiren bu yer deitirme: arlkmerkezinin yer deitirmesi, Yunan felsefesi tarihine rnek olma karakterinibalamaktadr. Denebilir ki Yunanllar, felsefelerinin tarihinde, aynzamanda felsefenin sistemini de gelitirmilerdir.

    Yunan felsefesinin bylece problemlerden, rnek olacak ekilde birerbirer gemesi, daima grlm olan bir olaydr; bu felsefenin btntasvirleri buna gre planlandmlmtr. Yunanllarn, baka milletlerdeolduu gibi iire bal zdeyite ifadesini bulan bir bilgelik ile balamalar,arkasndan da Anadolu'da onya'da, aa yukar ayn zamanda Siilya'nnve Aa talya'nn Yunan ehirlerinde, yalnz kendisine kar sorumlu,btn evreni (kozmos'u) kavrayan, serbest bir dn'n uyanmas, budnn ilkin kendini btn kuvvetiyle var-olann btnne ve varlkproblemine atmas, yani hem kozmoloji'yi hem ontoloji'yi kendi iindengelitirmesi, sonradan, Perikles ve Peloponnes savalar zamannda (bakadeyimle, Sofist'lerle Sokrates anda), felsefenin problem durumununilk defa deimesi, yani: insan bilgisinin imkan ve muteberlii meselesinin,ahlak norm'larnn mene ve balayc karakterinin merkez noktasnagemesi, gerekten muhteem bir manzaradr.

    Bilgi teorisinin, dil felsefesinin, felsefe antropolojisinin ve deerlerteorisinin .tema'lar, bylece yeni olarak kazanlm ve bu mnasebetlebtn imkanlar, ar sbjektiflie ve Agnostisizm'e kadar, gzden geiril-mitir. Bunun ardndan gelen merhale, Yunan felsefesinin yksek noktasolan iki byk sistemdir. Yani, bilgi teorisi ve mantktan ahlak ve' devletteorisine, metafizik ve teologyaya kadar felsefenin btn blmlerinidn binas ile kavrayan Ef'latun ile, dnme kudreti bakmndanonunla e deerde, muhteva zenginlii ile deneylik aratrma duygusubakmndan ondan. da stn olan Aristoteles'tir. ki byn yannda da,dorudan doruya Sokrates'ten kan btn o okullar gelir ki, bunlardaen ok ahlak problemleri zihin tarafindan her yne doru ilenmitir.

    Hayranla deer taraf udur ki, Yunan zekasnn bu yksek orta-zamanndan sonra orijinal yaratma kudreti, hi olmazsa felsefe- alanndafelce uramamtr. Felsefe, 3. yzyldan itibaren, Hellenizm'in evrensekikarakterine uyarak, alemin genel kanunu ile, btn insanlarn zorunluolarak alem iinde yer almas problemi etrafnda abalamaktadr. HemStoa (Revak) ile Epi,kuros okulu, hem de Ef'latun ile Aristoteles'e do-rudan doruya dayanan okullar, pratik felsefe sorularn, daima metafizikproblemleriyle mnasebetli olarak grm ve bu bakmdan ta Roma' a-nn ilerine kadar -rnesela son zamanlarda iyice tannm olan Poseidonios'-ta olduu' gibi- byk baarlar elde etmitir. Nihayet Yunan felsefesininson byk eserini, Plotinos'un yeni Eflatunculuk denen sistemini, analm.Bu felsefe, Eflatun'un sadeee bir devam olmaktan ok uzaktr; o, Eflatun

  • YUNAN FELSEFESiNiN MENE ZERiNE 33

    ile Aristoteles'in kavram aralariyle alan, muhteem hamleli bir d-n binas, merkezdeki muhtevalar din felsefesinde bulunan btn sis-temlerin, uzaklara kadar etken olmu rneidir.

    Yunan felsefesinin -ayn zamanda problemlerin yanyana gelimesi demekolan- bu adm adm gidii o kadar tamdr ki, adeta arka arkaya geleninsistematii etkisini uyandrmaktadr. Fakat bu gidiin zenginlii, bir sis-teminkinden ok daha byktr; nk rasyonel olarak planlandrlmdeildir. 0, byk zekalar arasnda bin yl sren bir konuma, hatta okkere bir ava konumas srasnda gereklemitir. Dediimiz gibi, Yunanfelsefesinin bu zellii her zaman grlmektedir. Hatta ben, bunun zerindeok kere tek tarafl olarak haddinden fazla durulduunu sanyorum. Mesela,Sokrates'ten ncekileri tabiat felsefesine, Sofist'leri psikoloji'ye, Sokrates'ieletirimcilie (kritisizm' e), Ef'Iatun ile Aristoteles'i varlkbilim' e (ontolo-ji'ye), sonra, mesela Stoa'y ahlaka inhisar ettirmek, fazla tek tarafllkoluyor. Yunan felsefesini karakterlendiren ve onu hayranla deer tarzdaekillendiren sk sk tema deitirme, hibir zaman tek tarafllama deil,fakat arlk merkezinin yer deitirmesi anlamndadr. Yani her defasndaproblemler, yeni bir merkez etrafnda gruplanmakta, bylece de yeni birmanay ortaya karmaktadr,

    Fakat herey bununla bitmiyor. Yunan felsefesi, tema'larn deimesi,arlk merkezinin yer deitirmesi iinde birlie sahiptir. ,Onda, ta ilkzamanlarnda ba kaldrm olan ve her canl btnde yaayan birilke (prensip) sakldr. Yunan felsefesi, canl olarak gelien bir tek varlk,iyice damgalanm bir ekildir. te bugn bundan, bu felsefenin birli-inden, btn deimelerde belirleyici olarak kalan meneinden - Yunanl-larn. kendileri buna "arkhe" derlerdi, -konuacam. Burada mene keli-mesi, jenetik, yahut yalnz bana jenetik anlamda deil, mantk anlamn-da alnmtr. Esasen, Yunanca "arkhe" kelimesinde de bu ift anlamvardr ve "zamanda balang" demek olduu gibi sonraki btn ekiller-de de "etken ve deimeye yetili.; anlamn tar. Yunan felsefesinin men-eini, bu arkhe'sini, Sokrates'ten ncekilerden daha da ok gerilerekadar takip etmek gerekir. Bugn bu, klasik filologlarn Yunan dili pro-blemleri zerindeki almalar ile mmkn olmutur. Belki bilirsiniz,Schiller'in bir beyti vardr, bunda, ilenmi bir dil, "bizim iin iir okur vednr" denmektedir. Bununla, derin bir hakikat sylenmitir. Dil, d-nn yalnz arac deildir; dil, dnn, iinde hareket ettii ortamdr(vasattr), adeta dnn, iinde yaad bedendir. Dn, kategori,nesne zerine grg, muteber balant gibi birok eyleri, dilin yapsndahazr olarak bulur ve bu malzemeden faydalanr.

    Fakat u nokta nemlidir: Diller, bu bakmdan biribirinden ayrlr.Her dil felsefeye e derecede uygun deildir; Yunan dili, ayrca ykseklde uygundur. Onun iinde, grlmemi bir nesneletirrne, ekillendirme,idealletirme kuvveti sakldr; ite bunun iindir ki, yzlerce misalde g-

    D. T. C. F. Dergisi F. 3

  • 34 HANS FREYER

    rld gibi, adeta kendiliinden, sadece lgat anlamndan felsefeye g-trmektedir.

    Bunu canlandrmak iin yalnz iki noktay ele alacam:lkin, bu dilde kelimelerin anlam alanlar ta ilk zamanlardan -muhak-

    kak olarak Homeros'tan- beri o ekilde idi ki, felsefe boyutu bu alanlarniinde hazrd. Bylece felsefe anlam, tabii lgat anlamndan neet ederek,otokton olarak (dilin kendi iinde kalarak) geliebiliyordu. Logos, ilkin,sadece bir kimsenin baka bir kimseye syledii "kelime" den;ekti. Fakatdaha Homeros'ta, ve en ok onun ardndan gelen yzylda, Logos kelimesi-nin iinde felsefe muhtevas ba gsteriyor. Milet'li Hekataios, lkelerin,denizlerin, nehirlerin ekillerini madenden bir levha zerine izerek gsterdiivakt, buna bir de Logos, yani erh, aklama yazmtr. Anaksimandrosda evrenin bir modelini (bir sphaira'y: kreyi) yaptnda, bunun iinbir Logos, yani tasvir olunann . sz ile tefsirini yazmtr.

    Bu, hazrlayc merhaledir. Bir ka yl sonra, Herakleitos, felsefe kav-ram olarak Logos'un znn, "bir'in bir eyi bilmesinden" ibaret olduu-nu sylemekle kavram tamamlamtr. Parnenides ise, Logos'u, tanrlkatlarn hakikate doru komalar olarak tasvir etmektedir. Bu noktadanbir gelime akm, Eflatun ile Aristoteles'in Logos retilerine, Stoa'nnLogos spermatikos (dank Logos)una, Yohannan ncili'nin ve Plotinos'-culuun Logos kavramlar na gitmektedir.- Gnlk hayat dilinden felsefeyedoru bir yol!

    Bunun gibi, ilkin sadece rfve adeti ifade eden, fakat felsefenin btn ah-lak retisini iinde tayan Ethos kelimesi iin de; daha Homeros'ta, gelimiekil yahut tabii yap anlamna gelen, sonra Sofist'lerde ve Stoa'da zenginmuhteva ile dolu bir felsefe kavram haline giren Physis iin de bu syledik-lerimiz dorudur. Keza, Nomos, Noos, Kozmos gibi kelimeler iin de ..Ve ilkin sadece tasvir (imaj), grlen ey, grlr klk, demek olan, bura-dan dosdoru Eflatur'un dea'Iar retisinin -insanln belki en bykfelsefe dn yapsnn- merkez kavram haline giren Eidos kelimesiiin de dorudur. Btn yeni diller, ve muhakkak olarak ndo-germendilleri, felsefe kavram hazinelerini suni olarak kurmak zorunda kalm-larken, -ou bunlar Yunancadan almak yoliyle tekil etmitir- burada veyalnz burada felsefe, iten olarak, otokton olarak dilden kmtr. Bu,herhalde Yunan felsefesinin menei hakknda ok eyler reten bir olaydr.

    Fakat felsefe yetisi, kendini yalnz teker teker kelimelerin anlam muh-tevalarnda deil, Yunan dilinin esas kuruluunda da gstermektedir. Bu-rada yalnz bir noktadan sz edeceim: Yunanca, iaret edici zamirdenbelirli artikel'i ("harf- tarif"i) tekil etmi, mnferit eyi iaretleyen zelartikel'den de btn bir cinsi iaretleyen genel artikel'i gelitirmitir.Bu dil sreci, Homeros zamaniyle Homeros'tan sonraki zamanda akatakip edilebilmektedir. Bu sayede sfatlar, fiilleri isim haline sokmak, yanidne daima yeni konular yaratmak mmkn olmutur; bylece isim

  • YUNAN FELSEFESiNiN MENEi ZERiNE 35

    olarak "iyi" (Trke, "iyi olan" anlamnda), "yaama", "var-olma" tekiledilmitir. Hatta bu sayede btn cmleleri sje (fail) klp. haklarndayeni birer nerme (kaziye) yapmak mmkn olmutur. Bu dil arac Sofist'-lerde, sonra en ok Ef'latun ile Aristoteles'te tam olarak ilenmitir. To meon (var olmyan), to ti en einei (asl var olan) gibi birertek kavram olan teek-kller, Yunancada kolayca mmkndr. Bu dilin felsefeye elverili olmas-nn ne demek olduu burada gerekten gzle grlebiliyor. Tabii, bu im-kanlardan yaradc bir ekilde faydalanmak gerekmi ve faydalanl-mtr; byle olmam olsayd, imkanlar yar yolda kalakalrlard. teoniya'li filozoflarn ,baars! Fakat bunlar birer imkan olarak ncedenvard.

    Yunan felsefesinin felsefeden nceki menelerinden sz atma greimdi bir eyi hatrlatmak gerekir, o da Yunan gznn byk plastikkuvvetidir. Yunan felsefesinin lkann byklerinden biri olan Empedok-les, Yunanllarn cihana, "yorulmak bilmeyen gzler"le baktklarn syler.Yorulmak bilmemek, ii hi yarda brakmamak, fakat ayn zamanda hitatmin olmamak, daima almaya hazr olmak, hi de doymamaktr. Yunan-llar, gerekten, duyularn ve en bata gzn misli grlmemi bir uyank-l ile dnyay alglam (idrak etmi), eyleri fark etmi ve aratrmlar-dr. Yunanllar merak derecesinde bilgiye susam, deha derecesine kadarteori yani grme dkn idiler: Empedokles'in Yunan gznn sabrsz-l dedii, baka ynden bakhnca, gzn sabrlldr da. Ancak alemitrl ekilleriyle kavrayan, ale~e dzen veren bir gz, daimi olarak akve almaya hazrdr. Ancak iyice ekillenmi, uzuvlanm olan, uyarr vemegul eder. En yorulmak bilmez bir gz dahi Kaos karsnda pek abukyorulur. te Yunan gz, bu hayret verici yetiye sahiptir. Bu gz, tabi-atn ve hayat aleminin btn alanlarnda bal ve uzuvlu ekilleri ayrdeder, bunlar bir araya toplar, unutulmyacak tarzda sk tutar, hattabunlar evresinde toplu birer klk halinde yourur. Plastik sanata olanilk eilim ve plastie yeti, Yunanlnn gzndedir. Grme, nesneyi plastikolarak meydana getirme kuvveti, Yunan dilinin kavram yaratmCl; kudretikadar felsefeye faydal olmutur. Bu bakmdan, olduka yerinde olarakdenebilir ki, Yunan felsefesi, yalnz dilde deil, duyularla alglarda (idrak-lerde) da balar.

    Fakat, tekrar ediyorum, btn bunlar, n-artlardr, hazr duran bir-takm aletlerdir ki, bunlarla alg alnmayabilir, yani felsefe yaplmaya-bilir, aletler kullanlmadan kalabilirierdi. Kullanlm olmalar, 6. yzyldameydana gelimi olan byk douu n Cihan tarihi bakmndan neminitekil eder. Friedrich Nietzsche, "Sokrates'ten ncekiler" diye adlandr-may adet edindiimiz Yunan filozoflarn, nemli bir genlik eserinde:"Yunanllarn Trajik anda Felsefe" bal altnda ele almtr. Bu ba-lkla, felsefe ile tragediya arasndaki i-rnnasebete iaret edilmektedir.Biribirine e olmyan bu iki kzkarde, gerekte biribirine sk skya baldr.

  • HANS FREYER

    ok kere bunlar balyan teller, objektif neviden olduu gibi kiilik nevi-dendir de. Burada bir tek noktay ele almak isterim:

    Tragediya ile felsefe (nc kzkarde olarak, ilk gelimesi 6. yzyladen lirik iiri alabilirdik), bunlarn her , insan ferdinin gelenekleyerlemi inantan, az sonra da ehir -devletin (polis'in) hayat "yeknasak"lndan kurtulmas, serbest kiiliin, -i hayatn, aln-yazsn, dnnkendi mal bilen ve kendi sorumluluu altna alan - serbest kiiliin uur-lanmas manasn tar. Tragediya, ancak bu olunca mmkndr. nkTragediya'da ilk art, insann kendisini, kendi kararlarnn kayna ve ken-dine has bir aln-yazsnn yeri olarak yaamasdr. Ancak bu sayede tra-jik durum meydana gelir. nsann ayn ekilde, serbest olarak kabul edil-mesi, dolaysiyle insann, sorumluluu kendinde bulunan dnnnsje'si olarak btn evren (kozmos) karsnda bulunmas, felsefenin te-melindedir. Eflatun'dan nceki byk filozof kiilikleri ile tragediya yazar-larnn akrabalklar,- hatta e -deerlilikleri diyeceim- bundan ileri gelir.Bunlarn, insann ahlak bakmndan deer ve itibar ve eski tanrlar ale-minin ahlak ynnden derinletirilmesi urunda mterek abalamalar,ite buradan gelmektedir. Bu abalama, felsefede, srekli deilse de aradabir, Homeros mythos'Iarndaki (efsanelerindeki) tanrlara kar sava halinialmaktadr. Yksek bir fertilik burada dnlmekle kalmam, yaanl-m da .. nziva, Sokrates'ten nceki dnrlerin balca karakteridir. Bu,mesela, Herakleitos yahut Empedokles tvresinde dolaan hikayelerde,halis Yunan tarznda, keskin ifadesini bulmutur.

    Bu dnrler ne diyorlar? sorusuna verilecek cevabn, bizi kesinolarak Yunan felsefesinin "arkhe"sine gtrmesi gerekir. nk Avrupa-daki anlamnda felsefe bu noktada domutur. Tabii, bu dnrler, biri-birlerinden pek farkl eyler syliyorlar. Her biri, felsefe servenine kendiyolundan atlyor. lfu da fertiliklerinin bir icabdr. Bununla beraber,mterek abalamalarnn bir formlde toplanabileceine inanyorum. Buforml pek basit deildir; ama, buna karlk, yalnz Sokrates'ten nceki sis-temlerin birletikleri noktaya iaretle kalmamakta, ayrca da btn tarihiboyunca yaamakta, onun ilkesini (prensibini) iinde tamaktadr.

    Biraz nce Yunan gz zerine syleneni - bu gzde bulunan plastikkudreti, yani, nesne tekil etme kuvvetini - hatrlatrm. Dn, objektifklma iine devam etmektedir; srekli bir alma sonunda (ve bu al-may, Sokrates'ten ncekilerde adm adm takip edebiliriz), trllk gs-tereni ekillendirmek, bir tek kitle gibi grneni zmlemek (tahlil etmek),uup gideni, cansz ve kat klmadan, tersine, onun hareketini de grerek,hareketleri de dncede objektif sreler olarak kavranr hale sokarak,objetifletirmek yetisini kazanmaktadr. Bylece dnn karsnda, be-lirli kanunlara uyan hareketlerin idaresi altnda, ak dzenli bir eyleralemi meydana gelmektedir. 'i Klasik Iilolog Bruno SnelI'in gzel bir aratrmas vardr. Bunda, meselaEmpedokles'in iledii semboll hikfyelerin (Homeros'taki btn tebihli

  • YU AN FEL EFES tN ME E ZERNE 37

    hikayeler gibi) insan fiilini canlandrmak gayesini gtmekle kalmayp,madde olaylarna ve bunlarn kanunlarna iaret ettii gsterilmektedir.Bu hikayeler, tabiat srelerini mueber formlne indirgemek, yani var-ln alanlarn, arka arkaya ele alp varl objektif tabiat iinde, dnceyoliyle uzuvlandrmak ve aydnlatmak isterler. Bu yol, gz pek bir hamleilc, Elea'llarn varlk retisine ve, sonuna kadar gidilince, Ef'latun'undea'lar retisi ile Aristoteles'in varlkbilimine (ontolojisine) gtrmolan yoldur.

    Fakat bununla, Yunan felsefesinin ilkesinde yalnz bir yn ele alnmolur. Dn, yalnz alemin eyleri'ni kavramak ve dzenlemekle kalsayd,henz dn olmaz, bir trl somut (mahhas) gr olarak kalrd.Dn, uyand andan itibaren kendisine de ynelmitir, ve konuyu-nesneyi- dnmekle, ayn zamanda kendisini dnen olarak dnmeyebalamtr. ki taraf biribirinden ayrlamaz olan bu ift harekete, bu ger-ginlie, Herakleitos ve Parmenides'ten beri Logos denmektedir. Yunan-llar Logos kelimesine bu anlam vermekle u bilgiyi de kazanmlardr:nsan, bilinli (uurlu) olarak syledii her kelimede, yani her dnfiilinde, hem alemi kavrayp onun objektif nesnelii zerinde durur, hemde kendisini kavram olur. nk dnn bylece kendini dn-mesi, elence kabilinden kendini ele alma deildir; sadece, sonradanyahut ikinci dereceden olarak yaplm bir "kendi zerine yansrna" dadeildir. Dnen sje bunun sayesinde, durup dinlenmiyen bir abalamaiinde kendi kendini meydana getirir; kendini varla ulatrr. te ancakbununladr ki, karsnda objektif hakikatn var olabilecei sbjektifkutbugerekletirir.

    Onun iin, en eskilerden dahi olsa herhangi bir Yunan filozofunu,objektif neviden bir zel probleme, mesela alemin temel maddesi proble-mine balamak ok yanltr! Gerekte, bu felsefe faaliyetinin tema's, Lo-gos'tur. Tabiat filozoflarnn btn kozmoloji'leri, Elea'llarn btn 10-jizm'leri, Pythagoras'larn btn Matematik faaliyetleri, Empedokles'inyahut Herakleitos'un btn sernboll hikayeleri. dn, insann kendivarlna (ve ancak bununla objektif anlamda hakikate) eritirecek ldekcsifletirmek urunda giriilmi abalamalardr.

    Bunu, kiiliine en uygun, ayn zamanda en muhteem ekilde sy-lemi olan, Herakleitos'tur. Bu dnrn retisi de fragment halin-dedir; fakat eldeki paralardan ukadar tamamen ak olarak anlal-maktadr: Herakleitos iin felsefe, diskrsif olarak biribirine bal bir objektififadeler (nermeler) sistemi deildir; felsefe, iten bir fiilin yerine getiril-mesidir. nsan felsefede kendini gnlk hayatn balarndan koparr vekiiliini kendine has varla gtrr, ve ancak bu varlk iindedir ki varolan, asl mahiyeti ile kavrar. Herakleitos iin, yerlemi eitimin, siyasifaaliyetin ve allm din kltrnn balar da gnlk hayattan saylmak-tadr : Btn bunlar, insann asl varln rterler. Ancak ruhun derinlik-lerinde sakl bulunan Logos'un kuvvetiyledir ki insan, kendini balardan

  • HA S FREYER

    kurtarabilir, kendini aydnlatp kazanabilir, fakat kendisini bylece fethetmekle, ayn zamanda "Bir"in bilgisini: Gerein mana ve dzenini, fetheder. Herakleitos'un btn o mehur benzetmeleri: Hem tok olan hemalk sknts eken alev, daima ayn kalan ve daima baka olan rmak,gazaba gelmii sknete getiren ok, dnten bamsz var olan metafizikvarl (ki Herakleitos bu kavram aka reddeder) karakterlendirmekiin kullanlm allegori ifade tarzlar deildir; bunlar, i -faaliyetin para-akt'lar (fiilleri) olup insana, varlnn kendine has olduunu, ayn zamandaalemin tanrlk olduunu anlatrlar. "Kendi kendimi arayorum", bu szyalnz zdeyi yoliyle dnn kiilik hareket ettiricisi deil, bir de Fel-sefenin Yunan anlamnda meneini dile getirmektedir.

    Felsefeye, phesiz, bsbtn baka k noktalar dnlebilir" Hintispeklasyonu, in bilgelii gerekten baka noktalardan balamlardr.Fakat !