Yürüyüs 315

54
Kürt Halkının Kaderi Amerika’da Değil Anadolu İhtilalindedir! Bi rleşeli m Savaşalım Kazanalım! Kürdi stan Kürt Halkınındır! Yaşasın Kürt ve Türk Halklarının Özgürlük ve Sosyali zm Mücadelesi ! Kürt Halkımıza Yöneli k Tecri t, Tutuklama ve Katli amlar Devleti n Tükeni şi di r! Tecri te Son Veri n! Halk Cepheli ler 5-6 Mayıs Tari hleri Arasında Kürt Halkımızın Demokrati k Meşru Talepleri İçi n 2 Günlük AÇLIK GREVİ Yapacak! Cephe Saflarında Birleşelim Direnelim Kazanalım! İşçiler, memurlar, işten atılanlar, işsizler, emekliler, köylüler, yoksul gecekondu halkı, öğrenci gençlik, çoluk-çocuk, genç-yaşlı, ev kadınları, gazeteciler, esnaflar, avukatlar, doktorlar, mühendisler-mimarlar, aydınlar, sanatçılar, sinemacılar, tiyatrocular, yazarlar... taraftarlar... Kürt, Türk, Arap, Çerkez tüm milliyetlerden, Alevi-Sünni tüm inançlardan, azınlıklardan... Yüzbinlerce Halkımızı 1 Mayıs Meydanı’nda Birleştiren DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR! www.yuruyus.com [email protected] [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 315 6 Mayıs 2012 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com

description

Turkish-language weekly magazine

Transcript of Yürüyüs 315

Page 1: Yürüyüs 315

Kürt Halkının KaderiAmerika’da Değil

Anadolu İhtilalindedir!

Birleşelim Savaşalım Kazanalım!

Kürdistan Kürt Halkınındır!

Yaşasın Kürt ve Türk Halklarının Özgürlük veSosyalizm Mücadelesi!

Kürt Halkımıza Yönelik Tecrit, Tutuklama ve

Katliamlar Devletin Tükenişidir!

Tecrite Son Verin!

Halk Cepheliler 5-6 Mayıs Tarihleri ArasındaKürt Halkımızın Demokratik Meşru Talepleriİçin 2 Günlük AÇLIK GREVİ Yapacak!

Cephe Saflarında Birleşelim Direnelim Kazanalım!

İşçiler, memurlar, işten atılanlar, işsizler, emekliler, köylüler, yoksul gecekonduhalkı, öğrenci gençlik, çoluk-çocuk, genç-yaşlı, ev kadınları, gazeteciler,

esnaflar, avukatlar, doktorlar, mühendisler-mimarlar, aydınlar, sanatçılar,sinemacılar, tiyatrocular, yazarlar... taraftarlar... Kürt, Türk, Arap, Çerkez tüm

milliyetlerden, Alevi-Sünni tüm inançlardan, azınlıklardan...

Yüzbinlerce Halkımızı 1 Mayıs Meydanı’nda Birleştiren

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

www.yuruyus.com

[email protected]

info

@yu

ruyu

s.c

om

Haftalık Dergi / Sayı: 3156 Mayıs 2012

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s.c

om

Page 2: Yürüyüs 315

Sahibi ve Sorumlu YazıişleriMüdürü: Mustafa DOĞRUAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu / İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

www.yuruyus.com [email protected]ık Süreli Yerel Yayın

Siyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35

Yürüyor Umudun OrdusuYürüyor Umudun Ordusu ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Gerisi hayat...Gerisi hayat...

Devrimci mücadele yerine muhalefetkonuldu... Sadece protesto düzeyinde

kalacak direnişe dönüşmeyecek.Bu kadar kaygının, hesabın arkasında

devrimcilik mi kalır?Oligarşiyi ikna etmek

Avrupa'nın merhametiniuyandırmak...

Taraf olmaları gerekenbir mücadelede kendilerini destekçi

olarak tanımlamak... Destek anlayışlarındaki her şey

lütuf gibidir. Dayanışmayı,

mücadelede doğal birlikteliği yok eden bu destekçilik

TERKEDİLMELİDİR!

Page 3: Yürüyüs 315

İİ ç i n d e k i l e r

42 Liseliyiz Biz: 4+4+4Sömürünün veGericiliğin Yasası

43 Dünyadan ülkemizden

kısa kısa: Allah Sizdende Razı Olsun

44 Gençlikten haberler...

46 Halkız HaklıyızKazanacağız: İşgalcilereKarşı DirenmekMeşrudur

48 HHB: Ne YaparsanızYapın Engin’in KatilleriCezasız Kalmayacak

49 Haberler...

50 Avrupa’da Yürüyüş:1 Mayıs DünyaEmekçilerinin KavgaGünüdür

52 Avrupa’daki Biz: GrupYorum Ezilen DünyaHalklarının Sesidir

54 Yitirdiklerimiz...

55 Öğretmenimiz

7 1 Mayıs’ta Taksim’de On BinlerceDalcı’ydık Umudumuzu Dahada Büyüteceğiz! Zafere kadar...

11 Anadolu’nun Dört Bir YanındaKomitelerimizin Gücünü1 Mayıs’ta da Gösterdik

15 Halk Cephesi Açıklama:Kürdistan Kürt HalkınındırKürt Halkına Özgürlük

17 Kürt Halkının KaderiWashington’da DeğilAnadolu İhtilalindedir!

21 Sanatçıyız Biz: Müziğin İdeolojikKökeninden Kopartılmasınaİzin Vermeyelim

22 Bakırköy’deki 350 Bin;Örgutlenmiş Bir Halkın NasılGuç Haline GelebileceğininGöstergesidir!

25 Bakırköy Bağımsız Turkiye HalkKonserini Halk Anlatıyor

4 Yüzbinlerce Halkımızı 1 MayısMeydanı’nda BirleştirenDevrimci Politikalardır

YAŞASIN1 MAYIS

27 Devrimci Okul:Dengeleri Gözetmek

30 Savaşan Kelimeler:Küfürlü Argo Konuşmak

31 Halk Düşmanı AKP: Halkın

Alın Terine Göz Koyanlara,Halkın Umudunu ElindenÇalanlara İzinVermeyeceğiz

32 Katil Ağar Şahsında Korunan

ve Aklanan FaşistDevlettir!

33 Dünden BugüneHalk Gerçeğimiz:Çakırcalı Mehmet Efe“Bize de derler ÇakıcıYakarız konakları”

35 Özgür Tutsaklardan:F Tiplerinde Hukuk YokKeyfiyet Var

37 Kürt Milliyetçileri ölüm

orucunu Bitirdiler!Ne Değişti?

40 Komplo: Bir Kişi, Grup

Aleyhine Alınan GizliKarar Demektir.

Ülkemizde Gençlik

“DAMINDA ŞAHAN GÜLER ZERE” HASTATUTSAKLAR İÇİN DİRENİŞ ÇAĞRISI

YAPIYOR!

3 Mayıs günü İstanbul Kadıköy’de BarışManço Kültür Merkezi’nde; 4 Mayıs’ta

Beyoğlu’ndaki Aynalı Geçit’te gösterimiyapılan “Damında Şahan Güler Zere” filmi7 Mayıs’ta da şu adreslerde gösterilecek:

- Kolektif Kültür ve Yaşam Merkezi

- Sarıyer Halkevi

- Eğitim-Sen 8 No’lu Şube

ÇAĞRI!

Kürt halkımız üzerindeki baskı ve tecritekarşı kampanyamızı Sibel Yalçın Parkı' nda

yapacağımız 2 günlük açlık grevimizlebaşlatıyoruz.

BAŞLANGIÇTARİH: 6 Mayıs 2012 Pazar

YER: Sağlık Ocağı önü OKMEYDANISAAT: 10.00 ( Basın açıklaması )

BİTİŞTARİH: 7 Mayıs Pazartesi

İzmir Özgürlükler Derneği’ninAdresi Değişti!

Adres: Ahmet Ağa Mahallesi 854. SokakNo.50 Kat.3 Konak/İZMİR

Page 4: Yürüyüs 315

İşçiler, memurlar, işten atılanlar, işsizler, emekliler, köylüler, yoksul gecekondu halkı, Öğren-ci gençlik, çoluk-çocuk, genç-yaşlı, ev kadınları, gazeteciler, esnaflar, avukatlar, doktorlar, mü-

hendistler-mimarlar, aydınlar, sanatçılar, sinemacılar, tiyatrocular, yazarlar... taraftarlar...Kürt, Türk, Arap, Çerkez tüm milliyetlerden, Alevi-Sünni tüm inançlardan, azınlıklardan...

2012 1 Mayıs’ı her yanıyla tarihegeçmeyi hak etti. Herkesin ortak

kanısı bugüne kadar yapılan ülke-mizdeki en kitlesel 1 Mayıs idi. Yüz-binlerce kişi 1 Mayıs alanına sığma-dı. Örgütlü örgütsüz halkın hemen herkesimi 1 Mayıs Alanı’naydı.

İşçiler, memurlar, işten atılanlar,işsizler, emekliler, köylüler, yoksul

gecekondu halkı, öğrenci gençlik,çoluk-çocuk, genç-yaşlı, ev kadınla-rı, gazeteciler, esnaflar, avukatlar,doktorlar, mühendisler, aydınlar, sa-natçılar, sinemacılar, tiyatrocular, ya-zarlar... Taraftarlar... Kürt, Türk, Arap,Çerkez tüm milliyetlerden, Alevi-Sünni tüm inançlardan, azınlıklardantüm halkımız 1 Mayıs’taydı.

Halkın tüm kesimlerini Taksim 1Mayıs Meydanı’nda toplayan

devrimci politikalardır. Devrimci po-litikalar bir kez daha halkla halkdüşmanlarını ayrıştırmıştır. Devrim-ci politika çok açık bir şekilde bu saf-laşmayı yaratmıştır.

Saflaşma kaçınılmazdır. Her şeyerağmen “birlik” demek halkın

çıkarlarına değildir. İşçi sınıfının çı-karlarına değildir. Sınıf mücadelesi-ni asla geliştirmez. Tarih bunun ör-nekleriyle doludur. Sadece Taksim 1Mayıs Meydanı’nı kazanma müca-delesine bakmak yeterlidir. 1988 yı-lından 2010 yılına kadar uzlaşmacı,reformist, düzen içi politikalarla dev-rimci politikalar sürekli çatışma ha-linde olmuştur. Reformizm “birlik”adına hep sarı sendikacıların kuyru-ğuna takılıp mücadeleyi düzen sınır-ları içine çekmeye çalışmıştır. Dev-rimciler alanlara çıkarken sarı sendi-

kalar ve reformizm 1 Mayıs’ı salon-lara hapsetmeye çalışmıştır. Dille-rinden “birlik” sözünü düşürmeme-lerine rağmen hep bölüp parçalamış-lardır. Birlik hep devrimci politikalaretrafında olmuştur. 1 Mayıslar, 1Mayıs Alanları devrimci politikalarsayesinde kazanılmıştır.

Devrimciler oligarşinin belirledi-ği Çağlayan’daki Abide-i Hür-

riyet kafesinden 1 Mayıslar’ı çıkart-mak istediğinde onlar “Birlik” adınaAbide-i Hürriyet’i savundular. Aslındasavundukları birlik değildir, çünkü bö-lünme kaçınılmaz olmuştur. “Birlik”söylemi düzenin icazetinden çıka-mamanın demagojisidir. 2004 yılın-da devrimci politika ve kararlılıklaAbide-i Hürriyet’ten çıkıldı. Devletdaha önce yasakladığı Kadıköy’ü 1Mayıslar’a tekrar açmak zorundakaldı. 2005-2006, 1 Mayısları’nda kit-leler devrimci politikalar etrafında Ka-dıköy’de birleşti. Devrimciler hedefTAKSİM deyince sarı sendikalar vereformizm Kadıköy’ü savunmayabaşladılar. Devrimciler 2007 yılından2009 yılına kadar Taksim 1 MayısAlanı’nı kazanmak için dişe diş mü-cadele verdi. 2009’da Taksim 1 Ma-yıs Meydanı’na çatışa çatışa girdi. Oli-garşinin elinden gasp edilen 1 MayısMeydanı’nı söke söke aldı. Bütün busüreçte sarı sendikacılar ve refor-mistler “birlik” demagojisi yaptı.“Alan fetişizmi yapmamak gerekir”dedi. 2010 1 Mayısı’nda kendi kitle-lerine dahi sahip çıkamadılar, işçi sı-nıfı ve tüm halk Taksim 1 Mayıs Mey-danı’nda birleşti. 1977’den sonraki enkitlesel 1 Mayıs kutlamasını yaptı.“Birlik” demagojisini dilinden dü-

şürmeyenler 2010 1 Mayısı’nda biravuçlardı. Toplanan kitle de attığı slo-ganlarla Taksim’deki devrimci 1 Ma-yıs’ı selamlayıp işçi düşmanı sendi-kacıları ve reformizmi yuhladılar.

2011 1 Mayısı’nda sarı sendikacı-lar ve reformist partiler de Tak-

sim’deki devrimci 1 Mayıs’a katılmakzorunda kaldı. AKP iktidarı halkın herkesimine azgınca saldırırken AKP po-litikalarına destek veren işçi düşma-nı sendikacılar işçiler tarafından yu-halandı. TEKEL işçilerinin direnişi-ni masa başında satan sendikacılarkürsüden indirilip işçiler tarafındandövüldü. 2011 1 Mayıs’ı sarı sendi-kacılığın ve reformist politikaların heryönüyle mahkum edildiği devrimci bir1 Mayıs oldu. 2011’de dünyanın enkitlesel 1 Mayıslarından birisi ülke-mizde Taksim’de kutlanan devrim-ci 1 Mayıs oldu.

Burdan herkesin çıkartması gere-ken ders çok açıktır: Birlikler

“birlik, birlik” diyerek olmuyor. Herkoşulda birlik diyerek birlik sağlan-mıyor. Bu süreç içinde DİSK, KESK,ve çeşitli meslek örgütleri de “birlik”gerekçesiyle kararsız politikalar iz-lemiştir. Çoğu zaman düzenin icazetsınırları içinde kalırken ancak dev-rimciler çatışa çatışa yeni mevziler ka-zandıktan sonra devrimcilerin ya-nında yer almışlardır. Bu süreçten dersçıkarması gerekenlerden birisi dehala devrimci dinamiklerini koru-yan DİSK, KESK TMMOBve TTBgibi meslek örgütleridir.

2012 1 Mayısı içi boş “birlik” söy-lemlerinin değil, devrimci politi-

kaların tüm halk kesimlerini birleş-

Yüz binlerce Halkımızı 1 MayısMeydanı’nda Birleştiren

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR

44

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

Page 5: Yürüyüs 315

tirdiğini herkese göstermiştir.

Devrimci politikalar, faşist AKPiktidarının saldırılarına maruz

kalan tüm halk kesimlerini birleşti-rirken halk düşmanlarını da ayrıştır-mıştır.

2012 1 Mayısı öncesinde DİSK’nintüm sendikalar, dernekler, siyasi

oluşumlar ve meslek örgütleriyle bir-likte 1 Mayıs’ı kutlama çağrısı Türk-İş, Hak -İş, Memur-Sen ve Kamu-Sen tarafından “DİSK’in taleplerin-de ortaklaşamadık” denilerek redde-dildi.

Nedir bu sendikaların ortaklaşa-madıkları DİSK’in talepleri?

1- Kürt halkının demokratik talep-lerinin kabul edilmesi,

2- Suriye üzerine oynanan emper-yalist saldırganlığın son bulması.

3- F Tiplerinde tecritin kaldırılma-sı ve Terörle Mücadele Yasasının

iptal edilmesi.

Bunlarla da yetinmiyor bu sendi-kalar; bir de DİSK’e katılması-

nı istemedikleri örgütlenmeleri bil-diriyor: Sol siyasi örgütler, demok-ratik kurumlar ve meslek örgütle-rinin katılmadığı, sadece işçi vememur sendikalarının katılacağıbir 1 Mayıs kutlamak...

Bu sendikalarla her şeye rağmen“Birlik” politikası sürdürmek

mümkün mü? Hayır! Türk-İş, Hak-İş, Memur-Sen ve Kamu-Sen gibisendikalar işçi sınıfının değil, ikti-darın, devletin sendikalarıdır. AKPiktidarı tarafından bu sendikalar busene özel olarak görevlendirilmiş-tir. Bunu biz söylemiyoruz, TÜRK-İŞ’e bağlı Hava-İş Genel BaşkanıAtilay Ayçin söylüyor: "Devletkonfederasyonlara görev verdi, 1Mayıs'ı resmi bir devlet töreninedönüştürmek istiyorlar." diyorAyçin. Hak-İş, Memur-Sen, TÜRK-İŞ ve Kamu-Sen'in Tandoğan veBursa'da yaptıkları 1 Mayıslar için"devletin kendilerine verdiği gör-evi üstlenmek" olduğunu söylüyor.((Radikal, 21 Nisan 2012)

Görüldüğü gibi bu sendikalarınmisyonu açık. Bunlar, işçi sı-

nıfının, halkın düşmanlarıdır. Bu

sendikaların tarihleri işçi düşmanlı-ğıyla doludur. İktidarların politikala-rına güç veren faşist sendikalardır.

Türk-İş, Amerikancı-devlet sen-dikası olmakla birlikle geniş üye

tabanının sınıfsal niteliğinden kay-naklı devrimci demokrat ilerici nite-likleri olan sendikacıların yönetim-lerde olduğu sendikalar, şubeler devardır. Fakat Hak-İş ve Memur-Senbizzat gerici faşist dinci anlayışlar ta-rafından emekçilerin mücadelesiniengellemek için kurulmuş ve örgüt-lendirilmiş sendikalardır. Bunlardanişçi sınıfının çıkarlarını savunmasıasla beklenemez. HAK-İŞ ve Memur-Sen ile işçi ve memurların ortak hiçbir çıkarı yoktur. AKP, işçi ve me-murlara saldırılarını bu sendikalararacılığıyla meşrulaştırmaya çalış-maktadır. Bunlar işçi ve memurlarındeğil, AKP’nin örgütleridir. Onuniçin bu sendikalarla birlikte yapılacakherhangi bir etkinlik işçi sınıfının bir-liğini sağlamaz. Mücadeleyi geliştir-mez. Tam tersine işçilerin taleplerinidaha geriye çekmeye, mücadelenin enkritik noktasında bölünmesine, za-yıflatılmasına hizmet eder. 1 Mayıs2012’deki ayrışma bu nedenle aslaişçi sınıfının bölünmesi değil, işçi sı-nıfıyla sınıf düşmanları arasındaki saf-laşmadır. Bu tür saflaşmalar her za-man sınıf mücadelesinin zayıflama-sına değil, güçlenmesine, berraklaş-masına neden olur. Nitekim 2012 1

Mayıs’ı bunun en somut örneğidir.

2012 1 Mayıs’ında işçiler, me-murlar, esnaflar... Halkın tüm ke-

simleri AKP zulmünün karşısındabirleşmişlerdir. Bu saflaşmayı yara-tan, halkı birleştiren devrimci politi-kalarımızdır.

Nitekim devrimci politikalarımız,1 Mayıs’taki somut talepleri-

miz Türk-İş konfederasyonuna bağ-lı 10 sendikayı TÜRK-İŞ’ten kopar-tıp devrimci 1 Mayıs’ta birleştirmiş-tir.

Hak-İş’e bağlı Öz Gıda-İş’in Ge-nel Başkan Yardımcısı Mus-

tafa Paçal bir gazeteye yaptığı açık-lamada şöyle açıklıyor ayrı 1 Mayısyapma gerekçelerini: “Tüm sol par-tiler de orada olacak ve hükümetaleyhine gösterilere dönüşecek” (Ra-dikal, 21 Nisan 2012)

Peki ne istiyordunuz? İşçilerin kı-dem tazminatları dahil tüm ka-

zanılmış hakları gasp edilirken, ör-gütlenme hakları ellerinden alınırken,Memurların Grevli Toplu Sözleşme-li sendikal hakları Sahte Sendika Ya-sası ile gasp edilirken, Sağlıkta Dö-nüşüm adı altında halkın sağlık hak-kı gasp edilirken, gerici eğitim siste-miyle, eğitimin özelleştirilmesiylehalk çocuklarının eğitim hakları gaspedilirken, ortaokul çağında çocuklartekellerin köleleri haline getirilirken,Kürt halkının üzerine bombalar yağ-dırılıp en demokratik, ulusal meşru ta-

lepleri kabul edilmezken, KentselDönüşüm adı altında halkın elin-deki evleri alınıp tekellere peşkeşçekilirken, ülkemiz emperyaliz-min yağmasına açılırken, toprak-larımız emperyalizmin savaş ka-rargahı haline getirilirken, ülkemizSuriye’ye karşı her türlü emper-yalist politikalarda maşa olarakkullanılırken, her türlü hak almamücadelesi copla, gaz bombala-rıyla ezilmek istenirken, devrim-ciler, demokratlar, gençlik kısacasıAKP gibi düşünmeyen herkes FTipi tecrit hapishanelerine dol-durulurken, hapishanelerde hastatutsakların tedavisi engellenerekkatledilirken, AKP’yi alkışlama-mızı mı bekliyorsunuz?

1 Mayıs’ta İşbirlikçi, İşçiDüşmanı Sendikaları Ay-

rıştıran 3 Temel Talep:

1- Kürt Halkının demokratiktalepleri kabul edilsin

2- Ortadoğu’da ve Suriye’deemperyalizmin işgal politika-larınan ve taşeronluğuna son

verilsin

3- F Tiplerinde tecritin kaldı-rılsın ve Terörle Mücadele

Yasası iptal edilmesin

55

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

Page 6: Yürüyüs 315

Hayır! Devrimciler AKP’nin po-litikalarına alet olmadı, olma-

yacaklar. Halkımız AKP zulmüneboyun eğmedi, eğmeyecek.

Halkın her kesiminden yüzbinlercekişi devrimci politikaların etra-

fında birleşti ve “1 Mayıs 1977’ninkatilleri yargılansın” dedi. Oligarşinin, 80 yıllık Kürt halkını ilhak, inkar,imha ve asimilasyon politikalarını 10yıllık iktidarları boyunca sürdürenAKP iktidarından Kürt halkını kat-letmeye son vermesini, demokratikmeşru haklarının tanınmasını istedi.Hapishanelerde tecrit politikalarınason verilmesini istedi. Ülkemiz em-peryalizmin savaş karargahı olmasındedi. Suriye halklarının katledilmesinekarşı çıktı. Çünkü bu talepler aynı za-manda işçi sınıfının, 75 milyonluk ül-kemizde halkın talepleridir.

Tandoğan’da ve Bursa’da toplananişçi düşmanı, halk düşmanı AKP

sendikacıları ne diyorlar işçi sınıfına:

“AKP’nin Kürt halkını katlet-mesini destekleyin” diyorlar.

“Hapishanelerdeki tecrite, hastatutsakların katledilmesine, faşistTerörle Mücadele Yasası’na sesiniziçıkartmayın.” diyorlar. “Toprak-larımızın Amerika’nın, NATO’nunsavaş karargahı olarak kullanıl-masına ses çıkartmayın.” diyorlar.“Suriye’nin dize getirilmesi içinemperyalizmin maşası olmayı ka-bul edin.” diyorlar. “AKP’nin savaşçığırtkanlığını yapın.” diyorlar.“Kentsel Dönüşüm adı altında ya-pılan yağma ve talana engel olma-yın.” diyorlar...

İşte devrimci politikalar Amerikanuşaklarıyla halklarımız arasında

tam bir saflaşma yaratmıştır. AKP’ninher alanda halka dayattığı teslimiyetpolitikalarına karşı herkes kendi ta-lepleriyle de olsa birleşmiştir. Tak-sim’de, Ankara’da, İzmir’de ve de-rimci 1 Mayıs’ın kutlandığı her şe-hirde toplam 1 milyonun üzerinde kişi“Faşizme Karşı Omuz Omuza” diyeslogan attı.

2012 Taksim 1 Mayısı doğrudan ik-tidara karşı öfkenin haykırıldı-

ğı DÜNYANIN EN KİTLESEL 1Mayıslarından birisiydi.

BU GERÇEĞİ HİÇBİR ŞEYDEĞİŞTİREMEZ. AKP’nin

borazanı burjuva basın bu gerçeğinüzerini örtmek için elinden gelenher şeyi yaptı. Sözde 1 Mayıs başla-dığı andan bitişine kadar 1 Mayıs ala-nından 7.5 saat canlı yayın yaptılar.Ama yaptıkları yayının ortak nokta-sı 1 Mayıs alanının devrimci politiközünün boşaltılması oldu.

Taksim’de 1 milyona yakın kişi fa-şist AKP iktidarına karşı taleple-

rini, öfkesini haykırdı. AKP zulmüneboyun eğmeyeceğini gösterdi.

Burjuva basında bu gerçek ısrarlagösterilmedi. Sanki işçilerin,

halkın hiçbir sorunu yoktu. Hiçbir ta-lebi yoktu. Oraya eğlenmeye gel-mişlerdi. Israrla “şenlik havası”ndakutlandığını söylediler. 1 Mayıs’ımagazinleştirmeye çalıştılar. Maga-zinleştirmeye uygun bir de konu bul-dular. Bu yıl ilk kez 1 Mayıs’a katı-lan ne olduklarını kendilerinin detarif edemediği “Anti-KapitalistMüslüman Gençlik” adındaki grupburjuva medyaya yüzbinlerin faşistAKP iktidarına olan öfkesini san-sürlemekte malzeme oldu.

AKP borazanı burjuva basın, “sos-yalist olacaksa da “Müslüman”ı

makbuldür.” diyorlar. Kendilerinidahi tarif edemeyen ne olduğu belir-siz bir gruba olmadık misyonlar, ol-madık anlamlar yüklediler. Olan şu-dur: AKP’den beslenen bir dinci ke-sim bir de AKP’ye oy veren’ dinleuyutulan yoksul halk kesimi var.AKP, zenginlerle yoksullar arasındakiadaletsizliği o kadar büyüttü ki, halk“açım” diyor. Eskiden işkenceci po-lisler devrimcilere işkencede “dev-rimci olacaksanız da gidin ÖDP’li,EMEP’li olun.” diyorlardı. Bundansonra aç yoksul halkımıza” Devrim-ci örgütlerden uzak durun, emperya-lizmden, haktan, özgürlüklerden, sö-mürüden bahsedecekseniz gidin ‘müs-lüman sosyalist’ olun “diyecekler.

Şunu açıkça belirtelim. Sosyalistimdemekle sosyalist olunmaz. Bur-

juva medyanın bu çabaları boşunadır.1 Mayıs Alanı’ndaki yüzbinlerin ta-lepleri çok açık ve nettir. Halkın herkesiminden yüzbinlerce kişi devrim-

ci talepler doğrultusunda en politik 1Mayıs kutlamalarından birini ger-çekleştirmiştir.

Sol, çocukluk hastalıklarından kur-tulmalıdır. Komplekslerinden kur-

tulmalıdır. Yüzbinlerin sola yükledi-ği bir misyon var. Halkın talepleri çokaçık. Halkın her kesimi faşist AKP ik-tidarı tarafından eziliyor. Halk zulmeboyun eğmeyeceğini gösterdi.

Reformist, uzlaşmacı politikalar-la hiçbir hak kazanılamaz. Bugün

AKP’yi bu denli pervasız yapan, ik-tidarını güçlendiren solun uzlaşmacı,reformist politikalarıdır. Devrimcipolitikalar etrafında halkı birleştire-lim. Devrimci politika düzenle uz-laşmamaktır. Halkın her kesiminekarşı saldıran faşist AKP iktidarınakarşı her türlü bedel ödemeyi gözealarak savaşmaktır.

Evet, SAVAŞMAKTIR! ÇünküAKP iktidarı halkın her kesimi-

ne karşı açıkça bir savaş yürütüyor.AKP politikalarına itiraz eden her ke-sime tam bir küstahlıkla “SİZ KİM-SİNİZ” diye aşağılıyor. Azarlıyor.Susturup bastırmak istiyor. Susarak,sinerek reformist, uzlaşmacı politi-kalarla saldırıları hafifleteceğini sa-nanlar, “ara yol” arayanlar yanılıyor.Sustukça saldırılar daha da pervasız-laşacaktır. Çünkü ara yol yoktur.AKP’nin 10 yıllık iktidarları bununkanıtıdır. AKP iktidara geldiğindeoligarşinin F Tipi tecrit saldırısına kar-şı direnen sadece devrimciler vardı.Herkes F Tiplerinden kendini koru-mak için sinmişti. Susarak saldırıla-rı savuşturacağını sanıyordu. Hiçkimse bu saldırılardan kurtulamadı.Bugün AKP gibi düşünmeyen her kessaldırıların hedefidir.

Onun için faşist, halk düşmanıAKP iktidarına karşı SAVAŞ-

MAKTAN BAŞKA YOL YOKTUR!Tüm halk kesimlerine çağrımızdır:

FAŞİST AKP İKTİDARININ SAL-DIRILARINA KARŞI DEV-

RİMCİ POLİTİKALAR ETRAFIN-DA BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KA-ZANALIM!

66

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

Page 7: Yürüyüs 315

77

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

Günlerdir coşkuyla süren çalış-maların ardından 1 Mayıs nihayetgeldi. Sabah saat 05:30’da Halk Cep-hesi görevlileri, toplanma yeri olanŞişli Camisi önünde hazırlıklara baş-ladılar. Bir yandan pankartlar, dö-vizler, ses araçları hazırlanırken, biryandan da Halk Cephesi kitlesi top-lanmaya başladı. Kimisi metrobüsle,kimisi 1 Mayıs için kalkan otobüslegeldi. Anadolu’nun dört bir yanındangelenler vardı. Dersim, Bursa, Ça-nakkale, Erzincan, Malatya, Elazığ,Hatay, Adana, Mersin, Ankara, Sam-sun, Trabzon, Antalya, İzmir… Kimisionlarca, kimisi yüzlerce kilometreyolu aşıp 1 Mayıs’a geldiler.

Diğer yandan da tek tipler hazır-landılar. Siyah pantolonlu, beyazgömlekli tek tipler berelerini, fular-larını takıp sancaklarını alarak sırayagirdiler. Kimisi 13 yaşında Dev-Genç’li, kimisi 70 yaşında TAYAD’lı,kimisi esnaf, kimisi memurdu tektiplerin. Umudun ordusunu kurmakiçin tek tip olmuşlardı.

Bir yandan hazırlıklar sürüyor, biryandan sloganlar atılıyordu. “Yaşasın1 Mayıs-Biji Yek Gulan”, “YaşasınHalkların Kardeşliği!” Halk Cepheli-ler’in hepsi coşku doluydu. Bakır-köy’deki 350 bin kişilik BağımsızlıkKonseri’nin ardından 1 Mayıs’tan da

alınlarının akıyla çıkmak istiyorlardı.Bir yıldır sürdürdükleri kampanyaların,örgütlenme çalışmalarının karşılığınıalacaklardı Halk Cepheliler.

Kortejin önüne Türkiye devrimininönderleri Mahir Çayan ve Dursun Ka-rataş’ın pankartları açıldı. Onun ardında1 Mayıs 1977’de Taksim’deki Zaferanıtına çekilmiş Dev-Genç pankartıve 1 Mayıs 1989 şehidimiz MehmetAkif Dalcı’nın pankartı açıldı. “HalkCephesi” ve “Haklıyız Kazanacağız”pankartlarının ardında yürüdüler tektipler. Sloganlar susmuyordu: “MahirHüseyin Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş”,“Mahir’den Dayı’ya Sürüyor Bu Kav-ga”, “Kahrolsun Amerikan Emperya-lizmi”, “Katil ABD Ortadoğu’dan De-fol”, “Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mü-cadelemiz”, “Füze Kalkanı Değil Ya-şasın Tam Bağımsız Türkiye”, “ParasızEğitim Parasız Sağlık İstiyoruz”…

Tek tiplerin ardında umudun ço-cukları yer aldılar. Onların ardında daTAYAD’lı Aileler’in korteji vardı.“2000 yılında Bayrampaşa Hapisha-nesi’nde 6 Kadını Diri Diri Yaktılar!Hesap Soracağız!” pankartıyla yeraldı TAYAD’lılar. Başlarında beyazbaşörtülerini kızıl bantlarıyla bağla-mışlardı analar ve haykırıyorlardı:“Hapishanelerde Tecrite Son”, “Dev-rimci Tutsaklar Onurumuzdur!” Dev-

rim için bedel ödeyen tutsaklarımıziçin de ordaydı TAYAD’lılar. Ellerindedevrim yolunda şehit düşen 600’üaşkın şehidin resimleri vardı. Şehitle-rimizi de yanımıza almıştık. Daha dünkendileri 1 Mayıs alanlarındaydı. Şimdiyine bizimle alandalar. Her kavgamızdaolduğu gibi zaferimizde de yine bizimlebirliktelerdi. Devrim şehitleri yürü-yecekti 1 Mayıs alanına. Sloganlardevrim şehitleri için atılıyordu: “Dev-rim Şehitleri Ölümsüzdür!”, “Şehit-lerimize Devrim Sözümüz Var!”

Ardında bir tane daha Halk Cep-hesi pankartı vardı. Onun ardında“Kentsel Dönüşüm ile EvlerimiziYıkacaklar! Halk Düşmanı AKP’yeKarşı Örgütlenelim Kazanalım!” pan-kartı ve yıkımlara karşı dövizler yeraldı. 1 milyon evi yıkmak isteyenAKP’ye karşı evlerini yıktırtmaya-caklarını haykırıyorlardı Halk Cep-heliler. Ardından gelen pankartta“Kentsel Dönüşüm Yalandır! Evle-rimizi Çalıklara, Ağaoğluna, KoçlaraPeşkeş Çekiyorlar! Yıkım Değil Ye-rinde Islah İstiyoruz” yazılıydı. Onunardında da yıkımlara hayır diyen dö-vizler vardı. Sloganlarını evleriniyıktırtmamak için atıyorlardı: “Evi-mizi Yıkanın Villasını Yıkarız”, “Hal-kız Haklıyız Kazanacağız!”

Devrimci İşçi Hareketi, “İşçiyiz

1 Mayıs’ta Taksim’de On binlerce Dalcı’ydık

Umudumuzu Daha da Büyüteceğiz! Zafere Kadar…

Page 8: Yürüyüs 315

Haklıyız Kazanacağız” pankartıylakortejdeki yerini aldı. İşçiler slogan-larını örgütlenme hakları için atıyor-lardı: “Tekellerin Kölesi Olmayaca-ğız”, “İşçilerin Katili AKP İktidarıdır”,“Örgütlenme Hakkımız Engellene-mez”, “İşçiyiz Haklıyız Kazanaca-ğız!”

“77 1 Mayıs Katliamının Sorum-luları Cezalandırılsın” pankartı onlarıizledi. “Taksim 1 Mayıs Alanıdır Şe-hitlerimizle Kazandık” diyordu, HalkCepheliler.

Gençliğin öncüleri, gençliğinhakları için mücadele eden Dev-Genç’liler DEV-GENÇ pankartıylageldiler. Ardında da Halk Cephesi’nindiğer pankartları vardı.

“1 Mayıs Alanı Bizimdir! AKPVermedi Şehitlerimizle Kazandık!”

“Taksim’i Kazandık! Halkın Ör-gütlü Gücü ile Emperyalizme Karşıda Kazanacağız!”

“Halk Cephesi”

“Haklıyız Kazanacağız”

“1 Mayıs Ruhu İle Birleşelim Di-renelim! Emperyalizme ve FaşizmeHalkın Gücünü Gösterelim!”

“Yaşasın Türk ve Kürt HalklarınınÖzgürlük ve Sosyalizm Mücadelesi!Zafer Savaşan Halklarımızın Ola-caktır!”

“Kürt ve Türk Ulusu Tüm Milli-yetlerden Halkımızın Kurtuluşu İçinBirleşelim Savaşalım ve İktidarımızıKuralım!”

“Grev ve Toplu Sözleşme Hakkıİçin Birleşelim Direnelim! AKP’yeÖrgütlü Gücümüzü Gösterelim!Kamu Emekçileri Cephesi”

“Emek Sömürüsüne ve Güven-cesiz Çalışmaya Karşı ÖrgütlenmeyeMücadeleye-Devrimci MücadeledeMühendisler Mimarlar”

“Suriye’de Emperyalist İşgaleHayır”

Pankartların ardı sıra kortejlerioluşturan Halk Cepheliler ellerindekızıl flamalar taşıyorlardı. Kızıl birnehir gibiydi Halk Cephesi korteji.Taraftar grupları da Halk Cephesikortejlerinin arkasında yürümek içinyer aldılar.

Saat 11:40 HalkCephesi Yürüyor!

Yürüyüş başlayalıepey olmuştu ama Cep-he korteji hala adımatamamıştı. Nihayetsaat 11:40’ta Cephekorteji yürümeye baş-ladı. Tek tipler ayakla-rını vurdukça yer gökinliyordu; “Mahir Hü-seyin Ulaş KurtuluşaKadar Savaş”, “Kurtu-luş Kavgada Zafer Cep-hede”, “Titre OligarşiParti Cephe Geliyor”…Sloganlar susmuyordu.Osmanbey metrosununönünden geçen kortejhiç durmaksızın tam 24dakika boyunca geçi-yor. Geçen sene katı-lanlar kortejin çok dahakalabalık olduğunu çokrahatlıkla görebiliyorlar.Kortejin bir ucu alanavardı ama öbür ucu halaOsmanbey’de. Kortejingörkemini tarif etmekneredeyse imkansız.

Kortejin yanında birkortej daha var. Kortejegirmeyen ama kortejinyanından yürüyen, bugörkemi izleyen insan-lar var. Onların da yü-reği Cephe’yle atıyor.Sloganlara katılıyorlar,fotoğraf çekiyorlar amabir türlü korteje girmi-yorlar. Görevliler uya-rıyorlar ama bu görke-mi kaçırmamak içinHarbiye’ye kurulan ara-ma noktasına kadar kor-tejin yanında yürümekteısrar ediyorlar. Bir dekortejin geçişini izle-yenler var. Arama nok-tasına doğru sloganlardaha da gürleşiyor, coş-ku artıyor.

On binler umut içinyürüyor. On binlerinCephe kortejinde bu-

88

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Page 9: Yürüyüs 315

luşması tabi ki tesadüf değil. Bizhep halka gittik, bu yüzdendir kihalk bize sırtını hiç dönmedi, hepbizimle oldu. Bu on binler bununifadesi. Bu on binler örgütlü halkınyenilmeyeceğinin ifadesi.

Arama noktalarından geçen, onbinlerce kişiden oluşan Cephe kor-tejini, alana yakın yerlerde bekleyenhalk coşkuyla, alkış ve zılgıtlarlakarşılıyor. Coşku artık dorukta; sancakekibinin rap rap uygun adım vuruşları,TAYAD’lıların zılgıtları, Cepheliler’insloganlarıyla inliyor alan. Hep birağızdan haykırıyorlar. “Umudun AdıDHKP-C, Titre Oligarşi Parti CepheGeliyor!”

Alana üç koldan giriliyordu. Şişlikolunda sol koldan DİSK, Devrimci1 Mayıs Platformu, (Emek ve Öz-gürlük Cephesi, Halk Cephesi, Kal-dıraç, Proleter Devrimci Duruş,) Ka-dıköy Maarif Koleji ve Anadolu LisesiMezunları, Kangal Dernekleri Fede-rasyonu, Sokak Kültür, Devrimci Dö-nüşüm, Hak-Par, Pir Sultan AbdalKültür Derneği, Divriği Kültür Der-neği, Fenerbahçe Sol Açık TaraftarGrubu, Galatasaray Tek Yumruk Ta-raftar Grubu ve ÖSP yürüdü. Sağkoldan ise Sendikal Güç Birliği Plat-formu, Demokratik Haklar Federas-yonu, Bağımsız Devrimci Sınıf Plat-formu, Mücadele Birliği, HalklarınDemokratik Kongresi (EzilenlerinSosyalist Partisi, Partizan, SosyalistDemokrasi Partisi), ICOR, DevrimciProletarya, İşçi Cephesi, Kent Hareketi,Yaşam Ağacı, İşçi Mücadele Derneği,TKP-1920, DİP, EHP, Sosyalist Dev-rim Partisi Girişimi, Devrimci AnarşistFaliyet, Devrimci Hareket, SosyalistUmut ve Nurzaronk yürüdü.

Tarlabaşı kolundan; Feministler,LGBTT, ÇYDD, 78’liler, SosyalistKurtuluş, Dev-Lis, Toplumsal Öz-gürlük Partisi Girişimi, ÖzgençlikDerneği, Liseli Kıvılcım, DSİP, Kıb-rıslılar, EDP, Enternasyonal KomünistHareket, Türkiye Gerçeği, Söz Der-gisi, Anti Kapitalist Müslümanlar,Mirzabeyoğlu, Çakal Karlos, ÖtekilerKültür Sanat, Has Parti, KESK, ÖDP,Gençlik Muhalefeti, VİD-DER,EMEP, YYÜ, SODAP, LDG, Ba-

ğımsız Tekstil İşçileri, İME-CE, SHD, BDP, HDK, Fe-minist Hareket ve İstanbulBoğaziçi ve Marmara Üni-versitesi Öğrencileri yürü-dü.

Gümüşsuyu kolunda iseSuyun TicarileştirilmesineHayır Platformu, EMEP,TKP, TSİP, Yol-İş İstanbulŞubesi, TTB, CHP, Hal-kevleri, HKP, İşçi Partisi,TMMOB, TTB ve Diş He-kimleri Veterinerler Derneğiyürüdü.

Şişli, Tarlabaşı ve Gü-müşsuyu güzergahlarındangelen kortejlerin alana gir-mesi saatler sürdü.

Cephe kortejini alandakarşılayanlar vardı. Alanadaha önce girip kortejin gir-mesini beklemişler. Onlarda korteje katıldılar. Kortejalanda ilerleyemedi, çünküalan dolmuş durumdaydı.Kortej Taksim Gezi Par-kı’ndan ilerledi. On binler-den oluşan kortej umudunsloganlarıyla alandaki yerinialdı.

Program saat 11.00’desendika başkanlarının Ka-zancı yokuşuna karanfil bı-rakması ile başlamıştı. Saat14.00'te Taksim'de de hepbir ağızdan “Faşizme KarşıOmuz Omuza” sloganlarıyükseldi. Tertip Komitesiadına DİSK Genel SekreteriAdnan Serdaroğlu'nun yap-tığı açılış konuşmasının ar-dından DİSK, KESK, TTBve TMMOB genel başkan-ları konuşmalarını yaptılar.İlk konuşmayı DİSK GenelBaşkanı Erol Ekici yaptı.Ekici, kıdem tazminatlarınınkaldırılmaya çalışıldığınısöyledi. Hasta tutsaklarınhapishanelerde katledildi-ğini söyleyen Ekici, kentseldönüşüm adı altında yoksulgecekondu halkının evleri-nin ellerinden alındığını be-

99DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

Page 10: Yürüyüs 315

lirterek, Ortadoğu'da emperyalist çı-karlar için savaş isteyenlere karşımücadeleye devam edeceklerini ifadeetti. Ekici "Haklıyız, Kazanacağız"diyerek konuşmasını bitirdi.

Ekici’nin ardından KESK GenelBaşkanı Lami Özgen söz aldı. Özgenkonuşmasında "1 Mayıs kutlu olsun,Yek Gulan piroz be" diyerek başladı.Özgen’in konuşmasının ardındanTMMOB Genel Başkanı MehmetSoğancı bir konuşma yaptı.

TTB Merkez Konsey BaşkanıEriş Bilaloğlu konuşmasında, "Biziş cinayetlerinde ölenlerin, hastane-lerde mağdur edilenlerin, hapisha-nelerdekilerin, ötekileştirenlerin se-siyiz." dedi.

DİSK, KESK, TTB ve TMMOBadına yapılan konuşmaların ardındanSendikal Güç Birliği Platformu adınaRabia Özkaraca Över bir konuşmayaptı. Över, AKP’nin baskı politika-larını protesto etti.

Sol adına da kürsüden ortak biraçıklama okundu. Açıklamada ‘77 1Mayıs katliamcılarının yargılanmasıve Taksim Meydanı’nın adının Taksim1 Mayıs Meydanı olarak değiştirilmesiistendi. Ülkemiz egemenlerinin AKPeliyle, emperyalizmin taşeronluğunasoyunduğu belirtilen açıklamada, “Böl-gemizin bir ateş topuna çev-rilmek istendiği günlerdeyiz”denildi. Güvencesizliğe, işcinayetlerine dikkat çekilenaçıklamada, Ulusal İstihdamStratejisi’yle kıdem tazmi-natından, kiralık işçi bürola-rına, bölgesel asgari ücrete,işçi sınıfının tüm kazanılmışhaklarının gasp edilmek is-tendiği söylenildi.

Aynı metin Kürtçe olarak da okun-du ve konser programına geçildi. İlkolarak Koma Asmin sahneye çıktıve Kürtçe şarkılarını seslendirdi.

Koma Asmin’in ardından GrupYorum sahneye çıktı. “Haklıyız Ka-zanacağız” marşıyla sahneye çıkanYorum 1 Mayıs’a gelen yüzbinlereseslendi:

“Merhaba dostlar,

Merhaba emekçi halkımız,

Merhaba alnından akan terle top-rağa hayat verenler,

Merhaba madeni yeryüzüne ulaş-tıranlar, demire şekil verenler,

Merhaba işçi sınıfı,

Merhaba kadınlar,

Merhaba çakmak gözlü liselile-rimiz, üniversitelilerimiz, gençleri-miz,

MERHABA!

1 Mayıs şanlı gününüz kutlu ol-sun…

Bu meydanları doldurabilmek içinçok bedeller ödedik. İnsanca yaşa-bilmek için çok bedeller ödüyoruz.İş istiyoruz, coplanıyoruz, aş istiyoruz,coplanıyoruz. Parasız eğitim istiyoruzhapishanelere atılıyoruz. Ama boyuneğmiyoruz. İşte bu alanı dolduranyüz binler bunun kanıtı. Boyun eğ-

medik, boyun eğmeyeceğiz diyoruz.

Bu topraklar Dehakları gördü, HızırPaşaları gördü, Kuyucu Muratlarıgördü ama susmadı. Yine türkülerine,değerlerine, inançlarına sahip çıkmayıbildi. Yine sahip çıkıyoruz, yine sahipçıkacağız. AKP’nin zulmü bir yerekadar diyoruz. Yüzbinlerin öfkesiAKP’yi de boğacaktır diyoruz.

Ve teşekkür ediyoruz. 77’nin 1Mayıs’ında bu meydanda şehit düşüpyüreğimizde ve bilincimizde bir ka-ranfil gibi açanlara teşekkür ediyoruz.İnancın ve kararlılığın simgesi Meh-met Akif Dalcı’ya teşekkür ediyoruz.1 Mayıs şehitlerine, tüm dünya dev-rim şehitlerine şarkılarımızı en çokda bugün onlar için söyleyelim.”

Konuşmanın ardından “DefolAmerika” şarkısıyla devam eden Yo-rum’a yüz binler eşlik etti. Reşo,Keçe Kurdan, Dağlara Gel şarkılarıylayüzbinler halaya durdu. Hernepeşve Cemo şarkılarının ardından sonolarak Çav Bella şarkısı söylendi.

Grup Yorum’un ardından sahneyeKardeş Türküler çıktı ve ardından 1Mayıs kutlaması sona erdi. Halk Cep-heliler, geçen seneden daha kitleselolmanın gururuyla, devrime olaninançlarıyla Taksim Meydanı’ndanOn binlerce Dalcı olup ayrıldılar.

110

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Page 11: Yürüyüs 315

2012 1 Mayıs’ında da Taksim 1Mayıs Alanı’nı on binlerle doldurmakiçin Halk Cephesi örgütlü bulunduğuher yerde çalışmalarını coşku içeri-sinde gerçekleştirdi. Binlerce bildiri,kuşlama, pullama, pankart, ozalit vbile halka ulaşılarak, komite çalışma-sının önemi bir kez daha gösterildi.

İstanbul-Okmeydanı25 Nisan günü Anadolu Parkı’nda

masa açılıp bildiri dağıtıldı. Aynıgün “Açlığa, Yoksulluğa, YıkımlaraKarşı 1 Mayıs’ta Halk Cephesi Saf-larında Birleşelim!” yazılı 25 adetozalit asıldı. 26 Nisan günü de Per-şembe pazarında kuşlama yapılıpbildiri dağıtıldı. 27 Nisan günü Ana-dolu Parkı’nda 1 Mayıs’a çağrı içinmasa açıldı. 28 Nisan’da OkmeydanıMahmut Şevket Paşa, Piyalepaşa veFatih Sultan Mehmet mahalleleri do-laşılarak, çağrılar eşliğinde bildiridağıtımı yapıldı. 27 Nisan ve 28Nisan günlerinde Çağlayan dere vemerkezde kuşlama ve pullama yapılıpafiş asıldı. Çalışmalarda ağırlıklı ola-rak, iktidarın yoksul mahalleleri yık-ma planları anlatıldı ve buna karşıhalkın örgütlü gücünü göstermekiçin “1 Mayıs’ta Halk Cephesi saf-larında birleşelim” denildi.

İstanbul-Mecidiyeköy27 Nisan günü Devrimci Müca-

delede Mühendis-Mimarlar, Meci-diyeköy-Gülbağ’da 1 Mayıs çalışması

yaptı. Yaklaşık 2 saat boyunca pul-lama ve kuşlama yapan mühendis-mimarlar ertesi gün de yine aynıbölgede 3 saatlik çalışma ile 1000adet bildiri dağıtıp, 800 pullama vekuşlama yaptılar.

İstanbul-Gülsuyu 30 Nisan akşamı Heykel Meyda-

nı’nda davul-zurna çalınarak, yakılanateş etrafında halaylar çekildi ve hal-kımız 1 Mayıs’ta Halk Cephesi saf-larına davet edildi. Kuşlamalar ya-pıldı.

25-26 Nisan’da Gülsuyu-Gülensumahallelerinde “1 Mayıs’ta Taksim’deUmudu Büyütelim/Halk Cephesi”imzalı 12 adet pankart asıldı, yüzlercekuşlama yapıldı. Çarşamba pazarıgirişinde 2 saat süreyle masa açılıp,pazara gelen halkımız 1 Mayıs’adavet edildi, 200 bildiri dağıtıldı.Ayrıca mahallede kapı kapı gezilerek,halk 1 Mayıs alanına davet edildi.24 Nisan günü Kartal’da liseler böl-gesine 100’den fazla çıkartma ya-pıştırıldı ve Kartal Anadolu Lisesiduvarına 1 adet “1 Mayıs’ta UmuduBüyütelim- Dev-Genç” yazılamasıyapıldı.

İstanbul-1 Mayıs Mahallesi24 ve 25 Nisan günlerinde dernek

sokağında masa açılırken; sağlıkocağı çevresindeki evlere gidilerek1 Mayıs’a çağrı yapıldı. 23 Nisan’damahallenin birçok yerine “1 Mayıs’ta

Halk Cephesi Saflarına-Halk Cep-hesi” yazılamaları yapıldı. 27 Ni-san’da konuşmalar ve sloganlarlamahallede 1 Mayıs çağrısı yapıldı.

Kahvelere girilip kahve konuş-maları yapıldı. Ardından tek tek so-kaklara girilerek halka sesli çağrılaryapıldı. Ardında toplu şekilde caddeyeçıkılarak dağıtım yapıldı. Marşlarsöylenerek, 15 Halk Cepheli’nin ka-tılımıyla 300 bildiri dağıtıldı, 200pullama ile kuşlama yapıldı.

İstanbul-Küçükarmutlu25 Nisan günü Liseli Dev-Genç’li-

ler, hem Behçet Kemal Çağlar Lise-si’nde hem de Armutlu’nun sokak-larında 1 Mayıs çalışması gerçek-leştirdiler. İlk teneffüs zilinin çal-masıyla birlikte Liseli Dev-Genç’lilerokulun kapı ve duvarlarını 1 Mayıspulları ile donattılar. Özellikle sondönemlerde okuldaki öğrencilerekarşı baskısını arttıran faşist okulidaresi ve polis işbirlikçisi Elif Bektaşadlı müdür yardımcısı, Dev-Genç’li-lerin kararlılığı ve cüreti karşısındasessiz kalırken, yalnızca okulda bu-lunan temizlik görevlileri pulları sök-meye çalıştılar. Ancak öğrencilerinolumlu tepkileri ve Liseli Dev-Genç’lilerin ısrarı onların da bu ça-balarını boşa çıkardı. Okul çıkışındansonra Liseli Dev-Genç’liler aynı ça-lışmayı mahallede de sürdürdüler.Mahallelilere 1 Mayıs çağrısı yaptı-lar.

Anadolu’nun Dört Bir Yanında KomitelerimizinGücünü

1 Mayıs’ta da Gösterdik

Tekirdağ Okmeydanı Antalya

111

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

Page 12: Yürüyüs 315

İstanbul-Avcılar27 Nisan günü, mahalle halkından

insanların da katıldığı çalışma ileAvcılar Merkez Mahallesi’ne, Mar-mara Caddesi’ne, Merkez Postanebölgesine, Metrobüs duraklarına E-5 boyunca ve üst geçitlere, ReşitpaşaCaddesi’ne ve Deniz Köşkler Ma-hallesi’ne yüzlerce 1 Mayıs pulla-maları yapıştırılarak, halka 1 Mayıs’taHalk Cephesi saflarına katılım çağrısıyapıldı.

İstanbul-Gazi MahallesiAçılan standlar, toplu bildiri da-

ğıtımları, 1 Mayıs programlarıyla engeniş kitleye ulaşmak için çalışanHalk Cephesi komiteleri 5 bölgedeçalışma yürüttüler. 25 Nisan günüson durakta 12 kişinin katılımıylabildiri dağıtıldı, pullama yapıldı. Aynıgünün akşamı yaklaşık bir saat süreylemegafonla çağrı yapıldı, kahvelertek tek dolaşılarak 1 Mayıs’a çağrıyapıldı.

Akşam saatinde Aşık Veysel Par-kı’nda yaklaşık 100 kişinin katılımıylabir program düzenlendi. 1 Mayıs’ınkısa tarihini anlatan sinevizyon gös-terimi yapıldı. Davul zurna ve ha-laylarla biten programa katılan halkınbir kısmı da bulundukları sokaklarda1 Mayıs çalışması için aldıkları pullarıyapıştırmak için parktan ayrıldılar.

Aynı gün Son Durak ve Düz böl-gesinde gün boyu stant açılarak, çağrıyapıldı. Nalbur bölgesinde 24 Mayısve 25 Mayıs’ta yapılan kapı çalışmasıve esnaf çalışmasıyla emekçilere 1Mayıs anlatıldı. Bu bölgede bulunankonfeksiyon atölyesindeki işçilerede çağrı yapıldı. Sekizevler bölgesindeyapılan kapı çalışmasında mahalleliyeçağrı yapıldı. Gecekondu bölgesindedağıtılan yıkımlara karşı bildiri ile

halk yıkımlara karşı 1 Mayıs Ala-nı’nda birlik olunmaya çağrıldı.

24 Nisan günü Karayolları böl-gesinde de halk pazarında bildiri da-ğıtıldı.

İstanbul-NurtepeSokullu Caddesi’nde 25-26 Nisan

2012 tarihinde Halk Cepheliler masaaçarak 1 Mayıs çağrısında bulundular.2 saat açık kalan masada bildiri dedağıtıldı. 25 Nisan’da Liseli Dev-Genç’liler Kağıthane Lisesi’nde bildiridağıttılar. AKP’nin polisi bildiri da-ğıtan liselileri engellemeye çalıştı.Liseli Dev-Genç’liler, “Biz burada1 Mayıs’a çağrı yapıyoruz. Siz biziengelleyemezsiniz.” diyerek polisiteşhir ettiler. Toplam 250 bildiri da-ğıtıldı.

İstanbul-ŞişliHalk Cepheliler 29 Nisan günü,

1,5 x 1 m ebadındaki “EmperyalistSaldırganlığa, Yıkımlara ve Yozlaş-maya Karşı 1 Mayıs’ta Taksim’deHalk Cephesi Saflarında Buluşalım!”yazılı ozalitlerden 20 tane astılar.

28 Nisan günü de devrimci tut-sakların sesini alanlara taşımak içinTAYAD’lı Aileler tüm halkları 1 Ma-yıs alanı Taksim’e çağırdı. Önlüklergiyilerek yapılan çalışmada megafonlakonuşmalar yapıldı. 15 TAYAD’lı,“Halk Cephesi saflarında zulme karşıhep birlikte öfkemizi haykırmayaçağırıyoruz” diyerek halka seslendi-ler.

İstanbul-ÖrnektepeHalk Cepheliler, 26 Nisan günü

üç saatlik çalışma ile 30 adet Yürüyüşdergisini halka ulaştırarak, sohbetettiler. 1 Mayıs sabahı Örnektepe

Muhtarlığı'nın önünden Halk Cep-hesi'nin otobüsünün kalkacağı du-yuruldu.

Ankara26 Nisan günü Yüksel Cadde-

si’nde Dev-Genç'liler masa açarak,300 tane el ilanını halka ulaştırdılar.Ayrıca masanın açıldığı Yüksel Cad-desi’ne yaklaşık 25 tane afişlemeyapıldı. Yapılan sesli konuşmalarlave afişlerle halk direnişin ve zaferinalanı olan Taksim'e davet edildi. Ay-rıca açılan dev 1 Mayıs pankartı hal-kın çok büyük ilgisini çekti. Hattaoradan geçen insanlar pankartı asanDev-Genç'lilere asmaları için yardımetti. 4 saat açık kalan masa halaylar,türküler ve 1 Mayıs çağrılarıyla ka-patıldı.

25 ve 26 Nisan günlerinde Anka-ra'nın Şahintepe, Şirintepe, Tuzluçayırve Ege mahallelerinde, Misket Ma-hallesi 1. Cadde’de, Zabıta lojmanlarıile Mutlu çarşamba pazarında toplam350 adet afiş asıldı, bildiri dağıtıldı.

Antalya24, 25, 26 Nisan günlerinde Ak-

deniz Üniversitesi kampüs ana ka-pısında Dev-Genç’liler yaklaşık binbildiri dağıttılar. 27 Nisan günü deyemekhane önünde 600 bildiri dağı-tıldı. Dağıtımdan sonra gelenÖGB’ler, hiçbir uyarı yapmadan Dev-Genç’lilerin üzerine saldırdı. 10 da-kika süresince devam eden saldırıya,Dev-Genç’liler direnerek, “BaskılarBizi yıldıramaz”, “İnsanlık Onuruİşkenceyi Yenecek”, “İşkence YapmakŞerefsizliktir” sloganlarıyla cevapverdiler. 500 bildiri dağıtıldıktansonra kampüsten ayrılındı.

Liseli Dev-Genç’liler de 26 Nisangünü Kışlahan’da “Parasız Eğitim

Gülsuyu Adana Gazi Mah.

112

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Page 13: Yürüyüs 315

Sınavsız Gelecek” masası açarak 1Mayıs’a çağrı yaptılar. 900 bildirinindağıtıldığı masada 14 Yürüyüş dergisi,Tavır ve 1 kitap halka ulaştırıldı.

29-30 Nisan günlerinde de Sinan,Kızılarık ve Gebizli mahallelerinegidildi. Sinan Mahallesi’nde 1 Ma-yıs’a katılım çağrıları eşliğinde 300bildiri dağıtıldı. 30 Nisan’da ise Kı-zılarık ve Gebizli mahallelerinde ça-lınmadık kapı bırakmayan Cepheliler,toplam 450 bildiriyi halka ulaştırdılar.

BursaBursa merkezi ve mahalleleri Ma-

hir ve Dayının resimleri ile 1 MayısTaksim çağrılarını içeren pullamalarladonatıldı. Günler öncesinden başlayançalışmalarda Krapınar’dan Telefe-rik’e, Görükle’den Erikli’ye, Pana-yır’dan Vatan’a, Kestel’den, Arba-yatağı’na, Yavuz Selim’den Esenev-ler’e yüzlerce pullama yapıldı. 29Nisan’da, ellerinde 1 Mayıs bildirileri,kuşlamaları, pullamaları ve Yürüyüşdergileriyle ile Halk Cephesi ve Yü-rüyüş önlükleriyle 9 Halk Cephelimahalle mahalle dolaşarak 1 Mayısçağrısı yaptılar. Gün sonunda 2500bildiri dağıtılırken, 5000 kuşlama,350 pullama yapıldı. 47 Yürüyüşdergisinin de satıldığı 1 Mayıs ça-lışmaları geç saatlere kadar sürdü.

30 Nisan’da Uludağ Üniversite-si’nde bildiri dağıtılarak, pullamayapıldı. Ayrıca yemekhane önündebildiri dağıtımı yapıldı.

Bursa-Gemlik29 Nisan günü Gemlik’in eski ve

yeni sahil bölgelerinde toplu bildiridağıtımı ve kuşlama yapan HalkCepheliler, 2 saat içinde 750 bildiridağıttılar, binlerce kuşlama yaptılar.Ayrıca Gemlik ilçe merkezinde, ma-

hallelerinde ve köylerinde pullamayapıldı.

Çanakkale29 Nisan günü akşam saatlerinde

Çanakkale’nin cadde ve sokaklarınaHalk Cephesi’nin 1 Mayıs’ta Tak-sim’de olacağını belirten pullar ya-pıştırıldı. Toplam 150 tane pul ya-pıştıran Dev-Genç’liler Çanakkalehalkını Taksim’e çağırdılar.

29 Nisan günü Çanakkale GençlikDerneği Girişimi tarafından Kemer-dere piknik alanında 1 Mayıs pikniğidüzenlendi. Piknik ilk olarak Dev-Genç flamasının alana asılmasıylabaşladı. Ardından getirilen yiyeceklerkolektif bir şekilde hazırlandı. Ar-dından gruplara bölünen Dev-Genç’li-ler çeşitli oyunlar oynadılar. Oyun-larda birinci olan gruplara hediyelerverildi. Yemek hazırlanırken halayçekilirken, sonrasında 1 Mayıs’ınönemi üzerine konuşuldu. Konuşmabitiminde piknik alanı gezildi vehalkla sohbet edildi. 20 kişinin ka-tıldığı piknik türküler, marşlar vehalaylarla bitirildi.

Çanakkale-BigaDev-Genç’liler, 27 Nisan günü

Çanakkale/Biga’da Kapalıçarşı önün-de yaptıkları basın açıklamasıyla 1Mayıs’ta Taksim’de Halk Cephesisaflarında olacaklarını duyurdular.“Taksim 1 Mayıs Alanıdır Şehitleri-mizle Kazandık” yazılı pankartı açan15 Dev-Genç’li, polisin engellemeçabalarına rağmen çalışmalarına de-vam ettiler.

İzmirİzmir’in Yamanlar Mahallesi’nde

29 Nisan günü Halk Cepheliler “1

Mayıs’ta Umudu Büyütmek İçin HalkCephesi Saflarına!” yazılı 50 pul ya-pıştırıp “Tekelerin Kölesi Olmaya-cağız, Esnek Güvensiz Çalışmaya,Taşeronluğa İstihdam Bürolarına Ha-yır!...” yazılı 2000 kuşlama yaptılar.

Devrimci İşçi Hareketi de 23 Ni-san günü Kemeraltı girişinde bildiridağıttı. Toplam 500 adet “Emperya-lizme ve İşbirlikçilerine Karşı Kendiİktidarımızı İçin Birleşelim SavaşalımKazanalım” başlıklı bildiri halkaulaştırıldı.

26 Nisan günü Limontepe’de “1Mayıs’ta Taksime, Yaşasın 1 Mayıs,Cephe” yazılamaları yapıldı. AyrıcaEski İzmir’de bulunan Naci ŞensoyLisesi’nin içine de yazılama yapıl-dı.

AdanaAdana Halk Cephesi, 29 Nisan

günü Adana DSİ piknik alanında 1Mayıs pikniğini yaptı. Sabah erkendenalanın hazırlanmasına girişen HalkCepheliler, otobüslerin 10.00 sula-rında alana gelmesiyle halkı karşıla-maya geçti. Adana'nın yoksul ma-hallelerinden gelen çocuklar, hemenhalat çekme ve çuval yarışlarına gi-riştiler. Halka, hoş geldiniz, denilerekyapılan açılış konuşmasının ardından1 Mayıs Pikniği’nin dayanışma vebirlik açısından önemi ve 1 Mayıs'taneden Taksim'de olunması gerektiğianlatıldı. Öğle yemeğinin yenmesininardından Adana Özgürlükler Derneğimüzik grubu ve yerel sanatçı RıfatHınıs'ın yaklaşık 3 buçuk saat bo-yunca seslendirdiği türküler ve ha-laylarla coşkunun iyice arttığı pikniğinkapanış konuşmasında, tekrar 1 Ma-yıs'ta Taksim'de olma çağrısı yapıldı.Hep birlikte çevre temizliğinin ya-pılmasıyla 135 kişinin katıldığı piknik

1 Mayıs Mah.İstanbul

Dersim Bursa

113

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

Page 14: Yürüyüs 315

sona erdi.

Balıkesir29 Nisan günü Balıkesir Gençlik

Derneği üyesi öğrenciler, Değirmenboğazı mevkiinde piknik düzenlediler.Toplu Taşıma Merkezi’nden kalkanotobüslerle piknik alanına giden Dev-Genç’liler, hepbirlikte yapılan kah-valtıdan sonra sohbet ettiler. Öğledensonra hazırlanan yemek yenildiktensonra oyunlara geçildi.

İlk olarak mendil kapma yarışmasıyapıldı, ardından çuval yarışına ge-çildi. Çuval yarışından sonra çevre-deki insanların çocuklarıyla top oy-nandı. Oyunlardan sonra masalarınageçen Dev-Genç’liler, çalınan sazve gitar eşliğinde devrim türkülerisöylediler. Türküler sırasında çevremasalardan insanlar da gençlerle be-raber oturup türkülere ortak oldular.11 kişinin katıldığı piknik etraftakiçöplerin toplanmasıyla sona erdi.

Dersim29 Nisan günü Dersim merkezden,

Ovacık’tan, Hozat’tan ve Elazığ’dankalkan araçlarla Plaj köy piknik ala-nına gidilerek piknik yapıldı. Piknikalanında, “Geleneksel 1 Mayıs Pik-niğine Hoşgeldiniz/ Halk Cephesi”pankartı, 1 Mayıs fotoğraf sergisi,Dev-Genç masası ve kitap standıaçıldı. Pikniğe katılanlar arasında ilkolarak iş bölümü yapılarak çay ya-pılırken kahvaltı hazırlandı, sahnekuruldu.

Kahvaltının ardından programaçıklanarak, pikniğe katılan bölgelerinoluşturduğu takımlarla futbol turnu-vası yapıldı. Yağan yağmura rağmenfutbol turnuvası devam etti. Ve ar-dından yağmur altında halat çekmeyarışı yapıldı. Yarışmalar bölümü

ses yarışması ile son buldu.

Yarışmaların ardından Dev-Genç’lilerin hazırladığı “30 turda 1Mayıs alanı” adlı tiyatro oyunu oy-nandı. Oyunun ardından da Ova-cık’tan gelen Cephelilerin oluşturduğugrup, türküler söyledikten sonra öğlenyemeği yendi.

Yemek arasının ardından progra-ma, özgür tutsak Ümit İlter’in “Yenibir gün doğacak” adlı şiiri okunarakbaşlandı. Dev-Genç’lilerin oluştur-duğu koro eşliğinde türküler ve marş-lar söylenerek, halaylar çekildi.

Dersim Halk Cephesi adına ya-pılan konuşmanın ardından üniversiteöğrencilerinin oluşturduğu müzikgrubu sahneye çıkarak türküler söy-ledi. 80 kişinin katıldığı piknik coşkudolu olarak bitirildi.

EdirneEdirne’de 27 Nisan günü Ayşe-

kadın Yerleşkesi Eğitim Fakültesi veBalkan Yerleşkesi Fen-Edebiyat Fa-kültesi’nde Dev-Genç’liler 1 Mayısbildirileri dağıttılar. Özel Güvenliğintüm tacizine rağmen Eğitim Fakül-tesi’nde 150, Fen-Edebiyat Fakülte-si’nde 50 tane olmak üzere toplam200 bildiri dağıtıldı.

TekirdağTekirdağ merkezde Halk Cephe-

liler 26, 27 ve 28 Nisan tarihlerindeotogar altı, Ortacami ve merkezdetoplamda 4 adet yazılama yaparakhalkı 1 Mayıs’ta Taksim’e çağırdı-lar.

Bolu25 Nisan günü, Bolu Gençlik

Derneği Girişimi tarafından 1 Ma-yıs’ta Halk Cephesi saflarında bir-

leşme çağrısı yapıldı. Bolu Merkez’ebağlı mahallelerde Dev-Genç’lilertarafından 1 Mayıs çalışmalarına de-vam edildi. Merkez mahallelerine“1 Mayıs’ta Umudu Büyütmek İçinHalk Cephesi Saflarında Birleşelim”çağrısının bulunduğu duyurular asıl-dı.

Kocaeli Kocaeli Gençlik Derneği üyeleri,

29 Nisan günü İzmit Kent Orman'da1 Mayıs pikniği düzenlediler. Piknikte1 Mayıs’ın önemiyle ilgili konuşmalaryapan Gençlik Dernekliler, civardakiinsanların da katılımıyla bağlamaçalıp, halaylar çektiler.

Mersin Dev-Genç’liler 26 Nisan günü

Fen Edebiyat Fakültesi kantininde 1Mayıs’la ilgili panel düzenlediler.“1 Mayıs tarihi, neden 1 Mayıs’taTaksim’deyiz, 1 Mayıs ve biz” ko-nularının konuşulduğu panele 20 kişikatılırken 1 Mayıs pikniğine ve 1Mayıs’a çağrı yapıldı.

29 Nisan günü de Mersin Adana-lıoğlu Köyü’nde Şeyh İbrahim ziya-retine gidilerek piknik düzenledi.Kahvaltıyla başlayan piknikte tümdevrim şehitleri adına saygı duruşundabulunuldu ve ardından 1 Mayıs’ınanlam ve önemi ile ilgili konuşmayapılarak 1 Mayıs’ta Taksim’de olmaçağrısı yapıldı. Öğle yemeğinin ar-dından Kazanlı Çavbella Çocuk Gru-bu “Mavilim, Eftelya” şarkılarınısöylediler. Çuval, yumurta halat çek-me, yakar top gibi yarışmaların dayapıldığı piknikte büyük bir halaykuruldu. Yaklaşık 100 kişinin katıldığıpiknikte hep bir ağızdan türkülersöylendi.

Ankara Kocaeli Çanakkale

114

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Page 15: Yürüyüs 315

Dili yasak, kültürü yasak, kimliğiyasak, ulusal hakları gasp edilmişbir halk; Kürt halkımız. Onlarcayıldır inkar edildik. Katliamlarlayok edilmek istendik. Asimilasyonatabi tutulup zorla Türkleştirilmekistendik. Türkülerimiz yasaklandı,ezgilerimiz yasaklandı, dilimiz ya-saklandı... Ancak Kürt halkı ulusaltaleplerini savunmaktan, gasp edilenkendi kaderini tayin hakkı için mü-cadeleden asla vazgeçmedi.

Baskı, zulüm, katliam politika-larıyla Kürt halkını sindiremeyeceğinianlayan AKP iktidarı "Kürt sorununuben çözeceğim" diye çıktı halkları-mızın karşısına. Zorla teslim ala-madığı Kürt halkını yalanlarla, Os-manlı oyunlarıyla kandırmak isti-yorlardı. Kürt açılımları yapacak,Kürt halkının ulusal talepleri karşı-lanacak, Kürt halkımızın çektiklerison bulacaktı..

AKP iktidarının Kürt halkını kan-dırmaya yönelik bu yalanları kısasürede açığa çıktı. AKP iktidarı açı-lımın daha ne olduğu açıklanmadanKürt halkının ulusal taleplerine yö-nelik topyekün bir saldırıya geçti.

Kürt halkının direnen, savaşangüçlerini teslim alma, Kürt halkınısindirerek ve asimile ederek Kürtlüğüyok etme, oligarşinin tüm güçlerinin"gönlünde yatan çözüm"dür. Ulusaltaleplerine sahip çıktığı için binlerceinsanın tutuklanması bunun açık ka-nıtıdır.

AKP iktidarı sahte barış vaatle-rinin, Kürt halkının hakları verilecekyalanlarının mürekkebi kurumadanKürt halkının üzerine bombalar yağ-dırmaya başladı.

"Kürt sorununu yok sayarsanız,yok olur" diyen Tayyip Erdoğan vehükümetinin Kürt sorununa çözümükadın, çocuk demeden 28 Aralıkgünü bombalarla Uludere'de katle-dilen 34 Kürt köylüsünün parçalan-

mış bedenlerinde somutlanmıştır.

Bu noktada AKP iktidarı 80 yıllıkKürt politikasının, inkar ve asimi-lasyon politikasının devamcısıdır.

AKP iktidarı açılımı başlattığızamandan bu yana geçen 3 yıllıkbir sürede Kürt halkına kan, zulüm,işkence, katliam dışında hiçbir şeyvermemiştir. Yatırım yapacağız de-dikleri Kürdistan'a da onlarca ha-pishane yapıp, bu hapishaneleri deKürt yurtseverleriyle doldurmuşlardır.

Kürt Halkımız;

Ne AKP iktidarı ne de onun efen-disi Amerikan emperyalizmi Kürtsorununa çözüm bulamaz. Türkiyeoligarşisinin Kürt sorununun çözümükonusunda tam demokrasi uygula-maya ne gücü vardır ne de isteği.Onların 90 yıldır bulduğu çözümortadadır; imha, inkar ve asimilas-yon.. Asıl amaçları hep bu olmuştur.Kürt halkının ağzına bir parça balçalarak ulusal haklarından, kendikaderlerini tayin haklarından vaz-geçirmek istemektedirler.

Kürt halkını ulusal taleplerindenvazgeçirmeye ve hak kırıntılarıylayetinmeye ikna etmeye çalışan tümpolitikalar reddedilmelidir. Bu nok-tada AKP iktidarının yalanlarınainanmak, AKP'den Kürt sorununaçözüm beklemek Kürt halkına dahabüyük zulümlerin, ulusal baskınınkapılarını aralamaktır. Bugün AKPiktidarı ile uzlaşmaya çalışan Kürtmilliyetçi hareketinin yaşadıkları or-tadadır. Binlerce tutsak verilmesine,birçok geri adım atılmasına, onlarcakez ateşkes ilan edilmesine rağmenAKP iktidarına tek adım attırılama-mıştır.

Bugün çözüm hala AKP'den,Amerikan emperyalizminden veyaAB emperyalistlerinden beklenmek-tedir.

AKP iktidarı emperyalizmin iş-birlikçisi bir iktidardır. Kendinden

önceki iktidarlardan bir farkı yoktur.Ne AKP iktidarı ne de bir başka dü-zen partisi Kürt sorununu halkla le-hine çözemez. Hepsinin yapmayaçalışacağı özünde aynıdır; Kürt hal-kını hak kırıntılarıyla kandırarakkendi kaderini tayin hakkı mücade-lesinden vazgeçirmek!

Kürt Halkımız;

Kürt sorunun tek bir çözümüvardır. O da Ulusların Kendi KaderiniTayin Hakkı’dır. Bu hakkı ne AKPiktidarı ne de onun efendisi olanemperyalistler halklara vermez. Halk-lar bu hakkı onların elinden zorlaalmalıdır. Bizim yapmamız gerekende budur. Emperyalizmin ve işbir-likçilerinin ülkemizdeki iktidarınıyıkmak ve yerine kendi iktidarımızıkurmaktır.

Kürt halkının kurtuluşu Amerika'daveya Avrupa Birliği’nde değildir.Onlar Kürt sorununun var olma ne-denidir. Kürt ulusunun kurtuluşu ül-kemizdeki emperyalist boyunduruğuparçalamadan gerçekleşemez.

Kürt halkının kurtuluşu emper-yalizmle ve oligarşiyle uzlaşmadadeğildir!

Kürt halkının kurtuluşu teslimi-yette değildir!

Kürt halkının kurtuluşu Anado-lu'nun diğer ezilen halklarıyla birliktekurtuluşa kadar savaştadır. Anadoluihtilalindedir. Devrimci halk iktida-rındadır. Türkiye halklarının adalet,eşitlik ve onurlu bir yaşam müca-delesindedir. Sosyalizm kavgasın-dadır.

Kürt halkı ancak Türk halkıyla,Anadolu halklarıyla omuz omuza sa-vaşarak, anti-emperyalist, anti-oligarşikhalk devrimini gerçekleştirerek kendikaderini tayin hakkını kazanabilir.Bunun dışında Kürt halkına çözümdiye sunulan her yol inkar ve asimi-lasyona, teslimiyete hizmet etmektir.Kürt halkının kaderi, 80 yıllık ilhak,

KÜRDİSTAN KÜRT HALKININDIR

KÜRT HALKINA ÖZGÜRLÜK

http://www.ba gim siz lik-de mok ra sii -cin-halk cep he si.comHalk Cephesi

15

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

Page 16: Yürüyüs 315

imha, asimilasyonu uygulayanlarıniktidarı yıkılmadan, değişmez!

Kürdistan Kürt halkınındır. Kür-distan'da ne yapılacağına karar vermehakkı ve yetkisi sadece Kürt halkınaaittir. Bu hak emperyalizme ve iş-birlikçi oligarşiye karşı savaşılmadankazanılamaz. Bu hakkımızı elimizdenalanlara, bizi kendi ülkemizde tutsakdurumuna düşürenlere, Türkiye'yibir halklar hapishanesine çevirenlerekarşı savaşacak ve kazanacağız. Türk

ve Kürt halkı bu savaşta yan yanaomuz omuza ortak düşmanlarınakarşı birlikte savaşacak ve zaferibirlikte kucaklayacak kendi iktidar-larını kuracaktır.

Halklarımızın kurtuluşu için bir-leşelim, savaşalım, kazanalım.

YAŞASIN KÜRT VE TÜRKHALKLARININ ÖZGÜRLÜK VESOSYALİZM MÜCADELESİ!

KÜRDİSTAN KÜRT HALKI-

NINDIR!

KÜRT HALKIMIZA YÖNELİK

TECRİT, TUTUKLAMA VE KAT-

LİAMLAR DEVLETİN TÜKENİ-

ŞİDİR. TECRİTE SON VERİN!

KÜRT HALKININ KURTULU-

ŞU ANADOLU İHTİLALİNDEDİR.

BİRLEŞELİM, SAVAŞALIM, KA-

ZANALIM!

HALK CEPHESİ

BAŞARAMAYACAKSINIZ!AKP’nin polisi kendisine işbirlikçi yaratmak için

uzun süredir çalışıyor. Son olarak İdil Kültür merkeziçalışanı Ali Rıza Çelik, geçtiğimiz hafta İstanbul EmniyetMüdürlüğü polisleri tarafından Okmeydanı İstaç durağındagözaltına alındı. Sokak ortasında gözaltına alınan Çelik,Feriköy Çocuk Polis Karakolu’na götürülerek buradaişbirliği teklif edildi.

Polis istediği cevabı Çelik’ten alamazken; SanatCephesi, polisin işbirlikçi yaratma çabasıyla ilgili olarak28 Nisan’da yaptığı yazılı açıklamada, 29 Nisan’da Ok-meydanı Sibel Yalçın Direniş Parkı’nda basın açıklamasıyapacağını duyurdu. Açıklamada ayrıca, “İşbirlikçilikdünyanın en onursuz, en alçakça işlerinden biridir.Ancak bu teklifi yapanların yapabileceği bir alçaklıktır

işbirlikçilik. Anadolu halklarının geleneğinde arkadaşınısatma, yarı yolda bırakma değil; ölümüne sahiplenmevardır. Bu dün böyleydi bugün de böyle olacaktır. Bugüzel değerlerin tek takipçisi devrimcilerdir. Değerlerimizikorumaya, yaymaya devam edeceğiz.” denildi.

Marmara Üniversitesi’nde okuyan Özgecan isimliDev-Genç'liye de polis tarafından işbirlikçilik teklifedildi. Şehit fotoğraflarını göstererek, "Seni de böylecanlı bomba yapacaklar.” diyerek yalanlarla korku ya-ratmaya çalışan polis, Gençlik Federasyonu ve İdilKültür Merkezi’ne gidip geldiğini bildiklerini söyleyerek,ajanlık teklifinde bulundu.

Gençlik Federasyonu, 27 Nisan günü yaptığı yazılıaçıklamada, "AKP’nin işbirlikçilik, ajanlık teklifleri bizimücadelemizden döndüremez" dediler.

Çayan’a Can KatarakSahiplenecek, TutsaklarımızaTutsaklar Katarak Çayan’ıFaşizme Dar Edeceğiz!

Cepheliler 26 Nisan günü İstanbul’un ÇayanMahallesi’nde “Burası Çayan Mahallesi”, “DHKP-C”, “Umudun Adı DHKP-C”, “Çayan FaşizmeMezar Olacak” yazılamaları yaparken, mahalleniniçinde dolaşan akrepteki polisler Cepheliler’i göz-altına almaya çalıştı. Cepheliler, polisin saldırısınamolotoflar ve sloganlarıyla cevap verdiler.

Akrep adı verilen polis aracını yakan Cepheliler,daha sonra Sokullu Caddesi’ne çıkıp barikatlarkurarak sloganlar atarak halka seslendiler. Yapılankonuşmalarda “Mahallelerimizde uyuşturucuya,fuhuşa, kumara, faşist çeteleşmelere izin verme-yeceğiz. Çayan Mahallesi şehitlerimizin kanıylatarih yazmış bir mahalledir. Katil polisi mahalle-lerimizde barındırmayacağız. Çayan’a can kataraksahiplenecek, tutsaklarımıza tutsaklar katarak Ça-yan’ı faşizme dar edeceğiz. Çayan Cephedir Mü-cadeledir, Çayan Faşizme Mezar Olacak!” denildi.Eylem katillerin mahalleden çekilmesiyle iradiolarak bitirildi.

Aleviyiz Haklıyız Kazanacağızİnanç Özgürlüğü İstiyoruz!

Devrimci Alevi Komitesi (DAK), tarafından başlatılan“İnanç Özgürlüğü İstiyoruz” kampanyasının çalışmalarıdevam ediyor. 26 Nisan günü İstanbul Mecidiyeköy’dehalka seslenerek bildiri dağıtıldı. İki saat içersinde yaklaşık1000 adet bildiri dağıtılırken, kampanya çalışmalarınındevam edeceği bilgisi de verildi.

Belediyelerin HalkıSoymasına İzin Vermeyeceğiz!

Kırklareli Halk Komitesi, Kırklareli Belediyesi tarafındancadde ve sokaklarda uygulamaya konan “ücretli parkmetre”uygulamasına karşı başlatmış olduğu imza kampanyasını27 Nisan günü Belediye binası önünde yaptığı basın açık-lamasıyla sonlandırdı.

İki aylık kampanya süresince 5 bin 150 adet imza top-landığı bilgisini veren komite, ücretli parkmetrenin kaldı-rılması talebini bir kez daha dile getirdikten sonra bir heyetoluşturarak, belediye binasına girdi. Yetkililerin randevuvermemesi üzerine ısrar edilirken, Kırklareli BelediyeBaşkanı Cavit Çağlayan ile ayaküstü görüşüldü. Çağlayan,3 yıllığına sözleşme yaptıklarını, esnafın da destek verdiğinisöyleyince, komite üyeleri doğru olmadığını anlattılar. Yerelbasının yakın ilgi gösterdiği eylem sonrası komite üyelerisürecin takipçisi olacaklarını söyleyerek oradan ayrıldılar.

16

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Page 17: Yürüyüs 315

BDP Eş Başkanları SelahattinDemirtaş, Gülten Kışanak, BDP VanMilletvekili Nazmi Gür ve Demo-kratik Toplum Kongresi (DTK) Baş-kanı Ahmet Türk’ten oluşan heyet22-29 Nisan tarihleri arasında gö-rüşmeler yapmak için ABD’ye gittiler.

Heyet, ABD Dışişleri BakanlığıAvrupa ve Avrasya İşlerinden sorumluBakan Yardımcısı Philip Gordon ilegörüştü. Demirtaş yaptığı ilk açıkla-malarda ABD’ye gidiş nedenleriniaçıkça ortaya koydu. “Türkiye’nin4. Büyük muhalefet partisiyiz. Bütünpartilere dünyayı gezmek helal debize mi haram? Derdimizi dünyaya

birinci elden anlatmak istiyoruz.Bu, ne Türkiye’yi şikayettir ne deçözümü başka yerde aramaktır.”(26 Nisan Özgür Politika)

Derdimizi dünyaya birinci eldenanlatmak istiyoruz deniyor. Kürt so-rununun çözümünün birinci muhatabıABD mi olmuştur? Her ne kadar “çö-zümü başka yerde aramak değildir”dense de, beklenen, umut edilen budur.Çözüm emperyalizmden beklenmek-tedir. Çünkü sorunun dünyaya aktarı-lacağı birinci el olarak Amerikan em-peryalizmi seçilmiştir. Bu, halkın gü-cüne inanmamaktır. Halkın gücünüyadsımak, yerine emperyalizmin gü-cünü koymaktır. Halkların katili em-peryalizm ne zamandan beri halklarınsorunlarının çözümünde birinci unsurolmuştur? Bugün, Ortadoğu’da yaşa-nanlar, emperyalizmin halkların so-runlarına nasıl “çözümler” bulduğunugöstermektedir. Bombalanan, yakılan-yıkılan, işgal edilen ve zenginliklerineel konulan ülkeler. Milyonlarca açlarordusu. Milyonlarca can kaybı. İşbir-likçi iktidarlarla katmerli sömürü. Du-rum bu iken emperyalizmden halklaradına bir çözüm beklenebilir mi? Ba-ğımsızlık beklenebilir mi?

Asıl Terörist Emperyalizmdir

Demirtaş “PKK’nin de Hamas’la-şacağını düşünüyor musunuz?” so-rusu üzerine “Gerek Amerika, gerekAvrupa gerekse başka yerlerde teröristörgütler listesinin tekrar gözden ge-çirilebileceğini düşünüyorum.PKK’nin de daha çok siyasi çözüm,şiddet dışı çözüm meselesine eğilmesi,hükümetin de buna fırsat veren poli-tika izlemesi gerektiğini düşünüyorum.Bu Hamaslaşma mı? Hayır, böyletanımlayamayız” diyor .” (26 NisanÖzgür Politika)

Devrimciler emperyalizmin terörlistesinde olmaktan rahatsızlık duy-mazlar. Devrimciler için onurdur.

Çünkü devrim ve karşı-devrimin uz-laşmazlığını gösterir. Devrimciler açık-ça ilan etmişlerdir. Asıl terörist em-peryalizmdir. Halkları sömüren vekatledenler, ülkeleri yağmalayanlar,işkence edenlerdir asıl teröristler. Dev-rimciler ve yurtseverlerin bakışı budur.Halklar için mücadele edenler teröristdeğildir. Devrimciler halk kurtuluş sa-vaşçılarıdır. Bu nedenle de devrimcilikve yurtseverlik emperyalizmin ve oli-garşinin terör-terörist demagojilerinekarşı devrimci mücadeleyi savunmaktır.Demirtaş’ın açıklamasında ise biricazet beklentisi vardır. “Terörist ör-gütler listesi yeniden gözden geçiri-lebilir” diyor. “Yeniden gözden geçirve beni çıkar” diyor. Peki neyin kar-şılığında? Hangi tavizler karşılığında“terörist listeleri”nin gözden geçirilmesiistenmektedir?

“Ben senin terör ve terörist listenikabul etmiyorum. Benim 34 yıllıktarihim var. Binlerce şehidim var.Ben halk hareketiyim. Esas teröristsizsiniz” deme gücünü kendinde bu-lamıyor. Çünkü ideolojik ve politikolarak bu güçten yoksundurlar. Halk-ların gücüne inanmamaktadırlar veemperyalizmden medet ummakta-dırlar.

Güce tapan Kürt milliyetçileri,birçok kavramı olduğu gibi emper-yalizm tanımının da içini boşaltmıştır.Milliyetçilik çıkmazı başta ABD em-peryalizmi olmak üzere emperyalizmikabe haline getirmiştir. Demirtaş,açıklamalarına “Kürt halkı, Türkiyeaçısından, içerden de dışarıdan dabir tehdit değildir. Eğer Türkiye,bölgesel politikalarda çok daha etkiliolmak, gerçekten de bölge barışınahizmet etmek istiyorsa, Türkiye’dekiKürtlerle barışçıl çözüme ulaşmalı,Suriye ve Irak gibi diğer yerlerdekiKürtleri de tehdit algılamasındançıkarmalıdır.” diyerek emperyalizmeçıkarlarına zarar vermeyecekleri, tamtersine Ortadoğu’daki çıkarlarını ko-rumak için yardımcı olacakları me-sajını veriyor. Aynı şeyi oligarşinin

Kürt Halkının Kaderi Washington’da Değil

Anadolu İhtilalindedir!◆ "Kürt sorunu veOrtadoğu söz konusuolunca artık ABD'nin debu konuda en önemliaktörlerden biri olduğugerçeğini görmemizgerekiyor."(Hasip Kaplan,Birgün, 25 Nisan 2012)

◆ “Bütün partileredünyayı gezmek helal debize mi haram. Biz dederdimizi ya da çözümönerimizi bütün dünyayabirinci elden anlatmakistiyoruz."

◆ "Kürt halkı, Türkiyeaçısından içerde de,dışarda da bir tehditdeğildir. Eğer Türkiyebölgesel politikalarda çokdaha etkili olmak,gerçekten de bölge barışınahizmet etmek istiyorsa,Türkiye'deki Kürtlerlebarışçıl çözüme ulaşmalı.”

117

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

Page 18: Yürüyüs 315

bakanları da yapıyor. Ahmet Davu-toğlu, 26 Nisan tarihinde TBMM’deyaptığı konuşmasında “Ortadoğu’dadeğişimi biz yöneteceğiz. Ortado-ğu’nun sahibi, öncüsü, hizmetkarıolmaya devam edeceğiz” diyor. Yanioligarşi Ortadoğu’da emperyalizminhizmetkarı olmaya devam edeceğininaçık mesajını veriyor. Bu hizmet-karlığını Irak, Mısır ve Libya’dayaptı. Halen Suriye ve İran’da yap-maya devam ediyor. On binlerceIraklı ve Libyalının katledilmesineortak oldular. Şimdi Türkiye toprak-larını Suriyeli işbirlikçilere açarak,emperyalizmin Suriye’de hizmetkar-lığını yapmaktadırlar. Ortadoğu’daaçıkça emperyalizmin uşaklığını ya-pıyorlar. Maşa olarak kullanılıyorlar.

Peki Türkiye bunları yaparken, Da-vutoğlu emperyalizmin hizmetkarlığınısürdüreceklerini söylerken, Demirtaş’ın“Eğer Türkiye bölgesel politikalardadaha etkili olmak istiyorsa, Kürtlerlebarışçıl çözüme ulaşmalı” sözü neanlama gelmektedir? Biz söyleyelim…Bölge halklarının katledilmesinde dahafazla söz sahibi olmasına ses çıkarıl-mayacağı anlamına gelmektedir. Açıkça“Kürtlerle sorununu çöz sana destekolalım” denmektedir. Başka halklarınkatliamı ve mutsuzluğu üzerine ku-rulmuş bir çözümü Kürt halkı kabuletmez. Bu politika milliyetçiliğin po-litikasıdır. Barzani ve Talabani bunuçoktan yapmışlardır. Bölgede emper-yalizmin yeminli hizmetkarlığını yap-maktadırlar. Hatta işi o dereceye var-dırmışlardır ki, yüzyıllardır birlikte ya-şadıkları halkların katledilmesine sesçıkarmamakta, hatta alkışlamakta, kat-liamcıları demokrasi melekleri ilan et-mektedirler. Kürt milliyetçileri, kan-dırılmanın, kullanılmanın ve uşaklaş-manın tarihinden ders çıkarmalıdır.

Emperyalizm Halkların Dostu Değil Düşmanıdır

Kürt Milliyetçi Hareketi’nin em-peryalizm ile bir sorunu olmadığınıilan etmesinin tarihi eskidir. Bugünküicazet arayışının kökleri geçmişe da-yanır. Bugün dünün tekrarıdır sadece.20 Haziran 1999, Özgür Politika’da

PKK Başkanlık Konseyi Üyesi CemilBayık şöyle diyordu: “Şunu herkesinbilmesi gerekiyor; biz ABD’nin Kür-distan’da, bölgede kendisine göreistikrar yaratmasına bir şey demi-yoruz. Kendi çıkarlarına göre dü-zenleme yapabilir… Ama bunu ya-parken bir halkı kurban etmeye kal-kışırsa, bunun onay görmeyeceğiniherkes bilmelidir.”

Bu, ABD emperyalizmine yeşilışık yakmaktır, istikrarın için bölgedeistediğini yapma hakkın var demektir..Demirtaş’ın açıklamaları ile CemilBayık’ın açıklamaları arasında birfarklılık yoktur. Geçen 13 yıllık sü-reçte Kürt milliyetçi hareketinin em-peryalizme bakışı değişmemiştir.Pragmatizm. Kürt milliyetçileriningözünü kör etmiştir. Adeta emper-yalizme “Gelin bölgede istediğinizatı oynatın. Yeter ki, Kürt sorununuçözün” denmektedir. ABD ve diğeremperyalist ülkelerin ve de işbirlik-çilerinin bölgede istikrarı nasıl sağ-ladığı ise sır değildir.

Milliyetçilik Tutarsızlıktır

Kürt Milliyetçi Hareketi hiçbirzaman tutarlı bir politik çizgiye sahipolamamıştır. Çünkü ideolojik tutar-lılığı yoktur ve milliyetçilik politikadasavrulmayı beraberinde getirmektedir.Kendine ve halkların gücüne olangüvensizlik milliyetçi düşünceyi ora-dan oraya savurmakta, hangi limandademir atacağı belirsizleşmektedir.Bir gün düşman ilan edilenler ertesigün dost ilan edilmiş, dost ilan edi-lenler düşman ilan edilmiştir. Birbakmışsınız “Silah Kürtlerin ga-rantisidir” denmiş, bir bakmışsınız“Silahlı mücadelede ısrar yanlıştır”denmiştir. Çünkü yaşananlara net birbakış yoktur ortada. M-L olunmadanda, Marksist bilime sahip olunmadanda doğru bir bakış, doğru bir politikamümkün olamaz. Kürt milliyetçileridostu düşmanı karıştırmaktadır.

Bugün çözüm için heyet gönder-dikleri Amerika için Öcalan, 18 Mayıs2001’de, İmralı Hapishanesi’nde dev-let heyetiyle yaptığı görüşme sonrası;“Türkiye NATO gladyo ile, ABD

ile anlaşmış durumda. Kürtleri top-yekün bitirme, tasfiye etme planıdevrededir. Ortadoğu’da Türkiyedesteğine karşılık Kürtlerin kellesiTürkiye’ye verilecek. Bu konudaABD ile anlaşmışlar, bu anlaşmaKürtlerin yok edilmesi üzerinedir.…Türkiye’nin Ortadoğu’da ABD’yevereceği destek karşılığı ‘Kürtlerin

Bu sözler AbdullahÖcalan’nın İmralı’da

söylediği sözlerdir.◆ “Turkiye burada buyuk tehlike-lerden korunma kadar, tersine yaniguç kaynağına dönuşturme şansınasahip olacaktır. İçte ve dıştaPKK’nin askeri savaş olanaklarıçözumle birlikte Turkiye’nin hiz-metine girecektir.”

◆ “... dış politikada itilen baştaAvrupa olmak uzere birçok mevzi-ye girme ve gerçekten bölgede li-der ulke konumuna yukselme buçıkmazdan ve çatışma ortamındankurtulma ile yakından bağlantılı-dır.”

◆ “İç çıkmaz ve çatışma ortamı-nın demokratik çözum yolu, ençarpıcı etkisini dışa açılımda gös-terecektir. En başta AB’ne uyeliksorun olmaktan çıkacak ve gerçek-leşecektir.”

◆ “Bölgesel liderlik özgucune da-yalı olarak, en iddialı konuma gele-cektir. Özellikle Kurtlerin bölgeseldostluğu, bölgesel gucune buyukkatkı sağlayacaktır. Tarihte olduğugibi gunumuzde ve gelecekte deKurtlerin bu rolu Ortadoğu’da haklıve guçlu olmanın temeli olacaktır.Stratejik bir tehlike olarakgörulmekten çıkıp dayanılan temelbir guç haline gelecektir.”

◆ “Bu temelde BalkanlardanKafkasya’ya ve Orta Asya’ya ka-dar guçlenmenin yolu açılacaktır.”

118

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Page 19: Yürüyüs 315

kellesi’ üzerine anlaşma yapıldı”ğınıbelirterek, yeni bir gladyonun devredeolduğunu söylüyordu. Bugün iseKürtlerin kellesini isteyenlerin aya-ğına gidip icazet dileniliyor.

Aynı şekilde Erdoğan ve AKPiçin de “Çillerleşti” ve Kürtlere karşı“imhaya girişiliyor” tespiti yapıl-makta, diğer tarafta ise “Çok yakındaçok iyi gelişmeler yaşanacak, ortamıgerecek tavırlardan kaçının” deniyor.Ama gelinen noktada herkes bilmek-tedir ki; Kürt halkı adına hiçbirolumlu gelişme yaşanmamıştır. Tamtersine oligarşi yeni katliam saldırı-larına girişmiş, köylüleri uçaklarlabombalayarak katletmiştir. Gerillalarkimyasal gazlarla katledilmiştir.

Yani oligarşinin kontrgerilla yön-temlerinde bir değişiklik olmamış,halka karşı savaş devam etmiştir.Öcalan’ın iyi gelişmeler dedikleriKürtçe bir kanalın açılmış olması,yasalarda bir takım sözde hak kırın-tılarının tanınmış olmasından başkabir şey değildir.

Emperyalizme Yapılan Çağrılar Devrimcilikle, Ulusalcılıkla Bağdaşmaz

Kürt milliyetçi hareketi bugünekadar onlarca kez çeşitli emperyalistkuruluşlara ve ülkelere çağrılar yap-mıştır. Peki ne adına ve kim için ya-pılmıştır bu çağrılar? Kimin çıkarınıgözetmektedir? “Avrupa Birliği veNATO’nun Kosova’ya gösterilenhassasiyetin yüzde birini de Kürtlereve Kürt sorununa göstermek gere-kiyor.” (PKDV Başkanı, 2 Nisan1999)

“Kosova’ya, Yugoslavya’ya mü-dahale eden NATO, Türkiye’dekiKürt sorununa da müdahale etmeli-dir.” “Batı eğer isteseydi sorunu çö-zerdi. Nasıl ki, Kosova’da çözüyorsa,Kürdistan’da da çözer. ... Batı, çözümüistemediği için bugünkü sorunlar or-taya çıkmıştır.” (Cemil Bayık, 20 Ha-ziran ‘99) Açıkça emperyalistlere çağrıyapılıyor. “Gelin Çözün” deniyor.“Eğer isterseniz çözersiniz” deniyor.Bunlar devrimci bir hareketin, ulusalbir hareketin düşünceleri olamaz. Ko-

sova’da nasıl çözdükleri ise çok bilinenbir gerçek. Katliamlar, tecavüzler, bö-lünüp parçalanmalar... EmperyalistlerKosova’yı rahatça sömürebileceklerigibi param parça ettiler. Bu parçalardayaşayan halkların hangi sorunları çö-züldü?

Emperyalizmden medet umulduğubir durumda ulusal kurtuluşçuluktanbahsedilebilir mi? Hem emperyalizmeçağrılar yapacaksın, hem “Gel busorunu sen çöz, ben de senin varlı-ğına ses çıkarmayayım” diyeceksinve sonra da ulusal kurtuluş hareketiolduğunu iddia edeceksin. Buradaulusal kurtuluşçuluk değil tam aksineulusal bağımlılık vardır. Kürt halkınınkaderini emperyalistlerin insafınaterk etmek vardır. Hem de kardeşhalkların katledilmesini görmezdengelerek! Burada her şeyden önce birpervasızlık ve çürüme vardır.

Birçok kez tekrarlamışızdır. Kendigücüne güvenmeyen hareketler, sos-yalizmin gücüne güvenmeyen hare-ketler sosyalist sistemin yıkılmasıylaberaber yörüngelerini şaşırmış veemperyalizmin yörüngesi etrafındadönmeye başlamışlardır.

Emperyalizmin demokratlığını veinsancıllığını keşfetmişlerdir. KürtMilliyetçi hareketinin dün de bugünde yaptığı budur. Emperyalizmi halk-ların çözümünün anahtarı olarak gör-mekte ve göstermektedirler. Bu nok-tada bağımsızlıktan, özgürlükten vaz-geçilmektedir.

“Dünya koşulları artık böyle birşeyi [bağımsızlığı-bn] kaldırmıyor,ulusal sorunun çözümünde zorla-nıyor. İki bloka ayrılmış dünyanınortaya çıkardığı gerçeklik gibi birdurum sunmuyor. Yaşanan geliş-meler içerisinde geri bir çözüm olu-yor. Ayrılmak, ayrı devlet kurmak,emperyalist sistemden gelen ege-menlik yaklaşımına karşı cephe al-mak, bütünüyle sistem dışına çıkmakve kendi kabuğuna çekilmek, ulus-ları geliştirmiyor, -geliştirmedi de.”(Dünyadaki Değişimin Özelliklerive Partimizin Yenilenme Yaklaşımları,Serxwebun, Sayı 212)

Burada söylenen açıktır. Artıkdünya koşulları bağımsızlığı kaldır-

mıyormuş. Peki neyi kaldırıyor? Em-peryalizme icazeti kaldırıyor. Öz-gürlükten, bağımsızlıktan vazgeçmeyikaldırıyor. Silahlı mücadeleden vaz-geçmeyi kaldırıyor. ABD’ye gidipçözüm dilenmeyi kaldırıyor. Irak’ınbombalanmasına sessiz kalmayı kal-dırıyor. Oligarşiye “Kürt sorununuçöz bölgede söz sahibi ol” demeyikaldırıyor. Bir tek bağımsızlığı kal-dırmıyor. Peki on binlerce Kürt yurt-severi ne için canını vermiştir?

Öcalan’ın Rafet Ballı ile yaptığıröportajda söyledikleri bugün Kürthalkının kaderinin neden Washing-ton’da arandığının da resmidir. Öca-lan şöyle diyordu: “Gerçekte ABD’yebağlanma, İngilizler’e bağlanmaileri bir adımdır.(…..) Yani despotbir kocadan daha demokrat bir ko-caya bağlanmadır.” Bunun için micanını vermiştir on binlerce KürtYurtsever? Türkiye faşisttir, ABD veİngiltere demokrattır! Peki sormakgerekmez mi; Balkanlardan Ortado-ğu’ya, Afrika’dan Asya’ya halklarıkatledenler bunlar değiller miydi?Yoksa bu katliamları demokrasi veinsan hakları için mi yapmışlardı?Yoksa bu katliamlar, milyarlarca yok-sullar, açlar ordusu sizi ilgilendirmiyormu? Bunların sorumlusu bu emper-yalist ülkeler değiller mi?

Şu açıktır ki; emperyalizme yapılan“gel çöz” çağrılarının, çözümü ABD’dearamanın, emperyalizme ilericilik sı-fatları biçmenin ne devrimcilikle vene de yurtseverlikle bir ilişkisi yoktur.Bu kendine ve halka güvensizliktir.

Yurtsever bir hareketinABD’de işi olamaz. Çünkü

orası dünya halklarınakarşı savaşın ana kararga-hıdır. Tüm dünyadaki açlı-ğın, yoksulluğun, sömürü-nün, katliamların, işgalle-rin karargahıdır orası. Bunedenle de devrimcilerinyurtseverlerin yeri orasıolamaz. Orası halk düş-

manlarının ve işbirlikçile-rinin yeridir.

119

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

Page 20: Yürüyüs 315

Bu ideolojik-politik zayıflıktır. Yurtseverbir hareketin ABD’de işi olamaz. Çünküorası dünya halklarına karşı savaşınana karargahıdır. Tüm dünyadaki aç-lığın, yoksulluğun, sömürünün, katli-amların, işgallerin karargahıdır orası.Bu nedenle de devrimcilerin, yurtse-verlerin yeri orası olamaz. Orası halkdüşmanlarının ve işbirlikçilerinin yeridir.

Devrimcilerin ve yurtseverlerinyeri halkların yanındadır. Çözümüde halkların mücadelesinde ararlar.Tabi bunun için öncelikle halkın gü-cüne güvenmek, emperyalizmin veoligarşinin yenilebileceğine inanmakgerekmektedir. Buna inanmadan hal-kın mücadelesinde çözüm aranmazve yaratılamaz. Eğer bir çözüm bu-lunacaksa bu halkların örgütlü mü-cadelesinde bulunacaktır. Bunu yad-sıyanlar ne yurtsever, ne ilerici, nede demokrat olamazlar.

Halkların Geleceği Emperyalizme Karşı Savaştadır

Şu çok açıktır ki; Kürt MilliyetçiHareketi bu noktaya bugün gelme-miştir. Bu, yıllardır sürdürülen poli-tikaların bugün geldiği noktadır veöz olarak geçmişle arasında bir farkyoktur. Bundan yıllar önce de “Ke-sinlikle şimdiye kadar direk bir ABDkurumuna ve kişilerine yönelik ey-lemlerimiz olmamıştır ve hedef se-çilmemişlerdir.” (A. Öcalan, 15 Ağus-tos 1995) denmekteydi.

Zaten sorun da burada değil mi?Evet tas tamam sorunun özü bura-dadır. Kürt milliyetçi hareketi bugünekadar emperyalizme karşı mücadeleetme cesaretini gösterememiştir. Em-

peryalizm, desteklediği işbirlikçi ik-tidarları aracılığı ile Kürt halkını kat-lederken, emperyalizmle savaşmayıgöze alamamışlardır. Açıkça emper-yalizmin şiddetinden ve kudretindenkorumuşlar ve bu nedenle de em-peryalizmin kudretli kolları altınasığınmayı uygun görmüşlerdir.

Cemil Bayık, 20 Ağustos 2003’teÖcalan’ın söylediklerinin üzerinevurgu yaparak “ABD, sadece Irak’tadeğil, Suriye ve İran’da da rejimideğiştirmek istiyor. Peki hem Suri-ye’de, hem de İran’da –en azındanbelirli bir süre- birlikte çalışabileceğigüç kimdir? Biziz” diyor. Bu söz-lerde bağımsızlık yoktur. Bu sözlerdeyurtseverlik yoktur. Bu sözlerde Kürthalkının kurtuluşu yoktur. Kürt Mil-liyetçi Hareketi’nin halk iktidarı gibibir hedefi yoktur. Bu sözlerle Bayık,açıkça Kürt halkını emperyalizminhizmetine sunmaktadır. Bu sözlerDavutoğlu’nun “Ortadoğu’da em-peryalizmin hizmetkarı olmaya devamedeceğiz” sözlerinden hiç farkı yoktur.Emperyalizme, işbirliğine hazır de-nilmektedir. “Arap halklarına karşıbana yaslan, ben sana hizmet ede-rim” denilmektedir.

Bu yol çıkmazdır! Milliyetçilikçıkmazdır! Kürt milliyetçi hareketKürt halkının kaderini Amerikalardaaramaktan vazgeçmelidir. Bugün Ame-rika'da aranan "çözüm" Öcalan'ın İm-ralı'da savunduğu düşüncelerdir. Odüşünceler ise mücadelenin tasfiyesidemektir. Onca şeyden sonra yineaynı noktaya gelinmesi milliyetçi çiz-ginin sonucudur. Mücadelenin devrimcibir muhtevada devamını sağlayabilecekdevrimci bir strateji, Kürt milliyetçiliğietrafında şekillenemez. Milliyetçi çizgi

tümden reddedilmelidir. Bütün Türkiyehalklarının çıkarlarını temsil edebilecekçizgi, Türkiye devriminin çizgisidir.Bu çizgi halkları bölüp her halka görestrateji yaratmayı değil, bütün halklarınbirlikte örgütlenmesini birlikte müca-delesini ve iktidarını ele alır.

Emperyalizmin Ortadoğu'dakiamacı açık ve nettir. Suriye'de, İran'dane yapmak istediği açıktır. Başkahalkların katledilmesi ülkelerin işgaledilip parçalanması üzerine ezilenbir halkın kurtuluşu inşa edilemez.Emperyalistlerden Kürt halkı için"statü" isteniyor. Emperyalistlerinvereceği statü eksik olsun.

Halkların tek kurtuluş yolu kendiiktidarları için savaşmaktır. Kürt Hal-kının da tek bir şansı vardır; o da sa-vaşmak! Kürt halkı bağımsızlığını ancakve ancak Türk halkı ve Anadolu’dayaşayan diğer halklarla ortak mücade-lede kazanabilir. Bu mücadele Anado-lu’dan emperyalizmin ve işbirlikçilerininkovulması ve Anadolu halklarının kendiiktidarlarını kurması mücadelesidir.Oligarşinin faşist iktidarına son vermeanti-emperyalist, ant-oligarşik halk ik-tidarını kurma mücadelesidir. Bunundışındaki hiçbir yol Kürt halkının kur-tuluşunu sağlayamaz. Bunun dışındakiyollar, Kürt halkının kurtuluşunu em-peryalizmin eline terk etmektir. BugünAmerikalarda aranan budur. Emper-yalizmin tarih boyunca hiçbir halkakurtuluşunu sağladığı görülmemiştir.

Bu nedenle de bu savaşta düş-manla barış, uzlaşma ve teslimiyettir.Tek yol bağımsız, demokratik, özgürvatan mücadelesindedir.

Emperyalizmle uzlaşmayacak, ba-ğımsız, demokratik Anadolu’yu ku-racağız.

Rant Uğruna YaratılanAlt Yapı Sorunu DerhalÇözülsün

Gemlik Haklar Derneği, BursaGemlik’te “alt yapı” sorunu ile ilgiliyaklaşık 3 hafta önce bir kampanyabaşlattı. Anket çalışması ile halkıntepkisinin görüldüğü konuyla ilgiliolarak 26 Nisan günü bildiri dağıtı-larak, imza toplandı. Gemlik Beledi-

yesi'nin çevre düzenlenmesi ve altyapı çalışmaları diye sürdürdüğü verant uğruna bir türlü bitirilmeyen ça-lışmaları teşhir etmek için başlatılankampanya kapsamında, Balık PazarıCaddesi, Dere Boyu Caddesi, YeşilovaMahallesi’ndeki ev ve esnaflar dola-şılarak, alt yapı çalışmalarının yarattığısorunlar dinlendi. Anket sonuçları,halkın çevresinde yaşananlara karşıtepkili olduğu ancak ne yapması ge-

rektiğini bilmediğini gösterdi.Anket sonuçları sonrası bir bildiri

ve imza metni hazırlayan dernek ça-lışanları, 26 Nisan günü toplu bildiridağıtımı yaptılar. 7 dernek üyesininkatıldığı bildiri dağıtımında DereBoyu Caddesi, Yeşilova Mahallesi,Yunus Emre Parkı, Orhangazi veİstiklal Caddesi güzergahları gezi-lerek ev ve esnaflara bildiri dağıtılıpimza toplandı.

20

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Page 21: Yürüyüs 315

Düzen müziğimizi temelsiz bırak-mak, onu ideolojik kökeninden ko-partıp etkisizleştirmek ister. Bununiçin de "ideolojisiz müzik yapın","müziğe siyaset bulaştırmayın" der."Propaganda sanatı öldürür", "Mü-zik salt haz vermeli", "İnsanı eğ-lendirmeli" der ve bunun propagan-dasını yapar. Müzik ve ideoloji keli-melerini tamamen birbirinden ayırmayaçalışır. Yan yana geldiğinde sanatınsanatlıktan çıkacağından bahseder.

Müzik ve ideoloji birbirindenayrılabilir mi peki? İdeolojisiz, apo-litik, tarafsız bir sanat yapılabilirmi?

Yapılamaz!

Çünkü, biz farkında olalım yada olmayalım her yaptığımız bellibir kültürün, ideolojinin ürünüdür.Sanatsal üretimlerimiz de ya burjuvaideolojisinin ya da proletarya ideo-lojisinin ürünü olacaktır.

Görünürde bu ayrım çok net ol-mayabilir ama birisi baskın çıka-caktır. Bu yüzden düzenin "Müziğesiyaset bulaştırmayın" sözleri biraldatmacadır. İdeolojisiz müzikmümkün değildir. Müziğimizi ideo-lojik kökeninden, halkın kültüründenkopartmak için kullandığı bir sözdür.Müzik düzenin dediği gibi sadeceinsanlara hoşça vakit geçirten, eğ-lendiren bir şey değildir. Bunu böylealgılamamızı dayatan burjuvazidir.

Oysa, düzenin halkın karşısınamüzik diye çıkarttığı şeylere bakalım.Hepsi politiktir. Müziği insanları bi-çimlendirmede, düzene yedeklemedeen etkili şekilde kullanır. Kendi yoz,bireysel kültürünü halka taşımayaçalışır. Halkı uyutan, bu düzen içinzararsız hala getirmeye çalışan, ah-laksızlığı, gizemciliği, bireyciliğianlatan müzikleridir hepsi.

Ve bunları apolitik müzik, salteğlence için yapılmış müzik olarakpazarlar. Düzenin en apolitik görünenmüziği bile, düzenin kendi propa-gandasını yapmak için kullandığı

müziktir. İçerik olarak burjuvazininhalkı uyutma politikasına hizmeteder…

"İdeolojisiz müzik yapın" demesiaslında "Benim düşünceme göremüzik yapın. Halkın kültüründen,ideolojisinden değil, benim kül-türümden ideolojimden beslenin."demektir.

Burjuvazinin bu düşüncesinin kü-çük burjuva sanatçılardaki yansımasıise "slogancı müzik yapmayalım"dır.Müziğin halkın yaşadığı sorunları,anlatması, mücadelesine hizmet etmesi,müziği basitleştireceğini, yavanlaştı-racağını ve amacından saptıracağınısöyler küçük burjuva sanatçı.

Halkın müziğini “slogancı müzik”yaftasıyla mahkum etmeye, kötügöstermeye çalışmaktadır küçük bur-juva sanatçı. Çünkü kendi konumunumeşrulaştırmak, düzeni karşısınaalamamasını, bedel ödeyememesinigizlemek bir yandan da solcu-de-mokrat görünebilmek için devrimcisanatçıların eserlerini slogancı mü-zik diye küçümsemek, hor görmekzorundadır.

Müziğimizin ideolojik kökenin-den kopartılmasına, temelsiz bıra-kılmasına izin vermeyelim.

Müziğimiz, eserlerimiz bizimdir.

Elimizde toplumu biçimlendirmearacımızdır. Düzen bu aracı özündenuzaklaştırmaya çalıştıkça biz de butoprakların, kültürüne, temellerimizedaha fazla sarılmalıyız. Çünkü mü-ziğimiz ideolojik kökeninden uzak-laştığı oranda içeriksiz, kof bir halegelir.

Böyle bir müzik, insanları bi-çimlendirebilir mi? Ya da biçimlen-dirirse hangi biçime sokar?

Halkın sanatçısı, aydın olma,halkı değiştirme, dönüştürme, yeniinsanı yaratma sorumluluğuna sahipolmalıdır.

Müziğimizle insanları iyiye, doğ-ruya, güzele yönlendirme sorumlu-luğumuz var. Bu noktada da müzi-ğimiz daha iyi bir düzeni, yani sos-yalizmin propagandasını yapmalıdır.Halka mücadele azmi taşırken, biravuç asalağın yüreğine korku sal-malıdır. Devrim mücadelesinde hal-kın savaşını büyütmelidir.

Bu da ancak müziğimizin ideo-lojik kökenine sıkı sıkı bağlanmasıile mümkündür. İdeolojimize, kül-türümüze ne kadar hakimsek; içerikve biçim bakımından o kadar nitelikliürünler üretebiliriz. Müziğimizi in-sanları biçimlendirmede o kadaretkili bir araç olarak kullanabiliriz.

Balıkesir’de Dev-Genç’liler, vatan-larının NATO üssü olmasına karşıdirendikleri için tutuklanan arkadaşlarıGülşah ve Meral’i hem anlatmak hemde gençliği mücadeleye katmak ama-cıyla 27 Nisan günü “Filistine Veda”filmini izlediler. Emperyalizmin des-teği ile İsrail’in nasıl kurulduğunuve buna karşı direnişin meşru oldu-ğunu anlatan film gösteriminin ar-dından sohbet edildi. Yaklaşık 5 aydırtutuklu bulunan Gülşah ve Meral’in

anlatıldığı sohbette, halkların en büyüksorununun emperyalizm olduğu vebunun için mücadele etmenin zorun-luluğu, parasız ve demokratik eğitiminherkesin hakkı olduğu ve alana kadarmücadele edileceği konuşuldu.

Emperyalizme Karşı Direnmek Meşrudur Gülşah ve Meral Derhal

Serbest Bırakılsın!

Müziğin İdeolojik KökenindenKopartılmasına İzin Vermeyelim

21

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

İzmir

Page 22: Yürüyüs 315

15 Nisan’da Bakırköy’de GrupYorum’un ikincisi yapılan BağımsızTürkiye Konseri’nin ardından GrupYorum ile konser üzerine yaptığımızröportajın ikinci bölümü ile devamediyoruz.

Yürüyüş: Radikal GazetesindenMurat Yetkin "bu sosyal birolaydır" diye Bağımsızlıkkonserine dikkat çekti. Yorumnasıl bir sosyal durumu ifadeediyor?

Yorum:Yorum’u dinleyenler budüzenden memnun olmayan, insancayaşamak isteyen, bir değer görmekisteyen insanlardır. “Ananı da al git”denen, “ hadi bir takla at bakalım”diye dalga geçilen ve horlananlarıniçindeki öfkeyi açığa çıkartan bircenk meydanıdır bağımsızlık kon-serleri. Devrimcilerin politik gücünügösteren konserlerdir. Bu yüzdensosyal bir olaydır. Yorum, ezilenlerin,yoksulların, sosyalizmi, devrimi is-teyenlerin en güçlü, en dirençli, enumutlu ifadelerinden biridir. Bu ger-çek de örgütlü sanatın gücünü gösterir.Sanatı kendi için yapanların, halktanvazgeçenlerin, statükocuların üzerindedüşünüp, kendini sorgulaması gerekenbir durumdur.

Yürüyüş: Konser öncesi nasıl birçalışma yürüttünüz, çalışmalardan

bahseder misiniz?Yorum: Biz Grup Yorum olarak,

bütün mahallelerin, birçok kurumunyaptığı çalışmalar gibi komitelerinkurulmasını, çalışmasını sağlamaklauğraştık. Kitle çalışmasının güçlüilerlemesi için çalışmalarımız oldu.Tanıtım ekipleri kurduk, komiteleroluşturduk, basın çalışma komitesioluşturduk, teknik hazırlık için ayrıbir ekip uğraştı, korolar için ayrı birkomite uğraştı, sahnedeki akış veiçerik için ayrı bir komite çalıştı.Bütün bunlar eş zamanlı bir şekildeörgütlene örgütlene yürüdü. Sahnehazırlığı olarak ise, çocuk korosu,halk korosu, Yorum korosu, orkestrave Yorum ekibi olarak ayrı ayrı sah-neye, şarkılara hazırlandık. Belli birperformansa eriştikten sonra ise bütünbu koroları, Yorum ekibi ve orkestrayıbirleştirdik. Konsere bir ay kala buteknik hazırlıkların yoğunluğuna gir-dik. Son hafta ise bütün sahne ekibininkatıldığı provalar gerçekleştirdik.Deyim yerindeyse geceli gündüzlübir şekilde yüksek bir tempoda yü-rüdü.

Yürüyüş: Sizin dışınızda halktanda çok kişi konser için çalışmayaptı. Çalışma yapan insanlardanasıl bir motivasyon, coşku,heyecan vardı? Bu konudaörnekleriniz var mı? Size nasılulaşıyor muydu?

Yorum: Tabi. Birçok yerde bir-

birine konserlerimizin el ilanını uza-tanlarla karşılaştık. Mesela iş yerle-rinden oluşan bir handa, hanın sahibi,handa işyeri olan ve bu konserin ça-lışmalarına katılan bir arkadaşımızael ilanı vermiş, konsere çağırmıştı.Veya bizden bağımsız bir şekilde ör-gütlenen tanıtım çalışmaları vardı.Davetiyeleri bir kişi kendisi çoğaltmışsokakta dağıtmış. Birçok bölgedengençler, aileler, sendikalılar otobüslerorganize ettiler, konsere gelmek için.Genel örgütlemeden bağımsız. GrupYorum dinleyicileri internette birkampanya başlattılar, “Ben de Va-rım” isminde. Radyoları, televiz-yonları aradılar istek verdiler konseriçin, canlı yayınlarda konserden bah-settiler. Birbirlerini tanımayan din-leyicilerimiz internette üzerinden or-ganize olarak el ilanı dağıtım bölge-lerine destek örgütledi. Birçok din-leyicimizle böyle tanıştık.

Yürüyüş: Konser çalışmalarındane tür engellerle karşılaştınız?

Yorum: Öncelikle, daha öncekiyıllarda bulduğumuz olanakların dahada kısıtlanmaya çalışıldığını gördük.Basınla, belediyelerle görüşmeleri-mizde bu ortaya çıktı. Afişlerimizinardından polis ekipleri gezdi, herbölgede, yırtmak için. Bez afişleriyırttılar, duvar afişlerini söktüler.Afiş yapan arkadaşları gözaltına al-dılar birçok yerde. Çorum’da iki din-leyicimiz tutuklandı afiş astığı için.

Bakırköy’deki 350 bin; örgütlenmiş bir halkınnasıl güç haline gelebileceğinin göstergesidir!

UMUDUN GÜCÜDÜR!2. Bölüm

222

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Page 23: Yürüyüs 315

Röportaj

“Yağmur yağacak, konser iptal oldu,konserde şu konudan bahsetmeye-cekler, konsere gitmeyelim” şeklindedinleyicilerin tavrıymış gibi gösterilenprovoke edici ve çalışmaları balta-lamaya dönük, moral bozmaya dönükçabalarla karşılaştık. Ama “BağımsızTürkiye” konserinin çalışmalarına,o coşkuya hiçbiri engel olamadı.

Yürüyüş: Sol'un bu konserdekikatkıları nasıldı? Nasıl bir tutumsergiledi?

Yorum: Solun örgütlemeler ya-parak konsere katıldığını pek gör-medik. Çeşitli bölgelerden konseri-mize yapılan çalışmalar olmuş. Bukonser Halk Cephesi tarafından ör-gütlenen bir konserdi. Örgütlenmişbir organizasyon içinde başka ör-gütlenmeler kendi örgütlenme ça-lışmalarını yapmaya kalkıştı. Ör-gütlenmiş olan emeği, kitleyi tekrarörgütlemeye kalkıştı. Şunu söylemekgerekir ki, devrimcilere yakışan eme-ğe saygı göstermek ve hazıra kon-mamaktır. Bu olgunlukla konsere ka-tılmalı ve izlemelidir. Varsa olumlugüzel bir şey, en fazla onu örnekalmalı ve kendi önüne de hedef olarakkoyabilmeli, bu hedefe ulaşmada sa-mimi ve ciddiyetli çalışmalıdır.

Yürüyüş: Konser öncesinde"Bağımsız Türkiye"sloganından rahatsız olanlarolduğu söylendi. Bu türtartışmalar yansıdı. Kim nedenrahatsız oluyordu buslogandan? Bu eleştirilerinintemelinde ne var?

Yorum: Kimi çevreler, bu kit-leselliğin büyümesini istemiyor.Bizi ulusalcılıkla suçluyor adeta.Oysa ulusalcılar tek bir ulusunpropagandasını yaparlar. Meselaçeşitli ulusların temsilini yok sa-yarlar, o dillerde söylemezler, tekbir ulusun bayrağını dikerler or-taya. Konuşmalarda, içerikte başkahalklar yoktur. Oysa bu konserdeolan nedir, tam tersidir. O haldeortada bu gerçek varken, dönüpbu gerçeğe bakmalıdır. Oradanburadan edilen laflar üzerinden

hareket etmemelidir. Bağımsız Tür-kiye özlemi, emperyalizme olan ba-ğımlılığın sona ermesi ve bütün halk-ların kardeşçe, birlikte yaşama özle-midir. Sosyalizm öncesinde olmasıgereken bir aşamadır. Bunun dışındapropaganda yapanlar emperyalizmebağımlılığın niyetten bağımsız birşekilde sürmesini isteyenlerdir. Vekendi faydacılıklarına, milliyetçi ba-kışlarına hapsolmalarıdır.

Yürüyüş: Bu slogan düzeni derahatsız etmiş olmalı. Bu sene 350bin kişi olmasına rağmentelevizyonlarda ancak saniyelikgörüntüler izleyebildik. İnönüKonserinde basının yoğun ilgisivardı. Bağımsızlık konserininbirincisinde İnönü kadar olmasada yine burjuva medyanın ilgisiyoğundu. Bu konserde özelliklesansürlendiniz. Bunu nasılaçıklıyorsunuz?

Yorum: Biraz önceki soruda bah-settiğimiz gibi evet geçmiş yıllaragöre daha özel bir sansür çabasıvardı. Basın, medya egemenlerin,tekelci patronların, burjuvazinin elin-dedir. Ve egemenler bu büyümeden,güçten rahatsız olmuştur, dolayısıylaegemenlerin elinde olan medya dadaha az yer vermeye başlamıştır.Sansürlemeye çalışmıştır.

Yürüyüş: Sol basında dasansürlendiniz. Bunu nasıldeğerlendiriyorsunuz? Solunyaklaşımı sansürün dışında başkanasıl yansıdı?

Yorum: En vahimi de bu tabi.Bazen burjuva basının ayırdığı kadarbile yer ayırmayanlar oldu. Gündem,Evrensel gibi gazetelerin bu çalış-maları, konsere katılan kitleyi gör-mezden gelmesinin devrimci bir açık-laması yoktur.

Yürüyüş: Siz ne diyorsunz buslogan üzerine? Neden BağımsızTürkiye?

Yorum: Bağımsız Türkiye; Ana-dolu’da yaşayan bütün halkların, dil-lerin, kültürlerin ilk önce emperya-lizmin boyunduruğundan kurtulmasıve kendi özgür iradesine bırakılma-sıdır. Bağımsız Türkiye Mahir’lerin,Deniz’lerin dilindeki slogandır. Kibu sloganı devrimciler 40 yıldanfazla bir zamandır haykırır. Mahirlerbunun için canlarını vermişlerdir. Budüş aynı zamanda sosyalizm düşüdür.Sosyalizmden bağımsız değildir. Ba-ğımsız Türkiye istemek, kendi tari-hine, mücadelene, çizgine güven-mektir. Bütün bir halkı birleştirmeiddiası ve kararlığıdır. Bağımsızlıkolmadan halkların lehine hiç bir ge-lişme olmaz. Bağımlı olmak demeksömürülmek demektir. Ki, ülkemizemperyalizmin sömürgesi durumun-dadır. Bağımsızlığın olmadığı yerde,yani sömürünü olduğu yerde açlıkyoksulluk asla bitmez. Ülkemizintablosu açıktır. Dünyanın 17. büyükekonomisi olduğu söyleniyor. Amabuna karşın 10 milyonun üzerindehalkımız açlık sınırının altında yaşammücadelesi veriyor. 50 milyon’unüzerinde insanımız yoksulluk sınırınaltında yaşamak zorunda. Bununtek sebebi vardır: SÖMÜRÜ.

Ülkemiz emperyalizmle girilenekonomik, askeri, siyasi bağımlılıkilişkileriyle yeraltı-yer üstü tüm ka-yanakları sömürülmektedir. Emekçihalkımızın emeği, alınteri iliklerinekadar sömürülmektedir. İşte bununiçin Bağımsız Türkiye diyoruz. Em-

223

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

Afişlerimizin ardından polisekipleri gezdi, her bölgede,

yırtmak için. Bez afişleri yırttılar,duvar afişlerini söktüler. Afişyapan arkadaşları gözaltına

aldılar birçok yerde. Çorum’daiki dinleyicimiz tutuklandı afiş

astığı için. Yağmur yağacak,konser iptal oldu, konserde şukonudan bahsetmeyecekler,konsere gitmeyelim şeklindedinleyicilerin tavrıymış gibigösterilen provake edici ve

çalışmaları baltalamaya dönük,moral bozmaya dönük çabalarla

karşılaştık.

Page 24: Yürüyüs 315

peryalizmin ve işbirlikçi oligarşininsömürüsüne son vermeden, yani ba-ğımsız olunmadan açlık yoksulluk sonbulmayacaktır.

Yine demokrasi sorunu... Emper-yalizmin sömürüsüne son verilmedenasla demokrasi olmaz. Açlık ve yok-sulluğun olduğu yerde egemenler fa-şist baskı ve terör olmadan halkıasla yönetemezler. Yeni emperyaliz-min yeni sömürgesi bir ülkede yö-netim biçimi faşizmdir. Kimse boşhayallere kapılmasın, 1950’lerdenberi iktidara gelenler demokratikleş-mekten bahsediyor, demokrasi pa-ketleri açıyorlar. Fakat değişen nedir?Faşist terör açlık yoksullukla birlikteartarak sürüyor. Kimse kendini kan-dırmasın, özellikle bağımsızlık kav-ramından uzaklaşan, sola sesleniyo-ruz: AKP’nin anayasasıyla falan ül-kemize demokrasi gelmez. Faşistterör son bulmaz. Mesele Anayasanın“siviller” tarafından mı, askerler ta-rafından mı yapıldığı değil. Kiminiçin yapıldığıdır. Faşist devletin ih-tiyaçlarına esas alınarak yapılacaktırAKP’nin anayasası. Kimse kendinikandırmasın. Onun için biz ısrarlaBağımsız Türkiye diyoruz.

Bağımsız Türkiye demek aynızamanda demokratik Türkiye de-mektir. Faşizmin yıkılması de-mektir. Ülkemizde yaşayan tümhalklar için özgürlük demektir.

Yürüyüş: Neden ücretsiz birhalk konseri? Bu konserin çokbüyük bir maaliyetinin olduğuaçık.

Yorum: Amacımız en yoksul-ları buluşturmak, biraraya getirmek.Bütün kondular, bütün açlar, acıçekenler, bütün yoksullar Bağım-sızlık Meydanı’na akmalı. Devrimde ücretsiz olacak. Bağımsız Tür-kiye konserleri bu mücadeleninbir parçasıdır.

Yürüyüş: Konser anına tekrardönersek; konserin coşkusunasıldı? Birgün gazetesindekiröportajda nicelik ve niteliktenbahsediliyordu nicelik ve nitelikkonusunda ne diyorsunuz?

Yorum: Bu tamamen Türkiye’devar olan bir oportünist sol hastalı-ğıdır. Var olan büyüklüğü, yaratılanörgütlülüğü görmeme, kara çalma,kıskanma hali. Bazen sayılar ko-nuşur, hiçbir şey söylemeye gerekkalmaz. 350 bin 350 bindir. Bu birşey ifade etmiyor mu? Bunu söyle-yenler dönüp kendi örgütlenme ça-lışmalarında aksayan yanları sorgu-lamalı, devrime odaklanmalıdır, karaçalmaya değil.

Yürüyüş: Konser sonrasındahalkın yorumu nasıl oldu?Konsere katılanlardan bunailişkin tepkileri alabildiniz mi?

Yorum: Herkesin gözlerinden,cümlelerinden çok coşku, gurur, umutduyduğu ortaya çıkıyordu. 350 bindeğil, sizin yanlışınız var, çok dahafazlaydı diyenler çok oldu. Bize dev-rim heyecanını yaşattınız diyenleroldu. Bir rüya gibiydi diyenler oldu.

Yürüyüş: Sanatçılar cephesinde bukonserin yankısı nasıl oldu?Konsere katılan sanatçılarınheyecanını nasıl yorumluyorsunuz?Onlar nasıl değerlendirdilerkonseri?

Yorum: Katılan bütün sanatçı dost-larımıza teşekkür ediyoruz. Bu kon-serin çok büyük coşkusunu duydular.Sanat cephesi açısından baktığımızdabu bir kazanımdır. Düzen belirleye-ceğine, devrimciler belirlemiştir. Yaniorada sosyalizm, devrim, umut konu-şulmuştur. Ve kendi kitlelerine debunu taşımışlardır. Her yerden, sa-natçılardan tebrikler alıyoruz. Sanat-çıların biraraya gelip, örgütlenmesiyle,daha büyük üretimler sahnelenebilir.

Yürüyüş: Bu sene içinde yeni biralbümün çıkacağını söylediniz.Çalışmalarınız ne aşamada?Albümde neler bulacağız?

Yorum: Albüm çalışması şu ansürüyor. Albümün yarısına ulaştık di-yebiliriz. Daha çok yolumuz var. Al-bümde, ülkede yaşanan katliamlar,adaletsizlikler, emekçilerin sorunları,emperyalizme olan öfke dile gelecektabi ki. Devrimimiz, Anadolu halkla-rının kurtuluş umudu, sosyalizm inan-cının dimdik ayakta durmasını anlat-maya çalışacağız albümde.

Yürüyüş: Sizin ayrıca eklemekistediğiniz ve Yürüyüş okurlarınasöylemek istediğiniz bir şey var mı?

Yorum: Buradan bütün Yürüyüşokurlarının 1 Mayıs bayramını kutluyor,Halk Cephesi saflarında buluşmaküzere diyoruz. Taksim Meydanı’nı dev-rim meydanına çevireceğiz. Türküle-rimizi hep birlikte o coşkuyla söyle-yeceğiz o gün. 15 Nisan BağımsızlıkMeydanı’nın coşkusunu Taksim’e ta-şıyacağız. Konserimize emek verenherkese sizin huzurunuzda tekrar te-şekkür ediyoruz.

224

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Albüm çalışması şu ansürüyor. Albümün yarısına

ulaştık diyebiliriz. Daha çokyolumuz var. Albümde,

ülkede yaşanan katliamlar,adaletsizlikler, emekçilerinsorunları, emperyalizme

olan öfke dile gelecek tabiki. Devrimimiz, Anadolu

halklarının kurtuluş umudu,sosyalizm inancının dimdik

ayakta durmasını anlatmayaçalışacağız albümde.

Page 25: Yürüyüs 315

14. yıldır İstanbul konserlerinineredeyse hiç kaçırmadım. Bostancı,Harbiye, İdil ve hatta Altınoluk kon-serlerine bile gittim. Hamileydimİnönü'deki konserlerine karnımda kı-zımla gittim. Kızım yaşına girmemiştiBakırköy'deki tarihe geçen konserinekızımla gittim. Bu sene de On'larıntürküsünü kızımla söylemek için yinegideceğiz. Bizim tarihimizi güçlülerdeğil direnenler yazıyor, onların ya-nında olacağız.

***

İki eli kanda olsa gidilecek kon-serler... Her ne olursa olsun gidece-ğimiz konser.

***

"...300 bin yürek aynı türkülerisöylemenin, aynı dili konuşmanın,aynı halayda omuz omuza olmanıncoşkusunu yaşayacak..."

***

Sabırsızlıkla bekliyoruz. Muhte-melen de ıslanacağız; ama yine dedeğecek. Eminim buna.

***

Fırtına da kopsa gideceğim kon-serdir.

***

Efsaneler arasına gireceğine inan-dığım konser. Medyada an itibariylebir tek satır bile bahsedilmiyoroluşu da beklenen 300 bin kişininde aşılacağının bir göstergesidirbenim nazarımda.

***

İstanbul'da olsaydımda gitseydim dediğimkonser. Cemo'yu hep be-raber söylemek vardı.

***

Hüseyin turan sem-patikti, Nihat Behramcoşkuluydu, Aylin Aslımkendi halindeydi, Zülfübiraz işin şovundaydı.Aynur'u beklemeden çık-tım, belki de gelmemiştirbilmiyorum. Güzel kon-serdi vesselam, biz yor-

gunluktan sahayı terk ederken halaakın akın seyirci geliyordu.

***

Konser girişi, esnası ve çıkışındakiakın akın insan topluluklarını görmekher şeye değerdi. Sanki güneşe yü-rüyorduk el ele omuz omuza... Oan geçti içimden, güneşin zaptı ya-kındır diye... Tahminim odur ki, 200bin kişi vardı ve belki de daha fazlası.4 saat boyunca ayakta beklesek de,itişip dursak da, tüm yoldaşlarlaaynı havayı solumak, aynı coşkuyuyaşamak gibisi yoktu hiç...

***

Atılan sloganlar, yumruklar, söy-lenen şarkılar ayrı ayrı bir başkaydısanki... Cemo ile birlikte tek yürekolup hüzünlendik, Şafaklar Tutuşsunile tutuştuk halaylara, Hasta Siempreile Che'yi andık, Çav Bella ile özlemgiderdik...

***

Her şey öyle güzeldi ki, şu anancak bu kadarını yazabiliyorum...Teşekkürler Grup Yorum. Hala tekyürek gibi çarpmamıza katkıda bu-lunduğunuz için ve yine teşekkürlerhala vazgeçmediğiniz/vazgeçmeye-ceğiniz için...

***

Gayet güzel ve sorunsuz geçenunutulmaz bir konser oldu. Aradaçarşı grubunun açtığı pankart sorunyaratacak gibi olduysa da (pankartaçma yasağı varmış sanırım) görev-lilerin uygun bir şekilde izahı veçarşı grubunun anlayışı neticesindeolay kapandı. Bu arada o ne kala-balık, o ne coşkuydu öyle.

***

Sanatçılara gelince; Hüseyin Tu-ran'ı çok özlemişiz. Her zamankisempatikliğiyle içimizi ısıttı. ZülfüLivaneli çok acele bir program yaptı,bence daha fazla kalmalıydı sahnede.Aylin Aslım son günlerdeki sıkıntılararağmen fena değildi. Aynur Doğanhakkında pek birşey söylemeye gerekyok, kolonlar ağladı resmen. Vel-hasılı kelam seneye tekrar görüş-meyi özlemle bekliyoruz.

***

Geleceğe dair umut veren et-kinlik. Uzun zaman sonra insan içineçıkmamı sağladı.

***

Direnç tazeleten konser oldu.Ama her halay çekmeye yeltendi-ğimde sanatçının değişmesi iyi ol-madı. İçimde kaldı. 1 mayıs'a artık.

***

Bu kadar kalabalığın sorunsuz veprovakasyonsuz eğlenebilmesi gü-zeldi. Demek ki bunlar olabiliyor.Organizasyona ilişkin sadece büfe-lerde ve tuvaletlerde toplanan paralar

Yürüyüş: Grup Yorum sizin içinne ifade ediyor?

Ceren Türkdoğan (Esenler): GrupYorum benim için özgürlüğü, bağım-sızlığı, eşitliği ifade ediyor.

Recep Çelik (Diyarbakır): GrupYorum içimizdeki sol ruhu uyandırıyor.Gittiğimiz yolda bize güç veriyor.

Mehmet Doğru (Çanakkale): GrupYorum benim için en başta özgürlüğü,halkların kardeşliğini, tek sesliliği ifadeediyor.

Meral Akyol (Avusturya): Banagençliğimi hatırlatıyor. Çünkü ortaokulve lisede Grup Yorum’u dinleyerek bü-yüdük. Onun dışında Halk Cephesi de-mek benim için Grup Yorum.

Özlem Ceylan (Viyana): Grup Yo-rum halktır. Grup Yorum sosyalizmdir.Grup Yorum bizim sesimizdir.

Bakırköy Bağımsız Türkiye Halk Konserini

Halk Anlatıyor...

225

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

Page 26: Yürüyüs 315

daha organize ve profosyenelce alınsadaha iyi olurdu gibi geldi. Sankiköy sandığına yardım toplanıyor,bu insanları rahatsız edebilir.

Müziğe gelince: Grup Yorum herzamanki gibi güçlüydü, en samimiHüseyin Turan idi. Bence konuk sa-natçılara bir kaç isim daha eklenbi-lirdi, gözler bazılarını aramadı de-ğil.

***

Bizi paramız olmadığı halde şehirdışından konsere ulaşmamızı ve dön-memizi sağlayan arkadaşlara min-nettarım her şeyden önce. Gelelimkonsere binbir zorluk içerisinde( oto-büsün tekerleği filan patladı) konseralanına vardık, geçen seneden dahaçok eğlendim. Grup Yorum her zamanki gibi muazzamdı. Aynur Doğan iseAhmedoyla sahne aldı tabi tüyler di-

ken diken tanrım bu ne sestir dedirttidaha sonra Keçe Kurdan la devametti hepimiz halaya durduk sonra ha-laylar devam etti Herne Peş ile beraberseneye bir daha buluşmak üzere söz-leşildi otobüslere binilmek üzerekonser alanına veda edildi. Kısacasıher şey Grup Yorum’a yakışır şekildegüzeldi!

***

Bazı arkadaşlar yememiş içmemişHalk Cephesi'ne laf etmek için kon-serden 5-6 saat sonra bilgisayar başınaoturmuşlar. Hayır şunu anlamak nedenzor: Bu kadar büyük bir organizas-yonda, provokasyon olma ihtimali vebu kadar büyük bir kalabalığın galeyanagelme ihtimali çok yüksek. Muhte-melen, bu görevli arkadaşlara uyarıyapılmış ve konserin güvenli şekildebitmesi için iyice tembihlenmiş. Bu

arkadaşların hiçbiri de profesyonelgüvenlikçi, psikiyatri uzmani... vs. de-ğil. Böyle bir görevi üstlnirken kuş-kusuz ki hata yapma ihtimalleri çokyüksek.

Hadi onu da geçtim. Halk Cephesiile ilgili sorunun varsa, özür dilen-mesini istiyorsan gider adamlarlakonuşursun böyle böyle dersin. Açıpda internette reklame etmezsin. Butavır, asgari düzeyde bir"solcu"nun hiçbir zaman takın-maması gereken tavırdır.

Böylece, bu kadar büyük bir or-ganizasyonun yanlışları yerine doğ-rularını ön plana çıkarmak mümkünolur. Son olarak; bu şekilde Yorum'unya da bir örgütlenmenin kötülenmesikime yarayacak? Sonuçta bir yerdebir sol örgütlülük gelişiyorsa, digerörgütlerin de önü açılır.

Röportaj

Grup Yorum’un Antakya’daVereceği Suriye Halkıyla Daya-nışma Konseri İle İlgili YorumÜyeleriyle Yaptığımız RöportajıYayınlıyoruz

Yürüyüş: 13 Mayısta Antak-ya’da ücretsiz bir halk konserigerçekleştireceksiniz. Antakya’dayapacağınız konserin amacı nedir?

Grup Yorum: Öncelikle Bağımsız Türkiye düşümüzüülkemizin dört bir tarafına ulaştırmak istiyoruz. Bakırköymeydanındaki o tarif edilmez çoşkuyu Antakya’ dada yaşamak, Bağımsız Türkiye sloganını Arap halkımızile birlikte haykırmak istiyoruz.

Bununla birlikte Suriye halkı ile dayanışmak , em-peryalizme ve işbirlikçilerine karşı verdikleri savaştayanlarında olduğumuzu göstermek ve bu direnişi dahada büyütmek için gidiyoruz. Arap toprakları Amerikanemperyalizmi tarafından işgal edilerek yağmalanmakisteniyor. Emperyalizm Suriye’de yapay bir muhalefetyaratıp, emperyalizmin çıkarları doğrultusunda destekleyip,işbirlikçi bir iktidar yaratmak istiyor. Böylelikle hemSuriye halkını bağımlı hale getirmek , hem de Ortadoğu’yusömürüleri için sorunsuz bir yer haline getirmek istiyor.

Emperyalizm, değil Suriye halkının, hiçbir halkınsorununu çözemez. Emperyalizm, bütün ülkelere kan

ve acıdan başka bir şey gö-türmemiştir. İşte Irak, Afga-nistan, Libya...vs. milyonlarcainsanı katletmiştir. Sanki bü-tün bunları yapan kendi değilgibi şimdide “Suriye, sonradaİran’a demokrasi götürece-ğim” diyor. İşte emperya-lizmin tüm bu vahşetini or-taya koymak ve emperya-

lizme ve onların işbirlikçilerine karşı savaşan Suriyehalkının yanında olduğumuzu göstermek için 13 Ma-yıs’ta Antakya’da olacağız.

Yürüyüş: AKP’ de Suriye halkının yanındayızdiyor, bu konuda neler söylemek istersiniz?

AKP nin yaptığı tek kelimeyle emperyalizme uşaklıktır,büyük bir şevkle Amerika’nın çıkarlarını kollamaktır.AKP yalan söylüyor. Halkımızı aldatmaya çalışıyor. Nekendi halkını ne dünya halklarını zerre kadar sevmezAKP. Kendi halkının üzerine bombalar yağdıran, Ro-boski’de 35 köylüyü savaş uçaklarından attıkları bom-balarla paramparça ederek öldüren, 17 yaşında FerhatGerçek’leri polis kurşunuyla katleden, hapishanelerdeEngin Çeber’leri katleden ve üzerini örtmeye çalışan,dilleri, kültürleri, inançları yasaklayan, sanata ve sanatçıyadüşman olan AKP, Suriye halkının değil, Amerika vediğer emperyalistlerin yanındadır.

Grup Yorum 13 Mayıs’ta Hatay’da:Katil Amerika ve İşbirlikçileri Suriye’den Defolun!

Suriye halkı ile dayanışmak,emperyalizme ve işbirlikçilerine

karşı verdikleri savaştayanlarında olduğumuzu

göstermek ve bu direnişi daha dabüyütmek için gidiyoruz.

26

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Page 27: Yürüyüs 315

Sevgili Yürüyüş okurları, Devrim-ci Okul’da bu hafta “Dengeleri Gözet-mek” konusuyla devam ediyoruz.

Bir gün hem davacı hem de davalıart arda gelip Nasreddin Hoca'ya da-vaları hakkında fikrini sorarlar. Dava-cıyı dinleyen Nasreddin Hoca "haklı-sın" der. Ardından gelen davalıyı din-leyip ona da "haklısın" diyerek, gön-derir. Bu duruma tanık olan NasreddinHoca'nın karısı "Bir davada hem davacıhem de davalının her ikisi birden hak-lı olmaz" deyince, Nasreddin Hoca, ka-rısına dönüp "Sen de haklısın"deyiverir.

Nasreddin Hoca, her ikisi dekomşusu olan davacı ve davalıya"haklısın" diyerek onları mem-nun etmeye ve böylece kendincebir "denge" sağlamaya çalışır.Ama bu mümkün değildir.

İyi ile kötü, doğru ile yanlış, haklıile haksız ve bizim açımızdan da dev-rimci olanla olmayan arasında bir den-ge söz konusu olamaz. Yoktur böyle birdenge. Hayatın tartısında bu ikisindenbirisi mutlaka ağır basarak, davranışlarayön verir.

Nasreddin Hoca'nın komik duru-muna düşülmek istenmiyorsa, doğru, il-keli ve devrimci olan her şey, her ko-şulda yanlış, ilkesiz ve devrimci ol-mayan her şeye karşı doğrudan savu-nulmalıdır.

Devrimci her şeye adını koyar, herşeyin hakkını verir. Ölçüsü devrim vedevrimciliktir. Her koşulda doğruları sa-vunur, gerçekleri açığa çıkartır ve bun-ları, halka ulaştırmaya çalışır.

Devrime hizmet eden, devrimciahlak, ilke ve kurallara uygun olan herşey bizimdir, bizdendir. Tersi ise düzeneaittir ve devrime, devrimciliğe düş-mandır. Devrime, devrimciliğe düşmanolan her şeye biz de düşmanızdır. Ki budüşmanlık, devrimci ideoloji ile düzenideolojisinin arasındaki ölümüne sa-vaşımın gereği ve sonucudur...

Devrimcilik,Adı ÜzerindeDevrime HizmetEtmeyen HerŞeyi DevirmekDemektir

Burjuvazi, toplumun tüm kesimle-ri üzerinde ideolojik hegemonya kurar.

İdeolojik hegemonya, burjuvazi-nin kendi dünya görüşünü diğer sınıf vetabakalara da kabul ettirmesi demektir.

İşte bu "kabul", düzene boyun eğil-mesini, rıza gösterilmesini sağlar. Bur-juvazi, bunu, binbir yalanla, ideolojikyönlendirmeyle sağlar.

Devrimcinin görevi, devrim içinsavaşmaktır. Bu savaşımın temel bir bo-yutu da, düzen ideolojisine karşı hayatın

her an ve alanında kesintisiz olarakideolojik savaş yürütmektir.

Bakın, ne diyor Lenin: "...Yapıla-cak tek şey, ya burjuva ya da sosyalistideoloji arasında seçim yapmaktır.Başka yol yoktur. (Çünkü insanoğlu bir"üçüncü" ideoloji yaratmamıştır veüstelik sınıf çelişkileriyle bölünmüşolan bir toplumda, sınıf niteliği taşı-mayan ya da sınıflar üstü bir ideolojiolamaz.) Onun için sosyalist ideoloji-ye azıcık olsun sırt çevirmek, burjuvaideolojiyi güçlendirmek anlamı taşır."(Lenin- Ne Yapmalı? Syf:51-52 Sol Ya-yınları)

Devrimciler açısından da sürdür-dükleri yaşam ve ilişkilerde devrimciideolojiye "azıcık olsun sırt çevir-mek" düzen ideolojisinin o yaşam veilişkilerdeki etkisinin güçlenmesi de-mektir.

Düzen ideolojisinin kişilik ve iliş-kilerdeki etkilerinin güçlenmesi de-mek, devrimci olanın çürütülmesianlamına gelir.

Oysa, devrimcilik, adı üzerindedevrime hizmet etmeyen her şeyi de-virmek demektir. Eski olanı, yanlış

olanı devirip yerine yeni olanı, devrimciolanı koymak demektir.

Hiçbir ayrıntının üstünden atlama-dan hesaplaşmadıkça kendimizi tekrareder dururuz. Kendini tekrar sıradan-laşmadır. Sıradanlaşma çürümedir. Çü-rüme yozlaşmaktır.

İlkesizlikle MücadeleEtmek İdeolojikMücadeledir

Devrimci ideoloji ile düzen ideo-lojisi arasındaki kavga, her iki ideolo-jinin yön verdiği ilkelerin, ahlakın,değerlerin ve bunların tamamı olarak ikikültürün hayatın içinde çarpışması de-mektir.

Bu çarpışmada, devrimci ideoloji-ye azıcık olsun sırt çevirmenin bir bi-çimi de "şu kırılır", "yanlış anlaşılır"vb. diyerek "dengeli" davranmak adı-na ilke ve kurallardan, devrimci ah-laktan taviz vermek olarak şekillenir.

Birisi açıkça hata işlediğinde, ara-yı bozmamak için konuya derinliğinegirmeyip, şöyle bir dokunup geçilir, il-kelere bağlı tartışmaktan kaçınılır.

Bu yaklaşım yanlıştır.Devrimci ilkelerden verilen her ta-

viz, ilkesizliğin; kurallardan verilenher taviz kuralsızlığın; devrimci ah-laktan verilen her taviz ahlaksızlığınörgütlenmesi anlamına gelir.

İlişkiler bozulmasın diye bu türdenyaklaşımları hoş görmek, zaten bozukolan bir ilişkiye göz yummak anlamı-na gelir.

Esas olan devrimle, devrimcilikleolan ilişkidir.

Şehitlerimizin kanıyla yaratılan de-ğerler ve kültürle olan ilişkidir.

Şu kişinin devrimci kültür ve ilke-lerle ilişkisinin zaaflı olması mesele de-ğil; yeter ki BEN'imle ilişkisi sorunsuzolsun, öyle mi?

BEN'im ilişkim bozulmasın ama canbedeli savunulan ilke ve kurallar bo-zulabilir, öyle mi?

Bu yaklaşımın kendisi çürümüş sa-yılır. İlkesiz, yanlış, zaaflı davranışla-ra göz yummak, çürümeye izin vermekve dolayısıyla da, düzen ideolojineboyun eğmek anlamına gelir.

İlkesizlikle mücadele etmek ideo-

Ders: DengeleriGözetmek

Dengeleri GözetmekÜzerine...

227

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

Page 28: Yürüyüs 315

lojik mücadeledir, bu mü-cadeleyi bir an dahi bı-rakmamalıyız.

Kimi zaman, devrim-ci ilişkiler içerisinde deNasreddin Hoca'nın ko-mik durumuna düşülebi-liyor.

Haklı ve doğru olan,devrimci ilke ve kurallar-dır. Ölçü, devrim ve dev-rimciliktir. Bunlara uy-gun davranmayanlara“haklısın” denilmez. Den-geleri gözetmek adınaböyle davranmak, yanlış-tır.

Nedir Denge?Dengeli Olmak, DengeleriGözetmek Ne Anlama Gelir?

Denge biraz da teraziye dair bir kav-ramdır. Terazinin iki kefesi aynı ağır-lıktaysa, terazinin ölçüsü de dengededurur. Ama kefelerin birinde burjuvaideolojisi, diğerinde devrimci ideolojikarşı karşıya geldiğinde, eğer bir "den-ge" durumu varsa, o terazinin kendisibozuk, tartısının ölçüsü de yanlıştır.

Düzen idelojisi ile devrimci ideo-loji arasında, bir denge olmaz. Bi-rinden diğeri mutlaka ağır basar. Han-gisinin ağır basacağı, adeta bir tahte-revalli misali, hangisinin ayaklarınınyerden kesileceği ve hangisinin yeresağlam basacağını belirleyen sizin ter-cihiniz olur.

Dengeli olmak "şu nasıl anlar","aman yanlış anlamasın" diyerekdevrimci ilke ve kurallardan taviz ver-mek ise, dengeli olmak ile devrimci ol-mak arasında uçurum vardır.

Devrimci böylesi "dengeleri" gö-zetmez. Bu yanıyla, devrimci kişilik,dengeleri gözetmenin hesabını kitabı-nı yapan değil, doğru bildikleri uğrunaçatışmayı göze alandır.

Devrimci, devrim için olmayan,devrime hizmet etmeyen her şeyle ça-tışır. İlkeleri, değerleri ve doğruları sa-vunur. Bunlardan zerre kadar tavizvermez. Bu yanıyla, çatışmak, devrimcikültürün gereğidir... Yanlışla çatışıl-malıdır. Ölçü son noktaya kadar emek

vermektir.

Cüretle SavunulmayanDoğrular, Halka daTaşınamaz

"Şu-bu nasıl anlar" diyerek denge-leri gözetmek, ilkesizliklerle "barış"içinde bir arada yaşamak olur. Devri-me hizmet etmeyen böylesi yaklaşım-lara göz yummak, ilkesizliklere ortakolmak anlamına gelir.

Devrimci, "şu-bu nasıl anlar" diyehesap kitap yapmaz. Bulunduğu heryerde, tarafı olduğu her ilişkide dev-rimci ilke ve kuralları büyük bir coşkuve kararlılıkla yaşama geçirir. Zaten onudevrimci kılan da bu özelliğidir.

Düşmanla, dostlarla, yoldaşları,halkı ve kendisiyle sürdürdüğü ilişki-de doğru bildiklerinden şaşmaz.

Bakın, ne diyor Mahir Çayan: "Var-sın bütün oklar üstümüze yağsın, biz-ler doğru gördüğümüz yolda sonuna ka-dar yürüyeceğiz. Bu yolda çeşitli suç-lamalara, haksız kötülemelere, iftiralara,küfürlere, hatta provokasyonlara hedefolacağız."

İşte bütün bunları göze alarak, doğ-rularda ısrar etmek, Mahir'den Da-yı'ya bir Parti-Cephe tarzı olarak şe-killenmiştir.

"Şu-bu nasıl anlar", "aman yanlışanlamasın" diye bir kaygı yoktur bu tar-zın içinde. Tek bir kaygı vardır; o da,devrime, devrimciliğe uygun adımlar at-maktır.

Mahir, şöyle der: "Tavrımız prole-

ter devrimci tavırdır.Çünkü proleteryanındevrimci ilkelerineazimle bağlı kalmak,bu ilkeleri çiğneyen herçeşit sağ ve 'sol' görüşve hareketle uzlaşmazbir mücadele içinde ol-mak kendisine prole-ter devrimciyim diyenbütün devrimcilerin enkutsal görevidir."

Mahir Çayan, bu ta-rihsel görev doğrultu-sunda devrim için ol-mayan her şeye ve heranlayışa karşı müthişbir ideolojik mücadele

yürüterek, ülkemizin devrim yolunu aç-mıştır. Revizyonizme, oportünizme vesilahlı mücadelenin şiddeti karşısındayılgınlışanlara karşı asla taviz verme-miş, bunlarla uzlaşmamıştır. Bu yak-laşım Dayı'nın önderliğinde sürdürü-lerek düşmana ve ilkesizliklerin topla-mı olarak iç düşmana karşı, ÇatışmaKültürü haline getirilmiştir.

Çatışma Kültürü, devrimin önündeengel olan her şeyle çatışmak demek-tir. Devrimci tavır bunu gerektirir.

Çatışma Kültürü, ideolojik sağ-lamlık ve değerlere bağlılık üzerindeyükselir. Bunlar olmazsa, ilkesizlikle-re taviz verilmesi kaçınılmaz olur.

Çatışma Kültürü, hem düşmanahem de iç düşmana karşı doğruları sa-vunma cüretiyle somutlanır. Cüretle sa-vunulmayan doğrular, halka da taşına-maz.

Çatışma Kültürü,İlke ve Değerlere SahipÇıkmanın Kültürüdür

Her çatışmanın bedeli vardır. Savaşgerçekliği bunu gerektirir. Düşmanla ça-tışan, ölümü, tutsaklığı, yaralanmayıgöze alır. İç düşmanla çatışmanın da be-delleri vardır. Biçimlenişi farklı olabi-lir. Ama her çatışmanın özünde, be-delleri göze almak vardır.

İlkesizliklerle, kendisinin ya da birbaşka yoldaşının zaaflarıyla çatışanda "rahatsız" olmaz, "sıkıntı" duyma-yı, "yalnız" kalmayı ve hatta "sevil-meyen biri" olmayı göze alacaktır.

Düzen idelojisi ile devrimci ideolojiarasında, bir denge olmaz. Birinden

diğeri mutlaka ağır basar. Hangisininağır basacağı, adeta bir tahterevallimisali, hangisinin ayaklarının yerdenkesileceği ve hangisinin yere sağlambasacağını belirleyen sizin tercihiniz

olur. Dengeli olmak "şu nasıl anlar", "aman

yanlış anlamasın" diyerek devrimci ilkeve kurallardan taviz vermek ise, dengeli

olmak ile devrimci olmak arasındauçurum vardır.

228

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Page 29: Yürüyüs 315

Göze alarak savunduğu isedevrim inancı, ilkelere bağlılıkve yoldaş sevgisidir.

Kaçak güreşenler, tayfacılıkyapanlar, ahbap çavuş ilişkile-ri yürütenler ilkesizliklerle ça-tışmayı göze alamazlar. Kor-kaktırlar, rahatlarına düşkün-dürler, statükocudurlar, zah-mete girmek istemezler. "Şu na-sıl anlar", "Aman yanlış anla-masın" diye hesap yapmakbunların işidir. Hatalı görüşle-re karşı tartışmak yerine; kişi-sel saldırılarda bulunur, hır çı-karır, kişisel kin güderler.

Bu yaklaşımın dostluklada, yoldaşlıkla da ilgisi yoktur.

Halkımızın deyimiyle söy-lersek; Dost acı söyler...

Yani gerçek dost, dostundan ger-çekleri saklamaz. Dostunun kusurları-nı, yanlışlarını acı da olsa yüzüne söy-ler. Onu uyarır. Sahte dostlar ise bununtam tersini yaparlar. “Gerçekleri, doğ-ruları söylersem alınır, kırılır, kızar, kü-ser, yanlış anlar“ diyerek hesap kitap ya-parlar. Karşı çıkmaksızın yanlış gö-rüşleri dinler, düzeltmez, sükunetlekarşılarlar. Ve böylece; aslında, dost-larına kötülük yapmış olurlar. Oysa, ger-çek dostluk, gerçekten de “acı” söyle-meyi göze almakta düğümlenir.

Dostların bu yaklaşımına değer ve-rilmesi gerektiği bir başka halk deyi-minde şöyle ifade edilir: "Dostun attı-ğı taş, baş yarmaz."

Yani, dostlarımızın "acı" sözleribizi kırmaz. Çünkü, gerçek dost bizimiyiliğimizi düşünerek yapar bunu. Bizde iyiliğimiz için yapıldığını bildiği-mizden dolayı incinmeyiz.

Halkımızın bu yaklaşım tarzı, yol-daşlar arasındaki devrimci ilişkilerdeeleştiri-özeleştiri olarak şekillenmiştir.

Yoldaşlar, sadece "acı" söylemeklekalmazlar. Gördükleri ilkesizlikleri,zaafları giderecek tarzda eleştiri-öze-leştiri mekanizmasını çalıştırırlar. Bukapsamda kültürlerine emek verip yar-dım ederek devrimci olanın gelişiminekatkı sunarlar.

Çözüm çatışmaktır. Çözüm çelişkiyiortaya çıkartmak ve çözmektir.

Çözümde tek devrimci yöntem var-dır: Eleştiri özeleştiri (yeniden) pratik.

Statükoculuk, Var OlanıOlduğu Gibi Kabul Eder.Yanlışlarla, İlkesizliklerleÇatışmayı Göze Alamaz

İdeolojik mücadele içinde, yukarı-da ele alındığı biçimiyle "dengeleri gö-zetmek" demek, devrimci ideolojininburjuva ideolojisine karşı içerdiği "yı-kıcı" ruhunu, çeşitli hesaplarla kurbanetmek, statükolarla hapsetmek de-mektir. Oysa, devrimci ideolojinin bu"yıkıcılığını" yani, düzen ideolojisi veilkesizliklere her koşulda çatışma özel-liğinin gereğini yapmazsanız, devrim-ci ideolojiyi mezara koymuş olursunuz.

Devrimci ideoloji ve onun hayatiçindeki yansımaları olan devrimci il-keler, düzen ideolojisi ve ilkesizliklerkarşısında yıkıcı olacaktır. Tersi statü-koculuktur.

Statükoculuk, var olanı olduğu gibikabul eder. Yanlışlarla, ilkesizliklerle ça-tışmayı göze alamaz.

Hataların farkındadır ama onlarıdüzeltmek için hiçbir çaba sarfetmez.Bu yüzden de gönülsüzdür de, baştansavma çalışır.

Devrimcilik ise, yanlış olan, devrimehizmet etmeyen, devrimci olmayan herşeyle çatışmaktır. Bu çatışmada devrim-cinin gözettiği tek şey denge-menge de-ğil, mücadelenin çıkarlarıdır. Devrimci ah-lak da bunu gerektirir.

Bakın, ne diyor Lenin: "Ahlakımı-zın, bütünüyle proleter sınıf mücade-lesinin çıkarına tabi olduğunu söylü-

yoruz. Ahlakımız pro-leter sınıf mücadelesi-nin çıkarlarından do-ğar." (Lenin-Stalin,Gençlik Üzerine,Syf:81, Evrensel Ba-sım)

Devrimin çıkarla-rının hayat içindekisomutlanmış hali olanilke ve kuralları, den-geleri gözetmek adınastatükolara teslim ol-mak devrimci ahlakauygun değildir.

Ahlakımız, müca-delemizin çıkarına ta-bidir. Mücadelenin çı-karları ise, ilkeler, ku-

rallar ve görevler halinde somutlanır. Şuya da bu şekliyle ilke ve kurallardan ta-viz vermek ise devrimci ahlakı çiğne-mek anlamına gelir...

Zaferi getirecek olan ilke ve kural-ları hayata geçirmektir.

Devrim inancı, soyut bir olgu de-ğildir. İnanç, yaşam biçimine dönüştüğüoranda yaşanıyor ve yaşatılıyor de-mektir. Bu yanıyla, devrimci inanç dailke ve kurallarımızı, yaşamda, ilişki-lerde somutlayarak yaşanır.

İlkeli davranmak, bu davranışa yönveren ilke ve değerlerin doğru ve hak-lı olduğuna inanmaktır. Bu yanıyla, il-keli olmak, devrim inancının vücudagelmiş halidir.

Bu nedenle, esnek davranmak, den-geli olmak adına liberal olamayız. İl-kesizliklere göz yumamayız.

Bilinmelidir ki, düzen ideolojisi,karşısında tavizkar bir tutum gördükçehep daha fazlasını ister. Ta ki karşısın-dakini çürütene kadar.

Bilinmelidir ki, yaşam ve ilişkilerdeliberal olmak, burjuva ideolojisine bo-yun eğmek anlamına gelir. Düzen ideo-lojisine boyun eğmenin hayata yansımasıilke ve kuralsızlıklardır.

Devrim isteyen, devrim inancı ta-şıyan her insan, bu hedefe ulaşmasınaengel olan, devrimciliğe zarar veren, çü-rüten her şeyi ezip geçmek zorundadır.

Kendisinden başlayarak, ilkesiz-liklere karşı uzlaşmaz olmak devrimciiçin olmazsa olmaz önemdedir. Devriminancının gereği budur. Eğer böyle

Devrimci böylesi "dengeleri"gözetmez. Bu yanıyla, devrimci

kişilik, dengeleri gözetmenin hesabınıkitabını yapan değil, doğru bildikleri

uğruna çatışmayı göze alandır. Devrimci, devrim için olmayan,

devrime hizmet etmeyen her şeyleçatışır. İlkeleri, değerleri ve doğrularısavunur. Bunlardan zerre kadar taviz

vermez. Bu yanıyla, çatışmak,devrimci kültürün gereğidir... Yanlışla

çatışılmalıdır. Ölçü son noktayakadar emek vermektir.

229

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

Page 30: Yürüyüs 315

davranılmazsa, giderek düşünceleroportünistleşir, davranışlar ilkesizleşir.

DevrimcilikKuralları Öğrenmek veKurallı Yaşamaktır

Mahir Çayan, “İhtilalin Yolu”nu aş-mak için önce elli yıllık revizyonizmleçatışır. TİP revizyonizmi o sıra etkilidirama Mahir, bu kof güce "dengeli" yak-laşmaz. Dengeleri gözetmez.

Devrimi ve devrimciliği ölçü aldı-ğı için, revizyonizme tavır alır. Kendidevrimciliğinden emin olmanın özgü-veniyle revizyonistlere şöyle seslenir:"Korkun, bugün gerçekleri göreme-dikleri için size alkış tutan nasırlı el-leri yarın yakanızda hissedeceksiniz."

Gerçekleri göremedikleri için re-vizyonistlere alkış tutan emekçi ellerinsahiplerine gerçekleri göstermek, dev-rimcinin görevidir. Mahirler de öyle ya-parlar. Devrimci tutum budur.

Devrimcinin tek kaygısı, doğru bil-diğini halka ulaştırmak olmalıdır. Eğerböyle davranılmazsa, başka kaygılaragöre davranılırsa devrimci ilkelerden detaviz verilmiş olunur.

Verilen her taviz, bizi oportünist-leştirir. Atılan her geri adım, bizi sıra-danlaştırır. Ve bunların toplamındadevrimden, devrimcilikten uzağa dü-şeriz. Doğrusunu bilip eğrisine boyuneğenler, bir süre sonra doğrularını da,doğrultularını da yitirirler. Oportüniz-min, oportünistleşmenin gerçeği budur.Yanlış olanı pek iyi bildiği halde mü-dahale etmemek çürütür. Bizim gerçe-ğimiz ise doğrulardan şaşmamak, ger-çeklerden vazgeçmemek, ilkelerdentaviz vermemektir. Mahir'den bu yanaböyledir bu.

Bakın, ne diyor Mahir: "Doğru bil-diğimiz ilkelerden hiçbir zaman tavizvermedik. Görüşlerimizi her zaman, heryerde açıkca ortaya koyduk; yazdık vesöyledik."

Doğru bildiğimiz ilkelerden tavizvermek, halka doğruyu değil, yanlışı;gerçeği değil, yalanı göstermek olurdu.

Hayır! Gerçeğin yolu, devrimin yo-ludur. Biz devrimciyiz. Cepheli'yiz.Biz, hayatı Kızıldere'deki o kerpiç evinüzerinde yaşıyoruz. Dayı'mızdan böylegördük, böyle öğrendik. İlkelerimize, Kı-zıldere ruhu ile bağlıyız. Biz devrimci-yiz, devrim için mücadele ediyoruz.Bu mücadele devrimci ideoloji, ilke vegerçeklerin halka ulaştırılması müca-delesidir.

"Bu mücadele sınıflar mücadele-sidir. Burada el titremesine, tereddü-te ve kararsızlığa yer yoktur." (MahirÇayan)

Ve bu mücadele içerisinde her tür-den ilkesizliğin oluşturduğu dengelerin,statükoların yıkılıp yerle yeksen olmasıda devrimin, devrimciliğin çıkarınadır.

Sevgili yürüyüş okurları, bu hafta-ki konumuzu burada bitiriyoruz. Haf-taya görüşmek üzere hoşçakalın.

Küfür nedir? İnsanlar neden küfür eder? Küfürün sözlük anlamı; sövme, sövgü, sövmek için söy-

lenen söz. Onura, namusa kişiliğe yönelik sözlü saldı-rı.

Argo; serserilerin, külhanbeylerin kullandığı söz veyadeyim (TDK Sözlüğü)

İnsanlar çoğu kez elinden başka bir şey gelmemesinin,çaresizliğin sonucu olarak küfür eder. Kızgınlığını, öfke-sini bu yolla dışa vurur…

Küfür etmek acizlerin, zavallıların yöntemidir. Bi-linçsiz, sorunların kaynağına inmeyen, düşünmeyen lüm-pen insanların tepkisidir.

Öfkenin kızgınlığın bu şekilde boşaltılması, tepkilerinküfredilerek gösterilmesi devrimcilerin tarzı olamaz. Biztepkimizi, öfkemizi, eylemlerimizle; doğruyu, olması ge-rekeni göstererek anlatarak ortaya koyarız.

Burjuvazi kendi kültürünü yaygınlaştırıp, halkın kül-türünü yozlaştırmak için her yöntemi, aracı kullanıyor. Tel-evizyon programlarından dizilerine, gazetelerine kadar…Her gün yüzlerce, binlerce küfürü, argoyu espiri mizah diyekanıksatmaya çalışıyor. Milletvekillerinden parti başkan-larına, Başbakanından Cumhurbaşkanına kadar meydan-larda “alçak, namert, şerefsiz” diyerek “ananı al git lan”diyerek küfürler yağdırıyorlar. Bunu da utanmadan, halkın

diliyle konuşmak, halktan biri olmak diye meş-rulaştırıyorlar.

Halkı görgüsüz, cahil, oturmasını kalkmasınıkonuşmasını bilmeyen, her şeye müstehak insan-

lar gibi gösterip küçümsüyor, aşağılıyorlar. Küfürün, argonun, kaba konuşmanın, hakaretin eği-

tici, öğretici hiçbir yanı yoktur. Kullanmamalıyız. Kü-fürün, argonun komik, gülünç hiçbir yanı yoktur. Espiri ko-numuz, tarzımız da olmamalıdır.

Neden? Çünkü Börklüce Mustafa diyor ki; “Yürek de-nizse dil kıyıya vuran dalgalardır.” Kıyıya vuran bu dal-galar, yani dilimiz kirlenmeye başlarsa yürekde de kirlenmebaşlar. “Bana olmaz” deme olur. Bilimin kuralları herkes içingeçerli. Öz ve söz birbirine bağlıdır. Biri kirlenmeye başlar-sa diğeri de kirlenecektir.

Bazı dil bilimciler argonun dilin zenginliği olduğunu söy-lerler. Onlara inanma. Onlar bu düzenin “dil bilimcileri.”Bu sözler bırakalım onların “zenginliği” olsun. Devrim-cilerin, halkın zenginliği, bin yıllardan süzülüp gelen saf,temiz, direnişçi, isyan sözleri olsun. Eşit, özgür ve adil yanitertemiz bir gelecek hayal ediyoruz. Kıyımıza hep temizdalgalar vurmalı.

Küfürlü argo konuşulan ortamlarda rahatsız olduğumuzubelirtmeli, tavırsız, seyirci kalmamalıyız bu tür durumlar-da. Nedenini niçinini anlatmalı, doğruyu göstermeliyiz. Bi-zim olduğumuz yerlerde insanlar rahatça küfürlü konuşa-mamalı.

Her konuda olduğu gibi dil de üslupta da devrimcibir alternatif yaratmalı; kabalıktan, argodan, küfürdenuzak; sade, anlaşılır, devrimci bir tarzı tercih etmeliyiz.

SavaşanKelimeler

Küfürlü – Argo Konuşmak

30

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Page 31: Yürüyüs 315

Bireysel Emeklilik Sistemi(BES) nedir?

“Bireysel emeklilik sistemi, kişile-rin çalıştıkları dönemdeki hayat stan-dartlarını emeklilik dönemlerinde dekoruyabilmeleri için bugünden dü-zenli birikim yapma imkânı sağlayan,vergi avantajıyla da desteklenmiş, birtasarruf ve yatırım sistemidir.Sosyal güvenlik sistemini tamamlayı-cı nitelikte olan sistemde yatırımlaremeklilik yatırım fonlarında değer-lendirilir. Emeklilik yatırım fonları ki-şilerin tercihleri doğrultusunda pro-fesyonel fon yönetim şirketleri tara-fından yönetilir. Böylece kişiler hem dü-zenli tasarrufta bulunma, hem de fonyönetim şirketlerinden profesyonel hiz-met alma imkânına kavuşmuş olurlar.”

“Rahat bir emeklilik” vaadediyor-lar. Kime göre ve hangi yollarla bu ra-hatlığı sağlayacaklar peki?

Bireysel emeklilik sistemi ilkolarak, sosyal güvenlik sisteminintamamlayıcısı olarak kuruldu veamacı emeklilik döneminde ek birgelir sağlayarak refah seviyesini artır-maktı.

Yani, Bireysel Emeklilik Sistemi,daha fazla zengin yaratmak içindesteklenen bir araçtır. Açıkçasıdeniyor ki “Ülkemizin sermayebirikimine ihtiyacı var, bizim de busistemi desteklememiz gerek”.

Bireysel Emeklilik sigortası yap-tıran kişi sayısı 2 milyonu aşmışdurumda. 11 Bireysel Emeklilik şir-keti var. Bu 11’inin hiçbirinin içinde,Hazine’ye sunulmuş ve Hazinetarafından onaylanmış BireyselEmeklilik sigorta poliçesi yok.

“Bireysel Emeklilik sistemi” diyebir şey yoktur aslında, bu sadecehalkı kandırmanın bir aracıdır. Onunyerine “Bireysel yatırım danış-

manlığı sistemi” vardır. Yani sizinadınıza para biriktiriyor, sizin adınızayatırım araçlarını değerlendiriyorlar.Ama size vaat edildiği gibi 56yaşınıza geldiğinizde sigorta paranızıkullanamıyorsunuz. Ne zaman mıkullanabiliyorsunuz? 95 yaşında.Yani mezardan sonra bile emeklilikolarak geçerli olamayacak bir yaşhesaplaması yapıyorlar insanlara.

56 yaşına gelen kişinin, birikmişparasını 95 yaşına kadar yaşaya-cağını varsayarak bunu yıllara veaylara bölelim, çıkacak olan maaşıbuna göre ödeyelim diyorlar. Birey-sel Emeklilik firmaları bu teklifi sun-dular, Hazine bunu kabul etmedi.“95 yaş olmaz, bu Türkiye’ningerçekleriyle uyuşmuyor. Bunu enfazla 75 veya 76 yapabilirsiniz.” “Bukişiler 67 yaşından sonra da yaşamayadevam ederlerse ben zarar ederim.”diyor. “Çünkü, ben onun 67 yaşın-da öleceğini varsayarak birikiminiaylara böldüm ve ona göre her aybelli bir maaşı buldum. 67’densonra vereceğim her maaş benimzarar haneme yazılır. Bundandolayı 67’yi kabul etmiyorum. 95olsun” diyor. Kişi 95’ten önce ölürsebir para vermeyecek. O para kendisinekalacak. İşte bundan dolayı BireyselEmeklilik sadece isimde var, sis-temde yok. Tekrar belirtmek gerekirsebir aldatmaca. Halkın ne kadaryaşayıp ne kadar yaşamayacağınada sigorta şirketleri karar veriyorartık. Halka verilen değeri gözlerönüne seriyorlar. Daha fazla yaşarsanbenim zararıma diyor açık açık. Be-lirlenen yaş ortalamasına göre yaşa-ma ömrü biçiliyor.

1984 yılında başlatılan Hayat Sig-ortası da halkı kandırmanın bir aracıy-dı. O zaman da halkı kandırdılar. Ozaman da halka ömür biçtiler… 84’tebaşlayan Hayat Sigortası’nın adı

aslında ölüm sigortasıdır.

Halkı 17 yıl boyunca aldattılar. 17yıl sonra gerçek ortaya çıkınca, Hay-at Sigortası inandırıcılığını yitirdi. Bukez de sistemi biraz değiştirdiler veadına Bireysel Emeklilik dediler.Bireysel emeklilik sigortasının dahalkı kandırmak için bir araç olduğugerçeği çok geçmeden halk tarafındananlaşılacaktır. O zaman da yeni gözboyama yollarına gideceklerdir. On-ların tek derdi bu sistemle birliktedesteklenen tekellere yeni tekellerkazandırmaktır, yeni zenginler çıkar-maktır piyasaya.

Bireysel emeklilikten dolayı zarargören bir kişi; “Tam 15 yıl aidatyatırdıktan sonra emeklilik hakkınıkazandım ve 3 ayda bir 530 lira paraverileceği açıklandıktan bir süresonra, her üç ayda alacağım paramiktarı 320 liraya düştü. Bu inanıl-maz duruma hepimiz üzüldük buçalışmaların bir dolandırılıcık örneğiolduğunu fark ettik.” diyor.

Nisan 2012 itibarıyla 2 milyon732 bin 310 kişi BES’e kayıt yap-tırırken; şirketlerin kişi başına yıllıkaldığı katkı payı 1.200 TL dolayında.Bu da halkın cebinden yılda 3 milyar279 milyon liranın BES yapan şir-ketlere verilmesi anlamına geliyor.Yıllık 172 milyon liralık bir vergiiadesine denk geliyor. Bu uygulamakaldırılarak tüm katılımcılara ödedik-leri katkı payının yüzde 25’i kadar de-vlete katkı verilmesi ile devletinödeyeceği yıllık tutar 820 milyonlira olacak. Böylece, devletin sis-teme yaptığı yıllık katkı, net 648milyon lira artacak.

Sistem büyüyecek ama halk dahafazla yoksullaşacak. AKP hükümetisermayenin istediği düzenlemeleriyapmak için gerçekleri nasıl çarpıt-tığının tersyüz ettiğinin de birörneğidir Bireysel Emeklilik.

DüşmanıHalk

AKP

Halkın Alın Terine Göz Koyanlara, Halkın Umudunu Elinden

Çalanlara İzin Vermeyeceğiz

31

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

Page 32: Yürüyüs 315

332

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Cezaevi girişi öncesi basına açık-lamalarda bulunan Ağar şunları söy-lemiş; “Değerli arkadaşlar bugünekadar sizleri çok yordum. Sizleribundan sonra yormayacağım rahatolun. Daha önce dediğim gibi benbunu bir görev kusuru olarak gö-rüyorum ve bu birliktelik ile bu dü-şüncem içerisinde terörle mücade-lede devlete yardımcı olacaksa busüreci de bir görev olarak addedi-yorum.” (Sabah, 25 Nisan 2012)

“1000 Operasyonu” yaparken dedevlet görevini yerine getiriyorduMehmet Ağar. Şimdi göstermelik ce-zasını yatarken de bunu bir görevolarak gördüğünü söylüyor. Bu söy-lemin kendisi, bu durumun devletiaklamanın itirafı olduğunu göster-mektedir.

Susurluk devlet açısından “yarım”kalan bir yargılamaydı. Katil MehmetAğar suçlarıyla, yaptıklarıyla ayyukaçıkmıştı. Göstermelik ceza ve yargı-lamayla bu sürecin “bitirilmesi” kendiifadeleriyle “dosyanın kapatılması”devleti aklamanın ifadesidir.

Ağar, “silahlı çete kurmak, cürümişlemek için silahlı teşekkül oluştur-mak” suçundan ceza aldı.

İddianameye giren suçlama-lar şöyle:

- Kayıp silahlar: Ağar dönemindeİsrail silah şirketi Hospro’nun hibeettiği silahların kaydı tutulmadı, birbölümü kayboldu. Silahlardan birisiSusurluk’taki kazada bulundu.

- Lütfü Topal’ın öldürülmesi:Kumarhaneci Ömer Lütfi Topal’ınöldürülmesiyle ilgili gözaltına alınanözel harekat polislerinin savcılığaintikal ettirilmeden serbest bırakıl-malarını sağlamak.

- Çatlı’ya pasaport: Mafyacı Ya-şar Öz’e, faşist Çatlı’ya da yeşil pa-saport düzenlenmesi.

- Tarık Ümit olayı: MİT mensubuTarık Ümit’in öldürülmesi olayı.

İddianamede MehmetAğar’a yöneltilen suçlamalarkendi içlerindeki pis işlerle veçıkar çatışmalarıyla sınırlı tu-tuldu. Oysa Mehmet Ağar dev-letin bilgisi ve onayı dahilinde1000 Operasyon yaptığını açıkaçık ortaya koymuştu.

İddianame ve dolayısıylaverilen ceza bunları kapsamadı.Mehmet Ağar korundu. Ger-çekte korunan ise Susurlukdevletiydi.

Ağar tüm halk düşmanla-rının yaptığı gibi ucuz, basitdemagojiler yapmaktan da geridurmuyor:

“Bin şükür ki bugüne kadarolan hizmetimizde halk tabiriyle söy-leyeyim ehli imana da ehli namusada ehli vatana da ve kimseye bir za-rarımız dokunmamıştır. Hep bunungayreti içerisinde oldum. Ama sonuçtaböyle bir tecelli olmuşsa bu önceAllah'tan sonra devletten gelendir.Bu da bizim başımızın üzerinedir.Bizim meselemiz Türkiye'nin gele-ceğinin, 75 milyonun kardeşçe birliktehuzur içinde yaşamasıdır. Onun dı-şında hiçbir gayemiz olmadı" (agg)

Evet gayretleri çok oldu. Devletinifazlasıyla memnun etti. Emperyalistlere,tekelci patronlara hizmette kusur etmedi.Bunları yaparken kendi kesesini dü-şünmüş olmasını, iktidar erkinin ni-metlerinden yararlanmasını da “çokgörmemek” gerekir. Devleti korumave aklama adına görülmemiş de oldu.

Evet O Susurluk DevletininKahramanıdır! Sonu daDüzenin SonuGibi Olacaktır

Yenipazar cezaevi girişinde “se-venleri” tarafından "sen bir millikahramansın" sloganlarıyla uğur-lanmış Mehmet Ağar.

Mehmet Ağar, eli kanlı faşist birşeftir. Halkımızın değil, Susurluk

devletinin kahramanıdır. Adının Ye-nipazar’la anılacak olması da Yeni-pazar halkı için onur duyulacak,memnun olunacak bir durum değilutanılacak bir durumdur.

Aydın’ın Yenipazar ilçesi KurtuluşSavaşı yıllarında Yörük Ali Efe’yekarargahlık yapmış ve Yörük AliEfe’nin de ölümünde gömülmesinivasiyet ettiği bir ilçedir.

Yörük Ali Efe, emperyalistlerceişgal edilen vatan topraklarını sa-vunmak için dağlarda kızanlarıylabirlikte mücadele etmiş olan yiğit,yoksuldan, haktan, mazlumdan yanabir halk kahramanıdır.

Ağarı, Çatlısı, İbrahim Şahinleri,Korkut Ekenleri, Çarkınları ile Su-surlukçular ise vatanımızı emperya-lizme peşkeş çeken, topraklarımızıkarış karış emperyalistlere satan uşak-lardır. Emperyalistlerin ve tekelcipatronların çıkarları için halka karşı,devrimcilere karşı katliamlar, pro-vokasyonlar düzenleyen kontrgerillaşefleri ve tetikçileridir. Uyuşturucu,fuhuş, kumar dahil her türlü pisişi yapan basit, adi halk düşman-larıdır.

Göstermelik, yargı ve cezalar on-ları asla kurtaramaz. Halkın adaletier geç tecelli edecektir.

Katil Ağar Şahsında Korunan ve Aklanan Faşist Devlettir!

Page 33: Yürüyüs 315

1872’de Ödemiş’in AyasulukKöyü’nde doğan Çakırcalı MehmetEfe, 17 Kasım 1911’de Karıncalı-dağ’da vurulup öldürülür. Çakırca-lı’nın bedenidir yüz yıl önce o dağ-larda vurulan. Çünkü, Çakırcalı halkınadalet arayışında yaşamaya devameder. Halk, türkülerinde: “Bize dederler Çakıcı /Yakarız konakları.”diyerek yaşatır onu. Dağlarımesken tutan Çakırcalı, halkınadalet özlemidir.

Osmanlı’nın paşa, ağa,bey takımının oturduğu yer-lerdir o konaklar. Bir yandaharami konakları, diğer yan-da yoksulluk varsa, oradaÇakırcalı Efeler de olur, okonaklar da yakılır. Çakır-calı’yı halkın kahramanı edenbu öfkeye tercüman oluşudur.Folklör araştırmacısı PertevNaili Boratav’ın şu tespiti isa-betlidir: “Halk gerçekten kahra-manlarını seçer; elbette bir tavukhırsızı, hiçbir zaman Köroğlu ya dabir Çakırcalı gibi kahraman ilanedilmemiştir.” Halk böyledir, hayatıniçinde sınar, ince eleyip sık dokur.Kimseye hak etmediği payeyi vermez.

Çakırcalı, 1893 yılında babasınınintikamını almak için dağa çıkar.Babası, Çakırcalı Ahmet Efe’dir. Os-manlı’yla anlaşma yaparak dağdaninmiş ve köyünde yaşamaya başla-mıştır. Ama Osmanlı, “kalleş” sıfatınauygun davranarak Çakırcalı AhmetEfe’yi katlettirmiştir. Mehmet, o za-man küçüktür, büyüdüğünde ise ba-basının intikamını almak, boyununborcudur. Dahası, babasının katiliolan Boşnak Hasan Çavuş, annesinede hakaret etmiştir. Annesi, Çakır-calı’ya şu haberi gönderir: “…Öcü-müzü almadan köyümüze gelmesin,

gözüme gözük-mesin. Öcümüzüalmazsa emzir-diğim süt haramolsun!” Çakırca-

lı’nın verdiği karar ve annesine gön-derdiği haber, köylü Mehmet’in Ça-kırcalı Mehmet Efe olacağının işa-retidir: “Var git anama söyle. Hiçmerak etmesin. Emdiğim sütü helal

ettirinceye kadar dağlar-da kalıp öcümüzü ala-

cağım.”

Anadolu halkı,adaletin kadıdadeğil dağlardaolduğunu yaşa-yıp görereköğrenmiştir.Zalimlerdenhesap sorula-caksa, dağlaraç ık ı lacakt ı r,

çünkü kadılarmazlumdan de-ğil, zalimden ya-

nadır. Halk bunu bi-lir ve yeri gelince Ana-

dolu’nun her yanında İnceMemed, Köroğlu, Çakırcalı ve dahanicesi olup dağlara çıkar. Dadaloğlu;Ferman padişahınsa dağlar bizim-dir” der.

Çakırcalı’nın dağlara çıktığı ilkgünlerdir. Kızanlarından birisi “Ya-kınlardaki Yörükobasına gidipkendimizi tanıta-lım” der. Ne deolsa, dağa çık-mışlardır. Çakır-calı’nın verdiğicevap, hesap sor-mak için yola çı-kanların kendi-lerini halka nasıltanıtmaları ge-rektiğinin de il-kesi sayılır: “…

öteki Yörük çadırlarına gitmeyelim.Neden dersen? Biz obaya varıp, bizdağa çıktık, tanıyın bizi mi diyeceğiz?Zaten onlar bizi zamanla tanıyacak.Zalim başı ezmeden, düşmanları te-mizlemeden kimse bizi adam yerinekoymaz.” Çakırcalı’yı halkın efesi,sevdiği, yiğidi yapan işte bu tavrıolmuştur. O, halka düşmanlık edenzalimlerin başlarını ezerek, halkıngönlünde taht kurmuştur.

Çakırcalı, Ege dağlarında 17 yılboyunca bir tür gerillacılık yapmıştır.Üzerine gelen Osmanlı güçleriyleçarpışmış, atlatmış, bozmuş ve yerigelince de rezil etmiştir. Çakırcalı’nınsayı ve silah olarak üstün olan takipmüfrezeleri karşısındaki bu başarası,onun cüretli bir savaşçı ve iyi bir ör-gütçü olmasındandır. Halk arasındaÇakırcalı ve kızanları için “yel çetesi”denmesinin sebebi, çok hızlı hareketetmeleriydi. Uzun süre bir yerde kal-mıyor, kaldıkları yerleri hızla değiş-tiriyor ve böylece, neredeyse aynıanda bir çok yerdeymiş izlenimi ve-riyorlardı. Elbette, bu algının yara-tılmasında “muavin çete”lerin varlığıda belirleyici olmuştur. Muavin çe-teler, Çakırcalı’nın kurduğu ikinci,üçüncü çetelerdi. Onlar da bulun-dukları yerlerde Çakırcalı adına veÇakırcalı’ya yaraşan eylemler ya-parlardı. Ki, değişik yerlerdeki eylemhaberleri ard arda gelince, takip müf-rezeleri de şaşkına dönerlerdi… Ça-

Dünden Bugüne Anadolu'daDünden Bugüne Anadolu'daHALK İSYANLARIHALK İSYANLARI

HALK KAHRAMANLARIHALK KAHRAMANLARI

Zalimler Oldukça İsyan Edenler,Zulüm Sürdükçe İsyanlar da Sürecek!

Çakırcalı Mehmet Efe, Cephelilere diyor ki:Halkı ve yoldaşlarını her koşulda sahiplenen;onların sorunlarını çözmek ve canına en ufak

bir zarar gelmemesi için uğraşanlar halktarafından sahiplenileceklerdir. Halk,

ahlaksıza-hırsıza-uğursuza değil; gerçektendava adamı olduğuna inandıklarına

güvenecektir.

Tarihten Günümüze

Çakırcalı Mehmet Efe“Bize de derler Çakıcı Yakarız konakları…”

Bu Halk, Bu Vatan Bizim! Kahrolsun Faşizm Kahrolsun Emperyalizm!

33

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

Page 34: Yürüyüs 315

kırcalı’yı dağlarda gezdiren, besleyenve donatan halkın ta kendisiydi. Ça-kırcalı, bu gerçekliğin farkında olarak,yataklarını iyi örgütlemiştir. Her köy-de, obada, ilçede, çiftlikte yataklarıvardı. Bunların kim olduğunu, iş-levlerini açık etmezdi kesinlikle.

“…Örneğin Yusuf Deresi köyününhocası Salih Efendi şöyle anlatıyor:

Ben her akşam yatsı namazınıkıldıktan sonra ilk görevim, gemicifenerini yakmaktı. Bunun üç türlügörevi vardı. Fener pencerede yanı-yorsa, köyde hükümet kuvvetleri vardemekti. O gece efe köye uğramazdı.Fener kısık yanıyorsa köye hükümetkuvvetleri gelip gitmişlerdir. Pencerefenersiz ve karanlık ise köy boştur.O gün köye gelip giden yoktur.

Köyün imamı bile böyle çalışır,Efe’ye haberi bir şekilde ulaştırırsaefe ele geçer mi?”

Çakırcalı’nın diğer bir özelliğide, kızanlarına bağlılığıdır. Ölümünebir bağlılıktır bu. Öyle ki, bir kere-sinde, takip müfrezeleri tarafındankuşatılan kızanları kurtarmak için,hiç tereddüt etmeden saldırıya geçerekmüfrezeyi imha ederek kızanlarınıkurtarmıştır. Bu bağlılık karşılıklıdırelbette. Kızanları da Efe’leri için hiççekinmeden ölümü göze alıyorlardı.Çakırcalı ve kızanları, ölümü hiçesayarak birbirlerine sahip çıkarken,takip müfrezesindekiler kendi can-larını kurtarmaya bakarlardı.

Malum, halkımız ihbarcıyı, muh-biri öteden beri sevmez. Çakırcalıda böylelerini asla yaşatmamıştır.Kızanlarına, yataklarına ve halkazarar veren muhbirler, Çakırcalı’nınintikamından kurtulamamışlardır. Ki,bir süre sonra da, Osmanlı yöredenmuhbir devşiremez olmuştur. Bu du-rum, takip müfrezelerinin askeri ra-porlarına “yöreden muhbir ve kılavuztemin edilmedi” diye geçmiştir. Ça-kırcalı’nın kanunu nettir: Muhbirlerinyaşamaya hakkı yoktur. Şair Eşref’in“Affetse de hükümet, Çakıcı affet-mez” deyişi, giderek bir deyime dö-nüşüp yayılmıştır. Gerçekten de Ça-kırcalı, öç alınıp hesap sorulması ge-reken kimseyi affetmemiş, böylelerinesuçları oranında mutlaka bir ceza

kesmiştir. Kimilerinin canını almışkimilerinin de malını alıp yoksuladağıtmış, gelinlik kızlara çeyiz parasıvermiş, köprüler yaptırmıştır. Acı-masız olması gereken yerde öyle ol-muş ve bundan da taviz vermemiştir.Ama, aynı Çakırcalı, yeri gelincepeşine düşen müfrezelerdeki zorunluaskere alınan acemi erleri gözetirkenbu işi para için yapanlara ve subaylarabasmıştır kurşunu. Öyle ki, Çakır-calı’nın adaleti askerler arasında bileyayılmış düşman saflarında bile saygıkazanmıştır.

Ege’nin yoksul halkı “tavuk hır-sızlığı” yapmak için eşkiya olanlara“çalıkakıcı” der. Bunlar halka zararveren, Yörük obalarını basan, köy-lüleri soyan, kadınlara sarkıntılıkeden tiplerdi. Çakırcalı dağlara ilkçıktığı zamanlarda, işte böylesi soy-suzlardan dokuzu birararaya gelipbir çete kurmuşlar, kendilerine de“Çakırcalı çetesi” derler. Çakırcalı,bunu duyar duymaz peşlerine düşüpbunları yakalar. Dokuzuna da “Han-giniz Çakırcalı?” diye sorup ateşeatıp yakar. Ve o günden sonra da, birdaha hiç kimse kendisine Çakırcalısüsü vermeye kalkmadı. Çakırcalı,böylece, çalıkakıcılar ile arasındakifarkı çok açık biçimde ortaya koy-muştur.

Çakırcalı’yı takip ve imha içinÖdemiş’e bir müfreze gelir. En büyükkahveye oturup Çakırcalı hakkındaatıp tutmaya, hakaret etmeye başlarlar.Tam bu sırada, Çakırcalı gelir veoturdukları kahveyi basar. Biraz önceyüksek perdeden konuşan Osmanlızaptiyesinin feslerindeki püsküllerikestirir. Bu, çok büyük bir aşağıla-madır. Çakırcalı, püskülleri müfrezeyiyollayan İzmir Valisi’ne gönderir.Takip müfrezesi ise rezil kepaze ola-rak geri döner. Halk, “Başlarındakifesin püskülüne sahip çıkamayanlarmı, Çakırcalı’yı yakalayacaklar?” di-yerek alay eder.

Halk düşmanları, muhbirler, ha-ramiler Çakırcalı’dan korkar, halkise sevip destekler. Osmanlı devletiadına, Çakırcalı’nın peşine düşenyetkililer de bu desteğin farkınday-dılar. Örneğin, takip komutanlarından

Ali Paşa’nın Servet-i Fünun dergisiyle(1910) yaptığı röportajda söyledikleribunun itirafı sayılır: “Çakırcalı çe-tesini mevcut önlemlerle ortadan kal-dırmak yeterli değildir. Bunun başlıcanedenleri: Çakırcalı 14 senedir buvilayette bulunuyor. Her yeri bellemiş,tanımış, köylülerin hepsiyle dost ol-muştur. Ve Çakırcalı çetesindekiadamların hepsi köylülerden kız ala-rak yakınlık kurmuşlardır. AyrıcaÇakırcalı ilginç bir politika izleyerekköylülerin herbirine bir çok iyilikleryapmış, paralar vermiş, sanki köy-lülük aleminde bir ‘sosyalizm’ tesisetmiş, etrafına sevgiden oluşan kuv-vetli bir ağ kurmuştur…” Çakırcalı’yıyenilmez kılan, işte bu sahiplenme,sevgi ve dayanışma ağıdır. Halkınnamusuna, ahlakına, değerlerine say-gılı oldu, zenginlerden alıp yoksullaraverdi, zalimleri ezdi ve mazlumlarasahip çıktı, özü sözü bir oldu, muh-birleri cezalandırdı, haramilerin ko-naklarını yaktı… Osmanlı’nın “eş-kiya” dediği Çakırcalı’yı efesi bilipsahip çıkıyordu halk. Çakırcalı’nınvarlığı sömürü ve zulümle kuşatılanhalka güç ve güven veriyordu. 1911yılının Kasım ayındaki son çarpış-mada, Çakırcalı ağır yaralanır. Öle-ceğini anlar ve kimliğinin belli ol-maması için başının ve ellerinin ke-silip gizli bir yere gömülmesini ister.Vasiyeti budur, ölümü sır olarak kal-malıdır. Yoldaşları da vasiyetine uy-gun davranırlar. Ama daha sonra ce-sedi bulunup teşhis edilerek, ÖdemişHükümet Konağı’nın önünde başsızve elsiz haliyle teşhir edilir. Böylece,Çakırcalı’nın gerçekten öldüğünüherkese göstermek isterler. Ki, Ça-kırcalı şahsında öldürülmek istenenaslında, halkın zalimlerden hesapsorma arzusu ve adalet arayışıdır.Ve fakat, bunu başaramamışlardır.

* Sabri Yetkin’in “Ege’de Eşki-yalar” adlı kitabından ve EthemOruç’un “Çakırcalı Dağ’dan İn-miyor” adlı (Berfin Yayınları) kita-bından yararlanılmıştır.

334

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Page 35: Yürüyüs 315

F Tipi hapishanelerde yaşanan hu-kuksuzluklar ve hapishane idarelerininkeyfi yönetimine dair bir çok başvuruyaptık, ilgili kurumlara ve kişilereyazdık. Ne var ki bunların pek azı kar-şılığını bulmuş, hukuksuzluklarınınonay görmesinden güç ve cesaret bu-lan hapishane idareleri yeni hak gasp-larına yönelmiştir.

Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Hapishaneidaresinin art arda açtığı soruşturmalarlauyguladığı “soruşturma terörü” vegetirilen yasakların infaz biçimi de buhak gasplarına somut örnek niteliği ta-şımaktadır.

Uygulama biçimine geçmeden öncehapishane idaresinin dayandığı huku-ki zemini ele alalım.

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Ted-birlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un(CİK) 8. Bölümü çeşitli başlıklar altında“disiplin” cezalarını ve bunların nasıluygulanacağını anlatır. Esasında bubölüm bütünüyle değerlendirilerek ya-sanın faşist “cezalandırma” mantığıayrıca işlenmelidir; ancak biz yalnız-ca konumuza odaklanarak ilgili mad-deleri işaret edeceğiz.

Açılan soruşturmaların büyük bö-lümü 42. maddeye dayanmakta veiletişim ziyaret yasakları getirilmekte-dir.

Haberleşme veya iletişim araçla-rından yoksun bırakma veya kısıt-lama -madde 42-(2) Bu cezayı ge-rektiren eylemler şunlardır:

a) Protesto amacıyla idarece verilenyemeği topluca almama eylemine ka-tılmak.

b) Kurum işyurdu yönetim kuru-lunca uygun görülen işte çalışmamak.

c) Herhangi bir şeyi protesto ama-cıyla veya idareye karşı toplu olaraksessiz direnişte bulunmak.

d) Odalarda eklentilerinde ve diğer

alanlarda ilaç ve gıda maddesi stokuyapmak.

e) Gereksiz olarak marş söylemekveya slogan atmak.

Ceza İnfaz Kanunu’nun 48-2.maddesine göre:

“Bir eylemden dolayı verilen di-siplin cezası kesinleştikten sonra bu ce-zanın kaldırılması için gerekli süreiçinde yeniden disiplin cezasını gerek-tiren bir eylemde bulunan hükümlü hak-kında, her defasında bir üst ceza uy-gulanır.”

Bahsedilen “bir üst ceza” bizim ör-neğimizde yasanın 43. Maddesindebelirtilen “ziyaretçi kabulünden yok-sun bırakma”dır.

Hapishane idaresi, 2009 yılının sonaylarından itibaren devrimci tutsakla-rın düzenlediği anma ve kutlama prog-ramlarını gerekçe göstererek açtığı so-ruşturmalarla iletişim ve ziyaret ya-sakları yağdırmaya başlamıştır.

Usulen çarpık, yalan yanlış ifade-lerle dolu bu soruşturmalar yukarıda be-lirtilen “Gereksiz olarak marş söy-lemek veya slogan atmak” maddesi-ne dayandırılmaktadır.

Açılan soruşturmaların standardıyoktur. Hukuk kuralları kimsenin key-fine göre uygulanamaz. Standarttır.“Yasalar önünde herkesin eşit oldu-ğu” özellikle belirtilir.

Buna karşın anma kutlama prog-ramlarına yönelik açılan soruşturmalarTekirdağ 2 No’lu F Tipi Hapishane ida-resine has bir uygulamadır. Yan taraf-ta bulunan 1 No’lu F Tipi Hapishane’deböyle bir uygulama yoktur.

Soruşturmaların kendi içinde debir standart yoktur. Kimi anmalara so-ruşturma açılmakta kimine açılma-makta, kimi kişilere açılmakta kimineaçılmamakta, tüm bu süreç tamamenhapishane idaresinin “keyfince” devametmektedir. Somutlayacak olursak; tut-saklar her yıl belirli günlerde anma-kut-lama etkinliği düzenlerken, hapishaneidaresi 4 Ocak 2011 günü yapılan an-maya soruşturma açmazken 4 Ocak2012 günü yapılan anmaya açmakta,benzer şekilde 22 Ocak 2011 günü ya-

pılan anma-kutlama programına so-ruşturma açarken 2012’de açmamak-tadır. Hiçbir ölçüt yoktur.

Yasa maddesinde geçen “gerek-siz” ifadesi başlı başına bir hukuksuz-luktur zaten!

Hapishane idaresinin aldığı karar-ların neredeyse tümü “yasaya-usuleaykırılık yok” denilerek mahkemelerceonaylanmaktadır. Her şey yasalara,usule bir biçimde uydurulmaktadır ha-liyle.

Sonuç olarak ortaya böyle bir tab-lo çıkmaktadır: 2009 yılından beri

Nedim Öztürk’e 30 ay ziyaret, 17ay iletişim yasağı, Mehmet Akde-mir’e 28 ay ziyaret, 16 ay iletişim ya-sağı, Kenan Günyel’e 32 ay ziyaret,11 ay iletişim yasağı, Fırat Özçellik’e32 ay ziyaret, 11 ay iletişim yasağı,Cem Kılıç’a 28 ay ziyaret, 17 ay ile-tişim yasağı getirilmiştir.

Oktay Kelebek, Sadık Kan, BarışÖzçelik, Erkan Sönmez, Murat Şahin,Hüseyin Ördek, Emrah Kaş, Sabri Çe-lik, Şahin Akgül, İnan Gök, Serdar Ka-raçelik… örnekler çoğaltılabilir.

Mevcut durumda yasalarla tanınanhaklar ortadan kaldırılmış, tutuklu-hükümlülerin aileleri-yakınlarıyla olantüm bağları yok edilmeye çalışılmak-tadır. Son 2 yıldır neredeyse hiç kim-se açık görüş yapmamıştır. Tahliye ol-ması gereken Cem Kılıç ve Fırat Öz-çellik “iyi halli” olmadıkları gerekçe-siyle serbest bırakılmamış, infazları ya-kılmıştır.

Açılan ilk soruşturmalar “iyi halliolunduğu” belirtilerek iletişim yasağıile sonuçlandırılırken, bir süre sonra “iyihalli olunmadığı” için bir üst madde uy-gulanarak ziyaret yasakları getirilme-ye başlanmıştır.

Belirttiğimiz uygulamalar şu ankibiçimiyle hapishanede disiplini-gü-venliği sağlamak vs. ile ilgili değildir.Devrimci tutsakların bir yaşam biçimi,değer ve gelenekleri vardır. Hapishaneidaresi önce verdiği “ceza”larla, alınantavırlar konusunda geri adım attırmakistemiş, boyun eğdirmeyi başaramadı-ğında soruşturmaları bir tür intikam sal-

F Tiplerinde Hukuk YokKeyfiyet Var

35

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

Page 36: Yürüyüs 315

dırısına dönüştürmüştür. Kimse “ya-saların böyle olduğunu, “yasaların uy-gulandığını” söyleyerek bu durumuizah etmeye çalışmasın. Yasaya bakı-lırsa devrimci tutsakların varlığı dahisoruşturma gerekçesidir. Daha en baş-tan devrimciler hedef alınarak hazır-lanmıştır bu yasalar. Genel tutuklu-hü-kümlü sayısının yaklaşık yüzde 1’ikadardır devrimci-sosyalist tutsaklarınsayısı. Buna rağmen anma-kutlamala-rı kapsayan marş söyleyip-slogan at-maktan ölüm orucuna, açlık grevindenher tür protestoya dizi dizi yasaklar ön-görülmüştür.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, ka-tıldığı bir televizyon programında birhapishanede islami inanca mensup,islami bir örgüte ilişkin davada yargı-lanan tutukluların sakallarını zorla ke-silmesinden dem vurarak, yaşam biçi-mine müdahalenin yanlış olduğunu, in-sanların kendilerini kültürel ve sosyalolarak ifade etmelerinin önüne geçil-memesi gerektiğine, yasaların böyle yo-rumlanmaması gerektiğine vurgu yapansöylemlerde bulunuyordu. Oysa bah-settiğimiz uygulamaların tümü aynıAdalet Bakanlığı tarafından makbul gö-rülmektedir.

Yasaysa yasa!Devrimci tutsaklar her gün belir-

li saatlere slogan atmaktadır. Uygu-lansın o yasa! Yüzlerce, binlerce so-ruşturma açılsın. Gerek hapishane ida-resine, gerekse ilgili mahkemelere söy-lenmiştir bu! Yasa sadece belli idare-cilerin canı öyle istediğinde mi uygu-lanacak?! Bu yaşananların hukuki birizahı yoktur. Politik izahı ise bir keli-meyle özetlenebilir: TECRİT!

Bu politika dahilinde siyasi tut-saklar hasım olarak görülmekte, tecritve tretman uygulamaları ile düşünce vedeğerlerinden uzaklaştırılmak isten-mektedir. Temel politika bu olduğu içinyaşanan hiçbir hukuksuzluğun üzerinegidilmemekte, her yol mübah sayıl-maktadır.

Yukarıda belirttiğimiz tabloda dagörülebileceği gibi hapishane idaresi-nin soruşturma terörü sonucunda tut-saklara yönelik senelere varan iletişimve ziyaret yasakları getirilmiştir. Bu,Anayasa’dan ilgili yasalara kadar hu-

kuka aykırı olmakla birlikte aynı za-manda AİHM kararlarına, ilgili ulus-lararası mevzuata da aykırıdır.

-Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın“Ailenin korunması” başlıklı 41. mad-desi: “Aile Türk toplumunun temelidirve eşler arasında eşitliğe dayanır. Dev-let ailenin huzur ve refahı ile özellikleananın ve çocukların korunması ve aileplanlamasının öğretimi ile “yapılan-masını sağlamak için gerekli tedbirlerialır, teşkilatı kurar.”

Ceza İnfaz Kanunu“infazda temel ilke”başlıklı 2. maddesi

1) Ceza ve güvenlik tedbirlerinin in-fazına ilişkin kurallar hükümlülerinırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cin-siyet, doğum, felsefi inanç, milli veyasosyal köken ve siyasi veya diğer fikiryahut düşünceleri ise ekonomik güçlerive diğer toplumsal kanunları yönündeayırım yapılmaksızın ve hiçbir kimse-ye ayrıcalık tanınmaksızın uygulanır.

2) Ceza ve güvenlik tedbirlerinin in-fazında zalimane, insanlık dışı, aşağı-layıcı ve onur kırıcı davranışlarda bu-lunulamaz.

“İnfazda temel amaç” bölümün-de ise hükümlünün “yeniden sosyal-leşmesini teşvik etmek” husus dile ge-tirilmektedir.

- Avrupa cezaevi kuralları, 60-4.maddesinde “ceza aile ziyaretlerini or-tadan kaldırmamalıdır.” denilmek-tedir.

- Avrupa İnsan Hakları Mahkeme-si (20 Mayıs 2008, Başvuru No: 16330(02) kararı 41-54 paragraflarında ziyaretkısıtlamasına ilişkin çok açık ifadeler-le “hiçbir disiplin cezası aile ile bağ-lantıyı tamamen ortadan kaldırma-malıdır.” Maddesine vurgu yapılarakTürkiye Devleti’nin Avrupa İnsan Hak-ları Sözleşmesi’ni ihlal ettiğine dair hü-küm vermiştir.

50. mevcut dosyada başvurucu ce-zaevi malına zarar vermekten, sloganatmaktan ve aranmayı kabul etme-mekten dolayı 6 kez disiplin cezasınamahkum edilmiştir. Sonuç olarak, baş-vurucu yaklaşık bir yıl ziyaretten mah-rum kalmıştır. Bu noktada mahkemetekrar hatırlatır ki Avrupa cezaevi ku-

ralları 60-4. maddeye göre hiçbir di-siplin cezası aile ile bağlantıyı ta-mamen ortadan kaldırmamalıdır.

Yine aynı kararın 49. paragrafında“yürütmeye dizginsiz yetkiler veril-mesine izin vermeyen hukuk devleti il-kesine sahip iç hukuk, kamu görevlile-rinin Sözleşme’deki hakları keyfi bir bi-çimde ihlal etmesini önleyici önlemlergetirmek zorundadır.” denilmektedir.

Aslında her şey çok açıktır. Ana-yasa’da bile ailenin korunmasına dairhükümler bulunmasına rağmen bir ha-pishane idaresi tutuklu-hükümlülerin ai-leleriyle görüşmelerini ÖMÜR BOYUyasaklayabilmektedir.

Evet ÖMÜR BOYU! Çünkü mev-cut uygulama ile ağırlaştırılmış müeb-bet / hükümlüleri ardı arkası kesilme-yen soruşturmalarla sürekli olarak “zi-yaretçi kabülünden men” edilecek, di-ğer tutuklu ve hükümlüler ise tutsaklıkyaşamları boyunca yasaklı olacak, bu-nun yanı sıra infazları da yakılacaktır.

Hapishane idaresi Ekim 2009-Şu-bat 2012 tarihleri arasında benzer bi-çimde 18 adet toplu soruşturma açmış,kişi başına toplam 4 seneye varan ya-saklar getirmiştir. Aralıksız 7-8 aydır zi-yarete gelemeyen aileler vardır. Bir süresonra “senelerdir” demeye başlayaca-ğız!

Yasada belirtilmesine rağmen tut-saklar felsefi ve siyasal düşünceleri vebunun somut karşılığı olan yaşam bi-çimleri nedeniyle ayrı bir uygulamayatabi tutularak temel haklar ortadankaldırılmaktadır.

Yasada “sosyalleşmenin teşviki”ndenbahsedilirken tutsakların aile bağlarıdahi koparılmakta; eşler, anneler-baba-lar, kardeşler senelerce birbirlerinin yü-zünü göremez duruma getirilmektedir.

Sonuç olarak yukarıda belirttiğimiztüm hak ihlalleri nedeniyle, hakkımız-da alınan kararların, soruşturma açılışbiçiminden itiraz süreçlerinin ele alın-masına ve nihai olarak aralıksız bir zi-yaret yasağı getirilmesine kadar baştanaşağı hukuksuzluklarla doludur. Tümbu uygulamalara esas olan ıslah etmeamaçlı sürdürülen tecrit politikasınaderhal son verilsin.

336

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Page 37: Yürüyüs 315

337

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

Kimi yerde Süresiz Açlık Grevidediler. Kimi yerde Ölüm Orucudediler, kimi yerde ise Süresiz Dö-nüşümsüz Açlık Grevi dediler...Ciddiyetten o kadar uzaktı ki, dahadoğru düzgün adını bile koymadanve başlama taleplerinin hiçbiri yerinegetirilmeden eylemi bitirdiler. Ölümorucu gibi her zaman başvurulma-yacak, başvurulduğunda da sonunakadar götürülecek bir silahı dejenereedip içini boşaltarak devrimci de-ğerleri tahrip etmeye devam ettiler.

18 Mart tarihli Yürüyüş’ün 308.sayısında, “Ölüm Orucu Politik BirDireniştir, İdeolojik-Politik NetlikGerektirir” başlıklı yazımızda, devrimcikavramların ve devrimci eylem yön-temlerinin içini boşaltan Kürt milli-yetçilerine şunları yazmıştık: “BDP’litutuklu milletvekillerinin ve PKK’li tut-sakların amaçları gerçekten ölüm orucuyapmak ise, her anlama çekilebilentarzda genel ve yuvarlak söylemler ye-rine eylemin adını açık ve net koymakzorundadırlar. Yarın, bir kazanım ol-madan veya Öcalan’ın “Bırakın” ta-limatları ile direnişi sonlandırdıklarında,“biz zaten protesto açlık grevi yapı-yorduk” ya da “Kürt sorununa duyar-lılığı sağlamak için adına süresiz-dö-nüşümsüz açlık grevi dedik” veya “AKPiktidarını yeniden görüşmelere çekmekiçin adına ölüm orucu dedik” gibiaçıklamaların yapılması kaçak güreşmekve samimiyetsizlik olacaktır.”

Süreç aynen dediğimiz gibi geliştive dediğimiz gibi sonuçlandı. KCKYürütme Konseyi Başkanlığı’nın,KONGRE-GEL Başkanı’nın, PKKve PAJK’lı tutuklularının yaptıklarıaçıklamalar yazdıklarımızı doğruladı.Eylemin adından başlayarak talep-lerine kadar en üst politik tanımlarıyaptılar. Direnişe ölüm orucu dedilerama bir protesto açlık grevinin sağ-layacağı “duyarlılığı” sağladığınısöyleyerek eylemi bitirdiler. Kürtmilliyetçilerinin, yıllardır girdikleridüzen içi çözüm kulvarında, ideolojikve politik olarak ölüm orucu gibi

politik bir cüreti gösterme-yeceğini görmemek için si-yasi olarak kör olmak gere-kir. Umarız, Kürt milliyet-çilerinin arkasına takılan,güce tapan, kendine güven-siz sol da buradan bir dersçıkarmıştır.

Direnişe başlama ne-denleri: “Öcalan üzerindeki tecridinve Kürt halkı üzerindeki baskıların,askeri ve siyasi operasyonların sonaerdirilmesi ve Kürtlerin statüsününkabul edilmesi, çözüme niyetli birdiyalogun yeniden başlaması”ydı.Direnişin bitirilme nedenlerini ise;PKK’li ve PAJK’lı tutuklular adınaaçıklama yapan Deniz Kaya şöyleifade etti: “Gerek Kürdistan ve Tür-kiye kamuoyu ve gerekse de Avrupakamuoyunda oluşan duyarlılık, gerekönderliğimizin ‘ölümler olmasın’ has-sasiyeti ve gerekse de hareketimizinçağrısı üzerine, şimdilik kaydıyla,20.04.2012 tarihi itibarıyla, açlıkgrevi eylemine son veriyoruz.”(ÖzgürGündem 21.04.2012)

Eyleminize zoraki başarı yükle-meye çalışmayın. Bu gerekçelerekimse inanmaz. Bırakma nedeniniztaleplerinizi kazanacağınıza inanma-manızdır. Ölüm orucunu sonuna kadargötürme siyasal cüretinizin olmama-sıdır. “Ya taleplerimizi kazanacağızya öleceğiz” diyerek blöf yaptınız.Daha önce de dedik, tekrar diyoruz;Ölüm orucu en üst düzeyde politikbir eylemdir. Ölüm orucu yapmakideolojik-politik olarak net olmayıgerektirir. Siz daha direnişe başlarkennet değildiniz. Bu nedenle direnişebaşlama nedenleriyle bitiriş nedenleriarasında uçurum var.

Adını bile doğru koyamadığınızeylemi, Öcalan üzerindeki tecridinve Kürt halkı üzerindeki baskılarınkaldırılması için yaptığınızı açıkla-madınız mı? Talebinizin askeri ope-rasyonlara son verilmesi ve Kürtlerinstatüsünün kabul edilmesi olduğunu

söy-lemediniz mi? Kürt sorununun çö-zümü için yeniden diyalog başlasındemediniz mi? Bunlardan hangisigerçekleşti? Ya da bu taleplerinizinasıl tartıştırdınız? Hangi sonuçlarıaldınız da eylemi bitirdiniz? Hiçbiri.Tabi bunlardan hiçbiri elde edileme-den direniş bırakılınca da bu kez de-magojik söylemlere sarılmaya baş-ladınız.

Şimdi, eylemi bitirince diyorsunuzki; “önderliğimizin ‘ölümler olmasın’hassasiyeti ve hareketimizin çağrısıüzerine” bitirdik. Peki o zaman nedenadına ölüm orucu dediniz? Bitirmegerekçeleriniz, daha baştan kimseninölmesine izin vermeyi düşünmedi-ğinizin itirafıdır. İtirafıdır çünkü;Öcalan açlık grevleri tartışmaları ol-duğu dönemde Cumali Karsu üze-rinden, Asrın Hukuk Bürosu’na gön-derdiği faksta şunları söylüyordu:“Son aylarda yoğun bir süreç baş-lamış durumda. Gazetelerden yan-sıdığı kadarıyla özellikle cezaevle-rinde bir eylemlilik süreci başlamışdurumda. Duyarlılık nedeniyle açlıkgrevleri anlaşılır, fakat uzun sürelerveya süresiz grevler, hele hele fizikitahribatlara yol açacak bir düzeyegetirilmesi pek gerekli değildir. Ma-kul bir biçimde sonuçlanmasını sağ-lamak doğru olandır diye düşünü-yoruz.”(Radikal 30 Nisan 2012)

Önderliğin ‘ölümler olmasın’ has-sasiyetini 52 gün sonra mı idrak ettiniz.Hayır. Direnişe ne kadar keskin adverirseniz verin, ne misyon yüklersenizyükleyin daha başından ne zaman bi-tireceğinizi biliyordunuz. Hassasiyetindeğerlendirilmesinden bahsedeceksek

Kürt Milliyetçileri Ölüm Orucunu Bitirdiler!Ne Değişti? Hangi Talebinizin Karşılığını Aldınız?

Taleplerinizi Nasıl Tartıştırdınız? Ne Sonuç Aldınız?

Page 38: Yürüyüs 315

şöyle diyebiliriz: Siz milyonlarca in-sanın Kürt halkının hakları konusundakihassasiyetini ve duygularını kullandınız.Siz o milyonlarca insana açık olma-dınız. Evet, bütün direnişler zaferle,taleplerin kazanımıyla, başarıyla so-nuçlanmayabilir. Bunun bütün dev-rimci, ilerici hareketler açısından tarihteonlarca örneği vardır. Yine de olacaktır.Ama devrimci ahlak, devrimci kültür,başta, direnişe başlama nedenlerini vetalepleri, daha sonra da bitirme ne-denlerini açık ve dürüstçe ortaya koy-mayı gerektirir. Yani açık olmayı ge-rektirir. Devrimci eylem yöntemleriniyerli yerinde kullanıp direnişin adınıdoğru koymayı gerektirir.

Direnişin bitirilme nedeni üzerine,KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı’nınyaptığı açıklama ise başka bir çarpıklığıortaya koyuyor. Strasbourg’da “süre-siz-dönüşümsüz açlık grevi” olaraktanımladıkları eylemi “vicdan ve ahlaksahibi, yine demokratik değerlere veinsan haklarına saygısı olan herkesaçısından amacına ulaştığına inanı-yoruz” diyerek bitirdiklerini açıklı-yorlar. Bu açıklamanın ardından dire-nişe katılan 15 kişi “Avrupa kurum-larının Öcalan’ın izolasyonunu sonaerdirmek için adım atacağına dairsözlerden tatmin olduk” diyerek ey-lemlerini sonlandırıyor.

Görüldüğü gibi, yukarıda belirt-tiğimiz direnişin talepleriyle bitirilmegerekçelerinin hiçbir ilgisi yok. Biz,başlama taleplerinize baktığımızdaeylemin amacına ulaşmadığını gö-rüyoruz.

“Vicdan ve ahlak sahibi, yinedemokratik değerlere ve insan hak-larına saygısı olanlar açısındanamacına ulaştı” diyorsunuz. Meselebu muydu? Bunun için mi açlık greviyaptınız?

Önderinizi Satan, HiçbirÜlkesine Kabul EtmeyenAvrupa EmperyalizmineDeğil HalklarınDayanışmasına Güvenin

KONGRA-GEL Başkanı RemziKartal, 15 Şubat’ta her ne kadar ka-muoyuna eylem için başka talepler

ve gündemler açıklanmışsa da, eylembitirilirken gerçek niyetlerini itirafediyor. “Grevin başta Avrupa Kon-seyi ve CPT olmak üzere Avrupa ku-rumlarının sessizliğine karşı bir di-reniş” olduğunu vurgulayarak, ey-lemin amacının “sessizlik duvarınıkırmak” olduğunu ve geçen 52 güniçinde kamuoyu yaratıldığını söylüyor.Ayrıca Remzi Kartal; Kürt milliyet-çilerinin en sık ve en iyi yaptıklarışey, her sıradan güncel duruma büyükmisyonlar yükleme, büyük sıfatlaryakıştırma, abartma geleneğine ye-nisini ekleyerek; Avrupa genelindeyürütülen faaliyetler için “Bir bütünolarak büyük bir direnişle Kürt halkdiplomasisi gündemleştirildi” diyor.

Diğer yandan; Strasbourg’da, ‘sü-resiz-dönüşümsüz açlık grevi’ olarakadlandırdıkları eylemin sözcüsü FuatKav; açlık grevine başlama nedenini“Kürt Halk Önderi Öcalan’dan 9aydan bu yana somut bir haber alı-namıyor. AK ve CPT’yi görevleriniyerine getirtme konusunda daha du-yarlı kılma çabasıdır” olarak açık-larken bitirme nedenini de “... gelinenaşamada Öcalan’a yönelik tecritinkırılması için atılacak ilk adımlarınAvrupa Birliği kurumları tarafındanele alınacağı kanaatine varmış bu-lunmaktayız. Bu konuda Avrupa kon-seyi sekretaryası, Avrupa Parlamen-tosu başkanı ve KCK Yürütme Kon-seyi tarafından yapılan açıklamalar,yine çeşitli dost çevrelerin yapmışolduğu görüşmeler bu kanımızı dahada güçlendirmiştir. Taleplerimizin il-gili kurumlar tarafından dikkate alı-nacağı ve pratikte bir anlam bulacağısonucuna ulaştık. Bu kurumların ça-lışmalarını daha da hızlandırmakve daha rahat hareket etmelerinisağlamak için açlık grevi eylemininamacına ulaştığını belirtiyor, eyle-mimizi sonlandırıyoruz“ (23 Nisan2012, Yeni Özgür Politika)

Neymiş, Avrupa Konseyi, Stras-bourg’da 52 gündür açlık grevi yapanKürtlerin talebini kabul ederek Ab-dullah Öcalan’ın İmralı’daki koşul-larını araştırma sözü vermiş. Nekadar çok güveniyorsunuz önderinizisatan, hiçbir ülkesine kabul etmeyenAvrupa emperyalizmine. Gelinen bu

nokta doğal bir sonuçtur. Emperya-lizmden medet uman, mevcut sistemiçerisinde Kürt sorununa çözüm ara-yan bakış açısından bundan başkada bir şey beklenemez.

Türkiye oligarşisi Kürt halkınayönelik bütün politikalarını AB veABD’den bağımsız olarak mı yapı-yor?

Kürt halkını katleden, AKP’ninve emperyalistlerin, Kürt halkı içinbazı kültürel hakları telaffuz etmeleri,hatta “Kürt” kelimesini kullanmasıbile, Kürt milliyetçilerinin emper-yalizmi ve faşizmi unutmalarına ye-tiyor. AB Türkiye Karma KomisyonEş Başkanı Helene Flautre’nin, Stras-bourg’da söyledikleri de bu nedenleKürt milliyetçilerine emperyalizmgerçeğini unutturmuştur. Helene Fla-utre; Anayasada Kürtlerin haklarınınverilmesini sağlamaktan, bölgeselözerklik ve ana dilde eğitim konusunakadar, Öcalan’ın tecrit koşullarınındüzeltilmesine kadar her konuda Av-rupa Parlamentosu’nun yardımcı ola-cağını söyleyerek onları ikna etmiştir.

“Amacımıza Ulaştık” Diyorsu-nuz, Hangi Amacınıza Ulaştınız?Değişen Hiçbir Şey Yoktur.Devlet Terörü Artarak Sürüyor

Yaşananlar ortadadır. 20 Mayıs’taÖcalan’a yönelik tecritin kaldırılmasıiçin Avrupa Parlamentosu’nun adımatacağına ikna olup direnişi bırakı-yorsunuz, aradan on gün geçiyor, 30Mayıs’ta Yeni Özgür Politika KCKSiyasi Komitesi, “Tıkanma tecrittenkaynaklı” diyerek Kürt Halk ÖnderiAbdullah Öcalan’a yönelik tecrideilişkin endişe ve tepkilerini dile ge-tiriyor. “Kürt Halk Önderi üzerindekitecrit ve izolasyon politikası hareke-timizde ve halkımızda ciddi endişeleryaratabilecek düzeyde devam etmek-tedir. AKP devleti bilmelidir ki Kürtsorununun çözümünde yaşanan tı-kanma durumu Önderliğimize yak-laşımlardan kaynaklanmaktadır. KürtHalk Önderi müzakere diyalog veçözüm için sağlık, güvenlik ve özgürhareket etmenin gerekli ve şart ol-duğunu belirtmişti. Bu konuda birgelişme olmadıkça halkımızın ve

338

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Page 39: Yürüyüs 315

Dışişleri Bakanı Ahmet Davu-toğlu 26 Nisan’da Suriye'de yaşanangelişmelerle ilgili Türkiye BüyükMillet Meclisi Genel Kurulu'nda birkonuşma yaptı. Yaptığı konuşma iletescilli ABD uşağı AKP iktidarının,işbirlikçilikte sınır tanımayacağınıbir kez daha görmüş olduk. Davu-toğlu şunları söyledi konuşmasında:

"Ortadoğu’da değişimi biz yö-neteceğiz. Ortadoğu’nun sahibi, ön-cüsü, hizmetkarı olmaya devam ede-ceğiz. Suriye’deki sorunun çözümüiçin bugüne değin hiçbir ülke bizimkadar samimi ve yoğun bir çabasarf etmemiştir. Bugünkü insanlıkdramının yaşanmaması için altınıkaldırıp bakmadığımız hiçbir taş,başvurmadığımız hiçbir diplomatikyöntem, aramadığımız hiç bir çarekalmamıştır. Suriye ile ilgilenmekbizim için bir tercih meselesi değilbir zorunluluktur.”

Bakmayın siz, “Ortadoğu’nunhizmetkarıyız, sahibiyiz” dediklerine.AKP Ortadoğu halklarının hizmetkarıdeğil, Amerika’nın hizmetkarıdır.AKP iktidarı Amerika’ nın izni ol-madan bırakın yöneticilik yapmayı,adım bile atamaz, nefes bile alamaz.Çünkü AKP iktidarı, Amerika’nıngelmiş geçmiş en iyi uşağıdır.

Ameri-ka’nın hiz-metçisi Da-v u t o ğ l u ,k e n d i n i"Suriye’yea d a m ı ş " ,Amerika adı-na söylevler-de bulunuyor, Esad’ı tehdit ediyor,ülkemize tampon bölge kurmaya ça-lışıyor. O kadar ki, “Suriye ile ilgi-lenmek bizim için tercih değil zo-runluluktur” diyor. Neden zorun-luluk? Suriye neden sizi bu kadarilgilendiriyor?

Cevabı çok açıktır. Çünkü Ame-rika’yı ilgilendiren her şey AKP’yide ilgilendirir. Ülkemiz Amerika’nın1950’lerden bu yana yeni-sömürge-sidir. Adnan Menderes’ ten itibarenbaşa gelen tüm iktidarlar Amerika’yauşaklık yapmıştır. Vatanımızı karışkarış satmanın ustası olmuşlardır.Şimdi de AKP iktidarı bu geleneğidevam ettiriyor.

Ey! Vatanımızı karış karış satanAmerikan uşakları,

Ey! Amerika’ya hizmetkarlıktasınır tanımayan asalaklar,

Amerika’ya uşaklık etmeye de-vam edin. Uşaklığınız da yetmez,

Amerika’nın kulu kölesi olun!Obama’nın ayaklarına kapanın! Bunuyapmaktan da hiç utanmazsınız, emi-niz. Çünkü sizde ne onur ne şerefne de namus kalmıştır. Ar damarınızçatlamıştır artık sizin, hiçbir şey sizitemizleyemez.

İşgal ederiz, yalanlar yayarız ya-nımıza kar kalır diye düşünüyorsanız,yanılıyorsunuz. Yaptıklarınız tümhalkların hafızasında adeta kazın-mıştır artık. “Hizmetlerinizin” el-betteki bir bedeli olacaktır. Ameri-ka’nın çıkarları için Suriye ve tümOrtadoğu’yu kana boğarak, yağma-lamak istiyorsunuz.

Bu onursuzluğa ve yağmaya halk-lar asla boyun eğmeyecektir. Siziniçin emperyalizme yardım zorunlu-luksa, tüm dünya halkları için deemperyalizme ve onun uşaklarınakarşı savaşmak zorunluluktur. Rüzgareken fırtına biçer demişler. Ve o fır-tına çok uzaklarda değil, emin olun.

Davutoğlu, Amerika’nın Avcı Köpeği Konuştu!

duyarlı tüm kesimlerin tepkileri vemücadelesi artarak daha yüksekdüzeyde gelişecektir.” diyor.

Bir taraftan “Direnişimiz amacınaulaşmıştır” diyerek eylemi sonlan-dırıyorsunuz on gün sonra da; yineher zaman yaptığınız gibi; Kürt hal-kının ve duyarlı kesimlerin tepkileriartacak diye tehdit yağdırıyorsunuz.Bu tarz sola burjuvaziden bulaşmıştır.Burjuva politikasıdır. Madem öyle,bitirmeseydiniz direnişi. Eyleme baş-larken söylediğiniz keskin sözlerinarkasında dursaydınız. Oligarşinin

ve emperyalizmin oyunları konusundadeneyimli sayılırsınız. Onlarca kezemperyalizmin ve işbirlikçi AKP ik-tidarının vaatlerine inandınız ve buvaatlerin yerine getirilmediğini gör-dünüz. Buna rağmen emperyalizmdenmedet umma politikasından vazgeç-miyorsunuz. Bu nedenle, bilerek, is-teyerek yarattığınız bu sonuçtan şi-kayet etme hakkınız yoktur. Kendinizikandırdığınızı söyleyemeyeceğiz çün-kü bütün politikalarınız iradi olarakbelirlenmiş bir stratejinin ürünü. Amamilyonlarca Kürt ve Türk halkınıkandırıyorsunuz.

Kürt halkının talepleri için çö-

zümü emperyalistlerden ve oligarşi-

den beklediğiniz ve uzlaşmanın, ba-

rışmanın yollarını aradığınız sürece

bu kısır döngü böyle sürüp gidecektir.

Emperyalizmin ve işbirlikçilerinden

demokrasi ve özgürlük beklemenin

yanlışlığını anlayıncaya kadar, onların

halkları yararına iyi bir şey yapma-

yacağı gerçeğini görünceye kadar

bu savruluşunuz devam edecektir.

Bütün politikalarınızı belirleyen dü-

zenle uzlaşma politikalarınızdır.

39DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

Page 40: Yürüyüs 315

440 YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Yalanlara karşı gerçekleri yazma-ya, halka taşımaya devam ediyoruz.

Yalanları bizi öldürmek, yalanlarıbizi halktan tecrit etmek için kullananpolisinden, yargısına kadar...

Silahı kendilerine çeviyoruz.

Bizi değil, yalanları onları vuru-yor.

Yalanları, gerçeğin saflığı, berrakdoğruluğu karşısında tuzla buz oluyor,Onları vuruyor.

Diyor ki polis yalan belgesinde;

"Sivas Madımak Oteli olayları da-vasıyla birlikte, Alevi vatandaşlarımızınduygularını istismar ederek provokas-yon yapmaya çalışacakları, bununlabirlikte geçmiş dönemlerde yaşananKahramanmaraş ve Çorum olaylarındayer almalarından dolayı terör örgü-tünün hedefleri arasında bulunan ÖkkeşŞENDİLLER ve Muharrem ŞEMŞEKisimli sahıslara yönelik süpheli HakanYILMAZ ve siz İlhan KAYA'nın keşifçalışması yaptığı; 23.03.2012 tarihliİstihbarat Şube Müdürlüğü yazısı ilebildirilmiştir" diyor...

SORUYORUZ!Muharrem Şemşek ve Ökkeş Şen-

diller halkın katilidir. Bu, onlarca in-sanın tanıklığıyla sabittir. Ve bugünMuharrem Şemşek ve Ökkeş Şen-diller’den hesap sormak isteyen yüz-

lerce insan vardır.

Hukuk işlemediği için katillerindışarıda olması polisin, yargının veiktidarın sorunu ve neden hala ceza-larını çekmediklerini açıklamak zo-runda oldukları bir meseledir.

Burada asıl hesap vermek zorunda,asıl suçlu olan Ökkeş ve MuharremŞemsek'i yargılamayanlar, dışarıdaellerindeki kanlarla dolaşmalarınagöz yummaktadır.

Eğer birileri birgün onları ceza-larındırırsa buna polisin üzülmesi de-ğil, aksine sevinmesi gerekir ki işle-meyen adaleti birileri işletmiştir.

BİLİYORUZ Kİ;

Polis de bu gerçeği bildiğindenkaynaklı bugün haklar ve özgürlüklermücadelesi veren devrimcileri işle-mediği halde böyle bir ithamdan do-layı gözaltına alabiliyor. Komplolarkurabiliyor. Bununla yargıyı ikna et-meye, oyalamaya, tutukluluk sürele-rini uzatmaya çalışıyor.

Ama nafile, izin vermeyecek, ya-lanlarınıza bu halkın onurlu evlatlarınıteslim etmeyeceğiz.

İzin vermeyecek; yalanlarınızahaklar ve özgürlükler mücadelemiziteslim etmeyeceğiz!

Doğruları söylemeye, yalanlarınızlada savaşmaya devam edeceğiz.

İzin Vermeyeceğiz! Yalanlarınıza Bu HalkınOnurlu EvlatlarıDevrimcileri TeslimEtmeyeceğiz!

ABD ABD İŞBİRLİKÇİSİİŞBİRLİKÇİSİ

AKP'NİN;AKP'NİN;HALK HALK

DÜŞMANI,DÜŞMANI,İŞKENCECİ,İŞKENCECİ,

KATİL,KATİL,HIRSIZ,HIRSIZ,

AHLAKSIZ,AHLAKSIZ,FAŞİST, FAŞİST,

KOMPLOCU KOMPLOCU

POLİSİNİN POLİSİNİN YALANINA YALANINA

KARŞI KARŞI GERÇEKLER-3GERÇEKLER-3

YALAN ÜRETME MERKEZİ ANKARA EMNİYETİKOMPLO KURUYOR, MAHKEME TUTUKLUYOR!

TÜRKİYE'DE HUKUK YOK MU? ADALET İSTİYORUZ!

KOMPLO: Bir kişi, grup aleyhine alınan gizli karar demektir.

Komplolarla Tutuklananlar Serbest Bırakılsın!

Page 41: Yürüyüs 315

441

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

Sacco ve Vanzetti bir komplo so-nucu idam edilen iki İtalyan göç-mendi.

Suçları ise sadece ve sadece ek-mek ve hürriyet istemekti...

Sacco ve Vanzetti'ye bu "ağır su-çun" bedelini ise en ağır şekildeiktidar, sömürgecilerin adalet sistemi"canlarını, hayatlarını" alarak ödetti.

Sacco ile Vanzetti genç yaşlardaABD'ye gelmişler ve 1920'de ABD'detırmandırılan komünist karşıtı "histeri"ortamı içinde işlemedikleri bir suçtan;adam öldürme suçuyla 1920 yılının5 Mayıs günü tutuklanmışlardı.

İki İtalyan'ın yargılanması ise Ame-rika'nın Masachusetts eyaletinin baş-kenti olan Boston'da utanç verici birmaskaralık biçiminde sürdürüldü.

Ve komplo davasının sonucunda"suçlu" ilan edilen ise Sacco ve Van-zetti yedi yıl sonra idam edildi!

Ne sahte tanıklar, ne ırkçı jüriüyeleri, ne de cinayeti işleyenlerincinayeti üstlenmiş olması gerçeğiSacco ve Vanzetti'ye kurulan kom-ployu bozamadı.

Sacco ve Vanzetti adalet ayaklaraltına alınarak, her şey onların masumolduğunu gösterirken "suçlu" ilanedildiler.

Bugün nasılsa basın iktidarın elin-de, dün de farksız değildi ve bu fark-sızlığın sessizliği ölümü çağırıyordu.Adaletsizliğe, utanca, hukuksuzluğa,komploya örnek olan bu dava tarihegeçerek bugünkü adaletsizliğin teşhirive adaletsizliğe karşı bir meydanokuyuş oldu.

Susan, görmezden gelen, göz yu-man, ortak olan herkese bir seslenişoldu.

Görün, duyun diye haykırdı! Kimeseslenmedi ki bu dava; Aydınlara,yazarlara, gazetecilere, hakimlere,avukatlara, savcılara... Tüm insanlığa

seslendi! Adaletsizliğe karşıadalet! Hukuksuzluğa karşıhukuk diyerek. İşte şimdide günümüze sesleniyor.

Tutuklanan devrimcilerisarıp sarmalayan Sacco veVanzetti, işte gerçek suç-lular komplocular diye po-lisi ve yargıyı gösteriyor!

Peki dün Sacco ve Van-zetti'yi görmeyip utanç ku-yusunda boğulanlar, ellerinionların kanına bulaştıranlarbugün de aynı suçlarını tekrar mı ede-cekler!

Cellatla birlikte aynı sofrada mıoturacaklar!

Manyetoyu çeken ele destek verip,ha gayret mi diyecekler!

İşte Sacco ve Vanzetti hesaplaş-maya, akıllara ve yüreklere sesleni-yor!

Dün bu suçu işleyenlere, katliamaortak olanlara bugün ezilenlerin,komploya uğrayan devrimcilere des-tek çıkarak kendilerini tarih önündeaklamaya çağırıyor!

Haklar ve özgürlükler mücadelesiverenlere, bugünkü Sacco ve Van-zettilere de güç veriyor!

...

Birinci Paylaşım Savaşı'nın bit-mesiyle ortaya çıkan işsizlik, ücret-lerin düşüklüğü, büyük sermayeningittikçe büyümesine karşılık orta kat-manların hızla yoksullaşması ülkedekidevrimci-demokrat muhalefeti dearttırmıştı.

İşçiler grevlerde ekonomik, de-mokratik hakları için direniyor, kimiendüstri kollarının millileştirilmesiniistiyordu.

İşte buna karşılık bugün nasılhaklar ve özgürlük talebini iktidargözaltı, işkence ve tutsaklıkla bas-tırmaya çalışıyorsa, dünün Amerikan

iktidarı da aynı şeyi yaptı.

2 Ocak 1920'de 70 kentte aynıanda gerçekleştirilen baskınlarda 6 biniaşkın ilerici- sosyalist- demokrat tu-tuklandı. Solcu partilerin hemen bütünbinaları basıldı, yöneticileri tutuklandı.Tutuklananlar kentlerin büyük cadde-lerinde kelepçeli olarak toplu haldegeçirildiler. İşkenceler ayyuka çıktı.Basının yardımıyla tüm ülke bir korkuve dehşet ortamına sokuldu. 5 milyonayaklaşan üye sayısıyla ırkçılar KluKlux Klan’da iktidarın yarattığı ortamınyardımıyla saldırılarını arttırdı.

İşte bu ortamda en ağır koşullardaen düşük ücretlerle çalışan göçmenişçiler de nasibini aldı. İşten ilk atı-lanlar "zenci"lerle birlikte onlardı.

İşte bu baskı, terör ortamında Ni-colo Sacco ile Barolomeo Vanzettihaklar ve özgürlükler mücadelesininsesi oldu.

Onyıllar sonra itiraf edilen Saccove Vanzetti'nin suçsuzluğu, resmikayıtlara geçerken bizim için değişenbir şey olmamıştır.

Bizim için, gerçeğe inananlar içintek olan gerçek Sacco ve Vanzetti'denyanaydı! Gerçek Sacco ve Vanzetti'ninyanındaydı!

Bugünkü faşist iktidarın estirdiğiterör, yoksulluk ve açlık içerisindegerçeğin vatansever devrimcilerdenyana olduğu gibi!

Sacco ve Vanzetti Günümüze Sesleniyor!

Komployla Tutuklanan Devrimcileri Sarıp Sarmalayan Sacco ve Vanzetti,

İŞTE GERÇEK SUÇLULAR, KOMPLOCULAR DİYE;AKP'NİN POLİSİNİ, YARGISINI GÖSTERİYOR!

Page 42: Yürüyüs 315

AKP 4+4+4 yasasına karşı halkın gösterdiği tepkiyi hiçesayarak yangından mal kaçırırcasına yasayı Meclis’ten ge-çirdi. AKP bu yasanın eğitime uygula-nabilmesi açısından hiçbir hazırlık yap-mamıştır. Her anlamıyla egemenlerinçıkarına hizmet eden eğitim sistemi, heryasa değişikliğinde olduğu gibi bu yasaylada AKP'nin ve tekellerin sömürü düzeninehizmet edecektir.

Sınırlı sayıda yasa maddesi değişi-yormuş gibi gözükse de var olan sistemintemel şekli değişecek. Fakat bu büyük de-ğişime rağmen gerek eğitim malzemele-ri gerekse eğitimi verecek öğretmen-ler...Hiçbir şey hazır değil. Bu durumdaasıl dertlerinin öğrencilerin eğitimi değil,kendi çıkarları olduğunu görüyoruz.

AKP'nin asıl amacı; kendi düşünce ya-pılarını daha çocuk yaşta öğrencilerebenimsetmek ve sömürülerini daha da art-tırmaktır. Bu nedenle öğrencilerin, halkın,eğitim sisteminin bu yasaya hazır olup ol-madığı çok da önemli değildir.

Bu yasayla beraber 8 yıllık zorunlueğitim sona eriyor. Okula başlama yaşı 7değil, 5 yaşını bitirip 6 yaşından gün al-makla başlamış oluyor. Yasa ilköğretimkademesini kesintisiz olmaktan çıkarıyor.Yani 2 kademeden oluşuyor. 4 yıllık ilk-okul ve 4 yıllık ortaokul. Ortaokullar li-selerin bünyesinde olacak. Lise, İmamHatip ya da Meslek Lisesi ise ortaokul-da bu bünyede şekillenecek. Bundan daanlaşılacağı gibi artık çocuklar 10 yaşındageri dönüşü olmayan kararlar vermek zo-runda kalacak. 10 yaşında İmam Hatipokullarına başlayarak tam da AKP'nin is-tediği gibi "düzene zararsız" ancakhalkın sömürülmesine hizmet eden, hal-kın mücadelesinin karşısına çıkartıla-cak gerici, militarist bir gençlik yetiştir-mek istiyor...

Keza artık tüm ortaokul ve liselerdeKuran ve Hz. Muhammed'in hayatı seç-meli ders olacak. Ayrıca Kuran dersleri-ne kız öğrenciler başlarını kapatarak gi-recekler.

Her şey AKP tarafından en ince ay-rıntısına kadar düşünülmüş, yasa hermaddesiyle AKP'nin asıl niyetini açıktan

belli ediyor. AKP'nin istediği “dindar neslin” yetiştiril-mesi hedefleniyor. Gençlerin anti-bilimsel, gerçeklikten,

hayattan uzak; gerici eğitimle dü-şünmeyen, sorgulamayan; yoz, bi-reyci kişiler haline getirilmesi plan-lanıyor.

10 yaşındaki çocuğun ve ailesininİmam Hatip okulları dışında seçebi-leceği meslek okulları ve düz lise bün-yesinde açılacak okullar kalıyor. Buokullarda da değişen çok fazla bir şeyolmayacak. Aileler çocuklarının birmeslek ya da beceri kazanması dü-şüncesiyle çocuklarını meslek okul-larına gönderecekler.

Ancak meslek okullarına gidençocuklar daha 10 yaşında zengin şir-ketlerde ucuz iş gücü olarak çalıştı-rılacaklar. Hatta ucuz da değil, hiçpara almadan stajyer olarak çalışa-caklar. Eğitim sistemi açıktan tekel-lere peşkeş çekildi. Üstelik daha 10-11 yaşlarındaki küçücük bedenlerağır işlerde çalışacaklar.

Artık en az 10 işçi çalıştıran bir işyerinin sınırsız sayı da stajyer öğrenciçalıştıracağını düşünürsek, sömürü-nün ne kadar arttığını tahmin etmekgüç değil. FATİH (Eğitimde FırsatlarıAraştırma ve Teknolojiyi İyileştirmeHareketi) projesiyle de sömürünün se-viyesi görülüyor. Bu proje kapsa-mında 2015 yılına kadar yapılacakmal ve hizmet alımları ile yapım iş-leri, Kamu İhale Kanunu (KİK) hü-kümlerine tabi olmayacak. Projenintoplam maliyetinin 20 milyar dolarıbulacağı ifade ediliyor.

Yine dershanelerin kapatılmasıda sömürüyü arttıran bir durum. Tay-yip Erdoğan'ın bu konudaki açıkla-maları da niyetlerini gizlemeye bilegerek duymadıklarının bir gösterge-si.

Erdoğan; "4+4+4 sistemi nede-niyle yeni binalara ihtiyaç olacak.Okul yapma konusunda büyük bir fa-tura var. Özel okullardan hizmetalma noktasındayız. Bunu da ilk kezaçıklıyorum. Üniversite giriş sınav-

4+4+4 SÖMÜRÜNÜN VE GERİCİLİĞİN YASASI

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz de varız!

Liseliyiz Biz

42

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Page 43: Yürüyüs 315

larında, üniversite hazırlık kurslarını da ortadan kaldırmayıplanlıyoruz. Bu dershaneler ya liseye dönecekler ya da ka-panacaklar. Ben bazı büyük dershanelerle konuştum. Ken-dileri “Bizde bu yola girmeyi düşünüyoruz” dediler. “Mil-li Eğitim Bakanlığı ve YÖK’de buna böyle bakıyor" di-yor. Burada dershanelerin kapatılması aslında özel oku-la çevrilmesi anlamına geliyor. Bu yola girmeyi düşün-meleri bundandır. Bu yasayla liseler tamamiyle özel sek-töre açık hale getiriliyor.

Yasanın tüm tepkilere rağmen hızlıca meclisten geçi-

rilmesi ve AKP'nin riyakarca kutlamalar yapması, yemeklervermesi aslında ceplerine akacak paraların sevincidir. Bu-nun yanı sıra kendi düzenlerine "zararsız" beyinleri dahailkokul sıralarında yetiştirecek olmalarıdır.

AKP, istediğini dindar nesli yaratamayacak. Çocuk-larımızın daha 10-11 yaşlarında AKP zihniyetiyle şekil-lenmesine izin vermeyeceğiz. Çocuklarımızın ağır iş ko-şullarında ezilmesine izin vermeyeceğiz. AKP'nin gencecikbeyinleri, halkımızı kandırmasının önüne geçeceğiz.

●● AKP, Van HalkınınKonut Hakkına Saldırıyor

Van’ın Erciş ilçesinde 23 Ekim’de meydana gelen dep-remden bu yana AKP’nin Van halkına yaptığı zulüm de-vam ediyor. Depremin üzerinden aylar geçmesine rağmenyanan çadır haberlerinden, soğukta üşüyen çocuklardan,kadınlardan, bebeklerden başka bir haber duymadık,görmedik. Van halkı için göstermelik yardımlar toplandı.Fakat televizyorlarda yardım şovu yapan “hayırsever” zen-ginlerimiz o vaat ettikleri paraları vermediler. Yalan söy-lediler. Tıpkı sırtlarını dayadıkları devletleri gibi, başba-kanları Tayyip Erdoğan gibi. Onlar ancak halkı soymasınıbilirler. Hırsız, sahtekar ve dolandırıcıdırlar. Halktançaldıklarının zerresini dahi halka vermek istemezler.Halkın acılarını dahi kendilerine reklam malzemesi ya-parlar. Nitekim Van depreminde de öyle yapmışlardır.

Tayyip Erdoğan söz vermişti depremin ardından Vanhalkının konut sorununu çözmek için. Fakat depremin he-men ardından bunun klasik bir AKP yalanı olduğu yanançadır haberleriyle tekrar ortaya çıkmıştı. Tayyip Erdoğankonteynırlar getirecekti. İmalat kolaydı ama bölgeye ta-şınması zordu, o yüzden “ taşınamadı “ konteynırlar. Tür-kiye’nin yarısının oyunu almakla övünen AKP, Van hal-kına birkaç yüz konteynırı taşıyamadı! Van halkına kon-teynır yoksa TOKİ nin evleri vardı tabi. Depremde yete-rince maddi zarara uğrayan Van halkının cebindeki son ku-ruşu almanın derdinde AKP.

“Konut için başvuran kişilere de TOKİ, 6 aylık elek-trik, emlak ve su borçları olmaması şartı getiriyor. Bu şart-lar altında 10 binin üzerinde hasarlı ve yıkılmış konut sa-hibinden ilçe merkezi ve çevre köylerden toplamda ancak200 kişi TOKİ'ye başvurmuş durumda. Ayrıca konut ta-lep edecek kişilerin de ellerinde bulunan arazi emlak ta-pularının da bankaya verilerek borçlar ödenene kadar hiç-bir işlem yapamayacağı da belirtiliyor. Söz konusu konutlariçin ödenecek aylık taksit bedeli ise 350 TL olarak be-lirlenirken. İlçe merkezinde oturanlardan toplamda 75 bin,Köylerden başvuracaklar için ise 70 bin TL civarında sa-tılacak.” ( Birgün, 26 Nisan 2012 )

AKP, her şeyi kullandığı gibi Van depremini de kul-lanıyor. Türkiye de 7 milyon evi yıkacağını ilan etti. Ge-

rekçesi ise depreme dayanıklı evler yapmak... Halkın ça-resizliğini kullanan AKP, bu yalanlara inanalım istiyor. Hal-kımız, AKP’nin yalanlarına kanmayın. Asla çaresiz de-ğiliz. Güçsüzlüğümüz örgütsüzlüğümüzdendir. ÖR-GÜTLENELİM...

● Allah sizden de razı olsun Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Kutlu Doğum Haftası için

yayınladığı "Kardeşlik Yazıları" adlı kitapta Nazım Hik-met'in şiirlerine de yer verilmiş. Radikal gazetesinde çı-kan haber şu şekilde:

Diyanet İşleri Başkanlığı, ülke geneline dağıttığı“Kardeşlik Yazıları” adlı kitapta ünlü şair Nazım Hikmet’ede yer verdi. Nazım’ın “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hürve bir orman gibi kardeşçesine” dizesiyle zihinlere ka-zınan “Davet” şiiri kardeşliğin örnek dizeleri olarak gös-terildi. Kitabının sunuşunda Nazım Hikmet ve listeye alı-nan 78 isim “topluma yön veren kültür mimarları” olaraktakdim edilerek şöyle denildi: “Allah onlardan razı olsun.”

"Allah Nazım'dan razı olsun" diyorsunuz. Ne diyelim?Allah sizden de razı olmasın. Bizi aç, yoksul bıraktığınıziçin, bir kuru ekmeğe muhtaç ettiğiniz için Allah sizdenrazı olmasın. Bizim açlığımızın, yoksulluğumuzun sebe-bi de sizsiniz, "doyuran" rolüne bürünen de sizsiniz. Ken-dinizi Allah'ın yeryüzündeki temsilcisi olarak sunup, in-sanları satın alınacak eşyaya dönüştürüyorsunuz. Siz Al-lah'ı da, dini de, Kuran’ı da kendi çıkarlarınız için kulla-nıyorsunuz. Her şeyi kullandığınız gibi Nazım'ı da kul-lanmaya çalışıyorsunuz. Ama ağzınıza hiç yakışmıyor.

Hatırlarsanız AKP'nin bakanlarından İdris Naim Şa-hin de Nazım Hikmet'in şiirini "Biz bir ağaç kadar hür,bir orman kadar gürüz" diye okumuştu. İslamcıların ken-di yarattıkları bir değer olmadığı için geçmişten beri hepsolun değerlerini kullandılar, hala da kullanıyorlar. Ede-biyatta, sanatta, romanda yarattıkları hiçbir değerleriyoktur onların. Halka giderken, yıllardır halkı solun slo-ganlarıyla kandırıyorlar. Kimi zaman Nazım'ın şiirleriniokuyorlar, okumaya çalışıyorlar, kimi zaman Erdal Ereniçin ağlıyorlar. Halkı kandırmak için solun değerlerini ri-yakarlıklarına, sahtekarlıklarına maske yapıyorlar. Gerçektehepsi 6. Filo'yu denize döken Dev-Genç'lilere Allah Al-lah nidalarıyla saldıranlardır. Hepsi Nazım'ın düşmanıdırlar.

dünyadan... ülkemizden KISA KISA

43

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

Page 44: Yürüyüs 315

Grup Yorum’un 6 Mayıs’ta Edir-ne’de yapacağı konserin çalışmasını yü-rüten 4 Dev-Genç’li 2 Mayıs günü Se-limiye Öğrenci Yurdu’nda işkenceylegözaltına alındı. Ahmet Özlü, ErenCemgil, Serkan Fikir ve Soner Barutisimli Dev-Genç’lilerin gözaltına alın-masıyla ilgili olarak aynı gün açıklamayapan Gençlik Federasyonu, “Bizlerebu konseri yaptırtmamak için ne kadarsaldırsanız da ne kadar yıldırmaya ça-lışsanız da korkmuyoruz. Dev-Genç’li-ler bu konseri her koşulda yapacaktırve binlerle ‘Tam Bağımsız Türkiye’diye haykıracaktır. Arkadaşlarımızın ba-şına bir şey gelirse bundan da işbirlikçiAKP iktidarı ve onun işkenceci polisisorumludur” dedi.

Edirne26 Nisan günü Edirne’de, Grup Yo-

rum’un “Füze Kalkanı Değil Bağım-sız Türkiye İstiyoruz” konserinin ta-nıtımını yapan Dev-Genç’liler, Mü-hendislik Fakültesi’nde, Edebiyat Fa-kültesi ve çevresinde bildiri dağıtırkenaynı gün Saraçlar Caddesi’ne ve Ay-şekadın’daki Mimar Sinan Kapalı SporSalonu karşısına afişleme yaptılar.

Ayrıca Dev-Genç’liler AyşekadınYerleşkesi önünde Grup Yorum masa-sı açtılar. 5 saat açık kalan masada, GrupYorum şarkıları çalınarak bildiri dağı-tıldı ve halk konsere davet edildi. GrupYorum konseri 6 Mayıs günü Ayşeka-dın’da Karabıçak Rezidans'ta yapılacak.

“Bağımsız Türkiye” Diyor,On’ların TürküsünüSöylüyoruz

Çanakkale-BigaDev-Genç’liler 3 Mayıs’ta Ça-

nakkale’de yapılacak olan Grup Yo-rum’un “Füze Kalkanı Değil ParasızEğitim İstiyoruz” konseri için Bi-ga’nın en işlek yeri olan Kafeler So-kağı’nın başında 23 Nisan günü masaaçtı. 5 gün süreyle açık kalacağı du-yurulan masada konser biletleri, GrupYorum DVD’si ve Tavır dergisi da-ğıtımı da yapıldı. Ayrıca esnaflar ge-zilerek, merkez mahallelerde, Biga İk-tisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ndede konser tanıtımı yapıldı. Biga’nınmerkezinde bulunan kafelere, dük-kanlara, sokaklara, caddelere; Roman,Ada, İtfaiye mahallelerine ve Ça-nakkale’nin Karabiga ilçesine top-lamda 370 adet afiş asıldı. Zabıtanın,“Yeter artık bu kadar afiş astığınız,daha fazlasını asmayın.” dayatması-na karşılık, Dev-Genç’liler afişle-meye, konserin duyurusunu yapma-ya devam ettiler.

28 Nisan günü de masa açan Dev-Genç’liler, Grup Yorum şarkıları ça-lıp halay çekerken 15-20 kişilik faşistgrup, “Burası Biga, burada halay çe-kemezsiniz! Orada 1 Mayıs yazıyor,o masaları kaldıracaksınız yoksa Bigagençliği gelir kaldırır! Burası şehittoprağı, burada bunları yapamazsı-

nız.” diyerek Dev-Genç’lilerin üzerineyürüdü. Bunun karşısında Dev-Genç’liler, halka yönelik konuşma ya-parak faşistleri teşhir ettiler. Polis-za-bıta ve sivil faşistlerin işbirliğinekarşı masa önceden belirlenen saatekadar açık tutuldu. Faşistlerin, Dev-Genç’lilerin evlerinin önünde de bek-lediği görüldü.

29 Nisan’da da 29 Dev-Genç’li,“Füze Kalkanı Değil Parasız Eğitim İs-tiyoruz”, Grup Yorum Konseri ve 1 Ma-yıs’a Çağrı masasına yapılan saldırıla-rı halka teşhir etmek için Grup Yorumönlükleriyle bildiri dağıtımı yaptı. Çi-çekçi Dede, Biga merkez, Kafeler So-kağı ve Altınbaş Sokağı boyunca bildiridağıtan Dev-Genç’liler, halka, meşru ol-duklarını, devrimci, vatansever olduk-larını anlattılar. 1 saat süren çalışmada380 bildiri halka ulaştırıldı.

Çanakkale Gençlik Derneği, 2Mayıs'ta yaptığı yazılı açıklama ile fa-şistlerin Biga'da Dev-Genç'lilere yö-nelik saldırılarıyla ilgili şunları ifadeetti: "Bizleri, faşistlerin bu saldırıla-rı engelleyemez konser çalışmaları-mıza kaldığımız yerden daha coşkuyladevam edeceğiz. Faşistlerin bu sal-dırıları bizlerin mücadelesine gös-terdikleri hazımsızlıktandır. Bizlermücadelemizi büyüteceğiz. Yarat-maya çalıştıkları linç girişimini boşaçıkaracağız."

24 Nisan günü Çanakkale GençlikDerneği Girişimi üyeleri tarafından Ça-

Ülkemizde Gençlik

Dev-Genç’liler “Tam BağımsızTürkiye”Talebine Kanlarının Son Damlasına

Kadar Sahip Çıkacaktır

Çanakkale Çanakkale Edirne

44

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Page 45: Yürüyüs 315

nakkale’nin cadde ve sokaklarına 3 Ma-yıs’ta Çanakkale’de yapılacak olanGrup Yorum konserinin afişleri asıldı.Dev-Genç’liler, afişleme sırasında De-mircioğlu Caddesi’nde sivil polisler veresmi polis ekiplerince engellenmeyeçalışıldı. Polisin tehditlerine, çalışma-larına devam edeceklerini söyleyerekcevap veren Dev-Genç’liler, Çanak-kale’nin en işlek yerlerine 3 saat içe-risinde 180 afiş astılar.

26 Nisan’da da, Müntaz Pirinççilermeydanında masa açıldı. Grup Yorumşarkıları çalınıp, halaylar çekilen ma-sada, on tane konser bileti, iki tane Yü-rüyüş ve Tavır dergisi halka ulaştırıldı.

Dünyanın En Onurluİşini Yapıyoruz,Ailelerimizi Bize KarşıKullanamayacaksınız!

Grup Yorum’un “Bağımsız Tür-kiye ON’ların Türküsü” konseri ön-cesinde İzmir’de, vatansever öğren-ciler Deniz Öztürkoğlu, Didem Tü-tenk ve Eylem Mahanda'nın aileleripolis tarafından aranarak taciz edildi.İzmir Siyasi Şube'ye ait bir telefon

numarasından arayan polis, Öztür-koğlu ve Mahanda'nın ailesine, Vali-lik ve Emniyetin bir kampanya baş-lattığını ve bu kampanya kapsamın-da ailelerle görüştüklerini anlattı, an-cak ailelerden "Biz sizinle görüş-mek istemiyoruz." cevabını aldılar.Tütenk'in ailesine ise "Kızınız hak-kında açılmış bir dava var haberinizvar mı? Gelin Terörle Mücadele Şu-besi'nde sizi bilgilendirelim." diyenpolis, "Ben hepsinden haberdarımbu kaçıncı arayışınız beni bir daha ra-hatsız etmeyin." cevabını aldı.

Ege Gençlik Derneği, polis taciz-leriyle ilgili 30 Nisan’da yaptığı açık-lamada “Bizler vatansever öğrenci-leriz. Parasız eğitim, sınavsız gelecekiçin mücadele ediyoruz, etmeye de de-vam edeceğiz. Dünyanın en onurluişini yapıyoruz.” dedi.

Balıkesir'de de Balıkesir GençlikDerneği Girişimi üyeleri Sercan veÖzgür isimli 2 kişinin ailesi polis ta-rafından aranarak, Dev-Genç'lilerin te-rörist olduğu, DHKP-C’ye adam ka-zandırdıkları, Grup Yorum konserinegitmenin suç olduğunu söylediler.

Balıkesir polisine, asıl teröristin

kim olduğunu soran Dev-Genç'liler, 30Nisan tarihli yazılı açıklamalarında,"Asıl terörist sizsiniz. Amerika’nınkoltuğundan çıkmayan, AKP'nin iş-birlikçi polisleri! Ailelerimizi arayarakbizleri yıldıramazsınız" dediler.

Gözaltılar MücadelemiziEngelleyemez

26 Nisan günü Trabzon'da RıdvanAkbaş, Olcay Abalay, Sinan ve Meh-met isimli 4 Dev-Genç’li, SiyasiŞube polisleri tarafından işkenceylegözaltına alındı. Trabzon EmniyetMüdürlüğü’ne götürülen Dev-Genç’liler, 28 Nisan’da çıkartıldıklarısavcılıktan serbest bırakıldılar.

Karadeniz Özgürlükler Derneği,gözaltılarla ilgili yaptığı 28 Nisan ta-rihli yazılı açıklamada, “Faşizm yıl-lardır Karadeniz’de verilen mücade-leyi bastırmaya, sindirmeye çalışıyor.1 Mayıs öncesi azgınca saldırılarınabir yenisini daha ekliyor. Tüm bu ça-baları boşunadır! Karadeniz’in hırçındalgalarını, Dev-Genç’lileri, umudubitiremeyeceksiniz. Öfkeyle biley-lenen yürekler 1 Mayıs’ta umudunkortejinde bir sel olacak!” dedi.

27 Nisan günü Çorum ve Ankara'da yapılan ev baskınlarısonucunda Çorum'dan Halil Top, Dursun Turna, Gözde Teke,Hüseyin Teke, Ender Özçiftçi, İbrahim Erol, Ankara'dan iseGözde Erdal evinden gözaltına alındı. Gözaltına alınan yedikişi Çorum Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. GözdeTeke ve İbrahim Erol serbest bırakılırken, aralarında Pir Sul-tan Abdal Kültür Derneği Çorum Şubesi yöneticilerinin deolduğu 5 kişi tutuklandı.

Çorum'da yaşanan baskınlara karşı Ankara Halk Cephe-si tarafından 28 Nisan Cumartesi günü Yüksel Caddesi'ndeeylem gerçekleştirildi. Eylemde faşist AKP’nin polislerininyaptıkları baskınlar anlatılarak bu hazımsızlığın 17 Nisan’dayapılan 350 bin kişilik konserin olduğu belirtildi. Baskınla-rın 1 Mayıs’ta yüzbinlerin Taksim 1 Mayıs Alanı’na akma-sına engel olmayacağının dile getirildiği ve “Kahrolsun Fa-şizm Yaşasın Mücadelemiz”, “Gözaltılar Serbest Bırakılsın”,“Baskılar Gözaltılar Tutuklamalar Bizi Yıldıramaz”, “HalkızHaklıyız Kazanacağız” sloganlarının atıldığı eyleme 42 kişikatıldı.

Halkın Hukuk Bürosu da 2 Mayıs günü yazılı bir açık-lama yaparak, "Gözaltına alınan müvekkillerimizin tu-tuklanmaları inançlarını yaşamalarına, düşüncelerinin ge-reğini yapmalarına yönelik bir saldırıdır. Müvekkilleri-

mize yöneltilen suçlamalar halkın haklarını kullanmala-rını engellemeye yönelik tehdittir." dedi.

Çorum’da 11 Nisan günü de Grup Yorum konserinin afiş-leme çalışmasını yaparken gözaltına alınan üç Halk Cephe-li’den ikisi tutuklanmıştı. Tutuklananlar için 13 Nisan’da göz-altına alındıkları yerde yoldaşları tarafından eylem yapıldı.“Baskılar, Gözaltılar, Tutuklamalar Bizi Yıldıramaz... HalkCephesi” pankartının da açıldığı eylemde Çorum polisininözellikle son zamanlarda artan baskılarından bahsedildi. Ey-lem “Her ne yaparsanız yapın ‘Bağımsız Türkiye’ diyenle-rin sesi Gup Yorum’u susturamazsınız. Her ne yaparsanız ya-pın parasız, bilimsel, demokratik eğitim, sınavsız gelecek is-teyen Dev-Genç’lileri susturamazsınız. Her ne yaparsanız ya-pın üreten biziz yöneten de biz olacağız diyen devrimci iş-çileri, köylüleri, kamu emekçilerini susturamazsınız. Her neyaparsanız yapın halkız haklıyız kazanacağız diyen Halk Cep-hesi’ni susturamazsınız” sözleriyle sona erdi.

Halk Cepheliler eylemden sonra orada bulunan rek-lam panolarına afiş astılar ve halka seslenerek polisi teş-hir ettiler, “Arkadaşlarımızın yaptığı suçsa biz de aynı suçuişliyoruz. Gelin bizi de alın.” dediler. Çok sayıda polisinuzaktan izlediği ve çevrede bulunan esnafların, halkın dik-katle dinlediği eylem iradi olarak sonlandırıldı.

Tam Bağımsız Türkiye Demeye Devam Edeceğiz!Hiçbir Gücünüz Mücadelemizin Önünde Engel Olmayı Başaramayacak!

Ülkemizde Gençlik

45

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

Page 46: Yürüyüs 315

İstanbul'da “Kentsel Dönüşüm” 50bin evin yıkılmasıyla başlayacak.

Toplu Konut İdaresi Başkanlığı(TOKİ) İstanbul Emlak Dairesi BaşkanıAli Seydi Karaoğlu yaptığı açıklamadaşöyle dedi: "İstanbul'un kentsel dö-nüşümü kaçınılmaz. Hedefimiz kanunçıktıktan sonra İstanbul'da ilk aşamadafarklı ilçelerde dalga dalga 50 binkonutluk dönüşüm projesi başlatmak."

İnşaat Malzemesi Sanayicileri Der-neği (İMSAD) tarafından düzenlenen“Kentsel Dönüşüm-TOKİ” başlıklıtoplantıda konuşan Karaoğlu, Türki-ye'de inşaat sektörünün 2011 yılında%11,2 büyüyerek, Türkiye ekonomisiiçinde %30 paya sahip olduğu bilgisiniverdi. TOKİ’in son 8 yılda 535 binkonut inşa ettiğini söyleyen Karaoğlu,"İstanbul'un kentsel dönüşümü kaçı-nılmaz. İstanbul'un çağdaş ve sürdü-rülebilir metropole dönüştürülmesiiçin yüzyılın fırsatının yanı sıra eko-nomik kalkınma için de bir fırsat. Po-tansiyel afet riski bulunan İstanbul'uya biz dönüştüreceğiz ya deprem."dedi.

Bayraktar gibi Karaoğlu da, asılhedeflerinin halkın can ve mal gü-venliğini korumak değil; sömürü-lerini büyütmek olduğunu anlatıyoraslında. Ya deprem ya kentsel dönüşümderken, sanki başka çözüm yokmuşgibi gösteriyor ve “bizim verdiğimizikabul etmeniz lazım” dayatmasındabulunuyor.

Oysa kabul etmek zorunda değiliz.Yerinde ıslahı savunuyoruz. Halkıngünlük yaşamı bozulmadan, tüm ihti-yaçlarını gidermesi sağlanarak, evle-rinin yerinde yenilenmesi gerektiğinisöylüyoruz. Bunu yapmak mümkündür.Halkı zor duruma sokmadan, evindenetmeden, mahalledeki dostluklarındanuzaklaştırmadan pekala yapılabilir. İs-

teyen dağları devirir… Amaönemli olan neyi istediğidir.

IMF ve Dünya Bankası’nın tali-matlarıyla hareket eden oligarşi, halkayaşam alanı bırakmak istemiyor. Sadeceİstanbul da değil üstelik, tüm Türki-ye’de istedikleri araziye, “KentselDönüşüm” yapacağız diyerek el ko-yabilirler.

Rantın büyük olduğunu yazıyoruzköşemizde… Bu rant büyük olduğuiçin saldıracaklarını da biliyoruz.

Bunun delillerinden birisi de Mec-lis’ten geçirilen ve yürürlüğe girenson 2B yasası. Sadece İstanbul’daki2B arazilerinin satışından 10 milyarlira kazanılması bekleniyor. Tüm Tür-kiye genelinde kazanılması beklenenpara ise 20 milyar lira.

25 Nisan’da yürürlüğe giren 2Byasası ile işleyiş şöyle olacak:

Orman vasfı niteliğini yitirmiş ara-zilerde oturan, bağını-bahçesini ekipbiçen halk işgalci sayılacak. Arazilerindeğerini devlet belirleyecek ve “işgalci”olan halka bunun %70’ini ödeyerekzaten kendisinin olan araziyi satın ala-bileceği söylenecek. Soyguncunun,yağmacının, talancının halkı nasıl kan-dırmaya çalıştığını görüyor musunuz?

2B arazilerinin satışından elde edi-lecek gelirin %90'ının “Kentsel Dönü-şüm”e aktarılacağını söylüyor AKP.Halkı sürdükleri, halka yaşama hakkıtanımadıkları toprakları dönüştürselerne olur, dönüştürmeseler ne olur? Zateno toprakları alacak olan şirketler depremekarşı önlemlerini alacaklardır. Halkıdüşünmeyenlerin kendileri için en ileriteknolojiyi kullanacaklarını biliyoruz.

Maliye Bakanlığı, İstanbul’da arazisatışından kazanacağı geliri 10 milyarliranın altına düşürmek istemediğinisöylüyor.

“Orman vasfını kaybetmiş arazi-lerin”(*) bulunduğu illerin arasında,İstanbul'un yanı sıra Antalya, Mersin,

Balıkesir, Sakarya ve Muğla gibi şe-hirler yer alıyor. Sadece Antalya'da46 bin hektar 2B arazisi bulunuyor.

“İşgalci” olarak gördükleri halkaindirim de yapıyorlar sağolsunlar!Arazi bedelinin %70’ini ödemesi yeterlibulunan halka taksitle ödeme imkanıda sağlıyorlar. Hatta peşin ödemelerde%20 indirim yapacaklar.

Küçük bir ayrıntı: Halkın kendiarazisini “satın alması” için geçerlisüre 3 ay. Taksitle satın alınırsa, ara-zinin niteliğine göre 3 yılda 6 taksitya da 4 yılda 8 eşit taksitle ödeme im-kanı getiriliyor.

Halk soyularak elde edilecek buparanın %10’u orman köylülerinin so-runlarının harcanması için Orman veSu İşleri Bakanlığı'na aktarılacakmış.Köylü bırakmıyorlar ki; kimin hangisorununu çözecekler?

Deprem vergileriyle otoyol yapanlardiyor ki bize: “OTURDUĞUN EVİNİSATIN AL. VERDİĞİN PARAYLASENİN EVİNİ DEPREME KARŞIKORUYACAK, SORUNLARINIDA ÇÖZECEĞİZ.”

İnanıyor muyuz?Kesinlikle hayır!Parası olsa zaten halk kendi evini

güçlendirir, gerekli neyse yapar. Kimikandırdıklarını sanıyorlar peki?

Türkiye genelinde yaklaşık 410bin hektar 2B arazisi bulunuyor.

Vatanımızı, mahallelerimizi, evle-rimizi karış karış satıyorlar.

Bizi nereye kapatacaklar, nereyesığdıracaklar?

Halkı hiçbir yere süremezler, izinvermeyeceğiz!

Bu vatan bizim! Kimse bizi top-raklarımızdan söküp atamaz.

Örgüt elimizdeki güçtür. Gücümüzbirliğimizdir!

Değil 410 bin hektar, tüm vatanı-mızı da satmaya kalksalar karşılarındaörgütlü halkı bulacaklar.

Yaylamızı, Köyümüzü, BağımızıBahçemizi İşgal Edecekler!

İşgalcilere KarşıDirenmek Meşrudur

446

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Page 47: Yürüyüs 315

* Orman vasfını kaybetmiş araziler:“31 Aralık 1981 tarihinden önce bilimve fen bakımından orman niteliğinitamamen kaybetmiş yerlerden, tarla,

bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fın-dıklık, fıstıklık gibi çeşitli tarım alanlarıveya otlak, kışlak, yaylak gibi hay-vancılıkta kullanılmasında yarar olduğu

tespit edilen araziler ile şehir, kasaba veköy yapılarının toplu olarak bulunduğuyerleşim alanlarının hazine adına ormandışına çıkarılması uygulaması…”

İstanbul-OkmeydanıAKP’nin yıkım politikasına karşı

23 Nisan günü Okmeydanı Sibel Yal-çın Direniş Parkı’nda Halk Cephesitarafından direniş çadırı kuruldu. 7gün süreyle açık kalan çadırı sahiple-nen mahalle halkına, AKP’nin “Kent-sel Dönüşüm” saldırısına karşı örgüt-lenme çağrısı yapıldı.

Çadırın son gününde akşam saat-lerinde, Grup Yorum ve korosununda katıldığı bir program düzenlendi.Halk türküleriyle başlayan programamahalle halkı da katıldı. Çadırın songünü çekilen halaylarla bitirilirken;imza toplamaya da devam edildi. Ay-rıca 1 Mayıs’ta Halk Cephesi saflarındayürüme çağrısı da yapıldı.

Çadır eylemi, 30 Nisan günü Be-yoğlu Belediyesi’ne yapılan yürüyüşlebitirildi.

İstanbul-KüçükarmutluAKP’nin yıkım saldırısına karşı

Armutlu’da kurulan çadır, direnişmerkezi olmaya, halkı yıkımlara karşıörgütleme çalışmasına devam ediyor.80’li günlerine gelen çadır, Armutluhalkı tarafından gün geçtikçe dahada fazla sahipleniliyor. Çadıra hiçgelmemiş aileler, gelip çadırın kuruluşamacını soruyorlar, yıkımlara karşıdirenmek gerektiği düşüncesine katı-lıyorlar.

Evlerinden başka kaybedecek birşeyleri olmayan halk, yıllardır dişle-rinden tırnaklarından arttırdıklarıylayaptıkları evlerini yıktırmayacaktır.AKP saldırıya hazırlanırken, halkınöfkesini bilediğinin de farkında ol-malıdır. Bu öfkeyi AKP’ye yöneltecek,direnişi örgütleyeceğiz.

İstanbul-GülsuyuGülsuyu-Gülensu Haklar Derneği,

AKP'nin yıkım saldılarına karşı konuthakkı ve yerinde ıslah talebi için 7Mayıs günü Gülsuyu Heykel Mey-

danı'nda çadır kuracak. Çadır 10 günsüreyle açık kalacak.

İşgalci Değil Halkız, Evlerimizi Yıktırmayacağız!

MersinYürüyüş dergisi okurları

18 Nisan günü Mersin’in DemirtaşMahallesi’nde ve 20 Nisan günü deÇarşı Merkez’de Yürüyüş dergisinintanıtımını yaptılar. Tanıtımda GrupYorum’un Bakırköy’de yaptığı 350bin kişilik “Bağımsız Türkiye ON’larınTürküsü” konseri anlatılarak, 1 MayısPikniği’ne ve 1 Mayıs’a çağrı yapıldı.3 saat süren çalışmada Demirtaş Ma-hallesi’nde 26 dergi, Çarşı Merkez’de24 dergi halka ulaştırıldı.

İzmirYürüyüş dergisi okurları 29 Nisan

günü Yamanlar Mahallesi’nde ve Ba-demler Köyü’nde Yürüyüş dergisinintanıtımını yapıp, 1 Mayıs bildirisi da-ğıttılar. Toplam 67 dergi halka ulaştı-rıldı.Gerçeğin SesiniSusturamazsınız

17 aydır tutuklu bulunan Yürüyüşdergisi çalışanlarının serbest bırakıl-ması için her hafta cuma günü yapılaneylemlere 27 Nisan günü devam edildi.Ankara’da Sakarya Caddesi'nde top-lanan Halk Cepheliler yaptıkları ey-lemde Yürüyüş dergisine yapılan bas-kının hukuksuz bir şekilde yapıldığınıve aynı hukuksuzluğun Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi'nde de devamettiğini anlattılar.

Açıklamada, “Yürüyüş dergisiyedi yıl boyunca sayfalarında ba-ğımsız, demokratik, sosyalist Tür-

kiye'ye nasıl ulaşılacağını yazdı. Yü-rüyüş dergisi, umudun sesi olmaya,basın mevzisinden Türkiye ve dünyahalklarına gerçekleri söylemeye devamediyor.” denildi. 30 kişinin katıldığıeylemde “Yürüyüş Halktır Susturu-lamaz”, “Yürüyüş Çalışanları SerbestBırakılsın”, “Kahrolsun Faşizm Ya-şasın Mücadelemiz sloganlarıyla son-landırıldı.

Yürüyüş Umudun Sesidir

İzmir Ankara

Armutlu

Okmeydanı

447

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

Page 48: Yürüyüs 315

AKP iktidarı Engin Çeber'i iş-kenceyle katlettiğinde, işkenceyi giz-leyemeyeceğini anlayıp, ailesindenözür dilemiş ve iyi bir soruşturma ya-pıldığını göstermek için birkaç kişi-nin tutuklanmasına izin vermişti. İş-kencecilerin yargılandığı davaya hal-kın sahip çıkması nedeniyle işken-cecilerin tutukluluğu devam ediyor.Ancak ceza muhakemesi kanunun102. maddesi kişinin en fazla beş yıltutuklu kalabileceğini belirttiği içinbeş yıl tamamlandığında işkencecilerserbest kalabilcekler. İşkence halkısindirmek için kullanılan bir yön-temdir ve faşizmin kurumsallaştığı bi-zim gibi ülkelerde hiçbir hükümet iş-kenceden vazgeçmez, işkencecileri yaaklar ya da halkın öfkesinden kork-tuğu için göstermelik cezalar verir.Engin Çeber davası işkencecilerin ağırcezalar aldığı bir ilk dava oldu. Çün-kü sadece işkenceye bizzat katılan-ların değil, işkence talimatını veren-lerin de işkence yapan kadar ceza al-dığı bir davaydı. Bu açıdan kararınyargıtay tarafından onaylanması bun-dan sonra işkence talimatı veren, iş-kence yapılmasında ihmali olan her-kesin yargılanması ve cezalandırır-ması açısından örnek bir karar ola-caktı. Bu nedenle yargıtay Engin Çe-ber davasının kararını daha önce ör-neğini görmediğimiz bir gerekçeye

dayanarak usülden bozdu. Böylecedavayı uzatmanın ilk adımını oluş-turmuş oldu. Dosya bozuldu ve Ba-kırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’negeri geldi. Devlet ideolojisinin ürü-nü olan hakimlerde, yargıtayın dos-yayı bozma niyetinin kaynağını anladıve mahkemeyi üç duruşma boyun-ca usuli işlemler yaparak uzattı.

30 Nisan tarihinde yapılan duruş-mada ise mahkeme niyetini açıkçabelli etti. İşkenceci sanıkların dava-yı uzatmak için talep ettiği işlemlerinyapılmasına karar verdi. Buna göreAdli Tıp Kurumundan yeniden birrapor istenecek ve olayın yaşandı-ğı hapishane koğuşunda keşif işle-mi yapılacak.

Mahkeme keşif işleminin 11 Ma-yıs tarihinde yapılmasına karar verdi.Mahkeme tarihinide 18 Haziran2012 olarak belirledi. bu kararlaraçıktır ki sadece mahkemeyi uzatmakiçin verildi. Çünkü herkes bilir ki AdliTıp Kurumunda rapor istemek dos-yayı bir sene boyunca dondurmak de-mektir. Adli Tıp Kurumunun acil du-rumdaki hastaların dosyalarını birseneden önce hazırlamadığını bil-meyen mahkeme yoktur. İşkencecilerdört yıldır tutuklular, dosya bir seneiçerisinde bitmezse tutuklu sanık-lar tahliye olacaklar. Mahkeme bu-

nun için yeni kararlar almıştır. Olayyerinde keşif işlemi yapılacak, oysadosya yargıtaya gitmeden önce keşifyapılmasını ilk talep eden bizdik. İş-kencenin nasıl yapıldığını taraflarıy-la birlikte izleyebilecektik. O zamanmahkeme başkanı “Kamera görün-tüleri çok açık, keşif yapmak yersizbir iş olacak demişti.” Dosyada bu-lunan görüntü kayıtlarına rağmenmahkemenin keşif yapılmasına ka-rar vermesi sanıkları kurtarmayadönük bir davranıştır. Mahkemebaşkanının sanıklara tanıdığı bu ra-hatlık nedeniyle işkenceci müdürEngin Çeber'e bir hafta boyunca ya-pılanları işkence demek yerine En-gin'in yaşadığı mağduriyet demeyebaşladı, işkenceci polis Aliye Uçak ise“öyle mağdurum ki, yaşım 26'ya gel-mesine rağmen daha evlenemedim”dedi. Aliye Uçak mahkeme önündençıkmaktan korkan birisiyken bugünkendisine damat aradığını itiraf ede-cek kadar küçülebiliyor. İşkencecilerdevletin onları korumak için kol-larını sıvadığını görmüş durum-dalar. Bir kez daha biliyor ve inanı-yoruz ki, bu çabalar boşunadır, iş-kenceciler cezasız kalmayacak, hal-kın öfkesi adaleti sağlayacak. İşken-ceciler hakettikleri cezayı alıncaya ka-dar adalet mücadelesine devam ede-ceğiz, işkenceciler hesap verecek.

AKP’nin faşist mahkemeleri Engin Çeber’in katillerini aklamaya çalışıyor!

Ne Yaparsanız Yapın, Engin'in KatilleriCezasız Kalmayacak

Halkın Hukuk

Bürosu

Yürüyüş dergisi dağıttığı için gözaltına alınan ve tu-tuklanıp götürüldüğü Metris Hapishanesi’nde gördüğü iş-kenceler sonucu şehit düşen Engin Çeber’in davası tümhukuksuzluğu ile devam ediyor.

En son 30 Nisan günü yapılan duruşma yine 14 Ha-ziran’a ertelenirken, mahkeme tarafından 12 Mayıs’ta ye-rinde inceleme yapma kararı alındı. Mahkemeden çıkanbu kararı değerlendiren Halkın Hukuk Bürosu avukatla-rından Barkın Timtik, yapılan oyalamaya dikkat çekerekamacın sanıkları tahliye ettirmek olduğunu belirtti. Ay-rıca Timtik, “Verilen bu kararlarla bizim neredeyse ol-mayan yargıya olan güvenimiz zedelendi. Yani aslında ya-şanan hukuksuzluklara bir yenisinin daha eklendiğini gö-rüyoruz. Ama bizler işkence suçuna hiçbir zaman sessiz

kalmamalıyız. Bizler kalmayacağız ve her mahkemede hal-kın adaletinin olduğu her yerde bunları anlatacağız.” dedi.

Mahkeme öncesi bir araya gelen Halk Cephesi üye-leri “Engin Çeber’in Katilleri Cezalandırılsın” pankartı-nı açıp eylem yaptılar. Nagehan Kurt tarafından bir açık-lama yapılarak, davada gelinen nokta anlatıldı. Kurt, za-man aşımıyla katillerin kurtarılmaya çalışıldığını anlatarak,“Evlatları katledilen analarımızın her bir damla gözyaşınınhesabını soracağız. Hafızalarımızda hiçbir suç zaman aşı-mına uğramaz. Er ya da geç adalet yerini bulacaktır.” dedi.İşkenceye karşı mücadele çağrısının da yapıldığı eylematılan sloganlarla sona erdi. Mahkemeye Engin Çe-ber’in ailesi de katıldı.

Katilleri Koruma Yöntemi: Zaman AşımıHafızalarımızda Hiç Bir Suç Zaman Aşımına Uğramaz

448 YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Page 49: Yürüyüs 315

Grup Yorum’un Bakırköy Halk PazarıMeydanı’nda verdiği konsere 350 bin kişininkatılmasının ardından, Halk Cephesi deGrup Yorum üyelerine 28 Nisan günü te-şekkür amaçlı bir kahvaltı düzenledi. Kahv-altıya gelenleri “Grup Yorum Halkın, Onu-run Adaletin, Direnenlerin Sesidir, Şarkılarıyla27 Yıldır Halkın Direnişine, Halkın Savaşı-na, Halkın Kurtuluşuna, Halkın Kinine, Hal-kın Öfkesine Yoldaşlık Etti Grup Yorum Bi-zimdir - Halk Cephesi” pankartı karşıladı.

Sabah erken saatlerde kahvaltıya gelen da-vetliler Grup Yorum elemanlarını tebrik et-tiler, ardından “Türküler Susmaz Halaylar Sü-rer” sloganları atıldı. Kahvaltı bitimindeyapılan konuşmada, 1 Mayıs’ta Halk Cep-hesi’nin Taksim’de olacağı belirtilerek, “Na-sıl ki konserde 350 binleri bir araya getir-diysek 1 Mayıs’ta da on binleri umudun adıaltında toplayabiliriz” denildi.

Daha sonra sözü Grup Yorum elemanı AliAracı alarak, “Sessiz sedasız 350 bin kişiyi Ba-kırköy’de biraraya getiren kendi gücümüzdür.Yani büyük ailemizin gücüdür. Yüzbinleri bi-raraya getirmemizden birçok kesim de tedirginolmuştur. Bu tedirginliklerini konser sonrası yaz-dıklarında ve söylediklerinde görüyoruz. GrupYorum halka mal olmuş bir gruptur, hiç kim-se bu halkla olan bağını kopartamaz” dedi.

Aracı, sözlerini “Konserlerimizde sayısalolarak bir sorunumuz yok. Biz Anadolu’nunher sokağında ve meydanında binleri, on bin-ler, yüz binleri toplayabiliyoruz... Tabii 350 binkişiyi bir araya getirdiğimiz komitelerimizle,1 Mayıs’ta da o coşkuyla Taksim’de olacağız”diyerek bitirdi. Daha sonra Armutlu halkındanSongül Çimen ve Kezban Bektaş, Yorum’unşarkıları ve yöresel türküler söylediler. Prog-ramda Ümit İlter’in ve Ahmet Arif’in şiirleride okundu. Dev-Genç’liler de söyledikleriKürtçe türkülerle ayrı bir güzelik kattılarprograma. Hep birlikte omuz omuza halaylarçekildikten sonra program sona erdi.

49

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

TAYAD'lı Aileler, 16 Nisan günüGazi Mezarlığı’nda anma düzenledi.Başta Dayı’nın mezarı olmak üzere,mezarlıkta bulunan tüm şehitlerinmezarları temizlendi, karanfillerlesüslendi. Saygı duruşu ile başlayananma programında, şehitleri tanıyan-lar onlarla paylaştıkları anılarını an-lattılar. Mezar ziyaretine 15 kişi katıldı.

10 Nisan 1996 tarihinde, İstan-bul Göztepe Köprüsü'nde kuşatılanama teslim olmama geleneğini sür-dürerek şehit düşen Mustafa Bektaşve Muharrem Karakuş için TA-YAD’lı Aileler tarafından 28 Nisangünü anma düzenlendi.

Armutlu Cemevi’nde yapılananmaya mahalle halkı, ailesi ve yol-daşları katıldı. Anmaya gelenleri“Devrim Şehitleri Ölümsüzdür”pankartı ile Bektaş ve Karakuş’unkaranfillerle süslenmiş fotoğraf-ları karşıladı. Saygı duruşuyla baş-layan anmada, iki devrim şehidininözgeçmişleri ve mücadeleleri an-latılarak; “Onlar, fiziken olamasada, düşünceleri ve bize miras bı-raktıkları ile aramızdalar. Onlar, yı-kımlara, yozlaşmaya karşı müca-dele çağrısıdır. Onların ideallerinibüyütmek hepimizin görevidir.And olsun ki bize bıraktıkları bay-rak asla yere düşmeyecek.” denil-di. Verilen yemekle devam eden an-maya 150 kişi katıldı.

28 Nisan'da Gaziantep’te de,Ölüm Orucu direnişinin son şehidiolan Fatma Koyupınar'ın mezarı ba-şında anma yapıldı. Fatma Koyupı-nar'ın evinde toplanan ailesi ve ar-kadaşları buradan mezarlığa gittiler.

Yıkanıp karanfillerle süslenenmezarın başında tüm devrim şehitleri

için bir dakikalık saygı duruşunda bu-lunuldu. Ardından “Haklıyız Kaza-nacağız”, “Bize Ölüm Yok” marşla-rı ile Fatma Koyupınar'ın sevdiği“Eylen Yolcum” türküsü söylendi.Kardeşi de “Vurun Antepliler NamusGünüdür” türküsünü söyledi. 15 ki-şinin katıldığı mezar anmasındansonra yemek verildi.

Ayhan Efeoğlu’nunMezarını BulanaKadar MücadelemiziSürdüreceğiz

TAYAD’lı Aileler, Ayhan Efe-oğlu’nun mezarının bulunması içinher Cuma Taksim’de toplanıp Ga-latasaray Lisesi’nin önüne yaptıklarıyürüyüşü 27 Nisan günü de ger-çekleştirdiler. Taksim’de toplananAileler, Ayhan Efeoğlu’nun fotoğ-rafının olduğu “Ayhan Efeoğlu’nunMezarı Nerede, Cevap AlıncayaKadar Susmayacağız!” yazılı pan-kartı taşıdı.

Galatasaray Lisesi’nin önünegelindiğinde Hüseyin Kaşkır tara-fından basın açıklaması yapıldı.Kaşkır, “Evlatlarımızı katledenlerbizlere bir mezar hakkını bile çokgörüyorlar. Onların ahlakı bu! Amabiz kabul etmeyeceğiz! Anaların,‘evlatlarımızın bir mezarı olsun,katilleri bulunsun’ talepleri ve ada-let için her Cuma Taksim’de olma-ya ve hesap sormaya devam edece-ğiz! Ayhan Efeoğlu’nun nezdindetüm kayıpların sesi olacağız” diyekonuştu.

TAYAD’lı Aileler aynı gün Ga-latasaray Lisesi önünde masa açarakbildiri de dağıttılar.

Şehitlerimizin Yarattığı Güçle Halka GidiyoruzDevrim Şehitleri Ölümsüzdür

Grup Yorum Halktır, Bakırköy KonseriHalkın Gücüdür!

Page 50: Yürüyüs 315

Almanya-Berlin

1 Mayıs günü HackescherMarkt’ta sendikaların, Berlin Halk Cep-hesi’nin ve çeşitli devrimci örgütlerin yeraldığı 1 Mayıs kutlamaları yapıldı.Yaklaşık 2 bin kişinin katıldığı bu kut-lamalarda Halk Cepheliler, “BerlinHalk Cephesi-Volks Front” pankartıarkasında, kızıl bayrakları ve fularlarıylakortejlerini oluşturdu. Halk Cephesikorteji, Türkiyeli gruplar içinde kitle-selliği ve görselliğiyle dikkat çekti.Halk Cepheliler, yürüyüşün bitiş nok-tasında devrim şehitleri için saygı du-ruşunda bulunup, slogan atıp halayçektiler.

Almanya-Frankfurt1 Mayıs’ta Güntherspark'ın önün-

den başlayan yürüyüşe yaklaşık 3 binkişi katıldı. Anadolu Federasyonuda kendi kortejiyle yerini aldı. Kor-tejin en önünde “Anadolu Federas-yonu” yazan pankart yer aldı. Pan-kartın arkasında kızıl fularlarıyla yü-rüyen kitle kızıl bayraklar taşıdı.Kortejin sonunda da Almanca veTürkçe olarak “Tek Yol Devrim” ya-zan pankart taşındı...

Almanya-Hamburg 1 Mayıs’ta Spielbundanplatz-St

Pauli semtinde toplanılarak, yürüyüşegeçildi. Birçok Türkiyeli ve Almangrupların katıldığı bu yürüyüşe HalkCephesi de kitlesel olarak katıldı. HalkCephesi 150 kişilik kortejiyle Fisch-mart’ta geldiğinde bir konuşma yapıl-dı ve 2 Haziran’da Düsseldorf’ta ya-pılacak Grup Yorum konserine katılımçağrısı yapıldı.

Hamburg’daki akşam saatlerindede Landungsbrücke semtinden baş-layarak Alton’a semtine kadar sürenbir yürüyüş yapıldı. Halk Cephesi debu yürüyüşe sabahki kadar olmasa dafularları ve bayraklarıyla katıldılar.

Almanya-Köln:Alman DGB işçi sendikasının

Hans Böckler Platz’da organize etti-ği 1 Mayıs yürüyüşüne Anadolu Fe-derasyonu da 68 kişilik korteji ve pan-

kartlarıyla katıldı. Irkçılık karşıtı dö-vizlerin taşındığı yürüyüş bir saate ya-kın sürdü.

Yürüyüş boyunca, kortejin önündeses düzeni taşıyan araçta Köln SanatAtölyesi’nin müzik grubu, davul zur-na eşliğinde türküler ve marşlar söyledi.

Avusturya-ViyanaEnternasyonalist 1 Mayıs kortejinin

yürüyüşü Viyana Opera’nın önündebaşladı. Avusturya Halk Cephesi,ADHF, AGİİ ve ATİGF de yürüyüşte-ki yerlerini aldılar. Halk Cephesi de mi-tingte bir konuşma yaptı. Halk Cep-heliler’in 310 kişilik kortejinde Mahirve Dayı’nın büyük boy resimleri,“Halk Cephesi”, Büyük Direniş şehit-lerinin resimlerinin olduğu “Kahra-manlar Ölmez Halk Yenilmez”, “Ya-şasın 1 Mayıs”, “Kapitalizm=Kriz,Çözüm= Sosyalizm” yazılı pankartlarile 150 adet kızıl bayrak taşındı.

Avusturya-İnnsbruck1 Mayıs kutlamasına Halk Cephesi

de 125 kişilik kitlesi, kızıl bayrakla-rı ve pankartları ile katıldı. Cepheli-ler’in çoğunluğu siyah pantolon ve be-yaz gömlek giyerek ayrı bir görsellikkattılar 1 Mayıs’a.

Avusturya-GrazHalk Cepheliler, KPÖ (Avusturya

Komünist Partisi) ile birlikte Graz’ınmerkezi olan Südtiroler Platz Meyda-nında toplandı. 50 kişilik Halk Cephe-si korteji kızıl bayrakları, “Halk Cephesi”pankartı ve 1 Mayıs pankartı ile yerle-rini aldılar. Yine Graz şehrinde de umu-dun sloganları haykırılarak, 1 Mayıs bi-tiş alanına gelinerek orada yapılan ko-nuşmalardan sonra eylem sona erdi.

İsveçGöteborg şehrinde, Komünist Par-

tisi’nin organize ettiği ve içlerinde en-ternasyonal grupların da olduğu RödFront (Kızıl Cephe) korteji Järntorgetalanında (Demir Meydanı’nda) top-lanarak yürüyüşe geçti. Cepheliler’deDHKC pankartı ve bayrakları açarakkortejde yerlerini aldı.

Av ru pa’da

Hollanda

İngiltere

Almanya

Almanya

İsviçre

1 Mayıs Dünya Emekçilerinin Kavga Günüdür

50 YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Page 51: Yürüyüs 315

Yürüyü21 Mart

2010

Fransa-NancyNancy’deki 1 Mayıs kutla-

malarına, bu yıl 10 bin kişi ka-tıldı. Halk Cephesi de Türkiye-lilerin oluşturduğu kortejin enönünde, 11 kişilik milis yürüyü-şü ve görselliğiyle kitlenin ve ba-sının ilgi odağı oldu.

Davullu zurnalı ve coşkulu birkortej oluşturan Halk Cephesi, ta-şıdığı pankartların yanında, tümüFransızca olan dövizleriyle de ilgiçekti.

Fransa-ParisPariste 250 bin kişi Denfert

Rochereau Meydanı’nda topla-narak, Bastille Meydanı’na doğruyürüyüşe geçti.

Cephelilerin, buluşma nokta-sında bulunan Aslan Heykeli’ninüzerine astıkları Cephe yıldızınaalandaki halkın ilgisi yoğundu.300 kişilik Halk Cephesi korte-jinde 20 kişilik tek tip ekibi deyer aldı.

HollandaHollanda’nın Rotterdam şeh-

rinde 450 kişinin katılımıyla ya-pılan yürüyüşte Halk Cephesi de44 kişilik kortejiyle yer aldı. Stad-huis önünde toplanan tüm gruplarbir saatlik yürüyüş yaptı. HalkCephesi kortejinin başında 4 ayrıdilde yazılan “Yaşasın 1 Mayıs”pankartı taşındı.

İngiltere-Londraİngiltere’nin Başkenti Lon-

dra’da sendika, parti, dernek veçeşitli demokratik kitle örgütle-rinin katıldığı 1 Mayıs kutlama-sına Halk Cephesi de katıldı.Grup Yorum marşları ve slo-ganlar eşliğinde bekleyen HalkCepheliler, pankart ve tek tipgiymiş temsili milislerle halkın,katılanların ve basının ilgi oda-ğıydı.

Karl Marks Kütüphanesiönünde başlayan yürüyüş, Tra-falgar Meydanı’nda yapılan ko-nuşmalarla bitirildi.

Yunanistan-AtinaMeclis dışı solun gerçekleş-

tirdiği 1 Mayıs gösterisine, “Aç-lığın, Yoksulluğun, İşsizliğin veMülteciliğin Sorumlusu Emper-yalizmdir. Emperyalizme KarşıBirleşelim, Örgütlenelim, Sava-şalım” yazılı pankartıyla HalkCepheliler de katıldı. Müze vePoliteknik Üniversitesi önündegerçekleştirilen mitingte yapı-lan konuşmaların ardından kitleyürüyüşe geçti. Yürüyüş, meclisönünde yapılan gösterilerin ar-dından, Propilia Meydanı’ndabitirildi. AB, IMF ve kemer sık-ma politikalarına karşı sloganla-rın atıldığı eyleme 5000 kişi ka-tıldı. PAME, altı aydır grevdeolan Demir Çelik işçilerine des-tek için 1 Mayıs'ı 20 bin kişi ileElefsina'daki fabrika önünde kut-ladı. Eyleme Halk Cepheliler dedestek verdi.

Belçika-LiegeBelçika Komünist Partisi

(PC), Belçika İsçi Partisi (PTB)ve Belçika Genel İsçi Federas-yonu (FGTB) isimli sendikanınortak düzenlediği mitinge HalkCepheliler de katıldı. Place SaintPaul’da stand açan Cepheliler,Grup Yorum’un 2 Haziran Dü-seldorf konser afişlerini astılar;Yürüyüş dergisi ve bazı kitapla-rı sergilediler. Cephe kortejinde;Umudun en küçük çocukları,“DHKC” pankartı, Cephe san-cağıyla Dev-Genç’liler de yer-lerini aldılar. Yürüyüşün sonun-da 1 Mayıs şehitleri için saygı du-ruşu yapıldı. Cephe adına kitle-ye yapılan konuşmada; Emper-yalist saldırılara, Suriye kuşat-masına değinilerek emperyaliz-me karşı ortak mücadele çağrısıyapıldı. Ayrıca ırkçılığa, yaban-cı düşmanlığına karşı birliktemücadele edilmesi gerektiğinevurgu yapıldı. Anadoludaki dev-rimci mücadeleye de değinilerek,mücadelemiz anlatıldı. Yaklaşık500 kişinin katıldığı yürüyüşteCepheliler 70 kişiydiler.

Belçika'nın Liege şehrinde 21 Nisan’da “30Mart-17 Nisan; Umudun Kuruluşunu Kutluyor, Şe-hitlerimizi Anıyor, Önderlerimizi Selamlıyoruz” şia-rıyla anma düzenlendi. Hall Omnisports SporSalonu’nda düzenlenen anmaya Almanya, Fransa,İngiltere, İsviçre, Belçika, Avusturya ve Hollan-da'dan katılımlar oldu.

Avrupa'daki Cephelilerin ve Cephe dostlarınınkatıldığı etkinliğe Belçikalı yabancı konuklar dakatıldı. Program, Almanya Köln Sanat Atölyesi’ninhazırladığı bir tiyatro oyunu ile başladı. Avrupa'dakiBiz'in tartışıldığı panelde, Mahir'den Dayı'ya sü-ren kavga anlatıldı. Süreç ve görevlerimizin de tar-tışıldığı panelin bir bölümünde, Avrupa'daki genç-lik mücadelesine de değinildi. Verilen yemek ara-sından sonra programın ikinci bölümünde salon-da bulunan şehit aileleri sırasıyla sahneye çağrılarakkaranfiller verildi. Köln Sanat Atölyesi müzik gru-bunun coşkulu şarkıları eşliğinde çekilen halaylarlaanma bitirildi.

Almanya'nın Düsseldorf şehrinde, “IrkçılığaKarşı Tek Ses Tek Yürek” sloganıyla, 2 Haziran'dayapılacak olan Grup Yorum konseri çalışmaları de-vam ediyor. 26 Nisan günü, Köln'ün Kalk post sem-tine giden 5 Grup Yorum dinleyicisi, “IrkçılığaKarşı Tek Ses Tek Yürek”, “Türküler Susmaz Ha-laylar Sürer” yazılı önlükler giyerek, konser afişi as-tılar ve konserin el ilanlarını dağıttılar. “Türküler Sus-maz Halaylar Sürer” sloganı atarak ve konser çağ-rısını yüksek sesle okuyarak Türkiyelilerin yoğun ol-duğu sokaklarda dolaştılar. Grup Yorum dinleyicileri“Konserde On Bin Ses, On Bin Yürek, On Bin Ağız-dan Irkçılığa Hayır” demek için tüm Yorum seven-lerini de kendilerine katılmaya davet ediyorlar. Ça-lışmalar 2 Haziran gününe kadar devam edecek. İle-tişim için telefon numarası: 0049 (0)177 854 25 35

Almanya’nın Köln şehrinde, Anadolu Fede-rasyonu çalışanları, 16 Haziran’da düzenleyecek-leri mitinge hazırlık çalışmalarını sürdürüyorlar. Herhafta Cuma günleri Müheim Keupstr’de kurduk-ları standı bu hafta da 27 Nisan’da açtılar. Standınaçık kaldığı süre içerisinde bildiri dağıtılıp, imzatoplandı. Aynı zamanda Türkiye'li ailelerin kapılarıçalınarak, insanlarla sohbet edildi. Toplam 15 aileile sohbet edilmerek, mitinge katılım çağrısı yapıldı.

551

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

On Binlerin Sesine Ses Katmak İçinBirlikte Hareket Edelim!

Mahir’den Dayı’ya Sürüyor Bu Kavgave Sürmeye Devam Edecek!

Katillerimizden Hesap Sormak, Yeni ÖlümlerOlmasın İstiyorsak Mitingte Buluşalım!

Page 52: Yürüyüs 315

AVRUPA’dakiBİZ

"Bütün dünya hak-ları kardeştir.

Dil, kültür, renk değilemek yücedir.

Bu dünya bizim on-lara kalmayacak

Selam dünya halkla-rına" GRUP YORUM

Grup Yorum’un AlmanyaDüsseldorf’ta düzenleyeceğikonserin adı "Irkçılığa Karşı TekSes."

Grup Yorum, Ezilen Halkla-rın Sesidir!

Grup Yorum, Yoksulların Se-sidir!

Grup Yorum, Ludwigshafen'de,Solingen'de, Mölln'de sadece Tür-kiyeli oldukları için yakılan insanla-rımızın sesidir.

Güpegündüz işyerlerinde katle-dilen 9 esnafımızın sesidir.

Avrupa'nın birçok yerinde sadecedilimizden, dinimizden, saçımızınrenginden dolayı katlediliyoruz, ya-kılıyoruz. Naziler bunu yaparkenTürkiyeli olduğumuz için yapıyor.Türk, Kürt, Laz, Çerkez ayrımı yap-mıyor. Irkçılığı hepimiz yaşıyoruz.

Irkçılık, dünyanın hemen hemenbirçok ülkesinde var. Bu birkaç psi-kopatın, birkaç faşistin cesaretleriveya delilikleri ile açıklanamaz. Bu birdevlet politikasıdır. İktidarlar bunu biryönetim şekli olarak kullanıyor. Halk-ları bölerek parçalayarak, birbirine dü-şürerek iktidarlarını sürdürmeyi he-defler. Halklar birbiri ile uğraşırken ozenginliklerine zenginlik katmayıamaçlar. Ki bu böyle olur.

İşsizliğin, yoksulluğun hesabınıdevletten sormak yerine, yanı başın-daki komşusundan sormasını ister. "Oolmasaydı, sen işsiz olmazdın" diyeyutturur halklara. Şu an Almanya'dayaşandığı gibi, “2 milyon Türkiyeli ol-masa siz bu kadar işsiz olmazdınız“propagandasını yapıyor alttan alttan.Kimi zaman doğrudan, çekinmedenyapıyorlar bu propagandalarını.

Veya bizim ülkemizde olduğu gibiSünnileri Alevilere düşmanlaştırma-ya çalışır. Kapı komşusunu ona düş-manlaştırmak ister. Ülkemizde yapı-lan Alevi katliamlarında, Sivas, Ma-raş, Çorum'da ne demişlerdi: “Din el-

den gidiyor, bunlar Allah kitap bil-miyor…”

Şu an nasıl Almanya'da "islami te-rör" yükseliyor diyerek, bize karşı Al-man halkını düşmanlaştırmaya çalı-şıyorlar, ülkemizde de “din elden gi-diyor” ya da “vatan elden gidiyor, bö-lücüler...” diye halkları birbirine düş-manlaştırıp bölüp parçalıyorlar. Ör-neğin Kürt halkı yıllarca sadece di-linden kaynaklı baskılara uğradı. Sa-dece Kürt olduğu için, iş bulamadı,okullarda hakarete uğradı. Kürtçeşarkılar dinlediği için sokak ortasın-da dövüldü, katledildi. Göçlere zor-landı.

Grup Yorum Anadolu Halkının Sesidir

Grup Yorum ırkçılığı, faşizmi enyakın bilen bir müzik grubudur. Türk-çe dışında da şarkılar söylemiştir yıl-larca. Filistin halkı için Arapça şarkılarsöylemiştir. Kürt halkı için Kürtçe şar-kılar söylemiştir. Bugün Kürtçe mü-zik yapmak deyim yerindeyse "moda"oldu. Ajda Pekkan'dan, Sezen Aksu'yakadar herkes Kürtçe söyler oldu.Oysa Kürtçe söylemenin bedeller ge-rektirdiği 12 Eylül sonrası ilk Kürt-çe şarkı söyleyen Grup Yorum'dur.Bu yüzden davalar açılmıştır Yo-rum’a. Yorumcular “Baskı gören,zulme uğrayan bir halkın üzerinde-ki baskıları protesto etmenin hakla-rı olduğu"nu söylemiştir mahkemesalonlarında.

Her albümlerinde Ortadoğu halk-larının yanlarında olduğunu gösterenArapça şarkılar söylemişlerdir. Filis-tin halkının mücadelesi Grup Yo-

rum'un birçok albümünde yeralmıştır. Şimdi Dünya halka-rının baş düşmanı Amerika'nıngöz diktiği Suriye halkı ile da-yanışma konserine hazırlanı-yor.

Halkların Kardeş Olduğunu Bizzat Yaşayarak Öğrendik!

Avrupa'da yaşayan Türkiyelilerolarak ırkçılığı da yaşayarak çok iyiöğrendik, birlikte yaşamanın zen-ginliğini de. Türkiye'de halklarımızı

hep birbirine düşürmeye çalıştılar. Tür-kü, Kürde; Aleviyi, Sünniye... Ama buAvrupa'da olmadı. Çünkü aynı mahal-lelerde oturduk. Kapı komşusu olduk.Aynı okullara gittik. Aynı camilere,aynı düğünlere, aynı cemevlerine…

Gördük tanıdık birbirimizi. Bir-birimizden farkımız olmadığını gör-dük. Kültürlerimizin zenginlikleriniöğrendik. Karadenizlilerin düğünle-rinde horon tepildi. Maraşlıların, Ma-latyalıların, Dersimlilerin... düğün-lerinde halaylar çekildi. Sivaslılar,Konyalıların yemeklerini; Trabzon-lular Maraşlıların yemeklerini öğ-rendi. Birbirimizin kültürlerinin zen-ginliklerini öğrendik, paylaştık. Buzenginliğin güzelliğini gördük ve ya-şıyoruz. Irkçığı da bizzat yaşayaraköğrendik, halkların kardeş olduğunuda bizzat yaşayarak öğrendik.

Dosta ve düşmana gösterelim,Anadolu hakının birlikteliğini, kül-türlerinin zenginliklerini. Bu kon-serde hep bir ağızdan haykıralım;

"Bütün Dünya Halkları Kar-deştir!”, “Irkçılığa İzin Vermeye-ceğiz!”, “Asla Asimile Olmayaca-ğız!”, “Emeğimizle Varız!”, “Hak-kımızı İstiyoruz!”

Hep bir ağızdan, tek bir ses olalım.Grup Yorum Anadolu halkının ortaksesidir.

Grup Yorum konserinin çalışma-sını yürüten arkadaşlarımız! Çalın-madık kapı bırakmayalım. Almandevletine bizi bu kadar kolay katle-demeyeceğini gösterelim. Gidilmedikesnaf bırakmayalım. Onlara ancak bir-lik olursak, mücadele edersek Irkçı-lığı alt edebileceğimizi gösterebiliriz.

GRUP YORUM EZİLENDÜNYA HALKLARININ

SESİDİR!

Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez,Bütün Halkımız, "IrkçılığaKarşı Tek Ses” Olmak İçinGrup Yorum Konserine!

52

Yürüyüş

6 Mayıs2012

Sayı: 315

YÜZBİNLERİ 1 MAYIS MEYDANI’NDA BİRLEŞTİREN

Page 53: Yürüyüs 315

Gidilmedik düğün bırakmayalım.Evet düğün salonlarımızda yarın diridiri yakılmayacağımızın garantisiyoktur. Eğer kültürümüzü özgürce ya-şamak istiyorsak “Irkçılığa Karşı TekSes” olduğumuzu göstermemiz ge-rektiğini anlatalım.

Camilere, Alevi derneklerine gi-delim. İnançlar oturduğumuz yerdensavunulmaz, onun için mücadele et-mek gerektiğini anlatalım. Bizi gelipdiri diri yakmalarını mı bekleyeceğiz.Bunlara hakları olmadığını anlatalım.bu konsere katalım.

Oflanmak Yok, Olmaz Yok,Yapamadım Yok.

Şu sorulara cevap verebiliyor mu-sun? O zaman her şeyi yaptım diye-bilirsin. "Kapıdan kovdu, bacadangirdim" diyebiliyor musun? Diye-miyorsan elinden geleni yapmamış-sın, demektir.

Bu konser sadece şarkıların söyle-neceği bir konser değildir. Bu konserırkçılığa karşı ne kadar güçlü bir sesçıkaracağımızın göstergesi olacak-tır. Hiç de az olmadığımızı göreceğiz.

Kaç komite kurdun, kaç eve gittin,

hergün kaç kişiye anlattın, kaç biletsattın... Bu sorulara verdiğiniz cevapbelirleyici olacaktır.

Kitle Çalışması Bir İken İki Olmaktır!

O zaman bütün Grup Yorum dinle-yenlerine şunu söylüyoruz. Normalin-de 3 kişi mi getirebilirsin, o zaman 1 kişidaha getir, bir kişi için daha çalış.

Evden Eve Kişiden Kişiye"Evden eve kişiden kişiye ku-

laktan kulağa" çalışma, halkımızınolduğu her yere gidersek genişler, bü-yür.. "Evden eve kişiden kişiye ku-laktan kulağa..."çalışırken, çaresizleri,umutsuzları bulur çıkarırız saklan-dıkları taşın dibinden. Onlara çareolur, güç veririz. Yeter ki "Evden evekişiden kişiye kulaktan kulağa..."durmadan ve durmadan çalışalım.Yalnız dolaşırken, bir şey daha gere-kiyor ve bu da kitle çalışması açısın-dan önem taşıyor, o da bizim kendi-mizi eğitmemiz. İnsanların soruları-na gelir geçer cevaplar vermek onla-rı ikna etmez. Eziliyor, yakılıyoruz gel

demek ile olmuyor. Nedenleri ile an-latmalıyız. Neden gelsin o konsere?Bu konser ona neyi verecek? Irkçılıkgerçekten nedir?

Geleceğe dair "Ne olacak, nasıl ola-cak?" diye sorduğunda cevaplarımıznet olmalı. Bizden ikna edici cevaplaralmalılar. Kendimizi eğitip donatmakyerine, bunlara genel geçer cevaplar ver-mek, çalışmamızı olumsuz etkiler.

Bu haftadan sonra herkes bütün GrupYorum dinleyenleri her akşam kafasınıyastığa koyduğunda ben bu konser için neyaptım diye sormalı?

“Kaç kişiyi ikna ettim, yeterince ça-lıştım mı, emek harcadım mı?” diye sor-malı.

O salonu dolduracak mıyız? Bu so-ruya başkaları cevap vermemeli, herkes“evet” diyebilmeli. Evet Bakırköy’de, ve-rilen emek sonucu 350 bin kişi geldi. Ozaman bizde o salonu 10 BİN kişi ile dol-duracağız, hedefi net olmalı kafamızda.

Başta şunu söyledik; Grup Yorum ırk-çılığa karşı olan herkesin sesidir. O zamansesi daha yükseklere çıkarmalıyız.

Grup Yorum Konseri için çalışanherkese çalışmalarında başarılar dili-yoruz. Kolay gelsin!

Ergene Nehri’nin devlet eliyle te-kellere peşkeş çekilerek kirletilmesinekarşı halkın mücadelesini örgütlemekamacıyla başlatılan “Ergene Trakya’dır!Emperyalizmin Çöplüğü Olmayacak-tır!” kampanyası Tekirdağ Halk Ko-mitesi’nin kurulmasıyla çalışmalarınıdaha da yoğunlaştırıyor.

Trakya Halk Komitesi, kampanyakapsamında 28 Nisan günü Aşağı Se-vindik köyünü ziyaret etti. Köylüler-le sohbet eden komite çalışanları Er-gene Nehri’nin kirliliğinin asıl sebebinive ne yapılması gerektiği hakkında bil-gi verdiler. Köylüler de bununla ilgi-li mücadele edilmesi gerektiğini vur-guladı. Termik santral kurulması daplanlanan köyde, köy muhtarının AKPtarafından satın alındığını belirtenköylülere, kampanya çerçevesindetekrar köye gelineceği ve Ergene içinimza toplanacağı söylendi.

Trakya Halk Komitesi, 29 Nisangünü de Babaeski Belediye Tansa Dü-

ğün Salonu’nda bir panel düzenledi. 6ay önce çalışmalarına başlanan kam-panya ile köylere giderek, ilçelerdebasın açıklamaları, bildiri dağıtımlarıyaptıklarını, afiş astıklarını, yöre halkıile konuştuklarını söyleyen Komite,şimdi elde ettiği sonuçlar üzerine bir pa-nel düzenledi.

Panele konuşmacı olarak Edirne’denTrakya Doğal Kaynaklar ve EnerjiDerneği Başkanı Mak. Yük. Müh. Hü-seyin Erkin, Çağdaş Hukukçular Der-neği İstanbul Şubesi Yön. Kurulu veÇevre ve Kentsel Dönüşüm Komisyo-nu üyesi Avukat Aycan Çiçek, HalkınHukuk Bürosu’ndan Avukat BarkınTimtik, Trakya Halk Komitesi’ndenZir. Müh. Murat Ulusoy ve Sinanlı Bel-desi’nden İsmet Patron katıldı.

Polisin salonda kamera çekimiyapmak istemesi üzerine yaşanan tar-tışma nedeniyle Hüseyin Erkin panel-den ayrılırken; çekim engellenerekpanele geçildi.

Salon girişinde Ergene’nin kay-naklarının bulunduğu Istrancalardan,eski fotoğraflardan, kirlilik fotoğraf-larından ve Trakya Halk Komitesi’nineylemlerinden fotoğrafların yer aldığımini bir sergi açıldı. Ayrıca hem Trak-ya Halk Komitesi’nin, hem de Tüm-Köy-Sen’in mazottaki ÖTV’nin kal-dırılması için başlattığı imza kam-panyası föylerinin olduğu bir masa yeraldı.

Panel Ergene’nin son durumununve Trakya Halk Komitesi’nin kam-panya sürecinde yaptığı çalışmalardanfotoğrafların yer aldığı 10 dakikalık birslaytla başladı. Ardından yapılan ko-nuşmalarda çevre kirliliğinin sorum-lusunun devlet ve bölgedeki tekeller ol-duğu belirtilerek, arıtma tesislerinin ku-rulması ve denetimin sağlanması ge-rektiği söylendi. 50 kişinin katıldığı pa-nel, halk komitelerinin kurulmasıylasona erdi.

Çevrenin Kirletilmesine Karşı Halkla Birlikte Bir Tek Devrimciler Direnebilir

53

6 Mayıs2012

Yürüyüş

Sayı: 315

DEVRİMCİ POLİTİKALARDIR!

Page 54: Yürüyüs 315

YitirdiklerimizBağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

12 Mayıs - 18 Mayıs

Elinde sattığın derginin kapağında sözü edilen 30 bindenbiriydin sen. 1 Mayıs alanlarını zapteden on binlerden biri.

Demokratik bir lise isteyen o genç arkadaşlardan biri.Öfkesini, gelecek umudunu Cephe’nin kortejine yükleyipyürüyenlerden biri. Karşı devrim matematik hesabı ya-

pıyor; 30 binden biri gitti diyor. 29 bin bilmem kaç küsürkişi kaldı diye hesap yapıyor. Ama biliyor, bilecek, öğrene-cek, kırmakla tükenmez o on binler, vurmakla tükenmez.Genç arkadaşım, vurulmanla asla eksilmedi sayımız; çünküarkadaşların şimdi daha kinli, çünkü daha dün okulundatüm bu olup bitenlere seyirci kalanlar senin şahsında bu dü-zeni gördüler. Bu düzenin düpedüz bir katil olduğunu gör-düler. Onlar senin yerini doldurdu bile daha şimdiden. On-lar senin hesabını sormak için silaha sarılacaklar yarın. Ya-rın bir başka genç arkadaş dolaştıracak o gazeteyi Alibey-köy’ün sokaklarında.

“Bir devrimci asla zorluklar karşısında pes etmemeli. So-run varsa, olumsuzluklar varsa karamsarlığa düşeceğimizyerde, dışımızda göreceğimiz yerde biz çözeceğiz. Sorunlarda bizim ve hep olacak.”

Maksut POLAT

Bir Yoldaşı İrfan Ağdaş’ı anlatıyor:EKSİLMEDİK, AKSİNE ÇOĞALIYORUZ…

Anıları Mirasımız

Mücadeleye Karadeniz Tek-nik Üniversitesi Fatih EğitimFakültesi Tarih Bölümü öğ-rencisiyken katıldı. TÖDEFfaaliyetlerinde yer aldı. Me-zun olduktan sonra Elazığ

Eğit-Sen içinde mücadelesinedevam etti. 16 Mayıs 1994’te

ani bir rahatsızlık sonucu aramızdan ayrıldı.

Mete NazımDÖLEK

Emekçi gecekondu halkının mücadelesindeyer alan bir Cephe taraftarıydı. Alevi bir aileiçinde yetişmiş olmanın etkisiyle değerlerinivazgeçmeden koruyan, haksızlıklara, eşitsiz-liklere dayanamayan, temiz yürekli bir insan-dı. Gazi ayaklanmasının neferlerinden biri

oldu. 13 Mayıs 1995’te İstanbul Okmeyda-nı’nda sivil faşistlerin bıçaklı saldırısı sonucu şehit düştü.

Murat ÇUHACI

1960’ların ikinci yarısındaki devrimcigelişmenin içinde yer alan devrimciönderlerdendir. Revizyonizmden, re-formizmden kopuşun son adımındaiçinde bulunduğu ve başını Doğu Pe-rinçek’in çektiği PDA’dan koparakTKP/ML’nin kurulmasına önderlik etti.Klasik halk savaşı modelini temel alan

bir stratejiyi savundu. 12 Mart Cunta-sı’na karşı silahlı mücadeleyi sürdürürken, 24 Aralık 1972gecesi Vartinik’e bağlı Mirik Köyü’nde bir grup yoldaşıylabirlikte kuşatıldı. Çatışmada Ali Haydar Yıldız şehit düşer-ken, Kaypakkaya çatışmadan bir süre sonra yaralı olaraktutsak düştü. Dersim, Elazığ ve Diyarbakır’da aylarca iş-kencede kaldı. Direndi. 18 Mayıs 1973’de Diyarbakır iş-kencehanelerinde ölümsüzleşti.

İbrahim KAYPAKKAYA

1868’de doğdu. İrlanda ulusal kurtuluşmücadelesinin önderlerindendi. İrlandaSosyalist Cumhuriyetçi Partisi’nin veİrlanda emekçilerinin ilk silahlı örgüt-lenmelerinden biri olan İrlanda YurttaşOrdusu’nun kuruluşuna önderlik etti.1916 Nisan’ında Dublin’de başlatılanayaklanmada tutsak edilerek, 12 Mayıs

1916’da yaraları nedeniyle ayakta dura-maz olduğu halde bir koltuğa oturtularak kurşuna dizildi.

James CONNOLLYMaksut POLAT

12 Mayıs 1987’deşehit düştü.

Ali Haydar ŞAHİN

İrfan Ağdaş 1979 doğumludur. Liseli bir dev-rimciydi. 13 Mayıs 1996’da İstanbul Alibey-köy’de Kurtuluş dergisi dağıtımı yaptığı sıra-da, polis tarafından herkesin gözü önündesırtından kurşunlandı. Yaralı olarak polis oto-suna alındı ve orada işkenceye devam edile-

rek katledildi. 17 yaşındaydı. İrfan AĞDAŞ

Devrimci Sol’un Ferahevler mahalli alan ör-gütlenmesinde yer alan bir militanıydı. Böl-geyi faşist saldırılardan korumak için tutulangece nöbetlerinden birinde, bir sol grup taraf-tarlarınca çevrildi. Silahı olmasına rağmen osilahı devrimcilere karşı kullanmadı. 16 Ma-

yıs 1980’de vurularak şehit edildiMustafa ALBAYRAK

12 Eylül cuntasının zulmünün en ağır yaşandığı yerlerden bi-riydi Diyarbakır Hapishanesi. Zulüm, bir noktada teslim al-mıştı bütün hapishaneyi. 1982’nin 17 Mayısı’nı 18 Mayıs’abağlayan gecesinde dört yurtsever bedenlerini tutuşturarakşehit düştüler. Dört yurtsever tutsak, tinerli pamuklar ve üçkibritle yeniden ayağa kalkışın öncülerinden oldular.

Ferhat KURTAY Eşref AYNIK Mahmut ZENGİN Necmi ÖNER

1969 Sivas Divriği Tepehan Köyü doğumlu.1988’de mücadeleye katıldı. 1992’de Ortado-ğu’da kamp çalışmalarında yer aldı. ŞerafettinŞirin Malatya Kır Birliği’nde görevlendirildi.17 Mayıs 1994’de Adana’da Yeşilevler Mahal-lesi’nde polis tarafından katledildi.