YeniDevir 95

28
1 5 N İ S A N 2 0 1 1 Göz Kliniği Göz Kliniği Göz Pratisyenlerimizi: Ms Perin Erdem Ms Reyhan Yilmaz Mr Taskin Hafouz-Housein 130 Blair StDallas VIC 3047 Tel: (03) 9309 6464 Mustafa Okur 0418 315 161 EMLAKÇILIKTA GÜVENİLİR İSİM Shop 1, 55 Paringa Blvd Meadow Heights VIC 3048 Telephone: (03) 9309 4888 Fax: (03) 9309 7400 Email: [email protected] 5 Nisan 2011 Sayı: 95 Campbellfield Factory 362 Barry Road, Campbellfield Vic, 3061 T: (03) 9357 9922 w w w . s u l t a n m e a t . c o m . a u e - m a i l : s u l t a n @ s u l t a n m e a t . c o m . a u Smallgoods / Kebab / Meat Necmi Kul (Managing Director) 0 - 0 FENERBAHÇEYE BURSA FRENİ SPOR’DA SPOR’DA ÇANAKKALE RUHU YASIYOR Avustralya Milli Görü ş Te ş kilat ı ’n ı n gençleri, 96. y ı ldönümünde Çanakkale Destan ı ’n ı kutlad ı . Haberi sayfa 7’de Haberi sayfa 7’de Ulusal müfredaƨn taslak meƟnde yer almamasının duyulması ile birlikte Türk Toplumu’nda yoğun bir kampanya başlaƨldı. Victoria Türkçe Öğretmenler Derneği’nin girişimi ile kurulan Türk Dili Çalışma Grubu, geniş kapsamlı bir imza kampanyası başlaƴ. Kampanyaya ilgi hayli büyük TÜRKÇE İÇİN TÜRKÇE İÇİN KAMPANYA KAMPANYA Haberi sayfa 5’de Haberi sayfa 5’de

description

YeniDevir 95

Transcript of YeniDevir 95

Page 1: YeniDevir 95

15 N İ S A N 2 0 1 1

Göz KliniğiGöz KliniğiGöz Pratisyenlerimizi:

Ms Perin Erdem Ms Reyhan YilmazMr Taskin Hafouz-Housein

130 Blair StDallas VIC 3047Tel: (03) 9309 6464

Mustafa Okur0418 315 161

EMLAKÇILIKTA GÜVENİLİR İSİMShop 1, 55 Paringa Blvd

Meadow Heights VIC 3048

Telephone: (03) 9309 4888 Fax: (03) 9309 7400

Email: [email protected]

5 Ni

san

201

1 S

ayı:

95yyy

Campbellfield Factory362 Barry Road, Campbellfield Vic, 3061

T: (03) 9357 9922

w w w . s u l t a n m e a t . c o m . a u e - m a i l : s u l t a n @ s u l t a n m e a t . c o m . a u

Smallgoods / Kebab / Meat

Necmi Kul (Managing Director)

0 - 0 FENERBAHÇEYE BURSA FRENİ SPO

R’DA

SPO

R’DA

ÇANAKKALE RUHU YASIYORA v u s t r a l y a M i l l i G ö r ü ş Te ş k i l a t ı ’ n ı n g e n ç l e r i , 9 6 . y ı l d ö n ü m ü n d e Ç a n a k k a l e D e s t a n ı ’ n ı k u t l a d ı

.

Haberi sayfa 7’deHaberi sayfa 7’de

Ulusal müfreda n taslak me nde yer almamasının duyulması ile

birlikte Türk Toplumu’nda yoğun bir kampanya başla ldı. Victoria Türkçe Öğretmenler Derneği’nin

girişimi ile kurulan Türk Dili Çalışma Grubu, geniş kapsamlı bir imza

kampanyası başla . Kampanyaya ilgi hayli büyük

TÜRKÇE İÇİN TÜRKÇE İÇİN KAMPANYAKAMPANYA

Haberi sayfa 5’deHaberi sayfa 5’de

Page 2: YeniDevir 95

5 N İ S A N 2 0 1 12

TÜKENMEZ KALEM

Mustafa Salih

[email protected]

We put you fi rstWondering the value of you property in the current market?

Call us today for a FREE market appraisal

JALAL ABDALLAH0425 778 166

Ev veya arsanızın şu andaki piyasa değerini mi merak

ediyorsunuz?

Mülkiye nizin tamamen ÜCRETSİZ olarak piyasa değerlendirmesi için bizi

hemen arayın.

HUSEYİN KUSET ALPOZGEN JP0418 992 524 - 9309 6000

3 AYLIK ÖZEL İNDİRİM KAMPANYAMIZDAN

YARARLANMAK İÇİN EN GEÇ 30 NİSAN’A KADAR EV VEYA ARSANIZIN SATIŞI İÇİN BİZE

BAŞVURUN

FREEMANAGEMENT FEES

SHEFKI ZEQAJ 0432 121 047DİLEK ŞAHİN 9309 6000

Shop 17/55 Paringa Boulevard, Meadow Heights www.firstnationalmh.com.au 9309 6000

GÜNCEL

Hareket olsun, panik olmasın

AVUKATSEYİT ERCİYASZINDILIS BARRISTERS & SOLICITORS

* Ev alım-sa m işlemleri* İşyeri alım-sa m işlemleri* Aile hukuk ve boşanma davaları* Kira ve Lease işlemleri* Vasiyetname ve vekalet hazırlama* Ceza davaları* Trafi k ve iş kazaları davaları* Kontrat ve sözleşme hazırlanması* Hukuki danışmanlık

Shop 3, 785 Pascoe Vale Road, Glenroy, VIC 3046Ph: 03 9304 4444 Fax: 03 9304 4222

Email: s e r c i y a s 8 3 @ y a h o o . c o m . a u

Türkçe’nin gelecek nesiller tarafından konuşulmaya devam edilmesinin önemini artık idrak edemeyen kalmadı sanırım. Buna rağmen biz medya organlarında dilin önemini daha gür sesle ifade etmeye devam ediyor iken, birden bire karşımıza ulusal müfredat çıktı. 2015 yılında yürürlüğe girmesi beklenen ve eğitim sistemi için önemli bir kilometre taşı olan yeniliğin, yabancı diller arasında Türkçe’ye yer vermemesi ile kıyamet koptu. Ama durun, hemen panik yapmayın! Yaklaşık bir aydır kamuoyunda dile getirilen ve kampanyalar ile desteklenen hareketlenmeye bakıp da Türkçe’yi yasakladıklarını düşünmeyin. Öyle ki, medya organlarındaki ihtiyatlı ama kararlı dile rağmen kimileri kulaktan duyma ifadeler ile Türkçe’nin hemen yasaklanacağı düşüncesine kapılmış. Hatta bir camide Cuma namazı vaazında dahi din görevlisi tarafından ‘Türkçe yasaklanıyormuş, destek verelim’ çağrısı yapıldı.

Türkçe için camilerde dahi duyuru yapılmış olması takdire şayan. Ancak toplumu mobilize etmeye çalışırken panik yaratmaktan da kaçınmakta fayda var. Türkçe konusunda herkesin duyarlı olması gerektiği üzerinde durmak çok önemli ama yapılan kampanyanın da biraz geleceğe dönük olduğunu ve Türkçe’ye daha fazla itibar kazandırma amacı taşıdığının da bilinmesi lazım.

Henüz taslağı açıklanan ve eleştiriye de açık olan müstakbel müfredata Türkçe’nin de sokulmasını istediğimizi bilinçli bir şekilde anlamalı ve ona göre hareket etmeliyiz. Fakat Türkçe’nin bulunmadığı bir müfredatın hemen 2015’de Türkçe’yi katledeceğini düşünmek de fazla

karamsarlık olur. Buna karşın Türkçe’nin müfredat içerisinde yer alması, Türkçe’nin Avustralya tarafından tanınmasını garantiler ve gelecek nesillerimizin özellikle üniversite sınavlarında da Türkçe’den faydalanmasının önünü açar.

Dilimizi yaşatmak için her türlü kampanya ve çalışmaya ‘evet’, panik yapıp da dilin gittiğini düşünmeye ve korkuya kapılmaya ‘hayır’.

Bir savcının neler yapabileceğini gördük Türkiye’de generallerin tarihe damga

vurduğu dönemden, savcıların tarihe geçmeye başladığını görmekten memnunluk duyuyorum. Savcı Zekeriya Öz, Türkiye’de karanlık bir dönemin kapanmasına öncülük etmiştir. Başçavuşa bile dokunulmadığı, düşük rütbeli subayların kameralar karşısında valileri azarladığı, omuzu kalabalıkların medyayı hizaya soktuğu, hükümetleri tehdit ettiği dönemlerden sonra böylesine cesur bir savcının ortaya çıkması, Türkiye için yeri doldurulamayacak bir değer özelliği taşıyor.

Savcı Öz’ü sonunda, karanlık dönemin aydınlatıldığı bu büyük davadan alıp terfi ettiler. Hakikaten herkesin kafasının karıştığı bir yer değiştirme oldu. Önceki Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Öz’ü ve diğer savcı arkadaşlarını davadan almak için büyük çaba sarfetmiş ve aylar süren mücadele sonunda Adalet Bakanı referanduma kadar direnip, savcıları kurtarmıştı. Genellikle Adalet Bakanlığı’nın bürokratlarının seçildiği yeni kurul ise kendisini terfi ettirdi ama bunun ödül mü, yoksa davaya müdahale mi olduğu anlaşılamadı.

Özellikle Ergenekon ve Balyoz davaları bana göre Cumhuriyet tarihinin en önemli olayları arasında yer almıştır. Savcı Zekeriya Öz’ün, dokunulmasına düşünülmesi dahi düşünülemez diye tabir edilenleri korkusuzca yargılaması ve hapise attırması ile Türkiye eski Türkiye olmaktan çıkmıştır. Öz, her gözaltı dalgasında inanılmaz bir kamuoyu baskısı altına alınmış ve ölüm tehditlerine maruz kalmıştı. Herşeye rağmen Türkiye’de tarihin yeniden yazılmasını sağlayan ve karanlık cunta dönemlerini, hatta onun bir türlü bitmeyen korkularını ülkemizin üzerinden atan Zekeriya Öz’dür.

Davanın bundan sonraki süreci ne olursa

olsun, artık dengelerin değiştiğini ve askeri vesayetin cirit attığı dönemin kapandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ergenekon davasından sonra Türkiye’de siyasi cinayetlerin de neredeyse kalmadığını görüyoruz. İşte tüm bu gerçekler, Zekerya Öz’ün ‘kahraman’ sıfatını ne kadar da hak ettiğini gözler önüne seriyor.

Galatasaraylı olarak hiç bu kadar cefa çekmemiştim

1980’li yılların sonundan bu yana Galatasaray’ı takip ederim. Zaman zaman başarısızlıklar olmuştur ama bu yıl çektiğimiz eziyet kadar Galatasaraylılık hiç bu kadar kederli olmadı. Maçı

canlı izleyemesem de en azından mutlaka özetini izlediğim Galatasaray maçlarının artık sonucuna bile bakmıyorum. Geçtiğimiz haftalarda puan tablosuna baktım orta sıralarda duruyor. Gördüğüm kadarı ile ciddi düşme tehlikesi görünmüyor ama buna da sevineyim mi, onu da bilmiyorum. Normalde her yıl sevindirecek bir başarı yakalardı Galatasaray. Mesela şampiyon olamadıysa Avrupa’da parlak sonuçlar alır. Hiçbiri yoksa Türkiye Kupası kaldırılır falan. Ya da en kötü ihtimal Avrupa Kupaları’na gidebilecek bir başarı yakalanır. Bu yıl resmen hüsran yaşadık. Sadece yeni stadı ile sevindirecekti, onu da eline yüzüne bulaştırdı. Yani 2011 yılı Galatasaraylılar için hüzün yılı oldu.

Page 3: YeniDevir 95

35 N İ S A N 2 0 1 1

İngilizleri bilmem. Almanları da. Ama, Müslüman Osmanlı’lar arasında, bir tek laik olmadığına kalıbımı basarım.

“Çanakkale laik r laik kalacak!” tayfasına bakmayın siz. Çanakkale’de arasan, damızlık bir laik bulamazsın. Kaymakam (Yarbay) rütbesiyle Çanakkale’de görev yapan Mustafa Kemal bile o tarihte “laik” değildi.

Niçin? Niçin olacak, etra nı sonradan çevirecek olan “laik” tayfa ölümün

kol gezdiği Çanakkale’de yoktu da onun için. Malum, bu tayfa “ölümü” değil “yaşamı” sever. Çanakkale ölünecek yer, “Gel keyfi m gel” yaşanacak yer değil.

Sayın laiklerimiz de dahil, herkesin dürüstlükle cevap vermesi gereken bir sorum var: Çanakkale’de ölüme koşan Osmanlı askeri, NEYE REFERANSLA ölüme koştu?

Irka referansla mı? Olamaz. Gidin Çanakkale’ye, okuyun mezar taşlarını. Kimi Türk,

kimi Arap, kimi Kürt, kimi Arnavut, kimi Laz, kimi Çerkez, Kimi Boşnak, kimi Pomak.

Toprağa referansla mı? Olamaz. Gidin Çanakkale’ye, okuyun mezar taşlarını. O insanların

yaşadıkları yerlerde şimdi 30’a yakın devlet var. Er Medineli Muhammed’in Medine’si nere, Çanakkale nere!..

Laikliğe referansla mı? Mesela şöyle bir komut: “Laiklik aşkına vurun yiğitler!..” Niye

gülüyorsunuz? Ben ciddiyim. Sahi, Çanakkale’de biri böyle bir komut verse, bırakın Çanakkale’yi İs klal Savaşında verse, o adama ne yaparlardı?

Dahası, laiklik uğruna göz kırpmadan ölüme koşacak bir kişi çıkar mıydı? Dürüst olalım, çıkmazdı. Çıkmaması bir yana, böyle bir komut veren adamı tefe koyar çalarlar, süngü takıp kovalarlardı.

Kaymakam Mustafa Kemal de dahil, askere ölüm komutu veren herkes bu komutu bir tek referansla verdi: İslâm. Allah, iman, Kur’an, şehadet, ahiret, cennet, gaza, gazi hep aynı referansa a fl a anlaşılacak değerler.

Çanakkale’yi büyük ve değerli kılan rakamlar ve kendi kendimize söylediğimiz “sevimli (!) yalanlar” değildir.

Doğrudur, şehid sayısı verirken rakamları abartma huyumuz burada da depreşir ve 250 bin rakamını çok severiz. Sanki 55 bin şehit azmış gibi.

Tatlı yalanlardan biridir “Çanakkale geçilmez”. Geçilmiş r maalesef, mü efi k denizal ları İstanbul önlerine kadar gelip fi nk atmış r. Bu maddi olanı. Birde manevi “geçilme” vardır ki, bu hepsinden beterdir. Elin İngiliz-Fransız gavuru sadece “boğazımızı” değil, yüreğimizi, zihniye mizi, iddialarımızı, kimliğimizi ezip geçmiş r. Dün kendisine karşı Çanakkale’yi koruduklarımızı, savaş sonrası ülkenin başköşesine buyur etmişiz, milyonlarca genç aklı ve yüreği onların eline, alın “nesine geçerseniz geçin” diyerek teslim etmişizdir.

Söyleyin Allah aşkına, biz kendi kapımızı İngilizler de kendi kapılarını açsa ve “geçiş serbest” dense, neresi nereye akar dersiniz?

Çanakkale savaşı, kötü yöne lmiş, yanlış sevk ve idare edilmiş bir muharebedir. Müslüman ordumuzun tüm kahramanca direnişine, dünyada eşi görülmemiş fedakarlıklar göstermesine, “Bedrin arslanları” gibi cihad etmesine rağmen bu böyledir. Bu yanlışın iki sorumlusu vardır: Gavur aşığı İ hatçı çete ve Almanlar.

Savaşın emir komutası kendisine verilen 5. Ordu Komutanı Alman General Liman von Sanders, savaş stratejisini mü efi kleri yenme üzerine değil, daha çok mü efi k askerini Çanakkale’ye çekme ve orada oyalama üzerine kurmuştur. 9. Tümen Komutanı Albay Halil Sami Bey, bu adamın tüm hakaret ve münasebetsizliklerine rağmen, 60 km’lik kıyı şeridini kahramanca savunmuş şerefl i bir Osmanlı subayıdır.

Patlamayan Alman su mayınlarının sırrı şimdi bile hâlâ anlaşılamamış r. Kendi kendimize söylediğimiz yalanlardan biri de Kaymakam (Yarbay) Mustafa Kemal’i adeta Çanakkale’nin “bir numarası” yapma numaramızdır. Hakkını yememek lazım, Yarbay Mustafa Kemal’in cephe gerisindeki hizme en az cephedekiler kadar önemlidir. Ha a savaş stratejisine dair ge rdiği eleş rilere bakıldığında, Enver Paşa’dan da Alman General’den de daha isabetli ve kurmayca olduğu görülür. Fakat her şeye rağmen o Çanakkale savaşında yer alan subay hiyerarşisinde tâ 70. sırada yer alan “yarbay” rütbesinde bir subaydır.

Mustafa Kemal Paşa’nın Cumhurbaşkanı iken Ruşen Eşref’e verdiği bir mülaka an öğreniyoruz ki, o düşman saldırısının başladığını, ih yat kuvvetlerinin tutulduğu cephe gerisi olan Bigalı köyünde uzaktan gelen top seslerinden anlamış r. Abar hastalığımız, ideolojik tara arlıkla birleşince ortaya daha komik durumlar çıkmaktadır. Mesela, Çanakkale’deki kitabeye Kemal Paşa’nın rütbesini “yarbay” yerine “albay” yazma kurnazlığımız gibi. Çanakkale zaferinin al n ismi Albay Halil Sami Bey’in adını, 2002 yılına kadar hiçbir kitabede zikretmeyip, gelen tepkiler üzerine Ezineli Yahya Çavuş kitabesinin içerisine lü en koyma uyanıklılığımız gibi.

Sözün özü: Çanakkale destanı, rakamların ve makamların değil, imanın destanıdır.

Mustafa İslamoğlu

Çanakkale’de hiç laik var mıydı?

Page 4: YeniDevir 95

5 N İ S A N 2 0 1 14 AVUSTRALYA

GÖRÜŞ

M.Ali Özcan

Yıllarca Ba Emperyalizmini ağababa tanıyarak ve sır nı onlara dayayarak, kendi ırkından ve inancından olan vatandaşlarını hakir görerek onlara zulmeden diktatörler sıkış lar. Diktalarını ellerine ba lı hamileri sayesinde geçirmişlerdi. Kendi , aileleri, akrabaları ve zulümlerini destekleyen yağdanlıkları ülkenin her imkanından faydalanırken sade vatandaşları ikinci veya daha geri sırada idi. Sade vatandaşları insan gibi yaşamayı hak etmiyordu onlara göre. Adeta kendilerine mahkum olmuş köle gibi görüyorlardı onları. Güç, kuvvet ellerindeydi ve madem güçlü idiler öyleyse onlar diğerlerine istedikleri gibi davranabilirdi. Ağababaları, diktatörlerden memnundu, diktatörler de ağababalarından. Her iki tara n da keyfi yerinde idi. Emperyalistler sömürülerinden memnundu.

Diktatörler de Karunlaşmalarından memnundu. Ama gün geldi hesap döndü. Sömürünün ve diktanın tekerine çomak sokuldu. Sömrürülen İslam coğrafyasındaki bazı bölgelerde köleler baş kaldırdı. Değişim ve hak istemeye başladılar. Diktatörler bu istek karşısında bocalamaya başladılar. Ağalarından medet beklediler ama ağaları onları vatandaşlarından önce terke . Diktatörler sıkışınca vatandaşlarının haklarının olduğunu ha rladılar. Türlü çarelere ve aracılara başvurarak tatlı ve yumuşak koltuklarında oturabilme şar yla bazı hakları verebileceklerini dillendirmeye başladılar. Ama vakit bir hayli geç oldu. Ayaklanan ülke vatandaşlarının, diktatörlerinden kurtulabilmek için elde e kleri bu başarıdan sonra, ufak tefek haklar karşıl ığında bu eylemlerinden vazgeçecekleri zor görünüyor. Zaten vazgeçerlerse aptallık yapmış olurlar.

Bizim burada üzerinde durmak istediğimiz konulardan biri de şudur. Bu zalim diktatörlere sormak lazım. Behey zalim insan, madem bu vatandaşlarının hakları vardı da neden bugüne kadar bekledin.

Neden bu insanların haklarını vermek için isyan etmelerini bekledin. Behey ahmak zalimler, zamanında insanlarınıza dürüst ve adaletle muamele etseydiniz de bu insanlar sizi baştacı yapsalardı ya. Bugün memleketlerinizi kaçar gibi terketmek zorunda kalmasaydınız daha iyi olmazmıydı. Yine siz zalim idareciler vatandaşlarınıza ih mam gösterseydiniz, o insanlar kapınıza emperyalistler dayanınca sizi korumazlarmıydı. Siz zalim idareciler, hiç tarih okumadınız mı. Zulümle payidar olunamayacağını duymadınız mı. Gün gelip zulmünüze alkış tutanlar sizi terketmeyecek mi zanne niz. Ey zalimler, bugünki halinizi siz hazırladınız. Ve yıllarca size rıza gösterenler de hatalarının faturalarını bugün ödüyorlar, ödeyecekler.

Tarih adeta tekerrür ediyor. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy ne güzel söylemiş “ders alınsaydı tarih tekerrür edermiydi hiç” diye.

3. ‘Holden’ 3. ‘Holden’ dayanışma pikniği

Doğal bitkilerde şifa varşifa var

Holden fabrikasında çalışanların 3 yıl önce başlattığı dayanışma günü bu yıl da gerçekleştirildi. Çalışanlar arasındaki dostluğun pekiştirilmesi için yapılan pikniğe yine çok sayıda işçi katıldı. Piknik organizasyonuna eski çalışanlar da dahil olurken, programı organize eden Yu-suf Yılmaz ve Sami Aydın, kısa konuşmalar yaptılar. Sami Aydın, uzun yıllar farbrikada çok güzel bir

dayanışma örneği ser-gilediklerini ve birbirl-erine sahip çıktıkları müddetçe zorlukları aşabileceklerini söyl-edi. Sami Aydın, o r g a n i z a s y o n u n g e r ç e k l e şm e s i n d e emeği geçen Yu-suf Yılmaz, Mustafa Oğuzhan ve Yusuf Özyılmaz’a ayrı ayrı teşekkür etti.

Piknikte köfte, kızarmış patates ve salata

yenirken, gün sonuna doğru katılımcılar çaylı-kahveli

sohbet yaptı ve hatıra fotoğrafl arı çekerek dağıldı.

Modern p, her hastalığa çare bulamayabiliyor. Bu boşluğu ise çoğu Modern p, her hastalığa çare bulamayabiliyor. Bu boşluğu ise çoğu zaman doğal bitkiler dolduruyor. Melbourne’de ikamet eden Güngör zaman doğal bitkiler dolduruyor. Melbourne’de ikamet eden Güngör Amca, doğal bitkiler ile nasıl sağlıklı olabileceğini araş rıp, bulduğu Amca, doğal bitkiler ile nasıl sağlıklı olabileceğini araş rıp, bulduğu

ürünleri tanıtmaya çalışıyorürünleri tanıtmaya çalışıyorDoğal ürünler ile şifa

arama, modern tıptaki ilerlemeye karşın hala çok yaygın. Polen, arı sütü, ginseng, zence-fi l, safran, rezene gibi çoğumuzun isimlerini dahi bilmediği ürünler, kimi zaman hastalıklara veya rahatsızlıklara çare olabili-yor. Güngör Amca da işte bu ürünler ile sağlığına kavuşmuş biri. Fakat Güngör Amca, şifa dağıtan bitkileri sadece kullanmak-la kalmamış, aynı zamanda başkalarının da bundan isti-fade etmesi için uğraşmaya başlamış.

Melbourne’ün Meadow Heights Semti’nde Balcı Güngör Amca olarak bilin-en doğal bitkiler meraklısı, sadece Türk Kültürü’ne ait değil, özellikle Asya mil-

letlerinin sıkça kullandığı bitkileri bulup, yaptığı veya yaptırdığı karışımlar ile değişik hastalıkların önüne geçilebileceğini gösteriyor.

Güngör Amca’nın en fa-zla tavsiye ettiği karışımın başında arı sütü, bal ve polen geliyor. Bu karışımın hangi rahatsızlıklara faydası var diye sorulduğunda Güngör Amca’nın cevabı hayli uzun oluyor. Yorgun-luk, halsizlik, çocuk sahibi olamama, cinsel tatminsizlik, akciğer hastalıkları, mide ül-seri, böbrek hastalıkları, düşük tansiyon ve daha niceleri. Özellikle po-len ve baldaki besin değeri, duyanları hay-rete düşürüyor.

Güngör Amca’nın mini doğal bitkiler mar-

ketinde bulunan ürünlerden biri de ginseng. Güney Kore bitkisi olan ginseng özellikle soğuk algınlığına karşı çok etkili. Doğal ürünlerin listesi hayli uzun ama bunlardan birkaçı ve deva olduğu rahatsızlıklar şöyle: Zencefi l (mide bulantısı), safran çayı (kilo vermeye iyi geliyor), çörek

otu (mikrop, virüs ve mantara karşı etkili, kan şekerini düşürür, hazmı kolaylaştırır), rezene (anne sütünü arttırır).

Şifalı bitkiler ile ilgili daha fazla bilgi isteyenler, Güngör’ü 0414 363 181 numaralı telefondan araya-bilir.

* * *

Haber ve fotoğraf: Yücel ErbaşıHaber ve fotoğraf: Yücel Erbaşı

Page 5: YeniDevir 95

55 N İ S A N 2 0 1 1

AVUSTRALYA

Ph: (03) 9351 1110 / 9309 5136 - Fax: (03) 9309 5830 Adress: 1C Olsen Place, Broadmeadows VIC 3047Online bookings now available: w w w . i i s s a t r a v e l . c o m . a u

We speak TURKISH - ARABIC - ALBANIAN

Manager: Ahmad Ayad

AMACIMIZ DÜRÜSTLÜĞÜMÜZLE

TANINMAK

DÜNYANIN HER YERİNE ÖZEL FİYATLARIMIZLA

HİZMETİNİZDEYİZ.

‘Çocuklarımız için mecburuz’‘Çocuklarımız için mecburuz’

Avustralya Milli Görüş Teşkilatları Hanımlar Teşkila 2011 yılı eği m kampını Mornington Avustralya Milli Görüş Teşkilatları Hanımlar Teşkila 2011 yılı eği m kampını Mornington Peninsula’da yap . Kampta ders veren hoca hanımlar, Allah için neden çalışmaları Peninsula’da yap . Kampta ders veren hoca hanımlar, Allah için neden çalışmaları

gerek ğini anla :gerek ğini anla :3. ‘Holden’

dayanışma pikniği

TEBRİKToplumun tanınmış

simalarındanDİNÇER ERBAŞI’nın

adını MEDİNA koydukları bir torunu dünyaya gelmiş r. Erbaşı ailesine gözaydınlığı diler, yeni doğan bebeğe hayırlı ve uzun

ömürler dileriz.

AMGT Genel Merkezi

TAZİYEToplumun değerli

insanlarından ve teşkila mızın mensuplarından değerli insan

(Gürcü) DURSUN AYDIN’ın kardeşi Türkiye’de vefat etmiş r.

Merhuma Hakk’tan rahmet, yakınlarına sabr-ı cemil niyaz

ederiz.

AMGT Genel Merkezi

AMGT Hanımlar Komisy-onu 26 Şubat tarihinde Morn-ington Peninsula/RAYPLAY’de Sydney’den ve Dandenong’dan gelen katılımcılarla beraber 50 kişilik bir eğitim kampı düzenl-edi. Sareera yönetiminin de hazır bulunduğu kampta Eğitim ve İrşad Başkanı Zeynep EROĞLU Hoca Hanım ve Sareera Gen-çlik Teşkilatı Başkanı Zeynep SERTEL Hanım birer seminer verdi. Bu seminerlerde Zeynep Eroğlu, Kuran-ı Kerim’deki Tarık Suresi’ni açıklayarak kıyamet gününün haşmetinden ve her insanın bir gün hesaba çekileceğinden bahsetti. İnsanın durmadan dinlenmeden Allah için çalışması gerektiğini kaydeden Eroğlu, bütün Müslümanların buna mecbur olduklarını ve eğer Müslümanlar bu bilince ulaşamaz, oturdukları yerden kalkmazlarsa inançsız insanların dünyaya hakim olacaklarını, böylece yavaş yavaş Kuran’sız ve anlamsız bir hayatı yaşamaya

mahkum olacaklarını vurguladı. Zeynep Eroğlu Hoca Hanım’dan sonra söz alan Zeynep Sertel Hanım ise, liderlerin ayak izleri konulu seminerinde; dünyaya, yaptıkları iyi veya kötü işlerle yön veren liderlerden bahsederek; “Herkes bıraktığı ayak izlerine iyi baksın, başkaları bu ayak izleri üzerinden yürüyecek. Hepimiz Allah’ın Dünya üzerindeki birer halifesiyiz, öyleyse kafamıza göre yaşayamayız, eğer bu sıfata layık olmazsak, bir gün bunun hesabını mutlaka veririz. Öyleyse, Al-lah için çalışıp yorulmalıyız. İyi ayak izleri bırakmaya, hem kendi ahiretteki sorgumuz için hem de çocuklarımız için mecburuz.” ifadeleriyle kampa katılanların motivasyonlarını güçlendirdi.

Kampta, 08:30pm ve 09:30pm arasında ışıklar kapatılarak mum ışığıyla tüm dünyada yapılan en-erji tasarrufuna katkıda bulunuldu. Çay ve kahvelerin içildiği mumlu ortamda gençler ilahiler söyley-erek kamp sakinlerine unutulmaz

anlar yaşattılar. Sydney’den ve Dandenong’dan gelen misa-fi rler Avustralya Milli Görüş Hanımlar Teşkilatı’na teşekkür ederek bu kamptan çok memnun ayrıldıklarını, böyle kampların

birlik ve beraberlik duygularını kuvvetlendirdiğini, bilgi alışverişi sağladığını ifade ettiler. Kampta selamlama konuşması yapan Milli Görüş Hanımlar Komisy-onu Başkanı Zülfi ye Varsan, faali-

yetlerinden dolayı bütün hanımlar komisyonuna ve bütün misafi rlere teşekkür etti.

Hanımların kampında ayrıca yüzme, yürüyüş ve voleybol gibi aktiviteler de yapıldı.

Page 6: YeniDevir 95

5 N İ S A N 2 0 1 16

Ahmet Eroğlu

SATRANÇ ÇEMBERİNDE HAYAT

Satranç için savaş sahasından ilhamla; pra kten teoriğe sıçramış bir oyundur, derler. İki kişi, daha doğrusu iki hasım bir rekabet yaşar. Kıyasıya vuruşur, ölür öldürür ve her savaşta olduğu gibi ya yener ya da yenilir. Ak ve kara kıyafetli erler, erbaşılar, at, fi l ve kaleleriyle vezir ve şah kol kola girer, kafa kafaya verir ve hedefl erine kilitlenirler. Ya bir de vezirsiz kalırsa şah, vay haline o arbedenin. Herkes eline geçirdiği imkanıyla saldırır mücadelenin baş kahramanı şahı mat edebilmek için. Bu yüzden olsa gerek ki; hiç bir şah vezirsiz, hiç bir ordu da başsız çıkmaz savaşa. Şansı yaver giden şahların ise akıllı, bilgili ve de aynı zamanda irade ve iddia sahibi olan hikmet ehli vezirleri olur. Böylece şah, hem nefsin ve hem de toplumun elinde maskara olmaktan kurtulur. Savaş tak k ve stratejisini iyi kullanarak taşlarını yerli yerince oynamasını bilen bu kavi iradenin elindeyse, bu taşların değmeyin keyfi ne. Böylesi bir hayat sahnesinde at oynatmak, hem zevkli olur ve hem de galibiyet ve güven deryasında yüzer. Hele bir de ahval, bunun aksi ise; ziyan edilen bir ordu ile mağlubiye n sancısı kıvrandırır, eğer kalmışsa yüreklerde izze en bir nebze eser. Atlar bile dizginden gelecek sinyallere göre şaha kalkar veya yan gelip yatarlar yeşil çimenler üstünde. Haya a atlar bile sahiplerine göre kişnerler.

Hayat satranç çemberi demiş m. Herkes ve özelde ciğerparesi olan evlatlarımız da bir satranç tahtası üzerinde at koşturuyorlar. Amaçlarının yanısıra engelleri, engellerinin yanısıra henüz kullanım olgunluğu konusunda bazı çömezliklerle çevrili tutum ve davranışlarıyla, her daim bilge, tecrübe sahibi ve kemal ehli bir anne-baba, abi-abla veya bir gönül dostu gibi görmüş geçirmiş birinin aciliyetle el uzatmasını beklerler.

İnsan olarak hem iç dünyamızın ve hem de dış dünyamızın vurucu darbelerine karşı antremanlı olmak durumundayız. Hoş, kaht-ı rical devrinin daha bir yoğun hissedildiği bu topraklarda susuzluktan yarılmış yanlarımıza hangi ehl-i kemal neşter vuracak da bir hal yoluna girebileceğiz.

Galiba bu satranç kokan haya n sahil-i selamete çıkan kapısı şu sözlerde saklı olmalı: “Mee lee yüdrakü küllühüü, lee yüdrakü küllühüü”. Manasını söylemeye çalışalım isterseniz: Tamamı elde edilemeyen bir şeyin (değerin, hedefi n) tamamı terkedilemez.

Herşeye rağmen umudu kuşanarak, her gün sabah namazında ezan sesi ve cami cemaa ile yeniden doğarak, körün topalı ağırlaması misali, herbirimiz birbirimizin nahoş yönlerini onararak, hoş yönlerini de onure ederek birarada yaşamanın, ha a omuz omuza vermenin tek çıkış yolu olduğunu düşünür oldum. Çünkü güç ve kudre miz, cemiyet zincirinin en zayıf halkasının gücü ve kudre kadardır. Öyle ise zayı mızı güçlendirmek, iz`an ve insaf ehli güçlümüzün varlık sebebidir.

Hayat, haddimizi ve hesabımızı bilerek yaşayabilirsek güzeldir. Satranç tahtasında kaybolmamanın yolu, iyi bir fenere sahip olmaktan geçer.

Reklam, duyuru ve ilanlarınız için 0435 414

112’yi arayabilirsinz.E-Mail: y_devir@yahoo.

com.au

AVUSTRALYA

Ulusal müfreda n taslak me nde yer almamasının duyulması ile birlikte Türk Toplumu’nda yoğun bir kampanya başla ldı.

Victoria Türkçe Öğretmenler Derneği’nin girişimi ile kurulan Türk Dili Çalışma Grubu, geniş kapsamlı bir imza kampanyası başla .

Kampanyaya ilgi hayli büyük

USD 1.5320 EUR 2.1810 AUD 1.5820DÖVİZ KURLARI

TÜRKÇE İÇİN YOĞUN KAMPANYA

Avustralya Türk Toplumu’nu k a y g ı l a n d ı r a n gelişme, 2015’de yürürlüğe girecek olan ulusal müfredatın açıklanması ile or-taya çıktı. Taslak metne göre Türkçe, öğretilecek 11 yabancı dil arasında yer almıyor. Uz-manlar, şimdilik bir problemin y a şa n m a y a c ağ ın ı düşünüyor. Ancak resmi müfredatta yer almayacak olmasının ileriki yıllarda problem teşkil etme ihtimaline karşın toplumun tepki vermesi gerektiğine inanılıyor.

Taslak metnin açıklanması ve toplum içerisindeki endişelerin artması üzerine Victoria Türkçe Öğretmenler Derneği’nin öncülüğünde İlim Koleji’nde bir toplantı yapıldı. Türkçe Öğretmenler Derneği Başkanı Mustafa Çaksak’ın çağrısı ile yapılan toplantıda Türk Dili Çalışma Grubu oluşturuldu. Hasan Sayar, Mustafa Çaksak, Hay-riye Avara, Hatice Parlak, Samet İştar, Levent Özgürler, Yavuz Aşık, Yusuf Kırca, Gökşan Sapmaztürk, Figen Haşimoğlu, Sönmez Ökten, Mümtaz Erdem ve Yaşar Duyal’dan oluşan Türk Dili Çalışma Grubu konu ile ilgili bir bildiri kaleme alarak, soydaşların bilgisine sundu. Bildiride Türkçe için şu an korku-lacak bir durumun olmadığı ancak Türkçe’nin ulusal müfredata gire-bilmesi için harekete geçilmesi gerektiğini belirten şu ifadeler yer aldı:

• 2011 yılı, Avustralya Ulusal Dil Müfredatı taslak metninde yer almayan Türkçe, eyaletler kapsamında öğretilmeye devam edecektir:

- 1. sınıftan 12. sınıfa kadar, hem hafta içi okullarda hem de hafta sonu dil okullarında Türkçe eğitimi ve

- VCE’ye giriş sınavında Türkçe tercihi devam ediyor.

• Sonuç olarak, Türkçe Avustralya’da eski konumunu, aynı şekilde sürdürmektedir.

• 2015 yılına kadar aynen devam edecek olan VCE programı, 2015 yılından son-ra diğer dillerde olduğu gibi Türkçe’de de yenilenecektir.

• Bizlerin desteği ile Türkçe Avustralya’da daha yaygın şekilde öğretilmeye devam edebilir. Hatta Avus-tralya Ulusal Dil Müfredatı

taslak metninde belirlenen on bir

dile ilave edilebilir. Bunun için neler yapabiliriz? 1 . h t t p : / / w w w . s u r v e y -

m e t h o d s . c o m / E n d U s e r .aspx?FFDBB7ADFAB9A9A9FA adresindeki ACARA (Australian Curriculum, Assessment and Re-porting Authority) anketini dol-durabiliriz. 2. Türkçe öğretmenleri;

a. 1. sınıftan 12 sınıf sevi-yesine kadar, öğrencilerinize Türkçeye duydukları sevgiyi ve Türkçe öğrenme isteklerini, ken-di ifadeleriyle mektup şeklinde yazdırabilirsiniz.

b. Türkçe öğrenen yabancı öğrencilerinize, Türkçeye ilgileri ve neden Türkçe öğrenmek iste-diklerini belirttikleri mektuplar yazdırabilirsiniz.

c. öğrencilerinize yukarıda be-lirtilen anketi, gözetiminiz altında doldurtabilirsiniz. 3. Türk toplumu olarak bizler;

a. Avustralya’da Türk dilinin ve kültürünün devam ettirilmesinin gerekliliği ve kimlik oluşturmadaki önemini vurgulayan mektuplar ya-zabiliriz.

b. Türk Dili Çalışma Gru-bu’nun önderliğinde başlatılan imza kampanyasına destek olabiliriz.

Bugün Türklerin gayreti ve isteğiyle birçok okul Türkçe’yi, programlarına dahil etmiştir. Bu sayının korunması ve arttırılması si-zlerden gelecek talebe bağlıdır.

Bu arada Türk Dili Çalışma Grubu’nun başlattığı imza

kampanyası da dört bir koldan yürütülmeye başlandı. Önce Victoria Market Türk Pazar Festivali’nde stand açan Victoria Türkçe Öğretmenler Derneği, buraya gelen soydaşları bilgilendirdi ve imza atmalarını iste-di. İmza kampanyasına birçok kurum ve kuruluş katılırken, kampan-yaya destek için Cuma namazlarında da duyu-rular yapıldı. Bu arada hem Türk okulları hem de bazı Cumartesi Türk

Okulları’nda da imza atılması is-tendi.

Öte yandan Türkçe’nin mü-fredatta yabancı diller arasında yer alması için bir yandan imza toplanırken, bir yandan da müfredatın taslağının yer aldığı web sitesinde tenkidin ve yorumun nasıl yapılacağına yönelik bir reh-ber hazırlandı. Rehber, diller ile il-gili anketin nasıl doldurulacağını şu şekilde anlatıyor:

• Öncelikle www.acara.edu.au web adresine girin ve sol üst tarafta yer alan (Curriculum) sayfasını açınız.

• Sayfanın sol tarafında bulunan 2. Bölüm (Phase 2: The Australian Curriculum) linkine giriniz.

• Açılan sayfada diller (languag-es) bölümü seçiniz.

• Bu yeni sayfada ACARA’nın elektronik geri bildirim anketi olan (click here to provide feedback through Acara’s online question-naire) bölümü seçiniz.

• Anket sayfası açıldıktan ve kişisel bilgilerinizle ilgili bölüm cevaplandırıldıktan sonra, 5.soruda diğer diller bölümü (if other, please specify) seçilecek ve altındaki satıra Türkçe yazarak anketin doldurulmasına devam edilecek.

• Anketin 10. sorusunda Avustralya’da konuşulan dillere taslakta uygun bir şekilde yer ver-ilip verilmediğine ilişkin görüş sorulmaktadır. Bu soruya “strongly disagree” cevabının verilip, “com-ments” bölümünde, gerekçeleriyle

birlikte Türkçe’nin de yer alması gerektiğine ilişkin görüş belirtilmelidir.

• Anketin 20 ve 21. soruları seçilen 11 dilin seçilme nedenleri ile ilgi-lidir. Bu sorulara verilecek cevapta Türkçe’nin de programa dahil edilmesi yönünde görüş belirtilme-lidir.

Page 7: YeniDevir 95

75 N İ S A N 2 0 1 1

AVUSTRALYA

Şehitler unutulmadıAvustralya Milli Görüş Teşkilatları’nın gençleri, Çanakkale Zaferi’nin 96’ıncı yıldönümünü kutladı ve şehitler için anma programı düzenledi. Duygusal anlara sahne olan programda ‘Kınalı Kuzular’

yatrosu büyük beğeni topladı

AMGT Gençlik Teşkilatı’nın Meadow

Heights Camii kompleksinde bulunan merkezinde yapılan kut-lama ve anma programına çok sayıda kişi katıldı. Program, Enes

Karcı tarafından okunan Kur’an-ı Kerim ile başladı. Canakkale Zaferi’nin ulkemizin 75 milyon evladının, yeryüzünde bir buçuk milyar Müslümanın, ve 6 mil-yar insanın çok iyi kavraması, anlaması ve ders alması gereken bir destan olduğunun bilinmesi

Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?

En kesif orduların yükleniyor dördü beşi...

Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i

Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi...

gerektiği vurgusunun yapıldığı gecede, Kur’an tilavetinden sonra İstiklal Marşı’na geçildi.

Daha sonra kürsüye gelen AMGT Gençlik Kolları’ndan Yu-suf Özen, İstiklal Marşı Şairimiz

Mehmet Akif Ersoy’un Çanak-kale Savaşı ile ilgili şu unutulmaz kıtanın da bulunduğu şiirini okudu:

Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşiEn kesif orduların yükleniyor dördü beşi...Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’iBedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi...

Programda, yakın zamanda Hakkın Rahmetine kavuşan Mil-li Görüş Lideri Profesör Nec-mettin Erbakan’ın Çanakkale Savaşı’ndan çıkarılacak dersler adlı sinevizyon gösterimi yapıldı.

Yoğun programda AMGT Gençlik Kolları’nın Şehit

Tahtında İlahisi okundu ve söz AMGT Başkanı Celal Varsan’a bırakıldı. Çanakkale Destanı’nın gençler tarafından çok iyi analiz edilmesi gerektiği üzerinde duran Başkan Varsan, bunu idrak etmeyi başarmış Milli Görüş gençler-ine yaptıkları programdan dolayı teşekkür etti.

Gecede artık dillere pelesenk olmuş Çanakkale Türküsü de yine AMGT’li gençler tarafından seslendirildi. Uğur Yazıcı’nın konu ile ilgili yaptığı konuşmanın

ardından ise Şu Boğaz Harbi isim-li sinevizyon gösterimi yapıldı ve duygusal anlara sahne olan Kınalı Kuzular tiyatrosu sahneye kondu.

Programın kapanış konuşmasında sunucu Kerim Bu-day ise: ‘Vatanın dört bir yanından gelerek, Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle savaşan, ve bu uğurda can veren ecdadımız, milli birlik ve beraberliğimizin ne kadar güçlü temellere sahip olduğunu tüm dünyaya göstermiştir. Mil-letimizin sahip olduğu bu üstün

kardeşlik ve iman gücünü daha Çanakkale'de gören aynı empery-alist güçler, şimdi bu yüksek seci-yeyi hedef almaktadır. Bu yüzden kardeşliğimizi bozmaya, ahlaki ve manevi değerlerimizi tahrip etm-eye yönelik çalışma ve gayretin içindedir.’ ifadelerini kullandı.

AMGT Gençleri, program so-nunda kendilerine destek veren ve zaman ayıran Ahmet Eroğlu Hoca’ya da teşekkür ettiler.

‘Vatanın dört bir yanından gelerek, Türküyle, ‘Vatanın dört bir yanından gelerek, Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle savaşan, ve bu uğurda Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle savaşan, ve bu uğurda can veren ecdadımız, milli birlik ve beraberliğimizin can veren ecdadımız, milli birlik ve beraberliğimizin

ne kadar güçlü temellere sahip olduğunu tüm ne kadar güçlü temellere sahip olduğunu tüm dünyaya göstermiş r.’dünyaya göstermiş r.’

Kerim Buday:

Page 8: YeniDevir 95

5 N İ S A N 2 0 1 18

MİLLİ GÖRÜŞ GENÇLERİNİ TEBRİK

Kılıç Aslan Öz

18 Mart Çanakkale Zaferinin yıldönümü. Çanakkaleyi geçilmez yapan ecdadın vermiş olduğu hak mücadeles-inin ba la galip geldiği zaferdir Çanakkale Zaferi. 96 yıl önce yedi düvelin Osmanlıyı parçalayarak elde kalan son vatan toprağının işgaline karşı duruşun adıdır çanakkale Zaferi. Her imanlı memleket evladının okuyup şuurlu bir idrakle dersler çıkarması gereken bir savaşın adıdır Çan-akkale Zaferi. 250 bin memleket evladının toprağını savunmak için canını verdiği ve şehid olduğu mücadelenin adıdır Çanak-kale Zaferi. Şanlı sayfalarla dolu tarihimi-zin en numune kısımlarından biridir Çan-akkale Zaferi.

Çanakkale Zaferi her yıl Türki-yede ve dünyanın çeşitli yerlerinde kutlanmaktadır. Avustralyada da bazı cemiyetler tara ndan kutlama mer-asimleri yapılmakta ve buradaki toplu-mun ha zaları tazelenmektedir. Burada 2 Nisan Cumartesi akşamı Milli Görüş Teşkilatları Gençlik Kolları tara ndan or-ganize edilen, hazırlanan, sunulan Çan-akkale Zaferini anma ve gençlik gecesi proğramı içinsarfedilen emeğin ve bu emek karşısında ortaya çıkan verimin muhteşemliğinin hakkını vermemek ta-mamen haksızlık olur. Proğramda, Milli Görüş Gençlik Kolları mensubu gençler izleyenlerine duygulu anlar yaşa lar. Proğramı izleyen hanımlar başta olmak üzere erkek izleyicilerden bir çoğu sunu-lan proğramın bazı sahnelerinde gözyaşı akı lar. Yaşları çok küçük olan izleyici çocuklar bile sanki hiç nefes almadan çzlediler abilerini. Proğramda görev alan bütün gençler görevlerini hakkıyla yer-ine ge rdiler. Oyuncular profesyonellere taş çıkar rcasına performans gösterdiler. Kapıda misafi rlerin karşılanmasından tu-tun bilgisayar başında teknik yardımlarda bulunanlar, sunucu genç ve diğerleri. Ayrıca proğramın bi minde izleyen-lere sunulan yiyecek ve içecek ikramı da mükemmeldi. Meadow Heigts Camii yanındaki Gençlik Lokalinde icra edilen proğramda salon tamamen doluydu.Ha a birçok insan proğramı izlemek için yerlerde oturmak zorunda kaldılar. An-cak bu gibi proğramlara milli ve manevi değerlere alaka gösteren insanlarımız tara ndan akın olmalı. Zira bir başka or-ganizasyonda bu gibi proğramlar en az 50 dolar giriş giriş ücre ile ancak izlenebilir. Milli Görüş toplumun hizme ne bu ve benzeri proğramları hiçbir maddi karşılık beklemeden sunuyor. Bir kez daha Milli Görüş Gençliğini canı gönülden tebrik ediyoruz. Benzer proğramların devamını diliyoruz. Toplumdan beklenilen ise bu gençleri ka lımlarıyla desteklemeleri.

NSW de ‘koalisyon’ dedi

Queen Victoria Market Türk Pazar Fes vali’ne yine binlerce kişi ka ldı. Hamsili, mehterli, müzikli fes valde ziyaretçilerin önemli bir kısmı turis

Hamsili festival

Liberal ve Ulusalcılar’dan oluşan koalisyon par leri, Victoria’dan sonra NSW’de de ik dara geldi. İşçi Par si’nin büyük hezimet yaşadığı seçimde yeni başbakan Liberal Barry O’Farrel oldu. İşçi Par si Lideri Kris na Keneally ise başbakanlığı

kaybedince liderlikten de is fa e 93 üyeli NSW Parlamentosu için önceki

hafta yapılan seçimi açık ara farkla Lib-eral ve Ulusalcılar’dan oluşan koalisyon partileri kazandı. NSW Eyalet Seçimi’nde Koalisyon Partileri’nin 69 milletvekili ile hükümeti kurma hakkı kazandığı görüldü.

İşçi Partisi’nin aldığı milletvekili sayısı ise sadece 20. NSW Parlamentosu’nun kalan 4 sandalyesinden 3’ünü bağımsızlar, birini ise Yeşiller adayı kazandı.

NSW’de hükümet kurmak için 47 milletvekilliği yetiyor. Seçimde ilk tercih oylarında partilerin aldıkları oranlar ise şöyle: İşçi Partisi yüzde 25.6, Liberal Parti yüzde 38.6, Ulusalcılar yüzde 12.5, Yeşiller

yüzde 10.3 ve diğerleri yüzde 13. Dört büyük partinin dışında alınan oyların büyük kısmı bağımsız adaylara gitti.

Bu oy oranlarından sonra İşçi Partisi 20, Liberaller 51, Ulusalcılar 18, Yeşiller 1 ve bağımsızlar 3 sandalye kazandı. Liberaller

ile Ulusalcılar birlikte hareket ettikleri için iki partinin sandalye sayısı 69’a ulaşıyor.

Seçimden hemen sonra koalisyon partil-erinin başbakan adayı Liberal Partili Barry O’Farrell, NSW Valisi Marie Bashir’in önünde yemin ederek göreve başladı. O’Farrell, ulaşım, sağlık ve planlama sistemi konusunda değişim ve gelişim sözü verdi, eyalet ekonomisini düzelterek insanların

rahat bir nefes almalarını sağlayacağını kaydetti. Bu arada seçimden ağır bir yenilgi alan İşçi Partili Başbakan Kristina Keneally, seçim sonucunu gördükten hemen sonra parti liderliğinden de istifa etti.

Seçmen Hanson’a yüz vermediSeçim öncesi alacağı oy oranı merak

edilen eski One Nation Partisi Lideri Paline Hanson, çok küçük oranda oy alarak, seç-menden onay alamadı. Türk Toplumu’nun yoğun yaşadığı Auburn’da ise İşçi Par-tili Barbara Perry, bir kez daha NSW Parlamentosu’na girmeyi başardı.

Öte yandan NSW Yasama Meclisi’nde de dengeler değişti. 42 sandalyeli yasama meclisinde Liberal-Ulusalcılar Koalisy-onu 19 sandalye ile temsil ediliyor. Koal-isyon partilerinin 8 üyesi görevine devam ederken, 11 üye yeni seçildi. İşçi Partisi’nin ise 9 üyesi hala görevini sürdürüyor. Yeni seçilenin sayısı ise 5. Böylelikle sadece 14 sandalyesi bulunan İşçi Partisi, Yeşiller’in 4 vekili ile dahi çoğunluğu sağlayamıyor. Yasama Meclisi’nde dengeyi değiştirecek milletvekilleri Avcılar ve Balıkçılar Partisi ile Hristiyan Demokrat Parti’de bulunuyor. Her iki partinin de 2’şer sandalye kazandığı görülüyor. Hristiyan Demokrat Parti, eski rahip olan ve zaman zaman İslam karşıtı söylemler ile gündeme gelen Fred Nile’in yönetiminde bulunuyor.

Gelenekselleşen Queen Victoria Market Türk Pazar Festivali’nin dördüncüsü, çocuklar için ücretsiz aktiviteler, halk oyunları, Türk yemekleri, müzik, mehter takımının gösterisi ve kültür sanat etkinlikleri ile renklendi.

Festivalde sırası ile Meadow Heights İlkokulu Halk Dansları Grubu, Gurbet Kuşları, Karadeniz Kültür Derneği Halk Oyunları Ekibi ve Mehter Takımı sahne aldı. Mehterin gösterisi sırasında özellikle

turistler bolca fotoğraf çekti. Saat 1 civarında yapılan

resmi açılış töreni ve protokol konuşmalarının ardından sahne performansları kaldığı yerden devam etti. Türkiye’den gelen Ankara Devlet Türk Halk Müziği sanatçıları, Ekol Sanat Okulu öğrencileri ve Aborjin sanatçının performansı ile devam

eden etkinlik Grup Mozaik Konseri ile sona erdi.

Öte yandan market içerisinde kurulan çadırlar da yoğun ilgi ile karşılaştı. Kimi çadırlar Türk Kültürü’nü yansıtan hediyelik eşyalar satarken, kimilerinde kebap-döner ve gözleme satıldı. Yemek çadırları arasında bu yıl fazla dikkati çeken hamsi oldu. Karadeniz Kültür Derneği için satılan hamsilere ilgi hayli

büyüktü. Hamsinin hazırlanmasında Grand Foods Firması sahibi Ali Fuat Kahveci’nin de yardımcı olduğu görüldü. Bu arada Nasrettin Hoca gibi giyinen Hüseyin Küçükali ile geleneksel kıyafeti ile şerbet satan Mahmet Balıkel ile de bolca fotoğraf çektirildi. Ebru Sanatçısı Öznur Ateş ise canlı ebru gösterimi yaptı.

AVUSTRALYA

Page 9: YeniDevir 95

95 N İ S A N 2 0 1 1

Karbon maliyeti: $863

Hazine, karbon vergisinin vatandaşların bütçelerine yansıyacak boyutunu ortaya çıkardı:

Hazine Bakanlığı, şayet ton başına 30 dolarlık karbon ücreti alınması durumunda bunun bir haneye maliyetinin yılda ortalama 863 Dolar olacağını açıkladı. Hazinenin açıkladığı rakam, karbon vergisinin ardından gıda, gaz, elektrik ve petrol fi yatlarına yapılacak muhtemel zamların aile bütçelerine yansıyacak ekstra yükü içeriyor.

Gillard Hükümeti daha önce karbon vergisi ile birlikte aileleri maddi açıdan sarsabilecek yük için yardım sözü vermişti. Yapılan analizler, karbonun tonu başına alınacak 30 dolarlık vergi sonrası bir hanenin haftalık elektrik faturasının

$4.20, gaz faturasının $2.20, petrol masrafının $3.60 ve gıda harcamasının $1.70 artacağını tahmin ediyor.

Hazinenin masraf tahmini sonrası açıklama yapan Muhalefet Lideri Tony Abbott, ‘aileler zaten güçlük çekiyor. Onların Julia Gillard’ın karbon vergisi ile daha da kötü duruma ihtiyaçları yok’

dedi. Hazine Bakanı Wayne Swan

ve İklim Değişiklikleri Bakanı Greg Combet ise yaptıkları yazılı açıklamada, karbon vergisine son şekli vermeden rakamları kullanarak aileleri korkutmaya çalışan kişileri hileli bir şekilde korkutma kampanyası yürütmekle suçladı. Bakanlar, hükümetin karbon ücretinden elde edilen gelirle aileleri destekleme ve emisyonu azaltma konusunda kararlı olduğunu bir kez daha yineledi.

Anlaşma henüz sağlanamadıFederal Hükümet, karbon

vergisinin detayları konusunda Yeşiller ve bağımsız vekiller ile görüşmelerini sürdürüyor. Tarafl ar henüz anlaşma sağlayabilmiş değil. Hazine şu sıralar karbon vergisinin yaşam şartları üzerinde yapacağı etkiyi daha detaylı bir

şekilde inceliyor. Bu arada kesilecek karbon ücretinin ton başına 10 dolar ile 40 dolar arasında olacağı kaydedildi. Hükümetin iklim değişikliği danışmanı Profesör Ross Garnaut, ton başına 20 ile 30 dolar arasında bir ücret alınması tavsiyesinde bulunmuştu.

Askerler en Askerler en az 1 yıl daha az 1 yıl daha

Afganistan’daAfganistan’daAvustralya askerlerinin

Afganistan’daki varlığının şimdilik devam edeceği be-lirtildi. Başbakan Julia Gillard, Afganistan’da görev yapan ask-erlerinin en az bir yıl daha görev yapacaklarını bildirdi.

Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai, NATO öncü bir-liklerinin Temmuz ayı içerisinde Helmand bölgesinin güneyide da-hil olmak üzere bölgeyi devrede-ceklerini söylemişti.

Afganistan’da görev yapan

yabancı askerlerin 2014 yılının sonuna kadar ülkeyi terk et-mesi bekleniyor. Bu gelişmeleri büyük bir adım olarak gördüğünü söyleyen Avustralya Başbakanı Gillard, “Bu bir süreçtir. Avus-tralya ve Uluslararası Güvenlik Destek Gücü (ISAF) bu süre-cin bir parçası olarak destekle-meye devam edecektir. Afgan Hükümeti ve ISAF için en büyük endişemiz devretmenin devam edilebilir ve geri dönüşümsüz olmasıdır” dedi.

AVUSTRALYA

Page 10: YeniDevir 95

5 N İ S A N 2 0 1 110

Döner + Coke $6.00Chicken or Mix + Coke $7.00

MEDYA

Meşhur Türk Mu ağından sulu yemekler ve çorba çeşitleriyle hizme nizdeyiz

c l a s s i c d e s i g n _ f u r n i t u r e @ h o t m a i l . c o m

ÖSYM’den şifre açıklamasıÖlçme Seçme ve Yerleş rme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, Yükseköğre me Geçiş Sınavı’nda (YGS) en yüksek puan almış adayların

soru kitapçıklarını inceleyerek kamuoyuyla paylaşacaklarını bildirdi.

Sol şeride geçen sağ siyasetçilerYıllarca sağ par lerde boy gösteren pek çok isim CHP’den listelere girebilmek

için başvuruda bulundu. O isimlerden bazıları şöyle:

Türk siyasetinde uzun süredir, eski merkez sağ partilerin varlık göstere-memesi, bu yelpazedeki pekçok siyasetçiyi 'şerit değiştirmeye' itti.

- AK PARTİ'Lİ İKİ ESKİ VEKİL: AK Parti Çankırı eski Milletvekilli İsmail Ericekli memleketi, eski Er-zurum Milletvekili İbrahim Özdoğan İstanbul'dan adaylık yarışına katıldı Re-fah Partisi eski Milletvekilli Hüsamettin Korkutata'nın

kuzeni Zeki Korkutata Bingöl'den aday adayı oldu.

- ANAP KÖKENLİLER: Eski Bakan Yüksel Yalova, memleketi Aydın'ı tercih etti. Eski milletvekillerin-den Aydın Ayaydın İstanbul, TBMM eski plan bütçe komisyonu başkanlarından Biltekin Özdemir Samsun'dan aday adaylığı başvurusu yaptı. ANAP eski Genel Başkan Yardımcısı Ali Arif Özzeybek Ankara'yı, Mesut Yılmaz'ın danışmanı

Osman Yazıcı Rize'yi tercih etti. 2002'de bağımsız vekil seçilen, Anavatan ve DP'de görev yapan Prof. Dr. Dur-sun Akdemir'in memleketi Iğdır'dan aday gösterilmesi bekleniyor.

- DYP VE DP KÖKENLİLER: Eski DYP milletvekillerinden Salih Sümer Diyarbakır'dan, Mu-zaffer Arıkan Adana'dan, DP eski genel başkan yardımcılarından Nec-det Basa Ankara'dan,

Sağlık Bakanlığı eski müsteşarlarından Aytun Çıray İzmir'den aday adayı oldu. DYP Ankara eski il başkanı Bülent Kuşoğlu Ankara, DYP Elazığ eski İl Başkanı Feyzi Septioğlu Elazığ'ı tercih etti.

- VE YENİLER: Bir dönem DP liderliği için ismi geçen Ergenekon sanığı Mehmet Haberal ile ATO eski başkanı Sinan Aygün de CHP'den adaylık başvurusunda bulundu.

‘’YGS’de şifreleme yapıldığı’’ iddialarıyla il-gili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan inceleme kapsamında, dün akşam soru kitapçıklarının savcılığa teslim edildiğini bildiren Demir, istifayı ger-ektirecek bir neden olduğunu düşünmediğini söyledi.

Demir, ‘’YGS’de şifreleme yapıldığı’’ yönündeki iddialara ilişkin ÖSYM’de düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

YGS’de yüksek puan alan adayların cevap kağıtlarının incelenip incelenmeyeceği ve ‘’şifreleme yapılan

kitapçıkların belli adaylara dağıtılmış olup olamayacağı’’ soruları üzerine Demir, en yük-sek almış adayların soru kitapçıklarının numaralarının liste halinde kamuoy-uyla paylaşılacağını belirterek, ‘’Ayrıca bir komisyonla depolarımızdan bu soru kitapçıklarını bulup fi ziksel olarak

inceleyeceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi, tereddütü olmasın’’ dedi.

Sınav için 1 milyon 700 bin soru kitapçığının üretilmesi ve üretilen soru kitapçıklarında doğru ve yanlış cevapların yerlerinin belirlenmesi için bir algorit-ma gerektiğini anlatan Demir, ‘’Bu algoritma oldukça komplike bir algoritma. Bu algoritmayı bir şekilde devre dışı bırakıp istenilen adaya istenilen kitapçığı götürme, verme gibi bir şey ihtimal dışı. Ancak bu algoritmada tamamen rastlantısal olarak master soru kitapçığındaki

cevap şıkkı adaya gelmiş soru kitapçığında olabilir, ama bu tamamen rastlantısaldır, bir veya ikiyi geçmeyecektir. Hepimiz biliyoruz ki bir aday tamamen (b)leri işaretlerse de belli oranda doğru cevabı yakalayabilecektir. Bu da ta-mamen rastlantı. Buradaki ihtimal ne kadarsa diğerinin çakışması da o kadardır. Tabii ki doğru yanlışı götürdüğü için bunun bir kazancı olmayacaktır’’ diye konuştu.

‘’Basına dağıttığınız bu soru kitapçıklarındaki ‘şifreleme’’ iddiası bir tesadüf mü? Bu iddialar neden ortaya atıldı. Bu nasıl bir tesadüf. 40 sorudan 37’si doğruyu tu-tuyor’’ sorusu üzerine Demir, ‘’40’ta 37 değil. 40’ta 40 da diyebilirsiniz, 160’ta 160 da diyebilirsiniz’’ şeklinde konuştu.

Bir gazetecinin ‘’O zaman o şifreyi açıklayın’’ sözleri üzerine Demir, ‘’Öyle bir şifre yok. Öyle bir şifre söz konusu değil. Şifre dediğiniz şey şudur; cevap şıklarını küçükten büyüğe doğru sıralarsanız, ana kitapçıktaki cevap şıkkının yeri kaldığı

için çakışan şık cevap olmaktadır’’ dedi.

‘’Peki bu Türkçe testinde nasıl yapılacak’’ sorusuna Demir, ‘’Biliyor-sunuz ki sıralama şöyledir, ‘Yalnız I’, ‘Yalnız II’, ‘Yalnız III’ ‘Yalnız I ve II’, ‘Yalnız I ve III’... Bu sıraya koyduğunuz za-man onları da görürsünüz’’ karşılığını verdi.

Bir gazetecinin, ‘’Ta-mamen metin şeklinde sor-ular var’’ sözleri üzerine Demir, ‘’Metin açısından söylemiyorum ama küçük-ten büyüğe sıralı olanların hepsinde bunu bulabilirsi-niz’’ diye konuştu.

‘’O zaman soruyu okumaya gerek yok, bu şifreyi kullanalım doğru cevap zaten olduğu ye-rde duruyor’’ sözlerine Demir, ‘’Bu bahsettiğiniz kitapçık hiçbir adaya gönderilmemiştir. Bu soru kitapçığı hiçbir adaya verilmemiştir. 1 milyon 600 bin kitapçığı kontrol edin bulamayacaksınız’’ karşılığını verdi.

* * *

Page 11: YeniDevir 95

115 N İ S A N 2 0 1 1

A V U S T R A L Y A M İ L L İ G Ö R Ü Ş T E Ş K İ L A T L A R I H A N I M L A R K O L U S U N A R

17-21 nısan 2011 (4 gece)17-21 nısan 2011 (4 gece)

Katılım ücreti tüm Katılım ücreti tüm hizmetler dahil kişi başıhizmetler dahil kişi başı

$200$200’dır’dır

* R

esim

kam

p ye

rine

ait d

eğild

ir.*

Res

im k

amp

yerin

e ai

t değ

ildir.

Geniş bi lgi iç in Zülf iye Varsan’ ı 0431 643 002 nolu telefondan arayabi l irsiniz.Geniş bi lgi iç in Zülf iye Varsan’ ı 0431 643 002 nolu telefondan arayabi l irsiniz.

Page 12: YeniDevir 95

5 N İ S A N 2 0 1 112 DÜNYA

KISA KISA

Taylan’da sel felaketi: 40 ölü

Tayland’ın güneyinde şiddetli yağışlara bağlı sel baskınlarında ölü sayısı 40’a yükseldi.

Azerbaycan’da muhalefete miting yasağı

Azerbaycan’da muhalefet par lerinin organize e ği mi nge, yasadışı olduğu gerekçesiyle polis tara ndan izin verilmedi.

Çernobil’den beter!Japonya’da depremde zarar gören Fukişima nükleer santralinden

Büyük Okyanus’a radyasyonlu su akmaya başladı.

Yetkililer, bu mevsimde beklenmeyen yağışların krallıktaki 77 vilayetin 10’unda etkili olduğunu, yol-larla köprülerin yıkıldığını, evlerin hasar gördüğünü, toprak kaymalarının rapor edildiğini belirtti.

Ülkede geçen yıl so-nunda meydana gelen sel baskınlarında 220 kişi hayatını kaybetmişti.

Mitinge katılmak için ‘’Fevveral-er Meydanı’’na girmek isteyen gös-tericilere güvenlik güçleri müdahale etti. Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı miting alanına giden yollar kapatılırken, meydana vatandaşların girmesine izin verilmedi.

Miting çevresinde toplanan muhalif partilerin üyeleri, ayrı ayrı gruplar halinde gösteri yapmak istedi. Göstericiler, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in istifa etmesi gerektiği yönünde slo-ganlar attı.

Azerbaycan’ın haber ajansı Turan’a açıklamada bulunan miting

organize komitesi üyesi Gülağa Aslanlı, gösteriler sırasında gözaltına alınan muhalif parti üyelerinin bir kısmının karakol-larda tutulduğunu, bir kısmından ise haber alınmadığını ifade etti. Aslanlı, gözaltına alınanlar arasında gazetecilerin de bulunduğunu sö-zlerine ekledi.

Azerbaycan medyası, mitinge katılmak isteyen 200’e yakın mu-halifi n gözaltına alındığı bilgisini verirken, konu ile ilgili resmi ku-rumlardan herhangi bir açıklama yapılmadı.

* * *

Fildişi’nde ölü sayısı giderek artıyor

Fildişi Kıyısı’nın ba sında bulunan ve Alassane Oua ara güçlerinin kontrolüne geçen Duekoue ken nde yaklaşık

bin kişinin öldüğü ya da kaybolduğu bildirildi.

Sivil toplum kuruluşu Cari-tas, internet sitesinde yayımladığı açıklamada, “Duekoue’ye giden Caritas ekiplerinin Car-refour mahallesinde 27 Mart-29 Mart’taki çatışmalar sırasında bin kadar kişinin öldüğünü ya da kaybolduğunu rapor ettiğini” be-lirtti.

Caritas, sorumlunun

bilinmediğ ini , s o r u ş t u r m a y a p ı l m a s ın ın gerekli olduğunu belirterek, siv-illere yöne-lik saldırıları k ı n a d ı ğ ı n ı , F i l d i ş i Kıyısı’nda insani durumun hızla k ö t ü l e ş t iğ i n i bildirdi.

Uluslararası Kızılhaç Komitesi, Ouattara’ya bağlı güçlerin kasabayı ele geçirmesinden bir gün sonra pat-lak veren olaylarda 800’den fa-zla kişinin öldüğünü açıklamıştı.

Öte yandan Fildişi Kıyısı’nda önceki akşam Abidjan kentin-de ilan edilen sokağa çıkma yasağının pazartesi gününe ka-dar uzatıldığı bildirildi.

TOKYO - Deprem ve tsunamiden sonra nükleer korku saçan Fukushima santralindeki betonda 25 cm çatlak oluştu. Yakıt ha-vuzundaki radyasyonlu su okyanusa sızıyor.

Japonya’da 11 Mart’ta 9.0 büyüklüğündeki deprem ve tsunami fela-ketinde hasar gören Fukuşima Nükleer Santralin’nde bir türlü gi-derilemeyen radyasyon sızıntısı daha tehlikeli hale geldi. Dün 2 numaralı reaktörün beton haznesinde 20 cm yarık oluştu. Yakıt havuzundaki yüksek dere-cede radyasyon ihtiva eden su ilk defa direkt olarak okyanusa akma-ya başladı.

Santralde soğutma çalışması yürüten ekip sızıntıyı gidermek için seferber oldu. Yarık betonla kapatılmaya çalışılıyor. Ben-zer yarıkların diğer reaktörlerde oluşabilme ihtimali bulunuyor.

ÖLÜMCÜL DÜZEYDEYüzde 70 hasarlı olan içindeki

81 ton yakut çubuğunun yüzde 33’ü eriyen 2 numaralı reaktörden oky-anusa akan suyun üzerinde yapılan ölçümlerde 1000 milisievert rady-oaktif madde bulunduğu tespit edildi.

İki gün önce deniz suyunda nor-malin 4.500 katı radyasyon tespit edilmişti. Bir saat 500 milisiev-ertin üzerinde radyasyona maruz kalmak kanser riskini artırabiliyor. Direkt okyanusa akan radyasyonlu su deniz canlıları için büyük tehlike oluşturuyor.

ÇERNOBİLDEN KÖTÜJaponya’daki Fukuşima

Nükleer Santrali’nin yol açtığı çevre felaketinin 1986’da Ukrayna’daki Çernobil faciasından çok daha kötü olduğu açıklandı. Çernobil sonrasında nükleer karşıtlarına katılan Rus nükleer uzmanı Nata-lia Mironova, “Çernobil bir kirli bombanın patlaması gibiydi. Çer-

nobil yedinci seviyedeydi ama sad-ece tek bir reaktörü arızalanmıştı ve felaket sadece iki hafta sürmüştü. Şu anda üçüncü haftadayız ve dört reaktör çok tehlikeli durumda” dedi.

Japonya’da 11 Mart’ta mey-dana gelen depremin ardından oluşan tsunamide, felaketten zaran gören Fukuşima nükleer santralinde görevli iki kişinin öldüğü açıklandı.

Nükleer santralleri işleten To-kyo Elektrik Enerjisi Kurumu, 11 Mart’tan beri kayıp olan iki mühendisin tsunamide öldüğünü bildirdi. Görevlilerin cesetlerinin geçen çarşamba günü bulunduğu, ancak açıklamanın bugün yapıldığı belirtildi.

Mühendislerin, felaket yüzünden reaktörlerde başlayan tehlikeli aşırı ısınmayı önlemek ve soğutma sistemlerini yeniden başlatmak için, santralde kesilen elektrikleri tamir etmeye çalışırken felakete yakalandığı kaydedildi.

OKYANUSA AKIYORÖte yandan Fukuşima nükleer

santralinden Pasifi k Okyanusu’na yüksek radyasyonlu su akmaya başladığı açıklandı.

Nükleer güvenlik sözcüsü Hidekiho Nişiyama, sızıntı üzer-indeki havada 1000 milisievert radyoaktif madde bulunduğunu be-lirtti. Kısa süre içinde 500 milisiev-ertin üzerinde radyasyona maruz kalmak kanser riskini artırabiliyor.

KAMİKAZELER ÖLÜMÜ BEKLİYOR

Fukuşima nükleer santralinde

çalışan 50 personel de maruz kaldıkları ölümcül radyasyonu ka-bullendi.

İsimleri açıklanmayan 32 yaşındaki işçinin annesi “Oğlum ve iş arkadaşları enine boyuna tartıştı ve ülkeyi kurtarmak için gerekiyor-sa canlarını feda etmeyi kabul etti” diye konuştu.

Acılı anne, oğlunun ya da diğer işçilerin radyasyon sebebiyle hasta-lanmaya başlayıp başlamadıklarını bilmediğini belirterek, “Birkaç hafta veya birkaç ay içinde öleceklerini biliyorlar” dedi.

İşçinin annesi “Oğlum bir masanın üzerinde uyuyormuş. Çünkü yerde yatmaya korkuyor. Ama yüksek radyasyonun her ye-rde olduğunu söylüyorlar” diye konuştu.

CESETLER TOPLAMAKLA BİTMİYOR

Tsunami’nin yerle bir etteği bölgede ceset toplama çalışmaları devam ediyor. Dün tesadüf es-eri Japon arama kurtarma ekipleri denizden 2 kilometre açıkta suların alıp götürdüğü bir evin çatısında akıntıyla sürüklenen canlı bir köpek buldu. Sağlık durumu iyi olan hay-van barınağa gönderildi.

Uluslararası Atom Enerji Ajansı (UAEA), zarar gören Fukuşima nükleer santralindeki reaktörlerin durumuyla ilgili ilk elden bilgi al-mak için Japonya’ya iki uzman göndereceğini duyurdu.

UAEA uzmanları, Japon yetkili-lerle bazı görüşmeler yapacak.

Nato hava saldırısında 13 sivil hayatını kaybetti

NATO, Afganistan işgalin başladığı günden yaptığını Libya'da da uygulamaya koydu. Afganistan'da hemen hemen hergün NATO güçleri tarafından siviller öldürülüyor. Öldürme olaylarından sonra da hep aynı açıklama yapılıyor. "Yanlışlıkla öldürdük". NATO bu yöntemle Afganistan'da şu ana kadar bin-

lerce masum Afgan kadın ve çocuğu öldürdü.

L i b y a ' d a Kaddafi 'ye karşı başlatılan isyandan sonra ülkeye yapılan müdahale ve ardından NATO'nun gelmesi-

yle birlikte Afganistan'daki durum şimdiden burada kendini göster-meye başladı.

Libya'nın doğusunda NATO'nun dün geceki bir hava bombardımanında yanlışlıkla 9 mu-halifl e 4 sivilin öldürüldüğü bildi-rildi.

Ecdebiye kentinde, muhal-

ifl erle ilişkilerden sorumlu bir si-yasi yetkili, Brega'da petrol tesisi yakınlarında dün gece NATO'nun hava bombardımanı düzenlediğini ve bombardımanda yanlışlıkla 9 muhalifl e 4 sivilin öldüğünü be-lirtti.

İsa Hamis, AFP'ye yaptığı açıklamada, bir muhalifi n se-vinç gösterisi olarak havaya ateş açtığını, bir koalisyon uçağının da biri ambulans 5-6 araçlık konvoya ateş ettiğini anlattı.

Ölenlerin 9'unun muhalif, diğerlerinin de ambulansta bu-lunan biri sürücü 3 tıp öğrencisi olduğu belirtiliyor.

Page 13: YeniDevir 95

135 N İ S A N 2 0 1 1

SULTAN MEATSSULTAN MEATSBroadmeadowsBroadmeadows

İSMAİL KULİSMAİL KUL0422 119 7450422 119 745

BROADMEADOWS ALIŞ VERİŞ MERKEZİNDE HİZMETİNİZDEYİZ

ASYA MUTFAĞININ SEÇKİN ÖRNEKLERİ:

* Her çeşit noodle* Teriyaki* Satay* Çorba çeşitleri* Deniz ürünleri* Asya Pilavı* Salata çeşitleri

Ürünlerimiz HELAL’dır.

ÇİN VİETNAM TAYLAND MALEZYA MOĞOLİSTAN

Broadmeadows Alışveriş Broadmeadows Alışveriş Merkezi’nde, Coles ve Merkezi’nde, Coles ve

Hoyts Cineması’nın Hoyts Cineması’nın arasındayız.arasındayız.

Contact Ahmet: 0418 566 345Contact Ahmet: 0418 566 345

Page 14: YeniDevir 95

5 N İ S A N 2 0 1 114

Address: 41 Foden Ave, Campbellfi eld 3061Address: 41 Foden Ave, Campbellfi eld 3061Email: [email protected]: [email protected]

Tel: 03 9303 9997Tel: 03 9303 9997Fax: 03 9303 9994Fax: 03 9303 9994

Full Range Commercial Windows

Semi-Commercial WindowsDomes c Windows

FlyscreensSecurity doors, Bi-Fold Doors, Stacker Doors, Sliding Doors

55 Paringa Blvd. Meadow Heights Shopping Centre, Meadow Heights,

VIC 3048Tel: (03) 9309 8012

Page 15: YeniDevir 95

155 N İ S A N 2 0 1 1

’den $25 ve üstü alış veriş yapan herkese benzin’in litresinde ¢4 indirim vardır

770 Pascoe Vale Rd. GlenroyTel: (03) 9304 25 80

25 Keilor Melton Hwy, Tailors LakeTel: (03) 9390 90 00

OPEN 24 HOURSOPEN 24 HOURSCONVEINCE STORE FOR ALL NEEDS

ÖMER GÜLTEKİNÖMER GÜLTEKİNMEHMET YILMAZMEHMET YILMAZ

795 Mt Alexander RdMoonee Ponds VIC 3039

SWEET TO LIPS CAFESWEET TO LIPS CAFE

Brunswick Market’te hizme nizdeyizBrunswick Market’te hizme nizdeyiz

Page 16: YeniDevir 95

5 N İ S A N 2 0 1 116 SAREERA GENÇLİK

Dua-Invocation for when you fi nd something becoming diffi cult for you; ‘O Allaah, there is no ease except in that which You have made easy, and You make diffi culty, if You wish, easy.’ ‘Allahumma laa sahla illaa maa ja’altahu sahlan wa ‘Anta taj’alul-hazna ithaa shi’ta sahlan’

1. Yeşil ElbiseYolda karşιlaştιğιmιzda, ezan okunuyordu.-Gel seni camiye götüreyim, dedim. Bugün Cuma biliyorsun.Daha önceki teklifl erimi de reddettiğin için:-Sen de benim camiye gitmediğimi biliyorsun, dedi.-Biliyorum ama, dedim. Sebebini de merak ediyorum.-Ne bileyim olmuyor işte, diye cevap verdi. Belki çevrenin de tesiri var. Hem pantolonumun ütüsü bozulup dizleri asιnιr diye endişe ediyorum.Gayr-i ihtiyarι gülerek:-Herhalde şaka yapιyorsun, dedim. Bunun için cami terkedilir mi?-Ciddi soyluyorum, dedi. Giyimime ve özellikle yeşile çok düşkün olduğumu bilirsin.Gercekten de öyleydi. Giydiği birbirinden güzel elbiseleri mutlaka yeşilin bir

1 Yeşil Elbise başka tonunda seçer ve her zaman ütülü tutardi.-Peki, dedim. Hayatιnda hiç camiye gitmedin mi?Çocukken dedemle birkaç kere gitmiştim, diye karşιlιk verdi. Fakat artιk gidebileceğimi zannetmiyorum.Söyledikleri beni son derece şaşιrtmιş ve bu konuyu açtιğιma pişman etmişti. Daha sonra el sιkιşιp ayrιldιk.Onunla konuşmamιzdan iki ay sonra, kendisinin camide ölduğunu soylediler. Hemen gittim. Bahcedeki namaz safl arιnιn en önünde duruyordu ve uzerinde yine yeşiller vardι. Yavaşca yanιna yaklaştιm ve kιşιk bir sesle:-Hani, dedim. Camiye gelmeyecektin?Hiç sesini çikartmadι. Çünkü musalla taşιnιn üzerinde, yeşil ortülü bir tabut içinde yatιyordu...

Beyza Türker, 16Ilim CollegeI look upto my mother Zehra and sister Julide Turker. They are role models and leaders in my life that truly inspire me to follow them in many ways. They are alwasy gentle and caring when giving me attention. They are also very understanding towards me and patient. My mother has created a mother and daughter friendship at the same time. She speaks and treats me as though we are close friends, and it feels good knowing that you have that communication with your mother and you can approach her about anything. My mother has introduced Islam into my life, and has taught me many beautiful things about Islam. She has encouraged me to go to gatherings that remember Allah swt, and has taught me the importance of having the Qu’ran in my life. My mother has infl uenced me to gain more knowledge in my deen and never stop learning. She has taught me to be patient and caring just as she has these beuatiful characters.My sister Julide, has been a great infuence in my life and she is someone that I admire in many ways. She is always passionate about learning and reading, and is always persistent in achieving her goals and never giving up. She is really effective in communicating with girls in our community and participates in activities that are organized for the youth. InshaAllah, with these great leaders in my life I will aspire to follow in their footsteps and their paths.

Merve Kul, 18Roxburgh College,I look upto my parents Necmi and my mother Necmiye as they have infl uenced me in many ways in my life. My parents have been brought me up in such a beautiful way and have always been there for me when I needed someone. They have always wanted me to pursue a path to get education and have wanted the best for me. I look upto them because they are so patient with me and my siblings. My mother has brought up six children and seeing my father work all day has shown me that they are trying so hard to provide for their family without asking for anything in return.

Kübra Tekeci, 17Roxburgh CollegeThe role models I have in my life that I look upto is my parents, Emine and Cetin. My parents have worked very hard in providing for my family and I. They have always been there for me when I needed guidance, and the times when I did make a mistake, they were very gentle and patient when speaking to me. They communicated with me in a way that helped me understand and see the mistake in it. My parents have always encouraged me to attend to school and have always postively infl uenced me about gaining more knowledge. My parents have infl uenced me to be a better practising Muslim by teaching me and my other siblings about our Deen at a young age so it wont be diffi cult when we get older. They have supported and guided me to attend weekly Islamic classes and participate in other religious activities. As I was growing up I would see my parents recite the Qu’ran and pray in front of me, these have truly inspired me to be like them . They are very respectful and caring towards me and have taught me to be like them as well. Alhamdulillah for my parents, inshaAllah I will be just like them.

Interview questions;• Who would you consider as your role models, leaders?• What are the qualities that you admire in them?• What infl uence have they had on you?

My parents have infl uenced me to be a practising Muslim by sending me to religious schools and gatherings where I will pick up good habits. They have taught me my religion at a young age so I could have more knowledge and continue it as I was growing up. My parents are a great infl uence on me, I feel peaceful when I think of the times they would recite the Qu’ran and pray and in return they would infl uence me to pray as well. In Ramadan, my family and I would fast and attend to the mosque for Taraweeh prayers all together. My parents are just so strong and magnifi cant, they are truly a miracle and a gift from Allah swt and I am really grateful for having them as my parents.

Kübra Tekeci Merve Kul Beyza Türker

Page 17: YeniDevir 95

175 N İ S A N 2 0 1 1

GENÇLİĞİN SESİ

• Acts of kindness: doing kind things for others, whether you know them or not, in open or in secret. Doing good to others not only makes them happy, but has consistently been correlated with enhanced life satisfaction for the one carrying out the good action. More importantly, Allah links faith with righteous deeds sixty-fi ve times in the Qur’an, and He tells us: “By the time. Verily, man is in loss. Except those who believe and do righteous good deeds, and recommend one another to the truth, and recommend one another to patience.” (Qur’an, 112). A small act of kindness that we may deem to be trivial may have much value in the sight of Allah. For example, the Prophet (peace be upon him) informed us that Allah helps the person in need if this person had helped his brother when the latter was in need. And we know of the man who was entered into Jannah because he used to excuse those who were in straightened circumstances from paying their debt. So, go ahead – smile at your neighbour, buy someone some fl owers, clean the house for your mum, give some milk to the cat – maybe, just maybe, it will be your key to Jannah.

• Nurturing relationships: putting time and energy into strengthening relationships. Allah says: “The believers are nothing else than brothers (in Islamic religion). So make reconciliation between your brothers.” (49:10). The Prophet (peace be upon him) informed us of the dire consequences of severed relationships between Muslims. We are all parts of the same body, and we do not have a choice but to maintain and take care of our relationships. Pick up your phone, go through your contacts, and select someone whom you have not seen or spoken to in a while. Give them a call, or send them a text message. Take your dad out for a coffee. Spend some time helping your little sister out with her project. Make dua for that ill brother at the masjid. And nurture those bonds.

Safi ye AytekinEnhancing Happiness (Part I)Recent years have witnessed the emergence of positive psychology, a relatively new branch of psychology that emphasises personal strengths. Interestingly, it is apparent that many of the happiness-enhancing recommendations made by positive psychologists are consistent with the teachings of Islam. These include:

• Counting one’s blessings: expressing gratitude for what you have, or thanking people you have never properly thanked. As Muslims, we know that just as evil calamities are a test from Allah, so too are blessings. Allah tells us: “And He gave you of all that you asked for, and if you count the blessings of Allah, never will you be able to count them.” (Qur’an, 14:34), and the Prophet (peace be upon him) informed us that “He who does not thank people, does not thank Allah” (Ahmad, Tirmidhi). Unfortunately, expressing gratitude to our Creator (and sometimes to other people) is something we often neglect. Perhaps we can try taking a moment at the end of each day to recall three good things that happened during the course of that day, and to sincerely say ‘alhamdulillah’ for those things.

• Being optimistic: viewing the glass as being half full rather than as being half empty, especially when things are not so great. The Prophet (peace be upon him) informed us that being optimistic was a great characteristic, having practised optimism throughout his life. Take the incident of Ta’if, for instance, where the Prophet (peace be upon him) was pelted with stones until blood made his feet stick to his sandals. When Allah sent the Angel of the Mountains to him, and when the Angel offered to destroy the people who caused him anguish, it would have been the easier option for the Prophet (peace be upon him) to agree. But the reply of this amazing man was: “I do not want their destruction I am hopeful that Allah will make some of their children good Muslims who would worship Allah…” (Bukhari & Muslim). Perhaps, as Allah tells us, we may think that something is good for us when it really is not, or we may think that something is bad for us but in reality it may be good; Allah knows and we do not know. When we fi nd ourselves catastrophizing, doing the opposite and thinking about the best possible outcome for a seemingly negative situation may help us achieve a more balanced outlook.

• Avoiding social comparisons: not comparing oneself to other people. Islam, however, does not discourage all social comparisons. The Prophet (peace be upon him) taught us: “Look upon one who is below you in status and do not look upon one who is above you in status. In this way you will not look down upon the grace that Allah has bestowed upon you.” (Bukhari & Muslim). So, if you are sick, someone is sicker. If you failed your exam, someone failed twice. If you missed out on that promotion, someone else does not have a job.

St Leonards students visit Meadow Heights Mosque...On the March 23rd, Milli Gorus Sareera Youth hosted its 7th Meadow Heights Mosque Open Day for visiting year 9 students from St Leonards College in Brighton as part of their interfaith studies. On this occasion their numbers exceeded 60 and it was a fi rst time experience for all of them. The Meadow Heights Mosque Open Day is held specifi cally for St Leonards College interfaith studies. It is an avenue for students to gain insight and develop an understanding of Islam in order to elevate religious tolerance and solidarity. This event was initiated by the pastoral care coordinator at St Leonards in late 2008 and is currently in its third successive year totalling in seven visits thus far. The Open Day programme was organised by Sareera Youth committee members whom wholeheartedly volunteered their time and effort to ensure the event was as informative and effective as possible. The programme began at noon whereby St Leonard students’ were fi rst given a tour of the mosque, and if time coincides with Dhuhr prayer they watch the congregational prayer. They experience the culture of the mosque by being segregated and often they are always left mesmerised by the essence of spirituality and peace the mosque emanates. This viewing enables them to gain insight into the most important pillar of Islam; prayer. Afterwards, they attended an interactive seminar hosted by our president Zeynep Sertel. The topics of discussion were on all aspects of Islam, such as the pillars of Islam and Faith, Women in Islam, Islam and the Environment, Islam in Education and society. The seminar is aimed to be informative and interactive so as to keep the teenagers engaged which surely did as the students would not stop asking questions which is often the most interesting and humorous section of the programme. The seminar is followed by our most favoured custom, trying on the hijab by the female students. The programme came to an end by offering an appetising Turkish brunch consisting of savoury pastries and Turkish delights which lead to a happy mingling between students and Sareera volunteers. We are very fortunate to have had this opportunity to reach out to the non Muslim community and peacefully preach Islam. To volunteer your time in the upcoming Mosque Open Day in June please contact us via email on [email protected].

“Sareera Gençlik Canakkale Gecesi

programındaki başarısından dolayı AISA Gençliği tebrik eder.”

Page 18: YeniDevir 95

5 N İ S A N 2 0 1 118 SAĞLIK

SAĞLIKLI BESLENMENİN 10 PÜF NOKTASI

Evinizde mikropların saklandığı 8 yerEvinizde milyonlarca mikrobun barındığını biliyor musunuz? Bu mikroplar özellikle evinizin mu ağında ve Evinizde milyonlarca mikrobun barındığını biliyor musunuz? Bu mikroplar özellikle evinizin mu ağında ve

banyosunda daha fazla... Mikropların saklandığı 8 yer:banyosunda daha fazla... Mikropların saklandığı 8 yer:

1. Bol su tüketin: Su vucudu yagadan ve toxinlerden arindirir. Ya standart olan 2 litre su iciniz, ya davucudunuzda ki her 5 kilo icin 1 bardak su icin, ornegin 50 kgsaniz 10 bardak su iciniz.

2. Diyetinizden ne

çıkartacağınızı değil, di-yetinize ne e k l e m e n i z g e r e k t i ğ i n i düşünün: Sec-ici oldugumuz zaman bazi za-rarli maddeleri vucudumuzdan c i k a r t i r k e n , vitamin ve mineral iceren seyleride bera-berinde cikart-mis oluyoruz. Bunun yerine, fazladan ne yemeliyim de-

melisiniz. Fazladan bir parca meyva, sebze, kuruyemis veya bir bardak su olabilir.

3. Gerçekten aç olup olmadığınızı düşünün: Vucudda aclikla susadigini sinyal veren

hormon aynidir. Bunun icin ba-zen susuz oldugumuz halde ac oldugumuzu hissederiz, fakat vucudumuz bize aslinda susuz kaldigimizi sinyal vermekte.

4. Her öğünde protein tüke-tin: Beyine ‘tokluk’ sinyali veren tek yiyecek proteyndir. Her ogun-de protein yendigi zaman, kendi-nizi tok hissedebilirsiniz. Protein beyaz ve siyah et, mercimek, baklagiller familyasinda bulun-maktadir. Tukettiginiz miktar, her ogun avucunuzun ici nuyuklugun-de olsun

5. Sezonda olan meyve ve se-bzeleri tüketiniz: O sezonda bu-lunmalari sezon ici hastaliklar icin sifali olmaktadirlar.

6. Bir tabak makarnayı, bir tabak sebzeye değişiniz: Ma-karna carbohidrat ağırlıklıdır. Boylece hem haimi zordur hemde bir iki saat sonar karniniz tekrar acikir. Ustelik icindeki vitamin

mineral seviyesi cok dusuktur.7. Egzersiz: Günde 30 dakika

yurumeye gayret ediniz. Hem vucudunuzu toksin maddelerden arindirir, bagarsaklarinizin sag-likli bir sekilde calismasini saglar hemde beyinde uretilen mutluluk ve enerji hormonunu arttirir.

8. Sık aralıklarla yiyiniz: Uzun bir muddet ac kaldiginiz zaman kan sekeriniz duser ve en-erjiniz azalir. Sik sik yemeyen in-sanlar genellikte en cok kilo alan insanlardir cunku b o y l e l e r i n d e yemek yedikleri zaman, vucud o yemegi tutar ve yakmaz, cunku bilir ki daha saatlerce baska bir besin migdeye girmiyecektir.

9. Günde iki parça meyve

tüketin: Meyva tuketimi kan seker degerlerini duzeltir ve vucutda hazir glukoz olarak tuketilir. Besin degerleri cok yuksektir.

10. Günde 5 parça meyve tüketin: Kabizligi onler – ozel-likle koyu yesil sebzeler, gunluk gereken vitamin ve mineraller-inizi boylece tatmin etmis olabil-irsiniz.

0430 802 811 nolu telefonu arayarak randovu alabilirsiniz.

Reader's Digest dergisinde yer alan habere göre, mutfağınızdaki eşyalar evinizin tuvaletinden daha fazla mikrop barındırıyor. Bu mikropları birkaç basit yöntemle kolayca temizleyebilirsiniz.

Mutfak süngerleri: Süngerlerinizi mikrodalgaya atın. Evinizdeki en mikroplu şey mutfak süngerinizdir. Amerikan Tarım Dairesi’ndeki araştırmacılar, en yaygın dezenfeksiyon yöntemlerini (çamaşır suyu veya limon suyuna bastırma, mikrodalga ve bulaşık makinesinde yıkama) test ettiklerinde bir dakika mikrodalgada tutmanın mikropların çoğunu öldürdüğünü tespit ettiler. Her akşam bulaşıklarınızı yıkadıktan sonra süngerinizi mikrodalga fırında 1 dakika tutun.

Mutfak lavabosu: Süngerden sonra ikinci mikroplu yer (hatta tuvaletinizden de fazla) mutfağınızdaki lavabodur. Her kullanımdan sonra lavabonuzu temizleyici spreyle ovalayın, silip kurutun ve sıcak suyla durulayın.

Kesme tahtası: Arizona

Üniversitesi’nde görevli bir m i k r o b i y o l o g tarafından yapılan araştırmaya göre, bir evdeki kesme tahtasında klozet o t u r a ğ ı n d a n yaklaşık 200 kat daha fazla bakteri bulunuyor. Tahtayı temizlemek için doğruca bulaşık

makinesine atın; üzerine sirke püskürtün ve tüm gece öylece bekletin; yaklaşık 30 saniye yüksek ısıda mikrodalga fırında tutun.

Diş fırçası: Fırçanızı tuvaletten uzak bir yere, kapalı bir dolapta dik bir şekilde yerleştirin. Böylece su damlaları fırçadan aşağıya süzülecektir. Asla ıslak diş fırçasını kapalı bir kapta bırakmayın. Ayrıca diş fırçalarının kıllarının diğer diş fırçalarıyla temasını önleyin. Yine de endişe ediyorsanız, diş fırçanızı ağız yıkama suyunda bekletin. Araştırmalar, bu şekilde mikropların yok olduğunu gösteriyor.

Çamaşır makinesi: Çamaşır makinesi sizi hasta edebilir. İç çamaşırlarınızla mendilleri aynı makinede yıkamayın. İç çamaşırlarınızı hep ayrı şekilde yıkayın. Makinenizdeki mikropları öldürmek için en az ayda bir kez çamaşır makinenize sirke koyup sıcak bir ayarda çalıştırın. Yıkanan çamaşırlarınızı ıslak bırakmayın, çünkü yaş çamaşırlarda mikroplar çok hızlı

gelişebilir.Duş perdeleri: Her duştan

sonra perdelerinizi silip kurutun. Duş perdeleri her gün ıslanır ve sık sık ıslak kalır, bu nedenle küf için mükemmel bir alan oluşur.

Evinizdeki çöp kutusu: Özellikle mutfakta ve banyoda duran çöp kutunuzda küf vardır. Çöpleri boşaltmak onları temizlemez. İçindeki mikropların yok olduğundan emin olmak için çöp kutularını düzenli olarak fırçalayıp yıkayın.

Bulaşık makinesi: Bulaşık makinenizin kapı kenarlarına yakından dikkatlice bakın. Çünkü bu kenar kısımlarda mikroplar, küfl er gelişir.

ZAMAN Online

Page 19: YeniDevir 95

195 N İ S A N 2 0 1 1

TEKNOLOJİ

Akıllı cep telefonları o kadar da akıllı değil

Mini el bilgisayarı gibi çalışan yeni nesil cep telefonları, dikkat Mini el bilgisayarı gibi çalışan yeni nesil cep telefonları, dikkat edilmezse kişisel tüm verilerin paylaşılmasına neden olabiliyor.edilmezse kişisel tüm verilerin paylaşılmasına neden olabiliyor.

Her geçen gün artan akıllı cep telefonları, içerdiği onlarca yeni özellik sayesinde gündelik yaşamda daha çok yer alırken kullanıcıya ait daha çok bilgiyi taşıyarak bir anlamda güvenlik riski yaratıyor.

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, kredi kartı bilgisi, hesap numaraları, şifreler, kon-tak adresleri, konum bilgileri gibi ile dijital dükkanlardan in-dirilen uygulamalar, telefonun çalınmasından ayrı olarak, sürekli mobil şebeke bağlantısı ile kişisel bilgilerin bir anda başkalarının eline geçmesine sebep olabiliyor.

Avrupa Şebeke ve Bilgi

Güvenliği Ajansı'na (ENISA) göre, önümüzdeki yıl 100 milyon civarında cep telefonu yeniden dönüştürülmek üzere muhtemelen içerisindeki önemli kullanıcı bilg-ileri ile çöpe atılacak. eBay gibi ik-inci el ürün satılan sitelerde satılan cep telefonlarında silinmemiş kişisel bilgiler yer alabiliyor ve bu önemli bir güvenlik sorunu teşkil ediyor.

Öte yandan bir süredir dik-katlerini smartphone sektörüne çevirdiği bilinen siber korsan-lar, alışveriş merkezleri gibi kalabalık yerlerde ''sahte'' inter-net erişim noktaları yaratarak kullanıcıların bağlanmasını bekli-

yor olabilir. Aynı şekilde bilin-meyen cihazlardan gelen bluetooth bağlantıları da sıkıntı yaratabiliyor. Bazı yazılımlar ise kullanıcıdan gi-zli belirlenen yönde SMS gönderip arama yaparak para kaybettirebili-yor.

Akıllı cep telefonları, mikro-fon, kamera, hız ve GPS gibi sen-sörler taşıdığı için, üçüncü parti yazılımlar ile cep telefonu sahib-inin nerede ne yaptığını takip et-mek de mümkün olabiliyor.

İnternet analistleri, akıllı cep telefonu kullanıcılarına, ihtiyaç duymadıkları yazılımları yükle-memelerini ve yüklemeden önce o uygulama ile ilgili internette araştırma yapmalarını öneriyor.

Geçtiğimiz yıl sonunda Çin'de, ''Gemini'' isimli format özelliği olan truva atı fark edilmiş ve bu truva atının kaynağının da ''resmi olmayan'' uygulama dükkanından indirilen bir yazılım olduğu belirlenmişti.

''Zitmo'' (Zeus in the Mo-bile) isimli bir başka truva atı ise SMS doğrulaması isteyen online bankacılık sistemini hedef almıştı. Zitmo'nun yeni versiyonlarının da siber ortamda dolaştığı ifade edili-yor.

Yeni yıl ile birlikte Google'ın mobil işletim sistemi uygulaması Andorid için bir virüs tespit edil-di. İlginç olan ise ''DroidDream'' isimli bu virüsün, resmi ''Android Market''te kendisini gizlemiş olmasıydı. Yapılan araştırmaya göre, bu yazılım 200 bin kere in-dirildi. AA

Radyasyon hangi organı nasıl etkiliyor?Çernobil kazasından sonra çok sayıda insan ilk birkaç saat içinde yüksek dozda radyoak f iyodine maruz kalmış . Çernobil kazasından sonra çok sayıda insan ilk birkaç saat içinde yüksek dozda radyoak f iyodine maruz kalmış .

Radyoak f iyodinin neden olduğu en önemli sağlık sorunlarından biri, çocukluk çağı roit kanserleriRadyoak f iyodinin neden olduğu en önemli sağlık sorunlarından biri, çocukluk çağı roit kanserleri

Japonya’daki reaktör patlamalarıyla meydana gelen sızıntı tüm dünyada radyasyon korkusuna yol açtı. Peki radyasyon insan vücudunda nasıl bir seyir izler, hangi organı ne kadar etkiler, kısa ve uzun vadede yarattığı sonuçlar neler?

Japonya’yı sallayan 8,9 şiddetindeki depremden sonra Fukuşima Nükleer Santrali’ndeki reaktör patlamaları ve radyasyon

sızıntısı akıllara bir kez daha Çernobil faciasını ve radyasyonun canlılar üzerindeki etkisini getirdi. 20. yüzyılın en büyük nükleer kazası olan Çernobil reaktör kazası, Nisan 1986’da Ukrayna'nın Kiev bölgesine bağlı Çernobil kentinde meydana geldi ve yıkıcı sonuçlar doğurdu.

Çernobil kazasından sonra çok sayıda insan ilk birkaç saat içinde yüksek dozda radyoaktif iyodine maruz kaldı. Radyoaktif iyodinin neden olduğu en önemli sağlık sorunlarından biri, çocukluk çağı tiroit kanserleri. Zaten kazadan sonraki ilk aylarda, radyoaktif iyodin düzeyi yüksek sütlerden içen çocuklar, yüksek radyasyon dozları aldı ve 2002 yılına kadar bu grup içinde 4000’den fazla

tiroit kanseri teşhis edildi.

DNA’YI ÖLÜME YÖNLENDİRİYOR

Radyasyonun sağlık üzerindeki etkilerini anlatan İstanbul Bilim Üniversitesi’nden Radyasyon Onkoloğu Doç. Dr. Şefi k İğdem, radyoaktif maddelerin vücuttaki en temel hedefi nin DNA olduğunu belirtti. Doç. İğdem, radyasyonun insan vücudundaki seyri, kısa ve uzun vadedeki sonuçları hakkında şunları söyledi:

“Radyasyon, DNA üzerinde tamiri zor kırıklar meydana getirerek DNA’nın replikasyonunu yani çift sarmallı DNA'nın kendini kopyalaması işlemini engelliyor. Böylece hücre

bölünemiyor veya bölünmeye çalıştığı zaman ölüme doğru yönlendiriliyor. Bu konudaki

bir başka senaryo ise hücrede meydana gelen DNA kırığının, bir hata olarak bir sonraki nesle aktarılmasıdır. Bu aktarılma sonucunda mutant, yani bozulmuş ve hasarlı hücreler bir şekilde diğer hücrelerin kontrolünden kurtularak yeni bir kanserizasyona yol açar.

ŞİKAYETLER 10 DAKİKA SONRA BAŞLIYOR

İnsan vücudu bir nükleer kaza sonucu radyasyona maruz kalırsa, maruz kaldığı radyasyon miktarıyla doğru orantılı şikayetler ortaya çıkıyor. Fakat önce maruz kalınan doz ne olursa olsun bir prodromal dönem yaşanıyor. Tüm vücudun radyasyona maruz kalmasından 5-10 dakika sonra prodromal dönem denilen ve iştahsızlık, bulantı, kusma ve yorulma ile giden şikayetler görülüyor.

BELİRTİLER BİRKAÇ GÜN SÜREBİLİYOR

Maruz kalınan doz ne kadar yüksek ise bu şikayetler o kadar çabuk ortaya çıkıyor ve bir o kadar şiddetli oluyor. Diğer erken belirtiler de buna eşlik edebiliyor. Bu belirtiler; ishal, kramplar, ateş, baş ağrısı, sıvı kaybı, dehidratasyon ve sonunda hipotansiyon, yani tansiyonun anormal derecede düşmesidir. Bu dönem birkaç saat veya birkaç gün sürebiliyor.

LATENT DÖNEM ÖLÜMLE SONUÇLANIYOR

Bu dönemin ardından latent dönem başlıyor. Hastanın kendini çok iyi hissettiği ve yaklaşık bir hafta süren bu latent dönemden sonra maruz kalınan doza bağlı olarak hematopoetik, (kan yapımına yönelik), gastrointestinal (sindirim), serebrovasküler (kalp-damar) sisteminin çökmesi üzerine ölüm gelişiyor.

ETKİLERİ YILLAR SONRA ÇIKIYOR VE KANSER

YAPIYORRadyoaktif maddeler vücutta

tüm organları etkiler ama özellikle

hızlı çoğalan hücreler radyasyona hemen cevap verirler. Örneğin deride kızarıklık, ülserasyon, üreme hücrelerinde sterilizasyon, gözde katarakt, saçlı deride saç dökülmesi, bağırsaklarda ishal ve bulantı bu reaksiyonlara birer örnektir. Bazı hücrelerde radyasyona geç cevap verirler. Beyin, omurilik gibi dokularda onarım çok zor olur. Radyasyonun geç etkileri ise seneler sonra ortaya çıkar. İkincil kanserler buna en güzel örnektir.

ÇERNOBİL TİROİT KANSERİNİ YÜZ KAT

ARTIRDIÇernobil kazasından dört yıl

sonra tiroit kanserlerinde 100 kat artış gözlendi. Kaza sonrası çok sayıda insan ilk birkaç saat içinde yüksek dozda radyoaktif iyodine maruz kaldı. Bu madde en çok tiroit kanserine yol açar. Çünkü radyoaktif iyodin, soluyan insanın akciğerlerinden kana karışır. Sonrada gidip gırtlağın önündeki tiroit bezinin içinde birikir. Burada yaptığı aşırı ışınlama da kansere sebep olur.

ÇERNOBİLZEDELER KANSER RİSKİ ALTINDA

YAŞIYORÇernobil kazasında ortama

karışan radyoaktif gazlar nedeniyle santraldeki 237 çalışan yüksek risk altına girdi. Bunlardan 140’ında daha sonra akut radyasyon sendromu belirtileri gözlendi. Bunların 60’ında cilde bağlı sendromlar görüldü ve 28 kişi bu nedenlerle öldü. Radyasyona bağlı hemotopoetik sendrom ve kemik iliği yetersizliğinden ölenler de oldu. Ayrıca kurtulanlarda cilt lezyonları, katarakt, kısırlık, Hashimoto tiroiditi gibi hastalıklar da oldu. Tabii ki Çernobil kazasında radyasyona maruz kalan bütün insanlar kan hastalığına bağlı bir kanser gelişme riski altındadırlar.”

Page 20: YeniDevir 95

5 N İ S A N 2 0 1 120

Başa Düştüm...Bir aşk verdin bende bana;

Yaza, güze, kışa düştüm!..

Bir kaynaktan aktım Sana;

Böyle dağdan taşa düştüm!..

Sen’sin bana mühlet veren;

Her nefeste ömür deren!..

A bahtımı yazan, gören;

Gör ne güne, işe düştüm!..

Akıl nerde, gönül nasıl?

Ben ki beni bilsem asıl!..

İnceldikçe erkân, usul;

Her doluşta boşa düştüm!..

Veren Sen’sin, alan Sen’sin;

Suçum örten, silen Sen’sin!..

Her duâma gelen Sen’sin;

Aşkı duydum başa düştüm!..

Sen’de yerin göğün nûru;

Kudretinle yaktın Tur’u!..

Nefsime ver son huzuru;

Kaç tedbirde tuşa düştüm!..

Bende menzil, bende durak;

Bende döner her bir eflâk!..

Can Sen’indir, Sana müştak;

Ne hülyaya, düşe düştüm?..

Dr. Rıfat Ara(altınoluktan alıntı)

KADIN - AİLE

Evimizde Peygamberimiz’i anlatmanın yollarını aramalıyız

Yeni Devir SofrasıYeni Devir Sofrası

BismillahirrahmanirrahimAĞLAYAN KEK

MALZEMELERKek için Gereken Malzemelerimiz:

* 4 fi ncan un * 1 fi ncan sıvıyağ * 3 fi ncan toz şeker * 1 paket kakao * 4 yumurta * 1 paket kabartma tozu Diğer Malzemeler:* 5 buçuk bardak süt* 1 paket krem şanti* 1 paket hazır çikolata sosu* Hindistan cevizi

Yapılışı

Yukarıdaki kek malzemelerimizle kekimizi hazırlayıp pişiriyoruz.

* Fırından çıkardığımız pişmiş kekin muhtelif yerlerinden çatal ile deliyoruz. (kekin sütü çekebilmesi için)

* 2 bardak ılık sütü kekin hertarafına gezdirerek eşit bir şekilde döküyoruz.(kek sıcak olacak, süt ılık) Ve keki dinlendirmeye alıyoruz.Ne kadar

dinlenirse o kadar iyidir.* Daha sonra 1 paket krem şantiyi

1 bardak süt ile çırparak hazırlıyoruz ve dinlenmiş olan kekimizin üzerine bir güzel yayıyoruz.

* Yine ayrıca 1 paket hazır çikolata sosunu 2,5 bardak süt ile pişirip hazırlıyoruz ve soğuduktan sonra kremşantinin üzerini hazırlamış olduğumuz çikolatayı eşit bir şekilde kapatıyoruz.

* Son olarak hindistan cevizi ile süslüyoruz ve tekrar dinlenmesi için buzdolabına kaldırıyoruz

Çocuklar anne-babayı örnek alıyor, ya siz kimi örnek alıyorsunuz? Sizin örnek almadığınızı çocuklarınız da rol model almaz. Bu nedenle “Çocuklarımın Peygamberimiz’i sevmesini, O’nu örnek almasını is yorum.”

diyorsanız kıldığınız namazdan e ğiniz duaya, insanî ilişkilerinizden sözlere kadar dikkatli olmalısınız.

Çocuklar anne ve babalarını mod-el alır. Peki, anne-babalar hayatlarında kimi model alır?

Anne-babalar, en güzel ahlak üzerine yaratılmış olan Allah'ın sev-gili kulu Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'i (sas) örnek alırlar mı? O'nun sünnetlerine uyanların hem bu dünyada hem de ahirette mutlu olacağını biliyorlar mı? Çocuklarının kendisini keşfetme yolculuğunda yol gösterici rehber olarak Peygamber Efendimiz'i anlatıp, "O"nu tanıtıp, Peygamber sevgisini verme gayret ve çabasına giriyorlar mı?

İnsan tanıdığını ve bildiğini sever. Ve ancak Peygamber davranışlarıyla kendi hayatının anlamını bulmuş olur. 20'li yaşlara kadar kişilik gelişiminin devam ettiğini düşünürsek Peygam-ber Efendimiz'i anlatma ve tanıtma tarzını 3 ayrı dönemde inceleyebiliriz.

İLK 7 YIL 7 yaş öncesi anne-babayı model

alma, taklit etme ve oyun dönemidir. Bu dönemde rolümüz; Peygamber Efendimiz'i örnek alarak, sünnetler-ine uyarak kendi hayatına geçirm-eye çalışan bir anne-baba mod-eli olmalıdır. Okulöncesi dönemde çocuklar anne-babasının sözlerin-den çok davranışlarını zihinlerine kaydeder. Anne-babasının saygıyla kıldığı namazları, ağlayarak yaptığı

dua ve yakarışları, yaşadığı sıkıntı karşısında gösterdiği tevekkül ve sabrı, komşusuna yaptığı iyilikleri, tebessümü, alçakgönüllülüğü ve tüm ahlaki değerleri davranışsal gö-zlem ile öğrenirler. Davranışlarımız düşüncelerimizi yansıtmıyorsa; sami-mi, ciddi, hassas davranamıyorsak çocuğumuza hakiki model olarak Pe-ygamber Efendimiz'i (sas) ne kadar anlatsak da sün-netleri hayatına geçirmes-inde etkili olamayız.

7-14 YAŞ 7 yaşından sonra Pe-

ygamber Efendimiz'i sevmesi için çocuğumuza sürekli O'ndan (sas) ba-hisler açmalı, onun ve arkadaşlarının hayatlarını da merakını uyandıracak şekilde hikâyeler-le anlatmalı, onları tanıtmalıyız.

Bu yaşlarda çocuğa anlatım biçimimiz şöyle olmalıdır: "Biz Allah'ımızı, bizi yaratanı çok seviyoruz. O'nun da bizi sevmesi için O'nun sevdiği tarzda davranacağız. O'nun sevdiği tarz ise Peygamber Efendimiz'e benzeme-ktir. O'na benzemek demek O'nun gibi davranmak anlamına gelir. Pe-ygamber Efendimiz gibi davranırsan

kendini çok iyi hissedecek, mutlu olacaksın. Hem kalbin de nurla dola-cak. Bak Kur'an-ı Kerim'de Allah demiş ki: "Peygamber Efendinize uyun ki Allah da sizi sevsin." Pe-ygamber Efendimiz'e uyar, O'nun gibi davranırsak, Allah seni daha da çok sevecek, zaten seviyor da... Çünkü O çocukları çok sever..."

İlköğretim dönemindeki rolümüz anlatma ve tanıtımın yanında, davranışlarını Peygam-ber Efendimiz'in davranışları ile bağdaştırma, "sınırlama/disipline etme" de olmalıdır. Çocuğumuzun davranışlarına sünnete uygun belli sınırlar getirebiliriz. (Her çocuğun

olgunluk seviyesi farklıdır. Kendini disipline etmekte zorlanmayan çocuk-lar için 5 yaş itibarıyla da davranış üzerinden Peygamber Efendimiz'e benzeme motivasyonu verilebil-ir. Davranışlarını kontrol etmekte zorlanan çocuklara sık tekrarların yapılması uygun olmayabilir.)

Çocuk yanlış bir davranışta bulunduğunda, mesela arkadaşına vurduğunda, küfür ettiğinde "Biz böyle davranamayız. Bak O öyle davranmazmış, kendisi için öfkelenmez, haksızlık karşısında sa-dece Allah için kızar ve kimseye de kötü söz söylemezmiş." denile-bilir.

Veya bir kediye taş attığında "O hay-vanlara eziyet edenleri sevmezmiş!" şeklinde uyarılabilir. Güzel bir davranışta bulunduğu

zaman, mesela arkadaşına yardım ettiğinde de "Eminim O şimdi çok mut-lu oldu senin yardımseverliğinden! " diyebiliriz. "O" elbisesinin temiz olmasına dikkat eder, dağınıklığı sevmezmiş; arkadaşları üzüldüğünde onları teselli eder, birisi kendin-den yardım istediğinde hayır de-

mez, iyilikleri de asla unutmazmış; hediyeleşmeyi sever; şakadan bile olsa yalan söylemezmiş; kibar, nazik ve saygılıymış...

Bu hatırlatmalarla çocuk, Pe-ygamber Efendimiz'i örnek alarak doğru davranışı yerleştirme çaba ve gayretine girecektir. Ve "Hayatın boyunca "O"na benzemeye çalışmalısın!" diyerek de evladımıza rehber sunmuş oluruz. Sünnete hem uyacak hem de yolunu kaybettiğinde, kafası karıştığında "O nasıl davranırdı?" diye araştırmaya koy-ulacak, "Acaba ben yanlış mı yaptım, yanlış mı davrandım?" deyip vicdan muhasebesi yapacak ve sünnetullaha sarılmak isteyecektir. Sarıldıkça da ruhsal olarak rahatlayacak endişe, sıkıntı ve vesveselerden kurtulacaktır. ERGENLİK DÖNEMİ (14-21 YAŞ)

Ergenlik döneminde ise zorlama-dan sabırla yön vermeye devam et-melidir. Bu dönemde rolümüz "O" ve seni "Yaradan bu davranışından razı olmadı, sen bilirsin!" şeklinde uyar-mak olmalıdır. Anne-babanın ciddi-yeti, geçmişte onun hafızasında kayıtlı olan sünnete uygun davranışları ona uzanmış bir el ve rehber olacak ve onu elinden tutup hem ergenliğin hem yetişkinliğin zorlu dönemlerinde tehlikelerden koruyacaktır.

Fazilet seyidoğlu psikolog-Zaman

Page 21: YeniDevir 95

215 N İ S A N 2 0 1 1

Zehra Türker

TUT SEVGİLİNİN ELİNDEN...

Tut O’nun elinden...

İzine basarak yürü...

Duy sesini...

Kalbine bak, dimağına bak, O’na yakın olma aşkını yüklen...

Üstelik bir Kutlu Doğum mevsiminde değil sadece...

Bütün mevsimlerde...

O, -sallallahü aleyhi ve sellem- çağları aşıp gelmişse sana, sen de, günlerini gecelerini O’nun dostluğu ile do-natmaya çalış.

Ellerine bak, O’na biat etmiş sahabe kokusu var mı, kokla bir.

Gözlerine bak, O’nu görmüş sahabe gözü var mı, kon-trol et.

Ayaklarına bak, O’nun izinde dağlar bayırlar aşmış, can pazarına yürümüş sahabe nasırlaşması oluşmuş mu ayaklarında...

Kalbine bak, dimağına bak;

Rasulullah’ın kalbinden ne akmış oraya?

Rasulullah’ın hayata ve dünyaya bakış ölçüleriyle uyuşmakta mı?

Sevmek, öğrenmek ve yaşamak , O’nun rahle-i tedrisinde terbiye görmüş neslin O’nunla hukuku...

Elini tutmakta sevgi var...

Sesini duymakta öğrenmek var...

İzinde yürümekte yaşamak var.

Kalbini ve dimağını O’na raptetmekte, O’nunla aynileşme cehdi var...

Var mı içimizde bunlar? Ahmet Tasge ren Hocamız böyle sorup; sorgulamayı herbirimizin vicdanlarımıza bırakıyor.Yaşadığımız şu alemde zifi ri gecelerin boşluğuna düşüp yolunu şaşıran, kendini kaybeden, mana ile mad-deye yaklaşamadığından dolayı, maddenin sığ sularında boğulmaya mahkum olan insanlığı, idrakin kemaline erdirmek için, onun ayak izlerinden yürümeye ih yacın mı yok senin yoksa. O’ nsuz geçen günlerin hep karanlık, hep kasvet,hep huzursuzluk,hep gurbet olmadı mı size bize...Öyleyse uyan kalk ayağa VE at üstündeki miskinlik yorganını ve O’ na sıkıca tutun tutanabildiğin kadar ve sakın bırakma,bil ki ne kadar tutunabilirsen O’na o ka-dar ondan olacaksın demek r bu...Etra nıza bir dönüp bakın şöyle ,göreceksiniz size bir nefes kadar yakın olan nefesini,gül kokusunu...

Ne diyelim, Rabbimiz O’na yakın bulunma gayre mize güç versin bu dünyada, gerçek alemde buluşmayı nasip etsin... Amin.

AİLE - HAYAT

Evlilik aşkla yaşanır. Her evlilik illa aşkla başlamaz; ama her evlilik zamanla sevgiyi öre öre aşka ve benzersiz bir tutkuya dönüştürülebilir.

Evlilik 'ben'den 'biz'e atılan bir adımdır. Evlenmeden önce gözlerinizi dört açın. Ama evlendikten sonra da bir gözünüzü kapatın. Evlilikte eşler birbirlerinin rakibi değil; rızaya giden yolda birbirlerinin hayırhah dostları olmalı. Eşler akşam eve geldiklerinde kapıda ayakkabılarını bıraktıkları gibi günlük sıkıntıları da yuvalarının önünde bırakmalı ve karşılıklı hatalar örtülmelidir.

Evlilik hayatta yaşanan en önemli süreçlerin başında gelir. Hayatın gayesini anlamadan evliliğin gayesini anlamak mümkün değildir. Öncelikle içerisinden bir defa geçtiğimiz hayat, bir rıza yoludur. Hakk'ın rızasının arandığı ve kazanıldığı yer olan yaşamda evlilik bir yoldaştır. Ayrıca evlilik, tefekkür melekesini kullanan bir topluma Cenâb-ı Hakk'ın varlığını ve kudretini öğreten bir okuldur. (Rûm, 21)

Kendisini tanıyamamış, rüşdünü ispat edememiş bireylerin kurdukları evlilikler, eşler için perişanlık, millet için ise sonuçları itibarıyla onulmaz bir yaradır. Evlenecek kimseler bu önemli olayda birbirlerinin dış görüşüne ve servetine değil; ruh güzelliği, ahlak anlayışı ve karakter sağlamlığı gibi kıstasları öncelemelidir. Zira Allah'ın insanın fi ziki özelliklerine değil; gönül dünyasına nazar ettiğini bildirmesi (Müslim, Birr ve Sıla, 34) düşünülmesi gereken açık bir uyarıdır. Adaylar ve aileler birbirlerini çok iyi tanımalıdır. Meçhuller üzerine yapılan akit, nasıl hukukta neticesiz ise bilinmezlerin ve bilgi boşluğunun olduğu evlilikler de boşanma gibi Allah'ın sevmediği sonuca ulaşır ve eşlere hayat boyu sıkıntı

doğurur. Eş adayları genelde aynayı

önce kendilerine tutup kendi eksiklerinin farkına varmak varken karşı adaydan mükemmellik beklerler ve çıtayı yüksek tutarlar. Evlilik için kusursuz olan bir eşin aranması açmazdır. Çünkü dünyada kusursuz bir insan yoktur. Evlilik öncesi adaylar gözleri dört açmalı fakat evlendikten sonra artık bir gözünü kapamalıdır. Evlilikte eşler birbirlerinin rakibi değil; rızaya giden yolda birbirlerinin hayırhah dostlarıdır.

Eşler akşam eve geldiklerinde kapıda ayakkabılarını bıraktıkları gibi günlük sıkıntıları yuvalarına sokmamaları gerekir. Eşler mutluluk hazinesi olan yuva için en azından bir oyuncu kadar kendilerini bir rol değişimine zorlamalıdır.

Basit konulardan dolayı eşler birbirlerini üzmemeli. Hz. Peygamber (sas), "Kimse eşine kin beslemesin, zira onun bir huyunu beğenmezse diğer huyunu beğenir." (Müslim, Radâ', 61) buyurur. Karşılıklı sitem ancak dini açıdan olmalıdır. Sabır ön

planda olmalı, eşimizin arzu etmediğimiz bir tavrı karşısında onun güzel bulduğumuz ve takdir ettiğimiz yönleri hatırlanmalıdır.

Yeri geldiğinde settâr olmalı, karşılıklı kusurlar örtülmelidir. Hz. Peygamber (sas), "Sizin en hayırlınız aile fertlerine en iyi olanınızdır. En iyi olanınız da benim." (İbn Mâce, Nikah, 50) buyurmuştur. Doğal olarak eşlerin birbirlerinin her isteğini yapmaları mümkün değildir. Çünkü her arzunun karşılık bulacağı yer cennettir. Dünya değil. Zira her isteğin tatmin edilmesi mutsuzluk getirir.

Bir kırgınlık halinde ilk adımın karşıdan gelmesi için beklenti haline girilmemeli ve empati yaparak eşimizi anlamaya çalışmalıyız. Çatışma durumunda "Allah'ım ben haklı isem eşime doğruyu; eğer eşim haklıysa bana doğruyu göster!" şeklinde dua etmeliyiz. Özür dilemeden kaçınmamalıyız. Takdir etmekten geri durmamalıyız. Çünkü özür dilemek bize Allah'tan af dilemeyi, takdir etmek Allah'a şükretmeyi öğretir.

Asla genel ortamlardatartışılmamalı, eşimizin umumaaçık bir mekânda hata ettiğindeonuru kırılmamalı.

Harcamalar önce aileden başlanmalıdır. Hz. Peygamber (sas), "Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi,kişiye günâh olarak yeter." (Ebu Davud, Zekat, 45) buyurarak aile fertlerini dara sokan her harcamadan sakındırmıştır. Hülasa evlilik "BEN"den "BİZ"e atılan bir adımdır ve öyle olmalıdır. Her aşamada "BİZ"in terennüm edildiği aile, kendi üyelerineolduğu kadar toplum için de bir huzur ve mutluluk kaynağıdır.

Dr. Mehmet Malkoç

Eşiniz sizin rakibiniz değil dostunuz olmalı

Abdullah ibni Mes´ûd radıyallahu anh anlatıyor: Birgün Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Kâbe´nin yanında namaz kılıyordu. Ebû Cehil ile bazı arkadaşları da orada oturuyorlardı. Derken içlerinden biri, "şu gösteriş budalasına bakın! Hanginiz falanların yeni boğazladıkları devenin döl yatağını, içindeki pisliklerle birlikte alıp getirir ve secdeye vardığı zaman şunun sırtına koyar?" dedi. Oradakilerin en fenası olan (Ukbe ibni Ebû Mu´ayt adındaki) biri koşup gitti; devenin döl yatağını alıp getirdi, Resûl-i Ekrem secde edinceye kadar bekledi, ve onu sırtına, iki omzunun arasına koydu. Ben, elimden birşey gelmediği için öylece bakıp duruyordum. Âh o zaman elimde bir kuvvet olacaktı ki! Onlar birbirinin üzerine devrilerek katıla katıla gülüyorlardı. Resûl-i Ekrem ise başını secdeden kaldırmıyordu. Biri gidip, henüz küçük bir çocuk olan Fâtıma´ya durumu haber vermiş, Fâtıma koşarak geldi ve babasının sırtındaki pisliği alıp attı; sonra bunu yapanlara dönüp hakaret etti. Resûl-i Ekrem yerinden doğruldu, sonra da üç defa, "Allahım! Bu Kureyş kâfi rlerini sana havâle ediyorum" dedi. Orada yapılan duanın kabul edileceğine inandıkları için, kendi aleyhlerinde Hz. Peygamberin dua etmesi kâfi rlere pek ağır geldi. Resûl-i Ekrem onların adlarını birer birer sayarak şöyle buyurdu: "Allahım! Ebû Cehil´i sana havale ediyorum. Utbe bin Rebîa´yı, şeybe bin Rebîa´yı, Velîd ibni Utbe´yi, Ümeyye bin Halef´i, Ukbe bin Ebû Muayt´ı sana havâle ediyorum." Canımı kudretiyle yaşatan Allah´a yemin ederim ki, Resûl-i Ekrem´in adlarını saydığı bu kimselerin çoğunun, Bedir Gazvesinde, ölüler çukuruna atıldıklarını gözlerimle gördüm. - Buhârî, Vudû´ 69, Salât 109, Cihâd 98, Cizye 20, Menâkıbü´l-ensâr 29, Megâzî 7; Müslim, Cihâd

107-110; Nesâî, Tahâret 192. -

BİR SÖZ

Page 22: YeniDevir 95

5 N İ S A N 2 0 1 122

Haber Servisi : Mustafa SALİHReklam Sorumlusu: Tahir SOLAKGençlik Sayfaları : Naime YÜKSELAile – Sağlık : Zehra TÜRKERKültür - Edebiyat : Hasan GÜREŞEN

Sahibi: Diyalog pty. ltd.

Yazıların yasal sorumluluğu sabihine aittir

Adres : P.O.Box 200 Dallas, Vic. 3047Telefon : (03) 9302 3030 Fax: (03) 9302 2929 Reklamlariniz icin: 0435 414 112’yi arayabilirsinizE-mail: [email protected]

Genel Yayın YönetmeniMurat KARADAĞ

SUDOKU Kolay

Labirent

ZorNasıl Oynanır?

Sudoku'nun kuralları son derece basittir; kuralları anlamak için matematikçi olmanıza gerek yok. Zor Sudoku'ların çözümü bazen uzun sürmekle birlikte, zorluk derecesi ne olursa olsun çözüm yöntemi hep

aynıdır.Toplamda 9 x 9 = 81 kare olan kümelere 1'den 9'a kadar rakamlar yerleştirilir. Her bir rakam, 3 x 3 = 9 kareden oluşan bloklarda da sadece

bir kez bulunabilir.Bulmacayı tamamlamak için tabloyu öyle bir şekilde doldur-malısınız ki dokuz kareden oluşan her satır, her sütun ve her blok 1'den 9'a kadar bütün rakamları içersin, hiçbir rakam tekrarlanmasın ve eksik kalmasın. Bazı rakamlar bulmacaya zaten yerleştirilmiş olacaktır. Bu rakamlar ne kadar artarsa bulmaca o kadar

kolaylaşır.

7 farkı bulun

BULMACA

Page 23: YeniDevir 95

235 N İ S A N 2 0 1 1

KÜLTÜR-EDEBİYAT

Bilimsel HeyetBilimsel Heyet

GENÇLER! YAŞLILAR HAYATINIZIN NERESİNDE?

Fizikçi, Matematikçi, Kimyacı, Jeolog, Antropolog dan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulun maktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şey ik ram etmek için biraz ayrılır.

Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yer den 1 metre kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabilece ğine dair bir tartışma başlar.

Kimyacı, "adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış."

Fizikçi, "adam sobayı yükselterek konveksiyon yo luyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak is temiş."

Jeolog, "burası tektonik hareketlilik bölgesi oldu-, ğundan herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış."

Matematikçi, "sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir

şekilde ısın masını sağlamış."Antropolog, "adam ilkel topluluklarda görülen

ateşe tapmanın daha hafi f biçimi olan ateşe saygı nede niyle sobayı yukarıya kurmuş."

Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yu karda olmasının nedenini sorarlar. Adam cevap verir:

"Boru yetmedi!.."

Büyük işler için yaratıldığınıza inanırsanız o zaman sınırları zorlar, bentleri yıkacak bir himmete sahip olur ve büyük işlere talip olursunuz.

Hayatımız perde perde… Her açışımızda hayatın bir başka döne-minde buluyoruz kendimizi. Son perdeyle gelen yaşlılık adeta “ebedi-yyet âleminin bekleme odası” gibi. Hastalıkların, alınganlıkların bir de ele muhtaç olmanın hissedildiği o demler... Daha önce tatmadığı güçsüzlüğü, bir kenara itilmişliği, gözlerden düşmüşlüğü fark etmenin ağırlığı oturur yorgun yüzlere. Hele özene bezene yetiştirdiği, herkesin bildiği tabirle “yemeyip yedirdiği, giymeyip giydirdiği” çocukları tarafından horlanmak, azarlanmak, terk edilmek, önemsenmemek, dışlanmak yok mu, yaşlılığın sa-bredilmesi en zor tarafı da bu olsa gerek.

Yaşlıları hayatımızın dışına ittiğimizden beri dünyamıza renk veren güzelliklerin birer birer or-tadan kaybolduğunu fark edemi-yoruz. Onların yolumuza ışık tu-tan, anlam kazandıran tecrübelerine ihtiyacımız olmadığına inandığımız andan beri değişmeye başladı hayatın tadı. Bir zamanlar işimizle meşgulken himayesine bıraktığımız çocuklarımız mutlu, bizler huzurlu

idik. Evlerde daha serbest (!) olma adına onları huzur ev-lerine yerleştirdikten sonra bi-zler aynı huzuru duyamazken, çocuklarımız da mutlu değil. Bu gelişmeler yavaş yavaş kendisin-den başkasını düşünmeyen bi-reyleri çıkarıyor ortaya. Yaşlıları sırtında kambur gibi görenlerin sayısı artıyor ne yazık ki… Geniş odalar, ferah ortamlar dar geliyor bencil yüreklere. Evler-inde barındıramadıkları yaşlılar,

artık gönüllerinde de barınamıyor.Oysa sevdiklerinin dünyasından

çıkarılmak pek ağır gelir onların gönüllerine. Buna karşılık içten bir tebessüm, güzel bir söz, değerli olduklarını hissettiren minik bir hediye onları mutluluğun zirvesine çıkarmak için yeterlidir.

Ayrıca ailede ya da çok yakınımızda bulunan yaşlı insanlar hayatın koşuşturmacasında nefes aldığımız bir alan sağlar. Biliriz ki onlar evin bereketidir. Musibetlerde birer kalkan vazifesi yaptıklarını Peygamber Efendimiz (s.a.v) bildi-riyor:

“Eğer süt emen çocuklar, beli bükük yaşlılar, otlayan hayvan-lar olmasaydı, üzerinize azâb sel gibi gelirdi.” Yaşlarından ötürü büyüklerin bir takım sıkıntılarına katlanmak hayır kapılarını açar, gönüllerdeki ülfeti çoğaltır. Adını koyamadığımız bir huzur kaplar yüreğimizi.

Yaşlılarımızı o kadar yalnız bıraktık ki bu nedenle yaşlanmaktan; sonumuzun onlar gibi olmasından korkuyoruz. Bunun için yaşlanmamak adına elimizden ne geliyorsa yapıyoruz. Yaşlanmayı geciktirdiği iddia edilen kozmetik ürünler peynir ekmek gibi satılıyor piyasada. Estetik ameliyatların

sayısı dudak uçuklatıyor. Manevi-yattan yoksun kalmak da, yalnız kalacağım endişesini artırmakta. Oysa atalarımız yaşlanmayı büyük bir olgunlukla kabul ederdi. Yaşlılar saygı gördüğünden yaşlanmak hayatın sonu olarak görülmezdi. Geçmişte insanlar ahir ömürlerini evlat ve torunlarının yanında hu-zur içinde geçirmenin ayrıcalığını yaşıyorlardı. Sağlam zemine oturmamış ailelerde kendini sığıntı gibi hisseden günümüz yaşlıları desteksiz kalırken; huzurevlerine giden huzursuz büyüklerin sayısı maalesef her geçen gün çoğalıyor.

Bu meselede gençliğini verimli kullanan, ömrün kısalığını aklından çıkarmadan yaşlılığa erişenleri de zikretmeliyiz. Geçim telaşının yanında, gençliğinden itibaren kulluğunu aksatmayan, emanet olarak gördüğü evlatlarının ahiret istikballerini de gözeterek maddi manevi desteği verip büyüten el-leri öpülesi büyüklerimiz vardır. Allah için gayret etmiş, çabalamış dertlenmişlerdir. İhtiyarlık zamanına huzur içinde girerler. Hayatlarını gereksiz yere meşgul etmedikleri için, tasasız yaşlanırlar. Nefes alıp verdikleri müddetçe Allah’a ibadet edecekleri vak-itlerinin bulunmasına şükrederler. Her sabah kalktıklarında sevap heybelerine yenilerini katmanın heyecanını duyarken ihtiyarlıktan dolayı bellerini büken hastalıkları sabırla güzelleştirmenin mizanda ağır geleceğini bilerek mutlu olur-lar. Ahirete uzanan yolculuklarını vuslat muştusunu ümitle beklerler.

Ne mutlu kendini bilen ve kalben Yaratan’ı ile buluşmuş büyüklerimize… Ve ne mutlu yaşlıların değerini bilip, onlara sev-gi ve saygı gösteren gençlere!

GÜLDÜREN KARELER

Page 24: YeniDevir 95

5 N İ S A N 2 0 1 124 SPOR

Fırtına Trabzon’a döndü Süper Lig’de 105 gündür kendi sahasında galibiyet alamayan Trabzonspor, seyircisi önünde Umut

Bulut’un kayde ği tek golle Konyaspor’u 1-0 yendi. Şampiyonluk yarışında önemli bir engeli geride bırakan bordo mavililer, maç fazlasıyla liderliğe yükseldi.

Ankaragücü ile Eskişehirspor, Süper Lig’de 2-2 berabere kaldı. Maç içinde iki kez öne geçmeyi başaran kırmızı siyahlılar,

üstünlüğünü karşılaşmanın sonuna kadar koruyamadı.

Eskişehirspor kaçtı Ankaragücü yakaldı

Süper Lig'de şampiyonluk yarışında yara almak istemeyen Trabzonspor, ligde kalma mücadelesi veren Konyaspor'u ağırladı.

Karşılaşmanın ilk devresinde rakibine karşı baskılı bir futbol sergileyen ve soyunma odasına 1-0 üstün giden Trabzonspor, ikinci yarıda da rakibinden üstün bir oyun sergileyerek sahadan 1-0 galip ayrıldı. 105 gün sonra evinde kazanan Trabzonspor bu galibiyetle puanını 63’e çıkartarak maç fazlasıyla liderliğe yükselirken, Konyaspor 17 puanda kaldı.

Maça hızlı başlayan bordo-mavililer, ilk dakikalarda yakaladığı gol fırsatlarını değerlendiremezken, aradığı

golü ilk devrenin son bölümünde Umut Bulut ile buldu: 1-0. Yıldız futbolcu, bu golle ligdeki 100. golünü kaydetti.

Konuk takım ise Robak ile etkili olmaya çalıştıysa da yakaladığı fırsatları değerlendiremedi ve ilk devre Trabzonspor’un 1-0’lık üstünlüğüyle sona erdi.

Karşılaşmanın ikinci devresinde de oyunun hakimi Trabzonspor’du. Konyaspor kalesinde net pozisyonlar yakalayan bordo mavili ekip, bu fırsatları gole çeviremedi.

Maçın son bölümüne doğru daha kontrollü bir oyun sergilemeye başlayan ev sahibi takım, kendi sahasına çekildi. Konyaspor önemli pozisyonlar üretmesine rağmen aradığı

golü bulamadı ve Trabzonspor sahadan 1-0’lık skorla galip ayrılarak hanesine 3 puan yazdırdı.

T.SPOR: 1 - KONYASPOR: 0

Tr a b z o n s p o r : Tolga xxx, Serkan xx (Dk. 65 Cale x), Giray xxx, Egemen xxx, Piotr Brozek xxx, Selçuk xxx, Colman xxx, Burak xxx (Dk. 89 Pawel Brozek ), Alanzinho xxx, Jaja x (Dk. 45 Ceyhun xx), Umut xxx

Konyaspor: Pawelek xx,

Hakan xx, Zayette xx, Perez xx, Basem Abbas xx, Gökhan xx, Ertuğrul xx, Adnan xx, Musa xx, Ali Dere x (Dk. 57 Grajciar x),

Robak xxGol: Dk. 43 Umut

(Trabzonspor) * * *

Süper Lig’in 27. haftasında Eskişehirspor, deplasmanda Ankaragücü ile karşılaştı.

Eskişehirspor ile Ankaragücü, karşılıklı atılan gollerle 2-2 berabere kaldı. Son 3 hafta sahadan galibiyetle ayrıldıktan sonra başkent ekibine takılan Eskişehirspor puanını 42’ye çıkartırken, Ankaragücü de 33 puana yükseldi.

Maça hızlı başlayan taraf Eskişehirspor oldu. Konuk ekip, 35. dakikada Burhan Eşer ile 1-0 öne geçti. Başkent ekibi, rakibine 41. dakikada Fatih Tekke ile cevap verdi ve skora 1-1 eşitlik geldi.

İlk yarıda başka gol olmazken, takımlar

soyunma odasına 1-1 eşitlikle gitti.

İkinci yarıya daha etkili giren Eskişehirspor, 71.dakikada Batuhan Karadeniz’in attığı golle yeniden öne geçti: 1-2. Bu golden 3 dakika sonra Ankaragücü’nde sahneye çıkan Serdar Özkan, rakip fi leleri havalandırarak skora yeniden getirdi: 2-2.

Kalan sürede iki takım da yakaladığı fırsatları d e ğ e r l e n d i r e m e z k e n , karşılaşma 2-2 eşitlikle sona erdi.

ANKARAGÜCÜ: 2 - ESKİŞEHİRSPOR: 2Stat: 19 MayısHakemler: Tolga

Özkalfa xx, Adil Sinem xx,

Serkan Akal xxAnkaragücü: Özden

xx, Uğur xx, Aydın xxx, Zewlakow x (Dk. 43 Mehmet xx)(Dk. 83 Murat x), Klukowski xx, Serdar xx, Kağan xxx, Rajnoch xx, Özgür xx, Fatih xx (Dk. 46 Doğan x), Vittek xx

Eskişehirspor: Ivesa xx, Sezgin xx, Nadarevic xx, Veysel xx, Volkan xxx, Pele xxx, Burhan xx (Dk. 82 Bülent x), Alper xx, Doğa xxx, Sezer xx (Dk. 58 Erkan xx), Ümit xx (Dk. 58 Batuhan xx)

Goller: Dk. 35 Burhan, Dk. 70 Batuhan (Eskişehirspor), Dk. 41 Fatih, Dk. 74 Serdar (Ankaragücü)

* * *

Süper Lig’de Gençlerbirliği, deplasmanda Manisaspor’u 3-0 mağlup e . Manisaspor’da

Murat Erdoğan 45. dakikada kırmızı kart gördü.

Manisa’da Gençlik ateşi

Süper Lig’in 27. hafta mücadelesinde Manisaspor sahasında Gençlerbirliğini konuk etti. Rakibine göre daha çok puana ihtiyacı olan Gençlerbirliği Jedinak, Serkan Çalık ve Mustafa Pektemek’in attığı gollerle maçtan 3-0 galip ayrılmayı başardı. Manisaspor’da Mu-rat Erdoğan 45. dakikada ik-inci sarı karttan kırmızı kart gördü.

K a r ş ı l a ş m a n ı n 9. dakikasında Gençlerbirliği’nin sağ kanat-tan kazandığı serbest vuruşta Hurşut’un ceza alanına gönderdiği ortada Jedi-nak topu Aykut’a aktardı. Aykut’un kafa vuruşunda kaleci İlker topu çelmeyi başardı.

32. dakikada Gençlerbirliği öne geçti. Sağ kanattan Hurşut’un ceza alanına gönderdiği topa iyi yükselen Jedinak, kafa vuruşuyla meşin yuvarlağı, kaleci İlker’in solundan ağlara yolladı: 0-1.

36. dakikada İlhan’ın pasında kaleye sol çapraz poz-isyonda topla buluşan İsaac’in sert şutunda savunmaya da çarpan top kornere çıktı.

43. dakikada Serkan’ın ceza alanı dışında attığı sert şutta, top direğin yanından auta gitti.

45 3. dakikada rakibine faul yaptığı için sarı kart gören Manisasporlu Murat Erdoğan, pozisyon sonrası itirazlarını sürdüğü için hakem Ser-kan Çınar tarafından direkt kırmızı kartla cezalandırıldı.

49. dakikada Yiğit Gökoğlan’ın ceza alanı dışında attığı sert şutta, top az farkla üstten auta gitti.

55. dakikada Mustafa’nın kale önüne gönderdiği topu uzaklaştırmak isteyen Dixon’un topa vuramaması üzerine meşin yuvarlağı önünde bulan Serkan, rahat bir vuruşla farkı ikiye çıkardı: 0-2.

57. dakikada Jedinak, orta sahadan kaptığı topu Serkan’a, bu futbolcu da

Mustafa’ya aktardı. Mustafa’nın ceza alanı dışından attığı şutta meşin yuvar-lak ağlarla buluştu: 3-0.

61. dakikada Orhan’ın pasında ceza alanı önünde topla buluşan Oktay’ın şutunda top direğe çarparak, auta çıktı.

83. dakikada topla birlikte ceza alanına giren Oktay’ın sert şutunda meşin yuvarlak üstten dışarı gitti.

MANİSASPOR: 0 -

GENÇLERBİRLİĞİ: 3 Stat: 19 MayısHakemler: Serkan Çınar,

Orkun Aktaş, Alpaslan Dedeş

Manisaspor: İlker, Yiğit Gökoğlan, Dixon, Kalabane, Ferhat, İsaac (Dk. 67 Eren), Bekir, İlhan (Dk. 46 Meh-met Güven), Murat Erdoğan, Simpson, Makukula (Dk. 46 Kahe)

Gençlerbirliği: Serdar, Orhan, Aykut, Mahmut, Mu-rat, Hurşut, Cem (Dk. 77 Mehmet), Jedinak, Serkan (Dk. 64 Zec), Oktay, Musta-fa (Dk. 73 Yasin)

Goller: Dk. 32 Jedi-nak, Dk. 55 Serkan, Dk. 57 Mustafa (Gençlerbirliği)

Kırmızı Kart: Dk. 45 4 Murat Erdoğan (Manisaspor)

Page 25: YeniDevir 95

255 N İ S A N 2 0 1 1

Süper Lig’in 27. ha a maçında Sivasspor, 25 dakika 10 kişi oynayan rakibi Beşiktaş’ı Cihan’ın uzatma dakikalarında

kayde ği golle 1-0 mağlup e ve küme düşme mücadelesinde al n değerinde 3 puanı hanesine yazdırdı.

Sivasspor ‘altın’ aldı

14. HAFTA MAÇ SONUÇLARI

PUAN DURUMU

GELECEK HAFTA MAÇLARI

Süper Lig’in 27’inci ha asında Karabükspor, Gaziantepspor’u konuk e . 5 gole sahne olan karşılaşmada tarafl ar, ha ayı 1’er puanla kapatmak üzereyken Karabükspor, 90+4’te İlhan Parlak’ın kayde ği golle 3 ha a

aradan sonra 3 puan aldı.

5 gollü maçta Karabük “Parladı”

Süper Lig'in 27. hafta maçında Sivasspor, 25 dakika 10 kişi oynayan rakibi Beşiktaş'ı Cihan'ın uzatma dakikalarında kaydettiği golle 1-0 mağlup etti ve üst üste 3. galibiyetini aldı. Beşiktaş'ın defans oyuncusu Sivok, maçın 65. dakikasında gördüğü kırmızı kart ile oyundan atıldı.

Konuk takım Beşiktaş, maça daha istekli başladı. Özellikle orta sahada yüksek yüzdeyle pas yapan siyah-beyazlı ekip, Quaresma ve Almeida ile etkili oldu.

Maçın 31. dakikasında Quaresma güzel bir ara pası ile vatandaşı Almeida’yı savunmanın arkasına kaçırdı, kaleci ile karşı karşıya vuruşunu yapan Portekizli golcü, Korcan’ı geçemedi. Dönen topa çok sert vuran Aurelio, az farkla yandan auta gönderdi.

38. dakikada Beşiktaş, Quaresma ile gole çok yaklaştı. Kullanılan kornerde top Portekizli yıldızın önünde kaldı. Onun sert vuruşu ise direkten geri geldi.

Beşiktaş’ın daha etkili olduğu maçın ilk yarısı golsüz eşitlikle sona

erdi. 45 dakika boyunca Beşiktaş karşısında kötü bir oyun sergileyen Sivasspor, kontra ataklarla etkili olmaya çalışsa da, kaleci Cenk bu pozisyonlarda kalesini çabuk terketti ve tehlikelerin büyümesine izin vermedi.

İkinci yarıda Sivasspor oyunda dengeyi sağladı. Beşiktaş, istekli oyununa devam etse de bir türlü aradığı golü ve pozisyonları bulamadı. 64. dakikada Sivassporlu Cihan’ı çekerek ikinci sarı kartını gören Sivok, oyundan atılarak takımını 10 kişi bıraktı. Çek futbolcu, takımı adına kötü gitmeyen bir maçta büyük bir hata yaptı.

Beşiktaşlı Sivok’un gördüğü kırmızı kartın ardından kullanılan serbest vuruşta top üst direkten döndü. Sivasspor, 10 kişi kalan rakibi üzerinde baskını dakikalar ilerledikçe artırdı. Özellikle 74. dakikada Cihan ve 83. dakikada Grosicki’nin yüzde yüzlük gol pozisyonlarında kaleci Cenk, rakip oyunculara gol izni vermedi.

Maçın son dakikasında da baskısını sürdüren ev sahibi

Yiğidolar, 90+2. dakikada Cihan’ın golü ile galibiyete ulaştı. Grosicki’nin ortasında arka direkte topla buluşan Cihan, güzel bir vuruşla topu Cenk’in solundan ağlara yolladı.

Bu galibiyetle puanını 28’e çıkaran Sivasspor, küme düşme mücadelesinde adeta altın değerinde bir puanı hanesine yazdırdı. Beşiktaş ise son dakikada yediği golle 39 puanda kaldı ve 7. sıradaki yerini korudu.

SİVASSPOR: 1 - BEŞİKTAŞ: 0Sivasspor: Korcan, Uğur,

Navratil, Sedat, Hayrettin, Kadir, Rada (Dk. 89 Mendonça), Erman (Dk. 64 Cihan), Grosicki, Eneramo, Pedriel Suarez (Dk. 46 Mehmet Yıldız)

Beşiktaş: Cenk, Ekrem, Sivok, İbrahim, İsmail, Mehmet Aurelio, Ernst, Fernandes, Simao (Dk. 75 Nobre), Quaresma, Almeida (Dk. 80 Bobo)

Gol: Dk. 90 2 Cihan Yılmaz (Sivassspor)

Kırmızı kart: Dk. 65 Tomas Sivok (Beşiktaş)

Süper Lig'in 27'inci haftasında Karabükspor, Gaziantepspor'u konuk etti. 3 haftadır kazanamayan Kara-bükspor sahasındaki karşılaşmada 1-0 geriye düştüğü maçta, 20 dakika içer-isinde bulduğu gollerle öne geçmeyi başardı. 3 puana çok yaklaşan Kara-bükspor, son 10 dakikaya girildiğinde Olcan'a engel olamayarak 1 puana razı olmak üzereyken işler son saniyede değişti. 90+4'te sahneye çıkan İlhan Parlak, kaydettiği golle takımını 3-2 öne geçirdi ve Karabük-spor, 3 hafta aradan sonra 3 puana ulaşmanın sevincini yaşadı. Gaziant-epspor ise son saniyede yediği golle adeta yıkıldı.

Karabükspor ile Gaziantepspor arasındaki karşılaşmada gol perd-esini 7'inci dakikada konuk ekipten Ivan De Souza açtı. 41'inci dakikada Yasin Avcı, Karabük'e beraberliği getirdi. 63'te sahne alan Emil An-gelov Karabükspor'u 2-1 öne geçir-di. Karşılaşmada son 10 dakikaya girildiğinde 81'inci dakikada Olcan kaydettiği golle Gaziantepspor'a 2-2'lik beraberliği kazandırdı. Son sözü söyleyen ise Karabükspor'dan İlhan Parlak oldu. Parlak 90+4'te son golü kaydetti.

Spor Toto Süper Lig'de 4'üncü sırada yer alan Gaziantepspor bu sonuçla 46 puanda kaldı. Karabük-

spor ise puanını 37'e çıkarttı.KARABÜK:3 - GANTEP: 2Karabükspor: Tomic, Birol, Cer-

nat (Dk. 75 Bülent Kocabey), Deumi, Bülent Bal, Yasin, Seric , İlhan, Ha-kan Söyler, Ragued (Dk. 84 Hakan Özmert), Angelov (Dk. 70 Dyego)

Gaziantepspor: Karce, Abdullah Elyasa, Emre, Ivan De Soza, Zurita (Dk. 66 Julio Cesar), Nounkeu, Is-mael Sosa, Cenk (Dk. 66 Murat Cey-lan), Santos (Dk. 77 Alper), Olcan, Hürriyet

Goller: Dk. 41 Yasin, Dk. 63 An-gelov, Dk. 90 3 İlhan (Kardemir Kara-bükspor), Dk. 7 Ivan, Dk. 81 Olcan (Gaziantepspor)

Page 26: YeniDevir 95

5 N İ S A N 2 0 1 126 SPOR

Kadıköy’de seri sonu! Süper Lig’de gecenin merakla beklenen maçında, son 10 maçını kazanan Fenerbahçe’nin galibiyet Süper Lig’de gecenin merakla beklenen maçında, son 10 maçını kazanan Fenerbahçe’nin galibiyet serisine, geçen senenin şampiyonu Bursaspor son verdi. Müthiş mücadeleye sahne olan maçta gol serisine, geçen senenin şampiyonu Bursaspor son verdi. Müthiş mücadeleye sahne olan maçta gol

sesi çıkmadı: 0-0.sesi çıkmadı: 0-0.

Holosko Buca’yı yıktı

Süper Lig’de İstanbul Büyükşehir Belediyespor, 1-0 yenik duruma düştüğü maçta 86. dakikada Holosko’nun a ğı Süper Lig’de İstanbul Büyükşehir Belediyespor, 1-0 yenik duruma düştüğü maçta 86. dakikada Holosko’nun a ğı golle Bucaspor’u 2-1 mağlup e .golle Bucaspor’u 2-1 mağlup e .

Süper Lig’de 27. hafta mücade-lesinde İstanbul Büyükşehir Beledi-yespor sahasında Bucaspor’u konuk etti. İzmir temsilcisi kendisi için çok kritik olan maçta 1-0 öne geçmesine rağmen maçtan 2-1 yenik ayrıldı.

MAÇTAN DAKİKALAR12. dakikada Holmen’in sağdan

pasında ceza sahası önünde topla buluşan Holosko’nun sert vuruşunda, meşin yuvarlak savunmadan döndü.

17. dakikada Gökhan Süzen’in soldan ortasında ceza sahasında Cenk’in ters vuruşunda, Orhan kal-eye giden topu son anda çıkardı.

34. dakikada Musa’nın sağdan yaptığı ortada ceza sahasında mü-sait durumda bulunan Cenk’ten önce araya giren Serhat Akyüz, topu kor-nere attı

38. dakikada Holmen’in uzun pasında sağdan topla hareketle-nen Gökhan Ünal, Onur’u geçtik-ten sonra ceza sahasında kaleciyle karşı karşıya kaldı. Bu futbolcunun vuruşunda, kaleci Londak iki ham-lede meşin yuvarlağa sahip oldu.

42. dakikada İbrahim Akın

ile paslaşarak ceza sahasına giren Gökhan Ünal’ın vuruşunda, top Orhan’dan döndü. Holmen’in ceza sahası dışından tamamlamaya çalıştığı meşin yuvarlak, üstten auta gitti.

65. dakikada Bucaspor 1-0 öne geçti. Ali Kuçik’in sağdan yaptığı ortada ceza sahası arka direkte Musa topu Abdülkadir’in önüne bıraktı. Bu futbolcunun oluşan karambolde vuruşunda, meşin yuvarlak ağlarla buluştu: 0-1

70. dakikada İstanbul Büyükşehir Belediyespor skoru eşitledi. Gökhan Süzen’in sağdan yaptığı ortada, ceza sahasında Orhan’ın ters vuruşunda üst direkten dönen top, kaleci Londak’ın sırtına çarparak, ağlara gitti: 1-1

72. dakikada soldan çalımlarla ceza sahasına giren Gökhan Ünal’ın sert şutunda üst direğe çarpan top auta gitti.

80. dakikada ara pasında savunmanın arkasına sarkan İskender, karşı karşıya pozisyon-da vuruşunu yaparken, top kaleci

Londak’tan döndü.86. dakikada İstanbul Büyükşehir

Belediyespor 2-1 öne geçti. Sol çaprazdan ceza sahasına giren Holo-sko, rakibini geçtikten sonra şık bir vuruşla meşin yuvarlağı fi lelere gön-derdi: 2-1

88. dakikada Holosko’nun uzun pasında ceza sahasında arka direkte topla buluşan İskender’in vuruşunda,

meşin yuvarlak yandan auta gitti.

İBB: 2 - BUCASPOR: 1Stat: Atatürk OlimpiyatHakemler: Barış Şimşek, Bahti-

yar Birinci, Hakan Yemişkenİstanbul Büyükşehir Belediye-

spor: Oğuzhan, Kus, Serhat Akyüz, Can, Ekrem, Cihan, Holmen, Gökhan Süzen Dk. 86 Efe), Holosko, Gökhan

Ünal (Dk. 73 Tum), İbrahim Akın (Dk. 46 İskender)

Bucaspor: Londak, Serkan, Onur, Orhan, Erkan, Musa, Leko, Ragıp (Dk. 86 Sercan), Jebrin, Ali Kuçik, Cenk (Dk. 62 Abdülkadir)

Goller: Dk. 65 Abdülkadir (Bu-caspor), Londak (Kendi Kalesine), Dk. 86 Holosko (İstanbul Büyükşehir Belediyespor)

Süper Lig'in 27. haftası, zirve yarışını çok yakından ilgilendiren bir maça sahne oldu. Tam 10 haftadır galip gelerek müthiş bir seri yakalayan Fenerbahçe, Kadıköy'de son şampiyon Bursaspor'u ağırladı. Müthiş mücadeleye sahne olan maç 0-0 sona erdi.

Fenerbahçe'de Emre ve Selçuk sakatlığı sebebiyle forma giyemezken, nöbetçi golcü Semih Şentürk maça ilk 11'de başladı. Bursaspor ise, 4-5-1 dizilişi ile kontrollü bir oyun anlayışıyla oyuna başladı.

Maçın ilk 10 dakikası, orta saha mücadelesi şeklinde geçti. Her iki takımın da ön bölgede yaptığı pres, tarafl arın organize bir şekilde hücum etmesini engelledi. Maçın ilk tehlikeli atağı 12. dakikada Bursaspor’dan geldi. Ozan İpek’den aldığı pasa bekletmeden vuran Kenny Miller, kaleci Volkan’ı geçemedi. Fenerbahçe, topla daha fazla oynayan taraf olsa da, net pozisyonları bulan taraf konuk ekip olmaya devam etti. 17. dakikada sağdan bindiren Ali Tandoğan içeriye güzel ortaladı. Ozan İpek, çok müsait pozisyonda uçarak kafayı vurdu, top üstten auta gitti.

Sarı-lacivertliler, maçtaki

ilk tehlikeli atağını 43. dakikada geliştirdi. Sol kanatta topla buluşan Andre Santos güzel ortaladı. 6 pas içinde bekleyen Mehmet Topuz iyi yükseldi, fakat aynı güzellikte bir vuruş yapamadı.

İlk yarının son dakikalarında hakem Kuddisi Müftüoğlu, gergin geçen maçın kontrolünü kaybetti. Önce Volkan Şen’e gösterdiği sarı kartla Bursaspor cephesinden, ardından da Semih Şentürk’ün Serdar Aziz tarafından yere düşürülmesine devam kararı vererek ev sahibi ekibin ve tribünlerinin büyük tepkisini çekti. İlk yarı bu tartışmalı pozisyonla sona ererken, Fenerbahçeli futbolculardan başta Alex ve Semih olmak üzere, Kuddisi Müftüoğlu’na büyük tepki gösterdi.

İlk yarının aksine Fenerbahçe ikinci yarıya baskılı başladı. Özellikle Mehmet Topuz ve Gökhan Gönül’ün bindirmeleri ile sol kanatta Vederson’a zor anlar yaşatan sarı-lacivertliler, konuk ekibi neredeyse 10 dakika ceza sahasından çıkartmadı. 10 kişi ile savunma yapan Bursaspor, baskı altında kaldıkları bu dakikalarda sarı-lacivertlilere gol şansı tanımadı.

51. dakikada Bursaspor

defanstan hızlı çıktı. Ozan İpek, topu defansın arkasına koşu yapan Miller’in önüne bıraktı. İskoç golcü, topu kontrol edemeyince Bursaspor mutlak bir gol pozisyonunu harcamış oldu.,

Dakikalar 61’i gösterirken Fenerbahçe inanılmaz bir gol kaçırdı. Defanstan topla hücuma çıkan Yobo içeriye ortaladı. Niang kafayla Alex’e indirdi. Sarı-lacivertli formayla 200. lig maçına çıkan Brezilyalı yıldız uçarak kafayı vurdu, ancak top kaleci Ivankov’un ellerinde kaldı.

70. dakikadan itibaren oyunun kontrolünü tekrar ele geçiren

Fenerbahçe, 80. dakikada gole bir kez daha yaklaştı. Niang ceza sahası içinde sırtı dönük topla buluştu ve bekletmeden sağdan bindiren Gökhan Gönül’ün önüne bıraktı. Başarılı sağ bek, topun gelişine çok sert vurdu, ancak meşin yuvarlak santimlerle auta gitti.

Dakikalar 85’i gösterirken sarı-lacivertliler Alex ile öne geçme şansını değerlendiremedi. Gökhan Gönül’ün sağdan ortasına çok iyi yükselen Brezilyalı yıldız, kafayla köşeye bıraktı. Ivankov, adeta uzayarak topu parmaklarının ucuyla çeldi.

89. dakikada Fenerbahçe, ceza sahası içinde endirekt serbest vuruş kazandı. Alex’in dokunduğu topa Cristian sert vurdu, ancak top Ozan İpek’e çarparak kornere gitti.

Geride kalan dakikalar başka pozisyona sahne olmayınca, müthiş çekişmeye sahne olan maç 0-0 sona erdi ve sarı-lacivertlilerin 10 maçlık serisi sona erdi. Bursasporlu Serdar Aziz ve İbrahim Öztürk ikilisi, defansta mükemmel bir performans göstererek Fenerbahçe forvetlerine gol izni vermedi.

Page 27: YeniDevir 95

275 N İ S A N 2 0 1 1

SPOR

Page 28: YeniDevir 95

5 N İ S A N 2 0 1 128

TTFM

4

FULL-CERAMIC BURNER UNITFULL CERAM

CHAIN-FREEDIRECTDRIVE

MOTOR SYSTEM

HOT SPECIALS!!!

$15904 - BURNER

KEBAB MACHINE

Individual Flame-outThermocouple Sensor

on every burner

Durable and ReliableBattery Operated

Spark Igniter

Innovative Swing-inDesign gets close

to kebab

Safe & DurableStainless-Steel

Corrugated Gas Lines

www.kebabmachine.com.au

TTFM- SERIESKEBAB MACHINES

TTFM

3

TTFM

5

Showroom: 695 Sydney Rd, Coburg 3058 , Melbourne - Victoria, AustraliaTel: +61 3 9350 2943

Factory: 26~28 Glenbarry Road, Campbellfield 3061, Victoria AustraliaTel: +61 3 9357 0855

Email: [email protected]

No further discounts apply

Open 6 days:Monday - Wednesday 8am-5:30pm; Thursday & Friday 8am-7pm; Saturday 8am-5pm