yazili-sorulari.com · Web view6- Kıyam bi-nefsihi: Allah Teâlâ'nın, başka bir varlığa ve...

12
5. SINIF TEMEL DİNİ BİLGİLER ÖZET 2. ÜNİTE EVREN - YARATILIŞ Evrenin Kelime Anlamı; “zaman, ulu, felek” olan “evren” sözcüğü, var olan şeylerin bütününe, özellikle de gök varlıklarının tümüne verilen isimdir. İnsan Allah’a kulluk etmek için yaratılmıştır. Rabbimiz insanı kendisine kulluk etmesi için yarattığını şöyle belirtir: “Ben... insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” Allah tarafından insanoğluna yüklenen görev ve sorumluluklar arasında; • Kabul etmesi gereken inanç esasları, • Yapması gereken ibadetler, • Uyması gereken evrensel ahlak ilkeleri, • Dikkat etmesi gereken hak ve özgürlükler bulunur. Bu ilke ve esaslar aynı zamanda İslam dininin temel unsurlarıdır. 3. ÜNİTE İMANIN ŞARTLARI 1.Allah'ın Sıfatları: Allahü teâlânın sıfatları 14 tanedir. 6 tanesi Zati Sıfatları (Sıfât-ı zâtiyye), 8 tanesine de Subûti Sıfatları (Sıfât- ı sübûtiyye) denir.

Transcript of yazili-sorulari.com · Web view6- Kıyam bi-nefsihi: Allah Teâlâ'nın, başka bir varlığa ve...

Page 1: yazili-sorulari.com · Web view6- Kıyam bi-nefsihi: Allah Teâlâ'nın, başka bir varlığa ve hiçbir mekâna muhtaç olmadan zâtı ile kaim olması demektir. Allah Teâlâ zâtı

5. SINIF TEMEL DİNİ BİLGİLER ÖZET2. ÜNİTE EVREN - YARATILIŞEvrenin Kelime Anlamı; “zaman, ulu, felek” olan “evren” sözcüğü, var olan şeylerin bütününe, özellikle de gök varlıklarının tümüne verilen isimdir. İnsan Allah’a kulluk etmek için yaratılmıştır. Rabbimiz insanı kendisine kulluk etmesi için yarattığını şöyle belirtir: “Ben... insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” Allah tarafından insanoğluna yüklenen görev ve sorumluluklar arasında; • Kabul etmesi gereken inanç esasları, • Yapması gereken ibadetler, • Uyması gereken evrensel ahlak ilkeleri, • Dikkat etmesi gereken hak ve özgürlükler bulunur. Bu ilke ve esaslar aynı zamanda İslam dininin temel unsurlarıdır.

3. ÜNİTEİMANIN ŞARTLARI1.Allah'ın Sıfatları: Allahü teâlânın sıfatları 14 tanedir. 6 tanesi Zati Sıfatları (Sıfât-ı zâtiyye), 8 tanesine de Subûti Sıfatları (Sıfât-ı sübûtiyye) denir.  Zati Sıfatları (Sıfat-ı Zatiyyesi):1- Vücud: Bu sıfat Allah Teâlâ'nın var olduğunu ifade eder, Allah Teâlâ vardır. Varlığı ezelîdir. Vâcib-ül vücûddür, yanî varlığı lazımdır.2- Kıdem: Allah Teâlâ'nın varlığının başlangıcı olmamasıdır. Allah Teâlâ'nın varlığının evveli yoktur.3- Beka: Allah Teâlâ'nın varlığının sonu olmaması, daima var bulunmasıdır. Allah Teâlâ'nın varlığının sonu yoktur. Hiç yok olmaz. 4- Vahdaniyyet: Allah Teâlâ'nın bir olması demektir. Allah Teâlâ'nın zatında, sıfatlarında ve işlerinde ortağı, benzeri yokdur.5- Muhalefet-ün lil-havadis: Allah Teâlâ'nın sonradan vücud bulan varlıklara benzememesi demektir. Allah Teâlâ, zatında ve sıfatlarında hiçbir mahlûkun zât ve sıfatlarına benzemez.

Page 2: yazili-sorulari.com · Web view6- Kıyam bi-nefsihi: Allah Teâlâ'nın, başka bir varlığa ve hiçbir mekâna muhtaç olmadan zâtı ile kaim olması demektir. Allah Teâlâ zâtı

6- Kıyam bi-nefsihi: Allah Teâlâ'nın, başka bir varlığa ve hiçbir mekâna muhtaç olmadan zâtı ile kaim olması demektir. Allah Teâlâ zâtı ile kaimdir. Mekana muhtaç değildir. Madde ve mekan yok iken O var idi. Zîra her ihtiyactan münezzehdir.

Subûti Sıfatları (Sıfat-ı Sübutiyyesi):1- Hayat: Allah Teâlâ'nın hayat sâhibi olması demektir. Allah Teâlâ diridir. Hayatı, mahlûkların hayatına benzemeyip, zatına layık ve mahsûs olan hayat, ezelî ve ebedidir.2- İlim: Allah Teâlâ'nın her şeyi bilmesi, ilminin her şeyi kuşatması demektir. Allah Teâlâ herşeyi bilir. Bilmesi mahlûkâtın bilmesi gibi değildir.3- Sem’: Allah Teâlâ'nın her şeyi işitmesidir. Allah Teâlâ işitir. Vâsıtasız, cihetsiz işitir. İşitmesi, kulların işitmesine benzemez.4- Basar: Allah Teâlâ'nın her şeyi görmesidir. Allah Teâlâ görür. Aletsiz ve şartsız görür. Görmesi göz ile değildir.5- İrâdet: Allah Teâlâ'nın dilemesi vardır. Dilediğini yaratır. Her şey Onun dilemesi ile var olur.6- Kudret: Allah Teâlâ, herşeye gücü yeticidir. Hiçbir şey O'na güç gelmez.7- Kelâm: Allah Teâlâ'nın harfe ve sese muhtaç olmadan konuşması demektir. Allah Teâlâ söyleyicidir. Söylemesi alet, harfler, sesler ve dil ile değildir.8- Tekvîn: Allah Teâlâ yaratıcıdır. Ondan başka yaratıcı yoktur. Her şeyi O yaratır.

2.Meleklerin Görevleri Nelerdir Meleklerin en temel görevi Allah’a kulluk etmek ve onun emirlerini yerine getirmektir. Bununla birlikte her meleğin kendine has bir görevi vardır.Mikail: Tabiat olaylarını düzenler.Cebrail: Allah’ın vahiylerini peygamberlere ulaştırır.İsrafil: Kıyamet gününün habercisi olan sûra üflemekle görevlidir.Azrail: Allah’ın ruhunu almasını istediği insanların ruhunu alır.Münker ve nekir: İnsanlar öldükten sonra onları sorgulayan meleklerdir.Kiramen Katibin: İnsanların sağ ve sol omuzlarında bulunurlar. Onların günah ve sevaplarını yazan meleklerdir.Hamele-i Arş: Yeryüzünü taşımakla görevli meleklerdir.Zebani - Malik: Cehennemde çalışmakla görevlidir.Rıdvan: Cennette çalışmakla görevli meleklerdir.Hazin: Cennet ve cehennemin bekçileridir.Mukkarrabun ve İlliyyun: Allah’ın yakınında bulunan ve diğer meleklerden daha üst derecede bulunan meleklerdir.Kur’an-ı Kerim ve hadislerde meleklerin özellikleri şöyle açıklanır:

1- Melekler, nurdan yaratılmıştır. 2- Meleklerde insanlarda olan yeme-içme ihtiyacı, uyuma, cinsiyet, çoğalma, büyüme gibi özellikler

yoktur. 3- Melekler çok güçlü ve çok hızlı varlıklardır. 4- Melekler gözle görülmezler. Gözlerimiz onları görme yeteneğiyle yaratılmamıştır.5- Melekler, Allah’ın emriyle farklı şekillere girebilirler. Örneğin Cebrail çeşitli zamanlarda Hz.Peygamber’e insan şeklinde görünmüştür.6- Melekler gaybı bilemezler. Ancak Allah tarafından kendilerine gaybla ilgili ne öğretilmişse yalnız onu bilirler. 7- Melekler Allah’a karşı çıkmazlar. Hangi iş için yaratılmışlarsa o işi yaparlar. 8. Tüm meleklerin Allah’ı tespih, hamd etme, kulluk etme gibi görevleri bulunur3.Peygamberlere Gönderilen Suhuf – Sayfalar ve KitaplarAllah, dört büyük kitap dışında dört peygambere de küçük kitaplar göndermiştir. Allah tarafından peygamberlere gönderilen, bazıları birkaç sayfadan ibaret olan küçük kitaplara suhuf (sayfalar) denir.Allah şu dört peygambere de toplam 100 sayfalık küçük kitaplar göndermiştir.Hz. Adem Peygambere 10 sayfaHz. Şit Peygambere 50 sayfa

Page 3: yazili-sorulari.com · Web view6- Kıyam bi-nefsihi: Allah Teâlâ'nın, başka bir varlığa ve hiçbir mekâna muhtaç olmadan zâtı ile kaim olması demektir. Allah Teâlâ zâtı

Hz. İdris Peygambere 30 sayfaHz. İbrahim Peygambere 10 sayfaKitaplarKur’an-ı Kerim - Hz.Muhammed (SAS) İncil - Hz.İsa (AS) Tevrat - Hz.Musa (AS) Zebur -Hz.Davud (AS)

4.Peygamberlerde bulunması vacip olan sıfatlar 1-Emânet (Güvenilir olmak): Peygamberler her bakımdan güvenilir kişilerdir. Aslâ emanete ihanet yapmazlar. Herkesin güvenini kazanırlar. Peygamber olmadan önce de böyledirler. Nitekim Sevgili Peygamberimiz, kendisine peygamberlik bildirilmeden evvel de, “Muhammed’ül-emîn” adı ile tanınıyordu.2-Sıddk (Doğruluk): Peygamberler, sözlerinde, işlerinde ve her türlü davranışlarında doğru ve dürüst insanlardır. Onlar aslâ yalan söylemezler. Ne söylemişlerse hepsi doğrudur. Allahü teâlâdan kullarına ulaştırdıkları her emir ve yasak haktır, doğrudur.3-Tebliğ (Allah’tan aldıkları mesajı olduğu gibi insanlara bildirmek): Peygamberlerin bildirdikleri emir ve yasakların, güzel ahlâk ile ilgili hükümlerin hepsi, Allah Teâlâ’dan gelen vahiyden ve kendilerine ulaşan haberlerden başkası değildir. İnsanlara bildirdiklerinde, açıkladıklarında hiçbir noksanlık ve fazlalık yoktur. Bir kimsenin hatırı için kendilerinden bir ilâve veya değişiklik yapmazlar.4-İsmet (Günah işlememek): Peygamberler, küçük ve büyük hiçbir günah işlemezler. Hiçbir kötü huyları yoktur. Beğenilmeyen, insanı küçük düşüren ve insanların nefret ettikleri şeylerden hiçbiri peygamberlerde bulunmaz. Peygamber olmadan önce ve peygamber olduktan sonra da günahsızdırlar.5-Fetânet: Peygamberler, çok akıllı ve çok anlayışlı kimselerdir. İnsanlar arasında aşağı olan kimselerden peygamber olmamıştır.

5.Ahirete iman davranışlarımıza etki eder. Öldükten sonra hesap vereceğimize inandığımız için dünyada iyilik yapar, kötülüklerden kaçınırız. Örneğin yoksullara yardım etmek sevap kazandıran bir davranıştır. Ahirete inanan kişi yoksullara yardım etmeye özen gösterir. Yetimlere kötü davranmak ise günahtır. Hesaba çekileceğine inanan kişi yetimlere kötü davranmamalıdır. O hâlde ahiret hayatı için bu dünyada hazırlık yapmalıyız. İyiliklerimizi çoğaltmalı, kötülüklerden kaçınmalıyız. Bir hadisinde Hz. Peygamber kendisine sorulan bir soruya cevap olarak “Akıllı insanın ölümden sonraki hayat için hazırlık yapan kişi” olduğunu söylemiştir. Kıyametin kopuşu “sûr” denilen bir alete üflenmesi ile gerçekleşir. Sûra üfleme işi Allah’ın görevlendirdiği İsrafil adındaki melek tarafından yapılır. İsrafil sûra ikinci defa üfleyince tüm insanlar yeniden diriltilir. ve Allah’ın huzuruna çağrılır. Yeniden dirilmeye “Ba’s”, Allah’ın huzurunda toplanmaya “Haşr” ismi verilir. “Mahşer yeri” adı verilen yerde toplanan insanlar haksızlığa uğratılmadan dünya yaşamlarının karşılığını alırlar. Sırat köprüsü kurulur ve “Amel Defterleri” kendilerine sunulur. “Mizan” adı verilen tartılarda sevaplar ve günahlar tartılır. Sevapları daha çok olanlar cennete girmeye hak kazanırlar.6. Özetle kader inancı, Allah’ın her şeyi bildiğine (İlim), Allah’ın her şeyi ölçülü yarattığına (Kudret), Allah’ın hayır ve şer olan her şeyi yaratan, var eden olduğuna (Tekvin), Allah’ın iradesinin sınırsız olduğuna (İrade), İnsana sınırlı bir özgürlük verildiğine, İradesi doğrultusunda meydana gelenlerden insanın sorumlu olduğuna inanmaktır. Allah insanlardan seçme hakkına sahip oldukları durumlarda üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmelerini istemiştir. Hz. Muhammed (s.a.), devesini bağlamadan ortaya salıveren bir kimseye önce tedbir sonra tevekkül anlamında “Deveni bağla.” demiştir.

4. ÜNİTEİSLAMIN ŞARTI

Yüce Allah’ın varlığı ve birliği ile Hz. Muhammed (S.A.V.)’in peygamber olduğuna inanmak inancımızın temelidir. Kelime-i Şehadet ise bu inancı ifade eden sözlerdir.1.Kelime-i Şehadet şu şekilde söylenir: “Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh.”

Page 4: yazili-sorulari.com · Web view6- Kıyam bi-nefsihi: Allah Teâlâ'nın, başka bir varlığa ve hiçbir mekâna muhtaç olmadan zâtı ile kaim olması demektir. Allah Teâlâ zâtı

Anlamı: “Tanıklık ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. Yine tanıklık ederim ki Hz. Muhammed onun kulu ve elçisidir.”Kelime-i Şehadetin kısa söylenişine ise Kelime-i Tevhid denir. Kelime-i Tevhid şöyle söylenir:“Lâ ilahe illallâh. Muhammedün resûlüllâh.”Anlamı: “Allah'tan başka ilah yoktur. Hz. Muhammed, onun peygamberidir.”Müslüman olmak isteyen kimse bu sözleri bilinçli bir şekilde ve inanarak söylerse iman etmiş olur. Nitekim Peygamberimiz, Allah’ın varlığına inandığını söyleyen bir kadına, “Peki, ben kimim?” diye sordu. Kadın, “Sen, Allah’ın peygamberisin.” cevabını verdi. Bunun üzerine Peygamberimiz, “Bu kadın, Müslümandır.” buyurdu.Peygamber Efendimiz, İslam dininin bu temel ilkelerini şu hadisinde ifade etmiştir: “İslam, beş şey üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in, onun kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve ramazan orucunu tutmaktır.”İnsanı ibadete yönlendiren inançtır. İnancın korunması ve güçlenmesi ise ancak ibadetlerle sağlanır.

2.NAMAZIN FARZLARI Namazın farzları on ikidir. Bunlardan altısı daha namaza başlamadan bulunması gereken farzlar olup şunlardır:A-NA MA ZIN ŞART LA RI: 1) Hadesten temizlenme, Abdestsizlik, cünüplük, hayız veya lohusa hallerinde bulunmaya “hades hâli” denir. Abdest-sizlik küçük hades, diğerleri büyük hadestir. Küçük veya büyük hadesden temizlenmek abdest almak, yıkanmak veya teyemmüm etmekle olur.2) Necasetten temizlenme, Namazdan önce bedende sonra, elbisede veya namaz kılınacak yerde bulunan pisliği te-mizlemek gerekir3) Avret yerini örtmek,4) Kıbleye yönelmek,5) Vakit,6) Niyet. Allah Teâlâ için namaz kılmayı dilemek ve hangi namazın kılınacağını bilmektir.B-NA MA ZIN RÜ KÜN LE Rİ 1. İftitah Tekbiri: namaza başlama tekbiridir. Niyetten sonra "Allahu Ekber" deyip eller yukarı kaldırılıp tekbir alınır.2. Kıyam: Namazda ayakta durmaktır. Gücü yetenler ayakta, yetmeyenler ise gücünün yettiği şekilde namazlarını kılarlar.3. Kıraat: Namazda Kur'ân okumak demektir. Kıraat kıyamdadır ve en az üç kısa ayet miktarı okunmalıdır.4. Rükû: Kıraatten sonra eller dizlere erişecek şekilde eğilmekten ibarettir.5. Sücûd: Rükûdan sonra ayak, diz ve ellerle beraber alnı ve burnu yere koymaktır. Yalnız alnın ve burnun yere değmesi yeterli değildir. Alın yerin sertliğini hissetmelidir. 6. Kade-i Âhire: Namazın sonunda "et-Tehiyyâtü" duasını okuyacak kadar oturmaktır.

Page 5: yazili-sorulari.com · Web view6- Kıyam bi-nefsihi: Allah Teâlâ'nın, başka bir varlığa ve hiçbir mekâna muhtaç olmadan zâtı ile kaim olması demektir. Allah Teâlâ zâtı

3.ORU Ç Orucun Vakti: Orucun vakti, ikinci fecirden güneşin batmasına kadar olan süredir.Orucun Farz Olmasının Şartları:1- Müslüman Olmak, 2- Erginlik Çağında ve Akıllı Olmak, 3– Oruç tutmaya gücü yetmek ve mukim olmak:FI TIR SA DA KA SI Fıtır sadakası, Ramazan ayının sonuna yetişen her hür müslüman için verilmesi vacip olan bir sadakadır. Buna kısaca “fitre” denir.Oruç tutmak kişi ve toplum açısından yararlıdır. Bu yararlardan bazıları şöyledir: • Oruç insana sabırlı olma alışkanlığı kazandırır. Yılın diğer zamanlarında imkânı dâhilinde her isteğini yapmaya çalışan insanlar, ramazanda imkânı olduğu hâlde yemez, içmez, hoşlandığı işleri terk ederler. Böylece insanın iradesi güçlenir. • Oruç, insana yoksulların hâlini hissetme, onlara karşı daha şefkatli olma hissini kazandırır. • Ramazan orucu nedeniyle belli bir düzende yeme ve içme vücudu dinlendirir. • Oruç ibadeti kişiye sevap kazandırır. Hz. Peygamber hakkıyla oruç tutan kişinin geçmiş günahlarının bağışlanacağını söylemiştir.Yine tuttuğumuz oruç bize Allah’ın sevgisini kazandırır. • Oruç ibadeti kişiyi kötülüklere karşı korur. Oruçlu kişi her tür kötü düşünce ve davranıştan uzak durmaya gayret eder. Hz. Muhammed (s.a.) bu şekilde tutulan orucun kişiyi kötülüklerden koruyacağına şu sözüyle dikkat çekmiştir: “Oruç savaşın tehlikelerinden koruyan bir kalkan gibi sizi koruyan bir kalkandır.4.ZEKÂTZekâtın Tarifi: Zekât sözlükte; bereket, temizlik, üreme, çoğalma, artma ve övme anlamlarına gelir. Belli mal türleri-nin belirli bir bölümünü, Allah Teâlâ'nın belirlediği bir kısım Müslümanlara mülk olarak vermektir. Nisap Miktarı Mala Sahip Olmak:Temel ihtiyaçlardan ve borçtan başka nisap miktarı veya daha fazla bir mala mâlik bulunmak gerekir. Bu kadar malı olmayan kimseye zekât farz değildir. Nisap, İslâm’ın bir şey hakkındaki ölçü, sınır ve alamet tayin etmiş olduğu miktardır. Servetin zekâtı gerektiren mikdarını ifade eder. Zekât konusunda altının nisabı yirmi miskal (85 gram) , gümüşün nisabı iki yüz dirhem (560 gram), koyun ile keçinin nisabı 40, sığır ile man-danın nisabı 30, devenin nisabı da 5 tir. Tarım ürünlerinden de beş vesk (yaklaşık bir ton) nisap olarak alınmıştır. Bu miktarlara ulaşmayan mallar için zekât gerekmez.HAVAİC-İ ASLİYYE (ZORUNLU İHTİYAÇ MADDELERİ)

Page 6: yazili-sorulari.com · Web view6- Kıyam bi-nefsihi: Allah Teâlâ'nın, başka bir varlığa ve hiçbir mekâna muhtaç olmadan zâtı ile kaim olması demektir. Allah Teâlâ zâtı

a) Mesken olarak kullanılan ev, bağ, bahçe ve tarım yapılan arazilerin kendisi. b) Binek aracı, c) Örfe uygun giyim ve ev eşyası. d) Bilim adamlarının özel kütüphanesi. e) Bir kimsenin kendisinin aile bireylerinin masrafları.ZEKÂTIN VE Rİ LE CE Ğİ YER LER 1) Fakirler: Nisap miktarı malı olmayan muhtaç kimselerdir.2) Miskinler: Hiç bir şeye sahip olmayıp yiyeceği ve giyeceği şeyler için dilenmeye muhtaç olan yoksul kimselerdir.3) Zekât işlerinde çalışanlar: Bunlar zekâtları toplamak için görevlendirilen memurlardır.4) Müellefe-i kulûb: Bunlar kalpleri İslâm’a ısındırılmak istenen kimselerdir.5) Köleler: Hürriyetini para ile satın almak isteyen kimselere de zekât verilir.6) Borçlular: Borcu düşüldükten sonra, nisap miktarı malı kalmayan kimseler bu sınıfa girer.7) Allah yolunda cihad edenler: Allah için savaşa hazırlanmak veya savaşta olanlara silah almak, bunları donatmak ve ihtiyaçlarını karşılamak için de zekât verilir.8) Yolcu: Sefere çıkan yahut iyilik ve yararlı bir iş için yolculuk yapan ve gittiği yere yardımsız olarak ulaşamayan kimsedir.

5.HAC Hac sözlükte; ta'zim edilecek yer ve makamlara ziyarette bulunmaktır. Hac şer'î bir terim olarak şöyle tarif edilir: İba-det maksadıyla Arafat'ta belirli vakitte bir süre durmaktan, daha sonra Beytûllah'ı usûlüne göre ziyaret etmekten ibaret olan ve İslâm'ın şartlarından birisini teşkil eden mâli ve bedenî bir ibâdettir. Haccın Zamanı Zilhicce ayıdır.HACCIN FARZ OLMASININ ŞARTLARI1. Müslüman Olmak. 2. Ergin ve Akıllı Olmak3. Hür Olmak. 4. Haccı ifâya gücünün yetmesi  ( istitâa )HACCIN EDASININ FARZ OLMASININ ŞARTLARI1. Beden sağlığı ve sağlamlığı, 2. Gerekli maddî güce sahip olmak,    3. Yol emniyeti:HAC LA İL Gİ Lİ UY GU LA MA 1) İhrâma girmek.2) Hacerü'l - Esved köşesinden başlanarak kudûm tavafı yapılır.3) Sa'y . Safâ ile Merve arasında, dört defa Safâ'dan Merve'ye, üç defa da Merve'den Safâ'ya gider gelir.4) Yalnız hacca niyet eden kimse, sa'y'dan sonra Mekke'de yine ihrâmlı olarak kalır; dilediği zaman Beytullah'ı nâfile tavâf eder. Zilhiccenin sekizinci günü Mina'ya gider, orada kalır.5) Arafat'ta kalış. Arafe günü, güneşin doğmasından sonra Mina'dan Arafat'a gider. Öğle ve ikindi namazlarını imamla birlikte birleştirerek kılar (cem’i takdim). Haccın vakfe rüknünü ifâ ettikten sonra, güneşin batışını müteâkip Müzdeli-fe'ye geçer.6) Müzdelife'de gecelemek. Müzdelife; Mina ile Arafat arasındadır. Hacılar, burada bayram akşamı, akşamla yatsı na-mazını, şafak kaybolduktan sonra birleştirerek kılarlar (cem’i te’hir) ve güneş doğmadan önce Mina'ya gidilir.7) Şeytan taşlama. Bayramın birinci günü, Akabe cemresine yedi tane küçük taş atılır.8) Sonra saçlar tıraş edilir veya kısaltılır. Bundan sonra normal elbiseler giyilir, eşiyle cinsel temas dışında tüm ihrâm yasakları sona erer.9) Mümkün olursa, aynı gün ziyâret tavâfı yapılır; iki rekât tavâf namazı kılınır.10) Bundan sonra bayramın ikinci, üçüncü ve dördüncü günleri ilk, orta ve büyük ( akabe ) şeytana yedişer taş atarlar.11) Vedâ tavâfı. Taşlamalar bittikten sonra artık memleketlerine dönecek olan  hacılar yüzlerini Beytullah tarafından ayırmayarak hüzünlü bir şekilde geri geri çekilir ve Harem- i Şeriften çıkarlar.

5. ÜNİTEİYİLİĞİ EMREDİP KÖTÜLÜĞE ENGEL OLMALIYIZ. EMRİ BİL MAĞRUF NEYHİ ANİL MÜNKER.

“Birr” kavramı sözlükte “iyilik, doğruluk, itaat, hayır ve hasen” anlamlarına gelir. “Birr” kavramı daha geniş bir ifadeyle iman, doğruluk, güzel ahlak, sâlih amel, hayır, iyilik, ihsan, Kur’an ve sünnete uyma, farzları yerine getirme ve yasakları terk etme gibi insana sevap kazandıran ve kişiyi Allah’ın rızasına götüren her türlü hayırlı iş ve davranışın genel adıdır. İhsan: “İyilik etme, iyi davranma, karşılık beklemeden yardım etme, ikramda bulunma” gibi tanımlanan “ihsan” ifadesi iyilikte sürekli ve ısrarcı olma anlamlarına da gelir. Kötülüğe karşılık iyilik veya sıkıntılı anlarda da yapılmaya devam edilen iyilik ihsandır. Yaptığı işi en iyi yapan demektir.

Page 7: yazili-sorulari.com · Web view6- Kıyam bi-nefsihi: Allah Teâlâ'nın, başka bir varlığa ve hiçbir mekâna muhtaç olmadan zâtı ile kaim olması demektir. Allah Teâlâ zâtı

“Maruf” kelimesi, hepimizin bildiği ve kabul ettiği iyilikler ve İslâm’ın hoş karşıladığı her iş ve davranıştır. Buna göre “Maruf”; İslâm’ın hükümleri, genel prensipleri ve emirleri doğrultusunda yapılması ve söylenmesi gereken her söz ve işe denir. İslam, iyilikler dinidir. İslam’a göre sürekli iyilik yapılmalı, iyilik yapılmasına ortak olunmalı, iyilik üzerine kurulmuş organizasyonlara katılım sağlanmalıdır.İyi insan olmanın temelinde sevgi yatar. Allah’ı, onun yarattıklarını seven kişiler iyilik yapmaya daha çok istekli olurlar. İyi bir insan olmanın en temel özelliği başkalarını sadece Allah rızası için ve çıkarı olmadan sevmek, kendini onların yerine koyarak davranmaktır. İyi insan doğru, dürüst, güvenilir olmalıdır.

Ahirete inanan insan iyilik yapmaya gayret eder, kötülüklerden sakınır. Yapılan iyiliklerin kendisine sevap kazandıracağına inanır. Ahirette ödüllendirileceğine inanmak kişilerin iyi insanlar olmasını sağlar. Tıpkı bir zenginin karşılığını öldükten sonra görmek için muhtaçlara sadaka veya zekât vermesi gibi. Maun suresinde bulunan bu ayetlere göre ahirete inanmayan insan yetimi itip kakma gibi kötülükler işleyebilir, yoksula yardım etme gibi iyiliklere ise katılmayı düşünmez. Hz. Muhammed (s.a.v.) en ideal Müslümanın elinden ve dilinden başkalarına zarar vermeyen kişi olduğunu ifade etmiştir.

Adalet sahibi insanlardan oluşan toplumlarda haksızlık olmaz. Adaletsizlikten kaynaklanan olumsuzluklar yaşanmaz. Adaletli olma duygusu küçük yaşlardan itibaren kazanılmalıdır. Örneğin sınıfında adaletli davranan bir sınıf başkanı herkes tarafından sevilir, itirazlar az olur, sınıfta hoşnutsuzluklar yaşanmaz. Anne babalar da çocukları arasında adaletli davranmalı ve küçük yaşlarda bu duyguyu onlara kazandırmaya çalışmalıdır.

Hz. Muhammed (s.a.v.) çocukları arasında ayrım yapmazdı, adaletliydi. Merhamet edenlerin en merhametlisi Allah’tır. Allah, kullarından da birbirlerine karşı merhametli olmalarını ister. Tüm varlıklar arasında var olan merhamet duygusunu Allah yaratmıştır. “Büyüğümüzün hakkını tanımayan ve küçüğümüze merhamet etmeyen bizden değildir.” Dostları Peygamberimiz için tanıdıkları en merhametli ve affedici insan olduğunu söylerlerdi.

İffetli olmak söz ve davranışlarda haram ve çirkin işlerden uzak durmaya çalışmaktır. İffetli kişi ayrıca şüpheli gördüğü ve kendisinin de rahatsızlık duyduğu işleri yapmamaya çalışır. Onların günahlarını bağışlayacağını söyler. Bu insanların hangi şartları taşıdığı açıklanırken kadın erkek ayrımı yapılmaz. Sayılan özellikler hem kadınlar, hem de erkekler için geçerlidir. Bu şartlar şöyle sıralanır: Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar. Allah’a itaat eden erkekler ve kadınlar, Doğru yolu tercih eden erkekler ve kadınlar. Sabreden erkekler ve kadınlar. Alçak gönüllü erkekler ve alçak gönüllü kadınlar. Sadaka veren erkekler ve kadınlar, Oruç tutan erkekler ve kadınlar, İffetlerini koruyan erkekler ve kadınlar. Allah’ı çok zikreden erkekler ve kadınlar.“…. var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.”Ahzab-35İslam dininde paylaşma ve yardımlaşmaya ayrı bir değer verilmiştir. Örneğin İslam’ın beş temel esasından biri zekât ibadetidir. Zekâtın dışında her yıl ramazan ayında verilmesi vacip olan “fitre” diğer bir yardımlaşma şeklidir. Bunların dışında sadaka ve karşılıksız yapılan her tür yardımı içine alan “infak” da Müslümanların birbirlerine yardım etme modelleridir. İslam dini iyi bir insan olmamız için bizlerden; • Doğru sözlü ve güvenilir olmamızı, • Adaletli ve merhametli olmamızı, • İffetli olmamızı ve utanma duygusuyla hareket etmemizi, • Yardımsever ve cömert olmamızı bekler. Yardımsever olma konusunda ahiret inancı önemli rol oynar. Ahirete inanan kişi iyi, yardımsever ve cömert olmaya çalışmalıdır. Başkalarına iyilik etmek için çaba sarf etmelidir. Allah kendisine neyi emrettiyse en samimi duygularla o görevi yerine getirmelidir. Kur’an-ı Kerim’de bu konuya şöyle dikkat çekilir:“Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalpleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler.” Mu’minun 57-61

İYİLİĞİ EMREDİP KÖTÜLÜĞE ENGEL OLMALIYIZ ; EMRİ BİL MAĞRUF NEYHİ ANİL MÜNKER. Müslüman olan kişilerden bu kurala uymaları beklenir. İslam’a göre Allah’ın yapmamızı emrettiği iyi işler “Maruf”, kaçınılması gereken kötülükler “Münker” diye isimlendirilir. İyi işlere destek olmalı, kötülükler karşısında tepki göstermeliyiz. Kur’an-ı Kerim’de iyiliği desteklemek anlamında “Emr-i bi’l maruf”, kötülüğe engel olmaya çalışmak anlamında ise “Nehyi ani’lmünker” kavramları kullanılmıştır. Peygamberimizde "Sizden biri bir kötülük gördüğünde, gücü yetiyorsa eliyle düzeltsin. Yetmezse diliyle düzeltsin. Onu da yapamazsa, hiç olmazsa kalbiyle buğz etsin. Fakat bu, imanın en zayıf mertebesidir." (Tirmizi, Fiten, 11) buyurmuştur. Bu konuda Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Page 8: yazili-sorulari.com · Web view6- Kıyam bi-nefsihi: Allah Teâlâ'nın, başka bir varlığa ve hiçbir mekâna muhtaç olmadan zâtı ile kaim olması demektir. Allah Teâlâ zâtı

“Bir topluluk, içlerinde günah işleyen insanlar bulunup da, onu önleyebilecekken önlemezse, bu yüzden Allah onları, mutlaka bir sıkıntı ile imtihan eder.”

6. ÜNİTEİSLAM’A GÖRE SORUMLULUKLARIMIZBirbirimize karşı yapmamız gereken görevlerimizin yanında, Allah’a karşı da bazı sorumluluklarımız vardır. İslam dini sorumluluk yüklenmiş olan insanlara “mükellef” adını vermiştir. Yani insanoğlu Allah tarafından kendisine teklif edilen kulluk görevlerini kabul etmiş olduğu için mükelleftir. Kur’an-ı Kerim’de insanın yüklendiği sorumlulukların ağırlığına şöyle dikkat çekilmiştir: “Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. ...” Ancak mükellef olmak için birkaç özellik taşımak gerekir. Bunların başında akıl gelir. İnsanoğlu kendisine verilen akıl ve irade (seçme hürriyeti) nedeniyle sorumludur. Kişinin mükellef sayılması için ergenlik çağına girmiş olması da gerekir. Çünkü bebekler ve çocuklar henüz yaptıklarından sorumlu olmayacakları bir çağdadır. Akıl gelişimleri sorumluluk almaya uygun çağa gelince mükellef sayılırlar. Peygamberimiz mükellef sayılmayan üç grup insanı şöyle sıralamıştır: “Üç kişiden kalem (sorumluluk) kaldırılmıştır (yaptıklarından hesaba çekilmezler); uyanıncaya kadar uyuyan, genç oluncaya yani aklı erinceye kadar çocuk ve akli dengesi bozuk olanlar.”Hepimizin Allah’a, Peygamberimize, kendimize, ailemize, akrabalarımıza, komşularımıza, topluma, çevre ve doğaya karşı sorumluluklarımız bulunur. Sorumluluklarımızın neler olduğu Allah tarafından bize bildirilmiş ve Peygamberimiz tarafından da nasıl yerine getireceğimiz örnek olarak gösterilmiştir. Biz de dünyadan ayrılıncaya kadar aklımız erdiği sürece her bir sorumluluğumuzun farkında olmalı ve hesabını veremeyeceğimiz işler yapmamalıyız. 1.Allah’a karşı sorumluluğumuzun başında öncelikle onu sevmek ve ona saygı duymak gelir. Sevgi ve saygının birlikte hissedilmesi kısaca “takva” ile de ifade edilebilir.2.Hz. Muhammed (s.a.)’in Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna inanmak, ona karşı sorumlu olduğumuz ilk konudur. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’de Allah’a itaatin emredildiği ayetlerde Peygamberimize uymak da açıkça emredilmiştir.3.İnsanın kendine karşı en büyük görevi kendi değerinin farkında olmak ve bu değeri korumaktır.4. Bizler anne-babalarımıza karşı saygıda kusur etmemeliyiz. Onlara adlarıyla hitap etmek, konuşurken sözlerini kesmek, kızmak, bağırmak, susturmak ve isteklerine karşı duyarsız kalmak gibi olumsuz davranışlardan kaçınmalıyız. Ancak saygılı olmak; onların yanında hiç konuşmamak, fikirlerini ortaya koymamak demek değildir. Burada saygıdan kastedilen, fikrini ortaya koyarken kişinin konuşma ve davranış tarzına dikkat etmesidir. 5. Akrabalarımıza karşı en temel sorumluluğumuz, onlarla iyi ilişkiler içinde olmak ve ilgimizi kesmemektir. Hz. Peygamber akrabalarıyla görüşmeyen, onlardan ilgisini tamamen çekenler için şöyle söylemiştir: “Akrabayla ilgisini kesen cennete giremez.” İslam dini akrabalarla olan ilişkiye “sıla-i rahim” demiştir. Sıla-i rahim akrabalık bağını sağlam tutmak gibi anlamlara gelir. Sıla-i rahim tek taraflı olmaz. Akrabalar karşılıklı olarak birbirlerini gözetmeli, ilişkilerini devam ettirmelidir.