Deneysel Çalışmalar, Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği ve Yapay ...
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK ... · Bu çalışmada, çeşitli...
Transcript of ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK ... · Bu çalışmada, çeşitli...
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
YÜKSEK LİSANS TEZİ Gülsen TUMLUER
ÇİMENTO KATKILI KUMLU ZEMİNLERİN MUKAVEMETİ
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI ADANA, 2006
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
Gülsen TUMLUER
YÜKSEK LİSANS TEZİ
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI
Bu tez / / 2006 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği/Oyçokluğu İle Kabul Edilmiştir. İmza:.................................... İmza:............................................ İmza:............................... Prof. Dr. Mustafa LAMAN Prof. Dr. M. Arslan TEKİNSOY Prof. Dr. Hasan ÇETİN DANIŞMAN ÜYE ÜYE
Bu tez Enstitümüz İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalında hazırlanmıştır.
Kod No:
Prof. Dr. Aziz ERTUNÇ Enstitü Müdürü İmza ve Mühür Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.
ÇİMENTO KATKILI KUMLU ZEMİNLERİN MUKAVEMETİ
I
ÖZ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ÇİMENTO KATKILI KUMLU ZEMİNLERİN MUKAVEMETİ
Gülsen TUMLUER
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI
Danışman : Prof. Dr. Mustafa LAMAN
Yıl : 2006, Sayfa : 161
Jüri : Prof. Dr. M. Arslan TEKİNSOY
: Prof. Dr. Hasan ÇETİN
Bu çalışmada, çeşitli zemin ıslah yöntemleri teorik ve deneysel olarak araştırılmıştır. Ayrıca, katkı malzemeleri ile stabilizasyon üzerine deneysel araştırmalar yapılmıştır.
Kum zeminlerin geoteknik özelliklerinin belli oranlarda kompoze çimento ve demir artığı olan cüruf katkıları ile değişimi araştırılmıştır. Problemli zeminlerin ıslah edilerek kullanımı özellikle büyük şehirlerde ve sınırlı arazilerde maliyet açısından önem kazanmaktadır. Ayrıca cüruf gibi atık malzemelerin geri dönüşümlü olarak kullanılması çevre ve ekonomi bakımından büyük öneme sahiptir. Bu çalışmada üniform kum, cüruf, kompoze portland çimentosu kullanılmış ve kompaksiyon, serbest basınç deneyleri yapılmıştır.
Sonuçta; kum zeminlerin çimento kullanılarak ıslah edilebildiği gibi çimento ile aynı oranda cüruf kullanımı ile de mukavemet artışında sadece çimento kullanılarak elde edilen mukavemete yakın sonuçlar elde edileceği bulunmuştur. Ayrıca kürün de mukavemet üzerinde önemli etkisi olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Cüruf, Çimento, Kum, Serbest Basınç Deneyi, Kompaksiyon.
II
ABSTRACT
MSc THESIS
SHEAR STRENGTH OF SAND-MIXED WITH CEMENT
Gülsen TUMLUER
DEPARTMENT OF CIVIL ENGINEERING
INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES
UNIVERSITY OF ÇUKUROVA
Supervisor : Prof. Dr. Mustafa LAMAN
Year : 2006, Page : 161
Jury : Prof. Dr. M. Arslan TEKİNSOY
: Prof. Dr. Hasan ÇETİN
In this study, various soil improvement techniques were investigated theoreticaly and experimantaly. In addition, experimental studies were performed on additional materials for stabilization.
The effects of the composite portland cement and slag, used in specific proportions, on the geothecnical properties of sandy soils have been investigated. The improvement of the weak soil deposits has a major importance in the metropolis and limited areas because of the economic and environmental aspects. In the present study uniform sand soil, slag and composite portland cement were used and compaction test, unconfined compression tests were carried out.
The consequence of this study following results have been obtained. The sandy soils can be stabilized using the cement. Also similar improvement can be achieved using the mix consisting of cement and slag in the same proportions. The cure is a very important factor affecting the strength of the stabilized soil. Key Words: Slag, Cement, Sand, Unconfined Compression Test, Compaction.
III
TEŞEKKÜR
Öncelikle, yüksek lisans tez konusunun belirlenmesinde ve bu çalışmayı
hazırlamam sırasında bana yardımcı olan, her türlü soruma cevap veren değerli
danışman hocam Prof. Dr. Mustafa LAMAN’a, deneysel çalışmalarım sırasında bana
verdiği destek ve katkıdan dolayı değerli hocam Arş. Gör. Ahmet DEMİR’e ve tüm
bölüm hocalarıma teşekkürlerimi arz ederim.
Ayrıca, her zaman yanımda olan ve benden desteklerini esirgemeyen aileme
de teşekkür ederim.
IV
İÇİNDEKİLER Sayfa
ÖZ I
ABSTRACT II
TEŞEKKÜR III
İÇİNDEKİLER IV
ÇİZELGELER DİZİNİ VII
ŞEKİLLER DİZİNİ IX
SİMGELER VE KISALTMALAR XI
1 GİRİŞ 1
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR 4
2.1 Mekanik Stabilizasyon 13
2.2 Tesviye 13
2.3 Zemin Değiştirme 14
2.4 Suyun Uzaklaştırılması 15
2.5 Kompaksiyon (Sıkıştırma) 15
2.5.1 Arazi Sıkışma Kontrolü 17
2.5.2 Kompaksiyon Makineleri 19
2.5.3 Kompaksiyonda Dikkat Edilecek Hususlar 20
2.5.4 Saha Güçlendirmesi 22
2.5.5 Özel Kompaksiyon Teknikleri 23
2.5.5.1 Dinamik Kompaksiyon 23
2.5.5.2 Vibroflatasyon 26
2.5.5.3 Vibrokompaksiyon 28
2.5.5.4 Patlatmayla Sıkıştırma 31
2.6 Enjeksiyon 33
2.7 Termal 35
2.8 Yer Altı Suyu Kontrolü (Drenaj) 35
2.9 Geosentetikler ve Donatılı Zemin 38
2.10 Ankrajlar 40
2.11 Diyafram Duvarlar 40
V
2.12 Katkı Maddeleri Uygulaması 41
2.12.1 Stabilizör Seçimi 42
2.12.2 Kireçle Stabilizasyon 45
2.12.3 Çimento İle Stabilizasyon 54
2.12.4 Bitümlü Stabilizasyon 65
2.12.5 Kireç- Baca Külü Stabilizasyonu 71
2.12.6 Cüruf Katkısı 71
2.12.7 Uçucu Kül Katkısı 74
2.12.8 Eski Kamyon Lastiği Katkısı 78
2.12.9 Uçucu Kül ve Çimento Katkısı 78
2.12.10 Kireç ve Çimento Katkısı 79
2.12.11 Değirmen Artığı Malzeme Katkısı 80
2.12.12 Reçine İle Stabilizasyon 81
2.12.13 Cüruf, Bentonit, Kireç Katkısı 81
2.12.14 Cüruf, Uçucu Kül ve Portland Çimentosu Katkısı 83
2.12.15 Çimento, Uçucu Kül ve EER 84
2.12.16 Bentonit, Kireç ve Çimento 85
2.12.17 Asfalt, Kireç ve Çimento 85
2.12.18 Bentonit, Kil, Uçucu Kül ve Silis Dumanı 86
2.12.19 Atık Çamur Katkısı 87
2.12.20 Granüler Kauçuk Katkısı 87
2.12.21 Uçucu Pirinç Kabuğu ve Kireç 88
2.12.22 Uçucu Pirinç Kabuğu ve Çimento 88
2.12.23 Sodyum Silikat 88
2.12.24 Kloritler 89
2.12.25 Fosforik Asit 89
2.12.26 Diğer Kimyasal Katkılar 90
2.13 Kontrol 90
3 MATERYAL VE METOD 91
3.1 Zemin Özellikleri 91
VI
3.2 Yüksek Fırın Cürufu Özellikleri 92
3.3 Çimento Özellikleri 92
3.4 Standart Proktor Deneyi 93
3.4.1 Deneyin Teorisi 93
3.4.2 Kullanılan Aletler 95
3.4.3 Deneyin Yapılışı 95
3.5 Numunelerin Hazırlanması ve Bakımı 97
3.6 Serbest Basınç Deneyi 98
3.6.1 Deneyin Teorisi 98
3.6.2 Kullanılan Aletler 101
3.6.3 Deneyin Yapılışı 102
4 BULGULAR VE TARTIŞMA 103
4.1 Birinci Grup Deneyler 104
4.2 İkinci Grup Deneyler 109
4.3 Üçüncü Grup Deneyler 115
5 SONUÇLAR VE ÖNERİLER 123
KAYNAKLAR 125
ÖZGEÇMİŞ 130
EKLER 131
VII
ÇİZELGELER DİZİNİ
Çizelge 2.1 Sabilizasyon Metodları 9
Çizelge 2.2 Zemin Cinsine Göre Stabilizasyon Metodu 9
Çizelge 2.3 Uygulanabilir Stabilizasyon Teknikleri 12
Çizelge 2.4 Çeşitli Zemin Tipleri İçin n Katsayısı 24
Çizelge 2.5 Stabilizör Seçimi İçin Rehber 43
Çizelge 2.6 Kireç ve Çimento Stabilizasyonunda Durabilite Kriterleri 46
Çizelge 2.7 Zemin Cinslerine Göre Yaklaşık Kireç Miktarı 47
Çizelge 2.8 Zemin Tipleri İçin Tahmini Çimento Miktarı 58
Çizelge 2.9 Değişik Zemin Sınıflarına Göre Çimento İhtiyacı 58
Çizelge 2.10 Çimento Stabilizasyonunun Sıkıştırılmış Zemine Etkisi 63
Çizelge 2.11 Bitümle Stabilize Edilecek Zeminlerde Tavsiye Edilen
Gradasyon Limitleri 66
Çizelge 2.12 Bitümle Stabilizasyonda Kullanılacak Asfalt Tipi 67
Çizelge 3.1 Kum Zeminin Elek Analizi Sonuçları 92
Çizelge 3.2 Yüksek Fırın Cürufu ve Çimento Kimyasal Kompozisyonu (%) 92
Çizelge 4.1 Şekil 4.4’e Ait Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları 106
Çizelge 4.2 Şekil 4.5’e Ait Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları 107
Çizelge 4.3 Birinci Grup Deneylerde Su Muhtevası Değerleri 108
Çizelge 4.4 Birinci Grup Deneylerden Elde Edilen Göçme Yükü Değerleri 108
Çizelge 4.5 Şekil 4.6’ya Ait Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları 110
Çizelge 4.6 Şekil 4.10’a Ait Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları 113
Çizelge 4.7 İkinci Grup Deneylerde Su Muhtevası Değerleri 114
Çizelge 4.8 İkinci Grup Deneylerden Elde Edilen Göçme Yükü Değerleri 114
Çizelge 4.9 Şekil 4.11’e Ait Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları 115
Çizelge 4.10 Şekil 4.12’ye Ait Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları 116
Çizelge 4.11 Şekil 4.13’e Ait Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları 117
Çizelge 4.12 Şekil 4.14’e Ait Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları 118
Çizelge 4.13 Şekil 4.15’e Ait Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları 118
Çizelge 4.14 Şekil 4.16’ya Ait Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları 119
VIII
Çizelge 4.15 Üçüncü Grup Deneyler İçin Su Muhtevası Değerleri 121
Çizelge 4.16 Üçüncü Grup Deneylerden Elde Edilen Göçme Yükü Değerleri 122
IX
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 2.1 Zemin Islah Yöntemlerinin Sınıflandırılması 5
Şekil 2.2 İyileştirme Yöntemlerinin Dane Boyutuna Göre Uygulanabilirliği 8
Şekil 2.3 Uygulanabilir Stabilizasyon Metodları İçin Gradasyon ve Plastik
Özelliklerine Göre Zemin Sınıflandırması 10
Şekil 2.4 Zeminlerin Yerinde Yoğunluğunu Ölçmek İçin Kullanılan Yöntemler 18
Şekil 2.5 Proktor İğnesi ve Kalibrasyon Eğrisi 19
Şekil 2.6 Test Sahası 20
Şekil 2.7 Dolgularda Serim ve Sıkıştırma 21
Şekil 2.8 Dinamik Kompaksiyon 23
Şekil 2.9 Dinamik Kompaksiyon İçin Zemin Sınıfları 25
Şekil 2.10 Vibroflatasyon ile Gevşek Granüler Zeminlerin Kompaksiyonu 26
Şekil 2.11 Gradasyonun Vibroflatasyon Üzerindeki Etkisi 27
Şekil 2.12 Vibro-Kanat Yöntemi ile Vibrokompaksiyon 29
Şekil 2.13 Vibrokompaksiyon Tekniğinde Kullanılan Aparatlar 30
Şekil 2.14 Vibrokompaksiyon İçin Zemin Gradasyon Limitleri 30
Şekil 2.15 Zemin Gradasyon Üçgeni 44
Şekil 2.16 Kireç İçeriğinin Çeşitli Zeminlerdeki Etkisi 48
Şekil 2.17 Aynı Kireç İçeriğindeki Farklı Zemin Cinslerinin Zamana Bağlı
Mukavemet Artışı 49
Şekil 2.18 Kireç Miktarının PI Değerini Azaltma Etkisi 51
Şekil 2.19 Kireç Katkısının Kil Dayanımını Arttırması 53
Şekil 2.20 Çimento Stabilizasyon Mukavemeti İle Çimento İçeriği İlişkisi 59
Şekil 2.21 Çimento Katkı Yüzdesinin Hesaplanması 61
Şekil 2.22 Serbest Basınç Deneyinden Sonra Numunelerin Görünüşü 64
Şekil 2.23 Bitüm Yüzdesinin Tahmini 69
Şekil 3.1 Kompaksion Eğrisi 94
Şekil 3.2 Numunelerin Hazırlanma Aşamaları 98
Şekil 3.3 Serbest Basınç Deneyinde Kırılma ve Gerilme Deformasyon 99
Şekil 3.4 Drenajsız Kayma Mukavemeti Zarfı ve Mohr Dairesi 100
X
Şekil 3.5 Serbest Basınç Deneyinin Yapılışı ve Kırılmış Numuneler 102
Şekil 4.1 Çalışmada Kullanılan Kum Zeminin Proktor Deneyi
Sonucunda Elde Edilen Grafik 103
Şekil 4.2 %4 Çimento Katkısında Gerilme Deformasyon İlişkisi 104
Şekil 4.3 Çimento Miktarı Artışının 7 Günlük Numunelerde Mukavemet
Üzerindeki Etkisi 105
Şekil 4.4 Aynı Gün İçerisinde Yapılan Aynı Yüzdede Çimento İçeren Numune
Üzerinde Yapılan Deneyler 106
Şekil 4.5 Aynı Yüzdede Hazırlanan Numunelerin Zamanla Gerilme Artışı 107
Şekil 4.6 Birinci ve İkinci Grup Deneylerin Karşılaştırılması (Kür Faktörü) 109
Şekil 4.7 7 Gün Sonunda Aynı Miktar Çimento ve Çimentolu Cüruf İlavesinin
Karşılaştırılması 110
Şekil 4.8 Sadece %7 Çimento İçin Gerilme Deformasyon Değişiklikleri 111
Şekil 4.9 %3,5Çimento %3,5 Cüruf İçin Gerilme Deformasyon Değişiklikleri 111
Şekil 4.10 %7 Katkı Malzemesi İle Elde Edilen Grafik 113
Şekil 4.11 Farklı Oranlarda Çimento Katkısı ve Gerilme Değerleri 115
Şekil 4.12 Cüruflu Çimento Katkısı ve Gerilme Değerleri 116
Şekil 4.13 İlk 7 Gün İçin Aynı Miktarda Katkı Malzemesinde Gerilme
Değerleri 117
Şekil 4.14 Toplam 56 Gün İçin Aynı Miktarda Katkı Malzemesinde Gerilme
Değerleri 117
Şekil 4.15 Sadece Çimento İçin Zamanla Mukavemet Artışı 118
Şekil 4.16 Cüruflu Çimento İçin Zamanla Mukavemet Artışı 119
Şekil 4.17 Deneyin Tutarlılığı İçin %5 Çimento Katkısı İçin Hazırlanan Grafik 120
XI
SİMGELER VE KISALTMALAR
A : Zemin için değişmez katsayı
A0 : Başlangıçtaki en kesit alanı
Ad : En kesit alanı
a : 2mm elek üzerinde kalan
b : Zemin için değişmez katsayı
b/c : Bitüm içeriği, kuru zemin ağırlığının yüzdesi olarak
C : Çimento içeriği
c : Kohezyon
cu : Kırılma anındaki kohezyon
c/c : Çimento içeriği, ağırlıkça yüzde
CPT : Koni penetrasyon deneyi
D : Islah derinliği
Dr : Sıkılık
d : Çap
∆H : Boy değişimi
E : Elastisite modülü
ε : Deformasyon
e : Boşluk oranı
φ : Kayma mukavemeti açısı
γk : Kuru birim hacim ağırlık
γn : Doğal birim hacim ağırlık
γs : Dane birim hacim ağırlık
h : Derinlik
H : Tokmak düşüş yüksekliği
hc : Kompaksiyon derinliği
H0 : Başlangıçtaki yükseklik
Hf : Kırılma anındaki boy
k : Ampirik katsayı
LL : Likit limit
XII
N : Her bir noktaya düşürülen tokmak sayısı
n : Ampirik katsayı
OH : Ortadan yükseğe plastisiteli organik killer
P : Basınç
p : Porozite
PI : Plastisite indeksi
PT : Turba
qu : Kayma direnci
R : Etki yarıçapı
SN : Uygunluk şartı
SPT : Standart penetrasyon deneyi
0tσ : t0 gündeki serbest basınç dayanımı
28σ : 28 günlük serbest basınç mukavemeti
tσ : t gündeki serbest basınç dayanımı
t : Zaman
28τ : 28 günlük kayma mukavemeti
τf : Kayma mukavemeti
UE : Uygulama enerjisi
V : Hacim
υ : Poison oranı
w : Su Muhtevası
wopt : Optimum su muhtevası
W : Tokmak ağırlığı
1 GİRİŞ Gülsen TUMLUER
1
1 GİRİŞ
Zeminlerin gerek üzerlerine inşa olunan yapıların temelleri altında taşıyıcı
tabaka olarak, gerekse birçok durumlarda inşaat malzemesi olarak, bütün inşaat
projelerinde karşımıza çıktığı bilinmektedir. Değişik zeminler birbirinden farklı
özelliklere sahiptir ve zeminin mühendislik özellikleri de zeminin cinsi yanında arazi
koşullarına bağlı olarak (sıkılık derecesi, su muhtevası, konsolidasyon basıncı,
yükleme ve drenaj koşulları gibi) geniş bir aralık içinde değişebilmektedir. Buna
bağlı olarak, inşaat sahasında karşılaşılan zeminler her zaman istenilen özelliklere
sahip olmayabilirler. İnşaat yerinin değiştirilmesi veya istenilen özelliklere sahip
olmayan zeminlerin atılarak yerine elverişli zeminlerin kullanılması ise, teknolojik
ve ekonomik nedenlerle çoğu kere uygun çözümler olarak kabul edilmemektedir. Bu
gibi durumlarda, arazideki zemin tabakalarının özelliklerinin iyileştirilmeye
çalışılması ve/veya usulüne uygun olarak yerleştirilmiş ve sıkıştırılmış toprak
dolgular inşası yoluna başvurulmaktadır.
Zeminler üzerlerine inşa edilen yapıların ve yol kaplamalarının stabilitesi
üzerine oturduğu zeminin ve/veya dolguda kullanılan zeminin özelliklerinden önemli
ölçüde etkilenir. Zira zeminler kaplamaların temeli olduğundan dolayı kaplamanın ve
trafik yüklerinin yarattığı gerilmelere emniyetle karşı koyabilmelidir. Çevre ve iklim
koşullarından ötürü zemin özelliklerinin (örneğin kabarma-büzülme, don kabarması,
oturma, su içeriğinde değişiklikler, vb.) değişmesi, taşıma gücünde azalmalar, ilave
gerilmeler, vb. hususların oluşmaması veya oluşursa da kaplamada olumsuz etkiler
yaratmaması gerekir.
Yol kaplamalarının performansı, ömrü ve bakım masrafları, vb. hususlar
kaplamanın tasarımı, kullanılan malzemeler, yapım tekniği gibi hususlara bağlı
olduğu kadar, zeminin stabilitesiyle de doğrudan ilgilidir. İnşa edilen yapılar ve yol
kaplamaları için uygun olmayan zeminler ıslah edilerek yeterince stabil bir hale
dönüştürülmelidir. Zeminin bir takım olumsuz özelliklerinin uygun bir stabilizasyon
tekniği ile iyileştirilmesi mümkündür. Zemin ıslahı yöntemlerinin başlıca amaçları;
1 GİRİŞ Gülsen TUMLUER
2
• Zayıf bir zeminin taşıma kapasitesini arttırmak,
• Toplam oturmayı azaltmak ve deformasyonu azaltmak
• Konsolidasyonu hızlandırmak,
• Geçirimliliği azaltmak,
• Dolgu ve yarmaların stabilitesini arttırmak,
• Zemini iksa duvarı gibi çalıştırmak,
• İksa duvarlarını desteklemek ve yapıların yukarı kalkmasını önlemek,
• Zeminin sıvılaşma potansiyelini azaltmak,
• Yoğunluk artışını sağlamak,
• Kayma mukavemetini arttırmak,
• Yeraltı suyunun drene edilmesini kolaylaştırmak ve boşluk suyu basıncını
azaltmak,
• Şişme/kabarma ve don kabarmasının etkilerini azaltmaktır.
Zemin, toprak ve kaya olmak üzere iki farklı malzemedir. Genel olarak kaya
zeminler, hafriyat güçlükleri ve kompaksiyon hariç, problem doğurmaz iken toprak
zeminlerin potansiyel problemleri nedeniyle ıslah edilmeleri gerekebilir veya
gerekebileceği hep göz önünde tutulmalıdır.
Bir yolda taşıtların konforlu ve emniyetli olarak hareket etmelerini sağlayan
kaplamalar, (veya yol üst yapısı) ne kadar iyi tasarlanırsa ve inşa edilirse edilsin,
üzerine oturduğu dolgu ve yarma zeminlerin uygun olmaması halinde kaplamadan
beklenen hizmetin gerek ömür, gerekse performans olarak yeterli olamayacağı
geçmiş tecrübelerden bilinmektedir. Bu nedenle, zemini gerektiğinde uygun bir
şekilde ıslah etmek gerekmektedir. Bunun için de zemin mekaniği prensiplerinden
yararlanılarak, yapılarda kullanılacak zeminin potansiyel problemlerini ve ıslah
tekniklerini iyi bilmek gereklidir.
Zeminlerin kullanımı, iki ana grup altında toplanabilir. Bunlardan birincisi
zeminin üst yapıdan gelen yükleri taşıyan bir temel olarak kullanılması, ikincisi ise,
zeminin ahşap, çelik ya da beton gibi bir yapı malzemesi olarak kullanılmasıdır.
Ancak, bazen zeminlerin kullanım amacına uygun özelliklerde olmadığı, örneğin
taşıma gücünün yetersiz olması, oturma koşulunu sağlamaması, yeterli geçirimliliğe
1 GİRİŞ Gülsen TUMLUER
3
ya da geçirimsizliğe sahip olmaması gibi problemlerle karşılaşılabilmektedir. Böyle
durumlarla karşılaşıldığı zaman, problemin çözümünde kullanılabilecek, bazı
seçenekler bulunmaktadır. Bu seçenekler aşağıda sıralanmaktadır.
1. Kötü zemini bir yöntemle geçerek temelleri sağlam tabakaya oturtmak,
2. Yapı temellerini zayıf zeminin taşıyabileceği özelliklerde yapmak,
3. Kötü malzemeyi tamamen kaldırarak yerine üstün nitelikli zemin doldurmak
ya da zemini ıslah ettikten sonra tekrar yerleştirmek,
4. Zeminin özelliklerini yerinde yapılan işlemlerle iyileştirmek.
Stabilizasyon gerçek anlamda yirminci yüzyılın bir mühendislik olayıdır.
Özellikle son yıllarda yeni yöntemler önerilmiş ve uygulanmıştır. Bunun nedenlerini
sağlam zemin bölgelerinin giderek azalması ve yetersiz temel ortamının kullanılma
zorunluluğu; yapıların giderek artan boyutlarının getirdiği büyük gerilme limitleri
olarak sıralamak mümkündür. Öte yandan, bir ülkede stabilizasyon teknolojisinin
gelişmesi de endüstrinin gelişimine paralel olmaktadır.
Bu çalışmada; çeşitli zemin ıslah yöntemleri araştırılmış ve katkı malzemeleri
ile stabilizasyon üzerine deneysel çalışmalar yapılmıştır. Yapılan deneysel
çalışmalar, kum zeminlerin çimento ve cüruf kullanılarak ıslah edilmesi üzerinedir.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
4
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Bu bölümde daha önce kullanılan zemin ıslah yöntemleri ve bu yöntemlerle
ilgili teorik ve deneysel çalışmalar anlatılmıştır.
Olumsuz zemin koşullarının iyileştirilmesinde mekanik, hidrolik, fiziksel ve
kimyasal iyileştirme ile başlıca dört tür iyileştirme yapılabilir. Bu yöntemlerin
uygulanması ile kayma dayanımını artırmak ve önemli yükler altında zemin
davranışını iyileştirmek, oturmayı azaltmak, zeminden su sızıntısı kayıplarını
azaltmak imkânı oluşur (Yıldırım, 2002).
Mekanik iyileştirme kısa süreli mekanik kuvvetlerin etkisi ile zemin
yoğunluğunun artırılmasını amaçlamaktadır. Örneğin yüzeydeki zemin tabakalarının
statik, titreşimli veya darbeli silindir ya da titreşimli tabakalarla sıkıştırılması,
zeminlerin derinde titreşimle sıkıştırılması mekanik iyileştirme yöntemlerini
oluşturmaktadır. Patlatma ile sıkıştırma, sıkıştırma kazıkları ile zeminin sıkıştırılması
bu grup içerisinde sayılabilir.
Hidrolik iyileştirme drenler veya kuyular yardımı ile boşluk suyu basıncının
düşürülerek kayma dayanımını arttırmayı hedefleyen iyileştirme yöntemleridir. Kaba
daneli zeminlerde kuyu veya hendeklerden pompalama ile yeraltı su seviyesinin
indirilmesi, ince daneli zeminlerde düşey drenlerin yardımı ile de ön yükleme
yapılması, elektriksel yüklerle boşluk suyunun uzaklaştırılması türünden
iyileştirmeler bu grup altında toplanabilir. Geosentetiklerin geleneksel tekniklere
katkısı bu alanda büyük olmuştur. Diyafram duvarlar, palplanş duvarlar ve
geomembranlar, keson ve tünelde basınçlı hava kullanarak zemin suyunun
uzaklaştırılması teknikleri bu grup içerisinde sayılabilir.
Fiziksel ve kimyasal iyileştirme yüzeysel zemin tabakalarında katkıların
fiziksel olarak karışımı, katkıların derinlerde kolonlar teşkil edecek şekilde
karıştırmak yolu ile yapılabilir. Doğal zeminler, endüstriyel atık ürünleri veya atıklar,
birbiriyle veya zeminle reaksiyona giren çimento ve kimyasal katkı maddesini
oluşturur. Katkı zemin boşluklarına veya yapı elemanı ile zemin arasındaki boşluğa
basınçla verilirse bu uygulama enjeksiyon adını almaktadır. Isıtma ve dondurma yolu
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
5
ile yapılan iyileştirmeler (ısısal yöntemler) ile son yıllarda yurdumuzda geniş
uygulama alanı bulan jet grout kolonu uygulaması bu grup içerisinde sayılabilir.
Ekleme ve sınırlama ile iyileştirmede fiberler, şeritler, donatılar ve hasırların
zemine yerleştirilmesi ile zemin kütlesi dayanımı arttırılmaktadır. Benzer şekilde
zemin çivileri ve ankraj yerleştirilecek zeminin donatılandırılması ekleme ile yapılan
iyileştirme anlamındadır. Beton, çelik veya diğer üretilmiş elemanlarla zemini
sınırlandırarak duraylı zemin yapıları elde etmek olanağı vardır. Yaşayan (kafes)
duvarlar, gabion elemanlar, geotekstili bohçalama duvarları, taşkolon ve geokolon
teşkili bu grup içerisinde sayılabilir.
Zemin iyileştirme yöntemi seçiminde istenilen iyileştirmenin nedeni ve hangi
dereceye kadar yapılmak istenmesinin yanı sıra jeolojik yapı, zemin türü, sızıntı
koşulları, maliyet, malzeme ve uygulama araçlarının elde edilebilirliği, süre, çevre
yapılarında olası hasar, yer altı suyu kaynaklarında olası kirlilik, iyileştirmede
kullanılan malzeme dayanıklılığı, paslanma etkisi, iyileştirme yönteminin
güvenirliği, iyileştirmenin denetimi gibi etkenler önemli rol oynamaktadır. Söz
konusu iyileştirme yöntemleri aşağıdaki gibi sınıflandırabilir.
Şekil 2.1 Zemin Islah Yöntemlerinin Sınıflandırılması (Yıldırım, 2002)
Fiber
Bohçalama Duvarı
Mekanik
İyileştirme Yöntemleri
Hidrolik Fiziksel ve Kimyasal Ekleme ve Sınırlama
Patlatma
Titreşimli Sıkıştırma
Pompalama
Ön Yükleme
Geosentetik
Diyafram Duvar
Palplanş Duvar
Geomembran
Basınçlı Hava
Darbeli Silindir
Titreşimli Tabla
Derinde Titreşim
Statik Sıkıştırma
Sıkıştırma Kazıkları
Çimento vb. Katkı M.
Enjeksiyon
Isıtma-Dondurma
Jet Grout
Şerit
Donatı
Hasır
Zemin Çivisi
Ankraj
Kafes Duvar
Gabion Eleman
Taşkolon
Geokolon
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
6
Zemin ıslak olmak koşulu ile iyileştirme yöntemlerinden yalnızca dondurma
yöntemi, tüm zemin cinsleri için uygun olup diğer tüm yöntemler zeminin
kohezyonlu olup olmadığına, suya doygun olup olmadığına, normal ya da aşırı
konsolide olduğuna, zeminin özel bir yapısı (örneğin organik veya atık) bulunup
bulunmadığına göre bir yöntem uygun olabilirken diğeri uygun olmayabilir.
Özellikle uğraşılan sorunun türünün (temel taşıma gücü, yanal dayanımı, dayanma
yapısı teşkili, yumuşak ve gevşek zemin üzeri dolgu, sızıntı vs.) bir yöntemin
uygunluğunda çok önemli bir etken olduğu bilinmektedir (Yıldırım, 2002).
Yani, her stabilizasyon yöntemi özel koşullarda geçerlidir. Bu koşullar şöyle
özetlenebilir (Önalp, 1983).
1. Ortamın türü: kil, organik, tortul vb.
2. Islah edilecek bölgenin alanı ve hacmi: ortamın geometrik özellikleri ve yapı
türüne bağlı
3. Yapının türü ve yüklerin dağılımı
4. Zeminin özellikleri: kayma direnci, sıkışabilirlik, geçirimlik.
5. İzin verilebilir toplam ve farklı oturmalar
6. Malzeme durumu: taş, kum, su, katkı maddeleri
7. Teknisyen, vasıflı işçi, özel aletlerin varlığı
8. Çevre koşulları: atıkların kullanımı, erozyon, su kirlenme kısıtlamaları
9. Yerel deneyim ve birikimi
10. Ekonomik veriler (Mitchell, 1976).
Stabilizasyon teknikleri ile zeminin hacimsel stabilitesi, mukavemeti,
permeabilitesi (geçirgenlik), sıkışabilirliği, dayanıklılığı (durabilite) iyileştirilebilir.
Zeminin su içeriğindeki değişimleri şişme ve büzülme gibi hacimsel
değişiklere neden oluyorsa hacim değiştirmenin miktarına bağlı olarak az veya çok
problem var demektir. Bu problemin giderilmesi için yapılan stabilizasyon
yöntemleri genellikle alternatif bir uygulamadır. Drenaj, ilave yük, seçme malzeme
ile geçirimli tabaka inşası, vb. tedbirler ile hacimsel değişim önlenmeye
çalışılmalıdır. Ama bu tekniklerin her biri birer zemin stabilizasyon yöntemi olarak
sayılabilir. Örneğin kimyasal katkılar ile şişme potansiyeli yüksek bir killi zemini
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
7
daha yoğun ve suya duyarlığı daha az hale dönüştürmek veya zemini yüzeyden belli
bir yükseklikte kazıp attıktan sonra yerine dren kabiliyeti yüksek bir seçme
malzemesi ile doldurup yaratılan ilave yük ile şişme basınçlarını azaltmak da birer
stabilizasyon tekniğidir.
Zeminin mukavemeti genel olarak kompaksiyon ile arttırılır. Ancak
önyükleme (sürşarj), drenaj, diğer bir zeminle karıştırmak, kimyasal stabilizasyon
(çimento, kireç, uçucu kül, bitüm veya kimyasal katkılar) yöntemleri ile zemin
mukavemetinin iyileştirilmesi de mümkündür. Zemin mukavemeti ile ilgili sorunlara
genellikle yüksek oranda organik madde içeren zeminlerde karşılaşılmaktadır.
Zeminin permeabilite özelliğinin değiştirilmesinde en etkin metot
kompaksiyon olmakla beraber kireç, jips, uçucu kül, puzolan, vb. maddelerin katkısı
ile zemin danelerini birbirine sıkıca bağlayarak çimentolaşması sağlanabilir. Böylece
az veya çok permeabilite özelliklerinde iyileşme sağlanabilir. Bitüm ise granüler
zemin danelerinde bağlayıcılık görevi yapmakla beraber geçirimsizliği de
sağlamaktadır. Ancak bu amaçla kullanılacak stabilizörler zeminin cinsine bağlı
olarak seçilmelidir.
Zeminin diğer özelliklerinde olduğu gibi kompaksiyon, sıkışabilirlik
özelliğinin iyileştirilmesinde kullanılan etkin bir metottur. Kompaksiyon ile zeminin
sıkışabilirliğinde önemli azalmalar yaratılır. Ancak sıkışabilirlik özelliğinin
iyileştirilmesinde kompaksiyon tek başına yeterli değildir. Örneğin aşırı konsolide
olabilen zeminlerde konsolidasyon teknikleri uygulanmalıdır.
Zeminlerin durabilite özelliği yukarıdaki özelliklerden herhangi birinin
olumsuz yönde değişimine karşı gösterdiği direnç olarak tanımlanır. Çünkü zeminin
belli bir yüksekliğinde (genellikle 30-50 cm’lik kısım) durabilite problemlerine
maruzdur. Bu nedenle stabilizasyon işlemleri genellikle bu katmanda yapılır (Tunç,
2002).
Zeminlerin problem yaratan özellikleri tam olarak belirlendikten sonra hangi
tip stabilizasyon metodunun uygulanmasına karar verilir. Bunun için eskiden beri
başarıyla uygulanmış olan klasik zemin stabilizasyon metotları ile son yıllarda
gelişmekte olan yeni zemin stabilizasyon metotları göz önünde tutularak karar
verilmelidir. Diyagramda (Şek 2.2) iyileştirme yöntemlerinin bazılarının dane
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
8
boyutuna göre hangi türlerde daha başarılı olabileceği gösterilmiştir. Görüldüğü gibi
ayrımda hakim kriter zeminin inceliğidir. Çakıl ve kumlar için geçerli bir tekniğin
çoğu ince daneli zeminlerde verimsiz kaldığı görülmektedir. Bunun en önemli nedeni
yüzeysel kuvvetlerin hakim olduğu killerde geçirimliliğin de düşüklüğü sonucu
suyun farklı durumu olarak gösterilebilir (Tunç, 2001-2002; Önalp,1983).
Şekil 2.2 İyileştirme Yöntemlerinin Dane Boyutuna Göre Uygulanabilirliği
(Yıldırım, 2002; Önalp, 1983)
Çizelge 2.1’de görüldüğü gibi, değişik amaçlar için zemin cinsine bağlı
olarak değişik stabilizasyon metodları uygulanmaktadır. Zeminin olumsuz özellikleri
belirlendikten sonra uygun stabilizasyon metoduna karar verilir. Zemin
stabilizasyonları ile zeminin olumsuz özellikleri ıslah edildiği gibi kaplama
kalınlıklarında önemli azalmalar söz konusudur. Esasen esnek kaplamalarda
kullanılan çimento stabilizasyonu temeller veya bitümlü temeller granüler temel
malzemesinin çimento veya bitümle stabilizasyonundan başka bir şey değildir.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
9
Çizelge 2.1 Sabilizasyon Metodları (Tunç, 2001-2002)
AMAÇ ZEMİN CİNSİ STABİLİZASYON METODU
İnce granüler Asfalt, çimento, mekanik karıştırma, kompaksiyon
Kaba granüler Asfalt, çimento, mekanik karıştırma, kompaksiyon
Düşük PI killer Kompaksiyon, çimento, kireç
Yük taşıma ve deformasyon direncini arttırmak
Yüksek PI killer Kireç İnce granüler Çimento, asfalt, uçucu kül Don duyarlılığını azaltmak Düşük PI killer Çimento, kireç
Su geçirimsizliği Düşük PI killer Çimento, asfalt, kireç Düşük PI killer Çimento, kompaksiyon,
kireç Kabarma-büzülme kontrolu (hacim stabilitesi)
Yüksek PI killer Kireç Yüksek PI killer Kireç Esnekliği azaltmak Elastik kil veya siltler
Çimento
Çizelge 2.2 Zemin Cinsine Göre Stabilizasyon Metodu (Tunç, 2001-2002)
Zemin bileşiği Tavsiye edilen stabilizasyon
Amaç
Organik madde Mekanik stabilizasyon Diğer metodlar etkisizdir. Kum Mekanik stabilizasyon
Çimento Asfalt
∗ İnce ve plastik olmayan malzeme karıştırılarak stabiliteyi arttırmak
∗ Mukavemeti arttırmak ∗ Kohezyon sağlamak
Silt Mekanik veya kimyasal stabilizasyon
Zemin özelliklerini iyileştirmek
Killer; ∗ Alofenler ∗ Kaolin ∗ İllit ∗ Montmorillenit
Kireç veya kireç-uçucu kül karışımı Kum ile mekanik stab. Çimento Kireç Çimento Kireç Kireç
∗ Mukavemeti arttırmak ∗ Stabiliteyi arttırmak ∗ Kısa süreli mukavemeti artırmak ∗ İşlenebilirlik ve uzun süreli
mukavemeti arttırmak ∗ Kısa süreli mukavemet artışı ∗ İşlenebilirlik ve uzun süreli
mukavemeti arttırmak ∗ İşlenebilirlik ve kısa süreli
mukavemeti arttırmak
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
10
Stabilize edilecek zeminlerin gradasyonları ile plastiklik özellikleri de
stabilizasyon metodunun seçiminde büyük rol oynar. Şekil 2.3’te zeminin dane
dağılımına göre stabilizasyon yönünden kaba sınıflandırılması görülmektedir.
Şekil 2.3 Uygulanabilir Stabilizasyon Metodları İçin Gradasyon ve Plastik Özelliklerine Göre Zemin Sınıflandırması (Tunç, 2002)
Burada;
Alan I: Yüksek plastisiteli ağır killi zeminler. Sönmemiş (CaO) veya sönmüş
(Ca(OH)2) kireçle stabilizasyon.
Alan II: Orta derecede killi zeminler. Eğer LL<40 ve PI<15 ise çimento, PI<10 ise
bitümlü ve Alan I sınırına yakın ise sönmüş kireç ile stabilizasyon.
Alan III: İyi derecelenmiş kumlu kil zeminler. Çimento veya bitümle kolaylıkla
stabilize edilebilir.
Alan IV: İyi derecelenmiş kum-kil karışımı zeminler. Eğer PI=4∼12 ise hafif trafikli
yol yüzeyleri için kompaksiyon ile ve PI=0∼6 ise alt temel için kompaksiyon ile
stabilizasyon.
Alan V: Granüler zeminler. Eğer PI=4∼9 ise ağır trafikli yol yüzeyleri için ve PI=0∼6
ise alt temel için kompaksiyon ile stabilizasyon.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
11
Alan VI: Granüler zeminler. Eğer minimum boyut No.4 ile No.40 arasında ise yüzey
açık yani boşluklu olacağından trafik yükleri altında danelerin kopması söz
konusudur.
Alan VII: Kaba karışımlı granüler zemin olduğundan dolayı sıkıştırma ve yüzey
düzelmesi çok zordur.
Zeminlerin ıslahında farklı amaçlar için farklı stabilizasyon teknikleri
kullanılmaktadır. Çizelge 2.3’te zemin ıslah metotlarının farklı amaçlar için
kullanımı özetlenmiştir. Dolayısıyla zemin cinsi, mevcut ekipman, deneyim, zemin
ıslah seviyesi, vb. hususlar göz önünde tutularak stabilizasyon yöntemi seçilmelidir.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
12
Çizelge 2.3 Uygulanabilir Stabilizasyon Teknikleri (Tunç, 2002)
Amaç Stabilizasyon Tekniği Taşıma gücü Vibrokompaksiyon Taş kolon Dinamik kompaksiyon Patlatma Kireç/çimento kolonlar Enjeksiyon
Kum/çakıl kompaksiyon kazığı
Drenaj
Kireç/çimento/bitüm stabilizasyonu
Ani oturma Vibrokompaksiyon Dinamik kompaksiyon Patlatma Enjeksiyon Kireç/çimento kolon Kum/çakıl kolon Taş kolon Konsolidasyon Önyükleme Kum dren Enjeksiyon Taş kolon Kireç/çimento kolon Konsolidasyon Kum dren oturmasının Önyükleme
hızlandırılmasıKum/çakıl kompaksiyon kazığı
Şev stabilitesi Payanda dolgusu Drenaj Enjeksiyon Zemin çivisi Taş kolon Kum/çakıl kolon
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
13
2.1 Mekanik Stabilizasyon
Mekanik stabilizasyon iki veya daha fazla farklı zeminin uygun oranlarda
karıştırılarak istenilen şartları sağlayan bir zemin haline dönüştürülmesidir. Böylece
yük altında kalıcı deformasyon yapmayan yani stabil bir zemin elde edilmiş olunur
(Tunç, 2002).
2.2 Tesviye
Konut inşaatı genellikle bakir arazide başladığından, inşaat işinde ilk adım
genellikle sahanın tesviyesinin yapılmasıdır. Tesviye kazma, doldurma veya bunların
birleşiminden oluşan herhangi bir işlem olarak tanımlanır.
Saha tesviyesinin önemli bir bölümü çoğu zaman dolgunun kompaksiyonunu
kapsar. Kompaksiyon, mekanik yöntemler ile bir dolgunun sıkıştırılması olarak
tanımlanmaktadır. Zemini sıkı bir duruma getiren bu fiziksel işlem zeminin kayma
direncini arttırırken, sıkışabilirliğini ve permeabilitesini azaltabilir.
Deprem etkilerini azaltmada tesviye esnasında yapılan aktivitelerin bazı
örnekleri aşağıda verilmiştir:
• Şev stabilizasyonu: Buna örnekler; şev eğiminin azaltılması veya bir
dolgu destek veya kesme kaması inşa ederek şevin emniyet faktörünü
arttırmaktır.
• Sıvılaşmaya yatkın zeminler: Sıvılaşmaya yatkın zeminlerin sığ ve yer
altı su tablası da geçici olarak düşürülebilirse, tesviye işleri esnasında
bu zeminler kaldırılarak yerine başka zemin konabilir. Diğer seçenek
de, potansiyel olarak sıvılaşabilir zemini kaldırmak, yığmak ve gerekli
ise kurumasını sağlamak daha sonra da yapısal dolgu olarak zemini
yeniden sıkıştırmaktır.
• Deprem kökenli oturma: Yüzey yarığı ve kum kaynamaları gibi
sıvılaşma kökenli yer hasarı için potansiyeli azaltmak amacıyla düz
yüzeyli sahalarda kullanılan bir yaklaşım, sahaya bir dolgu tabakası
ilave etmektir. Bu işlem, sahanın tesviyesi sırasında yapılabilir. Bu
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
14
yöntemin, yanal yayılma nedeniyle yapısal hasarı ve yüzey çatlağını
önlenemeyeceği için, eğimli yerlerde nispeten az fayda sağlayacağı
unutulmamalıdır.
• Hacimsel oturma ve sallanma oturması: Gevşek zeminler ve plastik
akmaya veya deformasyon yumuşamasına duyarlı zemin tipleri
tesviye işleri esnasında kaldırılabilir ve yerine başka zemin
kullanılabilir. Diğer tercih; zemini kaldırmak, yığmak ve kurumasını
sağlamak ve sonra da yapısal dolgu olarak zemini yeniden
sıkıştırmaktır. Tesviye esnasında zemini kaldırmak ve tekrar
sıkıştırmak yerine diğer bir yaklaşım olarak, yumuşak killer ve
organik zeminler için çoğunlukla etkin bir iyileştirme yöntemi olan ön
yüklemeyi kullanmaktır. Bu işlem, zeminlerin sıkışabilirliğini azaltan
ve kayma direncini arttıran konsolidasyona yol açmak amacıyla,
tesviye işleri esnasında zeminleri geçici olarak ilave yük ile
yüklemeden ibarettir.
• Deprem nedenli taşıma gücü: Oturmadaki tercihlere benzer şekilde,
tesviye işleri esnasında zayıf taşıyıcı zeminler sıyrılabilir ve
değiştirilebilir veya ilave yük ile yüklenebilir.
• Drenaj ve kurutma sistemleri: Drenaj sistemleri tesviye işlemleri
esnasında döşenebilir (Kayabalı, 2004).
2.3 Zemin Değiştirme
Temel olarak iki tip zemin değiştirme yöntemi vardır. Birinci yöntem olarak
sıkıştırma ve değiştirme daha yaygın kullanılmakta olup, tesviye işleri esnasında
sıkışabilir zemin tabakasının sıyrılmasından ve yapısal dolgu ile değiştirilmesinden
ibarettir. Arzu edilmeyen veya zayıf materyalin kazılması ve daha iyi zemin ile
değiştirilmesi yoluyla herhangi bir zeminde, maliyetin belirleyici olduğu yerde sınırlı
derinlik ve alan 10m’nin altında olduğu durumlarda uygulanır. İkinci yöntem ise,
yerdeğiştirme yöntemi olup sadece sıkışabilir zemin tabakasının altında olduğu
durumda veya yeraltı su tablası ekonomik olarak düşürülebilir olduğu zaman
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
15
kullanışlıdır. Çok yumuşak zeminlerde çamur dalgalarından ve dolgu altında
kaplanmış sıkışabilir zeminden dolayı problem söz konusu olduğunda, zayıf
zeminleri kaymaya zorlayacak ve daha kuvvetli dolgu ile yerdeğiştirecek şekilde
aşırı yüklenmesi ile yapılır (Kayabalı, 2004).
2.4 Suyun Uzaklaştırılması
Sınırlı drenajı olan sıkışabilir normal konsolide killer üzerine baraj, yol
dolgusu ve yüksek yapı inşaatı büyük konsolidasyon oturmalarına neden olacaksa,
yapım sonrası oturmaların önemli bir kısmı ön yükleme ile gerçekleştirilebilir
(Yıldırım, 2002).
Sahada altta sıkışabilir kohezyonlu bir zemin tabakası bulunması durumunda,
bu saha zemin yüzeyine yerleştirilen bir dolgu tabakası ile yüklenebilir. Drenaj
yolunu kısaltmak ve konsolidasyon işlemini hızlandırmak için, sıkışabilir zemin
tabakası içine düşey drenler (fitil drenler veya kum drenler gibi) yerleştirilebilir.
Sıkışabilir kohezyonlu zemin tabakası yeterli konsolidasyona sahip olduğu zaman,
dolgu ilave yük tabakası kaldırılır ve bina inşa edilir.
Yumuşak, ince daneli zeminler ve hidrolik dolgularda suyun drenajını
sağlamak amacıyla hendek kazma yöntemi uygulanır.
Normal konsolide ince daneli zeminler, organik zeminler ve dolgularda zemin
konsolidasyonuna imkan verecek şekilde inşaat öncesi yük uygulaması amacıyla
önceden sıkıştırma yöntemi uygulanır. Aynı zamanda bu tip zeminlerde
konsolidasyonu hızlandırmak için drenaj yolunu kısaltmak amacıyla düşey drenlerle
birlikte önceden sıkıştırma da uygulanabilmektedir.
Normal konsolide siltler ve siltli killerde elektrik akımının suyun katoda
akmasını sağlayacağı elektro-osmos yöntemi kullanılmaktadır (Kayabalı, 2004).
2.5 Kompaksiyon (Sıkıştırma)
Kompaksiyon ve konsolidasyon arasındaki farkın açık olarak anlaşılması
gerekir. Konsolidasyon, devamlı basınç altında kohezyonlu zeminin boşluklarındaki
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
16
suyun azar azar dışarı atılması ve hacimde bir azalma meydana gelmesidir. Oysa;
kompaksiyon, yalnız havanın dışarı atılması ile zemin danelerinin birbirine
yaklaşmasıdır (Kumbasar, 1962).
Kompaksiyon; zeminlerin dayanım, permeabilite (geçirimlilik) ve oturmaya
karşı iyileştirilmesi veya erozyon olayına karşı sağlamlaştırılması için tabakalar
halinde sıkıştırılması olarak tanımlanabilir (Aytekin, 2004). Kompaksiyon; zemin
tabaka serilerek, silindirleme, vibrasyon (titreşim) uygulama, tokmaklama gibi
işlemlerle yapılmaktadır. Bu işlemlerle, zemin taneleri daha az boşluklu yerleşerek,
zeminin boşluk oranı azaltılır. Yol, hava alanı, toprak baraj, toprak dolgu
inşaatlarında, zemin belli bir kalınlıkta serilerek, belli bir su muhtevasında, uygun bir
sıkıştırma aracı ile sıkıştırılır (Uzuner, 2000). Sıkışmanın kalitesi, rölatif
kompaksiyon ile kontrol edilir.
Kompaksiyonla genel olarak şu yararlar sağlanır:
1. Zeminin taşıma gücü arttırılır.
2. Zeminin geçirimliliği azaltılır, zemine daha kararlı bir yapı kazandırılır.
Böylece zeminin su alarak, hacim değişikliklerine uğraması azaltılır.
3. Zemin sabit, hareketli, dinamik yükler altında yapacağı oturmalar azaltılır
(Uzuner, 2000).
Kompaksiyonu iyi yapılmış zeminlerde şu özellikler aranır:
1. Kendi ağırlığı ve uygulanan dış yükler altında yeterli dayanıma sahip
olmalıdır.
2. Uygulanan yük altında meydana gelen oturmalar izin verilebilir sınırlar içinde
olmalıdır.
3. Şişme ve büzülme gibi hacim değişimi yapmamalıdır.
4. Dayanım ve sıkışabilirlik özelliklerini kullanım ömrü boyunca
koruyabilmelidir.
5. Kullanım amacına uygun olan geçirimlilik ve drenaj özelliklerine sahip
olmalıdır (Aytekin, 2004).
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
17
2.5.1 Arazi Sıkışma Kontrolü
Toprak dolgu yapılacak proje şartnamelerinde, dolguda kullanılacak zemin
cinsi ve elde olunması istenilen minimum sıkılık derecesi belirtilmelidir. Bazı
durumlarda sıkıştırma su muhtevası da şartnamede belirtilebilir (belli aralıklar
içinde). Arazide kompaksiyon işlemi sırasında şartname kayıtlarına uyulup
uyulmadığı yerinde yapılacak ölçümlerle kontrol edilmelidir. Gerek şartnamelerin
hazırlanmasında, gerekse arazi kontrolü sırasında, sıkıştırma işleminin esas amacının
zeminin belli mühendislik özelliklerini iyileştirmek olduğunu akıldan çıkarmamak
gerekir. Kompaksiyonun zeminin mühendislik özellikleri göz önüne alınarak,
istenilen özelliklerde yeterli iyileştirmenin sağlanıp sağlanmadığına dikkat
edilmelidir. Bilinçsizce hazırlanan şartnameler ve uygulanan kompaksiyon işlemleri
büyük maliyetlere rağmen istenilen amacı gerçekleştirmekten uzak kalabilmektedir.
Kompaksiyon şartnamelerinde iki genel yaklaşımdan birini benimsemek
mümkündür:
• Yöntem belirten şartnameler
• Sonucun kontrolünü isteyen şartnameler
Sıkışma kontrolünde değişik yöntemler kullanılmaktadır. Bunlardan bir kısmı
kum konisi yöntemi, balon yöntemi, yağ (su) yöntemi ekipmanları Şekil 2.4’te
gösterilmektedir (Özaydın, 2000).
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
18
Şekil 2.4 Zeminlerin Yerinde Yoğunluğunu Ölçmek İçin Kullanılan Yöntemler (Özaydın, 2000)
Kum konisi yönteminde sıkıştırılan zemin üzerine ortası delik plaka konur ve
deliğin altındaki zemin kazılır. Kazılan zemin bir naylon torbaya konur ve rutubet
kaybını önlemek üzere ağzı kapatılır. Kazılan çukurun üzerine kum konisi konur ve
vanası açılarak çukurun içine standart kumun dolması sağlanır. Sıkıştırılan zeminde
açılan çukurun içine konan standart kumun ağırlığı tartılır ve yoğunluğu daha
önceden belirlendiği için açılan çukurun hacmi hesaplanabilir. Çukurdan alınan
zeminin kuru ağırlığı ve standart kum ile hacmi belirlenen zeminin kuru yoğunluğu
hesaplanabilir. Böylece arazide sıkıştırılan zeminin kuru yoğunluğu daha önceden
aynı zemin üzerinde belirlenen maksimum kuru yoğunluğu ile mukayese edilerek
sıkışma derecesi yüzde cinsinden tayin edilir (Tunç, 2002). Balon ve yağ (su)
yönteminde de aynı temel esastır. Sadece çukurun hacmini ölçmek için kullanılan
aletler değişiktir.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
19
Arazideki kompaksiyon, Proktor iğnesi ile de kontrol edilebilir. Bu aletin
ucuna değişik uç alanlı uçlar takılabilir ve zemine batırmak için uygulanan yük, bir
yay vasıtasıyla ölçülür (Şekil 2.5).
Şekil 2.5 Proktor İğnesi ve Kalibrasyon Eğrisi
Laboratuarda yapılan proktor (kompaksiyon) deneyleri sırasında, iğne, kalıpta
sıkıştırılmış zemine belli miktarda sokularak, batma direnci ölçülür. Böylece, su
muhtevası-batma direnci ilişkisi çizilir (Şekil 2.5, kalibrasyon eğrisi). Bu kalibrasyon
ilişkisi kullanılarak, arazide ölçülen batma direncinden, arazideki su muhtevası
kolayca belirlenir (Uzuner, 2000).
Nükleer aletler yardımı ile zeminin yoğunluğu ve su muhtevası (bir oyuk
açmadan) yerinde doğrudan çok çabuk bir şekilde yapıldığından dolayı gün geçtikçe
inşaatlarda yaygınlaşmaktadır.
2.5.2 Kompaksiyon Makineleri
Düz ayaklı silindirler, lastik tekerlekli silindirler, keçi ayaklı silindirler,
titreşimli silindirler, vibratörler, darbeli sıkıştırma araçları, demir bandajlı silindirler,
pnömatik silindirler (Özaydın, 2000; Evren, 1987).
Zeminlerin kompaksiyonunda hangi tip silindirin kullanılacağı;
• Zemin cinsi ve yol ekseni boyunca değişimi,
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
20
• Sıkıştırma derecesi,
• İşin büyüklüğü ve eldeki silindir tipleri kapasitesi gibi şartlara
bağlıdır.
2.5.3 Kompaksiyonda Dikkat Edilecek Hususlar
Sıkıştırılan tabaka kalınlığı arttıkça homojen bir sıkışma elde etmek güçleştiği
gibi sıkışma miktarı da azalır. Bu nedenle zemin cinsi, silindir tipi ve kapasitesine
bağlı olarak kaynaklarda (Tunç, 2002) verilen pratik maksimum sıkışmış tabaka
kalınlıkları bir rehber olarak göz önüne alınmalıdır.
Eldeki mevcut silindirlerin zemin cinsine göre nasıl değerlendirileceği, tabaka
kalınlıkları, vb. hususlar bir deneme kesiminde test edildikten sonra belirlenmelidir.
Bunun için aşağıdaki Şekil 2.6’da görüldüğü gibi bir test sahası hazırlanmalıdır.
Şekil 2.6 Test Sahası (Tunç, 2001)
Bu test sahası 3 şeritli olmalı ve 4, 6, 8 veya daha fazla pas sayısında değişik
malzeme kalınlıkları için sıkışma testleri yapıldıktan sonra sıkışma- pas sayısı eğrisi
çizilmelidir. Test sonucuna göre sıkıştırılacak tabaka kalınlığı ve buna karşılık gelen
serim kalınlığı, silindir hızı ve vibrasyon etki değerleri (frekans ve genlik)
belirlenmelidir. Sıkışma testleri orta şerit de yapılmalı ancak yan şeritler içinde
mukayese edilmelidir. Eğer elde edilen sıkışma yeterli değilse pas sayısını arttırmak,
silindir hızını düşürmek veya tabaka kalınlığını azaltmak için, yeni bir deneme
kesiminde, tekrar test yaparak nihai karar verilmelidir.
Malzeme ocağındaki su içeriği çok yüksek ise uygun bir drenaj tekniği ile
malzeme kurutulmalıdır. Eğer su içeriği çok düşük ise greyder veya dozerler ile
Film tabaka kalınlığı Sabit tabaka kalınlığı
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
21
hendekler açılmalı ve hendekler su ile doldurulmalıdır. Daha sonra malzeme uygun
kıvama geldiğinde yerinde greyder veya dozerle homojen olarak karıştırılmalı ve
dolgu sahasına sevk edilmelidir.
Malzeme iri boyutlu taşlar ihtiva ediyorsa ayıklandıktan sonra dolguda
kullanılmalıdır. Maksimum dane boyutu sıkışmış tabaka kalınlığının 2/3’ünden daha
fazla olmamalıdır.
İyi bir sıkıştırma sabit bir kalınlıkta serim yapıldığı takdirde sağlanır.
Malzemenin serimi skreyper ile yapılıyorsa serim kalınlığı homojen olacak şekilde
ayarlanmalıdır. Dolgu malzemesi kamyonlar ile taşınıyorsa malzeme dolgu yerinde
uygun aralık ve miktarlarda boşaltılmalı ve dozerler ile sabit kalınlıkta serilip düzgün
yüzeyler elde edilecek şekilde tabakalar teşkil edilmelidir.
Şekil 2.7 Dolgularda Serim ve Sıkıştırma (Tunç, 2001)
Dolgularda yapılacak kompaksiyon için Şekil 2.7’de görüldüğü gibi dolgu
sahasının en düşük kotundan başlayarak yatay tabakalar halinde serim ve sıkıştırma
yapılmalıdır. Arazinin tabi eğimine paralel eğimli tabakalar kesinlikle
yapılmamalıdır. Aksi takdirde yeterli ve homojen bir sıkışma elde edilememektedir.
Sıkışma kontrolü ile gerekli sıkışma sağlanmamışsa sıkışmamış tabaka ya
kaldırılıp atılmalı ya da gevşetilip tekrar sıkıştırılmalı ve sıkıştırma kontrolü tekrar
yapılmalıdır.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
22
2.5.4 Saha Güçlendirmesi
Sahadaki zemin güçlendirmede değişik yöntemler kullanılmaktadır.
• Dinamik kompaksiyon yöntemleri: Örnek olarak ağır tokmaklama yöntemi,
zemini titreştirmek ve yüzeye yakın granüle zeminlerin yoğunluğunu
arttırmak amacıyla, büyük bir ağırlığı zemin yüzeyine defalarca kaldırıp ve
düşüren bir vinçten oluşur. Bu yöntem ile zemin yoğunluğu 18m derinliğe
kadar arttırılabilse de, genellikle yaklaşık olarak 6 ile 9m derinliklerde
etkilidir. Bu yöntem ayrıca çarpma çukurlarının doldurulmasını ve zemin
yüzeyinin tekrar düzleştirilmesini gerektirir.
• Kompaksiyon kazıkları: Önceden dökülmüş beton kazıklar veya bir ucu
kapalı boş çelik kazıklar gibi büyük yer değiştirme kazıklarını zemine
çakmak suretiyle zeminin yoğunluğu arttırılabilir. Zemin, hem zeminin
gerçek yer değiştirmesi hem de çakma işlemi esnasında oluşan yer titreşimi
ile sıkıştırılır. Kazıklar tipik olarak yerinde bırakılır. Bu işlem, bu yöntemi
diğerlerinden daha pahalı kılmaktadır. Ayrıca, kazıklar arasındaki zeminin
makul düzeyde sıkışmasını sağlamak için, kazıklar nispeten yakın açıklıklı
olmalıdır.
• Patlatma: Derinlerdeki zeminin sıkıştırılması patlatma ile başarılabilir. Bu
yöntemin birbirine bitişik yapılarda hasar riski yüksektir. Böyle bir yöntemin
kullanımı hakkında yerel kısıtlamalar olabilir.
• Titreşimli sondalar ile kompaksiyon: Gevşek kum çökellerin yoğunluğunu
arttırmada kullanılan bu yöntemin, sıvılaşabilir zeminler derinde olduğu
zaman, sıvılaşma tehlikesini azaltmada en güvenilir ve en kapsamlı
yöntemlerden biri olduğu düşünülmektedir (Seed,1991; Kayabalı, 2004).
• Düşey çakıl drenler: Vibroflotasyon veya diğer yöntemler, sıkıştırılmış çakıl
veya kırma taş ile doldurulan silindirik düşey bir delik yapmak için kullanılır.
Bu çakıl ve kırma taş kolonların permeabiltesi çok yüksek olup, çevre
zeminde deprem kökenli boşluk suyu basınçlarını hızlıca sönümleyebilirler.
Bu yöntem, kayma direnci kaybını azaltmada etkin olabilir fakat, sahadaki
genel oturmayı önlemez. Ayrıca, bu yöntem nispeten serbest drenajlı
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
23
zeminlerde etkin olabilir. Ancak, anlamlı boşluk suyu basıncı sönümlemesi
sağlamak için, düşey kolonlar yakın aralıklı dizilmelidir. Boşluk basıncı artış
hızının dren kapasitesini aşması durumunda, kısmi iyileştirme gerçekleşmez
(Seed,1991; Kayabalı, 2004).
2.5.5 Özel Kompaksiyon Teknikleri
Kohezyonsuz zeminlerde derin kompaksiyonu için birçok kompaksiyon
tekniği geliştirilmiştir. Bu kompaksiyon teknikleri dinamik kompaksiyon,
vibroflatasyon, vibrokompaksiyon ve patlatmadır (Das, 2002; Tunç, 2002). Bu
tekniklerin seçiminde sıkıştırma derinliği ve derecesi, zeminin cinsi, gradasyonu,
ince miktarı, yer altı su seviyesi, zeminin doygunluk derecesi, mevcut ekipman, süre
ve maliyet gibi unsurlar göz önünde tutulmalıdır. Maliyet bakımından bu teknikler
sıralanacak olursa ve en ekonomik olanından başlanırsa patlatma, vibrokompaksiyon,
dinamik kompaksiyon, vibroflatasyon, taş çakıl veya kum kazıklar olarak
sıralanmaktadır. Bunların göreceli maliyetleri her bir m3 için %100 ile %500
aralığında değişmektedir. Patlatma tekniği bile geleneksel kompaksiyon tekniğinden
birkaç kat daha fazladır ve bunun için tekniğin seçimi iyi yapılmalıdır.
2.5.5.1 Dinamik Kompaksiyon
Şekil 2.8 Dinamik Kompaksiyon (Tunç, 2002)
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
24
Bu teknikte sıkıştırma 5,5 ila 27,5ton ağırlığındaki bir tokmağın 12 ila 30m
yükseklikten ıslah edilecek zemin üzerine defalarca düşürülmesiyle yapılmaktadır.
Bu işlem bir veya daha fazla pasda tüm alana belirli aralıklarda düşme yükü tatbik
edilmekte ve her pasdan sonra oluşan çukurlar ya dozer ile düzeltilmekte ya da
çukurların içleri granüler malzeme ile doldurulmaktadır. Daha sonraki pasda tekrar
sıkıştırılıp işleme devam edilmektedir. Kohezyonsuz zeminlerde uygulanabildiği gibi
kohezyonlu zeminlerde de iyi sonuç verdiği ileri sürülmüştür (Menard, 1977). Ancak
kohezyonlu zeminlerde bu yöntemin etkin olabilmesi için zemin yapısını bozacak
enerji, makul zamanda artan boşluk suyu basınçları ve suyun hareketi için çatlak
kanallarının oluşması gerekli görülmektedir (Das, 2002; Uzuner, 2000; Tunç, 2002,
Önalp, 1983). Dinamik kompaksiyonda ıslah etki derinliği aşağıdaki formül ile
hesaplanır.
WHnD = (2.1)
Burada;
D : Islah derinliği (metre),
W: Tokmak ağırlığı (ton),
H: Tokmak düşüş yüksekliği (metre),
n : Ampirik katsayı
Dinamik kompaksiyonun etki derinliğini saptamak içn gerekli n katsayısı
Çizelge 2.4’den bulunabilir.
Çizelge 2.4 Çeşitli Zemin Tipleri İçin n Katsayısı (Tunç, 2002) (Uygulanan enerji 1 ila 3x106MJ/m2 arasında ise)
Zemin Cinsi Doygunluk Derecesi Tavsiye Edilen n Granüler zemin Yüksek 0,5 (Geçirgen zemin) Düşük 0,5-0,6 Yarı Geçirgen zemin Yüksek 0,35-0,40 (PI<8 olan siltli zeminler) Düşük 0,40-0,50 Geçirimsiz zemin Yüksek Tavsiye edilmez (PI>8 olan killi zemin) Düşük 0,35-0,40 ve w/c<PL
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
25
Leonards, Cutter ve Holtz (1980), n katsayısının 1/2 olarak alınmasını
önermişlerdir. Ayrıca İngiliz birim sistemi kullanılacaksa 0,61 olarak alınmalıdır.
Uygulama enerjisi Eşitlik 2.2. ile hesaplanabilmektedir (Tunç, 2002).
UE = N.W.H.P/(Uygulama ağırlığı)2 (2.2)
Burada;
UE : Uygulama enerjisi, (kg.m/m2 veya J/m2),
N : Her bir noktaya düşürülen tokmak sayısı,
W : Tokmak ağırlığı (kg),
H : Düşüş yüksekliği (m),
P : Pas sayısı
Genellikle 1 ila 3MJ/m2 ortalama uygulama enerjisi yeterlidir. Ayrıca
dinamik kompaksiyonda Şekil 2.9’da görülen zemin tipleri için farklı sonuçlar elde
edilmektedir.
Şekil 2.9 Dinamik Kompaksiyon İçin Zemin Sınıfları (Tunç, 2002)
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
26
Bölge 1’deki zeminler doygunluk derecesi az ise, permeabilitesi yüksek ise
dinamik konsolidasyon için en idealidir. Yani, dinamik konsolidasyon granüler
zeminler için daha uygundur. Bölge 3 killi zeminleri kapsadığı için dinamik
kompaksiyona uygun değildir. Çünkü permeabiliteleri 10-8 ila 10-9m/sn’den daha az
ise dinamik kompaksiyon sırasında aşırı boşuk suyu basınçlarının sönmesi mümkün
olmaz. Bölge 2 ise silt, killi silt ve kumlu siltleri kapsamaktadır. Bu bölgede çok
fazla pas sayısı ve tokmak sayısı gerekebilir. Bu sırada boşluk suyu basıncının
sönmesi sağlanmalıdır. Bazen bu süre birkaç hafta olabilmektedir.
2.5.5.2 Vibroflatasyon
Vibroflatasyon su tablası altındaki veya üstündeki gevşek kumlu veya kum
oranı çok yüksek zeminlerde kullanılan bir yöntemdir. 1930’lu yıllarda Almanya’da
geliştirilen bu teknik daha sonraları yaygınlaşmıştır. Bu yöntemde vibroflot denilen
2-4,5m uzunlukta, 0,3-0,45m çapında 3-8ton ağırlığında silindirik dev bir vibratör
kullanılır. Vibratörün eksantrik ağırlığının dönmesi ile vibrasyon etkisi yaratılmakta
ve ayrıca su jeti ile zeminde dikey kuyular açılmaktadır. Daha sonra su jeti kapatılıp
bu kuyulara granüler malzeme koyularak vibratörle aşağıdan yukarıya doğru
sıkıştırılmaktadır. Böylece zeminde düşey granüler kolonlar veya kazıklar
yapılmaktadır. Bu yöntemle hem gevşek zemin sıkıştırılmakta hem de düşey kazıklar
oluşturularak taşıma gücü arttırılmaktadır.
Şekil 2.10 Vibroflatasyon ile Gevşek Granüler Zeminlerin Kompaksiyonu (Tunç, 2002)
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
27
Vibroflatasyon yöntemi de zemin cinsinden etkilenmektedir. Şekil 2.11’de
değişik zemin tiplerinin vibroflatasyon üzerindeki etkisi görülmektedir.
Şekil 2.11 Gradasyonun Vibroflatasyon Üzerindeki Etkisi (Das, 2002)
Bölge 1, Vibroflatasyon için en uygun gradasyonu içerir. Vibroflatasyon
tekniği ile kumlu zeminlerde en iyi sonuçlar alınırken maksimum %20 ila %25 ince
içeren kumlu zeminlere de uygulanabilmektedir. Özellikle gevşek kumlu zeminler
üzerinde yapılan yol dolgularında, köprü-viyadük, vb. sanat yapılarının temelinde ve
sıvılaşma potansiyeli yüksek yarma şevlerinde etkin olarak kullanılmaktadır. Kil
içeriği %3’ü geçmemelidir. Çünkü permeabilite 0,01m/san’den daha az olursa
kompaksiyon etkin olmaz. Bölge 2’de vibroflatasyon için uygun olmayan silt ve kil
zeminler bulunmaktadır. Bölge 3, çakıl içermektedir ve vibratörün zemin içinde
ilerlemesi çok yavaş ve ekonomik olmayan bir değerde olacaktır.
Brown (1977), geri dolgu malzemesinin uygunluk şartını veren bir
formülasyon önermiştir.
( ) ( ) ( )210
220
250
113
ddd
SN ++= (2.3)
Çakıl Kaba Kum İyi Kum Silt ve Kil
Tane Boyutu (mm)
Bölge3 Bölge1 Bölge2
%G
eçen
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
28
Burada; d50, d20 ve d10 mm cinsinden %50, 20 ve 10 ağırlıkça geçen dane
boyutlarıdır. Eğer 0<SN<10 ise çok iyi, 10<SN<20 ise iyi, 20<SN<30 ise vasat,
30<SN<50 ise kötü ve SN>50 ise uygun değildir.
Nalçakan (2004), önemli bir mühendislik yapısı temellerindeki zemin
problemini taş kolon uygulaması ile çözmüştür. Taş kolonlar sayesinde zemin taşıma
kapasitesi yaklaşık 3 kat arttırılmış, oturmalar %50 oranında azaltılmış ve ayrıca
oturmaların süresini kısaltmıştır. Temel sistemini radye temel olarak seçilmesini
sağlamış ve güvenlik, zaman ekonomik açıdan büyük yararlar sağlamıştır.
2.5.5.3 Vibrokompaksiyon
Vibrokompaksiyon tekniği de granüler zeminlerin derin derin kompaksiyonu
için kullanılmaktadır. Bu amaçla zemine penetre edilebilen vibratör çekiçleri
kullanılmaktadır.
Vibrokompaksiyon tekniğinde en yaygın olarak Vibro-Kanat, Terraprope ve
Franki Y-Prope tipleri kullanılmaktadır. Vibroflatasyonda yatay fakat
vibrokompaksiyonda ise dikey vibrasyon uygulanarak granüler zeminin derin
kompaksiyonu yapılmaktadır. Ancak bu teknik vibroflatasyona nazaran 4–5 kat daha
hızlı olsa da elde edilen relatif yoğunluklar daha düşük ve yanal yönde sıkıştırılan
hacim daha azdır. Bu nedenle vibrokompaksiyonda 1 ila 2m aralıklarla kompaksiyon
yapılmaktadır.
Şekil 2.12’de Vibro-Kanat yöntemi ile granüler zeminlerin kompaksiyonu
görülmektedir. Vibro-Kanat aparatı vibratörlü darbe ile zemine istenilen derinliğe
kadar penetre edilir ve yavaş yavaş yukarı doğru çekilirken zemin de sıkıştırılır.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
29
Şekil 2.12 Vibro-Kanat Yöntemi ile Vibrokompaksiyon (Tunç, 2002)
Terraprobe yönteminde Şekil 2.13.a’da görülen aparat kullanılmaktadır.
Belirli bir çaptaki (genellikle 30-40cm veya 75cm) uçları açık çelik borular
vibrasyonla zemine çakılıp kompaksiyon tamamlandıktan sonra dışarı çıkarılır.
Borunun çakılmasından sonra oluşan boşluklara basınçlı kum püskürtülerek
doldurulur. Franki Y-Probe yönteminde ise Şekil 2.13.b’de görülen aparat
kullanılmaktadır. Bu aparat vibrasyonla zemine çakılıp kompaksiyon
tamamlandıktan sonra dışarı çıkarılır.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
30
Şekil 2.13 Vibrokompaksiyon Tekniğinde Kullanılan Aparatlar (Tunç, 2002)
Vibrokompaksiyon yöntemi ile zeminlerin kompaksiyonunda zeminin
maksimum dane boyutu ile gradasyonu en önemli hususlardır. Ayrıca zemin ne kadar
az ince (kil ve silt) içeriyorsa yoğunluk artışı da o kadar fazla olmaktadır. Bu nedenle
vibrokompaksiyon yöntemi granüler zeminlere uygulanmaktadır. Şekil 2.14 bu
yöntem için uygun zemin gradasyon aralığını göstermektedir.
Şekil 2.14 Vibrokompaksiyon İçin Zemin Gradasyon Limitleri (Tunç, 2002)
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
31
Derin kompaksiyon yapılan zeminlerde sıkışma kontrolü için herhangi bir
yöntem mevcut değildir. Bu nedenle özel kompaksiyon teknikleri ile derin
kompaksiyon yapılan zeminlerde sıkışma kontrolü için plaka yükleme CPT, SPT
testleri yapılmaktadır.
2.5.5.4 Patlatmayla Sıkıştırma
Kısıtlı patlayıcı ağırlıkları kullanarak ardışık patlamalarla zemin kitlesinin
sıkıştırılması giderek rağbet kazanan bir yöntemdir. Eskiden bataklık zeminlerde yol
dolgusu yapılmak istendiğinde daneli zemin yüzeye yığılıp patlama ile yanlara itilen
batağın yerini alması gözetilirdi. Ancak bu yöntem yaygınlaşmamıştır.
Daha sonra geliştirilen yöntemde ise; zemin içinde patlama ile oluşan yüksek
hızlı basınç dalgalarının kısıtlı bir hacimde sıvılaşma sonucu birim hacim ağırlığı
arttırmasıdır. Basınç dalgaları patlama odağından dışarı doğru hızlı
sönümlendiğinden, bir noktada büyük patlama yerine birçok noktada küçük atımlar
tercih edilmelidir.
Bu yöntemin üstün yanı diğerlerinde mümkün olmayan derinliklerde etkin
olabilmesidir. Derinliği 40 metreyi bulan noktalarda 30kg’lık yüklerle atım
yapılmakta ve başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Zemin yüzeyinde patlamayı
izleyerek kraterlerin belirmesi sıkıştırma etkisinin ani olduğu kanısını uyandırabilirse
de bazı kitlelerin sıvılaşmayı izleyerek birkaç günden birkaç haftaya varan sürelerde
dirençlerini kazanabildikleri izlenmiştir.
Patlatma tekniği ile hem OH ve PT grubu çok yumuşak zeminlerin
konsolidasyonu hem de granüler zeminlerin derin kompaksiyonu yapılabilmektedir.
Vibraflatasyon tekniğine uygun granüler zeminlerin yer altı su seviyesi altında tam
dogun olması halinde patlama tekniği ile kompaksiyonu sırasında hacimce %6 azalış
ve relatif yoğunlukta ise %35 ila %85 artış sağlanabilmektedir. Bunun için
sıkıştırılması istenilen zemin derinliğinin %50 ila %75 derinliğinde ve 3 ila 10 m
aralıklarla delikler açılıp içine 1 ila 12kg veya her bir m3 sıkıştırılacak zemin için 10
ila 30gr patlayıcı konulduktan sonra patlatılır. Patlayıcının etkisi ile zeminde
kompaksiyon sağlanır. Bu teknik ile yapılan kompaksiyonun başarısı patlatma anında
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
32
patlatma anında oluşan boşluk suyunun basıncına ve patlatma noktalarının
çevresindeki zeminin boyutuna bağlıdır. Ayrıca kompaksiyon derecesi RW /3 ile
belirlenir. Burada W, kg cinsinden patlayıcı miktarı ve R, m cinsinden sıkıştırılan
zemin kesimidir. Eğer RW /3 <0,9–0,15 ise boşluk suyu basıncında önemli bir artış
olmamakta ve dolayısıyla yeterli kompaksiyon olamamaktadır. Zaten belirli bir
patlayıcı miktarında sıkıştırılabilecek zemin kitlesinin küresel yarıçapı Eşitlik 2.4 ile
bulunabilmektedir.
WnR = (2.4)
Burada;
n : Gevşek veya doygun ince kum için 15 ila 25, doygun olmayan ve sıkı ince kum
için 7 ila 9,
R : Etki yarıçapı (m),
W : Patlayıcı miktarı (kg) (%60 dinamit içeren).
Görüldüğü gibi granüler zeminlerde patlatma ile kompaksiyonun başarılı
olabilmesi için zeminin tam doygun olması gerekmektedir. Eğer zeminde ne kadar
fazla hava veya gaz varsa kompaksiyon da o kadar yetersiz kalmaktadır. Patlatma
tekniğinde belli aralıkta belli derinlikte zemin içine yerleştirilen patlayıcı maddeler
çok kısa aralıklarla (1/10 ile birkaç saniye) patlatıldığında daha iyi kompaksiyon elde
edilebilmektedir. İlk patlamada zeminin toplam oturma miktarının %50’si ile %60’ı
elde edilirken daha sonraki patlatmalarda yaklaşık %20’si elde edilebilmektedir.
Bu metodun amacı patlatma ile zeminde anlık (saniyenin onda biri kadar) şok
basınçlar yaratarak zeminin sıvılaşması sonucu oturmaları sağlamaktır (Tunç, 2002).
Arazi deneylerinden elde edilen deneyimlerle kompaksiyon derinliği ve
patlatma aralığının bulunması için şu bağıntılar bulunmuştur:
hhc 5,12,1 −= (2.5)
31
kWD = (2.6)
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
33
Burada; hc kompaksiyon derinliği, h patlayıcının yerleştirildiği derinlik, D
patlatma aralığı, k ise sıkı kumda 10-8, orta sıkılıkta 6-5, gevşek kumda ise 5’ten
küçük değerler alan katsayıdır.
Arazi uygulamasında önce bir boru çakma, yıkama ya da titreşimle istenilen
derinliğe inilir. Sonra patlayıcı borunun dibine yerleştirilerek delik doldurulur,
sırasına göre patlatma yapıldıktan sonra boru yeniden kullanılmak üzere dışarı alınır.
TNT, dinamit, ammonit gibi patlayıcıların etkin olduğu bir başka durum su
altındaki gevşek zeminin 1-3m üzerinde yapılan atımlardır. 18m su altındaki çakıllı
kumda 2,5m yüksekte 20kg’lık TNT atımında yüzeyin 25cm çökertilebildiği
bildirilmiştir (Önalp, 1983).
Löslerde uygulanan patlatma yöntemi araziyi su ile kapladıktan sonra 5kg’lık
atımlar yapmaktır. Etkinin yerel olması için arsanın kenarlarına birkaç metre derinlik
ve 50cm eninde bir hendek kazıldığı gibi, suyun derine etkiyebilmesi için belirli
noktalarda sondaj delikleri açılmaktadır (ENPC-LCPC, 1977).
2.6 Enjeksiyon
Zemin tabakalarının yerinde özelliklerini iyileştirmek için kullanılan
yöntemlerden birisi olan enjeksiyon yöntemi zemin içine süspansiyon veya çözelti
halinde bazı maddelerin enjekte edilmesidir. Enjeksiyon sırasında zemin içerisine
püskürtülen süspansiyonlar bentonit, çimento, kireç, asfalt, gibi su içinde dağılmış
katı maddelerden oluşmaktadır. Bazı durumlarda da kimyasal çözeltiler zemine
enjekte edilmektedir. Püskürtülen malzeme zemin içerisindeki boşluklara yayılmakta
ve daha sonra sertleşerek zemin özelliklerini iyileştirmektedir (Özaydın, 2000).
Zemini güçlendirmede kullanılan değişik enjeksiyon yöntemleri vardır. Örnek
olarak, zemini stabilize etmede; eklemleri, çatlakları veya yer altı boşluklarını
doldurmada şerbet enjekte edilmektedir (Graf, 1969; Mitchell, 1970; Kayabalı,
2004). Mevcut yapıların tekrar terazilenmesinde başvurulan bir seçenek, çamur
pompalayarak kaldırma işlemidir. Bu işlem su ve zemin-çimento veya kireç çimento
şerbetinin basınç uygulamak suretiyle beton döşemeyi arzu edilir pozisyona getirmek
için, döşeme altına pompalandığı bir işlem olarak tanımlanmıştır (Brown, 1992;
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
34
Kayabalı, 2004). Saha iyileştirme kullanılan diğer enjeksiyon yöntemleri aşağıdaki
gibidir:
• Kompaksiyon enjeksiyonu: Yaygın olarak başvurulan bir zemin
iyileştirme tekniği; gevşek zemini hem yerdeğiştiren hem de sıkıştıran,
zemin içine çok katı kıvamlı bir enjeksiyon kütlesini basınçla yerleştirme
ile yapılan kompaksiyon enjeksiyonudur (Brown ve Warner, 1973;
Warner, 1978,1982; Kayabalı, 2004). Kompaksiyon enjeksiyonunun kötü
sıkıştırılmış dolgu, alüvyon ve sıkışabilir veya çökebilir zeminin sıkılığını
arttırmada başarılı olduğunu kanıtlanmıştır. Kompaksiyon
enjeksiyonunun üstünlüğü, daha az masraflı ve yapıyı temel
aktivitesinden daha az örseleyicidir ve yapıyı tekrar düzeltmek için
kullanılabilir. Kompaksiyon enjeksiyonunun eksikliği şudur: sonuçları
analiz etmek güçtür, çevre basıncı yokluğu nedeniyle şevlere yakın veya
yüzeye yakın zeminler için genellikle etkisizdir, ve yer altı borularını
enjeksiyon ile doldurma tehlikesi vardır (Brown ve Warner, 1973;
Kayabalı, 2004).
• Jet enjeksiyonu (kolon şeklinde): Bu yöntem, enjeksiyonla zemin
kolonları oluşturmada kullanılır. Enjeksiyonla oluşturulan kolonlar
genellikle kırılgan olup, yanal hareketlere direnci çok az veya sıfırdır; bu
nedenle de yanal zemin hareketleri ile kırılabilirler (Seed, 1991; Kayabalı,
2004). Jet Grouting yöntemi ile yapılan zemin iyileştirmesi sonucunda yer
altı kazıları, ayna göçmesine ve çevre desteklemesine karşı ek destek
gerektirmeden yeraltı suyu seviyesi altında dahi gerçekleştirilebilmektedir
(Şekercioğlu, 1993).
• Derin karıştırma: Stabilize edici malzeme ile zemini fiziksel olarak
karıştırmak için jet veya burgular kullanılır. İyileştirilmiş ve daha dirençli
zon oluşturmak için, imal edilen kolonların üst üste binmesi sağlanabilir
(Kayabalı, 2004).
Ayrıca tünel, galeri, denge bacası, şaft gibi yapılarda göçük boşluklarını ve
kaplama betonu ile temel kaya (veya beton ile çelik kaplama) arasındaki boşlukları
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
35
doldurmak amacı ile yapılan enjeksiyon dolgu (kontak) enjeksiyonu ismini
almaktadır.
Amacı değişik zamanlarda dökülmüş iki beton arasındaki derzi tam olarak
doldurmak olan enjeksiyon derz enjeksiyonu ismini almaktadır.
Projede öngörülen bulonların montajından hemen sonra yapılan enjeksiyon
bulon enjeksiyonu ismini almaktadır.
Tünel, galeri, denge bacası ve herhangi bir yapının oturacağı temel kayanın
sağlamlaştırılması ve çatlaklar ile boşlukların doldurulması amacı ile yapılan
enjeksiyon konsolidasyon enjeksiyonudur.
Perde kuyularının memba ve mansabında en az birer sıra halinde ve uygun
görülen derinliklerde, kazı sırasında bozulan dolgu aştı zonunun enjeksiyonu kapak
enjeksiyonudur.
Baraj gövdesinin altında ve eksende veya eksene yakın, baraj, göl suyunun
sızmasını önlemek ve başka yapılarda da suyun gelmesini önlemek veya sızma
boyunu uzatmak amacı ile yapılan enjeksiyonlara da perde enjeksiyonu
denilmektedir (Şekercioğlu, 1993).
2.7 Termal
Kayma direncini iyileştirmek ve permeabiliteyi azaltmak amacıyla yapılan
termal iyileştirme yöntemi, zemini ısıtarak veya dondurarak gerçekleştirilir. Bu tip
zemin iyileştirme yöntemleri genellikle çok pahalı olduğundan, kullanımları da
sınırlıdır (Kayabalı, 2004).
2.8 Yeraltı Suyu Kontrolü (Drenaj)
Yeraltı su tablası yeraltı suyunun üst yüzeyidir. Yeraltı suyunun yeri
genellikle açık düşey boru şeklindeki piyezometrelerden belirlenir. Asılı su tablası,
yer altı suyunun ana gövdesinden alttaki suya doygun kaya veya zemin ile ayrılan,
üst zonda oluşan su ile ilgilidir.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
36
Yeraltı suyu inşaat mühendisliği problemlerinin tüm çeşitlerini etkileyebilir.
Geoteknik deprem mühendisliğindeki yenilmelerin çoğu muhtemelen diğer herhangi
bir faktörden ziyade yeraltı suyu ile ilgilidir. Aşırı doygunluk, sızma basınçları,
kaldırma kuvvetleri ve sıvılaşma nedeniyle kayma direnci kaybından dolayı, yeraltı
suyu yenilmelerine neden olabilir veya katkıda bulunabilir. Kontrolsüz doygunluk ve
sızmanın yıllık milyarlar tutarında hasara neden olduğu bilinmektedir. Yeraltı
suyunun neden olduğu geoteknik ve temel problemleri aşağıdaki gibidir (Cedergen,
1989; Kayabalı, 2004):
• Baraj, sedde ve rezervuarlarda borulanma
• Şev yenilmelerine ve heyelanlara neden olan veya katkıda bulunan sızma
basınçları
• Temel veya temel zemininde yeraltı suyunun varlığı nedeniyle yolların
bozulması ve göçmesi
• Askıdaki yeraltı suyunun neden olduğu karayolu ve diğer dolgu temel
yenilmeleri
• Aşırı boşluk suyu basıncının neden olduğu toprak dolgu ve temel yenilmeleri
• Hidrostatik su basınçlarının neden olduğu istinat duvarı yenilmeleri
• Yeraltı suyu basınçları ile kaldırılan kanal kaplamaları, rıhtım ve bodrum
veya dolusavak döşemeleri
• Yeraltı su tablası altındaki gevşek granüle zeminin varlığından dolayı,
deprem şoklarının neden olduğu zemin sıvılaşması (Kayabalı, 2004).
Drenaj yapıları, yüzeyaltı veya zemin ve yüzeysel suları kontrol altına
aldığından dolayı drenaj tekniği, yüzeyaltı drenaj ve yüzeysel drenaj (veya sadece
drenaj) olmak üzere ikiye ayrılır. Yüzeyaltı drenaj yapıları enine olarak yarmada ve
dolguda kaba daneli dren şiltesi ve dren borusu ile yatay olarak ise perfore dren
boruları kullanılarak yapılmaktayken boyuna yüzeyaltı drenaj yapıları ise, yol
gövdesinden zemin suyunun dren hendekleri ile dren edilerek stabilitesinin
arttırılması yoluyla yapılmaktadır (Tunç, 2001).
Yüzeysel drenaj ise yağışlardan ötürü yüzeyde akışa geçen suların kontrol
altına alınması olarak tanımlanmaktadır. Dren edilecek suyun debisine ve kullanım
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
37
yer ve amacına uygun olacak şekilde drenaj hendeği (banket hendeği, kafa hendeği,
topuk hendeği, refüj hendeği), bordür hendeği, düşüm oluğu ve menfez şeklinde
uygulanmaktadır (Tunç, 2001).
Uygun drenaj tasarımı ve drenaj tesislerinin inşası ile bu yer altı suyu
problemlerinin çoğunu azaltmak mümkündür. Örneğin, dolgu yerleştirilecek kanyon
ve kanallarda, kanyon dolguda yer altı suyunun çoğalmasını engellemek amacıyla bir
kanyon alt dren sistemi yerleştirilmelidir. Drenaj sistemini oluşturan bileşenler;
delikli boru (delikler borunun alt kısmı üzerinde), borunun etrafında boşluklu
gradasyonlu çakıldan ve geofabrikten oluşur. Geofabrik, boruyu ve çakılı
sarmalamak suretiyle sistemin zemin partikülleri tarafından tıkanmasını önlemeye
yarar.
Kıyı gibi yüksek derecede geçirgen zemin ve büyük bir su kütlesine komşu
sahalarda yer altı su seviyesini sürekli düşürmek çoğunlukla ekonomik olmayabilir.
Ancak, diğer sahalarda deprem etkilerini azaltmada yer altı suyunu kontrol etmek
mümkün olabilir.
Yeraltı su seviyesini düşürmede yaygın kullanılan bir yöntem, emme
pompalarla bir nokta kuyu sistemi düzenlemektir. Bu yöntemin amacı, bir çevre kuyu
sistemi kurarak yeraltı su seviyesini düşürmektir. Bu yöntemden çoğunlukla geçici
kazılarda yararlanılır. Ancak sürekli bir yeraltı suyu kontrol sistemi olarak da
kullanılabilir. Nokta kuyular, alt uç noktalarda deliklere sahip küçük çaplı borulardır.
Borulardan suyu çıkartmada pompa kullanılmaktadır. Bu işlem yeraltı su seviyesini
düşürür. Sahada yeraltı su seviyesinin düşürülmesi ile çok yakın yapılarda
oluşabilecek hasarı göz önünde bulundurmak önemlidir. Örneğin, yeraltı su
seviyesinin düşürülmesi, yumuşak kil tabakalarının konsolidasyonuna veya ahşap
kazığın çürümesine neden olabilir. Yeraltı suyunun kontrolünde uygulanan diğer bir
sistemde drenaj kuyularıdır.
En basit pompalama ekipmanı çukur pompalaması yöntemindedir. Temiz
çakıllar ve iri kumlarda uygulanan bu yöntem açık ve sığ kazılarda kullanılır. Bu
yöntemin uygulanmasıyla ince daneler zeminden hızla uzaklaştırılır. Formasyonlarda
duraysızlığa neden olur.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
38
Çukur pompalı nokta kuyu sistemi yer altı nakil hatları kazıları da dahil
olmak üzere açık kazılarda kullanılır. Kumlu çakıllardan ince kumlara kadar olan
zeminlerde hata belirli önlemlerle siltli kumlarda da uygulanabilir. Zemine
yerleştirilmesi çabuk ve kolaydır. Emme yaklaşık 5,5m ile sınırlı olup daha büyük
derinliklerde çok aşamalı sistem gerekir.
Dalgıç pompalı derin kuyu yöntemi su taşıyan formasyonlarda veya su tablası
üzerinde derin kazılarda kullanılmaktadır. Çakıllardan siltli ince kumlarda ve su
bulunduran kayalarda uygulanabilir. Düşüm derinliğinde sınırlama yoktur. Kuyular
tüm derinlikleri boyunca birkaç katmandan su alacak şekilde tasarlanabilir. Kuyular
çalışma alanından uzağa yerleştirilebilir.
Şevler üzerinde yer altı suyunun etkilerini azaltmada kullanılabilen çok farklı
inşaat yöntemleri vardır. Şevlerin inşasında gömme drenaj sistemleri
düzenlenilebilir. Mevcut şevlerde galeriler ve hendekler, boşaltma kuyuları veya
yatay drenler gibi drenaj mekanizmaları düzenlenilebilir. Diğer yaygın şev
stabilizasyon yöntemi, şev topuğunda bir drenaj desteği inşasıdır. En basit biçimiyle,
bir drenaj desteği, bir şevin topuğunda yerleştirilen iri çakıllar veya kırma taştan
oluşabilir. Drenaj desteğinin amacı, şev topuğunu dengede tutmak için mümkün
olduğu kadar ağır ve ayrıca alttaki zeminde sızmayı engellemeyecek şekilde yüksek
geçirgenliğe sahip olmasıdır (Kayabalı, 2004).
2.9 Geosentetikler ve Donatılı Zemin
Geosentetikler plastik ve camyününden (sentetik hammaddelerden) imal
edilen malzemelerdir. Bu ürünler stabilizasyonda, zemin güçlendirmede (takviye,
taşıma gücünün arttırılması), erozyon kontrolünde, güçlendirilmiş dolgu
duvarlarında, güçlendirilmiş şevlerde veya toprak setlerde, ayırmada, açık kanallarda
şev kontrolünde, köprü ayaklarında, yol temelleri, izolasyon, eğimli arazideki hafif
yapıların güvenliği ve drenaj kontrolünde kullanılabilir. Geosentetikler geotekstil,
geogrid, geonet ve geomembranlardan oluşmaktadır (Liu, 2004; Uzuner, 2000).
Donatı, çelik ve alüminyumdan yapılmaktadır. Donatılı zemin (toprakarme);
metal şeritler, çubuklar, geotekstiller gibi malzemeler kullanılarak yapılmaktadır.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
39
Betonarmede olduğu gibi, donatı ile zemin arasında sürtünme gerilmeleri
oluşturularak zemin güçlendirilir (Uzuner, 2000). Kohezyonsuz zeminlerde donatı
kavramı yer almaktadır. Salt yük taşımayan donatılara geotekstil denilmektedir
(ENPC-LCPC, 1977; Koerner ve Welsh, 1980; Önalp, 1983). Geotekstillerin en
önemli uygulaması hidrolik mühendisliğindedir (Cedergren, 1977; Önalp, 1983).
Sıfır geçirimliliği yanında zamanla aşınıp işlevini kaybetmemesi geotekstillerin
önemini arttırmaktadır.
Geotekstiller, tekstil veya dokuma kumaşlara benzemektedir. Örgülü
(geçirimli dokuma) ve örgüsüz (geçirimsiz dokuma) tipleri vardır. Örgülü tipi yüksek
mukavemetlidir ve takviye, yük dağıtma ve seperasyon yani, iki değişik zemin
tabakasının arasına yerleştirilerek bu zemin tabakalarının kendi özelliklerini
kaybetmesini önleme görevi yapmaktadır. Bunun tipik bir örneği, geotekstilin iyi
derecelenmiş bir zemin tabakası ile diğer zemin arasına yerleştirilerek zeminin
özelliklerinin değişmesinin önlenmesidir. Güçlendirmede, kötü zemin tabakasının
üzerine yerleştirilerek geotekstilin üzerine iyi zemin tabakası oluşturulabilmektedir.
Filtrasyonda da kullanılabilen, zemin parçalarının geçemeyeceği kadar açıklıklara
sahip olan geotekstiller de bulunmaktadır (Tunç, 2001; Liu, 2004).
Geogridler geosentetiklere benzer fakat daha geniş açıklıklara sahiptir. Zayıf
zeminleri güçlendirmede asfalt zeminlerde, cadde ve park alanlarında inşa
edilmektedir. Şev güçlendirmede de kullanılan geogridler güçlendirme duvarı görevi
görmektedir (Liu, 2004).
Geonetler de geotekstillere benzer fakat kesişen nervürlere sahiptir. Ulaşım
yollarında drenaj amaçlı veya toprak dolgularda ve istinat duvarlarının arkasında
güçlendirme amaçlı kullanılabilir.
Geomembranlar ise sugeçirmez ince plastik tabakalardan oluşmaktadırlar
(Liu, 2004).
Geokompozitler ise diğer tiplerin birlikte kullanılabilmesi için üretilen
malzemelerdir.
Koerner (1990), geosentetikler hususunda geniş kapsamlı bir çalışma
yapmıştır ( Liu, 2004).
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
40
2.10 Ankrajlar
Kazılarda, yüzey kaplamasını tutmak üzere; kaplama, aralıklarla yerleştirilen
ankraj çubuklarıyla zemine bağlanmaktadır. Bir çubuklu ankraj; 10-30 cm çapında
burgularla, gerekirse kaplama borusu kullanılarak, zeminin delinmesi, deliğin içine
çelik çubukların yerleştirilmesi ve çubuk çevresindeki boşluğun varsa kaplama
borusu çekilerek enjeksiyonla doldurulması ile oluşturulmaktadır. Enjeksiyon aktif
bölge dışındaki uzunluğa uygulanır. Ankraj çubukları, yüzey kaplamasına tesbit
edilir. Bazı durumlarda, çubuğa ön gerilme verilir. Ankraj çubukları çekme
kuvvetine uğrarken, bu; ankraj çubuğu çevresindeki sürtünmelerle karşılanır. Hesap
ilkeleri vardır. Benzer şekilde, delik açılmaksızın, zemine doğrudan çakılan ankraj
çivileri de vardır (Uzuner, 2000).
2.11 Diyafram Duvarlar
Temel çukurunun birçok durumda, yanlarını kaplamak için, palplanş perdesi,
kazıklı perde duvarı veya diğer kaplama yöntemleri yerine inşa edilirler. Diyafram
duvarlar; kazı makineları ile açılan, dar ve derin hendeklerin, kil veya betonla
doldurulması ile elde edilir.
Hendek, belli uzunlukta, kısım kısım açılırken, içleri kil (bentonit) çamuru ile
doldurulur. Kil çamuru hendek yüzlerine hidrostatik basınç uygulayarak, iç yüzleri
adeta sıvayarak hendeğin iç yüzlerini kaplamaya gerek kalmaksızın tutar. Hendek
açıldıktan sonra içine genelde öncelikle hazır donatı yerleştirildikten sonra beton
yerleştirilerek duvar tamamlanır. Daha sonra bir tarafında kazı yapılabilir. Diyafram
duvarlar bazen de geçirimsiz bir engel oluşturmak amacıyla inşa edilirler. Bu
duvarlar bazen eğik ankrajlarla zemine bağlanırlar ( Uzuner, 2000).
Cüruf katkılı çimento, boşluk suyunda yer alan aşındırma etkisine karşı büyük
bir dirence sahip olduğundan, özel durumlarda tercih edilmektedir. Alternatif olarak
çimento ağırlığının yüzdesi olarak (%10’dan başlayan oranda) uçucu kül ilavesi de
bu direnci arttırmaktadır (Tosun, 2004).
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
41
2.12 Katkı Maddeleri Uygulaması
Problemli bir zemin üzerine yapılan herhangi bir yapı değişik oturmalar
gösterebilir, düşük kayma gerilmelerine ve yüksek sıkışabilirliklere sahip olabilir.
Genelde, temel yapısının tipi zeminin karakteristik özelliklerine bağlı olarak değişir.
Zayıf bir zemine yüksek bir bina yapılması söz konusu olduğu zaman, zeminin
taşıma kapasitesinin arttırılması gerekir. Bu tür durumlarda, zeminin taşıma
kapasitesinin iyileştirilmesi zemin ıslahı yöntemleri ile sağlanabilir. Genel olarak,
katkı malzemeleri ile karışım tekniği kullanılarak yapılan stabilizasyon, zemine
kolay uyum sağlaması yönünden zemin durumunu iyileştirmek için büyük etkiye
sahiptir.
Katkı malzemesi olarak kireç, çimento, asfalt kullanılabildiği gibi bazı atık
maddeler de kullanılabilir. Atık asfalt (RAP), beton inşaat molozu, by-pass çimento
tozu (CBPD), bakır cüruf, petrolle kirlenmiş zemin (PCS), eski araba lastiği, uçucu
kül gibi atık maddelerin kullanılmasıyla çevre korunmasına da katkıda bulunulup
maliyet açısından da kazanç sağlanır. Bu maddelerin geri dönüşümü pratik değildir
ancak, zeminin ıslahı için kullanılabilir.
Çevre kirliliği birçok ülkenin sorunudur. Atık malzemelerin bina ve yol
yapımında uygulanması mümkündür. Literatürde atık malzemeler kullanılarak
yapılan birçok çalışma bulunmaktadır (Al-Amoudi, 1996; Al-Harty ve Taha, 2002;
Al-Rawas,2002; Garg ve Thompson, 1996; Kontsa-Gdoutos, 2002; Lin ve Zhang,
1992; Meegoda ve Muller, 1993; Maher ve Popp, 1997; Taha, 2000; Taha, 2001;
Taha, 2002). R. Taha, A. Al-Rawas, K. Al-Jabri, A. Al-Harthy, H. Hassan, S. Al-
Oraimi (2003) yaptıkları araştırmalar sonucu atık asfalt (reclaimed asphalt pavement
(RAP) aggregate), beton inşaat molozu, by-pass çimento tozu(CBPD), bakır rengi
cüruf, petrollü bozuk zemin (PCS), eski araba lastiği, uçucu kül gibi atık
malzemelerin zemin katkı malzemesi olarak kullanılıp zeminin mühendislik
özelliklerinin iyileşebileceğini görmüşlerdir.
İnsan tarih boyunca elindeki problemli malzemelere sihirli bir madde katarak
sorunlarını çözmeyi çekici bir yol olarak görmüştür. Geoteknikte bir hint yağından
fosforik asite, tuzdan melasa kadar her türlü kimyasal bileşim zeminlerin özelliklerini
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
42
iyileştirmek için uygulanmıştır. Kayma mukavemetini arttırmak, geçirimlilik ve suya
isteği azaltmak, hacim değişimini en aza indirmek gibi amaçlarla yapılan
çalışmaların her zaman bilimsel olduğu söylenemez. Ayrıca endüstri yan ürünleri ve
atıklarının kullanılması jeolojik ortamın kirlenmesine yol açabilmiştir.
Zamanın kazandırdığı deneyim incelenen yüzlerce maddeden sadece
birkaçının sürekli uygulama olanağı bulduğunu göstermektedir. Bunlar etkinlikleri
yanında, ucuzluk ve gereksinim duyulduğunda kolayca bulunabilme özelliğine göre
çimento, bitüm, kireç, fosforik asit, kalsiyum bileşikleri, reçine ve polimerler, son
olarak da çok değerlikli iyon içeren maddelerdir.
Katkı maddeleri zemine laboratuarda çok yararlı görünürken, arazi
uygulamasında etkin karışım güçlükleri, yağmur, sıcak gibi çevre koşulları nedeniyle
bu olumlu durumu yitirebilirler. Bu nedenle, uygulayıcı tarafından öncelik verilen bir
yöntem değildir.
Katkı maddeleri ile stabilizasyon ulaşım yapılarında öncelikle kullanılmıştır.
Bunun yanında su yapılarında da uygulama giderek artmaktadır. Bir diğer ilginç
uygulama hafif binaların temellerinin sertleştirilmesidir. Böylece yetersiz doğal
zemin kolaylıkla kullanılabilmektedir (Önalp, 1983).
2.12.1 Stabilizör Seçimi
Zeminlerin stabilizasyonunda stabilizör seçimi için, zemin cinsi,
stabilizasyonun amacı (stabilite artışı, kaplama kalınlığının azalması, vb.), zeminin
hangi özelliğinin iyileştirilmesi, maliyet ve elde edilme kolaylığı gibi hususlar daima
göz önünde tutulmalıdır.
Aşağıda zemin gradasyon üçgeni (Şekil 2.15) ve stabilizasyonda stabilizörün
seçimi için rehber tablo (Çizelge 2.5) verilmektedir. Bu ikisinin beraber kullanımı ile
stabilizör seçilir. Tabloda K-Ç-UK, kireç-çimento-uçucu kül kombinasyonunu
göstermektedir. Çizelgede ! işareti PI≤20-((50-no.200’den geçen %’si)/4) olduğunu
göstermektedir.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
43
Çizelge 2.5 Stabilizör Seçimi İçin Rehber (Tunç, 2002)
Alan Zemin sınıfı
Önerilen stabilizör
Kısıt No.200denGeçen
Açıklamalar
1A SW SP
Asfalt Çimento K-Ç-UK
PI<25
1B SW SP SW-SC
Asfalt Çimento Kireç
PI<10 PI<30 PI>12
1C SM SC SM-SC
Asfalt Çimento Kireç K-Ç-UK
PI<10 ! PI>12 PI<25
Max %30
2A GW GP
Asfalt Çimento K-Ç-UK
PI<25
Sadece iyi gradasyonlu zemin No.4den geçen ağ. min %45 ……………..
2B GW GP GW-GC GP-GC
Asfalt Çimento Kireç K-Ç-UK
PI<10 PI<30 PI>12 PI<25
Max %30 ………….. ………….. …………..
Sadece iyi gradasyonlu zemin No.4den geçen ağ. min %45 ……………. ……………..
2C GM GC GM-GC
Asfalt Kireç K-Ç-UK
PI<10 ! PI>12 PI<25
………….. ………….………….
Sadece iyi gradasyonlu zemin No.4den geçen ağ. min %45 ……………….. ………………..
3 CH CL ML OL ML-CL
Çimento Kireç
LL<40, PI<20 PI>12
Organik ve kuvvetli asidik zeminler bu alana giriyorsa stabilizasyon için uygun değildir.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
44
Şekil 2.15 Zemin Gradasyon Üçgeni (Tunç, 2001)
Üçgen gradasyon monogramı zeminin ufalanma karakteristiği esas alınarak
hazırlanmıştır. Bilindiği gibi killi zeminler özellikle kuru halde iken değişik boyutta
ve ufalanması güç olan katı topaklar halinde bulunur. Zira killi zeminlerde kimyasal
stabilizasyonun etkin olabilmesi için zeminin parçalanarak ufalanması gerekir.
Böylece kullanılacak stabilizör, zemin ile homojen bir karışım yapabilecektir.
Şekildeki (Şekil 2.15) monogram ile zeminin “Alan No” su tespit edilerek zeminin
ufalanma karakteristiği belirlenir. Zeminin bu karakteristiği ile PI, LL, ve gradasyon
özelliklerine bağlı olarak stabilizör seçim rehberinden (Çizelge 2.5) en uygun
stabilizör cinsi belirlenmelidir. Örneğin stabilize edilecek zeminin PI değeri 15, %67
çakıl, %26 kum ve %7 ince ihtiva ediyor ise monogramdan 2B alanı bulunur.
Tablodan bu alandaki zemin için asfalt, çimento, kireç veya kireç-çimento-uçucu kül
kullanılması gibi dört farklı stabilizör önerilmektedir. Ancak zeminin PI değeri
10’dan büyük olmasından dolayı asfalt stabilizasyonu ve No.4’den geçen kısım
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
45
(%26+%7=%33)<%45 olması ise, çimento stabilizasyonu için uygun değildir.
Dolayısıyla bu zemin için ya kireç ya da kireç-çimento-uçucu kül karışımının
stabilizör olarak kullanılması halinde tüm şartları sağlayabilmektedir (Tunç, 2001).
2.12.2 Kireçle Stabilizasyon
Kireç bilinen en eski stabilizasyon malzemesidir. Çin’deki uygulamaları
yanında, Romalılar tarafından da yol yapımında kullanılmıştır. Roma yakınında
Pozzuolini’de çıkarılan volkanik külün kireçle karıştırıldığında reaksiyona girerek
büyük dayanım kazandığı anlaşılmıştı.
İnce daneli zeminlere kireç karıştırılması, zeminin plastisitesinin azalmasına,
ayrıca kil mineralleri ile kireç arasında ortaya çıkan pozzolanik reaksiyon sonucu
meydana gelen bir çeşit çimentolanma nedeni ile zeminin mukavemetinin artmasına
yol açmaktadır. Söz konusu kimyasal reaksiyonlar nemlilik ve ısı gibi çevre
koşullarının etkisi altında zamana bağlı olarak geliştiği için zeminin mukavemeti de
zamanla artmaktadır.
Genel olarak, kireç stabilizasyonu zeminin mukavemetinin ve şekil
değiştirme modülünün artmasını, kabarma potansiyelinin ve şişme basınçlarının
azalmasını ve çevre koşulları etkisi altında zeminin özelliklerinin bozulmasının daha
sınırlı kalmasını yani dayanıklılığının artmasını sağlamaktadır. Ayrıca plastisitenin
azalmasına yol açtığı için arazi çalışma koşullarının iyileşmesi sonucunu
doğurmaktadır. Kireçle stabilizasyon daha yaygın olarak killi zeminlerden yapılan
dolgularda özellikle yol inşaatlarında kullanılmaktadır (Özaydın, 2000).
Kireç stabilizasyonu için hidrate kireç (sönmüş kireç, Ca(OH)2 yani
kalsiyum hidroksit) kullanılmaktadır. Sönmemiş kireç (CaO) ise yakıcı ve tehlikeli
olması nedeniyle çoğunlukla kullanılmamaktadır. Kireçle stabilize edilmiş zeminin
7-günlük minimum serbest basınç mukavemet değeri 17,5kg/cm2 olmalı ve
durabilitesi ise kireç ve çimento stabilizasyonunda durabilite kriterleri tablosuna
(Çizelge 2.6) uymalıdır. Bunun için değişik kireç oranlarında numuneler hazırlanıp
kriterlere uyan en düşük kireç içeriği deneme- yanılma ile saptanmalıdır.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
46
Çizelge 2.6 Kireç ve Çimento Stabilizasyonunda Durabilite Kriterleri (Tunç, 2002)
Stabilize edilecek zemin cinsi
12 defa ıslatma-kurutma veya donma-çözülme periyodundan sonra numune ağırlığının kayıp %’si olarak, Max müsaade edilir kayıp
Granüler, PI<10 11-14
Granüler, PI>10 8-14
Silt 8-14
Killer 6-14
A-1,A-2-4,A-2-5,A-3 14
A-2-6,A-2-7,A-4,A-5 10
A-6,A-7 7
Kireç suyla karıştırıldıktan sonra elde edilen solüsyonun PH değeri yaklaşık
12,4 civarındadır. Ayrıca kireç zeminle yaptığı reaksiyon sonunda zeminin PL ve
LL değerini önemli ölçüde azaltır. Dolayısıyla kireç miktarı, PH ve plastisite
göstergeleri ile saptanabilir. Bunun için değişik kireç içeriğine sahip zemin
karışımları hazırlanıp her bir karışımın PH değeri 1 saat sonra ölçülür. Minimum
kireç içeriği kireç-zemin karışımının en büyük PH değerine sahiptir. Böylece
başlangıç kireç içeriği saptanmış olur. Ayrıca zemin cinslerine göre yaklaşık kireç
miktarı tablosu da rehber olarak kullanılabilir. Daha sonra başlangıç kireç içeriği
civarında en az üç fakat ideal olarak beş ayrı kireç içeriğinde numuneler
hazırlanmalıdır. Hazırlanacak numuneler optimum su içeriğinde şartnamede
belirtilen sıkışma kriterlerine uygun olarak serbest basınç mukavemeti ve Çizelge
2.6’de belirtilen durabilite kriter testleri uygulanır. Kriteri sağlayan minimum kireç
içeriği ile zemin stabilize edilmelidir. Zemin cinslerine göre yaklaşık kireç miktarı
tablosundaki değerler kireç miktarının tayini için yapılacak laboratuar
çalışmalarında teste başlangıç değerleri olarak alınabilir.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
47
Çizelge 2.7 Zemin Cinslerine Göre Yaklaşık Kireç Miktarı (Tunç, 2002)
Zemin cinsi Kuru zeminin ağırlıkça yüzdesi olarak
İyi derecelenmiş çakıl 3
Kumlar Tavsiye edilmez
Kumlu kil 5
Siltli kil 2–4
Plastik kil 3–8
Yüksek plastisiteli kil 3–10
Organik zeminler Tavsiye edilmez
Tabloda öngörülen durabilite kriterlerinden “ıslatma-kurutma” ve “donma-
çözülme” testlerinin nasıl yapılacağı aşağıda kısaca açıklanmıştır. Özellikle donma-
çözülme testi donma- çözülme periyotlarının çok sık görüldüğü bölgeler için
uygulanması gerekir. Dona maruz olmayan zeminler için bu testin uygulanması
gerekmez. Her iki test için belirlenen miktarda stabilizör (kireç veya çimento) ile
karıştırılan zemin numuneleri optimum su içeriğinde şartnamede belirtilen
sıkıştırma kriterine göre sıkıştırılır ve 7 gün süreyle rutubet odasında kür için
bekletildikten sonra aşağıdaki testler uygulanır.
Islatma-kurutma testi şu şekilde yapılır: 7 günlük kürde bekletilen numune
oda sıcaklığındaki suya daldırılır ve 5 saat bekletildikten sonra çıkarılır. Daha sonra
42 saat süreyle 71ºC fırında kurutulduktan sonra numunenin tüm yüzeyi tel fırça ile
fırçalanarak ıslanma- kuruma esnasında gevşeyen malzemeler giderilir. Bu işlem 12
defa tekrarlandıktan sonra numune 110ºC fırında sabit ağırlığa ulaşıncaya kadar
bekletilip tartılır ve test başlangıcına göre ağırlık kaybı belirlenir.
Donma-çözülme testi şu şekilde yapılır: 7 günlük kürde bekletilen numune
-23ºC’deki donma kabininde 24 saat bekletilip çıkarılır. 21ºC’lik ısıda %100 relatif
rutubetli ortamda 23 saat bekletildikten sonra tel fırça ile gevşeyen malzemeler
giderilir. Bu işlem 12 defa tekrarlandıktan sonra 110ºC fırında sabit ağırlığa ulaşana
kadar bekletilip tartılır ve ağırlık kaybı belirlenir. Her iki test sonrası ağırlık kaybı
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
48
orijinal numune ağırlığının yüzdesi olarak hesaplanmalı ve kireç ve çimento
stabilizasyonunda durabilite kriterleri tablosunda belirtilen değerlerden fazla
olmamalıdır.
Plastik olmayan ve düşük PI değerli zeminler için tek başına kireç kullanmak
genellikle tatmin edici olmamaktadır. Bu durumda uçucu kül ilave edilirse, zeminin
kireçle reaksiyonu mümkün olabilmektedir. Kaba gradasyonlu ve çok az ya da hiç
ince malzeme içermeyen zeminler için kireç-çimento-uçucu kül kombinasyonu
genellikle daha iyi sonuç vermektedir. Uçucu kül çimento gibi silis ve alüminyum
içeren puzolanik bir malzeme oluşu nedeniyle kireç ve su ile karıştırıldığında
yüksek basınç mukavemetleri elde edilebilmektedir. Aynı şekilde tabii puzolanlar
bu tip davranış gösterdiğinden dolayı zeminin mukavemet artışı için uygun
stabilizörlerdir.
Genel olarak, fazla organik olan zeminler ile hiç kil ihtiva etmeyen zeminler
için kireç stabilizasyonu etkili değildir. Fakat killi çakıllı zeminlerde kireç
stabilizasyonunun etkisi oldukça büyüktür. Hatta bu tip zeminler için çimento
stabilizasyonuna nazaran daha büyük mukavemetler elde edilebilmektedir. Ayrıca
killi zeminlerde su içeriği sürekli değişiyorsa kireçle stabilize edilerek hacimsel
değişimi stabil hale getirmek mümkündür. Şekil 2.16’da değişik tip zeminler için
kireç miktarı ile serbest basınç mukavemeti arasındaki ilişki görülmektedir (Tunç,
2002).
Şekil 2.16 Kireç İçeriğinin Çeşitli Zeminlerdeki Etkisi (Tunç, 2002)
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
49
Kireç stabilizasyonu killi zeminlerde daha etkin olmakla beraber kumlu
killerde etkisi oldukça azdır. Ayrıca kireç içeriği %8’den fazla ise mukavemet
artışına etkisi son derece az iken %8’e kadar kireç içeriğindeki artışlarda zemin
mukavemetinin artışı daha fazla olmaktadır. Özellikle zemindeki kil miktarı arttıkça
%10’dan daha fazla kireç içeriklerinde mukavemet artışı yok denecek kadar az
olmaktadır.
Görüldüğü üzere, çimento stabilizasyonunda olduğu gibi kireçle yapılan
stabilizasyonlarda da mukavemet zamana bağlı olarak artar. Şekil 2.17’de görüldüğü
gibi, aynı kireç içeriğine sahip farklı zeminlerdeki zamana bağlı mukavemet artışı
farklıdır. Şekil 2.17’deki mukavemet – kireç içeriği tipik davranışı, Şekil 2.20’deki
mukavemet artışı davranışına benzemektedir. Yani kireç stabilizasyonunun başarılı
olması için zeminin belli bir miktarda kil ihtiva etmesi gerekmektedir. Ancak zemin
ne kadar çok organik madde ihtiva ediyorsa mukavemeti de o kadar az olacağı
unutulmamalıdır. Zaten organik zeminlerin kimyasal stabilizasyon ile ıslah
edilmeleri hemen hemen mümkün değildir.
Şekil 2.17 Aynı Kireç İçeriğindeki Farklı Zemin Cinslerinin Zamana Bağlı Mukavemet Artışı (Tunç 2002)
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
50
Kireç stabilizasyonu ile elde edilen faydalar ve ekonomik kazançlar genel
olarak çimento stabilizasyonuna nazaran elde edilen faydalardan daha fazladır. Bu
nedenle ulaşım yapılarında kireç stabilizasyonu daha yaygın olarak kullanılmaktadır.
Zemine kireç katıldığında sodyum (Na+) ve hidrojen (H+) iyonları ile kirecin
kalsiyum (Ca+) iyonları suyla reaksiyona girerek kil tanelerini birbirine bağlamakta,
plastisitesini düşürmekte ve şişebilen zeminlerde şişme potansiyelini önemli ölçüde
azaltabilmektedir. Ayrıca zemindeki SiO2, Al2O3 ve Fe2O3 bileşikleri kirecin
kalsiyumu ile reaksiyona girerek kalsiyum silikat ve kalsiyum aluminant gibi
mukavemetli ürünler elde edilir. Bu ürünler bilindiği gibi Portland çimentosunun
suyla yaptığı reaksiyondan sonra meydana gelmektedir. Sonuç olarak zemin-kireç
reaksiyonu sonunda hem çimentolaşma hem de daha düşük plastisiteli zemin elde
edildiğinden dolayı istenilen stabilizasyon da sağlanmış olmaktadır.
Kireç stabilizasyonunun en büyük özelliği zeminin PI değerini düşürmesidir.
Şekil 2.18’de bu durum açıkça görülmektedir. Örneğin bir zeminin PI=39 ve
No.40’dan geçen miktar %55 ise PI değerini %100’den başlayarak en yakın eğriye
paralel olarak ilerletip kesişen noktadan dik yukarı çıkıldığında PI=32 okunur. Yani
zemine ağırlıkça %5 kireç ilave edilirse PI değeri 39’dan 32’ye düşmektedir. Fakat
%7 kireç ilave edilecekse PI değerini %100’den başlatılırken, %7 eğrisine paralel
olarak ilerletilip %55 yatay doğrusu ile kestirilip dik çıkılırsa PI=22 bulunur. Yani
kireç içeriği arttıkça PI azalmaktadır.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
51
Şekil 2.18 Kireç miktarının PI değerini azaltma etkisi (TUNÇ, 2001)
Killerde görülen monovalan katyonlar divalan kalsiyum iyonları ile yer
değiştirirler. Katyonların değişimleri için şöyle bir sıralama yapılabilir:
Al3+>Ca2+>Mg2+>NH4+>K+>Na+>Li+ (2.7)
Bu serideki herhangi bir katyon onun sağındaki iyonları değiştirebilir.
Örneğin kalsiyum iyonları kilde potasyum ve sodyum iyonları yerine geçebilir.
Böylece kil danecikleri daha büyük danecikler oluşturur biçimde birbirine
kenetlenir. Sonuçta likit limit azalır, plastik limit artar, plastisite indeksi azalır, şekil
değiştirme modülü artar, şişme-büzülme azalır, çekme mukavemeti artar, suya karşı
direnç artar, geçirimsizlik artar, işlenebilirlik artar ve mukavemet ve sıkışabilirlikte
iyileşme görülür.
Puzzolonik etkide ise zeminin silika ve alüminası ile kireç arasında
reaksiyon olarak bağlayıcı etki elde edilir ve etki uzun süre devam eder.
Ca(OH)2+SiO2→CSH (2.8)
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
52
Kireç katkının özellikle ilk %2-%3 miktarının oldukça fazla iyileştirme
etkisi vardır. Kireç ile iyileştirmenin organik killerde de başarılı olduğu, organik
maddenin puzzolonik etkiyi bloke etmeyip zeminin temel özelliklerini değiştirmede
yardımcı olduğu, işlenebilirliği arttırdığı ve %2 katkının yeterli olduğu (organik
maddenin değişim kapasitesini sağlamakta) araştırmalarla belirlenmiştir (Yıldırım,
2002).
Kil mineralleri içeren zeminlerin önemli bir bölümü %3-8 arası sönmüş kireç
eklenmesine olumlu cevap verir. Suyun varlığında hidratlı hidratlı silis içeren kil
mineralleri ve diğer incelerle sert ve suda erimez bir kalsiyum silikat jeli oluşturur.
Kireç kil mineralinin kristal kafesinden silisi sökerek reaksiyona girer. Oluşan jel kil
topaklarını çevreleyip boşlukları tıkar. Zaman geçtikçe jel tobermoit ve hillebrandit
olarak adlandırılan hidratlı silise dönüşür. Bu sırada ortamda su azalırsa süreç
önlenecektir. Oluşan reaksiyon
NAS4+CH→ NH+CAS4H→ NS+ ayrışma ürünü (2.9)
NH+C2SN←
Eşitlik 2.9 ile gösterilirse burada N: Na2O, A: Al2O3, S: SiO2, H: su C ise CaO’yu
göstermektedir. Zamana ve ortam ısısına bağlı olarak ise reaksiyon şöyle sürer:
Kil+Kireç→CSH(jel)→ CSH(II) →CSH(I) →tobermorit (2.10)
Kireç stabilizasyonunda en zararlı etken zeminde bulunabilecek organik
malzemedir. Organik madde ve sülfat iyonunun varlığı önceleri stabilizasyonun
olumsuz etkilendiğini belli etmemekte, ancak daha sonra kuruma-ıslanma olduğunda
zemin ufalanmaktadır. Zeminle karıştırıldığında kirecin ilk etkisi plastisiteyi
düşürmektir. Ortamın PH sı azaldığından yapı floklanmakta, böylece ağır killeri
işlemek kolaylaşmaktadır. Kullanılan kirecin kimyasal özelliği de önem taşır.
Dolomitik ve saf kalsiyum kirecin farklı özellikli killerde montmorillonit başta
olmak üzere değişik sonuçlar vermektedir.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
53
Yapılan son araştırmalar kireçle stabilizasyonun başarısını arttıran en anlamlı
özelliğin zeminde amorf durumda bulunan silisin miktarı, ikinci özelliğin ise alumina
içeriği olduğunu göstermiştir. Şekil 2.19’da Pazar ve Çaykara killerinin artan kireç
yüzdeleri ve kür sürelerine bağlı olarak dayanım kazanması görülmektedir (Balta,
1982).
Şekil 2.19 Kireç Katkısının Kil Dayanımını Arttırması (Önalp, 1983)
Laboratuar ölçümlerinde genel kanı kayma direncinin serbest basınç deneyi
sonucu (qu) ile ifade edilebileceği merkezindedir(Mitchell, 1976). Buna göre yaklaşık
bağıntılar Poisson oranı υ=0,1olmak üzere:
Kayma direnci (kPa) s=(60+0,29qu)+σ tan (25-35) (2.11)
Elastisite modülü (σ3=100kPa) E = 70+(0,124qu) (2.12)
Brezilya çatlama direnci σt=0,13qu (2.13)
CBR 0,2-0,25qu (2.14)
İfadeleriyle özetlenmiştir.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
54
Kireçle stabilize edilmiş zeminlerin en önemli özelliklerinden biri otojen
onarım mekanizmasıdır. Bu terim, yenilmiş bir bağlayıcılı malzemenin direncini
zamana bağlı olarak kazanması sürecini anlatmaktadır. Kesin olmamakla birlikte bu
onarımın, kırılma ya da akmanın kısa kür sürelerinde daha etkin olduğu ve artan
rutubet, sıcaklık gibi çevre koşullarından olumlu etkilendiği bulunmuştur.
Bir büyük projede zeminin hangi yüzdede kirece gereksinimi olduğunu
saptamak için en uygun yolun küçük bir araştırma programı uygulayarak %3-8 arası
katkı ve 7-14-28 gün bekletilme süreleri ile optimumun bulunması olduğu
bilinmektedir. Ancak çabuk yanıt istenen durumlarda her %10 kil içeriği için %1
kireç uygulaması kuralı kullanılabilir. Bulunacak yüzdenin ±2’sinde hazırlanan iki
örnekten de optimum hakkında bilgi edinilebilir. Yine hızlı kontrol için zeminin PH
değerini katılıştan 1 saat sonra 12,4’e çıkaracak kireç yüzdesi de üst limit olarak
tanımlanabilir (Grim, 1962; Önalp, 1983).
Kireç katkısı kil içeriği yüksek zeminler için en uygun malzeme olarak
belirmiştir. Ayrıca oluşan reaksiyon hızının yüksek olmaması nedeniyle yapım
sırasında sorunlar çıkarmaması bir avantajdır. Yerinde yapılacak gecikmeli
kompaksiyonun bazı sakıncaları öne sürülmüşse de bu diğer katkı maddelerine
oranla ihmal edilebilecek ölçektedir. Yeni yapılan araştırmalar kil içeriği yüksek olan
zeminlerde jipsin de kireç kadar faydalı bir katkı malzemesi olabileceğini
göstermektedir.
2.12.3 Çimento ile Stabilizasyon
Çimento, ana hammaddeleri kalker, kil ve alçıtaşı olan hidrolik bir
bağlayıcıdır. Çimentonun bu yapıştırma özelliğini yerine getirebilmesi için mutlaka
suya ihtiyaç vardır. Çimento, su ile reaksiyona girerek sertleşen bir bağlayıcıdır.
Kırılmış kalker, kil ve gerekiyorsa demir cevheri ve / veya kum katılarak öğütülüp
toz haline getirilir. Bu malzeme 1400-1500°C'de döner fırınlarda pişirilir. Meydana
gelen ürüne "klinker" denir. Daha sonra klinkere bir miktar alçı taşı eklenip (%4-5)
oranında, çok ince toz halinde öğütülerek Portland Çimentosu elde edilir. Katkılı
çimento üretiminde; klinker ve alçı taşı dışında, çimento tipine göre tek veya
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
55
birkaçı bir arada olmak üzere tras, yüksek fırın cürufu, uçucu kül, silis dumanı vb.
katılır. Çimento birçok beton karışımında hacimce en küçük yeri işgal eden
bileşendir; ancak beton bileşenleri içinde en önemlisidir. Beton üretiminde
kullanılacak çimento TS EN 197-1’e uygun olmalıdır. TS EN 197-1 Standardına
göre çimento türleri ekler kısmında çizelgede sıralanmıştır. Çizelgede verilen
çimento türlerinin başlıcalarının tanımları ise şu şekilde yapılmaktadır:
• CEM I – Portland Çimentoları: Portland çimentosu klinkerinin bir miktar alçı
taşı ile birlikte öğütülmesi sonucu elde edilen hidrolik bağlayıcılardır.
• CEM II : Kütlece, A tipleri için en çok 20 kısım, B tipleri için 35 kısım
puzolanik madde ve portland çimento klinkerinin, bir miktar alçı taşı ile
birlikte öğütülmesiyle elde edilen hidrolik bağlayıcıdır.Buradaki "puzolanik
maddeler" deyimi, kendi başlarına hidrolik bağlayıcı olmadıkları halde, ince
olarak öğütüldüklerinde rutubetli ortamda ve normal sıcaklıkta kalsiyum
hidroksit ile reaksiyona girerek bağlayıcı özelikte bileşikler oluşturan
maddeleri ifade etmektedir.Yüksek fırın cürufu, demir-çelik üretiminde
yüksek fırınlarda oluşan ve uygun şekilde aktifleştirildiğinde hidrolik
özelikler gösteren ve kütlece en az 2/3 oranında camsı cüruf ihtiva eden suni
bir puzolandır. Uçucu kül ise, pulverize kömür yakılan fırınlardan atılan baca
gazından, toz partiküllerinin elektrostatik veya mekanik olarak
çöktürülmesiyle elde edilen suni bir puzolanik maddedir. Silika fume (silis
dumanı) katkısı, yüksek miktarda amorf silisyum dioksit ihtiva eden çok ince
küresel partiküllerden oluşan suni bir puzolanik maddedir.
• Portland Kompoze Çimento: Portland kompoze çimento, çeşitli oranlarda
portland çimentosu klinkeri ve katkı maddelerinin, priz düzenleyici olarak da
kalsiyum sülfatın katılarak öğütülmesi sonucunda elde edilen hidrolik
bağlayıcıdır.
• CEM III – Yüksek Fırın Cüruflu Çimento: Yüksek fırın cüruflu çimento, %
36 ile %95 arasında belirtilen oranlarda cürufun ve portland çimentosu
klinkerinin , priz düzenleyici olarak kalsiyum sülfatın katılarak öğütülmesi
sonucunda elde edilen hidrolik bir bağlayıcıdır.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
56
• CEM V – Kompoze Çimento: Kompoze çimento, çeşitli oranlarda portland
çimentosu klinkeri ve katkı maddelerin priz düzenleyici olarak da kalsiyum
sülfatın katılarak öğütülmesi sonucunda elde edilen hidrolik bağlayıcıdır. TS
EN 197 standardı çıktıktan sonra özel amaçlı üç çimento standardı dışındaki
bütün eski standartlar yürürlükten kaldırılmıştır. Bu üç standart TS 21 Beyaz
Portland Çimentosu, TS 22 Harç Çimentosu ve TS 10157 Sülfatlara
Dayanıklı Çimento standartlarıdır. Yürürlükten kaldırılan genel amaçlı
çimentoların eşdeğerleri yeni standardda kapsanmaktadır.
• Sülfatlara Dayanıklı Çimento: C3A miktarı en çok %5 olan portland
çimentosu klinkerinin bir miktar alçıtaşı ilavesi ile öğütülerek elde edilen
hidrolik bağlayıcıdır.
• Beyaz Portland Çimentosu: Bu çimento gerçekte bir portland çimentosudur,
gri renkli çimentodan yalnızca renginin beyaz olmasıyla fark eder. Bu tür
çimento esas olarak mimari amaçlarla kullanılır. En çok kullanılan çimento
tipleri Portland Kompoze Çimento, Katkılı Çimento, Cüruflu Çimento ve
Sülfata Dayanıklı Çimento'dur, bunun dışında özel amaçlar için Beyaz
Portland Çimentosu, ve diğer bazı tip çimentolar kullanılmaktadır. Normal
betonda agrega taneleri en sağlam unsur olduğundan diğer iki unsur (çimento
hamuru ve aderans) mukavemeti belirlemektedir. Çimento hamurunun
mukavemeti önemli ölçüde su/çimento oranına da bağlıdır.
Fu ve ark. (2000) da yaptıkları araştırmada klinker, cüruf, uçucu kül ve bazı
aktivatörler ile yüksek mukavemetli kompoze portland çimentosu elde etmişlerdir.
Çimento kullanımı ile zemin stabilizasyonu A.B.D.’de eyalet karayollarının
1920’deki uygulamalarına kadar gitmektedir. Endüstrisinin gelişmesi nedeniyle de
Türkiye koşullarında uygun bir yöntem haline gelmiştir. Artan trafik yükleri başta
hava meydanları olmak üzere tüm ulaşım yollarında çimento ile stabilize edilmiş
temel ve alt temel uygulamasını zorunlu hale getirmektedir.
Çimento içinde mevcut silika stabilizasyon için gerekli pozzolanik maddeyi
oluşturmaktadır. Dolayısıyla içinde pozzolanik madde içermeyen yani kil mineralleri
olmayan zeminler için de etkili olmaktadır. Beton hazırlamada olduğu gibi, çimento
zemin daneleri arasında bağlayıcı bir işlev görmektedir. Betondan en önemli farkı
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
57
çok düşük çimento oranları kullanılmasıdır. Zemin- çimento karışımı çok düşük
mukavemetli beton olarak düşünülebilir. Zeminin mukavemetindeki artışlar çimento
oranına bağlı olmakta ve zaman- mukavemet artışı ilişkisi betondakine
benzemektedir. Çimento stabilizasyonu uygulanan zeminlerin mukavemet ve
dayanıklılığını (nemlilik ve ısı değişimlerine direncini) deneysel olarak saptamak
gerekmektedir (Özaydın, 2000).
Beton özellikleri nedeniyle çimento-zemin ilişkilerinin bir bölümü iyi
bilinmektedir. Kilin varlığı katkı maddesinin birincil reaksiyonlar dışında da süreçler
oluşturmasını sağlamaktadır. Suyun varlığında kireçte olduğu gibi çimento-zemin
reaksiyonları CSH ürünü vermektedir. Çimentonun içinde silis bol miktarda
bulunduğu için kireçte olduğu gibi ortamın bu bileşiğe gereksinmesi
bulunmamaktadır. Diğer reaksiyonlar kirece benzer. Betonda olduğu gibi özellikle
sülfatlı tuzlar ve organik malzeme zemin-kireç karışımının dayanım kazanmasını
geciktirmekte ve önlemektedir.
Zemin mukavemeti ve durabilitesinin arttırılması amacıyla çimento
stabilizasyonu uygulanacaksa; No.200’den geçen kısım maksimum %25, serbest
basınç mukavemeti minimum 17,5kg/cm2 (7 gün ve CBR kalıbı ile) ve durabilitesi
kireç-çimento stabilizasyonunda durabilite kriteri tablosunda belirtilen şartları
sağlayan minimum çimento miktarı ile zemin stabilizasyonu yapılmalıdır. Değişik
zemin sınıfına göre çimento ihtiyacı tablosu ve zemin tipleri için tahmini çimento
miktarı tablosundan zemin tipine göre tahmini çimento miktarı seçilerek bunun
altında ve üstünde en az 3 ama ideal olarak 5 ayrı çimento içeriğinde numune
hazırlanır. Bu numuneler üzerinde serbest basınç dayanımı ve durabilite testleri
uygulanarak minimum çimento miktarına karar verilir. Hazırlanacak numuneler
optimum su içeriğinde şartnamede belirtilen sıkışma kriterlerine uygun olarak
sıkıştırılıp kür edildikten sonra test edilmelidir.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
58
Çizelge 2.8 Zemin Tipleri İçin Tahmini Çimento Miktarı (Tunç, 2002)
Çizelge 2.9 Değişik Zemin Sınıflarına Göre Çimento İhtiyacı (Tunç, 2002)
AASHTO (Zemin Sınıfı)
Birleştirilmiş Zemin Sınıfı
Tipik Çimento İçeriği
(%Ağırlıkça)
Çimento İhtiyacı Sınırları
%Hacimce%AğırlıkçaA-1-a A-1-b A-2 A-3 A-4 A-5 A-6 A-7
GW,GP,GM,SW,SP,SMGM,GP,SM,SP GM,GC,SM,SC SP CL,ML ML,MH,CH CL,CH MH,CH
5 6 7 9 10 10 12 13
5-7 3-5 7-9 5-8 7-10 5-9 8-12 7-12 8-12 7-12 8-12 8-13 10-14 9-15
10-14 10-16
Zemin cinsine göre serbest basınç mukavemeti-çimento içeriği arasındaki
ilişki Şekil 2.20’de görülmektedir. Buradan da görüleceği gibi çimento
stabilizasyonu granüler zeminlerde en iyi sonucu vermektedir. Ayrıca bu tip
zeminlerde çimento stabilizasyonu ile mukavemet artışı çimento miktarı kadar zemin
sıkıştırma miktarına ve yeterli kür edilmesine bağlı olarak değişir. Çimento
stabilizasyonu için çimento ihtiyacı zemin cinsine ve ıslatma-kurutma ile donma-
çözülme direncine bağlı olarak değişir. Örneğin iyi derecelenmiş ve ince (silt ve kil)
içermeyen bir zemin için %5’den daha az, az veya normal plastik zeminler için
yaklaşık %10 ve plastik killer için %13’den daha fazla çimento içeriği gerekebilir.
Tablolarda bu değerler verilmektedir.
Zemin Cinsi (Tek veya Karışım Olarak)
Çimento İhtiyacı Ağırlıkça% (sınır)
GW,SW GP,GW-GC,GW-GM,SW-SC,SW-SM GC,GM,GP-GC,GP-GM,GM-GC, SC,SM,SP-SC,SP-SM,SM-SC,SP CL,ML,MH CH
5 (3-8) 6 (5-9)
7 (7-11)9 (8-13)11 (9-15)
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
59
Şekil 2.20 Çimento Stabilizasyon Mukavemeti İle Çimento İçeriği İlişkisi (Tunç, 2002)
Zemin-çimento karışımının su ihtiyacı Standart Proctor testi ile belirlenir.
Çimento stabilizasyonu için su ihtiyacı hem çimentonun reaksiyonu hem de daneleri
ıslatmak için gerekli suyun toplamına eşittir. Çimento ile stabilize edilmiş zeminlerde
betonlarda olduğu gibi rötre çatlakları oluşabilmektedir. Eğer karışım suyu ne kadar
fazla olursa rötre çatlakları da o kadar fazla olmaktadır. Her ne kadar çimento dozajı
80 ila 200kg/m3 gibi düşük olsa da yine de rötre çatlakları oluşmakta ve zeminde
kılcal fisürlerin oluşmasına neden olmaktadır. Bunu azaltmak için, karma suyu
mümkün mertebe az tutulmalı ve kür süresince zeminin rutubetli olması
sağlanmalıdır. Ayrıca çimento miktarı arttıkça rötre çatlakları attığından dolayı
minimum seviyede çimento kullanılmasına çalışılmalıdır.
Çimento ile stabilize edilen zeminlerde serbest basınç mukavemeti ile kayma
mukavemeti arasındaki ilişki Saito’ya göre aşağıdaki gibi ifade edilmektedir.
2282828 0014,037,053,0 σστ −+= (2.15)
Burada;
28τ : 28 günlük kayma mukavemeti (direk kayma testi ile belirlenen), kg/cm2
28σ : 28 günlük serbest basınç mukavemeti, kg/cm2 ( 28σ ≤60kg/cm2 ise)
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
60
Mitchell’e göre zemin-çimento karışımının serbest basınç dayanımı aşağıdaki
formülle ifade edilmektedir.
00 /log ttKtt += σσ (2.16)
Burada;
tσ :t gündeki serbest basınç dayanımı, kPa
0tσ : t0 gündeki serbest basınç dayanımı, kPa
K: Katsayı, granüler zeminler için 480 c/c ve ince daneli zeminler için 70 c/c
c/c: Çimento içeriği, ağırlıkça yüzde (Tunç, 2001).
Çimento birincil reaksiyonlar sonucu zemin matrisinde güçlü bağlar
oluşturur. Bu reaksiyonun etkinliğini azaltmamak için laboratuar ve arazide altı
saatten geç sıkıştırma işlemlerinden kaçınılmalıdır. Birincil reaksiyonda çimentonun
bilinen hidroliz ve hidratlanması rol oynar.
2CaSiO+6H2O→Ca3Si2O7.3H2O+3Ca(OH)2 (2.17)
Şekil 2.21’de verilen grafik bir anlamda bu sürecin hakim olduğu malzemenin
çimento gereksinimini göstermektedir.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
61
Şekil 2.21 Çimento Katkı Yüzdesinin Hesaplanması (Önalp, 1983)
Çimento ile stabilizasyonda, zemine kuru birim hacim ağırlığının %5- 15’i
kadar çimento katılarak, karıştırılarak, kompaksiyon uygulanır. Saf kohezyonlu ve
organik zeminler dışındaki zeminler, bu yöntem için uygundur. Çimento, daneler
arası bağlar oluşturur. Genellikle, portland çimentosu kullanılır. Uygun çimento
miktarı, serbest basınç ve diğer dayanıklılık deneyleri ile belirlenir. Çimento
katılmış, iyice karıştırılmış zemine, kompaksiyon uygulanır. Katılan su, çimentonun
sertleşmesi için de yeterli olmalıdır. Zeminde ince kısım var ise, optimum su
muhtevasından biraz fazla olan su muhtevası ile çalışılır. Çimento katılarak
sıkıştırılan zemin, aynen beton gibi, bir süre ıslatılır. Çimento ile birlikte, çimento
miktarını azaltmak vb. için, bazen uçucu kül gibi başka katkı maddeleri de zemine
ilave edilebilir (Uzuner, 2000).
İkincil reaksiyonlar kil minerali yapısı ve ortamda mevcut amorf
malzemedeki değişikliklerle yeni bir bağlayıcı oluşmasını sağlamaktadır. O halde,
çimentonun beton oluşumundaki etkisinin zemin –çimento karışımlarında da etken
olduğunu düşünmek hatalı olacaktır. Kireçteki simgeleri kullanarak çimentoda C3S,
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
62
C2S, C3A veC4A (F=Fe2O3) bileşikleri bulunduğu bilindiğine göre birincil
reaksiyonu tekrar yazalım:
C3S+ H2O→ C3S2Hx+ Ca(OH)2 (2.18)
Kalsiyum hidroksit kristalleşerek hem iri daneleri hem de kil floklarını
bağladıktan sonra ayrışır:
Ca(OH)2→Ca+++ 2(OH)- (2.19)
Ca+++2(OH)-+ S→ CSH (2.20)
+ A→ CAH
Aynı zamanda;
Ca+++ NS (zemin silisi)→ CSH+ Na+ (2.21)
+NA (zemin alumini)→ CAH+ Na+
Reaksiyonlar hızlandırılmak isteniyorsa sodyum hidroksit ve sodyum
metasilikat eklenmelidir.
Zeminin özellikleri çimento yüzdesi ve kür süresine bağlı olarak
iyileşmektedir. Bunlar yanında direnime önemli katkısı olan etken kuru birim hacim
ağırlıktır. Serbest basınç direnci
qu=A ebγ (2.22)
Biçiminde logaritmik bir bağlantıyla verilmiştir. A ve b zemin için değişmez
sayılardır. Son yirmi yılın deneyimleri çimento ile stabilize edilmiş iri ve ince daneli
zeminlerde aşağıdaki tabloda özetlenen özelliklerin olasılığını saptamış
bulunmaktadır. Burada da serbest basınç direnci ana kriter olarak kullanılmaktadır. c
çimento içeriğidir. Çimento katkılı malzemelerde dayanımın serbest basınç yanında
çekme, tercihen Brezilya çatlatma deneyiyle de ifade edilmesi anlamlı olacaktır.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
63
Çizelge 2.10 Çimento Stabilizasyonunun Sıkıştırılmış Zemine Etkisi (Önalp, 1983)
ÖZELLİK İRİ DANELİ İNCE DANELİ Birim hacim ağırlık(t/m3) 1,6-2,2 1,4-2,0 Serbest basınç direnci (kPa) 500-1000 C 300-600 C Kür etkisi (t günde) qu= quo+ 500 C log(t/t0) qu= quo+ 70 C log(t/t0) Kayma direnci (kN/m2) c= 50+0,225qu+ σtan450 c= 50+0,22qu+ σtan400
CBR 0,0038(qu)1,45 0,0038(qu)1,45 Elastisite Modülü (mPa) 7-35x103 0,7-7x106
Poisson oranı 0,1-0,2 0,15-0,35 Geçirimlilik k (cm/sn) <1x10-6 <1x10-6
Çizelge 2.10’da verilen değerler laboratuarda kontrollü koşullarda
hazırlanmış örnek özelliklerini yansıtmaktadır. Ancak uygulamada, özellikle stabilize
edilmiş zeminin çekme ve eğilmeye direnci oldukça farklı çıkmaktadır. Bunun
nedeni büzülme çatlakları olarak açıklanmıştır. Yol ve hava alanı pistlerinde temel
kalınlığı 20cm’den küçük olduğunda önem kazanan büzülme çatlağı sorunun statik
sıkıştırma ve yüksek çimento oranlarıyla azalmaktadır. Ayrıca büzülmeyi minimuma
indirmek için karışımım kuru yapmak ve suyu yayma-yerleştirme sırasında ekleyerek
buharlaşmayı önlemek gerekmektedir. Konu hakkında farklı bir görüş, ortamda
çatlama önlenemeyeceğine göre stabilize zeminin iri bloklara bölünmesinin olumsuz
bir sonuç olmayacağıdır (Önalp,1983).
Arazi uygulaması için başlıca üç yöntem vardır. Bunlardan yerinde karıştırma
yönteminde hazırlanan tabaka üzerine hesaplanan miktarda çimento düzgün
yayılarak, karıştırılıp sıkıştırılır. Gezici santral yönteminde gezen bir sistem ile
yüzeyden alınan zemin, çimento ve su katılarak, karıştırılıp tekrar yüzeye bırakılır,
yayılır ve sıkıştırılır. Sabit santral yönteminde ise, zemin sabit bir santrale taşınır,
burada çimento ve su katılır, karıştırılır ve tekrar yerine taşınır, yayılarak sıkıştırılır
(Uzuner, 2000).
Haeri ve ark. (2005), Tahran alüvyonlu zemini için çimento ile kumlu çakıl
zeminlerin stabilizasyonu hakkında bir çalışma yapmışlardır. Dane dağılımı, sıkılık
ve çimento muhtevası kontrol faktörleridir. Hazırlanan numuneler konsolidasyonlu
drenajsız üç eksenli basınç deneyi ile kırılmıştır. 100mm çapında ve 200mm
yüksekliğinde hazırlanan numunelerin portland çimentosu içeriği %1.5, %3, %4.5,
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
64
%6 ve %9 olarak hazırlanmıştır. İki farklı sıkılıkta hazırlanan numuneler
kompaksiyon testinden elde edilen optimum su muhtevasında sıkıştırılmıştır.
Numuneler 28 gün sonucunda deneye tabi tutulmuştur. Şekil 2.22’den de
anlaşılmaktadır ki, çimentosuz zemin numunesinde plastik kırılma, çimentolu
zeminde ise sert zeminlerde gözlenen diyagonel kırılma meydana gelmiştir.
Şekil 2.22 Serbest Basınç Deneyinden Sonra Numunelerin Görünüşü (Haeri ve ark., 2005)
Çimento muhtevası ve sıkılık arttıkça mukavemetin de arttığı görülmüştür.
Düşük portland çimentosu içeriğinde kireçle doğal olarak çimentolanmış zemin ile
portland çimentosu ile çimentolandırılmış zemin arasında fazla mukavemet farkı
görülmemiş fakat oran arttıkça fark da artmıştır. Çimento artıkça daha fazla dayanım
görülmüştür.
Buna benzer bir çalışma da Asghari ve ark.(2003) tarafından doğal olarak
kireçle çimentolanmış ve çimentolanmamış olmak üzere numunelerde Tahran
alüvyonlu zemininde yapılmıştır. Drenajlı ve drenajsız üç eksenli deneyler
sonucunda aynı şekilde diyagonal ve plastik kırılmalar açık şekilde görülmüştür.
Bahar ve ark.(2004), mekanik ve kimyasal olarak stabilizasyonu incelemişler
ve mekanikte dinamik kompaksiyon ve vibrokompaksiyon yöntemini, kimyasalda ise
çimento katkısını araştırmışlardır. Bunun için laboratuarda model deneyler
yapmışlardır. Kompaksiyon deneyini dinamik olarak yapabilmek için 12.5kg’lık
tokmak kullanılmış ve 820mm yükseklikten düşürmüşlerdir. %0, %4, %6, %8, %10,
%12, %15 ve %20 oranlarında kum zemine çimento eklemişlerdir. Bazı numuneler
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
65
su içinde bekletilmiştir ve 48 saat sonunda dinamik kompaksiyon yapılmasına ve
yüksek çimento muhtevasına rağmen düşük dayanımlar elde edilmiştir. Bu da
göstermektedir ki binaların su ile direk temasından kaçınılmalıdır. Deneyler optimum
su muhtevasında daha iyi sonuçlar vermiştir. Sonuçta mekanik stabilizasyonla,
kimyasal stabilizasyonun kombinasyonunun en uygun olduğunu savunmuşlardır.
Dinamik kompaksiyon daha uygun sonuçlar vermiştir.
2.12.4 Bitümlü Stabilizasyon
Kireç ve çimento stabilizasyonu pozzolanik reaksiyonlar sonucu zeminin
mukavemetini arttırırken, asfalt stabilizasyonu zeminin suyun zararlı etkilerinden
korunması ve daneleri birleştirici yönde bir rol oynamaktadır. Daneler yüzeyini
kaplayan asfalt ince daneli zeminlerin sudan yumuşamasını önleyici bir etki
gösterirken iri danelerden oluşan zeminlerin ise kohezyon kazanmasına yol
açmaktadır. Ayrıca, danelerin birbirine yapışmasını sağlayıcı etkisi sonucu su ve
rüzgar erozyonuna karşı direnci artırmaktadır. Asfalt stabilizasyonunun da en yaygın
olarak karayollarında kullanıldığı bilinmektedir (Özaydın, 2000).
Bitümle stabilize edilen ince daneli zeminler için suya dirençli ama yüksek
kohezyonlu ve kumlu zeminler için daneler arasında güçlü bağ kuvveti olan stabil bir
yapı elde edilir. İki veya daha fazla zemin karıştırılarak iyi bir gradasyon elde
edilebilirse nispeten daha az miktarda asfalt katkısı ile su geçirimsiz satabil zeminler
elde edilebilir. Katbek (sıvı) asfaltın zemine püskürtülmesi ile geçirimsiz ve durabil
yüzeyler elde edilebilmektedir. Eğer ince daneli zemine kireç katılırsa asfaltın
zemine penetre etmesi ve homojen bir karışım elde edilmesi de oldukça
kolaylaşmaktadır. Bitümle stabilizasyon için zeminin Çizelge 2.11’de verilen
gradasyonu sağlaması gerekir. Aksi halde zemine başka bir uygun zemin
karıştırılarak istenilen gradasyon sağlanmalıdır.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
66
Çizelge 2.11 Bitümle Stabilize Edilecek Zeminlerde Tavsiye Edilen
Gradasyon Limitleri (Tunç, 2002)
Zeminler çoğunlukla %30 ila %45 boşluk oranına sahiptir. Bu boşlukların
geçirimsizliğinin ve/veya yoğunluğunun arttırılması amacıyla diğer kimyasal
katkıların kullanılması hem pratik hem de ekonomik olarak mümkün olmayabilir.
Asfalt ile yapılan stabilizasyonda zeminlerin hem geçirimsizliği hem de mukavemeti
önemli ölçüde arttırılabilmektedir. Böylece stabilize edilmiş zeminler yol kaplaması
altında iyi bir alt temel görevi görebilmektedir.
İncesi fazla olan zeminlerde geçirimsizliği sağlamak amacıyla %4 ila %7
arasında asfalt katkısı yeterlidir. Ancak, No.200’den geçen kısım %12’den nadiren
%18’den fazla olmaması ve PI<10 olması gerekir. Kumlu zeminlerde %2 ila %4
asfalt katkısı yeterlidir. Ancak kumun tek boyutlu olması halinde yeterli sonuç
alınamamaktadır. Bitüm ile stabilizasyon için en iyi sonuç derecelenmiş granüler
zeminlerde elde edilmekte ve %1 ila %3 asfalt katkısı ile geçirimsiz zeminler elde
edilebilmektedir.
Bitümle stabilizasyonda kullanılacak asfaltın tipi Çizelge 2.12’de verilmiştir.
Soğuk bölgelerde mümkünse katran değilse ısıya duyarlılığı az olan asfalt
kullanılmalıdır. Genel olarak, düşük ısıya sahip bölgelerde viskozluğu az olan asfalt
daha uygun olmaktadır.
Elek Boyu
Yüzde Geçen
1" No.4 No.200
100 50 – 100 5 – 12
Elek Boyu
Yüzde Geçen
1 1/2" 3/4" No.4 No.40 No.100 No.200
100 60 – 100 35 – 100 13 – 50 8 – 35 0 - 12
Elek Boyu
Yüzde Geçen
3" No.4 No.40 No.200
100 50 – 100 35 – 100 2–12(max30)
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
67
Çizelge 2.12 Bitümle Stabilizasyonda Kullanılacak Asfalt Tipi (Tunç, 2002)
Zemin Tipi Asfalt Tipi Açık Gradasyonlu Agrega İyi Gradasyonlu Agrega (çok az filler içeren) Belli miktar ince ve filler içeren zemin
RC – 250, 800, MC – 3000, MS – 2, CMS – 2 RC – 250, 800, MC – 250, 800, SC – 250, 800, MS – 2, CMS – 2, SS – 1, CSS – 1 MC – 250, 800, SC – 250, 800, SS – 1, SS – 1h, MS – 2, CMS – 2
Bitümle stabilizasyon, genellikle zemin üzerine asfaltın püskürtülmesi veya
yolda karışımından sonra hemen sıkıştırılması ile yapılır. Bu durumda, SC – 70, 250
veya MC – 70, 250 kullanılmalıdır. Asfalt miktarı, Marshall stabilitesi 250 kg olacak
şekilde seçilmelidir. Eğer bu stabilite değeri elde edilemiyorsa gradasyon düzeltmesi
yapılmalı ve yine stabilite sağlanamıyorsa kimyasal stabilizasyon metotları
denenmelidir. Genel olarak karışımda filler (No.200) arttıkça bitüm miktarı da
artacağından gradasyon düzeltmesinde bu husus göz önünde tutulmalıdır.
Kumlu zeminler veya kumun bol olarak bulunduğu yerlerde bitümle
stabilizasyon yapıldığında mukavemetli ve dayanıklı zeminler elde edilebilmektedir.
Hatta bu tip stabilizasyonlara sahip zeminler, kaplamada ideal alt temel tabakası
olarak da kullanılabilmektedir. Böylece kaplama kalınlığının azalmasından dolayı
daha ekonomik olabilmektedir. Bitümle stabilizasyon için her türlü kum
kullanılabilir olmakla beraber iyi derecelenmiş ve kil topakları ile organik maddeler
içermeyen kumlarda daha iyi sonuçlar alınmaktadır. Eğer bağlayıcı olarak asfalt
çimentosu kullanılacak ise kumun ve asfaltın ısıtılması gerektiğinden dolayı plentde
sıcak karışımın hazırlanması ve yola serilmesi gerekir. Ancak sıvı asfaltın zemine
doğrudan püskürtülüp yolda karıştırıldıktan sonra sıkıştırılması ile mukavemet
yönünden iyi sonuçlar alınabilmektedir. Ancak her iki halde de No. 200’den geçen
kısım %12’den fazla ise bağlayıcı miktarını artıracağından karışımın çok rijit
olmasına neden olmaktadır.
Kohezyonlu zeminler optimum su içeriğinde sıkıştırıldığında belirli bir
mukavemet kazanır. Ancak bu mukavemet suya karşı duyarlıdır. Zira yüksek su
içeriğine maruz kaldığında zemin şişme gösterebilir ve yumuşama ile stabilitesi
azalır. Bu nedenle, bitümle stabilize edilen zeminlerin daneleri asfalt filmi ile sarılır
ve boşlukların bir kısmı asfalt ile doldurularak su geçirimsiz bir kitle sağlandığı gibi
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
68
asfaltın bağlayıcılık özelliğinden dolayı yüksek kohezyonlu bir zemin elde edilebilir.
Ancak asfalt çimentosu kullanılırsa karışıma giren tüm malzemenin (zemin ve asfalt)
ısıtılması ve karıştırılması gerektiğinden ve sıvı asfalt kullanılırsa sıkıştırmadan sonra
kesilme problemlerinin olması nedeniyle kohezyonlu zeminler genellikle bu tip
stabilizasyona uygun değildir. Fakat emülsiyon asfaltların kullanımı ile bu
problemlerin giderilmesi bir miktar mümkün olabilmektedir. Ancak bu uygulamada
da emülsiyon asfaltın kesilmeden(yani su ile asfalt partiküllerinin birbirlerinden
ayrılması) önce zeminle karışmış olması gerekir. Kohezyonlu zeminlerde SS (Yavaş
kesilen) tipi asfalt emülsiyonu kullanılmalıdır. Çünkü RS (hızlı kesilen) ve MS (orta
hızda kesilen) tipi asfalt emülsiyonlarının zeminle karıştırılma esnasında erken
kesilme nedeniyle homojen karışım sağlanamamaktadır. Fakat zeminin ince miktarı
az ise MS tipi asfalt emülsiyonu kullanılabilir. Ayrıca kolayca ufalanabilen ve
asfaltla homojen bir şekilde karışabilen zemin olması halinde bitümle stabilizasyon
başarı olmaktadır.
Bu nedenle, zeminin PI değeri 10’dan az olması ve zeminin No.200’den
geçen kısmının %12’den az olması şartı getirilmiştir. Ayrıca zeminin LL değerinin
40’dan az olması gerekmektedir. Her ne kadar bitüm içeriği arttıkça zeminin
geçirimsizliği artsada fazla miktarda bitüm kullanılması halinde uygulamada
işlenebilirlik ve sıkışma problemlerini doğurmakta ve stabilizasyonun başarısız
olmasına neden olmaktadır.
Bitümle yapılan zemin stabilizasyonlarında zeminin su içeriği önemli rol
oynar. Çünkü bitümün zemin içinde homojen dağlımı, karışım sırasındaki suyun
miktarına ve zemin ıslaklığının homojen olmasına bağlıdır. Eğer zeminin su içeriği
gereğinden az ve homojen dağılmamış ise bitümle karıştırıldığında yeterli stabiliteyi
gösterememektedir. Bu nedenle deneme – yanılma ile test yaparak karışım için
gerekli su içeriği Marshall stabilitesi kriterine göre belirlenmelidir. Bitümle
stabilizasyonlarda bitüm içeriği aşağıdaki gibidir ;
)100(D*0,20C*0,17B*0,07A0,02cb
K−++++
= (2.23)
Burada ;
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
69
b/c : Bitüm içeriği, kuru zemin ağırlığının yüzdesi olarak
A : No.50 elek üzerinde kalan kısmın yüzdesi
B : No.50 elekten geçen ve No.100 elek üzerinde kalan kısmın yüzdesi
C : No.100 elekten geçen ve No.200 elek üzerinde kalan kısmın yüzdesi
D : No.200 elekten geçen kısmın yüzdesi
K : Katkı (gazyağı, yağ veya su) yüzdesi
Buna göre tahmin edilen bitüm yüzdesinin %0,5 ve %1 altında ve üstünde
olacak şekilde beş ayrı bitüm – zemin karışım numunesi hazırlanıp Marshall
stabilitesi tespit edilir taban zemini için minimum 250 kg ve alt temel olarak
kullanılacaksa minimum 375 kg Marshall stabilitesinin sağlanması gerekir.
Bitüm yüzdesi formül ile tayin edilebildiği gibi Şekil 2.23’ten de bulunabilir.
Görüldüğü gibi zemindeki kum ve kil miktarı arttıkça bitüm yüzdesi de artmaktadır.
Şekil 2.23 Bitüm Yüzdesinin Tahmini (Tunç, 2002)
Hemen tümü yollarda, temel malzemesine uygulanan bitümlü stabilizasyon
daneli malzemeye kohezyon verir. İnce daneli zeminlere katıldığında ise malzemenin
suya karşı isteği azalmaktadır. Kireç ve çimentoya oranla pahalı olduğundan daha az
uygulanır. Bitüm zemine katbek, emülsiyon ya da köpük biçiminde katılmaktadır.
Olağan koşullarda 76 mikrondan 10-50 arasında, plastisite indisi 18’den
düşük olan zeminler bu yönteme en iyi cevap verir. Bu şekilde daneler asfaltla
rahatça kaplanacağı gibi bitüm boşlukları tıkama işlevini de yerine getirmektedir.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
70
Stabilizasyonun başarılı olması için asfaltın tüm zemini kaplaması gerekmemektedir.
Öte yandan gereğinden fazla bitüm daneler arası bağlar ve kilitlenmeyi önleyerek
malzemenin kayma direncini azaltmaktadır. En yüksek kayma direnci ve birim hacim
ağırlık, en düşük su emme özelliğini yansıtan optimum çözümün %20 hava boşluğu
durumunda olduğu bulunmuşsa da porozite ile bitüm içeriği arasında güvenilir bir
bağıntı da oluşturulmamıştır. Sadece kum-emülsiyon karışımlarında asfalt
gereksinmesi (%p) için;
p= 0,75 (0,05 a+ 0,1b 0,5c) (2.24)
Eşitlik 2.24’ün güvenirliği gösterilmiştir. Burada a: 2mm elek üzerinde kalan,
b: 2-0,074mm elekler arasındaki, c: ise 74 mikron elekten geçen kum yüzdesini
göstermektedir.
Bitümlü stabilizasyon serbest basınç, CBR, Florida Taşıma ve koni stabilite
deneylerinde değerlendirilir. Karışımdan sonra kuru olarak denenen örneğin serbest
basıncını 7 gün su altında tutulanınki ile oranlamak iyi bir ölçüttür. En uygun katkı
yüzdesi en küçük oran, ya da minimum direnç olarak saptanan 5,3kg/cm2’yi veren
olarak kabul edilir. Sıcaklığın direnci doğrudan etkilediği hatırlanırsa bu değişkenin
de deneylere içerilmesi uygun olur.
Florida taşıma değeri kum-emülsiyon karışımlarının taşıma gücünü ölçer.
Deneyde 10cm çaplı, 7.6cm yükseklikte silindirin içine sıkıştırılan örnek yüzeyine
6.45cm2 (1 inç2) alanda uygulanan yük 4.2kg/cm2-dak hızla itilmektedir. Taşıma
değeri örnek yüzeyinde 19mm’lik çatlaklar belirmesi, ya da pistonun örnek içine
6mm girdiği değer olarak belirlenir (Önalp, 1983).
Bitümle stabilizasyonda; asfalt, katran gibi maddeler kullanılır. Kırma taş,
çakıl, kum gibi taneli zeminler, sıcak sıvı bitümlü madde katılıp karıştırılarak,
serilerek kompaksiyon uygulanır. Bitümlü maddelerin, taneler arasında bağlayıcılık
ile geçirimsizlik sağlama işlevleri vardır. Bitüm, asfalt vb. petrolden elde edilen
siyah, yapışkan, sıcakken sıvı olan üründür. Kullanılacak malzemenin, kil ve organik
maddelerden arınmış olması gerekir. Bitümlü maddeler, miktar olarak, %5-10
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
71
oranında katılır. Bitümlü stabilizasyon, özellikle yollarda, yüzey kaplamasında
kullanılır (Uzuner, 2000).
2.12.5 Kireç- Baca Külü Stabilizasyonu
Uçucu kül, silika, alümina, değişik oksitler ve alkalilerden oluşan bir faz olup
fabrika atığıdır. Hidrate kireç ile reaksiyona girerek çimentolama etkisi gösterir. Bu
nedenle kireç- uçucu kül karışımları yol alt temel ve temellerinde kullanılırlar. %10-
35 kül +%2-10 kireç karışımları genelde uygun karışımlardır (Yıldırım, 2002).
Kömürle çalışan termik santrallerin bacalarından toplanan daneli malzeme
olan baca külü veya uçucu kül adı verilen malzeme kireçle birlikte zemine
karıştırıldıkları zaman kireç- baca külü ve kireç- killi zemin arasında pozzolanik
reaksiyonlar meydana geldiği gibi aynı zamanda baca külü iri daneler arasındaki
boşlukları dolduran bir işlev yerine getirmektedir. Bu nedenle, kireç stabilizasyonu
yalnız ince daneli zeminlerde etkili olurken, kireç- baca külü karışımları iri daneli
zeminlerin stabilizasyonunu da mümkün kılmaktadır.
Kireç- baca külü stabilizasyonu zeminin basınç ve çekme mukavemetinin ve
dayanıklılığının artmasını sağlamaktadır. Karayolu mühendisliğinde daha yaygın
kullanılma alanı bulmaktadır (Özaydın, 2000).
2.12.6 Cüruf Katkısı
Yüksek fırın cüruflarının bağlayıcı özelliklere sahip olduğunun
belirlenmesiyle birlikte dünyada 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bu malzemeyi
içeren bağlayıcıların ticari olarak üretimine başlanmıştır. Yüksek fırın cüruflarının
gerek portland çimentosu hammaddesi gerekse mineral katkı maddesi olarak
kullanılması, sırasıyla 1883 ve 1892 yıllarına rastlamaktadır. Günümüzde dünyanın
birçok ülkesinde değişik isimlerle yüksek fırın cürufu içeren çimentolar üretilmekte
ve kullanılmaktadır (Tokyay, 2003).
Avrupa çimento standartlarında (prEN 197-1) portland cüruf çimentosu genel
adı altında iki (II/A-S ve II/B-S), yüksek fırın cürufu çimentosu adı altında ise üç
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
72
(III/A, III/B, III/C) olmak üzere, %6’dan %95’e kadar değişik miktarlarda yüksek
fırın cürufu içeren, toplam beş çimento tanımlanmıştır. Ülkemizde de CÇ32.5,
CÇ42.5, SDÇ32.5 ve SSÇ32.5 adları altında %20’den %65’e kadar yüksek fırın
cürufu içeren çimentolarla ilgili Türk Standartları bulunmaktadır (Tokyay, 2003).
Cüruflar çeşitli metalurji tesislerinden elde edilen atık madde gruplarından
birisidir. Kimyasal kompozisyonları ve özellikleri elde edildikleri sanayi
kuruluşlarının ürettiği ana ürün tipine ve üretim yöntemine bağlı olarak birbirinden
çok farklılık gösterir. Örneğin yüksek fırın cüruflarının kendi başına bağlayıcı
özelliği olmasına karşın nikel ve bakır cüruflarının yalnızca puzolanik özellikleri
vardır. Puzolanik maddeler, kendi başlarına hidrolik bağlayıcı olmadıkları halde, ince
olarak öğütüldüklerinde rutubetli ortamda ve normal sıcaklıkta kalsiyum hidroksit ile
reaksiyona girerek bağlayıcı özellikte bileşikler oluşturan maddelerdir.
Tüm cüruflar arasında en önemlisi ve en yaygın olarak kullanılanı yüksek
fırın cüruflarıdır (YFC). Ham demir üretiminde atık malzeme olarak elde edilen YFC
yüksek fırınlarda, daha hafif olmasından dolayı, ham demirin üstünde yer alır. Demir
filizi gangı, kok ve kireçtaşının yanma sonrası atıkları YFC’yi oluşturur. YFC’nin
oluşum sıcaklığı 1400-1600oC’dir.
YFC yavaş soğutulduğunda kristal bir yapıya sahip olur. Bu haliyle bazalta
benzer mekanik özelliklere sahiptir ve beton agregası olarak kullanılabilir. Öte
yandan, hızlı soğutma uygulanması sonucunda ise camsı yapıda cüruf elde edilir. Bu
tür cüruflar granüle yüksek fırın cürufu olarak adlandırılırlar. GYFC bir miktar
hidrolik özelliğe sahiptir.
Erimiş haldeki cüruf yüksek fırından çıktığında hızlı olarak soğutulduğu
takdirde akışkanlığındaki azalma kristal yapılaşmayı engeller ve camsı yapıda bir
katı eriyik elde edilmesini sağlar. Bu yarı kararlı camsı malzeme sodyum hidroksit
veya kalsiyum hidroksit gibi aktivatörler kullanılarak ya da ince öğütülmek ve
portland çimentosunun hidratasyonuyla ortaya çıkan Ca(OH2)’yi kullanmak
suretiyle, hidrolik özelliğe sahip olur. Aktivasyon sonucunda, kalsiyum silikat
hidratlar meydana gelir (Spellman,1982; Tokyay, 2003).
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
73
1862 yılında Emil Largens yüksek fırın cürufunun suyla granülasyonu
sonucunda elde edilen malzemenin kireçle karıştırılmasıyla bağlayıcı özelliğe sahip
olduğunu gözlemlemiştir (Lea, 1970; Tokyay, 2003).
Yüksek fırın cürufu granülasyon ve peteleme yöntemleri ile iki farklı şekilde
ani olarak soğutulmaktadır. Granülasyon yöntemi için fazla miktarda suya ihtiyaç
olduğu için en iyi yöntem olmasına rağmen peteleme yöntemi daha yaygın olarak
kullanılmaktadır. Bu yöntemde önce su kullanılır ve daha sonra cüruf havaya fırlatılır
(Regourd, 1986; Tokyay, 2003).
Peteleme yöntemiyle birkaç değişik boyda malzeme elde edilir. 4-15mm
boyutunda olanlar çok gözenekli ve kısmen kristalli bir yapıya sahip oldukları için
daha çok hafif beton agregası olarak kullanılmaktadır. 4mm’den küçük olanlar ise
camsı yapıya sahiptirler ve çimento üretiminde katkı maddesi olarak kullanılırlar.
Genel olarak, cürufun alkalinitesi ne kadar yüksekse hidrolik özelliğinin de o
kadar iyi olduğu kabul edilir. Cürufların kimyasal kompozisyonlarıyla hidrolik
özellikleri arasındaki ilişkiyi belirlemek için çok sayıda araştırmalar yapılmış
olmakla birlikte, kesin ve basit kurallar bulunmuş değildir (Lea, 1970; Tokyay,
2003).
Bir GYFC’nin hidrolik özelliği, belirli bir sınırlı değere kadar, CaO/SiO2
oranının artmasıyla artar. Ancak, bu sınır aşıldığında, diğer bir deyişle, CaO
miktarının çok yüksek olmasıyla granülasyon güçleştiğinden hidrolik özellikte
azalma görülür. Sabit bir CaO/SiO2 oranı için Al2O3 miktarının artması cürufun
aktivitesini arttırır. Cüruf içindeki demir ve mangan oksitler dayanım özelliklerini
olumsuz etkiler. %10’a kadar MgO bulunmasının kötü bir etkisi bulunmaz. Ancak
daha yüksek MgO miktarları zararlı etkiler yaratabilir (Lea, 1970; Tokyay, 2003).
GYFC’lerin kendi başlarına suyla reaksiyonu, portland çimentolarının
hidratasyonuyla karşılaştırıldığında oldukça yavaş gelişir. Cürufun hidratasyonu
cürufun su içinde kısmi olarak erimesiyle C-S-H, hidrate aluminatlar ve hidrate siliko
aluminatların çökelmesi olarak tanımlanabilir (Dron ve Brivot, 1980; Tokyay, 2003).
Cüruf hidratasyonunun başlangıç aşamasında silikat iyonları eriyiğe geçer,
daha sonra, ilk C-S-H çökelmesinin ardından, eriyiğin kireç konsantrasyonu artar ve
son olarak da alumina konsantrasyonunda, hidrate aluminat kristallerinin oluşumuna
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
74
kadar artış görülür. YFC hamurlarındaki hidrate fazların belirlenmesine yönelik bir
araştırmada CaO-SiO2-Al2O3-H2O dörtlü sisteminde C-S-H, C2ASH ve C4AH13-19
bileşenlerinin oluştuğu belirlenmiştir (Regourd, 1986; Tokyay, 2003).
GYFC’nin suyla kendi başına reaksiyonunun çok yavaş seyretmesi birçok
araştırmacıyı bu reaksiyonu hızlandıracak aktivatörler konusunda çalışmaya
yöneltmiştir (Daimon, 1980; Tailling ve Brandster, 1989). Yaklaşık 60 yıldan beri
yapılan çalışmalar (Freet, 1939; Purdon, 1940; Feron, 1946) sonucunda cürufların
kimyasal aktivasyonu için kullanılan malzemeleri iki ana grupta toplamak
mümkündür. Bunlardan biri alkalin aktivatörler (soda, kireç, sodyum karbonat,
soydum silikat vb.), diğeri ise süfat aktivatörlerdir (alçı, anhidrit, fosfojips, vb.). her
iki grup malzeme de cürufların hidratasyon ürünlerinin oluşumunu hızlandırırlar
(METSO, 1983). Yukarıda belİrtilen aktivatörlerin kullanımı sonucunda elde edilen
cüruf hidratasyon ürünleri C-S-H, C4AH19, C4ASH8(Ca(OH)2) aktivatör olarak
kullanıldığında meydana gelmez ve etringittir (Tokyay, 2003).
2.12.7 Uçucu Kül Katkısı
ASTM C 618-01’e göre uçucu kül kimyasal içeriklerine göre C ve F sınıfı
olmak üzere iki sınıfa ayrılmaktadır. Her iki gruba da girmeyen üçüncü bir tür
sınıflandırılamayan uçucu kül çeşidi de bulunmaktadır. F tipi uçucu kül, bitümlü
kömürün yanması ile elde edilir ve çok düşük miktarda kireç (CaO) içermektedir. Bu
tür uçucu kül silis ve alumina içerdiğinden, çimentolaşma özelliği çok azdır. Ancak
normal ısı derecesinde, nemin etkisi ve muhtemel kireç ile reaksiyona girdiğinde,
çimentolaşma meydana gelmektedir. C tipi uçucu kül ise linyit veya kömürün
yanması ile elde edilir ve belirli oranda kireç içermektedir. C tipi uçucu kül kireç
içerdiği için reaksiyon hemen meydana gelmektedir buna karşın F tipi uçucu külde
ise kireç çok daha az olduğu için reaksiyonu başlatabilmek için dışarıdan ortama
kireç ilave edilmesi şarttır. Ferguson’un (1993) çalışması da C tipi uçucu külün ilave
katkı gerektirmeksizin iyi sonuçlar verdiğini göstermiştir. Turner (1997)’da uçucu
kül ile yapılan zemin iyileştirmesi ile mevcut zeminin mühendislik özelliklerinin
iyileştirdiğini göstermiştir. Edil ve ark.(2002) ‘de C tipi uçucu kül ile yapılan yolaltı
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
75
zemin iyileştirmesinin sıradan zemin iyileştirme tekniklerine göre daha iyi sonuçlar
verdiğini ve hatta daha iyi olduğunu ifade etmişlerdir (Şenol ve Edil, 2004).
Zemin stabilizasyon tekniği kayma mukavemeti dolayısıyla, yük taşıma
kapasitesinin arttırılması, oturmaların azaltılması yoluyla zeminlerin ıslahı, filtre,
drenaj sistemi gibi çeşitli uygulamalarda kullanılmıştır. Gark ve ark.(1991) yaptıkları
araştırmalarda kumlu zeminlere yatay tabakalı uzayabilen malzemeler eklenmesi ile
oluşturdukları silindirik üç eksenli deney numunelerinde kumdaki kohezyon ve
dayanıklılık artışı üzerinde çalışmışlardır. Killi zeminlere geo-tekstil katkısıyla zemin
davranışındaki gelişme üzerine çalışan Krishnaswamy (1988) zeminin dayanıklılık
oranının katkı malzemesi ile arttığı sonucuna varmıştır. Ramanatha Ayyar (1989)
killi zeminlere hindistan cevizi lifi ekleyerek yaptığı çalışmasında küçük hindistan
cevizi liflerinin büyüklerine oranla şişmeye daha fazla dayanıklılık gösterdiğini
bulmuştur. Mandal ve Vishwamohan (1989) üç değişik genişleyen kile katkı
malzemesi olarak hindistan cevizi lifi ve hint keneviri lifini tabakalar halinde geo-
tekstil gibi ekleyerek Kaliforniya taşıma oranı deneyleri ile davranışını araştırmıştır.
Şimdiye kadar dokunmuş-dokunmamış, geosentetik-geogrid gibi çeşitli şekillerde
güçlendirme için takviyeler araştırılmıştır. Binquet ve Lee (1975) alüminyum şeritler
kullanarak taşıma kapasitesinin artması konusunda çalışmışlardır. Uçucu kül,
hindistan cevizi lifi, liflerden yapılmış halat, bambu, tahta, palmiye yaprağı,
Hindistan cevizi yaprağı, metal, naylon gibi malzemeler kullanılarak zeminin taşıma
kapasitesi arttırılmıştır. Bunların dışında J. Prabakar, Nitin Dendorkar ve R.K.
Morchale (2003) uçucu külün zemine katkısı ile mühendislik özelliklerinin
iyileştirilmesi üzerine çalışmışlardır. Zeminin c-φ artma davranışını anlamak için
uçucu kül karıştırarak zemin özelliklerinin gelişmesi amacıyla değişik oranlarda
uçucu kül ilavesiyle bir seri deneyler yapmışlardır. Özgül ağırlık ve kompaksiyon
davranışı, kayma mukavemeti ve deviator gerilme uçucu kül eklenmemiş ve %9’dan
%46’ya kadar eklenmiş her numune için deneyler yapılmıştır. Yani üç değişik
zemine değişik oranlarda uçucu kül ilavesiyle uçucu külün zeminin kompaksiyon,
kayma mukavemeti, CBR değerleri ve şişme karakteristiklerine olan etkisini uçucu
külün kullanışlılığını, zemin yapısındaki değişimi ve taşıma kapasitesindeki artışı
değerlendirerek araştırmışlardır. Deneyleri sonucunda zemine uçucu kül katkısıyla
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
76
sıkışabilirliğin düşük özgül birim ağırlık ve birim hacim ağırlığa göre azaldığını
bulmuşlardır. Sıkışabilirlikteki azalma %15-20 arasındadır. Boşluk oranı ve porozite
değerleri zemine uçucu kül ilavesine göre değişmektedir. %46 civarında uçucu kül
ilavesiyle boşluk oranı %25 artmaktadır. Kesme gerilmesi kül-zemin karışımına kül
ilavesiyle nonlineer olarak artmaktadır. Yine kül ilavesiyle kohezyon
artabilmektedir. Şişen zeminlerde kül ilavesinin artmasıyla birlikte zeminin
şişmesinde azalma tespit edilmiştir. İçinde organik maddeler olan kum ve kil
karışımının meydana getirdiği gevşek yapılı toprağa kül ilavesiyle maksimum
kohezyon değeri 0.39kg/cm2 olurken killi zeminlerde 0.66kg/cm2 bulunmuştur. Kül
artışıyla kohezyon da lineer olarak artmaktadır. Sonuçta uçucu kül ilavesiyle taşıma
kapasitesi artmaktadır (Prabakar ve ark., 2003).
Şenol ve Edil (2004), oldukça düşük taşıma gücü özelliğine sahip yumuşak ve
kısmen organik malzeme içeren zeminlerin, yol inşaatında uçucu kül kullanarak
taşıma gücünü arttırmak için stabilizasyonun sağlanmasına ait araştırma sonuçlarını
incelemişlerdir. Stabilize edilecek tabakanın kalınlığını ve optimum zemin-uçucu
kül-su karışımını belirlemek için çeşitli oranlarda karışımlar seçilmiştir. Bu
karışımlar laboratuar ortamında hazırlandıktan sonra CBR deneyine tabi
tutulmuşlardır. Geoteknik mühendisliği literatüründeki bilgilere ve standartlara bağlı
kalarak, arazi şartlarını temsilen laboratuar ortamında mümkün olan karışımları
hazırladıktan sonra numuneler 2 saat bekletilmiş ve daha sonra CBR numuneleri
modifiye proktor kabında hazırlanmıştır. Suyun uçucu kül ile muhtemel reaksiyonları
göz önüne alınarak laboratuarda hazırlanan numuneler standartlara bağlı kalarak 7
gün nem odasında saklanmış ve bu süre sonunda CBR deneyleri yapılmıştır. Sonuç
olarak iki tür zemin kullanılarak yapılan C tipi uçucu kül stabilizasyonunun yumuşak
yol altı zemininin mühendislik özelliklerini büyük ölçüde iyileştirdiği ve zemin
mukavemetini arttırdığı saptanmıştır. Laboratuarda elde edilen karışım
numunelerinin CBR sonuçları, orijinal numunelerinkinden en az on kat daha büyük
sonuç vermiştir. Bu sonuç bir sonraki adım olan arazi çalışması için önemli bir veriyi
pratik kullanıma hızla sunmuştur. Uçucu kül ile zemin stabilizasyonu, çok hassas bir
çalışma gerektiren arazi çalışmasıdır. Bu nedenle zeminin su muhtevası inşaat
süresince ciddi bir şekilde gözlenmelidir. Zeminin karışımından sonra, 2 saatlik süre
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
77
uçucu külün zemin suyu ile reaksiyona girip çimentolaşmanın başlaması için yeterli
bir süredir. Kompaksiyon aşamasının gecikmesi halinde, uçucu kül ile karıştırılan
zeminin mukavemeti beklenilen değerden daha düşük olabilmektedir. Laboratuar
deneyleri ile elde edilen su muhtevası değerine, arazi çalışması aşamasında kesinlikle
bağlı kalınmalıdır. Ayrıca bu çalışmada elde edilen diğer önemli bir sonuçta,
laboratuar deneylerinden elde edilen ve zemin mukavemeti hakkında bilgi veren
değerler, araziden elde edilen değerlerden her zaman daha büyüktür. Arazi değerleri
laboratuar değerlerinden %9-6 kadar düşüktür. Bunun nedeni laboratuar ortamında
hazırlanan numunelerin ideal karışım şartlarını yansıtması ve arazi ortamına oranla
daha homojen bir şekilde teşkil edilmelerindendir. Bu sebeple laboratuar
değerlerinden, arazi değerlerine geçiş yapmak gerektiğinde bir güvenlik sayısının
kullanılması uygundur.
Çokça ve Toktaş (2002), dispersif bir zeminin C tipi uçucu kül ile
stabilizasyonunu araştırmışlardır. Değişik oranlarda (%0, %3, %5, %7,%10 ve %13)
C tipi uçucu kül dispersif zemin numunesine katılarak uçucu kül ilavesinin indeks,
mukavemet ve konsolidasyon özelliklerine etkisine bakmışlardır. Deney sonuçları
uçucu kül ilavesinin genellikle numunenin mukavemetini arttırdığını ve
sıkışabilirliğini azalttığını göstermiştir. Ayrıca uçucu kül ilavesi ile zemin dispersif
durumdan dispersif olmayan duruma geçmiştir. Soma uçucu külünün düşük özgül
ağırlığından dolayı numunelerdeki uçucu kül miktarı arttıkça numunelerin özgül
ağırlığı düşmüştür. Numunelerdeki uçucu kül miktarı arttıkça numunelerin
sıkışabilirliği azalmakta ve optimum su içeriği artıp maksimum kuru birim hacim
ağırlık azalmıştır. Numunenin içindeki uçucu kül miktarı %7’ye arttıkça numunenin
serbest basınç dayanımı artmakta, daha fazla uçucu kül katkısı ise serbest basınç
dayanımında düşüşe yol açmaktadır. %13 uçucu kül ilavesi ile numune dispersif
durumdan dispersif olmayan duruma geçmiştir. Stabilize edilmiş dispersif zeminleri
toprak dolgu barajlarda ve seddelerde kullanabildiğimizde hem muhtemel kil
kaynaklarının miktarını arttırabileceğiz hem de termik santrallerin depolamak
zorunda oldukları, bir atık malzeme olarak görülen uçucu kül değerlendirilmiş
olacaktır. Uçucu külün nakliye masraflarını da göz önüne aldığımızda, uçucu küllerin
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
78
elde edildiği termik santrallerin yakınında görülen dispersif killerin stabilize
edilmesinde kullanımının mümkün olabileceği düşünülmektedir.
Dermatas ve Meng (2003), ağır metalle kirlenmiş zeminleri atık malzeme
olan C sınıfı uçucu kül ile stabilizasyonunu sağlamışlardır. Böylece çevreye de
katkıda bulunmuşlardır.
Kalinski ve Hippley (2005), yaptıkları çalışmalarında optimum su muhtevası
değerini %20-%30 değerleri arasında bulmuşlardır. Bu da göstermektedir ki uçucu
kül katkısı ile optimum su muhtevası değeri daha büyük olmaktadır.
2.12.8 Eski Kamyon Lastiği Katkısı
Yoon ve ark. (2003) eski kamyon lastiği kullanarak güçlendirilmiş zeminin
taşıma kapasitesi ve oturması üzerine bir çalışma yapmışlardır. Atık lastiklerin kum
zeminde kullanılması yoluyla faydalı olacağı düşünülerek laboratuarda plaka
yükleme deneyleri yapılmıştır. Bu deneyler güçlendirme etkilerini rölatif sıkılık,
oturma derinliği, güçlendirme tabaka sayısı, lastik tipi ve büyüklüğü gibi etkenler
düşünülerek yapılmıştır. Sonuçta eski lastiklerle güçlendirilmiş gevşek kum zeminin
taşıma kapasitesinin 2 kat arttığını ve oturmalarda da yaklaşık %70 oranlarında
azaldığını bulmuşlardır. Ayrıca sıkı kumların oturması da %34 oranında azalmıştır.
2.12.9 Uçucu Kül ve Çimento Katkısı
Kaniraj ve Havanagi (1999) ise çimento ile uçucu kül stabilizasyonu
hakkında bir çalışma yapmışlardır. Bu çalışmada Hindistan Delhi’deki Raghat uçucu
külü ve Almanya Bochum yakınlarındaki Baumineral uçucu külü uygun zeminlerle
karıştırılmıştır. Yamuna kumu ve silt, Rajghat uçucu külü ile ve Rhine kumu
Baumineral uçucu külüyle karıştırılmıştır. Zemin-uçucu kül karışımına %3-%9
oranlarında değişen çimento eklenmiştir. Silindirik numuneler optimum su muhtevası
ve maksimum kuru birim hacim ağırlıkta hazırlanıp deney süresi boyunca kür
edilmiştir. Optimum su muhtevası ve maksimum kuru birim hacim ağırlıklar
kompaksiyon testi ile belirlenmiştir. Kompaksiyon mukavemeti ve sekant modülü
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
79
kür zamanının, uçucu kül muhtevasının, ve çimento muhtevasının fonksiyonu olarak
bulunmuştur. Sonuçlar literatürde sunulanlarla karşılaştırılmıştır. Sonuçta serbest
basınç değeri ve sekant modülündeki artışın hiperbolik olduğu bulunmuştur. Ayrıca
bu değerlerdeki artışın katkı malzemesi artışına bağlı olduğu ve çimento artışı ile
arttığı, fakat uçucu kül artışıyla azaldığı bulunmuştur. Çimentonun külden daha fazla
etkiye sahip olduğu bilinmektedir. Su muhtevası, zemin-kül karışımındaki çimento
miktarına ve kür zamanına göre değişmektedir. Yani su muhtevası çimento artışıyla
azalmaktadır. Çimento miktarının kür zamanından daha fazla etkili olduğu
söylenilebilir.
Kalinski ve Hippley (2005) ise portland çimentosu ve uçucu küle su
muhtevası ve çimento içeriğinin etkisini araştırmışlardır. Su muhtevasını bulmak için
Proktor ve modifiye Proktor deneyleri yapılmış ve mukavemetini ölçmek için de
serbest basınç deneyleri yapılmıştır. Hazırlanan numuneler 30, 60 ve 90 gün boyunca
kür edildikten sonra deneye tabi tutulmuştur. Sonuçta, F sınıfı uçucu kül ve portland
çimentosu ile kompaksiyon ile istenen sonuçlar ortaya çıkmıştır. Sonuçlar
göstermiştir ki; çimento ve kül ile stabilizasyon çimento muhtevasından ve su
muhtevasından etkilenmektedir ve ayrıca kompaksiyon enerjisi de büyük rol
oynamaktadır. Bu parametrelerin bilinmesi ile serbest basınç mukavemeti de CQA
testi ile tahmin edilebilir duruma gelmiştir. Optimum su muhtevası %20-30 iken
serbest basınç mukavemeti de 1,1-5,5kPa olmuştur.
2.12.10 Kireç ve Çimento Katkısı
Bu çalışmanın temel amacı, stabilizasyon konusunda çeşitli kaynaklardan
yararlanılarak hazırlanan bir sentez çalışma ışığında, Tüdeş,(1996) kireç ve çimento
katkısı ile zeminlerin stabilizasyonunu amacıyla Doğu Karadeniz bölgesi
zeminlerinden üç tanesini seçerek zeminlerin fiziksel özellikleri rutin deneylerle,
mineralojik özelliklerini de DTA (Differantial Thermal Analysis) ve XRD ( X ışını)
deneyleri ile belirlemiştir. Seçilen zeminler değişik oranlarda çimento ve kireç
katkılarıyla standart bir enerji ile sıkıştırılmış ve kayma direnci parametreleri elde
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
80
edilmiştir. Katkısız durumda aynı enerji ile sıkıştırılan zeminin kayma direnci
parametreleri belirlenerek elde edilen iyileştirmeler karşılaştırılmıştır.
Elde edilen sonuçlar, kireç ve çimentonun zeminin stabilizasyonunda olumlu
sonuçlar verdiğini özellikle % 5 ile % 15 arasındaki katkı oranlarının optimum katkı
maddesi içerdiği ve katkı oranının artışının her malzemede stabilizasyonu doğrusal
olarak arttırmadığını göstermiştir (Tüdeş, 1996).
2.12.11 Değirmen Artığı Malzeme Katkısı
Araklı-Yanbolu ve Gürbulak (Trabzon) dan klinker üretimi için Trabzon
Çimento Fabrikasına getirilen kalker, tras ve kireçtaşı Trabzon çimento
fabrikasındaki ön işlemlerden sonra “değirmen artığı” olarak adlandırılan ve
fabrikanın üç vardiya halinde çalışması sonucu günde 6 ton miktarına ulaşan atık
madde ortaya çıkmaktadır.
Değirmen artığı atıklarının yapısındaki çimento tozları nedeniyle, mekanik
stabilizasyon uygulamalarında, doğal malzemeye göre zemin stabilizasyonunda daha
etkili olabileceği düşünülerek, değişik katkı oranlarında su içeriği aynı olan
numuneler hazırlanmış ve sabit bir kompaksiyon enerjisi ile sıkıştırılmıştır. Elde
edilen numuneler üzerinde yapılan serbest basınç ve permeabilite deneyleri ile
dayanımları ve geçirimlilik katsayıları belirlenmiştir. Bu özellikler katkısız
durumdaki zeminin aynı özellikleri ile karşılaştırılmıştır.
Zemin özelliklerinin amaca uygun hale getirilmesinde çeşitli katkı
maddelerinin kullanılması çok eski yıllara dayanmaktadır. İlk uygulamalarda katkı
maddesi olarak bitki kökleri kullanılmış, sonraları bu uygulama katkı maddesi olarak
değişik kimyasal maddelere kadar uzanmıştır (Tüdeş, 1996). Günümüzde katkı
malzemelerinin seçiminde çeşitli atık maddelerinin değerlendirilmesi ön plana
çıkmıştır. Böylece; zeminler istenen özelliklere sahip olurken, atık malzemeler de
değerlendirilmiş olmaktadır.
Değirmen artığı malzemenin katkı maddesi olarak kullanılmasıyla üretilen
numunelerin serbest basınç dayanımları, %15 civarında katkı kullanılması halinde,
3.12 kg/cm2 civarında olmaktadır. Katkı oranının arttırılması halinde ise dayanımlar
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
81
azalmaktadır. Katkısız durumda 2.75 kg/cm2 civarında olan serbest basınç
dayanımındaki artış yaklaşık %14 olmaktadır (%15 katkıda). En yüksek basınç
dayanımı elde edilmek istendiğinde zeminin geçirimliliği % 122 kadar artmaktadır.
Geçirimliliğin önemli olduğu durumlarda değirmen artığı malzeme ile dayanım
arttırırken bu husus göz önünde bulundurulmalıdır. Ancak karayolu inşasında
altyapının drenajı da gerekli olduğundan değirmen artığı malzeme ile oluşturulacak
yol altyapılarında hem dayanım hem de geçirimlilik artışı sağlandığından uygun bir
katkı maddesi olabileceği anlaşılmaktadır (Aytekin, 2002).
2.12.12 Reçine ile Stabilizasyon
Zemin stabilizasyonunda bir önemli metot reçine (resin) ların kullanılmasıdır.
Bunlar geçirimsizliği sağlayan maddeler olup, vakslı (mumlu) katbek bitümünkine
benzer bir etkiye haizdirler. Yaklaşık yüzde bir miktarında kireçle karıştırılarak, bir
ön muameleye tabi tutulur. Kullanılan reçine özel olarak hazırlanmış bir madde olup,
gerekli miktar yalnız, yüzde bir veya iki civarındadır. Bitüm gibi reçineler de kötü
derecelenmiş ve kohezyonu yeterli olmayan zeminlerin stabilizasyona tabi tutulma
olanaklarını arttırır.
İyi karışmış toz halinde veya çorba kıvamında uygulanan reçineler, zeminin
boşluklarında çok ince suya mukavim tabakalar meydana getirecek şekilde yayılarak,
kapiler yükselmeye karşı su tutan bir mania meydana getirirler. Gerekli reçine
miktarı 15 cm kalınlık ve 1 m2 saha dahilindeki zemin için yalnız 2.20kg ila
5.40kg’dır. Diğer hiçbir stabilizörün bu kadar ufak miktarlar halinde kullanılması
durumunda etkili olması mümkün değildir. Şüphesiz, hazırlanmış zemin optimum
kompaksiyon meydana getirecek şekilde sıkıştırılır (Kumbasar, 1962).
2.12.13 Cüruf, Bentonit, Kireç Katkısı
Kavak ve Bilgen (2005), Yüksek Fırın Cürufunun (Y.F.C) yol alt yapısında,
özellikle killi zemini güçlendirme amacı ile kullanılması durumunu
değerlendirmiştir. Laboratuar koşullarında bentonit kili ile hazırlanan numunelere
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
82
değişik oranlarda Yüksek Fırın Cürufu (Y.F.C) ve kireç katılmak suretiyle, Y.F.C.
nun kil zemin üzerindeki etkileri incelenmiştir. Serbest basınç deneyleri için ağırlıkça
değişik oranlarda bentonit kireç ve cüruf karıştırılarak ilk önce her bir karışım için
optimum su muhtevası tespit edilmiş ve bu su muhtevalarında hazırlanan yeni
karışımlar, kompaksiyon aletinde yol yapımı standartlara uygun olarak yani üç
tabaka halinde her bir tabakaya 25 vuruş olacak şekilde sıktırılmıştır.(Bentonit’e, 150
mikrondan elenen Yüksek Fırın Cürufu (<150 µm. Y.F.C) ile kireç, ağırlıkça şu
oranlarda karıştırılmıştır. %2 cüruf -%2 kireç; %2 cüruf -% 3 kireç; %4 cüruf -%4
kireç; %4 cüruf -%6 kireç; %5 cüruf -%5 kireç; %5 cüruf -%7,5 kireç). Sıkıştırılmış
karışımlardan serbest basınç deneyleri için 38 mm. çapında, 76 mm. boyunda
numuneler hazırlanmıştır. Numuneler hazırlanırken hidrolik çıkartıcı kullanılmıştır.
Hazırlanan bu numunelerden bir kısmı, hazırlandığı gün ( 0 günlük ) kırılmıştır. Her
bir karışım oranı için en az üç numune kırılmıştır. 7 ve 28 gün kür edilen numuneler
de aynı şekilde hazırlanmış ve desikatörlerde kür edilmiştir.
Yapılan çalışma sonucu; YFC nin, elenmeden çimento katkı malzemesi
olarak kullanılan boyutta bentonite eklenmesinin, bentonit kilinin serbest basınç
değerlerinde önemli bir değişiklik meydana getirmediği görülmüştür. Cürufun
elenerek belli bir boyutun altına indirilmesi ( < 150 µm. ) ve değişik oranlarda
kireçle karıştırılması durumunda, bentonit kili ile reaksiyona girdiği açık olarak
anlaşılmaktadır. Kullanılan kireç ve cüruf miktarı, literatür taramasında incelenen
çalışmalardaki yüzdeler baz alınarak belirlenmiştir (Veith, 2000 ; Wild ve diğ., 1998;
Kavak ve Bilgen, 2005 ).
Proktor deneyleri sonuç grafiklerinde, çimento katkı malzemesi olarak
kullanılan boyuttaki cürufun, ağırlıkça % 10’ dan fazla oranlarda kullanılmasının,
bentonit kilinin optimum su muhtevasında azalmaya ve kuru birim hacim
ağırlıklarında artışa neden olduğu görülmektedir. Bunun yanında, 150 mikrondan
elenmiş cürufun, kireçle birlikte bentonite eklenmesi halinde ise, optimum su
muhtevası değişmemekte, kuru birim hacim ağırlıkları azalmakta ve proktor eğrisi
düzleşmektedir.
Bentonit kili % 5 cüruf ve % 7,5 kireç ile karıştırıldığında serbest basınç
değeri 28 gün sonunda yaklaşık 25 kat artış göstererek, 273 kPa dan 6690 kPa
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
83
değerine yükselmiştir. Kırılma anında oluşan birim deformasyonlar ise %10–11
mertebelerinden, %1 mertebesine düşmektedir. Böylelikle zemin rijit bir yapıya
dönüşmekte ve elastisite modülü artmaktadır.
Cüruf ve kireç karışımlarının deneylerde kullanılan oranlarda yol kesitlerine
uygulanması halinde, yolda oluşabilecek deformasyonlar azalacak ve yol kesitleri
küçülecektir. Bu da yol yapım maliyetlerinde azalma sağlayabilir. Bu konunun
ayrıntıları başka bir çalışma olarak ele alınacaktır.
Bu çalışma, cürufun öğütülüp elenerek toz halinde yol kesitlerinde
kullanılabileceğini göstermektedir. Düşük oranlarda kullanılan cürufun, öğütülüp
elenerek toz halinde torbalanması, rahatlıkla taşınabilme imkanı sağlayacaktır.
Böylelikle fabrikalar uzak yerlerde de ekonomik kullanımı mümkün kılabilir.
Her bir ton çelik üretiminde ortaya çıkan 300 kilo cürufun kullanım
alanlarının genişletilmesi, curuf atığı yığınlarını azaltacaktır. Ayrıca yol inşaatı
sektörüne ucuz bir hammadde sağlayacaktır.
Bu çalışmada, yüksek plastisiteli saf bir kil olan bentonit kullanılmıştır.
Değişik kil cinsleri ve doğal killer için de buna benzer çalışmalar yapılabilir (Kavak
ve Bilgen, 2005).
2.12.14 Cüruf, Uçucu Kül ve Portland Çimentosu Katkısı
Eren ve Yılmaz (2004), yüksek fırın cürufu veya uçucu kül’ün portland
çimentosu yerine kısmi ikamesinin, değişik sıcaklıklarda kür edilen betonların
dayanımlarına olan etkilerini araştırmışlardır. Çalışma sırasında beş farklı karışım
kullanılmıştır. Birinci karışım kontrol karışımı olarak sadece Portland çimentosu ve
diğerlerinde de %30 ve % 50 uçucu kül ve cüruf kullanılmıştır. Bütün karışımlarda
%33 ince agrega ile toplam agrega/bağlayıcı oranı 6, su/bağlayıcı oranı ise 0.55’tir.
Karıştırma işlemi yapılmadan önce, tüm malzemeler 6, 20, 35 ve 80°C’de 24 saat
muhafaza edilmişlerdir. Numuneler 6, 20, 35 ve 80°C’de kür tanklarında muhafaza
edilip 1, 3, 7, 28 ve 90 günlük basınç dayanımları bulunmuştur. Çalışmanın
sonucunda düşük, normal ve yüksek sıcaklıkta uçucu kül ve cüruflu betonların
Portland çimentolu betonlara göre daha yavaş dayanım gelişimi gösterdiğini
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
84
açıklamışlardır. Ayrıca çalışmada, Portland çimentolu betonlar en yüksek dayanım
değerini 7 gün ve sonrasında 20°C kür sıcaklığında göstermiştir. 35°C’de kür edilen
uçucu kül betonları, 28 ve 90 gün sonunda diğer sıcaklıklara göre daha yüksek
dayanım kazanmışlardır. Cüruflu betonlar 28 gün kür süresinden sonra Portland
çimentolu betonlar ile aynı davranışı göstermişlerdir. Aynı zamanda, cüruflu betonlar
en yüksek dayanım değerini 20°C kür sıcaklığında kazanmışlardır.
Cürufun hidratasyonu Portland çimentosuna göre daha yavaş olduğundan, her
iki çimento tipinin karışımı dayanım gelişimini geciktirecektir. Geciktirme derecesi,
cürufun ve portland çimentosunun kimyasal kompozisyonlarına, cüruf yüzdesine,
ortamın nem ve sıcaklığına bağlıdır. Roy ve Idorn’un (1982) çalışmasında cüruf-
çimento harcının, ilk yaşlardaki dayanım gelişiminin Portland çimentosu harcına
göre daha az olduğu bulunmuştur. Hogan ve Meusel (1981) ise, cüruf katkılı çimento
harcının buhar kürü uygulandığında dayanım gelişiminde artış olduğunu
gözlemlemişlerdir. Wimpenny ve diğerleri (1989) 91 gün kür edilmiş cüruflu
betonların en yüksek basınç dayanımını 20°C’de elde etmişlerdir. Kür sıcaklığının
40°C’ye kadar artırılması basınç dayanımını ileriki yaşlarda düşürmüştür. Al-Kaisi
(1989), 20°C’de kür edilen Portland çimentosu ve cüruflu beton dayanımlarının 40-
60°C’de kür edilen betonlara göre 28 günden sonra daha fazla olduğunu göstermiştir.
Pratas (1978) ise çalışmasında, biri Portland çimentosu diğeri ise %50 cüruf
kullanarak iki karışım denemiştir. Her iki karışımda da aynı su/çimento oranı
kullanılmış olup, karışımlar 5, 20 ve 30°C suda kür edilmiştir. Sonuçlar
irdelendiğinde, 5°C’de kür edilen cüruflu betonun, Portland çimentosu betonuna göre
daha düşük dayanım gelişimi gösterdiği fakat 30°C’de bu durumun tam tersi olduğu
ortaya çıkmıştır (Eren ve Yılmaz, 2004).
2.12.15 Çimento, Uçucu Kül ve EER
Li (1988), zemin stabilizasyonunda çimento, uçucu kül ve EER kullanımını
araştırmıştır. EER Japonya’dan getirtilen kimyasal bir karışımdır ve Li’nin
çalışmasında zemine sadece çimento katkısı ilavesinden daha fazla mukavemet
kazandırmak için çimento, uçucu kül ve EER katkısının çok daha etkili olacağı
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
85
vurgulanmaktadır. Bunun nedeni Ca(OH)2 ile uçucu küldeki silika ve alumina ikincil
bir reaksiyon göstermesidir. Aynı zamanda serbest basınç dayanımının kür zamanı
ile arttığı, kuru birim ağırlığın artmasıyla arttığı ve kompaksiyon enerjisine bağlı
olduğu da belirtilmiştir. Örselenmiş numunelerde yapılan deney sonuçları daha
düşük değerler vermektedir.
2.12.16 Bentonit, Kireç ve Çimento
Sıvapullaiah ve ark. (2002), kırmızı toprak zemine %20 bentonit, %1 çimento
ve %1 kireç katkısı üzerinde çalışmışlardır. Kompaksiyon deneyinden elde edilen
optimum su muhtevasına göre numuneler hazırlanmıştır. Değişik katkı oranları ile
hazırlanan numuneler 0, 7 ve 28 gün kür edilerek konsolidasyon, serbest basınç
deneyi gibi deneylere tabi tutulmuştur. Deneyler sonucunda, zeminin kompaksiyon
özelliklerinin değiştiği görülmüştür. Optimum su muhtevasında bir değişiklik
olmazken kuru birim hacim ağırlık artmaktadır. Kireç veya çimento zeminin
stabilitesini arttırmaktadır. Sıkışabilirliği kireç çimentodan daha fazla arttırmaktadır.
Bentonit, kireç karışımı 7 günden daha sonra dayanımını arttırırken; çimento,
bentonit karışımı 7 gün içinde dayanımını hızla kazanır.
2.12.17 Asfalt, Kireç ve Çimento
Al ve Wahhab (1996), zemin stabilizasyonunda asfalt ile kireci ve çimentoyu
karıştırarak suyun zemine verdiği hasarı önlemeye çalışmışlar ve %2 ila %4 oranında
çimento ve kireç kullanılarak yapılan deney karşılaştırmalarında çimentonun kirece
göre daha etkili olduğunu belirtmişlerdir. İki çeşit asfalt kullanmışlardır ve
emulsiyon tipi asfalt kullanıldığında çimentonun daha etkili olduğu belirtilirken;
katbek asfalt kullanıldığında kireç ve çimentonun aynı etkiye sahip olduğu
görülmüştür.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
86
2.12.18 Bentonit, Kil, Uçucu Kül ve Silis Dumanı
Tan ve ark. (2002) yaptıkları çalışmada 0.06-0.5 mm tane çapı aralığına sahip
kum, değişik oranlardaki bentonit, kil, uçucu kül ve silis dumanı ile stabilize edilerek
kayma direnci ve kompaksiyon parametrelerinin değişimleri incelenmiştir. Bentonit,
kil, silis dumanı ve uçucu kül parametre ve her parametre de üç seviyeli olarak
seçilmiştir. Kompaksiyon deneyleri sonucunda karışımların maksimum kuru birim
hacim ağırlıkları ve optimum su muhtevaları belirlenmiştir. Optimum su
muhtevalarında kesme kutusu deneyleri yapılıp kayma direnci parametreleri ve
değişimleri incelenerek optimum karışım oranları belirlenmiştir. Parametrelerin
kohezyon ve içsel sürtünme açısı üzerindeki etkilerini belirlemek için varyans
analizleri yapılmıştır. Genel olarak, bentonitin kohezyon ve içsel sürtünme açısı
üzerinde en etkili malzeme olduğu belirlenmiştir.
Son yıllarda katkı maddeleri ile stabilizasyon konusu çeşitli yönleri ile
araştırılmaktadır. Magistris (1998) tarafından yapılan çalışmada düşük bentonit
oranlarında siltli kumların fiziksel ve mekanik özellikleri araştırılmıştır. Alawaji
(1990), kum bentonit karışımlarının şişme ve sıkışma karakteristiklerini incelemiştir.
Seçilen parametreler ve karışım oranlarına göre yapılan laboratuar deney sonuçları
kullanılarak Taguchi yöntemi ile yapılan değerlendirmeler sonucunda; Deneylerde
içsel sürtünme açısı üzerinde; bentonitin % 26.6, silis dumanının % 13.8 ve uçucu
külün % 14.6 oranlarında etkili olduğu, kilin önemli bir etkisinin bulunmadığı
belirlenmiştir. İçsel sürtünme açısı üzerinde etkili olan üç faktörün yer aldığı ve %
10 bentonit, % 10 silis dumanı % 20 uçucu kül ve % 60 kum kullanıldığı bir
karışımda içsel sürtünme açısının malzemeler arasında iç etkileşim olmaması
durumunda φmax =34.3 o olması beklenilmektedir. Karışımlarda % 5-10 arasında
bentonit, % 0-10 arasında silis dumanı kullanılması ile içsel sürtünme açısı artmakta,
daha yüksek oranlarda ise düşmektedir. % 0-10 arasında olan kil içsel sürtünme
açısını arttırmaktadır.
Kohezyon üzerinde ise bentonitin % 58.6, kilin % 12, silis dumanının % 17
oranlarında etkili olduğu belirlenmiştir. Buradan karışımların kohezyonu üzerinde en
önemli etkiye sahip parametrenin bentonit olduğu, uçucu külün önemli bir etkisinin
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
87
olmadığı görülmektedir. Davranışta etkili üç parametrenin alındığı bir karışımda %
20 bentonit, % 5 kil ve % 75 kum kullanılması ve malzemeler arasında iç etkileşim
olmaması durumunda kohezyonun % 90 güven aralığında ortalama c=0.63 kg/cm2
olması beklenilmektedir. % 10-20 arasında bentonit, % 10-20 silis dumanı
kullanılması ile kohezyon artarken, uçucu külün uçucu külün % 10’dan daha fazla
olması kohezyonu düşürmektedir (Tan ve ark.,2002).
2.12.19 Atık Çamur Katkısı
Angın (2005),Trabzon İçme Suyu Arıtma Tesisinde suyun arıtılma işlemi
sonucunda atık olarak oluşan çamur katkı maddesi olarak kullanılabilirliğini
araştırmıştır.
Çalışmada katkı oranları %7.5, %10, %12.5 ve %15 olarak belirlenmiştir.
Yapılan deneysel çalışmalardan elde edilen sonuçlara göre atık çamur ile
stabilizasyon, kireç ve çimento kadar yüksek iyileştirme sonuçları vermese de
maliyetinin çok az olmasından dolayı kireç ve çimento göre kullanımı tercih
edilebilecek olan bir malzeme olabileceğini göstermektedir.
Deney sonuçlarına göre katkı malzemesinin şişen zeminlerde daha etkin
olduğu ve optimum katkı oranının %12.5 olduğu gözlemlenmiştir.
2.12.20 Granüler Kauçuk Katkısı
Ghazavi (2004), granüler kauçuk ile uniform kum zeminlerin stabilizasyonu
konusunu çalışmıştır. Ağırlıkça %10, %15, %20, %50, %70 katkı ilavesiyle
hazırlanan karışımlar kesme kutusu deneyine tabi tutulmuştur. Ancak sürtünme
açısında önemli bir fark oluşturulamamıştır. Geoteknik projelerinde kullanılabilecek
bir malzeme olup, çevre kirliliğini önlemek amacıyla da kullanılabilir.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
88
2.12.21 Uçucu Pirinç Kabuğu ve Kireç
Muntohar ve Hantoro (2000) tarafından yapılan çalışmada %2, %4, %6, %8,
%10 ve %12 oranında kireç ve %7.5, %10 ve %12.5 uçucu pirinç kabuğu killi
zemine ilave edilip numuneler hazırlanmıştır. Kür edilen numunelere kıvam limitleri,
dane dağılımı, kompaksiyon, CBR, üç eksenli basınç ve konsolidasyon deneyleri
uygulanmıştır. Deneyler sonunda zeminin fiziksel özelliklerinin iyileştiği, zeminin su
muhtevası yüksek olduğunda uçucu pirinç kabuğunun daha iyi durumda olduğu ve
konsolidasyon oturmalarının azaldığı görülmüştür. Ayrıca, bu katkı malzemesinin
kullanımının ekonomik açıdan da yarar sağlayacağı açıktır.
2.12.22 Uçucu Pirinç Kabuğu ve Çimento
Benzer bir çalışma da rezidüel zeminlerin stabilizasyonu için yapılan değişik
bir çalışmadır. Basha ve ark. (2004), değişik oranlarda zemine ekleyerek
hazırladıkları numuneler üzerinde kıvam limit deneyleri, kompaksiyon deneyleri,
CBR deneyleri ve serbest basınç deneyleri gerçekleştirmişlerdir. Uçucu pirinç
kabuğu (RHA) rezidüel zeminin plastisitesini arttırmıştır. %6 ila %8 çimento ve %15
ila %20 RHA katkısı ile zemin mukavemetinde beklenilen sonuçlar elde edilmiştir.
2.12.23 Sodyum Silikat
Günümüzde zeminlerin stabilizasyonunda yüksek PH değerinden ötürü zemin
danelerinin yüzeyinde çimentolaşma reaksiyonu yaparak stabilitenin artması için
kullanılmaktadır. Ancak düşük aktiviteli killerde başarılı iken yüksek aktiviteli
killerde pek etkili değildir.%2-%10 arasında sodyum silikat %1 civarında bentonit ile
birlikte karıştırıldığında mukavemetin artmasına neden olmaktadır. Sodyum silikat
ile kalsiyum klorit, sodyum aluminant, magnezyum karbonat v.b katkılar birlikte
kullanıldığında hem mukavemet hem de durabilitenin artmasına neden olmaktadır.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
89
2.12.24 Kloritler
Kalsiyum klorit(CaCl2)ve sodyum klorit(NaCl) gibi tuzlar yollarda toz
kontrol, rutubetin sağlanması, yüzeyden kaba danelerin kopmasının önlenmesi gibi
amaçlarla kullanılmaktadır. Ayrıca diğer kloritler(örneğin MgCl2) yoğunluk ve
stabilitenin artmasına neden olduğu gibi zeminin PI ve LL değerinin düşmesine
neden olmaktadır. Zeminin permeabilitesini artırarak kapilarite duyarlılığını
azaltmakta ve böylece don kabarmalarını da önlemektedir. Ancak suyla eriyerek
zeminden uzaklaşmasının önlenmesi oldukça güç olduğundan dolayı kullanımı
sınırlıdır. Bilindiği gibi zeminler büyük oranda kalsiyum(Ca+2), magnezyum(Mg+2),
sodyum(Na+), potasyum(K+) gibi katyonlardan ve sülfat(SO4-2), klorit(Cl-),
fosfat(PO4-3), nitrat(NO3
-) anyonlardan oluşur. Özellikle şişebilen zeminlerde tuzların
katılması ile iyon dengesi sağlandığından şişme basınçları ve şişme basıncı değerleri
de azaltılabilmektedir.
2.12.25 Fosforik Asit
Zemine fosforik asit(H3PO4) veya diğer fosforik bileşikler katıldığında
mukavemet artışı ve suya karşı direnç sağlanmaktadır. Özellikle tabii şevlerin ve
dolgu şevlerinin erozyona karşı dirençli olmasını sağlamaktadır. Otoyol gibi yüksek
standartlı yollarda dolgu şevlerinin yüzeysel sularla erozyonu önlemek amacıyla
çimlendirilmektedir. Bu çimli sahaların yapımı ve bakımı kurak iklime sahip
bölgelerde sorun olabilmektedir. Bu amaçla fosforik asit ile dolgu şevlerinin stabil
hale getirilmesinde oldukça başarılı sonuçlar alınmıştır. Fosforik asit kil mineralleri
ile reaksiyona girerek çimentolaşma oluşmakta ve %20-%50 kadar mukavemet artışı
sağlanabilmektedir. Ancak zemin çok miktarda kalsiyum içeriyorsa fosforik asit
etkin olmamaktadır.
2 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Gülsen TUMLUER
90
2.12.26 Diğer Kimyasal Katkılar
Zeminin özelliklerini iyileştirmek amacıyla zemine katılan bazı maddeler
zeminin killi daneleri ile kimyasal reaksiyon yaparak zeminin çimentolaşmasını
sağlarlar. Bu amaçla kullanılan kimyasal katkılar; fosforik asit, fosfat, kalsiyum
sülfat (jibs), sodyum hidroksit (kostik soda), alüminyum tuzları gibi inorganik
maddeler ile polimerler gibi organik maddeler ve lifler olabilir. Bunlar zeminin
asidik ve alkalinik özelliklerine bağlı olarak seçilir ve belli oranlarda zemine
katılarak daha stabil olması sağlanır. Zemin stabilizasyonu için kullanılacak olan
kimyasal maddeler zemin cinsine ve arzulanan özelliklere göre seçilip tespit edilerek
kanıtlandıktan sonra kullanılmalıdır (Tunç, 2002).
2.13 Kontrol
Zemin iyileştirilmesinde hangi yöntem seçilirse seçilsin, son adım, konik
penetrasyon deneyi (CPT) ve standart penetrasyon deneyi (SPT) gibi yöntemler
kullanılarak, sahada sonuçları kontrol etmek olmalıdır. Zemin iyileştirme işlemi
tatmin edici olmadığı zaman, istenilen özellikler elde edilinceye kadar işlem tekrar
edilmelidir (Kayabalı, 2004).
3 MATERYAL VE METOD Gülsen TUMLUER
91
3 MATERYAL VE METOD
Yapılan bu çalışmada, kum zeminlerin katkı malzemeleri ile ıslahı
araştırılmıştır. Deneysel çalışmada Çukurova bölgesi, Seyhan nehir yatağından
getirilen kum numuneler, Adana Çimento Sanayi T.A.Ş. Adana Çimento
Fabrikasında üretilen CEM II / B-M 42.5R Portland Kompoze Çimento, İskenderun
Demir Çelik Fabrikasının atığı olan ve OYSA İskenderun Çimento Fabrikasında belli
bir incelik değerine kadar öğütülmüş yüksek fırın cürufu kullanılmıştır.
Optimum su muhtevasını bulmak için kum numune üzerinde proktor deneyi
yapılmış ve daha sonra bulunan optimum su muhtevasında ve değişik oranlarda katkı
malzemesi kullanılarak hazırlanan ve küre tabi tutulan numunelerin mukavemetini
ölçmek için serbest basınç deneyleri yapılmıştır. Hazırlanan numuneler 7, 14, 28 ve
56 gün boyunca kür edildikten sonra deneye tabi tutulmuştur. Numunelerin bir kısmı
hazırlanışının beşinci gününden, bir kısmı da ilk gününden itibaren küre tabi
tutulmuştur ve daha sonra deney sonuçları karşılaştırılmıştır.
Sonuçta, kompoze çimento ve yüksek fırın cürufunun kum zeminin
mukavemet özelliklerine olan etkisi deneysel olarak araştırılmıştır.
3.1 Zemin Özellikleri
Deneysel çalışmalarda, Çukurova bölgesi, Seyhan nehir yatağından getirilen
kum numuneler kullanılmıştır. Kum numuneler üzerinde, zemini sınıflamaya yönelik
ve mukavemet özelliklerini tespit etmek için bir grup deneyler yapılmıştır. Bu deney
sonuçlarına göre, kullanılan kumun zemin sınıfı, kötü derecelenmiş ince ve temiz
kum (SP) ve dane birim hacim ağırlığı γs=2,68 g/cm3 olarak belirlenmiştir (Yıldız,
2002).
Ayrıca kuru birim hacim ağırlığı γk=1,71 g/cm3 olacak şekilde hazırlanmış
kum numuneler üzerinde, zeminin kayma mukavemet parametrelerini tespit etmek
için yapılan kesme kutusu ve drenajlı üç eksenli basınç deneyleri sonucunda, kayma
mukavemet açısı, φ=41° ve kohezyon c=0x10-2 kg/cm2 olarak bulunmuştur. Zeminin
granülometrik dağılımıyla ilgili özellikler Çizelge 3.1’de sunulmuştur (Yıldız, 2002).
3 MATERYAL VE METOD Gülsen TUMLUER
92
Çizelge 3.1 Kum Zeminin Elek Analizi Sonuçları
Granülometrik Parametreler Birim Değer
Kaba Daneli Kum YüzdesiOrta Daneli Kum Yüzdesi İnce Daneli Kum Yüzdesi
Efektif Dane Çapı, D10 D30 D60
Zemin Sınıfı
% % %
mm mm mm
-
0,0 34 66
0,26 0,30 0,40 SP
3.2 Yüksek Fırın Cürufu Özellikleri
Çalışmada, İskenderun Demir Çelik Fabrikasının atığı olan ve OYSA
İskenderun Çimento Fabrikasında belli bir incelik değerine kadar öğütülmüş yüksek
fırın cürufu kullanılmıştır. Cürufa ait kimyasal özellikler Çizelge 3.2’de
verilmektedir.
Cürufun baziklik katsayısı Kb = (CaO + MgO) / (SiO2 + Al2O3) = 0,84 olup,
cüruf özgül ağırlığı 2,81gr/cm3, Blaine özgül yüzeyi ise 4250cm2/gr’dır.
Çizelge 3.2 Yüksek Fırın Cürufu ve Çimento Kimyasal Kompozisyonu (%)
Oksit SiO2 Al2O3 Fe2O3 CaO MgO SO3 K2O Na2O KK YFC 36,70 14,21 0,98 32,61 10,12 0,99 0,76 0,42 -
CEM II 25,70 6,95 4,07 53,33 3,87 1,90 1,21 0,48 1,10
3.3 Çimento Özellikleri
Deneysel çalışmalarda, Adana Çimento Sanayi T.A.Ş. Adana Çimento
Fabrikasında üretilen CEM II / B-M 42.5R Portland Kompoze Çimento
kullanılmıştır. Kullanılan Portland kompoze çimentoya ait kimyasal özellikler
Çizelge 3.2’de verilmektedir. Ayrıca çimento örneğine ait analiz sonuçları ek
kısmında verilmiştir. Portland kompoze çimento, çeşitli oranlarda portland çimentosu
klinkeri ve katkı maddelerinin, priz düzenleyici olarak da kalsiyum sülfatın katılarak
öğütülmesi sonucunda elde edilen hidrolik bağlayıcıdır. CEM II; kütlece, A tipleri
3 MATERYAL VE METOD Gülsen TUMLUER
93
için en çok 20 kısım, B tipleri için 35 kısım puzolanik madde ve portland çimento
klinkerinin, bir miktar alçı taşı ile birlikte öğütülmesiyle elde edilen hidrolik
bağlayıcıdır. Buradaki "puzolanik maddeler" deyimi, kendi başlarına hidrolik
bağlayıcı olmadıkları halde, ince olarak öğütüldüklerinde rutubetli ortamda ve
normal sıcaklıkta kalsiyum hidroksit ile reaksiyona girerek bağlayıcı özelikte
bileşikler oluşturan maddeleri ifade etmektedir. Yüksek fırın cürufu, demir-çelik
üretiminde yüksek fırınlarda oluşan ve uygun şekilde aktifleştirildiğinde hidrolik
özelikler gösteren ve kütlece en az 2/3 oranında camsı cüruf ihtiva eden suni bir
puzolandır. Uçucu kül ise, pulverize kömür yakılan fırınlardan atılan baca gazından,
toz partiküllerinin elektrostatik veya mekanik olarak çöktürülmesiyle elde edilen suni
bir puzolanik maddedir. Silika fume (silis dumanı) katkısı, yüksek miktarda amorf
silisyum dioksit ihtiva eden çok ince küresel partiküllerden oluşan suni bir puzolanik
maddedir.
3.4 Standart Proktor Deneyi
Deneyin amacı; zeminde kuru birim hacim ağırlık –su muhtevası bağıntısının
elde edilmesi ve ayrıca çan eğrisine benzer bu bağıntının tepe noktasındaki
maksimum kuru birim hacim ağırlık ile optimum su muhtevasının belirlenmesidir.
Deneyde yaklaşık 5kg kadar kum numune kullanılmıştır.
3.4.1 Deneyin Teorisi
Zemin kompaksiyonu, zemini mekanik araçlarla zorlayarak boşluklarındaki
hava hacminin azaltılması ile danelerin birbirlerine daha yakın olarak kümelenmesini
sağlama işlemidir. Kompaksiyon ile zeminin mukavemeti artar, kompresibilitesi
azalır.
Arazide silindirler, vibratörler ve tokmaklar ile yapılan kompaksiyonda
amacına uygun sonuçlar elde edilmesi için sıkıştırılacak malzemenin kompaksiyon
özelliklerinin laboratuar deneyleri ile tespit edilmesi gerekir (Kumbasar, 1999).
3 MATERYAL VE METOD Gülsen TUMLUER
94
Kuru birim hacim ağırlık ne kadar büyükse, o zemin o kadar iyi sıkışmış
demektir. Sıkıştırılmış bir zemin için yaş ve kuru birim hacim ağırlıklar yazılıp
birbirine bölünürse, kompaksiyonun temel bağıntısı elde edilir.
ew
VW s
n ++
==1
)1(*γγ (3.1)
es
k +=
1γ
γ (3.2)
wk
n += 1γγ
(3.3)
ww
nk +
=+
=100
*1001
γγγ (3.4)
s
w
WW
w = (3.5)
Deney sonucunda Şekil 3.1’deki gibi tipik bir eğrinin çıkması beklenir:
Şekil 3.1 Kompaksion Eğrisi
Çünkü bir zemin, sabit bir kompaksiyon enerjisi ile değişik su muhtevalarında
artan su muhtevası ile kuru birim hacim ağırlığı önce artmakta, maksimum bir değere
w
γk
γkmax
wopt
3 MATERYAL VE METOD Gülsen TUMLUER
95
ulaştıktan sonra da azalmaktadır. Bunun sebebi, önce zeminde yeterli su bulunmadığı
için, danelerin daha az boşluklu yerleşmek üzere hareket etmeleri, daneler arası
sürtünme kuvvetinden dolayı zordur. Zira su daneler arası bir tür yağlanma etkisi
yapmaktadır. En son bölgede zeminde fazla su bulunduğundan ve suyun da pratik
olarak sıkışmaz olmasından dolayı, gene zeminin boşluk hacmi fazla
azaltılamamaktadır. Ortadaki bölgede ise, sıkışma en yüksek olmakta, kuru birim
hacim ağırlık ise, maksimum değere ulaşmaktadır. Kuru birim hacim ağırlığının yani
sıkıştırmanın en büyük olduğu durumdaki su muhtevasına optimum su muhtevası
denilir. En iyi sıkıştırma optimum su muhtevasında elde edilir.
3.4.2 Kullanılan Aletler
1. Metal kalıp (mold, standart Proktor kabı): Hacmi 934,67cm3, ağırlığı 4730gr,
silindir biçiminde, kolayca çıkarılabilen bir taban plakası ile 5cm
yüksekliğinde yakası bulunan.
2. Terazi: 1gr hassasiyette
3. Palet bıçağı
4. Metal tokmak: 50mm çapında dairesel bir tabanı olan, 2,5kg ağırlığında,
30,5cm yüksekliğinde, elle çalıştırmaya elverişli bir cihaz.
5. Geniş karıştırma tavası
6. 4 nolu elek ve tavası
7. Metal tepsi
8. Etüv: Sürekli 1050C-1100C sıcaklık sağlayabilen.
9. Makine yağı: Tokmağın ucuna malzeme yapışmasını engelleyecek
10. Çok sayıda standart numaralı metal kap
3.4.3 Deneyin Yapılışı
1. Yaklaşık 5kg kadar numune su muhtevası yaklaşık olarak %1-%2 arasında
olacak şekilde su ile iyice karıştırılmıştır.
3 MATERYAL VE METOD Gülsen TUMLUER
96
2. Kalıp, taban plakası takılmış olarak 1gr hassasiyetle 4287,5gr olarak
tartılmıştır. Kalıp, sert zemine oturtulup, nemli zemin mümkün olduğu kadar
eşit ağırlıkta üç tabaka halinde, her birine 30,5cm’lik serbest düşüş yapan
tokmakla 25 darbe uygulayarak, üst ucuna yakası takılmış kalıbın içinde
sıkıştırılmıştır. Darbeler her tabaka yüzeyine eşit aralıklarda dağıtılmaya
çalışılmıştır. Bunun için tokmak moldun içerisine değişik noktalara düşüş
yapacak şekilde düşürülmeye çalışılmıştır. Tokmak kılavuzunun, tokmağın
serbest düşüşünü engelleyecek biçimde, zeminle tıkanmasını engellemek için
yağ kullanılmıştır.
3. Her tabaka serilirken tabakalar arası kaynaşmayı sağlamak için, numune
yüzeyi çizilmiştir 3 tabaka halinde sıkıştırma işlemi yapılmıştır.
4. Kullanılan zemin miktarı kalıbı dolduracak şekilde ve yaka çıkarıldıktan
sonra kesilip atılacak kısım 6mm’yi aşmayacak şekilde ayarlanmıştır.
5. Yaka çıkartılıp, sıkıştırılmış zemin çelik cetvelle kalıbın üst kenarı
seviyesinde düzeltilmiştir. Kalıp ve zemin 1gr hassasiyetle 5812,5gr olarak
tartılmıştır.
6. Sıkıştırılmış zemin kaptan çıkarılırken iki adet numune su muhtevasının
ölçülmesi için alta ve üste yakın yerlerden alınarak 6 ve 29 nolu kaplara
koyularak 59,433gr ve 66,956gr olarak tartılıp etüve koyulmuştur. Daha
sonra kuruyunca da tartılıp 94,433gr ve 66,816gr bulunmuştur. Bu iki ayrı
numune için su muhtevası bulunarak ortalaması alınmıştır.
7. Zeminin geriye kalanı, deneyin başında hazırlanan numuneye eklenip su
muhtevası her seferinde %1 artacak şekilde su eklenip iyice karıştırılarak
sıkıştırma işlemi ve su muhtevasının ölçümü için yapılan işlemler aynı
şekilde optimum su muhtevası bulunacak şekilde tekrarlanmıştır.
8. Deney, kullanılan su muhtevaları maksimum kuru birim hacim ağırlığı veren
optimum su muhtevasını içeren aralıkta yapılmıştır.
9. Sonuçta birim hacim ağırlık-su muhtevası grafiği elde edilmiştir ve bu grafik
bulgular ve tartışma kısmında bulunmaktadır.
3 MATERYAL VE METOD Gülsen TUMLUER
97
3.5 Numunelerin Hazırlanması ve Bakımı
Numunelerin yerleştirilmesi için su borusundan hazırlanan kalıpların çapı
36mm’dir ve boyu çapının iki katı olacak şekilde 72mm olarak hazırlanmıştır.
Ayrıca, bakım süresi sonunda numunelerin kalıptan kolayca çıkarılabilmesi için
kalıplar dikey eksende kesilerek hazırlanmıştır. Kalıplar içerisine numune
yerleştirilmeden önce açılmaması için kalın bant ile yapıştırılmıştır.
Öncelikle darası sıfırlanan tepsi içerisine kum dökülerek tartılmıştır. Daha
sonra kum içine belirlenen yüzdede (ağırlıkça) katkı malzemesi ilave edilerek küçük
yüzdelerde çalışıldığı için hassas bir şekilde tartılmıştır. Kum ve katkı malzemesi
topaklanma olmasına izin verilmeyerek homojen olacak bir şekilde özenle
karıştırılmıştır (Şekil 3.2.a). Yaklaşık 5–10 dakika süren bu karıştırma aşamasından
sonra belirlenen optimum su muhtevasına göre su ilave edildikten sonra da aynı
şekilde karıştırılan malzeme (Şekil 3.2.b-c.), numune oluşturulmaya hazır hale
getirilmiştir. Priz süresi geçilmeden numuneler hazırlanmıştır.
Numuneler aynı proktor deneyinde olduğu gibi eşit enerji kullanılarak
tabakalar halinde ve küçük tahta bir tokmak kullanılarak sıkıştırılmıştır (Şekil 3.2.d).
Daha önceden; proktor deneyinden bulunan birim ağırlık değerine göre, hacmi de
bilinen kalıplara, formüllerden elde edilen ağırlıkta numune sıkıştırmak için, standart
bir sıkıştırma değeri araştırılmış ve bu değer her tabaka için 50 olarak belirlenmiştir.
Yani, her tabakaya 50 darbe vurularak numune 3 tabaka halinde kalıba
yerleştirilmiştir. Kalıplar numunenin deney zamanı geldiğinde, kalıptan kolay
çıkarılabilmesi için yağlanmıştır. Numune yüzeyinin düz bir yüzey oluşturması için
palet kullanılmıştır. Değişik yüzdelerde hazırlanıp sıkıştırılan numunelerin
kalıplarının üzerine, numunelerin karışmasını önlemek için, yüzdeleri belirten
etiketler yapıştırılmıştır. Şekil 3.2.e’de numune kalıbı, tokmak, sıkıştırılıp
etiketlenmiş numune, kürden sonra kalıptan çıkarılmış numune ve serbest basınç
deneyinden sonraki kırılmış bir numune görülmektedir. Şekil 3.2.f’de ise numuneler
hazırlandıktan sonra kür ortamına konulmadan önceki halleri görülmektedir.
Hazırlanan numuneler, ıslak bir bez altında, bezin ıslaklığı sabit kalacak şekilde
düzenli olarak ıslatılarak, naylon altında suyun kurumasını önleyecek şekilde, kür
3 MATERYAL VE METOD Gülsen TUMLUER
98
(bakım) uygulanmıştır. Zamanı gelen numuneler, serbest basınç deneyine tabi
tutulmuştur.
Şekil 3.2 Numunelerin Hazırlanma Aşamaları
3.6 Serbest Basınç Deneyi
Deneyin amacı; arazide bir yapı temeli veya toprak dolgu altında kalacak
veya herhangi bir başka yüklemeye maruz kalacak zemin tabakalarının gerilme-şekil
değiştirme davranışlarını ve kayma mukavemetlerini belirlemek için, bu tabakalardan
numune almak ve bunları laboratuarda deneye tabii tutmaktır ve bunun için birçok
deney yöntemi geliştirilmiştir. Serbest basınç deneyi de bunlardan bir tanesidir.
Sonuçta serbest basınç mukavemeti bulunmaktadır.
3.6.1 Deneyin Teorisi
Serbest basınç deneyinde silindirik bir zemin numunesi yalnızca eksenel
doğrultuda yüklemeye tabii tutulmaktadır. Eksenel yük artışları altında meydana
gelen numunenin boy kısalması, yani eksenel şekil değiştirmesi (deformasyon),
ölçülmekte ve gerilme-şekil değiştirme eğrileri elde edilmektedir. Eksenel gerilmenin
en büyük değeri (veya göçme kabul edebilecek şekil değiştirme seviyesine karşılık
gelen değeri) zeminin serbest basınç mukavemeti (qu) değerini vermektedir.
(a) (b) (c)
(d) (e) (f)
3 MATERYAL VE METOD Gülsen TUMLUER
99
Numunede oluşan kayma düzleminin alt ve üst yükleme başlıkları ile kesişmemesi
için, boy uzunluğu/çap oranının
h/d ≥ 2 (3.6)
olarak seçilmesi uygun olmaktadır.
Serbest basınç deneyi ancak herhangi bir yanal destek olmaksızın kendi
kendini dik olarak ayakta tutabilecek özelliklere sahip zeminler üzerinde
uygulanabilmektedir. Bu yönden kumlar üzerinde uygulanması mümkün değildir.
Yalnızca killi zeminler için kullanılan bir deney yöntemi olmaktadır. Deney sırasında
numunenin drenaj koşulları kontrol edilemediği için, hızlı yükleme yapılarak,
zeminin drenajsız kayma mukavemetinin elde edildiği kabul edilmektedir. Eksenel
yüklemeden önce zemini konsolide etmek ve eksenel yükleme sırasında oluşan
boşluk suyu basınçlarını ölçmek mümkün olmamaktadır. Bu kısıtlayıcı yönlerine
karşın; serbest basınç deneyi, killerin drenajsız kayma mukavemetini belirlemekte
yaygın olarak kullanılan bir deney yöntemi olmaktadır.
P
d
hqu
ε ∆= h/h
P/A= σ
α
Şekil 3.3 Serbest Basınç Deneyinde Kırılma ve Gerilme Deformasyon
Bir serbest basınç deneyinde göçme anındaki gerilme durumunu gösteren
Mohr dairesi ve drenajsız kayma mukavemeti zarfı Şekil 3.4’te gösterilmektedir.
a) Göçme b) Gerilme Deformasyon
3 MATERYAL VE METOD Gülsen TUMLUER
100
σ
τ
φ=0mukavemet zarfi
qu
Cu
3=0σ σ 1
Şekil 3.4 Drenajsız Kayma Mukavemeti Zarfı ve Mohr Dairesi
Drenajsız kayma mukavemetinin, göçme anındaki gerilme durumunu
gösteren mohr dairesi çizilerek,
uuf qc21
==τ (3.7)
olarak elde edilebileceği bu şekilden açık olarak görülmektedir. Fakat bu şekilde elde
edilen kayma mukavemetinin, ancak özel arazi yükleme ve drenaj koşullarında
geçerli olacağı unutulmamalıdır (Laman ve Yıldız, 1996).
Kırılma anındaki en büyük yük (Pmax), zemin örneğinin enkesit alanına
bölünerek, serbest basınç mukavemeti qu bulunur.
d
u APq max
1 == σ (3.8)
Serbest basınç deneyinde, yükleme, göreli olarak hızlıdır ve deney koşulları,
drenajsız (zemin örneğinden su çıkmaz.) olarak düşünülür. Kısaca zemin örneğinin
hacmi deney süresince sabit kalır. Kırılma sırasında, zemin örneğinin en kesit alanı,
aşağıdaki gibi hesaplanır. Bu arada hacim sabittir.
qu (kayma mukavemeti)
σ3=0
σ1
3 MATERYAL VE METOD Gülsen TUMLUER
101
dd HAHAsabitV ** 00 === (3.9)
HHH f ∆−= 0 (3.10)
0
0
1HH
AAd ∆−
= (3.11)
Burada A0, H0; sırasıyla, zemin örneğinin başlangıçtaki en kesit alanı ve
yüksekliğidirler.
3.6.2 Kullanılan Aletler
1. Etüv
2. Numune kapları
3. Terazi
4. Serbest basınç test cihazı: Bu cihaz biri sabit, diğeri düşey yönde hareket
ettirilebilen iki yuvarlak plakadan oluşur. Düşey yük, yük halkası vb. yük
ölçme düzeni ile düşey deformasyon biçiminde uygulanır.
5. Yük halkası: Elastik, lineer davranan, yuvarlak bir çelik halkadır.
6. Deformasyon saati: (Komparatör, boy kısalması göstergesi ) tercihen 0,01
mm duyarlıklı (önce kullanılan saatin kapasitesi 2kN ve k sabiti 0,13kg/div
olduğu ve kapasitesinin aşılacağı düşünüldüğü için 4,5kN kapasiteli ve
yükleme hızı da 0,6mm/min olan saatle değiştirilmiştir).
7. Yeterli hassasiyette düşük aralıklardaki yükleme okumalarını alabilecek
Yükleme Ringi veya hücresi
8. Kumpas: Verniyerli
9. Çelik kıl testere: Numuneyi tıraşlamak için kullanılır.
10. Kronometre
3 MATERYAL VE METOD Gülsen TUMLUER
102
Şekil 3.5 Serbest Basınç Deneyinin Yapılışı ve Kırılmış Numuneler
3.6.3 Deneyin Yapılışı
1-Numune(36mm çapında ve 72mm yüksekliğinde) presin alt platformuna
merkezlenerek oturtulduktan sonra üst başlık numunenin üst yüzeyine rahatça ve
tam değecek şekilde indirilmiştir. Boy değişimini ölçen saat alt ve üst başlıklara
yerleştirilerek sıfırlanmıştır.
2-Yükleme numunede dakikada %0,5 – 2 oranında boy kısalması oluşturacak
şekilde yapılmıştır. Yük ve boy değiştirme okumaları alınmıştır.
3-Deneye numune üzerinde kesilme meydana gelene kadar devam edilmiştir.
Mukavemeti çok yüksek olan bazı numunelerde göçme patlama şeklinde
gözlenmiştir. Kırılma şekli Şekil 3.5’te gösterilmektedir. Numune tartılarak su
muhtevasının belirlenmesi için etüve konulmuştur. Eşitlik 3.5 yardımıyla su
muhtevaları bulunmuştur ve kırılmış numunelere ait bulunan su muhtevaları
Çizelge 4.3, Çizelge 4.7, Çizelge 4.15’te verilmiştir.
(a) (b)
4 BULGULAR VE TARTIŞMA Gülsen TUMLUER
103
4 BULGULAR VE TARTIŞMA
Deneysel çalışmalarda kullanılacak olan kum zemin numunesi üzerinde
kompaksiyon (Proktor) deneyi yapılmıştır. Kompaksiyon deneyi verileriyle
oluşturulan grafikten numunenin maksimum yoğunluğa sahip olduğu yani, zeminin
maksimum sıkıştırılması için gerekli olan, optimum su muhtevası %5,81 ve buna
karşılık gelen maksimum birim hacim ağırlık 1,64gr/cm3 olarak elde edilmiştir. Bu
optimum su muhtevası değerine göre hazırlanan numuneler üzerinde yapılan serbest
basınç deney sonuçları da bu bölümde incelenecektir.
1,59
1,60
1,61
1,62
1,63
1,64
4,00 4,50 5,00 5,50 6,00 6,50 7,00 7,50
Su İçeriği (%)
Kuru
Biri
m H
acim
Ağ.
(gr/c
m3 )
Şekil 4.1 Çalışmada Kullanılan Kum Zeminin Proktor Deneyi Sonucunda Elde Edilen Grafik
Deneyler üç grup halinde yapılmıştır. Birinci grup deneylerde katkı
malzemesi olarak sadece çimento kullanılmış ve numuneler beşinci günden itibaren
kür uygulanmaya başlanmıştır. İkinci ve üçüncü grup deneylerde ise, çimento ve
cüruf ilave edilerek elde edilen numuneler, ilk günden itibaren kür uygulanmaya
başlanmıştır.
4 BULGULAR VE TARTIŞMA Gülsen TUMLUER
104
4.1 Birinci Grup Deneyler
İlk yapılan deneylerde kum zemine çimentonun katkısı araştırılmıştır.
Numuneler %3, %4, %5, %6, %7 ve %8 çimento katkısı ile hazırlanmıştır.
Deneylerden elde edilen grafiklerden görülmektedir ki çimento katkısı ile dayanım
zamanla artmaktadır. %4 çimento katkısı ile hazırlanan numunelerin, değişik
zamanlarda kırılması sonucu, elde edilen gerilme deformasyon grafiği Şekil 4.2’de
verilmektedir. Diğer araştırılan % gruplarında da aynı durum geçerli olup; grafikleri
Ek.3 kısmında verilmiştir. Grafikte aynı miktarda katkı malzemesinin gerilme
deformasyon ilişkileri görülmektedir. Göçme yükleri net olarak görünen
grafiklerden, numunelerin 56 gün sonunda en fazla dayanıma sahip oldukları
görülmüştür.
0,00
1,00
2,00
3,00
4,00
5,00
6,00
7,00
8,00
9,00
10,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
7gün14gün28gün56gün
Şekil 4.2 %4 Çimento Katkısında Gerilme Deformasyon İlişkisi
4 BULGULAR VE TARTIŞMA Gülsen TUMLUER
105
Şekil 4.3’teki grafikte de aynı gün içerisinde yapılan deneylerde çimento
miktarı artışının mukavemeti nasıl etkilediği görülmektedir. Çimento miktarı arttıkça
dayanım da artmaktadır. Yine diğer zaman grupları için de aynı çalışmalar yapılmış
olup Ek.3 kısmında verilmiştir.
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
16,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
%3 çim%4 çim%5 çim%6 çim%7 çim%8 çim
Şekil 4.3 Çimento Miktarı Artışının 7 Günlük Numunelerde Mukavemet Üzerindeki Etkisi
Şekil 4.4’deki grafikte ise; çimento miktarı ile gerilme arasında yaklaşık
doğrusal bir ilişki olduğu görülmektedir. Eğilim çizgileri aynı gün içerisinde yapılan,
aynı yüzdede çimento içeren, numuneler üzerindeki deneyleri belirtmektedir. Ayrıca
Şekil 4.4’te verilen eğilim fonksiyonları ve korelasyon katsayıları Excel bilgisayar
programında hesaplanarak Çizelge 4.1’de verilmiştir.
4 BULGULAR VE TARTIŞMA Gülsen TUMLUER
106
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
16,00
18,00
20,00
2 3 4 5 6 7 8 9
%Çimento
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
7 gün14 gün28 gün56 gün
Şekil 4.4 Aynı Gün İçerisinde Yapılan Aynı Yüzdede Çimento İçeren Numune Üzerinde Yapılan Deneyler
Çizelge 4.1 Şekil 4.4’e Ait Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (çimento)2+b (çimento)+c
a b c R2 7 gün 0,000 2,313 -5,467 0,929 14 gün 0,000 2,178 -3,448 0,910 28 gün 0,000 2,474 -4,074 0,925 56 gün 0,000 2,979 -4,667 0,913
Şekil 4.5’deki grafikte ise; gerilme zaman arasındaki ilişki ikinci dereceden
bir eğri olduğu görülmektedir. Genel olarak yedi gün içerisinde numunelerin hızla
dayanım kazandığı ve 28 günden sonra bu dayanım hızındaki artış azalmaya
başlamıştır. Eğilim çizgileri farklı çimento oranlarında yapılan deneylere ait gerilme
zaman ilişkililerine belirtmektedir. Ayrıca Şekil 4.4’te verilen eğilim fonksiyonları
ve korelasyon katsayıları Excel bilgisayar programında hesaplanarak Çizelge 4.2’de
verilmiştir.
4 BULGULAR VE TARTIŞMA Gülsen TUMLUER
107
0.00
2.00
4.00
6.00
8.00
10.00
12.00
14.00
16.00
18.00
20.00
0 10 20 30 40 50 60
Zaman(gün)
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
%3çim%4çim%5çim%6çim%7çim%8çim
Şekil 4.5 Aynı Yüzdede Hazırlanan Numunelerin Zamanla Gerilme Artışı
Çizelge 4.2 Şekil 4.5’e Ait Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (t)2+b (t)+c
a b c R2 %3 Çimento -0,001 0,095 1,997 0,991 %4 Çimento 0,001 0,074 3,374 0,984 %5 Çimento -0,027 0,237 4,616 0,569 %6 Çimento 0,005 0,418 3,673 0,973 %7 Çimento 0,007 -0,306 13,857 0,999 %8 Çimento -0,003 0,282 11,605 0,999
Çizelge 4.3’de beşinci günden itibaren kür uygulanmaya başlanmış (1.grup)
numunelerin 56 gün boyunca yapılan deneyler sonucunda hesaplanan su muhtevası
değerleri görülmektedir. Görüldüğü üzere, numunelerin su muhtevası değerleri aynı
tutulmaya çalışılmış olup;%3-4 aralığında değerler almıştır.
4 BULGULAR VE TARTIŞMA Gülsen TUMLUER
108
Çizelge 4.3 Birinci Grup Deneylerde Su Muhtevası Değerleri
Zaman (%)Çimento w(%)%3 3,43 %4 3,70 %5 3,18 %6 3,69 %7 3,71
7gün
%8 3,36 %3 3,12 %4 3,44 %5 3,16 %6 3,45 %7 3,39
14gün
%8 3,73 %3 3,19 %4 3,31 %5 3,00 %6 3,21 %7 3,25
28gün
%8 3,34 %3 3,34 %4 3,94 %5 3,34 %6 3,66 %7 3,78
56gün
%8 3,99
Çizelge 4.4’de ilk grupta yapılan deneylerden elde edilen göçme yükü
değerleri çizelge halinde verilmektedir. Çizelgeler kullanılarak hazırlanan grafikler
Ek.3 kısmında verilmiştir.
Çizelge 4.4 Birinci Grup Deneylerden Elde Edilen Göçme Yükü Değerleri
1. Grup Gerilme(kgf/cm2) 7gün 14gün 28gün 56gün %3 Çimento 2,57 3,14 3,65 3,41 %4 Çimento 3,69 4,85 5,54 8,68 %5 Çimento 5,06 9,30 8,21 9,67 %6 Çimento 6,71 7,98 11,91 11,95 %7 Çimento 12,11 10,89 10,89 18,96 %8 Çimento 13,38 15,03 17,02 17,64
4 BULGULAR VE TARTIŞMA Gülsen TUMLUER
109
4.2 İkinci Grup Deneyler
Bu gruptaki deneyler yine kum zemine %3, %5, %7 çimento ve toplamda %3,
%5, %7 yarısı çimento yarısı cüruf olacak şekilde katkı malzemesi ilave edilmiştir.
Bu gruptaki numuneler ilk günden itibaren kür uygulanmaya başlanmıştır. Bu
gruptaki %3, %5, ve %7 çimento katkısı olan numuneler ile yapılan deneylerin
sonuçları ile, birinci gruptaki, yani beşinci günden itibaren kür edilmeye başlanan
numunelerle yapılan deneylerin sonuçları karşılaştırılmıştır. Kür etkisi
gözlemlenmiştir. Şekil 4.6’da ilk günden itibaren kür uygulanmaya başlanan çimento
katkılı numunelerdeki mukavemetin, beşinci günden itibaren, kür uygulanmaya
başlanan numunelerin mukavemetinden daha fazla olduğu ve zamana bağlı dayanım
artımının daha yüksek olduğu açık bir şekilde görülmektedir Ayrıca Şekil 4.6’da
verilen eğilim fonksiyonları ve korelasyon katsayıları Excel bilgisayar programında
hesaplanarak Çizelge 4.5’te verilmiştir.
0.00
2.00
4.00
6.00
8.00
10.00
12.00
14.00
16.00
18.00
20.00
22.00
24.00
0 10 20 30 40 50 60
Zaman(gün)
Ger
ilme(
kgf/c
m2 ) %3-ilk grup
%5-ilk grup%7-ilk grup%3ikinci grup
%5ikinci grup%7ikinci grup
Şekil 4.6 Birinci ve İkinci Grup Deneylerin Karşılaştırılması (Kür Faktörü)
4 BULGULAR VE TARTIŞMA Gülsen TUMLUER
110
Çizelge 4.5 Şekil 4.6’ya Ait Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (t)2+b (t)+c
a b c R2 %3 Çim (ilk grup) -0,001 0,095 1,997 0,991 %5 Çim (ilk grup) -0,003 0,237 4,616 0,569 %7 Çim (ilk grup) 0,007 -0,306 13,857 0,999 %3 Çim (ikinci grup) 0,001 0,061 2,299 0,987 %5 Çim (ikinci grup) -0,002 0,297 4,614 0,999 %7 Çim (ikinci grup) -0,007 0,636 8,697 0,994
Şekil 4.7’de aynı miktarda katkı malzemesi kullanılarak elde edilen gerilme
deformasyon grafiği verilmiştir. Yedinci günde yapılan bu deneylerde çimento
katkılı numune dayanımının nispeten daha fazla olduğu görülmektedir.
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
çimçim-cüruf
Şekil 4.7 7 Gün Sonunda Aynı Miktar Çimento ve Çimentolu Cüruf İlavesinin Karşılaştırılması
Şekil 4.8’de %7 çimento katkısının gerilme deformasyon değişiklikleri
görülmektedir. Göçme anı da belirli olan grafikten anlaşıldığı gibi numuneler 56 gün
sonunda en fazla dayanıma sahip olmuştur. Şekil 4.9’da ise, cüruf çimento karışımı
için elde edilen değerler ile çizilmiştir. İki grafikte de katkı malzemesi miktarı
%7’dir.
4 BULGULAR VE TARTIŞMA Gülsen TUMLUER
111
0,00
5,00
10,00
15,00
20,00
25,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
7gün14gün28gün56gün
Şekil 4.8 Sadece %7 Çimento İçin Gerilme Deformasyon Değişiklikleri
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
16,00
18,00
20,00
22,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
7gün14gün28gün56gün
Şekil 4.9 %3,5Çimento %3,5 Cüruf İçin Gerilme Deformasyon Değişiklikleri
Ayrıca bu grupta yapılan deneylerde, aynı miktarda katkı malzemesi
kullanılarak yapılan, deney sonuçları da (Şekil 4.10’daki gibi) karşılaştırılmış olup
birbirine yakın sonuçlar verdiği görülmüştür. Yarı cüruf – yarı çimento katkısı ile
daha ekonomik çalışmalar yapılabileceği açıktır. Bu bölümde sadece %7 katkı için
4 BULGULAR VE TARTIŞMA Gülsen TUMLUER
112
yapılan çalışmaya yer verilmiş olup; diğerleri Ek.4 kısmında verilmiştir. Katkı
malzemesi ve zaman arttıkça mukavemet değerlerinin yakınlaştığı görülmektedir.
Eren ve Yılmaz (2004), yaptıkları çalışmada, yüksek fırın cürufu veya uçucu kül’ün
portland çimentosu yerine bir miktar kullanılmasının, değişik sıcaklıklarda kür
uygulanan betonların dayanımlarına olan etkilerini incelemişler ve cüruf içeren
betonların 100% Portland çimentolu betonlara göre, ilk yaşlarda, daha yavaş
dayanım kazandığını göstermişlerdir. Fakat daha ileriki yaşlarda (56 gün), cüruflu
karışımların Portland çimentolu karışımlara yakın bir değer verdiğini görmüşlerdir.
Ancak kendi çalışmalarında, 20°C’de kür uygulanan %50 cüruflu karışımın 90 güne
kadar Portland çimentolu karışımın değerine yakın olmadığını görmüşlerdir ve bu
farkın, Wainwright ve Tolloczko (1986)’nun daha yüksek miktarda Portland
çimentosu (437 kg/m3) ve daha düşük su/çimento oranı kullanımı ile oluştuğunu
açıklamışlardır. Aynı zamanda cüruflu betonların 28 gün kür süresinden sonra,
Portland çimentolu betonlar ile, aynı davranışı gösterdiğini ve cüruflu betonların en
yüksek dayanım değerini 20°C kür sıcaklığında kazandığını göstermişlerdir. Yapılan
bu çalışmada da daha düşük dayanımlı bir çimento kullanımı ile cüruflu karışımın
dayanımının, Eren ve Yılmaz (2004)’ün çalışmasında olduğu gibi çimentolu karışım
değerine yaklaşması beklenmektedir. Tokyay (2003)’ de aynı 28 günlük dayanımın
elde edildiği, birbirine çok yakın inceliklerdeki bir portland çimentosuyla %65 cüruf
içeren bir cüruflu çimento karşılaştırıldığında, erken yaşlarda portland çimentosunun,
geç yaşlarda ise cüruflu bir çimentonun daha yüksek dayanıma sahip olduğunu
belirtmektedir.
4 BULGULAR VE TARTIŞMA Gülsen TUMLUER
113
0.00
5.00
10.00
15.00
20.00
25.00
0 10 20 30 40 50 60
Zaman(gün)
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
çimçim-cur
Şekil 4.10 %7 Katkı Malzemesi İle Elde Edilen Grafik
Çizelge 4.6 Şekil 4.10’a Ait Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (t)2+b (t)+c
a b c R2 Çimento -0,007 0,636 8,697 0,994 Çimento-Cüruf -0,006 0,575 5,776 0,985
Çizelge 4.7’de ilk günden itibaren kür uygulanmaya başlanmış numunelerin
56 gün boyunca yapılan deneylerin sonucunda, hesaplanan su muhtevası değerleri
görülmektedir. Görüldüğü üzere numunelerin su muhtevası değerleri aynı tutulmaya
çalışılmış olup; %4-5 aralığında değerler almıştır.
4 BULGULAR VE TARTIŞMA Gülsen TUMLUER
114
Çizelge 4.7 İkinci Grup Deneylerde Su Muhtevası Değerleri
Zaman (%)Katkı w(%)
%3 4,05 %5 4,67 %7 4,19
%1,5-%1,5 4,91 %2,5-%2,5 4,76
7gün
%3,5-%3,5 5,23 %3 4,00 %5 4,85 %7 4,19
%1,5-%1,5 4,99 %2,5-%2,5 4,72
14gün
%3,5-%3,5 5,25 %3 4,00 %5 4,65 %7 4,38
%1,5-%1,5 5,02 %2,5-%2,5 4,85
28gün
%3,5-%3,5 5,23 %3 4,48 %5 4,35 %7 4,11
%1,5-%1,5 5,12 %2,5-%2,5 4,77
56gün
%3,5-%3,5 5,07
Çizelge 4.8’de ikinci grupta yapılan deneylerde bulunan gerilme değerleri
çizelge halinde verilmektedir. Çizelgeler kullanılarak hazırlanan grafikler Ek.4
kısmında verilmiştir.
Çizelge 4.8 İkinci Grup Deneylerden Elde Edilen Göçme Yükü Değerleri
2. Grup Gerilme(kgf/cm2) 7gün 14gün 28gün 56gün %3 Çimento 2,58 3,50 4,13 6,79 %5 Çimento 6,69 8,37 11,83 16,59 %7 Çimento 12,54 16,62 20,61 21,66 %1,5 Çim-%1,5Cüruf 2,29 3,50 4,27 6,32 %2,5 Çim-%2,5Cüruf 4,14 6,22 10,83 13,06 %3,5 Çim-%3,5Cüruf 9,05 13,57 17,08 20,53
4 BULGULAR VE TARTIŞMA Gülsen TUMLUER
115
4.3 Üçüncü Grup Deneyler
Üçüncü grup çalışmada ise; ikinci gruba ilave olarak %10 çimento ve yarısı
çimento, yarısı cüruf olmak üzere %10 katkı malzemesi olan deney numuneleri
hazırlanmış ve kontrol amaçlı olarak da %5 çimento ve aynı şekilde %5 katkı
malzemeli numuneler hazırlanıp, deney zamanı gelince kırılmıştır. Yani üçüncü grup
çalışmalar aslında ikinci grubun devamı niteliğinde yapılan çalışmaları içermektedir.
Şekil 4.11 ve Şekil 4.12’de çimento miktarı ve gerilme değerleri verilmiştir.
Görüldüğü gibi; çimento katkılı ve çimento cüruf karışımı katkılı numunelerin
dayanım davranışı birbirine çok benzemektedir.
0,00
10,00
20,00
30,00
40,00
50,00
60,00
70,00
80,00
2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
%Çimento
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
7gün14gün28gün56gün
Şekil 4.11 Farklı Oranlarda Çimento Katkısı ve Gerilme Değerleri
Çizelge 4.9 Şekil 4.11’e Ait Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (çimento)2+b (çimento)+c
a b c R2 7 gün 0,204 0,451 -0,618 1,000 14 gün 0,825 -4,847 10,979 0,998 28 gün 0,575 -1,493 3,828 0,998 56 gün 1,308 -8,797 23,106 0,980
4 BULGULAR VE TARTIŞMA Gülsen TUMLUER
116
0
10
20
30
40
50
60
70
1 2 3 4 5 6
%Çimento
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
7gün14gün28gün56gün
Şekil 4.12 Cüruflu Çimento Katkısı ve Gerilme Değerleri
Çizelge 4.10 Şekil 4.12’ye Ait Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (çimento)2+b (çimento)+c
a b c R2 7 gün 0,000 5,386 -7,765 0,937 14 gün 0,000 5,264 -5,335 0,980 28 gün 0,000 5,689 3,686 0,993 56 gün 4,301 -13,812 18,242 0,993
Şekil 4.13 ve Şekil 4.14’ten de görülmektedir ki; zaman geçtikçe cüruf katkılı
olan numunelerin dayanımı sadece çimento katkılı numunelerin dayanımına çok
yaklaşmaktadır. Tokyay (2003), Eren ve Yılmaz (2004)’da aynı şekilde zamanla
cüruf katkısının çimento katkısı ile kazanılan dayanıma yakın mukavemet değerleri
kazanacağını savunmuşlardır.
4 BULGULAR VE TARTIŞMA Gülsen TUMLUER
117
0.00
5.00
10.00
15.00
20.00
25.00
30.00
2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
%Katkı
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
ÇimentoÇim-cüruf
Şekil 4.13 İlk 7 Gün İçin Aynı Miktarda Katkı Malzemesinde Gerilme Değerleri
Çizelge 4.11 Şekil 4.13’e Ait Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (katkı)2+b (katkı)+c
a b c R2 Çimento 0,204 0,451 -0,618 1,000 Çimento-Cüruf 0,326 -1,592 4,086 0,999
0.00
10.00
20.00
30.00
40.00
50.00
60.00
70.00
80.00
2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
%Katkı
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
ÇimentoÇim-Cüruf
Şekil 4.14 Toplam 56 Gün İçin Aynı Miktarda Katkı Malzemesinde Gerilme Değerleri
4 BULGULAR VE TARTIŞMA Gülsen TUMLUER
118
Çizelge 4.12 Şekil 4.14’e Ait Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (katkı)2+b (katkı)+c
a b c R2 Çimento 1,378 -8,797 23,106 0,980 Çimento-Cüruf 1,075 -6,906 18,242 0,993
Şekil 4.15 ve Şekil 4.16’da ise; zamanla mukavemet artışı, değişik katkı
miktarlarına göre, önce sadece çimento için sonra çimento ve cüruf katkısı için
gösterilmiştir.
0.00
10.00
20.00
30.00
40.00
50.00
60.00
70.00
80.00
0 10 20 30 40 50 60
Zaman(gün)
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
%3 çim%5 çim%7 çim%10çim
Şekil 4.15 Sadece Çimento İçin Zamanla Mukavemet Artışı
Çizelge 4.13 Şekil 4.15’e Ait Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (t)2+b (t)+c
a b c R2 %3 Çimento 0,000 0,083 2,076 0,984 %5 Çimento 0,000 0,201 5,597 0,991 %7 Çimento -0,007 0,636 8,697 0,994 %10 Çimento -0,010 1,375 19,716 0,886
4 BULGULAR VE TARTIŞMA Gülsen TUMLUER
119
0,00
10,00
20,00
30,00
40,00
50,00
60,00
70,00
0 10 20 30 40 50 60
Zaman(gün)
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
%1,5 çim-%1,5 cur%2,5 çim-%2,5 cur%3,5 çim-%3,5 cur%5-5çim
Şekil 4.16 Cüruflu Çimento İçin Zamanla Mukavemet Artışı
Çizelge 4.14 Şekil 4.16’ya Ait Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (t)2+b (t)+c
a b c R2 %1,5 Çim-%1,5Cüruf 0,000 0,077 2,081 0,973 %2,5 Çim-%2,5Cüruf -0,005 0,485 0,752 0,995 %3,5 Çim-%3,5Cüruf -0,006 0,575 5,776 0,985 %5 Çim-%5 Cüruf 0,020 -0,555 24,125 0,999
Şekil 4.17’de iki ayrı zamanda yapılan deneyin sonuçlarını karşılaştırmak için
yapılmış olup, yapılan deneylerin güvenirliliğini göstermektedir. Bu grafik, iki farklı
zamanda hazırlanan numunelerin 56 gün sonunda kırılmasıyla hazırlanmıştır.
Sonuçlar birbirine çok yakın çıkmıştır ve bu da deneylerin tutarlı olduğunu
göstermektedir. Bu karşılaştırmanın sadece 2. ve 3. grup için yapılmasının sebebi
numunelere aynı şekilde kür uygulanmasıdır.
4 BULGULAR VE TARTIŞMA Gülsen TUMLUER
120
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
16,00
18,00
0,000 0,002 0,004 0,006 0,008 0,010 0,012 0,014
Deformasyon
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
2.grup3.grup
Şekil 4.17 Deneyin Tutarlılığı İçin %5 Çimento Katkısı İçin Hazırlanan Grafik
Çizelge 4.15’de ikinci grubun devamı niteliğinde olan ve ilk günden itibaren
kür uygulanmasına başlanmış numunelerin 56 gün sonucunda hesaplanan su
muhtevası değerleri görülmektedir. Görüldüğü üzere numunelerin su muhtevası
değerleri aynı tutulmaya çalışılmış olup; %4-5 aralığında değerler almıştır.
4 BULGULAR VE TARTIŞMA Gülsen TUMLUER
121
Çizelge 4.15 Üçüncü Grup Deneyler İçin Su Muhtevası Değerleri
Zaman (%)Katkı w(%)%3 4,05 %5 4,48 %7 4,19 %10 4,00
%1,5-%1,5 4,91 %2,5-%2,5 4,76 %3,5-%3,5 5,25
7gün
%5-%5 3,95 %3 4,00 %5 4,24 %7 4,19 %10 3,91
%1,5-%1,5 4,99 %2,5-%2,5 4,80 %3,5-%3,5 5,24
14gün
%5-%5 4,59 %3 4,00 %5 3,81 %7 4,38 %10 3,71
%1,5-%1,5 5,02 %2,5-%2,5 5,08 %3,5-%3,5 5,23
28gün
%5%-5 4,15 %3 4,48 %5 3,37 %7 4,11 %10 3,20
%1,5-%1,5 5,12 %2,5-%2,5 4,58 %3,5-%3,5 5,06
56gün
%5-%5 4,42
Çizelge 4.16’da ise üçüncü grupta yapılan deneylerde bulunan gerilme
değerleri çizelge halinde verilmektedir. Çizelgeler kullanılarak hazırlanan grafikler
Ek.5 kısmında verilmiştir.
4 BULGULAR VE TARTIŞMA Gülsen TUMLUER
122
Çizelge 4.16 Üçüncü Grup Deneylerden Elde Edilen Göçme Yükü Değerleri
3. Grup Gerilme(kgf/cm2) 7gün 14gün 28gün 56gün
%3 Çimento 2,58 3,50 4,13 6,79 %5 Çimento 6,69 8,37 11,83 16,59 %7 Çimento 12,54 16,62 20,61 21,66 %10 Çimento 24,24 45,16 46,56 66,86 %1,5 Çim-%1,5Cüruf 2,30 3,50 4,27 6,32 %2,5 Çim-%2,5Cüruf 4,14 6,22 10,83 13,06 %3,5 Çim-%3,5Cüruf 9,05 13,57 17,08 20,53 %5 Çim-%5Cüruf 20,77 21,17 24,19 57,17
5 SONUÇLAR VE ÖNERİLER Gülsen TUMLUER
123
5 SONUÇLAR VE ÖNERİLER
Bu çalışmada sunulan deneysel sonuçların ve analizlerin değerlendirilmesi ile
aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır.
1. Deneysel çalışmalarda kullanılan kumlar üzerinde yapılan kompaksiyon
deneyinde, optimum su muhtevası %5,81 ve buna karşılık gelen maksimum
birim hacim ağırlık 1,64gr/cm3 olarak elde edilmiştir.
2. Çimento ve çimento cüruf karışımı oranlarının artmasıyla kum zeminde
mukavemetin arttığı gözlenmiştir.
3. Optimum su muhtevasında ve aynı oranda katkı malzemesi ile hazırlanan
numuneler, değişik şartlarda kür uygulandığında, ilk günden itibaren kür
uygulanan numunelerin beşinci günden itibaren kür uygulanan numunelere
oranla, daha fazla mukavemet kazandığı görülmüştür.
4. Katkı malzemesinin artışı ile, serbest basınç deneylerindeki göçme,
numunelerin aniden dağılması şeklinde görülmeye başlamıştır.
5. Yapılan deneyler daha uzun süre zarfında yapılacak olursa; cüruf katkısı ile
hazırlanan numunelerin dayanımı, çimento ile hazırlanan numunelerin
dayanımına daha da yaklaşacaktır. Çimento ile zemin ıslahında çimentoya
cüruf gibi atık malzemelerin ilavesiyle daha ekonomik çözümler
üretilebileceği gibi, çevre kirliliğinin de önlenmesine yardımcı olunacağı
açıktır.
6. Yedi gün sonunda numunelerin serbest basınç mukavemetinde hızlı bir artış
gözlenirken; 28 gün sonunda bu artışın hızının azaldığı görülmüştür.
7. Her bir ton çelik üretiminde ortaya çıkan 300 kilo cürufun kullanım
alanlarının genişletilmesi, cüruf atığı yığınlarını azaltacaktır. Ayrıca; yol
inşaatı sektörüne, ucuz bir hammadde sağlayacaktır.
8. Hazırlanılan kalıplara numunelerin eşit enerjide sıkıştırılmasına gayret
edilmiştir. Daha gerçekçi sonuçlara ulaşmak için, arazide sıkıştırılmış
dolgudan, örselenmemiş numune alınması daha uygun olabilir. Aynı zamanda
CBR kalıplarından da örselemeden numune örnekleri alınabilir.
5 SONUÇLAR VE ÖNERİLER Gülsen TUMLUER
124
9. Sabit bir çimento oranında, değişik cüruf katkı oranları ile numuneler
hazırlanılırsa, cüruf katkısının zemine olan katkısı daha rahat
kıyaslanabilecektir.
10. TS En 197-1’de belirtilen daha düşük dayanım sınıfına ait bir çimento seçimi
ile deneyler yapılırsa; cüruf katkısı ile kazanılan dayanımın, çimento katkısı
ile kazanılan dayanıma daha yakın olduğu daha açık bir şekilde görülebilir.
125
KAYNAKLAR
AL-ABDUL WAHHAB, H. I., 1996. Improvement of Marl and Dune Sand for
Highway Construction in Arid Areas, PII: SO360-1323(96)000674
ANGIN,Z., ANGIN, A., 2005. Şişen Killerin Geoteknik Özelliklerinin
İyileştirilmesi, Geoteknik Sempozyumu, Adana.
ASGHARI, E. , TOLL D. G., HAERI, S. M., 2003. Triaxial Behaviour of a
Cemented Gravely Sand, Tehran Alluvium, Geotechnical and Geological
Engineering 21: 1–28, 2003. # 2003 Kluwer Academic Publishers. Printed in
the Netherlands.
AYTEKİN, M., 2004. Deneysel Zemin Mekaniği. Teknik Yayınevi, Mühendislik
& Mimarlık Yayınları, Ankara.
, 2002., Zeminlerin Değirmen Artığı Malzemeler ile Stabilizasyonu,
Zemin Mekaniği ve Temel Mühendisliği Dokuzuncu Ulusal Kongresi,
Anadolu Üniversitesi, Eskişehir.
BAHAR , R., BENAZZOUG , M. KENAI , S. , 2004. Performance of
Compacted Cement-Stabilised Soil, Cement & Concrete Composites 26
(2004) 811–820.
BASHA,E.A., HASHIM, R., MAHMUD, H.B., MUNTOHAR, A.S.,2003.
Stabilization of Residual Soil With Rice Husk Ash and Cement.
BOWLES, J. E., 1992. Engineering Properties of Soils and Their Measurement,
Engineering Computer Software, New York.
BROWN, E., 1977.Vibroflatation Compaction of Cohesionless Soils. Journal of
Geotechnical Engineering Division, ASCE, Vol.3. No.GT12, 1457-1451.
Civilturk.com
DAS, B. M., 2002. Principles of Geotechnical Engineering. Brooks/Cole Thomson
Learning, California State University, Sacramento., 589p.
DERMATAS, D., MENG, X., 2003. Utilization of Fly Ash for
Stabilization/Solidification of Heavy Metal Contaminated Soils , W.M. Keck
Geoenvironmental Laboratory, Center for Environmental Engineering,
Stevens Institute of Technology, Hoboken, NJ 07030, USA.
126
ENPC-LCPC, 1977. International Conference on the Use of Fabrics in Geotechnics,
Paris.
EREN, Ö. ve YILMAZ, Z., 2004. İMO Teknik Dergi, 2004 3311-3322, Yazı 222,
Değişik Sıcaklıklarda Kür Edilen Salt Portland Çimentolu, Yüksek Fırın
Cürufu veya Uçucu Kül Katkılı Betonlarda Dayanım Gelişimi.1
EVREN, G., 1987. Toprak İşleri. Teknik Üniversite Matbaası Gümüşsuyu, İstanbul,
242s.
FU, X., HOU, W., YANG, C., LI, D., WU, X., 2000, Studies on High- Srength Slag
and Fly Ash Compound Cement, Cement and Concrete Research 30 (2000)
1239- 1243.
GHAZAVI,M.,2004. Shear Strength Characteristics of Sand-Mixed With Granular
Rubber, Geotechnical and Geological Engineering 22: 401–416, 2004. #
2004 Kluwer Academic Publishers. Printed in the Netherlands.
HAERI,S.M., HOSSEINI, S.M.,TOLL,D.G.,YASREBI,S.S.,2005. The Behaviour of
an Artificially Cemented Sandy Gravel Geotechnical and Geological
Engineering.
KALINSKI, M.E. and HIPPLEY,2005. B.T., The Effect of Water Content and
Cement Content on the Strenght of Portland Cement-Stabilized Compacted
Fly Ash, Fuel84, 1812-1819.
KANIRAJ, S.R. and HAVANAGI, V.G.,1999. Compressive Strength of Cement
Stabilized Fly Ash-Soil Mixtures, Cement and Concrete Research 29,673–
677.
KAVAK,A. ve BİLGEN,G., 2005. Yüksek Fırın Curufu ve Kirecin Katkı Olarak Kil
Üzerindeki Etkileri ve Yol Yapımında Kullanımının Araştırılması, Geoteknik
Sempozyumu, Adana.
KAYABALI ,K. and MOLLAMAHMUTOĞLU, M., 2004. Geoteknik Mühendisliği
Elkitabı, McGraw- Hill El Kitapları, Robert W. Day. Gazi Kitabevi, Fersa
Matbaası, 600s.
KUMBASAR, V., 1999, Zemin Mekaniği Problemleri, Çağlayan Kitabevi, İstanbul,
671s.
, 1962. İnşaat Mühendisliğinde Zemin Mekaniği, Çağlayan
127
Kitabevi, İstanbul.
LAMAN, M. ve YILDIZ,A., 1996. AKDENİZ ZEMİN’96, Zemin Mekaniği ve
Temel Mühendisliği Sergi ve Seminerleri. 28-30 Kasım 1996, Akdeniz
Üniversitesi Atatürk Konferans Salonu, Antalya.
LEONARDS, G. A., CUTTER, W. A., HOLTZ, R. D., 1980. Dynamic Compaction
of Granuler Soils. Journal of the Geotechnical Engineering Division, ASCE,
Vol.106, No. GT1, 35-44.
LI, K., 1988, Use of Cement, Flyash and EER Admixture in Soil Stabilization.
B.S.C.E., Tamkang University, A Thesis Submitted in partial FulFillment of
he Requirements for the degree of master of science in civil engineering.
LIU, C., Evet and J.B., 2004. Soils And Foundations, Sixth Edition, The University
of North Carolina at Charlotte, Pearson Prentice Hall, 486p.
M.E.B., 1992. Endüstri Meslek Liseleri İçin Alt Yapı Laboratuarı, Milli Eğitim
Basımevi, İstanbul.
MENARD, L., 1977. The Dynamic Consolidation of Foundation Soils. Report by
Tecniques Louis Menard, Paris.
MITCHELL, J.K., 1976. Stabilisation of Soils for Foundations of Structures, Geot.
Eng. Univ. California.
MUNTOHAR, A.S. and HANTORO,G.,2000. Influence of Rice Husk Ash and
Lime on Engineering Properties of a Clayey Subgrade, EJGE.
NALÇAKAN, M. S., 2004. TMH, TS Problemli Zeminlerde Geoteknik Çözümler.
Türkiye Mühendislik Haberleri, sayı: 430, 2004-2.
ÖNALP, A., 1983. İnşaat Mühendislerine Geoteknik Bilgisi. Cilt II Karadeniz
Üniversitesi Yayın No: 3, Trabzon, 1225s.
ÖZAYDIN,K., 2000. Zemin Mekaniği. Birsen Yayınevi Ltd. Şti., İstanbul, 261s.
ŞEKERCİOĞLU, E.,1993. Yapıların Projelendirilmesinde,Mühendislik Jeolojisi,
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yayınları:28, Ankara, 216sf.
PRABAKAR, J. DENDORKAR, N. and MORCHHALE, R.K.,2003. Influence of
Fly Ash on Strength Behavior of Typical Soils, Construction and Building
Materials.
SIVAPULLAIAH, P.V., KANTHA, H.L. and KIRAN, K.M., 2003. Geotechnical
128
Properties of Stabilised Indian Red Earth, Geotechnical and Geological
Engineering 21: 399–413, 2003. # 2003 Kluwer Academic Publishers. Printed
in the Netherlands.
ŞENOL, A., 2004. Uçucu Kül ile Stabilize Edilen Yumuşak Zeminlerin CBR
Sonuçlarının Değerlendirilmesi. Zemin Mekaniği ve Onuncu Ulusal
Kongresi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul.
TAHA, R., AL-RAWAS, A., AL-JABRİ, K., AL-HARTHY, A., HASSAN, H.
and AL-ORAİMİ, S., 2004. An Overwiew of Waste Materials Recycling in
the Sultanate of Oman, Resources Conservation and Recycling 41, 293–306.
TAN,Ö., 2002. İlave Malzemelerle Stabilize Edilmiş Kumlarda Kayma Direnci
Parametrelerinin Taguchi Yöntemi ile Belirlenmesi. Zemin Mekaniği ve
Temel Mühendisliği Dokuzuncu Ulusal Kongresi, Anadolu Üniversitesi,
Eskişehir.
TOKYAY, M., 2003. Cüruflar ve Cüruflu Çimentolar. TÇMB/AR-GE/Y97.2,
TOSUN, H., 2004. Baraj Mühendisliğinde Geoteknik- Geçirimli Zeminler ve
İyileştirme Esasları, TMH, Türkiye Mühendislik Haberleri, sayı: 430, 2004-2.
ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü). Ankara, 47s.
TS 1900, İnşaat Mühendisliğinde Zemin Laboratuvar Deneyleri
TUNÇ, A., 2001. Yol Malzemeleri ve Uygulamaları. Atlas Yayın Dağıtım, İstanbul,
840s.
, 2002. Yol Mühendisliğinde Geoteknik ve Uygulamaları. Atlas Yayın
Dağıtım, İstanbul, 912s.
TÜDEŞ, E., 1996. Zeminlerin Kireç ve Çimento Katkısı ile Çözümü. Karadeniz
Teknik Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, 161s.
WAINWRIGHT, P.J. and TOLLOCZKO, J.J.A., 1986. The Early and Later Age
Properties of Temperature Cycled Slag/OPC Concretes, Second International
Conference on The Use of Fly Ash, Silica Fume, Slag, and Natural Pozzolans
in Concrete, April, Madrid, CANMET, Ottawa, 1293-1321.
YILDIRIM, S., 2002. Zemin İncelemesi ve Temel Tasarımı. Birsen Yayınevi,
İstanbul, 466s.
YOON, Y.W., CHEON, S.H. and KANG, D.S., 2003. Bearing Capacity and
129
Settlement of Tire-Reinforced Sands, Geotextiles and Geomembranes.
UZUNER, B., 2000. Temel Mühendisliğine Giriş. Derya Kitabevi, Trabzon, 205s.
, 2000. Çözümlü Problemlerle Temel Zemin Mekaniği. Teknik
Yayınevi, Mühendislik & Mimarlık Yayınları, Ankara., 376s.
YEĞİNOBALI, A., 2003-4. Türkiye Mühendislik Haberleri. Yapı Malzemeleri-I
,sayı :426, yıl: 48.
YILDIZ, A. A., 2002. Donatılı Zemine Oturan Yüzeysel Temellerin Analizi. Doktara
Tezi, Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Adana.
130
ÖZGEÇMİŞ
1982 yılında Adana’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini burada tamamladı.
1999 yılında Çukurova Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi İnşaat
Mühendisliğini kazanan Gülsen TUMLUER, 2003 yılında mezun oldu. Aynı yıl
Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde yüksek lisans çalışmalarına İnşaat
Mühendisliği Geoteknik Anabilim Dalı’nda başladı. Halen yüksek lisans
çalışmalarına devam etmektedir.
131
Ek.1 TS En 197-1 : 2000 Genel Çimentolar Grubundan 27 Ürün
ANA BİLEŞENLER ( KÜTLECE % OLARAK ) Ürünlerden 27'sinin Klinker Yüksek Silis Puzzolan Uçucu Kül Pişmiş Kalker Minör
Ana İşareti fırın dumanı şist ilave
Tipler (Genel Çimento Tipleri) curufu Doğal
Doğal kalsine edilmiş silissi kalkersi bileşen
K S Db P Q V W T L LL
CEM I Portland Çimento CEM I 95-100 - - - - - - - - - 0-5 Portland-curuflu
CEM II/A-S 80-94 6 _ 20 - - - - - - - - 0-5
çimento CEM II/B-S 65-79 21-35 - - - - - - - - 0-5
Portland-silis dumanlı çimento
CEM II/A-D 90-94 -
6 _ 10 - - - - - - - 0-5
Portland-puzolanlı
CEM II/A-P 80-94 - - 6 _ 20 - - - - - - 0-5
çimento CEM II/B-P 65-79 - - 21-35 - - - - - - 0-5
CEM II/A-Q 80-94 - - - 6 _ 20 - - - - - 0-5
CEM II/B-Q 65-79 - - - 21-35 - - - - - 0-5
Portland-uçucu CEM II/A-V 80-94 - - - - 6 _ 20 - - - - 0-5
küllü çimento CEM II/B-V 65-79 - - - - 21-35 - - - - 0-5
CEM II/A-W 80-94 - - - - - 6 _ 20 - - - 0-5
CEM II/B-W 65-79 - - - - - 21-35 - - - 0-5
Portland-pişmiş
CEM II/A-T 80-94 - - - - - - 6 _ 20 - - 0-5
şistli çimento CEM II/B-T 65-79 - - - - - - 21-35 - - 0-5
Portland CEM II/A-L 80-94 - - - - - - - 6 _ 20 - 0-5
Kalkerli CEM II/B-L 65-79 - - - - - - - 21-35 - 0-5
Çimento CEM II/A-LL 80-94 - - - - - - - 6 _ 20 0-5
CEM II/B-LL 65-79 - - - - - - - 21-35 0-5
Portland-kompoze
CEM II/A-M 80-94 6 _ 20 0-5
CEM II
çimentoc CEM II/B-M 65-79 21-35 0-5
Yüksek fırın CEM III/A 35-64 36-65 - - - - - - - - 0-5
curuflu CEM III/B 20-34 66-80 - - - - - - - - 0-5
CEM III çimento
CEM III/C 5 _ 9 81-95 - - - - - - - - 0-5
Puzolanik CEM IV/A 65-89 - 11 _ 35 - - - 0-5 CEM IV
çimento CEM IV/B 45-64 - 36-55 - - - 0-5
Kompoze CEM V/A 40-64 18-30 - 18-30 - - - - 0-5 CEM V
çimento CEM V/B 20-38 31-50 - 31-50 - - - - 0-5
132
Ek.2 Portland Kompoze Çimento Kimyasal Kompozisyonu (%)
Report No : A D A N A ÇİMENTO SANAYİİ T.A.Ş.
ADANA/TURKEY
QUALITY / ANALYSIS CERTIFICATE Date of report: 13.03.2006
Numune - Sample: Composite Cement Standard : CEM II/B-M 42,5 R (EN 197-1:2000) İhraç edildiği yer - Place of shipment : (Typical Analysis) İhraç tarihi - Date of shipment : January - 2006 Deneme tarihi - Date of test :
KİMYASAL ANALİZ
CHEMICAL REQUIREMENTS
Standardlar Standards
%
Analiz Sonuçları
Test results %
FİZİKSEL DENEMELER PHYSICAL REQUIREMENTS
Standardlar Standards
Deneme Sonuçları
Test results
SiO2 Özgül ağırlık Çözünen-soluble
25,70 Specific gravity g/cm3
3,05
Erimez kalıntı Başlangıç Insoluble residue
6,67 Intial
251
Son Al2O3
6,95
Donma Süresi Setting
time hours (Vicat) Final
342
Hacim Sabitliği Fe2O3 4,07
Soundness (Le Chatelier) mm. 1
Özgül yüzey CaO
53,33 Specific surface (Blaine)
cm2/g 3720
0.090 mm elekte kalıntı MgO
3,87 Residue on 0.090 mm sieve
% 0,0
0.045 mm elekte kalıntı SO3
1,90 İnce
lik-F
inen
ess
Residue on 0.045 mm.sieve %
1,6
Kızdırma Kaybı DAYANIM DENEMELERİ Loss on ignition
1,10 STRENGTH REQUIREMENTS
Na2O 0,48 TEST METOD K2O 1,21 EN 196-1
ISO 679 Na20+0.658K2O 1,28 TS 24
Serbest CaO Eğilme dayanımı Basınç dayanımı Free Lime
0,62
Bending strength, N/mm2 Compressive str, N/mm2
Gün Standard D.Sonuç Standard D.Sonuç C3S
Days T.results T.results
C2S 2 22,8 C3A 3 -
Min
eral
ojik
bi
leşi
m
Min
eral
ogic
al
com
posi
tion
C4AF 7 33,5 LSF 28 44,7 Cl-= 0,0148 Quality Control Chief
133
Ek.3 Birinci Grup Deneyler
0,00
0,50
1,00
1,50
2,00
2,50
3,00
3,50
4,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
7gün14gün 28gün56gün
%3 Çimento Katkısı İçin Gerilme Deformasyon İlişkisi
0,00
1,00
2,00
3,00
4,00
5,00
6,00
7,00
8,00
9,00
10,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
7gün14gün28gün 56gün
%4 Çimento Katkısı İçin Gerilme Deformasyon İlişkisi
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
7gün14gün28gün56gün
%5 Çimento Katkısı İçin Gerilme Deformasyon İlişkisi
134
Ek.3.1
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
7gün14gün28gün56gün
%6 Çimento Katkısı İçin Gerilme Deformasyon İlişkisi
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
16,00
18,00
20,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
7gün14gün28gün56gün
%7 Çimento Katkısı İçin Gerilme Deformasyon İlişkisi
0,002,004,006,008,00
10,0012,0014,0016,0018,0020,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
7gün14gün28gün56gün
%8 Çimento Katkısı İçin Gerilme Deformasyon İlişkisi
135
Ek.3.2
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
16,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
%3 çim%4 çim%5 çim%6 çim%7 çim%8 çim
7 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
16,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
%3çim%4çim%5çim%6çim%7çim%8çim
14 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
16,00
18,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025Deformasyon
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
%3çim%4çim%5çim%6çim%7çim%8çim
28 Günlük Serbest Basınç Deneyi
136
Ek.3.3
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
16,00
18,00
20,00
0 0,005 0,01 0,015 0,02 0,025
Deformasyon
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
%3çim%4çim%5çim%6çim%7çim%8çim
56 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
16,00
18,00
20,00
2 3 4 5 6 7 8 9
%Çimento
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
7 gün14 gün28 gün56 gün
Birinci Grup Deneyde Çimento Katkısının Değişik Zamanlarda Gerilmeye Olan Etkisi
Birinci Grup Deneyde Çimento Katkısının Değişik Zamanlarda Gerilmeye Olan Etkisinin Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (çimento)2+b (çimento)+c
a b c R2 7 gün 0,000 2,313 -5,467 0,929 14 gün 0,000 2,178 -3,448 0,910 28 gün 0,000 2,474 -4,074 0,925 56 gün 0,000 2,979 -4,667 0,913
137
Ek.3.4
0.00
2.00
4.00
6.00
8.00
10.00
12.00
14.00
16.00
18.00
20.00
0 10 20 30 40 50 60
Zaman(gün)
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
%3çim%4çim%5çim%6çim%7çim%8çim
Birinci Grup Deneyde Değişik Zamanlarda Çimento Katkısının Gerilmeye Olan Etkisi
Birinci Grup Deneyde Değişik Zamanlarda Çimento Katkısının Gerilmeye Olan Etkisinin Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (t)2+b (t)+c
a b c R2 %3 Çimento -0,001 0,095 1,997 0,991 %4 Çimento 0,001 0,074 3,374 0,984 %5 Çimento -0,027 0,237 4,616 0,569 %6 Çimento 0,005 0,418 3,673 0,973 %7 Çimento 0,007 -0,306 13,857 0,999 %8 Çimento -0,003 0,282 11,605 0,999
138
Ek.4 İkinci Grup Deneyler
0,00
1,00
2,00
3,00
4,00
5,00
6,00
7,00
8,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020
Deformasyon
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
7gün14gün28gün56gün
%3 Çimento Katkısı İçin Gerilme Deformasyon İlişkisi
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
16,00
18,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020
Deformasyon
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
7gün14gün28gün56gün
%5 Çimento Katkısı İçin Gerilme Deformasyon İlişkisi
0,00
5,00
10,00
15,00
20,00
25,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
7gün14gün28gün56gün
%7 Çimento Katkısı İçin Gerilme Deformasyon İlişkisi
139
Ek.4.1
0,00
1,00
2,00
3,00
4,00
5,00
6,00
7,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
7gün14gün28gün56gün
%1,5 Çimento, %1,5 Cüruf Katkısı İçin Gerilme Deformasyon İlişkisi
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
7gün14gün28gün56gün
%2,5 Çimento, %2,5 Cüruf Katkısı İçin Gerilme Deformasyon İlişkisi
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
16,00
18,00
20,00
22,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
7gün14gün28gün56gün
%3,5 Çimento, %3,5 Cüruf Katkısı İçin Gerilme Deformasyon İlişkisi
140
Ek.4.2
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
%3 çim%5 çim%7 çim
7 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0
2
4
6
8
10
12
14
16
18
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
%3 çim%5 çim%7 çim
14 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,002,004,006,008,00
10,0012,0014,0016,0018,0020,0022,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
%3 çim%5 çim%7 çim
28 Günlük Serbest Basınç Deneyi
141
Ek.4.3
0,00
5,00
10,00
15,00
20,00
25,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
%3 çim%5 çim%7 çim
56 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
1,00
2,00
3,00
4,00
5,00
6,00
7,00
8,00
9,00
10,00
0 0,005 0,01 0,015 0,02Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
%1.5 çim-%1.5 cur
%2.5 çim-2.5 cur
%3.5 çim-%3.5 cur
7 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
16,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
%1.5 çim-%1.5 cur%2.5 çim-%2.5 cur%3.5 çim-%3.5 cur
14 Günlük Serbest Basınç Deneyi
142
Ek.4.4
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
16,00
18,00
0,00 0,01 0,01 0,02 0,02 0,03Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
%1.5 çim-%1.5 cur%2.5 çim-%2.5 cur%3.5 çim-%3.5 cur
28 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
5,00
10,00
15,00
20,00
25,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
%1.5 çim-%1.5 cur%2.5 çim-%2.5 cur%3.5 çim-%3.5 cur
56 Günlük Serbest Basınç Deneyi
143
Ek.4.5
0,00
0,50
1,00
1,50
2,00
2,50
3,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
çimçim-cüruf
% 3 Katkı Malzemesi İçin 7 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
1,00
2,00
3,00
4,00
5,00
6,00
7,00
8,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
çimçim-cüruf
% 5 Katkı Malzemesi İçin 7 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
çimçim-cüruf
% 7 Katkı Malzemesi İçin 7 Günlük Serbest Basınç Deneyi
144
Ek.4.6
0,00
0,50
1,00
1,50
2,00
2,50
3,00
3,50
4,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
çimçim-cüruf
% 3 Katkı Malzemesi İçin 14 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
1,00
2,00
3,00
4,00
5,00
6,00
7,00
8,00
9,00
0,000 0,002 0,004 0,006 0,008 0,010 0,012 0,014 0,016 0,018
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
çimçim-cüruf
% 5 Katkı Malzemesi İçin 14 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
16,00
18,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
çimçim-cüruf
% 7 Katkı Malzemesi İçin 14 Günlük Serbest Basınç Deneyi
145
Ek.4.7
0,00
0,50
1,00
1,50
2,00
2,50
3,00
3,50
4,00
4,50
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
çimçim-cüruf
% 3 Katkı Malzemesi İçin 28 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
çimçim-cüruf
% 5 Katkı Malzemesi İçin 28 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
5,00
10,00
15,00
20,00
25,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
çimçim-cüruf
% 7 Katkı Malzemesi İçin 28 Günlük Serbest Basınç Deneyi
146
Ek.4.8
0,00
1,00
2,00
3,00
4,00
5,00
6,00
7,00
8,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
çimçim-cüruf
% 3 Katkı Malzemesi İçin 56 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
16,00
18,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
çimçim-cüruf
% 5 Katkı Malzemesi İçin 56 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
5,00
10,00
15,00
20,00
25,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
çimçim-cüruf
% 7 Katkı Malzemesi İçin 56 Günlük Serbest Basınç Deneyi
147
Ek.4.9
0,00
5,00
10,00
15,00
20,00
25,00
0 10 20 30 40 50 60
Zaman(gün)
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
%3 çim%5 çim%7 çim
Sadece Çimento Katkısı İçin Gerilme Zaman İlişkisi
Sadece Çimento Katkısı İçin Gerilme Zaman İlişkisinin Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (t)2+b (t)+c
a b c R2 %3 Çimento -0,001 0,061 2,299 0,987 %5 Çimento -0,002 0,297 4,614 0,999 %7 Çimento -0,007 0,636 8,698 0,994
0,00
5,00
10,00
15,00
20,00
25,00
0 10 20 30 40 50 60
Zaman(gün)
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
%1,5 çim-%1,5 cur%2,5 çim-%2,5 cur%3,5 çim-%3,5 cur
Yarı Cüruf Yarı Çimento Katkısı İçin Gerilme Zaman İlişkisi
148
Ek.4.10
Yarı Cüruf Yarı Çimento Katkısı İçin Gerilme Zaman İlişkisinin Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (t)2+b (t)+c
a b c R2 %1,5 Çim-%1,5Cüruf 0,000 0,077 2,081 0,973 %2,5 Çim-%2,5Cüruf -0,005 0,485 0,752 0,995 %3,5 Çim-%3,5Cüruf -0,006 0,575 5,776 0,985 %5 Çim-%5 Cüruf 0,020 -0,555 24,125 0,999
0,00
1,00
2,00
3,00
4,00
5,00
6,00
7,00
8,00
0 10 20 30 40 50 60
Zaman(gün)
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
çimçim-cur
%3 Katkı İçin Gerilme Zaman İlişkisi
%3 Katkı İçin Gerilme Zaman İlişkisinin Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (t)2+b (t)+c
a b c R2 Çimento 0,000 0,083 2,076 0,984 Çimento-Cüruf 0,000 0,112 1,723 0,981
149
Ek.4.11
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
16,00
18,00
0 10 20 30 40 50 60
Zaman(gün)
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
çimçim-cur
%5 Katkı İçin Gerilme Zaman İlişkisi
%5 Katkı İçin Gerilme Zaman İlişkisinin Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (t)2+b (t)+c
a b c R2 Çimento -0,002 0,297 4,614 0,999 Çimento-Cüruf -0,005 0,485 0,752 0,995
0,00
5,00
10,00
15,00
20,00
25,00
0 10 20 30 40 50 60
Zaman(gün)
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
çimçim-cur
%7 Katkı İçin Gerilme Zaman İlişkisi
%7 Katkı İçin Gerilme Zaman İlişkisinin Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (t)2+b (t)+c
a b c R2 Çimento -0,007 -0,636 8,697 0,994 Çimento-Cüruf -0,006 0,575 5,776 0,985
150
Ek.5 Üçüncü Grup Deneyler
0,00
5,00
10,00
15,00
20,00
25,00
30,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
%5 çim%10 çim
7 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0
5
10
15
20
25
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025 0,030
Deformasyon (cm)
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
%2,5 çim-%2,5 cur
%5 çim-%5 cur
7 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
1,00
2,00
3,00
4,00
5,00
6,00
7,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025 0,030 0,035Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
çimçim-cüruf
%5 Katkı Malzemesi İçin 7 Günlük Serbest Basınç Deneyi
151
Ek.5.1
0,00
5,00
10,00
15,00
20,00
25,00
30,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
çimçim-cüruf
%10 Katkı Malzemesi İçin 7 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
5,00
10,00
15,00
20,00
25,00
30,00
35,00
40,00
45,00
50,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
%5 çim%10 çim
Sadece Çimento İçin14 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
5,00
10,00
15,00
20,00
25,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
%2,5 çim-%2,5 cur%5 çim-%5 cur
Yarı Cüruf Yarı Çimento İçin 14 Günlük Serbest Basınç Deneyi
152
Ek.5.2
0,00
1,00
2,00
3,00
4,00
5,00
6,00
7,00
8,00
9,00
10,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
çimçim-cüruf
%5 Katkı Malzemesi İçin 14 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
5,00
10,00
15,00
20,00
25,00
30,00
35,00
40,00
45,00
50,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
çimçim-cüruf
%10 Katkı Malzemesi İçin 14 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,005,00
10,0015,0020,0025,0030,0035,0040,0045,0050,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025 0,030 0,035
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
%5 çim%10 çim
Sadece Çimento Katkısı İçin 28 Günlük Serbest Basınç Deneyi
153
Ek.5.3
0
5
10
15
20
25
30
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025 0,030
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
%2,5 çim-%2,5 cur%5 çim-%5 cur
Yarı Cüruf Yarı Çimento Katkısı İçin 28 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
çimçim-cüruf
%5 Katkı Malzemesi İçin 28 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
5,00
10,00
15,00
20,00
25,00
30,00
35,00
40,00
45,00
50,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025 0,030 0,035
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
çimçim-cüruf
% 10 Katkı Malzemesi İçin 28 Günlük Serbest Basınç Deneyi
154
Ek.5.4
0,00
10,00
20,00
30,00
40,00
50,00
60,00
70,00
80,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2)
%5 çim%10 çim
Sadece Çimento Katkısı İçin 56 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
5,00
10,00
15,00
20,00
25,00
30,00
35,00
40,00
45,00
50,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025 0,030
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
%2,5 çim-%2,5 cur%5 çim-%5 cur
Yarı Cüruf Yarı Çimento Katkısı İçin 56 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
16,00
18,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025 0,030
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
çimçim-cüruf
%5 Katkı Malzemesi İçin 56 Günlük Serbest Basınç Deneyi
155
Ek.5.5
0,00
10,00
20,00
30,00
40,00
50,00
60,00
70,00
80,00
0,000 0,005 0,010 0,015 0,020 0,025
Deformasyon
Ger
ilme
(kgf
/cm
2 )
çimçim-cüruf
%10 Katkı Malzemesi İçin 56 Günlük Serbest Basınç Deneyi
0,00
5,00
10,00
15,00
20,00
25,00
30,00
2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
%Katkı
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
ÇimentoÇim-cüruf
7 Gün İçin Katkı Malzemesi Gerilme İlişkisi (%3, %5, %7, %10)
7 Gün İçin Katkı Malzemesi Gerilme İlişkisinin Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (katkı)2+b (katkı)+c
a b c R2 Çimento 0,204 0,451 -0,618 1,000 Çimento-Cüruf 0,326 -1,592 4,086 0,999
156
Ek.5.6
0,00
5,00
10,00
15,00
20,00
25,00
30,00
35,00
40,00
45,00
50,00
2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
%Katkı
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
ÇimentoÇim-cüruf
14 Gün İçin Katkı Malzemesi Gerilme İlişkisi
14 Gün İçin Katkı Malzemesi Gerilme İlişkisinin Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (katkı)2+b (katkı)+c
a b c R2 Çimento 0,825 -4,847 10,979 0,998 Çimento-Cüruf 0,084 1,525 -2,272 0,985
0
5
10
15
20
25
30
35
40
45
50
2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
%Katkı
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
ÇimentoÇim-cüruf
28 Gün İçin Katkı Malzemesi Gerilme İlişkisi
28 Gün İçin Katkı Malzemesi Gerilme İlişkisinin Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (katkı)2+b (katkı)+c
a b c R2 Çimento 0,575 -1,493 3,828 0,998 Çimento-Cüruf 0,000 2,845 -3,686 0,993
157
Ek.5.7
0,00
10,00
20,00
30,00
40,00
50,00
60,00
70,00
80,00
2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
%Katkı
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
ÇimentoÇim-Cüruf
56 Gün İçin Katkı Malzemesi Gerilme İlişkisi
56 Gün İçin Katkı Malzemesi Gerilme İlişkisinin Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (katkı)2+b (katkı)+c
a b c R2 Çimento 1,308 -8,797 23,106 0,980 Çimento-Cüruf 1,075 -6,906 18,242 0,993
0,00
10,00
20,00
30,00
40,00
50,00
60,00
70,00
80,00
2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
%Çimento
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
7gün14gün28gün56gün
Sadece Çimento Katkısı İçin Gerilme Değerleri (%3, %5, %7, %10)
Çizelge 4.9 Şekil 4.11’e Ait Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (çimento)2+b (çimento)+c
a b c R2 7 gün 0,204 0,451 -0,618 1 14 gün 0,825 -4,847 10,979 0,998 28 gün 0,575 -1,493 3,828 0,998 56 gün 1,308 -8,797 23,106 0,980
158
Ek.5.8
0,00
10,00
20,00
30,00
40,00
50,00
60,00
70,00
1 2 3 4 5 6
%Çimento
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
7gün14gün28gün56gün
Yarı Cüruf Yarı Çimento İçin Gerilme Değerleri ( Toplam Katkı %3, %5, %7, %10)
Yarı Cüruf Yarı Çimento İçin Gerilme Değerlerinin Eğilim Fonksiyonları ve
Korelasyon Katsayıları
σ=a (çimento)2+b (çimento)+c
a b c R2 7 gün 0,000 5,386 -7,765 0,937 14 gün 0,000 5,264 -5,335 0,980 28 gün 0,000 5,689 3,686 0,993 56 gün 4,301 -13,812 18,242 0,993
0.00
10.00
20.00
30.00
40.00
50.00
60.00
70.00
80.00
0 10 20 30 40 50 60
Zaman(gün)
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
%3 çim%5 çim%7 çim%10çim
Sadece Çimento Katkısı İçin Gerilme Zaman İlişkisi
159
Ek.5.9
Sadece Çimento Katkısı İçin Gerilme Zaman İlişkisinin Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (t)2+b (t)+c
a b c R2 %3 Çimento 0,000 0,083 2,076 0,984 %5 Çimento 0,000 0,201 5,597 0,991 %7 Çimento -0,007 0,636 8,697 0,994 %10 Çimento -0,010 1,375 19,716 0,886
0,00
10,00
20,00
30,00
40,00
50,00
60,00
70,00
0 10 20 30 40 50 60
Zaman(gün)
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
%1,5 çim-%1,5 cur%2,5 çim-%2,5 cur%3,5 çim-%3,5 cur%5-5çim
Yarı Cüruf Yarı Çimento Katkısı İçin Gerilme Zaman İlişkisi
Yarı Cüruf Yarı Çimento Katkısı İçin Gerilme Zaman İlişkisinin Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (t)2+b (t)+c
a b c R2 %1,5 Çim-%1,5Cüruf 0,000 0,077 2,081 0,973 %2,5 Çim-%2,5Cüruf -0,005 0,485 0,752 0,995 %3,5 Çim-%3,5Cüruf -0,006 0,575 5,776 0,985 %5 Çim-%5 Cüruf 0,020 -0,555 24,125 0,999
160
Ek.5.10
0,00
1,00
2,00
3,00
4,00
5,00
6,00
7,00
8,00
0 10 20 30 40 50 60
Zaman(gün)
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
çimçim-cur
%3 Katkı İçin Gerilme Zaman İlişkisi
%3 Katkı İçin Gerilme Zaman İlişkisinin Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (t)2+b (t)+c
a b c R2 Çimento 0,000 0,083 2,076 0,984 Çimento-Cüruf 0,000 0,974 2,081 0,973
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
16,00
18,00
0 10 20 30 40 50 60
Zaman(gün)
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
çimçim-cur
%5 Katkı İçin Gerilme Zaman İlişkisi
%5 Katkı İçin Gerilme Zaman İlişkisinin Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (t)2+b (t)+c
a b c R2 Çimento -0,002 0,297 4,614 0,999 Çimento-Cüruf -0,005 0,485 0,752 0,995
161
Ek.5.11
0,00
5,00
10,00
15,00
20,00
25,00
0 10 20 30 40 50 60
Zaman(gün)
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
çimçim-cur
%7 Katkı İçin Gerilme Zaman İlişkisi
%7 Katkı İçin Gerilme Zaman İlişkisinin Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (t)2+b (t)+c
a b c R2 Çimento -0,007 -0,636 8,697 0,994 Çimento-Cüruf -0,006 0,575 5,776 0,985
0,00
10,00
20,00
30,00
40,00
50,00
60,00
70,00
80,00
0 10 20 30 40 50 60
Zaman(gün)
Ger
ilme(
kgf/c
m2 )
çimçim-cur
%10 Katkı İçin Gerilme Zaman İlişkisi
%7 Katkı İçin Gerilme Zaman İlişkisinin Eğilim Fonksiyonları ve Korelasyon Katsayıları
σ=a (t)2+b (t)+c
a b c R2 Çimento 0,009 1,375 19,716 0,886 Çimento-Cüruf 0,020 -0,555 24,125 0,999