ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK … · 2019-05-10 ·...
Transcript of ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK … · 2019-05-10 ·...
1
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Burak ANTMEN
İNŞAAT SEKTÖRÜNDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ BAĞLAMINDA
ŞANTİYE ŞEFLERİNİN GÖREV VE SORUMLULUKLARI
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI
ADANA, 2013
2
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
İNŞAAT SEKTÖRÜNDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ BAĞLAMINDA
ŞANTİYE ŞEFLERİNİN GÖREV VE SORUMLULUKLARI
Burak ANTMEN
YÜKSEK LİSANS TEZİ
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI
Bu Tez / / 2013 tarihinde aşağıdaki jüri üyeleri tarafından oybirliği /
oyçokluğu ile kabul edilmiştir.
………………........ ……………………….. ……............................ Prof. Dr. Emel ORAL Prof. Dr. M. Emin ÖCAL Doç. Dr. Seren GÜVEN
DANIŞMAN ÜYE ÜYE
Bu Tez Enstitümüz İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalında hazırlanmıştır.
Kod No:
Prof. Dr. Mustafa GÖK
Enstitü Müdürü
Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge ve fotoğrafların
kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere
tabidir.
I
ÖZ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
İNŞAAT SEKTÖRÜNDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ BAĞLAMINDA
ŞANTİYE ŞEFLERİNİN GÖREV VE SORUMLULUKLARI
Burak ANTMEN
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI
Danışman :Prof. Dr. Emel ORAL
Yıl: 2013, Sayfa: 133
Jüri :Prof. Dr. Emel ORAL
:Prof. Dr. M. Emin ÖCAL
:Doç. Dr. Seren GÜVEN
Bu çalışmada, şantiye şefliğinin iş sağlığı ve güvenliği konusunda mevzuata
göre incelenmesi yapılmış; şantiye şeflerinin konuya ne kadar hakim oldukları
ölçülmeye çalışılmıştır. Bunlar yapılırken anket hazırlanmış, bu anketle şantiye
şeflerinin iş sağlığı ve güvenliği hakkındaki görüşleri alınmıştır. Ayrıca konuyla ilgili
Yargıtay kararları toplanıp şantiye şeflerinin mevzuat önündeki durumları
değerlendirilmiştir.
Anahtar kelimeler: İş Sağlığı ve Güvenliği, Şantiye Şefi, İş Kazası ve Meslek
Hastalığı, Yüklenici Vekili, Mevzuat
II
ABSTRACT
MSc THESIS
DUTIES AND RESPONSIBILITIES OF SITE MANAGERS WITHIN THE
CONTEXT OF HEALTH AND SAFETY APPLICATIONS IN
CONSTRUCTION INDUSTRY
Burak ANTMEN
ÇUKUROVA UNIVERSITY
INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES
DEPARTMENT OF CONSTRUCTIONAL ENGINEERING
Supervisor :Prof. Dr. Emel ORAL
Year: 2013, Pages: 133
Jury :Prof. Dr. Emel ORAL
:Prof. Dr. M. Emin ÖCAL
:Assoc. Prof. Dr. Seren GÜVEN
This study focuses on site manager’s health and safety responsibilities
according to related legislations. The knowledge level of site managers about the
subject are also measured through a questionnaire survey. Related court decisions are
also evaluated.
Keywords: Health and Safety, Construction Manager, Industrial Accident and
Occupational Disease, Surrogate of Contractor, Legislation
III
TEŞEKKÜR
Çalışmalarım boyunca değerli yardım ve katkılarıyla beni yönlendiren
danışman hocam Prof. Dr. Emel ORAL’a, yine kıymetli tecrübelerinden
faydalandığım hocam Prof. Dr. M. Emin ÖCAL’a teşekkürü borç bilirim.
Ayrıca tüm eğitim hayatım boyunca desteklerini benden esirgemeyen ve bana
sonsuz güvenen AİLEME çok teşekkür ederim.
IV
İÇİNDEKİLER SAYFA
ÖZ ............................................................................................................................ I
ABSTRACT ............................................................................................................ II
TEŞEKKÜR ........................................................................................................... III
İÇİNDEKİLER ..................................................................................................... IV
ŞEKİLLER DİZİNİ ............................................................................................. VIII
1. GİRİŞ ................................................................................................................... 1
1.1. İş Sağlığı ve Güvenliği ................................................................................. 3
1.1.1. Tarihçe ................................................................................................ 3
1.1.1.1. Osmanlı Dönemi ...................................................................... 3
1.1.1.2. Cumhuriyet Dönemi ................................................................. 4
1.1.2. Konuyla İlgili Mevcut Kanun ve Yönetmelikler ................................ 5
1.1.2.1. 4857 Sayılı İş Kanunu .............................................................. 5
1.1.2.2. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu ..................................................................................... 8
1.1.2.3. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu ............................................ 9
1.1.2.4. 4708 Sayılı Yapı Denetim Hakkında Kanun ve Yapı
Denetimi Uygulama Yönetmeliği............................................. 9
1.1.2.5. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu .......................... 10
1.2. İş Kazası ve Meslek Hastalıkları ................................................................ 11
1.2.1. İş Kazası ........................................................................................... 11
1.2.1.1. İş Kazasının Tanımı, Unsurları ve Kapsamı .......................... 11
1.2.1.2. İş Kazası Sayılma Hal ve Durumları ...................................... 12
1.2.1.3. İş Kazası Bildirimi ve Bildirim Süresi ................................... 12
1.2.1.4. İş Kazasının Geç Bildirilmesi veya Bildirimin Yanlış
Yapılması ................................................................................ 14
1.2.2. Meslek Hastalığı ............................................................................... 15
1.2.2.1. Kapsam ve Tanım................................................................... 15
1.2.2.2. Meslek Hastalığının Tespiti ................................................... 16
1.2.2.3. Meslek Hastalığının Bildirimi ve Bildirim Süresi.................. 17
V
1.2.2.4. Meslek Hastalığının Geç Bildirilmesi veya Bildirilmemesi .. 18
1.3. Kanun ve Yönetmeliklerde Şantiye Şefliği ................................................ 19
1.3.1. Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği ............................................ 19
1.3.2. Yapı Müteahhitlerinin Kayıtları İle Şantiye Şefleri ve Yetki
Belgeli Ustalar Hakkında Yönetmelik ............................................. 20
1.3.3. İmar Kanunu ..................................................................................... 20
1.3.4. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu .................................................... 21
1.3.5. 4857 Sayılı İş Kanunu ...................................................................... 21
1.3.6. Yapım İşleri Genel Şartnamesi......................................................... 21
1.3.7. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu .................................... 22
1.3.8. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu ........................................................ 23
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR .................................................................................. 25
3. MATERYAL VE METOD ................................................................................ 31
3.1. Amaç ve Yöntem ........................................................................................ 31
3.2. Anket Çalışması ......................................................................................... 31
3.3. Yargıtay Kararları ....................................................................................... 31
3.4. Anket Verilerinin Analizi ........................................................................... 31
3.5. Araştırmanın Sınırlılıkları .......................................................................... 32
4. BULGULAR VE TARTIŞMA ......................................................................... 33
4.1. Anket Sonuçları .......................................................................................... 33
4.1.1. Katılımcıların Profili ........................................................................ 33
4.1.2. Katılımcıların Sorumluluk Alanları ................................................. 33
4.1.3. Katılımcıların İş Sağlığı ve Güvenliği Yaklaşımları ........................ 34
4.1.4. Şantiyede Güvenlik Önlemleri ......................................................... 37
4.1.5. Katılımcıların İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Önerileri ................ 41
4.2. Yargıtay Kararları ...................................................................................... 42
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER .......................................................................... 51
KAYNAKLAR ...................................................................................................... 53
ÖZGEÇMİŞ ........................................................................................................... 55
EKLER ................................................................................................................... 57
EK 1: İş Kanunu (Madde 77-89) .......................................................................... 59
VI
EK 2: İşçi Sağlığı Ve İş Güvenliği Tüzüğü (Madde 1) ........................................ 64
EK 3: Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve Güvenliği Tüzüğü (Madde 2) ..................... 65
EK 4: Maden ve Taş Ocakları İşletmelerinde ve Tünel Yapımında Alınacak
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Önlemlerine İlişkin Tüzük (Madde 1) ........... 66
EK 5: Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (Madde 1) ............... 67
EK 6: Türk Borçlar Kanunu (Madde 49-76) ........................................................ 68
EK 7: 4708 Sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun (Madde 2-3) ........................ 73
EK 8: Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği (Madde 5,14,23) .......................... 75
EK 9: İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (Madde 6,7,8) ......................................... 81
EK 10: İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (Madde 9,31,33,34,35,36, Geçici
Madde 4,5,6,7,8, Madde 38) ...................................................................... 84
EK 11: Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Genelgesi ........................................ 87
EK 12: İşyeri Kaza ve Meslek Hastalığı Bildirim Formu ...................................... 97
EK 13: İnşaat Teknikeri ve Öğretmenlerinin Şantiye Şefliği Yapamayacağına
Dair Danıştay Kararı .................................................................................. 99
EK 14: Yapı Müteahhitlerinin Kayıtları İle Şantiye Şefleri ve Yetki Belgeli
Ustalar Hakkında Yönetmelik (Madde 10) .............................................. 106
EK 15: İmar Kanunu İle Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun .......................................................................... 108
EK 16: İmar Kanunu (Madde 28) ......................................................................... 114
EK 17: Türk Borçlar Kanunu (Eser Sözleşmeleri) ............................................... 116
EK 18: İş Kanunu (Madde 2) ................................................................................ 120
EK 19: Kamu İhale Kanunu (Madde 53) .............................................................. 121
EK 20: Yapım İşleri Genel Şartnamesi (Madde 19,25,35,40,41,42,48,50) .......... 122
EK 21: Anket Örneği ............................................................................................ 132
VII
VIII
ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA
Şekil 1.1. Yıllara Göre Gerçekleşen İş Kazalarının Sayısı......................................... 1
Şekil 1.2. Yıllara Göre Gerçekleşen İş Kazalarında Meydana Gelen
Ölüm Sayısı ................................................................................................ 2
Şekil 4.1. Güvenlik Önlemlerinin Yeterliliği ........................................................... 34
Şekil 4.2. İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi ................................................................ 35
Şekil 4.3. Mevzuatı Takip Etme Sıklığı ................................................................... 36
Şekil 4.4. Şantiyede Güvenlik Önlemleri Alınırken Göz Önünde
Tutulan Etkenler ....................................................................................... 37
Şekil 4.5. Güvenlik Önlemleri Alınırken İşçiyi İkna Yöntemi ................................ 38
Şekil 4.6. Şantiyelerde Karşılaşılan Problemler (İş Kazaları) .................................. 39
Şekil 4.7. Şantiyelerde Meydana Gelen Kazaların Sebepleri ................................... 40
Şekil 4.8. Güvenlik Önlemlerinin Toplam İnşaat Maliyetine Oranı ........................ 41
IX
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
1
1. GİRİŞ
İş kazaları ve meslek hastalıkları birçok işçinin hastalanmasına,
yaralanmasına, sakat kalmasına ve hatta hayatlarını kaybetmesine yol açmaktadır. Bu
tip olaylar özellikle de inşaat sektöründe daha fazla yaşanmaktadır. Bunun en önemli
sebebi inşaat sektörünün kendine özgü çalışma koşulları olmasındandır. İnşaat
sektörünün diğer sektörlerden farklı olmasının başlıca nedeni her projenin
birbirinden farklı olması ve bu yüzden her projede değişik çalışma koşullarıyla ve
farklı risklerle karşı karşıya kalınmasıdır.
Sosyal Güvenlik Kurumu yıllık istatistiklerine bakıldığında iş kazalarının
yaşandığı sektörler; madencilik, metal sanayi, nakliyat ve inşaat olarak ön plana
çıkmaktadır. Ölümcül iş kazalarına bakıldığında ise inşaat sektörü ilk sırada yer
almaktadır. 2007 yılından itibaren iş kazası istatistiklerine bakıldığında aşağıdaki
tablo ortaya çıkmaktadır.
Şekil 1.1. Yıllara Göre Gerçekleşen İş Kazalarının Sayısı
Şekil 1.1.’de görülmektedir ki inşaat sektörü gerçekleşen iş kazalarının
yaklaşık olarak %10’unun oluşturmaktadır.
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
2
Şekil 1.2. Yıllara Göre Gerçekleşen İş Kazalarında Meydana Gelen Ölüm Sayısı
Şekil 1.2.’de, gerçekleşen iş kazalarından ölümcül olanların büyük kısmının
(2010 yılında %33 civarı) inşaat sektöründe gerçekleştiği görülmektedir. 2007 yılı
öncesi SGK istatistiklerine bakıldığında da bu yüzde %27-34 arasındadır. Başka bir
deyişle yıllara göre oranlarda farklılaşmalar olsa bile genel olarak iş kazası sonucu
ölenlerden 3’te 1’i inşaat sektöründe çalışmaktadır. Bu yüksek oranın en önemli
sebebi inşaat sektörünün proje bazlı üretime dayanması ve her projenin kendine özgü
çalışma koşulları olmasıdır. Her projede yapımı üstlenen müteahhit ve müteahhit
adına işleri yürüten şantiye şefi farklı risklerle karşı karşıya kalmaktadırlar. İlgili
mevzuat iş sağlığı ve güvenliği konusunda her ikisini de sorumlu tutmaktadır. Bu
tezin amacı da şantiye şeflerinin iş sağlığı ve güvenliği konusunda kendi
sorumluluklarını çerçeveleyen mevzuatı ne miktarda takip ettiklerini belirlemek ve
yasal uygulamaları derlemektir. Bu konuda tespit yapmak amacıyla anket çalışması,
yasal uygulamaları derlemek amacıyla da Yargıtay kararlarının toplanması
gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda tez içerisinde, iş sağlığı ve güvenliği, iş kazaları ve
meslek hastalıkları ve şantiye şefliği hakkında bilgiler verilmiş; anket sonuçları ve
derlenen Yargıtay kararlarıyla şantiye şeflerinin mevzuata bakışı ile sorumluluklarına
dikkat çekilmeye çalışılmıştır.
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
3
1.1. İş Sağlığı ve Güvenliği
1.1.1. Tarihçe
İş Sağlığı ve Güvenliği ülkemizde son dönemlerde ön plana çıkmış olsa da ilk
adımları uzun yıllar önce atılmıştır. Bu adımlar Osmanlı dönemine kadar
uzanmaktadır.
Bu gelişimden bahsedilecek olursa:
1.1.1.1. Osmanlı Dönemi
Osmanlı İmparatorluğu’nda, Sanayi Devrimi’nin koşullarının oluşmaması
devrimin yaşanmamasına sebep olmuştur. İmparatorluğun tarım, hayvancılık, ticaret,
el ve ev sanatlarına dayalı ekonomik yapısında XIX. yüzyıl ortalarına dek önemli bir
değişme de olmamıştır. Sanayi Devrimi’ni yaşamış ve sanayileşme yönünde belirli
bir yol almış Batı Avrupa ülkelerin etkisi ve denetimi altında ülkemizdeki ilk
sanayileşme hareketleri, XIX. yüzyılın ikinci yarısında başlar. Bu nedenle, daha
önceki dönemlerde günümüzdeki anlamı ile bir işçi kesiminin varlığından söz
edilemez. (ERKUL, İ. ve KARACA, N. G. (2000). Uygulamalı Sosyal Politika
Dersleri, Türk İş Hukuku, 1475 Sayılı İş Kanunu ve Uygulaması. Eskişehir, s. 38-
45.)
Osmanlı döneminde konuya ilişkin önemli gelişmeler; 1865 yılında Ereğli
kömür havzalarında çalışan işçilere yönelik olarak çıkarılan Dilaver Paşa
Nizamnamesi ve yine aynı işkoluna yönelik olarak 1869 yılında çıkarılan Maadin
(Maden) Nizamnamesi’dir. Bu yasalarla işçi statüsünde çalışanların iş ilişkileri ve
yaşamında korunmaları hedeflenmiştir. (ÇETİNDAĞ, Ş. İş Sağlığı ve Güvenliği’nin
Tarihsel Gelişimi ve Mevzuattaki Güncel Durum)
1877 yılında ise, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk medeni kanunu olan Mecelle
yürürlüğe girmiştir. Mecelle’de işçi ile işveren arasındaki iş ilişkilerini, sözleşme
(akit) serbestisi ilkesine dayalı olarak liberal bir yaklaşımla irdeleyen hükümlere de
yer verilmiştir.
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
4
XX. yüzyıl başlarında ise, II. Meşrutiyet ortamı içinde işçiler, dernekler çatısı
altında kendi mesleki örgütlerini kurmaya ve özellikle İmparatorluğun içinde
bulunduğu ağır ekonomik koşullar nedeniyle ödenemeyen ücretlerini alabilmek için
topluca işi bırakma eylemlerine yönelmişlerdir. Geçerliliğini XX. yüzyıl ortalarına
dek sürdürecek Tatil-i Eşgal Kanunu, giderek çoğalan işçi eylemlerini yasaklamak
üzere 1909 yılında yürürlüğe konulmuştur. (ÖKÇÜN, A. G. (1982). Ta’til-i Eşgal
Kanunu, 1909, Bilgiler-Yorumlar. Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi yayınları)
1.1.1.2. Cumhuriyet Dönemi
Bu döneme bakıldığında 1921 yılında 151 sayılı “Ereğli Havza-i Fahmiye
Maden Amelesinin Hukukuna müteallik Kanun” kömür işçilerinin çalışma şartları ile
ilgili ve İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı ile ilgili ilk yasadır.
1924 yılında 394 sayılı Hafta Tatili Kanunu ve 1935 yılında çıkan Milli
Bayramlar ve Genel Tatil Günleri hakkındaki yasa çalışanların daha verimli
olabilmeleri için gerekli olan tatilleri getirmişlerdir.
1926 yılında 818 sayılı Borçlar Kanunu, iş kazası ve meslek hastalıkları ile
ilgili hukuki hükümler getirmiş, bu yasa son haline 2011 yılında çıkarılan 6098 sayılı
Türk Borçlar Kanunu olarak getirilmiştir.
1930 yılında çıkan Belediyeler Yasası, aynı yıl çıkan 1593 sayılı Umumi
Hıfzıssıhha Kanunu ve 1937 yılında çıkarılan 3008 sayılı İş Kanunu denetim
konusunda hükümler içermektedir.
1945 yılında çıkarılan 4792 sayılı İşçi Sigortaları Kurumu Yasası, iş
güvenliği ve İşçi Sağlığı konusunda önemli bir gelişme olmuş fakat konuyla ilgili en
büyük aşama 1946 yılında Çalışma Bakanlığı’nın kurulması ile sağlanmıştır.
3008 sayılı İş Kanunu, 1967 yılında 931 sayılı yasayla yürürlükten
kaldırılmış, bunun yerine ise 1971 tarihinde 1475 sayılı İş Kanunu getirilmiştir. Bu
yasa uzun bir süre yürürlükte kalmış ve bu yasaya dayanarak birçok tüzük ve
yönetmelik de çıkarılmıştır. Son olarak 2003 tarihinde 4857 sayılı İş Kanunu
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
5
yürürlüğe girmiştir. (Gürbüz Yılmaz, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğinin Tarihi
Gelişimi)
4857 sayılı İş Kanunu’nda İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili bölüm, 5.
Bölüm’de 77 - 89 maddeleri arasında yer almaktadır. Bu maddelerde konu detaylı bir
şekilde verilmiş ve daha sonra konu ile ilgili çıkacak olan yönetmeliklerin
hazırlayıcısı olmuştur.
Konuyla ilgili çıkan son kanun 30/06/2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunudur. Bu kanunun
tamamen yürürlüğe girmesi 2 yıllık bir süreç içerisinde tamamlanacaktır.
1.1.2. Konuyla İlgili Mevcut Kanun ve Yönetmelikler
İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili mevcut uygulamaları direkt veya dolaylı
olarak çerçeveleyen çeşitli kanun, ilgili yönetmelik ve tüzükler aşağıda özetlenmiştir.
1.1.2.1. 4857 Sayılı İş Kanunu
İş Kanunu’nun, iş sağlığı ve güvenliği konusunu direkt ele aldığı maddeleri
77 – 89 arasında bulunan maddelerdir. (Ek 1)
Ayrıca bu maddeleri açıklayıcı yönetmelikler çıkartılmıştır. İlgili
yönetmelikler şu şekilde sıralanabilir:
Çizelge 1. 4857 Sayılı İş Kanunu ile İlgili Yönetmelikler
Yönetmelik R.G. Tarihi R.G. Sayısı
İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği 09.12.2003 25311
İşyeri Sağlık Birimleri ve İşyeri Hekimlerinin
Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında
16.12.2003
(Değ.
04.02.2005)
25318
(Değ. 25717
Yapı İşlerinde Sağlık ve Güvenlik Yönetmeliği 23.12.2003 25325
Titreşim Yönetmeliği 23.12.2003 25325
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
6
Gürültü Yönetmeliği 23.12.2003 25325
Ekranlı Araçlarla Çalışmalarda
Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik
23.12.2003 25325
Güvenlik ve Sağlık İşaretleri Yönetmeliği 23.12.2003 25325
Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri
Hakkında Yönetmelik
26.12.2003
(Değ.
17.02.2004)
25328
(Değ.
25376)
Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Çalışanların
Korunması Hakkında Yönetmelik
26.12.2003 25328
Kanserojen ve Mutajen Maddelerle Çalışmalarda
Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik
26.12.2003 25328
Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik
Önlemleri Hakkında Yönetmelik
26.12.2003
(Değ.
19.10.2005)
(Değ.
20.03.2008)
25328
(Değ.
25971)
(Değ.
26822)
İş Güvenliği ile Görevli Mühendis veya Teknik
Elemanların Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile
Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik
20.01.2004
(Değ.
04.02.2005)
(Değ.
26.01.2006)
25352
(Değ.
25717)
(Değ.
26061)
Kişisel Koruyucu Donanım Yönetmeliği 09.02.2004 25368
İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve
Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmelik
10.02.2004 25369
İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik
Şartları Yönetmeliği
11.02.2004 25370
Kişisel Koruyucu Donanımların İşyerlerinde
Kullanılması Hakkında Yönetmelik
11.02.2004 25370
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
7
Elle Taşıma İşleri Yönetmeliği 11.02.2004 25370
Yeraltı ve Yerüstü Maden İşletmelerinde Sağlık ve
Güvenlik
Şartları Yönetmeliği
21.02.2004 25380
İşyerlerinde İşin Durdurulmasına veya İşyerlerinin
Kapatılmasına Dair Yönetmelik
05.03.2004 25393
Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul
ve Esasları Hakkında Yönetmelik
07.04.2004 25426
Biyolojik Etkenlere Maruziyet Risklerinin Önlenmesi
Hakkında
Yönetmelik
10.06.2004 25488
Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği 16.06.2004
(Değ.
07.03.2010)
25494
(Değ.
27514)
Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla
Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair
Yönetmelik
14.07.2004 25522
Kişisel Koruyucu Donanım Yönetmeliği 29.11.2006 26361
İşyeri Sağlık Ve Güvenlik Birimleri İle Ortak Sağlık
Ve
Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik
15.08.2009 27320
İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk
Ve
Eğitimleri Hakkında Yönetmelik
27.11.2010 27768
İş Sağlığı Ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği 27.11.2010 27768
İş Kanunu’na bağlı çıkan, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili tüzükler de
mevcuttur. Bu tüzükler sıralanacak olursa:
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
8
a) İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü
1475 sayılı İş Kanunu kapsamına giren işyerlerinde, işçilere ait yatıp kalkma
yerlerinde ve diğer müştemilatında bulunması gereken sağlık şartlarının ve
işyerlerinde kullanılan alet, edevat, makinalar ve hammaddeler yüzünden,
çıkabilecek hastalıklara engel olacak tedbir ve araçların, işyerlerinde iş kazalarını
önlemek üzere bulundurulması gerekli araçların ve alınacak güvenlik tedbirlerinin
neler olduğu bu Tüzükte belirtilmiştir. (İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü, Madde
1, Ek 2)
b) Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü
İş Kanunu kapsamına giren yapı işlerinde, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Tüzüğünde öngörülenlerden başka alınacak sağlık ve güvenlik tedbirleri bu Tüzükte
belirtilmiştir. (Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü, Madde 1, Ek 3 )
Bu Tüzükte geçen "yapı işleri" deyimi, maden ocakları hariç olmak üzere,
yerüstü veya yeraltında, su üstü veya su altında yapılan bina, set, baraj, yol,
demiryolu, havai hat, tünel, metro, köprü, çelik yapı ve montajı, iskele, liman, gemi
inşaatı, dalgakıran, kanalizasyon, lağım, kuyu, kanal, duvar ve benzeri inşaat,
tamirat, tadilat ve yıkım işlerini; toprak kazı, yarma ve doldurma işlerini; elektrik,
sıhhi tesisat ve kalorifer tesisatı işlerini; dülgerlik, marangozluk, sıva, badana ve
boya işlerini; bu işlerde kullanılan sabit ve hareketli makina ve tesislerin
kullanılmasını kapsar. (Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü, Madde 2,
Ek 3)
c) Maden ve Taş Ocağı İşletmelerinde ve Tünel Yapımında Alınacak İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü
Doğada element, bileşik veya karışım halinde bulunan maddelerin
araştırılması, işletmeye hazırlanması, işletilmesi, çıkarılması ve zenginleştirilmesinde
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
9
çalışan işyerlerinde, taş ocaklarında ve tünel yapımında, işçi sağlığı ve iş güvenliği
mevzuatında genel olarak öngörülenler yanında alınması gerekli sağlık ve güvenlik
önlemleri bu Tüzükte gösterilmiştir. (Maden ve Taş Ocağı İşletmelerinde ve Tünel
Yapımında Alınacak İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü, Madde 1-Kapsam, Ek 4)
1.1.2.2. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
“Sosyal Sigortalar ile Genel Sağlık Sigortası bakımından kişileri güvence
altına almak; bu sigortalardan yararlanacak kişileri ve sağlanacak hakları, bu
haklardan yararlanma şartları ile finansman ve karşılanma yöntemlerini belirlemek;
sosyal sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişi ile ilgili usûl ve esasları
düzenlemek” (5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu,
Madde 1-Amaç, Ek 5) amacıyla 31/5/2006 tarihinde oluşturulan Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu dolaylı olarak da olsa iş sağlığı ve güvenliği
konusuyla bağlantılı maddeler içermektedir. Bu maddelerde; iş kazası veya meslek
hastalıkları meydana gelmesi durumunda çalışan ve işverenlerin sorumlulukları
kanunun tanımında da bahsedildiği gibi,
kişilerin güvence altına alınması,
sigortalardan ne durumda, hangi şartlarda yararlanılacağı,
kişilere sağlanacak finansal haklar,
finansal haklardan yararlanma şartları ve karşılanma yöntemleri
açıklanmaktadır.
1.1.2.3. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu
Türk Borçlar Kanunu’nda İş Sağlığı Güvenliği’yle ilgili direkt ve dolaylı
olarak maddeler bulunmaktadır. İkinci ayrımda “Haksız Fiillerden Doğan Borç
İlişkileri” başlığı altında geçen maddelerde (Madde 49 – Madde 76, Ek 6) genel
tanım olarak “kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı
gidermekle yükümlüdür” denilmiştir. İlgili maddeler başlıklar altında toparlanacak
olunursa da başkasına zarar verildiğinde işletme veya yapı malikinin;
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
10
zararın kusuru ve ispatı sonucundaki sorumlulukları,
kusur sonucunda oluşan tazminat,
zamanaşımı,
yargılama süreci açıklanmıştır.
1.1.2.4. 4708 Sayılı Yapı Denetim Hakkında Kanun ve Yapı Denetimi Uygulama
Yönetmeliği
13/07/2001 tarih ve 24461 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4708 sayılı
Yapı Denetim Hakkında Kanun, iş sağlığı ve güvenliği açısından uyarılar
içermektedir (Madde 2-3, Ek 7). Ayrıca 05/02/2008 tarih ve 26778 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği’nde de İş Sağlığı
Güvenliği’yle ilgili açıklamalar bulunmaktadır (Madde 5-14-23, Ek 8). Kanun ve
yönetmelik konu açısından değerlendirilecek olursa;
İş yerlerinde iş güvenliği ve işçi sağlığı konusunda yapı denetimlerin
sorumluluğu,
Yapı denetimde görevli teknik elemanların sağlık kurallarına aykırı veya
kusurlu işler bulunması halinde sorumluluğu açıklanmıştır.
1.1.2.5. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu
30/06/2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6331 sayılı İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanunu konuyla ilgili en net tanımlar ve en kesin açıklamaları
içerir. Kanunun maddeleri değişik tarihlerde yürürlüğe girecektir. Bu durum;
“a) 6, 7 ve 8 inci maddeleri (Ek 9);
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
11
1) Kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan
işyerleri için yayımı tarihinden itibaren iki yıl sonra,
2) 50’den az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri
için yayımı tarihinden itibaren bir yıl sonra,
3) Diğer işyerleri için yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra,
b) 9, 31, 33, 34, 35, 36 ve 38 inci maddeleri ile geçici 4, geçici 5, geçici 6, geçici 7
ve geçici 8 inci maddeleri (Ek 10) yayımı tarihinde,
c) Diğer maddeleri yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra,
yürürlüğe girer.” Şeklinde açıklanmıştır.
Yayım tarihinde yürürlüğe girecek maddelerde;
Tehlike sınıfının belirlenmesi,
Belgelendirme, ihtar ve iptaller,
“190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun”, “657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu”, “3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun”da konuyla ilgili
değiştirilen ve eklenen maddeler,
İş güvenliği uzmanı görevlendirme yükümlülüğü,
Mevcut sertifika ve belgeler ile ihtar puanları,
İşyeri hekimliği yapan kurum tabiplerine yapılan ücret ödemeleri
açıklanmıştır.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği’ne bağlı olarak 29.12.2012 tarih ve 28512
sayılı Resmi Gazete ile 3 adet yönetmelik çıkmıştır. Bu yönetmelikler;
İş güvenliği uzmanlarının görev, yetki, sorumluluk ve eğitimleri hakkında
yönetmelik,
İş sağlığı ve güvenliği hizmetleri yönetmeliği,
İş sağlığı ve güvenliği risk değerlendirmesi yönetmeliği, olarak kamuya
duyurulmuştur.
1.2. İş Kazası ve Meslek Hastalıkları
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
12
1.2.1. İş Kazası
İş kazası, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile
ilgili 23.12.2008 tarihli “Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Sosyal Sigortalar
Genel Müdürlüğü, Kısa Vadeli Sigortalar Daire Başkanlığı” tarafından hazırlanan
genelgede (Ek 11) tanımlanmıştır. Genelgede iş kazası;
tanımı, unsurları ve kapsamı,
iş kazası sayılma hal ve durumları,
iş kazası bildirimi ve bildirim süresi,
iş kazasının geç bildirilmesi veya bildirimin yanlış yapılması, şeklinde
bölümlerle detaylandırılmıştır.
Genelgeden yararlanılarak iş kazası aşağıdaki şekilde açıklanabilir.
1.2.1.1. İş Kazasının Tanımı, Unsurları ve Kapsamı
“İş kazası, Kanunun 13’üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılan hal ve
durumları sonucunda meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya
da ruhen özre uğratan olay” olarak tanımlanmıştır.
Meydana gelen olayın iş kazası sayılabilmesi için;
kazayı geçiren kişinin sigortalı olması,
kazanın meydana gelmesi,
kaza ile sonuç arasında uygun bir neden sonuç ilişkisinin bulunması,
kaza sonucu kişinin bedence veya ruhça özre uğraması ve bu unsurların
bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir.
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
13
Ancak iş kazası işin yürütümü sırasında meydana gelen olayı ifade etmekte
ise de, yapılan işle ilgisi olmayan hal ve durumlarda meydana gelen olayları da
kapsamaktadır.
1.2.1.2. İş Kazası Sayılma Hal ve Durumları
Meydana gelen bir olayın iş kazası sayılabilmesi için önceden belirtilen
durumların oluşması gerekmektedir. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunun 13’üncü maddesinin birinci fıkrası ile Sosyal Sigorta İşlemleri
Yönetmeliği’nin 37’nci maddesinde belirtilen işlemler doğrultusunda iş kazası
sayılma halleri genelgede açıklanmıştır. Buna göre iş kazası sayılma halleri;
işyerinde bulunduğu sırada,
yürütülmekte olan iş nedeniyle,
işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi durumunda,
emziren kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
işverence sağlanan taşıtla işin yapıldığı yere gidiş ve gelişi sırasında, gibi
farklı şekillerde açıklanmıştır. (Ek 11, İş Kazası Sayılma Hal Ve
Durumları)
1.2.1.3. İş Kazası Bildirimi ve Bildirim Süresi
İş kazasının bildirimi ve süresi Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunun 13’üncü maddesinin ikinci fıkrası ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği
38’inci maddesinde düzenlenmiştir.
işveren kontrolünde bulunan bir yerde iş kazası meydana gelmesi halinde,
işverenler tarafından kazanın olduğu yerdeki yetkili kolluk kuvvetlerine
derhal, Sosyal Güvenlik Kurumu’na kazadan sonraki üç iş günü içinde,
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
14
işverenin kontrolü dışındaki yerlerde iş kazası meydana gelmesi halinde
ise iş kazasının öğrenildiği tarihten itibaren üç iş günü içinde bildirilmesi
gerekmektedir.
Yukarıda sayılanlar dışında, “köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine
bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar” iş kazası geçirmeleri
halinde; kazanın meydana geldiği tarihten itibaren bir aylık süreyi geçmemek ve
geçirilen kazadan dolayı ortaya çıkan rahatsızlığın hekim raporu ile belgelenmesi
şartıyla, bildirim yapmaya engel olmadığı günden sonra kendisi tarafından üç iş günü
içinde bildirilmesi gerekmektedir.
Bildirim süreleri işgünü olarak belirlendiğinden cumartesi pazar ile ulusal
bayram ve genel tatil günleri hesaba katılmayarak, bu günlere denk gelen günleri
takip eden günden itibaren üç günün hesabına devam edilmesi gerekmektedir.
Mücbir sebebe bağlı olarak süresinde bildirim yapamayan Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 4’üncü maddesi birinci fıkrasının (a) ve (b) bendi
kapsamındaki sigortalıların, mücbir sebebi belgelemeleri şartıyla, mücbir sebebin
ortadan kalktığı tarihten sonraki üç iş günü içinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na iş
kazasını bildirmeleri gerekmektedir.
Bildirim, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4’üncü
maddesi birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılar için işverenlerince, (b)
bendi kapsamındaki sigortalılar için kendilerince Sosyal Sigorta İşlemleri
Yönetmeliği ekinde yer alan “iş kazası ve meslek hastalığı bildirim formu” (Ek 12)
ile yapılması gerekmektedir. Bildirge e-Sigorta ile Sosyal Güvenlik Kurumu’na
bildirilebileceği gibi doğrudan ya da posta yoluyla da ilgili üniteye gönderilebilir.
Adi posta ile yapılan bildirimlerde Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına intikal tarihi,
taahhütlü, iadeli taahhütlü veya acele posta ile yapılan bildirimlerde postaya veriliş
tarihi esas alınır. İşveren veya sigortalı tarafından “iş kazası ve meslek hastalığı
bildirgesi” yerine bildirgede bulunan bilgileri içeren ve onaylarını taşıyan yazılarla
bildirimde bulunması halinde kabul edilir.
Bildirimler Kurumun işyerinin bağlı bulunduğu Sosyal Güvenlik İl
Müdürlüğü / Sosyal Güvenlik Merkezlerine yapılması gerekmektedir. Ancak
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
15
Kurumun başka bir müdürlüğüne yapılan bildirimler bağlı bulunduğu müdürlüğe
yapılmış gibi kabul edilecektir. Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü / Sosyal Güvenlik
Merkezleri kendilerine yapılan bildirimleri kayıtlarına geçirdikten sonra, işyerinin
bağlı olduğu Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü / Sosyal Güvenlik Merkezlerine,
kendilerine bildirim yapılan tarihi belirterek gönderilir. (Ek 11, İş Kazası Bildirimi
ve Bildirim Süresi)
1.2.1.4. İş Kazasının Geç Bildirilmesi veya Bildirimin Yanlış Yapılması
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü,
Kısa Vadeli Sigortalar Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan genelgede başlık 3
madde halinde açıklanmıştır. Bu maddeler incelenecek olursa;
“Kanunun 4‘üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen
sigortalıların iş kazası geçirmeleri halinde, yukarıda açıklanan sürelerde
işverence bildirim yapılmaması durumunda, bildirimin Kuruma yapıldığı
tarihe kadar sigortalıya ödenecek geçici iş göremezlik ödeneği Kurumca
işverenden tahsil edilmesi için gerekli işlemler yapılacaktır,”
“Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında
sigortalı olanların iş kazası geçirmeleri ve süresinde bildirilmemesi
hâlinde, bildirim tarihine kadar geçen süre için geçici iş göremezlik
ödeneği kendilerine ödenmeyecektir,”
“Bildirim tarihinden sonraki sürelere ait geçici iş göremezlik ödeneği 4
üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılara
ödenecektir,” şeklindedir. (Ek 11, İş Kazasının Geç Bildirilmesi Veya
Bildirimin Yanlış Yapılması)
1.2.2. Meslek Hastalığı
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile ilgili
23.12.2008 tarihli “Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Sosyal Sigortalar Genel
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
16
Müdürlüğü, Kısa Vadeli Sigortalar Daire Başkanlığı” tarafından hazırlanan
genelgede (Ek 11) meslek hastalıklardan da bahsedilmiştir. Genelgede meslek
hastalığı;
kapsam ve tanım,
meslek hastalığının tespiti,
meslek hastalığının bildirimi ve bildirim süresi,
meslek hastalığının geç bildirilmesi veya bildirilmemesi, şeklinde
detaylandırılmıştır.
Buna göre meslek hastalığı, genelgeden yararlanılarak aşağıdaki gibi
açıklanabilir.
1.2.2.1. Kapsam ve Tanım
Meslek hastalığı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu’nun 14’üncü maddesinin birinci fıkrasında, “sigortalının çalıştığı veya
yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları
yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük
halleri”, olarak tanımlanmıştır. Madde metninin tetkikinden de anlaşılacağı üzere,
meslek hastalığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple meydana gelen veya işin
yürütüm şartları yüzünden uğranılan hastalık, bedensel veya ruhsal hastalık
halleridir.
Meydana gelen bir olayın meslek hastalığı sayılabilmesi için;
sigortalı olunması,
hastalık veya sakatlığın, yürütülen işin sonucu olarak ortaya çıkması,
sigortalının bedence veya ruhça bir zarara uğraması,
hastalığın 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri
Yönetmeliğinde yer alması ve belirtilen süre içinde meydana çıkması,
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
17
hastalığın hekim raporu ile tespit edilmesi unsurlarının bir arada
gerçekleşmesi, gerekmektedir.
İş kazası mesleki nitelikte bulunmayan olayları da kapsamasına karşılık,
meslek hastalığı tamamen yürütülen işle ilgili olayları kapsamaktadır. İş kazası ani
bir hareket sonucu gerçekleşirken, meslek hastalığı zamanla oluşmaktadır. (Meslek
hastalığı sayılan durumlarla ilgili detaylı bilgi Ek 11’te verilmiştir.)
1.2.2.2. Meslek Hastalığının Tespiti
Meslek hastalığının tespiti konusu 3 ayrı durum için incelenebilir. Bu
durumlar incelenecek olunursa:
a) Sigortalının çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına tutulduğu durum:
Bu durum kendi içinde 2’ye ayrılır.
a.1) Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları tarafından usulüne
uygun olarak düzenlenen sağlık kurulu raporu ve bu raporun dayanağı diğer tıbbi
belgelerin,
a.2) Kurum tarafından gerekli görülmesi hallerinde işyerindeki çalışma
şartlarını be buna bağlı tıbbi sonuçları ortaya koyan denetim raporları ve gerekli
diğer belgelerin, Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Kurulunca incelenmesiyle meslek
hastalığı olup olmadığı tespit edilir.
b) Meslek hastalığının sigortalın işten ayrıldıktan sonra meydana çıkması ve
sigortalının çalıştığı işte kaynaklanması durumu:
Bu durumda sigortalının hastalıklarına ait hekim raporu ve diğer tıbbi
belgelerle doğrudan Sosyal Güvenlik Kurumu’na müracaat etmesi gerekmektedir.
Hastalığın üzerinden, “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü kaybı Oranı Tespit
İşlemleri Yönetmeliği”nde belirtilen süreden daha uzun bir sürenin geçmemiş olması
şartı aranır. Hastalığın üzerinden, yönetmelikte belirtilen süreden fazla bir süre
geçmiş olması halinde, Sosyal Güvenlik Kurumu veya Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık
Kurulu’nun onayı ile hastalığın, meslek hastalığı sayılması da mümkündür.
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
18
c) Köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına
ve hesabına bağımsız çalışılması durumu:
(a) ve (b) bölümlerinde anlatılan durumların dışında, 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4’üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıların tespit edilen meslek hastalığı, tespit
tarihinde yürüttüğü faaliyetten kaynaklanıp kaynaklanmadığı araştırılarak, gerekli
bilgilerin toplanmasıyla Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurulur. Çıkabilecek
anlaşmazlıkların çözümü için ise Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna müracaat
edilmesi mümkündür.
1.2.2.3. Meslek Hastalığının Bildirimi ve Bildirim Süresi
Meslek hastalığının bildirilme ve Kuruma bildirimin verilme süresi Kanunun
14’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde sayılan
sigortalılar ile Kanunun 5 inci maddesinin (a), (b), (c), ve (e) bendinde
sayılan sigortalıların meslek hastalığına yakalanmaları halinde, işverenleri
tarafından bu durumun öğrenildiği günden başlayarak üç iş günü içinde,
Kanunun 5 inci maddesinin (g) bendinde sayılan sigortalının meslek
hastalığına yakalanmaları halinde işvereni tarafından bu durumun
öğrenildiği günden başlayarak üç iş günü içinde,
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki
sigortalıların ise kendisi tarafından, meslek hastalığına tutulduğunun
öğrendiği günden başlayarak üç iş günü içinde, Sosyal Güvenlik İl
Müdürlüğü / Sosyal Güvenlik Merkezlerine bildirim yapılmalıdır.
Bildirim, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
kapsamındaki sigortalılar için işverenlerince, (b) bendi kapsamındaki sigortalılar için
kendilerince Yönetmelik Ek-7’de yer alan “iş kazası ve meslek hastalığı bildirim
formu” (Ek 12) ile yapılmalıdır. İş kazası bölümünde “iş kazası ve meslek hastalığı
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
19
bildirim formu”nun Kuruma verilme usulü, iş günü ve mücbir sebepler için açıklanan
hususlar meslek hastalığı için de geçerli olacaktır. Meslek hastalığının yazıyla
bildirilmesinde işveren veya sigortalıların imzalarının bulunması, sigortalının, sicil
numarası, adı ve soyadı, doğum tarihi, işyerinde yaptığı iş ve mahiyeti, işyerinin
adresi, işverenin adı, soyadı, unvanı, şirket merkezi ve ikametgah adres bilgilerinin
bulunması gerekmektedir.
1.2.2.4. Meslek Hastalığının Geç Bildirilmesi veya Bildirilmemesi
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü,
Kısa Vadeli Sigortalar Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan genelgede başlık
aşağıdaki şekilde açıklanmıştır.
“Kanunun 14 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında meslek hastalığı bildirim
yükümlülüğünü yerine getirmeyen veya yazılı olarak bildirilen hususları kasten eksik
ya da yanlış bildiren işverene veya Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendi kapsamındaki sigortalıya, Kurumca meslek hastalığı için yapılmış bulunan
masraflar ile ödenmiş ise geçici iş göremezlik ödenekleri rücu edilecektir.
Kuruma yapılan meslek hastalığı bildirimlerinde, meslek hastalığının süresi
içinde bildirilip bildirilmediği tespit edilmelidir. Süresi içinde bildirilmeyen meslek
hastalıklarında Kuruma bildirildiği tarihten önce yapılan masraflar ile ödenen geçici
iş göremezlik ödenekleri işverenden veya sigortalıdan istenecek, Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıya ödenmemiş ise
verilmeyecektir. Ancak, Kurumun haberdar olduğu tarihten itibaren yapılmış
masraflar ile geçici iş göremezlik ödenekleri Kurumca karşılanacaktır.”
1.3. Kanun ve Yönetmeliklerde Şantiye Şefliği
İnşa faaliyetinde görev ve sorumluluk üstlenen kuruluş veya kişilere
müteahhit denilmektedir. Müteahhitlerin işlerini yürüten, organize eden,
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
20
koordinasyonu sağlayan ve kontrol eden kişilere de şantiye şefi denmektedir. Başka
bir deyişle müteahhitten sonra gelen ikinci kişi şantiye şefidir.
Şantiye şefi, kimi zaman inşaatın fen ve teknik kurallarını, projesine uygun
olarak yürütülmesini sağlamakla görevli bir denetçi gibi görev üstlenmekte, kimi
zaman personelle ilgili tüm iş ve işlemleri işveren gibi yürütmekle yükümlü olmakta,
kimi zaman da doğrudan inşa faaliyetinde görev almaktadır.
Yapılan iptal üzerine yönetmelik hükmü değiştirilmiş olup, şantiye şefi,
“Konusuna ve niteliğine göre yapım işlerini müteahhidi adına yöneterek uygulayan,
mühendis veya mimar diplomasına sahip teknik personel” halini almıştır.
Şantiye şefliği bazı kanun ve yönetmeliklerde şu şekilde geçmektedir:
1.3.1. Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği
Şantiye şefi kavramını tanımlayan ilk düzenleme 05.02.2008 tarih ve 27787
sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği’dir.
Yönetmeliğin 3.maddesinin 1.fıkrasının (i) bendinde şantiye şefi kavramı “Şantiye
şefi: Konusuna ve niteliğine göre yapım işlerini yapı müteahhidi adına yöneterek
uygulayan, mühendis, mimar, teknik öğretmen veya tekniker diplomasına sahip
teknik personel” olarak tanımlanmıştır. Ancak Türk Mimarlar ve Mühendis Odaları
Birliği tarafından şantiye şefi kavramının içeriği ile ilgili dava açılmış; dava
neticesinde Danıştay 6. Dairesinin 02.02.2011 tarih, 2008/3365 E, 2011/161 K. sayılı
ilamıyla (Ek 13) “ancak mimarlar ve mühendislerin şantiye şefi olabileceği”
düşüncesiyle yönetmelik hükmünün iptaline karar verilmiştir. Bu karar üzerine
şantiye şefliği tanımı 01.07.2011 tarih ve 27981 sayılı Resmi Gazete ile
değiştirilmiştir. Şantiye şefinin sadece mimar ve/veya mühendis olması şartı koşulan
yönetmelikte (Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği), şantiye şefi kavramının
tanımı dışında;
şantiye şefinin sorumlulukları,
yapı denetim kontrol elemanlarıyla birlikte yapacakları çalışmalar,
şantiye şefinin hazırlaması gereken evraklardan detaylı bir biçimde
bahsedilmiştir.
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
21
1.3.2 Yapı Müteahhitlerinin Kayıtları İle Şantiye Şefleri Ve Yetki Belgeli
Ustalar Hakkında Yönetmelik
Şantiye şefliğini açıklayan bir başka kaynak da 16.12.2010 tarih ve 27787
sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yapı Müteahhitlerinin Kayıtları İle Şantiye
Şefleri Ve Yetki Belgeli Ustalar Hakkında Yönetmeliktir.
Amacı; “plan, fen, sanat, sağlık, çevre şartlarına ve standartlara uygun yapı
inşa edilmesine yönelik yapım faaliyet ve süreçlerinin takibini sağlamak üzere, yapı
müteahhitlerine yetki belgesi numarası verilmesine, kayıtlarının tutulmasına, mimar
veya mühendis unvanlı şantiye şefi çalıştırılması mecburi yapılara, yapım işlerinde
görev alan şantiye şeflerine ve yetki belgeli usta çalıştırılmasına ilişkin usul ve
esasları düzenlemek” olan yönetmelik 01.01.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Şantiye şeflerinin tüm görev, yetki ve sorumluluklarını açıklayan yönetmelik
bu açıklamaları 10. maddede (Ek 14) detaylandırmıştır.
Yönetmeliğin 10. maddesinin 15. fıkrasında; şantiye şefi olarak görev yapan
teknik personelin, 4857 sayılı İş Kanununun 81 inci maddesi kapsamında yer alan
inşaat ve tesisat işlerinde, şantiye şeflerinin iş güvenliği uzmanlığı belgesine haiz
olması zorunluluğundan da bahsedilmiştir.
1.3.3. İmar Kanunu
17.12.2009 tarih ve 27435 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5940 sayılı
“İmar Kanunu İle Bayındırlık Ve İskan Bakanlığının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” (Ek 15) ile,
İmar Kanunu’nun 28. Maddesinde (Ek 16), mevzuatın uygulanmasında görev alan
meslek mensupları olan harita, plan, etüt ve proje müelliflerini ve şantiye şeflerini de
kapsayacak şekilde “Müelliflik, fenni mesuliyet, yapı müteahhitliği ve siciller”
olarak değiştirilmiş, harita, plan ve proje müelliflerinin, yapı müteahhitlerinin şantiye
şeflerinin denetime yönelik fenni mesuliyet üstlenen mimar ve mühendislerin
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
22
sorumlulukları, alınan yargı kararları da dikkate alınarak daha açık, belirgin ve
genişletilerek yeniden düzenlenmiştir.
1.3.4. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu
04.02.2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6098 sayılı
Türk Borçlar Kanunu’nun Eser Sözleşmeleri adı altında geçen yedinci bölümünde
(Ek 17) işverenin ve yüklenicinin borçları ve sorumluluklarından bahsedilmiştir.
1.3.5. 4857 Sayılı İş Kanunu
10.06.2003 tarih ve 25134 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4857 sayılı İş
Kanunu’nda; “işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin
yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir” (4857 sayılı İş Kanunu
Madde 2-Tanımlar, Ek 18) şeklinde bir tanımlama yapılmıştır. İnşa faaliyetini
müteahhit adına yürüten şantiye şefi, görev üstlendiği şantiye açısından işveren vekili
konumundadır.
Genel olarak işveren ve vekilleri ile ilgili sorumluluklardan bahseden İş
Kanunu’nda, 105. Maddede iş sağlığı ve güvenliği konusuna da değinilmiştir.
Ayrıca bu Kanunda işveren için öngörülen her çeşit sorumluluk ve
zorunluluklar işveren vekilleri hakkında da uygulanır, denmektedir.
1.3.6. Yapım İşleri Genel Şartnamesi
4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 53 üncü maddesinin (b) fıkrasının ikinci
bendine (Ek 19) dayanılarak hazırlanmış olan bu Genel Şartnamenin amacı, iş sahibi
idareler tarafından 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununa göre sözleşmeye
bağlanan her türlü yapım işinin yürütülmesinde uygulanacak genel esasları tespit
etmektir.
4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tabi idareler tarafından bu Kanun
hükümlerine göre ihalesi yapılan ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununa
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
23
göre anahtar teslimi götürü bedel veya birim fiyat sözleşmeye bağlanan yapım
işlerini kapsayan Yapım İşleri Genel Şartnamesi’ne göre düzenlenen sözleşmelerde
taraf olan gerçek kişilerden bir tanesi yüklenici vekili olarak geçmektedir.
Yüklenici vekili şartnamede; sözleşme konusu işle ilgili olarak yükleniciyi
temsil eden, o iş için yükleniciden noterce düzenlenmiş bir vekaletname ile tam yetki
almış ve idarece kabul edilmiş olan gerçek kişi olarak tanımlanmaktadır. Bu tanıma
bakacak olursak yüklenici vekili olarak şantiye şefi düşünülebilir. Dolayısıyla
şartnamede yer alan maddeler (Madde 19,25,35,40,41,42,48,50, Ek 20) şantiye şefini
doğrudan ilgilendirmektedir.
Yapım İşleri Genel Şartnamesi’ne göre Şantiye Şefi;
işin teslimi,
işin yürütülmesi,
şantiyede meydana gelebilecek kazalar,
hakedişler,
kabul işlemleri gibi konularda sorumlu olan taraf niteliğindedir.
1.3.7. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu
Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrasında “İşveren adına hareket eden, işin ve
işyerinin yönetiminde görev alan işveren vekilleri, bu Kanunun uygulanması
bakımından işveren sayılır.” şeklinde bir açıklama yapılmıştır. Bahse konu olan
vekilden şantiye şefi anlaşılmaktadır. Şantiye şefi kanunun tamamından sorumludur.
Kanunla ilgili bilgi bir önceki bölümde verilmiştir.
1.3.8. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu
1. GİRİŞ Burak ANTMEN
24
12/10/2004 tarih ve 25611 sayılı Resmi gazetede yayınlanan Türk Ceza
Kanunu’nda İmar kirliliğine neden olma başlığı altında Şantiye Şeflerini ilgilendiren
184 numaralı madde bu konu altında değerlendirilebilir.
İmar kirliliğine neden olma;
MADDE 184. - (1) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak
bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan
şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi,
yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin
icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(4) Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde
veya özel imar rejimine tâbi yerlerde uygulanır.
(5) Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı
binayı imar plânına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra
hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum
olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Burak ANTMEN
25
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
İnşaat sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği konusunun şantiye şefleri açısından
değerlendirilmesi ile ilgili önceden yapılmış bir çalışma mevcut değildir. Ancak
direkt olarak şantiye şeflerini baz almasa da iş sağlığı ve güvenliğini inşaat
sektöründe değerlendiren bir çok tez ve bildiri bulunmaktadır.
Konuyla ilgili önceden yapılacak çalışmalar incelenecek olursa:
Baradan (2006); işçi sağlığı ve iş güvenliğinin ülkemizdeki durumuyla
gelişmiş ülkelerdeki durumunu inşaat sektörü için kıyaslamayı amaçlamıştır.
Yapılan araştırmalar sonucunda konunun üzerine son zamanlarda çok
gidildiği ve gelişmiş ülkelerin seviyesine gelme adına önemli adımlar atıldığı
görülmüştür.
Akkaş (2006); ülkemizdeki yapı üretiminde işçi sağlığı ve iş güvenliği
çalışmalarını toplu konut sektörü için incelenmeyi hedeflemiştir.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konusunda ülkemizde eksiklikler olduğu, bu
eksikliklerin en önemli sebebinin bilgi yetersizliği olduğu, giderilmesi için
eğitimlerin düzenlenmesi gerektiği ve eğitimin başarılı sonuçlar doğurduğu sonucuna
ulaşılmıştır.
Ayrıca; işe alımlarda İSİG konusunda bilinçli personelin istihdam edilmesi ve
denetimlerin konuya vakıf personel tarafından yapılmasının önemli olduğu
vurgulanmıştır.
Yakar (2007); yapmış olduğu tez çalışmasında çimento sektöründe
çalışanların işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından yaşadıkları risk faktörlerini
incelemiştir. İSİG uygulamalarının doğru sonuçlar verdiğine ve OHSAS 18001
standardına uyulmasının oldukça etkili olabileceğine ulaşılmıştır. Bu uygulamaların
da titiz denetim ve düzgün eğitimle elde edilebileceği vurgulanmıştır.
Kozak (2007); tez çalışmasında OHSAS 18001 sistemini ele alarak inşaat
sektöründe bir işletmede uygulama örneğini incelemiştir.
İncelemede iş güvenliği çalışmalarını etkileyen en önemli faktörün bu konu
için ayrılan finansal ödeneğin miktarı olduğu belirtilmiş, büyük bir gider olarak
görülmemesi gerektiği, kaza sonucu oluşan maliyetin en aza indirildiği belirtilmiştir.
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Burak ANTMEN
26
İş sağlığı ve güvenliği kavramının yönetim sisteminin bir parçası olması
gerektiği, işletmede çalışanların sağlığını, dolayısıyla verimliliği ve üretimi de
arttıran bir faktör olduğuna değinilmiştir.
Tüm bu nedenlerle riskleri analiz etmek, kontrol altına almak üzere
sistematik, sürekliliği sağlanmış bir “Yönetim Programı” uygulanması gerektiğinden
bahsedilmiştir.
İri (2007); tez çalışmasında Kozak (2007) gibi OHSAS 18001 sistemini ele
almış ve bu sistemin bir inşaat firmasında uygulanmasını incelemiştir.
Ülkemizde iş kazlarının maddi ve manevi olarak büyük kayıplara yol açtığı,
koruyucuların kullanılması ve tedbirlerin alınmasının bu kayıpları en aza
indirebileceği, bunun için de yeterli bir fonun ayrılması gerektiği belirtilmiştir.
Ayrılacak olan fonun sadece ekipman almak için değil, eğitim için
kullanılması gerektiğine değinilmiştir, çünkü yapılan araştırmalarda işçilerin eğitim
seviyesinin düşüklüğü ve İSİG konusunda gerekli bilinçte olmamaları
gözlemlenmiştir. Firmada bulunan yöneticilerin de İSİG konusunda bilinçli olması,
sistematik çalışması gerektiği vurgulanmıştır. Belirtilenler uygulandığı takdirde
bunların üretim verimliliğine de yansıyacağı düşünülürse, maddi ve manevi olarak
firmanın daha iyi bir konumda olacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Demircan (2008); yapmış olduğu tez çalışmasında, inşaat sektöründe işçi
sağlığı ve güvenliğinin ekonomik ve toplumsal boyutlarını incelemiştir. İncelemeler
yapılırken inşaat sektöründe belirli yıllar arasında gerçekleşen iş kazaları ve iş
mahkemelerine sunulan bilirkişi raporlarından yararlanılmıştır. Çalışma ile
Türkiye’de işçi sağlığı ve güvenliğinin gelişimine katkı sunulması amaçlanmıştır.
Çalışmada ülkemizin iş kazası ortalamalarıyla dünyadaki iş kazaları
ortalamaları inşaat sektörüne göre karşılaştırmalarından ve bu kazaların nasıl
meydana geldiğinden de bahsedilmiştir.
Çalışma esnasında yapılan araştırmalarda; kapitalist sistemin iş koşullarında,
bilim ve teknoloji ile gelen yeniliklerin işçinin değil, işverenin lehine kullanılmakta
olduğu, dolayısıyla da kazaların ölümcül olma oranlarının artmakta olduğu
anlaşılmıştır.
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Burak ANTMEN
27
İSİG uygulamalarının hem maliyeti hem de verimi düzenleyeceği konusunda
görüş belirtilmiştir.
Örgütlü bir işçi sınıfı, güçlü bir siyasi özne, toplumsallaşmış sendikal
yapıların işçi sağlığı ve güvenliğinin hayata geçirilmesinin temel yapı taşları arasında
yer aldığı vurgulanmıştır.
Canpolat (2008); projelendirme ve şantiye yerleşim projesinin oluşturulması
aşamasında hazırlanacak iş sağlığı ve güvenliği planı ile ilgili bir öneri, adı altında
yapmış olduğu tez çalışmasında iş sağlığı ve güvenliği konusunun önemini
vurgulamış olup hazırladığı “Sağlık ve Güvenlik Planı”nda (SGP) önerisini
sunmuştur.
Özel (2009); yapmış olduğu yüksek lisans tezi çalışmasında, işverenin iş
sağlığı ve güvenliğine ilişkin cezai sorumluluğu adı altında, işverenin iş sağlığı ve
güvenliğine ilişkin kamu hukukundan doğan yükümlülüklerini ve Türk Ceza Kanunu
açısından sorumluluğunu değerlendirmiştir.
Gelişen teknolojinin iş kazalarını doğurduğunu vurgulayan Özel, işveren ve
işçilere verilen eğitimlerin ve işyeri örgütlenmesinin bu kazaların azaltılması
konusunda önemli olduğunu belirtmiştir.
İşverenler tarafından alınan önlemlerin süreklilik teşkil etmesi gerektiği,
işverenlerin üst denetimlerinin de devlet tarafından yapıldığı taktirde sonuca
ulaşılabileceğinden bahsedilmiştir.
Ayrıca Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddelerinin gerekli ve yeterli
caydırıcılıkta olmasının da önemli olduğu vurgulanmıştır.
Yılmaz (2009); İstanbul kent içi ulaştırma şantiyelerinde şehir şantiyeciliği
bağlamında İSG ve ÇYS (Çevre Yönetim Sistemi) uygulamalarının durumu adı
altında, daha özel bir şekilde konuyu ele almış ve buna göre yüklenicilerin
davranışlarını incelemiştir.
Yılmaz, rekabetin ön planda tutulduğu inşaat sektöründe güvenliğe ayrılan
maliyetten kaçıldığını vurgulayarak gerekli önlemlerin alınmadığına değinmiştir.
Eğitimin çok önemli bir yere sahip olduğunu belirtip çalışmaları sonucu çeşitli
öneriler sunmuştur.
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Burak ANTMEN
28
Durmaz (2009); yapmış olduğu doktora tezinde, yapı işlerinde iş sağlığı ve
güvenliğimevzuatı ve yeni gelişmeleri incelemiştir. Çalışmada iş sağlığı ve güvenliği
konusu ülkemiz ve dünyada incelenmiş, konuyla ilgili devlete bağlı kuruluşların
çalışmalarına değinilmiştir.
Tez sonunda; yasama-yürütme konusunda düzenleme yapılması, firmaların
finansal yönleri ve sendikalaşması, her firmada bağımsız bir güvenlik mühendisinin
çalışmasının sağlanması ve meslek odalarının bu konuda “etik açıdan denetleyen”
konumda olması gerektiği gibi öneriler getirilmiştir.
Karadağ (2010); Türk inşaat sektörünün iş güvenliği açısından risk analizini
incelediği tezinde, 2002-2007 yılları arasında meydana gelen iş kazası
istatistiklerinin incelenmesi, kazaların sıklığı ve şiddeti göz önüne alınarak risk
analizi yapılması ve inşaat sektörünün diğer sektörlerle karşılaştırılması
amaçlanmıştır.
Karadağ, tezin sonunda, iş sağlığı ve güvenliği konusunda yapılan
araştırmaların artırılması gerektiği, konuya ilişkin sertifikalı personel çalıştırma
zorunluluğu, devletin denetim mekanizmalarını daha tanımlı hale getirmesi gerektiği,
iş güvenliği kültürünün yerleştirilmesi ve eğitimin daha da yaygınlaşması gerektiği
şeklinde öneriler sunmuştur.
İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün 2006 yılında yayımlamış
olduğu “Küçük Şantiyelerde İş Sağlığı ve Güvenliği” konulu çalışmada;
iş kazalarının önemli bir bölümünün inşaat sektöründe gerçekleştiği,
kazaların önlenmesi için işin her aşamasının titizlikle değerlendirilmesi
gerektiği,
işveren ve/veya proje sorumlusunun detaylı risk değerlendirmesi yapması
gerektiği,
risk değerlendirmesi yapılırken çalışanlardan mutlaka görüş alınması
gerektiği,
önleyici faaliyetlere yönelik kontrol listesi oluşturulması gerektiği
vurgulanmıştır.
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Burak ANTMEN
29
Müngen (2011), hazırlamış olduğu makalede “İnşaat İşverenlerinin ve
Teknik Elemanların İş Güvenliği Konusundaki Sorumlulukları ve Yaptırımlar”
konusunu işlemiş,
iş kazası ve kaza kavramı,
iş kazasının hukuk sistemimizdeki tanımı,
işveren vekili ve alt işveren kavramı ve sorumlulukları,
hukuki sonuçlar, tazminat davaları,
cezai sonuçlar, ceza davaları konularına değinmiş ve bu çalışmalara göre
öneriler getirerek çalışmayı sonlandırmıştır.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen “İşçi Sağlığı ve
Güvenliği Sempozyumu”nda (21-23 Ekim 2011, Çanakkale) yayınlanan “Bildiriler
Kitabı”nda,
iş sağlığı ve güvenliği konusunda ülkenin durumu,
mevzuatın değerlendirilmesi,
kaza analizleri ve değerlendirilmesi,
inşaat sektöründe iş güvenliğine ilişkin yeni arayışlar ve çalışmalar,
inşaatlarda iş güvenliği risk değerlendirilmesi ve tehlike analizi,
iş sağlığı ve güvenliği üzerinde şantiye ölçeğinde çalışmalar gibi konular
işlenmiş ve bu konularda öneriler sunulmuştur.
Tan (2009) tarafından, “Yargıtay Kararlarına Göre İşyerlerinde Meydana
Gelen İş Kazaları” adı altında hazırlanan makalede, iş kazalarını araştırıp, bu kazalar
sonunda doğan hukuki ve cezai yaptırımları irdelemiştir. Ayrıca Tan, Yargıtay
kararlarını incelerken bu kararları yorumlamıştır.
Pekduraner (2010), “İş Kazası – İşverenin Sorumluluğu” başlığı altında
yayınlamış olduğu makalede, iş kazasını kısaca açıklamış ve sigortalının iş kazası
sebebiyle sahip olduğu haklardan bahsetmiştir.
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Burak ANTMEN
30
TMMOB Makine Mühendisleri Odası tarafından 2005 yılında “İş
Kazalarından Doğan Sorumluluklar” başlığıyla yayınlanan makalede mevzuat ve
bireysel iş hukuku açısından iş kazaları değerlendirilmiş ve iş kazaları sonucu oluşan
sorumluluklardan bahsedilmiştir. Makalede ayrıca iş kazalarının oluşmaması için
önlemler alınması ve teknolojinin kullanılarak kazaların en aza indirilmesinin
mümkün olacağı şeklinde öneriler sunulmuştur.
Yukarıda da belirtildiği gibi literatürde, şantiye şeflerinin Türk inşaat
sektöründe iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili sorumluluklarına yönelik herhangi bir
çalışmaya rastlanamamıştır. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili uluslar arası çalışmaların
sayısının çok olmasına rağmen, bu çalışmaların direkt bu tezin konusu ile ilgili
olmamaları nedeni ile aşağıda yalnızca son yıllarda yapılan birkaç çalışma
özetlenmiştir.
National Taiwan University of Science and Technology Repository
(Tayvan Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Birim) tarafından 2012 yılında yapılmış
olan çalışmada inşaat sektöründe güvenlik konusunun çok büyük önem taşıdığı
belirtilmiştir. İnşaatların olumsuz şartlara sahip yerlerde (açık hava, vadi, akarsu önü
vb.) yapıldığı, tehlikenin kaçınılmaz olduğu vurgulanıp, güvenlik konusunun acilen
geliştirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
İnşaat mühendisliğinde risk değerlendirme sistemi geliştirmeyi amaçlayan bu
çalışmada, sistemli ve planlı olarak hazırlanan tablo ve grafiklerle, web tabanlı bir
sistem geliştirilmesi hedeflenmiş ve açıklanmıştır.
BaoHua, Wei, WenPu, Hui, LongHua (2012), yapmış oldukları çalışmada,
Qingyang Havalimanı inşaatının güvenlik yönetimini işlemişlerdir. Havalimanının
kısıtlı zamanda bitirilmesi gereken pist genişletme inşaatının güvenlik önlemlerinin
nasıl alındığı, kazaların önlenmesinde nasıl sistematik yollar izlendiği gibi
konulardan bahsetmişlerdir. Çalışmanın amacı gelecekte yapılacak benzer işlere
örnek teşkil etmesi şeklindedir.
Jose Chang (2012), yapmış olduğu çalışmada, iş sağlığı ve güvenliği
yönetimi performansını yükseltmek ve iş süresince denetimi kolaylaştırmak adına
etkili bir metod geliştirmeyi amaçlamıştır. Bu şekilde yönetici ve işverenlerin iş
sağlığı ve güvenliği konusunda sürekli gelişmesini hedeflemiştir.
3.MATERYAL VE METOD Burak ANTMEN
31
3. MATERYAL VE METOD
Bu bölümde araştırmanın amacı ve yöntemi, anket çalışması ve çalışma
kapsamında derlenen Yargıtay kararları hakkında bilgiler verilmiştir.
3.1. Amaç ve Yöntem
Bu araştırmanın amacı; ülkemizde, inşaat sektöründe yaşanan iş kazalarının,
iş sağlığı ve güvenliği açısından şantiye şefleri ile ilgili hukuki boyutlarının gözler
önüne serilip, konunun öneminin vurgulanmasıdır. Araştırmanın sonuca ulaşabilmesi
için anket çalışması ve konuyla ilgili Yargıtay kararlarından yararlanılmıştır.
3.2. Anket Çalışması
Yapılan anket çalışmasında şantiye şeflerinin iş sağlığı ve güvenliğine ne
kadar hakim oldukları ve ne kadar önem verdikleri ölçülmeye çalışılmıştır. Ankete
42 şantiye şefi katılmış olup tamamı tüm soruları yanıtlamıştır.
3.3. Yargıtay Kararları
İş sağlığı ve güvenliği konusunda şantiye şeflerinin sorumluluklarıyla ilgili
Yargıtay kararları toplanmış ve sunulmuştur. Bu şekilde şantiye şefliğinin iş sağlığı
ve güvenliği açısından önemi vurgulanacağı gibi, şantiyelerde önlem alırken daha
fazla dikkat edilmesi gerektiği açıklanmaya çalışılmıştır.
3.4. Anket Verilerinin Analizi
Ankete katılanlar, sorularla ilgili değerlendirmeleri Likert Skalası’na göre
yapmışlardır. Değerlendirmeler yapılırken öncelikle verilen cevapların aritmetik
ortalama, mod ve standart sapma değerleri Microsoft Excel 2007 programıyla
hesaplanmıştır.
3.MATERYAL VE METOD Burak ANTMEN
32
3.5. Araştırmanın Sınırlılıkları
Araştırmanın anket kısmı, katılım sağlayan 42 şantiye şefi ile
sınırlandırılmıştır.
Araştırmanın Yargıtay kararları ile ilgili olan kısmı, toplanan 18 karar
üzerinden değerlendirilmiştir. Dolayısıyla araştırma bahsedilen 18 karar ile
sınırlandırılmıştır.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Burak ANTMEN
33
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Bu bölümde anket bulguları ve konu ile ilgili Yargıtay kararları sunulup
değerlendirilmiştir.
4.1. Anket Sonuçları
4.1.1. Katılımcıların Profili
Anket çalışmasına 42 adet şantiye şefi katılmıştır. Bunların 24’ü (%57) 20-30
yaş aralığında; 12’si (%28,5) 31-40 yaş aralığında; 6’sı (%14,5) da 40 yaşının
üzerinde yer almaktadır. Dolayısıyla örneklem grubunu genç bir kitlenin oluşturduğu
ifade edilebilir.
4.1.2. Katılımcıların Sorumluluk Alanları
Katılımcıların tamamına yakını 1-5 arası şantiyeden sorumlu olmakla beraber
%75’i 30.000 m² altında, %25’i de 30.000 m² üzerindeki inşaat alanına sahip
şantiyelerden sorumludur. 30.000 m² üzeri inşaat alanına şantiye şefliği yapan
katılımcılar tek şantiyeden sorumludurlar.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Burak ANTMEN
34
4.1.3. Katılımcıların İş Sağlığı ve Güvenliği Yaklaşımları
Şekil 4.1. Güvenlik önlemlerinin yeterliliği
Şantiyelerde güvenlik önlemlerinin yeterliliği ile ilgili soruya katılımcıların
verdikleri cevaplar Şekil 4.1.’de gösterilmiştir. Buna göre katılımcıların %67’lik
bölümü güvenlik önlemlerinin yeterli olduğunun düşünürken, %33’lük bölümü bu
önlemlerin yetersiz olduğunu düşünmektedir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Burak ANTMEN
35
Şekil 4.2. İş Sağlığı ve Güvenliği eğitimi
Tablo 4.2.’deki veriler ankete katılanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri ile
ilgili cevaplarını göstermektedir. Tablodaki değerlere göre katılımcıların %52,4’ü
konu ile ilgili eğitim alırken, % 47,6’sı herhangi bir eğitim almamışlardır.
Yukarıdaki şekillerden elde edilen sonuçlarla birlikte şantiye şeflerinin iş
sağlığı ve güvenliği eğitimi alma durumları ile güvenlik önlemlerinin yeterliliği
konusundaki yaklaşımları arasında bir ilişki olup olmadığı anketin asıl araştırma
konusu olarak düşünülmüştür.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Burak ANTMEN
36
Şekil 4.3. Mevzuatı takip etme sıklığı
Şekil 4.3.’teki veriler şantiye şeflerinin mevzuatı ne sıklıkta takip ettiklerini
göstermektedir. Şekilden de görüldüğü gibi şantiye şeflerinin büyük çoğunluğu iş
güvenliği mevzuatı ile ilgili gelişmeleri sık sık takip ederken, hiç takip etmeyen
%15’lik bir grup da mevcuttur.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Burak ANTMEN
37
4.1.4. Şantiyede Güvenlik Önlemleri
Şekil 4.4. Şantiyede güvenlik önlemleri alınırken göz önünde tutulan etkenler
Şekil 4.4.’teki veriler şantiyede güvenlik önlemleri alınırken göz önünde
tutulan etkenleri göstermektedir. Histogram sonuçlarından katılımcıların %83,3’ünün
yönetmeliklere öncelik verdiği, tecrübenin de en az mevzuat kadar önemli olduğu
(%71,4), maliyetin (%35,7) ise diğer etkenler kadar önem arz etmediği
görülmektedir. İş güvenliği tedbirleri alınırken maliyetin diğer etkenlere nazaran en
az öneme sahip olması olumlu bir sonuç olarak değerlendirilebilirken, maliyetin yine
%35,7’lik bir kesim tarafından önemli bir etken olarak değerlendirilmesi
uygulamalar açısından endişe vericidir.
Şekildeki veriler dışında katılımcılar; pratik önlemler ve uygulanabilirliğin de
önemli olduğunu belirtmişlerdir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Burak ANTMEN
38
Şekil 4.5. Güvenlik önlemleri alınırken işçiyi ikna yöntemi
Şekil 4.5.’teki veriler şantiyede güvenlik önlemleri alırken işçiyi ikna
yöntemlerinin ne sıklıkta kullanıldığını göstermektedir. Görüldüğü üzere en çok
uygulanan yöntemler “ikaz” (%81) ve “ceza” (%66,7) olarak dikkat çekmektedir.
Bunların dışında bazı katılımcılar (%12); uyarılara rağmen işçilerin ikna olmama
durumlarında ilerine son verildiğini belirtmişlerdir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Burak ANTMEN
39
Şekil 4.6. Şantiyelerde karşılaşılan problemler (İş kazaları)
Şekil 4.6.’daki verililer şantiyelerde karşılaşılan problemlerin ne sıklıkta
meydana geldiğini göstermektedir. Anket sorusu Likert skalasına göre düzenlenmiş
olup; 4-“çok sık”, 3-“sık”, 2-“nadir” ve 1-“çok nadir” şeklinde cevaplar alınmıştır.
Şekle bakıldığında en büyük değer (yani en sık karşılaşılan problem) 2,38’lik
dereceyle “yüksekten malzeme düşmesi”, en küçük değer (yani en nadir karşılaşılan
problem) 1,17’lik dereceyle “göçmeler”dir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Burak ANTMEN
40
Şekil 4.7. Şantiyelerde meydana gelen kazaların sebepleri
Şekil 4.7.’deki veriler inşaat sektöründe meydana gelen kazaların sebeplerine
göre hangilerinin daha çok önem arz ettiğini göstermektedir. Sorunun, 5’li Likert
skalasına göre cevapları istenmiş olup 1’den 5’e kadar sıralanan şıklarda 1 en çok, 5
ise en az önem arz eden durumu belirtmiştir. Dolayısıyla cevaplarda 2,12 önem
derecesiyle gösterilen ”işçinin kişisel yaklaşımı/önlemlere uymama inatçılığı” kaza
sebeplerinin en önde geleni olarak görünmektedir. Kaza sebepleri arasında en az
önemli olan ise “iş güvenliği mevzuatının yetersiz kalması” olarak görünmektedir.
Yani katılımcılara göre şantiyede meydana gelen kazalar sistemden çok kişisel
nedenlerden kaynaklanmaktadır.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Burak ANTMEN
41
Şekil 4.8. Güvenlik önlemlerinin toplam inşaat maliyetine oranı
Şekil 4.8.’deki veriler genel güvenlik önlemlerinin toplam inşaat maliyetine
oranını göstermektedir. Katılımcıların verdiği cevaplara bakıldığında genel güvenlik
önlemleri inşaat maliyetlerinin çok küçük bir kısmını oluşturmaktadır. Verilen
cevaplarda, 30 şantiye şefi (%72), toplam inşaat maliyetinin sadece %1-3’ü arasında
bir maliyetle şantiyelerde güvenlik önlemleri alınabileceğini belirtmektedir.
4.1.5. Katılımcıların İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Önerileri
Anket katılımcılarına "İş Sağlığı ve Güvenliği" konusunun inşaat sektöründe
daha iyi uygulanabilmesi için önerileriniz nelerdir?” başlığıyla sorulan açık uçlu
soruya verilen cevaplar; ülkemizde bu sektörde denetimin yeterli ölçüde
yapılamadığı, kamu kurumlarının bu konuya el atması gerektiği şeklinde cevaplar
alınmıştır. Denetimin yanı sıra şantiyelerde iş sağlığı ve güvenliği konusunda teknik
elemanların bilinçlendirilmesi ve işçilerin eğitilmesi konusunun çok daha sıkı bir
şekilde üzerine gidilmesinin şart olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca ceza uygulamasının
caydırıcı seviyede olması gerektiği de belirtilmiştir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Burak ANTMEN
42
4.2. Yargıtay Kararları
İş sağlığı ve güvenliği konusunda şantiye şeflerinin sorumluluklarıyla ilgili
18 adet Yargıtay kararı toplanmıştır. Kararların bu tez konu ile ilgili olan tarafı nihai
sonuçlarından çok iş sağlığı ve güvenliği konusunda şantiye şeflerini ilgilendiren
kısımlarıdır. Derlenen Yargıtay kararları incelenecek olursa:
Karar 1: 06.12.1979
İş kazası sonucu ölen sigortalı işçinin hak sahiplerine Kurum (Sosyal
Güvenlik Kurum’u) tarafından ödeme yapılmıştır. Yapılan ödemelerin
geri alınması için temyiz başvurusu yapılmıştır.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi tarafından görülen temyiz davasında daha
önce şantiye şefinin %25 kusurlu bulunmasından da bahsedilerek
mahkeme tarafından kabul edilen hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Sonuç olarak, şantiye şefinin kusurlu olması davada anahtar rol
oynamıştır.
Karar 2: 07.03.1986
Sigortalı bir çalışanın üzerine inşaatın 7. katına vinçle çıkarılmakta olan
kalaslardan birinin düşmesi sonucu ölmesinden dolayı hak sahiplerine
gelir bağlanmıştır. Sosyal Sigortalar Kurumu faili ve zararı olaydan 4 yıl
sonra öğrenmiş ve kusurlu olanların aleyhine, bağladığı gelirlerin peşin
sermaye değerlerinin tahsili amacıyla dava açmıştır.
Mahkeme, gerekli önlemleri almadığı, eğitim ve denetimi yapmadığından
işvereni %40; işi iyi organize etmediğinden şantiye şefini %25; emniyet
sahası oluşturmadığı ve baret vermediği ve giyinilmesini sağlamadığından
ötürü ustabaşını %15; diğer ilgilileri ve sigortalıyı uyarmayan ekip başını
%10; kalasları vince iyi bağlamayan çalışanı %10 oranında kusurlu
bulmuştur.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Burak ANTMEN
43
Şantiye şefinin kusuru, işi iyi organize etmeme şeklindeki haksız fiili
nedeniyle 506 sayılı Kanun’un (Eski Sosyal Sigortalar Kanunu) m. 26/2
uyarınca görülmüştür.
Karar 3: 10.06.1997
Ölümle sonuçlanan bir iş kazasından sonra Yargıtay 10. Hukuk Dairesi
tarafından görülen davada, şantiye şefine %50, ateşçi şefine %25,
formene %12,5, işyeri genel sorumlusuna %12,5 kusur oranı verilerek
sigortalı tamamen kusursuz sayılmıştır. Davanın bu bölümden sonraki
safhasında tüm teknik ekip kusurlu sayıldığı için Kurumca rücu tazminatı
alınmış, kusurluların ödeyeceği tazminatların faiz oranının yanı sıra hak
sahibinin yaşı, çocuk sayısı, evlenme şansı göz önüne alınarak maddi
zarardan indirim yapılması şeklinde konular karara bağlanmıştır.
Karar 4: 21.04.1998
İş kazasında ölen sigortalının hak sahiplerine yapılan harcamalar üzerine
Kurum’un uğradığı zararın rücuan ödetilmesi istemi ile temyiz edilen
davada, Yargıtay başvuruyu kabul etmiş olup (hüküm kararının
bozulması) ödemenin iş yeri tarafından Kurum’a yapılması kararına
varmıştır.
Kararda kusur oranlarıyla maddi ödemelerin oranlarının bağdaşmaması
gerektiği de belirtilmiş olup; davalılardan şantiye şefini 1/8, teknik
sorumluyu 1/8, şantiye kalfasını 3/8, sigortalıyı ise 3/8 oranında kusurlu
bulmuştur.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi tarafından görülen bu davada da işverenin
sorumlularının, sigortalının kusur oranından fazla oranda kusurlu olduğu,
şantiye şefinin de işverenin en üst sorumlusu olmasından dolayı işverenin
de kusurlu sayılması gerektiği belirtilmektedir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Burak ANTMEN
44
Karar 5: 01.04.1998
Meydana gelen iş kazasında Ankara 3. İş Mahkemesi tarafından iş sağlığı
ve güvenliğinin ihlali göz önüne alınmış olup, şantiye şefine %15,
mühendise %15, davalı T.İnşaat Sanayi A.Ş.’ye %45 ve sigortalıya %25
oranında kusur verilmiştir. Kurum’un açmış olduğu rücuan tazminat
davasında ise şantiye şefi ve mühendisin kusurları gözetilerek teselsül
hükümleri çerçevesinde dava açılmadığından, sadece işveren firmanın
kusuru göz önünde tutulmuş ve mahkeme karara direnmiştir. Daha sonra
direnme kararına temyiz davası açmıştır. Temyiz davasını Hukuk Genel
Kurulu incelemiş ve direnme kararını bozmuştur.
Dava süreci şantiye şefi ve mühendisin kusurlu sayılıp sayılmamasının
davanın sonucu açısından önemli yer tuttuğunu göstermektedir.
Karar 6: 23.02.2000
Yargıtay 2. Ceza Dairesi tarafından bakılan temyiz davasında,
iddianameye göre “tedbirsizlik ve dikkatsizlik neticesi yaralamaya
sebebiyet vermekten” kusurlu bulunan şantiye şefi, memur olduğu ve
4483 sayılı yasaya göre işlem yapılması gerektiği için, hüküm
bozulmuştur.
Bu davada problem davanın usulüne uygun açılmamış olmasıdır. Usulüne
uygun şekilde olması durumunda şantiye şefinin kusuru dikkate alınarak
karara bağlanması gerekecektir.
Karar 7: 29.03.2004
İş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli
gelirler ila yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle Kurum’un uğradığı
zararının rücuan ödenmesi istenmiştir. Mahkeme, bilirkişi raporunda
sigortalının %100 kusurlu bulunmasından ötürü davayı reddetmiştir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Burak ANTMEN
45
Bunun üzerine Kurum temyize gitme kararı almıştır. Yargıtay 10. Hukuk
Dairesi tarafından görülen temyiz davasında; “bilirkişinin, kusur
durumunu saptarken iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin
alınması gerektiğini, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığını ve
alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığını 1475 sayılı Kanunun
73. Maddesi hükmü doğrultusunda tartışması gerekir” şeklinde
düşünülmüştür. Bu doğrultuda, zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle
açılan ve 4616 sayılı Yasa gereğince ertelenmesine karar verilen
Kavaklıdere Asliye Ceza Mahkemesinin 1998/15 Esas – 2001/6 Karar
sayılı ceza davasında alınan kusur raporuna göre “davalı çalışan 2/8,
şantiye şefi 1/8, sigortalı ise 5/8 kusurlu bulunmuştur.” ifadesi dikkate
alınarak temyiz itirazı kabul edilmiştir.
Bu karar işveren vekili olan şantiye şefinin kusurlu bulunması, işverenin
Kurum’a rücu tazminatı ödemesi yapması gerektiği sonucunu ortaya
çıkarmıştır.
Karar 8: 14.02.2005
Ölümle sonuçlanan bir iş kazası sonrasında sigortalının babası maddi ve
manevi tazminat istemiştir. Ankara 8. İş Mahkemesi tarafından
hazırlatılan raporlarda yüklenici %70, iki yardımcısı %10’ar, şantiye şefi
ise %10 kusurlu bulunmuştur. Ancak mahkeme zamanaşımı nedeniyle
davanın reddine karar vermiştir. Davacı çıkan ret kararı sonrası temyize
gitmiştir. Temyiz davasına bakan Yargıtay 21. Hukuk Dairesi zamanaşımı
ile ilgili davalı şantiye şefi tarafından herhangi bir başvuru olmadığı
gerekçesiyle şantiye şefinin kusurluluğunun geçerli sayılması gerektiği
şeklinde görüş bildirip itirazı kabul etmiştir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Burak ANTMEN
46
Karar 9: 17.02.2005
İş kazası sonucu vefat eden sigortalı işçinin hak sahiplerine Kurumca
yapılan sosyal sigorta yardımlarının rücuan ödetilmesi istemine ilişkin
dava açılmıştır. Davada, zararlandırıcı sigorta olayında sigortalının %15,
davalı işverenin %70, şantiye şefinin %10, kalfanın da %5 oranında
kusuru bulunmuştur. Kurum tarafından yapılan temyiz davasında şantiye
sorumluları ve işverenin toplam kusurunun %85 olduğu göz önüne
alınarak itiraz kabul edilmiştir.
Karar 10: 21.02.2005
İş kazası sonucunda vefat eden sigortalının hak sahibi olan eşine Kurumca
ödeme yapılması mahkeme tarafından kararlaştırılmıştır. Kurumun
“şantiye şefi ve saha sorumlusunun (3. kişiler) %90 kusurlu
bulunmasından dolayı ödemenin 3. kişiler tarafından yapılması gerektiği”
şeklinde temyize gitmesi sonucunda Yargıtay 10. Hukuk Dairesi itirazı
kabul etmiştir. Ödemelerle ilgili diğer detaylar kararda belirtilmiştir.
Karar 11: 10.03.2005
Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından görülen davada; tedbirsizlik ve
dikkatsizlik sonucu yaralamaya sebebiyet vermek suçundan yargılanan
şantiye şefinin kusurunun belirlenememesi nedeniyle dava ertelenmiştir.
Mahkeme şantiye şefinin kusurunu gösterir bir rapor hazırlatmak için bu
kararı almıştır. Kaza davacı tarafından bir iş makinesinin geri hareketi
sırasında sinyal tertibatının bulunmaması şeklinde gerekçe gösterilerek
açıklanmıştır.
Mahkemenin kararından anlaşılıyor ki; davanın kesin bir karara
bağlanabilmesi için, iş güvenliği önlemlerinin şantiye şefi tarafından ne
düzeyde aldığının belirlenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Burak ANTMEN
47
Karar 12: 21.03.2005
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi tarafından ve iş kazası sonucunda
maluliyetten doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine ilişkin
açılan davada, taşeronlu şekilde yapılan bir organizasyonun üst yüklenici
ve alt yüklenicisinin yanı sıra üst yüklenici sorumlusu konumundaki
şantiye şefinin de kusurlu olması nedeniyle tazminat ödemeye borçlu
olması kararına varılmıştır.
Karar 13: 23.05.2005
İnşası devam eden demiryolu üst geçidinden bisikleti ile geçerken düşüp
ölen şahsın hak sahipleri tarafından açılan maddi ve manevi tazminat
davasında, yüklenici ve vekili şantiye şefi, yeterli güvenlik önlemi
almaması nedeniyle kusurlu bulunmaları sonucunda Yargıtay 4. Hukuk
Dairesi tarafından sorumlu tutulmuştur.
Karar 14: 21.09.2006
Trafik iş kazasında yaralanan sigortalının uğradığı maddi ve manevi
zararın karşılanması için açılan davada mahkeme isteğin reddine karar
vermiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine 21.
Hukuk Dairesi davayı ele almıştır.
Görülen ilk davada mahkeme aracı süren şoförü 2/8, şantiye binasından
yola giren vinç şoförünü 4/8, şantiye şefini ise 2/8 oranında kusurlu
bulmuştur. Ancak kazanın işyerine ait araçla yapılmadığı gerekçesiyle ret
kararı çıkmıştır. Temyiz davasında ise kazanın hangi araçla yapıldığının
önemli olmadığı, şantiyeye giden işçilerin taşınması ve şantiye şefinin
talimatıyla gerçekleştiği nedeniyle itiraz kabul edilmiş ve hüküm
bozulmuştur.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Burak ANTMEN
48
Karar 15: 21.09.2006
İş kazası sonucu geçici işgöremezlik durumuna giren sigortalıya yapılan
harcama ve ödemeler nedeniyle Kurum zararının rücuan ödetilmesi
istemiyle açılan dava mahkemece reddedilmiştir. Kararı Kurum vekili
temyize götürmüştür. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi tarafından görülen
davada “işveren ve işveren vekili konumunda yer alan kişi/kişiler
saptanmalı, daha sonra iş sağlığı ve güvenliği konusunda uzman
kişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığı ile kusur raporu
oluşturulmalı ve bu rapor sonucunda karar verilmelidir” şeklinde karar
verilmiştir.
Görülmektedir ki işveren vekili konumunda bulunan şantiye şefinin
kusuru verilen kararda önemli yer almaktadır.
Karar 16: 13.11.2007
Sigortalının, plastik enjeksiyon imalathanesinde çalışırken, elini
enjeksiyon makinesine kaptırarak %18,2 oranında sürekli iş göremezlik
duruma gelmesiyle sonuçlanan iş kazasında Menderes Asliye Ceza
Mahkemesi’nce inşaat teknik sorumlusuna (şantiye şefi) 6/8, sigortalıya
ise 2/8 oranında kusur bulunmuştur. Kurum’un açmış olduğu rücu
tazminatı davasında şantiye şefinin 6/8 oranında kusurlu bulunması,
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin davayı Kurum lehine sonuçlandırmasına
sebep olmuştur.
Karar 17: 14.10.2008
Çelik borudan yapıla iskele üzerine konulan konsol ve panolarla
oluşturulan ek iskele üzerinde dış cephe sıvası yapmakta olan sigortalının,
bulunduğu kısımdan düşerek ölmesi biçiminde gerçekleşen iş kazası
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Burak ANTMEN
49
nedeniyle Kurum tarafından ödenen tazminatın, rücuan ödetilmesi için
dava açılmıştır. Davayı mahkeme ret kararıyla geri çevirmiştir. Bunun
üzerine Kurum vekili temyiz davası açmıştır. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi
tarafından bakılan temyiz davasında, kusur oranlarının gözden geçirilmesi
istenmiştir. Önceki davada sigortalı 6/8 oranında kusurlu bulunurken,
Yargıtay’ın istemiş olduğu bilirkişi raporunda %40 kusurlu bulunmuştur.
Dolayısıyla kusur oranlarına yeniden bakan mahkeme kalan diğer
sorumluluk yüzdesini şantiye şefi, fenni mesul’e yüklemiştir. Dava tüm
bu veriler neticesinde temyiz edilmiştir.
Karar 18: 29.01.2009
İşyerinde montaj işçisi olarak çalışan sigortalının, çelik konstrüksiyon
binanın çatı kısmında aşık bağlama işinde çalışmakta iken çay molası
nedeniyle, diğer işçilerin de yaptığı gibi çatıdan inmek için, çatı
direğindeki plakaları kullandığı, henüz 8 metre yükseklikte iken dengesini
kaybederek düşmesi sonucu yaralandığı anlaşılmıştır.
Bahse konu olay nedeniyle iş müfettişince düzenlenen raporda işveren
%70, sigortalı ise %30 kusurlu bulunmuştur. Şantiye şefi hakkında ise
mahkeme beraat kararı vermiştir.
Temyize taşınan iş bu dava için Yargıtay tarafından iş sağlığı ve güvenliği
konusunda uzman bilirkişi raporu istenmiştir. Rapor sonucunda mahkeme
rücu tazminatı için daha önce ret kararı verilen hükmü bozarak işveren
tarafından ödeme yapılmasına karar vermiştir.
Davada şantiye şefinin kusuru bulunmamasından dolayı ödeme için
kararda adı geçmemektedir.
5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Burak ANTMEN
50
5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Burak ANTMEN
51
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER
İnşaat yapım sürecinde, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması yüklenici ve
şantiye şefinin sorumlulukları arasında en önemli yerlerden birini teşkil etmektedir.
Konu ile ilgili mevzuat çok sayıda ve dağınıktır. İlgili mevzuat aşağıda sıralanan
kanunların dışında bu kanunlara bağlı çıkarılan yönetmelik ve tüzükleri de
kapsamaktadır. İş sağlığı ve güvenliği konusunda yüklenici ve şantiye şefinin
sorumluluklarını çerçeveleyen kanunlar:
4857 sayılı İş Kanunu
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
4708 sayılı Yapı Denetim Hakkında Kanun
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu
3194 sayılı İmar Kanunu
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’dur.
Tez çalışması öncesi yapılan gözlemler şantiye şeflerinin ilgili mevzuattan
habersiz, aldıkları sorumluluğun ciddiyetini bilmeden iş yükü altına girdiklerini
göstermiş bu nedenle bu tez çalışmasının amacı öncelikle yukarıda bahsedilen
mevzuatı bir araya getirip şantiye şeflerine yol gösterici bir yazılı kaynak hazırlamak
olmuştur. Mevzuatın uygulanmasına örnek olması açısından da konu ile ilgili
Yargıtay kararları derlenmiştir. Araştırma kapsamında incelenen Yargıtay kararları
genel olarak rücu tazminat davaları üzerinedir. Rücu tazminatı, iş kazası sonucu
etkilenen sigortalıya Kurum tarafından yapılan ödemelerin, işveren tarafından
Kurum’a geri ödetilmesi için açılan dava şeklindedir. Maddi ve manevi tazminatı
içeren bu davalarda hem sigortalının hem de işverenin, iş sağlığı ve güvenliği
açısından kusurları, uzman bilirkişiler tarafından belirlenerek davanın ilerlemesi
sağlanmaktadır. İşverenin kusurundan kasıt; hem kendisinin, hem de kendisi adına
5.SONUÇLAR VE ÖNERİLER Burak ANTMEN
52
çalışan şantiye şefinin kusurları toplamıdır. Dolayısıyla şantiye şefinin kusuru bu
davalar için kilit rol taşımaktadır.
Tez çalışmasında ek olarak şantiye şeflerinin iş sağlığı ve güvenliği konusuna
yaklaşımları bir anket çalışması ile belirlenmeye çalışılmış ve aşağıdaki sonuçlar
elde edilmiştir.
Şantiye şeflerinin yarısı iş güvenliği eğitimi hiç almamıştır.
Şantiye şeflerinin büyük çoğunluğu iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili
mevzuatı takip etmemektedir.
Şantiye şeflerinin büyük bir bölümü şantiyede güvenlik önlemleri alırken
mevzuatı göz önünde tutmakta ve maliyeti çok fazla önemsememektedir.
Şantiye şeflerinin çoğu, güvenlik önlemleri alırken işçiyi ikna etmek için
en etkili yöntemin ikaz ve ceza olduğunu düşünmektedir.
Şantiye şeflerinin büyük çoğunluğu, inşaat sektöründe meydana gelen
kazaların en önemli sebebinin işçinin kişisel yaklaşımı/önlemlere uymama
inatçılığından kaynaklandığını düşünmektedir.
Şantiye şeflerinin hemen hepsi iş sağlığı ve güvenliği konusunda en iyi
sonucun alınması için denetimin artırılması ve cezai yaptırımların
caydırıcı konuma gelmesi gerektiğini düşünmektedir.
Araştırma sonucunda şantiye şeflerinin iş sağlığı ve güvenliği konusunda
eksiklerinin olduğu ortaya çıkmıştır. Bu eksiklerin giderilebilmesi öncelikle
mevzuatın şantiye şefleri tarafından iyi anlaşılması ile mümkün olacaktır. Bu amaçla
şantiye şeflerine yönelik eğitimlerin Meslek Odaları, Üniversiteler ve Devlete bağlı
resmi kurumlar tarafından yaygınlaştırılması önemlidir. Bu konuda önemli bir adım
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı) tarafından 16.12.2010
tarih ve 27787 sayılı Resmi Gazetede yayınlatılan “Yapı Müteahhitlerinin Kayıtları
ile Şantiye Şefleri ve Yetki Belgeli Ustalar Hakkında Yönetmelik” (Ek 14) ile
atılmış, şantiye şeflerinin 01.01.2020 tarihine kadar 4857 sayılı İş Kanunu’na uygun
iş güvenliği uzmanlığı belgesi almaları zorunlu hale getirilmiştir.
53
KAYNAKLAR
ÇASGEM, http://www.casgem.gov.tr.
ERKUL, İ. ve KARACA, N. G., 2000. Uygulamalı Sosyal Politika Dersleri, Türk İş
Hukuku, 1475 Sayılı İş Kanunu ve Uygulaması. Eskişehir, s. 38-45.
ÇETİNDAĞ, Ş., 2010. İş Sağlığı ve Güvenliği’nin Tarihsel Gelişimi ve Mevzuattaki
Güncel Durum
ÖKÇÜN, A. G., 1982. Ta’til-i Eşgal Kanunu, 1909, Bilgiler-Yorumlar. Ankara:
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi yayınları
YILMAZ, G., 2003. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğinin Tarihi Gelişimi
BARADAN, S., 2006. Türkiye İnşaat Sektöründe İş Güvenliğinin Yeri ve Gelişmiş
Ülkelerle Kıyaslanması, DEÜ Mühendislik Fakültesi Fen ve
Mühendislik Dergisi, Cilt: 8 Sayı: 1 s. 87-100, İzmir.
AKKAŞ, Z. Z., 2006. Türkiye’de Yapı Üretiminde İşçi Sağlığı Ve İş Güvenliği
Çalışmaları Ve Toplu Konut Sektörüne Yönelik Bir Araştırma, Yüksek
Lisans Tezi, Gebze.
YAKAR, M., 2007. Çimento Sektöründe Çalışanların İşçi Sağlığı Ve İş Güvenliği
Açısından Yaşadıkları Risk Faktörleri, Yüksek Lisans Tezi, Sivas.
KOZAK, T., 2007. TS 18001(OHSAS 18001) İş Sağlığı Ve Güvenliği Yönetim
Sistemi : İnşaat Sektöründe Bir İşletmede Uygulama Örneği, Yüksek
Lisans Tezi, Hatay.
İRİ, A., 2007. OHSAS 18001 İş Sağlığı Ve Güvenliği Yönetim Sistemleri Ve Bir
İnşaat Firmasında Uygulanması, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
DEMİRCAN, E., 2008. İnşaat Sektöründeİşçi Sağlığı Ve Güvenliğinin Ekonomik ve
Toplumsal Boyutları, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
CANPOLAT, P., 2008. Projelendirme Ve Şantiye Yerleşim Projesinin Oluşturulması
Aşamasında Hazırlanacak İş Sağlığı Ve Güvenliği Planı İle İlgili Bir
Öneri, Yüksek Lisans Tezi, Adana.
ÖZEL, S., 2009. İşverenin İş Sağlığı Ve Güvenliğine İlişkin Cezai Sorumluluğu,
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
54
YILMAZ, D., 2009. İstanbul Kentiçi Ulaştırma Şantiyelerinde Şehir Şantiyeciliği
Bağlamında İSG ve ÇYS Uygulamalarının Durumu, Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul.
DURMAZ, T., 2009. Yapı İşlerinde İş Sağlığı Ve Güvenliği Mevzuatı ve Yeni
Gelişmeler, Doktora Tezi, İzmir.
EROL KARADAĞ, S., 2010. Türk İnşaat Sektörünün İş Güvenliği Açısından Risk
Analizi, Yüksek Lisans Tezi, İzmir.
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, 2006. Küçük Şantiyelerde
İş Sağlığı ve Güvenliği.
MÜNGEN, M. U., 2011. İnşaat İşverenlerinin ve Teknik Elemanların İş Güvenliği
Konusundaki Sorumlulukları ve Yaptırımlar, İMO Dergisi Makalesi,
İstanbul.
TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI, 2011. İşçi Sağlığı ve Güvenliği
Sempozyumu, Bildiriler Kitabı, Çanakkale.
TAN, O., 2009. Yargıtay Kararlarına Göre İşyerlerinde Meydana Gelen İş Kazaları,
Seminer, Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul.
PEKDURANER, Ö., 2010. İş Kazası – İşverenin Sorumluluğu, Makale,
www.muhasebetr.com
TMMOB MAKİNE MÜHENDİSLERİ ODASI, 2005. İş Kazalarından Doğan
Sorumluluklar, Makale.
NATIONAL TAIWAN UNIVERSITY OF SCIENCE AND TECHNOLOGY
REPOSITORY, 2012. Bildiri, Tayvan.
BAOHUA, WEI, WENPU, HUI, LONGHUA, 2012. Qingyang Havalimanı
İnşaatının Güvenlik Yönetimi, Makale, Çin Halk Cumhuriyeti.
JOSE CHANG, C. W., 2012. İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetimi Performansını
Yükseltmek ve İş Süresince Denetimi Kolaylaştırmaya Yönelik Bir
Metod, Yüksek Lisans Tezi, Tayvan.
http://www.kararara.com
http://www.mevzuat.gov.tr
http://www.alomaliye.com
http://www.tuik.gov.tr
55
ÖZGEÇMİŞ
Burak ANTMEN, 1985 yılında Mersin’de doğdu. İlkokul öğrenimini
Mersin’de, ortaokul ve lise öğrenimini Ödemiş/İzmir’de tamamladı. 2005 yılında
öğrenim görmeye hak kazandığı Çukurova Üniversitesi İnşaat Mühendisliği
Bölümü’nden 2009 yılında mezun oldu. Lisans mezuniyetinden sonra Kiğı/Bingöl’de
DSİ projesi olan Kiğı Barajı ve HES ile Yedisu Barajı ve HES projelerinde çalıştı.
2010 yılında Çukurova Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalında Yüksek
Lisans Öğrenimine başladı. Yüksek lisans öğrenimine başlamasıyla birlikte,
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Mersin Şubesi’nde Araştırma Görevlisi olarak
çalışmaya başladı ve meslek hayatına burada devam etmektedir.
56
57
EKLER
58
59
NOT: Eklerde yer alan yasal düzenlemelerde, sadece işveren durumunda olan
yüklenici ve onun temsilcisi olan şantiye şefinin görev ve sorumluluklarını
düzenleyen maddelere yer verilmiştir.
Ek 1.
İŞ KANUNU
Kanun No: 4857
Kabul Tarihi : 22.5.2003
BEŞİNCİ BÖLÜM
İş Sağlığı ve Güvenliği
İşverenlerin ve işçilerin yükümlülükleri
MADDE 77. - İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her
türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve
güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler.
İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını
denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler,
yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği
eğitimini vermek zorundadırlar. Yapılacak eğitimin usul ve esasları Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
İşverenler işyerlerinde meydana gelen iş kazasını ve tespit edilecek meslek hastalığını en geç
iki iş günü içinde yazı ile ilgili bölge müdürlüğüne bildirmek zorundadırlar.
Bu bölümde ve iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tüzük ve yönetmeliklerde yer alan hükümler
işyerindeki çıraklara ve stajyerlere de uygulanır.
Sağlık ve güvenlik tüzük ve yönetmelikleri
MADDE 78. - Sağlık Bakanlığının görüşünü alarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması, makineler, tesisat, araç ve gereçler
ile kullanılan maddeler sebebiyle ortaya çıkabilecek iş kazaları ve meslek hastalıklarının
önlenmesi, yaş, cinsiyet ve özel durumları sebebiyle korunması gereken kişilerin çalışma
şartlarının düzenlenmesi amacıyla tüzük ve yönetmelikler çıkarır.
Ayrıca bu Kanuna tabi işyerlerinde, işçi sayısı, genişlik, yapılan iş, işin özellikleri, ağırlık ve
tehlikesi bakımından hangi işyerleri için kurulmaya başlamadan önce planların Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığının yetkili teşkilatına gösterilerek kurma izni alınacağı bu
işyerleri kurulduktan sonra yine aynı makama başvurularak işletme belgesi alınması
gerekeceği, Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
tarafından hazırlanacak bir yönetmelikle belirlenir.
60
İşin durdurulması veya işyerinin kapatılması
MADDE 79. – Bir işyerinin tesis ve tertiplerinde, çalışma yöntem ve şekillerinde, makine ve
cihazlarında işçilerin yaşamı için tehlikeli olan bir husus tespit edilirse, bu tehlike
giderilinceye kadar işyerlerini iş sağlığı ve güvenliği bakımından denetlemeye yetkili iki
müfettiş, bir işçi ve bir işveren temsilcisi ile Bölge Müdüründen oluşan beş kişilik bir
komisyon kararıyla, tehlikenin niteliğine göre iş tamamen veya kısmen durdurulur veya
işyeri kapatılır. Komisyona kıdemli iş müfettişi başkanlık eder. Komisyonun çalışmaları ile
ilgili sekretarya işleri bölge müdürlüğü tarafından yürütülür.
Askeri işyerleri ile yurt emniyeti için gerekli maddeler üretilen işyerlerindeki komisyonun
yapısı, çalışma şekil ve esasları Milli Savunma Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığınca birlikte hazırlanacak bir yönetmelikle belirtilir.
Bu maddeye göre verilecek durdurma veya kapatma kararına karşı işverenin yerel iş
mahkemesinde altı iş günü içinde itiraz etmek yetkisi vardır.
İş mahkemesine itiraz, işin durdurulması veya işyerinin kapatılması kararının uygulanmasını
durdurmaz.
Mahkeme itirazı öncelikle görüşür ve altı iş günü içinde karara bağlar. Kararlar kesindir.
Bir işyerinde çalışan işçilerin yaş, cinsiyet ve sağlık durumları böyle bir işyerinde
çalışmalarına engel teşkil ediyorsa, bunlar da çalışmaktan alıkonulur.
Yukarıdaki fıkralar gereğince işyerlerinde işçiler için tehlikeli olan tesis ve tertiplerin veya
makine ve cihazların ne şekilde işletilmekten alıkonulacağı ve bunların ne şekilde yeniden
işletilmelerine izin verilebileceği, işyerinin kapatılması ve açılması, işin durdurulmasına
veya işyerinin kapatılmasına karar verilinceye kadar acil hallerde alınacak önlemlere ilişkin
hususlar ile komisyonda görev yapacak işçi ve işveren temsilcilerinin nitelikleri, seçimi,
komisyonun çalışma şekil ve esasları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından
hazırlanacak bir yönetmelikte gösterilir.
Bir işyerinin kurulmasına ve işletilmesine izin verilmiş olması 78 inci maddede öngörülen
yönetmelik hükümlerinin uygulanmasına hiçbir zaman engel olamaz.
Bu maddenin birinci fıkrası gereğince makine, tesisat ve tertibat veya işin durdurulması veya
işyerinin kapatılması sebebiyle işsiz kalan işçilere işveren ücretlerini ödemeye veya
ücretlerinde bir düşüklük olmamak üzere meslek veya durumlarına göre başka bir iş vermeye
zorunludur.
İş sağlığı ve güvenliği kurulu
MADDE 80. - Bu Kanuna göre sanayiden sayılan, devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran ve
altı aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde her işveren bir iş sağlığı ve güvenliği
kurulu kurmakla yükümlüdür.
İşverenler iş sağlığı ve güvenliği kurullarınca iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun
olarak verilen kararları uygulamakla yükümlüdürler.
İş sağlığı ve güvenliği kurullarının oluşumu, çalışma yöntemleri, ödev, yetki ve
yükümlülükleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikte
gösterilir.
İşyeri hekimleri
MADDE 81. - Devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran işverenler, Sosyal Sigortalar
Kurumunca sağlanan tedavi hizmetleri dışında kalan, işçilerin sağlık durumunun ve alınması
61
gereken iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin sağlanması, ilk yardım ve acil tedavi ile
koruyucu sağlık hizmetlerini yürütmek üzere işyerindeki işçi sayısına ve işin tehlike
derecesine göre bir veya daha fazla işyeri hekimi çalıştırmak ve bir işyeri sağlık birimi
oluşturmakla yükümlüdür.
İşyeri hekimlerinin nitelikleri, sayısı, işe alınmaları, görev, yetki ve sorumlulukları,
eğitimleri, çalışma şartları, görevlerini nasıl yürütecekleri ile işyeri sağlık birimleri, Sağlık
Bakanlığı ve Türk Tabipleri Birliğinin görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı tarafından çıkarılacak bir yönetmelikte düzenlenir.
İş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanlar
MADDE 82. - Bu Kanuna göre sanayiden sayılan, devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran ve
altı aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde işverenler, işyerinin iş güvenliği
önlemlerinin sağlanması, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesi için alınacak
önlemlerin belirlenmesi ve uygulanmasının izlenmesi hizmetlerini yürütmek üzere
işyerindeki işçi sayısına, işyerinin niteliğine ve tehlikelilik derecesine göre bir veya daha
fazla mühendis veya teknik elemanı görevlendirmekle yükümlüdürler.
İş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanların nitelikleri, sayısı, görev, yetki ve
sorumlulukları, eğitimleri, çalışma şartları, görevlerini nasıl yürütecekleri, Türk Mühendis ve
Mimar Odaları Birliğinin görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca
çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.
İşçilerin hakları
MADDE 83. - İşyerinde iş sağlığı ve güvenliği açısından işçinin sağlığını bozacak veya
vücut bütünlüğünü tehlikeye sokacak yakın, acil ve hayati bir tehlike ile karşı karşıya kalan
işçi, iş sağlığı ve güvenliği kuruluna başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli
tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Kurul aynı gün acilen toplanarak
kararını verir ve durumu tutanakla tespit eder. Karar işçiye yazılı olarak bildirilir.
İş sağlığı ve güvenliği kurulunun bulunmadığı işyerlerinde talep, işveren veya işveren
vekiline yapılır. İşçi tesbitin yapılmasını ve durumun yazılı olarak kendisine bildirilmesini
isteyebilir. İşveren veya vekili yazılı cevap vermek zorundadır.
Kurulun işçinin talebi yönünde karar vermesi halinde işçi, gerekli iş sağlığı ve güvenliği
tedbiri alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir.
İşçinin çalışmaktan kaçındığı dönem içinde ücreti ve diğer hakları saklıdır.
İş sağlığı ve güvenliği kurulunun kararına ve işçinin talebine rağmen gerekli tedbirin
alınmadığı işyerlerinde işçiler altı iş günü içinde, bu Kanunun 24 üncü maddesinin (I)
numaralı bendine uygun olarak belirli veya belirsiz süreli hizmet akitlerini derhal
feshedebilir.
Bu Kanunun 79 uncu maddesine göre işyerinde işin durdurulması veya işyerinin kapatılması
halinde bu madde hükümleri uygulanmaz.
İçki veya uyuşturucu madde kullanma yasağı
MADDE 84. - İşyerine sarhoş veya uyuşturucu madde almış olarak gelmek ve işyerinde
alkollü içki veya uyuşturucu madde kullanmak yasaktır.
62
İşveren; işyeri eklentilerinden sayılan kısımlarda, ne gibi hallerde, hangi zamanda ve hangi
şartlarla alkollü içki içilebileceğini belirleme yetkisine sahiptir.
Alkollü içki kullanma yasağı;
a. Alkollü içki yapılan işyerlerinde çalışan ve işin gereği olarak üretileni denetlemekle
görevlendirilen,
b. Kapalı kaplarda veya açık olarak alkollü içki satılan veya içilen işyerlerinde işin
gereği alkollü içki içmek zorunda olan,
c. İşinin niteliği gereği müşterilerle birlikte alkollü içki içmek zorunda olan,
İşçiler için uygulanmaz.
Ağır ve tehlikeli işler
MADDE 85. - Onaltı yaşını doldurmamış genç işçiler ve çocuklar ağır ve tehlikeli işlerde
çalıştırılamaz.
Hangi işlerin ağır ve tehlikeli işlerden sayılacağı, kadınlarla onaltı yaşını doldurmuş fakat
onsekiz yaşını bitirmemiş genç işçilerin hangi çeşit ağır ve tehlikeli işlerde
çalıştırılabilecekleri Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikte gösterilir.
Ağır ve tehlikeli işlerde rapor
MADDE 86. - Ağır ve tehlikeli işlerde çalışacak işçilerin işe girişinde veya işin devamı
süresince en az yılda bir, bedence bu işlere elverişli ve dayanıklı oldukları işyeri hekimi, işçi
sağlığı dispanserleri, bunların bulunmadığı yerlerde sırası ile en yakın Sosyal Sigortalar
Kurumu, sağlık ocağı, hükümet veya belediye hekimleri tarafından verilmiş muayene
raporları olmadıkça, bu gibilerin işe alınmaları veya işte çalıştırılmaları yasaktır. Sosyal
Sigortalar Kurumu işe ilk giriş muayenesini yapmaktan kaçınamaz.
İşyeri hekimi tarafından verilen rapora itiraz halinde, işçi en yakın Sosyal Sigortalar Kurumu
hastanesi sağlık kurulunca muayeneye tabi tutulur, verilen rapor kesindir.
Yetkili memurlar isteyince, bu raporları işveren kendilerine göstermek zorundadır.
Bu raporlar damga vergisi ve her çeşit resim ve harçtan muaftır.
On sekiz yaşından küçük işçiler için rapor
MADDE 87. - Ondört yaşından onsekiz yaşına kadar (onsekiz dahil) çocuk ve genç işçilerin
işe alınmalarından önce işyeri hekimi, işçi sağlığı dispanserleri, bunların bulunmadığı
yerlerde sırası ile en yakın Sosyal Sigortalar Kurumu, sağlık ocağı, hükümet veya belediye
hekimlerine muayene ettirilerek işin niteliğine ve şartlarına göre vücut yapılarının dayanıklı
olduğunun raporla belirtilmesi ve bunların onsekiz yaşını dolduruncaya kadar altı ayda bir
defa aynı şekilde doktor muayenesinden geçirilerek bu işte çalışmaya devamlarına bir
sakınca olup olmadığının kontrol ettirilmesi ve bütün bu raporların işyerinde saklanarak
yetkili memurların isteği üzerine kendilerine gösterilmesi zorunludur. Sosyal Sigortalar
Kurumu işe ilk giriş muayenesini yapmaktan kaçınamaz.
Birinci fıkrada yazılı hekimlerce verilen rapora itiraz halinde, işçi en yakın Sosyal Sigortalar
Kurumu hastanesi sağlık kurulunca muayeneye tabi tutulur, verilen rapor kesindir.
Bu raporlar damga vergisi ve her çeşit resim ve harçtan muaftır.
63
Gebe veya çocuk emziren kadınlar için yönetmelik
MADDE 88. - Gebe veya çocuk emziren kadınların hangi dönemlerde ne gibi işlerde
çalıştırılmalarının yasak olduğu ve bunların çalışmalarında sakınca olmayan işlerde hangi
şartlar ve usullere uyacakları, ne suretle emzirme odaları veya çocuk bakım yurdu (kreş)
kurulması gerektiği Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı tarafından hazırlanacak bir yönetmelikte gösterilir.
Çeşitli yönetmelikler
MADDE 89. - Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı;
a. Ağır ve tehlikeli işlerden başka işler için de işçilerin işe başlamadan hekim
muayenesinden geçirilmelerini,
b. Bazı işlerde çalışan işçilerin belirli sürelerde genel olarak sağlık muayenesinden
geçirilmelerini,
c. Çeşitli veya bir kısım işlerde çalışan işçilerin sağlık durumlarının aksaması,
yaptıkları işin ürünlerine ve genel sağlığa yahut birlikte çalıştıkları öteki işçilere
zararlı olursa, bu gibilerin o işlerden çıkarılmalarını,
d. Ne durumda ve ne gibi şartları haiz olan işyerlerinde banyo, uyku, dinlenme ve
yemek yerleri ile işçi evleri ve işçi eğitimi yerleri yapılmasını,
Öngören yönetmelikler hazırlayabilir.
64
Ek 2.
İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ TÜZÜĞÜ
Resmi Gazete Tarih: 11 Ocak 1974 - Sayı: 14765
MADDE 1 - 1475 sayılı İş Kanunu kapsamına giren işyerlerinde , işçilere ait yatıp kalkma
yerlerinde ve diğer müştemilatında bulunması gereken sağlık şartlarının ve işyerlerinde
kullanılan alet, edevat, makinalar ve hammaddeler yüzünden, çıkabilecek hastalıklara engel
olacak tedbir ve araçların, işyerlerinde işkazalarını önlemek üzere bulundurulması gerekli
araçların ve alınacak güvenlik tedbirlerinin neler olduğu bu Tüzükte belirtilmiştir.
65
Ek 3.
YAPI İŞLERİNDE İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ TÜZÜĞÜ
Resmi Gazete Tarihi - No: 12/09/1974 – 15004
Madde 2 - Bu Tüzükte geçen "yapı işleri" deyimi, maden ocakları hariç olmak üzere,
yerüstü veya yeraltında, su üstü veya su altında yapılan bina, set, baraj, yol, demiryolu, havai
hat, tünel, metro, köprü, çelik yapı ve montajı, iskele, liman, gemi inşaatı, dalgakıran,
kanalizasyon, lağım, kuyu, kanal, duvar ve benzeri inşaat, tamirat, tadilat ve yıkım işlerini;
toprak kazı, yarma ve doldurma işlerini; elektrik, sıhhi tesisat ve kalorifer tesisatı işlerini;
dülgerlik, marangozluk, sıva, badana ve boya işlerini; bu işlerde kullanılan sabit ve hareketli
makina ve tesislerin kullanılmasını kapsar.
66
Ek 4.
MADEN VE TAŞ OCAKLARI İŞLETMELERİNDE VE TÜNEL YAPIMINDA
ALINACAK İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ ÖNLEMLERİNE İLİŞKİN TÜZÜK
Resmi Gazete Tarihi - No: 22/10/1984 - 18553
KAPSAM
Madde 1 - Doğada element, bileşik veya karışım halinde bulunan maddelerin
araştırılması, işletmeye hazırlanması, işletilmesi, çıkarılması ve zenginleştirilmesinde çalışan
işyerlerinde, taş ocaklarında ve tünel yapımında, işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatında
genel olarak öngörülenler yanında alınması gerekli sağlık ve güvenlik önlemleri bu Tüzükte
gösterilmiştir.
67
Ek 5.
SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU
Kanun Numarası : 5510 Kanun Kabul Tarihi : 31/05/2006
Resmi Gazete Tarihi : 16/06/2006 Resmi Gazete Saysı : 26200
Madde 1- Bu Kanunun amacı, sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası bakımından
kişileri güvence altına almak; bu sigortalardan yararlanacak kişileri ve sağlanacak hakları, bu
haklardan yararlanma şartları ile finansman ve karşılanma yöntemlerini belirlemek; sosyal
sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişi ile ilgili usûl ve esasları düzenlemektir.
68
Ek 6.
TÜRK BORÇLAR KANUNU
Kanun No.: 6098
Kabul Tarihi: 11/01/2011
İKİNCİ AYIRIM
Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri
A. Sorumluluk
I. Genel olarak
MADDE 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı
gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille
başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
II. Zararın ve kusurun ispatı
MADDE 50- Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan
akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete
uygun olarak belirler.
III. Tazminat
1. Belirlenmesi
MADDE 51- Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve
özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.
Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle
yükümlüdür.
2. İndirilmesi
MADDE 52- Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya
da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise
hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.
Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde
yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.
IV. Özel durumlar
1. Ölüm ve bedensel zarar
a. Ölüm
MADDE 53- Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:
1. Cenaze giderleri.
2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından
ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.
b. Bedensel zarar
MADDE 54- Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri.
69
2. Kazanç kaybı.
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
c. Belirlenmesi
MADDE 55- Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun
hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu
edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların
belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat,
miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.
Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu
diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da
kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır.
d. Manevi tazminat
MADDE 56- Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda,
olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi
tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.
Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da
manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
2. Haksız rekabet
MADDE 57- Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilanların yapılması ya
da dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlarda bulunulması yüzünden müşterileri azalan
veya onları kaybetme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu davranışlara son verilmesini ve kusurun
varlığı hâlinde zararının giderilmesini isteyebilir.
Ticari işlere ait haksız rekabet hakkında Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır.
3. Kişilik hakkının zedelenmesi
MADDE 58- Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara
karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.
Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya
bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın
yayımlanmasına hükmedebilir.
4. Ayırt etme gücünün geçici kaybı
MADDE 59- Ayırt etme gücünü geçici olarak kaybeden kişi, bu sırada verdiği
zararları gidermekle yükümlüdür. Ancak, ayırt etme gücünü kaybetmede kusuru olmadığını
ispat ederse, sorumluluktan kurtulur.
V. Sorumluluk sebeplerinin çokluğu
1. Sebeplerin yarışması
MADDE 60- Bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hâkim,
zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi
giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir.
2. Müteselsil sorumluluk
a. Dış ilişkide
MADDE 61- Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı
zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil
sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.
70
b. İç ilişkide
MADDE 62- Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında
paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek
kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur.
Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için,
diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur.
VI. Hukuka aykırılığı kaldıran hâller
1. Genel olarak
MADDE 63- Kanunun verdiği yetkiye dayanan ve bu yetkinin sınırları içinde kalan
bir fiil, zarara yol açsa bile, hukuka aykırı sayılmaz.
Zarar görenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar, zarar verenin
davranışının haklı savunma niteliği taşıması, yetkili kamu makamlarının müdahalesinin
zamanında sağlanamayacak olması durumunda kişinin hakkını kendi gücüyle koruması veya
zorunluluk hâllerinde de fiil, hukuka aykırı sayılmaz.
2. Sorumluluk
MADDE 64- Haklı savunmada bulunan, saldıranın şahsına veya mallarına verdiği
zarardan sorumlu tutulamaz.
Kendisini veya başkasını açık ya da yakın bir zarar tehlikesinden korumak için diğer
bir kişinin mallarına zarar verenin, bu zararı giderim yükümlülüğünü hâkim hakkaniyete
göre belirler.
Hakkını kendi gücüyle koruma durumunda kalan kişi, durum ve koşullara göre o
sırada kolluk gücünün yardımını zamanında sağlayamayacak ise ve hakkının kayba
uğramasını ya da kullanılmasının önemli ölçüde zorlaşmasını önleyecek başka bir yol da
yoksa, verdiği zarardan sorumlu tutulamaz.
B. Kusursuz sorumluluk
I. Hakkaniyet sorumluluğu
MADDE 65- Hakkaniyet gerektiriyorsa; hâkim, ayırt etme gücü bulunmayan kişinin
verdiği zararın, tamamen veya kısmen giderilmesine karar verir.
II. Özen sorumluluğu
1. Adam çalıştıranın sorumluluğu
MADDE 66- Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında
başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.
Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve
denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat
ederse, sorumlu olmaz.
Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını
önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep
olunan zararı gidermekle yükümlüdür.
Adam çalıştıran, ödediği tazminat için, zarar veren çalışana, ancak onun bizzat
sorumlu olduğu ölçüde rücu hakkına sahiptir.
2. Hayvan bulunduranın sorumluluğu
a. Giderim yükümlülüğü
MADDE 67- Bir hayvanın bakımını ve yönetimini sürekli veya geçici olarak üstlenen
kişi, hayvanın verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.
71
Hayvan bulunduran, bu zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini
ispat ederse sorumlu olmaz.
Hayvan, bir başkası veya bir başkasına ait hayvan tarafından ürkütülmüş olursa,
hayvanı bulunduranın, bu kişilere rücu hakkı saklıdır.
b. Alıkoyma hakkı
MADDE 68- Bir kişinin hayvanı, başkasının taşınmazı üzerinde bir zarar verdiği
takdirde, taşınmazın zilyedi, o hayvanı yakalayabilir, zararı giderilinceye kadar alıkoyabilir;
hatta durum ve koşullar haklı gösteriyorsa hayvanı diğer yollarla etkisiz hâle getirebilir.
Bu durumda, taşınmazın zilyedi derhâl hayvan sahibine bilgi vermek ve sahibini
bilmiyorsa, onun bulunması için gerekli girişimleri yapmak zorundadır.
3. Yapı malikinin sorumluluğu
a. Giderim yükümlülüğü
MADDE 69- Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki
bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.
İntifa ve oturma hakkı sahipleri de, binanın bakımındaki eksikliklerden doğan
zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludurlar.
Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı
saklıdır.
b. Zarar tehlikesini önleme
MADDE 70- Bir başkasına ait bina veya diğer yapı eserlerinden zarar görme
tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu tehlikenin giderilmesi için gerekli önlemlerin alınmasını hak
sahiplerinden isteyebilir.
Kişilerin ve malların korunması hakkındaki kamu hukuku kuralları saklıdır.
III. Tehlike sorumluluğu ve denkleştirme
MADDE 71- Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin faaliyetinden zarar
doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur.
Bir işletmenin, mahiyeti veya faaliyette kullanılan malzeme, araçlar ya da güçler göz
önünde tutulduğunda, bu işlerde uzman bir kişiden beklenen tüm özenin gösterilmesi
durumunda bile sıkça veya ağır zararlar doğurmaya elverişli olduğu sonucuna varılırsa,
bunun önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletme olduğu kabul edilir. Özellikle, herhangi bir
kanunda benzeri tehlikeler arzeden işletmeler için özel bir tehlike sorumluluğu
öngörülmüşse, bu işletme de önemli ölçüde tehlike arzeden işletme sayılır.
Belirli bir tehlike hâli için öngörülen özel sorumluluk hükümleri saklıdır.
Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin bu tür faaliyetine hukuk düzenince izin
verilmiş olsa bile, zarargörenler, bu işletmenin faaliyetinin sebep olduğu zararlarının
uygun bir bedelle denkleştirilmesini isteyebilirler.
C. Zamanaşımı
I. Kural
MADDE 72- Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü
öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın
geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir
zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.
72
Haksız fiil dolayısıyla zarar gören bakımından bir borç doğmuşsa zarar gören, haksız
fiilden doğan tazminat istemi zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcu ifadan
kaçınabilir.
II. Rücu isteminde
MADDE 73- Rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin
öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde tazminatın tamamının ödendiği tarihten
başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
Tazminatın ödenmesi kendisinden istenilen kişi, durumu birlikte sorumlu olduğu
kişilere bildirmek zorundadır. Aksi takdirde zamanaşımı, bu bildirimin dürüstlük kurallarına
göre yapılabileceği tarihte işlemeye başlar.
D. Yargılama
I. Ceza hukuku ile ilişkisinde
MADDE 74- Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün
bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili
hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı
değildir.
Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine
ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.
II.Tazminat hükmünün değiştirilmesi
MADDE 75- Bedensel zararın kapsamı, karar verme sırasında tam
olarak belirlenemiyorsa hâkim, kararın kesinleşmesinden başlayarak iki yıl içinde, tazminat
hükmünü değiştirme yetkisini saklı tutabilir.
III. Geçici ödemeler
MADDE 76- Zarar gören, iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu
ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde hâkim, istem üzerine davalının zarar görene
geçici ödeme yapmasına karar verebilir.
Davalının yaptığı geçici ödemeler, hükmedilen tazminata mahsup edilir; tazminata
hükmedilmezse hâkim, davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faizi ile birlikte geri
vermesine karar verir.
73
Ek 7.
4708 Sayılı Yapı Denetim Hakkında Kanun
Resmi Gazete Tarih: 13/07/2001
Resmi Gazete Sayı: 24461
Kanun No.: 4708
Kabul Tarihi : 29.6.2001
Yapı denetim kuruluşları ve görevleri
MADDE 2. — Bu Kanun kapsamına giren her türlü yapı; Bakanlıktan aldığı izin belgesi
ile çalışan ve münhasıran yapı denetimi ile uğraşan tüzel kişiliğe sahip yapı denetim
kuruluşlarının denetimine tabidir. Yapı denetim hizmeti; yapı denetim kuruluşu ile yapı
sahibi veya vekili arasında akdedilen hizmet sözleşmesi hükümlerine göre yürütülür. Yapı
sahibi, yapım işi için anlaşma yaptığı yapı müteahhidini vekil tayin edemez.
Yapı denetim kuruluşlarının nama yazılı ödenmiş sermayelerinin tamamının, mimar
veya mühendislere ait olması zorunludur. Yapı denetim kuruluşları; denetçi mimar ve
mühendisler ile yardımcı kontrol elemanları istihdam eder.
Yapı denetim kuruluşunda görev alacak denetçi mimar ve mühendisler ile yardımcı
kontrol elemanlarında ve laboratuar görevlilerinde aranacak nitelik ve deneyim ile bu kişilere
belge verilmesi, yapı denetim kuruluşunun ve laboratuarların çalışma usul ve esasları
Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikle düzenlenir.
Yapı denetim kuruluşları aşağıda belirtilen görevleri yerine getirmekle yükümlüdür:
a) Proje müelliflerince hazırlanan, yapının inşa edileceği arsa veya arazinin zemin ve
temel raporları ile uygulama projelerini ilgili mevzuata göre incelemek, proje müelliflerince
hazırlanarak doğrudan kendilerine teslim edilen uygulama projesi ve hesaplarını kontrol
ederek, ilgili idareler dışında başka bir kurum veya kuruluşun vize veya onayına tabi
tutulmadan, ilgili idareye uygunluk görüşünü bildirmek.
b) Yapı denetimini üstlendiğine dair ilgili idareye taahhütname vermek, yapı ruhsatının
ilgili bölümünü imzalamak, bu yapıya ilişkin bilgileri yapı ruhsatı düzenleme tarihinden
itibaren yedi gün içinde Bakanlığa bildirmek.
c) Yapının, ruhsat ve ekleri ile mevzuata uygun olarak yapılmasını denetlemek.
d) Yapım işlerinde kullanılan malzemeler ile imalatın proje, teknik şartname ve
standartlara uygunluğunu kontrol etmek ve sonuçlarını belgelendirmek, malzemeler ve
imalatla ilgili deneyleri yaptırmak.
e) Yapılan tüm denetim hizmetlerine ilişkin belgelerin bir nüshasını ilgili idareye
vermek, denetimleri sırasında yapıda kullanılan malzeme ve imalatın teknik şartname ve
standartlara aykırı olduklarını belirledikleri takdirde, durumu bir rapor ile ilgili idareye ve il
sanayi ve/veya ticaret müdürlüklerine bildirmek.
f) İş yerinde, iş güvenliği ve işçi sağlığı konusunda gerekli tedbirlerin alınması için yapı
müteahhidini yazılı olarak uyarmak, uyarıya uyulmadığı takdirde durumu ilgili bölge çalışma
müdürlüğüne bildirmek.
g) Ruhsat ve eklerine aykırı uygulama yapılması halinde durumu üç iş günü içinde ilgili
idareye bildirmek.
74
h) Yapının ruhsat eki projelerine uygun olarak kısmen veya tamamen bitirildiğine dair
ilgili idareye rapor vermek.
ı) Zemin, malzeme ve imalata ilişkin deneyleri, şartname ve standartlara uygun olarak
laboratuarlarda yaptırmak.
Sorumluluklar ve yapılamayacak işler
MADDE 3. — Bu Kanunun uygulanmasında, yapı denetim kuruluşları imar mevzuatı
uyarınca öngörülen fennî mesuliyeti ilgili idareye karşı üstlenir.
Yapı denetim kuruluşları, denetçi mimar ve mühendisler, proje müellifleri, laboratuar
görevlileri ve yapı müteahhidi ile birlikte yapının ruhsat ve eklerine, fen, sanat ve sağlık
kurallarına aykırı, eksik, hatalı ve kusurlu yapılmış olması nedeniyle ortaya çıkan yapı
hasarından dolayı yapı sahibi ve ilgili idareye karşı, kusurları oranında sorumludurlar. Bu
sorumluluğun süresi; yapı kullanma izninin alındığı tarihten itibaren, yapının taşıyıcı
sisteminden dolayı on beş yıl, taşıyıcı olmayan diğer kısımlarda ise iki yıldır.
Yapıda, yapı kullanma izni alındıktan sonra, ilgili idareden izin alınmadan yapılacak
esaslı tadilattan doğacak yapı hasarından, izinsiz tadilat yapan sorumludur. Yapı denetim
kuruluşu; yazılı ihtarına rağmen yapı sahibi tarafından önlemi alınmayan, parsel dışında
meydana gelen ve yapıda hasar oluşturan yer kayması, çığ düşmesi, kaya düşmesi ve sel
baskınından doğan hasarlardan sorumlu değildir.
Yapı denetim kuruluşlarının yöneticileri, ortakları, denetçi mimar ve mühendisleri ile
proje müellifleri, laboratuvar görevlileri ve yapı müteahhidi; bu Kanunun uygulanmasından
dolayı ortaya çıkan yapı hasarından sorumludur.
Yapı denetim kuruluşu denetim faaliyeti dışında başka ticarî faaliyette bulunamaz. Bu
kuruluşun denetçi mimar ve mühendislerinin, denetim faaliyeti süresince başkaca meslekî ve
inşaat işleri ile ilgili ticarî faaliyette bulunmaları yasaktır.
75
Ek 8.
YAPI DENETİMİ UYGULAMA YÖNETMELİĞİ
Resmi Gazete Tarihi: 05.02.2008
Resmi Gazete Sayısı: 26778
Yapı denetim kuruluşunun görev ve sorumlulukları
MADDE 5 - (1) Yapı denetim kuruluşu, Kanunun 2'nci maddesinde belirtilen görevleri,
Kanun ile belirlenmiş süreler içinde, imar planına, fen, sanat ve sağlık kurallarına,
standartlara, yürürlükteki mevzuata ve mesleki ahlak kurallarına uygun ve tam olarak yerine
getirmek zorundadır.
(2) Yapı denetim kuruluşu proje denetimi safhasında;
a) Yapının inşa edileceği parseli ilgilendiren imar durumu belgesi, aplikasyon krokisi, tapu
kaydı örneği, zemin etüdü raporu ile gerekli diğer belgelerin mevzuata uygun olup
olmadığını kontrol ederek kopyalarını dosyasında muhafaza eder.
b) (Değişik:RG-14/4/2012-28264) Proje ve uygulama denetçisi mimar ve mühendisler
aracılığıyla, proje müelliflerince hazırlanan uygulama projelerinin ve hesaplarının,
mühendislik ve mimarlık proje düzenleme esaslarına, imar planına, imar yönetmeliklerine ve
diğer mevzuata, şartname ve standartlara uygunluğunu kontrol eder, proje müelliflerinin
ilgili meslek odasına üyeliğinin devam ettiğine dair taahhütnamesi ile mesleki kısıtlılığının
olmadığına dair taahhütnamesinin olup olmadığını kontrol eder. İdareler sorumluluk alan
mimar ve mühendislerin yaptıkları işlemlere ilişkin bilgileri her ayın ilk haftası içinde ilgili
meslek odalarına bildirir.
c) (Değişik:RG-3/4/2012-28253) Yapı ruhsatı vermeye yetkili idarelerin dışındaki kurumlar
tarafından onaylanması gereken elektrik, telefon ve doğalgaz tesisat projelerini ilgili
mevzuata göre inceler, zamanında ve usulüne uygun olarak onaylanmasını temin eder.
ç) Ek-3'te gösterilen form-1'e uygun proje kontrol formunu esas alarak incelediği projelerde
tespit edilen hata, eksiklik ve yetersizliklerin giderilmesini sağlar.
d) İncelenen projeler, uygun görülmesi hâlinde, yapı denetim kuruluşu adına ilgili denetçi
mimar ve denetçi mühendisler tarafından imzalanır ve kuruluş tarafından tasdik edilir.
(e) (Ek:RG-14/4/2012-28264) Zemin ve temel etüdü raporunun hazırlanmasına ilişkin
esaslara uygun olarak bir zemin etüdü raporunun olup olmadığını tespit ederek uygunluk
görüşü verir. Raporun uygunluğunu tespit için, bünyesinde konu ile ilgili yeterli teknik
eleman bulunmadığı hâllerde hizmet satın alabilir.
(3) Yapı denetim kuruluşu yapı ruhsatı alınması safhasında;
a) Denetimini üstleneceği yapı ile alâkalı bilgileri ek-4'te gösterilen form-2'ye uygun şekilde
düzenleyip Bakanlığa bildirir.
b) (Değişik:RG-5/2/2013-28550) Yapıya ilişkin bilgi formunu, yapının denetimini
üstlendiği konusunda ek-5'te gösterilen form-3'e uygun taahhütnameyi, yapı denetim
kuruluşunun yapı sahibi ile imzaladığı ek-6'da gösterilen form-4'e uygun sözleşmeyi ve
projelerdeki eksikliklerin giderildiğini gösterir proje kontrol formunu ilgili idareye verir. Bu
belgelerde noter tasdiki aranmaz.
c) Projelerin ilgili idarece onaylanmasından sonra, yapı ruhsatının yapı denetim kuruluşu ile
ilgili bölümünün, kuruluşu temsilen, ortakları veya kuruluşça yetkili kılınmış inşaat
76
mühendisi, makine mühendisi, elektrik mühendisi veya mimar olan personeli tarafından
imzalanmasını sağlar.
ç) (Ek:RG-3/4/2012-28253) Elektrik, telefon ve doğalgaz tesisat projelerinin inşaat
ruhsatının alındığı tarihi izleyen otuz gün içinde ilgili idare tarafından onaylanmasını temin
eder ve onaya ilişkin belgeyi inşaat ruhsatı vermeye yetkili idareye sunar. Bu süre içinde söz
konusu projelere ilişkin onaylar idareye sunulamadığı takdirde inşaat idarece durdurulur.
(4) Yapı denetim kuruluşu yapım safhasında;
a) Ek-7'de gösterilen form-5'e uygun işyeri teslim tutanağını, yapı sahibi ve yapı müteahhidi
veya yapı müteahhidi adına şantiye şefi ile birlikte imzalayarak üç iş günü içerisinde ilgili
idarenin onayına sunar.
b) Bünyesinde konu ile ilgili teknik eleman bulunmayan hâllerde, hizmet satın almak
suretiyle teknik eleman görevlendirerek, arsanın köşe noktalarının ilgili idare nezaretinde
tespit ettirilmesini ve yapının, vaziyet planına uygun biçimde arsaya aplike edilmesini sağlar.
c) Denetimini üstlendiği işin projesine göre gerekli olan yapım tekniklerini göz önüne
alarak, işin gerektirdiği malzeme ve bu malzeme ile ilgili imalatın, Bakanlıkça izin belgesi
verilen özel veya kamu kuruluşlarına ait laboratuvarlarda muayene ve deneylerini yaptırarak,
sonuçların standart ve şartnamelere uygun olup olmadığını kontrol eder.
ç) Beton kalıbı, demir teçhizatı ve gerekli diğer tesisatı kontrol ederek ek-8'de gösterilen
form-6'ya uygun tutanak tanzim edilmeden beton dökümüne izin vermez. Beton, uygulama
denetçisi inşaat mühendisi veya kontrol elemanı inşaat mühendisi veya yardımcı kontrol
elemanı nezaretinde dökülür. Beton numuneleri, döküm yerinde yapı denetim elemanlarının
huzurunda, deneyi yapacak laboratuvarın teknik elemanlarınca ilgili standartlara uygun
olarak alınır. Alınan numuneler üzerinde şantiyede yapılacak deneylerin sonucunun olumlu
olması hâlinde beton dökümüne izin verir. Alınan diğer numuneler deneyi yapacak
laboratuvara, bu laboratuvarın teknik elemanı marifetiyle iletilir. Beton dökümünü
müteakiben ek-9'da gösterilen form-7'ye uygun tutanak tanzim edilir.
d) (c) ve (ç) bentlerinde sayılan muayene ve deney sonuçları, ilgili standartların ve
şartnamelerin öngördüğü değerlerde ise bu sonuçlara ilişkin raporları, o imalatı içeren
hakediş ekinde ilgili idareye verir. Aksi hâlde, bu raporları laboratuvarda düzenlenme
tarihinden itibaren üç iş günü içinde ilgili idareye vererek, hatalı imalatlar uygun hale
getirilinceye kadar yapıdaki imalatın durdurulmasını sağlar.
e) Yapılan her imalatın proje eki mahal listesine uygunluğunu ve yapı sahibi ile yapı
müteahhidi arasında akdedilen sözleşmede belirtilen niteliklerde yapılıp yapılmadığını
denetler.
f) Yazılı ihtarına rağmen ruhsata ve eklerine aykırı iş yapan işçi ve ustanın durumunu tespit
eder ve yapı müteahhidine bildirir. Bu durum devam ettiği takdirde, ilgili idareye yazılı
olarak bildirimde bulunur.
g) Yapının elektrik aboneliği sırasında düzenlenecek belgeleri, denetçi elektrik
mühendislerine kontrol ettirir.
ğ) Şantiyede yapılan denetim sonuçlarının işlendiği ve şantiye şefi tarafından şantiyede
muhafaza edilen, ek-10'da gösterilen form-8'e uygun yapı denetleme defterini takip eder.
h) Yapım işlerinde kullanılacak malzemelerin ilgili teknik şartnamelere ve standartlara aykırı
oldukları belirlendiğinde, bunların imalatta kullanılmasına izin vermez ve bu durumu bir
rapor ile ilgili idareye ve malzeme denetimi ile ilgili kuruluşlara bildirir.
77
ı) İnşaat alanında işçi sağlığı ve iş güvenliği ile çevre sağlığı ve güvenliğinin korunması için
gereken tedbirlerin alınıp alınmadığını kontrol eder.
i) Bünyesinde görevli denetçi mimar ve mühendisler ile kontrol ve yardımcı kontrol
elemanlarının Bakanlıkça düzenlenen meslek içi eğitime katılmalarını sağlar.
j) Her yılın sonu itibarı ile yapı sahibi ve yapı müteahhidi veya yapı müteahhidi adına şantiye
şefi ile birlikte yapının fiziki durumunu belirleyen seviye tespit tutanağını tanzim ederek bir
suretini ilgili idareye verir. Yıl sonu seviye tespitinde ihtilaf olduğu takdirde ilgili idareden
seviye tespitinin yapılmasını ister.
k) Ruhsata bağlanmış olmak kaydı ile, yapı sahibinin isteğine bağlı ilave işlerin projelerini
ve yapımını denetler.
I) Yukarıda açıklanan görevlerin yapılması sırasında ruhsata ve eklerine aykırı imalat
belirlendiğinde, yapının o anki durumunu fotoğrafla tespit eder, ilgili idareye de dağıtımı
yapılan bir yazı ile yapının müteahhidini iadeli taahhütlü posta yoluyla yazılı olarak uyarır ve
aykırılığın giderilmesi için süre verir. Bu süre zarfında yapı müteahhidine bildirilen
eksikliklerin giderilmemesi durumunda, süre bitimini takip eden üç iş günü içinde iadeli
taahhütlü posta yoluyla ilgili idareye bildirimde bulunur.
m) Denetim işlerine ait hakedişlerin tahakkuka bağlandığı tarihte düzenlenecek olan
faturanın bir örneğini ilgili idareye verir.
n) Yapım işinin devamı sırasında kayıt altına alınmasında yarar görülen hususlar için ek
tutanaklar tanzim ederek imalatın denetimini ve gözetimini sağlar.
o) Tanzim edilen tutanakları, imalat veya malzemede herhangi bir eksiklik veya kusur
bulunmadığı takdirde, hakediş ekinde ilgili idareye sunar. Aksi hâlde, maddenin (I) bendi
hükümleri uygulanır.
ö) Yapının ruhsata ve eklerine uygun olarak kısmen veya tamamen bitirildiğini belirten, ek-
11'de gösterilen form-9'a uygun iş bitirme tutanağını düzenler ve onaylanmak üzere ilgili
idareye verir.
p) Yapı kullanma izninin alınmasını müteakiben, ilgili idare tarafından istenilen yapı
denetimine ait diğer bilgi ve belgeleri ilgili idareye verir.
r) (Ek:RG-3/4/2012-28253) Yapı ile ilgili olarak ısı ihtiyacı kimlik belgesinin, kanal
bağlantısının yapıldığına ilişkin tutanağın, binanın yapı aplikasyon projesine uygun şekilde
aplike edildiğini gösteren vaziyet planı ve bağımsız bölüm planını içeren belgenin, elektrik,
telefon ve doğalgaz tesisatlarının, yangın algılama, tahliye ve söndürme sisteminin
projelerine uygun şekilde yapılmasını denetleyerek bunlara ilişkin uygunluk belgelerini ve
asansörün ilgili idarece tescilini temin eder. Bu işlemlerin usulüne uygun yapıldığına dair
raporu ve yapının cephe fotoğraflarını iş bitirme tutanağına ekler.
Yapı denetim kuruluşunda ve laboratuvarda görev alacak teknik personelin deneyim
ve nitelikleri
MADDE 14 -(1) (Değişik ibare:RG-5/2/2013-28550) Merkez Yapı Denetim kurulusu,
denetimini üstlendiği proje ve yapım işlerinde, Kanun ve bu Yönetmelik hükümleri ile
belirlenmiş görevlerini denetçi mimar ve denetçi mühendisler eliyle yürütür. Denetçi mimar
ve denetçi mühendis olarak görev yapabilmek için, ilgililerin Yapı Denetim Komisyonuna
başvurarak, ek-17'de gösterilen form-15'e uygun denetçi belgesi almaları zorunludur.
(2) Denetçi belgesi,
78
a) Proje inceleyecek ve inşaat denetimi yapacak olan mimar için "proje ve uygulama
denetçisi",
b) Proje inceleyecek ve inşaat denetimi yapacak olan inşaat mühendisi için "proje ve
uygulama denetçisi",
c) İnşaat denetimi yapacak inşaat mühendisi için "uygulama denetçisi",
ç) Proje inceleyecek ve inşaat denetimi yapacak olan makine ve elektrik mühendisleri için
"proje ve uygulama denetçisi",
d) Laboratuvarda görev yapacak olanlar için "zemin veya yapı malzemesi laboratuvar
denetçisi" adıyla düzenlenir.
(3) Denetçi belgesi aşağıdaki şartları haiz olup bunları belgelendiren mimar ve mühendislere
verilir:
a) Türkiye Cumhuriyeti tâbiiyetinde olmak,
b) (Değişik:RG-31/7/2009-27305) Şantiyelerde iş görebileceklerine ilişkin olarak, görevini
devamlı olarak yapmaya engel bir durumu olmadığına dair sağlık raporu,
c) (Değişik:RG-31/7/2009-27305) Diplomasının veya yerine geçen belgenin aslı veya ibraz
edilen aslının idare tarafından tasdiklenen sureti,
ç) İlgili meslek odasına kayıt belgesi (ek-18 form-16),
d) (Değişik:RG-31/7/2009-27305) T.C. kimlik numarası ve iki adet vesikalık fotoğraf,
e) (Değişik:RG-31/7/2009-27305) Affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar,
Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet
sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik,
güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma,
suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm
olmadığına dair yazılı beyan,
f) Mesleğinde fiilen en az (Değişik ibare:RG-7/8/2010-27665) beş yıl çalıştığına ilişkin
olarak ilgili kurum ve kuruluşlardan alınacak belgeler,
g) Laboratuvar denetçisi mühendisler için (Değişik ibare:RG-7/8/2010-27665) beş yıllık
fiili meslek süresinin en az üç yılı ilgili alanda olmak üzere laboratuvarda çalışıldığına dair
ilgili kurum ve kuruluşlardan alınacak belgeler.
ğ) (Ek:RG-7/8/2010-27665) Proje ve uygulama denetçisi inşaat mühendisleri için beş yıllık
fiili meslek süresinin en az üç yılında proje hazırlanması ya da incelenmesi konularında
fiilen görev yaptığına dair ilgili kurum ve kuruluşlardan alınacak belgeler.
(4) (Değişik:RG-31/7/2009-27305) Başvuru tarihi itibariyle bir kamu kuruluşunda
çalışmakta olan mimar ve mühendislerin sahip oldukları mesleki deneyimleri, çalıştıkları
mesleki ihtisas alanları ve çalışma süreleri belirtilecek şekilde görev yaptıkları kurumlardan
alınacak belgeler ile belgelendirilir. Bu durumda olanlar için diploma, T.C. kimlik numarası,
sabıka kaydı olmadığına dair beyanı ve sağlık raporu istenmez. Kamu kuruluşlarından
emekli olanlardan ise bu bilgi ve belgeler istenir.
(5) Serbest olarak veya özel sektörde çalışan mühendis ve mimarların, mesleki deneyimleri
ve çalışma süreleri, çalıştıkları özel kuruluşlardan alınan ve çalışma alanı ile ilgili kamu
kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca onaylanan
belge ile belgelendirilir. Ayrıca, özel kuruluşlarda yapılan çalışmaları teyit etmek üzere ilgili
sosyal güvenlik kurumundan alınan belgeler ibraz edilir.
79
(6) Verilen denetçi belgeleri beş yıl için geçerlidir. Bu sürenin sonunda vize edilmeyen
denetçi belgesinin kullanımına izin verilmez.
(7) Denetçi belgesine sahip olan mimar ve mühendisler, Yapı Denetim Komisyonu’nun veya
Komisyonca uygun görülen kurum ve kuruluşların açacakları hizmet içi eğitim
programlarına katılmak zorundadırlar. Düzenlenen eğitim programları sonunda bir
değerlendirme sınavı yapılır. Yapılan sınavda geçer not alamayanlar, geçer not alıncaya
kadar eğitimlere katılmaya devam ederler. Söz konusu eğitim programlarına iki defa üst üste
katılmayanların denetçi belgesi Yapı Denetim Komisyonunca iptal edilerek, durum
sicillerine işlenmek üzere ilgili meslek odalarına bildirilir.
Sözleşmenin sona ermesine ilişkin esaslar
MADDE 23 -(1) Yapı ruhsatı alındıktan sonra iki yıl içinde inşaata başlanmadığı veya
başlandığı halde, başlama müddeti ile birlikte beş yıl içinde yapı bitirilemediği ve bu süre
içerisinde ruhsat yenilenmediği takdirde, yapı sahibi ile yapı denetim kuruluşu arasında
akdedilen sözleşme başkaca bir bildirime gerek kalmaksızın kendiliğinden sona erer. Bu
durumdaki işler için ilgili idare tarafından onaylanmış seviye tespiti (Değişik ibare:RG-
5/2/2013-28550) İl Yapı Denetim Komisyonuna gönderilir. Söz konusu işin inşaat alanı, yapı
denetim kuruluşu ile birlikte, denetçi mimar ve mühendisleri ile kontrol elemanı ve yardımcı
kontrol elemanlarının sorumluluğu altında bulunan inşaat alanından minha edilir. Yapı
sahibi, önceki yapı denetim kuruluşu ile yeniden sözleşme akdederek işe devam edebileceği
gibi, başka bir yapı denetim kuruluşu ile de sözleşme akdedip işe devam edebilir.
(2) Yapı denetim kuruluşunca, iş bitirme tutanağının ilgili idareye verilmesini müteakiben,
ilgili idare tarafından yapı, ruhsat ve ekleri açısından kontrol edilerek en geç on beş iş günü
içinde iş bitirme tutanağı onaylanır. Aksi takdirde, durum, ilgili idarece gerekçeli ve yazılı
olarak yapı denetim kuruluşuna bildirilir.
(3) Yapının ilgili mevzuata uygun şekilde kısmen veya tamamen bitirildiğine dair iş bitirme
tutanağının tanzim edilmesi ve ilgili idarece bu tutanağın onaylanmasını müteakiben, söz
konusu yapının inşaat alanı, yapı denetim kuruluşu ile birlikte, denetçi mimar ve
mühendisleri ile kontrol elemanı ve yardımcı kontrol elemanlarının sorumluluğu altında
bulunan inşaat alanından minha edilir.
(4) Yapı kullanma izni belgesi tanzim edilmesi safhasında, yapı denetim kuruluşu tarafından
hazırlanan iş bitirme tutanağının ilgili idarece onaylanmış olması durumunda, yapı denetim
kuruluşunun yapı kullanma izni belgesini ayrıca imzalaması şartı aranmaz, ancak kuruluş,
yapı kullanma izni belgesinden doğan her türlü sorumluluğu kabul etmiş sayılır. Yapı
kullanma izni belgesi tanzim edildiğinde ilgili idarece kuruluşa bilgi verilir.
(5) Yapı denetim hizmet sözleşmesinin, tek taraflı olarak feshi veya yapı sahibi ve yapı
denetim kuruluşunun karşılıklı anlaşmasıyla feshi durumunda, fesih işlemi, noter
ihbarnamesi ile karşı tarafa, ilgili idareye, ilgili Bayındırlık ve İskân Müdürlüğüne dağıtımlı
olarak bildirilmek suretiyle yapılır.
(6) Fesih işlemi sonrasında yapı sahibi, yapı denetim kuruluşu ve yapı müteahhidi tarafından
ek-22'de gösterilen form-20'ye uygun seviye tespit tutanağı tanzim edilir ve ilgili idarenin
onayına sunulur.
(7) Fesih sonrasında, ilgili idarece yapı tatil tutanağı tanzim edilerek, yapı ile ilgili her türlü
belge (yapıya ilişkin bilgi formu, ruhsat, hakediş raporu, fesihle ilgili yazışmalar, seviye
80
tespit tutanağı ve yapı tatil tutanağının tasdikli suretleri) bir görüş yazısı ekinde il Bayındırlık
ve İskân Müdürlüğüne gönderilir.
(8) (Değişik:RG-1/7/2011-27981) (Değişik ibare:RG-5/2/2013-28550) İl Yapı Denetim
hizmet sözleşmesi feshedilen yapı hakkında ilgili idaresince yerinde inceleme yapılarak, yeni
bir yapı denetim hizmet sözleşmesi imzalanana kadar yapının devamına izin vermemek
üzere yapı tatil tutanağı düzenlenir. Yapıda ruhsat ve eklerine aykırı bir imalatın tespiti
halinde, yapının seviyesi belirlenerek hazırlanacak olan ve aykırılıkla ilgili tespitleri de
içeren ek-29 form-27'de yer alan "Yapı Tespit ve İnceleme Tutanağı" hazırlanarak İl
Bayındırlık ve İskân Müdürlüğüne gönderilir. Bayındırlık ve İskân Müdürlüğünce söz
konusu yapı için Kanun ve ilgili yönetmelik hükümleri doğrultusunda yapılan inceleme
sonucunda, görev ve sorumlulukların yerine getirilmediğinin tespiti halinde hazırlanacak
olan "Teknik İnceleme Raporu" (Değişik ibare:RG-5/2/2013-28550) İl Yapı Denetim
Komisyonuna gönderilir.
(9) Denetim faaliyeti geçici olarak durdurulan veya izin belgesi iptal edilen yapı denetim
kuruluşunun denetim sorumluluğu altında olan yapım işleri tamamlanmış yapılar için ilgili
idarelerce yapı tatil tutanağı tanzim edilmez. Yapılacak herhangi bir inşai faaliyeti kalmayan
ve yapı kullanma izni belgesi için müracaatta bulunan yapı sahiplerinin yeni bir yapı denetim
kuruluşu ile sözleşme akdetmesine gerek olmaksızın, bu durumdaki yapı denetim
kuruluşunca, yapının ruhsata ve eki projesine uygun olarak tamamen bitirilmiş olduğuna dair
rapor tanzim edilerek, ilgili idareye verilir. İş bitirme tutanağı veya yapı kullanma izni
belgesi bu kuruluşça imzalanır.
(10) Denetim faaliyeti geçici olarak durdurulan veya izin belgesi iptal edilen yapı denetim
kuruluşunun denetim sorumluluğu altında olup inşai faaliyeti devam eden veya yapı denetimi
hizmet sözleşmesi fesih edilen işler için yapı sahibi tarafından yeni bir yapı denetim kuruluşu
ile sözleşme akdedilir. Yeni bir yapı denetim kuruluşu görevlendirilmeksizin yapının
devamına hiçbir surette izin verilmez. İlgili idarece, ilk ruhsat numarası yazılmak kaydıyla
yeni bir yapı ruhsatı tanzim edilir. Bu ruhsatın ilgili bölümü yeni yapı denetim kuruluşunca
imzalanır ve ek-22'de gösterilen form-20'ye uygun seviye tespit tutanağı tanzim edilerek yeni
ruhsat ekine konulur.
(11) Denetim faaliyetinin geçici olarak durdurulmasına veya izin belgesinin iptaline sebep
olan işler için, herhangi bir inşai faaliyeti kalmamış olsa dahi, geri kalan iş ve işlemler
tamamlanmak üzere yapı sahibinin bir başka yapı denetim kuruluşu ile hizmet sözleşmesi
imzalaması şarttır.
(12) Yapının denetim sorumluluğunu üstlenen yeni yapı denetim kuruluşu, görevi üstlendiği
tarihten önce yapılan bütün iş ve işlemlerin denetiminin Kanuna ve Yönetmeliğe uygun
şekilde tamamlanmasından dolayı görevi bırakan yapı denetim kuruluşu ile birlikte
müteselsilen sorumludur.
(13) Yeni görevlendirilen yapı denetim kuruluşu, denetimi üstlenilen yapının imar planına,
mevzuata, ruhsata ve eklerine, standartlara, teknik şartnamelere uygun olarak yapılıp
yapılmadığına ilişkin yapı güvenliği raporu tanzim eder. Bu rapor, ilgili idaresince
incelenerek onaylanır.
81
Ek 9.
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU
Kanun No.: 6331
Kabul Tarihi: 20/6/2012
İş sağlığı ve güvenliği hizmetleri
MADDE 6 – (1) Mesleki risklerin önlenmesi ve bu
risklerden korunulmasına yönelik çalışmaları da kapsayacak, iş sağlığı ve güvenliği
hizmetlerinin sunulması için işveren;
a) Çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli
görevlendirir. Çalışanlarıarasında belirlenen niteliklere sahip personel bulunmaması hâlinde,
bu hizmetin tamamını veya bir kısmını ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak
yerine getirebilir. Ancak belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olmasıhâlinde,
tehlike sınıfı ve çalışan sayısı dikkate alınarak, bu hizmetin yerine getirilmesini
kendisi üstlenebilir.
b) Görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşların görevlerini yerine
getirmeleri amacıyla araç, gereç, mekân ve zaman gibi gerekli bütün ihtiyaçlarını karşılar.
c) İşyerinde sağlık ve güvenlik hizmetlerini yürütenler arasında iş birliği ve
koordinasyonu sağlar.
ç) Görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşlar tarafından
iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuata uygun olan ve yazılı olarak bildirilen tedbirleri
yerine getirir.
d) Çalışanların sağlık ve güvenliğini etkilediği bilinen veya etkilemesi muhtemel
konular hakkında; görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşları, başka
işyerlerinden çalışmak üzere kendi işyerine gelençalışanları ve bunların işverenlerini
bilgilendirir.
(2) 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki kamu kurum ve
kuruluşları; iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini, Sağlık Bakanlığına ait döner sermayeli
kuruluşlardan doğrudan alabileceği gibi 4734 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde de
alabilir.
(3) Tam süreli işyeri hekimi görevlendirilen işyerlerinde, diğer sağlık personeli
görevlendirilmesi zorunlu değildir.
İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin desteklenmesi
MADDE 7 – (1) İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yerine getirilmesi için,
Bakanlıkça aşağıdaki şartlarla destek sağlanabilir:
a) Kamu kurum ve kuruluşları hariç ondan az çalışanı bulunanlardan, çok tehlikeli ve
tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri faydalanabilir. Ancak, Bakanlar Kurulu, ondan
az çalışanı bulunanlardan az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinin de faydalanmasına karar
verebilir.
82
b) Giderler, iş kazası ve meslek hastalığı bakımından kısa vadeli sigorta kolları için
toplanan primlerden kaynak aktarılmak suretiyle, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından
finanse edilir.
c) Uygulamada, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları esas alınır.
ç) Bu Kanun ve diğer mevzuat gereğince yapılan kontrol ve denetimlerde; istihdam
ettiği kişilerin sigortalılık bildiriminde bulunmadığı tespit edilen işverenlerden, tespit
tarihine kadar yapılan ödemeler yasal faizi ile birlikte Sosyal Güvenlik Kurumunca tahsil
edilir ve bu durumdaki işverenler, sağlanan destekten üç yıl süreyle faydalanamaz.
d) Uygulamaya ilişkin olarak ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye,
uygulamayı yönlendirmeye ve doğabilecek sorunları çözmeye Bakanlık yetkilidir.
(2) Aşağıdaki konular ile bunlara ilişkin usul ve esaslar, Maliye Bakanlığının uygun
görüşü alınarak Bakanlıkçaçıkarılan yönetmelikle belirlenir:
a) İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yerine getirilmesi için sağlanacak desteğin
uygulanması.
b) Destek sağlanacak ondan az çalışanı bulunan işyerlerinin özellikleri göz önünde
bulundurularak; Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenecek iş sağlığı ve güvenliği hizmet
bedellerinin tespiti, destek olunacak kısmı veödenme şekli.
c) Destekten faydalanabilecek işyerlerinin taşıması gereken şartlar.
ç) İş sağlığı ve güvenliği hizmeti verecek kuruluşların özellikleri.
(3) Etkinlik ve sürekliliğin sağlanması amacıyla; Bakanlık tarafından Sağlık
Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve ilgili meslek kuruluşlarıyla iş birliği
yapılabilir.
İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanları
MADDE 8 – (1) İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının hak ve yetkileri,
görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle kısıtlanamaz. Bu kişiler, görevlerini mesleğin
gerektirdiği etik ilkeler ve mesleki bağımsızlık içerisinde yürütür.
(2) İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları; görevlendirildikleri işyerlerinde
iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili alınması gereken tedbirleri işverene yazılı olarak bildirir;
bildirilen hususlardan hayati tehlike arz edenlerin işveren tarafından yerine getirilmemesi
hâlinde, bu hususu Bakanlığın yetkili birimine bildirir.
(3) Hizmet sunan kuruluşlar ile işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları, iş sağlığı ve
güvenliği hizmetlerinin yürütülmesindeki ihmallerinden dolayı, hizmet sundukları işverene
karşı sorumludur.
(4) Çalışanın ölümü veya maluliyetiyle sonuçlanacak şekilde vücut bütünlüğünün
bozulmasına neden olan işkazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde ihmali tespit
edilen işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanının yetki belgesi askıya alınır.
(5) İş güvenliği uzmanlarının görev alabilmeleri için; çok tehlikeli sınıfta yer alan
işyerlerinde (A) sınıfı, tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde en az (B) sınıfı, az tehlikeli
sınıfta yer alan işyerlerinde ise en az (C) sınıfı iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahip
83
olmaları şartı aranır. Bakanlık, iş güvenliği uzmanlarının ve işyeri hekimlerinin
görevlendirilmesi konusunda sektörel alanda özel düzenleme yapabilir.
(6) Belirlenen çalışma süresi nedeniyle işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının tam
süreli görevlendirilmesi gereken durumlarda; işveren, işyeri sağlık ve güvenlik birimi kurar.
Bu durumda, çalışanların tabi olduğu kanun hükümleri saklı kalmak
kaydıyla, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa göre belirlenen haftalık çalışma
süresi dikkate alınır.
(7) Kamu kurum ve kuruluşlarında ilgili mevzuata göre çalıştırılan işyeri hekimi veya
iş güvenliği uzmanı olma niteliğini haiz personel, gerekli belgeye sahip olmaları şartıyla asli
görevlerinin yanında, belirlenen çalışma süresine riayet ederek çalışmakta oldukları kurumda
veya ilgili personelin muvafakati ve üst yöneticinin onayı ile diğer kamu kurum ve
kuruluşlarında görevlendirilebilir. Bu şekilde görevlendirilecek personele, görev yaptığı her
saat için (200) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı tutarında ilave ödeme,
hizmet alan kurum tarafından yapılır. Buödemeden damga vergisi hariç herhangi bir kesinti
yapılmaz. Bu durumdaki görevlendirmeye ilişkin ilave ödemelerde, günlük mesai saatlerine
bağlı kalmak kaydıyla, aylık toplam seksen saatten fazla olan görevlendirmeler dikkate
alınmaz.
(8) Kamu sağlık hizmetlerinde tam süreli çalışmaya ilişkin mevzuat hükümleri
saklı kalmak kaydıyla, işyeri hekimlerinin ve diğer sağlık personelinin işyeri sağlık ve
güvenlik birimi ile ortak sağlık ve güvenlik birimlerinde görevlendirilmelerinde ve hizmet
verilen işyerlerinde çalışanlarla sınırlı olmak üzere görevlerini yerine getirmelerinde, diğer
kanunların kısıtlayıcı hükümleri uygulanmaz.
84
Ek 10.
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU
Kanun No.: 6331
Kabul Tarihi: 20/6/2012
Tehlike sınıfının belirlenmesi
MADDE 9 – (1) İşyeri tehlike sınıfları; 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 83 üncü maddesine göre belirlenen kısa
vadeli sigorta kolları prim tarifesi de dikkate alınarak, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel
Müdürünün Başkanlığında ilgili taraflarca oluşturulan komisyonun görüşleri doğrultusunda,
Bakanlıkça çıkarılacak tebliğ ile tespit edilir.
(2) İşyeri tehlike sınıflarının tespitinde, o işyerinde yapılan asıl iş dikkate alınır.
Belgelendirme, ihtar ve iptaller
MADDE 31 – (1) İş sağlığı ve güvenliği hizmeti sunan, ölçüm ve analizleri yapan
kişi, kurum, kuruluşlar ve eğitim kurumları ile ilgili olarak yetkilendirme ve belgelendirme
bedelleri, bu kişi ve kurumlara getirilen kuralların ihlali hâlinde hafif, orta ve ağır ihtar
olarak kayda alınması ile yetki belgelerinin geçerliliğinin doğrudan veya ihtar puanları esas
alınarak askıya alınması ve iptaline dair usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir.
MADDE 33 – 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığına ait bölümünde yer alan “Baş İş Müfettişi”
unvanlı kadrolar “İş Başmüfettişi” olarak değiştirilmiştir.
MADDE 34 – Ekli (I), (II) ve (III) sayılı listelerde yer alan kadrolar ihdas edilerek
190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığına ait bölümüne eklenmiş, ekli (IV) sayılılistede yer alan kadrolar iptal
edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığına ait bölümünden çıkarılmıştır.
MADDE 35 – 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa ekli (II)
sayılı cetvelin “4. Başbakanlık ve Bakanlıklarda” bölümünde yer alan “İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği Ens. Müd.” ibaresi “İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitü Müdürü” olarak
değiştirilmiştir.
MADDE 36 – 9/1/1985 tarihli ve 3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
İş güvenliği uzmanı görevlendirme yükümlülüğü
GEÇİCİ MADDE 4 – (1) Bu Kanunun 8 inci maddesinde belirtilen çok tehlikeli
sınıfta yer alan işyerlerinde (A) sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzmanı görevlendirme
yükümlülüğü, bu işyerlerinde Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört yıl süreyle (B)
sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzmanı görevlendirilmesi; tehlikeli sınıfta yer alan
işyerlerinde ise (B) sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzmanı görevlendirme yükümlülüğü, bu
85
işyerlerinde Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl süreyle (C) sınıfı belgeye
sahip iş güvenliği uzmanı görevlendirilmesi kaydıyla yerine getirilmiş sayılır.
Mevcut sertifika ve belgeler ile ihtar puanları
GEÇİCİ MADDE 5 – (1) Bu Kanunun yayımı tarihinden önce Bakanlıkça verilen
işyeri hekimliği, iş güvenliği uzmanlığı ve işyeri hemşiresi sertifikası veya belgesi ile Türk
Tabipleri Birliği tarafından verilen işyeri hekimliği sertifikası sahiplerinden belgeleri
geçersiz sayılanlar, mevcut belge veya sertifikalarını bu Kanunun yayımından itibaren bir yıl
içinde Bakanlıkça düzenlenecek belge ile değiştirmeleri şartıyla bu Kanunla verilen bütün
hak ve yetkileri kullanabilirler. Aynı tarihten önce eğitim kurumlarınca verilen işyeri
hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı eğitimlerini tamamlayanlardan eğitimleri geçersiz
sayılanlar ilgili mevzuata göre sınava girmeye hak kazanırlar. Hak sahipliğinin tespitinde
Bakanlık kayıtları esas alınır.
(2) Bu Kanunun yayımı tarihinden önce haklarında
kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan eğitim kurumu ve ortak sağlık ve güvenlik birimlerine
uygulanan ihtar puanları, kayıtlarda yer alan haliyle yeni yapılacak düzenlemeye aktarılır.
İşyeri hekimliği yapan kurum tabiplerine yapılan ücret ödemeleri
GEÇİCİ MADDE 6 – (1) Kamu kurum ve kuruluşları ile mahalli idarelerde
gerçekleştirilmiş olan işyeri hekimliği ücreti ödemeleri nedeniyle kamu görevlileri hakkında
idari veya mali yargılama ve takibat yapılamaz, başlatılanlar işlemden kaldırılır, bu ödemeler
geriye tahsil ve tazmin konusu edilemez.
GEÇİCİ MADDE 7 – (1) Bu Kanunun yayımı tarihinde Baş İş Müfettişi
kadrolarında bulunanlar, hiçbir işleme gerek kalmaksızın İş Başmüfettişi kadrolarına
atanmış sayılır.
GEÇİCİ MADDE 8 – (1) Bu Kanunun yayımlandığı tarihte İş Sağlığı ve Güvenliği
Merkez Müdürlüğünde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Enstitü Müdürü ile İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği Enstitü Müdür Yardımcısı unvanlı kadrolarda bulunanların görevleri,
bu Kanunun yayımlandığı tarihte sona erer ve bunlar en geç bir ay içinde derece ve
kademelerine uygun diğer kadrolara atanır. Bunlar, yeni bir kadroya atanıncaya kadar, eski
kadrolarına ait aylık, ek gösterge ve her türlü zam ve tazminatlar ile diğer mali
haklarını almaya devam eder. Söz konusu personelin atandıkları tarih itibarıyla eski
kadrolarına ilişkin olarak en son ayda aldıkları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve
tazminatları, ek ödeme ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin (ilgili
mevzuatı uyarınca fiili çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ve ek dersücreti hariç) toplam net
tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır); yeni atandıkları kadrolara ilişkin olarak
yapılan aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları, ek ödeme ve benzeri adlarla yapılan
her türlü ödemelerin (ilgili mevzuatı uyarınca fiili çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ve ek
ders ücreti hariç) toplam net tutarından fazla olmasıhâlinde aradaki fark tutarı, herhangi bir
vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın fark kapanıncaya kadar ayrıca tazminat
olarak ödenir. Atandıkları kadro unvanlarında isteğe bağlı olarak herhangi bir değişiklik
olanlarla kendi istekleriyle başka kurumlara atananlara fark tazminatı ödenmesine son
verilir.
86
(2) Bu Kanuna ekli listelerde ihdas edilen kadrolardan boş bulunan 20 İş Sağlığı ve
Güvenliği Uzmanı, 100 İşSağlığı ve Güvenliği Uzman Yardımcısı, 40 Memur, 40 Veri
Hazırlama ve Kontrol İşletmeni ve 10 Mühendis kadrosuna, 21/12/2011 tarihli ve 6260
sayılı 2012 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanundaki sınırlamalara tabi olmadan 2012
yılı içinde atama yapılabilir.
Yürürlük
MADDE 38 – (1) Bu Kanunun;
a) 6, 7 ve 8 inci maddeleri;
1) Kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri
için yayımı tarihinden itibaren iki yıl sonra,
2) 50’den az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için
yayımı tarihinden itibaren bir yıl sonra,
3) Diğer işyerleri için yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra,
b) 9, 31, 33, 34, 35, 36 ve 38 inci maddeleri ile geçici 4, geçici 5, geçici 6, geçici 7 ve
geçici 8 inci maddeleri yayımı tarihinde,
c) Diğer maddeleri yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra,
yürürlüğe girer.
87
Ek 11.
T.C.
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI
Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü
Kısa Vadeli Sigortalar Daire Başkanlığı
Sayı: B.13.2.SGK.0.02.05.00/X-1093-25-135-867555
Tarih: 23/12/2008
GENELGE
Bilindiği üzere, 16.06.2006 tarihli ve 26200 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (Kanun) ile 08.05.2008
tarihli ve 26870 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5754 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanuna göre kısa vadeli
sigorta kolları 2008 yılı Ekim ayı başından itibaren yürürlüğe girmiştir.
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bendi ile 5 inci maddesinin
(a),(b),(c),(e) ve (g) bentleri ile getirilen hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasları
belirleyen Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği(Yönetmelik) ise, 28.08.2008 tarihli ve
26981 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.10.2008 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.
Diğer taraftan Kanun ve Yönetmeliğe dair Tebliğ 28.09.2008 tarih ve 27011 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Gerek Kanun gerekse Yönetmelik ile Tebliğ hükümlerine göre kısa vadeli sigorta
kollarının uygulanması yönünden yapılacak işlemler aşağıda açıklanmıştır.
I-İŞ KAZASI ve MESLEK HASTALIĞI
A- İŞ KAZASI
1-İş Kazasının Tanımı, Unsurları ve Kapsamı
İş kazası, Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılan hal ve durumları
sonucunda meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen yada ruhen özre
uğratan olay olarak tanımlanmıştır.
İş kazası sayabilmek için; Kazayı geçiren kişinin sigortalı olması, kazanın meydana
gelmesi, kaza ile sonuç arasında uygun bir illiyet bağının bulunması kaza sonucu bedence
veya ruhça özre uğraması ve bu unsurların bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Ancak İş
kazası işin yürütümü sırasında meydana gelen olayı ifade etmekte ise de, yapılan işle ilgisi
olmayan hal ve durumlarda meydana gelen olayları da kapsamaktadır.
İş kazası sigortası hükümleri Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b)
bendi ile 5 inci maddesinin (a), (b), (c), (e) ve (g) fıkralarında sayılan sigortalıları için
geçerlidir. İş kazasına tabi sigortalılar dışındaki diğer sigortalılar ile sigortalı sayılmayanlara
iş kazası hükümleri uygulanması söz konusu değildir.
2-İş Kazası Sayılma Hal ve Durumları
İş kazası sayılma hal ve durumları; Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a)
ve (b) bendine tabi sigortalılar için çalışma ilişkileri göz önünde bulundurularak, Kanunun
88
13 üncü maddesinin birinci fıkrası ile Yönetmeliğin 37 inci maddesinde belirtilen işlemler
aşağıda açıklandığı şekilde yürütülecektir.
a- İşyerinde Bulunduğu Sırada
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 inci maddesinin (a), (b),
(c), (e) ve (g) bentlerinde sayılan sigortalılar ile Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinde sayılan sigortalıların iş yerinde bulunduğu sırada meydana gelen
olaylar iş kazası sayılacaktır.
İşyeri, Kanunun 11 inci maddesinde, sigortalı sayılanların maddî olan ve olmayan
unsurlar ile birlikte işlerini yaptıkları yerler olarak tanımlanmış olup, işyerinde üretilen mal
veya verilen hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında
örgütlenen işyerine bağlı yerler, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene
ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu ve büro gibi diğer eklentiler ile araçlar da
işyerinden sayılmıştır.
Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelen olayların yapılan işle ilgili
olup olmadığına bakılmaksızın iş kazası sayılması gerekmektedir. Bu bakımdan sigortalıların
avluda yürürken düşmesi, dinlenme saatinde top oynarken ayağının burkulması, bahçedeki
meyve ağacından meyve toplarken düşmesi, yemek yerken elini kesmesi, dinlenme odasında
dinlenirken sobadan zehirlenmesi, işyerinde intihar etmesi, işyeri sınırları içinde bulunan
havuzda boğularak ölmesi, ücretli izinli bulunduğu sırada çalıştığı işyerindeki arkadaşlarını
ziyaret için geldiğinde kaza geçirmesi, araçlarla çalışanların bu araçlarda geçirecekleri
kazalar iş kazası olarak kabul edilecektir.
Birden fazla işyeri ile sigortalılık niteliği bulunan Kanunun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar, her bir işyerinde meydana gelen
olayların bu kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir. Sigortalının işyeri Kuruma yapılan
bildirimlerden tespit edilebileceği gibi, yapılacak araştırmalarla sigortalılık niteliğine ilişkin
elde edilebilecek belgelerden de tespit edilebilir. Kollektif, limited şirketlerin ortaklığı ile
sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketin komandite ortaklığını aynı anda üzerinde
bulunduran sigortalı üç şirkete ait işyerlerinden herhangi birinde denetim yaparken düşmesi
sonucu yaralanması iş kazası sayılacaktır.
Ancak, Kanunun 11 inci maddesindeki; “sigortalının işini yaptığı yer” ifadesinden
sigortalının fiilen çalıştığı yani esas işini gördüğü yerin anlaşılması gerekmektedir. Aynı
maddenin ikinci fıkrası hükmüne göre de işin niteliği bakımından iş yerine bağlı bulunan
yerlerle diğer eklentilerinde işyerinden sayılması gerektiğinden maden işletmeleri, kara
yolları, demir yolları gibi işletmelerde çalışanların esas işini gördüğü yerden tamamen ayrı
bir bölgede ve işin yürütümü ile ilgili olmaksızın bulunduğu sırada meydana gelen bir
kazanın, olayın sadece işyeri sınırları içinde meydana gelmesinden dolayı iş kazası
sayılmasına imkan bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, herhangi bir olayla ilgili olmaksızın işyerinde geçirdiği bir kalp krizi
veya başka bir hastalık nedeniyle vefat eden sigortalının ölümünün iş kazası olarak kabulüne
imkan bulunmamaktadır.
89
b- Yürütülmekte Olan İş Nedeniyle
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 inci maddesinin (a), (b),
(c), (e) ve (g) bentlerinde sayılan sigortalıların işverenleri tarafından yürütülmekte olan iş
nedeniyle işyerinde veya işyeri dışında; Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendinde sayılan sigortalıların yürütmekte olduğu iş nedeniyle işyeri dışında meydana gelen
kazalar iş kazası olarak sayılacaktır.
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre sigortalı sayılanlar
bakımından “işverenleri tarafından yürütülmekte olunduğu iş” ifadesiyle, sigortalının
işyerinde veya işyeri dışında meydana gelen kazanın işverenin görevlendirmesi veya işin
niteliği gereği yapıldığı sırada karşılaşabileceği kaza riskine karşı teminat altına
alınmaktadır. Buna göre, torna atölyesinde çalışan sigortalının elini torna makinesine
kaptırması, tarlasında çalışan sigortalının ilaçlama yaparken zehirlenmesi, tarlasında çalışan
sigortalının traktörü devirerek yaralanması, beyaz eşya tamir bakım servis işyerinde çalışan
sigortalının buzdolabı tamiri için gittiği binada dengesini kaybederek düşmesi sonucunda
yaralanması gibi olaylar işlerin yürütümü sırasında ve çalışma konusunda meydana
geldiğinden iş kazası sayılması gerekmektedir.
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde sayılan sigortalıların
işyeri dışında yürütmekte olduğu iş nedeniyle meydana gelen kazalar iş kazası sayılacaktır.
Kasaphane işyeri işleten sigortalının getirilen etleri almak için işyeri dışına çıktığında bir
aracın kendisine çarpması, marangoz atölyesi işleten sigortalının işyeri dışında mutfak dolabı
monte ederken ayağına parçalardan birinin düşmesi sonucu yaralanması gibi kazalar iş
kazası olarak kabul edilecektir.
c- İşveren Tarafından Görev ile Başka Bir Yere Gönderilmesi
Sigortalının işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl
işini yapmaksızın geçen zamanlarda meydana gelen kazalar iş kazası sayılması
gerekmektedir. Burada göz önünde bulundurulması gereken husus, meydana gelen kazanın
işverenin sigortalıya vermiş olduğu görevle ilgili olup olmadığı, görevin yapılması için
geçen süre içinde meydana gelip gelmediğinin tespitine bağlı bulunmaktadır.
İşveren tarafından, işyerinde çalışan bir sigortalının işverenin evindeki bir
malzemeyi almak üzere görevlendirilmesi halinde işverenin evine sigortalının gidip gelmesi
sırasında uğradığı, muhasebe bürosunda çalışan sigortalının işvereni tarafından mükellefin
hesaplarını kontrol etmek için görevlendirilmesi halinde sigortalının bu iş için gidip gelmesi
sırasında ve mükellefin bulunduğu yerde çalışması sırasında meydana gelen olayların iş
kazası sayılması gerekmektedir.
Ancak, görevli olarak gönderilen sigortalının görev konusu ile ilgili olmayan ve
görevinin dışında meydana gelen kazalar iş kazası sayılmaz. Bu nedenle görevli gönderilen
sigortalının işi dışında eğlenmek için gittiği sinema veya gece kulübünde herhangi bir
nedenden dolayı uğradığı kazanın iş kazası olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
d- Emziren Kadın Sigortalının Çocuğuna Süt Vermek İçin Ayrılan Zamanlarda
Emziren kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda geçirdiği
kazalar da iş kazası sayılmaktadır. Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
ile 5 inci maddesinin (a) ve (g) bentlerinde sayılan sigortalıların, 4857 sayılı İş Kanununun
74 üncü maddesine istinaden bir yaşına kadar, çocuklarını emzirmeleri için bu Kanunda
belirtilen sürelerde sigortalının işveren tarafından ayrılan emzirme odasında veya çocuğun
90
bulunduğu yer ile bu yere gidiş geliş sırasında ve emzirme sürelerinde geçirdiği kazalar iş
kazası sayılacaktır. Kadın sigortalının çocuğunu emzirmek için belirlenen zamanda
işyerindeki emzirme odasında merdivenden düşmesi sonucu meydana gelen kaza, çocuğun
bulunduğu yere gidiş-gelişi esnasında geçirdiği trafik kazaları iş kazası sayılmalıdır.
e- İşverence Sağlanan Taşıtla İşin Yapıldığı Yere Gidiş ve Gelişi Sırasında
Sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş-gelişi sırasında
meydana gelen kazalar iş kazası sayılacaktır. Burada önemli olan işverence sağlanan bir
taşıtın bulunması ve sigortalıların işin yapıldığı yere getirilip götürülmeleri keyfiyetidir.
İşverenin kiraladığı bir minibüs veya işyerine ait servis aracı ile sigortalıların sabah
evlerinden işyerine, işin bitiminde de işyerlerinden evlerine getirilip götürülmeleri sırasında
meydana gelen trafik kazası, tam olarak durmamış araçtan sigortalının inerken düşerek
yaralanması veya araç içinde herhangi bir nedenle meydana gelen olay iş kazası sayılması
gerekmektedir. Ancak, sigortalının işe gitmek için bindiği servis aracından indikten sonra
yolun karşı tarafında bulunan işyerine geçmek için yolu geçerken uğradığı trafik kazası,
sigortalının getirilip götürülme hali sona ermesi nedeniyle iş kazası sayılamayacaktır.
2- İş Kazası Bildirimi ve Bildirim Süresi
İş kazasının bildirimi ve süresi Kanunun 13 üncü maddesinin ikinci fıkrası ile
Yönetmeliğin 38 inci maddesinde düzenlenmiştir.
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasın (a) bendinde sayılan sigortalılar ile
Kanunun 5 inci maddesinin (a), (b), (c), ve (e) bendinde sayılan sigortalıların iş kazası
geçirmeleri halinde işverenleri tarafından kazanın olduğu yerdeki yetkili kolluk kuvvetlerine
derhal, Kuruma kazadan sonraki üç iş günü içinde, Kanunun 5 inci maddesinin (g) bendinde
sayılan sigortalının iş kazası geçirmesi halinde, işvereni tarafından kazanın olduğu ve
ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmayan ülkelerdeki yerel kolluk kuvvetlerine
derhal, Kuruma kazadan sonraki üç iş günü içinde bildirilmesi gerekmektedir.
Sigortalıların, işverenin kontrolü dışındaki yerlerde iş kazası geçirmeleri halinde ise
iş kazası ile ilgili bilgi almasına engel olacak durumlarda, iş kazasının öğrenildiği tarihten
itibaren bildirim süresi üç iş günüdür. Samsun’da kurulu bulunan kamyon servis işi yapan
kalfanın araç bakımı yaparken 24.11.2008 tarihinde gözünden yaralanması olayı 27.11.2008
tarihide dahil Kuruma bildirilmesi gerekmektedir. Ancak kalfanın işyerinden Nevşehir’de
yolda kalan aracın tamiri için görevlendirilmesi üzerine yolda 24.11.2008 tarihinde geçirdiği
trafik kazasını işverenin 01.12.2008 tarihinde bilgi sahibi olması durumunda 03.12.2008
(dahil) tarihine kadar Kuruma bildirim yapılması gerekecektir.
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 inci maddesinde sayılan
ve kara, deniz, hava ulaştırma araçlarında çalışan veya işleriyle ilgili bu araçlarda bulunan
sigortalıların bu sırada meydana gelen iş kazası veya meslek hastalığı ile ilgili bildirim,
aracın Türkiye’ye döndüğü günü takip eden ilk iş gününden itibaren işlemeye başlayacaktır.
Dönüş tarihinin tespitinde deniz ulaştırma araçlarının ilk Türk limanına girdiği, hava
ulaştırma araçlarının ilk Türk havaalanına indiği, kara ulaştırma araçlarının ise, sınır
kapılarından Türkiye’ye girdiği tarihin esas alınması gerekmektedir.
Ancak, herhangi bir nedenle aracın Türkiye’ye gelememesi halinde sigortalının
gümrükten geçiş tarihi esas alınacaktır.
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sayılan
sigortalıların iş kazası geçirmeleri halinde; kazanın meydana geldiği tarihten itibaren bir
91
aylık süreyi geçmemek ve geçirilen kazadan dolayı ortaya çıkan rahatsızlığın hekim raporu
ile belgelenmesi şartıyla, bildirim yapmaya engel olmadığı günden sonra kendisi tarafından
üç işgünü içinde bildirilmesi gerekmektedir. İş kazası nedeniyle sağlık tesislerince
07.12.2008 tarihinde tedavi altına alınan sigortalının 01.01.2009 tarihinde taburcu olması
halinde bildirim yapmasını engelleyecek durumun kalkması nedeniyle 04.01.2009 tarihine
kadar Kuruma bildirilmesi gerekecektir. Tedavisi kazadan sonra bir aylık süreyi aşan
sigortalılar ise en son 07.01.2009 tarihine kadar bildirim yapmaları gerekecek, bu
sigortalılardan durumu belgeleyen hekim raporu istenecektir.
Bildirim süreleri işgünü olarak belirlendiğinden cumartesi pazar ile ulusal bayram ve
genel tatil günleri hesaba katılmayacak, bu günlere rasgelen günleri takip eden günden
itibaren üç günün hesabına devam edilecektir.
Mücbir sebebe bağlı olarak süresinde bildirim yapamayan Kanunun 4 üncü maddesi
birinci fıkrasının (a) ve (b) bendi kapsamındaki sigortalılar, mücbir sebebi belgelemeleri
şartıyla, mücbir sebebin ortadan kalktığı tarihten sonraki üç iş günü içinde Kuruma iş
kazasının bildirilmesi gerekecektir.
Bildirim Kanunun 4 üncü maddesi birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki
sigortalılar için işverenlerince, (b) bendi kapsamındaki sigortalılar için kendilerince
Yönetmelik Ek-7’de yer alan “iş kazası ve meslek hastalığı bildirim formu” ile yapılacaktır.
Bildirge e-Sigorta ile Kuruma bildirilebileceği gibi doğrudan ya da posta yoluyla da ilgili
üniteye gönderilebilir. Adi posta ile yapılan bildirimlerde Kurum kayıtlarına intikal tarihi,
taahhütlü, iadeli taahhütlü veya acele posta ile yapılan bildirimlerde postaya veriliş tarihi
esas alınır. İşveren veya sigortalı tarafından “iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi” yerine
bildirgede bulunan bilgileri içeren ve onaylarını taşıyan yazılarla bildirimde bulunması
halinde kabul edilecektir. Bildirim yapılan yazıda sigortalının, sicil numarası, adı ve soyadı,
doğum tarihi, işyerinde yaptığı iş, işyerinde çalışmaya başladığı tarih, iş kazasının vuku
bulduğu yer, tarih ve saat, oluş şekli, tanıkların ad ve soyadları, işyerinin adresi, işverenin
adı, soyadı, unvanı ve ikametgah adres bilgileri, şirket merkezi bilgileri, imzalarının da
bulunması gerekmektedir.
Bildirimler Kurumun işyerinin bağlı bulunduğu Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü /
Sosyal Güvenlik Merkezlerine yapılması gerekmektedir. Ancak Kurumun başka bir
müdürlüğüne yapılan bildirimler bağlı bulunduğu müdürlüğe yapılmış gibi kabul edilecektir.
Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü / Sosyal Güvenlik Merkezleri kendilerine yapılan bildirimleri
kayıtlarına geçirdikten sonra, işyerinin bağlı olduğu Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü / Sosyal
Güvenlik Merkezlerine, kendilerine bildirim yapılan tarihi belirterek göndereceklerdir.
3-İş Kazasının Geç Bildirilmesi Veya Bildirimin Yanlış Yapılması
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalıların iş
kazası geçirmeleri halinde, yukarıda açıklanan sürelerde işverence bildirim yapılmaması
durumunda, bildirimin Kuruma yapıldığı tarihe kadar sigortalıya ödenecek geçici iş
göremezlik ödeneği Kurumca işverenden tahsil edilmesi için gerekli işlemler yapılacaktır.
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı olanların iş
kazası geçirmeleri ve süresinde bildirilmemesi hâlinde, bildirim tarihine kadar geçen süre
için geçici iş göremezlik ödeneği kendilerine ödenmeyecektir. Bildirim tarihinden sonraki
92
sürelere ait geçici iş göremezlik ödeneği 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi
kapsamındaki sigortalılara ödenecektir.
B- MESLEK HASTALIĞI
1-Kapsam ve Tanımı
Meslek hastalığı sigortası, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b)
bentlerinde sayılan sigortalılar ile 5 inci maddesinin (a), (b), (c), (e) ve (g) fıkralarında
sayılan sigortalılara uygulanmaktadır.
Kanunun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında meslek hastalığı, sigortalının
çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm
şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleri
olarak tanımlanmıştır. Madde metninin tetkikinden de anlaşılacağı üzere, meslek hastalığı
işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple meydana gelen veya işin yürütüm şartları
yüzünden uğranılan hastalık, bedensel veya ruhsal hastalık halleridir.
Meslek hastalığı sayabilmek için sigortalı olunması, hastalık veya sakatlığın
yürütülen işin sonucu olarak ortaya çıkması, sigortalının bedence veya ruhça bir zarara
uğraması, hastalığın 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma
Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde yer alması
ve belirtilen süre içinde meydana çıkması, hastalığın hekim raporu ile tespit edilmesi
unsurlarının bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir.
İş kazası mesleki nitelikte bulunmayan olayları da kapsamasına karşılık, meslek
hastalığı tamamen yürütülen işle ilgili olayları kapsamaktadır. İş kazası ani bir hareket
sonucu gerçekleşirken, meslek hastalığı zamanla oluşmaktadır.
Kömür madenlerinde çalışan sigortalıların tutuldukları, “Pnömokonyoz” ve
“Antrekozis” mermer ocakları veya kot taşlama işyerlerinde çalışanların tutuldukları
“Silikoz”, tütün işletmelerinde çalışan sigortalıların yakalandıkları “Tabakoz” gibi
hastalıklar, işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple meydana gelen meslek
hastalıklarından olduğu gibi, sıtma savaş işlerinde çalışan sigortalıların, bataklıkların
kurutulması işinde çalıştıkları sırada yakalandıkları “Sıtma” hastalığı veya hayvanlarla ilgili
işte çalışanların yakalandıkları “Şarbon” hastalığında, işin yürütüm şartları yüzünden
meydana gelen meslek hastalıklarından sayılmaktadır.
2-Meslek Hastalığının Tespiti
Sigortalının çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına tutulduğu; a) Kurumca
yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları tarafından usulüne uygun olarak düzenlenen sağlık
kurulu raporu ve bu raporun dayanağı ve diğer tıbbi belgelerin, b) Kurum tarafından gerekli
görülmesi hallerinde işyerindeki çalışma şartlarını ve buna bağlı tıbbi sonuçlarını ortaya
koyan denetim raporları ve gerekli diğer belgelerin, Kurum Sağlık Kurulunca incelenmesiyle
tespit edilecektir.
Meslek hastalığı sigortalının işten ayrıldıktan sonra meydana çıkmış ve sigortalının
çalıştığı işten kaynaklanmış ise, eski işinden fiilen ayrılmasıyla hastalığın meydana çıkması
arasında bu hastalık için, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit
İşlemleri Yönetmeliğinde belirtilen süreden daha uzun bir sürenin geçmemiş olması şartı
93
aranacaktır. Bu durumdaki sigortalının hastalıklarına ait hekim raporu ve diğer tıbbi
belgelerle doğrudan Kuruma müracaat etmesi gerekmektedir. Ancak herhangi bir meslek
hastalığının klinik ve laboratuar bulguları ile belirlendiği ve meslek hastalığına yol açan
etkenin işyerindeki inceleme sonunda tespit edildiği hallerde, meslek hastalıkları listesindeki
yükümlülük süresi aşılmış olsa bile, söz konusu hastalık Kurumun veya ilgilinin başvurusu
üzerine Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun onayı ile meslek hastalığı sayılacaktır.
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıların
tespit edilen meslek hastalığı tespit tarihinde yürüttüğü faaliyete ilişkin olup olmadığı
araştırılacak, tespit tarihindeki faaliyetten önceki başka faaliyet konusundan kaynaklanması
halinde, bu faaliyete ilişkin bilgilerin toplanması gerekmektedir. Daha önceki faaliyetine
ilişkin meslek hastalığına tutulan sigortalılar içinde yükümlülük sürelerinin geçip geçmediği
araştırılmalıdır.
Meslek hastalıkları listesindeki yükümlülük süresinin aşılması, belirtilmiş hastalıklar
dışında herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılamayacağı konusunda sigortalı
ile Kurum ve sağlık tesisleri arasında çıkabilecek uyuşmazlıklar Sosyal Sigorta Yüksek
Sağlık Kurulunca karara bağlanması için gerekli işlemler yapılacaktır.
3-Meslek Hastalığının Bildirimi ve Bildirim Süresi
Meslek hastalığının bildirilme ve Kuruma bildirimin verilme süresi Kanunun 14
üncü maddesinde düzenlenmiştir.
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde sayılan sigortalılar ile
Kanunun 5 inci maddesinin (a), (b), (c), ve (e) bendinde sayılan sigortalıların meslek
hastalığına yakalanmaları halinde, işverenleri tarafından bu durumun öğrenildiği günden
başlayarak üç iş günü içinde, Kanunun 5 inci maddesinin (g) bendinde sayılan sigortalının
meslek hastalığına yakalanmaları halinde işvereni tarafından bu durumun öğrenildiği günden
başlayarak üç iş günü içinde, aynı süre içinde sigortalı tarafından Sosyal Güvenlik İl
Müdürlüğü / Sosyal Güvenlik Merkezlerine bildirilecektir.
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıların
ise kendisi tarafından, meslek hastalığına tutulduğunun öğrendiği günden başlayarak üç iş
günü içinde Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü / Sosyal Güvenlik Merkezlerine bildirim
yapacaklardır.
Silikoz meslek hastalığına tutulduğunu hekim raporundan 10.11.2008 tarihinde
öğrenen sigortalı işverenine 17.11.2008 tarihinde bildirmiştir. İşverenin 19.11.2008(dahil)
tarihine kadar meslek hastalığını Kuruma bildirmesi gerekecektir.
Bildirim Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki
sigortalılar için işverenlerince, (b) bendi kapsamındaki sigortalılar için kendilerince
Yönetmelik Ek-7’de yer alan “iş kazası ve meslek hastalığı bildirim formu” ile yapılacaktır.
İş kazası bölümünde “iş kazası ve meslek hastalığı bildirim formu”nun Kuruma verilme
usulü, iş günü ve mücbir sebepler için açıklanan hususlar meslek hastalığı için de geçerli
olacaktır. Meslek hastalığının yazıyla bildirilmesinde işveren veya sigortalıların imzalarının
bulunması, sigortalının, sicil numarası, adı ve soyadı, doğum tarihi, işyerinde yaptığı iş ve
mahiyeti, işyerinin adresi, işverenin adı, soyadı, unvanı, şirket merkezi ve ikametgah adres
bilgilerinin bulunması gerekmektedir.
94
4-Meslek Hastalığının Geç Bildirilmesi veya Bildirilmemesi
Kanunun 14 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında meslek hastalığı bildirim
yükümlülüğünü yerine getirmeyen veya yazılı olarak bildirilen hususları kasten eksik yada
yanlış bildiren işverene veya Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi
kapsamındaki sigortalıya, Kurumca meslek hastalığı için yapılmış bulunan masraflar ile
ödenmiş ise geçici iş göremezlik ödenekleri rücu edilecektir.
Kuruma yapılan meslek hastalığı bildirimlerinde, meslek hastalığının süresi içinde
bildirilip bildirilmediği tespit edilmelidir. Süresi içinde bildirilmeyen meslek hastalıklarında
Kuruma bildirildiği tarihten önce yapılan masraflar ile ödenen geçici iş göremezlik
ödenekleri işverenden veya sigortalıdan istenecek, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıya ödenmemiş ise verilmeyecektir. Ancak,
Kurumun haberdar olduğu tarihten itibaren yapılmış masraflar ile geçici iş göremezlik
ödenekleri Kurumca karşılanacaktır.
C- İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞININ SORUŞTURULMASI
Kanunun 13 ve 14 üncü maddelerine göre gerektiğinde, kazanın iş kazası olup
olmadığı ile hastalığın meslek hastalığı olup olmadığının Kurumun denetim ve kontrol ile
görevli memurları tarafından veya Bakanlık iş müfettişleri tarafından soruşturulacaktır.
Kurumun yapacağı soruşturmaların usul ve esasları Yönetmeliğin 41 inci maddesinde
belirlenmiştir.
İş kazası ve meslek hastalığı soruşturmaları, iş kazası ve meslek hastalığı bildirim
formu ile bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı ve bu sigorta kollarından
yararlanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, işverenin sorumluluğunun tespitinde
kaçınılmazlık ilkesinin uygulanıp uygulanmayacağı, olayın meydana gelmesinde sigortalının
kastı, ağır kusuru, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği
mevzuatına aykırı bir hareketi ile üçüncü şahısların kusurlu halleri sonucu meydana gelip
gelmediği hakkında karar verilebilmesi için yapılmaktadır.
Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü / Sosyal Güvenlik Merkezleri;
a) Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrası (a) bendi kapsamında olan
sigortalıların meydana gelen iş kazası ile ilgili olarak işverenlerince düzenlenen iş kazası ve
meslek hastalığı bildirim formu, iş kazası tespit tutanağı, kolluk kuvvetlerince düzenlenecek
tutanağın ve şahit ifadelerinden, kamu kurum ve kuruluşlarında meydana gelen iş kazası
dolayısıyla düzenlenen resmi belge, bilgi ve konuyla ilgili düzenlenen tutanakların
incelenmesinden, olayın iş kazası olduğunun anlaşılması halinde,
b) Bakanlık iş müfettişlerinin rapor ve tutanaklarında gerekli bilgilerin yer alması
veya yargı kararının bulunması durumlarında,
c) Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrası (b) bendi kapsamında olan
sigortalıların geçirdikleri iş kazası için; kolluk kuvvetlerince düzenlenmesi gereken tutanağın
dışındaki yukarıda belirtilen diğer belgeler ile olay nedeniyle başvurduğu sağlık tesisince
düzenlenecek raporun bulunması halinde, başkaca bir araştırma yapmadan iş kazaları
hakkında karar verebilir. Yukarıda sözü edilen belgelerdeki eksiklik nedeniyle karara
varılamayan olaylar için, belgeyi düzenleyenlerle yazışılarak eksikliklerin tamamlanmasına
müteakip karar verilmelidir. Bu işlemlerden sonra karar verilemeyen, şüpheli görülen veya
tereddüt edilen, uzun süreli tedavi gerektiren, maluliyet veya ölümle neticelenen, Kuruma
95
büyük mali yük getiren iş kazaları ile meslek hastalıkları hakkında Kurumun denetim ve
kontrolle görevli memurlarınca veya Bakanlık iş müfettişlerince yapılan soruşturma
sonucuna göre işlem yapılacaktır. Sigortalılara haklarının kısa sürede sağlanması, yersiz
soruşturmaların engellenmesi bakımından Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü /Sosyal Güvenlik
Merkezlerince bu konuda gereken özen gösterilecektir.
Kuruma bildirilen iş kazası veya meslek hastalığı olayına ilişkin düzenlenen belge ve
bilgilerin gerçeğe uymadığı ve olayın incelenmesi sonucu iş kazası veya meslek hastalığı
olmadığının anlaşılması halinde, Kurumca bu olay için yersiz olarak yapılmış ödemeler,
ödemenin yapıldığı tarihten itibaren gerçeğe aykırı bildirimde bulunanlardan Kanunun 96 ncı
maddesi gereğince 27.09.2008 tarihli, 27010 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Fazla Veya
Yersiz Ödemelerin Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümlerine
göre tahsil olunacaktır.
D- İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞI HALLERİNDE SAĞLANAN
HAKLAR VE YARARLANMA ŞARTLARI
1- Sağlanan Haklar
Kanunun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasında iş kazası ve meslek hastalığı
hallerinde sigortalılara sağlanan haklar;
a) Sigortalıya geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneğinin
verilmesi,
b) Sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanması,
c) İş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine gelir
bağlanması,
ç) Gelir bağlanmış olan kız çocuklarına evlenme ödeneği verilmesi,
d) İş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölen sigortalı için cenaze ödeneği verilmesi,
olarak sıralanmıştır.
Yukarıda sayılanlardan sadece geçici iş göremezlik ödenekleri kısa vadeli sigorta
kolları kapsamında, diğerleri ise uzun vadeli sigorta kolları kapsamında yürütülecektir.
2- Yararlanma Şartları
Sigortalıların iş kazasına bağlı olarak geçici iş göremezlik ödeneklerinden
yararlanabilmeleri için Kuruma yapılan bildirimin iş kazası olarak kabul edilmesi, meslek
hastalığı sigortasından geçici iş göremezlik ödeneğinden yararlanabilmek için ise meslek
hastalığının Kurum sağlık kurulunca tespit edilmesi gerekmektedir.
Geçici iş göremezlik ödeneğinin süresi Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık
kurulundan alınacak istirahat raporuna bağlıdır. Kanunun 18 inci maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendine istinaden sigortalılara iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle iş
göremedikleri sürece prim ödeme gün sayısı şartı aranmaksızın ilk günden itibaren her gün
için geçici iş göremezlik ödeneği verilecektir.
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde sayılanlara iş kazası ile
meslek hastalığı halinde geçici iş göremezlik ödeneği, genel sağlık sigortası dahil prim ve
her türlü borçlarının ödenmiş olması şartıyla yatarak tedavi süresince veya yatarak tedavi
sonrası bu tedavinin gereği olarak istirahat raporu aldıkları sürede ödenecektir.
96
II- HASTALIK SİGORTASI
A-HASTALIK HALİNİN TANIMI VE KAPSAMI
Kanunun 15 inci maddesinde hastalık hali, sigortalının iş kazası ve meslek hastalığı
dışında kalan ve iş göremezliğine neden olan rahatsızlıklar olarak tanımlanmaktadır.
Kanunun 18 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine istinaden, Kanunun 4
üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 inci maddesinin (b) bendi kapsamında
sayılan aday çırak, çırak ve işletmelerde eğitim gören öğrenciler ile (g) bendi kapsamında
sigortalı sayılan sigortalılara geçici iş göremezlik ödeneği verilecektir. Bu sigortalılar
dışındakilere hastalığa bağlı geçici iş göremezlik ödeneği ödenmeyecektir.
Bu sigorta kolunda hastalık haline bağlı olarak ortaya çıkan iş göremezliğin üçüncü
gününden başlamak üzere her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verilmektedir.
Geçici iş göremezlik ödeneği ödenebilmesi için;
a) Sigortalılık niteliğinin sona ermemesi,
b) İş göremezliğin başladığı tarihten önceki 1 yıl içinde en az 90 gün kısa vadeli
sigorta primi bildirilmiş olması,
c) Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış
olması, gerekmektedir.
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde sayılan sigortalıların,
01.10.2008 tarihinden önce başlayan ve aralıksız olarak bu tarihten sonra da devam eden iş
göremezlik hallerinde, 120 gün prim ödeme şartı yerine gelmediğinden geçici iş göremezlik
ödeneği ödenmeyen ancak, istirahatın başladığı tarihten geriye doğru bir yıl içinde 90 günlük
prim ödeme şartının bulunması durumunda 01.10.2008 (dahil) tarihinden itibaren istirahatın
başladığı tarih itibariyle bulunacak günlük kazanç üzerinden geçici iş göremezlik ödeneği
verilecektir.
97
Ek 12.
İŞYERİ KAZA VE MESLEK HASTALIĞI BİLDİRİM FORMU
Düzenleme tarihi...........................
1
İşye
rin
in
Bölge Müdürlüğü Sicil No :
Unvanı :
Adresi :
İşçi Sayısı : Erkek Kadın Çocuk Eski Hük. Özürlü
Stajyer
2
Kaza Tarihi : ................. Kaza Gününde İşbaşı Saati : ...............
Kazanın olduğu saat :...............
Kazanın Meydana Geldiği Bölüm :
Kazada Yaralanan Uzuv –
Yaralanma Şekli :
3
İşçinin 1. derece yakınının Adı Soyadı
Açık adresi :
4
Meslek Hastalığı Tanısı veya
Şüphesi Tarihi :
Meslek Hastalığı Tanısı veya
Şüphesi İle Sevk edilenin Çalıştığı Bölüm / İş :
Meslek Hastalığı Tanısı veya
Şüphesinin Türü :
Meslek Hastalığının Saptanma Şekli:
Periyodik Üst Kurum Meslek Hast. Diğer
Muayene ile Sevki ile Hastanesinde
5
Kaz
aze
de
ve
ya K
aza
zed
ele
rin
/ M
esl
ek
Has
talığ
ı
Tan
ısı v
eya
Şü
ph
esi
İle
Has
tan
eye
Se
vk e
dile
nin
Adı Soyadı :
Cinsiyeti : E K
Sigorta Sicil No :
Yaşı :
İşe Giriş Tarihi :
Esas İşi (Mesleği) :
Medeni Hali : Evli Bekar Dul
Öğrenim Durumu :
İlköğretim Ort.öğr. Y. Okul Üniversite Y. Lisans
Doktora
98
Kaza Anında Yaptığı İş :
6
Kaza sonucu ölü yaralı sayısı : Ölü Ağır Yaralı Uzuv Kaybı Hafif Yaralı
Kaza sonucu yaralanan işçilerden 3 günden fazla
İstirahat alanların sayısı : 1.Gün 2.Gün 3. Gün veya açık istirahat
Kazayı Gören : Var Yok
Şahitlerin Adı Soyadı :
Şahitlerin Adresi :
Şahitlerin İmzası :
KAZANIN SEBEBI VE OLUŞ ŞEKLI (AÇIKLAYINIZ) :
7
İşveren veya
Vekilinin
Adı ve Soyadı
İmzası
Not: 1- İşverenler işyerinde meydana gelen iş kazasını ve tespit edilecek meslek hastalığını en geç iki iş günü
içinde yazı ile ilgili Bölge Müdürlüğüne bildirmek zorundadır. (4857 sayılı İş Kanunu md. 77) Bu bildirimi
zamanında yapmayan işverenlere aynı kanunun 105 inci Maddesi uyarınca idari para cezası uygulanır.
2- 1, 3, 5 ve 7. inci bölümler hem kaza, hem de meslek hastalığı bildirimi durumunda,
2 ve 6. ıncı bölümler sadece kaza bildirimi durumunda,
4. üncü bölüm ise sadece meslek hastalığı bildirimi durumunda,
doldurulacaktır. (Formun ön yüzü yetmediği takdirde arka yüzü kullanılabilir.)
99
Ek 13.
T.C.
D A N I S T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2008/3365 Karar No : 2011/161
Davacı : Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birligi -ANKARA
Davalı : Bayındırlık ve İskan Bakanlığı - ANKARA
Davanın Özeti : 5.2.2008 günlü, 26778 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yapı
Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin 3. maddesinin (i) bendinde tanımlanan ve 9.
maddesinin 2. Fıkrasında sözü geçen "şantiye şefi" ibaresinin, 28. maddesinin 6.
fıkrasının ve Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasında sözü edilen "minha" düzenlemesinin
usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İmar Kanununun 38. maddesi uyarınca fenni mesuliyeti
üstlenebilen ve Yapı Denetim Kanunu uyarınca yapı denetimi faaliyetine katılabilen
fen adamının şantiye şefi olarak görev yapabileceği, her inşaatta mühendis veya
mimar şantiye şefi bulundurmanın mümkün olmadığı, yönetmelikte şantiye şefinin
görev ve sorumluluklarının ana hatlarıyla belirlendiği, diğer hususların genelgelerle
düzenlendiği, yönetmelik ekinde yer alan formların tamamen örnek olarak
hazırlandığı, günün şartlarına göre değiştirilebileceği, daha önce şantiye şefiyle ilgili
9. madde ve yapı inşaat alanı sınırlamasına ilişkin 11. maddenin iptali istemiyle
açılan davada yürütmenin durdurulması isteminin reddedildiği iddiasıyla davanın
reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Özlem Şimşek'in Düşüncesi : 05.02.2008 günlü, 26778
sayılı Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği'nin Tanımlar Baslıklı 3. maddesinin 1.
fıkrasının (i) bendinde;
Şantiye Şefi: Konusuna ve niteliğine göre yapı islerini yapı müteahhidi adına
yöneterek uygulayan, mühendis, mimar, teknik öğretmen veya tekniker diplomasına
sahip teknik personel olarak tanımlanmış bulunmaktadır.
Davacı şantiye şefliği düzenlemesini olumlu bulunmakta, ancak eksik düzenleme
getirmesi; mühendislerin yerine getirebileceği görevin, teknik öğretmen veya
tekniker diplomasına sahip teknik personele verilmesini öngören hükmü nedeniyle
Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendi ile 9. maddesinin 2. fıkrasında
geçen şantiye şefi düzenlemesinin iptalini istemektedir.
4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 12. maddesinde , bu Kanunda hüküm
bulunmayan hallerde 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerinin
uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
3194 sayılı İmar Kanununun 09.12.2009 günlü, 5940 sayılı Kanunun 1. Maddesiyle
değişik 28. maddesinin 5. fıkrasında şantiye şefinin mimar veya mühendis olacağına
100
işaret edilmiş, anılan Kanun'un 44. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde de şantiye
şefinin mimar ve mühendis olacağı belirtilmiş bulunmaktadır.
Bu durumda, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun ile 3194 sayılı İmar
Kanununda tanımlar başlığı altında ayrıca "Şantiye Şefi" tanımı yapılmamış olmakla
birlikte 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun'un 12. maddesiyle uygulama
yola açılan 3194 sayılı İmar Kanunu’nda ara düzenlemelerde şantiye şefinin açıkça
mimar ve mühendis olacağı vurgulandığından, anılan yasal düzenlemeye aykırı
olarak dava konusu Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği'nin 3. maddesinde şantiye
şefi olabilecek meslek gruplarının genişletilmesi suretiyle teknik öğretmen veya
tekniker diplomasına sahip teknik personeli de kapsama alacak şekilde tanımlama
yapılmasında hukuka uyarlık görülmediğinden, Yönetmeliğin anılan maddelerinin
iptali gerektiği düşünülmektedir.
Yönetmeliğin 28. maddesinin 6. fıkrası ile Geçici 3. maddesinin 1. Fıkrasında
düzenlenen "minha" ibaresine gelince; Yönetmeliğin hizmet bedelinin ödenmesi
baslıklı 28. maddesinin 6. fıkrasında, "Yapı denetim kurulusunca hakedişi tahsil
edilen kısmi yapı bölümüne tekabül eden inşaat alanı, bu kuruluş ile birlikte, denetçi
mimar ve denetçi mühendisleri, kontrol elemanı ve yardımcı kontrol elemanlarının
sorumluluğu altında bulunan inşaat alanından minha edilir. Ancak, bu işlem, yapı
denetim kurulusunun o yapı bölümüyle ilgili sorumluluğunu ortadan kaldırmaz."
hükmü, Geçici 3. maddesinde, "Yapı denetim kuruluşlarının sorumluluğu altında
bulunan ve bu Yönetmelik ile belirlenmiş muhtelif fiziki seviyelerde olan islerde, söz
konusu fiziki seviyelere ait hak edişlerin ödenmiş olması kaydıyla, Yapı Denetim
Komisyonunca gerekli düzenlemeler Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
en geç bir ay içinde tamamlanmak suretiyle, hakedişi ödenmiş seviye nispetinde
inşaat alanı yapı denetim kuruluşlarının sorumluluk alanından minha edilir." hükmü
yer almıştır.
Yönetmeliğin yapı denetim kurulusunun yetki sınırını belirleyen 11. maddesinde,
yapı denetim kurulusunun denetleyebileceği toplam yapı inşaat alanının 360.000
m2'yi geçemeyeceği belirtilmiş, Yönetmeliğin 15. maddesinde de, teknik personelin
denetim yetkisi düzenlenen hükümlerle açıklanmıştır.
Anılan hükümler bağlamında, Yönetmeliğe göre yapı denetim kurulusunun
düzenlediği hakediş raporu ilgili idareye sunulduktan sonra bu yapı bölümünde
denetim açısından herhangi bir eksiklik veya kusur yok ise hizmet bedeli yapı
denetim kurulusuna ödenecek ve hakedişin tahsil edilen kısmi yapı bölümüne tekabül
eden inşaat alanı, yapı denetim kuruluşunun ve teknik personelin denetim
sorumluluğu altında bulunan inşaat alanından düşülecektir. Aksi bir hesaplama ve
uygulama yapı denetim kuruluşunun 360.000 m2'lik işin tamamını bitirmeden, yeni
bir iş alamayacağı anlamına gelir ki bu da ticari alan kapsamında, yapı denetim
kurulusunun varlığını sürdürmesine engel olur. Kaldı ki, hakediş raporu sonucu
101
denetleyebileceği inşaat alanı miktarından düşülen yapı kısmı ile ilgili olarak yapı
denetim kuruluşunun sorumluluğu devam etmektedir.
Bu durumda, Yönetmeliğin 28. maddesinin 6. fıkrasında ve Yönetmeliğin yürürlüğe
girdiği tarihte devam eden inşaatlarla ilgili Geçici 3. maddesinde hukuka aykırılık
bulunmadığından, anılan maddelere yönelik olarak davanın reddi gerektiği
düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Ülkü Özcan'ın Düşüncesi : Dava, 5.2.2008 günlü, 26778 sayılı
Resmi Gazetede yayımlanan Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin 3.
maddesinin (i) bendinde tanımlanan ve 9. maddesinin 2. fıkrasında sözü geçen
"şantiye şefi" ibaresinin, 28. maddesinin 6. fıkrasının ve geçici 3. maddesinin 1.
fıkrasında sözü edilen "minha" düzenlemesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Yönetmeliğin 3/i maddesinde şantiye şefinin, konusuna ve niteliğine göre yapım
işlerini yapı müteahhidi adına yöneterek uygulayan, mühendis, mimar, teknik
öğretmen veya tekniker diplomasına sahip teknik personeli ifade edeceği belirtilmiş,
9. maddede yapım isleri yürütülen şantiyede bir şantiye şefinin bulundurulması
mecburiyeti getirilmiş, aynı maddede şantiye şefinin, yapıyı ilgili mevzuat
hükümlerine, ruhsat ve eki projelere, denetçi mimar ve mühendis ve yardımcı kontrol
elemanlarının talimatlarına uygun olarak inşa ettirmek, yapı denetimi sırasında hazır
bulunarak denetimin uygun şartlar altında yapılmasını sağlamakla yükümlü olduğu
belirtilmiştir.
4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 1. maddesinde, kanunun amacının can
ve mal güvenliğini teminen, imar planına, fen, sanat ve sağlık kurallarına,
standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamak ve
yapı denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemek olduğu belirtilmiş, aynı Kanunun
12. maddesinde ise, " Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 3194 sayılı İmar
Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri uygulanır" hükmü yer almıştır.
3194 sayılı İmar Kanunun 38. maddesinin 2. fıkrasında," Yapıların, mimari, statik ve
her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanmasını ve bunların uygulamasıyla
ilgili fenni mesuliyetleri, uzmanlık konularına ve ilgili kanunlarına göre mühendisler,
mimarlar ile görev, yetki ve sorumlulukları yönetmelikte düzenlenecek olan fen
adamları deruhte ederler." hükmüne yer verilmiştir.
Anayasanın 124. maddesi uyarınca, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri,
kendi görev alanlarını ilgilendiren-kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak
üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabilirler.
Dava konusu Yönetmelikte şantiye şefi tanımlanarak görev ve sorumlulukları ana
hatlarıyla belirtilmiş olup, şantiye şefinin alabileceği is miktarı ve görev
yapılabileceği alanlar çıkarılan genelgelerle belirlenmiştir.
3194 sayılı Kanunun 38. maddesinde, yapıların, mimari, statik ve her türlü plan,
proje, resim ve hesaplarının hazırlanması ve bunların uygulanmasıyla ilgili fenni
mesuliyetin uzmanlık konularına göre fen adamlarının yapacağı hükme
102
bağlandığından dava konusu yönetmelikte yer alan şantiye şefi ibaresinde ve yapım
isleri yürütülen şantiyede fen adamı olan şantiye şefi bulundurulması gerektiğine
ilişkin maddesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile
sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortasından yararlanacak kişiler sosyal güvenlik
açısından mevzuatta tek bir çatı altında toplandığından, davacı, Yönetmeliğin 9.
maddesinin ikinci fıkrası uyarınca şantiye şefinin imzalayacağı sözleşmenin 7.
maddesinde, şantiye şefinin sosyal güvenlik bakımından 506 sayılı Sosyal Sigortalar
Kanunu'na tabi olacağı yönünde bir düzenleme yapıldığı, bu durumun ise, Bağ-Kur
kapsamında çalışan bir mühendis ve mimarın şantiye şefliği yapması konusunda
tereddüt yaratacağı yolundaki iddiası yerinde görülmemiştir.
Davanın Yönetmeliğin 28. maddesinin 6. fıkrası ile Geçici 3. maddesinin 1.
Fıkrasında düzenlenen "minha" ibaresine ilişkin kısmına gelince; Yönetmeliğin 28.
maddesinin 6. fıkrasında, "Yapı denetim kurulusunca hakedişi tahsil edilen kısmi
yapı bölümüne tekabül eden inşaat alanı, bu kuruluş ile birlikte, denetçi mimar ve
denetçi mühendisleri, kontrol elemanı ve yardımcı kontrol elemanlarının
sorumluluğu altında bulunan inşaat alanından minha edilir. Ancak, bu işlem, yapı
denetim kuruluşunun o yapı bölümüyle ilgili sorumluluğunu ortadan kaldırmaz."
kuralı yer almış, Geçici 3. maddesinde, "Yapı denetim kuruluşlarının sorumluluğu
altında bulunan ve bu Yönetmelik ile belirlenmiş muhtelif fiziki seviyelerde olan
işlerde, söz konusu fiziki seviyelere ait hakedişlerin ödenmiş olması kaydıyla, Yapı
Denetim Komisyonunca gerekli düzenlemeler Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren en geç bir ay içinde tamamlanmak suretiyle, hakedişi ödenmiş
seviye nispetinde inşaat alanı yapı denetim kuruluşlarının sorumluluk alanından
minha edilir." hükmü getirilmiş olup, Yönetmeliğe göre yapı denetim kurulusunun
düzenlediği hakediş raporu ilgili idareye sunulduktan sonra bu yapı bölümünde
denetim açısından herhangi bir eksiklik veya kusur yok ise hizmet bedeli yapı
denetim kuruluşuna ödenecek ve hakedişin tahsil edilen kısmi yapı bölümüne tekabül
eden inşaat alanı, yapı denetim kurulusunun ve teknik personelin denetim
sorumluluğu altında bulunan inşaat alanından düşülecektir.
Yönetmeliğin yapı denetim kuruluşunun yetki sınırını belirleyen 11. maddesinde,
yapı denetim kurulusunun denetleyebileceği toplam yapı inşaat alanının 360.000
m2'yi geçemeyeceği belirtildiğinden, hakedişin tahsil edilen kısmi yapı bölümüne
tekabül eden inşaat alanı, yapı denetim kuruluşunun ve teknik personelin denetim
sorumluluğu altında bulunan inşaat alanından düşülmemesi durumunda, yapı denetim
kuruluşunun 360.000 m2'lik isin tamamını bitirmeden, yeni bir iş alması mümkün
olamayacaktır.
Diğer taraftan, hakediş raporu sonucu denetleyebileceği inşaat alanı miktarından
düşülen yapı kısmı ile ilgili olarak yapı denetim kuruluşunun sorumluluğu devam
103
edeceğinden yapı denetiminden beklenen amacın gerçekleşmesine engel
olmayacaktır.
Bu durumda, Yönetmeliğin 28. maddesinin 6. fıkrasında ve Yönetmeliğin yürürlüğe
girdiği tarihte devam eden inşaatlarla ilgili Geçici 3. maddesinde hukuka aykırılık
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı
düşünülmüştür.
TÜRK MİLLET ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince önceden
belirlenen 02.02.2011 tarihinde yapılan tebligat üzerine davacı vekili Av. Nurten
Çağlar ile davacı yanında davaya katılanın, ayrıca davalı Bayındırlık ve İskan
Bakanlığını temsilen Hukuk Müşaviri Suna Kotan'ın geldiği görülerek Savcı Ülkü
Özcan'ın katılması ile duruşma yapıldı. Aynı gün Tetkik Hakimi Özlem Şimşek'in
açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra isin gereği
görüşüldü :
Dava, 5.2.2008 günlü, 26778 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yapı Denetimi
Uygulama Yönetmeliğinin 3. maddesinin (i) bendinde tanımlanan ve 9. maddesinin
2. fıkrasında sözü geçen "şantiye şefi" ibaresinin, 28. maddesinin 6. fıkrasının ve
geçici 3. maddesinin 1. fıkrasında sözü edilen "minha" düzenlemesinin iptali
istemiyle açılmıştır.
05.02.2008 günlü, 26778 sayılı Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği'nin Tanımlar
Baslıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinde;
Şantiye Şefi: Konusuna ve niteliğine göre yapı işlerini yapı müteahhidi adına
yöneterek uygulayan, mühendis, mimar, teknik öğretmen veya tekniker diplomasına
sahip teknik personel olarak tanımlanmış bulunmaktadır.
Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği'nin 9. maddesinin 2. fıkrasında; "Yapım isleri
yürütülen şantiyede, mühendis, mimar, teknik öğretmen veya tekniker diplomasına
sahip olmak üzere bir şantiye şefinin bulundurulması mecburidir. Yapı müteahhidi,
inşaatta görevlendireceği şantiye şefi ile asgari hüküm ve şartları ek-12'de gösterilen
form-10'da belirlenmiş sözleşmeyi imzalar. Bu sözleşmenin bir sureti yapı denetim
kuruluşuna verilir. Mühendis, mimar, teknik öğretmen veya tekniker diplomasına
sahip olan yapı müteahhidinin şantiye şefliğini üstlenmesi hâlinde, şantiye şefliği için
sözleşme akdedilmesi şartı aranmaz. Yapı sahibi ile yapılan sözleşmede bu husus
belirtilir." hükmüne yer verilmiştir.
Davacı, şantiye şefliği düzenlemesini olumlu bulunmakta, ancak eksik düzenleme
getirmesi; mühendislerin yerine getirebileceği görevin, teknik öğretmen veya
tekniker diplomasına sahip teknik personele verilmesini öngören hükmü nedeniyle
Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendi ile 9. maddesinin 2. fıkrasında
geçen şantiye şefi düzenlemesinin iptalini istemektedir.
104
4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 12. maddesinde, bu Kanunda hüküm
bulunmayan hallerde 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerinin
uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
3194 sayılı İmar Kanununun 09.12.2009 günlü, 5940 sayılı Kanunun 1. Maddesiyle
değişik 28. maddesinin 5. fıkrasında şantiye şefinin mimar veya mühendis olacağına
işaret edilmiş, anılan Kanun'un 44. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde de şantiye
şefinin mimar ve mühendis olacağı belirtilmiş bulunmaktadır.
Bu durumda, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun ile 3194 sayılı İmar
Kanununda tanımlar başlığı altında ayrıca "Şantiye Şefi" tanımı yapılmamış olmakla
birlikte 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun'un 12. maddesiyle uygulama
yolu açılan 3194 sayılı İmar Kanunu’nda ara düzenlemelerde şantiye şefinin açıkça
mimar ve mühendis olacağı vurgulandığından, anılan yasal düzenlemeye aykırı
olarak dava konusu Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği'nin 3. maddesinde şantiye
şefi olabilecek meslek gruplarının genişletilmesi suretiyle teknik öğretmen veya
tekniker diplomasına sahip teknik personeli de kapsama alacak şekilde tanımlama
yapılmasında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Yönetmeliğin 28. maddesinin 6. fıkrası ile Geçici 3. maddesinin 1. Fıkrasında
düzenlenen "minha" ibaresine gelince; Yönetmeliğin hizmet bedelinin ödenmesi
baslıklı 28. maddesinin 6. fıkrasında, "Yapı denetim kurulusunca hakedişi tahsil
edilen kısmi yapı bölümüne tekabül eden inşaat alanı, bu kuruluş ile birlikte, denetçi
mimar ve denetçi mühendisleri, kontrol elemanı ve yardımcı kontrol elemanlarının
sorumluluğu altında bulunan inşaat alanından minha edilir. Ancak, bu işlem, yapı
denetim kurulusunun o yapı bölümüyle ilgili sorumluluğunu ortadan kaldırmaz."
hükmü, Geçici 3. maddesinde, "Yapı denetim kuruluşlarının sorumluluğu altında
bulunan ve bu Yönetmelik ile belirlenmiş muhtelif fiziki seviyelerde olan islerde, söz
konusu fiziki seviyelere ait hak edişlerin ödenmiş olması kaydıyla, Yapı Denetim
Komisyonunca gerekli düzenlemeler Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
en geç bir ay içinde tamamlanmak suretiyle, hakedişi ödenmiş seviye nispetinde
inşaat alanı yapı denetim kuruluşlarının sorumluluk alanından minha edilir." hükmü
yer almıştır.
Yönetmeliğin yapı denetim kurulusunun yetki sınırını belirleyen 11. maddesinde,
yapı denetim kuruluşunun denetleyebileceği toplam yapı inşaat alanının 360.000
m2'yi geçemeyeceği belirtilmiş, Yönetmeliğin 15. maddesinde de, teknik personelin
denetim yetkisi düzenlenen hükümlerle açıklanmıştır.
Anılan hükümler bağlamında Yönetmeliğe göre yapı denetim kuruluşunun
düzenlediği hakediş raporu ilgili idareye sunulduktan sonra bu yapı bölümünde
denetim açısından herhangi bir eksiklik veya kusur yok ise hizmet bedeli yapı
denetim kuruluşuna ödenecek ve hakedişin tahsil edilen kısmı yapı bölümüne tekabül
eden inşaat alanı, yapı denetim kuruluşunun ve teknik personelin denetim
sorumluluğu altında bulunan inşaat alanından düşülecektir. Aksi bir hesaplama ve
105
uygulama yapı denetim kurulusunun 360.000 m2'lik isin tamamını bitirmeden, yeni
bir is alamayacağı anlamına gelir ki bu da ticari alan kapsamında, yapı denetim
kuruluşunun varlığını sürdürmesine engel olur. Kaldı ki, hakediş raporu sonucu
denetleyebileceği inşaat alanı miktarından düşülen yapı kısmı ile ilgili olarak yapı
denetim kuruluşunun sorumluluğu devam etmektedir.
Bu durumda, Yönetmeliğin 28. maddesinin 6. fıkrasında ve Yönetmeliğin yürürlüğe
girdiği tarihte devam eden inşaatlarla ilgili Geçici 3. maddesinde hukuka aykırılık
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Yönetmeliğin 3. maddesinin (i) bendinde tanımlanan ve 9.
maddesinin 2. fıkrasında sözü geçen “Şantiye Şefi" ibaresinin İPTALİNE,
Yönetmeliğin 28. maddesinin 6. fıkrası ile Geçici 3. maddesinin 1. fıkrasında geçen
"Minha" düzenlemesine yönelik olarak davanın REDDİNE, davadaki haklılık
durumuna göre aşağıda dökümü yapılan 153,00 TL. yargılama giderinin yarısı olan
76,50 TL'nin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, diğer yarısı olan 76,50
TL'nin davacı üzerine bırakılmasına, karar verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık
Asgari Ücret Tarifesine Göre belirlenen 2200 TL vekalet ücretinin davalı idareden
alınarak davacıya ödenmesine, müdahilin yaptığı masrafların üzerinde bırakılmasına,
posta avansından artan 22,50 TL'nin davacıya iadesine, bu kararın tebliğini izleyen
30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyizen
başvurulabileceğinin taraflara duyurulmasına, 02.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar
verildi.
106
Ek 14.
YAPI MÜTEAHHİTLERİNİN KAYITLARI İLE ŞANTİYE ŞEFLERİ
VE YETKİ BELGELİ USTALAR HAKKINDA YÖNETMELİK
Resmi Gazete Tarih: 16/12/2010
Resmi Gazete Sayı: 27788
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Şantiye Şefliği ve Yetki Belgeli Usta Çalıştırılması
Şantiye şefliği
MADDE 10 – (1) Şantiye şefinin, yapım işinin uzmanlık alanına uygun olmak üzere
mimar, mühendis veya bunlara ilişkin teknik öğretmen veya tekniker olması şarttır.
(2) Şantiye şefi; yapım işinin konusu, niteliği, büyüklüğü, imalâtın özel ihtisas
gerektirip gerektirmediği de gözetilerek belirlenir.
(3) 5 inci maddenin ikinci fıkrasındaki yapılar hariç, yapı ruhsatına tabi tüm yapılarda
şantiye şefi bulundurulması zorunludur.
(4) Yapı müteahhidi, bu maddedeki şartları haiz olması halinde şantiye şefliğini
üstlenebilir. Bu durumda ayrıca şantiye şefi bulundurma şartı aranmaz.
(5) Şantiye şefi, görev yaptığı ilin sınırları dışında başka bir ilde görev üstlenemez ve
bu Yönetmelikte belirtilen toplam m2 sınırları aşılmamak kaydıyla aynı anda en fazla beş
ayrı yapım işinin şantiye şefliğini üstlenebilir.
(6) Şantiye şefi, yapı müteahhidi adına, yapım işinin ruhsata ve ruhsat eki etüt ve
projelere uygun olarak gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan inşaat ve iş organizasyonunu
sağlamak, mevzuatın öngördüğü her türlü tedbiri almak, uygulamak ve uygulatmakla
sorumludur.
(7) Şantiye şefi, inşaat ve tesisat işlerinde yetki belgeli usta çalıştırılmasından
sorumludur.
(8) Şantiye şefi görev aldığı yapım işinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için
gerekli her türlü önlemin aldırılması yetkisine sahiptir. Bu yetkinin yapı müteahhidi
tarafından kullandırılmaması halinde şantiye şefi sorumlu tutulamaz.
(9) Şantiye şefi görev aldığı yapım işinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eksiklik ve
kusurları, öneri ve önlemleri belirlemek, yapı müteahhidine rapor etmek ve şantiyede görev
alan ilgili kişilere bildirmekle yükümlüdür. Raporda yer alan hususların yerine
getirilmemesinden yapı müteahhidi sorumludur.
(10) Şantiye şefinin yapım işine dair görevi, yapı ruhsatının alınmasından itibaren
başlayıp yapı kullanma izin belgesinin alınması ile son bulur.
(11) Şantiye şefi görev aldığı yapım işine dair yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin
belgesini imzalamakla yükümlüdür.
(12) Spor tesisleri, sinema, tiyatro, konser salonu, kongre merkezi, müze, eğitim
kurumu, yurt, sağlık tesisi, haberleşme ve ulaşım tesisleri, itfaiye, karakol, kışla, cezaevi,
enerji üretim ve dağıtım tesisleri, kuleler, ayaklı su depoları, hangar yapıları ile palplanşlı,
kazıklı, ankrajlı iksa yapıları ve kazıları, Bakanlıkça belirlenen mimarlık hizmetlerine esas
yapı sınıflarından ondördüncü fıkrada sayılanların dışındaki yapılarda ve kamu kurum ve
107
kuruluşlarınca yapılan veya yaptırılan yapılarda, binanın kullanım amacına uygun olarak
mimar veya mühendis unvanlı şantiye şefi bulundurulması zorunludur.
(13) Mimar veya mühendis unvanlı şantiye şeflerinin aynı anda üslenebileceği işlerin
toplamı 30.000m2 yi geçemez. Ancak yapım işinin tek ruhsata bağlı veya toplu yapı
niteliğinde olması halinde 30.000m2 yi geçmeme şartı aranmaz.
(14) Onikinci fıkradaki yapılar hariç olmak üzere, Bakanlıkça belirlenen mimarlık
hizmetlerine esas yapı sınıflarından birinci, ikinci ve üçüncü sınıf yapılar ve bodrumları ile
birlikte toplam beş katı ve yapı inşaat alanı 2000m2 yi geçmeyen yapılarda teknik
öğretmenler, 1500m2 yi geçmeyen yapılarda ise teknikerler meslek alanlarına uygun olarak
şantiye şefliğini üstlenebilir.
(15) Mühendis, mimar ve teknik öğretmen unvanlı teknik personelin şantiye şefi
olarak görev yaptığı 4857 sayılı İş Kanununun 81 inci maddesi kapsamında yer alan inşaat
ve tesisat işlerinde, şantiye şeflerinin iş güvenliği uzmanlığı belgesine haiz olması
zorunludur.
108
Ek 15.
İMAR KANUNU İLE BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞININ TEŞKİLAT
VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDE
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
Kanun No. 5940
Kabul Tarihi: 9/12/2009
MADDE 1 – 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 28 inci maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Müelliflik, fenni mesuliyet, şantiye şefliği, yapı müteahhitliği ve kayıtlar:
MADDE 28- Bu Kanun kapsamındaki mimarlık, mühendislik ve planlama hizmetine ilişkin
harita, plan, etüt, proje ve eklerinin düzenlenmesi ve bunların yerine getirilmesinin;
uygulamada bulunulacak alanın, yerleşme merkezinin ve yapının sınıfına, özelliğine ve
büyüklük derecesine göre, uzmanlık alanlarına uygun olarak 38 inci maddede belirtilen
meslek mensuplarına yaptırılması mecburidir. Müellifler ve uygulamada bulunan meslek
mensupları, işlerini bu Kanuna ve ilgili diğer mevzuata uygun olarak gerçekleştirmekten
sorumludur.
Yapıda inşaat ve tesisat işleri ile kullanılan malzemelerin kamu adına denetimine
ilişkin fenni mesuliyet, ruhsat eki etüt ve projelerin gerektirdiği uzmanlığı haiz meslek
mensupları tarafından ayrı ayrı üstlenilmek zorundadır. Fenni mesul mimar ve mühendisler
uzmanlık alanlarına göre; yapının, tesisatı ve malzemeleri ile birlikte, bu Kanuna, ilgili diğer
mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere, standartlara ve teknik
şartnamelere uygun olarak inşa edilmesini denetlemekle görevlidir. Yapı sahibine ve idareye
karşı sorumlu olan fenni mesuller, uzmanlık alanına uygun olarak yapıda yetki belgesi
olmayan usta çalıştırılması veya şantiye şefi bulundurulmaksızın yapım işinin sürdürülmesi
veya yapının mevzuata aykırı yapılması veya istifaları halinde, bu durumları altı iş günü
içinde ilgili idareye yazılı olarak bildirmek zorundadır. Aksi takdirde, fenni mesuller kanuni
mesuliyetten kurtulamaz. Bildirim üzerine, en geç üç iş günü içinde 32 nci maddeye göre
işlem yapılır.
Fenni mesulün istifası veya ölümü halinde, başka bir meslek mensubu fenni
mesuliyeti üstlenmedikçe yapının devamına izin verilmez. Fenni mesulün istifası halinde,
istifa tarihinden önce yapılan işlere dair sorumluluğu devam eder. Yeni atanan fenni mesul,
daha önce yapılan işlerin denetlenmesinden ve eksiklik ve hata var ise giderilmesini
sağlamaktan ve bildirimde bulunmaktan da sorumludur. Tespit edilen bu eksiklik ve hatalar
giderilmedikçe inşaatın devamına izin verilmez.
Fenni mesuller, Bakanlık tarafından çıkarılan yönetmelikte belirlenen sınıf, özellik ve
büyüklüğe sahip bulunan yapıların denetimi faaliyetine yardımcı olmak üzere, 38 inci
maddeye göre uygun nitelikte ve sayıda fen adamı istihdam etmek mecburiyetindedir.
109
Fenni mesuller, uzmanlık alanlarına göre yapım işlerinin denetimine ilişkin ayrıntılı
bütün belgeler ile mimarlık ve mühendislik hizmetleri raporunu idareye vermek ve yapı
kullanma izin belgesini imzalamak mecburiyetindedir. Yapıya ilişkin bilgiler, ilgili idarece,
etüt ve proje müelliflerinin, fenni mesullerin, yapımüteahhitlerinin ve şantiye şefi mimar
veya mühendisin üyesi bulunduğu meslek odasına, üyelik kayıtlarına işlenmek üzere
bildirilir.
Fenni mesuller, mesuliyet üstlendikleri yapı ile alakalı olarak yapı müteahhitliği,
şantiye şefliği, taşeronluk ve malzeme satıcılığı yapamaz. Yapı sahibi, yapısının fenni
mesuliyetini üstlenemez.
27 nci madde kapsamındaki yapılar ile entegre tesis niteliğinde olmayan ruhsata tabi
tarım ve hayvancılık yapılarına ait 22 nci maddede yer alan etüt ve projeler, il özel
idarelerince veya Bakanlığın taşra teşkilatınca hazırlanabilir. Bu tarım ve hayvancılık
yapılarına dair fenni mesuliyet, il özel idaresinin veya Bakanlığın taşra teşkilatının mimar ve
mühendisleri tarafından üstlenilebilir.
Yapı müteahhidi ve şantiye şefi; yapıyı, tesisatı ve malzemeleriyle birlikte bu Kanuna,
ilgili diğer mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere,
standartlara ve teknik şartnamelere uygun olarak inşa etmek, neden olduğu mevzuata
aykırılığı gidermek mecburiyetindedir. Yapı müteahhidi ve şantiye şefi, ilgili fenni
mesullerin denetimi olmaksızın inşaat ve tesisatlarına ilişkin yapım işlerini sürdüremez,
inşaat ve tesisat işlerinde yetki belgesi olmayan usta çalıştıramaz.
Bakanlıktan veya Bakanlıkça yetkilendirilmiş idareden yetki belgesi almaksızın,
inşaat ve tesisat dahilyapım işlerinin müteahhitliği üstlenilemez. Yetki belgeleri geçici veya
daimi olarak düzenlenebilir. Gerçek kişilere ve özel hukuk tüzel kişilerine yapı inşa
eden müteahhitlerin kayıtları, her yapı için ayrı ayrı tutulur. Bu kayıtların birer nüshası, ilgili
yapı müteahhidinin yetki belgelendirmesi işlemlerinde değerlendirilmek üzere Bakanlığa
gönderilir. Müteahhitlere yetki belgesi verilmesi işlemleri, bu kayıtlar da değerlendirilerek
Bakanlıkça yürütülür.
Fenni mesullerce denetime ilişkin mimarlık ve mühendislik raporları hazırlanan, yapı
sahibi, fenni mesuller ve ilgili idare elemanlarının birlikte düzenlediği tespit tutanağı ile
tamamlandığı belirlenen, ancak, yapı müteahhidinin yapım işlerinden doğan vergi ve sigorta
primi borçlarının ve diğer sorumluluklarının gereğinin yerine getirilmemesi sebebiyle yapı
kullanma izin belgesi verilmesi işlemleri tamamlanamayan yapılar için, yapının müteahhidi
olmayan yapı sahibinin talebi üzerine, ilgili idarece durum tespit edilerek yapı kullanma izin
belgesi verilir. Bu belgenin bir örneği, ilgili kurumlara ve ilgililerin kayıtlarına işlenmek ve
değerlendirilmek üzere ilgili meslek odalarına ve Bakanlığa gönderilir.
Yapı sahibi, ruhsat süresi dolmamış olan bir yapının etüt ve proje müellifliği,
yapı müteahhitliği ve şantiye şefliği görevlerinden herhangi birini üstlenmemiş ise bütün
sorumluluk, ilgisine göre etüt ve proje müelliflerine, yapı müteahhidine, şantiye şefine ve
ilgili fenni mesullere aittir.”
MADDE 2 – 3194 sayılı Kanunun 42 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“İdari müeyyideler:
MADDE 42- Bu maddede belirtilen ve imar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve
hallerin tespit edildiği tarihten itibaren on iş günü içinde ilgili idare encümenince sorumlular
110
hakkında, üstlenilen her bir sorumluluk için ayrı ayrı olarak bu maddede belirtilen idari
müeyyideler uygulanır.
Ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına
aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığı altı iş günü içinde
idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın
özelliğine, durumuna, niteliğine ve sınıfına, yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal
emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre,beşyüz Türk Lirasından
az olmamak üzere, aşağıdaki şekilde hesaplanan idari para cezaları uygulanır:
a) Bakanlıkça belirlenen yapı sınıflarına ve gruplarına göre yapının inşaat alanı
üzerinden hesaplanmak üzere, mevzuata aykırılığın her bir metrekaresi için;
1) I. sınıf A grubu yapılara üç, B grubu yapılara beş Türk Lirası,
2) II. sınıf A grubu yapılara sekiz, B grubu yapılara onbir Türk Lirası,
3) III. sınıf A grubu yapılara onsekiz, B grubu yapılara yirmi Türk Lirası,
4) IV. sınıf A grubu yapılara yirmiüç, B grubu yapılara yirmibeş, C grubu
yapılara otuzbir Türk Lirası,
5) V. sınıf A grubu yapılara otuzsekiz, B grubu yapılara kırkaltı, C grubu
yapılara elliiki, D grubu yapılaraaltmışüç Türk Lirası,
idari para cezası verilir. Bu miktarlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o
yıl için 4/1/1961tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi
hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında bir Türk Lirasının
küsuru da dikkate alınmak suretiyle artırılarak uygulanır.
b) Mevzuata aykırılığı yapı inşaat alanı üzerinden hesaplanması mümkün olmayan,
yapının cephelerini ve diğer yapı elemanlarını değiştiren veya yapı malzemesi için öngörülen
gereklere aykırı bulunan uygulamalar için, Bakanlıkça yayımlanan ve aykırılığa konu
imalatın tespiti tarihinde yürürlükte bulunan birim fiyat listesine göre ilgili idarece belirlenen
bedelin % 20’si kadar idari para cezası verilir.
c) (a) ve (b) bentlerine göre cezalandırmayı gerektiren aykırılığa konu yapı;
1) Hisseli parselde diğer maliklerin muvafakati alınmaksızın yapılmış ise cezanın %
30’u,
2) Kamuya veya başkasına ait bir parselde yapılmış ise cezanın % 40’ı,
3) Uygulama imar planında veya parselasyon planında “Kamu Tesisi Alanı veya
Umumî Hizmet Alanı” olarak belirlenmiş bir alanda yapılmış ise cezanın % 60’ı,
4) Mevcut haliyle veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini
tehdit ediyor ise cezanın % 100’ü,
5) Uygulama imar planı bulunan bir alanda yapılmış ise cezanın % 20’si,
6) Yapılaşmaya yasaklanmış bir alanda yapılmış ise cezanın % 80’i,
7) Özel kanunlar ile belirlenmiş özel imar rejimine tabi bir alanda yapılmış ise cezanın
% 50’si,
8) Ruhsatsız ise cezanın % 180’i,
9) Ruhsatı hükümsüz hale gelmesine rağmen inşaatı sürdürülüyor ise cezanın % 50’si,
10) Yapı kullanma izin belgesi alınmış olmakla birlikte, ruhsat alınmaksızın
yeni inşaî faaliyete konu ise cezanın % 100’ü,
11) İnşaî faaliyetleri tamamlanmış ve kullanılmıyor ise cezanın % 10’u,
12) İnşaî faaliyetleri tamamlanmış ve kullanılıyor ise cezanın % 20’si,
111
13) Çevre ve görüntü kirliliğine sebebiyet veriyor ise cezanın % 20’si,
(a) ve (b) bentlerinde belirtilen şekilde tespit edilen para cezalarının miktarına göre
ayrı ayrı hesap edilerek ilave olunur. Para cezalarına konu olan alanın hesaplanmasında,
aykırılıktan etkilenen alan dikkate alınır.
18, 28, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 40 ve 41 inci maddelerde belirtilen mükellefiyetleri
yerine getirmeyen veya bu maddelere aykırı davranan yapı veya parsel sahibine, harita, plan,
etüt ve proje müelliflerine, fenni mesullere, yapı müteahhidine ve şantiye şefine, ilgisine
göre ayrı ayrı olmak üzere ikibin Türk Lirası, bu fiillerin çevre ve sağlık şartlarına aykırı
olması halinde dörtbin Türk Lirası, can ve mal emniyetini tehdit etmesi halindealtıbin Türk
Lirası idari para cezası verilir.
Yapıldığı tarih itibarıyla plana ve mevzuata uygun olmakla beraber, mevcut haliyle
veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini tehdit ettiği veya edeceği
ilgili idare veya mahkeme kararı ile tespit olunan yapılara, ilgili idarenin yazılı ikazına
rağmen idarece tanınan süre içinde takviyede bulunmayan veya bu yapıları 39 uncu madde
uyarınca yıkmayan yapı sahibine onbin Türk Lirası idari para cezası verilir.
27 nci maddeye göre il özel idaresince belirlenmiş köy yerleşme alanı sınırları içinde
köyün nüfusuna kayıtlı olan ve köyde sürekli oturanlar tarafından, projeleri il özel idaresince
incelenerek fen, sanat ve sağlık şartlarına uygun olmasına rağmen muhtarlık izni olmaksızın
konut ve zatî maksatlı tarım ve hayvancılık yapısı inşa edilmesi halinde yapı
sahibine üçyüz Türk Lirası idari para cezası verilir. Bu yapılardaki diğer aykırılıklar ve
ruhsata tabi tarım ve hayvancılık maksatlı yapılardaki aykırılıklar için verilecek olan idari
para cezası, üçyüzTürk Lirasından az olmamak üzere, ikinci fıkraya göre hesaplanan toplam
ceza miktarının beşte biri olarak uygulanır.
Yukarıdaki fıkralarda belirtilen fiil ve hallerin, yapının inşa edilmesi süreci içinde
tekrarı halinde, idari para cezaları bir kat artırılarak uygulanır.
Yukarıdaki fıkralar uyarınca tahsil olunan idari para cezaları, aynı fiil
nedeniyle 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 184 üncü maddesine göre
mahkûm olanlara faizsiz olarak iade edilir.
Yapının bu Kanuna, ilgili diğer mevzuata, plana, ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere
uygun hale getirilmesi için idarenin yazılı izni dahilinde yapılan iş ve işlemler mühür bozma
suçu teşkil etmez.
Müelliflerin, fenni mesul mimar ve mühendislerin, yapı müteahhitlerinin, şantiye şefi
mimar ve mühendislerin, imar mevzuatına aykırı fiillerinden dolayı verilen cezaları ve
haklarındaki kesinleşmiş mahkeme kararları, kendi kayıtlarına işlenmek ve ilgili mevzuata
göre cezai işlem yapılmak üzere, üyesi bulundukları meslek odasına ve Bakanlığa ilgili
idarece bildirilir. Bu kişiler, verilen ceza süresi içinde yeni bir iş üstlenemez.
Yapı müteahhidinin yetki belgesi;
a) Yapım işinin ruhsata ve ruhsat eki etüt ve projelere aykırı olarak gerçekleştirilmesi
ve 32 ncimaddeye göre verilen süre içinde aykırılığın giderilmemesi halinde beş yıl,
b) Yapım işinde ruhsat eki etüt ve projelere aykırı olarak gerçekleştirilen imalatın can
ve mal güvenliğini tehdit etmesi halinde on yıl,
c) Bakanlıkça olumsuz kayıt değerlendirmesi yapılan hallerde bir yıl,
süreyle Bakanlıkça iptal edilir. Yapı müteahhidinin, yapım işlerinden doğan vergi ve
sigorta primi borçlarını ödememesi ve diğer sorumluluklarını yerine getirmemesi hallerinde
112
yetki belgesi bir yıldan az olmamak üzere Bakanlıkça iptal edilir ve bunlara sorumluluklarını
yerine getirinceye kadar yeni yetki belgesi düzenlenmez. Yetki belgesi iptal edilen yapı
müteahhidi yeni yetki belgesi düzenleninceye kadar yeni iş üstlenemez, ancak mevcut
işlerini tamamlar. Yetki belgeli yapı müteahhidi olmaksızın başlanılan yapının ruhsatı iptal
edilir ve yapı mühürlenir.”
MADDE 3 – 3194 sayılı Kanunun 44 üncü maddesinin (I) numaralı fıkrasının (e)
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“e) Her türlü inşaat ve tesisat dahil yapım işlerine dair yapı müteahhitlerinin yetki
belgelendirilmesi işlemlerine; yapı müteahhitlerinin iş gruplarına, ihtisaslaşmalarına ve
yüklenilecek işin büyüklüğüne göre sınıflandırılmasına ve bunların sahip olmaları gereken
asgari eğitim, iş tecrübesi, teknik donanımı ve kapasitesi, mali durumu, idari yapısı ve
personel şartları ile niteliklerine; yapı müteahhitlerinin faaliyetlerinin denetlenmesine,
kayıtlarının tutulmasına ve değerlendirilmesine; mimar ve mühendis unvanlı şantiye şefi
çalıştırılması mecburi ve yapı müteahhidi olmaksızın da yapılması mümkün olan yapılara;
şantiye şeflerine, yapım ve denetim işlerinde istihdam edilecek fen adamlarına ve yetki
belgeli ustalara ilişkin usul ve esaslar ile diğer hususlar, Milli Eğitim Bakanlığı, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Mesleki Yeterlilik Kurumu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği,
Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin
görüşleri alınarak,”
MADDE 4 – 3194 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 12- Bu Kanunun 44 üncü maddesinin (I) numaralı fıkrasının (e)
bendinde öngörülen konulara ilişkin yönetmelik bir yıl içinde yürürlüğe konulur.
GEÇİCİ MADDE 13- Bu maddenin yürürlüğe girmesinden sonra inşaat, tesisat,
elektrik, sıva ve benzeribranşlarda yetki belgesi almak isteyenlerden, hangi branşta iş
yaptıklarını belgeleyenlere usta olduklarını gösterir geçici yetki belgesi verilir. Bu
belgeler 1/1/2012 tarihinden itibaren sürekli yetki belgesine dönüştürülür.”
MADDE 5 – 13/12/1983 tarihli ve 180 sayılı Bayındırlık ve İskan Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinin mülga
(g) bendi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiş, (i) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve
(j) bendinde yer alan “sicillerini” ibaresi “kayıtlarını” olarak değiştirilmiştir.
“g) Türkiye Coğrafi Bilgi Sisteminin oluşturulmasına, iyileştirilmesine ve
işletilmesine dair iş ve işlemleri yapmak, yaptırmak, yaygın olarak kullanılmasını teşvik
etmek,”
“i) Gerçek kişilerin, özel hukuk tüzel kişilerinin ve kamu kurum ve kuruluşlarının yurt
içindeki inşaat ve tesisat dahil yapım işlerini üstlenmek isteyen ve mevzuatta belirlenen
nitelikleri taşıyan gerçek kişilere ve özel hukuk tüzel kişilerine idarelerce tutulan kayıtlarını
da değerlendirerek yapı müteahhitliği yetki belgesi vermek,”
MADDE 6 – 180 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 12 nci maddesinin (h) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“h) Gerçek kişilerin, özel hukuk tüzel kişilerinin ve kamu kurum ve kuruluşlarının
yurt içindeki harita ve plan işleri ile inşaat ve tesisat dahil yapım işlerini üstlenmek isteyen,
ilgili mevzuatında belirlenen nitelikleri taşıyan gerçek kişilere ve özel hukuk tüzel kişilerine;
tutulan kayıtları da dikkate alarak yetki belgesi vermek, bu faaliyetler ile etüt, proje,
kontrollük ve müşavirlik işleri ile ilgili olarak yurt dışında müteahhitlik hizmeti verenler
113
hakkında gerekli iş ve işlemleri yapmak, ilgililerin kayıtlarını tutup değerlendirmek ve belge
vermek,”
MADDE 7 – Bu Kanunun;
a) 1 inci maddesi ile değiştirilen 3194 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin sekizinci
fıkrasının son cümlesinde yer alan “inşaat ve tesisat işlerinde yetki belgesi olmayan usta
çalıştıramaz” hükmü ile dokuzuncu fıkrasının müteahhitlere yetki belgesi verilmesine ilişkin
hükümleri 1/1/2012 tarihinde,
b) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
MADDE 8 – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. 16/12/2009
114
Ek 16.
İMAR KANUNU
Kanun Numarası: 3194
Kabul Tarihi: 03/05/1985
Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 09/05/1985
Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 18749
MÜELLİFLİK, FENNİ MESULİYET, ŞANTİYE ŞEFLİĞİ, YAPI
MÜTEAHHİTLİĞİ VE KAYITLAR:
Madde 28- (Değişik madde: 09/12/2009-5940 S.K./1.mad)
Bu Kanun kapsamındaki mimarlık, mühendislik ve planlama hizmetine ilişkin harita, plan,
etüt, proje ve eklerinin düzenlenmesi ve bunların yerine getirilmesinin; uygulamada
bulunulacak alanın, yerleşme merkezinin ve yapının sınıfına, özelliğine ve büyüklük
derecesine göre, uzmanlık alanlarına uygun olarak 38 inci maddede belirtilen meslek
mensuplarına yaptırılması mecburidir. Müellifler ve uygulamada bulunan meslek
mensupları, işlerini bu Kanuna ve ilgili diğer mevzuata uygun olarak gerçekleştirmekten
sorumludur.
Yapıda inşaat ve tesisat işleri ile kullanılan malzemelerin kamu adına denetimine ilişkin
fenni mesuliyet, ruhsat eki etüt ve projelerin gerektirdiği uzmanlığı haiz meslek mensupları
tarafından ayrı ayrı üstlenilmek zorundadır. Fenni mesul mimar ve mühendisler uzmanlık
alanlarına göre; yapının, tesisatı ve malzemeleri ile birlikte, bu Kanuna, ilgili diğer
mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere, standartlara ve teknik
şartnamelere uygun olarak inşa edilmesini denetlemekle görevlidir. Yapı sahibine ve idareye
karşı sorumlu olan fenni mesuller, uzmanlık alanına uygun olarak yapıda yetki belgesi
olmayan usta çalıştırılması veya şantiye şefi bulundurulmaksızın yapım işinin sürdürülmesi
veya yapının mevzuata aykırı yapılması veya istifaları halinde, bu durumları altı iş günü
içinde ilgili idareye yazılı olarak bildirmek zorundadır. Aksi takdirde, fenni mesuller kanuni
mesuliyetten kurtulamaz. Bildirim üzerine, en geç üç iş günü içinde 32 nci maddeye göre
işlem yapılır.
Fenni mesulün istifası veya ölümü halinde, başka bir meslek mensubu fenni mesuliyeti
üstlenmedikçe yapının devamına izin verilmez. Fenni mesulün istifası halinde, istifa
tarihinden önce yapılan işlere dair sorumluluğu devam eder. Yeni atanan fenni mesul, daha
önce yapılan işlerin denetlenmesinden ve eksiklik ve hata var ise giderilmesini sağlamaktan
ve bildirimde bulunmaktan da sorumludur. Tespit edilen bu eksiklik ve hatalar
giderilmedikçe inşaatın devamına izin verilmez.
Fenni mesuller, Bakanlık tarafından çıkarılan yönetmelikte belirlenen sınıf, özellik ve
büyüklüğe sahip bulunan yapıların denetimi faaliyetine yardımcı olmak üzere, 38 inci
maddeye göre uygun nitelikte ve sayıda fen adamı istihdam etmek mecburiyetindedir.
Fenni mesuller, uzmanlık alanlarına göre yapım işlerinin denetimine ilişkin ayrıntılı bütün
belgeler ile mimarlık ve mühendislik hizmetleri raporunu idareye vermek ve yapı kullanma
izin belgesini imzalamak mecburiyetindedir. Yapıya ilişkin bilgiler, ilgili idarece, etüt ve
115
proje müelliflerinin, fenni mesullerin, yapı müteahhitlerinin ve şantiye şefi mimar veya
mühendisin üyesi bulunduğu meslek odasına, üyelik kayıtlarına işlenmek üzere bildirilir.
Fenni mesuller, mesuliyet üstlendikleri yapı ile alakalı olarak yapı müteahhitliği, şantiye
şefliği, taşeronluk ve malzeme satıcılığı yapamaz. Yapı sahibi, yapısının fenni mesuliyetini
üstlenemez.
27 nci madde kapsamındaki yapılar ile entegre tesis niteliğinde olmayan ruhsata tabi tarım
ve hayvancılık yapılarına ait 22 nci maddede yer alan etüt ve projeler, il özel idarelerince
veya Bakanlığın taşra teşkilatınca hazırlanabilir. Bu tarım ve hayvancılık yapılarına dair
fenni mesuliyet, il özel idaresinin veya Bakanlığın taşra teşkilatının mimar ve mühendisleri
tarafından üstlenilebilir.
Yapı müteahhidi ve şantiye şefi; yapıyı, tesisatı ve malzemeleriyle birlikte bu Kanuna,
ilgili diğer mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere,
standartlara ve teknik şartnamelere uygun olarak inşa etmek, neden olduğu mevzuata
aykırılığı gidermek mecburiyetindedir. Yapı müteahhidi ve şantiye şefi, ilgili fenni
mesullerin denetimi olmaksızın inşaat ve tesisatlarına ilişkin yapım işlerini sürdüremez,
inşaat ve tesisat işlerinde yetki belgesi olmayan usta çalıştıramaz.
Bakanlıktan veya Bakanlıkça yetkilendirilmiş idareden yetki belgesi almaksızın, inşaat ve
tesisat dahil yapım işlerinin müteahhitliği üstlenilemez. Yetki belgeleri geçici veya daimi
olarak düzenlenebilir. Gerçek kişilere ve özel hukuk tüzel kişilerine yapı inşa eden
müteahhitlerin kayıtları, her yapı için ayrı ayrı tutulur. Bu kayıtların birer nüshası, ilgili yapı
müteahhidinin yetki belgelendirmesi işlemlerinde değerlendirilmek üzere Bakanlığa
gönderilir. Müteahhitlere yetki belgesi verilmesi işlemleri, bu kayıtlar da değerlendirilerek
Bakanlıkça yürütülür.
Fenni mesullerce denetime ilişkin mimarlık ve mühendislik raporları hazırlanan, yapı
sahibi, fenni mesuller ve ilgili idare elemanlarının birlikte düzenlediği tespit tutanağı ile
tamamlandığı belirlenen, ancak, yapı müteahhidinin yapım işlerinden doğan vergi ve sigorta
primi borçlarının ve diğer sorumluluklarının gereğinin yerine getirilmemesi sebebiyle yapı
kullanma izin belgesi verilmesi işlemleri tamamlanamayan yapılar için, yapının müteahhidi
olmayan yapı sahibinin talebi üzerine, ilgili idarece durum tespit edilerek yapı kullanma izin
belgesi verilir. Bu belgenin bir örneği, ilgili kurumlara ve ilgililerin kayıtlarına işlenmek ve
değerlendirilmek üzere ilgili meslek odalarına ve Bakanlığa gönderilir.
Yapı sahibi, ruhsat süresi dolmamış olan bir yapının etüt ve proje müellifliği, yapı
müteahhitliği ve şantiye şefliği görevlerinden herhangi birini üstlenmemiş ise bütün
sorumluluk, ilgisine göre etüt ve proje müelliflerine, yapı müteahhidine, şantiye şefine ve
ilgili fenni mesullere aittir.
116
Ek 17.
TÜRK BORÇLAR KANUNU
Kanun No : 6098
Tarih : 11/01/2011
YEDİNCİ BÖLÜM
Eser Sözleşmesi
A. Tanımı
MADDE 470- Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin
de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.
B. Hükümleri
I. Yüklenicinin borçları
1. Genel olarak
MADDE 471- Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı
menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki
işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara
uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi
yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde
yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için
kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.
2. Malzeme bakımından
MADDE 472- Malzeme yüklenici tarafından sağlanmışsa yüklenici, bu malzemenin
ayıplı olması yüzünden işsahibine karşı, satıcı gibi sorumludur.
Malzeme işsahibi tarafından sağlanmışsa yüklenici, onları gereken özeni göstererek
kullanmakla ve bundan dolayı hesap ve artanı geri vermekle yükümlüdür.
Eser meydana getirilirken, işsahibinin sağladığı malzemenin veya eserin yapılması
için gösterdiği yerin ayıplı olduğu anlaşılır veya eserin gereği gibi ya da zamanında meydana
getirilmesini tehlikeye düşürecek başka bir durum ortaya çıkarsa, yüklenici bu durumu
hemen işsahibine bildirmek zorundadır; bildirmezse bundan doğacak sonuçlardan sorumlu
olur.
3. İşe başlama ve yürütme
MADDE 473- Yüklenicinin işe zamanında başlamaması veya sözleşme hükümlerine
aykırı olarak işi geciktirmesi ya da işsahibine yüklenemeyecek bir sebeple ortaya çıkan
gecikme yüzünden bütün tahminlere göre yüklenicinin işi kararlaştırılan zamanda
bitiremeyeceği açıkça anlaşılırsa, işsahibi teslim için belirlenen günü beklemek zorunda
olmaksızın sözleşmeden dönebilir.
Meydana getirilmesi sırasında, eserin yüklenicinin kusuru yüzünden ayıplı veya
sözleşmeye aykırı olarak meydana getirileceği açıkça görülüyorsa, işsahibi bunu önlemek
üzere vereceği veya verdireceği uygun bir süre içinde yükleniciye, ayıbın veya
117
aykırılığın giderilmesi; aksi takdirde hasar ve masrafları kendisine ait olmak üzere, onarımın
veya işe devamın bir üçüncü kişiye verileceği konusunda ihtarda bulunabilir.
4. Ayıp sebebiyle sorumluluk
a. Ayıbın belirlenmesi
MADDE 474- İşsahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân
bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde
yükleniciye bildirmek zorundadır.
Taraflardan her biri, giderini karşılayarak, eserin bilirkişi tarafından gözden
geçirilmesini ve sonucun bir raporla belirlenmesini isteyebilir.
b. İşsahibinin seçimlik hakları
MADDE 475- Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde işsahibi,
aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı
ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme.
2. Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak
üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme.
İşsahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Eser, işsahibinin taşınmazı üzerinde yapılmış olup, sökülüp kaldırılması aşırı zarar
doğuracaksa işsahibi, sözleşmeden dönme hakkını kullanamaz.
c. İşsahibinin sorumluluğu
MADDE 476- Eserin ayıplı olması, yüklenicinin açıkça yaptığı ihtara karşın,
işsahibinin verdiği talimattan doğmuş bulunur veya herhangi bir sebeple işsahibine
yüklenebilecek olursa işsahibi, eserin ayıplı olmasından doğan haklarını kullanamaz.
d. Eserin kabulü
MADDE 477- Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü
sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden
geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder.
İşsahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş
sayılır.
Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa işsahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye
bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır.
e. Zamanaşımı
MADDE 478- Yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmişse, bu sebeple açılacak
davalar, teslim tarihinden başlayarak, taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde iki yılın; taşınmaz
yapılarda ise beş yılın ve yüklenicinin ağır kusuru varsa, ayıplı eserin niteliğine
bakılmaksızın yirmi yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
II. İşsahibinin borçları
1. Bedelin muacceliyeti
MADDE 479- İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.
Eserin parça parça teslim edilmesi kararlaştırılmış ve bedel parçalara göre
belirlenmişse, her parçanın bedeli onun teslimi anında muaccel olur.
2. Bedel
a. Götürü bedel
118
MADDE 480- Bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana
getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile
yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez.
Ancak, başlangıçta öngörülemeyen veya öngörülebilip de taraflarca göz önünde
tutulmayan durumlar, taraflarca belirlenen götürü bedel ile eserin yapılmasına engel olur
veya son derece güçleştirirse yüklenici, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını
isteme, bu mümkün olmadığı veya karşı taraftan beklenemediği takdirde sözleşmeden dönme
hakkına sahiptir. Dürüstlük kurallarının gerektirdiği durumlarda yüklenici, ancak fesih
hakkını kullanabilir.
Eser, öngörülenden az emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile işsahibi, belirlenen
bedelin tamamını ödemekle yükümlüdür.
b. Değere göre bedel
MADDE 481- Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak
belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine
bakılarak belirlenir.
C. Sözleşmenin sona ermesi
I.Yaklaşık bedelin aşılması
MADDE 482- Başlangıçta yaklaşık olarak belirlenen bedelin, işsahibinin kusuru
olmaksızın aşırı ölçüde aşılacağı anlaşılırsa işsahibi, eser henüz tamamlanmadan veya
tamamlandıktan sonra sözleşmeden dönebilir.
Eser, işsahibinin arsası üzerine yapılıyorsa işsahibi, bedelden uygun bir miktarın
indirilmesini isteyebileceği gibi, eser henüz tamamlanmamışsa, yükleniciyi işe devamdan
alıkoyarak, tamamlanan kısım için hakkaniyete uygun bir bedel ödemek suretiyle sözleşmeyi
feshedebilir.
II. Eserin yok olması
MADDE 483- Eser teslimden önce beklenmedik olay sonucu yok olursa işsahibi, eseri
teslim almada temerrüde düşmedikçe yüklenici, yaptığı işin ücretini ve giderlerinin
ödenmesini isteyemez. Bu durumda malzemeye gelen hasar, onu sağlayana ait olur.
Eserin işsahibince verilen malzeme veya gösterilen arsanın ayıbı veya işsahibinin
talimatına uygun yapılması yüzünden yok olması durumunda yüklenici, doğabilecek
olumsuz sonuçları zamanında bildirmişse, yaptığı işin değerini ve bu değere girmeyen
giderlerinin ödenmesini isteyebilir. İşsahibinin kusuru varsa, yüklenicinin ayrıca zararının
giderilmesini de isteme hakkı vardır.
III. Tazminat karşılığı fesih
MADDE 484- İşsahibi, eserin tamamlanmasından önce yapılmış olan kısmın
karşılığını ödemek ve yüklenicinin bütün zararlarını gidermek koşuluyla sözleşmeyi
feshedebilir.
IV. İşsahibi yüzünden ifanın imkânsızlaşması
MADDE 485- Eserin tamamlanması, işsahibi ile ilgili beklenmedik olay dolayısıyla
imkânsızlaşırsa yüklenici, yaptığı işin değerini ve bu değere girmeyen giderlerini isteyebilir.
İfa imkânsızlığının ortaya çıkmasında işsahibi kusurluysa, yüklenicinin ayrıca
tazminat isteme hakkı vardır.
V. Yüklenicinin ölümü veya yeteneğini kaybetmesi
119
MADDE 486- Yüklenicinin kişisel özellikleri göz önünde tutularak yapılmış olan
sözleşme, onun ölümü veya kusuru olmaksızın eseri tamamlama yeteneğini kaybetmesi
durumunda kendiliğinden sona erer. Bu durumda işsahibi, eserin tamamlanan kısmından
yararlanabilecek ise, onu kabul etmek ve karşılığını vermekle yükümlüdür.
120
Ek 18.
İŞ KANUNU
Kanun No : 4857 Kabul Tarihi : 22.5.2003
Resmi Gazete Tarih ve Sayısı : 10.6.2003 – 25134
Tanımlar
MADDE 2. - Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek
veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren
arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir. İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek
amacıyla maddî olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir.
İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı
yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme,
yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve meslekî eğitim ve avlu gibi diğer
eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır.
İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında
bir bütündür.
İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere
işveren vekili denir. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerinden
doğrudan işveren sorumludur.
Bu Kanunda işveren için öngörülen her çeşit sorumluluk ve zorunluluklar işveren vekilleri
hakkında da uygulanır. İşveren vekilliği sıfatı, işçilere tanınan hak ve yükümlülükleri ortadan
kaldırmaz.
Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde
veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık
gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte
çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren
ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu
Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan
yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi
suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren
ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı
işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi
sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık
gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.
121
Ek 19.
KAMU İHALE KANUNU
KANUN NO : 4734
KABUL TARİHİ : 04.01.2002
MADDE 53.
b) Bu Kanuna göre yapılacak ihaleler ile ilgili olarak Kurumun görev ve yetkileri aşağıda
sayılmıştır:
2) Bu Kanuna ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununa ilişkin bütün mevzuatı, standart ihale
dokümanlarını ve tip sözleşmeleri hazırlamak, geliştirmek ve uygulamayı yönlendirmek.
122
Ek 20.
YAPIM İŞLERİ GENEL ŞARTNAMESİ
Yüklenicinin iş başında bulunması
Madde 19- Yüklenicinin üstlenmiş olduğu işin devamı süresince, iş yerinde bulunması
esastır. Bununla birlikte, yüklenici, işlerin gecikmesine ve durmasına yol açmamak şartı ile
noterce düzenlenmiş bir vekaletnameyle tam yetki almış ve idarece kabul edilmiş bir vekil
bırakarak iş başından ayrılabilir.
Yüklenici veya vekili iş yerinden ayrılmalarını gerektiren hallerde, yapı denetim
görevlisinden izin almak zorundadır.
Hatalı, kusurlu ve eksik işler
Madde 25- Yapı denetim görevlisi, yüklenici tarafından yapılmış olan işin eksik, hatalı ve
kusurlu olduğunu veya malzemenin şartnamesine uygun olmadığını gösteren delil ve
işaretler gördüğü takdirde, gerek işin yapımı sırasında ve gerekse kesin kabule kadar olan
sürede bu gibi eksiklerin, hataların ve kusurların incelenmesi ve tespiti için gerekli görülen
yerlerin kazılmasını ve/veya yıkılıp yeniden yapılmasını yükleniciye tebliğ eder.
Bu incelemeler yüklenici veya vekili ile birlikte yapılır. Yüklenici veya vekili bu konuda
yapılacak tebliğe uymazsa, incelemeler yapı denetim görevlisince tek taraflı olarak yapılıp
durum bir tutanakla tespit edilir.
Bu gibi inceleme ve araştırmaların giderleri, işlerin eksik, hatalı ve kusurlu olduğunun
anlaşılması halinde yükleniciye ait olur. Aksi anlaşılırsa genel hükümlere göre işlem yapılır.
Sorumluluğu yükleniciye ait olduğu anlaşılan hatalı, kusurlu ve malzemesi şartnameye
uymayan işlerin bedelleri, geçici hakedişlere girmiş olsa bile, yüklenicinin daha sonraki
hakedişlerinden veya kesin hakedişinden veyahut teminatından kesilir.
Çalışanların hakları ve çalışma şartları
Madde 35- Yüklenici, yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine uygun olarak, işe aldığı her
işçiye, personele ve teknik elemana, bunların adını ve soyadını, işe giriş tarihini, ücretini ve
ücretin ödeneceği tarihi gösteren, kendisi veya vekili tarafından imzalanmış usulüne uygun
bir karne vermek zorundadır.
Ücret miktarı ve ödeme tarihi değişmedikçe bu karne geçerli sayılır. Değişiklik olduğu
takdirde yüklenici çalışanlarına verdiği karneyi bu esasa göre, yedi gün içinde değiştirmek
zorundadır. Bu yeni karnede önceki bilgilere ilave olarak yeni karnenin geçerlik tarihi
mutlaka yazılır.
Yapı denetim görevlisi iş yerinde çalışanlar arasında yüklenici veya alt yükleniciler
tarafından ücretleri ödenmeyenlerin bulunup bulunmadığını kontrol ederek ücretleri
ödenmeyen varsa yükleniciden ve alt yüklenicilerden istenecek bordrolara göre bu ücretlerin
yüklenici hakedişinden ödenmesini sağlayacaktır.
Bunun için yüklenicinin hakediş istemesi üzerine bu istek ve hakedişin ödeneceği tarih
(yaklaşık olarak), 1475 sayılı İş Kanunu'nun 29 uncu maddesinde yazılı olduğu şekilde ilan
olunur. İlanın yapıldığı, yapı denetim görevlisinin ve yüklenici veya vekili ile işçi
temsilcisinin imzaladıkları bir tutanakla tespit edilerek bu tutanağın bir sureti hakedişin
ödeme yerine gönderilir.
123
Yükleniciden alacağı olan işçi, personel ve teknik elemanlar, ilan tarihinden başlamak üzere
bir hafta içinde yapı denetim görevlisine başvurabilirler.
Alacaklar, hakediş raporunun düzenlendiği tarihten önceki (işçi ücretleri ödeme günü
öncesindeki) günler için belirlenmiş sayılır. Bu tür alacakların üç aylık tutarından fazlası
hakkında idareye herhangi bir sorumluluk düşmez.
Bildirilen alacak iddiaları, yüklenici veya alt yüklenicinin kayıtları ile varsa puantaj ve daha
önceki hesap pusulalarından incelenip anlaşmaya varılan miktarların (üç aylık ücret tutarını
geçmemek üzere) yüklenici tarafından bordroya bağlanması sağlanır ve bu bordrolar hakediş
raporu ile birlikte ödeme yerine gönderilir.
Yüklenicinin hakedişinin ödenmesi gereken kısmından indirilen bu bordro tutarı ayrı bir
çekle ödeme biriminin ilgili mutemedine verilir ve bordroda gösterilen alacaklar ilgililere
yapı denetim görevlisi, yüklenici veya vekili ile işçi temsilcisinin önünde ödenir, bu husus
ayrıca bir tutanakla tespit olunur. Yapılacak tebligata rağmen yüklenici veya vekili ödemede
hazır bulunmazsa bu husus tutanakta belirtilir.
Yüklenicinin iş verdiği alt yüklenicilerin gündelikçi, haftalıkçı veya aylıkçı olarak işyerinde
çalıştırdığı işçi, personel ve teknik elemanların tamamı da yüklenicinin elemanları hükmünde
olup bunların ücretlerinin ödenmesinden de doğrudan doğruya yüklenici sorumludur.
Yüklenici, bunların ücretleri hakkında da aynen kendi elemanları gibi ve yukarıda belirtildiği
şekilde işlem yapmak zorundadır.
Personel alacaklarının kontrol edilebilmesi için yüklenici, teknik ve idareci personeli ile
işçilerine yaptığı ödemelerin bordrolarından birer suretini, bordroların düzenlenme
tarihinden başlayarak en çok bir ay içinde, yapı denetim görevlisine verecek ve bu
bordrolarda teknik ve idareci personel ile işçilerin sanatları ve çalıştıkları yerler, ad ve
soyadları ile doğum yerleri ve tarihleri belirtilecektir.
Bordrolarda yüklenicinin veya vekilinin imzası bulunacaktır.
Bu tür alacakların tümü para ile ödenir. Para yerine kısmen de olsa marka veya başka bir
şeyin kullanılması usulü, yüklenicinin kantinlerinde paradan başka herhangi bir şeyin para
yerine kullanılması yasaktır.
Yüklenici çalıştırdığı işçilerin, bu işkolunda veya meslekte aynı veya benzer iş için toplu
sözleşme veya mevzuatla kabul edilenlerden daha az elverişli olmayan şartlarda
çalışmalarını ve ücret almalarını sağlayacaktır. Ücret, yan ödeme ve çalışma şartlarının toplu
sözleşme veya mevzuatla tespit edilmemiş olması halinde yüklenici, en yakın ve uygun bir
bölgedeki işkolu veya meslekteki aynı veya benzer bir iş için toplu sözleşme veya mevzuatla
tespit edilenlerden veya yüklenicinin bulunduğu işkolu ve meslekteki benzer işverenlerin
verdiği genel seviyeden daha az elverişli olmayan ücret, yan ödeme ve çalışma şartlarını
sağlayacaktır. Yüklenici, varsa alt yükleniciler bu çalışma şartlarının sağlanması için gerekli
tedbirleri alacaktır.
İş sahibi idarede sözleşmenin devri halinde işi devir alan yüklenicinin bu çalışma
şartlarına uymalarını sağlayacak gerekli tedbirleri alacaktır.
Yüklenicinin yukarıdaki paragrafta açıklanan çalışma şartlarına uymaması veya bu şartları
uygulamaması halinde 48 inci madde hükümleri uygulanır.
Geçici hakediş raporları
Madde 40- Yüklenici tarafından yapılan işlerin bedelleri,
a) Birim fiyat esasına göre yaptırılan işlerde;
124
Sözleşmeye ekli birim fiyat teklif cetvelinde yazılı veya sonradan düzenlenen yeni birim
fiyatlar ile metrajlarından hesaplanan iş kalemi miktarlarının çarpımı üzerinden hesaplanan
tutardan sözleşmedeki kayıtlara ve ilgili kanunlara göre yapılacak kesintiler de çıktıktan
sonra, sözleşmenin ödemeye ilişkin hükümleri çerçevesinde kendisine ödenir.
Sözleşme eki birim fiyat teklif cetvelinde herhangi bir iş kaleminin öngörülmüş ve birim
fiyatının gösterilmiş olması yükleniciye, mutlaka o nev’i işi yapma hakkını vermez.
Yüklenicinin yaptığı işler ile ihzarattan doğan alacakları, metrajlara göre hesaplanarak
sözleşme hükümleri uyarınca kesin ödeme niteliğinde olmamak ve kazanılmış hak
sayılmamak üzere geçici hakediş raporları ile ödenir. Metrajlar, yeşil defter ve eklerinde
gösterilir. Yüklenici, idarenin isteği halinde, kesin hesapları da yapı denetim görevlisinin
denetimi altında işe paralel olarak yürütmek zorundadır. Bu halde, geçici hakediş
raporlarının düzenlenmesinde, bitmiş iş kısımları için kesin metrajdaki miktarlar dikkate
alınır.
Hakediş raporlarının düzenlenmesi aşağıdaki esaslara göre yapılır.
Geçici hakediş raporları yüklenicinin başvurusu üzerine, sözleşme veya eklerinde aksine bir
hüküm bulunmadıkça ayda bir defa düzenlenir. Yüklenici başvurmadığı takdirde idare, en
çok üç ay içinde, tek taraflı olarak hakediş düzenleyebilir. Gelecek yıllara sari olmayan
sözleşmelerde yaptırılan işler için, son hakediş raporu bütçe yılının sonuna rastlayan ayın
yirminci günü düzenlenir.
İşe başlanıldığı tarihten itibaren meydana getirilen işler ile o tarihteki ihzaratın miktarı yapı
denetim görevlisi tarafından yüklenici veya vekili ile birlikte ölçülür ve bulunan miktarlar
sözleşmedeki esaslara uygun olarak hakediş raporuna dahil edilir. İhzaratın hakediş
raporlarına geçirilebilmesi için, bunların işin bünyesine girecek veya yardımcı olarak
kullanılacak malzemeden olması ve fiyatlarının İhale dokümanında gösterilmiş bulunması
gereklidir. Sözleşmelerinde aksine bir hüküm yoksa, işbaşına getirilmemiş ihzaratın bedeli
ödenmez.
İhzaratın, iş programlarında, sözleşme ve eklerindeki esaslara göre belirtilecek miktarlardan
fazla yapılması idarenin iznine bağlıdır.
Bedeli ödenmiş ihzarat malzemesi, ancak yetkili makamın onayı ile şantiyeden çıkarılabilir.
Düzenlenen hakediş raporunun işleme konulabilmesi için, yüklenici veya işbaşında bulunan
vekili tarafından imzalanmış olması gereklidir. Yüklenici veya vekili, bildirilen günde,
hakedişe esas ölçülerin alınmasında hazır bulunmazsa yapı denetim görevlisi ölçümleri tek
başına yaparak hakediş raporunu düzenler ve yüklenicinin bu husustaki itirazları kabul
edilmez.
Hakediş raporu düzenlendikten sonra bir hafta içinde yüklenici raporu imzalamazsa yapı
denetim görevlisi, hakediş raporunu idareye gönderir ve rapor yüklenici tarafından
imzalanıncaya kadar idarede hiçbir işlem yapılmaksızın bekletilir. Yüklenici hakediş
raporlarını zamanında imzalamamış olursa ödemede meydana gelecek gecikmeden dolayı
hiçbir şikayet ve istekte bulunamaz.
Hazırlanan ve iki tarafça imzalanmış bulunan geçici hakediş raporu, tahakkuk işlemi
yapılıncaya kadar, yetkili makamlar tarafından düzeltilebilir. Ancak bu düzeltme sırasında
eski rakam ve yazıların okunabilir şekilde çizilmiş olarak hakediş raporunda bulunması ve
düzeltme yapan yetkililerin imzasını taşıması gereklidir. Ancak bu düzeltmeler yeniden sayfa
düzenlemeyi gerektirecek ölçüde fazla ise, esas sayfa üzerinde düzeltmenin yapıldığına
125
ilişkin açıklama bulunmak şartı ile, yeniden ayrı bir sayfa düzenlenip hakediş raporuna
eklenir.
Yüklenicinin geçici hakedişlere itirazı olduğu takdirde, karşı görüşlerinin neler olduğunu ve
dayandığı gerçekleri, idareye vereceği ve bir örneğini de hakediş raporuna ekleyeceği
dilekçesinde açıklaması ve hakediş raporunun "idareye verilen ........tarihli dilekçemde yazılı
ihtirazı kayıtla" cümlesini yazarak imzalaması gereklidir. Eğer yüklenicinin, hakediş
raporunun imzalanmasından sonra tahakkuk işlemi yapılıncaya kadar, yetkililer tarafından
hakediş raporunda yapılabilecek düzeltmelere bir itirazı olursa hakedişin kendisine ödendiği
tarihten başlamak üzere en çok on gün içinde bu itirazını dilekçe ile idareye bildirmek
zorundadır. Yüklenici itirazlarını bu şekilde bildirmediği takdirde hakedişi olduğu gibi kabul
etmiş sayılır.
Her hakediş tutarından, bir evvelki hakediş tutarı çıkarıldıktan sonra kalan miktara idarece
ilgili mevzuata göre hesaplanacak Katma Değer Vergisi eklendikten sonra bulunan
miktardan sözleşmede yazılı kesintiler, varsa yüklenicinin idareye olan borçları ve cezalar ile
kanunen alınması gereken vergiler kesilir. Hakediş raporu, yüklenici veya vekili tarafından
imzalandığı tarihten başlamak üzere en geç sözleşmesinde yazılı sürenin sonunda, eğer
sözleşmede bu hususta bir kayıt yoksa otuz gün içinde tahakkuka bağlanır. Bu tarihten
başlamak üzere on beş gün içinde de ödeme yapılır.
b) Anahtar teslimi götürü bedel esasına göre yaptırılan işlerde;
Bu işlerin hakediş raporları, sözleşmesinde ve eklerinde yazılı esaslara göre düzenlenir. Bu
hakediş raporlarının imzalanma, düzeltme ve ödemeleri yukarıda (a) bendinde yazılı
hükümlere göre yapılır.
Gerek bu madde hükümlerine göre geçici hakediş raporlarının gerekse 41 inci madde
hükümlerine göre kesin hesapların ve kesin hakediş raporunun hazırlanması ve gerekli
ölçmelerin ve bunlarla ilgili diğer hizmetlerin yapılması için yüklenici, yeterli sayıda işçi ve
personeli bedelsiz olarak yapı denetim görevlisinin emrine verir.
Kesin hakediş raporu ve hesap kesilmesi
Madde 41- Birim fiyat esaslı sözleşmelerde, işin geçici kabulü yapıldıktan sonra, kesin
hakediş raporunun düzenlenmesine esas olacak kesin metraj ve hesapların tamamlanmasına
başlanır. Bunlar biri asıl olmak üzere en az üç suret halinde düzenlenir. Yüklenicinin kesin
hakediş raporunun düzenlenmesinde geçici hakediş raporlarındaki rakamlara itibar edilmez
ve kesin metraj ve hesaplar sonucunda bulunan miktarlar esas alınır.
Kesin metraj ve hesaplarının yapıldığı sürece yüklenici veya vekili hesapların yapıldığı yerde
bulunmak zorundadır.
Yapı denetim görevlisi, yüklenici veya vekili ile birlikte işin gidişine paralel olarak daha
önce hazırlanıp karşılıklı imzalanmış bulunan kesin metraj ve hesapları ve işin gidişine
paralel hazır olmayanları, yine birlikte tamamlayıp imzalayarak geçici kabul tarihinden
başlamak üzere en çok altı ay içinde idareye teslim etmek zorundadır. Bu hesapların
yapılması sırasında yüklenici veya vekili tarafından yapılmış ve fakat yapı denetim
görevlisince çözüme bağlanamamış itirazlar varsa bunlar da incelenmek üzere hesaplarla
birlikte idareye verilecektir.
Kesin metraj ve hesapların düzenlenmesi sırasında yüklenici veya vekili, yapı denetim
görevlisinin yazılı tebliğine rağmen hazır bulunmadığı takdirde, yapı denetim görevlisi
126
hesapları tek taraflı olarak hazırlar ve geçici kabul tarihinden başlamak üzere en çok altı ay
içinde idareye teslim eder. Bu aşamada yükleniciye, hazırlanmış bu kesin metraj ve hesapları
altmış gün içinde incelemesi için tebligat yapılır. Yüklenici incelemesini daire dışında
yapmak isterse kesin metraj ve hesapların asıl olmayan suretlerinden bir takımı kendisine
verilir. Yüklenici kesin metraj ve hesapları inceleyip itirazsız imzalarsa hesapların idarece
incelenmesine başlanır.
Anahtar teslimi götürü bedel sözleşmelerde ise, kesin hakediş raporu düzenlenmesine işin
geçici kabulü yapıldıktan sonra başlanır ve sözleşme ve eklerinde öngörülen hükümler
çerçevesinde kesin hesap işlemleri gerçekleştirilir.
Gerek birim fiyat sözleşmeli işlerde gerekse anahtar teslimi götürü bedel işlerde;
yüklenicinin kesin hesaplara itirazı varsa aynı inceleme süresi içinde idareye yazılı olarak
bildirmek zorundadır. Böyle yapmadığı takdirde kesin hesapla ilgili bütün belgeleri kayıtsız
kabul etmiş sayılır ve bundan sonra bu hususta yapılacak herhangi bir itiraz dikkate alınmaz.
Yapı denetim görevlisi belirtilen süre içinde kesin hesapları idareye teslim etmediği takdirde,
yüklenici kendi hazırladığı kesin hesapları idareye vererek incelenmesini ve onaylanmasını
isteyebilir.
Her üç durumda da idareler teslim aldıkları kesin hesapları, teslim tarihinden başlamak üzere
en çok altı ay içinde inceleyip onaylarlar. Aksi halde yüklenici, varsa itirazlarında haklı
sayılacağı gibi, işin kesin kabulü yapılmış olmak şartı ile, kesin hakediş raporunun
düzenlenmesini de isteyebilir.
Yüklenicinin, kesin hesapların yapılışında hazır bulunmayıp sonradan altmış günlük sürede
hesapları incelemesi halinde, idarenin altı aylık inceleme süresi, yüklenicinin incelemeyi
bitirdiğini idareye yazılı olarak bildirdiği tarihten başlar.
Kesin hesapların ve kesin kabul tutanağının idarece onaylanmasından sonra, bunlara ilişkin
onay tarihlerinin sonuncusundan başlamak üzere en çok otuz gün içinde, idarece onaylanmış
kesin hesaplara dayalı olarak, yapı denetim görevlisi tarafından kesin hakediş raporu
düzenlenir.
Kesin hesapların idareye tesliminden sonra idarece incelenmesi sırasında yapılabilecek
değişikliklere yüklenicinin bir itirazı olursa itirazlarının yerlerini de açık seçik belirtmek
suretiyle bu husustaki karşı görüşlerinin neler olduğunu ve dayandığı gerekçeleri 40 ıncı
maddedeki usuller çerçevesinde dilekçe ile idareye bildirir.
Hesap kesme işleminde, gerçekleştirilen bütün işlerin kesin hakediş raporuna geçirilen
bedelinden iş sırasında geçici hakediş raporları ile ödenen miktarlar düşülür. Daha sonra 40
ıncı maddede açıklanan geçici hakediş ödeme usulleri çerçevesinde, hakedişe yapılan ek ve
kesintilerden sonra kalan tutar yükleniciye veya vekiline ödenir.
Hesap kesme işlemi sonucunda, yüklenici idareye borçlu kaldığı takdirde, borcu genel
hükümlere göre tasfiye edilir. Kesin metraj ve hesapların yapılıp onaylanmasına ve kesin
hakedişin düzenlenmesine ait yukarıdaki süreler, ancak mücbir sebeplerle, ihale yetkilisinin
onayı ile yeteri kadar uzatılabilir. Bu onay yetkisi alt kademelere verilmez.
Geçici kabul
Madde 42- Sözleşme konusu iş tamamlandığında, yüklenici idareye vereceği dilekçe ile
(faksla da olabilir) geçici kabul isteğinde bulunur. Yapılan işler, idarece verilecek talimat
üzerine yapı denetim görevlisince ön incelemeden geçirilir. Ön inceleme sonucunda işin
sözleşme ve eklerine uygun olarak tamamlandığı ve kabul işlemlerinin yapılmasında bir
127
engel bulunmadığı anlaşılırsa idarece geçici kabul komisyonu oluşturulur. İş kabule hazır
değilse, eksik ve kusurlu işleri gösteren tutanak, yapı denetim görevlisinin işin kabule hazır
hale gelmesi bakımından yaklaşık bitim tarihini tespit eden düşüncesiyle birlikte en geç üç
gün içerisinde idareye gönderilir. Yüklenici veya vekili hazır bulunmazsa veya kabul
tutanağını imzalamak istemezse tutanakta bu husus ayrıca belirtilir.
Kabul komisyonunun oluşturulması ve işyerine gönderilebilmesi, yapılan işin kusurlu ve
eksik kısımlarının bedelleri toplamının işin sözleşme bedelinin yüzde beşinden fazla
olmamasına bağlıdır. Bu oranı geçmeyen kusur ve eksiklikler, aynı zamanda işin idareye
teslimine ve kullanılmasına engel olmayacak ve herhangi bir tehlikeye meydan vermeyecek
nitelikte olmalıdır.
Kabul komisyonu tarafından, yüklenici veya vekili ile birlikte, yapılacak incelemelerden
sonra işin durumu uygun görüldüğü takdirde bir kabul tutanağı düzenlenir ve bunu yüklenici
veya vekili de imzalar.
Yüklenici veya vekili, yazı ile yapılacak çağrıya rağmen kabulde hazır bulunmazsa veya
kabul tutanağını imzalamak istemezse tutanakta bu husus ayrıca belirtilir.
Kabul komisyonu gerçekleştirilen işlerin nev’ini, niteliğini, sözleşme ve ekleri ile teknik
gereklere ve iş sırasında onaylanan değişikliklere uygunluğunu ve kabule hazır olup
olmadığını inceler. Bu inceleme sonucunda komisyon, nitelikleri yukarıda belirtilen kusur ve
eksikliklerin varlığını tespit ederse, kabul tutanağını yapmakla birlikte, gördüğü kusur ve
eksikliklerin ayrıntısını gösterir bir liste düzenler ve bunların giderilmesi için gerekli olan
süreyi tespit eder.
Kabul komisyonunun tespit ettiği eksiklikler, belirlenen sürede yüklenici tarafından
giderilmezse bu sürenin bitiminden sonra eksikliklerin giderilmesine kadar geçecek her gün
için, giderilecek eksikliklerin durumuna göre sözleşmesinde günlük gecikme cezası olarak
yazılan miktarın belli bir oranında günlük ceza uygulanır ve geçici kabul tarihi kusur ve
eksikliklerin giderilmesi tarihine ertelenir. Ancak bu gecikme otuz günü geçtiği takdirde
idare, yüklenici hesabına eksiklerin giderilmesini kendisi yaptırabilir. Bu takdirde de eksikler
tamamlanıncaya kadar ceza uygulaması devam eder ve kabul tarihi ertelenir.
Geçici kabul tarihi olarak esas alınacak tarih, işin geçici kabule elverişli bir halde
tamamlandığı tarih olup bunu geçici kabul komisyonu tespit ederek tutanağa geçirir. Ancak
yüklenici tarafından tamamlanması ve düzeltilmesi gereken eksik ve kusurlardan, teknik
bakımdan tamamlandıktan sonra bir deneme süresi geçirmesi gerekenler varsa, bu kusur ve
eksikliklerin giderilmesi tarihinden başlayarak kesin kabule kadar geçmesi gereken süreyi de
kabul heyeti belirleyerek tutanağa yazar.
Geçici kabul tutanağı, idarece onaylandıktan sonra geçerli olur. Geçici kabulün yapılmasını
müteakip yapının işgal edilmesi, işin kesin kabulü mana ve hükmünü tazammun etmez.
Aynı sözleşme çerçevesinde bulunan yapım işlerinin kısım kısım ve değişik zamanlarda
tamamlanacağı sözleşmesinde öngörülmüşse, taahhüdün tamamlanan ve müstakil kullanıma
elverişli bu kısımları için idarenin isteği üzerine işin bütününün geçici kabulünü tazammun
etmemek şartıyla kısmı kabul yapılabilir.
Sözleşmenin belirlediği tarihte, işin tamamlandığının tespit edilebilmesi ve kabul işleminin
yapılabilmesi için yüklenicinin idareye zamanında başvurması gereklidir.
Yüklenici başvurusunda gecikmiş olursa veyahut işi süresinde kabule elverişli duruma
getirememişse sözleşmeye göre işin bitmesi gereken tarihte yapı denetim görevlisi veya
128
idarece görevlendirilecek iki eleman tarafından iş yerinde incelenerek o günkü durum bir
tutanakla tespit edilir. Bu inceleme sırasında yüklenicinin veya vekilinin de hazır bulunması
gereklidir. Yükleniciye yapılacak tebligata rağmen kendisi veya vekili gelmezse yapı
denetim görevlisi veya idare bu incelemeyi tek taraflı olarak yapar ve düzenlenen tutanakta
bu husus belirtilir.
İşte kusur ve eksikliklerin varlığı halinde bunların giderilmesi için belirlenen sürenin
sonunda, yüklenici bulunsun veya bulunmasın, aynı şekilde durum, yapı denetim görevlisi
tarafından düzenlenecek bir tutanakla tespit edilir.
Yüklenicinin yaptığı işin süresinde tamamlandığı yapı denetim görevlisi tarafından tespit
edilmiş, ancak kabul komisyonunun iş yerine gitmesi ve kabulü yapması herhangi bir
nedenle gecikmiş ise kabul tutanağında işin gerçek bitiş tarihi belirtilir ve bu, işin geçici
kabul tarihi olur.
Sözleşmeye göre gerekli görülen yükleme deneyi veya buna benzer diğer teknik deneyler,
istek halinde yüklenici tarafından yapılır veya yaptırılır.
Kabul komisyonu, yüklenicinin yaptığı işte tereddüt doğuran durumlar görürse, durumun
tahkiki için, sözleşmede yazılı olmasa bile, her türlü giderleri yükleniciye ait olmak üzere
yükleme ve benzeri deneylerin yapılmasını isteyebilir.
Geçici kabul için yapılan incelemede, teknik olarak kabulünde sakınca görülmeyen ve
giderilmesi de mümkün olmayan veya fazla harcama ve zaman kaybını gerektiren, kusur ve
eksiklikler görülecek olursa yüklenicinin hakediş veya teminatından uygun görülecek bir
bedel kesilmek şartı ile, iş idare tarafından bu hali ile kabul edilebilir. Bu gibi kusur ve
eksikliklerin niteliğinin ve kesilecek bedelin kabul tutanağında gösterilmesi gereklidir.
Yüklenici bu işleme razı olmazsa, her türlü gideri kendisine ait olmak üzere, kusur ve
eksiklikleri verilen sürede düzeltmek ve gidermek zorundadır.
Yapım işlerinin kabul işlemlerinde, varsa sözleşmelerindeki özel hükümler de göz önünde
bulundurulur.
İşin süresinden önce bitirilmesi halinde, yüklenicinin isteği üzerine, idare sözleşmedeki iş
bitim tarihini beklemeksizin yukarıdaki usullere uygun olarak işin kabulünü yapabilir.
Sözleşmenin feshi ve tasfiye durumları
Madde 48- Sözleşme yapıldıktan sonra mücbir sebep halleri dışında yüklenicinin mali
acz içinde bulunması nedeniyle taahhüdünü yerine getiremeyeceğini gerekçeleri ile
birlikte yazılı olarak bildirmesi halinde, ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin
teminat ve varsa ek kesin teminatlar gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel
hükümlere göre tasfiye edilir.
Aşağıda belirtilen hallerde idare sözleşmeyi fesheder:
a) Yüklenicinin taahhüdünü ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak
yerine getirmemesi veya işi süresinde bitirmemesi üzerine, ihale dokümanında belirlenen
oranda gecikme cezası uygulanmak üzere, idarenin en az yirmi gün süreli ve nedenleri
açıkça belirtilen ihtarına rağmen aynı durumun devam etmesi,
b) Sözleşmenin uygulanması sırasında yüklenicinin 4735 sayılı Kanununun 25 inci
maddesinde sayılan yasak fiil veya davranışlarda bulunduğunun tespit edilmesi,
Hallerinde, ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminat ve varsa ek kesin
teminatlar gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye
edilir.
129
Yüklenicinin, ihale sürecinde Kamu İhale Kanununa göre yasak fiil veya
davranışlarda bulunduğunun sözleşme yapıldıktan sonra tespit edilmesi halinde, kesin
teminat ve varsa ek kesin teminatlar gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel
hükümlere göre tasfiye edilir.
Ancak, taahhüdün en az % 80'inin tamamlanmış olması ve taahhüdün
tamamlattırılmasında kamu yararı bulunması kaydıyla;
İvediliği nedeniyle taahhüdün kalan kısmının yeniden ihale edilmesi için yeterli
sürenin bulunmaması,
Taahhüdün başka bir yükleniciye yaptırılmasının mümkün olmaması,
Yüklenicinin yasak fiil veya davranışının taahhüdünü tamamlamasını engelleyecek
nitelikte olmaması,
Hallerinde, idare sözleşmeyi feshetmeksizin yükleniciden taahhüdünü tamamlamasını
isteyebilir ve bu takdirde yüklenici taahhüdünü tamamlamak zorundadır. Ancak bu durumda,
yüklenici hakkında 4735 sayılı Kanunun 26 ncı madde hükmüne göre işlem yapılır ve
yükleniciden kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların tutarı kadar ceza tahsil edilir. Bu
ceza hakedişlerden kesinti yapılmak suretiyle de tahsil edilebilir.
4735 sayılı Kanunun 19 uncu maddesine göre yüklenicinin fesih talebinin idareye
intikali, 20 nci maddenin (a) bendine göre belirlenen sürenin bitimi, 20 nci maddenin (b)
bendi ile 21 inci maddeye göre ise tespit tarihi itibariyle sözleşme feshedilmiş sayılır. Bu
tarihleri izleyen yedi gün içinde idare tarafından fesih kararı alınır. Bu karar, karar tarihini
izleyen beş gün içinde yükleniciye bildirilir.
4735 sayılı Kanunun 19, 20 ve 21 inci maddelerine göre sözleşmenin feshedilmesi
halinde, kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar alındığı tarihten gelir kaydedileceği tarihe
kadar Devlet İstatistik Enstitüsünce yayımlanan aylık toptan eşya fiyat endeksine göre
güncellenir. Güncellenen tutar ile kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların tutarı
arasındaki fark yükleniciden tahsil edilir.
Hakedişlerden kesinti yapılmak suretiyle teminat alınan hallerde, alıkonulan tutar gelir
kaydedileceği gibi, sözleşmenin feshedildiği tarihten sonra yapılmayan iş miktarına isabet
eden teminat tutarı da birinci fıkra hükmüne göre güncellenerek yükleniciden tahsil edilir.
Gelir kaydedilen teminatlar, yüklenicinin borcuna mahsup edilemez.
4735 sayılı Kanunun 19, 20 ve 21 inci maddelerine göre sözleşmenin feshedilmesi
halinde, yükleniciler hakkında 4735 sayılı Kanunun 26 ncı madde hükümlerine göre işlem
yapılır. Ayrıca, sözleşmenin feshi nedeniyle idarenin uğradığı zarar ve ziyan yükleniciye
tazmin ettirilir.
Doğal afet, kanuni grev, genel salgın hastalık, kısmi veya genel seferberlik ilanı ve
gerektiğinde Kamu İhale Kurumu tarafından belirlenecek benzeri diğer hallerin idare
tarafından mücbir sebep olarak kabul edilerek sözleşmenin feshedilmesi için; yükleniciden
kaynaklanan bir kusurdan ileri gelmemiş olması, taahhüdün yerine getirilmesine engel
nitelikte olması, yüklenicinin bu engeli ortadan kaldırmaya gücünün yetmemiş bulunması,
mücbir sebebin meydana geldiği tarihi izleyen yirmi gün içinde yüklenicinin idareye yazılı
olarak bildirimde bulunması ve yetkili merciler tarafından belgelendirilmesi zorunludur.
Bu durumda hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilerek, kesin teminat ve varsa ek
kesin teminatlar iade edilir.
130
Sözleşmenin feshedilmesi halinde 4735 sayılı Kanunun 20 nci maddesine göre yüklenicinin
kesin teminatı:
a) Tedavüldeki Türk parası ise doğrudan doğruya,
b) Banka teminat mektubu ise bankadan tahsil edilerek,
c) Hazine Müsteşarlığınca ihraç edilen Devlet İç Borçlanma Senetleri ve bu senetler yerine
düzenlenen belgeler ise paraya çevrilmek suretiyle,
Hazineye gelir kaydedilir. Gelir kaydedilen kesin teminat yüklenicinin borcuna mahsup
edilemez.
Feshedilen sözleşme konusu işlerin hesabı genel hükümlere göre yapılır ve böylece
yüklenicinin idare ile ilişkisi kesilmiş olur. Bunun için de sözleşmenin feshedilmesine ait
onay tarihinde işlerin mevcut durumu, idarece görevlendirilecek bir heyet tarafından
yüklenici veya vekili ile birlikte tespit edilerek bir "Durum Tespit Tutanağı" düzenlenir.
Yüklenici veya vekili hazır bulunmadığı takdirde bu husus tutanakta belirtilir.
İdare fesih işleminden sonra işi 4734 sayılı Kanunda öngörülen usullerden herhangi biri ile
ihale etmekte serbesttir. Geri kalan işlerin başka bir yükleniciye ihalesinden dolayı, yüklenici
hiçbir hak iddiasında bulunamaz.
Bundan başka işin durmaması için, idare yüklenicinin tesisleri, malzeme ocakları, ihzaratı,
araç ve makinelerinden gerekli gördüklerine el koymak yetkisine de sahiptir. Bu durumda
49 uncu madde hükümleri uygulanır.
Öngörülemeyen durumlar nedeniyle işin, sözleşme bedelinin üzerinde bir artış ile
tamamlanabileceğinin tespit edilmesi halinde, hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilerek
kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar iade edilir. Ancak bu durumda, işin tamamının
ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirilmesi zorunludur.
Yüklenici ile idarenin, Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde karşılıklı anlaşması halinde
sözleşme tasfiye edilir.
Ayrıca 4735 sayılı Kanunun 17 nci ve 18 inci maddelerinde açıklanan yüklenicinin ölümü
durumunda da sözleşmenin feshi ve hesabın tasfiyesi söz konusu olabilir.
Tasfiye halinde, işin yüklenici tarafından yapılmış kısımları için, tasfiye onay tarihi geçici
kabul tarihi sayılmak üzere, geçici kabul, teminat süresi ve bu süredeki bakım sorumluluğu,
kesin kabul ve teminatın geri verilmesi hakkında sözleşmesinde bulunan hükümlerle bu
Şartnamenin 42, 43, 44, 45 ve 46 ncı maddeleri hükümleri, normal şekilde bitirilmiş işlerde
olduğu gibi aynen uygulanır. Ancak işin yapılmış kısmının son hakedişindeki miktarına göre
hesaplanacak kesin teminat miktarından fazlası, tasfiye protokolünün imzasından sonra
yükleniciye geri verilir.
Teminatın kalan kısmının geri verilmesi ise 46 ncı madde esaslarına göre yapılır.
Tasfiye edilmiş işin, kendi teminat süresi içinde veya daha sonra ortaya çıkabilecek kusur
ve hataları idarece görevlendirilecek bir komisyon tarafından, yapılacak tebligat üzerine,
hazır bulunması halinde yüklenici veya vekili ile birlikte tespit edilir.
Sözleşmenin tasfiyesi halinde yüklenicinin tesis, araç ve makineleri idarece satın alınmak
istendiği takdirde yüklenicinin buna razı olması şartı aranır.
Gerek sözleşmenin feshedilmesi, gerekse tasfiye halinde kesin hesabın yapılabilmesi için
işlerin ve ihzaratın ölçülebilir duruma getirilmesi, teknik zorunluluklar nedeniyle veya
yapılmış iş kısımlarının korunmasını sağlamak üzere işlerin belli bir aşamaya kadar
yapılması gerekiyorsa, bu husus ayrıntılı olarak tasfiye geçici kabul tutanağında veya
131
sözleşmenin feshedilmesi hali için "Durum Tespit Tutanağı"nda belirtilir. İdare, belirli bir
süre vererek bu işlerin yapılmasını yükleniciden isteyebilir. Yüklenici bu hususları yerine
getirmediği takdirde idare, bu belirli işleri yüklenici hesabına yapar veya yaptırır. Bu işlerin
yaptırılması bedeli, sözleşmeye göre yükleniciye ödenecek bedelden fazla olursa aradaki fark
yüklenicinin alacaklarından düşülür, alacağı kalmamışsa tasfiye halinde teminatından kesilir,
fesih halinde ise genel hükümlere göre işlem yapılır.
Sözleşmenin feshedilmesinden veya tasfiyesinden sonra "hesap kesme hakedişi" idarece
belirlenecek bir süre içinde yüklenici ile birlikte 41 inci maddesindeki esaslara göre yapılır.
Yüklenici gelmediği veya yetkili bir vekil göndermediği takdirde, idare bu hakedişi tek
taraflı olarak yapar ve yüklenicinin bu hususta hiç bir itiraz hakkı olamaz.
Yüklenicinin ölümü, iflası, ağır hastalığı, tutukluluğu veya mahkumiyeti
Madde 50- Yüklenicinin ölümü, iflası, ağır hastalığı, tutukluluğu veya özgürlüğü
kısıtlayıcı bir cezaya mahkumiyeti hallerinde aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Yüklenicinin ölümü halinde, sözleşme feshedilmek suretiyle hesabı genel hükümlere göre
tasfiye edilerek kesin teminatları ve varsa diğer alacakları varislerine verilir. Ancak, aynı
şartları taşıyan ve talepte bulunan varislere idarenin uygun görmesi halinde, ölüm tarihini
izleyen otuz gün içinde varsa ek teminatlar dahil taahhüdün tamamı için gerekli kesin
teminatı vermeleri şartıyla sözleşme devredilebilir. Teminatın verilmesinde 46 ncı madde
esaslarına göre işlem yapılır.
b) Yüklenicinin iflas etmesi halinde, sözleşme 4735 sayılı Kanunun 17 nci maddesi
hükümlerine göre feshedilerek yasaklama hariç hakkında 4735 sayılı Kanunun 20 ve 22 nci
maddelerine göre işlem yapılır. Kesin hesap tasfiyesi 48 inci madde esaslarına göre yapılır.
Sözleşmenin feshi sebebiyle idarenin uğradığı zarar ve ziyan yükleniciye tazmin ettirilir.
c) Ağır hastalık, tutukluluk veya hürriyeti bağlayıcı bir ceza mahkumiyeti nedeni ile
yüklenicinin taahhüdünü yerine getirememesi halinde, bu durumun oluşunu izleyen otuz gün
içinde yüklenicinin teklif edeceği ve ilgili idarenin kabul edeceği birinin vekil tayin edilmesi
şartıyla taahhüde devam edilebilir. Eğer, yüklenici kendi serbest iradesi ile vekil tayin etmek
imkanından mahrum ise, yerine ilgililerce aynı süre içinde genel hükümlere göre bir kayyum
tayin edilmesi istenebilir. Bu hükümlerin uygulanmaması halinde, sözleşme feshedilerek 48
inci madde esaslarına göre kesin hesap tasfiyesi yapılır ve yasaklama hariç haklarında 4735
sayılı Kanunun 20 ve 22 nci maddelerine göre işlem yapılır.
132
Ek 21.
ANKET
1. Göreviniz?
-Şantiye Şefi -Güvenlik Uzmanı -Yapı Denetim Mühendisi -Saha Mühendisi
2. Şu anda sorumlusu olduğunuz şantiyelerin adedi ve toplam m²? Çalıştığınız
şantiyelerde güvenlik önlemlerinin yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?
Adet: ______
m² : _______
Yeterli Güvenlik Önlemleri (Evet/Hayır) ________
3. “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği” eğitimi aldınız mı?
-Evet -Hayır
Evet ise nerede aldınız: ________
4. Kanun/yönetmelik/tüzükleri takip ediyor musunuz? Ne sıklıkta ediyorsunuz?
-Her gün -Haftada bir -Ayda bir -Etmiyorum
5. Şantiyede güvenlik önlemleri alınırken neleri göz önünde tutuyorsunuz?
-Kanunlar -Yönetmelikler -Firma prosedürleri -Tecrübe -Maliyet
-Bunun dışında: _______
6.Güvenlik önlemleri alırken işçiyi nasıl ikna ediyorsunuz?
-Masa başında görsel ve yazılı eğitim -Sahada uygulamalı eğitim -Ödül -İkaz -Ceza
-Bunların dışında: _____
7.Aşağıdaki problemlerle ne sıklıkta karşılaşıyorsunuz?
Yüksekten insan düşmesi -Çok nadir -Nadir -Sık -Çok sık
Yüksekten malzeme düşmesi
Göçmeler
Elektrik çarpması
Makine kazaları
Yangın
Asansör kazaları
8.İnşaat sektöründe meydana gelen kazaların sebeplerini aşağıdaki şekilde sıralarsak,
önemini nasıl derecelendirirsiniz? (1 en çok, 5 en az önem arz eden durum)
-İşçinin kişisel yaklaşımı/önlemlere uymama inatçılığı (1) (2) (3) (4) (5)
-İşçinin yaşı ve tecrübesi
-Şantiye yönetiminin iş güvenliğini önemsememesi
-Şantiye yönetiminin iş güvenliğini önemsemesi
fakat işçilere uygulatamaması
133
-İşçilerin yeterince eğitilememesi-Yapı denetimin üzerine düşen kontrolleri yerine
getirememesi
-İş güvenliği mevzuatının yetersiz kalması
-Devletin kontrol ve ceza sisteminin yetersiz olması
-Güvenlik tedbirlerinin maliyetinin yüksek olması
9.Genel güvenlik önlemlerinin toplam inşaat maliyetine oranı yüzde cinsinden yaklaşık
nedir?
-%1-3 -%4-6 -%7-10
-%10’un üzerindeyse belirtiniz (yüzde cinsinden): _______
10.”İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği” konusunun inşaat sektöründe daha iyi uygulanabilmesi
için önerileriniz nelerdir?
___________