Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

53
TÜRKİYE RUH SAĞLIĞI PROFİLİ ON RAPOR Hazırlayanlar: Doç. Dr. Neşe Erol Y. Doç. Dr. Cengiz Kılıç Doç. Dr. Mahir Ulusoy Uzm. Dr. Muzaffer Keçeci S.H.U. Zeynep Türütgen Şimşek T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI

description

1998 yılında yapılan Türkiye Ruh Sağlığı Profili araştırmasının Ön Raporunun kopyası

Transcript of Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Page 1: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

• •

TÜRKİYE RUH SAĞLIĞI PROFİLİ

ON RAPOR

Hazırlayanlar:

Doç. Dr. Neşe Erol Y. Doç. Dr. Cengiz Kılıç Doç. Dr. Mahir Ulusoy

Uzm. Dr. Muzaffer Keçeci S.H.U. Zeynep Türütgen Şimşek

T.C.

SAĞLIK BAKANLIĞI

Page 2: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

u ru"4u,Gu SJ^ o^^

TÜRKİYE RUH SAĞLIĞI PROFİLİ

ON RAPOR

Hazırlayanlar:

Doç. Dr. Neşe Erol

Y. Doç. Dr. Cengiz Kıhç

Doç. Dr. Mahir Ulusoy

Uzm. Dr. Muzaffer Keçeci

S.H.U. Zeynep Türütgen Şimşek

T.C. Sağlık Bakanlığı

Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü

T.C. Sağlık Bakanlığı

Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü

Dünya Sağlık Örgütü

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı

ve Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri

Enstitüsü

Page 3: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Birinci basını: 4000 Ekim 1997 - Ankara

Yazarlar

Doç. Dr. Neşe Erol

Y. Doç. Dr. Cengiz Kılıç

Doç. Dr. Mahir Ulusoy

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı, Ankara

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalı, Ankara

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Ankara

Uzm. Dr. Muzaffer Keçeci

S.H. U. Zeynep Türütgen Şimşek

T.C. Sağlık Bakanlığı, Temel Sağlık Hizmetleri Genel Mü­dürlüğü, Ankara

T.C. Sağlık Bakanlığı, Temel Sağlık Hizmetleri Genel Mü­dürlüğü, Ankara

Bu yayın, T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü işbirliği ile bastırılmıştır.

Grafik & Baskı: Aydoğdu Ofset «Tel: 310 79 79 - 310 7 7 03 Ankara - 1997

Page 4: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

ONSOZ

Dünya Sağlık Örgütü'nün "sağlık" tanımında vurgulanan unsurlardan biri, ruhsal yönden tam iyilik durumunda olmaktır. Ruh sağlığı, toplumun sosyo-ekonomik, kültürel yapısı ve genel sağlık sorunlarıyla bağlantılıdır. Ruh sağlığının, bireysel ve toplumsal düzeyde, doğum öncesi dönemden yaşlılık çağına kadar toplumsal, ekonomik ve politik yönden; hızlı kültürel değişim, çağdaşlaşma, hızlı kentleşme, sanayileşme ile yurt içi ve dışı göçlere bağlı kültür çatışması, eğitim düzeyine kadar her olgu üzerinde etkisi vardır.

Ruhsal bozuklukların yaygınlığının ve bu yaygınlığı belirleyen etkenlerin ortaya çıkarılması bilimsel açıdan olduğu kadar, ruh sağlığı politikalarının geliştirilmesi ve ihtiyaca yönelik hizmet ağ­larının oluşturulması açısından da önem taşımaktadır. Ülkemizde ruhsal bozukluklar epi-demiyolojisinde var olan durumu yansıtabilecek epidemiyolojik bulgulara alan araştırmaları ile ula­şılabilir. Ancak, ülkemizin genelini yansıtan geniş çaplı bir araştırma bulunmayıp, yapılan araştırmalar sınırlı ve dar kapsamlıdır. Hastane kayıtları incelendiğinde, belli ipuçları vermekle bir­likte, ruhsal bozukluğu olan tüm bireylerin tedavi kurumuna başvurmaması, tanı birliği olmaması, bölgesel yoğunluğunun bilinmemesi verilecek hizmetlerin nitelik ve niceliğini belirlemede yetersiz kalmaktadır.

Ülkemizde yapılan 1. Ulusal Sağlık Kongresi'nde; ruhsal bozukluklar konusunda veri ye­tersizliği nedeniyle durum ve ihtiyaç belirleme araştırmalarının yapılması ve bu yönde hizmetlerin planlanması yönünde karar alınmıştır. Ayrıca, ruhsal bozuklukların toplum içi dağılımı ile hastane içi görünümü arasındaki farklılıkların bilinmesi, tedavi olanaklarının kullanım biçimine ve halkın bu konudaki tutum ve davranışına ışık tutucu olacaktır. Belirlenen bu amaca ulaşabilmek, verilen hizmetlerin daha etkin ve verimli olmasını sağlamak, iller ve bölgeler düzeyinde ruh sağlığı hiz­metlerini planlayabilmek için "Türkiye Ruh Sağlığı Profili" araştırması yapılmıştır.

Araştırmanın başarı ile gerçekleştirilmesi, araştırmanın başlatılması, yürütülmesi ve son-landırılmasında sorumluluk taşıyanların değerli çabaları ile mümkün olmuştur. Araştırmaya teknik destek veren, yönlendirme komitesine, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Ana Bilim Dalı, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Öğretim Üyelerinden proje danışmanlarına, araştırmaya maddi destek sağ­layan Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü'ne teşekkür ediyorum. Bu araştırmada büyük özveri ve titizlik içinde görevlerini yerine getiren Bakanlığımız merkez ça­lışanlarına, il denetçi ve görüşmecilerine, ayrıca çalışmamıza ayırdıkları zaman ve sabırları için ce-vaplayıcılara teşekkür ediyorum.

Uzm. Dr. H. İbrahim Özsoy Sağlık Bakanı

Page 5: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

İÇİNDEKİLER

Türkiye Ruh Sağlığı Profili: araştırmanın amacı, planlanması ve yüılitülmesi.

Örnekleme planı ve hanehalkı anketi ile ilgili sonuçlar

Çocuk ve gençlerle ilgili sonuçlar.

Erişkinlerle ilgili sonuçlar.

Özetler.

Ek.

1

3

12

34

43

47

Page 6: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

BOLUM 1

TÜRKİYE RUH SAĞLIĞI PROFİLİ Araştırmanın amacı, planlanması ve yürütülmesi

Uzm. Dr. Muzaffer Keçeci S.H.U. Zeynep Türütgen Şimşek T. C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü

AMAÇLAR

Türkiye Ruh Sağlığı Araştırması, 2 yaştan itibaren tüm yaş grubu çocuk, genç, yetişkin ve yaşlılara uygulanan ve ülke çapında seçilen bir örneklemle yapılan bir araştırmadır. Araştırmada 2-18 yaş arası çocuk ve gençlerde sorun dav­ranışlar ile yeterlik alanları, 18 yaş üstünde ise sık rastlanan ruhsal bozuklukların yaygınlığı yanısıra ruh sağlığı hiz­metlerinin kullanımı konusunda bilgi toplanması amaçlanmıştır. Türkiye Ruh Sağlığı Profili Araştırması ülke çapında yürütülen ilk epidemiyolojik araştırma olma niteliğini taşımaktadır.

Araştırmanın amaçları şu şekilde sıralanabilir;

1-Çocuk ve yetişkinlerde görülen ruhsal bozukluklar konusunda gerekli olan bilgilerin ulusal düzeyde top­lanması ve ruhsal bozuklukların yaş, cinsiyet, bölge ve yerleşim yeri tipine göre dağılımının belirlenmesi,

2-Ruhsal bozuklukları doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen faktörlerin saptanması, 3-Ruh sağlığı konusunda ulusal düzeyde veri tabanı oluşturulması, 4-Ruh sağlığı politikalarının belirlenmesi ve yeni stratejilerin oluşturulmasına yardımcı olmasıdır.

ORGANİZASYON

Araştırmanın 1993 yılında hazırlık çalışmalarına başlanması sırasında konuya yönelik önerileri almak amacıyla bir "Yönlendirme Komitesi" oluşturulmuştur. Bu komiteye Prof. Dr. Ahmet Göğüs, Prof. Dr. Efser Kerimoğlu, Prof. Dr. Bahar Gökler, Prof. Dr. Perin Yolaç, Prof. Dr. Abdülkadir Çevik, Prof. Dr. Işıl Bulut, Prof. Dr. Sevil Atauz, Prof. Dr. Nesrin Şahin, Prof. Dr. Nail Şahin, Prof. Dr. Soynur Canat, Doç. Dr. Neşe Erol, Doç. Dr. Emine Öztürk Kılıç, Doç. Dr. Mahir Ulusoy, Doç. Dr. Ferhunde Öktem, Doç. Dr. Belma Akşit, Doç. Dr. Nesrin Dilbaz, Yrd. Doç. Dr. Afşin Sağ­duyu, Uzm. Dr. Murat Rezaki, Dr. A. Giray Anhan, Dr. Cengiz Erden ve Ruh Sağlığı Daire Başkanı Uzm. Dr. Nevzat Satmış katılmışlardır. Bu komite dört toplantı yapmış ve yapılan toplantılar sonucunda, bu araştırmanın gerekli ol­duğuna karar verilmiş, kullanılacak yöntem ve ölçekler tartışılmıştır. Ön hazırlıklar tamamlandıktan sonra, çocuk ve gençlere uygulanan ölçeklerin uyarlaması, standardızasyon ve dağıtımından sorumlu olan Ankara Üniversitesi Tıp Fa­kültesi Çocuk Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Doç. Dr. Neşe Erol ve yetişkin ölçeği (CIDI)'nin eğitim ve uygulamasından sorumlu olan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Cengiz Kılıç ile Türkiye genelinde örneklem seçimi ye hanehalkı soru formu geliştirme konusunda deneyimi olan Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Mahir Ulusoy danışman olarak gö­revlendirilmişlerdir. Araştırmanın planlama, uygulama ve değerlendirme aşamalarında danışmanlarla birlikte gerekli iş­leri yürütmek üzere sosyal hizmet uzmanı Zeynep Türütgen Şimşek, psikolog Aysın Kurtuluş, sosyal hizmet uzmanı Nermin Berktaş, tıbbi teknolog Mustafa Nişancı görev almışlardır. Araştırmanın uygulama aşamasında idari açıdan Genel Müdür Uzm. Dr. M. Rifat Köse, ayrıca Genel Müdür Yardımcıları Bilgin Gözüm, Dr. Niyazi Çakmak ve Ruh Sağlığı Daire Başkanı Uzm. Dr. Selçuk Candansayar destek sağlamışlardır.

ÖLÇEKLER

Araştırmanın alan çalışması sırasında aşağıdaki ölçek ve soru formları kullanılmıştır.

2-3 Yaş Çocukları İçin Davranış Değerlendirme Ölçeği, 4-18 Yaş Çocuk ve Gençleri İçin Davranış Değerlendirme Ölçeği, 5-18 Yaş Öğretmen Değerlendirme Ölçeği, 11-18 Yaş Grubu Gençler İçin Kendini Değerlendirme Ölçeği, Uluslararası Bileşik Tanı Görüşmesi, Genel Sağlık Anketi, Kısa Yeti Yitimi Anketi, Sağlık Hizmeti Kullanımı Anketi Hanehalkı Anketi

Page 7: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

GÖRÜŞMECİ VE DENETİCİLER

Araştırmada alan çalışması için il denetçileri ve görüşmeciler belirlenmiştir. İl denetçileri, örnekleme çıkan il­lerde görev yapan Ruh Sağlığı Şube Müdürleri ya da Ruh Sağlığı Şubesinden sorumlu Sağlık Müdür yardımcısından, görüşmeciler ise sağlık ocaklarında görev yapan doktor, ebe, hemşire ve devlet hastanelerinde çalışan psikolog ve sos­yal hizmet uzmanlarından oluşmuştur. Ek A'da il denetçileri ile görüşmecilerin listesi verilmiştir. Görüşmeciler, ör­nekleme çıkan illerin küme sayısı ve küme büyüklüklerine oranlı olarak seçilmiştir. Araştırmada görev yapan tüm per­sonel 2 ay süre ile sadece bu araştırmada çalışmışlardır.

EĞİTİM

Öncelikle araştırmanın nasıl yürütüleceği, süreci ve örnekleme konusunda bilgi verme ve yöneticilerin desteğini almak amacıyla. 26-27 Ekim 1995 tarihleri arasında Sağlık Müdür yardımcılarının ya da Ruh Sağlığı Şube Mü­dürlerinin katıldığı iki günlük bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda, araştırma için illerde yapılacak düzenlemeler ile ör­nekleme ilişkin çalışmalar planlanmıştır.

İl denetçisi ve görüşmecilerin eğitimi ise iki aşamada yapılmıştır. İlk aşamada, İç Anadolu ve Güney Anadolu bölgelerinden örnekleme çıkan illerin denetçi ve görüşmecilerinin eğitimi 20-24 Kasım 1995 tarihleri arasında ya­pılmıştır. İkinci aşamada ise Batı, Kuzey ve Doğu Anadolu bölgelerinden örnekleme çıkan illerin denetçi ve gö­rüşmecilerinin eğitimi 26 Şubat-1 Mart 1996 tarihleri arasında yapılmıştır. Eğitimlerin ilk gününde eğitime alınan sağlık personeline duyarlılık kazandırmak amacıyla, çocuk ve yetişkin ruh sağlığı, koruyucu ruh sağlığı ve epidemiyolojiyi içeren konularda bir panel düzenlenmiştir. Bu panele konuşmacı olarak Prof. Dr. Efser Kerimoğlu, Prof. Dr. Ahmet Göğüs, Doç. Dr. Neşe Erol. Doç. Dr. Mahir Ulusoy, Yrd. Doç. Dr. Cengiz Kılıç ve Genel Müdür yardımcısı Uzm. Dr. Muzaffer Keçeci katılmışlardır.

Her iki eğitim aşamasında da, birinci grup olarak çocuk ve gençlere yönelik ölçeklerle hanehalkı anketi uy­gulaması için psikolog, sosyal hizmet uzmanı, tıbbi teknolog, ebe ve hemşireler, ikinci grup olarak ise, yetişkin soru formu uygulamasında pratisyen hekimler eğitim almışlardır. İki ayrı grup halinde iki aşamada gerçekleştirilen eğitim programı sonunda: ilk eğitimde 37 pratisyen hekim, 37 psikolog, sosyal hizmet uzmanı, tıbbi teknolog, ebe ve hemşire olmak üzere 74 kişi, ikinci eğitimde ise 42 pratisyen hekim ve 42 psikolog, sosyal hizmet uzmanı, tıbbi teknolog, ebe ve hemşire olmak üzere 84 kişi eğitim almıştır. İl eğitim ekibinin yeterli olmadığı durumlarda, ihtiyaca göre personel eği­timi yapılmıştır. Birinci grubun çocuk ve gençlere yönelik ölçeklerinin eğitimi Doç. Dr. Neşe Erol, hanehalkı soru formu eğitimi Doç. Dr. Mahir Ulusoy tarafından verilmiştir. İkinci grubun eğitimi ise Uzm. Dr. Murat Rezaki, Uzm. Dr. İncila Kaplan, Uzm. Dr. Güliz Özgen, Y. Doç. Dr. Cengiz Kılıç tarafından yapılmıştır. Eğitimde rol oynama tekniği ve grup çalışmaları uygulanmıştır.

ALAN ÇALIŞMASI

Alan çalışması iki aşamada gerçekleştirilmiştir. Birinci aşamada Aralık 1995 - Ocak 1996 tarihleri arasında İç Anadolu ve Güney Anadolu bölgeleri, ikinci aşamada ise Nisan-Mayıs 1996 tarihleri arasında Batı, Kuzey ve Doğu Anadolu bölgelerinden örnekleme çıkan illerde alan çalışması yapılmıştır. İllerde uygulamaya başlamadan önce, ör­nekleme çıkan hanelere Sağlık Müdürlükleri tarafından hazırlanan bir mektup gönderilerek araştırma konusunda aile bilgilendirilmiştir. Bazı illerde ise, o bölgenin ebesi tarafından aileler bilgilendirilmiş ve uygulama sırasında evde bu­lunmaları sağlanmıştır. Aynı şekilde örnekleme çıkan evde yaşayan çocuklar okula gidiyorlarsa, hazırlanan bir mek­tupla okulun da araştırma konusunda bilgi sahibi olması sağlanmıştır. Alan çalışması sırasında, il denetçileri sürekli ola­rak merkez ekiple işbirliği içerisinde çalışmışlardır. Ayrıca, merkez ekibinden psikolog Aysın Kurtuluş, sosyal hizmet uzmanı Zeynep Türütgen Şimşek ve Proje Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Cengiz Kılıç yerinde denetim ve süpervizyon için illere gitmişlerdir. İl denetçileri ve görüşmecilerin araç, gereç ve yemek ihtiyaçları sağlık müdürlüklerince kar­şılanmıştır.

İllerde tamamlanan soru formları il denetçileri tarafından kontrol edildikten sonra Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne gönderilmiştir. Merkez ekibi tarafından Doç. Dr. Mahir Ulusoy'un danışmanlığında formların tekrar kontrolü yapılmış ve her haneye ait olan formlar numaralandırılmıştır. Proje danışmanları tarafından formlar gözden geçirildikten sonra veri giriş işlemi başlamış ve Eylül 1996 tarihinde tamamlanmıştır. Veri kontrolü ya­pıldıktan sonra ilk analizlere başlanılmıştır.

Elinizdeki kitapçık kesinleşmemiş ilk bulguları özetlemektedir. Çalışmanın ana raporunun 1998 baharında ya­yınlanması planlanmıştır.

Page 8: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

BOLUM 2

TÜRKİYE RUH SAĞLIĞI PROFİLİ • • •

Örnekleme Planı ve Hanehalkı Anketi ile ilgili Sonuçlar Doç. Dr. Mahir Ulusoy Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etiidleri Enstitüsü

G I R I ş

Türkiye'de ruh sağlığı konusunda kapsamlı olarak düzenlenen bir araştırmanın bulgularının tüm ülkeye ge-nellenebilirliğinin yanında, kabul edilebilir duyarlıkla, bölgelere ve alt nüfus gruplarında da geçerli olmasını sağlamak gerekmektedir. Araştırmanın örnekleme planı yapılırken bu ilkeler gözönüne alınarak tabakalar saptanmış ve örnek bü­yüklüğüne karar verilmiştir. Örnekleme planında tanımlanan her tabakadan aynı oranda örnek seçilmiş, bu nedenle araş­tırma kendinden ağırlıklı olmuştur. Bulgular, bölgelere, yerleşim yeri tiplerine ve bu iki değişkenin çaprazıyla elde edi­len tabakalara genellenebilir. Bunun yanında, örneğe 1 olasılıkla girdikleri için 4 büyük kentimize (istanbul, Ankara, İzmir, Adana) de genelleme yapılabilir. Bunun dışında kalan, örneğe çıkmış yerleşim merkezlerinin hiç birine ge­nelleme yapılamaz.

Türkiye Ruh Sağlığı Profili Araştırmasının örnekleme planı çok aşamalı, tabakalı, kümeli olasılık ör-neklemesidir.

Tabakalama Tabakalar, homojen birimler içeren alt çerçevelerdir. Bu araştırmada tabaka tanımı için iki kıstas kullanılmıştır.

1- Bölge: Yerleşim yerlerinin birbirine coğrafi yakınlığı tabakalama için birinci kıstas olmuştur. Bu amaçla, Türkiye'nin 5 demografik bölgesi araştırmanın 5 büyük tabakasını oluşturmuştur.(3)

2- Yerleşim Yeri büyüklüğü ve tipi: Yerleşim yeri tipi (yerleşim yerinin il merkezi, ilçe merkezi ya da köy oluşu) tabakalama için ikinci kıstas olarak kullanılmıştır.

Aşamalandırma Aşamalandırma, kullanılabilir, hazır, örnekleme çerçevelerinin varlığına göre yapılmıştır.

İl Merkezi Seçimi: 15 tabakanın her birinde ilk aşamada il merkezleri sistematik rasgele yöntemle seçilmiştir. Bu aşamada çerçeve olarak Devlet İstatistik Enstitüsü'nün (DİE) 1990 Sayımı İdari Bölünüş yayını kullanılmıştır.

İl merkezinde ikinci Aşama Seçim: Seçilen il merkezlerinden ETF (Evhalkı Tespit Fişi) kayıtları kullanılarak Sağlık Ocaklarına göre hane sayıları ve nüfusları içeren dökümler alınmış, bu listelerden yine sistematik rasgele seçim yöntemine göre, o merkezden seçilmesi gereken küme sayısı kadar Sağlık Ocağı ve küme seçilmiştir.

İlçe Merkezi Seçimi: Seçilen il merkezlerine idari olarak bağlı ilçeler ikinci aşamada ilçe seçimi için çerçeve oluşturmuştur. Çerçeve için yine DİE'nün 1990 Sayımı İdari Bölünüş yayını kullanılmıştır.

İlçe merkezlerinde üçüncü Aşama Seçim: Seçilen ilçelerde Sağlık Ocağı ve küme seçimi, aynen il merkezlerinde uygulanan yöntemle yapılmıştır.

Köy Seçimi: Köy seçimi için kullanılan çerçeve, seçilen il merkezlerine bağlı köylerdir. Çerçeve olarak 1990 Sa­yımı İdari Bölünüş yayını kullanılmıştır. Her bölgeden seçilecek köy sayısı araştırmacılar tarafından önceden sap­tanmıştır. Genel bir ilke olarak her köyden bir küme alınacak şekilde köy sayısı belirlenmiştir.

Kümeleme Örnekleme küme örneklemesidir. Küme, birbirine komşu haneler olarak tanımlanmıştır. Ortalama küme bü­

yüklüğü 20 olarak belirlenmiştir. Ancak bu değer seçilen yerleşim yerinin büyüklüğüne bağlı olarak değişmektedir. Küme büyüklüğü için değişim katsayısı 0.189 olduğu için küme büyüklüğü sabit kabul edilebilir.

Yerleşim yerlerindeki hane sayıları, yerleşim yerlerinin kestirim nüfusları, 1990 sayımında il merkezleri, ilçe merkezleri ve köylerdeki ortalama hane büyüklüklerine bölünerek elde edilmiştir. 1990 ortalama hane büyüklüklerinin 5 senede değişmediği varsayılmıştır.

Page 9: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Güncelleme Güncelleme amacıyla, bölge ve yerleşim yeri tiplerinin oluşturduğu 15 tabakanın her birinde ilk aşama seçim

için gerekli olan yerleşim yerleri çerçevesi olarak 1990 Sayımı İdari Bölünüş yayını temel alınarak çerçevelerde gerekli güncelleme işlemleri yapılmıştır.

İl merkezleri çerçevesine araştırma tarihinde sayısı 79 olan tüm il merkezleri; ilçe merkezlen çerçevesine, birinci aşamada seçilen illere bağlı ilçe merkezleri, ve köy çerçevesine de, yine birinci aşamada seçilen il merkezlerine bağlı köyler dahil edilmişlerdir. Bu işlem sonucunda, bağlı olduğu ilçe merkezi seçilmediği halde örneğe giren köyler ol­muştur.

Birinci güncelleştirme işlemi, il ve ilçe merkezleri çerçevelerine giren yerleşim yerlerinin 1985 ve 1990 yıl­larındaki nüfuslarını kullanarak araştırma tarihindeki nüfuslarının kestirimidir. Köylerin nüfus projeksiyonu, örneğe giren bir ilçenin tüm köylerinin toplam nüfusu için yapılmıştır. Projeksiyon işleminden önce nüfusu 6000'in üstünde olan köylerin nüfus projeksiyonları tek tek yapılmış ve araştırma tarihinde nüfusu 10 000'in üstünde olanlar köy çer­çevesinden ilçe çerçevesine aktarılmıştır.

İkinci olarak, idari yapıdaki değişiklikler (il yapılan ilçeler vb.) yerleşim yeri çerçevesine yansıtılmış, üçüncü olarak ETF kayıtlarının nüfus projeksiyonlarıyla uyumluluğu sağlanmıştır.

Örnek seçiminin her aşamasında sistematik rasgele seçim yapılmıştır.

Küme Seçiminde Kullanılan Çerçeve, Evhalkı Tespit Fişleri Ruh Sağlığı Araştırmasında son aşama örnekleme çerçevesi olarak Sağlık Ocaklarında her hane için hane bil­

gilerini içeren ve her yıl güncelleştirilen Evhalkı Tespit Fişleri (ETF) kulanılmıştır.

CEVAPLAMA ORANLARI

Cevaplama oranları, araştırmada kullanılan ve araştırma evrenine giren farklı kuşak insanlara uygulanan anket formları için farklı düzeylerde gerçekleşmiştir. Aynı zamanda, örnekleme tabakalarında farklı düzeylerde cevaplama oranları elde edilmiştir. Hernekadar örnekleme planında hedef hane sayısı 5001 olarak saptanmışsa da Haziran 1995 ile alan uygulama tarihi arasında göçler, yeni yapılan binalar, eski binaların yıkılması gibi nedenlerle olan değişikliklerden dolayı örneğe çıkan adreslerle gerçek durum arasındaki fark, hedef nüfusun 4322 haneye düşmesine neden olmuştur.

Hane Anketi Cevaplama oranları Görüşme sonucu, "Anket dolduruldu", "Hanede uygun cevaplayın yok", "Reddetti" olarak işaretlenen hane

formları, erişilmiş haneler olduğundan haneler için cevaplama oranlan, her örnekleme tabakasında bu hanelerin top­lamının hedef hane sayısına oranıdır. Buna göre, tüm Türkiye'de hedef olarak saptanan 5001 hanenin 4322'sine eri­şilmiştir. Erişilen hanelerin %90'ında (3889 hane) hane ve hanehalkı anketleri tamamlanmıştır. Cevaplamayan %10 ha­nenin cevaplamama nedenlerine göre dağılımı Tablo 2.1'de verilmiştir.

Tablo 2.1. Cevaplamayan hanelerin cevaplamama nedenlerine göre dağılımı

Görüşme yapıldı

Hanede uygun cevaplayıcı yok

Red

Toplam

HANE SAYISI

3889

65

368

4322

4-18 Yaş Anketi Cevaplama Oranları Araştırmada, örneğe giren her hanede hane anketi uygulanmış ve hanede yaşayan, hane üyesi olan herkes lis-

telenmiştir. Araştırmada kullanılan ölçeklerden biri 4-18 yaş arasında olan çocuk ve gençler için uygulanan modüldür. Görüşmenin tamamlandığı hanelerde bu grupta olduğu saptanan 5344 çocuk ve gencin %84.7'sine (4525) ilgili anket uygulanmıştır.

2-3 yaş grubu çocuklarda diğerlerine göre daha yüksek cevaplama oranlarına erişilmiştir. Görüşülen hanelerde bu yaş grubunda toplam 671 çocuk saptanmış, bunların 638'ine anket uygulanmıştır (%95.1).

Page 10: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

18 Yaş Üstü CIDI cevaplama oranları Görüşülen hanelerde, 18 yaş üstü olarak saptanan 10186 kişinin 7479 'ü ile yetişkin anketi tamamlanarak %73.4

gibi bir cevaplama oranına erişilmiştir.

VERİ GÜVENİRLİĞİ

Araştırmanın bir örnekleme araştırması olması nedeniyle, örneklemeden hesaplanan istatistiklerin Türkiye'ye ge-nellenebilirliği, başka bir deyişle, örneklemenin Türkiye'yi temsil edebilirliği sözkonusudur. Bu araştırmanın Türkiye'yi ne kadar temsil ettiğini görmek için, hane anketiyle toplanan bazı temel değişkenlerin dağılımı incelenmiş ve başka araştırma ve sayım bulguları ile karşılaştırılmıştır.

Bu araştırma bulgularını karşılaştırmak için baz olarak kullanılabilecek iki kaynak vardır. Bunlardan birisi 1990 Sayımı, diğeri de 1993 Nüfus ve Sağlık Araştırmasıdır. 1990 Sayımı bulguları araştırma tarihinin 5 yıl gerisinde kal­mıştır. Özellikle, son yıllarda insan hareketliliğinin çok olduğu ülkemizde, sosyal göstergelerde doğal, ya da göç ne­deniyle meydana gelen değişiklikler nedeniyle 1990 Sayımı bulgularının bu araştırmanın bulgularına baz olamayacağı düşünülmektedir.

1993 Nüfus ve Sağlık Araştırması, bu araştırma tarihine daha yakın bir tarihte yürütülen bir araştırma olduğu için 1990 sayımı için sayılan sakıncalar aynı yoğunlukta değildir. 1990 Sayımı bulguları ile bu araştırma bulgularına is­tatistik test uygulandığında, bulguların farklı çıkmaması halinde her iki araştırma örnekleminin aynı kitleden, aksi halde farklı kitlelerden çekildiği sonucuna varılacaktır. Bu durumda araştırmalardan biri ya da hiçbiri Türkiye'yi temsil et­miyor kararını vermek gerekecektir, fakat bunlardan hangisinin Türkiye'yi temsil edip hangisinin etmediği belli ol­mayacaktır. Bu nedenle, test sonuçlarından çok, bulguların birbirine yakınlığı değerlendirilmelidir.

Karşılaştırma amacıyla yaş, cinsiyet, hane büyüklüğü, bağımlılık oranı ve bölge dağılımı incelenmiştir.

Tablo 2.2: Seçilmiş kaynaklarda ve Ruh Sağlığı Profili Araştırmasında yaş gruplarına göre nüfus (TNA 1991, GNS 1993, TNSA 1994)

Yaş grupları

- 15

15-64

65+

Yaş bağımlılık oranı

TNA 1989

35.4

60.4

4.2

65.7

GNS 1990

35.0

60.7

4.3

64.7

TNSA 1993

33.0

61.4

5.6

62.7

T. Ruh Sağlığı Profili

31.4

63.8

4.8

56.7

TNA: Türkiye Nüfus Araştırması, GNS: Genel Nüfus Sayımı, TNSA: Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması

Yaşlar gruplanıp, zaman içinde yapılmış başka araştırmalar ve sayım bulguları ile karşılaştırma yapıldığında, ara­daki farklılıklar istatistik olarak önemli olduğu halde, yüzde dağılımlarının ve yaş bağımlılık oranının zaman içindeki gelişimi, bu araştırma bulgularının diğer bulgularla uyumlu olduğunu göstermektedir.

Page 11: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Tablo 2.3: 1993 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması ve Ruh Sağlığı Profili Araştırmalarında örnekleme kap­samına giren kişilerin bölgelere göre dağılımı (TNSA 1994)

Batı A.

Güney A. Orta A.

Kuzey A. Doğu A

Toplam

% Erkek/kadın

oranı

T. Ruh Sağlığı Profili

Araştırması

Erkek Kadın

39.4 40.0

16.0 15.5 19.0 19.3

9.3 9.0 16.4 16.1

7230 7279

100.0 100.0

Toplam 39.7

15.7

19.1 9.2

16.3

14509

100.0

99.32

1993 Türkiye Nüfus

Araştırması

Erkek Kadın

33.9 33.0 15.6 15.4

21.9 23.1 8.2 9.2

20.3 19.4

16557 17528

100.0 100.0

ve Sağlık

Toplam

33.5

15.5

22.5 8.7

19.8 34085

100.0

94.46

Tablo 2.3 düzenlenirken, 1993 bulguları ile karşılaştırma yapabilmek için tabloya sadece 6 yaş üstü nüfus dahil edilmiştir. Görüldüğü gibi Batı ve Doğu Anadolu bölgelerinde her iki cins için, Orta Anadolu'da da kadın nüfusta önem­li farklılıklar vardır. Türkiye Ruh Sağlığı Profili Araştırmasında Doğu Anadolu nüfusunda azalış, Batı Anadolu nü­fusunda da artış görülmektedir. Bu görünüş farklılığın göçten ileri gelmiş olabileceğini düşündürmektedir. Her ne kadar farklılıklar istatistik olarak önemli olsa da, her iki araştırmada bölgelerin büyüklük olarak sıralaması aynıdır.

Türkiye Ruh Sağlığı Profili Araştırmasının erkek/kadın oranı, baz değer olan 100'e yakın olması nedeniyle, 1993 Araştırması cinsiyet oranından daha akla yakın bir değerdir.

Tablo 2.4: 1993 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması ve Türkiye Ruh Sağlığı Profili Araştırmalarında ör­nekleme kapsamına giren kişilerin eğitim durumlarına göre dağılımı (TNSA 1994)

Eğitimsiz

İlkokul terk

İlkokul mez

Orta O.terk

Ort +

Toplam

T. Ruh Sağlığı Araştırması

ERKEK

18.4

16.8

37.4

6.7

20.7

7229

100.0

KADIN

29.6

17.1

35.3

4.6

13.3

7280

100.0

TOPLAM

24.0

17.0

36.4

5.7

17.0

14509

100.0

1993 Araştırması

ERKEK

13.0

15.8

36.5

9.1

25.3

16507

100.0

KADIN

29.1

15.6

35.9

4.7

14.5

17578

100.0

TOPLAM

21.3

15.7

36.2

6.8

19.7

34085

100.0

Tablo 2.4'e de karşılaştırma yapabilmek amacıyla sadece 6 yaş üstü nüfus dahil edilmiştir. Eğitimsiz erkekler ve orta üstü eğitimli erkeklerde büyük farklılıklar görülmekte, erkek eğitiminin diğer kategorilerinde ve kadın eğitimi da­ğılımında büyük farklılıklar görülmemektedir. Türkiye Ruh Sağlığı Araştırmasında eğitimsiz erkeklerin 1993 Araş­tırmasına göre daha fazla, orta üstü eğitimlilerin daha az olması daha akla yakındır.

Tablo 2.3 ve Tablo 2.4'de yapılan istatistik testler sonucunda farklılıkların önemli olmasında, araştırmalardaki gözlem sayısının çok büyük olmasının payı vardır. Büyük örneklemelerde çok küçük yüzde farklılıklarının bile istatistik anlamlılık taşıdığı unutulmamalıdır.

Araştırma verilerinin güvenirliği, 1990 Sayım gibi ülke çapında toplanan ve örnekleme hatası içermeyen bir kay­nak, Ruh Sağlığı Profili Araştırmasına daha yakın bir tarihte yürütülen 1993 Nüfus ve Sağlık Araştırması ve T.C. Baş­bakanlık Devlet Planlama Teşkilatı 1989 Nüfus Araştırması gibi güvenilir kaynakların verileriyle karşılaştırma yaparak test edilmiştir. Zaman içinde doğal değişenlik, ya da bazı değişkenlerin zaman içinde değişme eğilimi de gözönünde tu­tulunca, bu araştırma bulgularının güvenilir olduğu sonucuna varılmıştır.

Page 12: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

KONUT VE HANEHALKI BULGULARI

Bu bölümde konut ve hanehalkı anketleriyle toplanan ve hanehalkınm tümünü ilgilendiren bazı bilgilerin dö­kümü ile birlikte kısa açıklamalar verilecektir.

Ev sahipliği - Kiracılık Türkiye'de son 15 yıldır inşaat sektörü ekonominin motoru olarak görülmektedir. Buna rağmen il merkezlerinde

ailelerin %37 gibi büyük bir kısmı oturdukları evde kiracı olarak yaşamaktadırlar. Türkiye'de ev sahipliği, yerleşim yeri tipi büyüdükçe azalmaktadır. Kırda geçimin zorlaşması nedeniyle kentlere göçen insanlar, göçün doğası gereği, kente yaşamın ilk yıllarını mülksüz (evsiz) geçirmekte, zamanla ev sahibi olmaktadırlar.

Evsizleşme süreci köylerde de görülmeye başlanmıştır. Bu durum pazar ekonomisi ve uzun zamandır gelir da­ğılımında görülen kronik bozulmanın sonuçlarından biri olarak düşünülebilir.

Tablo 2.5. Ailelerin evsahibi olup olmamalarına göre bölge ve yerleşim yeri tiplerinde dağılım

İL MERKEZLERİ İLÇE MERKEZLERİ KÖYLER

Toplam

%

Evsahibi

1173

63.3

Kiracı

679

36.7

Toplam

1852

100

Evsahib

569

66.8

Kiracı

283

33.2

Toplam

852

100

Evsahibi

1036

87.4

Kiracı

149

12.6

Toplam

1185

100

Görüşme dili Doğu Anadolu'dan olan göçlerin yoğunluğu nedeniyle Batı ve Güney Anadolu bölge il merkezlerinde çevirmen

aracılığı ile yapılan görüşmelerin yüzde olarak çokluğunun. Doğu Anadolu il merkezlerindeki kadar oluşu dikkat çe­kicidir. Güney Anadolu'nun son yıllarda Doğu Anadolu'dan en çok göç çeken bölge olması, bu bölgenin her üç yerleşim yeri tipinde çevirmen aracılığıyla yapılan görüşmelerin çok oluşunun nedenidir. Doğal olarak yerleşim yeri tipi kü­çüldükçe, Türkçe bilmeyenler artmakta, bu nedenle de Doğu Anadolu'da çevirmenle yapılan görüşmeler il mer­kezlerinde %4.9 iken bu değer ilçe merkezlerinde %9.6'ya, köylerde de %14.4'e yükselmektedir.

Tablo 2.6. Hane anketi görüşmesinde çevirmen kullanılan/kullanılmayan hane sayısının bölgelere göre dağılımı

İL MERKEZLERİ

Batı

%

Güney

%

Orta

%

Kuzey %

Doğu

%

Toplam

%

ÇEVİRMEN

Var

36

3.4

10

4.8

5

1.6

0

10

4.9 61

3.3

Yok 1028

96.6 197

95.2

311

98.4

61 100.

194

95.1 1791

96.7

Toplam 1064

57.5

207 11.2

316

17.1

61 3.3

204

11.0 1852

100.0

İLÇE MERKEZLERİ

ÇEVİRMEN

Var 7

2.8

8 4.3

1 0.5

1 1.1

11

9.6

28

3.3

Yok 242

97.2

178 95.7

208 99.5

93 98.9

103

90.4

824

96.7

Toplam 249

29.2

186 21.8

209

24.5

94 11.0

114

13.4

852

100.0

KÖYLER

ÇEVİRMEN

Var 5

1.4

8

4.1 1

0.4

3 1.8

29

14.4

46

3.9

Yok 363

98.6

188

95.9 248

99.6 167

98.2

173

85.6 1139

96.1

Toplam 368

31.1

196 16.5

249 21.0

170 14.3

202

17.0

1185

100.0

Page 13: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Hanehalkı büyüklüğü 1993 Nüfus ve Sağlık Araştırmasına göre 4.5 olan Türkiye hane büyüklüğü ortalaması bu araştırmada 4.26 ola­

rak kestirilmektedir. Aradaki fark oldukça büyük ve anlamlıdır, Bütün bölge ve yerleşim yeri tiplerinde, küçük de­ğişikliklerle, hane büyüklüğündeki bu küçülme izlenmektedir.

Tablo 2.7. Tabakalarda hanehalkı büyüklüğü ortalaması dağılımı.

Türkiye

Batı Anadolu

Güney Anadolu

Orta Anadolu

Kuzey Anadolu

Doğu Anadolu

İl Merkezleri

îlçe Merkezleri

Köyler

ORTALAMA

4.26

3.84

4.40

4.09

4.58

5.49

4.02

4.54

4.42

HANE SAYISI

3889

1681

589

774

325

520

1852

852

1185

Medeni hal

Tablo 2.8. Medeni hal dağılımı

EVLİ DUL BOŞANMIŞ AYRI YAŞIYOR TOPLAM

SAYI

%

7742

91.8

610

7.2

72

0.9

11

0.1

8435

100.0

Tablo 2.8 araştırma kapsamına giren nüfusun, başından en az bir evlilik geçmiş kısmını kapsamaktadır, başka bir deyişle, evlilik çağı dışında sayılan 12 yaş altı nüfus ile 12 yaş üstü olup henüz hiç evlenmemiş nüfus tablo dışı kal­mıştır. Bu tablodaki dağılım, Türkiye'de yapılan başka araştırmalar ve sayımlarda görüldüğü gibi evlilik kurumunun is­tikrarlı bir sosyal kurum olduğunu göstermektedir (TNSA 1994).

Page 14: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Tablo 2.9. Cinsiyete göre mezun olunan okul dağılımı

İlkokul N

satır %

sütun %

Normal ortaokul N

satır %

sütun %

İmam-hatip orta. N

satır %

sütun %

Sanat ortaokulu N

satır %

sütun %

Diğer ortaokul N

satır %

sütun %

Normal lise N

satır %

sütun %

İmam-hatip lise N

satır %

sütun %

Sanat lisesi N

satır %

sütun %

Diğer lise N

satır %

sütun %

Üniversite N

satır %

sütun %

Toplam N

satır %

ERKEK

3915

50.6

62.2

877

60.4

13.9

40

59.7

0.6

65

71.4

1.0

43

43.0

0.7

611

57.9

9.7

43

65.2

0.7

194

68.8

3.1

101

58.0

1.6

402

61.7

6.4

6291

53.9

KADIN

3822

49.4

71.0

575

39.6

10.7

27

40.3

0.5

26

28.6

0.5

57

57.0

1.1

444

42.1

8.2

23

34.8

0.4

88

31.2

1.6

73

42.0

1.4

250

38.3

4.6

5385

46.1

TOPLAM

7737

66.3

1452

12.4

67

0.6

91

0.8

100

0.9

1055

9.0

66

0.6

282

2.4

174

1.5

652

5.6

11676

100.0

Tablo 2.9'da izlendiği gibi, okul çağının başladığı 6 yaş üstü nüfusun en son devam ettiği okullarda cinsiyet da­ğılımı sadece ilkokul düzeyinde her iki cinsin eşit dağıldığını göstermektedir. "Diğer ortaokullar" düzeyinde denge ka­dınlardan yana bozulmakta, geri kalan bütün eğitim düzeylerinde "erkekler" çoğunluğu oluşturmaktadırlar. Erkek-kadın arasındaki farkın en büyük olduğu okullar, daha çok erkek mesleği olarak bilinen mesleklerin eğitiminin yapıldığı "sanat liseleri" ile "imam-hatip liseleri" ndedir. Kız çocukların çoğunlukta olduğu "Diğer ortaokul" kodlu okulların kadın mesleklerine dönük eğitim veren okullar olması olasıdır.

Page 15: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Tablo 2.10. Hanehalkının cinsiyete göre gelir getiren bir işte çalışıp çalışmadığı

Çalışan N

satır %

sütun %

Çalışmayan N

satır %

sütun %

Toplan N

satır %

ERKEK

3811

81.1

56.8

2897

32.0

43.2

6708

48.8

KADIN

889

18.9

12.6

6144

68.0

87.4

7033

51.2

TOPLAM

4700

• 34.2

9041

65.8

13741

100.0

Çalışma çağındaki nüfusun (12 yaş üstü) üçte ikisi gibi çok büyük bir kısmı gelir getiren bir işte çalışmıyor gö­rünmektedir. Rakamın büyük olmasının bir nedeni, iş sorulannın yöneltildiği 12 yaş üstü nüfusun hem öğrenimine devam eden genç nüfusu, hem de aktif ekonomik hayatını tamamlamış yaşlı nüfusu kapsamasıdır. Diğer neden ise, ev kadınlarının üretiminin ekonomik değer taşımadığı anlayışıdır. Gelir getiren işte çalışanların içinde erkeklerin payı %81'leri bulurken, çalışmayanların içinde kadınların payı %68'lere kadar yükselmektedir.

Tablo 2.11. Sosyal güvenliği olan ve olmayanların cinsiyete göre dağılımı

Sosyal güvenliği var N

satır %

sütun %

Sosyal güvenliği yok N

satır %

sütun %

Toplam N

satır %

ERKEK

3698

49.9

55.1

3014

47.6

44.9

6712

48.8

KADIN

3709

50.1

52.7

3324

52.4

47.3

7033

51.2

TOPLAM

7407

53.9

6338

46.1

13745

100.0

Araştırmada 12 yaş üstü nüfusa sorulan "her hangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olup olmama" sorusuna alınan yanıtlara göre, nüfusun çok önemli bir kısmının (%46) sosyal güvenliğinin olmadığı anlaşılmaktadır. Sosyal gü­venliği olanların cinsiyet dağılımında anlamlı bir farklılık olmamasına karşılık, sosyal güvenliği olmayan kadınların er­keklere göre %5 fazlalığı vardır.

10

Page 16: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

BİLGİ İŞLEM

Kütükler her ne kadar ayrı adlarla bilgisayarda saklanıyorsa da, bunları her an birleştirmek olasıdır. Anketlerin ve kütüklerdeki kayıt tanıtım numaralan sistematik bir şekilde verildiğinden ve tanıtım numarası içinde hem anket tipini hem haneyi hem de hanehalkı üyesini ayırdedici bilgiler olduğu için, kütükler birleştirilip kayıtlar sıralandığında, en başa hane anketi, onun ardından, hane başkanından başlayarak hanehalkı üyeleri, onun ardından CIDI anketi, sonra sı­rasıyla 2-3 yaş anne anketi, 2-5 yaş öğretmen ölçeği, 4-18 yaş anne anketi, 4-18 yaş öğretmen ölçeği ve en sona 11-18 yaş çocuk anketi yerleşerek hiyerarşik bir kütük oluşturur. Araştırmada gözlem birimi hane olduğu için ve uygulanan tüm ölçek ve anketler naneye ilişkilendirildiği için, bütün kütüklerde hane tanıtım numaralan esas alınarak tanıtım nu­marası düzeltmesi yapılmış, tanıtım numaralarının hane numaralarıyla uyumlu olması sağlanmıştır. Bu nedenle kütükler arası bilgi aktanmı olasıdır.

KAYNAKLAR

1989 Türkiye Nüfus Araştırması (1991) Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü, Ankara.

1990 Genel Nüfus Sayımı (1993) Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü, Ankara.

Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması, 1993 (1994) Sağlık Bakanlığı Ana ve Çocuk Sağlığı, Aile Planlaması Genel Müdürlüğü, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, DHS Macro International, Ankara, s: 15.

11

Page 17: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

BÖLÜM 3

TÜRKİYE RUH SAĞLIĞI PROFİLİ: Çocuk ve gençlerde yeterlik alanları ile sorun davranışların

dağılımı Doç. Dr. Neşe Erol Ankara Ü. Tıp Fakültesi, Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı

S.H.U. Zeynep Türütgen Şimşek Sağlık Bakanlığı, Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü

G I R I ş

Epidemiyoloji ile çocuk psikiyatrisinin tanışması yaklaşık 40 yıllık bir zamanı kapsamaktadır. I.kuşak, II.kuşak ve III. kuşak epidemiyoloji araştırıcıları bugüne kadar gerek toplumda gerekse kliniklerde yürüttükleri çalışmalarla, çocuk ve gençlerin uyum so­runlarını değerlendirmiş, izleme çalışmaları ile çocuk psikopatolojisine yeni boyutlar katmış ve yetişkin psikiyatrisinin çocuklarla il­gili öne sürdüğü sonuçlarla farklılık gösteren bulgular ortaya koymuşlardır (Verhulst ve Koot 1992, Verhulst 1995). Ülkemizde de yıllardan beri çocuk psikopatolojisi alanında yapılan çalışmalar kültürümüze özgü çok değerli bilgiler ortaya koymuştur. Günümüzde halen, daha ileri değerlendirme ve tanı koyucu yöntemlere, klinik ve toplum odaklı sistemli araştırmalara gereksinim duyulmaktadır.

Çocuk psikopatolojisi ile ilgili değerlendirme yapılırken çocuğun davranışı ve yetişkinin bakış açısının birlikte ele alınması kaçınılmazdır (Weisz ve Eastman, 1995). Bu nedenle, çocuk ve gençlerdeki sorunların tanımlanmasını sağlayacak çoklu bilgi kay­naklarına yönelik standart, güvenirliği ve geçerliği olan değerlendirme araçları geliştirilmiştir. Bu çalışmada, farklı yaş gruplarındaki çocuk ve gençler için Amerika Birleşik Devletlerinde Thomas Achenbach tarafından geliştirilen ve 50 ülkede standardizasyon ve adaptasyon çalışması yapılmış olan ölçekler kullanılmıştır. Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa ve Asya ülkelerinde pek çok epi-demiyolojik araştırmalarda yaygın olarak kullanılan bu ölçeklerin ülkemizde de güvenirlik ve geçerlik çalışması yapılmıştır. Öl­çeklerin, objektif puanlama olanağı sağlaması, verilerin kolaylıkla toplanabilmesi, karşılaştırılabilmesi ve tekrarlanabilir olması ne­deniyle ölçekler, kültürlerarası araştırma ve karşılaştırmalarda yaygın olarak kullanılmaktadır.

Ülkemizde çocuk ve gençlerin davranış ve duygusal sorunları ile yeterlik alanlarının dağılımını, genel popülasyonu temsil eden bir örneklem içinde anne- babalardan, öğretmenlerden, çocuk ve gencin kendisinden diğer bir deyişle çoklu bilgi kay­naklarından elde edilen bilgiler doğrultusunda araştıran bir çalışma bulunmamaktadır. Şimdiye kadar yapılan çalışmalar, çoğunlukla temsili olmayan örneklemlerle ve tek bir bilgi kaynağına dayanarak yapılmıştır. Bu nedenle, elde edilen sonuçlar, çocuklar hakkında değerlendirmeler, genellemeler yapmada ve karar vermede araştırıcıları kısıtlamaktadır. Temsili örneklemlerin seçilebilmesinin güç­lüğü gerek ülkemizde gerekse dış ülkelerde sıklıkla belirtilmektedir. Bunlar; yeterli maddi desteğin sağlanamaması, kurumlar arası eşgüdümün olmaması, organizasyon yetersizliği ile geçerliği ve güvenirliği olan ölçeklerin eksikliği gibi nedenler olarak sıralanabilir.

Çal ışmanın A m a c ı

l)Türkiye'de 2-18 yaş grubu çocuk ve gençlerin yeterlik alanları ile davranış ve duygusal sorunlarını, anneler, öğretmenler ve gençler gibi çoklu bilgi kaynaklarından elde edilen bilgiler doğrultusunda yaş, cinsiyet, yerleşim yeri tipi ve bölgelere göre be­lirlemektir.

2) Anneler, öğretmenler ve gençlerden elde edilen bilgiler doğrultusunda 2-18 yaş grubu çocuk ve gençlerde sorun dav­ranışların görülme sıklığını yaş, cinsiyet, yerleşim yeri ve bölgelere göre belirlemek, benzerlik ve farklılıkları ortaya koyabilmektir.

3) İzleme çalışmaları yapabilmek üzere temel oluşturmaktır. 4) Çocuk ve gençlere yönelik Ulusal Ruh Sağlığı politika ve programlarının oluşturulmasına katkıda bulunmaktır.

YÖNTEM

Veri Toplama Araçları

a)Çocuk Davranış Değerlendirme Ölçeği/2-3: (Child Behavior Checklist/2-3, CBCL/2-3): Ölçek bu yaş grubu çocukların sorun davranışlarını anne babalardan ya da günlük ilişki içinde çocukla birlikteliği olan diğer kişilerden elde edilen bilgiler doğ­rultusunda değerlendirmek amacıyla Achenbach (1992) tarafından Amerika Birleşik Devletleri'nde geliştirilmiştir. Erken çocukluk döneminde görülen davranış ve duygusal sorunları tanımlayan ve 100 maddeden oluşan ölçekte sorun davranışlar son iki ay içe­risindeki görülme sıklık derecesine göre 0, 1 ve 2 olarak derecelendirilmektedir. Ölçekten, "içe Yönelim ve Dışa Yönelim" gibi iki ayn davranış belirti puanı elde edilmektedir. İçe Yönelim sorunlannı "Anksiyete/Depresyon ve Sosyal İçe Dönüklük", Dışa Yönelim sorunlarını ise "Saldırgan Davranışlar ve Yıkıcı Davranışlar" gibi alt testler oluşturmaktadır. Ayrıca her iki gruba da girmeyen "Uyku Sorunları ve Somatik Sorunlar" da ölçekte yer almaktadır. Tüm alt testlerin toplamından "Toplam Problem Puanı" elde edil­mektedir. Her bir alt testten elde edilen puanlar kız ve erkekler için ayrı olarak hazırlanmış profil kağıtlanna işaretlenir ve o çocuğa özgü bir profil oluşturulur.

Ülkemizde ölçeğin Türkçe'ye çeviri ve uyarlaması Doç.Dr.Neşe Erol tarafından 1993 yılında yapılmıştır. Daha sonra ölçek bir hafta ara ile 110 anneye 2 kez uygulanmış ve ölçeğin test-tekrar test güvenirliği Pearson Momentler Çarpım korelasyonu ile he­saplanmış ve korelasyonlar Toplam'Problem'de .94 olarak saptanmıştır. Ölçeğin iç tutarlılığı, çalışmanın örneklemini oluşturan 635

12

Page 18: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

çocuğun puanları üzerinden elde edilen Cronbach alpha katsayısı ile hesaplanmıştır. Toplam Problem puanında katsayı .82 olarak bu­lunmuştur. Bu sonuçlar, ölçeğin iç tutarlılığının test tekrar test korelasyonundaki gibi yüksek olduğunu ve ele alınan yaş ve cinsiyet gruplarında güvenilir olarak kullanılabildiğini göstermektedir.

bl 4-18 Y a ş Çocuk ve Gençlerde Davranış Değer lend i rme Ölçeği: Çocuk Davranış Değerlendirme Ölçeği/4-18 (Child Behavior Check List/4-18-CBCL/4-18), bu yaş grubu çocuk ve gençlerin yeterlik alanları ve sorun davranışlarını anne-babalardan elde edilen bilgiler doğrultusunda değerlendirmek amacıyla Achenbach ve Edelbrock (1983) tarafından geliştirilmiştir. Ölçek 20 yeterlik ve 118 problem maddesinden oluşmaktadır. Yeterlik ile ilgili maddeler, çocuk ve gencin ilgilendiği ve aktif olarak katıldığı spor ve spor dışı etkinlikleri, ev ya da ev dışında yaptığı işleri kapsar. Derecelendirme katılımın miktarı ve niteliğine göre yapılır. Ayrıca herhangi bir spor ya da sosyal kuruluş, klüp ya da gruba üyeliği, arkadaş, kardeş, anne baba ilişkileri, kendi başına oyun oynama ya da iş yapma gibi sosyal alanlardaki işlevlerini belirler. Okuldaki başarı durumunu, sorunlarını ve okul etkinliklerine katılımın niteliğini ve niceliğini de yansıtır. Etkinlik, Sosyallik ve Okul alt ölçeklerinin toplamından Toplam Yeterlik puanı elde eui-lir (Achenbach 1991a). Ölçekte Yeterlik ile ilgili maddelerin yanı sıra açık uçlu bazı sorular ve ifadeler de yer almaktadır. Bunlar çocuk ve gencin herhangi bir hastalığı, fiziksel ya da zihinsel özürünün olup olmadığı, çocuğun anne babayı en çok kaygılandıran özellikler, ile çocuğun en beğenilen özelliklerine ilişkin bilgilerdir. Bu maddeler profilde puanlanmamaktadır.

Ölçeğin 2. bölümünde ise, çocuk ve gençlerde görülen davranış ve duygusal sorunları tanımlayan 118 maddeye yer verilmiş ve bu maddeler çeşitli alt ölçekler içinde gruplanmıştır. Sorun davranışlar son altı ayda görülme sıklık derecesine göre 0,1 ve 2 olarak derecelendirilir. Ölçekten "İçe Yönelim" ve "Dışa Yönelim" gibi, iki ayrı davranış belirti puanı elde edilmektedir. İçe Yönelim Gru­bunu "Sosyal İçe Dönüklük, Somatik Sorunlar, Anksiyete/Depresyon", Dışa Yönelim grubunu ise "Suça Yönelik Davranışlar ve Sal­dırgan Davranışlar" alt testlerinin toplamı oluşturmaktadır. Ayrıca her iki gruba da girmeyen "Sosyal Sorunlar, Düşünce Sorunları ve Dikkat Sorunları" da ölçekte yer almaktadır. Bu alt testlerin toplamından "Toplam Problem" puanı elde edilmektedir. Her iki bö­

lümden ve her bir alt testten elde edilen puanlar kız ve erkekler için ayrı olarak hazırlanmış profil kağıtlarına yaş dilimleri dikkate alınarak işaretlenir ve o çocuğa özgü bir profil oluşturulur. Ölçek çocuk ve gençlerin sosyal yeterlik alanlarını ve sorun davranışlarını birlikte ele alıp değerlendirebilmektedir.

CBCL/ 4-18' in 1981 formu ülkemizde Türkçe'ye ilk kez Akçakm ve Savaşır tarafından 1983 yılında çevrilmiş, güvenirlik çalışması yapılmış ve 6-11 yaşında toplam 80 çocuğa uygulanmıştır (Akçakın 1983, Akçakın 1985). Çalışmada farklı yaş grupları ve cinsiyet değişkenlerine göre normatif veri toplanmadığı için ölçek daha sonraları ülkemizde yaygın olarak kullanılmamıştır. CBCL nin 1991 formu, Türkçe'ye Neşe Erol ve Cengiz Kılıç tarafından çevrilmiş ve 'Mkemizdeki 1983 çeviri formuyla sürekliliğini sağlayabilmek amacıyla çeviriler karşılaştırılmış, farklılık ve benzerlikler gözden geçirilmiştir. Daha sonra ölçek bir Türk dilbilimci tarafından incelenmiş ve Türkçe ifadelerde bazı düzeltmeler yapılmıştır. Ölçek bu şekliyle başka bir psikolog ve psikiyatr tarafından tekrar İngilizceye çevirilerek karşılaştırma yapılmıştır. Sonraki aşamada, ölçek eğitim düzeyi düşük olan 10 anneye uygulanarak alanda uygulama yapılmıştır. Bunlara ek olarak iki dilde tekrarlama tekniği kullanılmış ve ölçek İngilizce ve Türkçe'yi iyi bilen 24 anneye bir hafta ara ile bir kez Türkçe bir kez İngilizce olarak iki kez uygulanmış ve korelasyonlar Toplam Yeterlikte .89, Toplam Problemde .93 bulunmuştur. Ölçeğin Türkçe test-tekrar test güvenirliği, 50 anneye bir hafta ara ile 2 kez uygulanarak hesaplanmış ve korelasyonlar Toplam Yeterlikte .78, Toplam Problemde ise .84 olarak saptanmış ve korelasyonların yüksek olduğu belirlenmiştir (Erol ve ark. 1995). Ölçeğin iç tutarlılığı, bu çalışmanın örneklemini oluşturan 4488 çocuk ve gencin puanları üzerinden Cronbach alpha katsayısı ile hesaplanmış ve katsayıların ortalaması Yeterlik alt testlerinde .73, sorun davranışların toplamında ise .85 olarak bulunmuştur. Bu sonuçlar ölçeğin iç tutarlılığının test-tekrar-test korelasyonundaki gibi yüksek olduğunu ve ele alınan yaş, cinsiyet gruplarında güvenilir olarak kullanılabildiğini göstermektedir.

c)Öğretmen Bilgi Formu: Öğretmen Bilgi Formu (Teacher's Report Form/ TRF) 5-18 yaş grubu öğrencilerin okula uyu­munu ve sorun davranışlarını öğretmenlerden elde edilen bilgiler doğrultusunda standart bir biçimde değerlendirebilmek amacıyla Achenbach ve Edelbrock tarafından 1986 yılında geliştirilmiştir. Ölçek, okul ve öğrenciyle ilgili temel bilgilerin yanısıra öğrencinin

• okul ve uyum işlevine yönelik bilgi sağlar. Bu bölüm Okul Başarısı, Sıkı Çalışma Uygun Davranışlar ve Mutluluğa yönelik alt test­lerden oluşur. Bunların toplamından Toplam Uyum Puanı elde edilir (Achenbach 1991b).

Ölçeğin 2. bölümü, CBCL / 4-18 ile paralellik göstermektedir. Ölçek, ülkemizde Türkçe'ye ilk kez Akkök ve arkadaşları (1988) tarafından çevrilmiş, 7-12 yaş grubu erkek çocukları için uyarlanmış ve standardizasyon çalışmaları yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda ise kız çocukları üzerinde çalışmalar yapılmıştır (Akkök ve ark 1988, Akkök ve Askar 1989). Ölçeğin 1991 formu Neşe Erol ve Melda Akçakın tarafından 1992 yılında yeniden gözden geçirilmiş ve ölçeğin eski ve yeni formları arasındaki farklılıklar be­lirlenmiştir. Akkök ve arkadaşları tarafından ölçeğin formatında yapılan bazı düzenlemeler ve değişiklikler, ölçeğin orjinaline uygun olarak yeniden yazılmıştır. Daha sonra ölçek bir Türk dil bilimci tarafından incelenmiş ve Türkçe ifadelerde bazı düzeltmeler ya­pılmıştır. Ölçek bu şekliyle 20 öğretmene uygulanarak alanda uygulama yapılmıştır. Ölçek, 49 öğrencinin öğretmenine 15 gün ara ile 2 kez uygulanarak Türkçe test-tekrar test güvenirliği hesaplanmış ve korelasyonlar Toplam Problemde .88 olarak saptanmıştır. Öl­çeğin iç tutarlılığı, bu çalışmanın örneklemini oluşturan 2340 çocuk ve gencin puanlan üzerinden elde edilen Cronbach Alpha kat­sayısı ile hesaplanmış ve katsayılar Toplam Problem'de .84 olarak bulunmuştur.

d)ll-18 Yaş Grubu Gençler İçin Kendini Değerlendirme Ölçeği: 11-18 Yaş Grubu Gençler İçin Kendini Değerlendirme Ölçeği (Youth Self-Report / YSR) bu yaş grubu gençlerin yeterlik alanları ve sorun davranışlarını kendi verdikleri bilgiler doğ­rultusunda standart biçimde değerlendirmek amacıyla Achenbach ve Edelbrock tarafından 1987 yılında geliştirilmiştir. Ölçek CBCL/4-18'deki yeterlik ve sorun davranışlarla ilgili maddelerle parelellik göstermektedir. Ancak, maddeler 1. şahıs olarak ya­zılmıştır. YSR, 17 yeterlik ve 112 problem maddesinden oluşmaktadır. Yeterlik ile ilgili maddeler, gencin ilgilendiği ve aktif olarak katıldığı spor ve spor dışı etkinlikleri, bu konulardaki becerilerini, evde ya da ev dışında yaptığı işlerin sayısı ve niteliğini kapsar. Ay­rıca herhangi bir spor ya da sosyal kuruluş, klüp ya da gruba üyeliği, arkadaş, kardeş, anne baba ilişkileri, kendi başına çalışma ve oyun oynama gibi sosyal alanlardaki işlevlerini belirler. Okuldaki başarı durumu ile ilgili maddeler de vardır. Maddeler Etkinlik, Sosyallik ve Toplam Yeterlik olarak puanlanmak üzere düzenlenmiştir. Akademik konulardaki performansı değerlendiren maddeler Etkinlik ve Sosyallik alt testlerine eklenerek toplam yeterlik puanı içinde değerlendirilmektedir. Ölçekte, Yeterlik ile ilgili mad­delerin yanı sıra 2. sayfada açık uçlu bazı sorular ve ifadeler de yer almaktadır. Bunlar gencin herhangi bir hastalığı, fiziksel ra­hatsızlığı ya da zihinsel özürünün olup olmadığı, okul ile ilgili kaygı ve sorunları, okul dışı alanlardaki kaygı ve sorunları ile en be­ğendiği özelliklerine ilişkin bilgilerdir (Achenbach 1991c).

13

Page 19: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Ölçeğin 2. bölümü ise. CBCL / 4-18 ve Öğretmen Bilgi Formu ile paralellik göstermektedir. YSR'nin 1991 formunun Türk­çe'ye çeviri ve uyarlaması Neşe Erol ve Refıa Palabıyıkoğlu tarafından yapılmıştır (1993). Ölçek, CBCL/4-18 ve TRF'deki 89 prob­lem maddesiyle aynıdır. CBCL/4-18 de ayrıntılı çeviri çalışmaları yapıldığı için YSR'deki yeni maddeler iki psikolog tarafından ayrı ayn çevirilmiş, çeviriler karşılaştırılmış, benzerlik ve farklılıklar gözden geçirilmiştir. Daha sonra ölçek bir Türk dil bilimci ta­rafından gözden geçirilmiş ve Türkçe ifadelerde bazı düzeltmeler yapılmıştır. Sonraki aşamada ölçek 15 gence uygulanarak an-laşılırlığı test edilmiştir. Ölçeğin test-tekrar-test güvenirliği bir hafta ara ile 60 gence iki kez uygulanarak hesaplanmış ve ko­relasyonlar Toplam Yeterlikte .81, Toplam Problem'de ise .82 olarak saptanmıştır. Ölçeğin iç tutarlılığı Cronbach alpha katsayısı ile hesaplanmış ve katsayılar Toplam Problem'de .89 olarak bulunmuştur.

Uygulama

Görüşmeci araştırmanın amacını aileye, gence ve öğretmene anlatmış, izin yazısını göstermiş ve her birinin onayını aldıktan sonra uygulama işlemine geçmiştir. Görüşme yapılan kişilere isim, adres gibi özel bilgilerin gizliliği konusunda bilgi verilmiştir. Gö­rüşme kabul edildikten sonra, görüşmeci öncelikle aileye hanehalkı soru formunu uygulamıştır. Daha sonra hanede yaşayan tüm ço­cuklara yaşlarına uygun -fiziksel özürlü, çocuk ve gençlik ruh sağlığı merkezine başvuranlar dahil- ölçekler uygulanmıştır. Uy­gulama sırasında görüşmeci anneye CBCL/2-3 ve CBCL/4-18' in bir örneğini vererek diğer örneğinden de her bir maddeyi kendisi. okuyarak cevaplayıcının yanıtlarını işaretlemiştir. Gençlere ve öğretmenlere uygulama sırasında birlikte birkaç örnek yapılmış ve öl­çekleri kendilerinin doldurması istenmiştir. Eğer gencin okuma ile ilgili bir sorunu varsa annelerle yapılan uygulama süreci iz-lenilmiştir. Maddelerle ilgili cevaplayıcılardan gelebilecek herhangi bir soru görüşmeciler tarafından objektif olarak yanıtlanmış ve yorum yapmadan ve testte açıklanan bilgilerin dışına çıkmadan uygulama yapılmıştır. Ölçek öğretmenlerden bir hafta içerisinde geri alınmıştır.

İstatistiksel İşlem

Verilerin analizi SPSS for Windows 5.0 ile yapılmıştır. Bu raporda değişkenlerle ilgili ayrıntılı istatistiksel analizler değil, genel tanımlayıcı bilgiler verilmektedir. Ön raporda bildirilen rakamlar, denekler basit rastgele örneklemden seçilmiş gibi he­saplanmıştır. Örnekleme hatasını hesaba katan analizler ana raporda sunulacaktır.

BULGULAR

Bu bölümde 2-3 yaş ve 4-18 yaş grubu çocuk ve gençlerin annelerinden, öğretmenlerinden ve kendilerinden elde edilen bul­gulara yer verilecektir. Yerleşim yeri tipi ve bölgelere göre dağılımlarla ilgili sonuçlar ana raporda sunulacaktır. Çalışmada, ortalama puanlara ek olarak sorunlu olan çocukları sorunlu olmayanlardan ayırdeden bazı kategorik ölçümler kullanılarak belirli kesme nok­taları saptanmıştır. Alt testler için % 98, Toplam Problem, İçe Yönelim ve Dışa Yönelim için %90 kesme noktası kullanılmıştır. Kül-türlerarası karşılaştırmalı çalışmalarda da benzer kesme noktaları kullanılmıştır.

a) 2-3 Yaş Grubu Denekler

2-3 yaş grubu örneklemini oluşturan 635 çocuğun 313'ü (%49.3) erkek, 322'si (%50.7) kızdır. Çocukların 260'ı (%40.9) 2 yaş, 375'i (%59.1) 3 yaş grubundadır. CBCL/ 2-3 'ün 606 sı (% 95.4) anneler, 13 ü (% 2.2) babalar, 16 sı (%2.5) diğer kişiler ta­rafından doldurulmuştur. Ölçeğin cevaplama oranı %95.1 dir.

Sorun davranışlar: 2-3 yaş grubu çocuklarda sorun davranışların ortalama, standart sapma ve standart hataları he­saplanarak, sorun davranışların ele alınan değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediği varyans analizi ile belirlenmiştir.

Tablo 3.1'de izlendiği gibi, Anksiyete/Depresyon, Sosyal İçe Dönüklük, Uyku Sorunları, Somatik Sorunlar, Saldırgan Dav­ranışlar, Yıkıcı Davranışlar alt testleri ile İçe Yönelim, Dışa Yönelim ve Toplam Problem puanında kız ve erkek çocuklar arasında anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. 2 ve 3 yaş grubu ayn ayrı Tukey karşılaştırma yöntemi kullanılarak analiz edilmiş ve yaş grup­ları arasında da anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Kız ve erkek çocuklar en yüksek ortalama puanı Saldırgan Davranışlar alt tes­tinde almış, bunu Anksiyete/Depresyon alt testi izlemiştir. İçe Yönelim puan ortalaması 11.1, Dışa Yönelim puan ortalaması ise 13.5'dir. Anneler, 2-3 yaş grubu çocuklarda. Dışa Yönelim Sorunlarının içe Yönelim Sorunlarından daha fazla görüldüğünü be-lirtseler de, bu farklılık istatistiksel açıdan anlamlı değildir. Tablo'da izlendiği gibi, 2-3 yaş grubu çocuklarda Toplam Problem puanı ortalaması 41.1'dir.

14

Page 20: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Tablo 3.1: 2-3 Yaş Grubu Çocuklarda Sorun Davranışların Cinsiyete Göre Dağılımı

Sorun Davranışlar

Anksiyete/Depresyon Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Sosyal İçe Dönüklük Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Uyku Sorunları Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Somatik Sorunlar Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Saldırgan Davranışlar Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Yıkıcı Davranışlar Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

İçe Yönelim Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Erkek N=313

6.1 3,7 .2

57.0 8.1 .5

4.7 3.9 .2

56.7 8.3 .5

3.0 2.7 .2

53.6 6.4 .4

3.6 2.8 .2

56.6 7.2 .4

10.1 6.6 .4

56.1 8.7 .5

3.8 3.3 .2

53.8 5.9 .3

10.8 6.9 .4

54.4 11.5

.7

Kız N=322

6.6 3.8 .2

58.2 8.3 .5

4.7 3.8 .2

57.0 8.1 .5

3.0 2.4 .1

53.2 5.5 .3

3.8 3.1 .2

57.1 7.5 .4

9.4 6.2 .3

55.1 7.4 .4

3.7 3.1 .2

53.4 5.6 .3

11.3 6.7 .4

55.2 H-4 .6

Toplam N=635

6.4 3.7 .1

57.6 8.2 .3

4.7 3.9 .2

56.8 8.2 .3

3.0 2.6 .1

53.4 5.9 .2

3.7 2.9 .1

56.9 7.3 .3

9.7 6.4 .3

55.6 8.1 .3

3.8 3.2 .1

53.5 5.7 .2

11.1 6.9 .3

54.8 11.5 .5

15

Page 21: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Sorun Davranışlar

Dışa Yönelim

Toplam Problem

Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Erkek N=313

13.9 9.2 .5

51.3 10.9 .6

41.1 23.6 1.3

53.4 11.5 .7

Kız N=322

13.1 8.5 .5

50.4 10.0 .6

41.1 22.2 1.2

53.4 10.9 .6

Toplam N=635

13.5 8.8 .4

50.9 10.5 .4

41.1 22.9

.9

53.4 11.2

.4

* SH (a) = Ortalamanın standart hatası

Kategorik ölçümler kullanılarak elde edilen, 2-3 yaşındaki çocukların sorun davranışlarının görülme sıklığı Şekil 3.1'de gösterilmiştir. Şekil izlendiğinde anneler, Toplam Problemin görülme sıklığını % 10.9 olarak belirtmişlerdir. Bu oran İçe Yönelimde % 12.1, Dışa Yrjnelimde ise % 10.9 dur.

Şekil 3.1 2- 3 YAŞ ÇOCUKLARDA SORUN DAVRANIŞLARIN GÖRÜLME SIKLIĞI (%)

14 -i

12

10 -|

8

6 -

4 -

y s?

2,5 2,6

1,2

/

«3

/

12,1

2,8 2.7

_c?

Af

10,9 10,9

A?

#

/ ^ -&

T"

/

2? P

16

Page 22: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

b) 4-18 Yaş Grubu Denekler

Örneklemi oluşturan toplam 4488 çocuk ve gencin 2293'ü (%51.2) erkek, 2195'i (%48.8) kızdır. Bu çalışmada yaş grupları ölçeğin orijinalinde olduğu gibi 4-11 ve 12-18 olarak gruplandırılmıştır.

Ölçeğin 4382'si (% 97.6) anneler, 80'i (% 1.8) babalar, 26'sı (% .6) ise diğer kişiler tarafından yanıtlanmıştır. Ölçeğin ya­nıtlama oranı, % 84.7 dir. Görüşme yapılan annelerin yaş ortalaması 36.32, standart sapması 8.44'dür. Annelerin eğitim düzeyine göre dağılımı incelendiğinde; 675'i (%27.5) okur-yazar değil, 137'si (%5.6) okur-yazar, 1198'i (%48.9) ilkokul mezunu, 160'ı (%6.5) ortaokul mezunu, 166'sı (%6.8) lise mezunu, 57'si (%2.3) üniversite mezunu, 58'inin (%2.4) eğitim düzeyi ise bi­linmemektedir. Babaların yaş ortalaması 39.87, standart sapması 8.8'dir. Babaların eğitim düzeyine göre dağılımı incelendiğinde ise; 135'i (%5.8) okur-yazar değil. 75'i (%3.2) okur-yazar, 1376'sı (%58.9) ilkokul mezunu, 226'sı (%9.7) ortaokul mezunu, 302'si (%I2.9) lise mezunu, I51'i (%6.5) üniversite mezunu, 72'sinin (%3.1) eğitim düzeyi ise bilinmemektedir. Ailelerden elde edilen bil­giler sonucunda; 4488 çocuk ve gencin 23'ünde (%.5) epilepsi, 13'ünde(%.3) ortopedik özür, 12'sinde(%.3) işitme özürü olduğu be­lirtilmiştir. Aynca çocuk ve gençlerde çeşitli çocukluk dönemi hastalıkları da bildirilmiştir.

Yeterlik Alanlarının Karşılaştırılması: 6-18 yaş grubu çocuk ve gençlerde yeterlik alanlarının yaş ve cinsiyete göre da­ğılımı, ortalama, standart sapma ve standart hataları hesaplanarak Tablo 3.2'de gösterilmiştir. Her bir yeterlik puanının cinsiyet, yaş, ve anne - babanın eğitim düzeyi değişkenlerine göre farklılık gösterip göstermediği varyans analizi ile belirlenmiştir. 4-5 yaş grubu çocuklarda yeterlik ile ilgili alt testler, testin orijinalinde değerlendirilmediği için analizlerden çıkarılmıştır.

Örneklemden elde edilen sonuçlar, Yeterlik Alt Test puanlan ile yaş ve cinsiyet değişkenleri arasında anlamlı farklılıklar ol­duğunu ortaya koymuştur. Toplam Yeterlik ve Etkinlik ile Sosyallik alt testlerinde erkekler, Okul alt testinde ise kızlar daha yüksek puan almışlardır. Yaşa bağlı değişmeler incelendiğinde, Etkinlik, Sosyallik ve Toplam Yeterlikte 12-18 yaş grubu, 6-12 yaş gru­bundan daha yüksek puan almıştır. Yaş ilerledikçe çocuk ve gençlerin daha etkin, sosyal ve yeterli olduğu görülmektedir. Okul alt testinde, 6-11 yaş grubu, 12-18 yaş grubundan daha başarılı olarak algılanmıştır (Tablo 3.2).

Tablo 3.2: 6-18 Yaş Çocukların Yaş ve Cinsiyete Göre Yeterlik Alanları

Yeterlik Alanları

N(b) =

Etkinlik Ham Puam Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Sosyallik Ham Puan\

Ortalama Standart Sapma

Standart Hata (a) T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Okul Ham Puam

Ortalama Standart Sapma

Standart Hata (a) T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Toplam Yeterlik Ham Puam

Ortalama Standart Sapma

Standart Hata (a) T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Erkek N = 1988 6-11 1029

3.3 2.1 .06

34.7 9.0 .3

5.6 1.6 .05

43.2 7.4 .2

4.6 .9

.02

44.6 6.6 .2

13.9 3.0 .09

37.9 7.2 .2

12-18 959

3.8 2.2 .07

35.3 9.3 .3

5.9 1.5 .04

42.1 7.2 .2

4.3 1.0 .03

45.8 6.6 .2

14.5 3.1 .1

38.6 7.2 .2

Kız N 6-11 945

2.9 2.0 .06

33.7 8.4 .2

5.4 1.6 .05

42.9 6.9 .2

4.7 .8

.02

42.6 6.8 .2

13.3 2.9 .09

36.8 6.3 .2

= 1874 12-18 929

3.6 1.8 .06

35.7 7.7 .3

5.4 1.6 .06

41.5 7.2 .3

4.6 .8

.02

43.8 6.3 .2

13.9 2.9 .09

37.3 6.7 .2

Toplam N = 3862

3.4 2.1 .03

34.8 8.7 .1

5.6 1.6 .02

42.4 7.2 .1

4.6 .9

.01

44.2 6.7 .1

13.9 3.0 .04

37.6 6.9 .1

*SH(a)=Ortalamanın standart hatası. N(b) Okul gibi bazı alt testlerde okula gitmeyen çocuklar olduğu için sayı de­ğişmektedir.

*Yeterlik alt testleri 4-5 yaş grubu çocuklar için testin orjinalinde puanlanmadığından analiz edilmemiştir.

17

Page 23: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Anne ve babanın eğitim düzeyine bağlı değişmeler incelendiğinde, eğitim düzeyinin yükselmesine paralel olarak yeterlik alt testlerindeki puanlarda da yükselme görülmüştür. Anne ve babanın eğitim düzeyi yükseldikçe, çocuklarını okul dışı etkinliklere yön­lendirdikleri ve bu konularda onları" destekledikleri görülmektedir. Anne ve babanın eğitim düzeyi ile çocuklarının okulda gös­terdikleri başarı arasında da paralellik saptanmıştır.

Sorun Davranışların Karşılaştırılması: 4-18 yaş grubu çocuk ve gençlerde sorun davranışların yaş ve cinsiyete göre dağılımı, ortalama, standart sapma ve standart hataları hesaplanarak her bir sorun davranışın cinsiyet, yaş ve anne-babanın eğitim düzeyi de­ğişkenlerine göre farklılık gösterip göstermediği varyans analizi ile belirlenmiştir.

4-18 yaş grubu çocuk ve gençlerden elde edilen Toplam Problem'de erkek çocuk ve gençlerde kızlara oranla daha fazla sorun davranış bildirilmiştir. Sorunların türüne bakıldığında ise, çalışmamızda İçe Yönelimde kız çocuk ve gençler, Dışa Yönelimde erkek çocuk ve gençler daha yüksek puan almıştır. Ayrıca, İçe Yönelim ve Dışa Yönelim genel sendrom grubuna girmeyen Dikkat So­runlarında anneler erkek çocuklarında daha fazla sorun bildirmişlerdir. Sosyal Sorunlar ve Düşünce Sorunlarında cinsiyetler arası fark saptanmamıştır. Yaşa bağlı değişmeler incelendiğinde, çalışmamızda yaşın etkisi farklı alt testlerde farklılık göstermektedir. Yaş ilerledikçe. Toplam Problemde azalma görülmektedir. Ayrıca, Dışa Yönelim, Saldırgan Davranışlar ve Suça Yönelik Davranışlarda da yaş ilerledikçe sorunlarda azalma saptanmıştır. Buna karşılık, İçe Yönelim, Sosyal İçe Dönüklük ve Somatik Sorunlarda yaş iler­ledikçe artma izlenmiştir. Anksiyete / Depresyon, Düşünce ve Dikkat Sorunlannda ise yaşa bağlı bir değişiklik izlenmemiştir (Tablo 3.3).

Tablo 3.3: 4-18 Yaş Grubu Çocuk ve Gençlerde Sorun Davranışların Yaş ve Cinsiyete Göre Dağılımı

Sorun Davranışlar

N =

Sosyal İçe Dönüklük Ham Pııam Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Somatik Sorunlar Ham Pııam Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Anksiyete/Depresyon Ham Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Sosyal Sorunlar Ham Pııam Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Erkek N = 1988 4-11 1029

2.5 2.5 .07

56.1 7.4 .02

.8 1.6 .2

53.9 6.3 .2

4.6 3.5 .1

56.7 7.2 .2

2.1 2.0 .05

54.1 6.1 .2

12-18 959

2.8 2.7 .08

55.2 7.4 .2

1.1 1.8 .05

54.1 6.7 .2

4.4 3.5 .1

56.4 6.5 .2

1.4 1.6 .05

53.5 5.4 .2

Kız N 4-11 945

2.6 2.4 .06

55.9 7.0 .2

.9 1.7 .04

53.3 5.7 .2

5.0 3.8 .1

56.7 6.8 .2

2.0 1.8 .05

54.3 6.1 .2

= 1874 12-18 929

3.3 3.3 .1

55.9 7.2 .2

1.5 2.7 .08

53.8 6.5 .2

5.4 4.4 .1

56.6 6.9 .2

1.5 2.2 .07

53.1 4.8 .1

Toplam N = 4488

2.7 2.7 .04

55.7 7.2 .1

1.0 1.9 .02

53.8 6.3 .1

4.8 3.8 .1

56.6 6.9 .1

1.8 1.9 .02

53.8 5.7 .08

18

Page 24: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Sorun Davranışlar

N =

Düşünce Sorunları Ham Puanı

Ortalama Standart Sapma

Standart Hata (a) T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Dikkat Sorunları Ham Puanı

Ortalama Standart Sapma

Standart Hata (a) T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Suça Yönelik Davranışlar Ham Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Saldırgan Davranışlar Ham Puanı

Ortalama Standart Sapma

Standart Hata (a) T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Cinsel Sorunlar Ham Puanı

Ortalama Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

İçe Yönelim Ham Puanı

Ortalama Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Dışa Yönelim Ham Puanı

Ortalama Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Erkek N = 1988 4-11 1330

.5

.9 .02

53.1 5.5

3.8 2.7 .07

54.8 5.8 .2

1.6 2.0 .05

53.8 6.3 .2

7.0 6.0 .2

53.4 6.0 .2

.2

.6 .01

51.8 5.4 .1

7.7 6.0 .2

54.2 10.2 .3

8.6 7.4 .2

48.0 10.5 .3

12-18 963

.6 1.1 .03

53.7 6.1

3.7 3.1 .09

54.6 6.1 .2

1.4 2.0 .06

52.9 4.9 .2

5.2 5.5 .2

52.9 5.6 .2

_ --

-_

8.0 6.3 .2

52.9 10.5 .3

6.6 7.0 .2

46.7 10.2 .3

Kız N 4-11 1239

.5

.9 .02

53.2 5.6

3.2 2.5 .07

55.7 6.4 .2

1.0 1.4 .03

53.1 5.3 .2

5.7 5.3 .2

53.0 5.6 .2

.2

.5 .01

51.8 5.2 .1

8.4 6.3 .2

53.8 9.4 .3

6.7 6.1 .2

47.3 10.0 .3

= 1874 12-18 956

.6 1.9 .06

53.3 5.4

2.9 3.1 .1

54.3 5.8 .2

.8 1.9 .06

52.0 3.7 .1

4.1 4.6 .1

52.4 5.1 .2

---

--

9.7 7.4 .2

53.2 10.5 .3

4.8 5.0 .2

46.1 9.5 .3

Toplam N = 4488

.5 1.2 .01

53.3 5.7

3.4 2.8 .04

54.9 6.1 .09

1.2 1.9 .02

53.0 5.3 .07

5.7 5.5 .08

52.9 5.6 .08

.2

.6 .008

51.8 5.3 .07

8.4 6.5 .09

53.6 10.2 .2

6.9 6.7 .09

47.1 10.1 .3

19

Page 25: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Toplam Problem Ham Pıtam Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

26.3 17.2 .5

51.2 10.2 .3

22.7 17.4 .5

49.9 10.8 .3

24.2 16.2 .5

50.8 10.0 .3

21.9 15.7 .5

50.1 10.0 .3

24.0 16.7 .2

50.6 10.2 .2

*SH(a)=Ortalamanın standart hatası.

Anne ve babanın eğitim düzeyine bağlı değişmeler incelendiğinde, Toplam Problem'de hem anne hem de baba eğitimi yük­seldikçe sorunlarda azalma görülmektedir. Çalışmamızda 4-18 yaş dilimi oldukça geniş olduğundan, ikili yaş gruplarına göre Toplam Problem puan ortalamaları hesaplanarak Şekil 3.2'de verilmiştir.

Şekil 3.2 ikili Yaş Dilimlerine Göre Toplam Problem Puan Ortalaması

Şekil 3.3'de ülkemizde 4-18 yaş grubu çocuk ve gençlerde sorun davranışların görülme sıklığı gösterilmiştir. Şekil iz­lendiğinde, bir ya da birden fazla sorunun görülme sıklığı %10.7'dir.

Şekil 3.3 4-18 YAŞ GRUBU ÇOCUK VE GENÇLERDE SORUN DAVRANIŞLARIN GÖRÜLME SIKLIĞI (%)

12

10

8

6 -

4 -

2 -

/

/

2 ' 2 2 ' 5 ™ 2 ' 5 2 2.2

I I 1 I 1 !

2 8 2.3

I 1

1,2

4 T A."

i?

O*

/

1 U 10,6 ">.7

& O

# -V

<? ^U

20

Page 26: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Çalışmamızda, 4-18 yaş grubu çocuk ve gençlerde Toplam Problem'in görülme sıklığı %10.7 olarak belirlenmesine rağmen, çocuğun psikolojik sorunlarından dolayı, çocuk kliniği, sağlık ocağı ya da çocuk ve gençlik ruh sağlığı merkezlerine başvuru oranı %0.2 olarak saptanmıştır.

c) 5-18 Yaş Grubu Deneklerin Öğretmenler Tarafından Değerlendirilmesi:

Örneklem, 1251 (%53.5) erkek, 1089(%46.5) kız olmak üzere toplam 2340 çocuk ve gençten oluşmuştur. Bu çalışmada yaş grupları ölçeğin orijinalinde olduğu gibi 5-11 ve 12-18 olarak gruplandınlmıştır. Ölçek, öğrencilerin sınıf öğretmenleri tarafından doldurulmuştur. Öğretmen Bilgi Formunun cevaplama oranı % 87.7 dir. 5-18 yaş grubu çocuk ve gençlerin okul ve uyum işlevi yaş ve cinsiyete göre dağılımı, ortalama, standart sapma ve standart hataları hesaplanarak yeterlik puanlarının cinsiyet ve yaş de­ğişkenlerine göre farklılık gösterip göstermediği varyans analizi ile belirlenmiştir.

Okul ve Uyum İşlevlerinin Karşılaştırılması: Örneklemden elde edilen sonuçlar, Okul Başarısı ve Okula Uyum alt test­lerinde yaş ve cinsiyet değişkenlerine göre anlamlı farklılıklar olduğunu ortaya koymuştur. Çocuk ve gençlerin Toplam Uyum puanı cinsiyet ve yaş değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık göstermektedir. Okul Başarısı, Sıkı Çalışma, Uygun Davranma, Öğrenme ve Mutlu Olma alt testlerinden kızlar, erkeklere oranla anlamlı olarak daha yüksek puan almışlardır. Kızların öğretmenlerin bek­lentilerine daha uygun davrandıkları görülmektedir. Yaşa bağlı değişmeler incelendiğinde, öğretmenler Okul Başarısı, Sıkı Çalışma, Öğrenme ve Toplam Uyumda 12-18 yaş grubu kızları 5-11 yaş grubu kızlardan daha uyumlu olarak algılamışlardır. Uygun Dav­ranma ve Mutlu Olma alt testlerinden, 12-18 yaş grubu hem kız hem de erkekler öğretmenlerinden küçük yaş grubuna oranla daha yüksek puan almışlardır (Tablo 3.4).

Tablo 3.4: 5-18 Yaş Grubu Çocuk ve Gençlerde Yaş ve Cinsiyete Göre Okul ve Uyum işlevi Puanları

Okulve Uyum İşlevi

Okul Başarısı Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Sıkı Çalışma Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Uygun Davranma Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Öğrenme Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

ERKEK 5-11 12 -18 755 496

2.9 2,9 .7 .8 .0 .1

46.9 49.3 7.3 7.1 .2 .3

3.7 3.6 1.2 1.2 .0 .1

48.6 47.8 4.8 4.9 .2 .3

4.0 4.1 1.0 1.0 .04 .05

48.9 49.6 4.8 4.9 .2 .2

3.8 3.8 1.6 1.2 .04 .05

46.0 47.3 6.3 5.7 2 .3

5-11 676

2,9 .7 .1

45.5 7.3 .3

3.8 1.1 .1

45.0 5.4 .2

4.3 1.0 .04

45.9 5.4 .2

3.8 1.1 .04

44.2 6.5 .3

KIZ 12-18 413

3,2 .7 .2

47.8 7.6 .4

4.2 1.2 .2

46.2 5.3 .3

4.6 1.1 .05

46.3 5.3 .3

4.3 1.1 .06

45.9 5.7 .3

TOPLAM 2340

3,0 .7 .1

47.2 7.4 .2

3.8 1.2 .1

46.6 5.6 .1

4.2 1.1 .02

47.3 5.6 .1

3.9 1.2 .02

45.7 5.9 .2

21

Page 27: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Mutlu Olma Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Toplam Uyum Puaru Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

4.1 .9

.04

47.2 5.5 .2

15.5 3.6 .1

46.4 6.1 2

4.1 .9

.05

47.1 5.9 .3

15.7 3.6 .2

47.6 5.3 .2

4.2 .9

.05

45.7 5.3 .2

16.2 3.5 .1

43.7 5.9 .2

4.4. 1.1 .06

47.7 6.3 .3.

17.6 3.6 .2

45.6 5.8 .3

4.2 1.0 .02

46.8 5.7 .1

16.1 3.7 .08

45.8 6.0 .1

*SH(a)=Ortalamanın standart hatası.

Sorun Davranışların Karşılaştırılması: Öğretmenler, 5-18 yaş grubu erkeklerde kızlara oranla daha fazla sorun bil­dirmişlerdir. Tablo 3.5'de izlendiği gibi Toplam Problem puanı ortalaması erkeklerde kızlara oranla daha yüksektir. Sorunların tü­rüne bakıldığında ise, çalışmamızda kızlar tçe Yönelim erkekler ise Dışa Yönelim sorunlarında daha yüksek puan almıştır. İçe Yö­nelimi oluşturan Sosyal tçe Dönüklük ve Somatik Sorunlar alt testlerinde cinsiyetler arası fark bulunmazken, Anksiyete/Depresyon alt testinden kızların erkeklere oranla daha yüksek puan alması, kızlarda İçe Yönelim puanını yükseltmiştir. Dışa Yönelimi oluşturan Suça Yönelik Davranışlar ve Saldırgan Davranışlar alt testlerinde öğretmenler erkek çocuk ve gençlerinde daha yüksek puan bil­dirmişlerdir. Ayrıca, İçe Yönelim ve Dışa Yönelim genel sendrom grubuna girmeyen Sosyal Sorunlar, ve Dikkat Sorunlarında er­kekler kızlardan daha yüksek puan alırken, Düşünce Sorunlarında cinsiyetler arası anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Öğretmenler, öğrencilerde en fazla Dikkat Sorunlan'nın görüldüğünü bunu Anksiyete/Depresyon'un izlediğini belirtmektedirler.

Yaşa bağlı değişmeler incelendiğinde, Dikkat Sorunları, Saldırgan Davranışlar, Dışa Yönelim ve Toplam Problem'de 5-11 yaş grubu, 12-18 yaş grubundan anlamlı olarak daha yüksek puan almıştır. Diğer alt testlerde yaşa bağlı anlamlı bir farklılık bu­lunmamıştır (Tablo 3.5).

Tablo 3.5: 5-18 Yaş Grubu Çocuk ve Gençlerde Sorun Davranışların Yaş ve Cinsiyete Göre Dağılımı

Sorun Davranışlar

N =

Sosyal İçe Dönüklük Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Somatik Sorunlar Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Anksiyete/Depresyon Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

ERKEK 5-11 12-18 755 496

3.3 3.4 3.5 3.3 .1 .1

57.9 56.8 8.9 6.7 .3 .3

.8 .7 1.8 1.7 .06 .07

54.3 53.6 7.6 6.7 .3 .3

6.6 6.5 5.1 4.7 .2 .2

59.6 60.1 7.8 6.7 .3 .3

KIZ 5 -11 12-18 676 413

3.5 3.5 3.5 3.5 .1 .2

58.0 58.0 8.7 8.0 .3 .4

.9 .7 1.8 1.6 .07 .08

53.9 54.1 6.7 7.1 .4 .3

7.3 7.6 5.0 5.4 .2 .3

60.6 60.8 7.1 7.4 .3 .4

TOPLAM 2340

3.4 3.4 .07

57.7 8.2 .2

.8 1.7 .04

54.0 7.1 .1

7.0 5.0 .1

60.2 7.3 .2

22

Page 28: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Sosyal Sorunlar Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Düşünce Sorunları Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Dikkat Sorunları Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Suça Yönelik Davranışlar Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Saldırgan Davranışlar Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

İçe Yönelim Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Dışa Yönelim Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

2.7 3.4 .1

56.3 7.4 .3

.8 1.4 .05

55.4 7.3 .3

9.1 8.0 .3

54.1 6.2 .2

1.6 2.2 .08

55.0 6.7 .2

6.7 7.7 .3

54.4 6.1 .2

10.4 8.3 .3

58.0 10.8 .4

8.2 9.5 .3

52.3 8.6 .3

2.4 3.1 .1

55.3 6.0 .3

.7 1.2 .05

55.1 7.0 .3

8.4 7.3 .3

53.3 4.8 .2

1.6 2.3 .1

54.2 5.6 .2

5.6 7.2 .3

54.1 5.6 .2

10.3 7.9 .4

57.8 8.8 .4

7.2 9.1 .4

51.7 8.2 .4

2.4 3.0 .1

55.8 6.5 .2

.3 1.3 .05

55.6 7.4 .3

7.6 7.2-.3

55.8 6.8 .3

1.1 1.8 .07

55.4 7.1 .3

4.8 6.3 .2

55.6 6.3 .2

11.3 8.3 .3

58.3 9.8 .4

5.9 7.6 .3

54.0 8.4 .3

2.1 2.7 .1

56.3 6.4 .3

.8 1.2 .06

55.5 6.9 .3

5.7 5.9 .3

54.8 5.5 .3

.8 1.6 .08

53.3 5.5 .3

3.7 5.2 .3

55.4 5.4 .3

11.5 8.7 .4

58.9 9.8 .5

4.5 6.5 .3

52.7 7.9 .4

2.5 3.1 .1

55.9 6.7 .1

.8 1.3 .02

55.4 7.2 .1

7.9 7.4 .2

54.5 6.0 .1

1.3 2.0 .04

54.6 6.4 .1

5.4 6.9 .1

54.9 6.0 .1

10.9 8.3 .2

58.2 9.9 .2

6.7 8.5 .2

52.7 8.4 .2

23

Page 29: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Toplam Problem Ham Puan Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

32.3 25.4 1.0

54.1 9.7 .4

30.1 24.2 1.1

53.7 8.7 .4

28.6 21.9

.8

56.1 9.7 .4

24.8 20.3

.1

55.6 9.2 .5

29.5 23.5

.5

54.8 9.4 .2

*SH(a)=Ortalamanın standart hatası.

Toplam Problem'de ikili yaş gruplarına göre ortalamalar Şekil 3.4'de gösterilmiştir.

Şekil : 3.4 İkili Yaş Dilimlerine Göre Toplam Problem Puan Ortalaması

Şekil 3. 5'de 5-18 yaş grubu çocuk ve gençlerde sorun davranışlann öğretmenlerden elde edilen verilere göre görülme sıklığı gösterilmiştir. Şekil izlendiğinde. Toplam Problemin görülme sıklığı %10.3, içe Yönelimin %11.2, Dışa Yönelim sorunlannın gö­rülme sıklığı ise %10.2'dir. Diğer sorunlann görülme sıklığı Şekil 3.5'de gösterilmiştir.

Şekil 3.5 5 -18 YAŞ ÇOCUK VE GENÇLERDE SORUN DAVRANIŞLARIN GÖRÜLME SIKLIĞI ( %)

12 n

10 -

8 -

6 -

4 -

2 -

0

3 > 2 2,7

I , •

2,1

I

2,3

I

2,3

I

2,2

I

2,4

I

2,1

I

11,2

I

10,2

I

10,2

<f «3

*?

<A

, / / / #

/ VO

O' <T fi A,u <

^ ,<?

^ ^

24

Page 30: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

d) 11-18 Yaş Grubu Deneklerin Kendilerini Değerlendirmeleri:

Örneklem 1109 (%50.3) erkek, ve 1097 (%49.7) kız olmak üzere toplam 2206 gençten oluşmuştur. Çalışmada yaş grupları ölçeğin orijinalinde olduğu gibi 11-14 ve 15-18 olarak gruplandınlmıştır. Ölçeğin gençler tarafından cevaplama oranı %79'dur.

11-18 yaş grubu gençlerde yeterlik alanlarının yaş ve cinsiyete göre dağılımı, ortalama, standart sapma ve standart hataları hesaplanarak her bir yeterlik puanının cinsiyet ve yaş değişkenlerine göre farklılık gösterip göstermediği varyans analizi ile be­lirlenmiştir.

Yeterlik Alanlarının Karşılaştırılması: Toplam Yeterlik ve Etkinlik alt testlerinde yaş ve cinsiyet değişkenlerine göre an­lamlı bir farklılık saptanmamıştır. Sosyallik alt testinde ise, erkekler, kızlardan daha yüksek puan almışlar ve daha fazla arkadaşlan olduğunu ve onlarla ilişkilerinin daha yoğun olduğunu belirtmişlerdir. Ancak yaşa bağlı anlamlı bir farklılık bildirmemişlerdir (Tablo 3.6).

Tablo 3.6: 11-18 Yaş Grubu Gençlerde Yaş ve Cinsiyete Göre Yeterlik Alanları

Yeterlik Alanları

Etkinlik Ham Pıtam

Ortalama Standart Sapma

Standart Hata (a) T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Sosyallik Ham Puanı

Ortalama Standart Sapma

Standart Hata (a) T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Toplam Yeterlik Ham Puanı

Ortalama Standart Sapma

Standart Hata (a) T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Erkek r> 11-4 593

3.2 1.7 .07

38.9 9.9 .4

6.6 1.6 .07

45.3 7.5 .3

11.8 2.8 .1

40.7 9.6 .5

1 = 1988 15-18 509

3.3 1.7 .07

39.4 9.7 .4

6.6 1.5 .08

45.6 7.4 .3

12.2 2.4 .1

42.1 8.3 .5

Kız N = 1874 11-4 521

3.5 1.7 .07

39.9 9.1 .4

6.0 1.5 .07

43.7 7.0 .3

11.8 2.6 .1

40.9 8.2 .4

15-18 564

3.3 1.6 .07

39.2 9.1 .4

5.9 1.5 .07

43.3 6.9 .3

11.1 2.3 .06

38.8 7.3 .5

Toplam N = 2206

3.3 1.7 .04

39.3 9.6 .2

6.2 1.6 .03

45.6 7.3

2

11.8 2.6 .07

40.7 8.7 .2

*SH(a)=Ortalamanın standart hatası.

Sorun Davranışların Karşılaştırılması: 11-18 yaş grubu gençlerinden elde edilen Toplam Problem'de kız ve erkekler ara­sında anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Sorunların türüne bakıldığında ise, çalışmamızda kızlar İçe Yönelim, erkekler ise Dışa Yönelim sorunlarında daha yüksek puan almıştır. İçe Yönelimi oluşturan Sosyal İçe Dönüklük, Somatik Sorunlar ve Anksiyete/ Depresyon alt testlerinde kızlar erkeklere oranla daha yüksek puan almıştır. Gençlerden elde edilen bu bulgu anne-babalardan elde edilen sonuçlarla tutarlılık göstermektedir. Dışa Yönelimi oluşturan Suça Yönelik Davranışlarda erkekler kızlardan daha yüksek puan alırken, Saldırgan Davranışlar alt testinde gençler, cinsiyetler arası farklılık bildirmemiştir. Saldırgan Davranışlar alt testinde anneler erkek çocuklarını kızlara oranla daha saldırgan olarak bildirmişlerdir. İçe Yönelim ve Dışa Yönelime girmeyen Sosyal Sorunlar, Dü­şünce Sorunları ve Dikkat Sorunlarında gençler cinsiyetler arası farklılık belirtmemişlerdir (Tablo 3.7). Yaşa bağlı değişmeler in­celendiğinde, çalışmamızda yaşın etkisi farklı alt testlerde farklılık göstermektedir. Gençler yaş ilerledikçe, Toplam Problemde artma olduğunu bildirmişlerdir. 11 yaştan 18 yaşa doğru sorunların arttığı vurgulanmaktadır. Sosyal içe Dönüklük, Anksiyete / Depresyon, Dikkat Sorunları, Suça Yönelik Davranışlar ve Saldırgan davranışlarda gençler yaş ilerledikçe sorunlarda artma bildirmişlerdir. So­matik Sorunlar, Sosyal Sorunlar, Düşünce Sorunları ve Yıkıcı Davranışlarda gençler yaşa bağlı bir değişiklik belirtmemişlerdir (Tablo 3.7).

25

Page 31: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Tablo 3.7: 11-18 Yaş Grubu Gençlerde Sorun Davranışların Yaş ve Cinsiyete Göre Dağılımı

Sorun Davranışlar

N =

Sosyal İçe Dönüklük Ham Puanı

Ortalama Standart Sapma

Standart Hata (a) a) T Puam Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Somatik Sorunlar Hanı Puam

Ortalama Standart Sapma

Standart Hata (a) T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Anksiyete/Depresyon Ham Puanı

Ortalama Standart Sapma

Standart Hata (a) T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Sosyal Sorunlar Ham Puanı

Ortalama Standart Sapma

Standart Hata (a) T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Düşünce Sorunları Hain Puanı

Ortalama Standart Sapma

Standart Hata (a) T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Dikkat Sorunları Ham Puam

Ortalama Standart Sapma

Standart Hata (a) T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Erkek N 11-14 598

3.0 2.3 .1

53.3 5.7 .2

1.9 2.5 .1

53.7 6.6 .3

5.8 4.3 .2

54.9 6.4 .3

2.6 2.2 .09

53.9 6.1 .2

1.2 1.7 .07

51.7 4.3 .1

3.4 2.8 .1

52.1 4.7 2

= 1988 15-18 511

3.7 2.6 .1

55.1 7.2 .3

2.0 2.3 .1

53.8 6.1 .3

6.5 4.6 .2

56.0 6.9 .3

2.4 2.0 .08

53.3 5.6 .2

1.3 1.7 .07

51.7 4.1 .2

3.9 2.9 .1

52.9 5.2 .2

Kız N 11-14 528

3.4 2.5 .1

53.2 5.5 .2

2.2 2.7 .1

52.8 5.7 .2

6.8 4.7 .2

54.1 5.8 .3

2.5 2.2 .1

53.8 6.1 .3

1.3 1.7 .07

51.7 3.8 .2

3.4 2.9 .1

52.5 5.4 .2

= 1874 15-18 569

4.1 2.7 .1

55.0 7.6 .3

2.6 2.7 .1

53.4 5.4 .2

8.3 5.4 .2

56.1 7.2 .3

2.6 2.1 .1

54.0 5.9 .2

1.3 1.6 .06

51.6 3.5 .1

4.1 2.9 .1

53.3 5.4 .2

Toplam 2206

3.6 2.6 .05

54.2 6.6 .1

2.2 2.6 .06

53.4 6.0 .1

6.8 4.9 .1

55.3 6.7 .1

2.5 2.1 .05

53.0 5.9 .1

1.3 1.7 .04

51.7 4.0 .08

3.7 2.9 .06

52.7 5.2 .1

26

Page 32: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Suça Yönelik Davranışlar Ham Puam

Ortalama Standart Sapma

Standart Hata (a) T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Saldırgan Davranışlar Ham Puam

Ortalama Standart Sapma

Standart Hata (a) T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Yıkıcı Davranışlar Ham Puam

Ortalama Standart Sapma

Standart Hata (a) T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

İçe Yönelim Ham Puam

Ortalama Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Dışa Yönelim Ham Puam

Ortalama Standart Sapma Standart Hata (a)

T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

Toplam Problem Puanı Ham Puam

Ortalama Standart Sapma

Standart Hata (a) T Puanı Ortalama

Standart Sapma Standart Hata (a)

1.8 2.2 .09

51.8 4.5 .2

5.9 4.9 .2

52.1 4.6 .2

2.5 2.8 .1

55.9 7.3 .3

10.5 7.5 .3

49.7 11.3 .5

7.7 6.6 .3

43.4 6.6 .4

29.8 20.5

.8

45.4 11.7

.5

2.1 2.3 .1

52.4 4.9 .2

6.5 5.2 .2

52.5 5.2 .2

2.8 2.8 .1

56.6 7.5 .3

11.9 7.9 .3

51.7 11.4 .5

8.7 6.9 .3

44.9 6.9 .5

32.8 20.5

.9

47.2 11.6 .5

1.4 1.7 .07

51.7 3.8 .2

5.3 4.7 .2

52.0 5.0 .2

---

---

12.1 8.1 .4

49.0 10.2 .4

6.7 5.8 .3

43.4 5.8 .4

30.5 20.2

.9

45.6 10.9 .5

1.7 1.8 .08

52.1 4.3 .2

6.2 4.6 .2

52.5 4.9 .2

---

---

14.7 8.9 .4

52.0 10.5

.4

7.9 5.8 .2

45.8 5.8 .4

35.6 20.4

.9

48.5 10.3 .4

1.8 2.0 .04

52.0 4.4 .09

6.0 4.9 .1

52.2 4.9 .1

2.7 2.8 .08

56.2 7.4 .2

12.3 8.3 .2

50.6 11.0 .2

7.7 6.3 .1

44.4 6.3 .2

32.2 20.5

.4

46.7 11.2 .2

*SH(a)=Ortalamanın standart hatası.

27

Page 33: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Toplam Proolem puan ortalamaları ikili yaş dilimlerine göre Şekil 3.6'da gösterilmiştir.

Şekil : 3.6 İkili Yaş Dilimlerine Göre Toplam Problem Puan Ortalaması

35

35

30 1

25

20

15

10

5

0

1

. 30.0

29.9

-12

35,1

3 0 ^ ^ * 3 3 3

* 29.7

13-14 15-16 17-

36,4

, 32,1

8

ERKEK

KIZ

Şekil 3.7'de 11-18 yaş grubu gençlerde sorun davranışların kendilerinden elde edilen bilgilere göre görülme sıklığı gös­terilmiştir. Şekil izlendiğinde. Toplam Problemin görülme sıklığı %10.2, İçe Yönelimin %11.5 ve Dışa Yönelim sorunlarının ise %11.7'dir.

Şekil 3.7 11-18 YAŞ GRUBU ÇOCUK VE GENÇLERDE SORUN DAVRANIŞLARIN GÖRÜLME SIKLIĞI (%)

14

12 -|

10

4

2 H

0-

2,2

I

2

I

2,2

I

3,1

1

q

I

2,4

* - | -

3,1

I

2,1

I

2,2

11,5

11,7

10,2

£ r v

i i # ^

NT

y

^ •V

Çalışmamızda, gençlerin, 6'sı (3 erkek ve 3 kız) (%0.3) psikolojik sorunlanndan dolayı çocuk klinikleri, sağlık ocaklan ile çocuk ve gençlik ruh sağlığı merkezlerine başvurmuşlardır. Oysa gençlerin 110'u (%5) (51 erkek ve 59 kız) davranış ya da duygusal sorunlanndan dolayı yardıma ihtiyaç duyduklannı belirtmişlerdir.

28

Page 34: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

TARTIŞMA

2-3 Yaş Grubu Çocuklar

2-3 yaş grubu çocukların annelerinden elde edilen Toplam Problem puan ortalaması 41.1 olarak saptanmıştır. Bu yaş ço-• cukların sorun davranışlarında cinsiyet ve yaşa bağlı anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Achenbach (1992), normal örneklemde 2-3

yaş grubu çocuğu olan 368 anneye Çocuklar için Davranış Değerlendirme Ölçeği (CBCL/2-3) uygulamış ve Amerikan örnekleminde Toplam Problem puan ortalaması 34.4 olarak bulunmuştur. Hollanda'da 469 çocuğa uygulanan aynı ölçeğin Toplam Problem puan ortalaması 32.8 olarak saptanmıştır (Koot 1993). Larson ve arkadaşlarının (1988), Montreal-Kanada'da 3 yaş grubu 756 çocuğa uy­guladığı CBCL/2-3'de, ortalama Toplam Problem puanı 32.9 olarak bulunmuştur. Ömeklemimizden elde edilen ortalama puan diğer ülkelerde elde edilen ortalamalardan çok daha yüksektir. Bu sonuç, anne-çocuk etkileşimindeki sorunların çok erken dönemde baş­ladığının bir göstergesidir.

Kategorik ölçümler kullanılarak sorun davranışların görülme sıklığı incelendiğinde, anneler bu yaş grubu çocuklarda Toplam Problemin görülme sıklığını % 10.9 olarak belirtmişlerdir. Görülme sıklığı İçe Yönelim'de %12.1, Dışa Yönelim'de ise %10.9'dur. Hollanda'da sorunların görülme sıklığı incelendiğinde çocukların %12.6'sında, Kanada'da ise %11.1'inde bir ya da daha fazla sorun davranış saptanmıştır. Ülkemizden elde edilen sonuçlar diğer ülke sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir.

Kadına verilen değer, annenin toplum içindeki yeri ve statüsü, çocuk ruh sağlığında çok hassas bir ölçüttür. Güçlüklerin çok erken dönemde başladığının belirtilmesi, annelerin annelik rolünü daha sağlıklı yapabilmesi için eğitim, deneyim ve yeterli desteğe ne denli gereksinimleri olduğunu yansıtmaktadır. Sorunların, anne-baba-çocuk ilişkisini bozmadan ve davranış/duygusal sorunlar art­madan önce ele alınması koruyucu ruh sağlığı açısından önem taşımaktadır. Anne-babaya çocuğun yaşına özgü olabilecek genel ge­lişim ve gelişimsel güçlüklerle ilgili bilgi verilmesi, başa çıkma yöntemlerinin öğretilmesi, kaygı ve korkularının giderilmesi, iliş­kilerdeki güçlükleri büyük oranda azaltabilmektedir. Yalnızca anne babaya çocuk ile ilgili bilgi vermek ile yetinilmeyip, anne babanın kendileriyle, anne baba olmalarıyla ve genel beklentileriyle ilgili duygu ve düşüncelerini dinlemek ve onların güçlü yanlarını vurgulayıp farkettirerek destek sağlamak çok önem kazanmaktadır (Stern 1995, Zeanah ve ark. 1997, Kağıtçıbaşı 1996, Erol ve ark. 1997).

4-18 Yaş Grubu Çocuklar

Yeterlik Alanları: 6-18 yaş grubu çocuk ve gençlerin annelerinden elde edilen bilgiler doğrultusunda yeterlik alanları in­celendiğinde. Toplam Yeterlik, Etkinlik ve Sosyallik alt testlerinde erkekler, Okul alt testinde ise kızlar daha yüksek puan al­mışlardır. Bu bulgulara dayanarak, annelerin erkek çocuk ve gençleri spor türü etkinlikler ile spor dışı ilgi alanlarına ve uğraşlara daha yatkın olarak algıladıkları görülmektedir. Anneler erkek çocuklarının daha çok sayıda arkadaşlarının olduğunu, arkadaşlarına fazla zaman ayırdıklarını ve daha sosyal olduklarını belirtmektedirler. Kız çocuk ve gençlerini ise, okul gibi akademik alanda daha başarılı ve çalışkan olarak değerlendirmekte ve kızların okula, derslere daha fazla önem verdiklerini vurgulamaktadırlar. Sonuçlar Amerikan örneklemi ile karşılaştırıldığında Toplam Yeterlik, Etkinlik ve Sosyallik alt testlerinde Amerikalı çocuklar Türk ço­cuklarından daha yüksek puan almışlardır. Okul alt testinde ise iki ülkenin çocuk ve gençleri arasında anlamlı bir farklılık bu­lunmamıştır. Ülkemizde çocuk ve gençlerimizin katılabileceği spor, müzik, resim, izcilik, folklor gibi çeşitli etkinlikleri düzenleyen kuruluşların yaygın olmaması, var olan kuruluşlara katılımın zaman ve ekonomik açıdan aileye yük getirmesi, okullarda bu gibi ko­nulara yönelik çocuklara yeterince olanak sağlanamaması, toplumun, ailelerin bu alanlara verdiği değer iki ülkede farklılık gös­termektedir. Ülkemizde aileler, daha çok akademik katılımı, dersleri desteklemekte ya da desteklemek zorunda bırakılmakta do­layısıyla ders dışı etkinliklere yeterince ağırlık verememektedirler. Oysa çalışmalar çocuk ve gençlerdeki yeterliğin koruyucu bir boyut olduğunu ve çocuğun gücünün, yeterliğinin güçlükleri ve sorunları azaltmada önemli rol oynadığını ortaya koymaktadır (Cohen ve Kershner 1988). Günümüzde sınıflandırma sistemlerinde de yeterlik alanları, uyumlu davranışlar sistemli bir biçimde araş­tırılmaktadır.

Yaşa bağlı değişmeler incelendiğinde. Etkinlik, Sosyallik ve Toplam Yeterlikte 12-18 yaş grubu, 6-11 yaş grubundan daha yüksek puan almıştır. Yaş ilerledikçe çocuk ve gençlerin daha etkin, sosyal ve yeterli olduğu görülmektedir. Okul alt testinde, 6-11 yaş grubu, 12-18 yaş grubundan daha başarılı olarak algılanmıştır. Her iki cinsiyette de yaş ilerledikçe başarı düzeyinde azalma gö-rülürken,bu azalma erkeklerde daha fazla kızlarda çok daha azdır. 12-18 yaş grubu kızlar ve erkekler karşılaştırıldığında kızlar er­keklere oranla okulda daha başarılı olarak değerlendirilmişlerdir.

Anne ve babanın eğitim düzeyine bağlı değişmeler incelendiğinde, eğitim düzeyinin yükselmesine paralel olarak yeterlik alt testlerindeki puanlarda da yükselme görülmüştür. Anne ve babanın eğitim düzeyi yükseldikçe, çocuklarını okul dışı etkinliklere daha fazla yönlendirdikleri ve bu konularda onları destekledikleri görülmektedir. Anne ve babanın eğitim düzeyi ile çocuklannın okulda gösterdikleri başarı arasında da paralellik saptanmıştır.

Sorun Davranışlar: 4-18 yaş grubu çocuk ve gençlerin annelerinden elde edilen Toplam Problem'de erkek çocuk ve genç­lerde kızlara oranla daha fazla sorun davranış bildirilmiştir. Bu bulgular daha önce ülkemizde yapılan bazı çalışmalarla da paralellik göstermektedir (Gökler ve Öktem 1985, Erol ve Özcebe 1988, Erol ve ark. 1988, Erol ve ark. 1995). Ancak, Ankara'da 191 çocuğun incelendiği "Geçiş Toplumundaki İlkokul Çocuklarında Ruhsal Uyumsuzluk ve Görüime Sıklığı" isimli çalışmada kız ve erkek ço­cuklar arasında sorun davranışlar arasında farklılık bulunmamıştır (Sonuvar ve Yalın 1973). Diğer ülkelerde cinsiyetler arası farkın karşılaştırıldığı bazı çalışmalarda. Toplam Problemler erkeklerde kızlara oranla daha fazla bildirilirken (Bird ve ark. 1989, Offord ve ark. 1987, Rutter ve ark. 1970), bazı çalışmalarda ise fark belirtilmemiştir (Velez ve ark. 1989).

Sorunların türüne bakıldığında ise, çalışmamızda İçe Yönelim sorunlarında kız çocuk ve gençler, Dışa Yönelim sorunlarında ise erkek çocuk ve gençler daha yüksek puan almıştır. Dışa Yönelim sorunları, diğer insanlarla olan çatışmaları yansıtırken, İçe Yö­nelim sorunları daha çok içsel sorunların ve sıkıntıların göstergesidir. Çalışmamızda, anneler kızlarda İçe Yönelim ile ilgili sorunlara ağırlık verirken kızların duygusal sorunlara daha eğilimli olduklarını belirtmişlerdir. Erkeklerde ise. Dışa Yönelim sorunları ve dav­ranış özellikleri vurgulanmıştır. Hem kız hem de erkeklerden elde edilen İçe Yönelim puan ortalaması Dışa Yönelimden yüksektir. Annelerden elde edilen bilgiler doğrultusunda, Türk çocuklarının Amerikalı çocuklarla karşılaştınldığı bir çalışmada (Achenbach ve Erol, yayınlanmamış çalışma), Türk çocuklannda İçe Yönelim, Amerikalı çocuklarda ise, Dışa Yönelim sorunlan ağırlık kazanmıştır, iki grup arasında en belirgin farklılık Anksiyete/Depresyon alt testinde saptanmıştır. Benzer sonuçlar bir başka çalışmada da ortaya konmuştur. Hollanda'da yaşayan Türk işçi çocukları, Hollanda'lı çocuklar ve Ankara da yaşayan çocuklann karşılaştınldığı bir ça-

29

Page 35: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Iışmada, Türk çocuklarını Hollanda'lı çocuklardan ayıran en büyük farkın Anksiyete/Depresyon alt testinden kaynaklandığı sap­tanmıştır (Aslan ve ark. 1997). Bu konunun ayrıntılı olarak incelenmesinde yarar vardır. Kızlarda İçe Yönelim, erkeklerde Dışa Yö­nelimin yüksekliği uluslararası çalışmalarda da izlenmektedir (Verhulst 1995). Ayrıca, İçe Yönelim ve Dışa Yönelim genel sendrom grubuna girmeyen Dikkat Sorunlarında anneler, erkek çocuklarında daha fazla sorun bildirmişlerdir. Sosyal Sorunlar ve Düşünce So­runlarında cinsiyetler arası fark saptanmamıştır.

Yaşa bağlı değişmeler incelendiğinde. Dışa Yönelim, Saldırgan Davranışlar, Suça Yönelik Davranışlar ve Toplam Prob-lem'de yaş ilerledikçe sorunlarda azalma saptanmıştır. Buna karşılık, içe Yönelim, Sosyal İçe Dönüklük ve Somatik Sorunlarda yaş ilerledikçe artma izlenmiştir. Anksiyete/Depresyon. Düşünce ve Dikkat Sorunlarında ise yaşa bağlı bir değişiklik saptanmamıştır. Yaş ilerledikçe İçe Yönelimde artış görülmesi ve çoğunlukla kız çocuk ve gençlerde erkeklere oranla yüksek olması, normal grup içinde kızların risk altında olduğunu düşündürmektedir.

Kategorik ölçümler kullanılarak Sorun Davranışların görülme sıklığı incelendiğinde, anneler, 4-18 yaş grubunda Toplam Problem'in görülme sıklığını %10.7, İçe Yönelim sorunlannın görülme sıklığını %11.2, Dışa Yönelim sorunlannın ise %10.6 ol­duğunu belirtmişlerdir. Çalışmamızda, 4-18 yaş grubu çocuk .ve gençlerde Toplam Problem'in görülme sıklığı yaklaşık %11 olarak belirlenmesine rağmen psikolojik sorunlardan dolayı, çocuk kliniği, sağlık ocağı ya da çocuk ve gençlik ruh sağlığı merkezlerine baş­vuru oranı % 0.2 olarak saptanmıştır. Çok düşük olan bu oran düşündürücüdür. Başvurunun bu kadar az olmasının nedeni, ço­cukların özelliklerinden ve davranışlarından kaynaklanabileceği gibi yetişkinlerin kendi kişisel özellikleri, eğitim düzeyi, sıkıntıya katlanabilme eşikleri, inanç ve tutumları ile kültürel ve çevresel etkenlere de bağlanabilir. Bunun yanı sıra, yetişkinlerin, çocuklann sorunlarını algılamaları, farkedebilmeleri. abartma, ya da yadsımalan ile onlan bildirmeye hazır olmaları da önemli rol oy­namaktadır. Çocuk ya da gencin sorunlarını değerlendirirken, onlann davranışının normal ya da normal dışı olduğunu belirleyen ki­şinin yetişkin olması ve yardım arama sürecine yetişkinin karar vermesi nedeniyle, anne-baba, öğretmen ve topluma yönelik Ruh Sağlığı konusunda eğitici programların yapılmasına büyük gereksinim olduğu görülmektedir.

Ülkemizdeki çocuk ve gençlik ruh sağlığı ile ilgili tüm kurum ve kuruluşlar ile üniversitelerin işbirliği yaparak ve kay­naklarını bütünleştirerek çocuk, genç, aile ve öğretmen gibi geniş bir alana yönelik programlar hazırlayıp, toplumu bilinçlendirme gö­revini yerine getirmeleri, koruyucu ruh sağlığı hizmetleri açısından büyük önem taşımaktadır. Önleme çalışmaları kapsamında, çocuk ve gencin çevresinde onun yararına olabilecek düzenlemelerin yapılmasına, okul - aile işbirliğinin sağlanmasına, risk altındaki çocuk ve gençlerin erken dönemde tanınıp gerekli önlemlerin alınmasına ve yaşam niteliğinin yükseltilmesine toplumumuzda büyük ge­reksinim duyulmaktadır.

5-18 Yaş Çocuk ve Gençlerin Öğretmen Bilgi Formu

Okul ve uyum işlevleri: 5-18 yaş grubu çocuk ve geçlerin öğretmenlerinden elde edilen bilgiler doğrultusunda, öğ­retmenlerin kızlan erkeklere oranla daha uyumlu olarak algıladıkları görülmüştür. Okul Başansı, Sıkı Çalışma, Uygun Davranma, Öğrenme ve Mutlu Olma alt testlerinde kızlar erkeklerden daha yüksek puan almıştır. Kızlann erkeklere oranla öğretmenlerinin bek­lentilerine daha uygun davrandıkları görülmektedir. Anne- babalar da, kız çocuklarını okulda daha başanlı ve çalışkan olarak al­gılamakta ve kızlann okula, derslere daha fazla önem verdiklerini vurgulamaktadırlar. Anneler ve öğretmenler arasında bu konuda benzerlik olduğu görülmektedir. Yaşa bağlı değişmeler incelendiğinde, öğretmenler Okul Başansı, Sıkı Çalışma, Öğrenme ve Top­lam Uyumda 12-18 yaş grubu kızları 5-11 yaş grubu kızlardan daha uyumlu olarak algılamışlardır. Uygun Davranma ve Mutlu Olma alt testlerinden, 12-18 yaş grubu kız ve erkekler küçük yaş grubuna oranla öğretmenlerinden daha yüksek puan almışlardır. Yaş iler­ledikçe öğrencilerin, öğretmenlerin beklentilerine daha uygun davrandıkları görülmektedir. Anneler de, yaş ilerledikçe çocuk ve gençlerin daha etkin, sosyal ve yeterli olduğunu belirtmişlerdir. Ancak anneler, öğretmenlerin tersine 6-11 yaş grubunu 12-18 yaş grubundan okulda daha başanlı olarak değerlendirmişlerdir.

Sorun Davranışların Karşılaştırılması: 5-18 yaş grubu çocuk ve gençlerin öğretmenlerinden elde edilen Toplam Prob-lem'de erkek çocuk ve gençlerde kızlara oranla daha fazla sorun davranış bildirilmiştir. Sorunlann türüne bakıldığında ise, ça­lışmamızda kızlar İçe Yönelimde, erkekler ise Dışa Yönelimde daha yüksek puan almıştır. Görüldüğü gibi öğretmenler de anne-babalar ve gençler gibi kızlarda İçe Yönelim ile ilgili sorunlara ağırlık verirken, kızlann duygusal sorunlara daha eğilimli olduklannı belirtmişlerdir. Erkeklerde ise Dışa Yönelik sorunlar ve davranış özellikleri her üç grupta da vurgulanmıştır. Kızlarda İçe Yönelim, erkeklerde Dışa Yönelimin yüksekliği hem anne baba, hem de gençlerden elde edilen bilgilerle de uyuşmaktadır. Bu üçlü uyuşma uluslararası çalışmalarda da izlenmektedir (Achenbach ve ark. 1990d, Achenbach ve ark. 1990e, Verhulst ve ark. 1993). İçe Yö­nelimi oluşturan Sosyal İçe Dönüklük ve Somatik Sorunlar alt testlerinde cinsiyetler arası fark bulunmamıştır. Ancak Anksiyete/ Depresyon alt testinden kızlann erkeklere oranla daha yüksek puan alması kızlarda İçe Yönelim Puanını yükseltmiştir. Dışa Yö­nelimi oluşturan Suça Yönelik Davranışlar ve Saldırgan Davranışlar alt testlerinde öğretmenler erkek çocuk ve gençlerde daha yük­sek puan bildirmişlerdir. Bu bulgu anne-babalardan elde edilen sonuçlarla da tutarlıdır. Aynca, İçe Yönelim ve Dışa Yönelim genel sendrom grubuna girmeyen Sosyal Sorunlar, ve Dikkat Sorunlarında erkekler kızlardan daha yüksek puan alırken, Düşünce So­runlarında cinsiyetler arası anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Öğretmenler tarafından bildirilen en yüksek ortalama puan Dikkat Sorunlan alt teşrindedir, bunu Anksiyete / Depresyon alt testi izlemektedir. Anneler de öğretmenler gibi dikkat sorunlannın er­keklerde daha fazla görüldüğünü belirtmişlerdir, ancak Sosyal Sorunlarda cinsiyet farkı belirtmemişlerdir.

Yaşa bağlı değişmeler incelendiğinde, Dikkat Sorunlan, Saldırgan Davranışlar, Dışa Yönelim ve Toplam Problem'de yaş ilerledikçe sorunlarda azalma saptanmıştır. Bu sonuçlar annelerden elde edilen sonuçlarla da parallellik göstermiştir. Diğer alt test­lerde yaşa bağlı anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.

Kategorik ölçümler kullanılarak, Sorun Davranışlann öğretmenlerden elde edilen bilgilere göre görülme sıklığı in­celendiğinde 5-18 yaş grubu çocuk ve gençlerde Toplam Problem'in görülme sıklığı %10.3, İçe Yönelim sorunlannın %11.2, ve Dışa Yönelim sorunlarının ise %10.2 olarak bulunmuştur. Cinsiyete göre Sorun Davranışların görülme sıklığı izlendiğinde Toplam Prob­lem ve İçe Yönelimde kız ve erkekler arasında anlamlı bir farklılık saptanmamış, ancak Dışa Yönelim sorunlarının erkeklerde daha fazla görüldüğü bulunmuştur.

Okullar, çocuk ve gençlerimize sosyal, toplumsal ve kültürel değerlerimizin yansıtıldığı son derece önemli öğretim ku­rumlarıdır. Okul, çocuk ve genç için çok özel bir gelişimsel ortamdır. Öğrenciler, burada başka bir ortamda görülemeyecek duygu ve davranışlar sergilerler. Okulda kazanılan sosyal beceriler ve derslere yönelik basan, toplumlann başansında ve sağlıklı gelişiminde önemli adımlardır.

30

Page 36: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Öğretmenler, çocuk ve gencin yaşamında anne babadan sonra gelen ikinci önemli kişilerdir. Anne-babanın 2örme ve izleme olanağı olmadığı farklı eğitim ve deneyimin yaşandığı bir ortamda öğretmen, çocuk ve genci gözleme ve değerlendirme şansına sa­hiptir. Öğretmenler, okula giden çocuk ve gençlerin okula uyumunu ve okuldaki sorunlarını bilen ve çocukların yaratıcılığını ve ba­sanlarını desteklerken sorunlarını farkedip sağlık kuruluşlarına gönderen kişilerdir. Kişilerarası ilişkilere dayanan okul ortamında öğ­retmenler, çocuk ve gençlerin okuldaki davranışları ile ilgili bilgi veren önemli bilgi kaynaklarıdır. Çocuk ve gencin sorunlarını erken dönemde farkeden ve erken müdahale için girişimde bulunan öğretmenin koruyucu ruh sağlığına katkısı çok'büyüktür.

11-18 Yaş Grubu Gençler İçin Kendini Değerlendirme Ölçeği Sonuçlan

Yeterlik Alanlarının Karşılaştırılması: Toplam Yeterlik ve Etkinlik alt testlerinde yaş ve cinsiyet değişkenlerine göre genç­ler anlamlı bir farklılık belirtmemişlerdir. Ancak Sosyallik alt testinde, erkekler, kızlardan daha yüksek puan almış, kızlardan'daha fazla arkadaşları olduğunu ve onlarla ilişkilerinin daha yoğun olduğunu belirtmişlerdir. Yaşa bağlı anlamlı bir farklılık bil­dirmemişlerdir. Anne-babalar, Toplam Yeterlik, Etkinlik ve Sosyallik'de erkek çocuklarını kızlara oranla daha yeterli olarak al­gılarken, gençler Sosyallik alt testi dışında cinsiyetler arası fark belirtmemiştir.

Sorun Davranışların Karşılaştırılması: 11-18 yaş grubu gençlerden elde edilen bilgiler doğrultusunda. Toplam Problem'de gençler, kız ve erkekler arasında anlamlı bir farklılık belirtmemişlerdir. Diğer bir deyişle sorunların genel dağılımı cinsiyetler arası fark göstermemektedir. Oysa anne-baba ve öğretmenler erkekleri kızlara oranla daha sorunlu olarak algılamaktadır.

Sorunların türüne bakıldığında ise, çalışmamızda kızlar İçe Yönelim, erkekler ise Dışa Yönelim sorunlarından daha yüksek puan almıştır. İçe Yönelimi oluşturan Sosyal İçe Dönüklük, Somatik Sorunlar ve Anksiyete/Depresyon alt testlerinde kızlar erkeklere oranla daha yüksek puan almıştır. Gençlerden elde edilen bu bulgular anne-babalardan elde edilen sonuçlarla da benzerlik gös­termektedir, içe yönelim sorunlarına giren çocukluk korkulan ile ülkemizde yapılan çalışmalarda da kız çocuk ve gençler, erkeklere oranla daha fazla korku bildirmişlerdir (Erol ve ark 1990, Erol ve Şahin 1995, Fonseca ve ark. 1994). Bu çalışmada. Dışa Yönelimi oluşturan Suça Yönelik Davranışlarda, erkekler kızlardan daha yüksek puan alırken, Saldırgan Davranışlar alt testinde gençler, cin­siyetler arası farklılık bildirmemiştir. Oysa Saldırgan Davranışlar alt testinde anneler ve öğretmenler erkek çocuklarını kızlara oranla daha saldırgan olarak bildirmişlerdir. İçe Yönelim ve Dışa Yönelime girmeyen Sosyal Sorunlar, Düşünce Sorunları ve Dikkat So­runlarında gençler cinsiyetler arası fark bildirmemiştir. Ancak anne-baba ve öğretmenler Dikkat Sorunlarını erkeklerde daha fazla olarak belirtmişlerdir. Gençler, en yüksek ortalama puanı Anksiyete/Depresyon ile Saldırgan Davranışlar alt testlerinde bil­dirmişlerdir. Ayrıca, İçe Yönelim Sorunlarında, Dışa Yönelim'e göre çok daha fazla sorun belirtmişlerdir.

Yaşa bağlı değişmeler incelendiğinde, çalışmamızda gençler yaş ilerledikçe. Toplam Problemlerde artma olduğunu bil­dirmişlerdir. 11 yaştan 18 yaşa doğru sorunların arttığı vurgulanmaktadır. Oysa anne-babalar ve öğretmenler yaş ilerledikçe çocuk ve gençlerin Toplam Problem puanında azalma bildirmişlerdir. Burada her iki grubun değerlendirmesi arasında farklılık vardır. İçe Yö­nelim ve Dışa Yönelimde de gençler yaş ilerledikçe sorunlarda artma bildirmişlerdir. Aynca, Sosyal İçe Dönüklük, Anksiyete / Dep­resyon, Dikkat Sorunları, Suça Yönelik Davranışlar ve Saldırgan Davranışlarda gençler yaş ilerledikçe sorunlarda artma olduğunu söylerken, Somatik Sorunlar, Sosyal Sorunlar, Düşünce Sorunları ve Yıkıcı Davranışlarda gençler yaşa bağlı bir değişiklik bil­dirmemişlerdir.

Gençlerin kendi duygu, düşünce ve davranışlarını algılamaları ve değerlendirmeleri, anne-baba ve öğretmenlerinden farklılık göstermektedir. Gençler kendilerini, anne babalarının algılamalarından daha yeterli olarak değerlendirmekte, ancak anne-baba ve öğ­retmenlerinin bildirdiğinden daha fazla sorun ortaya koymaktadırlar. Yabancı yayınlar izlendiğinde ise, tam tersi bir sonuç karşımıza çıkmakta ve gençler kendilerinde, anne-baba ve öğretmenlerinden daha az sorun bildirmektedirler. Bu sonuçlar anne-baba ve öğ­retmenlerin çocuklar büyüdükçe onlan daha az tanıdıklarını ya da yaş ilerledikçe gençlerin kendilerini daha az ortaya koyduklarını göstermektedir.

11-18 yaş grubu gençlerde, kendilerinden elde edilen bilgiler doğrultusunda Toplam Problemin görülme sıklığı %10.2, İçe Yönelim sorunlarının %11.5 ve Dışa Yönelim sorunlarının ise %11.7'dir. Sorun Davranışların cinsiyete göre görülme sıklığı iz­lendiğinde, İçe Yönelim sorunları kızlarda, Dışa Yönelim sorunları erkeklerde daha fazladır. Toplam Problem'de ise gençler, cin­siyetler arasında herhangi bir farklılık bildirmemişlerdir.

Çalışmamızda, gençlerin 6'sı (3 erkek, 3 kız) (%0.3) psikolojik sorunlarından dolayı çocuk klinikleri, sağlık ocakları ile çocuk ve gençlik ruh sağlığı merkezlerine başvurmuşlardır. Oysa gençlerin 110'u (%5) (51 erkek ve 59 kız) davranış ya da duygusal sorunlarından dolayı yardıma ihtiyaç duyduklarını belirtmişlerdir. Bu bulgular, toplumumuzda sorunu olan gençlerin büyük bir kıs­mının yeterli desteği alamadığını ve ülkemizde ruh sağlığı alanında karşılanamamış bir ihtiyaç olduğunu ortaya koymaktadır.

SONUÇLAR

Ülkemizde. 2-18 yaş grubu çocuk ve gençlerin davranış ve duygusal sorunları ile yeterlik alanlarının dağılımı ve bu dağılım içinden sorunların görülme sıklığı, genel popülasyonu temsil eden bir örneklem içinde çoklu bilgi kaynaklarından elde edilen bilgiler doğrultusunda belirlenmiş ve toplumumuza özgü veri tabanı oluşturulmuştur. Çalışmamızda, genel dağılım incelendiğinde en fazla sorun davranış 2-3 yaş grubu çocuğu olan anneler tarafından bildirilmiştir. Elde edilen bu bilgi, koruyucu ruh sağlığı açısından çok önemlidir. Anne-baba ve bebek etkileşimine yönelik olarak yapılacak erken müdahelelerin kritik bir dönem olan bebeklik dö­neminden başlamasının daha sonraki yıllarda ruh sağlığı sorunlarını önlemedeki rolü ve yararı üzerinde çok durulmaktadır. Daha ileri yaşlarda, anneler çocuklannda daha az sorun davranış bildirmişlerdir. Öğretmenler, annelerden daha fazla sorun davranış bildirirken, gençler, hem anne hem de öğretmenlerinin bildirdiğinden daha fazla sorun belirtmişlerdir. Sorunların türüne bakıldığında, 2-3 yaş grubu çocuğu olan anneler, çocuklannda Dışa Yönelim Sorunlan ile İçe Yönelim Sorunları arasında fark olmadığını belirtmişlerdir. Daha sonraki yıllarda ise anne-baba, öğretmen ve gençler gibi her üç kaynaktan elde edilen bilgiler doğrultusunda İçe Yönelim So­runlarının Dışa Yönelim Sorunlarından daha fazla olduğu vurgulanmıştır. Toplumumuza özgü ruh sağlığı politikalannın ge­liştirilmesine yönelik olarak yapılacak çalışmalarda bu bulgular yol gösterici niteliktedir.

Annelerden elde edilen bilgiler doğrultusunda, kategorik ölçümler kullanılarak saptanan Toplam Problemin görülme sıklığı 2-3 yaş grubu çocuklannda % 10.9, 4-18"yaş grubu çocuklannda % 10.7'dir. Öğretmenlerden elde edilen bilgilere göre Toplam Problemin görülme sıklığı % 10.3, gençlerin kendilerinden elde edilen bilgilere göre ise % 10.2'dir.

31

Page 37: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Verhulst, 1965-1993 yıllan arasında İngilizce yayınlanan 49 çalışmayı incelemiş, çocuk ve gençlerde sorunların görülme sık­lığını araştırmıştır. Bu amaçla, toplam 243.000 çocuk ve gence ait toplum taramalarından elde edilen veriler doğrultusunda, so­runların görülme sıklığını % 12.3 olarak saptamıştır (Verhulst 1995). Bu sonuç toplumumuzda sorun davranışların görülme sıklığı ile benzerlik göstermektedir. Ancak, her ülkenin sorunlara yönelik olarak oluşturduğu hizmet modellerinin niteliği ve niceliğinde fark­lılık vardır. Bunun yanısıra, koruyucu ruh sağlığı açısından çocuk, genç ve yetişkinler için yaşamın niteliğini arttırıcı düzenlemelerde farklılık göstermektedir. Kadına, aileye, çocuğa, eğitime, sağlığa kısaca insana verilen değer ile sunulan olanaklar toplumların sosyo-ekonomik ve kültürel yapısına paralel olarak değişmektedir.

Toplumumuzdaki her bir çocuk ve gence çocuk psikopatolojisi alanında uzmanlaşmış bir kişi bulmak olası değildir. Pek çok davranışsal ve duygusal sorunlar 1. ve II. basamak sağlık çalışanları tarafından ele alınabilir. Toplumumuzda şu anda var olan kay­naklarımızı gözden geçirerek ve yine elimizde var olan sorun davranışların görülme sıklığı ile ilgili bilgiler doğrultusunda ruh sağlığı programlarının geliştirilmesine, I. basamak sağlık çalışanının çocuk ve gençlerdeki psikopatolojinin tanınmasında bilgi, beceri ve ye­teneğini arttırıcı programlar yapılmasına, sorunu olan çocuk ve gence, ailelere ve öğretmenlere hizmetin nasıl götürüleceği, var olan servislerin işlevselliği ve yeterliliği konularının nasıl çözümleneceğine ilişkin çalışmalara gereksinim vardır. Ruh sağlığı hiz­metlerinin yaygınlaştırılabilmesi ve I. ve II. basamak çalışanlarının ruh sağlığı hizmetlerine kaynaştırılması Dünya Sağlık Örgütü'nün temel politikalarındandır. Bu politikaların gerçekleştirilmesi ile yardıma gereksinimi olan pek çok çocuk ve gencin hakkı olan yar­dımı alabileceğini umud ediyoruz.

KAYNAKLAR

Achenbach TM, Edelbrock C (1983). Manual for the Child Behavior Checklist/4-18 and Revised Child Behavior Profile. University of Vermont, Department of Psychiatry, Burlington VT.

Achenbach TM, Bird HR, Canino GJ. Phares V, Gould M, Rubio-Stipec M (1990d) Epidemiological comparisons of Puerto Rican and U.S. mainland children: Parent, teacher and self-reports. Journal of the American Academy of Child and Adolescent Psychiatry, 29:84-93.

Achenbach TM, Hensley VR, Phares V, Grayson D (1990e) Problems and competencies reported by parents of Australian and American children. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 31: 265-286.

Achenbach TM (1991a) Manual for the Child Behavior Checklist/4-18 and 1991 Profile. University of Vermont, Department of Psychiatry, Burlington VT.

Achenbach TM (1991b) Manual for the Teacher's Report Form and 1991 Profile. University of Vermont, Department of Psychiatry, Burlington VT.

Achenbach TM (1991c) Manual for the Youth Self-Report and 1991 Profile. University of Vermont, Department of Psychi­atry, Burlington, VT.

Achenbach TM (1992). Manual for the Child Behavior Checklist/2-3 and 1992 Profile. University of Vermont, Department of Psychiatry, Burlington, VT.

Akçakın M (1983) Çocuklar ve Anababalannın Psikiyatrik Belirtiler Yönünden İncelenmesi. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi.

Akçakın M (1985) Çocukların davranışlarını değerlendirme ölçeğinin tanıtımı ve güvenirlik çalışması. Psikoloji Dergisi,5:3-6.

Akkök F, Askar P, Sucuoğlu B (1988) İlkokul çocuklarının davranışlarının öğretmenler yoluyla gözlenmesi: Öğretmen Göz­lem Formu El Kitabı. Ankara: Şafak Matbaası.

Akkök F, Askar P (1989) The adaptation and standardization of the teacher version of the child behavior profile: Turkish boys aged 7-12. International Journal of Psychology, 24:129-136.

Arslan L, Verhulst FC, Van der Ende J, Erol N (1997) Understanding childhood (problem) behaviors from a cultural pers­pective: Comparison of problem behaviors and competencies in Turkish immigrant, Turkish and Dutch children. Social Psychiatry and Psychiatric Epidemiology (baskıda).

Bird HR, Gould M, Yager T, Staghezza B, Canino G (1989) Risk factors for maladjustment in Puerto Rican children. Journal of American Academy Child and Adolescent Psychiatry, 28:847-850.

Cohen NJ, Kershner J (1988) Correlates of competence in a child psychiatric population. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 56:97-103.

Erol N, Yalın A, Öztürk M (1988) Behavioral Problems of Normal Children Between Ages of 3-12: A Normative Study. An­kara Tıp Bülteni, 10:1-12.

Erol N, Özcebe H (1988) Rutter Anne-Baba ve Öğretmen ölçekleri ile gecekondu kesiminde oturan çocuklann davranış so­runlarının değerlendirilmesi. XXIV. Ulusal Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Kongresi , Ankara.

Erol N, Şahin N, Özcebe H (1990) Çocukluk korkuları - Korku tarama ölçeğinin psikometrik özellikleri ve gecekondu ke-

32

Page 38: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

simine ilişkin norm çalışması. Türk Psikiyatri Dergisi 1:31-38.

Erol N, Arslan BL, Akçakın M (1995) The adaptation and standardization of the Child Behavior Checklist anion" 6 18 vea old Turkish children. In J Sergeant (ed.), Eunethydis: European Approaches to Hyperkinetic Disorder. Zurich:Fotoratar 97-113 r"

Erol N, Şahin N (1995) Fears of children and the cultural context. The Turkish Norms. European Child and Adnle«-pnt Psychiatry, 4:85-93. H Aaoiescent

Erol N, Şimşek Z, Keçeci M (1997) Çocuğun Psikosoyal Gelişiminin Desteklenmesi Projesi. VII. Ulusal Çocuk ve Er»en Psi­kiyatrisi Kongresi, Bildiri, Antalya. c

Foncesa A, Yule B, Erol N (1994) Cross-Cultural Issues in Ollendick T.H, King NJ, Yule W (eds). International Handbook of Phobic and Anxiety Disorders in Children and Adolescents . New York:Plenum Press.

Gökler B, Öktem F (1985) Bir gecekondu ilkokulu öğrencilerinde ruhsal uyum taraması. Toplum ve Hekim, 36:24-27.

Kağıtçıbaşı Ç (1996) Family and human development across cultures: A view from the other side. Lawrence Erlbaum As­sociates, Mahwah, New Jersey.

Koot HM (1993) Problem behaviour in Dutch preschoolers. Unpublished thesis, Erasmus University, Rotterdam, Net­herlands.

Larson CP. Pless B, Miettinen O (1988) Preschool behaviour disorders: their prevalence in relation to determinants.The Jo­urnal of Pediatrics, 113: 278-285.

Offord DR, Boyle MH, Szatmari P, Rae-Grant NI, Links PS, Cadman DT, Byles JA, Crawford JW, Blum HM, Byrne C, Tho­mas H, Woodward CA (1987) Ontario child health study: II. Six-month prevalence of disorder and rates of service utilization. Arc­hives of General Psychiatry, 44: 832-836.

Rutter M, Tizard JR, Whitmore K(ed) (1970). Education, health and behaviour. Longman, London (Reprinted 1981, Krieger, Melbourne).

Sonuvar B, Yalın A (1973) Geçiş toplumundaki ilkokul çocuklarında ruhsal uyumsuzluk ve görülme sıklığı, IX. Milli Psi­kiyatri ve Nörolojik Bilimler Kongresi. 297-301.

Stern DN (1995) The Motherhood Constellation: A unified view of parent-infant psychotherapy. New York: Basic Books.

Velez CN, Johnson J, Cohen P (1989) A longitudinal analysis of selected risk factors for childhood psychopathology. Journal of the American Academy of Child and Adolescent Psychiatry, 28: 861-864.

Verhulst FC, Koot HM (1992). Child Psychiatric Epidemiology: concepts, methods and findings. Sage Publications, Beverly Hills.

Verhulst FC, Achenbach TM, Ferdinand RF, Kasius MC (1993) Epidemiological Comparisons of American and Dutch ado­lescents' self-reports. Journal of the American Academy of Child and Adolescent Psychiatry, 32:1135-1144.

Verhulst FC, Koot HM (1995). The epidemiology of child and adolescent psychopathology. Oxford University Press, New York.

Verhulst FC (1995) A review of community studies. In FC Verhulst, HM Koot (eds.). The Epidemiology of Child and Ado­lescent Psychopathology. Oxford University Press, New York. 146-177.

Weisz JR, Eastman KL (1995) Cross national research on child and adolescent psychopathology. In FC Verhulst, HM Koot (eds.). The Epidemiology of Child and Adolescent Psychopathology. 42-65. Oxford University Press, New York.

Zeanah CH, Boris NW, Larrieu JA (1997) Infant development and developmental risk: A review of the past 10 years. Journal of the American Academy of Child and Adolescent Psychiatry 36:165-178.

33

Page 39: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

BOLUM 4

TÜRKİYE RUH SAĞLIĞI PROFİLİ Erişkin nüfusla ilgili sonuçlar

Y. Doç. Dr. Cengiz Kılıç Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalı

GİRİŞ

Birçok ülkede yapılan toplum taramaları ruhsal hastalıkların sanılandan çok daha yaygın olduğunu gös­termektedir. Ülkemizde Dünya Sağlık Örgütü tarafından planlanan 14 ülkenin katıldığı ortak bir projede sağlık ocağına

• başvuranlara %18 oranında ruhsal hastalık tanısı konmuştur (Rezaki ve ark. 1995). Bu hastaların önemli bir kısmına tanı konamamakta, tanı konanların bir kısmına da etkili yardım verilememektedir. Bu nedenle toplumda tedavi edil­memiş ruhsal hastalıkları olan çok sayıda kişi vardır. Ruhsal hastalıklar sık görülmelerine ek olarak ciddi yetiyitimine (işten güçten kalmaya) de neden olurlar (Kaplan 1995). Temel sağlık hizmetlerinde yapılan ruhsal sorunlarla ilgili araş­tırmalar ruhsal hastalıkların en az bedensel hastalıklar kadar insanların işlerini ve günlük yaşantılarını etkilediğini or­taya koymaktadır.

Ruhsal hastalıkların sıklığının saptanması ve ilişkili faktörlerin belirlenmesi, hem sağlık hizmetlerinin plan­lanması, hem de karşılaştırmalı araştırmalar için atılacak ilk adımdır. Hazırlıkları 1993 yılında başlayan "Türkiye'nin Ruh Sağlığı Profili" araştırmasında Sağlık Bakanlığı ve Hacettepe Üniversitesi işbirliği ile 18 yaş ve üstünde 7479 ki­şiyle görüşülmüş, bu konuda eğitilmiş pratisyen hekimler tarafından bu kişilere yapılandırılmış klinik psikiyatrik gö­rüşme uygulanmıştır. Araştırmada ruhsal hastalıkların dağılımı ile neden oldukları yeti yitimi, ilişkili demografik ve sosyal değişkenlerin yanısıra deneklerin ruh sağlığı hizmetini kullanımları hakkında da bilgi toplanmıştır.

YÖNTEM

Denekler

Araştırmada örnekleme çıkan hanelerdeki 18 yaş ve üstündeki tüm deneklere psikiyatrik görüşme (CIDI), Genel Sağlık Anketi, Yeti Yitimi Anketi ve Sağlık Hizmeti Kullanımı Anketi uygulanmıştır.

Araçlar: 1. Uluslarası Bileşik Tanı Görüşmesi (Composite International Diagnostic Interview-CIDI): 1990 yılında Dün­

ya Sağlık Örgütü için geliştirilen tam yapılandırılmış bir görüşme ölçeğidir (DSÖ 1993). Değişik kültürlerdeki ruhsal bozuklukların epidemiyolojik açıdan karşılaştırılabilmesi amacıyla planlanmıştır. Tam yapılandırılmış görüşmelerde gö­rüşmeciye esneklik sağlanmaz. Soruları görüşmeci aynen yazılı olduğu biçimiyle okumak zorundadır. Cevapların nasıl kodlanacağını gösteren şemalar vardır. Bu nedenle görüşmeyi psikiyatri uzmanı olmayan kişiler de yapabilir. Daha son­ra bu kodlamalar bir bilgisayar programı aracılığıyla tanılara dönüştürülmektedir. CIDI'nin bu araştırmada kullanılan biçimi toplumda görülen ruhsal rahatsızlıkların büyük çoğunluğuna tanı konabilecek şekilde düzenlenmiştir. Normal ko­şullarda uygulanması bir saat kadar sürmektedir.

Bu araştırmada CIDI'nin seçilme nedenleri: CIDI'nin daha önce Gölbaşı'nda yapılan uluslararası bir çalışmada kullanılmış ve bu konuda deneyim kazanılmış olması; tam yapılandırılmış olma özelliği nedeniyle görüşmecilerin psi­kiyatr olmasının gerekmemesi ve pratisyen hekimler tarafından uygulanabilmesi; başka ülkelerde yapılan epidemi­yolojik çalışmalarda çok yaygın olarak kullanılması; Dünya Sağlık Örgütü tarafından geliştirilip önerilmesi; hem ICD (International Classification of Diseases) hem de DSM (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) tan­ılarının konabilmesi olarak sıralanabilir. CIDI'nin bu araştırmada kullanılan biçimi Tablo 4.1'deki ICD-10 tanı gru­plarını içermektedir.

34

Page 40: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Tablo 4.1. Araştırmada kullanılan ICD tanıları ve kodları

TANI GRUBU

Depresif Nöbet

Distimi

Kısa Yineleyici Depresyon

Agorafobi

Yaygın Bunaltı Bozukluğu

Panik Bozukluğu

Sosyal Fobi

Spesifik Fobi

Obsesif Kompülsif Bozukluk

Anoreksiya Nervoza

Bulimiya Nervoza

Somatizasyon Bozukluğu

Hipokondriyazis

Nevrasteni

Somatoform Ağrı Bozukluğu

Alkol Bağımlılığı

ICD-10 KODU

F32.0

F34.1

F38.I

F40.0

F41.1

F41.0

F40.1

F40.2

F42.0

F50.0

F50.2

F45.0

F45.2

F48.0

F45.4

F10.2

2. Genel Sağlık Anketi-GSA (General Health Questionnaire-GHQ): Toplum taramalarında ve hasta gruplarında genel ruhsal belirtileri taramak amacıyla David Goldberg (1988) tarafından geliştirilen bu ölçek 30'dan fazla dilde kul­lanılmaktadır. 12, 28, 30 ve 60 soruluk biçimleri vardır. Türkiye'de yapılan güvenilirlik ve geçerlilik çalışmasında an­ketin 12 ve 28 soruluk biçimlerinin geçerli ve güvenilir olduğu gösterilmiştir (Kılıç 1996).

Bu araştırmada daha önce değişik topluluklarda geçerli ve güvenilir olduğu gösterilmiş olan GSA'nın genel to­plumda vaka bulma başarısının sınanması amaçlanmıştır. Eğer genel toplum örnekleminde de ruhsal hastalığı olanları "tanıma" oranı yüksek bulunursa iki aşamalı toplum taramaları için GSA'nın kullanılması daha kolay olacaktır.

3. Kısa Yetiyitimi Anketi-KYA (Brief Disability Questionnaire-BDQ): Rahatsızlıkların hastaların yaşamlarını ne ölçüde etkilediğini, hem bedensel hem de sosyal alanda yetiyitimlerini soruşturan ve 8 sorudan oluşan bu anket Dün­ya Sağlık Örgütü tarafından geliştirilmiştir. Ankette son bir ayda deneğin bedensel becerilerinde bozulma olup ol­madığı, evde ya da işte işlerini yapıp yapamadığı, sosyal ilişkilerinde bozulma olup olmadığı, ilgi/istek azalması olup olmadığı sorulmakta; ayrıca son bir ayda işe gidemediği ya da yatakta geçirdiği günlerin sayısı da saptanmaktadır. Göl­başı çalışmasında kullanılan iki yetiyitimi ölçeğinden biri olan bu ölçek, diğer ölçekle (Sosyal Yetiyitimi Ölçeği) benzer sonuçlar vermesi buna karşılık ondan daha kısa olması nedeniyle tercih edilmiştir. Anketin güvenilirlik çalışması Ka­plan (1995) tarafından yapılmıştır.

4. Sağlık Hizmeti Kullanımı Anketi: Araştırmaya alınan kişilerin son yıl içindeki genel sağlık sorunları, bilinen bedensel hastalıkları, ruhsal nedenle tedavi başvurusu olup olmadığı, varsa izlediği ruh sağlığı hizmetine ulaşım yol-

• lanyla ilgili bilgiler; şu andaki psikotrop ilaç kullanımı, ailede ruhsal hastalık öyküsünü soruşturan ve 8 sorudan oluşan bu anket sağlık hizmetlerinin planlanmasında ruh sağlığı hizmetinin kullanımı hakkında bilgi sahibi olmak için Dr. Kıl­ıç tarafından oluşturulmuştur.

Görüşmeciler Araştırmada görüşmeci olarak Sağlık Bakanlığı'na bağlı sağlık ocaklarında çalışan 200 pratisyen hekim ka­

tılmıştır. Katılan hekimler Ankara'da bir hafta süre ile CIDI ve diğer ölçeklerin kullanımıyla ilgili kuramsal ve uy­gulamalı eğitim almışlardır. Çalışmaya başlamadan önce yapılan pilot çalışmada CIDI uygulamasında karşılaşılan gü­çlükler, formlardaki hatalar saptanmış ve giderilmiştir.

Uygulama Pilot çalışmadan 2 hafta sonra veri toplanmasına başlanmıştır. Denekler, araştırmanın çocuk ve gençlerle ilgili

ölçeklerini uygulayan personelle birlikte ziyaret edilmiş, görüşmeler deneklerin evlerinde yüzyüze gerçekleştirilmiştir. Uygulayıcılar çoğu kez yörenin sağlık çalışanları olduğu için birçok bölgede deneklere önceden kişisel olarak ya da ya­zılı olarak çalışma anlatılmış ve görüşme randevusu alınmıştır. Evinde bulunamayan denekler için ziyaretler tek­rarlanmış, evde görüşülemeyen deneklere sağlık ocağında randevu verilmiştir. Veri toplanması yaklaşık 4 hafta sür­müştür. Veri toplanmasının denetlenmesi üç aşamada gerçekleştirilmiştir: illerde ruh sağlığı şube müdürleri veri toplayıcılarıyla düzenli toplantılar yaparak, formları kontrol etmiş, eksik doldurulmuş ya da hatalı formlar düzeltilmiş,

35

Page 41: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

gerektiğinde deneğe tekrar ulaşılarak formlar tamamlanmıştır. Araştırma yapılan iller araştırmanın başlangıç döneminde araştırıcılar tarafından ziyaret edilmiş, burada görüşmeciler ve ruh sağlığı şube müdürleriyle toplantı yapılarak formlar denetlenmiştir. Tamamlanarak Ankara'ya gönderilen formlar verilerin bilgisayara girişi öncesinde denetlenerek hatalı kodlamalar düzeltilmişin

istatistiksel işlem Verilerin bilgisayara girilmesinde CIDI konusunda deneyimi olan ya da tıp doktoru olan kişiler görev almış ve

veri girişi sırasında formlarda hatalı kodlamalar araştırıcıyla tartışılarak düzeltilmiştir. Verilerin analizi SPSS for Win­dows 6.0 ile yapılmıştır. Bu raporda değişkenlerle ilgili ayrıntılı istatistiksel analizler değil, genel tanımlayıcı bilgiler sunulacaktır. Önraporda bildirilen rakamlar denekler basit rastgele örneklemden seçilmiş gibi kabul edilerek hes­aplanmıştır. Örnekleme hatasını hesaba katan analizler ana raporda sunulacaktır.

Bulgular

Araştırmada görüşme yapılan 7479 kişinin %45'i erkek %55'i kadındır. Yaş aralığı 18-85, yaş ortalaması 39.3'tür. Kadınların yaş ortalaması 38.9, erkeklerin ise 40.6'dır. Temel demografik değişkenlerin cinsiyetlere dağılımı Tablo 4.2'de görülmektedir.

Tablo 4.2. Araştırmaya Katılan Deneklerin Demografik Özellikleri

EĞİTİM yok

ilkokul

orta/lise

yüksek

MEDENİ HAL evlenmemiş

evli

dul/boşanmış

MESLEK ev kadını

öğrenci

işsiz

diğer

TOPLAM

KADIN

1081 (26.3)

2125(51.7)

694(16.9)

202 (4.9)

484(11.8)

3238 (78.8)

387 (9.4)

3013(73.3)

69(1.7)

167(4.1)

860 (20.9)

4109(54.9)

ERKEK

272(8.1)

1850(54.9)

935 (27.7)

301 (8.9)

520(15.4)

2767(82.1)

83 (2.5)

0

77 (2.3)

136(4.0)

3157(93.7)

3370(45.1)

TOPLAM

1353(18.1)

3975(53.1)

1629(21.8)

503 (6.7)

1004(13.4)

6005 (80.3)

470 (6.3)

3013(40.3)

146 (2.0)

303(4.1)

4117(55.0)

7479(100)

Red oranları Araştırmada görüşülmesi planlanan kişiler içinden çeşitli nedenlerle görüşülemeyenlerin oranı %27.3'tür. CIDI

doldurulmayanlardan bir bölümünden elde edilen bilgilere göre red nedenleri arasında kabul etmeme (%48), yerinde bu­lunmama (askerde, okuyor, çalışıyor; %23) dil sorunu (Türkçe bilmeme; %16), dil dışı iletişim güçlüğü (ağır hasta, zeka geriliği, bunama; %8) gibi nedenler önde gelmektedir. Erkeklerde red oranlan kadınlara göre daha yüksek bu­lunmuştur.

ICD-10 tanıları Deneklerin % 17.2'sine en az bir ruhsal hastalık tanısı konmuştur. Tanıların cinsiyetlere dağılımı Tablo 4.3'de

görülmektedir. Alkol bağımlılığı dışında tüm ruhsal hastalık tanılannın kadınlarda daha sık olduğu görülmektedir. Her beş kadından birinde herhangi bir ruhsal hastalık tanısı varken, erkeklerde bu oran onda birdir.

36

Page 42: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Tablo 4.3 Son 12 aydaki ICD-10 Tanılarının Cinsiyete Göre Dağılımı

Panik Bozukluğu

Agorafobi

Yaygın Bunaltı Bozukluğu

Depresif Nöbet

Distimi

Kısa Yineleyici Depresyon

Hipokondriyazis

Nevrasteni

Alkol Bağımlılığı

Obsesif Kompülsif Bozukluk

Anoreksiya Nervoza

BulimiyaNervoza

Sosyal Fobi

Özgül Fobi

Ağrı Bozukluğu

Somatizasyon Bozukluğu

Herhangi bir ruhsal bozukluk

KADIN

22 (0.5)

38 (0.9)

33 (0.8)

221 (5.4)

90 (2.2)

91 (2.2)

31 (0.8)

150(3.7)

4(0.1)

26 (0.6)

0

15(0.4)

96 (2.3)

157(3.8)

464(11.3)

15(0.4)

919(22.4)

ERKEK

N %

7 (0.2)

10(0.3)

17 (0.5)

76 (2.3)

26 (0.8)

28 (0.8)

11 (0.3)

33(1.0)

57(1.7)

8 (0.2)

0

2(0.1)

38(1.1)

46(1.4)

161 (4.8)

1(0)

369 (10.9)

TOPLAM

N %

29 (0.4)

48 (0.6)

50 (0.7)

297 (4.0)

116(1.6)

119(1.6)

42 (0.6)

183(2.4)

61 (0.8)

34 (0.5)

0

17 (0.2)

134(1.8)

203 (2.7)

625 (8.4)

16(0.2)

1288(17.2)

Genel Sağlık Anketi Sonuçlan Genel Sağlık Anketi toplam puanlarının cinsiyete göre dağılımı Tablo 4.4'de görülmektedir. Kadınların er­

keklere göre yaklaşık iki kat daha fazla puan aldıkları görülmektedir. Toplam ortalama puan ise genel olarak birçok araştırmada bulunan değerlerden düşüktür.

Tablo 4.4. Genel Sağlık Anketi Puanlarının Cinsiyete Göre Dağılımı

Kadın

Erkek

TOPLAM

GSA12

ort. (SS)

0.70(1.79)

0.37(1.28)

0.55(1.59)

GSA28

ort. (SS)

1.80(3.84)

0.86 (2.54)

1.37(3.34)

SS: standart sapma

Genel Sağlık Anketi toplam puanlarının ruhsal /bedensel hastalık varlığına göre dağılımı Tablo 5'de gö­rülmektedir. Deneklerin kendi bildirdikleri "bilinen bir bedensel hastalığınız var mı?" sorusuna cevap olarak kaydedilen bu değişkenin GSA puanlarıyla ilişkili olduğu görülmektedir. Bedensel hastalığı olanlar, olmayanlara oranla belirgin ol­arak daha fazla GSA puanı almışlardır. Bu farkın GSA12'de GSA28 ve GSA34'e oranla daha az olduğu görülmektedir.

CIDI görüşmesi sonucunda ICD-10 ölçütlerine göre konan ruhsal hastalık tanısının varlığının da GSA pu­anlarıyla belirgin bir ilişkisi olduğu görülmektedir. Ruhsal hastalığı olan denekler olmayanlara oranla yaklaşık yedi kat daha yüksek puan almışlardır.

37

Page 43: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Tablo 4.8. Son Bir Ayda İşe Gidememe ve Yataktan Çıkamama ile Cinsiyet, Ruhsal/Bedensel Hastalık Varlığı Arasındaki İlişki

KADIN

ERKEK

BEDENSEL HASTALIKrVAR

YOK

RUHSAL HASTALIK: VAR

YOK

TOPLAM

İŞE GİDEMEDİĞİ GÜN

SAYISI ORT. (SS)

1.28(3.94)

0.88 (3.89)

1.92(5.34)

0.46 (2.07)

3.04 (6.3)

0.74 (3.2)

1.10(3.92)

YATAKTAN ÇIKAMADIĞI

GÜN SAYISI ORT. (SS)

0.67 (2.59)

0.48 (2.72)

1.04(3.66)

0.24(1.37)

1.45(4.17)

0.43 (2.24)

0.59 (2.65)

Ruhsal hastalık varlığının bedensel hastalıktan daha fazla işten kalmaya neden olduğu görülmektedir.

İşe gidilemeyen ve yataktan çıkılamayan gün sayısı GSA12 ve GSA28 puanlanyla pozitif korelasyon gös­termektedir (.38 ve .42, p < 0.001). Bedensel, ruhsal ve toplam yetiyitimi puanları da GSA12 ve GSA28 pu­anlanyla pozitif ilişki içindedir (Tablo 4.9).

Tablo 4.9. Yetiyitimi Puanlanyla Diğer Değişkenlerin Korelasyon Katsayıları*

GSA12PUANI

GSA28 PUANI

BEDENSEL BELİRTİ SAYISI

YAŞ

GENEL SAĞLIK

DEĞERLENDİRMESİ

BEDENSEL

YETİYİTİMİ

0.34

0.43

0.47

0.36

-0.42

RUHSAL

YETİYİTİMİ

0.50

0.57

0.39

0.22

-0.41

TOPLAM

YETİYİTİMİ

0.44

0.53

0.48

0.34

-0.45

* Tüm korelasyonlar p<0.001 düzeyinde anlamlıdır.

Sağlık hizmeti kullanımı sonuçlan Deneklerin %20'si 2 ya da daha fazla sayıda bilinen bedensel hastalıkları olduğunu belirtmişlerdir; hiç bedensel

hastalık belirtmeyenlerin oranı %56'dır. Bedensel hastalık sayısı yaşla ve yetiyitimi puanlanyla pozitif korelasyon gös­termektedir. Son 12 ay içinde ruhsal/sinirsel nedenlerle yardım arayan/tedaviye başvuran kişi oranı % 4.7 olarak bu­lunmuştur (Tablo 4.10). Son 12 ayda CIDI ile tanısı konmuş ruhsal hastalığı olanların son bir yılda tedaviye başvuru oranı %13.8'dir. Başvuran 347 kişinin ilk başvurdukları kişiler ve aldıkları tedaviler tablo 4.11 'de görülmektedir.

Görüşme anında "sinirleri" için ilaç kullanmakta olan kişi oranı % 5 tir (kadınlarda %6.8, erkeklerde 2.7). Şu anda psikotrop ilaç kullananların %53.4'ü son bir yılda ruhsal nedenlerle başvurmuştur. Kullanılan ilaçlar ağırlıklı ol­arak antidepresanlar (%66), uyku hapları (% 23), nöroleptiklerdir (%6.5) (Tablo 4.12). İlaç kullananların üçte biri bu il­acı bir yıldan daha fazla süredir kullanmakta olduklarını bildirmişlerdir. Kullanılan ilacı veren kişiler: uzman doktor

39

Page 44: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

(%51), psikiyatri uzmanı (%22), pratisyen (%18), eczacı (%4.6)dır; deneklerin %4'ü ilacı kimseye danışmadan ken­dileri aldıklarını söylemişlerdir.

Tablo 4.10. Son Bir Yılda Ruhsal Nedenle Tedaviciye Başvuru Oranlan

KADIN

N (%)

son yılda ruhsal nedenli başvuru 258 (6.4)

ICD-10 tanısı alanlarda başvuru 136 (15)

ERKEK

N (%)

89 (2.7)

39(10.7)

TOPLAM

N (%)

347 (4.7)

175(13.8)

Sağlık hizmeti kullanımı anketinde sorulan '"genel olarak sağlığınız nasıldır?" sorusuna kötü veya orta diyenlerin oranı % 23.6'dır. Bu grubun son bir yılda ruhsal nedenle başvuru oranı %27.6 iken sağlığını iyi/çok iyi bulanların baş­vuru oranı %4.5'tir. Bu sorudan alınan puanlarla genel sağlık anketi puanları, bedensel hastalık sayısı ve yetiyitimi pu­anları arasında anlamlı negatif korelasyonlar vardır (Tablo 4.9).

Tablo 4.11. Son Bir Yıl İçinde Ruhsal Nedenle Başvurulan Tedaviciler ve Tedaviler

İLK BAŞVURULAN KİŞİ

Psikiyatri uzmanı

Başka uzman

(nörolog, dahiliyeci..)

Pratisyen hekim

Hoca

ÖNERİLEN TEDAVİ

Tedavi yok/öneriler

Sinir hapları

Psikolojik tedavi

KADIN (N,%)

99 (40.6)

78 (32.0)

48(19.7)

11 (4.5)

30(12.8)

170(72.3)

16(6.8)

ERKEK (N,%)

30(35.3)

31 (36.5)

20 (23.5)

1 (1.2)

17(20.5)

55 (66.3)

7 (8.4)

TOPLAM (N,%)

129 (39.2)

109(33.1)

68 (20.7)

12(3.6)

47(14.8)

225(71)

23(7)

Tablo 4.12. Şu Anda Kullanılan Psikotrop İlaçların Cinsiyete Göre Dağılımı •

Antidepresan

Sedatif/hipnotik

Antipsikotik

Antiepileptik

Diğer

KADIN

N (%)

155(70.3)

46 (20.9)

12(5.5)

4(1.8)

3(1.4)

ERKEK

N (%)

38 (52.8)

21 (29.2)

7 (9.7)

2 (2.8)

4 (5.6)

TOPLAM

N (%)

193(66.1)

67 (22.9)

19 (6.5)

6(2.1)

7 (2.4)

40

Page 45: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

SONUÇLAR

Ruhsal hastalık yaygınlığı Bu araştırma ruhsal rahatsızlıkların yaygınlığını "österen ve Tiirkive n,if,,c-,,„ . -i J

m.ş ilk çalışmadı, Sonuçlar, arast.n.an ruh'sal r a C s u l ^ ^ ermektedir. Ankara-Gölbaşı'nda benzer bir görüşme araç, k u l f a n ı l a r a k T p i ş olan Dunva S a l T k S S T § Ö S "

tırmas.nda sağlık ocağ.na başvuranlar arasında herhan°ibir tam alanlanıiı ornm V V ı \ «ı y £ uf g U t u a r a § " ocağına başvuranlarda ruhsal sorunların genel topluma obanla daha yayg n o , ™ b S c e n i ™ d ^ a ^ S Z S ^ araştırmada soruşturulmayan tam gruplarının varlığı beklenen farkın o l m a m a s r a ç S y a ^ u r a r a ş t , m ı a m ı z d a a n ı l a n

. . . . . ̂ l bağ>mlılığı dışında tüm ruhsal hastalıkların kadınlarda daha sık görüldüğü bilinmektedir Sonuçlar,™,. h„ fen!'nyH « J » 1 ™ ^ Somatoform ağr, bozukluğu yüksek oranda görülüricen somati âsyo^bozukluöutanT bek olmasına ^ oL?i?.' S°m a t l Z a S y°n b ° Z u k 1 ^ t a n i S 1 k o * a b l l m e k ^ ^ *ay,da --atik belirtinin varhğınm gerîkll

n, M« S ı ' k r a S t I a , ] a " r u h s a l hastalıklardan depresyonun görülme oranı dünyadaki çeşitli ülkelerde yapılan araştırma so­nuçlarıyla uygunluk göstermektedir. Anksiyete ve depresyon spektrumundaki hastalıklar tamların büyük ç K S u n u r u K S f r " ' y C m e b O Z U k l u ğ u ' h>P°k°ndriyazis, somatizasyon bozukluğu gibi hastalıkların düşük sıklıkta9 olduğu gö

Ruh sağlığı hizmeti kullanımı Ruh sağlığı hizmeti almak için başvuru yolları önceki çalışmalarla benzerlik göstermektedir. Ruh sağlığı hiz­

metine ulaşım yollarında psikiyatr ve diğer uzman doktorlar ağırlık taşımakta, pratisyen hekim daha sonra gelmektedir. Pratisyen hekimlerin sevk zinciri içinde arzu edilen yeri alması için çalışılması gerektiği açıktır. Ruhsal sorunu olan çok sayıda insanın psikiyatri dışındaki uzmanlık dallarına başvurduğu anlaşılmaktadır. Özellikle bedensel belirtilerle baş­vuran hastalarda yanlış/yetersiz tanı ve tedavilerin sık olması beklenebilir. Bu nedenle son yıllarda pratisyen hekimler üzerinde yoğunlaşan ruhsal hastalıklar konusundaki eğitimlerin başka uzmanlık dallarında çalışan hekimler için de plan­lanması gerekir.

Ruhsal hastalığı olan kişilerin yardım için başvuru oranlan yetersizdir. Örnek olarak depresyon tanısı almış olan kişilerden son bir yıl içinde ruhsal nedenle tedaviciye başvurma oranı beşte bir dolayındadır. Herhangi bir ruhsal has­talığı olanlar için ise bu oran %14 civarındadır. Ruhsal rahatsızlığın ruh hekimine ulaşıncaya kadar 4 basamaktan geç­tiğini belirten Goldberg (1992) her aşamada ulaşımı engelleyen faktörleri tartışmıştır. Hastalığın bir sorun olarak ta­nınması ve başvuruya karar verilmesi ilk adımdır. Başvuran hastaların önemli bir kısmının da tanınmasında güçlük olduğu düşünülürse, uygun yardım alan hasta oranının ne kadar düşeceği anlaşılabilir.

Yeti Yitimi Ruhsal hastalığı olan kişilerin önemli ölçüde yetiyitimine uğradıkları görülmektedir. Kişinin işe gidemediği/işini

yapamadığı gün sayısının ruhsal hastalık varlığında bedensel hastalığa oranla daha fazla olması ruhsal rahatsızlıkların ciddi sosyal ve ekonomik sonuçları olduğunu kanıtlamaktadır. Ruhsal yetiyitiminin kadınlarda daha fazla görülmesi, ka­dınlarda ruhsal rahatsızlığın erkeklere göre iki kat daha fazla bulunmasıyla ilişkili olabilir.

Genel Sağlık Anketi sonuçlan Genel Sağlık Anketi puanlarında görülen ilk özellik kadınların erkeklere oranla yaklaşık iki kat yüksek puan al­

mış olmalarıdır. Bu da beklenen ve başka çalışmalara paralel bir sonuçtur (Kılıç ve ark. 1997). GSA puanları sağlık oc­ağına başvuran kişilerde bulunan değerlerden daha düşüktür (Kılıç 1996). Bu da toplum düzeyinden birinci basamak sa­ğlık hizmetine, oradan da psikiyatri servislerine uzanan sevk zincirinde hastalık şiddetinin artmasıyla açıklanabilir.

Bedensel hastalığı olanlar olmayanlara oranla belirgin olarak daha fazla GSA puanı almışlardır. Bu farkın GSA12'de GSA28'e oranla daha az olduğu görülmektedir. GSA12'de diğer biçimlerde bulunan bedensel belirti sorulan yoktur. GSA12 ile GSA28 arasındaki farkın nedeni bu oabilir. Ruhsal hastalığı olanlar olmayanlara oranla yaklaşık yedi kat daha yüksek GSA puanı almışlardır. Bu farkın bedensel hastalık olup olmaması arasındaki farka göre çok daha yük­sek olması beklenen bir durumdur ve anketin ruhsal bozuklukla ilgili belirtileri ölçtüğünün de (geçerliliğinin) dolaylı bir göstergesidir.

Burada sunulan bulgular "Türkiye Ruh Sağlığı Profili" çalışmasının henüz kesinleşmemiş verilerine day­anmaktadır. Verilerin ruhsal hastalıkların dağılımı ile ilgili sonuçlarla birleştirilmesi ruh sağlığı hizmetlerinin plan­lanmasında yardımcı olacaktır.

41

Page 46: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

KAYNAKLAR

Dünya Sağlık Örgütü (1993) Composite International Diagnostic Interview, Geneva

Dünya Sağlık Örgütü (1991) Brief Disability Questionnaire, Geneva.

Goldberg DP, Williams P (1988) A User's Guide to the General Health Questionnaire. Windsor: NFER/Nelson

Goldberg DP, Huxley P(1992) Common Mental Disorders: A Bio-social model. London, New York: Tavistock/ Routlege

Kaplan İ (1995) Yarı kırsal alanda bir sağlık ocağına başvuran hastalarda ruhsal bozuklukların yetiyitimi ile iliş­kisi. Türk Psikiyatri Dergisi. 6:169-179.

Kılıç C (1996) Genel Sağlık Anketi: Güvenilirlik ve Geçerlilik çalışması. Türk Psikiyatri Dergisi, 7: 3-9.

Kılıç C, Rezaki M, Özgen G ve ark (1997) General Health Questionnaire (GHQ12 & GHQ28): Psychometric Properties and Factor Structure of the Scales in a Turkish Primary Care Sample. Soc Psychiatry Psychiatr Epidemiol (baskıda).

42

Page 47: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

TüRKIYE RUH SAGLIGI PROFILI ön rapor

ÖZET

Çocuklardaki davranış ve duygusal sorunlar ile yetişkinlerdeki ruhsal bozukluklar toplumda yaygın olarak gö­rülmelerine karşın yeterince tanınmamaktadır. Toplumda bir ruhsal hastalığı olan bireylerin ya da sorunlu çocuğu olan ailelerin pek azı tedavi için başvurmakta, başvuranların ise büyük çoğunluğuna tanı konamamakta, tanı konanların ise küçük bir grubu etkin tedavi alabilmektedir. Yapılan epidemiyolojik çalışmalar, yetişkinlerde her 4-5 kişiden birinde te­davi gerektirecek düzeyde ruhsal hastalık bulunduğunu, çocuk ve gençlerde ise davranış ve duygusal sorunların yaygın olduğunu göstermektedir. Ruhsal hastalıkların eskiden çok iyi bilinmeyen bîr yönü de yol açtıkları yetiyitimidir. Sadece ağır akıl hastalıkları değil, depresyon ve bunaltı bozuklukları gibi sık görülen ruhsal rahatsızlıklar da kişinin iş, eğitim ve sosyal yaşantısında ciddi sorunlar yaşamasına, belirgin iş gücü kaybına yol açabilmektedir. Ruhsal hastalıkların neden olduğu yetiyitiminin bedensel hastalıkların neden olduğundan daha az olmadığı bilinmektedir. Bu da ruhsal has­talıkların önlenmesi ve tedavisinin ne denli önemli olduğunu göstermektedir.

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün başlattığı "Türkiye Ruh Sağlığı Profili" araş­tırması yukarıda sayılan nedenlerle erişkinlerde sık görülen ruhsal hastalıkların, çocuk ve gençlerde davranışsal ve duy­gusal sorunların yaygınlığı, demografik değişkenlerle ilişkisi, ruhsal ve bedensel sorunların neden olduğu yetiyitimi ve bireylerin ruh sağlığı hizmetini kullanımlarıyla ilgili bilgi toplamayı amaçlamıştır.

Türkiye Ruh Sağlığı Profili Araştırması tabakalı, çok aşamalı, kümeli, olasılık örneklemesidir. Son aşamada se­çilen birim olan kümenin her tabakada seçilme olasılığı eşit olduğu için araştırma kendinden ağırlıklıdır. Tabakalar Tür­kiye'nin 5 demografik bölgesi ve 3 yerleşim yeri tipinin (il, ilçe, köy) çaprazlanmasıyla oluşturulmuştur. Araştırmanın bulguları 15 tabaka ve 4 büyük kentimiz ile bunların herhangi bir şekilde birleştirilmesiyle elde edilen toplum ke­simlerine genellenebilir. Yerleşim yerinin seçildiği aşamalarda çerçeve olarak T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Ens-titüsü'nün 1990 Sayımı İdari Bölünüş Yayını gerekli güncelleştirme yapılarak kullanılmıştır. Son aşamada küme seçimi için T.C. Sağlık Bakanlığı'nca tutulan ve her sene güncelleştirilen Evhalkı Tespit Fişleri Kullanılmıştır. Örnek se­çiminin her aşamasında sistematik rasgele seçim yapılmıştır.

Araştırmada saha çalışması için il denetçileri örnekleme çıkan illerde görev yapan Ruh sağlığı Şube Müdürleri ya da Ruh Sağlığı Şubesinden sorumlu Sağlık Müdür yardımcısından, görüşmeciler ise sağlık ocaklarında görev yapan doktor, ebe, hemşire ve devlet hastanelerinde çalışan psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarından oluşmuştur. İl denetçisi ve görüşmecilerin eğitimi iki aşamada iki ayrı grup halinde yapılmıştır. Alan çalışması da iki aşamada ger­çekleştirilmiştir. Birinci aşamada Aralık 1995 - Ocak 1996 tarihleri arasında İç Anadolu ve Güney Anadolu bölgeleri, ikinci aşamada ise Nisan-Mayıs 1996 tarihleri arasında Batı, Kuzey ve Doğu Anadolu bölgelerinden örnekleme çıkan il­lerde alan çalışması yapılmıştır.

Toplam olarak 3889 hanede 16550 kişi hakkında veri toplanmıştır. Ulaşılan hanelerdeki 2 yaşın üstünde herkese yaşlarına uygun ölçekler uygulanmış, dışlama ölçütü kullanılmamıştır. Örneğe giren hanede Hanehalkı Anketi, 2-3 Yaş Çocukları İçin Davranış Değerlendinne Ölçeği, 4-18 Yaş Çocuk ve Gençleri İçin Davranış Değerlendirme Ölçeği, 5-18 Yaş Öğretmen Değerlendinne Ölçeği ve 11-18 Yaş Grubu Gençler İçin Kendini Değerlendirme Ölçeği; erişkin nüfus için ise Uluslararası Bileşik Tanı Görüşmesi (CIDI), Genel Sağlık Anketi, Kısa Yetiyitimi Anketi ve Sağlık Hizmeti Kullanımı Anketi kullanılmıştır.

Annelerden elde edilen bilgilere göre 2-3 yaş grubu çocuklarda sorun davranışların görülme sıklığı %10.9 olarak bulunmuştur. Sorun davranış sıklığında cinsiyet ve yaşa bağlı anlamlı bir fark bulunmamıştır. 4-11 yaş grubunda sorun davranışlar %10.0, 12-18 yaş grubunda ise %10.2 bulunmuştur. Yaş grupları 4-18 olarak birleştirildiğinde görülme sık­lığı %10.7'dir. Öğretmenlerden elde edilen bilgilere göre 5-18 yaş grubunda sorun davranış oranı %10.3, gençlerin ken­dilerinden elde edilen sonuçlara göre ise %10.2'dir. Her üç bilgi kaynağından elde edilen bilgiler doğrultusunda top­lumumuzda İçe Yönelim sorunlarının Dışa Yönelim sorunlarından daha fazla olduğu görülmektedir. Çocuk ve gençlerde sorun davranışların yaklaşık %10 olarak bildirilmesine karşın, 2-3 yaş grubu çocuğu olan ailelerde ruh sağlığı hizmetine başvuru hiç yoktur; 4-18 yaş grubunda % 0.2 olarak bulunmuştur. 11-18 yaş grubundaki gençlerde ise, %5'i

43

Page 48: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

davranış ya da duygusal sorunlarından dolayı yardıma ihtiyaç duyduklarını belirtmelerine karşın, başvuru oranı % 0.3 olarak bulunmuştur.

Erişkinlerle ilgili verilere göre herhangi bir ruhsal rahatsızlığı olan kişi oranı %15.4'tür. Kadınlarda ruhsal ra­hatsızlık görülme oranı erkeklerin iki katı fazladır. Ruhsal hastalık varlığının belirgin olarak iş gücü kaybına, işe gi-dememeye yol açtığı ve bu kaybın bedensel hastalığı olanlara göre daha fazla olduğu görülmüştür. Deneklerin son bir yıl içinde ruhsal şikayetlerle tedavi başvurusu yapma oranı %4.7'dir. Başvuru oranları kadınlarda erkeklere göre iki kat daha fazladır. Ruhsal nedenle ilk başvurulan kişi sıklık sırasına göre psikiyatri uzmanı (%39), diğer uzman (dahiliyeci, nörolog..) (%33), pratisyen (%21) ve hocadır (%3.6). Araştırma anında psikotrop ilaç kullanma sıklığı %5'tir. İlaç kul­lanım oranı kadınlarda erkeklere göre iki kat daha fazladır. Şu anda kullanılan ilaçların üçte ikisi antidepresanlar, dörtte biri sedatif/hipnotiklerdir.

Burada sunulan bilgiler kesinleşmemiş sonuçlardır, ana rapor kısa sürede yayınlanacaktır. Bulgular ruhsal has­talıkların yaygınlığı ve sonuçlarıyla ilgili önemli bilgiler sağlamaktadır. Araştırma ruhsal hastalıklarla ilgili Türkiye nü­fusunu temsil eden ilk çalışma olması nedeniyle önemlidir. Topluma yönelik ruh sağlığı hizmetlerinin planlanmasında bu bulgular yararlı olacaktır.

44

Page 49: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

MENTAL HEALTH PROFILE OF TURKEY: a preliminary report

SUMMARY Epidemiological studies targeting general population yield higher than expected prevalence rates for mental di­

sorders. Behavioral and emotional problems in children and adolescents are also reported to be high. Studies show that one in four or five people in the population at any given time is suffering from a diagnosable mental disorder. Although they are common, people with mental disorders rarely seek treatment. Of those who do, the great majority receive in­correct diagnoses or no diagnosis at all. Further, those who are correctly diagnosed, may not receive proper/sufficient treatment. Mental disorders can cause severe disability. Not only severe mental disorders, like schizophrenia, but also very common mental disorders like depression and anxiety disorders can seriously affect work and social performance. Studies show that disability caused by mental disorders in general is not less than that caused by bodily illnesses. This finding, coupled with the fact that mental disorders are very common, makes prevention and treatment of mental di­sorders an essential task.

Aims: The Mental Health Profile Survey of Turkey aims to investigate the prevalences, characteristics and con­

sequences of common adult mental disorders as well as children and adolescents' behavioral/ emotional problems. It • also assesses the use of health services and the disability caused by mental disorders.

Methodology and sampling: The survey was designed in a way that generalization of the findings would be possible on a regional basis level

as well as on other sub-groups level. For this reason, a sample plan of a self weighted, equal probability of selection in strata, with large target number of households was designed. Two stratification criteria was used: one was the region with five categories, and the other was type of settlement with three categories, constituting 15 strata. The selection was done at various stages where staging was determined by the existence of sampling frames. At the last stage, cluster se­lection was done from household records kept and updated every year by Ministry of Health. Systematic random se­lection was employed at every stage. An independent computer file was created for every module used in the survey. Identification of the records in these files was designed in a way that it is possible to match related records from various files.

Distributions of background variables of the Mental Health Profile Survey were compared with 1990 Turkish General Census, 1989 Demographic Survey of Turkish State Planning Organization and 1993 Turkish Demographic and Health Survey of Hacettepe University Institute of Population Studies. Taking, also, the natural trend of change in time on these background variables into consideration, the findings of the Mental Health Profile Survey seemed to be reliable.

Organization and planning: The Mental Health Profile Survey of Turkey was carried out by General Directorate of Primary Health Care of

Ministry of Health, through a technical collaboration of Child Psychiatry Department of Ankara University Medical Fa­culty, Psychiatry Department of Hacettepe University Medical Faculty and Hacettepe University Institute of Population Studies. The financial support for the survey was provided by Health Project General Coordination Unit of Ministry of Health and World Health Organization.

Field staff and local supervisors were selected among Ministry of Health staff including general practitioners, social workers, psychologists, midwives, nurses and health educators. All interviewers received theoretical and practical training for a week. Fieldwork activities were completed in two stages. The first stage of the fieldwork was completed by the end of January, the second stage was completed by the end of May 1996. Local supervisors held regular me­etings with the fieldwork team to ensure quality of data collection and reported weekly to the center coordinators in An­kara. At the end of field work, the questionnaires were returned to the Primary Health Care Directorate of Ministry of Health where they were edited by study supervisors.

Data collection: Data was collected on a total of 16550 household members living in 3889 selected houses, no exclusion criteria

was used. A Household Questionnaire was filled in for every house. Children and adolescents were given Child Be­haviour Checklists (CBCL/2-3, CBCL/4-18), Teacher's Report Form (TRF) and Youth Self-Report (YSR). The adults were given Composite International Diagnostic Interview (CBDI), General Health Questionnaire (GHQ), Health Service Use Questionnaire and Brief Disability Questionnaire. A total of 635 CBCL's (2-3), 4488 CBCL's (4-18), 2340 TRF's, 2206 YSR's were completed. The number of subjects receiving CIDI, GHQ, BDQ and Health Service Use Qu­estionnaire were 7479. The internal consistency and test-retest reliability coefficients were satisfactory for all the check­lists. The response rate for household questionnaire was 90%. The total response rate of CBCL/2-3 was 95.1%, it was 84.7% for CBCL/4-18, 87.7% for TRF, 79% forYSR. The response rate for adult population was 73.4%.

45

Page 50: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

EK-A

ARAŞTIRMADA GÖREV ALANLAR

MERKEZ EKİBİ

Genel Müdür Yardımcısı

Sosyal Hizmet Uzmanı

Psikolog

Tıbbi Teknolog

Sosyal Hizmet Uzmanı

Uzm. Dr. Muzaffer KEÇECÎ

Zeynep TURUTGEN ŞİMŞEK

Aysın KURTULUŞ

Mustafa NİŞANCI

Nermin BERKTAŞ

PROJE DANIŞMANLARI

Doç. Dr. Neşe EROL

Yrd. Doç. Dr. Cengiz KILIÇ

Doç. Dr. Mahir ULUSOY

İL DENETÇİLERİ

Psk. Aykut Nazmi KAYA

Dr. Ali Tanju ALTUNSU

Dr. Sami GÜLER

Dr. Nuri BERKEM

Dr. Ertan MURAT

Dr. Figen BIYIK

Dr. Selma ÖZMEN

Dr. Suat YALÇINSOY

Dr. Savaş AKBIYIK

Dr. Çetin SARIUSTA

Dr. Orhan ERZURUM

Psk. Bekir KARAKURT

Dr. Doğan UYSAL

Dr. Erdal ONAT

Dr. Yaşar ARLI

Psk. Suna IRAK

ALİYAZICIOĞLU

Dr. Bülent ALBAYRAK

Dr. Temel KERİM

Hamza A. ALPER

Dr. Ergun SAK

Dr. Çetin KURTULUŞ

47

Page 51: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

CIDI, Kısa Yeti Yitimi Anketi, Genel Sağlık Anketi, Sağlık Hizmeti Kullanımı Anketi Görüşmecileri:

Dr. A. Kasım KASIMOGLU Dr. A. Melih ŞAHİN Dr. A. Mine ÖZGÜR Dr. A. Mine TOROSOĞLU Dr. Abdurrahman ÇAĞLAR Dr. Abdülcelil KALEM Dr. Abdülvedat ÖNER Dr. Ahmet KARAMOLLA Dr. Ahmet KILCAN Dr. Ahmet KILIÇ Dr. Ahmet YILMAZ Dr. Ahsen ATİLLA Dr. Akif SEVAL

. Dr. Ali TOPAL Dr. Alpay YILDIZ Dr. Asiye GÜNCE Dr. Asiye OKTAY Dr. Aslı YILDIZ Dr. Atamer BİRGİ Dr. Atilla ORHAN Dr. Ayşe DURAN Dr. Ayşe YÜCEAKTAŞ Dr. Ayten ERDOĞAN Dr. Başar KARTAL Dr. Bülent BAKIRCI Dr. Can DEDELİOĞLU Dr. Cemil UCA Dr. Cihan DURSUN Dr. Çağlayan KÖKSEL Dr. Demet AYDOĞDU Dr. Deniz BAYRAM Dr. Didem EVCİ Dr. Dilek İNAN Dr. Ebru DURMUŞ Dr. Eder SÜKAN Dr. Emine BAL Dr. Emrullah KARPUZ Dr. Ender BOĞA Dr. Eralp GENCAL Dr. Eray AKGÜNLÜ Dr. Erhan BÜKEN Dr. Ertan GÜNLÜOĞLU Dr. Ethem TÜFEKÇİOĞLU Dr. Evren SÜVARİ Dr. Fatih EROĞLU Dr. Fatma LALE Dr. Fatma MARANGOZ Dr. Fethi TURAN Dr. Gökhan GİRGİN Dr. Gülçağıı EROL Dr. Gülçin KADAKAL Dr. Gülden ÇELİK Dr. Gülsen YILMAZER Dr. Gülten TAN Dr. Güven YILMAZ Dr. Hakan GÜNAYDIN Dr. Hakan KUTLU Dr. Haldun KAYALAR Dr. Hatice GÜMÜŞ Dr. Havva ATASOY Dr. Hikmet BUKAN Dr. Hilmi DALKIRAN Dr. Hüseyin YAŞAR Dr. Hüsnü Murat KAYA

Dr. İbrahim KALKAN Dr. İlhan ŞAHİN Dr. İnci KÖSEOĞLU Dr. İsmail BAYSAL Dr. Kırzı ÖNAL Dr. Kıvanç ÜLGENER Dr. Korhan Barış BAYRAM Dr. Kuma TOKLU Dr. Levent ALŞIKCA Dr. Lokman ÜREN Dr. M. Ali ÖZKAN Dr. M. Bülent YILMAZ Dr. M. Sıraç CURA Dr. Mahsuni KARAASLAN Dr. Mehmet BALÇIK Dr. Mehmet ERBAY Dr. Mehmet ÖZSÖYLER Dr. Mehtap KARTAL Dr. Meltem AYDOĞMUŞ Dr. Meltem BAYRAK Dr. Mesut ACIÖZ Dr. Mesut TURAN Dr. Mine KIVRAK Dr. Murat SAYILGAN Dr. Mustafa GÖNÜL Dr. Mustafa ÖZTÜRK Dr. Müge BİLGİN Dr. Mümin DEMİR Dr. Münevver KOYUKCU Dr. Naci ÖZMENOĞLU Dr. Nazan BESLER Dr. Nazım KARALEZLİ Dr. Nedim KELEŞYILMAZ Dr. Nejat YILMAZ Dr. Nevzat AYTEKİN Dr. Nihal KÜÇÜK Dr. Nural ŞEKER Dr. Nuray AĞDAŞ Dr. Nurper YENİ Dr. Oğuz AKKUŞ Dr. Oğuz DEMİRBİLEK Dr. Osman Nuri MUTLU Dr. Ozan SEZER Dr. Özden ÖZYURT Dr. Özgül AKDEMİR Dr. Özgür ÇUBUK Dr. Pınar KURTUL Dr. Resul ÇİMEN Dr. Sadık Hakan TURAN Dr. Sami AKKUZ Dr. Selda BAĞIRSAKÇI Dr. Selma ÖZMEN Dr. Semra AVCI Dr. Serdal DEMİR Dr. Seval ALKOY Dr. Sezai GÜVENÇ Dr. Sibel BEREKETOĞLU Dr. Songül KORKUT Dr. Suat ÖZCAN Dr. Şerafettin SEVİL Dr. Şeyda ERDOĞAN Dr. Tamer EDİRNE Dr. Tarkan MACİT Dr. Tayfun GÜRGAN

Dr. Tuncay YENİYAPAR Dr. Tülay KAYA Dr. Ülkü ALAGÖZ Dr. Ülkü AYDIN Dr. Vahap ALAGÖZ Dr. Vedat EMİR Dr. Y. Bekir KUTBAY Dr. Yalçın ÇETİN Dr. Yalçın DUTKUN Dr. Yeşim ASENA Dr. Yeşim BALCI Dr. Yıldırım BOZKURT Dr. Yıldız ÇAY Dr. Yüksel KÖMÜR Dr. Zehra BAŞTAK Dr. Zümrüt BURGU

48

Page 52: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

2-3 Yaş Çocukları İçin Davranış Değerlendirme Ölçeği, 4-18 Yaş Çocuk ve Gençleri İçin Dav­ranış Değerlendirme Ölçeği, 5-18 Yaş Öğretmen Değerlendirme Ölçeği, 11-18 Yaş Grubu Gençler için Kendini Değerlendirme Ölçeği, Hanehalkı Anketi Görüşmecileri

Aliye KALAFAT Arife AYTEKtN Arife MIZRAK Asiye BUDAK Asiye YOLBAŞ Ash Çiçek KUTUCU Ayçan ESER Aydosan ORUÇ Ayfer~BAYRAM Ayfer METİN Ayfer SAHAN Aynur ÇALIŞKAN Aynur GÜLER Aysel CENGİZ . Aysel ÖZER Aysun BAĞRIAÇIK Ayten AKAY Ayten CEBECİ Ayten KILAVUZ Ayşe AKALP Ayşe ÇALIK Ayşe ÇOPUR Ayşe GÜMÜŞ Ayşe TURAN Ayşe YAZICI Ayşegül ALICI Ayşen ŞENDERE Psk.Bekir KARAKURT Berrin EFE Beyhan YILDIRIM Birgül AKYILDIZ SHU. Bülent KAYA Canan ZENGİN Cemile ALBAYRAK Cemile SUÇTABAN Döne ERDOĞMUŞ Döne KARATUĞ Elif KARABACAK Elif KESKİN Elif YILDIZ Emel Gülhan KELEŞ Emel KULOĞLU Emine ERDEM Emine ÖZDEMİR Emine YUMUŞAK Emine ŞENYURT Emriye KESKİN Ender BOĞA Ergün ULU Fatma AYBULUT Fatma KIZILYER Fatma KUTLUER Fatma SAVRAN Fatma ÜÇÜNCÜ Ferhan COŞKUN Feride MACİT TAMER Fevzi ye MERT Figen BAHÇE • Figen UĞURLU Filiz ASLAN Filiz ERİ Filiz ÖZÇELİK Filiz SANCER Göknur YARIM Gönül AKSOY Gönül AYNE Gönül KÜKÜR Gönül İLDİZ

Gülay AĞA Gülay AYDOĞAN Gülay FIRAT Gülay TANDOĞAN Gülbahar ANLAR Gülcan AKINCI Gülcan TÜREDİ GülenderGÖKAYDIN Güler AYDIN Güler ÇAYLAK Güler YENİEL Güler İNAN Gülhane SALVUR Gülizar HASEKİOĞULLARI Güllü SÖNMEZ Gülten TOPAÇ Gülten TORUN Gülümser ÇETİN Gülsen YAĞCIOĞLU Günay YILDIZ Güner GELİBOLU Hacer AYGEÇ Haldun ÇAĞLAYAN Hale ESEN KARAYEL Hanife AKDENİZ Hanife AYDIN Hasan EREN Hatice DEMİR Hatice ÖZTÜRK Hatun AKYOL Havva ATALAY Hayriye ALHAN Hayriye DEMİRBAŞ Hediye FİDAN Hemengül YÜKSEL Hülya ESİNER Huriye ŞENTÜRK Işılay GÜLER Kadriye SAYGILI Kamer BALYEN Kamile SOYKAN Kezban TABAK Kezban AKDAĞ Keziban BAR ATLI Korhan BARIŞ Küfeye ÇALIŞKAN Latife BOĞA Leyla YAMAN Makbule KASAP Mehmet Akif SEVAL Mehmet Ali AYDIN Mehmet MAZLUM Mehmet YÜKSEL Melahat ÇABACI Melek DOĞANAY Meryem ÖSELEMİŞ Mesude ÇAĞAN Mesude inci SOLVUR Mevlüde ASLANTÜRK Müesser KULELİ Müesser ŞENER Muhittin ÇELİK Mükerrem SUSKUN Münevver ÇELİK Murat KUŞÇU Müslüme YORULMAZ Mustafa SEVER Naciye DOĞANYOL

Nalan CELEP Necla SAY Necmiye BAKIM Nergül TOMBULOĞLU Neriman YILDIRIM Nihan OBA Nilay KESER Nuran DÜZGÜN Nuran GÜRSES Nuray KÖROĞLU Nurdane VURAL Nurdil SUNDU Oya HASEKİOĞULLARI Özden KALELİ Özlem FERHATOĞLU Rabia COŞKUN Rabia USTAOĞLU Raziye AY Raziye BİLGİLİ Reyhan AYKUT Reyhan EGE Reyhan YENER Saadet GÖÇEMEN Saadet KIZILTAŞ Saadet KURT Saadet TURGUT Saime KESKİN Sakine IŞIK Saniye OĞUZ Seher DEMİR Selda UYSAL SeldaERGÜL Selda SEMİZ Selma ŞENOL Semiramis GÜLAN Semra EFE Serap KURŞUN Psk.Tülay BAŞTAŞK1N

49

Page 53: Türkiye Ruh Sağlığı Profili Ön Raporu (1998)

Baskı: Aydoğdu Ofset «Tel: 310 79 79 - 310 77 03 Ankara - 1997