TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf ·...

21
. . . AKADEMIK ARASTIRMALAR DERGISI "' iki kez hakemli bir dergidir. Editör: Prof. Dr. MehmetAYDIN Editör Yrd. Doç.Dr. Dicle AYDIN Yrd. Doç. Dr. Ahmet ARAS Yrd. Doç. Dr. Ahmet ARAS Yrd. Doç. Dr. Dicle AYDIN 9 1 KONYA- 2010

Transcript of TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf ·...

Page 1: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf · atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı,

TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ . . .

AKADEMIK ARASTIRMALAR DERGISI "'

Yılda iki kez yayımlanan uluslararası hakemli bir dergidir.

Editör:

Prof. Dr. MehmetAYDIN

Editör Yardımcıları:

Yrd. Doç.Dr. Dicle AYDIN

Yrd. Doç. Dr. Ahmet ARAS

Yayın Sekreterıjası:

Yrd. Doç. Dr. Ahmet ARAS

Yrd. Doç. Dr. Dicle AYDIN

Sayı: 9 1 Kış KONYA- 2010

Page 2: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf · atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı,

HIRİSTİYANLIGIN İSLAM'LA OLAN MÜNAZARALARINDA ARAP KARAKTERi

YUHANNA ED-DIMASKİ'NİN KONUMU "

Özet

Yazan: Daniel Sahas Çeviren: M. Faruk Toprak•

Bu makale, 676-749 yılları arasında yaşamış olan büyük Hıristiyan-Arap

ilahiyatçı ve filozof Yuhanna ed-Dımaşki'nin kısa hayah, yetişmesi, eserleri ve ilahiyat alanındaki görüşlerini ele almaktadır. Hayahnın büyük bir kısmını manashrlarda ibadet ve itikafla geçiren Yuhanna bir müddet, daha önce babasının yaptığı gibi, Emevi halifelerinin sarayında görev yapmışhr.

Kozmopolit bir ortamda yetişen Yuhanna, Arap ve Süryani kültürünün yanı sıra Klasik Yunan kültüründen de payını almıştır. Özellikle hocası Cosmas'ın, onun Helenislik bir eğitimden geçirilmesinde payı büyüktür.*· Anahtar kelimeler: Yuhanna ed-Dımaşki, Hıristiyanlık, Süryani edebiyah, ikonoklazm, Bizans

THE ARAB CHARACTER OF THE CHRİSTİAN DİSPUTATİON WİTH ISLAM: THE CASE OF JOHN OF DAMASCUS

Abstract This article deals with the farnous christian Arab theologist and philosopher Jolm of Damascus (676-749 who is a descendant of of a christian family known as Mansour. John's father had senred in the palace of the Umayyad Chalips. The article contains his short lifestory, his education and his opinions, both on Christianity and Islam. Key words: John of Darnascus, Christianity, Orthodoxs belief, Byzantium, the Syriac Literature, iconoclasm

Yuhanna ed-Dımaşkl'yi Müslüman-Hıristiyan ilişkilerinin tarihinde öncü bir karakter haline getiren ehnenler, onun atadan gelen Suriyeli-Arap özelliği, aldığı Hıristiyan terbiyesi, müslümanların kutsal kitaplarına vakıf olması3,

· Prof. Dr., Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi • • Bu çeviri sırasında görüş ve önerilerinden yararlandığun Sayın Prof. Dr. Mehmet Aydın'a; Yunanca bazı ibare ve kelimelerin çevrilmesinde yardımlarıru esirgemeyen Doç. Dr. Damla Demirözü'ne ve Dimitri Dernirtzis'e teşekkürü bir borç bilirim. 3 Bkz. A. Papadopoulos-Kerameus, Analecta Hierosolynıitikes Staclıyologias, [ Brüksel, 1897) 1973] s. 273. Bu ifadeyle, Kur'an ve Hadis değil de muhtemelen Arap edebiyatı, folkloru kastediliyor olabilir. Nitekim [Hz.] Ömer'in talimatı üzerine Hıristiyan Arapların başkalarına Kur'an öğretineleri yasaklal1l113ştır. Ne var ki Erneviierin sarayında müslüman memurların,- adeta lıidayete yaklaşmış

29

Page 3: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf · atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı,

Emevi halifeleriyle yakın ve uzun süreli içinde olması, Hıristiyan inanç ve geleneklerinin .farklı yönleri üzerine yazdığı kapsamlı ve nüve oluşturacak yazıları4; ayrıca kısa da olsa İslam dini üzerine kaleme aldığı bazı çalışmalarıdır. Bu üç noktadan yola çıkarak, İslam'la diyalog içinde bulunan Hıristiyan bir Arap olarak Yuhanna ed-Dımaşki'nin özellikleri üzerinde yoğunlaşacağız.S

Yuhanna ed-Dımaşki'nin bütün edebi ürünlerini, yaşadığı çağda meydana gelen iki önemli gelişmenin ışığı altında inceleyebiliriz. Biricisi, yerleşmiş inanç ve gelenekiere karşı çıkma (İkonoklazm) sonucu Ortodoks Hıristiyanlığın çökmeye başlaması; ikincisi, İslami fetihlerin genişlemesi ve İslam'ın yayılması karşısında heretizmin ·yükselmesi. John Meyendorff, onun ilahilerinde İslami motifler taşıdığını gösteren kanıtlar sunmuştur.6 Yuhanna'nın ilk yazılarını,

Bizans imparatoru III: "Leo'mın 726 tarihli bir fermanına cevap olarak değil de, [Emevi Halifesi] IL Yezid'in ikonoklast politikalarında rol alan Beser'in etkisine bir cevap olarak yazdığı söylenebilir.7

I. Suriyeli bir Arap olarak Yulıamıa ed-Dımaşki

Yuhanna ed-Dımaşki'nin yaşamı, Bizans ve İslam'ın kritik dönemiyle eş zamanlıdır. Bu dönem, İslam'ın Suriye, Mısır ve Irak'a doğru genişlediği; Bizans'ın da bu eski doğu eyaletlerinden geri çekildiği dönemdir. On beş yılı aşmayan (633-647 /8) üç aşamalı bir süre içinde, İslam orduları Büyük Suriye'nin [Biladu'ş-Şam] önemli şehirlerini fethettiler. Birinci aşamada (633) Güney Suriye toprakları fethedildi. İkinci aşamada (634/7), İslam orduları ile Bizans orduları arasında meydana gelen büyük savaşlar sonucunda Bizanslılar yenildiler ve Suriye'nin Bostra (Busra), Gaza (Gazze), Fahl (Pella), Beysan (Bet Şam,

Skythopolis), Dimaşk, Hıms (Emesa) ve Baalbek (Heliopolis) gibi önemli şehirleri ya fethedildi, ya da şartlı teslim oldu. Üçüncü aşamadaise (637-647 /8), özellikle Yermuk savaşı'ndan sonra, Müslümanlar, kıyı şeridi de dahil olmak

birisi olarak- Yuhanna'ya Kur'an öğretmiş olmaları iddia edilebilir. Bkz. A.S. Tritton, Calip/ıs and tlıeir non-Mlls/im S11bjects: Critica/ St11dy of the Covenmıt ofi'Llmar (Totowa, New Jersey, 1930, 1970). • Yuhanna ed-Dımaşki'nin çalışmalarının tenkilli neşri, Cheyem'deki Bizans Enstitüsü'nde P. Bonifatius Katter tarafından yapılııuştır. Beş bölüm, Patristisc/ıe Te.tte ımd St11dien (W alter de Gruyter, Berlin, New York) adı altında seri olarak şu başlıklar altında yayımlanmıştı: Die Sc/ı riften des ]olıamıes von Damskos: I. lnstitlltio E/emen/aris. Capita Plıi/osoplıica (Dialectica) (1969); II. Expositio Fidei (1973); III. Co11tm imagimmı calwmıiatores oratio11es tres (1975); IV. Liber de lıaeresiblls. Opera polemica (1981). V. Opera Jıomiletica et lıagiograplıicn (1988). Daha sonra cilt ve sayfa numaraları için Katter'in neşri referans olarak gösterilmiştir. Bkz. Franz Dölger, Byzmıtio11 20 (1950) 303-14 ve D. Bf. M. "L' Institute Byzantine deScheyem et l'oeuvre de S. jean Damascene", Irıhıikon, 31 (1958) 510-2. 3 Bu konular üzerinde daha ayrıntılı tartışmalar için bkz. Daniel J. Sahas, John of Dnmasws on Islam. T!ıe "Heresy of the Islınıae/ites" (Leiden, 1972); "John of Damascus- yeniden gözden geçirilmiş-, Abr­Nalırain, 23 (1984-1985) 104-118; "The Art and non-art of Byzantine Polemics in Byzantine anti­Islamıc Literatııre", Co11version and Cmıtimıih;; Indigenolis Christian Conınıımities in Islamic Lıınds. Eig!ıt to Eiglıteentlı Centıtries adlı kitapta, haz. Michael Gervers- Raınzi J. Bikl1azi (Toronto, 1990), s. 55-73. ""Byzantine Views of Islam", D ımıbarton Oaks Papers, 18 (1964) 115-132, 117-8 arası sayfalar. 7 Bkz. Mansi, 13:197 ve A.A. Vasiliev, "The Iconoclastıc Edict of the Caliph Yazid II. A. D. 721", Dımıbnrtan Oaks Pnpers, 9-10 (1955-1956) 25-47. '

30

Page 4: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf · atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı,

üzere bütün Suriye üzerinde kontrollerini sağladılar. Daha sonra dikkatlerini Mısır'a yönelttiler (İskenderiye, 641/2 yılında fethedildi). Konstantinapolis'e (İstanbul) yıllık saldırılar düzenlediler (İstanbul 670 yılında kuşaqldı). Hıristiyanlığın kutsal şehri Kudüs (Jerusalem), 638 yılında Hz. Ömer'e teslim edilmişti. Bu nedenle İslam'ın yaydışındaki gelişmeler, çok seri - ve doğrusu -travmatik idi.8

İslam'ın Arap çöllerinden çıkışı ve Emevi Halifeliğinin, Suriye-helenistİk kültür ağırlıklı bir kent olan Dimaşk (Şam)'ı merkez edinmesi, İslam ümmeti için yeni bir bakış açısı yaratmışhr. Bu da, dW (teokratik) saygınlığı olan, ya da daha ziyade, Hıristiyan Bizans'la mücadele eden emperyal bir güç haline gelmek idi.9 Bu gelişmeler, Bizans İmparatorluğu'mın siyasi ve doktrinal müttefiklerinin yeniden gözden geçirilip değerlendirilmesine; ruhani önceliklerinin ve dW değerlerinin de yeniden takdir ve değerlendirmeden geçirilmesine yol açh. Bu da, bu genel şartlar içinde, "İslam öncesi Bizans'ın bir kalınhsı ve numunesi ve İslam sonrası Bizans'la bir rabıta olması" itibarıyla Yuhanna ed-Dırnaşki' de tezahür etmiştir.

Sadece Yuhanna ed-Dımaşki ( ya da daha uygtın şekliyle Yuhanna b. Mansur b. Sargun/Sercfın)'nin kendisi, kendi Hıristiyan ve ruhhani adı olan "Rahip ve Presbiter Yuhanna"ıo adıyla; ya da daha yaygın olana tanımlayıcı adıyla Yuhanna ed-Dırnaşki olarak tanınır. Babası Mansur b. Sargı_ın ve dedesi Sargun b. Mansur, kendi Suriye-Arap adlarıyla tanınırlar. "Manstır", Arap kabilelerinden Kelb ve Tağlib bireyleri arasında yaygın ve aşina bir isimdi.11 Bu her iki kabilede-ve özellikle daha güçlü olan Kelb- güneyde Dümetu'l-Cendel vahalarından Dimaşk'ın kuzeydoğusundaki Palmira yakınlarına kadar uzanan bölgeye yayılmışlardı. Kelb Kabilesi, Arap-Bizans ilişkilerinde önemli bir rol oynamışh.l2 Kelb Kabilesi'nin oynadığı bu rol, gerek İbnu'l-Kelbl'nin muhafaza edip aktardığı İslam öncesi Arap dinine ait şifahi bilgiler sayesinde ve gerekse İslam'ın Hz. İbrahim ve onun diniyle olan organik bağı yoluyla mülahaza

~Söz konusu fetihleri İslam kaynaklarına dayanarak hillasa eden eserler için bkz. Fred Mc Graw Donner, Tlıe Early Islamic Conqucsts (Princeton, New Jersey, 1981), s. 91-155. İslami fetihlere karşı Hıristiyan Bizans tepkisi için bkz. Walter Emil Kaegi Jr., "Initial Byzantine Reactions to the Arap Conquests", Clwrc/ı History, 38 (1969) 139-49; D.J. Constantelos, "The Moslem Conquests of the Near East as revealed in the Greek Sources of the seventh and the Eigth Centuries", Byzmıtion, 42 {1972) 325-57; John Moorhead, "The Monophysite Response to the Arab Invasions", Byzmıtion, 51 (1981) 579-91. İslam kaynaklarında savaşlardan söz etme, ayrıntılı ve ıızım iken Hıristiyan kaynaklarda -bilinmeyen nedenlerden dolayı - daha azdır. Bir istisna olarak tarihçi Nikealı John (VII. Yi.izyılın sonları) Mısır'ın fethi sırasındaki bazı olayları aşama aşama tasvir eder. Bkz. Tlıe Clıronicle of John, Bishop of Nikiou, Oxford 1916. Bu kitap, Zotenberg'in Etiyopya metninin R. H. Charles tarafından yapılan çevirisidir. 9 Cf. Tlıe Cambridge HistonJ of Islam, haz. P. M. Holt, Cambridge, 1970, c. 3. 10 Cf. PG 94:1421; ayrıca bkz. anonim Vi ta, Papadopoıılos-Kerameus, Analecta, c. 4, s. 273; Sahas, John of Damascus, s. 8. 11 Joseph Nasrallah, Saint Jean de Damas, son epoque, sa vie, son oeuZ>re (Paris, 1923), s. 14, no. 5. 12 Irfan Shahid, Byzmıtiımı and t/ıe Aralı in tlıe Fourtlı Century (Washington, D.C. 1984), s. 84, 382 ve 388. Kelb Kabilesi için ayrıca bkz. Eııcyclopedia of Islam, c. 4, s. 492-4.

31

Page 5: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf · atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı,

edilebilir. Bu kabilenin mensupları Hz. Muhammed'le ittifak içine girmişler; ancak onun vefatından sonra bu ittifaktan dönmüşlerdir. 13 Doğrusu, Kelb Kabilesi İslam'a karşı sürekli düşmanlık beslemişlerdir. Bu düşmanlık, Bizans imparatorları tarafından tahrik edilmiş ve karşılık olarak da, vergi toplama gibi, güvenilir idari görevlere atama gibi ödüllerle karşılık bulmuştur.

Yuhanna ed-Dımaşki, üst tabakadaki entelektüel çoğu aile gibi, Helenistik kültürden etkilenmiş, köklü bir Suıiye ailesine mensuptu.14 Yuhanna tarafından kardeş olarak benimsenen ve daha sonra Maiuma Piskoposu olan Cosmas'ın (674/6 -751/2)15 biyografisini içeren ve muhtemelen XI. Yüzyılda yazılmış olan bir eser, Yuhanna'nın babasının Yunanca konuşamaclığını ve hem Yuhanna'nın hem de Cosmas'ın hocası olan Sicilyalı Cosmas'la iletişim kurmak için bir tercümana ihtiyaç duyduklarını kaydeder.l6 Aynı biyografide, Yuhanna ed­Dımaşki'nin babası sürekli olarak "Mansur" olarak zikredilir ve bunun, yerel dilde babası tarafından kendisine verilen bir isim/lakap olduğu da açıklanır.17 Şunu da kaydetmek gerekir ki Yuhanna ed-Dımaşki'nin mevcut hal tercümesi, Kudüs Patriği Yuhanna tarafından Arapça orijinalinden Yunanca'ya yaphğı çeviri olup 808-869 yılları arasında kaleme alınmışhr.l8 Genel ikonoklast atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı, ateşli bir ikonofilin hayat hikayesinin Yunanca yerine Arapça yazılmasına yol açmışhr.l9 Böylece, Yuhanna ed-Dımaşki'nin Suriye-Filistin Arap Hıristiyanlığının nüvesi/çekirdeği oluşu ve keza Hıristiyan Arap nesline ve ruhaniyetine mensup oluşu da teyit edilir. Kudüs kaynaklı olan mevcut beş biyografiden üçüne göre, Yuhanna ed-Dımaşki Kudüs Patrikliği'ne bağlı olan ünlü Mar Sabbas Manashrı'na girmiş ve Kudüs Patriği tarafından papazlığa atanmışhr.20

Yuhanna ed-Dımaşki'nin tüm hayatı hakkındaki l:ıilgiler farazi ve tahmini olmaktan öteye gidemez. Ölümünün 749 ya da 750 yılında, yani kendisinj kınayıp ölü sayan İkonoklast Hiereia Konsili'nin toplandığı 754 yılından önce vuku bulduğu konusunda görüş birliği vardır. 670 olarak gösterilen doğum tarihi de büyük ölçüde tahrninidir. O zaman genç bir emir olan Yezid (doğumu:

~> Donner, Conquests, s. 106-7. [Hz.] Ebubekir, bu kabileleri tekrar Medine devletine geri döndürmek için Arnr b. el-As ve Velid b. 'Ukbe'yi görevlendirmiş tir. Bkz. a.g.e., s. 110-1. 14 P. K. Hitti, Histon; oJSyria, New York, 1951, s. 417. 15 Vi ta Atlıonieıısis Laurae (Bibliotlıeca Hagiograplıica Graeca 394b, Aııctarium, s. 53) 150-157. 16 "O adam, onun bağlarını çözdülden sonra tercüman aracılığıyla, neden Yunanca eğitim

almadığını, neden yalnızca kendi dili olan Siriaki [Suriye Dili, Süryanca ?] dilini bildiği konusunda sorular sordu", Theocharis Detorakis, "Vie inedite de Casmas le Melode. BHG 394b", Analecta Bo/landiaııa, 99 (1981) 101-116, sayfa 109'da. ' 7 Aym eser, s. 107; ayrıca bkz. s. 109. 18 PG 94:432A, 433B, 489A. B. Hemmerdinger "La Vi ta arabe de Saint Jean Damascene et BHG 884." Orieııtalia Clıristimıa Periodica 28 (1962) 442-3. 19 Bkz. Paul Peeters, "S. Romain le Neomartyr (m. a Mai 780) d'apres un docmnent georgien", Aııa/ecta Bollmıdiana, 30 (1911) 393-427, sayfa 406'da. ıo PG 94:480f ve 439, no. 4.

32

Page 6: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf · atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı,

642-647 yılları arası ya da 644), Hıristiyan şair Ahtal'la (doğumu: 640) olan dostluğunu hesap ederek; ayrıca hocalığını yapan Sicilyalı Casmas'ın Dimaşk'a geliş tarihini (664) göz önünde bulundurarak kendisinin doğum tarihini 655, hatta daha da erkene, 652'ye götürıne cesaretini kendimde buluyorum.21 Daha geç bir tarih, kendisinin Halife Yezid' e arkadaşlık yapması için çok genç bir yaşta alınasını gerektirir; ayrıca Casmas ile Yuhanna ed-Dımaşki arasındaki hoca-öğrenci ilişkisinin de varlığını ortadan kaldırır .ll Erken ya da geç bir tarihte doğmuş olsun, değişmez gerçek şudur ki, Yuhanna ed-Dımaşki'nin hayah, Emevi Bilafeti dönemiyle Hıristiyan-Helenistik Bizans İmparatorluğu'nun yerine geçme yolları arayan İslam'ın ilk ortaya çıkhğı dönemle çağdaşhr.

Grekçe Vitae ve diğer kaynaklar, Mansur'un ailesinin üç kuşak boyunca Erneviiere mali konularda danışmanlık yaphklarını belirtirler.23 Yuhanna ed­Dıınaşki'nin babası, en sadık ve ihHislı Hıristiyan;24 Hıristiyanlığın

menfaatlerinin25 ve ayrıca Ortodoks inancının/6 fakirlerin, esir ve baskı alhnda olanların koruyucusu27 olarak takdim edilir.

:a Bkz. Sahas, John of Damascııs, s. 38-9. Nasrallah'ın Ebu'l-Farac el-İsfehani'ye yaptığı bir atıfta (Kitabu'l-Ağani, XVI, 70) muğlak kalan bir yer vardır. Burada adıgeçen ve I. Yezid'in sofrasına sık sık davet edilen Sargfin, muhtemelen Yuhanna'nın babasıdır, bizzat kendisi değil. Casmas'ın ne zaman serbest bırakıldığına dair açık bir delil de yoktur. Cosrnas eğer Muaviye'nin hilafeti döneminde (661-680) serbest bırakılıruşsa, Yuhanna'nın da yaklaşık 652 yılında doğmuş olması gerekiyor. -Eğer Abdülmelik [b. Mervan]'in hilafeti döneminde (685-705) serbest bırakılmışsa, Yuhanna'nın yaklaşık 670 yılında ya da biraz daha önce doğmuş olması gerekir ki - Yunan kaynaklarının da gösterdiği gibi - kendisinin Casmas'ın öğrencisi olduğu giinlerde 12 yaşları

civarında olabilsin. 22 A. Khoury, Sahas'ın Yuhanna ed-Dınıaşki adlı çalışması hakkındaki görüşlerini gözden geçirirken bu konuyla ilgili tezleri "ilginç" bulur. Marnafih, Yuhanna'nın doğıurı tarihini 655 ya da 652'ye götürür. Zira,- kendisine göre -daha erken bir taril1 olsaydı, Yuhanna ürılü eseri Bilginin Kaynağı'nı yazdığında muhtemelen 88 ya da 90 yaşlarında olacaktı. Bu konuyla ilgili kaynaklar ve görüşler için bkz. Sahas, fo/ın of Danıascııs, s. 38-41. Bu itiraz ve tereddütler, akla uygl~Il olsa da, yetersiz kalan bilgilere dayanınaktadır. Bilginin Kaynağı, açıkça 734 tarihini taşıyorsa da içindeki malzemenin Yuhanna tarafından çok daha önce toplandığı ileri sürülebilir. Bu kitap, uzun süren ilmi bir araştırmanın sonucudur ve bizzat Yuhanna tarafından birkaç kez gözden geçirilmiştir. Bkz. Sahas, ]o/ın of Damascus, s. 53, n. 2. ı.ı TI1eophanes, Chronograplıia, [yay. C. De Boor (Roma) Bardi, 1963], s. 559. Suriyeli Mihail'e göre Yuhanna ed-Dımaşki'nin babası, yaklaşık 695 yılına kadar Halife Abdülmelik'e sekreterlik ya da mali danışmanlık yapıruştır. Bkz., Chronique, II, 474f; Theophanes, Chronograplıia, s. 561-9; Sahas, ]o/ın of Damascus, s. 26-8. 24 Theophanes ondan "Tam bir hıristiyandı" diye söz eder. Bkz. Clıronographia, s. 559. ı.' Mansur, Gesthemene'deki [Hz. İsa'nın ilibar edilmeden önce durup dua ettiği son yer, ç.n.] kilisenin sütunlarını söküp Mekke'ye göndererek bunları orada yeniden inşa edilecek camiin -muhtemelen Mescid-i Haram'ın - yapımında kullanılmasına karar veren Abdülmelik'i, bunu yapmaması konusunda ikna etmiş ve Bizans imparatoru II. Jüstinyen'den (685-695) yeni sütünlar göndermesi için ricada bulunacağı sözünü verıniştir. Bkz. Theophanes, Clıronograplıia, s. 559. 26 Bir monofizit olan Suriyeli Millail, onu, birçok monofiziti "kendi sapıklığına düşüren" fanatik bir Halkedonyalı olarak tarumlar. Bkz. Chronique, II, 492. 27 Mansur, oğlu Yuhanna'ya hocalık yapan Sicilyalı Cosmas'ı esaretten kurtarmış ve onu kendi oğlu gibi benimseıniştir. Adı geçen Cosmas, "son ilahi yazarı ve Maiurna Piskoposu Cosmas" olarak da tanınır. Bkz. M. Gordillo, "Vita Marciana", Orientalia Christimıa, 8 (1926) 64. Casmas'ın esaretten kurtuluş tarihi, Yul1anı1a'nın doğduğu yılı ve yaşadığı çağı belirlemesi açısından önemlidir.

33

Page 7: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf · atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı,

Hıristiyan olarak yetiştirilmiş, eğitimini Arapça ve Süryanice almışh.28 O dönemde Süryani edebiyah, züht edebiyah kısmı ha:riç, Yuhanna ed­Dımaşki'nin okuduğu metinlerin önemli bir bölümünü oluşturmuyordu.29

Hayahnın erken döneminde şiire aşina olması ve Hıristiyan şair Ahtal'la dostluğu, hem kendisinin gelişmesine hem de Casmas'la kardeş gibi olup onunla birlikte Bizans Kilisesi'nin en seçkin ilahi şairi olmalarına katkıda

bulunmuş olmalıdır. Yunan kaynakları Dimaşklıları, Yunanca'yı çabuk öğrenen,30 tarih, mitoloji, felsefe, belagat, aritmetik, geometri, müzik, astronomi ve teoloji yi iyi bilmekle över.Jı Aris to Manhğı Suriye' de biliniyordu ve birbiriyle çekişen Nasturi ve Yakubi mezhepleri arasında itikadi meselelerde kullanılıyordu.32 Maınafih, Yuhanna ed-Dımaşki'nin manhk konusundaki kaynağı bu mezheplerden biri değil, Ortodoks esir Cosmas olmalıydı. Yuhanna ed-Dımaşki'nin temayüz ettiği Ortodoksluk, sadece Suriye/Süryani Ortodoksiuğu için bir itikadi üstünlük ve öncelik maddesi değil; aynı zamanda bir kimlik ve umut maddesiydi. Yakubi ve Nasturi mezhepler arasındaki itikadi bölünmeler ve düşmanlığın Hıristiyan camiasırıı zayıflahp Müslümanlara Suriye'nin fethini kolaylaştırdığı bir sırada, Bizans Ortodoksiuğu'nun yeniden tasdik ve kabul görmesi, Yuhanna ed-Dımaşki ve diğerlerinin, Müslümanlar tarafından fe thedilmiş olan Suriye' de Bizans geleneklerinin mümkün olduğtınca tutulup muhafaza edilmesi yolunda samimi bir gayret ve çaba göstermelerine yol açh. Dolayısıyla, Yuhanna ed-Dımaşki'nin kendi yazılarında [Hz.] Muhammed'in bariz bir şekilde Arian ve Nesturi rahiplerin öğrencisi olduğunu; ayrıca Ortodoks Hıristiyanlığın Ariarıizm, Nestoriarıizm ve heretik İslam'dan çıkmış olduğtınu söylemesi şaşılacak şey değildir.

I. Emevi Sarayındaki Yaşamı

Yuhanna ed-Dımaşki, doğduğu şehir olan Dimaşk'ın Ağustos-Eylül

636'da33 Halid b. Velid'in ordusuna teslim edildiğirıi görmemişti. Bu teslim sırasında, büyük babası öneınli bir rol oynamış; ancak bu durum ön plana

28 Yunan kaynakları, Müslümanların Dimaşk Hıristiyanlarını müslüman olmaları konustında zorlama dıklarından emin olduklarırtı zikreder. BkZ. Gordillo, a.g.e., s. 63. Yuhanna babasıyla birlikte, Cosı:rias'ın kendisine hocalık yapması için ricada bultınmuş ve böylece onun yanında doğu/müslüman kültürüne ait eserlerin yanı srra Yunanca eserleri de tahsil etmiş olmalıdrr. Kaynaklarda sadece "doğululara ait kitaplar" ifadesi geçiyorsa da, genel durum ve sözün gelişi bunu gerektirir kanaatindeyiz. Nasrullah'ın, Yultanna ve Yezid'in birlikte eğitim gördükleri konusundaki iddiasını kabul edersek (a.g.e., s. 62ff), bu durumda sadece Kur' an, Hadis ve Arap Şiiri okurunuş demektir. 29 Erken dönem (yaklaşık VIII. yüzytla kadar) ve orta dönem (yaklaşık XIII. Yüzytla kadar) Süryani Edebiyatı için bkz. R.Y. Ebied, "The Syria irnpact on Arabic Literature", Arabic Literature to tlıe End of. tlıe Umayı;ad Period, Tlıe Cambridge Histon; of Arabic Literatur, yay. A. F. L. Beeston ve diğerleri, Cambridge, 1983, s. 497-501. 30 Constantine Acropolites, Sernıo, PG 140:829. 3t PG 94:941-4. 32 Ebied, a.g.e., s. 498. 33 Donner'in yeniden düzenlediği kronoloji için bkz. Conquests, s. 132, 137 ve 141.

34

Page 8: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf · atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı,

çıkarılmamışhr.34 İslam donanmasının İstanbul'u kuşathğı 674 yılında ve Kerbela Olayırun vuku bulup Ali Şiasının güçlenmeye başladığı, 1. Yezid'in de halife olduğu 680 yılında Yuhanna ed-Dımaşki genç bir kişi olmalıydı. Bu olaylar, Emevi sarayındaki bir Hıristiyan için can çok önemli, hayati şeylerdir. Babası, Abdülınelik'in (685-705) hilafet döneminin ortalarına, ya da sonuna kadar hizmet etmiştir.35 Yerine halef olarak oğlu Yuhanna geçmiştir. Yuhanna ed-Dımaşki'nin hizmet süresi de yirmi yıl kadar sürmüştür. Yunan kaynakları, İınparator III. Leo'nun (717-741) ikonalara karşı fermanını buyurduğu, Yuhanna ed-Dımaşki'nin de savunma amacıyla Orations (Nutuk, Hitap)'ı yazdığı bir 726 yılında, ya ~~ kısa ~ir süre önce, kendisinin MarSabbas'ta inzivaya çekildiğini belirtir.36 II. ümer [Omer b. Abdülaziz] döneminde Emevi Sarayı ve yönetiminin Araplaşhrılınası ve vergi sisteminde yapılan reformların da arasında bulunduğu bazı gelişmeler, Yuhanna ed-Dımaşki'nin IL Ömer'in hilafeti süresince (717-720) Emevi sarayından ayrılmasına sebep olınuştur.37 Arap kaynakları, hilafet makamının Araplaşhrma ve İslarnlaşhrma politikasının saraydaki Hıristiyan varlığım azalhnaya yol açhğını belirtirken, Yunan kaynakları da asıl sebebin İkanaklazın olduğunu ve ikonoklast Bizans imparatoru ile bunun tersini müdafaa eden, Yuhanna ed-Dımaşki gibi, kişiler arasındaki düşmanlığı

arthrdığııu belirtirler. Yuhanna ed-Dımaşki'nin ayıu anda, hem Bizans imparatoru ile rekabete girişınesini hem de Emevi Sarayında ikonaları müdafaa eden bir Hıristiyan olarak kalmasııu hayal ehnek zor olsa gerek. Üstelik bunun, Abdülınelik'in, üstünde Kur'an ayetlerinden başka hiçbir yazı ve şekil

bulunmayan para basılması ernrirıi verdiği bir sırada yaşandığı göz önünde bulundurulursa. Bir taraftan Bizans'ın doğu eyaletleri ile Dimaşk'ın

İslamlaşhrılması, diğer taraftan da İstanbul'daki ikonoklast karışıklıklar, apokalyptik bir ortamda, Bizans-Halkedon taraftarı olan kişiler tarafından

:<ı Bu konuda İskenderiye Melkit Patriği Eutychius (ö. 940) ile el-Belazuri (ö. 892)'nin verdiği bilgiler arasında çelişki vardır. Eutychius, (bkz. Anna/es, II, 15) Yuhanna'nın dedesini, "şehrin valisi, şehrin kapılarıru açıp teslim konusunda müzakerelerde bulurıan kişi" olarak tanıtır. el-Belazuri ise (eğer Mansur b. Sargun'dan söz ediyorsa) sadece "şehri teslim eden piskoposun arkadaşı" olarak tanıtır. Bkz. [Fııtıllı] el-Bııldfın, çev. P. K. Hi tti, s. 172; Sahas, ]o/ın of Damascus .. s. 17ff. Eutychius müzakereciyi, kendisinin, ailesinin, arkadaşlarının ve "Rurnlar" yani Bizanshlar dışında tüm şehir sakinlerinin hayatlarının bağışlanması için yalvarıp ricada bulurıa kişi olarak gösterir (Anna/es, II, 15). Eutychius'un Mansur ailesi hakkında verdiği her iki bilgi de, onun Mansur Ailesi'ne karşı olan olumsuz yaklaşırnıru ele verir ki bu da muhtemelen· onun Bizanslı olına özelliğindendir. Diniaşk'ın fethi konusunda gerek Arap kaynakları ve gerekse diğer kaynaklardaki ayrıntılı bilgiler birbirleriyle örtüşmemektedir. Bkz. Donner, Conquests, s. 140ff. >; Theophanes'e, göre Mansur ile Abdilimelik arasındaki anlaşma, yaklaşık 691 yılında Mekke Camü'nin sütunlarıyla ilgili bir mesele üzerinde uzlaşmaktan ibaretti. Söz konusu sütunları temin eden İmparator Jüstinyen, 695 yılında ölmüştür. Bkz. Clzronograplıia, n. 25. Dolayısıyla, bu gelişmelerden sonra Mansur'un hilafet makamındaki görev süresi fazla sürmüş olmamalıdır. Nitekim kaynaklarda adı fazla zikredilmemektedir. "" Leo'nun ikonlara karşı yayınıladığı ferman için bkz. Daniel J. Sahas, Icon and Logos. Sources in Eiglıtlz Centıın; Iconoc/asnı [Toronto, (1986), 1988], s. 23. 37 Bu konu, benini fo/m of Damascus adlı kitabımda iddia ettiğiniden farklıdır. Bkz. s. 44, n. 2.

35

Page 9: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf · atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı,

müşahede edildiği gibi, Yrıhanna ed-Dımaşki tarafından da görUlmüş olmalıdır.38 Yuhanna ed-Dımaşki, İslam dinini39, [İbrahim'in gayrı meşru çocuğu olan İsmail'e izafeten] İsmailfler ve Sahte İsa'nın (Qeccal'ın) Müjdecisi40 olarak tanımlar; ancak aynı şiddetle, kiliseyi "Allah'ın, havaıilerin ve peı;gamberlerin temeli üstüne kurduğu; bu peı;gamberlerin köşe taşının da oğlu İsa olduğu, İsa'nın firtmalı denizde güçlü dalgalarla boğuşup zirveı;e çıktığı" şeklinde gören ikonoklast Bizans İınparatoruna da isyan eder.4ı Böylece İslam ve İkonoklazm, çağdaş Hıristiyanlar tarafından iki benzer güç olarak görülınüşler; bu da aydınlığın gücü ile karanlığın gücü arasında bir vahyi mücadele süreci başlatmışhr. Yuhanna'nın kendisini MarSabbas'ta sıkı manashr yaşanhsına adamaya ve sert yazılar yazmaya karar vermesi, ideal bir Hıristiyan toplumu olarak Bizans'ın geleceğini yeniden düşünmeye başlaması konusundaki köklü değişikliklere yöneldiğini ortaya koymaktadır.

Maalesef, olaylar üzerine kendi şahsi yorumunu bize anlatacak olan kendi el yazması tarihi yazılar elimizde bulurımamaktadır. Bilindiği gibi, Müslüman tarihçiler, kendi fethettikleri yerler hakkındaki bilgileri kaydetmede, Hıristiyanlardan daha fazla ilgilidirler. Fetihler, Müslümanlar tarafından, kendi kaynaklarının vaat ettiği "umutların yerine gelmesi" olarak gösterilir. Şifahi bilgiler (hadisler), Yuhanna'nın döneminde, [Hz.] Muhammed'in İslam'ın mutlak zafere ulaşacağını vaat ettiğini açık açık bildirmekteydi.42 Bu vaatlerin

Js İslami fetihlerin meydana geldiği yıllarda yazılnuş olan Hıristiyan kaynaklarında, adı geçen olayların "apokalyptik" karakteri üzerine yoğı.ınlaşma eğilimi son yıllarda dikkati çekmiştir. Bkz. Harald Suermann, Die gesclıic!ıtstlıeologisc!ıe Renktion azif die einfalleııden Muslime in der edesseniscJıen Apokalyptik des 7. Jalırlıımderts (Frankfurt am Main/Bem, 1985) ve dört önemli Süryani apokalyptik metni; F. J. Martinez, "Eastem Christian Apocal yp tic in the Early Muslim Period: Pseudo-Methodius and Pseudo-Athanasius", doktora tezi, Catholic University of America (Washington D.C. 1985). S. P. Brock tarafından Suermann' ın açiışma sı üzerine yapılan görüş ve eleştiriler için bkz. Bibliotlıeca Orientalis, 44 (1987) 813-6. Brock, Methodius'un Apocalypse'sinin bir diğer çevirisinin G. J. Reinik tarafından Corpus Scriptarıını Christianorum Orientaliımı serisi için hazırlandığını belirtir. A.g.e., s. 814. Bu tür apokaliptik duygu ve hassasiyetler, Nasturi ya da Yakubilerden çok Bizans yanlısı Halkedonyalılar tarafından ifade edilmektedir. Bkz. Brock, s. 815. 39 Katter'in edisyon kritiğinden önce metinde geçen "din" kelimesi, oxeia şeklinde okunmuş olup bu, ya bir kelimenin eksik okunuşudtır, ya da "karanlık" anlamına gelen oxıiı kelimesinin yanlış okunmuş şeklidir. 4° Kotter, IV, 60. Maiı.uı:ıa Piskoposu Peter, "İslam" aduu kullanınayıp Muhamrned'i "salüe peygamber", Deccal'ın müjdecisi" gibi sıfatlarla tarutmış ve bu inkarı, 743 yılında hayatıyla ödemiştir. Bkz. Theophanes, Clıroııograplıia s. 642. 41 Kotter, III, 65. İkanların sarsılmaz bir savunucusu olan Theophanes, birer ikonoklast irnparator olan III. Leo ve oğlu V. Constantin'i (741-775) de "Deccal'ın müjdecisi" olarak görür. C!ıronograplıia, s. 627, 414 vd. "Antichrist" yani "Sahte İsa" ya da "Deccal" terimi, Yuhanna ed-Dırnaşki' den önce Nasturiler için; Athanasius tarafından da Ariusçular için kullanılnuştır. 42 "Peygamberin sözleri, Mu!ıanımed'e tiibi olanlara, lıem Suriye'nin fetlıedileceğine lıenı de Bizans ve iran hazinelerine sahip olımacağma dair söz veriyordu. 'Bana Sllriye'nin, ayrıca Pers iilkesiyle Yemen'in anahtarları verildi' şeklinde ifadeler !..ıd landığı rivayet edilir. Mlllıanımed'iıı, bundan başka. ılalıa kesin vaatler de bulımup Miisliinıanlarm zamanla Bizans ve irmı 'm servetini miras alacaklarmı söylediği de belirtilir. Buna benzer sözler/lıadisler, Kudiis 'ii n lviiisliiman/ar tarafından fet!ıedileceğini, Diınaşk'm gelecekte bir isliinı kalesi olacağım ve Miisliimmı-Bizans mıtlaşnıasmm imza/anacağım ifade eder." Ahmed M. H. Shboul, "Byzantium and tlıe Arabs: The Image of tl1e Byzantines as Mirrored in Arabic Literature". Byzantine

36

Page 10: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf · atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı,

büyük bir kısmı şimdi yerine getirilmiş ve daha fazla şeylerin geleceğinin kanıh olarak da kullanılmışhr. Daha fazla yayılma (ve fetih) olmasa da, Dimaşk'ın ve tüm Suriye'nin fethi en çok arzu edileniydi ve Müslümanların geri çekilmeye niyeti yokhı.43 ·

Her şeye rağmen Yuhanna ed-Dımaşki'nin yazılarında ümitsizlik alameti yoktur. Aksine, iki esas hedefi başarmaya yönelik çabalara samirniyetle girmektedir. Bu esaslar, 1. Kutsal kitap ve Patristik öğretinin44 sistematize edilip özlü bir şekilde birleştirilmesi, 2. Kilisenin liturjik ve ruhani yaşanhsının ıslahı ve zenginleştirilmesi. Yuhanna, Bilginin Knyııağı adlı eserini yazarak bu hedeflerden ilkini başarmıştır. Bu eser, Ortodoks doktrininin ilk kapsamlı ve sistematik h·ülasası olup iki tanıtıcı bölümle başlar. Birincisi, "Felsefi Bölümler" başlığı alhnda olup Ortodoks teolojisinde kullanılan temel felsefi ve teolojik kategorilerin anlamlarının açıklanması hakkındadır. İkincisi, "Heretikler Üzerine" başlığını taşır ve çeşitli heretikler (ehl-i bid'at) ile heretik öğretinin ana hatları üzerinde durur. İlk Sımıma Tlteologica, şimdi, Müslümanlarca fethedilmiş topraklarda bile, Bizans Hıristiyanlığının mirasını sürdürmek zonında olan ruhban sınıfı için bir el kitabıydı. Bu çalışma, kardeş olarak benimsediği Maiuma Piskoposu Cosmas'a hitaben söylenıniştir. İkinci hedefine, mükemmel bir akidevi zevkle zenginleştirerek geliştirdiği dini ilahi formları (Kilisenin belli günlerinin yasaları) ve birleştirilmiş ikon müdafaasıyla ulaşmışhr.45 Şurası bir gerçek ki, diğer iki önemli ilahi şairi, yani Dimaşk'ta . doğup Girit Başpiskoposluğu (711-740) yapan Andreas ve yine Dimaşk doğumlu olup46

Yuhanna'nın kardeşi olarak benimsenmiş olan Cosmas Melode, Yuhanna'nın çağdaşları idiler. Kendileri Dimaşk'a ve bu liturjik, ilalu yenileşmesine mensup olarak gösterilirler. Çalışmaları, şu ortak geleneği ve ortak anlayışı gözler önüne serer: Eğer Müslümanlar, Hıristiyanlara ibadet özgürlüğü vermeye devam etselerdi, yenilemneye ve takviye edilmeye ihtiyaç duyan şey "ibadet" olurdu; daha doğı·usu tarihe peygamberi bir cevap olurdu.

Pnpers. Proceedings of tlze First Austmlimı Byznntine Studies Conference, ed. Elizabeth ve Michael Jeffreys -Ann Moffatt (Australian Associations for Byzantine Stuciies, Canberra, 1981), s. 43-68 ve 49. 43 Kutsal şehirler Mekke ve Medine ile birlikte Arabistan'ın Müslümanlar için çok öneınli olduğu görülmektedir. Btınun da sebepleri arasında, İslam'dan önce Araplar ile Suriyeliler arasındaki ticari ilişkiler, özellikle Arap Kureyş kabilesi sayesinde Suriye hakkında birinci elden bilgi salubi olma (onlardan bazılar, mesela Ebu Sufyan, İslam'dan önce Dirnaşk yakınlarında arazi edinmişti), Suriye'nin iktisadi açıdan çekiciliği, Kudüs gibi dini-ki.Utürel önemi haiz şehirlerin Suriye'de olması ve ayrıca siyasi ve stratejik nedenler vardır. Donner, Co11quests, 96 vd. · +ı "kendime ait bir şey söylemeyeceğim". Bkz. Prooinlion'tın tamarnı- Maiurnalı Cosmas'a Mektup. 94:524-5; Kotter, I, 52-3. 45 P. Trampelas, Ekiage Hel/enikes Ortlzodoxou Hymnogrnplzins, (Atina, 1949). Ayrıca bkz. K. Metsakis, Byznntine Hymnograplzin. Apo ten epoclıe tes Knines Dinthekes lzeos ten Eikonomnclıfa, Atina, 1986. 46 Theocharis Detorakis, ["Vie inedite de Cosmas", Annlectn Bollandiana 99 (1981) 101-116]'te Casmas'ın Kudüslü değil Dirnaşklı olduğu belirtilir. Kendisini Agiopolitis olarak tarutrnası, bazı

kişileri böyle inanmaya sevketrniştir.

37

Page 11: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf · atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı,

Yuhanna ed-Dımaşki'run VII. Ve VIII. yüZyillarda,47 edebi bir faaliyet merkezi ve liturjik yenilenme mahalli olan Mar Sabbas'a çekilmesi, bir kaçış değil; İslam'ın ve teolojik çöküşün boyundumğu altına giren Hıristiyan İmparatorluğun ruhaniyetini ve geleneklerini mümkün olduğunca kurtarabilmek için inzivaya çekilmekti. En azından Dimaşk'ta ikamet edildiği takdirde, doğal olarak duyulan izienim bu olacaktı. Halife Hişam (724-743), yeryüzünde taç sahibi hükümdarları, Bizans imparatorunu, Pers şahını,

Habeşistan Necaşisini, İspanya'nın son Vizigot Kralı Roderick'i ve diğer iki figürü, muhtemelen Çin ve Türk ya da Hint imparatorlarını, Kusayr Amra' da4B Arap yöneticilere sadakatlerini belirtir halde nakşettirmiştir. Figürlerin yanında, bu hükümdarların ilk Emevi sultanları tarafından savaşlarda alt edilişi

münasebetiyle nakşedilıniş sembolik bir zafer işareti vardır. Duvarlardaki resim ve figürler, Erneviierin Ylınan motiflerine hayran olduklarını yansıtmaktadır. Hükümdarlar, "boyun eğdirilmiş" kişiler olarak değil de " meslektaşlar" olarak gösterilıniştir. Yine de asıl niyet olan "dünya hükümdarlarını dize getirme" mesajı gizlenememektedir. 49

III. İslam'ı Değerle1ldimıesi

İslam'ın, Yuh~a ed-Dımaşki'illn insani boyutıma doğrudan yaptığı muazzam etkiyi küçümseyemeyiz. Bunu, onun dertini bilgisinde, ayrıntılı

tasvirlerinde ve İslam'ın özüne olan vukufunda görüp ayırt edebiliriz. Bugün dahi insanlar Müslümanlara "Muhammed!", camilere "müslüman kilisesi", imarnlara da "Müslüman papaz" derken; ya da X. Yüzyıl Bizans muhaliflerinden Kayserili Arethas ile kendisinden önce yaşamış olan kilise münevverlerinin yalan-yanlış değerlendirmeleri göz önünde bulun durulduğunda, Yuhanna ed-Dıınaşki'illn İslam ıstılahiarı kullanarak İslam hakkında yaptığı gerçekçi değerlendirmeler, doğrusu etkileyicidir.5° Yuhanna, referans olarak Kur'an'ın dört suresini başlıkları/adlan ile gösterir ve diğer birçok sureye de atıf da bulunur. Kur'an'ın tamamını okuduğunu, ya da risalelerini yazarken önünde Kur'an olup olınadığını ispat etmek güçtür. Mamafih, birçok ifade ya da atfında, Kur'an'dan izlere rastlamak mümkündür.sı

~7 Mar Sabbas Manastırı"run önemi için bkz. Christoph von Schönborn, Sophroııe de Jerıısalenı. Vie nıoııııstqııe et confessioıı dognıatiqııe (Paris, 1972), s. 25-44. · .ıs Amman yakınlarında, Emevilere ait, iç duvarları fresklerle süslü bir av köşkü. (ç.n.) ~9 L. E. Godmann, "The Greek irnpact on Arabic literature", Arabic Literatııre to tlıe End of tlıe Unıayyad Period'un içinde. Yay. A. F. L. Beeston, Tlıe Cambridge HistonJ of Arabic Literatııre (Cambridge, 1983), s. 473. Ayrıca bkz. P. Baker, "The Frescoes of Amra", ARAMCO Magazine 31 (J-A, 1980) 22-25. 30 Bkz. R. W. Southern, Westem Views of Isianı (Cambridge, 1962) s. 46. 51 Bkz. Sahas, ]olm of Danıascus. Kendisi Kur'an'ı "yazılmış" olarak nitelendirir. Kur'an ise kendisinin Muhammed'e "indirilmiş" olduğıınu söyler (bkz. 19:16, 41, 51, 54). Bu ifade, Kur'an'da on sekiz defadan fazla zikredilir. Evlenme ya da başka işlerde şahitlik (2:282; 4:6; 15, 41; 5:06; 24:4; 13; 65:2), Yahudilerin "işbirlikçi" olduklarını göstermek (9:30), Hıristiyanların ve Yahudilerin, kendilerine verilen kutsal metinleri gizlediklerini söylemek (19:58-9; 2:146; 3:71), cennet, Müslümanların günlük

38

Page 12: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf · atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı,

Yuhanna belki de, surelere başlıklarıyla atıfta bulunan ilk gayrımüslim

yazardır.52 Kendi kişisel gözlemleriyle öğrendiği İslami pratikleri/uygularnaları doğru bir şekilde tasvir eder. Buna mukabil, Hac konusundaki bilgi ve değerlendirmeleri, [Hacc'a doğrudan gidemediği] ve popüler, dini kaynaklara dayandığı için, muhalif ve hatta zarar verici mahiyettedir.53 Sonunda, İslami uygulamalar, ahlak, tarih, akide ve yazılarını referans göstererek özlü ama sistematik bir hülasa ve tekzip sunmaktadır. De Haeresibııs'un 100/1 başlıklı bölümü, Hıristiyan okuyucularına hitap edecek açık bir dil ve üslupta yazılmıştır.54 Yuhanna ed-Dımaşh II. Yüzyıl Hıristiyan filozof, savunucu (apolojist) ve şehitlerinden olan Justin'in şu geleneğini silidürür: İslam, Tmırıdan, Tmırımn sözlerinden ve insani davramşlardan söz ettiği sürece Hıristiyanlam "lıeretik" dalıil olmak üzere her şeı;i söyleyebilir. 55 Zaman ve vahiy zamanı, tek tanrılı

geleneklerde popüler ancak gerçeklik ölçütü teyit edilmiş olarak gözükmektedir. Hıristiyanlık kendisini Yahudiliğin tamamlayıcısı; İslam da kendisini Yal1Udiliğin ve Hıristiyanlığın tamamlayıcısı ve restore edicisi olarak görmüştür. Şehit Martin, "etrafa dağılıp yayılan sözü" sayesinde zaman çemberini kırar ve coğrafi, kültürel ve zaman tanımayan bağımsızlıktan yola çıkarak ilahi hikmeti gerçeklik kıstası kılar. Doğal olarak, Yuhanna ed-Dımaşki'nin de tam olarak yaphğı budur. Muhammed'in gelişinin neden önceki peygamberler tarafından müjdelendiği, Muhammed'in neden Musa ve İsa' dan daha çok ve daha üstün mucizeler gösterdiği, Kur'an'ın edebi üslubıınun Muhammed'in peygamberliğinin ispah olduğu gibi sofistik sorular, Yuhanna'nın İslam'ı tekzip edişi konusuna dahil edilınemiştir. Denilebilir ki, Yuhanna ed-Dımaşki'nin asıl ilgi alanı, İslam değil Hıristiyanlık ve Ortodoks Teolojisi'dir. Kendisinin İslarn'a dair görüşleri, özet ya da müstakil olmamasına rağmen, bizzat kendi risalesi

uygulamaları, sünnet olma, Sebt Günü'nün lağvedilmesi, yeme-içme kuralları, şarabın yasaklanması gibi daha nice konularda Kur'an'a atıHar vardır. ;ı "al- Kuran", Slıorter Encyclopedia of Islam, s. 282. Yul1anna, dört si.irenin adıru tanıtarakl çevirerek zikreder: 2. Siire, e/-Bakara (Sığır), 4. Sfıre, en-Nisfi' (Kadınlar); 5. Sfıre, e!-Mfiide (masa, sofra); Semud Kavmine gönderilen Salih peygamberin kıssası ve orada zikredilen" Allah'ın devesi" meselesi için de A'rfij (7:73-9) ve Ş11arii' (26:141-59) Si.irelerine atıfta bulunur. Diğer sfırelere de atıfları vardır. Kotter, IV, 67:53. Yul1anna'nın a/..Tostişlcri Kur'an'm gizemli harfleri [hurfıf-u mukattaa] arasmda bir bağ kurmak, ilgi çekici olsa gerek. 53 Emevi memurları ve resmi görevlileri Hacc'a giderler miydi? Muhtemelen gitmezlerdi gibi görünüyor. Kendileriyle Şüler arasındaki gerilim, Dimaşk'a ve oradaki kozmopolit yaşantıya olan hayranlıkları, lüks içinde yaşayan Dimaşk bürokrat ve çalışanları arasında Hacc'm çekiciliğinin kalmamasma yol açmıştır. Zühd eğilimli Sufizmin bu dönemde ortaya çıktığma da şaşmamak gerekir. Yul1anrıa ed-Dımaşki, Müslümanların "bir taşı ovaladıklarıru" ya da "bir taşı öptüklerini" yazarken, muhtemelen bizzat Hacc'a gidenlerin gördüklerini tasvir etmiştir. (Kotter, IV, 64). "-~ Ne gariptir ki, o dönemin Bizanshları, İslam hakkında bir şeyler okumaya pek hevesli değillerdi. Özellikle de işgale uğramış Smiye'den ve Bizans'ta İmparator III. Leo (717-741) ve onun "gayrı meşru çocuk", doğu kafalı", "imparatorltığa karşı komplocu" gibi damgalada iinlenıniş oğlu V. Constantin (741-775)'e muhalif olan yazarların gönderdiği raporlara ilgi yoktu. Bkz. Mansi, 13:352E-356D; Sahas, "John of Damascus", Abr-Nnlırain 23 (1984-1985) 104-118 arası s. 105'te. Ancak, İslam hakkmda bilgi sahibi olmak isteyen sonraki dönem Bizans Ortodoksları ve batı Hıristiyanları, aynısıru yapmadılar ve Yııl1anna ed-Dımaşki'nin dediklerini okuyup incelediler; hatta harfi harfine kop ya ettiler. ;; Yunan felsefesine karşı tutumu için bkz. Capita Plıi/osoplıicn- Prooimion, 94:524; Kotter, I, 52.

39

Page 13: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf · atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı,

değildir; aksine, dogmatik [hıristiyanlık] savunucularına ait olan daha kapsamlı ve uzun bir çalışmanın bir bölümü, heretiklerin geniş boyutlu bir çalışmasının bir cüz'üdür. Dolayısıyla İslam, Yuhanna ed-Dımaşki'nin edebi çalışmalarında az miktarda yer alır. Yuhanna ed-Dımaşki için bir taraftan İslam, diğer taraftan da ikonoklazm, çağdaş iki Kristolojik bid'at/heretizmdir. Her ikisi de Ortodoks Hıristiyanlıktan farklı bir Tanrıya tapınma şekli ihdas etmiştir. Doğrusu, Bölüm 100/1'in temel vurgusu, Muhammed'in kişiliği ve peygamberliği ve İsa'nın da kişiliğidir.56 Yuhanna İslam'ı (Muhammed'in bizzat kendisini değil), Sahte İsa'nın/Deccal'ın (Antichrist) müjdecisi ve habercisi olarak isimlendirir. Bu ad, aynı zamanda Nestorius için de kullanılmıştır.57 İsa'yı sıradan bir malıluk ve sıradan bir insan olarak gördüğü için de Muhammed'i, Ariusçuların ve Nestıırilerin bir öğrencis~ olarak görür.ss

De Haeresibııs'un 101. Bölümünün güvenilirliğine karşı en makul tez, A. Abel tarafından geliştirilmiştir.59 Ab~l'in bu tezinin çıkış noktası, bu metnin, Yuhanna'nın yaşadığı erken döneme göre fazla olgunlaşmış olmasıdır.

Dolayısıyla Abel bu metni, X. Yüzyıla ait kılar. Biz, metnin güvenilir olduğunu hep savunduk; onun tenkitli edisyonu (tahkikli metin neşri) bizim görüşümüzü haklı çıkarınıştır.60 Bu nedenle Abel'in kendi tezi, İslam'ın ilk ortaya çıkhğı erken devirlerde Yuhanna'nın ona ait değerlendirmelerine ve vukufiyetine bir tanıklıktır aslında. İddia edilebilir ki, Yuhanna'nın sistematik çalışmaları, kendi ilahiyat bilimlerini geliştirme yalıında çalışan ilk dönem Müslüman kelamcıları etkilemiştir. 61

Bölüm 100/1'in hacmi ve kapsamı, De Haeresibııs'un diğer bölümlerine nazaran, Yuhanna'nın bilgi düzeyini· ortaya koyar. Yuhanna'nın İslam hakkındaki düşünceleri maddeler halinde şöyledir:

1. İslam'ı, İbrahim, İsmail ve Hacer'e mensup kılar ki bu üç isim de bir Müslüman için temel kişilerdir ve İslam'ın tektanrıcılığın saf bir türü olduğunu anlahnak için gurur verici bir olaydır.62 Hişam İbn el-Kelbi

:;o İsa'nın şahsı, Tanrı'nın onu nitelemesi ve "varlığı" üzerindeki tartışmaların şekil değiştirmesine rağmen, Disputatio Sameeni et Clıristiani'de temel konulardan biri olma özelliğini korumaktadır. Bkz. Kotter, IV, 427-38. 57 Bkz. 94:1032A. 94:1216'da, Tanrı'nın Oğlu'nun insan şekline girmiş olduğunu, onun hem beşeri hem de ilahi özelliğini inkar eden Sahte İsa'nın/Deccal'ın tanımını yapar. 58 Kotter, IV, 60. Paris nüshası, s. ll'de Yahudiler, Ariuçular ve Nasturiler arasında Muluımmed'i etkileyenlerden söz edilir. 59 "Le chapitre CI du Livre des Heresies de Jean Damascime: son irıauthenticite", Studia Islanıica, 19 (1963) 5-25. Abel'in tezinin analizi için bkz. Sahas, John ofDanıascus, 61-6. foO Bkz. Kotter, IV, 60-7 .

.o ı Yuhanna ed-Dırnalki'nin Bilginin Kaynağı adlı eseri, birkaç açıdan, el-EşarTnin (873-935) Mnkaliit el­İsliinıiyyfn adlı eseriyle mukayese edilebilir. a) Müslüman mezhebierini araşhrama bakırnından b) Ortodoks toplumunun inancı açısından c) Keliim kavramırun farklı göriişlerini inceleme bakımından. Bkz. el-Eşar'i, Slıorter Encı;c/opedia of İs/anı, yay. H.A.R. Gibb - J.H. Kramer (Ithaca, New York, 1965), s. 46; MM. Sharif, A History of Muslim Plıi/osoplıy, Böl. I (Wiesbaden, 1963), s. 223. Bilginin Kaynağı'nın biçim ve yapısı için bkz. Sahas, John of Danıascus, s. 51-60. " 2 Bkz. Kotter, IV, 60, 64; Sahas, John of Danıascus, s. 89.

40

Page 14: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf · atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı,

(ö. 821/2), İslam'ı, saf tektanrıcılığa ve İbrahim'in dinine dönüş olarak gösterir. Yuhanna ed-Dımaşki'nin Cahiliye Devri hakkındaki görüşleri, hemen hemen İbn el-Kelbi'nin görüşleriyle aynıdır .. İbn Kelbi de bilgilerini, Yuhanna'nın çağdaşı olan babası Muhammed Said el-Kelbi'den (ö. 763) almaktadır.63 Her ikisi de Cahiliyye'yi İbrahim! bir gelenek olarak sıınarlar; ancak bu gelenek somadan bozulup çok tanrılı ve puta tapan bir hale dönüşmüştür.64

2. Yuhanna ed-Dımaşki, İslam'ın İbrahim'den gelen otantik bir din olduğu konusunda şüpheye düşerek İslam'ın itibarını küçültmeye gayret eder. İslam'a tabi olanları da "Saracen" olarak nitelendirir.65 Yuhanna ed-Dımaşki, belki de, polemik için böylesine etimalajik tahrifaHarda bulıman ilk Bizanslı yazardır.66 Teslls inancından dolayı Hıristiyanları "müşrik" sayan Müslümanlara bir tepki olarak, eski Grek tabiriyle, arıları Kıptiler (kötürümler ---> işin aslını bozanlar --->

tahrifçiler) olarak niteler.67

3. [Hz.] Muhammed'i, yarım yamalak Eski ve Yeni Ahit bilgisi olan ' Arian bir heretik olarak tasvir eder.68 İslam'ı, genel anlamda, Nesturilik'ten etkilenmiş bir din olarak algılasa da İsa hakkında bilgiler vermesi nedeniyle İslam'ın özünü çok iyi kavramışhr. Arianizm, Oğul'un Baba ile özdeş olduğunu reddettiği için bu Arian öğretisidir ki İslam'ı Hıristiyanlıktan farklı kılar. Hıristiyarılık, İznik Amentü'sünde de belirtildiği gibi, Oğul'la Baba'nın özdeşliğini

savıınur. Tanrı Baba'dır; İsa'ya da "Lord" (efendi, rab) qenmiştir. Bu da, "kendisi sayesinde her şeyirl var edildiği şey" le eŞ anlamlıdır. İslam, Tanrı'nın mutlak birliğini muhafaza etmek için çabalar. Kur'an da, Adem nasıl bir kul olarak yarahlmışsa İsa'nın bir "kul"69

63 Kitfibıı'l-Asniim (Putlar Kitabı), çev. Nabih Amin Faris, Princeton, 1952. f.l Bkz. İbnu'n-Nedim, el-Filırist, çev. Bayard Dodge, New York, Böl. I, 1970, s. 206-216; İbnu'l-Kelb!, Kitiibıı'/-Asniim, s. 4, 28. İbnu'l-Kelb!'nin adı, ailesinin kökenieri hakkında bilgiler vermektedir ki muhtemelen Yuhanna' mn da soyu aynı kabileye dayanmaktadır. İbnu'l-Kelbi'nin babasırun yapbğı gibi, şifahi bilgileri aktaranların Kelb Kabilesi'nin sözlü geleneklerinin kaynağı konumunda olması, Yuhanna' mn Cahiliye Devri hakkında bilgi sahibi olmasını sağlarruşbr. 6; "Saracen" ya da "Sarracen": Arapça "şarkiyyun" dan bozma bir terimdir. Ortaçağ'da

Avrupalıların önce Araplara, sonra da tüm Müslümanlara verdiği addır .. 66 V. Christides'in, V. Yüzyılda yaşayan George Phrantzes'in "saracen" adını ilk kullanan Bizanslı olduğıınu iddia ebnesi yanlışbr. Bu ad, [Hz. İshak'ın annesi] Sare tarafından uzak yerlere gönderilenleri ifade ebnede kullarulmışbr. Bkz. "The Names Apaprc; LapaKrJVOi ete., and their false byzantine etymologies" Byzantinisclıe Zeitsclırift 65 (1972) 329-333. İsimlerin etirnolojisini yapmak, tarbşmalı, mi.inazaralı edebiyatlarda rastlanan bir şey değildir. Yuharu1a ed-Dımaşki, kendisinin usta bir isim uyduran kişi olduğıınu ispat ebnektedir. 67 Kotter, IV, 63-64. "Komaı" (Kıptiler) terimi, Arapça' da, bazı gerçekleri kabule yanaşmadıkları için muhalifleri tarafından Mutezile Mezhebi mensuplarını tanımlamak anacıyla kullanılan ta'til terimini çağrışbrmaktadır. Kramer, ta' til'in Hıristiyanlardaki Ki:vwınc;'le eşdeğer olduğtınu iddia ebnektedir. Bkz. H. A. Wolfson, Tlıe Plıilosoplıy of Ka/am, Cambridge- Massachusetts, 1976, s. 62. 68 Aym eser, IV, 60. 69 4:172,43:59.

41

Page 15: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf · atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı,

70 3:59.

bir "mahluk" olduğunu anlatmak ister.7o Bu "yaratılmışlık"71 ve "teslimiyet",n hem Arianizm'in hem de" İslami Kristoloji'nin kalbinde yer almaktadır. Önce Arius, Oğul'un babayla bir arada olması ve özdeşleşmesi sorununu tarhşmış; daha sonra Nestorius, İsa'nın irısan! ve ilahi doğasını tartışmışhr. İki öğreti/mezhep arasındaki fark belirgindir. Denilebilir ki, Kur'an! İsa'nın arkasında, yarahlmış "tanrının sözü" ile birlikte Ariusçuluk vardır; diğer

taraftan, Kur'an'ın "Tanrının sözü" hakkındaki doktrini üzerine Müslümanlara ait olan teolojik münazaralarda Nesturilik vardır. Bir başka metin de, şu açıklamayla bu sonuçları teyit eder: Muhammed, Ariusçuluk'tan söz'ün ve ruh'un yarahlmış/yarahk olduğunu ve sıradan bir irıs~a tapınıldığırıı öğrenip almış oldu.73

4. Yuhanna, Tevhid (İhlas) Süresinden74 örnekler vererek İslam'ın inancının temeli olan "Tanrı'nın Birliği"nden söz eder. Gerek bu ayet ve gerekse diğer ayetler, Tanrı'yı "yarahcı" ve "eşi olmayan" diye niteler.75

5. Bölümün önemli bir kısmı, İslami Kristoloji'nin mahiyetini ortaya koyar. Yuhanna'nın "İslam'da İsa" hakkında verdiği bilgiler doğrudur, kapsamlıdır ve doğrudan Kur'an'dan alınmışhr.76

6. Muhammed'in peygamberlik iddiasının güvenilirliğini tarhşırken

dışarıdan bir delil getirmez; sadece uykudayken gelen vahiyden

71 Buna eşdeğer ifade, Arius'ıın "öyle bir zaman vardı ki Oğı.ıl yoktu" şeklindeki karakteristik açıklamasıdır. Nitekim kendisi tarafından "yaratıldı, yaratılmış, mahlı.ık" ifadesi kullanılmıştır. Bkz. Mansi, II: 665, 887, 880, 916. 72 Arius, hacası Lucian'ı izleyerek bu "teslimiyet/bağlılık/itaat" ifadesini Origen'den sonra kullanmıştır. 73 Hıristiyanlıkta İsa'nın Baba-Tanrı'nın Oğlu ile özdeşleşmesi inancı ile Kur'an'ın, dolayısıyla İslam'ın, İsa'yı "Tanrı'nın Sözü" olarak kabul etmesi arasında bir ihtilaf yoktur. İsa ile Kuran arasında, fenomenoloji açısından oluşturulmuş esaslı bir benzerlik için bkz. S. Hossein Nasr, Ideals and Renlities of Islam, Beston 1964, 1972, s. 43 vd., Daniel J. Sahas, "The Christological Morphology of the Doctrine of the Qur'an", Plurnlizm, Tolernnce and Dialogue: Six Studies, haz. M Darrol ~ryant, Waterlee- Ontario, 1989, s. 77-98. 7< Kur' an, 112:1, 3; Kotter, IV, 61. 'Fo 96:1; 19:88-93; 18:13; 2:116; 19:35; 39:3-4; 4:48, 116; 5:72; 28:68; 30:35. 7" Bkz. Kur'an, Tanrımn Sözü, 3:39, 45; 4:171; 2:87. Tmırımn Ruhu, 4:171. Yaratılmış, 3:59. Tanrımil Jıizmet/a1rı, 4:172; 19:30, 93; 43:59. Men;em 'in Doğıımu, 2:87, 253; 3:45; 4:157, 171; 5:46, 75, 110,112, 114, 116,; 43:57, 19:34; 33:7; 57:27; 61:6, 14. Musa'mn kız kardeşi Men;enı, 19:28. Döllenmeden doğmak, 3:47; 19:19-22; 21:91; 4:169. Tanrmm Men;em'e Jıuliil etmiş söz'ü, 4:171, 19:17; 21:91; 66:12. Peygamber İsa, 3:39, 79; 4:171; 5:75; 19:30; 33:7. Yalıudilerin onu çarmı/ın germek istemeleri, 3:54. Omm gölgesini/bir benzeyenini çarnıılıa gemıeleıi, 4:157, 2:73. Hnç'm üzerinde ö/meı;işi, 4:157. Tmırmm onu kendi yanma alması, 3:55; 4:158. İsa'nm kendi kutsallığmı reddetnıesi, 5:116; 3:55; 5:17, 72; 4:171; 9:30, 31; 19:35, 90-3; 39:4.

42

Page 16: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf · atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı,

örnek verir.77 Yuhanna ed-Dırnaşki, böylece Kur'an'ı, Muhammed'in dalgınlık halinin bir ürünü olarak gösterir.

7. Hıristiyanların haç'ı taziın etmesi nedeniyle Müslümanların onları "putperest" olarak algılamasına karşılık olarak Yuhanna ed-Dımaşki, Müslümanların da Ka'be'deki siyah taşı [Hacer-i Esved] kucaklayıp öptüklerini hatırlatarak bu iddiayı reddeder. Özellikle Nisa Sfıresi78

ve Zeyd'in boşanınası meselesine atıfta bultmarak İslam' daki çok eşliliği, evlenme ve boşanma muamelelerini eleştirir. Genel olarak, kadına Müslüman erkek tarafından şehvet gözüyle bakılınasını sertçe eleştirir ve Kur'an'daki "Kadınlarınz sizin tarlanızdır, tarlamza dilediğiniz zaman geliniz ... " ayetini zikreder.79

8. Metnin sonunda, dört satırdan az olmak üzere, İslam'ın temel uygulamaları ve yasaklarını sıralar: sünnet olmak, Şabat günü ve vaftizi lağvetınek, perhiz (oruç ?) kurallarının değişmesi, içki içmenin yasaklanması. 80

Bir inanç ve uygulama/amel sistemi olarak İslam'a genel bir bakışı içeren bu görüşlere ek olarak, Saracenler ile Hıristiyanlar arasında teolojik ve felsefi diyalog ve teatiyi içeren bir tarhşma da (Disputatio) yer almaktadır. Bu tarhşma ve müzakerelerin konuları arasında, Müslüman cemaatin politik-ideolojik durumunun gelişimi/ evrimi de fark edilebilir. Bu konular, Müslümanlar arasında "inanç ve amel" (Harici-Kaderi tarhşması); insarun gücü ve kaderini belirleyebilmesinde ne denli özgür oluşu (Cebriye-Kaderiye tartışması);

Kur'an'ın Tanrı kelamı olarak özü/varlığı ve otoritesi (Sünni-Cehmi tarhşması) ve Tanrı'nın varlığına ait atıflar, ilahi sıfatlar vs.den ibarettir. Böylece Disputatio, Yuhanna ed-Dırnaşki'nin dönemindeki Müslüman cemaati içindeki müzakere edilen teolojik meselelerin bir yansıması ve bunun Hıristiyan cephesinden yapılmış bir özeti; ve aynı zamanda değerli bir kaynaktır. Disputatio, Müslümanlarla yapılan bazı farazi ya da gerçek diyalog şeklindeki teolojik ve felsefi meselelere yapılan bir Hıristiyan cevabıdır.

Disputatio'da Hıristiyan teolojisiyle ilgili üç konu/mesele ağırlık kazanır. Birincisi, insanın kudreti ve irade özgürlüğü. Her ne kadar Tanrı her şeyin tek

71 Sonraki dönem poleınikçileri, Muhammed'in peygamberliğini kabul etmek için ölçüt alınacak şeylerin sınırıru genişletip omın daha önceki peygamberler tarafından müjdelenrnesini, mucizeler ortaya koymasıru ve güvenirliğini ispat etmesini şart koşmuşlardır. Yuhanna'nın döneminde, Muhammed'in peygamberliğinin ispatı meselesi, herhangi bir grup tarafından sert bir tartışma konusu olmarruşh. Muhammed'in mucizeleri konusu için bkz. Daniel J. Sahas, "The Formatian of later Islamic doctrines as a response to Byzantine polernics: The Miraele of Muhammed", Tlıe Greek Ortlıodox Tiıeologicnl Review 27 (1982) 307-324. 7; Yuhanna bu surenin adıru, "Kadınların.ki/Kadınlara ait olan" şeklinde zikreder. 2:??9-230. i'J Kur' an, 2:223. Islami bakış açısıyla cinsellik tartışmaları için bkz. Abdulwahab Bouhdiba, Sexuality in Islam, London, 1985 8° Kotter, IV, 67.

43

Page 17: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf · atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı,

yaratıcısı ise de insanın gücü kudreti vardır ve bu nedenle, iyi ya da kötü arasındaki seçimin son sorumluluğu da kendisine aittir. Bu konu, Yuhanna ed­Dımaşki'nin Bilginin Knynnğı adlı eserinin de temel konusudur.81 Yuhanna ed­Dımaşki'nin bu konuda Kaderiye'yi etkilediğini ispat etmek zordur. Sadece şu söylenebilir ki, bu hareketin (Kaderiye'nin) piri sayılan Hasan el-Basri (ö. 728), hem Yuhanna'nın çağdaşı, hem de bir zahit/münzevi idi. Hasan el-Basri'ye göre, Tamı'nın "belirlemesi", Tamı'nın "emri" dir; dolayısıyla insan belirli şeyler yapar ve diğerlerinden kaçınır. Bir zahit olarak Hasan el-Basri, seli-disiplin'in (kendi kendini disipline etmenin) önemine vurgu yapar ve dolayısıyla, Tamı'nın iradesine karşı olan şeylerden uzak durma isteği karşısında insanı muhayyer kılar.82 Yuhanna ed-Dımaşki'ye göre, Hasan el-Basri'de olduğu gibi, mesele insanın irade özgürlüğür.ıe sahip olup olamaması değil; kendi üzerinde otorite salıibi olup olmaması, ya da kendi eylemleri üstünde kudret sahibi olup olmamasıdır. Yuhanna ed-Dımaşki, Hasanel-Basri'nin cemaatinden olan Vasıl b. Ata (ö. 749) ve Amr b. Ubeyd ile de çağdaşh. Bu her iki zat da, Mutezile'nin ya da "Birlik ve Adalet Topluluğu" nun öncülerinden kabul edilirler. Tamı'nın adaleti konusunda ısrarlı oldukları için Kaderiye öğretisini desteklenıişlerdir.

İkincisi, Kur'an tabiah (yarahlınışlığı, mahluk olup olmaması) somnudur. İsa hakkındaki monofizit öğretiye benzer olarak Kur'an'ın da "Tamı'run yarahlmarnış kelarnı" şeklindeki Sünni inanca muhalif olarak Cehm b. Safvan'dan (ö. 746) bir anti-tez gelmiştir. Yuhanna ed-Dımaşki'nin bir başka çağdaşı olan Cehm'in, onun öğrencisi olup olmadığı kesin değildir.83 Yuhanna ed-Dımaşki'ye göre, Tamı'nın öz varlığından yaratılmış cüzlerin, Tamı'run bizzat zahnı ölümsüz kılmaktan çok Tanrı'nın sıfatları ölümsüz birer ifadedir.84

Tevhid (İhlas) Süresinde, Tanrı'nın "baba olamama" niteliği budur. İslam, farklı, kişisel bir ııiteliğin görünmesine izin vermez. Mutezililer tarafından, Kur'an'ın yarahlrnışlığı ve onun antropomorfik (insanbiçimci) dili hakkında temel bir konu olarak ihdas edilen "Antropomorfik Meselesi", Yuhanna ed-Dımaşki tarafından, basitçe, Kutsal Kitabın/Metinlerin tipolajik bir özelliği olarak ele alınmıştır. Hıristiyanlıkta aynı konuya erken dönemde bir başka örneğe

Origen'in ve Mısır çöllerinin antropmorfistlerinin şahsında rastlamnaktadır.85

sı Özellikle De Fide Ort/ıodoxa, (Kotter, II), 38, 39, 40, 41, 42, 44, 92, 93, 94, 95 vd. sı Bkz. W. M. Watt, Islanıic Plıilosoplıy and T/ıeologıj, Edinburgh, 1964, s. 31-2. Yuhanna'ya göre Tanrı'nın her şeyi önceden bilmesi, kendi ilahi iradesini insan üzerinde zorla hayata geçirmek demek değildir. Tanrı'nın iradesi/kaderi tayin etmesi, önceden belirlenmiştir; ancak insan üzerine zorla empoze edilemez. Yuhanna, örnek olarak, Meryem'in akibetinin daha önce Tanrı tarafından

belirlendiğini; ancak zorlamada bulunulmadığını ifade eder. Bkz. 94:1156A; 96:672E, 701E. Ayrıca bkz. C. Chevalier, La Mariologie de Saint Jean Damascene, Orientalia Christiana Analecta, No. 109, Roma 1936, s. 45. sı Aym eser, No. 3. s.ı Bu konuda Yuhanna ed-Dımaşki'nin batılı Hıristiyan ilahiyatçılar üzerindeki etkisi için bkz. Diane E. Dubrııle, "Gerard of Abbeville, 'Quodliber' XIII, Questioııs 10", Medinevni Studies, 32 (1970) 128-137, s. 133'te. s; Bkz. Georges Flovorsky, "The Anthropomorphites in the Egyptian Desert, Bölüm I" ve "Theophilus of Alexandria and Apa Aphou of Pemdje. The Anthropoinorphites in the Egyptian Desert. Bölüm II",

44

Page 18: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf · atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı,

Disputatio'da "söz" ve "konuşma" arasındaki fark, ya da "ifade" ile "sözler" arasındaki fark, Yuhanna ed-Dımaşki tarafından Sünniler ile Cehmiler arasındaki tartışmalarda ekilmiş bir tohumdur. Bu da daha sonra Eş'ari

sentezeller tarafından, "Tanrı'nın sözii yaratılmamıştır, Kur'an'ın ifadeleri ise yaratılmıştır" şeklinde ıslah edi.liniştir.

Ücüııciisii, Oğul'un Baba'yla özdeşleşmesi, Kur'an'ın da temelde Tanrı'nın zatıyla olan benzeşmesi, bu her ikisi de sırasıyla, hem İsa'nın akıbetini hem de Kur'an'da anlatılanları teyit etmektedir. Bu nedenle doğrusu, Disputatio'da son nokta olarak İsa'nın ya da İslam' ın, Tanrı'nın son ve nihai vahyi olarak ele alınıp mütalaa edilmesinde şaşılacak şey yoktur.B6

Çoğu müslümanın örnek alamadığı ve düşünce ve kanaatlerini ifade etmede kullanamadığı Yuhanna ed-Dımaşki'nin düşünce tarzında garipsenecek hiçbir şey yoktur. Yuhanna ed-Dımaşki'nin kendi ifadelerinden ortaya kesin olarak şu çıkmaktadır ki, Hıristiyanlık ile İslam arasındaki temel fark, Tanrı'nın vahyinin/ill1amının ne türlü oluşu üzerinedir. Hıristiyanlıkta, "kendi sözü"nün enkamasyon sayesinde Tanrı'nın kişisel bir hareketi; İslam' da ise, Tanrı'nın iradesinin bazı insanlar, yani peygamberler, tarafından ifade edilmesiyle gerçekleşen vahiy söz konusudur. Bu iki farklı-temel valliy türü sayesinde, her iki dinin ibadet, ritüel, tapınma, zikir ve ifade farklılıkları ortaya çıkmış ve her iki tarafın da mensupları birbirlerini "heretik" olarak nitelemişlerdir. İsevi bakış açısıyla, bir Hıristiyan için İslam heretikliktir; Kur'an bazında incelendiğinde de bir Müslüman için Hıristiyanlık heretiklikltir. Mamafili, valliy, her iki gelenek arasında temel ve merkezi bağ olarak kalınaya devam etmektedir.

Sonuç

Bana öyle geliyor ki, Yuhanna ed-Dımaşki'nin, polemik ve muhalif bir tarzda da olsa, İslam'ı mantıklı bir uygulamalar ve düşünceler sistemi olarak takdim etmesinin bizzat Müslümanlar üzerinde de etkisi olmuştur. Felsefi bir üslup içinde, hem heyecan verici hem de akide ve uygulamaları irdelemede bir yenilik olan bu tarz, Grek felsefi kategorilerini ve mantığını da kullanmıştır. Greklerin İslam üzerindeki etkisi, ·"İyon (Yunan) Rasyonalizmini, Sami Halkların Tektanrıcılığı'na katmak/ithal etmek" ten ibaret değildirP Doğru olan, Grek düşünce ve sentezinin Ytıl1anna ed-Dımaşki tarafından örnek olarak sunulduğu, buntın da çağdaşı olan Müslümanlarca beğenilip kendisiyle adeta yarışa/rekabete. girildiğidir. Sonraki yüzyıllarda, Müslümanların İslami

Aspects ofC!ıurc/ı Histon; içinde, Bölüm IV, Bkz. toplu eserleri, Belrnont- Massachusetts, 1975, s. 89-96ve97-129. 86 Bkz. Sahas, fo !ın of Damascus, s. 119-121.

. Bi Eski YunanWarın taınarru, her zaman rasyonalist (akılcı) değillerdi. Yunan ruhaniyeti, Yunan ahlakı, YunanWarın vahiy/ilham hakkındaki görüşleri, Yunan rnistisizrni, henüz İslam ortaya çıkmadan önce Yakın Doğu'daki fikir ve eğilimleri etkilemiş ve bunu İslam üzerindeki etkisi,- bir su şebekesindeki- ana dağıtım borusu mesabesinde olmuştur .

. 45

Page 19: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf · atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı,

Rönesansısa yaşadığı dönemlerde, Bizanslılar Arap edebiyah, kültürü ve bilimi konularında yetkin rol alamadılar. Halbuki geçen yüzyıllarda Yuhanna ed­Dıınaşkrnin, kendi inançlarını yeniden hayata geçirmek için çabalayan Hıristiyan kuşağı arasında seçkin bir yere sahip olduğu görülür. Bu kuşak, bilgi dışındaki başarı ve modelleri kullanarak İslam'ı incelemeye başlayan Müslümanlara da ilham kaynağı olmuşlardır.

Yuhanna ed-Dımaşki, zühd konusunda, çağdaşı Esed b. Musa (ö. 749)'nın Kitabu'z-Zulıd adlı eserine eşdeğer bir kitap yazmamışsa da kendi yaşanhsıyla zühd ideallerini örnek olarak sunmuştur. Kendi örneği ve çağdaş Hıristiyan mistikleri, Müslümanların müşahede edip- ardından- aksiyona geçecekleri açık bir kitap h.

Yuhanna'nın Bilgiııiıı Kaynağı adlı kitabı, el-Eş'ari'nin, İbn Hazm'ın ve Şehristani'nin heretiklik üzerinde yazdığı kitaplar için bir tasarı teşkil etmiş olabilir. İslam toplumunun esnekliği ve farklı kutuplardan oluşmuş hareket ve fikir akımlarını özümseme kabiliyeti, İslam'a, çahşan ideolojiler ve doktrinler arasında bir denge kurma ve kendi klasik Ortodoksluğurıa ulaşma imkanı sağlamışhr. İkonoklast tarhşma ve çekişmelerde temel mesele olan Ortodoksluk arzusu, ya da ne sağa ne de sola meyletmeyen "dengelenmiş inanç", V asıl b. Ata (ö. 748) ve Mutezile hareketinin "iki mevki arasında bir mevki" (el-Menzile beıJııe'l-menzileteyıı) adlı eserinde eşit bir temayül sergilerniştir. Yuharına ed­Dıınaşki'nin dönemi, "Ortodoksluk"u tanımlama dönemidir. Hıristiyanlıkta bu denge, bir taraftan halkın boş inanç ve hurafeleri arasında kalacak şekilde sınırlandırılırken, diğer taraftan da Origenist soyutlamalar ya da dinin sulandırılması arasında kalınışhr. Soyut bir inanç ve ifade arasında; ibadet ve saygı duyma arasında; Tanrı'nın vahyinde gerçek ile Dosetizm89 arasında

kalmışhr. İslam'da ise denge, inanç ve amel; soyut ilahi belirleme (takdir, yazgı) ile insan iradesi; Kitab'ın Tanrıyla özdeşleşmesi, ya da ilahi saltanattan feragat etmesi şeklinde tezahür etmiştir.

Yuhanna ed-Dıınaşki, ne Hıristiyan olduğu ne de İslam hakkında eleştirel yazılar yazdığı için değil; sadece münevver bir Arap olduğu için münevver Araplar üzerinde etki ve iz bırakmış gözüküyor. Müslümanlar için Yuharına ed­Dıınaşki, aşina bir sima ve cana yakın bir düşünürdür. Hiç kimse, Yuharına ed­Dıınaşki'nin Sfurı.i kökenli ve Süryani kültürüne sahip oluşunun, onun İslam'la yüzleşmesi ve ilişki içinde olmasının önemli rol oynadığını göz ardı edemez. Kendisinin bütün eserlerini Yunanca yazmış olduğurlu söylemek yarılış olmaz.90

88 Bkz. A. Shboul, a.g.e., s. 57-8. 89 Dosetizm: İsa çarmıha gerilirken, onun fiziki olarak görünrusünün hayali olduğunu iddia eden görüş ya da fikir. 90 Donner'in dediği gibi, "Suriye üzerindeki Helenistik kültür, daima yukarıdan dayatılan bir şeydi. Yunan Dili ile Greko-Romen kültürünün ortaya çıkışından on asır sonra bile, Suriye'nin büyük bir kesimi Sami kültürün içinde kalmışhr. Suriyeliler, Küçük Asya'nın bölünmüş diğer halklarının yapb.ğı gibi, genişlernek amacıyla Yunan Dilini ya da kültürünü benirnsemernişlerdir. "; Conquests, s. 92-4. Yuhanna ed-Dımaşki'nin yazılan, ayrıntılı bir şekilde Arapça'ya çevrilmiştir. Bkz. George Graf,

46

Page 20: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf · atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı,

Kendisini, başına sarık takmış halde gösteren bir ikonograf, onun Arap kültürünü de yaıisıtmaktadır.9ı

Yuhanna ed-Dımaşki ile Müslümarı-Arap düşünürler arasında doğal bir yakınlık olduğu görülmektedir. Bu belki de, kendisini genel temayüllerinde yakın ve aşina kıları ortak "Arap" zihniyeti ve kafa yapısıdır. B ah dünyası, bazı şeyleri sadece Yuhanna ed-Dımaşki'den öğrenmiştir. Mesela, ilahi yarahlış açısından yaphğı antolajik açıklama ve Tanrı'nın mevcudiyeti hakkındaki doğal bilgisi.92 İslam'da da insanın doğuştan gelen fitrf bilgisi; ya da Tanrıyla olan ilişkilerden doğan "bahşedilmiş doğal bilgisi" vardır. Dolayısıyla hem Yuhanna ed-Dımaşki hem de Müslümarılar, Tanrı hakkında konuşurlarken, onun varlığını ispat eden akla yakın delillerle söze başlamazlar. Aksine, insan ile tanrı arasında ilişki meselesiyle başlarlar ve teolojiyi bir deneme olarak ele alırlar.

Yuhanna ed-Dımaşki, bu ilişkiyi ilahi adaptasyon (benirnseme), imitasyon (taklit) ve kutsallaştırma açısından öğretirken, Müslümarılar da bunu boyıın eğme (itaat) olarak görmüşlerdir. Dolayısıyla kader sorunu, akli değil, etik (ahlaki) bir sorundur.93 Doğu Hıristiyarılığı ile İslarn, bu temel sonmda müşterek hareket etmişlerdir. Onlar dini, insan ile kutsal makam arasında olağanüstü ve doğal bir yakınlık ve bir yaşam şekli olarak görmüşlerdir.

Müslümarılar için Yuharına ed-Dımaşki, bir inanç adamı, kendine özgü bir mürıevver, bir papaz, bir rahipti. O, kelimenin tam anlamıyla, bir "Müslüman" gibi yaşardı. Kur' an, Hıristiyanları "iııaııaıılara (miisliimaıılara) sevgi bakımından daha yakın olanlar", diye tanımlar; ve onlar hakkında "aralarında din adamları ve ruhbaıılar var ve onlar kibirli değiller" diye söz eder.94 Doğrusu Yuhanna ed-Dımaşki'nin yaphkları görmezden gelinemez. Kibirliliği ve militan tavırları ise, sonraki Bizans polemik sanahum bir göstergesidir. Bu nedenle, hem Hıristiyanlar hem de Müslümarılar tarafından saygı görmeye layıktır.

BİBLİYOGRAFYA el-Belazur! Futiilz el-Buldfiıı, çev. P. K. Hitti

Detorakis, Theocharis, ["Vie inedite de Cosmas", Analecta Bollandiana 99 (1981) 101-116]

Donner, Fred Mc Graw, The Early Islamic Coııquests, Princeton, New Jersey, 1981

Gesc/ıiclıte der clıristiiclıeıı arabisclıen Literatur, Citta del Vaticano, Bölüm I, 1944, s. 378-9; Aziz S. Atiya, "St. John of Damascene: Survey of the Unpublished Arabic Version of his Works in Sinai" Arabic and lsiamic Studies in Hoııo11r of Hami/ton A. R. Gibb, yay. George Makdisi, Leiden, 1965, s. 73-83. Bu çevirilerin bir kısnu, X. Yüzyıla ait olup Yuhanna'nın Arap bağlanbsıru/kökenini gösterir. 91 Bkz. Xyropotamou Manastırı arşivi, 38m/9v; Dionysiou Manastırı arşivi, 431/64v (Tiıe Treasures of Moımt Atlıos, Atina, 1974, Bölüm I, 144, 351, tabaklar: 166, 456) ve ayrıca Barlam - Meteara Manastırında mevcut olup Frankos Katelanos (1548) tarafından yapılnuş bir fresk. 92 Yuhanna ed-Dımaşki'nin, Thomas Aquinas ve diğer Batılı Ortaçağ ilahiyatçılan üzerinde Tanrı'nın varlığı ve ispatı konusu için bkz. Anton Pegis, "St. Anselın and the Argument of the Proiosiogioıı", Medinevni St11dies 28 (1966) 228-267; yine kendisine ait olan "The Bonaventure W ay of God", Medinevni Studies 29 (1967) 206-242. 93 Disputatio içindeki metni gözden geçirin. 94 Kur' an, 55/82.

47

Page 21: TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02907/2010_9/2010_9_TOPRAKMF.pdf · atmosfer ve Yunanca konuşan Bizans'ın azizler kültürüne olan resmi düşmanlığı,

Ebied, R.Y., "The Syria impact on Arabic Literature", Arabic Literature to tlıe Eııd of· tlıe Unıayyad Period, Tlıe Cambridge HistonJ of Arabic Literatur, yay. A. F. L. Beeston ve diğerleri, Cambridge, 1983

Gibb, H.A.R. - Kramer, J.H., "el-EşarT:, Slıorter Eııcyclopedia of İs/anı, Ithaca; New York, 1965

Godmann, L. E., "The Grek impact on Arabic literature", Arabic Literature to tlıe End of t/ıe Unıayyad Period'un içinde. Yay. A. F. L. Beeston, Tlıe Cambridge Histon; of Arabic Literature, Cambridge, 1983 .

Hitti, P. K., Histon; ofSyria, New York, 1951

Kotter, P. Bonifatius, Patristisclıe Texte ımd Studieıı (Walter de Gruyter, Berlin, New York)

Nasr, S. Hossein, Ideals and Realities of Islam, Boston 1964, 1972

Nasrallah, Joseph, Saint Jean de Dmııas, son epoque, sa vie, son oeuvre, Paris, 1923

Papadopoulos-Kerameı:t~, A., Aııalecta Hierosolymitikes Staclıyologias, [ Brüksel, 1897) 1973]

Peeters, Paul, "S. Romain le Neomartyr (m. a Mai 780) d'apres un document georgien", Aııalecta Bollaııdiana, 30 (1911) 393-427

Sahas, Dan i el J., Jolııı of Damascus oıı Islam. Tlıe "Heresy of tlıe Islınıaelites" Leiden, 1972

---------, Icon and Logos, Sources in Eiglıtlı Centıın; Icoııoclasm Toronto, 1988

-------------,"The Formatian of la ter Islarnic doctrines asa response to Byzantine pqlernics: The Miraele of Muhammed", Tlıe Greek Ortlıodox Tlıeologica/ Review 27 (1982) 307-324

Schönborn, Christoph von, Sap/ırone de Jerıısalem. Vie moııastque et coııfessioıı dogmatiqııe, Paris, 1972

Shahid, Irfan, Byzmıtiımı and tlıe Arabin tlıe Foıırtlı Century, Washington, D.C. 1984

Sharif, M.M., A Histon; of Muslim Plıilosoplıy, BöL I (Wiesbaden, 1963), s. 223.

Southern, R. W., Western Views of Islam, Cambridge, 1962

Suermann, Harald, Die gesclıic!ıtstlıeologisclıe Reaktioıı aıif die eiııfalleııdeıı Mııslime in der edessel!isclzen Apoknlyptik des 7. Jalırlzımderts, Frankfurt am Main/Bern, 1985

T/ıe Cambridge History of Islam, haz. P .. M. Ho lt, Cambridge, 1970, c. III

Theophanes, C/ıroııograplıia, yay. C De Boor, (Roma) Bardi, 1963

Trampelas, P., Ekiage Helle11ikes Ortlıodoxou Hymııograp/ıias, Atina, 1949

Tritton, A.S., Calip/ıs a11d tlıeir non-Muslim Sııbjects: Critica/ Study of tlıe Covenmıt of eUnıar (Totowa, New Jersey, 1930, 1970)

Vasiliev, A.A., "The Iconoclastıc Edict of the Caliph Yazid II, A. D. 721", Dıımbarto11 Oaks Papers, 9-10 (1955-1956) 25-47

Watt, W. M., Islmııic Plıilosoplıy and Tlıeologı;, Edinburgh, 1964

48