Teknik Haber 2015- 2016 Güz Dönemi DicleveFırat · Bunu da bir hadisi şeriften...

1
Günümüzü anlayabilmek için ilk önce tarihin aynasına yani geçmişimize bakmamız gerekecek. Bakınız bu kadim toprakların ilk sahipleri tevraa da bildirilen onların arz’ı mevdud adını verdikleri vaad edilmiş topraklar olarak yahudi milletine verilmişti. Onlar cumartesi gününe ve Allahü Teala CC hz.ne isyanın bir neticesi onlardan bu topraklar alındı. Bunu da bir hadisi şeriften anlıyabiliyoruz. “Ümmetime kayser kapıları açılacaktır” ferma- nında bu toprakların islam ümmetine yani indallahta milletimize tahsis edildiği açıktır. O halde onlar bu top- raklar üzerinde işgalci konumuna düştüler. Milletimiz hakkı olan bu vatanı nice bedeller ödeyerek alıp sevgili peygamberimiz SAV efendimizin sözlerinin gerçekliğini sağladılar. Fakat bu du- rumu onlar kabüllenemediler. Bir gün bu toprakları geri alın- ması hayallerini süsledi. İhtirasları ve emelleri halen dahi devam etmektedirler. S S evgili okuyucular, biz- ler son derece şanslı in- sanlarız. Çok değerli bir toprak parçası üze- rinde yaşıyoruz. Allah- ü Tealanın (CC) bol nimet verdiği bir yer burası. Ülkemiz özellikle de bölgemiz Güneş, su, toprak verim- liliği ve yeraltı zenginliği açısından en verimli yerler arasında belkide birinci sıradadır. Medeniyetin baş- ladığı bu yerler özellikle mezopo- tamya adı verilen Fırat ve Dicle arası paha biçilemez topraklar ara- sında yer alır. Bu kadim bölgenin değerini bilenlerin, sözleri ve ey- lemleri ışığında analiz etmeye çalı- şıp, farklı bir bakış açısından değerlendirelim taki güzel vatanı- mıza kadirşinaslık etmeyelim. Bakınız Güneş ışınları açısın- dan bölgemiz yani güneydoğu ana- dolu bölgesi güneşlenme süresi ve açısı bakımından güzel yurdumu- zun en zengin bölgeler arasında yer almaktadır. Düzgün bir çaba veril- diği taktirde güneş enerjisinden faydalanma elektrik üretimi, gerek fotovoltaik güneş gözeleri ile ge- rekse termal sular ile Termoelek- trik sistemler açısından son derece değerli bir zenginliğe kavuşacağı- mız muhakkaktır. Bu yönüyle ol- dukça zengin ve avantajlı konumdayız. Bir başka açıdan böl- gemiz varlıkları açısından Ana kay- nak olarak Fırat ve Dicle nehirleri gerek HES ve gerekse tarımsal su- lamalar açısından farklı bir zengin- lik katıyor. Güneş ve suyun iksiriyle birlikte verimli toprakların dahli bölgemizi en tatlı ve bol meyve, sebzelerin yetişeceği/yetiş- tirileceği alanlardan kılmaktadır. Yeraltı madenleri açısından da çok büyük zenginliklere gebe olan böl- gemiz de bulunan bazı madenleri saymaya kalkarsak en başta petrol (Batman, Adıyaman) Kaya Gazı (Diyarbakır) Mermer (Elazığ) ve daha nice zenginliklerle dopdolu- yuz. Bununla beraber ülkemiz ve bilhassa bölgemiz son derece jeo- politik ve stratejik konumda bulun- duğundan dolayıda oldukça büyük bir cazibe merkezidir. Bu durum nice milletlerin kötü gözlerle bak- malarına sebep olmaz da diyemiyo- ruz. Bakınız GAP projesinin bitimi ve tam kapasite kullanımı halinde dünya nüfusunun 1/10’unu besle- yebilecektir. Bu kadar zenginlik- lerle dolu bir yerin elbette alıcısı, müşterisi yani kötü emel besleyen- leri çok olur. Günümüzü anlayabilmek için ilk önce tarihin aynasına yani geç- mişimize bakmamız gerekecek. Bakınız bu kadim toprakların ilk sahipleri tevratta da bildirilen onla- rın arz’ı mevdud adını verdikleri vaad edilmiş topraklar olarak ya- hudi milletine verilmişti. Onlar cu- martesi gününe ve Allahü Teala CC hz.ne isyanın bir neticesi onlardan bu topraklar alındı. Bunu da bir ha- disi şeriften anlıyabiliyoruz. “Üm- metime kayser kapıları açılacaktır” fermanında bu toprakların islam ümmetine yani indallahta milleti- mize tahsis edildiği açıktır. O halde onlar bu topraklar üzerinde işgalci konumuna düştüler. Milletimiz hakkı olan bu vatanı nice bedeller ödeyerek alıp sevgili peygamberi- miz SAV efendimizin sözlerinin gerçekliğini sağladılar. Fakat bu du- rumu onlar kabüllenemediler. Bir gün bu toprakları geri alınması ha- yallerini süsledi. İhtirasları ve emel- leri halen dahi devam etmektedir- ler. Öyle anlaşılıyorki bu topraklar üzerinde nice savaşlar örtülerin al- tında sürdürülüp belkide sonda zahir kılarak nice kıyametler kopa- rılacak. Örtülerin altında cereyan eden olayları anlamak pek kolay olmasa gerek. Fakat yinede anlayanlar ola- cakki Bir hadisi şerifte sevgili pey- gamber SAV efedimiz şöyle buyuruyor. Mealen “Kıyamet boru- sunu ilk duyacak kişi develerinin havuzunu sıvadığı esnada duyacak ve ansızın yere serilecek” kıyamet aslında yok olmak değil kıyam etmek ayağa kalkmak anlamlarına da gelir yani herşeyin ayağa kalk- ması uyanması. Demek oluyorki seslenişi ilk duyacak olan kişi memleketimiz oluyor. Yani havuz olarak anlatılan şeyin günümüzde barajlar olduğunu anlıyabiliyoruz. O halde ilk uyanan kişinin barajları inşa aşamasında bazı şeylerin far- kındalığında, üzerine hücumların yapılması yapılabilmesi anlaşılır birşeydir. Yüzlerce uyuyan olsa da onların uyanması için bir uyanık kafidir. Malesef islam dünyası büyük bir gaflet içerisindedirler. Bu uyku candan edebilir. Inşallah tez vakitte islam dünyası uyanır ve öl- meden once ölmek suretiyle gerçek dirliğine kavuşur. Geçmiş tarihimize bakıldı- ğında, öyle inanıyorumki, milleti- mizin şahlanışı bütün dünya mazlumlarının bir şahlanışı olacak- tır. Bu nedenle ülkemizin kolu ka- nadı hükmünde olanlardan başlayıp bize doğru süregelen bir fitne ateşi yanmakta ve yanmaya da devam etmektedir. Fakat oyunlar bitmez taki bizden umut kesinceye kadar. Bu nedenle uyanık olmalıyız. Bakınız biraz daha anlayışımıza bir kapı daha açalım. Bu fitnelerden biriside kıyamet alametleri olarak hadislerde yer alan fırat nehri ile alakalıdır. Fırat’ın suları kesildi- ğinde altından hazineler açığa çıkar. Bu hazine üzerinde kıtal vukua gelir. Herkim orda bulunursa bir şey almasın, almasın, almasın. Öy- leki her yüzde doksan dokuzu ölür, mealinde bir hadisi serif bulunmak- tadır. Şimdi suların kesilmesi yapı- lan barajlarla fırata gem vurulması daha rahat bir şekilde anlaşılabilir. Fırat suları memleketimizden doğ- duğuna göre bizi ilgilendirmez de- memiz mümkün değildir. Mutlaka az veya çok bize de musallat olur. Fakat ilginç ki üç defa almasın, al- masın, almasın buyuruluyor. Bu ifade bu zenginliğin etrafındaki üç yapıya da işaret olabildiği gibi asıl sevgili peygamberimize inanan bir devleti bu tuzaga düşürmek için üç büyük fitne yapılabileceğini de an- latıyor. Bazen bakarsınız kendileri kendi adamlarını öldürür ve karşı taraf yaptı diye kendilerine hak doğmuş muamelesi yaparlar. Bu hakka dayanarak binlerce insanı öl- dürür ve yaralarlar. Halbuki is- lamda savaş bile son derece ahlaklı yapılır. Kadınlara çocuklara hasta- lara ilişilmez ağaçlara emek verilen eşyalara dokunulmaz yani emeğe saygı vardır. Halbuki bunlar savaş- larında ahlaksızdırlar. Fakat burada bizlere bir tenbi- hat var fırat sebebi vesilesiyle olu- şacak zenginliklerde herkesin gözü olduğu bilinmeli. Memleketimize daha çok saldıracaklar. Bunlar öz- varlığımızda yapmaya çalışacakları tefrikalardan tutun da dıştan geleb- lecek saldırılara kadar olabilir. Yine bir başka hadiste decal şam ile ırak arasından çıkar seriyelerini sağa sola gönderir. Anlaşılıyorki hristi- yan dünyasının bu coğrafyada top koşturabilecekleri bir fitne olacak. Buradan sağa ve sola askerler yol- lanıp görülmemiş fitnelere islam dünyası düçar olacak. Demek olu- yorki buralar şam ile ırak arası fit- nelere zemin olabilecek bir pozisyonda olacak. İlginç bir şeyki İsfahan yahudilerinden taylasanlı 70 bin kişi deccale hizmet edecektir buyuruluyor. Yani işin içerisinde bugün iran toprakları içerisinde yer alan bir mıntıkada var. Herkesçe malumdur ki buralar bizlere çok yakın olan mesafeler. Komşudaki yangının bize sıçramayacağını dü- şünmek kadar ahmaklık olamaz. Peki neler yapabiliriz? En başta kendimizi bu konuda bilinçlerdir- meliyiz. Daha sonra bu ateşe düşe- bilecek olan insanlarımıza gerekli eğitimi sağlamalıyız. Eğitimsiz olmaz. İmamlarımız camide bü- yüklerimiz kalemşörler köşelerin- deki yazılarıyla topyekün cehalete karşı savaş açmalıyız. Cahillik dar- ken sadece okuma yazmadan bah- setmiyorum. Esas cahillik kişinin iman nurundan eksik olması diye tarif ediyor üstadlar. Yoksa ümmi- likten bahsetmiyorum. Bakın ço- cukluk çağındaki bir kişi yanlışlıklarla dopdoludur. Kendini doğrultabilecek akıl nuru yoktur. Bu nedenle mükellef değildir. Fakat ergenliğe ulaşıp akıl başa gelince sorumludur. Bu nedenle kişiler ben sadece inandım demekle inançlı olmaz. Taklidi bir inanç olur. Fakat iman nurunu bulunca bu tamam olur diyor hep büyüklerimiz. Cenabı Allah bizleri ve memle- ketimizi her türlü tehlikelerden ko- rusun. Esenlikler dilerim. 2015- 2016 Güz Dönemi 10 Teknik Haber Dicle ve Fırat Prof. Dr. Kemal Akkılıç

Transcript of Teknik Haber 2015- 2016 Güz Dönemi DicleveFırat · Bunu da bir hadisi şeriften...

Günümüzü anlayabilmek için ilk önce tarihin aynasına yani geçmişimize bakmamız gerekecek. Bakınız bukadim toprakların ilk sahipleri tevratta da bildirilen onların arz’ı mevdud adını verdikleri vaad edilmiş topraklarolarak yahudi milletine verilmişti. Onlar cumartesi gününe ve Allahü Teala CC hz.ne isyanın bir neticesi onlardanbu topraklar alındı. Bunu da bir hadisi şeriften anlıyabiliyoruz. “Ümmetime kayser kapıları açılacaktır” ferma-nında bu toprakların islam ümmetine yani indallahta milletimize tahsis edildiği açıktır. O halde onlar bu top-raklar üzerinde işgalci konumuna düştüler. Milletimiz hakkı olan bu vatanı nice bedeller ödeyerek alıp sevgilipeygamberimiz SAV efendimizin sözlerinin gerçekliğini sağladılar. Fakat bu du-rumu onlar kabüllenemediler. Bir gün bu toprakları geri alın-ması hayallerini süsledi. İhtirasları ve emelleri halen dahidevam etmektedirler.

SSevgili okuyucular, biz-ler son derece şanslı in-sanlarız. Çok değerlibir toprak parçası üze-rinde yaşıyoruz. Allah-

ü Tealanın (CC) bol nimet verdiğibir yer burası. Ülkemiz özellikle debölgemiz Güneş, su, toprak verim-liliği ve yeraltı zenginliği açısındanen verimli yerler arasında belkidebirinci sıradadır. Medeniyetin baş-ladığı bu yerler özellikle mezopo-tamya adı verilen Fırat ve Diclearası paha biçilemez topraklar ara-sında yer alır. Bu kadim bölgenindeğerini bilenlerin, sözleri ve ey-lemleri ışığında analiz etmeye çalı-şıp, farklı bir bakış açısındandeğerlendirelim taki güzel vatanı-mıza kadirşinaslık etmeyelim.

Bakınız Güneş ışınları açısın-dan bölgemiz yani güneydoğu ana-dolu bölgesi güneşlenme süresi veaçısı bakımından güzel yurdumu-zun en zengin bölgeler arasında yeralmaktadır. Düzgün bir çaba veril-diği taktirde güneş enerjisindenfaydalanma elektrik üretimi, gerekfotovoltaik güneş gözeleri ile ge-rekse termal sular ile Termoelek-trik sistemler açısından son derecedeğerli bir zenginliğe kavuşacağı-mız muhakkaktır. Bu yönüyle ol-dukça zengin ve avantajlıkonumdayız. Bir başka açıdan böl-gemiz varlıkları açısından Ana kay-nak olarak Fırat ve Dicle nehirlerigerek HES ve gerekse tarımsal su-lamalar açısından farklı bir zengin-lik katıyor. Güneş ve suyuniksiriyle birlikte verimli topraklarındahli bölgemizi en tatlı ve bolmeyve, sebzelerin yetişeceği/yetiş-tirileceği alanlardan kılmaktadır.Yeraltı madenleri açısından da çok

büyük zenginliklere gebe olan böl-gemiz de bulunan bazı madenlerisaymaya kalkarsak en başta petrol(Batman, Adıyaman) Kaya Gazı(Diyarbakır) Mermer (Elazığ) vedaha nice zenginliklerle dopdolu-yuz.

Bununla beraber ülkemiz vebilhassa bölgemiz son derece jeo-politik ve stratejik konumda bulun-duğundan dolayıda oldukça büyükbir cazibe merkezidir. Bu durumnice milletlerin kötü gözlerle bak-malarına sebep olmaz da diyemiyo-ruz. Bakınız GAP projesinin bitimive tam kapasite kullanımı halindedünya nüfusunun 1/10’unu besle-yebilecektir. Bu kadar zenginlik-lerle dolu bir yerin elbette alıcısı,müşterisi yani kötü emel besleyen-leri çok olur.

Günümüzü anlayabilmek içinilk önce tarihin aynasına yani geç-mişimize bakmamız gerekecek.Bakınız bu kadim toprakların ilksahipleri tevratta da bildirilen onla-rın arz’ı mevdud adını verdiklerivaad edilmiş topraklar olarak ya-hudi milletine verilmişti. Onlar cu-martesi gününe ve Allahü Teala CChz.ne isyanın bir neticesi onlardanbu topraklar alındı. Bunu da bir ha-disi şeriften anlıyabiliyoruz. “Üm-metime kayser kapıları açılacaktır”fermanında bu toprakların islamümmetine yani indallahta milleti-mize tahsis edildiği açıktır. O haldeonlar bu topraklar üzerinde işgalcikonumuna düştüler. Milletimizhakkı olan bu vatanı nice bedellerödeyerek alıp sevgili peygamberi-miz SAV efendimizin sözleriningerçekliğini sağladılar. Fakat bu du-rumu onlar kabüllenemediler. Birgün bu toprakları geri alınması ha-yallerini süsledi. İhtirasları ve emel-

leri halen dahi devam etmektedir-ler. Öyle anlaşılıyorki bu topraklarüzerinde nice savaşlar örtülerin al-tında sürdürülüp belkide sondazahir kılarak nice kıyametler kopa-rılacak.

Örtülerin altında cereyan edenolayları anlamak pek kolay olmasagerek. Fakat yinede anlayanlar ola-cakki Bir hadisi şerifte sevgili pey-gamber SAV efedimiz şöylebuyuruyor. Mealen “Kıyamet boru-sunu ilk duyacak kişi develerininhavuzunu sıvadığı esnada duyacakve ansızın yere serilecek” kıyametaslında yok olmak değil kıyametmek ayağa kalkmak anlamlarınada gelir yani herşeyin ayağa kalk-ması uyanması. Demek oluyorkiseslenişi ilk duyacak olan kişimemleketimiz oluyor. Yani havuzolarak anlatılan şeyin günümüzdebarajlar olduğunu anlıyabiliyoruz.O halde ilk uyanan kişinin barajlarıinşa aşamasında bazı şeylerin far-kındalığında, üzerine hücumlarınyapılması yapılabilmesi anlaşılırbirşeydir. Yüzlerce uyuyan olsa daonların uyanması için bir uyanıkkafidir. Malesef islam dünyasıbüyük bir gaflet içerisindedirler. Buuyku candan edebilir. Inşallah tezvakitte islam dünyası uyanır ve öl-meden once ölmek suretiyle gerçekdirliğine kavuşur.

Geçmiş tarihimize bakıldı-ğında, öyle inanıyorumki, milleti-mizin şahlanışı bütün dünyamazlumlarının bir şahlanışı olacak-tır. Bu nedenle ülkemizin kolu ka-nadı hükmünde olanlardan başlayıpbize doğru süregelen bir fitne ateşiyanmakta ve yanmaya da devametmektedir. Fakat oyunlar bitmeztaki bizden umut kesinceye kadar.Bu nedenle uyanık olmalıyız.

Bakınız biraz daha anlayışımızabir kapı daha açalım. Bu fitnelerdenbiriside kıyamet alametleri olarakhadislerde yer alan fırat nehri ilealakalıdır. Fırat’ın suları kesildi-ğinde altından hazineler açığa çıkar.Bu hazine üzerinde kıtal vukuagelir. Herkim orda bulunursa birşey almasın, almasın, almasın. Öy-leki her yüzde doksan dokuzu ölür,mealinde bir hadisi serif bulunmak-tadır. Şimdi suların kesilmesi yapı-lan barajlarla fırata gem vurulmasıdaha rahat bir şekilde anlaşılabilir.Fırat suları memleketimizden doğ-duğuna göre bizi ilgilendirmez de-memiz mümkün değildir. Mutlakaaz veya çok bize de musallat olur.Fakat ilginç ki üç defa almasın, al-masın, almasın buyuruluyor. Buifade bu zenginliğin etrafındaki üçyapıya da işaret olabildiği gibi asılsevgili peygamberimize inanan birdevleti bu tuzaga düşürmek için üçbüyük fitne yapılabileceğini de an-latıyor. Bazen bakarsınız kendilerikendi adamlarını öldürür ve karşıtaraf yaptı diye kendilerine hakdoğmuş muamelesi yaparlar. Buhakka dayanarak binlerce insanı öl-dürür ve yaralarlar. Halbuki is-lamda savaş bile son derece ahlaklıyapılır. Kadınlara çocuklara hasta-lara ilişilmez ağaçlara emek verileneşyalara dokunulmaz yani emeğesaygı vardır. Halbuki bunlar savaş-larında ahlaksızdırlar.

Fakat burada bizlere bir tenbi-hat var fırat sebebi vesilesiyle olu-şacak zenginliklerde herkesin gözüolduğu bilinmeli. Memleketimizedaha çok saldıracaklar. Bunlar öz-varlığımızda yapmaya çalışacaklarıtefrikalardan tutun da dıştan geleb-lecek saldırılara kadar olabilir. Yinebir başka hadiste decal şam ile ırak

arasından çıkar seriyelerini sağasola gönderir. Anlaşılıyorki hristi-yan dünyasının bu coğrafyada topkoşturabilecekleri bir fitne olacak.Buradan sağa ve sola askerler yol-lanıp görülmemiş fitnelere islamdünyası düçar olacak. Demek olu-yorki buralar şam ile ırak arası fit-nelere zemin olabilecek birpozisyonda olacak. İlginç bir şeykiİsfahan yahudilerinden taylasanlı70 bin kişi deccale hizmet edecektirbuyuruluyor. Yani işin içerisindebugün iran toprakları içerisinde yeralan bir mıntıkada var. Herkesçemalumdur ki buralar bizlere çokyakın olan mesafeler. Komşudakiyangının bize sıçramayacağını dü-şünmek kadar ahmaklık olamaz.Peki neler yapabiliriz? En baştakendimizi bu konuda bilinçlerdir-meliyiz. Daha sonra bu ateşe düşe-bilecek olan insanlarımıza gereklieğitimi sağlamalıyız. Eğitimsizolmaz. İmamlarımız camide bü-yüklerimiz kalemşörler köşelerin-deki yazılarıyla topyekün cehaletekarşı savaş açmalıyız. Cahillik dar-ken sadece okuma yazmadan bah-setmiyorum. Esas cahillik kişininiman nurundan eksik olması diyetarif ediyor üstadlar. Yoksa ümmi-likten bahsetmiyorum. Bakın ço-cukluk çağındaki bir kişiyanlışlıklarla dopdoludur. Kendinidoğrultabilecek akıl nuru yoktur.Bu nedenle mükellef değildir. Fakatergenliğe ulaşıp akıl başa gelincesorumludur. Bu nedenle kişiler bensadece inandım demekle inançlıolmaz. Taklidi bir inanç olur. Fakatiman nurunu bulunca bu tamamolur diyor hep büyüklerimiz.

Cenabı Allah bizleri ve memle-ketimizi her türlü tehlikelerden ko-rusun. Esenlikler dilerim.

2015- 2016 Güz Dönemi 10Teknik Haber

Dicle ve FıratProf. Dr. Kemal Akkılıç