T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü...

113
T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI ERGENLERDE YALNIZLIĞIN YORDAYICISI OLARAK BENLİK SAYGISI VE SÜREKLİ ÖFKE VE ÖFKE İFADE TARZLARININ İNCELENMESİ Erhan KOÇAK YÜKSEK LİSANS TEZİ ADANA, 2008

Transcript of T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü...

Page 1: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

T.C

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

ERGENLERDE YALNIZLIĞIN YORDAYICISI OLARAK BENLİK SAYGISI VE

SÜREKLİ ÖFKE VE ÖFKE İFADE TARZLARININ İNCELENMESİ

Erhan KOÇAK

YÜKSEK LİSANS TEZİ

ADANA, 2008

Page 2: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

T.C

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

ERGENLERDE YALNIZLIĞIN YORDAYICISI OLARAK BENLİK SAYGISI VE

SÜREKLİ ÖFKE VE ÖFKE İFADE TARZLARININ İNCELENMESİ

Erhan KOÇAK

Danışman: Yrd. Doç. Dr. A. Rezan ÇEÇEN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

ADANA, 2008

Page 3: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü’ne

Bu çalışma, jürimiz tarafından Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı’nda YÜKSEK LİSANS

TEZİ olarak kabul edilmiştir.

Başkan : Yrd.Doç. Dr. Rezan ÇEÇEN

(Danışman)

Üye : Doç. Dr. Songül TÜMKAYA

Üye : Yrd. Doç. Dr. Fulya CENKSEVEN

ONAY

Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim elemanlarına ait olduklarını onaylarım.

…../…./2008

Prof. Dr. Nihat KÜÇÜKSAVAŞ

Enstitü Müdürü

Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil

ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri

Kanunu’ndaki hükümlere tabidir.

Page 4: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

İ

ÖZET

ERGENLERDE YALNIZLIĞIN YORDANMASINDA BENLİK SAYGISI, SÜREKLİ

ÖFKE VE ÖFKE İFADE TARZLARININ İNCELENMESİ

Erhan KOÇAK

Yüksek Lisans Tezi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı

Danışman: Yrd. Doç. Dr. A. Rezan ÇEÇEN

Eylül 2008, 102 Sayfa

Bu araştırmanın amacı, ergenlerde yalnızlığın yordayıcısı olarak Benlik Saygısı ve

Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzlarının (Öfke içe, öfke dışa, öfke kontrol) incelenmesidir.

Bu çalışma, 2006-2007 eğitim-öğretim yılında Hatay İli İskenderun İlçesinde bulunan

bir Anadolu Lisesi ve bir Genel Lisede toplam 478 öğrenci üzerinde yürütülmüştür.

Çalışmaya katılan ergenlerin yaş ortalaması 16.01’dir (Ss=1.22). Araştırmanın verileri

“UCLA Yalnızlık Ölçeği”, “Sürekli Öfke ve Öfke İfade Ölçeği” ve “Rosenberg Benlik

Saygısı Envanteri” ile toplanmıştır. Veriler SPSS- WINDOWS 11.5 paket programıyla

çözümlenmiştir. Sonuçların yorumlanmasında p<0.5 anlamlılık düzeyi kabul edilmiştir.

Verilerin analizinde aşamalı regresyon analizi teknikleri kullanılmıştır.

Araştırmanın sonucuna göre yalnızlık ölçeğinden elde edilen puanlar ile benlik saygısı

ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken,

yalnızlık ve sürekli öfke, yalnızlık ve öfke içe, yalnızlık ve öfke dışa alt ölçeklerinden elde

edilen puanlar arasında ise pozitif ilişkiler olduğu gözlenmiştir. Yalnızlığı en çok yordayan

bağımsız değişkenin benlik saygısı olduğu, bunu sırasıyla öfke içe ve öfke kontrolü

değişkenlerinin izlediği belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre yalnızlığın sürekli öfke ve

öfke dışa değişkenleri ile de ilişkili olduğu ancak bu ilişkinin yalnızlığı yordayacak kadar

anlamlı olmadığı sonucuna varılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Ergen, Yalnızlık, Benlik Saygısı, Öfke

Page 5: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

İİ

ABSTRACT

AN EXAMINATION OF SELF-ESTEEM, TRAIT ANGER AND TYPES OF

EXPRESSIONS AS THE PREDICTOR OF LONELINESS AMONG ADOLESCENTS

Erhan KOÇAK

MA Thesis, Department of Educational Sciences

Supervisor: Yrd. Doç. Dr. A. Rezan ÇEÇEN

September 2008, 102 pages

The main purpose of this study is to examine Self-Esteem and anger and types of

anger expression as predictors of loneliness in adolescents.

The sample of the study consist of 478 ninth, tenth and eleventh grade high school

students (244 female, 234 male) selected from İskenderun Fatih Anatolian High School and

İskenderun Körfez High School at 2006-2007 school year. The participants’ mean is 16.01.

In pursuing this study goal, UCLA Loneliness Inventory, State-Trait Anger Expression

Inventory and Rosenberg Self-Esteem Inventory were administered to 478 high school

students. Data obtained have been analysed statistically by using SPSS Windows Packet

Programme. Pearson product moment correlations analys have been carried out on these data.

The level of significance was selected as p<.05.

The results of the study showed that a negative correlation between loneliness scores

and self-esteem scores, and anger control scores; and a positive correlation between loneliness

scores internal anger scores, and external anger scores. As a result of this study the main

predictor of the loneliness is self-esteem. Following predictors are internal anger and anger

control. Although there is a relationship between loneliness and trait anger, and external anger

this relationship is not significant.

Keywords: Adolescent, Loneliness, Self-Esteem, Anger

Page 6: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

İİİ

ÖNSÖZ

Bu araştırmada ergenlerde benlik saygısı ve sürekli öfke ve öfke ifade tarzlarının

yalnızlığı ne oranda yordadığı incelenmiştir. Bu çalışmanın tamamlanmasında pek çok

kişinin katkısı olmuştur.

Başta, araştırma konusunun belirlenmesinde, yürütülmesinde, araştırma

verilerinin analiz edilmesinde ve araştırmanın sonuçlandırılmasında desteğini

esirgemeyen, gösterdiği büyük sabır ve özveri ile daima yanımda olan, en umutsuz

anımda beni yüreklendiren ve yaptığı değerli eleştirileriyle araştırmamı tamamlamama

büyük katkı sağlayan tez danışmanım Sayın Yrd. Doç. Dr. A. Rezan ÇEÇEN’e, Jüride

bulunarak olumlu eleştirileri ve yönlendirmeleriyle araştırmama son şeklini vermeme

katkı sağlayan Sayın Doç. Dr. Songül TÜMKAYA ve Sayın Yrd. Doç. Dr. Fulya

CENKSEVEN’e, araştırmanın uygulama aşamasında okulun her türlü olanağını

kullanımıma açan İskenderun Fatih Anadolu Lisesi ve Körfez Lisesi Müdürü Sayın

Adem YALDIZ’A, Müdür Baş Yardımcısı Sayın İzzettin AKYILDIZ, Rehber

Öğretmen Sayın Ahmet Serhat BEYDİLLİ’ye, aynı okulda görev yapan ve kendimi

bildim bileli motivasyon kaynağım olan kuzenim, değerli ağabeyim Ertuğrul

OKUYAN’a ve okulun tüm öğretmenlerine; çalışmam boyunca hep yanımda olan ve

bana sürekli destek veren eşim Münevver’e, sıkıntılı olduğum zamanlarda şirinliğiyle

gerginliğimi üzerimden atmamı sağlayan olan oğlum Şahin’e ve bugünlere gelmemde

karşılığı ödenemez emekleri bulunan aileme teşekkür ederim.

Erhan KOÇAK

Page 7: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

iv

İÇİNDEKİLER

Sayfa No

ÖZET.................................................................................................................................i

ABSTRACT.................................................................................................................... ii

TABLOLAR LİSTESİ .................................................................................................vii

EKLER LİSTESİ…………….………………………………………………………viii

BÖLÜM I

GİRİŞ

1.1. Problem……………………………………………………………………………. 1

1.2. Araştırmanın Amacı……………………………………………………………..… 5

1.3. Araştırmanın Önemi ve Gerekçesi……………………………………...…………..5

1.4. Tanımlar…………………………………………………………………………….7

BÖLÜM II

KURAMSAL TEMELLER ve İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. Ergenlik Dönemi ve Özellikleri İle İlgili Kuramsal Açıklamalar……….………….8

2.1.1. Ergenlikte Sosyal Gelişme……………………….……………….………..11

2.1.2. Ergenlikte Duygusal Gelişme………………………..………….…………..13

2.2.Yalnızlıkla İlgili Kuramsal Açıklamalar………………………………...…………14

2.2.1.Yalnızlığa İlişkin Kuramsal Yaklaşımlar…………………………………...20

2.2.1.1Etkileşim Kuramı……………...…………..…………………………20

2.2.1.2. Bilişsel Yaklaşım…………………...…..…………………………..21

2.2.1.3.Bilişsel-Davranışçı Yaklaşım……….….…..……...………………..22

2.2.1.4. Rogers’in Fenomolojik Yaklaşımı……….………………...……….24

2.2.1.5. Varoluşçu Yaklaşım……………….………………...…………….24

2.2.1.6. Psikodinamik Yaklaşım…………………….……………………….25

2.3. Benlik Saygısı İle İlgili Kuramsal Açıklamalar………….…………….………….26

2.4. Öfke İle İlgili Kuramsal Açıklamalar………….……..……………….…………..28

2.4.1. Öfke İle İlgili Kuramsal Yaklaşımlar………………………………..………….34

Page 8: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

v

2.4.1.1.Biyolojik Yaklaşım…………………………….………….…..…….…..34

2.4.1.2. Davranışçı Yaklaşım..……………………………………..…………….34

2.4.1.3.Gestalt Kuramı…….……………………….……………..……..………35

2.4.1.4. Sosyal Öğrenme Yaklaşımı....……………….………….……………….35

2.4.1.5. Varoluşçu Yaklaşım…..…………………………………….…………...36

2.5. İlgili Araştırmalar………………....……………………………….….…………..36

2.5.1 Yalnızlıkla İlgili Yapılan Araştırmalar……..……………...………………..36

2.5.2. Benlik Saygısı İle İlgili Yapılan Araştırmalar………….….………………44

2.5.3. Öfke İle İlgili Yapılan Araştırmalar………………….…….……...………52

BÖLÜM III

YÖNTEM

3.1. Araştırma Modeli……………………………………………………..……………58

3.2. Evren ve Örneklem………………………………………………………………...58

3.3. Veri Toplama Araçları……………………………………………………………..59

3.3.1.Kişisel Bilgi Formu………………………………………………..………...59

3.3.2.Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği (RBSÖ)…………………….………….…59

3.3.3. UCLA Yalnızlık Ölçeği……………………………………….…….………60

3.3.4.Sürekli Öfke ve Öfke İfade Ölçeği…….……………………….....………...63

3.4. Verilerin Toplanması……………………………………………………...…….…66

3.5. Verilerin Analizi……………………………………………………..……….…....66

BÖLÜM IV

BULGULAR

4.1. Yalnızlık, Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzları ve Benlik Saygısı Arasındaki

İlişkilere İlişkin Bulgular………………………………………………………...67

4.2. Yalnızlığın Yordanmasına İlişkin Aşamalı Regresyon Analizi

İle İlgili Bulgular………………………………………………………………...68

Page 9: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

vi

BÖLÜM V

TARTIŞMA ve YORUM..……………………………………………………………70

BÖLÜM VI

SONUÇ VE ÖNERİLER

6.1. Sonuçlar…………………………..……………….……………………………….74

6.2. Öneriler…………………………………………..………………………………...74

6.2.1. Uygulamalar Açısından Öneriler…………..……………………………….74

6.2.2. Yapılacak Çalışmalar Açısından Öneriler……………………….………....75

KAYNAKLAR ..............................................................................................................76

EKLER….……………………………………………………………………..………96

ÖZGEÇMİŞ………………………………………………………………………….102

Page 10: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

vii

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Çalışmaya Katılan Ergenlerin Sınıf Düzeyi ve Cinsiyetlerine

Göre Dağılımları……………………………………………………………58

Tablo 2. Yalnızlık, Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzları, Benlik Saygısı Ölçeklerinden

Alınan Puanların Ortalama ve Standart Sapma Değerleri…………………..67

Tablo 3. Yalnızlık, Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzları ve Benlik Saygısı

Arasındaki İlişkiler…….…………………………………………………...68

Tablo 4. Yalnızlığın Yordanmasına İlişkin Aşamalı Regresyon Analizi Sonuçları…68

Page 11: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

viii

EKLER LİSTESİ

EK 1: KİŞİSEL BİLGİ FORMU……………………………………………………95

EK 2: UCLA YALNIZLIK ÖLÇEĞİ……………………………………………….97

EK 3: ÖFKE ÖLÇEĞİ……………………………………………………………….98

EK 4: ROSENBERG BENLİK SAYGISI ENVANTERİ ..………….……………100

Page 12: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

1

BÖLÜM I

GİRİŞ

1.1. Problem

Toplumsal bir varlık olan insan için diğer insanlarla ilişki kurmak oldukça

önemlidir. Doğası gereği tek başına yaşayamayan insan toplum içinde var olabilmek

için diğer insanlarla ilişki kurar ve onlarla etkileşim içerisine girer. Fakat zaman zaman

bu ilişkilerde sorunlar yaşanabilir ve insan diğerleriyle yakın olmaktan mahrum

kalabilir. Bu durum bireyin sosyal ilişki yoksunluğu yaşamasına ve yalnızlaşmasına

neden olabilir.

Fromm’a (1941) göre insan çevresiyle ilişki kurma ihtiyacındadır. İnsan,

ilişkilerini kendi çabasıyla kurmak zorundadır ve bu ilişkilerin en güçlüsü diğerleriyle

kurabileceği yakınlıkla gerçekleşir. Yalnızlık duygusu insanın doğal bir sorunudur.

Çocuğun doğumdan itibaren çevresiyle kurmuş olduğu temel bağlar kendisini güvende

hissetmesini sağlar. Çocuk bu bağlardan koptukça, yalnızlığını ve diğer insanlardan ayrı

bir varlık olduğunu fark etmeye başlar. İnsan bireyleştikçe, dünyanın türlü tehlikeleriyle

karşı karşıya ve tek başına kalmaya başlar (Akt., Geçtan, 1998).

Yalnızlık, depresyon, kaygı, stres gibi yaşanması hoş olmayan bir duygudur.

Günümüz modern insanını bunaltan, tedirgin eden önemli problemlerden birisidir.

Kültürel ve sosyal yapıyı zorlayan, modern kent yaşamında sağlıklı sosyal ilişki ve

yakınlıktan mahrum kalan ve böylece yalnızlık yaşayan modern insan sayısında hızlı bir

artış gözlenmektedir (Özodaşık, 2001).

Yalnızlık ile ilgili bugüne kadar birçok tanım yapılmıştır. Bu tanımlardan en çok

kabul göreni Pepleu ve Perlman’a (1984) aittir: Pepleu ve Perlman’a (1984) göre

yalnızlık bireyin var olan sosyal ilişkileri ile arzuladığı sosyal ilişkileri arasındaki

farklılık sonucu yaşanan hoş olmayan bir duygu durumudur. Bir başka önemli kuramcı

olan Weiss’e (1973) göre ise yalnızlık, kişinin ihtiyaç duyduğu sosyal ilişkilerin

olmaması veya değişik sosyal ilişkileri bulunmasına rağmen, bu ilişkilerde yakınlığın,

içtenliğin ve duygusallığın bulunmaması durumudur.

Page 13: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

2

Yalnızlığın farklı şekilleri bulunmaktadır. Çevre tarafından itilme sonucu

yaşanan yalnızlık, içinde yaşadığı topluma yabancılaşma biçiminde yaşanan yalnızlık,

çevresiyle ilişkilerini en aza indirerek kendi seçimi ile yaşadığı yalnızlık ve insanın

kendini anlaşılmamış kimsesiz hissettiği gerçek yalnızlık gibi birbirinden çok farklı

yaşantıların tümü “yalnızlık” sözcüğüyle dile getirilir (Geçtan, 2004).

Yalnızlık ile tek başına olma kavramları zaman zaman eş anlamlı olarak

birbirlerinin yerine kullanılmakla beraber aslında bu iki kavram birbirlerinden farklı

anlamlar içermektedirler. Yalnızlık bireye acı veren, istenmeyen bir durum iken tek

başına olmak kimi insanlar tarafından tercih edilebilen bir durumdur. Nitekim kimi

yaratıcı bireyler yapıtlarını sadece tek başına olduklarında çıkarabilirler (Geçtan, 2004).

Acı veren ve dolayısıyla istenmeyen bir durum olan yalnızlık beraberinde

olumsuz başka duyguları da getirebilmektedir. Bu olumsuz duyguların bazıları

ümitsizlik ve üzüntü (Booth ve Bohnsack, 1992), kendine yönelmiş öfke (Lenhert,

Overholser ve Spirito, 1994), depresif duygu durumu ve sosyal uyumsuzluk (Joiner,

Thomas, Lewinshon, Seeley ve John, 2002) ve mutsuzluk (Ruchkin ve Eisemann,

1999) şeklinde sıralanmaktadırlar.

Yalnızlık yaşayan insanlar kendilerini sevimsiz, çirkin ve beceriksiz olarak

değerlendirmekte ve yalnızlıklarının sebebi olarak sahip olduklarını düşündükleri bu

olumsuz kişilik özelliklerini görmektedirler. Oysa yalnız insanların yaşadıkları bu

durumun asıl sebebi, insanlarla ilişki kurmalarını sağlayacak sosyal beceri eksikliğinden

çok durumlarına ilişkin yaptıkları olumsuz yüklemeler ve bunun sonucunda

benimsedikleri edilgen rollerdir (Saks ve Kruput, 1988; Witkus ve Horowitz, 1987;

Akt., Koçak, 2003).

Kuramsal olarak yalnızlık duygusunun ergenlikte önem kazandığını vurgulayan

Erikson’a (1959) göre ergenlik döneminde kimlik geliştirme çabası içinde bulunan genç

bu dönemi başarıyla çözümlerse, yetişkinlikte kendi kimliğini yitirmekten korkmadan

diğer insanlarla yakınlık kurabilir. Rol kargaşası yaşaması halinde ise yakın

dostluklardan ürkebilir. Bu devrede genç diğer insanlara gereksinim duymanın yanında

Page 14: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

3

ideal kişi olarak gördükleri insanların gerçekte ideal kişiler olmadığını görerek hayal

kırıklığı yaşayabilir (Chown, 1981; Duck, 1986; Akt., Hortaçsu, 2003).

Günümüz insanı için acı ve ürkütücü bir deneyim olan yalnızlığın ergenlik

döneminde diğer dönemlere göre daha yoğun ve yaygın bir şekilde yaşandığı ileri

sürülmektedir (Brennan, 1982; Ostrov ve Offer, 1991; Rubenstein ve Shaver, 1982;

Williams, 1983). Bu dönemde fiziksel değişim, kimlik ve kişilik gelişimi gibi önemli

olaylar yaşanmakta ve diğer dönemlere oranla ergen kendisini daha fazla yalnız

hissedebilmektedir. Bu süreçte akranları tarafından kabul edilmeyi isteyen ergenler

akranları tarafından dışlandıklarında ya da kabul görmediklerinde yoğun yalnızlık

duyguları yaşamaktadırlar (Bilgiç, 2000; Kılıçcı, 2000).

Yalnızlığın gelişiminde çevreyle olan ilişkilerin yetersizliği düşünüldüğünde

ergenliğin ani değişiklikleri içinde barındıran gelişimsel bir süreç olması nedeniyle bu

durumun ergenler arasında sık görülmesi normaldir (Demir ve Tahran, 2001).

Ergenlerin yaşadığı gelişimsel sürecin işleyişini bozacak bazı faktörler ortaya çıktığında

ergenler yalnızlığın değişik şekillerini yaşayabilirler (Williams, 1983). Bu gelişim

döneminin hassaslığı nedeniyle tüm insanlar için önemli olan yakın ilişki kurmak ve

sürdürmek ergenler için daha büyük önem taşımaktadır (Inderbitzen, 1994). Ergenlerin

bu ilişkileri sürdürmedeki başarıları onların yaşam içerisindeki mutluluklarının bir

yansıması olabilir. Aksi halde, ergen başarılı olamadığında yalnızlık yaşayabilir (Nurmi

ve Salmela-Aro, 1997).

Birçok araştırmacı ergenlik döneminin özellikleri ve gelişimsel aşamalarının

yalnızlığa özellikle katkıda bulunduğunu düşünmektedir. Ergenlik döneminde

çocukluktan çıkma ve yetişkin dünyasına girme sürecinden kaynaklanan bir yalnızlık

söz konusudur. Ergenlik döneminin gelişim sürecinin en fırtınalı dönemlerinden birisi

olması, yalnızlığın bu dönemde ne derece önemli olduğunu gösterir. Bu geçiş

döneminde, fizyolojik, bilişsel, duygusal ve toplumsal değişiklikler kendini

göstermekte, büyüme, sosyal rol tanımı, bilişsel gelişim, cinselliğin ayrımına varılması,

bireyleşme çabaları, kimlik arayışları, anne babadan ayrılma ve psikolojik olarak

bağımsızlaşma düşüncesi ve kişiler arası ilişkilere duyulan yoğun gereksinmeler ortaya

çıkmaktadır (Ostrov ve Offer,1980; Williams, 1983).

Page 15: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

4

Ergenlik dönemindeki ergenler eleştirilere, başkalarının göstereceği olumsuz

tepkilere ve insanların kendileri ile ilgili düşüncelerine karşı oldukça duyarlıdırlar (Rice,

1990; Akt, Erkan ve Kaya, 2005). Ergenler, kendi davranış tarzları ile ilgili daha fazla iç

görü kazanmak için birbirlerine ihtiyaç duyarlar. Arkadaşlar ergene kendi hataları,

sosyal ve ahlaki değerleri hakkında daha objektif geribildirim verirler. Ergenin iyi ve

kötü, güzel ve çirkin yönlerini ailesiyle olduğundan daha farklı görmelerini sağlayan bir

ayna olarak hizmet ederler. Arkadaşların, benlik saygısı ve kendine güven kazanmada

ergen için aileye oranla daha fazla destekleyici olduğu belirtilmektedir (Nielsen, 1996).

Yalnızlığın kişilerarası ilişkilere ya da olaylara ilişkin bakış açıları ile ilişkisini

gösteren araştırma bulguları mevcuttur. Yalnızlıkla ilgili yapılan çalışmalar

irdelendiğinde yalnızlığın düşük benlik saygısı (Olmstead, Guy, O’Malley ve Bentler,

1991), öfke (Bıyık, 2004), sosyal becerilerde yetersizlik (DiTomasso, 1997), depresyon

(Anderson ve Harvey, 1988), alkolizm (Sadava ve Pak, 1994), obezite (Schumaker,

Krejci ve Small, 1985) ve intihar (Weber, Mathe, Nolsen, 1997) gibi geniş yelpazede

yer alan bir takım psikolojik sorunlarla ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca

yapılan çalışmalarda yalnızlık duygusu ile ebeveyn ilişkileri arasında anlamlı ilişkiler

olduğu rapor edilmiştir. Anne babasını otoriter algılayan ergenler demokratik yani daha

sıcak ve sevecen algılayan ergenlere göre daha fazla yalnızlık hissetmekte, anne baba

tutumlarını demokratik algılayanlar, otoriter ve ilgisiz algılayanlara oranla daha yüksek

arkadaş sosyal desteğine sahip olduklarını belirtmişlerdir (Çeçen, 2008).

Özellikle kendilerine güvenleri yeterince gelişmemiş ergenler için arkadaşlarının

varlığı sosyal açıdan kendilerini güvende hissetmelerini sağlayan önemli bir faktördür.

Ergenler etraflarında samimi olacakları bir sosyal grubun desteğine ihtiyaç

duyduklarında buna cevap verecek bireyler bulamazlarsa, başkaları ile uygun sosyal

ilişkiler kurma ile ilgili becerilerle ilgili yetersizlikler yaşarlarsa ve bunun yanı sıra

ergenlikte doğal olarak ortaya çıkan duygusal iniş çıkışlar nedeniyle, duygularını ya da

öfkelerini uygun bir biçimde yönetemezlerse bu durum yalnızlıkla sonuçlanacaktır.

Ergenlik döneminde öfke baş edilmesi gereken duygulardan birisidir. Ergenler,

gelişme süreci içerisinde bir yandan topluma uyum sağlamaya çalışırken diğer yandan

dönemin kendine özgü sıkıntılarıyla başa çıkmaya çalışmaktadırlar. Bazı ergenler,

aslında doğal ve insani olan öfke duygularını uygun bir şekilde ifade etmek yerine

Page 16: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

5

sıklıkla bastırmayı tercih etmektedirler. Oysa kabul edilen, ifade edilmeye çalışılan,

kontrol edilebilen bir öfke duygusu etkin sonuçlar doğurmaktadır. Ergenler

öfkelendiklerinde sadece kendilerini haklı gördükleri için öfke duygusunun kontrolü

zordur. Öfke, ergenlik döneminde yoğun olarak yaşanan duygulardan olup, kontrol

edilemediği takdirde genç birtakım olumsuz yaşantılarla karşı karşıya kalmaktadır.

Yalnızlık da bu olumsuz yaşantılardan biridir. Kontrol edilemeyen öfke sonucunda

ergen kendisi için büyük önem taşıyan arkadaşlarıyla ilişkilerinde yoğun öfke

patlamaları yaşayabilir ve arkadaşları tarafından dışlanabilir.

Gerek yurt içinde, gerek yurt dışındaki araştırmaları incelediğimizde ergenlerde

yalnızlığın benlik saygısı ve öfke ifade tarzları ile birlikte incelendiği bir araştırmaya

rastlanmamıştır. Bu nedenle araştırmanın özgün bir çalışma olacağı, bu yöndeki

eksikliğe katkı sağlayacağı düşünülerek problem, “Ergenlerde Benlik Saygısı, Sürekli

Öfke ve Öfke İfade Tarzları (öfke içe, öfke dışa, öfke kontrol) Ergenlerin Yalnızlık

Düzeylerini Anlamlı Bir Biçimde Yordamakta mıdır?” şeklinde ifade edilebilir.

1.2. Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın temel amacı, ergenlerde benlik saygısı, sürekli öfke ve öfke

ifade tarzlarının (öfke içe, öfke dışa, öfke kontrol) ergenlerin yalnızlık düzeylerini

anlamlı bir biçimde yordayıp yordamadığının incelenmesidir.

Bu genel amaç doğrultusunda aşağıdaki araştırma sorularına yanıt aranmıştır:

1) Ergenlerde benlik saygısı, sürekli öfke ve öfke ifade tarzları (öfke içe, öfke

dışa,

öfke kontrol) ile yalnızlık düzeyleri arasında anlamlı ilişki var mıdır?

2) Benlik saygısı, sürekli öfke ve öfke ifade tarzları (öfke içe, öfke dışa, öfke

kontrol)

ergenlerin yalnızlık düzeylerini ne oranda yordamaktadır?

1.3. Araştırmanın Önemi ve Gerekçesi

Yalnızlık literatürde hemen her zaman kaçınılan ve kaygı, öfke, üzüntü ve

kendini diğerlerinden farklı hissetme duygularının eşlik ettiği istenmeyen ve hoş

olmayan bir deneyim olarak açıklanmakta (Jones, Freemon and Goswick, 1981; Russell,

Page 17: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

6

Peplau ve Cutrona, 1980, Ditomasso ve Spinner,1997) ve bilinenin aksine ileriki

yaşlardan çok ergenler ve genç yetişkinler arasında sık bir biçimde ortaya çıkmaktadır

(Jones ve Carver, 1991).

Yapılan çalışmalar yalnızlığın düşük sosyal beceri ve olumsuz benlik algısı

(Jones, Freemon ve Goswick, 1981), sosyal uyumsuzluk ( Bilgen, 1989), düşük arkadaş

memnuniyeti (Demir, 1990), bilişsel çarpıtmalar (Kılınç, 2005), kaygı (Moore ve

Schultz 1983) ve akılcı olmayan düşünceler Hoglund ve Collison (1989) gibi pek çok

sorunla ilişkili olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda pek çok önemli değişkenle

ilişkisi bulunan yalnızlık, anlaşılması gereken önemli bir kavram olarak karşımıza

çıkmaktadır.

Ergenlik dönemi duygusal açıdan önemli değişikliklerin yaşandığı bir

dönemdir. Bu dönemin gereği olarak kendisinde meydana gelen değişikliklere uyum

sağlamaya çalışan ergen sık sık öfkesini kontrol edememekte bunun sonucu olarak öfke

patlamaları yaşayabilmektedirler. Öfkesini iyi bir biçimde kontrol edemeyen ergen

sosyal çevresindeki insanlarla, akran gruplarıyla çeşitli düzeylerde iletişim problemi

yaşayabilmekte ve kendilerini yalnız hissedebilmektedirler. Yapılan literatür

incelemesinde ergenlerde öfke ve yalnızlığı birlikte ele alan bir çalışmaya

rastlanmamıştır. Bu yönüyle bu çalışmanın alana katkı getireceği söylenebilir.

Bu araştırmada yalnızlıkla ilgili olabileceği düşünülen benlik saygısı ve öfke ve

öfke ifade tarzları değişkenleri birlikte ele alınıp incelenmektedir. Bu değişkenlerin

yalnızlığı ne oranda yordadığının belirlenmesi, okul ortamında bu değişkenlerle ilgili

gerekli müdahalelerin yapılması açısından önem taşımaktadır. Bunun yanı sıra

yalnızlıkla ilişkili olan değişkenlerin belirlenmesi yalnızlıkla ilgili risk gruplarının

tanınmasını olanaklı kılacağından, yalnızlık yaşayan ergenler için uygun önlemlerin

alınmasını sağlayacaktır. Yalnızlık yaşayan bireylere zamanında psikolojik yardımda

bulunulması, onlarla grup çalışmaları yapılması bu kişilerin sadece yalnızlığını

azaltmayacak aynı zamanda yukarıda bahsedilen depresyon, intihar eğilimi, madde

bağımlılığı gibi yalnızlıkla ilişkili olduğu düşünülen olumsuz değişkenlerin

düzeylerinde belirli bir azalmaya yol açabilecektir. Ayrıca bu çalışmanın yalnızlıktan

dolayı yaşadıkları sorunların çözümüne yönelik eğitim programının oluşturulabilmesine

Page 18: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

7

ve bu eğitim programının okul ortamında psikolojik danışmanlar tarafından

uygulanabilmesine de katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

1.4. Tanımlar

Yalnızlık: Bireyin varolan sosyal ilişkileri ile arzuladığı sosyal ilişkileri

arasındaki

farklılık sonucu yaşanılan hoş olmayan bir duygu durumudur (Pepleu ve Perlman, 1984,

13).

Benlik Saygısı: Kişinin kendisine karşı tutumları ile ifade edilen değerliliğin

kişisel yargısıdır (Coopersmith, 1967, 5).

Page 19: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

8

BÖLÜM II

KURAMSAL AÇIKLAMALAR ve İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Bu bölümde ergenlik, yalnızlık, benlik saygısı ve öfke ile ilgili kuramsal bilgiler

ve ilgili araştırmalar yer almaktadır.

2.1. Ergenlik Dönemi ve Özellikleri İle İlgili Kuramsal Açıklamalar

Bir geçiş dönemi olarak ergenlik, kimlik arayışı, samimi ilişki ihtiyacı, bilişsel

gelişim, cinsel gelişimdeki hızlılık ve psikolojik açıdan aileden bağımsızlaşma çabası

nedeniyle psikolojik, bilişsel ve duygusal değişikliklerin yaşandığı bir dönemdir

(Eccless, Midgley, Wigfield, Buchanan, Reuman, Flanagan, Maclver, 1993).

"Büyümek", "Yetişkinliğe Erişmek" anlamına gelen "adolescence", yani ergenlik

günümüze gelinceye kadar değişik şekillerde tanımlanmıştır. Ergenlik, değişim ve

büyümek demektir. Aynı zamanda başkalaşım (metamorphose) ve dönüşümü (mutation)

de kapsar (Parman 1997).

Yavuzer’e göre (1998) ergenlik, biyolojik, psikolojik, zihinsel ve sosyal açıdan

bir gelişme ve olgunlaşmanın yer aldığı, çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemidir.

Milli Eğitim Bakanlığına göre ise ergenlik, buluğ çağına erme sebebi ile biyo-

psikolojik bakımdan çocukluğun sonu ile toplum hayatında sorumluluk alma dönemi

olan çocukluk ve genç yetişkinlik arasında kalan 12–24 yaşları arasındaki gruptur

(Kulaksızoğlu, 2002).

Sieg (1971) ergenliği “insanda bireyi yetişkine özgü ayrıcalıklarının kendisine

verilmediğini hissettiği zaman başlayan ve yetişkinin tüm gücü ve toplumsal konumu

toplum tarafından bireye verildiği zaman sona eren gelişim dönemi" olarak tanımlar

(Akt., Gander, Gardiner 1993).

Polvan (2000), ergenlik çağının belirgin ve hızlı fizyolojik psikolojik ve sosyal

gelişimlerin görüldüğü çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemi olduğunu ileri

Page 20: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

9

sürmektedir. Bu sürecin başlangıç, süre ve sonlanımı sosyal, kültürel ve bireysel

olgunlaşma düzeyi ile ilgilidir

Ergenlik dönemi çocuklukla erişkinlik arasında, gençlik ya da delikanlılık adı

verilen uzun bir dönemi kapsar. On ikinci yaştan yirmi bir yaşına dek uzanan bu çağ,

ruhsal alanda önemli değişikliklerin belirdiği, hızlı bir büyüme ve olgunlaşma çağıdır

(Yörükoğlu, 1998). Bu çağ, çocuklukla yetişkinlik arasında bir geçiş dönemini

oluşturmaktadır. Endüstriyel toplumlarda ana babaya bağımlı olarak geçirilen süre

arttığı için ergenlik dönemi de genellikle daha uzun olmaktadır (Yazgan-İnanç, Bilgin

ve Atıcı, 2005).

Genellikle çocukluk çağının orta dönemleri sakin bir şekilde geçer, fakat

ergenlikteki değişiklikler şiddetlidir. Ergenler, fiziksel olarak önemli değişiklikler

geçirirler. Aynı zamanda birçoğunun sosyal yaşamlarında, muhakeme yeteneklerinde ve

kendilerine yönelik algılarında büyük değişiklikler olur (Bernstein, Clarke-Stewart,

Penner, Roy, Wickens, 2000).

Buluğ dönemi, ergenliğin başlarıdır. Buluğ çağındaki gencin vücudunda, boyunu

ve yapısını değiştiren hızlı değişiklikler olur, zihinsel yapısında ve ilgilerinde gelişme

görülür, her iki cins de fiziksel ve fizyolojik olarak cinsel gelişmelerini tamamlarlar.

Kızlar erkeklere göre iki yıl kadar önce gençliğin başlangıcı olan buluğ çağına girerler.

Buluğ dönemini yaşayan genç, anne babası ve çevresindeki yetişkinler tarafından ne

tam yetişkin ne de çocuk olarak algılanmakta ve anne-baba ile yetişkinler, gençlerin

neleri yapabilecekleri ve neleri yapamayacakları konusunda birbirinden farklı fikir ve

yaklaşımlar ileri sürmektedirler (Kulaksızoğlu, 2002).

Ergenlik dönemi, bedensel gelişme ve değişme ile başlamakta, zamanla

yavaşlamaktadır. Bu dönemde hızlı yaşanan bedensel değişmenin doğrudan ya da

dolaylı olarak yarattığı ruhsal değişmeler görülmektedir. Bu ruhsal değişmeler

nedeniyle mutlu, uysal, dengeli ergenin yerini kaygılı, tedirgin, dengesiz, uyumsuz

ergen almaktadır. Bocalama ve kararsızlık içinde olan ergenin duyguları, ilgileri

değişmekte coşkuları ölçüsüz, sınırsız ve dengesiz şekilde farklılık göstermektedir

(Köknel, 1999).

Page 21: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

10

Ergenlik döneminde oluşan farklılıkların yarattığı gerginlik, ergenin depresif

olmasına dolayısıyla yalnızlık duygusu yaşamasına neden olmaktadır. Bu nedenle ergen

bu dönemde özellikle içinde yaşadığı karamsarlık ve huzursuzluk ve gibi hoşa

gitmeyen duygulardan bunalarak kendisine güven verecek anne-babaya ihtiyaç

duymaktadır. Anne babanın, ergenin söylediklerini eleştirmeden, küçümsemeden ve

yargılamadan dinlemesi ve ergenin kendisini ifade etmesine fırsat vermesi ergenin

sağlıklı kişilik geliştirmesini sağlamaktadır. Anne-baba desteğinden yoksun olan ergen

ise kaygı, korku ve yalnızlık duygusu yaşayabilmektedir (Kulaksızoglu, 2002).

Genellikle kabul edildiği gibi ergenlik erken ergenlik aşamasında puberteye

bağlı bedensel değişikliklerle başlayan ve adolesanın gerçekçi bir şekilde kişiliğini

bulmasına kadar süren çeşitli ve çok boyutlu gelişimsel sorunların yaşandığı ve

çözümlendiği bir dönemdir. Bu gelişimsel sorunlar duygusal alanda bir karmaşaya,

düşünce ve davranışlarda anlaşılması güç değişmelere yol açar. Dürtülerdeki kabarma

ve şiddetlenme ego üzerinde bozucu bir etkiye neden olur. Dolayısıyla pek çok yazar

tarafından "fırtına ve stresler" dönemi olarak tanımlanan bu dönem bu özellikleriyle

kendisi bir kriz özelliği taşır. Biyolojik olarak ergen vücudunda meydana gelen

değişimlere uyum sağlamak ve bunlara bağlı ortaya çıkan cinsel dürtülerle baş etmek

konumundadır. Dönemsel olgunlaşmaya paralel olarak ortaya çıkan bilişsel yetiler

ergeni hem kendisiyle hem de çevresiyle ilgili yeni değerlendirmeler ve soyutlamalara

iter (Haran, 2003).

Ergenlik döneminde kimlik gelişimi önem kazanır. Kimlik sorunları en çok bu

evrede ağırlık taşır. Ergen için psikolojik anlamda bağımsızlığını kazanabilme, kendine

yön verecek yeni değerler bulma ve benimseme sorunu önem kazanır. Yeni arayışlar

içinde olan genç, mevcut değerler ve hayatın anlamını sorgular. Gençler bu evrede

özerk bir birey olmakla, toplumun uyumlu bir üyesi olmayı bağdaştırma durumundadır.

Bu dönemde genellikle ana-baba ile yaşanan çatışmalar, okulda yaşanan başarısızlıklar,

kendi cinsinden ve karşı cinsten akranlarıyla ilişkide çıkan sorunlar dikkati çeker.

Erikson’a (1950, 1959) göre ergenlik döneminin en önemli gelişimsel görevi

kimliğin kazanılmasıdır. Kimlik kavramının pek çok boyutu vardır. Bu boyutlar; cinsel,

toplumsal, fiziksel, psikolojik, ahlaksal, ideolojik ve mesleksel boyutlar olarak

gruplanabilir. Tüm bu boyutlar benliğin bütününü oluşturur. Önce benliğin cinsel ve

Page 22: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

11

fiziksel boyutları gelişmektedir. Ergenlik döneminin erken yıllarında ergenler beden

imgeleri ve cinsel kimlikleriyle çok fazla ilgilenirken, daha sonraki yıllarda meslek

seçimi, ideolojiler ve ahlaksal değerler daha fazla önemsenir (Akt., İnanç,Bilgin, ve

Atıcı, 2005).

Erikson’a göre bir arayış çağı olan ergenlik döneminde birey benliğini bulma

çabasındadır. Ergenlikte gencin gelişen beceri ve yetenekleri, onu bazı konularda

bağımsız kılmaktadır. Arkadaşlar ergenlik öncesine göre daha önemli hale gelmekte ve

anne baba ile paylaşılamayacak bir takım deneyimler arkadaşlarla paylaşılmaktadır.

Genç bu deneyimler karşısındaki duygu ve düşüncelerini arkadaşları ile paylaşarak ve

onların izlenimleri ile karşılaştırarak kendini tanıma, deneme ve değerlendirme fırsatını

bulmaktadır. İlk kez karşılaştığı bir durum karşısında tepki ve başarı düzeyini

değerlendirmek isteyen genç için en önemli ölçüt, kendi yaşıtlarının düşünce ve

davranışlarıdır ( Festinger, 1954; Akt., Hortaçsu, 1999).

Ergenlik sürecini kapsayan problemler hep var olmakla birlikte özellikle son

yıllarda gerek ailelerin gerekse sağlık kurumlarının gence verdiği önem, ergenin bu

dönemi nasıl daha problemsiz atlatabileceği ile ilgili soruları da beraberinde getirmiştir.

Bu dönemde ergen bedensel, ruhsal ve zihinsel yönden çok hızlı değişir (Morgan,1991).

Ergenlik çağının ruhsal bakımdan çalkantılı olduğu yönündeki yaygın görüşün

aksine, bütün ergenler için fırtınalı bir dönem olmayıp, küçük bir grup için sarsıntı

verici oluğu, çoğunluğu oluşturan gençlerin bu yılları çok kaygı verici olmayan büyüme

ve gelişme krizleri ile atlattığı düşünülmektedir (Kulaksızoğlu, 2002).

2.1.1. Ergenlikte Sosyal Gelişme

Ergenlik çağındaki birey, kişiliği için bir kimlik geliştirmeye çalışır. Dış

görünümü önem kazanır. Görünümüne gösterdiği ilgi benliğin oluşmasına yardımcı

olur. Kimliğini arayış çabası içinde kahramanlara, öğretilere, karşı cinsten kişilere

tutulur. Kararsızlık ve şaşkınlık bu yaştaki gençlerin dayanışma grupları oluşturmasına

neden olur. Bu dönemde ergen çocuklukta öğrenmiş olduğu kurallarla, yetişkinin

geliştirmesi gereken değer yargıları arasında bocalar (Geçtan, 1993). Pek çok anne-

baba, ergen çocuklarıyla iyi geçinmektedir. Bununla birlikte yaşanan çatışmalar

Page 23: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

12

genellikle ahlaklı davranış, aile üyeleriyle ilişkiler, akademik başarı, sorumluluklarını

yerine getirme, toplumsal etkileşimler (giyim tarzı, saç stili vs.) konularla ilgilidir

(Galambos ve Almedia, 1992; Akt., İnanç ve ark. 2005).

Ergenlik döneminde ergen, anne babanın normal olmayan davranışlarından

olumsuz olarak etkilenmekte ya da anne babanın bozuk ilişkilerinden zarar görmektedir.

Ergenliğin başlarında kızlar ve erkekler bedenlerindeki değişmeleri tartışabilecekleri,

duygusal durumlarını paylaşabilecekleri az sayıda arkadaşa ihtiyaç duyarlar. Böylelikle

kendilerini tanıyabilir ve başkalarının dünyalarını anlayabilirler. Buluğ çağını izleyen

yıllarda ergenin arkadaş çevresi genişler. Böylelikle insan ilişkileri ile ilgili deneyimleri

oluşur. Bu sıralarda annenin, babanın ve diğer yetişkinlerin dünya görüşleri reddedilir.

İçinde bulunduğu arkadaş çevresinin değerleri ve dünya görüşü genç için önem

kazanmaya başlar. Ergenlik döneminde ergenin arkadaşlarıyla geçirdiği zaman artmakta

ve arkadaşlarının etkisinde, çocukluk döneminde olduğundan daha çok kalmaktadır.

Ancak ergenlerin akranlarından etkilendiği konular kısıtlıdır ve anne baba genç için

önemli gördüğü konularda başvuru kaynağı olmaya devam etmektedir. Öncelikle okul,

meslek seçimi ve gelecekle ilgili konularda ergen, anne babanın fikirlerini önemli

bulmaktadır (Kulaksızoğlu, 2002).

Ergenlerin yakın arkadaşlarına duydukları gereksinim çocuklarınkinden

farklıdır. Furman ve Buhrmester (1992), yaptıkları bir araştırmada dördüncü sınıf

öğrencilerinin en çok destek gördükleri kişilerin anne-babaları olduğu sonucuna

ulaşmışlardır. Aynı araştırmada yedinci sınıf öğrencileri anne-babanın yanı sıra aynı

cinsiyet grubundaki arkadaşlarını yakın bulurlarken onuncu sınıf öğrencileri ise

arkadaşlarını en sık destek aldıkları kişiler olarak belirtmişlerdir.

Ergenlerin sosyalleşmesinde aile ve okulun yanı sıra akranların da büyük etkisi

vardır. Çünkü sosyal gelişim için ergenlerin akranlarıyla birlikte olmaya ihtiyaçları

vardır. Ergenlik döneminde gençler, akranları tarafından onay görmek için onların ilgi,

değer ve tutumlarını benimsemektedirler. Akranlarıyla kurduğu ilişkide genç, eşit ilişki

kurmayı, güvenli davranış göstermeyi, kendi düşüncesini ifade etmeyi, başkalarının

fikirlerini hoşgörü ile karşılamayı öğrenmektedir. Grup tarafından kabul görme, gencin

kendisine olan güvenini pekiştirmekte ve arkadaşları arasında duygu ve düşüncelerini

rahatça dile getirmesine katkıda bulunmaktadır (Kulaksızoğlu, 2002).

Page 24: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

13

2.1.2. Ergenlikte Duygusal Gelişme

Çocukluk dönemi ile ergenlik dönemi arasında duygusal yönden en belirgin fark

çocukların öfke, kızgınlık ve sevinç gibi duygularını daha açık davranışlarla ve anında

ifade ederlerken, buna karşılık ergenlikte bu duygular daha fazla gizlenip maskelenir.

Ergenlikte genel olarak kızların erkeklerden daha önce duygusal olgunluğa ulaştıkları

söylenebilir (Kulaksızoğlu, 2002).

Ergenlik döneminde genç ailesiyle yoğun çatışmalar yaşar. Kimlik gelişimi

sürerken yetişkin davranışı ile çocuksu davranışı çoğu kez karıştırır. Gencin aileden

bağımsız olma çabalarında çelişkili duyguları çoğunlukla artar. Hem onlardan

uzaklaşma ve bağımsızlaşma isteği hem de onların desteğine ve sevgisine ihtiyaç duyma

ikilemi içindedir. Genç kendi gözünde kendini büyütmüş ve değişmiş görmek ister.

Daha özerk karar verebilmek, kendi seçimini yapabilmek, kendi değer yargılarına sahip

olmak isterken yeni rollerinden emin değildir. Bu nedenle hem anne babanın kendine

destek olmasına ihtiyaç duyar, hem de kendi içinde bu isteğe karşı koymaya çalışır.

Ergen kendisi için önemli olan kişilere gereksinim duymadığını kendi kendine

kanıtlamaya çalışırken şimdiye kadar yeterli gördüğü anne babasının ve diğer önemli

kişilerin bu yeterli yönlerini yadsımaya başlar. Böylece aileye ve diğer otorite

figürlerine daha fazla gereksinim duymasından ileri gelen içsel çatışmayı geçici olarak

çözmüş, kendini onların desteğine gerek duymaz halde görmeye başlamıştır. Bu

çatışmalar sırasında çocukluktan itibaren kendisine sevgi vermiş olan anne ve babadan

uzaklaşmaya başlar. Bu durumda aile dışında yeni sevgi kaynakları aramaya başlar.

Akran grubu ve arkadaşlık kendisi için olağanüstü önem kazanır. Çünkü anne baba

egemenliğine, onların değer yargılarına ve kendi yaşamına karışmalarına az veya çok

karşı çıkabilmiş olan genç artık toplumda birilerine ait olma özlemini duymaktadır (Ekşi

1999).

Yavuzer’e (1998) göre, ergenin duygusal dünyası bir takım çelişkilerle doludur.

Yalnızlıktan duyulan hazzın yanı sıra, bir gruba katılma özlemi, yetişkini hor görme;

ama ona dayanma; endişe ve umutsuzluğa karşın geleceğe coşkuyla yöneliş, bu evrenin

belirgin çelişkili duyguları arasında sayılabilir.

Page 25: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

14

2.2.Yalnızlıkla İlgili Kuramsal Açıklamalar

Bireyler için yaşamlarının tüm dönemlerinde diğer insanlarla iletişim kurmak

önemlidir. Bütün insanlar diğerleriyle ilişki ve etkileşim kurmaya gereksinim duyarlar.

Günümüzde bir çok nedenden dolayı insan ilişkilerinde sorunlar yaşanmakta ve yakın

olmaktan mahrum insan sayısı artmaktadır. Bu durum insanların sosyal ilişki

yoksunluğu yaşamasına neden olmaktadır.

Yalnızlık, bireye sıkıntı veren, acı bir durum olarak kabul edilmektedir.

Yalnızlıkla ilgili olarak farklı kuramcılar tarafından farklı tanım ve yorumlar yapılmış

olmasına rağmen yalnızlığın üzerinde uzlaşılan ve genel kabul gören tanımı Pepleu ve

Perlman’a (1984) aittir: Pepleu ve Perlman’a (1984) göre yalnızlık bireyin varolan

sosyal ilişkileri ile arzuladığı sosyal ilişkileri arasındaki farklılık sonucu yaşanılan hoş

olmayan bir duygu durumudur.

Yalnızlık üzerine yapılan diğer tanımların bazıları ise şu şekildedir:

Sullivan (1953) yalnızlığı diğerleriyle yakınlık kurma ihtiyacının yeterince

giderilememesi sonucu ortaya çıkan oldukça nahoş, rahatsız edici bir yaşantı olarak

kavramlaştırmıştır. Sullivan için birey toplumsal bir varlık olup, doğumdan sonra

toplumsallaşma sürecine girmektedir. Ergenlik öncesi dönem diğer insanlarla yakın

ilişkilerin başlaması açısından önem taşımakta ve çocuk bu dönemde yakın ilişkiler

kuramazsa umutsuzluğun da eşlik ettiği yoğun bir yalnızlık içine düşmektedir (Akt.,

Eren, 1994).

Weiss (1973), yalnızlığı, kişinin ihtiyaç duyduğu sosyal ilişkilerin olmaması

veya değişik sosyal ilişkileri bulunmasına rağmen, bu ilişkilerde yakınlığın, içtenliğin

ve duygusallığın bulunmamasına gösterilen bir tepki olarak değerlendirmiştir.

Leiderman (1980) yalnızlığı, “bireyin diğerlerine duyulan belirsiz bir ihtiyaçla

birlikte, diğerlerinden ayrı olduğu duygusunun farkında olduğu bir duygu durumu”

olarak tanımlamaktadır. Leiderman’a (1980) göre yalnızlık, fiziksel olarak tek başına

olunan, ancak yalnız olmaktan dolayı olumsuz, nahoş duyguların yaşanmadığı tek

başına olma durumunun aksine nahoş bir yaşantıdır (Akt., Duy, 2003).

Page 26: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

15

Sadler ve Johnson’a (1980) göre “yalnızlık, içsel dünyadaki ilişkisel gerçekliğe

ilişkin temel sistemde bir bozulmanın olduğunu işaret eden, farklı bir öz farkındalık

biçimi oluşturan, toptan ve çoğu zaman akut bir duyguyu barındıran bir yaşantıdır”.

Sermat (1980) yalnızlığı, bireyin halihazırda sahip olduğu kişiler arası ilişkilerin

düzeyi ile, sahip olmayı arzu ettiği gerek geçmişte yaşadığı gerekse hiç yaşamadığı

ilişkilerin düzeyi arasındaki uyumsuzluk olarak tanımlamaktadır.

Young’a (1982) göre yalnızlık, doyurucu kişilerarası ilişkilerin yokluğu ya da

algılanan yoksunluğu ve bu gerçek ya da algılanan yoksunluğa psikolojik zorlanma

belirtilerinin eşlik etmesi durumudur.

Rogers (1994), yalnızlığın bireyin diğerleri ile hiçbir gerçek ilişkisinin

olmadığını hissettiği an ortaya çıkan bir durum olduğunu belirtmiştir.

De Jong-Gierveld’e (1998), göre yalnızlık, özellikle, bireyin istediği ilişkileri

kurmada kendini kişisel olarak yetersiz hissettiğinde ortaya çıkan ve arzu edilen kişiler

arası ilişkiler ile sahip olunan kişiler arası ilişkiler arasında fark yaşandığında hissedilen

bir durumdur.

Saks ve Kruput’a (1988) göre yalnızlık yaşayan insanlar yalnızlık durumlarını

ben yalnızım, çünkü sevimsizim, çirkinim, beceriksizim gibi kalıcı kişilik özelliklerine

yüklemektedirler. Witkus ve Horowitz (1987) ise yalnız insanların yaşadıkları bu

durumun, aslında beceri eksikliğinden çok, durumlarına ilişkin olumsuz yüklemeler ve

edilgen rollerini benimsemelerinin sonucu olduğunu ileri sürmektedirler (Akt., Koçak,

2003).

Araştırmacılara göre yalnızlık sadece bireyin tek başına kalması ile aynı anlama

gelen bir durum değildir. Bu bağlamda insanlar tek başına olduklarında kendilerini

yalnız hissetmeyebilecekleri gibi çevreleri kalabalık olduğu halde de yalnızlık

hissedebilirler. Bu yüzden yalnızlık duruma göre değişen öznel bir yaşantıdır ( Peplau

ve Perlman, 1982).

Page 27: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

16

Yalnızlık literatürde hemen her zaman kaçınılan ve kaygı, öfke, üzüntü ve

diğerlerinden kendini farklı hissetme duygularının eşlik ettiği istenmeyen ve hoş

olmayan bir deneyim olarak açıklanmakta (Jones, Freemon and Goswick, 1981; Russell,

Peplau ve Cutrona, 1980, Ditomasso ve Spinner,1997) ve bilinenin aksine ileriki

yaşlardan çok ergenler ve genç yetişkinler arasında sık bir biçimde ortaya çıkmaktadır

(Jones ve Carver, 1991).

Ergenlik, yalnızlığın belirgin bir şekilde kendisini gösterebildiği bir yaşam

dönemidir. Her ne kadar yalnızlığın farklı yaş gruplarındaki görülme sıklığını ve

derecesini yordayan geniş çaplı araştırmalar bulunmasa da yalnızlığın diğer yaş

gruplarına oranla en yoğun olarak ergenlikte görüldüğünü birçok kuramcı

desteklemektedir (Buhler, 1969; Gaev, 1976; Ostrov ve Offer, 1978; Rubenstein ve

Shaver, 1982; Weiss, 1973; Wood ve Hannell, 1977; Akt., Brennan, 1982).

Ergenlik döneminde, kimlik ve kişilik gelişimi gibi kaçınılmaz ve önemli

değişimlerin sonucunda bireyler kendileri ile baş başa kalmak istemektedirler. Ergenler

bir yandan dönemin gereği olarak ortaya çıkan ani değişikliklerin getirdiği sıkıntılarla

baş edebilmek için yalnız kalmayı isterken diğer yandan bu dönemde akran grupları

kendileri için aileye oranla daha önemli olduğundan bu gruplara katılım onlar için önem

kazanmaktadır (Bilgiç, 2000; Cheng ve Furnham, 2002; Kılıçcı, 2000). Bu dönemde

ergenin temel isteği aileden bağımsızlığını kazanmak ve hemcinsleriyle ve karşı cinsten

akranlarıyla ya da arkadaş gruplarıyla ilişki kurmaktır ( Brown, 1990; Weiss, 1973).

Ergenlik döneminde ergen üzerinde en büyük etkiye sahip grup arkadaşlarıdır (Rice,

1999). Bu dönemde akranları tarafından dışlanan bireyler yoğun yalnızlık duyguları

yaşarlar ve tipik yalnızlık belirtileri sergilerler (Bilgiç, 2000; Cheng ve Furnham, 2002;

Kılıçcı, 2000).

Ergen yalnızlığına birçok faktör katkıda bulunmaktadır. Bu faktörlerin çoğu

ergenlerin ergenlik dönemine girdikleri andan itibaren karşılaştıkları ani ve keskin

değişikliklerden kaynaklanmaktadır. Bu değişiklikler ergenlerde karşılanması güç yeni

beklentiler yaratabilmektedir. Ergenlerin yaşamak zorunda oldukları bu ani ve keskin

değişiklikler aynı zamanda ergenlerin var olan ilişkilerini kesintiye uğratarak ve sosyal

uyumlarını etkileyerek yalnızlaşmalarına neden olabilmektedir. Bunların dışında

Page 28: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

17

utangaçlık ve düşük benlik saygısı, sosyal beceri eksikliği de ergenlerde yalnızlığa

zemin hazırlayabilmektedir (Brennan, 1982).

Moore ve Schultz (1983), yalnız ergenlerin, daha fazla kaygılı, dışsal kontrol

odağına sahip, sosyal kaygı yaşayan, daha az mutlu ve yaşamdan daha az doyum alan

kişiler olduklarını belirtmişlerdir. Yalnızlığın kendine olumsuz yüklemeler yapmayla

sonuçlanabildiğini (Sosyal ve çevresel problemlerde çevreyi suçlamak yerine kendini

daha çok suçlamak) belirtmişlerdir. Araştırma yalnız ergenlerin sahip oldukları bir

takım özelliklerin, diğer insanlarla etkileşime yönelmelerini engellediğini göstermiştir.

Örneğin, düşük sosyal risk alma, düşük algılanan sevecenlik, yüksek sosyal kaygı, diğer

insanların kendisi hakkında çok daha fazla şeyler bileceğini düşünme gibi.

Literatürde yapılan birçok araştırma yalnızlık yaşayan ergenlerin düşük benlik

saygısına kendilerini sürekli eleştirme alışkanlığına sahip olduklarını göstermiştir (

Wood ve Hannell, 1977). Brennan ve Auslander (1979) yalnız ergenlerin kendi

kendilerine acıyan, popüler olmayan ve başkaları tarafından saygı görmeye değer

oldukları konusunda karamsar olduklarını bulmuşlardır (Akt., Brennan, 1982). Ostrov

ve Offer (1978) ise düşük benlik saygısı, hassas olma, arkadaşları tarafından dışlanma

arasındaki ilişkiye vurgu yapmışlardır. Ayrıca utangaçlığın, risk alamamanın, sosyal

beceri eksikliğinin ve ilişki kurmada zorlanmanın da ergen yalnızlığıyla ilişkili olduğu

yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur (Weiss, 1973; Zimbardo, 1977). Bu

özellikler ergenlerin diğerleriyle samimi ilişkiler kurmasına engel olabilmektedir.

Ayrıca yalnız ergenlerin her nasılsa bencil oldukları, arkadaşları arasında ilgi çekici

bulunmadıkları, başkalarını güvenilir bulmadıkları ve kendini yalnız hissetmeyen

ergenlere oranla çok daha yüksek düzeyde paranoyaya sahip oldukları rapor edilmiştir

(Loucks, 1974,). Bu özellikler ergenleri sadece diğerlerinden izole etmekle kalmamakta,

aynı zamanda bu ergenlerin nitelikli ilişkilere sahip olmalarını da engellemektedir (Akt.,

Brennan, 1982).

Yapılan araştırmalar göstermiştir ki yalnızlık ile depresyon arasında açık bir

anlam farkı olmasına rağmen bu iki psikolojik durum arasında anlamlı bir ilişki vardır

(Bradley, 1970; Bragg, 1979; Loucks, 1974; Perlman, Gerson ve Spinner, 1978). Bragg

(1979) depresif yalnızlık ile depresif olmayan yalnızlığın birbirlerinden farklı olduğunu

ileri sürmüştür. Bragg (1979)’a göre depresif yalnızlık yaşayan ergenler yalnızlıklarını

Page 29: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

18

kendi kişisel özelliklerine, fiziksel görünüşlerine ve dışlanma korkularına bağlarken

depresif olmayan yalnızlık yaşayan ergenler yalnızlıklarından çevresel faktörleri

sorumlu tutmaktadırlar (Akt., Hsu, Hailey ve Range, 1987) .

Ergenlik döneminde aileye ve arkadaşlara ayrılan zaman farklılaşır. Zeijl, te

Poel,du Bois-Reymond, Ravesloot ve Meulman (2000) ergenliğe yeni girmiş ergenlerin

aileleriyle daha çok zaman geçirirken ergenliğin ileri aşamalarında bulunan ergenlerin

daha çok arkadaşlarıyla zaman geçirdiklerini rapor etmişlerdir. Bu dönemde ergenler

arkadaşlarından birlikte bir aktiviteyi paylaşmaktan daha fazlasını beklediklerinden

kendilerini önceki dönemlere oranla daha yalnız hissetme eğilimindedirler. Ayrıca,

arkadaşlarından karşılanamadığında kendilerinde hayal kırıklığı yaratabilecek türde

destekler istemektedirler (Youniss ve Smoller, 1985).

Ergenlik döneminin yeni arkadaşlıklar kurmak için daha fazla fırsatlar

içermesine rağmen ergenlerin arkadaşlarından gerçekçi olmayan beklentileri bulunduğu

belirtilmektedir (Peplau ve Perlman, 1984). Yaş ilerledikçe ergenler daha gerçekçi

beklentilere sahip olmaktadırlar. Ergenlerin bazıları akranları ile çok kolay ilişki

kurabilirken bazıları ilişki kurmada yalnızlığa neden olan güçlükler yaşamaktadırlar. Bu

yalnızlık kendisini düşük benlik saygısı, aşırı yeme, okulu bırakma, alkol kullanma ve

depresif olma şeklinde gösterebilmektedir (Brage ve Meredith, 1994; Jackson ve

Cochran, 1991; Medora ve Woodward, 1986; Page ve Cole, 1991).

Araştırmacılar yalnızlığın ergenler için en acı veren problemlerden biri

olduğunu ve giderek yaygınlaştığını (DeMoore ve Schultz, 1983; France, McDowel ve

Knowles 1984; McWhirter, 1990), uyuşturucu kullanımı, yıkıcı davranışlar sergileme,

hırsızlık ve kaçma gibi çeşitli antisosyal davranışlarla yakından ilgili olduğunu rapor

etmişlerdir (Brennan, 1982).

Ergenlik döneminde yalnızlık duygularının temel kaynaklarının aile ilişkileri,

sosyal çevre ile ilişkiler, öğretmen ilişkileri, okul ortamı, ve arkadaşlık ilişkilerinin

olduğu rapor edilmektedir (Buchholz ve Catton, 1999; Mcwhirter, Besett-Alesch,

Horibata, ve Gat, 2002).

Page 30: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

19

Literatürde yalnızlık ile bireyin zihinsel süreçleri arasında bir ilişki olduğunu

ortaya koyan çalışmalar bulunmaktadır. Buna göre ergenin yalnızlık yaşamasının bir

sebebinin de bireyin kendisine ilişkin olumsuz algısının olduğu ileri sürülmektedir

(Goswick ve Jones, 1981). Bireyin kendisine ilişkin bu olumsuz algısının sonucunda

yalnızlık ortaya çıkmaktadır. Yalnız bireyler kendilerini sosyal ilişkiler konusunda

yetersiz olarak algılamakta (Wittenberg ve Reiss, 1986), kişilerarası ilişkilerdeki

performansını olumsuz değerlendirmekte (Frankel ve Prentice-Dunn, 1990), olumsuz

herhangi bir geribildirim sunulmamış olmasına rağmen ilişkilerini değersiz

bulmaktadırlar (Duck, Pond ve Leatham, 1994).

Williams (1983) ergen yalnızlığının genellikle arkadaşlar arasında dışlanmaktan

ya da bireyin ait olma konusunda yaşadığı hayal kırıklığından kaynaklandığını ve

yaşanan bu yalnızlığın geri çekilme, depresyon, uyuşturucu kullanımı, okul başarısızlığı

hatta intiharla ifade edilebileceğini belirtmektedir.

Yapılan çalışmalar yalnızlığın sosyal becerilerde yetersizlik (DiTomasso,

1997), depresyon (Anderson ve Harvey, 1988), alkolizm (Sadava ve Pak, 1994), obezite

(Schumaker, Krejci ve Small, 1985) ve intihar (Weber, Mathe, Nolsen, 1997) gibi pek

çok psikolojik problemle ilgili olduğunu göstermektedir.

Yalnızlık ayrıca düşük arkadaş kabulu (Sletta, Valas, Skaalvik ve Sobstad, 1996)

ve arkadaşlar tarafından dışlanma (Cassidy ve Asher, 1992; Rotenberg ve Bartley 1997)

ile pozitif ilişki içerisinde, kendini açma (Chelune, Sultan ve Williams 1980; Franzoi ve

Davis, 1985) ve yakınlık (Chelune vd., 1980) ile negatif ilişki içinde bulunmuştur.

Yalnızlık kavramı değişik kuramcılar tarafından farklı şekillerde

yorumlanmıştır. Kişiliğin oluşmasında Psikoseksüel gelişimin önemini vurgulayan

Freud’a göre çocukluk yaşantılarında yaşanan sorunlar yaşamın ilerleyen kısımlarında

da bireyi etkilemektedir. Freud’a göre eğer çocuk psikoseksüel evreler boyunca yakın

çevresiyle içine girdiği ilişkilerden sıcak, güven verici, tatmin edici, ve onaylayıcı bir

tutum almamışsa bu eksiklik ileriki yaşlarda diğer insanlarla kuracağı sosyal ilişkilerin

niteliğini ve niceliğini etkilemektedir. Bu dönemde yaşadığı ilişkilerde başarılı olan

bireyler, ergenlik ve sonraki dönemlerde anlamlı ve doyurucu ilişkiler kurabilecektir

(Chown, 1981; Duck, 1986; akt. Hortaçsu, 2003)

Page 31: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

20

Erikson (1988) ergenlik döneminde özkimliğe ulaşma sorununu çözmemiş bir

bireyin genç yetişkinlik döneminde başkalarına yaklaşmaktan korktuğu, yakın

dostluklar kuramadığı, yalnız olma eğilimi gösterdiği ve aynı duygusal yalıtımın

yetişkinlik yıllarına da aktarıldığı görüşündedir. Ergenlik döneminde birey yakın insan

ilişkileri kurabilme olgunluğuna erişemezse, bu dönem yalnızlık ve diğer insanlardan

yalıtılma ile sonuçlanmaktadır (Akt., Hortaçsu, 2003).

Adler yaşamın ilk yıllarından itibaren sosyal bir yapı içinde geliştiğini ve

çocuğun aile üyeleriyle ilişki kurmasının kaçınılmaz olduğunu, çocuğun çevresindeki

insanların sonradan geliştireceği davranış örüntülerinin belirlenmesinde önemli bir rol

oynadığını belirtir (Geçtan, 1988). Adler’e göre birey toplumla olan bağlarının

koptuğunu hissettiği zaman yalnızlık ve kaygı hisseder (Abacı, 1986).

Fromm (1961) insanın doğadan ve diğerlerinden kopmuş olması sonucunda

kendini yalnız hissettiğini vurgular. İnsanın yaşamını sürdürmesi için başkalarıyla

olması gerektiğini, bundan dolayı da yoğun yalnızlık korkusu taşıdığını belirtir.

Çocuğun büyüdükçe daha fazla bireyselleştiğini, bunun sonucunun da artan yalnızlık

duygusu olduğunu ifade eder. Bugünkü sistemde insanın malı mülkü arttıkça kendi öz

varlığı azalmaktadır. Fromm (1961)’a göre yalnızlıktan kurtulma çabalarında,

bireyselleşme süreci geriye doğrı işlemediğinden birey boyun eğici davranışlar

sergilemekte, çaresizlik ve yalnızlık bu sürecin kaçınılmazları haline gelmektedir (Akt.,

Kozaklı, 2006).

2.2.1.Yalnızlığa İlişkin Kuramsal Yaklaşımlar

Farklı psikolojik yaklaşımlar yalnızlık konusunu farklı noktaları odak alarak ele

almışlardır. Bu bölümde temel yaklaşımlardan Etkileşim Kuramı, Bilişsel Yaklaşım,

Bilişsel Davranışçı Yaklaşım, Rogers’in Fenomolojik Yaklaşımı, Varoluşçu Yaklaşım

ve Psikodinamik Yaklaşımın değerlendirmelerine yer verilmiştir.

2.2.1.1. Etkileşim Kuramı

Weiss (1973) etkileşim kuramının önde gelen sözcüsüdür. İki nedenden dolayı

Weiss’in yalnızlık üzerine yaptığı açıklamalar etkileşim kuramı içinde

Page 32: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

21

değerlendirilmektedir. Birincisi Weiss’e göre yalnızlık tek başına ne kişisel faktörlerden

kaynaklanmaktadır, ne de çevresel faktörlerden. Yalnızlık bu iki faktörün etkileşiminin

sonucudur. İkincisi ise kişi toplumun beklentilerini karşılayacak etkileşimleri

sağlamakta yetersiz kaldığında bu durum yalnızlıkla sonuçlanır.

Weiss (1973)’e göre yalnızlık, genel olarak karmaşık ve bireye özgü bir

deneyimdir ve bu öznel deneyimin belirtileri konusunda kesin ve güvenilir belirtiler

bulunmamaktadır. O’na göre yalnızlık direkt olarak gözlemlenememekte, bunun yerine

bireyin yalnızlığı konusunda ancak bireyin kendi durumu hakkında yaptığı öznel

açıklamalardan sonuca ulaşılabilmektedir. Weiss, yalnızlık olgusunu açıklayan

kuramcıların bu olguyu açıklamada çoğunlukla kendi klinik deneyimlerinden ve

gözlemlerinden yola çıktığını ileri sürmektedir.

Weiss (1973), duygusal ve sosyal yalnızlık olmak üzere iki tür yalnızlıktan söz

etmektedir. Duygusal yalnızlığı bireyin çevresindeki (aile, eş, sevgili gibi) insanlarla

yeterince yakın ve samimi ilişkiler kuramaması şeklinde tanımlarken sosyal yalnızlığı

bireyin çevresinde ihtiyaç duyduğu herhangi bir arkadaşlık ilişkisinin bulunmamasından

kaynaklanan bir durum olarak ifade etmiştir. Yapılan araştırmalar da bu ayrımı

desteklemektedir (DiTommaso ve Spinner, 1997; Hsu, Hailey,ve Range, 2001; Russell,

Cutrona, Rose ve Yurko, 1984; Sadler ve Johnson, 1980). Weiss (1973)’e göre sosyal

yalnızlığa sahip birey can sıkıntısı yaşar ve kendisini topluma yabancılaşmış hisseder.

Weiss (1973)’e göre yalnızlık normal bir durumdur. Yalnızlığın oluşmasında

çevresel faktörlerin biraz daha etkin olduğunu düşünen Weiss, günümüz yaşam

şartlarının bireylerin yalnızlık yaşamalarında anahtar role sahip olduğunu

belirtmektedir.

2.2.1.2. Bilişsel Yaklaşım

Bu yaklaşım yalnızlık olgusunun duygusal ve davranışsal öğelerinin varlığını

kabul eder ve daha çok bilişsel süreçlere odaklanır. Bilişsel yaklaşımı savunan

kuramcılara göre yalnızlık, bireyin sahip olduğu ilişkiler ile sahip olmayı arzu ettiği

ilişkiler arasında bir uyuşmazlık, farklılık algılandığında yaşanır (Peplau ve Perlman,

1982; Sermat, 1980). Birey her zaman sahip olmayı arzu ettiği bir ideal ilişki

Page 33: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

22

tanımlayabilir, ancak var olan ilişkilerinde doyumsuzluk da yaşıyor olabilir (Sermat,

1980).

Yalnız bireylerin yapmış oldukları yüklemeler, yalnızlık durumuyla baş etme

davranışını, duygularını ve geleceğe dair beklentisini etkilemektedir. Kişiler arası

ilişkilerdeki başarısızlıklarını kontrol edemediği faktörlere yükleyen, mevcut durumu

değişmez olarak algılayan birey, yalnızlığıyla başetmesi konusunda daha edilgen hale

gelir ve geleceğe dair umutsuzluk yaşar. Böylesi algılamalar içinde olan birey,

kendisine dair olumsuz bir bakış açısı geliştirerek benlik değerinin düşmesine neden

olmaktadır. Düşük benlik değeri yalnızlığın nedenidir ve bireyin doyum verici sosyal

etkileşimler oluşturmasına mani olabilecek duygu ve tutumlara eşlik eder. Böylece

yalnızlığı getirecek koşulların hazırlanmasına katkı sağlamış olur (Peplau, Miceli ve

Morasch, 1982).

2.2.1.3. Bilişsel-Davranışçı Yaklaşım

Yalnızlık kavramı hakkında Bilişsel-Davranışçı terapiyi benimseyen kuramcılar

pek görüş bildirmemişlerse de yalnızlık konusunda Young (1982) oldukça önemli

çalışmalar ortaya koymuştur. Young’a (1982) göre yalnızlığın önlenmesi yalnız

bireylerin akılcı olmayan inançlarının ele alınmasıyla başlamaktadır ve Young (1982),

çalışmalarında bu tür inançlara sahip bireylerin, kendilerini değerlendirmelerini ve

inançlarını yeniden düzenlemelerini amaçlamıştır. Young ayrıca, yalnızlık olgusunun

farklı şekillerde yaşanabildiğini, danışanların farklı “yalnızlık grupları” içinde yer

alabildiklerini öne sürerek yalnızlık duygusuna neden olan tipik otomatik düşünceleri

araştırmış ve bu düşünceleri 12 gruba ayırarak tanımlamıştır:

1- Tek Başına Olmaktan Mutsuzluk Duyma: Yalnızlık yaşayan bireyler çoğunlukla

edilgen, dağınık ve güçsüzdür. Bazıları kontrol edemeyecekleri bir şeyin olmasından

korku duyar. Yalnız kaldıklarında kendileriyle ilgili bir şeylerin yolunda gitmediğine

inanırlar.

2- Düşük Benlik Kavramı: Yalnızlık yaşayan birçok bireyin kendisini, çekici ve

sevilecek birisi olarak görmediği için ilişki kurmaktan çekinirler.

Page 34: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

23

3. Sosyal Kaygı: Yalnızlık duygusuna sahip bireyler, diğer insanların yanında

kendilerini rahat hissedemezler. Diğerleri tarafından yargılanacaklarına ve

reddedileceklerine inanırlar.

4. Sosyal Uyumsuzluk: Yalnız bireyler diğerleri tarafından sevilmediklerine ve sosyal

becerilerinin yetersiz olduğuna inanırlar.

5. Güvensizlik: Pek çok yalnız birey, insanlara güvenemedikleri için arkadaşlık

kurmaktan kaçınırlar. Ayrıca insanların çoğunun sadece kendilerini düşündüğüne

inanırlar.

6. Sınırlama: Yalnız insanlar, anlaşılmadıklarını ve insanlarla iletişim kuramadıklarını

düşünürler. Duygu ve düşüncelerini kendi içlerinde saklamaları gerektiğine inanırlar.

7. Eş Seçiminde Problemler: Yalnız bireyler, iletişim kurabildiği çok az kadın/erkek

olduğuna ve sürekli incitildiklerine inanırlar. Karşı cinsle yakın ilişkiler başlatma

konusunda girişimleri yetersizdir ve uygun olmayan arkadaş ya da sevgili seçiminde

bulunurlar.

8. Yakınlığı Reddetme: Yalnız bireyler, tekrar incitilmekten ve hayal kırıklığına

uğramaktan çekinme, kendisinde yanlış giden bir şeylerin olduğuna inanma gibi

düşüncelere sahiptirler. Geçmişteki hataları düzeltemeyeceklerine inanarak

incitilmektense yalnız kalmayı tercih edeler.

9. Cinsel Kaygı: Yalnız bireyler, iyi bir sevgili olamadıklarına inanırlar. Seksin karşı

tarafın değerlendirdiği bir performans olduğuna inandıkları için cinsel aktivitelerden

kaçınmaktadırlar.

10. Duygusal Bağlanma İle İlgili Kaygı: Yalnız bireyler, arkadaşlarının ya da

sevgililerinin duygusal isteklerini karşılama konusunda kaygılıdırlar. Onları yeteri kadar

tatmin edemediklerine inanırlar.

11. Pasiflik: İlişkide atılganlığın olmamasıdır. İlişkilerdeki problemlerin kendi hataları

olduğuna ve sürekli eleştirildiklerine inanırlar. Eleştirinin doğruluğuna ve arkadaşının /

Page 35: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

24

sevgilisinin kendisinden ayrılacağı anlamına geldiğine inanırlar. Karşı tarafın kendisini

anlamasını beklerler.

12. Gerçekçi Olmayan Beklentiler: Yalnızlık yaşayan bireylerin arkadaşlarına ve

sevgililerine karşı yüksek beklentileri vardır. Bu beklentiler karşılanmadığı zaman hayal

kırıklığına uğramaktadırlar. Karşı tarafın hatalarına tahammülleri yoktur ve hayal

kırıklığına uğramaktansa yalnız kalmayı tercih ederler.

2.2.1.4. Rogers’in Fenomolojik Yaklaşımı

Danışan-merkezli yaklaşımın kurucusu olan Rogers (1994), yalnızlığı bireyin

diğerleri ile hiçbir gerçek ilişkisinin olmadığını hissettiği an ortaya çıkan bir durum

olarak değerlendirmiştir.

Rogers’a göre (1994) insanlar, içlerinde taşıdıkları kişiliği hiç kimsenin tam

olarak anlayamayacağını düşündüklerinden, yakın çevreleri tarafından onay görecek

şekilde hareket ederler ve içlerindeki kişiliği göstermemek için savunmalar geliştirirler.

Ne zaman isteyerek ya da zorla bu savunmalardan bir ya da birkaçı bırakılır ve içlerinde

taşıdıkları kişilik, benlik ortaya çıkar, işte o an bireyin yaşadığı en derin yalnızlık anıdır.

Birey içindeki benliği, kişiliği savunmalar, maskeler yoluyla diğerlerinden olabildiğince

sakladıkça yalnızlığı da artmaktadır.

Rogers (1994) bireyin bu yalnızlıktan kurtulmasının, bireyin değerli olmadığı ve

bu yüzden sevilmeyeceğine, çevresindeki insanlar tarafından kabul görmeyeceğine olan

inancını değiştirmesiyle mümkün olabileceğini öne sürmektedir. Ayrıca Rogers,

etkileşim gruplarındaki kabul edici, yargılamayan, samimi ortamın da yalnızlığı

gidermede önemli bir yöntem olabileceğini savunmaktadır.

2.2.1.5. Varoluşçu Yaklaşım

Varoluşçular başlangıç noktası olarak insanın önünde sonunda yalnız bir varlık

olduğunu kabul etmektedirler. Onlara göre hiç kimse bizim deneyimlerimizi bizim

adımıza yaşayamaz. Bunun için farklı ve ayrı oluşumuz varlığımız için gerekli bir

durumdur. Varoluşçu yaklaşım, yalnızlığı “olumlu” bir yaşantı olarak

değerlendirmektedir. Bu görüşe göre İnsan doğası gereği yalnızdır. Bireyin kendisini

Page 36: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

25

özgür, bağımsız kılabilmesi için diğerlerinden ayrılabilmeyi başarması gerekmektedir.

Bu da kişilerarası yalıtımı, akabinde de yalnızlığı gerektirir; insanın yaratıcılığının

farkında olması bir başka yaratıcı ve koruyucu olduğu inancını bırakması anlamına

gelmektedir: “Derin yalnızlık, kendini yaratma eyleminin yapısında vardır” (Yalom,

1999).

Varoluşçu yaklaşımı benimseyen kuramcılar insanları yalnızlık korkularını

yenmeleri ve yalnızlığı olumlu bir yaşantı olarak kullanmaları yönünde

desteklemektedirler. Varoluşçular yalnızlığın kökeninde ne olduğu ile ilgilenmezler,

çünkü yalnızlık varoluşun gerçeğidir (Perlman ve Peplau, 1982).

2.2.1.6. Psikodinamik Yaklaşım

Her ne kadar Freud yalnızlık konusunda pek fazla görüş ortaya koymadıysa da

(Mijuskovic, 1980) Freud’un takipçisi olan ve psikodinamik geleneği sürdüren bazı

yazarlar çalışmalarında yalnızlık konusunda görüş bildirmişlerdir (Burton, 1961;

Ferreira, 1962; Fromm-Reichmann, 1959; Leiderman, 1980; Peplau, 1955; Rubins,

1964; Sullivan, 1953; Zilboorg, 1938; Akt., Perlman ve Peplau, 1982 ).

Zilboorg’un (1938) yalnızlıkla ilgili kitabının yalnızlığın psikolojik analizini

sunan ilk eser olduğu öne sürülmektedir . Zilboorg yalnızlık ile yalnız olmayı

birbirinden ayırmaktadır. Yalnız olmak özel birisini özlemekten kaynaklanan normal ve

geçici bir ruh durumudur. Yalnızlık ise oldukça rahatsız edici süreğen bir durumu ifade

eder ve insan kalbini yiyip bitiren “iç solucandır” (Akt., Duy, 2003). Yalnızlığın

patolojik olduğunu savunan Zilboorg (1934), kronik yalnızlık yaşayan bireylerde

özseverlik, megalomani ve düşmanlık (hostility) gibi özelliklerin bulunduğunu

belirtmektedir (Akt., Leiderman, 1980).

Sullivan (1953)’a göre yetişkinlikte yaşanılan yalnızlığın kökleri bebeklik

döneminde yatmaktadır. Sullivan (1953) her insanda kişilerarası yakınlık kurma

ihtiyacının bulunduğunu, bu ihtiyacın bebeklik döneminden itibaren hissedildiğini

belirtmiştir. Bebeklik döneminde bu ihtiyaç anne ile kurulan ilişkide giderilirken, erken

çocukluk döneminde bu ihtiyaç yetişkin oyun arkadaşlarıyla giderilmeye çalışılır. Son

çocukluk döneminde ise hem cins arkadaşlara ihtiyaç duyulur. Ergenlik öncesinde bu

Page 37: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

26

ihtiyacı birey kendi cinsinden olan arkadaşlarıyla gidermeye çalışırken, ergenlikte karşı

cins ile kurulan ilişkiler yoluyla gidermeye çalışır. Diğer gelişim dönemlerinde de bu

ihtiyacın karşılanmamasından kaynaklanan yalnızlık yaşanabilir, ancak ona göre

yalnızlık en olumsuz haliyle ergenlikten itibaren yaşanmaya başlanır.

Fromm-Reichmann’a (1980) göre insanlar oldukça acı veren, korkutucu olan

yalnızlıktan kurtulmak için ellerinden gelen her şeyi yapabilir. Ona göre yalnızlık,

yapılan bir çok betimlemeden farklı olarak, psikotik bir ruh durumunu ifade eder.

Ancak bu ruh halinin diğer depresyon, psikotik geri çekilme, kaygı gibi duygulanım

bozukluklarından ayrı olduğunu savunmuştur (Akt., Duy, 2003).

2.3. Benlik Saygısı İle İlgili Kuramsal Açıklamalar

Benlik saygısı ile ilgili literatür incelendiğinde, benlik saygısının evrensel bir

tanımının olmadığı ve bu kavrama çeşitli anlamlar yüklendiği, yüklenen bu anlamlar

kapsamında benlik saygısının genel olarak kendini sevme, kendini kabul ve yeterlilik

olmak üzere üç anlam taşıdığı görülmektedir (Wells, Marwell, 1976). Benlik saygısı ile

ilgili olarak günümüze kadar farklı kuramcılar farklı tanımlar yapmışlardır. Bu

tanımlardan bir kısmının birbirine benzer yönleri vardır, bazıları ise tamamen farklıdır.

Bu doğrultuda benlik saygısının değişik araştırmacılar tarafından nasıl tanımlandığı

aşağıda verilmiştir:

Rogers (1959)’a göre benlik saygısı bireyin çevresinden aldığı değerlilik

duygusudur. Çocuğun benlik saygısının gelişmesi çevresindeki kişilerin kendisini

olduğu gibi, koşulsuz olarak kabul etmesine bağlıdır (Akt., Mischeal, 1993).

Rosenberg (1967)’e göre bireyler bütün nesnelere karşı bir tutuma sahip

oldukları gibi kendi benliklerine karşı da bir tutuma sahiptirler. Kişinin kendisine karşı

olumlu ve olumsuz tutumlarının toplamından oluşan benlik saygısı sosyal yeterlilik,

kişisel değer ve beden algısının bileşiminden oluşmaktadır. Benlik saygısı farklı

bileşenleri olan bir kavramdır. Bu bileşenler sosyal yeterlilik, kişisel değer ve beden

algısıdır. Bu özellikler her birey için farklı öneme sahiptir. Benlik hakkında bir yargıya

varmak için kişinin özelliklerini gerçekte nasıl değerlendirdiğini belirlemek gerekir

(Akt., Aksaray, 2003).

Page 38: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

27

Rosenberg (1979)’e göre benlik saygısı kişinin kendisine karşı takındığı olumlu

ve olumsuz tutumlardır (Akt., Aksaray, 2003).

W. James (1980)’e göre benlik saygısı kişinin kendisini ne kadar başarılı

algıladığı ile bu başarıya atfettiği değer arasında yaptığı değerlendirmedir (Akt: Chubb,

Fertman ve Ross, 1997).

Harter (1990)’a göre benlik saygısı bireyin kendisinden ne kadar hoşlandığı ve

kendisini ne ölçüde kabul ettiğidir.

Yapılan araştırmalarda düşük benlik saygısının yalnızlık, kaygı, yaşamdan

hoşnut olmama, kolay öfkelenme, depresyon, intihar, suç işleme ve madde bağımlılığı

ile ilişkili olduğu bulunmuştur ( Bush, Ballard ve Fremouv, 1995; Workman ve Beer,

1989; Kawash, 1982; Dielman, Shope, Butchart, Campanelli ve Caspar, 1989; Kazdin,

French, Unis, Dawson, 1983; Wells ve Rankin, 1983). Anne ve babayla kurulan güçlü

bir ilişki, erken ergenlikten genç yetişkinliğe uzanan yıllar boyunca benlik saygısı için

güçlü bir temel oluşturmaktadır. Bu dönem, bir çok bireyin yaşamında önemli

değişimler yaşadığı ve istikrar, güven ve önemlilik duygularını hissedeceği ilişkisel bir

bağlama ihtiyaç duyulan bir dönemdir. Böylesi bir bağlam sağlandığında, birey

değişimin yarattığı stresle daha iyi başa çıkabilir (Buri, 1991).

Mead (1934), benliğin gelişiminde, bireyin içinde bulunduğu sosyal grup ile

bütünleşme sürecini vurgulamıştır. Bireyin, başkasının gözünde kendini görmesi için

ilişkiye girmesi gerekir. Kişinin yaşantısında anahtar rolü oynayan belirli insanlar benlik

saygısının oluşumunu etkilemektedir. Kişi kendisi için önemli olan insanların fikir,

davranış ve tutumlarını değerlendirmektedir. Böylece, kendi dünyasındaki diğer önemli

insanların, onun hakkındaki ifade ettiklerinden kendine yönelik bir tutum

geliştirmektedir. Eğer, birey için önemli olan kişiler, onu değerli buluyor, ona saygı

duyuyorlarsa, kişi kendini değerli bulunmaktadır (Akt., Bednar, Wells ve Peterson,

1991).

Yüksek benlik saygısı yüksek okul başarısı (Garzarelli, Everhart ve Lester,

1993), daha iyi sağlık davranışları ve üretkenlik (Leary, Schreindorfer ve Haupt, 1995)

Page 39: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

28

ve daha iyi sosyal uyumla (Cartledge ve Milburn, 1995) ilişkili iken düşük benlik

saygısı düşük akademik başarı, yalnızlık, sigara içme, madde kullanımı, depresyon,

intihar ve istenmeyen hamilelik gibi olumsuz sağlık ve sosyal davranışlarla ilişkili

olduğu rapor edilmektedir (Campbell, 1990; Daane, 2003; Shirk, Burwell ve Harter,

2003). Yurt içinde ve yurt dışında benlik saygısını arttırmayı hedefleyen deneysel

çalışmalarda benlik saygısı ölçeklerinden düşük puanlar alan (Aksaray, 2003),

akademik başarıları düşük (Campbell ve Bowman, 1993; Schnedeker, 1991; Schefkind,

1994; Lee, 1986), sosyal yönden yetersiz (Shechtman ve Bar-El, 1994; Chung ve

Watkins, 1995) utangaç (Jupp ve Griffiths, 1990), davranış problemli-suçlu (Verduyn,

Lord ve Forrest, 1990;Carpenter ve Sandberg, 1985; Bogenç, 1998), ergenlerle

çalışıldığı görülmekte ve bu çalışmaların hemen tamamında uygulanan benlik saygısı

programlarının anlamlı benlik saygısı artışlarına neden olduğu yönünde bulgular rapor

edilmektedir. (Striegel ve Moore, 2001; Wigfield ve Eccless, 1994; Çeçen ve Koçak,

2006).

Coopersmith’e (1967) göre özsaygı, bireylerin sosyal, duygusal, bilişsel ve

akademik yaşamlarını etkilemektedir. Sağlıklı bir kişiliğin ön koşulu olan öz saygı,

kişinin toplumun etkin ve katılımcı bir üyesi olmasında önemli rol oynamaktadır.

Topluma etkin bir şekilde katılım ise kişisel başarı ve mutluluğu beraberinde

getirmektedir. Yüksek özsaygı kişinin çevre ile ilişkilerinde daha etkili, hareketli ve

güvenli olmasını sağlamaktadır (Akt., Güloğlu, 1999).

Ergenlikte, ana babalar ve arkadaşlardan alınan sosyal destek benlik saygısının

gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Sosyal destek, ergenin olumsuz kişilik

geliştirmesinde rol oynayabilecek kişilere karşı koruyucu bir etki yaratarak, ergenin

kimliğini geliştirmesine yardımcı olmaktadır. Ergen, aile ve arkadaşlardan sağlanan

destekle benlik saygısını geliştirir. ve kendini güvende hisseder. Böylece arkadaş

desteğinin ergenin çevre üzerinde kontrol yeteneğini artırmada da etkili olduğu

vurgulanmaktadır (Huurre, Kamulainen ve Aro, 1999).

2.4.Öfke İle İlgili Kuramsal Açıklamalar

Duyguları kavramsal olarak tanımlamada güçlüklerle karşılaşılmasına rağmen

bilimsel olarak duyguları tanımlamaya ihtiyaç duyulmaktadır. Duygu genel anlamda

Page 40: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

29

bireyle ilişkili öznel yaşantıları, birey için önemli olan olaylarla ilişkili olarak bireyin

neler yapabileceğini, bağlamın değerlendirmesini içeren, tanımlanabilir dönemleri olan

bir süreç olarak ifade edilebilir. Duygu bireyin harekete hazır olmasına, önceliklerini

belirlemesine ve planların yapılmasına öncülük eder (Çeçen, 2002).

Duygular, bireylerin günlük yaşantısında nasıl hareket edecekleri, ne yönde

karar verecekleri, kişisel alan sınırlarını ne çerçevede çizecekleri ve diğerleriyle hangi

düzeyde iletişimde bulunacakları konusunda önemli bir belirleyici niteliğindedir

(Çeçen, 2002).

İnsani duygulardan biri olan öfke, çeşitli biçimlerde tanımlanabilmektedir.

Biaggio’ya (1989) göre öfke gerçek veya hayali bir engellenme, tehdit ya da haksızlığa

uğrama karşısında oluşan bilişlerle ilgili ve kişiyi rahatsız edici uyarıcıları ifade etmeye

yol açan güçlü bir duygudur.

Kennedy (1992), öfkeyi kısaca, “Bireyin kendisine yönelik bir tehlike nedeniyle

karşıdakini uyarması sonucu ortaya çıkan etkili bir yaşantı” olarak tanımlar.

Türk Dil Kurumu Sözlüğü (1994)’ünde öfke, “Engellenme, incinme yada göz

dağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım, hiddet, gazap” olarak

tanımlanmıştır.

Kısaç (1997), öfkeyi “Bireyin planları, istek ve gereksinimleri engellendiğinde

ve haksızlık, daletsizlik ve kendi benliğine yönelik bir tehdit algıladığında yaşanan

temel duygulardan biri” olarak tanımlar.

Golden’a (2003) göre öfke ise, incindiğimiz, haklarımızın çiğnendiği, istek ve

gereksinimlerimizin engellendiği ve bir şeyin doğru olmadığı konusunda verilen

mesajdır. Golden (2003), öfkeyi hakkımız olanı alamadığımızda ya da önem verdiğimiz

bir beklentimiz yönünde davranılmadığında yaşanan duygu olarak tanımlar.

Verilen tanımlardaki ortak noktaya bakıldığında öfkenin bireyin planları, istek

ve ihtiyaçları engellendiğinde, karşı taraftan haksızlık, adaletsizlik ya da benliğine

Page 41: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

30

yönelik bir tehdit algıladığında ve beklentileri gerçekleşmediğinde ortaya çıkan olumsuz

bir duygu olduğu görülmektedir.

Köknel’e (2000) göre öfke, engellenme ve korku gibi hoş olmayan durumlar

karşısında ortaya çıkan duygulanım ve coşku durumlarından biridir. Öfke, insanlar için

yaşanması doğal bir duygudur. Buna rağmen, birçok insanın öfkeleri yüzünden başları

derde girmekte ve bir dizi problemle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bunun sonucu olarak,

biraz da sahip olunan kültürel yapının etkisiyle, birçok kişi öfkelenmekten korkar veya

öfkelerini göstermek istemezler. Oysa öfkenin bastırılması, var olan enerjinin içe

döndürülmesidir ve bu da bireyin kendisine ve çevresine zarar vermesi anlamına gelir.

Öfkeyle başa çıkma, onun bastırılmasını ve saklanmasını değil, tanınmasını

gerektirir. Öfkenin tanınması, öfkeye neden olan ve öfke ifadesini etkileyen biyolojik

yapı, bireyin mantıklı ve mantık dışı inançlarının ve aile, toplum, kültür gibi çevresel

etkenlerin bilinmesidir. Bireyler ancak öfkelerini tanıdıklarında, öfkelerinin

zararlarından kurtulabilirler ve onu kendileri için yapıcı bir şekilde ifade edebilirler

(Kısaç, 1997).

Öfkesi ve kızgınlığından ötürü insanın kendisini suçlu hissetmesi doğru

değildir. Sağlıklı bir biçimde dışlaştırılmış öfke amaca yöneliktir, çoğunlukla toplumsal

olarak kabul edilebilir bir biçimdedir ve uzun vadede kişiye yarar getirmesi

mümkündür. Öfkenin kontrol edilememesi ve sağlıksız olarak dışlaştırılması ise

saldırganlık ve şiddet biçimindedir ve en büyük zararı kişinin kendisine verir. Yapıcı

olarak kullanıldığında öfke zihinsel ve bedensel güç verir (Baltaş, Baltaş, 2004).

Öfke duygusu düşmanlık ve saldırganlık duyguları ile karıştırılmaktadır. Öfke

kavramı, Spielberger, (1988) tarafından genellikle düşmanlık ve saldırganlıktan daha

basit olarak, yoğunluğu hafif huzursuzluk ya da can sıkıntısından, kızgınlık ve şiddete

kadar değişen duygulardan oluşan geçici bir durum olarak tanımlanır. Düşmanlık öfke

duygularını içerse de öfkeye göre daha uzun süreli negatif bir duygu olarak karşımıza

çıkar. Saldırganlık ise birine ya da başka insanlara anlık ya da planlı olarak zarar

vermeye yönelik bir duygudur. Saldırganlık, öfkeyi dışa yönelik olarak ifade etme

şekillerinden biridir. Öfke ve düşmanlık duyguları saldırganlığı doğurmaktadır (Akt.,

Akgül, 2000).

Page 42: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

31

Dryden (1990), öfkenin derecesinin, genellikle kişinin kendi benlik saygısı ile

doğru orantılı olduğunu ileri sürmekte, düşük benlik saygısı olan kişilerin, yüksek

benlik saygısı olan kişilere göre daha kolay öfkelenme eğiliminde olduklarını

belirtmektedir.

Genellikle çocukluk çağı sakin bir şekilde geçerken ergenlikteki şiddetli

değişikliklerden dolayı bu dönem birtakım sıkıntılarla doludur. Ergenler, fiziksel olarak

önemli değişiklikler geçirirler. Aynı zamanda birçoğunun sosyal yaşamlarında,

muhakeme yeteneklerinde ve kendilerine yönelik algılarında büyük değişiklikler olur

(Bernstein, Clarke-Stewart, Penner, Roy, Wickens, 2000).

Ergenlik döneminde öfke yaşantısı incelendiğinde, öfkenin bu dönemin diğer

özellikleri ile tutarlı olduğu görülmektedir. Edmonson ve Bullock (1998) tarafından

ilkokul çocukları ve ergenler ile yapılan araştırmalarda ergenlerin ilkokul çağı

çocuklarına kıyasla daha sinirli ve saldırgan davranışlar gösterdiklerini ortaya koyan

bulgular elde etmişlerdir. Ergenlik dönemine gelen çocuk, kendi kaderini tayin

edebilmek ve denetleyebilmek için mücadele etmekte ve bağımsız olmak istemektedir

(Bauman ve Riche, 1997).

Rice (1975)‘a göre ergeni öfkelendiren sebepler fiziksel hareketinin ve sosyal

etkinliklerinin kısıtlanması, engellenmesi, ayrıca egosuna yönelik eleştiriler yapılması

ve reddedilmesidir. Bu dönemdeki öfke sebepleri sosyal engellenmeler ve hayal

kırıklıklarını da içine alacak şekilde artmış durumdadır. Morgan (1986)‘a göre

iğneleyici sözler, diğerlerince hor görülmek, sosyal hırsların önüne geçilmesi öfkenin

sık rastlanan nedenlerindendir. Ergenlik döneminde engellenmenin yanı sıra, fiziksel

görünüm ile ilgili yetersizlik duygusu da öfke yaratmaktadır. Madow (1972) bu

dönemde iki temel istek arasındaki çatışmanın öfkenin sebeplerinden olduğunu

belirtmektedir. Ergen ailesel otoriteden bağımsız olmak istemektedir. Fakat henüz

kendisinden emin değildir ve bakıma ihtiyacı vardır. Çatışan bu iki istek ergenin içinde

savaşmaktadır ve bu da ergende aile nasıl davranırsa davransın öfkeyi doğurmaktadır.

Eğer aile çok koruyucu ve destekleyici ise bağımlılık isteği tatmin olacaktır, fakat

bağımsızlık isteği engellenecektir. Eğer aile ergene kendi seçimlerini yapma şansı

verirse, bu kez de bağımlılık isteği doyum sağlamayacaktır Her iki durumda da sonuç

öfke olacaktır. Blair, Jones ve Simpson (1975)‘a göre ergen, belirsiz statüsünden dolayı

Page 43: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

32

(ne çocuk ne yetişkin) sıklıkla kendisini ailesi, öğretmenleri, toplumun diğer üyeleri ile

duygusal çatışma içerisinde bulmaktadır ve öfke duygusunu yaşamaktadır. Öfkeye

verilen tepkiler de ergenlik döneminde farklılaşmaktadır. Çocuklar öfkeye karşı

tepkilerini daha açık davranışlarla ve anında ifade ederlerken, ergenler öfkeyi daha fazla

gizleyip, maskelerler. Sosyalleşme sürecinde çocuk ve ergen öfkenin her durumda dışa

vurulmasının olumlu bir davranış olmadığını öğrenir. Böylece ergen öfke ve kızgınlığın

ne zaman, kimlere karşı dışa vuracağını, ne zaman bastıracağını bilerek yetişir (Akt.,

Kulaksızoğlu, 2002).

Çocuklukta öfke ve kızgınlık duygusunu yaratan durum ve olaylarla bu

duyguların dışa vurumu anne-baba ve ailedeki diğer yetişkinlerin taklit edilmesi ile

öğrenilir. Öfke ve kızgınlığın her durumda dışa vurulmasının olumlu bir davranış

olmadığı yine aile ve yakın çevrenin etkisi ile çocuğa ve ergene kazandırılır. Böylece

ergen öfke ve kızgınlığını ne zaman kimlere karşı dışa vuracağını, ne zaman da

bastıracağını bilerek yetişir. Türk kültüründe erkeklerin öfke ve kızgınlık duygularını

saldırganca söz ve hareketlerle dışa vurması kızlara göre daha çok teşvik görmektedir.

Çocuk ve ergenin yaşı da öfke ve kızgınlığın dışa vurumunda ebeveyn tutumlarını

etkiler. Ergenler büyüdükçe kızgınlıklarını açığa vurma bakımından daha fazla hoşgörü

görürler (Kulaksızoğlu, 2002).

Ergenlik çağında belirli engeller karşısında öfkelenmek kişiliğin korunması,

saygınlık kazanması ve bu saygınlığın sürdürülmesi açısından geliştirici, yapıcı yönde

rol oynar. Ayrıca gencin özerkliği, özgürlüğü ve sorumluluğu arasındaki sınırın

belirlenmesinde de öfkenin ve öfkeye karşı çevrede oluşan tepkinin önemli yeri vardır.

Ancak gençlik çağında bir duygulanım ve coşku biçimi olarak yaşanılan öfkenin kişilik

üzerinde bıraktığı olumsuz etkiler daha sonraki yaşamdaki kin, nefret, kıskançlık,

düşmanlık gibi duygulara dönüşebilir. Bu tür duyguların etkisi altında olan insan daha

sık ve şiddetli öfkelenir (Köknel, 1999).

Öfke, ergenlikte sıkıntı yaratan duyguların başında gelir. Buna karşılık, her ne

kadar öfke olumsuz bir duygu olarak kabul edilirse de, kişiyi zor, tehlikeli durumlara

hazırlayıcı ve koruyucu özelliktedir. Aslında insani bir duygu olan öfkenin kontrolü ve

ifade ediliş biçimi, kişinin ruh sağlığı ve toplumsal uyumunu belirleyici olmaktadır.

Mevcut uyaranın engellenme olarak algılandığı, yoğun stres, yorgunluk ve kaygı gibi

Page 44: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

33

durumlar, öfke tepkisini tetikleyici unsurlardır. Kızgınlığın şiddeti artıp öfke boyutuna

ulaştığı zaman ergen bu duygusunu bastırır veya kontrol edemezse, fizyolojik, ruhsal,

toplumsal sorunlar yaşayabilir. Ergenin öfke durumu ile başa çıkması için duygularını

tanıması en önemli koşuldur. Ergen kendi duygu dünyası içinde duyguları, öfkesi ile

farkındalık kazandığı noktada kontrol mekanizmalarını kullanabilir. Ayrıca bu duyguyu

bastırmasına gerek kalmayacaktır. Bastırılan öfke daha sonra daha güçlü ve kontrolü

daha zor bir şekilde patlayarak ortaya çıkar. Bastırma mekanizması öfke duygusunun

saldırganlık şeklinde ortaya çıkmasını da tetikleyici bir durumdur. Dışa vurulan şiddetli

öfke tezahürü, ergenlerin sosyal beceri yeteneğinde de zafiyet yaratır (Aydın, 2005).

Sürekli öfke duygusu yaşayan ergenlerin kişilik yapılarında ve sosyal

ilişkilerinde belirli davranış kalıpları oluşturdukları görülmektedir. Bu davranış

kalıplarını şu şekilde ifade edebiliriz; Esnek olmayan bir kişilik yapısına sahiptirler;

başkalarına karşı haksızlık yapabilirler; başkalarını küçümseyen davranışlar

gösterebilirler; şiddet içerikli gruplara üye olabilirler; narsist davranışlar sergilerler; dış

dünyaya ve kendi öz benlerine karşı yabancılaşmışlardır; diğerlerine karşı insancıl

değillerdir; empati kurmaktan yoksundurlar; duygularını abartılı bir şekilde gösterirler;

olumsuz davranışlarla ilgi çekmeye çalışırlar; sabit düşünce yapısına sahiptirler (Wilde,

2002).

Bazı insanlar öfkelerini içine atmayı seçerler ya da bastırma yoluna giderler.

Oysa bastırılan duygu insanın kendisine zarar verir. Bastırılmış duygular mide ülseri,

yüksek tansiyon gibi psikomatik tepkilere neden olmaktadır. Ayrıca öfkenin ifade

edilmemesi öfkeyi ortadan kaldırmadığı gibi bireyin zarar görmesine neden olmaktadır

(Smith ve Furlong, 1998).

Öfkenin yoğun olarak yaşanabildiği ergenlik döneminde bazı ergenler öfkelerini

ifade etmekte çok zorlanırlar. Bu insanlar, kendilerine özgü bir takım nedenlerden

dolayı, yaşadıkları bu öfkelerini açıkça ifade etmezler. İfade edilmeyen öfke duygusu ya

da açığa vurulmayan öfke duygusu içte tutularak biriktirilmiştir. Bunun yanında açığa

vurulmayan öfke duygusu, bireyin kendisini çaresiz hissetmesine ve bu durumun

sonucunda ise bireyde depresif duyguların ortaya çıkmasına yol açabilmektedir. Bu

nedenle öfkelerini açığa vurmayan bireylerin öncelikle öfkelerini tanılamaları (fark

etmeleri) önemlidir. Daha sonra kendilerine koymuş oldukları hangi engelin, öfkelerini

Page 45: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

34

ifade etmelerine izin vermediğini tanılamaları (fark etmeleri) gerekmektedir. Bu

aşamadan sonra ise bu bireylerin, öfkelerini ifade edebilmeleri için uygun bir yolun

bulunması gerekmektedir (Gentry, 2000).

2.4.1. Öfke İle İlgili Kuramsal Yaklaşımlar

Farklı psikolojik yaklaşımlar öfke konusunu farklı noktaları odak alarak ele

almışlardır. Bu bölümde temel yaklaşımlardan Biyolojik Yaklaşım, Davranışçı

Yaklaşım, Gestalt Yaklaşımı, Sosyal Öğrenme Yaklaşımı ve Varoluşçu Yaklaşımın

değerlendirmelerine yer verilmiştir.

2.4.1.1.Biyolojik Yaklaşım

Darwin, yüz ifadelerinin evrensel olduğunu gözlemlemiştir. O, yüz ifadelerinin

genetik ve biyolojik olduğunu ve nesilden nesile aktarıldığını öne sürmüştür. Darwin,

yüz ifadelerinin, kişinin ne hissettiğini anlatmada en etkin araç olduğunu söylemiştir.

Eğer insan dişlerini kenetleyip kaşlarını çatarak bakıyorsa onun öfkeli olduğu

söylenebilir ve o anda o öfkeli kişiye soru sorulmaması gerektiği tahmin edilebilir

(Bernstein, Clarke-Stewart, Penner, Roy ve Wickens, 2000).

Biyolojik kuramlar öfkeyi açıklarken, saldırgan ve suça eğilimli davranışlarıyla,

otonom sinir sisteminin öfke davranışını yönlendirişine odaklaşırlar. Bu görüşe uygun

olarak Lorenz (1966), insanın genetik miras olarak kavga içgüdüsüne sahip olduğunu

belirtir (Akt. Cüceloğlu , 1991).

İnsanda, saldırgan davranışlar ve bunlarla ilişkili acı, kaygı, kızgınlık, öfke, kin

gibi duyguların oluşmasında rol oynayan biyokimyasal yapılar ve işlevler vardır. Bu

yapılar merkezi sinir sistemi tarafından yönlendirilirler ve hormonların etkinliğiyle

işlerler. Bu yapı içerisinde, otonom sinir sistemini harekete geçirecek bir durum ortaya

çıktığında öfke yaşantısı başlar. Biyolojik yapıyla duyguları açıklayan James Lange

kuramı, öfke yaşantısının oluşumuna ışık tutmaktadır. (Berkowitz ,1993; Akt., Köknel,

2000).

Page 46: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

35

2.4.1.2. Davranışçı Yaklaşım

Davranışçı kuram öfkeyi engellenme ve saldırganlık ile birlikte ele alır. Bu

yaklaşıma göre saldırganlık her zaman engellenme durumuna bağlı olarak ortaya çıkar.

Engellenme “Bireyin doyum sağlayıcı, amaçlı davranışlarına ulaşmasının bölünmesi

şeklinde tanımlanır (Franzoi, 2000).

Davranışçılara göre, öfkeye ve saldırganlığa verilen tepkiler aynen diğer

davranışlar gibi öğrenilmiştir. Özellikle insanlar engellenmeye karşı saldırgan

davranmayı çevreden öğrenirler, çünkü daha önce çevre tarafından bu etkileşimler

körüklenmiştir (Adams, 1973).

2.4.1.3.Gestalt Yaklaşımı

Gestalt yaklaşımı; bireylerin, farkındalık kazanması, bitirilmemiş işlerini

bitirmesi ve sorumluluk alabilmesi temeline dayalıdır (Voltan-Acar, 2004). Gestalt

kuramına göre, duygulardan çok onların yaşanması önemlidir. Şekil zeminden çıktığı

halde çözümlenmemişse, bireylerin, küskünlük, öfke, nefret ve suçluluk gibi açığa

vurulmamış duygularında açığa çıkan bitirilmemiş işleri kalmış demektir. Bu duygular,

tam bir farkındalık içinde yaşanmadığından, arka planda gizlenirler ve kişinin kendisi

veya başkalarıyla etkin bir biçimde ilişki kurmasını engelleyen biçimlerde şimdiki

yaşama taşınırlar. Bitmemiş işler, bireyin açıklayamadığı duygularıyla yüzleşip, bu

duygularıyla baş edebildiği ana kadar varlıklarını sürdürürler (Corey, 2005).

2.4.1.4. Sosyal Öğrenme Yaklaşımı

Sosyal öğrenme yaklaşımına göre öfke davranışları, model alma, taklit,

özdeşleşme ve pekiştirmeler ile öğrenilen tepkilerdir. Çocuklar, küçüklükten itibaren

anne ve babasını gözlemleyerek, onlardan davranışlarıyla ilgili geribildirimler alarak

toplumca doğru bulunan davranışları tekrar etmeyi ve benimsemeyi öğrenirler.

Toplumca onay gören davranışları özümseyen çocuk, öfkesini sağlıklı bir biçimde ifade

etmeyi başaramazsa, yoğun öfke duygularını hep taşır ve içsel çatışmalarını çözmek için

saldırgan davranışlara yönelebilir (Köknel, 2000).

Page 47: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

36

Bandura, çocukların başkalarının davranışlarını gözleyerek, taklit ederek ve

model alarak öğrendiklerini belirtmektedir. Bandura‘ya göre çocuklar, anne babalarının

çocuk bakma, çim biçme, yemek yeme, konuşma, yürüme, giyinme biçimlerini

yansıtan, davranışlarını taklit eden taklitçilerdir. Ancak bu taklit, otomatik olarak

gerçekleşmez. Çocuklar taklit edecekleri davranışlar konusunda seçicidirler ve

gözledikleri her davranışı taklit etmezler. Taklidin yapılıp yapılmayacağını çocuğun

kişiliği, geçmiş yaşantıları, modelle olan ilişkisi ve içinde bulunduğu durum

belirlemektedir. Ayrıca çocuğun sahip olduğu bilişsel beceriler de gözlem yoluyla

öğrenmede önemli bir rol oynamaktadır. Çünkü çocukların modelin davranışlarını

hatırlayıp taklit etmeleri amacıyla yeterince tekrarlayabilmeleri için etkin bilişsel

stratejiler kullanmaları gerekmektedir (İnanç, Bilgin ve Atıcı, 2005).

2.4.1.5. Varoluşçu Yaklaşım

Schuerger’e (1979) göre varoluşçu yaklaşım, öfkeyi; insanın yok oluşa,

işlenmemiş potansiyele ve yaşamın anlamsızlığına karşı tepkide bulunması olarak

açıklamaktadır. Bu görüşe göre her insan öfke duygusunu farklı yaşar. Kişinin öfkesi,

yaşama karşı kendisini çaresiz ve güçsüz hissetmesiyle ilgilidir. Örneğin; deprem

sonucu ailesinin bütün fertlerini kaybetmiş olan bir kişi öfke duyar. Kişinin duyduğu bu

öfke, depreme ve ölüme karşı çaresiz

kalmanın bir sonucudur. Varoluşçulara göre öfke sadece insanlara mahsustur. Öfke

kaçınılmazdır ve her insan öfke duygusunu farklı yaşar (Akt., Corey, 2005).

Varoluşçu kuramcılar geçmişteki olumsuz olaylar sonucu oluşan duyguların

devam ettirilmesinin şu andaki etkileşime engel olduğunu öne sürmektedirler.

Varoluşçular öfkeyi insanın kendisini çaresiz ve güçsüz hissetmesine ve hayatın

anlamsızlığına bir cevap olarak açıklamaktadırlar (Ankay, 2002)

2.5. İlgili Araştırmalar

2.5.1. Yalnızlık ile İlgili Yapılan Araştırmalar

Yurt dışında yalnızlık ile ilgili yapılan araştırmalar incelendiğinde birçok

betimsel araştırmaya rastlanmaktadır. Lunsky (2004), psikolojik danışma

merkezlerinden yardım alan 98 yetişkinle intihar konusunda çalışma gerçeklestirmiştir.

Çalışmaya katılan bireylerin, intihara ilişkin duygusal süreçleri tanımlamalarında

Page 48: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

37

yalnızlık, psikolojik sıkıntılar, anksiyete ve depresyonu tarif ettikleri belirtilmiştir.

Bulgularda yalnızlık düzeyi yüksek olan bireylerin, özellikle duygusal destek

düzeylerinin düşük olduğu belirtilmiştir. Ayrıca yalnızlık yaşantısının intihar

süreçlerinde önemli bir risk faktörü olduğu ifade edilmistir.

Kim (2001) üniversite öğrencileri ile yaptığı çalısmada, cinsiyete göre yalnızlık,

depresyon düzeyi ve sosyal ağ arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. 452 öğrencinin katıldığı

çalışmanın bulgularına göre, kızların erkek öğrencilere göre daha geniş sosyal ağa (nicel

büyüklük) sahip olmalarına rağmen memnuniyet değerlerinin düşük olduğu, yalnızlık

ve depresyon düzeylerinin ise yüksek olduğu rapor edilmiştir. Araştırma sonucuna göre,

kızlarda geniş sosyal ağa sahip olmanın kendini açma davaranışlarının yoğun olması

nedeninden kaynaklanabileceği ifade edilmistir.

Rokach ve Neto (2000) gençlerde yalnızlıkla başa çıkmada kültürel geçmişin

etkisini incelemişlerdir. Kanada ve Portekiz’den yaşları 13-18 arasında değişen 306

gencin yalnızlıkla başa çıkmada kullandıkları yararlı stratejileri içeren 86 soruluk anket

uygulanmıştır. Araştırma sonucuna göre iki kültürün gençlerinin yalnızlıkla baş etmede

farklı stratejileri kullandıkları bulunmuştur.

Page ve Cole (1991) gençliğin sonlarında yalnızlık ve alkolizm riskini, genç ve

yetişkin grubu kıyaslayarak incelemişlerdir. Araştırma sonucunda 18-20 yaş arası yalnız

genç kızların, yalnız erkeklere ve yalnız olmayan erkek ve kızlara göre daha büyük bir

alkolizm riski altıda olduğunu bulmuşlardır.

Hoglund ve Collison (1989), yalnızlık ve akılcı olmayan inançlar arasındaki

ilişkiyi incelemişler ve bireylerin yalnızlık yaşamalarında bilişin önemli rol aynadığını

belirtmişlerdir. Akılcı olmayan inançlar ölçeğinin yüksek beklentiler, engellenme, aşırı

kaygı, problemden kaçınma ve çaresizlik olarak belirlenen beş alt boyutu ile yalnızlık

arasında anlamlı olumlu ilişkiler bulmuşlardır. Araştırma sonuçlarına göre, yalnız

bireyler, işler istedikleri gibi gitmediği takdirde yeniden eylemde bulunmaktan

kaçınmakta, olası olumsuz sonuçlardan sürekli endişe duymakta, problemle

yüzleşmektense problemden kaçmaktadırlar ve geçmişte yaşamış oldukları olumsuz

deneyimleri bu bireylerin şu anını ve geleceğini olumsuz olarak etkilemektedir. Yapılan

bu araştırmada ayrıca yalnızlık ile bağımlılık irasyonel inancı arasındaki olumsuz

Page 49: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

38

korelasyona bakılarak; üst düzeyde yalnızlık yaşayan bireylerin “insanların sürekli

olarak birbirlerine ihtiyaçları yoktur, onlara bağımlı değillerdir.” inancına sahip

oldukları sonucuna varılmıştır. Elde edilen verilere göre yalnız bireyler kendi

yalnızlıklarını devam ettirmeye neden olan özerklikleri üzerinde daha fazla

durmaktadırlar.

Roshoe ve Skomski (1989), ergenlerle yaptıkları çalışmada yalnızlık düzeyi

düşük olan ergenlerin bazı davranışsal stratejileri sıklıkla kullandıklarını belirtmişlerdir.

Bunlar a) okulların mevcut yardım servislerini daha çok kullandıkları, b) bir sosyal

gruba ait oldukları, c) yalnız olduklarında, iletişim kuracak birini aradıkları şeklinde

sıralanmaktadır. Yalnız ergenler ise, tek baslarına yaptıkları aktiviteleri belirtmişlerdir

(Okumak, müzik dinlemek, uyumak gibi).

Wittenberg ve Reiss (1986), yalnız bireylerin diğerlerine karşı göstermiş olduğu

olumsuz algıları yakın arkadaşlara karşı da gösterdiğini belirtmektedir. Zira yurtta ilk

yılını geçiren kolej öğrencileri üzerinde yapılan bu araştırmada yalnız bireylerin oda

arkadaşlarına karşı olumsuzluklarını altı aya kadar devam ettirdikleri görülmüştür.

Araştırma sonucuna göre sosyal beceri eksikliği ve olumsuz bakış açısının her ikisi de

bireyin reddedilmesinde önemli faktörlerdir. Bu faktörler bireyin yalnızlık yaşamasında

ayrı ayrı etkili olurlarken ikisinin birlikte yer alması yaşanan yalnızlığın derecesini

arttırmaktadır.

Wilbert ve Rupert (1986) üniversite öğrencilerinin yaşadıkları yalnızlık üzerinde

sahip olunan fonksiyonel olmayan tutumların etkisini inceledikleri araştırmalarında,

deneklere Fonksiyonel Olmayan Tutumlar Ölçeği, UCLA Yalnızlık Ölçeği, Beck

Depresyon Envanteri ve Young Yalnızlık Ölçeği uygulanmıştır. Yapılan analizler

sonucunda Fonksiyonel Olmayan Tutumlar Ölçeğinden alınan puanlar ile UCLA

Yalnızlık Ölçeğinden ve Young Yalnızlık Ölçeğinden alınan puanlar arasında anlamlı

ve yüksek korelasyonlar elde edilmiştir. Bu sonuçlar araştırmanın hipotezini

doğrulamakta, üniversite öğrencilerinin yaşadığı yalnızlıkta sahip olunan fonksiyonel

olmayan tutumların önemli bir rolünün olduğunu göstermektedir.

Goswick ve Jones (1981) bazı bireysel değişkenlerle yalnızlık arasındaki ilişkiyi

inceledikleri araştırmalarında, yalnız öğrencilerin başkalarıyla etkileşim kurmada daha

Page 50: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

39

düşük sosyal beceriye ve benlik algısına sahip olduklarını belirlemişlerdir. Araştırma

sonucuna göre yalnız bireylerin yalnız olmayanlara göre, daha fazla ben merkezli

oldukları, olumsuz benlik kavramına sahip oldukları, yabancılaşma yaşadıkları ve

kendilerini ayarlamada yetersiz oldukları belirtilmiştir.

Yurt içinde yalnızlık ile ilgili birçok araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalardan

bazıları aşağıda verilmiştir.

Kozaklı (2006) üniversite öğrencilerinin çeşitli kaynaklardan algıladıkları sosyal

destek ve yalnızlık düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Araştırma 195’i kız, 190’si

erkek olmak üzere toplam 385 üniversite öğrencisi üzerinde yapılmıştır. Çalışmada

Kişisel Bilgi Formu, UCLA Yalnızlık Ölçeği ve Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek

Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre, üniversite

örgencilerinin yalnızlık düzeylerinin, yaşa göre, ailelerinin ikamet ettiği merkeze göre,

annelerinin eğitim düzeyine ve eğitim giderlerini karşılama yollarına göre farklılaştığı

bulunmuştur. Örneklemde yer alan öğrencilerin, yalnızlık düzeylerinin yaşın büyümesi,

ailenin daha az nufüs yoğunluğu olan merkezlerde ikamet etmesi, annenin eğitim

düzeyinin artması, eğitim giderlerini çalışarak kendisinin karşılaması veya aileden

temin etmesine bağlı olarak azaldığı bulgulanmıştır. Sosyal destek düzeylerinin ise

cinsiyet, ailenin ikamet merkezi ve eğitim giderlerini karşılama yollarına göre

farklılaştığı bulunmuştur. Ailesi daha az nufüs yoğunluğu olan merkezlerde ikamet

eden, eğitim giderlerini kendisi karşılayan veya ailesinden temin eden, yurtta barının

öğrenciler içinde yurtta kalma süresi uzun olanların sosyal destek düzeylerinin diğer

öğrencilerden anlamlı şekilde farklı olduğu görülmüştür. Cinsiyet farklılıklarına göre,

kız öğrencilerin sosyal destek düzeyleri ve aileden aldıkları sosyal destek düzeyi daha

yüksek bulunmuştur. Ayrıca sosyal destek ve yalnızlık düzeyleri arasında negatif

korelasyon ilişki olduğu ve yalnızlık düzeyi ile sosyal destek kaynakları (aile, arkadaş

ve özel biri) arasındaki korelasyon ilişkisinin de negatif yönlü olduğu bulgulanmıştır.

Cinsiyetlerine göre lise öğrencilerinin yalnızlık düzeylerine göre kişilerarası

ilişkilerle ilgili bilişsel çarpıtmalarının farklılığını belirlemek amacıyla Kılınç (2005)

tarafından gerçekleştirilen araştırmada Ankara Merkez liselerde öğrenime devam eden

9. ve 10. sınıf , 263 tanesi kız; 166 tanesi erkek toplam 429 öğrenciye ulaşılmıştır.

Araştırma grubuna UCLA Yalnızlık Ölçeği, İlişkilerle İlgili Bilişsel Çarpıtmalar Ölçeği

Page 51: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

40

ve Kişisel Bilgi Formu uygulanmıştır. Araştırma sonucunda öğrencilerin yakınlıktan

kaçınma çarpıtmalarının yalnızlık düzeylerine ve cinsiyetlerine göre farklılaştığı

belirlenmiştir. Gerçekçi olmayan ilişki beklentisi boyutunda ise yalnızlık düzeyleri ve

cinsiyete göre farklılık bulunamamıştır. Son olarak kız öğrencilerin ve beklentilerin

tersine yalnız olmayan bireylerin daha çok zihin okuma çarpıtmasına sahip oldukları

belirlenmiştir.

Bıyık (2004), üniversite öğrencilerinin yalnızlık duygularının kişisel ve sosyal

özellikleri ve öfke eğilimleri açısından farklılaşıp farklılaşmadığını incelemiştir. Bu

amaçla 578 üniversite öğrencisine “UCLA Yalnızlık Ölçeği” ve “Durumluluk Sürekli

Öfke İfade Ölçeği” uygulamıştır. Araştırma bulgularına göre kendilerini beğenmeleri,

yaşamlarından memnuniyetleri ve gelecek ile ilgili düşünceleri açısından öğrencilerin

yalnızlık duygularının farklılaştığı, öğrencilerden kendilerini beğenmeyenlerin

kendilerini beğenenlere göre, yaşamlarından memnun olmayanların memnun olanlara

göre ve geleceğinin kötü olacağını düşünenlerin iyi olacağını düşünenlere göre daha

yüksek oranda yalnızlık yaşadıkları sonucuna varılmıştır. Ayrıca sürekli öfke düzeyleri

yüksek olan öğrencilerin orta ve düşük düzeyde olanlardan, öfkeyi içte tutma düzeyleri

yüksek olanların orta ve düşük düzeyde olanlardan, öfkeyi kontrol etme düzeyleri düşük

olanların orta ve yüksek düzeyde olanlardan daha fazla yalnızlık duygusu yaşadıkları

bulunmuştur. Öfkeyi dışta tutma açısından bakıldığında ise yalnızlık düzeylerinin

değişmediği bulunmuştur.

Erim (2001), yetiştirme yurtlarında ve aileleri yanında yaşayan 14-18

yaşlarındaki ergenlerin benlik saygıları, depresyon ve yalnızlık düzeyleri ile sosyal

destek sistemlerini karşılaştırmalı olarak incelemiştir. Araştırma bulgularına göre

yetiştirme yurtlarında yaşayan ergenlerin aileleri yanında yaşayan ergenlere göre daha

yalnız ve depresif oldukları, benlik saygılarının daha düşük ve sosyal desteklerinin de

daha az olduğunu bulmuştur. Yalnızlık düzeyi açısından kız ve erkekler arasındaki

farkın anlamlı olmadığını saptamıştır.

Saraçoğlu (2000), ergenlerde, yalnızlığın çeşitli değişkenlerle ilişkini

araştırmıştır. Sonuçta, erkek öğrencilerin, akademik başarı düzeyi düşük olan

öğrencilerin, endüstri meslek lisesinin döküm, matbaa, makine model, elektrik

Page 52: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

41

bölümünde okuyan, az arkadaşa, çok kardeşe ve düşük sosyo ekonomik düzeye sahip

olan öğrencilerin yalnızlık düzeylerinin yüksek olduğunu bulmuştur.

Tan (2000), lise öğrencilerinin aile destek düzeyi, cinsiyet, anne baba eğitim

düzeyi ailenin ekonomik durumu, kardeş sayısı, sınıf düzeyi değişkenlerinin yalnızlık

düzeyi ve denetim odağına etkisini incelemiştir. Sonuçta, eğitim seviyesi düşük olan

babaların, çocuklarının yalnızlık düzeyinin, eğitim seviyesi yüksek olanlardan daha

yüksek olduğunu, 9. sınıf lise öğrencilerinin 11. sınıf lise öğrencilerine göre daha yalnız

olduğunu, aile destek düzeyi arttıkça lise öğrencilerinin yalnızlık düzeyinin önemli

ölçüde azaldığını, lise öğrencilerinin yalnızlık düzeyi ile dıştan denetimlilik düzeyleri

arasında bir ilişki bulunmadığını, fakat içten denetimle ters yönlü bir ilişkinin varlığını

ortaya koymuştur.

Löker (1999) anne baba ve arkadaş bağlılığının sosyal ve duygusal yalnızlık

üzerindeki ayrıştırıcı etkisini incelediği araştırmasında sosyal ve duygusal yalnızlığın

farklı iki boyut olduğu denencesini kısmen doğrulamıştır. Yaşları 12 ile 18 arasında

değişen ergenlerde orta yaş ergenlerin geç yaş ergenlere göre daha fazla duygusal

yalnızlık hissettikleri ve erken yaş ergenlerin orta ve geç yaş ergenlerden daha fazla

sosyal yalnızlık yaşadıkları görülmüştür.

Akagündüz (1997), annesi çalışan ve çalışmayan 15-18 yaş lise öğrencilerinin

cinsiyet, yaş ailenin aylık gelir düzeyi ve annenin eğitim durumu değişkenlerine göre

yalnızlık düzeylerini incelemiştir. Elde edilen bulgulara göre, annesi çalışan ve

çalışmayan öğrencilerin cinsiyetlerine, ailenin aylık gelir düzeylerine ve annenin eğitim

durumuna göre karşılaştırıldıklarında annesi çalışan ile çalışmayan öğrencilerin

yalnızlık düzeyleri arasındaki fark anlamlı bulunmamıştır. Annesi çalışan ve çalışmayan

öğrenciler yaşlarına göre karşılaştırıldıklarında yalnızlık düzeyleri arasındaki fark

anlamlı bulunmuştur.

Öztürk (1997), 10-13 yaşları arasındaki çocuk ve erken ergenlerde yaptığı

araştırmasında çocukların yalnızlık ve umutsuzluk düzeylerinde doğum sırasına göre

anlamlı bir farlılaşma olduğunu, ortanca çocukların umutsuzluk ve yalnızlık

düzeylerinin ilk, tek ve son çocuklardan daha yüksek olduğunu bulmuştur.

Page 53: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

42

Buluş (1996) , 230 kız ve 152 erkek öğrencinin katılımıyla gerçekleştirdiği

araştırmada ergen öğrencilerin denetim odağı şekli ile yalnızlık düzeyi ilişkisini

incelemiştir. Buna bağlı olarak öğrencilerin bazı bireysel ve ailevi özelliklerinin

denetim odağı ve yalnızlık düzeyine etkilerini ele almıştır. Araştırmadan elde edilen

bulgulara göre denetim odağı düzeyi ile yalnızlık düzeyi arasında doğrusal bir ilişki

vardır. İçten denetimli olan öğrencilerin yalnızlık düzeyleri dıştan denetimli

olanlarınkinden daha düşüktür. İçten denetimli kız öğrencilerin yalnızlık düzeyleri

dıştan denetimlilerinkinden daha düşüktür. İçten denetimli erkek öğrencilerin yalnızlık

düzeyleri dıştan denetimli olanlarınkinden daha düşüktür. Erkek öğrencilerin yalnızlık

düzeyi kız öğrencilerinkinden, kardeş sayısı çok olan öğrencilerin yalnızlık düzeyi

kardeş sayısı az olanlardan daha yüksektir. Annenin öğrenim düzeyi yükseldikçe

öğrencilerin yalnızlık düzeyi düşmektedir. Üst meslek gruplarından olan annelerin

çocuklarının yalnızlık düzeyleri daha düşüktür. Aile ortamını demokratik olarak

algılayan öğrencilerin yalnızlık düzeyleri aile ortamı otoriter olanlarınkinden daha

düşüktür.

Eren (1994), lise öğrencilerinin sınıf, cinsiyet, yaş, kardeş sayısı, ebeveyn

durumu, anne-baba eğitim düzeyine ilişkin özelliklerin yalnızlık düzeyleri ve psikolojik

ihtiyaçlar üzerindeki etkilerini incelemiştir. Buna ek olarak yalnızlık düzeyi farklı olan

iki grubun psikolojik ihtiyaçlarını da incelemiştir. Sonuç olarak sınıf, cinsiyet, yaş,

kardeş sayısı, ebeveyn durumu, anne baba eğitim düzeyinin yalnızlık üzerindeki

etkilerinin önemli olmadığını bulmuştur. Son olarak araştırmanın yalnızlık düzeyinin

psikolojik ihtiyaçlara etkisine ilişkin bulgulara göre, yalnızlık düzeyinin düşük ve

yüksek olmasının psikolojik ihtiyaçlar açısından farklılık göstermediği saptanmıştır.

Buna karşın, yalnızlık düzeyi düşük olan deneklerin farklı olarak başarma ve yakınlık

ihtiyacı, yüksek olanların ise duyguları anlama ihtiyacının önemli derecede yüksek

olduğu bulunmuştur.

Odacı (1994), yaptığı bir araştırmada üniversite öğrencilerinin yalnızlık, benlik

saygısı ve yakın ilişkiler kurma düzeyleri ve bu düzeyler arasındaki ilişkileri

araştırmıştır. Araştırma sonuçlarına göre öğrencilerin yarıya yakının yalnızlık yaşadığı,

kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre daha kolay yakın ilişki kurdukları, yalnızlık

yaşayan öğrencilerin benlik saygılarının düşük olduğu sonucuna varılmıştır. Benlik

Page 54: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

43

saygısı ve yakın ilişkiler kurabilme arasında pozitif, yalnızlık ve benlik saygısı arasında

ise negatif ilişki olduğu gözlenmiştir.

Koçak (1992), yalnızlık derecesi ortalamanın altında ve üstünde olan üniversite

öğrencilerinin tematik algılama testi bulgularını karşılaştırdığı araştırmasına 50

üniversite öğrencisi katılmıştır. Bu araştırmaya göre yalnızlık derecesi ortalamanın

üstünde olanların, “yalnızlık teması puan ”, “yalnızlık şiddeti”, “negatif öykü sonuç

puanı”, “mutsuzluk puanı”, “çevreyi olumsuz algılama skoru”, yalnızlık derecesi

ortalamanın altında olanlara göre daha fazla bulunmuştur.

Demir (1990), üniversite öğrencilerinin bazı bireysel, sosyal ve ailelerine ilişkin

özelliklerinin yalnızlık düzeyleri üzerindeki etkilerini incelemiştir. Bu çalışmada

araştırıcı çevirisini, geçerlik ve güvenirlik çalışmasını yeniden yaptığı UCLA yalnızlık

ölçeği ve kişisel bilgi formu kullanmıştır. Araştırma sonucuna göre erkek öğrencilerin

kızlardan, akademik yönden başarısız olanların başarılılardan, serbest zamanını tek

başına geçirenlerin başkalarıyla geçirenlerden, aylık gelirini sosyal etkinlikler için

yeterli görmeyenlerin yeterli görenlerden, çevresinden sosyal destek almayanların

alanlarda, yakın arkadaş sayısı az olanların fazla olanlardan, yeni sosyal ilişkiler

kurmaya isteksiz olanların isteklilerden, sosyal becerilerini yetersiz görenlerin yeterli

görenlerden, sorunlarını kimseye açamayanların sorunlarını başkalarına açanlardan,

anneyle, babayla, karşı cinsle, aynı cinsle, kardeşlerle olan ilişkilerinden memnun

olmayanların bu ilişkilerden memnun olanlardan, anne ve baba arasındaki ilişkiden

memnun olmayanların memnun olanlardan daha fazla yalnızlık ortalamasına sahip

olduklarını bulmuştur. Diğer taraftan yaş, bölüm, sınıf, yaşamın çoğunun geçirildiği

yerleşim merkezi, yer değiştirme sıklığı, barınma türü, TV seyretme sıklığı, ailedeki

çocuklar arasındaki doğum sırası, ve aile yapısının yalnızlık üzerindeki etkilerinin ise

önemli olmadığını bulmuştur.

Bilgen (1989), üniversite öğrencilerinin yalnızlık düzeylerinin kişisel, sosyal ve

genel uyum düzeylerine etkisini incelemiştir. Öğrencilerin yalnızlık düzeyi yükseldikçe

kişisel, sosyal ve genel uyum düzeylerinin düştüğünü ortaya çıkarmıştır. Ayrıca

Eğitimde Psikolojik Hizmetler Ana Bilim Dalı öğrencilerinin Eğitimde Program

Geliştirme Ana Bilim Dalı öğrencilerinden daha yalnız olduğunu ve birinci ve dördüncü

Page 55: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

44

sınıf öğrencilerinin birbirlerinden yalnızlık düzeyi açısından farklı olmadıklarını da

bulmuştur .

Özodaşık (1989), 171 üniversite öğrencisinin katıldığı araştırmada yalnızlığın

atılganlık, kaygı, depresyon ve akademik başarı ile ilişkisini incelemiştir. Araştırma

sonuçları, yalnızlıkla akademik başarı ve atılganlık arasında negatif yönde, kaygı ve

depresyonla pozitif yönde bir ilişki olduğunu göstermiştir.

Yurt içi literatürde yalnızlıkla ilgili deneysel çalışmalara da rastlanmıştır.

Örneğin Duy (2003), yapmış olduğu deneysel araştırmasında, bilişsel-davranışçı

yaklaşıma dayalı grupla psikolojik danışmanın üniversite öğrencilerinin yaşadığı

yalnızlık ve fonksiyonel olmayan tutumlarını azaltmadaki etkililiğini sorgulamıştır. Bu

amaçla deney grubu, plasebo grubu ve kontrol grubu olmak üzere üç grup

oluşturmuştur. Deney grubuna bilişsel-davranışçı yaklaşıma dayalı grupla psikolojik

danışma uygulaması yapılmış, plasebo grubuna terapötik etkisi olmayan etkinlikler

düzenlenmiş, kontrol grubuna ise herhangi bir işlem uygulanmamıştır. Ön-test, son-test

ve izleme ölçümlerinden elde edilen değerlere uygulanan istatistiksel analizler

sonucunda, bilişsel-davranışçı yaklaşıma dayalı grupla psikolojik danışmanın yalnızlığı

azaltmada kısmen etkili olduğu ve fonksiyonel olmayan tutumları azaltmada etkili

olduğu görülmüştür. Duy (2003), ayrıca bu araştırma kapsamında, yalnızlık ve

fonksiyonel olmayan tutumlar arasındaki ilişkiyi sorgulamış ve .28 (p<.01) düzeyinde

anlamlı bir ilişki elde etmiştir.

Yalnızlıkla ilgili literatüre bakıldığında, araştırmaların bir çoğunun betimsel

olduğu görülmektedir. Mevcut betimsel çalışmaların hemen hepsi yalnızlıkla ilişkili

olabileceği düşünülen değişkenlerin neler olduğunu sorgulamaya yönelik çalışmalardır.

Araştırma konularından da görüldüğü üzere özellikle yurt içi literatürde daha önce

yalnızlık ile öfke ve benlik saygısının birlikte ele alındığı bir araştırma

bulunmamaktadır. Yalnızca Bıyık (2004), üniversite öğrencilerinin yalnızlık

duygularının kişisel ve sosyal özellikleri ve öfke eğilimleri açısından farklılaşıp

farklılaşmadığını incelemiştir.

Page 56: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

45

2.5.2. Benlik Saygısı ile İlgili Yapılan Araştırmalar

Benlik saygısı ile ilgili literatür gözden geçirildiğinde bu konuda bir çok

betimsel araştırmaya rastlanmaktadır. Bu araştırmalarda ilköğretim, lise ve üniversite

düzeyindeki öğrencilerin benlik saygılarının yaşa, cinsiyete ve zekaya göre incelendiği

görülmektedir

6. sınıftan 10. sınıfa kadar dört yıl boyunca 1160 öğrencinin benlik saygılarının

incelendiği boylamsal bir araştırmada Zimmerman, Copeland, Shope ve Dielman (1997)

öğrencilerin benlik saygısını Coopersmith Benlik Saygısı Envanteri ile ölçmüş; benlik

saygısının, devamlı olarak yüksek, orta düzeyde yüksek ve gittikçe yükselen, gittikçe

azalan, devamlı düşük olmak üzere dört düzeyde ele almışlardır. Kızlar genellikle, yaşla

birlikte gittikçe azalan benlik saygısı grubunda yer alırken, erkekler orta düzeyde ve

yükselen grupta yer almaktadır. Devamlı olarak yüksek, ya da orta düzeyde ve gittikçe

yükselen benlik saygısına sahip olan öğrencilerin gelişimsel olarak daha sağlıklı,

arkadaş baskısı ile daha iyi baş edebilen, okul notları daha yüksek ve alkol kullanımları

daha az olan öğrenciler olduğu ortaya konmuştur.

Jacobvitz ve Bush (1996), aile içindeki ilişki biçimlerinin 19-22 yaş arası

kızların depresyon, anksiyete ve benlik saygısıyla ilişkisine bakmışlardır. Araştırmada

93 katılımcı yer almıştır. Ölçme aracı olarak Aile İlişkisi Envanteri kullanılmıştır.

Araştırma sonuçlarına göre, çocuklukta yaşanan baba-kız ilişkilerinin anksiyete ve

düşük benlik saygısı ile önemli düzeyde ilişkili olduğu, anne-kız ilişkilerinin ise,

anksiyetenin ortaya çıkmasında etkili olduğu görülmüştür.

Yapılan bir araştırmada sosyo-ekonomik düzeye göre benlik saygısı düzeyinin

değiştiği bulunmuştur. Farancis ve Jones (1996), 711 öğrenci ile yaptıkları çalışmada,

sosyal sınıf ve benlik saygısı arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla farklı sosyo

ekonomik düzeylerden gelen 16 yaşındaki ergenlerle Coopersmith (1967), Lipsitt

(1958) ve Rosenberg’in (1965), benlik saygısı ölçeklerini ayrı ayrı uygulamışlardır.

Coopersmith Benlik Saygısı Envanteri’nin uygulandığı araştırmada yüksek benlik

saygısı ile üst sosyo ekonomik düzey arasında ilişki belirlenmiştir. Rosenberg Benlik

Saygısı Ölçeği’nin kullanıldığı araştırmada, benlik saygısı ile sosyal sınıf arasında zayıf

bir ilişki bulunmuştur. Lipsitt Benlik Kavramı Ölçeği puanlamasına göre sosyal sınıf ve

Page 57: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

46

benlik saygısı arasında önemli bir ilişki bulunamamıştır. Bu sonuçlar, benlik saygısını

değerlendirmek için kullanılan araçların benlik saygısı ve sosyal sınıf arasındaki ilişkiyi

belirlemede farklı sonuçlar verdiğini ortaya koymaktadır.

Benlik saygısının akademik başarı ile ilişkili olduğu bilinmektedir. Böyle bir

çalışmada Daniel ve King (1995), ilkokul öğrencilerinde benlik saygısının çeşitli

bölümleri ile akademik başarı arasındaki ilişkilere bakmışlardır. Öğrencilerin

algıladıkları benlik saygıları ile standardize edilmiş başarı testiyle ölçülen akademik

başarıları birbiriyle ilişkili bulunmuştur. Çalışmada 3. 4. ve 5. sınıf öğrencileri yer

almış, öğrencilerin benlik saygısı alt ölçeklerinden aldıkları puanlar, standart başarı testi

puanlarıyla karşılaştırılmıştır. Sonuçta, akademik başarının belirleyicileri akademik

yeterlik, ailesel kabul ve kişisel güvenlik olarak görülmüştür. Arkadaş ilişkilerinde

başarılı olma akademik başarı ile ilişkili bulunmamıştır.

Ergen kızlarda cinsel gelişim düzeyi, anne ve babayla ilişkiler ve benlik saygısı

arasındaki ilişkiyi inceleyen Lackovic, Dekovic ve Opacic (1994), araştırmalarında

sekizinci sınıfa giden 178 kız öğrenciye Coopersmith Benlik Saygısı Envanteri’nin kısa

formunu uygulamışlardır. Sonuçlar, araştırmadan altı ay önce ilk olarak adet görmüş

olan kızların benlik saygılarının 13 ay veya daha fazla zamandan beri adet gören

kızlardan daha yüksek olduğunu göstermiştir. Benlik saygısının esas yordayıcısının ise

ergen kızların anneleriyle kurmuş oldukları iletişimin niteliği olduğu belirtilmiştir. Bu

sonuç, erken veya orta ergenlik döneminde aynı cinsteki ebeveynle kurulan kaliteli bir

iletişimin benlik saygısının gelişiminde özellikle çok önemli olduğunu göstermektedir.

Benlik saygısının yaşla birlikte arttığını, fakat farklı olarak cinsiyete göre benlik

saygısı düzeyinin değişmediğini bulan Mullis ve Normandin (1992), ergenlerin lise

dönemi boyunca benlik saygısı düzeyini incelemişlerdir. Araştırma 14-19 yaşları

arasında yer alan 270 kişilik bir örneklem grubu ile yürütülmüş. Benlik saygısını

ölçmek için Coopersmith Benlik Saygısı Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda

benlik saygısının yaşla birlikte arttığı gözlenmiş, ortaokuldan liseye geçiş döneminin

benlik saygısının gelişimi açısından en kritik dönem olduğu belirtilmiştir. Çalışmada

cinsiyetle benlik saygısının gelişimi arasında önemli bir ilişki olmadığı, ancak ailenin

gelir durumunun, eğitim düzeyinin ve sosyoekonomik statüsünün önemli bir etken

olduğu ortaya çıkmıştır.

Page 58: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

47

Ergenin benlik saygısı üzerinde ailenin etkisini inceleyen bir araştırmada Nass

(1991) 89 Aile ve bunların 6-12 yaş arası okula giden çocukları araştırmaya dahil

edilmiştir. Araştırma bulgularına göre; yüksek derecede kontrol (baskıcı ve otoriter aile)

ile çocuğun benlik saygısı arasında bir ilişki bulunamamıştır. Araştırmaya göre,

annelerin sıcaklığının önemli olduğu, babaların ise çocuk yetiştirmede, hem kontrol

edici hem de sıcak olmasının önemli olduğu belirtilmiştir.

Brack, Orr ve Ingersoll (1987) altı, sekiz ile on ve onikinci sınıflarda okuyan 135

öğrenciyle yaptıkları çalışmada benlik saygısı ile yaş zeka, cinsiyet ve cinsel gelişim

düzeyi arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Benlik saygısı Rosenberg Benlik Saygısı

Ölçeği ile ölçülmüştür. Araştırmanın sonucunda benlik saygısı yaşla değil, fakat zekâyla

ilişkili bulunmuştur. Kızların benlik saygılarının erkeklerden daha düşük olduğu ortaya

çıkmıştır. Cinsel gelişim düzeyinin benlik saygısını etkilemediği görülmüştür.

Mc Carthy ve Hoge (1982) iki bin kişilik bir örneklem grubuna uyguladıkları

Coopersmith Benlik Saygısı Ölçeğinin sonucunda ergenlerin yaşlarının ilerledikçe

benlik saygılarının da arttığını bulmuşlardır.

Düşük benlik saygısının sosyal ilişkilerde zayıflığın yanı sıra duygusal olgunluk

ile de ilişkili olduğu belirtilmektedir. Örneğin, Leung ve Sand (1981), üniversite

öğrencilerinde benlik saygısının duygusal olgunluk ile ilişkisini araştırmıştır.

Kaliforniya Üniversitesi’ne devam eden 200 öğrenci üzerinde yapılan bu araştırmada,

kız ve erkek öğrencilerden benlik saygısı yüksek olanların, benlik saygısı düşük

olanlara göre, duygusal bakımdan daha olgun, daha mutlu, daha az yalnız, kendini daha

iyi kontrol edebilen ve daha gerçekçi isteklere sahip kişiler oldukları saptanmıştır.

Anne, baba davranışları ile, çocukların özsaygıları arasındaki ilişkiyi ortaokul 5.

ve 6. sınıf düzeylerinde 61 kız ile 62 erkek öğrenci üzerinde inceleyen Growe (1980;

Akt.,Güngör, 1989) anne babaların davranışları ile kız ve erkek çocukların özsaygı

düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Araştırma bulgularına göre, annenin

cezalandırıcı, denetimsel nitelikli davranışları ile kızların özsaygıları arasında olumlu

bir ilişki, ayrıca babanın destekleyici türden davranışları ile erkeklerin özsaygısı

arasında olumlu bir ilişki; anne babanın reddedici ve koruyucu davranışlarının ise

Page 59: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

48

olumsuz yönde etkilediği belirlenmiştir. Bu araştırmanın sonuçlarına göre, anne-baba

desteği ne denli fazla ve cezalandırmalar ne kadar az ise, özsaygının o oranda yüksek

olduğu bulunmuştur.

Ayrıca Coopersmith (1967;Akt.,İkizoğlu,1993) ön ergenlik döneminde olan

1748 öğrenci üzerinde yaptığı araştırmada, benlik saygısının, kişinin çevresine uyum

sağlama biçimi ile yakından ilgili olduğunu; ayrıca benlik saygısı düşük olan

öğrencilerin anksiyete düzeylerinin daha yüksek olduğunu ve bu gençlerin daha sık

psikosomatik semptom ve depresyon belirtileri gösterdikleri ve sosyal ilişkilerde daha

zayıf olduklarını ortaya çıkarmıştır. Ayrıca kendilerini arkadaşlık kurmada güçlüğü olan

biri olarak algılayan öğrencilerin benlik saygılarının, arkadaşlık kurmada güçlük

çekmediklerini algılayanlara göre daha düşük olduğu bulunmuştur.

Yurtdışında benlik saygısı ile ilgili yapılan betimsel araştırmalar incelendiğinde

ilköğretim, lise ve üniversite düzeylerinde her yaştaki çocuk ve ergenle çalışıldığı

görülmektedir. Bu araştırmaların bir kısmında cinsiyet ve yaşa göre benlik saygısının

değişip değişmediği incelenmiş, benlik saygısının yaşla doğru orantılı olarak yükseldiği

görülmüştür. Bazı araştırmalarda kızların, bazı araştırmalarda ise, erkeklerin benlik

saygıları daha yüksek bulunmuştur. Benlik saygısı ile akademik başarı arasındaki

ilişkinin en çok araştırılan konulardan biri olduğu, ikisi arasında olumlu bir ilişki olduğu

gözlenmiştir.

Ülkemizde benlik saygısı ile ilgili yapılmış araştırmalar incelendiğinde çok

sayıda betimsel araştırmaya rastlanmış, bunlardan bazıları aşağıda verilmiştir.

Yüksel (2002) tarafından yapılan bir araştırmada üniversite öğrencilerinin

utangaçlıklarının benlik saygısı ve yalnızlıkla ilişkisi incelenmiştir. Betimsel bir çalışma

olan bu araştırma Gazi Üniversitesinin Gazi Eğitim Fakültesinde okuyan 202 öğrenciyi

kapsamaktadır. Veriler, Utangaçlık Ölçeği, UCLA Yalnızlık Ölçeği, Coopersmith

Benlik Saygısı Envanteri ve Kişisel Bilgi Formu ile elde edilmiştir. Öğrencilerin

utangaçlıklarını açıklamada çoklu regrasyon analizi kullanılmıştır. Araştırma bulguları,

özsaygı, algılanan akademik başarı durumu ve annenin eğitim düzeyinin; utangaçlığın

önemli yordayıcıları olduğunu göstermiştir.

Page 60: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

49

Gökçakan, Gökçakan, Yılmaz ve Şimşek (2001) ergenlerde öz imajı yordayıcı

bazı sosyo demografik değişkenleri incelemişlerdir. Bu araştırmanın amacı, cinsiyet,

kardeş sayısı, oturulan yerleşim birimi, ailenin sosyoekonomik düzeyi, anne ve babanın

eğitim düzeyi, algılanan ebeveyn tutumları gibi bazı değişkenlerin ergende, öz imajın

niteliğini yordayıp yordamadıklarını incelemektir. Trabzon’daki çeşitli liselerde

okumakta olup, üniversiteye hazırlık eğitimi veren bir özel dershaneye devam eden 250

kız 250 erkek olmak üzere toplam 500 lise öğrencisi araştırma grubunu oluşturmuştur.

Araştırma grubuna Offer Benlik İmgesi Ölçeği ve Kişisel Bilgi Formu uygulanmıştır.

Bulgular incelenen değişkenlerden bazılarının ergenin öz imajının bir çok boyutunu

anlamlı olarak yordayabildiğini göstermiştir. Ölçekten elde edilen tüm puanlar dikkate

alındığında; cinsiyet, kardeş sayısı, ailenin yerleşim birimi, ailenin sosyoekonomik

durumu, annenin eğitim düzeyi değişkenlerinin ergende öz imajı yordamadıkları;

ebeveyn tutumlarının ergendeki öz imaj düzeyini yordadığı, ancak ebeveyn tutumlarının

demokratik veya otoriter olarak algılanmasının herhangi bir fark oluşturmadığı

görülmüştür. Araştırmada ilginç olan bir bulgu ergenin öz imajını annenin eğitim

düzeyinden çok babanın eğitim düzeyinin yordadığı ve babanın eğitim düzeyi artıkça

ergenin öz imajının olumlu yönde değiştiği bulgusudur.

Yurt içinde benlik saygısını anne-baba tutumlarına göre inceleyen birçok

araştırma yapılmıştır. Taysi (2000) Ankara’daki çeşitli üniversitelere devam eden, kız

ve erkek öğrencilerin benlik saygılarını aileden ve arkadaşlardan algıladıkları sosyal

desteğe göre incelemişlerdir. Araştırmaya 124 kız, 77 erkek olmak üzere toplam 201

üniversite öğrencisi katılmıştır. Kız ve erkek öğrenciler, yurtta ve aile yanında kalanlar

olarak iki örneklem grubuna ayrılmıştır. Çalışmanın bulguları, Aileden Algılanan

Sosyal destek Ölçeği puanlarıyla, Offer Benlik İmgesi Ölçeği’nin Aile İlişkileri alt

ölçeğinden alınan puanlar arasında anlamlı ve yüksek bir ilişki olduğunu göstermiştir.

Sekizinci sınıf öğrencilerinin anne-baba tutumları ile benlik saygısı ve atılganlık

seviyesi arasındaki ilişkinin incelendiği bir araştırmada Örgün (2000) öğrencilerin

atılganlık düzeyinin belirlenmesinde Rathus Atılganlık Envanteri, benlik Saygısı

düzeyinin belirlenmesinde Piers-Harris Benlik Saygısı Ölçeği, anne-baba tutumlarının

belirlenmesinde de ABTÖ’yü kullanmıştır. Araştırmada farklı ana baba tutumu algısına

sahip öğrencilerin benlik saygısı düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur.

Eşitlikçi demokratik tutumla yetiştirildiklerini düşünen öğrenciler, baskıcı otoriter ve

Page 61: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

50

aşırı koruyucu tutumla yetiştirildiklerini düşünen öğrencilerden anlamlı düzeyde yüksek

benlik algısına sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Hem Anne baba tutumlarının hem de

benlik saygısının atılganlık ile anlamlı bir ilişki gösterdiği tespit edilmiştir.

Uyanık (2000) farklı sosyo-ekonomik düzeylerdeki lise öğrencilerinin benlik

saygıları ile ruhsal durumları arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla yaptığı çalışmada

482 lise öğrencisine Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği ve Kendini Değerlendirme

Ölçeğini uygulamıştır. Benlik saygısı ve kendini değerlendirme ölçeği arasında anlamlı

bir ilişki bulunmuştur. Lise öğrencilerinin benlik saygısı düzeyinin çoğunlukla yüksek

olduğu ortaya çıkmıştır.

Farklı kültürdeki bireylerin benlik saygısının farklı olabileceği belirtilmektedir.

Böyle bir çalışmada Pişkin (1996) Türk ve İngiliz lise son sınıf öğrencilerinin benlik

saygısını ölçmüştür. Veriler Coopersmith Benlik Saygısı Envanteri ile toplanmıştır.

İngiliz öğrencilerin benlik saygısı puanlarının, Türk öğrencilerden anlamlı biçimde daha

yüksek olduğu bulunmuştur. Bu farkın her iki ülkede de erkek öğrenciler arasında

kızlardan daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır.

Yüksekkaya (1995) İzmir’de yaptığı ve 120 kız, 120 erkek toplam 240

öğrenciyi örnekleme aldığı araştırmasında katılımcılara Bireysel Bilgi Formu,

Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği ve Ruhsal Belirti Tarama Listesini (SCL-90-R)

uygulamıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre araştırmada yer alan üniversiteli

gençlerin benlik saygılarının yükseğe yakın düzeyde olduğu bulunmuştur. Ayrıca,

benlik saygısının akademik başarı, arkadaşlık kurmakta güçlük çekme, öğrenim görülen

bölümü isteyerek seçme, kendi gelirini yeterli bulma, boş zamanlarını değerlendirme,

gelecek hakkında görüşler, kardeş sayısı, anne-babanın sevgisini gösterme durumu ve

anne-baba ile olan ilişki, ailenin gelirini yeterli bulma açısından anlamlı farklılık

gösterdiği bulunmuştur. Ayrıca, cinsiyet, yaş bölüm, sınıf, derslerde söz alma sıklığı,

anne-babanın eğitim düzeyi ve ailenin genel tutumunun benlik saygısı üzerinde anlamlı

bir etkisi olmadığı görülmüştür. Araştırmanın bir diğer bulgusu, benlik saygısının,

ruhsal belirti düzeyi ile negatif yönde anlamlı biçimde ilişkili olmasıdır.

Kendine saygısı düşük ve yüksek olan bireylerin, akademik benlik kavramlarını

inceleyen Bogenç ve Kuzgun (1994) Ankara’ da yaptıkları çalışmada, 42 lise 1. ve 2.

Page 62: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

51

sınıf öğrencisine Kendine Saygı Ölçeği ve Akademik Benlik Kavramı Ölçeği

uygulamışlardır. Sonuçta benlik saygısı ile akademik benlik kavramı arasında anlamlı

bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır.

İkizlioğlu (1993) anne ve baba tutumuyla ilgili farklı bulgular elde etmiştir.

Demokratik ve otoriter ana-baba tutumlarının, lise son sınıf öğrencilerinin benlik

saygısına etkisinin incelendiği çalışmada Ankara İli Keçiören Merkez İlçesi’ndeki 8

devlet lisesinde okuyan son sınıf öğrencilerinden seçilen 341 öğrenci örneklemde yer

almıştır. Araştırmada üç değişik veri toplama aracı kullanılmıştır. Bunlar, “Bilgi

Formu”, “Ana-Baba Tutum Ölçeği” ve “Benlik Saygısı Envanteri”dir. Sonuç olarak bu

araştırmada ana-babanın “demokratik” ve “otoriter “ tutumunun öğrencinin benlik

saygısı üzerinde önemli bir etkisinin olmadığı ortaya çıkmıştır.

Farklı öğretim programına devam eden öğrencilerin algılanan ana-baba ve

öğretmen tutumlarının benlik kavramına etkisinin incelendiği bir araştırmaya (Güven,

1991) İzmir İli merkezindeki iki genel lise ve iki meslek lisesinin ikinci sınıflarından

toplam 428 öğrenci katılmıştır. Araştırmada veriler Anket, Ana-Baba Tutum Envanteri

ve Offer Benlik-İmajı Envanteri ile elde edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre; Meslek

lisesi öğrencilerinin kendilerini dürtülerini daha iyi kontrol edebilen, dengeli- değişmez

duygulara sahip, psikolojik yönden daha uyumlu algılayan gençler olduğu ortaya

çıkmıştır. Ancak Meslek Lisesi öğrencilerinin eğitsel ve mesleki amaçlar alt

ölçeklerinde benlik kavramı düzeyi genel lise öğrencileriyle karşılaştırıldığında daha

düşük bulunmuştur.

Güçray (1989) tarafından yapılan çalışmada çocuk yuvasında ve ailesinin

yanında kalan 9-10 ve 11 yaşlarındaki çocukların özsaygı gelişimlerini etkileyen bazı

faktörler incelenmiş ve özsaygı Coopersmith Benlik Saygısı Envanteri kullanılarak

ölçülmüştür. Araştırma bulgularına göre; kalınan yer değişkeninin, çocukların özsaygı

gelişiminde önemli bir etkiye sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Çocuk yuvasında kalan

çocuklarla, ailesinin yanında kalan çocukların özsaygı puanları arasında büyük bir fark

ortaya çıkmıştır. Araştırmanın bulgularına göre, yetişkinlerin demokratik tutumları

çocukta değerlilik duygusunu ortaya çıkararak özsaygısını olumlu yönde, otoriter ve

ilgisiz tutumlar ise olumsuz yönde etkilenmektedir.

Page 63: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

52

Sosyo-ekonomik düzeye göre benlik saygısı düzeyinin değiştiği görülmektedir.

Bunu belirleyen bir araştırmada, lise öğrencilerinin özsaygı düzeylerini etkileyen

etmenleri araştıran Güngör (1989) Ankara il merkezindeki farklı sosyo-ekonomik

düzeylerden seçilen 1000 öğrenciye kendisinin geliştirdiği Özsaygı ölçeği uygulamıştır.

Araştırmanın sonucunda kız ve erkek öğrenciler ile lise bir ve lise son sınıf

öğrencilerinin özsaygı düzeyleri arasında önemli bir fark bulunmamış, ilk ve son

çocukların özsaygılarının ortanca çocuklara göre daha yüksek olduğu görülmüştür.

Kendilerini akademik yönden başarılı olarak algılayanların, özsaygıları başarısız olarak

algılayanlardan yüksek bulunmuştur. Ailenin gelir, öğrenim ve sosyo-ekonomik düzeyi

yükseldikçe öğrencilerin özsaygı düzeylerinin de yükseldiği görülmüştür. Anne

babalarını demokratik olarak algılayan öğrencilerin özsaygı düzeyleri otoriter olarak

algılayanlardan yüksek bulunmuştur.

Ülkemizde benlik saygısı ile ilgili yapılmış betimsel çalışmalarda; benlik

saygısının, arkadaşlık kurmakta güçlük çekme, anne-baba tutumlarına ve sosyo-

ekonomik düzeye göre farklılaşma gösterdiği bulunmuştur. Bunun yanı sıra benlik

saygının akademik başarı, atılganlık, yalnızlık ve atılganlık düzeyi ile ilişkili olduğu ve

kültürden kültüre göre değiştiği bulunmuştur. Cinsiyete göre farklı sonuçların olduğu

görülmektedir.

2.5.3. Öfke İle İlgili Yapılan Araştırmalar

İlgili literatür tarandığnda yurt dışında öfke ile ilgili yapılan birçok betimsel

çalışmaya rastlanmıştır. Yapılan bu çalışmalardan bazıları aşağıda verilmiştir.

Boman (2003), lise 1. sınıf düzeyindeki 102 öğrencinin öfkelerini, duygusal,

bilişsel, davranışsal boyutlarını, olumlu baş etme becerilerini ve yıkıcı ifade tarzlarını

incelemiştir. Araştırmada Çok Boyutlu Okul Öfke Envanteri Kullanılmıştır. Bulgular,

erkek ve kız okul çağı ergenlerinin öfkelerinin duyuşsal boyutları arasında fark

olmadığını, kızların öfkelerini daha olumlu biçimde ifade ettiklerini ve erkeklerin okula

yönelik düşmanca duygularının kız öğrencilerden daha fazla olduğunu göstermiştir.

Ayrıca kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre, okuldaki yetişkinlere daha fazla güven

duydukları, daha yapıcı baş etme yöntemlerini kullandıkları, erkek öğrencilerin öfkeyle

başa çıkmada yıkıcı yolları kullanma eğiliminde oldukları belirlenmiştir. Öfkenin

Page 64: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

53

bilişsel boyutu ile davranış ve duygu boyutu arasında ilişki olduğu ve öfkenin bilişsel

boyutunun öfkeyi ifade edişi ve öfkenin yaşanışını etkilediği yönündeki görüşleri

desteklemektedir.

Hatch, Forgays ve Kirby (2001), farklı yaş ve statüdeki öğrencilerdeki öfke

tepkisini ve öfkeyi ifade ediş biçimlerini incelemek amacıyla yaptıkları çalışmalarında

örneklem olarak, 118 üniversite çalışanı ve 163 kız öğrenci almışlardır. Ölçüm araçları

olarak, Spielberg’in (1988) geliştirdiği, deneklerin kendilerinin doldurduğu (self report)

44 maddeden oluşan STAXI (State-Trait Anger Expression Inventory) ve öfke yaratan

durumlarda ne yaptıkları ile ilgili açık uçlu sorulardan oluşan Anger Evaluation Survey

kullanılmıştır. Araştırma sonucunda güvenin suistimal edilmesinin ve haksız

muamelenin kadınlarda öfkeyi arttırdığı gözlenmiştir.

Leibsohn (1994), öfke düzeyleri yüksek ve düşük olan öğrencilerde alkol

kullanımı ve alkol alma sonucunda ortaya çıkan durumları incelemiştir. Araştırma

sonuçlarına göre öfke düzeyi yüksek öğrencilerin öfke düzeyi düşük olanlara göre daha

fazla miktarda alkol aldıkları ve bu nedenle daha fazla fiziksel, duygusal ve davranışsal

problemler yaşadıkları sonucuna ulaşmıştır.

Öfke kaynakları ile anne baba tutumları arasındaki ilişkinin incelendiği bir

araştırmada (Montemayor, 1983), ilgisiz ve tutarsız davranan anne ve babaların

çocuklarında saldırgan davranışların fazla olduğu gözlenmiştir. Öfke kontrolü zayıf ve

saldırgan davranan gençlerin genellikle aile içinde sosyalleşmelerinin yetersiz olduğu

saptanmıştır. Ergenin öfkeli ve saldırgan davranmasının nedeni olarak özel bir ebeveyn

davranışı bulunmamasına rağmen ebeveynlerin ilgisiz ve tutarsız davranışlarından

dolayı ergenin kabul edilebilir ve kabul edilemez davranışlar arasındaki ayrımı

yapamadıkları gözlenmiştir.

Yurt dışında öfke ile ilgili yapılan deneysel çalışmalara bakıldığında ise, ergenin

genel

öfkesinin azaltılmasında Sosyal Beceriler ve Bilişsel-Gevşeme müdahalelerinin

etkinliğinin incelenmesi (Deffenbacher, Story, Stark, 1987), yüksek öfkeli 6. ve 8.

sınıflardaki gençlerle, bu yaş grubunun gelişimsel düzeyine uyarlanan bilişsel gevşeme

terapisi ile sosyal beceri eğitimi verilerek kontrol grubuyla kıyaslanması (Deffenbacher,

Page 65: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

54

Lynch, Oetting, Kemper, 1996), orta ve ciddi derecede öfke kontrol güçlüğü yaşadığı

anlaşılan ergenlere öfke yönetimi programı uygulanması (Kellner, Bry, 1999),

öğretmenleri tarafından öfkeyle ilgili problem yaşadığı belirtilen erinlere müdahale

programı uygulanması (Sukhodolsky, Solomon, Perine, 2000), ileti bozukluğu tanısı

almış yüksek öfkeli ergenlerde öfke ifadesini azaltan ve öfke kontrol stratejilerini artıran

okul merkezli bilişsel davranışçı önleme programının etkinliğinin incelenmesi

(Dykeman, 2000) amacıyla deneysel çalışmalar yapılmıştır.

Ülkemizde öfke ile ilgili yapılan betimsel araştırmalardan bazıları şu şekildedir.

Saçar (2007), ilköğretim sekizinci sınıf öğrencilerinin öfke tepkisi ile arkadaş bağlılığını

incelemek amacıyla yaptığı araştırmada 8. sınıfa devam eden 356’sı kız ve 350’si erkek

olmak üzere toplam 706 öğrenciye “Arkadaş Bağlılık Ölçeği” ve “Sürekli Öfke ve Öfke

İfade Tarzları Ölçeği” uygulamıştır. Araştırma sonuçları öğrencilerin öfkeyi içte tutma

ve öfkeyi dışa vurma düzeyleri ile arkadaş bağlılığı arasında anlamlı bir fark olmadığını,

öfkeyi kontrol etme düzeyiyle arkadaş bağlılığı arasında anlamlı bir fark olduğunu

göstermiştir.

Yazgan (2007), üniversite öğrencileri ile yaptığı çalışmada üniversite

öğrencilerinin öfke ifade tarzları ve tolerans düzeyleri arasında anlamlı düzeyde bir

ilişki olup olmadığını incelemiştir. Bu amaçla, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim

Fakültesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışma ile Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği

programlarında öğrenim gören 332 öğrenciye, Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzı

Envanteri, Tolerans Envanteri ve Kişisel Bilgi Anketi uygulanmıştır. Araştırma

sonuçları, Öfke içe alt ölçeği dışında tüm Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzı alt

ölçeklerinin Tolerans Envanteri puanlarıyla anlamlı olarak ilişkili olduğunu ortaya

çıkarmıştır.

Soyaldın (2007), ortaöğretim öğrencilerinin öfke ifade tarzları ile mizah tarzları

arasındaki ilişkiyi incelediği araştırmasında 284 kız ve 258 erkek olmak üzere toplam

542 ergenden oluşan örnekleme Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzı Ölçeği ve Mizah

Tarzları Ölçeği uygulamıştır. Araştırma sonuçları öğrencilerin öfke kontrolü alt ölçeği

ile geliştirici mizah puanları arasında ve öfke dışa ölçeği ile saldırgan mizah puanları

arasında pozitif korelasyon olduğunu; öfke içe alt ölçeği ile ve katılımcı mizah puanları

Page 66: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

55

ile, öfke kontrolü alt ölçeği ve saldırgan mizah puanları arasında negatif korelasyon

olduğunu göstermiştir.

Danışık (2005), 311’i kadın 214’ü erkek olmak üzere toplam 555 ergen ile

yaptığı araştırmada ergenlerin sürekli öfke- öfke ifade tarzları ile problem çözme

becerileri arasındaki ilişkiyi irdelemiştir. Araştırmada veri toplamak amacıyla “Problem

Çözme Envanteri” (Heppner ve Petersen, 1982), Sürekli Öfke -Öfke Tarzı Ölçeği

(Spielberger, 1983),

“Kısa semptom Envanteri” (Derogatis ve Lazarus, 1994), Duyguların Sosyal

Paylaşımı Ölçeği (Araştırmacı) ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Araştırma

sonucuna göre problem çözme ile toplumsal cinsiyet, psikolojik semptom ve sosyal

paylaşım değişkenleri arasındaki ilişki anlamlı bulunmuş; bu değişkenlerin etkisi

kontrol edildikten sonra problem çözme ile öfke kontrolü arasında anlamlı sonuçlar

elde edilmiştir.

Balkaya (2003), 14- 50 yaş arasındaki 756 kişilik örneklem ile “Çok Boyutlu

Öfke Ölçeği” geliştirme çalışması yapmıştır. Ortaya çıkan ölçek boyutlarından

bazılarının verdikleri bilgiler, öfke ile ilgili değişkenler ve duygular hakkında ipuçları

vermektedir. Buna göre, Öfke Belirtileri boyutunda, cinsiyetler arasında fark olmadığı,

Öfke ile İlgili Davranışlar boyutunda, erkeklerde saldırganlık düzeylerinin kadınlara

göre fazla olduğu anlaşılmıştır. Öfke ile İlgili Düşünceler boyutunda, öfkenin kaygı,

depresyon, düşmanlık, olumsuz benlik, somatizasyon ve intihar eğilimi ile yüksek bir

ilişki gösterdiği bulunmuştur. Ayrıca “Ciddiye Alınmama” alt ölçeği hariç, diğer tüm

boyutlarda yaş değişkeninin öfkeyi belirleyici olduğu ve yaş ilerledikçe öfkede düşme

gözlenmiştir. Yine 14-19 yaş arasındaki ergenlerin tüm gruplara göre daha fazla İntikam

Tepkileri puanı aldıkları da belirlenmiştir. Öfke ve eğitim düzeyi ilişkisine bakıldığında

ise, lise ve üniversite mezunlarının temel eğitim mezunlarından daha fazla öfke

yaşadıkları ve öfkeye yol açan durumlardan daha fazla etkilendikleri belirlenmiştir.

Ancak bu yaşananları davranışa dökme konusunda lise mezunlarının daha rahat olduğu

da bulunmuştur.

Olmuş (2001), ergenlerin aile içi psikolojik örüntülere göre sürekli öfke ve öfke

ifade tarzlarını incelemiş ve bunların farklılaştığını ortaya koymuştur. Orta öğretim

hazırlık, lise bir ve lise ikinci sınıflarda öğrenim gören 15 16 17 yaşlarında toplam 419

Page 67: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

56

öğrenci çalışmaya dahil edilmiştir. Bulgulara göre sıcak bir aile ortamını ve aileden

destek gördüğünü algılayan ergenlerin öfkelerini sağlıklı bir şekilde ifade edebildikleri,

uygun bir şekilde kontrol edebildikleri sunucuna varılmıştır. Aile ortamlarını denetleyici

ve kontrol edici bulan ergenlerin ise öfke duygusuna daha fazla kapıldıkları, duygularını

rahatlıkla ifade edemedikleri, bu duyguyu kontrol etme gereksinimi duydukları ve

öfkelerini daha çok kendilerine yönelttikleri görülmüştür.

Okman (1999), ergenlerin öfke ifade tarzlarının kendilik imgesi ile ilişkisini

araştırmıştır. Araştırmaya kendilik imgesinin 15 -16 yaş grubu normal devlet ve

Anadolu liselerine devam eden 428 ergen çalışmaya dahil edilmiştir. Yapılan

araştırmada, olumlu kendilik imgesine sahip ergenlerin sürekli öfke düzeylerinin daha

düşük olduğu ve öfkelerini kontrol altında tutabildikleri sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca

sürekli öfke okul türüne göre farklı düzeyde yaşanmamasına rağmen, öfkeyi denetleme

becerisinin Anadolu lisesi öğrencilerinde daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Anne-baba

eğitim düzeylerin yüksek olmasının, öfke dışa vurulması üzerinde olumlu bir etkiye

sahip olduğu belirlenmiştir.

Baygöl (1997) ergenlerin öfke tepkilerinin biçimi, sürekli öfke, öfke kontrol,

öfke içte, öfke dışa yönünden incelemek için 9.sınıfa giden 110 erkek öğrenci ve

8.sınıfa giden 110 kız öğrenci üzerinde bir araştırma yapmıştır. Araştırmada veri

toplama aracı olarak Kendini Değerlendirme Ölçeği (Spielberger,1983) kullanılmıştır.

Elde edilen bulgulara göre ergenlerin

sürekli öfke puanlarının ortalaması 21,23; öfke kontrol puanlarının aritmetik ortalaması

20,61;

öfke dışa puanlarının ortalaması 15,74; öfke içte puanlarının ortalaması 15,64 olarak

bulunmuştur. Öfke kontrol puanlarının yüksek olması, ergenlerin öfkelerini kontrol

edebildikleri sonucunu ortaya koymaktadır.

Kısaç (1997), üniversite öğrencilerinin bazı değişkenlere göre sürekli öfke ve

öfke ifade düzeylerini araştırdığı çalışmasında 712 öğrenciden oluşan örneklem grubuna

öfke düzeylerini ölçmek için, veri toplama aracı olarak Türkçe‟ye uyarlanması Özer

(1994) tarafından yapılan Sürekli Öfke ve Öfke İfade Ölçeği uygulanmıştır. Araştırma

sonuçlarına göre erkek öğrencilerin kız öğrencilere göre öfkelerini daha fazla kontrol

Page 68: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

57

ettikleri, öğrencilerin sürekli öfke ve öfkeyi içte tutma düzeylerinin yaşamlarının büyük

bir kısmını geçirdikleri yerleşim merkezlerine göre değiştiği, sürekli öfke düzeyi en

yüksek olan grubun köylerde yaşayanlar ve öfkelerini en fazla içinde tutanların ise

küçük kentlerde yaşayanlar olduğu ve öğrencilerin öfkeyi dışa vurma düzeylerinin anne

ve babalarının eğitim düzeylerine göre değiştiği sonucuna ulaşmıştır.

Ülkemizde öfke ile ilgili pek çok araştırma yapan Özer (1994 a), öfke, kaygı ve

depresyon eğilimlerinin bilişsel alt yapılarını araştırmıştır. 225 kişiden oluşan araştırma

örneklemine nörotik bireyler, lise ve üniversite öğrencileri ve yönetici grupları

alınmıştır. Öfke, kaygı ve depresif eğilimlerin altında yatan ortak düşünce yapısına,

“başka insanların bireyin mutluluğu engellediği” ve “ilişkilerin planlandığı gibi

yürümesi gerektiği” inançları olduğu görülmüştür. Ayrıca öfke duygusunun temelinde

yer alan dikkat çekici düşünce, “bireyin başkalarının gözündeki kişilik değerinin

düşmemesi için, hata yapmaması gerektiği”dir. Araştırmanın bir diğer önemli bulgusu

ise, lise ve üniversite öğrencilerinin öfke denetimini içeren düşünce biçimini diğer

gruplara göre daha fazla benimseme eğiliminde olduklarıdır.

Türkiye’de öfke ile ilgili yapılan deneysel çalışmalara bakıldığında, öfke

yönetimi becerileri programının ergenlerin öfke ve saldırganlık düzeylerine etkisinin

incelenmesi (Cenkseven, 2003), öfke ile başa çıkma eğitiminin ve grupla psikolojik

danışmanın kısa süreli ve kalıcı etkilerinin incelenmesi (Yılmaz, 2004), öfke denetimi

eğitiminin ilköğretim II. Kademe öğrencilerinin öfke denetimi becerilerine etkisinin

incelenmesi (Akgül, 2000), ergenlerin öfke ile başa çıkma becerileri üzerinde,

dördüncü ve beşinci sınıfa devam eden 10–11 yaşlarında ilköğretim birinci kademe

öğrencilerinin, saldırgan davranışlarını azaltmaya yönelik öfke denetimi programının

etkililiğinin ortaya koyulması (Şahin, 2004) ve ergenlerde öfke ve saldırganlığı

azaltmaya yönelik bilişsel-davranışçı bir müdahele programının etkililiğinin sınanması

(Tekinsav-Sütcü, 2006) amacıyla deneysel çalışmalar yapıldığı görülmektedir.

Page 69: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

58

BÖLÜM III

YÖNTEM

Bu bölümde araştırmanın modeli, araştırmanın evreni, örneklemi, araştırmada

kullanılan veri toplama araçları ve bunlarla ilgili olarak yapılmış olan geçerlik ve

güvenirlik çalışmaları, verilerin toplanması ve verilerin analizinde kullanılan

istatistiksel tekniklerle ilgili açıklamalara yer verilmiştir.

3.1. Araştırma Modeli

Araştırma, ergenlerde benlik saygısı, sürekli öfke ve öfke ifade tarzları bağımsız

değişkenlerinin (öfke içe, öfke dışa, öfke kontrol) ergenlerin yalnızlık düzeyleri bağımlı

değişkenini ne oranda yordadığının incelenmesine yönelik betimsel bir çalışmadır.

3.2. Evren ve Örneklem

Araştırmanın evreni Hatay İli İskenderun ilçesi’nde bulunan orta öğretim

okullarından oluşmaktadır. Araştırmanın örneklemi, 2006-2007 eğitim-öğretim yılında,

Hatay İli İskenderun İlçesi sınırları içerisindeki Fatih Anadolu Lisesi ve Körfez Lisesi

öğrencilerinden oluşturulmuştur. Araştırmada okulların seçimi ulaşılabilir örneklem

yöntemine göre belirlenmiştir. Seçilen bu okullarda uygulama yapıldığı gün okula

devam eden bütün 9., 10. ve 11. sınıf öğrencilerine UCLA Yalnızlık Ölçeği, Sürekli

Öfke ve Öfke İfade Tarzı Ölçeği ve Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği araştırmacı

tarafından uygulanmıştır.

Tablo 1. Çalışmaya Katılan Ergenlerin Sınıf Düzeyi ve Cinsiyetlerine Göre Dağılımları

Cinsiyet

Sınıf Düzeyi Toplam 9. Sınıf 10. Sınıf 11. Sınıf

n % n % n % n %

Kız 58 12.13 155 32.42 31 6.48 244 51

Erkek 47 9.83 129 26.98 58 12.13 234 49

Toplam 105 21.96 284 59.41 89 18.61 478 100

Page 70: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

59

Örneklemi oluşturan 478 öğrenciden sınıf düzeyi ya da cinsiyet belirtmeyen

olmamıştır. 478 öğrenciden 9. sınıfa devam eden 58’i (%12.13) kız, 47’si (% 9.83)

erkek öğrenci olmak üzere 105 (% 21.9) öğrenci; 10. sınıfa devam eden 155’i (% 32.42)

kız, 129’u (% 26.98) erkek öğrenci olmak üzere 284 (% 59.41) öğrenci; 11. sınıfa

devam eden 31’si (% 6.48) kız, 58’i (% 12.13) erkek öğrenci olmak üzere 89 (%

18.61) öğrenci bulunmaktadır.

Araştırmaya katılan ergenler 14-18 yaşları arasındadır. Çalışmaya katılan

ergenlerin yaş ortalaması 16.01’dir (Ss=1.22). Çalışmaya katılan ergenlerin en fazla

tekrar eden yaşın 16 olduğu bunun da 219 kişi olduğu ve toplam katılımcıların yaklaşık

% 45.81’ine karşılık geldiği tespit edilmiştir.

3.3. Veri Toplama Araçları

Araştırmada kullanılan veri toplama araçlarıyla ilgili ayrıntılı bilgiler aşağıda yer

almaktadır.

3.3.1.Kişisel Bilgi Formu

Örneklem grubunda yer alan ergenlerin cinsiyet, yaş ve sınıf düzeyi gibi sosyo-

demografik özelliklerini belirleyebilmek amacıyla araştırmacı tarafından “Kişisel Bilgi

Formu” hazırlanmıştır.

3.3.2.Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği (RBSÖ)

Bugün birçok çalışmada benlik saygısı ölçümü için kullanılan Rosenberg Benlik

Saygısı Ölçeği Rosenberg (1963) tarafından geliştirilen, ergenlerin benlik saygısını

ölçmeyi amaçlayan bir ölçektir. Ölçeğin orjinali New York şehir merkezinde tesadüfi

yöntemle seçilen 10 farklı okulda öğrenim gören toplam 5204 lise öğrencisi üzerinde

uygulanarak geliştirilmiştir. Ölçekte Guttman ölçüm şekline göre düzenlenmiş 10

madde yer almaktadır. Likert tipi ölçekte maddelerin cevaplanması dört seçenek

arasından yapılmaktadır. Ergenden ölçekteki maddelerin kendisini ne kadar

tanımladığını seçmesi ve genel olarak kendisini değerlendirmesi beklenmektedir. Bu

beklenti ölçeğin üstünde cevaplama yönergesi olarak verilmektedir.

Page 71: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

60

Ölçekteki maddelerin yarısı “Bazı olumlu özelliklerim olduğunu düşünüyorum”

gibi pozitif (olumlu) cümle yapısıyla, diğer yarısı ise “Bazen kesinlikle kendimin bir işe

yaramadığını düşünüyorum” gibi negatif (olumsuz) düşünce yapısıyla kurulmuştur.

Ergenden bu ifadelerin her birini değerlendirerek “çok doğru”, “doğru”, “yanlış” “çok

yanlış” şıklarından birini işaretlemesi beklenmektedir.

Ölçekte maddeler karışık olarak yerleştirilmiştir. Ölçekte bulunan ilk üç madde

kendi aralarında, dördüncü ve beşinci maddeler kendi aralarında, dokuzuncu ve onuncu

maddeler kendi aralarında puanlanmaktadırlar. Altıncı, yedinci ve sekizinci maddeler

ise ayrı ayrı puanlanmaktadırlar. İşaretleme sonucu bireyin kendisini olumsuz

değerlendirmesi “1” ile, olumlu değerlendirmesi ise “0” ile puanlanmaktadır. Bu

değerlendirme sonucunda alınan puanlar “0” ile “6” arasında değişmektedir. Benlik

saygısı alt kategorisinde 0-2 puan yüksek, 2-4 puan orta, 5-6 puan ise düşük kendilik

saygısına işaret etmektedir (Çuhadaroğlu 1986).

Ölçeğin geçerlilik ve güvenilirlik çalışmaları Çuhadaroğlu (1986) tarafından

yapılarak Türkçe’ye uyarlanmıştır. Benlik saygısı kategorisinin geçerliliğini sınamak

için psikiyatrik görüşmeyle lise öğrencilerinin kendilerine ilişkin görüşlerine göre,

öğrencilerin benlik saygıları, yüksek, orta ve düşük olarak gruplandırılmıştır. Öğrenci

görüşleri ve benlik saygısı ölçeğinden elde edilen sonuçların arasındaki ilişkiler

hesaplanmış ve geçerlilik oranı .71 olduğu belirtilmiştir.

Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği, güvenirlik çalışmaları kapsamında test-tekrar

test yöntemi ile Ankara’da okuyan ve tesadüfi seçilen 125’i kız, 80’i erkek olmak üzere

toplam 205 dokuzuncu, onuncu ve onbirinci sınıf öğrencilerine uıygulanmıştır.

Uygulama sonuçlarına göre test-tekrar test yöntemi ile belirlenen güvenirlik katsayısının

.70 oranında olduğu bulunmuştur. Ülkemizde ergenler üzerinde benlik saygısı ile ilgili

yapılan pek çok çalışmada “Rosenberg Benlik Saygısı Envanteri”nin kullanıldığı ve

güvenirlik değerlerinin .75 ve .93 arasında değişen düzeylerde yüksek değerlere sahip

olduğunun rapor edildiği görülmektedir (Çeçen, 2008).

Page 72: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

61

3.3.3. UCLA Yalnızlık Ölçeği

Bireylerin yalnızlık düzeylerini ölçmek amacıyla Russell, Peplau ve Ferguson

(1978) tarafından geliştirilen (University of California Los Angeles Loneliness Scale)

UCLA Yalnızlık Ölçeğinin tüm maddeleri olumsuz ifadeler içeren bir ölçek olup ancak

bunun sistematik bir yanlılığa yol açtığını düşünülerek Russel, Peplau ve Cotrana

tarafından tekrar gözden geçirilmiş ve maddelerin yarısı olumlu yarısı da olumsuz

ifadeleri içeren bir forma dönüştürülmüştür (Demir, 1989).

UCLA Yalnızlık Ölçeği’ni oluşturan 20 maddenin 10 tanesi ters yönde, diğer 10

tanesi ise düz yönde kodlanmıştır. Bu ölçeğin her bir maddesinde sosyal ilişkilerle ilgili

duygu ve düşünce sunulmakta ve bireylerden bu ifadelerdeki durumları ne kadar sıklıkla

yaşadıklarını Likert tipi dörtlü bir derecelendirme ölçeği üzerinde işaretlemeleri

istenmektedir.

Ölçeğin puanlanmasında olumlu yöndeki ifadeler (1, 4, 5, 6, 9, 10, 15, 16, 19,

20), “Hiç Yaşamam” (4), “Nadiren Yaşarım” (3), “Bazen Yaşarım” (2), “Sık sık

Yaşarım” (1) şeklinde puanlanmaktadır. Olumsuz ifadeleri içeren maddeler ise (2, 3, 7,

8, 11, 12, 13, 14, 17, 18) bunun tam tersi olarak “Hiç Yaşamam” (1), “Nadiren

Yaşarım” (2), “Bazen Yaşarım” (3), “Sık sık Yaşarım” (4) şeklinde puanlanmaktadır.

Bireylerin tüm maddelerden elde ettikleri toplam puanlar “Genel Yalnızlık Puanını”

vermektedir. Ölçekten alınabilecek en yüksek puan 80, en düşük puan ise 20’dir. Puanın

yüksek olması yalnızlık düzeyinin yüksek olduğunun göstergesi kabul edilmektedir.

Ölçeğin orjinali için yapılan geçerlik çalışmasında Russell, Peplau ve Fergusan,

Beck Depresyon Envanterini ölçüt olarak kullanarak benzer ölçekler geçerliğini

saptamışlar ve geçerlik katsayısını .67 olarak bulmuşlardır. Ölçeğin tekrar gözden

geçirilmesi çalışmasında Russel, Peplau ve Cutrona, Beck Depresyon Envanteri ile

UCLA Yalnızlık Ölçeği arasında .62’lik bir korelasyon saptamışlardır (Akt., Demir,

1989).

Ölçek ülkemizde ilk olarak Yaparel (1984) tarafından kullanılmıştır. Yaparel

(1984) çeviri çalışmasını yaptıktan sonra kültürümüzde ölçeğin geçerliliğini saptamak

amacıyla ön uygulama yapmıştır. Yaparel (1984) ölçeğin geçerliğini Beck Depresyon

Page 73: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

62

Ölçeğini ölçüt alarak incelemiş ve benzer ölçekler geçerliğinin .50 olduğunu bulmuştur.

Ancak Yaparel’in (1984) çalışmasında ölçeğin geçerliği sadece Beck Depresyon

Envanteri kriter alınarak belirlenmiş, ölçeğin yalnızlıktan yakınan ve yakınmayan

kişileri ayırt etmede yeterli olup olmadığı incelenmemiştir.

Ülkemizde ölçeğin geçerlik ve güvenirlik çalışmaları Demir (1989) tarafından

yapılmıştır. Demir (1989)'in yaptığı çalışmada ölçeğin iç tutarlılığı ile ilgili analizler

toplam 72 kişi üzerinde hesaplanmış ve cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı .96 olarak

hesaplanmıştır.Ölçeğin beş hafta ara ile yapılan test tekrar test güvenirlik katsayısı .94

olarak bulunmuştur. Dünyada ve ülkemizde yalnızlıkla ilgili yapılmış pek çok

çalışmada UCLA Yalnızlık ölçeği’nin kullanıldığı görülmektedir.

UCLA Yalnızlık Ölçeği’nin diğer bir geçerlik çalışması da Bilgiç (2000)

tarafından yapılmıştır. Bu amaçla 1999-2000 eğitim-öğretim yılında Ankara ilinde

ilköğretim 6.,7. ve 8. sınıflara devam eden 184 öğrenciye UCLA Yalnızlık Ölçeği ve

Sosyometri Tekniği (“Sınıfta sürekli olarak birlikte oturmak istediğiniz üç arkadaşınızın

isimlerini önem sırasına göre yazınız?” sorusu sorulmuştur) uygulanmıştır. Öğrencilerin

aldıkları sosyometri puanları en yüksekten en düşüğe doğru sıralanarak üst ve alt

%27’lik gruplara ayrılmıştır. Çalışma sonucunda arkadaşları tarafından en çok tercih

edilen öğrencilerin UCLA Yalnızlık Ölçeği’nden aldıkları puanlar bakımından bu iki

grup arasında en az tercih edilen öğrencilere oranla yalnızlık düzeylerinin daha düşük

olduğu saptanmış ve bu bulgu .05 düzeyinde anlamlı bulunmuştur (Bilgiç, 2000).

UCLA Yalnızlık Ölçeği’nin güvenirliği çeşitli teknikler kullanılarak test edilmiş

ve güvenirlik yüksek bulunmuştur.Ölçeğin orjinali için yapılan güvenirlik çalışmasında

Russell, Peplau ve Fergusan, ölçeğin içtutarlılık katsayısını .96, iki aya ara ile yapılan

testin tekrarı yöntemi ile elde edilen güvenirlik katsayısını da .73 olarak bulmuşlardır.

Ölçeğin gözden geçirilmesi çalışmasında Russel, Peplau ve Cutrona, ilk geliştirilen

ölçek ile gözden geçirilerek elde edilen ölçek arasındaki ilişkiyi .91 olarak saptamışlar

ve içtutarlılığının da .94 olduğunu bulmuşlardır (Akt., Demir, 1989).

Bilgen (1989)’in testin tekrarı yöntemi ile yaptığı güvenirlik çalışması

sonucunda güvenirlik katsayısı .86 olarak bulunmuştur. Demir (1989) tarafından yapılan

bir başka çalışmada, 72 deneğin her bir maddeye verdikleri cevaplar üzerinden ölçeğin

Page 74: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

63

içtutarlılığına bakılmış ve içtutarlılık katsayısı .96 olarak bulunmuştur. Ayrıca testin

tekrarı tekniğini de kullanarak beş hafta ara ile yapılan iki uygulama arasındaki

korelasyon .94 olarak bulunmuştur.

3.3.4. Sürekli Öfke ve Öfke İfade Ölçeği

Durumluk Sürekli Öfke İfadesi Ölçeği iki aşamada geliştirilmiştir. İlk aşamada

20 maddelik Durumluk Sürekli Öfke Ölçeği, Spielberger ve arkadaşları tarafından 1980

ile 1983 yılları arasında yapılan çalışmalar sonucu oluşturulmuştur. 30 maddelik ilk

ölçek formu 146 üniversite öğrencisi ile 270 askere uygulanmış, en uygun geçerli ve

yüksek iç tutarlılığı olan maddeler (20) madde seçilmiştir. Dörtlü likert tekniğiyle

değerlendirilen 20 maddenin 10 tanesi durumluk öfkeyi, 10 tanesi de sürekli öfkeyi

ölçmeye yönelik olarak hazırlanmıştır. Ölçeğin geliştirilmesindeki ikinci aşamada,

öfkenin ifade edilme tarzının da önemli olduğu göz önünde bulundurularak,

“bastırılmış, içe yönelik ve dışa yönelik” öfke ifadelerini ölçmeyi amaçlayan 24

maddelik bir ölçek eklenmiştir (Akt., Savaşır ve Şahin, 1997).

Ölçeğin Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzı olmak üzere iki ana alt ölçeği

bulunmaktadır. Sürekli Öfke alt ölçeği, kişinin genelde ne hissettiğini veya ne derece

öfke yaşadığını ifade etmektedir. Öfke İfade Tarzı üç Alt Ölçeğe ayrılmaktadır.

Bunlardan; birincisi Öfkeyi dışa vurma alt ölçeği, kişinin genel öfkesini dışa

vurduğunu; ikincisi Öfkeyi içe tutma alt ölçeği kişinin öfkesini bastırarak içte tuttuğunu

ve üçüncüsü Öfkeyi kontrol etme alt ölçeği de, bireyin başkalarıyla olan ilişkilerinde

genelde ne ölçüde sabırlı, soğukkanlı, hoşgörülü ve anlayışlı davrandığını ve öfkesini ne

derece kontrol ettiğini veya ne derece sakinleşme eğilimi içinde olduğunu ölçmektedir

Ölçeğin Türkçeye uyarlaması Özer (1994b) tarafından yapılmıştır. Türkçe

formunda Cronbach Alfa değerleri ayrı ayrı hesaplanmış olup "Sürekli Öfke" boyutu

için .79; "kontrol altına alınmış öfke" boyutu için .84 "dışa vurulmuş öfke" boyutu için

.78 ve "bastırılmış öfke" boyutu için ise .62 olarak bulunmuştur.

Sürekli Öfke Ölçeği‘nin yönergesinde kişinin genelde kendisini nasıl hissettiği;

öfke tarz ölçeğinde ise genelde ne kadar sıklıkla sözü edilen şekilde davrandığını

belirtmesi istenmektedir. Öfke İfade Tarzı Ölçeği‘nde maddeler rastgele bir dağılıma

Page 75: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

64

göre sıralanmışlardır. Bu dağılım ölçeğin İngilizce orijinaline göre yapılmıştır. Ölçekte

“öfkelendiğimde ya da kızdığımda” ortak cümlesi her üç maddede bir

tekrarlanmaktadır. Ölçeğin ilk 10 maddesi Sürekli Öfke düzeyini ölçen maddeleri

içermektedir. Geriye kalan 24 madde ise Öfke İfade Tarzı ile ilgilidir. Bu maddelerin 8

tanesi öfkeyi dışa vurma, 8 tanesi öfkeyi içte tutma, 8 tanesi de öfkeyi kontrol etme ile

ilgilidir (Özer, 1994b).

Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzı Ölçeği‘nde her madde olumlu ifade

edilmektedir. Maddeler öfkenin yokluğundan değil, varlığından hareket ederek ölçüm

yapar (Özer, 1994b). Bireyden kendisi için uygun gelen ifadeleri, “Sizi ne kadar

tanımlıyor?” sorusuna yanıt olacak şekilde “Hiç”, “Biraz”, “Oldukça” ve “Tümüyle”

seçeneklerinden birini işaretlemesi istenir. “Hiç tanımlamıyor” yanıtından (1), “Biraz

tanımlıyor” yanıtından (2), “Oldukça tanımlıyor” yanıtından (3) ve “Tümüyle

tanımlıyor” yanıtından (4) puan elde edilir. Ölçekteki ilk 10 madde, Sürekli Öfke alt

ölçeğinin maddeleridir. Öfke Tarz Ölçeği‘nin Öfke İçe alt ölçeği puanı, 13, 15, 16, 20,

23, 26, 27 ve 31 no‘lu maddelerin puanlarının toplanmasıyla; Öfke Dışa alt ölçeği

puanı, 12, 17, 19, 22, 24, 29, 32 ve 33 no‘lu maddelerin puanlarının toplanmasıyla;

Öfke Kontrol alt ölçeğinin puanları ise, 11, 14, 18, 21, 25, 28, 30 ve 34 no‘lu

maddelerin puanlarının toplanmasıyla elde edilir. Sürekli Öfke Ölçeği‘nden alınan

yüksek puanlar, öfke düzeyinin yüksek olduğunu; Kontrol Öfke Ölçeği‘nden alınan

yüksek puanlar, öfkenin kontrol edilebildiğini; Öfke Dışa Ölçeği‘nden alınan yüksek

puanlar, öfkenin kolayca ifade ediliyor olduğunu ve Öfke İçe Ölçeği‘nden alınan

yüksek puanlar ise öfkenin bastırılmış olduğunu göstermektedir (Savaşır ve Şahin,

1997).

Geçerlilik çalışmaları kapsamında Sürekli Öfke ve Öfke Tarz Ölçekleri‘nin,

Sürekli Kaygı, Depresif Sıfatlar Listesi ve Öfke Envanteri ile korelasyonlarına bakılmış,

elde edilen korelasyonlar .01 ve .001 düzeylerinde anlamlı bulunmuştur. Ayrıca Sürekli

Öfke ve Öfke Dışavurum Ölçeği arasında beklendiği yönde ters ve yüksek bir

korelasyon saptanmıştır (Savaşır ve Şahin, 1997). Ayrıca Yılmaz (2004) tarafından

ölçeğin ölçüt geçerliği çalışmasında 84 kişiden oluşan 8. ve 9. sınıf öğrencilerine

SÖÖTÖ ile Saldırganlık Ölçeği uygulanmıştır. Elde edilen korelasyon .58 olarak

saptanmıştır. Bu bulgu, saldırganlık ve öfke arasındaki kavramsal ilişki

düşünüldüğünde, ölçeğin kavram geçerliğine kanıt olarak bulunmuştur.

Page 76: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

65

Özer (1994b) tarafından, SL-Öfke ve Öfke İfade Tarzı ölçeklerinin yapı ve kriter

geçerliğini incelemek üzere üniversite, lise son, hemşirelik meslek lisesi öğrencilerine,

yöneticilerine ve psikolojik danışma için başvurmuş nörotik gruba uygulanmıştır. Bu

çalışma sonrasında Öfke-Tarz ölçeğinde üç maddenin üzerinde değişiklik yapılmıştır

(13, 27, 31.maddeler). Bu düzeltmelerden sonra 81 hipertansiyon hastasını kapsayan bir

çalışmada Özer tarafından (1994), öfke ölçeklerinin kavram geçerliği araştırılmıştır.

Öfke ifadesi ölçeğinin Özer (1994) tarafından yapılan faktör analizi sonuçlarının,

orijinal ölçekte varsayılan yapı ile oldukça tutarlı olduğu saptanmıştır.

Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarz Ölçeği‘nin benzer ölçekler geçerliğini

incelemek amacıyla Depresif Sıfatlar Listesi (DSL), Öfke Envanteri (ÖE) ve Sürekli

Kaygı Envanteri (SL-Kaygı) ile birlikte üniversite, lise son öğrencilerine, yöneticilere,

hemşirelik meslek lisesi öğrencilerine, yöneticilerine ve psikolojik danışma için

başvurmuş nörotik gruba uygulanmıştır. Bu araştırmada Sürekli Öfke Ölçeği‘nin benzer

ölçekler geçerliği katsayısı DSL ile .33, SL-Kaygı ile .40 ve OE ile .53 olduğu

bulunmuştur. Spielberger ve arkadaşlarının (1988) bulgularına paralel olarak Sürekli

Öfke ve Öfkeyi Dışa Vurma ölçeklerinin korelasyonu oldukça yüksek çıkmıştır. Bu iki

ölçeğin Öfkeyi Kontrol Etme Ölçeği puanları ile oluşturdukları ters ve yüksek

korelasyonlar beklenen doğrultudadır. Öfkeyi Ġçte Tutma Ölçeği‘ nin SL-Kaygı, DSL

ve ÖE ile benzer ölçekler geçerlik katsayısı sırasıyla .35, .39 ve .31 bulunmuştur (Özer,

1994b).

Kısaç (1997) tarafından, testin tekrarı yöntemine göre yapılan güvenirlik

çalışmalarında, araç dört hafta arayla aynı örneklem grubuna iki defa uygulanmıştır. Her

iki uygulamadan elde edilen sonuçlar arasındaki ilişkinin derecesi Pearson Korelasyon

yöntemine göre analiz edilmiştir. Yapılan istatistiksel analiz sonucunda güvenirlik için

elde edilen korelasyon katsayıları; sürekli öfke alt ölçeği için .72, öfke içe alt ölçeği için

.76, öfke dışa alt ölçeği için .72 ve öfke kontrol alt ölçeği için .76 bulunmuştur.

Akgül (2000) tarafından, test-tekrar test yöntemine göre yapılan güvenirlik

çalışmalarında, Bolu ili Merkez ilçesine bağlı ilköğretim okulları II. kademesinde

okuyan 30 öğrenciye ölçek üç hafta arayla iki kez uygulanmıştır. Her iki uygulamadan

elde edilen sonuçlar arasındaki ilişkinin derecesi Pearson Korelasyon yöntemine göre

Page 77: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

66

analiz edilmiştir. Pearson-Momentler Çarpımı Korelasyon katsayıları; sürekli öfke için

.88, öfke içe .81, öfke dışa için .84 ve öfke kontrol için .81 olarak bulunmuştur.

Sürekli Öfke ve Öfke Tarz Ölçekleri‘nin, Sürekli Kaygı, Depresif Sıfatlar Listesi

ve Öfke Envanteri ile korelasyonlarına bakılmış, elde edilen korelasyonlar .01 ve .001

düzeylerinde anlamlı bulunmuştur. Ayrıca Sürekli Öfke ve Öfke Dışavurum Ölçeği

arasında beklendiği yönde ters ve yüksek bir korelasyon saptanmıştır (Savaşır ve Şahin,

1997).

3.4. Verilerin Toplanması

Veriler toplanırken araştırmacı örneklemi oluşturan ergenlere araştırmanın

amacı, ölçekler ve gönüllülük ilkesi hakkında bilgi vermiş ve güvenirliği sağlayabilmek

amacıyla öğrencilerden ölçeklerin üzerine isimlerini yazmamaları istenmiştir. Veriler

ergenlerden 2006-2007 öğretim yılında toplanmış ve ölçekleri yanıtlama süresi yaklaşık

45 dakika sürmüştür.

3.5. Verilerin Analizi

Toplam 500 ergenden veri toplanmış ve bunlardan 12’si çeşitli nedenlerle (tam

doldurmama ya da rastgele doldurma ) araştırmadan çıkarılmıştır. 488 ergenden

toplanan veriler üzerinde öncelikle skewness ve kurtosis değerlerine bakılmış ve 6

öğrenci elenmiştir. Sonrasında outliers ve mahalonobis değerleri [X2 (6) = 22.458;

p<.001] incelenerek 4 öğrencinin daha veri tabanından elemine edilmesi

gerçekleştirilmiş ve böylece toplam 478 öğrenciden toplanan veriler üzerinden

istatistiki işlemler yapılmıştır. Multicollinearity ve singularity SMC ve VIF ile

araştırılmış ve multicollinearity ve singularity olmadığı gözlenmiştir. Arastırmada elde

edilen veriler degişkenlerin birbirleriyle ilişkilerini görebilmek amacıyla Pearson

Momentler Çarpımı Korelasyon Katsayısı ve yalnızlığı yordayan degişkenlerin hangi

sırayla katkı sağladıklarını belirleyebilmek amacıyla ise Aşamalı Regresyon Analizi

teknikleri kullanılmıştır (Tabachnick ve Feidell, 1996). Sonuçların yorumlanmasında

p<0.5 anlamlılık düzeyi kabul edilmiştir. Toplanan veriler, SPSS-WINDOWS 11.5

paket programıyla çözümlenmiştir.

Page 78: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

67

BÖLÜM IV

BULGULAR

Araştırmaya katılan lise öğrencilerinin ölçme araçlarının her birinden elde etmiş

oldukları puanların ortalama ve standart sapma sonuçları Tablo 1’de gösterilmektedir.

Tablo 2.Yalnızlık, Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzları, Benlik Saygısı Ölçeklerinden

Alınan Puanların Ortalama ve Standart Sapma Değerleri(N=478)

Tablo 2 incelendiğinde öğrencilerin ölçeklerden sırasıyla Yalnızlık Ölçeği için 34.81

(Ss= 8.68), Sürekli öfke ölçeği için 25.32 (Ss = 6.56), Öfke içe alt ölçegi için 16.72 (Ss

= 4.12), Öfke dışa alt ölçeği için 15.84 (Ss = 4.78), Öfke kontrolü alt ölçeği için 19.80

(Ss = 5.07), Benlik Saygısı Ölçeğinden 29.66 (Ss = 4.80) puan ortalamalarına sahip

oldukları belirlenmiştir.

4.1. Yalnızlık, Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzları, Benlik Saygısı Arasındaki

İlişkilere İlişkin Bulgular

Ölçeklerden alınan puanların birbirleriyle korelasyon gösterip göstermediğini

incelemek amacıyla Pearson Product Momentum Korelasyon tekniği ile korelasyon

değerleri hesaplanmıştır. Ölçeklerden elde edilen puanlar arasındaki ilişkiler Tablo 3’de

gösterilmektedir.

x Ss Yalnızlık 34.81 8.68 Sürekli Öfke 25.32 6.56 Öfke İçe 16.72 4.12 Öfke Dışa 15.84 4.78 Öfke Kontrolü 19.80 5.07 Benlik Saygısı 29.66 4.80

Page 79: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

68

Tablo 3. Yalnızlık, Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzları, Benlik Saygısı Arasındaki

İlişkiler (N=478)

*p< 0.001 Tablo 3 incelendiğinde yalnızlık ölçeğinden elde edilen puanlar ile benlik saygısı ölçeği

(r = -.50; p<.001) ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ( r = -.14;

p<.001) ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık ve sürekli öfke (r = .12; p<.001),

yalnızlık ve öfke içe

(r = .39; p<.001), yalnızlık ve öfke dışa alt ölçeklerinden elde edilen puanlar arasında

ise pozitif ilişkiler olduğu gözlenmektedir.

4.2. Yanlızlığın Yordanmasına İlişkin Aşamalı Regresyon Analizi ile İlgili Bulgular

Araştırmadaki bağımsız değişkenlerin (benlik saygısı, sürekli öfke, öfke içe,

öfke dışa ve öfke kontrolü) bağımlı değişkeni (yalnızlık) yordayıp yordamadığını

belirleyebilmek ve bağımsız değişkenlerin ne düzeyde katkı sağladıklarını

belirleyebilmek amacıyla aşamalı regresyon analizi tekniği kullanılmış ve elde edilen

sonuçlar Tablo 4’te sunulmaktadır.

Tablo 4. Yalnızlığın Yordanmasına İlişkin Aşamalı Regresyon Analizi Sonuçları

(N=478)

R 2R SS β

2R Değişimi

F F Değişimi

riS

Benlik Saygısı .497 .247 0.78 -.497 .247 156.35* 156.35 -.50

Öfke İçe .558 .311 0.86 .264 .064 107.41* 44.26 .29

Öfke Kontrolü .567 .322 0.69 .106 .011 75.03* 7.37 .12

*p<.0001

1 2 3 4 5 6 Yalnızlık - Sürekli Öfke .12* - Öfke İçe .39* . 43* - Öfke Dışa .13* .77* .48* - Öfke Kontrolü -.14* -.38* -.09 -.49* - Benlik Saygısı -.50* -.12* -.29* -.14* .24* -

Page 80: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

69

Tablo 4 incelendiğinde bağımsız değişkenler olan benlik saygısı ve öfke içenin ilk

sıralarda eşitliğe alındığı görülmektedir. Analiz aşamasında yalnızlığı en çok yordayan

benlik saygısı, ilgili R² değerlerine göre, yalnızlık puanlarında gözlenen toplam

varyansın %25’ini açıklamaktadır. Benlik saygısının yalnızlığa katkısı anlamlıdır [ Freg

(1, 477) = 156. 35, p<.001].

İkinci aşamada yordama işlemine katılan öfke içe ile açıklanan toplam varyans

oranı, % 31,1’e yükselmiştir. Açıklanan toplam varyansa % 0,64 oranında katkıda

bulunmuştur. Öfke içenin varyansa olan bu katkısı [ Freg (2, 477) = 107. 41, p<.001] ve

R²’de sağladığı artış anlamlıdır [ Fdegişim (1, 475) = 44.26, p<.001].

Üçüncü aşamada yordama işlemine katılan öfke kontrolü ile açıklanan toplam

varyans oranı, % 32,2’ye yükselmiştir. Açıklanan toplam varyanstaki artış % 0, 11’dir.

Öfke kontrolünün varyansa olan bu katkısı [ Freg (3, 477) = 75.03, p<.001] ve R²’de

sağladığı artış anlamlıdır [ Fdegişim (1, 474) = 7.37, p<.001].

Tablo 4’teki bulgular özetlenecek olursa ergenlerde yalnızlığı yordayan üç

değişkenden en yüksek yordama katkısının benlik saygısından geldiği görülmüştür.

Araştırmada sürekli öfke ve öfke dışa değişkenlerinin ise yalnızlığı anlamlı bir biçimde

yordamadığı gözlenmiştir.

Page 81: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

70

BÖLÜM V

TARTIŞMA ve YORUM

Bu bölümde, araştırmadan elde edilen bulgulara ilişkin yorumlar yapılarak,

bulgular literatürdeki diğer araştırma bulgularına benzerlik ve farklılıkları açısından

değerlendirilmiştir.

Araştırma bulguları ergenlerde yalnızlık puanlarının benlik saygısı ve öfke

kontrolü puanlarıyla negatif yönde, sürekli öfke, öfke içe ve öfke dışa puanları ile

pozitif yönde anlamlı ilişkilere sahip olduğunu göstermektedir. Bu sonuçların kuramsal

çerçeve ile uyumlu olduğu, ergenlerin yalnızlık düzeyi puanları artarken benlik saygısı

ve öfke kontrolü puanlarında bir azalma olduğu, yalnızlık düzeyi puanları artarken

sürekli öfke, öfke içe ve öfke dışa puanlarında bir artış olduğunu ve bu ilişkilerin

anlamlı olduğu gözlenmektedir.

Araştırmada yalnızlığı en fazla yordayan değişkenin benlik saygısı olduğu

görülmektedir. Araştırma sonucuna göre ergenlerin benlik saygısı ile yalnızlık düzeyleri

arasında negatif anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Benlik saygısı ile ilgili elde edilen

bulgular literatürdeki DeNeve ve Cooper (1998), Cheng ve Furnham (2003) Campbell

(1981), Diener ve Diener (1995), Lucas, Diener, Suh (1996), Leung ve Leung’un (1992)

yaptıkları çalışmaların bulgularıyla tutarlılık göstermektedir. Bu sonuçlara göre bireyin

benlik saygısının yüksek olması durumunda kendisini daha olumlu algılayacağı, sosyal

beceri anlamında yetkinliğine olan inancının da yüksek olacağı ve sonuç olarak yeni

arkadaşlık deneyimlerine daha açık olacağı düşünülebilir. Bu bağlamda benlik

saygısının yalnızlık ile anlamlı ilişkiler göstermesi beklenen bir sonuç olarak

değerlendirilebilir. Araştırma sonuçları, yalnız ergenlerin düşük benlik saygısı,

başkalarının niyetlerini olumsuz bir şekilde algılama ve yorumlama, kendisi ve

başkaları hakkında olumsuz görüşlere sahip olma ve güvensizlik gibi özelliklerinin,

kişiler arası etkileşime yönelmelerini engellediğini ve ilişki gelişimine engel olduğunu

göstermektedir (Moore ve Schultz, 1983; Young, 1982). Dolayısıyla kendilerini yalnız

algılayan ergenlerin kendilerini yalnız algılamayanlara oranla benlik saygılarının daha

düşük olacağı düşünülebilir. Özgüven eksikliği nedeniyle ilişkilerdeki sorunlar

ergenlerin kendilerini daha yalnız algılamalarına neden olduğu şeklinde yorumlanabilir.

Page 82: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

71

Araştırmada yalnızlığı yordamaya anlamlı katkı sağlayan ikinci değişkenin öfke

ifade tarzlarından öfke içe olduğu görülmektedir. Araştırma sonucuna göre ergenlerin

içe yönelik öfke tarzlarıyla (öfke içe) yalnızlık düzeyleri arasında pozitif anlamlı bir

ilişki bulunmuştur. İçe yönelik öfke tarzıyla ilgili bu bulgu Bıyık’ın (2004) yaptığı

ararştırmanın bulgularıyla paralellik göstermektedir. Bıyık (2004), araştırmasında

öfkeyi içte tutma ve kontrol etme düzeylerine göre yalnızlık duygularının değiştiği

sonucuna ulaşmıştır. Bu bağlamda öfkeyi içte tutma düzeyi yüksek olan öğrencilerin

orta ve düşük düzeyde olanlardan, öfkeyi kontrol etme düzeyi düşük olan öğrencilerin

orta ve yüksek düzeyde olanlardan daha fazla yalnızlık hissettikleri sonucuna ulaşmıştır.

Bu sonuçlara göre arkadaşlarının aileye oranla daha önemli olduğunu düşünen

ergen arkadaşlarıyla bir öfke deneyimi yaşadığında onları incitmemek ya da grup

dışında kalmamak için durumdan rahatsız olduğu halde öfkesini içe atabilir. Ergenin

grup dışında kalmamak için gösterdiği bu razı oluş bir süre sonra kendisini sorun

yaşamamak için arkadaşlarıyla daha az ilişki kurmaya itebilir. Bunun sonucu olarak

ergen arkadaşlarıyla birlikte zaman geçirdiği halde kendisini yalnız hissedebilir.

Öfke eğilimlerinin alt boyutlarına ilişkin ortaya çıkan bulgular

değerlendirildiğinde bulguların literatürde öfke içe puanları yüksek olan öğrencilerin

kendilerine acıdıkları (Stöber, 2003), olumlu kendilik imgesine sahip öğrencilerde

bastırılmış öfke boyutlarında azalma olduğu ve kontrol edilmiş öfke boyutunun arttığı

(Okman, 1999) yönündeki araştırma bulgularıyla da paralellik gösterdiği görülmektedir.

Bazı insanlar öfkelerini genellikle içe atmayı seçerler ya da bastırma yoluna

giderler. Oysa içe atılan öfke insanın kendisine zarar verir. Bastırılmış duygular

birtakım psikosomatik tepkilere yol açabilir. Ayrıca, öfkenin ifade edilmemesi öfkeyi

ortadan kaldırmadığı gibi bireyin zarar görmesine neden olmaktadır ( Smith ve Furlong,

1998).

Bilge (1997), Hacettepe Eğitim Bilimleri öğrencilerinin öfke ifade biçimlerinin

anne baba tutumlarına göre farklılaşıp farklılaşmadığını araştırdığı çalışmasında anne

baba tutumunu demokratik olarak algılayan öğrencilerin içe yönelik öfkelerinin otoriter

algılayanlardan anlamlı derecede düşük olduğunu belirlemiştir.

Page 83: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

72

Fikir ve değer yargıları anlamında çevreden bağımsızlaşma isteği içinde olan

ergenler bu çabalarını ilk olarak aile içinde göstermektedirler. Ergenler görüş ayrılıkları

ve kuşak çatışmaları nedeniyle ebeveynleriyle sık sık tartışmalar yaşayabilmektedirler.

Bu tartışmalar otoriter ebeveyn yapısının bulunduğu ailelerde daha sık

yaşanabilmektedir. Bu tartışmaların sonucunda engellendiğini ve dönemin temel

gerekliliklerinden olan anlaşılma isteğinin karşılanmadığını düşünen ergen öfkesini içe

yönlendirebilmektedir. Bu durumda ergenin ailesi tarafından engellendiği ve

anlaşılmadığı düşüncesiyle giderek ailesiyle daha az şey paylaştığı ve yalnızlaştığı

düşünülebilir.

Kimi ergenler hassas duygusal yapıları nedeniyle arkadaşları arasında

kendilerini olumsuz ve çarpık değerlendirebilir ve öfkelerini uygun bir şekilde ifade

etmek yerine içe yönlendirebilirler. Bu ergenler öfkelerini içe yönlendirme yolunu

öfkelerini ifade ettiklerinde karşı taraftan kendilerini incitici cevaplar alabilecekleri

gerekçesiyle tercih edebilirler. Ancak içe yönlendirilen ve biriktirilen bu öfke ergenin

dayanma sınırını aştığında uygun olmayan bir zamanda şiddetli bir şekilde ortaya

çıkabilir ve ergen arkadaşları arasında olumsuz davranışlar sergileyebilir. Bu durumda

ergen arkadaşları tarafından dışlanabilir ve yalnızlık hissedebilir.

Araştırmada yalnızlığı yordamaya anlamlı katkı sağlayan üçüncü değişkenin

öfke kontrolü olduğu görülmektedir. Araştırma sonucuna göre ergenlerin öfke kontrolü

ile yalnızlık düzeyleri arasında negatif anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Öfke kontrolü ile

ilgili bu araştırmada elde edilen bulgular, literatürdeki açıklamalar ve araştırmalarla

(Kellner ve Bry, 1999; Campano ve Munakata, 2004) paralellik göstermektedir. Bu

sonuçlara göre öfkelerini kontrol edemeyen öğrencilerin iletişimi engelleyici, uygun

olmayan, hatta şiddet içeren davranışlar gösterdikleri için akranları tarafından dışlandığı

ve yalnızlaştığı düşünülebilir. Bu bağlamda öfke kontrolünün yalnızlık ile anlamlı

ilişkiler göstermesi beklenen bir sonuç olarak değerlendirilebilir.

Öfkenin yoğun olarak görülebildiği ergenlik döneminde bazı ergenler öfkelerini

kontrol etmekte güçlük çekmektedirler. Bu bireyler arkadaşları ile hoş olmayan,

kendilerini rahatsız eden ve morallerini bozan bir olay yaşadıkları zaman durumu kabul

edilebilir hale getirecek sabır ve hoş görüyü gösterememekte ve öfke patlamaları

Page 84: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

73

yaşayabilmektedirler. Bunun sonucunda ergenler arkadaşları tarafından reddedilmekte

ve yalnızlık yaşayabilmektedirler.

Sonuç olarak ergenlerde yaşanan yalnızlık duygularını yordayan bağımsız

değişkenlerin benlik saygısı, öfke ifade tarzlarından öfke içe ve öfke kontrolü olduğu,

yalnızlığın sürekli öfke ve öfke dışa değişkenleri ile de ilişkili olduğu ancak bu ilişkinin

yalnızlığı yordayacak kadar anlamlı olmadığı görülmektedir.

Page 85: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

74

BÖLÜM VI

SONUÇ ve ÖNERİLER

Bu bölümde, araştırma sonuçlarının genel bir değerlendirmesi yapılmış ve bu

değerlendirmeler sonucunda hem uygulamaya hem de ileride bu alanda yapılacak

araştırmalara yönelik öneriler sunulmuştur.

6.1. Sonuçlar

Bu çalışmada, ergenlerde benlik saygısı, sürekli öfke ve öfke ifade tarzlarının

(öfke içe, öfke dışa, öfke kontrol) ergenlerin yalnızlık düzeylerini anlamlı bir biçimde

yordayıp yordamadığı incelenmiştir.

Araştırmanın sonucuna göre yalnızlık ölçeğinden elde edilen puanlar ile benlik

saygısı ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu

gözlenirken, yalnızlık ve sürekli öfke, yalnızlık ve öfke içe, yalnızlık ve öfke dışa alt

ölçeklerinden elde edilen puanlar arasında ise pozitif ilişkiler olduğu gözlenmiştir.

Yalnızlığı en çok yordayan bağımsız değişkenin benlik saygısı olduğu, bunu sırasıyla

öfke içe ve öfke kontrolü olduğu sonucuna varılmıştır.

Ayrıca elde edilen sonuçlara göre yalnızlığın sürekli öfke ve öfke dışa

değişkenleri ile de ilişkili olduğu ancak bu ilişkinin yalnızlığı yordayacak kadar anlamlı

olmadığı sonucuna varılmıştır.

6.2. Öneriler

Çalışmada elde edilen sonuçlar ışığında uygulamalar ve gelecekte yapılacak

araştırmalara ilişkin öneriler aşağıda sunulmuştur.

6.2.1. Uygulamalar Açısından Öneriler

1. Benlik saygısı ve öfke kontrolü yalnızlığı önemli ölçüde etkilediğinden okul

psikolojik danışmanları bireyin yalnızlık duygusunun giderilmesine katkıda bulunması

Page 86: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

75

adına okullarda benlik saygısını geliştirici ve ergenlerin öfkelerini kontrol etmelerine

destek olacak psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri düzenleyebilirler.

2. Psikolojik Danışmanlar aracılığı ile anne babalarla ilişki kurularak

çocuklarının benlik saygılarını nasıl geliştirebilecekleri ve öfkelerini nasıl kontrol

edebilecekleri konusunda onlara yardımcı olunabilir.

3. Benlik saygısı arkadaşlık ilişkilerinde önemli olduğundan ergenler arasında

yoğun olarak yaşanan yalnızlığı gidermek amacıyla gelişimsel açıdan bireyin

ihtiyaçlarını giderecek arkadaşlık becerileri, sosyal ilişkileri başlatma ve sürdürme

becerileri gibi programlara sıklıkla yer verilmeli ve öğretmenler tarafından rehberlik

saatlerinde sözü edilen konularla ilgili etkinlikler yapılmalıdır.

4. Yalnız ve benlik saygısı düşük ergenler için grup çalışmaları doğal bir arkadaş

ortamı olarak arkadaş ilişkilerini öğrenmeyi kolaylaştırabilir. Bu tür ergenlerin seçilip

grup etkinliklerinden yararlanmaları sağlanabilir.

6.2.2. Yapılacak Çalışmalar Açısından Öneriler

1. Bu çalışma Hatay İli İskenderun ilçesinde yer alan ve araştırmacının

ulaşabildiği ortaöğretim kurumları öğrencileriyle yapılmış olup çalışma daha büyük bir

örneklemle yapılabilir.

2. Bu araştırma ergenler üzerinde gerçekleştirildiğinden farklı örneklemlerde

(örneğin üniversite öğrencileri ve ileri yetişkin) bireyin öfke, sürekli öfke ve benlik

saygısı değişkenlerinin yalnızlığı ne oranda yordayacağı tespit edilebilir.

3. Yalnızlığı yordamaya katkıda bulunması muhtemel başka bağımsız

değişkenlerin örneğin kişilik özellikleri gibi (içe-dışa dönük olma vb.) yalnızlığı

yordamaya katkılarının ne düzeyde olacağı değerlendirilebilir.

Page 87: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

76

KAYNAKLAR

Abacı, R. (1986), “Demokratik, Otoriter ve İlgisiz Olarak Algılanan Ana-Baba

Tutumlarının Çocuğun Kaygı Düzeyine Etkisi”, Yayınlanmamış Yüksek

Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Adams, G. R. (1973), “Classroom Aggression: Determinants, Controlling Mechanisms

and Guidelines for the Implementation of a Behavior Modification

Program”, Psychology in the Schools, 10 (2), 155–168.

Akagündüz, İ. (1997), “Annesi Çalışan ve Çalışmayan Lise Öğrencilerinin Yalnızlık

Düzeylerinin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi”, Yayımlanmamış

Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,

Ankara.

Akgül, H. (2000), “Öfke Denetimi Eğitiminin İlköğretim 2. Kademe Öğrencilerinin

Öfke Denetimi Becerilerine Etkisi”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,

Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

Aksaray, S. (2003), “Ergenlerde Benlik Saygısı Geliştirmede Beceri Eğitimi ve Aktivite

Merkezli Programların Etkisi”, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Çukurova

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana.

Anderson, C.A., Harvey, R. J. (1988), “Discriminating Between Problems in Living: An

Examination of Measures of Depression, Loneliness, Shyness, and Social

Anxiety”, Journal of Social and Clinical Psychology. 6(3), 482-491.

Ankay, A. (2002), Psiko-Siyasal Yönüyle Saldırganlık ve Terör, Ankara: Turhan

Kitabevi.

Aydın, B. (2005), Çocuk ve Ergen Psikolojisi, Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.

Balkaya, F. (2001), “Çok Boyutlu Öfke Envanterinin Geliştirilmesi ve Bazı Semptom

Gruplarına Etkisi”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

Baltaş, A., Baltaş, Z. (2004), Stres ve Başa Çıkma Yolları, İstanbul: Remzi Kitabevi.

Bauman, L., Riche, R. (1997), “The Ten Most Trouble Some Teen-age Problems and

How to Solve Them”, Toronto, ON: Carol Publishing Group.

Baygöl, E. (1997), “Ergenin Öfke Tepkilerinin İncelenmesi”, Yayınlanmamış Yüksek

Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa.

Page 88: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

77

Bednar, R.L., Wells, M.G., Peterson, S.R. (1991), “Self-Esteem”, American

Psychological Association, Washington, D.C., 18-51.

Bernstein, D. A., Clarke-Stewart, A., Penner, L .A., Roy, E., Wickens, C.D. (2000),

Psychology, 5th edition, Houghton Mifflin Company, Boston, New

York. Biaggio, M.K. (1989), “Sex Differences in Behavioral Reactions to

Provocation of Anger”. Psychological Reports, 64, 23-26.

Bilge, F. (1997), “Eğitim Bilimleri Öğrencilerinin Sürekli Kızgınlık Düzeyleri ve

Kızgınlıklarını İfade Biçimlerinin Bazı Değişkenler Açısından

İncelenmesi”, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 13, 75-

80

Bilgen, S. (1989), “Üniversite Öğrencilerinin Yalnızlık düzeyleri ve Bazı Değişkenlerin

Uyum Düzeylerine Etkisi”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,

Hacettepe Üniversitesi, Ankara.

Bilgi, A. (2005), “Bilgisayar Oyunu Oynayan ve Oynamayan İlköğretim Öğrencilerinin

Saldırganlık, Depresyon ve Yalnızlık Düzeylerinin İncelenmesi”,

Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Eğitim

Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

Bilgiç, A. (2000), “Arkadaşlık Becerisi Eğitiminin İlköğretim 2. Kademe Öğrencilerinin

Yalnızlık Düzeylerine Etkisi”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi

Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Bıyık, N. (2004), “Üniversite Öğrencilerinin Yalnızlık Duygularının Kişisel ve Sosyal

Özellikleri, Öfke Eğilimleri Açısından İncelenmesi”, Yayınlanmamış

Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü,

Eskişehir.

Bogenç, A.A. (1998), “Grupla Psikolojik Danışmanın Suçlu Gençlerin Kendine Saygı

Düzeylerine Etkisi”. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi,

Ankara.

Bogenç, A., Kuzgun, Y. (1994), “Kendine Saygısı Düşük ve Yüksek Olan Bireylerin

Akademik Benlik Kavramı Puanlarının Karşılaştırılması”, 1.Eğitim

Bilimleri Kongresi Kitapçığı, 28-30, Nisan 1994, Çukurova Üniversitesi,

Eğitim Bilimleri Fakültesi, Adana.

Boman, P. (2003), “Gender Differences In School Anger”. International Education

Journal Vol. 4, 71-77.

Page 89: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

78

Booth, R.B., Bohnsack, J. (1992), “Examination of The Relationship Between

Happiness, Loneliness, and Shyness in College Student” Journal of

College Student Development. 33, 157-159.

Brack, C.J., Orr, D.P., Ingersoll, G. (1988), “Pubertal maturation and adolescent self-

esteem”, Journal of Adolescent Health Care, 9, 280-285.

Bradley, R. (1970), “Measuring Loneliness”, Doctoral dissertation, Washington State

University, Dissertation Abstracts International, 30, 3382B.

Bragg, M.E. (1979), “A Comparative Study of Loneliness and Depression”, Doctoral

Dissertation, University of California, Los Angeles, Dissertation

Abstracts International, 39, 6019B.

Brage, D., Meredith, W. (1994), “A Causal Model of Adolescent Depression”, The

Journal of Psychology, 128, 455-469.

Brennan, T. (1982), Loneliness at Adolescence, in Eds. L.A Peplau and D. Perlman

Loneliness: A sourcebook of current theory research and therapy, 269-

290, New York:Wiley.

Brown, B.B. (1990), “Peer Groups and Peer Cultures, In S.S. Feldman and G.R. Elliott

(Eds.), At the threshold: The developing adolescent”, 171-196,

Cambridge, M.A: Harvard University Press.

Buchholz, E., Catton, R. (1999), “Adolescents’ Perceptions of Aloneless and

Loneliness”, Adolescence, 34 (133), 203-214.

Buhler, C. (1969), “Loneliness in Maturity”, Journal of Humanistic Psychology, 9(2),

167-181

Buri, J.R. (1991), “Stability of Parental Nurturance as a Salient Predictor of Self-

Esteem”, Paper presented at the Annuval Convention of the American

Psychological Association, U.S.A., Minnesota.

Burton, A. (1961), “On The Nature of Loneliness”. American Journal of

Psychoanalysis, 21, 34- 39

Buluş, M. (1996), “Ergen Öğrencilerde Denetim Odağı ve Yalnızlık Düzeyi İlişkisi”,

Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 9 Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler

Enstitüsü, İzmir.

Bush, S. I., Ballard, M.E., Fromouw, W. (1995), “Attributional Style, Depressive

Features and Self-esteem: Adult Children of Alcoholic and Nonalcoholic

Parents”. Journal of Youth and Adolescence, 24, S.2, 177-185.

Page 90: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

79

Campano, J.P., Munakata, T. (2004), “Anger and Agression Among Filipino Students,

Adolescence, 39(156), 757-764.

Campbell, A. (1981), “The Sense of Well-Being in America: Recent Patterns and

Trends”, New York: McGraw-Hill.

Campbell, J.D. (1990), “Self-Esteem and Clarity of the Self-Concept”, Journal of

Personality and Social Psychology, 59, 538-549.

Campbell, C., Bowman, R.P. (1993), “The Fresh Start Support Club: Small-Group

Counselling for Academically Retained Children”, Elementary School

Guidance and Counselling, 27, 172- 185.

Carpenter, P., Sandberg, S. (1985), “Further Pschodrama with Delinquent Adolescents”,

Adolescents. 20, 79, 599-604.

Cartledge, G., Milburn, J.F. (1995), “Teaching Social Skills to Children and Youth:

Innovative Approaches”, Boston, MA, Allyn ve Bacon.

Cassidy, J., Asher, S.R. (1992), “Loneliness and Peer Relations in Young Children”,

Child Development, 63, 350-365.

Cenkseven, F. (2003), “Öfke Yönetimi Becerileri Programının Ergenlerin Öfke ve

Saldırganlık Düzeylerine Etkisi,” Eğitim Bilimleri ve Uygulama, 2(4),

153–167. Chelune, G. J., Sultan, F.E., Williams, C.L. (1980),

“Loneliness, Self-Disclosure and Interpersonel Effectiveness”, Journal of

Counseling Psychology, 27, 462-468.

Cheng, H., Furnham, A. (2002), “Personality, Peer, Relations and Self-Confidence, as

Predictors of Hapiness and Loneliness”, Journal of Adolescence, 25,3,

327- 339.

Chown, S.M. (1981), “Friendship in Old Age”, Eds. S.Duck and R.Gilmour, Personal

Relationships, New York:Academic Press.

Chubb, N.H., Fertman, C. I., Ross, J.L. (1997), “Adolescent Self-Esteem and Locus of

Control: A Longidutinal Study of Gender and Age Differencies”,

Adolescence, 32, 125, 113-129

Chung, C.H. ,Watkins, D.(1995), “Evaluating a Social Skills Training Program for

Hong Kong Students”, Journal of Social Psychology, 135, 4, 527-528.

Coopersmith, S. (1967), “The Antecents of Self-Esteem”, San Fransisco, W.H.

Freeman.

Corey, M. S. (2005), Psikolojik Danışma, Psikoterapi Kuram ve Uygulamaları, Ankara:

Mentis Yayıncılık

Page 91: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

80

Cüceloğlu, D. (1991), İnsan ve Davranışı. Remzi Kitabevi, İstanbul.

Çeçen, A. R.(2002), “Duyguları Yönetme Becerileri Eğitimi Programının Öğretmen

Adaylarının Duyguları Yönetme Becerileri Üzerindeki Etkisi”,

Yayınlanmamış Doktora Tezi, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Adana.

Çeçen, A.R. ve Koçak, E. (2006), “İlköğretim İkinci Kademe Öğrencilerinin Benlik

Saygısını Yükseltme Programının Etkinliğinin Sınanmasına Yönelik

Deneysel Bir Çalışma”, I. Ulusal Psikolojik Danışma ve Rehberlik

Uygulamaları Kongresi, Mersin Üniversitesi.

Çeçen, A.R. (2008), “Üniversite Öğrencilerinin Cinsiyetlerine ve Ana baba Tutum

Algılarına göre Yalnızlık ve Algılanan Sosyal Destek Düzeylerinin

İncelenmesi”, Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 6, 3, 415-432.

Çuhadaroğlu, F. (1986), “Adolesanlarda Benlik Saygısı”, Yayımlanmamış Uzmanlık

Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Psikiyatri Bölümü, Ankara.

Daane, D.M. (2003), “Child and Adolescent Violence”, Orthopedic Nursing, 22 (1), 23-

31.

Danışık, D. N. (2005), “Ergenlerin Sürekli Öfke-Öfke İfade Tarzları İle Problem Çözme

Becerileri Arasındaki İlişki”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Abant

İzzet Baysal Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bolu.

Daniel, L.G., King, D.A. (1995), “ Self Concept and Academic Achivement of

Elemanteray School Students”, Reports-Research, (143), U.S.A.,

Mississippi.

Deffenbacher, J.L., Story, D.A., Stark, R.S. (1987), “Cognitive-Relaxation and Social

Skills Interventions in the Treatment of General Anger,” Journal of

Counseling Psychology, 34(2), 171–176.

Deffenbacher, J.L., Lynch, R.S., Oetting, E.R., Kemper, C.C. (1996), “Anger Reduction

in Early Adolescents”, Journal of Counseling Psychology, 43(2), 149–

157.

De Jong Gierveld, J. (1998), “A Review of Loneliness: Concept and Definitions,

Determinants and Consequences”, Reviews İn Clinical Gerontology, 8,

73-80.

DeNeve, K.M., Cooper, H. (1998), “The Happy Personality: A Meta Analysis of 137

Personality Traits and Subjective Well Being”, Psychological Bulletin,

124, 2, 197-229.

Page 92: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

81

Demir, A., Tahran, N. (2001), “Loneliness and Social Dissatisfaction in Turkish

Adolescents.” The Journal of Psychology 135(1), 113-123.

Demir, A. (1989), “UCLA Yalnızlık Ölçeğinin Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması”, Türk

Psikoloji Dergisi, 7,23, 14-18.

Demir, A. (1990), “Üniversite Öğrencilerinin Yalnızlık Düzeyini Etkileyen Bazı

Etmenler”, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi,

Ankara.

Dielman, T.E., Shope, J.T., Buthchart, A.T., Campanelli, P.C. ve Caspar, R.A. (1989),

“A Covariance Structural Model Test of Adolescent Alcohol Misuse and

a Prevention Effort”, Journal of Drug Education, 19, 337-361.

Diener, E., Diener, M. (1995), “Cross-Cultural Correlates of Life Satisfaction and Self-

Esteem”, Journal of Personality and Social Psychology, 68, 653–663.

DeMoore, W., Schultz, N. R. (1983), “Loneliness at Adolescence:Correlates,

Attributions, and Coping”, Journal of Youth and Adolescence, 12(2), 95-

100.

DiTommaso, E. (1997), “Assessing an Attachment Model of Loneliness: The

Relationship Between Attachment Style, Chronic Loneliness, and

Coping”, Unpublished Dissertation, The University of New Brunswick,

Fredericton.

DiTommaso E., Spinner, B. (1997), “Social and Emotional Loneliness: A

Reexamination of Weiss’ Typology of Loneliness”,

Personality and Individual Differences, 22,417-427.

Dryden, W. (1990), “Dealing with Anger Problems: Rational-Emotive Therapeutic

Interventions”, Sarasota, FL: Professional Resources Exchange.

Duck, S. (1986), “Human Relationships and Introduction to Social Psychology”,

Londra: Sage Publications.

Duck, S., Pond, K., Leatham, G. (1994), “Loneliness and The Evaluation of Relational

Events”, Journal of Social and Personal Relationships, 11, 253-276

Duy, B. (2003), “Bilişsel-davranışçı Yaklaşıma Dayalı Grupla Psikolojik Danışmanın

Üniversite Öğrencilerinin Yaşadığı Yalnızlık ve Fonksiyonel Olmayan

Tutumlarını Azaltmadaki Etkililiği”, Yayımlanmamış Doktora Tezi,

Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Dykeman, B. (2000), “Cognitive-Behavioral Treatment of Expressed Anger in

Adolescents with Conduct Disorders”, Education, 121(2), 298–301.

Page 93: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

82

Eccless, J.S., Midgley, C., Wigfield, A. Buchanan, C. M. , Reuman, D., Flanagan, C.,

Maclver, D. (1993), “Development During Adolescence, The Impact of

Stage Environment Fit on Young Adolescents’ Experiences in Schools

and in Families”, American Psychologist, 48, 90-101.

Edmonson, H., Bullock, L. (1998), “Youth with Aggressive and Violent Behaviors:

Pieces of a Puzzle”, Preventing School Failure, 42(3), 135-141.

Ekşi, A. (1999), “Adölesans Döneminde Uyum ve Davranış Sorunları”, Ekşi A. (eds)

Ben Hasta Değilim, Nobel Tıp Kitabevi, 149-154.

Erdeğer, N. (2001), “Lise Öğrencilerinin Sosyal Destek ve Yalnızlık Düzeylerinin

İncelenmesi”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi,

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

Eren, S. (1994), “Lise Öğrencilerinin Yalnızlık Düzeyleri ve Psikolojik İhtiyaçlarının

İncelenmesi”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi,

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

Erim, B. (2001), “Yetiştirme Yurtlarında ve Aileleri Yanında Yaşayan Ergenlerin,

Benlik Saygısı, Depresyon ve Yalnızlık Düzeyleri ile Sosyal Destek

Sistemleri Açısından Karşılaştırılması”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

Erkan, S., Kaya, A. (2005), Grupla Psikolojik Danışma ve Rehberlik Programları,

Ankara: Pagem A Yayıncılık.

Ferreira, A.J. (1962), “Loneliness and Psychopathology”, American Journal of

Psychoanalysis, 22, 201-207.

Farancis, L.J., Jones, S.H. (1996), ”Social Class and Self-Esteem”, The Journal of

Social Psychology, .136, 3, 405-406.

France, M. H., McDowel, C., Knowles, D. (1984), “Understanding and Coping with

Loneliness”, School Counselor, 32(1), 11-17.

Frankel, A., Prentice-Dunn, S. (1990), “Loneliness and the Processing of Self Relevant

Information”, Journal of Social and Clinical Psychology, 9 (3), 303-315

Franzoi, S.L., Davis, M.H.(1985), “Adolescent Self-Disclosure and Loneliness: Private

Self- Consciousness and Parental Influences”, Journal of Personality and

Social Psychology, 48, 768-780.

Fromm-Reichmann, F. (1959), “Loneliness”, Psychiatry, 22, 1-15.

Furman, W., Buhrmester, D. (1992), “Age and Sex Differences In Perceptions of

Personal Relationships”, Child Development, 63, 103-115.

Page 94: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

83

Gaev, D.M. (1976), “The Psychology of Loneliness”, Chicago, Adams Press.

Galambos, N. L., Almedia, D.N. (1992), “Does Parent-Adolescent Conflict Increase in

Early Adolescence?”, Journal of Marriage and The Family, 54, 737-

747.

Gander M.J., Gardiner WH (1993)., “Child and Adolescane Development”, Çocuk ve

Ergen Gelişimi. İng Çev. Onur ve Ark. İmge Kitabevi Yayınları, S. 402-

404

Garzarelli, P., Everhart, B., Lester, D. (1993), “Self- Concept and Academic

Performance in Gifted and Academically Weak Students, Adolescence,

28, 233-237.

Geçtan, E. (1998), Psikanaliz ve Sonrası (8. Basım), İstanbul:Remzi Kitabevi.

Geçtan, E. (2004), İnsan Olmak (3. Basım), İstanbul:Metis Yayınları.

Gentry, W.D. (2000), “Anger Free, Ten Basic Steps to Managing Your Anger.

New York: Harper Collins Publisher inc.

Golden B. (2003), “How to Help Children and Teens Manage Their Anger”, Oxford

University Pres, New York.

Goswick, R. A. ve Jones, W. H. (1981), “Loneliness, Self-Concept, and Adjustment”,

The Journal of Psychology, 107, 237-240.

Gökçakan, N. Gökçakan, Z. Yılmaz, E., Şimşek, V.(2001), “VI Ulusal Psikolojik

Danışma ve Rehberlik Kongresi Bildiri Özetleri Kitabı”, Ankara:Nobel

Yayıncılık, 61.

Güçray, S. (1989), “Çocuk Yuvasında ve Ailesi Yanında Kalan 9, 10, 11 Yaş

Çocuklarının Özsaygı Gelişimini Etkileyen Bazı Faktörler”,

Yayınlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Ankara.

Güloğlu, B. (1999), “The Effect Of A Self-Esteem Enrichment Program On The Self-

Esteem Level Of Elementary School Students”, Yayınlanmamış Yüksek

Lisans Tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,

Ankara.

Güngör, A. (1989), “Lise Öğrencilerinin Özsaygı Düzeylerini Etkileyen Etmenler”,

Yayınlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Ankara.

Page 95: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

84

Güven, A. (1991), “Farklı Öğretim Programı İzleyen Öğrencilerde Algılanan Ana-baba

Öğretmen Tutumlarının Benlik Kavramına Etkisi”, 8.Ulusal Psikoloji

Kongresi Bilimsel Çalışmaları Kitapçığı, Türk Psikologlar Derneği

Yayınları, İzmir.

Haran, S. (2003), “Ergenlerde Gelişimsel Kriz Üzerine Bir Klinik Örnek”, Kriz Dergisi,

12(1):47-53.

Harter, S.(1993), “Devolepmantel Persrectives on the Self-System”, Handbook of Child

Psychology: Social and personality developmental, New York.

Hatch, H., Forgays, H., Kirby, D. (2001), “A Comparıson of Older Adolescent and

Adult Females' Responses to Anger-Provokıng Situatıons,” Adolescence,

36(143): 557- 560.

Hoglund, C. L., Collison, B. B. (1989), “Loneliness and Irrational Beliefs Among

College Students”, Journal of College Student Development, 30, 53-58.

Hojat, M. (1982), “Loneliness a Function of Parent Child and Peer Relations”, Journal

of Psychology, 112, 129-133.

Hortaçsu, N. (2003), İnsan İlişkileri (3. Basım), Ankara:İmge Kitabevi.

Hsu, L.R., Hailey, B.J., Range, L.M. (1987), “Cultural and Emotional Components of

Loneliness and Depression”, Journal of Psychology, 121(1), 61-70.

Huurre, T.M. Komulainen, E.J, Aro, H.M (1999), “Social Support and Self Esteem

Among Adolescents with Visual Impairments”, Journal of Visual

Impairment, 34(43), 26-41.

İkizlioğlu, M. (1993), “Demokratik ve Otoriter Ana-Baba Tutumlarının, Lise Son Sınıf

Öğrencilerinin Benlik Saygısı Üzerine Etkisi”, Yayınlanmamış Doktora

Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

İnanç, B.Y., Bilgin, M., Atıcı, M.K. (2005), Gelişim Psikolojisi: Çocuk ve Ergen

Gelişimi (2.Baskı), Adana: Nobel Kitabevi.

Inderbitzen, H.M. (1994), “Adolescent Peer Social Competence: Acritical View of

Assessment Methodologies and Instruments”, In J. H. Ollendick and R.J.

Prinz (Eds), Advance in Clinical child psychology, 227-259, New York:

Plenum Press.

Jackson, J., Cochran, S.D. (1991), “Loneliness and Psychological Distress”, The

Journal of Psychology, 125, 257-262.

Page 96: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

85

Jacobvitz, D.B., Bush, N.F. (1996), “Reconstructions of Family Relationships: Parent

Child Alliances, Personal Distress, and Self-Esteem”, Developmental

Pscyhology, 32, 4, 732-743.

Joiner, Jr., Thomas, E., Lewinshon, P.M., Seeley, John, R. (2002), “The Core of

Loneliness: Lack of Pleasurable Engagement More So Than Painful Disconnection

Predict Social Impairement, Depression onset, and Recovery from

Depressive Disorders among Adolescent”, Journal of Personality

Assessment, 79 (3): 472-492.

Jones, W.H., Freemon, J.E., Goswick, R.A. (1981), The Persistence of Loneliness: Self

and Other Determinants, Journal of Personality, 49,27-28.

Jones, W.H., Carver, M.D (1991), “Adjustment and Coping Implications of

Loneliness”, R. Snyder ve D.R. Forsyth (Eds.), Handbook of Social and

Clinical Psychology: The Healthy perspective (395-415) New York:

Pergamon Press.

Jupp, J.J., Griffiths, M.D. (1990), “Self Concept Changes in Shy, Socially Isolated

Adolescent Following Social Skills Traning Emphasing Role Plays”,

Australian Psychologist, 25, 2, 165-167.

Kaiser, F., Berndt J. ( 1983), “The Lonely and Gifted Adolescent: Stres, Depression

and Anger”, Midwestern Psychological Association, 55(1), 342-351.

Kawash, G.F. (1982), “ A Structural Analysis of Self Esteem From Preadolescence

Through Young Adulthood: Anxiety and Extraversion as Agents in the

Development of Self- Esteem”, Journal of Clinical Psychology, 38, 2,

301-311.

Kazdin, A.E., French, N.H., Unis, A.S., Dawson, K. (1983), “Helplessness, Depression

and Suicide Intent Among the Children”, Journal of Consulting

Psychology, 51, 504-510.

Kellner, M. H., Bry, B. H. (1999), “The Effects of Anger Management Groups In A

Day School for Emotionally Disturbed Adolescents,” Adolescence,

34(136), 645– 651.

Kennedy, H.G. (1992), “Anger and Irritability.” British Journal of Psychiarty, 161,

145- 153.

Kılıçcı, Y. (2000), İlköğretimde Rehberlik (Ed. Yıldız Kuzgun), Ankara: Nobel Yayın

Dağıtım.

Page 97: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

86

Kılınç, H. (2005), “Ergenlerin Yalnızlık Düzeyleri ve Kişilerarası İlişkilerle İlgili

Bilişsel Çarpıtmaları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi”, Yayınlanmamış

Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü.

Ankara.

Kısaç, İ. (1997), “Üniversite Öğrencilerinin Bazı Değişkenlere Göre Sürekli Öfke ve

Öfke İfade Düzeyleri”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

Kim, O’Neill (2001), “Sex Differences In Social Support, Loneliness And Depression

Among Korean College Students” College Of Nursing Science. 88 (2)

521-526

Koçak, F. (1992), “Yalnızlık Derecesi Yüksek Olan ve Olmayan Üniversite

Öğrencilerinin Tematik Algılama Testindeki Yalnızlık Temalarının

Karşılaştırılması”, Bilim Uzmanlığı Tezi, Erciyes Üniversitesi, Sağlık

Bilimleri Enstitüsü , Kayseri.

Koçak, R. (2003), “Duygusal İfade Eğitimi Programının Üniversite Öğrencilerinin

Aleksitimi ve Yalnızlık Düzeylerine Etkisi”, Yayımlanmamış

DoktoraTtezi, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Kozaklı, H.(2006), “Üniversite Öğrencilerinin Yalnızlık ve Sosyal Destek Düzeyleri

Arasındaki İlişkilerin Karşılaştırılması”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans

Tezi, Mersin Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin.

Köknel, Ö. (1999), Kaygıdan Mutluluğa Kişilik, 15.basım. İstanbul: Altın Kitaplar

Yayınevi.

Köknel, Ö. (2000). Bireysel ve Toplumsal Şiddet, 2. basım, İstanbul: Altın Kitaplar

Yayınevi.

Kulaksızoğlu, A. (2002), Ergenlik Psikolojisi, 4. basım, İstanbul: Remzi Kitabevi.

Lackovic, G.,Dekovic, M., Opacic, G. (1994), “Pubertal Status, Interaction With

Signifigant Others and Self-Esteem of Adolescent Girls”, Adolescence,

29, 670-691.

Leary, M.A., Schreindorfer, L.S., Haupt, A.L. (1995), “The Role of Self-Esteem in

Emotional and Behavioural Problems: Why is Low Self-Esteem

Disfunctional?” Journal of Social and Clinical Psychology, 14(32), 297-

314.

Page 98: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

87

Lee, R.G. (1986), “A Study of Primary School Pupils Academic Performance and Self-

Esteem in Relation to Their Position in The Family”, Unpublished

Master Thesis, The University of Leeds, School of Education, Leeds.

Leibsohn, M.T. (1994), “Effect of Trait Anger on Alcohol Consumption and

Consequences”, Journal of Child Adolescent Substance Abuse, 3(3) ,17-

32.

Leiderman, P. H. (1980), “Pathological Loneliness: A psychodynamic interpretation. In

J. Hartog, J. R Audy and Y. A. Cohen (Eds.), The Anotomy of

Loneliness (377- 393). New York: International Universities Press

Lenhert, K., Overholser, J., and Spirito, A. (1994), “Internalized and Externalized

Anger in Adolescent Suicide Attempters”, Journal of Adolescent

Research, 9, 105-119.

Leung, J. P., Leung, K. (1992), “Life Satisfaction, Self-Concept, and Relationship with

Parents In Adolescence”, Journal of Youth and Adolescence, 21, 653–

665.

Leung, J.J., Sand, C.M. (1981), “Self Esteem and Emotional Maturity in College

Students”, Journal of College Students Personel, 22, 291-299.

Loucks, S. (1974), “The Dimensions of Loneliness: A Psychological Study of Affect,

Self- Concept, and Object Relations”, Doctoral Dissertation, University

of Tennessee, Dissertation Abstracts International, 35, 3024B.

Löker, Ö. (1999), “Differantial Effect of Parent and Peer Attachment on Social and

Emotional Loneliness Among Adolescent”, Yayımlanmamış Yüksek

Lisans Tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,

Ankara.

Lucas, R. E., Diener, E., Suh, E. (1996), “Discriminant Validity of Well-being

Measures” Journal of Personality and Social Psychology, 71, 616–628

Lunsky, Y. (2004), “Suicidality In a Clinical And Community Sample Of Adults With

Mental Retardation” Research In Developmental Disabilities.25(3) 231-

243.

Mc Carthy, J.D., Hoge, D.R. (1982), “Analysis of Age Effects in Longitudinal Studies

of Adolescent Self-Esteem”, Development Psychology, 18, 3, 372-379.

Mcwhirter, B. T. (1990), “Loneliness: A review of Current Literature, With

Implications for Counseling and Research”, Journal of Counseling and

Development, 68, 417-422.

Page 99: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

88

Mcwhirter, B., Besett-Alesch, T., Horibata, J., Gat, I. (2002), “Loneliness in High Risk

Adolescents, The Role of Coping, Self-Esteem and Empathy. Journal of

Youth Studies, 5(1), 69-84.

Medora, N., Woodward, J. (1986), Loneliness Among Adolescent College Students at a

Midwestern University, Adolescence, 21, 391-402.

Mijuskovic, B. (1980), “Loneliness: An Interdisciplinary Approach. In J.Hartog, J. R

Audy ve Y. A. Cohen (Eds.), The Anotomy of Loneliness, 65-94, New

York:International Universities Press

Mischel, W. (1993), Introduction to Personality, 5th. Edition, Holt, Rinehart and

Winston Inc.

Montemayor, R. (1983), “Parents and Adolescents in Conflict: All Families Some of

The Time and Some Families Most of the time”, Journal of Early

Adolescence, 3, 83-103.

Moore, D.W., Schultz, N.R. (1983), “Loneliness at Adolescence: Correlates,

Attributions and Coping”, Journal Of Youth and Adolescence, 12 (2), 95-

100.

Morgan C. T. (1991), Psikolojiye Giriş, Ed: Karakaş S., Ankara.

Moustakas, C. (1961), Loneliness, Englewood Cliffs, NJ: Prentice-Hall

Mullis, A.K., Mullis, R.L., Normandin, D. (1992),”Cross-Sectional and Longitudinal

Comparisons of Adolescent Self Esteem” Adolescence, 27, 105, 51-60.

Nass, E.W (1991), “Familial Influences an Children’s Self-Esteem”, Disertation

Abstracts International, 6142 B.

Nielsen, L. (1996), “Adolescence”, A Contemporary View, third edition, Holt, Rinehart

and Winston Inc.

Nurmi, J.E., Salmela-Aro, K. (1997), “Social Strategies and Loneliness: A Prospective

Study, Personality and Individual Differences, 23(2), 205-215

Odacı, H. (1994), “Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin

Yalnızlık, Benlik Saygısı ve Yakın İlişkiler Kurabilme Düzeylerinin ve

Bu Düzeyler Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi”, Yayımlanmamış Yüksek

Lisans Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi.

Okman, S. (1999), “ Ergenlik Dönemindeki Öfke İfade Tarzlarının Kendilik İmgesi

Bağlamında İncelenmesi” Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,

Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

Page 100: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

89

Olmstead, R. E., Guy, S. M., O’Malley, P. M., Bentler, P. M. (1991), “Longitudinal

Assessment of the Relationship Between Self-Esteem, Fatalism,

Loneliness and substance abuse. Journal of Social Behavior and

Personality, 6 (4), 749-770.

Olmuş, G. Ö. (2001), “Ergenlerin, Aile İçi Psikolojik Örüntülere Göre Sürekli Öfke ve

Öfke İfade Tarzlarının İncelenmesi”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,

Marmara Üniversitesi, İstanbul.

Ostrov, E., Offer, D. (1980), “Loneliness and the Adolescent”, In S. Feinstein (Ed.),

Adolescent psychology. Chicago: University of Chicago Press.

Ostrov, E. ve Offer, D. (1991). Loneliness and The Adolescent, in J. Hartog, J.R. Audy

and Y.A. Cohen(eds.) The anatomy of loneliness, 170-185, New

York:International University Press.

Özodaşık, M. (1989), “Yalnızlığın Çeşitli Değişkenlerle Ilişkisi”, Yüksek Lisans Tezi,

Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya.

Özodaşık, M. (2001), Modern İnsanın Yalnızlığı (1.Basım), İstanbul:Çizgi Kitabevi

Yayınları.

Özer, A.K. (1994a), “Öfke, Kaygı ve Depresyon Eğilimlerinin Bilişsel Altyapısıyla

İlgili Bir Çalışma”, Türk Psikoloji Dergisi, 9(31), 12-25.

Özer, A. K. (1994b), “Sürekli Öfke (SL-ÖFKE) ve Öfke İfade Tarzı (ÖFKE-TARZ)

Ölçekleri Ön Çalışması”, Türk Psikoloji Dergisi, 9 (31): 26–35.

Öztürk, M. (1997), “10-13 Yaşları Arasındaki Çocuklarda Umutsuzluk ve Yalnızlığın

Bazı Değişkenlerle İlişkisinin İncelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi,

Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana.

Page, R. M., Cole, G. E. (1991), “Loneliness and Alcoholism Risk in Late Adolescence:

A Comparative Study of Adults and Adolescents”, Adolescence, 26, 925-

931.

Parman T (1997), “Ergenlik: Bir Giriş Yazısı”, Psikiyatri, Psikoloji, Psikofarmokoloji,

(5) Ek Sayı 4: 7-8.

Peplau, H.E. (1955), “Loneliness”, American Journal of Nursing, 55, 1476-1481.

Peplau, L.A., Perlman, D. (1982), Perspectives on Loneliness, In Ed.L.A Peplau and D.

Perlman, Loneliness: A Sourcebook of Current Theory Research and

Therapy, 206-223, New York:Wiley.

Page 101: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

90

Peplau, L.A., Perlman, D. (1984), “Loneliness Research: A Survey of Emprical

Findings. In L.A. Peplau ve S.E. Goldston (Eds.), Preventing the Harmful

Consequences of Severe and Persistent Loneliness”, 13-47, Rockville,

MD: National Institue of Mental Health.

Perlman, D., Gerson, A.C., Spinner, B. (1978), “Loneliness Among Senior Citizens: An

Emprical Report”, Essence, 2, 239-248.

Peplau, L. A., Miceli, M., Morasch, B. (1982), “Loneliness and Self-evaluation.

In L. A. Peplau ve D. Perlman (Eds.), Loneliness: A Sourcebook of

Current Theory, Research and Therapy”, 135-151, New York: Wiley

Pişkin, M. (1996), “ Self-Esteem and Locus of Control of Secondary School Children

Both in England and Turkey”, Unpublished Doktoral dissertation

University of Leicester, Leicester.

Polvan, Ö. (2000), Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi, İstanbul:Nobel Tıp Kitabevleri.

Ponzetti, J. J. (1990), “Loneliness Among College Students”, Family Relations, 39,

336–340.

Rice, F.P.(1999), “The Adolescent, Development, Relationships and Culture”, Boston,

Allyn and Bacon.

Rogers, C. (1994), Etkileşim grupları (Çev. H. Erbil), EkinYayınları, Ankara.

Rokach, A., Neto, F. (2000), “Coping with Loneliness in Adolescence: A Cross-

Cultural Study”, Social Behavior and Personality, 28 (4), 329-342

Roscoe, B., Skomski, G.G. (1989), “Loneliness Among Late Adolesents”

Journal Of Adolesence 24 (947-955).

Rosenberg, M. (1965), “Society and Adolescent Self-İmage, Princeton, New Jersey:

Princeton University Press.

Rotenberg, K.J., Bartley, J.L. (1997), “Children’s Stigmatization of Chronic Loneliness

in Peers”, Journal of Social Behavior and Personality, 12, 577-584.

Rubenstein, C.M., Shaver, P. (1982), The Experience of Loneliness, In Eds L.A Peplau

and D. Perlman, Loneliness: A Sourcebook of Current Theory Research

and Therapy, 123-134, New York:Wiley.

Rubins, J.L. (1964), “On the Psychopathology of Loneliness”, American Journal of

Psychoanalysis, 24, 153-166.

Ruchkin, Vladish V., Eisemann, M. (1999), “Hopelessness, Loneliness, Self-Esteem,

and Personality in Russian Male Delinquent Adolescent Versu”, Journal

of Adolescent Research, 14(4):466-478.

Page 102: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

91

Russell, D., Peplau, L.A., Cutrona,C.E. (1980), The Revised UCLA Loneliness Scale:

Concurrent and Discriminant Validity Evidence. Journal of Personality

and Social Psychology, 39, 472-480

Russell, D., Cutrona, C.E., Rose, J., Yurko, K. ( 1984), “Social and Emotional

Loneliness: An Exploration of Weiss’s Typology of Loneliness”, Journal

of Personality and Social Psychology,46(6) 1313-1321.

Saçar, B. (2007), “İlköğretim Serkizinci Sınıf Öğrencilerinin Öfke Tepkisiyle Arkadaş

Bağlılığının İncelenmesi”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Çukurova

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana.

Sadava, S. W., Pak, A. W. (1994), “Problem Drinking and Close Relationships During

the Third Decade of Life”, Psychology of Addictive Behaviors,8, 251–

258.

Sadler, W. A., Johnson, T. B. (1980), “From Loneliness to Anomia”, In J. Hartog, J. R

Audy and Y. A. Cohen (Eds.), The Anotomy of Loneliness (34- 64),

New York, International Universities Press

Saraçoğlu, Y. (2000), “Lise Öğrencilerinin Yalnızlık Düzeylerinin Çeşitli Değişkenlere

Göre İncelenmesi” Yüksek Lisans Tezi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Samsun.

Savaşır, I. ve Şahin N.H. (1997), “Bilişsel Davranışçı Terapilerde Değerlendirme: Sık

Kullanılan Ölçekler”, Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayınları.

Schectman, Z., Bar-El, O. (1994), “Group Guidance and Group Conseling to Foster

Social Acceptability and Self-Esteem in Adolescence”, The Journal for

Specialists in Group Work, 9, 188-196.

Schefkind, G.J. (1994), “Improving Academic Achievement and Relationships Among

Diverse 5th. Graders by Strenghtening Self image and Teaching Conflict

Resolution Skills”, Ed. D. Practicum Nova Southestern University

Schnedeker, J.A. (1991), “Multistage Group Guidance and Counselling for Low-

Achieving Students”, The School Counseler, 39, 47-51.

Schumaker, J. F., Krejci, R. C., Small, L. (1985), “Experience of Loneliness by Obese

Individuals” Psychological Reports, 57, 1147–1154.

Sermat, V. (1980), “Some Situational and Personality Correlates of Loneliness, In J.

Hartog, J. R Audy, Y. A. Cohen (Eds.), The Anotomy of Loneliness

(305-318)”, New York: International Universities Press

Page 103: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

92

Shirk, S., Burwell, R., Harter, S. (2003), “Strategies to Modify Low Self-Esteem in

Adolescents”, In M.A. Reinecke ve F.M. Dattilio (Eds.) Cognitive

Therapy with Children and Adolescents: A Casebook for Clinical

Practice ( 189-213). New York City: Guilford Press.

Sletta, O., Valas, H., Skaalvik, E., Sobstad, F. (1996), “Peer Relations, Loneliness and

Self-Perceptions in School-Aged Children”, British Journal of

Educational Psychology, 66, 431-445.

Smith, D.C., Furlong, M.J. (1998), “Introduction to the Special Issue: Adressing Youth

Anger Aggression in School Settings”. Psychology in the Schools. 35(3):

201-203.

Soyaldın, Z.S. (2007), “Orta Öğretim Öğrencilerinin Öfke İfade Tarzları İle Mizah

Tarzları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi”, Yayımlanmamış Yüksek

Lisans Tezi, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin.

Striegel-Moore, R.H. (2001), “Body Image Concerns Among Children”, Journal of

Pediatrics, 138(2), 158-160.

Sukhodolsky, D. G., Solomon, R. M., Perine, J. (2000), “Cognitive Behavioral, Anger

Control Intervention for Elemantary School Children: A Treatment

Outcome Study,” Journal of Child and Adolescents Group Therapy,

10(3), 159–170.

Sullivan, H. S. (1953), “Interpersonal Theory of Personality”, New York: Norton

Company Inc.

Şahin, H. (2004), “Öfke Denetimi Eğitiminin Çocuklarda Gözlenen Saldırgan

Davranışlar Üzerindeki Etkisi,” Yayınlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

Tan, D. (2000), “Lise Öğrencilerinin Yalnızlık Düzeyleri İle Denetim Odaklarının Aile

Destek Düzeyleri ve Özlük Nitelikleri Açısından Karşılaştırmalı Olarak

İncelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Konya.

Taysi, E. (2000), “Benlik Saygısı, Arkadaşlardan ve Aileden Sağlanan Sosyal Destek”

Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Ankara.

TDK. (2005), Türk Dil Kurumu Sözlüğü. http//tdk.gov.tr.

Page 104: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

93

Tekinsav-Sütcü, G.S. (2006), “Ergenlerde Öfke ve Saldırganlığı Azaltmaya Yönelik

Bilişsel Davranışçı Bir Müdahale Programının Etkililiğinin

Değerlendirilmesi”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ege Üniversitesi,

Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir.

Tillich, P. (1980), “Loneliness and Solitude, In J. Hartog, J. R Audy, Y. A. Cohen

(Eds.), The anotomy of Loneliness (547-553), New York: International

Universities Press.

Uyanık, G. (2000), “Farklı Sosyo Ekonomik Düzeydeki Lise Öğrencilerinin Benlik

Saygısı İle Ruhsal Durumları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi”

Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal

Bilimler Enstitüsü, Ankara.

Verduyn, C. M., Lord, W. Ve Forrest, G.C. (1990), “Social Skills Training in Schools”,

Journal of Adolescence, 13, 3, 4-16.

Voltan-Acar, N. (2004), “Ne kadar farkındayım? Gestalt Terapi”, Ankara: Babil

Yayıncılık.

Weber, B., Mathe, A., Nolsen, E. (1997), “Relationships Among Multiple Suicide

Ideation Risk Factors in College Students”, Journal of College Student

Psychotherapy, 11, 49– 64.

Weiss, R.S. (1973), Loneliness:The Experience of Emotion and Social Isolation

Cambridge:MIT Press.

Wells, E., Marwell, G. (1976), “Self-Esteem: It’s Conceptualization and Measurement,

Beverly Hills: Sage Publications, Inc.

Wells, E.L., Rankin, J.H. (1983), “Self Concept as a Mediating Factor in Delinquency”,

Social Psychology Quart. c.46, ss. 11-22.

Wigfield, A., Eccless, J.S. (1994), Children’s Competence Beliefs, Achievement,

Values, and General Self-Esteem: Change Across Elementary and

Middle School, Journal of Early Adolescence, 14(2), 107-138.

Wilde, J. (2002), “Anger Management in Schools”, The Scarecrow Pres, Inc.

Lanham, Maryland ve Oxford, New York.

Williams, E.G. (1983), “Adolescent Loneliness”, Adolescence, 18, 51-66.

Wilbert, J. R., Rupert, P. A. (1986), “Dysfunctional Attitudes, Loneliness, and

Depression in College Students”, Cognitive Therapy and Research, 10

(1), 71-77

Page 105: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

94

Wittenberg, M. T., Reiss, H. T. (1986), “Loneliness, Social Skills, and Social

Perception”, Personality and Social Psychology Bulletin, 12 (1), 121-13

Wood, L.A., Hannell, L. (1977), Loneliness in Adolescence. Unpublished Doctoral

Dissertation, York University, Toronto, Canada.

Workman, M., Beer, J. (1989), “Self-Esteem, Depression and Alcohol

Dependency Among High School Students”, Psycholohical Reports, 65,

451-455.

Yaparel, R. (1984), “Sosyal İlişkilerdeki Başarı ve Başarısızlık Nedenlerinin

Algılanması ile Yalnızlık Arasındaki Bağlantı”, Yayınlanmamış Yüksek

Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara

Yavuzer, H. (1998), Çocuk Psikolojisi, 16. Basım, İstanbul: Remzi Kitabevi.

Yalom, I. (1999). Varoluşçu psikoterapi (Çev. Z. İyidoğan Babayiğit). İstanbul: Kabalcı

Yayınevi

Yazgan, S. (2007), “Öfke Kontrolü İle Tölerans Düzeyi Arasındaki İlişki”,

Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal

Bilimler Enstitüsü, Samsun.

Yılmaz, N. (2004), “ Öfke İle Başa Çıkma Eğitiminin ve Grupla Psikolojik Danışmanın

Ergenlerin Öfke İle Başa Çıkabilmeleri Üzerindeki Etkileri”,

Yayınlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara.

Young, J. E. (1982), “Loneliness, Depression and Cognitive therapy: Theory and

Application” In L. A. Peplau, D. Perlman (Eds.), Loneliness: A

sourcebook of current theory, research and therapy, 379-406, New

York: Wiley

Youniss, J., Smollar, J. (1985), “Adolescent Relations with Mothers, Fathers and

Friends”, Chicago: University of Chicago Press.

Yörükoğlu, A. (1998), Çocuk Ruh Sağlığı, 22. Basım, İstanbul: Özgür Yayınları.

Yüksel, G. (2002), Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 22, 3, 37-57.

Yüksekkaya, S. (1995), “Üniversite Öğrencilerinde Benlik Saygısının Çeşitli

Değişkenler Açısından İncelenmesi”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans

Tezi, Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir.

Zeijl, E., te Poel, Y., du Bois-Reymond M., Ravesloot J., Meulman, J. J. (2000), “The

Role of Parents and Peers in the Leisure Activities of Young

Adolescents. Journal of Leisure Research, 32, 281-303.

Page 106: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

95

Zilboorg, C. (1938), Loneliness. Atlantic Monthly, January, 45-54.

Zimbardo, P.G. (1977), Shyness, Reading, Mass: Addission-Wesley.

Zimmerman, M.A., Copeland, L.A., Shope, J.T., Dielman, T.E. (1997). “A Longitudinal

Study of Self Esteem: Implications for Adolescent Development”.

Journal of Youth and Adolescence, 26, 2, 117-141.

Page 107: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

96

EK 1: KİŞİSEL BİLGİ FORMU

Aşağıda size ve ailenize dair bazı sorular yer almaktadır. Lütfen her soruyu

yanıtlayınız. Araştırmamıza katkınız için teşekkür ederim.

1. Bölümünüz :.......................................

2. Sınıfınız : ( ) Hazırlık ( ) 1 ( ) 2 ( ) 3 ( ) 4 ( ) 5 ( ) 6

3. Yaşınız :.................................................

4. Cinsiyetiniz : ( ) Kız ( ) Erkek

5 Babanızın öğrenim durumu : ...........................................

6. Annenizin öğrenim durumu: ...........................................

7. Herhangi bir fiziksel (ortopedik, görme, işitme, vs.) veya konuşma (kekemelik vs.)

engeliniz var mı? ( ) Evet ( ) Hayır

Cevabınız Evet ise, lütfen engel türünü belirtiniz ..............................................

8. Herhangi bir kronik rahatsızlığa [şeker, epilepsi (sara), migren vs. ] sahip misiniz?

( ) Evet ( ) Hayır

Cevabınız Evet ise, lütfen rahatsızlığınızın adını belirtiniz ..............................................

16. Şimdiye kadar özel (duygusal) bir ilişkiniz oldu mu? ( ) Evet ( )

Hayır

17. Şu anda duygusal bir ilişkiniz/flörtünüz var mı? ( ) Evet ( )

Hayır

18. Sırlarınızı ve duygularınız paylaştığınız çok yakın bir dostunuz /arkadaşınız var mı?

( ) Evet ( ) Hayır

Page 108: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

97

Aşağıda belirtilen durumlara ilişkin memnuniyet düzeyinizi ifade eden kutucukları

işaretleyiniz.

Hiç

memnun

değilim

Çok az

memnunum Memnunum

Oldukça

memnunum

Çok

memnunum

19. Anne-babamla

ilişkimden ( ) ( ) ( ) ( ) ( )

20. Arkadaşlarımın

çoğuyla ilişkimden ( ) ( ) ( ) ( ) ( )

21. Sevgilim/flörtümle

ilişkimden (eğer varsa) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )

22. Boş zamanlarımı

değerlendirme

biçimimden

( ) ( ) ( ) ( ) ( )

23. Derslerdeki

başarımdan ( ) ( ) ( ) ( ) ( )

24. Boş zamanlarınızı değerlendirdiğiniz herhangi bir uğraşınız var mı ?

( ) Evet ( ) Hayır

Cevabınız Evet ise, lütfen ilgilendiğiniz uğraşın adını belirtiniz

..............................................

25. Ailenizin aylık geliri

( ) 500 Ytl ve altı ( ) 500-1000 Ytl ( ) 1000-2000 YTl

( ) 2000-3000 Ytl ( ) 3000 Ytl ve üzeri

Page 109: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

98

EK 2: UCLA YALNIZLIK ÖLÇEĞİ

Sevgili Öğrenciler;

Aşağıdaki ifadelerden her birinde tanımlanan durumu ne sıklıkta hissettiğinizi

her biri için tek bir cevap olmak üzere belirtiniz. Lütfen her soruyu şu anki

görüşlerinizi ve yaşam durumunuzu en iyi tanımlayacak şekilde cevaplayınız.

Teşekkürler

Sizi ne kadar tanımlıyor?

(Size ne kadar uygun?)

Hiç uygun

değil

Nadiren

Uygun

Bazen

Uygun

Sık Sık

Uygun

1 Kendimi çevredeki diğer insanlarla uyum içinde

hissediyorum

2 Arkadaşım yok

3 Başvurabileceğim hiç kimse yok

4 Kendimi yalnız hissetmiyorum

5 Kendimi bir arkadaş grubunun bir parçası gibi

hissediyorum

6 Çevremdeki insanlarla bir çok ortak yönüm var.

7 Artık hiç kimseyle samimi değilim

8 İlgilerim ve fikirlerim çevremdekilerce paylaşılmıyor

9 Dışa dönük bir insanım

10 Kendimi yakın hissettiğim insanlar var.

11 Kendimi toplum dışı bırakılmış hissediyorum

12 Sosyal ilişkilerim yüzeyseldir.

13 Hiç kimse beni gerçekten iyi tanımıyor

14 Kendimi diğer insanlardan soyutlanmış hissediyorum

15 İstediğim zaman arkadaş bulabilirim

16 Beni gerçekten anlayan insanlar var

17 Bu kadar dışa itilmiş olmaktan ötürü mutsuzum

18 Çevremde insanlar var fakat benimle değiller

19 Konuşabileceğim insanlar var

20 Derdimi söyleyebileceğim insanlar var

Page 110: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

99

EK 3: ÖFKE ÖLÇEĞİ

Değerli Öğrenciler;

Aşağıda kişilerin kendilerine ait duygularını anlatırken kullandıkları bir takım ifadeler

verilmiştir. Lütfen her ifadeyi okuyun, sonra da genel olarak kendinizi nasıl hissettiğinizi

düşünün ve ifadelerin sağ tarafındaki sayılar arasında sizi en iyi tanımlayan seçenek üzerine (X)

işareti koyun. Doğru ya da yanlış cevap yoktur. Herhangi bir ifadenin üzerinde fazla zaman sarf

etmeksizin, genel olarak nasıl hissettiğinizi gösteren cevabı işaretleyin.

Teşekkürler. Hiç (1) Biraz (2) Oldukça (3) Tümüyle (4) Sizi ne kadar tanımlıyor? Hiç Tümüyle 1. Çabuk parlarım ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 2.Kızgın mizaçlıyımdır. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 3.Öfkesi burnunda bir insanım ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 4.Başkalarının hataları, yaptığım işi yavaşlatınca kızarım. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 5.Yaptığım iyi bir işten sonra takdir edilmemek canımı sıkar. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 6.Öfkelenince kontrolümü kaybederim. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 7. Öfkelendiğimde ağzıma geleni söylerim. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 8.Başkalarının önünde eleştirilmek eni çok hiddetlendirir. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 9.Engellendiğimde içimden birilerine vurmak gelir. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 10.Yaptığım iyi bir iş kötü değerlendirildiğinde çılgına dönerim.( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) ÖFKELENDİĞİMDE YA DA KIZDIĞIMDA…… Sizi ne kadar tanımlıyor? Hiç Tümüyle 11.Öfkemi kontrol ederim. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 12. Kızgınlığımı gösteririm. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 13.Öfkemi içime atarım. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 14.Başkalarına karşı sabırlıyımdır. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 15.Somurtur ya da surat asarım. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 )

Page 111: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

100

ÖFKELENDİĞİMDE YA DA KIZDIĞIMDA…… Sizi ne kadar tanımlıyor? Hiç Tümüyle 16. İnsanlardan uzak dururum. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 17.Başkalarına iğneli sözler söylerim. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 18. Soğukkanlılığımı korurum. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 19.Kapıları çarpmak gibi şeyler yaparım. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 20.İçin için köpürürüm ama gösteremem. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) ÖFKELENDİĞİMDE YA DA KIZDIĞIMDA…… Sizi ne kadar tanımlıyor? Hiç Tümüyle 21. Davranışlarımı kontrol ederim. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 22.Başkalarıyla tartışırım. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 23.İçimde kimseye söyleyemediğim kinler beslerim. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 24.Beni çileden çıkaran her neyse saldırırım. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 25.Öfkem kontrolden çıkmadan kendimi durdurabilirim. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) ÖFKELENDİĞİMDE YA DA KIZDIĞIMDA…… Sizi ne kadar tanımlıyor? Hiç Tümüyle 26.Gizliden gizliye insanları epeyce eleştiririm. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 27.Belli ettiğimden daha öfkeliyimdir. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 28.Çoğu kimseye kıyasla daha çabuk sakinleşirim. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 29.Kötü şeyler söylerim. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 30.Hoşgörülü ve anlayışlı olmaya çalışırım. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) ÖFKELENDİĞİMDE YA DA KIZDIĞIMDA…… Sizi ne kadar tanımlıyor? Hiç Tümüyle 31.İçimden insanların fark ettiğinden daha fazla sinirlerim. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 32.Sinirlerime hakim olamam. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 33.Beni sinirlendirene, ne hissettiğimi söylerim. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 ) 34.Kızgınlık duygularımı kontrol ederim. ( 1 ) ( 2 ) ( 3 ) ( 4 )

Page 112: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

101

EK 4: ROSENBERG BENLİK SAYGISI ENVANTERİ

Sevgili Öğrenciler;

Lütfen aşağıda yer alan ifadelerin size ne ölçüde uygun olduğunu, aşağıdaki

ölçeği dikkate alarak ifadenin yanındaki bölmede işaretleyin. Teşekkürler.

1.Kendimi en az diğer insanlar kadar değerli buluyorum. a) Çok doğru c) Yanlış b) Doğru d) Çok yanlış 2.Bazı olumlu özelliklerim olduğunu düşünüyorum. a) Çok doğru c) Yanlış b) Doğru d) Çok yanlış 3.Genelde kendimi başarısız bir kişi olarak görme eğilimindeyim. a) Çok doğru c) Yanlış b) Doğru d) Çok yanlış 4.Ben de diğer insanların birçoğunun yapabildiği kadar bir şeyler yapabilir. a) Çok doğru c) Yanlış b) Doğru d) Çok yanlış 5.Kendimde gurur duyacak fazla bir şey bulamıyorum. a) Çok doğru c) Yanlış b) Doğru d) Çok yanlış 6.Kendime karşı olumlu bir tutum içindeyim. a) Çok doğru c) Yanlış b) Doğru d) Çok yanlış 7.Genel olarak kendimden memnunum. a) Çok doğru c) Yanlış b) Doğru d) Çok Yanlış 8.Kendime karşı daha fazla saygı duyabilmeyi isterdim. a) Çok doğru c) Yanlış b) Doğru d) Çok Yanlış 9.Bazen kesinlikle bir işe yaramadığımı düşünüyorum. a) Çok doğru c) Yanlış b) Doğru d) Çok yanlış 10. Bazen hiç de iyi bir insan olmadığımı düşünüyorum. a) Çok doğru c) Yanlış b) Doğru d) Çok yanlış

Page 113: T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ … · ölçeği ve öfke kontrolü alt ölçek puanları arasında negatif ilişkiler olduğu gözlenirken, yalnızlık

102

ÖZGEÇMİŞ

KİŞİSEL BİLGİLER:

Adı Soyadı : Erhan KOÇAK

Doğum Yeri ve Tarihi : İskenderun– 20.10.1975

Medeni Hali : Evli

İş Adresi : Rehberlik ve Araştırma Merkezi, Karaağaç Belediyesi Yanı,

İskenderun/HATAY

Telefon : 0 505 575 25 18

E-mail : [email protected].

ÖĞRENİM DURUMU:

2005-2008 Yüksek Lisans : Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı

1995-2000 Lisans Eğitimi : Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi,

Eğitim Bilimleri Bölümü, Psikolojik Danışma ve

Rehberlik Anabilim Dalı

1990-1993 Lise : İskenderun Lisesi

1986-1990 Ortaokul : İskenderun Beş Temmuz Ortaokulu

1981-1986 İlkokul : İskenderun Sadık Altıncan İlkokulu

ÇALIŞMA HAYATI:

2007- : İskenderun Rehberlik ve Araştırma Merkezi

2004-2007 : İskenderun Gazi İlköğretim Okulu

2000-2004 : Osmaniye Yavuz Selim İlköğretim Okulu