TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE -...

37

Transcript of TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE -...

Page 1: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin
Page 2: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDEtLtM VE MANTıK ANLAYıŞı

Necati' Ö N E R

Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, Türk Medeniyetinin yeni bir is-tikamete yönelmesiyle neticelenmiştir. Bu yöneliş Renaissance'tan beri g,elişen Avrupa Me-niyetine doğrudur. Bir asırda,n fazla bir zaman var ki, sarfettiğimiz gayret, cemiyetimizi omedeniyet çevresine sokmak ve o medeniyetin gelişme istikametinde yol almaktır., Bugayretimizde ne derecede muvaffak olduk, sorusu üzerinde düşünmek ve dolayısiyle' bu yol-da gösterdiğimiz faaliyeti değerlendirmek, bundan sonraki fikir hayatımızın istikametiıneışık, tutacaktır.

İnceleme konumuz olan "Tanzimattan Sonra Türkiye'de ilim ve Mantık Anlayışı", bah-settiğimiz faaliyetin çeşitli kollarından birini teşkil eder. O halde incelememiz,' yukarıkisorunun cevabı değil de o sorunun kaplamının bir kısmını teşkil eden, Avrupa Medeniyeti-ne yönelişimizden bu yana ilim ve mantık anlayışmda ne gibi bir değişme olmuştur? soru-sunun cevabı olacaktır.

Bu soruya cevap verebilmek ıçın, Tanzimattan önceki fikir hayatımızda bu konudahakim olan düşü'nceyi bilmek gerekir. Biz de asıl konunun işlenmesiıne girmeden, Tanzimat-tan önce Osmanlı cemiyetinin mensup olduğu İslam kültür dünyasında: ilim ve mantıktan

ne anlaşıldığmı belirtmeye çalıştı (*r Asıl konuyu ele alırken de şu yolu' takip ettik:Tanzimattan sonraki fikir hayatrmızda ilim' den ne anlaşılmıştır? Bu zaman süresi içindenasıl bir ilim telakkisi hakimolmuştur? İkinci olarak, mantık denen ilmı disiplin nasıl ele'alınmış ve işlenmiştir? İşte çalışmamızın hedefi, bu sorula.rınce vabı olacaktır.

A. İSL.AMDAİLİM

E b u D a v u d ve İ b n M a c e' nin rivayet ettikleri bir hadİste Hz. Muhammedşöyle söylüyor: "İlim, manası aç~k bir ayet, yahut doğruluğu sabit bir sünn,et veya adilbir farizadır" (1) aynı manayı ifade ,eden E 1 - N e s ai' nin rivayet ettiği hadiste is'::ı,"ilim üç'tür: manası açık bir ayet ve doğruluğu sabit bir sünnet, bir de bilmiyorum sözü-dür" (l-a). •

Bu hadisler İsHl.miy,etinilk zamanlarında dini bilgiler dışındaki bilgilerin ilim olarakkabul edilmediğini bildirmektedir (2) . Fakat zmanla İslamiyetin gelişip yayılması neticesin"de içtimaışartların zorlaması v,e İslamıarın başka medeniyetlerle teması, ilim kavramı-nin genişlemesine sebep oldu. Bu şekilde İslam medeniyetinde uğraşılan ilim-

(*) ,Bu konu ile ilgili arapça e.serlerden Prof. M. Tanci~nin yardımlarıyla faydalandık.( 1) Gaz z ali, thya Ulftm-el-din, I. s. 30 ve Murtazıı, Şerhi 1. s. 225( 1-a) M urt aza e 1- Z e b i d I, Şerh-i İhya. 1. s. 225( 2) "İlim ikidir, ilm-ill edya:n ve ilm-üi ebdan", "beşiktenmezıı.ra ka,dar' ilim tahsil e'diniz", "ilim

Çin'de de olsa arayınız" hadisleri buhiikmiimiizü nakzeder görünmekte iseler de, muteber ha-dis kitapları bunların sıhhatini reddetmektedirler. İfade edilen fikirler Peygamber' zamanınındeğ'n daha sonraki devirlerin ilim anlayrşma uygundur.

.. _ı;

Page 3: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

101

1erin menşeini iki ayn sahada aramak do&:ru olur. Birincisi bizzat İslam dini, ikinciside!slamıarın temas ettikleri eski medeniyetler.

a) Menşei dini 'olan ilim~,er:

İslamiyetin ilk yıllarında ilim olarak yalnız ayet ve sünnet kabul ediliyordu. Zamangeçtikçe içtimai şartlann tesiri altında esasını Kur'an ve sünnet teşkil eden yeni bilgi kol-ları meydana geldi ki, bütün İslam medeniyeti boyunca bu bilgi kollarına ilim d,enmiştir.Kur'an ahkamını anlamak ihtiya1:ından tefsir, Peygamberin sözlerini tesbit ve bu konudayapılan rivayetlerin doğruluk dercesini tayin için hadis ve usulü hadis" karşılaşılan içtimalmeseleIere ve ibadete Kur',an v.e hadisin tatbikinden usul-u fıkıh, fıkıh, akaid ilimIeri doğ-du. Bu ilimIerin esas kaynağıyukarda zikrettiğimİz gibi Kur'an ve sünnettir. Bu iki a,nakayn.ağa Gazzaliyardımcı iki kaynak daha gösteriyor ki, onlar da: icma ve asar-ı saha-be'dir (3).

Menşei dini olmamakla beraber dini ilimIerin mukaddimesini teşkil eden ve onları öğ-renmek için bir alet olan (4) ilimler de meydıma çıktı. Arap dilinin tespiti, lafız ve ma-nalarının tayini lüzumundan"ulUm-u lisaniy,e", dilin tesbiti arap örf, adet ve ,edebiyatınınbilinmesini gerektirdiğinden «ulum-u edebiyye" meydana geldi (5). İslamiy.etin genişülkelere yayılması islamlar arasmda itikad meselelerin.de ayrı ayn görüşl,er doğurdu. Yu-nan ve hristiyan felsefelerinin İslam dünyasına girmeleriyı,e itikad ayrılıkları ve felsefi fi-kirlerle desteklenince yeni .fikir cereyanları başladı ki buradan «ilm-i kelam" (6) ve diniinançların yeni eflatunculukla birle~mesiyle de tasavvuf doğdu.

b) Başka medeniyetlerden alınan ilimier:

Mekke'de doğan İslamiyet zamanla gelişip ülkel,ere yayılınca islamlar bazı eski mede-niyetlerle temasa geçtiler. Bu temas onlann yeni bilgilerelde etmelerini sağladı. Bu mere-niyetler eski Yunan, İran, Hind, Mısır ve Mezopotamya medeniyetleridir. Yunanlılardan fel-sefe, tıp, hendese ve nücum'u; İranlılardan edebiyat, tarih, musiki'yi; Hindlilerden tıp,hesap, musiki'yi; Babillilerden tılsımat ve sıhr'i; Mısırlılardan teşrih ye kimya'yı aldılar.Bu bilgileri iIki,n arapçaya tercüme yoluyla nakil, sonra da bu sahalarda yüzloerceeser telifett1ler. İslamıarın bu medeniyetlerle teması hicrl birinci asırda, Emeviler devrinde baş-lar (7).

Eski medeniyetlerle temas netic'esinde İslam dÜınyasına giren bilgileri iki grubaayırabiliriz: Birincisi; felsefe, matematik, ,astronomi , tıp gibi rasyonel ve tecrtibi bilgiler-dir. Bu sahada İslam dünyasına en çok tesir icra ,eden Yunan medeniyetidir. Bu medeni-yetten birinci dereced,e tercüme edilen eserler Aristo, Euclide, Aipokrat, Calinos, Plotin.,Batlamyus, ikinci derecede Eflatun'un eserleridir. En çok üzerinde durulan, düşünür Aris-to olmuştur. İkincisi; eski Mezopotamya medeniyetlerinin tesiriyle giren sihir, tılsımatgibi «occulte" bilgilerdir. Her iki bilgi grubunun İslam alemiııe girişi aşağı yukarı aynızamana tesadüfeder. Arapçaya ilk yapılan tercüme kimya'ya aittir. Halid b. Yezid (Ö. 85H.) 'in emriyle yapılmıştır (8). Euclide'inkitabı halife Reşid (hilafeti 180-1S'3 H.) za-manmda tercü'me edildi. Yunan mantık ve felzı=fesi halife Memlİn (hilafeti 188-218 H.)

( 3) Gaz z ,a i i, İhya Ultim-el~ıIin,r.s, -19( 4) Ayn. esr. s. 20.( 5) C. Z -ey J.i an, Medeniy£M İslamiye Tarihi. (Z. Meg-amız terc.), III. s. 71( 6) H i 1 ID i Z i ya ii' 1 ,ke n, İslam Düşüncesi, s. 17.( 7) Müt€X.cimler ve tercüme edjlen eserler için Ek. Hilmi Ziya ülken, İslamMedeniyetinde Ter-

cümeler ve Tesirleri,.5. 141vdd.ayrıca, C. Zeydan, ayn. esr. UI.ş. ;a89vdg.( 8) C. Z e y da n, ayn. esr. nı;. s. 27~. ' .

Page 4: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

102

devrinde tercüme edilmeye başlandı (9). Hicri • 125 de sihre ait bir kitap tercüme edil-di (10). İbn Vahşiye 291 H. de Babillilerden sihre ait tercumeler yaptı (11).

Bu şekilde menşeini iki ayrı sahada gördüğümüz İslam .ilmi H. birinci asırdan itiba-ren üç nevi ilim teli1kldsinin tesiri aıtında kalmıştır. 1. İslami bir menşei olan. dini bir ilimtelakkisi, 2. Daha çok Yunan medeniyetinin tesiri aıtında rasyonel bir. ilim telakkisi, 3.Mezqpotamya medeniyetlerinin tesiri aıtında "occulte" bir ilim telakkisi (12).

Üç nevi ilim anlayışı İslam düşünürlerince uzlaştırılmış değildir. İlim tasniflerinde butelakkiler bir araya toplanmış, ekı.ektik bir ilim anlayışı içinde .eklektik tasnifler yapıl-mıştır. Yalnız her mütefekkir ilim tasninerinde birbirinden farklı olan bu üç grubu birara-ya toplamış değillerdir. Farabi (Öı. H. 339-M.950) ilim tasnifinde ilkin yalnız ikinci an-layış içindeki ilimlere yer. vermiş, sonradan birinci anlayış içinde ilim t'elakki edilen fıkıhve kelam'ı da ilimler arasına almıştır. Üçüncü telakkiyi Farabi'nin kabul etmediğini gö-riiyoruz. Harezmi (Öı. H. 387-M.997) uocculte" bilgileri dikkate almamış, diğer iki te-lakkiyi de kabul etmiştir. İbn Sina (ÖL H.428-M.l036) esas itibariyle ikinci telakkiye sadıkkalmış, bunun içinde "occuIte" bilgilere de yer vermiş fakat dini ilimIeri tasn.ifine almamış-tır. Gazall. (ÖLH.505-M.l111). ve daha sonra gelenlerde ise her üç telakkiye göre ilim sa-yılan bilgiler ili:ın tasniflerinde zikredilmiştir.

Şimdi islam küItur dThnyasındaki ilim anlayışını daha açık olarak eblirtmek için adıgeçen düşünürlerin ilim tasniflerini gözden geçirelim. Bu tasnifler daha sonra yapılantasniflerin asıl kaynağını teşkil ettikleri için de önemlidirler.

İslam düşünurleri ilim tasnifinde esas itibarile Aristo'dan mülhemdirIer. Farabi ve İbnSina Aristo'nun ilim tasnifini esasalarak almışlar, diğerleri ise bu .esasa islami ilimIeri ek-lemişlerdir.

Far a b i ' nin. ilim tasnifi:

Farabi, Kitab'u ~ahsil-is-saade adlı eserinde ilimIeri, nazari ilimIer, ameli ilimler diyeikiye ayırır. Nazari ilimIer, ilm-i teaHm (riyaziye), ilm-i tabii ve ilm-i ilahi (metafizik) di..ye üçe, amell iliml'er de ahlak ve siyaset diye ikiye ayrılır. Mantık'ı ilimIerin üstünde sayın ..ğı için bu tasnifin içine almaz (13). İlimlerin Sayımı adlı eserinde is,e ilimIeri şu beş gu-ruda topluyor: 1. Dil ilmi, 2. Mantık ilmi, 3. Talimi ilimlt7r, 4. Tabiat ilimIerive ilahiyat ilmi, 5. Medeni ilmi, fıkıh ilmi,k,elam ilmi. Farabi ilk tasnifinde Aristo'ya sadıkkalmış, ikincide ise ondan farklı bir tasnif sunmuştur.

ifHar e z ın i ' nin ilim tasnifi:

Harezmi, Mefiltih-ul-ulı1m adlı ,eserinde Farabi'den farklı bir ilim tasnifi ya.par.İlimleri, ilkin, ulum-ll şer'iye ve alet ilimIeri Heuluın-u acem diye ikiye böler. Bu ayırmadaha sonra geJen İbn Sina hariç bütün İslam düşünürlerinde görülür. Sonradan bu ikiliayırma şer'i ilimIer, gayri şer'i ilimler veya akli ilimIer, nakli ilimler diye adlan,dırılırs.ada bu adlardan Jmsdedilen mana aynıdır.

( 9) Ayn. esr. III. s. 282 ve 285(ıO) A. C. NaIl i n o, İiın-ul-Felel~ tarUıulıu iııd-el-al'ab s.. 142(11) Ayn. 'esr. s. 206 .(12) "ücemte" bilgiler Kur'an'da zemmedilmekte; bunların dine aykırı oldukları bilg,irilmektedir.

Bk. Bakara süresi 102 ve 'I'aha süresi 66-69 ve Gazzali gibi rikızof!ar ileride göreceğimiz gi.bi"zararlı ilimIer" den ad.detmişlerdir. Fakat "Occolte" bilgilerin tecviz edilmemelerine mığmenislam dünya.sında bu bilgilerle iştigal edilmiş ve bunlar ilim tasniflerindeyer almışlardır.

(13) Far a b iı TııJIŞil'iis-saade s. 23

Page 5: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

••

..

103

Harezmi uli'im:-uşer'iyeve alet ilimIeri olarak usul-ü fıkıh, fıkıh, k.elam, li'igat, :;ıiir,aruz'u sayar. Uli'im-u acem ise dı:;ımedeniyetlerden gelen iliınlerdir. Bunları da Aristo gele-neğine uygun, olarak Farabi'nin birinci tasnifi gibi n,azari ve ameli diye ikiye ayırır. Sonrabunları da üçer üçer kılO,ımlara böl,er. Burada Farabi'den farklı olan taraf ameli ilimIeretedbir-i menzil diye üçÜncü bir ilim eklemi:;ı olmasıdır.

İ b n i S i na' nın ilim tasnifi:

İbn Sina ilimIeri felsefe içinde mütalaa eder,ek, Aristo g,eleneğine uygun bir şekilde,ilkin Farabi gibi ilimIeri nazari ve ameli diye ikiye böler. Nazari llimler; ilm-i tabii, ilm-iriyaziye, ilm-i ilahi; ameli ilimler: ilm-i ahlak, ilm-i tedbir-i menzil, ilm-i siyaset diye üçeayırır (14). ((Aksanı el-ulunı ol-akliye" risalesinde ise yine aynı taksimi vererek nazari

ilimlerden.tabii ilimIeri; aşağı ilimler (El-ilim el-es/el); riyazi ilimIeri orta ilimler (El-ilmel-evsat) ; ilahi ilimIeri yüksek ilimler (El-ilm el-ali) diy.e vasıflandırarak bunları da ayrıayrı şubelere ayırır (15). Bu arada feraset, tılsımat, nirenciyat gibi sihri bilgileri de tabiiilimIerin şubeleri olarak sayar.

İbn Siiıa;nın bu tasnifi Harezmi'nin ulum-u acem adıalbnda yaptiğı tasnifin aynıdır.Ondan farklı olarak bu ilimIeri muhtelif bölümlere ayırır ve "occıılte" bilgileri tabii ilim-ler içinde zikreder. İbn Sina Harezmi'nin uli'im-u şer'iye dediği islami ilimIere tasnifin-de yer vermemiştir.

Şimdi bir de her üç belakkiyİ, yani islami, "occulte" ve rasyonel ilim telakkilerinin te-t siri aıtında yapılanilim tasniflerine misal alarak Gazzali'yi zikredelim.

Gazzali, Harezmi gibi' ikili bir tasnif yapar ve ilimIeri ilkin şer'i ilimler ve gayrişer'i ilimler diye ikiye ayırır (16). Şer'i ilimIerin kaynağını Kur'an, sünnet, icma ve asar-ısahabe teşkil eder. Bu ilimIerin, mukaddimatı olarak li'igatve nahiv vardİr. Bu dil ilimIeriHarezmi'de olduğu gibi bizzat Şer'i ilim "değillerdir. Şer'i ilimIeri öğrenmek için bir

alet olduklarında;n bu bölÜmde zikredilmi:;ıtir (17). Asıl şer'i ilim olarak da ilm-i kıraat,ilm-i tefsir, usul-ü fıkıh, fıkıh, hadis ve usul-'Ü hadis'i gösterir. Gayr-ı şer'i ilimIeri de üçeayırır. 1. Öğülen ilimler (mahmud); hesap, tıp ve dünya işlerini ilgilendiren ilimlerdir.2. Kotülenen ilimler (m,azmum): Sihir, tılsımat gibi.' 3. Mlibah İlimler: Şiir, tarih gibi

ilimlerdir.

Gazzali'de bahsettiğimiz her üç telakkinin bir arada zikredildiğini gÖrüyoruz, fakat((occnlte" bilgileri ilim tasnifin.e alma;kla beraber ((mazmıım" ilimler demekle makbul say-

mamaktadır ..

Daha sonra İslam aleminde yapılan ilim tasniflerinin esasını misalolarak zikrettiğimi2Jyukarıdaki tasnifler teşkil ederler. Bu tasnifleri rehber ittihaz ederek "taksim-i ulUm" diye"O kadar lüzumsuz taksimata girişmişlerdir ki, ilim kelimesi açıkmefhumlara ulaşan izahedici bir bilgi grubuna delaleteden terim manasını kaybetmiş tamamen li'igat manaSı göz.önü'ne alınarak akla gelen her bilgi ilim tasnifleri içine girmiştir. Bu karışık hale misalolarak da XVI aSJr OsmMlı müelliflerinden Taşköprülüzade'nin eserini ele alalım (18).

. , .(14) İ b n S i n a, Resai! fi el-hikme ve't-tabiiyyat: Uyun-ul-hükme risalesi s. 2 vd. ve Kitab Med-

hali Şifa s. 14(15) Aynı resail'de Aksam el-ulum el-akliyle s. 104-116(16) Gaz z ali, İhya 1. s. 16(17) Ayn. esr. s. 17(18) Taş k ö p r ü 1 ü z a d o", nin bu eserioğlu K e ın al e d d in M: e lı ın e d tarafında,I1;. Mevzuat-ul-ulum adiyle. türkçere te!"cii~e edilmi~ ve 1895 de tabedilmi~tjI'.

//1

f/;i

Page 6: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

104

Taş.k ö p r ü i ü z a d ebu eserinde, varlığı dört mertebede mütalaa diyor:'«Hitabet-te", "ibadette", {(ezharı.dJi",uayrimda".Sonra ilimieri bu dört esasa'g'öre taksim ediyor: Hattiilimier, lafiı ilimier, ezhana müteallik ilimier, ayana müteallik ilimler;ayana mütea:llikilimIeri de önce nazari ve ameli,bunları da şer'i vehikemi diye ikiye ayırıp ilimieri şuyedi bölümde topluyor: 1. Hattı ilimier, 2. Lafzi iliml.er. 3. 'Zihnı ilimler.4. Nazarişer'i ilim-ler, 5. Nazari hikemı ilimier, 6. Ameli şer'i ilimier, 7. AIDeli hikemı ilimier. Bunlan da birsürü taksimata tabı tutarak ilimierin yüzelliye baliğolduğunu (19) k8,ydediyorsa da ese-rindeüçyüzden fazla mmden .bahsetmekbedir.

Burada Taşköprülüzade'nm ilim tasnifinin tamamını a1mwac,ağız. Yalnız nelere ilimdediğini' anlamak için bir iki misal verelim:

Ayana müteallik ilimierden ilm~i tabii şu iiimlere ayrılır:

1. İlm-i tıp• 2. İlm-i baytare

3. İlm-i beyzere4. İlm-i nebat5. İlm-i hayvan6. İlm-i felahe7. İlm-i meadin8.İlm~i <cevahir9. ilm-i kevn-i fesa:Iİ

lQ. İım-ikavs11. İlm-i fer.aset12. İlm-i tabir-i rüya13.İlm-i a:hkam-ı nUcum14. tİm-i sihr15. tlm-i blsımat16. Ilm-i simya17. İlm-i kimya.

\

\\

Bu ilimIerin. de füru'u vardil~. Mesela, İim-i ahkam-ı nücum'un !üruu: 1. İlm-i ihtiya-rat, 2. İ1m~iremil, .3. İlm-İ fal, 4. İlm-i Kur'a, 5.iİlmi !iyereve zeet.

Görülüyor kisihiz:, tılsJmat, rüya tabiri ve fal, tabii ilimIerden .sayılmakta; nebatat,hayvanatla aynı grup da mütalaa .etmektedir. Gerçi bu durum İ b n S i na' nın tas-nifinde de vardır, fakat İbn Sina tabii ilim.lerin usul ve füruru, ölar~ onbeş ilimden, bahse-der (20). Halbuki Taş kö p r ü 1ü bu bölümde yüzyirmi 'bir ilim adısaymaktadır.

Taşköprülii'nün ilim tasnif:indenverdiğimiz misal, ilim .tabirinin geçmişteki fikir haya.,.tımızda ne kadar geniş bir manada kulhınıldığı:D1 ve ilim adı aıtında ne kadar lüzumsu'Zbilgilerle iştigal edildiğini .açıkça g~~terir.

B. İSL.A.MiDA'MANTIK

, Aris to ' nun mantık kitapIarmm .arapçaya .tercüme edilmesiyle, İslam dünyasın-da mantıkçalışmalan başlar. Mantık kitaplarının jlk mütercimleri H u n e y n b. İ s -ha k, E ,b u B.i şr Ma t t a, Yalı y a b. A d i y, İ b r a h i m b. A b d u i 7

i a h, O s m an. ' e i - D ı me Ş k i ' dir (21).

, Aristo'Il;Ull Orgamon adı aUında toplanan mantık kitapları altı'dır. Bunlar da: Katego-riler,Önermeler, Birinci Analitikler; ikinci Analiti;kler~ TOpikler, SofistihJ Deliller~ir. İs-lam mantıkçıları Aristo'nun :ıietor~k vePoetik adlı eserleriyle, Por p hy r i o s ' un

(19) Ayn. esr. I. s. 117(20) Not 15 e :Sk.(21) Aristo'nun mantık kitaplarılJ.H1 ilk mütercimleri için geniş bilgi bk. H' i i m i Zi y a Ü 1 _

g e 11 İslam Medeniyetinde Terc~meler 've 'Tesiı'ler s. 143 vd. ayrıca C. Z e 'y .d a 'n; Ayn.esr. III s. 306

ii' •

"

Page 7: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

'fi

105

lsagoji'sini de (22)bunIara ilave ederek 'mantıkkitapIarını dokuza 'Çıkarımşlardır. Retorik:ve Poetik'i daha önce A ro m on i u s, S e m i i c i u s gibi Organon tefsirmleri Aristo'-nun mantık kitapları arasında 'zikrediyorlardı. Hatta A ın ın o n i 11 s, Porphyrios'un İsa-gojisini 'de bunIarın arasına almıştı (2'3). İşte bu Yeni EfIatuncudüşünÜrJ.erden mülhemolarak İsIam mantıkçıIan mantık'ı dokuz bab'a taksim ediyor veöyı,e inceliyorIardı. Bu ,do-ımz kitap sıra ileşöyle isimIendiriIiyordu:

1. El MedhaI (İsagoji)2. EI-Makulat (Kategoryas.)3. Kitab-eI-İbare (Bariermariiyas)4. TahIil-eI-kıyas (Analitik-eI-ula)5. Kitab-el~Burhan (Analitik-eI-saniye)6. EI-cedel (Topika)7. Sofistika8. EI-Hitabe (Retorika)9. EI-Şi'r (Feotika).

TercümeIerIe başlayan Aris t o mantığma karşı aIaka gittikçe ,artmış, Aristo'nunmantık kitapIarı defalarca tefsir ve şerhedilmiştir. Tercüme devrini .müteakip diğer sahaIar--da oIduğu gibi mantık sahasmda -da birçokeserler telif .edilmiş; E i_K in d i, Fa-r a b i-, İ b n S i n a, İ b n e i -R ü Ş d, R 'a z i, S e'y y i d Ş e rif iIq. gibi ,düşÜ-nürler maIl,tık'ı ilmi speküIasyonlarının başlangıcı, sistemijerinin temeIisaymışlardır (24).

İsIam düşüncesinde mantık'a dair yeni araştırmalar Far a b i ile başlar (25).Farabi mantık tercümeIeri ve şerhlerini incelemiş, onIarın 'eksiklerini tamamlamaya çalış-mış, bilhassa EI-Kindi'nin şerhIeri üzerinde durarak (26) bu konuda yazdığı eserlerle İs-lam dünyasmda muaIIim-i sani ünvamnı kazanmıştır. 'Mantık'ı, aklı dÜzeltmeye ve yanlışyapılması mümkün olan bütün fikirlerde insan,ı doğru yoIa ve gerçek tarafına yöneltmeyeyarayankanunIarı ve insanı fikirlerde yanlıştan, sUrçmeden ve hatadan koruyan ve muha-faza eden kanunları veren bir san'at (27) olarak tarif eden ;marabi, man.tık anlayışındaAristo'yu takibeder. Mantık'ı sekiz böIüme ayırır; bunlar Aristo'nun Kategoriler) Önerme-ler) Birinci A'nalitikler) İkd.nci Analitikler) Topikler, Sofislik Deliller) Retorik ve Poetik)inekarşılıktır. Esas oIarak İkinci AnalitikIeri, yani Burhan'ı kabul eder .. Diğer bölümIer Bur-han için yapılmıştır. Baştan üçü Burhan'a giriş ve hazırlıktır. Geri kaIan dördü ise,Burhan'ın aletIeri yerini tutar, yani bunIar Burhan'ın tatbik Yeridir. Bu dört san'attan her-har"gi birinin mensubuna, o san'atın tam ve mükemmeI oIması için gerekli şeyIeri ve-rir (28).

Farabi'den sonra büyük İslam mantıkçısı oIarak İ b n S i na" yı goruyo-ruz. Farabi'de dağınık bir haIde buIunan mantık, İbn Sina'da derlenmiş. topIanmış ve onailk mun,tazam şekli verilmiştir (29). İbn Sina mantık'ında lsaloji)ye de yer vermiştir (30).

(22)Organon ve İsaga,jinin türkçeye ilk tercümeleri H. R a gıp Ata.d e m i r taı:afll1dan ya-pılmış, Organon'un ilk beş kitabı MilIi Eğ. Bk. Yunan Klasikleri serisinde, İsagQji tercümesiise 1948 de Konya, Atademir yayınevi tarafmdan .neş-redilmiştir.

(23) İ b r a lı i nı M a d k o u 1', L'Organon d'.Aristote dans.le monde lU"abe, s. 13(24) H a nı d iRa gıp Ata d e m i 1', İsa2'0ji Tercümesi, Önsöz s. 15(25) H i i m i Z i y a Ü i k e n, Mantık Tarihi s. 82(26) H i i m i Z i y a Ü i k e n ve' K ı yanı e d.d i.n B u i' S i ,a ll, Farabi. s. 20'. ayrıca :M.

A i i A y n i, Türk Mantıkç,ıIa;rl, Darülfünunun İIalıiyat Fk, Mec. sayı 10 s'. 49.l27) F ar a b i, İlimIerin Saymu (A. Ate~ terc.) s, 64(28) Far a b i, Ayn. esr. s. 86(29) H i i nı i Z i y a. Ü lk e n, Mantık Tarihi s, 82(30) Ayl1. esıı. s, 89

Page 8: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

Farabi'de. sekizkitap olarak kabul edilen man.tık, Porphyrios'un İsagoji'sinin de ilav,e-

şiyle dokuz kitaba çıkmış oluyor.

İbn Sina mantık'ı "bir alet-i kanuniyedir ki insan ona riayet ettikçe fikir ve n,azardadalalete düşmekten mastin kalır" (31) diye tarif ediyor. Ve onun mevzuunu psikolojidençıkarıp düşünce kanunlarmı psikoloji üzerine kuruyor (32). Bir bilgielde ederken zihin ikimerhaleden geçer; biz ,eşyayı ya tasavvur eder veya tasdik ederiz (33) bu suretle man,tık'-da tasavvurat ve tasdikat diye ikiye ayrılır. Bu tefriki esas alarak bundan sonra, İslamkültur dünyasında yazılan mantık kitapları tasavvurat ve tasdikat diye iki bölümde ince-lenmiştir. Birinci bölümde, terimler ve tarif, ikinci bölümde, önermeler, kıyas ve isbat şe-

killerisöz konus,u edilmiştir.

İbn Sina mantık anlayışında tamamiyle Aristocudur. O, Aristo'nun eserlerini iyi anla-mış, onları arapçaya adapte için gayret etmiş, Aristo mantık'ını ' kuvvetle müdafaa et.miştir (34). İbn Sina ayrıca Aristo'nun Yunan tefsircilerinin eserlerini de okumuş, tarifna:zariyesinde S o k rat, E f i at u n, C al i n o s ' tan da istifade etmiş, hükümmantık'ında S t o a c ı 'ların fikirlerine de yer vermiştir (35).

Daha sonra gelen İslam ma.ntıkçıları, Farabi ve İbn Sina geleneğini takip etmişlerdir.XI inci asırdan, sonra mantık sahasnıda büyük eserler verildiğini görmuyoruz. Yazılan ki-taplar evvelkilerin .şerhleri veya onlar esas alınarak daha ziyade pedagojik gayeler için ka-leme alLnmışes,erlerdir. İ b it il a i d u n 'lin beyanına göre İbn Sina'dan sonra y.etişenmantlkçılar, yazdıkları mantıkkitaplarındabazı değişiklikler yaptılar. Tarif bahsini, bur-han kısmındançıkarıp "külliy,at-ı harıv/' a eklediler. 'MakfıIat (kate;g'oriler) kısmını isemantık'ın konuları esasından çıkardılar. Burhan, cedel, hitabet, şiir ve safsata'dan ibaretolan beş kitabı da ihmal ederek, bazıları bu maddelerden pek cüz'i bir surette bahsetti-ler (36). İ b r a h i m M a d k o ur' un kanaatine göre bu değişiklik bu müelliflerindeğildir. Gerçekte onlar ibn Sina'yı taklid etmektim başka birşey yapmamışlardır (37).

Medreselerde okutulan mantık kitapları çokçeşitli ise de, bunlar arasında klasik diye-

bileceğimiz üç eser vardır (38):

Birincisi Esüriddiıı Mufaddal b. Ömer el-Ebheri. (Ö.H.663.M. 1264) nin İsagoji adlı eseri, ikincisi A i i b. Ö m e r e i -Kat i b i e i -Kaz v i.,n i (Ö. H. 675. M. 1276) nin Rfs,cr,leel-şem.siyye ii el-kavaid el-mantıkıyye adlı eseri, üçün..cüsü de Ab d u r. r a,h m a n e ı" - Ah t e ri ' nin. 1533 de yazdığı El-süllem cl-Münev ..

r.ak adlı manzum eseridir.

Bizim medreselerimizde son zamanlara kadar okutulan Mo i laF e nar i (Ö.H. 834. M. 1430) nin İlm-i 111[izan adlı eserini de bu arada zikretmek lazımdır (39).

,saydıklarımız en çok tanınan, asırlarca medreselerde ders kitabı olarak kabul edilen ve

(31) Ş e ın s e d d i n Gün alt a y, İbn Sina ve Mantık (İbn Sina, Tarih Kurumu neşriya':ı

içinde s. 4)(32) Hi 1111 i Z i ya Ü i k e n, İslam Düşüncesi s. 252 ve İ. M' a d k o u r, L'organon d'Aril,-

to ... s. 53(33) İ. M a d k o u r adı geçen 'eserinın 54: salıifesinde tasavvur ve tasdik tefrikinin ilk defa Fa-

rabi'de bulunduğunu kaYdeqiyor. . . .(34) İ. :M a d k o u r, .Ayn. es~'. s. 268(35) H i ı 111 i Z i y a Ü 1 k e n. Ma-ııtıl{Tarihi. s. 96 ve 101 .'(35) İ b n 'H a ıd u n, .MukllJwıllme(Z. K. Ugan terc.} II. s. 677(im İ. 1\1 a cl k o U ı'; ayn. esr. s.245' .(38) H. R a g ı.p Ata d e ın i r, Porphyryos ve Ebheri'nin İsagojilerl, DTC faküıtesi Dergisi

IV. s. 463 • . . ,(39) Ayn. esr. s. 463 not, 3 ve M. Ali Ay n I, Tiirk Mantıkçılan S. 54

••

Page 9: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

107

birçok şerhleri bulunan eserlerdir. Zikrettiğimiz müelliflerden başka mantık üzerinde çalı.şıp bu konuda eserler verenler arasında Gaz z a i i, F a h r e d d i n R azi (Ö. H.606. M. 1290). Timurlenk devrinde yetişen iki büyük Türk alimi S a d r ,e d d i nTa f ta z a n i (Ö. H. 792. M. 13!:;'ü) S ey y i d Ş e rif 'c ü r c a n i (Ö. H. 816. M.

1413) ile Osmanlı mantıkçılarından H o c az ad e (Ö. H. 893. M.14B7), Yan yalıEsad Efendi '(Ö.H.1143.M.1730) Mustafa Carullah Efendi(Ö. H. 1151. M. 1738) ve XIX. uncu asırda Gel ,ein b e v i 1s m a i i E f e n d i' ninadlarını sayabiliri21 (40).

İslam aleminde mantık ilminin aleyhinde' de bazı fikirler belirmiştir. 1b n S ala lı(Ö. H. 643.M. 1245) ve E i. N e v e v i (Ö. H. 676-M. 1277) gibi muhaddisler mantık ileiştigali haram kıldılar (41). İ b n Tey.m i y y e (Ö. H. 728-M. 1327) ve tb r a lı i mb. M u s a e i -Ş a t i lı İ (Ö. H. 790-M. 1388) gibi keIamcılar ve Ab d u i i h b.N a h i ya (Ö. H. 485-M. 1092) ve A h m e d e 1- N e h r c e v r i 'gibi şairler, yalnızmantık'ı değil bütün «ulurn,.u dahile)) nin aleyhinde bulundular (42). Hatta elıli sünnet alim-leri arasında mantık duşmanlığı o derece art tl ki şu söz bir darbı mesel gibikullanılmağabaşlandı: "Kim mantıkla uğraşırsa zındık olu~" (4,3 r

Mantığa karşı böyle menfi bir tavır alınmasır,ı İ b n H a i d u n şöyle izah edi-yor: Mütekellimin dini akideleri müdafaa için bazı deliller tesbit etmişlerdi. Mantığın delil-leri ise, mütekellimİn'in bu delillerini ç'Ürütüyordu. E b u H a s e n E Ş ari ile E b uB e k i r e 1 - B a k ı Ila n İ ve E b ,u İ s lı a k İ s f er a y i n i "delilin butlanındanmedlulun da butlanı lazım geleceği" kanaatini ileri sürmüşlerdi. Bu kanaate göre, mantıkmütekelliminin delillerini çurütürken bu delillerin müdafaa ettiği asıl dini inançları da çü.rütmüş sayılıyordu. Bunun için eski kelamcılar mantıkla meşgulolmayı men ve mantığı,cerh ve iptal edeceği delile göre bid'at veya küfr addetmişlerdir. Fakat Gaz z a ii veR azi gibi düşünürler delilin butlanından medlfılun da butlanı lazımgeleceği iddiasınıkabul etmediler v,emantıkın bazı delilleriçü'rütmüş olmasına rağmen aml dini akaide za-rarlı olmadığını bildirmişİerdir (44). Gazzali'ye kadar bir küfr addedilen mantık Gazzali'-den. sonra büyük bir,rağbet görerek farzı kifaye hükmünde tutulmuştur (45).

k 1i S e d a d, •mütekaddimın ehli sünnet alimlerinin, bu muhalefetinin asıl mantığaolmadığını, Organon ,ve buna dayanarak yazılan kitaplara bulunduğunu; btı..r.un sebebininde bu kitaplarda ,kategoriler ve kulliler gibi mantığa mütealik olmayıp metafiziği ilgilen-diren konuları ihtiva etmelerinden ileri geldiğinibeyanla, mantığı metafiziğe karıştırmanındoğru olmıyacağıılı kaydedip ehli sünnet alimlerinin muhalefetine hak veriyor; onların red-dettikleri mantık kaideleri değil belkiherhangi bir mesleğe bağlı kalınarak yazılan mantıkkitaplarıdır, diyor (46),

Bazı ehli sünnet alimlerinin bir müddet is ter doğrudan doğ'ruya ister dolayısiyle olsun

(40) Osmanlı devri mantıkçıları için geniş bilgi bk. Mehmet Ali Ayni, Türk MantıkçıLarı.(41) Rif a t, Vesilet-iil.ikan, s. 26(42) G o i cl z i h e i~, Mevkif eWel-sünne el.kudemıı biizai ulum el-evail, Ahmed Bedevi'nin El-teras

el-Yunani fi el-hadarat cl-islamiyye' adlı tercümesi içerisinde s. 128(43) Ayn. esr. s. 147

(44) İ b n H a i d u ll" Mukadilime, Atıf ef. Ktb. Yazma, No. 1926, var.ak 238-239, İbn Haldun'unbu fikirlerini İsmail Hakkı İzmirli, Felsefe Dersleri s, 43 vd. naklediyorsa da yer gösterme-mektedir. Biz sayın Prof. M. Tanel'nin yardımlariyle kendilerinde fotokopiSi l1>ulunan yukarı-daki 'eserde yerint tesbit etmiş bulunmaktayız. Muk.addinie'nhı Zakir Kadiri Ugan tarafındanyapılan tercümesinde bu bahis yoktur:

(45) İ s m a i i H. İ z m i, i' i i, Felsefe Dersleri s:45(46) A i i S e da' d, Mizan-el-ukillfi'l-mantık vel"usul s. '4 vd.

Page 10: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

108

yapmış ,olduklan muhalefet, mantığa İslam d üşüncesinde verilen değeri ıgölgeliyememiş vemantık çalışmalarına maıni olamamıştır. Hele mantık bilmiyenin ilmindesıhhatyoktur (47)diyen GazzaU'den sonra bu ilmi disiplin İSl8;mdüşüncesinin temel direği haline gelmiş "fe-lasife,mütekellimin ve fukaha .Aristocu metodolojininkullanılmasında ve onun değerinikabul ,etmekte mutabık kalmışlardır" (48).

İslam duşiincesinde mantığınesasınıGrek tefsircilerinin :Stoacı ve yenieflatuncu te-mayüllerle değişmiş Aıristo mantığı teşkil eder (49) . Grek tefsircilerinin Aristo mantiğın-dan yaptıklan değişiklik o marbğın esası ile ilgili değildir. Belki o mantığa yeni ilaveler-dir. İşte İslam filozofları da Ar~sto:nıın Grek tefsircilerinin .fikirlerine mantıkkitaplarındayer vermişlerdir.. Bu ilavelerde; yukarıda temas ettiğimiz ,gibi Ari s to' nun Retorikve PO etik adlı eserJeriyle Por p h y r i o s 'un isagoji adlı eserinin mantığınbölümleri ara-EM1dasaym,ış olmaları ve bir de ,8 t oa c ı 'ların tasvirteorileri:ni tarif teorisi içine sok-malarile Ar.isto'nunkategorik sil10jizmin yanında hipotetik sillojizme de yer vermiş bulun-

malarından ibarettir.

Tanziınata gelinceye kadar fikir hayatımıza hakim olan Aristo'nuıı mantığıdır . .Asırlarboyunca düşünürlerimiz tarafından ya'zılan yüzlerce mantık kitabınm ,esasını bu mantıkanlayışı teşkil eder. Yeniçağ .felsefesinde, Avrupa'da mantık hakkında ortaya atılan yenifikirlerden biz ancak Tanzimattım sonra haberdar olmıışuzdıır.

TANZİMATTAN .sONRAKt DURUM

XVIII. asırda başlayan, garb tesirleri 1839 'Tanzimat Fermanı ile şümulünü genişletti.

Tanzimat hareketi, Renaissance'tan sonra Avrupada gelişen fikir hareketlerinin Osmanlı ce-miyetiınıie de yayılmasına mü~ait bir zemin hazırlamış oldu. Avrupa'dangelen,' yeni fikir-

ler ve bu fikirlerle kurulan yeni müesses.eler yanında; İslamİ küıtür dünyasının asırlarrlır

yerleşmiş fikir ve müesseseleri de yerlerini muhafaza .ediyordu. Fikir. hayatımizda Tanzi-

matla başlayan bu ikilik Cumhuriyet devrine kadar devam etmiştir. •

Çeşitliiçtimai müesseselerde mevcut olan ikilik, bu devrin mm ve mantık anlayı-

şında da açık olarak kendisini gösterir. Bir taraftan tamamiyle İslam kültürü geleneğine

bağlı ve dini bilgileri ön plana alan bir ilimanlayışı; diğer tarafta, Ren.aissance'tan beri Av-

rupa'da gelişen ve musbet ilimieri ön plana ,alanbir ilim anlayışı görülür. Tanzimattan son-

ra yazılmış mantık kitaplarını da iki grupta toplayabiliriz: Birincisi, tamamiyle geleneğeuygun ve Avrupa'da yapılan yeni mantık çalışmalarına karşı kapalı, onlardanhabersiz ola-

rak yazılmış olan eserler; iki,ncis Hse,y,enimantık çalışmalarına yer veren, onların müna-

kaşasını yapan .eserlerdir.

Biz önce Aristo~Farabi-tbn Sina geleneğine baglı ilim telakkisinibelirtip ve bu gelene-ge göreyazılmış mantıkkitaplarını tetkik edeceğiz, daha sonraikinci kategoriye giren, ya-

illi,garp tesiri ile beliren yeni ilim telakkisi ve Avrupa'da yapılan yeni mantık çalışmaları-

nın bizdeki tesirlerini göstereceğiz.

(47) Rif a t, Vesilet-el~ikan 5. '26(48) İ. M a d k o II r, L'Organon 'll'Aristote .•.. s.5(49) Van d e n B e r g, EncycC10pediede l'lslam Mantık :İllad... c. ın.s. 274

..

,

Page 11: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

109

i

İLiM VE MANTIK ANLAYIŞINDAESKtNtN DEVAM!

A - tLİM ANLAYIŞI

İslam kültür dünyasının, Farabi-tbn Sina geleneğinebağlı ilim anlayışınm, Tanzimattansonra da memleketimizde devam ettiği M u h i tti n M a h vI' nin Mazbutat-ul-Fünun(1873), A h m e t C e v d et' in Beyan- ul-Unvan (1812), Seyyit Abdulzade :M e h _m e t Tah i i' ve S e i' k i z O i' P i i yan' ın Mahzen-ul-UlUm (1893), S'Ü i e y _m a n S ı i' i' ı 'mn Mantık (1894) adlı eserlerinde verilen ilim tasniflednde görülUr.

Hatta Muhittin Mahvı Mazbutat'ul-Fünun'un birinci nü'shasında (50) yenilik hareketleri-ne cephealıp es.kiyi savunduğunu görüyoruz. Yazar, geri kalan Osmanlı cemiyetinin kurtu-luşunun Avrupa nizam ve kanun)arını taklitle olamayacağını, fransızca öğrenip de o dilde-ki e3erleri osmanlıcaya tercüme etmekle milletin yükselmesi için kendi maarifine dayanmasıgerektiğini, bunun için de ecdadın mevcut olan değerli eserlerini ele alıp onları işlemekicabettiğini ileri sürüyor (51).

Bu eserlerde ilim terimi çok geniş manada ele alınmıştır. Geıniş anlamında: bilgi karşı-lığı olan Ifıgat manası )le, ıstıIiih manası sarih olarak ayrılmamıştır. Hemen bütün .eskimantık kitaplarında "ilim bir şeyin zihindesuretidir" diye yapılan Ifıgat manasındaki ta-rifi yanında ilmin istılah manasının açık bir tarifinin yapıldığı gÖl'ülmemektedir.

Istılah manasa nazarı itibam alındığı zaman; ilimler birbirindenkonu ve ga;yeleri iti-bariyle ayrılırlar. Belli bir konu ve belli bir gayesi olan her bilgi kolu bir ilimdir. "Herfende bir başka şeyden bahsolunur ve her fende başka bir faide bulunur ve bu cihetle herbiri birbırinden mütemeyyiz olurlar" (52). Demek 'ki Himde atanan şartbelli bir konu vebelli bir gayenin bulunmasıdır. Konu ve gayelerin neye göre ayrıldığı bir prensibe bağlan-mamıştır. İlim için, yalnız bu iki umumi şartın konması bütün bilgi kollarını ilim sınırıiçine alır. Süleyman Sırrı'nın verdiği tarif de aynı umumiliğe sahiptir. "Bir fen manasınaistimalolan ilim vardır ki o da bir maddeninusul ve ahkamuı,a dair ve müteal1ik olan me-sailin heyeti mecmuasıdır" (53). İlim konusunu teşkil eden meseleler de tasımlar topluluğu(54) veya önermefer topluluğu (55) dur.

İşte ilme bu kadar geniş bir mana verdikten sonra ilim olmayan tekbir bilgi kolu dü-şünülemez. Bahis konusu olan eserlerde veriien ilim tasniflerinde bu ilim anlayışına uygunolarak bütün bilgi kollarmdan bahsedilmektedir. Adı geçen ilim tasniflerini gördükten son-ra ilim anlayışında İslam kültür dünyası geleneğine bağlı <ılanbu düşünürleI'in ilimden neanladıklarııIl1 daha aç1k olarak tesbit etmiş oluruz. Peşinen. şunu beI1rtelim ki, yukarıda

adı geçen kitaplarda görülen ilim tasnifleri müelliflerine has orijinal tasnifler değmerdir.İncelememizin giriş kısmında gösterdiğimiz, eski düşünürleI'in tasniflerinin, kopyalarıdır.Bazı mevcut farklar o kadar ehemmiyetsizdir ki bimlar m:üelliflerine bir şey kazaiıdırmaz.Dikkati çeken bir nokta da bu müelliflerden hiç birisi verdikleri tasnifleri nereden aldık-larınr kaydetmemişlerdir.

(50) l\fazbutat'u!-Fünun'un üç nüshası elimize geçti. Mecmu?, şeklinde neşredilen bu eserin üçüncünüshadan sonra neşriyatmı devam ettirip ettrrmediğini tesbit e'demedik.

(51) M u h i tti n M a h v i, Mazbuta t u! :Fünun nüsha i s. i2(52) A h m e t C e v d e t, Beyan-u! Unvan s. 34 Buradaki fen tabiri ilim karşılığı olarak kulla-

nılmıştır.(53)' S ü i e y m a n S ı r i' ı, mantık s. 9(54)- Ayn. esr. s. 9(55) M. T a lı i r ve S. O r p i 1 yan, M:ııhzen-nl-tJltimjnüsIİa r. s. 12.

Page 12: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

110

Şimdi tarih sıras.ına göre bu tasnifleri görelim:

A h m e t C e v d e t (Paşa)'in tasnifi:

İlimler «UZum-n Na.kliye" ve ('UZum-n Akliye" diye ikiye ayrılır.

1--'-UZum-n Nakliye iki kısımdır: a) Ulum-u Şer'iye, b) Ulum-u Arabiye.

a) Dlum-u Şer'iye şu ilimIere denir: Dlum-u Kur'aniye (İlm-i Kraat, İlm-i Tefsir ...),Ulum-u Hadis, İlm-iFıkıh, İlm-i DsUl-u Fıkıh, İlm-i Kelam, İlm-i 'Tasavvnf, İlm-i Tabir-i

Rüya.b) Ulum-u Arabiye ise şu ilimIere denir: İlm-i Lugat, İlm-i İştikak, İlm-i Sarf, İlm~r

Nahiv, İlm-i Maani, İlm-i Beyan, İlm-i Aruz, İlm-i Kafiye.

2 __ Ulurn'n AkUye de a) Hikmet-i ameliye, b) Hikmet-i nazari ye diye ikiye ayrılır.

a) Hikmet-i ameliye: İlm-i tehzib-i ahlak, ilm-i tedbir-i menzil, ilm-i siyaset.

b) Hikmet-i Nazariye: İlahiyat, riyaziyat, tabiiyat diye üçe ayrılır: İlahiyat üç bölüm-dür: Birinci bölüm, bütün mevcudattan umumi ve onlara şamil olan külli kavramlardanbahseder. İkinci bölüm, Vacib-ü1 Vücuttan ve sıfatından bahseder. Üçüncü bölüm, maddeve ~ekandan mücerret olan cevherlerden bahseder.

Riyaziyat dört kısımdır: İlm-i adet, ilm-i hendese, ilm"i heyet, ilm-i musiki.

Tabiiyat Uçkısma bölütl'ür: Alelumum tabii cisimlerden bahseden fen, fe~n-i felekiyat

ve fenn-i unsuriyattır.

Cevdet Paşa'nın bu tasnifinin esası Har 'e z m i 'de vardır. Harezmi'ninUZum-n şeriye veUZı1,m-n acem diye ikili ayırması burada akli ve nakIl olarak isimlendiril-

. .

miştir. Bu tasnifin bir hususiyeti akli ilimIerin bölümlerini sayarken, İbn Sina ve Gazzali'-nin bahsettikleri (occnlte" bilgiler eyer vemeyişidir.

M u h i tti ın M a h v i 'nin tasnifi:' .

Muhittin Mahvi Ma.zbntat-ul Filmnn'un ikinci nüshasında yaptrğı ilimler tasnifindeilimIeri üç böl'üme ayırıyol': 1- UlUm-n şeriye, 2 - Ulum-n Şerife, 3 - Ulum-n hikemiye-i

gayrımeşrııa.

1_ UZum-n şeriye: Bumlin tahsili her müslUman,için farz-ı ayındır, diyor ve üçe ayı.,

rıyor: ilm-i tevhid, ilm-i siyer" ilm-i fıkıh.

2 _ UZum-n şerife: Tahsilleri islamlar iç in faı'z-ı kifayedir, dediği bu ilimler şunlardır:DIum-u edebiye (lugat, sarf, şiir v.s.), ulum-u hikemiye-i meşrua, ilm-i tefsir, ilm-i hadis,

ilm-i usul-u fıkıh, ilm-i feraiz, ilm-i kıraat.

3 _ UZum-n hikemiye-i gayrimeşrua: Bunlarm tahsilinde ise "nehy-i ser'i" vatdır di-yor. Bu ilimler de: İlm-i ahkam-ı nücum, ilm-i cifr, ilm-i remil, ilm-i nirencat ve ilm-i sihr'-

dir.

Bu tasniften sonra da ulum-u şerifeden. addettiği ulfun-u hikemiye-i meşrua'yı ele alıpCevdet Paşa da olduğu gibi l1~zari ve ameli diye taksim edip sonrabunların tafsilatmageçiyor. Cevdet Paşadan farklı olarak ilm-i ahkam-ı nücum, ilm-i feraset, ilm-i tılısımatgibi bilgileri İ b n S i n a ve G a 2J z ali de olduğU gibi tabii ilimler arasına alıyör.Burada bir tenakuz da göze çarpmaktadır.llm-i ahkam~ı nücum hem tahsilinde nehiyolan

Page 13: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

..•.

111

hiikemiye-i gayrimeşruadan hem de tahsilini farzı kifaye kabilinden gördüğü hikemiye-imeşruadar. saymaktadır (56).

Muhiddin Mahvi bu taksimi, tamamiyle dini, daha doğrusu' islami bir görüşle yapmış-tır: Bilgilerin İslam dini bakımından değerlendirilmesi Gazzali'de vardır. Fakat Gazzali ileMuhiddin Mahvi arasında fa1'k görülür. Gazzali bütün şer'i ilİİnleri farzı kifaye addeder (57)Halbuki Muhiddin Mahvi bunların bir . kısmını farzı ayn kabul ediyor, sonra tılSl-mat Gazzali'de ;n,ehyedilmişilimler arasında sayılır; Muhiddin Mahvi'de ise farzı. kifayedir.Mulıiddin Malıvi'ııin ilim ta~nifi devrinin ilim anlayışından çok uzak olduğu gibi, eski İs-lam düşünürlerinin anlayışından da geridir.

Mahzen-uZ UlUm'da yapılan tasnif Cevdet Paşanınkinden. pek farklı olmadığı için bu~nun tafsilatına girişmeyeceğiz.

s ü 1 e y m a n S ı r rı' nın mantık kitabında verdiği ilimler tasniii diğerlerindenfarklı bir durum arzeder. Eklektik bir tasııife rağbetgöstermeyip, Aristo geleneğine bağlıFarabi ve İbn Sina'nın anlayışına sadık kalır. İlimleri bu. düşünürler gibi hikmet adıaltni-da mütalaa eder, onları nazari ve ameli diye ikiye ayırır. Ameli ilimler arasında eskilerinsiyaset dediği ilme "tedbir-i medecrıiye" taqirini kullan.ıyor (58) ~İlimler tasnifinde dini ilim-lerden bahsetmediği gibi "OccuZte" bilgilere de yer vermez. Tıpkı Farabi gibi mantığı tas-nifin dışında tutar. Onu bütÜnilimIerin kullandığıbir alet olarak kabul eder (59).

Süleyma,n Sırrı ilim anlayışında muasır diğer üç müelliften daha ileridir. Bu telfrkkilıerne kadar devrinin yani on dokuzuncu asrın Avrupa ilim anlayışıııdan uza,ksa da, onunrasyonel telak.kiyi kabul edişi bu ilerilik vasfını kazandırır.

Bu tasnifler, Tanzimattan sonraki fik:r lıayatımızda tam bir Ortaçağ zihniyetb.2in ifa-desi olan. ilim telakkisinin devam ettiğini gösterir. İslam aleminde XII. asırdan itibarenbaşlayan duraklama, kendi içine kapanış ve medreselerin skolastik zihniyeti rasyo!lcl dü-şünceyi ikinci plana atmış, fikri çalışma, siklet merıkezini dini bilgiler ';izerine toplamıştı.

Tanzimattan sonra fikir kapılarının Avrupa'ya açılmış olmasına rağmen bu durumun birmüddet daha devam etmes1ni tabil karşılamak lazımdır. Yeni bir zihniyetin, kökü :;ısırlaröte3ine varan yerleşmiş bir zihniyetle mücadelesi ye onun yerini almas,ıelbette birdenbireolamazdı.

B-MANTıK

Tanzimattan son,ra Türkiye'de eski mantik anlayışına göreneşredIımiş mantık kitap-larını tercüme ve şerhler ile telifler olarak iki grupta toplayabiliriz: .

Tercüme ve şerhZer: Bu devirde E b h e r i" nin İsakoji'si, A lı dar i' nin Süllem'i,G e i e n b e v i ' nin M{JJntıkı'nın şerh ve tercümelerini görüyoruz: İSalkoji'nin şerh vetercümeleri: 1875 de A h m e d F u a t «Miyar-ı UZu1n" adı ile tercüme 1890 daM a h m u d b. H asa n M a ğ n i s e v i, «Muallim Mugni-t t-Ullab" adıyla şerh;18£'1 de Ş e h y z a d e A i i Hay dar "Hediyecik" adıylatercüme (60);. ;1895 deİ s m a i 1 H a k k ı (İzmirli) Miyar-uZ UlUm adıyla şerhetmişlerdir.

(56) M u h i tti n M a h v i Mazbuta-t-ul Fül1un s, 40 ve 43(57) Gaz z ali, İhya ... i s. 17(58) S ü 1 e y m a n S ı r r ı, Mantık s. 15(59) Ayn. esr. s. 17(60) Mütercim eserin sonuna bir ilave yaparak Mantık'ın baz! konuları hakkında gsniş bilgi,ver-

mektedir. -' - , ,

Page 14: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

M a h m u d N e d i ın ((Es-Sened ül-muh-şerh; 1899 da R ı fat, ((Vesilet-ül İkan"

112

Süllem'in Şerh ve tercümeleri: 1900 dekem ii tm-cemet is-Süllem" adıyla tercüme veadıyla terc'üme ve şerh.

1906 da M e h ın e t IJ ali s, S e y y i d Ş e rif 'G ü r c a n i 'nin Farsçayazdığı,. oğlunun. ((Durret-ül Mantık" diye Arapçaya tercüme ettiği mımtık kitabını, Arapçatercümesi ve oğlunun Gurret-ul Mantık" adlı eserini de gözönünde tutarak ('Mizan-iü Ez-

han" adıyla tercüme ediyor.

1877 de A b d u n n: a f r, G e i e.n lı e'v i İ s; m a il'. iIli mantık'a dair 1ci.tabını((Mizan-ul Burhan" diye tercüme ve şerhediyor~

Telif Esm-ler: M e h m e t H i i m i, ((Türkçe Hulasat-ul Mantık" 1873; A h m e dH a m d i ('Mantık" 1876 ve ((Muhtasa.r Mantık" 1879; Kilisli Hocazade M e h me tT a 11i ri ((Zübdet-ül Muhteletad min-et-Tasdikat" 1881; A h m e d Ce v d e t ((Miyar-ıSedad" 1877; S ı r r ı, ((Miyar-ul Makal" 1885;. A b d u r r a h m a. n N a c i m,('Mantık Hulasası'" 1888;. M e h m e t T e v f i k ((Gayet-ul Beyan ii ilm-il Mi.zan" 1888;

M e' 11 m et' :N u r i, ((lkmal-u Burhan ii Terc41manıMizan" 1890; M e h m e t H ı f -z i «Kısmu T.asavvurat mm nulasat-il Mizan" }891; Ö m er F e v z i ('Miyar"ul UlUm"1891; S ü i e yına II .s ır r ı, ((Mantık" 1892; Ali İr f an, ((Methal-ı Mantık"1895; Roa: Ş i d, ((Mizan-ul Makal" 1891; S a i d Pa Ş a, ('Hulasa-i Mantık" 1897;İ s m e t u 1 i a h, ((Hulasa-i İlmi Mantık" 190£'.

Adı geçen eserler, pedagojik gayeler ön pUtnda tutularak, medrese ve mektepIerde:okutulmak üzere yazılmış ders kitaplarıdır. Koı:;,tlların kolayca öğrenilebilmesi için bunlaıarasında, Mehmet Hilmi'nin Tüııkçe HuHisatu-1 Mantık'ı, Ahmed Hıfzi'nin KısIDu Tasavvu ..rat min Hulasat-il Mizan'ı, Ömer Fevzi'nin Miyar-ul Ulum'u sual - cevap şeklinde yazıldığıgibi, Mehmet Nuri'nin fkmal-i Burhan'ı da manzum olarak kaleme alınmıştır. Yukarıda sa-

.yılan bütün eserler, Ebheri'ı'1İn İsagoji adlı risalesLnin pIanı esas alınarak, konular bazandaha dar bazan daha geniş bir şekilde ele alınıp yazılmıştır. Bunun da esasını Stoacı'larıntesirleriyle, İbn, Sina'da mükemmel şeklini alan Aristo mantığı teşkil eder. İncelememizinkaynağı olan maıntık lfitaplarında metafizik konulardan imkan nisbetinde uzak kalınarakdaha çok mantık'ın tekniği ele alınmıştır.

Eserlerd'e, İbn Sina geleneğine sadık kalınarak mantık, tasavvurat ve tasdik at diye iki

böl'ümde incelenir. Her iki bölümün de,mabadı ve maksadı .vardır. Tasavvuratın mabadıtümeller) maksadı tari/tir; tasdikatın maksa:dı, önm-m.e)maksadı tasım ve tasımşekilleridir.

Bu kitaplar önce 'kavram i1ıcelemeleri ile başlar, mantık'ın tarifi yapılır sonra sırayla beş

Tümel, tarif, önemıe ve çeşitleri, ta:sm ve çeşitleri, delil nevileri, ispat şekilleri incelenir.

Şimdi yukarda adı geçen kaynaklarımıza dayanarak bu konuların nasıl incelendiğini

görelim:

Mantık'ın Konusu ve Tarifi:

Mantığın konusu İbn Sina'da olduğu gibi (61) psikolojiden çıkarılıyor. İlim (bi~gi) birşeyin akılda hasıl olan suretidir' (62) ; biz bir şeyi ya tasavvur ederiz veya tasdik ederiz:, o

(61) Bak. Not. 32(62) 111 e p in e t H il. ıi S, Mizan-ul Ezhltl1 S~ 6 ve R a Ş i d, Mizan-ul Makal s. 3

Page 15: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

R a Ş i d, ayn. esr. s. 8

Ayn. esr. s. 10Ayn. esr. s. 11; . A h ın e t H ı f z ı, Kısmu Tasavvurat ... s. 3ayn. esr. s. 11N a'c.i m, Tüı'kçe Mantık Hülasası s. 2 ve S ü 1 e yına n S ı r rı,

lo

113

halde bilgi ya tasavvurdur veya tasdiktir (63 f.'Tasavvur herhangi bir şeyin idrakidir. Tas-dik ise iıki idrak arasında bir bağ kurularak elde edilen bilgidir .

. Zihin bilinen tasavvurlardan bilinmeyen. tasavvurları ve bilin.en tasdikIerden bilinme-yen tasdikIeri elde eder. Zihin bu çalışma süresinde hataya düşebilir; işte zihni böyle birhataya düşmektenkoruyan ..ilim, mantıktır ki "malumatı tasavvuriyeden ve malumatı tas-dikiyeden" bahseder (64). Bu suretle mantığın konusu malumat olunca o damalumat gibi tasavvurat ve tasdikat diye iki bölüme ayrılır. Birinci bölümde beş tümel vetarif, ikinci bölümde önerme, tasım ve ispat şekilleri incelenir. Mantığın konusunu bu şe-kilde belirtti,kten sonra tarifine geçebiliriz. Mantık, konusu ve gayesine göre iki şekilde tarifedilir:

Konusuna göre, bilinenden bilinmeyenin elde edilmemesine vasıta olan ilimdir (65).

Gayesine göre, zihni hatadan koruyan bir ilim (66), bir fen (67), bir alettir (68).

Bütün eserlerde mantığın tarifi hemen hemen aynı şekilde yapılmaktadır. Yalnız gaye-sine göre tarifte man.tığı bazısı ilim, bazısı fen veya bir alet olarak telakki etmişlerdir.Mantık birilim midir, yoksa bir sanat mı, diye Ortaçağı meşgul eden problemin izlerineburada da tesadüf ediyoruz. Fakat bahis konusu kitaplarda bu problemin mü,nakaşası ya.pIlmamakta, yalnız tariflerde bazan sanat bazan ilim telakki edilmektedir.

IiavrlILm İncelemesi:

Mantığın asıl konusunu teşkil eden tasavvurat ve tasdikatın incelenmesinden önce, gi-riş mahiyetinde, mantığı bir nevi temellendirme cehdi ile kavram inceİemesi yapılır. Eser.lerin başında kısa da olsa .böyle bir konunun ele alınması mantıkıdir, çünkü bu mantık bir. kavram mantığıdır; çatının kurulabilmesi için temelin tesbit edilmesi gerekir.

Biz kavramları bazı işaretlerle ifade ederiz, bunlar sözler (lafz) dir. Kavram bu işa-retlerin delalet ettiği manadır. Bir işaretin çeşitli delaletleri (Signijications) vardır, mantı-ğı hangi delaletin ilgilendiğini bilmek için delaletin ne olduğunu ve çeşitlerinin etsbit edilme-si g:erekir. Bu zaruret, mantık kitaplarında delalet bahsine yer vermiştir.

Delalet şöyle tarif ediliyor: "Bir şeydir ki onu anlamaktan diğer bir şeyi anlamak la-zımgelir" (6~). İkitürlü delalet vardır: "lafzı delalet","gayri laf.z ı d e i a i et". Bunlar da "t a b i ı ye" "a k i i ye" ve "vaz' iye" diyeüçer üçer ayrılır. Bu suretle altı türlü delalet olur ki şimdi bunları birer misalle izah ede-lim: 1 .:..-."Delaleti lafziyei tabiiye": Ah sözünün göğüs ağrısına delaleti gibi. 2 -'- "Delale-ti lafziyei akliye": Duyulan bir sözün onu söyleyen adama delaleti gibi. 3 - "Delaleti laf-ziyai vaz' iye" : İnsan sözünün, konuşan hayvana delaleti gibi. 4 - "Delaleti gayri lafziyeitabiiye": Hasmını gören bir adamın yüz ifadesinin değişmesi gibi. 5 - "Delaleti gayri laf-ziyei akliye": Dumanın ateşe delaleti gİbi. 6 - "Delaleti gayri lafziyei vaz'iye": Çizgi-

(63) A h m e t C e v d e t, Miyar-ı Sedad s. 3, M e hm e t Hal i s ayn. esr. s. 6, R a Ş i dayn esr. s. 4.

(64) A h m e t C e v d e t(65) A h m e t C e v d e t(66) A h m e t Ce v d e t,(67) A b d II r r a h m a n

Mantık s; 17(68) Ali Hay dar, Hediyecik s. 30; Ö m e r F e v z i Miyar-ul Ulum s. 7; M e h m e t

II i r m i Hulasat-Uı. Mantık s.3(69) İ s ın a i 1 H a k k ı İ z m irI i, Miyar-ul Ulums. 11;

Page 16: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

114

lerin, işaretlerin delaletleri gibi. Bunlar ara~da mantığı ilgilendiren "delaleti lafziyei vaz'i.ye"'dir(70).Budaüçtürtüolur:l-Uyg unluk(mutabakat)) 2-İçlem (ta-zammun), 3 -" İ i t i zam" dır. Eğer söz,mananın tamına delalet ederse uygunluk,. birkısmına delalet ederse içlem (tazammun), manaya zihinde gerekli olan şeyden hariç bir şe-ye delaletine "iltizam" denir. İn,san sözünün konuşan hayvanın tümüne delaJeti uygunluk;ikisinden yalnız birine delaleti '.'tazammun" ve ilim ve sanat ,kabiliyeti oluşuna delaleti il"

tizamdır (71).

Delaletin bu şekilde izahından sonra kavramların hususiyetine geçilir. Kavramlar veonların ifadesi olan terimler, ya tümelveya tikelolur. Eğer bir terimin manası tek şeyedelalet eder ve manası "taşahhus" eders,e tümmel (külli) denir. Mesela, İstanbul tikel, şehir

tümeldir. Tümel kavramlar da iki türlü olabilir: Eğer tümel bir kavramın fertleri arasınd~gayrılık olursa ona şüpheli tümel (külli-i müşekkek) denir. Kırmızı gibi ki fertleri dere-ce kabul eder, az kırmızı çok kırmızı gibi; eğer fertler arasında bir gayrılık olmazsa ona"külli-i mütevatiJJ denir mesela, insan gibi fertleri konuşan hayvan kavramında birbirinden

farksızdırlar.

Kavramlar arasında münasebetler: İki kavram arasında dört türlü münasebet buluna~bilir: 1 - E Ş i t i i k, 2 - Ay k ı l' ı 1 ı k, 3 - " U m u ID v e h u s u s M u t i ak"4 - " U m u m v e h u s u s - u m i n v e c h ". İki tümelher biri diğerinin bütünfertlerini de içine alırsa eşitlik vardır denir; insan ile beşer gibi. İkisinin hiç biri diğerininhiç bir ferdini 'karşılamazsa, o ki kavram arasında aykırılık vardır;' insan ile at gibi. İki-s~nden yalnız biri diğerinin bütün fertlerini karşılarsa aralarında "Umum ve husus-u mut-lak" vardır, insan ile hayvan gibi. Eğer iki tümelden herbiri diğeriırln fertlednden bazıları-nı karşılarsa aralarında "umuni ve husus-u min vech" vardır; beyaz ile insangibi.

M a h i Y e t - H a k i kat - H ü v i y e t

Tümel bir kavramın yalnız zihindeki fertleri nazar dikkate alınırsa mahiyet, eğer zihin'dışındaki fertleri nazarı dikkate alınırsa hakikat denir. Hariçte fertleri ister bulunsun isterbulunmasın her kavramın, mahiyeti vardır. Fakat hariçte fertleri bulunmayan kavramların

hakikati yoktur. Mesela insan kavramının hem mahiyeti hem hakikatı vardır. Halbuki,muhayyel bir kuş olan anka'nın mahiyeti vardır hakikatı yoktur. Eğer hakikat olan birkavramı belirtirsek yani onun" boyu, rengi v.s. gibi vasıflariyle şahıslandırıt-sak bu haki-kata h'Üviyet denir.

Özü n i ü (zat'ı) - i 1 i n t i i i (tl r iz ı)Kavramlar bir de ya özünlü olur veya ilintili olur. Bir kavram yüklem olarak herhangi

bir şeye yüklendiğinde, yüklem olan kavram, o şeyin özünden hariç değilse, özünlü; hariçise ilintili denir. Mesela, insan "hayvanı natıktır'" dersek hayvan ve "natık" kavramları in-sanın özüne dahildir; o halde bu kavramlar özUnlüdür. Insan alaycıdır dersek, alaycı kav-ramı ilintilidir.

Yukarda göstarilen şekilde, mantık'a bir giriş mahiyetinde olmak üzere kavram ince-lemesi yapıidıktan sonra asıl mantık konularının tetkikine girilir. .

(70) İ s m a i 1 H a k k ı (İzmirli) Miyar-ul Ulum s. 12 ve Ô m e r F e v z i, :M:iyar-ul Ulums. 11

(71) İ s m a i 1 H a k k ı (İzmirli) ayn. esr. s.12; A h m e d C e v d e t ,ayn. esr. s. 6; M e h-m et H i 1 m i Hulasat-Uı ]ıılantık s. 6

.,

Page 17: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

4-,

..

il5

Beş Tümel (KÜlliyat-ı Hams) :

Ari 's to' nun mantıkkitaplarına b:r gırış olarak Por p h y r i o s (Öı. M. Ö.304) tarafından isag'oji (72) adı altında yazılan ve beş kümden, bahseden eserini (73) ilkdefa mantık kitapları arasıında A m o n i u s 'un zlkrettiğini, İbn Sina'dan sonra islammantıkçılarının bu fikri kabullendiklerini evvelce kaydetmiştik. Bu gelen,eğe bağlı olarak,

tetkik konumuz olan mantık kitaplarında da beş tümeleyer verilmiştir. Tasavvuratın ma-badı kabul edilen beş tümeiinizahı, tarif bahsinin incelenmesi içinı bir hazıtlık teşkil eder.C i n s, ın e v i, ayı r ı m, h a s s a, i i i n t i den ibaret olan beş tümel bahis konu-su olan kitaplarda şu şekilde ele alınmıştır. (*):

Tüm.eller ikiye ayrılır: Cins, nevi, ayırım'a özü n i ü' tüm e i (külli-izati)} hassa ileilinti'ye i i i n t i i i tüm e i (külli-i drızi) denir. Özünlü tümel öz (zat) e, ilinti-li tümel i i i n t i (draz) ye aittir.

ı- Özünl'ÜtümeUer:

. "Mahiyetler" (e.ntites), birikendisine eşit, diğeri kendiinden umumı olmak 'Üzere iki"cüz" den meydana .gelirler. İşte o "mahiyete" nevi, umumı "cüz" ü':le cins, eşit "cüz" üneayırım denir. Mesela, insan "mahiyeti" hayvan ile konuşan (natık) dan mürekkeptir. Bura-da hayvan, cins; insan, nevi; konuşan, ayırım dır (74).

Cins: Cins, hakikatleri çeşitli olanlardan, onlar nedir, diye bir sual sorulunca verilecekcevaptır (75). Mesela, at, insan nedir diye sorulan soruya verilecek cevap, bunların cinsinitayin eder ki o da hayvan'dır. Tümellerin en iyi tarifini Ahmed Cevdet Paşa yapar, ortagöre cins,' çeşitli hakikatlerin öZÜDlüs'Ü(zat!) olan tümeldir (76).

Çeşitleri: Cinsler uzak ve yakın diye ikiye ayrılır. Bir nev'in hemen Üstünde' bulunancins'e yak ı n c i n s, uzakta olana u 'z a k c i n s denir. Mesela, insan'Ln ya.kıncinsi hayvan,' uzak cinsleri canlı cisim, cisimdir.

Dereceleri: Cinslerin dereceleri bazı eser lerde dört (77), bazılarında üç (78) dereceolarak kabul edilmiştir. En üstte bulunan cins, yük s e k c i n s (cin-s-i dli), ortadabulunan cinsler ort a c i n s (cins-i mutavassıt) , en altta bulunan .cins, a Ş a _ğ ı c i n s (cim-i sd/il) dir. Cevher yüksek cins; cisim, canlı cisim, orta cins; hayvan'aşağı cinstir. Altında ve 'Üstünde bir cins bulunmayan cins'e t e k c i n s (cim-i mün/e-rid) veya basit cins denir. Bu dördüncü derece için misalolarak İ. H. İ z ın i r i i,cevher'in cinsiyetini kabul etmiyenler için akıl, edenler için misal yoktur, diyor. A h m e dH ı f z ı, bir mütalaa serdetmeden aklı misal gösteriyor. A h m e d Ce v d etP a Ş a,

(72) Giriş karşılığı olan İ s a g o j i kelimesine bazı mantık kıt.aplarında uydurma bır çok ma-nalar verilmiştir. Mesela, Ö m e i' F e v z i ' nin Mlyar-ul Uİum s. 11-13 de İsag-oji'nin buuydurma manaları anlatılm,akt.adır.

(73) Beş Tümel P <> i' p h y i' o s' un icadı .d,eğildlr. Bunlar S o k i' at.' da E f i a t. u n' da bu-lunmakta ve bilhassa Arlst.o'nun dokt.rlninde mühlm yer almaktadır. Porphyrlos eserinde beşkü!liyl anlaşılması daha kOlay ve daha toplu bır şekııde ortaya koymuştur (H. R. Atademırİsogoji tercümesi önsözü) .

(74) A h m e d C e v d e t, Miya.r-ı Sedad s. 12 vd.

(75) İ s m il. i i H a k k ı (İzmirli)', Miyal'-uI UlUlll, s. 21; A h m e d H ı f z I, Kısın-ı tasavvu-rat ... s. 33; Ö m e i' F e v z i, Miyar-uI Ulum, s. 18; M e h m e d H i i nı i, Hula.sat-ul-mantık, s. 11

(76) A h m e d C e v d e t, Ayn. esr. s. 15(77) A h nı e d C e v d e t, Ayn. esr. s. 25; 1. H a k k i (İzmirli) ,aynı esr. S. 22; Ö. F e v _

z I, ayn. esr. s. 17, A. H ı f z I, ayn. esr. s. II(78) Rifat, Vesilet-ul-ikaıc, s'. 44: Mehmet Hilmi, Ayn, eser. s. ll.( "') Tümellerln incelenmesinde Porphyrlos ağacı göz önünde tutulmuştur.

Page 18: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

116.

dört dereceden bahsetmekte fakat dördüncünün izahıni yap~amaktadır. Ö m e r F e v -zi . ise dördüncü dereceye misal ~ulunmadığını kaydediyar.

Nevi: Nevi, pakikatleri aynı bir çok şeylere bu nedir, diye sorulun~a verilecek cevap-

tır. Mesela, Ömer, Bekir nedir ,sualine, insandır diye cevap verilir. İnsan bir nev'idır (79).A. Cevdet Paşa'ya göre nevi bir hakikatin aynı olan özünlü tümel'dir (80).

Çeşitleri: Ha~iki ve göreli diye ikiye ayrılır. H a k i k i n e v ' i II altında bir cins1;>ulunmaz,insan gibi; gör e i i n e v 'in altında ve üstünde ise cinsler vardır, insanhayvan'a, hayvan canlı cism'e, cisim cevher'e nisbetle göreli nevidir.

Dereceleri: .Nevi'de, cİnste olduğu gibi bazısı dörtbazısı üç der~ce kabul ederler (81).Derece kabul, eden göreli nevi'dir. Hakiki nev'in derecesi olmaz. Göreli nev'in dört dere~esivardır: yük se k n e v i (n€lv'i-dli) ort a n e v i (nev'i-mutavassıt), a Ş ağın e v i (nev'i sU/il), ve t e k n e v i (nev'i-münferid) dir. Cisim yüksek n.evi, hayvanorta nevi, insan aşağı nevidir. Tek nev'e misal oİarak da .akıl gösterilmektedir. N~v'in üçderecesini kabul edenler, dördüncü dereceyi dikkate almamışlardN'.

Ay1'ım (Fasıl): Ayrım, bir tümel'dir ki, öz (zat) linde hangi şeydir diye sorulacak su~ale verilecek cevaptır .. Mes,ela, insan özünde hangi şeydir, sualin,e, ko~uşandır veya duyan(has;;as) dır, cevabı verilebilir (82). A. Cevdet Paşa'nın tarifi: Yalnız bir hakikatin özün-

lüsü olan tümel' dir (83).

Çeşitleri: Ayrım da uzak ve yakın diye ikiye ayrılır. Eğer "mahiyeti" yakın cmsinde.'ki ortaklarının pepsinden ayırırsa yak ı n, a yrı m, eğer uzak cinsindeki ortakların ..dan ayırırsau z a ka yrı m denir. Mesela, hareket etme, insanın uzak, hayvanın ya,.

km ayrımıdır.

2 - llintili tümeller:

Hassa ve iZinli' (araz-ı am): Bir nev'e bir takım sıfatlar ilinti olur. Bu sıfatlar eğerbir nev'e mahsus ise hassa bir nev'e has olmayıp da çeşitli nevilere ha.s olur;sa ilinti denir.Mesela, gülmek insanın hassası, uyuma ilintisidir. Hassa, ya "mahiyet" in bütün ferdIerine.şamil olur, veya "mahiyet" in bazı ferdIerine şamil olur. Gülmek insan. nev'inin bütU,nferdIerine, mühendislik bazı ferdIerine şamildir.

Ahmed Cevdet Paşa'ya göre ilintili tümelledn tarifIeri: Hassa bir hakikata mahsusolan ilintidir. tUnti çeşitli hakikatlere şamil olan hassadır.

Çeşitleri: Gerek hassa, gerek ilinti, a yrı i i i n t i (araz-ı mufarik) ve g e -r e k i i i i i n t i (araz-ı lazım) diye ikiye' ayrılır. Ayrı ilinU "mahiyee' inden, ayrılmasımümkün olan Hintidir. Gerekli ilinti, mahiyetinden ayrılması mümkün olmıyan ilintidir.Gerekli ilintiyi Ahmed Cevdet Paşa ve Ahmed' Hıfzi ayrıca üçe taksim etmektedirler (84).a) Eğer ilind 'mahiyet" in yalnız dış varlığına gerekli olursa "lwzını-ı vücud-u harici" de-

(79) Bk. Yukarıda not. 75(80) Bk. Yukarıda not. 76(81) Bk. Yukarıda not. 77 ve 78. Yalmz Ö ın e r F e v z i cin.s'de dört derece kabul ettiği halde

nev'ide üç derece kabul eder. M eh ın e d H i i ın i nev'in derecelerinden bahsetmez.(82) İ s m a i i H a k k i (İzmirli), Miyar-Uı-Urıirn, s. 24. Diğer mantık kitapları da aşağı yukarı

aynı tarifi yaparlar. - '(83) Bk. Yukarıda not. 76(84) A h m e d C e v d e t, M1yar'l-seda;d, s. 31 vd. ve A h ın e d H i f z I, Kısrn-ı tasl!,vvu-

rat.. s. 39 vd.

Page 19: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

111

nir; sıcakhğın ateşe gerekliliği gibi. b) Yalnız zihindeki varlığına gerekli olursa {(lazını-ıvücud-u zihnfiJJ denir,. tümel'in anka'ya gerekliliği gibi. c) Hem dış, hem de zihindeki varli.-ğı için gerekli olursa ('ld,zl.nı-ı nıahiyetJJ denir; çiftliğin dörde gerekliliği gibi. Ahmed Hıfzi,Ahmed Cevdet Paşa'dan farklı olarak "lazım-ı mahiyet" i de "lüzum-u gayr-ı beynJJ, {(lü-zum-u beyn bi'l.mana ale'l-anıJJ, {(lüzunı-u beyn bi'l.nıana ale'l-ahas" diye üçe ayırmakta-dır (85).

Yukarda beş tümel'in Porphyri03 tarafından İsagoji adlı 'eserinde ilk defa toplu bir şe-kilde ortaya konulduğunu, inceleme konumuz olan kitaplarda tümel'lerin izahı için Por-phyrios ağacının dikkate alındığını söylemiştik. Bahis konusu kitaplarda beş tümel'in İsa-goji'den. olduğu gibi n,akledilmediğini, arada bazı farkların bulunduğunu kaydetmek gere-kir.

i c

Porphyrios'da, özünlü tümel diye açık bir ayırma yoktur. Nev'inin, hakiki ve göreli;cinsle ayırımın uzak ve yakın tefriklerine de rastlanmaz. PorphyriQs, ayrı Hinti ve gerekliilintiyi yalnız Hinti için kabul eder; incelediğimiz kitaplarda ise aynı tefrik hassa için dekabul edilmiştir.

Beş tümelin izahından sonra, Ahmed Cevdet Paşa, Mehmet Halis ve Raşit mantık ki-taplarında Aristo'nun meşhur on kategorisini anlatırlar. On. kategori şunlardır: C e v -h e r, n i c e i i k, n i tel i k, gör e i i k, yer, zam a n, d u r u m, m ü i .k,e t k i, e d i i g i.

Diğer eserlerde kategorilerden bahsedilmez. Ahmed Cevdet Paşa'da bunlardan "is,titratJJ

olarak bahseder. Kategorilerin, mantıkkitaplarınınçoğunda ele alınm~ması, Cevdet Paşa-da ise ikinci derecede mütalaa edilmesi, bunların mar,tığın asılkonularından değil de me-tafizi'ği ilgilendi rmiş. olmasından ileri gelse gerektir. Ali Sedat'ın mütalaasına göre, katego-riler mantıktan çok metafiziği ilgilendirdiği için, ehli ı::Üllnet alimlerinin hücumları asılmantık'a değilde mantığın bu bölümünedir. (86).

Tarif:

A h m e t H ı f z i, Üç tü~lü tarifin olduğunu bildiriyor (87): {(Laizi tari!", «tenbi-hı tarif" ve ((hakiki tarif".

"Lafzi tarif": Müphem bir söz (lafz) ü ondan daha açık bir sözle açıklamaktır. Be-şer' i insanla tarif gibi.

"Tenbihi tarif": Zihinde mevcut olup fakat saklı bulunan bir "suret" i hatıra getirmek-tir.

"Hakiki tarif": Önceden zihinde mevcut olmayıp yeni bir bilgi veren tariftir. Mantığınmeşgulolduğu tarif, bu üçüncü tariftir.

Diğer bütün mantık kitaplarında tarif bahsi, Ahmet Hıfzi'nin hakiki tarif dediği tarif-le başlar ve onun izahı yapılır. Ahmed Cevdet Paşa da tarif bahsinin sonunda "lafzi ve ten-bihi" tariflere kısaca temas eder. Bunlardan farklı olarak Süllem tercüme3inde, tarif,{(hadJJ,'(resnı" ve ((ld/zi tari!" diye Üçe ayrılır (88). Diğer bütün eserlerde "had" ve"resm", Ahmet Hıfzi'nin hakiki dediği tarifi n bötümleri sayılmıştır.

(85) A lı ın e d H ı f z i, ayn. esr. s. 40 vd.(86) Bk .. Yukarda not. 46 ..(87) A lı in e t H ı f z i, Kısmıtasavvurat. .. s. 4ıı vq,(88) Rif a t, Vesilet-Uı tkıtn f1.50 vet, . . .

Page 20: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

Şimdi inceleme konumuz olan bütün eserlerde aynı şekilde incelenen ve {(ka'IJl-ışarih"

denen tarifin tetkikine geçelim.

Tari/in çeşitleri:

1_ Beş tümele göre çeşitlerne: Eğer tarif yalnızözünlüden yapılırsa "had,)), yalnızilintiden veya özünlu ile ilintiden yapılırsa "resm)) denir. Bunlar da ikişer ikişer bölüne-

rek dört çeşit tarifelde edilir:"Hadd-i tam": Bir şeyin yakın cinsi ile yakın ayrımından yapılan, tariftir. İnsanı ko-

iIluşan'hayvanla tarif gibi.

"Hadd-i nakıs": Bir şeyin uzak cinsiyle yakıil ayrımından veya yalnız yakın -ayrımıy-la yapılan tariftir; insan,ı konuşan cisim veya yal{lız konuşanla tarif gibi:

"Resm-i tam": Bir şey1n yakın cinsiyle hassadan yapılır; insanı -gülücü hayvan'la ta-

rif gibi."Resm-i nakıs": Bir şeyin yalnız ilintiyle veya uzak cin,si ve Hintileriyle veyahut ay-

rım ile ilintilerinden yapılan tariftir; insanı gülen cisimdir diye tarifetmek gibi.

2 - Tarif edilen şeye göre çeşitlerne: Bu çeşitlernede tarif edilen şeyin mevcudiyeti'dikkate alınarak, tarifler ikiye ayrılır:

Hakiki tarif (89): yapılan tarif, dışarda vücudu olan bir şeyin tar~fi ise ona hakikitarif denir. Mesela, insan'ıtarif gibi.

İsmi tarif: Tarif edilen şeyin mevcudiyeti yalnız zihinde ise o tarife ismi tarif denir._Mes.ela, ankanın, ilim terimlerinin tarifleri ismi tariflerdir.

1ve 2 de gösterilen tarif çeşitleri müştereken ele alınırsa tarifinsekiz çeşidi elde edil-

miş olur.

Tari/iIn şartları:

Tarifin çeşitlerinin izahından sonra şartları sayılır. Bu şartları şu uç nokt~da topla-

mak mümkündür:

1- Tarif, "Ağyarını man i efradını cami" olmalı yani tarifte "ıttırat" ve "in'ikaıı"

şarttır.

2 - Bir şeyi kendisinden daha müphem bir şeyle tarif e'tmemelidir.

- 3 - Tarif, kısır döngü (devr-i batıl) olmamalıdır. Yeni bir şeyi bilinmesi kendisinebağlı birşeyle tarif etmemelidir.

Bu izahattan anlaşılır ki, tarif bahsi tümellere sıkı sıkıya bağlıdır. Tümeııeri iyi bil-meden ta:ifin mahiyeti anlaşılmaz. Biz bir şeyin tarifini yapabilmemiz için o şeyincinsini,_ayrımını ve ilintisini bilmemiz gerekir.

önermeler:

Mantığın "_t a s d i kat "kısmı önerınelerle başlar. Burada onermenin - tarifi, Ylj,-

pısJ ve çeşitleri izah edilir.

(89) Buradaki "hakiki tarif" terimi ile yukarıda zikredilen' A h-med--Hı-f-z i "nin --kullamiığl"hakiki ta1'İf" terimi aynı manada değildir. Burada, bahsedilen_ hakiki tarif, -diğerinin içindebir bölümdür. Ahmed Hıfzı bir karışıklığa meydan vermemek için, tal'if, edilen şey€, göre,tarifIeri ayırırken hakiki tarif ve Ismi -tarif diye -ayırmamışdiğ,er taksinıle birlikte mütalaaederek "resm-i hakiki" haddi hakiId, resm-i ismi ve haddi ismi-diye-isimlendirmiştir ..

..-

Page 21: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

119

Onermenin tarifi:

Önerme bir tasdik, bir hükümdür. Onun doğru veya yanlış olması gerekir. Hemen bü-tün kitaplarda önerme için şu tarif verilir: "Bir sö4dür ki onu ,söyleyene bu sözünde doğ-rudur yahut yanlıştır, yani bu sözü gerçeğe uygundur yahut değildir, £lemek sahih olur".

Önermenin yapısı:

Önermede üç kısım vardır: kendisine hükmedilen (mahkum-u aleyh) kendisi ile hük-medilen (mahkıım-u bih) ve bağ. Mesela, havaaçıktır önermesinde (hava) kendisine hük-medilen, (açık) kendisiyle hü'kmedilen (dır) bağdır.

Önermenin çeşitleri:

Önermeler; nitelik, nicelik, bağıntı ve modalite (cihet) bakuuından dikkate alınarakçeşitlere ayrılır. Yalnız önermelerin çeışitlere ayrılmasının neye göı'e yapıldığı bazı kitaplar-da adlandırllmaz(90). Bazıları bu adlandırmayı yukardaki terimlere göre yapar (91); birkısmı da bu ayrımı "nispet itibariyle", "tarif itibariyle" "mevzu itibariyle", "cihet itiba-. ,. riyle" diye adlandırılır, (92). Modalite bakımından önermelerin incelenmesine bazı eserler-. de yer verilmemiştir (93) . Şekil .bakımından, kitaplar arasında bu gibi küçük farklar bu-lunmasma rağmen esasda birleşirler. Önerme çeşitlerinin adlandırılması ve onların izahıaynıdır.

Hepsinde müşterek olan önermeçeşitlerinin sayımını, bu çeşitlemenin neye göre yapıl-. dığın.ı üç'üncü gruptaki eserleri yani nisbet taraf, menu ve cihet itibariyle ayırmalar ya-. pan kitapları esas alarak yapacağız. Çünkü isim vermememelerine rağmen birinci grupta-ki eserlerde de çeşitlerne bu esasa göredir. İkinci grupta bulun.an iki eserin özelliğini debahis sonunda belirteceğiz. Konu bakımından önermelerin çeşitlenmesi yalnız yüklemliönermelerde yapılır. YÜklemli önermeler ise taraf itibariyle çeşitlenmede incelenir. O hal--de önerme çeşitleri nisbet, taraf vemodalite (cihet) diye üç bakımdan ele alınır demek-tir.

1 - Nisbet itibariyle önermeler: O i u m i u' (mucibe) ve o i u m s u z (salibe)diye ikiye ayrılır; Zihin kendisine hükmedilen. ile kendisiyle hükmedilen arasındaki mÜlla-sebeti iki şekilde kurar; ya aralarındaki nisbetin vuku bulmasıyla veya vuku bulmamasıylahükmeder. Yani bu iki kavram ya birbirine yaklaştırılır veya uzaklaştırılır." Birinci şekleolumlu önerme, (hava açıktır) önermesi gibi, ikinci şekle olumsuz önerme (hava açık de-ğildir) gibi, denir.

Ö n e r m e i e r (kazaya-i hamliye)diye ikiye ayrılırlar.ve

2 - Taraf itibariyle önermeler, yük i e m i iŞ art lı ö.rı e r m e i e r (k.azaya-i şartiye)

a - Yüklemli önermeler (Kazaya-i hamliye) :'

Bir önermede, bağ kaldırıldığı zaman kendisine hükmedilen ve kendisiyle hükmedilentekil olarak kalırlarsa bu önerıneye yüklemli' önerme denir. (Hava açıktır) veya (hava

-jfiı

(90) A lı ın e d C e v d e t, Miyar-ı Sedad; . Rif a t, Vesilet-u! ikan'da olduğu gibi.

(91) A h ın e d. H a m d i, Mu1ıt~sar Mantık ve' A i i İ r f a n, Medhal-i Ma.ntık(92) İ. H a k k ı (İzmirlD, Miyar-ul llifıID; Ö. F e v z i, Miyaı-u! Ultim; M. H i i m i, Türk-

çe Humsat-u! Mantık; .İ s.m e t u i i a h, Hu!i~sa-i ilm Mantık; R a Ş i d, Mizan-ul Ma-o 0.0 o k~;Alo i H ay dooa.or llediyeclk gibi.- (93) S Ü 1 e yın a n S ı r r ı, Mıı,ntıki t ş ın 'et u Ila h, Ayn.esr.;Ö. F e v ziayu. e~r.

Page 22: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

(konununZikredilenkonu olıtp

120

açık değildir) önermelerinde (dır) ve (değildir) bağları kaldırılırsa (hava) ve (açık) te-rimleri tekil olara~ kalırlar. Yüklemli önermelerde kendisine hükmolunana k o n u (mev-zu) ; kendisiyle hükmedilen.e, yük i e m (mahmul) denir. Yukardaki önermelerde (ha-va) konu, (açık) yüklem; (dır) ve (değildir) bağdır.

Yüklemli önermelerin çeşitleri:

a - Ko~unun niceliğine göre: Konunun niceliği dikkate almınca yüklemli önermeler;ş a h s i ö n e i' m e, tab i i ö n e i'm e, b e 1i i' S i z ö n e i'm e, ve "k azi y e - im a h 's U i' e" diye dörde ayrılır.

Şahsi önerme (kaziye-i şahsiye) : konusu tikelolan önerinedir.

Tabii önerme (lcaziye-i tabiiye) (94): konu, tümel oltıpta h'Üküm, eğer «zat-ı mevzu"ya sirayeti kasdolunmaksızın u"ünvan-ı mevzu" üzerine olursa (95) tabii önerme.denir. Me-.sela insan küllidir, hayvan cinstir önermeleri gibi.

Belirsiz önerme (kaziye-i mühmele): Hüküm, tümelolan konunun fertlerini kasredip-te nicelik göstermezse belirsiz önerme denir mesela in,san gafildir önermesi gibi. ,

"Kaziye-i mahsure": Eğer fertleI'in niceliği açıklamrsa bıına "lfaziye-i mahsure" denir.Buda tümel (k'ülli) ve tikel (cüz'i) diye ikiye ayrılır; önermelerin nisbetleri de nazarı iti-bara alınırsa, "kaziye-i mahsure" nin şu dört şekli meydana çıkar: tüm e i. o 1u m 1u,tüm e 1 o 1u m s u z, t i ke"1 o i u m 1u ve t i k e i o i u m s u z d u r.

"Kazaya-i mahsure" konunun mevcudiyetine göre h ~ i' i c i, h a k i k i, z i lı n idiye de üçe ayrılır: Konunun dışarda mevcudu varsa harici önerme (her ateş sıcaktır öner-mesi gibi) denir. Eğer konunun. varlığı dışarda farzedilerek hüküm verilirse (anka uçucu-dur önermesi gibi) hakiki önerme denir. Konu yalnız zihinde mevcutsa (cins özünlü tümel-dir önermesi gibi) zihni önerme denk

f3 - Yüklemli önermeler, bir de konu ve yüklemlerinin mUsbet (positif) ve menfi (ne-

gatif) olmalarına göre çeşitlenil'.

Eğer olumlu önermenin, konu ve 'yüklemin.e, "selb" ve "nehiy" (Negation) karışmaz-sa, "m u h asa la" eğer bu önerme olumsuzsa "b a s i te" denir.

Önerme~in konu ve yüklemi veya ikisinden biri menfi ise buna da . " ma d u i e "denir. "Madule" üç kısımdır: Önermenin yaın.ız konusu menfi olursa "M a d u i et - u 1m e v z u "', yalnız yüklemi menfi olursa "m a d u 1e t - u 1 m a h m u 1" ve eğer herikisi de menfi olursa "m a d u i e t - u i tar a f e y n" denir. Diri olmayan cansızdır,Veli parasızdır; parasız olan keyifsizdir, önermeleri gibi.

b - Şartlı önermeler (Kazaya-i şartiye) :

Bir önermede bağ kaldırıldığı zaman iki tarafta birer önerıne kalırsa buna şartlı öner-me denir. Bu önermelerde kendisine hükmedilene ö n e i' t i (mukaddem), kendisiyle

(94) M e h m e t H i i ın i, A i i İ i' f a n, A h m e t H a m d i ve R ı fat tabii öner-melerden bahsetmezler. Bu husus için Mehmet Hilmi eserinin 19. sahifesinde "Kaz iye-i tabiiyenetice vermediği için bu ilimde (m,antık) muteber değildir" diyor.

(95) Zatı mevzu ve unvan-ı mevzu: konu tümet olduğu zaman, bazan zikredilen konuınefhumu) ile hakiki konu (asıl mahkumu aleyh) birleşir, bazan bunlar ayrı olur.konuya "yasfı mevzu" ve "unvanı mevzu" denir. Konu olan tümelirı, fe rtl en hakiki<;ına da "zat-ı mevzu" denir. Mi;yar-ı Se.dad ;c, 42 vd. .

Page 23: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

12J.

hükmedilene s o n urt u (tali) denir Mesela (güneş doğarsagündü'z olur) şartlı öner-mesinde (güneş doğar) cümlesi"önerti, (gündüz olur) cümlesi sODurtudur. Şartlı ön,ermelerilkin b i t i Ş i k (muttasıla) ve a yrı k (munfasıla) diye ikiye ayrılır:

a - Bitişik şartlı önermeler (Kazaya-i şartiye-i muttasıla): Şartlı önermede önertive sonurtunun olumluda birleşmesi, olumsuzda birleşmemesiyle hükmolunursa bitişik şartlıdenir. Mesela, (her nezaman güneş doğarsa gund'üz olur) olumlu, (günıeş doğarsa akşamdeğildir) olumsuz önermeleri bitişik şartlıdır.

Bitişik şartlı önermeler ya "I u z u m i ye" veya "i tti fak i ye" , (hypote-tique) olur. Önerti ile sonurtu arasında nedenlik gibibelli bir ilgi bulunursa "luzumiye"denir. Mesela, "ne zaman güneş doğal'sagündüz olur" önermesi gibi. Eğer önerti ile sonur-tu arasında belli bir ilgi olmayıp, tahkikle doğruluğu anlaşılıp bir hüküm verilmişse "itti-fakiye" olur. Mesela (ne vakit çarşıya çıksam Ali'ye tesadüf ederim) önermesinde önertiile sonurtu arasında nedenlik gibi bellibir bağ yoktur.

f3 - Ayrık şartlı önermeler (kazaya-işartiye.i munfasıla): Şartlı önermede, iki öner-me arasında birbirini nefyetmek suretiyle hükmolunan önermedir. Yani olumlu önermede,bu önerme içindeki iki önermenin ayrılmasının vuku bulması, olumsuzunda ise bu ayrılma-nın vuku bulmamasıyla hükmolunursa buna ayrık şartlı denir. Mesela, (ya g'ündü2l oluryahut güneş batmış bulunur) önermesinde gündüz olmasiyle güneşi;n batmış bulunmasınınbir vakitte bulunmayıp, birbirinden, ayrıldıklarına hükmedilmiş olunur.,

Ayrık şartlı önermelerde ya "i n a d i ye" veya "i tti fak i ye" (hypotM-tique) olur. Eğer ayrık şartlı önermenin, önertisi ile somurtusunun "nakizi" arasında, bir-birine nedenHkle bağlı bulunursa veya ikisi bir nedenin eseri olmak gibi belli bir ilgi ileilişkili olur,ıa "inadiye" denir. (Ya güneş doğmuştur yahut gece mevcuttur) önermesindeönerti sonurtunun nakizinin, nedenidir. Ayrıkın, önertisiyle sonurtusunun nakizi arasındabelli bir alaka bulunmazsa "ittifakiye" denir, Mesela; (ya insan, mevcud olur yahut ankamevcut olur).

Ayrık şartlı önermelerin ikinci bir çeşitlernesi daha yapılmaktadır. Ayrık önermeler,ya "h a k i k i ye" ya "m a n i e t - u i c e m i" veya m a n i e t - u i h u i ii "olur. Bir ayrıkın iki önermesi birlikte doğru yahut birlikte yanlış olmazsa 'hakikiye" denir.(adet ya çift olur yahut tek olur). Eğer ayrıkın, iki cüz'ünun, "içtimaları caiz" olmayıp-ta, "irtifaları caiz" olursa ~'maniet-ul cemi" denir. Mesela (bir şey ya taş olur yahut ağaçolur), önermesinde bir şey hem' taş, hem ağaç olmaz ama başka bir şeyolabilir. Eğer ayrıkönermesinin iki cüz'ürrün "irtifaları caiz olmayıpta içtimaları caiz olursa", "matıiet.ul hulii"denir. Mesela (birşey ya taş olmayandır veya ağaç olmayandır) önermesinde Olduğu gibi.

Yüklemli önermelerin nicelik bakımından taksimi, önermelerin 'konusuna göre taksimidiye yukarda izah edilmişti. Bu taksim de konunun fertleri nazarı dikkate alınınış~ı. Şart-lı önermenin niceliğine göre taksiminde ise konunun fertleri değil de, zaman dikkate alına-rak çeşitlendirilmiştir. Bu önermeler de yüklemIil~rde olduğu gibi "ş a lı s i ye", t li -m e 1, t i k e I, b e i i r s i z diye ayrılır; fakat tab i i ö n e l' m e d e n bahsedil-mez. Hükü'nr eğer belli bir vakit Uzerine olursa şahsiye denir (bugün bana gelirsen s,ana ik-ram ederim) önermesi gibi. Eğer belli bir zaman bildirmezse belirsiz önerme olur. Mesela,(biri giderse biri gelir) gibi. "Mahsure" ya tUmel veya tikelolur. Hüküm bütün zamanlarUzerine olursa tümel şartlı (şartiye-i kulliye) denir. (Her ne zaman, güneş doğarsa gündüzolur) eğer hüküm bazı zamanlar 'üzerine olursa tikel şarUı (ş3,},'tiye-lcUziye) denir (bazanruzgar e:erse yağmur yağar) önermesi gibi.

Page 24: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

122

.3- M o d a i ö nı e r m e i e r ı(Kazaya-i Müveccihe):

Tetkik kon.umuz olan kitaplarda modalite bakımından önermelerin incelenmesin,e diğerbahislerden daha az yer verilir. Hatta eserlerin çoğu bu bahse yer bile ayırmaz. Modaliteyeen çok önem verenler Burhan-ı GeZenbevı, Miyar-ı Sed.ad, Mizan-ul Makal ile M e li m e t

:T ahı r 'in modal önermelerden. yapılan kıyaslar ürerine yazılmış Züddet-ul ltIuhtelitat

min el-Tasdikat adlıeseridir.

Modal önermelerin tarifi: Bir önermede bazan konu ile yüklem arasındaki nisbet birkayıtla kayıtlamr. Önermenin doğruluğu o kaydın doğruluğuna bağlıdır. İşte (j kayda öner-menin madalitesi (ciheti) denir (96).

Modal önermelerin çeşitleri: A h m e d C e v d e t ve İ s m a i i H a k k ı (İ~-mirli) modalitenin ((mütekaddimın" ve "müieahhirin" ({;'7) mantıkçılarda ayrı ayrı ele alın-dığını kaydederek her iki gruptaki mantıkçıların modalite bakımından önermeleri kaçaayırdıklarını zikredip izahını yapıyorlar. M e h m e t Tah i r ve R a Ş i d moda-liteyi diğerlerinin müteahhirine göre dedikleri şekilde izah etmişlerdir.

"Mütekaddimine" göre önermoo.in modalitesi üç tÜrlü olur. Z a r u ret (Vücub),i m k a n, i m k a n s ı z i ı k (imtina) (98) mesela, ateşin sıcak olması zaruret, sönme-si mümkün" soğuk olması imkansızdır. Zaruret, eğer konunun özünden çıkarsa ((vücubu za-.tı" denir. Mesela (Allah zarurl olarak vardır) önermesindeki hüküm böyle bir zarurettir.Eğer zaruret konunun özünden çıkmamışsa «vücub-1,/;bil gayr" denir. Mesela insan konu-şucudur önermes,inde olduğu gibi.

İmkan, "imklwn-ı am" ve ((imkWn-ı has" diye ikiye ayrılır. "İmkan-ı am" yaLnızbir ta-raftan zarureti olumsuz kılmaktır. Mesela (heı ateş sıcaktır) dediğimizde her ateşin sıcakolmamasında zaruret olmadığı anlaşılır. "İmkanı has" hem mevcut olma, hem yok olma ta-rafından zarureti imkansız kılmaktır. (İnsan katiptir) önermesinde katip olma veya olma-

.ma insan için zarurı .değildir.

"Müteahhirin" ne göre modalite: Müteahhirın mantıkçılarda modal önermeler basit ve:biJeşik diye iki bölüme ayrılır . .sekizi basit yedisi bileşik olmak üzere onbeş çeşit modalönermeden bahsedilir.

a - Basitler:

" Z ar u r i y e- i M u t la ka" : "Zat-ı mevzı,ı" mevcut oldukça,nisbetin (yani yük-lemin konuya subutunuıı) zarureti ile hükmolunan önerinedir. Misal; (Her Lnsan mevcutoldukça zarurı olarak hayvandır). Veya (her insan mevcut oldukça zarurı olarak taş de-.ğildir).

" ~ e Ş r u t e - i a ni m e" : Vasfı mevzu mevcut oldukça ııisbetin zarureti ile hük-molunan önerınedir. Misal: (Her katip yazı yazdığı müddetçe zarurı olarak parmakları ha-reket eder). Veya (her katip yazı yazdığı mÜddetçe zarurı olarak parmakları hareketsiz de-ğildir) ..

(96) A h ın e d C e v d' et, Miyar-ı Sedad s: 90 vd.; İ. H a k k ı (İzmirli) Miyar~ul Uhim s. 48(97) C e v d etP a Ş a Mütekaddimin ve Müteahhirind.en kimleri anladığını kaydetmiyor: t-

H a k k ı (İzmirli) "müteahhirinden maksat Farabi ve İbn Sina ve daha ,sonra gelen ulemave hükemadır. Mütekaddimin bunlardan evvel gelen hükemayı yunaniyedir." diyor. Miyar-ulUılim s. 3. Eski mantık kitaplarında sık sık geçen bu tabirIerin çeşitli şekilde anlaşildığı gö-ı'ülüyor. M.'A i~i A.Y n i ise Türk Mantıkçıları adlı makalesinde Sadettin Taftazani'denevveİ gelenlere. ll1ütekaddıınin sonra gelenlere. ınüteahhirln denildiğini yazmaktadır.

(98) A h m e d C e y d e t ayn. esr. s. 90; İ s ın a i ı' H'a 'k k ı. ayn. esr. 5.48

Page 25: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

123

" Va k t i Ye - i m u t 1a ka" : Belli bir zamanda nisbetin zarureti i~e hükmolunanönermedir. Misal: (Ay "vakti haylı11et" te zaruri olarak tutulur) (ay "vakti haylı11et" tezarurl olarak ışıklı değildir) . .

" M ü n te Ş i re - i m u.t 1 a ka" : Belirsiz bir zamanda nisbetin zarureti ile hük-molunan önermedir. Misal: (Ay gecenin birinde zarurl olarak tutulur) veya (ay geceninbirinde zarurl olarak ışık vermez).

" D a i ni e - i m u t 1ak a " (Zat-ı mevzu) mevcutoldukça, nisbetin devamı ilehükmolunan önermedir. Misal (her insan mevcut oldukça devamlı olarak hayvandır) veya(her insan mevcut oldukça devamlı olarak taş değildir).

" Ö rf i y e - i a m m e ": "Vasfı mevzu" devamlı oldukça nisbetin devamı ile hük-molunan önermedir. Misal: "her katip madem katiptir daima parmakları hareket eder) ve-ya (her katip madem katiptir. daima parmakları harekets,iz değildir).

" M u t 1a k a - i a m m"e " : Nisbetinsiyle) hükmolunan önerınedir. Misal: (Herbilfiil uçucu değildir).

fiiliyatiyle (velev bir defa olsun fiile çıkma-güvercin bilfiil uçucudur) veya (hiç bir anka

i>

" Mü m k iin e - i a m me " : Nisbetin "imkanıam" ile hükmolunmasiyle yapılanönermedir. Misal: (her ateş bilimkan sıcaktır) veya (hiç bir ateş bilimkan soğuk değildir).

b - Bileşikler:

, ıı M e Ş r u te - i h a s s e''': Devamsız özünlü (ladevam-ı zati) ile kayıtlanan"meşrute-i &mmeye" denir, "Misal: (Her katip mademki 'katiptir, bizzat parmakları hare-ket eder, lakin hattı zatı:..rı.dadevamlı değildir).

" Ö r f i Ye - i h a s s e ": Devamsız özünlü ile kayıtlı olan "örfiye-i amme'" ye de-nir. Misal: (Her katip yazı yazdl'ğı m'Öddetçe devamlı olarak parmakları hareket eder, la-kin hattı zatında devamlı değildir) .

••Vi a k t i Ye - ila d a i ın e veya v a k t i ye" ': Devamsız özünlü ile "vakti-ye-i mutlaka" kayıtlanırsa "vaktiye-i ladaiıne" olur. Misal: (Ay "vakti haylı1lette" bizzaru-re tutulur lakin aslında daima değil).

" M IIn t e Ş i r e-I ada i ın e" veya ı'münteşire": Devamsız özünlü ile kayıtlanan"münteşire-i mutlakaya" denir.". Misal: (Bir gün zarurl olarak ay tutulur lakin hattıza-tm.da devamlı değildir).

" V Ü c u d i Y e - ila d a i m e " : Devamsız özünlü. ile kayıtlı olan "mutlaka-i am-meye" denir. Misal: (Her güvercin bilfiil uçucudur lakin devamlı değil).

" V ii c u d i y e - ila z a l' u ri y e "Zaruri olmayan üzünlü ile kayıtlı olan' "mut-lakayı ammeye" denir. Misal: (Her insan bilfiil gülücüdür lakin hattızatında bu gülücülükzarurl değildir).

" M ü ın k ü ne .. i h a s s e" Zarurl olmayan özünlU:ile kayıtlan.an "ınümküne-iamme" ye denir. Misal: (Her insan bilimkan katiptir lakin zaruri değil) (99).

(99) "Müteahhirine" göre moda! önerınelerin izahı için bk. A b cl u p. n a f i, Burhan-ı Gelenbevii s. 66 vdd. A lı m e d C e v cl e t Miyar-ı S e d a ds. 92 vd.; R a Ş i d l\fizan-ul ThfakaJ s.65 vd.; R ı fat Vesilet ..;Ülİkan s. 64 vd.; M. Hal i s Mizan-ul Ezhan s. 57 vd .. Biz bura-da, modal önerıneİerin tarif ve. ınisallerinde Miyar-ı Sedad ile Mizan-ııl Maltalı esas olarak al-dık.

Page 26: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

124

"Müteahhirin." ; zaruret, devam, fiil ve imkan.-ı bir modaHte olarak kabul etmiş vebunlardan yukarda görülen .onbeş çeşit önerme çıkarılmıştır. Mehmet Tahir ise yukarıdaadı geçen eserinde ayn,ı modaliteleri dikkate alarak yirmibir çeşit önermenin ismini zikret-mektedir. Bunlar yukarda sayılan onbeş önerıneden başka "mutlaka-i vaktiye", "mutlaka-imünteşire", "hiyniye-i mutlaka", "hiniye-i mümküne", "mumküne-i vaktiye", "mümkillıe-idaime", diye altı çeşit ömirnıe daha ilave ediyorsa da altısı basit ve yedisi mürekkep ol-mak üzere onüçönermenin esas olduğunu söylüyor ki bunlar da izahı yapılan onbeş öner-meden "vaktiye-i mutlaka" ve "meşrite-i mutlaka" çıkarıldıktansonra geri kalanlar-

dır (100).

Ön,erıneler bahsinin başında, A i i İ r f a n ve A- h m e d H a m d i 'nin öner-rnelerin çeşitlendirilmesinin neye göre yapıldığının adlandırılmasında diğerlerinden ayrıl-dıklarını söylemiştik. Ön.ermeçeşitlerinin tarif ve izahında aralarında bir fark olmamasına

, rağmen bu iki mantık kitabında, adlandırmanın diğerleriyle olan farkına işaret edelim:

Yukardaki açıklamada görllldü ki, önerıneler nisbet iti1;ıariyle olumlu ve olumsuz diyeikiye ayrılır; Ali İrfan ve Ahmet Hamdi bu ayırmaya nii tel i k (keyfiyet) itibariylediyor ve 'Üçeayırıyorlar. O 1 u m 1 u ve o i u m s u z bir de "m a d u 1 e" diyeüçüncü bir çeşit ekliyorlar. Madule görünüşte değil, manen ((neri" şamil olan sözdür. (dün-ya fiinidir) gibi (101). Taraf itibariyle yapılançeşitlemeye bunlar nisbet itibariyle deyipaynı şekilde ayırıyorlar. Mevzu itibariyle denilen ayırmaya bunlar n 'i c e 1 i k (kemi-yet) itibariyle deyip tab i i Y e, "k ü III i ye", "c II z i ' i ye", . "b e i i l' S iz",Ş a h s i yediye böl'Ümlereayırmaktadırlar.Modalite bakımından ön.erınelerin ayrıldığısöylenmekte fakat bu husus için tafsilat verilmemektedir.

Onermeleraras'ilnda münasebetler:

Önermelerin incelenmesinden Sünra önermeler arasındaki münasebetler araştırılır.<Ahkam-ı kazaya" denilen bu bahiste çel i Ş i ,k1 i k (tenakuz) ve e v i i' m e (akis)

den ba4sedilir.

1- Çelişiklik:

Çelişiklik, kendisine hükmedilen (mahkumu aleyh) ve kendisiyle hükmedilen (mahku-mu bih) i aynı olan iki önermenin olumlu ve olumsuz ile öyle bir ihtilafıdırk~; bu ayrılıkiki önermenin birinin dOğ'rll diğerinin yanlış olmasını gerektirir.

Çelişikliğin şartları:

a - İki önermenin çelişik .olabilmesi için kendisine hükmedilen ve kendisiyle hükme-dilende ve bunların her türlü şartlarında birleşmiş olmaları icabeder. (Bekir Katiptir),(Ali Katip değildir) önermeleri çelişik değildir. Çünkll iki önermenin konuları başka baş-kadır. (R'üzgar insanı üşütür), (rüzgar insanı 'Üşütmez) önermelerinde konu ve yüklem ay-nı olduğu halde, ayn.ı şartlarda birleşmedikleri için bunlar da çelişik değildir.

b - İki önermenin nicelikleri farklı olmalıdır yani biri tümelolursa diğerinin tikel ol-ması gerekir. Çünkü bazan iki tümel önermede yanlış olabilir. Mesela (her Lnsankatiptir),(hiç bir insan katip değildir) gibi. Bazan iki tikel önermc de doğru olabilir. (Bazı insankatiptir), (bazı insankatip değildir) gibi.

(100) Me lı 111 e t T a lı i r, Zübdet-ul l\inhtelitat min el-Taşdikat Ei. 3 vd.(lDı) A ı i İ r f a n:M:edha.I-İ l\'l:aJıtık Ei. 4

..,

.•

Page 27: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

çeliı;ı-

...

125

Verilen misaller yüklemli önermeler içindir. Şartlı önermelerde de aynı ı;ıartlar içindeçeliı;ıiklikbulunabilir.

2 _. Evirn:ı.e:

İki türlü evirme kabul edilir: D o ğ i' U e v i i' m e (aksi müstevi) vem e 1 i e v i i' m e (aksi nakis) .

a) Doğru evirme:. Bir önermenin olumlu veya olumsuzluğun,a; doğru ve yanlıı;ılığınadokunmadan ko:ııusunu yüklem, yüklemini konu yapmaktır. Bu evirmede tümelolumlununevirmesi tikelolumlu, tümel olumsuzun evirmesi tümelolumsuz; tikel olumsuzun evirmesitikelolumlu olur, tikel olumsuzun evirmesi olmadığı kabul edilir. Çünkü tikel oliunsuzönermenin evirmesi yapılınca bazan doğru bazan yanlıı;ıçıkabilir. Doğru evirmeye bir mi-sal: (bütün insanlar canlıdır) tümelolumlu önermes,inin evirmesi, (bazı canlılar insandır)tikel önermesi olur.

b) Çeliı;ımelievirme: Bir önermenin, olumlu veya olumsuzluğuna doğru ve yanlıı;ıhğınadokunmadan konunun çeliı;ıiği yüklem, yüklernin çeliı;ıiğikonu .kılınır. (Her insan hayvan-dır ) önermesinin evrmesi (her hayvan olmıyan insan değildir). Bu çeşit evirmede, diğeri-nin aksine tümel'olumlun,un aksi tümelolumlu olur. Tikel olun1lunun evirmesi olmaz. Tümelolumsuzla tikel olumsuzunevirmesi ise tikelolumsuz olur.

Şartlı önermelerde evirmenin yalnız "muttasıla-iluzumiye" de m'Ümkün oIduğ'u diğerçeı;ıitlerinin evrilmesinde bir. fayda elde edilemediğikaydedilmektedir.

Tasınıı:

Önermelerin incelenmesinden sonra tasım ve ispat ı;ıekilleri ele alınır. Bazı kitaplardadelil nevileri sayılıp izahları yapılır. Sonra bunla rarasmda bulunan tasımın tetkikine ge-çilir (102). Bir kısım eserlerde ise delil nevilerine temas edilmeden doğrudan doğruyatasım el alınır (ı 03) .

Delil nevileri: İnsan belli önermelerden, bir delil yaparak belli olmayan ön.ermeler eldeeder. O halde d.elil, iki yahut daha fazla önermeden mürekkep br fıkradır Id onun tasdikidiğer bir önermenin tasdikini gerektirir (104). Delilin cüzleri olan önermelerin her birineö n c ü 1 (mukaddem) denir. Delilin. neticesi öncülleI'in hususiyetine bağlıdır. Delil kat'iolarak bizzat neticeyi verirse tas ı m (kıyas), neticeyi bizzat değil de yabancı bir ön-cül vasıtasiyle verirse e ı;ıi t 1 i k tas ı m l' (lfltyas-ı musavat), kat'i olarak ri.eticeyiver-mezse "e m ID 30 i' e d e 1 ilI e i' i" denir. Bu suretle 'üç türlü delil nevi gösterilmiı;ıoluyor: Eşitlik tasımı, "emmare delilleri" ve tasım.

'Eşitlik tasımı (kıyas-ı musavat): İki önermeden mürekkep bir delildir. Neticeyi bizzatdeğil, yabancı bir öncül vasıtasiyle verir. Mesela, (iki ile dördün toplamı altıya eşittir).(Altı da üçle üçün toplamına eı;ıittir) diye tertiplenen, delil bir eı;ıitlik tasımıdır ki (iki iledördü'n toplamı, üçle üç'Üntoplamına eı;ıittir) neticesini verir. Bu netice yabancı bir öncülvas,rtasiyle elde edilir. O öncül de (bir şeye eşit olan iki şey birbirine eşittir) önermesidir.

(102) A b d u II II a f i, Burhan-ı Gelenbev!; A. C e v d e t Miyar-ı Sedad; İ. H a k k ı Miyar-ulIDüm; A i i İr f a II Medhal-i Mantıl,'da olduğu gibi

(103) Ö ın e r F e v z i, Miyar-ııl Ulüm; 1\1. H i i ın i Hulasat-ul Mantık; İ s' m e t u i i a lıHulasai ilmi Mantık; Rif a t, Vesilet-u1 İkan; 1\1 eh m e t N u r i İkmal-i Burhan;A i i Hay dar Hediyecik, R a Ş ı d l\lizan-ul ]\'Iakai'd,3.olduğu gibi.

(104) A lı ın e d C e v d e t ayn. esr. s. 64; İ. H a k k ı ayn. esr. s. 55

Page 28: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

126

'''Emmare delilleri": Bunlar kesin bilgi vermezler. Neticede verilen hüküm zannidir.Eksik tümevarım ve analoji bu cins delilden sayılmaktadır.

Tasım: İnceleme konumuz olan bütün mantık kitaplarında en çok önem verilen tasımbahs,idir. Bütün kitaplarda gerek tasımın tarifi gerek çeşitlerinin incelenme"in.de fikirlermüşterktir. Biz bu bahsi incelerken, mantık konularını en derli toplu bir şekilde izah edenAhmed Cevdet Paşa'nın Miyar-ı Sedad'ını esas olarak alacağız. Diğer' .kitaplarda görülenküçük farkları da yeri gelince göstereceğiz.

Ta.s-ım'ın tarifi:

"Kıyas (tasım), kaziyelerden (önerme)müre'kkeb bir delildir ki her ne vakit o kazi-yeler teslim olunursa ondan bizzat diğer bir kaziye lazım gelır" (105). Mesela, (alem de-ğişkendir, her değişken olan sonradan olmadır, öyleyse alem sonradan olmadır). Bu delilbir tasımdır. Bu tasımda, (alem değişkendir) (her değişken olan sonradan olmadır) öner-melerine öncül, ikisininotplamına tasım, (alem sonradanolmadır) önermesine netice ya-hut "dava" denir.

Tasım?ı.n çeşitleri:

Tasım ilkin basit ve bileşik olarak ikiye ayrılır.

1- Basit tasırnlar:

a - Çeşitleri: Basit tasımlar iki öncüIden yapılan tasınılardır. "İ s t i s n ai" ve" i k tir a n i" diye ikiye ayrılır.

İstisnai tasım (syllogisme hypotMtique et DisjonctiJf) neticenin aynı yahut çelişiği,hem maddeten hem şeklen tasımda münderiç olursa buna istisnai tasım, 'denir. Eğer netice-l1in aynı, tasımda münderiç olursa "i s t i s n a - i m üst a k i m ", .çelişiği münderiçolursa "i s t i s na. i g a y r - ı m üst a k. i m" denir.

İstisnai tasınıın iki öneülünden biri şartiı önerme olduğundan ona, şartlı öncül; diğeri,lakin, ancak, yahut,. halbuki diye başlar buna da istisnai öncül denir. Şartlı öncülun tümelolumlu olması ve bitişike muttasıla) ise zorunlu, ayrık (munlasıla) ise "inadiye" olmasışarttır. İstisnai öncül, "istisnai İnüstakim" de şartlı öncülün bir C'ilz'ünü ispat ettiği içinbuna "Vaz ı a "; "istisnai gayri müstakim" de ise şartlı öncülün bir cüz'ünü olum-suz kıldığıııdan "r af ı a" denir.

İstisnai tasımı bir misal ile açıldayalım: (Her ne zaman güneş doğarsa odanm. aydın-lanmasıgerekir) bu bir şartlı öne'Üldür. Buna (lakin güneş doğmuştur) istisnai öncülünüeklersek bir istisnai müstakim meydana gelir, ve (öyle ise oda aydınlıktır) netices,ini v~rir.Eğer yukardaki şartlı öneüle (lakin sofa aydınlık değildir) istisnaı öncülünü eklersek butasım, "istisnai gayri mustakim" olur ve (öyle ise güneş doğmuş değildir) neticesini ve-rir.

İktirani tasım (syllo/J'isme categorique): Netice eğer öncüllerde maddeten dahil olu:p~ta şeklen. dahil olmazsa bu türlU tasıpıa iktirani tasım denir. İktirani tas,ımda neticenin ko-nusuna k üçü k ter i m (haddı asgar), yüklemine b ü yük ter i m (haddı ek-ber) ,öncüllerde etkrar edilen terime ort a ter i ın (haddı evsat) ; b'üyük terimin bu-

(105) A lı ın e d C e v d e t, Miyar-! Sedad s. 67

:;;.

..

Page 29: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

~.

..

lunduğu önerıneye b ü' yük ö n e rm e (kıübra), küçük terintin bulunduğu önermeyek üçü k ö n e r m e (suğra) bu iki öncülün birleşmesinden meydana gelen toplamaş e k i 1 denir.

Alem değişkendir.

Her değişken sonradan olur.Alem sonradan olmadır . .Tasımında alem küçük terim, sonradan olma buyük terim, değişken orta terim; (alem

değişkendir) öncülü küçük önerıne, (her değişken sonradan olmadır) öncülü büyük öner-me, (alem sonradan olmadır) önermesi neticedir.

Ahmed Cevdet iktirani tasımı yapısı itibariyle ikiye ayırıyor: Tas~ yalnız yfrklemliön,ermelerden yapılırsa bun.a yüklemli iktirani (ikıtirani-ihamli), eğer tasım yalnız şartlıönerınelerden veya bir öncülü yüklemli, bir öncülü şartlı önermeden yapılırsa ona da şartlıiktirani (iktirani-i şartı) diyor,ve şartlı iktiraniyi beşe ayırıy{)r. Diğer kitaplarda bu iki-li taksimi görmedik. Onlar iktirani tasımı yapısı itibariyle altıya taksim ediyorlar. Birinci-si Ahmed Cevdet Paşa'nın, yüklernli iktirani dediği tasımdır; beşi de AhmedCevdet Paşa-nın şartlı iktirani adı altında topladığı tasımlardır.

Yfrklemli iktirani yukarda temas edildiği gibi öncülleri yalnız yüklemli önermelerdeyapılan tasıındır.

Şartlı iktirani tasun öncüllerinin cinsine göre beş kısma ayrılır:

Tasımın, iki öucülü de bitişik önermeden (muttasıla) yapılırsa birinci kısımdan birtasım olur. Misal:

, Her ne zaman güneş doğarsag'Ündüz olur.

Her ne zaman gündüz olursa aydınlık olur.

Netice: Her ne zaman güneş doğarsa aydınlık olur.

Tas,ım iki ayrık önermeden (munfasıla) yapılırsa ikinci kısımdan bir tasım olur. Mi-sal:

Adet ya tek olur ya çift olur.

Çift de ya tek kısımlara bölünü'r yahut çift.kısımlara bölünür.

Netice: Adet ya tek olur, yahut tek kısımlarabölün'Ür veya çift kısırnlara bölünür.

Tasımın öncüllerinden biri bitişik, biri yüklernH önermeden olursa uçüncü kısımdanbir tası m olur, ki, bitişik küçük ön,erme, yüklemH büyük önerme netice ise şartlı bir öner-medir. Misal:

Her ne zaman bir şey bitişik olursa değişken olur.

Her değişken sonradan olmadır.

Netice: Her ne zaman bir şey bitişik olursa sonradan olmadır./

Eğer tasım ayrık ile yüklemHönermeden yapılırsa dördüncü 'kısımdan olur. Bu kısım-daki tasımda ayrıkın bölümleri, yüklemH önermenin bölümlerine eşit olup da, yüklemlilerinyüklemleri de eşit olursa netice bir yüklernH önerme olur ki bu cins tasıma ikilem (kıyas-ı.mukassim) denir. Misal:

Page 30: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

128

Türeyenler ya maden ya nebat yahut hayvan olur.

Maden bileşiktir, nebat bileşiktir, hayvan bileşiktir.Netice: O halde türeyenler bileşiktır.

Eğer yüklemlerin yüklemleri çeşitli veyahut ayrıkın bölümleri yÜklemliden çok olursa .

netice ayrık bir önerıne olur.

Tasım bitişik önerıne ile ayrık önermeden yapılırsa. beşinci kısımdan bir tasım olur ki ~

netice ya bitişik veya ayrıktır.

b - Tasım Şekilleri:

Tasımda orta terim bulunduğu yere göre, iktirani tasımda dört türlü şekil kabul edil-miştir. Orta terim küçük önermede y'Üklemve büyük önerınede konu olursa b i r i n c iŞ e k i l, her iki önerınede de yüklem olursa i k i n c i .Ş e k i 1, eğer ikisinde de konuolursa' 'ü ç ü n c ü şe k i i küçükönermede konu ve büyük önermede yüklem olursad ö r d ii n c ü Ş e k i 1 d e bir tasım olur.

Şekillerin şartları:

Birind şekil: Küçük önermenin olumlu büyük önermenin tümel olmasL lazımdır.

İkinci şekil: İki öncülden birinin olumlu diğerinin olumsuz ve büyük önermenin tü ..

mel olması şarttır.

Üçüncüşekil: Küçük önermenin olumlu ve iki öncülden birinin tümelolması gerekir,

netice daima tikeldir.

Dördüncü şekil: Ya küçük önermenin tümel olupta iki öncülün oJumlu oIması yahut

öncüllerden birinin temel oImasiyle birlikte, birisinin olumlu diğerinın olumsuz olması ge..

rekir.

Bu şartlar altında birinci şekilde dört, ikinci şekilde dört, üçüncü şek~lde altı, dördüncü:

şekilde sekiz türlü tasımın 'netice vereceğibildirilmektedir ki bunlara tasımın m o ıl(darb.) ları denir. Kitaplar arasında. yalnız Vesilet-ül 1kan'da dördüncü şekil için beş mod

kabul edilmektedir (106).

Netice veren bu yirmi iki tasım turlü ayrı ayrı izah edilmektedir. M e h m e t H i i-m i 'nin Hulasat-ul Mantık ve :t. H a k k ı (İzmirli) nin, Miyar-ul Ulum'ında modlar

ayrıca harflerIe de gösetrilmiştir. Biz de bu iki eserde olduğu gibi modları harflerle göste-relim. Bu kitaplarda temelolumlu (Mim), tümel olumsuz (lam), tikelolumlu (Ha), ti-kel olumsuz (Be) harfleriyle gÖsterilmektedir. Biz bu harfler yerine bugün, kullandığımız

harferi ele alarak netice veren yirmi iki tasım türünü gösterelim (107) .

. (106) Rif a t, Vesilet-iil İkan s. 88(107) Burada modlar adı geçen kitaplar,3. uyularak küçük önerme, büyük önerme ve netice dizisine

göre yazılmıştır. . .

~\

•,"

Page 31: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

129

Birinci [?ekil A A AA E Ei A ii E O

İkinci şekil A E EE A Ei E OO A O

tJçüncü şekil A A iA ID Oi A i

('~ i El ÖA i iA O O

Dördüncü şekil A A if', A i i

E A EA E Oi E OO A OA O OE i O

İkmal-i Burhan fi Tercüma,n-ı Mizan'da tasımın modları şekillerI e gösterilmiştir. Birfikir vermek üzere yalnız birinci şeklin modl arına ait cetveU alalım:

<ll ı 2 3 4El - ., .- --' •.. 0ı..<ll~ Tümel Tü,nel Tümel Tümel:Q

Ko Önerme rı:l Olumlu Olumsuz Olumlu OlUmsuz. r:ı:ı

::ı O1 S::ı ::ı +-iQi S Tümel 61 ~

El ::ı i_.- :::ı m E-l:::ı i5 El2

Eo< ::ıTümel i5 ::ı r:ı:ı

S Z::ı3 ::ıTikel 6 ~S :::ı...•

- - . rJı--_.. _. CIL~ ::ı El4 ~ 6 ::ı

Tikel i5. - .. '.0

Dört şekil tasıından, en çok kulla11l1an.ıbirinci şekil olduğu,ç'Ünkü tabii düzen üz~rinekurulduğu, diğ.er şekillerin birinci şekle irca edllebneceği kabul edilmekte bu yüzden birincişekil"Miy.ar-ul Ulum" (108) olarak telakki edilmektedir.

c '- Basit 'rasımın şartları:

Basit tasımın şartları S ü i e y m a n S ı r rı' nın eserinde bir arada toplanmışve şu sekiz maddede zikredilmiştir. Diğerlerinde bu şartlar sariholarak zikredilmemiştir.1- Her basit tasımda üçten fazla terim bulunmaz.2 - Küçük terimle büyük ter,imin neticede olan kaptanıı, büyÜk önerırt,eveküçük öııe:r-

med~ki kaplamıridan fazla olamaz.3 ~ Orta terim neticede bulunanıaz.4 ~ orta tednı Hd defa tikeU ifade edemez.

(108 A h m .e d C e vd e t, Miyar.ı Sedad s. ''11; S ü 1 e y ın a h S i r r ı Mantık s. 111;Ö m e r F e v z i Miyar-uI Ulilın s. 84

Page 32: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

,130

5 - İki olumsuzdan netice çıkmaz.6 - tki tikelden I!,etice çıkmaz. .;~ '.7 - Öncüller olumlu ise netice oıi.i.m.~uz.olamaz.8 - Netice öncülleI'in zayıfına :tabidir, yani öncüll'erden biri tikel ise netice tikel,

olumsuz ise netice olumsuzdur (109) ,"

2 ...:-Bileşik Tasımlar:

İkiden fazla öncüllerden yapılan tası~laı: bileşik tasınılareiır. "M e v s u i -u i n eta -y i c" ve "m e f s u i -u i <lleta y i c" ;'diye ikiyeayrılır.

Basit bir tasım alınır, bunun netice~i d~ öncü! olarak kabul edilerek bundan diğer birbasit tasım elde edilirse "mevsul-ul netayic" (çok tasım - ,polisyllogisme) denir. Mesela(şu karaltı cisimdir) davasını ispat içi~ı:

Şukaraıtı insandır.Her tnsan hayvandır.Şu ıkaraltı hayvandır dedikten 'sonraŞu karaUı hayvand!r.Her. hayvan' cishndir.:" ,d~

(mevsul- ul netayic) kabilin-Şu karaltı cisimdir denilirse bu tasım, bir çok tasım,den olur.

l3,~ı;üLQnerIJ1enh:ı.Iı~tiG.eşizilm:odilmezse"mefsul-uı netayü~" . olur. Mesela,;

yuk~rdaki

;tasım,Ş.u.kar~l~ı insandır.Heı::,tnsa.,nhayval1,<lır.Her hayvan cisimdir.

;Şu karaltı cisimdir şeklin,de ifad;e:"edilse "Mefsul-ı{llıetayic:'Jmbilinden pir tasımolur.,

, .." :;'Kıyas-ı Mukassiın", "mefsul-ul ,netıtyie" kabilinden bir tasım; tam tümevarım ıse:biri"kıJ~as-ı mukassimdir",bu durumda tümevarım mürekkepbir tasım olUr: 'Bileşik 'tasımm,:ibi~ şekli de "kıyas-ı lıu,lfi': dir.. Kıyas-ı hulfi, bir iktirani tas.ımla, bir istisnai gayri ~usta.'••;Irimden yapılıp netic€ninçelişiğini. yoketmekle,neticeyi'is.pateder; Misal: (Her insan,hay .."j vanctir) önermesini' ispat için bu ö~erme doğ rudur, doğru olmazsa bununkarşıtı olah (ba,-:zı.irı.şan.h'ay~~ndeğildir) önermesidoğru olur. BU,önerme doğru olursa "muhal lazım,gelir,öyle ise (he~ JTI,sanhayvandır) önermesri doğru olmazsa muhal lazım gelir. Muhal batıldı1','o'lıai;Iebaştaki'Önermenin doğr,Uolmaması da batıldır:•.. ~t ,o, ,_.....•. ~. . .... y ~

«Muhtalitat"

Modalite bakımından tasımm tetkikidir. Bu konuya mantık kitapl¥lıııJlçoğunda yerverilmez:. A 11 ın e d C e v de t P a Ş a yalnız tarifini yapıp misal vermekle yetinir."':M:uhta:ıitat" -şöyl~tarif' ediliyor "muveccihatın yekdiğeriyle tetekırübünden,hasıl Olan kı-yasıii,rainuhteliÜıt denir" (110) . ,. t" . ' --

.', l," ..

",""',«Muht~litat'~konu~pna,:enço~ öne,ın vqren M eh~ e:t -T ah,j l' ' in sırfhukonu-y~'iıa~rettiği' «ZUbd~t~i-M~htelit'at"'»ıi~~1~Ta8dilcat~}~diı€~erı~le" Mehm'El t.N ~r .i~.nin «İ7cmal-i Burhan ji Tercüman-ı Mizan» adlıkitabıdır.~er ikisinde, de tasıının dörtşekli nazarı jtibara alınarak tasımhmn. ön,çifller,in!1!:;modaliteşine göre Ileticeııinmoda.Jitesi-

.(109) ıs .U.Le.Y ın an ,Sı, r r 1, ;ıyu. ,eşr. s.,12-1vd. '(HOr A h"'m €ı d C e v 'd e tayıi, esr. 8.'98 '

Page 33: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

nin ne olacağı- cedvellerlegösterllmekte,Mehrnet Tahir ayrica,'misallerle de izah etmekte •.dir.

HeL iki eserde d~, tasımda, şu ,onüç türlü modal önermeninnazarı dikkate almabHeceğikaydedilmektedir.: "Zaruriyen) "daimd» «meşruteyiammen) "örfiyeyi,amme)) ~'mutlakayi:amme))), «mül1ikiJ;neyi ammen) «meşruteyi .hô;ssen) "örfiyeyi hasse):) "Vflcudu la-'zaruriyen)"vücudu ,la-daim,en) «vaktiyen) "münteşiren) "mürrıkilmeyi 'hasse))) bunların her biri ay~ıayrı buyük ve kliçük önerme olabile'cekleri~e göre 'yüz altmış dokuz ta,sımihtimali mev-cuttur.

Tas.ımıu .modalitesi her dörtşekilde' de ayrı ayri incelenmektedir. Biz bir .örnek ola-rak birinci ş8kli .ele alıp, bundamodalitenin nasıl tatbik edildiğini göstermeye 'ç'alişacağız.

Tasım şekillerininevVelce' bahsedilen şartlarına ilaveten modalite bakımından da yenişartlar ilave ediliyor. Birine işekil'için şu şart ilave edilmektedir: Küçük önermenin, "müm-küneyi amme" ile "mümküneyıi hasse" den biri olmaması gerekir (111). Fakat bu şartınneden kabul edildiği izqhedilmemektedir. Küçük önermentnbuikişıkkıkaldırıIınca 169tasım ihtimalinden 26 sıçıkarılIllış oluyor. Bu suretle birinci şekilde modalite ,bakımın-dan 143 çeşit tasım elde edilebilir. Bu tas.ımlarda öncüllerin madalitesine göre, neticeninmodalitesinin nasılolacağı .şu şekilde gösterilmiştir:

İlroin-büy'Ük önermedeburıinabi1E~cek -mod:il önermeler iki grubaayrılıyor. Birincigrup: "zaruriye", "daime";"miltlakayı amme", "mümküneyi' amme", vücudüyeyi' la-zar1.İ!-

Küçük r Büyük Meşrute-i Örfiye-i Meşrute-i Örfiye-l---,----+.önemie önemıe amine amme Msse Jıasse ,oı_

zariıriye Netice Zaruriye-i DiUme~i .'Zaruriye Daime~ La-daime la-daime "."..._- .

D&iine DaımeDaime-İ- 'Daime"i'" Dilime

".La-daime . la-daim e " ,Meşrutl)L Meşrutei Örflye-i Meş~utei Örfiye<i '"amme amme amme hasse hasseÖrfiye-i Örfiye-i Örflye-i Örfiye-i Örflye~i ,

"amme i ,amme amme. hasse hasse.Meşrute-i i '~eşrute-i Örflye-i Meşrute-i Örflye-i .. j"hasse amme hasse

.-amme hasse

i---

Öı::fiye-i .." .. Örflye-i Örfiye-i Örflye-i Ôı:flye-ihas.se anınıe amme hasse . hasseMutlakai Mutkıka-i Mutlakai Vücudiye Vlıcudiye-i"amme amme amme la-daim e la-daim eVücudiye-i Mutlaka-i Mutlakai Vücudiye"İ Vücudiye-i' .'

"la-zaruriye amme ,amme la-daime la-daime

Vücudlye-i Mutlaka-i" MutJakaJ Vücudiye-i .Vücudiy.e-i"ra-daim e amm'e amme la-daim e la-dil.ime--._~~---Vaktiyer, Mutlakai MutlakaA .,,'Vaktiye " V.aktlye Vaktiye-imutlaka vaktiye ra~daime ..,~

",

Mıitlaka-i .' ..Münteşire-i Mut!aka-i.ı~ünteşire " Münteşire . mün~eşire.i- mutlaka münteşire la-daim e

(:111)1\1:. T ah r Zübade/;!!~"MuMelitıNL •. s.5

Page 34: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

',ılı2

riye",. "vücudUyeyi la-daimiye"" "vaktiye", "mıiinteşire", "mümküneyi hass,e':. İkinci' grup:"meşruteyi amme", "örfiyeyi amme", "meşruteyi hasse", "örfiyeyi hasse" dir.

Eğ,er büyük önermedeki onermeler modaİite bakımından, birinci gruptaki modıiJiterden'birine sahip olursa, ,kilçUkönerme ne olursa olsun netlcenin modelitesi, büyük on,ermenın mo-dalitesi gibidir ki 99 çeşit tasım .elde edilir~ Eğ'er büyükönermenin modalitesi ikinci gruptanolursa neticenin modalitesi yukarıdakieşekilde gösterildi'ği gibidir (112). ki 44 çeşit tasım

elde edilir. .

öncülleI'in modalitesine .göre neticenin ,modalitesi birinci gruptaki önermelerden yapı-,lırsa şekilde gösterildiği gibi biJI'modaliteye sahip olmasının neden ileri geldiği izah edil-memiştir. Zaten Aristo'da da modalite bahsi muğlaktır. Onda da,neticenin modalitesi'nin

tayininin dedüktifbir izahı yoktur. '

Tümevarıın ve AnaJloji:Bu iki akıl yürütm,e şekline fazla önem verilmez; tasım gibi uzun uzadıya tetkik edil-

meyip yalnız neoldukları belirtilir.

Tümevarım: Tikelden hareketle tUm,ele varmaktır. E k sj k tü me var ı m (i~-tikra-i aıakıs) ve t a ın tüm e ,V ,a i' ı m (istikra~i tam) diye ikiye ayrılır.

Eksik tümevarım: Bir tümelin, bazı bölümlerini naZarı dikkate alarak o tümele yük-.selmektir. Eksik tümevarım kesin bilgi vermez; "emmare delilleri" ninden sayılır.

Tam tümevarım; Bir tümelin, bölümlerinin hepsi nazarı dikkate alınarak o tümelı~varmaktır. Kesiın bilgi verir, ve "Kıyas-ı mukassim" 'kabilinden s,ayılır.

Analoji: Bemzer noktaları olruniki şeyden biri hakkında verilen bir hükmU, bu benzer'-likten dolayı diğeri hakkında da vermektir. .Fıkıhta buna "kıyas" denilir. Fakat mantık~çılar bunu mantıki kıyastan saymazlar. ,Analoji deemmare delillerinden addedilir.

Eski manıtl'k kitaplarında beş türlü ispat şeklinden bahsedilk "Sanat'ı hams" tabiredilen bu ispatşekilleri, b u I' h a n, 'c e d e I, h i tab e, Ş i i r, saf sat a 'dır.

Mantık kitaplarında bu bahis fazla bir yer tutmaz. Ekseriya yalnız tarifleri v,erilmekleyetinilir. Daha ziyade bu ispat şekillerinin öncüllerini teşkil eden önermeler üzerinde dın"U-lur. Kesinlik derecesine göre bu önerıneler bölUmlere ayrılır, Misallerle izahıarı yapılır.

Burhan-ı Gelenbevı,Miyar-ı Sedad,Miyar-ul UlUm (İzmirlininki) da bu önermelerintetkik1nden önce tasdik nevilerine de yer verilir. Bi2Jbtı ~ahsin açıklaınmasuıda yapaca,gıa

mız tarif ve vereceğimiz misaller için Miyar-ı Sedad'ıesas alacağız.

TasdikJnevileri: Akıl dört türlü ,tasdikte bulunur " yak i n ", " tak i it"," c e h i i mür e k k ep", "z an" dır. Nisbet-i .haberiyenin iki ciheti vardır; ,'birionun vuku bulması, diğeri vuku bulmamasıdır. Eğer ~kıl bu iki ciheten birini tercih edersebuna tasdik denir. Tasdik, cihetlerden pirinin ihtimalin,i .külli olarak ortadan kaldırarak sa-:bit kalır ve gerçeğe uyarsa y ak i n; böyle olupta gergeğe uymazsa c e h i i mür.'~ k.k ep; bu tercih bir tarafı -külli olarak ortadan kaldırıpta sabit olmazsa tak i it; , tasa

.. ~. --_ ..

(112) Bk. :M, T a lı i r ayn. esr. s. 6 vd. izah ve şekiller. Ayrıca M. N u ri, ~aı~i Buı-luüis. 17 ve 18 deki şekiller. Buraya aldığımıZ şekil 'M. 'Talıir'indiI'~--"

Page 35: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

133

dik kaei olmayıpta bir tarafı tercih etmekle" beraberdiğertarafa da bir ihtimal verirsez a Dı denir .

.isıpatın dayandığı öncüllıerdeki önennelerin çeşitleri:

Yukarda kaydedilen tasdik nevileriıie göreşedi türlü önerıne zikredilmektedir: "ya-k i n i y a e', "m e Ş h II rat", ,"m a kb II la t", "za n n i y at', "m u hay y i i at",ve "v e h in i y at" tır,

1- Yakıniyat: Gerçeğe -uyan; sabit ve şüphegötürmeyen önerınelerdir. A' pa'ç ı k(bedihiye) ve' II aza: riy e olmak uzere ikiye ayrılır ..

ApaçıkIcle (bedihiye) aklın hiç bir delile muhtaç olmadan tasdik ettiği önermelerdir.Nazariye ise bir delil yardımiyle -tasdik olunan önerınelerdir. Altı çeşit apaçıklık vardır.Bunlarda '''evve-liyat'', "fıtriyat", "müşa.h'edat", "mücerribat'','"h a d s i y at", ve "m ü t e v a t i i' a t'~ dır. Yakiniyatın, bedihiye ve nazari ye diyeikiye ayrılması Miyar-ı Sedad ve Miyar~uı Ulum'da vardır (113). Diğer kitaplarda bu iki-li ayırma görülmüyor. Apaçıklıkta zi'kredilen a,ltı (}eşitönerıne yakimiyatın çeşitleri olaraksayılmaktadır.

a - «Eweliyat": akıl bunların tasdikinde hiç bir vasıtaya muhtaç olmaz. (kül C'üz'.den bUyiÜktür) önermesi gibi.

'b-"Fıtrıyat": akıl buönermelerin iki tarafınI-. tasavvurederken., zihinde hazır birorta terim vasıtasiyle bunları tasdik eder; (dört çifttir) önermesinde olduğu. gibi. Dört veçift terimleri tasavvur edilirken zihinde (dört ikiye bölünür, ikiye bölünen sayılar çifttir),gizli tasımı yapıldıktan sonra bu önerme tasdi1k olunur.

c- «Müşahedat": Puyular vasıtasiyle ,tasdik olu!1an önermelerdir. Eğer beş duyuvasıtasiyle olursa ((hu;siyat" den.ir. (Güneş ziya vericidir) .gibi. Eğer iç duyular vasıtasiyle.tasdik olunursa ((vicdaniyat" denir. ACl'ktığımızıidrak etmemiz gibi.

d - ((Hadsiyat": .'~hads" sezgi ile tasdik edilen Ölnerınelerdi.r.Misalolarak (ay ışığınıgüneşten alır) önermesi verilmiştir. İsmailHakkı ve ~ehmet Hilmide.aynı misali alıyorlar.fakat bu. önerıne muşahedatcinsinden bir önerm,edir. Biz ay ve güneşi müşahede ederekböyle bir hukme varırız.

e - ((Mücerribat": Tekerrür eden müşahedelere dayanarak verilen hükümdür. (Mağ-nezya müshildir) gibi.

f - ((Mütevatirat": _Ekseriyetin tasdik'ettiği ve akla imkamsız görülmeyen önermeler"dir. Mesela Mekke'yi görmemiş bir kişınin (Mekke vardır) diye ta&dik etmesi gibi.

A h m e d C e v de t geleneğ,euyarak apaçıklığı yukardaki gibi altı kısımda incele-dikten sonra bu hususta kendi.kanaatını ileri sürüp apaçiklıgı, akli apaçıklık (bedihiye~iaklıye) ve dış apaçıiklık (bedihiye-i lıariciye) diye ikiye taksim ediyor (114). Gerçi t s 1m a i i H a ikk ı İ z m i r i i Miyar-ul Ulum'dada ayna taksimi yapmaktadır (115). Fa-kat Ahmed Cevdet Paşa'nın eserinin neşir tarihi daha önce olduğundan yer zikretmemesineragnieıi İ:H8;kk'; İzmirlinin bu t~snifi Ahn1ecio;vdet' Paş~'~ ~idfğinı söyleyebiliriz. Vs'-telik Ahmed C~vdet Paşa bu ayrımi yapatken":rey~iittihad-i.fa)kire gÖre;' diyebir ifade. Cİ~

(113) ah' ro e tl C e'V d e t Miyar-ı Seı1ats. LDLve ' İ s m a i 1 g a .k k 1 (İzmirli),' Miyar-uImöın 5.13 . " . .

(114)Ah me d C e v d et Miyar-ı Sedad's. 11~(115) 1. H,a k kı MiYM-u1 lJltıın s. 8Q

Page 36: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

1'31

kullan.maktadır. Zaten ,bu iki eser arasında benzerlik, ,hatta birçokyerlerde ayniUğin bu•.Innması İzmirli'nİJn, lsagajiyi Miyar;ul ULfı.madıyla şerhederken esaslı kaynak,oJara~ Mi-yar-ı Sedad'ı gözönünde bulundurduğu zannını uyandırmaktadıır.

Aklı apaçıklık: Bu cins ön;ermelerin tasdikinde akıl harice danışmaz. Önc'ekilerin evve-liyat ve fıtrıyat dedikleri apaçıklıktir. Cevdet Paşa akll apaçıklığı haiz önermeleritı' ölçüsüolarak (bir şey hem vaki hem gayrivaki olamaz) önermesiniele alıyor (116). bu esas öner-meden şu dört genel apaçıkhk çıkar: (Vaki vakidir), (gayri vakIg'ayri vakidir). (vaki gayrıvaki değildir), (gayri vaki vaki değildir). Bütün akli apaçıklığı haiz önermeler budört ge-nelönermeden birine dayan,ır. Bu, suretle A. Cevdet Paşa akli apaç~klığı özdeşlik veceliş:mezlik ilkelerine dayandırıyol'.

Dış apaçıkılık: İç ve dış duyular vasıtasiyle hükmolunaın önermelerdir. "Müşahedat'""hadsiyat", "mücerribat", "mütevaUirat" bu nevidendir. Bu önermelerde bazan hatalarolabilir.

2 - "Meşhurat": Halk tarafından meşhur olup tasdik edilenı önermel,erdir. Bun1ar yabütün insanlar tarafından tasdik edilir (adalet iyi, zulüm kötüdür) gibi, veyahut muayyenbir zümre tarafından tasdik edilen önermelerdir.

3 - "Müsellimat": Hasım tarafından kabul edilen önermelerdir Id, muhahesade bun-lara müracaat edilir. Mesela, bir müslümanla hıristiyanın mubahesesinde hıristiyan, "mi-rac-ı 'nebeviye" itiraz etse müslüman ona karşılık olarak İsa'mn' göğe :çı'kışmı delil olaraköne sürer.

'4 - "Makbulat": Otorite prensibidir.5 - "Zanniyat": Gece karanlıkta dolaş'ln hırsızdır, önermesiilli kabul gibi.6 - "Muhayyildt": Yalan oldukları belli iken, sırf n,eş'e vermek yahut nefret uyandır-

mak' için tahayyül olunan önermelerdir. Mesela, (bade seyyal bir yakuttur), (bal bir neviiğrenç kusrnuktur) gibi:

, '

7 - "Vehmiyat": Mahsus olmayan şeylerde vehmin, mahsus olanlarakıyasla hükmey-lediği önermelerdir. Mesela, görülen cisimlere kıyasla (hermevcudun mekrum vardır) öner-mesini beyanıetmek gibi ki bu cehli mürekkebedir.

İspat şekillerinin öncüllerini teşkil eden önermeleri gördükten sonra ispat şekillerininnasıl oldukları!Ill gösterebiliriz:

, B u i' h an: Öncülleri yakiniyattan olan bir tasımdır. Gayesi kesin bilgielde etmek.'tir. Matematikte kullanılan ispat şekli budur.

C '8 d e 1: Meşhurat ve müsellimattan yapılan tasımdır:

H j tab e Makbulat ve zanniyaUan yapılan bir tasım, olup gayesi zararlı olan şey-lerden nefret, faydalı olan, şeylere teşviktir.

Ş i i 1': Muhayyilattan yapılruu tasımdır.

',",i

, Saf sat a: veıirniyaii~~;yapııan' tasımdır." Eğer,bunun~iliı:ı.e,yapılırsa o zaman böyle' bir "tas~~a mugaıatcıdenir:

.....

yanlışİığı biliıw

, ,ispat ya "I i m m i" veya "i n ıl i"olur .Müessirdenhareketle esere"varıhrsa,ulirn-'~i;i; ~serd~iıa~eketle müessire varılırsa"inht" deni~. ts~atın bu iki yolu Burhaıı:~ G~lein-

(116) A 11 ro e d C e v d e t a~'n. esr, ş, 115

Page 37: TANZIMATTAN SONRA TCRKİYEDE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00001/1956_1-4/1956_c5_s1_ONERN.pdf · 2015-09-08 · Politik bir hamle olarak başlayan Tanzimat hareketi, TürkMedeniyetinin

.~

135

bevi, Miyar-ı SedJad,ve Miyar-uZ Olum (İzmirli) bütün ispat şekiHeri içinkabul edilir(117), ve "delil-i limmi" ve "delil-i inni" diye ifade ed,ilir. Vesilet-ul ikan ve hulasat-ulManbk'ta ise yaıiiız hiırha,ri ıçm'bahis kpntisüdur,ı(ı1i3) ," ._.,

Tanzimat'tan sonra Türkiye'de, eski anlayışa bağlı olarak yazılan mantık kitapları,fuantık kohiiİannı yukarıda izah ettiğ'imiz sıra ve şekildeele alırlar. 1\1:antık konularınınağırlık merkezini tasım teşkil eder. Tarif ve önerme tetkikleri tasımm hazırlık safhasıdır.İspatşekilleri ise tasımın bir nevi tatbik yeridir. Mantık kitaplarında en az yer verilen ko-nu da bu sonuncusudur,

Bahis konusli kitapllırın tetkikine gire'rkeın.kayd~ttiğimiz gibi, bunlaı' Epherl'njn İsa.:.gojisicrıin pHlm esas kabul edilerek; bazan daha genişbazan daha dar bir şekilde işlenmiş-tir. Epheri'nin 'eseri ise İbn Sina'nın mantık kitaplarınln bir kısaltı~asıdır (119). Binaen-aleyh Tanzimattan som.rayazılan bu tarz mantık kitaplarının esas ka~~ğını, XLasırdanitibaren yazılan bütü:n manbk eserlerinde olduğu gibi (120) İbn Sina'nın mantık eserleriteşkil eder:

İbn Sina mantığı ile inceleme konumuz olan e;:ıerler arasıudabazı müçük farklar iseehemmiyetsiz d~ece.k derecededir. Mesela,. bunların. bazılarında önermeler iIlİcelik ba:kı-mından (bu bölüm kon.u itibariyl~ diyeadlandirıİmıştır) "Mahsusa"; "tabliye", "muhme-~e", "mahsure" diye dördebölünmüştür. İbn Sina'daİse üçe ayrılır., Tabii önerıneler diyeayrı bir grup yoktur (121k

İbn Siıİıa'Uç türlü 'niodalibe kabul eder: "Zaruret", "imkan", ve '!imtiına". Taıhzimat-tan sonra yazılaİıve modalibe bahsine yer vereri' es~rlerde ise, İbn! Sina'İlinbil kbilüda fi- .kirleri'açıklaındığı gibi, bunun yanında.İbn'Si~a'dan 's0nra~i mantıkçıların İbn ,sina'danfarklıolan modalite anilayışı da gösterilir,. ,

'ibnSina'da; Aristo'da 'olduğu gibi, üç çeşit tiısım şekllvarmr'(122).İınceleme'kbl1umuz:olan eserlerde ise tasımın dört şekli kabul edilmiştir. Bu da Tanziinattan sonraki mantı.k~çılara has değildir., XIII. asırdan' itibaren İslammanhkçıları dördüncü şekli, kabul etmiş-lerdir (123).,

Netice plarak söyleyebiliriz ki; T,anzımattah sonra geleneksel'mantik üreTirte yazıianidtapI'arda hiryenilik yoktur. Buınlat, Aristo;nun erek tefsirdleri ve'Stoac'ılarm t~siriyleİbn Sina tarafından kaleme alınan Arista mantığıinin te:ıınik 'kismtnın.; eski İslam maııtık~çıları tarafından yazılan eserlerden farksız, hatta çok defa onların hülasası şeklinde Türk-çeolara:~ifade e;dilişidir.

. -( Devamı ,?ar,)-

(117) A b d II n n a f i. Burhan-ı Gelenbevı c, II, s. 104 ve M a d k o II 1', ayn. esr. S. 171...İ. H a k k 1, Miy:ar:-ul Uliim s. 73. . '. . ," ., .. ," " . . . .

d18) 'Rifat,' Vesilet-uı İk3.rt s. 100;' M.H i i ın i; Türk~eHuIa,Sat-ul Mantık s: 47:'.'(119) İ. M a d k o II r, L'Organon d'Aristote 'dans le nıoııde.arabs .. 242 _ _ _ _._ _.__ .(120) İ. M <ad k o u i', .aytı, esr; s; 242: .. ' , .(121) H il ın i Z i ya Ü 1 ke'n. lUıüı:tılı.:t:irihis.1Q4've ~ a.tlko~~r:,: ,ayıFesı'.s,';l'(;t,.{122}::L. : M,:a,'.d,k:d u,:t,.:.ayn, ..esri-s..206,;:" . " ..0 .... -,' ,

(123) İ. M a d k o II r, ayn. esr. s. 277,