SU VE HAYAT - · PDF fileSU VE HAYAT Su yaamın ana kaynağıdır. Yaadığımız gezegenin...
Transcript of SU VE HAYAT - · PDF fileSU VE HAYAT Su yaamın ana kaynağıdır. Yaadığımız gezegenin...
SU VE HAYAT
Su yaşamın ana kaynağıdır. Yaşadığımız gezegenin yüzde 70 i suyla kaplıdır. Su fiziksel
olarak üç halde bulunur, katı, sıvı ve gaz hali. Molekül yapısı aşağıdaki gibidir, iki hidrojen ve
bir oksijen atomundan meydana gelmiştir.
Suyun aşağıdaki özellikleri de çok önemli ve benzersizdir.
a) Su spesifik ısıya sahiptir. Bu ısı maddenin sıcaklığını değiştirmek için gerekli olan enerji miktarıdır. Su ısınıp soğurken büyük miktarda enerji depolar ve verir, böylece yeryüzü iklimini ayarlamada önemli görevler yapar.
b) Su saf haldedir , asidik ve bazik özelliği yoktur. Yağmur sularının pH değeri 5,6 dır. c) Su cıva hariç, ısıyı temas yoluyla en iyi ileten sıvı özelliğine sahiptir, bu da göl ve
okyanuslardaki suyun düzenli bir dikey sıcaklık profiline sahip olmasını sağlamaktadır. d) Su molekülleri 0-100 derece gibi geniş bir aralıkta sıvı halde bulunmaktadır, bu da suyun
yeryüzünün birçok alanında bulunmasına neden olmaktadır. e) Su çok iyi bir çözücüdür. Yüzey akışı, sızma ve yer altı suyu akışının sağlanmasında bu
özellik çok önemlidir. f) Su molekülleri yeryüzünde üç halde bulunur, katı, sıvı ve gaz hali. Hal değişimleri ısı
değişimlerini de gerektirir. Atmosferdeki bu hal değişimleri ısı dengelemesinde önemli bir rol oynar.
g) Temiz su en yüksek yoğunluğa +4 derecede ulaşır.
Suyun Özellikleri
o Su 0 °C ‘nin altında donar, 100 °C ‘nin üzerindeki sıcaklıkta ise buhar haline dönüşür, 0 ile
100 °C arasında ise sıvı haldedir.
o Su, üçlü noktası olarak bilinen 273.16 Kelvin (0,01 °C) sıcaklık değerine tekabül eden
durumda sıvı, katı ve gaz halde dengede bulunabilir. Bu diğer maddelerin sıvı hallerinin
sahip olmadığı önemli bir özelliktir.
o Suyun katı hali yani buz hali sıvı halinden daha az yoğundur. Bu nedenle buz, suyun
üzerinde yüzebilmektedir fakat dünyadaki başka hiçbir madde böyle bir özelliğe sahip
değildir. Diğer bütün maddelerin katı hali, sıvısı içerisinde batmaktadır çünkü katı halin
yoğunluğu daima daha fazladır. Bilim tarifine göre; bir maddenin katı hali sıvı halinden daha
düzenli ve sık bir molekül yapısı gösterdiğinden her zaman yoğunluğu daha fazladır. Fakat
su bir istisnadır. Su yaklaşık +4 °C ‘de en yoğun haldedir. Biraz daha soğuyup 0 °C ‘nin
altına inildiğinde, yoğunluğu azalan katı parçacıklar yukarı hareket eder ve su yüzeyinden
donmaya başlar. Göllerde canlı örneği görüldüğü üzere, su yüzeyden donmaya başlar ve
aşağıya doğru yayılarak donmaya devam eder. Fakat dünyadaki diğer bütün sıvı maddeler
dipten donmaya başlar ve en son yüzeyde tamamlanır. Eğer suyun bu istisnai özelliği
olmasaydı, donan deniz ve göllerdeki bütün dip canlıları yok olurdu. Bilimle açıklanamayan
bu olgu, yaratanın suya verdiği benzersiz bir özelliktir.
o Su kötü bir elektrik iletkenidir. İçerisinde çözünmüş olan mineral tuzlar ve karbondioksit
sayesinde iyonik bir yapı sergiler ve elektriği az da olsa iletirler.
o Güneşten gelen kızılötesi ışınlar, suda kırıldıktan sonra elektromanyetik spektrum üzerinde
kırmızı renklidir. Kırmızı renk kendi üzerinde absorbe edildiği için, büyük bir kısmı
görünmez. Bu nedenledir ki denizler direkt güneş altında mavi, kapalı havalarda ise hafif
yeşile kaçan bir tonda görünür. Kırmızı, mavi ve yeşil ana renkleri düşündüğümüzde
kırmızının absorbe edilmesi bu durumu açıklamaktadır. Deniz dibinin yosunlu olması
halinde deniz çok daha yeşil renkte görünebilmektedir. Sonuç olarak denizin gökyüzünün
maviliğinden dolayı mavi görünmesi gibi bir şey söz konusu değildir.
o Su, molekülleri arasındaki çekim kuvveti yani kohezyon kuvveti yüksek bir maddedir. Bu
nedenle bir bütün halinde dağılmadan kalabilir ve kohezyona bağlı olarak yüzey gerilimi de
yüksek olduğundan durgun su halinde yüzeyi çok pürüzsüzdür.
o Su, diğer maddelerin moleküllerine karşı çekim kuvveti yani adhezyon kuvveti yüksek olan
bir maddedir.
o Su, eriyebilme özelliğine sahip olan birçok madde için iyi bir çözücüdür.
o Su, öz ısısı çok yüksek bir madde olduğundan ısıtılır veya soğutulurken diğer maddelere
nazaran fazla enerjiye ihtiyaç duyar. Isınan suyun soğuması ve soğuyan suyun ısınması da
aynı şekilde zordur.
Hidrolojik döngü
Hidrolojik döngü; suyun yeryüzü-atmosfer sisteminde depolanmasını ve hareketini
gösteren bir sistemdir. Su atmosfer, okyanuslar, göller, nehirler, toprak, buzullar, karla kaplı
alanlar, yeraltı suları gibi alanlarda tutulmaktadır.
Su çok farklı amaçlarla kullanılır. Endüstriyel tesisin kurulması sırasında gerekli suyun
ekonomik olarak sağlanabileceği su kaynağına gereksinim vardır.
Endüstriyel su kaynakları
a. yer altı suları
b. yerüstü suları
Bu kaynaklar yağmur suyu ile beslenirler.
Yeryüzü suları: akarsu, göl ve denizlerdir. Ancak denizler büyük su depoları olmalarına karşın
doğrudan su kaynağı olarak kullanılamazlar.
Bir fabrika kullanımı için yeterli derecede yer altı suyu bulunsa da, atıkların seyreltilmesi ve
çevre kirliliğini azaltmak için yeryüzü suyuna da gerek vardır
Suyun endüstride kullanım alanları
1. Taşımacılık
Örn. Kömür su ile bulamaç haline getirilip çıkarıldığı yerden taşınır.
2. Isı aktarımında
Kondenser
Soğutma kuleleri
Isı değiştiriciler
Soğutma ve havalandırma cihazları
3. Kimyasal raksiyonlarda hammadde
Örn. Kalsium karbürden asetilen üretimi ve fosforik asit üretiminde bir girdidir.
4. Çözücü olarak
En önemli çözücülerdendir. Tuz, klor ve NaOH üretiminin temeli suyun çözme gücüdür. Su bu
özelliğinden dolayı iyi bir temizleyicidir.
5. Endüstriyel sıvı atıkların seyreltilmesinde
6. Kinetik enerjisinden yararlanılır
Yüksek basınçlı jetlerle bazı metal parçalarının temizlenmesi
7. Evlerde ve fabrikalarda kullanma ve içme suyu olarak.
Kullanıldığı yere ve amaca göre suyun kalitesi farklılık gösterir ve buna göre suda kimyasal
veya fiziksel prosesler uygulanarak istenilen özelliklere getirilir.
Ayrıca endüstride ve evlerde kullanılan su temizlendikten sonra doğaya geri verilmesi gerekir.
Bu amaçla da farklı yöntemler kullanılarak suyun temizlenmesi sağlanır.
ENDÜSTRİDE KULLANILACAK SUYUN NİTELİĞİ
Doğada tümüyle saf su yoktur. Çok iyi bir çözücü olduğundan, yağmur halinde
yağarken bile havada bulunan bir çok gazı çözer. Toprakta ise çeşitli mineral maddeleri
çözecektir.
Sudaki en önemli safsızlık kalsiyum bikarbonattır [Ca(HCO3)2]. Su kireçtaşından
geçerken sudaki çözünmüş CO2 , CaCO3 oluşturur.
Suyun niteliğini
- katı maddeler,
- bakteriler,
- renk, koku, ve
- çözünmüş diğer safsızlıklar belirler.
SU SERTLİĞİ
Sular yerkabuğunda denizlere ve göllere doğru akarken farklı toprak türleri olan
bölgelerden geçer. Bu bölgelerdeki bazı tuzlar örneğin, Mg2+ ile Ca2+ tuzları ve özellikle CaCO3
ve CaSO4 tuzları bu sularda çözünür. Böylece yeraltı sularında kalsiyum (Ca2+) ve karbonat
(CO32-) iyonları oluşur. Daha sonra bu sular, gerekli işlemlerden geçtikten sonra, borularla içme
suyu olarak evlerimize kadar taşınır. İçme sularını ısıtıcıyla ısıttığımızda su buharlaşır; kalsiyum
karbonat iyonları ise tekrar birleşerek ısıtıcı üzerinde kalsiyum karbonat tuzu olarak çöker ve
tortu oluşturur. Evlerde su kaynatmakta kullanılan kaplarda birikmiş tortular ise kaba sirke koyup
kaynatmakla giderilebilir.İçerisinde kalsiyum (Ca2+), magnezyum (Mg2+ ) gibi iyonlar bulunduran
sular sert su olarak tanımlanır. Sert su, kireçli su olarak da bilinir. Suyun içerdiği çözünmüş
kalsiyum ve magnezyum tuzları, suların sertliğini belirler.
Suyun sertliği genel olarak suyun sabun harcama özelliği olarak da bilinir. Sabun yağ
asitlerinin sodyum tuzudur. Su ile reaksiyona girdiğinde Ca, Mg, Fe, Mn gibi tuzlarla +2
değerlikli metal tuzları olarak çökerler. Suyun sertliği içermiş olduğu iyon konsantrasyonuna
bağlıdır. Bunların başlıcaları kalsiyum ve magnezyum iyonlarıdır. Diğerleri ise demir, mangan,
baryum, aluminyum vb. dir ancak bunlar genellikle eser miktarda bulunurlar. Su sertliği litrede
bulunan CaCO3 ün mg/L olarak konsantrasyonu cinsinden ifade edilir.
Toplam sertlik karbonat ve karbonat olmayan iyonların konsantrasyonlarının toplamıdır.
Ancak kabaca magnezyum ve kalsiyum iyonlarının toplamı olarak da bilinir. Karbonat sertliği Ca
ve Mg um bikarbonatları [Ca( HCO3)2 ve Mg(HCO3)2]ve karbonatları (CaCO3 and MgCO3)
toplamıdır. Karbonat olmayan sertlik ise yine Ca ve Mg un carbonat iyonu dışındaki iyonlarının
yoplamıdır. Bunlar kalsiyum sulfat (CaSO4), kalsiyum klorit (CaCl2), mağnezyum sülfar (MgSO4),
ve mağnezyum klorit (MgCl2). Karbonat ve karbonat olmayan setlik ise toplam sertliği verir.
Sertlik dereceleri
Yumuşak su 0 - 75 mg/ L CaCO3
Orta 75 – 150 mg/ L CaCO3
Sert 150 – 300 mg/ L CaCO3
Çok sert >300 mg/ L CaCO3
Suya sertlik veren maddeler suyun ısıtılması sırasında uğrayacakları değişikliklere göre ikiye
ayrılır.
a.Geçici sertlik
Isıtıldıkları zaman bozunmaya uğrayan Ca ve Mg bikarbonatlardır. Bunlar ısıtıldıklarında
karbonat ve karbondioksite dönüşürler. Karbonatları çökerek sarı kahverengi bir taş
oluştururlar. Bunların birikimiyle de kazan taşı oluşur.
Ca(HCO3)2 CaCO3+ CO2 + H2O
Mg(HCO3)2 MgCO3 + CO2 + H2O
b.Kalıcı sertlik
Isıtıldıklarında değişikliğe uğramayan, karbonat harici sertliktir. Toprak alkali metallerinin
silikat, klor, sülfat ve nitratlarından oluşur. Bu tuzlar ancak çok fazla buharlaştırma ile sudan
giderilebilirler.
Suyun sertlik derecesi endüstrinin veya kullanıcının ihtiyacına göre ayarlanır. Atık sularda sertlik
ilgili ülkenin atık su yönetmeliğinde belirlenen değeri aşmamalıdır. Yönetmeliğin olmadığı
durumlarda genellikler toplam sertliğin 120 mg/ L civarında olması yeterli olabilir. Bunu aşan
durumlarda genellikle su sertliğinin giderilmesi prosesi uygulanır. Su sertliği suyun pH
derecesinin devamlı olarak ölçülmesi ile kontrol edilebilir Bazı proseslerde pH ı 8.5-10 arasında
olan suların sertliğinin giderilmesi gerekmektedir. Suyun sertliğinin giderilmesi ile
Çözünmüş minerallerin konsantrasyonu azaltılması
Evde ve endüstride kullanılan temizlik maddelerinin kullanımının azalması
Ağır metallerin giderimi sağlanır.
Kullanma Sularının Arıtımı İçme ve kullanma sularının taşıması gereken bazı özellikler vardır. Bu özellikler;
Su, kokusuz, renksiz, berrak ve içimi serinletici olmalı
Su hastalık yapan mikroorganizma içermemeli
Suda sağlığa zararlı kimyasal maddeler bulunmamalı
Su, kullanıma uygun sertlik derecesine sahip olmalı şeklinde özetlenebilir.
Fenoller ve yağlar suya kötü koku ve tat veren maddelerdir. Bu nedenle sular bu maddeleri içermemelidir. Sular renksiz, berrak ve içilebilir sıcaklıkta (8-12°C) olmalıdır. Suyun ideal oksijen konsantrasyonu ise 5 mg/L sınırına sahiptir.
Suda bulunabilen bazı mikroorganizmalar tifo, kolera ve sarılık gibi hastalıklara neden olur. Sudaki zararlı mikroorganizmaları yok etmek için en etkili yol dezenfeksiyondur. Arsenik, kadmiyum, krom, kurşun, cıva ve selenyum gibi zehirli maddeler suda kimyasal kirliliğe neden olur.
Arsenik zehirlenmelerinde felç, sinir sistemi bozuklukları; cıvanın vücutta birikmesi ile baş ağrısı, yorgunluk, ruhi bozukluklar gibi sorunlar görülebilir. Kadmiyum bileşikleri baş ağrısı, susuzluk hissi, sinirlilik ve öksürük gibi rahatsızlıklara neden olur.
Şehir sularındaki bulanıklık estetik açıdan önemli olduğu gibi suyun tadını da etkiler. Suda bulunan asılı katı maddeler ve çözünmüş organik maddeler bulanıklığa neden olur. Bu nedenle bulanıklık suda istenmeyen maddelerin varlığına işaret eder.
Dezenfektasyon amaçlı yapılan klorlama işlemi bulanık sularda daha zararlı maddelerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu nedenle klorlama işleminin yapılabilmesi için sudaki bulanıklık değerinin belirli bir seviyede olması gerekir. Öte yandan bulanıklığın kaynağı evsel kirlenme, doğal bozunma ve endüstriyel kirlenme de olabilir.
Su Arıtım Süreçleri
Suyun arıtılması yalnızca suların sertliğinin giderilmesi ile sağlanmaz. Ayrıca içtiğimiz suların hastalık yapıcı mikroorganizmalar ve çeşitli kirleticilerden de arındırılması gerekir. Çünkü doğada bulunan mevcut su kaynakları (göl, akarsu, baraj, kuyu vb.) bazı istisnalar dışında içme, kullanma ve sanayinin ihtiyaçları için doğrudan kullanılmaya uygun değildir. Su arıtımındaki aşamalar dinlendirme, kireç giderme, koagülasyon, havalandırma, klorlama ve koku giderim evreleridir.
EVLERDE SU ARITIMI
Evlerde su arıtımı amacıyla kullanılan araçlarda sisteme giren şebeke suyu arıtılmış şekilde içme suyuna dönüşür. Bu cihazlarda 5 farklı filtre kullanılır. Suyla temasa geçen ilk filtre 5 mikron boyuta sahiptir. Çamur, pas ve asbest gibi tortuları tutarak suyun bulanıklığını giderir. Karbon filtre, başta klor olmak üzere kötü koku ve tat veren kimyasal maddeleri tutar. 1 mikron boyutlu filtre suyu son kez süzer. Sonraki aşamada ters ozmos prensibi ile çalışacak membran filtre kullanılır. Filtreye gelen basınçlı su, gözenekleri milimetrenin milyonda birinden çok daha küçük olan membrandan geçerek en düşük molekül düzeyinde filtre edilir. Bu işlem sırasında suda bulunması olası zararlı karışımların ve mikropların tamamı dışarı atılır.
Sudaki çözünmüş madde miktarı ortalama %90 düşürülerek suyun özü elde edilir. Bilinen en küçük boyutlu virüs membran gözeneğinden 20 kat büyüktür. Bu nedenle virüsler membrandan geçemez. Son aşamada membran filtreden elde edilen su tatlandırılır ve güvenli içme suyuna dönüştürülür. Sistemdeki filtrelerin kullanımlarının süreli olmasından dolayı zaman zaman değiştirilmeleri gerekir.
Musluklara takılarak kullanılan filtreler, kullanım ilkelerine uygun kullanıldığı takdirde
suyun sertliğini giderme konusunda işlev görebilir. Ev tipi filtreler genellikle kimyasal arıtma yapar, mikrobiyolojik arıtma sağlayamazlar. Ancak UV lamba veya gümüş filtre gibi özel birimler kullanılırsa su mikroplardan arındırılabilir.
İşlenmiş içme suyu, yeraltı havzalarından elde edilen, ters ozmos ile saflaştırılıp ozonlanan ve damak lezzetine uygun olması için mineral ilave edilen sudur. Doğal kaynak suyu ya da işlenmiş içme sularının tercih edilmesi kişiye bağlıdır. İşlenmiş içme suyunun doğal kaynak suyundan farkı içme suyuna minerallerin ilave edilmesidir. Bu nedenle mineral düzeyi her zaman aynı düzeyde tutulabilir. Ancak doğal kaynak suyunda mineral yapısı mevsimsel olarak değişim gösterir.
İşlenmiş içme suyu kaynağına bağlı olarak gazlı veya gazsız olabilir. Tercihe göre
kaynağından çıkarıldıktan sonra da karbondioksit ile zenginleştirilerek gazlı hale getirilebilir. Doğal kaynak suları işleme tabi tutulmazken işlenmiş içme suları, dezenfeksiyon, filtrasyon, çöktürme, saflaştırma gibi işlemlere tabi tutulduğundan doğal su olarak değerlendirilemez.
DENİZ SUYUNDAN İÇME SUYU ELDESİ
Deniz suyundan içme suyu elde etmenin dayandığı prensip ‘ters ozmos’ dur. Ters ozmos da aynen ozmos olayındaki gibi farklı derişimlere sahip iki çözelti yarı geçirgen zarla (membran) ayrılmıştır. Derişik çözelti tarafına ozmotik basınçtan daha yüksek bir basınç uygulandığında olay tersine döner (Yanda b şekli). Bu durumda derişik çözeltinin sıvı kısmı (çözücüsü) seyreltik çözeltiye doğru hareket eder. Böylece seyreltik çözelti daha seyreltik hale gelir. Derişik çözelti olarak deniz suyu (tuzlu su) kullanıldığında üzerine uygulanan 30-80 bar civarındaki basınç ile tuz ve diğer iyonlarından ayrıştırılarak içme suyunun değerlerine getirilebilir.
Damıtma, deniz suyundan içme suyu elde etme yöntemlerinin bir diğeridir. Deniz suyu atmosfer basıncından düşük basınçlarda dolayısıyla 100°C’nin altında kaynamaya bırakılarak damıtılır.
Deniz suyunu tuzundan arındırma yöntemlerinden bir diğeri de deniz suyu basınçlanarak içinden metan gazı geçirmektir. Bu işlemde su yüzeyinde kısa sürede metan ve su moleküllerinden oluşan kristaller oluşur, geride ise tuz kalmış olur. Isıtılan kristallerden metan gazının buharlaşmasıyla su eldesi sağlanır.
SUYUN HAZIRLANMASI
Sağlanan suyu kullanılabilir yapmak için uygulanan temel işlemler
1. Dezenfeksiyon
2. Filtrasyon
3. Sertliğinin giderilmesi
Dezenfeksiyon
En basit ve ekonomik yöntem klorlamadır. Direkt olarak klorla yapılabildiği gibi hipoklorid
kullanılarak da yapılabilir. Klor gereksinimi sudaki organik madde miktarına bağlıdır. Organik
madde miktarı fazla ise direkt klor (Cl veya Cl2), an ise hipoklorid (HOCl) kullanılabilir.
Dezenfeksiyon için kullanılan diğer maddeler brom, ozon ve gümüş tuzlarıdır.
Filtrasyon
Kaba parçacıkların çöktürülerek ayrılması işleminde genellikle sedimentasyon tankları
kullanılır. 2-3 m derinliğinde bölmeli tanklardır. Su belirli bir hızla akarken suda bulunan kaba
parçacıklar ilk haznede ve sırasıyla en son haznede en küçük parçacılar ayrılır. Tankın
çıkışında ise su kendiliğinden çökmüş maddeleri bırakmış olarak çıkar.
Kimyasal maddelerle çöktürme işlemine koagülasyon denir. Suda bulunan maddeler
genellikle negatif yüklüdür. Suya pozitif yüklü katyonlar katıldığında bu parçacıklar birleşerek
hızla çökerler. En çok kullanılan katyonik çözeltiler Al2(SO4), MgSO4 ve FeCl3 dür.
Çökme reaksiyonları
Al2(SO4)3.18 H2O + 3Ca(HCO3)2 3CaSO4+2Al(OH)3 (çöker)+6CO2+9H2O
2FeCl3+3Ca(HCO3)2 3CaCl2+2Fe(HCO3)2
2Fe(HCO3)2 2Fe(OH)3 (çöker)+6CO2
Eğer ortam yeteri kadar bazikse çöken maddelere yapışan katı parçacıklar negatif
yükleri nötürleştirerek sudan ayrılırlar. Koagülasyondan sonra suyun sedimentasyonla
ayrılması uzun sürer. Bu nedenler sular filtrelerden geçirilir. Filtrasyon için kum filtreler
kullanılabilir.
SU SERTLİĞİNİN GİDERİLMESİ
Endüstride kullanılacak suyun sertliğinin giderilerek kullanılması yani yumuşatılması
gerekir. Bazı hallerde yalnız su yumuşatma yetmez saflaştırılması da gerekir. Suyun
saflaştırılması işlemi sudan organik maddelerin ve mikroorganizmaların giderilmesi işlemidir.
Su sertliğinin giderilmesi genellikle iki yöntemle yapılır.
a. iyon değiştiriciler
b. kimyasal maddeler
İyon değiştirme
Katı maddede bulunan (iyon değiştirici) suda çözünen (hidratize) iyonların, çözeltide
bulunan benzer yükteki iyonlarla yer değiştirilmesi işlemidir. Hareketli iyonlar, elektriksek
yönden nötr veya yüklü olarak katı yapıya bağlanmıştır. Bunlara iyon değiştirici denir.
İyon değiştiricilerin sabit yüklü grupları negatif olduğu zaman katyon değiştirici, pozitif
olduğu zaman anyon değiştirici iyon değiştirici denir. İyon değiştiriciler iyon değiştirici reçine
denir. Reçinelerin %80 inden fazlası su yumuşatmada kullanılır.
Su yumuşatılması işleminde kullanılan iyon değiştiricilerde aranan özellikler
1. Su ile reaksiyona girmemeli
2. Mekanik aşınmaya dirençli olmalı
3. Sürekli rejenere edilebilmeli
4. İyon değiştirme hızı ve kapasitesi yüksek olmalı
Kimyasal maddelerle çöktürme
Sertliği giderilecek suya, Ca+2 ve Mg+2 katyonları ile suda güç çözünen maddeler
verebilecek kimyasal maddeler ilavesiyle sertlik veren maddeler çöktürülürler. Çöktürme
maddeleri olarak NaOH, Na3PO4 ve Na2CO3 kullanılabilir. Çöktürme maddesi uygun
konsantrasyonda çözelti veya süspansiyon halinde sertliği giderilecek suya katılır ve karıştırılır.
En çok kullanılan yöntemlerden birisi Kireç-soda yöntemidir. Bu yöntemde kireç doymamış
çözelti halinde, soda ise uygun konsantrasyonda ilave edilir.
MgCl2 + Na2CO3 MgCO3 (çöker) + 2NaCl
MgCO3 + Ca(OH)2 Mg(OH)2 (çöker) + CaCO3 (çöker)
Na2CO3 ilavesinde oluşan ve çok az çöken MgCO3, kireç ilavesinde tamamiyle ayrılır. Bu
yöntemle sertlik 30 ppm e kadar düşürülebilir.