İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın...

68
İstanbul Ticaret Borsası • Ticaret, Yaşam ve Kültür Dergisi • Ocak - Şubat 2015 • Sayı: 14 ISSN:2148-2276 İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜ TOBB tarafından uluslararası standartlara uygun olarak verilen “akredite borsa statüsü” almaya hak kazanan İSTİB, üyelerine verdiği hizmet kalitesiyle öncü borsa olduğunu ispatladı.

Transcript of İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın...

Page 1: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

İstanbul Ticaret Borsası • Ticaret, Yaşam ve Kültür Dergisi • Ocak - Şubat 2015 • Sayı: 14

ISSN

:214

8-22

76

İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜTOBB tarafından uluslararası standartlara uygun olarak verilen “akredite borsa statüsü” almaya

hak kazanan İSTİB, üyelerine verdiği hizmet kalitesiyle öncü borsa olduğunu ispatladı.

Page 2: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

“Koyun ve keçi etini karıştırmayın”

Malumat, 13 Haziran 1901

Osmanlı kanunnamelerinde et ve et ürünlerinin ne şekilde satılacağı en ince ayrıntısına kadar tespit edilmişti. Kanunnamelerin et ile ilgili kısmında ilginç hükümler vardı:

"Kasaplar koyun ve keçi etini ayırt etmeli ve birbirine karıştırmamalıdır. Narh üzerinden muamele yapmalı ve et fiyatlarını fazla veya eksik göstermemelidirler. Keza koyun ve diğer hayvanların

kesiminde besiliyi ayırıp, zayıf ve işe yaramayanı kesmemelidirler. Halka et yetiştirmekte nazlanan ve bahaneler bulan kasabın tutuklanması lazım gelir. Kasabın müşteriye iyi davranması ve hayvanın neresinden et istiyorsa o kısmından vermesi, türlü bahaneler bulmaması lazımdır.

Şayet konulan narhtan fazla fiyat üzerine etini satarsa mahkeme kendisine ceza verdikten gayri ayrıca her yarım kilo et karşılığı bir akçe ceza alınır."

Page 3: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

1Ocak - Şubat 2015

Başkan’dan

Ali KOPUZİstanbul Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı

Sevgili Dostlar,

Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında İSTİB’e, İstanbul’a ve Türkiye’ye baktığımda büyük bir mutluluk hissediyorum. Büyük umutların büyük hedeflerle birleşmesiyle bir borsanın, bir şehrin, bir ülkenin nereye gelebileceğini hep beraber görmenin şükrü içindeyim.

Hiç kimse, bugün ülke olarak geldiğimiz yere gelmeyi ha-yal bile edemezdi. Oysa bugün Türkiye, dünyanın birinci ligine tekrar yükselmiş, sözü dinlenir, siyaseti güçlü, eko-nomisi büyük bir ülke... Tabir yerindeyse dünyanın gidi-şatını belirleyen, 14. yüzyıldan 20. yüzyıl başına kadar dünyanın istikametini tayin eden Türkiye devleti, bugün tarihsel rolüne geri döndü. İstanbul’un en etkin iş örgütü-nün başkanı olarak ifade etmeliyim ki, Türkiye’nin büyük-lüğü gittiğimiz her yerde göğsümüzü kabartıyor. Türkiye büyüdükçe, kurumları da büyüyor, vatandaşları da büyü-yor, iş dünyası da büyüyor...

Türkiye, bu gücünü, son 12 yılına damgasını vuran bir li-der sayesinde yaptı. Eğer onun kararlılığı ve büyük vizyo-nu olmasaydı, eğer onun kaybettiklerimizin hepsini er ya da geç elde edeceğimize dair inancı olmasaydı, Türkiye, bugün küresel ve bölgesel çapta lider bir ülke olamazdı. Eğer Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmasaydı, biz kapıları dış dünyaya kapalı, iç meseleleriyle uğraşan bir ülke olarak yerimizde sayıp dururduk. O yüzden 2015’e girerken, büyük ülkenin büyük liderini anmak bizim için vazgeçilmez bir görevdir.

Türkiye’nin büyüklüğü kadar bizi gururlandıran bir başka gelişmede İstanbul Ticaret Borsası’nın geçen yıl ortaya koyduğu büyük performanstı. Türkiye’nin en büyük bor-sası, üyelerini karar mekanizmasına dahil etmek suretiyle birçok projeyi hayata geçirdi geçen yıl. Bu başarıda payı olan üyelerini ödüllendirmeyi de unutmadı. En çok tescil ücreti ödeyen, en çok stopaj ücreti ödeyen üyelerimizi taltif etmenin yanı sıra, İSTİB çalışmalarına omuz veren, sektörlerinin sorunlarını iletmede ve çözmede büyük per-formans gösteren komitelerimizi, komite üyelerimizi ve meclis üyelerimizi de ödüllendirdik. Onların çalışmala-

rı sayesinde İSTİB, her zamankinden daha fazla çalıştı, üyelerini ve İstanbul’u her alanda başarıyla temsil etti. Ben tüm üyelerimizden ve arkadaşlarımızdan sektörlerine yönelik çalışmaları daha da hızlandırmalarını, vizyonları-nı büyüterek Türkiye ve dünyayı hedef alan bir faaliyet ortaya koymalarını bekliyorum.

2014 yılında biz İSTİB olarak birçok ilki de hayata geçir-dik. Her şeyden önce İSTİB’i çağdaş ve dinamik bir borsa yapısına kavuşturacak yönetim anlayışını egemen kıldık. Bunun doğal sonucu olarak başta temsil edildiğimiz TOBB gibi kuruluşlar olmak üzere tüm platformlarda en üst dü-zeyde görev almaya başladık.

Etkin ve vizyoner bir borsayı sağlam adımlarla son bir se-nede inşa ettik. 90 yıllık birikim ve tecrübeyi kendimize rehber edinerek, tüm oda ve borsalar arasında öne çıktık.

Borsa tarihinde ilklere de imza attık.

İlk kez İSTİB, TOBB’a ve uluslararası normalara akredites-yonu olan bir borsa oldu. Böylece hizmet kalitemizi tescil ettirdik. İlk defa stratejik plan hazırladık. 2015-2018 yıl-ları arasını kapsayan stratejik planla, borsanın planlı ve programlı bir çalışma içinde olmasını sağladık. İlk defa İSTİB Meclisi’ne bir önceki yılla ilgili faaliyet raporu ha-zırlanıp sunuldu. İlk defa İSTİB Meclisi’ne yıllık iş programı takdim edilerek onaylandı. İlk defa şeffaf, denetlenebilir, hesap verilebilir bir bütçe hazırlandı.

2015 hedeflerini Meclisimizle birlikte belirledik. İnanıyorum ki, İSTİB Yönetimi olarak bu hedefleri başarıyla yerine geti-receğiz. Bu çalışmalar sayesinde İSTİB, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en etkin borsalarından biri olacak.

Son olarak belirteyim ki, Mevlana Celaleddin Rûmi Hazretleri’nin şu sözünü hiç unutmuyoruz: “Dünle bera-ber gitti cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait. Şim-di yeni şeyler söylemek lazım.” Emin olunuz ki, İSTİB de 2015’te birçok kişinin ilgiyle takip edeceği, dostlarımızın takdirini kazanacak, üyelerimizin vizyonunu ve rekabet-çiliğini, etkinliğini ve gücünü artıracak “yeni şeyler” söy-leyecektir.

Gelecek sayıda buluşmak üzere...

Page 4: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

BU SAYI

İSTİB BAŞARIYI ÖDÜLENDİRDİİstanbul Ticaret Borsası 2013 yılının “en çok tescil ücü-reti ödeyen”, “en çok stopaj ücreti ödeyen” üyeleri ile en aktif komite ile en düzenli katılım sağlayan komite ve meclis üyelerini ödüllendirdi.

YÜZBİNLERİN GELİR KAPISI ÇAYIN HİKÂYESİÜlkemizde 1 milyondan fazla insan çay üretiminden karnını doyuruyor. Birileri keyif için çay içerken di-ğerleri de bundan geçimini temin ediyor, ne güzel bir alışveriş.

04

42

“BUGÜN ANNENİZE GÜLÜMSEDİNİZ Mİ?”İSTEV’in “Her gün Anneler Günü” temalı yeni Canlı Kamu Spotu Projesi, insanları hayatın içinde yakalı-yor ve günlük hayatın koşuşturması içinde unutulan gerçekleri canlı canlı hatırlatıyor.

“İMAR PLANI SÜREÇLERİ SAYDAM VE ADİL OLACAK. ARTIŞLARDAN BELEDİYELER DE PAY ALACAK”Kamu Yönetiminde Şeffaflık ve Re-form Paketini açıklayan Başbakan Ahmet Davutoğlu, imar kanununda değişikliğe gidileceğini duyurdu.

24

36

Page 5: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

İstanbul Ticaret BorsasıAdına İmtiyaz Sahibi

Ali Yavuz Yiğit

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Denizhan Dere

Yayın Koordinatörü Mesut Taşkın

Danışma KuruluBülent Kasap, Atilla Sümer

İlhan Koyunseven, Yusuf Acar, Zeki Aslan

Alaattin Altuntaş, Mehmet Erkan Özefe,

Zelkif Kopuz, Mustafa Kamar

Genel Yayın YönetmeniPertev Aşkın

[email protected]

Yayın KuruluBozkurt Özserezli

Nilüfer KamarMukaddes Soysal

Tasarım Murat Arslan

Haber Merkezi Fatih Türkyılmaz

M. Feyzi ErdalAyşegül Aksu

Fotoğraf Kenan Dumanlı

Nostalji Murat Arslan

Yönetim Yeriİstanbul Ticaret BorsasıZahire Borsası Sok. No:3

Bahçekapı, Fatih / İstanbulwww.istib.org.tr

YapımMonad

Burhaniye Mah. Enveriye Sok. No:26/2

Üsküdar/İstanbulTel: 0216 557 82 87

www.monadfilm.com

Yayın TürüYerel Süreli

BaskıŞan Ofset Matbacılık

Hamidiye Mh. Anadolu Cd. No: 50 Kağıthane/İstanbul

Tel: 0212 289 24 24

Ticaret, Yaşam ve Kültür Dergisi • Ocak-Şubat 2015 • Sayı: 14

KÖTÜ ADAMIN İYİ KALPLİ KAHVESİErol Taş deyince akıllara hemen sert, amansız ve kötü kalpli bir karakter gelir. Filmlerin bu ‘kötü adamı’ aslında eşinin tabiriyle ‘eşine elleriyle kahve yapacak kadar yumuşak karakterli’ bir insandır.

50

İKİZDERE’DE 200 YILLIK KAYAK RİTÜELİRize’nin İkizdere Vadisi’nde yer alan Petran, Kabahor, ve Ovit’ten sonra Çağrankaya yaylasında da turizm çalışmaları kapsamında kayak yarışları düzenleniyor.

28

100 YIL ÖNCESİNDEN “HAVÂDİS” VARİstanbul Büyükşehir Belediyesi, I. Dünya Savaşı’nın 100. yılına bir sergiyle ışık tutuyor. “Havâdis: 1914-1915 Yüzyıl Önce” temalı sergide, dönemin gazete-lerinden derlenen haber ve fotoğraflar ile özgün resimler ve haritalar yer alıyor.

100. YILA YAKIŞAN BİR FİLM:SON UMUTRussell Crowe, Olga Kurylenko, Jai Courtney, Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan’ın rol aldığı Son Umut, Çanakkale’yi anlatan diğer filmlerden birçok bakım-dan ileride görünüyor.

62

54

Page 6: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

4

İstanbul Ticaret Borsası 2013 yılının “en çok tescil ücreti ödeyen”, “en çok stopaj ücreti ödeyen” üyeleriyle, “en aktif komite” ve “en düzenli katılım sağlayan komite ve meclis üyelerini” ödüllendirdi. Ödül dağıtım töreninde konuşan

Başkan Ali Kopuz, küresel borsa olma yolunda ilerlediklerini belirterek, “Gelecek 4 yılın stratejik plananı hazırladık. Borsamız olağanüstü bir ivme kazandı” dedi.

İSTİB-HABER

İstanbul Ticaret Borsası, 2013 yı-lında en çok tescil ücreti ödeyen ilk 15 üyesini, en çok stopaj ücreti ödeyen ilk 15 üyesini, komitesinin sorunlarını tespit edip çözüm üret-

mede etkin olan ilk üç komite ile bireysel olarak toplantı katılımları en fazla olan ilk üç komite ve mec-lis üyesini ödüllendirdi. Başarılı firmalar ile komite üyelerine ödül-

lerinin verildiği toplantıda konuşan İSTİB Başkanı Ali Kopuz, “Borsamıza ödenen her kuruşu bir emanet ola-rak görüyoruz ve hizmete dönüştü-rüyoruz” dedi.

“Komitelerimizle birlikte olağanüstü bir ivme kazandık”İSTİB BAŞARIYI ÖDÜLENDİRDİ

Page 7: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

5Ocak - Şubat 2015

İSTİB-HABER

İSTİB’in son iki yılda olağanüstü ye-niliklere imza attığına dikkat çeken Başkan Kopuz, “Küresel borsa olma yolunda emin adımlarla ilerliyor, üye odaklı çalışma misyonumuza uygun olarak, her gün bir yenilik daha gerçekleştiriyoruz. TOBB’a ak-reditasyonumuzu gerçekleştirdik. Tarihimizde ilk kez yıllık iş progra-mımızı yaptık. 2015 yılından, 2018 yılına kadar olan dönem için strate-jik planımızı yaptık. Bu planlara uy-gun bütçemizi hazırladık. Bunlarla da yetinmedik. Geçen yılın muhase-besini yapmak için bir faaliyet rapo-ru hazırladık ve Meclis Üyelerimize sunduk” diye konuştu.

Göreve geldikleri ilk günden beri hem yönetim hem de komiteler olarak büyük bir çalışma atağı başlattıklarını vurgulayan Başkan Kopuz, “Komitelerimiz hakikaten

çalışıyor. Onların çalışmasıyla bir-likte Borsamız da olağanüstü bir ivme kazandı. Bütün komite baş-kanlarımıza ve üyelerine çalışma-larından ve bizi çalıştırmalarından dolayı minnet ve şükranlarımı su-nuyorum” dedi.

2013 yılında en çok tescil ücreti ödeyen ilk 15 üye ile en çok stopaj ücreti ödeyen ilk 15 üyeyi tebrik eden Başkan Kopuz, “Onları can-ı gönülden kutluyor, kazançlarının bereketli olmasını diliyorum. Bü-tün kalpleri ile emin olsunlar ki, Borsamıza ödedikleri her kuruşu emanet olarak görüyor, bu sorum-luluk dahilinde değerlendiriyoruz. Huzurlarınızda büyük bir özveri ve samimiyetle sorumluluklarını ye-rine getiren üyelerimize teşekkür-lerimi sunuyorum” açıklamasında bulundu.

Başkan Kopuz, İSTİB Yönetimi ola-rak, komite üyelerinin çalışmala-rını da ödüllendirmek istediklerini belirterek, “Çalışkanlığı ve emeği de takdir edelim istedik. Bu çerçe-vede, 2014 yılı içinde Yönetim Ku-rulumuza en çok soru soran, öneri getiren ve çözüm üreten 3 komite-miz ile toplantılara en çok katılım gösteren komite üyelerimize ödül vereceğiz. Gördüğünüz gibi, kimi sivil toplum örgütlerinin aksine biz soru soran, bizi çalıştıran komite-lerimize ödül veriyoruz. Çünkü bi-liyoruz ki, gerçek başarı ancak ve ancak onların katılımlarıyla, yani ortak aklın kullanılmasıyla elde edi-lebilir” dedi.

Ödül dağıtım törenine büyük bir katılım gözlendi. Komite üyeleri, kendilerine de ödül verilmesini çok anlamlı bulduklarını belirttiler.

Page 8: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

6

İŞTE ÖDÜL SAHİPLERİEn Çok Tescil Ücreti Ödeyen Firmalar:Bunge Gıda Sanayi ve Ticaret AŞUnilever Sanayi ve Ticaret Türk AŞNoble Hammadde Ticaret AŞEvyap Sabun Yağ Gliserin San. ve Ticaret AŞErişler Gıda San. ve Tic. AŞCargill Tarım ve Gıda Sanayi Ticaret AŞTat Gıda Sanayi AŞGöktaşlar Et, Et Ürünleri Yan San.ve Tic.Ltd.Şti.Besler Gıda ve Kimya Sanayi ve Ticaret AŞBarilla Gıda AŞTeközel Gıda Temizlik Sağlık Marka Hizmetleri Sanayi Ve Ticaret AŞYılmazlar Et ve Gıda Tarım Hayv.Nakl. Tur.ve Teks.San.Tic. Ltd. Şti. Gurme Gıda Sanayi Ticaret Ltd. Şti.

En Çok Stopaj Ücreti Ödeyen Firmalar:Sınırlı Sorumlu Flora Çiçekçilik Üretim ve Pazarlama KooperatifiSyngenta Tarım Sanayi ve Ticaret AŞMerkez Gıda Maddeleri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.Kerevitaş Gıda Sanayi ve Ticaret AŞS.S.470 Sayılı Silivri Yağlı Tohumlar Tarım Satış KooperatifiAslanlar Tarım Ürünleri Pazarlama Ticaret Ltd. Şti.Bahar Gıda İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti.Zafer Gıda Ve Tarım Ürünleri Sanayi Ticaret Ltd. Şti.Arıdan Gıda Turizm İnşaat Taahhüt Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.S.S. 774 Numaralı Çatalca Yağlı Tohumlar Tarım Satış KooperatifiAy Tarım Ürünleri Ltd. Şti.Atılgan Kardeşler Et ve Gıda İhtiyaç Maddeleri Sanayi Ve Ticaret A.Ş.Seç Salça Konserve San.ve Ticaret Ltd.Şti.Er Ticaret Durmazoğlu Ticaret

En Çalışkan Meslek Komiteleri:13. Meslek Komitesi adına Başkan Selahattin Kutluer15. Meslek Komitesi adına Başkan Ahmet Özduran6. Meslek Komitesi adına Başkan Attila Adalı

En Düzenli Katılım Sağlayan Meslek Komitesi Üyeleri:Vefa YapıncaHamit AkgünNaci Yıldırım

En Düzenli Katılım Sağlayan Meclis Üyeleri:Osman BerberoğluÖmer TekinaslanAttila Adalı

İSTİB-HABER

Page 9: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

7Ocak - Şubat 2015

İSTİB-HABER

Page 10: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

8

ASKON’un 9. Genel Kurulu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla yapıldı. İSTİB Başkanı Ali Kopuz’un divan başkanı olduğu genel kurulda, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rehavete kapılmayın. Ekonomide rehavete

tahammülümüz yok. Demokratik reformlarda, milli iradenin tecellisinde asla rehavete tahammülümüz yok” dedi. Başkan Kopuz da, ASKON’un her geçen gün

daha da güçlenip büyümesini takdirle izlediğini söyledi.

İSTİB Başkanı Ali Kopuz’un divan başkanlığını yaptığı Anadolu Aslan-ları İşadamları Derneği (ASKON) 9. Olağan Genel Kurul Toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdo-ğan ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un da katılımıyla gerçek-

leştirildi. Genel Kurul toplantısına

İSTİB Meclis Başkanı Bülent Kasap,

Başkan Yardımcısı İlhan Koyunse-

ven, Yönetim Kurulu Üyesi Zeki As-

lan da katıldı.

Divan başkanlığına seçildikten sonra

bir konuşma yapan İSTİB Başkanı Ali Kopuz, “Türkiye’nin önde gelen et-kin, sivil toplum örgütlerinden biri-si olan ASKON’un Genel Kurulu’nda Divan Başkanlığına layık görülmem-den dolayı büyük onur duydum” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ASKON’da konuştu:

EKONOMİDE REHAVETE TAHAMMÜLÜMÜZ YOK

İSTİB-HABER

Page 11: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

9Ocak - Şubat 2015

ASKON’un kurulduğu 1998 yılından beri Türkiye’ye hizmet yolunda ola-ğanüstü çalışmalara imza attığına değinen Başkan Kopuz, “ASKON’un her geçen gün daha da büyüyüp ge-lişmesini büyük bir memnuniyetle izliyoruz. Türkiye’nin ‘yarınlarını inşa’ idealiyle yürüyen ASKON’un, bu idealini ‘doğru adımlar’la ha-yata geçirmesini, ‘haklı zenginlik-ler’ üretme gayretini, ‘derin öz-gürlük’leri bayraklaştırma çabasını can-ı gönülden tebrik ediyorum” dedi.

“Rehavete kapılmayın”

Genel Kurul’da bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Er-doğan da, Türkiye’nin son bir sene içinde geçtiği zorluklara dikkat çe-kerek, “Dik duruş sabır gerektirdi, sebat gerektirdi. Zorluklara taham-mül gerektirdi. Ama biz bir şey bi-liyoruz: Sabreden zafere ulaşmıştır.

Bu inançla zorlukları aştık. Menzile doğru kararlı adımlarla ilerliyoruz” şeklinde konuştu. Rehavete kapıl-mamak gerektiğini hatırlatan Cum-hurbaşkanı Erdoğan, “Rehavete kapıldığımız anda elimizdeki o kor

ateş, kalbimizdeki o hakikat ateşi, asil duruş kaybolur. Ekonomide re-havete tahammülümüz yok. Demok-ratik reformlarda, milli iradenin tecellisinde asla rehavete taham-mülümüz yok” dedi.

İSTİB-HABER

Page 12: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

10

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtul-muş da Türkiye’nin kendi ayakları üzerinde yere sağlam basan, sağlam bir demokrasiye ve reel ekonomi-ye sahip olmasıyla güçlü olmasının mümkün olacağını ifade ederek, “Türkiye ekonomisi New York’tan ya da Londra’dan esecek rüzgarlar-la, kararlarla yönetilecek ekonomi olmaktan çoktan çıkmıştır. Türkiye ekonomisi sadece Ankara’dan yö-netilecek bir ekonomi de değildir” dedi.

ASKON 9. Olağan Genel Kurul Toplantısı’nın açılış konuşmasını ya-pan Genel Başkan Mustafa Koca, hem ekonomik krizlerin derin arka planla-rının, hem de siyasal krizlerin orga-nize edenlerin bulunduğuna belirtti. Evrende meseleyi fark edenlerle, meseleyi organize edenler arasında ciddi bir çekişmenin kaçınılmaz hale geldiğine dikkat çeken Koca, sesi çok çıkanların haklı, sahibi güçlü olanla-rın doğru görüldüğü çılgın bir döne-min yaşandığını ifade etti.

Öte yandan ASKON Genel Başka-nı Mustafa Koca, İSTİB Başkanı Ali Kopuz’u ziyaret ederek, İstanbul iş dünyasının en önemli temsilcilerin-den olan İSTİB’le işbirliği ve ortak projeler gerçekleştirme taleple-rini iletti. Koca, iki güçlü örgütün İstanbul’a hizmet noktasında ortak adımlar ve projeler yapması gerek-tiğine dikkat çekerek, bu konudaki görüşlerini Başkan Kopuz’la paylaştı.

Başkan Kopuz da, İstanbul’un gıda alanında en büyük temsilcisi olan İstanbul Ticaret Borsası’nın İs-tanbul ticaret erbabının her türlü sorunu için seferber olduğunu ha-

tırlattı. Başkan Kopuz ve Başkan Koca, “projeler, araştırmalar ve girişimlere ilişkin üst düzeyde ya-pılan istişareler doğrultusunda en kısa sürede ortak çalışmalara baş-lanması” hususunda ilke olarak an-laştılar.

Görüşme sonunda Başkan Ko-puz, Borsa’nın 90 yılını anlatan “İstanbul Ticaret Borsası 1924 -2014” adlı prestij eserden Başkan Koca’ya hediye etti ve “Bu kitap sadece İSTİB’in tarihini anlatmı-yor, aynı zamanda İstanbul’un ve Türkiye’nin ticaret tarihine de ışık tutuyor” şeklinde konuştu.

Başkan Koca, İSTİB’deydi...ASKON ve İSTİB, İŞBİRLİĞİ İÇİN ANLAŞTILAR

İSTİB-HABER

Page 13: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

11Ocak - Şubat 2015

İstanbul Ticaret Borsası, hizmetleri-nin uluslararası kalite ve standartlar çerçevesinde yürütüldüğü anlamına gelen ve TOBB tarafından verilen ‘akredite borsa statüsünü” kazan-dı. Bu statüyle İSTİB’in üyelerine ve paydaşlarına sunduğu hizmetlerin belirli bir kalitenin üzerinde olduğu kabul edilmiş oldu.

Geçen yıl çalışmaları tamamlanan ve denetimleri gerçekleştirilen 10. Dönem 39 oda/borsa ile akreditas-yon sertifikalarını yenileyen 1, 2, 5 ve 7. Dönemden 54 oda ve borsa; TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde, Bilim, Sanayi ve Tek-noloji Bakanı Fikri Işık’ın da katılı-mıyla düzenlenen törenle sertifika-

larını aldı.

Törende konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, akredite ola-rak ‘5 yıldızlı’ ünvanı alan oda ve borsa sayısının 191’e ulaştığını, 41 oda ve borsanın da yolda olduğunu açıkladı. Akreditasyon belgelerinde hedef; 365 oda ve borsanın tamamı.

Bakan Işık ise, “artık Türkiye’de sa-dece otellerinin değil, ülkenin ge-leceğine hizmet eden oda ve borsa-ların da 5 yıldızlı hizmet verdiğini” söyledi.

Hisarcıklıoğlu da şöyle konuştu: “191 oda ve borsamız Türkiye’de 5 yıldızlı oda ve borsa kapsamında, yani akredite oldular. 41’i de bu

yola girmiş durumda. İnşallah kısa sürede bu 41’ine de bu salonda ödü-lünü vereceğiz.”

Akreditasyon neyi amaçlıyor?

TOBB tarafından uygulanan Akredi-tasyon Sistemi ile kaliteli hizmet-lere yerel erişim imkânı sağlanması amaçlanıyor. Sistem ile TOBB “yerel, bölgesel ve ulusal düzeyde en yük-sek kalitede temsil, hizmet ve des-tek sağlayarak etkin bir oda/borsa-lar ağı oluşturmaya yönelik gelecek vizyonu”na katkıda bulunuyor. Akre-dite olacak oda ve borsalar, üyelerine sunduğu hizmetlerde temel bir yeter-liliğe ve kaliteye ulaşmak zorundalar.

İSTİB, AKREDİTASYON SERTİFİKASINI TÖRENLE ALDI

İSTİB-HABER

TOBB tarafından uluslararası standartlara uygun olarak verilen “Akredite Borsa Statüsü” almaya hak kazanan İSTİB, üyelerine verdiği hizmet kalitesiyle öncü borsa

olduğunu ispatladı. İSTİB Başkanı Ali Kopuz, tarihinde ilk kez akredite statüsü kazanan İSTİB’in başarılı faaliyetlerininin devam edeceğini söyledi.

Page 14: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

12

Başbakan Ahmet Davutoğlu, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve TOBB Yönetim Kurulu Üyeleri’ni kabul etti. Başbakanlık Merkez Bina’da gerçekleşen kabulde, TOBB

Başkanı Hisarcıklıoğlu, Başbakan Davutoğlu’na, babası Mehmet Davutoğlu’nun 1965’te kurduğu şirkete ait ticaret sicil gazetesinin örneğini, çerçevelenmiş halde

takdim etti.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve TOBB Yönetim Kurulu Üyeleri’ni ka-bul etti. TOBB Başkan Yardımcısı ve İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Ali Kopuz’un da bulunduğu kabul, Baş-bakanlık Merkez Bina’sında çok sa-mimi bir ortamda gerçekleşti.

Kabul sırasında TOBB Başkanı Hisar-cıklıoğlu, Başbakan Davutoğlu’na çok anlamlı bir hediye de takdim etti. Başkan Hisarcıklıoğlu, Başba-

kan Ahmet Davutoğlu’nun baba-sı Mehmet Davutoğlu’nun 1965’te kurduğu tekstil şirketine ait ticaret sicil gazetesinin çerçevelenmiş bir örneğini sundu.

Hisarcıklıoğlu, Davutoğlu’na hediye-yi takdim ederken, “Bu sizin baba-nızın şirketinin kuruluşunun ticaret sicil gazetesindeki ilanı. 1968 yı-lında Ticaret Gazetesi’ne teşrif et-miştir. Babanız ikinci ortak, evinize babanız hatırası olur” diye konuştu. TOBB’dan büyük hizmet...

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Baş-bakan Davutoğlu’na, ayrıca TOBB tarafından hazırlanan, bir cildi Türkçe ve diğeri Dresden ve Vati-kan nüshalarının tıpkı basımların-dan oluşan Dede Korkut prestij ki-tabından da hediye etti. Başbakan Davutoğlu’nun ilgiyle karşıladığı, hakkında detaylı bilgi aldığı Dede Korkut kitabı 2 ciltten oluşuyor. Bi-rinci cilt Türkçe hikayeleri kapsar-ken, ikinci cilt de dünya üzerindeki Dede Korkut nüshalarını tıpkı basım olarak bir araya getiriyor. Törende, Başbaşkan Davutoğlu’na Dirse Han Oğlu Boğaç Han minyatürü de tak-dim edildi.

“TOBB’DAN BAŞBAKAN DAVUTOĞLU’NA DEDE KORKUT’LU ZİYARET”

TOBB-HABER

Page 15: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

13Ocak - Şubat 2015

İSTİB-HABER

Page 16: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

14

TOBB Başkan Yardımcısı ve İSTİB Başkanı Ali Kopuz, İKV’nin 52. Olağan Genel Kurulu’nda konuştu. İKV’nin iş dünyasının Türkiye vizyonu olduğunu hatırlatan

Başkan Kopuz, Vakfın Türkiye’nin AB üyeliği yolundaki çalışmalarını güçlendirerek devam ettirmesini istedi. Başkan Kopuz, kaliteli demokrasi ve güçlü ekonominin

birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğuna işaret ederek, Türkiye’nin AB üyelik sürecinde gerçekleştirdiği reform ve gelişmelerle bu yönde ilerlediğini söyledi.

TOBB Başkan Yardımcısı ve İSTİB Başkanı Ali Kopuz, İKV’de konuştu:

“ROTAMIZ, TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİDİR”

İSTİB-HABER

Page 17: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

15Ocak - Şubat 2015

İKV’nin 52. Olağan Genel Kurulu TOBB Plaza’da yapıldı. İKV Başkanı Ömer Cihad Vardan’ın Vakfın 2014 yılı faaliyetlerini içeren bir sunum gerçekleştirdiği Genel Kurul’da, TOBB Başkan Yardımcısı ve İSTİB Başkanı Ali Kopuz da bir konuşma yaptı.

İKV Başkanı Vardan, açılış konuşma-sında, 2015 yılında İKV’nin kuruluşu-nun 50. yılının kutlanacağını hatırla-tarak, “Bu yıldönümünü, Türkiye’nin AB sürecini canlandırmak için bir fır-sat olarak görüyoruz” dedi. Vardan,

İKV’nin yeni dönemde katılım mü-zakereleri, vize serbestliği diyaloğu süreci ve geri kabul anlaşması ile gümrük birliği, serbest ticaret anlaş-maları ve Trans-Atlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması (TTYO) sürecine odaklandığını belirtti.

İKV, iş dünyasının Türkiye vizyonudur

TOBB Başkan Yardımcısı ve İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Ali Kopuz ise, İktisadi Kalkınma Vakfı’nın, iş dün-yasının Türkiye Vizyonu olduğunun altını çizerek, “İKV, bir ekonomik entegrasyon projesidir.Türk eko-nomisini, AB ekonomisi aracılığıyla Dünya ekonomisine entegre etme ve bu süreçte Türk iş dünyasının men-faatlerini koruma vizyonudur. Bu viz-yon, aradan geçen 49 yıl sonra, hâlâ tüm canlılığıyla geçerliliğini koru-maktadır. Aradan geçen süre içinde, Türkiye AB’ye üye olamadı. Ancak, AB üyeliği yolunda güçlü ve geri dö-nülmez, siyasi ve iktisadi reformlar gerçekleştirdi” dedi.

Türkiye-AB ilişkilerinin güçlenerek devam etmesi için iş dünyasının ka-rarlı desteğine ihtiyacı olduğunu ha-tırlatan Başkan Kopuz, AB tarafının süreci devam ettirecek adımları at-masının son derece önemli olduğuna değindi. Kopuz, Avrupalı siyasilerin dışlayıcı beyanat ve ön yargılarının güvensizlik ortamı oluşturduğuna dikkat çekti.

AB kriterlerini çıpa olarak kullanmalıyız

“Kısır gündemlere hapsolmayalım” diyen Kopuz konuşmasına şöyle de-vam etti: “Ülke olarak, bu reformla-rın kapsamını genişleterek, iktisadi, siyasi ve sosyal alandaki dönüşüm sürecimizde çıpa olarak kullanmaya devam etmemiz gerekir. İnsanımı-za, eğitim, iş yapma ortamı, çalışma şartları, iş sağlığı ve güvenliği, temel haklara saygı, hukukun üstünlüğü, şeffaflık gibi alanlarda daha yüksek standartlar sunmamız gerekir. Kali-teli demokrasi ve güçlü ekonomi bir-birinden ayrılmaz bir bütündür. İşte

İSTİB-HABER

Page 18: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

16

İktisadi Kalkınma Vakfı, bu vizyon çerçevesinde kuruldu; aynı vizyon çerçevesinde çalışmak üzere, TOBB olarak Vakfa destek verdik. Bundan sonra da desteğimizi devam ettire-ceğiz.”

İKV’nin kuruluş hedefine uygun ola-rak, Türkiye’nin Avrupa Birliği üye-liğine destek konusunda güçlü ve kararlı bir tutum sergilemeye de-vam etmesini isteyen Başkan Kopuz, “Türkiye-AB ilişkilerinin güçlenerek devam etmesi için iş dünyasının ka-rarlı desteğine ihtiyacı var. İki ke-simin de çıkarına olacak bir proje heba edilmemelidir. Bu noktada Av-rupa Birliği’nin de süreci devam et-tirecek adımları atması son derece önemli. Avrupalı siyasilerin dışlayıcı beyanatları ve ön yargılı tutumları karşılıklı güvensizlik ortamı oluştur-maktadır. Türkiye-AB ilişkileri duy-gusal söylemler ve ideolojik yakla-şımlarla durdurulamayacak kadar önemli. Bizim için de önemli; Avru-pa Birliği için de önemli!” dedi.

55 yıldır süren yolculuk...

Türkiye’nin AB yolculuğunun bir günlük bir yolculuk değil, 55 yıldır süren bir yolculuk olduğuna işaret

eden Başkan Kopuz, “Biz bu yolcu-lukta gerçek gündemimize yoğunla-şalım. Genişleme sürecine yoğunla-şalım. Bizi, AB’ye yaklaştıran ve AB

üyeliği için zorunlu olan siyasi ve iktisadi reformlara öncelik verelim. Reformları uygulayalım. Toplumun reform beklentisine cevap verelim. Vize muafiyeti, taşıma kotaları, serbest ticaret anlaşmaları, Trans-Avrupa Ticaret ve Yatırım Anlaşması konularına yoğunlaşalım. Gümrük Birliği’ni modernize edecek çalış-malara yoğunlaşalım. Küsmeyelim, arkamızı dönmeyelim” dedi.

“Bizlere fayda getirmeyecek kısır gündemlere hapsolmayalım, sürekli tekrarlanan popülist söylemlerden uzak duralım” diyen İSTİB Başka-nı Ai Kopuz, konuşmasını şöyle ta-mamladı: “Rotamız bellidir. Rota-mız, Türkiye’nin AB üyeliğidir. Türk iş dünyasını AB üyeliğine hazırlaya-lım. Bilgilendirelim; üyelik için ge-reken intibak çalışmalarına destek verelim. Brüksel’de, AB üyesi ülke başkentlerinde ve Türkiye’de tam kapasitemizle, tüm enerjimizle ça-lışalım.”

İSTİB-HABER

Bizi, AB’ye yaklaştıran ve AB

üyeliği için zorunlu olan siyasi ve iktisadi reformlara öncelik verelim. Reformları

uygulayalım. Toplumun reform

beklentisine cevap verelim.

Page 19: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

17Ocak - Şubat 2015

DEİK Olağan Genel Kurulu’na katı-lan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iş dünyasına “daha çok çalışma” mesajı verdi. 2014’ün son günlerinde yapılan DEİK Genel Kurulu’na Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, DEİK Yöne-tim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Var-dan ve TOBB Başkan Yardımcısı ve İSTİB Başkanı Ali Kopuz da katıldı.

Toplantıda iş dünyasına seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eski Türkiye’yi geri getirmek isteyenler olabilir. Biz yeni Türkiye’yi kurmak için daha çok çalışacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni çı-kan yasa ile yapısı değişen daha büyük umut ve heyecan ile yoluna devam edecek olan DEİK’in, yöne-tici ve üyelerine de gerek emekleri, gerekse bundan sonra yapacakları çalışmaları için teşekkür ederek,

“İnanıyorum ki DEİK yeni yönetimi ile, bütün konseyleri ile, tüm men-suplarıyla özel sektörümüzün lider gücü olmaya, Türkiye’nin istikrar ile büyümesine eşsiz katkılar sağ-lamaya devam edecektir” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEİK’te konuştu:

“BİZ YENİ TÜRKİYE İÇİN ÇALIŞACAĞIZ”

İSTİB-HABER

Page 20: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

18

İSTİB Başkanı Ali Kopuz, Ahmet Davutoğlu başkanlığındaki hükümetin eylem planını değerlendirerek, “Hükümetimiz Türk ekonomisinin kurumsallaşmasında 3. aşamaya geçiyor. Bu, bir zihniyet devrimidir” dedi. Başkan Kopuz, gelecek 10 yıl içinde yüzde 5’lik ekonomik büyümenin yakalanması için sanayi ve hizmet sektörünün yanı sıra

tarımsal büyümenin de kritik bir eşik olduğunu hatırlattı.

Türkiye’nin AK Parti iktidarları döne-

minde ekonominin kurumsallaşması

adına tarihi adımlar attığına dikkat

çeken Başkan Kopuz, “Bu süreci 2003-

2008, 2009-2014 dönemleri olarak iki

ayrı aşama olarak değerlendirmemiz

gerekiyor. Bana göre Hükümetimiz,

Türk ekonomisinin kurumsallaşma-

sında 3. aşamaya geçiyor. Bu bir zih-

niyet devrimi” diye konuştu.

2003-2008 döneminin Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yapılan anlaş-malara bağlı yürütüldüğünü anlatan Başkan Kopuz, 2009-2014 döneminin ise, IMF’ye ihtiyaç olmadan, üstelik IMF’ye olan borçların tamamı öde-nerek kapatıldığını hatırlattı.

Bu dönemin IMF İcra Direktörleri

Kurulu’na kabul edildiğimiz ikinci

makro ekonomik reform dönemi ol-

duğunun altını çizen Başkan Kopuz,

şöyle konuştu: “Şimdi, 2015-2019

dönemi itibariyle, Hükümetimiz

Türk ekonomisinin kurumsallaşma-

sında ve ekonomik büyümenin yeni

dinamikleri adına 3. aşamaya, 3.

faza geçiyor.”

Başkan Kopuz, Davutoğlu Hükümeti’nin eylem planını değerlendirdi:

“BU, BİR ZİHNİYET DEVRİMİDİR”

İSTİB-HABER

Page 21: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

19Ocak - Şubat 2015

Yeni dönem için uyarılar

Yeni dönemde KOBİ’lerin baş rol oynayacaklarını belirten Başkan Ko-puz, bu dönemin, KOBİ’lerin mali yapısının güçlendirildiği, kurumsal-laşmasının önünün açıldığı bir dö-nem olacağını vurguladı.

Başkan Kopuz, KOBİ’lerin güçlen-dirilmesine yönelik çabaları yürek-ten desteklediklerini ifade ederek, “Hükümetimizin KOBİ’lerin bugü-nü ve geleceğine yönelik konuları, Türkiye’nin dönem başkanlığında, G-20 ülkelerinin gündemine taşıma kararlılığını da alkışlıyoruz. Özel sektörün yeniden yapılandırılma-sı, üretim ve sanayide verimliliğin arttırılması, tarım sektörünün yeni-den yapılandırılması, tarımsal ürün fiyatlarının takibine yönelik kurul oluşturulması Türk ekonomisinin kurumsallaşması adına birbirinden önemli başlıklardır” dedi.

Yeni dönem için bazı uyarılarda da bulunan Başkan Kopuz, “Bu nokta-da, Türk ekonomisinin küresel reka-

bet becerisini arttırmak için ithalata bağımlılığın azaltılması, maliyet-lerinin düşürülmesi yönelik tedbir-lerin alınması, enerji verimliliği ve enerjide kaynak çeşitliliğine yönelik adımlar atılması, tüm bunlara ilave-ten insana odaklı yeni bir ekonomik modelin oluşturulması, G-20’nin bir üyesi olarak, Türkiye’ye yakışan ve bölgesindeki ülkelere örnek olma vasfını güçlendirecek adımlardır” şeklinde konuştu.

Tasarrufu destekliyoruz

Başkan Kopuz, “tasarruf bilincinin güçlendirilmesi, bankacılık ve fi-nans alanında kurumların ve yatırım araçlarının çeşitlendirilmesi, Türk Lirası’nın güçlü kılınmasının önemi-ne” işaret ederek, katılım ve altın bankacılığının özendirilmesini ve israftan kaçınılacak tedbirlerin alın-masını, Türk ekonomisinin kurum-sallaştıracak adımların atılmasını da önemli bulduklarını açıkladı.

Başkan Kopuz, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun plaket ve hediye ge-

nelgesini de desteklediklerini vur-gulayarak, “Türkiye’nin ağaçlandı-rılması, doğanın korunması adına, kamu ve özel sektörde plaket ve anı takdimleri yerine, ağaç dikilmesi ve bunun bir belgeyle takdimini sonuna kadar destekliyoruz” açıklamasında bulundu.

Tarımsal büyüme çok önemli

Türkiye’nin gelecek 10 yıllık dö-nemde, yüzde 5 üzerinde büyüme yakalaması için sanayi ve hizmetler sektörü kadar, tarımın katkısının da kritik önemde olduğunu hatırlatan Başkan Kopuz, sözlerinin sonunda, “2014’de don ve kuraklık afeti ile büyümeye katkı sağlayamayan ta-rımın performansındaki kırılmanın, Türkiye’nin büyüme performansını nasıl etkilediğini gözlemlemekteyiz. Bu nedenle, tarımın yeniden yapı-landırılması ve Türkiye’nin bu im-kanlarının korunması, geliştirilmesi ve suyun etkin, verimli kullanılması adına izlenecek tüm süreçleri de İS-TİB olarak destekliyoruz” dedi.

İSTİB-HABER

Page 22: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

20

İstanbul Ticaret Borsası Aralık ayı olağan Meclis toplantısı, TOBB İstişare Kurulu Üyesi ve İTO eski başkanı Murat Yalçıntaş ile İŞKUR İl Müdürü Muammer Coşkun’un

katılımıyla yapıldı.

İSTİB Başkanı Ali Kopuz, konuşmasın-da, Suriye’de, Irak’ta ve Ukrayna’da yaşanan iç karışıklıklara dikkat çe-kerek, “Dünyanın birçok bölgesinde, ama özellikle de İslam coğrafyasında manzara son derece üzücü. İşte böy-le bir konjonktürde Türkiye, çevresi ateş topuna dönmesine rağmen is-tikrar ve huzur adası gibi parıldıyor. Başta komşularımız olmak üzere, dünya bize gıpta ile bakıyor. Ama benim kanaatime göre bizler, sahip olduklarımızın değerini yeterince bi-lemiyoruz” diye konuştu.

“Hep beraber elimizi vicdanımıza ko-yup düşünelim: Neyimiz eksik?” diye soran Başkan Kopuz, şunları söyledi; “Eğer bu soruya verilecek ciddi bir cevabımız yoksa, ben diyorum ki; halimize şükredelim. Şükrederken de, daha iyiye ulaşmak için müca-delemizi sürdürelim. Türkiye, yurt dışı mihraklar tarafından planlanan ve içimizdeki taşeronlar tarafından yapılan saldırılara bugüne kadar bo-yun eğmedi. Uğradığı onca saldırıya rağmen siyasi ve ekonomik istikrarı-nı korumayı başardı. Bundan sonra

da korumaya devam edecektir. Ben inanıyorum ki, Türkiye ekonomik büyümesini artırarak sürdürecek ve dünyanın ilgisini çekmeye devam edecektir.”

Başkan Kopuz, İSTİB’in girişimleri sonucu İstanbul Tahkim Merkezi ko-misyonunda borsaların da yer aldı-ğını anlatarak, “Biliyorsunuz geçen ay Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gündeminde İstanbul Tahkim Merke-zi Kanunu vardı. Komisyondan geçen kanun metnini incelediğimizde tah-

Başkan Kopuz, Türkiye’yi eleştirenlere sert çıktı:

“NEYİMİZ EKSİK? HALİMİZE ŞÜKREDELİM”

İSTİB ARALIK MECLİSİ

Page 23: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

21Ocak - Şubat 2015

kim kurulunda ticaret borsalarının bulunmadığını gördük. Girişimlerimiz sonucunda kurulda Ticaret Borsala-rından bir üye de yer alacak” dedi.

“Başkan Kopuz büyük başarılara imza attı”

Başkan Kopuz’un konuşmasının ar-dından kürsüye gelen İTO eski Başka-nı Murat Yalçıntaş, Başkan Kopuz’un

ve İSTİB’in kısa zamanda çok başarılı projelere imza attığına dikkat çeke-rek, bu başarıların artarak devamını diledi. Konuşmanın ardından Başkan Kopuz, Murat Yalçıntaş’a İstanbul Ticaret Borsası’nın tarihini anlatan prestij kitabı takdim etti.

İŞKUR İstanbul İl Müdürü Muammer Coşkun da, İŞKUR’un işverenlere yö-nelik hizmetlerinden, işverenler için

hazırlanan ve halen devam eden

teşviklerden bahsederek, İŞKUR ile

işverenlerin işbirliği yapması gerek-

tiğinin altını çizdi. Toplantı sonunda

söz alan 6. Meslek Komitesi ve Meclis

Üyesi Attila Adalı ve 11. Meslek Ko-

mitesi ve Meclis Üyeleri Çetin Topa-

loğlu sektörleriyle ilgili düşüncelerini

Meclis’le paylaştılar.

İSTİB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kopuz, meclis toplantısına katılan Murat Yalçıntaş ve Muammer Coşkun’dan övgüyle bahsetti. Başkan Kopuz şöyle konuştu:

“Meclisimizde iki önemli misafirimiz var. İTO eski başkanı Sayın Murat Yalçıntaş aramızda bulunuyor. Malumunuz olduğu üzere biz Murat Yalçıntaş kardeşimle

İTO’da aynı yönetimde yer aldık. Kendisiyle çok eskilere dayanan bir dostluğumuz, kardeşliğimiz var. İŞKUR İl Müdürümüz ise İŞKUR destekleri ve UMEM projeleri ile

ilgili meclisimize bir sunum yapacaklar. Hoş geldiniz, onur verdiniz.”

İSTİB ARALIK MECLİSİ

Page 24: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

22

2015 yılının ilk meclis toplantısın-da konuşan İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Ali Kopuz, 2015 yılının İSTİB üyeleri, İstanbul ekonomisi ve Türki-ye için hayırlı bir yıl olması temenni-sinde bulundu.

Petroldeki düşüş büyük bir fırsat..

Başkan Kapuz, “Bu yılın ülkemiz, mil-letlimiz ve insanlarımız için 2014 yı-lına göre daha dinamik, daha enerjik ve daha verimli bir yıl olacağına ina-niyorum” dedi. Başkan Kopuz, 2015 yılı öngörülerini anlattığın konuşma-sını şöyle sürdürdü:

“Bu yıl içinde, ülkemizin güneyin-deki iki komşumuzda, yani Suriye ve Irak’ta çok önemli değişiklikler ola-cağı ve her iki ülke ile de çok zayıf-layan ticari ilişkilerimizin yükselece-ğine inanıyorum. Malumunuz olduğu üzere Suriye ve Irak, siyasi karışıklık-lar öncesi Türkiye için çok önemli iki pazardı. İnşallah 2015 yılında her iki komşumuza da barış ve huzur gelme-sini diliyorum.”

Diğer yandan petrol fiyatlarındaki

olağanüstü düşüşün, Türkiye ekono-

misi için önemli bir fırsat olduğuna

dikkat çeken Başkan Kopuz, “Akar-

yakıt fiyatlarındaki bu düşüş, hem

doğrudan Türk insanın cebine, hem

de Türkiye ekonomisine olumlu ola-

rak yansıdı. Türk ekonomisinin en

önemli derdi olan cari açık konusun-

da da önemli katkı sağlayacağı yine

hepimizin malumu. Tekrar ediyorum, ben bu yılın Türkiye ve Türk insanı için çok iyi bir yıl olacağına yürekten inanıyorum” dedi.

Daha sonra kürsüye gelen Nişantaşı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kerem Alkin, meclis üyelerine “2014 yılın-da Türkiye ve dünyadaki ekonomik gelişmeleri ve 2015 yılı beklentileri konulu bir sunum yaptı.

İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Kopuz:

“2015 TÜRKİYE İÇİN ÇOK İYİ BİR YIL OLACAK”

İSTİB OCAK MECLİSİ

Page 25: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

23Ocak - Şubat 2015

İstanbul Ticaret Borsası Meclisi 2015 yılı bütçesi için toplandı. Bütçe gö-rüşmelerinden önce faaliyet raporu ve iş planı meclis üyeleri ile pay-laşıldı. Faaliyet raporu ve iş planı-nın ardından bütçe sunumu yapıldı. Açılışta konuşan İSTİB Başkanı Ali Kopuz, “Bütçemizi yıllık iş planımız doğrultusunda hazırladık” dedi.

İSTİB’in, üyelerine verdiği faaliyet belgesinden ücret almayacağını be-lirten Başkan Kopuz, “Türkiye’nin en köklü ve en güçlü kurumlarından birisi olan İstanbul Ticaret Borsası, adına ve tarihine yakışır yeniliklerle kendinden övgüyle söz ettiriyor. Ge-çen meclis toplantımızda müjdesini vermiştim: Türkiye Odalar ve Borsa-lar Birliği’ne akredite olduk. Akre-ditasyon belgemizi Ocak ayı içinde Odalar Birliği Merkezi’nde düzenle-necek törenle alacağız” dedi.

İlk kez stratejik plan hazırlandı

Başkan Kopuz, İSTİB’in tarihinde ilk kez bir stratejik plan hazırladığını, bu planın 2015-2018 yıllarını kap-sadığını belirterek, “Bu plan çer-çevesinde Borsamızın misyonunu, hedeflerini ve vizyonunu belirledik. 2015 yılının bütçesini oluştururken, bu plan çerçevesinde Borsamız ta-rihinde yine ilk kez bir iş programı yaptık. Yıllık iş programımızı ortaya koyarak Meclisimize bizi denetleme hakkını teslim etmiş olduk” şeklinde konuştu.

“Şeffaf, denetlenebilir, hesap verile-bilir bir bütçe hazırladık. Kanaatimce bu bütçe gerek hazırlanış ve gerekse sunuluşu itibarıyla, tam bir devrim” diyen Başkan Kopuz, “Ben, iş prog-ramımızın hazırlanması konusundaki çalışmalarından dolayı başta Genel

Sekreterimiz Ali Yavuz Yiğit olmak üzere tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Hakikaten çok, ama çok önemli bir çalışma yaptılar. Biz bu bütçeyi, geçmişten kalma, zamanını çoktan doldurmuş tekniklere göre; yani yıllık enflasyon ya da beklen-tilere göre hazırlamadık. Doğrudan doğruya, sizlerle paylaştığımız iş pla-nındaki hedeflerimize uygun olarak hazırladık” dedi.

Daha çok çalışmak zorundayız

Üye odaklı ve küresel bir borsa olma yolunda emin adımlarla ilerledikleri-ni ifade eden Başkan Kopuz, sözlerini şöyle bitirdi: “Artık komiteleri çalı-şan, üreten ve giderek büyüyen bir borsamız var. Ama daha çok çalışmak ve boşa geçirilen zamanların kayıp-larını gidermek zorundayız. Hep bir-likte, el ele Borsamızı hak ettiği yere ulaştırmak için çalışmaya kararlıyız. Ben inanıyorum ki, ülkemiz, insanı-mız, ailelerimiz ve çocuklarımızın geleceği için yaptığımız bu çalışma-larda Rabbim bize yardım edecektir.”

Meclis üyelerinin de söz alıp düşün-celerini açıkladığı toplantı, katılım ve katkının en yoğun olduğu toplantı olarak tarihe geçti. Görüşmelerden sonra, 2015 yılı bütçesi İstanbul Ticaret Borsası Meclisi tarafından onaylandı.

2015 yılı bütçesi Meclis tarafından kabul edildi

“ŞEFFAF, DENETLENEBİLİR, İŞ HEDEFLERİNE UYGUN BİR

BÜTÇE HAZIRLADIK”

İSTİB BÜTÇE MECLİSİ

Page 26: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

24

İSTEV Sosyal Girişim Okulu, çeşitli konularda toplumsal farkındalık oluşturmayı amaçlayan Kamu Spotlarına farklı bir bakış açısı ve yeni bir dinamizm getiriyor. İSTEV’in “Her gün Anneler Günü” temalı yeni Canlı Kamu Spotu Projesi, insanları

hayatın içinde yakalıyor ve günlük hayatın koşuşturması içinde unutulan gerçekleri canlı canlı hatırlatıyor. Bir sokak etkinliği olan projeyle, gençler teorik bilgilerini,

sokakta hayata geçirme fırsatı da yakalıyor.

İSTEV’DEN YEPYENİ BİR SOSYAL SORUMLULUK ÖRNEĞİ:

“BUGÜN ANNENİZE GÜLÜMSEDİNİZ Mİ?”

Haber : Fatih Türkyılmaz

SOSYAL SORUMLULUK

Page 27: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

25Ocak - Şubat 2015

Bir radyo kanalında birden bire din-lemeye başladığınız ya da bir televiz-yon kanalında aniden karşınıza çıkıp da izlemek mecburiyetine düştüğü-nüz zorunlu kamu spotlarını hatırlar-sınız... Çeşitli konularda, toplumsal bir farkındalık oluşturmaya çalışan ve izleyenleri bilinçlendirip zarar-lı alışkanlıklardan uzaklaştırmayı amaçlayan kamu spotları, istenme-yen zamanlarda karşınıza çıkınca et-kinliğini de yitiriyor. Ya da uyanık te-levizyon kanalları bu kamu spotlarını raitingin en düşük olduğu gece yarısı sonrası kuşaklarına yerleştirerek et-kin olmasına mani oluyorlar.

Tüm bu olumsuzlukları ortadan kal-dıran bir yaklaşımı benimseyen İlim Sanat Tarih ve Edebiyat Vakfı (İSTEV), yeni sosyal sorumluluk projesi Canlı Kamu Spotu Proje’yle kamu spotçu-luğuna STK dinamizmi kazandırıyor. Böylece hem izleyenleri kamu spot-larının didaktik tarzından kurtarıyor, hem de kamu spotlarının televizyon ve radyo kanallarına hapsolmasını önleyerek, hayatın içine çekiyor.

Her gün anneler günü…

Sözgelimi Taksim’de yakalayabilir sizi bu spotlardan biri... Siz met-roya yetişmek için koşuştururken, İSTEV’in canlı kamu spotuyla karşı-laşabilirsiniz... İşte 28 Aralık 2014 Cuma günü de böyle bir gündü. O gün, anneler günü değildi. Fakat şehrin önemli meydanlarında, met-ro istasyonlarında, vapur iskelele-rinde ve Taksim’de ellerinde “Bugün de Anneler Günü” yazılı pankartlar taşıyan gençler, Canlı Kamu Spotu Projesini hayata geçiriyordu.

Gençler, ellerinde taşıdığı bu pan-kartlarla aslında insanlara çok önemli bir uyarıda bulunuyordu. Kendilerine şaşkınlıkla bakanlara, içtenlikle yaklaşan bu gençler, gü-lümseyen sözcüklerle birlikte ‘An-nenize onu sevdiğinizi söyleyin’ ve

‘Şimdi annenizi arayın’ diye uyarı-larda bulunuyordu. Çünkü bugün ve her gün anneler günüydü... Her gün, annenin kıymetini bilinmesi için yeni fırsattı, ona olan şükran ve minneti sunmak için bir imkandı...

İSTEV yetkilileri, Sosyal konulara in-teraktif yöntemlerle dikkat çekmeyi ve farkındalık oluşturmayı hedefle-diklerini belirterek, “Canlı Kamu Spotuyla ‘tek gün’ kavramını eleşti-rerek istediğimiz her günü anneler günü ilan ediyoruz” diye konuşuyor.

Sosyal Girişim Okulu ile “gençlerin öğrendikleri teorik dersleri alışıl-mışın dışında sokak etkinlikleri ile pratikte de deneyimleme imkanı” bulduklarına dikkat çeken yetkililer, “Bu sayede hayatlarında hiç proje üretmemiş, yönetmemiş ve uygula-ma aşamasında bulunmamış genç-lerimizin sosyal hayata katılımını arttırıyoruz, öz güvenlerini arttır-malarına katkı sağlıyoruz“ diyorlar.

Sosyal Girişim Okulu’nun diğer projeleri

İnsanî ve ailevî ilişkilerin önemini hatırlatması sebebiyle büyük beğe-ni toplayan “Her gün Anneler Günü” temalı Canlı Kamu Spotu Projesi, İlim Sanat Tarih ve Edebiyat Vakfı bünyesinde faaliyet gösteren Sos-yal Girişim Okulu (SGO) tarafından geliştirilip uygulamaya sokuldu. As-

lında Anneler Günü etkinliği ‘Canlı Kamu Spotu’ fikrini hayata geçirdik-leri etkinliklerden sadece birisiydi. Bundan önce “Bana Selam Ver!” ve “İstanbul” etkinliklerini gerçekleş-tirmişlerdi...

Sosyal Girişim Okulu’nun tüm bu etkinliklerle yapmak istediği tek şey, “birileri şu sorunlara bir el atsa denilen ama kimsenin çözmek için çaba harcamadığı sorunlara” dikkat çekmekti. Etkinlik sonrası alınan geri dönüşümler, projeler hedefleri-ne ulaştığını gösteriyor.

Yerleşik kalıplara bir başkaldırı...

Oysa herkes bilir, Anneler Günü Ma-yıs ayının ikinci Pazar günü kutlanır tüm dünyada. Daha mayıs ayı gel-meden billboardlardaki reklamlar, TV kanallarındaki filmler ve radyo-daki ses, annenize alabileceğiniz hediyeleri, o gün annenizin sizden beklediği hediyeleri ve o günü nasıl atlatabileceğinizi anlatır size. Aslın-da size, tüm yıl unuttuğunuz anne-nizi bir gün hatırlayarak, büyük bir sorumluluktan nasıl kurtulacağınızın da yolunu gösterir. O gün gelince alı-nan hediye ile hem üretimin çarkları döndürülür, hem annenin kalbi kaza-nılır, modern zamanların anlayışına göre... Böylece siz de büyük bir yük-ten ve dertten kurtulmuş olursunuz.

İşte tam da bu fikre, bu uygulamaya bir başkaldırıdır İSTEV’in yeni Canlı Kamu Spotu Projesi... “Her gün An-neler Günü” adıyla yapılan bu sosyal sorumluluk projesi, bir sokak etkinli-ği... İnsanları hayatı en hızlı şekilde yaşadıkları cadde, meydan ve sokak-larda yakalamayı hedefliyor. Metro istasyonlarında, otobüs duraklarında açılan pankartlar metroyu, otobüsü, randevuyu kaçırma pahasına hayatı kaçırmamayı ikaz ediyor. Hayatı ya-kalamanın yolunun hayatın her günü ve anı sevdiklerimizi yakalamaktan geçtiğini öğretiyor.

SOSYAL SORUMLULUK

Zorunlu Kamu Spotu’ndan, Sokak Kamu Spotu’na...

Page 28: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

26

Dünya ‘küresel vasat büyüme’den etkilenmemenin peşinde

Bizim gibi 50’yi devirenler için iktisat, genç nesil için ekonomi alanının en kri-tik noktalarından birisi, ülke ekonomisi bir sıkıntı veya kriz yaşıyor ise, bu sıkın-tı veya krizi atlatmak için uygulanması gereken programın, reçetenin, ilacın gecikmeden uygulanmasıdır. Hastalık, yani ekonomik kriz ilerledikçe, derinleş-tikçe, sürecin başlangıcında uygulanma-sı halinde sonuç verebilecek ilaç veya tedavi, önlem paketi, çok gecikerek uy-gulamaya kalktığınızda, beklenen sonu-cu veremeyebilir. Bu nedenle, ekonomik darboğaz veya kriz başladığı anda, çok seri ve çok etkili davranmak gerekir.

Hastalık başladığında, süreç acil bir an-tibiyotik tedavisi gerektirirken, aspirin ile tedavi etmeye kalktığınızda, nasıl ki ateş kısmen düştüğünden, tedavinin sonuç verdiğini sa-nıp, ardından hastayı “hastanelik” hale düşürürüz; aynı şekilde, ekonomik kriz başladığında, “palyatif “, geçici pansuman tedbirler ile krizi geçiştirmeye kalktığımızda, bu tablo daha ağır bir ekonomik daralma, daha ağır işsiz-lik ve sonrasında alınan tedbirler ile, daha ağır bir yoksul-luk bedeli ödenerek, Allah göstermesin, kolun veya baca-ğın kangren olması nedeniyle kesilmek zorunda kalınması gibi, ciddi bir bedel ödenerek ancak tedavi edilebilir.

Bu nedenle, ekonomik kriz başladığında, hükümetin, eko-nomi yönetiminin tüm kurumlarının, hızla sürece dahil olarak, müdahale ederek, ‘etkili’ tedbirler alması gere-kir. Ekonomik krizin boyutları ne kadar büyükse, alınacak tedbirin boyutlarını da o derece büyük tutmak gerekir. Ekonomi çevrelerine ve piyasalara ‘şok tedavisi’ uygula-mak adına, para ve maliye politikası alanında alınan bu

tür geniş kapsamlı ve sert tedbirlere iktisat literatüründe ‘bazuka etkisi’ (bazooka approach) diyoruz. Avrupa Merkez Bankası’nın 22 Ocak Perşembe günkü 1,1 trilyon euroluk tahvil alım programı kararı, paketin büyüklüğü iti-bariyle ‘bazuka etkisi’ne örnektir.

Almanya’dan ‘bilhassa euroyu çökertme’ operasyonu

2008 yılı sonbaharında, ABD köken-li uluslararası finans kurumu Lehman Brothers’ın iflası ilan edildiğinde, ABD Yönetimi, küresel finans krizinin dalga dalga, adeta ağır bir deprem sonrası kıyıları vuracak ‘tsunami’ gibi, Ameri-kan ekonomisini ve sonrasında dünya ekonomisini nasıl vuracağını biliyordu.

Çünkü, ABD, 1929 Büyük Buhranı’nda, kriz patlak verdi-ğinde, ekonomik tedbirlerin geç kalmasının bedelini, ağır bir işsizlik, yoksulluk ve sefaletle ödemişti; ilk etkileri 15 yıl, ikincil etkileri 30 yıl süren bir sefalet.

Bu nedenle, ABD Merkez Bankası (FED), ekim 2008’den aralık 2013’e kadar devam eden bir parasal genişleme gerçekleştirdi ve 3 aşamada piyasaya 3,5 trilyon doların üzerinde para bastı. Obama Yönetimi, aynı dönemde, ciddi kamu alt ve üst yapı yatırımı harcamaları yapıp, özel sektörün harcamalarındaki daralmadan kaynakla-nan negatif etkiyi, kamu harcamaları ile telafi etmeye çalıştı, kamuya geçici personel aldı. Buna karşılık, Avrupa Birliği liderleri birbirine girdi ve Almanya, küresel finans krizinden etkilenen ülkelere kan kusturdu. Önce İngiltere isyan etti; ardından ciddi bedel ödeyen Akdeniz ülkeleri. Yunanistan’da en çok oyu alan partiye hükümet kurdurt-

EKONOMİYE BAKIŞ

Bizim gibi 50’yi devirenler için iktisat, genç nesil için ekonomi alanının en kritik noktalarından birisi, ülke ekonomisi bir sıkıntı veya kriz yaşıyor ise, bu sıkıntı

veya krizi atlatmak için uygulanması gereken programın, reçetenin, ilacın gecikmeden uygulanmasıdır.

EKONOMİYE BAKIŞ

PROF. DR. KEREM ALKİN

Page 29: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

27Ocak - Şubat 2015

madılar; demokrasinin beşiği Avrupa’da.

Avrupa Merkez Bankası Başkanı (ECB) Draghi, Lahey Ada-let Divanı’nın ECB’nin tahvil alım programının AB yasala-rına uyumlu olduğuna dair kararı sonrasında, 1,1 trilyon euroluk tahvil programını açıkladı. Ama, hala Almanya ‘bazuka etkisi’ konumundaki kararı eleştiriyor; yanlış ol-duğunu ifade ediyor ve söz konusu paketin Euro Bölgesi’ni durgunluktan kurtarmasına yönelik umutları adeta kö-reltmeye çalışıyor.

Bu durumda, Almanlar ya ‘kafayı peynir ekmekle yemiş durumdalar’ ya da dünya ticaretinde ABD’nin arkasına düşüp, 3. sıraya gerileyen Almanya, euro-dolar paritesini resmen 1,10 dolara kadar düşürüp, öncelikle kendisine, ardından da Euro Bölgesi’ne küresel ihracat alanında cid-di bir rekabet avantajı oluşturmaya çalışıyor.

TCMB faizi 1,5 puan daha düşürebilir

TCMB, 2015 yılının ilk 3 ayında, yıllıklandırılmış manşet enflasyonun seyrine bağlı olarak, asli görevi olan ‘fiyat istikrarı’nı ihmal etmediğinin altını çizerek yürümek isti-yor. Bu duruşa karşı çıkan taraf ise, manşet enflasyonun zaten çok hızlı gerileyeceğini; bu nedenle, faiz indirimin-de geç kalınmasının, Türk ekonomisinin büyüme ve istih-dam hedefleri açısından, özel sektör yatırımları açısından ve ihracat açısından önemli bir fırsat döneminin kaçırıl-masına sebep olacağını ifade ediyorlar.

Şahsi fikrim, TCMB dünkü toplantıda 0,25 puan indirim kararı alabilirdi, ama, Hindistan Merkez Bankası’nın ‘tu-tucu’ Başkanı Rajan’ın sürpriz indirim kararı, indirimi 0,50 puana çekmiş olabilir. 2014 yılı ocak ayında yüzde 1.98, şubatta 0.43 ve mart ayında 1.13 düzeyinde gerçek-leşmiş olan aylık enflasyon oranları yarıda kalır ise, mart ayı sonunda yıllık enflasyon 6,3’e inmiş olacak. O halde, eğer 17 Mart dahil, TCMB 1 puan faiz indirir ise, politi-ka faizi yüzde 6,75 olacak; 1,5 indirir ise yüzde 6,25. Bu durumda, 17 Mart dahil, kendimizi en az 1,5 puan faiz indirimine hazırlayalım.

TCMB ‘proaktifliği’ arttırdı, tempoyu hızlandırmalı

TCMB üst yönetimimiz de, 15 Ocak’taki Hindistan ve 21-22 Ocak’taki Kanada ve Danimarka merkez bankalarının faiz indirimleri ve ECB’nin 22 Ocak’ta açıkladığı 1,1 tril-yon euroluk paketi sonrası, şubat ayı toplantısını bekle-meden, özellikle Türk ihracatçısının rekabetçiliğine des-tek anlamında tedbirleri yoğunlaştırmalı. Ben, faiz kararı dışı tedbirlerden söz ediyorum. Nitekim, ihracatçılara kullandırılan reeskont kredisi hacminin artırılması kararı çok önemli. Ve, TCMB’nin ‘bana artık euro getirmeyin’ kararı da önemli. Anlaşılan o ki, TCMB’nin proaktif karar-ları gelmeye devam edecek.

Bu arada, İsviçre Merkez Bankası’nın, Euro-İsviçre Fran-gı kurunun 1,20 frankta tutulmasını sağlayan ‘müdahale kuru’ uygulamasını kaldırmasının dedikodusu da yürüyor.

Bir dedikoduya göre Almanya yaptırdı, bir dedikoduya göre ECB’den 1,1 trilyon euroluk paketin tüyosunu aldı ve Lahey Adalet Divanı kararına da görünce, gereğini yaptı. Sözün özü, merkez bankalarının işi daha da zorlayacak.

Siyaset Erki ile TCMB’nin öncelikleri mi farklı

TCMB üst yönetimi ve Para Politikası Kurulu (PPK) üyeleri der ki; “fiyat istikrarı riski; yani, enflasyon riskiyle müca-dele bizim için önceliğini koruyor. Büyüme ve istihdama katkı sağlayabilecek para politikası değişikliğini, enflas-yon riskinin azalma derecesine göre ancak gerçekleştire-biliriz”. TCMB’nin bu görüşünü kimi iktisatçılar ve piyasa profesyonellerinin desteklediği görülüyor.

Siyaset Erki, kimi ekonomistler ve piyasa profesyonelleri ise, 2015 ve 2016 için, öncelikli endişenin ‘küresel va-sat büyüme’ ve ‘deflasyon’ endişeleri olduğunu, dünya-nın önde gelen pek çok ekonomisi için, küresel petrol ve emtia fiyatları ışığında, anlamlı bir ‘enflasyon riski’nden bahsetmenin mümkün olmadığını ifade etmekteler ve bu nedenle, Türk Ekonomi Yönetimi’nin 2015 ve 2016 için, Türk ekonomisinin büyüme performansını yüzde 3,5 ile 4 arasında tutacak ve istihdamı koruyacak bir politika değişikliğine bir an önce gidilmesi gerektiğini ifade et-mekteler. Yani, ortada Türk ekonomisinin öncelikle ve risk algısına yönelik bir farklılık gözleniyor. Tahminim odur ki, şubat ayı itibariyle, Siyaset Erki ile TCMB Üst Yönetimi’nin Türk Ekonomisi’ne yönelik öncelikleri birbi-rine bir hayli yaklaşmış olacak.

‘Küresel vasat büyüme’nin panzehiri ‘iç talep’ olabilir

Dünya ticaretinin ‘keyifsiz’ ve özel sektör yatırımlarını pek de teşvik etmeyen bir ‘vasat büyüme’ sürecinden geçtiği bir dönemde, Türkiye’nin GSYH büyümesinde net ihracatın önemli bir payı olması, Türk ihracatçısının bir başarısı olarak alkışlanmalı. Bununla birlikte, Türk ihra-catçısının işinin kolay olmadığını da vurgulamak gereki-yor. 2015 yılının küresel büyüme ve ticaret beklentileri, Türk ihracatçısının hacmini 2015 yılında arttırmayı bir kez daha başarması halinde, çok daha büyük bir alkışla motive edilmelerini ve Hükümet’in, ekonomi yönetiminin ihracat kesimine desteğini en az iki katına da çıkarmasını gerektirmekte.

Küresel emtia fiyatlarının gerilemesi demek, emtia ihra-catçısı gelişmekte olan ekonomilerin emtia üreticisi, yani petrol, maden üreticisi şirketlerinin hisse senetlerini de olumsuz yönde etkilenmesi demek. Türkiye, Hindistan ve Çin gibi ekonomiler ise, 2015 yılında net ihracatın büyü-meye katkısından yeterince yararlanamayacaklar ise, bu durumda belirli ölçüde iç talebe, yani hane halkı tüketim harcamaları, özel sektör yatırım harcamaları ve kamu harcamalarının ekonomik büyümeye katkı sağlamasına izin vermeleri gerekecek. Bu da, ekonomi politikalarında bu yönde değişiklik yapılmasını gerektiriyor.

EKONOMİYE BAKIŞ

Page 30: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

28

Rize’nin 2 bin 200 rakımlı Meşe Köyü (Petran) Yaylası’nda düzenlenen şenliğe amatör ve profesyonel çok sayıda kayakçı katıldı. Meşe Köyü sa-kinlerinin petranboard ismini verdik-leri kayak tahtaları ile profesyonel kayakçılara taş çıkartmaları dikkat çekerken, tahtayı kullanmakta güç-lük çeken amatör kayakçıların kaza-ları da ilginç görüntüler oluşturdu.

Petranboardın üzerinde durmakta zorluk çekenler arasında İkizdere

Kaymakamı Abdil Koç da yer aldı. Bir süre kayak tahtasını inceleyen Koç kaymaya başlamasının ardından saniyeler geçerken düşerek kara gömüldü. Tahta ile kayma cesareti gösteremeyenler ise yanlarında ge-tirdikleri naylonlar ile kaydılar.

Köy sakinleri yaptıkları açıklamada, “Eskiden yüzme tahtası dediğimiz son yıllarda ise petranboard denen bu tahta yaklaşık 200 senedir köyü-müzde kullanılıyor. Geçmişte ulaşım

amacı ile kullanırdık. Artık eğlence amacı ile kullanılıyor” dediler.

Köyde misafir olan kayakçılar ise petranboardın kendileri için ilginç bir tecrübe olduğunu belirttiler.

İkizdere Belediye Başkanı Hasan Kösoğlu, yaptığı açıklamada “Snow-boardun Avrupa’daki geçmişi 60 yıl. Bizim burada yüzme tahtalarla yap-tığımız ‘petranboard’ da yaklaşık 200 yıllık geçmişi var. Petranboard,

Rize’nin İkizdere Vadisi’nde kış sporları önem kazanıyor.

İKİZDERE’DE 200 YILLIK KAYAK RİTÜELİRize’nin İkizdere Vadisi’nde yer alan Petran, Kabahor, ve Ovit’ten sonra Çağrankaya

yaylasında da turizm çalışmaları kapsamında kayak yarışları düzenleniyor. Bu yıl 8’incisi düzenlenen Petran Kayak Şenlikleri’ne ilgi büyüktü. Türkiye’nin bir çok

bölgesinden meraklıların katıldığı şenlikte bölgede 200 yıldır kullanılan, son 8 yıldır ‘petranboard’ ismi verilen kayak tahtaları ilgi odağı oldu.

AKTÜEL HABER

Haber : Mahmut Selim

Page 31: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

29Ocak - Şubat 2015

snowboardın atasıdır. Geçmişte bu tahta ulaşım amacı ile kullanılıyor-du. Artık eğlence spor amaçlı kulla-nılıyor” şeklinde konuştu.

Meşeköy sakinlerinden Lütfi Kahra-man petranboardu önceden ulaşım içi kullandıklarını belirterek, “Şim-di ise bu zevke dönüştü. 7 yaşından beri bu tahtayla kayıyorum” dedi.

Kimi düştü, kimi yamaçta kayboldu

Yörede Petranboard adı verilen köy-lülerin ise ‘yüzme tahtası’ olarak adlandırdığı tahtalarla dik yamaç-lardan aşağıya kayak yapan köylü-ler nefes kesen gösteriler yaptı. Bu

sırada dengesini kaybederek düşen bazı köylüler hafif şekilde yaralan-dı. Köylülerden sonra vatandaşlar da ‘Petranboardla’ kayak yaptı. Kimi vatandaşlar ise naylonlarla ka-yak yaptı.

Kaymakam Düştü, Belediye Başkanı 10 metre ilerleyebildi

İkizdere Kaymakamı Abdil Koç ile İkizdere Belediye Başkanı Hasan Kö-seoğlu da Petranboard’la kayak de-nemesi yaptı. Kaymakam Abdil Koç Petranboard’a bindiği gibi düştü, belediye başkanı ise 10 metre kaya-bildikten sonra yere düştü.

Ödüllü yarışma da vardı

Şenlik kapsamında Petranboard yarışları düzenlendi. 250 metrelik parkurda 35 kayakçı Petranboardla aynı anda dik yamaçtan kaydı. Ne-fes kesen yarışlarda kayakçılardan kimileri çarpıştı, kimileri ise takla attı. Petranboard yarışlarında bi-rinci Sefer Karaman, ikinci Şaban Havuz, üçüncü ise Lütfü Kahraman oldu. Dereceye girenlere İkizdere Kaymakam’ı Abdil Koç ile İkizdere Belediye Başkanı Hasan Köseoğlu tarafından oyun seti, ısıtıcı ve el fe-neri hediye edildi.

AKTÜEL HABER

Page 32: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

30

İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Ali Kopuz’a iade-i ziyarette bulunarak, bor-sa çalışmaları hakkında bilgi aldı. Başkan Kopuz, Vali Şahin’e 90 yıldır İSTİB’e ev sahipliği yapan Hamidiye Medresesi’ni de gezdirdi.

Eylül 2014 Valiler Kararnamesi ile Hüseyin Avni Mutlu’nun yerine İstan-bul Valiliğine atanan Vali Vasip Şa-hin, kısa zamanda şehirdeki kurum ve kuruluşlarla yakın ilişkiler kura-rak, İstanbul’a hizmette çok önem-li bir rol oynayacağının işaretlerini verdi. Vali Şahin’e göreve başlama-sından hemen sonra İSTİB Başkanı Ali Kopuz başkanlığındaki Borsa He-yeti tarafından “hayırlı olsun” ziya-retinde bulunulmuştu. İstanbul’un sorunlarına kısa zamanda hakim ol-mayı başaran Vali Şahin, daha önce Malatya’da görev yapıyordu.

İstanbul Valisi Vasip Şahin, İSTİB ziya-retinde, Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kopuz tarafından kapıda karşılandı. Oldukça sıcak bir atmosferde geçen görüşmede, Türkiye ve İstanbul eko-nomisi üzerine görüş alışverişi yapı-lırken, İstanbul’un dünyanın yükselen şehirleri arasına girdiğinin altı çizildi. İSTİB’i kapsamlı bir şekilde tanıtan konuşmasının ardından Başkan Ali Ko-puz, İSTİB’in Türkiye ve İstanbul’un kalkınıp gelişmesi için gerçekleştirdi-ği projeler hakkında bilgi verdi.

İSTİB’in 2023 vizyonunu anlatan Başkan Kopuz, “İSTİB, kurulduğu günden bugüne kadar İstanbul ve Türkiye’ye hizmeti temel görev edinmiştir. Gururla ifade etmeliyim ki, 90 yıllık İSTİB tarihi, aynı zaman-da İstanbul’a ve Türkiye’ye adanmış bir kurumun tarihidir. Herkes emin olsun ki, İSTİB’in ülkemiz ve şehri-

miz için yaptığı hizmet ve faydalar, bugün dünden daha fazladır, yarın da bugünden daha fazla olacaktır” diye konuştu.

Vali Şahin de, İstanbul Ticaret Borsası’nın ticaretin geleneksel mo-tiflerini yaşatan ve İstanbul’a hayat veren köklü kurumlardan biri oldu-ğuna işaret ederek, “Eminim ki, İS-TİB, aynı zamanda teknoloji ve bilgi çağının gereklerini de yerine getiren

güzide bir kurum olarak İstanbul’a çok daha büyük hizmetlerde buluna-caktır” dedi.

Görüşmelerin sonunda, Başkan Ko-puz Vali Şahin’e günün önemine bi-naen hediye takdim etti. Vali ve be-raberindeki heyet, daha sonra hep birlikte Başkan Kopuz’un rehberli-ğinde 250 yılı aşkın bir tarihe sahip İSTİB hizmet binası olan Hamidiye Medresesi’ni gezdiler.

VALİ ŞAHİN’DEN İADE-İ ZİYARET

ZİYARETLER

Page 33: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

31Ocak - Şubat 2015

ZİYARETLER

Ordu Ticaret Borsası Yönetim Kuru-lu Başkanı Ziver Kahraman, İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Ali Kopuz’u ziyaret ederek, borsa çalışmaları hakkında görüş alışverişinde bulun-du. Başkan Kahraman, ziyarette, Ordu Ticaret Borsası’nın çalışmaları hakkında bilgi vererek, aynı zaman-da TOBB’un Borsalar’dan sorumlu Başkan Yardımcısı da olan Başkan Ali Kopuz’dan çalışmalarına destek vermesini istedi. Görüşmede her iki başkan da, ticaret borsalarının faali-yetlerinin güçlendirilip geliştirilme-si, aralarındaki işbirlikleri ve iletişi-min arttırılması konusunda mutabık kaldılar.

Ayrıca İstanbul Ticaret Borsası Baş-kanı Ali Kopuz, Türkiye’nin önemli fındık üretim merkezlerinden biri olan Ordu’nun ve Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu fındık borsası hakkında gö-

rüşlerini Başkan Kahraman’a aktar-

dı. İstanbul Ticaret Borsası’nın fındık

alanında yaptığı çalışmalar hakkında

kapsamlı bilgi veren Başkan Kopuz,

Borsa olarak fındıkla ilgili uluslara-

rası girişim ve incelemelerde de bu-

lunduklarını belirterek, bu deneyim

ve bilgilerini Ordu Ticaret Borsası’na

aktarmaya hazır olduklarının altını

çizdi.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İstanbul İl Ticaret Müdürü Mehmet Ali Köse ve Ticaret İl Şube Müdürü Mustafa Kurt, İSTİB Başkanı Ali Kopuz’u ziyaret etti. Gümrük ve Ticaret İl Müdürlüğü’nün sorumluluk alanları hakkında bilgi veren Köse, İstanbul’un ticaretini geliştirmek için İstanbul iş dünyası-nın önemli temsilcilerinden biri olan İSTİB’le işbirliği içerisinde çalıştıkla-rını belirtti.

İSTİB Başkanı Ali Kopuz da, Mehmet Ali Köse’ye İstanbul iş dünyasının sorunları ve ihtiyaçları konusunda Borsanın görüşlerini aktararak, ça-lışmalarında başarılar diledi.

İl Ticaret Müdürü Köse açıkladı:

“TİCARETİ GELİŞTİRMEK İÇİN YENİ ÇALIŞMALAR YAPACAĞIZ”

Ordu’dan İstanbul’a uzanan büyük işbirliği

BAŞKANLAR FINDIK BORSASINI KONUŞTU

Page 34: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

32

ZİYARETLER

İSTİB, tarihsel ve kardeşlik ba-ğılarına sahip olduğumuz Kuzey Afrika’nın güçlü ülkesi Libya’dan gelen Ulusal Libya Kongresi heye-tini ağırladı. İstanbul Ticaret Bor-sası Başkanı Ç. Ali Kopuz’un yanı sıra Meclis Başkanı Bülent Kasap ile Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İlhan Koyunseven’in de hazır bu-lunduğu görüşmeye, Ulusal Libya Kongresi Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekili ve Dış İlişkiler Komisyo-nu üyesi Nizar Kawan ile Libyalı işa-damları Moner Ali ve Omer K. Dugha da katıldı.

Başkan Kopuz, misafir heyete, Tür-kiye’deki yatırım imkanları konu-sunda bilgi aktarırken, Türk gıda sektörünün gücü ve gelişme potan-siyeli hakkında da düşüncelerini paylaştı. Türkiye’nin en büyük ti-caret borsası olan İstanbul Ticaret Borsası’nı detaylı bir şekilde konuk-lara tanıtan Başkan Kopuz, Libya’da

güven ve istikrar sağlanması halinde Türk iş adamlarının bu ülkeye daha önce olduğu gibi yatırım yapmaktan çekinmeyeceğinin altını çizdi.

İSTİB olarak Libya iş dünyasıyla gıda sektörüne ilişkin her türlü yardım ve işbirliğine hazır olduklarını vurgula-yan Başkan Kopuz, “Libya ve Türki-ye iki kardeş ülkedir. Bu kardeşliğin gerektirdiği şekilde, ilerleyen sü-

reçte iki ülke arasındaki dış ticaret potansiyelini arttırmak için elimiz-den gelen çabayı sergilemekten ka-çınmayacağız” şeklinde konuştu.

Konuk heyet adına konuşan Nizar Kawan da, Libya’da yatırım yapmak isteyen İSTİB üyelerini ülkelerinde ağırlamaktan memnuniyet duyacak-larını söyleyerek, Başkan Kopuz’u Trablus’a davet etti.

LİBYA’DAN İSTANBUL’A YATIRIM ve İŞBİRLİĞİ ÇAĞRISI

Page 35: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

33Ocak - Şubat 2015

İSTİB Başkanı Kopuz, MB’nin “bağım-sız” olduğunu, ancak bu bağımsızlı-ğın “sorumsuzluk” anlamına geleme-yeceğini ifade ederek, faiz indirimi konusundaki inatlaşmanın ülkeye za-rar vereceği uyarısında bulundu.

MB’nin bir an önce faiz indirimine gitmesi gerektiğini vurgulayan Ko-puz, şunları kaydetti: “Dünyada def-lasyon, yani sıfır enflasyon tartışılır-ken, negatif enflasyon tartışılırken ve ülkeler büyüme konusunda telaş içerisindeyken, Merkez Bankamızın tereddüt, çekingenlik içerisinde ol-ması, Türkiye için bir risktir. Peki, bizim Merkez Bankamız neyi bekli-yor? Anlamakta güçlük çekiyorum.”

“Dünya ticareti ‘keyifsiz’ ve özel sektör yatırımlarını pek de teşvik etmeyen bir ‘vasat büyüme’ süre-cinden geçiyor” diyen Başkan Kopuz sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu durum, tarım ve gıda fiyatları başta olmak üzere, maden, kıymetli maden ve enerji hammaddeleri, emtia fiyatla-rın da 2014 yılından beri gevşemeye devam etmesine sebep oluyor. Küre-sel ticaret bu kadar vasat bir perfor-mans ortaya koyarken, başta gıda ve tarım ihracatçılarımız olmak üzere, Türkiye’nin GSYH büyümesinde net ihracatın önemli bir payı olması, Türk ihracatçısının bir başarısı ola-rak alkışlanmalı.”

Başkan Kopuz, dünyanın emtia, yani

hammadde ve yarı mamul ihtiyacını karşılayan ekonomilerin zor günler geçirdiğine işaret ederek, “Küre-sel emtia fiyatlarının gerilemesi bu ürünleri ihraç eden ekonomilerin daha az para kazanması anlamına geliyor. Bu da petrol, maden üreti-cisi veya başka tür hammadde üreti-cisi şirketlerinin hisse senetlerini de olumsuz yönde etkiliyor” dedi.

Türkiye’nin tüketicinin son kullanı-mına hazır hale getirilmiş malların ihracatını yapan bir ülke olduğu için bu ülkelere göre daha şanslı bir ko-numda bulunduğuna değinen Kopuz, “Ancak, Türkiye de emtia ihracatçısı bu ülkelere ihracat yapmak zorun-da. Dolayısıyla bu durum, 2015 yılın-da Türkiye için net ihracatın büyü-meye katkısı açısından risk taşıyor” diye konuştu.

Ekonomi politikalarında, para ve maliye politikalarında iç talebin önünü açmak için hızlı ve etkili deği-şiklikler yapılması gerektiğini vurgu-layan Başkan Kopuz, “İşte ekonomi politikalarında değişiklik, enflasyon riski yok ise merkez bankalarının para politikasını gevşetmesinden ve/veya maliye politikasını da kamu harcamalarını kısmen artıracak ted-birlerden geçer. Bu kadar basit” ifa-delerini kullandı.

İSTİB Başkanı Kopuz: “MB, FAİZLERİ HIZLICA İNDİRMELİ”

İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Ali Kopuz, dünyada deflasyon, negatif enflasyon tartışılırken Merkez Bankası’nın indirimde çekingen davranmasının Türkiye için büyük risk olduğunu belirtti ve “Merkez Bankamız çok hızlı faiz indirim sürecine

başlamalıdır. Aksi takdirde yüzde 4 büyüme bile zora girer” dedi.

İSTİB-HABER

Page 36: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

34

Marmaray, İstanbulluların hayatını kolaylaştırmanın yanı sıra bu şehirde yüzlerce, binlerce yıl önce yaşayan insanların beslenme alışkanlıkları ve geçim şartlarını da gün yüzüne çıkardı. Marmaray’ın yapımı sırasında gerçekleştirilen kazılar, Fatih Sultan Mehmed’in karadan yürüterek fethettiği bu şehrin, 8 bin 500 yıl

öncesine kadar uzanan tarihine de ışık tuttu.

29 Ekim 2013 tarihinden beri Avrupa ile Asya kıtalarını denizin altından birleştiren Marmaray tünel proje-sine ilişkin ilk düşünceler, 1860’lı yıllarda Sultan Abdülmecid tarafın-dan dile getirilmişti. II. Abdülhamid döneminde, 20. yüzyılın hemen ba-şında, 1902’de Amerikalı mühen-disler Tünel-i Bahri’nin beratını al-mışlardı. Proje, Salacak-Sarayburnu arasında, denizin altına dikilen 16 sütunun üzerinden geçen bir tüneli kapsıyordu. Ancak bu projeyi neti-celendirmek o yıllarda mümkün ol-madı.

“Asrın projesi” olarak nitelendirilen tüp geçit, aradan yaklaşık 150 sene geçtikten sonra hayata geçirildi. Proje, sadece İstanbulluların ulaşı-mını kolaylaştırmakla kalmadı, aynı zamanda, 2.500 yıllık bir geçmişe sahip olduğu düşünülen İstanbul’un tarihini 8.500 yıl geriye götürdü. İnşa çalışmaları sırasında gerçekleş-tirilen kazılar, hem yüzyıllar önce yaşayan İstanbulluların yaşam tarz-ları ile alakalı bilgeleri, hem de on-ların kullandıkları birçok eşyayı gün yüzüne çıkardı.

Üsküdar ve Yenikapı’daki kazılar...

Bizans İmparatorluğu dönemine ait arkeolojik kalıntılar ve Üsküdar ve Yenikapı bölgelerindeki yapılan arkeolojik çalışmaların etkisiyle planlanandan yaklaşık 4 sene geç tamamlandı. Fakat kazılar sonucu Yenikapı’da 4. yüzyıl döneminde şehrin en büyük limanı olan Theo-dosius Limanı ortaya çıktı. İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Namık Yal-çın, bu limanın Bayrampaşa (Lykds) Deresi’nin taşıdığı mil, artık ve mo-lozlarla dolduğunu ve bunların ora-

İSTANBUL’UN TARİHİ

8 bin 500 yıl önce buğday yüklü gemiler Yenikapı’ya yanaşıyorduASRIN PROJESİ, ASIRLAR ÖNCESİNE AYNA TUTTU

Haber : Fatih Türkyılmaz

Page 37: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

35Ocak - Şubat 2015

daki eski yapıların üzerini örttüğünü ifade ediyor.

Yenikapı kazılarında Neolitik Dönem’den günümüze kadar ulaşan ve kent tarihine ışık tutan 35 bin eser belgelenerek bilimin hizmetine sunuluyor. Bu çalışmalar sırasında antik kent Theodosius Liman kalın-tıları ile Neolitik kültür katı arasın-da tabakalaşmış deniz dolguları keş-fedildi. Tüm bu veriler de Marmara Denizi’nin son 10 bin yıl içinde ge-çirdiği değişimlerin açık bir şekilde anlaşılabilmesini sağladı.

İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü İsmail Karamut, kazılardan çıkan jeolojik delillere göre, İstanbul’da muhtemelen 6. yüzyılda çok kuv-vetli bir deprem ve bu depremin etkisiyle tsunami olduğunu söylüyor.

Kazılarda bulunan bitkiler...

Buluntular, Bizans ekonomisinin de-niz ticareti ve tarıma dayalı olduğu-nu gösteriyor. Dağınık halde duran botanik buluntularını Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emel Oymak Dönmez ekibiyle değerlen-direrek çok önemli sonuçlara ulaştı. Araştırmalar ve bulgular, 6. yüzyılda Bizans halkının bol miktarda üzüm,

vişne, kiraz ve kavun tükettiklerini gösteriyor. Kazılarda az sayıda çit-lembik, kızılcık, fındık, şeftali ve erik tohumları; kabuklu arpa ve buğ-day gibi tahıllara da ulaşıldı. Döne-min Bizans İmparatoru I. Theodosius (379-395), kendi adıyla anılan bu limanı, kentin artan tahıl ve diğer gereksinimlerini karşılamak amacıy-la yaptırmış. Uzmanlara göre bu da İstanbul’un gıda ihtiyacının karşılan-masında şehir dışından gelen tarım ürünlerinin önemli bir yeri olduğunu gösteriyor. Özellikle de denize yakın münbit şehirlerden gelen buğday gibi tarım ürünlerinin İstanbul’a bu limandan girdiği söylenebilir.

Çok çok eski zamanlardan beri kişniş yetiştiren ve bu bitkiyi çok seven Bi-zans halkı, Roma’da afrodizyak ola-rak kullanılan fıstık çamını da am-foralar içinde gemilerle İstanbul’a taşımışlar. Kandamlası, kazayağı, yoğurt otu ve düğün çiçeği gibi ya-bani bitkileri ne için kullandıklarını ise henüz kimse bilmiyor.

Kazılarda bulunan iskeletler..

Yapılan kazılarda çıkarılan kemik toplamda 142 bin kasa olmasına rağmen bunların 12 kamyonu üze-rinde inceleme yapılmış. Yenika-pı’daki kazılarda bulunan insan ve hayvan iskeletleri incelendiğinde, insanların iyi beslendiği, deniz mah-sulleri tükettiği görülebiliyor. Ancak hayvanlar için aynı şeyi söylemek mümkün değil. At, eşek ve katır iskeletlerinin yanı sıra az miktarda geyik, deve, koyun, keçi, sığır, do-muz ve yunus iskeletiyle, fil, ayı ve aslan kemikleri ortaya çıkmış.

İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Vedat Onar’ın yaptığı araştırmaya göre atları, eşek ve katırları hor kullanmışlar. Kemiklerinden hay-vanların epey acı çektikleri anlaşılı-yor. Özellikle atlara vurdukları gem hayvanların damak bölgesini perişan etmiş. Sırt ve bel omurları sorunlu olan yük hayvanlarının çoğundaki kesim ve kemirme izleri, önce taşı-macılıkta kullanılıp sonra hayvanlar ya da insanlar tarafından yendikleri-ni gösteriyor. Koyun ve keçilerin ise çoğunun beynini çıkarmışlar. Bu da beyinle beslendiklerine kuvvetli bir işaret olabilir.

İSTANBUL’UN TARİHİ

Page 38: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

36

Kamu Yönetiminde Şeffaflık ve Reform Paketini açıklayan Başbakan Ahmet Davutoğlu, imar kanununda değişikliğe gidileceğini duyurdu. Açıklamaya göre imar

planında yapılacak değişiklik sonucu oluşan değer artışından belediyeler de pay alacak. Kentsel dönüşüme ayrılan paylar ikiye ayrılacak.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, İmar Kanunu’ndaki devrim gibi değişikliği açıkladı:

“İMAR PLANI SÜREÇLERİ SAYDAM VE ADİL OLACAK. ARTIŞLARDAN BELEDİYELER DE PAY ALACAK”

Haksız kazanca büyük darbe... Hükümet, istisnaî imar değişikliğiyle oluşan değer artışından vergi alacak

İMAR KANUNU

GELİRİN YÜZDE 30’U KENTSEL DÖNÜŞÜME KAYNAK

OLACAK

Değer artışından kamuya öde-necek payın yüzde 30’u Çevre ve Şehircilik Bakanlığın kentsel dönüşüm özel hesabına, yüzde 70’i plan değişikliğini onaylayan ilgili idareye parsel malikince ödenecek. Plan değişikliğinin bakanlık tarafından onaylan-ması halinde, payın tamamı Ba-kanlıkça alınacak. Değer artış payı olarak alınan miktarlar, kentsel dönüşüm uygulamasına ilişkin hizmetler dışında kulla-nılamayacak. Değer artış payı bedelinin ödenmeyen kısımları her yıl için Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan yeniden değerleme oranına göre arttırılacak. Be-delin yarısı ödenmeden, onay-lanan plana göre uygulamada bulunulamayacak. Kalan miktar ödenmeden yapı ruhsatı düzen-lenmeyecek.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, İmar Kanunu’nda yapılacak değişiklikle-ri 3 ana başlıkta toplayarak, “İmar Kanunu ile İmar planlarının yapım süreçlerini daha saydam yapacağız. İmar uygulamalarını daha adil ve hızlı yapılmasını sağlayacağız. İmar planı değişiklikleri sonucunda değer artışından belediyelerin pay alması-nı sağlayacağız” diye konuştu.

Daha önce de bu konularda ciddi dü-zenlemelerin yapıldığını anımsatan Başbakan Davutoğlu açıklamasına şöyle devam etti:

“İmar planı değişiklikleri taslak ve değiştirilmiş hali ile belediye-nin internet sitesinde, belediyenin herkesin rahatlıkla görebileceği bir panosunda ve muhtarlıklarda ilan edilecektir. Ayrıca mahalli bir gaze-tede özet olarak sunulacaktır. İmar planı yapma ve onama yetkisi olan tüm kamu idarelerinin her aşama-sı ilgili idare ve Çevre, şehircilik Bakanlığının bu amaçla oluşturu-

Page 39: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

37Ocak - Şubat 2015

İMAR KANUNU

BAŞBAKAN İMAR DEĞİŞİKLİĞİNE AÇIKLIK

GETİRDİ:

“İSTİSNAİ TALEPLE DEĞİŞEN İMAR PLANI, DEĞER ARTIŞI

SAĞLARSA, KAMU BU DEĞERDEN PAYINI ALIR.”

Başbakan Ahmet Davutoğlu, İmar Yasası hakkında bilgi ve-rerek rant vergisinin söz ko-nusu olmadığını belirtti. Da-vutoğlu, “İmar Yasası ile ilgili kamuoyunun bilgisi ve yanlış anlaşılmaları giderilmesi için vurgulamak istiyorum. Bu ke-sinlikle bir rant vergisi değildir. Herhangi bir yerde bir arazi, bir mülk edinmiş olan vatanda-şımızın ya da şirketimizin za-manla orada kazandığı değerin vergilendirilmesi değildir. İmar planı geçmişse imar planı dola-yısıyla yeni yapılaşma hiç olma-mışsa zaten bir şey söz konusu değildir. İmar planı geçtikten sonraki herhangi bir değer artı-şından vergi alınması kesinlikle değildir. Sadece var olan imar planı istisnai olarak bireysel bir taleple bir kişi tarafından ta-leple kamu otoritesi kullanarak imzayla bir değer artışı orada devreye girecek bir husustur” dedi.

lan web sitesinde yayınlayacaktır. Evinde otururken dahi herhangi bir vatandaşımız Çevre ve Şehircilik Ba-kanlığımızın sayfasında bütün deği-şiklikleri görecek, itiraz edebilecek, yeni bir hak durumu var ise bunu bilecek. Herkesin ulaşabileceği bir şekilde şifresiz bir ortamda olacak.”

Tarihi ve kültürel doku korunacak

Başbakan Davutoğlu, Kültür ve Tu-

rizm Bakanlığı’nın kendi yaptığı

imar değişikliğini kendi internet

sitesinde ayrıca yayınlayacağını

belirterek, “İlk defa yapılan imar

planı uygulamaları için, daha önce

Page 40: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

38

imar planı yapılan alanlarda geçer-li kurallar belli. İlk defa imar planı uygulanacak söz konusu alanlar için düzenleme ortaklık payı ve kamu ortaklık payı birleştirilerek vatan-daşlarımızın bir belirsizlik içine düş-mesi engellenecek” dedi.

Başbakan Davutoğlu, tarihi ve kültü-rel dokunun korunacağını vurgulaya-rak, “Plan değişikliği, tarihi kültürel dokuyu, doğal dokuyu ve silüeti ko-ruyarak sosyal donatı ve teknik alt yapının verdiği imkan dâhilinde ya-pılacak” şeklinde konuştu.

Önce değer artış payı ödenecek

Davutoğlu şöyle devam etti: “İmar planı değişiklikleri sıkı kurallara

bağlanacak ve bundan Belediyele-rinde pay alması sağlanacak. Plan değişikliği bireysel talebe dayan-mıyorsa belediye tarafından talep aranmaksızın noktasal değil bir bü-tünü kapsayacak şekilde planlar ya-pılacak. Bireysel talep geldiğinde bir veya birkaç kişinin talebi halinde parsel veya ada şeklinde yapılabile-cek. Haksız bir gelir dağılımının veya o imar değişiminden bir komşunun istifade edip diğerinin etmemesi gibi haksız durum ortadan kaldırılacak.

Meclisin plan değişikliğine ve alına-cak belediye değer artış kararına iş-lem tesis edilecek. Taşınmazın plan değişikliğinden sonra ilk satışından sonra veya yapı ruhsatı aşamasın-

da önce değer artış payı ödenecek. Ödeme aynı olarak yapılacağı gibi, hisse verilmesi, kat karşılığı gibi pe-şin veya taksitler halinde de olabi-lecek.”

“Artışın sahibi kamudur”

İmar değişikliği ile bir arsanın bir-kaç misli değer kazanabildiğine dikkat çeken Başbakan Davutoğlu, “Bu artış, imar değişikliğinden kay-naklanmışsa o imar değişikliğinden kaynaklanan yeni değerin sahibi kamudur. O değer artışı kamuya dö-necek şekilde düzenlenmelidir. Bu düzenleme ile bu değer artışlarının nasıl değerlendireleceği hangi oran-larda ele alınacağı kayda bağlana-

İMAR KANUNU

Page 41: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

39Ocak - Şubat 2015

cak. Bunu biraz daha istişare ede-rek kanun öncesi netleştireceğiz. Pay kısmını ilerde belirleyeceğiz ama buradaki nihai yetki Belediye Meclisi’nde olacak. Alınan karara göre işlem tahsis edilecek” şeklinde konuştu.

Davutoğlu şöyle devam etti: “Değer artışı doğrudan kamuya dönecek. Kamuya dönmüş olsa dahi herhangi bir yerde silüete doğal çevreye za-rar verebilecek bir imar değişikliği-ne de izin verilmeyecek. Bundan be-lediyelere tarihi kültürel varlıkları korumak üzere ve kentsel dönüşüme kaynak aktarılacak. Oranlar netleşti ancak bunu daha istişareye açaca-ğız. Büyük pay belediyelere gidecek ve bunu oranın halkı için kullanacak. Ama bunun dışında bir oranda kül-türel mirası korumak için ayrılacak ve bu kültürel miras dışında doğal çevreyi koruyacak bir pay olacak.”

Kentsel dönüşüme kaynak

Kentsel dönüşümden elde edilecek payın ikiye ayrılacağını ve birini Biri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na di-ğerinin de belediyelere verileceğini kaydeden Başbakan Davutoğlu, “Biri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kentsel dönüşümü için diğeri ise belediyelerin kentsel dönüşüm için yaptığı çalışmalar için gelir alanı oluşturulacak. Şimdiye kadar yap-tığımız bizim iktidarlarımız döne-mindeki bir çok düzenleme bu ka-pıları kapatmıştı ama hala şeffaflık yönünde eksiklikler varsa bunun gi-derilmesi için her türlü gayreti sar-fedeceğiz. Çevre Şehircilik, TOKİ bir imar planı yaparsa Belediye bundan yine pay alacak. Değer artış uygula-ması bugünden itibaren geçerli ola-caktır” dedi.

Türkiye’nin en sürükleyici sektör-lerinden biri İnşaat sektörü olduğu-nu hatırlatan Başbakan Davutoğlu,

“Bunun gelişmesi ekonomik kalkın-ma için, istihdam için çok önemlidir. Bu kurallar olumsuz etki yapmaya-caktır. İnşaat sektörümüz bütün bu

planlarla ilgili çalışmalardan olumlu etkilenecek, sektörün gelişmesi ku-rallara bağlı olması da çok büyük bir imkan sağlayacak” diye konuştu.

AMAÇ KİRLİ İLİŞKİLERİ VE HAKSIZ KAZANCI ÖNLEMEK...

DEĞER ARTIŞININYÜZDE 40’I KAMUYA ÖDENECEK

Kamuoyunda rant vergisi olarak isimlendirilen istisnaî imar değişiklik-lerinin yol açtığı değer artışından kamunun pay alması nasıl olacak? Uzmanların açıklamasına göre, maliklerin talebi üzerine yapılacak yeni imar planı değişikliklerinde, emsal artışı olan parsellerin artan değeri-nin yüzde 40’ı kamuya rant vergisi olarak ödenecek. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri, “Rant vergisinde amacı, imardaki haksız kazancı ve kirli ilişkileri engellemek” olarak açıklıyorlar.

Ekonomi yönetimi, maliklerin talebi üzerine yapılacak imar planı deği-şikliklerinde, emsal artışı olan parsellerin, artan değerinin yüzde 40’ını, kamuya değer artış payı olarak almayı planlıyor. Hedef, bir arsada mev-cut imar durumunda; bazı girişimlerle ya da el değiştirdikten sonra imar hakkı yükselişi olursa, ortaya çıkacak daha büyük projenin (rantın) kamu lehine vergilendirilmesi. Böylece kamuoyunda sıklıkla konuşulan “aslın-da o arsanın imarı şu kadardı, yolunu buldular ya da el değiştirdi imar da değişti” şeklinde gündeme gelen kirli ilişkileri önlemek ve ortaya çıkan ‘ek değeri’ vergilendirmek. Örneğin mevcut imar hakkına göre en fazla 5 kat bina yapılabilecek bir arsa “imar değişikliği talebiyle” 7 kata çı-karılıyorsa 2 ekstra katın değerinin yüzde 40’ı kamuya ödenecek. Ancak mevcut imar planında 5 kat olmasına rağmen 3 katlı bir binanız varsa ve yıkıp 5 katlık bir bina yaparsanız imar değişikliği olmadığı için kamuya yüzde 40 pay vermeyeceksiniz.

İMAR KANUNU

Page 42: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

40

KEDİ İLE TİLKİNİN HİKAYESİ

Meşhur hikâyedir. Kedi ile tilki soh-bet ediyorlar. Til-ki havasını atıyor. ‘Kedi kardeş be-nim tehlike anında uygulayabile-ceğim şu kadar planım var’ O sı-rada kokuyu alan çoban köpekleri doludizgin saldırıya geçiyorlar.

Kedi can havliyle bir ağaca tırmanıyor. Tilki onu mu yapsam, şunu mu yapsam, bunu mu yapsam derken

canından oluyor. Kedi de tırmandığı ağaçtan tilkinin cansız bedenine ba-karken söyleniyor. ‘Mübarek hayvan bir sürü planın olacağına benim gibi tek bir planın olsaydı da canından ol-masaydın.’

KISSADAN HİSSE

İnsanın tilkinin durumuna tüylerinin ürpermemesi mümkün değil. İyi de kedilik mümkün mü? Tüm za-manlar ve mekânlar için geçerli basit, ucuz ve kolay anlaşılır ve uygulanır bir yönetim tarzı ve teknolojisi var mı?

DÜNYANIN EN GERİ KALMIŞ ÜLKESİAmerikalı yönetim gurusu Japon mucizesinin mimarı W. Edwards Deming, “Dünyanın en geri kalmış ülkesi neresidir?” sorusunu sorduktan sonra şu çok ilginç ce-vabı veriyor: Milyonlarca işsizde mahfuz bilgi ve beceri yığını ve çok daha korkuncu, bütün sektörlerde ve her seviyede istihdam edilmiş olan insanların bilgi ve be-cerilerinin gerekenden daha az veya yanlış kullanılması ve hatta istismar edilmesi dolayısıyla Birleşik Devletler bugün dünyanın en geri kalmış ülkesidir.

Ve yine Deming, “Amerikanın dost bir ülkeye yapacağı en kötü ihracat Amerikan Yönetim Tarzıdır” diyor.

Kitabının önsözünde kitabının amacının Amerikan Yö-netiminin tarzının değişimi (Transformation) olduğunu ve Amerikan Tarzı Yönetimin değişiminin bir yeniden yapılanma ya da revizyon olmadığını, tepeden tırnağa tüm yapının yenilenmesini gerektirdiğini, mutasyonun belki de doğru kelime olduğunu söylüyor.

TÜRKİYENİN YÖNETİM DEVRİMİ

Eğer üstad zerre kadar haklıysa, onların gelip geçtikleri ve değiştirme yönünde arayış içinde oldukları yola biz çıkma-ya çalışıyoruz ve Amerika’yı keşfetmeyi dahi haylice geriden gerçekleştiriyoruz demektir.

İş ve İşletme Yönetimi Literatürünün ağırlığının Anglosakson ve Amerikan ağırlıklı olduğunu ve ülkemizdeki litera-türün hemen tamamının aynı kaynaktan

olduğunu düşünürsek ciddi bir sorunla karşı karşıyayız.

Dünya üzerinde gelmiş ve geçmiş hiçbir medeniyet ön-

cekilerinin veya çağdaşlarının birikimlerini bir şekilde

kendi bünyesine aktarmadan kendi öz-

gün sentezini yapmamış/yapamamış-

tır. Bunun en görünür yollarından biri

ve başlıcası tercüme faaliyetleridir.

Yönetim hususunda Türk insanında

ufuk açacak kitapların tercüme edil-

mesiyle başlayacak bir İşletme Yöne-

timi Hareketi projesini dikkatlerinize

arz ediyoruz.

İŞ DÜNYASI & YÖNETİM

İŞ DÜNYASI VE YÖNETİM

ERDALDERİNDERE

Page 43: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

41Ocak - Şubat 2015

İŞ YÖNETİMİNDEN ÖNCE

İŞLETME YÖNETİMİ GELİR

Yönetim Kurulu Üyeleri, Üst ve Orta

Düzey yöneticiler için en çok ihtiyaç

duyulan bilgi alanının İşletme Yöne-

timi olduğunu öngörüyoruz. Bir sos-

yal birliktelik olarak firmanın inşâsı

ve yönetimi hakkındaki sorunlar ürün

ve hizmet yönetiminden (İş Yönetimi)

önce gelmekte ve bunlar üzerinde be-

lirleyici olmaktadır.

KENDİNİ BİL

Her şey değişiyor ve Gök Kubbe altında yeni bir şey yok. Bakın iyi Lider-lik, iyi Yöneticilik tanım-larına, kadim tanımların izdüşümünü görürsünüz. Son dönemlerde Yönetim ve Yöneticilik ve özellik-le Liderlik literatüründe kadim Uzakdoğu felse-feleri başta olmak üzere tüm kadim düşüncenin,

b ı r a k ı n e t k i s i n i , doğrudan konuşturulmasını ve konuşlandırılması-nı görüyoruz. Öz olarak hepsi aynı şeyi söylüyor: Kendini bil. Demek ki yöne-tim içten dışa bir süreç. Kişilikte olgun-laşma, düşüncede olgunlaşma, eylem-lerde olgunlaşma sırayla ortaya çıkıyor. Dış sürecin özü de ‘yönetileni hoş gör-dük’ ve ‘Onlar işleri danışarak görürler’.

ÖLÜMLÜ FİRMA

İstatistikler göster-mektedir ki kurulan firmaların %80 i ilk beş yıl içinde geri-ye kalan firmaların %80 i de ikinci beş yılda kapanmak-tadır. Yani her 100 firmadan sadece 4 tanesi on seneden fazla yaşamaktadır. Bunlarında ortala-ma ömrü 30-35 sene civarındadır.

Başka bir deyişle firmalar kurucula-rından önce ölmekte ve çalışanların da çalıştıkları firmalardan emekli olma şansı bulunmamaktadır.

YÖNETİM

Yaşadığımız dö-nemleri isim-lendirmeyi çok severiz. Bana kalsa 21. yüzyıl için ‘Yönetim Çağı’ diyebilirim rahatlıkla. Yönetim Üstadı Pe-ter Drucker’ın ‘Organizasyon

(Örgüt) Çağı’ demesinden cesaret alarak. ‘Çünkü’, di-yor üstad, ‘hiçbir dönemde olmadığı kadar çok organi-zasyonlar içinde ve arasında geçiyor insan ömrü.’ Eğer öyleyse her birimiz hemen her yerde ve hayatımızın belki de tamamında ‘Yönetimin’ nesnesi durumundayız.

İŞ DÜNYASI & YÖNETİM

Neyi yitirdin de, ne arıyorsun?

Atasözü

Page 44: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

42

Gümrük defterlerine göre çay, İstanbul’a ilk defa 1816 yılında girmiş. Bununla bir-likte 1917 yılına kadar ülkemizde çay üretimine dair bir gelişme olmamış. Bugün ülkemizde 1 milyondan fazla insan çay üretiminden karnını doyuruyor. Birileri keyif için çay içerken diğerleri de bundan geçimini temin ediyor, ne güzel bir alışveriş.

Çay, MÖ 2700 yılında Çin’de bulun-

muştur. 1-3 metre boyunda olabilen

bitkinin yabanilerinin 10 metreye ka-

dar çıktığı görülüyor. Subtropikal ve

tropikal bölgesine ait bir bitki olan

çay yüksek yerleri seviyor. Kuzey ve

Güney yarımkürelerde yetişen bu

tılsımlı içeceğin bitkisi, kışın yap-

rağını dökmeyen dört mevsim yeşil

kalabilen bir özelliğe sahip. Doğada

yüzyıl hatta daha uzun yaşayabiliyor. Çiçeği sarı- beyaz ve güzel kokulu. Bol yağış ve düzenli sıcaklık istiyor.

Japonya, Hindistan, Sri Lanka (Sey-lan), Kenya, Endonezya, Arjantin, Türkiye ve İran çayları da önemli kabul ediliyor. Ülkemiz de önemli çay yetiştiricileri arasında yer al-maktadır. Karadeniz Bölgesi’nde Rize, Trabzon, Giresun ve Artvin’de

yetişen çaylar gayet önemli bir boş-

luğu dolduruyor. Ülkemizde çay top-

lama mevsimi Nisan’da başlar, Ekim

Kasım aylarına kadar devam eder.

Tropikal çaylar ise dört mevsim ha-

sat edilebiliyor. Çayla ilgili en ilginç

bilgilerden biri de Himalayalar’ın

tepesinde çay tarımının yapılması-

dır. Himalayalar’ın güney yamaçları

yüksek çay bahçeleri için çok elve-

Haber : İbrahim Hakkı

YÜZBİNLERİN GELİR KAPISI ÇAYIN HİKÂYESİ

ÇAYIN HİKAYESİ

Page 45: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

43Ocak - Şubat 2015

rişli kabul ediliyor. Dik yamaçlarda güneş, yaptığı dik açılarla bitkinin ısıya doymasını sağlıyor ve yumuşak toprak, lezzeti tavan yapan çaylara analık ediyor. Darjeeling adı verilen bu Himalaya Çayı nadir bulunuyor ancak gerçeği ile sahtesi hep karış-tırılıyor.

Böyle bir tanım hâlâ yapılmadı

Çay ile ilgili ilk yazılı kaynak, 879 yılında bir Arap Seyyahın seyahatna-mesinde görülür. Seyahatnamede, Kanton Şehri’ndeki gelirlerin çay ve tuzdan olduğu yazılıdır. Çin’in güneyinde 960-1297 arası yaşayan ve 10 binin üzerinde şiiri bulunan Lu-Yu, çayı ilk kez satırlarında ku-rutan ve yetiştiren kişidir. Japon Ya-zar Kakuzo’ya göre o, çayın Kitab-ı Mukaddesini, yani ‘Chaing’ kitabını neşretmiştir. Büyük ozan meşhur Chaing kitabında iyi çayı şöyle ta-

nımlıyor; ‘Çay yaprakları, Tatar atlılarının deri çizmeleri gibi boğumlu olmalı, dev bir boğa-nın postu gibi yuvarlanabilmeli, rayihası bir uçurumdan çıkan sis gibi dağılabilmeli, Zephyros’un dokunduğu bir göl gibi ışıldaya-bilmeli ve henüz yağmur değmiş ince toprak gibi ıslak ve yumuşak olmalıdır.’ Sanıyorum böyle çarpıcı bir tasvir hala yapılamadı.

Çayın Türkiye macerası

Türkiye, çay tarım alanlarının ge-nişliği bakımından yedinci, kişi ba-şına tüketim bakımından dördüncü, kuru çay üretimi bakımından beşinci sırada yer alıyor. Rakamlardan da anlaşıldığı üzre hem üretim hem de tüketim açısından oldukça önemli bir yere sahip Türkiye. Tüketim açı-sından birinci sırada. Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu 2014 yılı yaş

çay kampanyasının son derece ve-rimli geçtiğini söylüyor: “Bu yıl üre-ticilerden 628 bin 430 ton yaş çay alımı gerçekleştirdik. Şu ana kadar 540 bin ton çay karşılığında üreticile-re 722 milyon lira ödeme yaptık. Yıl sonuna kadar toplamda 874 milyon lira ödeme gerçekleştirmiş olacağız. Çaykur olarak üreticimize 1 milyar liraya yakın ödeme yapıyoruz”

Bugün ülkemizde 1 milyondan fazla insan çay üretiminden karnını doyu-ruyor. Birileri keyif için çay içerken diğerleri de bundan geçimini temin ediyor, ne güzel bir alışveriş.

Tarih boyu Çin, Japonya, Hindistan ve diğer çay üreticisi ülkelerle iliş-kimiz olduğu düşünülürse onların bu ülkelere yaptıkları seyahatler sıra-sında çay ile karşılaşmamaları müm-kün değil. Zaten 12. yüzyılda büyük mutasavvıf Hoca Ahmet Yesevi’nin

ÇAYIN HİKAYESİ

Page 46: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

44

çay içen ilk Türk olduğu söylenir. Tatarların dilbilimcisi Abdülkayyum Nasıri ‘Fevakihul Cülesa’ adlı kita-bında bu olayı anlatıyor. Rivayetlere göre, Hoca Ahmet Yesevi, misafir ol-duğu bir Türkmen Evi’nde sıcak çayı içmiş ve çok beğenmiş, yorgunluğu-nu aldığını görünce de ‘hastalarınıza bundan içirin ki şifa bulsunlar’ diyor. Dolayısıyla, Türklerin Anadolu’ya gelmeden önce çayla tanıştıklarını bu bilgi ortaya koyuyor.

1777 tarihli bir Attariye Defteri’nde çay kaydına rastlandığı, 1816 yılında bir gümrük defterinde ise çay itha-latının yapıldığı anlaşılmaktır. Belli ki ufak tefek ithalatlar yapılıyor ve böylece çay İstanbul’a ‘merhaba’ diyor. Japonya’dan gelen çay ile çok sınırlı sayıda da olsa çay ekildiği, ancak sonuç vermediği söylenmek-tedir. 1860 yılında Rusların Batum çevresinde çay tarımına başladıkları anlatılıyor. 19. Yüzyılın ikinci yarı-sında Batum’a çalışmaya giden Doğu Karadeniz halkı çayın nasıl yetişti-ğini görerek ufak tefek dikime de başlıyor.

Çay Risalesi

Bunun yanında 1877 yılında yayımla-nan Çay Risalesi adlı kitapta bir çay düşkünü olan ve Çaycı adıyla anılan Basra Valiliği görevinde bulunan Hacı Mehmet Arif Efendi, “otuz seneyi aşkın bir çay tiryakisi olduğunu, bu alışkanlığından hiçbir zarar görme-diğini, tam aksine sıhhat ve afiyetle yaşantısına devam ettiğini” söylü-yor. Çayın mutlaka içilmesi gerekti-ğini ve sağlıklı olduğunu da vurgu-luyor. Çay ile ilgili ikinci kitap 1910 yılında ‘Çay Hakkında Malumat’ adlı kitapta yer alıyor. Bu kitabın yaza-rı ise Mehmet İzzet. Kitabında halk arasında çay içmenin hızla yaygın-laştığını söyleyerek, ‘Vakıa şimdiye kadar umumi, tıbbi nebatat kitap-larında bu babda malumat-ı lazime

kayd edilmiş ise de kimisinin pek muhteser, kimisinin ise bir takım tabirat-ı fenniye ile mezcedilmiş bulunmasına ve bu surette anlardan edilecek istifade pek mahdut ve er-babına münhasır kalmış olmasına bi-naen ve risale-i müteaddide görülen malumatı toplayarak’ bu eseri yaz-dığını belirtmiştir.

Fakat 1917 yılına kadar Türkiye’de çay yetiştiriciliği ile ilgili ciddi bir adımın atılmadığını görmekteyiz. Çay için en uygun iklimin Doğu Ka-radeniz Bölgesi olduğuna karar ve-

rilir. Bu kez de araya Birinci Dünya Savaşı’nın girmesi çayın ülkemizde yaygınlaşmasını güçleştiriyor. Hal-kalı Ziraat Mektebi hocalarından Ali Rıza Erten, Batum Bölgesi’ne yaptığı ziyaretin ardından çay tarı-mının mutlaka Doğu Karadeniz’de yapılması gerektiğini yineliyor. 1912 yılında ise Rize Ziraat Odası Başka-nı Hulusi Karadeniz, Batum’dan ge-tirdiği çayı kendi bahçesine ekiyor. Burada tahmin etmekte zorlanma-yacağımız gibi çay tutuyor. Fakat Ruslar Rize’yi işgal edince bu sevda da kısa sürüyor.

ÇAYIN HİKAYESİ

Page 47: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

45Ocak - Şubat 2015

1919 yılında tekrar Rize’ye dönen Hulusi Bey, çayın Rize’de yetiştire-bileceğini ispat ediyor ve bilgi enge-li ortadan kalkıyor. Bugün halen çayı Hulusi Karadeniz mi, Zihni Derin mi Türkiye’ye getirdiği tartışılmaya de-vam edilmektedir. Tarihler konusun-

da da farklı görüşler bulunuyor. Biz, ÇAYKUR raporları, Prof. Dr. Burhan Kaçar’ın ‘Çay Bitkisi’ isimli kitabı ile Mustafa Duman’ın ‘Çay Kitabı’ adlı çalışmasında ki bilgiler ışığında ak-tarmaya çalışıyoruz.

Araştırmalar Zihni Derin’in çayın ül-kemizde yetiştirilmesine resmi ma-nada öncülük ederek onun kurum-sallaşmasını sağladığını gösteriyor. Esat Özoğuz, Prof. Şevket Reşat Ha-tipoğlu, Ali Rıza Erten de çay yetiş-tiriciliğinin öncülerinden kabul edi-liyor. ‘Rize ili ve Borçka kazasında Fındık, Portakal, Mandalina, Limon ve Çay yetiştirilmesine dair 407 Sa-yılı Kanun’ 1924 yılında kabul edile-rek çay yetiştiriciliği yasal güvence altına alınır. 1940 yılında çıkartılan çay kanunu ile çay tarımı ve üreti-

mi, girdi ve kredi sübvansiyonları ile önemli ölçüde destekleniyor. Bu kanunun yayınlanmasından sonra çay tarım alanları hızla genişlemeye başlamıştır.

Rize’nin Fener Mahallesi’nde 1947 yılında günlük 60 ton kapasiteyle ilk fabrika açılır, adı Merkez Çay Fabrikası’dır. 1960 yılına gelindi-ğinde ise çaylık alan 214 bin dekar, üretici 100 bin kişidir. 1973 yılında, kurulan yaş çay işleme fabrika sayısı 32’ye, 1999’da ÇAYKUR’un yaş çay işleme fabrikası 46’ya ulaşır. 1985 yılında sektördeki toplam alımın yüzde 95’i ÇAYKUR, yüzde 5’i özel sektör tarafından yapılırken, özel sektörün çay işletmesine açılması ile birlikte bu oran neredeyse eşit hale gelmiştir.

ÇAYIN HİKAYESİ

İstanbul Ticaret Borsası’nda bir se-çim heyecanı daha yaşandı. İstanbul Ticaret Borsası’ndan TOBB İl Kadın Girişimciler ve TOBB İl Genç Girişim-ciler Kurulu İcra Komitesi’ne gidecek üyeler için 25 Aralık 2014’te yapılan seçimler, demokratik bir rekabet ve coşku içinde geçti. Seçimler sonu-cunda İSTİB kontejanından TOBB İl Kadın Girişimciler Kurulu şu isimler-den oluştu: Cansu Yurtsever, Cemre-yaz Özdoğan, Çağla Kasap, Hatice Aydoğmuş, Irmak Koyunseven.

Diğer taraftan İSTİB’den TOBB İl Genç Girişimciler Kurulu’na gidecek üyeler ise şu şekilde belirlendi: Bu-rak Şahin, Çağla Kasap, Emrah Öz-duran, Emre Acar, İlker Bıyık, Kadir Çerman, Mahmut Altuntaş, Mehmet Emin Çalışkan, Muhammet Hasan Kopuz, Muhammet Hüseyin Kopuz, Murat Çalışkan, Mustafa Kamar, Can-su Yurtsever, Irmak Koyunseven, Çe-tin Topaloğlu, Hatice Aydoğmuş.

Bu arada seçimler neticesinde İs-tanbul Ticaret Borsası TOBB İl Genç Girişimciler Kurulu İcra Komitesi Üyeliğine Muhammet Hasan Ko-

puz seçilirken, İstanbul Ticaret Borsası’ndan TOBB İl Kadın Girişim-ciler Kurulu İcra Komitesi’ne gide-cek isim de Hatice Aydoğmuş oldu.

İSTANBUL KADIN VE GENÇ GİRİŞİMCİLERİNİ SEÇTİ

Page 48: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

46

Fırıncılık sektörü temsilcileri İstan-bul Ticaret Borsası’nda bir araya gelerek, temel sorunlarını ele alıp çözüm yollarını müzakere ettiler. Sektörün menfaatlerini korumak için tek ses ve tek kuvvet olmanın önemine değinen katılımcılar, an-cak bu şekilde sorunları çözebilecek bir kamuoyu oluşturabileceklerine işaret ettiler. Sektör temsilcileri bu amaçla, fırıncılık sektöründeki STK temsilcilerinden oluşan bir komis-yon kurulmasına ve bu komisyonun düzenli olarak toplanarak, fırıncılı-ğın sorunlarına çözüm üretmelerini karara bağladılar.

İSTİB Meclis Salonu’nda gerçekleşti-rilen toplantıya İstanbul Ticaret Bor-sası (3. Meslek Komitesi), İstanbul Ticaret Odası, İstanbul Sanayi Odası, İstanbul Fırıncılar Odası ve İstanbul Fırıncılar Sendikası temsilcileri katı-larak, sektöre ilişkin görüş ve düşün-celerini paylaştılar.

Zümre toplantısında geçen yıl Kasım ayında mevzuat değişikliğine dikkat çekilerek, bu değişiklikle mevcut fı-rın ruhsatlarının devri hususunda ya-pılan kısıtlamalar tüm boyutlarıyla ele alındı. Katılımcılar, bu kısıtlama-nın yakın gelecekte, İstanbul’daki fırın sayısının azalmasına yol açaca-

ğına dikkat çektiler.

İSTİB’te gerçekleşen toplantı ile bu sektörün İstanbul’daki İSTİB, İTO, İSO, İstanbul Fırıncılar Odası, İstan-bul Fırıncılar Sendikası gibi farklı ör-gütlenmeler içindeki tüm temsilcile-ri tek çatı altında bir araya gelmiş oldu.

Toplantı katılımcıları şu isimlerden oluştu: Nadir Durmaz, Yılmaz Kaya, Mehmet Kork, Nejdet Esir, Orhan Özel, Maksut Tüysüz, Fahri Özel, M. Bahattin Akgül, Abdullah Çerman, Samet Özer, Yaşar Yiğit, Mustafa Şa-hin, Çetin Keçeli.

FIRINCILIK SEKTÖRÜ İSTİB’DE TOPLANDI...Sorunların çözümü için komisyon kuruldu

İstanbul Ticaret Borsası, İstanbul Ticaret Odası, İstanbul Sanayi Odası, İstanbul Fırıncılar Odası, İstanbul Fırıncılar Sendikası temsilcileri İSTİB’de bir araya geldiler.

Yapılan toplantı neticesinde komisyon kurulması kararı çıktı.

FIRINCILIK SEKTÖRÜ

Page 49: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

47Ocak - Şubat 2015

TOHUM PROJESİ

İstanbul Ticaret Borsası’nın başlat-tığı “50 Yıldan Eski Tohumların Çim-lenebilme Kabiliyetinin Araştırılması Projesi” yeni bir ivme kazandı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) ve Ye-ditepe Üniversitesi ile birlikte yü-rüttüğü proje kapsamında Yeditepe Üniversitesi’nde bir toplantı yapıldı.

İSTİB ve TAGEM yetkililerinin proje-nin aşamaları yerinde inceleyerek akademik sorumlulardan kapsamlı bilgi aldıkları toplantıda, elde edilen sonuçlar ve bilgiler, çalışmanın neti-cesi için büyük umut verdi. İSTİB bün-yesindeki teknik personelin de hazır bulunduğu ziyaret sırasında tohum-ların incelenip geliştirildiği Yeditepe Üniversitesi laboratuarları da gezildi.

İSTİB’in “50 Yıldan Eski Tohumların Çimlenebilme Kabiliyetinin Araştı-rılması Projesi”, Temmuz 2012 ta-rihinde başlamıştı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın da destek verdiği çalışmalar iki yılı aşkın bir süredir akademik bir ekip tarafından başarıyla sürdürülüyor.

Tohum Projesi çalışmaları için İstanbul’da bulunan TAGEM yetkili-leri, Yeditepe Üniversitesi’ne yapılan inceleme gezisinden sonra, İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Ali Kopuz’u ziyaret ederek, proje hakkında bilgi verdiler. TAGEM yetkilileri, Ali Kopuz başkanlığındaki Yönetim Kurulu top-lantısına da katıldılar. Toplantıda, Tohum Projesi’nin aşamaları ve son gelişmelere ilişkin bilgi alışverişinde bulunuldu.

TOHUM PROJESİ İVME KAZANDI

TAGEM’DEN BAŞKAN KOPUZ’A ZİYARET

Page 50: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

48

Nitelikli İnsan

TİCARET VE HAYAT

MÜRSELSÖNMEZ

Dünya insanın eliyle yoğrulan bir hamurdur. Onu insan şekillendirir. İnsan da sonuçta yaşadığı dünyanın etkisi altındadır. Bu akış güçlü insanla dengesini

bulabilir. Güçlü insan ise ne olduğunu, nerede durduğunu ve gittiği istikameti görebilen insandır.

TİCARET VE HAYAT

Bir toplumun en temel değerlerinden birisinin nitelikli insan olduğu aşikar-dır. Bir toplum ya da ülke; nitelikli insan, yetkin insan, sorumluluk sahibi insan diye açımlayabileceğimiz bu de-ğerle değer sahibi olabilir, mevcut de-ğerlerini koruyup geliştirebilir.

Rakamların, fiziki büyüklüklerin çarpı-şıp yarıştığı günümüz dünyasında ka-lıcılık salt maddi varlıkla sağlanamaz. Sürdürülebilir büyüklüğün ve gücün yegane teminatı nitelikli insandır. Ni-telikli insan komple bir anlam ifade eder. Yalnızca belli konularda bilgi ve beceri sahibi olmak yeterli değildir. Gereklidir ama yeterli değildir. İnsanın soyut somut varlık şubelerinin de belli bir olgunluk düzeyinde ol-ması gerekir. Beden, akıl, duygu, irade, ahlak gibi ben-liği oluşturan toplam şahsiyetin oluşturulması ile ancak nitelikli insana ulaşılmış olur.

Eğitim için gösterilen çabalar kaleminden olan okul-ların fiziki yapılarının iyileştirilmesi, öğretmenlerin maaşlarının iyi düzeyde olması vb. bir temel olarak de-ğerlidir ama yeterli değildir. Yalnızca okulların işlevsel olması zaten yeterli değildir, çünkü, toplumun genel yapısının bir eğitim ve öğretim müessesi gibi işlemesi gerekmektedir. Bunun için de, bireylerden kurumlara ve devlete kadar her kademedeki insanımızın bir gele-cek ülküsünün, bir sahici varlık gerekçesinin havasını, halini yaşaması esastır. Ülkesini ve insanını sevebilen,

bir “yer”li olabilen, “ben”i aşarak “biz” olmayı başarabilen insanlarla millet ve devlet “gerçek”leşir. Bu vasatta da eğitim ve öğretim yalnız-ca okulların değil tüm toplumun işi olur. Yüzde yüz toplumun aynı dü-şünce ve duygu hattında olması bek-lenemez, böyle bir durum mümkün de değildir. Ekseriyetin benliğinde böylesi bir kıvam ve birlik, birlik-te başarmak arzusu canlı tutulursa kendini yetiştiren ve geliştiren bir mekanizma oluşmuş olur.

Yasalarınız ne kadar mükemmel ve adil olursa olsun eğer onu uygulayan

insanda bu vasıflar yoksa boşa çıkar. Maddi anlamda nasıl bir refaha çıkarsanız çıkınız bunu hazmedemeyen ve değerini takdir edemeyenlerden oluşuyorsa toplum, o zaman eldeki imkanlar kayar gider. Kullandığınız aracın mükemmelliği kullanıcının beceriksiz olması ile verimlilik değil zarar getirir. Maddi anlamda belli bir düzeye gelmek, her zaman insani anlamda o düzeyde olunduğunun göstergesi değildir. Kimi zaman tarihte sıçramalar olur. Ummadığınız bir anda hayal bile de-mediğiniz bir konuma gelirsiniz. İşte o zaman hazırlıklı olan bu şansı değerlendirebilecektir.

Zamanın hızla aktığı ve geçmişte yüz yılda gerçekleşen değişimlerin şimdilerde on yıllar mesabesinde değiştiği bir süreçten geçiyoruz. Ülkemiz de son yıllarda ciddi hareketlilikler içerisinde ve evrensel lige girme şan-

Page 51: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

49Ocak - Şubat 2015

TİCARET VE HAYAT

sını yakalamış bulunuyor. İletişimin hızlanması ile de aynı zamanda kültürel bir anafora kapılmış vaziyette. Yeni maddi ve fiziki imkanların insanları şaşırtması, ne yapacağını bilemez hale getirmesi ve hatta yeni duru-mu inanılmaz bulup yadsıması gibi bir olumsuzluk riski de var. “Tarihsel fırsat” zamanlarında nitelikli insanın önemi daha da artıyor. Yakalanan şansı değerlendirebi-lecek şahsiyet ve dirayete sahip, şov değil iş yapmak zevkini kendisine şiar edinmiş insanlara ihtiyacımız var. Elbette nitelikli insanlarımız var, ancak bu büyü-me ve yürüme sürecinde daha fazlasına ihtiyaç olduğu da ortada. Zamanın eğitici ve öğreticiliği, hayatın in-sana ders veren bilgeliği kuşkusuz doğal bir olgunlaşma sürecidir ama bu süreci çabalarımızla daha hızlı işler hale getirmeliyiz.

Makamın mevkinin kendisini bozamadığı, “som sorum-luluk” sahibi, övgüye yergiye değil aklına ve vicdanına kulak tutan olgun insanlarımız çoğaldıkça, ülkece ya-kaladığımız bu tarihi fırsatı kalıcı bir başarı olarak ta-rihin sinesine hakkedebiliriz. Yaşama zevkini yaşatma aşkında bulan insan yetiştirmek. Sürekli olarak toplu-mun iyi, güzel ve doğru üzerinde istikametini sağlayan iradeyi besleyecek bir mayanın bulunması gerekiyor.

Okulları okul yapacak olan şey elbette fiziki varlıklar-dır ama asıl okulu okul yapan öğretmendir. Yalnızca

bilgi değil şahsiyet sahibi kılmayı başarabilen öğret-menlerimizin sayısının artması ile atılacak adımları her kurum ve kuruluş içerisindeki akil kişilerin çabaları destekleyecek, bunu toplumdaki denge sahibi bireyle-rin varlığı güçlendirerek büyütecektir. Hayatı bütüncül bir kavrayışla kavrayan ve varoluşun anlamını millet ve medeniyet bağlamında sahici bir zemine oturtan güçlü istikamet sahibi olma özelliği ile ancak nitelikli insan yetiştirme çabaları başarılı olabilir. Çokça söylendiği gibi, “milli inanış, milli adanış” sahibi olabilirsek şah-siyetimizin omurgasını çatabiliriz. Bunun meyvesi de nitelikli insan olur.

Dünya insanın eliyle yoğrulan bir hamurdur. Onu insan şekillendirir. İnsan da sonuçta yaşadığı dünyanın etki-si altındadır. Bu akış güçlü insanla dengesini bulabilir. Güçlü insan ise ne olduğunu, nerede durduğunu ve git-tiği istikameti görebilen insandır. Yani iş dönüp dolaşır ve nitelikli insana gelir. İnsan, tam anlamıyla, bizim medeniyetimizde salt dünyanın değil tüm varoluşun merkezindedir. Bu merkezilik kibir eksenli bir şey de-ğil, diğer tüm varlıklarla ve doğayla ahenk içinde olma, bir büyük sorumluluğu yaşayıp yaşatma konumudur. İn-san, sorumluluğuyla insandır. Sorumluluk duygusu ge-lişkin olana da nitelikli insan diyoruz. O, insanın açtığı dertlere insan devasıdır.

Page 52: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

50

Erol Taş deyince akıllara hemen sert, amansız ve kötü kalpli bir karakter gelir. Filmlerin bu ‘kötü adamı’ aslında eşinin tabiriyle ‘eşine elleriyle kahve yapacak kadar yumuşak karakterli’ bir insandır. Sinema tarihinin bu unutulmaz karakteri

yüzlerce filmde oynamasına rağmen insanlarla iç içe olduğu bir iş yapmaktan asla vazgeçmedi. 50 yıl boyunca işlettiği, dostlarına bizzat elleriyle kahve yaptığı kahvehanesi bugün Cankurtaran’da ‘Erol Taş Kahvehanesi’ ismiyle, kötü karakterli adamın iyi kalpli kahvehanesi olarak nostalji sevenleri ağırlamaya devam ediyor.

Haber : Rüveyda TopalFotoğraf : Rüveyda Topal

KÖTÜ ADAMIN İYİ KALPLİ KAHVESİ

SİMGE MEKANLAR

Page 53: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

51Ocak - Şubat 2015

Dökme demirden büyükçe bir soba, etrafında dizilmiş küçük tahta ma-salar, duvarlarda unutulmaz Yeşil-çam yıldızlarının siyah beyaz fotoğ-rafları…

Bir yandan fonda alaturka bir müzik çalarken, bir yandan sobadaki odun kokusu eşliğinde üzerinden duman-lar tüten çaylar geliyor masalara bir bir..

Burası Erol Taş Kahvehanesi. Yak-laşık 600 filmde küçüklü büyük-lü pek çok rol alan, filmlerin kötü karakterli adamı Erol Taş’ın bizzat 50 yıl boyunca işlettiği kahvehane. Sultanahmet, Ayasofya ve Topkapı Sarayları’nın tarihi gölgesinde bu-lunan kahve, Cankurtaran deyince akıllara gelen ilk duraklardan da bir tanesi.

Erol Taş’ın elinden kahve

Pek çok filmde acımasız, sert ve kötü bir karakteri canlandıran Erol Taş gerçekte aslında filmlerdeki karakterinin tam tersine sahip bir insandır. Taş, filmlerin vazgeçilmez yıldızlarından biri olmasına rağmen insanlarla sıcak diyaloglar kurabile-ceği bir iş olan kahvehane işletme-ciliğini de aynı zamanda sürdürüyor-

du. Fatih’in içinden tren geçen şirin

semti Cankurtaran’a açtığı kahve-

hanede dostlarına ve sevdiklerine

bizzat elleriyle kahve yapıyordu.

Buradan yıldız oldu

Erol Taş Kahvehanesi’nin aslında

unutulmaz bir öyküsü daha bulu-

nuyor, zira Erol Taş’ı Yeşilçam’ın

basamaklarına taşıyan hikayenin

başlangıç noktası bu kahvehane.

Kahvehane işletmeciliğinden önce

CANKURTARAN’LA ÖZDEŞLEŞTİ

Bir rivayete göre adını Osmanlı zamanında, Boğaziçi girişinde ka-zaya uğrayan denizcileri kurtar-mak için kurulan ‘tahlisiye’ yani kurtarma istasyonlarından alan Cankurtaran semti pek çok tarihi mekana da ev sahipliği yapıyor. ‘Sur-i Sultani’nin en uç noktasın-da bulunan bu tarihi semt arna-vut kaldırımları, şu an da her ne kadar ara verse de tren sesleri ve ahşap evlerle özdeşleşmiş du-rumda.

Türk sinemasında da onlarca filme doğal plato görevi yapan semtin en önemli mekanlarından bir tanesi Erol Taş Kahvehane-si. Cankurtaran deyince akıllara tren istasyonu, tarihi evler bir de Erol Taş Kahvehanesi geliyor. Ünlü aktörün yıllarca emek verdi-ği kahve zamana meydan okuyor. Yarım asır Erol Taş’ın hizmet et-tiği kahvehanenin mülkiyeti onun ölümünden sonra Vakıflara geçer.

SİMGE MEKANLAR

Page 54: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

52

yine Cankurtaran’da bir fabrika-nın boyahanesinde çalışan Taş, bir süre sonra kahvehanesini açar. Yeşilçam’ın pek çok filmine ev sa-hipliği yapan Cankurtaran’da yine bir gün bir film çekilmektedir. Film çekimini kahvehanesinden izleyen Taş, ekibe birkaç serserinin musal-lat olduğunu görür. Duruma hemen müdahale eder ve bu cesur tavrı yönetmenin de ilgisini çeker. Ken-disiyle görüşerek ertesi gün filmde çekilecek olan bir kavga sahnesinde kendisinin de yer almasını istediğini söyler ve ünlü yıldızın Yeşilçam öy-küsü de böylece başlamış olur.

Ölümünden sonra

Film yıldızlığının yanında 50 yıl bo-yunca tarihi Cankurtaran semtinde açtığı kahvehanede işlerini yürüten Taş’ın ölümünden sonra kahve dost-ları tarafından işletilmeye başlanır. Bir ara Kültür Merkezi olarak da hizmet veren tarihi mekan şu anda Yıldız Ailesi tarafından işletiliyor. Hem kahve, hem sıcak, huzurlu bir ortam imkanı sunan mekanda özel yapım bir de dökme soba bulunuyor. Tarihi kahve soğuk bir kış gününde çıtır çıtır yanan sobanın eşliğinde, Yeşilçam’ın 100 yıllık havasını so-luyarak kahve içmek isteyenler için unutulmaz bir fırsat sunuyor.

‘Hiç değişmedik’

Kahvehane günümüzde Erol Taş’ın arkadaşı olan Kemal Yıldız tarafın-dan işletiliyor. Yıldız, kahvehanenin orijinal halini hiç bozmadıklarını

belirtiyor. Yıldız, “Kahvehanenin

yalnızca ön kısmını kapattık. Eşya-

ların orijinal halini muhafaza ettik”

diyor.

Kemal Yıldız kahvehaneyi şöyle an-latıyor: “Buranın en önemli özelliği sakinliği. İstanbul’un karmaşasında insanların gürültüden uzak, dostuy-la gelip muhabbet edeceği bir yer. Burada Türk sanat müziğinden baş-ka müzik çalınmıyor. İnsanlar sırf şu soba için bile buraya geliyor. Bura-ya gelen biri saatlerce gelip sadece otursa kimse ona ‘sen neden otur-dun da bir şey almıyorsun’ demez. İnsanlar burada kendini rahat hisse-diyor.”

SİMGE MEKANLAR

Page 55: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

53Ocak - Şubat 2015

SİMGE MEKANLAR

İnsanlar sırf şu soba için bile buraya geliyor. Burası

insanların İstanbul’un karmaşasından uzak,

dostuyla gelip muhabbet edebileceği bir yer.

Kemal Yıldız / Erol Taş’ın arkadaşı ve kafenin işletmecisi

Page 56: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

54

Bir yabancının bizim değerlerimize yakın bir çizgide film yapması ender rastlanan bir durum. Neden mi? Kendi tarihimize başkasının gözüyle baktı-ğımız filmler genel olarak oryantalist bir bakış açısıyla sunulmuştur da on-dan. Oysa “Son Umut” öyle mi?

Başrol oyuncuları arasında Russell Crowe, Olga Kurylenko, Jai Courtney, Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan’ın yer aldığı Son Umut (The Water Diviner), Çanakkale’yi anlatan diğer filmler-den birçok bakımdan birkaç adım ile-ride görünüyor. Yönetmenliğini aynı zamanda Oscar ödüllü aktör Russell Crowe’un yaptığı filmin iki senaristi bulunuyor. Andrew Knight ve Andrew Anastasios. Bu iki senaristin Türk kül-tür ve tarihini, Anadolu topraklarını gayet iyi bildiğini filmin her karesin-den çıkartabilmemiz mümkün. Film-de dönemin tüm tarihi ve kültürel

kodlarının başarıyla, canlı bir şekilde perdeye yansıtıldığını görebiliyoruz. Özellikle de ezan, namaz, sünnet gibi öz değerlerimizin yer aldığı sahne-ler…

Filmin konusuna gelince: Baba Joshua Connor (Russell Crowe), Avustralya’da çiftçilik yapan kendi halinde bir in-sandır. Çiftçiliğinin yanı sıra su bulma konusunda da ustadır Joshua Connor. Nitekim filmin orijinal adı “The Wa-ter Diviner”, “su yatağını çubukla bu-lan kişi, su kâhini” anlamına gelmek-tedir. Joshua, eşi Eliza (Jacqueline McKenzie) ile beraber üç çocuklarını ihtimamla yetiştirmiş, üçünü de aynı anda askere göndermiştir. Çocuklar, zamanın İngiliz ordusuyla birlikte Avustralya’ya ait Anzak bölüğüyle Çanakkale Savaşı’na katılmıştır. Bir zaman sonra, Gelibolu’da yoğun ateş altında kalarak öldükleri haberi gelir.

Anne Eliza, çocuklarının yokluğuna dayanamayarak kendini göle bırak-mak suretiyle intihar etmiştir. Baba Joshua ise eşinin cenazesinde çocuk-larını ölü ya da diri mutlaka bulup getireceğine söz vermiştir. Bu amaçla yola çıkar ve Türkiye’ye gelir.

Çocuklarını Aramaya Gelen BabaBaba Connor’un Gelibolu’ya gitmesi için Sultanahmet’teki İngiliz İşgal Or-dusu Karargâh’ından resmi bir belge alması gerekmektedir. Oraya gider

Haber : M. Feyzi Erdal

100. Yıla yakışan bir film: SON UMUT

KÜLTÜR-SANAT

Page 57: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

55Ocak - Şubat 2015

ama ‘savaş alanıdır’ denilerek izin verilmez. O da kaçak bir şekilde, kü-çük bir sandalla yarımadaya geçer. Orada çalışmakta olan İngiliz ve Türk komutanlarla karşılaşır. İngiliz Yarbay Cyril Hughes (Jai Courtney)’ın ya-nında bölgeyi iyi bilen Türk Binbaşı Hasan (Yılmaz Erdoğan) ile Hasan’ın emir subayı Cemal Çavuş (Cem Yıl-maz) vardır. İngiliz Yarbay, Baba Connor’u hemen göndermek ister; çünkü ölü çocukların bulunması aylar alabilecektir.

Babayı geri göndermek isteyen Yar-bayın orada ölen on bin askerin her birinin bir babası olduğunu ve onla-rın hepsinin çocuklarını bulmak için oraya gelmesi durumunda neler ola-bileceğini düşünmesini ister. Binba-şı Hasan’ın verdiği şu cevap ise çok manidardır: “Haklısın, binlerce as-kerin bir babası vardı ve fakat ço-cuklarını bulmak için sadece Baba Connor geldi.” Sonuç: böylesine fedakâr bir babaya elbette yardım eli uzatılmalıdır.

Usta bir “su bulucu” olan Connor, savaş alanını gezerken bir yerde du-rur, fakat elleri titrediği için kendisi toprağı kazamaz. Tespit ettiği yerin kazılmasında ısrar eder. Kazı neti-cesinde küçük ve ortanca oğlun ce-setlerine ulaşılır, ama tüm aramalara rağmen büyük oğlunun cesedine ula-şılamaz. İki oğlunun cesedini görünce sinirleri gerilen Baba Connor, “Oğlunu öldüren budur” diyen bir İngiliz aske-rinin kışkırtmasıyla Binbaşı Hasan’ın üzerine saldırır. Fakat emir subayı Cemal Çavuş daha uyanık davranarak tahta bir sopayla Baba Connor’u et-kisiz hale getirir. Baba Connor, daha sonra Binbaşı Hasan’dan özür diler.

Milli Mücadele’de Bir Anzaklı

Binbaşı Hasan birtakım evraklara ba-karken Connor’ın büyük oğlunun öl-mediğini ve bir şekilde esir alınarak Anadolu’nun içlerine, Afyon civarına götürüldüğünü tespit eder. Ancak İş-galci İngiliz idaresi Connor’u bir an evvel geri göndermek ister. O sırada Binbaşı Hasan ve Cemal Çavuş, Kuvayı Milliye hücre faaliyetlerini yürütmek-tedirler. Halk, İngiliz idaresine karşı “defolun” naralı nümayişler yapmak-tadır. Öte yandan trenle Afyon’a git-mekte olan Kuvayı Milliyecilere o sı-rada Afyon’u işgal eden Yunan ordusu pusu kurmuştur. Buradaki çatışmalar-da Kuvayı Milliyeciler büyük kayıp ve-rirler, hatta Cemal Çavuş bu çatışma-da şehit düşmüştür. Sadece Connor ile Binbaşı Hasan kurtulabilmişlerdir.

Peki, filmin sonu nasıl bitti dersiniz? Merak etmeyin, zira Connor Afyon civarında bir kasabada oğlunu bulur. Ama Anadolu illeri teker teker Yunan işgaline uğramaktadır.

Bütün bu olaylar gerçekten objek-tif ölçülerle sunulmakta, ne Türkler aşağılanmakta ne de Yunan ya da

İngiliz işgalciler. Hatta filmde daha çok Türklerin ve Anadolu’nun olumlu reklamı yapılmaktadır. Örneğin fil-min sahne geçişlerinde birkaç defa, sema yapan Mevlevi dervişleri görün-tüye getirilmektedir. Bu görüntüler Anadolu’yu gizemli bir turistik mekân konumuna getiriyor. Filmin senarist-lerinden Andrew Anastasios verdi-ği bir demeçte Son Umut hakkında “Bu film, Türkiye’ye yazdığımız bir aşk mektubu gibi.” demek suretiyle Türkiye’ye olan derin muhabbetini dile getirmiştir.

Son Umut, Türk milletine mağduriye-tin, İngiliz tarafına çıkarcılıkları için işgalciliğinin, Avustralya tarafına da aptal prensiplerinin ve İngilizlerin peşinden gidip döktükleri gözyaşının tam olarak hakkını vermiştir.

Sonuç olarak; sadece Türk milleti-nin değil tüm dünya insanlarının bu güzel filmi izleyerek Türk tarihine ve Çanakkale savaşlarında ölenlere saygısını sunması gerekir diye düşü-nüyorum. Çünkü Son Umut savaş filmi değil, bir barış filmidir. Ve bu özellik-leriyle de Çanakkale’nin 100. yılına yakışan bir filmdir.

KÜLTÜR-SANAT

Page 58: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

56

Serbest Ticaret Anlaşmaları ve Tahkim Sistemi

ABD ve AB arasında müzakere edilen serbest ticaret ve yatırım anlaşmasını geçen seneden farklı bir biçimde ele alacağız.1

Anlaşmanın Türkiye açısından önemi

Günümüzde AB ve ABD’den en az bi-rinin ihraç pazarında ve yatırım iliş-kilerinde öncelikli ülkeler arasında bulunmadığı bir ülke yok denecek kadar azdır. Örneğin bu iki ekonomi-nin Türkiye’nin toplam ihracatındaki payların yarısı ve Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımı-nın2 yaklaşık olarak %80’i AB ve ABD kaynaklıdır.

Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması (TTYO)3 girişimi gerek Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği gerek -Türkiye de dâhil olmak üzere- üçüncü ülkeler ve dünya ekonomisi üzerinde meydana getireceği olası etkileri nedeniyle uluslararası sistemde önem arz etmeye devam edecektir.4 Son olarak, Avru-pa Parlamentosu Uluslararası Ticaret Komitesi Başkanı Bernd Lange, TTYO’da Türkiye ve Meksika gibi anlaş-madan etkilenecek üçüncü ülkelerin çıkarlarının da gö-zetilmesi ve bu ülkelerin de müzakerelerde yer alması gerektiğini ifade etti.5 Gerek hükümetimiz gerek ise TOBB başta olmak üzere, iş adamlarımız nezdinde de-faatle dile getirilen bu hususun ilk defa AB tarafından ifade edilmesi önemlidir.

Serbest ticaret anlaşmalarındaki “tahkim” sistemi

İkili yatırım anlaşmalarının %93’ü ge-nellikle “hakemlik” ya da “tahkim”6 sistemi şeklinde ifade edilen, uyuş-mazlıkların halli mekanizmasını ih-tiva etmektedir.7 Bu mekanizma ile ulusal mahkemelere gitmeden, ya-bancı yatırımcı, ad hoc şeklinde kuru-lan uluslararası hakemlik mahkemesi-ne başvurarak, yatırım yaptığı devlet ile olan ihtilafının çözüme kavuştu-rulmasını sağlamaktadır. Böylelikle, yabancı yatırımcı, öngörülebilen ve apolitik bir hukuk sistemi içinde olası

sorunların çözüleceği güvencesini taşımaktadır.

Hakemlik sistemindeki esneklik, yargının bağımsızlığı, usuldeki hızlılık ve yaptırım gücü gibi faktörlerden do-layı yatırımcılar için serbest ticaretteki tahkim sistemi büyük önem arz etmekte ve direkt yatırımı doğrudan etkilemektedir.

Diğer bir taraftan, bu sistemin şeffaf olmaması, taraflar dışında kamuoyu tarafından bilinmemesi, KOBİ’lerden ziyade uluslararası firmaların kullanabileceği bir sistem olması, reform yapma çabasında olan devletleri kısıtla-yıcı bir engel oluşturması gibi sebepler hakemlik siste-mine karşı olumsuz argümanların başını çekmektedir:

En çok gözetilen ulus kaydı8 prensibi çerçevesinde, yabancı yatırımcı aktörler herhangi bir ayrımcılık, ka-

CULTURA EUROPA

2000’lı yılların başından beri tahkim sistemi yatırımcılar tarafından daha sık kullanılmaya başlanmış, bilhassa 2008 yılındaki ekonomik kriz sonrasında hakemlik mahkemelerinin kullanımı büyük bir ivme kazanmıştır. CNUCED

verilerine göre son on senede yaklaşık 500 şikâyet gerçekleşmiştir.

BOZKURT ÖZSEREZLİ

[email protected]

CULTURA EUROPA

Page 59: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

57Ocak - Şubat 2015

mulaştırma sonunda yeterli tazminatın ödenmemesi, sermayenin dolaşımının engellenmesi, haksız muamele edilmesi gibi sorunlar ile karşılaştığında hakemlik sis-temine başvurmaktadırlar.

Günümüzde, serbest ticaret anlaşmaları gerek ikili gerek ise bölgesel olarak hızlı bir şeklide artmaktadır. İkili ya-tırım anlaşmalarının sayısı geçen sene itibariyle 3000’in üzerine çıkmıştır. Bu anlaşmaların artması, uluslarara-sı mevzuat bakımından ortaya parçalı, kaotik ve hatta birbiriyle çelişen bir durum ortaya çıkarmıştır. İktisadi yönden bakıldığında, bu anlaşmalar çerçevesinde ulusla-rarası direk yatırım hacmi son yirmi senede yirmi kat art-mış ve 2013 yılı itibariyle 23,6 trilyon dolara ulaşmıştır.9

2000’lı yılların başından beri tahkim sistemi yatırımcı-lar tarafından daha sık kullanılmaya başlanmış, bilhas-sa 2008 yılındaki ekonomik kriz sonrasında hakemlik mahkemelerinin kullanımı büyük bir ivme kazanmıştır. CNUCED verilerine göre son on senede yaklaşık 500 şikâyet gerçekleşmiştir.

TTYO müzakereleri kapsamında öngörülen hakemlik sistemindeki şeffaflık sorunu

AB ve ABD arasında yürütülen TTYO müzakereleri kap-samında, yatırımcılarla ilgili devlet kurumları arasın-daki uyuşmazlıkların halli mekanizmasına ya da Yatı-rımcı–Devlet Anlaşmazlık Çözüm Mekanizması (ISDS)11 ilişkin maddenin TTYO’ya dâhil edilmesi, başta Almanya olmak üzere AB içindeki birçok ülke tarafından, ayrıca sivil toplum örgütleri tarafından eleştiriliyor. Bu tepkiler

karşısında Avrupa Komisyonu, ISDS maddesinin anlaşma-ya eklenmesi konusunda bir karara varabilmek için 2014 yılında bir kamu istişare süreci yürüttü. Bu süre zarfında, ISDS’ye ilişkin konuların askıya alınması yönünde rapor yayınladı.12 Avrupa Komisyonu, 13 Ocak 2015 tarihinde söz konusu istişarenin sonuçlarını açıkladı. 150 bin kişi-nin katılımıyla gerçekleşen istişare sürecinde görüşlerini paylaşan sivil toplum örgütlerinin başında iş dünyası ku-ruluşları, ticaret odaları, tüketici grupları geliyor.

Sonuç olarak, AB ile imzaladığımız Gümrük Birliği son-rasında, AB’nin imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarına paralel olarak Türkiye, ABD ile masaya oturacak ve bir serbest ticaret anlaşması imzalayacaktır. Bu hususta ve diğer serbest ticaret anlaşmalarımızda, uluslararası ha-kemlik konusundaki gelişmeleri dikkatle takip etmeliyiz.

CULTURA EUROPA

Dipnotlar: 1 Özserezli Bozkurt, Türkiye, AB ile ABD arasında müzakere edilen Serbest

Ticaret Anlaşması’nın neresinde? Borsa Aktüel, Kasım – Aralık 2013, s. 42 2 foreign direct investment (FDI)3 Transatlantic Trade and Investment Partnership (TTIP)4 Akman Sait, AB-ABD Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı: Türkiye açı-

sından bir değerlendirme, Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi cilt 13, no 1, 2014 s.1-29

5 Euroactiv, Lange: TTIP görüşmelerine Türkiye de dahil edilmeli, 22.01.2015 6 Arbitration (İngilizce) l’arbitrage (Fransızca)7 Fabry Elvire & Garbasso Giorgio ISDS Dans le TTIP Le Diable se cache dans

les détails, Notre Europe Policy Paper no 122, 13 Ocak 20158 Eski ifadeyle: “en ziyâde müsâadeye mazhar millet şartı” ya da “en çok

kayrılan devlet kaidesi”, the most favoured nation clause (İngilizce), la clause de la nation la plus favorisée(Fransızca)

9 CNUCED, World Investment Report, Global Value Chains: Investment and Trade Development, 2013

10 Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (CNUCED), 201411 Investor-to-State Dispute Settlement (ISDS)12 İktisadi Kalkınma Vakfı, TTYO kapsamında ISDS’ye ilişkin kamu istişaresi-

nin sonuçlarını açıklandı, 10-18 Ocak 2015 http://bulten.ikv.org.tr/?ust_id=6198&id=6205

AB Komisyonu, Online public consultation on investment protection and investor-to-state dispute settlement (ISDS) in the Transatlantic Trade and Investment Partnership Agreement, 13 Ocak 2015

http://trade.ec.europa.eu/doclib/docs/2015/january/tradoc_153044.pdf

İkili Yatırım Anlaşmalarındaki Gelişim Tablosu10

Page 60: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

58

Beykoz’un Akbaba köyü, asude mekan tercih edenlerin sığındıkları bir köşe olmuş yüzlerce yıldır... Hem de Ak Baba Mehmed Efendi ile başlayan tarihsel değerleriyle

ilgisini çekmiş insanların. Doğal su kaynaklarıyla meşhur vadi içinde yer alan Akbaba Köyü’ne gelenler, Fatih Sultan Mehmed döneminde dikilen 5-6 asırlık ağaçların

gölgesi altında doğayı teneffüs ediyorlar.

Âşıkân-ı sâdıkan’ın muhabbet beldesi

AK BABA’YA CAN FEDA...

Haber : Aytaç IşıklıFotoğraf : Ayşegül Aksu

İSTANBUL’UN KÖYLERİ

Page 61: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

59Ocak - Şubat 2015

İstanbul’un hemen yanı başında hâlâ köy atmosferini devam ettiren, tarihten süzülüp gelen Akbaba, tek-keden yayılan huzuru, Canfeda Ha-tun Camii’yle bütünleşen dinginliği, neredeyse her köşesine taşımış... Her karışına ya Fatih’ten bir iz, ya Sultan Mahmud’dan bir hatıra, ya da Sultan Abdülhamid’den bir ya-digar konuvermiş... Yeşili de, tarihi de, huzuru da size içsel bir yolculu-ğa çıkarırken, tarihsel bir bilinç de veriyor sanki... Bu yüzden olsa ge-rek, Akbaba bir mesire yeri olmanın çok ötesinde, Horasan’dan kopup gelen bir toprak parçası gibi...

İstanbul’un fethinden sonra 1500’lü yıllarda kurulan Akbaba Köyü, Beykoz’a 5 km. uzaklıkta, Poyrazköy ve Anadolukavağı ile komşudur. Riva-yetlere göre Akbaba Köyü, İstanbul’un fethinde büyük fedakârlıklar gösteren Gazi Ak Baba Mehmet Efendi tarafın-dan kurulmuştur. Dolayısıyla ismini de bu ünlü gaziden almaktadır. Ak Baba Mehmet Efendi’nin türbesi ise Canfeda Hatun Camii’nin haziresinde yer almaktadır. Tarihi boyunca beyaz kirazı, kestanesi ve cevizi ile ünle-nen Akbaba Köyü, İstanbul’da Beykoz cevizi denildiği zaman akla ilk gelen yerlerden biridir.

AK BABA’NIN HİKAYESİAkbaba Köyü’ne ismini veren Akbaba Sultan’ın gerçek adı kayıtlarda Mehmed ve Ak Meh-med Efendi olarak geçer. Eren-ler beldesi Buhara’dan, Fâtih Sultân Mehmed’in komutasında İstanbul’un fethine katılıp Hz. Peygamber’in “ne güzel asker-dir” övgüsüne mazhar olmak hayaliyle yola çıkan Ak Meh-med, rivayetlere göre Fatih’e danışmanlık da yapmıştır. Büyük bir mutasavvıf ve alim olan Ak Mehmed Efendi, fetihten sonra, Fatih’in izniyle Akbaba Köyüne yerleşir. Akbaba Sultan adıyla anılan bu ünlü zatın Canfeda Hatun Camii haziresinde bulu-nan türbesi, hâlâ her yıl onbin-lerce insan tarafından ziyaret edilir.

Ak Baba Mehmet Efendi’nin İstanbul’un fethine katılışı-nın hikayesini Hafız Abdüsse-mi Yavrutürk, şöyle anlatır: “İstanbul’un fethi için hazırlık yapmakta olan Sultan Fatih’ten haberdar olan Ak Mehmet Efen-di Fatih’e ittihat etmek için maiyetiyle beraber Buhara’dan yola çıkar. Kısa sürede Akşem-seddin Hazretleriyle birlikte sarayın gözde hocaları arasında yer alır. Mana âleminde gör-düğü fethi O’na müjdeler ve fethe katılır. Fatih’in sevgi ve saygısını kazanır. Fetihten son-ra Beykoz’a geçerek, maiyetiy-le şehrin gürültüsü ve halkın dedikodusundan uzak bu ye-şil vadiye yerleşir. Padişah da kendisini boş bırakmaz. Hemen oraya küçük küçük odalar ve bir de tekke yapılır. İstanbul halkı akın akın ziyaretine gelir. Ak Mehmet Efendi’yi vefatından sonra buraya defnederler. Halk ona zamanla Akbaba Sultan adı-nı verir. Saray Kethüdası Can-feda Saliha Hatun da O’na olan hürmeti ve sevgisi neticesinde buraya bu camiyi yaptırır.”

İSTANBUL’UN KÖYLERİ

Page 62: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

60

Evliya Çelebi, Akbaba’yı anlatıyor

Reşat Ekrem Koçu’nun anlattığına göre Evliya Çelebi meşhur seyahat-namesinde Akbaba Köyü’nden de söz eder. Onun verdiği bilgiler ışı-ğında 17. yüzyılda köyde bir çarşı ve hamamın bulunduğunu öğreniyoruz. Çelebi, yine o dönemde köydeki dükkan sayısının 20-30, hane sayısı da 100 olduğunu yazıyor. Buna göre 1600’lü yıllarda Akbaba Köyü’nün nüfusu, bir hanede ortalam 5 kişi-nin yaşadığını varsayılırsa, 500 kişi civarında oluyor. Yine bu bilgiler,

bize Akbaba’nın geçmiş dönemlerde oldukça gelişmiş, hareketli bir köy olduğunu gösteriyor.

Evliya Çelebi, seyahatnamesinde Akbaba’yla özdeşleşen iki üründen bahsediyor: Kiraz ve Kestane. Ünlü seyyahın, Akbaba Köyü hakkında verdiği bilgileri Reşad Ekrem Koçu, İstanbul Ansiklopedisi’nde şöyle nakleder:

“Akbaba köyü, on yedinci asırdan beri İstanbul’un en meşhur mesire yerlerinden biri olarak tanınmıştır; beyaz kirazı ile kestanesinin şöh-reti dillere destan olmuştur. Evli-ya Çelebi anlıtır kiraz ve kestane mevsimlerinde, İstanbul’un safa ehli, arabalarla Akbaba Sultan’a gider, çadırlar kurup iki üç ay ki-raz ve kestane faslı olur, “âşıkan-ı sâdıkan” can sohbetleri ederlerdi. İkinci Mahmud Yeniçeri Ocağı’nın kaldırıp Bektaşilere karşı da şiddet-le bir takibe giriştiği yıllarda Akba-ba dergahı da kapatılmış, babaları ve müridleri de taşrada birer tarafa sürülmüş, bina Nakşibendiye Tari-katıne verilmişti; bir nakşi dergahı olarak ayın günü perşembe idi.”

Bir zamanlar yoğurthaneleri bulu-nan köyde günümüzde esas uğraş, kestane ve ceviz üretimidir. Ayrı-ca ayşekadın fasulyesi ve domatesi ünlü olan köyde küçük çaplı süt hay-

vancılığı da yapılır. Bununla birlikte çiçek yetiştiriciliği özellikle de gül yetiştiriciliği önemli bir yer tutar. Çiçekler içinde lale, gül ve fulya dikkat çekmektedir. Meraların bu-lunduğu köy aynı zamanda önemli bir mesire alanıdır. Köyde çeşitli çi-çekler ve yılda 10 ton kadar reçellik gül yetiştirilir. Elma ağacının yaygın olduğu köyde arıcılık da revaçtadır.

Bir zamanlar Akbaba Köyü’nde kes-tane ve ceviz toplamaya gelenler çadır kurarlarmış... Şimdi ise bu ge-lenek belediyenin düzenlediği Ceviz Festivali’yle yaşatılıyor... Dillere destan su kaynakları ise su firmaları için kazanç kapısı olmuş. Köyün bu-lunduğu vadide üç meşhur su mar-kasının tesisleri bulunuyor...

Kaymakdonduran...

Akbaba Köyü’nde Kaymakdonduran isimli günümüzde halen güzelliğini koruyan bir mesire yeri bulunmak-tadır. Aynı isimde bir de çeşmesi bulunan köyün Soğucak Suyu da meşhurdur. Akbaba Köyü tüm doğal güzelliğine rağmen Türkiye’nin be-lirli bir tarihten sonra yaşamaya baş-ladığı çarpık kentleşme sürecinden ne yazık ki payına düşeni almıştır. Yeşillikler arasından yükselen şan-tiyeler bir zamanların Akbaba’sının hayalini kuranları ürkütmektedir.

AK BABA TEKKESİ

Akbaba Köyü’nde Fener Cad-desi üzerinde bulunan Akbaba Tekkesi’nin banisi, “Gaziyân-ı Rûm”dan büyük gazi-derviş Mehmed Efendi’dir. Fetih’ten hemen sonra kurulan tekke, zamanla burada bir köyün oluş-masına da katkıda bulunmuştur. Akbaba Tekkesi, diğer Bektaşi tekkeleri gibi Yeniçeriliğin Kal-dırıldığı 1826 yılında kapatılmış, dervişleri de sürgün edilmiştir. Tekke daha sonra Nakşibendile-re devredilerek, günümüze ka-dar gelmiştir. Tekke, son olarak 1876-1888 arasında, Nakşiben-di Şeyhlerinden Buharalı Abdul Hakim Efendi tarafından ihya edilmiştir. İstanbul komutanı Abdülkadir Paşa, Şeyh Efendiyi buraya yerleştirirken, tekkeyi de yeniden inşa eder. Abdülha-kim Efendi’nin ölümünden sonra yerine oğlu Hafız Ahmed Mansur Mükerrem Efendi geçmiştir. Tek-ke, kârgir bir bodrum üzerinde yükselir. Dış görünümü itibariyle sıradan bir ahşap binaya ben-zeyen tek katlı tekke, ufak bir tevhidhane ile iki odalı bir ha-rem bölümünden ibarettir.

İSTANBUL’UN KÖYLERİ

Page 63: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

61Ocak - Şubat 2015

Ahmet Mithat Efendi’nin Akbaba’sı...

Türk edebiyatında Akbaba Hace-i Ev-vel Ahmet Mithat Efendi ile bütünleş-miştir... Bir de Nuri Pakdil’in Akbaba ve Canfeda Hatun’a düşkünlüğü var-dır. Biri Osmanlı’nın Batı karşısında onuru ve vakarıdır... Diğeri ise gü-nümüzün... Nuri Pakdil, yazılarına sinen Canfeda Hatun ve Akbaba söz-cükleriyle sizi geçmişin yok edilmek istenilen köklü değerlerine sarılmaya çağırır. Akbaba’cı bu iki yazardan biri bu ülkeyi Batı’ya karşı ayakta tutma-ya çalışırken, diğeri de bir devrimle yok edilme gayretini beyhude çıka-racak bir bilincin tohumlarını ekmiş. İkincinin birinciden farkı şu ki, hasat zamanını görebilmiş...

İşte bu Akbaba köyünde, bir çift-lik alan Ahmet Mithat Efendi, haf-ta sonunu dostlarıyla birlikte bu çiftlikte geçirmeye bayılırdı. Öyle ki, Akbaba’dan dönüş sırasında Boğaz’da kayıkları fırtınaya yakala-nınca Ahmet Mithat Efendi’nin çev-resindekilere saldığı korku hâlâ tatlı bir hatıra olarak anılardaki yerini korur.

Günümüzde Akbaba Köyü’nde Ah-met Mithat Efendi’nin dillere des-tan çiftliğinden kalıntılar kalmış. Çiftlik evinin kalıntıları ve bahçe-sindeki ceviz ağaçları... Ceviz ağa-cına bakıp Cem Karaca’yı rahmetle anarak şu sözleri mırıldanabilirsiniz: “Ben bir ceviz ağacağıyım Akbaba Köyü’nde....”

Köyde Ahmed Mithat Efendi’nin içerisinde bir kütüphanenin de bu-lunduğu çiftliği ile Malakof Hasan Paşa’nın bir konağı bulunmaktadır.

CAN FEDA HATUN KİMDİR?Canfeda Hatun, III. Murad döne-minde Osmanlı Hareminin etkin cariyelerindendir. Kahya Kadın adıyla anılan Canfeda Hatun, Nurbânu Valide Sultan’ın güve-nini kazanarak sarayda yüksel-miştir. Haremdeki konumunu III. Murad’ın ölümüne (1595) dek koruyan Canfeda Kadın, yaşa-mının son yıllarını hayır işlerine adadı. Akbaba’ya bir hamam ve bir de sebil çeşmesi yaptır-dı. Kalıntıları günümüzde halen mevcut olan hamamın suyu, ya-kın yıllarda bulunarak yaptırılan çeşmelere dağıtılmıştır.

CAN FEDA HATUN CAMİİKöyün en eski dini yapısı olan Canfeda Hatun Camii, 1453 se-nesinden sonra yapılmış. Her ne kadar banisinin Akbaba Mehmet Efendi olduğu söylense de, ca-miyi Canfeda Hatun inşa ettir-miştir. Ne yazık ki, caminin ilk hali günümüze ulaşmamıştır. Bugünkü cami, kârgir bir bod-rum üzerinde yükselen ahşap kitlesi ile meskeni andıran bir görünüme sahiptir. Minberi ah-şap ve vaaz kürsüsü taş olarak yapılmıştır. Yapıdaki bütün pen-cereler dikdörtgen şeklindedir. Kadınlar mahfili ise, düz balkon çıkması şeklinde olup , ahşap çerçevelidir. 1871 yılında ta-mirat geçirdiği bilinen caminin minaresi 1953 yılında yeniden inşa edilmiştir. Caminin bazı eksiklerini giderip inşa faaliyet-lerine katkıda bulunanlar ara-sında Sultan II. Abdülhamid de bulunuyor. 4 asırlık cami, günü-müzde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından aslına uygun restore ediliyor.

İSTANBUL’UN KÖYLERİ

Page 64: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

62

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, I. Dünya Savaşı’nın 100. yılına bir sergiyle ışık tutuyor. “Havâdis: 1914-1915 Yüzyıl Önce” temalı sergide dönemin gazetelerinden derlenen

haber ve fotoğraflar ile özgün resimler ve haritalar yer alıyor. 22 Aralık 2014 tarihinde açılan sergi, 25 Mart 2015 tarihine kadar izleyicilerle buluşacak.

Haber : Fatih TürkyılmazFotoğraf : Halim Türkoğlu

YÜZ YIL ÖNCESİNDEN “HAVADİS” VAR

Darülfünun Müderrislerinden İsmail Hakkı Bey’in Çanakkale Zaferi’nden sonra yazdığı şu cümleler ise sadece o günlere değil, bugüne ve

yarına ilişkin yol gösterici nitelikte... “Çanakkale müdafaası yapılmış ve kazanılmıştır. Lakin vazife yalnız askerler ve kumandanlar için

bitmiştir. Bizim için bitmemiş, hatta başlamamıştır bile. Herkes bilsin ki, burada kanlarını akıtanlar hep bu tarih, bu namus ve fazilet

için öldüler. Onların kan borcunu ödemek lazımdır. Şairler destanlarını yazsınlar, ressamlar levhalarını çizsinler, heykeltıraşlar abidelerini

ortaya koysunlar, muharrirler hikayelerini yazsınlar, sağ kalanlar da rahmet okusunlar…” Darülfünun Müderrisi / İsmail Hakkı Bey

KÜLTÜR-SANAT

Page 65: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

63Ocak - Şubat 2015

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Atatürk Kitaplığı’nda yer alan arşiv belgelerinden yola çıkarak hazır-ladığı “Havadis: 1914-1915 Yüz Yıl Önce” isimli sergide, 100 yıl önce gerçekleşen olayları, dönemin ga-zete, dergi, kartpostal ve harita-ları eşliğinde ziyaretçilere sunulu-yor. Sergi, ilk olarak 2012 yılında gerçekleştirdiği “Havadis; Yüz Yıl Önce” temalı projenin devamı nite-liğini taşıyor. Proje sorumluluğunu Abdurrahman Şen’in, proje koor-dinatörlüğünü Ramazan Minder’in yaptığı serginin danışmanlığını ise Cavide Pala üstlenmiş.

Cepheden haberler

Havadis Sergisi, hem I. Dünya Savaşı’nın ağırlıkla Çanakkale cep-hesi olmak üzere Kafkasya ve Irak cephelerindeki muharebelerin 100. yılını bugüne taşıyarak, günümüz nesilleri tarafından çok daha taraf-

sız bir şekilde ele alınmasını sağlı-

yor. Bir anlamda Havadis Sergisi,

haberlerin ağında, 100 yıl önce ya-

yınlanan gazetelerde yer alan ha-

berler ve görseller eşliğinde döne-

min ruhunu günümüze taşıyor.

Bir zamanlar su dağıtım merke-zi olan ve restorasyon sonrasın-da sanat galerisi olarak kullanılan Maksem’de açılan sergide ilk defa kamuoyuyla paylaşılan gazete ha-berleri, kartpostallar ve haritalar da yer alıyor.

Serginin içeriğini oluşturan ürünler

Çoğunlukla İstanbul Büyükşehir Be-lediyesi Kütüphaneler ve Müzeler Müdürlüğü’ne bağlı Atatürk Kitap-lığı arşivinden derlenen ürünlerden oluşan sergiye, Necmettin Özçelik, Uğural Vanthoft, Emekli Albay Ser-vet Avşar, Yrd. Doç. Dr. Lokman Er-demir, Prof. Dr. Bingür Sönmez de destek vermişler. Propaganda pos-terleri, haritalar, savaştan ve hasta-nelerden fotoğraflar ve karikatürler sergiye özellikle görsel açıdan zen-gin bir muhteva kazandırmış. Sergi salonunu gezerken özellikle görsel-ler, ziyaretçileri bir İmparatorluğun

KÜLTÜR-SANAT

Page 66: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

64

kaybedilip yeni bir ülkenin küllerin-den doğduğu sürece doğru tarihsel bir yolculuğa çıkarıyor.

Sergideki yazılar, mesela gazete ha-berleri, hem özgün dilinde hem de bugünkü dile aktarılarak duvarlar-daki levhalara neşredilmiş. Ziyaret-çilere, arzu edenin özgün Osmanlıca

metninden, dileyenin Latin harf-lerine dönüştürülmüş çevrimyazılı halinden ya da sadeleştirilmiş gü-nümüz Türkçesinden okuyabileceği üçlü seçenek de sunuluyor. Böylelik-le herkes burada sergilenen görsel-leri ve objeleri sıkılmadan okuyup anlayabiliyor.

Serginin içeriği...

Serginin dizaynında zamansal sıra gözetilmiş. Ziyaretçi turuna başla-dığında ilk önce savaşla ilgili tüm dünya basınındaki haberlerden seçmeleri görüyor. Bunlar arasın-da İngilizlerin, erkekleri silah altı-na almak için kadınların dilinden “Askere gidin” mesajı veren poster ve afişleri dikkat çekiyor. Sergi bo-yunca Çanakkale’den Sarıkamış’a, Kafkasya’dan Kanal’a bütün cephe-leri geziyor, savaşın zafer ve hezimet tüm boyutlarını görebiliyorsunuz.

Sergide Birinci Dünya Savaşı’nı an-latan beynelmilel neşriyatlarda ser-gileniyor. Serginin bir bölümünde ziyaretçilerin bütün bu fotoğrafları dijital ortamda görebileceği sine-vizyon gösterim alanı da mevcut. Fotoğraf ve gazete haberlerini te-maşa eden ziyaretçilere, hoparlör-den yankılanan Çanakkale şiirleri ve türküleri de eşlik ediyor.

Sergi için bastırılan sergi kataloğu ise tatmin edici yazı ve makaleleri-nin yanı sıra sergide yer alan haber, fotoğraf, kartpostal ve haritalar hak-kında da ayrıntılı bilgiler içeriyor.

KÜLTÜR-SANAT

Page 67: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

Ülkemizde en çok tüketilen et, beyaz et türü olan tavuktur. Tavuk, etinin yanısıra yumurtasıyla da ön plana çıkmaktadır. Tavukçuluk ülkemizde her zaman rağbet gören bir sektör olmuştur. Aşağıda

gördüğünüz ve tam 102 sene öncesine ait gazete ve dergilerde de tavukçulukla ilgili haberler büyük yer tutuyordu. İşte 100 yıl önce tavukçuluğa bakış:

"İyi ve çok yumurta yumurtlayacak tavuk nasıl intihab edilir? (İyi ve çok yumurta yapacak tavuklar iyi teşkil etmiş göğüslü, göğüs kemiği görünüşü muntazam ve

kavî olmalı) Amerika'da çok yumurtlayan tavuk müsabakası...

(Birinci olan yetiştiricinin 8 tavuğu bir haftada 289 yumurta yumurtlamıştır.)İyi cins tavuk ve horozların görüşünü nasıl olur?"

Osmanlı Ziraat ve Ticaret Gazetesi, 22 Mayıs 1913

“8 tavuk 1 haftada 289 kez yumurtladı”

Ceride-i Baytariye ve Zıraiye, 11 Aralık 1902 Musavver mecmua-i Baytariye ve Zıraiyye, 14 Ağustos 1912

Page 68: İSTİB’E, AKREDİTE BORSA STATÜSÜSevgili Dostlar, Yeni bir yıla daha girdik, 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirme-ye doğru dolu dizgin ilerliyoruz. Üçüncü binin 15. yılında

Tari

h bo

yunc

a Em

inön

ü ve

çev

resi

her

zam

an İs

tanb

ul'd

a ti

care

tin

kalb

inin

att

ığı m

erke

z ol

muş

tur.

•M

alum

at,

13 H

azir

an 1

901

114

yıl

önce

Em

inön

ü