1

2

3

İstanbul Üniversitesi 2012 - 2013 Akademik Yılı

Prof. Dr. Yunus SÖYLETİstanbul Üniversitesi Rektörü

17 Ekim 2012İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi

Ord. Prof. Dr. Cemil Bilsel Konferans Salonu

Açılış Konuşması

Mustafa Kemal ATATÜRKİstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ders dinlerken, 15 Aralık 1930

6

Abdullah GÜLTürkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı

“Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL, 1974 yılında İstanbul Üni-versitesi İktisat Fakültesi’nden mezun oldu ve aynı fakültede

başladığı doktora çalışmasını 1983’te tamamladı.”

7

8

Prof. Dr. Yunus SÖYLETİstanbul Üniversitesi Rektörü

“Üniversiteler ülkelerinin öncü kurumları olmalı, bulundukları ülkelerin sorunları ile ilgili çözüm üretmelidirler”

9

10

Saygıdeğer Konuklarımız,Değerli Meslektaşlarım,Sevgili Öğrencilerim,

559 yıllık geçmişiyle dünyanın en köklü üniversiteleri arasında yer alan İstanbul Üniversitesi’nin 2012-2013 Eğitim - Öğretim Yılı Açılış Töreni’ne hoş geldiniz. Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Yeni bir akademik yılın açılışında sizlere bu salonda dördüncü kez hitap etmenin gurur ve mutluluğunu duymaktayım.

“Adil, şeffaf, hesap verebilir ve ulaşılabilir” yönetim anlayışına uygun olarak 4 yıla yakın sürede hayata geçirdiğimiz başlıca projeleri ve bu süre zarfında üniversitemizde yaşanan değişimleri bugün sizlerle paylaşmak istiyorum.

Dört yılda birlikte neleri başardığımızı elinizdeki kitapta sizlere özetledik. Yönetim olarak bizler bu kitabı bir faaliyet raporundan çok bir değişim belgesi olarak görüyoruz. Kitabı “yaptıklarımız kadar yapamadıklarımızdan da sorumluyuz” felsefesi ile yazdık. Geçen dört yılda hem yönetim anlayışı olarak, hem de teknolojik ve fiziksel değişim gayretlerimizle temel gayemiz, girişimci, yenilikçi ve teknolojik gelişmeleri yakalayan bir üniversiteye dönüşüm oldu.

Ulaşılan hedefler, gerçekleştirilen projeler yönetimdeki değerli ekip arkadaşlarımın, akademik ve idari tüm çalışanlarımızın samimi gayret ve emekleri sayesindedir. En önemli motivasyon kaynağımız olan öğrencilerimiz de, bazen projelerin içinde aktif rol alarak bazen de soru, görüş ve eleştirileriyle bizi hep daha iyi olmaya yönlendirdiler. Hepsine gönülden teşekkür ediyorum.

BİLİMSEL ÜRETİMDE LİDERLİK VE İNOVASYON HEDEFİYLE ÇALIŞTIK

Göreve geldiğimiz günden itibaren gündemimizin birinci maddesi bilim oldu. Öğretim üyelerine özgür bir araştırma ortamı sunan; araştırmacıları maddi ve manevi açıdan destekleyen; farklı ihtiyaçlara cevap verebilmek için yeni destek tipleri oluşturan; bilimsel araştırma yayın süreçlerini kolaylaştıran bir yönetim anlayışı ortaya koymaya çalıştık.

11

İstanbul Üniversitesi öncüdür. İstanbul Üniversitesi, Türkiye’nin ilk üniversitesi olarak her alanda tarihimizin şekillenmesinde önemli rol oynamış ve bu rolünü onurla sürdüren bir kurumdur. Üniversitemizdeki bilim insanları, gerçekleştirdikleri çalışmaları daha da ileri noktalara taşımak için büyük gayret içindedir.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK)’nun yaptığı istatistiğe göre İstanbul Üniversitesi Türkiye’de en çok bilimsel yayın yapan üniversite konumundadır. ODTÜ İstatistik Merkezi tarafından kurulan ve ülkemizdeki tek bilimsel sıralama merkezi konumundaki kuruluş olan URAP Laboratuvarı’nın araştırmasına göre İstanbul Üniversitesi Türkiye’nin en başarılı üniversitesidir. 2 gün önce açıklanan 2012-2013 yılı sıralamasında da yine İstanbul Üniversitesi, ülkemizdeki üniversiteler arasında birinci oldu. İstanbul Üniversitesi, aynı zamanda dünyanın en iyi ilk 500 üniversitesi arasında yer alıyor. Bu başarılara imza atan özverili bilim insanlarımızı, onlara destek veren idari personelimizi ve tüm bu çalışmalarımızın motivasyon kaynağı olan öğrencilerimizi kutlarım. Elbette bu sonuç bizim için yeterli değil. Hedefimiz öncelikle dünyada ilk 100’e girmek, daha sonra da dünyanın en iyi üniversitesi olma yolunda ilerlemektir.

2009-2012 döneminde toplam 5287 bilimsel projeyi BAP Birimimiz aracılığıyla maddi olarak destekledik. 2008 yılında 985 olan desteklenen proje sayısı, 2011 yılında yaklaşık % 53 artarak 1503’e yükseldi.

Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) Birimimiz aracılığıyla verilmekte olan 8 farklı türdeki destek programlarına 3 tane daha ekleyerek araştırma projesi destek programı sayısını 11’e çıkardık. 2009-2012 döneminde Uluslararası Araştırma Projeleri ve Ulusal İşbirliği Projeleri destek programlarının yanı sıra yardımcı doçentlerimizi özel olarak motive etmek amacıyla YADOP adını taşıyan yeni bir proje tipi oluşturduk.

Üniversitemizin geleceği için büyük önem taşıyan yardımcı doçentlerimizin desteklenmesi en çok önem verdiğimiz konulardan birisi oldu. YADOP

12

dışında başka destekleri de hayata geçirdik. Yardımcı doçentlerin mesleki kariyerlerinde yabancı dil bilgisinin ve tez danışmanlığı yapabilmenin önemli olması nedeniyle bu konulara ağırlık verdik. Ücretsiz yabancı dil kursları düzenledik. Yardımcı doçentlerin yüksek lisans ve doktora öğrencilerine tez danışmanlığı yapabilmelerinin önünü açtık.

En çok önem verdiğimiz konulardan bir diğeri de proje başvurularındaki bürokrasiyi azaltmak ve süreci hızlandırmaktı. Yaptığımız çalışmalar sonunda projelerin başvuru ve satın alma süresi yaklaşık 7 aydan 1 aya indi.

Üniversitemizin kaynaklarıyla desteklenen projeler yanında Dış Kaynaklı Projeler olarak adlandırdığımız TÜBİTAK, DPT, SANTEZ, AB projelerinin başvuru süreçlerinde de destekleyici rol üstleniyoruz. 2009-2012 döneminde ilgili kuruluşlarla ilişki ve iş birliğinin geliştirilmesi, öğretim elamanlarımızın dış kaynaklı projelerden yararlanma konusunda bilgilendirilme ve teşvik edilmelerine yönelik çalışmalar gerçekleştirdik. Bu çalışmaların da katkısıyla 2009-2012 yılları arasında üniversitemiz yeni 82 TÜBİTAK, 3 adet DPT projesi, 7 adet AB ve 4 adet SANTEZ projesi de aldı. Aynı dönemde üniversitemiz öğretim üyelerinin Avrupa Birliği fonlarından daha fazla yararlanabilmesi için gerçekleştirdiğimiz sertifikalı eğitim çalışmalarımız da hızla devam ediyor.

İstanbul Üniversitesi, sadece fen ve sağlık bilimleri alanında değil sosyal bilimler alanında yapılan kültür ve sanat içerikli bilimsel çalışmalara da ciddi destek vermektedir. BAP Birimimiz, 2009 yılından itibaren, yürütücülüğü Edebiyat Fakültesi, Hukuk Fakültesi, İlahiyat Fakültesi ve Devlet Konservatuvarı akademisyenleri tarafından yapılan arkeoloji, tarih ve kültürün diğer alanlarından toplam 194 adet projeyi destekledi. Bu projelerin 91’i arkeolojik çalışmalarla ilgilidir.

İstanbul Üniversitesi, Türk Arkeoloji Tarihi’ne sadece gerçekleştirdiği kazı ve yüzey araştırmalarının sayı ve çeşitliliği ile değil, yeni bakış açıları ve modern kazı yöntemleri getirme konusunda da öncülük etmiştir. Bunun neticesinde Van’dan Edirne’ye, İstanbul’dan Antalya’ya kadar Türkiye’nin birçok bölgesinde gerçekleştirilen arkeolojik çalışmalara destek verilerek Anadolu tarihinin ortaya çıkarılmasına ve kültür varlıklarının korunmasına büyük katkılar sağlamıştır.

13

Dört yıl boyunca akademisyenlerimizin büyük emeklerle gerçekleştirdikleri araştırmalara hak ettikleri ortamı oluşturmaya çalıştık. 2009-2012 döneminde bilimsel araştırma laboratuvarlarında yer alan cihaz ve aletlerin son teknolojiye uygun şekilde yenilenmesi, yeni laboratuvarların kurulması, araştırma mekânlarının düzenlenmesi ve alt yapılarının iyileştirilmesi, önemle ele aldığımız konular arasında yer aldı.

Bilimsel Yayın Süreçlerini Hızlandırdık

Bilişim teknolojilerini devreye sokarak üniversitemizdeki hakemli dergilerin editörlük ve basım süreçlerini kolaylaştırdık. İstanbul Üniversitesi’nde geçmişten günümüze yayımlanmakta olan akademik dergiler, ÜNİ-EDS adını verdiğimiz açık erişimli Elektronik Dergi Sistemi›nde bir araya getirildi. Sistem üzerinde şu anda toplam 64 dergi ve 16.389 adet makale bulunuyor.

Bu sayede dergilerimizi dünyanın her tarafından kolay ulaşılabilir hâle getirdik. Bu çalışma makalelere yapılan atıf sayılarının artmasını da beraberinde getiriyor ve üniversitemizin dünya sıralamalarında hak ettiği yere gelmesine büyük katkı sağlıyor. Diğer taraftan dergilerimizin daha fazla ulusal ve uluslararası indeks tarafından taranması için çalışmalar yaptık.

Diğer bir ilkemiz etik değerlere uygun davranmaktı. Gerek akademik yükseltme ve atamalarda gerekse bilimsel çalışmalarda etik kaygılarımızı en üst seviyede tutarak karar aldık. İlk kez bizim yönetimimizde kurulan Üniversite Etik Kurulu’nda etik yaklaşımları tüm akademik çevrelerce takdir edilen emekli ve aktif çalışan değerli hocalarımızla birlikte çalıştık. Bu vesileyle bu kurulda görev yapan tüm hocalarımıza teşekkür etmeyi bir borç biliyorum.

Öğrencileri Bilimsel Projeler Üretmeye Yönlendirdik

Öğrenciler de dahil olmak üzere herkesi bilimsel çalışmalara dahil etmek için çaba harcadık. Öğrenci odaklı eğitim vermek istiyorsak öğrencilerimizin kendi projelerini üretmelerine ve bu projeleri hayata geçirmelerine destek olmalıyız. Alternatif enerji kaynaklarının önemine dikkat çekmek gibi önemli bir misyon üstlenen SOCRAT ve Hidroist, öğrencilerimizin emeklerinin ürünü.

14

Son dört yıldır Türkiye birincisi olan SOCRAT, Dünya Şampiyonası’nda da 8. oldu. Hidroist ise katıldığı ilk TÜBİTAK yarışlarında en iyi tasarım ödülünü aldı. Hem SOCRAT hem Hidroist ekip üyeleri, elde ettikleri başarılarla kendi kariyerlerine önemli katkılar yaparken diğer öğrencilerimize de örnek oluyorlar.

Bilimsel sunum yapmak için yurt dışına giden öğrencilere verilen desteği yaklaşık 5 kat artırdık. 2009 yılından itibaren bu amaçla başvuran ve gerekli şartlara sahip olan tüm öğrencilere destek verdik.

İstanbul Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi (İstanbul Teknokent)’ni Kurduk

Üniversiteleri girişimcilerle buluşturan ve AR-GE çalışmaları yapmaları için önemli destekler veren Teknoloji Geliştirme Bölgeleri, ülkemizin inovasyon yetkinliğini ve rekabet gücünü arttıracak özellikler taşımaktadır. Firmalar maliyetlerin düşük olması, araştırma olanaklarına ve nitelikli insan kaynaklarına yakın olmak gibi nedenlerle teknokentlerde yer almayı tercih etmekteler. Bilgi ve deneyimlerinin ürüne dönüşmesi, akademik personelin sanayi finansmanını da kullanarak araştırmalarını sürdürmeleri, öğrenci ve mezunlara istihdam olanağı sağlanması ise üniversiteler açısından teknokentleri cazip hâle getirmektedir. Bu amaçla dönemimizde kurduğumuz İstanbul Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi (İstanbul Teknokent) son 4 yıl içinde çok büyük bir gelişme gösterdi. İstanbul Teknokent’in Avcılar Yerleşkesi’nde 2010 yılında başlayan inşaat çalışmaları büyük bir hızla devam etti ve 2011 yılında tamamlandı. Yaklaşık 8 bin metrekare kapalı alana sahip olan İstanbul Teknokent’in mekânsal altyapı sorunları büyük ölçüde çözümlendi.

İstanbul Teknokent kısa süre içinde bünyesinde 72 şirketin 82 proje ile faaliyet gösterdiği bir araştırma ortamı oluşturmayı başardı. İstanbul Teknokent, dünya çapında bir AR-GE Üssü konumuna gelmek hedefiyle çalışmalarına hızla devam edecektir.

Türk Patent Enstitüsü (TPE) ile iletişim kurarak 2010 yılında İstanbul Üniversitesi Patent Ofisi’ni açtık. Patent Ofisi, tüm bilim insanlarımızın üniversitemizin çatısı

15

altında gerçekleştirdikleri bilimsel araştırma ve projelerde ulaştıkları “nihai buluş”, “yeni yöntem”, “faydalı model” gibi çıktıların fikrî mülkiyetlerinin korunması ve faydalı model bilgilerinin ve/veya patentlerinin alınması için destek sağlamaktadır. Bu çalışmalar kapsamında ilk patent alındı. Önümüzdeki günlerde bu sayının hızla artacağından hiç şüphem yok.

EĞİTİM ÇALIŞMALARIMIZI ÖĞRENCİ ODAKLI BİR ANLAYIŞLA YÖNLENDİRDİK

Eğitim ve öğretim artık geleneksel anlamda ‘öğrenciler’e, geleneksel amaç, içerik ve yöntemlerle belirli bilgi ve becerileri kazandırma sınırlarını aşmış durumda. Son yıllarda sıkça telaffuz edilen yaşam boyu öğrenme, açık ve uzaktan öğretim, e-öğrenme, öğrenmeyi öğretme, mezuniyet sonrası eğitim, üniversite-iş hayatı işbirliği, çok disiplinli eğitim, çift ana dal, yan dal, öğrenci odaklı eğitim, denklik, eğitim yeterlilikleri, eğiticilerin eğitimi, ölçme-değerlendirme, yapılandırılmış sınav sistemi vb. kavramlar, bu değişim sürecinin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.

Öğrenci merkezli ve öğrenci dostu bir üniversite olmak için büyük bir dönüşüm ve gayret içerisindeyiz. Üniversitemizde son dört yılda, bir yandan geleneksel eğitim - öğretim işlevlerimizi geliştirerek sürdürürken diğer yandan da yenilikçi program ve yöntemleri devreye soktuk. Çünkü geleceğe yön verecek olan gençleri yetiştiriyoruz.

Geleceği İnşa Edecek İnsan Kaynağını Yetiştirme Hedefiyle Çalıştık

Geleceği inşa edecek olan gençlerimizi en yeni bilgi, beceri ve tutumları kazanmış olarak mezun edebilmek için çalışıyoruz. Her yıl 10 binden fazla gencin mezun olduğu üniversitemizde eğitim sistemimize yaptığımız her katkının, gelecekte daha iyi bir dünyada yaşamamızın garantisi olduğunun bilincindeyiz.

İstanbul Üniversitesi’nde son 4 yılda öğrenci kontenjan sayısı yaklaşık 5 kat arttı.

2010 yılında Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi ile Sağlık Bilimleri Fakültesini, 2011 yılında ise Türkiye’nin ilk hemşirelik fakültesi olan İÜ Hemşirelik Fakültesi’ni kurduk.

16

Büyükçekmece Belediyesi’nden, eski Celaliye ve Tepecik belde belediyelerinin hizmet binalarını devraldık. Tepecik Yerleşkesi’nde Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu’na bağlı Seramik Cam ve Çinicilik Programı’nın eğitime başlamasıyla yerleşke sayımız 11’e çıktı.

Akademik ve toplumsal ihtiyaçlara göre yeni eğitim programları açtık. Böylece üniversitemizde 2008-2009 eğitim-öğretim yılında 645 olan program sayısı, % 17’lik bir artışla 755’e yükseldi. Açılan programlar arasında müze yönetimi, yükseköğretim planlaması ve kariyer danışmanlığı gibi “yenilikçi ve çok disiplinli” programlar da yer almaktadır.

Devlet Konservatuvarımızda 27 yıl aradan sonra Türk müziği lisans eğitimi yeniden başlıyor. 2012-2013 eğitim-öğretim yılında Müzikoloji Bölümü’ne bağlı olarak Osmanlı Dönemi Karşılaştırmalı Müzik Lisans Programı eğitim vermeye başlayacak. Yeni kurulan Osmanlı-Türk Müziği Araştırma Merkezi ise arşivlerde kalmış birçok paha biçilmez Türk Müziği çalışmalarını gün ışığına çıkarıp toplumla buluşmasını sağlayacak.

Yeni Araştırma Merkezleri Açıldı

Hızla değişen teknoloji, yeni bilimsel buluşlar, dünyanın geleceğine yönelik ortaya çıkan yeni bakış açıları sonucunda yeni uygulama ve araştırma alanları doğmuştur. Bu yeni alanlarda çalışma yapmak üzere 2009-2012 döneminde İstanbul Üniversitesi bünyesinde 18 yeni uygulama ve araştırma merkezi kuruldu. Araştırma merkezlerinin en önemli yanı çok disiplinli, çok merkezli çalışmaların artmasını sağlamaktır. Klasik ana bilim dalı yapılanmalarının önemi devam etse de farklı disiplinlerden beyinlerin bir araya gelerek üretmeleri için araştırma merkezlerine önemli bir görev düştüğünün farkındayız.

2010 yılında, İstanbul Üniversitesi Kariyer Geliştirme Merkezi (İstanbul KAGEM)’ni kurduk ve faaliyete geçirdik. Bu merkezimiz on binlerce mezunumuzu öğrencilerimiz ve çalışanlarımızla her platformda buluşturuyor. Kariyer merkezimizin ilk yurt dışı kariyer günleri geçtiğimiz ay çok sayıda ülkenin katılımıyla gerçekleşti. Öğrencilerimizin iş ve kariyer dünyası ile bağlantılarının güçlendirilmesi sayesinde ülkemizin insan kaynakları

17

potansiyelinin ve performansının geliştirilmesine önemli bir katkı sunuluyor. Bu çalışmaların içinde İstanbul Üniversitesi Mezunlar Derneği’nin daha aktif olarak katılımını arzu ediyor ve mezunlar derneğimizi bu konuda motive etmeyi önemli bir görev kabul ediyoruz. Gelecekteki en önemli hedeflerimizden birisinin, mezunlarımızla olan ilişkimizi çok daha yakın ve etkili bir hâle dönüştürmek olduğunun altını çizmek isterim.

Farklı Tipte Eğitim Seçenekleri Sunduk

Örgün öğretim, ikinci öğretim ve tezsiz yüksek lisans seçeneklerini sunan İstanbul Üniversitesi’nde, bu çeşitliliğe açık öğretim ve uzaktan eğitim yöntemlerini de ekledik. Zaman ve mekândan kaynaklanan birçok problemi ortadan kaldıran uzaktan eğitim, yükseköğretim almak isteyen kişilere yeni bir fırsat sunarken üniversitelere de daha geniş kitlelere ulaşma şansı veriyor. 2009 yılında kurduğumuz İÜ Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (İSUZEM) aracılığıyla 2012-2013 eğitim-öğretim yılında 15 eğitim programı hizmet verecek.

2010 yılında kurduğumuz İÜ Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi (AUZEF) ise bu yıl 6 lisans, 2 lisans tamamlama programıyla hizmet verecek. İÜ Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi, üniversitede istediği bölümü okuyamayan ya da ikinci bir uzmanlık alanına sahip olmak isteyen kişiler için ikinci üniversite okuma fırsatı sunması açısından da toplum için büyük önem taşıyor.

Öte yandan uzaktan eğitim, yeni eğitim teknolojilerinin ve yeni eğitim metodlarının üniversitemizde yaygınlaşmasını sağlıyor. Öğrenciler, öğretim üyeleri, idari personel ve yöneticiler yeni eğitim teknolojileri ve yaklaşımlarıyla tanışıyor. Bu nedenle uzaktan eğitimi, yükseköğretimin geleceğini belirleyen en önemli gelişmelerden biri olarak görüyorum.

Eğitim Sisteminde Yeniliği Destekledik

Üniversiteler değişimin ruhunu yakalamak zorundalar. Biz sırtımızı geçmişe dayıyoruz, markamızın gücünü her zaman hissediyoruz ama bütün stratejimiz geleceğe yönelik. Değişimin dışında kalamayız. Dünyada yükseköğretim alanında yaşanan gelişmeleri takip ediyoruz ve öğrencilerimize uluslararası

18

standartlarda hizmet vermek için sürekli kendimizi yeniliyoruz. Sadece meslek insanı değil, yerel özelliklerini kaybetmeyen dünya insanları yetiştirmek istiyoruz.

2009’da başlattığımız yeniden yapılanma çerçevesinde “Eğitimde Yapılanma ve Yenilenme Bilgi Sistemi (EYYBİS)”ni kurduk. EYYBİS’in amacı, üniversitemizdeki eğitim yapı ve süreçlerinin Bologna Süreci kapsamında Avrupa ve Türkiye Yükseköğretim Yeterlilikleri çerçevesinde ele alınması ve güncel yaklaşımlar doğrultusunda yeniden düzenlenmesidir. EYYBİS sayesinde 2010 yılı sonu itibarıyla, üniversitemizin akademik birimlerinde çeşitli statülerde verilen derslere ilişkin Türkçe ve İngilizce bilgilerin giriş işlemleri tamamlandı.

Diploma ve diploma eki konusunu Bologna Süreci kapsamında ele aldık ve diplomalarımızı boyut, tasarım, içerik ve güvenlik özellikleri bakımından yeniledik. İlk kez 2009 yılında öğrencilerimize İngilizce Diploma Eki vermeye başladık.

Sosyal sorumluluğu destekleyen dersleri müfredatımıza seçmeli ders olarak ekledik.

Bu kapsamda 2009-2010 öğretim yılından itibaren seçmeli olarak “Şehir ve Kültür: İstanbul” ile “Afet Kültürü” dersleri verilmeye başlandı. Diğer taraftan MİYAD Projesi ile isteyen öğrencilerimizin seçmeli olarak mesleki İngilizce dersi almalarına imkân sağladık.

Dersliklerin Yenilenmesi ve Eğitim Teknolojileriyle Donatılması Projesini Başlattık

2009-2012 döneminde İstanbul Üniversitesi konferans salonları ve dersliklerinin yenilenmesine, bilgisayar, projeksiyon cihazı ve gerekli görülen yerlerde akıllı tahtalarla donatılmasına özel önem verdik.

Öğrenci İşleri Otomasyonunda 7/24 Çözüm Merkezi’ni yapılandırılarak öğrenci ve çalışanlarımızın kullanımına açtık. Bu sayede öğrenciler ve akademik personel talep ve sorularını 7 gün 24 saat iletebilmekte, cevaplarını aynı alandan ya da e-posta yoluyla takip edebilmektedir. Çeşitli birimlerimizde

19

anında telefonla çözüm üretmek amacıyla çağrı merkezleri kurduk ve geliştiriyoruz.

Yaşam Boyu Eğitim Olanakları Sunduk

Günümüzün prensibi yaşam boyu öğrenimdir. Yaşam, çocukluk dönemiyle başlıyor. İstanbul Üniversitesi’nin yaşam boyu öğrenime cevap veren bir üniversite olmasını istiyorsak, o zaman, çalışmalarımızı çocuklar da dâhil olmak üzere bütün yaş gruplarını kapsayacak şekilde genişletmemiz lazım. Biz de bu nedenle üniversite öncesi yaş grupları için İÜ Çocuk Üniversitesi ve Genç Akademi’yi kurduk. Bu kapsamda 3 yılda 1100 öğrenciye eğitim verdik. Diğer taraftan üniversite sonrasında da eğitim ihtiyacı devam ediyor. Biz, İstanbul Üniversitesi olarak, hem kendi mezunlarımızın hem de toplumun farklı kesimlerindeki kişi ve kuruluşların ihtiyaçlarına cevap vermeye çalışıyoruz. Bu nedenle her yaş grubu için İÜ Sürekli Eğitim Merkezi’ni kurduk. Biraz önce kısaca bahsettiğim İSUZEM (İÜ Uzaktan Eğitim Merkezi) ve AUZEF (Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi) üniversitemizin akademik birikimine her yaş grubunun her yerden ulaşabilmesi amacını gerçekleştiriyor. Bu birimlerimizle yaşam boyu öğrenimin her boyutunu dikkate aldığımızı ve gerçekleştirdiğimizi tüm paydaşlarımıza göstermiş olduk. Yerel yönetimlerimiz başta olmak üzere bu birimlerimiz aracılığı ile ulusal ve uluslararası tüm paydaşlarımızı İstanbul Üniversitesi ile ortak projelere davet ediyor, hizmet görevimizi çağdaş düzeyde yürütmek için gayret ediyoruz.

Bilgiye Kolay Ulaşılan Bir Kütüphane Sistemi Kurmak İçin Çalıştık

Kütüphaneler üniversitelerin en önemli mekânları arasındadır. İnsanın okuma ve araştırma yapma isteğini artıran; talep edilen yayınlara hızlı erişimi sağlayan; 7 gün 24 saat hizmet veren; konforlu mekânlara sahip kütüphaneler oluşturmak için yola çıktık.

Hem araştırmacıların daha iyi hizmet alması hem de kütüphane koleksiyonlarımızdaki eserlerin daha iyi korunması için fiziksel ortamlarımızı yeniden yapılandırıyoruz. Başta İÜ Merkez Kütüphanesi, İÜ Nadir Eserler Kütüphanesi, İÜ Edebiyat Fakültesi Kütüphanesi ve İÜ Hukuk Fakültesi Kütüphanesi olmak üzere büyük bir yenileme çalışması gerçekleştirdik.

20

Koleksiyonlarımızdan daha çok araştırmacının yararlanabilmesi için çağdaş kütüphanecilik yöntemlerini kullandık ve teknolojinin tüm olanaklarından yararlandık. Bu doğrultuda Merkez Kütüphane’nin haftanın 7 günü ve 16 saat süreyle hizmet vermesini sağladık. Merkez Kütüphanemizden elektronik ortamda yararlanan araştırmacılar için Canlı Destek Hattı ve Çözüm Destek Hattı hizmetini 2012 yılında devreye soktuk. Üniversitemizin abone olduğu elektronik veri tabanı sayısını 24’ten 47’ye çıkardık. Bu sayede tüm dünyada üretilen güncel akademik bilgiye erişimimizi daha da kolaylaştırdık.

Bir yandan hızlı hizmet verirken diğer yandan da başta “nadir eser” kategorisine giren eserler olmak üzere tüm kitap ve yayın koleksiyonlarımızı çok iyi korumamız gerekiyor. Özellikle nadir eserlerin dijital ortama aktarımı ve tüm dünya araştırmacılarının hizmetine sunulması büyük önem taşıyor.

İÜ Nadir Eserler Kütüphanesi’ndeki eserlerin dijital ortama aktarılması çalışmaları da meyvelerini vermeye başladı. Eserlerin toplumla daha fazla buluşması için “Sanal Kütüphane Projesi”ni oluşturduk. Projede ilk adım olarak “Atatürk’le Okumak Projesi”ni hayata geçirdik. Proje sayesinde İÜ Nadir Eserler Kütüphanesi’ndeki Atatürk’ün okuduğu 175 kitaba artık internet ortamında kolaylıkla erişilebiliyor. Benzer şekilde Kanuni Sultan Süleyman dönemi el yazmalarının sanal ortamda sergilendiği “Cihan Hükümdarı Projesi” de gerçekleştirildi.

Tüm bu çalışmaların sonucunda 2009-2012 döneminde İÜ Merkez Kütüphanesi’nden yararlanan araştırmacı sayısının % 56 arttığını gururla ifade etmek istiyorum.

Koleksiyonlarını Müzeleştiren ve Tarihî Değerlerini Toplumla Buluşturan Üniversite Olmak İçin Çalıştık

Üniversitemizde şimdiye dek büyük fedakârlıklarla yürütülen müzecilik çalışmalarını daha profesyonel düzeyde gerçekleştirmenin, geçmişe karşı bir saygı ve borç olduğunu düşünüyorum. Öyle bir borç ki sadece eser sahibine değil, yıllarca onları koruyup bugüne getiren hocalarımıza, yöneticilerimize karşı da borcumuz.

21

Üniversitemiz bünyesindeki 20 müzenin tarihî ve kültürel değere sahip tüm eserlerinin envanterini çıkardık. Müzelerimizin her birini Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın akreditasyon sürecinden geçirerek topluma açmak için çalışmalar devam ediyor. Bu çerçevede Mühendislik Fakültemizdeki Jeoloji Müzesi’ni Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan onaylı müze statüsüne kavuşturduk. İÜ Müzeleri ve Kültürel Miras Alanlarının Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (MÜZEYUM) kurduk. Türkiye’nin ilk Müzecilik Bölümü›nü açtık ve eğitime başlamasını sağladık. Burs, Yurt, Beslenme, Sağlık ve Spor Hizmetlerini Yaygınlaştırdık

”Öğrenci Dostu Üniversite” felsefemiz öğretim hizmeti yanında sağlık, beslenme, barınma, kültür, sanat ve spor alanlarını da kapsıyor. Öğrencilerin günlük ihtiyaçlarına cevap verme gayreti içindeyiz. Öğün sayısını 3’e çıkardık. 2009 yılı itibarıyla öğrencilerimizin kahvaltı ile öğle ve akşam yemeği ihtiyaçlarını karşıladık.

Öğrencilere yeni, modern ve çağa uygun yaşam alanları oluşturmak, öğrenci odaklı üniversite olmanın önemli koşullarından birisidir. Üniversitemizin yurt kapasitesini artırmak için 294 öğrenci kapasiteli İÜ Beylikdüzü Yurdu’nu 2011 yılında hizmete açtık.

Sağlık alanında da öğrencilerimize her türlü desteği vermek için çalışıyoruz. Öğrencilerimize, sağlık alanında öncü çalışmalara imza atan İstanbul Üniversitesi’nin tüm olanaklarını sunuyoruz. 2009-2012 döneminde Mediko Sosyal Birimlerimiz 66 binden fazla öğrencimize sağlık hizmeti verdi.

Üniversite öğrencilerinin eğitim, bilimsel ve sosyal alandaki çalışmalarını maddi olarak destekleyebilecek en önemli araç burslardır. Son 3 yılda burs kaynaklarını da yaygınlaştırarak artırdık. 2009, 2010, 2011 yılları ile 2012 yılının ilk altı ayında toplam 24 bin 227 öğrenciye giysi, kitap ve TL bursu verdik. Aynı süre içinde 1.100 öğrencinin de kısmi zamanlı olarak üniversitemizin farklı birimlerinde çalışmasına olanak tanıyarak hem iş deneyimi kazanmalarına hem de bütçelerine katkı sağlamalarına destek olduk.

İÜ Spor Birliği de hizmet verdiği spor branşı sayısını 24’ten 30’a çıkardı.

22

ÇEŞİTLİLİĞİ DESTEKLEYEN YÖNETİM FELSEFESİNİ BENİMSEDİK

Türkiye’nin en büyük kurumlarından birisi olan İstanbul Üniversitesi’nin ihtiyaçlarına cevap verebilmek, kurumumuzu geleceğe hazırlayacak stratejik kararları hızla almak ve hayata geçirmek için farklı bir yönetim anlayışı ortaya koyduk. Üniversitemizdeki tüm kesimlerin birlikte temsil edilebildiği bir üst yönetim kadrosuyla yola çıktık. Rektör yardımcısı sayısını 3’ten 5’e çıkardık. Çünkü çağın gereği olan hıza ve etkinliğe ulaşabilmek, ancak farklı fikirleri barındıran güçlü bir ekip çalışmasıyla mümkün olabiliyor.

Akademik hayatın birinci özelliği özgür olmasıdır. Farklı düşüncelere ve eğilimlere sahip öğretim üyeleri bir üniversitenin en büyük zenginliğidir. Şeffaf ve hesap verebilir olmak kaydıyla, özerkliğin ve akademik özgürlüğün sınırsız olduğu üniversiteler daha fazla üreteceklerdir. İstanbul Üniversitesi’nde son 4 yıldır büyük bir akademik ürün artışı var. Bu sonuç akademik hayatta daha özgür bir havanın esmesi ve yönetimimizin sadece üniversitenin tanımına ve görevlerine odaklanmasıyla ortaya çıktı.

Öğrenen Üniversite Olmak İçin Çalıştık

Hiçbir modern teknoloji, hiçbir çağdaş bina, kaliteli bir insanın yerini tutmuyor. Diğer tüm kaynaklar, kurum çalışanlarının bilgi ve kültür seviyesine, aidiyet duygusunun gelişmişliğine ve motivasyon düzeyinin yüksekliğine göre şekilleniyor. Bunun için önce insana yatırım yaptık. Yatırımlarımızı öncelikle bütün mensuplarımızı geliştirmek ve birlikte gelişmek için yaptık.

İdari personelimiz için hizmet içi eğitim çalışmaları düzenli olarak devam etti. Üniversitemiz, öğretim elemanlarının eğitim alanında ortaya çıkan yeni yöntem ve tekniklerle ilgili bilgileri sistematik ve profesyonel bir şekilde alabilmelerine destek olmak amacıyla çalışmalar yaptık. Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi tarafından Eğitimde Yeni Teknolojilerin Kullanımı ve Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme Kursları düzenlendi. Bu eğitimler önümüzdeki günlerde daha da yaygınlaşarak devam edecek.

Diğer taraftan “Kalitesini Belgeleyen, Ölçülebilir ve Denetlenebilir” bir üniversite olmayı çok önemsiyoruz. Kalite güvencesi, hem Bologna Süreci’nin

23

hem de çağdaş üniversite kavramının en önemli ögelerinden biri durumunda. Günümüzde üniversiteler hangi eğitimi vereceğini, bu eğitimin neleri içerdiğini, hangi bilgi, beceri, davranış ve mesleki yeterlilikleri kazandırdığını belirlemek, ilan etmek ve tüm öğrencilerine sağlayacağı minimum standartların güvencesini vermek durumunda. Bu güvenceyi verebilmek, kalite felsefesini kavramaktan geçiyor. Sadece eğitimde değil, verdiğimiz hizmetlerin tamamında tüm iş akışlarını belgelendirmek, bütün görevleri ve süreçleri tanımlamak, hangi çıktılara hangi süreçlerle ulaşılacağını topluma açıklamak ve bu sözün arkasında durmak gerekiyor. İstanbul Üniversitesi’nde kalite çalışmalarında 7.000 kişi eğitim aldı. Üniversitemizin genelinde ve hastanelerde Bütünleşik Kalite Yönetim Sistemi çalışmaları hızla devam ediyor. Kalite yönetiminin bitmeyen bir süreç olduğunu biliyoruz ve bu yolda yürümeye devam edeceğiz.

Bilgi Yönetim Sistemlerini Daha Etkin Kullanmaya Başladık

Otomasyon sistemleri, hepimizin güncel verilere anında ulaşmamızı ve doğru veriye dayalı karar verebilmemizi olanaklı kılıyor, tüm süreçleri daha şeffaf ve takip edilebilir hâle getiriyor. Bilişim üniversitesine geçiş sürecinde çok önemli mesafeler katettik. Geçiş sürecini tamamladığımızda bürokrasinin daha da azaldığı, çok daha hızlı ve şeffaf bir üniversite hâline gelmiş olacağız.

Bu kapsamda:

- İstanbul Üniversitesi Kurumsal Otomasyon Projesi (İSKOP)’ni başlattık.

- İstanbul Üniversitesi Hastaneleri Otomasyon Projesi (İSHOP)’ni başlattık.

- İÜ Öğrenci İşleri Otomasyon Entegrasyon Projesi’ni başlattık. Öğrencilerle ilgili işlemleri tek bir sistem içinde bütünleştirdik. Öğrenciler kayıt, ders seçimi, not sorgulama vb. işlemlerini internet üzerinden yapmaya başladı.

- İstanbul Üniversitesi kapsamında tüm web sitelerinin yenilenmesi ve bir portal üzerinden yönetilmesi için Üniportal Projesi’ni başlattık.

- Network Yenileme Çalışmaları sonucunda İstanbul Tıp Fakültesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Onkoloji ve Kardiyoloji Enstitüsü Yerleşkeleri’nde İnternet Bağlantı Noktasını 777’den 11 Bin 789’a çıkardık.

24

Üniversite Hastaneleri Yönetimine Yeni Modeller Getirdik

Yeni teknolojilerin getirdiği olanaklardan yararlanmak ve ihtiyaçları karşılamak amacıyla 2009-2012 döneminde “İÜ Hastaneleri Ünitelerinin Modernizasyonu Projesi”ni başlattık. BAP Birimimiz, Yapı İşleri Daire Başkanlığımız ve SKS Daire Başkanlığımız aracılığıyla çok önemli ve değerli yatırımlar yaptık. Fen laboratuvarlarımızın ve dersliklerimizin modernizasyonu çalışmalarında olduğu gibi hastanelerimizdeki bazı mekânların ve ünitelerin yenilenmesinde de TÜBİTAK ve DPT gibi dış kaynaklı projeler ile sponsorların da katkıları oldu. İstanbul Tıp Fakültesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Kardiyoloji Enstitüsü ve Onkoloji Enstitüsü hastanelerinde birçok yenilenme çalışması gerçekleştirildi.

İstanbul Üniversitesi hastanelerinin “ekip anlayışı” ve “takım ruhu” içinde yönetimi için 2009-2012 döneminde yeni bir model ortaya koyduk. Yapılan çalışmalarda, özelde İstanbul Üniversitesi hastanelerini genelde de üniversite hastanelerini içine alan “Yeniden Yapılanma Yaklaşımını” geliştirdik. Bu yaklaşımın İstanbul Üniversitesi ayağını İstanbul Üniversitesi Hastaneleri Genel Direktörlüğü (HAGED), üniversite hastaneleri ayağını da Üniversite Hastaneleri Birliği (ÜHB) oluşturmaktadır.

Dünyaya Entegre Bir Üniversite Olma Hedefiyle Çalıştık

Küreselleşmenin belki de en doğru anlaşılması gereken sonucu, kişi ve kurumların artık tek başlarına hiçbir başarı elde edemeyecekleridir. İş birliği çağımızın âdeta sihirli kelimesidir. Bu ise diyalog ve hoşgörü ile sağlanır. Siyasal, ekonomik ve kültürel alanda kendini gösteren küreselleşme, bilginin, bilim insanlarının ve öğrencilerin hızla yer değiştirmelerini de beraberinde getiriyor.

İstanbul Üniversitesi’nin ABD, Avrupa ve Asya’da yer alan 44 farklı ülkedeki 86 üniversite ile ikili anlaşmaları mevcuttur. Bunlardan 58’i 2009-2012 döneminde imzalandı.

- Üniversitemizin 24 AB ülkesi ve İsviçre’deki 264 farklı üniversite ile toplam 550 Erasmus ikili anlaşması bulunmaktadır. Son dört yılda giden öğrenci sayısı % 44, gelen öğrenci sayısı % 206 arttı.

25

- İÜ’de yabancı öğrenci sayılarında dikkati çeken bir artış görülmektedir. Son dört yılda yabancı öğrenci sayımız % 40 arttı.

- Öğrenci İşleri Daire Başkanlığımızın bünyesinde Yabancı Öğrenci Birimi oluşturduk.

- 2009-2012 döneminde üniversitemiz ilk kez uluslararası eğitim fuarlarına katılmaya başladı.

- Uluslararası Network’lere katılmak için de yoğun çaba sarf ettik.

- 2009’da yaptığımız başvuru üzerine Avrupa Üniversiteler Birliği’nin Kurumsal Değerlendirme Programı’na katıldık. 2010 yılında köklü ve saygın Avrupa üniversitelerinin üye olduğu “üniversiteler ağı” Coimbra Group (CG)’a üye olduk. 2010 yılında Avrupa Kültür Başkentleri Üniversiteler Birliği’ne üye olduk.

Bilim, Kültür, Sanat, Spor ve Sosyal Sorumluluk Etkinliklerini Destekledik

Farklı renklerin ve seslerin özgürce yankılandığı; toplumun farklı kesimlerini bir araya getiren; toplumun gündemine bilimsel araştırmaların, kültürün, sanatın ve sporun daha fazla girmesini sağlayan bir üniversite olmak için çaba sarf ettik.

Bu süreçte Öğrenci Kültür Merkezi’ni yeniden yapılandırdık. Yeni yönetmelikle tüm öğrenci kulüpleri için ilk kez yapacakları etkinliklerde kullanmaları için bir bütçe tahsis ettik.

İÜ Spor Birliği Kulübü (İÜSBK) Kadın Basketbol Takımı’nı güçlendirmek için Basketbolu Geliştirenler Derneği ile işbirliği yaptık. Türk Kadın basketboluna yeni yetenekler kazandırmayı amaçlayan iş birliği ile İstanbul Üniversitesi altyapısını da güçlendirdi. Play-out’ta birinci olan takımız, birinci ligde mücadele etme hakkını yeniden kazandı.

Van’da 23 Ekim 2011 tarihinde meydana gelen depremin ardından İstanbul Üniversitesi’nin öğrencileri ve çalışanlarıyla gerçekleştirdiği yardım kampanyası sosyal sorumluluk duygumuzun ne kadar güçlü olduğunu da ortaya koyuyor. Üniversitemiz, İSÜDAK aracılığıyla arama-kurtarma faaliyetlerine katılmasının

26

yanı sıra gerçekleştirdiği bilimsel çalışmalar ve yardım kampanyalarıyla deprem bölgesindeki yaraların sarılmasına destek verdi.

Göreve başlar başlamaz İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamında İstanbul Üniversitesi’nin de proje üretmesi gerektiğini gündeme getirmemizin altında yatan sebep de yine içinde yaşadığımız şehre daha fazla katkı yapan bir üniversite olmamız gerektiği inancıydı. Bu kapsamda akademik ve idari personelimiz tarafından gerçekleştirilen 28 projenin tamamlandığını görmekten büyük bir mutluluk duyuyorum.

Tüm bu sosyal sorumluluk çalışmalarını daha planlı ve etkin bir şekilde yapabilmek amacıyla Sosyal Sorumluluk Projeleri Uygulama ve Araştırma Merkezimizi kurduk.

Topluma Kendimizi Doğru ve Etkili Anlatmak İçin Çalıştık

Üniversiteler kapalı kapılar arkasında çalışan kurumlar olmamalıdır. Kim olduklarını, hedeflerini, yaptıkları çalışmaları ve ürettikleri bilgileri topluma en etkili anlatan kurumların başında üniversiteler gelmelidir. Üniversiteler kendilerini daha çok anlattıkça, ürettikleri bilgileri daha çok paylaştıkça bilim ve üretim, toplumun gündemine daha fazla girecektir.

İnternetin, sosyal medyanın ve cep telefonlarının son derece yaygın olduğu günümüzde artık üniversiteler kendi iletişim kanallarını oluşturma gücüne erişmişlerdir. Bu kanallar doğru ve etkili kullanıldığı sürece içe kapanık değil, dış dünyaya açık bir üniversitenin oluşturulması kolaylaşacaktır. İstanbul Üniversitesi olarak tüm hedef kitlelerimizle iletişimimizde bu kanalları günümüz iletişim yaklaşımlarının ışığında kullanıyoruz. Bu da bizi daha etkili bir üniversite konumuna getirmektedir.

Bu dönemde ayrıca bir Kurumsal Kimlik Stratejisi belirledik. Üniversitemizin dışarıdan bir bütün içinde algılanmasını sağlamak amacıyla kullandığımız görsel materyallerin tasarımını kurumsal kimliğe uygun şekilde yapmaya başladık. Medya mensupları ile güven ve şeffaflığa dayalı bir iletişim kurmak için çalıştık. Tüm bunların bir sonucu olarak üniversitemiz medyada giderek daha çok yer almaya başladı. Üniversitemiz ile ilgili çıkan olumlu haber sayısı 3 kat arttı.

27

Üniversite adaylarının tercih yaptıkları Temmuz aylarındaki iletişim politikasını özel olarak planlayıp uygulamaya geçirmeye başladık.

Son yıllarda vazgeçilmez bir iletişim ve pazarlama ağı hâline gelen sosyal medyada da Türkiye’nin en etkin üniversitesi konumundayız. Twitter, Facebook ve You Tube üzerinden hedef kitlelerimize ulaşıp, bu platformlar üzerinden gelen soruları anında cevaplıyor ve çalışmalarımıza yön verirken yapılan yorumları da dikkate alıyoruz.

Dünyanın ve Türkiye’nin en fazla ziyaret edilen üniversite web siteleri ile ilgili bilimsel bir çalışma yaparak üniversitemizin kurumsal web sitesi için yeni bir yayın politikası oluşturduk. İstanbul Üniversitesi Bilim Kültür ve Sanat Dergisi, Türkçe ve İngilizce olarak çift dilde yayın hayatına başladı. Ayrıca kurum içi iletişim çalışmalarımızın en etkin araçlarından birisi olan Gazete Üniversite adlı e-gazete hazırlanmaya başlandı.

2011 yılında yayın hayatına başlayan hakemli Yükseköğretim Dergisi’nde ise Türkiye ve dünyada yükseköğretimle ilgili temel sorunlar incelenmeye ve çözüm önerileri sunulmaya devam ediliyor.

İÜ Çalışanlarının Hayatını Kolaylaştırmak İçin Çalıştık

İstanbul gibi büyük bir metropolde yer aldığımız için birçok olanağa kolaylıkla erişebiliyoruz. Ancak diğer taraftan İstanbul, kalabalık nüfus ve hayat pahalılığından kaynaklanan birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Bu nedenle akademik ve idari personelimizin yaşam standartlarını yükseltmek için üniversitemize de sorumluluk düşüyor.

Göreve geldiğimizde hayata geçirdiğimiz ilk projelerden birisi Unikonut oldu. Resmî kurumlarla iş birliği yaparak çalışanlarımızın İstanbul’da daha uygun şartlarda çağdaş konut sahibi olmaları için çalışmalar yaptık.

Diğer taraftan emekli olan akademisyenlerimize ihtiyaç duydukları sağlık ve sosyal desteği verebilmek amacıyla İÜ Yaşam Boyu Destek Merkezi’ni kurduk. Bu sayede yıllarca kurumumuza emek vermiş olan akademisyenlerimizle, onlar emekli olduktan sonra da güçlü bağlara sahip olacağımıza inanıyorum.

28

İstanbul Üniversitesi hastanelerinde “Hasta Danışmanlığı Birimi”ni kurduk. Birim, üniversitemizin mensupları ve yakınlarının kabul işlemleri ile muayene sonrası tetkik ve yatış işlemlerini yürütmek, hasta ve yakınlarına rehberlik etmek, hasta memnuniyetini sağlamak amacıyla çalışıyor. Birim şimdiye kadar 33 binden fazla başvuruya cevap verdi.

Engelsiz Üniversite Olmak İçin Çalıştık

Biz, engelsiz bir üniversite olmak istiyoruz. Amacımız engelli vatandaşlarımızın bilgiye kolay erişmeleri, edindikleri bilgilerle daha üretken bireyler olmaları ve topluma daha aktif bir şekilde katılmaları. Birçok engeli aşarak üniversite eğitimi alma fırsatını yakalamış olan gençlerimize, İstanbul Üniversitesi’ni kazandıkları andan itibaren ihtiyaç duydukları desteği vermeyi görev olarak kabul ediyoruz.

Engelli öğrencilerimize uygun biçimde binalarımızı yeniden düzenliyor ve tasarlıyoruz. Daha iyi koşullarda eğitim alabilmelerine destek olabilmek amacı ile İstanbul Üniversitesi Engelsiz Bilgi Merkezi’ni faaliyete geçirdik. Merkezde görme engellilerin kullanımına uygun ekran okuma ve büyütme programı olan bilgisayarlar, video büyütücüler, kabartma ekran, Brailleprinter ve sesli kitap okuma için tam donanımlı iki kabin de yer alıyor.

Geleceği Şekillendiren Kongreler ve Bilimsel Toplantılar Düzenledik

Türkiye’nin ve dünyanın sorunlarını tespit etmek ve bu sorunlara gerçekçi çözümler üretmek bütün üniversiteler gibi İstanbul Üniversitesi’nin de görevidir. Bu süreçte siyaset-üniversite ilişkisini dikkatle ele almalıyız. Üniversite etkilenen değil, etkileyen; tanımlanan değil, tanımlayan; harekete geçirilen değil, harekete geçiren; kendisine yol gösterilen değil, yol gösteren bir kurumdur. Üniversite-siyaset kurumu ilişkilerinde de bu ilkeler geçerli olmalıdır. Gerçek bir üniversite tüm kurum ve kuruluşlara evrensel gerçeklerin, bilimin ve objektif düşüncenin ışığını tutar.

2009-2012 döneminde İstanbul Üniversitesi olarak Türkiye ve dünya için önemli birçok toplantıyı organize ettik. 19 ülkeden liderleri bir araya getiren Değişim Liderleri Zirvesi, 2 adet Anayasa Çalıştayı, Tam Gün ve Afiliasyon

29

Çalıştayı, ikincisini geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiğimiz Uluslararası Balkan Konferansları bunlardan sadece birkaçıdır.

Uzaktan Eğitim Merkezimizin gayretleri ile hazırladığımız Makedon-İst, Berlin-İst, Irak-İst gibi projelerle İstanbul Üniversitesi’nin bilgi ve deneyimini Türkiye dışındaki ülkelerde de paylaşmanın önünü açan bir yaklaşım ortaya koyduk. Bu projelerin hayata geçmesi ile İstanbul Üniversitesi’nin dünyaya açılımı hız kazanacaktır.

Spor-İst projesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile birlikte İstanbul halkına bilinçli sporu sevdirmek, geçen yıl açılışımızın sloganı olan “iyi eğitim, centilmen mücadele” kavramını İstanbullular arasında yaygınlaştırmak istiyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı ile başlattığımız Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenlerinin Uzaktan Eğitimi projemiz başarıyla devam ediyor.

MEKÂN TASARIMINDA ÇAĞDAŞ PROJELER BAŞLATTIK 11 farklı yerleşkede eğitim veren üniversitemize ait binaların çağın gerekleri doğrultusunda yenilenmesi, verdiğimiz eğitimin ve gerçekleştirdiğimiz bilimsel çalışmaların kalitesi üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. “Dünya mirasına sahip çıkan, geleceği tasarlayan üniversite” sloganıyla yola çıktık. Bu binaların öncelikli sorunu da tapu sorunudur. Mülkiyetleri üniversiteye ait olmasına rağmen hâlihazırda geçerli tapularının olmaması yapılanmanın önündeki en büyük engeldi. Öncelikle tapusu resmî olarak üniversitemize ait olmayan binalarımızın ve arazilerimizin tapu tescil işlemlerini yapmaya başladık. Yapılan çalışmalar sonucu yaklaşık 3 buçuk yılda tapu tevhit işlemlerinin büyük kısmı tamamlanarak yeni tapuları aldık.

Artık gönül rahatlığı içinde birçok önemli yerimiz için -tapularımızın sahibiyiz- diyebiliyoruz. Tapularımızı almanın yanı sıra binalarımızı yenilemek, gerektiği hâllerde ise yeniden inşa etmek için çalışmalar gerçekleştirdik. Beyazıt Yerleşkemizdeki İÜ Kongre Kültür Merkezi, Avcılar Yerleşkemizdeki İÜ Teknokent, Enez’deki İÜ Prof. Dr. Nazım Terzioğlu Eğitim ve Spor Tesisleri başta olmak üzere sıfırdan inşa ettiğimiz birçok binanın tamamlandığını veya tamamlanma aşamasına yaklaştığını görmekten büyük gurur duyuyorum.

30

Tüm bunları yaparken önemle üzerinde durduğumuz konulardan birisi tarihî eserlerimize sahip çıkmak oldu. Bir yandan üniversitemize yeni mekânlar kazandırırken, bir yandan da dünya kültür mirasına katkıda bulunmayı amaçladık.

İÜ Çapa ve Cerrahpaşa Yerleşkeleri’nin Yerinde, Yeniden, Acil Yapılandırılması Projesi’ni Başlattık ve İnşaat Aşamasına Geldik

2009 yılında İstanbul Üniversitesi tıp fakültelerinin ve hastanelerinin binalarının yeniden yapılmasını, çözüme ulaştırılması gereken en önemli sorulardan birisi olarak ele aldık. “İÜ Çapa ve Cerrahpaşa Yerleşkeleri’nin Yerinde, Yeniden Yapılandırılması Projesi” için gerekli çalışmaları başlattık ve adım adım çok önemli bir yol katettik.

Çalışmaların ilk adımında “Yeni binalar nerede yapılmalı?” sorusuna cevap aradık. Üniversite hastanelerinin şehir içinde olmasının hem eğitim ve araştırma hizmetlerinin aksamaması hem de verilen hizmete toplumun kolay ulaşması bakımından daha uygun olacağına hep birlikte karar verdik. Bu karar başta Sayın Başbakanımız olmak üzere tüm siyasi ve bürokratik karar vericiler tarafından da desteklendi.

2. adımda tarihî binaların restorasyonunu gündemimize aldık. Cerrahpaşa Yerleşkesi’nde 4, Çapa Yerleşkesi’nde 8 adet tarihî bina bulunuyor. TarihÎ binalarımızın restorasyon projeleri için çalışmalar devam ediyor.

3. adımda Çapa ve Cerrahpaşa Yerleşkelerimizin tapularını aldık çünkü çalışmalara başladığımızda Cerrahpaşa Yerleşkesi’nin sadece % 75’inin, Çapa Yerleşkesi’nin ise sadece % 50’sinin İstanbul Üniversitesi’nin tapulu malı olduğunu tespit ettik. 3 yıllık çok yoğun ve zahmetli bir çalışmayla birçok bürokratik süreci tamamladık. Cerrahpaşa Yerleşkesi’nin % 99.54’ünün, Çapa Yerleşkesi’nin % 99.75’inin tapusunun İstanbul Üniversitesi’nin olmasını sağladık. Çok zor ve sabır gerektiren bu sürecin sonunda üniversitemiz bu iki yerleşkenin toplam 280.000 metrekare arazisinin sahibi konumuna geldi.

4. adımda binalarımızın yenilenmesi için koruma kurullarına gerekli müracaatları yaptık. İstanbul Üniversitesi hastanelerinin tarihî yarımadada

31

kalmasını engelleyen imar planında tadilat yapılmasını sağladık ve gerekli izinlerimizi aldık.

5. adımda Devlet Planlama Teşkilatı’ndan 4.8 milyon TL kaynak sağladık.Devlet Planlama Teşkilatı ile yaptığımız görüşmelerde ortaya çıkan bir başka gerçek ise hastanelerin yeni yapımı için gereken kaynak ihtiyacının büyüklüğünün anlaşılması oldu. Devlet Planlama Teşkilatı 2011-2012 ve 2013 Yatırım Bütçesi’nden yıllara sari tahsisi sağlanan 4.8 milyon TL kaynak sağladık ve bu kaynak master plan çalışmalarında kullanıldı.

6. adımda Master Plan ve Avan Proje’yi hazırladık. Master Plan ve Avan Proje Çalışmaları için uluslararası danışmanlık hizmeti ihalesine çıktık. İhale sonucunda, 240 gün içinde tamamlanmak üzere sözleşme imzalanarak işe başlandı. Her iki yerleşkede yerleşim plan seçenekleri ve proje taslakları oluşturuldu ve bu süreç de tamamlandı.

7. adımda çalışmalarımızı üniversitemiz mensuplarıyla paylaştık. Çapa ve Cerrahpaşa Yerleşkeleri’nin yerinde yeniden yapımı gibi dev bir projeyi mali, idari ve teknik detayları ile bu projeye ait web sayfasında tüm üniversitemiz çalışanları ile paylaştık. Bu projenin her aşamasını açık ve şeffaf bir şekilde duyurduk.

8. adımda yurt dışındaki modern hastane binaları uzman ekibimiz tarafından bizzat yerinde incelendi.

9. adımda yıkım ve taşınma çalışmalarını başlattık. Yıkımların, hastalara sunulan hizmetleri aksatmaması için etap etap gerçekleştirilmesine ve yıkılan bir bina yeniden inşa edildikten sonra sırasıyla diğer binaların yıkılmasına karar verdik. Her iki kampüsümüzde ilk binaların yıkılması işlemleri hızla tamamlanıyor.

10. adım ise yeniden inşaat sürecinin başlaması olacak. Sevinerek söylüyorum ki; Cerrahpaşa ve Çapa’da yer alan iki tıp fakültemizin ve hastanelerinin yerinde yenilenmesi projesi ile İstanbul’a yakışan modern, çağdaş ve teknolojik donanımı üst seviyede iki sağlık kampüsü kazandırma projemizin en sıkıntılı kısmı bitmiştir. Her iki yerleşkemizin bir iki küçük istisna dışında

32

tüm tapuları üniversitemizin olmuş, ikisi de sağlık yerleşkesi olarak İstanbul Büyükşehir ve Fatih belediyelerinin yeni imar planlarında yer almış, avan proje ve master plan çalışmaları tamamlanmıştır. Hükümetimizin ve yerel yönetimlerimizin bugüne kadar esirgemedikleri yakın desteklerinin devamı ile en kısa sürede kaynaklar ortaya konacak ve dev projeler başlayacaktır. Bu hayallerimizin adım adım gerçekleştiğini görmek tüm yönetimimize tarifi zor bir gurur ve keyif veriyor.

Kasım ayında hâlen son değerlendirmeleri süren finansman modeli seçeneklerinden birisi ile son aşama olan “İstanbul Üniversitesi Yeni Çapa Cerrahpaşa Yerleşkeleri” inşaatlarını başlatacağız. Çapa Yerleşkesi’nde gelecekte İstanbul Tıp Fakültesi ve Hastanesi ile Diş Hekimliği Fakültesi binalarının; İÜ Cerrahpaşa Yerleşkesi’nde ise Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ve Hastanesi yanı sıra Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Hemşirelik Fakültesi binalarının yer almasını planlamaktayız.

Dünya Mirasını Koruyan Projeler Gerçekleştirdik

Bilimsel araştırmalarımızı yaptığımız, eğitim ve hizmet verdiğimiz binaları depreme dayanıklı hâle getirmek, altyapı olanaklarını güçlendirmek, ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden düzenlemek ve güzelleştirmek için yoğun bir çalışma programı yürüttük. Artık ihtiyaçları karşılayamaz hâle gelmiş ve güvenlik açısından risk oluşturabilecek bazı binalarımızı yıkıp çağdaş projeler hazırlayarak yeniden inşa etmeye başladık. Birçok binamızın projesi ise hazır durumda. Projeler tamamlandığında bizleri bir araya getiren ve öğrencilerimizle buluşturan bu mekânlar, çok daha ferah ve işlevsel hâle gelecektir.

5 ana yerleşkemizde toplam 62 adet tescilli veya tescil edilmesi gereken tarihî eser tespit ettik. Bu yapıların önemli bir kısmı Beyazıt Süleymaniye bölgesinde ve merkez yerleşke içinde yer almaktadır.

Merkez Yerleşkemizde yer alan ve tescilli olan bütün eski eser yapılar restore edilecektir. Bu doğrultuda: Rektörlük Merkez Bina, Hukuk Fakültesi, İktisat Fakültesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, üniversitemizin ana giriş kapısı ve Süleymaniye Kapısı, Kuyucu Murat Paşa Medresesi binalarının restitüsyon, rölöve ve restorasyon projeleri tamamlandı. İl Özel İdaresi’nin destekleri ile Rektörlük binamızın restorasyon ve güçlendirme çalışmaları başladı.

33

İstanbul silüetinin en önemli unsurlarından biri olan İÜ Beyazıt Yangın Kulesi’nin bakım ve onarım ve restorasyon işleri İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından tamamlandı. İstanbul’un birçok yerinden görülebilen kulenin aydınlatma çalışmalarına İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul 2010 Ajansı ve sponsorlar destek verdi.

Yine çok büyük bir yapı olan Fen Fakültesi, Edebiyat Fakültesi ve Su Ürünleri Fakültesi’ni içinde bulunduran bina kompleksinin de tescilli eser olmasına rağmen restitüsyon, rölöve, restorasyon, güçlendirme ve diğer uygulama projeleri bulunmuyordu. Tüm bu yapıların projelerini hem İl Özel İdaresi’nden destek alarak hem de üniversite kaynaklarını kullanarak dışarıdan hizmet alımı yolu ile tamamladık.

Merkez yerleşkede tescilli olmayan bütün yapıların projelerini tamamladık. Bu kapsamda Sosyal Bilimler Enstitüsü Binası, İktisat Fakültesi Ek Binası, Biyoloji Binası ve Astronomi Bölümü Binası projelendirildi; bir kısmını da yapım aşamasına getirdik. Astronomi Bölümü Eski Binası’nı yıkarak yeni binalarını hızla yapmaya başladık.

2009 yılında başlattığımız “İstanbul Üniversitesi Tarihine Sahip Çıkıyor Projesi”si kapsamında, bir yandan yıpranmış ve atıl durumdaki binaları restore ederek yeniden kullanılabilir hâle getirirken diğer taraftan da farklı sebeplerle şu anda mevcut olmayan binaların aslına uygun olarak yeniden inşa edilmesi için çalışmalara başladık.

“Süleymaniye Yenileme Projesi” kapsamında 12 tescilli ahşap ev ve 31 taş odanın da içinde yer aldığı yapılar restore edildi. Bu çalışmalar sayesinde Süleymaniye bölgesindeki sokaklar, rengârenk konakların olduğu eski günlerine yeniden kavuşmaya başladı. Osmanlı sivil mimarisinin en güzel örneklerinden olan bu yapılar, yaklaşık üç yıl süren çalışmalar sonunda bölgenin çehresini değiştirdi. Bu çalışmalar Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığımız koordinatörlüğünde İstanbul İl Özel İdaresi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul 2010 Ajansı’nın katkılarıyla hayata geçirildi. Tüm kurumlarımıza gönülden teşekkürlerimizi sunuyoruz.

34

Eski eserler konusunda gösterdiğimiz performans Kalkınma Bakanlığı’nın da dikkatini çekmiş ve restorasyon ve rekonstrüksiyon için ayrılan ödenek 2012 yılında yaklaşık % 40, 2013 yılında ise 2012 yılına göre yaklaşık % 90’lık bir artışla 10 milyon TL’ye yükseltilmiştir.

Diğer yapıların projeleri için kurullardan onay bekliyoruz. Bu bölgede yine eski MSB yurdu binasını yıkarak yerine sıfırdan modern bir Kongre Kültür Merkezi binası inşa ettik. Bugün aynı zamanda üniversitemizin yeni Kongre Kültür Merkezi’nin açılışını da gerçekleştireceğimiz için ayrı bir heyecan içindeyim.

İÜ Avcılar Yerleşkesi İçin Yeni Projeleri Hayata Geçirdik

Az önce de ifade ettiğim gibi Avcılar Yerleşkemizde üniversitemizin geleceği için büyük öneme sahip Teknokent Binası’nın inşaatına 2010 yılında başladık, inşaatı 2011 yılında tamamladık. Avcılar Yerleşke’sinde kamulaştırma yapılabilmesi için 2013 yılı bütçesi Maliye Bakanlığı’nca 2 bin TL’den 1 milyon TL’ye yükseltilmiştir.

Avcılar Yerleşkemiz için yeni master planı ve teknik şartname çalışmalarına başladık. Proje ihalesi 2013 yılında yapılacak. Cerrahpaşa ve Çapa Yerleşkeleri gibi Avcılar Yerleşkesi de yerinde yeniden inşa edilecek. Projenin ilk aşamasını, İşletme Fakültesi ve Mühendislik Fakültesi binalarının yeniden inşası projeleriyle başlattık.

Avcılar Yerleşkesi’nde 2009 yılında imar planı, parsellerin birleştirilerek tevhit işlemlerinin yapılması ve vaziyet planı çalışmalarına hemen başladık. İmar planı ve tapu tevhidi işlerine devam ediyoruz. 1/5000’lik plan kabul edildi, 1/1000’lik planı onay için Büyükşehir Belediyesi’ne gönderildi. Avcılar Yerleşkesi’nde bu kapsamda SİT Alanı Araştırma Kuyuları, Spor Kompleksi, Peyzaj Projesi, Orman Bakanlığı Ağaçlandırma Projesi çalışmalarının yanı sıra çok sayıda büyük ve küçük onarım projeleri gerçekleştirildi.

İÜ Enez Prof. Dr. Nazım Terzioğlu Eğitim Kültür ve Spor Tesisleri’ni Yeniden İnşa Ettik

Üniversitemiz dinlenme tesisleri açısından da önemli olanaklara sahip. Bu tesislerin hizmet kalitesini artırmak gerekiyor. Enez’deki İÜ Prof. Dr. Nazım

35

Terzioğlu Eğitim ve Spor Tesisleri’nin binaları yeniden inşa edildi. Yeni yapılan tesisler sadece yaz aylarında değil, 12 ay boyunca hizmet verecek şekilde düzenlendi. Bu sayede sadece yazları dinlenme mekânı olarak değil tüm sene boyunca hizmet içi eğitim, yaz okulu, sertifika programları, çocuk üniversitesi eğitim programları gibi birçok projenin de hayata geçirilebileceği konforlu bir mekânı üniversitemize kazandırmış olduk.

Beyazıt, Avcılar, Çapa ve Cerrahpaşa Yerleşkeleri başta olmak üzere, Bakırköy, Beylikdüzü, Celaliye, Çatalca, Edirne, Gökçeada, Haseki, Nakkaş Çiftliği, Orman Fakültesi Bilezikçi Çiftliği, Sapanca, Sarıyer ve Tepecik Yerleşkeleri’nde de fiziksel yenilenme çalışmalarımız tüm hızıyla sürmektedir.

Master plan çalışmaları devam eden Avcılar Yerleşkemiz başta olmak üzere tüm yerleşkelerimizde bizler için çok yorucu, uzun ve sıkıcı olan altyapı çalışmalarının neredeyse tamamlandığını ve bu çalışmaların meyvelerini önümüzdeki yıllarda daha da yoğun olarak göreceğiniz bilgisini sizlerle paylaşmak isterim.

Spor sektöründeki bütçe ödeneklerimiz 2013 yılı için ciddi oranda artmıştır. Kaya Çilingiroğlu Kapalı Spor Salonu ve Yüzme Havuzu inşaatı yatırım programına alınmıştır.

Dünya Mirasını Koruyan, Geleceği Tasarlayan Üniversite

Bildiğiniz gibi şimdiye kadar her akademik yılı farklı bir tema ile açtık. Açılış teması olarak ilk iki yıl “bilim”i, geçtiğimiz yıl “spor”u seçmiştik, bu yıl ise açılış temamızı “kültür” olarak belirledik. Bilim temasında sloganımız “Tarihten Geleceğe Bilim Köprüsü” idi, sporda ise “İyi Eğitim Centilmen Mücadele” sloganını kullandık. Bu seneki sloganımız ise “Dünya Mirasını Koruyan, Geleceği Tasarlayan Üniversite”dir.

Uygarlıkların beşiği, çok zengin kültürel ve tarihî bir mirasın sahibi olan ülkemizin ilk ve en büyük üniversitesi olarak kültürel mirasımıza sahip çıkma çalışmalarını destekleme, akademik katkı sunma ve bilgi birikimimizi bu yönde kullanma kararlığındayız. Bu bağlamda Türkiye’nin kültürel mirası ile ilgili arkeolojik kazılara üniversitemizin verdiği desteğin artarak devamı, yeni

36

projelerin üretilmesi, toplantı ve kongrelerin düzenlenmesi, tüm çalışmalara sivil toplum ve ilgili kuruluşların da ortak edilmesi gibi faaliyetler önceliğimiz olacaktır. UNESCO yani Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür kuruluşu tarafından belirlenen ve dünyadaki kültürel ve doğal varlıkların korunmasını sağlayan “Dünya Mirası” listesinde yer alabilmek için Türkiye’deki tüm üniversitelere öncülük ve liderlik yapacağız. Hâlen Dünya Mirası listesinde 11 kültür ve doğal varlığımız yer almakta, 37 aday yer için görüşmeler ve değerlendirmeler sürmektedir. Avrupa’da bizden daha az kültür ve tabiat varlığına sahip olan ülkelerin bu listede daha yüksek sayılarda yer almasının sorumluluğunu hep birlikte duymaktayız ve bu durumu değiştirmek İstanbul Üniversitesi için öncelikli hedeflerden birisi olacak. Bu arada Turizm ve Kültür Bakanlığı’nın ısrarla uyguladığı “yurt dışındaki eserlerimizi ülkemize geri getirtmek” politikasını can-ı gönülden destekliyoruz. Bu konuda maddi manevi tüm gücümüzü seferber edeceğimizi de açıkça duyuruyorum.

Tarihin her döneminde farklı uygarlıklara ev sahipliği yapmış olan Anadolu’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin değerli öğretim üyeleriyle arkeolojik çalışmalarımız Türkiye’nin dört bir yanında sürmektedir.

Biz İstanbul Üniversitesi yönetimi olarak bu yıl, üniversitemizin çatısı altında bilimsel çalışmalar yapan ve öğrenci yetiştiren iki gurur kaynağı hocamıza onur ödülü vermeyi kararlaştırdık: İÜ Edebiyat Fakültesi Prehistorya Kürsüsü’nün kurucusu olan Prof. Dr. Halet Çambel ve Türk Sanat Tarihi alanının duayen hocalarından Prof. Dr. Oktay Aslanapa. Açılış töreninde olmayı her ikisi de çok arzu etti ancak bazı sağlık problemleri sebebiyle bugün aramızda değiller. Prof. Dr. Halet Çambel’e ödülünü biz kendilerine evinde takdim ettik. Prof. Dr. Oktay Aslanapa’ya da aynı şekilde ödülünü evinde takdim edeceğiz. Ancak hem biz hem de bu değerli hocalarımız biliyorlar ki bugün bu salonda onların yetiştirdiği birçok öğretim üyesi ve öğrenci yer alıyor.

Dört yıl önce bu kürsüde yaptığım konuşmada “İstanbul Üniversitesi bir markadır. Eğitimde, kültürde, sanatta, sosyal ve ekonomik hayatta, yaşamın her alanında bir markadır. Bu nedenle İstanbul Üniversitesi sadece bir eğitim kurumu değildir, ülke yönetiminde geçmişte olduğu gibi gelecekte de damgasını vuracak dev bir kurumdur.” demiştim.

37

Bundan sonra hep birlikte çok önemli bir hedefi gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bu hedef; İstanbul Üniversitesi’nin tüm birimleriyle yenilikçi ve girişimci bir üniversiteye dönüşmesi hedefidir. Çok disiplinli, çok merkezli ve uluslararası ağlarla bütünleşen yeni yapılanmalara geçmek zorundayız. Bu kadar güçlü sağlık, sosyal ve fen bilimlerine sahip bir üniversitenin, istediği takdirde bunu gerçekleştireceğinden şüphem yok. Patent sayılarımızı, ülkemizin ve dünyanın çeşitli kurumları ile iş birliklerimizi arttıracak yeni organizasyonlar oluşturmak ve yeni fikirler üretmek için hep birlikte çaba harcamalıyız. Bu gayretlerimiz sadece üniversitemizin değil, ülkemiz ve çevre ülkelerdeki üniversitelerin de yolunu açacak ve yeni ufuklar doğuracaktır.

Dört yıl boyunca üniversite üst yönetiminde farklı fikir ve düşüncelerin aynı sorumlulukla bir arada yaşatılabileceğini gördük, farklı görüşteki insanların bir arada çalışarak sinerji oluşturabileceğini gösterdik. Yeter ki birbirimizi dinleyerek, birbirimizi anlamaya çalışarak, farklılıklardan ürkmeden, birbirimize saygı duymayı ve birlikte yaşamayı kalben isteyelim. Bu temennilerle yeni akademik yılın hayırlı ve başarılı geçmesini diliyorum. Sözlerimi her açılış konuşmamda olduğu gibi Yunus Emre’den dizelerle bitiriyorum.

“Sözüm el gün için değil,Sevenlere bir söz yeter”

Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Prof. Dr. Yunus SÖYLETRektör

38

Genel Yayın Koordinatörü ve 6026 Sayılı Kanunla Yayından SorumluProf. Dr. Faik ÇELİK

Yayın YönetmeniDoç. Dr. Ergün YOLCU

Yeyın KoordinatörüYrd. Doç. Dr. Özgü YOLCU

Görsel TasarımÖğr. Gör. Süleyman TÜRKOĞLU

DüzeltiSuat ENGÜLLÜ

39

40