STAINBUSTER İLE YAPILAN POLİTÜRacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28547/tez.pdfsupragingival olarak...
Transcript of STAINBUSTER İLE YAPILAN POLİTÜRacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28547/tez.pdfsupragingival olarak...
TÜRK İYE CUMHUR İYETİ
ANKARA ÜN İVERS İTES İ
SAĞLIK B İLİMLER İ ENSTİTÜSÜ
STAINBUSTER İLE YAPILAN POLİTÜR
İŞLEMİNİN YÜZEY PÜRÜZLÜLÜĞÜ
ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN KARŞILAŞTIRMALI
OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ
Neyran TÜZCEL
PERİODONTOLOJİ ANABİLİM DALI
DOKTORA TEZİ
Danışman: Prof.Dr. Murat AKKAYA
ANKARA-2010
ii
İÇİNDEKİLER
Kabul ve Onay ........................................................................................................... ii
İçindekileri ........................................................................................................... ii
Önsöz ........................................................................................................... v
Simgeler ve Kısaltmalar ............................................................................................vii
Çizelgeler ........................................................................................................viii
1.G İR İŞ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1
1.1. Baş lang ıç Periodontal Tedavi 1
1.2. Baş lang ıç Periodontal Tedavide Kul lan ı lan Alet ler . . . . . . . . . . . . 2
1.2.1.El Alet ler i . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2
1.2.2. Elektr ikl i Mekanik Enstrümanlar .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3
1.3. Diş Renkleşmeleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 6
1.4. Diş teki Renkleşmelerin S ın ıf land ır ı lmas ı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7
1.4.1. İntrensek Renkleşmeler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7
1.4.2. Diş teki Depozit ler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7
1.4.3. Diş Sert Dokular ındaki Posteruptif Renkleşmeler .. . . . . . . . . . 8
1.5. Pol i tür . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8
1.6. Pol i tür İş leminde Kul lan ı lan Materyal ler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11
1.6.1. Pol i tür Pat lar ı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11
1.6.2. Air-Powder Enstrümanlar .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 16
1.6.3. Stainbuster Frezler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 20
1.7. Prof i lometre .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23
2. GEREÇ VE YÖNTEM .... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 25
3.BULGULAR .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 28
4.TARTIŞMA .... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 38
5. SONUÇ VE ÖNER İLER ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 51
iii
ÖZET ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 53
SUMMARY ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 54
KAYNAKLAR... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 55
ÖZGEÇM İŞ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 66
iv
ÖNSÖZ
Doktora eğ i t imime baş lad ığ ım i lk günden i t ibaren
hoşgörüsü, nezaketi, engin akademik bi lgisi ve her şeyden önce
çevresindeki herkese eş i t ve sevecen yaklaş ımlar ı i le hayran
olduğum ve öğrencisi olmaktan büyük onur duyduğum, tez
çal ışmalar ım s ıras ında da yard ımlar ın ı hiçbir zaman
esirgemeyen ve üzerimdeki emeklerini hiç unutmayacağ ım çok
sevgi l i hocam Prof. Dr. Murat Akkaya’ya minnet ler imle
teşekkürü bir borç bi l i r im.
Güler yüzlü yönet imi ve tüm koşullarda sukunetini
koruyabilmesi i le tüm doktora eğ i t imim süresince bi lgi ve
desteğ ini esirgemeyen değerl i hocam Prof. Dr. Hamit
Bostanc ı ’ya;
Vakalar ıyla ve bi lgisiyle eğ i t imime büyük katk ıs ı olan ve
bana değ iş ik bir bak ış aç ıs ı kazand ıran değerl i hocam Prof. Dr.
Nejat Arpak’a;
Candan yaklaş ım ı , s ıcakl ığ ıyla kiş isel i lgisini esirgemeyen
değerl i hocam Prof. Dr. Meral Günhan’a;
Eğ i t imime olan katk ı lar ı ve emekler i iç in değerl i hocalar ım
Prof. Dr. Yaşar Aykaç’a, Prof. Dr. El i f Ünsal ’a, Doç. Dr. Gülden
Ereş ’e ve Doç. Dr. Cem Gürgan’a teşekkürler imi sunar ım.
Kardeş ler im Gülbike ve Serhat Demirel ’e;
v
Ayn ı dönemde doktora eğ i t imime baş lad ığ ım ve beraber
yol almaktan büyük mutluluk duyduğum çok sevgi l i dönem
arkadaş lar ım Fatma Böke ve Seda Eroğ lu ’na;
Üniversite hayat ım ın baş ından beri beni her zaman
destekleyen sevgi l i arkadaş ım K ıvanç Türkoğ lu’na;
Doktora eğ i t imimin ac ı tat l ı anlar ın ı benimle paylaşarak
zor zamanlar ım ı kolaylaş t ıran sevgi l i arkadaş lar ım Gürcan Çetin
ve Mehtap Bi lgin’e;
Sağ lad ıklar ı çal ışma ortam ı iç in Periodontoloj i Anabil im
Dal ı ’nda çal ışan tüm arkadaş lar ıma ve personel imize teşekkür
ederim.
Hayat ım boyunca koşulsuz şarts ız destekleri , sevgi ler i ve
şefkatler i i le beni ben yapan, hayat ım ın en mutlu en mutsuz
anlar ında varl ıklar ıyla bana güç veren, benim için yapt ıklar ı
fedakarl ıklar iç in edeceğ im teşekkürler in yetersiz olduğunu
bi ldiğ im sevgi l i annem Özveri Y ı lmaz ve bir ic ik ablam Tuba
Çet in’e, aram ızda olmasa da varl ığ ın ı her zaman hissett iğ im
sevgi l i babam Şener Y ı lmaz’a ai lem olduklar ı iç in çok teşekkür
ediyorum.
Hayat arkadaş ım, eğ i t imim boyunca sevgisiyle, sabr ıyla ve
desteğ iy le hayat ım ı kolaylaş t ıran, hayat ıma anlam katan sevgi l i
eş im Bar ış Tüzcel ’e sonsuz teşekkürler.
vi
SİMGELER VE KISALTMALAR
°C : Derece Santigrad B : Başlangıç ölçümler dk : Dakika gr : Gram Hz : Hertz Rmax : Maksimum pürüzlülük derinliği µm : Mikrometre mm : Milimetre Nm : Nanometre Rz : Ortalama pick-to-valley yüksekliği Rt : Pürüzlülük derinliği
Rq : Pürüzlülük profilinde meydana gelen sapmaların geometrik ortalaması
Ra : Pürüzlülük profilindeki Ra değerlerinin aritmetik ortalaması RDA : Radioactive Dentin Abrasivite Rpm : Revolutions Per Minute RCP : Rubber Cup and Paste sn : Saniye cm : Santimetre SEM : Scanning Electron Microscopy S : Son ölçümler STB : Stainbuster TA : Test Air-Flow TP : Test Pat TS : Test Stainbuster WHO : World Health Organization
vii
ÇİZELGELER
Çizelge 1.1: RDA Değerleri ......................................13
Çizelge 2.1: Kullanılan Materyaller .......................... 27
Çizelge 3.1: Grupların araşt ırma başında ve sonunda
elde edilen yüzey pürüzlülük değerleri. ........30
Çizelge 3.2: Elde edilen verilerin araştırma baş ında ve
sonunda gruplar aras ında istatistiksel
olarak değerlendirilmesi ....................... 31
Çizelge 3.3.A: TS grubu içinde politür öncesi ve sonrası
elde edilen pürüzlülük değerlerindeki
değişim .............................................. 33
Çizelge 3.3.B: TP grubu içinde politür öncesi ve sonrası
elde edilen pürüzlülük değerlerindeki
değişim .............................................. 34
Çizelge 3.3.C: TA grubu içinde politür öncesi ve sonrası
elde edilen pürüzlülük değerlerindeki
değişim ............................................... 35
Çizelge 3.4: Gruplar içinde politür öncesi ve sonras ı elde
edilen pürüzlülük değerlerinin istatistik
olarak değerlendirilmesi ......................... 37
1
1.GİRİŞ
Gelişmiş ülkelerde insanlar daha uzun süre yaşamakta ve
atalar ına göre doğal diş lerini daha uzun süre muhafaza
etmektedir. Bu gelişme; daha iyi motivasyon, gelişmiş ev
bak ım alışkanl ıklar ı ve ömür boyu süren idame
programlarına bağlı olarak azalan çürük ve periodontitis
insidans ına bağlıd ır(WHO Expert Committee 1984,
Waldman HB 1989). Baş lang ıç tedavisini takiben,
tekrarlayan kaz ıma ve parlatma işlemleri ile idame tedavisi
yürütülür, sağlığı korur ve hastal ığın tekrarlamas ını önler.
Tedavinin uzun dönem başar ısı, idame faz ının başar ısına
bağl ıdır (Lövdal A ve ark 1961, Axelsson P & Lindhe J
1981).
1.1.BAŞLANGIÇ PERİODONTAL TEDAVİ
Periodontal tedavinin ilk basamağı; bakteriyel depozitler
ve kalkulusun kök yüzeyinden uzaklaşt ırılması ve sağl ıkl ı
dokular korunarak biyolojik olarak kabul edilebilir bir kök
yüzeyinin elde edilebilmesidir.
Optimal sağlığın sağlanmas ı ve devam ettirilmesinin
temellerinden biri bakterilerin ve ürünlerinin pöröz ve
hipermineralize mine ve sement dokusundan
uzaklaşt ırılmasıdır.
2
İdealde; kaz ıma ve kök düzlemesi işlemleri sırasında
yaln ızca dışsal renklenmeler, plak, diş taş ı ve bakteriyel
komponentler uzaklaşt ır ılmalı ve bu s ırada diş dokular ına
minimal zarar verilerek yüzey düzgünleştirilmelidir.
Bu amaçla geçmişte, el enstrümanlar ı kullanı lmakta iken
daha sonra sonik ve ultrasonik cihazlar da kullan ılmaya
başlanm ıştır.
Günümüzde kaz ıma, kök düzlemesi ve küretaj iş lemleri
için; el aletleri, sonik ve ultrasonik cihazlar s ıkl ıkla olmak
üzere, lazer ve kimyasal ajanlar kullan ılmaktadır.
1.2. BAŞLANGIÇ PERİODONTAL TEDAVİDE
KULLANILAN ALETLER
1.2.1.El Aletleri:
Periodontal enstrümanlar; diş taşlar ının uzaklaşt ırılması,
kök düzlemesi, diş eti küretaj ı ve hastal ıkl ı yumuşak
dokular ın uzaklaştırılması gibi çeşitli amaçlar ile farklı
ebat ve açılarda üretilmektedir. Kazıma ve kök düzlemesi
için kullan ı lan küret ve kretuarlar; plak ve kalsifiye
depozitlerin kuron ve kök üzerinden uzaklaşt ır ılmas ı,
etkilenmiş sementin uzaklaştırı lmas ı, periodontal cebin
yumuşak doku duvar ının küretajı için
kullanı lmaktadır(Pattison AM ve ark 1996).
3
Bu işlemlerin el aletleri kullanılarak yapı lmas ı; teknik
beceri ve zaman gerektiren ve aynı zamanda da her zaman
istenilen hedefe ulaşı lamayan bir yöntemdir(Aleo ve ark
1974, Ramfjord S 1980)
1.2.2.Elektrikli Mekanik Enstrümanlar:
Depozitlerin uzaklaşt ır ılmasında daha hızlıd ırlar ve
klinisyenin harcayacağ ı çabay ı azaltırlar. Pek çok
araştırmada bu cihazların depozitlerin uzaklaşt ırı lmas ı ve
iyileşme konusunda el aletlerine benzer sonuçlar
oluşturduğu gösterilmiştir.(Long N ve ark 1990, Novaes A
Jr ve ark 1996).
Anatomik zorluklar ın bulunduğu Class I ve II furkasyon
problemlerinde ultrasonik aletlerinin el aletlerine üstün
olabileceği söylenmektedir(Axelsson ve ark 1991).
Ultrasonik cihazlar ın uçları doğru konumland ır ı lmal ıdır.
Eğer uç dişe doğru açılandırı lırsa, yüzeyde oluklar
oluşurken, cebe veya sulkusa doğru konumland ırıld ığında
yumuşak doku hasar ı oluşmaktadır.
Periodontolojide kullan ı lan cihazlar frekanslarına göre 2’ye
ayrı lmaktad ır.
B.1)Sonik Cihazlar: Vuruş paternleri eliptik veya
orbitaldir, uçlar ının tüm yüzeyleri dişe uygulanabilir.
Sonik cihazlar, saniyede 3000- 8000 hareket yapan düşük
frekanslı hava-turbin üniteleridir.
4
B.2)Ultrasonik Cihazlar: Ultrasonik cihazlar elektrikle
çalışan ve 25 000- 42 000 Hz. Frekans ile sal ınım yapan
cihazlardır. Mikrovibrasyon ile kalkulus ile temas eder ve
kırarak kalkulusu uzaklaşt ır ır.
a) Magnetostrictive Cihazlar: Uç, eliptik veya orbital
olarak saniyede 18000-42000Hz vibrasyon yapar. Tüm
yüzeyleri çalışan uçta hem eksternal hem de internal
yıkama mevcuttur.
b) Piezoelektrik Cihazlar: Uç, saniyede 24000-
45000Hz ile lineer bir vibrasyon yapar. Yaln ızca lateral
yüzleri çal ışan uçta internal yıkama mevcuttur.
Ultrasonik cihazlarla el aletlerini k ıyaslayan çalışmalarda;
başlang ıçta bu cihazlar ın etkinliği ve zarar verme
potansiyelleriyle ilgili bir şüphe yoktu; ancak daha sonra
yapı lan araşt ırmalarda durumun düşünüldüğü kadar
önemli olmad ığı; sonik, ultrasonik ve döner
enstrümanların el aletlerine benzer miktarda diş yapısı
uzaklaşt ırdığı iddia edilmiştir(Meyer K & Lie T 1977,
Hunter ve ark 1984).
Buna rağmen hem sonik ve ultrasonik cihazların hem de el
aletlerinin diş taşını uzaklaşt ırmada etkin olduğu ve
supragingival olarak her iki yöntemin kullan ı lmasından
sonra da gingivanın iyileştiği konusunda anlaşma
sağlanm ıştır. Sonik ve ultrasonik cihazlar ın iyileşme
üzerindeki etkileri de benzer bulunmuştur.
5
Sonik ve ultrasonik cihazlarla ilgil i en büyük sorun diş
yüzeyine zarar verebilme ihtimalleridir.
Karş ıt fikirli raporların mevcudiyetine rağmen, pek çok
araştırmada en az doku uzaklaştıran alet el aletleri ve
sonra s ırasıyla döner enstrümanlar ve ultrasonik cihazlar
olarak bulunmuştur. Baş lang ıç çürükleri gibi demineralize
yüzeylere ultrasonik uçların uygulanmas ı, ucun yap ı ldığı
materyale, uygulama süresi ve gücüne bağ l ı olarak
kavitasyonlar oluşturabilir.
Kaz ıma ve kök düzlemesi iş lemleri sırasında ultrasonik
enstrümanlar kullan ılırken ucun diş yüzeyine yanl ış temas
ettirilmesi veya kakulus bulunmayan bölgelerde yap ılan
over-enstrümantasyonun diş yüzeyinde veya
restorasyonlarda, çizik, oluk ya da çentiklere sebep
olabileceği bilinmektedir.
Başlang ıçta yap ı lan çal ışmalara göre; ultrasonik kazıma;
periodontal membran, alveolar kemik ya da gingivada
hasar oluşturmamaktad ır. Ancak ileri histolojik
çalışmalara göre; ultrasonik kaz ıma, yüzeysel doku
koagulasyonuna yol açmaktadır. Hasar verme
potansiyelleri cihazın gücü ve uygulanan bas ınçla da
ilişkili görülmektedir.
Sonik ve ultrasonik cihazlar için hem dental hem de
sistemik kontrendikasyonlar mevcuttur. Dental
kontrendikasyonlar alana özgüdür ve dişte hipersensitivite
ve/veya doku kayb ı oluşturabilecek demineralize alanlar ı
içermektedir. Bu cihazlar, geçici marginal restorasyonlar
6
varl ığında ve özel uçlar ın bulunmaması halinde implant
yüzeylerinde kullanı lamazlar.
Kardiak peace-maker taş ıyan ve enfeksiyöz hastalığı olan
kişi ler ile önemli solunum problemleri olan hastalarda bu
cihazlar kontrendikedir(Miller CS 1998).
Geleneksel olarak kazıma ve kök düzlemesi işlemlerini
takiben yumuşak lastik uçlar ve abrasivler ile politür
uygulamas ı yapı lmaktad ır. Politür uygulamasının birincil
amac ı ekstrensek renkleşmeleri çıkartmak ve
supragingival plağı uzaklaşt ırmak ve düzgün bir yüzey
elde edebilmektir.
1.3.DİŞ RENKLEŞMELERİ
Dişlerin doğal renklerinin dış ında yeniden renklenmesi; iç
ya da dış, lokal ya da genel faktörlere bağlı olarak ortaya
çıkabilir. Dişlerdeki renkleşmeler ya minenin doğrudan
renkleşmesidir ya da minenin yar ı şeffaflığı sebebi ile
dentindeki renklenmeyi aksettirmesidir. Mine kompakt bir
yapıda olduğu için pöröz yapıdaki dentine k ıyasla;
içerisindeki renklendirici materyali etkilemek daha zor
olmaktadır.
7
1.4.DİSTEKİ RENKLENMELERİN
SINIFLANDIRILMASI
Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) yapmış olduğu
sınıfland ırmaya göre diş renkleşmeleri:
1.4.1.INTRENSEK RENKLEŞMELER
A. Dişin oluşumu esnas ında kan tipindeki uyuşmazlığa
bağl ı olarak ortaya ç ıkan renk değişiklikleri
B. Dişin oluşumu esnasında safra sistemindeki
malformasyona bağ lı olarak ortaya ç ıkan renk
değişiklikleri
C. Dişin oluşumu esnas ında porfiriaya bağl ı olarak ortaya
çıkan renk değiş iklikleri
D. Dişin oluşumu esnasında kullan ılan ilaçlara
(tetrasiklin) bağl ı olarak ortaya ç ıkan renk değiş iklikleri
E. Dişteki diğer yap ısal bozukluklar
1.4.2.DİŞTEKİ DEPOZİTLER
F. Pigmente film (siyah/ yeş il/ turuncu)
G. Sigara alışkanl ığ ına bağ lı
H. Tütün çiğneme al ışkanl ığına bağl ı
İ. Diğer yumuşak depozitler (materia alba)
J. Supragingival diş taş ı
8
K. Subgingival diş taş ı
L. Dental plak
M. Dişteki diğer depozitler
1.4.3.DİŞ SERT DOKULARINDAKİ POSTERUPTİF
RENKLEŞMELER
A. Metal ve metal ürünlerine bağlı
B. Pulpal kanamaya bağ lı
C. Al ışkanl ıklara bağlı (tütün/ sigara)
D. Dişteki diğer depozitler
1.5.POLİTÜR
Kaz ıma, kök düzlemesi ve plak uzaklaştırı lmas ı klasik
olarak parlatma işlemi ile bitirilmelidir. Birçok in vitro
çalışmada profesyonel enstrümantasyonun iatrojenik
etkileri olduğu gösterilmiştir. (Meyer K ve Lie T 1977,
Jotikasthira ve ark 1992). Bu etkiler; yüzeyde artan
şekilsiz lezyonlar ve deformitelerde art ış ve buna bağlı
bakteri kolonizasyonu ve plak formasyonunda art ış ve
günlük hijyen sağlamada güçlük gibidir(Leitão J ve
Hegdahl T 1981, Leknes KN ve Lie T 1988). İntraoral sert
dokular ın yüzey pürüzlülüğünün klinik önemi bakteri
retansiyonuna yol açmas ıdır.
9
Serbest yüzey enerjisi de bakteriyel adhezyon ve
retansiyonda rol oynayabilir; ancak pek çok çal ışmada
(Quirynen ve ark 1990, Quirynen ve Bollen 1995 ) serbest
yüzey enerjisinin etkisi yüzey pürüzlülüğünü aç ıklamakta
yetersiz kalmaktadır.
Fiziksel olarak bakteriyel adhezyon ve retansiyon 4 fazda
oluşur:
1) Bakteri transportu
2) Bakterilerin yüzeye başlangıç adhezyonu
3) Spesifik adhezyon
4) Yüzey kolonizasyon(Quirynen ve Bollen 1995).
Başlang ıç retansiyonu fizikokimyasal olarak Van Der
Wall ’s kuvvetleri ile elektrostatik kuvvetler sayesinde
mümkün olmaktad ır ve iki yüzey aras ı mesafe
50nm’dir(Bollen ve ark 1997).
Bakteri tutunmas ı gerçekleştikten sonra uzaklaştır ılma
direnci artar; ancak direk kontağın sağlanmas ı zaman alır.
Başlang ıç kolonizasyon da özellikle yüzey düzensizlikleri
(pitler, oluklar veya abrazyon defektleri) gibi bakteriler
için korunakl ı bölgelerden başlar(Nyvod ve Fejerskov
1987).
Plak ve mikroorganizmaların düzgün olmayan diş
yüzeylerinde tutunma özelliklerinin fazla olmas ı, yüzey
pürüzlülüğünün önemi aç ıklayabilir(Brecx ve ark 1983).
Bu sebeple politür iş lemleri zorunludur.Parlatma iş leminin
tedavi edici etkisi henüz net olmasa da, işlemin
renklenmeleri uzaklaşt ırdığı ve daha düzgün yüzeyler
bırakt ığı kesindir.
10
Kök düzlemesinden sonra politür yapman ın yüzey
pürüzlülüğü üzerine etkisi gösterilmiştir (Doyle 1971,
Zampa ve Green 1972, Walker ve Ash 1976). Bu
çalışmaları takiben politür, seanslar ın son basamağı
haline gelmiştir (Ramfjord ve Ash 1979). Araşt ırmalar
politür patları ve mekanik özellikleri ile de ilgilenmiştir
(Doyle 1971, Zampa ve Green 1972, Badersten ve ark
1981, Hostetler 1982).
Politür işlemleri; periodontal baş lang ıç tedavisini takiben
kesin olarak tavsiye edilmekle birlikte yaln ızca eksternal
renkleşmelerin temizlenmesi için de uygulanmaktad ır.
Politür işleminin çok say ıda yan etkisinde söz
edilmektedir. İş lemde abrasivler kullan ı lmakta ve iş lem
esnasında mikroskobik boyutta madde kay ıpları
gözlenmektedir(Rateitschak K 1994). Bu sebeple politür
işlemi, çürük riski taşıyan kiş i lerde yüzeydeki florürün
kayb ına sebep olacağı için uygun deği ldir. Ömür boyu
tekrarlanan politür iş lemlerinde diş dokusu kaybı önemli
miktarlara ulaşmaktad ır. Çürüklü veya demineralize diş
yapı lar ında abrazyon daha h ızlı gerçekleşmektedir. Bu
sebeple rutin politür iş lemleri; dekalsifiye mine yüzeyleri
ile açık kök yüzeylerinde kontrendikedir. (Ramfjord S
1987, Kaldahl ve ark 1996).
Asl ında politürden sonra diş yüzeyi daha pürüzlü bir hal
almaktadır; çünkü patlardaki abrasivler hastan ın günlük
kulland ığı materyallere oranla fazlad ır. Pek çok restoratif
materyal abrasivler ile kolaylıkla aş ınabildiğinden
parlatı lmamalıd ır.
11
Politür yap ılacak hastalar ın dikkatli seçilmesi
komplikasyon ve yan etkileri azaltacaktır. Bu felsefe ile
politür, kaz ıma işleminden sonra kalan renklenmelerin
çıkar ılması içindir ve sadece bozulmamış mine yüzeyi ile
sınırlıdır.
Politür uygulamalar ı için lastik uçlar ve fırçalar gibi döner
enstrümanların yard ımıyla pomza ve çeşitli periodontal
politür patlar ı kullanılabildiği gibi air-powder
enstrümanlar da tercih edilebilmekte ve bu konuda yeni
materyallerle ilgili araştırmalar da sürmektedir.
1.6.POLİTÜR İŞLEMLERİNDE KULLANILAN
MATERYALLER
1.6.1.POLİTÜR PATLARI
Politür işlemleri için değişik içerikleri ve gren boyutlarıyla
çok çeşitli politür patlar ı kullanılmaktadır. İdealde bir
politür patı; hem temizleme hem de parlatma işlemlerini
yapabilmelidir ve hem mine hem de dentinden plak,
renkleşme ve pelikıl etkili şekilde uzaklaştırabilmelidir.
Hızlı temizleme sağlayan patlar tedavi süresini
kısaltt ıklar ı için daha s ık kullanılmaktadır; ancak buna
bak ı lmaksız ın dentindeki abrazyon minimize edilmelidir;
çünkü profesyonel uygulamaların ve kazıma
12
prosedürlerinin azalt ılması uzun dönemde diş in kullan ım
süresini uzatmaktad ır.
Dental renkleşmeleri etkin şekilde ve h ızla uzaklaştıran
patlar, parlatmada başar ıs ızd ır. Temizleme ve parlatma
işlemleri için iki veya daha fazla farkl ı gren boyundaki pat
ardı ardına ve gren boyu giderek küçülecek şekilde
kullanı lmalıdır.
Kuvveti artt ıkça aşınd ırma özelliği azalan bir ajan ideal
olacakt ır. İdeal ajan; parlatma için kullanıldığı s ırada
temizleme potansiyeli azalan ajand ır.
Klinisyenler sıkl ıkla yüksek abraziv özelliği olan patları
tercih ederler; çünkü bunlar temizleme prosedürünü
kolaylaştırır, gerekli süreyi kısalt ır ve dolay ısıyla
profesyonel bak ım ücretini düşürürler. En s ık tercih
edilen patlar ise ne mineyi ne de dentini
parlatamayacaklar ı ve bunun yerine restorasyon
yüzeylerinin parlakl ığını yok edecekleri ve yüksek dentin
abrazyon skorlar ı ile dentini aş ınd ıracaklar ı için kabul
edilemezler. Dişin ömür boyu kullan ımıyla ilgili beklentiler
artt ığından dentin ve semetteki aşınma önemli bir problem
haline gelmiştir. Ne yazık ki ekonomik şartlar da
klinisyenleri daha doku dostu bir pat kullanmaya
yönlendirememektedir(Lutz F ve ark 1993)
13
Periodontal patlar farkl ı abrasiv özellik gösteren değiş ik
gren büyüklüklerinde üretilmektedir.Numaralandırı lmalar ı
Radyoaktif Dentin Abrazivite Ölçümleri(RDA) neticesinde
oluşturulmaktad ır(Çizelge-1.1).
Çizelge-1.1: RDA değerleri
RDA
degeri Abrazivite Renk
40 az sarı
120 normal kırmızı
170 orta yeşil
250 şiddetli mavi
Politür için, politür patını taş ıyacak haznesi olan lastik
başların (RCP tekniğ i: Rubber Cup and Paste) dişetlerinde
fırçaya nazaran daha az olumsuz etkisi olmaktad ır.
Dentin ve minenin politür işlemleri s ırasında aşınmas ı
daha önce de tart ış ı lmıştır(Barbakow ve ark 1987).
Hastalar ın plak ve renkleşme miktarlar ı çeş itli olduğu ve
baz ı lar ı yaln ızca parlatmaya ihtiyaç duyduğu, bazılarında
aç ık dentin yüzeyleri bulunabildiği halde klinisyenler
genellikle tek bir tür kullanmaktadır.
14
ABD’de yapı lan bir araşt ırmada dental hijyenistlerin %
43’ünün orta grenli ve % 38’inin kalın grenli patlar
kulland ığı tespit edilmiştir(Christensen RP 1984). Ayr ıca
patların aşınd ır ıc ılığ ında bir standart da olmad ığ ı için orta
ya da ince grenli bir pat kal ın grenli bir pattan daha
aşınd ır ıc ı olabilmektedir.
İnce (pure) patlar sert dokular ı kimyasal olmadan
morfolojik olarak derinlemesine parlatırlar, mine/dentin
dostudurlar; fakat etkin olarak plak ve eklentileri
uzaklaşt ıramazlar (Barbakow ve ark 1987).
Bu gereksinimleri sağ layabilmek için ideal bir patın gren
büyüklüğü azal ırken keskin kenarlar ı yuvarlaklaşmalıd ır.
Bununla birlikte yeni temizleme ve parlatma konseptlerine
göre; bir patın klinisyen taraf ından kullan ılabilir oluşu
pat ın aş ınd ırıc ılığına ve temizleme kapasitesine bağlıdır.
Plak kolayl ıkla uzaklaşt ır ılırken, renkleşmeler için belli bir
aşınd ır ıc ılık derecesi gerekli olmaktad ır(Christensen RP ve
Bangerter VW 1984).
Yüksek aşınd ır ıc ılık ve yüksek pürüzlülük özelliğ i beraber
bulunduğunda, pat ın mükemmel temizleme kapasitesi
anlams ız hale gelir. Yine de patın klinik olarak kabul
edilebilir olmas ı için temizleme kapasitesi de belli bir
sınırın üzerinde olmalıd ır.(Lutz ve ark 1993)
Politür patlarının mine ve dentin üzerinde oluşturduğu
aşınd ırma etkisi büyük oranda pat ın özelliklerine bağlı
olsa da aynı zamanda uygulama süresine, uygulanan
bas ınca ve kuvvete de bağlı olmaktad ır.
15
Stookey ve Schemehorn (1979) mine ve dentindeki
aşınman ın direkt olarak Rpm, süre ve kuvvetteki art ış i le
ilgili olduğunu göstermiş lerdir.
Değişik araştırmacıların yapt ığı çok say ıdaki çal ışmada
Rpm için değerler 1000’den (Putt ve ark 1982) 5826’ya
kadar (Bailey ve Phillips 1950) değişmektedir.
Dişe temas süresi için değerler 5sn’den (Bailey ve Phillips
1950) 60 sn’ye (Zampa ve Green 1972) aras ında
değişmektedir.
Uygulanan kuvvet için değerler 150gr’dan (Stookey 1978)
ve 450gr (Zampa ve Green 1972) aras ında değiş im
göstermektedir.(Christensen RP ve Bangerter VW 1984).
Muhtemelen plak miktar ının Rpm, süre ve kuvvet üzerinde
bir etkisi olamaz; çünkü plak genellikle kolaylıkla
uzaklaşt ırılabilmektedir. Bununla beraber plak
miktarındaki art ış direkt olarak renkleşme bulunan yüzey
miktarı ile ilişkilidir ve renkleşme arttığı zaman
klinisyenler daha fazla kuvvet uygularlar, renkleşme fazla
olmadığ ında ise ekstra kuvvet gerekli olmaz.
Patlardaki abrasiv partiküller epiteliyal bariyeri aşarak
gingival dokuya penetre olabilir ve iyileşmeyi geciktirebilir
ve/veya yabanc ı cisim reaksiyonuna yol açabilir.
16
Dakikada 20000’in alt ındaki devirde yavaş çalışmak
abrazyonu azalt ır. Düşük hızlarda çalışmak ayn ı zamanda
oluşabilecek ıs ıyı da azaltacağ ı için pulpa hasar ı riskini
düşürür. Isınmay ı engellemek için iş lem s ıras ında aral ıkl ı
ve sadece temas ı sağ layacak ş iddette bas ınç
uygulanmal ıdır. Ayrıca döner cihazlar ın marginden uzak
tutulması doku yan ıklar ını önlemektedir.
1.6.2. AIR-POWDER ENSTRÜMANLAR
Dişin parlat ılmasında kullan ılan en yayg ın yöntem döner
lastik ve pomza kullanımıdır. Bu yöntem yerleşmiş
renkleşmelerde sıkl ıkla hayal kırıkl ığı yaratır, uzun bir
zaman gerektirir ve hekim için de yorucudur. Daha etkili
ve hızlı işlemler yapabilmek için yeni enstrümanlar
geliştirilmiştir ve bunlardan biri de basınçl ı hava, su,
sodyumbikarbonat püskürten air-powder enstrümanlard ır
(Agger MS 2001)
Air-powder enstrümanlar ile lastik-pomzayı karş ılaştıran
in vivo ve in vitro çalışmalar, air-powder cihazlar ın en
etkin ve hızlı yöntem olduğunu göstermiştir(Weaks LM ve
ark 1984, Barnes CM ve ark 1990). Air-power politür
enstrümanlarında, ince sodyumbikarbonat partikülleri
hava ve su ile karışt ırılarak kök yüzeyine püskürtülür. Bu
işlemlerin el ile yapı lması; teknik beceri ve zaman
gerektiren ayn ı zamanda her zaman da arzu edilen hedefe
ulaşamayan bir yöntemdir. (Aleo ve ark 1974, Ramfjord S
1980)
17
Otomatik politür metoduna ‘ air-powder politür’ veya ‘jet
politür’ de denilmektedir ve son üç dekatta ortaya
çıkm ışt ır. Bu işlemde plak ve ekstrensek renkleşmeler
mekanik abrazyon ile uzaklaştırılır. Uzun dönem
çalışmaları olmamakla birlikte işlem süresinin kısaltı lması
gibi avantajlar ı mevcuttur. Kullanılan abrasivler çok ince
grenlidir ve üretici firmanın direktifleri doğrultusunda
uygulandığında minimal doku hasar ı oluşturmaktad ır.
Gingival çekilmesi olan ve estetik sebepler ile politür talep
eden hastalarda kullanımı manuel enstrümanlara göre
daha uygundur.
Air-powder enstrümanların aerosol oluşturmas ı, gingival
margine çok yakın tutulduğunda epitelyal abrazyon
oluşturmas ı, tuzlu tad ı, spreye bağlı olarak çevre
dokularda duyarl ı lık oluşturmas ı gibi dezavantajlar ı
bulunmaktad ır. Bu cihazlar, sodyumu sın ırlı diyet
uygulayanlarda, solunum yolu hastal ığı olanlarda, kontak
lens kullananlar ile kompozit restorasyonlarda ve
demineralize mine bölgelerinde kontrendikedir(Suzuki JB
ve Delilse AL 1984, Rawson RD ve ark 1985, Snyder JA ve
ark 1990).
Pek çok araşt ırmacı iş lemin daha hızlı olduğu ve hasta
tarafından daha iyi tolere edilebildiğine
inanmaktad ır(Johnson WN ve Wilson JR 1957, Stewart ve
ark 1967).
Air-powder cihazlar ın plak ve eklentileri özellikle de oluk
ve girintilerden daha etkin ve h ızlı uzaklaştırabildiği
bilinmektedir (Willmann DE ve ark 1980).
18
Hekimler iş lemi mümkün olduğunca k ısa sürede bitirmek
isterken, hastalar ise muhtemel kök abrazyonu ve
hassasiyetten endişe etmektedir. Kök yap ıs ında eksternal
kay ıplar bu tip rahatsızlıklar hatta kök fraktürü için
potansiyel risk faktörüdür.
Bu cihazlar ın kullanımındaki tek sorun yüzey pürüzlülüğü
veya sement hasarı da deği ldir. Cihaz ın uç sıcakl ığ ı pulpal
hasara da yol açabilmektedir. S ıcakl ık art ış ı; uygulama
süresi ve uygulanan güçteki art ış la doğrudan
ilişkilidir(Abrams ve ark 1979). Bu durum ek soğutma
kullanı larak aş ılabilmektedir.
Olgunlaşmış mine her iki yönteme karşı da direnç
gösterebilmekte ve abraziv lezyonlar görülmemekte iken
mine prizma yapısının bozulduğu beyaz noktalarda air-
powder cihazlar rezorbe yüzeyler oluşturmaktad ır(Meyer K
ve Lie T 1977).
Pek çok çal ışmada; air-powder cihazların dentin ve sement
üzerinden önemli miktarda diş taş ı uzaklaşt ırabilmekte
olduğu (Zinner DO 1955, Stewart ve ark 1967, Hunter ve
ark 1984) ; ancak restoratif materyallerde yüzey
değişikliğine yol açtıklar ı (Miller RL ve Micik RE 1978,
Abrams ve ark 1979) gösterilmiştir. Kök yüzeyindeki
aşınmalar hakkında Atkinson ve ark(1984) yapt ığ ı
çalışmada air-powder cihazların 30 sn uygulanmas ıyla
yüzeyden ortalama 636.6µm uzaklaştırdığı bulunmuştur.
Buradaki 30 sn’lik süre; hastaya her seansta 0.5sn
uygulama yapı lacağı ve hastanın 15 sene süre ile 3 aylık
kontrolleri hesaplanarak bulunmuştur.
19
Daha sonra yapılan çal ışmalar(Berkstein ve ark 1987,
Galloway SE ve Pashley DH 1987) ve Kontturi-Närki ve
ark(1990) çal ışmalarında plak ile kapl ı sement
dokusunun, plak bulunmayan sement dokusuna nazaran
daha fazla abraziv değiş iklik gösterdiğ ini bildirmiştir.
Air-powder cihazlar ın bir yan etkisi olarak gingival travma
da rapor edilmiştir(Håkansson JP 1983, Weaks ve ark
1984, Kontturi-Närki ve ark 1990). Renkleşme ve plağın
özellikle servikal alanda birikmesi nedeni ile yumuşak
doku travmas ından kaç ınmak zordur.
Kontturi-Närki(1990) ve ark aşınman ın, en fazla enflame
gingivada görüldüğünü ve periodontal sağl ık durumuna
göre değ işiklik gösterdiğini bildirmişlerdir.
İn vivo çal ışmalarda, air-powder cihazlar ile lastik
aras ında kal ıc ı bir farkl ılık bulunamam ışt ır; ancak
tedaviden hemen sonra yap ı lan değerlendirmelerde air-
powder cihazlar kullan ı ldıktan sonra gingival irritasyonun
daha fazla olduğu gösterilmiştir.
Çalışmalar; sodyumbikarbonat aerosolünün cilt temas ının
kızar ıkl ık ve kaşınt ıya yol açabileceğini
göstermiştir(Håkansson JP 1983). İşlemden önce
dudakların lubrikasyonu hastay ı rahatlat ır ve
sodyumbikabonat tozunun kurutucu etkisini azalt ır.
20
Mevcut metotlar ın klinik uygulamalardaki yetersizliği
ve/veya yan etkileri sebebi ile periodontal tedavinin
başar ıs ı ve idamesinde önemli bir basamak olan politür
uygulamalar ı için yeni materyallerin araştırılması önem
taşımaktad ır. Bu amaçla kullan ımı önerilen Stainbuster
frezler bu araşt ırmanın konusu olmaktad ır.
1.6.3. STAINBUSTER FREZLER
Stainbuster frezler, zirkondan zengin cam fiberlerle
güçlendirilmiş rezinlerden imal edilmiş frezlerdir.
Mine yüzeyinden siman, lekeler ve renklenmiş tabakalar ın
çıkar ılması için dizaynedilmiş lerdir. Diş minesi veya
seramikte aşınma yapmamaktad ırlar. Diş macunundan 2,5
kat daha fazla aş ınd ırma özellikleri bulunmaktadır.
Bu frezlerin yüzey karakteristiğ i, tüm çalışma yüzeyini
kaplayan ve sert bir yüzeye temas ettiğinde küçük
fragmanlara ayr ılan fiber yapı lar ın abraziv gücüdür. Rezin
matrix kullan ı ldıkça fiber lifler ortaya çıkar, bu nedenle
self-sharpening özelliğ i de bulunmaktad ır. Stainbuster
frezler kendi kendine keskinleş irler ve abraziv özellikleri
de devaml ıd ır.
Zirkondan zengin 14 mikrometre ebatl ı f iberglassın
enteresan bir özelliğ i bulunmaktad ır.
21
Sıradan fiberglass ın deriye irritan çok küçük fibrillerinin
aksine, zirkondan zengin fiberglass fragmanlar 5µm’den
uzundur ve uzunluk/genişl ik oran ı 3’ün üstündedir. Bu
fragman ebatı sayesinde alveoli pulmonise penetrasyon
engellenmektedir.
Stainbuster frezler kesici frezler deği ldir, aş ınd ır ıc ı
enstrümanlard ır. Bu sebeple, etkin kullan ım için az bas ınç
ve az h ız gerekir. Yüksek bas ınç ve h ız sadece aş ınmay ı
artt ırır, abraziv özelliklerini ise azaltır. 1000 ile 5000 Rpm
aras ında, hafif basınçla ve s ıvı spreyi alt ında düşük turda
çalışılmalıd ır. Su spreyi sürtünme debrizini uzaklaşt ır,
çalışma alan ını temizler, kontrol ve görünürlük sağlar. Su
spreyi altında frezlerin abraziv özelliği yumuşamaktad ır
ancak etkinliğ inde bir azalma olmamaktadır. Çal ışma
sırasında ısınmad ığ ı için kuru kullanımı da zararlı
deği ldir. Yüksek tur ise fiber bölgeleri aras ındaki
boşlukları t ıkayacağından abraziv özelliği azaltmaktad ır
(Ruiz JL ve ark 2009).
Stainbuster frezler gingival fibromukoz membranlar gibi
dokular ı kesmeden ya da t ıraş lamadan üzerlerinden
kayarlar ve yumuşak dokulara etki etmezler. Kullan ım
sırasında çok zor ısınd ıklar ı için hastalar tarafından diğer
enstrüman ve metotlara göre daha kolay kabul edilirler.
Ulaş ımı zor veya dar alanlarda kullanılan uçlar ı daha
kolay aş ınır ancak frez ucunun ilk şekli bozulmuş olsa da
aşınd ırma özelliğini kaybetmezler.
135 °C’ye kadar otoklavda steril edilebilirler.
22
Günlük pratikte STAINBUSTER kullanımı:
1. Diş yüzeyinden leke ve renklenmelerin kald ır ılmasında:
Diş minesine zarar vermeden alt keserlerin ara yüzleri gibi
ulaş ımı zor alanlar da dahil olmak üzere
kullanı labilmektedirler.
2. Ultrasonik detertrajdan sonra mine yüzeyinin
temizlenmesi: Klinisyen önce manuel sonra ultrasonik
detertraj uygulamal ıdır ve Stainbuster frezlerden diş
yüzeyini düzgünleştirmede ve kalkulus oluşum süresini
azaltmada faydalanmal ıd ır.
3. Kompozit dolgular ın parlatılmasında: Dişler arasındaki
kompozit yüzeylere diğer aletlerden daha kolay
ulaş ılmaktad ır.
4. Siman uzaklaştırılması: Seramik kron ve köprülerin
daimi yapıştır ılmasını takiben çevre yumuşak dokulara
zarar vermeksizin kullan ılabilir.
5. Siman eliminasyonu: Eski protezlerin çıkar ılmasın ı
takiben, preperasyonun şeklini bozmadan simanı
kald ırabilmektedir.
6. Detertraj ve temizleme: Bu frezler heavy-scaling için
uygun değ i ldir, hafif lekeler için kullan ımları
uygundur(Kameyama A ve ark 2008).
23
Periodontolojide STAINBUSTER kullan ımı:
Rutin detertraj ve periodontal ceplerin temizlenmesinden
sonra, frezler kök yüzeyinin düzeltilmesini takiben
iyileşme ve flap ataşmanını indüklemektedir. Frezler ile
furkasyon gibi ulaş ımı güç bölgelerde rahat temizlik
sağlanabilmektedir.
İmplantlarda taşıyıc ı protez yapıların ın yapışt ırılmas ın ı
takiben, stainbuster ulaş ım ı zor veya çok dar undercut
bölgelerini temizleyebilen tek dönen enstrümanlard ır.
Ayr ıca implant yüzeyinden kalkulus temizlenmesi için de
uygundurlar.
Periodontal tedavide STB 2501, 2504, 2505 ve 2506
uçların kullanım ı tavsiye edilmektedir.
1.7.PROFİLOMETRE
Başlang ıç periyodontal tedaviyi takiben uygulanması
tavsiye edilen politür iş lemleri ile ilgili araşt ırmalarda
etkinlik ile beraber sıkl ıkla yüzey pürüzlülüğü üzerinde
durulmaktad ır. 1960’larda yüzey pürüzlülüğünün
değerlendirilmesinde ölçüm yapılabilecek cihazların
yokluğu sebebiyle sıkınt ı lar ç ıkmaktayd ı. Yüzey
pürüzlülüğü ölçümü yapan değ iş ik cihazların üretimi ile
bu sorun ortadan kalkm ıştır.
24
Profilometrenin geliştirilmesi enstrümanların kök
yüzeyindeki etkilerinin matematiksel olarak
değerlendirilmesine imkan vermiştir(Burke SW ve Green E
1971, Pameijer ve ark 1971).
Profilometrede dişin uzun aksı boyunca ve dik olarak
hareket ettirilen iğne ortalama bir pürüzlülük değeri
okumaktad ır. Bu ölçümlerin kombinasyonu ile daha
hassas değerler elde etmek de mümkündür ve bu özellik de
özellikle düzgün olmayan hatlar ın varl ığında önem
kazanmaktad ır(Ewen ve Gwinnett 1977, Kerry 1966,
Suppipat 1974, Walker ve Ash 1976).
Profilometre direkt olarak diş dokusuna uygulanabilir ve
yüzey ölçümleri için oldukça uygun bir yöntemdir. SEM
yard ımı i le karşılaşt ırma yapan çalışmalarda(Kontturi-
Närhi ve ark 1990) kayıp diş dokusu miktar ı ve
pürüzlülüğün yüzeyden yüksekliğ i ölçülebilmektedir
(Melberg JR 1979, Stookey GK ve Schemehorn BR 1979).
Ancak profilometre kullan ıld ığında abrazyon derinliği ;
ölçümler direkt olarak diş yüzeyinden yap ıld ığı için daha
net sağlanabilmektedir. Ayr ıca profilometre kesitleri
horizontal olarak aldığ ı için kurvatürlü yüzeylerin ölçüm
problemini de elimine etmektedir. Dişin kurvatürlü
yüzeylerinin etkisini minimize edebilmek için kesit değeri
0.25mm olan bir filtrasyon uygulanması
gerekebilmektedir.
25
2.GEREÇ VE YÖNTEM
Araştırmada periodontal veya protetik sebepler ile çekilmiş
olan, lingual yüzeylerinde plak ve kalkulus bulunan 60
adet mandibular keser diş kullanılm ışt ır. Çekimden sonra
hastalar diş lerinin bu çal ışmada kullanı lacağına dair
bilgilendirilmiş ve sözlü olarak onam alınm ışt ır.
Çekilen bu diş ler 1dk süre ile akar su alt ında y ıkand ıktan
sonra distile su içerisinde muhafaza edilmiştir. Dişler
üzerindeki kalkulus miktarlar ı kaydedildikten sonra tüm
dişler aynı araştırmac ı tarafından ultrasonik cihaz
(Satalect-Fransa) yard ım ıyla temizlenmiştir.
Temizleme işlemine göz ile muayene ve dokunma ile
değerlendirme ile düzgün bir yüzey elde edilene ve tüm diş
taşları uzaklaşt ırılana kadar devam edilmiştir. Bu işlem
için el aletlerinin tercih edilmemesinin sebebi; manuel
temizlik sırasında sonik ve ultrasonik cihazlara nazaran
relatif olarak daha düzgün bir yüzey elde edileceğinin
bilinmesidir. Uygulama sıras ında ortaya ç ıkacak olan
pürüzlülüğün değerlendirilmesinde en fazla pürüzlülük
yaratan cihaz tercih edilmiştir.
Kaz ıma işlemin bitirilmesini takiben diş ler rastgele olarak
her grupta 20 diş olacak şekilde 3 gruba ayrı lmışt ır.
26
Pürüzlülük ölçümlerinin yalnızca mine yüzeyi i le s ınırl ı
kalabilmesi için; dişler mine sement s ınırından kesilerek
kök yüzeyleri uzaklaşt ır ılmıştır. Bu gruplar ölçümlerin
hızla ve doğru yapı labilmesi için her bir tablada 20 diş
olacak şekilde, akril içerisine sabitlenmiştir. Bu
tablalardaki diş ler hangi grupta oldukları bilinmeksizin,
yüzey pürüzlülüğü aç ısından profilometre (Perthometer M2
Mahr) yard ımı i le değerlendirilmiştir. Profilometreden her
diş için ve her seferinde olacak şekilde 3 ölçüm alınm ıştır
ve istatistiki değerlendirmeler bu değerlerin ortalamas ı
kullanı larak yap ılmışt ır.
Profilometre ölçümleri Ra, Rq, Rz, Rmax ve Rt değerleri ile
yüzey grafiklerini içermektedir. Bu değerler:
Ra: Pürüzlülük profil indeki Ra değerlerinin aritmetik
ortalaması
Rq: Pürüzlülük profil inde meydana gelen sapmalar ın
geometrik ortalamas ı
Rz: Ortalama pick-to-valley yüksekliğ i
Rmax: Maksimum pürüzlülük derinliğ i
Rt: Pürüzlülük derinliği
Pürüzlülük ölçümlerinin sonrasında 20 dişlik tablalara
yerleştirilmiş olan örnekler yine rastgele olarak 3 gruba
ayrı lmıştır.
27
1. Test Pat (TP): Her diş 5sn boyunca politür pat ı ve
döner lastik yard ımıyla parlatı lmışt ır.
2. Test Airflow (TA): Her diş 5sn boyunca Air-Flow(KaVo
Prophyfelex3, ABD) kullan ı larak (sodyumbikarbonat) i le
parlatı lmışt ır.
3.Test Stainbuster (TS): Her diş 5sn boyunca
Stainbuster ile parlatı lmışt ır.
Çizelge-2.1: Kullan ı lan materyaller
GRUPLAR Materyaller Üretici Firma
TS Stainbuster Carbotech
TP
Clinpro
Prophy Paste
3M ESPE
Dental
Products
TA
Clinpro
Prophy
Powder
3M ESPE
Dental
Products
Politür işlemi s ırasında her dişe uygulama süresi olarak
5sn seçilmesinin sebebi; bu araşt ırmanın literatürdeki
diğer çal ışmalarla kıyaslanabilir olmas ın ın sağlanmas ıdır.
Yüzey pürüzlülük değerlendirilmesinin tekrarlanmas ından
önce diş ler 3dk süre ile akar su altında y ıkanm ışt ır.
28
Air-Powder enstrüman kullanılırken, uygulanan diş
yüzeyine dik açı i le ve ortalama 1-1,5cm uzakl ıkta
tutulmuştur. Döner lastik ile politür uygulamas ı
yapı lırken klinisyen ekstra kuvvet uygulamam ış, yalnızca
aletin kendi ağırl ığı ile temas sağ lanm ıştır.
Örnekler; yüzey pürüzlülüğündeki değ işimlerin
değerlendirilebilmesi için bir kez daha profilometre ile
incelenmiştir. Profilometre ölçümleri hata payını
minimuma indirebilmek için 3 kez alınm ış ve istatistik
değerlendirmede bu ölçümlerin ortalamas ı kullan ı lmışt ır.
3.BULGULAR
Çalışma sonunda al ınan ölçümlerden elde edilen tüm
verilerin ve hesaplanan ortalamalar Ankara Üniversitesi
Biyoistatistik Anabilim Dalı ’nda SPSS for Windows 11.5
istatistiksel analiz programı kullanılarak
değerlendirilmiştir.
Örneklerin başlang ıç ölçümleri normal dağı lım gösterdiği
için gruplar arasındaki değerlendirme için Kruskal-Wallis
Test kullan ılmıştır.
Gruplar aras ındaki başlang ıç ve son ölçümler aras ındaki
farklar ise Wilcoxon Signed Rank Test kullanı larak
değerlendirilmiştir.
29
Yap ı lan tanımlayıc ı istatistiklere göre gruplar normal
dağı lım göstermektedir. Araştırmaya dahil edilen ve her
biri 20 dişten oluşan her 3 gruptaki örnekler için
başlang ıçta Ra, Rq, Rz, Rmax ve Rt değerleri ölçülmüştür.
StainBuster uygulanan grup(TS) için bu parametrelerin
başlang ıç değerleri sıras ıyla; 0.698+- 0.86, 1.016+-0.13,
3.879+-0.55, 6.641+-0.94 ve 7.144+-0.99 olarak
ölçülmüştür(Çizelge-3.1).
Politür pat ı uygulanan grup(TP) için başlang ıç
parametreleri sırasıyla; 0.784+-0.89, 1.164+-0.12, 4.455+-
0.50, 7.910+-1.02 ve 8.269+-1.02 olarak
ölçülmüştür(Çizelge-3.1).
Air-Flow uygulanan grup(TA) için ise baş lang ıç değerleri
yine sırasıyla; 0.716+-0.08, 0.940+-0.08, 3.292+-0.30,
5.141+-0,47 ve 5.519+-0.45 olarak ölçülmüştür(Çizelge-
3.1).
Değerlendirilen parametreler için gruplar ın başlang ıç
değerleri normal dağı lım gösterdiği için gruplar aras ındaki
karş ılaşt ırmalar Kruskal-Wallis Test ile
değerlendirilmiştir.
Ra, Rq, Rz, Rmax ve Rt değerleri için başlang ıç
ölçümlerinde gruplar arasında anlaml ı bir fark
bulunmamışt ır(p>0.05).
30
Çizelge-3.1: Gruplar ın araş t ırma baş lang ıc ında ve sonunda elde
edilen yüzey pürüzlülük değerleri ( B; baş lang ıç, S; son ölçümler)
GRUPLAR
TS TP TA
RaB 0,698 ± 0,08 0,784 ± 0,08 0,716 ± 0,07
RqB 1,016 ± 0,13 1,164 ± 0,12 0,940 ± 0,08
RzB 3,879 ± 0,55 4,445 ± 0,50 3,292 ± 0,30
RmaxB 6,641 ± 0,94 7,910 ± 1,02 5,141 ± 0,47
RtB 7,144 ± 0,99 8,269 ± 1,02 5,519 ± 0,45
RaS 0,526 ± 0,04 0,576 ± 0,07 0,746 ± 0,07
RqS 0,694 ± 0,05 0,753 ± 0,09 1,009 ± 0,11
RzS 2,371 ± 0,21 2,671 ± 0,39 3,459 ± 0,41
RmaxS 3,745 ± 0,38 3,736 ± 0,51 5,943 ± 0,98
RtS 4,186 ± 0,37 4,312 ± 0,62 6,375 ± 0,98
Değerlendirilen Ra, Rq, Rz, Rmax ve Rt değerleri için son
ölçümlerde TS grubunda parametreler için değerler
sırasıyla; 0.526+-0.04, 0.694+-0.05, 2.371+-0.21, 3.745+-
0.38 ve 4.186+-0.37 olarak ölçülmüştür.
TP grubu için son değerler sıras ıyla; 0.576+-0.07, 0.753+-
0.09, 2.671+-0.39, 3.736+-0.51 ve 4.312+-0.62 olarak
ölçülmüştür.
TA grubu için ise bu değerler sırasıyla; 0.746+-0.07,
1.009+-0.11, 3.459+-0.41, 5.943+-0.98 ve 6.375+-0.98
olarak ölçülmüştür(Çizelge-3.1).
31
İncelenen parametrelerde her bir grup içinde başlang ıç
ölçümleri ile son ölçümlerin istatistiksel olarak
karş ılaşt ırılması sonucu Ra (p<0.05), Rq (p<0.05) ve Rz
(p=0.05) değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark
varken, Rmax ve Rt nin baş lang ıç ve son değerleri
aras ındaki fark istatistiksel olarak anlaml ı
deği ldir(p>0.05).(Çizelge-3.2).
Çizelge-3.2: Elde edilen veri lerin araş t ırma baş lang ıc ında ve
sonunda gruplar aras ında istatistiksel olarak karş ı laşt ır ı lmas ı
Son ölçümlerde TS grubundaki 16 örnekte, TP grubundaki
15 örnekte ve TA grubundaki 11 örnekte Ra değerinde bir
azalma izlenmektedir.
Ki-kare df Asymp.Sig
RaB 0,592 2 0,774
RqB 1,223 2 0,543
RzB 2,117 2 0,347
RmaxB 3,663 2 0,16
RtB 3,369 2 0,186
RaS 6,731 2 0,035
RqS 6,695 2 0,035
RzS 5,777 2 0,056
RmaxS 4,287 2 0,117
RtS 4,404 2 0,111
32
Rq değerinin son ölçümlerinde de TS grubundaki 15
örnekte, TP grubundaki 14 örnekte ve TA grubundaki 10
örnekte bir azalma saptanmışt ır.
Rz değerinde ise TS grubundaki 16 örnekte, TP grubundaki
16 örnekte ve TA grubundaki 10 örnekte bir azalma
görülmüştür.
Rmax değeri için TS grubundaki 16, TP grubundaki 16 ve
TA grubundaki 10 örnekte ve Rt değeri için s ıras ıyla 15,
14 ve 10 örnekte başlang ıca göre izlenen azalma
istatistiksel olarak anlaml ı değ i ldir(Çizelge-3.3:A-B-C).
33
Çizelge-3.3-A: TS grubu içinde pol itür öncesi ve sonras ı e lde edilen
pürüzlülük değerlerindeki değ iş im
GRUP N
Negative Ranks 16a
Positive Ranks 4b
Ties 0c RaS-RaB
Total 20
Negative Ranks 15d
Positive Ranks 5e
Ties 0f RqS-RqB
Total 20
Negative Ranks 16g
Positive Ranks 4h
Ties 0i RzS-RzB
Total 20
Negative Ranks 16j
Positive Ranks 4k
Ties 0l RmaxS-RmaxE
Total 20
Negative Ranks 15m
Positive Ranks 5n
Ties 0o
TS
RtS-RtB
Total 20
a:RaS<RaB, b: RaS>RAB, c: RaB=RaS, d: RqS<RqB, e:
RqS>RqB, f: RqS=RqB, g: RzS<RzB, h: RzS>RzB, i: RzS=RzB, j:
RmaxS<RMAXB, k: RMAXS>RMAXB, l: RmaxS=RmaxS,m:
RtS>RtB, n:RTS>RTB, o: RTS=RTB
34
Çizelge.3.3.B: TPgrubu içinde politür öncesi ve sonras ı e lde edi len
pürüzlülük değerlerindeki değ iş im
GRUP N
Negative Ranks 15a
Positive Ranks 5b
Ties 0c RaS-RaB
Total 20
Negative Ranks 14d
Positive Ranks 6e
Ties 0f RqS-RqB
Total 20
Negative Ranks 16g
Positive Ranks 4h
Ties 0i RzS-RzB
Total 20
Negative Ranks 16j
Positive Ranks 4k
Ties 0l RmaxS-RmaxE
Total 20
Negative Ranks 14m
Positive Ranks 6n
Ties 0o
TP
RtS-RtB
Total 20
a:RaS<RaB, b: RaS>RAB, c: RaB=RaS, d: RqS<RqB, e:
RqS>RqB, f: RqS=RqB, g: RzS<RzB, h: RzS>RzB, i: RzS=RzB, j:
RmaxS<RMAXB, k: RMAXS>RMAXB, l: RmaxS=RmaxS,m:
RtS>RtB, n:RTS>RTB, o: RTS=RTB
35
Çizelge.3.3.C: TA grubu içinde pol itür öncesi ve sonras ı e lde edilen
pürüzlülük değerlerindeki değ iş im
GRUP N
Negative Ranks 11a
Positive Ranks 9b
Ties 0c RaS-RaB
Total 20
Negative Ranks 10d
Positive Ranks 10e
Ties 0f RqS-RqB
Total 20
Negative Ranks 10g
Positive Ranks 10h
Ties 0i RzS-RzB
Total 20
Negative Ranks 10j
Positive Ranks 10k
Ties 0l RmaxS-RmaxE
Total 20
Negative Ranks 10m
Positive Ranks 10n
Ties 0o
TA
RtS-RtB
Total 20
a:RaS<RaB, b: RaS>RAB, c: RaB=RaS, d: RqS<RqB, e:
RqS>RqB, f: RqS=RqB, g: RzS<RzB, h: RzS>RzB, i: RzS=RzB, j:
RmaxS<RMAXB, k: RMAXS>RMAXB, l: RmaxS=RmaxS,m:
RtS>RtB, n:RTS>RTB, o: RTS=RTB
36
Başlang ıç ve son ölçümler arasındaki fark aç ısından TS ve
TP gruplar ında politür öncesi ve sonrası yüzey
pürüzlülüğündeki değişimi değerlendirecek olan Ra, Rq,
Rz, Rmax ve Rt değerlerinde başlangıca göre izlenen
azalman ın fark ı istatistiksel olarak anlaml ı bulunmuştur
(p<0,01). Yap ılan bu istatistiksel değerlendirmeler, TS ve
TP gruplar ında pürüzlülükte görülen azalmaya göre; TA
grubunda ise pürüzlülükteki artışa göre yapılm ıştır
(Çizelge.3.4).
TA grubunda ise tüm parametrelerde pürüzlülükte izlenen
artış yönündeki değiş im istatistiksel olarak anlamlı
bulunmamışt ır(p>0.05).
TA grubunda air-flow ile politür yapı lmas ını takiben yüzey
pürüzlülük değerleri gruptaki 20 örnekten 10’unda azalma
gösterirken geri kalan 10 örnekte de artm ışt ır; ancak
pürüzlülükteki bu artış da istatistiksel olarak anlaml ı
deği ldir (p>0.05)(Çizelge-3.4).
37
Çizelge-3.4: Gruplar içinde politür öncesi ve sonras ı e lde edi len
pürüzlülük değerlerinin istatistiksel olarak karş ı laş t ır ı lmas ı ( **
p<0.01)
GRUP RaS-
RaB
RqS-
RqB
RrS-
RzB
RmaxS-
RmaxB
RtS-
RtB
Z
-2,8
-
2,837
-
3,006 -2,875
-
2,725
TS Asymp.
Sig.(2-
tailed) ,005** ,005** ,003** ,004** ,006**
Z -
3,136
-
3,136
-
3,285 -3,248
-
2,949
TP Asymp.
Sig.(2-
tailed) ,002** ,002** ,001** ,001** ,003**
Z -
0,373
-
0,299
-
0,523 -0,448
-
0,597
TA Asymp.
Sig.(2-
tailed) 0,709 0,765 0,601 0,654 0,550
38
4.TARTIŞMA
İdealde; kaz ıma ve kök düzlemesi işlemleri sırasında
yaln ızca dışsal renklenmeler, plak, diş taş ı ve bakteriyel
komponentler uzaklaşt ır ılmalı ve bu s ırada diş dokular ına
minimal zarar verilerek yüzey düzgünleştirilmelidir. Bu
işlemler; el ile kazıma, ultrasonik cihaz ile kaz ıma ve air-
powder abraziv sistemler, döner lastik ve abrazivler ve son
dönemlerde geliş imi süren çeşitl i malzemeler kullanılarak
yapı labilmektedir.
Bu araşt ırmanın amac ı; kaz ıma ve kök düzlemesi işlemleri
sırasında ortaya ç ıkan pürüzlülüğün azalt ılması için
işlemlerin son basamağı haline gelmiş olan politür
işlemlerinde kullanılan değiş ik materyallerin pürüzlülüğü
azaltma miktarlarının dolay ısıyla klinik kullanımlarındaki
etkinliklerinin kıyaslanabilmesidir.
Bizim araştırmamızda diş taşlar ının uzaklaşt ır ılması için
el aletleri yerine ultrasonik cihaz kullan ım ı tercih
edilmiştir.
Badersten ve ark(1981) manuel uygulamalar ile ultrasonik
cihazlar arasında etkinlik aç ıs ından bir fark
bulunmadığını gösteren ilk çal ışmayı yapmış lard ır.
39
Torfason T ve ark (1979), Badersten A ve ark (1984) ve
Loos B ve ark (1987), Biagini G ve ark (1988), Schwarz JP
ve ark (1989), Ritz L ve ark (1991), Gantes BG ve ark
(1992), Jotikasthira NE ve ark(1992), Yukna RA ve ark
(1997) da yaptıklar ı bir dizi klinik çalışmada el aletleri ve
ultrasonik cihazlar ile yapılan debridman arasında klinik
sonuçlar açısından bir fark bulunmad ığın ı göstermişlerdir.
1950’li yıl lardan beri yap ılan pek çok çal ışma; el aletleri
ile aynı klinik neticeye ulaşmanın sonik veya ultrasonik
cihazlara göre %20-50 daha fazla zaman gerektirdiğini
göstermiştir.(Badersten A ve ark 1981-1984, Laurell L
1988, Copulos TA 1993, Coob CM 1996, Kocher T ve ark
1997, Yukna RA ve ark 1997).
The American Academy of Periodontology 1996 World
Workshop’da sonik ve ultrasonik cihazlar ın manuel kaz ıma
ve kök düzlemesi işlemleri ile benzer klinik sonuçlar
oluşturduğu konusunda anlaşma sağlanm ışt ır.(Loos B ve
ark 1987, Laurell L 1990).
El aletleri ile enstrümantasyon hala alt ın standart kabul
edilmektedir ve her hangi bir yeni enstrüman el aletleri ile
kıyaslanmaktad ır.(Obeid PR ve ark 2004).
Her ne kadar el aletleri ve sonik/ultrasonik cihazlar
aras ında klinik sonuçlar ve etkinlik aç ıs ından benzer
sonuçlar elde edilmiş olsa da yüzey pürüzlülüğü, yan
etkiler ve kontrendikasyonlar değerlendirildiğinde el
aletlerinin k ısmen daha düzgün yüzeyler b ırakt ığı
bilinmektedir.
40
Moskow BS ve Bressman E(1964), Green E ve Ramfjord
SP(1966), Jones SJ ve ark(1972), Pameijer CH ve
ark(1972), Woodruff HC ve ark(1975) yaptıkları
çalışmalarda ultrasonik cihazlar ile yapılan iş lemlerden
sonra el aletlerine nazaran daha pürüzlü yüzeyler
kald ığını bulmuş olsalar da; Johnson WN ve Wilson
JR(1957), Allen ve Rhoads(1963), Belting CM ve Spjut
PJ(1964), Kerry GJ(1967), Wilkinson RF ve Maybury JE
(1973) ve Rosenberg RM ve Ash MM Jr(1974)
çalışmalarında aksini iddia etmişlerdir.
Smear tabakas ı ile kaplanm ış diş yap ılarına el aletlerinin
kullanım ından sonra daha s ık rastlanmaktad ır. Bunun
sebebi el aletlerinin kuru bir yüzeyde kullan ılmas ı ve
mekanik enstrümanların ise sürekli su ile çal ışmas ı
olabilir. El aletlerinin kullanı lmas ını takiben var olan
smear tabakas ı, yüzeyin daha düzgün olarak ölçülmesinin
sebebi de olabilir.( Meyer K ve Lie T 1977).
Bu nedenle biz de çal ışmamızda kaz ıma işlemlerinden
sonra farkl ı malzemeler kullanarak pürüzlülüğün
azalt ılmasın ı değerlendireceğimizden, el aletlerine göre
daha fazla pürüzlülük ortaya çıkaran ultrasonik cihazlarla
kaz ıma yapmay ı tercih ettik. El aletleri tercih edilmemiş
olmasına ve iş lemden sonra smear tabaka oluşumuna
kısmen daha az rastlandığı bilinen ultrasonik cihazlar
kullanı lmış olmasına rağmen, kazıma işleminden sonra
dişler doğru ölçümler elde edilebilmesi için 3dk süre ile
akarsu alt ında y ıkanm ışt ır.
41
Birçok in vitro çalışmada profesyonel enstrumantasyonun
iatrojenik etkileri olduğu gösterilmiştir(Meyer K ve Lie T
1977, Jotikasthira NE ve ark 1992). Bu etkiler; yüzeyde
artan şekilsiz lezyonlar ve deformitelerde art ış ve buna
bağl ı bakteri kolonizasyonu ve plak formasyonunda art ış
ve günlük hijyen sağ lamada güçlük gibidir(Leitão J ve
Hegdahl T 1981, Leknes KN, Lie T 1988).
Schwartz ML ve Phillips RW (1957) in vitro olarak ve
Waerhaug J (1956), Turesky S ve ark (1961), Berthold CH
ve ark (1971), Lie T (1976) ise in vivo olarak yüzey
üzerindeki düzensizliklerde bakteri tutunmasın ın daha
kolay olduğunu göstermişlerdir. Son iki dekatta yapı lan
çalışmalar, l ipopolisakkaritlerin, periodontal tedavi
görmüş olan diş yüzeylerine çok zayıf olarak
tutunabildiğ ini ve kolaylıkla uzaklaşt ırılabildiklerini
göstermektedir.
Yüzey pürüzlülüğünün; bakteri plağ ı, diş taşı ve
dolayıs ıyla bakteri tutunmas ı üzerinde bu derece etkili
olduğunu bilerek pürüzlülüğün azalt ı lmas ı ve bunun
değerlendirilebilmesi için değ işik teknikler kullanılm ışt ır.
Bu teknikler aras ında görsel inceleme, ışık mikroskopu,
profilometre ve SEM yer almaktad ır.
In vivo ve in vitro olarak temizlenen dişlerin yüzey
özelliklerinin görsel olarak incelenmesinde değ iş ik
enstrümanların etkileri ancak pürüzlülük çok büyük
miktarlara ulaşırsa değerlendirilebilmektedir(Johnson WN
ve Wilson JR 1957, Barnes JE ve Schaffer EM 1960, Ewen
SJ 1966).
42
Yüzey pürüzlülüğü hakk ında daha fazla bilgiye ancak
Allen EF ve Rhoads RH (1963), Belting CM ve Spjut PJ
(1964) taraf ından ışık mikroskopu yard ımı i le yapılan
çalışmalardan sonra ulaş ılabilmiştir.
Yüzey pürüzlülüğünün değerlendirilmesinde kullan ı lacak
en objektif yöntemlerden birisi profilometre
kullanı lmasıdır (Björn H ve Lindhe J 1962, Green E ve
Ramfjord SP 1966, Kerry GJ 1967, Clark SM ve ark 1968,
Green E 1968, Rosenberg RM ve Ash MM Jr 1974).
SEM kullan ımı da periodontal enstrümantasyonu takiben
kök morfolojisini değerlendiren çalışmalarda değerli
bilgiler sağlamaktad ır.(Jones SJ ve ark 1972, Pameijer CH
ve ark 1972, Wilkinson R ve Maybury JE 1973, Woodruff
HC ve ark 1975).
Biz çal ışmam ızda yüzey pürüzlülüğünü profilometre
yard ımı ile değerlendirmeyi tercih ettik; çünkü
profilometre direkt olarak diş dokusuna uygulanabilir ve
yüzey ölçümleri için oldukça uygun bir yöntemdir. SEM
yard ımı i le karşılaşt ırma yapan çalışmalarda(Kontturi-
Närhi ve ark 1990) kayıp diş dokusu miktar ı ve
pürüzlülüğün yüzeyden yüksekliği ölçülebilmektedir
(Melberg JR 1979, Stookey GK ve Schemehorn BR 1979,
Hovgaard O ve Borg B 1986). Ancak profilometre
kullanı ldığında abrazyon derinliği; ölçümler direkt olarak
diş yüzeyinden yap ıldığ ı için daha net sağlanabilmektedir.
Ayr ıca profilometre kesitleri horizontal olarak aldığı için
kurvatürlü yüzeylerin ölçüm problemini de elimine
etmektedir.
43
Bizim çalışmam ızda profilometre ile yapı lan baş lang ıç
ölçümler aras ında gruplar aras ında anlaml ı bir fark
bulunmamaktad ır. Bu nedenle gruplara rastgele atanan
dişler arasında başlang ıçta herhangi bir farkl ılık olmad ığ ı
ve grupların homojen dağıl ım gösterdiği tespit edilmiş ve
bu sayede yapılacak olan politür işlemi sonras ında
gruplardan alınacak pürüzlülük ölçümlerinde kullan ı lan
materyalin yol açacağı pürüzlülükteki azalma doğru
şekilde tespit edilebilmiştir.
Kaz ıma işlemlerinden sonra yüzey pürüzlülüğünü azaltmak
üzere çeşitl i teknik ve malzemeler kullanılmaktadır. Bu
materyallerin renkleşmeleri uzaklaşt ırma süreleri
kullanı lacak olan malzemenin gren büyüklüğüne ve/veya
uygulanan kuvvete göre değişiklik göstermektedir.
Rosenberg RM ve Ash MM Jr’nin (1974) 58 diş üzerinde
yapt ığı çalışmada diş ler 3 gruba ayr ılmışt ır. 20 diş
küretle, 20 diş ultrasonik cihazlarla temizlenmiş ve 18 diş
de kontrol grubu olarak bırakılm ıştır. Başlang ıç
pürüzlülük değeri 18.30µm olacak şekilde iken bu değer
küret ile 9.51µm’ye azal ırken, ultrasonik cihazlarda
anlaml ı bir fark(17.21µm) bulunamam ışt ır. Green ve
Ramfjord (1974) yapt ıklar ı çal ışmada benzer sonuçlar elde
etmişlerdir.
Leknes ve Lie (1991) yapt ıkları çalışmada kaz ıma
işlemlerini takiben pomza ve tebeş ir tozu ile politür
yapm ışlar ve pürüzlülük değerini 1,3µm’ye kadar
düşürmüşlerdir.
44
Lutz ve ark(1995) yaptıklar ı bir çal ışmada dentinin
(baş lang ıç Ra: 0,03µm) değiş ik materyallerle pomza
pürüzlülük değerini arttırmışt ır (0,031µm). Mineye politür
uygulandığında ise yaln ızca pomza pürüzlülüğü artt ırm ış
(0.16µm), diğer materyaller pürüzlülüğü etkilememiştir.
Pürüzlülük değerleri kullan ılan materyale bağl ı olarak
değişim göstermektedir.
Biz çal ışmamızda, tüm materyaller için uygulama süresini
eşit ve 5sn olarak tercih ettik; çünkü bu sayede
çalışmam ız diğer araşt ırmalar ile kıyaslanabilir hale
gelmiştir.
Air-flow ve pomza için parlatma süresi her bir diş için
5sn’dir. Berkstein ve ark(1987) bu süreyi 3.23sn olarak
hesaplamışlard ır. Kıyaslanan sonik temizleme süresi ve
ortalama yüzey pürüzlülük değerleri arasında zay ıf bir
negatif korelasyon bulunmuştur. Enstrümantasyon
zaman ın ı uzatarak, kalkulusun tam manasıyla
uzaklaşt ırılması sağ lanabilir ve daha düzgün bir yüzey
elde edilir. Diğer yandan kapsaml ı kazıma daha fazla
iatrojenik pürüzlülüğe yol açabilir; ancak kalan diş taşın ın
periodontal sağlık üzerindeki negatif etkisi pürüzlülükten
fazlad ır.
Galloway SE ve Pashley DH (1987)in yaptığı in vitro
çalışmada spreyin 60sn’ye kadar olan uygulamalar ında
mine üzerinde belirgin bir etkisi olmadığı gösterilmiştir.
Ancak sprey sement ya da dentin üzerinde 5sn dahi
uygulansa yap ılarda yüzeysel bir aşınmaya sebep
olmaktadır. Bu kay ıplar direkt olarak uygulama süresi i le
ilintilidir.
45
Atkinson DR ve ark (1984) yapt ığı bir diğer in vitro
çalışmada 30 sn’lik bir tedavide spreyin uygulanmas ının
kök yüzeyinde 25µm derinliğ inde defektler oluşturduğu
gösterilmiştir. Çalışmamızda tüm materyallerin eş it süre
ile uygulanmas ı ile kullanılan materyallerin uygulama
sürelerinin yüzey pürüzlülüğü üzerindeki etkisinin
ortadan kald ırı lması amaçlanm ıştır.
Çalışmamızda politür uygulamalar ı için rutin olarak klinik
pratikte kullan ılan periodontal pat ve air-flow
uygulamalar ı i le yeni bir politür materyali olduğu öne
sürülen Stainbuster uygulamaları yüzey pürüzlülüğü
aç ıs ından k ıyaslanmaktadır.
Politür uygulamalar ı için kullanılacak tekniklerin çeşitl i
etkileri bulunmaktad ır. Renklenmelerin mekanik olarak
uzaklaşt ırılması; temizleme yöntemi ve uygulama süresine
bağl ı olarak değişen miktarlarda yüzey dokusu kayb ı
oluşturur(Stookey GK ve Schemehorn BR 1979).
Willman DE ve ark(1980) ile Berkstein S ve ark(1987)
yapt ıkları in vitro çal ışmalarda ise air-polishing tekniğ in
diş sert dokular ında y ıpranmalara yol açt ığı gösterilmiştir.
Air-polishing methotu etkili ve zaman kazandıran diş
temizleme tekniğ i olduğu halde negatif etkilerini gösteren
baz ı çal ışmalar da bulunmaktad ır.
46
Boyde A (1984) yaptığ ı in vitro çal ışmada farkl ı sert
dokular ın farkl ı özellikte olduğunu söylemiş ve air-
polishing metodunun yaln ızca sağl ıkl ı mine için uygun
olduğunu belirtmiştir. Sement ve dentin gibi beyaz
noktalar ın bulunduğu mine bölgelerinin de kolay hasar
görebilir nitelikte olduğunu tespit etmiştir. Bu durum
özellikle periodontolojinin ilgi alan ına girmektedir; çünkü
gingival çekilme ve aç ık kök yüzeylerine periodontitis
hastalar ında s ıkl ıkla rastlanmaktadır(Albandar JM ve
Kingman A 1999, Kalsbeek H ve ark 2000, Thomson WM ve
ark 2000, Petersilka GJ ve ark 2003).
Air-polishing cihazların sağ lam mine yüzeyine
uygulanmas ının zaman kazandır ıcı ve etkili olduğu birçok
çalışmada gösterilmiştir(Weaks LM ve ark 1984, Berkstein
S ve ark 1987, Horning GM ve ark 1987, Barnes CM ve ark
1990, Kontturi-Narhi ve ark 1990). Ayrıca genellikle
klinik olarak tespit edilebilecek yüzey değişiklikleri ve
madde kayb ına da yol açmaz(Kontturi-Narhi V ve ark
1990, Mahlendorff M 1989). Buna z ıt olarak sprey direk
olarak kök yüzeyine veya dentine uygulan ırsa önemli
miktarda madde kayb ı ortaya çıkabilir. Bir kural olarak,
bu cihazlar ın dentin ve sement üzerinde kullan ı lmasından
kesinlikle kaç ını lması gerektiği bilinmektedir(Petersilka GJ
ve ark 2003).
Tekniğin sebep olduğu doku kayb ı uygulama zaman ı, toz
ve su uygulamalar ı kadar probun uzakl ığına ve uygulama
yüzeyine de bağl ıdır(Jost-Brinkmann 1998, Petersilka GJ
ve ark 2003).
47
Bizim çalışmam ızda air-powder enstrüman kullanı lırken,
diş yüzeyine dik aç ı ile yaklaş ı larak 1-1,5cm mesafeden
yapı lan uygulama ayn ı araşt ırmacı tarafından yap ılm ışt ır.
Ayn ı şekilde döner lastik kullan ılarak yapılan politür de
aynı araştırmac ı taraf ından ekstra bir bas ınç olmaksız ın,
yaln ızca döner enstrüman ın ağırlığı i le uygulanm ıştır
Eroziv proçeste en önemli olay solit partiküllerin
varl ığıdır(Momber AW ve Kovacevic R 1998). Uygulanan
partiküllerin şekli, geometrik formu ve sertliği eroziv
proçesi etkiler(Bahadur S ve Badruddin R 1990, Momber
AW ve Kovacevic R 1998).
Şaşırtıcı bir şekilde kullan ılan suyun da doku kayb ında
etkili olduğu tespit edilmiştir. Kullanı lan likitlerin etkileri
henüz tam olarak anlaşılamam ışt ır. Zu BJ ve ark (1991)
çalışmalarında su ile çal ışmanın madde kayb ını
artt ırd ığ ını i leri sürmüşlerdir. Diğer yandan Clark HM ve
Burmester LC (1992) yaptıklar ı çalışmada, yüzeyde suyun
oluşturduğu film tabakas ının bulunmasının kullan ılan
abraziv partiküllerin şekil de büyüklüklerine bağ lı ortaya
çıkan abraziv ekiyi azaltacağını savunmuşlardır.
En s ık kullanı lan politür metotlar ından biri olan döner
lastik/fırça ile beraber kullan ılan politür patlar ıdır.
Patların aşınd ırıcı lık özellikleri patın içeriğine gren
boyuna değiş iklik göstermektedir. Ancak patlar ın
aşınd ır ıc ılığ ında üretici firmalar aras ında bir standart
olmadığ ı için ince grenli bir pat kalın grenli bir pattan
daha aş ınd ır ıcı olabilmektedir.
48
Politür patları ve döner lastik enstrümanlar yard ımı ile
yapı lan politür işlemlerinin daha az invaziv olduğu
düşünülse de, restoratif materyallerin yüzey
pürüzlülüğünün pat ın içeriğindeki abrazivler yüzünden
artt ığı bilinmektedir.(Mahlendorff M 1989, Jost-Brinkmann
1998).
Bizim çalışmam ızda air-polishing tekniklerde kullan ı lan
abraziv tozun özelliklerinin aş ınma miktar ı üzerindeki
etkilerini elimine edebilmek için kullanı lan politür pat ı ve
air-flow tozunun tamamen ayn ı özelliklerde olabilmesine
çalışılmıştır. Bunun için ayn ı üretici firman ın içerikleri
aynı olan pat ve toz formlu ürünleri test için
kullanı lmışt ır. Bu sayede ayn ı abraziv özellikteki
ürünlerin döner enstrümanlar ve hava türbin cihazlarla
uygulanmas ının yüzey pürüzlülüğü üzerinde bir etkisinin
olup olmad ığı da değerlendirilmiştir. Verilerin istatistiki
incelemelerine göre TP grubunda pürüzlülük değerlerinde
görülen azalman ın anlaml ılık gösterdiği saptanm ışt ır.
Çalışmamızda test edilen bir diğer materyal Stainbuster
frezlerdir. Literatürde frezin diş sert dokuları ve
özelliklede yüzey pürüzlülüğü üzerindeki etkisi ile ilgili
çalışmalar yeterli deği ldir. Bu frezin yüzey pürüzlülüğü
üzerindeki etkilerinin k ıyaslanmas ı için pürüzlü yüzeyler
bırakacağı bilinen air-polishing metodu ve kliniklerde en
sık kullanılan metot olan politür pat ı tercih edilmiştir.
49
Dişlerin politür işlemleri TP, TS, TA olmak üzere 3 grup
için tamamlandıktan sonra profilometre ile tekrar ölçümler
yapı lmıştır. Yap ılan ölçümlerde Ra değerleri; TP için;
0.576 +- 0.07, TS için; 0.526 +- 0.04 ve TA için; 0.746 +-
0.07 olarak bulunmuştur. Araştırmada TS grubundaki 20
örnekten 16’s ında, TP grubundaki 20 örnekten 15’inde ve
TA grubundaki 20 örnekten 11’inde yüzey pürüzlülüğü
azalm ışt ır. Başlang ıç ve son ölçümler aras ındaki fark ın
gruplar aras ındaki karş ılaşt ırmalında TS ve TP
gruplar ında değerlendirilen tüm parametrelerde ortaya
çıkan azalma istatistiki olarak anlaml ı bulunmuştur
(p<0.01).
Materyallerin kıyaslanması yapıl ırken politür uygulamas ı
her grupta yalnızca mine yüzeyinde yap ılm ışt ır, bu sayede
sement ve dentin üzerinde görülen değiş ik aşınma
derecelerinin çalışman ın sonuçlar ını etkilememesi ve
pürüzlülük değerlendirmesinin yaln ızca mine yüzeyinden
al ınmas ı sağ lanmışt ır.
Air-powder enstrümanlarla ilgil i raporlarda diş yapılarında
bir miktar kay ıp gözlenmiş olsa da yüzey şaş ırt ıc ı biçimde
düzgün olduğunu göstermiş olan çalışmalar da mevcuttur
(Atkinson DR ve ark 1984, Hovgaard O ve Borg B 1986,
Berkstein S ve ark 1987).
Boyde A (1984) çal ışmas ında daha önceki polisaj
işlemlerinden kaynaklanmış olabilecek yüzeyde bulunan
oluk ve oyuntular ın air-polishing iş lemlerde işlemin
derinliğini artt ırabileceğini belirtmiştir.
50
Araştırmamızda, air-polishing sistemlerin zararlı etkilerini
gösteren diğer çalışmalar ile uyumlu olarak, air-flow ile
politür uygulanan grupta yüzey pürüzlülüğünde gruptaki
dişlerin ortalama yar ıs ında düzgünleşme görülürken diğer
yar ısında ise bir yüzey pürüzlülüğü artm ışt ır (Agger,
Atkinson ve ark, Boyde, Horning ve ark, Kontturi-Närki ve
ark)
Bizim çalışmam ızda politür uygulamaları yaln ızca mine
yüzeyi ile s ınırlı tutulduğu halde ortaya ç ıkan bu sonuç,
air-polishing sistemlerin mine yüzeyinde de olsa politür
uygulamalar ının felsefesine ters sonuçlar doğurabildiğini
göstermektedir.
Araştırmamızda politür pat ı uygulad ığım ız grupta yüzey
pürüzlülüğünde istatistiksel olarak anlamlı olan bir
azalma tespit edilmiştir. Bu sonuç; kaz ıma ve kök
düzlemesi işlemlerini takiben politür uygulamas ın ı tavsiye
eden çal ışmalarla da uyumludur. Ayr ıca döner lastik ile
yapı lan pat uygulamas ında kullan ılan politür patı ile air-
flow enstrümanda kullan ılan tozun ayn ı üretici firma
tarafından üretilmiş olması ve ayn ı gren büyüklüğüne
sahip olmas ı sebebi ile; çal ışmamız gren büyüklüğünden
bağımsız olarak döner lastik ile uygulama yapmanın yüzey
pürüzlülüğünü azaltmada daha etkili bir seçenek olduğu
savını desteklemektedir (Doyle 1971, Zampa ve Green
1972, Walker ve ASH 1976,Lutz ve ark 1993-1995).
51
Çalışmamızda etkinliği kıyaslanarak değerlendirilmek
istenen yeni materyal Stainbuster da yüzey pürüzlülüğünü
istatistiksel olarak anlamlı şekilde azaltmışt ır. Bu
materyalle ilgili yapı lm ış olan yeterli say ıda çalışma
bulunmamaktad ır. Pürüzlülükle ilgili olarak yapı lan
çalışmalar restoratif materyaller ile ilgili olarak
oluşturulmuştur.
Bizim araşt ırmamız, temizleme ve parlatma iş lemlerinin
klinik uygulamalar ı için bilimsel bir rehber olmaya
çalışmaktad ır. Hastalar ın ve hekimlerin malzeme tercihleri
aras ında bir uyuşmazlık bulunmaktad ır. Hekimler iş lemin
hızl ı bir biçimde bitirilmesini isterken, hastalar kök
abrazyonu ve hassasiyeti konular ında endişelidir.
(Johnson G ve Brännstörm M 1974).
5.SONUÇ VE ÖNERİLER
Sonuç olarak tekrarlayan politür iş lemlerinin dişlerin
kullanım süresinin artmas ına bağlı olarak ortaya ç ıkan
iatrojenik etkileri bulunmaktadır. Politür yapılacak
hastalar ın dikkatli seçilmesi komplikasyon ve yan etkileri
azaltacakt ır.
Bu felsefe ile politür, kazıma işleminden sonra kalan
renklenmelerin çıkar ılması içindir ve sadece intakt mine
yüzeyi ile s ınırlıdır.
52
TS grubunda kulland ığım ız Stainbuster frezin,
renkleşmeleri uzaklaşt ırırken yüzey pürüzlülüğünü de
azalttığı ve bu değerlerin politür patlar ı ile eş değerlerde
olduğu bulunmuştur.
Bu frez geleneksel politür materyallerine bir alternatif
oluşturabilmektedir; çünkü döner enstrümanlar ile
kullanı lırken hem politür pat ı kadar pürüzsüz yüzeyler
bırakabilmekte ve hem de air-polishing teknikleri gibi
uygulama kolaylığı sağlayabilmektedir.
53
ÖZET
Stainbuster ile yapılan politür işleminin yüzey
pürüzlülüğü üzerine etkisinin karşılaştırmalı olarak
değerlendirilmesi
Bu çalışman ın amacı; üç farkl ı politür tekniğ inin sonik
cihazlar kullanı larak yap ılan diş taş ı temizliği nedeniyle
oluşan yüzey pürüzlülüğü üzerinde etkisini
değerlendirmektir. Çekilmiş ve distile su içerisinde
muhafaza edilmiş 60 adet diş, sonik bir cihaz kullanı larak
bukko-lingual yönde uygulanarak diş taş ları
uzaklaşt ırılmışt ır. Ortaya çıkan yüzey pürüzlülüğü
profilometre ile ölçülmüştür ve bundan sonra örnekler üç
gruba ayr ı lmıştır. Birinci gruptaki örneklere air-flow
kullanı larak, ikinci gruptaki örneklere döner lastik ve pat
kullanı larak ve son gruptaki örneklere de Stainbuster
kullanı larak politür yap ılm ışt ır. Profilometre ile yüzey
pürüzlülüğü değerlendirmek için al ınan ölçümler her
aşamada kaydedilmiştir. Pat ve Stainbuster kullan ı lan
gruplarda yüzey pürüzlülük değerlerinde anlaml ı bir
azalma saptanm ışt ır ve azalma bu gruplar aras ında
benzerdir. Air-flow kullanılan grupta yüzey
pürüzlülüğünde ise anlaml ı bir azalma tespit
edilememiştir.
Anahtar Sözcükler: Politür, Stainbuster, Yüzey
pürüzlülüğü
54
SUMMARY
A comparative evaluation of polishing with
Stainbuster on tooth surface roughness
The present in vitro study aimed to evaluate the efficacy of
three polishing procedures in reducing root roughness
caused by sonic scaling. Buccal enamel surface areas of
extracted, distile water-stored 60 teeth were scaled in a
bucco-lingual direction by a sonic scaler. Then all the
specimens were cut from the semento-enamel junction.
The crown of the tooth is seperated from the root .The
resulting roughness of the enamel surface was measured
by a profilometer. The specimens were then split into three
groups. The first group was polished by an air-powder
polishing instrument, the second group was polished by a
rotating rubber cup and prophylaxis paste and the last
group was polished by a new bur, Stainbuster. Surface
roughness (Ra) and the other parameters were recorded for
each step in the procedures. Surface roughness was
similar and significantly reduced In the rubber cup
/paste group and in the Stainbuster group. A slight
increase in the air-powder polishing group values was
observed, where this was not found statistically
significant.
Key words: Polishing, Stainbuster, surface roughness
55
KAYNAKLAR
ABRAHMS H, BARKMEIER WW, COOLEY RL. Temperature changes in the pulp chamber produced by ultrasonic instrumentation. Gen Dent 1979; 27: 62-64.
AGGER MS. Abrasiveness of an air-powder polishing system on root surfaces in vitro. Quintessences Int 2001; 32: 407-411.
ALEO JJ, DeRENZIS FA, FARBER PA, VARBONCOEUR AP. The presence and biologic activity of cementum bond endotoxin. J Periodontol 1974: 45; 672-679.
ALBANDAR JM, KINGMAN A. Gingival recession , gingival bleeding and dental calculus in adults 30 years old age and older in the United States 1988-1994. J Periodontol 1999; 70: 30-43.
ALLEN EF, RHOADS RH. Effect of high speed periodontal instruments on tooth surface. J Periodontol 1963; 34: 352-356.
ATKİNSON DR, COBB CM, KILLOY WJ. The effect of an air-powder abrasive system on in vitro root surfaces. J Peirodontol 1984; 55: 13-18.
AXELSSON P, LINDHE J, NYSTORM B. On the prevention of caries and periodontal disease; result of a 15 year longitudinal study in adults. J Clin Periodontol 1991; 18: 182-189.
AXELSSON P, LINDHE J. The significance of maintenance care in the treatment of periodontal disease. J Clin Periodontol 1981; 8: 281-291.
BADERSTEN A, NILVÈUS R, EGELBERG J. Effect of nonsurgical periodontal therapy. I. Moderately advanced periodontitis. J Periodontol 1981; 8: 57-72.
56
BADERSTEN A, NILVÈUS R, EGELBERG J. Effect of nonsurgical periodontal therapy. II. Severaly advanced periodontitis. J Clin Peirodontol 1984; 11: 63-76.
BADERSTEN A, NILVÈUS R, EGELBERG J. Effect of nonsurgical
periodontal therapy. III. Single versus repeated instrumentations J Clin Periodontol 1984; 11: 114-124.
BAHADUR S, BADRUDDİN R. Erodent particle characteristics and
the effect of particle size and shape on erosion. Wear 1990; 158: 189-208.
BAILEY LR, PHILLIPS RW. Effect of certain abrasive materials on
tooth enamel. J Dent Res 1950; 29: 740-748. BARBAKOW F, LUTZ F, IMFELD T. Relative dentin abrasion by
dentifrices and propylaxis pastes: Implications for clinicians, manufacturers and patients. Quintessence Int 1987; 18: 29-34.
BARNES CM, RUSSEL CM, GERBO LR, WELLS BR, BARNES DW. Effects of an air-powder polishing system on orthodontically bracketed and banded teeth. Am J of Orthod Dento-facial Orthop 1990; 97: 74-81.
BARNES JE, SCHAFFER EM. Subgingival root planning: A comparison using piles, hoes and curettes. J Periodontol 1960; 31: 300-304.
BELTING CM, SPJUT PJ. Effects of high speed periodontal
instruments on the root surface during subgingival calculus removal. JADA 1964; 69: 578-584.
BERKSTEIN S, REIFF RL, McKINNEY JF, KILLOY WJ. Supragingival
root surface removal during maintenance procedures utilizing an air-powder abrasive system or hand scaling. J Peirodontol 1987; 58: 327-329.
BERTHOLD CH, BERTHOLD P, SÖDAL PO. The growth of dental
plaque on different materials. Sven Tandlak Tidskr 1971; 64: 863-877.
BIAGINI G, CHECCI L, MICCOLI MC, VASI V, CASTALDINI C. Root curettage and gingival repair in periodontitis. J Periodontol 1988; 59: 124-129.
57
BJÖRN H, LINDHE J. The influence of periodontal instruments on tooth surface. Odontologisk Revy 1962; 13: 355-369.
BOLLEN ML, LAMBRECHTSP, QUIRYNEN M. Comparison of surface roughness of oral hard materials to the threshold surface roughness for bacterial plaque retention: A review of the literature. Dent Mater 1997; 13: 258-269.
BOYDE A. Airpolishing effects on enamel, dentine, cement and bone.
Br Dent J 1984; 156: 287-291. BRECX M, THEILADE J, ATTSTRÖM R. An ultrastuctural
quantitative study of the significance of microbial manipulation during early dental plaque growth. J Periodontal Res 1983; 18: 177-186.
BURKE SW, GREEN E. Effectiveness of periodontal files. J Periodontol
1971; 41: 39-41. CHRISTENSEN RP, BANGERTER VW. Determination of rpm, time,
and load used in oral prophylaxis polishing in vivo. J Dent Res 1984; 63: 1376-1382.
CHRISTENSEN RP. Brand names and characteristics of polishing
products used by dental hygienists in the US- results of a survey. Dental Hyg 1984; 58: 222-228.
CLARK HM, BURMASTER LC. The influence of the squeeze film on
particle impact velocities in erosion. International Journal of Impact Engineering 1992; 12: 415-426.
CLARK SM, GRUPE HE, MAHLER DB. The effect of ultrasonic
instrumentation on root surfaces. J Periodontol 1968; 39: 135-137.
COBB CM. Non-surgical pocket terapy: mechanical. Ann Periodontol
1996; 1: 443-490. COPULOS TA, LOW SB, WALKER CB, TREBILCOCK YY, HEFTI AF.
Comparative analyses between modified ultrasonic tip and hand instruments on clinical parameters of periodontal disease. J Perioodontol 1993; 64: 694-700.
58
DOYLE PT. The polishing effect of the EVA system and dental tape. Thesis #665, Ann Arbor, The Univercity of Michigan.
EWEN SJ. A photomicrographic study of root scaling. Periodontics
1966; 4: 273-277.
GALLOWAY SE, PASHLEY DH. Rate of removal of root sutructure by use of Prophy-Jet device. J Periodontol 1987: 58: 464-469.
GANTES BG, NILVÈUS R, LIE T, LEKNES KN. The effect of hygiene instruments on dentin surfaces: scanning electron microscopic observations. J Periodontol 1992; 63: 151-157.
GREEN E, RAMFJORD SP. Tooth roughness after subgingival root
planing. J Periodontol 1966; 37: 396-399. GREEN E. Root planning with dull and sharp curettes. J Periodontol
1968; 39: 348-350. HÅKANSSON JP. Klinisk, histologisk utvärdering av behandling med
Prophy-Jet. Swed Dent J 1983; 20: 1084-1090. HORNING GM, COBB CM, KILLOY WJ. Effect of an air-powder
abrasive system on root surfaces in periodontal surgery. J Clin Peirodontol 1987; 14: 213-220.
HOSTETLER RW. The polishing effectiveness of the EVA prophylaxis system. A in vitro study. Thesis#1076. Ann Arbor, The Univercity of Michigan.
HOVGAARD O, BORG B. Den abrasionsmæssige effekt af en ny
tandrensningsmetode. Dan Dent J 1986; 90: 1-6. HUNTER RK, O'LEARY TJ, KAFRAWY AH. The effectiveness of hand
versus ultrasonic instrumentation in open flap root planning. J Periodontol 1984; 55: 697-703.
JOHNSON G, BRÄNNSTÖRM M. The sensitivity of dentin. Changes in
relation to conditions at exposed tubule apertures. Acta Odontol Scand 1974; 32: 29-38.
59
JOHNSON WN, WILSON JR. The application of an ultrasonic dental unit to scaling procedures. J Periodontol 1957; 28: 264-271.
JONES SJ, LOZDAN J, BOYDE A. Tooth surfaces treated in situ with periodontal instruments. Scanning electron microscopic studies. Br Dent J 1972; 132: 57-64.
JOST-BRINKMANN P-G. The influence of air polishers on tooth
enamel. An in vitro study. J Orofacial Orthopedics 1998; 59: 1-16.
JOTIKASTHIRA NE, LIE T, LEKNES KN. Comparative in vitro studies
of sonic, ultrasonic and reciprocating scaling instruments. J Clin Periodontol 1992; 19: 560-568.
KALDAHL W, KALKWARF K, PATIL K et al. Longterm evaluation of periodontal therapy.II. Incidence of sides breaking down. J Periodontol 1996; 67: 103-108.
KALSBEEK H, TRUIN GJ, POORTERMAN JH, Van ROSSUM GM, Van
RIJKOM HM, VERRIPS GH. Trends in periodontal status and oral hygiene habits in Ducht adults between 1983 and 1995. Community Dentistry and Oral Epidemiology 2000; 28: 112-118.
KAMEYAMA A, NAKAZAWA T, HARUYAMA A, HARUYAMA C,
HOSAKA M, HIRAI Y. Influence of finishing/polishing procedures on the surface texture of two resin composites. Open Dent J 2008; 2: 56-60.
KERRY GJ. Roughness of root surfaces after use of ultrasonic instruments and hand curettes. J Periodontol 1967; 38: 340-346.
KOCHER T, RUHLING A, MOMSEN H, PLAGMANN H-C. Effectiveness
of subgingival instrumentation with power-driven instruments in the hands of exprienced and inexprienced operators. A study on manikins. J C Periodontol 1997; 24: 498-504.
KONTTURI-NÄRKI V, MARKKANEN S, MARKKANEN H. Effects of
airpolishing on dental plaque removal and hard tissuea as evaluated by scanning electron microscopy. J Peirodontol 1990; 61: 334-338.
LAURELL L, PETERSSON B. Periodontal healing after treatment with either the Titan-S sonic scaler or hand instruments. Swed Dent J 1988; 12: 187-192.
60
LAURELL L. Periodontal healing after scaling and root planing with Kavo Soniflex and Titan -S sonic scalers. Swed Dent J 1990; 14: 171-177.
LEITÃO J, HEGDAHL T. On the measurements of roughness. Acta Odontol Scand 1981; 39: 379-384.
LEKNES KN, LIE T. Erythrosin staining in clinical disclosure of
plaque. Quintessence Int 1988; 19: 199-204. LEKENS KN, LIE T. Influence of polishing procedures on sonic scaling
root surface roughness. J Periodontol 1991; 62: 659-662. LIE T. Pellicle formation on hydroxyapatite splints attached to the
human dentition: morphologic confirmation of the concept of adsorption. Arch Oral Biol 1975; 20: 739-742.
LONG N, ADLER R, JOSSA, NYMAN S. Absence of bleeding on probing. An indicator of periodontal stability. J Clin Periodontal 1990; 17: 714-721.
LOOS B, KIGER R, EDELBERG J. An evaluation of basic periodontal
therapy using sonic and ultrasonic scalers. J Clin Periodontol 1987; 14: 29-33.
LÖVDAL A, ARNÖ A, SCHEİ O, WAERHAUG J. Combined effect of
subgingival scaling and controlled oral hygiene on the incidence of gingivitis. Acta Odontol Scand 1961; 19: 537-553.
LUTZ F, IMFELD T, SCHÜPBACH P. Prohylaxepasten-Das neue Abrasive Perlit inm Vergleich zu koventionellen Putzkörpern. Schweiz Monatsschrift Zahnmedizin 1995; 105: 30-39.
LUTZ F, SENER B, IMFELD T, BARBAKOW F, SCHÜPBACH P. Comparison of teh efficacy of prophlaxis pastes with conventional abrasives or a new self-adjusting abrasive. Quintessence Int 1993; 24: 193-201.
LUTZ F, SENER B, IMFELD T, BARBAKOW F, SCHÜPBACH P. Self
adjusting abrasiveness: A new technology for prophlaxis pastes. Quintessences Int 1993; 24: 53-63.
61
MAHLENDORFF M. Evaluation of the relationships between abrasion and surface alterations after professional cleaning. Deutsche Zahnärztliche Zeitschrift 1989; 44: 203-204.
MELBERG JR. The relative abrasivity of dental prophylactic pastes and abrasives on enamel and dentin. Clin Prev Dent 1979; 6: 13-18.
MEYER K, LIE T. Root surface roughness in response to periodontal instrumentation by combined use of microroughness measurements and scanning electron microscopy. J Clin Periodontol 1977; 4: 77-91.
MILLER CS, LEONELLI FM, LATHAM E. Selective interferance with
pacemaker activitiy by electrical dental devices. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod. 1998 ; 85: 33-36.
MILLER RL, MICIK RE. Air pollution and its control in the dental
office. Dent Clin North Am 1978; 22: 453-476. MOMBER AW, KOVACEVIC R. Principles of Abrasive Water Jet
Machining, 1st Edition, p.89. London: Springer.1998.
MOSKOW BS, BRESSMAN E. Cemental responce to ultrasonic and hand instrumentation. JADA 1964; 68: 698-703.
NOVAES A Jr, De LIMA F, NOVAES A. Compliance with supportive periodontal therapy and its relation to the bleeding index. J Periodontol 1996: 67: 976- 980.
NYVAD B, FEJERSKOV O. Scanning electron microscopy of early microbial colonisation of human enamel and root surface. İn vivo. Scand J Dent Res 1987; 95: 287-296.
OBEIDS PR, D'HOORE W, BERCY P. Comparative clinical responses
related to the use of various periodontal instrumentation. J Clin Periodontol 2004; 31: 193-199.
PAMEIJER CH, STALLARD RE, HIEP N. Surface characteristics of teeth following periodontal instrumentation: a scanning electron microscopy study. J Periodontol 1972; 43: 628.
PATTISON AM, PATTISON GL, TAKEI HH. The periodontal
instrumentation. Carranza’s Clinical Periodontology 9th Edition. Chapter 41, Section 2, p: 570-571.
62
PETERSILKA GJ, BELL M, HÄBERLEIN I, MEHL A, HICKEL R, FLEMMING TF. In vitro evaluation of novel low abrasive air polishign powders. J Clin Peirodontol 2003; 30: 9-13.
PHILLIPS RW, SWARTZ ML. Effect of certain restorative materials on solubility of enamel. JADA 1957; 54: 623-636.
PUTT MS, KLEBER CJ, MUHLER JC. Enamel polish and abrasion by
prophylaxis pastes. Dent Hyg 1982; 56: 38, 40-43.
QUIRYNEN M, BOLLEN CM. The influence of surface roughness and surface-free energy on supra- and subgingival plaque formation in man. A review of the literature. J Clin Periodontol 1995; Jan; 22:1-14.
QUIRYNEN M, MARECHAL M, BUSSCHER HJ, WEERKAMP AH, DARIUS PL, Van STEENBERGHE D. The influence of surface free energy and surface roguhness on early plaque formation. An in vivo study in man. J Clin Periodontol 1990 Mar; 17: 138-44.
RAMFJORD S. Maintenance care for treated periodontitis patients. J Clin Periodontol 1987; 14: 433-437.
RAMFJORD S. Root planning and curretage. Int Dent J 1980: 30; 93-
98. RAMFJORD S, ASH MM Jr. Periodontology and Periodontics 1979.
Philadelphia, WB Sounders Company.
RATEITSCHAK KH. Failure of periodontal treatment. Quintessence Int 1994; 25: 449-457.
RAWSON RD, NELSON BN, JEWELL BD et al. Alkolosis as a potential complication of a air-powder system. A pilot study. Dent Hyg 1985; 59: 500-506.
RITZ L, HEFTI AF, RATEITSCHAK KH. An in vitro investigation on the
loss of root substance in scaling with various instruments. J Clin Periodontol 1991; 18: 643-647.
ROSENBERG RM, ASH MM Jr. The effect of root roughness on plaque
accumulation and gingival inflammation. J Periodontol 1974; 45: 146-150.
63
RUIZJL, FINGER WJ, SASAZAKI H, Komatsu M. Removal of Invisalign retention attachments: a new minimally invasive method. Compend Contin Educ Dent 2009; 30: 634-6, 638, 640.
SCWARTZ JP, GUGGENHEIM R, DÜGGELIN M, HEFTI AF,
RATEITSCHAK-PLÜSS EM, RATEITSCHAK KH. The effectiveness of root debridement in open flap procedures by means of a comparison between hand instruments and diamond burs. A SEM study. J Clin Periodontol 1989; 16: 510-518.
SCWARTZ ML, PHILLIPS RW. Comparison of bacterial accumulation on rough and smooth enamel surfaces. J Periodontol 1957; 28: 304-307.
SNYDER JA, McVAY JT, BROWN FH et al. The effect of air abrasive
polishing on blood ph and electrolyte concentrations in healty mongrel dogs. J Periodontol 1990; 64: 81-86.
STEWART JL, DRISKO RR, HERLACH AD. Comparison of ultrasonic
and hand instruments for the removal of calculus. JADA 1967; 75: 153-157.
STOOKEY GK, SCHEMEHORN BR. A method for assessing the
relative abrasion of prophylaxis materials. J Dent Res 1979; 58: 588-592.
STOOKEY GK. In vitro estimates of enamel and dentin abrasion
associated with a prophylaxis. J Dent Res 1978; 57:36. SUZUKIJB, DELISLE AL. Pulmonary actinomycosis of periodontal
origin. J Periodontol 1984; 55: 581-587. THOMSON WM, HASHIM R, PACK AR. The prevalence and intraoral
distribution of periodontal attachment loss in a birth cohort of 26-year-old. J Clin Periodontol 2000; 71: 1840-1845.
TORFASON T, KIGER R, SELVIG KA, EDELBERG J. Clinical
improvement of gingival conditions following ultrasonic versus hand instrumentation of periodontal pockets. J Clin Peirodontol 1979; 6: 165-176.
TURESKY S, GLICKMAN I, PROVOST J. A histochemical study of the
keratotic process in oral lesions diagnosed clinically as leukoplakia. Oral Surg Oral Med Oral Pathol 1961; 14: 442-453.
64
WAERHAUG J. Effect of rough surfaces upon gingival tissue. J Dent Res 1956; 35: 323-325.
WALDMAN HB. Dentistry in USA: A lesson in survival. J Dent 1989;
17: 124-131. WALKER SL, ASH MM Jr. A study of root planning by scanning
elecetron microscopy. American Dental Hygiene Association Journal 1976; 50: 109-114.
WEAKS LM, LESCHER NB, BARNES CM, HOLROYD SV. Clinical
evaluation of the Prophy-Jet as an instrument for routine removal of tooth stain and plaque. J Periodontol 1984; 55: 486-488.
WHO Application of the International Classification of Diseases to
Dentistry and Stomatology. ICD-DA.p:63,65. WHO Expert Committee. Prevention methods and programmes for
oral diseases. Technical Report, series 713. Geneva: World Healt Organization, 1984.
WILKINSON RF, MAYBURY JE. Scanning electron microscopy of the
root surface following instrumentation. J Periodontol 1973; 44: 559-563.
WILLMAN DE, NORLING BK, JOHNSON WN. A new prophlaxis
instrument: effect on enamel alterations. JADA 1980; 101: 923-925.
WOODRUFF HC, LEVIN MP, BRADY JM. The effects of two ultrasonic
instruments on root surfaces. J Periodontol 1975; 46: 119-126. YUKNA RA, RICE LA, LeBLANC DM. Root surface removal with
diamond-coated ultrasonic instruments: an in vitro and SEM study. J Periodontol 1996; 67: 1281-1287.
YUKNA RA, SCOTT JB, AICHELMANN-REIDY ME, LeBLANC DM,
MAYER ET. Clinical evaluation of the speed and effectiveness of subgingival calculus removal on single-rooted teeth with diamond-coated ultrasonic tips. J Periodontol 1997; 68: 436-442.
ZAMPA ST, GREEN E. Effect of polishing agents on the root roughness. J Periodontol 1972; 43: 125-126.
ZINNER DO. Recent ultrasonic dental studies including periodontia
without the use of an abrasive. J Dent Res 1955; 34: 748.
65
ZU BJ, BURSTEIN GT, HUTCHİNGS IM. A coparative study in slurry
erosion and free fall particle erosion of aluminium. Wear 1991; 149: 73-84.
66
Bireysel Bilgiler Adı-Soyadı : Neyran TÜZCEL Doğum Yeri ve Tarihi : Ankara, 27.01.1981 Uyruğu : T.C. Medeni Durumu : Evli Yabancı Dili : İngilizce İletişim Adresi : Iğrıp Sok. Konak Apt. 37/2 Fenerbahçe İSTANBUL Telefon : Ev: 0 216 363 63 38 Cep: 0 505 740 78 88 Elektronik Posta : [email protected] Eğitimi:
Doktora: 2005-2010 Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji
Anabilim Dalı- Ankara Lisans:
1999-2004 Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi- Ankara Ortaöğretim: 1994-1998 Yabancı Dil Ağırlıklı Ayrancı Lisesi- Ankara
1991-1994 Çankaya Lisesi İlköğretim:
1986-1991 Çankaya İlkokulu- Ankara
Üye Olduğu Bilimsel Kuruluşlar
Türk Periodontoloji Derneği Bilimsel etkinlikler Sempozyum ve Kongreler
1- Estetik Diş Hekimleri Akademisi Derneği 7. Ankara Bilimsel Konferansı, 2004.
2- Türk Periodontoloji Derneği 15. Bilimsel Sempozyumu 18-19 Kasım 2005 Konya, Türkiye
3- Türk Periodontoloji Derneği 36. Bilimsel Kongresi ve 16. Sempozyumu 21-23 Eylül 2006 Çeşme, Türkiye
4- Ankara Üniversitesi ve Boston Üniversitesi Diş Hekimliği fakültesi Bilimsel Toplantısı, 24-26 Kasın 2006, Ankara
5- 12th Congress of The BaSS, 12-14 Nisan, 2007
67
6- Türk Periodontoloji Derneği 38. Bilimsel Kongresi, İstanbul
Seminerler 1- Gummy Smile 2007, Ankara 2- Nanoteknoloji 2007, Ankara Poster Sunumları
1- Papillon le Fevre Syndrome: A Case Report , 2006.