SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen,...

108
T. C. SÜLEYMAN DEMĠREL ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ FELSEFE ANABĠLĠM DALI SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUS YÜKSEK LĠSANS TEZĠ Müzeyyen KARAKAYA 1530228500 DanıĢman Dr. Öğr. Üyesi Engin YURT Isparta, 2018

Transcript of SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen,...

Page 1: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

T. C.

SÜLEYMAN DEMĠREL ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

FELSEFE ANABĠLĠM DALI

SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUS

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Müzeyyen KARAKAYA

1530228500

DanıĢman

Dr. Öğr. Üyesi Engin YURT

Isparta, 2018

Page 2: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important
Page 3: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important
Page 4: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

iv

KARAKAYA, Müzeyyen, Spinoza Düşüncesinde Conatus, Yüksek lisans

Tezi, Isparta, 2018.

ÖZET

17.yy‟ın önemli düşünürlerinden olan Spinoza‟nın conatus düşüncesi bu tezin

konusudur. Çalışmada genel itibariyle Spinoza‟nın Etika adlı eserinden hareketle

tezin konusu açıklanmaya çalışılacaktır. Bu tezin amacı conatus öğretisinin Spinoza

felsefesinde ne kadar önemli bir yeri olduğunu detaylarıyla göstermektir. Conatus

kavramı, Etika‟da üçüncü bölüm altıncı önermede, her şey kendinde olduğu ölçüde

kendi varlığında sürmeye çabalar. Her şeyin kendinde olduğu ölçüde çabaladığı bu

durum sadece insan için değil Tanrıdan dolayı varlığa gelen tüm kipler (modus), için

de geçerlidir. Dolayısıyla conatus, kiplerin varlığa geldikleri için çabalamak

durumunda oldukları bir şey olarak karşımıza çıkar. Bu çalışmada conatus‟un

Spinoza düşüncesindeki yeri; insanın Tanrı‟nın zorunlu doğasını anlamasında önemli

bir kavram olmasıyla, insan davranışı ve duygularındaki rolüyle, etik anlayışındaki

konumuyla analiz edilecektir.

Anahtar sözcükler: Spinoza Benedictus, Tanrı, Kip (modus), Ruh-Beden,

Conatus, Duygular, Haz-Acı-İstek, Erdem, Kutluluk.

Page 5: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

v

(Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta,

2018)

ABSTRACT

One of the important thinkers of the 17th century, Spinoza‟s conatus idea is

the subject of this thesis. İn this work, it will be tried, to explain the topic of the

thesis regarding Spinoza‟s Etika. The purpose of this thesis is to show the importance

of conatus idea in the philosopy of Spinoza in detail. İn the sixth proposition of the

third chopter of Etika, the concept of conatus efforts to own existence as long as

everything in yourself. This situation, in which everything struggles as much as they

can, applies not only to human but also to all mods coming to existence due to god.

So conatus, comes forword as an idea in which mods need to strive as they come to

existence. İn this study, the place of conatus in Spinoza‟s way of thinking will be

analyzed by means of human‟s being a significant consept in perceiving god‟s

indispensable nature, its role in human behauior and emotions and its standing

(position) in ethical understanding.

Keywords: Spinoza Benedictus, God, Mod (modus), Mind-Body, Conatus,

Emotions, Pleasure-Pain-Desire, Virtue, Beatitude.

Page 6: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

vi

ĠÇĠNDEKĠLER

YEMĠN METNĠ ........................................................................................................ iii ÖZET.......................................................................................................................... iv ABSTRACT ................................................................................................................ v ĠÇĠNDEKĠLER ......................................................................................................... vi KISALTMALAR ..................................................................................................... vii

ÖN SÖZ .................................................................................................................... viii GĠRĠġ .......................................................................................................................... 1

BĠRĠNCĠ BÖLÜM SPĠNOZA FELSEFESĠ

1.1. Felsefe Tarihinde Spinoza‟nın Yeri ................................................................ 10 1.2. Etika ve Conatus‟a Giriş ................................................................................. 12

1.3. Etika‟nın Geometrik Sunumu Hakkında ......................................................... 23 1.4. Spinoza Felsefesinde Tek Töz Olan Tanrı Düşüncesi ..................................... 27

1.5. Bilgi Türleri ..................................................................................................... 39

ĠKĠNCĠ BÖLÜM SPĠNOZA’NIN CONATUS TEMELĠNDEKĠ ETĠĞĠ

2.1. Spinoza Felsefesinde Conatus ......................................................................... 48

2.2. Tanrı‟nın Zorunlu Nedenselliğinin Göstergesi Olarak Conatus ..................... 57 2.3. Spinoza‟nın ve Felsefesindeki Conatus Işığının Farklı Dönemlerdeki Etkisi 60

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ETİKA IġIĞINDA DUYGULAR VE ĠNSAN MODUSU 3.1. Kip (Modus) .................................................................................................... 67 3.2. Beden ve Ruhtan Mürekkep Olan İnsan Modusu ........................................... 68 3.3. İnsan ve Duyguların Bağlantısı ....................................................................... 70

3.4. Spinoza Felsefesi‟nde Beden-Ruh Problemi ................................................... 76 3.5. Kutluluk (Beatitudo) ....................................................................................... 84

SONUÇ ...................................................................................................................... 89

KAYNAKÇA ............................................................................................................ 93 ÖZGEÇMĠġ .............................................................................................................. 99

Page 7: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

vii

KISALTMALAR

Bkz. Bakınız

s. Sayfa / Sayfalar

Ed. Editör / Editörler

Çev. Çeviren / Çevirenler

Page 8: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

viii

ÖN SÖZ

Spinoza, dönemine yapmış olduğu eserlerle ve özgün kişiliği itibariyle damga

vurmasıyla günümüzde de hâlâ konuşulmaktadır. Spinoza‟nın içkin (immanent)

felsefesinde Tanrı/Doğa birdir. Onun sisteminde herhangi bir şekilde aşkın

(transendental) görüş barındırmayışı tezde Spinoza‟yı çalışmamın ilham kaynağıdır.

Düşünürün Etika başta olmak üzere Mektuplar, Teoloji Politik İnceleme, Anlama

Yetisinin Düzeltilmesi Üzerine İnceleme gibi pek çok önemli eseri bulunmaktadır.

Spinoza‟nın felsefesinde Etika eserinden hareketle conatus kavramını

incelediğimiz bu çalışmada Spinoza‟nın Türkçeye çevrilmiş eserlerinden

yararlanılmıştır. Özellikle Etika‟nın Türkçedeki Çiğdem Dürüşken, Hilmi Ziya

Ülken çevirileri okunup incelenmiştir fakat tezde ağırlıklı olarak Aziz Yardımlı‟nın

yapmış olduğu Törebilim çevirisi kullanılmıştır. Bununla birlikte konu kapsamında

Spinoza‟yla ilgili İngilizce makaleler kullanılmıştır.

Spinoza lisans eğitimim boyunca ve hâlâ büyük bir hayranlık duyduğum

kitaplarını alıp yarım bırakarak rafa kaldırdığım filozoftu. Etik konusunda Antik

dönemi kendi düşüncelerinde yeniden yorumlamasıyla merakımı ve ilgimi iyice

üzerine taşıyan filozofla tanışmamak onunla ilgili bir çalışma yapmamak benim için

çok üzücü olurdu. Lisans eğitimimi gördüğüm Süleyman Demirel Üniversitesi‟nden

mezun olduktan sonra Mersin Üniversitesi Felsefe Bölümü‟nde Yüksek Lisansa

başladığımda Dr. Öğr. Üyesi Naciye Atış‟ın Spinoza dersinde bana conatus

konusunu ödev olarak vermesiyle bu konuyu çalışmaya karar verdim. Kendisine

bana lisans hayatım boyunca geç kaldığım ve büyük bir arzuyla çalışmak istediğim

filozofu ve konumu seçmeme vesile olduğu için minnettarım.

Bütün çalışmalarım ve araştırmam boyunca tezde bu konuyu çalışmama izin

veren, en başından beri tezin planlanmasında, yürütülmesinde ve oluşumunda ilgi,

öneri, yardımlarını gördüğüm hocam Dr. Öğr. Üyesi Nurten Kiriş Yılmaz‟a ve tez

danışmanım Dr. Öğr. Üyesi Engin Yurt‟a çok teşekkür ederim. Haklarını asla

Page 9: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

ix

ödeyemeyeceğim anne ve babama, kardeşim Çiğdem Karakaya‟ya özverileri ve

sabırlarından dolayı teşekkür ederim.

Page 10: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

1

GĠRĠġ

Bu çalışma Spinoza felsefesinde sonlu varlık olan insanın özü olan conatus

ile ilgilidir. Conatus öğretisi kişilere Spinoza‟nın zorunlulukla işleyen felsefi

sistemini hatırlatır. Bu tezde, Spinoza‟nın felsefi sisteminde conatus öğretisinin nasıl

önemli bir yer edindiğini ortaya koymak temel amaçtır. Conatus öğretisini

anlayabilmek ve bağlantılarını kurabilmek için Spinoza felsefesini genel olarak

anlatmaya çalışmak uygun olacaktır.

Spinoza‟nın felsefi sistemi olmakta olan her şeyin kendisinden varlığa geldiği

töz düşüncesindedir. “Spinoza‟nın felsefi sisteminde tek töz vardır ve bu tek töz

Tanrı ya da Doğa denilen şeydir.”1 Bu tek töz anlayışı, Spinoza felsefesinin özünü

oluşturur. Çünkü Spinozacı töz tanımı, var olmak için başka bir nedene ihtiyacı

olmayan, kavranmak için başka bir kavrama gereksinim duymayan olarak Tanrı‟dır.

Bu felsefede varolan her şey Tanrı‟dan dolayı varlığa gelmiştir, varolanlar Tanrı‟nın

özü tarafından belirlenmiştir: “Spinoza‟ya göre, kendinin ve var olan her şeyin ilk

nedeni, Tanrı‟dır; fakat Tanrı, evrende var olan her şeyin, sadece ilk nedeni olmakla

kalmaz; aynı zamanda var olan her şeyin özü, her şeyin altında yatan saf varlık ya da

tözdür.”2

Töz tanımı ve causa sui (kendinin nedeni) kavramlarından hareketle asıl

anlamda Varlık, Tanrı‟dır. Tanrı‟dan dolayı varolanlar ise kiplerdir (modus). “Bu

doğrultuda asıl anlamda Varlığın Tanrı olması ve varolanlarında kip (modus) olması

Spinoza felsefesinde Varlık ve varolan ayrımını ortaya koyar.”3

Çalışma 17.yy‟ın önemli filozoflarından olan Spinoza‟nın Etikası temele

alınarak conatus kavramının incelenmesine yöneliktir. Çalışmada, genel itibariyle

Etika‟da anlatılmış hâlinden yola çıkılarak Spinoza‟nın felsefesi ve conatus görüşü,

1 Roger Scruton, Spinoza, çev. Hakan Gür, Dost Yayıncılık, Ankara, 2007, s. 73.

2 Moris Fransez, Spinoza’nın Tao’su, Kabalcı Yayıncılık, İstanbul, 2012, s. 126.

3 Naciye Atış, (2015), “Spinoza Felsefesinde Zorunluluk Kavramının Tanrı ve Özgürlük Kavramları

ile ilişkisi”, FLSF (Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi), 2015, S. 19, s. 108.

Page 11: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

2

conatus temelindeki etik anlayışı ve conatus düşüncesi ile ilgili konular ele alınmaya

çalışılacaktır. Etika, Spinoza‟nın geometrik bir sunumla yaptığı ve beş bölüme

ayırdığı bir eserdir. Spinoza‟nın felsefi sisteminin ve conatus‟un tam olarak

anlaşılması için öncelikle Etika‟nın okunması gerektiği yanlış bir varsayım

olmayacaktır. Etika, Spinoza düşüncesini içeren bir kitaptır.

Spinoza Etika‟da tam anlamıyla bir ontoloji yapar. Negri de, conatus öğretisi

Spinoza‟nın somut ontolojisini başlatan şeydir. “…Somut ontoloji conatus kuramıyla

başlar.”4 Bu anlamda conatus öğretisiyle Spinoza‟nın ontolojisi içiçe geçmiştir. Bu

öğreti tüm varolanların varlıkta olmasını sağladığı için aynı zamanda Tanrı‟nın

sonsuz ve tek töz olduğunu, kendini de sonsuz bir biçimde ürettiğini, tüm sistemin

bunun üzerine kurulduğunu da gösterir.

Ama töz ve yüklemlere ilişkin öğreti de bu kuramı tanıtlamaya, yani hem

düşünce hem de uzam olarak bütün doğanın sonsuz ve tükenmez biçimde

üretici ve kendini-üretici olduğunu tanıtlamaya yarar; bunu tanıtlamak için,

gerçeğin somut yapısını, onun nasıl oluştuğunu gösterecek biçimde yeniden

inşa etmek gerekir.5

Spinoza, Etika‟da ilk bölümden itibaren yapmış olduğu kanıtlamalarla somut

ontolojinin arayışı içerisindedir. Özellikle beş bölüme ayırdığı bu eserde ilk olarak

Tanrı‟yı tanım ve önermelerle kanıtlayarak sistemine koyması Spinoza‟nın somut

ontolojiyi temellendirdiği noktadır. Spinoza felsefesinde yukarıda da sözedildiği gibi

tek töz vardır.6 Bu yüzden Spinoza‟nın felsefesinde her şey Tanrı/Doğa‟ya bağlı

birlik içerisindedir. Bu birlik sebebiyle Spinoza doğayı Tanrılaştırmaktadır7 ve

dolayısıyla tekrarlanacak olursa bu felsefi sitemde asıl anlamda varlık; kendi

kendisinin nedeni olmasından dolayı tek töz olan Tanrı‟dır.

Spinoza Etika‟da Tanrı‟yı açıkladıktan sonra devamında varolanları açıklar.

Tanrı‟dan dolayı varolanlara geçmeden önce Spinoza‟nın ilk bölümde Tanrı‟yı nasıl

açıkladığından bahsetmek gerekir. Spinoza birinci bölüm altıncı tanımda Tanrı‟yı

saltık olarak sonsuz Varlığı, “eş deyişle her biri bengi ve sonsuz özü anlatan sonsuz

4 Antonio Negri, Yaban Kuraldışılık, çev. Eylem Canaslan, Otonom Yayıncılık, İstanbul, 2005, s. 20.

5 Negri, 2005, s. 24.

6 Doğan Özlem, Etik Ahlak Felsefesi, Say Yayınları, İstanbul, 2010, s. 101.

7 Bryan Magee, Felsefenin Öyküsü, çev. Bahadır Sina Şener, Dost Kitabevi, Ankara, 2004, s. 92-93.

Page 12: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

3

yüklemden oluşan tözü anlıyorum şeklinde açıklar.”8 Tanımdan da anlaşılacağı üzere

Tanrı sonsuz varlıktır ve sonsuz sayıda yüklemleri bulunan tözdür. Burada dikkat

edilecek kavramlar sonsuz, sonsuz Varlık, yüklem ve töz kavramlarıdır. Çünkü bunlar

Tanrıyı ifade eden şeylerdir.

Spinoza bu kavramları Etika‟da ilk bölümde açıklamaktadır. Spinoza

sonsuzluk kavramı ile başka bir şey tarafından sınırlanamayanı, süresiz olanı

kastetmektedir. “Çünkü böyle bir varoluş, tıpkı şeyin özü gibi, bengi bir gerçeklik

olarak kavranır ve dolayısıyla süre ya da zaman tarafından açıklanamaz, üstelik süre

bir başlangıç ya da son olmaksızın kavransa bile.”9 Sonsuz Varlık bu anlamda Tanrı

olmaktadır. Bu anlamda Tanrı süresiz, sonsuz Varlıktır. Spinoza, tözü ise kendinde

olan ve kendisi yoluyla kavranılabilen şeklinde açıklar. “Töz ile kendinde olan ve

kendisi yoluyla kavranabileni, başka bir deyişle, kavramı bir başka şeyin onu

oluşturması gereken kavramına gereksinmeyeni anlıyorum.”10

Yüklem ise tözün

özünü oluşturan şeylerdir. Tanrı‟nın sonsuz sayıda yüklemi bulunur. “Yüklem ile

anlağın tözde onun özünü oluşturuyor olarak algıladığı şeyi anlıyorum.”11

Spinoza Etika‟da ilk bölümde Tanrı‟nın asıl anlamda Varlık olduğunu, onun

özgür olduğunu önermeler ve notlarıyla açıklamaktadır. Spinoza düşüncesinde Tanrı

özgürdür zira, “kendi doğasının zorunluluğundan varolan ve eyleme yalnızca kendisi

tarafından belirlenen şeye özgür (libera) denir.”12

Spinoza‟da Tanrı‟nın özgürlüğü bu

şekilde tanımlanırken zorunluluğu ise “her biri bengi ve sonsuz özü anlatan sonsuz

yüklemlerden oluşan Tanrı ya da töz zorunlu olarak vardır,”13

şeklinde ifade edilir.

Dolayısıyla Spinoza felsefesinde Tanrı ve onun zorunlu doğası anlaşılmadan ondan

varlığa gelenlerin anlaşılması mümkün değildir.

8 Spinoza, Törebilim, çev. Aziz Yardımlı, İdea Yayınevi, İstanbul, 1996, s. 23. [Bu tez çalışmasında

Aziz Yardımlı‟nın çeviri kullanılmış olmasına rağmen ilgili metnin Türkçede mevcut iki farklı çevirisi

daha vardır, bunlar için bkz. Benedictus D. Spinoza, Ethica, çev. Çiğdem Dürüşken, Alfa Yayınevi,

İstanbul, 2016. Benedictus D. Spinoza, Ethica, çev. Hilmi Ziya Ülken, Dost Yayınevi, Ankara, 2016]. 9 Spinoza, 1996, s. 24.

10 Spinoza, 1996, s. 23.

11 Spinoza, 1996, s. 23.

12 Spinoza, 1996, s. 23.

13 Spinoza, 1996, s. 29.

Page 13: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

4

Spinoza felsefesinde Tanrıdan dolayı varolanlar bulunmaktadır. Spinoza

bunları kip (modus) şeklinde tanımlar. Kipler (modus) kendi başına varolamayan,

varlığa gelebilmek için Tanrı‟ya bağımlı varolanlardır. O, “Kip (modus) ile tözün

değişkilerini (affectiones), ya da kendisinin de onun yoluyla kavranacağı başka bir

şeyde olanı anlıyorum,”14

der. Doğada bulunan her şey birer modustur, yani

Tanrı‟dan dolayı varlığa gelendir. Gökyüzündeki yıldızlar, dağlar, nehirler,

okyanuslar, bitkiler, hayvanlar, vb. varolandır. Tanrı daha önce de ifade edildiği gibi

sonsuz, süresiz olmasından dolayı gerçek anlamda tek Varlıktır. Bu doğrultuda

Spinoza felsefesinde varlık ve varolan ayrımı bulunduğu açıktır. “Spinoza‟nın varlık

felsefesinin Tanrı‟nın varlığının açıklanması olma nedeni, Tanrı‟nın varlığı ile var

oluş içindeki varlıkların farkını ortaya koymaktır. Bu fark varlık ve var olan

ayrımıdır.”15

Dolayısıyla tekrarlanacak olursa, Spinoza düşüncesinde Varlık tek töz

olan Tanrı‟dır, varolanlar ise Tanrı‟dan dolayı varlığa gelen, varlıkta olmaya çalışan

her şeydir.

Spinoza Etika‟da ilk bölümde Tanrı‟yı ve ondan dolayı varlığa gelen kipleri

(modus) açıkladıktan sonra diğer bölümlerine Anlığın Doğası ve Kökeni ardından

Duyguların Kökeni ve Doğası sonra İnsan Köleliği ya da Duyguların Gücü en

sonunda ise Anlağın Gücü ya da İnsan Özgürlüğü başlıklarını vermiştir. Conatus

konusu ile ilgili olan yerler kitapta üçüncü bölüm olan Duyguların Kökeni ve

Doğasında geçmektedir. Bu bölümde Spinoza duyguların psikolojik sunumunu

yapmaktadır.

Spinoza insanı beden ve ruhtan birleşik bir varolan olarak ele alır. Bu yüzden

de insanın davranış ve eylemlerini açıklarken duyguların önemli olduğuna dikkat

çeker. Çünkü etkilenim, insan bedeni ile gerçekleşir. İnsanların duyguları yaşaması

da bedenine gelen bu etkilenimler sayesinde olmaktadır. Spinoza düşüncesinde

duygular insan davranışlarını büyük ölçüde etkiler.

Spinoza‟ya göre bu noktada insan söz konusu olduğunda üç temel duygu

vardır. İstek, haz ve acı. “Tüm duygular, verdiğim tanımların gösterdiği gibi istek,

14

Spinoza, 1996, s.23. 15

Atış, 2015, s. 108.

Page 14: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

5

haz, ya da acı ile ilişkilidir.”16

Diğer tüm duygular bunlardan türemektedir.

Duyguların burada conatus ile ilgili olan bağını da açıklamak gerekir. İnsanın özü

olan conatus duyguları yöneten, yönlendiren bir yasa olmaktadır. Çünkü sevinç ve

sevinçten doğan duygular yaşanırken bedenle birlikte zihnin de etkinlik gücü artar.

“Etkin olduğu sürece anlık ile ilişkili tüm duygular arasında haz ya da istek ile ilişkili

olmayan hiçbir duygu yoktur.”17

Tam tersi acı ve acıdan doğan duyguları yaşarken

ise bedenin ve zihnin etkinlik gücü azaldığı için insan edilgin bir durumda olur. Bu

yüzden acıdan kaynaklı tüm duygular için insanların etkinlik gücünü düşürdüğünü

söylemek mümkündür. “Acı (tristitia) insanın daha büyük bir eksiksizlikten daha

küçüğüne geçişidir.”18

Spinoza felsefesinde duygularla önemli bağı olan conatus, spesifik olarak

herhangi bir işi yapmak için ortaya konan güç, zorlu, sürekli çalışma, gayret, ceht

demektir.19

İnsanın özü olan conatus ile Spinoza‟nın Etika kitabının üçüncü

bölümünde karşılaşılır. O, insanın kendini koruma çabasıdır.20

Balibar da conatus‟u

çaba olarak ele almıştır. “Bu bakış açısı çoğu zaman bizim için bir çabadır, çünkü

onu Spinoza koymuştur.”21

Kelime anlamı olarak insanın bütün gücünü kullanarak

gösterdiği gayret anlamına gelen conatus (var olma direnci) tüm sonlu varlıklarda

bulunan bir şeydir. Conatus, Etika‟da şu şekilde tanımlanmıştır: “Her şey kendi

varlığında devam etmek için elinden gelen bütün çabaları yapar.”22

Conatus, insanların duyguları nasıl yaşayacağı noktasında devreye giren,

varlıkta olmalarını test eden önemli bir ilkedir, bu bağlamda conatus kavramı ile

duygular sıkı bir bağlantı içerisindedir. Conatus, kişilerin varlıkta olmak için

sergiledikleri çaba olmasının yanı sıra aynı zamanda bedenin ve zihnin etkinlik

gücünü arttıran, kişileri eylemeye sevk eden sevinçli duygular yaşanmasına neden

olan bir şey olmaktadır.

16

Spinoza, 1996, s. 138. 17

Spinoza, 1996, s. 138. 18

Spinoza, 1996, s. 140. 19

Bkz. İsmail Parlatır – Nevzat Gözaydın, Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1988. 20

Spinoza, 1996, s. 105. 21

Etienne Balibar, “Spinoza, the Anti-Orwel: The Fear of the Masses”, Masses, Classes, Ideas:

Studies on Politics and Philosopy Before and After Marx, çev. James Swenson, Routledge, New York,

1994, s. 6. 22

Spinoza, 1996, s. 105.

Page 15: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

6

Bu durumda conatus “varoluşta sürüp gitme ve kendi ilişkisi altında bulunan

parçaları koruma ve yenileme çabası” (bu varolan kipin doğal hakkıdır)

olmanın yanı sıra, “sevinçli duygular duyma ve eyleme gücünü artırma

çabası”dır da; ama conatusun en tam ifadesi, “varoluşta sürüp gitme ve aklın

kılavuzluğunda eyleme” yani “bilgiye upuygun fikirlere ve etkin hislere

götüren şeyi elde etme çabası”dır.23

Spinoza düşüncesinde, conatus her sonlu varlığın, kipin (modus) özünde

bulunan bir şeydir fakat bu çabanın sarsılması sonlu varlıkların varlıkta olmasını

engelleyeceği özellikle de insan söz konusu olduğunda kişileri edilgenliğe,

bilgisizliğe sevk edeceği için zararlı bir durum olmaktadır. Conatus kiplerin

(modus), varlıkta olma nedeni olan Tanrı‟nın zorunlu doğasından dolayı

gerçekleştirilen bir şeydir. Bu nedenle varlıkta olmak için sürekli çabalamak gerekir.

Conatus‟un kişileri edilgen kıldığı durumlar duyguların etkisinde kalınan ve usa göre

hareket edilmeyen noktalardır. Spinoza bu konuda insanların duyguların tesirinde

olduğunu ve onları yönetenin duygular olduğunu söyleyerek insanı köle olarak

tanımlar. Spinoza‟ya göre köle insan duygularına boyun eğdiği için kendi doğasına

göre hareket edememekte ve kötüyü izlemektedir.

İnsanın duyguları denetleme ya da kısıtlamadaki güçsüzlüğüne Kölelik

diyorum; çünkü duygularına boyun eğen bir insan kendi tüzesi altında

değildir; ama öyle bir düzeye dek talihin elindedir ki, sık sık daha iyi olanı

görmesine karşın daha kötü olanı izlemek zorunda kalır.24

Conatus tarafından yönetilen, duyguları alan yer bedendir. Spinoza

düşüncesinde insan ruh ve bedenden mürekkep bir varolan olmasından dolayı

duyguları, bedenine gelen etkilenimler sayesinde yaşar. Bundan dolayı Spinoza

felsefesinde insan zihnini oluşturan ideanın nesnesi bedendir. “İnsan anlığını

oluşturan ideanın nesnesi bedendir, ya da edimsel olarak varolan belli bir uzam

kipidir, ve başka bir şey değildir.”25

İdeanın nesnesinin beden olması insanın ruh ve

bedenden varoluşuna işaret etmesinin yanı sıra bedenin de önemini göstermektedir.

Dolayısıyla bedenin olmaması insanın duyguları yaşamaması ve hiçbir şekilde o

duyguları bilmemesi anlamına gelir.

23

Nazile Kalaycı, “Spinoza‟nın Ethica‟sı Bağlamında Mizahın Politik İşlevi”, Spinoza ile

Karşılaşmalar, Ed. Güçlü Ateşoğlu – Eylem Canaslan, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2015, s. 242. 24

Spinoza, 1996, s. 151. 25

Spinoza, 1996, s. 65.

Page 16: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

7

Spinoza düşüncesinde duygular kendinde kötü değildir fakat insanın etkinlik

gücünü düşürür. Nefret, haset gibi duygular genellikle olumsuz duygulardır ve

bedenin eyleme gücünü azaltır. “Bedenimin eyleme gücünü azaltan ve dolayısıyla

zihnimin de düşünmekten kaçınacağı bir karşılaşma ise nefret duygusunun

kendisidir.”26

Çünkü Spinoza felsefesinde iyi, kötü şeklinde tanımlanmaksızın tüm

duygular insanlar içindir ve nefret, öfke gibi olumsuz duygular da diğer olumlu

duygular gibidir.

Benzer biçimde nefret, kıskançlık, haset ya da öfke gibi olumsuz duygular da

insanın doğasına ilişkin peşin hükümlü ve kötücül yargılar geliştirmemize izin

vermez-vermemelidir; tüm bu duygular da, başka olumlu duygular gibi,

evrendeki o tek bir düzen uyarınca ve “conatus” gereğince ortaya çıkarlar.27

Spinoza felsefesine göre duygular karşısında boyun eğen insanın güçsüz

düştüğü, esaret konumunda olduğu, doğasından uzaklaşarak usa göre hareket

edemediği, kendisine faydalı olandan uzaklaştığı için aklın öngördüğü biçimde

duyguları yaşaması daha iyi olur. “Sadece akıl aşırılıkları dizginleyebilir. O yüzden

Spinoza‟nın modeline uygun olan, akıldan doğan arzulardır.”28

Çünkü Spinoza‟nın

conatus öğretisinde hiçbir sonlu varlık çabasını sarsmak, sonlandırmak, kendisine

zararlı olan şeyleri arzulamak üzere yaşayamaz. Conatus temelde insan modusunun

usun buyruklarına göre hareket etmesini ve sevinçli duygular yaşamasını

sağlamaktadır.

Doğama uygun bir ilişki, bir şey ya da bir durum varoluş gücümü

olumlayabilirdi ancak. Oysa bedenimin gücünü zayıflatan, yok eden ya da

olumsuzlayan hiçbir şey doğamla uyuşamazdı. Çünkü „tek tek her şey

varolduğu sürece kendi varlığını sürdürmeye çabalar‟. Bu çabayı

olumsuzlayan hiçbir şey insan doğasına uygun olamaz. Özellikle bedenimiz

üzerindeki kimi dış etkilerin bedenimizin varoluşunu olumsuzlaması,

zihnimizin kavrayış gücünü de zayıflatan ya da yok eden bir etkiye neden

oluyor.29

Bu durumda conatus insan doğasına yararlı ve insana mutluluk getirecek

şeylerin peşinde olunmasını sağlayan önemli bir ilke olur. Bedenin güçsüz olması

26

Balanuye, 2016, s. 145. 27

Balanuye, 2016, s. 25. 28

Çağan Bir, “Spinoza ve Nietzsche‟de Yaşamın Olumlanması Sorunu”, Ankara Üniversitesi, Sosyal

Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara, 2016, s. 32. 29

Sevinç Türkmen, Aşkın Ontolojisi, İthaki Yayınları, İstanbul, 2018, s. 79.

Page 17: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

8

demek aynı zamanda zihnin de güçsüz olması demektir. Bedeni ve zihni güçsüz

olduğu durumdan kurtarmak için usun doğasına uygun hareket etmek, conatus‟u bu

yönde kullanmak gerekir. Dolayısıyla conatus‟un sarsılmaması, bedenin ve zihnin

güçsüz olmaması adına duyguları kontrol edebilmek gerekmektedir. Spinoza‟da

duyguları kontrol edebilmenin ya da denetim altına alabilmenin koşulu sadece çaba

göstermekten geçer.

Bu noktada Spinoza felsefesi açısından conatus duyguları denetim altına

alabilmek, insan doğasına uygun davranabilmek, güçlü olabilmek için önemlidir.

İnsanların duygular karşısında boyun eğmemesi, güçsüz kalmaması için conatus‟u

kullanabilmeleri gerekir. Çünkü insanlar conatus‟u kullanmadıkça duyguların esiri,

kullandıkları sürece ise usa uygun hareket eden, mutluluğun peşinde olan kipler

(modus) olurlar. Duygulardan kaçabilmenin ya da onları yok etmenin imkansız

olduğu bu felsefede kişilere faydalı, iyi olandan alıkoyduğu için duygulara yenik

düşmemek adına sürekli çabalamak gerekir. Duyguların denetlemesi konusundaki

tavır, insanları conatus‟u kullandıkları sürece güçlü, mutlu ve erdemli yapar.

Conatus‟un insan eylemleri ve davranışında etkili olan duygularla

bağlantısına değindikten sonra ahlak anlayışıyla olan bağlantısı anlatılabilir. İnsanı

doğadan ayrı bir varolan olarak işlemeyen, Spinoza‟nın ahlak anlayışında yine

conatus görüşü temeldir. Spinoza etiğinde, klasik anlamdaki ahlak öğretilerinden

farklı olarak insanı davranışlarından yola çıkarak açıklamaya çalışır. Etik, klasik

ahlak görüşlerinde olduğu haliyle herhangi bir emre, buyruğa, yasaya göre

yargılayan-yargılanan ilişkisi bulunan bir öğreti değildir. Bu nedenle etikte herhangi

bir dayatmada bulunan aşkıncı bir görüş bulunamaz.

Spinozacı etik görüşünde insanın erdemli, mutlu, usa göre yaşayan bir

varolan olması için conatus‟a ihtiyacı vardır. Çünkü erdemli olmak, erdemi

isteyebilmek için öncelikle kip (modus) olmak ve çabalamak gerekir. “Bu amaçla

Spinoza erdemin her şeyden önce ve zorunlulukla var olma arzusu duyan bir insanı

Page 18: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

9

gerektirdiğini, yani bir insanın, öncelikle var olma arzusu duymuyorsa erdeme sahip

olmayı da isteyemeyeceğini söyler.”30

Tüm bunlardan hareketle Spinoza felsefesinde conatus kavramının nasıl

önemli bir yeri olduğu gerek Tanrı‟nın zorunluluğu ve nedenselliğini anlama

yolundaki bağıyla; gerek insan eylemleri ve davranışlarını açıklarken duyguların

varyasyonundaki haliyle; gerek Spinozacı etik anlayışa temel olmasıyla açıklanmaya

çalışıldı.

30

Balanuye, 2016, s. 170.

Page 19: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

10

1. BĠRĠNCĠ BÖLÜM

SPĠNOZA FELSEFESĠ

1.1. Felsefe Tarihinde Spinoza’nın Yeri

17. yüzyılın önemli filozoflarından olan Spinoza‟nın tam adı Baruch

(Benedict) de Spinoza‟dır. Baruch de Spinoza 24 Kasım 1632‟de Hollanda‟da

Portekiz Yahudisi varlıklı bir tüccarın oğlu olarak dünyaya gelmiştir.

Haham olma amacıyla İbrani yazınını inceledi, ama Bacon ve Descartes‟ın

Hıristiyan dizgede bulmuş oldukları gibi o da İbrani skolastisizminde pek az

doyum buldu. Kuşku durumundayken Descartes‟ın yapıtları ile tanıştı ve

Yahudiliği reddetti. Sinagogdan atıldı ve Amsterdam‟dan ayrılmak zorunda

kaldı, çeşitli Hollanda kasabalarında kaldı ve son olarak mercek işleyerek

geçimini sağladığı Lahey‟e yerleşti. Derin gerçeklik sevgisi, başkacılığı ve

yalın yaşam tarzıyla felsefeci erdemlerini örnekledi. Ama panteistik dizgesi

şiddetli ve neredeyse evrensel bir öfke uyandırdı ve Spinoza yüzyıllarca bir

ateist olarak horlandı. Yaşamı süresince kendi adı altında çıkan tek yapıtı

Descartes‟in dizgesinin açımlaması, Cogitata metaphysica, 1663 oldu. Musa

kaynaklı Pentateukhos‟u eleştirel olarak incelediği ve düşünce özgürlüğünü ve

Kilise ile Devletin ayrılmasını savunduğu Tanrıbilimsel-Politik İnceleme

(Tractatus theologica-politicus) anonim olarak yayımlandı. Törebilim, Politik

İnceleme (Tractatus politicus), Anlağın İyileştirilmesi Üzerine İneleme

(Tractatus de intellectus emandatione) ve Mektuplar‟dan oluşan ve

ölümünden sonra yayımlanan yapıtlar 1677‟de çıktı.31

Spinoza‟nın babası ileride haham olacağı düşüncesiyle Spinoza‟nın çeşitli

yerlerde dinsel eğitim almasını sağlamıştır. Bu yüzden Spinoza ibranice‟ye çok

hakimdi; fakat Spinoza‟nın öğretmenleri sayesinde dine, hahamlığa olan görüşü

değişmiştir.

20 yaşına geldiğinde, Spinoza, Frances van den Enden adındaki öğretmenden

ders almaya başladı; Frances, Spinoza‟ya ileride onun Etika adlı eserinin

terminolojisinin çoğunu sağlayacak olan skolastik felsefeyi tanıttı. Van den

Enden ayrıca Spinoza‟yı modern bilim tutkusuyla doldurdu ve hiç kuşkusuz,

ona, yaratıcı yaşamının büyük bölümünü Hollanda‟da geçirmiş olan

Descartes‟ın yeni felsefesinden bahsetti.32

31

Frank Thilly, Bir Felsefe Tarihi, çev. Nur Küçük – Yasemin Çevik, İdea Yayıncılık, İstanbul, 2010,

s. 284. 32

Scruton, 2007, s. 20.

Page 20: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

11

Spinoza eğitim hayatına devam ederken düşüncelerinin şekillenmesinde

önemli isimler bulunmaktadır. İbn Meymun Spinozanın düşüncelerini etkileyen

kişilerdendir. Spinoza‟nın ileride haham olmak amacıyla aldığı eğitimler sırasında

İbn Meymun gibi kişilerle tanışması onun hayatını değiştirmiştir. “Spinoza da İbn

Meymun‟un izinden giderek sözcüklere bağlanan sıradan anlamları reddeder ve

okuyucularının dile değil kendisinin dil yoluyla aktarmaya çalıştığı „fikirlere‟ dikkat

etmelerini ister.”33

İbn Meymun, Aristoteles felsefesini örnek almış ve yalnızca Yahudilik

üzerinde değil İslam ve Hıristiyanlık üzerinde de etkili olmuştur. “Tanrıbilimcileri ve

bilim insanları Aristoteles felsefesinin büyük yeniden canlanışına katılmışlardı

bunlardan biri – Moses ben Maimon (İbn Meymun, 1135-1204) – yalnız Yahudilik

üstünde değil İslam ve Hristiyanlık üzerinde de büyük etki bırakmıştı.”34

Yahudilik, İslam ve Hıristiyanlık üzerinde büyük etkisi olan İbn Meymun

Orta Çağ tanrıbilimini Aristoteles ekolüne koyma konusunda en başarılı insandır.

“Ortaçağ Tanrıbilimini Aristoteles çizgisine sokma konusunda en etkili kişi aslında

İbn Meymun‟du; bu çizgi sonunda Spinoza‟nın tuhaf, yalın Tanrı inancına

çıkmaktaydı.”35

Maimonides‟in Spinoza‟yı etkilediği konulara bakıldığında, Spinoza

Tanrıyı insanbiçimci bir kavrayışla ele alma yanlışlığına dikkati çekmiştir.

Maimonides negatif teolojiyi benimseyerek insanların kendileri için

kullandıkları nitelemeleri Tanrı için kullanmaları yerine Tanrı‟nın bu sıfatlarla

açıklanamayan olarak anlaşılması konusunda teşvik edici olmuştur. Bu

farkındalık çok sonraları Spinoza düşüncesinde Tanrı‟nın herhangi bir biçimde

“yaratan” ve “yaratılan” ikiliği içinde anlaşılamayacağı, bu türden bir

kavramsallaştırmanın hakikate uygun olmadığı biçiminde ortaya çıkacaktır.36

Spinoza döneminde tanrıtanımaz olarak isimlendirilmiştir. Spinoza‟nın

Yahudi cemaati tarafından dine hakaret ettiği suretle suçlanıp 30 günlük bir

aforozdan sonra 27 Temmuz 1656‟da acımasız bir şekilde sinagogdan atılarak

lanetlendiği aşağıdaki metinde görülmektedir.

33

Scruton, 2007, s. 52. 34

Scruton, 2007, s. 13. 35

Scruton, 2007, s. 13. 36

Balanuye, 2016, s. 50.

Page 21: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

12

Ma‟amad‟ın (cemaatin dünyevi işlerinden sorumlu yönetim kurulu) ileri

gelenleri, uzun süredir kötü düşüncelerini ve davranışlarını bildikleri Baruch

de Spinoza‟yı çeşitli yöntemler ve vaatlerle bu kötü yoldan döndürmeye

çalışmışlardır. Fakat onu bu şer yolundan döndürmeyi başaramadıkları gibi,

uyguladığı ve öğrettiği iğrenç sapkınlıklar ve gerçekleştirdiği korkunç edimler

hakkında her geçen gün daha geniş bilgiler edinmişler; bunlarla ilgili olarak,

özellikle bahsi geçen Espinoza‟nın huzurunda birçok güvenilir tanığın

ifadesine başvurmuşlar ve meselenin doğruluğuna ikna olmuşlardır. Bütün

bunları saygıdeğer hahamların huzurunda inceledikten sonra, onların da

onayıyla, bahsi geçen Espinoza‟nın İsrail kavminden ihraç edilmesine ve

kovulmasına karar vermişlerdir. Meleklerin ve kutsal kişilerin hükümlerine

dayanarak, Tanrı‟nın (O Mübarek olsun) ve kutsal cemaatin tamamının

rızasıyla, kutsal kitaplarımızın ve içlerinde yazılı 613 buyruğun önünde,

Baruch de Espinoza‟yı ihraç ediyor, kovuyor, lanetliyor ve ona beddua

ediyoruz.37

Felsefe ve filozoflar diğer insanlar için birer tehlike unsuru olarak

görülmüştür. Filozoflar ve yaptıkları genellikle başka kişilere saçma, anlamsız, dinsiz

vb. gelmiş ve yadırganmışlardır. “Spinoza da çağdaşlarına böyle göründü ve

ölümünden yıllar sonra da 17.yüzyılın en büyük kafiri olduğu düşünüldü.”38

1.2. Etika ve Conatus’a GiriĢ

Spinoza felsefesinin tamamını Etika‟da bulmak mümkündür. Bundan dolayı,

Etika okunmadan düşünürün diğer eserlerinin okunması Spinoza‟nın tam olarak

anlaşılmamasına neden olabilir. Bu nedenle Etika Spinoza‟yı anlayabilmek için ilk

koşul olur. Etika Spinoza‟nın 1665‟de kaleme aldığı fakat yarıda bırakıp

yayımlayamadığı bir eserdir. Düşünür, Etika‟yı yayımlayamayışının nedenini şöyle

açıklar:

Amsterdam‟a sözünü ettiğim kitabı yayımlamak amacıyla gitmiştim.

Görüşmeler yaparken bir söylenti kulağıma çalındı; buna göre basılmayı

bekleyen Tanrı konulu bir kitabım varmış ve o kitapta ben Tanrı olmadığını

göstermeye çalışıyormuşum. Bundan yola çıkarak bazı tanrıbilimciler,

dedikodunun sahipleri, prens ve yargıçların huzurunda beni şikâyet etmek için

bu fırsatı kaçırmamışlar; dahası Descartes‟ın benim fikirlerimi

beğendiklerinden kuşkulanılan taraftarları bu kara çalmayı temizlemek

amacıyla her yerde benim düşüncelerimi ve yazdıklarımı kötülemeye giriştiler

ve bu çabalarını hala sürdürüyorlar. Ayrıca, Tanrıbilimcilerin her yerde

pusuya yatmış halde beni bekledikleri konusunda da beni uyaran güvenilir

37

Spinoza – Blyenbergh, Kötülük Mektupları, çev. Alber Nahum, Ed. Gaye Çankaya, Norgunk

Yayıncılık, İstanbul, 2015, s. 13-14. 38

Scruton, 2007, s. 11.

Page 22: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

13

kişilerden bunu öğrendiğimde, olayların nasıl gelişeceğini görene kadar

yayımlama işini ertelemeye karar verdim.39

Spinoza Etika‟da ahlakı sekiz kavramla başlatır. “Ahlak, şu sekiz kavramın

tanımıyla başlar: Causa sui, res in suo genere finita, töz, ilinek, tavır (mode),

ulûhiyet, özgürlük, zorunluluk ve süreklilik.”40

Etika‟nın geometrik biçimde

yazılmasından dolayı çok farklı bir sunumu vardır. Bu sunum okuyucuları zora soksa

da kitabın anlaşılması açısından önem taşır. “Etika söz konusu olduğunda, geometrik

yöntem kitabın mesajının ayrılmaz bir parçasıdır; aslında, bu yöntem olmadan

Spinoza‟nın sonuçlarının gerçek anlamı tam olarak anlaşılamaz.”41

Spinoza Etika kitabına “var olan nedir?” sorusuna cevap vererek başlar. Bunu

Tanrı‟yı, yani asıl anlamda varolan şeyi açıklayarak yapar. Spinoza felsefesinde tek

töz vardır. Bu tek töz Tanrı-Doğadır. “Tanrı dışında hiçbir özdek var kabul edilemez

ya da düşünülemez ve her ne var ise, Tanrı içinde vardır, ve hiçbir şey Tanrı‟nın

dışında var olamaz ya da algılanamaz.”42

Spinoza‟nın Etika‟da tanım, önermeler ve kanıtlamalarla anlatmaya çalıştığı

bir konu vardır. “Burada, tanımlar, açıklamalar, aksiyomlar ve önermeler verilerek

bir kanıtlama yöntemi izlenir ve bu tümdengelim yöntemi ile “ispatlar” yapılarak

çeşitli sonuçlara ulaşılır.”43

Spinoza kavramları dinsel, politik yanlarından sıyırıp

felsefi bir şekilde açıklamak için uğraşır. Bunu yaparken de mutlak ifadelerden

kaçınır. “Dolayısıyla, geleneksel din ya da ahlak öğretilerinde olduğu gibi, genel-

geçer bir „iyi‟ ya da „kötü‟ kavramlarının Spinozacı evrende herhangi bir yol

gösterici işlevi olamaz.”44

Etika kitabının ilk bölümünde Spinoza Tanrı‟yı kanıtlayarak varlık görüşünü

açıklamaktadır. “Tanrı ile ilgili birinci bölüm Spinoza‟nın varlıkbilimsel görüşünü ve

39

Scruton, 2007, s. 30. 40

Karl Vorlander, Felsefe Tarihi, çev. Mehmet İzzet – Orhan Saadeddin, İz Yayıncılık, İstanbul,

2008, s. 407-408. 41

Scruton, 2007, s. 51. 42

Scruton, 2007, s. 56. 43

Ali Taşkın – Metin Becermen, Rönesans, Yeniçağ ve XIX. Yüzyıl Felsefesi Tarihi, Sentez

Yayıncılık, Ankara, 2013, s. 101. 44

Balanuye, 2016, s. 25.

Page 23: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

14

Tanrı‟nın dünyadan ayrı olmayıp dünyada her yerde mevcut olduğu kuramını

özetler.”45

Bu tek töz düşüncesi, doğa ile özdeşleştirilmiş sonsuz Tanrısal töz

düşüncesidir. Spinoza düşüncesinde sonsuz Tanrısal töz düşüncesi varlığa gelen

herşeyin kaynağıdır. “Töz bu tanım kapsamında, kendi kendisinin nedeni olan (causa

sui) Tanrı ya da Doğa‟dan başka bir şey değildir.”46

Etika‟nın ilk bölümünde tüm

evren için geçerli olan tek bir yasa vardır, bu yasa; Tanrı‟nın zorunlu doğasının

yasasıdır. “Varlıkbilimsel tartışma bir şeyin varlığını o şeyin kavranması yoluyla

kanıtlıyor gibidir.”47

Tanrı‟nın varlığı onun zorunlu yasası ile birlikte anlaşılmalıdır.

Asıl anlamda varlık tek töz olan Tanrı‟nın ve olmakta olan her şeyin zorunluluk

denilen şeye bağımlı olması ve bu zorunluluk durumunda gerçekleşmesi bu felsefede

önemlidir.

Evrendeki her şey, irili ufaklı tüm varlıklar kendi başlarına değil, ancak bu tek

tözden var olur ve onun dolayımıyla kavranabilir. Ancak doğadaki bu tüm

varlıkların varoluşu ve varlıktaki halleri Tanrı/Doğa‟nın özgür iradesiyle

gerçekleştirdiği bir yaratma değil, doğasının zorunluluğundan kaynaklanan bir

türemedir.48

Spinoza, bu bahsi geçen ilk bölümde asıl anlamda Varlık olan Tanrı ile diğer

varolanları açıklamaktadır. Evrende görülen tüm varlıklar Tanrı‟nın birer

değişimidir. Spinoza, Tanrı‟nın değişimi olan bu varolanları kip (modus), şeklinde

tanımlar. “Kip (modus) ile tözün değişkilerini (affectiones), ya da kendisinin de onun

yoluyla kavranacağı başka bir şeyde olanı anlıyorum.”49

Tek töz olan Tanrı varolmak için başka bir nedene ihtiyaç duymayan asıl

anlamda tek Varlık iken, kipler (modus) varolmak ve anlaşılmak için kendinden

başka bir nedene gereksinim duyan varolanlardır. Bu yüzden Spinoza felsefesinde

töz kendisi yoluyla kavranabilen ve başka bir şeyin onu kavramasını gereksinmeyen

olurken, kip (modus) kendisi yoluyla kavranamayan, başka bir şeyde kavranacak olan

şeklinde tanımlanmaktadır.

45

Scruton, 2007, s. 55. 46

Balanuye, 2016, s. 23. 47

Scruton, 2007, s. 56. 48

Balanuye, 2006, s. 24. 49

Spinoza, 1996, s. 23.

Page 24: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

15

Evrende varlığına tanık olduğumuz şeyler, bir tek ortak ana malzemenin, bir

tek temel varlık ya da tözün (substantia, substance) çeşitli görüntüleri, değişik

kombinasyonlarda karşımıza çıkmasından başka bir şey değildir. Töz,

anlaşılması daha derindeki başka bir şeyin anlaşılmasına bağlı olmayan, saf ve

gerçek varlıktır. Halbuki tüm diğer varlıklar, bu tözün değişimlerinden,

modifikasyonlarından (modus) başka bir şey değildir ve anlaşılmaları,

tözlerinin de kavranmış olmasına bağlıdır.50

Spinoza‟da yaratma kavramı geleneksel ve semavi dinlerde teolojik olarak

kullanıldığı şekilde bir anlam içermemektedir. Daha önce de ifade edildiği gibi

evrende görülen her şey Tanrı‟nın zorunlu doğasından kaynaklanan bir türemedir. Bu

durumda Tanrı vardır ve özgürdür.

Her ne kadar Tanrı/Doğa karar veren ve özgür iradeyle yaratan –tektanrılı

dinlerin yaratıcısı gibi- bir yaratıcı değilse de, doğasının zorunluluğundan

başka bir iradeye güdümlü olmaksızın eyleyen, ifade eden, faaliyette bulunan

olmaklık bakımından özgürdür.51

Spinoza felsefesinde ontolojik olarak varlık olmak bakımından tek özgür

varlık Tanrı‟dır. Çünkü Spinoza özgürlüğü zorunlulukla birlikte özgür olan, yani

zorunlulukla varolanın özgürlüğü şeklinde tanımlamaktadır.

Etika‟nın geliştirdiği bu ontoloji (varlıkbilim) teknik felsefede “içkinlik”

olarak bilinir; anlaşılması emek isteyen tüm bu soyutlamalar aslen bildiğimiz

bu tek doğanın (evren) üstünde ya da dışında bir irade olmadığını

söylemektedir. Kuşkusuz içkinci bu düşüncede insan da bir istisna değildir.52

İnsan bu anlamda asla özgür olamaz. Çünkü Spinoza felsefesinde insan varlık

değil varolandır. Spinoza‟da zorunluluk kavramı düşünsel olarak tam kavranılmadan

özgürlük kavramının anlaşılması pek mümkün değildir. Özgürlüğün tam olarak

anlaşılabilmesi için zorunluluk kavramının da iyi bilinmesi gerekir. Bu noktada

Spinoza özgürlük ve zorunluluğu birbirine bağlamıştır. Tanrı için özgürlük Tanrı‟nın

zorunluluğa tabi olmasından dolayıdır. Zorunluluk zaten Tanrı‟nın kendi yasasıdır ve

Tanrı kendi varlığıyla bu yasaya tabidir. Etika birinci bölümde 7. tanımda da söz

konusu durum şu şekilde ifade edilmektedir:

50

Fransez, 2012, s. 126. 51

Balanuye, 2006, s. 24. 52

Balanuye, 2006, s. 24.

Page 25: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

16

Yalnızca kendi doğasının zorunluluğundan varolan ve eyleme yalnızca kendisi

tarafından belirlenen şeye özgür (libera) denir; öte yandan, bir başkası

tarafından değişmez ve belirli bir yolda varolmaya ve etkin olmaya belirlenen

şeye zorunlu (necessaria) ya da daha doğrusu zorlanmış (coacta) denir.53

Etika‟nın ikinci bölümünde Spinoza zihin ve bedenden oluşan insana ve

insanın nasıl bileceğine yönelir. “Zihnin Doğası ve Kökeni başlıklı ikinci bölüm

Spinoza‟nın fiziğinin az ve öz, çarpıcı bir özetini içerir; bu arada öncelikle Descartes

felsefesinin temel sorununa hitap eder: zihin ile madde arasındaki ilişki sorununa.”54

Descartes‟ın düşüncesinde zihin ve bedenin ayrı ayrı tözler olduğu ve bu durumda

aralarında herhangi bir bağlantının olmadığı sonucuna varılır. Fakat bu ayrı tözler

düşüncesi, Spinoza felsefesine aykırıdır. Zirâ Spinoza da tek töz vardır ve diğer

varolanlar bu tek töz anlayışın türemektedir.

Descartes zihnin maddeden ayrı bir özdek olduğunu ileri sürmüştü; aynı

zamanda özdek hakkındaki açıklaması özdekler arasında hiçbir etkileşim

olamayacağı anlamına gelmekteydi. Bu durumda zihnin doğadaki yeri nedir

ve bilgi nasıl olanaklı olabilir? Spinoza bu sorulara yanıt verirse de bunu

Descartes‟in dayanak noktalarını reddederek gerçekleştirir.55

Dolayısıyla Spinoza Descartes‟ın bu ayrımını kendi tek töz tanımıyla

birleştirir. “İnsan zihni ve bedeni bir ve aynı şeydir; aynı tözü ifade eden iki

niteleyen, düşünce ve uzam, tözün bir modifikasyonu olan insandaki zihin ve bedene

denk düşer.”56

Balanuye, Spinoza‟nın Etika’da üçüncü bölümde insan ve duygularını

psikolojik bir biçimde ele aldığını söyler. “Üçüncü bölümde kapsamlı bir psikoloji

geliştiren Spinoza, bütün insan eylem ve duygularının tıpkı fizik yasaları ya da

geometri düzeninde olduğu gibi anlaşılabileceği bir model öne sürer.”57

Conatus (var

olma direnci) ile bu bölümde karşılaşılır. Spinoza‟nın Etika kitabının önemli

kavramlarından biri olan ve felsefe literatürüne Spinoza tarafından sunulan conatus

insanın özüdür. İnsanın özü olması anlamında conatus‟un insan hayatında ayrı bir

yeri bulunur. “İstek (cupiditas), verili değişkilerinden biri tarafından eyleme

53

Spinoza, 1996, s. 23. 54

Scruton, 2007, s. 55. 55

Scruton, 2007, s. 55. 56

Balanuye, 2016, s. 24. 57

Balanuye, 2016, s. 24.

Page 26: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

17

belirlenmiş olarak kavrandığı sürece, insanın özünün kendisidir.”58

İnsanın özü olan

conatus var olma direncidir. Spinoza düşüncesinde insanın varlığa geldiği andan

itibaren çabalaması gerekir. “Spinoza‟nın deyimiyle, her varlık kendi varlığı içinde

sürmek için çabalar.”59

İnsanın varlığa geldikten sonra çabalaması dış etkenlerin

etkisi olmadığı sürece gerçekleşecek bir şeydir. Bu durum gerçekleşmediğinde ise

insanın varlığının devam etmesi riske girmiş olur. “Bu çaba (conatus) onların özünü

oluşturur, çünkü bu çaba ortadan kaldırıldığında o şeyin ortadan kaldırılmasını da

içerir ve onsuz da o şey var olamaz.”60

Conatus kavramını her ne kadar Spinoza sistemleştirmişse de onu ilk

kullanan kişi Thomas Hobbesdur.61

Spinoza‟nın Hobbes‟tan en çok etkilendiği

bilinen nokta burasıdır. Çünkü Spinoza‟ya göre de insan, hemcinsi ile rekabet

halindedir, “Hobbes‟un ünlü sözünde söylediği gibi insan insanın kurdudur (homo

homini lupus).”62

Böylesi bir durumda hiçbir insan kendini güvende hissedemez. Bu

durum insanın kendi varlığını koruma güdüsü için de uygun olmayan bir şeydir.

Spinoza‟nın en büyük entelektüel cesaretlerinden birisi, ya bireylerin

birbirlerine karşı olduğu ve toplumun çözüldüğü (homo hominu lupus) ya da

toplumun bir bütün olarak kurulduğu ve bu yüzden bu toplum üyeleri arasında

barış ve sevginin zorunlu olarak hüküm sürdüğü (homo homini deus)

geleneksel alternatif ikiliden bir kopuşu gerçekleştirmiş olmasıdır.63

İnsanlar birbirine karşı sevgi ve nefret içerisindedir. “Doğal durumu, herkesin

herkese karşı olduğu çatışma haline sürükleyen de budur; insan doğasının çaresizliği

ve dayanışma yoksunluğu…”64

Bu doğal durumda insanlar çatışma yaşayabilir ve

her insan bir diğeri için tehlike unsurudur. Bu çalışmada, Spinoza‟nın insan

doğasının çeşitli duygular içerisinde bulunduğu ve bunun nedeninin de insanın

kendisi olduğu görüşünden hareketle insan ruhunun duygulanışlar karşısındaki gücü

ya da güçsüzlüğü anlatılacaktır.

58

Spinoza, 1996, s. 139. 59

Spinoza, 1996, s. 105. 60

Scruton, 2007, s. 89. 61

Bkz. Ahmet Cevizci, Paradigma Felsefe Sözlüğü, Paradigma Yayıncılık, İstanbul, 2005. 62

Çetin Balanuye, Spinoza, Say Yayınları, İstanbul, 2016, s. 57. 63

Etienne Balibar, Spinoza ve Siyaset, çev. Sanem Soyarslan, Otonom Yayıncılık, İstanbul, 2016, s.

139. 64

Özge Akarsu, “Spinoza ve Hobbes‟ta Çokluk Kavramı”, Spinoza ile Karşılaşmalar, Ed. Güçlü

Ateşoğlu – Eylem Canaslan, Ayrıntı Yayınları, s. 204.

Page 27: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

18

Spinoza‟ya göre insan insanın kurdudur ifadesi Tanrı‟dan kaynaklı, Tanrı

temelli gerçekleşen bir şey değildir. Burada insanın doğası dolayısıyla insanın

yaptıkları devreye girmiş durumdadır. Spinoza felsefesinde insanı yalnızca bir akıl

varlığı olarak görmekten uzaklaşarak, onu ruh ve bedenden mürekkep bir varlık

olarak ele alır. Üstelik Spinoza için insan, akıl ve beden varlığı olmasının yanı sıra

duygu varlığıdır. “Şunu belirtelim ki Spinoza, insanı hem akıl hem de duygu sahibi

bir varlık olarak görür. Onun için insanların tutku ağırlıklı (sevgi-nefret, üzüntü-

sevinç, umut-korku) yaşamı tıpkı akıl gibi, varoluşlarını sürdürme çabalarının

sonucudur.”65

Bu nokta Spinoza‟nın, felsefe tarihine kazandırdığı önemli bir bakış

açısıdır.

Conatus kavramını Spinoza‟dan ayrı biçimde kullanan isimler vardır. Spinoza

ile aynı yüzyılı paylaşmış ve bu döneme damgasını vurmuş önemli isimlerden biri

olan Leibniz da conatus kavramını kullanır. Spinoza conatus kelimesini bu kelimenin

Leibniz düşüncesinde sahip olduğundan farklı bir anlamda kullanmaktadır. Spinoza

felsefesinde conatus var olma direncidir. “Spinoza‟da conatus, varoluş bir kez

verildikten sonra varoluşta sürüp gitme çabasıdır. Özün varoluşsal işlevini, yani özün

kipin varoluşunda olumlanmasını belirtmektedir.”66

Conatus Spinoza felsefesinde özün varoluşuna gönderme yaparken

Leibniz‟de iki anlam taşır: “Bu mefhum fiziksel olarak bir cismin devinime

yönsemesini; metafiziksel olarak da bir özün varoluşa yönsemesini belirtir.”67

Etika‟nın Duyguların Kökeni ve Doğası üzerine olan üçüncü bölümünde kırk

sekiz duygu tanımlamasına giden ve insanlar arasında sıklıkla kullanılan tüm

duyguları yöneten olarak conatus kavramını kullanan Spinoza buradan bir de

psikoloji geliştirmiştir.

Hisler-duygular (affectus), conatus kendisine gelen bir duygulanış (affectio)

tarafından bunu ya da şunu yapmak üzere belirlendiğinde, tam anlamıyla

65

Yıldız Karagöz Yeke, “Spinoza‟da Felsefe, Etik ve Siyaset”, Kaygı (Uludağ Üniversitesi Fen

Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi), 2011, Sayı:16, s. 113. 66

Gilles Deleuze, Spinoza ve İfade Problemi, çev. Alber Nahum, Norgunk Yayıncılık, İstanbul, 2013,

s. 228. 67

Deleuze, 2013, s. 228.

Page 28: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

19

conatus’un aldığı şekillerdir. Conatus‟u belirleyen bu duygulanışlar bilincin

bir nedenidirler: Şu ya da bu duygu altında kendi bilincine varmış olan

conatus, arzu olarak adlandırılır, daima herhangi bir şeyin arzusu olan arzu.68

Spinoza‟da conatus duyguları yöneten bir yasadır. Yukarıda da söylendiği

üzere conatus bir duygulanış tarafından belirlendiğinde bu onun vücut bulmuş,

nesneleşmiş hali olur.

Conatus (var olma direnci) kavramı belki de en çok “arzu” kavramına

yakındır: Var olma ısrarı, aynı zamanda, bir yaşama arzusudur; üstelik belki

de, yaşadığımız için arzuladığımızı söylemek kadar, arzuladıkça yaşamaya

devam edebileceğimizi söylemek de aynı ölçüde doğrudur.69

Spinoza felsefesinde, insan ruh ve bedenden birleşik bir varlık olması

sayesinde duyguları yaşamaktadır. Bu durum bedenin önemini göstermesi açısından

önem taşımaktadır. Etika‟da Duyguların Kökeni ve Doğası bölümünde dört, beş, altı,

yedi ve sekizinci önermeler conatus ile ilgilidir.70

Spinoza Etika‟nın üçüncü bölümü altıncı önermesinde “her şey, kendinde

olduğu ölçüde, kendi varlığında sürmeye çabalar”71

cümlesi ile conatus‟un açılışını

yapar. İnsanınla yakın ilgisi olduğu bilinen ve insanın özü anlamına gelen conatus

Spinoza düşüncesinin hakikatine kaynaklık eder. Onun ünlü conatus öğretisinin tek

bir hakikati ifade ettiği söylenir: “Her şey (sadece canlı şeyler değil) zorunlu olarak,

varlığını sürdürmeye çabalar ve eğer hala nihai bir amaca ihtiyaç duyuluyorsa,

biricik amaç budur.”72

Yukarıda conatus kuramı ile gösterilen bilgilerden de anlaşılacağı gibi

conatus Tanrı‟nın özünün zorunluluğu sonucunda olan bir şeydir. "Spinoza'ya göre

her varlık (tarz) Tanrı‟nın özünün eylemeklik oluşunun zorunluluğuyla var kalmaya

68

Gilles Deleuze, Spinoza Pratik Felsefe, çev. Ulus Baker, Norgunk Yayıncılık, İstanbul, 2005, s. 78. 69

Balanuye, 2016, s. 133. 70

“Önerme 4: Hiçbir şey dışsal bir neden yoluyla olmaksızın yokedilemez. Ö5: Şeyler biri ötekini

yokedebildiği sürece aykırı doğalıdırlar, eş deyişle aynı öznede olamazlar. Ö6: Her şey, kendinde

olduğu ölçüde, kendi varlığında sürmeye çabalar. Ö7: Her şeyin kendi varlığında sürmeye çalışma

çabası şeyin kendisinin edimsel özünden başka bir şey değildir. Ö8: Her şeyin kendi varlığında

sürmeye „çabalamasını‟ sağlayan çaba sonlu değil ama belirsiz bir zamanı içerir.” Spinoza, 1996, s.

105-106. 71

Spinoza, 1996, s. 105. 72

Çetin Balanuye, “Spinoza as a Philosopher of Educationgdom”, Religion and Philosopy, Brighton,

İngiltere, 2016, s. 5.

Page 29: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

20

devam etmek üzere çabalar.”73

Spinoza felsefesinde Tanrı‟nın birer değişimi,

modifikasyonu olan kipler (modus) varlıkta olmak adına sürekli çabalamak

durumundadır. Çünkü kiplerin (modus) varlıkta olması çabalamak anlamına gelir.

“Tüm sonlu kipler sadece bir ve aynı tözün (yani, Tanrı/Doğa) değişik halleri olduğu

için, bunların tamamı da, mümkün olduğu ölçüde, conatus öğretisiyle uyumlu bir

şekilde varolmak için çabalar.”74

Kiplerin varlıkta olması çabalamak anlamına gelir.

Bu aynı zamanda kiplerin (modus), Tanrının sonsuz doğasından pay aldığını da ifade

ettiğinden kipler (modus), çabalamak durumundadır. Kiplerin (modus) sürekli

sergilemek durumunda oldukları conatus tüm varlıklar için geçerlidir.75

Çünkü,

conatus sadece insanlar için değil varolan tüm kipler için geçerlidir. Bu yüzden

varolan her şey insan, bitki, hayvan, görülen tüm fiziksel şeyler çabalamaktadır. “Her

şey, kendinde olduğu ölçüde, kendi varlığında sürmeye çabalar.”76

Sonlu varlıklar, yani kipler (modus) kendilerinde oldukları sürece yani

dışarıdan bir etkiye maruz kalmadıkları sürece varlıklarını korumak üzere hareket

ederler. Conatus‟un yol açtığı eylemler tüm varlıklar için eşit oranda geçerli ve

meşrudur. Üzerinde düşünülmüş ve karar verilmiş bir çaba olmayan conatus her

kip‟in (modus) özünde verili bulunan en temel itkidir. “Hiçbir şey dışsal bir neden

yoluyla olmaksızın yokedilemez.”77

Burada hiçbir şeyin dışsal bir yol olmadan yok

edilemeyeceğinden kasıt sonlu kiplerin (modus) hepsi için aynı itkinin geçerli

olmasıdır. Kipler (modus) özlerinde bulunan bu çaba sayesinde dışsal nedenlerin

etkisi olmadan, bu etkiler üstün gelmeden kendini ortadan kaldıramaz.

Spinoza felsefesinde yaratma‟dan bahsedemeyiz. Çünkü evrende var olan her

şeyin nedeni Tanrıdır. Tanrı evrenin yaratıcı tözü değil, üretici tözüdür. Bu

Spinoza‟nın felsefe tarihine getirdiği önemli yaklaşımlarındandır. “Tanrının

Evrenin yaratıcısı olmayıp, Evrenin tümüyle bir ve aynı şey olduğu fikri Batı

düşüncesinde yeni sayılabilecek bir öneridir ve Spinoza, bu fikrin kabul

edilmesinin kolay olmadığının farkındadır.”78

73

Balanuye, 2016, s. 139. 74

Balanuye, 2016, s. 5. 75

Balanuye, 2016, s. 139. 76

Spinoza, 1996, s. 105. 77

Spinoza, 1996, s. 105. 78

Fransez, 2012, s. 127.

Page 30: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

21

Spinoza felsefesinde Tanrı kendi kendisine bağımlıdır. Tanrı‟nın kendi

kendine bağımlı olması, Tanrı‟nın zorunlu doğasının gerektirmesiyle eylemesi

anlamına gelir. Sadece Tanrı değil sonlu varlıklar da bir anlamda kendilerine

bağımlıdır. “Spinoza sık sık sonlu bireylere göndermede bulunur ve kendi içinde

olduğu sürece (quatem ya da quatenus) şu ya da bu sonlu biçimden söz eder.”79

Sonlu varlıkların kendi kendisi içinde olması conatus ile ilgilidir. Çünkü sonlu

varlıklarda ne kadar conatus bulunur ve conatus‟u ne kadar kullanırlarsa o nesne

kendi kendisine bağımlı olur.

Spinoza‟nın deyimiyle, kendi varlıkları içinde var olmayı sürdürmek için

çabalarlar. Bu çaba (conatus) onların özünü oluşturur, çünkü bu çaba ortadan

kaldırıldığında o şeyin ortadan kaldırılmasını içerir ve onsuz da o şey var

olamaz. Dahası, bir şeye ait conatus nedensel prensiptir ve bu prensip yoluyla

da bizler onun uğraşını ve özelliklerini açıklarız.80

Balanuye, Spinoza‟nın Etika üçüncü bölümde kapsamlı bir şekilde insanı

konu aldığını ve insanın nasıl bir birey olduğu sorusuna dikkatini çektiğini ifade

eder. “Duygulanışların Kökeni ve Doğası başlıklı üçüncü bölüm Spinoza‟nın doğa

açıklamasını ve kendi metafiziğinin ortaya çıkardığı temel zorluğa yanıtını içerir:

yani, bireysel varoluş sorununa.”81

Spinoza‟nın Etika eserinin birinci bölümünde

Tanrı/Doğa tanımıyla kastedilen somut ontoloji anlamında varolan Tanrıdır. Spinoza

düşüncesinde insanın varlık nedeni Tanrıdır fakat dünyada bulunan diğer varolanlar

özellikle insan nasıl bir konumdadır ve bireysel olarak varlığı mümkün müdür gibi

soruları Spinoza bahsedilen bölümde irdelemektedir. “Eğer her şey Tanrı‟da

varolmaktaysa, dünya hangi anlamda bireysel birimler içerir ve ben bana ait bir

doğaya ve kadere sahip olarak hangi anlamda bir bireyim?”82

Spinoza‟nın Etika kitabında dördüncü bölüm olan İnsan Köleliği ya da

Duyguların Gücü‟nde Tanrı/Doğa‟nın bilgisini bilmek ve buna göre eylemekten

bahsetmektedir. “Benimle birlikte yaşayan diğer türdeşlerim, toplum üyeleri, insanlar

ile karşılaşmalarımı ancak Tanrı/Doğa‟nın bütünlüklü bilgisiyle yönetebilir, yalnızca

79

Scruton, 2007, s. 88. 80

Scruton, 2007, s. 89. 81

Scruton, 2007, s. 55. 82

Scruton, 2007, s. 55.

Page 31: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

22

aklı selimle bu karşılaşmaları tutarlı bir neşeye dönüştürebilirim.”83

Spinoza

insanların duyguları yaşamayı bilmesinden ve bu noktada ölçülü olunmasından

sözeder. Bu tanımlamaya göre insanlar tutkularını kontrol edebilmeli, zaaflarına

yenilmemelidir. Yoksa kişiler için kölelik kaçınılamaz bir hâle gelir. “Bana yarayan

ne varsa o iyidir ve ona yönelmem en temel hak5kımdır; ancak neyin bana

yarayacağı, ya da ne ölçüde yarayacağını doğru saptamak ancak tutkularımı ayırt

edebilmem ve dizginleyebilmemle olanaklıdır.”84

Dolayısıyla Spinoza burada insanın

zaafları ve tutkuları konusunda yenik düştüğü kölelik durumunu açıklar. İnsanın akıl

yerine duygularına göre hareket etmesi onun köleliğe gitmesini hızlandırır. “Burada

Spinoza, insanın tutku, düşünce ve kendi gerçeklik dünyasını reddeden hayal

gücünün zorunlu kıldığı ama aynı zamanda bir bileşenini oluşturduğu evrenin kesin

kusursuzluğunu ifade eden kölelik durumunu betimler.”85

Etika‟nın, Anlağın Gücü ya da İnsanın Özgürlüğü bölümünde Spinoza daha

önce de bahsedildiği gibi içkinci bir Tanrı sevgisinden bahseder ve her şeyin bu sevgi

yoluyla güçleneceğini savunur.

Spinoza burada zihnin ya da insan özgürlüğünün gücü konusunu işlemektedir.

İnsanlar ancak akıl yolu ile özgürlük ve mutluluğu elde edebilir. İnsan akıl bilgisiyle

Tanrı tarafından kutsanma anlamına gelen sonsuz dünya bilgisine yönelir.86

Spinoza, insanlara sadece sevgiye dayalı Tanrı inancı gösterir. “Spinoza,

irrasyonel ve tutku merkezli aşırılıklara karşı hakikate upuygun bu türden bir yaşantı

için bir tür „entelektüel Tanrı aşkı‟ önerir.”87

Düşünürün önemli eserlerinden olan Etika beş bölümden meydana gelir.

Yukarıda ifade edildiği gibi ilk bölümü Tanrı‟ya ayıran Spinoza tüm felsefi sistemini

Tanrıdan hareketle ortaya koymaya çalışır. Etika‟nın bölümleri sırasıyla Tanrı

83

Balanuye, 2016, s. 25. 84

Balanuye, 2016, s. 25. 85

Scruton, 2007, s. 55. 86

Scruton, 2007, s. 55. 87

Balanuye, 2016, s. 25.

Page 32: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

23

Üzerine, Anlığın Doğası ve Kökeni Üzerine, Duyguların Köken ve Doğaları, İnsan

Köleliği ya da Duyguların Gücü ve Anlağın Gücü ya da İnsan Özgürlüğü‟dür.

Spinoza‟nın başyapıtı olarak betimlenen Etika diğer etik kitaplarından farklı

bir metindir. Etika ilk bakışta, akıllara etik, ahlak vb. türden bir esermiş gibi gelse de

eserin diğer din, ahlak ya da ahlaki kanunlar öneren kitaplardan ciddi bir biçimde

ayrı tutulması gerekmektedir. Çünkü Spinoza‟nın Etika‟sı Tanrı‟yı emir ve yasaklar

koyan aşkın bir varlık görmemekte ve ondan varolanları açıklarken de herhangi bir

varolanı ön planda tutmamaktadır. Dolayısıyla Etika, varolanlar arasında bir hiyerarşi

oluşturmazken diğer ahlak ya da din kitapları varlıklar arasında bir hiyerarşi

kurmaktadır. Bu yüzden Etika bu tarz kitaplardan ayrı bir yerde bulunur.

Bu türden olağan din ya da ahlak kitapları, şöyle ya da böyle, varlıklar

arasında bir tür önem hiyerarşisi kurarlar. Bazen Tanrı, bu hiyerarşinin en

üstündedir ve diğer tüm varlıklar onun iradesiyle belirlenir. Bu belirlemeye

uygun olarak da eylerler; bunlar arasında insanlar Tanrısal yönlendirmeye

göre “doğru” ya da “yanlış” davranır, “günah” ya da “sevap” işlerler. Bazen

de hiyerarşide insanın yüceltildiği görülür ve bu kez yalnızca insana özgü kimi

ahlak esaslarının olduğu ileri sürülür; sözü edilen esaslara göre insanların

davranışlarının “iyi” ya da “kötü” olduğu söylenir.88

1.3. Etika’nın Geometrik Sunumu Hakkında

Spinoza‟nın eserleri içerisinde kendisinden sıkça sözettiren Etika daha önce

de söylendiği gibi beş temel bölümden oluşur. Etika‟nın türünde tek olarak

adlandırılmasına neden olan bu çarpıcı özelliği onun geometrik sunumundan

kaynaklanır. Spinoza‟nın geometrik yöntemi kullanması onun felsefeyi matematik

olarak görmesinden gelir. “Descartes, Platon, Pythagoras için olduğu gibi onun

gözünde de felsefe genelleştirilmiş bir matematik‟tir.”89

Spinoza‟nın Etika‟yı geometrik yöntemle yazmış olma nedenlerinden birisi

tek töz anlayışını önermeler ve kanıtlamalarla göstermek içindir. Spinoza, Etika‟da

geometrik yöntem üzerinden yalnızca Tanrı‟nın bir öze sahip olduğunu ve kendi

kendisinin nedeni (causa sui) olduğundan Tanrı‟nın sonsuz olduğu bilgisini verir.

88

Balanuye, 2016, s. 23. 89

Alfred Weber, Felsefe Tarihi, çev. H. Vehbi Eralp, Sosyal Yayınlar, 1998, İstanbul, s. 228.

Page 33: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

24

Tanrı ya da doğayla ilgili, O'nun özsel olarak varolduğu, mutlak olarak sonsuz

olduğu, kendi kendisinin nedeni olduğu, kendisinde ve kendisi aracılığıyla

varolduğu vs. türünden hiçbir şekilde reddedilemeyecek, kendisinden başka

önermelerin türetileceği bir temeli meydana getiren şeyler ya da doğrular

olduğunu kabul eden Spinoza, Etika'da geometrik yöntem aracılığıyla bu diğer

doğruları çıkarsamaya geçer.90

Öte yandan Spinoza‟nın geometrik sunumundan dolayı, Etika‟yı okuyanlar

güçlük çekmektedir. Tatian‟a göre, eserin okunmasındaki güçlüğün sebeplerinden

biri de onun Euklides‟e ait unsurlar91

adlı eserinin diline benzemesinden

kaynaklanır, ve yine ona göre “…bu kitap, Galileo, Descartes ve Hobbes için bir

düşünce modeli olmanın yanında, Etika‟nın geometrik kanıtlama yönteminin

kaynağını aldığı yerdir.”92

Spinoza felsefesinden ve Spinoza‟nın eserlerinden etkilenmiş pek çok isim

olduğu bilinmek ile birlikte bunlardan birisi “Anlar” adlı şiirinden hatırlanacağı

üzere Arjantinli yazar Jorge Luis Borges‟dır. Borges Spinoza‟ya ve onun Etikasına

hayran bir şairdir. Borges, Spinoza için şiirler yazmıştır. Spinoza‟nın Etikadaki

geometrik sunumu Borges‟ı da eseri daha az anlaşılır kıldığı fikrine götürmüştür.

Borges Spinoza için yazdığı metnin başında onunla ve felsefesiyle ilgili üç temel

husustan bahsederken geometrik sunumuyla ilgili şu yorumda bulunmuştur:

Bizi Spinoza‟dan uzaklaştıran ve aynı zamanda onu en büyüklerden biri,

özgün biri yapan bir şey var (…) bu da hepinizin bildiği gibi, felsefenin,

bunlardan hangisini kullandığını hatırlamıyorum ama, ordine geometrico ya

da more geometrico açıklanmış olmasıdır; işte bu sistem onu ünlü kılmış, ama

aynı zamanda kitabını da daha az anlaşılır yapmıştır.93

Geometrik yöntemin okuyucularda kafa karıştırıcı nedene sebep olması eserin

anlaşılmasında güçlükler oluştursa da, Spinoza‟nın döneminde böyle eserler yazmış

olması Spinoza‟ya saygı ve minnetle bakılmasını sağlar. Gerçekten de 17. yy‟da

bugünü yakalayan Spinoza özgün fikirleriyle hayran olunası bir filozoftur.

Düşünürün yaşadığı dönem göz önüne bulundurulduğunda, yaşadıkları karşısında

90

Ahmet Cevizci, Bilgi Felsefesi, Say yayınları, İstanbul, 2012, s. 138-139. 91

Bkz. Diego Tatiâ‟nın Bir Başlangıç adlı eserine s. 55. 92

Diego Tatian, Spinoza Bir Başlangıç, çev. Ali Dokuzlu, Dost Yayınevi, Ankara, 2017, s. 55. 93

Diego Tatian, Spinoza Dünya Sevgisi, çev. Hüsam Turşucu, Sevin Aksoy Hancı, Dost Kitabevi,

Ankara, 2009, s. 18.

Page 34: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

25

onun anlayışla okunması gerektiği anlayışı gelişir. Bu hususta Tatian‟ın Borges‟in

düşüncesinden hareketle ortaya koyduğu görüş şöyledir;

Borges‟in geometrik yöntemden vazgeçmeye davet etmesi (“Spinoza‟nın

hayatını more geometrico diye adlandırdığı bu sisteme layık olmaya

adamasına” rağmen) Spinoza‟nın kişiliğinin belirleyiciliğine yönelik ısrarına

benzer. Bu yön yalnızca Borges‟e özgü bir okuma biçimini, felsefi okuma

biçimini değil, aynı zamanda bu uygulamanın tam kalbinde yer alan ve belli

bir dostluk uygulaması olan, düşünceden ve edebiyattan ayrılamaz bir şeyi

içerir. Spinoza‟nın her okuru -der Borges, geometrik yöntemin aklını

karıştırdığını itiraf ettikten hemen sonra- Spinoza‟da onu ilgilendireceğini

sanmadığı bir şeyi hissetmiştir, yani Spinoza‟nın kişisel varlığını…94

Borges‟in Spinoza‟ya olan hayranlığı onunla ilgili şiirler yazmasına neden

olmuştur. “Geometriden varoluşa, sistemden dostluğa, Spinozacılık‟tan Baruch

Spinoza‟ya götüren yol, yani Baruch adında bir XVII. yüzyıl insanının dostça

varlığına duyulan ilgi, onun ismini taşıyan şiirlere yansımıştır.”95

Borges‟in

Amsterdamlı filozofa ithaf ettiği 1964 tarihli ilk şiir olan Öteki, aynısı (El otro, el

mismo) adlı eserinde yer alır.96

Bu doğrultuda Tatian Borges‟in düşüncesinden yola çıkarak Etika‟dan bir

kum kitabı olarak sözeder. Çünkü Borges‟a göre Etika beş ana bölümden oluşan ve

bu bölümlerden herhangi biriyle okumaya başlanılabilecek bir eserdir. Tatian‟a göre

Borges‟ın de ifade ettiği gibi Etika başlangıcı ve sonu olmayan bir eserdir.

“Borges‟in öyküsündeki kitap, sahibi tarafından kum kitabı diye adlandırılmıştır,

çünkü kum gibi ne başlangıcı ne de sonu vardır. Yıldızların da yoktur: Etika,

yıldızların kitabı, sonsuz Haritası tüm Yıldızlarından başka şey Olmayanın.”97

Tatian Borges‟ın düşüncesinden hareketle Spinoza ile ilgili yazdığı diğer

şiirlerde geometrik yöntemi betimlemiştir. “Spinoza üstüne, belki de birinci şiirin bir

94

Tatian, 2009, s. 24. 95

Tatian, 2009, s. 25. 96

Spinoza / Yahudi‟nin saydamlaşmış elleri / alacakaranlıkta billuru işler / ve yalnızca korkuyla

soğuktur sona eren gün. / (her yeni akşam diğer akşamlara benzer) / Eller ve yemen taşından alan / ki

gettonun sınırlarında solar gider, / hiç varolmaz bu sakin insan için; / o berrak bir labirenti hayal eder.

/ Ne umursar şöhreti, belli belirsiz yansıması / rüyaların, bir başka aynanın rüyasında, / ne de genç

hanımların ürkek aşklarını. / Mecazdan ve efsaneden arınmış, / direnen biçimini verir billura: Sonsuz

Haritası / tüm Yıldızlarından başka şey Olmayanın.” Tatian, 2009, s. 25. 97

Tatian, 2009, s. 27.

Page 35: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

26

çeşitlemesi olan 1976 tarihli bir başka şiir Demir Para‟da (La moneda de hierro) yer

alır.”98

Etika‟nın geometrik biçimde yazılması eleştirilse de Spinoza düşüncesinden

vazgeçmemiş, fikirlerini geometrik sunumla açıklamıştır. Çünkü Spinoza‟nın,

Etika‟da üçüncü bölüm olan Duyguların Kökeni ve Doğası‟nın önsözünde bahsettiği

gibi insan duygularını ve eylemlerini geometrik cisimmişcesine kanıtlamaya

çalışması söz konusu kişilere ne kadar tuhaf ve alaycı gelse de, Spinoza‟ya göre

insan duyguları ve eylemlerinin de açıklanmaya değer yanları, özellikleri vardır ve

bunlar geometrinin kesinliğiyle anlatılabilir konulardır.

Spinoza‟nın içkin düşüncesinde kaderci herhangi bir görüş bulunması

mümkün değildir. Çünkü kaderci anlayış Spinoza düşüncesine ters düşer. Bu

düşünce sisteminde, evrenin ve evrende varolanların üretici tözüne, yani tek töz olan

Tanrı‟ya yaratıcı, isteyici vb. türden nitelikler yüklenilemez. Spinoza düşüncesine

göre, insanların antropomorfik bir yanılgıya düşerek Tanrıya bu türden aşkın

özellikler yüklemesi yanlıştır. Bu yüzden geometrik yöntem Spinoza‟nın içkin

felsefesinin anlaşılabilmesi için önemli bir unsurdur.

[..] insanlar genellikle bir şeyin doğasını açıklamaktan çok, onu ya övmeyi ya

da yermeyi yeğlerler. Bunun en önemli nedeni ise insanların nesnelerine moral

bir değer atfederek yaklaşmalarıdır. Bu ise onları „finalist yanılsama‟ tuzağına

çeker. İnsanlar bu düşünme biçimlerinden ya da genel önyargısal modelden

ancak matematik sayesinde kurtulma olanağı bulabilmişlerdir. Çünkü

matematik şeylerin son nedenleriyle değil, fakat şekillerin özleriyle, öz

nitelikleriyle ilgileniyordu. Onlar matematik aracılığıyla söz konusu düşünce

biçimleri üzerinde derinleşebilmiş ve böylece varolanlarla ilgili doğru bilgiye

erişebilme olanağı bulabilmişlerdir. Bir başka deyişle, eylemlerini yararlılık

ilkesince belirleyen ve yüzden doğanın gerçek düzenine vakıf olamayan insan,

ancak ve ancak kendi eylem ve amaçlarını paranteze alıp, doğayı temaşa

etmesi suretiyle gerçek düzeni kavrayabilir ki bunun olanaklı bir yolu, hatta

tek yolu doğayı geometrik bir modelde okumaktır. Filozof‟un görevi bir şeyi

övmekten ya da yermekten ziyade, onu anlamaktır. Bu bakımdan filozof önce

98

Baruch Spinoza / Altın sis, Batı aydınlatır pencereyi. / Hiç durmadan elden geçen kitap / bekler,

şimdiden sonsuzlukla yüklü. / Biri alacakaranlıkta Tanrı‟ya can verir. / Bir insan yaratır Onu. / Bir

Yahudi, Hüzünlü bakışlı ve sapsarı yüzlü. / Zaman taşır onu, nehrin taşıdığı gibi bir yaprağı, akıp

giden su üzerinde. / Ne gam. / Büyücü ısrar eder ve biçimlendirir Tanrı‟yı, hassas bir geometride. /

Hastalığından ve hiçliğinden başlayarak, sözleriyle oluşturmaya devam eder. / Muazzam bir sevgi

bağışlanmıştır ona, sevilmeyi hiç beklemeyen sevgi.” Tatian, 2009, s. 27.

Page 36: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

27

geometrici olmalıdır. Çünkü geometrik tavır, finalizm tuzağından kurtaracak

tek yoldur.99

Spinoza düşüncesine göre, Etika‟nın son bölümünde, insanlar usun bilgisine

göre eyleyip yaşadıkça doğru bilgiye ve Tanrı sevgisine erişir. Daha sonra bilgi

türleri konusunda gösterileceği gibi üçüncü bilgi türü olan sezgisel bilgide insanlar

Tanrının bilgisine erişeceklerinden Tanrı sevgisine yani kutluluğa ulaşmış olurlar. Bu

anlamda Spinoza felsefesinde Tanrıyla kurulacak ilişki sevgi üzerinedir. Çünkü

“üçüncü bilgi türünden Anlıksal Tanrı Sevgisi zorunlu olarak doğar.”100

İnsanlar conatus‟u temele alıp yaşadıkça usa uygun davrandıkları için etkinlik

güçleri artarken, usa uygun olmayan biçimde yaşadıklarında ise, etkinlikleri azalır.

Dolayısıyla insanların varlıkta olma durumu riske girmiş olur. Spinoza bu durumda

insanların özünü koruması için conatus‟u kullanmaları gerektiğini söyler. “Çünkü

şeyin özü, şeyin kendi(si), kendini koruma çabasıdır.”101

Bu bağlamda, insanların

özlerini koruması için conatus‟u kullanması, sürekli çabalaması gerekir.

1.4. Spinoza Felsefesinde Tek Töz Olan Tanrı DüĢüncesi

Spinoza‟nın Tanrı görüşü ahlak öğretisi ya da kutsal metinlerde

sunulanlardan farklıdır. Onun ateistlikle suçlanması Tanrı inancının ve bununla ilgili

düşüncelerinin anlaşılmaması ile ilgilidir. Spinoza hakkındaki düşünceler özellikle

aforoz edildikten sonraki dönemde oldukça olumsuzdur. Spinoza‟nın aforoz metnine

bakıldığında, sapkınlıkla, yaratıkça düşünceleri olduğu için lanetlenmiştir. Fakat

Spinoza‟nın, o anlarda yaptığı şey sadece okumak, düşünmek ve bunları sunmaktır.

Bu yüzden Spinoza, acımasızca aforoz edilmiştir. Fakat Spinoza‟nın bahsedilen

canavarca eylemleri asıl bundan sonra netlik kazanır.

Spinoza‟nın o sıralarda tüm eylemi, aslında okumak, düşünmek ve kısmen de

tartışmaktan ibaretti; ama belki de ironik bir tepki olarak, tam da aforozun

99

Mehmet Fatih Elmas, “Spinoza‟nın Antropomorfizm Eleştirisi ya da Aklın Hayalgücünü İfşası

Üzerine”, Kaygı (Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi), 2013, Sayı: 21,

Karaman, s. 22-23. 100

Spinoza, 1996, s. 222. 101

Solmaz Zelyüt, Spinoza, Dost Kitabevi Yayınları, Ankara, 2011, s. 72.

Page 37: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

28

ardından, Spinoza bu kez yazacak ve sözde canavarca eylemleri asıl bundan

sonra ete-kemiğe bürünecekti.102

Spinoza düşüncesinde, Tanrı‟nın bilgisine kutsal metinlerden ulaşılamaz.

Çünkü Spinoza‟ya göre, kutsal kitaplar kişilere Tanrı bilgisi vermekten ziyade, onları

tahakküm altına almak, istedikleri şekilde eğitmek ve kullanabilmeleri için itaat

etmek mekanizmasına alıştırır. “Yine de kafalarına itaat ve sofuluğu kazımak için,

insanlara yeterli ölçüde ders verip onları aydınlatabilir.”103

Bu yüzden Hıristiyanlık,

Yahudilik, Müslümanlık gibi semavi dinler, insanların dini görmelerini engeller ve

Tanrı‟nın sözlerini ve pek çok mucizevi meseleleri insanları etkileyecek şekilde

kullanır.

Spinoza‟ya göre Kutsal Kitaplar104

insanlara sadece itaat etmeleri gerektiğini

amaçlamaktan başka bir şey yapmaz. Tanrı‟nın ya da herhangi bir şeyin bilgisine bu

kitapları okuyarak ulaşmanın mümkün olmadığı gibi, kutsal kitap insanların normal

yaşantısında kullanabilecekleri şeylerden öteye bir şey vermez. “Çünkü zorlanmadan

varacağımız sonuç şu: Kutsal Kitap insanlardan itaatten başka bir şey istemez ve

bilgisizliği değil, yalnızca itaatsizliği mahkûm eder.”105

Spinoza düşüncesine göre,

Kutsal Kitap ne yüksek düzeyde konulardan ne de felsefi şeylerden oluşur. Kutsal

kitap herkesin anlayabileceği düzeyde basit şeyleri kapsar. “Bütün bunlardan çıkan

sonuca göre, Kutsal Kitap öğretisi ne yüksek düzeyde spekülasyonlardan, ne de

felsefi şeylerden oluşur. Tersine, o yalnızca en ağır çalışan kafanın bile alabileceği

pek basit şeyler içerir.”106

Dolayısıyla Spinoza‟nın anlatmak istediği, gerçek Tanrı bilgisine Kutsal

Kitapın buyurduğu emirlerden ulaşılamayacağıdır. Spinoza düşüncesine göre, bu

bilgi Tanrısal bir kazanımdır, Kutsal Kitap‟ın amaçladığı ise itaat için gereklidir.

“Çünkü şunu gösterdik: Gerçek Tanrı bilgisi bir buyruk değil, Tanrısal bir

102

Balanuye, 2016, s. 30. 103

Benedictus D. Spinoza, Teolojik-Politik İnceleme, çev. Cemal Bali Akal–Reyda Ergün, Dost

Yayınevi, Ankara, 2010, s. 115. 104

Bkz. Spinoza‟nın Teoloji Politik İnceleme adlı eserinde s. 107. 105

Spinoza, 2010, s. 208. 106

Spinoza, 2010, s. 208.

Page 38: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

29

kazanımdır. Tanrı insanlardan, tanrısal adaletinin ve yardımseverliğinin bilgisinden

başka bilgi istemedi. Bu bilgi bilimler için değil, yalnızca itaat için gereklidir.”107

Spinoza‟nın içkin düşünce sisteminde Tanrı dünyanın dışında bulunmaz.

Dolayısıyla Spinoza felsefesinde doğanın, dünyanın dışında gerçekleşebilecek

mucize şeklinde tanımlanacak bir şey mümkün değildir. Spinoza için Tanrı, dünya ve

insanlar arasındaki ilişki böylesi bir aşkın yapıda olamaz.

Aynı şekilde, mucizeler yani doğanın düzeninin ona dışsal bir şey tarafından

bozulması da kabul edilmemektedir, evvela çünkü biz doğanın doğanın bu

düzeninin ayrıntılarını bilmeyiz ve bunun sonucu olarak, söz konusu

cisimlerin kendilerinde neler yapabilecekleri ya da yapamayacakları hakkında

bilgisizizdir (“hiç kimse bir cismin ne yapabileceğini bilmez”); ve bunu

takiben çünkü Doğa‟nın dışında hiçbirşeyi nasıl kavrayamıyorsak, onun ebedi

düzenini bozabilecek bir şeyi kavramamız da eşit ölçüde imkansızdır.108

Spinoza felsefesinin özgün yanlarından biri baştan beri ifade edilen tek töz

anlayışıdır. Spinoza, Descartes‟ın ayrı ayrı tözler ya da birden farklı töz düşüncesini

kendi sisteminde birleştirmiştir. “Birbiri olmadan olabilen tözler gerçekten ayrıdırlar.

Ancak, zihin ve beden, şimdi tanıtlandığı gibi, birbirleri olmadan var olabilecek

tözlerdir. O zaman, zihin ve beden gerçekten ayrıdır.”109

Spinoza Descartes‟ın

yaptığı ayrımı kendi töz tanımında Tanrı kavramı ile temellendirerek açıklama

yoluna gitmiştir. Çünkü Spinoza‟da tek töz vardır aynı yüklemi taşıyan iki töz

bulunamaz. Bir töz başka bir töz tarafından türetilemez, başka bir tözün olması onun

kendi töz tanımına karşıdır. “Her biri diğeri olmadan var olabildiğinde, iki tözün

gerçekte ayrıldıkları söylenir.”110

Spinoza burada, Descartes‟ın iki ayrı töz anlayışına

karşı çıkar.

Spinoza Tanrı‟yı ifade edebilmek için töz kavramını kullanmıştır. Bu

anlamda Tanrı töz için temel olur. “Spinoza‟da mutlak töz olarak Tanrı temeldir; bu

temel içinde anlama yetisi bir eksiklik veya aşırılıkla temelin temel olduğunu

107

Spinoza, 2010, s. 212. 108

Charles Ramond, Spinoza Sözlüğü, çev. Murat Erşen – Bilgesu Şişman, Say Yayınları, 2014, s.

109-110. 109

Spinoza Descartes Felsefesinin İlkeleri ve Metafizik Düşünceler, çev. Coşkun Şenkaya, Dost

Kitabevi, Ankara, 2015, s. 48. 110

Spinoza, 2015, s. 33.

Page 39: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

30

görebilir.”111

Töz, Spinoza‟da kendi başına kavranabilendir. Etika‟da birinci bölüm,

üçüncü tanımdan hatırlanacağı üzere Spinoza töz (substantia) ile kastettiği şu

olmaktadır: “kendinde olan ve kendisi yoluyla kavranılabileni, başka bir deyişle

kavramı bir başka şeyin onu oluşturması gereken (debere) kavramına

gereksinmeyeni anlıyorum.”112

Spinoza‟nın düşünce sisteminde Tanrı evrenin üretici

nedeni, üretici tözü olur. Fakat Spinoza, Tanrı‟nın varlığını bağımsız olarak

anlatabilmek için töz kavramını kullanır. Böylelikle Spinoza kendi töz tanımından

hareketle Tanrı anlayışını açıklamaya çalışmaktadır. Etika‟da birinci bölümde Tanrı

Üzerine başlığından da anlaşılacağı gibi Spinoza Tanrı hakkındaki görüşlerini

önermeler, tanımlar, notlar ve kanıtlamalar ile sunar. Spinoza, Etika‟nın ilk

bölümünde verdiği tanımlarla her şeyin tek bir töze ait olduğunu söyler. “Tanrı‟nın

sıfatları, sonsuzluk ve öncesiz-sonrasızlık, tek bir anda hem Doğa hem de Tanrı olan

tek bir töze âiddirler.”113

Spinoza‟nın Etika‟da somut ontoloji yaptığı söylendi. Spinoza, somut

ontolojiye, Etika‟nın ilk bölümünde Tanrı‟yı açıklayarak başlar. “Tam tersine,

ontolojisinin temeline Tanrı kavramını oturtur ve “Tanrı vardır” der; Tanrı vardır

ama sanılan şey değildir: Deus sive Natura, Tanrı ya da Tabiat.”114

Onun ontolojisi

varlığın doğasını açıklaması bakımından önemlidir. Çünkü Spinoza varlığın doğasını

tek töz olan Tanrı ve onun ispatına dayandırmaktadır. “Spinoza‟nın varlık felsefesi

varlığın doğasını açıklar. Bu açıklama varlığın Tanrı olarak ispatıdır. Bu ispat

doğasından dolayı varlığın Tanrı‟dan başka bir şey olamadığını gösterir.”115

Bu

nedenle onun düşüncesini anlamak açısından felsefesinin özünü oluşturan töz

meselesini dikkatle incelemek ve okumak gerekir. Spinoza‟nın töz tanımından yola

çıkıldığında asıl anlamda varlığa sahip olan şey Tanrıdır ve Tanrı mutlak anlamda

tek özgür olandır.

111

Savaş Ergül, “Bedenin Düşüncesi ve Düşüncenin Bedeni”, Spinoza ile Karşılaşmalar, Ed. Güçlü

Ateşoğlu – Eylem Canaslan, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2015, s.26. 112

Spinoza, 1996, s. 23. 113

Alasdair Maclntyre, Homerik Çağdan Yirminci Yüzyıla Ethik’in Kısa Tarihi, çev. Hakkı Hünler –

Solmaz Zelyüt Hünler, Paradigma Yayınları, İstanbul, 2001, s. 159. 114

Reyda Ergün, “Spinoza‟da Hukuk ile Hak İlişkisi”, Spinoza ile Karşılaşmalar, Ed. Güçlü Ateşoğlu

– Eylem Canaslan, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2015, s.116. 115

Naciye Atış, “Spinoza Felsefesinde Zorunluluk kavramının Tanrı ve Özgürlük Kavramları İle

İlişkisi”, FLSF (Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi), 2015, Sayı: 19, s. 108.

Page 40: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

31

Etika birinci bölüm birinci tanıma bakıldığında causa sui kavramıyla

karşılaşılmaktadır. Causa sui Tanrı‟nın özüdür. Aynı zamanda Tanrı‟nın varlığının

nedenidir, bu anlamda causa sui zorunlu nedendir. Dolayısıyla causa sui Tanrı‟nın

varlığa zorunlu olarak gelmesinin nedeni olduğu için öz, varoluş içermesinin de asıl

nedenidir. Bu bağlamda causa sui (kendinin nedeni) ile Tanrı‟nın bir öze sahip

olduğu ve bu özün zorunlu varoluş içerdiği anlatılır. “Kendinin nedeni (causa sui) ile

özü varoluş içereni, ya da varolmadıkça doğası kavranamayanı anlıyorum.”116

Spinoza Tanrı‟nın causa sui‟den dolayı özünün zorunlu varoluş içermesini Johannes

Hudde‟a olan otuz dördüncü mektubunda açıklamaktadır.117

Spinoza felsefesinde Tanrı ya da töz zorunlu olarak vardır. Fakat Tanrı‟nın

zorunlu olması ya da zorunluluk ile varolması ne anlama gelir buna bakılması

gerekir. Spinoza‟ya göre bir şeyin zorunlu olarak varolması için o şeyin nedeninin

olması gerekir. Yukarıda da bahsedildiği üzere tek töz olan Tanrı kendi kendinin

nedeni (causa sui) olduğu için zorunlu olarak vardır. Spinoza‟nın Etika‟ya başlarken

kullandığı ilk kavram olan kendinin nedeni (causa sui) ve ardından kullandığı sonlu,

töz, yüklem, kip, tanrı, zorunluluk, süreklilik, özgürlük kavramları ile anlatmaya

çalıştığı şeyler bulunmaktadır. Bu kavramlardan yola çıkarak Tanrı kendi kendisinin

nedeni olduğu için zorunludur. Bu aynı zamanda Tanrı‟nın zorunlulukla varolduğunu

ve tek töz olduğunu gösterir. “Şeylerin doğasında (in rerum natura) aynı doğayı ya

da aynı yüklemi taşıyan iki ya da daha çok töz olamaz.”118

Çünkü Spinoza

düşüncesinde töz tektir, birden fazla töz düşüncesi mümkün değildir. Spinoza tek töz

düşüncesini Tanrı‟nın zorunlulukla varolmasına bağlar. Spinoza‟nın töz anlayışı,

116

Spinoza, 1996, s. 23. 117

Bir şeyin doğru tanımı, tanımlanan şeyin yalın doğasından başka bir şey içermez. Buradan şu

sonuç çıkar: Hiçbir tanım bir çoğulluğu ya da sabit sayıda bireyi kapsamaz veya ifade etmez, çünkü

bir tanım ancak kendinde olduğu haliyle tanımlanan şeyin doğasını kapsar ve ifade eder. Örneğin, bir

üçgenin tanımı belli sayıdaki üçgeni değil, sadece üçgenin yalın doğasını içerir, tıpkı düşünen şey

olarak zihnin tanımının veya yetkin varlık olarak Tanrı‟nın tanımının belli sayıdaki zihni veya

Tanrı‟yı değil, sadece zihnin veya Tanrı‟nın doğasını içermesi gibi. Her şeyin, onu var eden olumlu

bir nedeni olmak zorundadır. Bu neden ya bizatihi o şeyin doğasında ve tanımında bulunmalıdır

(çünkü varoluş esasen o şeyin doğasına aittir ya da doğasında zorunlu olarak içerilir) ya da o şeyin

dışında bulunmalıdır. Bu varsayımlardan çıkan sonuç şudur: Şayet doğada belli sayıda birey varsa, ne

eksik ne fazla, tam bu sayıda bireyi ortaya çıkarmış olması muhtemel bir ya da daha fazla neden

olmak durumundadır. Benedictus Spinoza, Mektuplar, çev. Emine Ayhan, Dost Yayınevi, Ankara,

2014, s. 202-203. 117

Spinoza, 1996, s. 29. 118

Spinoza, 1996, s. 25.

Page 41: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

32

Etika birinci bölümde şu şekilde verilmektedir: “Her biri bengi ve sonsuz özü anlatan

sonsuz yüklemlerden oluşan Tanrı ya da töz zorunlu olarak vardır.”119

Önermesinden

anlaşılacağı üzere Tanrı‟nın zorunlu olarak var olması gerekir. Dolayısıyla olmaması

düşünülemez.

[…] Spinoza‟nın Tanrısı her şeyin nedenidir, çünkü her şey nedensel ve

zorunlu olarak tanrısal doğadan gelir. Onun deyişiyle her şey Tanrı‟nın sonsuz

gücü ya da doğasından zorunlu olarak akmış ya da her zaman onun sonucu

olmuştur, tıpkı sonsuzdan sonsuza uzanan bir üçgenin, doğası gereği, iç

açılarının toplamının iki dik açıya eşit olması ve bunun zorunluluğu gibi.120

Spinoza felsefesinde Tanrı aşkınlık içerisinde her şeyi bilirken insanlar,

Tanrı‟yı zorunlulukla bilir. Çünkü daha sonra da söyleneceği üzere kipler (modus)

Tanrı‟nın birer değişimidir ve varlığa gelme nedenleri Tanrı‟dır. Dolayısıyla kiplerin

(modus) varlığa gelmeleri, varlıkta olabilmeleri için Tanrı gereklidir.

Spinoza‟ya göre, Tanrı aşkın olarak her şeyi bilmektedir; varolan her şey

yalnızca Tanrı‟nın kudretiyle muhafaza edilmektedir; O her şeyin yaratıcısı ve

nedenidir ve kendi iradesinin mutlak özgürlüğü ile tesir eder; cisimsizdir; basit

bir varlıktır; canlıdır; irade ve kuvvet sahibidir; bizim düşüncemizden farklı

olarak Tanrı‟nın iradesi, hükmü ve kudreti kendi özünden ayrı değildir, bu

sebeple biz, Tanrı‟yı zorunlu olarak biliriz, çünkü O‟nun özü varlığı

olmaksızın algılanamaz; yine O değişmez, ezeli ve ebedidir.121

Spinoza, Tanrı‟nın zorunluluğa tabi olduğunu Etika birinci bölüm on yedinci

önerme de şu şekilde göstermektedir: “Tanrı yalnızca kendi doğasının yasalarına

göre davranır ve hiçbirşey tarafından zorlanmaz.”122

Önermeden de anlaşılacağı gibi

Spinoza‟da Tanrı özü gereği yani causa sui‟den dolayı zorunlu bir varlıktır. Bu

yüzden causa sui Tanrı‟nın zorunluluğunu ifade edebilmek anlamında çok önemli ve

özel bir kavramdır. Tanrı‟nın varlığını, Tanrı‟nın varlığının zorunluluğunu, Tanrı‟nın

zorunluluğunun özgürlüğünü tüm bunların anlaşılmasını sağlayacak kavram causa

sui‟dir. Tanrı‟nın varlığını ve ondan varolanları açıklarken de causa sui‟ye ihtiyaç

vardır. Spinoza bu yüzden Etika‟da ilk bölüm ve ilk tanımda causa sui‟ye yer

119

Spinoza, 1996, s. 29. 120

Steven Nadler, Spinoza: Bir Yaşam, çev. Anıl Duman – Murat Başekin, İletişim Yayınları,

İstanbul, 2008, s. 329. 121

Musa Kazım Arıcan, “Spinoza‟nın Tanrı Anlayışının Din Felsefesi Açısından Değerlendirilmesi”,

Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2007, C. XI/1, s. 176-177. 122

Spinoza, 1996, s. 36.

Page 42: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

33

vermiştir. Spinoza‟nın düşünce sisteminde Tanrı herhangi bir varlık tarafından

belirlenmemiştir. Causa sui sadece Tanrıya özgü bir şey olduğu için kendi kendisi

tarafından belirlenebilen tek varlık Tanrı‟dır.

Tanrı özü gereği zorunlu varlıktır, Spinoza, zorunluluğu belirleme-belirlenme

kavramlarıyla kurmaktadır. “şeylerin doğasında olumsal hiçbirşey yoktur, ama tüm

şeyler tanrısal doğanın zorunluluğundan belli bir yolda varolmaya ve eyleme

belirlenir.”123

Önermesinden de anlaşılabileceği gibi zorunluluk ilişkisinde Tanrı‟nın

kendini belirlemesinin nedeni causa sui‟dir. Tanrı causa sui‟den dolayı hem

kendisini nedeni olarak belirleyen hem de tekilleri belirleyen tek varlıktır. Tanrı‟nın

varlığından varolanlar, tekiller, kipler (modus) ise belirlenendir. Kiplerin (modus)

belirlenmesinin nedeni Tanrı‟nın zorunlu doğasıdır. “Herhangi bir eyleme belirlenen

bir şey buna zorunlu olarak Tanrı tarafından belirlenir, ve Tanrı tarafından

belirlenmeyen şey kendini eyleme belirleyemez.”124

Spinoza otuz beşinci

mektubunda zorunlu olarak varolan Tanrı‟nın özelliklerini açıklamaktadır:125

123

Spinoza, 1996, s. 43. 124

Spinoza, 1996, s. 42. 125

“Ezeli-ebedi bir varlıktır bu. Çünkü ona sınırlı bir süre atfedilecek olsaydı, bu Varlık kendi sınırlı

süresinin sınırları dışında varolmayan ya da zorunlu varoluşu içermeyen bir varlık olarak kavranırdı ki

bu da onun tanımıyla çelişirdi. Parçalardan oluşmayan, yalın bir varlıktır. Zira oluşturucu parçaların

doğası ve bunlara ilişkin bilgimiz açısından değerlendirildiğinde, bu parçaların oluşturdukları şeyden

önce gelmeleri gerekir. Doğası gereği ezeli-ebedi olan söz konusu olduğunda ise, bu böyle olamaz.

Belirlenmiş değil, ancak sonsuz olarak kavranılabilen bir varlıktır. Zira bu Varlığın doğası belirlenmiş

olsaydı ve belirlenmiş olarak kavransaydı, o doğa söz konusu sınırlar dışında varolmayan olarak

kavranırdı. Bu da gene, söz konusu varlığın tanımıyla çelişki arz eder. Bölünemezdir. Çünkü eğer

bölünebilir olsaydı, ya aynı ya da farklı doğadaki parçalara bölünmüş olurdu. Farklı doğadaki

parçalara bölünmüş olsaydı, yok edilebilir, dolayısıyla varolamazdı, ki bu da onun tanımına aykırıdır.

Yok eğer aynı doğadaki parçalara bölünmüş olsaydı, her parça salt kendisi yoluyla zorunlu varoluşu

içerirdi ve böylece parçalar birbirleri olmadan varolabilir ve kavranabilirdi. Bu durumda da, söz

konusu doğa sonlu olarak anlaşılabilirdi, ki bu da sonuçta mahut varlığın tanımına aykırıdır. Buradan

da anlaşılacağı üzere, böyle bir varlığa herhangi bir şekilde yetkinsizlik atfettiğimiz anda çelişkiye

düşeriz. Zira böyle bir doğaya atfettiğimiz yetkinsizlik ister bir hataya, ister böyle bir doğanın sahip

olduğu bir sınırlılığa, isterse o doğanın kuvvet yoksunluğundan ötürü dışsal nedenlere bağlı olarak

geçirebileceği bir değişime bağlı olsun, biz zorunlu varoluşu içeren bu doğanın her halükarda

varolmadığını yahut zorunlu olarak varolmadığını söyleme durumuna düşeriz. Buradan da şu sonuca

varıyorum: Zorunlu varoluş içeren her şey kendinde hiçbir yetkinsizlik taşıyamaz, tersine tam bir

yetkinlik ifade etmek durumundadır. Gene, bir Varlığın kendi yeterliliği ve kuvvetiyle varolması

ancak onun yetkinliğinin sonucu olabileceğinden, netice itibariyle, bütün yetkinlikleri ifade etmeyen

bir Varlığın kendi doğası gereği varolduğunu varsaymamız durumunda, kendinde bütün yetkinlikleri

kapsayan bir Varlığın da varolduğunu varsaymamız gerekir. Çünkü daha az güce sahip olan Varlık

kendi yeterliğiyle varoluyorsa, daha çok güce sahip olan bundan katbekat daha fazla kendi yeterliğiyle

varoluyordur.” Spinoza, 2014, s. 204-205.

Page 43: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

34

Yukarıda da gösterildiği üzere özü gereği bir varoluşa sahip olan tek varlık

Tanrı‟dır. “Böyle bir varlık Tanrı dışında varolamaz; çünkü eğer Tanrı‟nın dışında

varolmuş olsaydı, zorunlu varoluş içeren bir ve aynı doğa ikili bir biçimde var

olurdu, ki bu da, önceki kanıtlamamıza göre, saçmadır.”126

Spinoza düşüncesinde öz,

causa sui olduğu için aynı zamanda Tanrının yetkin doğası anlamını taşır. Bu

yüzden, Tanrı‟nın özünün varoluş içermesi Tanrının yetkin doğası ile açıklanır.

“Tanrı‟nın gücü özünün kendisidir.”127

Çünkü Spinoza‟ya göre buna sadece

Tanrı‟nın gücü yetebilirliktir ve Tanrı‟nın yetkin doğası izin verebilir. “Bu nedenle

de, o Varlığın doğası Tanrı‟ya mahsus olmalıdır, çünkü bütün yetkinliklere sahip

olan ve hiçbir yetkinsizlik barındırmayan O‟dur.”128

Tanrı‟nın yetkin doğası verili nedenle açıklanır. “Verili bir nedenden etki

zorunlu olarak doğar; ve buna karşı, eğer hiçbir belirli neden yoksa, bir etkinin

doğması olanaksızdır.”129

Spinoza‟nın verili nedenden anlatmak istediğin causa

suidir. Dolayısıyla Spinoza‟da causa sui verili neden olur. Causa sui Tanrı‟nın yetkin

doğasından dolayı verili nedendir.

Spinoza düşüncesinde Tanrı kendi doğasından ötürü zorunlulukla vardır.

Yani Tanrı‟nın olumsallığı ya da olmaması düşünülemez. Spinoza‟nın somut

ontolojisinin önemi bundan kaynaklanır: Spinoza varlık görüşünü Tanrı‟nın

doğasından hareketle açıklar. Bu yüzden varlık ve varolanın da aynı zamanda

zorunlu nedeni Tanrı olmaktadır. “Spinoza‟nın varlık felsefesinin Tanrı‟nın

varlığının açıklanması olma nedeni, Tanrı‟nın varlığı ile varoluş içindeki varlıkların

farkını ortaya koymaktır. Bu fark varlık ve varolan ayrımıdır.”130

Çünkü Tanrı hem

kendinin hem de ondan varlığa gelenlerin zorunlu nedeniydi. Dolayısıyla olup biten

her şey tek töze içkindir, bu tözün varlığı olmadan varolmaları da mümkün değildir.

Spinoza felsefesinin özünü şu oluşturur: Tanrı ya da doğa. “Bu dizge birçok

biçimde anlaşılabilir: Tanrı ya da Doğa olarak; zihin ya da madde olarak; yaratıcı ya

126

Spinoza, 2014, s. 206. 127

Spinoza, 1996, s. 49. 128

Spinoza, 2014, s. 206. 129

Spinoza, 1996, s. 24. 130

Atış, 2015, s. 108.

Page 44: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

35

da yaratılan olarak; sonsuz ya da geçici olarak.”131

Spinoza düşüncesinde Tanrı‟nın

karşılığında natura naturans [doğalayan doğa] bulunurken, Tanrıdan varlığa

gelenlerin ise natura naturata [doğalanan doğa] bulunur. “Tanrı olmakta olan her

şeyin ve kendisinin de zorunlu nedeni olduğundan natura naturans‟dır, aktif olan

doğadır, doğalayan doğadır.”132

Tanrı‟dan dolayı varlığa gelen kipler (modus) ise,

varlığa gelebilmek için bir nedene gereksinim duyduklarından natura naturata, yani

doğalanan doğadır. “Bunlardan ilki, salt kendi doğasının zorunluluğundan

eylemeklik bakımından özgürdür, ikincisi ise kendinden değil, karşılaşmaların

belirlenimiyle eylemeklik bakımından özgür değildir.”133

Fakat Spinoza düşüncesinde Tanrının doğasının zorunluluğuna bağlı olduğu

söylenirken onun özgürlüğünden nasıl bahsedilebilir? Tanrı‟nın özgürlüğünü

açıklayabilmek için ilk olarak Spinoza‟nın özgür ve zorlanmış kavramlarına

bakılması gerekir.

Yalnızca kendi doğasının zorunluğundan varolan ve eyleme yalnızca kendisi

tarafından belirlenen şeye özgür (libera) denir; öte yandan, bir başkası

tarafından değişmez ve belirli bir yolda varolmaya ve etkin olmaya belirlenen

şeye zorunlu (necessaria) ya da daha doğrusu zorlanmış (coacta) denir.134

Tanımından da anlaşılacağı üzere Tanrı kendi kendinin zorunlu varlık nedeni

olduğu ve varolmak için başka bir nedene ihtiyacı olmadığı için özgürdür. “Bu

ifadeler çerçevesinde Spinoza‟ya göre, hiçbir şey Tanrı‟sız varolamaz ve

kavranamaz. O, her şeyin nedenidir ve tek hür sebeptir. Zira, gerçekten hür neden

olarak yalnız Tanrı vardır.”135

Tanrı‟nın varlığına bağlı olarak varlığa gelen kipler (modus) ise zorlanmış ya

da zorlama varlıklardır. Dolayısıyla Spinoza kişileri burada iki tane kavramla

karşılar: özgürlüğün zorunluluğu ve zorunluluğun zorunluluğu. Kavramlardan ilki

yani özgürlüğün zorunluluğu Tanrı için kullanılırken diğeri, kipler (modus) için

131

Scruton, 2007, s. 75. 132

Spinoza, 1996, s, 44. 133

Balanuye, 2016, s. 91. 134

Spinoza, 1996, s. 23. 135

Musa Kazım Arıcan, “Spinoza‟nın Hürriyet Anlayışı”, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Dergisi, 2000, sayı: 4, s. 404.

Page 45: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

36

kullanılır. Tanrı evrenin içkin nedeni olduğundan özü varlığa içkindir dolayısıyla

Tanrı zorunludur bu yüzden de özgürdür. Kipler (modus) ise Tanrı‟nın varlığına

bağımlı olarak varlığa geldikleri, varolmak için bir nedene gerek duydukları için

hiçbir şekilde zorunlu olamazlar. Bu yüzden kipler (modus), Tanrı gibi belirli bir öze

sahip olamadıkları için hep olumsal, zorlama varlıklardır.136

Tanrı, Spinoza felsefesinde belli bir öze sahip olduğu için zorunlu özgür olan

tek varlıktır. “Özden kaynaklanan zorunluluk, yasa içinde olmanın varlık için özgür

olmak, var olanlar içinse bağımlı olmak olduğunu gösterir.”137

Yani hem varlık olan

Tanrı hem de ondan kaynaklı varolanların tümü bu zorunluluğa tabiidir. Sadece

Tanrı öze sahip olduğu ve olmakta olan her şeyin nedeni olduğu için mutlak anlamda

özgür Varlıktır.

Tanrı‟nın varlığından meydana gelen kiplerin (modus) özgürlüğü konusunda

ne söylenir? İnsanın özgürlüğü konusuna bakıldığında kendi eylemlerinde tamamen

bağımsız olduğu söylenilebilir mi? Yani Tanrı‟nın varlığına bağımlı kip(modus) olan

insan için bir özgürlük durumu olabilir mi? Ya da Spinoza‟nın düşünce sisteminde

bu durumu aşabilmek mümkün müdür? Tezin de araştırma konusu olan conatus bu

noktada nasıl bir kavramdır? Conatus‟un insanın özgürlüğü durumundaki yeri nedir?

Ya da insan conatus ile ne türden bir özgürlük sağlayabilir? Şeklinde sorular

yanıtlanmaya çalışılacaktır.

Tanrı‟nın zorunlu olarak kendi varlık nedeni olduğundan tek özgür varlık

olduğunu söylemiştik. Fakat kipler (modus) ise, varolan her şeyin bu zorunluluktan

meydana geldiği ve bu şekilde işlediğinin bilincinde oldukları sürece özgür

olabilirler. Yani kipler (modus) ancak Tanrı‟nın zorunluluğunun bilgisini anladıkları

anlamda özgür olabilirler. “Aynı biçimde, özgür irade konusunda Doğa/Tanrı‟nın

tüm sonlu varlıklarını belirleyen nedenselliklerin biz insanları da aynı ölçüde

belirlediğini kavramak, bizi asılsız arzularımızdan özgürleştirmek bakımından

anlamlıdır.”138

Dolayısıyla Spinoza düşüncesinde, insanın iradi özgürlüğü ya da tam

136

Spinoza, 1996, s. 23. 137

Atış, 2015, s. 107. 138

Çetin Balanuye, Spinozanın Sevinci Nereden Geliyor, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2017, s. 71.

Page 46: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

37

anlamıyla özgürlüğü mümkün değildir. “Zira Tanrı, Tanrı olması açısından bir

hürlüğü ifade ederken, insan da Tanrıyı sevmekle, O‟nu bilmekle hürlüğe ve

erdemliliğe ulaşmaktadır.”139

İnsanların özgürlüğü konusunda söylenebilecek sınırlı

bir özgürlük anlayışı bulunur. Bu özgürlük, herşeyin Tanrı‟nın doğası tarafından

belirlendiğinin bilincinde olunduğunda oluşan bir özgürlüktür. “Bir başka deyişle,

insan tam da çepeçevre belirlendiğini kavradığı ölçüde özgürdür.”140

Spinoza

düşüncesinde insanlar özgür oldukları düşüncesine, eylemlerinde bağımsız oldukları

ve bunu hür bir biçimde gerçekleştirdikleri inancından ulaşırlar. Fakat bu insanlar

için yanılgıdan başka bir şey ifade etmez.

Eğer peşine düştüğünüz şey Doğa/Tanrı‟nın tüm nedenselliklerini aşan bir

özgürlük yanılsamasıysa, Spinoza‟dan size umut yok! Ama olanaksız bir

özgürlük fikriyle hepten hepten büyülenmediyseniz, Spinoza‟nın asıl

önerisinin yanılsamalarınızdan özgürleşmek olduğunu anlarsınız.141

Özetle Tanrı özgür varlıktır. Kip (modus) ise varolabilmek için başka bir

nedene gereksinim duyduğundan özgür değildir. Conatus‟un özgürlük konusundaki

ilgisine bakıldığında, şunları söylemek mümkündür. Spinoza felsefesinde insanın ve

diğer modusların ontolojik anlamda var olması düşünülemez. Çünkü sonlu varlıklar

olarak moduslar varlığa gelebilmek için Tanrı‟nın varlığına muhtaçtır. Tanrı‟nın

yetkin doğasından ve özünden dolayı kipleri (modus) belirlemesi söz konusudur.

İnsan ise eylemlerinde Tanrı‟ya bağımlıdır. Fakat bu bağımlılığı aşabilme noktasında

conatus önemli bir yer tutmaktadır.

Conatus (var olma direnci) olmakta olan her şeyi etkileyen Tanrı‟nın zorunlu

nedenselliğinin bir parçasıdır. “Bir başka deyişle, conatus herhangi bir biçimde

Doğa/Tanrı‟yı aşan bir erek koyucunun buyruğu değil, tam da Doğa/Tanrı‟nın

olmakta olan her şeyi bağlayan zorunlu nedenselliğin bir ifadesidir.”142

Bu noktada

Tanrısal/Doğa‟nın parçasını taşıdığı için insanların conatus‟u artıracak yönde

etkilenmesi gerekir. Çünkü conatus doğa içerisinde tüm kiplerde (modus) bulunan bir

şeydir ve hatırlanacak olursa var olma direnci anlamına gelmekteydi. Dolayısıyla

139

Arıcan, 2000, s. 405. 140

Balanuye, 2017, s. 72. 141

Balanuye, 2017, s. 72. 142

Balanuye, 2017, s. 86.

Page 47: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

38

insan onu pasif kılacak, onun yararına olan şeylerden alıkoyacak olursa bu var olma

direnciyle, onu ortadan kaldırabilme şansı bulunur.

İnsan bedeni birçok duygulanımdan etkilenir, bu yüzden sürekli karşılaşma

halindedir. Bu karşılaşmalar içerisindeyken etkilenimde olduğu gibi diğer bedenleri

de etkiler. Bu karşılaşma sırasında conatus insan duygularını yöneten bir yasa olur.

İnsan bedeni eyleme gücünü arttıran bir duygulanımdan etkilendiğinde var olma

direnci artarken, eyleme gücünü azaltan, sarsan, uyuşturan bir durumda ise var olma

direnci azalır. Duyguların insan bedeni üzerindeki olumlu-olumsuz etkilerinin

bilgisine varıldığında, insanların üzerindeki gücünün azalacağına inanılır.

Dolayısıyla insanlar etkilenimlerin gücüne izin verdiğinde köleleşir, gücünü ortadan

kaldırdığında ise özgür olurlar.

Etkilenişlerden sevinç devşirmeyi başardığımız ölçüde güçlenir, var olma

ısrarımızı artırır, giderek bilgeleşiriz; tersini deneyimlediğimiz ölçüde de

zayıflar, var-kalma direncimizi azaltır ve köleleşiriz. Spinoza açısından

özgürlük, Doğa/Tanrı‟yı kavramakla bir ve aynı anlama gelir. Bir başka

deyişle, her nasıl eyliyorsak, kendimizi o eylemlerin mutlak patronu saymak

yanılsamasından kurtarıp eylemlerimiz üzerinde etkilerde bulunan duyguları

kavradığımızda, bu etkilerin üzerimizdeki gücü azalmaktadır.143

Spinoza felsefesinde özgürlük konusunda şunlar söylenilebilir: Tanrı asıl

anlamda özgür olan tek varlıktır. İnsan ise ancak Tanrı'nın zorunluluğun bilincinde

olup varolan her şeyin bu zorunlulukla gerçekleştiği bilgisini taşıdığı ve kendisinin

özgür olduğu yanılsamasından vazgeçtiği sürece özgürlük düşüncesine katılabilir.

Conatus bu noktada Tanrının zorunluluğu ve gücü ile bağdaşmaktadır. Çünkü

Spinoza düşüncesinde conatus, insanın Tanrı‟nın zorunlu doğasından dolayı

gerçekleştirdiği bir şeydir.

Kipler (modus) Tanrıdan dolayı varlığa geldikleri için conatus sergiler. Bu bir

anlamda kiplerin (modus) conatus‟u sergilerken Tanrı‟nın zorunluluğunu bildiği ve

usa göre hareket ettiği anlamına gelir. Spinoza düşüncesinde conatus sergilemek usa

göre hareket etmektir, usa göre hareket etmek Tanrı‟yı ve o‟nun zorunlulukla işleyen

doğasını bilmektir. Usa göre eyleyen insan conatus‟u kullanarak bedenin ve zihnin

143

Balanuye, 2017, s. 73.

Page 48: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

39

etkinlik gücünü arttırır. Bu sayede aktif dolayısıyla etkin olur. “Özgürlük ve anlama

yetisi güç ile orantılı olduğunda aktif duyguların şiddeti bu yönlerde ne kadar

ilerleyebileceğimizi de belirler.”144

1.5. Bilgi Türleri

Spinoza felsefesinde Tanrı‟nın sonsuz sayıda yüklemi (attributum) vardır.

İnsan ise bunların iki tanesi olan yer kaplama ve düşünme yüklemlerini bilir.

“Spinoza felsefesinde sonlu ruh ve beden, tek tözün kipleridir (mode). Ruh ve beden

kiplerinin birliği, insanı temsil eder. İki kip arasındaki birlik, Tanrısal doğadan

kaynaklanan zorunlu bağlantının sonucudur.”145

Ruh ve bedenin birlik içerisinde

olması Spinoza‟nın ruha bir önem atfetmeyerek onun beden üzerindeki tahakkümünü

önler. “Ayrıca bu kabul, Spinoza felsefesinde insan ruhunun bedeni üzerinde onu

yöneten ve kontrol eden bir güç olmadığının açık ifadesidir.”146

Ruh ve bedenin birlik içerisinde olmasına rağmen etkilenimi ilk alan yer

insan bedenidir. Çünkü Spinoza felsefesinde etkilenim düşünmekten

başlamamaktadır. “Ancak Spinoza, uygunluk ilişkisi içerisindeki ruh ve bedenin

işleyişinin bedenden ruha doğru olduğunu söyler. Bunun anlamı ruhun bilmek ve

eylemek için, bedenin etkilenimine (duygulanış) ihtiyaç duyduğudur.”147

Bu

doğrultuda etkilenimin, bedenden yani cisim olmaktan başladığı söylenir. Çünkü

cisim olmak insan bedeninin olması ve yer kapladığı anlamına gelir. Bu da Spinoza

düşüncesinde Tanrı‟nın sonsuz sayıdaki yüklemlerinden ikisi olan uzam ve düşünme

kiplerine işaret eder. “Cisim ile uzamlı şey olarak görüldüğü sürece Tanrının özünü

belli ve belirli bir yolda anlatan kipi anlıyorum.”148

Etika ikinci bölümde birinci

tanımdan da görüldüğü üzere cisim de bir kiptir (modus).

Spinoza, düşünce sisteminde insanı birey ve tekil kavramlarından hareketle

açıklar. Fakat Spinozada birey ve tekil kavramlarının farklı anlamı bulunur. Bu

144

Arne Naess, "Friendship, Strength of Emotion, and Freedom İn Spinoza", The Trumpeter, 2006,

Cilt:22, No:1, s. 120. 145

Naciye Atış, “Spinoza Felsefesinde Beden ile Zorunlu Birlik İçerisindeki Ruhun Gücü”, FLSF

(Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi), 2015, sayı:20, s.144. 146

Atış, 2015, s. 144. 147

Atış, 2015, s. 144. 148

Spinoza, 1996, s. 56.

Page 49: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

40

bağlamda insan bedeni için bireysel parçalardan oluşmuş bir cisim şeklinde sözedilir.

Birey olmak Spinoza‟da birçok parçanın birleşmesi, birleşik olmak anlamına gelir.

“İnsan bedeni (corpus humanum) değişik doğalarda birçok bireysel parçadan oluşur

ki, bunlardan her biri yüksek bir düzeyde bileşiktir.”149

Birey (individuum) birleşmiş

olmak demektir. “Spinoza bireylerin insan bedenini oluşturduğunu söyler. İnsan

bedeni o halde tekil olmayı değil bireyleşmeyi (individuation) içerir.”150

İnsan bedeni

bireysel parçalardan birleşerek oluşmuş bir cisimdir. “İnsan anlığının biçimsel

varlığını oluşturan idea yalın değil ama birçok ideanın bileşimidir.”151

Bu birçok

ideanın bileşimi olan parçaları Spinoza tekiller olarak adlandırır.

Tekil şeyler (res singulares) ile sonlu olan ve belirli bir varoluşları olan şeyleri

anlıyorum. Ama eğer bir dizi birey tek bir eylemde aynı zamanda tek bir

etkinin nedenleri olacak bir yolda birleşmişsse, tümünü de bu düzeye dek tek

bir bireysel şey olarak görüyorum.152

Çünkü her parçamız birçok ideanın bileşimi olan tekillerden bu etkiyi alarak

etkilenmektedir. “Tekillerin bağlantısı, cisimlerin hareketiyle başlar. Cisimler, kendi

kendilerinin nedeni olamayan tekiller oldukları için kendi dışındaki neden olan Tanrı

tarafından var olmaya ve harekete belirlenirler.”153

Dolayısıyla etkilenim cisimlerden

bedene, bedenden de ruha doğru gider.

Bu nedenle beden, birçok hareketini, içerdiği tekillerden etkilenir ve etkiler.

Beden bu nedenle sürekli olarak etkilerin izlerini taşır. Beden bu etkiler ile

cisimleri çeşitli yollardan etkileyerek, devindirip düzenleyebilir. Gördüğümüz

gibi Spinoza felsefesinde bedenin her zaman etkileme ve etkilenme

dolayısıyla da belirleme ve belirlenme içerisinde olma nedeni bireyleşmesidir.

Bireyleşmiş beden, ruhun nesnesidir. Bu nedenle ruh bedenin çeşitli

etkilenimlerine maruz kalır.154

Beden ile uyum içerisinde olan ruhun etkilenimlerden kurtulup aktif hale

gelmesi onun gücünü temsil eder. Bu güçle Spinoza, insanın özgür ve bilge olacağını

söyler. “Spinoza ruhun gücünün insanı, bilge ve özgür yaptığını söyler. Bu da ruhun

149

Spinoza, 1996, s. 70. 150

Atış, 2015, s. 151. 151

Spinoza, 1996, s. 70. 152

Spinoza, 1996, s. 56. 153

Atış, 2015, s. 151. 154

Atış, 2015, s. 151.

Page 50: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

41

içinde olduğu zorunluluğu bilmesi, doğasına yani aklına uygun davranmasıdır.”155

Bilgi için de bedenin etkilenimi gerekmektedir.

Spinoza‟nın bedene verdiği önemin felsefesi açısından çok büyük olduğu

söylenir. Çünkü etkilenimin oluşabilmesi için bedenin varlığına ihtiyaç vardır. Bu

nedenle etkilenimin oluşabilmesi için, etkilenecek bir beden gerekir. Spinoza

düşüncesinde, beden olmazsa etkilenimden söz etmek mümkün değildir. Yukarıda

söylendiği gibi beden bileşik parçalardan oluşan bir cisimdir. Spinoza felsefesinde

insan bedeni etkilenen bir cisim olduğundan her parçadan etkilenir. Spinoza, bu

yüzden insan bedeni için parçacıkçı konuşmaktadır;156

O hâlde Spinoza felsefesinde etkilenim cisim ve bedenden başlamaktadır.

Cisim ve bedenin hareket nedeni, Tanrı‟nın özüdür. Tanrı‟nın özü güç olduğu için

cisimlere o hareket Tanrı‟nın özü tarafından verilmektedir.

Duygulanımların kaynağının bedenden gelen etkilenimler olduğu

söylendikten sonra duyguların bilgi ile olan ilişkisine bakılabilir. Bu noktada

Spinoza‟nın duygu tanımına bakılması iyi olur;

Duygu (affectus) ile bedende onun kendisinin etkinlik gücünü arttıran ya da

azaltan, ona yardımcı ya da engelleyici olan değişkilerin idealarını anlıyorum.

Öyleyse, eğer bu değişkilerin herhangi birinin yeterli nedeni biz olabilirsek,

duyguyu bir eylem (actio) olarak, yoksa bir tutku/edilim (passio) olarak

anlıyorum.157

Tanımından da anlaşılacağı gibi, duygunun bilgi ile olan ilişkisinde eylem,

bilgi olmayan ilişkisinde tutku söz konusudur. İnsanların duygular karşısında etkin

olup eylemde bulunması halinde bilgi, edilgin olup, pasif kaldıklarında ise tutku

ortaya çıkar. Spinoza düşüncesinde bilgi ve tutku kavramları birer duygu olarak

155

Atış, 2015, s. 143. 156

Konutlamalar İnsan bedenini oluşturan bireysel parçalardan kimileri sıvı, kimileri yumuşak ve

kimileri serttir. İnsan bedenini oluşturan bireyler ve dolayısıyla insan bedeninin kendisi, dışsal

şeylerden birçok yolda etkilenir. İnsan bedeni sakınımı için başka birçok cisme gereksinir ki, bunlar

yoluyla bir bakıma sürekli olarak yeniden yaratılırlar. İnsan bedeninin sıvı doğalı bir parçası dışsal bir

cisim tarafından sık sık bir başka yumuşak parçaya çarpacağı bir yolda belirlendiği zaman, onun

yüzeyini değiştirir ve üzerinde bir bakıma çarpan dışsal cismin belli izlerini bırakır. İnsan bedeni

dışsal cisimleri birçok yolda devindirebilir ve birçok yolda düzenleyebilir. Spinoza, 1996, s. 70. 157

Spinoza, 1996, s. 99.

Page 51: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

42

adlandırılır. “Bedenin her etkilenimi, ruhta duygulara neden olur. Bu duygular bu

felsefede hem bilgi hem tutku (passionis) olarak adlandırılır.”158

İnsanın upuygun

ideaları bilmesi durumunda duyguyu bilgi haline getirmesi mümkün olabilir. Aksi

takdirde insanın tutkulara bağlı kalması söz konusudur. Tutkular karşısında ruhu

etkinleştirmenin yolu sürekli çabalamaktır. “Bunun sonucu olarak Spinoza, insan

ruhunun, tutkulara karşı her zaman çaba (conatus) içerisinde olduğunu söyler. İnsan

ruhunun çabası tutkulardan kaçınma isteğidir.”159

Tutkular karşısında çabalayan

insan aklı sayesinde hareket eder. Aklın öngördüğü şekilde eyleyen insan köle

durumunda değildir. Spinoza insanın tutkular karşısında güçsüzlüğünü kölelik olarak

tanımlar.

İnsanın duygularını denetleme ya da kısıtlamadaki güçsüzlüğüne Kölelik

diyorum; çünkü duygularına boyuneğen bir insan kendi tüzesi altında değildir,

ama öyle bir düzeye dek talihin elindedir ki, sık sık daha iyi olanı görmesine

karşın daha kötü olanı izlemek zorunda kalır.160

Bu durumda Spinoza‟da insan ruhunun gücünü tutku ile kölelikten kaçınma,

aklın ve bilginin gücü ile özgürlüğe ulaşmak oluşturur. Bunlar aynı zamanda insanın

aklı ile hareket ettiğini gösterir. Çünkü insan ancak aklı ile tutkuları kontrol edebilir.

“O halde Spinoza felsefesinde insan ruhunun gücünün konusu, ruhun tutku ve

kölelikten kaçınma, bilgi ve özgürlüğü elde etme çabasıdır.”161

Spinoza ruhun eylemlerini etkin ve edilgin olmak şeklinde ikiye ayırmıştır.

Bu doğrultuda, ruhun etkin olması bedene karşı çabalamasıdır. Bu çaba ile bilgi

konusunu insanlara hatırlatır. “Spinoza ruhun etkinliğini, bedenin etkilenmelerine

karşı çabalamasında bulur. Bu karşı çabayı Spinoza bilgi konusuna bağlar.”162

İnsanın upuygun ideaları bildiği takdirde tutkuyu bilgiye dönüştürmüş dolayısıyla

etkin olmuş olur. “Spinoza bu nedenle ruhun upuygun (adaquate) idealara sahip

158

Atış, 2015, s. 152. 159

Atış, 2015, s. 152. 160

Spinoza, 1996, s. 151. 161

Atış, 2015, s. 152. 162

Atış, 2015, s. 153.

Page 52: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

43

olduğunda etkin, uygun olmayan (inadequate) idealara sahip olduğunda ise edilgin

olduğunu söyler.”163

Spinoza düşüncesinde upuygun bilgi ile kastedilen nesnesine uygun bilgidir.

İnsanlar upuygun ideaları yalnız bilgi türlerinden üçüncüsü olan sezgisel bilgi ile

ayırtedebilir. Upuygun bilgi Tanrı‟yla ilişkili olan bilgi anlamına gelir ve bu yüzden

doğrudur. “Tanrı‟yla ilişkili oldukları sürece tüm fikirler doğrudur.”164

Bilgi türleri

sonra ayrıntılarıyla gösterilecektir. Bilgi türlerine geçilmeden önce uygun idelere ve

aklın kılavuzluğunda yaşamanın ne demek olduğuna bakılması gerekir. Spinoza

felsefesinde ruhun çabasının, insanın usun buyruklarına göre yaşaması olduğu kabul

edilir. O halde Spinoza düşüncesinde, usun buyruğuna göre yaşamak, beden ile uyum

içerisinde olan ruhun Tanrı‟nın zorunluluğunda dolayı birleştiğini bilmek ve ona

göre hareket etmek anlamına gelir. İnsanlar ancak bu şekilde tutkuların nedenine

ulaşıp özgürlüğe kavuşur. Aksi halde insanların, bedenden gelen etkilere maruz

kaldıkça esarete kapılmaları kaçınılmazdır.

Demek ki Spinoza felsefesinde ruhun çabası, insanın aklının (Raison)

kılavuzluğuyla yaşamasıdır. Ruh, aklın kılavuzluğunda yaşamadığında

bedenden gelen tutkuların etkisi altındadır. İnsan ruhunun aklın etkisinde olma

nedeni uygun ideleridir. İnsanın ruhundaki uygun olmayan ideler ise insanı,

aklının değil tutkularının yönlendirmesine neden olur.165

O halde insanın uygun ideleri bilmesine neden olacak üçüncü bilgi türüne ve

diğer bilgi türlerine bakıldığında; Spinoza bilgi türlerini Etika isimli eserinde üçe

ayırmıştır: Birinci tür olan bilgi sanı ya da hayalgücüdür. İkinci türden bilgi akıldır.

Üçüncü türden bilgi ise sezgisel bilgidir. Spinoza birinci tür bilginin hatanın kaynağı

olduğunu ve yetersiz idealardan oluştuğunu bu yüzden karışık bilgi olduğunu

söyler.166

Spinoza bu türden bilgiyi, insanların karışık, yanlış bilgiler edinmesine

163

Atış, 2015, s. 153. 164

Pierre Macherey, Hegel ve Spinoza, çev. Işık Ergüden, Otonom Yayıncılık, İstanbul, 2013, s. 81. 165

Atış, 2015, s. 153. 166

Spinoza‟ya göre onlar birer karışım oldukları için zorunlu olarak, hedeflediğim nesneyi, dışarıdaki

nesneyi tam olarak bana anlatamazlar ve mecburen yetersiz, karışık, hayali (imgesel) bilgidirler.

Duyular tarafından bozuk ve karışık bir yolda ve hiçbir düzen olmaksızın anlağımıza sunulan tekil

şeylerden; bu yüzden genellikle bu algılara bulanık deneyimden bilgi (cognitio ab experientia vaga:

vagus/dolaşan, kararsız) diyorum. Spinoza insanların fiziksel olarak gördüğü şeylerin imgelemiyle

idealar oluşturduklarını söyler. İmlerden, örneğin belli sözcükleri duyduğumuz ya da okuduğumuz

zaman şeyleri anımsar ve onların onları imgelememizi sağlayan ve onlara benzer belli idealarını

Page 53: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

44

neden olduğu için bulanık deneyimden bilgi (cognitio ab experientia vaga:

vagus/dolaşan, kararsız) şeklinde tanımlar.

İkinci tür bilgi ise yeterli idealardan oluştuğu için akıl (reason) ya da us

bilgisidir. “Şeylerin özelliklerine ilişkin ortak kavramlarımızın ve yeterli

idealarımızın olmasından bunu us ve ikinci türden bilgi olarak adlandıracağım.”167

Spinoza birinci ve ikinci bilgi türlerini açıkladıktan sonra üçüncü bilgi türü

olan sezgisel bilmeyi (scientia intuitiva) açıklar. “Bu bilme türü Tanrı‟nın belli

yüklemlerinin biçimsel özünün yeterli bir ideasından şeylerin özlerinin yeterli

bilgisine ilerler.”168

Spinoza sezgisel bilgiyi açıklamaya şu örnekle devam eder;

Üç sayı verilmiş ve üçüncüye karşı ikincinin birinciye karşı durduğu gibi

duran dördüncünün bulunması isteniyor olsun. Tecimci duraksamadan ikinciyi

üçüncü ile çarpıp çarpımı birinciye böler; çünkü ya öğretmeninden herhangi

bir tanıtlama olmaksızın işittiklerini henüz unutmamış ya daha bunu çok yalın

sayılar üzerinde denemiş, ya da Euklides‟in 7‟nci kitabının 19‟ncu

önermesinin tanıtından tüm orantılıların ortak özelliğini anlamıştır. Ama en

yalın sayılarda tüm bunlara hiç gerek yoktur. Örneğin 1, 2, 3 sayıları

verilmişse dördüncü orantılının 6 olacağını herkes görür ve bu çok daha

açıktır, çünkü birinci ve ikinci arasında tek bir sezgi yoluyla gördüğümüz

orandan dördüncüyü çıkarırız.169

Spinoza açıkladığı bilgi türlerinden insanları mutlak olarak doğruya

götürecek olanların ikinci ve üçüncü bilgi türü olduğunu söyler. Çünkü bu bilgiler

aklın sonucudur, imgelemin değil. “Başka bir deyişle, sezgiye dayanan bütünsel

kavrayış, imaginationun değil, rationun bir sonucudur; imgelemden değil, akıldan

kaynaklanır.”170

Bu doğrultuda üçüncü bilgi türü olan sezgisel bilgi bütünüyle

rasyonel, eksiksiz olup şeylerin özüne birebir bilgisine doğru işler.

Baştan sona rasyonel olan sezgisel bilgi, sonuç olarak, eksiksiz, mutlak bir

bilgidir; sıfatın bilinmesinden şeylerin özünün birebir bilgisine doğru işler.

oluştururuz. Şeylere bu iki bakış yolunu bundan sonra birinci türden bilgi, sanı (opino) ya da imgelem

olarak adlandıracağım. Spinoza, 1996, s. 85. 167

Spinoza, 1996, s. 85. 168

Spinoza, 1996, s. 85. 169

Spinoza, 1996, s. 85. 170

Çetin Türkyılmaz, “Şeyh Bedrettin‟i Spinoza ile Okumak”, Spinoza ile Karşılaşmalar, Ed. Güçlü

Ateşoğlu –Eylem Canaslan, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, (2015), s. 264.

Page 54: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

45

Sezgisel bilginin, sonsuzun içinde tekil özlerin birbirine nüfuz edişini, keza

bunlardan her birinin niteliksel farklılığını kavradığı ileri sürülebilir.171

Spinoza düşüncesinde üçüncü bilgi türü, insan zihninin Tanrı‟nın zihninden

pay aldığı, aklında üzerinde olan bir düzeydir. “Üçüncü bilgi türü, aklın da üzerinde,

artık insan zihninin (doğru bilgiye sahip olduğu sürece) Tanrı‟nın zihninin parçası

olduğu bir düzeydir. Bu düzeyde yaşama istenci, yaşama dönük sevgisi de kişinin

bilgisine oranla yükselecektir.”172

Bu doğrultuda üçüncü bilgi türü ile insanın usun

buyruğuna göre yaşaması paralel olur. Çünkü sezgisel bilgi türü insanın var olma

direncini de etkileyen bir şeydir. Üçüncü bilgi türüne göre eylemek demek usun

buyruklarına göre yaşamak demektir. Usun buyruğuna göre yaşayan kimse

varoluşunu sürdürmeye, devam ettirmeye çabalar. Varoluşunu nasıl sürdüreceğinin,

nasıl yaşanacağının bilgisine sahip insan üçüncü bilgi türüyle, yani akılla hareket

eder. Sezgisel bilgiyle hareket eden kimse duygularını kontrol etmeyi bilir.

Etika kitabında ikinci bölümdeki 41-47 önermeler bilgi konusuyla ilgilidir.

Balanuye, Spinoza‟nın burada bilgi konusuyla ilgili daha ayrıntılı şeyler verdiğini

belirtir. “Birinci türden bilgi yanlışlığın biricik nedenidir; ikinci ve üçüncü bilgi türü

zorunlu olarak gerçektir.”173

Spinoza birinci tür bilginin yanlış diğer iki bilgi türünün

ise zorunlu olarak doğru olduğunu söyler. Çünkü insan birinci türden bilgiye sanı ile

ulaşırken diğerlerine akılla ulaşır, bu yüzden sezgisel bilgi ve us bilgisi zorunlu

olarak doğru olur. “Birinci tür bilgi yanlış, öteki ikisi zorunlu olarak doğrudur.

Çünkü ilki hayalgücü, imgelem düzeyindeyken, diğer ikisi akılla ulaşılan

bilgilerdir.”174

Doğrudan akıl bilgisi olan ikinci ve üçüncü bilgi türü insana gerçek

bilgiyi verir. “Bize gerçeği yanlıştan ayırdetmeyi öğreten birinci değil ama ikinci ve

üçüncü türden bilgidir.”175

Çünkü Spinoza düşüncesinde ancak aklın bilgisi gerçektir

ve akıl doğrultusunda yapılan eylemler insanın doğasına uygun yaşamasını sağlar.

Spinoza‟nın doğru ve yanlış kavramlarını zorunlulukla kavrayan kimsenin upuygun

kavramını da anlayıp doğru yolda olacağını söylediği kabul edilir.

171

Hadi Rızk, Spinoza’yı Anlamak, çev. Işık Ergüden, İletişim Yayınları, İstanbul, 2012, s.111. 172

Bir, 2016, s. 26. 173

Spinoza, 1996, s. 85. 174

Bir, 2016, s. 25. 175

Spinoza, 1996, s. 86.

Page 55: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

46

Spinoza ikinci ve üçüncü türden bilginin „pedagojik‟ bir işlevi olduğunu da

söyler; yani, bir kişi doğru ve yanlış kavramlarının zorunlu nedenselliği ile

ilgili bu aşamaya kadar kanıtlanan fikirleri kavradığında, doğruyu doğru

olmayandan ayırabilmenin gerektirdiği upuygunluk kavramını da anlamış,

böylece doğru izin peşine de düşmüş olur.176

Önermesinde esasında Descartes‟a karşı çıkış söz konusudur. Çünkü

Descartes düşüncesinde her şeyden şüphe etmek söz konusuydu. “Gerçek bir ideası

olan biri aynı zamanda gerçek bir ideası olduğunu bilir ve şeyin gerçekliğinden

kuşku duyamaz.”177

Hatırlanacağı üzere Descartes‟de üç tür ide bulunmaktaydı.

“Bunlar dışardan gelen ideler, zihin tarafından, imgeleme dayanarak oluşturulan ide

ya da düşünceler ve doğuştan getirilen idelerdir.”178

Descartes‟ın bulanık bilginin

doğruluğunu sorgusuzca kabul edip Tanrıyı da bu bilgiden yola çıkarak kanıtlaması

Spinoza‟ya göre yanlıştır. Çünkü Spinoza düşüncesine göre insanda bulunan ideler

hem zihin hem bedenden gelir.

Spinoza‟ya göre, sözgelimi Descartes, yöntem kuşkuculuğunun olanca

titizliğine karşın, Doğa/Tanrı‟nın her şeyde ve her yerde işleyen zorunlu

mevcudiyetinin, aslen bir ve aynı şeyin farklı ifade edilişi olan kendi bedeni

ve zihnini de teşkil eden edimlerin ortak düzeni olduğunu kavrayamamıştır.

Böylece Descartes, aslında, bedenin bulanık ve karmaşık bir fikrini en

kesinlikli doğru sayarak, sözde Tanrı‟nın kanıtını da buradan çıkarmak

istemiştir. Oysa burada, yersiz bir kuşkunun yönlendirmesiyle harekete geçen

hayal gücü, „kanıtlayacak‟ olanın „kanıtlanacak‟ olandan farklı olduğu ilk

kabulüyle, upuygun bir fikir ve bundan türeyecek zorunlu tüm doğru fikirleri

gözden kaçırmıştır.179

Konu başında da söylendiği gibi Spinoza felsefesinde etkilenim için bedenin

varlığı gereklidir. Dolayısıyla ne şekilde olursa olsun ideanın nesnesi beden ise

ideanın geldiği yer bedendir. “İnsan anlığını oluşturan ideanın nesnesi bedendir, ya

da edimsel olarak varolan belli bir uzam kipidir ve başka bir şey değildir.”180

Spinoza Etika ikinci bölümde 45-47 önermelerde usu doğru bilgiye, doğru

bilgiyi Tanrı‟nın zorunlu doğasına ve bu zorunluluğu da varolan her şeyin nedenine

176

Balanuye, 2016, s. 125-126. 177

Spinoza, 1996, s. 86. 178

Cevizci, 2005, s. 464. 179

Balanuye, 2016, s. 126. 180

Spinoza, 1996, s. 65.

Page 56: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

47

bağlar.181

Çünkü Spinoza düşüncesinde insan beden ve ruhtan birleşik bir kip

(modus) olduğundan Tanrının özünü içerir. İnsan zihni bu anlamda Tanrının sonsuz

özünün bilgisini taşır. “İzleyen üç önermede, Spinoza aklı doğru bilgiye, doğru

bilgiyi Tanrısal zorunluluğa, zorunluluğu şeylerin tüm düzenine ve bu düzenin

bitimsizliğini de Tanrısal sonsuzluğa sıkı sıkıya bağlar.”182

181

Edimsel olarak varolan her cismin ya da her tekil şeyin her ideası Tanrı‟nın bengi ve sonsuz özünü

zorunlu olarak içerir. Tanrı‟nın her idea tarafından içerilen bengi ve sonsuz özünün bilgisi yeterli ve

eksiksizdir. İnsan anlığı Tanrı‟nın bengi ve sonsuz özünün yeterli bir bilgisini taşır. Spinoza, 1996, s.

89. 182

Balanuye, 2016, s. 127.

Page 57: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

48

2. ĠKĠNCĠ BÖLÜM

SPĠNOZA’NIN CONATUS TEMELĠNDEKĠ ETĠĞĠ

2.1. Spinoza Felsefesinde Conatus

Bu bölümde Spinoza‟nın etik anlayışı conatus öğretisinden hareketle

anlatılmaya çalışılacaktır. İlk olarak, Spinoza felsefesinde olmakta olan her şey tek

töz olan Tanrı tarafından belirlenmekteydi.183

Spinozanın etik görüşünde de aynı

şekilde bu determinist görüş hakimdir. “Söylediği gibi olup biten her şey, Doğanın

ebedi düzeni ve yerleşik yasalarına göre olup bitmektedir.”184

Spinoza‟nın dönemi itibariyle etik ve ahlak arasındaki farka değinmiş olması

onu önemli kılan bir noktadır. “Spinoza‟nın Etikası‟nın dönemi için getirdiği en

önemli yeniliklerden biri etik ve ahlak arasında bir ayrım yapmış olmasıdır. Onun

birey ve toplum hayatının faydası için öne sürdüğü şey ahlak değil etikti”.185

Bu

durumda etik ile ahlak arasındaki ayrım ortadadır. İki kavram arasında bir benzerlik

olsa da birbirine karıştırılmıştır. “Etik kavramı ile ahlak kavramının birbirine

karıştırılmakta ve ahlak ile etik sözcükleri arasında anlam ayrımı olmasına rağmen

günlük dilde birbirleri yerine kullanılmakta oldukları görülmektedir.”186

Bu

bağlamda etik ve ahlak kavramlarının ne anlama geldiğine bakılması gerekir.

Ahlak, Arapça „hulk‟ kökünden türeyen töre, gelenek, görenek, alışkanlık,

huy, karakter anlamlarına gelir. Etik ise, Grekçe „ethos‟ ve „mos‟ köklerinden

türemiş ve töre, gelenek, görenek, alışkanlık, karakter, huy, mizaç vb.

anlamlara gelir. Bu iki sözcük etimolojik karakterleri itibariyle hemen hemen

aynı anlamlara gelmektedir. Ancak etiğin, „ahlak‟ fenomenini inceleme alanı

olduğunun ifade edilmesi üzerine bu kavramlar felsefede kazandıkları

anlamlar itibariyle ayrılmış olmaktadır. Özlem‟e göre Ahlak, bir kişinin, bir

grubun, bir halkın, bir toplumsal sınıfın, bir ulusun, bir kültür çevresinin belli

bir tarihsel döneminde yaşamına giren ve eylemlerini yönlendiren inanç,

değer, norm, buyruk, yasak ve tasarımlar topluluğu ve ağı olarak

tanımlanabilir. Etik ise, ahlak üzerine düşünmek, ahlak üzerine felsefe

yapmaktır.187

183

Zelyüt, 2011, s. 29. 184

Mehmet Türkeri, Etik Kuramları, Lotus Yayınevi, Antalya, 2014, s. 103. 185

Güngör, 2015, s. 137. 186

Doğan Özlem, Etik-Ahlak Felsefesi, Say Yayınevi, İstanbul, 2010, s. 28. 187

Özlem, 2010, s. 28-29.

Page 58: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

49

Ahlak kavramı, yaptırımlara dayanan, Tanrı‟nın emir ve yasakları bulunan

aşkınlıkla örülü bir yargı sistemidir. Yukarıda da söylendiği gibi etik ahlaki sorunları,

ahlaki yargıları inceleyen felsefi düşünmedir. “Etik, felsefenin bir dalıdır; ahlak

felsefesidir (moral philosopy) ya da ahlak (morality), ahlaki sorunlar ve ahlaki

yargılar hakkında felsefi düşünmedir.”188

Etik insan davranışı ve duygularını aşkınsal

görüş barındırmayarak inceleyen bir sistemdir. “Etik, insan davranış ve duygularını

aşkın ahlak değerlerine başvurarak değil, öngördükleri ya da beraberinde getirdikleri

var olma kiplerini temel alarak değerlendirir.”189

Ayrıca etik, ahlak görüşünde

olduğu gibi yargılayan bir sistem değildir. Bu yüzden ahlakın bir yargı sistemi

olduğunu söylemek mümkünken, etik için bunu söylemek mümkün değildir. “Etik

ise bir yargı sistemi olamaz.”190

Etik üzerine daha pek çok tanım bulunabilir ama bunları bir bütün halinde

sunmanın imkânı yoktur. Çünkü etik sözcüğü her dönemde pek çok düşünür

tarafından farklı şekillerde ele alınmıştır. Etik ve ahlak kavramlarının ne anlama

geldiği açıklandıktan sonra ahlaksal yargıların ötesinde olduğu düşünülen Spinozacı

etik kuramı açıklanabilir. Spinoza etik düşüncesinde insan bedenini dikkate alır. Ona

göre, “yapabildiğimiz her şeyi sonuna kadar yapma ilkesini benimserken Etik, bedeni

model olarak almaktadır.”191

Spinoza'nın etik görüşünden Etika eseri hakkında bilgi verilirken

bahsedilmişti. Herhangi bir buyruk, görüş dayatmayan bu rölativist etik düşüncesinde

salt iyi kötü düşüncesinin yerini yararlı ve zararlı kavramları alır. “Geleneksel

ahlakta aşkın güçlerce belirlenen iyi-kötü ayrımının yerini birey ve toplum için

yararlı ve zararlı ayrımı almıştır.”192

Dolayısıyla etik, hem bireysel hem toplumsal

bağlamda aklı temel alarak yaşayanlar için en yüksek iyiye ulaştıran şey ise, iyi ve

kötü de bu yola ulaştıran ve ulaştırmayan şeylerdir. “Etik eğer hem bireysel

düzlemde hem de toplumsal düzlemde aklın rehberliğinde yaşayan insanlar için En

Yüksek İyiyi bulmanın tek yoluysa iyi ve kötü de bu yolu açan ve engelleyen şeyler

188

William K. Frankena, Etik, çev. Azmi Aydın, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2007, s. 20. 189

Bumin, 2010, s. 87. 190

Güngör, 2015, s. 137. 191

Bumin, 2010, s. 87. 192

Feyza Şule Güngör, “Spinoza‟da İyi ve Kötünün Conatus (En İyi Şekilde Varlıkta Kalmakta Israr)

Bağlamında Değerlendirilmesi”, FLSF (Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi), 2015, sayı:20, s.137.

Page 59: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

50

olarak değerlendirilir.”193

Bu noktada Spinoza insan için iyi ve kötü olanı şu şekilde

tanımlamaktadır: İyi, insanın eyleme gücünü artıran, sevince götüren şey olurken,

kötü ise insanı güçsüzleştirerek, ona yararlı gelecek şeylerden alıkoyan ve mutsuz

olmasına neden olan şey olur.

Öyleyse insan için „iyi nedir?‟ sorusuna Spinoza‟nın cevabı insanı sevince,

huzura götüren, varlığını sürdürmek için güç ve kudretini arttıran şeydir. Kötü

de onun varlığının bütünlüğünü bozan, onu güçsüzleştiren, mutsuz kılan ve En

Yüksek İyi‟ye ulaşma yolunda önüne engeller çıkaran şeylerdir.194

Spinoza düşüncesinde bir şeyin iyi ya da kötü şeklinde tanımlanması onun

nesne ile ilişkisine etkilenim ve etkileme durumuna bağlı olarak değişir. Spinoza

Anlama Yetisinin Düzeltilmesi Üzerine İnceleme adlı eserinde iyi ve kötüyü insan

davranış ve duygularını aşkınsal bir biçimde dayatmadan yararlı ya da zararlı

kavramlarını kullanarak anlatır. Spinoza bu eserinde servetin, itibarın ve duyusal

hazzın insanlara en yüce iyiliği sunan şeyler olarak kabul edilmesinin yanlışlığına

dikkat çeker. Bunların insanlara yarar sağlayan şeylerden alıkoyduklarında kötü, arzu

edilen zarar getirecek yollardan koruyacak şekilde etkilediğinde ise iyi olduğundan

sözeder.

Çünkü kendilerini esas itibariyle hayatta sunan ve eylemlerine bakarak

söylersek insanların en üstün iyi saydığı şeyler şu üç başlıkta özetlenebilir:

servet, itibar, duyusal haz. Zihin bu üçüyle öylesine çelinmiş durumdadır ki

başka herhangi bir iyiyi düşünmekten bütünüyle acizdir. Duyusal hazda, zihin

sanki iyi bir şeye kendini kaptırmışcasına takılmış görünmektedir buna; öyle

ki, başka herhangi bir şey düşünmekten tümüyle alıkonmuştur. Gelgelelim, bu

hazza erişildikten sonra, şayet zihni tamamen ketlemiyorsa, afallatan ve

zayıflatan yoğun bir buhran baş gösterir.195

Spinoza etiğinin temelinde de conatus kavramı bulunur. “Skolastik ve ödev

temelli ahlaki değerlere dayanmayan, yergi ve yargının ötesinde olan etiğin hareket

ettirici düşünce gücü ise conatus, yani insanın en iyi şekilde varlıkta kalma ısrarı

193

Güngör, 2015, s. 138. 194

Güngör, 2015, s. 138. 195

Spinoza, Anlama Yetisinin Düzeltilmesi Üzerine İnceleme, çev. Emine Ayhan, Dost Kitabevi,

Anklara, 2015, s.40.

Page 60: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

51

olmuştur.”196

Spinozanın conatus kavramı ile etiği bütünlük oluşturmaktadır. Çünkü

conatus insan söz konusu olduğunda insanın özünü ifade eder.

Benzer bir biçimde, arzu –tutku hallerinde olduğu gibi- her zaman bulanık

fikirler ya da çağrışımlardan kaynaklanmaz, aktif olduğu her durumda –her

varlık gibi insanın da özü olan- var olma çabasından (conatus),yani upuygun

fikirlerden kaynaklanır; bu tür arzu bedenin aktif çabasıdır ve insanın eyleme

gücünü artırır; onun var olma gücü artırır.197

İnsanın conatus sergilemesi varlıkta olmasını sağlarken aynı zamanda

davranışınada yansımaktadır. Conatus‟u sürdüren insan aklın buyruklarına göre

hareket ederek onu esir kılan, bedenini ve zihnini edilginleştiren duygularını kontrol

altına alır. Conatus insanın kendini geliştirmesi, etkinlik gücünü arttırması

bağlamında değişmesi anlamına gelir. “Kendimizi korumayı istememizin asıl özü,

kendimizi güçlendirmeye, başka bir deyişle: elden geldiğince kendimizi

yetkinleştirmeye çalışmaktır.”198

Bu yüzden insan aklın öngördüğü duyguları

yaşamaya çabalar. Dolayısıyla aklın öngördüğü duyguları yaşamaya çabalayan insan

doğru eylem ve davranışlarda bulunur. Doğru eylem ve davranışlarda bulunan insan,

bedeninin ve zihninin etkinlik gücünü artıracak sevinçli duygular yaşamaya çabalar.

İnsan bu sayede mutlu olabilir. Bu bağlamda Spinoza etiği conatus sayesinde sevinç

etiğine dönüşür. Çünkü Spinoza düşüncesinde sevinci yakalayan kişi erdemi ve

mutluluğu yakalar. Bu bağlamda Spinoza‟nın conatus öğretisi; insanın aklını

kullanarak yaşadığı sürece usa uygun, mutluluğu ve erdemi yakalayan bir sevinç

etiği oluşturmasında çok önemli bir rol üstlenir.

Spinoza insan yaşamını, duyguların önemli oranda etkilediğini söyler.

“Spinoza felsefesinde bu açıdan duyguların merkezi bir rolü vardır.”199

Onun

sisteminde duygular eylemlerle ya da tutkularla gerçekleşir. “Duygular eylemlerle ya

da tutkularla gerçekleşmektedir.”200

Spinoza‟nın etiğinde duyguların hayati rolü

kendini sevinç ve üzüntüde gösterir. “İşte duyguların etik anlayışındaki hayati rolü

tam da burada kendini göstermektedir. Sevinç ve üzüntü „Varlıkta kalma ısrarını

196

Güngör, 2015, s. 132. 197

Balanuye, 2016, s. 153. 198

Macit Gökberk, Felsefe Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2016, s. 270. 199

Güngör, 2015, s. 138. 200

Ateşoğlu – Canaslan, 2015, s. 245.

Page 61: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

52

belirleyen iki büyük dinamik olarak değerlendirilir.”201

Haz ve acıdan kaynaklı

duygular insanın varlıkta olmasını etkilediğinden önemi büyüktür. Varlıkta olma

ısrarını belirleyen duygular etkin ve edilgin olmak üzere ayrılır. “Duygular bu

noktada etik açısından etkin (actio) ve edilgin (passio) duygular olarak ayrılır.”202

İnsanlar tutkular yönünde etkilendiğinde zararlı olan, upuygun olmayan şeyleri

yapar. Spinoza düşüncesinde insan kendisine zarar veren tutkuların peşinden

gittiğinde dış etkenlere maruz kalır. “Duygunun edilgin (passio) hali zihnimizin

edilgin bir şekilde katlandığı, maruz kaldığı bir durumdur.”203

İnsanların dış

etkenlere maruz kalması, onları edilgin kılan duygulara boyuneğmelerine neden olan

duyguların gücüdür.

Dolayısıyla bizim doğamızın yasasına uygun olan şeyler doğamızdan ileri

gelirken doğamıza uygun olmayan şeyler bizi edilgin kılan dış etkenlerden

gelir. Ve bizi birbirimize uyumsuz kılan, bu dış etkenlerin yani edilgin kılan

duyguların hakimiyetidir. Özellikle de kederin.204

Spinoza‟nın düşünce sisteminde insanları edilgin kılan duygular acıdan

kaynaklanmaktadır. Çünkü acı insanı aptallaştırır ve upuygun olmayan fikirlere

yönlendirir. Bundan dolayı Spinoza insanın duygularını yönetmesinde onu

güçsüzlüğe sevk ettiği için acıyı olumsuz bir duygu olarak tanımlar.

Sonuç olarak Spinoza Ethica‟da bu serimlemeyi yaparken, kederin hem

bedenin etkileme gücünü ve yetkinliğini düşürdüğünü hem de ruhun kavrayış

gücünü azalttığını göstermek istemiştir; keder insanı aptallaştırmakta,

duygulanışlara ve upuygun olmayan fikirlere tabi kılmaktadır.205

Görüldüğü gibi keder ve kederden kaynaklı tüm duygular hem zihin hem

bedeni güçsüz kıldığı için insanın etkinlik gücünü arttıracak ilişki ve etkinliklere

ihtiyacı vardır. İnsan bunu ancak akıl sayesinde gerçekleştirebilir. Çünkü akıl insanın

eyleme gücünü artıracak sevinçleri duymasına neden olur. “Sevinç bedenin eyleme

201

Güngör, 2015, s. 138. 202

Güngör, 2015, s. 138. 203

Güngör, 2015, s. 138. 204

Türkmen, 2018, s. 110. 205

Ateşoğlu – Canaslan, 2015, s. 245.

Page 62: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

53

gücünün artışını temsil eder.”206

Böylelikle Spinoza felsefesinde insanın usa uygun

hareket edip, conatusu kullanarak sevinç duyacağı duygular oluşturması gerekir.

Spinoza‟nın Etikası‟nda daha önce de vurgulandığı gibi kendi sistemi

içerisinde bütünlüklü geometrik yönteme dayalı Tanrı temelli, her şeyi Tanrının

zorunluluğuyla işlediği bir felsefe bulunur. Spinoza Etika‟da ontoloji ve epistemoloji

yapar. Düşünür epistemolojiyi etiğin temeline koyar. Spinoza‟nın yaptığı etik

anlayışının bir tarihçesi bulunur. Bu noktada etik anlayışında yakın durduğu felsefe

Antikçağ felsefesidir. Öte yandan ontolojinin önemli kavramlarını Antikçağ

felsefesine dayanarak etik alanı içerisinde yeniden kullanmaya başlar.

Spinoza‟nın, metafiziği ve bilgi teorisiyle çok yakından ilişkili olan etiği, bir

özgürlük ve kendini gerçekleştirme etiğidir. Yani o, Antikçağ‟ın özellikle de

Helenistik dönemin metafizikle etiği birleştiren yaklaşımını modern dönemde

yineleyen bir filozoftur.207

Spinoza etik ve erdem anlayışı konusunda geleneksel felsefeden etkilenmiştir.

Özellikle Sokrates‟le birlikte başlayan ve Aristoteles‟in formüle ettiği Eudaimonist

Mutlulukçu ahlak anlayışını kendi ahlak dizgesi bağlamında kullanmıştır. Aristoteles

için felsefe içsel bir değişimin sonucudur, yaşam karşısında insanın duruşunu

belirleyen bir serüvendir. “İçsel değişim mutlu bir yaşama ulaşmada en önemli

aşamadır. Bu anlamda Aristoteles‟e göre, „yaşam‟ aynı zamanda „iyi yaşam‟ olmakla

anlamlıdır. Site yaşamının yani toplu yaşamın amacı da „mutlu bir yaşama‟

ulaşmaktır.”208

Spinoza düşüncesinde conatus ile hemen hemen bir olan erdem anlayışı da

Antikçağdan gelmektedir. Bu açıdan Spinoza söylendiği gibi erdem konusunda

geleneksel bir şey yapmıştır. Spinoza‟nın etik anlayışında erdem düşüncesi

bulunmakla birlikte farklı anlam taşımaktadır.

206

Ateşoğlu – Canaslan, 2015, s. 244. 207

Ahmet Cevizci, Felsefe Tarihi, Say Yayınları, İstanbul, 2010, s. 532. 208

Yeke, 2011, s. 96.

Page 63: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

54

Spinoza‟nın etiğinde erdem düşüncesi korunmakla birlikte, büyük ölçüde

anlam değişikliğine uğrar; nitekim erdem, onda, insanın kendi varlığını koruma ve

geliştirme istek ve gücü olarak anlaşılan conatus öğretisine paralel bir biçimde, güç

anlamına gelir.209

Spinoza‟da erdem bilgidir, bilmek erdemdir. Antik dönemde Sokratesin

düşüncesine bakıldığında da erdem bilgidir. “Sokrates‟e göre erdem tektir, o da

bilgidir. Diğer bir söylemle erdem bilgi gibi öğrenilebilen ve öğretilebilen bir

değerdir.”210

Sokrates‟in ardından Platon ve Aristoteles‟in etik görüşlerinde de iyiye,

mutluluğa ulaşma yolunda erdem görüşü bulunmaktadır. Aristoteles‟e göre: “Bir

hayat boyu mutluluk, aklın en iyi erdemine göre eylemde bulunmakla

sağlanabilir.”211

Aristoteles‟in mutluluk ve erdem anlayışı akılla bağlantılıdır.

“Erdem ise aynı türden alışkanlıkların ruhumuzda yarattığı akli bir durumdur.”212

Spinoza‟nın Etikası‟nda insan conatusu kullanarak erdeme ulaşır. Bu

bakımdan Spinoza‟nın etik görüşünde erdem ve conatus arasında çok sıkı bir ilişki

bulunur. Çünkü Spinoza, insanın erdeme sahip olabilmesi ya da ya da erdemi

isteyebilmesi için öncelikle varlıkta olması, var olmaya çabalaması gerektiğini

açıklar. “Bu amaçla Spinoza, erdemin her şeyden önce ve zorunlulukla var olma

arzusu duyan bir insanı gerektirdiğini, yani bir insanın, öncelikle var olma arzusu

duymuyorsa erdeme sahip olmayı da isteyemeyeceğini söyler.”213

Spinoza‟nın etik

anlayışında, erdemli olmanın da ilk koşulu sayılan conatus‟un büyük bir yeri vardır.

“Dolayısıyla hiçbir erdem kavrayışı bireyin var olma çabasından başka ya da onunla

çelişen bir şey olamaz; en temel erdem bireyin var olma çabası içinde olmasıdır.”214

Spinozanın etik anlayışının oluşumunda önemli isimlerden biri de Stoa

felsefesidir. Stoa felsefesinde doğa ya da evren rasyonel, zorunlu bir süreçten

meydana gelmiştir. Bu bağlamda, Spinoza felsefesinde olmakta olan her şeyin

209

Cevizci, 2010, s. 532. 210

Hasan Ocak, “Bir Ahlak Felsefesi Problemi Olarak Erdem Kavramına Yüklenen Anlamın

İlkçağdan Ortaçağ‟a Evrimi, FLSF (Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi ), 2011, sayı:11, s.86. 211

Ocak, 2011, s. 90. 212

Ocak, 2011, s. 90. 213

Balanuye, 2016, s. 170. 214

Balanuye, 2016, s. 170.

Page 64: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

55

Tanrı‟nın özünün zorunluluğuyla gerçekleşmesi ile Stoacıların olmakta olan her

şeyin zorunlulukla gerçekleştiği düşüncesi birbirine benzerdir.

Olmakta olan her şeyin bu anlamda ussal bir gerekçesi vardır ve bu işleyiş

doğanın dışında ya da üstünde herhangi bir ayrı varlığın kasıtlı seçimlerinin

bir eseri değildir. Tanrı kavramı, bu bağlamda, şeylerin dışında onlara eyleme

programlarını veren dışsal ve konumu belli bir güç değildir; Tanrı, tüm

evrende ve şeylerin her birinde bulunan, tüm şeylerin eylediği gibi

eylemesinin rasyonel düzenine verilen addır. Bu bir anlamda, olmakta olan

her şeyin tam da olduğu gibi olmaktan başka çaresinin olmadığını söylemek

anlamına gelir.215

Stoa düşüncesinde de doğaya uygun yaşam temeldir. İnsan doğası gereği akıl

sahibi bir varlık olduğundan doğaya uygun yaşamak, usa uygun yaşamak demektir.

Dolayısıyla Stoa düşüncesinde de erdem ve mutluluğa akılla ulaşılır. Bu düşüncenin

karşısında ise usa uygun davranmamak ve yaşamamak yer alır. Spinoza

düşüncesinde de doğaya uygun ve aklı temel alan bir yaşam görüşü bulunmaktadır.

Spinoza felsefesinde de usun kılavuzluğu altında yaşamak ve ona göre eylemek

esastır. İnsanlar usun buyrukları dışında eylediğinde tutkular karşısında yenik

düşmüş Spinozacı ifadeyle söylenirse köle durumuna gelmiş olur.

İnsanın duyguları denetleme ya da kısıtlamadaki güçsüzlüğüne kölelik

diyorum; çünkü duygularına boyun eğen bir insan kendi tüzesi altında değildir, ama

öyle bir düzeye dek elindedir ki, sık sık iyi olanı görmesine karşın daha kötü olanı

izlemek zorunda kalır.216

Stoacı düşünce sisteminde de çabalamak önemlidir. Spinoza‟nın ruhun

tutkular karşısında sürekli çaba göstermesi gerektiği görüşüne Stoacılarda da

rastanılır. “Dolayısıyla insanın görevi, bu duygulanımlara karşı sürekli mücadele

etmektir. Erdemin hedefine ancak bunları tamamen aştığımızda ve ruhumuz

tutkulardan arındığında ulaşmış oluruz. Stoacılar bu duruma “tutkusuzluk”

(apatheia) der.”217

215

Balanuye, 2016, s.45. 216

Spinoza, 1996, s. 151. 217

Hans Joachım Störig, Dünya Felsefe Tarihi, çev. Nilüfer Epçeli, Say Yayınları, İstanbul, 2011, s.

183.

Page 65: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

56

Stoa düşüncesinde Spinozacı görüşte olduğu gibi tutkular kişiyi yanıltır,

engeller. Dolayısıyla tutkular, insanın doğruyu bulmasında en önemlisi de usa uygun

davranmasında insanı tuzağa düşürebilir.

Stoacı törenin ırasalı tutkulara ve duygulara ilişkin öğretileridir. Bular haz,

üzüntü ya da çöküntü, istek ve korku usdışı ve doğaya aykırıdırlar; ve böylece

sorun bunları ılımlaştırma ve düzenleme sorunu olmaktan çok onlardan

kurtulmak ve böylece bir duygusuzluk durumu yaratmaktır. En azından,

alışkanlıklar oldukları zaman tutkuların ya da duyguların ortadan

kaldırılmaları gerekir. Bu yüzden Stoacı töre kılgıda büyük ölçüde duygulara

karşı bir kavgadır, bir ahlaksal özgürlük ve egemenlik durumuna erişme

çabasıdır.218

Bu durumda insanın tutkular karşısında çaba göstermesi gerekir. Tutkular

karşısında çaba gösteren kişi bilge ve özgürdür. Çünkü bilge insan Tanrının

zorunluluğu kabul etmiş ve ona göre eylemiştir. “Stoacılar için doğaya göre yaşam

doğada etkin olan ilkeye, logosa insan ruhu tarafından da paylaşılan ilkeye göre

yaşam demekti.”219

Fakat Spinoza felsefesinde insan varolan her şeyin Tanrı‟nın

zorunlu doğasının sonucu gerçekleştiğini bilse bile özgür değildir. Çünkü insan

varolmaya Tanrı sayesinde belirlenmiştir. Daha önce de ifade edildiği gibi kendinin

nedeni, kendi özü (causa sui) olması sebebiyle Tanrı içkin nedendir bu saye de özü

ve varlığı bir olur. Bundan dolayı Spinoza‟da tek özgür varlık Tanrıdır.

Antikçağ‟da Aristoteles ve Platon düşüncesinde etik din ya da herhangi bir

şey ile bağlantılı değildir. Bundan dolayı Platoncu ve Aristotelesçi etik düşüncesinde

etik insanın eylemleri ile bağlantılıdır. Aristotelesçi ve Platoncu etik düşüncesinde en

yüce iyiye ulaşma fikri bulunur. “Aristoteles, tıpkı Sokrates ve Platon gibi, bu

amacın eudaimonia ya da kendinden hoşnutluk/mutluluk olduğunu öne sürer.”220

Aristotelesçi etik anlayışında erdem, insanın ussal bir varlık olması ve insan için

mükemmelliyetçi tavrı en yüce şekilde gerçekleştirmesidir. Platonun etik sisteminde;

ölümsüz ruh her şeyden yüce, iyidir ve herşeyden üstündür. Platonun düşüncesinde,

insanın gayesi yüce iyiye sahip olmasıdır. Bundan dolayı antik dönemde din ile

bağlantılı etik anlayışı bulunmamakta ve etik insanın davranışında olmaktadır.

218

Copleston, Helenistik Felsefe, çev. Aziz Yardımlı, İstanbul: İdea Yayınevi, İstanbul, 1996, s.34. 219

Copleston, 1996, s. 21. 220

Cevizci, 2010, s. 132-133.

Page 66: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

57

Spinoza düşüncesinde de etik insan davranışı ile bağlantılı olup dinden

ayrılır. Spinozanın erdem görüşünde ahlaklılığı insanın bilmesinde, upuygun bilgide

bulması ahlakın tamamen insanla ilgili olduğunu kişilere yeniden hatırlatır.

Spinozanın etik düşüncesinde insan doğa ile birliktedir. Bundan dolayı Spinoza

insanı doğadan ayrı bir şey olarak düşünmez, böylece insan doğanın bir parçasıdır.

Spinoza‟nın etik sistemi fizik ve estetik ile birliktedir. Çünkü bunlar gerçekliğin ayrı

birer ifadesidir. “Spinoza‟ya göre, estetik, etik ve fizik alanlarına ait kavramlar aynı

düzlemde yer alır. Çünkü onlar, aynı bir gerçekliğin dile getirilme yollarıdır.”221

Spinoza düşüncesinde, ahlakı dinden ayırmaktadır. Fakat dini yaptırımlar,

dinsel ritüeller sadece dinlerle alakalı değil aynı zamanda insanın Tanrı‟ya duyduğu

sevgiyle ilgilidir. Yani ahlakı Tanrı sevgisinden ayırmaz. Spinoza kendi ülkesinde

tanrıtanımaz olarak suçlanmasına rağmen Tanrı inancı sevgi üzerinedir. Spinozanın

düşüncesinde Tanrıyla kurulacak ilişki sevgi temellidir. Bundan dolayı Spinozanın

felsefesinde Tanrıyla kurulacak ilişki sevgi kaynaklıdır. Çünkü insan zihni ancak

sevgi durumunda etkindir. Bu noktada mutluluk erdemle ilişkilidir. İnsan tutkularını

bilgiye dönüştürerek, güçlü olur. “Kutluluk Tanrıya doğru sevgiden oluşur.”222

Spinoza felsefesinde insanı erdemli yapan şey aklının olması upuygun ideleri

bulması gerektiği düşüncesidir. Fakat Spinoza düşüncesinde daha önce ifade edildiği

üzere insan aynı zamanda beden varlığıdır. Spinozanın Etika isimli eserinde yaptığı

kırk sekiz duygu tanımlaması, duygularla bu kadar ilgilenmesi ile psikolojinin

temellerini atmıştır. Spinoza felsefesinde conatus gösterildikten sonra, conatusun

Tanrının zorunlu yasası ile olan ilişkisi anlatılmaya çalışılacaktır.

2.2. Tanrı’nın Zorunlu Nedenselliğinin Göstergesi Olarak Conatus

Spinoza felsefesinde asıl anlamda varlığın Tanrı olduğu söylendikten ve onun

Tanrının varlığı hakkındaki görüşlerine değinildikten sonra Tanrı‟ya bağımlı olarak

meydana gelen şeylere bakılması gerekir. Çünkü nihai varlığın Tanrı olması ve

kiplerin (modus) Tanrının varlığına bağımlı olarak ortaya çıkan şeyler olduğunu

221

Tülin Bumin, Tartışılan Modernlik: Descartes ve Spinoza, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2010, s.

75. 222

Spinoza, 1996, s. 228.

Page 67: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

58

söylemek, Tanrı‟nın zorunlu nedenselliğinin göstergesidir. “Spinoza‟ya göre, tüm

varlıklar Tanrı‟dan zorunlulukla ve belirli bir düzen içinde doğmuşlardır.”223

Spinoza

düşüncesinde Tanrı‟nın nedenselliğini conatus kavramı oluşturmaktadır. Çünkü

conatus kişilere Tanrı‟nın zorunluluğunu ve nedenselliğini hatırlatır. Conatus bu

bağlamda kişilerin zorlama ve bağımlı birer varolan olduğunun da kanıtı olur.

İnsanın varlıkta olmak için conatusa ihtiyacı vardır.

Tanrı‟nın zorunlu nedenden dolayı kendinin nedeni olarak belirlendiği ilk

bölümde ifade edildi. Tanrı varolduktan sonra diğer varlıklarda Tanrı‟dan dolayı

varolmaya belirlenmiştir. “Şeyler Tanrı tarafından üretilmiş olduklarından başka

hiçbir yolda ve başka hiçbir düzende üretilemezlerdi.”224

Dolayısıyla evrende olan

her şey Tanrı‟nın yetkin doğasının özünü, gücünü gösterir. Spinoza düşüncesinde

Tanrının özü güç olduğundan varolan herşeyin kaynağı da Tanrı olur. “Ayrıca, Tanrı

olmazsa hiçbir şeyde varolamayacağına ve kavranamayacağına göre, kuşkusuz olan

bir şey var: Tabiatta olan her şey, Tanrı kavramını, özü ve mükemmelliği ölçüsünde

içerir ve dile getirir.”225

Tanrı‟nın yetkin doğası tarafından belirlenen varolanlar ile, Etika‟da ilk

bölümün beşinci tanımında kip (modus) kavramı şeklinde karşılaşılır. Tanrı asıl

anlamda varlık olduğundan kipleri (modus) üretir. “Tanrı varolduğu için

üretir”226

Tözün değişkileri (affectiones) olan bu kiplerin (modus), farklı şekillerde

telaffuzu bulunur. Kip (modus) dışında tarz, ifade, sıfat da denilmektedir. Kipler

(modus) Tanrı‟nın varlığı sayesinde var olan, var olmak için başka bir nedene

bağımlı olan şeylerdir. Tanrı sonsuz olduğu ve kendi doğasının zorunluluğundan

varolduğu için sıfatları onun özünü ifade eder. Bunun şöyle olduğu söylenebilir: Her

kip (modus), sıfat, Tanrı‟nın gücünün ve özünün birer yansımasıdır.

Her sıfat ebedi ve sonsuz olan belli bir özü, sıfatın cinsine denk gelen bir özü

ifade eder. Kah şöyle: Her sıfat tözün özünü varlığını veya gerçekliğini ifade

223

Nesrin Kale, Felsefiyat, Pegem Akademi Yayınevi, Ankara, 2009, s. 40. 224

Spinoza, 1996, s. 46. 225

Spinoza, 2012, s. 97-98. 226

Michael Hardt, Gilles Deleuze: Felsefede Bir Çıraklık, çev. İsmail Öğretir – Ali Utku, Birey

Yayıncılık, 2002, İstanbul, s. 128.

Page 68: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

59

eder. Son olarak da şöyle: Her sıfat tözsel varoluşun sonsuzluğunu ve

zorunluluğunu yani ebediliği ifade eder.227

Tanrı‟dan dolayı varlığa gelen, onun birer ifadesi olan modusların varlıkta

olmak adına sergilemesi gereken conatus, Spinoza felsefesinin temellendirilmesinde

önemli bir yer tutar ve bu noktada kişilere daima şunları hatırlatır; Tanrı kendinin

nedeni (causa sui) olduğu için zorunlu olarak varolan tek varlıktır. Tanrı‟nın

zorunluluk ile varolması öze sahip olması anlamına gelir. Dolayısıyla Tanrı‟nın

özünün zorunlu doğasından dolayı varolmuştur.

Tanrı‟dan varlığa gelen kiplerin (modus), tek başına olmaları düşünülemez,

dolayısıyla kipler de kişilere Tanrı‟nın zorunlu doğasını ve özünü hatırlatır. Çünkü

kip (modus) tanımından hatırlanacağı gibi tek başına ne varolabilen ne de

kavranabilendir. Bu anlamda kiplerin varlığı Tanrı‟nın sonsuz doğasının ve gücünün

kanıtı olur.

Conatus, insanların kip (modus) olarak varlığa geldiğini ve varlıkta

kalabilmek için conatus göstermeleri gerektiğini hatırlatır. İnsanların Tanrı‟dan

kaynaklı bir varolan olduğunu, dolayısıyla bir özünün olmadığını gösterir. İnsanların

özü olmadığı için özgür olmadığını, zorlama, bağımlı bir varolan olduğunu hatırlatır.

Conatus öğretisi ayrıca, insanların conatusu sergilerken bir amaç gütmediğini ve

özgürce bu çabayı gerçekleştirmediğini hatırlatır.

Bu açıdan bakıldığında, conatus bir erek bile sayılamaz: Canlı-cansız tüm

sonlu varlıkların var-kalma çabası – diğer varlıklarla karşılaşmaları bunu

olanaksız hale getirinceye kadar – Doğa/Tanrı gereğidir; bizler, bu tek ve aynı

evrenin canlı-cansız tüm sakinleri, yine bizlerden biri ya da birileriyle zorunlu

karşılaşmalarımız olanak verdiği ölçüde var-kalmaya çabalarız; bu çaba ne bir

erek ne de özgürce seçtiğimiz bir tutumdur.228

Çünkü conatus insanın varlıkta olmak için gösterdiği bir şeydi. Spinoza

düşüncesinde nedensellik konusuna bakıldığında insanın varolma sebebi Tanrıdır.

İnsanın varlıkta olması, varlığını devam ettirmesi için de conatusu gerçekleştirmesi

gerekir. İnsanın Tanrı‟dan dolayı varlığa geldiği için, çabalaması gerekir. Bu yüzden

227

Deleuze, 2013, s. 15. 228

Balanuye, 2017, s. 86.

Page 69: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

60

Spinoza düşüncesinde çabalamak olmaktır şeklinde ifade edilir. “Olmak

çabalamaktır, hepsi bu!”229

Olmak karşılaşma yani bir ilişkiyi ifade eder. İnsanın

varlıkta olmaya çabalaması onun diğer insanlarla olan karşılaşmalarını ifade eder. Bu

yüzden olmak sadece bir oluş değil aynı zamanda değişim, ilişki anlamına

gelmektedir. “Olmak, bir ilişkiye girmektir, bir oluş olmaktır; zaten kendileri birer

değişim olan koşullar arasında yeni bir duygulanım, ilişki ya da değişim

üretmektir.”230

Açıklanılan bu gerekçelerden dolayı conatus, Spinoza felsefesinin

temellendirilmesinde önemli bir kavram olmaktadır. Spinoza düşüncesinde conatus,

Spinoza‟nın zorunluluk ile işleyen nedenselliğini, modusların durumunu ve daha pek

çok konunun nasıl gerçekleştiğini hatırlatan bir ilke olur.

2.3. Spinoza’nın ve Felsefesindeki Conatus IĢığının Farklı Dönemlerdeki

Etkisi

17.yy‟ın önemli düşünürlerinden olan Spinoza‟nın conatus‟u ile 19yy‟ın

önemli düşünürlerinden olan Nietzsche‟nin güç istenci öğretisi arasında benzerlik

bulunmaktadır. Spinoza düşüncesinde conatus (var olma direnci) modusların özü

anlamına gelirken, varolan her şey de en iyi şekilde var olmaya çalışır. Bu aynı

zamanda kiplerin (modus) yaşamlarını devam ettirerek Tanrı‟nın özünü koruduğu

anlamına gelir. Nietzsche‟nin felsefesinde güç, kendini direnişlerde bulan birşeydir.

Güç istencini kendini sadece direnişlere karşı gösterebilir; bu nedenle

kendisine direnenleri arar -protoplazmanın pseudopodia‟yı genişlettiğinde ve

hissettiğinde en eski eğilimi budur.231

Spinozacı etkinin Nietzsche üzerinde bağlantısı Spinoza‟nın tüm bilindik

anlamların dışında iyinin kötünün ötesi‟ne çıkmasında bulunur. Daha önce de

gösterildiği üzere Spinoza‟nın iyi ve kötü kavramından anladığı farklıdır.

Spinoza‟nın iyiyi “bize yararlı olduğunu pekinlikle bildiğimizi anlıyorum”232

229

Balanuye, 2017, s. 86. 230

Deleuze – Guattari, Arzu Politikasına Giriş, çev. Rahmi G. Öğdül, Ayrıntı Yayınları, İstanbul,

2005, s.75. 231

Friedrich Nietzsche, Güç İstenci, çev. Nilüfer Epçeli, İstanbul: Say Yayınları, 2010, s. 416. 232

Spinoza, 1996, s. 154.

Page 70: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

61

şeklinde, kötüyü ise “tersine, iyi olana erişmemizin önüne geçtiğini pekinlikle

bildiğimizi anlıyorum”233

biçiminde açıklamaktadır. “Tanımlarda da görüleceği

üzere Spinoza‟nın iyi ve kötüden anladığı yarar ve zarar üzerindedir. Bu da tıpkı

Nietzsche‟nin şu cümlesindeki anlama yakındır: İyi ve Kötünün ötesi, en azından,

yararlı ve zararlının ötesi demek değildir.”234

Spinoza‟dan etkilenmiş diğer bir düşünür de Karl Marx‟dır. Aralarında güçlü

bir ilişki olduğu kabul edilmekle birlikte, ortak pek çok yönleri bulunmaktadır. “Bu

iki düşünür –araya giren yorumcular sayesinde- birbirini tanıyor elbette. Aralarındaki

benzerlikler saymakla bitmez, ama her konuda hemfikir oldukları da söylenemez.”235

Marksist teori ve Spinozacı duygu kuramının kesişir.

Spinozacı duygu antropolojisinin, ücretli emeği konu alan Marksist teoriyle

kesiştiği bu noktada, sömürünün ve yabancılaşmanın ne demek olduğunu

yeniden düşünme, yani nihayetinde, ister eleştirel ister analitik bakımdan

olsun, kapitalizmi yeniden tartışma fırsatı doğar.236

Bu doğrultuda kesiştikleri noktaları anlamak adına önce Marksist teori ve

Spinozacı duygu kuramından bahsedilmesi gerekir. Marksist teori temelde şöyle bir

şey söyler: Her toplumsal yapı kendi mezar kazıcılarını kendi içerisinden çıkarır.

Kapitalist sistemin mezar kazıcıları ise proleteryadır. “Marx, yaklaşık yüz elli yıl

önce bizlere, kapitalizmin mezar kazıcılarının proletarya olacağını söylemişti.”237

Marx yabancılaşmış emek analizinden yola çıkarak kapitalist sistemden komünist

sisteme ulaşılacağını söyler. “Yabancılaşmış emek çözümlemesinden Marx,

kapitalist sistemin kaldırılma ve komünist bir rejim ile değiştirilme zorunluluğu

sonucunu çıkarır.”238

Marx, görüşünü gerçekleştirmek adına sadece teoride kalmayıp, dünyadaki

bütün işçilerin bir araya gelip devrimci güçlerini kullanarak sistemi değiştirmeye,

233

Spinoza, 1996, s. 154. 234

Bumin, 2010, s. 77. 235

Frederic Lordon, Kapitalizm Arzu ve Kölelik, çev. Akın Terzi, İstanbul: Metis Yayınları, 2014, s.

12. 236

Lordon, 2014, s. 15. 237

Mehmet Zeki Duman, “Küresel Kapitalizm ve Marx‟ın Sınıf Teorisi Üzerine Eleştirel Bir

Değerlendirme”, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2016, Yıl 4, S. 29, s. 33. 238

Karl Marx, 1844 El Yazmaları, çev. Kenan Somer, Ankara: Sol Yayınları, 2011, s. 333.

Page 71: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

62

dönüştürmeye yönelik çağrıda da bulunmuştur. “Hatta bütün dünyanın işçilerini bir

araya gelmesi ve devrimci güçlerini kullanarak sistemsel bir değişim yaratması

yönünde çağrıda bulunmuştu.”239

Proleteryanın sayıca fazla olmasına rağmen,

sermaye sahiplerinin rızalarına dayalı işe nasıl mağlup geldikleri Marksist teorinin

sorunsalıdır. İşçi sınıfı sayıca fazla olsa bile gerek kitle kültürü‟nün etkisi gerek

küreselleşmenin etkisi ile büyüyen vahşi kapitalizmi mezara gömememiştir. “Ancak

bütün bu çağrılara rağmen kapitalizm mezara gömülemedi.”240

Kapitalizmi mezara

gömemeyen proleter artık kendi istek ve arzularını unutup sermaye sahiplerinin

isteklerini yerine getiren “gönüllü köle”241

ye dönüşmüştür. “Öylesine aşırı bir kölelik

biçimidir ki bu, yalnız bir işçi olduğu sürece fiziksel özne olarak hayatta kalabilir ve

yalnoz bir fiziksel özne olarak işçi olabilir.”242

Spinozacı duygu kuramı, insanı büyük ölçüde etkiler. Spinoza düşüncesinde

insanın çoğunlukla aklın etkisinde değil duyguların etkisindedir. Çünkü duygular bu

kuramda insanın etkinlik gücünü arttıran ya da azaltan bir şeydir. “Duygu (affectus)

ile bedende onun kendisinin etkinlik gücünü arttıran ya da azaltan, ona yardımcı ya

da engelleyici olan değişkileri, ve aynı zamanda bu değişkilerin idealarını

anlıyorum.”243

Spinoza düşüncesinde duygular eylemler ya da tutkularla gerçekleşir.

“Öyleyse eğer bu değişkilerin herhangi birinin yeterli nedeni biz olabilirsek, duyguyu

bir eylem (actio) olarak, yoksa bir tutku/edilim (passio) olarak anlıyorum.”244

Spinoza‟ya göre insan yeterli nedeni bildiğinde, aklın etkisinde kalıp kendi kendini

yöneterek, usa göre eyler. Diğer yandan, insan birşeyin yetersiz nedeni olduğunda ise

dış nedenler tarafından etkilenmiştir. İnsan dış nedenler tarafından etkilendiğinde

aklın değil duyguların etksindedir. Bu yüzden dış nedenlerin etkisindeki kişiyi

duyguları yönetir. “Görüldüğü gibi Spinoza tutkular ile eylemler arasında, birinin dış

239

Duman, 2016, s. 33. 240

Duman, 2016, s. 33. 241

Frederic Lordon‟un Kapitalim Arzu ve Kölelik eserinde kullandığı bir kavram. 242

Barış Parkan, Marx, Ankara: Say Yayınları, 2011, s. 202. 243

Spinoza, 1996, s. 99. 244

Spinoza, 1996, s. 99.

Page 72: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

63

bir neden tarafından belirlenmesi, diğerinin ise kişinin kendisinden kaynaklanması

bakımından bir ayrım yapar.”245

Spinoza düşüncesinde insanın eyleme gücünü artıracak duygular haz ve

hazdan türeyenlerdir. Eyleme gücünü azaltan duygular ise acı ve acı kökenli

duygulardır. “Keder barındıran ve bizi eyleme gücümüzden kopartan şey kötüdür,

sevinç barındıran ve eyleme gücümüzü artıran şey ise iyidir.”246

Duygulardan sözedildikten sonra bunların köle insanla bağlantısını da kurmak

gerekir. Spinoza duygularına boyuneğen insanın güçsüz olduğunu söyler ve

duygularını yönetemeyen kişiyi köle olarak tanımlar. “Öte taraftan, insanın kendi

duygulanışlarını yöneltme ve azaltmadaki güçsüzlüğü de köleliktir.”247

Spinozanın

köle insanı duygularına boyuneğen dolayısıyla kendi aklıyla hareket edemeyendir.

Buraya kadar Marksist kuram ve Spinozacı duygu kuramından bahsedildi. İki

kuramda da benzer olan noktalar bulunmaktadır. Hem Spinoza hem de Marks‟ın

düşüncesinde insanın köleliği, kendi aklını ve isteklerini yönetememesidir. Marksist

kuramda proleter, yaşamını sürdürmek için kendi isteklerinden vazgeçip karın

tokluğuna emeğini satmaktadır. Proleter emeğini satarken, kendi isteklerini değil,

sermaye sahiplerinin, patronların arzularını gerçekleştirmektedir. Marksın kuramında

insanın kendi isteklerinden vazgeçtiği, gönüllü kölelik durumu bulunur. Spinozanın

kuramında ise insan dış etkenlere maruz kalarak tutkularına mağlup bir köleye

dönüşür. Böylece iki filozofun da düşüncesinde kölelik bulunmaktadır.

İki kuramda kesişen başka noktalar da vardır. Bu noktada conatus kavramı

bulunur. Marksist kuramda proleter kendi rızası olmadan hayatta kalmak, yaşama

tutunabilmek için çabalarken, Spinoza‟nın kuramında ise insan varlıkta olmak,

varlığını sürdürebilmek için çabalar. Hatırlanacağı üzere Spinoza düşüncesinde,

insanın varlıkta olma nedeni Tanrıydı. Bu yüzden insanın varolduğu için çabalaması

gerektiği söylenir. Çünkü Spinoza düşüncesinde insan için olmak çabalamak

245

Ateşoğlu – Canaslan, 2015, s. 245. 246

Ateşoğlu – Canaslan, 2015, s. 245. 247

Ateşoğlu – Canaslan, 2015, s. 245.

Page 73: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

64

anlamına gelir. Bu yüzden insanın varlığını devam ettirmesi için çabalaması

gerektiğine inanılır. Söylendiği gibi Marksist kuramda da Spinozacı kuramda da

çabalamak esastır. Marx‟ın proleteri ve Spinoza‟nın insanı yaşamda olduğu için

çabalamaktadır. Daha önce de ifade edildiği gibi Spinoza düşüncesinde yaşamda

kalmak, varlığı sürdürmek çabalamayı gerektirir. Çabalamak ise olmayı.

Spinoza düşüncesinin çağdaş dönemde de etkisi bulunur. Derin ekoloji‟nin

savunucularından Arne Naess kuramını conatus yardımıyla açıklamaktadır. Aynı

zamanda Naess, Spinoza‟nın panteist görüşünden hareketle tüm varlıkların kendinde

bir değer taşıdığını söyler. Naess‟in conatus ilkesinden etkilenmesine geçilmeden

önce panteist görüşün anlatılması gerekir.

Spinoza düşüncesinin panteizmle örülü olduğu kabul edilir. Spinoza‟da

panteizmdeki Tanrı‟nın değişmeme ilkesi önemlidir. Çünkü Spinozacı evrende Tanrı

tek tözdür ve varolan her şey bu değişmez yapıdan meydana gelmiştir. “Panteizme

göre dünya, Tanrıyla özdeştir, aynıdır… Panteizme göre Tanrı her şeyin içinde

olmasına rağmen, gerçek olarak O değişmez bir yapıdadır.”248

Panteizmde Tanrı her

yerdedir ve her varlık Tanrı‟nın kudretinden pay almıştır. Arne Naess de Spinoza‟nın

panteist görüşünden hareketle her varolanın önemli olduğunu, kendinde bir değer

taşıdığını söyler.

Panteizm, Tanrı‟nın her şeyde olduğunu kabul eden bir inanç biçimi olmakla

birlikte panteist kabulde, akarsu kenarındaki devasa kayadan bir dişbudağının

gövdesine kadar Tanrı her yerdedir ve kudreti herkesin içindedir. Panteist

fikir, yapay olmayan her şeyin kutsal olduğunu kabul eder… Burada insanlar

davranışlarına, statülerine, ırklarına, milletlerine, bakılmaksızın özeldir, onlar

Tanrı‟nın yansımasıdır kanısı, „canlılara türlerine, yeteneklerine, sınıflarına

bakılmadan saygı duyulmalıdır‟ sonucu ile yer değiştirir ise doğru olacaktır.

Panteist şahıs, bir ağaç olmayı dileyebilir, bir dişbudak her canlıya eş davranır.

Kökleri kıyısından geçen karıncaya neyse yorgun bir kuşa; iyi insana neyse

kötü insana da odur… Cezalandırma kaygıları ile şekillenen vicdanların

tehlikeli zihinlerin aksine, Panteizm‟deki doğru davranış dileğinin sebebi

sevgi ile hareket etmekte yatar... Toprak solucanlarının kutsallığından haberi

olmalı ki vicdanı çiçekler açsın. Onu kutsallıkla tanıştırabilelim sevgiyi

seçebilsin.249

248

Kevser Çelik, “Süreç Din Felsefesinde Din-Bilim İlişkisi”, Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal

Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Isparta, 2006, s. 51. 249

Beril Tezel, 2015, “Ormanın İnançlarından Kadim Öğretiler Doğaya Geri Kavuşabilecek Miyiz?”,

Gaia Dergi, 2015, Sayı: 3, s. 40.

Page 74: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

65

Panteizmdeki her canlının önemli ve özel olduğu fikri Arne Naess‟in derin

ekoloji kuramındaki her varolanın kendinde bir değer taşıdığı fikriyle örtüşür. “Derin

ekoloji platformunun birinci ilkesi bağlamında Naess, doğada varolan herşeye saygı

duymayı ve bu varlıkların hepsinin de bir değer taşıdığını savunmaktadır.”250

Panteizmin sevgiyi temel alan görüşünde her varlık kutsaldır, tıpkı toprak

solucanında olduğu gibi. Solucan küçük bir canlı olmasından dolayı çoğu kişi

tarafından zayıf görülebilir. Oysa ki onda da bir kutsallık veyahut bir bütünlük

bulunmaktadır. Panteizmdeki perspektife göre önemli olan ona nasıl bakıldığı, onun

nerde görülmek istendiğiyle alakalıdır. Doğayı, insanı ve diğer varolan tüm varlıkları

şiddetle değil sevgi ile kucaklayan Panteizmde herhangi bir şeyi küçük, basit,

değersiz vb şeklinde tanımlayıp bir kenara atmak doğru değildir. Böyle bir tutum söz

konusu varlığın potansiyelini ortaya çıkarmasını engellemek anlamına gelir. Bunu

gerçekleştirmek için tüm varlıkların kendi içinde önemli ve değerli olduğunun

unutulmaması gerekir.

Naess‟e göre, derin ekoloji hareketi, derinliğine sorgulayan ve derin

değişikliklerin gerekliliğine inanan bir ekoloji hareketidir. Buna göre derin

ekolojide, “doğada her varolanın kendinde bir değeri olduğu” ön kabulü

ekolojik açıdan önemlidir. Naess ise, burada Spinoza‟nın doğa ve Tanrı

özdeşliğinin önemli bir ontolojik dayanak olduğuna vurgu yapar. Bu bağlamda

Naess, doğanın kendinde değerli olduğu argümanından yola çıkarak ulaştığı

ilkelerden bir olan “kendini gerçekleştirme” ilkesini, Spinoza‟nın “conatus”

kavramıyla ilintilendirir. Nitekim Naess‟e göre, Spinoza‟nın sisteminde

önemli yeri olan çaba, kendi varlığını ya da kendini koruma çabasıdır. Bu çaba

insanın sadece hayatta kalma itkisi olmayıp, kendi doğasını ya da özünü

edimselleştirme düzeyini arttırmaktadır.251

Kendini gerçekleştirme ilkesine göre her canlının içsel değeri bulunur. Bu

ilke ile birlikte her şey (canlı cansız), doğadaki değerini birlikte taşır. İnsanmerkezci

bakış açısından uzaklaşarak her canlının kendinde bir değeri olduğu görüşü

panteizmin ve derin ekolojinin ortak konularından sayılabilir. “Derin ekolojideki

doğada varolan herşeyin (canlı cansız) içsel değerinin olduğu görüşü onu

insanmerkezci yaklaşımdan uzaklaştırmaktadır. Belirtildiği gibi kendini

gerçekleştirme ilkesinde her varlık (canlı cansız) içsel değere sahiptir.”252

Bu ilke ile

250

Bilge Kağan Şakacı, “Değer Kavramı Ekseninde Derin Ekoloji Yaklaşımının Çözümlenmesi”,

Mülkiye Dergisi, 2013, 37(1), s. 20. 251

Cihan, 2013, s. 130-131. 252

Şakacı, 2013, s. 25.

Page 75: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

66

birlikte her canlı kendini gerçekleştirmekle beraber kendi özünü de gözetmektedir.

Naess‟in de söylediği gibi bu çaba sadece hayatta kalmayı gaye edinmediği gibi

kendi varlığını sürdürebilmekle beraber insanın kendi doğasının özünü korumayı da

gerektiren bir kavramdır. Dolayısıyla Spinozacı ifade ile söylenirse bu çaba insanın

kendi özünü koruma çabasıdır. Conatus, bu anlamları taşımakla birlikte bundan

fazlasını ifade etmektedir. Conatus, aynı zamanda insan bedeni ve zihninin etkinlik

gücünü arttırarak, insanın usa göre hareket etmesini sağlayan onu mutluluğa ve

erdeme ulaştıran bir şeydir. Conatus insanı, eyleme sevk ederek sevinçli duygular

duymasını sağlar. Spinoza düşüncesinde, insan conatus yardımı ile kendi yararına

olan şeyleri arzulamaya çabalar.

Görüldüğü üzere conatus, insanın varlıkta olmasını sağlamaktan öte anlam

taşır. Spinoza düşüncesinde, conatus insanın kendine yarayanı istemesini, zararlı

olandan ise uzaklaşmasını sağlayarak insanı değiştiren dönüştüren bir ilke olur.

Naess‟inde söylediği gibi insan conatus ile usa göre hareket edip, mutluluğu, erdemi

isteyen bir kipe (modus) dönüşmekte ve kendini gerçekleştirebilmektedir.

Page 76: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

67

3. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ETİKA IġIĞINDA DUYGULAR VE ĠNSAN MODUSU

3.1. Kip (Modus)

Spinoza felsefesinde her şeyin tek töz anlayışından meydana geldiği önceki

bölümlerde ifade edilmişti. Dolayısıyla her şeyin kendisinden meydana geldiği

Tanrı/Doğa evreninde Spinoza “kip (modus) ile tözün değişkilerini (affectiones), ya

da kendisinin de onun yoluyla kavranacağı başka bir şeyde olanı anlıyorum”253

şeklinde tanımlamıştır. Spinoza'nın Doğa ile özdeşleştirdiği evreninde Tanrıdan

kaynaklı tüm varolanlar kip (modus) sınıfına girer. Evrende bulunan canlı, cansız tüm

varlıklar; dağlar, okyanuslar, hayvanlar, bitkiler veya insanın fiziksel olarak

karşılaşacağı düşünülen her şey birer modustur. “Çevremizde gördüğümüz sonlu

bütün varlıklar, bitkiler, hayvanlar, dereler, kayalar ya da insanların her biri birer

tarzdır.”254

Kipler (modus) kendi başlarına varolamadıkları için Tanrıdan bağımsız

biçimde anlaşılmaları mümkün değildir. Onlar tözün değişkileridir ve tözde yer

alırlar.

Dolayısıyla bu şeylerin hepsi, kendi içinde değil, başka bir şeyin içindedir ve

ancak kendileri dışındaki nedenlerin bir etkisi olarak anlaşılabilir ve bu

şeylerin her birinin tam olarak kavranması (anlaşılması, idrak edilmesi) ancak

tözün anlaşılmasına bağlıdır; bu şeyler aslında dalgaların okyanusta bulunması

gibi tözde bulunurlar.255

Spinoza düşüncesinde, kipler kendi başına varlığa gelemeyendir ve tözün

varoluşu ile aralarında fark bulunmaktadır. “Spinoza açısından tözün kipten farkı

açıktır: Kavranmak için bir ikinci unsura, herhangi bir dolayıma ihtiyaç duymayan,

tözdür. Bu sakin çerçeveyi çalkalayan kavram ise sıfatlardır.”256

Spinoza felsefesinde

sakin çerçeveyi çalkalayan kipler kendi başlarına varolamadıkları gibi aynı zamanda

varlıkları da sonludur dolayısıyla sonlu bir zamanı içerirler ve tözden bu noktada

253

Spinoza, 1996, s. 23. 254

Balanuye, 2016, s. 72. 255

Balanuye, 2016, s. 72. 256

Emre Koyuncu, “Spinoza‟nın Sıfat Kavrayışı Üzerine Üç Yorum: Hegel, Macherey ve Deleuze”,

Spinoza ile Karşılaşmalar, Ed. Güçlü Ateşoğlu – Eylem Canaslan, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2015,

s. 41-42.

Page 77: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

68

ayrılırlar. Çünkü kiplerin varlık durumları için sınırlılıktan söz edilirken, töz doğası

gereği sonsuzdur. “Kiplerin varoluşu tözün varoluşundan tamamıyla farklıdır; kipler

süre üzerinden, töz ise sonsuzluk üzerinden açıklanır.”257

3.2. Beden ve Ruhtan Mürekkep Olan Ġnsan Modusu

İnsanın, aklı ile diğer canlılardan üstün olduğu düşüncesine Spinoza

felsefesinde rastlanılması mümkün değildir. Spinoza düşüncesinde insan herhangi bir

şekilde yüceltilmemiştir. Çünkü insan Tanrı/Doğa evreninde diğer varlıklardan

herhangi bir üstünlüğü olmayan ve tıpkı diğer kipler (modus) gibi Tanrı'nın varlığına

bağımlıdır. “Kimlik, apayrılık ve kişinin kendi kendisine yeterliliği Spinoza

tarafından reddedilir görünür ve insan da -doğanın bir parçası olarak- nesnelerin

planlanışında kayalardan, taşlardan ve ağaçlardan fazla öneme sahip bir nitelik

biçiminde görünmez.”258

İnsan Spinoza felsefesinde Tanrı‟nın sonsuz yüklemlerinden sadece ikisi olan

düşünce ve uzamın birliğinden meydana gelmiş bir kiptir (modus).

Spinoza düşüncesinde, aynı tözü ifade eden bu sonsuz niteleyenlerden biz

insanlar birbirine indirgenemez iki ayrı niteleyen türünü ayırt edebiliriz: Res-

cogitans ve res-extensa. Spinoza‟ya göre düşünce ve madde (zihin ve beden)

gerçekte tek ve aynı tözün iki farklı ifadesidir.259

Varolan her şey Tanrının yükleminden kaynaklanmaktadır. Etika‟nın Anlığın

Doğası ve Kökeni Üzerine bölümündeki birinci tanımda Spinoza bedeni anlatır:

“Cisim ile uzamlı şey olarak görüldüğü sürece Tanrı‟nın özünü belli ve belirli bir

yolda anlatan kipi anlıyorum.”260

Uzam ve düşünce Tanrı‟nın yüklemleridir. “Yüklem

(attiributum) ile anlağın tözde onun özünü oluşturuyor olarak algıladığı şeyi

anlıyorum.”261

Dolayısıyla Spinoza bedeni Tanrı‟nın yüklemi olarak

257

Ramond, 2014, s. 63. 258

Scruton, 2007, s. 79. 259

Çetin Balanuye, “Spinozacı Paralelizm Öğretisi: Çelişki mi, Çare mi?”, Spinoza ile Karşılaşmalar,

Ed. Güçlü Ateşoğlu – Eylem Canaslan, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2015, s. 31. 260

Spinoza, 1996, s. 56. 261

Spinoza, 1996, s. 23.

Page 78: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

69

tanımlamaktadır. Çünkü Tanrı da uzamlıdır. Bu yüzden uzam yüklemi tözün özünü

ifade eden şeylerden biridir. “Beden, Tanrı'nın özünü kesinlikli ve belirlenmiş bir

biçimde ifade eden tarzdır; çünkü Tanrı uzamlıdır.”262

Spinozanın düşünce

sisteminde, doğadan ayrı bir biçimde parça, bütün ya da beden, fikri

bulunmamaktadır. Bunların hepsi tek bir tözün varlığından kaynaklanmakta, belli

şekillerde varolmaya ve eylemeye belirlenmektedir. Dolayısıyla insan bedeni

Tanrı/Doğa‟nın bir parçasıdır ve diğer cisimler ile de etkilenim içerisindedir.

Zira tüm cisimler başka cisimlerle çevrelenmiş durumdadır ve birbirlerini belli

ve belirli bir şekilde varolmaya ve eylemeye belirlenmişlerdir, öyle ki

hepsinde, yani evrenin bütününde aynı hareket ve durağanlık oranını her

zaman korurlar. buradan çıkan sonuç da, her cismin, belli bir tarzda varolan

değişki olduğu ölçüde, bütün evrenin hem bütünle hem de diğer parçalarla

uyumlu bir parçası olarak değerlendirilmesi gerektiğidir.263

Spinoza insan zihninin tıpkı bedende olduğu gibi Doğa‟dan pay aldığı

görüşündedir. Spinoza‟nın Etika ikinci bölüm'ün üçüncü tanımında fikir'i (idea) şu

şekilde açıklamaktadır: “Anlığın düşünen bir şey olduğu için oluşturduğu bir

kavramını (conseptus) anlıyorum.”264

Spinoza‟nın tıpkı Descartes gibi zihin için fikir

kavramını kullandığı söylenir.

Descartes gibi Spinoza da bütün zihinsel içerikler için “fikir” terimini kullanır.

Bu nedenle bu terimi kullanmak yoluyla, iki kritik sınırı geçer: kavram ile

algılama arasındaki sınırı ve kavram ile önerme arasındaki sınırı. Belli ki,

insan kavramı ile bir insanın algılanması, imgesi ya da düşü arasında bir ayrım

bulunmaktadır.265

Spinoza‟nın bu tarzı onun geleneksel ve kartezyen felsefeden farklı anlayışını

kişilere yansıtır. Spinoza Etika‟da ikinci bölüme bedeni tanımlayarak başlar ve ruhun

tanımına yer vermez. Ruhun yerine fikir kavramını kullanan Spinoza, ruh kavramını

aslında bedenin bir fikri şeklinde insanların karşısına çıkarmıştır.

“Ruhu” inceleyen Etika'nın ikinci bölümü, şaşırtıcı bir şekilde bedenin tanımı

ile başlar ve ruhun tanımını bulundurmaz. Metnin devamı bu paradoksun

nedenini ortaya koyar: Ruh yavaş yavaş “bedenin fikri” olarak

tanımlanmaktadır. Burada ruha ve dolayısıyla klasik ruh ile bedenin birliği

262

Balanuye, 2016, s. 99. 263

Spinoza, 2014, s. 195-196. 264

Spinoza, 1996, s. 56. 265

Scruton, 2007, s. 95.

Page 79: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

70

sorununa dair yeni ve orijinal bir anlayış söz konusudur Ruh artık bedenin

parçaları arasında bir yer sağlamaz, bedenin efendisi (ya da kölesi) değildir:

O'nun fikridir, yani uzam düzleminde beden neyse, düşünce düzleminde onun

birebir eşdeğeridir. Her ne kadar bu terim Spinoza'da geçmese de genelde

koşutluk (parallelisme) olarak adlandırılan şey budur. Düşünce ve uzam

arasındaki gerçek ayrım sonuna kadar, yani ruh/beden etkileşimini, bu

etkileşimin görünüşteki apaçıklığına rağmen, reddetmeye kadar götürülür: “Ne

beden ruhu düşünmek için belirleyebilir, ne de ruh bedeni hareket ya da

sükunet ya da eğer (varsa) herhangi bir (var)olma için belirleyebilir. Spinoza,

ruhun beden olduğu fikrini, ruhun bedene sahip olduğu fikrinden ayırt eder.266

Spinoza‟nın ruh yerine fikir kavramını kullanması onun özgün yanını

insanlara sunarken, bunun yanında ruhun üstün olmadığını da gösterir. Descartes‟ın

düşüncesinde ruhun özü düşünmek iken Spinoza‟da ruhun özü çabadır (conatus).

Descartes‟in Meditasyonlar adlı eserinde ikinci meditasyonun (İnsan Ruhunun

Doğası ve Onu Tanımanın Bedeni Tanımaktan Daha Kolay Olduğu Hakkında)

başlığından kolayca anlaşılacağı gibi ruhu bedene göre yücelttiği ona nasıl önem

atfeder.

Beden deyince, herhangi bir şekille sınırlanabilen, bir yerde bulunabilen ve bir

uzam parçasını bütün öteki cisimleri dışlayacak şekilde işgal edebilen;

dokunma, görme, işitme, tatma veya koklama duyularıyla duyulabilen ve

birkaç türlü devinebilen her şeyi kastediyorum; aslında bu hareketlerin

kendiliğinden değil, bedene dokunan ve itki veren yabancı bir şeyin

yardımıyla meydana geldiğini düşünüyordum, zira kendi kendine hareket

edebilme güçlerine sahip olmanın, bedenin doğasına ait olduğunu asla

düşünmüyordum; tersine, daha çok bu tür yetilerin bazı cisimlerde

bulunduğunu görünce şaşıp kalıyordum.267

Spinoza düşüncesinde, ruhun özü akıl yürütmektir. “Gerçekten de ruhun

kendine has çabası yani özü, anlamak ya da akıl yürütmektir.”268

Dolayısıyla

Spinoza‟nın ruh ve beden konusuna yaklaşımı terimleri kullanırken ki titizliği ve

düşüncesiyle görülebilir.

3.3. Ġnsan ve Duyguların Bağlantısı

Spinoza felsefesinde insanın düşünen ve uzamlı bir modus olduğu söylendi.

İnsanın düşünen bir kip (modus) olmasının yanı sıra eyleyen, etkileyen, etkilenen,

266

Ramond, 2002, s. 96-97. 267

Descartes, Meditasyonlar, çev. İsmet Birkan, Bilgesu Yayıncılık, Ankara, 2007, s. 23. 268

Ramond, 2002, s. 97.

Page 80: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

71

duygulanan vb. bir yanı da vardır. Peki insanın çeşitli etkilenimleri alıp etkilemesi ne

demektir? Bu açıklanmaya çalışıldığında ilk olarak Spinoza‟nın insanı beden ve

ruhtan birleşik olarak ele alması kişileri aydınlatır. Daha önce de söylendiği gibi

Spinoza insanın aklından dolayı diğer varolanlardan üstün olduğu inancına karşı

çıkar.

Spinoza düşüncesinde, insana, insanın duygularına ve doğasına, kudretinin ne

olduğuna önem verir. Spinoza insanın tutkularını anlamaya çalışır. “Spinoza

tutkulardan tiksinmez, bunun yerine “sanki çizgiler, düzlemler ya da bedenler gibi

kavranılabilirmişçesine” onları anlamaya çalışır.”269

Bunları Etika‟da geometrik

yöntemi kullanarak kanıtlamaya gitmiştır. Spinoza duyguların doğasını anlamaya

çalışır. Fakat duyguların anlaşılabilmesi için insanın eylem ve arzularının da

bilinmesi gerekir. “Spinoza açısından duyguların doğasını kavramak, insanın

eylemlerinin ve isteklerinin gücünü, nedenlerini ve özelliklerini anlamakla mümkün

olacaktır.”270

Spinoza Etika‟da üçüncü bölümün önsözünde, düşünürlerin çeşitli

konularda eserler vermesine rağmen hiçbirinin ne duyguları ele aldığı ne de zihnin

duyguları denetime almasındaki rolü ile ilgili herhangi bir şey yapmadıklarını söyler.

Bölüme yazdığı Önsöz‟de, kendisinden önce duygu dünyamıza eğilen

yazarların çoğunun, meseleyi, doğanın evrensel yasalarının dışında

değerlendirdiklerini, insana duygusal yaşantıları ile doğanın kendi işleyişi

dışında bir evren (bir tür, „krallık içinde krallık‟) tasarladıklarını vurgular.271

Spinozanın Etika kitabında, insan duygularını Tanrı‟yı incelermiş gibi ele alıp

insanlara tutkuların geometrisini verir. “Şu halde, Spinoza‟nın metafiziğinden yola

çıkıldığında tutkulara ilişkin bir geometri olanaklıdır ve başka hiçbir inceleme bizleri

kendi kendisini tanımaya götürmeyecektir.”272

Bu bağlamda Spinoza‟nın Etika‟da

üçüncü bölümün girişinde, insanın eylem ve davranışlarını incelemeye giderek bu

eylem ve davranışlarda duyguların büyük rolü olduğunu vurgulaması bunun bir

kanıtıdır.

269

Miriam Van Reijen, “Spinoza‟nın Psikoloji Felsefesi: Ruh Hazır, Ten Güçlü Olmasa”, Spinoza

Günleri 2”, Ed. Reyda Ergün – Cemal Bali Akal, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, s. 39. 270

Mehmet Şiray, “İmgeden Akla: Spinoza‟nın Toplum ve Bireysellik Anlayışını Tutkular Üzerinden

Yeniden Okumak”, Spinoza ile Karşılaşmalar, Ed. Güçlü Ateşoğlu – Eylem Canaslan, Ayrıntı

Yayınları, İstanbul, 2005, s. 220. 271

Halûk Sunat, Spinoza ve Felsefesi, Bağlam Yayıncılık, İstanbul, 2014, s. 178. 272

Scruton, 2007, s. 111.

Page 81: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

72

Tutkular ve insanın yaşam biçimleri hakkında yazanların çoğu doğanın ortak

yasalarını izleyen doğal şeyler yerine doğanın dışında olan şeyleri ele

almaktalar. Aslında bunlar doğadaki insanı egemenlik içinde bir egemenlik

olarak algılamaktalar(…) Bunlara kuşkusuz çok tuhaf gelecektir(…) benim

insanın kötülük ve düşkünlüklerini geometrik bir tarzda ele almaya çalışmam

ve akıl karşısında boş, saçma ve iğrenç olarak görünen bu şeyleri düzgün bir

akıl yürütmeyle sergilemeyi istemem (…) Ancak nefret, öfke kıskançlık gibi

duygular, kendi başlarına, diğer bireysel şeylerle aynı doğal gereklilik ve

yetenekten kaynaklanırlar; dolayısıyla da, anlaşılmalarını sağlayan belirli

nedenleri kabullenir ve bizim bilgimiz açısından herhangi başka bir şeyin

özellikleri kadar değer taşıyan belirli özellikler taşırlar.273

Spinoza düşüncesinde, duygular insan hayatını büyük ölçüde etkiler. Bundan

dolayı insan söz konusu olduğunda her şey üç şekilde tanımlanır. Dolayısıyla

Spinoza felsefesinde üç temel duygu vardır. Bu üç temel duygu haz (laetia), acı

(tristitia) ve istekdir (cupiditas) ve öteki tüm duygular bu üç duygudan türemektedir.

Aşk, umut, sevince bağlı duyguyken, acıma ise üzüntüye bağlı bir duygudur. Özlem,

hırs, libido vb. ise istek‟e bağlı duygulardır. Öfke vb. duygular da arzu ve istek

duygularına birden bağlıdır. Dolayısıyla Spinoza‟nın duygulara önem verdiği onun

duyguları titizlikle incelemesinden anlaşılmaktadır.

Yukarıda duyguların conatus ile yakın ilgisi olduğu ve conatus yasasınca

yönetildiğinden bahsedildi. “Tüm duygularımız, Spinoza‟nın conatus adını verdiği

bu “varoluşta sebat çabası” ya da istek kaynağının, güç kazanması ya da güç

kaybetmesi, daha sevinçli ya da hüzünlü hallere geçişlerinden başka şeyler

değildir.”274

Aynı zamanda duyguların conatus ile olan bağlantısı bedenin etkilenim

durumundan da anlaşılmaktadır. Çünkü bedenin gücünü ya da güçsüzlüğünü ifade

eden haller conatus‟un azalışı ya da artışına tekabül eder. “Burada bedenin etki

gücünün artması ya da azalması conatusun artması ya da ya da azalması anlamına

gelir. Bir bireyin var oluş direncinde bir artış söz konusuysa, onu etkileyen dış

nedenin tabiatı onunla uyumludur ve bireyin conatus'u etkili demektir.”275

Duyguların gücü onu yaşayan kişiyle ilgilidir. Herkes duygulardan etkilenir.

Spinoza düşüncesinde insanın duygulardan etkilenmesinden doğal bir şey yoktur.

273

Scruton, 2007, s. 111. 274

Fransez, 2012, s. 200. 275

Candaş Bolgül, “Aristoteles ve Spinoza'da Duygulanım-Akıl İlişkisi”, Mersin Üniversitesi, Sosyal

Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Mersin, 2016, s. 71-72.

Page 82: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

73

Çünkü Spinoza felsefesinde insanın özü arzudur. “Arzu insanın özüdür, yani insanın

varlığını sürdürmek için harcadığı çabadır.”276

Spinoza duyguların yaşanması

konusunda bir şey söylemez. Fakat duygulanımlar bedeninin etkinliğini kırdığı için

bu noktaya itiraz eder. Çünkü insanın herhangi bir şeyden etkilenerek pasif kalması

bedenin ve zihninin etkinliğini kısıtlar. Bedenin ve zihnin etkinliğinin kısıtlanması

insanın özü olan arzuya direnerek varlığını devam ettirmemesi anlamına gelir.

Spinoza düşüncesinde, duyguların nasıl yaşanılacağının bilinmesi gerekir. Bunu

gerçekleştirebilme koşulu insanı pasif duruma getiren şeyin bilgisini taşımaktır.

Örneğin insan mutsuzken, üzüntülüyken pasif durumdadır. Fakat üzüntülü

olduğunun bilgisine erişirse pasif halden aktif hale geçer.

İnsanlar duygulardan büyük oranda etkilenirken, duygulardan izole olunması

mümkün değildir. Çünkü insan diğer insanlarla karşılaşma halindedir. Bu

karşılaşmalar yaşanırken insanın kendini karşıt duygulardan bu tarz değişimlerden

alıkoyması mümkün değildir. “Bireyler, başlarına gelen şeylere istinaden karşıt

duygular (tutkular ya da duygular) yaşar; değişim ise güçlerindeki artış ya da

azalıştadır.”277

Bedenin ve zihnin gücünü etkileyen duyguların yaşanma derecesi

herkeste farklıdır. Kimisi bir duygudan diğerine göre daha fazla ya da az etkilenir.

Örneğin nefret duygusunu herkes yaşayabilir fakat nefretin dozu her insanda

farklıdır. Bu duygular çoğaltılabilir. Duyguların gücü bu etkilenmeyi yaşayan kişinin

duygu karşısındaki gücüyle karşı karşıya iken; zihnin gücü ise tamamıyla tutkular

karşısında edilgin dolayısıyla bilgisiz olmayla ilgilidir.

Zihnin, duygular üzerindeki erkinin ne olduğunu, zihin ile tutkudan hangisinin

diğerine egemen olacağını daha iyi anlamak için, şunu akıldan çıkarmamak

gerekir: Bir duygunun büyüklüğü ve küçüklüğü, güçlü ya da zayıf olması

göreli şeylerdir. Bir insanın, bir duygudan, başka bir insana kıyasla daha fazla

etkilendiğini gözlediğimizde ya da tek kişiye egemen olan iki duygudan

birinin diğerinden daha belirgin olduğunu gördüğümüzde, bir duygunun

ötekinden güçlü olduğunu söyleriz. Aslında, bir duygunun gücü, ona neden

olan olay ile kişinin gücünün kıyaslanmasıyla tanımlanır. Diğer yandan zihnin

gücü ise sadece içerdiği bilgi ile güçsüzlüğü ise, bilgi yoksunluğu ile

tanımlanır.278

276

Mehmet Fatih Elmas, Spinoza ve İnsan, Sentez Yayıncılık, İstanbul, 2015, s. 158. 277

Filippo Del Lucchese, Machıavelli ve Spinoza’da Çatışma, Güç ve Çokluk, çev. Orkun Güner,

Otonom Yayıncılık, İstanbul, 2016, s. 24. 278

Fransez, 2012,s. 263.

Page 83: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

74

Spinoza‟nın duyguları ele alışı ve inceleyişiyle bedenin ne kadar önemli ve

gerekli olduğunun bilgisi defalarca anlatıldı. Bilgi türleri açıklanırken söylendiği gibi

insan duyguları bedenine gelen etkilenimler sayesinde bilir. Eğer beden olmazsa

insanın duyguları bilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla duyguları yaşamak ve onları

bilmek için bedenin varlığı gereklidir aksi takdirde etkilenimden söz edilemez. “Bir

nesne gelir, bedenimizi belirli bir biçimde etkiler ve bunun sonucu olarak,

zihnimizde hem bu dış nesnenin hem de bedenimizin doğasının belirlediği bir

imgeleme oluşur.”279

Spinoza düşüncesinde, insan istese de duygulardan kaçınamaz ve insan

bedeni duygular tarafından sürekli etkilenime maruzdur. Bu etkilenimler edilgin

olduğu sürece insan tutkunun etkisi altındadır. Yani conatus‟u tutku yönetir.

“Etkilenme kudretimiz edilgin etkilenişlerle doldurulmuş olarak kaldığı sürece,

conatus tutkularca belirlenir ya da Spinoza‟nın dediği gibi arzularımız tutkulardan

doğarlar.”280

İnsan tutkulardan kaçınamadığında tutkuların esiridir. Bundan dolayı

Spinoza düşüncesinde, insan tutkular karşısında ne kadar çaba gösterirse o kadar

bilgili, etkin olur. İnsanın tutkular karşısında etkin olması zihninin gücünü

gösterirken, tutkular karşısında edilgin olması ise güçsüzlüğünü gösterir.

Zihnimizde, etkin olduğu sürece oluşan duyguların hepsi bir Sevinç ve İsteğe

indirgenebilir, hiçbiri bir Hüzne indirgenemez. Etkin bir zihinde Hüzün

oluşmaz. Zihin Gücü, insanda bilgiye dayandığı sürece oluşan duyguların

tümüdür. Başka bir deyişle insanın bilmesinden kaynaklanan tüm duyguları

Zihnin Gücüne indirgenebilir. Zihin Gücü, ikiye ayrılabilir: Sebat ve Gönül

Yüceliği. Sebat, bir bireyin salt aklının buyruğuna uyarak kendi varlığını

koruma isteği, Yücegönüllülük ise, bir bireyin, salt aklının buyruğuna uyarak

başkalarına yardımcı olmaya ve onlarla kendi arasında bir arkadaşlık bağı

kurmaya çaba göstermesidir. Etkin (aktif) bireyin, salt kendi yararı için yaptığı

eylemler (ılımlılık, yetingenlik, tehlike altında zihin çevikliği gösterme gibi)

Sebata, aynı zamanda, başkalarının yararını da düşünerek yaptığı eylemler

(Alçak gönüllülük, bağışlayıcılık v.b. gibi de), Gönlü Yüceliğe

indirgenebilir.281

Spinoza daha önce de söylendiği gibi duygularına boyuneğdiği için insanı

köle olarak tanımlar. Bu başlık altında Spinoza, duygularımızı denetleme ya da

279

Fransez, 2012, s. 202. 280

Deleuze, 2013, s. 230. 281

Fransez, 2012, s. 203-204.

Page 84: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

75

kısıtlamadaki güçsüzlüğümüzü bir tür „kölelik‟ olarak anar. Söz konususu köleliğin

etkisi altındaki insan, kendi tüzesi ile uyarlı değildir; öylesine kölece kendisi talihin

akışına bırakmıştır ki, kendisi için daha iyi olanı görse bile, gider, daha kötü olanın

peşine takılır.282

Köle durumundaki insan kendi tüzesi değil, duygularının tüzesi altındadır.

Köle durumunda olan insanı aklı değil duyguları yönetir. Bu yüzden Spinoza

düşüncesinde, insanın kararını kendisinin vermesi önemlidir. İnsanın kendi karar

vermesi için de akla göre hareket etmesi gerekir. O halde Spinoza felsefesinde

kaçırılmaması gereken noktanın insanı yönetenin aklı olması gerektiğidir. İnsanın

akla uygun hareket etmesi conatus‟u kullanması ve erdemi istemesi anlamına

gelmekteydi dolayısıyla insanı erdemli yapanın aklının olması ve upuygun ideleri

bulması gerektiğidir.

Spinoza felsefesinde aklını kullansın ya da kullanamasın insanın özü

conatustur. İnsan usa uygun hareket ettiğinde conatus sergilemekte duygularına

boyun eğdiğinde ise, sergileyememektedir. Her iki durumda da insanın özü aynıdır.

Spinoza düşüncesinde, insanın conatusu devam ettirmesi gerekir. Çünkü sevgi

insanın ayaklarını yerden keserken, nefret ise kişiyi dibe vurur. Örneğin, Spinozanın

yaptığı kırk sekiz duygu tanımlamasında kırk altıncı duygu türü olan “Ayyaşlık

(ebrietas), yani ölçüsüz içme isteği ve sevgisi”283

de bir duygudur. Fakat ayyaşlığın

tanımından da anlaşılacağı üzere ölçü aşıldığında kişiye vereceği anlık hazdan ziyade

uzun vadede kötü sonuçlar getirir. Bu duyguları çoğaltmak mümkündür. Fakat

duygulardan kaçınma mümkün değildir çünkü duyguların yaşanmasına neden olan

şey o nesnelerin insan bedeninde kurduğu etkilenimdir. Dolayısıyla insanın varlıkta

olmaya devam ettikçe etkilenimden dolayı duyguları yaşaması kaçınılmazdır.

Tutku durumunda olunduğunda, yani insanın edilgin etkilenişler ile dolu

oluşunda da conatus devam eder. Yapılması gereken, insanı edilgin hale koyan

tutkunun nasıl yaşanacağının bilgisine erişmektir. İnsanların bedenleri olduğu sürece

duygulara maruz kalmaları söz konusudur. İnsanın duygulara maruz kalmasından

282

Halûk Sunat, Spinoza ve Psikanaliz ve Hayat, Yirmidört Yayınevi, İstanbul, 2009, s. 109. 283

Spinoza, 1996, s. 149.

Page 85: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

76

ziyade asıl önemli olan duyguların nasıl yaşanacağıdır. Daha önce de söylendiği gibi

duyguların yaşama noktasında conatus devreye girer.

İnsan tutkulara maruz kaldıkça ne kadar conatus kullanırsa, bilgili, güçlü ve

erdemli olur. İnsanlar duyguların nasıl yaşanılacağını bilmediğinde dirençleri sarsılır.

Bu bağlamda insanın conatus kullanması ruhunun etkinliğini gösterir. İnsanın etkin

olması onun aynı zamanda güçlü olduğunu gösterir. Haz insanın etkinlik gücünü

arttıran bir şey olduğundan sevincin bilgisine ancak etkin bir durumdayken erişilir.

“Ve conatus, sevinci deneyimlemek, eyleme kudretini artırmak, neyin sevinç

olduğunu, neyin bu nedeni koruyup desteklediğini hayal etme ve bulma çabasıdır.”284

Spinoza düşüncesinde duyguların kendinde kötü bir yanı yoktur. Duygular

zorunlu olarak insanın elinde olan bir şey değildir. İnsan etkilenimlere maruz

kaldıkça, duyguları istese de istemese de yaşar. Burada kaçırılmaması gereken nokta

duygunun nasıl yaşanacağıdır. Çünkü duygular conatusa bağlı olarak insanın etkinlik

gücünü belirlemektedir. Spinoza düşüncesinde, insan duyguları yaşamayı bilmediği

ya da ölçüyü aştığı durumlarda kısıtlanmaktadır. “Bedenimizin etkinlik gücünü

artıran, azaltan, ona yardım eden ya da onu kısıtlayan ne olursa olsun, o şeyin ideası

anlığımızın düşünme gücünü artırır, azaltır, ona yardım eder ya da onu kısıtlar.”285

Bu durumda insanın daima conatus göstererek bedenin ve zihnin etkinlik gücünü

koruması gerekir.

3.4. Spinoza Felsefesi’nde Beden-Ruh Problemi

Felsefe Tarihi boyunca tartışılan ruh-beden konusu Spinoza‟nın da problem

edindiği bir durumdur. Descartes‟ın ruhu bedene öncelediği, ruhu bedenden üstün

tuttuğu bu konu Spinoza da birleştirilmiştir. Spinoza da beden ve ruh ayrı ayrı veya

iki farklı insan değildir. Beden ve ruh birlik içerisindedir. “Fiziksel bedenlerimiz

vardır, ama aynı zamanda ruhuzdur ve bunlar iki farklı insan değildir, bir ve aynı

kişidir. Eski bir yahudi deyişinde olduğu gibi, “Sanki beden ruhun dışa bakan

284

Deleuze, 2005, s. 80. 285

Spinoza, 1996, s. 107.

Page 86: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

77

biçimidir.”286

Spinoza düşüncesinde insan bedeni ve ruhu birlik içerisindedir. Ruh ve

bedenin birlikteliğinden şüphe duymaması Spinoza‟nın düşünce sisteminden gelir.

Çünkü bu sistemde kipler (modus) arsında üstünlük bulunmaz. Bu yüzden ruh ve

beden birdir ve bundan şüphe duyulmaz. “Spinoza, ruh ve bedenin birliği konusunda

şüphe duymaz. İnsan zihninin gerçek varlığı gerçekte varolan belirli bir şeyin fikrine

dayanır. Ruh ve beden aynı şeydir.”287

Spinozada insan ruhu ve bedeni birlik

içerisinde olduğundan bedenine etki eden her şeyin etkisindedir. Hatırlanacak olursa

ideanın nesnesi bedendi yani bedene etki eden şeyden dolayı insanlar bilmekteydi.

Dolayısıyla beden olmazsa etkilenim mümkün değildir. “Spinoza felsefesinde ruhun

çalışması bedenin etkilenimlerinin etkisinde olması demektir. O bu etkilere duygu

demiştir. Ruh bedene göre çalıştığı için bedenin her etkilenimi, ruhta ideaya karşılık

gelir.”288

Spinoza yukarıda da ifade edildiği gibi ruha üstünlük atfetmemek için ruhu

bedenle birlikte tanımlamaya gitmiştir. Bu yüzden Spinoza‟nın Etika’nın ikinci

bölümünde bedeni doğrudan tanımlarken ruhu bedenin bir uzantısı şeklinde

insanların karşısına çıkarmak istemesinin nedeni budur. “…Ruh artık bedenin

parçaları arasında bir bağ sağlamaz, bedenin efendisi (ya da kölesi) de değildir: Onun

fikridir, yani uzam düzleminde beden neyse, düşünce düzleminde onun birebir

eşdeğeridir.”289

Yani Spinoza ruhun tek başına değil bedenle birlikte görülmesini

ister. Bu yüzden Spinoza‟nın ideaya duygu demesi, onun eleştirilere boğulacağı bir

yerdir, çünkü felsefe tarihinde idea filozoflar için çok kutsal kavramlardan bir

tanesidir. Bundan dolayı Platon‟da hakiki bilgi episteme olduğu için idea kavramının

kutsallık taşımasında Platon‟un etkisi vardır.

Platon‟a göre, bir tarafta ezeli ve ebedi, mükemmel olan idelerin alemi vardır

ki bu alem, düşünülebilen, akıl yoluyla kavranabilen hakikatlerin alemidir.

Ancak bu alemin bilgisi doğru, genel-geçer ve mükemmel olan bir bilgidir.

Platon, bu bilgiye “episteme” adını vermektedir. Hakiki bilgi olan ideaların

bilgisi, mutlak, zorunlu olan bir bilgidir. Böyle bir bilgiyi de akıl

sağlamaktadır.290

286

Magee, 2004, s. 92-93. 287

Karl Jaspers, Spinoza, çev. Ralph Manheim, Ed. Hannah Arendt, First Harvest Edition, United

States of America, 1974, s. 39. 288

Atış, 2015, s. 152. 289

Ramond, 2014, s. 96. 290

Hüsameddin Erdem, İlkçağ Felsefesi Tarihi, Hü-Er Yayınları, Konya, 2010, s. 188.

Page 87: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

78

Dolayısıyla bir filozofun ideaya duygu demesi dikkat çeken bir durumdur.

Çünkü filozoflar duygu kavramını insanı kontrolden çıkaracağı, doğrudan saptıracağı

ya da ona yanlış şeyler yaptıracağı düşüncesiyle sevmezler. “Dolayısıyla teori hayatı

üzerine yoğunlaşan bu hayat görüşünde bedensel istekler ve hatta bedensel eylemler

aşağı konumundan dolayı teoriye engel olan, bu yüzden de bastırılması gereken

güçler olarak görülür.”291

Filozoflar hakiki bilgiye akılla ulaşıldığını

savunduklarından aklı temele alıp duygu kavramını dışlamışlardır. Bundan dolayı

filozoflar için, insan akıl varlığıdır ve ona göre değerlendirilir.

Spinoza‟nın ideaya duygu demesi aslında duygu kavramının içeriğini

değiştirmesi anlamına gelmektedir. Çünkü Spinoza düşüncesinde duygu (affectus)

etkilenim demektir yani bedenin etkilenen bir durumunu ifade etmektedir, dolayısıyla

Spinoza duyguyu kullanmak durumundadır. “Duygu bedenin etkilenmesinin ruhta

oluşturduğu durumlardır. Duygu için etkilenim (affectum) kavramını kullanma nedeni

budur. Bedenin her etkilenimi ruhta duygulara neden olur. Bu duygular bu felsefe de

hem bilgi hem tutku olarak adlandırılır.”292

Felsefe tarihinde neredeyse ilk kez bir

filozof duyguya bu denli önem vermiştir. İnsanın sadece akıl sahibi bir varolan

olarak öneminin olmadığı bunun yanında duygulara sahip bir varolan olmasının da

buna neden olduğu daha önce ifade edilmişti. O halde Spinoza‟ya göre akıl varlığının

değeri duygularından gelir.

Spinoza felsefesinde insanın etkilenimi beden sayesinde gerçekleşmektedir.

Dolayısıyla Spinoza düşüncesinde etkilenim bedenden yani cisim olmaktan başlar.

Etkilenimin dağılımı bedenden ruha, cisimden bedene doğru gerçekleşir. Çünkü

Spinoza felsefesinde cisim hareketli olduğu için diğer cisimleri de etkiler. “Cisimler

uzamın bir tavrı olunca, Spinoza‟ya göre, uzam için en temel nitelik hareket ve sükûn

olmaktadır. Bu anlamda uzam sıfatı, âlemdeki tüm hareket ve sükûnu ifade

etmektedir.”293

Fakat etkilenimin asıl nedeni Tanrı‟nın kendisi yani Tanrı‟nın özüdür.

Cisimler hareketli olduğundan diğer cisimleri etkilemekte fakat cisimlere o hareketin

291

Mustafa Yıldız, "Spinoza'da İnsan Doğası-Siyaset İlişkisi Üzerine Bir Deneme", Tarih Kültür Ve

Sanat Araştırmaları Dergisi, 2012, ISSN:2147-0626, s. 12. 292

Atış, 2015, s. 152. 293

M. Kazım Arıcan, Spinoza’nın Tanrı Anlayışı, İz Yayıncılık, İstanbul, 2004, s.117.

Page 88: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

79

gelmesi için bir güç (dynamise) gerekmektedir. Bu güç de Tanrı‟nın özü tarafından

belirlenir.

Spinozanın duygulanımı (affectio) kullanma nedeni bedenin etkilenme

durumlarını göstermek içindir. Bu noktada Spinoza‟nın etkilenimi kullanması, onun

rasyonalizmi aşamamasına eleştiri olarak düşünebilir. Bedenden başlayarak, deneyi

şart koşmasına rağmen deney kavramı yerine etkilenimi kullanmaktadır. Çünkü

deney kavramını kullandığında empirizmin akla gelmesi muhtemel olacaktır.

Spinoza felsefesinde emprizme yer vermemiş; o, atomcu ve parçacıkcı filozoflara

yakın durmayı tercih etmiştir. Hatırlanacak olursa, atomcuların kendi içlerinde bir

hareketi yoktu, hareket atomların yer değiştirmesiydi. “Hareket denilen şey, atomun

yer değiştirmesidir.”294

Kipler (modus) arasındaki etkilenim ilişkisinde cisimlerin

bazıları dingin bazıları hareketlidir. Kipler (modus) de tıpkı atomlar gibi yer

değiştirip, birbirlerini devindirirler. Dingin olanlar hareketli olanların etkisiyle

harekete geçmekte, etkilenmeleri bittiği zaman hareket halinde olan dinginliğe

geçmekteydi.

[....]Doğadaki ifade, mekanizmin iki yoldan aşıldığını gösterir. Mekanizm bir

yandan eyleme ve maruz kalma gücünün değişimleriyle tanımlanan bir

etkilenme kudreti dinamizmine; bir yandan da güç dereceleri olarak

tanımlanan tekil özlerin konumuna gönderme yapar.295

Spinoza Etika‟nın ikinci bölümünün birinci tanımında cismin de bir kip

(modus) olduğundan sözeder. “Cisim ile uzamlı şey olarak görüldüğü sürece

Tanrının özünü belli ve belirli bir yolda anlatan kipi anlıyorum.”296

Bundan dolayı

cisimler de birer modustur ve her kip (modus) birbirini hareket ettirir. Dolayısıyla

Spinoza düşüncesinde beden sadece yer kaplayan olmayıp aynı zamanda hareket

etmektedir. Kipler (modus) yani cisimler arasındaki etkilenim konusunda Spinoza

Demokritos‟tan etkilenmiştir. Ayrıldıkları nokta ise, Demokritosa göre atomların

hareketleri kendi içlerinden gelirken, Spinoza da ise böyle değildir. Spinozanın

burada ilk hareket ettiricinin etkisinin olduğunu düşünerek Aristotelese yaklaşmıştır.

294

Çiğdem Dürüşken, Antikçağ Felsefesi, Alfa Basım, İstanbul, 2014, s. 127. 295

Deleuze, 2013, s. 231. 296

Spinoza, 1996, s. 56.

Page 89: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

80

Yukarıda da söylendiği gibi cisimlerin birbirini hareket ettirebilmesi için bir

güç gerekir. Bu gücün kaynağı Tanrıdır.

Tanrı, maddede hareket gibi, doğrudan doğruya yarattığı etkilerin asal

nedenidir; burada tali bir nedene yer olamaz, zira tali neden (Tanrı‟nın

kuvvetli bir rüzgarla denizi kurutmasında ve benzerşekilde, Doğadaki tüm

tikel şeylerin durumunda olduğu gibi) tikel şeylerle sınırlıdır.297

Tanrı‟dan dolayı bedenden ruha, cisimlerden de bedene etkilenim gerçekleşir.

Kipler (modus) arasındaki mekanizmi sağlayan şeyin parçacıkcı görüştür, bu noktada

Spinoza atomcu filozoflara yakındır. Spinoza‟nın doğa filozoflarına, atomculara olan

yakınlığının açıktır, Aristoteles‟e olan yakınlığı ise sadece ilk hareket ettirici olduğu

düşüncesidir. Bunun haricinde Spinoza‟nın üzerinde Aristoteles, Platon ve hatta

Sokrates pek etki oluşturmaz.

Spinoza‟nın ifadeleri Batı felsefesinin üç otoritesini eleştirel biçimde ele alan

ve buna karşın onun Hugo Boxel‟le yürüttüğü tartışmasında da tanık olunduğu

üzere doğa filozoflarına yakınlık duyuran niteliktedir: Platon, Aristoteles ve

Sokrates‟in otoritesi benim için çok az bir ağırlık taşır. Eğer siz Epiküros,

Demokritos ya da atomculardan herhangi birini ortaya atmış olsaydınız bu

benim için daha şaşırtıcı olurdu.298

Spinoza felsefesinde idea‟nın beden sayesinde gerçekleşen bir etkilenim

olduğundan bilgi türleri açıklanırken bahsedilmişti.

[…]İnsan ruhunu teşkil eden fikrin objesi, cisimdir (bedendir), yani fiil

halinde (actu) var olan uzamın bir tavrından başka bir şey değildir.

Düşüncenin tabiatına dikkat eden kimse… fikir düşüncenin bir tavrı

olduğundan dolayı, ne hayalden (imgeden) ne de kelimlerden ibaret olduğunu

açıkça anlayacaktır. Gerçekten kelimelerin ve hayallerin özü ancak

Bedenimizin hareketleriyle kurulmuştur. Bir fikir belirli bir kelime ya da

imgeyle ilişkide değil, anlamanın kendisi olarak anlamayla ilişkide

düşünülmelidir. Burada ifade bulan ilişki aslen bedensel bir ilişkisellik, bir

orandır.299

297

Spinoza, Kısa İnceleme, çev. Emine Ayhan, Dost Yayınevi, Ankara, 2015, s. 48. 298

Sevinç T. Aksu, “Ekopraksisin Kuruluşu Açısından Spinoza ve Marx‟ın Varlık Anlayışlarının

İncelenmesi”, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Doktora Tezi),

Kocaeli, 2013, s. 31. 299

Özge Ejder, “Spinoza Felsefesi Perspektifinden Sanat Alanına Bakış”, Spinoza ile Karşılaşmalar,

Ed. Güçlü Ateşoğlu – Eylem Canaslan, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2015, s. 232.

Page 90: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

81

Dolayısıyla insanlar duyguları bedenine gelen etkilenimler sayesinde bilir.

Bedenin etkilenimleri olan duygular, conatus kavramı içerisinde tezahür eder.

“Spinoza'nın ontolojisinin kurucu ögesi ise filozofun duygu durumunda ortaya çıkar:

Herhangi birşeyin varlığını sürdürmek için sarf ettiği çaba şeyin fiili özünden başka

bir şey değildir.”300

Dolayısıyla etkilenimle bağlantı içinde olan insan bedeni ne

kadar conatus sergilerse o kadar etkin, güçlü olur. İnsanın duygulara boyun

eğdiğinde ise edilgin ve güçsüz olması söz konusudur.

Spinoza felsefesinde insanın köle olmamak için duygulara maruz kaldıkça

çaba göstermesi gerekir. İnsanın etkilenimler karşısında eylemde olup etkide

bulunabilirse bunu bilgiye; pasif, edilgen olursa tutkuya dönüştürür. Eğer insan

bedeni herhangi bir dışsal cismin doğasını içeren bir yolda etkilenirse, insan anlığı o

dışsal cismi edimsel olarak varolan ya da bulunan bir şey olarak görecektir, ta ki

beden dışsal cismin varoluşunu ya da bulunuşunu dışlayan bir değişki tarafından

etkileninceye dek.301

Spinoza düşüncesinde, insanı eyleme sevk eden duygular; pasifliğe,

edilgenliğe sevk eden ise tutkulardır. Tutku özü gereği insanı esir almaz. Spinoza

felsefesinde, insanın tutkudan kaçınamaz. “Böylece insan ruhunun beden ile zorunlu

bağı sadece zorunlu olarak etkilenme değil duygulardan kaçamamadır.”302

Tutkunun

esiri olup olmamak insanın onu nasıl yaşadığı ile ilgilidir. Tutkular insan ruhunun

etkilenimleridir fakat bu ruhun kendisinden değil onun dışındaki bedenden

kaynaklanır. “Ruh ve beden aynı ortak zorunluluğun parçası olduğu için insan ruhu

bu etkilenimlerden kaçamaz.”303

Spinoza düşüncesinde insan zorunlu olarak tutkulara güdümlüdür.304

Bunun

nedeni insan ruhunun beden ile olan zorunlu bağından dolayı duygulardan

kaçamamasıdır. İnsan ruh ve bedenden birleşik olduğu için bedeni olmadan yaşaması

300

Sevinç Türkmen, "Spinoza'da Sonsuzluk Sorunu ve Praksis", Kaygı Uludağ Üniversitesi Fen

Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 2014, S. 23, Bursa, s. 122. 301

Spinoza, 1996, s. 71. 302

Atış, 2015, s. 155. 303

Atış, 2015, s. 152. 304

Zelyüt, 2011, s. 73.

Page 91: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

82

mümkün değildir. Bedeni olduğu sürece insan ruhu tutkulara güdümlüdür. İnsan

tutkulara güdümlü olduğu için duyguları istese de istemese de yaşar.

Spinoza duyguların, tutku olma noktasında insanları pasifleştirdiği için kötü

olduğunu savunur. Bu yüzden bilgiyle tutkuyu birbirinden ayırır. Spinoza

felsefesinde, beden ve ruhun birlikte olmasından dolayı bedenin etkinlik gücünün

artması ruhun da etkinlik gücünün artması demektir. Beden ve ruh birlik içerisinde

olduğundan bedenin etkilenimlerine karşı ruhun etkinliği söz konusudur. “Spinoza

ruhun etkinliğini, bedenin etkilenimlerine karşı çabalamasında bulur. Bu karşı çabayı

Spinoza bilgi konusuna bağlar.”305

Spinoza ruhun uygun idealara sahip olduğunda

etkin, uygun olmayan idealara sahipken ise edilgin olduğunu söyler, dolayısıyla ruh

edilgin konumdayken insan güçsüz ve tutkuların kölesi olmuştur.

Spinoza düşüncesinde, insanın duyguyu bilgi haline getirmesinde, bilgide

böyle bir şansa sahip olmasına neden olan şeyin akıldır. Çünkü akıl bir nevi insanın

bunu yapmasına imkân verir. Fakat tutkularda böyle bir şeyin mümkün değildir.

Çünkü tutku aklı dışladığı için düşünmenin dışındadır. “Ruh bedene göre çalıştığı

için bedenin her etkilenimi, ruhta ideaya karşılık gelir. Sadece etkilenimlerin karşılık

olduğu bazı idealar bilgiye bazıları da tutkuya neden olur.”306

Duygunun bilgi haline gelmesinde insanın etkisi olmakla birlikte tutku

konusunda hiçbir etkisi yoktur. İnsan tutku durumundayken dış etkenlere fazlasıyla

maruz kaldığı için bunu gerçekleştiremezken, bilgide kısmen de olsa bunu ortadan

kaldırabilme şansı bulunur. “Ruh bedenden etkilenmesi konusunda bir şey yapamaz.

Aynı ruh, çaba ile etkilenimlerinin eylem ya da tutku olmasını belirler. Spinoza buna

dayanarak ruhun eylemlerini etkin ve edilgin olarak ikiye ayırır.”307

Ruh

algıladıklarının açık seçik farkındaysa etkindir. Aksi durumda ise tutkunun etkisinde

olduğu için edilgindir. Bilgi türleri hatırlanacak olunduğunda birinci bilgi türünün

upuygun olmayıp yanlışın nedeni olduğu için sanı bilgisidir. Bu yüzden birinci bilgi

305

Atış, 2015, s. 153. 306

Atış, 2015, s. 152. 307

Atış, 2015, s. 152-153.

Page 92: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

83

türü insana gerçek değil sakat bilgi verir. Dolayısıyla ruh sanı bilgisindeyken açık

seçik algılamamakta ve edilgin olmaktadır.

Doğamızdan yalnızca ondan anlaşılabilecekleri bir yolda doğan istekler,

yeterli idealardan oluşuyor olarak kavrandığı sürece anlık ile ilişkili olanlardır;

geri kalan istekler ise, yalnızca şeyleri yetersiz olarak kavradığı sürece anlık

ile ilişkilidirler, ve kuvvetleri ve artışları insan gücü tarafından değil ama

dışımızdaki şeylerin güçleri tarafından tanımlanır; öyleyse birincilere haklı

olarak eylemler, ikincilere ise tutkular/edilimler denir; çünkü birinciler her

zaman gücümüzü ve ikinciler ise tersine güçsüzlüğümüzü ve sakatlanmış

bilgimizi belirtirler.308

Spinoza insan ruhunun tutkular karşısında sürekli çaba (conatus) içerisinde

olduğunu söyler. “İnsan ruhunun çabası tutkulardan kaçınma isteğidir. Spinoza‟ya

göre ruhun bu isteğinin nedeni tutkunun insanı köleleştirmesidir. Ona göre kölelik,

insanın duygularını denetleme ve kısıtlama güçsüzlüğüdür.”309

Bu yüzden tutkular

insanı aklın buyruğundan uzaklaştırdığı için ruh bu çabası ile tutkulara karşı koyar.

Spinoza tutkuların insanı pasifleştirdiği için tutkularını yönetemeyen,

denetleyemeyen insanın köle durumunda olduğunu söyler.310

Buradaki kölelik

tutkuları kontrol edemeyen insanın güçsüzlüğüdür, diğer bir şekilde söylenirse ruhun

çaba göstermeyişidir. Dolayısıyla Spinoza felsefesinde ruhun gücü, insanın tutkulara

karşı gösterdiği çabadır.

Spinoza düşüncesinde ruhun gücü, ruhun çaba içerisinde olması anlamına

gelir. Bu aynı zamanda ruhun aklın etkisinde olması anlamını da taşır. Ruhun aklın

etkisinde olma nedenini uygun idelerdir. Bundan dolayı uygun ideler doğrultusunda

insan ruhunu aklı yönlendirir. Uygun olmayan ideler ise insanı tutkuların

yönlendirmesine neden olur. İnsan uygun ideleri bildiği sürece usun buyruğuna göre

yaşar. Bu durumda insanı yöneten akıl olduğu için ruhun çabası etkin olmaktadır.

“Spinoza felsefesinde ruhun çabası insanın aklının (Raison) kılavuzluğuyla

yaşamasıdır. Ruh usun kılavuzluğuna göre yaşamadığında tutkuların etkisi

altındadır.”311

308

Spinoza, 1996, s. 198. 309

Atış, 2015, s. 152. 310

Spinoza, 1996, s. 151. 311

Atış, 2015, s. 153.

Page 93: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

84

Spinoza felsefesinde beden ile ruhun birlik içerisinde olduğu görüşüne,

Tanrı‟nın her şeyin nedeni olduğu konusuna götürecek şeyin bilgidir. Bundan dolayı

Spinoza‟da bilmek erdemdir, insanı erdemli yapan şey bilgidir. Bilgi türleri

açıklanırken söylenilenler hatırlanacak olunursa ikinci ve üçüncü tür bilginin zorunlu

olarak gerçek olduklarını ifade edilmişti. İkinci ve üçüncü bilgi türlerinin bu

gerçekliği barındırmalarının nedeni yeterli ideaları taşımalarından kaynaklanır.

“Yeterli idea (idea adaequata) ile öyle bir ideayı anlıyorum ki, nesne ile ilişki

olmaksızın kendinde görüldüğü sürece, gerçek bir ideanın özelliklerinin ya da içsel

imlerinin (denominations intrinsecas) tümünü taşır.”312

Bu yüzden nesnesine uygun

bilgi, deneyden kopuk olarak çalışan akıl insanı gerçek bilgiye götürür. O halde

sadece akıl insana bu dünyadaki her şeyin nedeninin Tanrı olduğunu, her şeyin

gerçek nesnesinin Tanrı olduğunu gösterir. İnsan sadece akıl sayesinde duygulara

boyuneğmekten kendini korur.

Spinoza felsefesinde ruh ve bedenin biraradadır bu yüzden de birlikte

düşünülmesi gerekir. Aksi takdirde ruh ya da beden tek başlarına ele alındıklarında

bir anlam taşımamaktadır. Çünkü ruh ve bedenin tek tek anlaşılması onlara bir önem

hiyerarşisi yüklemekle birlikte Spinoza düşüncesine aşkınlığı taşır. Spinoza

düşüncesinde aşkınlık görüşü ve kipler (modus) arasında bulunacak hiyerarşi

saçmadır. Çünkü Spinoza düşünce sistemine bunları sokmaz.

3.5. Kutluluk (Beatitudo)

Spinoza felsefesinde conatus‟un kipler (modus) üzerindeki etkileri anlatıldı.

Conatus kiplerin (modus) varlıkta olmalarını sağlamaktan fazlasını ifade etmekteydi.

Bu bağlamda conatus kipleri (modus) sevinçli etkilenimlere yönlendirerek etkinlik

güçlerini arttırırken onları usa göre davranmaya, erdeme ve bilgiye de sevk eder.

“Spinoza‟nın bu ilkeyi yorumu sadece bir kendini-koruma olarak conatus ile değil

aynı zamanda Spinoza‟da sevinç ve etkinliğin gücündeki artış olarak anlaşılan en

büyük mükemmellik olduğu”313

Conatus sergileyen kip (modus) usa göre hareket

ederek erdemi ve bilgiyi de ister. Çünkü varlıkta olmaya çalışan kişi ancak erdemi

312

Spinoza, 1996, s. 56. 313

Aksu, 2013, s. 31.

Page 94: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

85

bulur. Usun bilgisi ile hareket eden kişi üçüncü tür bilgi düzeyine eriştiği için

kendisini esaretten kurtaracağı gibi kutluluğun bilgisine de erişir.

[…] ikinci ve üçüncü tür bilgi düzeyine erişmiş biri duygular dünyasının

“teori”sini yaparak “esaret” teşhisi koyabilir; dahası, esaretten kurtulabilmek

için “aklın (ratio) duygular karşısında neler yapabileceğini, sonra da zihinsel

özgürlüğün, başka deyişle kutluluğun (beatitudo) ne anlama geldiğini

göstererek aklın kudretinden söz edeceğim” diyebilir.314

Spinoza düşüncesinde erdemli olan kişi bilgilidir. “Kutluluk Tanrıya duyulan

sevgide bulunacaktır, duygusal bir sevgide değil ama insanın en yüksek bilme

biçiminden, sezgisel bilgisinden ya da bilimsel sezgisinden türeyen bir anlıksal

sevgide.”315

Bu bilme üçüncü bilgi türüne karşılık gelir. İnsan ancak üçüncü bilgi

seviyesinde usa göre hareket edip, sevinçle arzulanır. Çünkü insan sadece üçüncü

bilgi türünde akıldan doğan arzuya yönelir.

Çünkü ustan doğan istek ancak bir tutku olmayan haz duygusundan, eş

deyişle, aşırı olmayan hazdan doğabilir, acıdan değil; buna göre bu istek iyinin

bilgisinden doğar, kötünün bilgisinden değil; dolayısıyla usun kılavuzluğu

altında dolaysızca iyiyi ister ve ancak bu düzeye dek kötüden kaçınırız.316

Üçüncü bilgi türü olan sezgisel bilme her şeyin Tanrı‟nın zorunluluğundan

meydana geldiğinin bilgisine erişmedir.

Ama her şey Tanrı‟da olduğu ve Tanrı yoluyla kavrandığı için, bundan şu

çıkar ki bu bilgiden yeterli olarak bilebileceğimiz birçok şeyi çıkarsayabilir ve

böylece Bölüm 2, Ön. 40‟a Notta değindiğimiz ve üstünlük ve değerinden

Beşinci Bölümde söz etme fırsatını bulacağımız üçüncü bilgi türünü

oluşturabiliriz.317

İnsana her şeyin Tanrı‟ya bağlı olduğu bilgisini sadece akıl verir. “Şeyleri

olumsal olarak değil ama zorunlu olarak görmek usun doğasına özgüdür.”318

Aklın

bu zorunluluğa erişmesi de Tanrı‟nın zorunlu doğasından kaynaklanır. Çünkü sadece

akıl insana varolan her şeyin Tanrı‟nın zorunlu doğasından gerçekleştiğini gösterir.

314

H. Bülent Gözkan, “Spinoza‟nın Üçüncü Tür Bilgi Anlayışı ve Kant‟ın Eleştirisi”, Spinoza ile

Karşılaşmalar, Ed. Güçlü Ateşoğlu – Eylem Canaslan, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2015, s. 81. 315

William S. Sahakian, Felsefe Tarihi, çev. Aziz Yardımlı, İdea Yayınevi, İstanbul, 1997, s.136. 316

Spinoza, 1996, s. 192. 317

Spinoza, 1996, s. 90. 318

Spinoza, 1996, s. 88.

Page 95: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

86

“Ama şeylerin bu zorunluluğu Tanrı‟nın bengi doğasının zorunluğunun kendisidir;

öyleyse şeyleri bu bengilik doğası altında görmek usun doğasına özgüdür.”319

Spinoza insanın sezgiyle ulaşacağı en üstün şeyin kutluluk olduğunu söyler

ve kutluluğun Tanrı‟ya duyulan sevginin insana armağanı olduğunu belirtir.

Bu yüzden anlağı ya da usu olanaklı olduğu ölçüde eksiksiz kılmak bizim için

yaşamda özellikle yararlıdır, ve insanın en yüksek mutluluğu ya da kutluluğu

yalnızca bundan oluşur; çünkü kutluluk sezgisel Tanrı bilgisinden doğan ansal

hoşnutluktan başka birşey değildir, ve anlığı eksiksizleştirmek Tanrı‟yı ve

onun doğasının zorunluğundan doğan yüklem ve eylemleri anlamaktan başka

bir şey değildir.320

Kutluluk insanın üçüncü bilgiye erişmesinde zorunlu olarak doğan bir

sevgidir.321

Üçüncü bilgi türünden zorunlu olarak oluşan kutluluk insanın Tanrının

sonsuz olduğu düşüncesini bilmesi demektir. Çünkü üçüncü bilgi türü hatırlanacağı

üzere, sezgisel bilme anlamına gelmekteydi. Sezgisel bilgi, insanın yeterli ideların

bilgisini taşıyan Tanrının zihninden pay almasıydı. “Üçüncü bilgi türünden Anlıksal

Tanrı sevgisi zorunlu olarak doğar.”322

Spinoza düşüncesinde insan, Tanrı‟nın sonsuz

olduğu düşüncesinin idraki ile bu sevgiye ulaşır.

Çünkü bu tür bilgiden nedeni olarak Tanrı ideasının eşliğinde haz, eş deyişle

Tanrı Sevgisi doğar, ama onu bulunuyor olarak imgelediğimiz sürece değil,

tersine bengi olarak anladığımız sürece; ve anlıksal Tanrı sevgisi dediğim şey

budur.323

Spinoza düşüncesinde insanın Tanrı ile kurabileceği iletişim sevgidir. İnsan

ancak bu sevgi ile Tanrıyla olma şansına erişip, Tanrı‟nın kudretini ve sonsuzluğunu

anlayabilir. Bu sevgi doğrudan Tanrıyı yansıtır. Çünkü kutluluk da Tanrı gibi ezeli

ve ebedidir. “Üçüncü bilgi türünden doğan Anlıksal Tanrı Sevgisi bengidir. Üçüncü

319

Spinoza, 1996, s. 88. 320

Spinoza, 1996, s. 198. 321

Spinoza buradaki bağlamda kullandığı iki terim mutluluk (felicitas) ve kutluluk (beatitudo)

birbirleriyle ilişkilidir. Çiğdem Dürüşken bu ilişkiyi Spinoza‟nın Etika eserinin Tükçe çevirisinin

sonuna eklediği Terimler Sözlüğü (Latince-Türkçe) kısmında şöyle kısaca açıklar: “Kutluluk:

Spinoza‟ya göre zihnin sezgi gücüyle erişebileceği en üst mutluluk ya da doygunluktur. Bu tür

mutluluk Tanrı‟ya duyulan sevginin bir armağanıdır.” Benedictus D. Spinoza, 2016, s. 476. 322

Spinoza, 1996, s. 222. 323

Spinoza, 1996, s. 222.

Page 96: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

87

bilgi türü bengidir; öyleyse ondan doğan sevgi de zorunlu olarak bengidir.”324

Spinoza düşüncesinde Tanrı sonsuz olduğundan onu bilmenin ve sevmenin yolu da

sonsuzluktan geçer. Bu sevgiye tutulan kişinin de sonsuz bir şekilde ilerler. “Tanrı

sonsuzdur, Tanrı‟yı bilmek de, sevmek de sonsuzdur. Tanrı bilgisine kapılan, Tanrı

sevgisine kapılan gibi sonsuz bir yolda, sürekli yetkinleşerek ilerler.”325

Spinoza düşüncesinde erdemli olan kişinin bilgili olduğundan sözedildi. Bu

doğrultuda Spinoza‟ya göre en büyük erdem Tanrı‟yı bilmektir. “Anlığın en yüksek

iyisi Tanrı‟nın bilgisi ve anlığın en yüksek erdemi Tanrı‟yı bilmektir.”326

Bu bilgi de

üçüncü bilgiyle yani sezgisel bilmeyle bağlantılıdır. Dolayısıyla erdeme ulaşan kişi

Tanrı sevgisine yani kutluluğa ulaşır. Çünkü zihnin ulaşacağı en büyük erdemin

kutluluk olduğu söylenir. “Kutluluk erdemin ödülü değil ama erdemin kendisidir; ve

onun sevincini kösnülerimizi bastırmakla duymayız, ama tersine onun sevincini

duyduğumuz için kösnülerimizi bastırırız.”327

Spinoza felsefesinde erdemli olmak için önce çabalamak gerekir. Yani

yaşamayı istemeyen kişinin yaşamda olmayacağı için mutlu olmayı, iyiyi, erdemi

istemesi de mümkün değildir. “Hiç kimse aynı zamanda olmayı, davranmayı, ve

yaşamayı, eş deyişle, edimsel olarak varolmayı da istemedikçe kutlu olmayı, iyi

davranmayı ve iyi yaşamayı isteyemez.”328

Conatus ile erdemin bu noktada yakın

bağı bulunur: Varlığı koruma çabası en üstün erdem olmaktadır. “Buna (eş deyişle,

öz-sakınım çabasına) önsel hiçbir erdem kavranamaz. Öz- sakınım çabası şeyin

özünün kendisidir.”329

Dolayısıyla Spinoza düşüncesinde erdemli olmak aynı

zamanda yaşamı sürdürme görevi ile aynı anlama gelir. İnsan ancak bu sayede

mutluluğa kapı açabilir. Spinoza düşüncesinde, mutluluğa ulaşmak, zihni acıdan

arındırmak ancak ebedi ve sonsuz bir şeyin sevgisiyle mümkündür. “Fakat ebedi ve

sonsuz bir şeyin sevgisi, zihni katıksız mutlulukla besler ve onu her türlü acıdan

arındırır. Bu yüzden ebedi ve sonsuz sevgi çok çekicidir ve tüm gücümüzle

324

Spinoza, 1996, s. 223. 325

Atilla H. Erdemli, “Spinoza‟nın Ahlak Anlayışı”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,

(Yayımlanmamış Doktora Tezi), İstanbul 1985, s. 122. 326

Spinoza, 1996, s. 168. 327

Spinoza, 1996, s. 228. 328

Spinoza, 1996, s. 166. 329

Spinoza, 1996, s. 166.

Page 97: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

88

araştırılmalıdır.”330

Bu düşünce insanları mutlu olmak için erdemli olmak gerektiği

inancına götürmemelidir. Çünkü mutluluk, söylendiği gibi erdemin kendisidir.

Erdem mutlu olmak için başvurulması gereken bir şey değildir.

Erdemli olmak bir yaşama görevidir; kişinin kendisini olguların akışına

bırakmadan, kendi yararına olanı kollayıp gözeterek bir uğraş vermesidir. O

böylece mutlu olacaktır. Buradan, mutlu olmak için erdemli olmak gerekir,

gibi bir sonuç çıkartılması Spinoza anlayışı ile bağdaşmaz. Çünkü onun

görüşünde erdemli olmanın olağan bir sonucudur mutluluk.331

330

Benedictus D. Spinoza, Siyaset Üzerine Seçmeler, çev. Afşar Timuçin, Morpa Kültür Yayınları,

İstanbul, 2004, s. 105. 331

Erdemli, 1985, s. 109.

Page 98: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

89

SONUÇ

Bu çalışmada Spinoza felsefesinde her sonlu varlığın özünü ifade eden

conatus anlatılmaya çalışılmıştır. Conatus, Spinoza felsefesinde özellikle insanı

anlamak için önemli bir kavramdır. Spinoza'nın kavramı felsefesinde kullanması ona

ayrıca bir önem atfeder. Çünkü conatus kavramıyla insanın özü ve Tanrı‟nın kudreti

dolayısıyla her şeyin onun doğasının zorunluluğuyla gerçekleştiği görüşü akla gelir.

Conatus en temelde insanın özüdür, Spinoza felsefesinde insan nedir şeklinde

sorulduğunda alınacak cevap kişileri arzuya götürür. Bu haliyle conatus, insanın

eylem ve davranışları tanımlanırken temel bir kavram olur.

Üç bölümden oluşan çalışmada ilk bölümde Etika‟dan hareketle Spinoza‟nın

felsefesi, Etika, conatus ve bilgi türleri genel itibariyle gösterildi. Burada, Spinoza

felsefesini anlamak adına okunacak ilk yapıtın Etika olduğuna dikkat çekildi. Etika

ilk bakışta her ne kadar geometrik sunumu sebebiyle kişilerin kafalarını karıştırsa da,

eserin tamamı dikkatle okunduğunda Spinoza‟nın yapmak istediklerinin

anlaşılmasının hiç de zor olmaz. Etikadaki sistemi anlamak ve bölümler arası

bağlantıları sağlamak için ilk bölümü yani Tanrı hakkındaki düşünceleri özümsemek

gerekir. Bu sebeple ilk bölümde Spinoza‟nın Tanrı hakkındaki görüşüne yer

verilmiştir. Çünkü bu felsefede varolan her şey bu tek töz yani Tanrı düşüncesinden

meydana gelir.

Her şeyin tek tözden meydana geldiği bu düşünce sisteminde Tanrı mutlak

anlamda tek Varlıktır. Tanrı‟nın Varlık olmasının en önemli kaynağı, kendinin

nedeni olmasından dolayı özünün varoluş içermesidir. Tanrı kendisinin nedeni

olduğu için aynı zamanda töz olur. Bu yüzden ondan varlığa gelenler varolanlar

şeklinde açıklanır. Spinoza varolanları kip (modus) şeklinde tanımlamıştır. Tanrı

kendinde olan ve kendisi yoluyla kavranabilenken, kipler kendi başlarına

varolamayan ve kavranamayandır. Dolayısıyla Spinoza felsfesinde kip denilince akla

kendi başına anlaşılması ve tanımlanması mümkün olmayan bir şey gelir. Bu sebeple

kipler tözün değişkisi olur.

Page 99: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

90

Spinoza felsefesinde sadece insanlar değil, evrende görülen her şey birer kip

(modus) ve varolan her şey kendinde olduğu sürece kendi varlığında her neyse o

olmak için çabalar. Her şeyin kendi varlığında neyse o olmak için çabalaması

conatustur. Bu sebeple conatus sadece insanların değil tüm kiplerin (modus) özünde

bulunur. Etika‟nın üçüncü bölümünde Spinoza, insanı, insanın eylem ve duygularını

tıpkı Tanrı‟yı incelediği gibi ele alır. Spinoza burada insan tutkusunun geometrisini

çizer.

Çalışma‟nın ikinci bölümünde Etika temelinde Spinoza‟nın etik görüşü

anlatıldı. Bununla birlikte Tanrı‟nın zorunluluğuna bir kanıt olarak gösterebilecek

şekliyle conatus ve conatus görüşünden etkilenen düşünürlere yer verilmiştir. Bu

bölümde ilk olarak Spinoza‟nın özgün etik anlayışından bahsedilerek etik ve ahlak

arasında yaptığı ayrım belirtilmiştir. Çünkü Spinoza‟nın etik konusunda yaptığı etik

düşüncesine uygundur. Onun etiği ahlak öğretilerinde olduğu gibi değildir. Spinoza,

etiğini insanın davranışları üzerine kurmuştur ve insan conatus sayesinde

davranışlarını değiştirebilir. Dolayısıyla bu felsefede etik insanın eylemleriyle

içiçiedir.

Conatus, Spinoza etiğine temel olmakla birlikte aynı zamanda her şeyin

Tanrı‟nın zorunluluğu ile gerçekleştiği düşüncesini de kişilere hatırlatır. Conatus

Tanrı‟nın asıl anlamda Varlık olduğunu ondan varlığa gelenlerin de varolan

olduğunu gösterir. Çünkü bu sistemde kipler (modus) varolan olarak bulunur.

Varolan olarak her ne iseler bunu devam ettirebilmek adına da çabalarlar. Zaten kip

(modus) durumu, conatus‟un tanımında verilmektedir: Her şey kendinde olduğu

sürece kendi varlığında her neyse o olmak, onu sürdürebilmek için çabalar.

Dolayısıyla her kip (modus) varlıkta olduğu anda çabalar.

Çalışmanın son bölümünde, duygular ve insan anlatıldı. Etika‟da anlatıldığı

haliyle beden ve ruhtan mürekkep olan insan, duygular, duyguların insanla olan

ilişkisi, beden ve ruh problemine yer verildi. Burada Spinoza‟nın insanı beden ve ruh

moduslarından birleşmiş olarak ele alışı gösterildi. İnsanın eylem ve davranışlarında

duyguların etkili olduğu ve conatus‟un duygularla ne kadar yakından ilgisi

bulunduğu belirtildi. Bu bağlamda conatus insanların duygularını yaşarken adeta

Page 100: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

91

onları yöneten, yönlendiren bir yasa olur. Çünkü conatus insanların etkinliğini

belirlemektedir. İnsan bedeninin etkin olması zihnin de etkinliği belirleyen birşeydir,

çünkü bedenin etkinlik gücünün artmasıyla zihnin de etkinlik gücü artar. Bunun en

somut göstergesi de duyguların insan bedenine ve zihnine olan etkisidir. İnsanların

sevinçten doğan duyguları yaşarken etkinlik güçleri artar, kederden doğan duyguları

yaşadıklarında ise etkinlik güçleri azalır. Conatus, bu durumda insanların etkinliğini

arttıracak şekilde kişileri yönlendirmiş olur.

İnsan ruhunun gücü, tutkulara karşı gösterilen çabadır. Duyguların insan

davranışlarını büyük ölçüde etkilediği bu felsefede duygulara boyuneğilmesi insanı

köle yapar. Spinoza köle durumunda olan insanı eleştirir. Çünkü Spinoza‟ya göre,

köle insanı yöneten ve yönlendiren aklı değil, duygularıdır. Köle insan güçsüz

olduğu için tutkularına maruzdur ve usun buyruklarına göre hareket edemez. İnsanın

köle durumunda olması bedeninin ve zihninin etkin değil edilgin oluşunu gösterir.

Yani köle insan ruhunun çaba gösteremeyişinden dolayı güçsüzdür. Bu yüzden

Spinoza, insanın köle durumundan uyanması, onu aklının yönetmesi için tutkularına

karşı ruhunun çabalaması gerektiğini söyler. İnsanlar, beden ve zihinlerinin

edilginliğini conatus sayesinde ortadan kaldırabilir. Çünkü conatus, insanların

varlıkta olma direnci olduğu gibi, sevinçli duygular duymalarını sağlayarak onların

etkinlik gücünü arttıran, usa uygun hareket etmelerini sağlayanda bir şeydir. Sadece

usun kılavuzluğunda sergilenen conatus, insanı köleci durumdan kurtarır. Çünkü

Spinoza‟nın düşünce sisteminde sadece akıl, insanı pasif konuma getiren şeyin

nedenine götürebilir ve onları ortadan kaldırır.

İnsan tutkuları akıl sayesinde kontrol edebilir. Tutku kendinde kötü

olmamasına rağmen, nasıl yaşanılacağı bilinmediği takdirde insanlara sorunlar

yaşatır. Örneğin aşk konusuna bakıldığında, insanlar sevinçliyken mutluluktan

ayakları yerden kesilir. Fakat ayrılık durumunda ise kişiler hiçbir şey yapmak

istemez, hatta bu yüzden depresyona girer belki de intihar ederler. Çünkü aşk

konusunda kişi sevinç dolu iken, ayrılık konusunda hüzün dolu olabilir. Aşık

olunduğunda bu duygunun yaşanması kişiye heyecan verir, bu yüzden kişi için güzel

bir duygudur. Ayrıyken de hissedilen duygular son derece doğaldır. Fakat duyguların

yaşanışa göre her insanda farklı bir etki bıraktığı düşünülebilir. Duygular kimilerini

Page 101: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

92

normal derecede etkilerken kimilerini de normalin dışında etkileyerek pasif hale

getirebilir. Kişilerin kendilerini bu pasif hâlden korumaları gerekir. İçki içmek, sigara

kullanmak bir tutkudur ama kişilere uzun vadede kötü sorunlar getirebileceği

düşüncesinden ötürü bunların kullanılırken dikkat edilmesi gerekir. Spinoza‟nın

kişilerin aşık olup olmamalarına, ya da alkol kullanıp kullanmamaları konusuna

herhangi bir itirazı yoktur. Hatta Spinoza insanın tutkularına güdümlü olduğunu

söyler. “Spinoza: insan zorunlu olarak her zaman tutkulara altgüdümlüdür

(obnoxius), ve doğanın ortak düzenini izleyerek ona boyun eğer, şeylerin doğasının

gerektirdiği ölçüde kendini ona uydurur.”332

Çünkü beden ve ruhtan birleşik olan

insanın güçsüzlüğü tutkularına karşı koyamayışından yani tutkularına güdümlü

oluşundan gelir. Dolayısıyla Spinoza düşüncesinde, insanın tutkularla dolu olması

çok doğal karşılanabilecek bir durumdur.

Tüm bunlardan hareketle, conatus insanların tutkularına yenik düşmemeleri

için sergilemeleri gereken bir şeydir. Tutkular karşısında pasiflikten kurtulmak için

daima conatus göstermek gerekir. Spinoza felsefesinde esas olan insanların duyguları

nasıl yaşayacağını bilmesidir. Duyguları engellemek ya da yok etmek mümkün

değilken, insanlara duyguları ölçülü yaşama konusunda iş düşmektedir. Bu yüzden

ruh ve bedenin etkinliğini sağlamak adına tutkulara karşı çabalamak gerekir.

332

Sunat, 2014, s. 209.

Page 102: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

93

KAYNAKÇA

Akarsu, Özge. (2015). “Spinoza ve Hobbes‟ta Çokluk Kavramı”, Spinoza ile

Karşılaşmalar, Ed. Güçlü Ateşoğlu – Eylem Canaslan, İstanbul: Ayrıntı

Yayınları.

Aksu, T. Sevinç. 2013. “Ekopraksisin Kuruluşu Açısından Spinoza ve Marx‟ın

Varlık Anlayışlarının İncelenmesi”, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Kocaeli.

Ali Taşkın – Metin Becermen. (2013). (Rönesans, Yeniçağ ve XIX. Yüzyıl Felsefesi

Tarihi, Ankara: Sentez Yayıncılık.

Arıcan, M. Kazım. (2000). “Spinoza‟nın Hürriyet Anlayışı”, Cumhuriyet Üniversitesi

İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı: 4, Sivas.

Arıcan, M. Kazım. (2004). Spinoza’nın Tanrı Anlayışı, İstanbul: İz Yayıncılık.

Arıcan, M. Kazım. (2007). “Spinoza‟nın Tanrı Anlayışının Din Felsefesi Açısından

Değerlendirilmesi”, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt:

XI/1, Sivas.

Atış, Naciye. (2015). “Spinoza Felsefesinde Beden ile Zorunlu Birlik İçerisindeki

Ruhun Gücü”, FLSF (Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi), sayı:20, Ankara.

Atış, Naciye. (2015). “Spinoza Felsefesinde Zorunluluk kavramının Tanrı ve

Özgürlük Kavramları İle İlişkisi”, FLSF (Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi),

Sayı: 19, Ankara.

Balanuye, Çetin. (2015).“Spinozacı Paralelizm Öğretisi: Çelişki mi, Çare mi?”,

Spinoza ile Karşılaşmalar, Ed. Güçlü Ateşoğlu – Eylem Canaslan, İstanbul:

Ayrıntı Yayınları.

Balanuye, Çetin. (2016). “Spinoza as a Philosopher of Education”, The European

Conference on Ethics, Religion & Philosopy Offical Conference Proceedings,

Akdeniz University, Turkey.

Balanuye, Çetin. (2016). Spinoza, İstanbul: Say Yayınları.

Balanuye, Çetin. (2017). Spinozanın Sevinci Nereden Geliyor, İstanbul: Ayrıntı

Yayınları.

Balibar, Etienne. (1994). “Spinoza, the Anti-Orwel: The Fear of the Masses, Masses,

Classes, Ideas: Studies on Politics and Philosopy Before and After Marx, çev:

James Swenson, New York: Routledge.

Balibar, Etienne. (2016). Spinoza ve Siyaset, çev. Sanem Soyarslan, İstanbul:

Otonom Yayıncılık.

Page 103: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

94

Bir, Çağan, “Spinoza ve Nietzsche‟de Yaşamın Olumlanması Sorunu”, Ankara

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,

Ankara: 2016.

Blyenbergh – Spinoza. (2015). Kötülük Mektupları, çev. Alber Nahum, İstanbul:

Norgunk Yayıncılık.

Bolgül, Candaş, “Aristoteles ve Spinoza'da Duygulanım-Akıl İlişkisi”, Mersin

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek lisans Tezi,

Mersin: 2016.

Bumin, Tülin. (2010). Tartışılan Modernlik: Descartes ve Spinoza, İstanbul: Yapı

Kredi Yayınları.

Cevizci, Ahmet. (2005). Paradigma Felsefe Sözlüğü, Paradigma Yayınları, İstanbul:

Paradigma Yayınları.

Cevizci, Ahmet. (2010). Felsefe Tarihi, Say Yayınları: İstanbul.

Cevizci, Ahmet. (2012). Bilgi Felsefesi, Say Yayınları: İstanbul.

Cihan, Mustafa. (2013). “Spinoza Felsefesinin Etkileri: Spinozacılığın Farklı Dönem

ve Alanlardaki Yansımaları”, Beytulhikme An International Journal of

Philosopy, ISSN:1303-8303, Erzurum.

Copleston. (1996). Helenistik Felsefe, çev. Aziz Yardımlı, İstanbul: İdea Yayınevi.

Çelik, Kevser, “Süreç Din Felsefesinde Din-Bilim İlişkisi”, Süleyman Demirel

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,

Isparta: 2006.

Çiftçi, Erdem. (2017). Yanlıştaki Doğru: Spinoza‟nın Affectio‟su, FLSF (Felsefe ve

Sosyal Bilimler Dergisi), sayı: 24, Ankara.

Deleuze, Gilles. (2005). Spinoza Pratik Felsefe, çev. Ulus Baker, İstanbul: Norgunk

Yayıncılık.

Deleuze, Gilles. (2013). Spinoza ve İfade Problemi, çev. Alber Nahum, İstanbul:

Norgunk Yayınevi.

Deleuze – Guattari. (2005). Arzu Politikasına Giriş, çev. Rahmi G. Öğdül, İstanbul:

Ayrıntı Yayınları.

Descartes. (2007). Meditasyonlar, çev. İsmet Birkan, Ankara: Bilgesu Yayıncılık.

Duman, Zeki, Mehmet. (2016). “Küresel Kapitalizm ve Marx‟ın Sınıf Teorisi

Üzerine Eleştirel Bir Değerlendirme”, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi,

Yıl: 4, Sayı: 29.

Dürüşken, Çiğdem. (2014). Antikçağ Felsefesi, İstanbul: Alfa Basım.

Page 104: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

95

Elmas, Fatih, Mehmet. (2013). “Spinoza‟nın Antropomorfizm Eleştirisi Ya Da Aklın

Hayalgücünü İfşası Üzerine”, Kaygı Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat

Fakültesi Felsefe Dergisi, Sayı: 21, Karaman.

Elmas, Fatih, Mehmet. (2015). Spinoza ve İnsan. İstanbul: Sentez Yayınları.

Erdem, Hüsameddin. (2010). İlkçağ Felsefesi Tarihi. Konya: Hü-Er Yayınları.

Erdemli, H. Atilla, (1985). “Spinoza‟nın Ahlak Anlayışı”, İstanbul Üniversitesi,

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul.

Ergül, Savaş. (2015). “Bedenin Düşüncesi ve Düşüncenin Bedeni”, Spinoza ile

Karşılaşmalar, Ed. Güçlü Ateşoğlu – Eylem Canaslan, İstanbul: Ayrıntı

Yayınları.

Ergün, Reyda. (2015). “Spinoza‟da Hukuk ile Hak İlişkisi”, Spinoza ile

Karşılaşmalar, Ed. Güçlü Ateşoğlu – Eylem Canaslan, İstanbul: Ayrıntı

Yayınları.

Ejder, Özge. (2015). “Spinoza Felsefesi Perspektifinden Sanat Alanına Bakış”,

Spinoza ile Karşılaşmalar, Ed. Güçlü Ateşoğlu – Eylem Canaslan, İstanbul:

Ayrıntı Yayınları.

Frankena, K. William. (2007). Etik, çev. Azmi Aydın, Ankara: İmge Kitabevi

Yayınları.

Fransez, Moris. (2012). Spinoza’nın Tao’su, İstanbul: Kabalcı Yayıncılık.

Gökberk, Macit. (2016). Felsefe Tarihi, İstanbul: Remzi Kitabevi.

Gözkan, H. Bülent. (2015). “Spinoza‟nın Üçüncü Tür Bilgi Anlayışı ve Kant‟ın

Eleştirisi”, Spinoza ile Karşılaşmalar, Ed. Güçlü Ateşoğlu – Eylem Canaslan,

İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Güngör, Şule, Feyza. (2015). “Spinoza‟da İyi ve Kötünün Conatus (En İyi Şekilde

Varlıkta Kalmakta Israr) Bağlamında Değerlendirilmesi”, FLSF (Felsefe ve

Sosyal Bilimler Dergisi), Sayı: 20, Ankara.

Hardt, Michael. (2002). Gilles Deleuze: Felsefede Bir Çıraklık, çev. İsmail Öğretir –

Ali Utku, İstanbul: Birey Yayıncılık.

Jaspers, Karl. (1974). Spinoza, çev. Ralph Manheim, Ed. Hannah Arendt, United

States of America: First Harvest Edition.

Koyuncu, Emre. (2015). “Spinoza‟nın Sıfat Kavrayışı Üzerine Üç Yorum: Hegel,

Macherey ve Deleuze”, Spinoza ile Karşılaşmalar, Ed. Güçlü Ateşoğlu –

Eylem Canaslan, İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Page 105: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

96

Kalaycı, Nazile. (2015). “Spinoza‟nın Ethica‟sı Bağlamında Mizahın Politik İşlevi”,

Spinoza ile Karşılaşmalar, Ed. Güçlü Ateşoğlu – Eylem Canaslan, İstanbul:

Ayrıntı Yayınları.

Kale, Nesrin. (2009). Felsefiyat, Ankara: Pegem Akademi Yayınevi.

Lordon, Frederic. (2014). Kapitalizm Arzu ve Kölelik, çev. Akın Terzi, İstanbul:

Metis Yayınları.

Lucchese, Filippo Del. (2016). Machıavelli ve Spinoza’da Çatışma, Güç ve Çokluk,

çev. Orkun Güner, İstanbul: Otonom Yayıncılık.

Macherey, Pierre. (2013). Hegel ve Spinoza, çev. Işık Ergüden, İstanbul: Otonom

Yayıncılık.

MacIntyre, Alasdair. (2001). Homerik Çağdan Yirminci Yüzyıla Ethik’in Kısa Tarihi,

çev. Hakkı Hünler – Solmaz Zelyüt Hünler, İstanbul: Paradigma Yayınları.

Magee, Bryan. (2004). Felsefenin Öyküsü, çev. Bahadır Sina Şener, Ankara: Dost

Kitabevi.

Marx, Karl. (2011). 1844 El Yazmaları, çev. Kenan Somer, Ankara, Sol Yayınları.

Nadler, Steven. (2008). Spinoza: Bir Yaşam, çev. Anıl Duman – Murat Başekin,

İstanbul: İletişim Yayınları.

Nietzsche, Friedrich. (2010). Güç İstenci, çev. Nilüfer Epçeli, İstanbul: Say

Yayınları.

Naess, Arne. (2006). "Friendship, Strength of Emotion, and Freedom İn Spinoza",

The Trumpeter, Cilt:22, No:1.

Negri, Antonio. (2005). Yaban Kuraldışılık, çev. Eylem Canaslan, İstanbul: Otonom

Yayıncılık.

Özlem, Doğan. (2010). Etik-Ahlak Felsefesi, İstanbul: Say Yayınları.

Parlatır, İsmail – Gözaydın, Nevzat. (1988). Türkçe Sözlük, Ankara: Türk Dil

Kurumu Yayınları.

Parkan, Barış. (2011). Marx, Ankara: Say Yayınları.

Ramond, Charles. (2014). Spinoza Sözlüğü, çev. Murat Erşen – Bilgesu Şişman,

İstanbul: Say Yayınları.

Reijen, Miriam Van. (2009). “Spinoza‟nın Psikoloji Felsefesi: Ruh Hazır, Ten Güçlü

Olmasa”, Spinoza Günleri 2”, Ed. ReydaErgün – Cemal Bali Akal, İstanbul:

İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.

Page 106: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

97

Rizk, Hadi. (2012). Spinoza’yı Anlamak, çev. Işık Ergüden, İstanbul: İletişim

Yayınları.

Scruton, Roger. (2007). Spinoza, çev. Hakan Gür, Ankara: Dost Yayıncılık.

Sahakian, William S. (1997). Felsefe Tarihi, çev. Aziz Yardımlı, İstanbul: İdea

Yayınevi.

Spinoza, D. Benedictus. (1996). Törebilim, çev. Aziz Yardımlı, İstanbul: İdea

Yayınevi.

Spinoza, Benedictus D. (2004). Siyaset Üzerine Seçmeler, çev. Afşar Timuçin,

İstanbul: Morpa Kültür Yayınları.

Spinoza, D. Benedictus. (2010). Teolojik-Politik İnceleme, çev. Cemal Bali Akal-

Reyda Ergün, Ankara: Dost Yayınevi.

Spinoza, D. Benedictus. (2014). Mektuplar, çev. Emine Ayhan, Ankara: Dost

Yayınevi.

Spinoza. (2015). Kısa İnceleme, çev. Emine Ayhan, Ankara: Dost Yayınevi.

Spinoza, D. Benedictus. (2016). Ethica, çev. Çiğdem Dürüşken, İstanbul: Alfa

Felsefe.

Spinoza, D. Benedictus. (2016). Ethica, çev. Hilmi Ziya Ülken, Ankara: Dost

Yayınevi.

Spinoza. (2015). Anlama Yetisinin Düzeltilmesi Üzerine İnceleme, çev. Emine

Ayhan, Ankara: Dost Kitabevi.

Spinoza. (2015). Descartes Felsefesinin İlkeleri ve Metafizik Düşünceler, çev.

Coşkun Şenkaya, Ankara: Dost Kitabevi.

Störig, Hans Joachim. (2011). Dünya Felsefe Tarihi, çev. Nilüfer Epçeli, İstanbul:

Say Yayınları.

Sunat, Halûk. (2009). Spinoza ve Psikanaliz ve Hayat, İstanbul: Yirmidört Yayınevi.

Sunat, Halûk. (2014). Spinoza ve Felsefesi, İstanbul: Bağlam Yayıncılık.

Şakacı, Bilge Kağan, (2013).“Değer Kavramı Ekseninde Derin Ekoloji Yaklaşımının

Çözümlenmesi”, Mülkiye Dergisi, 37(1), Eskişehir.

Şiray, Mehmet. (2015). “İmgeden Akla: Spinoza‟nın Toplum ve Bireysellik

Anlayışını Tutkular Üzerinden Yeniden Okumak”, Spinoza ile Karşılaşmalar,

Ed. Güçlü Ateşoğlu – Eylem Canaslan, İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Tatian, Diego. (2009). Spinoza Dünya Sevgisi, çev. Hüsam Turşucu – Sevin Aksoy

Hancı, Ankara: Dost Yayınevi.

Page 107: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

98

Tatian, Diego. (2017). Spinoza Bir Başlangıç, çev. Ali Dokuzlu, Ankara: Dost

Yayınevi.

Tezel, Beril. (2015). “Ormanın İnançlarından Kadim Öğretiler Doğaya Geri

Kavuşabilecek Miyiz?”, Gaia Dergi, Sayı: 3, s. 39-47.

Thilly, Frank. (2010). Bir Felsefe Tarihi, İstanbul: İdea Yayıncılık.

Türkeri, Mehmet. (2014). Etik Kuramları, Antalya: Lotus Yayınevi.

Türkmen, Sevinç. (2014). "Spinoza'da Sonsuzluk Sorunu ve Praksis", Kaygı Uludağ

Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, sayı: 23, Bursa.

Türkmen, Sevinç. (2018). Aşkın Ontolojisi, (Spinoza‟yla Bir Yürüyüş), İstanbul:

İthaki Yayınları.

Türkyılmaz, Çetin. (2007). “Spinoza‟da Özgürlük-Zorunluluk Bağlantısı”,

Yeditepe’de Felsefe Dergisi, sayı: 6.

Türkyılmaz, Çetin. (2015). “Şeyh Bedrettin‟i Spinoza ile Okumak”, Spinoza ile

Karşılaşmalar, Ed. Güçlü Ateşoğlu –Eylem Canaslan, İstanbul: Ayrıntı

Yayınları.

Vorlander, Karl. (2008). Felsefe Tarihi, çev. Mehmet İzzet – Orhan Saadeddin,

İstanbul: İz Yayıncılık.

Yeke, Karagöz, Yıldız. (2011). “Spinoza‟da Felsefe, Etik ve Siyaset”, Kaygı (Uludağ

Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi), sayı:16, Bursa.

Zelyüt, Solmaz. (2011). Spinoza, Ankara: Dost Kitabevi Yayınları.

Weber, Alfred. (1998). Felsefe Tarihi, çev. H. Vehbi Eralp, İstanbul: Sosyal

Yayınlar.

Page 108: SPĠNOZA DÜġÜNCESĠNDE CONATUStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02794.pdf · v (Karakaya, Müzeyyen, Conatus in Spinoza’s Thinking, M.Sc Thesis, Isparta, 2018) ABSTRACT One of the important

99

ÖZGEÇMĠġ

KiĢisel Bilgiler:

Adı ve Soyadı : Müzeyyen KARAKAYA

Doğum Yeri ve Yılı : Yüreğir - 1991

Medeni Hali : Bekar

Eğitim Durumu:

Lisans Öğrenimi:

Lisans Öğrenimi : Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi

Felsefe Bölümü (2011-2015)

Yabancı Dil (ler) ve Düzeyi:

İngilizce (Orta)