Solucan, Aşk Ve Tespi̇h - Wêje Kurmanc

6
 13 6 20 14 SOLUCAN, AŞK VE TESPİH - WÊJE KURMANC ht tp :/ /w w w .we je kurmanc.com/tr/edebi-yazilar/4 01 -so lu ca n -as k -v e-tespih?tmpl=compon e n t& print=1&l a y o u t=d e fa ul t& page= 1/6 SOLUCAN, AŞK VE TESPİH Detaylar  Kategori: Edebi Yaz ı lar  Yayı n tarihi: Çar şamba, 19 Şubat 2014 10:03 Gösterim: 159  Dıl zar Dİ LOK Zamanın avuçlarının içinden akıp gidişine bakar gibi açmıştı ellerini. Gözleriyle parmaklarının arasında gezinen asırlık zamanın izini sürüyordu. Ömrünün birbirine bağlanan yollarını ellerindeki çizgilerde görüyordu. Öyle çoktular ki… Ömür, yol ve zaman avuçlarına bakan göz lerinde asılı kaldı bir vakit. Buğulanınca gözlerin i kırpıştırd ı bir kez. El leri onun aynasıydı. Ellerine baktığında yürüdüğü yolları, soluduğu zamanları, kendini, ömrünü görüyordu. Ve asırlık zamanları...  Yaprakların tenine benzediği bir mevsimin ortasındaydı. Ormanda her adım bunu söylüyordu. Ağaçların o aheste salınışı, soluk benizli yaprakların süzülerek toprakla buluşması ve tanıdık rüzgârların teninden bir parça keserek esişi, asırlık ömründen bir kesiti alıp götürüyordu. Uzaklarda esen rüzgârın uğultusu öyle garipti ki gizemin endişesini yayıyordu onun atmosferine. Bir rüzgâr esti: Bir kitabın ilk sayfasının hızla açılmasını andıran bir rüzgâr. Yerdeki yapraklar topraktan ayrıldı, sonra uçuşarak yine toprağa döndüler. Bir düşün arifesinde gibiydi. Etrafına bakındı. Bir ömre gecikmiş saydı kendini. Eskiden kalan bir hesaplaşmanın haklı tarafı edasını giyinmişti. Ağaçların arasında bakarak beklediği çocukların gecikmişliğini ağaçlardan hesap soruyordu. “Nerde çocuklar? Bu saatlerde hep buralarda olurlardı. Neden geciktiler bugün? Gecikmek, zamana yenil mektir. Zamanın ırmağı mıdır akan dersiniz? Yoksa bizler mi zamanın karşısında ırmak olup aktık? Saçlarım yıldız yağmuru altında kaldı da, geçip giden zamanda masallar hala güneşli bir hava. Eskiden öyle çok masal anlatırdım ki, masalla gerçek iç içe geçmişti, karışmıştı birbirine. Masal benim gerçeğimdi o zamanlar. Her masal sözünü bir ay yüzlü çocuk alır, koyardı kalbinin üstüne. Anlattıkça yenilenirdi eski zamanda masallar. Oysa şimdi masallar anlatılamadığından eskiyoruz. İçimizde hapsolan masallar sustukça yüreğimiz susuyor ve tükenip gidiyoruz zamanın akışında. Sizler çabuk eskiyorsunuz bu sebepten. Bense günden güne eriyor, güçten düşüyorum böyle zamanların şafağını soludukça. Güçten düşüyorum, evet. Gülersiniz ya! Bu ağarmış saçlarıyla, bükülmüş beliyle karşınızda duran yaşlı kadına bakınca güçsüz sanırsınız ya, size bir masal anlatayım da dinleyin bakalım güç neymiş, güçlü kimmiş.” Vakti zamanında uçsuz bucaksız bir ülke varmış. Bu uçsuz bucaksız ülkenin bir kralı varmış. Bu kralın  gücü ülkeni n her bir yanında duyulmuş. Yenilm ez ordular ını güçlendirdi kçe bu gücün ülkeyi

description

Solucan, Aşk Ve Tespi̇h - Wêje Kurmanc

Transcript of Solucan, Aşk Ve Tespi̇h - Wêje Kurmanc

http://www.wejekurmanc.com/tr/edebi-yazilar/401-solucan-ask-ve-tespih?tmpl=component&print=1&layout=default&page= 1/6
Gösterim: 159
 Dlzar DLOK 
bakan gözlerinde asl kald bir vakit. Buulannca gözlerini krptrd bir kez. Elleri onun aynasyd. Ellerine baktnda yürüdüü yollar, soluduu zamanlar, kendini, ömrünü görüyordu. Ve asrlk zamanlar...
  Yapraklarn tenine benzedii bir mevsimin ortasndayd. Ormanda her adm bunu söylüyordu. Aaçlarn o aheste saln, soluk benizli yapraklarn süzülerek toprakla bulumas ve tandk rüzgârlarn teninden bir parça keserek esii, asrlk ömründen bir kesiti alp götürüyordu. Uzaklarda esen rüzgârn uultusu öyle garipti ki gizemin endiesini yayyordu onun atmosferine.
Bir rüzgâr esti: Bir kitabn ilk sayfasnn hzla açlmasn andran bir rüzgâr. Yerdeki yapraklar topraktan ayrld, sonra uçuarak yine topraa döndüler. Bir düün arifesinde gibiydi. Etrafna baknd. Bir ömre gecikmi sayd kendini. Eskiden kalan bir hesaplamann hakl taraf edasn giyinmiti. Aaçlarn arasnda bakarak bekledii çocuklarn gecikmiliini aaçlardan hesap soruyordu.
“Nerde çocuklar? Bu saatlerde hep buralarda olurlard. Neden geciktiler bugün? Gecikmek, zamana yenilmektir. Zamann rma mdr akan dersiniz? Yoksa bizler mi zamann karsnda rmak olup aktk? Saçlarm yldz yamuru altnda kald da, geçip giden zamanda masallar hala güneli bir hava. Eskiden öyle çok masal anlatrdm ki, masalla gerçek iç içe geçmiti, karmt birbirine. Masal benim gerçeimdi o zamanlar. Her masal sözünü bir ay yüzlü çocuk alr, koyard kalbinin üstüne. Anlattkça yenilenirdi eski zamanda masallar. Oysa imdi masallar anlatlamadndan eskiyoruz. çimizde hapsolan masallar sustukça yüreimiz susuyor ve tükenip gidiyoruz zamann aknda. Sizler çabuk eskiyorsunuz bu sebepten. Bense günden güne eriyor, güçten düüyorum böyle zamanlarn afan soludukça. Güçten düüyorum, evet. Gülersiniz ya! Bu aarm saçlaryla, bükülmü beliyle karnzda duran yal kadna baknca güçsüz sanrsnz ya, size bir masal anlataym da dinleyin bakalm güç neymi, güçlü kimmi.”
Vakti zamannda uçsuz bucaksz bir ülke varm. Bu uçsuz bucaksz ülkenin bir kral varm. Bu kraln  gücü ülkenin her bir yannda duyulmu. Yenilmez ordularn güçlendirdikçe bu gücün ülkeyi
http://www.wejekurmanc.com/tr/edebi-yazilar/401-solucan-ask-ve-tespih?tmpl=component&print=1&layout=default&page= 2/6
koruduuna inanrm. Ülkesinin uçsuz bucakszl, O’nun yüce krall, ordularnn yenilmez  gücüne ramen bir gün kimlii belirsiz bir korku girmi kraln kanna ve uykusunu alp kaçvermi  gecelerinden. Hem de öyle bir kaçm ki, gidip de gelmez olmu geceler boyu. Bir gece, iki gece derken kraln gözüne uyku girmez olmu. Kral bu, sormu soruturmu, saraygözlettirmi, bir ey yokmu onun uykusunu kaçracak. Sonra yine uzanm bembeyaz, tüyden yumuak yatana ama ne fayda! Girmi içine bir kurt, dolar durur damarlarnda. Kaç geceyi böyle kvranarak geçirmi. Sehere tutunup çeker olmu gecenin donup kalan saatlerini. “Eriyip gitsin karanlk geceler, afaa karsnlar” diye dualar etmi. Sonunda bir gün dayanamayp ulemay çartmafakta, arzuhal eylemi aksakall bilgelere, rüya yorumcularna. Derdini ihsan eylemi onlara. Demi “bir güç vardr, benden ötedir, bunu kefetmektir arzum”. Demi demesine de kraln bir kulu azn açp dememi, geceleri O’nu dürten, girip de içine, çkmayan kurdun kimliini ve adresini. Bir vakit sonra ulemadan biri konumu.
-Bu koca uçsuz bucaksz ülke senin deil mi?
Bu snrlardaki kaleleri koruyan askerlerin okbalarna kadar senin deil mi?
Bu klcndan hiçbir canlnn kurtulamad yenilmez ordu senin deil mi? Neden huzursuzlanrsn bunca varla, mal-mülke, emrin gücüne ve kullarn çokluuna ramen? Saltanatn mutlaktr, güç sensin!
Dierleri dudaklarn kprdatlarndan anlalan dualarla ve bir aa bir yukar gidip gelen balaryla onaylamlar O’nu. Kral dinlemi sükût içinde. Bir müddet sonra ufuktaki bir eylere bakar gibi konumu.
-Klcn yenemedii bir varlk yok mudur ki böyle keskin konuursunuz? Zikrinde üphe olmayann  fikrinde de yok mudur sanrsnz? Kimi eyler vardr ki bu anlattklarnzn, güç dediklerinizin hiçbiri yoktur onda. Ve sizler evrenin sonsuzluundan habersiz, kendinizden ve ülkenin snrlarndan ibaret sanrsnz kâinat.
Ulema birbirine bakp fsldamaya balam. Her biri gizlemi kraln ruhunun sakinliine dair  kukularn beyninde de, gözleriyle birbirlerine sorup durmular kraln sözettii eyin ne olduunu. Bu, keskin klçtan daha güçlü olan eyi merak ededurmular.
Kral yine gözleri ufuklarda, bir askerini çartm huzura. ‘Usta bir klç kullancs olsun’ diye de eklemi. Asker geldiinde kraln emrinde olduunu söyleyerek selama durmu. Kral ona gücünü sormu, asker susmu, cevap vermemi. Kral ona yenemeyecei bir gücün olup olmadn sormu.  Asker, kendine, eitimine, krala ve klcna duyduu sonsuz güveniyle, yenemeyecei güç olmadn söylemi. Ulema da o srada askeri ve katld seferlerdeki kahramanlklar anlatmaya balamlar. Kral sessizce onlar dinledikten sonra konumaya balam.
-Klcn keskinliinden daha keskin bir eyler yok mudur dünya yüzünde böyle kesin konuursun? Evrende kimi eyler vardr ki klcn onlar yenemez diyorum ben. Sense kendine güvenin sessizliini yüklenmisin karmda. Yenemeyecein güç yok mudur?
 Asker daha kendine güvenen anlamlar suretine yüklenmi ve,
-Yoktur efendim, demi.
 
http://www.wejekurmanc.com/tr/edebi-yazilar/401-solucan-ask-ve-tespih?tmpl=component&print=1&layout=default&page= 3/6
Bir solucan topran içinden kvrlarak ban uzatm, sonra yeniden karanlk toprak altna yönelmi. Kral solucan çkarp eline alm ve yerine doru ilerlemi. Asker hala huzurdaym. Onun karsna  gelince durup avucunu açm. çindeki solucan yavaça yere brakm.
-O zaman bunu öldürebilir misin? Yenebilir misin bu küçük solucan, diye sormu.
 Asker hakarete uram gibi olmu. O küçücük solucanla kendi gücünün kyaslanmas gururunu incitmi. Ama duygularn belli etmemeyi de bilirmi, örenmitir eitimlerinde. Hem kraln bir bildii vardr diye de düünmeden edememi. Çektii gibi klcn ortadan ikiye bölmü solucan. Sonra klcn tekrar yerine koymu. Eyleminin ifade gücünden ve solucann klcna kar direnemeyeceinden emin, tek kelime etmemi. Kral solucann iki parça olmu haline bakm bir süre. Askere onu iaret etmi sonra.
-Bak öldürmedin, onu çoalttn.
Durup beklemi, iki parça solucann da hzla kaçp topraa kartn görünce devam etmi.
-Klcn onu yok edeceine çoaltt. Senin gücün, düman karsnda eilmeyen klcn, ite bu solucan karsnda yenildi.
Klcnn ve bileinin gücü her zaman galibiyet getirmeyebilir. Öldürmek de öyle. Kiminde yaatmak daha çok yengiye yaknlatrr. Gücün ölçüsü klcndan damlayan kan deildir. Bazen yok ettiini sandn çoaltrsn bilmeden.
Kraln son sözü bu olmu ve asker gözyalar içinde dinlemi onu.
“Bakn da görün, görün de anlayn ite güç nedir, anlayn da bilin güçlü olan kimdir? Klcna srtn dayamyorsa kii, güçsüz demeyesiniz hemen. Bana öyle bakp da, bu aaran saçlarma gülüp geçmeyin. Masallarn içinden geçti ömrüm. Masallar geçti ömrümün içinden. Kiminde onlar olup geldim kendime, kendim olup onlara gittim kiminde de. Masallarla örülü bir ömrün gergefinde son ilmekleri dokumaktaym imdi. Bu yüzden durup durup bakarm avuç içlerime. Bu evren ömründe, benim nakladm zaman nicedir, görmek isterim avuçlarmda. Zaman, parmak uçlarmdan akp gitti ya, ona bakarm. Eskitilmeden tüketilen zamana bakarm böyle.
Bir tek galip vardr: Zaman.
Zaman, her koulda galip gelendir. Kiminde klk deitirse de kazanan her seferinde zamandr. Benim belimi büken de, kendi gücünü ikiye katlayan da ayn zamandr. Neden hep geçmite kalan yaantlar özler insan? Gelecek düleri daha güzeldir oysa. Snrsz ve dokunulmamtr. Neden yine de kii dokunulmu olan, en dokunulup örselenmi olan özler. Neden yaanm bitmi, srasn savm olan, geçmii hatrlar da gelecein yepyeni aydnlna dair hatrlamalar yok denecek kadar azdr? Ypranm ve tüketilmi yaantlar neden özler durur insan?
 
http://www.wejekurmanc.com/tr/edebi-yazilar/401-solucan-ask-ve-tespih?tmpl=component&print=1&layout=default&page= 4/6
Zamann rma akp gidiyor. Hiç durmadan ve hep çoalarak… Akp gidiyor ömürler zaman rmann içinden. Damlayan suyun deldii kayay herkes bilir. Sabrla tanmam olanlar için iyi bir öreticidir. Sadece bir damla su. Bir yaz scann ortasnda düse alna, dünyay kucaklar insan. Bozkr yangnlarn soluyan yüree düse, bir ilkbahar açlm olur bir damla, mevsimleri kucaklar insan. te bu anlam yüküyle arlam damlalardr kayay delen. Ard ardna binlerce, milyonlarca damla. Damlalarn gücü deildir derler zaten kayay delen. Binlercesi bir araya gelse de hep birden yürüseler tan üstüne, delemezler kayay. Ama bölünüp çoalarak, zamann gücüyle birletirerek her bir küçük parçalarn, yürürler tan üstüne. Hiç durmadan ve hep çoalarak… Yürürler üstüne üstüne. Yürürler tek tek. Damlalarrmaktan ayran zamandr. Irman parçalanp parçalarnn arasna zamann sokulmasdr damlalarn ak. Damlalar, aralarna aldklar zamanla akarlar kayaya doru. Ve delerler sonunda. Suyun zamanla sözletiidir kazandran. Ta ise zamana yenilendir. Ve suya… Zaman karsnda ta gibi durmak malup eder kiiyi. Darmadan eder. Süreklilik bir savaç için iyi bir eydir. Onu doru bölmesini bilirsen kazanrsn. Çünkü klçtan daha keskindir zaman.
Ta ve damla, klç ve solucan eit deildir. Hiçbir muharebe eitler arasnda olmamtr. Eit olmak içindir muharebeler. Her kim ki hiç durmadan ve hep çoalarak ilerler, o kazanacaktr. Zayf görülse de yenmesini bilecektir. Bakmayn zayf ellerime, bükülmü belime. Beden, ruhun biçimi midir yoksa sadece bir kafes midir ruha? Beden de bizi oluturan bir parçadr ama duygulardr kiinin onu en güçlü klan parças. Yürein ikamet ettii konuttur. Kiiyi zamann karsnda güçsüz düüren, kiinin kendi hislerine yabancl, yüreine uzakldr. Yürei güçlü duymayanlarn inanmam ben düüncelerinin gücüne.
Bilir misiniz ne güneler, ne güzellikler geçti ömrümün içinden. Kaç renk, kaç y, kaç esi duydu yüreim. Kaç düünü, kaç gülü girdi ömrümün deltasna. Ak gibi bir rüzgâr ne çok gezinmi yüreimin corafyasnda. Ne çok girmiim vurulup vurulup yara bereyle içinden çktm yârin bahçesine. Nice ötmüüm kalbime saplanan ay parçalarnn acsn tnmadan ve bülbüle nispet ederek. Sanrmm kaçak vardr bir yerlerde, bir sznt ya da. Bilmezmiim, aktan dolmazm kalbin sarnc. Yine de hüzün yamurlaryla slanmazmm yârin bahçesinde, kurutulmu çiçeklerin saana kadar. Ayrlk hüznünün saana yaarken çiçek kurularnda, yüreimin sarncna dolarm göz tartm tuzlu sular. Kimisinin kör etse de gözünü, gerçek ak kiinin gözünü açtrrm meer. Herkesin gördüüne kymet vermez diye de, derlermi ak gözünü kör etmi. Aka kara çalmakm, yara bereyle çkabilmek için de olsa girecek bir bahçeleri olmayanlarn niyeti. Bilgi âklar bildirmemiler miydi yoksa evrenin görünmezini insanlara? Özgür bir soluk akyla yanp tutuanlarn açlmam myd dersiniz gözleri? Ya Ferhat neyin yolunu açp göstermek istemiti, irin için o da deldiinde? Bir an duyumsayn onlarn kalplerindeki volkan ve inanmayn aka kara çalanlara. Kalp gözünü söküp atanlarn, inanmayn beyin gözüyle gördüklerine de.
 
http://www.wejekurmanc.com/tr/edebi-yazilar/401-solucan-ask-ve-tespih?tmpl=component&print=1&layout=default&page= 5/6
tanecikler Onun ellerinin güvencesinde ne kadar huzur içindeydiler kim bilir. Kaç tanecik onun elinde “Allah-u ekber” zincirinden kurtulmutu? Kaç tanecik, Onun kalbinde ve beyninde oluacak, sonra bu topraklarn insannda yeerip serpilecek düüncenin ve yeni kvlcmn tanklansna sahip oldu? Ve kim bilir kaç tanecik Onun parmaklarnn arasnda kutsand. Onun avuçlarnda kayp giderken, belki de srann ona gelmesi için heyecanla bekliyordu srasn her tanecik. Ve ipten akan taneciklerle birlikte akyordu zaman. Sanki bir eyler onun ellerindeki taneciklerle eriyip zamann ruhuna karyordu.
Yllar geçti, zamann parçalar takld birbirinin ardna ve geçip gittiler. Onun yürei dalar ve denizleri, kentleri ve ülkeleri at. Geldiine inand zamanda, yüreine ve beynine dolanlar aktt bizleri besleyen rmaklara. Zamann ruhunu yakalamak diyordu buna. Nasl ki tespihin önce tanecikleri ipe taklr en sona imamesi gelirse, ite öyle. Öyle söylemiti. Önce teker teker tespihin tanelerini takar gibi zaman naklad. Toprann insannda yarattklaryla anlam yükledi zamana. En sonunda tanecikleri geçirilmi tespihin imamesini takar gibi biz insanlarn bana bir taç takt. O özlediimiz ve uzak geçmite kalan yaantlarn bilinçle yüceltilmi olanyla bizi yarnlarda buluturacak tac takt bamza. Tamam olmutu insan. Tespih gibi…
Tamam olmak dedim de, ömrün bittii tamamlkla ömrün balad tamaml ayrt etmeli kii. te bu size anlattm tamamlk ömrün balayaca, insann yeni yeni yürümeye yeltendii tamamlktr. Bilesiniz ve yanlmayasnz.
Gücün ne olduunu bilen ve onu doru kullanabilen kii, güçlü olabilir ancak. Hep çoalarak ve hiç durmadan… Ve her admda yarmlklar tamamlayarak, benliini bütünleyecek olana yürüyerek yaamn yenilgilerinden kurtulabilir kii. Ben çoaldm, hiç durmadan hep masallar anlattm çocuklara. Bildiklerimi anlatarak çoaldm ben… Hiç durmadan hep anlattm. Ve ben artk tamamlandm. Belimi büken zaman, gücünü ikiye katlad. Tamamlanma zamanm da gelmi hani. Saçlarm apak olmu. Günei, suyu ve havay çok sevdim. Toprakla bütünlendim. Artk bir bütün onunla olmaya gidiyorum. Ah beni yllardr dinleyen, her defasnda bir ömrün balangç heyecanyla yürei kpraan ve zamann nazik tellerini titretiren çocuklar… Çocukluun bugünkü resimleri… Nerdesiniz? Sizlere anlattm tüm masallarm ben. Oysa bugün yoksunuz. Büyüdünüz mü, yoksa zamann frtnasna m tutuldunuz. Yoksunuz…”
Elleriyle etrafta birilerini, bir eyleri aryordu. Gözlerinin göremediini tutmak ister gibiydi. Bir ömrün geç kalnm zamanlarn da tüketmiti eskitmeden. Gözlerini kapatp uzaklarda esen rüzgârn uultusunu dinledi bir an. Uzaklarda esen rüzgârn uultusu öyle garipti ki onu kendine çekiyordu. Ellerinin aynasnda ömrünün akamüstünü gördü. Hesaplama sona ermiti artk. Çocuklara verecei son dersti hayat dersi. Gecikmiti çocuklar. Aaçlardan dinlesinlerdi bu son dersi artk. Yüzüne gölgesi düen saç tellerinin arasndan ömrünü seyretti. Soluktu. Yava yava yapraklarn renginden ayrlyordu teninin rengi. Rüzgârdan feyiz alan yapraklar ibadet eden bir inanan edasyla kalkyor, sonra topraa sücut ediyorlard. Aaçlar nazl nazl salnyor, soluk benizli yapraklar kvrlarak iniyor ve topra öpüyorlard. Törensel son saniyelerdi tanklk ettii.
Aniden esen bir rüzgârla kapnn kapand bir düün ertesinde gibiydi. Bir kitabn son sayfasnn hzla kapanmasn andryordu rüzgâr. Yerdeki yapraklar topraktan bir ayrlp uçuarak yine topraa döndüler.
Zaman, bir düün sonunu gösteriyordu.
 
http://www.wejekurmanc.com/tr/edebi-yazilar/401-solucan-ask-ve-tespih?tmpl=component&print=1&layout=default&page= 6/6