SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki...

73
SKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER 1

Transcript of SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki...

Page 1: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

SKYTURKVNGENC

1.Sayı 25Haziran 2007

Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz.

İÇİNDEKİLER

BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3ABD’NİN Kuzey Irak’taki Büyük Sırrı-4,5,6,7Başbakan’ın kritik cevabı-8,9,10,11,12,13,14

1

Page 2: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

İşte PKK gerçeği ve gizli toplantılar-15,16Fettullahçılardan Türk Ordusuna başka bir iftira -17-18Burak Erdoğan’ın aldığı çürük raporu-19,20,21Demokrasinin Yıldızları-22,23Bilmeden Konuşan-24,25AB reformları uğruna-26,27Orda Bir askeri birlik var,uzakta-28,29Kavram Sahtekarlığı-30Şehitler Tabutta Başbakan nerede?-31,32Bu ne Küstah??-33,34Cüneyt Zapsu Kimdir?-35,36,37,38,39,40Türk askeri böyle yatar-41Başbakan el kadıya neden kefil-42,43,44Ülker Ülker,Ülker!!!-45,46,47,48,49,50Rte’nin 1milyonluk evi varmış-50,51,52Türkiye Satılıyor mu?-53,54,55,56

2

Page 3: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

ABD’nin Sırrı-Hasan Humoğlu

- ABD K.Irak konusunda neden bu kadar hassas?

- Neden Türkiye’nin K.Irak’a bir harekat yapması konusunda aşırı duyarlı?

- ABD, Afganistan, Somali, Bosna, Lübnan ve Kosava gibi dünyanın en karışık bölgelerinde Türk askerini hep yanında istiyor. Örneğin Afganistan’da ve Kosava’da komutayı Türk komutanlara bırakıyor. Buralarda güveniyor da acaba neden K.Irak’ta Türk askerini istemiyor?

- K.Irak’ta görev yapan irtibat subaylarına çuval geçiren ABD neden yine oradaki askerlerimize peşmergenin silah doğrultmasına göz yumuyor?

- Irak’ın Şii ve Sünni bölgelerinde güvenliği Şiilere ve Sünnilere bırakmayan ABD neden K.Irak’ta güvenliği peşmergelere veriyor?

- ABD neden K.Irak sınırımızda helikopterlerle teröristlere karşı yaptığımız mücadeleyi yakından takip ediyor?

- Bush Barzani’ye neden çok özel bir başbakan muamelesi yapıyor?

- Irak’ın her yeri kan gölüne dönmüşken neden K.Irak’ta hiç sorun çıkmıyor?

Tam tersine Erbil ve Süleymaniye’de muazzam bir yapılaşma ve şehirleşme var.

Bu sorular Türkiye’nin K.Irak’a yapması tartışılan harekatın stratejik derinliğini yakından ilgilendiriyor.İşte önce stratejik cevap sonra da ABD’nin K.Irak’taki büyük sırrını açıklıyoruz.

3

Page 4: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

ABD’NİN K.IRAK’TAKİ BÜYÜK SIRRI ABD’NİN K.IRAK’TAKİ BÜYÜK SIRRIABD’NİN KUZEY IRAKTAKİ BÜYÜK SIRRI

h ABD'nin Kuzey Irak'taki büyük sırrını açıklıyoruz.

- ABD K.Irak konusunda neden bu kadar hassas?

- Neden Türkiye’nin K.Irak’a bir harekat yapması konusunda aşırı duyarlı?

- ABD, Afganistan, Somali, Bosna, Lübnan ve Kosava gibi dünyanın en karışık bölgelerinde Türk askerini hep yanında istiyor. Örneğin Afganistan’da ve Kosava’da komutayı Türk komutanlara bırakıyor. Buralarda güveniyor da acaba neden K.Irak’ta Türk askerini istemiyor?

- K.Irak’ta görev yapan irtibat subaylarına çuval geçiren ABD neden yine oradaki askerlerimize peşmergenin silah doğrultmasına göz yumuyor?

- Irak’ın Şii ve Sünni bölgelerinde güvenliği Şiilere ve Sünnilere bırakmayan ABD neden K.Irak’ta güvenliği peşmergelere veriyor?

- ABD neden K.Irak sınırımızda helikopterlerle teröristlere karşı yaptığımız mücadeleyi yakından takip ediyor?

- Bush Barzani’ye neden çok özel bir başbakan muamelesi yapıyor?

- Irak’ın her yeri kan gölüne dönmüşken neden K.Irak’ta hiç sorun çıkmıyor?

Tam tersine Erbil ve Süleymaniye’de muazzam bir yapılaşma ve şehirleşme var.

Bu sorular Türkiye’nin K.Irak’a yapması tartışılan harekatın stratejik derinliğini yakından ilgilendiriyor.İşte önce stratejik cevap sonra da ABD’nin K.Irak’taki büyük sırrı.

4

Page 8: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın sunduğu Liderler Zirvesi programına dün akşam Başbakan Tayyip Erdoğan konuk

oldu. Programda bir ara ateşli bir türban tartışması yaşandı.

Programa Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, CNN Türk İcra Kurulu Başkan yardımcısı Taha Akyol, Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan ve Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı da katıldı.

İlerleyen saatlerde Ahmet Hakan’ın, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde Abdullah Gül’le ilgili bir soru sorması üzerine sıcak bir tartışma başladı. 

İŞTE O TARTIŞMA:

Ahmet Hakan Diyorsunuz ki “Özal seçildi, Sezer seçildi, Demirel seçildi, hiçbirinde sorun olmadı bizde sorun oldu”… Sorun Abdullah Gül’ün eşinin başındaki örtü müydü?

Tayyip Erdoğan: O aslında daha da üzücü olur. Eğer Oysa.

Ahmet Hakan: O muydu gerçekten? Eşi türbanlı olan birisi cumhurbaşkanı olamaz diye açıkça yazıldı çizildi.

Tayyip Erdoğan: O zaman şunu söylesinler başörtülü olan birisi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olamaz.

Taha Akyol: Evet…

Tayyip Erdoğan: Orada bir  cumhurbaşkanında aranan nitelikler bellidir. Eşi başörtülü olan insan bu ülkenin vatandaşı değil mi?

Ertuğrul Özkök: Öyle bir eleştiri haksız ve yanlış. Ama şu doğru değil mi? Hiç mi hakkı yok bunun? Türkiye Cumhuriyeti kozmopolit. Karışık bir toplum. Başı açık kadınlar var başı kapalı kadınlar var. Devletin en tepesinde üç mevki Başbakan, TBMM Başkanı ve Cumhurbaşkanı hepsi başıörtülü eşlerden oluşuyor?

Tayyip Erdoğan: Bunun bir de tersini düşünün… O olduğu zaman oluyor da bu olduğu zaman neden olmuyor. Üçünün başı açık oluyor da üçünün başı neden kapalı olmuyor. Bir kere şu yaklaşım tarzını gözden geçirelim. Biz halkımızı mı aldattık? Halkımız tercihin kullandı. Yarın bir başkası olur. Cumhurbaşkanı eşi örtülü olur, Başbakan’ın eşinin başı açık olur, Meclis Başkanı’nın hanımı başı açık olur. Bu şimdi denk geldi diye bunu yanlış yerlere çekmemeliyiz. Bu konuyu artık bir kenara koyalım.

AKP BİNASININ MİMARİSİ SOHBETİN İLK KONUSU

Taha Akyol: Genel merkez’deki Selçuklu mimari tarzından çok memnun olduk. Eleştireceğim konuysa çok masraf yapılmış. Bunun yerine daha mütavazi bir bina yapsanız daha iyi olmaz mıydı?

Erdoğan: Ankara Selçuklu medeniyetinin yansımaları olduğu bir ilimiz. Ayrıca Osmanlı’dan da mimari uslüba bağlı kaldık, bunun yanında cumhuriyet çizgilerini katarak bu hale getirdik..Selçuklu yıldızları, Yahudi yıldızlarını da çok andırıyor..

YAZILI TALEBE GEREK YOK

8

Page 9: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Ahmet Hakan: Bazı vatandaşlarımız “Ordumuz KuzeY Irak’a girmek istiyor hükümet izin vermiyor” diyor. Gerçekten böyle mi? Ordumuz Kuzey Irak’a girmek istiyorda hükümet izin vermiyor mu?

Tayyip Erdoğan: Bizim ordumuza terör konusunda böyle bir engel koymamız düşünülemez. Bizim atmamız gereken ne adım varsa atarız. Terörle mücadele yüksek kurulunda Başbakan Yardımcım Abdullah Gül söylediği gibi ben de “bizim yapabileceğim bir şey varsa söyleyin. Yapalım” dedim.

Ahmet Hakan: Yazılı bir talep istediniz mi?

Tayyip Erdoğan: Yazılı bir talebe gerek yok. TSK her türlü çalışmasını sürdürüyor. Bizden onlara bir takoz koyma engel asla olamaz. Dışarıdan hükümetimizle ordumuz arasına bazılarımız bir fesat fitne sokma çabası içinde. Muhalefetin yaptığı ve yapacağı bir şey yok.

Örneğin 1 Mart tezkeresi oldu. benim görüşlerim netti. Bu konuda gereken çalışmayı yaptım. Partimin içinde de muhalefet vardı. O zaman 1 Mart tezkeresi geçemedi. Muhalefet Kuzey Irak’a operasyon yapılmasını söylüyor. Eğer atılacak bir adım gerekirse biz o adamı atarız. Bu hassasiyeti taşıyoruz ve bundan vazgeçmeyiz. Genelkurmay’la iyi bir diyalog içindeyiz. Son yayınlanan bildiride aramızdaki ilişkiyi gördünüz.

Ergun Babahan: Genelkurmay Başkanı basına yaptığı açıklamalarda çok acil bir operasyon istedi. Ama anladığımız kadarıyla terör zirvesinde böyle bir talep gelmedi?

Tayyip Erdoğan: Ortada psikolojik bir süreç var. Bizden bazı adımların atılması isteniyor. Eğer bu iş yapılacaksa sınır ötesi harekat için bir Meclis kararı gerekir. Davulla zurnayla olmaz.

Ergun Babahan: Yani gerekliliğine karar verirseniz Meclis’i toplarız diyorsunuz.

 

Tayyip Erdoğan: Evet gerekeni yapırız, toplarız.

Taha Akyol: Diplomatik faaliyetlerin sonucunda bir sonuç alınamazsa Türkiye Irak’a girer mi, hükümet olarak bunda kararlı mısınız?

Tayyip Erdoğan. Irak’ta şu anda bir karmaşa var. Siyasi güç belli değil. Ama gerekeni yaparız.

Ahmet Hakan: Barzani ile görüşür müsünüz?

Tayyip Erdoğan: Daha önce de söyledim. Ben bir kabile reisi ile görüşmem. Talabani ile görüştüm. Ama Barzani ile görüşmem.

“KUZEY IRAK’A GİRMENİN ÇÖZÜM OLACAĞINA İNANIYOR MUSUNUZ?”

Ertuğrul Özkök: Siz K. Irak’a girmenin bir çözüm olacağına inanıyor musunuz?

Tayyip Erdoğan: Zamanlama çok önemlidir.  Oraya adım attığınız zaman çıkmanız gerekir. Türkiye’de şu ana kadar 84’ten beri 12 bin 813 kayıp verdik.

Ahmet Hakan: Bir yerde Ağar’a cevap veriyorsunuz?

9

Page 10: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Tayyip Erdoğan: Terörle şu anda ABD boğuşuyor. Çözüyor mu? Çözemiyor. Yani burada acaba böyle kötülersek bir siyasi rant elde edebilir miyim diye düşünmemeliyiz. Burada herkez bu işten sorumludur. Önce ülkemizi düşünmeliyiz.

Ertuğrul Özkök: Sayın Erdoğan sizin zamanınızda terör eylemleri artmaya başladı. Bu soruyu kendinize sordunuz mu?  

Tayyip Erdoğan: Önümdeki resmi tabloya bakıyorum. Sıfır bir terör yok ama bir azalma var. Terörün amacı örgütün propagandasını yaptırmaktır. Biz bu amaca maalesef ortak oluyoruz. Burada bir sıkıntımız var. Önümüzdeki günlerde medyayla ve siyasi parti liderleriyle bir araya gelmeye düşünüyoruz.

Taha Akyol: Terörle mücadele için sizden ne gibi talepler oldu, siz bu konuda ne yaptınız?

Tayyip Erdoğan: Terörle mücadelede ciddi sıkıntılarımız var. Mayınla patlamalarda zırhlı araçlardae zarar görüyor.

“TERÖR KONUSUNDA MEDYA PATRONLARI İLE TOPLANTI YAPACAĞIZ”

Ekrem Dumanlı: Terör Konusunda bir platform mu oluşturacaksınız?

Tayyip Erdoğan: Genelkurmay Başkanımızla birlikte medya patronları ile bir toplantı yapacağız. Biz burada demokratik reflekslerden bahsediyoruz. Siirt’te bu gün bölgede halkın teröre karşı çok duyarlı olduğunu gördüm.

Ertuğrul Özkök: Bölgede Kürt sorunu var dediniz. Daha sonra bunun devam gelmedi. Yanlış mı anlaşıldı?

Tayyip Erdoğan: Güneydoğu’yu Kürt vatandaşlarımız ya da Kürt orjinli vatandaşlarımızın yoğunluklu olarak yaşadığı yerler… Orada yaşayan Kürt vatandaşlarımızın sorunları var. Eğitimden, sağlığa kadar bir çok sorunlar var. Kopenhag siyasi kriterleri ile bunun önünü açtık. Dille ilgili kurslar dediler. “Buyurun açın” dedik.Kursları işletemediler parasal destek istediler. “Başkasına parasal destek vermiyoruz ki size verelim” dedik. Bugün Siirt’teydik. Siirt’i 3 yıl önce bilen bugün tanıyamazdı. Orada 3 okul açtık. 3 devlet hastanesinin açılışını yaptık. Yollar artık doble. İçme suyu yoktu şehir merkezinde. Bunlar bir özgüven veriyor. “Devlet benimle ilgileniyor mu?” diyordu. Terör örgütü de bunu istismar ediyordu.

TERÖRİSTLER SEÇİMİ ETKİLEMEK İSTİYOR

Ahmet Hakan: Neden o zaman terör ve terör örgütü orada hâlâ orada etkili?Tayyip Erdoğan: Onların çabaları AKP’yi zayıflatmak. Onların belirlediği adaylar var. Seçimi etkilemeye çalışıyorlar. Kürt orjinli vatandaşlarımızla ilgili estirilen rüzgarı kabul etmiyorum. DTP asla Kürt toplumunu temsil etmiyor. DTP belediyeleri halka hizmet götürmekte başarısız.Taha Akyol: Siz o belediyelere de yardım yapıyor musunuz? Yozgat’ın Nevşehir’in aldığı yardım kadar yardım alıyorlar mı?Tayyip Erdoğan: Kesinlikle ayrım yapmıyoruz. Diyarbakır’ın şu an bambaşka bir yer olması gerekirdi. Olayın yaklaşımı farklı. Orada etnik yapı ile yaklaşıyor. Biz de oraya yaklaşırken oradan yaklaşmamalıyız. Türkiye genelinde 36 etnik unsur var. Bizler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı altında toplanacağız. Devletin üniter yapısın bozdurmayacağız. Kürt, Türk, Laz bunlar benim vatandaşlarım… AKP olarak bir çizgi koyduk.Ekrem Dumanlı: Türkiye’de zaman zaman yükseltilen terör olayları var. Türkiye’de halkın gözünü korkutmaya, daha totaliter bir yapıya gitmeye çalışan çeteler var. Geçen gün emekli bir askerin evinden bombalar çıktı. Bu bombalardan bazıları Cumhuriyet Gazetesi’ne atılanlarla aynı çıktı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

10

Page 11: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Tayyip Erdoğan:  İstanbul’da çeteler ve mafya konusunda çok büyük başarılar alınıyor. Bir evladımız veya bir askerimiz şehit olduğu zaman manşet oluyor ama bir yakalanan bomba ya da çökertilen çete manşet olmuyor. Bize ve yargıya düşen görevler var.

BAŞBAKAN’IN OĞLUNUN ASKERLİĞİ İLE İLGİLİ İDDİALAR

Ertuğrul Özkök: Bu sorunun rahatsız edici olduğunu biliyorum ama sizin cevaplama hakkınız oluğunu düşündüğm için soruyorum. Oğlunuzla ilgili bazı iddialar atıldı. Bunu aydınlatacak bazı bilgiler verebilirsiniz? Biliyorum tatsız bir soru ama halktan bu sorunun yanıtını merak edenler var?

Tayyip Erdoğan: Başında olduğunuz gazetede bir köşe yaszarı tarafından yazıldı. O köşe yazarı da bunu nereden aldığını yazdı. O bu tür haberleri provokatif haberler yapan dergiden aldı. Ben şahsım ailem vatana hizmet yolunda asla böyle alçakça bir yola hizmet etmez. Benim oğlumun bir hastalığı var. Çocuğum askeri hasteneye gitmiştir. Askeri hastane onun askerliğe elverişli olmadığını söylemiştir. Hatta o zaman emekli tuğamiral bu konular üzerine basın açıklamaları yaptı. Bu haberi duyunca okudum. Hatta beyefendi talimat veriyor. Böyle bir yola tesevvüt etmeye çalışıyor. Maksat Başbakan’ın buradan vurabilir miyiz? deniyor. Buradan bu gazeteci her zamanki takındığı tavır bir kere insanın kişilik haklarına saygısızlıktır. Bu olay bugünün olayı değil. Oğlum 29-28 yaşında… ASAL dairesi alınması gereken önlemleri alır. Gereken adımları atar.

ŞEHİT CENAZELERİ

Ahmet Hakan: Camide şehit cenazelerinde slogan atılmasına karşı çıktınız? Ama sizin siyasi hayatınız camilerde başladı. Bu konuya ne diyorsunuz?

Tayyip Erdoğan: Cenaze törenlerinde cenaze adabına uyulması gerekir. Cenazelerin istismar edilmemesi gerekir. Hükümet mensupları, bakanlar inanılmaz hakaretlerle karşı karşıya kalmıştır. Cenaze törenlerini istismar edilmemelidir.

“BUNUN BİR KONTRA SENARYO OLDUĞUNU DÜŞÜNMEK İSTEMİYORUM”

Ekrem Dumanlı: Yarın bazı gazetelerde manşet olacaktır. ABD’deki Hudson Enstitüsü’ndeki senaryo ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Ahmet Hakan: Olayı bilmeyen okurlarımız olmaya bilir. Özetlemek gerekirse. ABD’deki Hudson Enstitüsü’nde bir senorya tartışılıyor. Toplantıda ABD’li ve Türk askerler var, ABD’li Neo-Con’lar var. Senaryoya göre İstiklâl’de bir patlama olacak 50 kişi ölecek, Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu’ya bir suikast düzenlenecek ve bunun sonucunda Türkiye Irak’a müdahale edecek…

Tayyip Erdoğan: Bu senaryonun kime hizmet ettiğini anlayamıyorum. Bunun bir kontra senaryo olduğunu düşünmek istemiyorum: Ülkemizde bu tür yapılması ve düşünülmesi… Şu an bir senaryo çerçevesi içinde olanların gerçekleşmemesi için tüm hazırlıklarımızı yapıyoruz. Böyle bir şeyi düşünmek bile istemiyorum. Hükümet ve güvenlik güçlerimizin amacı böyle şeylerin olmamasına yöneliktir. Son zamanlarda bu neo-conların senaryolarına bazı medya organlarında ve enstütülerinde görüyoruz. Bu senaryo yazma maharetlerini Türkiye lehine senaryo yazmak için kullanırlarla seviniriz.

Ahmet Hakan: Partinizin oyları artıyor mu, düşüyor mu? Durum nedir?

Tayyip Erdoğan: Oylarımızda artış devam ediyor.

Ahmet Hakan: Yüzde kaç bekliyorsunuz?

11

Page 12: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Tayyip Erdoğan: Bize kamuoyu yoklamalarından gelen sonuç, yüzde 40’ın üzerinde oy alacağımız şeklinde. İki parti barajı geçecek gibi görünüyor.

“DİNDAR CUMHURBAŞKANI SEÇTİRMEDİLER” İDDİALARI DOĞRU MU?

Ertuğrul Özkök: Sizin tabanınızın köylerde “Dindar Cumhurbaşkanı seçtirmediler” şeklinde kampanya yaptıkları söyleniyor. Bu konuda ne dersiniz?

Tayyip Erdoğan: Biz bir din eksenli bir parti diğiliz. Böyle bir şey söz konusu olamaz. Kimse böyle bir şeye cüret  edemez. Meclis Başkanımızın oradaki lafı neye istinaden söylenmiş ben bunu bilemem. Ama şahsımla ilgili sorarsanız ben dindar olmak gayreti olmak içindeyim ama dinsizin haklarını da korumak benim görevim.

Ekrem Dumanlı: Seçmen korkutularak AKP’den uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Tayyip Erdoğan: Bu tip olaylar halkımızda tutmaz. Siirt’te bu gün bunu gördüm.

Taha Akyol: Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanını seçme konusundaki kararı iptal etmesi durumunda yeni cumhurbaşkanını yeni Meclis seçecek. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Tayyip Erdoğan: Demokrasi çoğulculuktur. Anayasa Mahkemesinin aldığı karar 365 kişinin kararını göz ardı etmektir. Aday olmadıgım halde cumhurbaşkanlığı konusunda hakkıma hakaretler  edildi. Ama cumhurbaşkanı adayımız Abdullah Gül, siyasi partilerle görüştü ancak bir sonuç alamadık.

Ertuğrul Özkök: Neden cumhurbaşkanı adayı olmadığınızı son ana kadar açıklamadınız?

Tayyip Erdoğan: Biz adayımızı açıkladıktan sonra Abdullah Bey’e çok saldırılar yapıldı. Biz parti olarak siyasi rakiplerimizin durumlarını görmek zorundaydık.

Ahmet Hakan: Abdullah Gül yıprandı mı?

Tayyip Erdoğan: Sayın Gül’ün bilakis güçlendiğini düşünüyorum. Cumhurbaşkanını seçme konusunda yapılanın bir haksızlık olduğunu düşünüyorum ve bu konuda çok büyük bir burukluk içindeyim. Turgut Özal nasıl Cumhurbaşkanı seçildiyse biz de aynı anayasa ile hareket ettik.  Bu Anayasa’da açık ve  net var.

TÜRBAN TARTIŞMASI

Ahmet Hakan: Diyorsunuz ki “Özal seçildi, Sezer seçildi, Demirel seçildi, hiçbirinde sorun olmadı bizde sorun oldu”… Sorun Abdullah Gül’ün eşinin başındaki örtü müydü?

Tayyip Erdoğan: O aslında daha da üzücü olur. Eğer Oysa.

Ahmet Hakan: O muydu gerçekten? Eşi türbanlı olan birisi cumhurbaşkanı olamaz diye açıkça yazıldı çizildi.

Tayyip Erdoğan: O zaman şunu söylesinler başörtülü olan birisi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olamaz.

12

Page 13: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Taha Akyol: Evet…Tayyip Erdoğan: Orada bir  cumhurbaşkanında aranan nitelikler bellidir. Eşi başörtülü olan insan bu ülkenin vatandaşı değil mi?

Ertuğrul Özkök: Öyle bir eleştiri haksız ve yanlış. Ama şu doğru değil mi? Hiç mi hakkı yok bunun? Türkiye Cumhuriyeti kozmopolit. Karışık bir toplum. Başı açık kadınlar var başı kapalı kadınlar var. Devletin en tepesinde üç mevki Başbakan, TBMM Başkanı ve Cumhurbaşkanı hepsi başıörtülü eşlerden oluşuyor?

Tayyip Erdoğan: Bunun bir de tersini düşünün… O olduğu zaman oluyor da bu olduğu zaman neden olmuyor. Üçünün başı açık oluyor da üçünün başı neden kapalı olmuyor. Bir kere şu yaklaşım tarzını gözden geçirelim. Biz halkımızı mı aldattık? Halkımız tercihin kullandı. Yarın bir başkası olur. Cumhurbaşkanı eşi örtülü olur, Başbakan’ın eşinin başı açık olur, Meclis Başkanı’nın hanımı başı açık olur. Bu şimdi denk geldi diye bunu yanlış yerlere çekmemeliyiz. Bu konuyu artık bir kenara koyalım.

Ekrem Dumanlı: Mitinglerde özel yaşantımıza müdahale edilmesin diye bir şikayet var. Bunu haklı buluyor musunuz?

Tayyip Erdoğan: İstanul Belediye Başkanlığı yaptığım dönemde de hakkımızda ithamlar oldu. Ancak bizim dönemimizde İstanbul’da büyük atalımlar oldu. 4,5 yıol geçti. Bu zamanda kimsenin özel hayatına müdahale etmedik.

Taha Akyol: Bunları düşünerek mi partinizin kompozisyonunu değiştirdiniz?

Tayyip Erdoğan: Tabiî ki bu etkili oldu.

Ahmet Hakan: Milletvekili Listelerde başarı kriterleri etkili mi oldu? Kaç kişiyi almadınız?

 

Tayyip Erdoğan: 24 arkadaşımız listede yer almak istemedi. 150’ye yakın arkadaşımız listede yer alamadı. Bize 4 bine yakın başvuru vardı. Biz yerellerde yoklama yaptık. Bütün bu değerlendirmelerde özellikle milletvekilleri arkadaşlarımız diğer değerlendirmelere girmedi. Üst kurul bunu değerlendirdi. Burada parlamentodaki katılımlarından tutun da, bölgedeki etkilerine baktık. Dün burada bir toplantı düzenledik 100’e yakın arkadaşımızla bir araya geldik.

Ergun Babahan: Abdüllatif Şener neden aday olmak istemedi?

Tayyip Erdoğan: Kendisi kesinlikle aday olmayacağını belirtti. Kendisinin MKYK’daki görevi devam ediyor. Hükümetteki görevi devam ediyor.

Ertuğrul Özkök: Adaylarınızın kaçının eşi türbanlı, kaçının eşi türbansız?

Tayyip Erdoğan: Biz adaylarımızın kaçının eşinin başı örtülü ya da değil bilmiyoruz. Bu konuda kayıt tutmuyoruz. Büyük şehirlerde adayları değerlendirmekle Anadolu illerinde adayları değerlendirmek çok farklı. Orada adayla tabanın bütünleşmesi daha farklı.

Ertuğrul Özkök: Geçen döneme göre eşi türbanlı olanların sayısı arttı mı, azaldı mı?

Tayyip Erdoğan: Bizim için eşinin başı açık mı kapalı mı bununla ilgilenmiyoruz. Bu dönemde halkımızın çok daha farklı bir AKP görmesini umut ediyoruz. Daha çok sosyal bilimler noktasında ağırlık var.

13

Page 14: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Ertuğrul Özkök: Değişiklik olacak diyorsunuz, biz yine Meclis Başkanlığı’nda Bülent Arınç’ı görecek miyiz?

Tayyip Erdoğan: Olayı bireyselleştirirsek koskoca bir seçimi zaafa uğratırız. 22 Temmuz Türkiye için çok büyük bir dönüşüm noktası olacak. Hatta öğretmenin karnesini öğrenciye verir gibi olur.

Tayyip Erdoğan: O mitinglerin organizatörleri bir siyasi partinin adayı olmamış mıdır?

 

Taha Akyol: Bu organizatörler bir partiden aday bile olsa bu milyonlarca kişiyi sokağa dökmelerinden bir sorgulama yaptınız mı?

Tayip Erdoğan: Orada milyon rakamı yok… İstesek daha çok rakamı toplarız. 

İşte PKK gerçeği ve gizli toplantılar

ABD’de çarşamba günü, Türkiye’den askeri yetkililerin de katılımıyla muhafazakâr Hudson Enstitüsü’nde yapılan bir toplantıda, Anayasa Mahkemesi’nin emekliye ayrılan başkanı Tülay

14

Page 15: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Tuğcu’ya suikast, PKK’nın Beyoğlu’nda 50 kişiyi öldürmesi, ardından da Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesini içeren bir senaryonun konuşulduğu iddia ediliyor.

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Washington’u ziyaret eden milletvekillerinden Egemen Bağış ve Reha Denemeç basın toplantısında sorular üzerine, bu toplantıyı çok sert cümleler ile eleştirdiler. Egemen Bağış, Washington’da böylesi bir toplantıda konuşulduğu ileri sürülen şeyler eğer doğruysa, bunu konuşanların, hele bu kişiler Türkler ise, vatan haini olacaklarını söyledi. Edindiğimiz bilgilere göre bu toplantı, Hudson Enstitüsü adlı muhafazakâr eğilimli fikir kuruluşunda düzenlendi. Toplantı Çarşamba günü, Türkiye’den ve Washington’dan Türk askeri yetkililerin katılımıyla yapılıyor. Türkiye’den, Genelkurmay Başkanlığı bünyesindeki Stratejik Araştırma ve Etüd Merkezi’nin Başkanı ve bazı yetkilileri katılıyor toplantıya. Ayrıca Türkiye’nin Washington’daki Savunma Ataşesi Tuğgeneral Bertan Logarlaroğlu’nun da katıldığını öğrendik. Toplantıda ayrıca Kürdistan Bölgesel Yönetimi Washington Temsilcisi ve Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin oğlu Kubat Talabani’nin de hazır bulunduğu yönünde bilgiler var.

Toplantıyı tartışmalı kılan, anlayabildiğimiz kadarıyla, bu toplantıda katılımcılara daha önce yazılı olarak sunulan, inanılması son derece güç bir dehşet senaryosunun masaya yatırılmış olması. Bu senaryoda, Türkiye’de Anayasa Mahkemesi’nin emekliye ayrılan başkanı Tülay Tuğcu’nun suikaste kurban gitmesi ele alınıyor. Tülay Tuğcu’nun henüz görevindeyken, Anayasa Mahkemesi Başkanı iken, bir suikast sonucu öldürülmesi ve yine aynı zaman diliminde, İstanbul Beyoğlu’nda PKK’nın üstlendiği bir eylemde, 50 kişinin hayatını yitirmesi üzerinde duruluyor. Bu iki vahim senaryo da, Haziran ayının son günleri için öngörülüyor ve bu olayların gerçekleşmesinden sonra Türkiye, 50 bin askerlik bir kuvvet ile Kuzey Irak sınırını geçerek, bir askeri harekât düzenliyor. Tartışılan senaryo bu ve anlayabildiğimiz kadarıyla, farklı farklı kaynaklardan doğrulatabildiğimiz kadarıyla, bu senaryo tartışılırken esas yanıtı aranan soru, Amerika’nın böyle bir durumda nasıl tepki vereceği. Toplantıya Türk diplomatlarının davet edilmediğini de öğrendik. Türk askeri yetkililerinin hazır bulunduğu ortamda, bu senaryo tartışılırken bir de, Amerika’nın PKK’nın Kuzey Irak’taki liderlerini yakalayıp teslim etmesi konusu ele alınıyor. Bu çerçevede de, PKK liderlerinin bu aşamada Türkiye’ye teslim edilmesinin, siyasi sakınca doğurabileceğini ifade eden bir Türk uzman ve yetkilinin bulunduğunu iddia ediyor bazı katılımcılar. Bu duyumlara göre, PKK liderlerinin yakalanıp bu aşamada teslim edilmesinin siyasi açıdan sakıncalı olacağı, AKP’ye yarayacağı ve Amerika’nın Türkiye’deki bazı siyasi partileri kayırdığı izlenimi yaratacağı ifade ediliyor.

WASHINGTON’DAKİ SENARYOLAR

AK Parti Ankara Milletvekili Reha Denemeç ve AK Parti Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte Washington temaslarının ardından basın toplantısı düzenleyen Egemen Bağış ise Bazı gazetecilerin, Washington’da basına kapalı bir toplantıda bazı kişilerin çeşitli senaryolar üzerinde fikir yürüterek, “Irak’ın kuzeyindeki PKK elebaşılarının yakalanıp Türkiye’ye teslim edilmesinin seçimde AK Parti’nin işine yarayacağını” söylediğini aktarması üzerine Bağış, “Bu iddiaları dile getirenlerin, o toprakların ekmeğini yemiş olduğunu düşününce iğrenç buluyorum. Şiddetle kınıyorum. Bunlar siyaset üstü” dedi. Bağış, bu tür iddiaları dile getirenlerin “hain” olduğunu söyledi. Bir başka soru üzerine de Bağış, “Herhangi bir vatandaşımızın hayatına kasteden her türlü girişimi kınarım. Bunlar ayıptır. Özellikle de demokratik olduğunu iddia eden bir ülkede” diye konuştu ve bu tür senaryolar üzerinde çalışmanın hiç kimsenin haddi olmadığını söyledi. Washington’da bazen “Türkiye uzmanı” olduğunu iddia eden bazı düşünce kuruluşu yetkililerinin, AK Parti’nin “gizli gündemi bulunduğu veya İslamcı olduğu” gibi iddiaları ortaya attığını belirten Bağış, AK

15

Page 16: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Parti’nin, Türkiye’nin laikliğine “en az diğer partiler kadar” önem atfettiğini ifade etti. Türk askerinin Irak sınırındaki hareketliliğine ilişkin bir soru üzerine Bağış, Türk Ordusu’nun 30 yıldır Irak’ın kuzeyinde gerek gördükçe PKK’ya karşı sınırı geçtiğini söyledi. Bağış, Türkiye’nin öncelikle kendi sınırları içinde önlemler aldığını belirtti, ancak bunun sınırdan sızmalara seyirci kalınacağı anlamına gelmediğini ifade etti. Bağış, “Türkiye, PKK’yı başından defetmek için aynı kararlılığını bütün kurumlarla eşgüdüm içinde sürdürecek” dedi. Egemen Bağış, görüştükleri Amerikalı yetkililere, “Meksika sınırından sızan teröristler, San Diego’ya mayın döşeyip yarbaylarınızı öldürse ne yapardınız” benzeri sorular sorduklarını anlattı. ABD Başkanı George Bush’un, Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin lideri Mesud Barzani ile telefon konuşmasına ilişkin bir soru üzerine Bağış, “Ben bu konuşmayı, PKK terörüne son vermek için ABD’nin atmakta olduğu adımlar çerçevesinde değerlendiriyorum” dedi.

Fettullahçılardan Türk Ordusuna başka iftira:Derin devlet bilinçli olarak PKK terörünü arttırıyor

Dün cemaat medyasında çalışan eski bir arkadaşım aradı:

- “Korkunç bir rezilliğe şahit oluyorum..”

Hayırdır dememle devam ediyor:

- “Bu kadarına da artık pes diyorum. Aşağılık fısıltılar yayıyorlar.”Ne gibi fısıltılar?

- “Tek kelime ile alçaklık. Neymiş efendim, terör AKP’yi engellemek için derin devlet tarafından bilinçli bir şekilde yaratılıyormuş. Daha açık ifadeyle patlayan mayınların derin devlet tarafından patlatıldığını söylüyorlar. En önemlisi bunu her tarafa kitleler halinde yayıyorlar.”

16

Page 17: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Ben şaşırmadım.

Öyle çünkü siyasal İslamcılarla, kendilerine cemaat diyen o menfaat güruhlarını iyi tanıyorum..

Aslında ben değil toplumun önemli bir bölümü bunları biliyor da hafızalar zayıf.

Onlar değil midir, dar-ül harp deyip devleti talanı cihat görenler.

Onlar değil midir, amacıma erişmek için papaz elbisesi bile giyerim diyenler.

Onlar değil midir mukaddes dinimizi ve şanlı peygamberimizi siyasi ve ticari ranta dönüştürenler.

Bir başka şey, samimilerini tenzih ederim ama kendilerine cemaat diyen o kesimlerin önemli bölümü dış istihbarat birimlerinin kontrölündedir…

 Hayır bu bir yakıştırma ya da komplo teorisi değil, o cenahta 10 küsür yıl yönetici olarak görev yapmış biri olarak bilgilerimin ışığında söylüyorum.

Dolayısı ile o cenahın böyle söylentileri yaymasını, işini yapıyor diye değerlendirmek gerekiyor.

Bu olayla altı çizilecek husus, Siyasal İslamcı çevrelerde paniğin uç verdiğinin ortaya çıkmasıdır.

Evet AKP seçim öncesinde destek bağlamında; ABD tamam, AB tamam, İsrail tamam, TÜSİAD tamam, masonlar tamam, medya tamam derken ilahi takdiri dikkate almamış olacak ki tamam olmayan bir şey zuhur etmiştir.

Evet herkesin bir hesabı var da Yüce Yaradanın da bir hesabı vardır.20 küsür yıldır Türkiye’nin belası olan PKK alçaklığı şimdi ülke güvenliğiyle paralel olarak AKP’nin de yolunu kesmiştir.

Bu öyle bir kesmedir ki AKP’li üst tabaka artık şehit cenazelerine bile alınmamakta, dün büromuzun önünde şahit olduğumuz gibi bakanların makam araçları bile caddelerde protesto edilmektedir.

Evet geldiklerinde sıfır noktasında devralıp umursamaz ve tavizkar politikaları ile cesaretlendirdikleri PKK ihaneti bugün toplumu ve devleti tehdit eder bir noktaya gelince şimdi bundan seçim sonuçlarını etkiler diye ürkmeye başladılar..

Neymiş efendim; kan üzerinden politika yapılamazmış.

17

Page 18: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Neymiş efendim; şehit tacirleri varmış.

Yetmedi, el altından, kundaktaki bebeleri bile gülümsetecek komiklikte bu terörü derin devlet yapıyor fısıltıları.

Vallahi Kurtuluş Savaşı sürecinde İngiliz emperyalizmi ile işbirliği yapıp Türke kefen biçen Şeyh Sait bile böylesi bir rezilliğin içinde olmadı.

Hayır Türkiye’nin öncelikli düşmanı Barzaniler, CIA’lar, Mossadlar, Sarkozy’ler değil, onların Türkiye’deki acentaları yani bu malum güruhtur…

Burak Erdoğan’ın aldığı çürük raporu

ASKER DEĞİL AHMET, YAN GELİP YATMIŞ!… Çarşamba, 30 Mayıs 2007 İmdat Aslan Faks: 217 02 06 Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN; “ASKERLİK YAN GELİP YATMA YERİ DEĞİLDİR!…” dediğinde, seksen milyon şaşırıp kalmıştık!… Sayın ERDOĞAN kimi yatarken görmüştü de, bu şekilde bir fikre sahip olmuştu diye…Hepimizde çok iyi biliyoruz ki, askerlik Sayın ERDOĞAN’ın fikir sahibi olduğu gibi, hiçte öğle yan gelinip yatacak bir yer değildir. Peki Sayın ERDOĞAN’ın etrafında askere ÇÜRÜK RAPORU alıpta gitmeyen birileri olabilirmiydi?! Sayın ERDOĞAN’ın bilinç altında bu kişi yada kişiler olabilirmiy di?! Sayın ERDOĞAN bu sözü söylerken, muhatap olarak büyük oğlu Ahmet Burak ERDOĞAN’A söylemiş olamazmıydı?!…Adı: Ahmet BURAK .Baba Adı: Recep TAYYİP.Ana Adı: Emine.Doğum Tarihi: 04.07.1979Medeni Hali: Evli (23.02.2001)Askerlik Durumu: ÇÜRÜK…Rize Güneysu Askerlik şubesine kayıtlı Ahmet Burak ERDOĞAN, 2000 yılında KASIMPAŞA DENİZ HASTANESİNDEN verilen rapor ile ÇÜRÜĞE ayrılıyor.Rapora göre, Ahmet BURAK ERDOĞAN’ın hastalığı TESTİS KANSERİ!…

18

Page 19: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Uzman hekimlerin verdiği bilgiye göre, testis kanseri TEDAVİ EDİLEBİLİR bir rahatsızlık. Burası çok önemli, çünkü ÇÜRÜK RAPORU, asker adayı açısından ancak iş görme gücünün %60’ını yitirmesi durumunda veriliyor. Tedavi edilebilir hastalıklardaysa durum farklı. Hastalığın tedavi edilmesinin ardından kişi, askere alınıyor.Bu bilgilere ulaşan ve haftalık yayın yapan ULUSAL bir dergi, farklı kaynaklardanda bu bilgilerin doğru olduğunu teyit ettikten sonra, yetinmeyip 2 Mayıs 2007 tarihinde Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’A yolladığı yazılı soruya herhangi bir cevap alamıyor. Daha sonra Başbakanlık Basın Müşaviri Sayın Akif BEKİ’ye telefon ile bu konu hakkında bilgi istenildiğinde “kişisel hayatı” ilgilendirdiği gerekçesi ile cevap verilemeyeceği söyleniyor…Daha sonra askere testis kanseri olduğu için gitmeyen ve ÇÜRÜK RAPORU alan Ahmet Burak ERDOĞAN ne gariptir ki bir yıl sonra 23.02.2001 tarihinde gönül rahatlığı ile evlenebiliyor…Yani 2000 yılında Kasımpaşa Deniz Hastanesinde Sedyeye YAN GELİP YATARAK, babalar gibi ÇÜRÜK RAPORUNU almış.Oysa hepimizde biliriz ki Türk Milleti askere gitmeyeni yarım adamdan sayar, çürük rapora ihtiyacı olan bile onuruna yedirip de bu raporu almak istemez, sakat ise sakatlığını saklar.Fakat gelin görün ki o yıllarda babası İstanbul Büyükşehir, Belediye başkanı olan Ahmet Burak ERDOĞAN yaşıtlarından farklı düşünmüş!…Şu meşhur, her birisi 4-5 milyon dolar eden gemi sahibi Ahmet BURAK bundan 9 yıl öncede 1998 tarihinde İstanbul Şişlide de bir çoğumuzun hatırlayacağı şarkıcı Sevim TANÜREK adlı bir bayana spor otomobili ile çarpmış ve onun ölümüne sebebiyet vermişti. Bunun üzerine iki yıl sonra ÇÜRÜK RAPORU alacak Ahmet Burak o günlerde İngiltere de dil öğrenimi için yurtdışına gitmişti…Acaba Ahmet BURAK askere gitseydi ŞIRNAK da mayına basarak şehit olduğunda Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN şehitlere yakıştırdığı “KELLE” tabirini oğlu içinde kullanabilirmiydi?!…Yada Sayın Emine ERDOĞAN her şehit anası gibi, “VATAN SAĞOLSUN” diyebilirmiydi?!…Bunların ne diyeceğini elbette ki bilemeyiz!…Fakat bildiğimiz bir şey var ki, Sayın BAŞBAKAN çok haklı.“…Asker değil, fakat birileri ve özellikle de büyük oğlu Ahmet YAN GELİP YATMIŞ!…

Burak Erdoğan’ın çürük raporu

Ey sevgili millet!Ey büyük millet!Binlerce yıllık tarihinde; senin çocukların vatan ve millet uğruna can verirken yöneticilerin çocukları zevkü sefa içinde yaşadı. Ey büyük millet! Sen tarihte nice devletler kurdun. Kurduğun devletin başına geçenler; seni dışladılar; yabancıları kucakladılar. Yine de oluk oluk senin çocuklarının kanı aktı; akıyor da.Daha geçen günlerde 6 yavrumuz yine can verdi. Uçsuz bucaksız dağlarda, dağların kovuklarında hainleri ararken canlarından oldular. Yüzlercesi gibi; binlercesi gibi…Sizler bu vatan uğruna can verirken; sizi şu sıralarda yöneten kişi; ‘Askerlik yan gelip yatma yeri değildir!’ diye fetva verdi. Yani; ‘Ölürlerse ölsünler!’ dedi.Ölen çocuklarımızı, şehit olarak değil değil de ‘Kelle’ diye takdim etti.

AHMET’İN CANI TATLIBilmiyordum; öğrenince şoke oldum: Hain tuzaklarda şehit olan çocuklarımıza ‘Kelle’ diyen Başbakan Erdoğan; büyük oğlu Ahmet Burak’a; çürük raporu almış.2000 yılında…Kasımpaşa Deniz Hastanesi’nden…Böylece Ahmet Bey; askere gitmekten kurtulmuş.

19

Page 20: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Gerçi Türk milleti; askere gitmeyeni yarım adam sayar; çürük raporu almayı onuruna yediremez; sakat ise sakatlığını bile saklar ama; bizim aslan gibi delikanlımız Ahmet Burak farklı düşünüyormuş…Gitmiş; ben sakatım veya hastayım demiş ve raporunu almış.Şimdi dikkat sevgili okurlarım:Aydınlık Dergisi’nin haberleştirdiği bu olaydaki ayrıntılar önemli. Eğer kişi hasta ise; bunun tedavi edilebilir durumda olması, askerlik yapmayı kaldırmıyor. Yani kişi ancak tedavi edilemez bir hastalığa yakalandı ise askere alınmıyor.Buradan soruyorum: Acaba Ahmet Burak; böyle kötü durumda mıdır? Hiç istemem; Allah Ahmet Burak’ı böyle çaresiz bir hastalıkla boğuşturmasın. Askere gitmemenin ikinci yolu da şu: Asker adayı muayene sonucunda iş görme gücünün yüzde 60′ını kaybetmiş gözüküyorsa o da askere alınmaz.Bunun anlamı şudur: Askere alınmayan insan; tedavi edilemez durumda ciddi bir sakatlığı bulunan kişidir.Bunu da Ahmet Burak için asla dilemeyiz. Zaten kendisi de aslan gibi bir delikanlıdır…Sekiz sene önce otomobil kullanırken; Şişli’de ünlü şarkıcı Sevim Tanürek’e çarparak ölümüne sebep olmuştur. Bu da gösteriyor ki o otomobil kullanmaktadır ve yüzde 60 iş göremez durumda sakat birisi değildir. Gerçi kötü niyetliler; bu olayın altında çapanoğlu aradılar; Ahmet’i suçsuz çıkartan Adli Tıp uzmanı; şimdilerde Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nde genel müdür yardımcısı yapıldı ama ben bunu tamamen bir tesadüf kabul etmek istiyorum ve o kapıyı hiç açmıyorum.Bugün Ahmet Burak Erdoğan, milyonlarca dolarlık iş kapasitesine sahip şirketleri yönetmektedir. Bir gemisine 4-5 milyon dolar civarında değer biçilmektedir. Böyle başarılı yeni sınıf işadamımızı kimse onulmaz hastalar veya sakatlar sınıfına sokamaz, kimse de ona o gözle bakmaz; bakamaz.Öyleyse; Ahmet Burak neden sakat raporu almıştır?Acaba askere alınırsa; Şırnak’ın Gabar Dağları’nda görev yapan jandarmanın yanına gönderileceğini mi düşündü?Orada PKK’nin kurduğu ve uzaktan kumanda ile patlattığı bir mayına çarpacağından mı korktu?Yok; o bütün bunları göze aldı da anası Emine Hanım mı karşı çıktı?Emine Hanım; ‘İstemem; ben oğlumu o dağlarda PKK’ya yem yapamam!’ diyerek kocası Tayyip Bey’in yakasına yapışıp ağladı mı?Yoksa, Ahmet gerçekten o kadar kötü durumda mı?Bunu öğrenmek istiyoruz…Çünkü o; başbakanın oğludur…Benim bu sorularım; özel hayata müdahale değildir. Çünkü Yargıtay kararları ile kesinleşmiştir ki; siyasetçinin özel hayatı olamaz. Siyasetçi; bu alanı seçerken sorgulanmayı baştan kabul etmiş birisidir. Sayın Başbakan’ın muhalif yazarlara açtığı ve yargının reddetttiği davalarda bunun gerekçeleri uzun uzun anlatılmıştır.Sayın Başbakan; lütfen sorularıma cevap verin… Cevap vermez iseniz; o çürük raporu hakkında; kafamızda ‘çürük rapor’ kuşkusu doğacak.

20

Page 21: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Demokrasi’nin Yıldızları

HEM gazetelerdeki, hem billboard’lardaki ilan çok dikkatimi çekti.

İlanı, ilk kez duyduğum Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı vermiş.

Parasal yönden güçlü olduğu anlaşılan vakfın amacı AKP’yi desteklemek.

Bu garip ilanın büyük spotu “Demokrasinin Yıldızları”.

Hemen altında şunlar yazıyor:

“Onlar, Atatürk’ün açtığı demokrasi yolunda bayraklaşan liderler!

Onlar, demokrasi ufkunda parlayan yıldızlar:

Türkiye’nin gökkubbesinde, milletimizin kalbinde…”

Kim bu yıldızlar?

Hemen altta Adnan Menderes, Turgut Özal, Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafları...

En önde Tayyip Bey, hemen yanında Özal, en sonda da Menderes görülüyor.

İlanın en dibinde ise hem eski Meclis’in, hem de şimdiki Meclis’in fotoğrafları ile vakfın amblemi var.

* * *

21

Page 22: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Tarih sırasına göre ilk lider Adnan Menderes.

Rahmetli Menderes’in başbakanlığını anımsayanlar, o dönemin demokratik açıdan karnesinin pek parlak olmadığını bilirler.

O dönemde devlet radyosu (tek yayın kurumuydu) iktidarın sesi haline getirilmişti. Muhalefete yer verilmezdi.

Anamuhalefet lideri İsmet İnönü seçim gezilerinde engellenir, taşlı, sopalı saldırılara uğrardı.

Yine o dönemde hükümet, gazetelere sık sık sansür uygular, muhalefetin açıklamalarının basılmasını yasaklardı.

Son dakika yasakları yüzünden gazetelerin bazı bölümleri beyaz çıkardı.

Demokrat Parti iktidarı, Meclis’te kurduğu “Tahkikat Komisyonu” ile muhalefeti ortadan kaldırmayı bile planlamıştı.

İktidarı eleştiren gazeteciler, sürekli cezaevine girerlerdi.

İşte ilana göre demokrasinin yıldızlarından biri olarak ilan edilen Menderes’in dönemi böyleydi ve demokrasiyle pek ilgisi yoktu.

* * *

Turgut Özal dönemini yaşadık. O dönemde de Türkiye’nin nasıl keyfi yönetildiğini hepimiz anımsarız.

Demokrasinin değil de sürekli “kafayı kullan, köşeyi dön” felsefesinin işlendiğini de çok iyi biliriz.

Gelelim demokrasinin son yıldızı Recep Tayyip Bey’e…

İktidardan şikáyet eden vatandaşları azarlayan, “Ananı da al git” diye kovan bir demokrasi yıldızıdır Erdoğan.

İnsanları “Bizden, bizden değil…” diye ayıran ve ona göre davranan…

İhaleleri kendi yandaşlarına veren…

Özelleştirmelerde devlet mallarını mahkeme kararlarını bile çiğneyerek “baba baba” satan…

Yargı, üniversiteler, Türk Silahlı Kuvvetleri ve bürokrasiyle kavga eden…

Şehitlere gösterilen tepkiler için “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” diyebilen…

İşte böyle bir demokrasi yıldızıdır Recep Tayyip Erdoğan…

NOT YORUM

22

Page 23: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Bu ayıp kökten çözülmeli

ONLAR canlarını bu ülke için veriyorlar.

Onların cenazelerine yapılan saygısızlık asla affedilemez.

Bundan böyle tüm şehitlerimizin cenazeleri askeri uçakla gönderilmeli.

Ne yaparsak yapalım onlara olan borcumuzu ödeyemeyiz.

Vatan onlara daima minnettardır.

Bilmeden Konuşan

BAŞBAKAN konuştu: “Türkiye’deki 5000 terörist halledildi mi ki, Kuzey Irak’taki 500 teröristle uğraşalım…” Birincisi, devletin elindeki resmi rakamları bilmiyor.

Türkiye’de dağlarda gezen silahlı terörist sayısı çok daha az. İkincisi, Kuzey Irak’taki sayı çok daha fazla. İç ve dış gezilerden fırsat bulup önüne getirilen raporları okuma zahmetine katlansaydı, bunları söylemezdi. (Abdullah Gül, Kuzey Irak rakamını dün 3500 olarak açıkladı! Hangisine inanacağız?)

Peki Başbakan niçin böyle konuşuyor?.. Çünkü ABD ve AB, bizim iktidara emrini çoktan verdi:

“Kuzey Irak’a girmeyin.” Beyefendinin eli kolu bağlı. Başka ne desin! Zaten Barzani bile dün Kuzey Irak’tan desteğini iletti: “Erdoğan’ın sözleri doğru ve yerinde bir tespittir.”

* * *

İki günde iki şehit daha verdik. Binbaşı Murat Özyalçın ve Uzman Onbaşı Cihan Kızıltaş. “PKK ile savaşta subaylar nerede” diye yazı döktürenlerin kulakları bir kez daha çınlasın! Şimdi siz siz olun, örneğin bugün Binbaşı Kızıltaş için İstanbul’da Levent Camisi’nde düzenlenecek cenaze töreninde sakın protesto gösterisi yapmayın, slogan atmayın.

Çok ayıptır! Camide böyle gösteri olur mu! Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir! Zaten slogan atanlar hakkında hükümetimiz soruşturma başlattı. Böylece yasalarda olmayan yeni bir suç oluşturuldu!

Türkiye’de miting meydanlarında, “Camiler kışlamız, müminler askerimiz, kubbeler miğferimiz, minareler süngümüz” diye bağırıp oy avcılığına soyunmak serbesttir!

23

Page 24: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Ama şehit cenazelerinde hükümeti protesto etmek ayıptır, günahtır, yakışıksızdır!

Geçmiş yıllarda camilerden çıkan kalabalıklar türban gösterisi yaparken ayıp, günah ve yakışıksız değildi. Oralarda hiç kimsenin tahriki yoktu! Geçmişteki Recep Tayyip Erdoğan o zaman ağzını açıp o gösterileri durdurmaya çalışmıyordu. Jeton, şimdi oklar yön değiştirince, şehit cenazelerinde düştü.

Evet! Siz siz olun, şehit cenazelerinde “ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” diye haykırın ki, hükümet zor durumda kalmasın… Tam tersine, hükümeti alkışlayın. Bugünden başlayarak “Allah sizi başımızdan eksik etmesin, daha nice şehitlere inşallah” diye bağırın!..

Bazıları yıllar boyunca siyaseti camilerde yaptı. Müslümanları, inançlı insanları kandırdılar. Hep birlikte malı götürdüler, iktidar bile oldular.

Şimdi şehit cenazelerinde sergilenen içten protestolar karşısında şaşkına döndüler!

Milletin tepkisi için “camide siyaset olmaz” diye ağlaşıyorlar. Günaydın bayım, günaydın!

ATATÜRK’Ü ÖRNEK VERENE BAK!

İKTİDARIN yazılı ve görsel basında açık destekçisi olan bazı tipler, şimdi hükümetin çaresizliğini, aymazlığını, yabancı ülkelerin karşısında çekmiş olduğu teslim bayrağını unutturmak için Atatürk’e sığınıp o doğrultuda yazılar döktürüyorlar:

“Efendim 1923 yılında, Misak-ı Milli sınırlarına dahil olduğu halde Atatürk Musul’a asker gönderemedi… Çünkü İngilizlerle savaşması gerekirdi ve bunu göze alamadı. O yüzden Musul, Irak’ta kaldı.”

Bunları yazarak hükümete ve Başbakan’a -işin içine Atatürk’ü katarak- destek vermeye kalkışıyorlar.

Kuzey Irak operasyonunun Türkiye için büyük risk olduğunu kabul edenlerdenim. Ancak 1923 yılındaki Türkiye ile şimdiki Türkiye farklıdır. O zaman savaştan yeni çıkmış, yıpranmış, harap durumda bir ülke idik. Gücümüz kuvvetimiz sıfıra yakındı. Hangi ordu İngilizlerle savaşıp Musul’u alacaktı?

Daha da önemlisi, o kararı biz yabancı güçlerin etkisiyle almadık. Türk devletinin ve Atatürk’ün haklı değerlendirmesi idi. Maceraya girecek gücümüz yoktu. Şimdi koskoca Türkiye Cumhuriyeti var, güçlü ordusu var… Ama hükümet yabancıların güdümünden çıkamıyor. Aradaki fark günümüzde budur.

Kaldı ki, sonraki yıllarda Atatürk’ün Hatay’ı nasıl alıp Türk toprağı yaptığını da hiçbirimiz unutmadık.

Yabancıların güdümünde geçirdiğimiz, onların emrinde ve hizmetinde olduğumuz, onların direktiflerinden çıkamadığımız şu ortamda bunlar Atatürk’e sığınmasın, onu örnek göstermesin. Hele Atatürk’ün amansız karşıtları, Recep Tayyip Erdoğan’ı aklamak uğruna Atatürk’ün adını bile ağızlarına almasın.

Kimse yutmaz.

24

Page 25: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

“AB reformları” Uğruna

TÜRKİYE gergin günler yaşıyor. Her gün kaldırılan şehit cenazelerinde kitleler hükümeti ve Arınç’ı protesto ediyor. Arınç, hükümete ve kendisine yönelik tepkileri dile getirenler için basın toplantısı düzenleyip “Aynı sözleri misliyle (fazlasıyla) kendilerine iade ediyorum” diyor…

Ve hadiseyi mahalle düzeyine indirmeyi başarıyor! Hani mahallede kavga eden çocuk kendisine sövene “Ben de senin…” der ya, aynen öyle! Devlet yönetiminin hangi düzeye düşürüldüğünün, kimlerin elinde kaldığının somut örneğidir.

* * *

Bugünkü konumuz bu değil. Şimdi konumuza geleyim.

AKP iktidarı 2002 Kasım ayında ülke yönetimini devraldığında, Türkiye’de terör yoktu. O beğenmedikleri koalisyon hükümeti terörü bitirmişti. Abdullah Öcalan yakalanmış, yargılanmış ve cezası kesilmişti.

Peki sonra ne oldu, nasıl oldu da bu bela yeniden fışkırdı? Sevgili okuyucularım, bu sorunun yanıtını bilmiyorsanız, ya da unuttu iseniz, belleğinizi lütfen tazeleyin.

AKP ile birlikte ABD ve AB ilişkileri yoğunlaştı. AB bizim iktidara “üyelik vaadinde” bulundu! Bizimkiler bu olaya balıklama atladı; çünkü o zaman “özgürlükler(!)” tam olacak, AB ilkeleri doğrultusunda din baronları, din tüccarı siyasetçiler tümüyle rahatlayacak ve üstelik Türk Ordusu bir kenara itilecekti.

“Fikir ve ifade özgürlüğü” ile birlikte “her alanda özgürlük” bu AB‘nin olmazsa olmaz kuralı idi. Örneğin bölücülük, Kürtçülük propagandası yapmak serbest bırakılmalı idi… Ve bırakıldı!

Yasalar değiştirilmeli, güvenlik güçlerinin yetkileri elinden alınmalı, bütün mekanizmalar suçluların lehine çalışmalıydı… Ve gerçekleşti! Bunları çok özetle yazıyorum; çünkü bu köşede uzatacak kadar yer yok.

25

Page 26: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

ABD ve AB‘nin her dediği bire bir yapıldı. Güneydoğu’ya AB heyetleri sevk edildi. O bölgelerde yoğun propaganda başlatıldı.

Medyamızın bir bölümünde “özgürlük rüzgárları” estirildi. Kürtçülük, bölücülük özendirildi. Yasalarımız AKP iktidarı tarafından bu doğrultuda değiştirildi. Ülkenin düzeni altüst edildi.

Güvenlik güçleri kentlerde ve kırsal kesimde, ama özellikle Güneydoğu’da yıllarca feryat etti:

“Yetkilerimizi geri verin. Sadece terörle değil, kapkaç, hırsızlık gibi adi suçlarla bile baş edemez duruma geldik.”

Kentlerde polis küstü, köşesine çekildi. Dikkat ediniz, Türkiye’nin dört bir yanında, bu yeni yasalar sonrasında korkunç boyutlara varan suç patlaması yaşandı ve yaşanıyor.

Güneydoğu’da ise bu boşluklardan yararlanan terör yeniden hortluyordu… Hem arkalarında AB desteği vardı, hem de güvenlik güçlerinin yetkileri budanmıştı.

Gözaltı süresi kısaltıldı. Özel timler bölgeden çekildi. Sanık yakalandığında ifadesi bile alınamıyor, serbest bırakılıyordu. Üst ve araç araması yapılamıyordu, önceden izin alınmalıydı. Operasyon yapmadan önce bile validen izin almak gerekiyordu. İnsanlarımızın canını ilgilendiren bu gibi konular için sırf AB’nin gözüne girebilmek amacıyla, bir yığın formalite getirildi.

AKP iktidarı hatasını anladığında ise iş işten çoktaaan geçmişti. Dış güçlerin emrine giren iktidar AB’den dışlandı ve nasihat aldı. Daha da önemlisi, geliyorum diyen terör adım adım büyüdü ve ne yazık ki bugünkü aşamaya gelindi.

Bunları, dış güçlerin emrine girmeyi, ülkemizin bu yüzden her alanda çok büyük belalarla yüz yüze geleceğini burada defalarca, hatta sizleri bıktırmak pahasına yazdım. Duvardan ses geldi, bizi yönetenlerden gelmedi!

Şimdi hepsi, her açıdan pişman. AB’nin oyununa gelenler şimdi kara kara düşünüyor.

Zamanı geldi, çoktan geçiyor. Yabancıların çıkarları ile Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarlarının farklı olduğunu, Cumhuriyet mitinglerinde, şehit cenazelerinde dile getirilen kitlesel tepkilerin ardında bu gerçeklerin yattığını da hükümet artık inşallah anlar.

Başımıza ne geldiyse “AB reformları(!)” uğruna geldi.

26

Page 27: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Orada Bir askeri Birlik vAR,Uzakta!!

SEVGİLİ okuyucularım, bugün size bir ibret belgesi daha sunuyorum. Vatanın çoğu yerinde milletin paraları har vurulup harman savrulurken, uzak taraflarında neler olduğunun kısa bir öyküsünü size anlatacağım.

Hakkári’de, sınırımızın en uç noktasında bir askeri birliğimizin tuttuğu iki tepe noktasına su götürmek için çalışmalar yapılıyor. İşin toplam bedeli 25 bin YTL dolaylarında. Yeterli parasal olanak olmadığı için bu tepelerde mevzilenmiş birliklere suyu aşağıdan ya askerler taşıyor, ya da katır sırtında taşınıyor. Üstelik suyu 1400 metre yükseklikteki kaynaktan alıp 2100 metredeki birliğe taşıyorlar. Oysa taşıma yolları da güvenli değil. Önümüz yaz. Oralardaki sıcağı ve ıssız dağ tepelerinde su bekleyen askeri birliğimizi düşünün.

Bu birliğin adını vermiyorum. Şu kadarının bilinmesi yeter:

Bu birlik mensuplarından Binbaşı Murat Özyalçın birkaç gün önce şehit edildi. Tabutu ve bavulları İstanbul’da kamyonete konuldu!

Suyu aşağıdan yukarıya taşımak için boru hattı döşemek gerekiyor. Bir inşaat mühendisi bu hattı ücretsiz yapmayı üstlendi. Projesini yapacak, boruları döşeyecek. Ancak suyu 700 metre yukarıya basmanın zorlukları var.

Hat iki kilometre olacak. Arada depo yapılması, pompa konulması gerekiyor. Askerler depo istemiyor çünkü, dağdaki PKK’lıların suya zehir atma olasılığı gündeme geliyor.

Unutmayın, burası Türkiye’nin en uç noktası.

* * *

Birlik komutanı tarafından inşaat mühendisine gönderilen faksı özetliyorum:

“Irak sınırında bulunan iki hakim tepede nöbet tutan askerlerimizin moral seviyelerini yüksek tutmak ve kurak iklimi olan Hákkari’de su ihtiyaçlarını karşılamak maksadı ile bu tepelere boru sistemi ile su taşıma düşüncesi mevcut olup, bu konudaki yardımlarınızın kışlamıza büyük faydası olacağı görüşündeyim. (Faksın bu bölümünde teknik ayrıntılara yer veriliyor.) Bu konuda birliğimize yapacağınız yardımlardan ötürü ben, komuta heyetim ve askerlerim adına size teşekkürü borç bilirim. Komutan. (İsmini yazmıyorum.) İmza.”

27

Page 28: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Dağ tepelerinde su isteyen askerlerimiz bekleyedursun! Bir de hemen birkaç kilometre ötedeki Kuzey Irak’a bakalım. Sınırın hemen ötesinde Köysancak, yeni adıyla Koya City beldesi var. Kadın kaymakamı ve korumaları çok iyi Türkçe konuşuyorlar. ABD oraya 25 milyon dolar para vermiş, su dahil pek çok sorun çözülmüş. Paranın en az yarısı da Barzani ve adamları tarafından hortumlanmış.

Kadın kaymakama Türkçe’yi nasıl öğrendikleri sorulduğunda verdiği yanıt ilginç:

“Dokuz yıl dağda, PKK saflarında görev yaptık. Türkçe’yi orada öğrendik.”

* * *

Türkiye’nin bir kesiminde paralar oluk gibi akıtılıyor. Özellikle AKP’li büyükşehir belediyelerinde trilyonlar savruluyor. Seçmenden oy devşirmek için inanılmaz harcamalar yapılıyor.

Öte yanda ise Güneydoğu’da, dağ başlarında konuşlanmış askerlerimiz, birliklerimiz var.

Oralarda onlar vuruluyor, mayına basıyor, şehit oluyor, sakat kalıyor. Elleri kolları, ayakları bacakları kopuyor…

Ve uzaklarda askeri birlikler var. Kartal yuvası gibi dağ doruklarında konuşlanmış.

Güneş tepelerinde, sıcaklık 30’un üzerinde. Fakat su yok.

Su dağın 700 metre yukarısına askerlerin sırtında, ya da katırlarla çıkarılıyor.

İki kilometre boru döşenemiyor. Şu veya bu nedenle döşenemiyor. Ayrıntısını gerçekten bilemiyorum.

Devreye bir mühendis giriyor, “Bunu ben ücretsiz yaparım” diyor.

Türkiye’nin en uç noktasında durum böyle!

Dahası da var! Bir yanda yine seçim malzemesi olarak kullanılan her tarafı çökmüş duble yollar…

Ve öteki uçta askeri birliklerin sürekli kullandığı, ancak asfaltlanmayan ve üzerinde mayınlar patlayan yollar. Onlara para yok çünkü göz önünde değil ve oy getirmez!

Para gerçekten mi yok? Büyükşehirlere var. Oy devşirmeye var. Savurganlığın, hortumun, siyasi amaçla çarçur edilen paraların hesabını soran yok.

Hakkári dağlarının doruklarında ise askere su getirecek para yok. Size somut örneğini verdim, isimleri açıklamadım.

Türkiye böylesini az yaşadı. Bir yanda mayınlar, baskınlar, bombalar, şehitler, yaralılar… Öte yanda vaatler, nutuklar, geziler, düzmece açılışlar, palavralar!..

28

Page 29: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Ve orada bir askeri birlik var uzakta!.. Gözlerden uzak… Susuz!.. Şehit verdiği binbaşı dün gömüldü. Devlet nerede, hükümet nerede?

Kavram Sahtekarlığı

Türkiye bilimsel temeli olmayan uyduruk düşüncelerin at koşturduğu bir ülke!Birisi bir şey söylüyor,eğer ilginçse-doğru,nesnel,mantıki olması gerekmiyor!-sahiciymiş gibi ayakta kalıyor.“Durum analizi” yapılıyormuş.

Bugün ise özellikle seçimleri etkilemek amacıyla Türkiye’nin temel düşünce ve davranış aksları açısından ileri sürülen bir uydurukluğu daha ele alalım:”Türkiye’de iki cephe var,seçimler bu iki cephe arasında geçecek.”

Birincisi:Liberal,demokrat,dışa açık;

İkincisi ise:Ulusal-milliyetçi,içe kapalı,yani tecritçi.

Şüphesiz ki bu adresin sahibi AKP yanlıları,memurları!

Dikkat edin:AKP’ciler kendilerini bu ayrımda demokrat,çağdaş,özgürlükçü,dışa açık safına koyuyor…

AKP’ye karşı olanlar ise:

a)Demokrasi ve özgürlük karşıtı(hatta bazılarına göre faşist ve dikta yanlısı);

b)Türkiye’yi dünyadan tecrit etmek ve içe kapanmasını isteyenler;

c)Üstelik bir herze daha yiyorlar:Ulusalcılık=özgürlük ve demokrasi düşmanlığı!Ulusalcılık kötü bir şey!

Bu ayrım tabii ki doğru değil.Bir insan “ulusalcı” olabilir,aynı zamanda demokrat,hatta liberal ve dışa açık!(Tıpkı Amerikanlar,Almanlar,Ruslar ve Fransızlar gibi!…)

Ulusalcılar arasında “Asker el koysa” diyenler varsa bile bu küçük bir azınlıktır.Büyük çoğunluk demokrasi ve özgürlük yanlısıdır.Yine, oy vereceklerin ezici çoğunluğu Türkiye’nin içe kapanmasını savunmaz.Mitinge katılan 5milyonun önüne bir sandık koysaydınız çoğu AB üyeliğinden yana oy kullanırdı.

29

Page 30: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Ama, AB ile tam özdeş  ekibin yaptığı gibi,Türkiye’yi  her bakımdan pelteye çecirecek ve psikolojik olarak yıkıntı haline getirecek bir üyelik anlayışından yana değil.

Yani “ulusalcı”diye  tanımlanan muazzam kitlenin düşünce ve davranışları açısından tam bir saptırma var!!!!

AKP yanlısı yazarlar ve çizerler bu saptırmayı daha da saptırıyor:”Demokrasi yanlısı AKP’ye oy vereceksin,yoksa adam değilsin”

Sürüngen düşünce işbaşında!!

Şehitler tabutta başbakan nerede?????

TÜRKİYE’nin gündemini haftalardır şehit cenazeleri belirliyor.

Hükümet aciz. Eli kolu ABD ve AB tarafından bağlanmış, ülkemizin güvenliğini yabancı ülkelere emanet etmiş, seyredip duruyor…

Ve Bay Başbakan miting meydanlarında haykırıyor: “Kimse şehit cenazeleri üzerinden siyaset yapmasın!”

Bunu yapan yok. Milletin, kendisine ve hükümetine karşı çığ gibi büyüyen tepkisini bile ’siyaset sömürüsü’ olarak göstermeye kalkışıyor.

Dün üç şehit cenazesi daha vardı. Ankara’da binbaşı Ramazan Armutçuoğlu için düzenlenen törende kitleler cumhurbaşkanı ve komutanlara sevgi gösterisi yaparken, katılan bakanları (aday olmayan Abdüllatif Şener dışında) en ağır bir biçimde protesto etti. Sloganlar atılıyordu:

“Hainler dışarı… AKP dışarı… Kahrolsun PKK, işbirlikçi AKP… Yan gelip yatmadı, vatanını satmadı… Tayyip, oğlunu askere gönder…”

Aynı sesler dün Manisa’da yarbay Melih Gülova için düzenlenen törende bu kez, halen Meclis Başkanlığı makamında oturmakta olan Bülent Arınç için yükseliyordu. Bu şahıs yuhalanıyor, en ağır biçimde protesto ediliyordu. Hem de kendi seçim bölgesinde!

Dün hükümet karşıtı protestolar, İstanbul’da şehit er Hasan Güreşen’in cenazesinde bile yükseliyordu… Ve düşünün, o törene AKP ve hükümetten kimse katılmamıştı!

* * *

Peki bütün bunlar olurken Başbakan dün nerede idi? İstanbul’da! Beyefendi Ankara’ya özel uçağı ile öğlen geldi. Zahmet edip bir saat önce gelseydi, Kocatepe’de cenaze törenine katılabilirdi! Ama olmadı! Niçin?…

Çünkü toplumdan alacağı tepkileri biliyor. Orada bütün protestoları bir paratoner gibi üzerine çekeceğinin, en ağır hakaretler içeren haykırışları duyacağının farkında.

Ayıptır yahu, bir başbakan oraya ölümüne gelir.

30

Page 31: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Kendisini uyarmak gerekiyor. O gergin ve çaresiz yüz ifadesiyle bir daha meydanlara çıkıp “Kimse şehit cenazeleri üzerinden siyaset yapmasın” diye nasihat vermemeyi ister istemez öğrenmek zorunda.

Hiç kimse öyle bir siyaset yapmıyor. Ama bu iktidarın çaresizliği yüzünden, ülkemizde her gün ana baba kuzuları şehit ediliyor, toprağa veriliyor.

Türk milleti buna da mı susacak? Buna da mı göz yumacak? Buna da mı tepki vermeyecek? Bu ulusal tepkinin adı ne zamandan beri “siyaset yapmak” oldu?

Şehit cenazelerine katılmaktan korkan bir başbakan var karşımızda! Elbette!.. Çünkü bu işler Bush’un, Merkel’in, ABD ve AB’nin karşısında esas duruşta bekleyip direktif ve talimat almaya benzemiyor, değil mi!

Bir kez daha soralım bakalım:

“Şehitler tabutta, Başbakan nerede?”

BAŞBAKAN AÇIKLAMALI

BAŞBAKAN’ın oğlu Ahmet Burak Erdoğan askere gitmemek için çürük raporu almış. Bu raporlar askeri hastaneler tarafından verilir. Ancak, yıllardan beri bazı çeteler türemiştir, para karşılığında sahte veya gerçek çürük raporu verirler. Güvenlik güçleri birkaç gün önce yeni bir çeteyi ortaya çıkardı.

Bazı çürük raporlarının ise para ödenmeden, hatır gönülle verildiği söylenir!

Bir başbakan oğlunun böyle bir rapor almış olması çok önemlidir. Raporu ne zaman aldığını bilmiyoruz.

Hangi rahatsızlığı nedeniyle olduğunu ise hiç bilmiyoruz!

Bu durumda Recep Tayyip Bey’e düşen görev, oğlunun raporuna ilişkin bütün bilgi ve belgeleri kamuoyuna açıklamaktır.

Gerekirse onu GATA’da yeniden Heyet’e sokmak ve (eğer sakıncalı ise rahatsızlığının gizlenmesi koşuluyla) yeni bir “askerlik yapamaz” raporu alıp şom ağızlıları susturmaktır!

Oğlunun gerçek sağlık sorunu olabilir. Bu sorun askere gitmesine engel de oluşturabilir. Bu durumda hepimize düşen görev, oğluna ve aileye “Geçmiş olsun” dileklerimizi iletmektir.

Her gün şehit cenazelerinin kaldırıldığı şu ortamda Başbakan bu olaya mutlaka açıklık getirmeli, aksi takdirde sonucuna katlanmayı göze almalıdır…

Çünkü bu sorun hep belleklerde çakılı kalacak ve kendisini ezecektir.

31

Page 32: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Bu ne Küstah??

Birileri Büyük Türk Milleti’nin KANIYLA ÇİZİLMİŞ OLAN KIRMIZI SINIRLARINI BİR KUKLA DEVLETİN UĞRUNA YOK ETMİŞ!

BU NE KÜSTAHLIK!! BU NE KENDİNİ BİLMEZLİK! SEVGİLİ OKURLARIM! VERECEĞİM BU SİTEYE PROTESTO MESAJLARI ÇEKİNİZ! İNGİLİZCE, FRANSIZCA, ALMANCA BİLEN ARKADAŞLARIMIZ BU DİLLERDE YAZDIKLARI PROTESTO MESAJLARINI ÇEVİRSİNLER!

 SİTE ADERSİ http://www.eurominority.org/

SÖZDE SİTE KÜRDİSTANI BÖLÜCÜLÜK TARAFTARLARINA EKLEMİŞ ANCAK BÖLÜCÜLÜĞÜ KENDİSİ TÜRKİYE’NİN TOPRAKLARINI KÜRDİSTAN OLARAK GÖSTEREREK YAPMIŞ!

BU HARİTA DA TÜRKİYE’NİN SINIRLARI DİĞER AVRUPALI DEVLETLERİN YANINDA YARISI KALLEŞÇE BAŞKA BİR ADLA VERİLMİŞTİR! BUNU DERHAL ENGELLEYİNİZ! HER DUYARLI TÜRK VATANDAŞININ YAPMASI GEREKEN ŞEY BU SİTEYE MÜMKÜN OLDUĞU KADAR ÇABUK BİR PROTESTO MESAJI ATINIZ!

32

Page 33: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

BU ADRES İSE SÖZDE TÜRKİYE’Yİ VE TÜRKLERİ TANITAN ADRESTE:

http://www.eurominority.org/version/eng/minority-detail.asp?id_minorities=262

HAYDİ ARKADAŞLAR İŞ BAŞINA!

ÜLKEMİZİN SINIRLARINI KANLA ÇİZDİK MÜREKKEPLE KARALAYAMAZLAR!

33

Page 34: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Cüneyt Zapsu kimdir?

Hasan Cüneyt Zapsu, 1956 yılında İstanbul’da doğdu. Alman Lisesi‘ni ve İstanbul Üniversitesi’ni bitirdi. Münih Üniversitesi’nde İş idaresi eğitimi gördü. Babası Pertev Zapsu 1980 yılında öldü. Annesi Gaye Zapsu hala yaşıyor ve aile ilişkilerinde çok önemli bir rolü var: Uzel Makine’nin sahibi İbrahim Uzel’in kızı. Ailenin büyük oğlu Aziz Zapsu, BİM’in yönetim kurulu başkanı…

BİM‘in, Yasin El Kadı, Mehmet Fatih Saraç ve Mohammed Omer A. Zubair‘in ortak olduğu, kuruluş sözleşmesini Yasin El Kadı adına Tayyip

Erdoğan’ın da avukatı olan Faik Işık’ın imzaladığı Caravan Dış Ticaret ve İnşaat Limited Şİrketi’ne para yatırdığı ortaya çıkıyordu.

BİM’in büyük ortağı ise Amerika merkezli Yahudi sermayesinin başarılı finans şirketlerinden Merrill Lynch. BİM’in yönetim kurulunda AKP’lilerin ağabeyi Korkut Özal, Cüneyt Zapsu, terörist Yasin El Kadı, George Bitar, M. P. Kassamali Merali, Ekrem Pakdemirli, Başbakan Tayyip Erdoğan’a kızının kına gecesini evinde yapacak kadar yakın olan Nakşibendi tarikatı’nın önemli isimlerinden Mustafa Latif Topbaş yer alıyordu…

Kadı ile ilişkiler gündeme geldiğinde BİM’deki bazı ortaklar gözden kaçıtılıyordu… Bunlar; 2000 yılında ortak olan Bank of Amerika, International Investment Corparation, 1999 yılında ortak olan Merrill Lynch Global Emerging Marketing Partuens, World Wide Limited…

MASAK raporu’na göre El Kaide’nin elemanı Yasin El Kadı ile para ilişkileri olanları açıklamıştık… Bu raporda Hasan Cüneyt Zapsu’nun 60 bin dolar, Annesi Gaye Zapsu’nun 250 bin dolar Yasin El Kadı’nın Al Baraka Türk’teki hesabına para yatırdıkları ortaya çıkıyordu.

31.03.2004 tarihli Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu’nun Raporuna göre Yasin El Kadı ile para ilişkisi olan Nimet Gıda’nın yönetim Kurulu Üyeleri;

“Mehmet Fatih Saraç, Osman Faik Bilge, G. Abdülaziz Zapsu, Mustafa Rıza Yazan, Ahmet Erdoğan, Tayfun Ergün, Mustafa Latif Topbaş, Hasan Cüneyt Zapsu…”

34

Page 35: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Yine aynı rapora göre Ahsen Plastik’te Kadı ile para ilişkisi içindeydi. Ahsen Plastik Yönetimi şu isimlerden oluşuyordu:

“G. Abdülaziz Zapsu, Tayfun Ergin, M. Fatih Saraç, Hasan Cüneyt Zapsu, M. Latif Topbaş…”

Yasin Al Kadı ile para ve ortaklık ilişkisine giren bir başka şirket ise Ülker Gurubuna dahil AK Gıda idi: AK Gıda‘nın Yönetim Kurulunda;

“Mustafa Latif Topbaş, Murat Ülker, Zeki Ziya Sözen, İbrahim Halit Çizmeci, Metin Yurdagül, Sabri Ülker, Orhan Özokur…” gibi isimler yer alıyordu.

Neyse gelelim biz Cüneyt Zapsu’nun kim olduğuna… Cüneyt Zapsu Azizler Holding, Balsu, Massey Ferguson ve Uzel traktör fabrikası doğrudan etkili olduğu kuruluşlar. BİM’i saymıyorum bile… Üye olduğu kuruluşlar ise ayrı bir kitap yazılacak boyutta: TÜSİAD, MÜSİAD, Türk - Amerikan İş Konseyi, Dünya Ekonomik Forumu ve daha pek çok uluslararası örgüt.

Baba Pertev Zapsu bir süre Almanya’da yaşıyor. Oğulları burada okula başlıyor. Aile önce Almanya’da sandiviç satıyor, buradan iplik ticaretine giriyor bu alanda büyüyor.

Aile 1966 yılında Türkiye’ye dönüyor. Uzel Makine’de ortaklığı olan Zapsu ailesi yakın tarihte bu ortaklıktan ayrılıyor, fındık işine giriyorlar. Uluslararası alana taşınan fındık işi Cüneyt Zapsu’nun alanında kalıyor; BİM marketler zinciri ise ağabeyi Aziz de…

Anne Gaye Zapsu, “Türk Müslüman Kadını” portresi olarak, sağın ünlü Atatürk düşmanı Necip Fazıl Kısakürek’in çıkardığı Büyük Doğu dergisine kapak oluyor. Gaye hanım ayrıca “kadın hat sanatçısı.”

İstanbul ve Almanya’da işletme ve iş idaresi eğitimi alan Cüneyt Zapsu, İstanbul’a döndüğünde, ağabeyi Aziz Zapsu ile ticaret yapıyor. 13 Haziran 1977′de İstanbul Ticaret Odası’na kayıtlı Azizler Holding’i kuruyorlar. Söz konusu holding’in yönetim kadrosu ise kağıt üzerinde şöyle;

“Aziz Zapsu, Hasan Cüneyt Zapsu, Kenan İsmail Öktener, Gaye Zapsu.”

Cüneyt Zapsu hala INC (International Nut Council) Başkanlığını yürütüyor. INC, merkezi İspanya ve ABD olan, dünyanın 40 ülkesinden 500 civarında, kabuklu meyve (badem, fındık, mahun cevizi, antepfıstığı, çamfıstığı, kestane, ceviz, pecan…) sektör temsilcisi bu örgütte yer alıyor. Aralarında dünyaca tanınmış markalar var: California Almond Board, Çin kestane üreticileri, Mac Farm, Planters, Blue Diamond, Kraft, İtalyan Ferrero… Üyelerinin sadece işlenmemiş tarım ürünü cirosu 5 milyar dolar civarında. INC, WHO (World Health Organisation) ve AB Codex Alimentarus, yani gıda standartlarında tek belirleyici muhatap kabul edilmekte.

Ticarete atılan Zapsu ailesi bu yıllarda Türkiye’nin tanınmış iki ailesiyle yakın ilişkiler kurmaya başlıyorlar: Özal ve Topbaş aileleri. Özal ailesinden Korkut Özal, Topbaş ailesindense Mustafa Latif Topbaş ile ilişikiler sürekli gelişmiş…

35

Page 36: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Mustafa Latif Topbaş, 2000 ve 2001 yılında vergi rekortmenleri olarak ilk yüze girmiş. Ancak Yahya Murat Demirel, Hayyam Garipoğlu ve diğer sanıklarla birlikte vergi kaçakçılığından yargılanmış. Ülker’in kurduğu Link içeceklerinin yönetim kurulunun başkan vekili. Natura ve Ak Gıda kendisine ait.

Bu iki ailenin ortak özellikleri ise, Naşibendi olmaları. Özal, İskenderpaşa; Topbaş ise Erenköy cemaatine bağlı. Topbaş ve Zapsu ailesi gelişen ilişkiler sonucu, 1995 yılında BİM mağazalar zincirine ortak oluyorlar. Zincirin bir diğer halkası ise, Nakşibendi şeyhlerinden Emin Saraç’ın oğlu Fatih Saraç. Özal ve Zapsu ailelerinin ilişkileri 1990′lı yıllarda başka bir oyut kazanıyor: Korkut Özal Demokrat Parti’nin başına geçiyor, Başkan vekili ise Cüneyt Zapsu!

Bedirhan Aşireti

Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiye’si döneminde Kürtçülüğün iki ana kola ayrıldığı görülüyor. Birincisi ve en fazla taraftar toplamayı başaran Nakşibendi Tarikatı şeyhlerinin başını çektiği özerklik yanlıları olduğu görülüyor. İkincisi ise, Osmanlı Türkiye’sinde başını Bedirhan aşiretinin çektiği Cemilpaşazadeler ve Babanlar’ın destek verdiği Cumhuriyetin ilk yıllarından sonra yeraltında kayan, 27 Mayıs 1960 Anayasası’nın gölgesinde “Doğu Kültür Ocakları”, değişik sosyalist gruplar ve nihayet PKK’ının başını çektiği “tam bağımsızlık” yanlıları.

Bedirhan aşiretinden çok sayıda ünlü isim günümüz Türkiye’sinde siyasi, akedemik, sanat, sanayi ve ticaret ortamında yerini almıştır. Prof. Emre Gönensay ile birlikte Cüneyt Zapsu ilk akla gelen isimlerden. Gönensay, Tansu Çiller’in Başkanlığında Dışişleri Bakanı olarak görevde bulundu. Cüneyt Zapsu ise Recep Tayyip Erdoğan’ın “aklımın yarısı” olarak kanse ettiği baş danışmanı.

Gazateci Çiğdem Toker Maliye Bakanı Kemal Unakıtan‘a herkesin içinde bir soru sordu:

“Cüneyt Zapsu ile Yasin El Kadı arasındaki kara para trafiğini belgeleyen MASAK raporunu sümen altı ettiğiniz ve işleme koymadığınız söyleniyor. Bu kouda ne yaptınız?”

Unakıtan bu soru üzerine şaşırdı, kızdı, bozardı - ki bu pişkin ve utanmaz adamın 80 yıllık fabrikalarımızı satarken neler söylediğini göz önünde bulundurun- ve şu yanıtı verdi:

“O raporu savcılığa gönderdik. Savcılıkta”

Ertesi gün Zapsu yazılı bir açıklama yaptı:

“Benim böyle bir savcılık soruşturmasından bugüne kadar bilgim olmadı. Böyle bir şeyin olduğunu da zannetmiyorum.”

Cumartesi günü ise gazetelerde bir haber vardı. Başbakanlık, CHP Adana Milltvekili Kemal Sağ’ın soru önergesine verdiği yazılı yanıt:

“Cüneyt Zapsu adında bir personelin Başbakanlık Danışmanı olmadığı kayıtlarımızdan anlaşılmıştır.” diyordu.

Sevgili okuyucularım!!!

36

Page 37: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Şu olaylara bakar mısınız??? Adam Başbakan adına dünyayı geziyor. ABD yönetimiyle bile toplantılara katılıyor ve Başbakanlık kendisnin Başbakan Danışnmadı olmadığını söylüyor!!!

Bedirhan Aşireti hakkıdaki bilgilere devam edelim… Esma Gündoğdu’nun, Yerini Aktüel dergisinin 25 Ekim 2005 tarihli sayısında yer alan yazısına göre, şöhretli Bedirhaniler’den bazıları;

“Eski Milli Eğitim Bakanı Vasıf Çınar, Tarihçi yazar Cemal Kutay, eski Galatasaray Spor Klübü Başkanı Tevfik Ali Çınar, senarist Ayşe Şaşa -Şaşa eski Marksist sonra dinci-, İbrahim Alaattin Gövsa, Menderes dönemi Dışişleri Bakanı Fatin Rüşdü Zorlu, Ürdün Kralı Hüseyin’in amcaoğlu Rakan Haşimi gibi isimler…”

Cüneyt Zapsu’nun akrabalarına devam edelim;

20 Eylül 1992′de, Diyarbakır’da faili meçhul bir siyasi cinayete kurban giden Kürtçü Musa Anter Zapsu, Cüneyt Zapsu’nun eniştesi. Musa Anter öldürüldüğünde kuduz it Abdullah öcalan başsağlığı mesajı yayınlamıştı. Musa Anter’in İsveç’te yaşayan oğlu Dicle Anter’in Vatan Gazetesi’nin Kürt asıllı yazarı Ahmet Tulgar’a 30 Ekim 2005 tarihnde verdiği röportajdan öğreniyoruz ki Musa Anter 49′lar davası sırasında, 1959 yılında Kürtçe şiir yazmış. Bu 1938′den beri Kürtçenin ilk kez gündeme gelmesiymiş.

Babanne hidayet Zapsu, Bedirhan Paşa ailesinden. Baba Mustafa Pertev Zapsu’nun babası ise Said’i Nursi’nin talebelerinden ve Dar’ül Hikmey-il İslamiye üyesi, yazar, şair ve Birinci Dünya Savaşı’nda Ruslara esir düşmüş Abdurrahim Zapsu. Abdurrahim Zapsu’nun annesi Zeliha Hanım Arvasi aşiretinden Seyyit Muhammed Arvasi’nin oğlu Muhyiddin Arvasi’nin kızı, babası ise Seyyit Pertev Bey. Van ‘dan İstanbul’a Said Nursi ile gelen Abdurrahim Zapsu çeşitli Kürt derneklerinde görev aldı.

Zapsu ailesinin en meşhuru ise Cüneyt Zapsu’nun dedesi: Abdurrahim Zapsu’dur. Çünkü Abdurrahim Zapsu ayrılıkçı Kürt Teali Cemiyeti’nin Kurucularından… Ayrıca en yakın arkadaşlarından biri tescilli hain Şeyh Sait, biri de Said Kurdi (Nursi)…

Said-i Nursi’nin öğrencisi olan Abdürrahim Zapsu, Bedirhan Aşireti lideri Kürt Bey’i Bedirhan Paşa’nın torunlarından Hidayet Hanım’la evlendi. Bu evlilikten 4 çocuğu oldu, Cüneyt Zapsu’nun babası Mustafa Pertev bunlardan biridir.

Kürt Talebe Hevi (Ümit) Cemiyeti’nin on sekizinci sıradaki kurucusuydu. Birinci Cihan Harbi’nin Türk-Osmanlı devletinin aleyhine gelişmesiyle birlikte Said Nursi ve Abdürrahim Zapsu Doğu Cephesine gitti. Ruslara esir düştüler.

Rusya’daki 1917 Bolşevik İhtilali’nden sonra Türkiye’ye dönen Said Nursi İslam Akademisi Dar-ül Hikmet-il İslamiye üyeliğine seçildi. Burada Nursi’nin öğrencisi olan Abdürrahim Zapsu, Bedirhan Aşireti lideri Kürt Bey’i Bedirhan Paşa’nın torunlarından Hidayet Hanım’la evlendi. Bu evlilikten dört çocuğu oldu. Cüneyt Zapsu’nun babası Mustafa Pertev bunlardan biridir. Abdürrahim Zapsu bir yandan devlette, maliyede çalışırken diğer yandan Ehl-i Sünnet dergisini çıkarıyordu.

Cüneyt Zapsu’nun dedesi Abdürrahim Zapsu Necip Fazıl Kısakürek’in öncülüğünde kurulan Büyük Doğu Cemiyeti’nde kurucu üye oldu. Bu arada, aynı zamanda İstanbul’da,

37

Page 38: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Dicle Talebe Yurdu’nun yöneticiliğini yaptı. Yurt İstanbul’a üniversite öğrenimi için gelen “Kürt gençleri”nin kaldığı bir yerdi. Cüneyt Zapsu’nun dedesi Abdürrahim Zapsu bu yurtta tanıdığı ve ta o zamanlar Kürtçü olan Musa Anter’e kızı Ayşe Hale’yi verdi. Ayşe Hanım Avusturya Lisesi’ni bitirmeden bıraktı.

Bu ilginç bir durumdu. Abdürrrahim Zapsu dindardı, Musa Anter ise Marksist ve ateist. Acaba kızını verecek kadar kendine yakın hissetme sadece “Kürtçü”lük dürtüsüyle olabilir mi? Musa Anter “49′lar olayı”nda diğer Kürtçülerle tutuklanacak kadar Kürtçülük faaliyetlerinin içinde.

Said Nursi’nin Afyon-Emirdağ’daki sürgün ve mecburi ikamet günlerinin ziyaretçilerinden biri Abdürrahim Zapsu. Bilahare Nursi Laleli’deki evinde Abdürrahim Zapsu’ya iadeyi ziyarette bulunuyor ve burada Musa Anter ile tanıştırılıyor.

Abdürrahim Bey, oğlu Musataf Pertev’i “Masey Ferguson” traktörlerinin Türkiye’deki imalatçısı Uzel ailesinin kızı Gaye Uzel ile evlendiriyor. Bu evlilik Azizler Holding’in temelinin atılmasına vesile olmuş.

27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra Menderes hükümetinin yönetimden uzaklaştırılması üzerine, Mustafa Pertev Zapsu, Cüneyt Zapsu’nun ifadesiyle “soyadından dolayı nasıl olsa baskı göreceğini” bildiği için Türkiye’yi terk ediyor. Önce Marsilya’ya, sonra Rotterdam ve sonra da Münih’e geçen Mustafa Pertev Zapsu, Almanya’da iplik ticaretine başlıyor. Aile Münih’te bir araya geliyor.

Mustafa Pertev Zapsu’nun “iplik ticareti”ni seçmesi tamamen tesadüf müdür, yoksa o günün şartlarında Türkiye’de iplik ticaretini büyük ölçüde kontrol altında tutan “grubun” yardım ve desteği olmuş mudur? Bunu ancak aile bilebilir. 1966 yılında Türkiye’ye dönen ailenin çocukları Aziz ve Cüneyt Zapsu öğrenimlerini Alman Lisesi’nde devam ettiriyor. Cüneyt Zapsu, duvarları Einstein , Beethoven’in resimleriyle süslü bu okulda “her şeyi sorgulamayı” öğreniyor. Dedesinin ve babasının çocuklarını yabancı okulda okutması da bununla ilgili. “Robot gibi değil, daha açık fikirli olmamızı istedikleri için Alman Lisesi’ne gönderdi bizi” diye sözlerini tamamlıyor Cüneyt Zapsu.

14 Aralık 1987′de baba MustafaPertev Zapsu öldüğünde Azizler Holding iyice güçlenmişti. Aziz ve Cüneyt Zapsu: “Babamız her zaman, korkulan, çekinilen isimlere evinin kapısını açtı. Öyle günler yaşadık ki, Arvasiler kendilerini Arvasi diye tanıtamıyordu. Soyadlarını “Eryuvası” diye söylerlerdi.”

Aziz ve Cüneyt Zapsu’nun bu yorumu Handan Arvas tarafından yalanlanmaktadır. Chicago üniversitesi’nden Dr. Hakan Özoğlu’nun Handan Arvas’a dayandırdığı bilgiye göre, Şeyh Şefik Arvasi, soyadı kanunu çıktıktan sonra nüfus memurunun yaptığı bir yanlışlık sonucu “Eryuvası” soyadını almıştır.

Ailenin bir de gölgede kalan ismi var. Kürt Bedirhan Paşa’nın oğlu Murat Remzi Çınar’ın torunu Hidayet Zapsu. Babası ise Aziz Çınar. Arusi tarikatı’nın şeyhi Aziz Çınar, Hidayet Zapsu’nun babasıydı. Bedirhan Aşireti mensubu Aziz Çınar, bir deniz subayı olan Ömer Mardin’den almıştı şeyhliği. Mardin de soyadından anlaşılacağı gibi Mardinizadeler ailesindendi. Ömer Mardin’in şeyhi ise, Can Kıraç’ın eşi Nazlı Kıraç’ın dedesi, ünlü Şeyh Küçük Hüseyin efendi’ydi. Can Kıraç, Koç Holding’in eski üst düzey

38

Page 39: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

yöneticilerinden olup Vehbi Koç’un damadının kardeşidir. Gaye Zapsu, Esma Gündoğdu’ya anlatıyor:

“Kayın pederim, -Abdürrahim Zapsu- Abdulhakim Arvasi Hazretleri’ne bağlı Nakşibendî’ydi. Eşim de babasından dolayı aynı dergâhtandı. Benim ailem ise bir başka Nakşibendî şeyhinden, Bursalı Mehmet efendi’den ders aldı. Yani Mehmet Zahit Kotku Hazretleri’ne bağlıydı.”

Cüneyt Zapsu’ya göre, “tasavvuf Anadolu’nun büyük kazancı. Bugün Balkanlar’da yaşayan milyonlarca Hıristiyan varlığını Mevlanalara, Yunuslara borçludur”. Cüneyt Zapsu’nun bir ayağı yakın akrabaları gibi Güneydoğu’dan çok Amerika’da.

39

Page 40: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Türk Askeri Böyle Yatar!!

İNGİLİZ BELGELERİNDE; DÜN İNGİLTERE, BUGÜN İSE R.T. ERDOĞAN’IN SÖZÜNÜ ETTİĞİ YAN GELİP “BOYLU BOYUNA” YATAN TÜRK ASKERİ BULUNDU!…

İlgili resim, Dr. Mehmet ÇEVİK Bey’in özel arşivinden alınmıştır. İşte Türk askeri ancak böyle “yan gelir yatar”, dedirtecek kadar vardır. Onun için “bu vatan için şehit olan bütün askerlerimizin ruhuna şad olsun”, diyorum.  Görmüş olduğunuz resim, Dr. Mehmet ÇEVİK bey tarafından İngiltere devlet arşivi Rublik Record Office‘te bulunmuş ve özel arşivinde bulunmaktadır. İstanbul’daki İngiliz yüksek komiseri tarafından dışişleri bakanı Lord Curzon’a 19 Mayıs 1919′da gönderilen resim ile ilgili İngiltere yüksek komiserine sunuş ve resmi tasvir eden yazı ise aynen şöyledir. İngiliz Yüksek Komiserliği, İstanbul 19 Ekim 1919

“Efendim,

Ülkedeki genel politik durumu gözden geçirdiğim 10 Ekim tarihli 1836 / m / 1031 numaralı telgrafımla ilgili olarak ilişikte komite yada sözde komite lehine çalıştırılan ve geniş bir okuyucu kitlesine sahip günlük resimli bir gazetede basılacakken birkaç gün önce müttefik sansür işleri (komisyonu) tarafından engellenen çizimin fotografik bir örneğini göndermekten onur duyarım.

Bu çizim, çarpıcı bir biçimde ‘Milli Hareketin’ ruhunu ve ideallerini göstermektedir. Zatıalinizin de takdir edeceği gibi, haritada boylu boyunca uzanan geniş ve yenilmemiş Türk mukavemetinin ayakları Trakya’ya kuvvetle basmaktadır. İstanbul ve Boğaziçi (askerin) diz bağının altındadır. Çekilmiş süvari kılıcı Konya, Aydın ve İzmir’i, işgalcilerden temizlemeye hazırdır ve sol kolu, beşparmakla işaret parmağı arasında Van olmak üzere muhtemel Ermenistan ve Kürdistan üzerine yayılırken, yiğit bedenin gövdesi Orta Anadolu’da rahatça istirahat ediyor. Gölgesi, Diyarbakır üzerinde kapkara ve güneye doğru Suriye’ye yayılıyor. Yabancı olmayan Azerbaycan haritada işaretli ve İran sınırından Karadeniz’e doğru

40

Page 41: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

genişliyor. Kılıcının kını Kilikya’ya uzanıyor, anlamlı ve tehditkar bakışları Mezopotamya’nın uzaklarına dikilmiş durumda. Sadık dostunuz.”

Başbakan neden El Kadı’ya kefil oluyor?

Yasin El Kadı’nın mal varlığı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin terörü finanse edenler listesinde 39. sırada yer alması nedeniyle, Bakanlar Kurulu kararı ile 22 Aralık 2001 tarihinde dondurulmuştu.

Nedim Şener, “Hayırsever Terörist” adlı kitabının 38. sayfasında “Cumhuriyet Savcısı; ‘kadı ve Jelaidan hayırsever iş adamları’ başlığı altında Kadı’nın Savcılıklardan nasıl kurtulduğunu anlatıyordu:

Değişik “siyasi ve bürokratik” engellemelerle ilerleyen rapor bir süre MASAK’ta bekledi. Nihayet iki ay sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi.

MASAK raporu çerçevesinde başlatılan soruşturmalardan bir tanesi “kara para aklama”, diğeri “terör örgütü El Kaide’ye üye olmak ve yardım etmekten” açıldı.

2004/22072 hazırlık numarasıyla açılan “kara para aklama” soruşturmasını yürüten Savcı Sadi Yoldaş, Yasin El Kadı’nın ortağı Mehmet Fatih Saraç’ın ifadesini aldıktan sonra verdiği belgeleri, iki haftalık bir süre sonunda MASAK’a göndererek incelemenin yeniden yapılmasını talep etti.

MASAK bu kez daha önceki raporun tersine bir rapor daha yazdı. Yasin El Kadı, Jelaidan ve Mehmet Fatih Saraç hakkındaki yeni incelemeyi 11 Kasım 2004 tarihinde yeni bir raporla savcılığa gönderdi.

Rapora, Mehmet Fatih Saraç’ın ifadeleri damgasını vurdu. Caravan Dış Ticaret Ltd. Şti’nin Albaraka Türk‘te açmış olduğu hesaplara yatan paralar bizzat Yasin El Kadı’nın kendisi tarafından yatırılmıştı. Yine Saraç’ın ifadesine dayanarak, Al Baraka Türk’teki Yasin El Kadı hesabına yatan paraları dünyanın bir çok yerinde yatırımı olan Yasin El Kadı’nın Türkiye’de yatırım yapmak için getirip kendi hesabına yatırdığı belirtildi.

Raporda Baş Müfettiş Hamza Kaçar tarafından düzenlenen 31 Mart 2004 tarihli raporun sonuç bölümünde belirtilen hususla ilgili olarak, hesap ekstrelerinden elde edilen bilgiler doğrultusunda, 1 milyon USD’nin 13 Ekim 1997 tarihinde nakit teslimat olarak Yasin El Kadı’ya ait 143100 numaralı hesaba yatırıldığı ve yine bu hesaptan 14 Ekim 1997′de ‘Yasin El Kadı’ açıklamasıyla ‘Abrar Global Asset M’ adına Bank Of New York unvanlı bankaya havale edildiği, kanaat ve sonucuna varıldığı bildirildi.

Bu bilgilerin elinin altında olduğu İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sadi Yoldaş, 24 Aralık 2004 tarihinde, “Sanıklar hakkında unsurları oluşmayan müsnet suçtan takibata yer olmadığına” karar verdi.

Böylece El Kadı ve Saraç hakkındaki soruşturma “kara para” yönünden “Takipsizlikle” sonuçlanmış oldu.

41

Page 42: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Maliye Bakanlığı’nın karara itiraz etmesi gerekirken etmediği ortaya çıkıyordu. Nasıl etsin ki, çıkardıkları af ve benzeri kararlarla bu zatlara en az 5 trilyon kazandırmışlardı.

Kara para yönünden verilen bu takipsizlik kararını eski adı Devlet Güvenlik Mahkemesi olan, yeni adıyla özel görevlendirilmiş İstanbul Cumhuriyet Savcılarından İdris Ermeydan’ın tartışmalı kararı izledi.

Danıştay 10. Dairesi’ne başvuran Yasin El Kadı, isminin listeden çıkarılmasını mal varlığının serbest bırakılmasını istiyordu. Danıştay 10. Dairesi 20 Temmuz 2006 tarihinde bire karşı dört oyla Kadı’nın isteği doğrultusunda karar verdi.

Danıştay’ın bu kararında muhalefet şerhi olan üye; “BM sözleşmesini imzalayan ülkelerin, BM’nin aldığı kararlara uyma yükümlüğünün olduğunu vurguluyordu. Yasin El Kadı’nın ismi BM kararlarında yer aldığı sürece dondurma kararının kaldırılamayacağını ifade ediyordu. 

31 Ağustos 2006 tarihinde Başbakanlık 1. Hukuk Müşavirliği Danıştay’ın bu kararını temyiz ediyordu.

“Dilekçelerin ortak konusu; BM’nin kararları doğrultusunda haksızlığa uğradığını iddia eden kişilerin BM nezdinde itiraz yollarının açık olduğu belirtiliyor, ve şöyle deniyordu:

“Yasin El Kadı’nın Türkiye’deki mal varlıklarının dondurulmasıyla ilgili olarak alınan Bakanlar Kurulu Kararı’nın aksi yönde karar alan Danıştay 10. Dairesi’nin kararının uygulanması halinde, Türkiye uluslararası anlaşmalardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmeyen bir ülke durumuna sokulacaktır. Bu durum da telafisi güç ve imkânsız zararlar doğuracaktır…”

Başbakan, Danıştay kararının temyiz edildiğini öğrenince yaygarayı basıyordu. Yasin El Kadı’nın ortağı Mehmet Fatih Saraç ile Ansiklopedi çıkaran Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer devreye giriyor, temyiz dilekçesini hazırlayanları azarladığı iddiaları gündemi oluşturuyordu.

5 Eylül 2006 tarihli temyizden feragat dilekçesi Dışişleri Bakanlığı’ndan geliyordu. Oysa Dışişleri Bakanlığı aynı gün Danıştay’ın kararını temyiz etmişti. 6 Eylül 2006 tarihli Başbakan adına Müsteşar Yardımcısı Mustafa Çetin imzalı temyizden feragat dilekçesini veren kurum Başbakanlık oluyordu… Böylece Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı Yasin Al Kadı davasını temyiz etmek istemiyordu…

Kadı davasını temyiz edemeyen Bakanlık Hamza kaçar’ı bildik yöntemlerle saf dışı etme gayretine giriyordu.

Biz bu filmi daha önce görmüştük

Ankara 6. İdare Mahkemesi’nde dava açan Hamza Kaçar, 16 Aralık 2004 tarihinde verilen mahkeme kararıyla hukuk mücadelesini kazanarak eski görevine geri döndü. Eski görevine dönen Kaçar, yarım kalan soruşturmaları tamamlamak istedi ve ne olduysa bundan sonra oldu. Bildik senaryo oyuna kondu ve Hamza Kaçar, “Genelkurmay dâhil binlerce hesaba inceleme yaptı” diyerek görevden alındı.

42

Page 43: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Bu olay, bize Fetullah Gülen hakkında soruşturma açan DGM’ye rapor gönderen Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral, Yardımcısı Osman Ak’ın ve arkadaşlarının başına gelen uydurma “Telekulak” skandalını hatırlattı. Gülenciler bu müdürlerin başını yemek için uydurma dosyalar oluşturmuş, “Genelkurmay dâhil her yeri dinlemişler” diyerek yaygara yapmış, her tarafı ayağa kaldırmışlardı. Oysa dosyalar incelendiğinde 1800‘lü(!?) yıllarda telefonların dinlendiği, bazı numaraların hiç olmadığı, 0(sıfır) dakika gibi zaman dilimlerinde dinleme yapıldığı şeklinde uydurma evraklarla dosyalar oluşturulmuştu.

Gerek Osman Ak gerekse Cevdet Saral yıllardan beri atılan bu çamuru temizlemeye çalışırken, Fetullahçılar önlerindeki en büyük engelden kurtulmuşlardı.

Şimdi aynı senaryo ile Ülker-Al Kadı, Unakıtan-Al Kadı, Tayyip-Al Kadı ilişkilerini gün yüzüne çıkaran Baş Müfettiş Hamza Kaçar susturulmak isteniyordu.

43

Page 44: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Ülker,Ülker Ülker!!

Ülker’den Kadı’ya,Kadı’dan El Kaide’ye

Yasin El Kadı’nın hakkındaki iddialardan en önemlisi, zengin işadamlarından topladığı paraları yönetimindeki Muvaffak Vakfı Aracılığı ile El Kaide ile bağlantılı kişilere ve kurumlara “Yardım” başlığı altında aktarması geliyordu. MASAK raporunda Hasan Cüneyt Zapsu’nun 60 bin dolar, Annesi Gaye Zapsu’nun 250 bin dolar Yasin Al Kadı’nın Al Baraka Türk’teki hesabına para yatırdıkları ortaya çıkıyordu.

Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu’nun hazırladığı rapora göre Yasin Azizüddin Kadı ile para ilişkisi olan şirketler arasında Ülker gurubu da yer alıyordu. Aynı dönemde Murat Ülker sakal bırakmış, hatta sakallı fotoğraflarını resmi belgelerde bile kullanmıştı. Eskinin izlerini silmek için olacak şimdi Masonlarla dans etmekte.

Yine aynı raporda; Al Baraka Türk’ten 18 Ocak 2001 tarihinde Muvaffak Vakfı’na 210 bin dolar, Usame Bin Ladin’in en yakın adamı Wael H. Jelaidan adına da 27 Ocak 1994 tarihinde 210 bin dolar gönderildiği belirtiliyordu.

MASAK raporuna göre Yasin El Kadı, Mehmet Fatih Saraç ve Mohammed Omer A. Zubair’in ortak olduğu Caravan Dış Ticaret’ten BİM’e para aktarılmıştı. BİM’in Yönetim Kurullarında AKP’lilerin ağabeyi Korkut Özal, Yasin El Kadı, Cüneyt Zapsu, George Bitar, M.P. Kassamali Merali, Ekrem Pakdemirli, Başbakan Tayyip Erdoğan’a kızının kına gecesini evinde yapacak kadar yakın olan Nakşibendi tarikatının önemli isimlerinden Mustafa Latif Topbaş yer alıyordu.

Çok ilginçtir Kadı ile ilişkili isimler gündeme geldiğinde BİM’deki bazı ortaklar gözden kaçırılıyordu. Bunlar; 2000 yılında ortak olan Bank Of Amerika, İnternational İnvesment Corparatıon, 1999 yılında ortak olan Merrill Lynch Global Emerging Marketing Partuens, World Wide Limited…

31.03.2004 tarihli Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu’nun Raporuna göre yasin Al Kadı ile para ilişkisi olan Nimet Gıda’nın yönetim Kurulu Üyeleri; Mehmet Fatih Saraç, Osman Faik Bilge, G. Abdülaziz Zapsu, Mustafa Rıza Yazan, Ahmet Erdoğan, Tayfun Ergün, Mustafa Latif Topbaş, Hasan Cüneyt Zapsu…

Yine aynı rapora göre Ahsen Plastik’te Kadı ile para ilişkisi içindeydi. Ahsen Plastik Yönetimi şu isimlerden oluşuyordu:

44

Page 45: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

“G. Abdülaziz Zapsu, Tayfun Ergin, M. Fatih Saraç, Hasan Cüneyt Zapsu, M. Latif Topbaş…

Yasin Al Kadı ile para ve ortaklık ilişkisine giren bir başka şirket ise Ülker Gurubuna dahil AK Gıda idi: AK Gıda‘nın Yönetim Kurulunda; Mustafa Latif Topbaş, Murat Ülker, Zeki Ziya Sözen, İbrahim Halit Çizmeci, Metin Yurdagül, Sabri Ülker, Orhan Özokur… gibi isimler yer alıyordu.

MASAK raporunda tespit edilebilen hesaplar

31.03.2004 tarihli Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu’nun Raporunun, 16 Sayfasında: “Caravan Dış Ticaret Limited Şirketi ile bu şirketin ortakları Yasin El kadı ile  M. Fatih Saraç’ın tespit edilebilen hesaplarına ilişkin bilgiler aşağıda açıklanmıştır” deniliyor ve şöyle devam ediliyordu:

“Caravan ve Ella şirketleri ile bu şirketlerin ortakları Yasin Kadı ve M. Fatih Saraç’ın Al Baraka Türk Özel Finans Kurumu A.Ş, nezdinde Türk lirası ve döviz hesapları bulunmaktadır. Al Baraka Türk Özel Finans Kurumu A.Ş tarafından gönderilen hesap ekstrelerinin çok sayıda olması nedeniyle, aynı kişiler adına birkaç kalemde yapılan işlemler (Hesap hareketleri) toplanarak tek kalemde yazılmıştır. Ayrıca Türk lirası ve döviz hesapları arasında gerçekleşen havale ve ya EFT işlemleri mükerrerliği önlemek amacıyla mahsup edilmiştir.

Caravan Dış Tic. Ltd. Şti’nin tespit edilebilen hesaplarına ilişkin bilgiler

Caravan Şirketi tarafından Al Baraka Türk Özel Finans Kurumu A.Ş nezdinde açılan hesapların açılış tarihleri, hesap numaraları, hesap cinsi (Türk lirası veya döviz) ve çeşitli kişiler tarafından çeşitli zamanlarda birkaç işlemde yatırılan (gelen) ve çekilen (gönderilen) paraların toplamının özet dökümü yıllar itibarıyla aşağıda yapılmıştır.

Caravan Dış. Tic. Ltd. Şti. tarafından Al Baraka Türk Özel Finans Kurumu A.Ş nezdinde 04.10.1995 tarihinde açılan 011201-142322 no’lu ABD Doları döviz hesabına çeşitli kişiler tarafından çeşitli zamanlarda birkaç işlemde yatırılan paralar toplamı yıllar itibarıyla aşağıda açıklanmıştır.

1997 yılında Yasin Kadı; 7.559. 941 Dolar, Caravan; 28.894 Dolar yatırıyordu.

1998 yılında; Yasin El Kadı: 2.699.945 Dolar, Caravan:723.044 Dolar, M. Fatih Saraç; 20.000 Dolar, Caravan 66.800 Dolar, Dış işlemler havalesi:607.211 Dolar…

1999 yılında; Yasin Al Kadı: 808.754 Dolar, Caravan 1.056.075 Dolar, M. Fatih Saraç: 479.950 Dolar, Nimet Gıda: 36.050 Dolar, Ecmel Tekstil:70.000 Dolar, Ak Gıda 38.300 Dolar, Sağlam İnşaat: 5.450 Dolar, Virman: 16.916, Diğer işlemler havale:2.837.525 Dolar…

2000 yılında; Yasin Al Kadı:1.375, Caravan: 2.048.775, M. Fatih Saraç:5.000, Nimet Gıda: 25.000, Sağlam İnşaat:877.700, Virman:28.400, Dış İşlemler havale:539.947 dolar…

2001 yılında;Yasin Kadı:107.250, Caravan:85.252, Sağlam İnşaat:9.500, Dış İşlemler havale: 84.252, Caravan: 74.128 Dolar…

Aynı hesaptan çeşitli zamanlarda para aktarılan şahıslar yıllar itibarıyla aşağıda gösterilmiştir:

45

Page 46: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

1997 yılında; Nimet Gıda:34.311, Dış İşlemler Havalesi 620.151, Caravan: 1.619.465, Caravan 24499 hesaba 5.214.617, Yasin Kadı: 50.363 Dolar….

1998 yılında; Dış İşlemler Havalesi; 437.123, Yasin Kadı: 200.000, Caravan 24499 TL Hesabı 3.474.288 dolar…

1999 yılında; Sağlam İnşaat; 624.228, Ella; 63.900, Ecmel Tekstil; 13.000, Nimet Gıda; 23.650, Caravan; 902.392, İktisat Bankası Maslak şb. 128.000, Dış İşlemler Havale; 100.000, Yasin Kadı; 84.110 Dolar…

2000 yılında; Sağlam İnşaat: 929.050, Ella: 42.310, M. Fatih Saraç; 77.200, Nimet Gıda; 25.000 Dolar…

Bu hesaptan, 1997-2001 yılları arasında;

Orhan ÖLÇEN, Hilmi YILMAZ, Remzi ÇAKIROĞLU, İzzet ÖZKALAYCI, Savaş SAĞSÜS, Serkan KIZILAY, Bülent AKSOY, Mehmet TARI, Abdurrahman ŞEKER, İrfan AKICI, Sema ÇETİN, Saim OĞUZCAN ve Davut ÇOŞKUN, adlı şahıslara da çeşitli tarihlerde, muhtelif defalar ve miktarlarda ödemeler yapıldığı tespit edilmiştir.

B-Caravan Dış Tic. Ltd. Şti. tarafından Albaraka Türk Özel Finans Kurumu A.Ş. nezdinde 23.02.1995 tarihinde açılan 011200-024499 no’lu Türk Lirası hesabına çeşitli kişiler tarafından çeşitli zamanlarda birkaç işlemde yatırılan paralar toplamı şu şekildedir.

Caravan                              : 242.564.365.000 TL

Yassin Kadı                         :     6.951.380.000 TL

Dış İşlemler Havalesi          :   29.497.526.000 TL

Ahsen Plastik                      :   10.690.000.000 TL

Caravan 242383 DEM Hs.  : 122.395.421.000 TL

Caravan 242392 DEM Hs.  : 137.346.288.000 TL

Caravan 142322 USD  Hs. : 863.978.865.000 TL

1997 yılında: 1.418.782.510.000 TL Al Baraka Türk’teki hesaba yatırılmıştı…

1998 yılında: Caravan: 106.006.708.000 TL, Caravan 242392; DEM Hs: 302.861.208.000 TL, Caravan 242383 DEM Hs.: 30.905.762.000 TL, Caravan 142322 USD  Hs.: 920.619.144.000 TL. yatırılmıştı. Yasin El Kadı’nın hesabına 1998 yılında toplam1.372.052.044.000 TL yatırılmıştı.

1999 yılında Caravan: 51.731.195.000 TL, Sağlam İnşaat:10.180.446.000 TL, Nimet Gıda :6.916.760.000 TL, Dış İşlemler Havalesi; 269.568.000.000 TL, Caravan 142322 USD Hs.: 796.964.439.000 TL, toplam; 1.140.982.850.000 TL yatırılmıştı…

46

Page 47: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

2000 yılında; Caravan:  12.918.466.000 TL, Ahsen Plastik:3.000.000.000 TL, Nimet Gıda:4.030.000.000 TL, Aksal İnşaat:7.950.000.000 TL, ONLY Havalesi: 8.950.625.000 TL, Dış İşlemler Havalesi: 21.217.608.000 TL, Caravan 142322 USD Hs: 48.444.784.000 TL, olmak üzere toplam 108.361.483.000 TL yatırılmıştı….

2001 yılında; Aksal İnşaat :7.950.000.000 TL, Ella Film: 25.800.000.000 TL, Dış İşlemler Havalesi: 23.932.233.000 TL, Caravan 142322 USD Hs: 33.273.530.000 TL, 2001 yılı yatırılan miktar;191.955.763.000 TL idi.

Aynı hesaptan çeşitli zamanlarda para aktarılan şahıslar yıllar itibariyle aşağıda gösterilmiştir.

1997 yılında Kadı’nın Caravan şirketi hesabından para aktarılan isimlere de rastlanıyordu:

Bim              : 335.828.500.000 TL

Ak Gıda        : 417.800.107.000 TL

Ella Film      :   51.482.300.000 TL

Sağlam İnş. : 221.215.515.000 TL

Ahsen Plast :   24.930.847.000 TL

Ecmel Teks.            :   35.890.720.000 TL

Nimet Gıda  :     7.545.881.000 TL

Vefa Mühen :   50.825.000.000 TL

1998 yılında, Bu hesaptan para aktarılan şahıslar:

Bim              :   64.901.498.000 TL

Ak Gıda        : 457.399.808.000 TL

Ella Film      :   12.188.987.000 TL

Sağlam İnş. : 549.153.161.000 TL

Ecmel Teks.            :   16.386.492.000 TL

Nimet Gıda  :   27.917.645.000 TL

Kadı’nın Caravan şirketi ve çevresinde para transferleri durmak bilmiyordu. 1999 yılına geldiğimizde bu hesaptan para aktarılan başını Ülker gurubuna bağlı AK Gıda’nın çektiği şirketler şöyle sıralanıyordu:

Ak Gıda        : 236.600.000.000 TL

Ella Film      :   19.035.054.000 TL

47

Page 48: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Sağlam İnş. : 257.677.936.000 TL

Ecmel Teks.            :   21.374.486.000 TL

2000 yılında Ella Film’e,   28.530.566.000 TL Bu hesaptan para aktarılırken, 2001′de Sağlam İnşaata,  17.500.000.000 TL,  Ecmel Tekstile ise, 2.825.000.000 TL. gönderiliyordu.

Bu hesaptan 1991-2001 yılları arasında; Sinan Vaizoğlu, Walter Malate, Hasan Erbaş, Halil Bulut, Mehmet Tarı, Solmaz Ayarslan, Orhan Akçay, Ragıp Çakar, A. Rıza Akçay, Yaşar Altun, Hasan Akçaoğlu, Ahmet Erdoğan, Nazlı Aksoy, Ali Hacınoğman, Mehmet Güven, Erdal Uzgör, Cengiz Biçici, Muhsin Yorgancı, Atilla Yaman, Musa Orduhan, İrfan Akıcı, M. Rıza Yazan, Mehmet Hakan, Engin Çacın, Necip Dost, ABS Dış. Tic. Ltd. Şti., YAPKİM A.Ş., Favori Çamaşırları, Işıl Çamaşırları, Azim Tekstil San. Ve Tic.Paz., Mustafa Şeker, İzzet Özkalaycıoğlu, Hüsnü Kutuç, Metin Yıldız, Kubilay Sargın, İrfan Çakıcı, Selim Çay, Hümmet Can, Mecit Yıldız, Kayhan Pekşen, Adem Aktaş, Kadir Şahin Yıldız, M. Nezir Tatlı, Saim Oğuzcan, Yılmaz Dalgıç, Erol Akınsu, Tahsin Bayram, Bora Yeniay, Nihat Gün Hüseyin, Harun Özkara, Bülent Aksoy, Yaşar Günday, İsmail Şen, Ahmet Hakan, Serkan Ercan, Hasan Zeynel, Fazıl Ahmet Kahya, Savaş Sağsüş, Cem Sevin, Selma Erkal, Mehmet Evgin, A.Rıza Yazan, Fahrettin Polat, Nazan Kandemir, Sema Çetin, Risale Basın Yayın Turizm Ltd. Şti., Nihan Yılmaz, Dursun Ali Çıbaş, Yaşar Topuzoğlu, isimli şahıslara da çeşitli tarihlerde, muhtelif defalar ve miktarlarda ödemeler yapıldığı tespit ediliyordu.

C- Caravan Dış Tic. Ltd. Şti. tarafından Albaraka Türk Özel Finans Kurumu A.Ş. nezdinde 22.07.1997 tarihinde açılan 011204-242392 no’lu Alman Markı (DEM) hesabına çeşitli kişiler tarafından çeşitli zamanlarda birkaç işlemde yatırılan paralar toplamı yıllar itibariyle şu şekilde  yer alıyordu:

1997 yılında Yassın Kadı tarafından1.405.292 DEM yatırılıyordu.

1998 yılında;Yassın Kadı: 779.756 DEM, Caravan: 1.409.492 DEM, Sarmany LTD:      57.510 DEM yatırılıyordu.

Aynı hesaptan çeşitli zamanlarda Alman markı olarak para aktarılan şahıslar yıllar itibariyle aşağıda gösterilmiştir.

1997 yılında bu hesaptan Caravan’ın 24499 TL Hesabına: 1.405.292 DEM yatırılıyordu. 1998 yılında; Caravan 24499 TL Hesabına: 2.246.758 DEM aktarılıyordu.

Caravan Ltd. Şti. tarafından Albaraka Türk Özel Finans Kurumu A.Ş. nezdinde 14.07.1997 tarihinde açılan 011204-242383 no’lu Alman Markı (DEM) hesabına çeşitli kişiler tarafından çeşitli zamanlarda birkaç işlemde yatırılan paralar toplamı yıllar itibariyle aşağıda açıklanıyordu:

1997 yılında; Yassın Kadı tarafından 1.383.879.DEM yatırılmıştır.

1998 yılında;  Yassın Kadı:77.224 DEM, Caravan: 275.976 DEM yatırılmıştır

Aynı hesaptan çeşitli zamanlarda para aktarılan şahıslar yıllar itibariyle aşağıda gösterilmiştir.

48

Page 49: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

1997 yılında; Bu hesaptan para aktarılan şahıslar başlığı altında; Caravan 24499 TL Hs : 1.383.879 DEM bilgisi yer alıyordu.

1998 yılında bu hesaptan para aktarılan şahıslar, 217.795 DEM ile Caravan 24499 TL Hesabına… 135.405 DEM, Ulusoy otomotiv hesabına…

Caravan Ltd. Şti. tarafından Albaraka Türk Özel Finans Kurumu A.Ş nezdinde 14.07.1997 tarihinde açılan 011201-144408 no’lu Alman Markı (DEM) hesabına çeşitli kişiler tarafından çeşitli zamanlarda birkaç işlemde yatırılan paralar toplamı yıllar itibariyle şöyle açıklanıyordu:

2000 yılında toplam 22.000 DEM yatırılıyor, bunun15.000 DEM’i Yassın Kadı tarafından, 7.000 DEM’ Caravan’dan geliyordu.

2000 yılında; Aynı hesaptan Sağlam İnşaat’a 22.000 DEM  aktarılıyordu.

RTE’NİN 1milyon YTL’lik evi varmış.

Hatırlayacağınız gibi bizlere hizmetten başka bir gayesi olmayan şu fakir Başbakanımızın!!! çocuklarını iş dünyasının önde gelen isimleri burslu olarak okutmuştu. O çocuklar şimdi büyüdü, birer trilyoner oldu ve girişimcilikte üstlerine yok.

Yakın tarihte aşırı hızdan dolayı bir vatandaşımızın ölümüne sebep olan Başbakanımızın oğlu hızından bir şey kaybetmemişe benziyor.Kamuoyu henüz 3.500.000 YTL’lik gemi şokunu üzerinden atamamışken şimdi de 1.000.000 YTl’lik ev tapusu ile sarsılacak. İşte o evin tapusuİstanbul İli, Üsküdar (3. Bölge) İlçesi, Kısıklı Mahallesi, Avcı Kazım Sokağı, 157 numaralı pafta, 788 numaralı ada ve 3. parselde yer alan; bahçeli kâgir ev ve arsa 5020 metrekare büyüklüğünde ve satış değeri ise 1.000.000 YTL. Paradan altı sıfır atıldıktan sonraki bir rakam.

Sıfırları karıştıranlar ve YTL’ye henüz alışamayanlar için hatırlatalım 1.000.000.000.000 TL yazı ile – bir trilyon Türk Lirası- Buraya kadar her şey gayet normal görünmektedir.

Benzeri ve daha değerli yerler İstanbul’da bulunmaktadır. Ancak ev, yakın bir zamanda, daha henüz o kadar birikimi yapacak yaşı olmamasına rağmen, bir gemi alan gence ait. Üstelik bu gencin babası da Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı.

49

Page 50: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

 

Eveeet. Resimde tapusu görünen evin sahipleri RTE’nin Ahmet Burak Erdoğan ve Necmeddin Bilal Erdoğan isimli iki oğludur. 30.06.2005 tarihi düşülen satış işlemini karşılayacak kadar burs almalarının olanaksız olduğu düşünüldüğünde, evin ödeme bedeli için geriye kalan seçenek baba desteğidir. Gerçi babaya sorulduğunda evin ödemesi için gerekli para, servet açıklamasında olduğu gibi, oğlunun düğününden! edinilmiş olabilir.

50

Page 51: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Henüz bu birikimi edinemeyecek yaştaki iki gencin böyle bir ev ve arsaya sahip olmaları, yolsuzluk iddialarının hat safhada olduğu günümüz hükümeti döneminde akılları karıştıracak nitelikte.

Şimdi ki gençler bir harika! Demekten başka bir şey düşmüyor bizlere .Üstelik babalarına bile borç verebilecek kadar girişimci ruha sahipler.Babaları Başbakan bile olsa.

51

Page 52: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Türkiye Satılıyor Mu?

Türklerin dışında hemen herkesin hak iddia ettiği Türkiye toprakları emperyalizmin öncelikli hedefidir. Bu siyasal çullanışın nihayetinde ise Sevr’i yeniden hortlatmak ve Türkiye’yi parçalama gayesi esas alınmıştır.

Mr. Recep Tayyip Erdoğan’ın görev aldığı Büyük Ortadoğu Projesi’nden, Büyük Kürdistan hayaline, Büyük İsrail Projesi (Arz-ı Mevud)dan, Megalo İdea’ya, Yeşil Kuşak Projesi’nden, Kültürel Mozaik saçmalığına kadar, tamamı, buram buram ihanet ve entrika kokan sözüm ona bu projeler birer ahmaklık dizinidir.

Milletlerarası arenada oynanan bu tiyatronun maddi alt yapısı ise AB adıyla oluşturulan yeni emperyalist bloğun oyunlarıyla örtüşmektedir.

Mevcut siyasi iktidar ve sözde muhalif parti AB hedefine şuursuz ve salyalar akıtan bir histeri nöbetiyle kilitlenmiş ve deli danalar gibi uçurumun kıyısına doğru koşmaktadadır.

Tahkim Yasası, İdamın kaldırılması, İkiz Yasalar, Eve Dönüş Yasası, Mahalli İdareler Yasası, Kamu Yönetimi Temel Yasası, Mahalli Dilde Yayın Düzenlemeleri, Apartmanlara İbadethane açılmasına izin verilmesi, Leyla Zana ve arkadaşlarının serbest bırakılmaları, Ruhban Okulu ve Ekümeniklik tartışması, Milli Eğitim Müfredatının değiştirilmesi ve nihayetinde yabancılara toprak satışının serbest bırakılması bu oyunun bir parçası.

Sistematik bir şekilde Türk’ü öz yurdundan kovma ve onu vatansızlaştırma projesinin ayaklarıdır.

Oysa ki vatan, Türk’ün yaşam gayesidir. Türk için vatan kuru bir toprak, toprak da onun için herhangi bir meta değildir. Vatan Türk’ün herşeyi ve tamamen kendisidir. Türk’ün yüksek tarihi vatan ve toprağın kutsallığına ilişkin destanlarla doludur.

Orta Asya’da Büyük Hun İmparatorluğu zayıflamış ve Çinliler karşısında zor durumda kalmıştır. Bunun sonucunda Çinlilerle bir barış anlaşması yapma gereği duyulmuştur.

Ancak Çinliler barış için Mete Kağan’a ağır şartlar öne sürmüşler, başta atı olmak üzere kendisine ait bütün özel şeylerini talep etmişlerdir. Mete Kağan hepsini birer birer vermiştir.

Sonunda Çinliler bununla da yetinmeyerek, sınırda küçük bir arazi parçasını talep ettiler. Burası hiç bir işe yaramayan kurak ve kumlu bir topraktı. Ancak bu duruma Mete Kağan son derece sert tepki göstererek, şöyle dedi;

“Benden ne istedinizse verdim. Atımı hatta evdeşimi bile verdim çünkü benimdir. Ancak bu toprak benim değil, milletimindir. O toprağı korumak için savaşır, bu uğurda canımı da seve seve veririm.”

52

Page 53: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Vatanın kuru bir toprak parçası olmadığına, onun Türk’ün namus saydığı. alınıp satılamadığı, değiş tokuş edilemeyeceği gerçeğine dair tarihi realitedir.

Ancak günümüzde Tapu ve Köy Kanunu’nda yapılan değişikliklerle, 19 Temmuz 2003 tarihli ve 25173 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 3.7.2004 tarih ve 4916 sayılı kanunda, yabancı ülkelerde o ülkelerin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerine de taşınmaz mal edinme hakkı tanınmış , Yabancı uyruklu gerçek kişilerin miras yoluyla taşınmaz mal edinmesinde karşılıklılık koşulu kaldırılmış, Sınırla ayni hakların (Yararlanma hakkı, çalışma hakkı, üst hakkı, ipotek hakkı v.b) tesis edilmesinde, karşılıklılık koşulu kaldırılmıştır.

Halbuki eski Tapu Kanunu’nda 29 Aralık 1934 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 35. maddesiyle; karşılıklılık kanuni sınırlamalara uyulmak kaydıyla sadece yabancı gerçek kişilere taşınmaz mal satın alma ve miras yoluyla edinme hakkı tanınmıştı.

Bu kanun; 30 hektardan büyük toprak alımına, yabancı tüzel kişilerin gayrimenkul alımına, askeri yasak bölgelerde toprak alımına, köy sınırlarında toprak alımına izin vermiyordu.

Şimdilerde, Türkiye üzerinde siyasi oyunlar peşinde olan her kesimin sınırsız bir serbesti içinde olduğu ülkemiz ayaklarımızın altından kayıp gitmektedir.

Yabancıların satın aldığı gayrimenkul adedi ve kapsadığı alan ürkütücü boyuttadır.

İstatistiki bilgilere göre en fazla satış Yunan uyruklulara yapılmıştır.

Yunan uyrukların aldıkları gayrimenkullerin yüzde 90’ı İstanbul, İzmir ve Bursa illerinde kilitlenmiştir.

“Türkleri Asya steplerine atalım, Avrasya’yı yeniden kilise yapalım” naralarıyla Bizans’ı hortlatmaya çalışanların, İstanbul surları içinde Ortodoks bir dini devlet kurma ideali tazeliğini korumaktadır.

Eski Bizans topraklarına sahip olma emeli, Megalo İdea Yunan ulusunun milli ülküsüdür. Yunanistan tarih boyu fırsatları değerlendirerek, topraklarını sürekli genişletmektedir. Ayrıca yunanistan’ın topraklarının %75′i savaşsız bir biçimde kağıt üzerinde oynanan oyunlarla alınmıştır.

Yakın geçmişte Yunan Başpiskoposu Hristadulos: “Bir gün mutlaka, Yunan halkı Küçük Asya’ya dönecektir.” demeciyle, nihai hedefi belirlerken, Patrik Bartholomeos, Yeni Roma’nın ve Konstantinapol’ün Başpiskoposu ve Evrensel Patriği ünvanını kullanmaktadır.

Ekümeniklik peşindeki Patrikhane, azınlık vakıflarının mal edinmesine imkan veren düzenlemeler, Ruhban okulunun açılması çabaları, Fener’i yeni bir Vatikan yapma arzularının göstergeleridir.

Fener Rum Patriği 1. Bartholomeos kendine bağlı 15 patriklik ve 12 Başpiskoposlukla “Ekümeniklik” iddiasını ısrarla sürdürmektedir.

53

Page 54: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

“Ekümeniklik” iddiası Vatikan örneğinde olduğu gibi bağımsız bir din devletinin istikbalde olası varlığına dayanarak, Türk devletinin egemenlik hakkını tamamen ortadan kaldırmayı amaçlayan çok uluslu sinsi bir oyunun parçasıdır.

Bu bağlamda, Yeni Roma’yı gerçekleştirmenin en kolay yolu, tüm dünyadan akacak paralarla değeri ne olursa olsun, surlar içinde arsa ve binaların yabancı vakıflarca satın alınması olacaktır.

Yine tarihe başvurduğumuzda aşağı yukarı günümüz şartlarına yakın koşullarda cereyan eden olayların tanığı oluyoruz.

Siyonizmin kurucusu Theodor Herzl, 19 Mayıs 1901 tarihinde Sultan II. Abdulhamit’le yaptığı görüşmede, “Avrupa Borsasını ellerinde tutan Yahudilerin Osmanlı İmparatorluğu’nun bütün borçlarını ödemesi karşılığında Filistin topraklarının onlara verilmesini” içeren gizli bir teklifte bulundu. Ancak, bu teklif Sultan II. Abdulhamit tarafından “Vatanın bir karış toprağı bile satılık değildir” denilerek geri çevrildi. Ardından, “Duhuliye Nizamnameleri” ile Yahudilere toprak satışı tamamen yasaklandı.

Filistin, Osmanlı İmparatorluğu’nun elinden çıktıktan sonra, yerli halkın paranın cazibesine kapılarak topraklarını satması sonucunda o topraklarda bugünkü İsrail Devleti kuruldu.

Devlet kurmanın en kısa ve kestirme yolu, toprak satın alarak kurulacak siyasi otoriteye vatan oluşturma fikriyatıdır.

İsrail’in kurulmasıyla Fener’deki Ortodoks bir dini devletin izleyeceği yol ve yöntem benzer çizgiler taşımakta ve mevcut realite ile tamamen örtüşmektedir.

Yine eldeki istatistiki verilere dayanarak, sayıca en fazla satış Yunan uyruklulara yapılırken, yüzölçüm olarak genişlik Suriye uyruklulara aittir.

Ülkemizde yabancılara ait toplam alan 269.296 dönüm olup, bu alanın 241.451 dönümü Suriye uyruklulara aittir.

Suriye uyrukluların gayrimenkullerinde ağırlık ise Hatay ve Kilis illeri hudutları içindedir.

2003 yılında yabancılara toprak satışı serbest bırakılmasından sonra, Türkiye’nin Suriye ile sınır bölgesinde yer alan Hatay, Kilis ve Mardin vilayetlerinde Suriye’nin yönlendirdiği şahıslar geniş araziler satın aldılar.

Mülkiyet haklarının yanı sıra, yerel yönetimlere seçilme ve yerleşme haklarına sahip olan Suriye uyruklular, Hatay’ın etnik ve mülkiyet statüsünü değiştirecek hakları da elde ettiler.

Hatay vilayetinde 2088 yabancı (büyük çoğunluğu Suriyeli) 120.000 dönüm sulak tarım arazisi satın aldılar. Ki bu durum Hatay’ın kullanılabilir tarım arazilerinin %44’ünün el değiştirmesi anlamına geliyor.

Benzer bir durum Kilis ve Mardin için de söz konusudur. Kilis’ten 51.000 dönüm, Mardin’den de 50.000 dönüm arazi satın alarak hedef vilayetler Suriye uyrukluların hücumuna uğrayarak el değiştirmiştir.

54

Page 55: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Ağustos 2004 yılı verilerine göre yabancılara toprak satışı yasasının çıkmasından bir yıl gibi kısa bir zaman içinde, Çukurova’da 286 kişiye 3.146 dönüm arazi satılmıştır.

Bu rakam şimdilik kaydıyla Adana’nın kullanılabilir sulak tarım alanlarının %1’ini içermektedir. Ancak içlerinde kamufle olmuş Ermeni asıllıların da bulunduğu Suriye uyruklu 43 yabancının satın aldığı taşınmaz sayısı 82 olup, miktarı da 2.014 dönümdür.

Adana’daki taşınmaz satışlarında AB ve Alman yurttaşları miktarı küçük konutlar satın alırken, Fransız, Lübnan ve Suriye uyruklu yabancılar geniş tarım arazileri satın almaya yönelmişlerdir. İçlerinde önemli sayıda Ermeni sermayesi destekli olanlar vardır.

Avrupa Birliği’ne uyum çerçevesinde Türk hükümetinin yabancılara toprak satışını serbest bırakması, 1930’lu yıllarda çıkarılan “karşılıklılık” yasalarının yürürlükten kaldırılmasından sonra Suriye uyrukluların özellikle Türkiye’nin güney illerinde geniş topraklar satın almaya, yerleşmeye ve yönetimlerde görev almaya başlamaları gelecekte Türkiye’nin toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını tehlikeye sokacak gelişmelere, ardından muhtemel bir kaosa davetiye çıkartabilir.

Manidar olan, yabancılar özellikle Suriye uyruklu Araplar, Süryaniler ve Ermeniler “toprağa hücum edercesine saldırıya geçerek, sahip olurken” T.C. kimliği taşyan hiçbir yurttaşın buna karşı aynı ülkede, örneğin Suriye’de hiçbir arazi satın alma girişiminde bulunmamaları, gelecekte Türkiye’nin aleyhine olabilecek siyasi sorunları da gündeme taşımıştır.

En önemlisi Sevr Anlaşması sonrasında “Büyük Suriye” sınırları içerisinde gösterilen Hatay ve İskenderun’dan sonra Kilis ve Mardin için de Suriye’nin düşürücü yumruğuyla Türkiye’yi abondone etmesidir. Bu bağlamda bir iddiaya göre; 20 Ekim 1921 tarihinde Fransa ile yapılan Ankara Antlaşmasının ve 23 Temmuz 1930 tarihinde imzalanan Hatay Antlaşmasının gizli maddelerine göre 99 yıl sonra; yani 2039’da Hatay’da yeni bir plebisit (halk oylaması-referandum) yapılacak. Bu duruma göre hak iddia edilen toprakların mülkiyetlerinin el değiştirilmesi ve yerel idareler bazında Suriye yurttaşlarının örgütlü çoğunluğu hedeflenen yöndeki geleceğe hizmet etmektedir.

Yunanlıların Türkiye’nin özellikle batısına, Arapların ise Güney’e yönelik ilgileri salt toprak talebi ve gayrimenkul alımıyla sınırlı kalmamış, kentlerin etnik statüleriyle de oynayarak kimlik değişimini gündeme taşımıştır.

İhanet derecesindeki gaflet ülkemiz üzerinde kol gezmektedir. Yüzbinlerce şehidin kanı ve canı pahasına vatan yapılmış olan bu toprakların karşılığı para olamaz. Zira vatan namustur, namusa ise parayla bedel ölçülemez.

Sultan Abdülaziz’le birlikte Paris’te bulunan Keçecizade Fuat Paşa’ya III. Napolyon, “Girit’i kaça verirsiniz?” diye sorduğunda Fuat Paşa’nın cevabı kısa ve net oldu. “Aldığımız fiata”. Ünlü şairimiz Mehmet Akif Ersoy, bu günleri görmüşçesine kaleme aldığı İstiklal Marşımızın şu kıtasında her şeyi anlatıyor olsa gerek:

Bastığın yereleri toprak diyerek geçme tanıDüşün altında binlerce kefensiz yatanı

Sen şehid oğlusun incitme yazıktır atanıVerme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı

55

Page 56: SKYTURKVNGENC · Web viewSKYTURKVNGENC 1.Sayı 25Haziran 2007 Bu sayıda ABD ‘nin K.Irak’taki büyük sırrını öğreneceksiniz. İÇİNDEKİLER BAŞYAZI:Hasan Humoğlu -3 ABD’NİN

Dergisini de almayı unutmayın!!!

56