SIRLARI - Tulin Aytatulinayta.com/pdf/SeramiSirlari.pdfkılcal sır çatlamalarına karı...
Transcript of SIRLARI - Tulin Aytatulinayta.com/pdf/SeramiSirlari.pdfkılcal sır çatlamalarına karı...
SERAMİK
SIRLARI
CERAMIC GLAZES
Yazan: Felix Singer-W.LGerman
Yayınlayan: Borax Consolidated Limited, London SWI, 1971
Çeviren: Tülin AYTA, İstanbul,1976
I.BÖLÜM
GENELLİKLER
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. B Ö L Ü M
Genellikler ......................... s. 1-7
Cam Yapıcı Maddeler ................. s. 7-11
Moleküler Formül .................... s. 11-15
II. BÖL Ü M
Sırların Sınıflandırılması ............ s. 15-20
III.BÖLÜM
Hammaddeler .......................... s. 20-22
Bazik Oksitler ....................... s. 22-28
Borik Asit Anhidrit .................. s. 28-31
IV. B Ö L Ü M
Sırların Hazırlanması ve Uygulanması ... s. 31-41
V. B Ö L Ü M
Sırların Ergimesi ..................................................... s. 41-49
VI. B Ö L Ü M
Kurşunlu Sırlar ..................... s. 49-53
Kurşun Zehirlenmesi .................. s. 53-69
Kurşunlu Sır Bileşimleri ............. s. 69-75
VII. B Ö L Ü M
Kurşunsuz Sırlar .................... s. 75-82
VIII. B Ö L Ü M
Gazlaştırma Yoluyla Cilalama ................................ s. 82-91
IX. B Ö L Ü M
Örtücü (Saydamsız) Sırlar ............ s. 91-95
X. B Ö L Ü M
Mat Sırlar ........................... s. 95-99
Kristal Sırlar ....................... s. 99-107
Satine (Perdahlı) Sırlar ............. s. 107-113
XI. B Ö L Ü M
Sır ve Hamurların Uyumu ............................................ s. 113-118
Sırlarda Genleşmeyi Etkileyen Öğeler ... s. 118-130
XII. B Ö L Ü M
Sır Hataları ................................................................... s. 130-162
XIII. B Ö L Ü M
Seramik Hamurlarının Mekanik Direnci
Üzerinde Sırların Etkisi ............................................... s. 162-174
XIV. B Ö L Ü M
Sırların Deneyim ve Denetimi ...................................... s. 174-183
EKLENTİLER (I-XIII) ................................................ s. 183-225
I. BÖLÜM
GENELLİKLER
GENELLİKLER
Seramik sırları, normal ısılarda çok yüksek
akışkansızlığa sahip, kristalleşme noktası altındaki
derecelerde akıcı (liquide) olup, “ CAM “ olarak
adlandırılan camsı maddelerin çok önemli bir grubunda
bütünüyle özel bir bölümü oluştururlar. Bazı mineral
oksitlerinde de camlaşma özelliği görülür. Bunlar
arasında silis ve boraks belki de en önemlileridir.
Günümüz seramikçiliğinde kullanılan modern sırlar,
bir borat ve silikat bileşimleri karışımıdır.
Seramik eşyada örtücü bir tabaka sağlayacak şekilde
hazırlanan bu sırlar, aşağıda da belirtildiği gibi,
bir takım nitelikler taşımak zorundadırlar.
1
• Asitlerde olduğu gibi sularda da çözünme-
me ve kullanım sürecinde asit ve sularla
değinebilme / temas edebilme;
• Sıyrılmalara karşı dayanıklı olma;
• Su geçirgenliğinin bulunmaması;
• Kılcal sır çatlamaları, pullanmalar ve öteki
sır hatalarına karşı dayanıklı olma;
• Kristal sırları ve değişik ton çeşitle-
meleri gibi dekoratif görünümlerin elde
edilmesine yatkın olma;
. Önceden belirlenen ısılarda ergime.
Sırların analizi (çözümlenmesi), ender başarılan,
güç bir işlemdir. Ama ne olursa olsun, ergime evre-
sindeki sırların bileşimlerinin belirlenmesi olanak-
sızdır. Çünkü, ergime noktasında akıcı halde bulunan
sırlarda atomlar ile iyonlar, bir kristalde olduğu
gibi, belirli bir düzende yayılmış değildir. “x” ışın-
larıyla inceleme yapılması, sırların yapıları üzerine
hiç bir kesin bilgi vermez. Zaten uzun süre camların
2
ve seramik sırlarının bu şaşırtıcı özelliklerini
açıklayabilecek bir kuram/teori ortaya çıkmadı.
Durum Zachariasen tarafından ancak biraz
aydınlatılmış oldu ve Zachariasen’in bu düzensiz
şebeke (réseau irrégulier) kuramının temel
noktaları şöyle açıklanabilir.
Silis ve silikatların yapısının temel elemanı, dört
oksijen atomuna bağlı bir silisyum atomu ile oluşan
bir tetraedre (tétraedre)'dir.* Oksijen atomları
mekanda, düzenli bir tetraedre'nin uç noktalarını
oluşturur. Böylece, oksijen uçları tarafından
komşu tetraedre’lere bağlanan her tetraedre’den üç
boyutlu bir yapı elde edilir.
Bir bileşimin fiziksel ve kimyasal özellikleri
şunlara bağlıdır:
. Mekânda, yoğunluğu belirleyen ilişkilerde,
dönüşümden doğan hacim değişimlerine v.s.
. Elektriksel yüklere ya da değer
bağlantılarının
* Dört köşeli bir kristal sistemine verilen ad.
T.A.
3
gücüne ki, bu da sertliği, mekanik
dayanıklılığı ve refrakter özellikleri (er-
gime ya da yumuşama noktasını) etkiler.
Silikatlar ve kristalleşmiş siliste tetraedre'ler
düzenli aralıklarla kendini yineleyen bir sıraya göre
ve simetrik olarak yayılırlar. Zachariasen'e göre,
CAM'larda ve camsı siliste, sürekli ama düzensiz, üç
boyutlu bir ağ şebekesi (réseau) vardır. Ama, bununla
birlikte, bu şebekede, düzenli aralıklarla kendini
yineleyen bir sıra bulunur.
Camsı silis Kristalleşmiş silis
4
Silikatlar ve kristalleşmiş silis ile CAM'lar ve
camsı silis arasındaki bu basit yapı farklılıkları,
dayanıklılık açısından pek az ayrıcalık ifade eder.
Kristal halindeki silis ve silikatların belirli
bir ergime noktası vardır. Buna karşılık camsı siliste
durum aynı değildir. Camsı silis, şebekenin, eşdeğerli
yapıda olmayan çeşitli elemanlarını birbirinden
ayırmak üzere, uygun enerjinin sayısal değişkenlikleri
durumunda daha geniş bir ısısal gama göre erir. Ergi-
menin başlamasıyla birlikte ergime noktasındaki madde-
lerde görülen akışkansızlık, bağlantıların kırılması
ya da yayılmasını geliştirmek üzere requise enerjiyi
çalıştırır. Aynı şekilde, grupların dağınıklığı ve ara
bağlantıları kristal sisteminde kırılmayı geciktirir.
Ergime halindeki silikatlar ise, bağlantıların yüksek
direnci nedeniyle akışkansızdırlar. Bu da, aynı
zamanda onlara bir sertlik verir.
Camların ve camlaşmış silikatların, kristalleşme
noktasının altında akıcı bir madde olma niteliğini
göstermeleri* kristal sisteminde gerekli olan bu
düzenli şebekenin (trame) oluşumunu güçleştiren,
yapısal olarak değişik grupların ara bağlantısından
meydana gelir. Ergime halindeki
*Ergime yeteneğine sahip bulunmaları. T.A.
5
camların ve silisin düşük bir ısısal genleşmeye sahip
olmaları, hacım değişimi olmaksızın ortaya çıkan bazı
yerleşme değişikliklerine yol açan şebekenin bu
düzensiz yapısı sonucu mümkün görünmektedir.
Özetle:
1.Camsı yapıların ayırt edici nitelikleri, üç
boyutlu düzensiz bir sistem şebekesi
tarafından belirlenmiştir. Ama bu arada hiç
bir eleman da düzenli aralıklarda bulunmaz.
Buradaki temel eleman, camlaştırıcının
oksijenle birleşerek oluşturduğu üç ya da dört
yüzlü bir bileşimdir.
2. Kristal sisteminin boşlukları, camın fizik-
sel niteliklerini değiştiren,
durağanlaştırıcı elemanlar tarafından
doldurulmuştur.
Bu düzensiz yapısal kuruluş nedeniyle, hiç
bir kimyasal formül oluşturulamamıştır.
6
Cam Yapıcı Maddeler
Bunlar, Si, B, P, As, Ge benzerleri ile daha
birkaçıdır. Cam yapıcı bu maddelerin, aşağıda
sıralanan şu koşullara karşılık vermeleri gerekir:
1. Oksijenle (dört oksijene bağlı bir pozitif
iyon şeklinde) dört yüzlü, ya da borda olduğu
gibi (üç oksijene bağlı bir pozitif iyon
şeklinde) üç yüzlü bir yapı oluşturması;
2.İyonun valence/rayon* ilişkisinin (iyon
gücü, potentiel ionique), çok güçlü bir
oksijen-pozitif iyon bağlantısı
göstererek
*Değerlik / Boyut
7
yedinin üstünde ya da ona eşit olması;
3. Oksijen atomlarının cam yapıcı maddelerin
ikiden çok pozitif iyonuna bağlanmamış ol-
ması ve kendileri cam yapıcı bir maddeyi
bütün öteki pozitif iyonlara bağlayabilmesi.
Durağanlaştırıcılar (stabilizatör - stabilisateurs)
ya da dönüştürücüler (modifikatör - modificateurs)
iyonik gücü yedinin altında bulunan elemanlardır.
Bunlardan endüstriel camlarda en çok kullanılanlar Na,
K, Ba, Pb, Al, Zn ve Li'dur. Bu durağanlaştırıcılar,
cam yapıcı şebekenin boşluklarını doldururlar ve bu
nedenle de boyutları (rayon ionique), ve değerliği
(bağlantı dayanıklılığı, resistance des liaisons)
büyük bir önem taşır. Aşağıdaki tabloda görüldüğü
şekilde, bu durağanlaştırıcılar cam yapıcılarına
oranla daha büyüktürler.
Pozitif iyon
(Ration) Valence Rayon iyonik
Li+ 1 0.68
Na+ 1 0.98
K+ 1 1.33
Potansiyel iyonik
1.5
1.0
0.75
Be2+ 2 0.31 6.5
Mg2+ 2 0.71 2.8
Ca2+ 2 0.99 2.0
Sr2+ 2 1.13 1.8
Ba2+ 2 1.35 1.4
Zn2+ 2 0.74 2.7
Pb2+ 2 1.21 1.17
B3
3 0.20 15.0
Al3+ 3 0,50 6.0
Si4+ 4 0.41 9.8
Ti4+ 4 0.68 5.9
Zr4+ 4 0.80 5.0
Sn4+ 4 0.71 5.6
Pb4+ 4 0.84 4.8
P5+ 5 0.34 14.7
As5+ 5 0.47 10.6
Bu tablodan da görülmektedir ki, B, Si, P ve As,
yedinin üstünde olma koşuluna karşılık verdiği gibi;
durağanlaştırıcıların ya da dönüştürücülerin iyon
boyutları da verilmiş olan bu cam yapıcı
maddelerininkine oranla daha büyüktür. Bir
duraganlaştırıcının, şebekenin bir boşluğuna yerleşme
yeteneği, bir dereceye kadar kendi boyutlarına
bağlıdır. Şebekeye girer ise
9
camın fiziksel nitelikleri değişecek, bu değişim de
erirgenlik, sertlik v.s. üzerinde bir etki göstere-
cektir.
10
Moleküler Formül
Çoğu seramikçiler pratik nedenlerle, ergimemiş
sırın içinde bulunan oksitlerin molekül yapılarına
değin bölümleri veren moleküler formül yardımıyla,
sırların bileşimlerini çözmeye yönelmişlerdir.
Seramik sırlarının kimyasal yapılarını belirleyen
moleküler formül şu düzende verilir:
Bazik oksitler / Amfoter oksitler / Asit oksitler
Bazik oksitler, borat ve silikat bileşiklerini
kurmak için asit ve amfoter oksitlerle
birleşenlerdir.
11
Sadeleştirmek endişesiyle de bazik oksitler top-
lamının, yani PbO, CaO, Na20, K 'in, v.s. birleşimde
eşit olacağı kabul edilmiştir. Formüldeki amfoter ok-
sit yerinde genellikle alümin (Al2O3) bulunur. Asit
oksitler de çoğunlukla silis (Si02) ve borik asit
anhidrittir (B2O3). Oldukça yüksek ısılarda yayılan
bazı sırlar için kullanılan tek asit oksit silis ol-
makla birlikte, daha alçak ısılarda pişirilen sır-
larda temel madde borakstır.
Aşağıdaki formülde fayans için bir tip sır örneği
verilmektedir:
0.078 K20 .
0.211 Na20
0.378 CaO
0.333 PbO
Bu moleküler formülden hareket edilerek, uygun
katkı maddelerinin kullanılmasıyla, bir karışımın bi-
leşimini hesaplamak olasıdır. İlerdeki bölümlerde, bu
konu daha ayrıntılı olarak incelenecektir.
12
0.261 A1203 . 2.905 Si02
0.370 B203
Seramiğin öteki dallarında olduğu gibi, sırlar
için de her zaman en seçkin niteliklerin elde edil-
mesi olanaksızdır. Bu nedenle, bazı tehlikeleri ön-
ceden kabullenmek gerekir. Bir sırın bileşiminde yük-
sek oranda silis bulunması sırın sertlik ve dayanık-
lılığını artırır. Ama bu oran genellikle pişirim ısı-
sını da yükseltir. Buna karşılık, alkali oksitlerden
(Na2O,K2O v.b.) zengin bir sırın erirgenliği daha
fazladır. Ama, bu tip sırların aynı zamanda, daha
yüksek bir genleşme katsayıları olduğundan, normal
hamurlar üstünde kullanıldıklarında, kılcal sır
çatlamalarına yol açabilirler.
Parlak sırların camsızlaşması ya da
kristalleşmesini önlemek amacıyla, sır içine bir
miktar alümin katılması alışılagelmiştir. Ama, ne
yazık ki, bu da ergimiş sırın akışkansızlığını
artırır.* Bu konu, sırların bileşimlerine ayrılmış
olan bölümde daha geniş şekilde geliştirilecektir.
Biz burada bir tehlikenin kaçınılmazlığını söy-
lemekle yetinelim.
Moleküler formüllerin kullanılmasında bir başka
zayıf nokta da, birbirinden değişik hammaddeler
kullanılması sonucu, aynı sır formülüne bir yaklaşım
olanağının olmasıdır. Ancak, bu durumda, sırdan
*Sırın alçak derecelerde yayılımını
güçleştirir.T.A.
13
alınacak sonuçlar her zaman aynı nitelikte
olmayabilir. Sonuçta şu söylenebilir: Bir sırın
yapımı, deneyimlerin çok önemli rol oynadığı bir
uzmanlık konusudur.
W.H. ZACHARIASEN : J. Amer. Chem. Soc. 54 3841, 1932. E. C. BLOOR : « Glaze Composition, Glass Structural
Theory and it Application ». Trans. Brit. Cer. Soc. 55 631, 1956.
H. MOORE : « Structure and Properties of Glazes. » Ibid 55 859, 1956. A. N. SMITH : « Ceramics — A Symposium » p. 286, Stoke on Trent 1953. B. E. WARREN : J. Amer. Cer. Soc. 17 249, 1934. B. E. WARREN and J. BISCOE : Ibid 21 49, 1938. J. KREIDL and W. A. WEYL : Glass Industry 23 335, 384, 426, 465, 1942. S. S. SINGER : « The Function and Effect of Boric Oxide in Glazes ». Brit. Clayworker, 61 332, 366, 1952 ; 62 51, 86, 1953. F. SINGER : « Low Temperature Glazes ». Trans. Brit. Cer. Soc. 53 398. 1954.
14
II. BÖLÜM
SIRLARIN SINIFLANDIRILMASI
SIRLARIN
SINIFLANDIRILMASI
Sırlara belirli bir yapı verilememesi, sırların
sistematik bir biçimde sınıflandırılmalarında bir takım
güçlükler ortaya çıkarır. Şöyle ki, sırların sınıf-
landırılmasında çeşitli yöntemler kabul edilebilir.
Ama, bu yöntemlerden hiç biri birbirine göre
yöntemli bir araştırma olmayıp, salt deneysel olarak
kalır.
Sırlar şöylece sınıflandırılabilir:
a. Kurşunlu sırlar
b. Kurşunsuz sırlar
15
Bu sınıflamanın kesin bir ayırtedici niteliği var-
dır. Günümüzde herhangi bir seramikçi, kurşunlu bir
sırın "düşük erirgenlik -(a faible solubilité)” tipinde
(yalnız, bir kısım sanat atelyelerinde kullanılan bazı
tipler hariç) ve kullanılışının 1150°C derece civarında
sınırlı olduğunu, çünkü, bu ısının üstündeki
derecelerde kurşun bileşiklerinin buharlaşmaya
başladığını bilir.
Ayrıca normal hamurlar üstünde uygulandıklarında,
kılcal sır çatlamalarına karşı dayanıklılıklarının az
olmasından ötürü, kurşunsuz bir sırın 1000oC derecenin
altında kullanılamıyacağı da varsayılır.
Zaman zaman kullanılmış bir başka sınıflama da sı-
rın, üstünde uygulandığı eşyanın cinsine dayanarak
yapılandır. Şöyle ki:
a. Mayolika sırları
b. Fayans sırları
c. Sağlık gereçleri (saniter) sırları
Aynı şekilde, Bristol sırları, Rockingham sırları,
v.s. Bu gibi çeşitli kategorilere giren sırların sayıca
16
çok yaygın olmasına karşılık, bu gibi bir sınıflama
pek az ilgi çeker.
Daha sonra, bitmiş eşya üstünde verdikleri
görünümlere göre sınıflandırılmış sırları buluyoruz:
a. Mat sırlar
b. Yarı-mat sırlar
c. Perdahlı (satine - satinée) sırlar
d. Örtücü - opak sırlar
Bunlara, kristal sırları gibi özel tip sırları ve
buna bağlı olarak tüm renkli sır çeşitlerini de ekle-
mek uygun olur.
Günümüzde, sırların sınıflandırılmasında en yay-
gın yöntem, pişirim ya da örtülme - yayılma ısısına
bakılarak yapılan sınıflamadır. Buna göre:
a. Örtülme ısısı 900°C - 1050°C dereceleri
arasında bulunan “ Mayolika sırları “ ;
17
b. 1000°C - 1150°C dereceleri arasındaki
“Fayans sırları” ;
c. 1200°C – 1250oC derecelerinde yayılan
"Pekişmiş Çini - Gre hamurlarından
yapılan sağlık gereçleri sırları” ;
d. Yayılma ısısı 1300°C derece ve onun
üstünde olan "Porselen sırları”;
(a) ve (b) kategorileri, kurşunsuz mayolika
sırlarının kılcal sır çatlamalarına dayanıklılığı
konusunda önceden işaret edilmiş olan özellik dikkate
alınarak, kurşunlu ya da kurşunsuz olabilirler. Bu
çeşit sırlar, genellikle B2O3 (Borik asit anhidrit)
içerirler. (c) ve (d) kategorileri, daha önce
açıklanan nedenlerle kurşunsuzdurlar ve pek az B2O3,
içerirler ya da hiç içermezler.
Örtme ve yayılma (nappage) sözcüğü sırlar konusun-
da kullanıldığında bazı açıklamaların yapılması gere-
kir. Gerçekten, bu sözcük yalnızca ergimiş sırı tanım-
lamakla kalmaz, aynı zamanda, ergimiş sırdaki tüm ka-
barcıklar, çukurlar, iğne delikleri v.b, kaybolup,
sırın
18
kusursuz düzlükte bir yüzey oluşturacak şekilde parçanın
tüm yüzeyinde bütünüyle tek düzenli (uniforme) bir
biçimde yayılması olarak da tanımlanır.
Çeşitli sır tiplerinden örnekler kitabın sonunda
bulunan eklentide verilmektedir. Aynı zamanda çok
sayıda formül de Ceramic Industry 54 (1), 148-52’de
yayınlanmıştır.
Eskiden, renkli emayla dekorlanmış ve kalaylı mat
bir sırla örtülü bir kısım kırmızı çömlek çeşidini
tanımlamakta kullanılan mayolika sözcüğü, günümüzde,
yalnızca alçak dereceli ısılarda yayılan bir sır
çeşidine işaret eder. Mayolika, örneğin, yer karoları
için kullanılan sırlara uygulanabilir.
19
III. BÖLÜM
HAMMADDELER
HAMMADDELER
Moleküler formülün esası üzerine, sırlar için
alınan ham maddeler kabaca aşağıdaki şekilde
bölünebilirler:
a. Borat ve silikat bileşikleri içererek camsı
maddeler oluşturması için Sİ02 ve B203 ile
ergiyerek bileşime bazik oksitleri sağlayan
maddeler;
b. Al2O3 sağlayan maddeler;
c. B2O3 ve Si02 sağlayan maddeler.
20
Bütün bu maddelere, opaklaştırıcılar,
kristalleştiriciler ya da renklendiriciler gibi özel
nitelikli katkı maddelerinin eklenmesi uygundur.
21
Bazik Oksitler
Bir sırın bileşimine girerek bazik oksitlerin
varlığını sağlayan oksitlerden en çok kullanılanlar,
alkali oksitlerden Na20 ile K20, toprak alkali metal
oksitlerinden en önemlisi CaO ve kurşun oksit PbO'dur.
Porselen ve fayans için bazik oksit / asit oksit
ilişkisi genellikle 1/1 ile 1/3 arasında değişir.
Ergime yeteneği daha az olan sırlar için bu oran
oldukça yüksektir. Alkali oksitlerin seçimi
erirgenlik, sertlik, su ve kimyasal maddelere
dayanıklılık ile genleşme katsayısı sorunları göz
önünde bulundurularak yapılır.
Alkali oksitleri sırlarda erirgenliği artırır ve
kullanıldıkları miktarlara göre yüksek genleşme
katsayıları olan sırlar verirler. Bunun yanı sıra,
önemli
22
miktarlarda kullanıldıklarında atmosfer koşulları
değişimleri v.s. de dayanıksız sırlar verme
eğilimindedirler. Diğer yanda, sırlar normal hamurlar
üstünde kullanıldıklarında, yüksek bir genleşme
katsayısı, kılcal bir çatlama oluşumunun nedeni
olabilir. Eski bir görünüm vermek için kılcal sır
çatlamalarının serbestçe araştırıldığı krakele sırlar
genellikle alkali oksitlerden yana zengin olanlardır.
Sırların erirgenliği, formüldeki bazik oksitler
sayısının yükseltilmesiyle de artırılabilir. Bunun için
birden fazla bazik oksit kullanılması alışılagelmiş
olup, çoğunlukla üç, dört ya da daha fazlası alınır.
En çok kullanılan Na20 ve K2O kaynakları şunlardır:
Na20 - Boraks dekahidrate (B4O7Na2O.lOH20)
Boraks (B2O7-Na2)
Kristal soda (Na2CO3.lOH20)
Sodyum Karbonat (Na2CO3)
Sodyum nitrat (NaNO3)
Albit (Na2O.Al203.6SiO2)
23
Yukarıda sıralanan maddelerin ilk beşi sularda çö-
zülücü olduklarından fritlenerek kullanılmalıdırlar.
Oysa ki, albit suda çözülmediğinden, fritlenmeksizin
kullanılabilir.
Ancak, albit Na2O'den fazla olarak çoğu kez K2O de
içerir. Bu nedenle kullanılmadan önce bir çözümleme
(analiz) yapılması zorunludur. Aynı şekilde, kristal
sodanın da çözümlenmesi gerekir. Çünkü kristal soda da
depolanma sırasında bir miktar su kaybına uğrar.
K2O - Potasyum karbonat (K2CO3)
Güherçile - Nitre (KNO3)
Kalifelidspat - Ortoklas (K2O.Al2O3-6SiO2)
Potasyum karbonat ve güherçile suda çözülücüdür ve
fritlenmeyi gerektirir. Feldispat ise suda çözülücü
olmadığından, yalnızca bir öğütme yeterlidir.
Fritleme işlemi daha sonra ayrıntılı bir şekilde
incelenecektir. Burada, sularda çözülücü bileşiklerin
kullanılamaz olduklarını, çünkü bunların su içinde
kaldıklarını ve seramik eşyanın üstünü örten sır
tabakasında bir varlık göstermediklerini belirtmek
yeterlidir.
24
Şu da var ki, gözenekli (poröz) hamurlar tarafından
emilmeye eğilimleri olup, o zaman da bir ergitici gibi
reaksiyona girerler.
Toprak-alkali oksitleri, temel olarak CaO, karbo-
natlardan sağlanır. Bunlardan CaCO3, yani çömlekçilerin
"İspanya Beyazı" en çok kullanılandır. CaCO3 sularda
çözülmez. Ancak, sırdaki öteki hammaddelerle birlikte
ısıtıldığında, bileşimdeki karbon gazının ayrışmasıyla
çözüşür. Bu da sırın yüzeyinde gaz kabarcıklarının
oluşmnası tehlikesini doğurur. Bu nedenle, sır pişirimi
sırasında oluşacak gazlaşmayı önlemek amacıyla,
genellikle öteki hammaddelerle birlikte fritlenerek,
karbon gazının sır pişirimi yerine fritleme işlemi sı-
rasında ayrışması sağlanmış olur.
Bir kurşun sırının bileşimine giren CaO, K20 ve Na20
moleküler miktar toplamı genellikle 0.4 mol. civarında
olup; kalsiyum oksit oranı, ötekilere oranla, yaklaşık
olarak (Na20+ K2O)'ya eşittir, CaO, bir dereceye kadar
sırın erirgenliğini artırır, onun ötesinde sır
kalınlaşma eğilimi gösterir ve silikat kristalleri
(CaSiO3) oluşması tehlikesi görülür. Bu olgu, standart
sırlara sık sık saf halde "İspanya Beyazı" katılması ile
hazırlanan kireçli mat sırların yapımında kullanılır.
25
Doğal halde spath-floor (fluospar) olarak bulunan
kalsiyum florür (calsium fluorid) CaF2 , bir CaO
kaynağı olarak küçük miktarlarda sık sık kullanılır.
Sırlar için temel kurşun oksit kaynağı ya mürdesenk
(PbO)’dir ya da sülyen (Pb203)’dir. Bunlar, sularda
çözülücü olmayan kurşun bileşikleri elde edilmesi için
kurşun bisilikat friti haline dönüştürülür. Ancak ondan
sonradır ki, sırın bileşimine karıştırılır.
Eski zamanlarda, sırlarda çoğunlukla üstübeç
(2PbCO3.Pb(OH)2) kullanılmaktaydı. Çünkü üstübeç sır
banyosunun yapıldığı daldırmada çok iyi asıntıda kalır.
Ancak, zehirleyici etkisinin tehlikeleri yüzünden kurşun
bileşikleri endüstriyel sırlarda bundan böyle
fritlenmeksizin kullanılmamaktadır.
Aşağıda, günümüzde ticarî hale getirilmiş kurşunlu
fritlerden birkaçı verilmektedir:
PbO . 0.042 Al203 . 2 Si02
PbO . 0.086 Al2O3 . 1.86 SiO2
26
PbO . 0.0861 Al203 . 1 .79 Si02
PbO . 0.247 A1203 . 1.97 Si02
PbO . 0.142 A1203 . 1.68 Si02 (Fildişi)
0.182 Ti02
PbO . 2 Si02
PbO . 1.5Si02
PbO . 0.74 A1203 . 1.82 Si02 (% 65 PbO)
PbO . 0.078 A1203 . 1.30 SiO2 (% 70 PbO)
27
Borik Asit Anhidrit
Sırlara B203 girmesini sağlayan bor bileşikleri
şunlardır:
Boraks dekahidrat – B4O7. 2.10H20 %9.36.5 B2O3
Boraks (sodyum borat dehidrat)-B4O7Na2 %69.2 B2O3
Borik asit – H3BO3 %56.3 B2O3
Boraks dekahidratın yüksek oranda su içermesi
nedeniyle, frit yapımcıları daha çok 740°C derece civa-
rında ergiyen borik asit kullanılmasını tercih eder-
ler.
28
Boraks, sırların bileşimine B2O3 sağlanması için
en çok kullanılan bileşiktir. Sularda çözülücü
olduğundan genellikle fritlenerek kullanılır. Borakslı
ana fritler şunlardır: (1) 0,302 Na20 0,088 K2O 0,532 CaO 0,076 BaO
(2) Standart 0,033 K2O 0,643 CaO 0,335 Na20 0,003 MgO
(3) 0,107 K2O 0,440 Na20 0,453 CaO
(4) Yüksek ısı 0,264 Na20 0,132 K20 0,594 CaO 0,013 MgO
(5) (Mayolika) 0,214 K2O 0,417 Na20 0,366 CaO 0,002 MgO
(6) 0,381 Na20 0,077 K20 0,541 CaO
(7) 0,379 Na20 0,044 K2O 0,573 CaO 0,004 MgO
(8)
0,700 CaO 0,275 Na20 0,025 K2O
(9)
0,400 Na20 0,300 CaO 0,250 MgO 0,050 ZnO
(10)
0,050 ZnO 1,000 CaO
0,097 Al2O3
0,609 Si02
1,500 B2O3
29
2,200 SiO2
0,600 B203
1,909 SiO2
0,638 B2O3
3,430 SiO2
0,880 B2O3
4,703 SiO2
0,963 B2O3
1,884 Si02
0,452 B2O3
2,386 Si02
0,765 B2O3
2,560 SiO2
0,715 B203
3,000 Si02
0,700 B203
5,00 Si02
1,00 B2O3
B203
0,168 Al2O3
0,176 Al2O3
0,305 Al2O3
0,418 Al2O3
0,205 Al2O3
0,158 Al2O3
0,234 Al2O3
0,200 Al2O3
0,300 Al2O3
Asit borik, genellikle, sırın bileşimindeki Na2O
içeriği artırılmaksızın, B2O3 oranının çoğaltılması
istendiğinde kullanılır. Boraksın olduğu gibi, asit
borik de suda çözülücüdür ve fritlenerek kullanılması
gerekir.
Silis katkısı feldispat, Cornish Stone* (Kelt kili),
kaolen ile kurşunlu ve borakslı fritler gibi bazı öteki
sır yapıcı maddeler tarafından sağlanır. Bileşime
yalnızca Si02 katkısı gerektiğinde, öğütülmüş sileks
kullanılır. Fritlemede beyaz kum kullanılabilir.
Çinko asidi, özellikle kurşunsuz sırlara ikinci
dereceden bir ergitici olarak da katılır. Aynı zamanda,
kristal ya da mat sırlarda çinko silikatın oluşumu,
kristalleşmeyi kolaylaştırdığı için kullanılır.
Sırlara alümin katkısı genellikle feldispat
(K2O.Al203.6Si02) ya da kaolen (Al2O3.SiO2.2H2O)
konularak yapılır. Kaolen aynı zamanda özgül ağırlığı
(S.G.)* en yüksek olan sır yapıcı maddelerin asıntıda
kalmasını kolaylaştırır ve kalsine alümine göre de
fiyatı daha düşüktür.
*Korniş-ston, bir çeşit İngiliz feldispatı.
*S.G., Specific gravity(İng.);Poids spécifique(Fr.); Spezifisches gewicht(Alm.)
30
IV. BÖLÜM
SIRLARDA HAZIRLAMA VE
UYGULAMA
SIRLARDA
HAZIRLAMA VE
UYGULAMA
Bir sır barbotininin hazırlanması, sır fritlenmiş
olsun olmasın aynı tarzdadır. Yalnız, fritli sırlarda
fritlenmiş/ön ergitilmiş maddeler kullanıldığı halde,
fritlenmemiş sırlarda sularda çözülmeyen hammaddeler
kullanılır. İşlem, tartı, karıştırma, öğütme ile
parçaların sır banyosunda yeterli kalınlıkta sır
tabakasıyla örtülmesini sağlamak amacıyla, frit
yoğunluğunun ve sır barbotininin akışkansızlık
ayarlamasını kapsar.
Daha önceden de belirtildiği gibi, aynı moleküler
formüle değişik sır hammaddeleri kullanarak yaklaşıl-
ması olasılığı vardır. Ne var ki, bu yolla hazırlanmış
31
olan sırlar her zaman için benzer nitelikte
olmayabilirler. Bazı hammaddelerin ötekilere göre çok
daha ucuz fiyatlı olmaları, bir sırın hazırlanması
sırasında dikkate alınması gereken önemli bir
etkendir. Bunlardan, sıra Al203 ve SiO2'nin aynı
zamanda girmesini sağlayan kaolen, bu iki okside göre,
gerçekten çok ucuz bir sır hammaddesidir. Diğer yandan
kaolen örneğin, kurşunlu fritlerde olduğu gibi, sır
banyosunda en yoğun parçacıkların kolaylıkla asıntıda
kalmasına yardımcı olur. Kurşun oksit ise, sularda
çözülmezlikle ilgili kurallara uygun bir biçimde sır
bileşimine katılmalıdır.
Opak sırlara gelince, mümkündür ki, opaklaştırıcı
madde bir bileşimden ötekine göre daha az çözülücüdür
(erirgen). Bunlardan çok pahalı bir bileşik olan kalay
oksidi kullanıldığında bu olgunun dikkate alınması çok
yerinde olur. Aksi halde, sırın yapımına değin
harcamaların artması olasılığı fazlalaşır. Bu nedenle,
daha az etkili bir opaklaştırıcının fazla miktarda
kullanılmasıyla, sırın maliyet fiyatının düşürülmesi
tercih edilir.
Eğer, sır renklendirilmeyi gereksindiriyorsa, sır
hammaddeleri ile renklendiriciler arasında meydana
32
Gelebilecek bir karşılıklı etkilenmeyi gözönünde
bulundurmak gerekir. Örneğin, krom yeşillerinin çinko
oksidi bulunan bir ortamda kahverengine dönme eğilimi
göstermeleri gibi.
Bütün bu hususlar, bir sırın bileşimine giren
hammaddelerin seçiminde çeşitli öğelerin dikkate
alınması zorunluluğunu doğurur. Ne yazık ki, bu
konudaki bilgilerimizin güncel düzeyi, bu seçimi, çok
deneysel bir tarzda olduğundan daha değişik bir
biçimde uygulamamıza her zaman için olanak
vermemektedir. Sırların örtülmesi konusuna ayrılmış
olan bölümde, aynı moleküler formüle sahip sırların
değişik nitelikler gösterebilecekleri konusundaki bazı
nedenleri açıklayacağız.
Günümüzde öğütme işlemi ya bütünüyle ebonit ya da
porselen kaplı taşlı bilyalı değirmenlerde yapılır.
Öğütücü ajanlar ise yine porselen bilyalardan ya da
ergimiş kaolenden yapılmış yuvarlak taş ya da çubuk-
tandır (barre). Öğütmede kauçuk değirmenler tercih
edilir. Çünkü, öğütmeyle aşınmış olan kauçuk, miktar
olarak pek azdır ve o kadarı da pişirim sırasında ya-
narak kaybolur. Aynı şekilde, öğütme işlemi sırasında
sır bileşimine karışan bilya aşıntıları, özellikle
bilyalar alüminden ise çok azdır. Sırlar genellikle 120
33
D.İ.N. süzgü eleklerinde % l'den daha az kalıntı (ar-
tık) bırakacak tarzda öğütülürler. Bu da Webb ve
Ratcliffe yöntemlerine göre, bir hidrometre yardı-
mıyla ölçülmüş, çapları O.Ol mm.'den aşağı olan
partiküllerin ortalama %60 oranına eşittir. Gereğinden
fazla ince bir öğütme hiç bir önem taşımaz ve sırın
maliyet fiyatının artmasına neden olur.
Olanak sağlandığında, hammaddelerden önce en sert
olanların suyla karıştırılarak öğütülüp, daha yumuşak
olanların ise sonradan katılması tercih edilir.
Değirmendeki sır barbotininin yoğunluğu genellikle 1.8
civarındadır. Bazen, sır barbotininin değirmenden
kolaylıkla boşaltılması amacıyla bir miktar su
katılır. Daha sonra bu barbotin teknelerde çökmeye
bırakılarak, su fazlasının yüzeyde ayrışması sağlanır.
Sırın yeterince öğütülmemesi, yeterli yoğunluktaki
bir barbotin elde edilmesini güçleştirir. Bu da,
teknelerdeki çökeltinin neden olduğu bir takım güç-
lükler ortaya çıkardığı gibi, daldırmada da parça ta-
rafından emilen sır tabakasının her tarafta eşit ve
düzgün olmasını engeller. Yine yetersiz bir öğütmede
partiküllerin fazla iri kalması, normal sır pişirimin-
de sırın gereği gibi yayılmasını engeller. Bunun
sonucu
34
pişmiş sır yüzeyinde kabarcık ve iğne delikleri gibi
görünümlerin ortaya çıkması tehlikesi belirir,
Bunun tersine aşırı bir öğütme işlemi de yersiz
enerji kaybına yol açtığı gibi, bu enerji kaybına bağlı
bazı sakıncalar da doğurur.
Bu gibi aşırı öğütülmüş bir sır belki daha iyi
asıntıda (süspansiyon) kalır. Ama, sırlı parçanın
kurumasıyla tozlaşarak, en hafif bir darbe karşısında
kolaylıkla dökülür. Ayrıca, sırda opaklaştırıcı bir
madde içeriği bulunduğu zaman görüldüğü gibi,
özellikle ergime noktasındaki sırın yüksek derecede
akışkansızlığa sahip olduğunda, kabuklanma ve soyulma
ortaya çıkabilir. Kabuklanmayla ilgili nedenler, sır
hatalarına ayrılmış olan bölümde daha etraflıca
incelenmiştir. Kişisel deneylere göre, saydam
sırlarda kabuklanma oluşumu ancak çok aşırı derecede
yapılmış olan öğütmeler sonucudur.
Sır banyosunda, daldırma sırasında parça tarafın-
dan emilen sırın miktarı şu etkenlere bağlı olarak
değişir:
a. Yoğunluk (Density)
b. Akışkansızlık (Viscosity)
35
c. Hamurun su geçirgenliği (Porosité)
d. Daldırma süresi
Su geçirgenliği (porozitesi) yüksek olan bir parça
daha az poröz olan başka bir parçaya göre, eşit
yoğunluktaki bir sır banyosunda eşit zamanda daha faz-
la sır emer. Bu nedenle, iki ayrı teknedeki aynı sır
barbotininin farklı yoğunluklarda hazırlanması
yararlıdır. Daldırmayla sırlama yapan kişi bu konudaki
deneyseli ve el alışkanlığına dayanarak, daha az
pişirilmiş olmasından dolayı daha poröz olan
parçaların daha fazla sulandırılmış sır banyosuna
daldırılması gerektiğini bilmelidir. Böylece,
parçaların tümünde eşit kalınlıkta bir sır tabakası
elde edilmesine çalışılır.
Normalin üstünde kalınlıktaki sır tabakasıyla örtülü
parçalar sır çatlamaları, ergime sırasında sır
akmaları ve parçaların birbirine yapışması gibi
tehlikelerle karşı karşıya kalırlar. Aynı şekilde, sır-
altı boyaları da akarak, dekorun bozulmasına yol açar.
Bir sırın akışkansızlık derecesi de parça tarafından
emilen sır tabakasının kalınlığını etkiler. Bu husus,
özellikle emiciliği sıfır ya da çok az olan camsı
(vitrifié) hamurlar söz konusu olduğunda önem kazanır.
Bununla birlikte, parça tarafından emilmiş sır
miktarının
36
akışkansızlıkla oranlı olarak arttığı, ama, bir
noktadan sonra bu miktarın yeniden azaldığı kanıtlan-
mıştır. Bu yüzden, sırlama konusunda, akışkansızlığın
ayarlanması çok önemlidir ve bu ayarlama çoğu kez bük-
me ipli (a fil de torsion) basit bir viskozimetre yar-
dımıyla yapılır.
Akışkansızlığın ayarlanması, genellikle kaolen,
bentonit, bazı amidon ve zamk çeşitleri ile selüloz
türevleri gibi jelatin yapısında olan (koloidal) bir
madde katılarak yapılır. Organik maddeler
kullanıldığında yapılan katkı oranı % 1-2'nin üstünde
olmamalıdır. Çünkü, daha yüksek miktarlarda sırın
kabuklanması tehlikesi belirir. Bazen de, sırlı eşyanın
taşınması sırasında sır tabakasının yer yer kabarıp
dökülmesini engellemek için sırın içine yine bir
miktar jelatinimsi maddeler katılır.
Bu gibi koloidal maddelerin katılmasından sonra,
sırın daldırma atölyesine götürülmesinden önce, son
olarak bir akışkansızlık ayarlaması daha yapılmalıdır.
Kontrol, genellikle, bir parça koloidal maddenin sulu
eriyik halinde elektrolit katılarak
pıhtılaştırılması şeklinde yapılır. Bunun için çoğu
kez az miktarda,koyulaştırılmış (konsantre)eriyik
halde
37
kalsiyum klorür kullanılır.
Sırlama, yalnızca parçaların daldırılması şeklinde
değil, püskürtmeyle de yapılır, özellikle, bazı
elektro-teknik ya da sağlık gereçleri gibi ağır ve
taşınması güç parçaların sırlanmasında püskürtme
yapılması zorunludur. Öte yanda, renkli sırlar
kullanıldığında püskürtme yapılması giderek daha çok
tercih edilmektedir. Çünkü, bu tarzda bir sırlama
yapıldığında, parçaların yüzeyinde farklı tonlar
oluşumu engellenerek, tekdüze bir sır tabakasının
oluşumu sağlanmış olur. Püskürtmede püskürtülen sırın
en az % 25 kadarı dışarı yayılır, Ama yayılan bu
miktarı sonra yeniden toplanabilir. Bunun için iyi bir
usul vardır. Şöyle ki, püskürtme mahallinin arkasında
bir su-perdesi kurulur. Bu suyun akışı, geri
alınmak için sırın toplanmasına yeterli olana kadar,
kapalı devrede sürekli olarak pompalanır.
Püskürtme işlemi mekanikleşmeye çok elverişli bir
tekniktir. Günümüzde, saatte 300 düzine düz parçanın
sırlamasını yapabilecek güçte makinalar vardır.*
*Elimizdeki kitabın yazılışından günümüze kadar geçen süre içinde bu miktar çok daha büyük rakamlara ulaşmıştır. T.A.
38
Örneğin, bir Schweitzer makinasında düz parçalar döner miller üstünde yatay durumda durağanlaştırılır. Bu yolla parçalar otomatik olarak püskürtme mahallinden kurumaya geçer. Kuruyan parçalar daha sonra top-lanarak pişirime gönderilir ve döner miller yeniden doldurulur. Bu sistem aynı yerde doldurma ve boşalt-ma yapılmasına elverişli döner ya da düz bir taşıyıcı üstüne monte edilebilir.
Sırlama, örneğin kaplama karolarında olduğu gibi,
parçaların yalnızca tek yüzüne uygulandığında, perdeli
bir püskürtme makinası kullanılmasında yarar vardır. Bu
tip makinalarda karolar otomatik olarak doldurulup,
püskürtülen sır barbotinine doğru gönderilir. Sır
barbotini, yine kapalı devrede kesintisiz olarak
pompalanırken, bu arada manyetik ayırma ve süzmeyle de
safsızlık (im p ur e t é) ayrılmış olur.
39
H. H. WEBB and S. W. RATCLIFFE : « Rapid Methods of Grain Size
Measurements in Pottery Practice ». Trans Brit. Cer. Soc. 41 51, 1941-2.
R J. VERBA : « Automatic Spraying of Glazes ». Bull. Amer. Cer. Soc. 33
307, 1954.
H. G. THOMSON : « Effect of Particle Size of ZnO on Consistency of Glaze
Slips ». J. Amer. Cer. Soc. 12 581, 1929.
H V. SCHWEITZER : « Automatic Glazing in the Ceramic Industry ». Bull.
Amer. Cer. Soc. 13 123 1934.
E SCHRAM and R. F. SHERWOOD : « Some Properties of Glaze Slips ».
J. Amer. Cer. Soc. 12 270, 1929. P W. LEE : « Suspension of Glazes ». Ibid 11 713,
1928. J. H. KOENIG and F. C. HENDERSON : « Particle
Size Distribution of Glazes ». Ibid 24 286, 1941. K. M. KAUTZ : « Effect of Boric Acid in Raw Milled
Glazes ». Ibid 15 639, 1932. C. G. HARMAN and co-workers : « Studies of Factors
Involved in Glazes Slip Control », Parts I-IV. Ibid 27 202, 207, 209, 214,
1944. A. C. GERHER : Use of Gelatine in Glaze Application ». Ibid 7
494, 1924. E. S. FOSTER : « Organic Agents as Aids to the Adhesion and
Suspension of Glazes ». Ibid 12 264, 1929. A J. DALE and M. FRANCIS : « The Technical
Control of Glazing by Dipping and Other Methods ». Trans. Brit. Cer. Soc. 41
167, 1942. L.H. BROWN : « Application of Glazes ». Bull. Amer. Cer.
Soc. 17 441, 1938 I.. H. BROWMAN : « Studies of the Changes in the Viscosity of
Clay Slips and Glazes Suspensions on Ageing and by Treatment with Electrolytes ». J. Amer. Cer. Soc. 10 508 1927. C. ATKINS and M. FRANCIS : « Effect of Bentonite on
Glaze Take-up of Mechanically Dipped Tiles » Trans. Brit. Cer. Soc. 42 157, 1943.
40
V. BÖLÜM
SIRLARIN ERGİMESİ
SIRLARIN ERGİMESİ
Seramik eşyanın sırlanmasından sonra kurutma
yapılarak pişirime geçilir. Pişirim işlemi sürecinde
bir seramik sırı yalnızca ergimekle kalmayıp, aynı
zamanda parçanın tüm yüzeyinde eşit bir şekilde
yayılmalı ve ısı etkisiyle sır bileşiminden ayrışarak
ortaya çıkan her çeşit gaz kabarcıkları da
kaybolmalıdır. Bir seramik sırında yayılmadan
(nappage) anlaşılan da budur.
Pişirimin yetersiz olduğu bir sır, oluşmamış sır,
eğer bu parlak bir sır ise, tam bir parlaklık
kazanmaz ve gaz kabancıklarının kötü pişirim
koşullarında bıraktıkları doldurulamamış krater
çukurlarından ötürü görülen "iğne delikleri" tarafın-
dan bozulma tehlikesiyle karşılaşır.
41
Bir seramik sırı yalnızca, önceden belirlenen bir
ısıda pişirilmekle kalmamalı, aynı zamanda akışkansız-
lığı da, sırın ergime noktasına vardığında, parçanın
tüm yüzeyinde eşit olarak yayılacak şekilde düzenlen-
miş olmalıdır. Çok fazla akıcı bir sır seramikçiler
için gerçek bir sorundur. Çünkü, bu gibi sırlar, par-
çaların fırın plakları ile öteki fırın aksesuarına
yapışması tehlikesi yaratır. Diğer yanda, yeterince
akıcı olmayan bir sır da belki giderek soyulma kabuk-
lanma gibi benzeri sır hatalarına neden olabilir.
Ergimiş sırların akışkansızlığını ölçmeye yarayan
ve A.W.Norris ile W.James tarafından kullanılmış seç-
kin yöntemler vardır. Ama, uygulamada bu ölçümlerin
saptanması deneysel ergime blokları yardımıyla
yapılmaktadır. Bu yöntemde yüksek ısılara dayanıklı
(refrakter) maddeden bir “blok” kullanılır. Bu blokta,
kazınmış eğimli bir plan üzerinde bulunan yuvaya pudra
halinde bir miktar sır konulur. Fırına yerleştirilir,
böylelikle, ergimiş sırın ergime sürecinde geçirdiği
evrenin izlenebilmesi olanağı sağlanır. Bu yöntem,
ergime halindeki çeşitli sırların akıcılık
derecelerinin saptanmasında da kullanılır.
42
Sırların erirgenliği de (fusibility) aynı şekil-
de çok önemli, ayrı bir noktadır. Sırlar konusunda
amaç, mümkün olduğu kadar alçak ısılarda ergiyen, bu-
nunla birlikte kılcal sır çatlamalarına karşı daya-
nıklı olan bir sır elde edilmesidir. Kullanılan se-
ramik hamurunun esnekliği gibi, genleşme katsayısı
da belli bir noktaya kadar kullanılabilecek sır
tipini belirler. Buna göre, fayans ya da bütün öteki
benzeri hamur çeşitleri üstüne uygulanmış mayolika
tipi kurşunsuz sırlar ile kılcal sır çaplamalarına
karşı iyi bir dayanıklılık elde edilmesi güçtür.
Bir sır bileşiminde alkali oksitleri içeriğinin
artırılması sırın pişme ısısını hissedilir ölçüde dü-
şürür. Ama, buna karşılık genleşme katsayısı da yük-
selir ve alkali oranı normal miktarları aştığında kıl-
cal çatlamaların oluşması tehlikesi de kesinleşir.
Çok tanınmış krakele sırlar, alkali oksitlerden yana
zengin olanlardır. Toprak-alkali oksitlerden CaO ve
BaO gibi ergitici niteliği olan oksitler de pişirim
ısısını düşürme eğilimindedirler. Ancak, çok
miktarda kullanıldıklarında, refrakter maddeler
gibi etkime gösterirler. PbO, B2O3 gibi sırın pişirim
ısısını da düşüren etkin bir ergiticidir.
43
Yüksek miktarda bir silis içeriği, alümin gibi,
sırın ergime noktasını yükseltir. Bu özellik de, ya-
ni, bileşimdeki çeşitli oksitlerin artırılmasının,
bir fritin yumuşama noktası üzerindeki etkisi,
aşağıdaki grafikte gösterilmiştir.
% oksit katkı B203
E.Leonhart ve E.Zschimmer, Sprechsaal 61, 763, 1928
44
Bununla birlikte, bu etki konusunda çok kesin davranılmaması gerekir. Çünkü, eutectiques* oluşumu da aynı şekilde ergimeyi önemli şekilde etkileyebilir.
Genel olarak, eğer formüldeki bazik oksitlerin sa-
yısı artarsa, pişme ısısı da düşer. Fayans ve porse-
lenle ilgili sır çeşitleri konusundaki bazik-oksit/
asit-oksit oranı ortalama 1/1'den 1/3'e kadar bir deği-
şim gösterir. Ergime noktası daha yüksek sırlar için
aradaki bu oran daha da artar. Bu durumda, eğer bütün
camsızlaşma ve kristalleşme gibi tehlikelerden uzak
kalınmak isteniyorsa, bazik-oksit/asit-oksit oranı 1/6
ile 1/10 arasında değiştirilebilir.
Eutectique oluşumundan daha önce de söz edilmişti.
Eğer iki refrakter madde, örneğin, 17100C derecede er-
giyen SiO2 ile 2050°C derecede ergiyen Al2O3,
birbirleriyle karıştırılırsa, görülür ki, bunların
karışım oranları ne olursa olsun, ergime, saf alüminin
ergime derecesinin altında, hatta bazıları da saf
silisin ergime derecesinin bile aşağısında
ergimektedir.
*Ayrı ısılarda ergiyen maddelerden oluşan bir bileşi-min, bu maddelerin ergime ısısından farklı ısılarda ergime (eutectique) noktası. T.A.
45
% 10 oranında Al2O3 ile % 90 oranındaki Si02 karışı-
mında en düşük ergime ısısı 1545°C derecedir. Bu or-
tak ergime ısısına, bu maddelerin eutectique ısısı
denilir. % 10 oranında TiO2 içeren bir silis/titan
karışımı da aynı şekilde 15400C derecede ergiyen bir
eutectique verir.
Şu nokta kesindir ki, tek başına kuvvetli bir
refrakter madde niteliği gösterebilen maddeler
karışımının birlikte ergitilmesi halinde eutectique
oluşumu çok önemli bir rol oynayabilir. Eklenti V.de
bu konuya ilişkin bir tablo yer almaktadır. Buradan
da görülmektedir ki, bazı sistemler birçok eutectique
oluşumuna yol açarlar, bazıları da oldukça alçak
ısılarda ergirler.
Sırlı bir parça pişirildiğinde, pişirimin
başlangıcıyla birlikte, ya karbonatların çözülmesi
ile hamur bileşimindeki suyun buharlaşması gibi
nedenlerle kimyasal ayrışmalardan ya da bisküvi
hamuru ile pudra halindeki sır içinde sıkışıp kalmış
hava nedeniyle bir gazlaşma meydana gelir. Pişme
ısısının artarak, sırın ergimeye başlamasıyla
birlikte, gaz çıkışı güçleşir. Çünkü, ergime
halindeki sırdan ayrışmak için kendine bir çıkış yolu
bulma zorunluluğunda kalan gazlar kabarcıklar yapmaya
başlar. Bu olgunun süresi
46
tümüyle sır tabakasının kalınlığı ya da sırın
akıcılığıyla bağıntılıdır. Sırdaki gazlaşmadan doğan
bu kabarcıklar yüzeye eriştiklerinde patlayarak
yerlerinde değişik büyüklükte kraterler bırakırlar.
Pişirim süresinin uzatılmasında bu krater
çukurların doldurulması amaçlanır. Eğer pişirim ısısı
yetersiz ya da sır haddinden fazla akışkansız ise bu
krater çukurları kendilerini tümüyle kapatamaz. Bu
yüzden de "iğne deliği" denilen ve çıplak gözle
seçilmesi bazen güç olan çok küçük (minüskül) çukurlar
bırakabilirler. Yine bu nedenle, bazen yer yer poröz
olan (geçirgen) ya da yumurta kabuğu (coquille d'oeuf)
denilen bir sır yüzeyi ortaya çıkar.
Bir sırın soğutulması oldukça çabuk yapılabilir,
hatta parlak sırlar söz konusu olduklarında bu özellik
esastır. Gerçekten de, sırların büyük bir çoğunluğu
için camsızlaşma (kristalleşme) tehlikesinin 700°C -
850°C dereceleri civarında daha çok olduğu
görülmüştür. Bu yüzden, soğumanın başlamasıyla bir-
likte, bu ısı evresinin çabucak geçilmesi uygun olur.
47
C. W. PARMELEE : « Ceramic Glazes ». Chicago 1948. A. M. BLAKELEY : « Life History of a Glaze, Part II — Maturing of a
Whiteware Glaze ». J. Amer. Cer. Soc. 21 239, 1938. J. O'M. BOCKRIS and D. C. LOWE : « An Electromagnetic
Viscometer for Molten Silicates at Temperatures up to 1800° ». J. Sci. Inst. 30
403. 1953. H. EDWARDS and A. W. NORRIS : « The Examination
and Maturing of Glazes ». Trans. Brit. Cer. Soc. 56 133, 1957.
A. W. NORRIS and W. JAMES : « Some Physical Properties of
Glazes ». Ibid 55 601, 1956. C. M. LAMPMAN : « Effect of Different Bodies on Some
Wetting and Flow Characteristics of Glazes ». J. Amer. Cer. Soc. 21 252, 1938. C. M. LAMPMAN : « Flow of Glazes on Horizontal and Inclined
Surfaces ». Bull. Amer. Cer. Soc. 17 12, 1958. F SINGER : « Low Temperature Glazes ». Trans. Brit. Cer. Soc. 53
398, 1954. E. LEONHART and E. ZSCHIMMER : « Die Schmelzhârte
der Steingut- Glasurfritten der Systems » Si02 - B203 - A1203 - Na20 - CaO - PbO. Sprechsaal 61 763, 1928. H. M. KRANER : « Use of Eutectics as Glazes ». J.
Amer. Cer. Soc. 9 319, 1926. C. W. PARMELEE and A. E. BADGER : « Effect of Alumina
on Softening Temperature and Viscosity of Glass ». Glass Ind. 17 (3) 85-86, 1936
48
VI. BÖLÜM
KURŞUNLU SIRLAR
KURŞUNLU SIRLAR
Günümüz seramik endüstrisindeki kurşunlu sırlar
fritlenerek kullanıldıklarına göre, fritleme işlemi
konusunda açık bir tanımlama yapılması iyi olur.
Fritleme (ön ergitme), sır yapıcı hammaddelerin,
gözenekli hamurlarda olduğu gibi hamur tabakasına
işlemeden yüzeyde yayılacak homojen (her yanda aynı
yapılı) bir sır tabakası oluşturmasını sağlamak için
örneğin, boraks gibi suda eriyen bir maddenin, suda
erimeyen silikat ve borosilikat haline dönüştürülmesi
amacıyla yapılır.
Kurşun bileşiklerinin fritlenmesindeki amaç ise,
bunların asitlerde olduğu kadar mide öz suyunda da
erimemesi ve kurşunun zehirleyici tehlikelerinden
kaçınılması içindir.
49
Fritleme, ya bir süreklilik içinde
(continue) ya da aralıklı – kesintili (discontinue)
fırınlarda yapılabilir. Sürekli fritleme, yalnızca
aynı fritten önemli miktarlarda üretilmek
istendiğinde tercih edilen bir yöntemdir. Bu
yöntemde, hammaddeler kabaca karıştırıldıktan sonra
düzenli aralıklarla, iç yüzü özel refrakter tuğlalarla
döşenmiş moufle tipinde bir fırına atılır. Fırına
atılan bu maddeler mazotlu brülörler yardımıyla
ısıtılır. Fırının üst kesiminde de yakıt artıklarının
serbestçe çıkışını sağlayan bir baca bulunur.
Fritleme sırasında, mazot alevleri frit ham-
maddelerini doğrudan doğruya üstlerinden geçerek
ısıtır. Ergimiş fritin boşaltılmasıyla, frit
hammaddelerinin fırına yeniden atılması sürekli
olarak aynı miktarda ergimiş frit alınacak tarzda
ayarlanır.
Birlikte ergitilmiş olan bu hammaddeler ya su içine
boşaltılarak ya da su ve soğuk hava püskürtülerek
soğutulan merdaneler arasından geçirilerek
soğutulabilir.
Doğrudan doğruya su içine boşaltılarak yapılan soğut-
mayla taneli bir frit elde edildiği halde, hava ya da
merdanelerle yapılan soğutmada sabun kepeklerini
andıran kuru bir frit elde edilir. Bu çeşit
soğutmayla, elde edilen fritin öğütülmesi, iri taneli
bir fritin öğütülmesine göre çok daha kolaydır.
50
Bununla birlikte, fritlerin büyük çoğunluğu
discontinue (kesintili) fırınlarda yapılırlar. Bu
fırınlar ya rotatif (döner), ya da moufle tipi fı-
rınlar olabilir. Rotatif fırın, yatay olarak örülmüş
refrakter tuğla döşeli çelik bir silindirden oluşur
ve özel bir mekanik sistemle çalıştırılır. Fırın dol-
durulduktan sonra, alevler iç kesimlere yöneltilecek
şekilde, silindir gövdenin bir kenarındaki mazotlu
brülör çalıştırılır. Yakıt gazları fırının öteki ke-
simindeki bir davlunbazda toplanarak, bu davlunbaza
açılan baca tarafından dışarı atılır.
Fırına atılmış frit hammaddeleri alevin yayılımıyla
ısıtılırken, aynı zamanda fırın da ergimeyi
kolaylaştırmak için sallanır. Sonunda, ergime
halindeki maddelerin birbirlerine iyice karışmasını
sağlamak için fırına kendi etrafında bir dönme
hareketi verilir.
Sonra, fırından alınan bir örnek bütün
kabarcıklarından arınmış tam bir frit görünümü
verdiği zaman fırının çalkalanmasıyla ergimiş frit
su içine boşaltılır.
Rotatif fırınlar fritlenecek hammaddeleri daha çabuk
ergitir. Ancak, bunlardaki refrakter kaplamaların
aşınması ve yakıt harcaması da, onların yanında daha
fazla tercih edilen moufle tipindeki sabit fırınlara
oranla daha yüksektir. Moufle fırınların son
örnekleri,
51
biraz önce sözü edilmiş olan mazotla ısıtılmış tünel
fırınlara benzer. Aralarındaki tek ayrıcalık, frit
hammaddelerinin fırına atılması ile ergimiş fritin
boşaltılmasının kesintili olarak yapılmasındadır.
Bazı fritlemeler, kömürle ısıtılmış "yansımalı"*
fırın tipinde fırınlarda yapılır. Bu durumda, fırının
bir kenarından atılan kömürle elde edilen alevlerin
yayılımı ergimekte olan maddelerin üstünden geçecek
şekilde düzenlenerek, oradan da bacaya yöneltilir.
O sırada da bol oksijenli bir fırın atmosferi elde
edilmesine çalışılır.
Fritlemede, bileşimdeki birçok madde, bir takım
kimyasal ve fiziksel değişim ve dönüşümlerin sonucu
olarak bir miktar ağırlık kaybına uğrar. Eklenti III'
de verilen bir tablo fritleme faktörleri adı verilen
bu ağırlık kaybının hesaplanmasına yaramaktadır.
*Yalnızca ateşlik kesiminden ısıtılmayıp, tavan içyüzlerine ısısal ışıldama yansıtılmasıyla ısı-tılmış fırın tiplerine verilen ad.T.A.
52
Kurşun Zehirlenmesi
Şimdiye kadar kurşun zehirlenmesi konusunda pek
çok şey yazıldı. Seramik sırlarında çok eski zaman-
lardan bu yana kurşun kullanılmış ve bu kullanım sır-
lara oldukça alçak bir ergime ısısı ve düşük bir
akışkansızlık vermiştir. Diğer yandan kurşun
silikatın yüksek bir kırılma indisine sahip olması,
kurşunlu sırlara düzgün bir kayganlık ve parlaklık
sağlar ve bu tip sırlar, pişirimin başından
itibaren çalışana bir güvenlik verir.
Eskiden, kurşun minerali (kurşun sülfür) çömlek
üstüne pudralanır, sonra pişirilirdi. Bu yöntem, bir
miktar kil katkısı yardımıyla asıntıda tutulmuş saf
haldeki kurşun bileşikleri içeren karışımların
kullanılmasıyla terkedilmiştir.
53
Çünkü, kurşun bileşikleri ağır ve taneli bir ya-
pıya sahip olduklarından, su içinde kısa sürede dibe
çökme eğilimi gösterirler. Üstübeç (bazik kurşun
karbonat - 2 PbCO3 - Pb(0H)2), yumağımsı yoğunluğu
sayesinde su içinde çok iyi asıntıda kaldığı için çok
kullanılırdı. Ne var ki, mide özsuyunda bulunan
klorhidrik asit içinde erimesi nedeniyle, aynı
zamanda ağır bir kurşun zehirlenmesi kaynağıydı
(saturnisme).
Britanya çömleklerinde kurşundan zehirlenme
olayları 1897 yılında 432'ye çıkmıştı; 1904 yılında
ise bu rakam 109'a düştü. Kırk yıl sonra da, tek bir
zehirlenme olayı görülmedi. Bütün bu zehirlenme
olaylarının hepsi ölümle sonuçlanmıyordu. Ama,
zehirlenmenin kendisi büyük ıstıraplara yol açıyordu.
Kurşun zehirlenmesinde, kurşun bileşiklerinin
tehlikeli bir düzeye erişinceye kadar organizmada
birikerek, ancak ondan sonra karakteristik
belirtiler göstermesi nedeniyle, hastalık şaşırtıcı
olup teşhisi güçtür. Bu gibi belirtilerin burada
daha etraflı bir şekilde anlatılması gereksizdir.
Ancak, şu kadarını belirtebiliriz ki, saturnisme kan
kanseri, kısmî felç ve böbrek bozuklukları gibi
hastalıkların nedeni olabilir. Ağrılı eklem
şişkinlikleri, diş etlerinde kararma gibi haller
54
kronik kurşun zehirlenmesinin ilk işaretleridir.
Kurşunun ağız ve burun yoluyla solunarak emildiği
ama, buna karşılık deri tarafından emilmediği bilin-
mekteydi. Bu amaçla iki şekilde önlem alınmasına
gidildi. İlk olarak fabrikalar için kurşun tozlarının
organizma tarafından emilmesi tehlikelerinin azaltıl-
ması amacıyla bir takım kurallar konuldu. İkinci ola-
rak da, sırlarda kurşun kullanılmasından vazgeçilmesi
ya da kurşundan mide özsuyunda erimeyen bileşikler
üretilmeye gidilmesi düşünüldü.
Alınan ilk önlemlerle ilgili önerilerde, kurşun
bileşiklerinin kullanıldığı kesimlerde yemek yenilme-
si ya da sigara içilmesi yasaklandı. Haftada bir kez
değiştirilen koruyucu giysiler kullanılması yanında
duş ve yatakhaneler kurulması da zorunlu kılındı.
Hastalığa karşı daha duyarlı oldukları saptanan genç-
ler ile kadınlar fritlenmeden kullanılan tüm kurşun
bileşiklerinin hazırlanışından uzakta tutuldular.
Sırların oluşturduğu tozları ortadan kaldırmak ama-
cıyla bir takım önlemler alındı. Atölye döşemeleri
ile sır hazırlanan yerlerin düzenli olarak yıkanması,
55
atölyelerde tam bir havalandırmanın yapılması,
fritlenmemiş kurşun bileşiklerinin sürekli olarak
nemli tutulması gibi. Bütün bunlara bağlı olarak
da,bu gibi fritlenmemiş kurşun bileşiklerini kullanan
ve karıştıranlar için hazırlanmış solunum maskeleri
üzerine incelemeler yapıldı.
İkinci grup önlemlerle ilgili önerilerde, önce,
kurşunlu sırların kendi aralarında bir takım
özelliklere sahip oldukları ve bu özelliklerin
kurşunsuz sırlarda bulunmadığı gerçeği dikkate alın-
dı.
Bu noktadan hareket edilerek mide özsuyunda zararlı
ölçüde erimeyen, bununla birlikte sırlarda
kullanılabilen ve erime özelliği bulunmayan kurşun
bileşiklerinin yapımına çalışıldı. Bu konuda başarı
sağlanınca, kurşun bileşikleriyle ilgili olarak
getirilmiş kurallar hafifletildi.
Ancak, kurşunlu fritlerin yapımı her ne kadar kolay
olduysa da bu fritlerde, fritlenmemiş kurşun sır-
larında aranılan özellikler bulunmuyordu. İngiliz
çömleklerinde, erirgenliği zayıf olanlardan başka,
kurşunlu sırların da kullanımının yasaklanması, ancak
1949 yılının Ekim ayına rastlar.Bu arada, kurşun
zehirlenmesinden doğan tehlikelerin azaltılması sorunu
da incelendi. 1893 yılında,
56
Britanya içişleri Bakanlığı tarafından bölgesel bir
kurul kurulduğunda, bu kurul saturnisme hastalığının
çok yaygınlaştığını farketti. İşte o zaman,
fritlenmemiş kurşunun yerine fritlenmiş kurşun
kullanılması kararlaştırıldı.
19. yüzyılın sonunda, Sir Thomas Thorpe bu sorun
üzerine bir anket düzenledi. Bölgesel kurul raporunun
yayınlanmasından dört yıl sonra da ki, bu arada alınan
tedbirler de çok azdı, The Use of Lead in the Manufac-
ture of Pottery * başlıklı bir yazı yayınladı.
Thorpe, % 0.25 klorhidrik asit eriyiği içindeki
kurşunlu frit bileşiklerinin erirgenliği üzerindeki
etkiyi inoeledi ve bu rakam, vücut ısısındaki mide öz-
suyunun asit oranına eşit kabul edildi.
Sonuç olarak, erirgenliğin kurşun bi-silikatlarıyla
orantılı olarak değiştiğini, bunlardan da en az
ergiyenin, ergime oranı PbO / SiO2 - 1/2 olan kurşun
bi-silikat olduğunu buldu.
Buna göre de aşağıdaki deneysel orantıyı öne sür-
dü:
*Çömlek yapımında kurşun kullanımı. T.A.
57
Bazik oksit ve alüminin molekül sayıları toplamı 223
Asit oksitlerin molekül sayıları toplamı 60
223 ve 60 rakamları karşılıklı olarak PbO ile SiO2'nin
molekül ağırlıklarıdır. Zayıf erirgenlik koşullarına
uygunluk taşımaları bakımından ise, bu oran hiç bir za-
man 2'nin üstünde bulunmamalıdır.
J.W. Mellor, 0.5'den fazla olmaması gereken düşük
erirgenlik sınırları içinde kalınması için, Thorpe'un
kurduğu orantıyı aşağıdaki şekilde biraz sadeleştirdi:
Baz ve alümin molekülleri toplamının
Asit molekülleri toplamına bölünmesi
Bu oranlar, fritlerin ya da sırların moleküler
formüllerine göre kurulmuştur. Böylece bir sır için
0.50PbO . 0.10Al2O3 . 1.17SiO2
0.25Na2O
0.25MgO
Thorpe'un oranı : 1- 0.1 x 223 eşittir:2.4dür.
1.17 60
58
Bu oran ise kabul edilen düşük erirgenlik sınır-
larının üzerindedir. Mellor tarafından değiştirilen
oran toplam olarak 1 + 0.1/1.7 biçiminde 0.65 olmak-
tadır ki, bu rakam da o denli yüksektir.
Almanya'da Körner, Thorpe'un çalışmalarını
doğrulayarak, bazik kurşun silikatlarının asit içinde
son derece erirgen olduklarını, silis içeriğinin
artırılmasıyla da bu erirgenliğin azaldığını gösterdi.
Çıkan sonuç şuydu:
Moleküler Formül % PbO °/o SİO2 PbO'da ergiyebilir kurşun oranı
PbO.SİO2
Pb0.2Si02
0.5 Na20 . 1SiO2 0,5 PbO
0,5 Na20 . 2SiO2 0,5 PbO
05 CaO . 1SiO2 0,5 PbO 0.5CaO.0.5PbO.2SiO2 0.5 MgO .1SiO2 0.5 PbO
0.5 MgO . 2SiO2 0,5 PbO
78,8
65,0
55,1
42,5
55,9
42,9
58,2
44,3
21,2
35,0
29,6
45,7
30,1
46,3
31,3
47,7
3,380
0,011
1,53
0,005
0,700
nul
0.02
nul
59
Körner, aynı zamanda, sırlara alümin katkısının,
kurşun monosilikatın erirgenliğini de oldukça
azalttığını keşfetti. Oysa ki, yukarıdaki çizelgede
bize gösterildiği gibi, bu oran % 3.38 olduğu halde,
fritlendiği zaman, PbO.Al2O3 . 1.2 SiO2 friti on kat
daha küçük olan 0.338 sayısını verir.
Buna benzer bir sonuca kurşun monosilikat ile
Harkort ulaştı.*
Kurşunun
frit içinde
erirgenlik
yüzdesi
01 0-2 0-3 0-4 05 0-6 07 0-8
Eşdeğer 1.0 PbO % 78.7
Katkılar: 1.0 Si02 % 21.3
100.0 Toplam
*Harkort, Sprechsaal 67, 638, 1934
60
•40
30- •
ıo. -
Koenig, alüminin erirgenliği azalttığını ve ergime
noktasını daha az artırdığından silisten daha etkili bir
eşdeğerlilik olduğunu gösterdi.
Asit borik, kurşunlu fritlerin erirgenliğini açıkça
artırır. Harkort, asit boriğin bu özelliğini, aşağıdaki
grafikte görüldüğü şekilde, bir fritle belirtti:
0.2 CaO . 0.1 Al2O3 . 1 Si02
0.8 PbO
Tüm fritte bulunan
kurşun miktarının
erirgenlik yüzdesi
01 0-2 0-3 0-4 05 0-6
61
B203 modern sırların ana hammaddesidir. Çünkü, hem
etkili bir ergitici özelliği gösterir. Hem de ergime
halindeki sırların akışkansızlığını azaltır. Böylelikle,
pişmiş sırda parlak ve düz bir yüzeyin oluşmasını
sağladığı gibi, belirli bir ölçüye kadar da kılcal sır
çatlamalarına karşı dayanıklılığı da artırır.
B203, kurşunun erirgenliğinin artmasından kaçınmak
amacıyla, kurşunla birlikte fritleme yapılması yerine,
bir boraks friti haline getirilerek sırlara katılır.
Şimdiye dek kurşunlu fritlerin erirgenliği üzerindeki
anhidrit-borik etkisi konusunda bir takım bilgiler
verilmiştir. Na2O gibi alkali oksitleri erirgenliği
artırırlar. Oysa, MgO'nin erirgenlik konusunda etkisi
azdır. CaO ise erirgenliği azaltır.*
Titan oksidi (TiO2), fritlerin ve kurşunlu sırların
erirgenliğini belirgin bir biçimde azaltır. Yüzde 1-2
oranında bir titan katkısı bu iş için çok uygundur.
Ne var ki, daha yüksek oranlardaki renklendirici etkisi
yüzünden kullanılışları sınırlıdır.
*Harkort.
62
18 Na.O
Kurşunun
frit içinde
erirgenlik
yüzdesi
16+
14 +
12 + /
/
/
/
MgO
10 +
CaO
2 +
0-1 0-2
Aşağıda bileşimi verilen bir sır içindeki katkı
yüzdeleri:
PbO . 0.1 Al203 . 1.0 Si02
% 58.8 % 26.4 % 15.8
Harkort, Sprechsaal 67, 638, 1934
63
8 +
Britanya'da, düşük erirgenlik üzerine konulmuş
yasalar gereğince bir sırın bileşiminde normal ısıda
% 0.25 klorhidrik asit eriyiği içinde erirgen olan
kurşundan, kuru ağırlığına oranla (PbO olarak hesap-
lanmış), % 5 oranından daha fazla kurşun içeriği
bulunmamalıdır. Mide özsuyunda bulunan klorhidrik asit
miktarı, gerçekte 0.17'den fazla değildir.
Ama, vücut ısısında bulunan asit oranını dengelemek
için 0.25 rakamı kabul edilmiştir.
Bu erirgenliği hesaplama yöntemleri eklenti XII*de
görülmektedir.
Burada % 5 rakamının isteğe bağlı olarak seçil-
diğini belirtmek yerinde olur. Kurallaştırılmış olan
bu ilke çeşitli ülkelere göre farklılık gösterir.
Örneğin, Almanya'da % 1, Hollanda'da %2.5 olarak kabul
edilmiştir.
Öte yanda, Almanya, İsviçre, Hollanda gibi bazı
ülkeler gıda maddeleri, içecek ve pişirmede kullanılan
kap kacak için özel deneyler yapmaktadırlar. Ba
amaçla, sırlı bir ürün, %4 asetik asit eriyiği
içinde 30 dakika süreyle kaynatıldıktan sonra hiç bir
şekilde asitten etkilenme göstermemelidir. Eğer, sır
tabakası asitten etkilenme gösterirse, hidrojen sülfür
kullanılarak
64
yeniden deneyden geçirilir. Bu deney sonrasında da
yine hiç bir kurşun sülfür izi görülmemelidir.
Geçici bir yönetmelik, kurşundan yana çok zengin
bir sır kullanıldığında, kurşun bi-silikatın
erirgenliğinin % l'i geçmemesi kuralını getirdi.
Bir fritin erirgenliği ile içine aynı fritten
katılmış bir sırın erirgenliği arasında ayırım
yapılması yerinde olur.
Sırın erirgenliği hep %5’in aşağısında olmalıdır.
% 1 erirgenliğe sahip bir frit kullanılmasıyla da ancak
% 5 erirgenlik sınırının altında kalan, kurşundan
yana zengin bir sır elde edilir.
Az miktarda kurşun içeren sırlarda yüksek erirgenliğe
sahip fritlerden bulunabilir. Bir fritin erirgenliği,
bileşimindeki kurşun içeriğine, ergitilme ısısına
(yöntem sırlar için de aynıdır) ve fritin öğütme
iriliğine bağlıdır.
Isının erirgenlik üzerindeki etkisi A.W.Norris ve
H.Bennett'in bir araştırmasında konu edildi.
Bu araştırmanın sonucunda sekiz ayrı frit üzerindeki
deney ve gözlemlerinin sonucunu yayınladılar:
65
PbO’nun erirgenlik yüzdesi
Temp, F. Temp. °C A
0,4
B
5,2
C
8,2
D
1.9
E F
10,9
G
0,6
H
35 1,6 1,1
50 10 0,3 6,2 8,9 2,4 7,5 12,9 0,6 1,7
65 18,3 0,4 6,8 9,7 - 8,7 15,1 0,6 2,8
80 26,6 0,4 7,8 10,3 4,5 9,4 16,8 0,6 3,7
95 35 0,6 8,7 11,0 5,8 10,4 19,2 1,0 6,0
110 43,3 0,9 9,3 11,8 7,1 11,5 21,4 1,4 7,5
İkinci çizelgede A.W.Norris, öğütmenin bir fritin
erirgenliği üzerindeki etkisini göstermektedir:
Öğütme süresi PbO’nun erirgenlik yüzdesi
(saat) Frit A B C
2 1,7 15,4 2,8
4 1,5 16,1 3,4 10 2,8 19,0 4,0 18 4,6 22,4 8,2 40 7,6 27,8 11,4 60 9,2 28,6 14,6 80 15,9 32,6 20,0
130 20,2 32,3 23,9 202 22,4 40,9 25,4
66
Oysa ki, L'Association Lead Manufacturers Limited'
de* 1952 yılında yayınlanmış olan LOW Solubility Lead
Frits for Ceramic* adlı broşüründe, değişik incelikler de
öğütülmüş aynı fritin erirgenlik değişimlerini ver-
mektedir:
Bileşim Yüzdesi
Öğütülmüş frit parça- cıklarının boyutları A B C D
Mikronun altındaki
çap 3 4,1 4,2 7,8 10,3
3—6 1,6 2,1 9,1 22,1 6—12 2,6 2,2 7,9 10,4
12—24 4,0 4,6 9,0 18,7 24—36 0,8 6,4 11,2 24,5 36-48 7,1 3,9 12,5 10,0 48—96 14,8 46,5 26,8 3,7
Üstündeki 96 65,0 30,1 15,7 0,3
Erirgenlik % olarak 1,1 1,8 3,4 5,5
*Kurşun Üreticileri Limited Şirketi.
*Seramik için düşük erirgenlikli kurşun
fritleri.
67
Bu rakamlar, erirgenlik olgusunun doğrudan doğruya
daneciklerin incelikleriyle orantılı bulunduğunu
yanıtlamaktadır. Bu araştırmaların sonuçlarıysa eklenti
XIII’de verilmiş olan geçici tanımlamaların
düzenlenmesine yardımcı olmuştur.
Şunu kesinlikle belirtebiliriz ki, kurşundan yana
zengin fritlerin erirgenlik derecesinin azaltılması
için Silis Kaplaması Uygulaması’yla kurulmuş bir yöntem
(Brit. Pat. No.625.474) patenti altında berat almıştı.
Buna göre, frit, 200 mesh, elekten geçirilebilecek
tarzda öğütülür. Sonra, sulu etil alkol içinde kısmen
hidrolize edilmiş bir etil silikat eriyiğiyle
karıştırılır.* Silis fazlası alındıktan sonra kurutu-
lan frit toz haline getirilir. Silis kaplaması son de-
rece incedir. Gerektiğinde, erirgenliği hissedilir şe-
kilde artırmaksızın, öğütme süresi biraz daha uzatıla-
bilir.
Böylece, "Home Office"in standart yöntemiyle 20°C
derecede uygulanmış ölçü, erirgenliği %0.4 - 0.8 ile
% 1.4 - 2.2 arasında değişerek % 63 - 70 arasında PbO
içeren fritlerden hazırlanması olasılığını sağla-
mıştır.
*Hidroliz - Bir bileşimin su alma suretiyle ionlarına ayrılması. Etil silikat su içinde hidroliz sonucu parçalanacağından ötürü etil alkol içinde kısmen hidroliz edilmek suretiyle korunur. T.A.
68
Kurşunlu Sır Bileşikleri
Erirgen olmaları nedeniyle, bor bileşikleri
fritlenerek kullanılmayı gerektirirler. Bununla
birlikte, fritleme işlemi kurşunun fritlenmesiyle
aynı zamanda yapılamaz. Aksi halde kurşundan, erirgen
olan borat bileşikleri oluşur. Bunun sonucu olarak,
düşük erirgenlikli modern seramik sırları genellikle
iki ayrı fritten, boraks friti ile kurşun bi-silikat
fritinden oluşurlar.
Seçim, istenilen sır tipine bağlıdır. Alışılagel-
miş olan öteki katkı maddeleri % 7 - 1 0 oranları
arasında kaolen (asıntı sağlaması ile bileşime Al203
ve SiO2 katılması için), öğütülmüş sileks, korniş-
ston,
69
v.s. gibi maddelerdir. Aşağıda, daha önce adı geçen
L'Associated Lead Manufacturers Limited tarafından ya-
yınlanmış broşürde fritlenmemiş kurşun sırlarına göre
uygun görülen düşük erirgenlikli modern sırların
bileşimlerinden bazı örnekler verilmektedir.
Örnek 1- Fayans sırı
Borakslı frit
38 kg boraks, 13 kg potasyum karbonat, 13 kg kalsiyum
karbonat, 11 kg sileks.
(Modern tip) (Ham tip)
36.32 kg borakslı frit 36.32 kg borakslı frit
12 kg kurşun bi-silikat (% 65 PbO) 9 kg üstübeç PbO . 0.074 Al2O3 . 1.82 SiO2
4.8 kg sileks
Örnek 2 -
Borakslı frit Değirmen katkısı
61.7 kg boraks 61.7 kg kurşun bi-silikat
47.2 kg korniş-ston % 65 PbO
22.7 kg sileks 148.9 borakslı frit
40.7 kg kalsiyum karbonat 56.3 kg korniş-ston
10.4 kg kaolen
70
Ham sırın bileşimi aşağıda görüldüğü gibiydi:
Borakslı frit
61.2 kg boraks
40.8 kg korniş ston
43 kg sileks
18.2 kg kalsiyum karbonat
9.5 kg kaolen
Yukarıdaki sırın moleküler formülü şöyledir:
0.2965 Na20 . 0.304 Al2O3 . 0.4717 B2O3
0.0030 MgO 3.271 Si02
0.3786 CaO
0.0871 K20
0.2348 PbO
Örnek 3- Mayolika için zengin kurşunlu sır
Modern tip Özgün ham tip
36.3 kg kurşunlu frit (%70 PbO) 25.5 kg üstübeç
PbO.0.078 Al203.1.30Si02 4.5 kg kaolen
0.080 TiO2 9 kg sileks
2.2 kg kaolen
1.2 kg sileks
71
Değirmen katkısı
147.6 kg borakslı frit
61.2 kg korniş-ston
18.2 kg sileks
5.4 kg kalsiyum karbonat
45.4 kg üstübeç
Günümüzde düşük erirgenlikli mayolika sırları,
ortalama %10 kaolen ve zengin kurşunlu bir frit ka-
rışımı olabilirler. Bu karışım kaplama karolarına
uygun bir sır niteliği taşıyabilir. Bununla birlikte,
bu tip bir sırın biraz daha yüksek ısıda pişme eğilimi
vardır. Bileşime borakslı bir frit katılarak sırın
yumuşatılması uygun olur.
Kurşun fritli fayans sırları genellikle 0.3 - 0.5
mol. B2O3, 2.7 - 3.2 mol. Si02 içerirler. Bu formül
için kullanılmakta olan %25-30 bi-silikat friti, %
40-45 boraks friti, % 30 korniş-ston ile ortalama %
5.7 oranında kaolendir. Eğer gerekirse sır içine bir
miktar sileks de katılabilir.
Fosfatik porselenden yapılan tabaklar için kulla-
nılan sırlar biraz daha serttir ve bu tip sırların PbO
içeriği ortalama 0.2 - 0.3 moleküle kadar düşebilir.
Kurşun sırlarının kullanılışı ortalama olarak
1150°C derece civarında sınırlıdır. Bunun üstündeki
ısılarda kurşun bileşikleri buharlaşarak uçarlar ve
72
sırın parlaklığı azalma tehlikesi gösterir.
(starved glaze ).
Kurşunlu sır formüllerine ayrılmış bir liste ek-
lenti VII'de verilmektedir.
Kurşunlu fritlerin kabul edilmesinin, kurşun
zehirlenmesine karşı etkili bir korunma aracı olmasın-
dan başka, bir takım olumlu yönleri daha vardır.
Kılcal sır çatlamalarına karşı dayanıklılığın artması
yanında çok daha önemli olan bir başka nokta da,
fritli sırlarda kurşun buharlaşması tehlikesinin
azalmasıdır.
Fritlenmemiş kurşun bileşikleri şaşırtıcı oranlar-
da buharlaşırlar. Bir saat süreyle 1000°C derecede pi-
şirilen üstübeç, % 10 oranına kadar bir ağırlık kaybına
uğrar.
Kurşunlu frit sırları ise pek az buharlaşırlar. Bu
husus kaset kullanılmadan yapılan modern pişirim
yöntemleri yönünden büyük bir önem taşır.
Eski zamanlarda, sırlı pişirilecek parçalar, sır bu-
harlaşmasını önlemek amacıyla kurşunlu bir karışımla
73
sıvanan kasetler içinde kapatılmış olarak pişirilmek
zorundaydılar.
H. HARKORT : « Untersucnungen uDer aıe tıerstenung Dieııester, gesundneıt-sunschâdlicher Bleiglasuren » Sprechsaal 67 621, 1934.
H. HARKORT : « Bleifeste Fritteglasuren » Ker Rund 47 21, 42, 52, 1939
. J. H. KOENIG : « Leat Frits and Fritted Glazes ». Cer. Ind. 26 134, 1936 ;
27 108, 1936, Ohio State Univ. Studies, Engineering Series. Vol. VI, No 2, July 1937. Engineering Experiment Station Bull. 95, 1937
. J. KÛERNER : « Bleihaltige im Sinne des gesetzes ungiftige Glasuren ».
Sprechsaal 39 2, 41, 81, 125, 1906. G. W. MONIER-WILLIAMS : « The Solubility of Glazes and Enamels
used in Cooking Utensils ». Ministry of Health Reports on Public Health and Medical Subjects, HMSO 1925.
T. E. THORPE : « The Use of Lead in the Manufacture of Pottery, 1899 ».
Govt. Paper 8383-150093/1901 wt 32982 DA S-4. « Report on the Work of the Government Laboratory on the Question of the Employment of Lead Compounds in Pottery » 1901. Govt. Paper 9264-1500-61901 wt 6417, Da S-4 .
II. J. ORLOWSKI and J. MARQUIS : « Lead Replacements in Dinnerware Glazes » Ohio State Univ. Studies, Engineering Series. Engineering Experiment Station Bull. 125, 1946. J. Amer. Cer. Soc. 28 343, 1945.
H. C. HARRISON, W. G. LAWRENCE and D. J. TUCKER : «
Investigation of Volatility of Glaze Components » J. Amer. Cer. Soc. 23 111, 1940.
H. BENNETT : « Solubility of Lead Glazes - V, Chemical Factors
Affecting Solubility Determination ». Trans. Brit. Cer. Soc. 53 203, 1954.
H. BENNETT and F. VAUGHAN : « Part IV Investigation of Certain
Chemical Methods of Lead Determination ». Ibid 52 579, 1953. A .W NORR1S : « Part III A Standard Specification for Lead Bisilicate ».
Ibid 50 255, 1950-1. 74
VII. BÖLÜM
KURŞUNSUZ SIRLAR
KURŞUNSUZ SIRLAR
Kurşun oksidi kullanılamadığı zaman güçlü bir
ergitici olan B203'den olduğu kadar, kalsiyum oksit,
magnezyum oksit gibi bazik oksitlerden ve Na2O, K20,
Li2O gibi üstün bir ergitici niteliği gösteren alkali
oksitlerinden de yararlanılması gerekir.
Daha ileride göreceğimiz gibi, alkali oksitleri
sırlara yüksek bir genleşme katsayısı verir. Bu
nedenle, kullanılabilecekleri miktar, normal
hamurların üstünde kılcal sır çatlamalarına yol
açmaları nedeniyle sınırlıdır.
Bu özellik göz önüne alınarak, uygulamada moleküler
formüldeki alkali oksitlerin miktarı toplam olarak
0.5 molekülün altında tutulmalıdır. Bunun sonucu
olarak CaO temel bir ergitici kabul edilir.
Ama, o halde de
75
bazı güçlüklerle karşılaşılır. Çünkü, CaO’in büyük
miktarlarda kullanılması da ergimiş sırın akıcılığını
azaltır. Öte yanda, ergimiş sır içindeki kalsiyum
silikat kristalleşme eğilimi gösterir. Bu sakıncadan
kaçınılması için Al2O3 oranının artırılması olasılığı
vardır.
Ama, bu artış da ergimiş sırın akışkansızlığını
yeniden artırır. Özellikle, pekişmiş çini hamurla-
rından imal edilen sağlık gereçleri mamullerinde ol-
duğu gibi, zirkon ya da kalay oksidiyle
opaklaştırılması gereken saniter sırlarında da bu
oksitler, normal olarak akışkansızlığı artırma eğilimi
gösterdiklerinden, kabuklanma ya da iğne delikleri
oluşumuna yol açabilirler ki, bu husus da
istenilmeyen bir durumdur.
Bir başka sakınca da, bileşimlerinde yüksek oranda
CaO ve B2O3 bulunan sırların yeterince
pişirilmediklerinde sütümsü bir görünüm almalarıdır.
Sırların bileşiminde kurşun oksidinin bulunmaması
halinde sır pişirimi güç ve nazik bir işlemdir.
Seramikçilikte, birçok durumlarda olduğu gibi,
kurşunsuz sırların bileşimi bir çözümlemeyi
gerektirir.
Mayolika için kurşunsuz sır kullanmamak lâzımdır.
76
Çünkü, düşük bir ısıda örtülme sağlanması için sırın
içine konulan alkali oksit miktarı, imalât hamurları-
nın üstünde kılcal sır çatlamalarının oluşumuna yol
açmayacak oranda hesaplanır.
Fayans mamullerinde kurşunsuz sırlar kullanılması ise
bir takım yararlar sağlar. Çünkü, bu tip sırlar
kurşunlu sırlara göre daha beyaz bir sır
oluştururlar.* Yalnız bu özellikleri yanı sıra, ergime
halindeki akıcılıkları da biraz daha azdır ve iğne
deliği, kabarcık, küçük çukurlar gibi kaçınılan bazı
sır hatalarına kurşunlu sırlarda görüldüğünden daha
sık rastlanır.
Kurşunsuz sırlar, asitlere, alkalilere ve atmos-
fer koşullarına karşı da daha az dayanıklı oldukları
kadar, bunların pişirim entervalleri de daha dardır.
Normal olarak, bu çeşit sırların büyük bir bölümü,
iğne deliği oluşumu tehlikesinin azaltılması için
fritlenir. Oysa, çoğu kez eğer gerekli tedbirler alın-
mamış ise barbotin halindeki sırın hidroliziyle bir
alkali oluşumu görülür. Buna bağlı olarak da sır
barbotininde bir yumaklanma oluşması sonucu teknedeki
sır
*Bileşiminde yüksek oranda kurşun bulunan saydam
sırlar sarımtırak bir renk verirler. T.A.
77
dibe çökme eğilimi gösterebilir.
Fayans hamurları üstünde kullanılan bu çeşit kur-
şunsuz sırların bileşimleri, moleküler formülde toplam
olarak 0.5 molekülden fazla Na2+K20+Ba0, 0.33 molekülden
az Al203 ve (SiO2 ile birlikte 2.7 - 3.5 mol. arasında)
0.6 molekülden az B2O3 olmayacak şekilde dü-
zenlenmelidir. Buna göre, fayans hamurları için kur-
şunsuz sır örnekleri aşağıda verilen oranlar arasında
olmalıdır:
0.55-0.575CaO . 0.35-0.55A1203 . 2.6-3-5SiO2
0.45-0.425(NaK)20 0.7-0.95 B2O3
Diğer çeşitli sırlar için olduğu gibi, kusursuz ve
tam bir ergime, moleküler formüldeki bazik oksitler
sayısının artırılmasıyla elde edilmiştir. Bu nedenle,
formülde ZnO ve MgO'nun bulunduğu sık görülür. Mat sır-
ların yapımında kullanılan ZnO, çinko silikatın
kristalleşmesi tehlikelerinden ötürü sınırlı oranda
kullanılır. Buna karşılık alümin oranı artırılırsa
da, yüksek miktarda alümin kullanılması da sırın
erirgenliğini zararlı yönde etkiler.
Sonuç olarak, fayans sırlarına katılan ZnO oranı en
fazla 0.2 mol., magnezyum oranı ise
78
0.15 mol. civarında olmak üzere sınırlandırılır.
Sağlık gereçleri sırlarında olduğu gibi, daha yük-
sek ısılarda Örtülmesi sağlanan sırlar için bileşime
katılan ZnO oranı daha yüksek olabilir.
Pekişmiş çini hamurlarından mamul sağlık gereçle-
rinde kullanılan sırlar brüt (fritlenmemiş) halde ka-
rıştırılır. Bu gibi sırların pişirimleri daha yüksek
ısılarda yapıldığından, erirgenlik konusunda kabul
edilen bir takım kısıtlamalar geçerli değildir.
Bununla birlikte, genellikle en çok kullanılan
saydamsızlaştırıcı madde olan kalay oksit fiyatının
çok yüksek olması, sırdaki saydamsızlaştırıcı maddenin
çözünürlüğünün dikkate alınarak bileşimin yeniden
hesaplanmasını gerektirir.
Bazı sırlar saydamsız hale getirilmek için bazen %10
oranına kadar bir kalay oksidi katkısını gerektirirler.
Oysa, bir takım sırlar için ise daha az miktarlarda
yapılan bir katkı yeterlidir. Bu özellik çok
önemlidir. Çünkü o zaman, genellikle sır bileşiminden
B203 çıkarılır ve ZnO artırılır. Bu da aynı zamanda
sırın yayılma ısısını yükseltmeye yarar.
Aşağıda, pekişmiş çiniden mamul sağlık gereçleri
79
için bir sır örneği verilmektedir:
0.6 CaO . 0.55 Al2O3 . 3.0 SiO2
0.2 (NaK)20
0.2 ZnO
Eğer, yüksek ısılarda örtülen silis ve alüminden
yana zengin sırlar söz konusu değilse, Avrupa tipi
porselenler için kullanılan sırlar birbirlerine ben-
zerler.
Örnek 1- 0.3 K2O . 0.40 Al2O3 . 3.85 Si02
0.5 CaO
0.1 MgO
0.1 BaO SK.4
Örnek 2-0.2 K2O . 1.2 Al2O3 . 10 Si02
0.7 CaO
0.1 MgO SK.16
Eklenti VI ve VIII*de kurşunsuz sır formüllerinden
örnekler verilmektedir.
80
VIII. BÖLÜM
GAZLAŞTIRMA YOLUYLA
CİLALAMA
GAZLAŞTIRMA YOLUYLA
CİLALAMA
Bu yöntemi aydınlatıcı olan en geçerli örnek,
genellikle yer altı künklerinin (akaç - drenaj)
sırlanmasında kullanılan tuz sırıdır. Bu çeşit sırlar,
aynı zamanda gazlaşarak buharlaşan çinko tuzlarıyla da
elde edilebilirler. Tuz sırının elde edilmesinde,
fırının ateşleme bölgesinden tuz serpilerek, serpilen bu
tuzun hemen o sırada buharlaşması sağlanır. Bu yüzden,
tuz buharları ile hamur (tesson) ve fırındaki su buharı
arasında bir tepkime (reaksiyon) görülür. Bu tepkimenin
sonucu olarak da parçaların cidarlarında ince bir
sodyum-alümino-silikat tabakası oluşur. Bu yöntemden
sağlanan asıl yarar, sırlama harcamalarının pek az
oluşudur. Boraks ve asit boriğin tuzla birlikte
kullanılması ile
82
ilgili bir araştırmanın tüm ayrıntıları bu kitabın
yayımcılarının "Tuz Sırlarında Borik Oksit, 1948"
başlıklı teknik açıklama yazısında yayınlanmıştı. Bu
yazıda, tuz sırlarının uygulanmasına değin ayrıntılar
verilmekte, borun kullanılmasıyla sağlanan aşamalara
işaret edilmektedir. Bu konuda çalışanların, konunun
kısa bir özümlemesi ile daha geniş ayrıntıları için
adı geçen yazıya başvurmalarının da yararı vardır.
Tuz sırının kaynağı kesinlikle bilinmemektedir.
Ama, henüz XII. yüzyılda Köln'de, XVIII. yüzyılda da
John Dwight de Fulham tarafından kullanılmış olduğu
bilinmektedir. Daha sonraları, tuz sırlarının kulla-
nılması, özellikle çeşitli kap kacak, şişe, künk gibi
pekişmiş çiniden mamul kullanılır eşyaya ayrılmıştır.
Tuz sırları herhangi bir kil ya da hamur üstünde
uygulanamaz. Bu sırların ayırıcı nitelikleri aşağıdaki
noktalarda toplanır:
1. Hamurun, 1100oC dereceden önce başlamaması
gereken sır yayılma evresinden itibaren, daha
çok 1200°C dereceleri civarında, hemen hemen ya
da bütünüyle camsılaşmış olması gerekir.
83
Fırın ortamında bulunan su buharı, 1100°C
derecenin altındaki ısılarda tuzla bir
tepkimeye girmemelidir. Gerçekte bu ısı
noktası tuzlamanın yapıldığı en düşük ısı-
dır.
2. Hamur bileşimindeki Al2O3 oranı SiO2 oranına
göre bazı sınırların altında tutulmalıdır.
Bunun için Machler (Ton Ztg 251, 1905) 1/3.3
oranını, Barrington ise,Sprechsaal 1378, 1904)
4.5 ile 12.5 arasında bir ilişki oranını
önermektedir.
İngiliz killerinin büyük çoğunluğunda pekişmiş
çiniden çömlek hamurları için konulmuş oran 1/4'dür.
Daha önce sözü edilmiş olan teknik notda, tuz
sırlarında elde edilen sır üzerindeki hamur
bileşiminin etkisi belirtilmekteydi. Bu husus aşağıda
görüldüğü şekilde özetlenebilir:
Demir içeriği
. % 0’dan 2’ye kadar hafif amber sarısı beyaz
. % 3.5'dan 4.75'e kadar kahverengi.
84
. % 4.75'den 8.2’ye kadar maun rengi.
Kireç içeriği
Kireç içeriği, demirden yana zengin bir kille sırı
yeşilimsi sarıya boyar. Bol kireçli killer alçak ısı-
larda parlak bir sır tabakası oluşmasını engelleyebi-
lir. Bu gibi killer kullanıldığında tuzlamanın daha
yüksek bir ısıda yapılması tercih edilir. Yüksek mik-
tarda kireç içeriği ise sırı kalınlaştırır.
Magnezi içeriği
% 1.5 oranına kadar sırı geliştirir. Ama, % 3'ün
üstündeki magnezi içeriği sırı donuklaştırır ve sır
kristalleşme eğilimi gösterir. Çözünür kalsiyum ve
magnezyum tuzları saman renkli ince donuk bir sır ve-
rirler. Bu durumda, kilin baryum karbonatla karıştırıl-
ması uygun olur.
Titan içeriği
% 5 oranına kadar sırın satine (lüsterli) görünümünü
geliştirir.
Silis içeriği
85
Bileşiminde az miktarda silis bulunan bir kil kul-
lanıldığında, kilin içine öğütülmüş kuvartz ya da kum
katılarak, bu kilin üstünde çok iyi bir tuz sırı elde
edilmesi mümkündür. Ama, bu yöntem pekişmiş çiniden ma-
mul künklere uygulandığında, pek ekonomik değildir.
Tuzlama sırasında, tuz ısı etkisiyle çözüldüğün-
den, aşağıdaki denklemde de görüldüğü gibi, nem önemli
bir rol oynar:
2 NaCl + H20 = 2HCl + Na20
Bu sırın bileşimi Na20 . 0.5 Al2O3 . 2.8 SiO2 ve
Na20 . Al2O3 . 5.5 Si02 arasında değişir.
Buna göre de, tuz sırı ince bir sodyum-alümino-
silikat tabakasından oluşur.
Bazı killerle, ticarî alanda pek çok aranılan koyu
kahverengi tonda bir renk elde edilmesi için, tuz-
lamadan önce ve tuzlama sırasında indirgen bir fırın
atmosferi sağlanmasına çalışılır. Bununla birlikte,
tuzlamanın yapılmasından sonra ve soğumanın başlama-
sıyla oksitleyici bir atmosfer oluşturulmasına dikkat
86
edilmelidir. Aksi halde, mamullerin rengi griye döner.
Tuzla sırlama genellikle ters alevli discontinue*
fırınlarda yapılır. Bu çeşit sırlama Amerika Birleşik
Devletlerinde bazen tünel fırınlarda da yapılır. Yal-
nız bu durumda fırının en sıcak kesiminde bir havalan-
dırma yapılması gerekir. Aksi halde, tuz buharları daha
düşük ısılı kesimlerde birikerek, fırını hareketsiz
devrelere sokar. İngiltere'de, künkler için tünel
fırınlar kullanılmaya başlandığında, künklerin iç ke-
simleri püskürtme yoluyla sırlandığından tuzla sırlama
terkedilmiştir.
Discontinue (kamara) fırınlarda, fırından alınan
örneklerde henüz bütünüyle bir camlaşma görülmeden,
pişirimin son bulmasından önce ortalama altı saat sü-
reyle tuzlama yapılır. Bu, önemli bir ayrıntıdır. Ger-
çekten de, eğer parça henüz bir emicilik gösteriyorsa,
tuz buharları hamurun içine nüfuz eder, bunun sonucu
olarak da, donuk bir sır tabakası oluşur. Buna karşı-
lık bütünüyle camlaşmış parçaların sırda birtakım çi-
zikleri ortaya çıkarması tehlikesi vardır. Genellikle
üç kez tekrarlanan tuzlama sırasında fırın ateşi
*Kamara tipi fırınlara verilen genel ad. T.A.
87
canlı tutulmalıdır. Ortalama 10 cm. çapında 20 ton
künk pişirilen bir fırına normal olarak I56 kg. civa-
rında tuz atılır. Bu miktar, eşit ağırlıkta üç parti
halinde fırına atılır. Tuzlamada kullanılan genel
olarak kaya tuzudur. Tuzlama, ya fırının üst
kesiminden elle yapılır. Ya da mekanik olarak bir
püskürtücüyle yapılır. Bu arada, tuz
buharlarının künklere tam olarak nüfuz etmesini
kolaylaştırmak için olduğu kadar, sır oluşumu
tamamlanmamış kesimlerin ortaya çıkmasından kaçınmak
için de, fırında tam ve iyi bir havalandırmanın
sağlanmasına çalışılır.
Tuz içine yapılan boraks ya da bazı durumlardaki
asit borik katkısı, sırın son görünümünü büyük
ölçüde olumlu olarak etkiler.
Bu gelişimin etki derecesi, aralarında kil ve fırın
da bulunan birçok öğeye bağlıdır. B2O3’in ergitici
özelliği sırın daha alçak bir ısıda oluşmasını
çabuklaştırır.
Uygulamada, her seramikçinin kendine özgü bir yöntemi
vardır. Bununla birlikte, mantıksal olarak, B2O3'in
ergitici özelliğinden tümüyle yararlanılması için
bunun, sır oluşumunun başlangıç evresinden itibaren
ortama katılması gerekir. Boraks miktarı, genellikle
tuzun ağırlığına oranla % 5-10 arasındadır.
88
Yeterince tuz kullanılmaması kötü bir sır verir.
Oysa, bir tuz fazlalığı ya da ısının çok düşük olma-
sı da parçaların yüzeyinde beyaz bir köpük tabakası
oluşturabilir. Hızlı bir soğuma da aynı görünümü
verebilir. Böyle bir durum, silis içeriği % 65 ya da
daha yukarı olan killer kullanıldığında kolaylıkla
ortaya çıkar. Bu beyaz köpük çoğu kez yıkama
suretiyle yok edilebilir.
Diğer tüm sır çeşitlerine göre tuz sırı çok
incedir ve yaklaşık ortalama 0.1 mm. kalınlıkta
olabilir. Bu sırlar özellikle kılcal sır
çatlamalarına, asitlere ve alkalilere karşı
dayanıklıdır.
89
L. SEARSON and S. C. JONES : « Development of Surface Craking in Salt Glazed Stoneware ». Trans. Brit. Cer. Soc. 45 313, 1946 .
C. M. LAMPMAN and H. G. SCHURECHT : « Zinc Vapour Glazing
of Clays : «I — Effect of Variable Iron Oxide and Alkalis in Clays on Zinc Vapour Glaze Colours ». J. Amer. Cer. Soc. 22 91, 1939. “ II — Effect of Variable Lime and Alkalis in Clays “. Ibid 23 167, 1940. ANON : « Borax-Salt Mixtures Improve Appearance of Salt-glazed Ware
». Brick and Clay Record 95 (1) 30, 1939. L. E. BARRINGER : « The Relation between the Constitution
of a Clays and its Ability to take a Good Salt Glaze ». Trans. Amer. Cer. Soc. 4 211, 1902.
H. G. SCHURECHT : « Clays Sewer Pipe Manufacture ». J. Amer Cer. Soc. 6 717 1923 ; 7 411 539 1924 C. R.' AUSTIN and' J. O. EVERHART : « Production of Grey Salt
Glaze Ware ». Ceramic Age 20 (2) 70, 1932. A. M. GREAVES-WALKER : « Origin of Colour Produced on Red Bodies by
Zinc Vapours ». J. Amer. Cer. Soc. 14 578, 1931.
90
IX. BÖLÜM
ÖRTÜCÜ SIRLAR
ÖRTÜCÜ SIRLAR
Sırların örtücülüğü, sır bileşimine bir takım
saydamsızlaştırıcı maddeler katılmasıyla elde edilir.
Bu maddeler gelen ışığın bir bölümünü dağıtarak
yansıtır. Şöyle ki, sırda örtücülüğü sağlayan maddenin
kırılma indisi, saydam sırların 1.5'dan 1.6’ya kadar
olan kırılma indisinden farklı olmalı; buna g'öre de,
örtücülük veren maddenin kırılma indisi bu rakamların
altında ya da daha üstünde bulunmalıdır.
Sırlarda en çok kullanılan saydamsızlaştırıcı
maddeler, kırılma indisi karşılıklı olarak 2.04 ve
2.40 olan çinko oksit ve zirkondur
(zirkon di-oksittir).
Kırılma indisi 1.85 olan zirkonyum silikat (zirkon),
çoğu kez, zirkon di-oksit yerine kullanılır. Sırlara
örtücülük sağlayan
91
öteki maddelerden titan oksit, antimon oksit ve bir
takım florürler gibileri ancak emaylar için güvenle
kullanılır. Ancak sırlarda ise bu kullanım kısıtlıdır.
Titan oksidinin, kendisi örtücü olan bir sırda
kullanılması K.H.Styhr ve M.D.Beals tarafından anlatıl-
mıştır.
Kalay oksidi, sırlarda en iyi örtücülük veren
maddedir, ama, fiyatı çok yüksektir. Daha önce de
belirttiğimiz gibi, çözünürlüğü çok fazla artırır. Bu
husus göz önünde bulundurularak sır bileşiminin
düzenlenmesinden başlayarak, yapılacak olan katkı
oranını dikkatle saptamak gerekir. Aksi halde, sırın
yapım harcamaları gereksiz yere artırılmış olur. Kalay
oksidi, fritlenmeden, değirmen katkısı olarak
konulabilir. Çünkü fritleme yapıldığında, çözünür
stanatlar oluşumu görülür.
Florürlerden, kalsiyum florür gibileri bazen
saydamsızlığı geliştirmek için kalaylı sırlara
katılırlar. Ama o zaman da, gazlaşmadan ötürü, gaz
kabarcıklarının oluşması tehlikesi belirir.
Zirkon dioksit pek fazla etkili bir örtücü
92
olmamakla birlikte, sırın yapım harcamalarının
azaltılması amacıyla sık sık kalay oksidiyle birlikte
ya da tek başına kullanılır. B2O3 içeriği bulunan
sırlarda, alçak ısılarda pişirilen sırların dışında,
beyazlık ve saydamlığa yol açabilir.
Zirkon dioksitle en iyi uyuşan sırlar, B2O3'den yana
zayıf olup yüksek oranda CaO ve Al2O3 içeren
sırlardır. Krom yeşili bir renklendirici içeren
pekişmiş çiniden mamul sağlık gereçleri sırlarına
karıştırıldığında, eğer, sır kalay oksidiyle
saydamsızlaştırılmış ise, zirkon dioksit, kalay-krom
pembesi denilen bir pembe renk oluşturur. Zirkon di-
oksit, saydamsızlaştırılmak istenilen kaplama karola-
rında da kullanılır. Bu durumda, sırda tam bir beyaz-
lık elde edilir.
Zirkon dioksit içeren sırların oldukça zayıf bir
çekilme ve genleşme katsayısı vardır. Kalay oksidi ve
zirkon dioksit, ergimiş sırın akışkansızlığını iki kat
artırır. Buna göre, kılcal sır çatlamalarına eğilim
de artar.
Eklenti XI’de saydamsız sırlara birkaç örnek
görülmektedir.
93
F. ZAPP : « Porzellanglasuren mit Zirkontriibung ». Keram. Z. 584, 1957. D. V. VAN GORDON : « High Fire Opaque Glazes for Zircon Bodies ».
J. Amer. Cer. Soc. 34 33 1951. V. S. SCHORY : « Note 'on Use of MgO as an Opacifier ». Ibid 2 477, 1919.
R. H. MINTON : « The Use of Substitutes for Tin Oxide in Glazes ».
Ibid 3 6, 1920. W. MERWIN : « Cerium Oxide and Rare Earth Oxides in Glazes ».
Ibid 20 96, 1937. H. J. KREIDL : « Zirconia and Thoria in ceramics ». Ibid 25 129, 1942. H. J. KREIDL : « Rare Earths in Ceramics ». Ibid 25 141, 1942. L. R. KIRK : « Function and Action of Opacifiers ». Ibid 15 226, 1932. C. J. KINZIE and C. H. COMMONS : « Effect of Zirconia in Glasses, Glazes
and Enamels ». Ibid 17 283, 1934. C. J. KINZIE and C. H. COMMONS : « Effect of Various Zr and Ti Compounds in Glazes ». Bull. Amer. Cer. Soc._ 16 1, 1937. C W. F. JACOBS : « Opacifying Crystalline" Phases Present in Zirconium Type Glazes ». J. Amer. Cer. Soc. 37 216, 1954. W. H. EARHART : « Use of Phosphate Opocifying Agents in Sanitary Ware
Glazes >. Bull. Amer. Cer. Soc. 20 312, 1941. R. R. DANIELSON and D. V. VAN GORDON : « Leadless Opaque Glazes
at Cone 04 ». J. Amer. Cer. Soc. 33 323, 1950. R. R. DANIELSON : « Effect of Composition on Properties of Cone 11
Zirconium Silicate Opacified Glazes ». Ibid 29 282, 1946. C. H. COMMONS : « Effect of Zircnpax Additions on Abrasion Resistance and Various Properties of Several Glazes ». Ibid 24 145, 1941. J. R. BEAM : « Effect of Opacifiers on Fused Viscosity of Feldspathic Glazes ». Ibid 26 205, 1943. K. H. STYHR, Jn, and M. D. BEALS : « Use of Titanium Dioxide in Self
Opacifying Glazes », Bull. Amer. Cer. Soc. 37 480, 1958. F. J. BOOTH and G. N. PEEL : « The Principles of Glaze Opacification with Zirconium Silicate ». Trans. Brit. Cer. Soc. 58 532, 1959.
94
X. BÖLÜM
MAT SIRLAR
KRİSTAL SIRLAR
PERDAHLI SIRLAR
Mat Sırlar
Bu sırlar, sırın kristalleşmesinin bir sonucudur-
lar. Bunlar, çinkolu mat sırlarda olduğu gibi, çinko
silikat (ZnO.Si02) kristallerinden (willémite), ya da
kireçli mat sırlarda kalsiyum silikat (CaO.Si02) kris-
talleri tarafından oluşturulurlar.
Bir sırın görünümündeki matlık yetersiz
bir pişirimden olduğu kadar, kemik, feldspat, talk
gibi, sır içinde erimeyen maddelerden de elde edilir.
Ama, o zaman alınan sonuç gerçek mat bir sırla alman
sonuç kadar başarılı değildir. Bu gibi sırların
yapımında kristalleşmenin gelişmesine yardımcı olmak
için, sırın normalden fazla pişirilmemesi gerekir.
Çünkü, aşırı
95
bir pişirimde kristalleşmiş silikatların yerine daha
çok alümino silikatlar oluşması eğilimi görülür. Buna
bağlı olarak da, özel bir soğutma devresinin izlenmesi
gereği doğar. Aksi halde, birdenbire, soğutulmakla
sır matlaşacağı yerde saydamlaşabilir.
Herhangi bir normal sır içine yalnızca
kristalleştirici maddeler katılmasıyla
matlaştırılabilir. Birbirine eşit oranlarda
karıştırılan bir kalsine çinko oksit ve kaolen
karışımı çinkolu mat sırların hazırlanmasına yarar. Bu
amaçla yapılan kil katkısı, bileşime alümin girmesini
ve çinko silikat kristallerinin daha küçük boyutlarda
oluşmasını sağlamak içindir. Çünkü, kalsine çinko
oksit tek başına kullanıldığında kristal boyutları
fazla büyük olur. Sır içine katılan karışım miktarı,
sırın kuru ağırlığına oranla % 30 - 40 arasındadır. Bu
karışım, plastik kilin çatlaması tehlikesine karşı ve
sırda kılcal çatlamalar oluşmasına yol açmaması için
birlikte kalsine edilerek kullanılır.* Çinko oksitten
yana zengin olan bu çeşit sırların oldukça zayıf bir
kasılma katsayıları vardır. Parça kalınlığı hiç
değilse normalin biraz üstünde
*Bir ya da birkaç maddenin belirli ısı derecelerinde
ısıtılması, yakma, kireçleştirme.T.A.
96
öngörülmemişse, sır tabakası hamur üstünde bir çekim
gücü doğuracağından kırılma ortaya çıkabilir.
Normal sırlara yapılan bir “İspanya Beyazı-CaCO3”
katkısıyla da kireçli mat sırlar elde edilebilir.
Bu amaçla, aynı zamanda BaO, SrO ve MgO da
kullanılabilir. Ama, bu maddelerle elde edilen sonuçlar
kesin ve düzenli değildirler.
Mat sırların pürüzlü bir yüzeyleri vardır. Metal-
lerle kolaylıkla çizilirler ve fazla toz tutarlar. Bu
husus da onların temiz tutulmalarını güçleştirir. Öte
yanda, suya, havaya ve kimyasal maddelere dayanıklılık-
ları da daha azdır. Bununla birlikte, kaplama karola-
rında çok aranılan satine /atlas parlaklığı bu
sırların tercih edilmelerinin bir nedenidir.
Çünkü, karoların düz yüzeyli oluşları, onların fazla
toz tutmalarını engeller. Satine görünümün mayolika
ısısında elde edilmesinin çok kolay oluşu, bu gibi
sırların kaplama karolarında tercih edilmesinin
nedenlerindendir.
Mayolika ısılarındaki mat sırların verdiği atlas
parlaklığı, sırın kuru ağırlığına oranla her birinden
% 4 oranında olmak üzere, ZnO, Ti02 ve Sn02 katılması
ile
97
elde edilir. Bu görünümün daha yüksek ısılarda
yapılan emay pişirimleriyle elde edilmesi pek kolay
değildir: Örneğin, fayans gibi.
Mat sırlara örnekler eklenti IX'da verilmektedir.
98
Kristal Sırlar
Bu sırların çok güzel bir görünümleri vardır.
Ancak, elde edilmeleri son derece güç ve nazik bir
işlem gerektirdiğinden, belki kaplama karolarının
imalinde kullanılan rutilli sırlar dışında,
endüstriyel alanda kullanılmaları oldukça güçtür.
Bugüne değin yayınlanmış eserlerde kristal sır-
lardan sık sık söz edilir. Ama, çoğunlukla bu tip sır-
ların pişirim ve soğuma evreleri üzerine pek az açık-
lık ve kesinlik getirilebilmiş, yeniden elde edilme-
leri için yapılan çalışmalar çoğu kez başarısız kal-
mıştır.
Kristal sırları, genellikle çok yavaş soğutulmak
isterler. Seramik endüstrisinde kullanılan
99
Modern seramik fırınlarıyla yavaş bir soğutulma
yapılması da her zaman kolay değildir. Kristal
sırların elde edilmesi amacıyla kullanılan yöntem,
genel olarak, ya sırın yüksek ısılı bir maddeyle
doyurularak pişirildikten sonra soğuma evresinde
kristalleşmeye bırakılmasına, ya da soğumanın
başlanğıcından kalsiyum veya çinko silikat
kristallerinin oluşumunda gerekli fırın ortamının
sağlanmasına dayanır. Birinci grupta, demir oksit
(Avantürin sırları), bakır kromat, kurşun kromat,
uranyum oksit (U2O8) ve mangan oksidiyle doyurulmuş
sırlar bulunur. Ancak, bunlar gerçek kristal sırları
değildirler. Kristal sır tanımı, genellikle, ergime
evresindeki kimyasal tepkime tarafından oluşturulan
kristalleşmeyle elde edilen sırlara verilen bir
tanımlamadır.
Rutilli sırlar;
Bir sırın içine rutil katıldığında, çözülen
rutilin bir bölümü soğuma sırasında kristalleşirken,
aynı zamanda kristallerin çevresinde rutile özgü
renkli titanat dalgaları belirir.
Kristal sırlarında en iyi görünüm, zengin kurşun-
lu sırlarla elde edilir. Çünkü, bu gibi sırlar
100
kullanıldığında, esmer kahverengi kurşun titanat
(PbO . TiO2) dalgaları oluşur. Sır bileşiminde çinko
oksit olduğundan da sarı renkli çinko titanat
dalgaları elde edilir.
Kristal sırların karakteristik görünümleri çok
yüksek ısılarda yapılan pişirimlere karşı dayanık-
sızdır. Buna karşılık, kaplama karolarının yapım şek-
line çok iyi uyarlanırlar. Çünkü, bu çeşit seramik
eşya üstünde kullanılan sırlar 1050°C dereceleri ci-
varında pişirilir.
Rutil çok ince olarak öğütüldüğünde, elde edilen
kristallerin boyutları da küçük olur. Bir kristal
sırının yapımında, katılan alışılagelmiş rutil mik-
tarı % 8-9 arasındadır.
Çok koyu tonlu renkler elde edilmek istendiğinde
daha fazla miktarlarda (% 12'ye kadar) bir rutil
katkısı yapılması gerekir. Oysa, mayolika için kul-
lanılan sırlara % 5 kadar rutil katılması yeterlidir.
Bu miktarın daha aşağısındaki katkılarla ancak çok
açık renkli bir sır elde edilir.
Rutil, daha çok bir sırdaki öteki renklendiriciler
101
ile birlikte kullanılır. Bu da kaplama karolarının,
özellikle de iç mekanlardaki şöminelerin dekoratif
görünümlerinin çeşitliliğini sağlar.
Avantürin sırları:
0.4 Na20 . 0.01 A1203 . 3.53 Si02
0.1 K20 0.81 B203
0.07 BaO
0.43 Fe203
444 kısım sileks, 330 kısım boraks dekahidrat,
748 kısım demir oksit, 14 kısım feldspat, 38 kısım
güherçile ile 27 kısım kalsiyum karbonat birbiriyle
fritlenir. Fritlendikten sonra öğütülerek % 1 oranında
bentonit katılmasıyla da tam bir asıntı elde edilmesi
sağlanır. Yeterli kalınlık için, doyurulmuş kalsiyum
klorür konulur ve kurumaya bırakılır. Sonra fayans
emaylarının pişirim ısısında pişirilir.
Machler sırı;
0.25 K20 . 2.25 Si02
0.25 Na20 0.75 B203
0.50 CaO
102
Bu sırın içine % 25 oranında ocr kırmızısı (Fe203- oxy.
ferrique) katılarak, yukarıdaki gibi hazırlanır.
C.W.Parmelee ve F.S.Lathrop'un avantürin sırı: (J.
Amer. Cer. Soc. 7, 767, 1924)
Na20 . 0.15 A1203 . 7.0 Si02
0.75 Fe2O3 1.25 B2O3
SK 1
Öteki tip doyurulmuş kristal sırları:
Bakır kromat:
a) 30 kısım boraks
35 kısım sileks
5.5 kısım korniş-ston (cornish stone)
2.5 kısım güherçile
6 kısım demir oksit
O.25 kısım bakır oksit
0.125 kısım baryum kromat,
birlikte karıştırılarak fritlenir. Fritleme
işleminden sonra öğütülür. Bu sırla sırlanan
parçaların üstündeki sır tabakası 985°C derecede
yayılır.
b) 100 kısım boraks
35 kısım sileks
103
8 kısım İspanya Beyazı
15 kısım üstübeç
birlikte karıştırılarak fritlenir.
Öğütüldükten sonra, 70 kısım frit, 5 kısım korniş-
ston, 6 kısım demir oksit, 1/4 kısım demir kromat
ve 1/4 kısım bakır oksitle karıştırılır, Parçalar,
bu suretle hazırlanmış sır ile sırlandıktan sonra
pişirilir. Bu sır da 985°C derecede yayılır.
Ayrıca, uranyum oksidinden de yararlanılabilir (
J.R. Lorah, J.Amer. Cer. Soc. 10, 813, 1927).
Bir kristal sırının yapımında en çok kullanılan
yöntem, çinko silikatın oluşturulmasıdır. Bunun için
sırın temel bileşimi şu şekilde düzenlenmelidir:
- Kristalleşmeyi kolaylaştırmak için çok az
alümin katkısı, ya da hiç;
- 0.6 ile 0.7 mol. arasında çinko oksit;
- Az miktarda silis (1.0 ile 2.0 mol. arasında);
- Kristalleşmeyi kolaylaştırmak için 0.3 mol.
civarında TiO2 katkısı;
Bu çeşit sırlar refrakter bir nitelik gösterme
eğilimindedir. Bu nedenle daha yüksek ısılarda
104
pişirilmeleri gerekir. Soğutma mümkün olduğu kadar
yavaş yapılır. Ayrıca, renklendirici maddeler
katılmasıyla kristallerin değişik renkli fonlar
üstünde oluşması sağlanarak, çok güzel ve ilginç
görünümler elde edilebilir.
Aşağıda kristal sırlarına ait birkaç örnek veril-
miştir. Diğer örnekler ise eklenti X'da
verilmektedir.
SK 9 Kristal sırı
Dr.Basch'ın çinko ve nikelli mavi kristal sırı
(J.W.Mellor ve H.Wicks, Trans. Brit. Cer. Soc. 13,
62, 1913-14).
0.067 Na20. 0.041 A1203 . 0.920 SiO2
0.091 K20 0.044 Ti02
0.121 CaO 0.290 B2O3
0.655 ZnO
Çok az miktarda yapılan bir NiO katkısı sarı fon
üstünde elektrik mavisi renkli, iğneli kristaller
oluşturur.
105
Frit Fritlenmemiş maddeler
Değirmen
Potas 69
İspanya Beyazı 50
Ba.karbonat 99
Borik asit anhidrit 62
Boraks 191
Sileks 270
Feldispat 28
İspanya Beyazı 35
Sileks 54
Kaolen 36
Frit 70
Fritlenmemiş madde 30
Rutil 3
Ni-oksit 1 Zn-oksit 50
Değişik renkler elde edilebilmesi için, nikel
oksidinin yerine, Fe203, MnO ya da CoO
kullanılabilir.
106
Perdahlı Sırlar
Günümüzde, satine (atlas parlaklığında) bir
sırın elde edilmesi için en çok kullanılan yöntem,
sır yüzeyinin özel bir sıvı ya da "Brianchone"
lüsteriyle kaplanması ilkesine dayanır. Daha eskiden,
indirgen atmosferli bir pişirimle elde edilen satine
sır tipinin tersine, lüsterli sırların bileşiminde
indirgen bir madde bulunur ve sır pişirimi bütünüyle
oksitleyici bir atmosferde yapılırdı. Bu
lüsterleyici sıvılar ise, genellikle, lavanta yağı
gibi özel bir yağ içinde eritilmiş madensel
reçinatlarla hazırlanır.
Reçinatlar sülfat, klorür ya da nitrat gibi bir
maden bileşiğinin reçineyle birlikte ısıtılmasıyla
elde edilir. Pişirimin başlangıcından itibaren
107
bu bileşiklerin oluşturduğu metal tabakası,söz konusu
lüsterli (satine) görünümü verir. En güzel satine
görünümü, renkli sırlar üstünde elde edilenlerdir. Bir
reçinat, genellikle, kendi ağırlığının iki katı
lavanta yağında eritildikten sonra terebantin
esansıyla karıştırılır. Lüsterin rengi, kullanılan
metalik reçinatın rengine bağlıdır. Çoğunlukla da,
birkaç reçinat karıştırılarak kullanılır. Bakırla
satine yapılmış bir sır kırmızıya, gümüşle sarıya
döner.
Bu gibi sırların hazırlanma ve uygulanmaları çok
ayrı bir özen gerektirir. Parçaların kirli olması,
madensel reçinatların eritildigi yağın içinde bir
safsızlık bulunması ya da reçinelerin fazla miktarda
kullanılması lüsterin yerinden kopmasına yol açabilir.
Yağ miktarının fazla olması ve pişirimin gerektiğinden
daha yüksek ısılarda yapılması da lüster tabakasının
yüzeyinde kabarcıklara ve iğne deliği gibi hatalara
yol açar.
Katışık lüsterleyici ile elde edilmiş satine
sırlar indirgen bir atmosferde pişirilir. Bunlar en
dayanıklı sırlar olmaktan uzaktırlar. Bileşiminde
çinko oksit bulunan yumuşak bir kurşun sırıyla en
başarılı
108
sonuçlar elde edilir. Sırın fazla miktarda kurşunlu
olması halinde indirgeme yapılmasıyla bir siyahlaşma
görülebilir. Buna göre, sır bileşimindeki PbO
içeriğinin 0.5 molekülün altında tutulması iyi olur.
En çok kullanılan yönteme göre, sırın içine % 2'den
%12'ye kadar metal oksitleri ya da tuzları konulur ve
normal bir pişirim yapılır. Daha sonra 650°C derece
civarında yeniden ısıtılarak istenilen görünüm elde
edilinceye kadar, değişik sürelerle indirgeme
yapılır.
İndirgemenin yapılması için gaz ya da kömür
fırınlarının kullanılması en iyi sonuçları verir.
Pişirim tamamlandıktan sonra soğutma, oksitleyici
atmosferde yapılır. Bu suretle elde edilen satine
görünümün rengi, kullanılan oksidin cinsine bağlı
olarak gelişir. Bu amaçla en çok kullanılan,
menekşe ya da kırmızı renk veren bakır oksididir.
Aşağıda, en çok kullanılan birkaç satine sır ör-
neği verilmektedir.
1 2 3
Frit 100 Frit 100 Frit 100
Kaolen 10 Kaolen 10 Kaolen 10
Gümüş
karb.
2 Çinko oksit 1 Bizmut nitr. 4
Kalay oksit 1 Gümüş karb. 2
Gümüş karb. 0.5 Bakır karb. 1
Bakır oksit 3
109
Yukarıda kullanılan frit bileşimi şöyledir: 22
kısım sileks, 10 kısım ston, 2 kısım kaolen, 30 kısım
sülyen, 20 kısım boraks, 2 kısım boraks, 2 kısım
potas, 2 kısım tuz.
Sır üstünde perdah yapılması;
Sıvı lüsterde olduğu gibi, sırın üstüne, lüster
görünümü veren bir karışım uygulanır. Bu yöntem, "du-
manlı" ya da "arap" lüsteri adıyla tanınır. Yapılımı
ise IX. yüzyıllara kadar uzanır. Daha sonraları bütün
Avrupa’ya yayılan perdahlı sır sanatı XIV.yüzyıl
İspanya'sında Maure'lar* tarafından çok sık
kullanılıyordu.
Bu yönteme göre, madensel bileşikler özel bir
refrakter kil ve suyla karıştırılarak bir hamur ha-
zırlanır. Daha sonra bu hamur, tabaka halinde sırlı
parça üstüne yayılır, Kurutulur ve 650°C derece ci-
varında indirgen atmosferde pişirilir. İstenilen gö-
rünümün elde edilebilmesi için gerekli indirgeme sü-
resini ve ısı derecesini belirleyen şey ise,
seramikçinin
*Kuzey Afrika (Eski Moritanya) halkından olup, bir kısmı İspanya'ya yerleşen Araplara verilen ad. T.A.
110
kendi deneyleridir. Parçalar soğutulduktan sonra
yıkanarak kil tabakasından arındırılır. Hamurun
hazırlanmasında bazen su yerine amonyum-oksalat
eriyiği de kullanılır. Bu eriyik, pişirimin
başlanğıcında karbon oksidini açığa çıkarır ve
indirgemenin gelişmesini sağlar. Perdahlama, sırlı
parçalar üstünde yapıldığında, kurşunlu yumuşak bir
sır kullanılması tercih edilir. Aşağıda, sır üstünde
perdah yapılmasına özgü hamurlardan birkaç örnek
görülmektedir.
1 2 3
Bakır karb. 30
Demirli kil 70 (ocre rouge)
Bakır karb. 28
Gümüş karb. 2
Demirli kil 70
Gümüş karb. 3
Bizmut
nitrat 12
Demirli kil 85
Bu karışımlar, sedef görünümlü bir lüster tabakası
oluştururlar. Bunlardan ilk ikisi kırmızımsı bir
parıltı, üçüncüsü ise mavimsi bir yansımaya sahiptir.
Gümüş, bakır ve bizmut bileşimlerinin karışım
oranlarının değiştirilmesiyle, elde edilen görünüm de
değiştirilebilir. Bundan önceki yöntemlerde görüldüğü
gibi, alttaki sırın, lüster görünümünün elde
edilmesinde de önemli bir rolü vardır.
111
MATT GLAZES – MAT SIRLAR E. S. McCUTCHEN : « Strontia and its Properties in Glazes ».
J. Amer.Cer. Soc. 27 233 1944.
H. WILSON : « Matt Glaze and the Lime-Alumina-Silica System
». Bull. Amer. Cer. Soc. 18 447 1939.
C. W. PARMELEE' : « Ceramic Glazes *>. Chicago, 1948. Ceramic Industry 34 (1) 148-52, 1920.
GLAÇURES CRISTALLISEES-KRİSTAL SIRLAR ANON : « Crystal Glazes >. Ceramics 4 56, 1952. V. K. HALDEMAN : « Aventurine Glazes ». J. Amer. Cer.__Soc. 7 824, 1924. H. M. KRANER : « Colours in a Zinc Silicate Glaze ». Ibid 7 868, 1924. J R. LORAH : « Uranium Oxide Colours and Crystals in Low Temperature
Glaze Combination ». Ibid 10 813, 1927. J. W. MELLOR : « The Cultivation of Crystals on Glazes ». Trans. Brit. Cer.
Soc. 36 13, 1937. F. H. NORTON : « The Control of Crystalline Glazes ». J. Amer. Cer.
Soc. 20 217, 1937.
M. G. SCHURECHT : « Experiments on Aventurine Glazes ». Ibid 3 971, 1920. H. THIEMECKE : « Notes on Cone 10 Raw Crystal Glaze ». Ibid 17 359, 1934. C. W. PARMELEE and J. S. LATHROP : « Aventurine Glazes ». Ibid 7 567,
1924. W. H. ZIMMER : «Crystallised Glazes ». Trans. Amer. Cer. Soc. 4 38, 1902. F. H. RIDDLE : « A Few Facts Concerning the So-called Zinc Silicate Crystals ». Ibid 8 336, 1906. R. C .PURDY and J. C. KREHBIEL : «Crystalline Glazes ». Ibid 9 319, 1907. ANON : « Keramische Dekorationstechniken IV — Kristallglasuren ». Keram
Z 11 (1) 9, 1959. C. F. BINNS : « Manual of Practical Pottery » (overloaded crystalline glazes), London, 1922.
GLAÇURES LUSTREES-PERDAHLI SIRLAR C. F .BINNS : « Manual of Practical Pottery ». London, 1922. L. A. HOLMES : « Raw Materials for Ceramic Colours ». J. Canad. Cer. Soc.
22 139, 1953. L. FRANCHET : « Etude sur les Depots Metalliques Obtenus sur les Emaux
et sur les Verres (Lustres et Reflets Metalliques) ». Ann. Chem. Phys. (8) 9, 1906.
F. BURNHAM and C. M. HARDER : « Practical Production of One-fire
Lustre Glazed Pottery ». J. Amer Cer Soc 27 62, 1944.
C. VINCENT DAVIS : « Reduced Lustres ». Ceramic Age 64 44. 1954.
ANON : « Lustres — Their Origin and Use Today ». Ceramics 2 621, 1951. R. HAINBACH : « Pottery Decorating ». 2nd. ed. London, 1924.
112
XI. BÖLÜM
HAMUR İLE SIR
ARASINDAKİ UYUM
HAMUR İLE SIR
ARASINDAKİ UYUM
İyi bir sırın elde edilmesinde aranılan temel ko-
şul, sırın, sıkıca yapışması gerektiği hamura tam ola-
rak uymasıdır. Hamurun ve sırın nitelikleri, pişiril-
dikten sonra iki ayrı elemanın bir bütün olabilecekleri
şekilde birbirine uygun bulunmalıdır.
Herhangi bir sır, her zaman için rastgele bir hamura
uygun olma zorunda değildir. Ancak, bunlardan her
birinin, yani, hamur ya da sırdan birinin ötekine
uygun olması gerekir. Yine, herhangi bir sırın
alınarak, bunun herhangi bir hamurun üstünde
ergitilmesi de yeterli değildir. Çünkü o zaman,
yalnızca bazı mutlu rastlantılar tek düzenli (homojen)
ve zayıf şekilde hamura kaynamış bir sır örtüsü elde
edilmesine olanak verir. Bunun yanı sıra,
113
tam tersine, kılcal sır çatlamaları, parçaların bazı
kesimlerinin lekelenmesine, hatta, bütünüyle mahvolma-
sına kadar giden bir takım sır hatalarının ortaya çık-
ması şansı da kuvvetlidir.
Kısacası, sır ve hamurların birbirine uymaması
halinde her şey, istenilen ya da beklenilen görünümün
tersini verebilir. Bununla birlikte, aynı sır özel
koşullar altında tek başına yeniden pişirilse, tek dü-
zenli ve kendi elemanları arasında bağlantılı sağlam
bir kitle oluşturarak soğurdu. Sır halinde bir hamur
üstünde eritildiğinde ortaya çıkan anormallikler,
katı ve sınırlı bir beraberlik oluşturup doğal
olmayan, kimyasal bileşimleri farklı, iki katı
maddenin farklı tepkime ve davranışlarının
sonucudur.
Cisimlerin, özellikle katıların, ısısal genleşme
ve kasılmaları, onların kimyasal bileşimleri ile ısı-
sal geçmişlerinin bir işlevidir. Buna göre bir sır,
oldukça durgun ve etkisiz ve çok farklı genleşme kat-
sayısı olan bir hamur üstünde ergitildiği zaman, soğu-
mayla birlikte bir kasılma ortaya çıkar. O zaman, bu
iki farklı maddeden her ikisi de karşıt güçlerin
etkisi altında kaldığı için bazen biri, kimi zaman da
her ikisi birlikte
114
yıpranmaya uğrar. Bütün bunların sonucu, kilden mamul
eşyanın sırlanmasında başarı sağlanması için sır ve
hamur bileşimlerinin genleşme katsayılarının birbirine
yaklaşık şekilde düzenlenmesi gerekir. Diğer yandan,
kullanılan hammaddeler ya da bunlar arasındaki kimya-
sal tepkimelerin sonucu ortaya çıkan maddeler, genleş-
me katsayıları arasındaki farkın dengede tutulması
bakımından yeterli esnekliğe ve mekanik bir
dayanıklılığa sahip olmalıdırlar.
Bununla birlikte, sır ve hamur arasındaki uygun-
luk, Steger'in gösterdiği gibi bunların yalnızca
bileşimlerinin değil, aynı zamanda kendi iç
gerilimlerinin de bir işlevidir.
Kasılmasız sırların, % 2 oranına kadar varan bir
farkla, kasılma kuvveti altındaki sırlara göre daha
düşük bir genleşme katsayısı vardır. İçdeki ısısal
aralıklardaki belirli bir zaman sürecinde kendini
gösteren bu bozulma ve kasılmalar, en düşük kontrollü
ısıtma ısısında başlar. Sırların ısısal genleşmesi,
yani, hamura bağlı kasılmalar, en düşük kontrollü
ısıtma ısısından hemen önce azalır. Ne var ki, ısının
artmasıyla birlikte yeniden yükselir. Sırların
genleşme ısısı, yalnızca hamur ve sır arasında görü-
len kasılmalar tarafından etkilenmekle kalmaz, aynı
115
zamanda, hamurun ısısal geçmişi, özellikle de soğuma
hızı tarafından etkilenir. Hamur ve sır arasında ken-
dini gösteren bozuklukların büyük bir çoğunluğunun or-
tadan kaldırılması, ilk olarak, en düşük kontrollü
ısınma ısısından başlayarak, çevre ısısına (17°C) ka-
dar farklı evreler süresince birinin ya da ötekinin en
yakın genleşme katsayılarının gözlenmesini gerektirir.
Gerçekten de, bu uyumun çevre ısısı ya da sınırlı bir
ısı aralığında var olması yetersizdir.
Bir sırın, hamurların mekanik dayanıklılığı üzerindeki
etkisini, serbest şekilde kullanılmış, ya da tam ter-
sine daha uygulamada kaçınılmış olan sırlar ile bozuk-
luklar arasındaki bu bağlantı belirler.
Hamur ve sırın birbirine uymasında bir sırın, her
zaman hamura göre ayarlanmış olması zorunluluğu yok-
tur. Kimi zaman sırla uyuşması amacıyla hamur bileşi-
minde değişiklik yapılır. Ne var ki, bu çeşit bir uy-
gulama pek kullanılmaz. Çünkü, kullanım ve nitelikle-
rine zarar vermeden hamur bileşiminin değiştirilmesi
her zaman için olası değildir.
Oysa, hamur ve sırın karşılıklı etkimeleri dikkate
alındığında, hamur bileşimi göz önünde
bulundurulmadan, bunun üstünde kullanılmak üzere
seçilmiş bir sırla başarı sağlanması olanaksızdır.
116
Genel anlamda sır seçimini ve sırın bileşimini hamurun
nitelikleri belirler. Ne var ki, hamur ile sır
arasında bir uyum sağlanamıyorsa ve kullanılan sır özel
ve bir takım farklı niteliklere sahipse o zaman hamur
bileşiminin değiştirilmesine, özellikle de bu değişime
koşut bir şekilde, sırın niteliklerinin geliştirilmesi
yoluna gidilir.
Bu bakımdan, seçilen sırların bileşimi, değişik
hamur bileşimlerinin sınırlarına bağlıdır. Bu sınır-
lar, seramik eşyanın bir bölümünden ötekine göre deği-
şir.
Ama, bu değişim, aynı bölüm içinde pek azdır. Yine de,
mamulün kaliteli bir sırla örtülmesi için bu noktanın
göz önünde bulundurulması gerekir. Bir sırın
hazırlanması apayrı bir özen gerektirir. Bu hazırlama
sırasında birçok etken sırlardaki hataların temel
kaynağıdır. Örneğin, hammadde bileşimlerinin,
özellikle de kil gibi değişken maddelerin dikkate
alınması, sır için hamurun yumuşama ısısının
aşağısında bir ergime noktası bulunması zorunluluğu
hamurla sır arasında bir bağlantı olması gereği, sır
ya da hamurdan birisinin aykırı ve uyuşmaz olması
gibi.
117
Sırlarda Genleşmeyi Etkileyen Öğeler
Bir sırın genleşmesi ve kasılmasının değiştiril-
mesi, bu sırın bileşiminde yapılan bir takım değişim-
lere bağlıdır. Cam ve sır yapıcı maddelerin fiziksel
özelliklerinden çoğunun, yaklaşık olarak birbirine
katıştığına dikkat edilmiştir. Buna göre, bu fiziksel
özellik, aşağıdaki orantıyla açıklanabilir:
P= P1X1+P2X2+P3X3 vb gibi
Ya da P fiziksel özelliktir, P1 vs. cam oluşturan
oksitlerin yüzdesi, X1 vs. de oksitlerin fiziksel
özelliklerinin değer olarak anlatımıdır. Bu orantı,
118
genleşmeye, kırılma direncine, Young modülüne,
yoğunluğa ve ısı geçirgenliğine uyarlanabilir.
Camların yapısı üzerine olan kuramlara göre,
yukarıdaki orantının geçerliği konusunda bir kuşku
doğmuştur. Ama, uygulamada bu
orantının, fiziksel özelliklerin yaklaşık olarak
hesap edilmesine yaradığı da anlaşılmıştır. Oksitlerin
fiziksel özellikleri konusunda bir kesinliğin ve
değişmezliğin belirlenmesi güçtür. Bu konuyla ilgili
olarak ileride görülen genleşme katsayıları tablosunda
araştırmacılara göre rakamların ne kadar değiştiği
görülmektedir.
Ne var ki, bu tablo bir sırın bileşiminde yapılan
bir takım değişimlerin sırın genleşme ya da kasılmasını
ne şekilde etkileyebildiğini göstermesi bakımından
yararlıdır. Tablonun kullanılmasına örnek olarak
aşağıdaki sırı alalım:
0.625 CaO . 0.300 Al2O3 . 2.800 Si02
0.140 Na20
0.090 K20
0.145 PbO
Bileşimin yüzdesi: CaO 12.40, Na50 3.05, K20 3.00,
119
PbO 11.45, Al203, Si02 59.30’dur.
Bu durumda, Turner ve English’in rakamlarına göre
kübik genleşme katsayısı şöyledir:
(4.89 x 12.4 + 12.96 x 3.05 + 11.7 x 3.00 + 3.18 x
11.45 + 0.42 x 10.80 + 0.15 x 59.30) x 107= (60.64
+ 39.53 + 35.10 + 36.41 + 4.54 + 8.90)xlO7=
(185.12) x 107=
Linéaire genleşme katsayısı- 1/3 (185.12) x 107 =
61.7 x 107=
6.17x106
Bu şekilde, genleşmede bir büyüme düzeni elde edi-
lir. Kullanılan bu formül kesin rakamların bulunmasında
yeterince kesin ve doğru değildir. Bunun yanı sıra,
lineer/linéaire genleşme değerinin deneysel olarak da
belirlenmesi tercih edilirdi.
Bu nokta, şu olgu tarafından doğrulanmaktadır: Eğer,
hesaplamalar Winkelmann ve Schott'un ya da Mayer ve
Havas’ın rakamları kullanılarak yapılsaydı, genleşme
katsayısı olarak her defasında ayrı bir rakam
bulunacaktı.
120
Winkelmann English and Mayer and and Schott Turner Havas
X 10-7 x 10-7 X 10-7 Si02 0,8 0,15 — Al2O3 5,0 0,42 — K20 8,5 11,70 — Na20 10,0 12,96 — Lİ2O 2,0 — — CaO 5,0 4,89 — BaO 3,0 4,20 — MgO 0,1 1,35 — ZnO 1.8 2,10 — PbO 3,0 3,18 4,2 AS2O5 2,0 — — Sb205 — — 3,6 P2O5 2,0 — — B2O3 0,1 —1,98* — Na3AlF6 — — 7,4 NaF — — 7,4 Th.02 — — 6,3 Cr203 — — 6,1 BeO — — 4,7 CoO — — 4,4 AlF3 — — 4,4 CeO2 — — 4,2 Ti02 — — 4,1 Fe203 — — 4,0 NiO — — 4,0 CaF2 — — 2,5 MnO — — 2,2 CuO — — 2,2 ZrO2 — 0,69 2,1 SnO2 -- — 2,0
*%12 B203’e kadar
Genleşme Katsayıları Tablosu
Bir kez daha yukarıdaki tabloya dönelim.
Burada, Na2O ve K2O'nin genleşme katsayılarının
öteki bazik oksitlerin genleşme katsayılarından çok
daha yüksek olduklarını görüyoruz. Buna bağlı
olarak, Na20 ve K2O'den yana zengin olan sırların
genleşme ve
121
kasılma katsayılarının da daha yüksek olacağı
gerçektir. Ne var ki, bu katsayı yükselmesi, örneğin,
bir B2O3, katkısıyla önlenebilir. Çünkü, English ve
Turner'e göre, B2O3'ün % 12 oranına kadar negatif, bu
orandan sonra da zayıf bir genleşme katsayısı vardır.
Genleşme katsayıları yüksek olan sırlar, normal seramik
hamurları üstünde kullanıldıklarında kılcal sır
çatlamalarına neden olurlar. Serbestçe araştırılmış
krakele sırlar alkali oksitlerden yana zengin olan
sırlardır. Daha önce de işaret edildiği gibi, normal
bir fayans sırı için moleküler formüldeki Na20, K2O ve
BaO miktarları toplam 0.5 molekülde sınırlandırıl-
mıştır.
Yine aynı tabloda bir nokta daha dikkatimizi
çekmektedir: Öteki bazik oksitlerden Li2O, BaO, CaO,
ZnO, PbO ve MgO'nun tümünün genleşme katsayıları, Na20
ve K2O'in genleşme katsayılarından daha aşağıdır.
O halde, bu oksitler moleküler formüldeki alkali
oksitlerin yerine kullanılmak suretiyle sırın genleşme
ve kasılma katsayılarının düşürülmesi olasıdır. CaO,
kurşunsuz sırlarda sık sık PbO'nin yerine kullanılır.
Çünkü, bu iki oksidin genleşme katsayıları birbirine
çok yakındır. Çinkolu mat sırlarda olduğu gibi,
zengin
122
ZnO’li sırların oldukça zayıf bir genleşme ve kasılma
katsayıları vardır. Bu nokta, normal hamurların
üstünde sırın sıkıştığına ve hamurun basınç altında
kaldığına işaret eder. Yalnız, bazen hamur yeterince
dayanıklı olmaması nedeniyle bu basıncın etkisi altında
kırılır. Hatta, böyle bir durum zirkon-iki- oksit ya
da zirkon-silikat gibi örtücü maddeler içeren sırlarda
da görülür.
Uygulamada, sırın ve hamurun genleşmesinin birbi-
rine eşit olması yeterli değildir. Genellikle, hamur
kasılımının sır kasılımından biraz daha yüksek olacak
şekilde ayarlanmasına gidilir. Çünkü, bu durumda, sır
kendiliğinden sıkıştırılmış olur ki, o zaman kılcal
sır çatlamalarına da daha çok dayanıklılık gösterir.
Gerekli basınç gücünün kesinlikle öngörülmesi
olası değildir. Uygulamada, fayans için, linéaire
genleşme katsayısı 6.4 x 10 olan bir sır, 7.8 x 10
değerinde bir fayans hamuru üstünde kullanılabilir.
Bir kılcal sır çatlaması görülsün ya da görülmesin,
bu çatlama yalnızca sır üstünde kendini gösteren
123
genleşme katsayısı farklılıklarına değil, aynı zaman-
da, hamurun ve sırın esnekliğine, tampon tabakanın
yani, hamur ve sır arasındaki ara kesimin oluşumuna ve
hamurda görülebilecek bir nem genleşmesine de bağ-
lıdır. Genel olarak, gözenekli/poröz hamurlar nem
nedeniyle bir genleşme tehlikesiyle karşı
karşıyadırlar. Oysa, camsı hamurlarda bu tehlike çok
az ya da zararsızdır.
Sırsız hamurların genleşmesi, bu hamurların
bileşimlerine, özellikle de bileşimdeki serbest
silise bağlı bir olgudur. Bileşimlerindeki silisin
genellikle cam haline dönüştüğü camsı hamur
çeşitlerinin genleşme ve kasılmaya karşı eğilimleri
daha azdır. Buna göre, porselende 2-4 x 10-6'lık
linéaire bir genleşme katsayısı vardır:0°C'den
450°C'ye kadar. Öte yanda, fayans hamurlarının aynı
ısı aralığındaki genleşme katsayısı 6-7.5 x 10-
6’dır.
Bir fayans hamurunun bileşimindeki serbest silis
575°C derece civarında kristalin haline döner ve bu
arada kuvartz dan Alfa’dan kuvartz Beta'ya geçer.
Bu geçiş sırasında hafif bir genleşme görülür. Hamur
pişirimlerinde olduğu gibi, pişirimin biraz daha
yüksek ısıda
124
yapılması, serbest kuvartzın bir bölümünü, kristali-
nin bir başka biçimi olan kristobalit Beta’ya
dönüştürür. Soğuma sırasında ısının 220°C derecenin
altına düşmesiyle, kristobalit Beta, hacminin % 3
kasılmasıyla kristobalit Alfa'ya döner. Bu ısıda sır
sertleşmiş olur ve kristobalit Alfa oluşumu kılcal
çatlamalara karşı etkili bir güvenlik sağlayarak sırı
sıkıştırır.
Çömlekçinin amacı, bir hamur pişiriminin daha
başlangıcında, yeterli miktarda serbest silisin
kristobalite dönüşmesini sağlamaktır. Bu sonuca
ulaşılması amacıyla aşağıdaki noktaların dikkate
alınması gerekir:
. Hamur pişirimi yeterince yüksek ısıda yapıl-
malı ve oldukça uzun bir süre aynı sıcaklık-
ta tutulmalıdır.
• Fayans hamurlarının hazırlanmasında, kolayca
kristobalite dönüşebilen bir silis çeşidinin
kullanılması tercih edilmelidir. Şöyle ki,
öğütülmüş sileksin, öğütülmüş kum ya da
kuvartza göre daha çok tercih edilmesi gibi.
. Sileksin öğütülmesi,onun kolayca kristo-
balite dönüşebileceği tarzda yapılmalıdır.
125
Büyük Britanya'da, fayans hamurlarına katılan
sileksin öğütülmesinin, % 50 - % 55 kadarının
dane iriliğinin 0.01 mm’den daha küçük çapta
yapılması gibi.
• Talk, kireç gibi maddelerin az miktarda kul-
lanılması kristobalit oluşumunu kolaylaştırır, Bu
bakımdan, bu gibi maddeler, kılcal çatlamalara
karşı dayanıklılığı artırma amacıyla kul-
lanılırlar.
Bir sırın, birlikte kullanıldığı hamura uygun olup
olmadığının deneysel olarak saptanması için, aynı ha-
murdan ince çubuklar yapılır. Bunların yalnızca tek
yüzleri sırlanarak pişirilir. Pişirildikten sonra da
soğuma sırasında gösterdikleri bükülüm incelenir.
Tampon/Ara tabakanın oynadığı rolün önemi ise tam
olarak bilinmemektedir. Ne var ki, deneyimler, iyi bir
ara tabakanın kılcal sır çatlamalarına dayanıklılığı
artırmada etkili olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak, fayans hamurlarında nemden ileri ge-
len genleşmenin önemle dikkate alınması gerekir.
Bu genleşmenin başlangıcını saptama imkanı
bulunmamıştır. Bununla birlikte, camsılaşma evresinde
hamur
126
tarafından emilen su buharının sonucu olduğu
düşünülebilir. Hangi nedenle olursa olsun, şurası
görülmüştür ki, pişme sırasında oluşan su buharı, sır
tabakasından geçerek hamura girmekte böylece de
hamurda bir genleşme görülmektedir.
Bu genleşmenin önemi, bütün öteki nedenlerin yanı
sıra, hamurun bileşimine bağlıdır ve fayans
mamullerinde ortalama % 0.05 oranına kadar varır.
Hamurdaki magnezyum bileşiklerinin varlığı, bu
genleşmeye karşı koyma eğilimi gösterdiği halde,
feldspat daha fazla artırır. Bütün bunların yanı sıra
pişme derecesi de etkilidir.
Nem nedeniyle görülen bu genleşmenin sır basıncını
yavaş yavaş azaltması için, bazen sırın basınç al-
tında kalmasına kadar giden, bu suretle de, genellik-
le kullanım süresinde görülen bir kılcal çatlama eği-
limi vardır.
Bu bölümde kılcal sır çatlamalarından oldukça söz
edildi. Ne var ki, sırın ve hamurun genleşme/kasılma
katsayıları arasındaki çok büyük farktan ötürü ortaya
çıkan bir takım başka olgular daha vardır.
Eğer, hamur yeterince ince olarak biçimlendirilmiş ve
bu hamuru örten sır tabakası yeterince dayanıklı ise
127
kasılım ve genleşme arasındaki aykırılık parçada
bükülüme yol açabilir. Hamur, sırdan daha fazla bir
kasılım eğiliminde ise, yalnızca tek yüzü sırlı
parçalarda olduğu gibi, sırlı yüz içbükey, sırsız yüz
ise dışbükey olur.
Bundan önce, Blakeley'in "diapason" ve Steger'in
bükülüm çubukları yöntemleriyle, hamur ve sırın
birbiriyle uyuşmalarının nasıl incelendiği gösterildi.
Şu da var ki, sır fazla sıkıştırılmış ise yerinden
kopar. Böyle bir sır hatası atma ya da pullanma adıyla
bilinir. Atma, eğik yüzeyler üstünde daha kolaylıkla
ortaya çıkar, bir kısım kiremitlerin yuvarlak
kenarlarında olduğu gibi.
128
ANON : « Stresses and Strains in Glazes ». Ceramics 4 485, 1953 . W C. BELL : « Evaluation of Glaze Fit Test Methods », J. Amer. Cer. Soc.
23 163, 1940. A. M. BLAKELEY : « Life History of a Glaze, Part II — Measurement of Stress in a Cooling Glaze ». Ibid 21 243, 1938. P. M. CAMPBELL : « Promotion of Interfacial Reactions to Counteract Crazing ». Bull. Amer. Cer. Soc. 19, 91, 1940.
H. E. DAVIS and R. L. LUEDERS : « Simplification of the Ring Method for
Glaze Stresses ». J. Amer. Cer. Soc. 15 34, 1932. J J. GINGOLD and E. J. HIRSH : « Influence of Glaze on Strength of Steatite Tubes and New Method of Determining Glaze Stresses ». Ibid 28
168, 1945. G. C. GODEJAHN and R. L. COOK : « Effect of Zircon and Zirconia on Thermal Expansion of Lead Borosilicate Glazes ». Ibid 39 256, 1956. S. GOLLER : « Einfluss der Flussmittelkomponenten auf den Warmeaus-desnungskoeffizienten von Harporzellanglasuren ». Ber. deut. ker. Ges. 31 410, 1954 . D. V. VAN GORDON and W. C. SPANGENBERG : « Adjustment of
Thermal Expansion of Cone 8 Glazes ». J. Amer. Cer. Soc. 38 331, 1955.
J. W. HEPPELWHITE : € Effect of Zirconia and Titania on Resistance to Crazing of Typical Glaze for Semi-vitreous Dinner Ware ». Ibid 20 60, 1937. A. L. JOHNSON : « Stresses on Porcelain Glazes ». Ibid 22 363, 1939. M. LE HERON : « Note sur les Coefficients de Dilatation des Glaçures et
leur Accord avec la Pâte' » .Bull. Soc. Franc, de C6ram. No. 24, 14, 1954.
C. W. PARMELEE and P. E. BURKLES : « A Study of Glaze and Body Interface ». J. Amer. Cer. Soc. 25 11, 1942. F. K. PENCE : Coefficient of Expansion Study of Lead-Zinc Glaze ». Bull. Amer. Cer. Soc. 31 483, 1952. F. H. RIDDLE and J. S. LAIRD : « Control of Glaze Fit by means of Tensile Test Specimens ». J. Amer. Cer. Soc. 5 500, 1922. H. G. SCHURECHT and G. R. POLE : « Methods of Measuring Strains between Glazes and Ceramic Bodies ». Ibid 13 369, 1930. H. C. SCHURECHT and G. R. POLE : « Moisture Expansion of Glazes and
other Ceramic Finishes ». Ibid 14 313, 1931. S. SPINNNER : « Elastic Moduli of Glasses at Elevated Temperatures by a Dynamic Method ». Ibid 39 113, 1956. E. THOMAS, M. A. TUTTLE and E. MILLER : « Study of Glaze
Penetration and its Effect on Glaze Fit, I — III ». Ibid 28 52, 1945.
F. H. NORTON : « Measurement of Stress between Glaze and Body ».
Bull. Amer. Cer. Soc. 17 445, 1938.
W. STEGER : « Neue Untersuchungen iiber Warmeausdehnung und
Ents-pannungstemperatur von Glasuren (mit besonderer Beriicksichtigung der Anpassung der Glasur an den Scherhen) ». Ber. deut. ker. Ges. 8 24, 1927.
W STEGER : « Das Auftreten von Glasurriscn an Keramischen Warren
im Muffelbrande ». Ibid 13 42, 1932. W. STEGER : « Uber die Warmeausdehnung von niedrig gebrannten
Kalkhaltigen Keramischen Massen ». Ibid 13 412, 1932.
129
XII. BÖLÜM
SIR HATALARI
SIR HATALARI
Sırlardaki hataların belli başlıları şunlardır:
. Sırsız kesimler ve çarpmadan gelen
hatalar,
. Kabuklanma,
. Çapak ve çukurlar,
. Bulgurlaşma,
. Parlama eksikliği ve donuk dalgalı
mamuller,
. Yapışmış parçalar,
. Sır damlaları,
. Kükürtleşme
(İğneli ve roset kristallerin oluşumu),
. Silikat kristalleri oluşumu,
. Kalın sır ve sonuçları,
. Küçük lekeler,
. Kılcal çatlama,
. Pullanma
130
SIRSIZ KESİMLER
Bu gibi bir sır hatasında tipik görünüm, parçanın
daldırmadan sonra sırın hamura yapışmasını önleyecek
kadar kirli bazı kesimlerinde sırdan eser olmaması ya
da sırın çok ince bir film tabakası halinde bulunması
şeklinde görülür. Fayans yapımındaki kirlilik,
gözenekliliği yer yer azaltabileceğinden, bu kirlilik
sırsız bölge oluşumunu kolaylaştırır. Camsı hamurlarda
ise sırın parçaya iyice yapışmasını engelleyen zararlı
bir maddenin pişmiş hamura bulaşmasından ileri gelir.
Buna göre, toz, kir, yağ, ıslak ya da yağlı par-
maklar, su ya da yağ sıçraması sırlama sırasında sır
131
tabakasının parça tarafından iyice emilmesini engel-
ler. Kullanılan kilin bileşiminde bulunan bir takım
çözünür tuzlar, parçanın kurumaya başlamasıyla birlik-
te yüzeye çıkar. Fayansta, hamur pişiriminden sonra
camsı kesimler oluşturarak, sır tabakasının bu kesim-
lere yapışmaması, bundan ötürü de sırsız bölümlerin
ortaya çıkmasına neden olur.
Sırlar biraz fazla öğütüldüklerinde de aynı hata
görülür, tabak kenarlarında ve çukur kapların dip
kesimlerinde sırlaşmamış ince bölümler gibi.
Taşıma ve çalışma sırasında bir çarpma ya da darbe
sonucu sır parçalarının kopmasından ileri gelen
benzeri bir sır hatası da vardır. Ayrıca,sırlı
parçaların yeterince kurutulmadan istiflenmesi ya da
taşınmaları da aynı hatayı doğurur.
Eğer, sırın dökülmesi çok fazla ise, herhangi bir
yapıştırıcı madde katılmasıyla durum düzeltilebilir.
Bunun için genellikle %1 amidon, zamk ya da bir
sellüloz türevinin kullanılması yeterlidir. Yine aynı
amaçla, kaplama karolarında sırın kuru ağırlığına
oranla %0.l'den % O.3’e kadar sodyum karboksi-metil
sellüloz katılması tavsiye edilir. Sofra takımlarında
bu oran % 0.5'den % l'e kadar çıkabilir. Bu katkının
kaplama karolarında daha az olmasının nedeni,
132
bu sellüloz türevinin kurumayı yavaşlatmasıdır.
Seri imalatta kullanılan zincir sisteminde de
kurumanın yavaşlaması istenilen bir şey değildir.
133
KABUKLANMA
Sırların hazırlanmasıyla ilgili bölümde, aşırı
öğütmenin kabuklanma tehlikesine yol açabileceğine
değinilmiştir. Kabuklanmanın temel nedeni, ergimiş
sırın çok yüksek akışkansızlığa sahip olmasıdır.
0 zaman, yüzeysel gerilim, yapışma yada ıslanma
geriliminden daha yüksek olur ve sır küçük gruplar
halinde toplanır.
Uygulamada, birçok etkenin sırların kabuklanmasına
neden olduğu ya da bu kabuklanmayı geliştirdiği
sanılmaktadır.
Her şeyden önce, eğer sır tabakası, daha pişiril-
meden önce yarılmış bir görünüm alırsa, pişme
sırasında
134
bir kabuklanma hali ortaya çıkabilir. Bileşimine fazla
miktarda plastik kil katılan sırlarda da, kilin yüksek
bir genleşme katsayısına sahip olması nedeniyle kuruma
çatlakları (yarılma) görülmesi olasılığı fazladır.
Sırlamanın kalın bir tabaka halinde yapılması da bu
yarılma eğilimini artırır. Öte yanda, aşırı öğütme
fazla miktarda kolloidal madde oluşmasına yardım eder.
Bu maddeler su içinde şişer ve sırın kuruması
sırasında aşırı derece çekme yaparak çatlamaya yol
açar. Bundan başka, yine aşırı öğütmeyle sır bazen
tozumsu ve yapışkansız bir hal alır. Böyle bir sır,
yapışkansız bir madde kullanılması sonucu düzeltile-
bilir.
Kabuklanmanın temel nedenlerinden birisi de, ya-
yılma ısısındaki sırın akışkanlığının az olmasıdır. Bu
özellik bazen sır bileşiminin pişirim koşullarına
uygun olmamasından ileri geldiği gibi, sırda bulunan
kalay ya da zirkon oksidi gibi örtücü maddelerden
de ileri gelebilir.
Diğer yanda, sırın aşırı derecede öğütülmesi, büyük bir
örtme yeteneğinden ötürü, sırı daha fazla etkiler. Bu
durumda, sır, hamur bileşimindeki alümin ve silisin
bir bölümünü çözerek daha da akışkansız bir hal alır,
böylelikle de kabuklanma tehlikesi ile
135
karşı karşıya kalır.
Sırlarda kabuklanmayla ilgili bir takım yan neden-
ler de vardır. Örneğin, krom yeşilleri, krom pembeleri
ve mat maviler gibi bir takım sır-altı boyaları, ergi-
miş sırla iyi uyuşmazlar, kolaylıkla kabuklanmaya yol
açarlar. Bunun yanı sıra, parçaların tozlu olmaları,
ya da camsı hamurlardan mamul eşyada olduğu gibi, sı-
rın parça yüzeyine iyice yapışmaması da bir kabuklan-
ma nedeni olabilir.
Bazen, ergimenin birinci evresinde fazla miktarda
kabarcık oluşması da aynı şekilde sırın kabuklanmaya
karşı eğilimini artırır. Bu kabarcıklar ısının henüz
çok düşük olduğu sıcaklıklarda başlar ve gaz çıkışı
süresince devam eder. Bu durumda, sır hazırlamada daha
sert fritler kullanılır ya da sır bileşimine az
miktarda kaolen katılır.
136
BULGURLAŞMA
Bu gibi bir sır hatası daha çok dekorlu parçalar-
da, onların dekor pişirimleri yapıldığında görülür.
Bulgurlaşma, imalatın bu kesiminde önemli miktarda
gümüş kaybına yol açtığından, istenmiyen bir durum
yaratır.
Bulgurlaşma görüldüğünde, parçalar en azından daha
sonra kendiliğinden patlayacak küçük kabarcıklarla
örtülü bir durumdadır. Bu kabarcıklar patladıktan
sonra yerlerine boş çukurlar bırakırlar ve kullanımda
kısa bir süre sonra tozla dolarak çirkin bir görünüm
alırlar.
Fosfatik porselen ile öteki camsı hamurlardan yapılan
parçalarda "bulgurlaşma" görülmez. Ancak, pişirim
yetersiz ve hamur henüz emici ise aynı durum yine
ortaya çıkabilir.
137
Bir sırın hatalı olması sonucunda, su buharının
sır tabakasından geçerek bisküvi tarafından emildiği
düşünülür. Bu su buharı, dekor pişiriminin
başlanğıcında, eğer herhangi bir şekilde
kaybolmamışsa yeniden buharlaşır. Yuvarlak
zerrecikler halinde sırın içinden geçer. Su
buharlarının bu geçişi, sırın yeterince yumuşak
olduğu bir ısıda başlar.
Bu teori bir takım gözlemlere dayalıdır ve hatanın
giderilmesi ya da azaltılması konusunda da bu
gözlemlere dayanılmış tır. Buna bağlı olarak, kimi
seramikçiler, uzun bir süre önce yapılmış fayans
eşyayı dekorlamadan önce yeniden pişirirler.
Böylelikle de parçalardaki nemin giderilmesini
sağlarlardı. Bir başka yönteme göre de, dekor
pişiriminin ısı derecesi 5°C'den 10°C'ye kadar
düşürülür, sıra bir yumuşaklık verilir, kabarcıkların
yüzeyde yayılarak patlamalarına da engel olunurdu.
Ayrıca, daha sert bir sır kullanılması da bulgurlaşma
tehlikesini azaltabilir. Kimi seramikçiler, pişmiş
sırlı fayans tabakların arkalarına bir delik açarak,
bu deliği kurşun-borosilikat bileşiminde yumuşak bir
ergiticiyle doldururlar. Bu da gaz kabarcıklarının
sırın arasından geçeceği yerde önceden açılmış
delikten çıkmasını sağlar. Açılan deliğe
138
doldurulmuş ergitici de (fondan/fondant) pişirim
sırasında ergiyerek deliği kapatmış olur.
Bulgurlaşma tehlikelerinin azaltılmasında, sır
pişirimi yapılmış parçaların fazla bekletilmeden
dekorlanmaları tercih edilir.
Yalnızca dekorlama yapımında kullanmak için beyaz
hamurlu seramik eşya satın alanların, bu eşyayı
ikinci bir sır pişiriminden geçirme olanakları yoksa,
sırlı fayans yerine fosfatik porselen
kullanmalarında yarar vardır.
139
ÇAPAK ve ÇUKURLAR
Sır pişirimiyle ilgili bölümde denildiği üzere,
çapak her defasında, pişirimin ilk evrelerinde ergi-
miş sır tarafından doldurulmamış olan krater çukurla-
rın oluşmasında görülür. Çok büyük bir kabarcık pat-
ladıktan sonra bütünüyle sırla dolmazsa çukurlar or-
taya çıkar.
Çapaklar, karbonlaşmış maddelerden ya da değirmen
taşlarından ileri gelen silisyum-karbür tozlarından
olduğu kadar, eski tip değirmen taşlarından kopmuş
kalker parçacıkları gibi, bir takım yabancı maddele-
rin çıkardığı gazlardan da ileri gelebilir. Bir kısım
sırlar, ergitici olarak ya da örtücülüğü (opaklığı)
140
geliştirmek için katılmış flörürleri içerirler.
Ama, bu gibi maddeler, florür gazlarının çıkmasıyla,
kabarcıkların oluşmasına yol açabilirler.
Yetersiz bir pişirim gibi, çok alçak bir ısı da
içi boş krater çukurları bırakır. Tam tersine, kurşun-
lu bir sırın çok yüksek ısıda pişirilmesi ise, kurşun
bileşiklerinin buharlaşmaları sonucu oluşan
kabarcıkların ortaya çıkmasına yol açar.
Sır bileşiminde çok yumuşak bir frit kullanılması,
pişirimin ilk evrelerinde sırı daha fazla akışkan
yapabilir. O zaman, çıkan gazlar fazla miktarda
kabarcıkların oluşması tehlikesini doğurur. Uzatılmış
bir pişirim ise çapakları kapatmayabilir. Bunun
düzeltilmesi için sırın sertleştirilmesi gerekir.
Çapaklara benzeyen bir başka sır hatası da "yu-
murta kabuğu"dur. Bu durumda, sırda yumurta kabuğuna
benzer bir yüzey gösteren çok küçük gözenekler kalır.
Burada hata, ya yetersiz bir pişirim, ya da pişirim
yapılan ısıya göre sırın çok sert olmasındadır. Çünkü,
sırın yayılmasından sonra oluşmuş çapaklar tümüyle
doldurulmamıştır.
141
AZ PARLAMA ve
DONUK DALGALI MAMULLER
Bu iki sır hatasından birincisi, parlaklığı az
(normal parlaklığını kazanmamış) bir yüzeyden ötürü
ortaya çıkar. Parlamanın gereği gibi oluşmaması, sır
tabakasının çok ince olmasından ileri geldiği gibi,
daha çok pişirimin yetersizliğinden de olabilir. Yal-
nız, bunların tersine, sır bileşimindeki maddelerin
buharlaşarak uçmasına yol açan çok yüksek bir sır
pişirimi de benzeri bir görünüm yaratabilir.
Adı geçen ikinci sır hatası donuk sır dalgaları-
nın görülmesiyle ortaya çıkar. Bu dalgalar, gözenekli
ve geçirgen kaset cidarlarına ya da (fırın ayakları
gibi) çıkıntılı desteklere yakın yerlerde, henüz yeni
142
oluşları, bazen de fırın aksesuarlarının geçirgensiz
(impérméable) hale getirilmesi için kullanılan özel
bir sıvayla sıvanmaması yüzünden oluşur.*
Bu durumda, sır, geçirgen olan fırın malzemelerinin
içine nüfuz ederek yayılır. Bu sakıncanın giderilmesi
amacıyla fırın aksesuarları camsı hamurlardan
yapılmış olanlar arasından seçilir, değilse özel
sıvayla sıvanır.
*Bunun için genellikle kaolen kullanılır.T.A.
143
YAPIŞMIŞ PARÇALAR
Sırlı pişirimde, parçaların yapışması, fırın
aksesuarlarının erimesiyle çok akıcı bir sır
kullanılması ya da sırın çok kalın bir tabaka halinde
kullanılması sonucu görülür. Fırın katları (rafları)
ile ayakların erimesi halinde fırınlama düzeni
bozularak parçalar birbirleri üstüne düşer ve yapışık
kalır. Sır çok akıcı ya da kalın bir
tabaka halinde kullanılmış ise, sırın ergime evresinde
fırın raflarına kadar akarak yapışmasına yol açar.
Böyle bir durumun süratle düzeltilmesi gerekir.
144
SIR DAMLALARI
Sır buharlarının, özellikle de kurşun
sırlarındaki buharların tünel fırınlarının tavanında
toplanmaları sonucu ortaya çıkar. Sır damlaları, uzun
süredir kullanılmakta olan tünel fırınlarda daha fazla
görülür.
Fırın ısısı sırın ergime ısısına yükseldiğinde,
fırının tavan cidarlarında toplanan yoğunlaşmış sır
damlacıkları ergiyerek pişmekte olan parçaların üst-
lerine damlarlar ve hoş olmayan bir takım lekelenme-
lere yol açarlar. Eğer bu olgu endişe verici
oranlara ulaşırsa, parçalar fırına yerleştirildikten
sonra üstleri örtülür ya da en üst raflara gereksiz
parçalar konulur. Ne var ki, bu durumda, yer kaybından
ötürü imalat miktarı da o oranda azaltılmış olur.
Bundan başka, örneğin, gazları gidermek için, fırının
iyice havalandırılması ya da iç
145
cidarların zirkon-dioksitle sıvanması gibi önleyici
yollar da vardır. Bu amaçla zirkon kullanıldığında,
yoğunlaşmış sır tabakasına sürülmüş zirkon, sırın
akışkansızlığını artırarak akmayı engeller.
Ancak, bu işlemin yapılabilmesi için fırının
söndürülerek soğutulması gerekir. Kemerli tünel
fırınlarda söndürme yapılamadığı için bu yöntem
yalnızca düz tavan kaplamalı fırınlara uygulanabilir.
146
KÜKÜRTLEŞME
Eğer bir sır, pişirimin sonunda, yakıt olarak kul-
lanılan maddelerin bileşiminde bulunan sülfürlü gaz-
larla karşı karşıya kalırsa, sırın içinde bütünüyle
erimeden yüzeyde kalan kalsiyum ya da kurşun sülfat
bileşikleri oluşabilir. Soğuma sırasında kristalleşen
sülfatlar da küçük rozetler halinde gruplaşırlar.
Kükürtleşmenin önlenmesinde, zorunlu kalınmadıkça
fazla kükürtlü yakıtlardan kaçınılır ve fırına
yeterince hava girmesini sağlayacak şekilde bir
havalandırma yapılır.
147
SİLİKAT KRİSTALLERİ OLUŞUMU
Silikat kristallerin oluşumu, görünüş olarak
kükürtleşmeye benzer. Ne var ki, bunun nedenleri
ötekinden farklıdır. Burada da bir kristal oluşumu
vardır. Ancak, bunlar sülfat kristalleri olmayıp
silikat kristalleridir, özellikle de çinko ve
kalsiyum silikat şeklindedirler.
Sırın içinde bulunduğu bir takım koşullar altında,
kendisinde oluşan bir kristalleşme sonucu silikat
kristalleri görülür.
Sırların büyük çoğunluğu için 700°C ile 850°C
dereceleri arasında kristalleşme tehlikesi vardır.
Buna bağlı olarak da bilinmeyen bir nedenden ötürü
parçaların bir bölümü bu koşullar altında bulunursa,
büyük bir olasılıkla silikat kristalleri görülür.
Kamara fırınlarda zaman zaman silikat kristalleşmesine
rastlanılır. Ama, tünel fırınlar kullanıldığında aynı
durumun ortaya çıkması enderdir.
148
KALIN SIRLAR ve SONUÇLARI
Bir sırın kalınlaşması genellikle, kolayca pişen,
buna bağlı olarak da gözenekli (poröz) olan hamurlar
kullanılmasının ya da parçanın daldırmada daha uzun
süreyle sır barbotininde tutulmasının bir sonucudur.
Çok kalın bir sır tabakası, "yapışık parçalar"
verebilir. Çukur parçaların dip kesimlerinde ise çok
kalın bir sır tabakası toplanır.
Ayrıca, sır-altı dekorları, sırın akmasıyla bozulduğu
gibi, sırın kalın tabakalar halinde uygulanması da
kullanım sırasında görülebilecek, kılcal sır
çatlamalarına yol açabilir.
149
KÜÇÜK LEKELER
Herhangi bir kirlenmeden ileri geldiği gibi, hiç
de hoş olmayan lekelenmeler, sırlı pişmiş parçalar üs-
tünde olduğu kadar, hamur pişirimi yapılmış bisküvi
parçalar üstünde de görülür.
Sır-altı dekorlu parçalar, genellikle sır banyosunda
çok küçük renkli zerrecikler bırakırlar. Sır
barbotini, bir filtre ve manyetik ayırıcıyla sürekli
olarak pompalanacak şekilde bir aygıtla donatılmışsa,
bu zerrecikler dağıtılabilir.
Kobalt mavisi, çoğunlukla, küçük lekelerin ortaya
çıkmasına yol açar. Çünkü, kobalt mavilerinin boyayıcı
etkisi çok kuvvetlidir ve en küçük, silik bir leke
bile pişirimden sonra kendini açıkça gösterir. Toz ve
kirlilikten ileri gelen lekelenmeler yüzünden, üretim
yerlerindeki yıllık zarar oldukça yüksektir.
150
Bu nedenle de parçaların istiflendikleri ve daldırmanın
yapıldığı mahallerin temizlik kurallarına uygun
tutulmasında pek çok yarar vardır. Ayrıca, parçaların
bekletildikleri yerlerde yuvalanan çatı kuşlarının
uzaklaştırılması da gerekir.* Çünkü, bu gibi yerlerdeki
kuşların uçmalarıyla dökülen tozlar parçaların
üstlerine inerek, sırlamada lekelenmelere neden olur.
En iyisi, sırlanıp kurutulmadan sonra ve fırınlanmadan
önce, basınçlı havayla parçalardaki tozların
giderilmesidir.
Kısacası, seramikçilikte bu gibi işlemlerin yapıldığı
mahallerin temizlik kurallarına uygun tutulmaları
zorunludur.
*Bu husus küçük imalathane ve 18-19.yy.fabrika
koşullarını düşündürmekte.
151
KILCAL ÇATLAMA
Sırlarda görülen kılcal çatlama ve pullanmanın te-
mel nedenleri sırın kendi içindeki kasılma ya da geri-
lim güçleridir. Bunlardan birinin ağır basması halinde
kılcal çatlama ya da pullanma görülür.
Daha önce de işaret edildiği gibi, bu durum, ısısal
bir genleşme ya da kasılma farklılığından ileri
gelebilir. Bazen de, fayans hamurlarında olduğu gibi,
nemden doğan bir genleşmeye bağlıdır.
Kılcal çatlama ve pullanmanın düzeltilmesinde
başvurulan çeşitli yöntemler hamurun ve sırın genleşme
katsayılarında yapılan değişikliğe dayanır.
Bir kılcal çatlamanın nedenleri araştırıldığında genel
olarak pişirim koşullarının incelenmesiyle işe
başlanır. Sonra da hamur bileşimi üstünde araştırma
yapılır.
152
Normalin altındaki derecelerde yapılan bir pişirim
fayans hamurları üstünde kılcal çatlama eğilimini
artırabilir. Çünkü, bu koşullar altında tam bir
kristobalit oluşumu sağlanamayabilir.
Sıkıştırılmış bir sırın kılcal çatlamaya karşı ciddî
bir garanti sağladığından söz edilmişti. 0 zaman
pişirim koşullarının yani, pyroscope ve pyrometre
tarafından gösterilen işaretlerin denetimi gerekir. Düz
parçaların üstlerinden alınan örnekler de aynı şekilde
pişirim koşulları üzerine bilgi verir.
Bu işlemler hatanın nedenlerini çözümlemeye yeterli
değilse, o zaman sileksin öğütülme inceliğinin kontrolü
gerekir. Eğer sileks yeterince öğütülmemişse, onun
kristobalite dönüşümü pek kolay olmaz. Bir fayans
hamuru için sileksin genellikle %52-56 kadarının 0.01
mm.'den daha ince öğütülmesi yeterlidir.
Bütün bunların yanı sıra özgül ağırlığın kontrolü
de yapılmalıdır. Eğer, özgül ağırlık 2.5 civarında ol-
ması gereken normal rakamdan farklıysa, bu farklılık
sileksin kuru ağırlığının normalin altında olduğuna
işaret eder. O zaman da kristobalit oluşumu bundan
etkilenerek hamurun kasılmasını ve genleşmesini etkiler.
153
Sileksin kalsine edilmesiyle ortaya çıkan değişimler,
genellikle özgül ağırlık farklılıklarının nedenidir.
Sonuç olarak, hamur bileşimindeki toplam silis içe-
riğinin kontrolü yoluna gidilebilir. Buna göre, kılcal
çatlamadan kaçınma amacıyla, normal hamur pişirimi
için, bir fayans hamurundaki silis içeriğinin ortalama
% 73'den %75'e kadar olması gerekir. Bu oranlar
arasındaki bir silis içeriği, hamurun gerekli genleşme
katsayısı kadar olması için, yeter miktarda serbest
silis sağlıyabilmelidir.
Bir hamurun silis içeriğindeki farklılıklar, kil,
sileks ve korniş-ston gibi hammaddelerdeki
farklılıklardan ileri gelebilir. Bu arada, karışımdan
ileri gelebilecek hataların da araştırılması gerekir.
Eğer, kuru karıştırma uygulanıyorsa, hammaddelerdeki
nem farklılıklarının dikkate alınması uygundur.
Kılcal çatlamalara karşı alınacak Önlemlerle il-
gili çeşitli deneysel yollar gösteren kitaplarda yu-
karıda belirtilmiş olan ilkelere yer verilir. Örneğin,
serbest silisin kristobalite dönüşmesini kolaylaştır-
mak amacıyla silis içeriğinin artırılması ilkesi. Bu
konuda Steger aşağıdaki önerilerde bulunmuştur:
. Plastik kil içeriğinin azaltılması ve
154
kuartz miktarının artırılması,
. Kaolenin bir bölümünün plastik kille
değiştirilmesi,
. Feldispat içeriğinin azaltılması,
. Silisin daha ince öğütülmesi,
. Hamur pişiriminde ısının yükseltilmesi.
Kılcal çatlamanın giderilmesinde, seramikçilerin
çoğu, hamur bileşiminin değiştirilmesini tercih eder-
ler. Herhangi bir nedenle bu değişim sağlanamazsa, o
zaman sır bileşimi değiştirilebilir.
Sırın kasılma ve genleşmesindeki bir azalma pullanmaya
yol açmayabileceği gibi sırı da sıkıştırarak, kılcal
çatlamaya karşı dayanıklılığını artırır.
Genellikle, pişirim sırasında sırı yumuşatmaya
yarayan her şey kılcal çatlama eğilimini artırır.
Sırların uyumu üzerine ayrılmış olan bölümde bu
konuyla ilgili gerekli açıklama verilmişti. Bir
sırın, kaolen ya da silis katkısıyla
sertleştirilmesi, onun kılcal
155
çatlamaya karşı daha fazla dayanıklılık kazanmasını
sağlar. Silis, bir hamurun genleşme katsayısını ar-
tırır, ama bunun yanı sıra, sırın genleşme katsayı-
sını da azaltır. Çünkü, sır bileşimindeki silis, gen-
leşme katsayısı düşük olan camsı bir madde oluştura-
rak ergir.
Uygun miktarlardaki anhidrit-borik katkısı
genellikle, kılcal çatlamaya karşı bir engel gibi
kabul edilir. Buradaki fikir aykırılığı, incelenmiş
sır tiplerinin çeşitliliğiyle açıklanabilir.
Burada, sır formülündeki boraksın, kendi asit kökünün
olduğu kadar, bazik kökünün de yerine kullanılması
olanağı vardır. Sonuç olarak şu noktaya dikkat
edilmesi gereklidir: Alüminde olduğu gibi, B203
içeriğinde belli bir artışın getirdiği etki, belirli
bir noktaya vardığında bu artış, Mellor'a göre ters
bir tepkime gösterir. Zaten borosilikat camları
için de bunun böyle olduğu görüldü.
Kılcal çatlamaya dayanıklılık konusundaki B2O3
etkisi aşağıdaki grafik çizelgede açık bir biçimde
görülmektedir.
156
Anhidrit-borik içeriğinin artışıyla sırın esneklik
değişimleri, aşağıdaki grafik çizelgede görülen eğriyi
izlemektedir.
157
Buna göre, bir sırın kimyasal bileşimi ile fiziksel
özellikleri arasında sıkı bir ilişki bulunduğu ke-
sindir. Öteki fiziko-kimyasal niteliklerle örnekleme
yoluyla, sır yapıcı maddelerin her birine, yalnızca
öteki maddelere katılmakla kalmayıp, aynı zamanda on-
larla kendi aralarında bileşikler kurma işlevlerinin
de verilmesi yerinde olur.
Başka bir deyişle, bir sır yalnızca, ayrı ayrı
maddelerden oluşan bir karışım gibi kabul edilmemeli.
Yeni bir molekül düzeni ile yeni bir kimyasal bileşik
oluşumuna varan çok karmaşık yapı değişikliklerinin
sonucu gibi de düşünülmelidir.
158
PULLANMA (ATMA)
Sır üzerinde basınç yapan güçler, basınç katsayı-
sının daha üstünde olduğu zaman görülen bir sır hata-
sıdır. Bu durumda sır kırılır ve bu kırılma sonucu pul-
lanma ortaya çıkabilir. Sırlarda pullanma, fayans eşya
ya da bazı yuvarlak kenarlı kiremitlerde olduğu gibi,
bombeli yüzeylerde de kolaylıkla oluşur.
Pullanma, kılcal çatlamada da görüldüğü şekilde, hamur
ile sır arasındaki ısısal genleşme katsayısındaki
farklılığın sonucudur.
Ne var ki, basınç gücüne karşı gerilim gücünden hemen
hemen on kat daha fazla dayanıklılığı olan maddelerin
büyük çoğunluğunda da olduğu gibi, pullanma, kılcal
çatlama kadar sık rastlanılan bir olgu değildir.
Pullanmanın giderilmesinde başvurulan usuller
159
bir bakıma kılcal çatlamayla ilgili olarak alınan
Önleyici tedbirlerin tersidir. Şöyle ki, bu amaçla ya
hamurun kasılması azaltılır, ya da sırın kasılması ar-
tırılır.
Fayans eşya ve kaplama karoları sırlarında sileksin
daha iri öğütülmesi, bazen de sileks miktarında bir
azaltma yapılması hatanın düzeltilmesi için yeterlidir.
Bu amaçla, daha yumuşak bir sır kullanılması da
denenebilir. Eğer, görülen hata eşyanın biçiminden
ileri geliyorsa, biçiminin yeniden incelenerek, çok
sivri ve keskin kenarlarının yumuşatılması yoluna
gidilir.
160
L. SCHATZER : « Glaze Faults ». Silikat Technik 6 217, 1955. H. SPURRIER : « Use of Ox Gall in Prevention of Crawling of Glazes ». J. Amer. Cer. Soc. 5 937, 1922. T. A. SHEGOG : « Some Forms of Sulphuring on Earthenware Glazes ». Ibid 8 148, 1925. H. G. SCHURECHT : « Blistering and Crawling of Glazes Caused by Under-
slip ». Ibid 17 182, 1934. J. W. MELLOR : « Sulphuring and Feathering of Glazes ». Trans. Brit. Cer.
Soc. 6 71, 1906-7. J. W. MELLOR : « Spitting of Glazes in the Enamel Kiln ». Ibid 33 1, 1936. A. O. KNECHT : « Control of Crazing in Sanitary Ware Glazes by Mayer and Havas' Coefficient of Expansion Factors ». J. Amer. Cer. Soc. 23 61, 1940. R. R. DANIELSON : « The Crawling of Glazes ». Bull. Amer. Cer. Soc. 33 73, 1954. F. KURE : « Glaze Defects — Causes and Prevention ». Interceram No 6, 34, 1957; Keram. Z. No. 3 113 1957, No. 4 171, 1957. D. A. HOLDRIDGE : « Some Aspects of the Spit-Out Problem ». Trans. Brit.
Cer. Soc. 49 1 1950. M. BARRAT : « Pin Holes in Glazed Ware. Their Cause and Remedy ». Brit.
Clayworker 44 226, 1935-6. J W. MELLOR : « The Crazing and Peeling of Glazes ». Trans. Brit. Cer. Soc.
34 1, 1935. H. W. WEBB : « Some Observations on Crazing ». Trans. Brit. Cer. Soc. 38
75, 1939. H. W. WEBB : « The Effect of B203 Content of a Glaze on Crazing ». Ibid
38 110, 1939. 161
XIII. BÖLÜM
SERAMİK HAMURLARININ
MEKANİK DİRENCİ ÜZERİNDE
SIRLARIN ETKİSİ
SERAMİK HAMURLARININ
MEKANİK DİRENCİ ÜZERİNDE
SIRLARIN ETKİSİ
Hiç şüphe yoktur ki, sırların üstlerini örttükleri
hamurların mekanik direnci üzerinde olumsuz ya da
olumlu bir etkileri vardır.
Bu, ister gerilim ya da basınca karşı dayanıksızlık
yüzünden ileri gelen erken bir kırılma, ister ısı
değişikliklerine karşı direncin yetersizliğinden
olsun. Hamurda görülen aksaklıkların tümünün ilk önce
yüzeyi etkilemesinden ileri gelir.
Buna göre hamurun niteliği, onun kendi yüzeyinin
cinsine bağlıdır. Bu nokta, metallerin bir takım
özellikleriyle bağdaştığı gibi, metaller ile seramik
eşya arasındaki ilişkiye de bir örnektir. Söz gelişi,
çok iyi bilinir ki, bir metalin ya da metal alaşımının
direnci, onun yüzeyinin cilalanıp parlatılmasıyla
artar. Bununla birlikte, metaller ile
162
seramik eşya arasında temel bir farklılık vardır:
Birinciler telleşir, ikinciler ise bu özelliği
göstermez. Bu ise, metaller ile seramik eşya
arasındaki yapı farklılıklarını açıklamaya yarar.
Örneğin, telleşen metal bir çubuğun kırılma
noktasına kadar çekildiğini varsayalım. Çubuk,
kırılmadan önce, tam kırılma yerinden çeker.
Tersine, eğer bir seramik çubuk aynı şekilde
çekilirse, çekilme ile kırılma arasındaki geçiş
evresinden geçmeksizin birdenbire kırılır.
Telleşen bir metal çubuğun çekime karşı direnci,
seramikte olduğu gibi, onun yüzeyinin yapısına
bağlıdır. Bu ise, seramik gibi telleşme özelliği
olmayan bir maddede böyle bir ilişkinin çok daha
sınırlı olmasını gerektirir. Bunun kanıtı şu olgu ta-
rafından verilmektedir: Sırlanmamış bir seramik hamuru
genellikle kırılmaya karşı daha az dayanıklıdır. Ama,
aynı hamur, her defasında kendisiyle tam bir uyuşma
sağlayan bir sırla sırlanırsa, hamurun kırılma
direnci arttığı halde, bu uyuşma sağlanmamışsa meka-
nik direnç yeniden azalır. Rowland, izolatörler
üzerinde yapılan denemelerle, sırlı ve sırsız
porselen arasındaki direnç farklılığını göstermiştir.
Birinci direnç deneyi, alışılmış yönteme göre kumla
ovulmuş
163
sırlı porselen çubuklarla yapılmıştı. Yapılan deneyde,
kum taneciklerinin, direnci, hemen hemen sırsız porse-
lenin direncine indirdiği görülmüştür. Bu şekilde kum-
la ovulmuş çubuklar, sonra yeniden sırlandılar. Deney-
lerin tümü üzerinde alınan sonuç, böyle bir uygulama-
nın, çubukların direncini, kumlu örneklerinkine oranla
% 20 civarında artırdığını ortaya çıkarmıştır.
Sırların, seramik hamurlarının mekanik direnci
üzerindeki etkisi, kimyasal ve fiziksel yapıları
gözönüne alınarak iki ayrı yönde incelenmelidir.
Bunlardan ilki seramik hamurunun mekanik direnci ile
bir sırın kimyasal bileşimi arasındaki ilişkiyi
ilgilendirir.
İkincisi ise, seramik hamurunun mekanik direnci ile bir
sırın kalıcı ve değişmez fiziksel nitelikler arasındaki
ilişkilerinden alınan sonuçların tümünü kapsar.
Bütün bunlar, istenilen sonuçların elde edilmesinde
sırların bilinerek seçilmesinin ne kadar önemli
olduğuna işaret eder.
Thiess, sırlı porselende olduğu gibi, bileşiminde
bol miktarda ergitici, feldispat ve kireç bulunan sır-
ların, seramik hamurlarının mekanik direnci üzerinde
zararlı etkisi olduğunu keşfetmiştir. Oysa, kuvartz
164
ve alüminden yana zengin sırların, direnç üzerinde
olumlu etkileri görülmüştür. Thiess, çalışmalarını SK
9 ile SK 10’da pişen sırlarla yapmıştı ve bu sırların
bileşimleri aşağıda verilen oranlar arasında değiş-
mekteydi :
O.3 K20 . 0.4-0.7 Al2O3 . 2.4-5-6 Sİ02
0.7 CaO
Sır bileşimindeki maddelerin yüzdesi:
K20 11.2 - %5.9
CaO 15.5 - %8.2
Al2O3 16.1 - %15.0
Si02 57.2 - %70.9
Bileşiminde % 50 Ball Clay (Ball Kili), % 30
feldispat ve % 20 kuvartz bulunan bir hamurdan yapıl-
mış küçük silindirler yukarıdaki sırla sırlanarak,
bu silindirlerin kırılmaya olan dayanıklılıkları
incelenmiş. Sırların ergime derecelerini saptamak için
her birinden yapılmış küçük piramitler, bükülmeye
dayanıklılık deneyleri için de 150x25 mm. boyutlarında
165
çubuklar kullanılmıştır. Bu deneylerin sonuçları, bol
kireçli ve alkalili sırlarla sırlanmış seramik
hamurlarındaki mekanik direncin, sırlanmamış
hamurların başlangıç direncinden daha az olduğunu
doğrulamıştır.
Bir sırın fiziksel özelliklerinin, seramik hamu-
runun mekanik direnci üzerindeki etkisi incelendiğin-
de, önemli olan, hamurun ve sırın ısısal genleşme kat-
sayılarından doğacak etkilerin dikkate alınmasıdır.
Eğer, sırın genleşmesi hamurun genleşmesinden yüksek-
se, o zaman sır gerilim altındadır. Gerilim altındaki
sırların ise, seramik hamurunun mekanik direnci üze-
rinde zararlı bir etkisi vardır. Buna karşılık, sı-
kıştırılmış sırların mekanik direnç üzerinde olumlu
bir etkisi vardır.
Rowland, bu ilişkileri çok yakından incelemiş ve
yaptığı çalışmaların, bilgilerimizin genişlemesinde
büyük ölçüde yararı olmuştur. Rowland'a göre, seramik
hamurlarının mekanik direnci üç ayrı açıdan
incelenmelidir. Bunlardan en önemlisi sıkışmaya
dayanıklılıktır. İkincisi zaman öğesidir. Üçüncüsü
ise, farklı kullanımlara cevap veren, ama aynı zaman-
da, birbirine yakın ve görünüşte birbirine benzer ka-
litedeki seramik eşyanın yapı farklılığıdır. Bir hamur
(alt tabaka) ile onu örten sır, tıpkı bir
166
kontrplak gibi, iki ayrı tabakadan oluşmuş bir bütün
diye kabul edilebilir. Bu iki tabaka, mümkün olduğu
kadar birbirine yakın ısısal genleşme katsayılarına
sahip olmalıdırlar. Eğer, yalnızca tek yüzü sırlanmış
porselen bir çubuk ısıtılırsa ve burada sırın genleşme
katsayısı porseleninkinden yüksek ise, başka bir de-
yişle, hamur gerilim altında bulunuyorsa, elimizdeki
çubuk sırlanmış yüzey yönünde dışbükey bir eğim
gösterir. Tersine, eğer hamurun genleşme
katsayısı yüksekse, bu durumda, çubuğun eğimi
sırlanmamış olan yüzeye döner.
Bu olgu, sırdan ileri gelen biçim değiştirmelerin ve
zorlanmaların matematiksel olarak hesaplanmasına
yarayan bir yöntemin geliştirilmesine yardımcı olmuştur.
Yapılan deneyler şunu göstermiştir ki, sır hamura göre
sıkışmışsa, hamur, kırılmadan önce gerilim altında
olan bir sıra göre çok daha büyük bir basınca
dayanabilir.
Burada zaman öğesi, yani sıkışmanın süresi önemli-
dir. Bu süre uzadıkça parçanın direnci ya azalır ya da
zayıflar, ve giderek kırılma tehlikesi doğar.
Elektrik izolatörlerinde olduğu gibi. Singer, basınç
süresinin mekanik direnci % 40 oranında
azaltabileceğini bulmuştur.
167
Görünüşte benzeşen seramik eşyada gözlenmiş olan
mekanik direnç farklılıkları, önceden bilinmeyen ko-
şullar ile tepkimelerin dışında, yüzeyde, yani sırda
oluşabilen gerilimlerden ileri gelebilir. Bunun sonucu,
sırın kırılma modülü (yayılımı), seramik hamurunun
kırılmaya olan dayanıklılığının bir ölçütü haline
gelir. Bu da, kırılma modülünün hesaplamada görüldüğü
gibi, sırın çekim gücüne direnci olgusundan doğar.
Başka bir deyişle, kırılma modülü, yüzeyin mekanik
direncinin bir ölçütüdür. Aynı şekilde, eğer yüzey di-
renci, seramik hamurunun mekanik direncini etkiliyorsa
o zaman, çubuklar üzerine yapılmış laboratuvar
deneylerine dayanılarak, aynı malzemelerden imal
edilmiş eşyanın dayanıklılık derecesinin de önceden
bilinebilmesi olasılığı ortaya çıkar.
Buna göre, mekanik direnci birbirine yakın olan seramik
eşyanın yapılması olasılığı vardır. Oysa, Thiess
tarafından önerilen, kireç ve alkali içeriğinin
azaltılması, Rowland tarafından istenilen genleşme
katsayısının düşmesine yol açar. Bu konuda, her
ikisinin de gözlemleri birbirine uymaktadır.
Bu anlamdaki ilerlemelerin cam endüstrisi tarafın-
dan sağlanan yararları sayesindedir ki, cam yapıcı
168
Maddelerden hangilerinin sırlarla camlardaki genleşme
katsayılarını artırdığı, hangilerinin azalttığı ve
bunun hangi oranlarda etkili olduğu anlaşılabilmiştir.
Bu şekilde alınan veriler aşağıdaki çizelgede
gösterilmiş olup, burada, Winklemann ve Schott
tarafından hesaplanmış genleşme katsayıları Alfa
olarak gösterilmiştir:
Oksit
3alfa x 10-7 SiO2
0.8
B2O3
0.1 As2O3
2.0
A1203
5.0
Li02
2.0
Na20
10.0
Oksit
3alfa x 10-7
K20
8.5
MgO
0.1
CaO
5.0
BaO
3.0
ZnO
1.8
PbO
3.0
Bu bilgiler, özellikle yüksek gerilim porselen
izolatörleri konusunda önemlidir. Bu konuda bir takım
sırların alışılmış deneylerle hamura uygunluğu sağla-
dığı hallerde bile, hamurun mekanik niteliklerine
zarar verdiğifarkedilmiştir.
Gerold ise, sırlı porselenin çekme gücüne olan
direncinin, sırın kendi çekme gücüne olan direncine
bağlı olduğunu keşfetmiştir.
Sırın, çekme gücüne direnci, hamurun direncinden
daha yüksek olduğunda sır çeşitli gereksinimlere cevap
verir.
169
Buna göre ise, sırlanmamış izolatörlerin daha düşük
bir mekanik dirençleri vardır.
Handrek de, tüm güvenlik garantisi taşıyan yüksek
kaliteli porselen izolatörü imalinde sırın oynadığı
rolün önemine dikkati çekmiştir. Handrek'in çalışmala-
rından görüldüğü gibi, bir izolatörün çekme, sıkışma
ve bükülme güçlerine dayanıklılığı, ancak seçimi doğru
yapılmış bir sırla geliştirilebilir. Sırlı ve sırsız
hamur basıncının öz dirençlerinin karşılaştırılması,
bu noktayı çok iyi belirten aşağıdaki çizelgeyle
verilmektedir.
İlk kırılma işaretinde ölçülen basınca karşı
öz direnç:
Basınç gücüyle karşı karşıya olan yüzey
Sırsız Sırlı
160 cm2 900 kg 2000 kg
80 cm2 1000 kg 2300 kg
20 cm2 1700 kg 4300 kg
Cam teknolojisi konusunda yapılmış gözlemler, bize
170
sır bileşimlerinin etkisi ve çekme gücüne dirençleri
ile hammaddelerin seçimi üzerine çok şey öğretmiştir.
Aşağıdaki çizelgede, camların çekme gücüne direnci
üzerindeki olumlu etkilerinin düzenine göre ayrılmış
ikinci dereceden cam hammaddeleri görülmektedir:
No İkinci dereceden cam
hammaddeleri
1 Anhidrit borik
2 Baryum oksit
3 Alümin
4 Magnezi
5 Çinko oksit
Aynı şekilde, ısısal şoka karşı direnç gerçekte
sıra bağlıdır. Ama, sıra bağlılıktan da çok hareket
halindeki denkleştirici gerilimler sayesinde, yüksek
çekim gücüne olan direnci ısı değişimlerine karşı di-
renci de geliştirebilir.
Handrek'in özel olarak kalıplanmış modeller üstün-
de uyguladığı deneyimler, bozuk bir sırın, izolatörle-
rin çekme gücüne dayanıklılığının hangi ölçüde
gerçekleştiğinin saptanmasına yaramıştır. Handrek'in
gösterdiğine göre
171
sıra bağlı bu bozukluğun etkisi, zorlanmış olan yüzeyin
görünümünden ayrıdır. Yeter ki, izolatör doğru ve uygun
tarzda imal edilmiş olsun. Açıkçası, bozukluğun şekli
de önemlidir. Ne var ki, ağır basan olasılık, böyle bir
bozukluğun olduğu kesimdir. Çünkü, sırdaki bir bozukluk
sonucu izolatörde bir kırılma tehlikesi, çekme
güçleriyle en çok karşı karşıya kalmış kesime yakın,
hasarlı kesimin kırılması tehlikesinden de büyüktür.
Elektrik izolatörlerinde karşılaşılan sorunlar, bir
dereceye kadar porselen sofra takımlarının imalinde de
görülür. Yalnız, bu durumda seramik hamurunun mekanik
direncini geliştirmekle kalmayıp aynı zamanda
çizilmelere karşı dayanıklılığı da mümkün olduğu
kadar artırması gereken sırlar kullanıldığında aynı so-
runla karşılaşılmaz. Cam endüstrisi, çizilmeye daya-
nıklı camlar üzerindeki olumlu etkileri açısından,
ikinci dereceli cam hammaddeleriyle ilgili sınıflan-
dırmada bize şu değerli bilgileri sağlamaktadır:
No İkinci dereceden cam
hammaddeleri
1 2 3 4 5
Anhidrit borik Alümin BaO Magnezi ZnO
172
Kitabın başlangıcından bu yana, camlara dayalı
bilgilerin, seramik sırları konusunda ne denli zengin
bilgiler olduğuna değinildi. Hiç şüphesiz, bu iki si-
likat endüstrisi arasında düzenli, ortaklaşa bir ça-
lışma, her iki endüstri için yararlı sonuçlar vere-
ceği gibi, karşılıklı gelişme olanağını da getirecek-
tir.
L. E. THIESS : < Influence of Glaze Composition on the Mechanical Strength of Electrical Porcelain ». J. Amer. Cer. Soc. 19 (3) 70, 1936.
D. H. ROWLAND : « Recent Improvements in High-Voltage Insulator Design ».
Gen. Elec. Rev. p. 384, 1930. D. H. ROWLAND : « Forcelain for High-Voltage Insulators ». Elec. Eng. 35
(6) 618, 1936. C. BETTANY and H. W WEBB : « Some Physical Effects of Glazes, Part I. The
Effect of the Glazes on the Mechanical Strength of Electrical Porcelain ». Trans. Brit. Cer. Soc. 39 312, 1940.
E. GEROLD : « Einfluss der Glasur auf einige physikalische Eigenschaften
von Porzellan ». Mitteilung Hermsdorf Schomburg Isolatoren GmbH p 395, 1924.
G. GEHLHOFF and M. THOMAS : « Die physikalischen Eigenschaften der
Glâser in Abhangigkeit von der Zusammensetzung, II Die mechanischen Eigenschaften der Glâser ». Zeitschrift fiir Techn Physik 7 105/ 1926.
H. HANDREK : « Die Bedeutung def Glasur fiir Giite und Betriebssicherheit von
Porzellanisolatoren >. Mitteilung Hermsdorf Schomburg Isolatoren GmbH 29/30. p 879, 1926.
F. SINGER : « Polishing of Scratches on Glazes ». Trans. Brit. Cer. Soc. 38
513, 1939
173
XIV. BÖLÜM
SIRLARIN DENEYİMİ VE DENETİMİ
SIRLARIN DENEYİMİ VE
DENETİMİ
Bundan önceki bölümlerde sırlarla ilgili çeşitli
deneyimler incelendi. Şu noktayı belirtmek gerekir ki,
seramikçilikte kullanılan hammaddelerin kimyasal bakımdan
saflık derecelerinin düzenli şekilde denetlenmesi ve
deneyimden geçirilmesi gereklidir. Böyle bir gerek,
hammaddelerin dane irilikleri için de duyulabilir. Bu amaçla,
hidrometre ya da cellule photoélectrique* gibi aygıtlardan
yararlanılabilir. Bu yöntemlerle ilgili tüm ayrıntıları içeren
kaynaklar 14. Bölüm’ün sonuna eklenmiştir. Bundan başka,
fritlerde olduğu gibi, bitmiş sırlardaki kurşun erirgenliğinin
denetimi de
*Işığın elektrik akımına dönüştürülmesine yarayan aygıt. (Elektronların bir metal tarafından açığa çıkarılması).
174
Eklenti XII ve XIII’de belirtildiği şekilde
yapılabilir.
Sır barbotininin öğütme inceliğinin denetimi elekle
yapıldığı gibi tercihan, yukarıda adı geçen
hidrometreyle de yapılabilir. Bununla ilgili olarak
kabul edilmiş genel sınırlamalar ile sır tabakasının
kalınlık denetiminden 4.Bölüm'de söz edilmekte, ayrıca
bu bölümde, ek olarak, bir de akışkanlık deneyi yer
almaktadır.
Buna göre, ergimemiş bir sırın denetimi aşağıdaki
işlemleri kapsayabilir:
. Hammaddelerin kimyasal analizleri,
. Hammaddelerin fiziksel denetimi,
. Elekten geçirme ya da daha hassas olan öteki
yöntemlerle sır barbotininin öğütme
kontrolü,
. Sır barbotininin yoğunluk denetimi,
. Sır barbotininin akışkansızlık denetimi,
. Sırlamadan sonraki sır tabakasının kalınlık
denetimi.
Yukarıda sayılan işlemlerin sonuncusu bir
pénétrometre iğnesi kullanarak saptanır.
175
Parçanın sırlanmadan ve sırlandıktan sonra tartılarak,
emdiği sır miktarının ağırlığının ne olduğu kolayca
bulunabilir. Sır tabakasının ağırlık denetimi çok
önemli bir işlemdir.
Çünkü, yapım masraflarının artmasına, kılcal
çatlamalara, boyalı dekorların akmasına ya da koyu
lekelerin oluşumuna yol açan sır tabakasındaki aşırı
kalınlık gibi, bir takım başka sır hatalarından da
kaçınmak için, ağırlık denetimi önemli bir yer tutar.
Parçanın tüm yüzeyini ya da yalnız bir bölümünü örten
sır tabakasının kalınlığının tayini, her şeyden önce,
bir deneyim işidir. Örneğin, akışkansızlık gibi du-
rumlar, kaliteli bir imalatın sürdürülmesi açısından,
gerekli sınırlarda tutulmalıdır.
Parlaklık ölçümü ise, A.Dinsdale ile F.Malkin
tarafından incelenmiştir. Parlaklığın tam olarak
sağlanması, çözümü güç bir sorundur. Düz yüzeyler
için, emaye metal endüstrisinde olduğu gibi, bir
cellule au sélénium kullanılır. Buna göre, 450 lik bir
açıdan yansımış ışının yoğunluğu ölçülür. Bu
ölçüm, aynı koşullarda siyah cam üstünde elde edilmiş
yansımayla karşılaştırılır. Ayrıca, beyazlık
derecesinin denetimi amacıyla, normal ışıktan
yansımış bir ışın alınarak
176
benzer bir yöntem kullanılabilir. Bu durumda ölçüt
(kriter), magnezyum oksittir. Bu ölçüm yöntemleri, aynı
amaçla kullanılan elektrikli aygıtlarla birlikte
verilen kullanım tariflerinde ayrıntılı olarak belir-
tilir.
Kılcal çatlamaya karşı dayanıklılığın ölçümü,
genellikle, parçanın su buharında tutulmasıyla
ölçülür. Bu konuda tek tip bir denetim yolu yoktur.
Her işletme, kendi üretimindeki kalitenin
sürekliliğini, kendine özgü yöntemlerle belirler.
Bu deney, sırlanmış parçaya giren su buharının hamur
tarafından emilerek, hamurun genleşmesi ilkesine
dayanır. Sır üstündeki sıkışma gücü azalır ve işlem
daha ileri götürülürse, sır gerilime girer ve kılcal
çatlamayla sonuçlanır.
Kullanılan yönteme göre, parça sürekli buhar altında
ya da ısının giderek artırılmasıyla ısıtılır, sonra
da yavaş yavaş soğutulur. Deney yapılan
laboratuvarlarda, 3.5 kg/cm ya da 7 kg/cm 'lik bir
buhar basıncı kullanılır. Kılcal çatlama görülene
kadar aralıksız ısıtılır. Bu işlem yirmi kadar parça
üstünde uygulanır. Sonucun ortalaması alınır. Sonra bu
ortalama, kullanımda istenilen sonucu veren
parçaların durumuyla karşılaştırılır.
177
Bu yöntemde, parça 3,5 kg/cm2'lik buhar basıncında
yavaş yavaş ısıtılır. Sonra soğuk su içine daldırı-
larak devir tamamlanır. Yirmi kadar parça aynı şekilde
deneyden geçirilerek, her devirden sonra kılcal
çatlama görülen parça sayısı not edilir. Yirmi parça
üstünde yapılmış deney sonuçları aşağıdaki gibidir:
Devreler Kılcal çatlamalı
parça sayısı
1-6 0
7 1
8 1
9 2
10 1
11 2
12 1
13 2
14 2
15 3
15.Devreden sonra çatlamasız parça
sayısı: 5
Genellikle 15. devreden sonra deneyim durdurulur
ve çatlamasız parçalar 16. ve daha sonraki devrelere
178
dayanıklı olarak kaydedilir. Ortalama, kılcal çatlama
görülen parça sayısının devre sayısıyla çarpılıp, toplam
parça sayısına bölünmesiyle bulunur. Buna göre:
Devre sayısı= (1x7) + (1x8) + (2x9) + (1x10) + (2x11) +
(1x12) + (2x13) + (2x14) + (3x15) + (5x16)=
256
Parça sayısı= 20. Kılcal çatlamanın görülmesi gerekşn
devre sayısı 256 : 20 = ortalama 13'dür.
Bu yöntemle deneyden geçirilen fayans eşya 12. devre
sonunda yer alırsa, genel olarak beklenilen sonucu
vermiş kabul edilir. Fosfatik porselen gibi, nemden ileri
gelen genleşme katsayıları düşük ya da çok önemsiz camsı
hamurlar, çoğunlukla 20. devreye kadar dayanırlar. Oysa,
nemlenmeye bağlı genleşmeye karşı çok dayanıksız olan
kaplama karoları, pek ender olarak, 20 devrelik bir
deneyime dayanırlar. Yalnız, talk katkısıyla hazırlanmış
özel hamurlarla yapılan kaplama karoları böyle bir
dayanıksızlık göstermezler.
Zaman zaman iki yöntemin sonuçları arasında bir
bağlantının kurulmasına ve bu bağıntı ile eski karo-
ların gerçek süresi arasında bir karşılaştırma
yapılmasına
179
gidilmiştir. Genel görünümüyle, sonuçlar birbirleriyle
çelişkili olduğundan, belli ölçüler kullanılsa bile,
bunlar ancak yaklaşık bir değer taşırlar.
Araştırma çalışmalarında, bir sırın basınç altında
olup olmadığının saptanmasına yarayan ve daha kesin
sonuçlar veren yöntemler vardır.
Bu yöntemlerin en basiti şöyledir: Dış çapı 7.5 cm.,
kalınlığı 1.5 cm.,yüksekliği 2.5 cm. olan kilden bir
halka yapılır. Hamur pişiriminden sonra halkanın yal-
nızca dış yüzeyi sırlanır. Yeniden pişirilir. Her iki
uç üzerine bir işaret konulur. Bu iki işaretin arası
bir mikrometreyle ölçülür. Sonra, halkanın iki ucu a-
rasında bir kesim yapılır. Kesimden sonra, iki işaretin
arası yeniden ölçülür. Eğer, sır bir yüzey geriliminin
etkisi altındaysa, halkada bir açılma eğilimi görülür
ve işaret edilmiş olan izler arasındaki açıklık büyür.
Bunun tersi izlenirse, sır basınç altında kalır.
Diğer yöntemler, yalnızca tek yüzü sırlanmış pişmiş
hamurdan ince çubuklar kullanılmasını içerir. Soğuma
sırasında sırın kasılmasının, hamurun kasılmasından
180
çok ya da daha az oluşuna göre, çubuklar birbirlerin-
den farklı şekillerde kemerleşir.
Steger, kendi ölçümlerini yatay bir durumda
tutturulmuş çubuğun ucuna bir iğne bağlayıp, bunu
elektrik fırınında ısıtarak yapmıştı.
A.M.Blakeley'in diapazon yönteminde ise bir takozla
birbirinden ayrılmış iki çubuk hazırlanır, pişirilir.
Dış yüzleri sırlandıktan sonra, elektrik fırınında
yeniden pişirilir. Burada, çubukların dış uçlarına iki
parça platin tel tutturulmuştur. Sırın soğuması
sırasında bu iki tel arasındaki açıklık ölçülür. Eğer,
sırda hamur kasılımından daha fazla bir kasılma
varsa, sır sertleştiğinde, çubuklar birbirinden uzak-
laşır. Tersine, hamur, sırdan daha fazla kasılıyorsa,
çubuklarda bir yakınlaşma görülür.
Bazı hallerde sırın ısısal genleşmesinin ölçümü
gerekebilir. O zaman, sırdan yapılmış bir çubuk
hazırlanır. Elektrik fırınında ısıtılan çubuğun
uzunluk farkı ölçülür.
İşlemin tüm ayrıntıları, British Standart 1902-1952'
de
“ Methods of Testing Refractory Materials Standart
Tests No.9 “ da verilmiştir.
181
« Methods of Testing Refractory Materials ». BS 1902-1952. A. DINSDALE and F. MALKIN : « The Measurement of Gloss with Special Reference to Ceramic Materials ». Trans. Brit. Cer. Soc. 54 94, 1955. H. W. WEBB and S. W. RATCLIFFE : « Rapid Methods of Grain Size Measurement in Pottery Practice ». Ibid 41 51, 1942. A. J. DALE and M. FRANCIS : « The Technical Control of Glazing by Dipping
and Other Methods. Ibid 41 167, 1942. L. G. LEECH, S. W. RATCLIFFE and W. L. GERMAN : « The Determination of
Grain Size ». Ibid 52 145, 1953. A. M. BLAKELEY : « Life History of a Glaze, Part II Measurement of Stress in a Cooling Glaze ». J. Amer. Cer. Soc. 21 243, 1938.
182
EKLENTİLER LİSTESİ
EKLENTİLER LİSTESİ
I. Yaklaşık atom ağırlıkları çizelgesi
II. Sırlarda kullanılan seramik hammaddeler üzerine
ayrıntılar
III. Fritleme faktörü
IV Buller halkalarına uygun yaklaşık ısılar
(Tablo 1)
-Seger piramidi: Yaklaşık ergime ısıları
(Tablo 2)
-Orton piramitlerinde değerler
(Tablo 3)
-Holdcroft çubuklarının yaklaşık bükülme ısıları
(Tablo 4)
-Watkin göstergelerinin yumuşama ısıları
(Tablo 5)
V. Sır maddeleri. Entectique ve ergime noktaları
183
VI. Fayans için kurşunsuz sırlar 183
VII. Kurşunlu sırlar
VIII.1200°C üstündeki ısılarda pişirilen sırlar
IX. Mat sırlar
X. Kristal sırlar
XI. örtücü sırlar
XII. Kurşunlu sırlar ve fritlerdeki erirgenligin denetimi
için devlet tarafından onaylanmış yöntem
XIII.Kurşun bi-silikat tritiyle ilgili endüstriyel
ilkeler
184
EKLENTILER EKLENTİ I
Yaklaşık atom ağırlıkları tablosu
(H=l'e göre )
■ Eleman Simge Atom
ağırlığı Eleman Simge Atom
ağırlığı
Altın Au 197 Lityum Li 6.9
Alüminyum Al 27 Magnezyum Mg 24.3
Antimon Sb 120 Manganez Mn 55
Arsenik As 75 Merkür Hg 200.6
Azot N 14 Molibden Mo 96
Bakır Cu 63.6 Nikel Ni 58.7
Baryum Ba 137.4 Oksijen 0 16
Bizmut Bi 208 Platin Pt 195
Bor B 11 Potasyum K 39
Brom Br 80 Selenyum Se 79
Çinko Zn 65.4 Silis Si 28.3
Demir Fe 56 Sodyum Na 23
Flor F 19 Strontiyum St 87.6
Fosfor P 31 Titan Ti 48
Gümüş Ag 108 Uranyum U 238
Kadmiyum Cd 112.4 Zirkonyum Zn 65.4
Kalay Sn 119
Kalsiyum Ca 40
Karbon C 12
Klor Cl 35.5
Kobalt Co 59
Krom Cr 52
Kükürt S 32
Kurşun Pb 207
185
EKLENTİ II
Sırlarda kullanılan başlıca hammaddeler
Madde adı Formül Kimyasal adı Yaklaşık Formül ag.
Albit ortos
Na2O.Al203.6Sİ02 Feldispat sodik
524
Alümin A1203 Alüminyum oksit
102.2
Alümin hidrat
Al(OH)3 Alüminyum hidroksit
78
Antimon oksit
Sb203 Antimon-3 oksit
291.5
Asit borik H3BO3 Borik asit 61.9
Bakır oksit (kırmızı)
Cu20 Bakır-1-oksit 141.3
Bakır oksit (siyah)
CuO Bakır-2-oksit 79.6
Baryum karb. BaCO3 Baryum karbonat
187.4
Boraks kristal
Na2B407.10H2O Sodyum-tetra borat
381.4
Boraks Na2B407 Sodyum-tetra borat
201.2
Demir oksit FeO Demir-2-oksit 71.8
Demir oksit (magnetik)
Fe3O4 Demir-2-3-oksit 231.5
Demir taşı Fe203 Demir-3-oksit 160
186
Madde adı Formül Kimyasal adı Yaklaşık Formül ağ
Dolomit (mineral)
CaCO3.MgCO3 Kalsiyum magnezyum-karb.
184.4
Güherçile KNO3 Potasyum-nitrat 101.1
İlmenit FeO.TiO2 Demir titanat 156
Kalay taşı (kassiterit)
Sn02 Kalay-4-oksit 150.1
Kalifeldispat (ortoklas) Kalkfeldispat Ca
K20.A1203.6SiO2
CaO.Al2O3.2SiO2
Potasyum-Alüminyum Silikat Fel.Kalsik kals
556
278
Kalsiyum karb. 100
Sodyum
Alüminyum florür 210
(LiKNa)2.F(0H)2.Al203.3SiO2
Lityum oksit 30
Lityum karbonat 74
Mangan karbonat 114
Magnezyum oksit 40.3
Magnezyum karb. 84.3
187
Kireç taşı CaCO3
3 NaF.AlF3 Kriyolit (mineral)
Lepidolit (mineral)
Lityum
Lityum karbonat
Manganspat
Magnezi
Magnezit
423
Li20
LiCO3
MnCO3
MgO
MgCO3
Yaklaşık Madde adı Formül Kimyasal adı Formül ağ.
Mürdesenk PbO Kurşun-2-oksit (sarı)
223.2
Nikel oksit (yeşil)
NiO Nikel~2-oksit 74.7
Nikel oksit (siyah)
Nİ203 Nikel-3-oksit 165.4
Petalit mineral
Li20.Al203.8Si02 Li tyum-Alüminyum silikat
612
Pirolusit Mn02 Mangan-4-oksit 86.9
Potas K2C03 Potasyum karb. 138.2
- K2SİF6 Potasyum- 220
silisyum
Rutil (mineral)
Ti02 Titan-4-oksit 79.9
Sentetik CoO Kobalt-2-oksit 75
kobalt oksit
Sentetik kobalt oksit
Co2O3 Kobalt-3-oksit 166
Sentetik kobalt oksit
Co3O4 Kobalt-2,3-oksit 240.8
Sileks SiO2 Silis 60
Sönmüş kireç Ca(0H)2 Kalsiyum hidroksit
741
Soda (anhidrit)
Na2CO3 Sodyum karbonat 106
Soda (kristal)
Na2CO3.10H2O
Sodyum karbonat 286
Spatflüor CaF2 Kalsiyum florür 78.1
188
Li203.Al203.4SİO2
Stronsiyanit SrCO3 (mineral)
Stronsiyum oksit
SrO
Sülyen Pb3O4 (kırmızı
kurşun oksit)
Tebeşir CaCO3
Titan (anastas)
Tİ02
Üstübeç Pb(0H)2.2PbC03
Vanadyuoksit
V2O3
Zirkon Zr02
Zirkon ZrSiO2
Lityum-Aluminyum 372.1 silikat
Stronsiyum karb. 148
Stronsiyum oksit 103.6
Kurşun-2,4-oksit 685.6
Kalsiyum karb. 100
Titan-4-oksit 79.9
Bazik kurşun 775.6 karbonat
Vanadyum-3- 182 oksit
Zirkon-4 oksit 123.2
Zirkon silikat 183.2
189
Spodümen (mineral)
EKLENTİ III Fritleme
faktörleri
Eleman Fritleme faktörleri
Alüminyum hidrat 0.654
Anhidrit-borik 0.565
Baryum-karbonat 0.777
Bazik kurşun-karbonat 0.863
Boraks 0.529
Güherçile 0.465
Kalsiyum-karbonat 0.560
Kaolen 0.860
Magnezyum-karbonat 0.479
Potas 0.681
Sodyum-karbonat 0.585
Sodyum-nitrat 0.365
Sülyen 0.977
190
Eklenti IV
(Tablo 1)- Buller halkalarına uygun
yaklaşık ısılar
Alçak ısı Standart Yüksek ısı
C° Isı Halka No: 55 Halka No: 21 Halka No: 72
(Kahverengi) (Yeşil) (Renksiz)
960 3 0 0
970 7 1 1 980 11 2.5 2 990 15 4 3
1000 18 5.5 4 10 21 7 5 20 24 8.5 6 30 27 10 7 40 30 11.5 8.5 50 32 13 10 60 34 14 11 70 36 15.5 12.5 80 37 17 14 90 38 18.5 15.5
1100 39 20 17 10 40 21.5 18.5 20 41 23 20 30 42 24.5 21 40 43 26 22 50 44 27 23 60 45 28.5 24.5 70 46 30 26 80 47 31.5 27 90 48 33 28
1200 49 34.5 29 10 50 36 30 20 — 37.5 31 30 — 38.5 32 40 — 40 33 50 — 41.5 34.5 60 — 43 37 70 — 44.5 38.5 80 — 46 40 90 — 47 42
1300 — 48 44 10 — — 46 20 — 47
191
Eklenti IV (devamı) (Tablo 2)
Seger piramidi: Yaklaşık ergime ısıları
Montre
n°
°C SK No: °C SK No: °C
022 600 la 1100 28 1630
021 650 2a 1120 29 1650 020 670 3a 1140 30 1670 019 690 4a 1160 31 1690 018 710 5a 1180 32 1710 017 730 6a 1200 33 1730 016 750 7 1230 34 1750 015a 790 8 1250 35 1770 014a 815 9 1280 36 1790 013a 835 10 1300 37 1825 012a 855 11 1320 38 1850 Olla 880 12 1350 39 1880 010a 900 13 1380 40 1920 09a 920 14 1410 41 1960 08a 940 15 1435 42 2000 07a 960 16 1460 06a 980 17 1480 05a 1000 18 1500 04a 1020 19 1520 03a 1040 20 1530 02a 1060 26 1580 0la 1080 27 1610
192
Eklenti IV (devamı) (Tablo
3) Orton piramitlerinde değerler
(CO. Fairchild and M.F. Peters, J. Amer. Cer. Soc. 1 701,
1926)
Ergime ısısı Ergime ısısı
SE.No: 20°C 150°C SK.No: 20° C 150° C
saatte saatte saatte saatte
022 585 605 1 1125 1160
021 595 615 2 1135 1165 020 625 650 3 1145 1170 019 630 660 4 1165 1190 018 670 720 5 1180 1205 017 720 770 6 1190 1230 016 735 795 7 1210 1250 015 770 805 8 1225 1260 014 795 830 9 1250 1285 013 825 860 10 1260 1305 012 840 875 11 1285 1325 011 875 895 12 1310 1335 010 890 905 13 1350 1350 09 930 930 14 1390 1400 08 945 950 15 1410 1435 07 975 990 16 1450 1465 06 1005 1015 17 1465 1475 05 1030 1040 18 1485 1490 04 1050 1060 19 1515 1520 03 1080 1115 20 1520 1530 02 1095 1125 01 1110 1145
Temperature de fusion Ergime ısısı
SK.No: 100° C
saatte
SK.No: 600°C
saatte
100° C
saatte 23 26 27 28 29 30 31 32 33
1580 1595 1605 1615 1640 1650 1680 1700 1745
34 35 36 37 38 39 40 41 42
1755 1775 1810 1830 1850 1865 1885 1970 2015
1760 1785 1810 1820 1835
193
Eklenti IV (devamı) (Tablo 4)
Holdcroft çubuklarının yaklaşık
bükülme ısıları
Çubuk °C Çubuk °C Çubuk °C Çubuk 0C
1 600 11 890 22 1080 30 1325
2 650 12 905 23 1100 31 1350 3 670 13 920 24 1120 32 1380 4 700 14 935 25 1140 33 1430 5 730 15 950 25a 1170 34 1460 6 760 16 960 26 1200 35 1475 7 790 17 970 26a 1230 36 1490 7a 810 18 985 27 1250 37 1505 8 840 19 1000 27a 1270 38 1520 9 860 20 1040 28 1280 39 1535 10 875 21 1060 29 1300 40 1550
194
Eklenti V Sır maddeleri. Eutectique ve ergime
noktaları
Madde adı BİLEŞİM C°
N° Moleküler Yüzde Ergime
1 Metasilicat sodium
Na20, SİO2 Na20 50,7
Sİ02 49,3
1018 1056
2 Eutectique :
Na Metasilikat
Ca Metasilikat
3,8Na2 SiO,. CaSiO3 Na20 40,6
CaO 9,6 SiO2 49.8
932
3 Eutectique :
Na Metasilikat
Sr Metasilikat
SrSi03, 5.33Na2Si03 Na20 40,5
SrO 12,6 SiO2 46.9
875
4 Eutectique :
Na Metasilikat
Ba Metasilikat
BaSi03, 2.62Na2SiO3 Na20 30,4
BaO 28,7 SiO2 40.9
908
5 Kalsiyum florür
CaF2 1378
6 Eutectique: Ca Florür ve Ca Metasilikat
CaF2, l,09CaSiO3 CaF2 38,1 CaO 29,8 SiO2 32.1
1130
7 Ca Metasilikat
Demir Silikat
CaSiO3, 4FeSiO3 FeO 44,6 CaO 8,7
SiO2 46.7
1030
8 Ca Metasilikat Mn
metasilikat
CaSiO3, 7MnSiO3 MnO 47,9 CaO 5,4 SiO2 46.7
1134
9 Mn Metasilikat
(Bhodonite)
MnSiO3 MnO 54,0
Si02 46,0 1216
10 Eutectique :
Mn Metasilikat
Mn Sülfür
MnS, 13,3MnSi03 MnO 51,5 MnS 4.7 SiO2 43.8
1130
11 Eutectique :
Zn Metasilikat
Cd Metasilikat
ZnSiO3, 1.75CdSiO3 ZnO 17,2 CdO 47.6 SiO2 35.2
1052
12 Cd Metasilikat CdO2Si02 CdO 68,0
SiO2 32.0 1155
196
Eklenti V (devamı)
Madde adı BİLEŞİM c° N" Moleküler Yüzde Ergime
13 Kurşun oksit PbO 878
14 Silis ve PbO karışımı
PbO, 0,04SiO2 PbO 98,8 SİO2 1.2 540
1? d° PbO, 0,20SiO2 PbO 94,5 SiO2 5,5 526
16 d° PbO, 0,26SiO2 PbO 92,9 SiO2 7.1 508
17 d° PbO, 0,29SiO2 PbO 92,2 SiO2 7.8 560
18 d° PbO, 2,40SiO2 PbO 60,6 Si0239,4 661
19 Pb-Ortosilikat 2Pb0,Si02 PbO 88,1 Si0211,9 746
20 Pb-Metasilikat PbO,Si02 PbO 78,7 Si0221,3 770
21 Eutectique : Pb-
Oksit ve Pb-Ortosilikat
3Pb0,2Si02 PbO 91,7 SiO2 8,3 552
22 Eutectique :
Pb-Ortosilikat Pb-
Metasilikat
3PbO,2SiO2 PbO 84,7 Si0215,3 690
23 Eutectique Pb - AI2O3 - S1O2
PbO,0,254Al2O3
1.91SİO2 PbO 61,2 Si0231,7 AlO3 7,1
650
24 Cu2O (Kırmızı bakır oksit) Silis karışımı d°
d°
d°
d°
5CU20.Sİ02 4CU20,Sİ02
3Cu20,Si02
2Cu20,Si02
CU20.Sİ02
Cu2O 92,23 SiO2 7,77 CU2O 90,47 SiO2 9,53 CU2O 87,69 Si0212,31
Eutectique a CU2O 82,61 Si0217,39
Eutectique â CU2O 70,36 Si0229,64 Eutectique a
1074
1089
1050/80 1062
1042
1115/70 1048
25 Kalsiyum
Ferrit
Ca0,Fe203 CaO 26.0 Fe203 74,0
1223
26 Na-Alümina
Silikat Na20,Al203,2Si02 Na20 21,8
A1203 35.8 SiO2 42.4
1203
197
Eklenti V (devamı)
N° Madde adı BİLEŞİM c° Yüzde Moleküler Ergime
27 Eutectique : Potas-Silis
d° Potas-Alümin-Silis
K20,1,291Si02 K2O,7,430SiO2 K2O0.276Al2O3 6.978Sİ02
K2O 55,0 SiO2 45,0 K20 17,5 SİO2 82,5 K2O 17,3 SiO2 77.5 Al2O3 5,2
780 880 870
28 Eutectique : Soda-
Silis Soda-Alümin, Silis
Na3O,0,972SiO2
Na20,4,579Si02 Na2O,0,185Al2O,24,550 SiO2
Na20 51,5 SİO2 48,5 Na20 18,4 Si0281,6 Na2O 17.8 Al2O3 5.1 SiO2 77.1
830
860 800
29 Eutectique : Albite
ve Kalifeldspat
Approx. 58 %Albite ile 42 % Orthose
Na20 6,8 K2O 7,1 Sİ0267,1 Al2O3 19,0
Yak laşık
1160
30 Lityum Metasilikat Lİ20,Sİ02 Li;0 33,2
SİO2 66,8 1180
31 Eutectique : Kalsiyum Silikat –Alüminyum ve Silis ile Kalsiyum alfa Silikat
CaO,0,35Al2O3 2.48Sİ02
CaO 23.25
Al2O3 14.75
SiO2 62.0
1170
32 Eutectique : Kalsiyum-Sodyum -Alüminyum' Silikat Kalkfeldspat
CaO,Al203,2Si02 2,275 (Na20,Al203, 2Sİ02)
Nephelin
Na20 15,6 CaO 5,8 SİO2 42,6 A1203 36,0
1130
33 Eutectic: SrO,Al2O3, 2SiO2 ve SrO
2,5SrO,Al203, 2Sİ02
SrO
53.7,Al2O3
12.2,SiO2
25.1
Yaklaşık
1290
34 Eutectique : Celsian(BaO,Al2O3, 2SiO2
2,5BaO,Al203,2Si02 BaO 63,2
Al2O3 16.9
SiO2 19.9
Yaklaşık
1220
35 Eutectique : MgO ve Kalsine Kaolen (Al2O3, 2SİO2)
2MgO,Al203,2Si02 MgO 26.6
Al2O3 33.6
SiO2 39.8
Yak laşık
1330
Bk. "Melting Point", Encyclopédie de l’Industrie Céramique.
A.B, Searle, Londress 1930, vol. II, p.309 - 310
198
Eklenti V (devamı)
Madde adı BİLEŞİM c° N° Moleküler Yüzde Ergime
36 Eutectique : MgO – Al2O3 – SİO2:
MgO,0,392Al2O3 2SİO2
MgO Al2O3
20,9 20,0
SİO2
60,0
1350
37 Eutectique : ZnO - Al2O3 – SiO2:
ZnO,0,225Al2O3 0,9SİO2
ZnOAAl
2O
51,3
14,5
SİO2
34,2
1360
38 Eutectique : BaO - Al2O3 – SİO2
BaO,0,43Al2O3, 4,0SiO2
BaO
Al2O
3
35,0 10,0
SİO2
55,0
1200
39 Eutectique : FeO ve Kalsine Kaolen (Al2O3 - 2 SİO2)
2FeO,Al203,2Si02 FeO
39.2
Al2O
3
27.8
SİO2
33,0
Yaklaşık 1210
40 Eutectique : MnO ve Kalsine Kaolen
2MnO,Al203,Si02 Mn
O
Al2O
3
39.8
28,0
SİO2
33,1
Yaklaşık 1120
41 Kalifeldspat K20,A1203,6Sİ02 K2O AI2O3
16,9 18,3
SİO2
64,8
1220
42 2 Kalifeldspat
3Kuvartz
K20,Al203,7,5Sİ02 K2O AI2O3
14,5 15,7
SİO2
69,8
1265
43 1 Kalifeldspat
2 Kuvartz K20,Al203,8Sİ02 K2O
AI2O
3
13,8 15,0
SİO2
71,2
1285
44 1 Kalifeldspat 3
Kuvartz
K20,Al203,9Sİ02 K2O AI2O3
12,7 13,8
SİO2
73,5
1292
45 1 Kalifeldspat 6
Kuvartz
K20,A1203,12Sİ02 K2O
AI2O
3
10,2
11,1
SİO2
78,7
1317
46 Kalkfeldspat CaO,Al203,2Si02 CaO AI2O3
20,1 36,6
SİO2
43,3
1550
47 Albit Na2O Al2O3
6SiO2
Na20 AI2O3
11,8 19,4
SİO2
68,8
Daha az1200
199
Eklenti V (devamı ) N° Madde Adı BİLEŞİM
c° Moleküler Yüzde Ergime
48 1 Albit ve 5 Kalkfeldspat
0,09 Na20 . 0,91 CaO . 1,00 Al2O3 2.36SiO2
Na20 CaO AI2O3
SiO2 4
' 1.9 'ö
16.9 33.9 47.3
148
5
1521
49 1 Albit ve 2 Kalkfeldspat
0,2 Na20 . 0,8 CaO . 1,0 Al203
2.8SiO2
Na20 CaO A1203
SiO2
3.8
13.7
31.2
51.3 137
2
128
7
1490
50 1 Albit ve 1 Kalkfeldspat
0,33 Na20 0,67 CaO . 1,00 A1203
3.33SiO2
Na20 CaO Al2O3
SiO2
5.7
10.4
28.3
55.6
1450
51 2 Albit ve 1 Kalkfeldspat
0,5 Na20 .0.5 CaO .1,0 A1203 4SiO2
Na20 CaO AI2O3
SiO2
7 .7 6.9 25.3 60.1
120
5
1394
52 3 Albit ve 1 Kalkfeldspat
0,6 Na20 0.4CaO . 1A1203 4.4SiO2
Na20 CaO A1203
SiO2
8.7 5.2 23.9 62.2
117
5
1362
53 8 Albit ve 1 Kalkfeldspat
0,8 Na20 0,2 CaO 1,0 A1203 5.2SiO2
Na20 CaO Al2O3
SiO2
10.5
2.4
21.5
65.6
— 1265
Borik asit anhidrit
B2O3 Ergim
e
Nokta
sı
54 294
55 Soda Metaborat Na2O, B203 Na2O 47,0 B2O3 53.0 965
55a Sodyum Tetraborat
Na20, 2B2O3 Na2O 30,7 B2O3 69,3 741
56 Eutectique : Na ve K Metaborat
K20, B203, 1,24 (Na20, B203)
K20 Na20
28,7 B203 47,8 23,5
855
57 Potasyum-Metaborat
K20, B203 K20 57,4 B203 42,6 968
58 Eutectique : Na ve Li Metaborat
Li20, B203, 1,43 (Na20, B203)
Li20 Na20
10,4 B2O3 58,9 30,7
640
59 Distectique :
Na-Metaborat
Na-Metafosfat
Na20, B203, Na20, P2Os
Na20
P2O5
36,9 B203 20,8
42,3
800
200
Eklenti V (devamı) Madde adı BİLEŞİM C°
ND Moleküler Yüzde Ergime
60 Soda Metafosfat Na20, P2O5 Na20 30,4
P205 69,6 610
61 Eutectique : Na-Metaborat Na-Metasilikat
Na2Si03, 1,52 (Na:0, B2O3)
Na2O 48.9
B2O3 24.0
SiO2 27.1
815
62 Eutectique : li-Metaborat Li-Metasilikatj
Lİ2SİO3, 4,66 (Lİ2O, B203)
Li2O 30.9
B2O3 50.4
SiO2 18
802
.7
63 Eutectique : K-Metaborat ve Çift tuz KBO2. - KP03
KPO3, 3,37KBO2 K2O 45,7 B2O3 33,9 P2O5 20,4
770
64 K-Metaborat K metafosfat
KB02. KP03 K2O 47,1 , P2O5 35,4
885
65 Eutectique : K-
Metafosfat
ve çift tuz
KBO2 6,25KPO3 K2O 41,7 B2O3 4,3 P2O5 4,0
681
66 K Metafosfat K20,P205 K2O 39,9 P2O5
60.1 823
67 Ca biborat CaO, 2B2O3 CaO 28,6 B2O3 71,4 1025
63 Eutectique : Ca Metaborat Ca-biborat
2CaO, 3B2O3 CaO 34,8 B2O3 65,2 Yaklaşık 990
69 Ca-Metaborat CaO, B2O3 CaO 44,4 B2O3 55,6 1095
70 Ca-Meta borat Ca-piroborat
CaO, 0,83B2O3 CaO 49,1 B2O3 50,9 Yaklaşık
1060
71 Ca piroborat 2CaO, B2O3 CaO 61,5 B2O3 38,5 Yaklaşık 1215
201
Eklenti V (devamı)
Madde adı BİLEŞİM c° Moleküler Yüzde Ergime
72 Sr-Biborat SrO, 2B2O3 SrO 42,5 B2O3 57,5 Yaklaşık 930
73 Eutectique : Sr-Biborat Sr-Metaborat
SrO, l,58B2O3 SrO 48,2 B2O3 51,8 Yaklaşık 890
74 Sr-Metaborat SrO, B2O3 SrO 59,7 B2O3 40,3 1100
75 Eutectique : Sr-Metaborat Sr-Piroborat
SrO, 0,71B2O3 SrO 67,6 B2O3 32,4 980
76 Sr-Piroborat 2SrO, B2O3 SrO 74,7 B2O3 25,3 Yaklaşık 1115
77 Ba-Metaborat BaO, B2O3 BaO 68,7 B2O3 31,3 1050
78 Eutectique : Ba-Metaborat Ba-Piroborat
BaO, 0,64B2O3 BaO 77,4 B2O3 22,6 750
79 Ba-Piroborat 2BaO, B2O3 BaO 81,4 B2O3 18,6 1000
80 Ba-Ortoborat 3BaO, B2O3 BaO 86,8 B2O313,2 1300 den fazla
80a Magnezit Anhidrit Borik karışımı
MgO, B2O3 2MgO, B2O3 3MgO, B2O3
MgO MgO MgO
36,6 53,6 63,5
B2O3 63,4 B2O3 46,4 B2O3 36,5
988 1340 1366
81 Tl-Metaborat TI2O, B2O3 Tl2O 85,8 B2O314,2 350
82 CuO Metaborat (Siyah bakır oksit)
CuO, B2O3 CuO 53,2 B2O3 46,8 Yak la. 980
83 Cu2O Seskiborat
(Kırmızı bakır
3Cu20, 2B2O3 CU2O 75,4 B2O3 24,6 960 1000
84 Cd-Metaborat CdO, B2O3 CdO 64,7 B2O3 35,3 875
202
Eklenti V (devamı).
Madde adı BİLEŞÎM C°
N° Moleküler Yüzde Ergime
84
a
Kurşun-oksit Ânhidrit-Borik karışımı
4PbO, B2O3 2PbO, B2O3 5PbO, 4B2O3 PbO, 2B2O3
PbO 92,7 B2O3 7,3 PbO 86,4 B2O3 13,6 PbO 79,9 B2O3 20,l PbO 61,4 B2O3 38,6
565 497 548 768
84
b
Eutectique : Kurşun Oksit Anhidrit Borik
2,303PbO, B2O3 PbO 88,0 B20312 493
85 Eutectique :
PbO - B203 - Sİ02
PbO, 0,238B2O3
0,78SiO2
PbO 77,8
B2O, 5,8 SiO2,
16.4
485
86 Eutectique : Na20 - B2O3 - SiO2
Na20, 1.29B2O3, 1.73SİO2
Na20 24,2, B203 35,2 SiO2 40.6
790
87 Eutectique : K2O - B2O3 - Si02
K2O, 2,11B203 2,85Sİ02
K2O 22,8 B2O3 35,7 SiO2 41.5
630
88 Fluorit CaF2 1361
89 Kriolit AIF3, 3NaF AIF3 40,0 NaF
60,0
998
90 Eutectique; Kriolit ve fluorit
A1F, 29,8
CaF2 25,4
NaF 44,8
905
91 Na-Florür NaF 1040
92 K-Florür KF 885
93 J
Kriolit Potasik AIF3, 3KF KF 50,9
AlF3 49,8
1035
94 Eutectique : NaF ve PbF2
NaF, 2,lPbF2 NaF 7,8
PbF2 92,2
540
95 Pb-Florür PbF2 855
96 Eutectique : KF ve BaF2
KF, l,2BaF2 KF 78,7
BaF2 21,3
750
97 Ba-Florür BaF2 1280
* H. M. Davies et M. A. Knight, « J. Amer. Ceram Soc. vol. 28 p 97-102, 1945. '
* R. F. Geller et E. N. Bunting, « Journ. Research, Nat. Bur. Standards, vol. 18, . 585-593 (5), 1937.
203
Eklenti VI
Fayans için kurşunsuz sırlar
MF = Moleküler Formül % = Bileşim yüzdesi
Ref SK
09
a
09
a
MP % MF %
Na20 K20 MgO CaO BaO ZnO B2O
3
Al2O3 SiO2
1 — 0,15 7,5
0,05 1,1
0,80 24,9
— — 0,80 29,6
0,15 8,1
0,90 28,8
2 0,25 3,0
0,27 5,0
0,28 2,4
0,13 1,4
0,07 2,1
— 1,92 26,2
0,69 13,7
3,93 46,2
2 09
a 08a 07a
08
a
07
a
07
a
07
a
07
a
07
a
MF %
0,25 3,3
0,28 5,5
0,28 2,4
0,13 1,6
0,06 2,0
— 1,30 19,3
0,70 15,1
3,96 50,8
3 MF % MF %
M
F
% MF % MF %
MF % MF %
— — — 1,0 33,6
— — 1,0 42,1
0,1
6,1
0,5 18,2
4 0,50 9.7
— — — 0,50 24,1
— 0,50 11,0
0,10 3,2
2,75 52,0
2 0,25 5,0
0,25 7,6
— — 0,50 24,8
— 0,50 11,3
0,25 8,3
2.20 43,0
2 0,30
6,7
0,25
8,4
— 0,45 9,1
— — 0,60
15,1
0,30
11,0
2,30
49,7
5 0,23 4,3
0,30 8,5
__ 0,27 4,5
SrO 0,30 9,4
— 0,46 9,7
0,30 9,2
3,0
54,4
6 0,21 3,6
0,38 10,0
- 0,20 3,1
BaO 0,21 9,0
_ 0,34 6,6
0,41 11,6
3,34 56,1
6 0,16 2,6
0,17 4,1
0,25 2,6
0,25 3,6
0,17 6,7 _
0,83 14,9
0,47 12,4
3,42 53,1
7 07
a
M
F
%
0,60 7,5
0,40 7,6
— — — — ■
14,1 1,00
0.50 10,3
5,00 60,5
8
06
a
05
a
MF % MF %
0,25 4,8
0,25 7,3
— — 0,50 23,8
— 0,60 13,0 0,90
37,2
0,20 6,3
2,40 44,8
9 — 0,10 5,6
— 0,90 29,8
— — 0,10 6,0
0,60 21,4
204
Eklenti VI
No
Ref. SK
05
a
05
a
05
a
07
MF s/o
M
F
% MF %
Na20 K20 MgO CaO BaO ZnO B2O3 Al2O
3
SiO2
1 — 0,20 8,9
— 0,80 21,2
— — 0,80 26,3
0,20 9,6
1,20 34,0
10 0,25 5,2
0,25 7,9
— — 0,50 27,7
— 0,50 11,7
0,20 6,9
2,10 42,6
11 0,15 2,4
0,25 6,1
— 0,60 8,7
— — 1,0
18,0
0,40 10,5
3,50 54,3
12 MF %
— 0,30 7,6
— 0,70 10,6
— — 1,33 25,0
0,50 13,7
2,G6 43,1
10 03
a
03
a
03
a
02
a
02
a
MF % MF % MF %
M
F
% MF %
0,50 11,5
0,30 10£
— 0,20
4,2
— — 0,40 10,4
0,38
14,4
2,20 49,0
— 0,10 2,0
0,15 4,6
— 0,65 11,9
— 0,10 2,6
0,45 10,2
0,30 10,0
3,0 58,7
13 0,23 3,3
0,22 5,1
— 0,55
7,4
— — 1,20 20,1
0,55 13,5
3,50 50,6
14 0,45 11,1
0,02 0,8
— 0,53 12,0
— — 0,80
22,4
0,19 7,6
1,91
46,1
— __ 0,25 8,7
— 0,65 12,9
— 0,10 3,0
0,45 11,4
0,25 9,3
2,50 54,7
15 02
a
02
a
MF % MF %
0,26 5,1
0,24 7,3
— 0,50 9,0
— — 0,52 11,7
0,62 17,0
2,58 49,9
16 — 0,25 7,1
— 0,75 12,7
— — 0,75 15,6
0,35 10,7
3,0 53,9
16 4a
4a
4a
5a
M
F
%
M
F
%
0,15 3,9
0,20 7,9
— 0,25 5,9
0,40 25,8
— — 0,19 8,2
1,90 48,3
2 0,25 4,6
0,25 7,0
— 0,50 8,3
— — 0,50 10,4
0,40 12,2
3,20 57,5
17 MF % MF %
0,25 4,2
0,25 6,5
—
0,20 3,1
0,30
12,6
— 0,50 9,6
0,40 11,2
3,20 52,8
2 — — 0,10 1,8
— 0,70 18,4
0,20 7,3
— 0,10 4.6
1.40 37,9
205
Eklenti VI (devamı)
N° Ref.
S
K
Na20 K20 MgO CaO BaO ZnO B2O3 Al2O3 SiO
2
2 5a
6a
6a
6a
5
M
P
% MF % MF %
0,12 3,1
0,12 4,6
0,04 0,7
0,25 5,8
0,44 27,9
0,03
1,0
— 0,17 7,2
2.0
49.
7 — — 0,20 5,9
0,10 1,3
0,70 12,2
— — 0,10 2,2
0,40 12,7
3.50 65.7 18 — 0,20
5,0 0,05 0,5
0,40 6,0
0,05 2,0
0,30 6,5
0,10 1,9
0,50 13,6
4.0 64.5 — M
F %
M
F
%
— 0,20 5,2
0,10
1,1
0,70 10,8
— — 0,20 3,9
0,45 12,6
4.0 66.4
19 — 0,14 3,5
— 0,56 8,3
0,30
12,2
— — 0,60 16,2
3.76 59.8
1. Keram. Rundschau, p. 337, 1937
2. W. STEGER, Ber. D. K. G., 8 (1927), p. 31-4. 3
3. Keram. Rundschau, 1935, p. 286
4. r. Hermann HECHT,«Lehrbuch der Keramik»,2e Edition, Berlin-Vienne, 1930, p.145. 5. Keram. Rundschau, 1935, p. 297. 6. Keram. Rundschau, 1937, p. 342 7. E. BERDEL, « Einfaches Chemisches Prasktikum », V. u. VI. Teil 2, Aufl., Cobourg,
1917, p. 43. 8. H. HECHT (I. a), p. 297-298 9. . 10. William FUNK, « Rohstoffe der Feinkeramik », Berlin, 1933, p. 260.
10. BERDEL (I. c), p. 44-45. 11. Keram. Rundschau, 1937, p. 332
12. A. GRANGER, R. KELLER, « Die Industrielle Keramik », Berlin, 1908, p. 468-
469
13. H. RUSSEL, A. B. SEARLE, « The Making and Burning of Glazed Ware », Londres, 1929, p. 112.
14. Commercial Frit 93 °/o + 7 % Kaolin. 15. Commercial Frit + 10 % Kaolin. 16. E. BERDEL (I. c), p. 53-54. 17. E. BERDEL (I. c), 2= edition, p. 51. 18. Arthur S. WATTS, « Journ. Amer. Cer. Soc. », 10 (1927), p. 148 19 C TOSTMANN, « Blei-, borsaure- und natronfreie Steingutglasuren », ' Bonn a. Rh. 1917, p. 3 ; Keram. Rundschau, 1916, n° 48.
206
Eklenti VII
Kurşunlu sırlar
N° Ref.
SK
Olla
Bile şim
Na20 K2O CaO ZnO PbO B2O3 Al2O3 SiO2
1 M.F. %
0,33 7,6
0,33 6,9
— 0,33 27,3
0,53 14,9
0,13 4,8
1,73 38,5
2 Olla MF. %
— ---- — — 1,0 57,6
0,05 0,9
0,40 10,5
2,0 31,0
3 010 M.F. %
— ---- 0,3 4,8
— 0,7 44,8
0,4 8,0
0,2 5,9
2,1 36,5
4 010 MF. %
— 0,1 2.5
— — 0,9 53,7
— 0,25 6,8
2,3 37,0
5 010a MF. %
— — — — 1,0 61,4
— 0,25
7,1
1,91 31,5
4 010a M.F. %
— — 03 4,5
— 0,7 41,4
0.3 5,6
0,1 2,7
2,7 45,8
6 09a
08a
MF. %
— — — — 1,0 56,7
— 0,2 2,5 38,1
2 — ------ — 0,25 4,8
0,15 4,2
0,60 45,9
— 0,20 7,0
1,85 38,1
7 08a MF. %
— — 1,0 59,8
— 035 9,5
1,91 30,7
6 08a MF.
%
— — 0,15 2,5
— 0,85 55,2
— 0.25 7,4
2,0 34,9
8 08a MF. %
0,3 5,1
— 0,2
3,1 — 0,5
31,5 0,6
11,6 0,3 8,5
2,4 40,2
2 08a M.P. %
0,03 0,5
0,07 1,9
0,25
4,1 —
0,65 42,5
0,05 1,0
0,20 6,0
2,50 44,0
9 07a M.F.
%
— 0,2 6,1
0,4 7,2
— 0,4 28,7
0,40 9,0
0,25 8,2
2,1 40,8
10 07a M.F. %
0,25 4,9
0,20 6,0
0,20 3,6
— 0,35 24,8
0,50 11.1
0,28 9,1
2,10 40,5
207
Eklenti VII (devamı)
N° Ref. S
K
07a
07a
Bile şim
Na20 K2O CaO ZnO PbO B2O3 Al2O
3
SİO2
9 M.F.
%
0,25 5,2
0,20 6,3
0,30
5,7
— 0,25 18,7
0,5 11,8
0,28 9,7
2,1 42,6
2 M.F.
%
0,07 1,1
— — — 0,93 51,6
— 0,25 6,3
2,75 41,0
e1 07a M.F.
%
0,16 2,8
0,06 1,6
0,42 6,6
— 0,36
22,5
0,59 11,6
0,29 8,3
2,75 46,6
11 07a M.F.. %
— 0,25 6,7
0,50 7,9
— 0,25
15,7
0,50 9,9
0,30 8,7
3,0 51,1
12
06a
06a
M.F.
%
0,25 4,8
— 0,25
4,4
— 0,50 34,6
0,40 8,7
0,20 6,3
2,20 41,2
13 M.F.
%
0,25
4,7
— 0,35 6,0
— 0,40
27,2
0,50 10,2
0,2
6,2
2,50 45,7
14
06a
06a
06a
05a
05a
M.F.
%
0,06 1,2
0,12 3,6
0,43 7,7
0,13
3,4
0,26 18,5
0,31 6,8
0,27 8,8
2,60 50,0
2 MF. °/o
0,07
1,1
— — — 0,93
52,8
— 0,16
4,1
2,75
42,0
15 M.F. %
0,5 7,7
— —
_ 0,5 27,7
0,50 8,7
0,25 6,3
3,3 49,6
16 M.F. %
0,10 1,8
— — — 0,90
57,7
0,20 4,0
0,15
4,4
1,85 32,1
16 M.F. %
0,15 2,8
— 0,18 3,0
— 0,67
44,5
0,40 8,4
0,175 5,3
2,0 36,0
17 05a M.F. %
— — 0,30
4,8
- 0.7 0.40 0,44 ,2 7.9
0,25 7,2
2.1 35.9
18 05 a M.F. %
0,03 0,5
0,10 2,5
0,30 7,9
— 0,67 39,2
0,33 6,1
0,21 5,6
2,41 38,2
19 05 a M.F. %
— — 0,25 3,9
— 0,75 46,2
0,30 8,4
2,50
41,5
20 05 a M.F.
%
0,15 2,9
0,15
4,4
0,40 7,0
—
0,30 21,0
0,5 11,0
0,2 6,4
2,5
47,3
208
Eklenti VII (devamı)
N° Ref.
SK
05a
05a
05a
04a
Bileşim Na2O K2O CaO ZnO PbO B203 AI2O3 SiO2
13 M.F. %
0,20 3,6
0,12 3,3
0,39 6,3
— 0,29 19,3
0,76 15,4
0,25 7,4
2,56 44,7
21 M.F. °/o
— — 0,7 13,1
— 0,3 22,3
0,3 7,0
0,1 3,4
2,7 54,2
22 M.F.
%
0,25 4,5
— 0,5 8,2
— 0,25 16,3
0,5
9,1
0,3 9,0
3,0 52.9
19 M.F.
°/o
— 0,15 4,1
0,15 2,4
— 0,70 45,3
— 0,15 4,5
2,5 43,7
23 04a M.F.
%
0,25 4,7
0,25 7,1
0,25 4,2
— 0,25 16,9
0,5 10,6
0,35 10,8
2.5 45,7
10
03a
03a
M.F. %
0,08 1,9
0,22 7,8
0,18 3,8
— 0,52 43,7
— 0,14 5,4
1,64 37,4
15 M.F.
%
0,15 2,8
0,15 4,2
0,30 5,0
— 0,40 26,4
0,3 6,2
0,24 7,3
2.7 48,1
10 02a
02a
M.F. %
0,10 0,15 0,50 10,3
— 0,25 20,5
0,2 5,1
0,15 5,6
2,3 51,0
19 M.F. %
0,2 3,9
0,10 2,9
0,40 7,0
—
0,30 20,8
0,4 8,7
0,30 9,7
47,0
24 02a M.F. %
0,166 2,9
0,091 2,4
0,341 5,5
—
0,402 25,5
0,332 6,6
0,222 6,5
2,94 50,6
24 02a M.F. %
0,220 3,6
0,174 4,3
0,268 4,0 —
0,338 19,9
0,488 9,0
0,288 7,8
3,21 51,4
— 2
2a -3a
3a
3a
M.F.
%
0,20 4,1
0,05 1,5
0,40 7,3 —
0,35 25,5
0,35 8,0
0,25 8,3
2,3 45,3
18 M.F. %
0,03 0,6
0,13 3,7
0,60 18,1
— 0,24 16,1
0,18 3,8
0,44 13,5
2,44 44,2
25 M.F.
%
— 0,1 3,5
0,2 4,2
— 0,7 58,1
— 0,13 5,0
1,3 29,2
26 M.F. %
0,25 4,6
0,30 8,3
0,25 4,1
— 0,20 13,1
0,3 6,2
0,35 10,5
3,0 53,2
209
Eklenti VII (devamı) No
Ref.
SK
3a
ia
4a
4a
4a
4a
4a
Bile
şim
Na20 K20 CaO ZnO PbO B2O3 A1203 SiO2
11 M.F. %
0,25 3,7
0,14 3,1
0,4 5,3
— 0,21 11,0
0,62 10,2
0,45 10,8
3,93 55,9
27 M.F.
%
0,06 1.1
0,12 3,6
7,7
0,43
0,13 3,4
0,26 18,5
0,31 6,9
0,27 8,8
2,6 50,0
28
*
M.F.
%
— 0,19 5,8
0,48 8,7
0,13
3,4
0,2
14,4
0,3 6,8
0,26 8,6
2,68 52,3
29 M.F.
%
0,16 3,1
0,14 4,1
0,46 8,0
— 0,24 16,6
0,32 6,9
0,34 10,8
2,7 50,5
30 M.F. %
0,05 0,9
0,2 5.2
0,35 5,4
— 0,4 24,5
0,3 5,8
0,3 8,4
3,0
49,8
30 M.F. %
0,05 0,9
0,2 5,4
0,15 7,3
— 0,3
19,3
0,3 6,1
0,3 8,8
3,0 52,2
30 M.F. %
0,25 3,9
0,25 6,0
0,25 3,5
—- 0,25 14,1
0,5 8,8
0,4 10,3
3,5 53,4
31 5 M.F.
%
0,032 0,7
0,173 5,7
0,456 9,0
0,122 3,6
0,217 17,0
0,271 6,7
0,238 8,6
2,3 48,8
32
5
6
6
M.F.
%
0,018 0,4
0,185 5,6
0,396
7,2
0,145 3,8
0,256 18,5
0,364 8,3
0,237 7,8
2,484 48,4
3
3
M.F. %
— 0.2 6,0
0,35
6,2
— 0,45 31,8
_ 0,25 8,1
2,5 47,9
— M.F. %
0,2 3,9
0,05 1,5
0,5 8,8
— 0,25 17,5
0,35
7,7
0,30 9,6
2.7 51,0
* 28 ref. no’lu sır, Trenton sırıdır.
1. « Anon. Ceram. Ind. », vol. X (1928), p. 152 ; « Keramos », vol. VII, 1928, p. 495 ; W. FUNK, « Rohstoft der Feinkeramik », Berlin, 1933, p. 313. 2 J. H.
KCENIG, « Lead Frits and Fritted Glazes », Ohio State University Bulletin, n° 95, juillet 1937, p 41.
3. Felix SINGER, « Keramische Farben in Ullmanns Encyclopadie der Technis- chcn Chemie », 2C edition, Berlin-Vienne, 1929, vol. IV, p. 821.
4. II. HECHT, « Lehrbuch der Keramik », 2e edition, Berlin-Vienne,1930, p. 145.
5. K.C.LU, « Journ. Amer. Cer. Soc », n» 9, 1926, p. 29-54.
6. J. H. KCENIG (I. c), p. 40. 7. J. H. KCENIG (I. a), p. 38. 8.Alfred B. SEARLE, « Encyclopaîdia of the Ceramic Industries », vol. II,
Londres, 1930, p. 295. 9.W. FUNK. (I.e.), p. 259
10. W. STEGER, « Ber. d. D. K. G » vol. I l l (1922). p. 303. 11. W STEGER, « Ber. d. D. K. G. ». vol. I l l (1922), p. 303. 12 F, GRECER, « Traite de Ceramique », Paris, 1934, p. 473. 13. H. HECHT (I. c), p. 297-293.
210
Eklenti VII (devamı)
14. « Ceramic Data Book », 1937, 9* edition, Chicago, p. 128. 15. Josef WOLF, « Sprechsaal *>, 1928. N°
s 45-46
16. E. GREBER (I. c), p. 500-501. 17. E. BERDEL, « Eifaches chem. Praktikum », parties V et
VI, 2' edition. Coburg, 1927, p. 42. 18. F. ALZNER, « Standardglasuren », Ber. d. D. K. G., 1936, p. 204. 19. E. GREBER (I. c), p. 329. 20 H. HECHT (I. c), p. 304-305. 21. Albert GRANGER, traduction allemande par Raymond
Keller, « Die Indus-trielle Keramic », Berlin, 1908, p. 468-469.
22. W. STEGER, « Ber. d. D. K. G. », vol. XII (1931), p. 43-66. 23. C. TOSTMANN in Felix Singer, « Die Keramik im
Dienste von Industrie und Volkswirtschaft, Brauschweig », 1923, p. 174.
24. 25. HEATH and GREEN, « Handbook of Ceramic
Calculations, Stoke-on Trent », 1922, p. 68. 25 H. HECHT (I. a), p. 302. 26. E. BERDEL (I. c), p. 48. 27 J. H. KCENIG (I. c), p. 48. 28. E. C. STOVER, « Technical Advances in Trenton », Trans. Amer. Cer, Soe
2, (1900), p. 147. 29 E. GREBER (I. c), p. 541. 30. E. BERDEL (I. c), p.48-49 . 31. H. SORTWELL, « Jour. Amer. Cer. Soc. », vol. IV (1921), p. 993 . 32. IRA E. SPROAT, « Jour. Amer. Cer. Soc. », vol. XIX,
n° 5, mai 1936 p. 140. 33. H. HECHT (I. c), p. 363-364.
211
Eklenti VIII 1200°C üstündeki
ısılarda pişirilen sırlar
MF =Moleküler Formül % = Bileşim jüzdesi
No Ref.
SK Bile
şim
Na20 K2O MgO CaO B203
ZnO
Al203 SiO2
1 7 M.F. %
— 0,2 6,0
0,1 1,3
0,7 12J5
B2O3 0,4 13,0
3,5 67,2
— 7 M.F. %
— 0,2 5,5
0,1 1,2
0,7 11,2
0,1 0,2
0,45 13,1
3,9 67,0
2 7 M.F. %
— 0,3 7,9
— 0,7 10,9
— 0,5 14,2
4,0 67,0
— 7 M.F. %
— 0,2 4,7
0,1 1,0
0,7 9,9
0,2 3,5
0,5 12,8
4,5 68,1
3 7 M.F. %
— 0,48 10,2
0,12 1,1
0,4 5,0
— 0,7 16,3
4,8 67,4
11 8 M.F. %
— 0,3
9,1
— 0,3 5,4
ZnO 0.40 10,5
0,534 16,7
3,0
583
11 8 M.F. % M.F. %
0,4 10,7 0,2 5,5
---
0,1
1.2
0.1
1.1
0,25 4,0
0,7 11,4
0,35 8,1
0,6 17,5
3,47 59,7
— 8 B2O3 0,45 13,4
3,9 68,5
— 8 MF. %
_ 0,2 5,0
0,7 10,3
0,1 1,8
0,5 13,5
4,3 68,3
— 8 M.F. %
_ 0,2 4,3
0,1 0,9
0S7 9,0
0,2 3,2
0,6 13,9
5,0 68,7
5 8 MJ. % 0,2 2,5
0,3 5,7
— 0,5 5,7
1,0 14,3
0,5 10,4
5,0 61,4
— 9 M.F. %
— 0,2 5,1
0,1 1,1
,0,7 10,5
— 0,5 13,7
4,3 69,6
— 9 M.F. %
— 0,2 4,6
0,1 1,0
0,7 9,7
0,1 1,7
0,56 17,0
4,66 69,0
5 9 M.F. %
0,2 2,4
0,3 5,5
— 0,5 5,5
0,1 13,6
0,6 11,9
5,2 61,1
212
Eklenti VIII (devamı)
MF=Moleküler Formül % = Bileşim yüzdesi
Ref N°
SK Bile şim
Na20 K2O MgO CaO B2O3 Aİ2O3 SiO2
— 9 M.F.%
— 0,2 3,7
0,1 0,8
0,7 7,7
0,2 2,7
0,7 14,0
6,0 71,1
3 9 M.F. %
— 0,25 4,1
0,38 2,7
0,37 3,7
— 0,75 13,6
7,1 75,9
6 10 M.F. %
— 0,2 4,7
0,1 1,0
0,7 9,8
— 0,56 14,3
4,66 70,2
5 10 M.F. %
0,2 2,3
0,3 5,3
— 0,5 5,2
1,0 13,1
0,7 13,4
5,4 60,7
— 10 M.F. %
— 0,2 4,0
0,1 0,9
0,7 8,4
0,1 1,5
0,65 14,2
5,5 71,0
— 10 M.F. %
— 0,2 3,2
0,1 0,7
0,7 6,8
0,2 2,4
0,8 14,1
7,0 72,8
7 11 M.F. %
— — 0,22 3,4
0,78 16,6
— 0,3 11,6
3,0 68,4
— 11 M.F. %
— 0,2 4,1
0,1 0,9
0,7 8,5
— 0,65 14,5
5,5 72,0
— 11 M.F. %
— 0,2 3,5
0,1 0,8
0,7 7,3
0,1 0,75 14,2
6,5 72,9
— 11 M.F. %
—
0,2 2,9
0,1 0,6
0,7 6,0
0,2 2,1
0,9 14,2
8,0 74,2
7 11/12 M.F. — — — 1,0 16,6
— 0,4 12,1
4,0 71,3
— 12 M.F. %
— 0,2 3,5
0,1 0,8
0,7 7,4
— 0,75 14,4
6,5 73,9
— 12 M.F. — 0,2 3,1
0,1 0,7
0,7 6,6
0,1 1,1
0,85 14,2
7,5
743
— 12 M.F.
%
— 0,2 2,6
0,1 0,6
0,7 5,4
0,2
1,9
1,0 14,2
9,0 75,3
— 13 M.F.
%
— 0,2
3,1
0,1 0,7
0,7 6,5
— 0,85 14,5
7,5 75,2
213
Eklenti VIII (devamı) Ref.
N°
SK Bileşim Na20 K20 MgO CaO B203
AI2O3 SiO2
— 13 M.F. %
— 0,2 2,9
0,1 0,6
0,7 6,1
0,1
1,1
0,9 14,3
8,0 75,0
— 13 M.F. %
— 0,2 2,4
0,1
0,5
0,7 5,0
0,2 1,8
1,1
14,2
10,0 76,1
7 13/14 M.F.
%
— — — 1,0
7,2
— 1,2 15,7
10,0
77,1
— 14 M.F.
%
— — — 1,0
13,4
— 0,6 14,6
5,0 72,0
— 14 M.F.
%
— — 0,5 4,8
0,5 6,8
— 0,6 14,9
5,0 73,5
8 14 M.F. %
— 0,3 4.5
— 0,7 6,2
— 0,8 12,9
8,0 76,4
—■ 14 M.F.
% — 0,2
3,0 0,1
0.6
0,7 6,2
— 0,9 14,4
8,0 75,8
9 14 M.F. %
0,4
3,7
0,4
5,7
— 0,2 1,7
— 1,1 16,8
8,0
72,1
— 14 M.F. %
—
0,2 2,6
0,1 0,6
0,7 5,5
0,1 1,0
1,0
14,3
9,0 76,0
— 14 M.F. %
—
0,2 2,2
0,1
0,5
0,7
4,6
0,2 1,6
1,2 14,2
11,0 76,9
10 14 M.F. %
0,20 1,8
0,37 4,9
0,09 0,5
0,34 2,7
— 1,0
14,4
8,9 75,7
— 15 M.F. %
— 0,2 2,7
0,1
0,6
0,7 5,6
— 1,0
14,4
9,0 76,7
4 15 MJF.
%
— 0,3 3,7
— 0,7 5,0
— 1,0
13,2
10,0 78,1
— 15 M.F. %
— 0,11 1,3
0,22 1,2
0,67 4,9
— 1,0 13,4
10,0 79,2
— 15 M.F.
%
— 0,2
2,4
0,1
0,5
0,7 4,9
0,1
0,9
1,2
15,4
10,0 75,9
214
Eklenti VIII (devamı)
Ref. SK Bile-
şim
Na2O K2O MgO CaO B2O3 Al2O3 SİO2
— 15 M.F. %
— 0,2 2,0
0,1 0,4
0,7 4,2
0,2
1,5
1.3 14,3
12,0 77,6
— 16 M.F. — 0,2 2,4
0,1 0,5
0,7 5,0
— 15,5
10,0 76,6
— 16 M.F. %
— 0,2 2,0
0,1 0,4
0,7 4,2
0,1 0,7
1.4 15,3
12,0 77,4
— 16 M.F. %
— 0,2 2,0
0,1 0,4
0,7 4,2
0,2 1,5
1,4 12,0 76.7
1. W. PUKALL : « Bunzlauer Feinsteinzeug », Sprechsaal, 1910. 2. Albert GRA-NGER : German trans by Raymond Keller. «
Die Indutrielle Keramik », p. 395, Berlin 1908. William FUNK : « Rohstoffe der Feinkeramik », p. 306, Berlin 1933.
3. W. PUKALL : prechsaal, vol. 43, p. 34 et 47, 1910. 4. W. RIEKE : « Des Porzellan », 2e ed, p. 107,
Leipzig, 1928. W. FUNK : comme ci-dessus, p. 304. 5. Albert GRANGER : comme ci-dessus, p. 213 6. W. STEGER : Ber deut keram Ges, p. 33, 1927.
7. E. BERDEL et G. DANHEIM : « Alkalifreie
Kalkglasuren », Ber deut keram Ges, vol. 13, p. 20-27, 1932.
8. Albert GRANGER : comme ci-dessus,
p. 401. W. FUNK : comme ci-dessus, p. 306.
9. E. GREBER : « Traite" de C^ramique », p. 330, Paris 1934.
10.F. SINGER : « Keramische Farben in UUmanns Encyklopaedia der Technischen Chemie », 2e ed vol. 4, p. 921, Berlin-Vienne, 1929.
11.Arthur S. WATTS : « The Practical Application of Bristol Glazes
Compounded on the Eutectic Basis ». Trans. Amer. Cer. Soc., vol. 19, p. 301-2, 1917.
215
Eklenti IX
Mat sırlar
Re
f. SK
08a
Bile. şim
Na2O K20 MgO CaO BaO
SrO
B2O3 Al2O3 SİO2
1 M.F.
% — 0,2
7,6 0,39 6,4
— SrO 0,41
17,2
0,45 12,7
0,2 8,3
13 473
2 08
07 M.F. %
— 0,2 6,8
0,1 1.4
0,7
14,1 — 0,4
10,0 0,2 7.3
2.8 60,4
2 04 M.F.
%
— 0,2 6,7
0,1 1,4
0,7 13,9
— 0,3
7,4 0,3
10,8
23 593
2
2-3
3-4
6a
4
M.F.
% — 0,2
6,6 0.1 1.4
0,7 13,7
— 0,2 4,9
0,4 14,3
23 59,1
2
%
— 0,2 6,5
0,1 1,4
0,7 13,6
— 0,15 3,7
0,45 16,1
2,8 58,7
— M.F.
% — 0,5
14,4 — 0,3
5,1
BaO 0,2 9,4
--
0,5 15,7
3,0 55,4
2 M.F. — 0,2 6,5
0,1 1,4
0,7 13,6
— 0,1 2,4
0,5 17,7
23 58,4
3
4-5
4-5
7
9
11
M.F. %
— 0,2 — 7,4
0,1 1,4
0,4 8,8
0,4 — 24,0
0,35 14.0 0,55
193
1,94 45.8
2 M.F.
%
_ 0,2 6.5
0,7 13,5
_ 0,05 1,2
2,8 58,1
2 M.F. %
— 0,2 6,4
0,1 1,4
0,7 13,4
— 0,6 21,0 0,83
19,7
57.8
4 M.F.
% 0,08 1,2
0,08
U — 0,86
11.1
—
_ 4,72 66,7
5 M.F. %
— — — 1,0 19,6
— — 0,6 21,4
23 59.0
5 13 M.F.
%
— — — 1,0 9,9
— — 1,4 25,3
6,10 64,8
1. A. BERGE : Sprechsaal, 1912, n°» 1, 2 et 3. 2. Felix SINGER : Sprechsaal, 44, (1911), n°
s 22 et 23 ; «
Trans. Amer. Ceram. Soc. », 12, 1910, p. 147. 3. C. W. PARMELEE, « Ceramic Products Cyclopaedia », 4* edition, 1928. 4 H. HECHT, « Lehrbuch der Keramik », 2' edition, Berlin, 1930, p. 36. 5. E. BERDEL, G.NNHEIM, “ Ber. D. K. G. “, 13, 1932, p. 20-27.
216
Eklenti X Kristal Sır
SK 7 SK 8 1!
Re
f
Moleküler Formül
Bileşim
yüzdesi
Ref Moleküler Formül
Bileşim yüzdesi
1 0,17 CaO 2,9
0,20 K2O 6,2 0,16 Na20 3,0 0,80 ZnO 21,6 0,18 CuO 4,4 0,60 B2O3 13,9 0,08 K20 2,3 0,30 AI2O3 10,2 0,41 PbO 27,8 2,40 SİO2 48,1 0,17 B2O3 3,6 0,08 AI2O3 2,5 — 0,30 K20 9,3 2,06 SİO2 37,7 0,70 ZnO 18,8 0,49 TİO; 11,9 0,60 B2O3 13,9 0,06 V2O5 3,9
|
0,30 AI2O3 10,1 0,08 CaO 1,3
2,40 SİO2 47,9
1
SK 9
0,12 Na20 2,2
0.21 CuO 0,12 K2O
5,0 3,4
Ref Moleküler Bileşim
0,08 BaO 0,39 PbO
3,7
26,0
Formül yüzdesi
0,24 B203
0,08 AI2O3
5,0
2,4
0,30 MgO 0,30 CaO 0,30 FeO
4,5 6,3 7,9
2,14 SİO2 38,6 0,10 NaKO 2,9 0,52 TİO, 12,4 0,30 AI2O3 11,4
0,06 MgO 0,16 CaO
0,9 2,9
3,00 SİO2 67,0
1
0.10 Na2O
2.1
SK 3a
0 02 MnO 0,9 Ref Moleküler Bileşim
0,04 FeO 2,2 Formül yüzdesi 0,31 CuO 8,1 0,08 K2O 2,3 2 0,235 K2O 10,0 0,23 PbO 16,5 0,088 CaO 2,2 0,23 B2O3, 4,9 0,0613 Na20 1,4 0,19 Al2O3 6,0 0,0513 BaO 3,5 2,33 SİO2
0,40 TİO2 43,3 9,8
0,575 ZnO 0,162 AI2O3 1,700 SİO2
21,2 7,5
46,9 0,001 WO3 0,1 0,202 TİO2 7,3
1. W. PUKALL, « Trans. Amer. Ceram. Soc. », 10 (1908). 2. F. H. NORTON : «The Control of Crystalline
Glazes Journ. Am. Cer. Soc, vol. XX (1937), p. 217.
217
Eklenti XI
Örtücü sırlar
Ref Montre No
Bile-şim
Na2
0
K20 CaO PbO AI2O3 SİO2 SnO2 ZrO2 TiO2
1 012
a
M.F. %
------ — — 1,0
62,8
— 2,0 33,8
— 0,15 4,5
0,15 3,4
2 09a M.F. %
0,4 10,3
— 0,6
37,0
0,1
2,8
2,5 41,6
0,2 8,3
—
1 08a M.F. %
— — 1,0
54.1
0,2 5,0
2,5 36,4
— —
3
08a
07a
M.F. %
— 0,16 3,2
— 0,85
42,4
0,2 4,6
2,86 38,5
0,34 11,3
— —
4 M.F. %
------ — 0,22 3,0
0,78 41,8
0,29 7,1
2,6 37,6
0,29 10,5
— —
1 1
04a
03a
03a
02a
M.F. %
— 0,25 4,0
0,75 47,6
0,28 8,1
2,05 35,0
— 0,15 5,3
—
5 M.F. %
0,05
0,8
0,25
5,9
0,05
0,7
0,65
36,4
0,15
3,8
2,7 41,0
0,3
11,4
_
4 M.F.
%
0,2
2,7
0,22 3,7
— 0,78 32,0
0,21 4,0
4,3 47,6
0,49 12,7
_
6 M.F. %
0,3 6,0
— 0,5
23,6
0,18 3,9
4,0 51,0
0,4 12,8
—
5 05a M.F.
%
0,09
1,5
0,3 7,5
0,2 2,3
0,41 24,2
0,2 5,4
2,75 43,9
0,28 11,2
B2O3 0,18 3,3
—
1. J. H. KCENIG : « Lead Frits and Fritted Glazes », p. 38-9, Ohio State Univ. Studies Engineering Series, vol. VI, n° 2, 1937.
2. E. KEMPE : Sprechsaal 69 n° 1, p. 3-4, 1936.
3. J. LIESBCHER : Zpravy Ceske Keram Spol 11, p. 65-9, 1934. 4. E. and H. KILLIAS : Keram Rundschau 36, p. 826, 1928.
5. E. BERDEL : « Einfaches Chemisches Praktikum », Parts
V and VI, 2c ed, D. 29, 32, 33, Coburg, 1917
6. W. PUKALL : Sprechsaal, p. 48, 1910.
218
Eklenti XII
Kurşunlu sırlar ve fritlerdeki erirgenliğin
denetimi için devlet tarafından onaylanmış
yöntem
( Brimsdown yöntemi )
Çok ince öğütülmüş 100 gr. kadar frit, sır ya da
sır barbotini 1100C derecede kurutulur. Eğer, sır
barbotin halindeyse kuvvetlice çalkalanır. Çöküntü
yapmaması için, bekletilmeden bir kaba boşaltılır.
Ben-mari banyosunda ısıtılarak kurutma yapılır. Sır
genellikle aynı cinsli olmadığından, buharlaştırmayla
elde edilen pudra, iyice karıştırılır, ancak, yeni
baştan öğütülmez. Sonuç olarak, 110°C
derecedeki kurutma iki saat süreyle devam eder.
0.5 gr. kurutulmuş sır 500 cc'lik bir Stohmann
tüpüne konulur. Sonra, tüpün ağzındaki işarete kadar
% 25 klorhidrik asitli sulu bir eriyifcle doldurulur.
Tüpün ağzı kauçuk bir tıpayla sıkıca kapatılır. Oda
sıcaklığında bir saat süreyle aralıksız çalkalanır.
Bir saat sonra, yine bir saat süreyle dinlenmeye bı-
rakılır. Gerekirse, bu sürenin sonunda eriyik, 15 cm’
lik 44 numara Whatman kâğıdından süzülür. Süzme işlemi
bir amyant tampona emdirme yoluyla da yapılabilir.
219
Bu yöntem kusursuz ve çabuk bir yöntemdir. Ne var ki,
süzülen eriyiğin küçük amyant zerreciklerine
bulaşmamasına dikkat etmek gerekir.
450 cc'lik süzülmüş karışım, yuvarlak kenarlı ve
düz cidarlı bir küvete konularak, 60-70°C derecede
ısıtılır.Tam olarak soğutulana kadar H2S geçirilir ve
çökelek birkaç saat süreyle dinlenmeye bırakılır.
Mümkünse bütün bir gece dinlendirildikten sonra,
15 cm’lik 44 numara Whatman filtre kâğıdından
geçirilerek, kalanı atılır.
PbS çökeleği (kurşun sülfür) sulandırılmış sıcak
nitrik asitle (1 kısım asit: 1/2 kısım su) işlem gör-
müş bir miktar brom izi taşıyan filtre kağıdıyla bir-
likte yeniden küvete konulur. Üç dört işlem, çökeleğin
erimesi için yeterli olmalıdır. Filtre kâğıdı, Pb(NO3)2
izlerinin giderilmesi için sıcak suda yıkanır. H2S ve-
ren tüp de karışımla birlikte aynı şekilde yıkanır. 8
cc H2SO4 konulur, çalkalanır, sonra, kalın beyaz bir
duman oluşana kadar bırakılır. Toplam 3 cc'lik bir
kalıntı görülene kadar dumanlaşma sürdürülür.
Soğumaya bırakılır. Soğuduktan sonra 100 cc su
220
katılır. İyice çalkalanır, en az dört saat süreyle
dinlenmeye bırakılır. Bu arada, önce H2SO4 ve su
karışımından hazırlanmış bir eriyikle, sonra alkolde
yıkanmış amyant tamponun konulduğu bir "Gooch potası"
hazırlanır. Yarım saat süreyle "Meker beki" üstünde
ısıtılır. Soğuma ve "Gooch potası"'nın tartılmasından
sonra PbSO4 süzülür. Önce, %5’lik H2SO4 eriyiği
içinde, sonra da üç kez alkolde yıkanmış çökelek, alev
tehlikesi geçinceye kadar hafif ateşte tutulur. Sonra,
"Gooch potası" beş dakika kadar, kızıl derecede
ısıtılır. Bir kurutucuda kurutulur, yine tartılır.
Ancak tartımdan önce potanın oda ısısına gelmesi için
bir saat kadar beklenir.
Kurşun sülfatın çözünürlüğünün karşılaştırılmasın-
da, elde edilen ağırlık 0.0006 gr. artar. Böylece 0.45
gr. örnek için PbSO4 elde edilir. 0.5 gr. örnekte bu-
lunan PbS04’ü elde etmek için ağırlığın dokuzda biri
eklenir. PbSO4'ü değiştirmek için 0.736 rakamıyla çar-
pılır. Bulunan sonuç, kuru sırdaki PbO yüzdesini verir.
221
Eklenti XIII
Kurşun bi-silikat fritiyle ilgili
endüstriyel ilkeler
(The Solubility of Lead Glazes, Part.Ill, A.W.Norris).
(Trans. Brit. Cer. Soc. 50, 255, 1950-1'den özet)
GÖZLEMLER: Bu ilkeler, genellikle yüksek oranda kur-
şun içeren fritlerle ilgilidir. Normal olarak öğütülmüş
az kurşunlu sırlar için, aşağıdaki ilkelere uyan, gerçek
erirgenliği daha fazla bir frit kullanılabilir. Bazı
koşullarda, en çok % 2.5'luk bir gerçek erirgenlik kabul
edilebilir.
1. Bileşim
a) Fritin, PbO olarak kurşun içeriği, toplam ağır-
lığın 63'ünün altında, % 65'inin üstünde bulunmalıdır.
b) Fritin, Al2O3 olarak alümin içeriği, toplam
ağırlığın % 2'sinin altında, % 3.5'in üstünde
bulunmamalıdır.
c) PbO, Al2O3 ve SiO2'nin yüzde olarak toplamı,
fritin toplam ağırlığının % 98'inin üstünde bulunmalı-
dır.
Bu ölçümler, aşağıda ikinci konuda işaret edildiği
222
gibi, örnek fritler üstünde yapılmıştır. Yalnız, öğüt-
me, BS 240 elekten geçecek şekildedir.
2. Erirgenlik
PbO yüzdesi olarak belirlenen fritin kurşun
erirgenliği, toplam frit ağırlığına göre, aşağıdaki
durumda, % l’i aşmamalıdır. Denetimi yapılacak fritten
12.5 kg. alınır. Bunun tümü öğütülerek, 4 ve 20'lik
elekten geçirilir. Deney için yalnızca 20'lik elekte
kalan saklanır.
Bu fritin tümü akik bir havanda elle döğülür.
İşlemin sonunda, BS 170 elekten geçenler ile BS 240
elekte kalanlar alınır.
Bu örneklerin erirgenlik derecelerinin saptanmasında,
aşağıda, üçüncü konuda işaret edildiği gibi bir yöntem
kullanılır. Eğer, iki sonuç arasında % 3'den fazla
bir farklılık görülürse, önceki örnekler bırakılarak,
deneyime yeniden başlanır. Elde edilen rakamın, fritin
yapısındaki gerçek erirliği gösterdiği kabul edilir.
3. Kurşun erirgenliğinin ölçümü
223
Kurşun erirgenliğiyle ilgili deneyimlerin temel
kuralları, işletme kurallarında görülür. British Ceramic
Research Association* ve benzeri yerlerde yapılmış
çalışmalar çok kesin ve açık kurallar getirmiştir.
Önerilen yöntem şöyledir: Denetimi yapılacak
fritten, bir saat camı üstünde 0.5 gr. tartılır.
Tartılan frit, 480 cc'lik % 0.25 HC1 asitli bir eriyik
içinde dikkatlice yıkanır. 500 cc'lik bir Stohmann tüpü
içinde yapılan yıkama işleminin süresi tam olarak
kaydedilir.
Tüp sallanarak, kuvvetlice çalkalanır. Sonra, 500
cc. hizasına kadar asitli eriyikten eklenir ve toplam
iki saat süreyle dinlenmeye bırakılır. Ancak, çalkalama
işlemi süresi de dinlenme süresine katılır. Aynı
zamanda ısı da 20°C'de tutulur.(Bunun için mari-
banyosu uygulanabilir).
Bu arada, aşağıdaki gibi, bir "Buchner küveti" ha-
zırlanır. Bunun için"Buchner küvetiM,nin dibine 42 numara
Whatman filtre kâğıdı konulur. Filtre kâğıdının üstü, 7
mm. kalınlığında filtre kâğıdı hamuruyla örtülür.
Filtre kâğıdı hamuru ise kesilmiş filtre kâğıdının
*İngiliz Seramik Araştırmaları Birliği.
224
suda şişirilmesiyle hazırlanır. Yayılmış olan filtre
kâğıdından hamur tabakasının üstüne 42 numara
kâğıttan bir tabaka daha örtülür. Havalandırmayla
kurutulur.
İki saatlik sürenin sonunda, Stohmann tüpündeki
karışım "Buchner küveti'ne dökülür.
İşlem beş dakikayı geçmemelidir.
Önce 450 cc'lik süzülmüş karışım, sonra da kurşun
içeriği ölçülür.
Gözlem: Bu yöntem, en az % 10 erirgenlik için
uygulanır. % 15 oranına kadar hata çok az olabilir.
Ancak, bu oranın ötesindeki hatalar % 2 ile % 3
arasında değişebilir. Kesinlik sağlanması için,
deneylerin yinelenmesinde yarar vardır.
225