Sanat Eğitim Tarihi Çerçevesinde Çocuk Sanatının Tarihi · Sanat Eği mi Tarihi...
Transcript of Sanat Eğitim Tarihi Çerçevesinde Çocuk Sanatının Tarihi · Sanat Eği mi Tarihi...
ÇocukSanatınınTarihiDoç. Dr. Oğuz DİLMAÇ
Sanat Eğitim Tarihi Çerçevesinde
Doç. Dr. Oğuz DİLMAÇ
Sanat Eğitimi Tarihi ÇerçevesindeÇOCUK SANATININ TARİHİ
ISBN 978-605-241-149-0DOI 10.14527/9786052411490
Kitap içeriğinin tüm sorumluluğu yazarlarına aittir.
© 2018, PEGEM AKADEMİ
Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Pegem Akademi Yay. Eğt. Dan. Hizm. Tic. AŞ'ye aittir. Anılan kuruluşun izni alınmadan kitabın tümü ya da bölümleri, kapak tasarımı; mekanik, elekt-ronik, fotokopi, manyetik, kayıt ya da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, basılamaz, dağıtılamaz. Bu kitap T.C. Kültür Bakanlığı bandrolü ile satılmaktadır. Okuyucularımızın bandrolü olmayan ki-taplar hakkında yayınevimize bilgi vermesini ve bandrolsüz yayınları satın almamasını diliyoruz.
Pegem Akademi Yayıncılık, 1998 yılından bugüne uluslararası düzeyde düzenli faaliyet yürüten uluslararası akademik bir yayınevidir. Yayımladığı kitaplar; Yükseköğretim Kurulunca ta-nınan yükseköğretim kurumlarının kataloglarında yer almaktadır. Dünyadaki en büyük çevri-miçi kamu erişim kataloğu olan WorldCat ve ayrıca Türkiye'de kurulan Turcademy.com ve Pegemindeks.net tarafından yayınları taranmaktadır, indekslenmektedir. Aynı alanda farklı yazar-lara ait 1000’in üzerinde yayını bulunmaktadır. Pegem Akademi Yayınları ile ilgili detaylı bilgilere http://pegem.net adresinden ulaşılabilmektedir.
1. Baskı: Ocak 2018, Ankara
Yayın-Proje: Özlem SağlamDizgi-Grafik Tasarım: Tuğba Kuşcuoğlu
Kapak Tasarımı: Pegem Akademi
Baskı: Ay-bay Kırtasiye İnşaat Gıda Pazarlama ve Ticaret Limited ŞirketiÇetinemeç Bulvarı 1314.Cadde No:37A-B
0312 472 58 55
Yayıncı Sertifika No: 36306Matbaa Sertifika No: 33365
İletişim
Karanfil 2 Sokak No: 45 Kızılay / ANKARAYayınevi: 0312 430 67 50 - 430 67 51
Yayınevi Belgeç: 0312 435 44 60Dağıtım: 0312 434 54 24 - 434 54 08
Dağıtım Belgeç: 0312 431 37 38Hazırlık Kursları: 0312 419 05 60İnternet: www.pegem.netE-ileti: [email protected]
Bana çok güzel bir çocukluk yaşatan babama ve çok güzel bir
babalık yaşatan çocuklarıma ve eşime...
DOÇ. DR. OĞUZ DİLMAÇ
1973 yılında Kars’ta dünyaya geldi. 1996
yılında Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir
Eğitim Fakültesi Resim-iş Eğitimi Anabilim
Dalından mezun oldu. 1996-1999 yılları ara-
sında MEB Erzurum İl Milli Eğitim Müdür-
lüğüne bağlı İbn-i Sina İlköğretim okulunda
resim-iş öğretmeni olarak görev yaptı. 1999
yılında Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Resim-iş Eğitimi
Anabilim dalına okutman olarak atandı. 2003 yılında Atatürk Üniversitesi Sos-
yal Bilimler Enstitüsü Resim-iş Öğretmenliği Bilim Dalında Yüksek Lisansını
tamamladı. 2009 yılında Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Batı Sa-
natı ve Çağdaş Sanat Bilim dalında Doktorasını tamamladı. 2011 yılında Atatürk
Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Resim-iş Eğitimi Anabilim dalına
Yrd.Doç.Dr. olarak atandı. 2013 yılında Güzel Sanatlar Eğitimi alanında Doçent
unvanı aldı. Bugüne kadar altı kişisel serginin yanı sıra yurt içinde ve yurt dışında
bir çok karma sergilere katılmıştır. Ulusal ve uluslararası kongrelerde yayınlanmış
bildirileri, sanat eğitimi ile ilgili yurtiçi ve yurtdışı çeşitli dergilerde yayınlanmış
makaleleri ve kitap bölümleri bulunmaktadır. 2017 yılında GÖRSED derneği ta-
rafından Akademisyen Kategorisinde yılın Görsel Sanat Eğitimcisi ödülüne layık
görülmüştür. INSEA (Th e International Society for Education Th rough Art) ve
GÖRSED (Görsel Sanatlar Eğitimi Derneği) üyesidir. Atatürk Üniversitesi Kazım
Karabekir Eğitim Fakültesi Resim-iş Eğitimi Anabilim dalında öğretim üyesi ola-
rak görevine devam etmektedir.
Ön Söz
Çocuk resmi bir ifade aracı olmasının yanı sıra çocuğun zihinsel ve bedensel
gelişiminin etkisi ile ortaya çıkan bir dürtünün sonucunda üretilen çalışmalar-
dır. Elbette çocuk, resim etkinliği sırasında bilinçli olarak bunu gerçekleştirmeyi
amaçlamaz. Doğal olarak gerçekleşen bu süreç, sürekli değişen ve gelişen dinamik
bir olgudur. Resim ve çocuk birbirlerinin ayrılmaz bir parçasıdır ve birbirlerini
anlamlandırarak tamamlarlar. Ayrıca resim etkinlikleri sonucunda çocuk iç dün-
yasına açılan ve hem psikolojik hem de zihinsel gelişimi ile ilgili olarak ipuçları
veren bir pencereyi yetişkinlere sunar.
Çocukların yaptıkları resimlerin sözcüklerden daha güçlü bir ifade aracı ol-
duğunun keşfedilmesi 19. yüzyılın ikinci yarısında başlamıştır. Bu keşif sonucu,
çocuğun iç dünyası ile ilgili ipuçları elde etmede çocuk resimlerinden yararla-
nılmaya başlandığını, çocukların yaptığı resimlerden hareketle çocuğun zekasını
ölçen ölçeklerin geliştirilmesine yönelik araştırmaların da başladığını görmekte-
yiz. Özellikle 1885-1920 yılları arasındaki dönemde birçok değişik ülkede çocuk
resimlerini biriktirme, onları betimleme ve sınıfl andırma çabaları görülmüştür.
Bu dönemde, çok sayıda çocuk resmi üzerinde araştırmalar yapılmış ve resimler
çocukların cinsiyet, sosyo- kültürel yapısı ve yaşına göre birtakım özellikleri göz
önünde tutularak sınıfl andırılmıştır. Başlangıçta yapılan bu basit sınıfl andırmala-
rın, ilerleyen yıllarda psikoloji biliminin de yardımıyla çocuğun bilişsel, duyuşsal
ve psikomotor gelişim özelliklerine göre çeşitlendiği görülecektir.
Bu kitabın adının Çocuk Sanatının Tarihi olarak belirlenmesinde karşılaşılan
temel soru şudur; çocuk resimleri birer sanat eseri midir? Elbette çocuk resimle-
ri birer sanat eseri değildir. Kitabın adının oluşmasına etki eden iki temel unsur
bulunmaktadır. Bunlardan birincisi sanatın sadece yetenek değil, daha büyük bir
oranda yaratım süreci olduğudur ve çocuk bu süreci yoğun olarak yaşamaktadır.
Dolayısıyla yetişkinlerin sanatsal çalışmaları ile bu anlamda benzerlik göstermek-
tedir. İkincisi ise kitabın dördüncü bölümünde ele alınan ve çocuk resimlerinin
özellikle avangart sanatçıların eserleri ile olan şaşırtıcı benzerlikler taşıması kita-
bın bu adı almasına neden olmuştur. Çocukların yetişkinlerden ayrı ve çok farklı
varlıklar olması çocuk resimlerinin kendi içinde ele alınması zorunluluğunu do-
ğurmaktadır. Kendine ait oldukça zengin bir dili bulunan bu resimler elbette ye-
tişkin sanatçıların eserleri ile karşılaştırılmamalıdır.
Bu kitapta çocuk resimlerini yorumlama yerine, çocuk resmini keşfetme ve
anlamlandırma çabalarının geçirdiği gelişim evreleri verilmeye çalışılmıştır. Bu
evrelere yön veren sanat eğitimcileri, psikologlar, eğitim bilimciler, filozof ve sa-
natçıların görüşleri, izledikleri yollar, ortaya koydukları ve bazılarının bugün bile
geçerliliğini koruduğu görülen metotlar ele alınarak okuyucuya sunulmuştur. Di-
siplinlerarası bir alan olan sanat eğitiminin tarihsel süreç içinde kısa bir bölümü-
nün sunulduğu bu çalışma, çocuk resimlerinin yetişkinler gözüyle anlamlandı-
viiiSanat Eği mi Tarihi ÇerçevesindeÇocuk Sana nın Tarihi
rılma serüvenidir. Sanat eğitimcileri, sanat eğitimci adayları ve konu ile ilgilenen
araştırmacılar için görsel sanatlar eğitiminin dönemsel bir kesitini ele alan bu ça-
lışmanın ilgililer için bir başvuru kitabı olması, arzumuzdur.
Bu kitabın düzenlenmesinde yardımlarını esirgemeyen değerli Prof. Dr. H.
Ömer ÖZDEN’e ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum. Desteği ve görüşleri ile bana
katkı sağlayan eşim Dr. Sehran DİLMAÇ’a ve kitabın kapağında yer alması için
resim yapan oğullarım Okay ve Gökmen’e de katkıları için ayrıca teşekkür ederim.
Oğuz DİLMAÇ
2017
İÇİNDEKİLER
Doç. Dr. Oğuz Dilmaç ...........................................................................................................v
Ön Söz ................................................................................................................................... vii
Giriş ........................................................................................................................................1
1. BÖLÜMENDÜSTRİYEL DEVRİM VE SOSYAL DEĞİŞİMİN ETKİSİNDEKİ
SANAT EĞİTİMİ VE ÇOCUK RESİMLERİNE OLAN İLGİYE ETKİSİ
Jean Jacques Rousseau (1712-1778) ...................................................................................21
Johann Heinrich Pestalozzi (1746-1827) ...........................................................................25
Herbert Spencer (1820–1903) .............................................................................................31
Art and Craft .........................................................................................................................34
John Ruskin (1819-1900).....................................................................................................39
William Morris (1834-1896) ...............................................................................................43
2. BÖLÜMEĞİTİM AKIMLARININ ETKİSİNDEKİ SANAT EĞİTİMİ VE ÇOCUK
RESİMLERİNE OLAN İLGİYE ETKİSİ
Alfred Lichtwark (1852-1914) ............................................................................................50
Georg Kerschensteiner (1854-1932) ..................................................................................50
John Dewey (1859-1952) .....................................................................................................55
Henry Schaefer-Simmer (1898-1978) ................................................................................56
xSanat Eği mi Tarihi ÇerçevesindeÇocuk Sana nın Tarihi
3. BÖLÜMPSİKOLOJİNİN BİLİMSEL BİR DİSİPLİN OLARAK KABUL
EDİLMESİNİN ÇOCUK RESİMLERİNE OLAN İLGİYE ETKİSİ
James Sully (1842-1923) ......................................................................................................69
Corrado Ricci (1858-1934) .................................................................................................76
Georges Rouma ....................................................................................................................77
Georges- Henri Luquet (1876-1965) ..................................................................................78
Friedrich Wilhelm August Fröbel (1782-1852) ................................................................90
Rudolf Arnheim (1904-2007) .............................................................................................97
Jean Piaget (1896 - 1980) .................................................................................................. 103
Victor Lowenfeld (1903-1960) ......................................................................................... 107
Arthur B. Clark .................................................................................................................. 109
Karl Bühler (1861-1917) ................................................................................................... 112
Norman Freeman .............................................................................................................. 116
Rhoda Kellogg (1898-1987) ............................................................................................. 119
John Matthews .................................................................................................................. 124
4. BÖLÜMMODERN SANATIN ÇOCUK RESİMLERİNE OLAN
İLGİYE ETKİSİ
Wassily Kandinsky (1866-1944) ..................................................................................... 145
Franz Cižek (1865-1946) .................................................................................................. 152
Paul Klee (1879-1940) ....................................................................................................... 167
Jean Dubuff et (1901-1985) ............................................................................................... 172
SONSÖZ ............................................................................................................................ 176
Kaynakça ............................................................................................................................ 179
Son iki yüz yıldır yetişkinlerin çocuk resimlerinin görsel çekiciliğini analiz
etmeye yönlendiren en önemli faktörler bu resimlerin içerdiği masum çekiciliğin
yanı sıra çocuğun gizemli dünyasını yansıtmasıdır. Çocuğun dış dünya ile arasın-
da kurulan bağın onda uyandırdığı duyguları yansıtmada kullandığı en yalın araç
resimdir. Çocuğun daha konuşmaya başlamadan önce karalamaya başladığı göz
önüne alınırsa resmin ne kadar önemli bir ifade aracı olduğu anlaşılacaktır.
Çocuk resimleri şüphesiz çocuğun olduğu her dönemde vardı ve en erken
örnekleri belkide mağara duvarlarına yapılmıştı. Çocukların çizimleri ile ilgili bi-
linen en eski örnek ise Aristo’nun genç Yunanlıların eğitimi için en önemli konu-
lar içerisine çizimi de katmasını gösterebiliriz (Compayre, 1910: 89). Aristo doğa-
nın sahip olduğu dinamikler ve insanlarla olan diyalogda, sanatın bir eğitim aracı
olabileceğine inanıyordu (Özsoy, 2003: 58). Ancak çocuk resimlerinin hak ettiği
önemi kazanması için çocuk gelişimi üzerine yapılan araştırmaların yoğunlaştığı
aydınlanma döneminin gelmesi beklenecekti.
Özellikle 19. yüzyılın çeşitli dönemlerinde çocuk resimlerinin incelenmesi ile
ilgili araştırmalar yoğunluk kazanarak (Efl and,1990; Goodenough,1926; Harris,
1963; Macdonald, 1970; Th omas ve Silk, 1990) özellikle İngiltere’de Cooke, İtal-
ya’da Ricci, Avusturya’da Cizek ve Fransa’da Luquet’in başını çektiği araştırmacılar
tarafından sürdürülmüştür. Araştırmaların sayıca çokluğuna rağmen karşılaşılan
en büyük çelişki elde edilen sonuçların çocuk resimlerinin genel bir modelini ver-
memesidir.
Yavuzer (1992: 22) özellikle 1885-1920 yılları arasında çocuk resimlerini bi-
riktirme, onları betimleme ve sınıfl andırma çabalarının görüldüğünü belirtmiştir.
Ama burada sorulması gereken en önemli soru dört ya da beş yaşındaki bir çocu-
ğun sınırsız hayal gücünün bir sonucu olarak yaptığı eserin yetişkinlere ait sadece
GİRİŞ
2Sanat Eği mi Tarihi ÇerçevesindeÇocuk Sana nın Tarihi
sanatsal ve estetik terimlerle nasıl yorumlanabileceğidir? Bu yorumlamaların di-
siplinler arası çalışmayı gerektirdiği açıktır.
Bu araştırmada ele alınan konu sanat eğitimi tarihi çerçevesinde çocuk resmi-
ne olan ilginin incelenmesidir. Her evreye damgasını vuran ünlü düşünür, peda-
gog, sanat eğitimcisi, araştırmacı, psikolog ve sanatçıya yer verilerek, sanat eğiti-
mine teorik ve uygulamada yaptıkları katkılar sunulmaya çalışılmıştır. Başlangıçta
bir makale olarak hazırlanması düşünülen konu kapsam bakımından genişliği göz
önüne alındığında kitap olarak okuyucuya sunulmasının daha uygun olacağı dü-
şünülmüştür.
Bu kapsamda ele alınan çocuk resimlerine olan ilgi, toplumların geçirdiği
ekonomik, kültürel, bilimsel ve teknolojik alanlarda gösterdiği değişime paralel
olarak değişmiş ve günümüze gelebilmiştir. Sanat eğitimi, tarih içerisinde geçirdiği
değişim sırasında bir takım faktörlerin etkisi altında kalmıştır. Bu faktörleri şöyle
sıralayabiliriz:
1. Sanat tarihi, psikoloji, felsefe, estetik, sosyoloji, antropoloji gibi sanat eği-
timini etkileyen bilim alanlarındaki gelişmeler,
2. Toplumların sanata olan bakışı,
3. Tarih içinde toplumların ihtiyaçlarına göre sanattan ve eğitimden bek-
lentileri,
4. Bu beklentilerinin karşılanması sırasında belirlenen sanat eğitiminin
amaç, yöntem ve uygulamaları,
5. Sanat Eğitiminin gelişen teknolojinin yarattığı değişikliklerden etkilenmesi,
6. Toplumların dini, politik dünya görüşleri ve ekonomik güçleri,
7. Sanat eğitiminin bilimsel bir disiplin olduğunu göstermek için yapılan
çalışmalar.
Bu etkiler doğrultusunda çocuk resimlerine olan ilgiyi dört evreye ayırabi-
liriz. Kelly (2004) gibi araştırmacılar ise bu evleri üç grup altında toplamıştır. Bu
evrelerden birincisinde çocuklar sanayinin ve ekonomik büyümenin çıkarları için
sanat eğitimi almalıdır düşüncesi hâkimdi. Bu ilk eğitim sanayinin ihtiyaç duy-
duğu fabrikalarda çalışacak nitelikli tasarımcıları yetiştirmeye yönelikti. Endüstri
Çağı olarak anılan bu dönem ile birlikte sanat eğitiminde tasarım ön plana çık-
mıştır. Bu yolla endüstrinin üreteceği eşyanın tasarımında yenilikçi bir anlayışın
arayışı içine girilir. Amaç üretilen eşyaların iyi pazar bulmasıdır ve bu bağlamda
endüstrinin üreteceği ucuz eşya biçimlerini kolay, düzgün çizmektir. Bunun için
en uygun çizim yöntemi olarak geometrik formlarla yapılan çizgisel tasarım me-
todu uygun görülmüştür. İngiliz sanat eğitimcisi M. Steveni’nin, ticaret bilinci-
3Giriş
nin güçlendiği 19. yüzyılda, sanat eğitiminde estetikten çok ticari amacın yeğlenir
olduğunu belirtmesi (Steveni, 1968: 88) dönemin sanat eğitimi anlayışını açıkça
ortaya koyması açısından oldukça önemlidir.
İkinci evre ise eğitimde meydana gelen reformist hareketlerden oluşmaktadır.
Bu evrede özellikle Almanya’da görülmeye başlanan “İş Okulu Hareketi” ve “Sanat
Eğitimi Akımı” ile çocuk resimlerine olan ilginin bir kez daha arttığı görülmek-
tedir.
Üçüncü evreyi oluşturan süreçte ise 19. yüzyılın sonlarından itibaren sanayi-
ye hizmet eden bir sanat eğitimi sürecinden uzaklaşılarak çocuk resminin çocu-
ğun zihnindeki duygu ve düşüncelerini yansıttığını savunan bir anlayışa yöneldiği
görülmektedir. Bu duruma neden olan gelişme hiç kuşkusuz psikoloji’nin bir bilim
dalı olarak kabul edilmesidir. Bu gelişme sanat eğitimine yön veren en önemli ge-
lişmedir ve bu evrenin temelini oluşturur. Artık çocuk resimleri psikoloji bilimi-
nin ilgi alanına girmiş ve birçok psikolog ve eğitim bilimci bu alana giderek artan
bir oranda ilgi duymaya başlamıştır. 20. yüzyılın başlangıcında bu süreç hızlana-
rak artmıştır.
Üçüncü evrede karşılaşılan olumsuzluk ise çocuk resimlerinin gelişimsel bir
dil sistemi ve sembolik değerler içeren basit çizimler olduğunu ve bu nedenle ço-
cuk resimlerinin estetik bir değer taşımadığı düşüncesinin hakim olmasıdır. Bu
düşünce, bir resmin estetik değerinin resmedilen nesnelerin gerçeğe yaklaştıkça
arttığının zannedilmesinden kaynaklanıyordu. Sanat eğitmenlerinin dışında ço-
cuk resimlerine ilgi gösteren tek meslek grubu, bunların bir tür gelişimsel dil sis-
temi olduğu ve simgesel özellik taşıdıkları ama sanatsal bir faaliyet olmadıkları so-
nucuna varan psikologlar olmuştur. Ancak onlarda çocuk resimlerinin estetik bir
değeri olduğunu görememişlerdir. Bununla beraber psikologlar çocukların çizim-
lerinin evrilerek sanat haline gelebileceğini kabul etmişler ve çocukluk evresindeki
çizimlerin, daha olgunlaşmış ve gerçekçi bir çizim tarzına giden süreçte olgunlaş-
mamış eserler olduğuna karar vermişlerdir. Onlara göre sanat sadece gerçekçi veya
natüralist temsil özellikleriyle kabul edilebilirdi. Bu evrede aynı inanca sahip olan-
lar sadece psikologlar değildir. Sanat eğitmenleri de öğrencilerinin çalışmalarında
gerçekçi çalışmalara önem vermektedirler. Bu dönemde çocukların çalışmalarına
herhangi bir estetik değer verilmesi fikrine onlar da karşıdır (Kelly, 2004).
Bu gelişme özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak, 20. yüzyılın ilk
otuz yılını kapsayan dönem içinde, ifade ve düşünce özgürlüğü ile birlikte; akıl ve
bilime dayalı, modernizm denilen yeni bir dünya görüşünün belirmesi ile ortadan
kalkacaktır. Artık çocuk resminin sanatsal bir ifade taşıyabileceği düşüncesi ortaya
çıkmıştır. Dördüncü evreyi oluşturan temel görüş çocuk resimlerinin estetik yö-
nünün fark edilmesidir.
4Sanat Eği mi Tarihi ÇerçevesindeÇocuk Sana nın Tarihi
Artık sanat eğitimcileri ve sanatçılar çocuk resminin sanatsal bir değeri ol-
duğunu görüyorlardı. Bunun en önemli nedeni ise 20. yüzyılın başlarında estetik
ve kültürel ölçütlerle ilgili yaşanan geçiş sürecinde Avrupa’da Batılı olmayan kül-
türlerin sanatlarına karşı büyük bir ilgi ve merakın doğmasıydı. Bu evrede birçok
avangart sanatçının çocuk resimleri biriktirdikleri ve bu resimlerin zengin imgesel
hazinelerinden olabildiğince yararlanarak eserler gerçekleştirdikleri görülmekte-
dir. 20. yüzyılın başında modernliğin temsilini kentsel temalarda ve endüstriyel
süreçlerde arayan birçok sanatçının yanı sıra hızlı kentleşmeye ve endüstrileşmeye
tepki duyan pek çok sanatçı olmuş, yeni bir ‘Romantik’ ruhu duyuran bu sanatçılar
’Primitivizm’ olarak adlandırılan bir eğilimi paylaşmışlardır (Antmen, 2010: 35).
Yeni modernist sanat hareketlerinden alınan ilhamla, çocukların çizimlerinin
estetik yönünün olduğuna ilişkin tutum değişikliği, özellikle izlenimcilerin, nes-
nelerin öznel yorumlanmasından daha da ileri giden dışavurumcuların çalışma-
larının bir yansımasıdır: “Dışavurumculuk bu anlamda renklerin coşkun kullanı-
mını ve şeklin duygusal bir şekilde özellikle bozulmasını da içerir ve bu şekilde,
Rönesans perspektifinde kaydedildiği haliyle nesnel gerçekliğe olan bağlılığı en
aza indirir veya tamamen kaldırır. Daha da önemlisi, izlenimcilerin, sanatçının
-agresif, mistik, veya lirik- iç deneyimlerini izleyiciye yansıtmak için bireysel algı-
ya yaptığı vurgunun da ötesine geçerek kişisel vizyonun geçerliliğine vurgu yapar”
(Denvir, 1989: 109).
Buraya kadar ele alınan tüm bu evreler, 20. yüzyılın sonu ve 21. yüzyılın baş-
langıcından itibaren eğitimde görülen yeni uygulamalar ve araştırmalar ile birlik-
te daha farklı bir boyut kazanmıştır. Artık çocuğun bilişsel ve duyuşsal gelişimi
üzerindeki etkisinin yanı sıra eğitim sürecine olan katkılarını da çeşitli yönlerden
inceleyen ve analiz eden hem yurt içinde hem de yurt dışında birçok araştırmanın
yoğun bir şekilde gerçekleştirildiği bir döneme girilmiştir (Artut, 2004; Ayaydın,
2012; Darts, 2006; Duncum, 1999; Eisner, 1987; Garber, 2001; Houser, 1991; Lin-
derman, 1997; Mercin ve Alakuş, 2007; Yılmaz, 2007). Bu dönemde gerçekleştiri-
len araştırmalar resim çalışmalarının bireyin gelişimi için vazgeçilmez bir öneme
sahip olduğunu ortaya koymanın yanısıra farklı uygulama örneklerini de sunmak-
tadır (Arnheim, 1989; Artut, 2004; Bülbül ve Özsoy, 2016; Clark, 1987; Özsoy,
2001). Ayrıca çocuğun sağlıklı bir şekilde ruhsal gelişimini sürdürebilmesine yar-
dımcı olan resim çalışmaları sayesinde kendi kültürünü ve farklı kültürleri tanıya-
rak kendini keşfedebilmesine ve buna bağlı olarak özgüvenini kazanabilmesine de
büyük bir oranda yardımcı olduğu belirlenmiştir. Bunlara ek olarak bu dönemde
teknoloji ve bilim çağının ön plana çıkardığı yaratıcılık kavramının öneminin an-
laşılması ile beraber resim çalışmalarının farklı bir şekilde ele alındığı görülmekte-
dir. Sonuç olarak bu dönemde sanat eğitiminin önceki dönemlerden farklı olarak
artık bireyin kendini gerçekleştirebilmesi amacına yöneldiği söylenebilir.
1. BÖLÜM
ENDÜSTRİYEL DEVRİM, SOSYALDEĞİŞİMİN VE EĞİTİM REFORMLARININ ETKİSİNDEKİ SANAT EĞİTİMİ VE ÇOCUK
RESİMLERİNE OLAN İLGİ
“Çocuk çizimlerinden hoşlanıyorum. Şüphesiz gerçeklik orada”.
Andre Derain
Çocuk resimlerine olan ilginin birinci evresini oluşturan dönemi şekillen-
diren en önemli gelişme Endüstri Devrimi’dir. Bu dönemden başlayarak gittikçe
artan bir yoğunlukta birçok eğitimci, bilim adamı ve sanatçının çocuk resimlerine
ve sanat eğitimine ilgisinin arttığı görülmektedir. Sanatın bir ders olarak okullara
girişinin gerçekleştiği Endüstri Devrimi ile birlikte İngiltere’de 1800’lerin ortasın-
da sanat, artık okul programlarının bir parçası olmuştur. Endüstrinin hızla gelişi-
mi, fabrikalarda artan üretim, endüstriyel tasarıma gereksinimi de büyük boyutta
gündeme getirmiştir (Steveni, 1968: 88).
Sürekli gelişim ve değişim içinde olan dünyada özellikle 19. yüzyılda başlayan
Endüstri Devrimi ile birlikte bu süreç hızlanarak artmıştır. Bu dönemde imalatta
uygulanan yeni yöntem ve teknolojilerin özellikle makine gücünün ön plana çık-
tığı görülmektedir. Artık el ile üretim yapılan küçük imalathaneler yerlerini ma-
kinelerle üretim yapan çok sayıda büyük fabrikalar almaya başlamıştır. Bu durum
beraberinde kırsal kesimden kentlere olan göçün hızlanmasına neden olmuştur.
Bütün bu gelişmeler sosyal hayatın tümüyle değişmesine yol açacaktır.
19. yüzyılın sonu 20. yüzyılın başı itibariyle Endüstri Devrimi’nin getirdikle-
rine paralel olarak eğitim, kültür ve sanat alanında bir takım değişimler olmuştur.
Bu dönemde nüfus artışına bağlı olarak ortaya çıkan talep artışı ve beraberinde seri
üretime olan gereksinme gibi gelişmeler, sistemin kendini yeniden örgütlemesi ge-
rektiği fikrini ortaya koymuştur. Fabrikaların kurulduğu bölgelerde şehirleşme ve
nüfus artışı başlamış, üretimde ve talepte büyük ölçüde artış meydana gelmiştir.
Artan talebe cevap verebilmek için büyük fabrikalar kurularak devamlı çalışacak
memurlar ve işçiler istihdam edilir. Verimi arttırmak için teknolojik yeniliklere
yönelirler. Tekstil Avrupa’da özellikle İngiltere’de 1800’lerde başlıca endüstri halini
alır. Özellikle çıkrık makinesi gibi makineler enerji ihtiyacını karşılamak için su
gücünden faydalanmak üzere nehir kenarlarına yapılırlar.
Buhar gücü tekstilin yanı sıra taşımacılıkta da kullanılmaya başlanır. 1850
yılında buhar gücü sayesinde hemen hemen tüm İngiltere’de demir yolu ağları ku-
rulmuş, nüfus yoğunluklarındaki değişim kentler lehine hızla değişmiştir. Şehirler
baş döndürücü bir hızla büyür, hızla şekillenen yeni bir şehircilik anlayışı gelişir.
Böylece İngiltere dünya ticaretinin büyümesinde anahtar rolü üstlenir. Yurtdışın-
dan ithal edilen hammadde işlenerek ihraç edilir.
Endüstrileşme sosyal yaşamı değiştirmenin yanı sıra Avrupa’ya ekonomik,
askeri ve ticari bakımdan büyük bir güç vermiştir. Sosyal, ekonomik ve ticari ha-
yatta yaşanan tüm bu gelişmelerin yanı sıra Endüstrinin büyümesine tepkiler de
olmuştur. Art and Craft s hareketinin önderi William Morris gibi dönemin sanatçı
ve düşünürlerinden bazıları, endüstrinin yok olmasını ve eskiye dönülmesini iste-
miştir. Morris modern dünyanın ilk “makine düşmanı” unvanını alan entelektüel
eleştirmeniydi ancak sonuçta geleceğe yön veren tasarım atılımları geliştirmiştir.
Makineleşmeye karşı çıkanlar temelde endüstrinin getirdiği üretim bandı ve bu
banttan çıkan döneminin ucuz ve kötü seri üretim mallarının niteliksizliğini vur-
gulayarak, geçmişin el sanatlarına dönmeyi amaçlamışlardır.
Makinelerin varlığı yavaş yavaş kabul edilmeye başlandı. Asıl sorun makine
değil, makinenin ürettiği mamuldü. Bunun farkına varan düşünürler ve tasarımcı-
lar makinelerle uğraşmak yerine mamul üzerinde tartışmaya başladılar. Makineler
için “Onların çelikten kolları güzelliği yaratacak ta ki güzellik onları yönlendirme-
ye başlayana kadar” diyen Van De Velde endüstriye olan inancını gösteren tasa-
rımcılardandı (Pevsner, 1902: 103).
Endüstrileşme döneminde üretilen mallar üzerinde biçimsel şekil ilk tartışıl-
maya başlanan konu olmuştur. Bu tartışmalar üretilen malın fonksiyonu mu yoksa
tasarımı mı ön planda tutulmalı ekseninde devam etti. Bu tartışmaların ışığında
19. yüzyıl boyunca Britanya’da Tasarım Okullarının (School of Design) açıldığı,
6
Sanat Eği mi Tarihi ÇerçevesindeÇocuk Sana nın Tarihi
bunların 1852’den sonra Güzel Sanatlar Okulları (Schools of Art) olarak yeniden
isimlendirildikleri ve ardından desen derslerinin ilkokullarda bir ders olarak yer
aldığı görülmüştür (Özsoy, 2003). Endüstri Devrimi’nin sanat eğitimi anlayışı es-
tetik amaçlardan uzak ve geometriyi temel alan çizimlerden oluşan öğretim me-
totlarına dayanmaktaydı.
Öğrencilerin bu eğitim modelini karışık ve zaman alıcı bir şekilde öğrenme-
lerine ihtiyaç yoktu. Bu eğitim anlayışı o dönem Endüstri Devrimin’den etkilenen
ülkelerde yaygınlaştı. O dönem Fransa Yüksek Eğitim Genel Müfettişi görevini
sürdüren Felix Ravaisson Güzel sanatların standardıyla tanışan bireylerin sanayi-
nin çıkarları doğrultusunda daha iyi hizmet sunabileceğini iddia etmesi dönemin
sanat eğitimi anlayışını özetlemektedir (Ravaisson, 1957: 420).
İngilizler, devlet okullarında öğretilen geometrik çizimlerin olduğu
Almanya’dan bir takım uygulamaları örnek almıştır. Endüstri Devrimi sonucun-
da, toplumdaki değişikliklerle birlikte Avrupa devletleri (İlk olarak Prusya) çalışan
sınıfın çocukları için devlet okulları kurmaya başladı. Böylece, gelecekteki işçi-
ler okumaya, yazmaya, matematiksel hesapları yapmaya hazır olacaklardır. Artık
eğitim sadece zenginler için bir ayrıcalık olmaktan çıkarak, sosyal bir gereksinim
olmuştur.
Burada bu konuları öğretmek için kullanılan ilk yöntemlerin Jean-Jacques
Rousseau’dan etkilenen İsviçreli eğitim bilimci Pestalozzi (1746-1827) tarafından
tasarlandığını söylemek gerekir. Onun öğretim yöntemleri zordu fakat fakir ço-
cuklar için etkili olan pedagojik bir sisteme sahipti. Pestalozzi’nin oluşturduğu sis-
temde doğa formu çalışan öğrencilere ölçü egzersizlerinin dizileri basitten karma-
şığa doğru, bölümler halinde öğretilmiştir. Bu egzersizler geometrik formlar inşa
etme çalışmalarını da kapsamaktaydı (Pestalozzi, 1998: 185).
19. yüzyılın yarısından başlayarak önce endüstrileşme sürecinde başta giden
ülkelerde olmak üzere geniş kitlelerde sanat eğitimine ilginin arttığı ya da arttı-
rıldığı bir gerçektir. Bu ülkelerin başında İngiltere gelmektedir. İngiltere’de ticari
sanat eşyasının üretiminde yapılacak yenilikler için öncelikle el sanatları alanında
gelişmelere ihtiyaç duyulmuş ve bu ihtiyaç doğrultusunda gerçekleştirilen sanat
eğitimi yöntemlerinin uzantıları, Almanya’ya ve oradan da Avusturya’ya ulaşmış-
tır. 1870-75’lerde Rusya’da, 1873’lerde Avusturya ve 1885’lerde Amerika Birleşik
Devletleri ve Kuzey Avrupa ülkelerinde, 1886-87’lerde de Almanya’da başlayan
yeni eğitim ise giderek atölye ve iş eğitimine kayan yeni bir sanat ya da daha doğ-
ru deyişle zanaat eğitimini belirlemektedir. Bu eğitimin uluslararası karakteri ise
özellikle 1900’de Paris’te düzenlenen ve başlıca çizim derslerinin vurgulandığı
Uluslararası Kongre’de güç kazandığı ve bu kongreyi 1904’de Bern, 1908 yılında
Endüstrıyel Devrım, Sosyal Değışımın ve Eği m Reformlarının EtkisindekiSanat Eği mi ve Çocuk Resimlerine Olan İlgi 7
Londra ve 1912 yılında Dresden’de yapılan uluslararası kongrelerin izlediği gö-
rülmektedir (San, 2003: 64). Bu kongrelerden ilk ikisinin tamamen sanat eğitimi
sorunlarına ayrılması dikkat çekicidir.
İngiltere’de uluslararası ticaret açığını kapatmak için kurulan tasarım okulla-
rı, bireylerin yeteneklerinin geliştirilmesine yönelmişlerdir. Ancak orta gelirli halk
tabakasının ilgi ve desteğinden dolayı, uyguladıkları programların içeriği açısın-
dan benzerleri sayılabilecek ve temelde dayandıkları kurumlar olan Güzel Sanatlar
Okulları haline gelmişlerdir. Nitekim bu okullar bir yandan, ekonomik ve sosyal
durumları orta sınıfa göre daha iyi olan üst tabaka için, akademik seviyede görsel
sanatlar eğitimine denk gelen bir eğitim vermek maksadı ile özel desen sanatçıla-
rına veya öğretmenlerine bünyelerinde yer verirken, öte yandan orta sınıf için de
itibarı olan görsel sanatlar (resim) öğretmenliği mesleğini sunmuşlardır.
Çalışan kesim için ise, sözgelimi zanaatçılara, sanat endüstrisinde çalışanlara,
parça başı iş yapan tasarımcılara, düşük ücretle ve sınırlı bir müfredatla akşam
dersleri vermişlerdir. 19. yüzyılın sonuna doğru İngiltere’de sanat eğitiminde ha-
fızayı geliştirecek çizim uygulamalarına ağırlık verilmekteydi. Bunun en önem-
li örneğini 1884 yılında İngiltere’de kurulmuş olan Birmingham Belediye Sanat
Okulunun eğitim anlayışında görmekteyiz. Art and Craft s hareketi doğrultusunda
sanayinin istediği tasarımcıları yetiştirmeyi amaçlayan bu okulun yönetim kurulu
doğadan yapılan çalışmaların yerini çeşitli materyallerle yapılan işlere bırakma-
sı gerektiğini düşünerek eğitim programını buna uygun hale getirdi. Pratikliğin
ön planda olduğu hafızadan çizimler ön plana çıkarılmıştı. Bu uygulamalar diğer
okullar tarafından da benimsenerek uygulamaya konuldu. Öğrencilere birkaç da-
kika gibi kısa bir süre gösterilen nesnelere dikkatlice bakmaları söyleniyor daha
sonra nesneler kaldırılarak öğrencilerden hafızalarında kalanları gözleri kapalı
olarak çizmeleri isteniyordu. Bu çizimler öğrencilerden alınıyor ve bu sefer gözleri
açık olarak nesneyi hafızalarında kaldığı kadarı ile çizmeleri isteniyordu. Bu işlem
peş peşe gerçekleştiriliyordu. Bu nesneler kimi zaman iki boyutlu bir resim, kimi
zaman makas gibi üç boyutlu cisimler kimi zaman ise insan, kuş gibi üç boyutlu
hareketli cisimlerdi (Swift , 2005: 65).
8
Sanat Eği mi Tarihi ÇerçevesindeÇocuk Sana nın Tarihi