SAĞLIK HİZMETLERİ PAZARLAMASI VE SAĞLIK...
Transcript of SAĞLIK HİZMETLERİ PAZARLAMASI VE SAĞLIK...
Öğr.Gör. Emin KAYA
SAĞLIK HİZMETLERİ PAZARLAMASI VE SAĞLIK İŞLETMELERİNDE UYGULANABİLECEK YENİ PAZARLAMA YAKLAŞIMLARI
www.eminkaya.net Ocak 2018
i
ÖNSÖZ
Hızla artan dünya nüfusunun neden olduğu değişim alanlarından biri de sağlık
setörüdür. Sağlık sektörünün değişen yapısı ve özel sağlık hizmetlerinin yaygınlaşması
beraberinde rekabeti de arttırmıştır. Günümüz tüketicilerinin her türlü bilgiye erişebiliyor
olması da insanların sağlıklarıyla ilgili bilinç düzeylerini arttırmıştır.
Yaşanan gelişmeler günümüz sağlık işletmelerinin pazarlamayı bir rekabet aracı
olarak kullanmasını zorunlu hale getirmiştir. Sadece özel sağlık işletmeleri değil, sağlık
hizmetlerine olan talebin giderek yükselmesinden dolayı artan maliyetlerin karşılabilmesi
için kamu hastaneleri de artık pazarlama stratejilerini kullanmaktadırlar.
Çalışmanın birinci bölümünde sağlık ve sağlıkla ilgili temel kavramlar
açıklandıktan sonar ikinci bölümde sağlık hizmetlerinde pazarlama konusu literatürde ki
bilgiler ışığında ele alınmıştır. Çalışmanın son bölümünde ise sağlık işletmelerinin
kullandığı veya kullanabileceği yeni pazarlama yaklaşımları açıklanmaya çalışılmıştır.
ii
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ .............................................................................................................................. i
İÇİNDEKİLER ............................................................................................................... ii
TABLOLAR DİZİNİ ..................................................................................................... iv
GİRİŞ ............................................................................................................................... 1
BİRİNCİ BÖLÜM:
SAĞLIĞIN TANIMI VE SAĞLIK HİZMETLERİ KAVRAMI ............................... 2
1.1. SAĞLIĞIN TANIMI .............................................................................................. 2
1.1.1. Geleneksel Açıdan Sağlık ................................................................................ 2
1.1.2. Dünya Sağlık Örgütüne Göre Sağlık ............................................................... 3
1.1.3. Ekolojik Açıdan Sağlık .................................................................................... 3
1.2. SAĞLIĞI ETKİLEYEN FAKTÖRLER ................................................................ 4
1.2.1. Çevre ................................................................................................................ 4
1.2.2. Davranış ........................................................................................................... 5
1.2.3. Genetik ............................................................................................................. 5
1.2.4. Sağlık Bakım Hizmetleri ................................................................................. 5
1.3. SAĞLIK HİZMETLERİ KAVRAMI VE ÖZELLİKLERİ ................................... 5
1.3.1. Sağlık Hizmetlerinin Amaçları ........................................................................ 7
1.3.2. Sağlık Hizmetlerinin Sınıflandırılması ............................................................ 8
1.4. TÜRKİYE’DE SAĞLIK HİZMETLERİ ............................................................... 9
İKİNCİ BÖLÜM:
SAĞLIK HİZMETLERİNDE PAZARLAMA .......................................................... 11
2.1. SAĞLIK HİZMETLERİNDE PAZARLAMA KAVRAMI ................................ 11
2.2. SAĞLIK HİZMETLERİ PAZARLAMASININ GELİŞİM SÜRECİ ................. 13
2.2.1. Üretim Yaklaşımı Döneminde Sağlık Hizmetleri Pazarlaması ..................... 14
2.2.2. Satış Yaklaşımı Döneminde Sağlık Hizmetleri Pazarlaması ......................... 14
2.2.3. Modern Pazarlama Yaklaşımı Döneminde Sağlık Hizmetleri Pazarlaması .. 15
2.3. SAĞLIK HİZMETLERİ PAZARLAMASININ ÖZELLİKLERİ ....................... 15
2.4. SAĞLIK HİZMETLERİNDE PAZARLAMANIN ETKİLERİ .......................... 16
2.4.1. Sağlık Hizmetlerinde Pazarlama Anlayışının Benimsenmesi ....................... 16
2.4.2. Sağlık Hizmetleri Pazarlamasına Yöneltilen Eleştiriler ................................ 18
2.5. SAĞLIK HİZMETLERİNDE PAZARLAMA KARMASI ................................. 20
2.5.1. Sağlık Hizmetlerinde Ürün ............................................................................ 21
2.5.2. Sağlık Hizmetlerinde Fiyat ............................................................................ 22
iii
2.5.3. Sağlık Hizmetlerinde Dağıtım ....................................................................... 23
2.5.4. Sağlık Hizmetlerinde Tutundurma ................................................................ 24
2.5.5. Sağlık Hizmetlerinde Genişletilmiş Pazarlama Karması ............................... 26
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:
SAĞLIK İŞLETMELERİNDE YENİ PAZARLAMA YAKLAŞIMLARI ............. 29
3.1. SAĞLIK İŞLETMELERİNDE İLİŞKİSEL PAZARLAMA ............................... 29
3.1.1. İlişkisel Pazarlama Kavramı .......................................................................... 29
3.1.2. Sağlık Hizmetlerinde İlişkisel Pazarlamanın Kullanımı ................................ 31
3.2. SAĞLIK İŞLETMELERİNDE MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ YÖNETİMİ ................ 33
3.2.1. Müşteri İlişkileri Yönetimi Kavramı ............................................................. 33
3.2.2. Sağlık Hizmetlerinde Müşteri İlişkileri Yönetiminin Kullanımı ................... 34
3.3. SAĞLIK İŞLETMELERİNDE GERİLLA PAZARLAMA ................................ 36
3.3.1. Gerilla Pazarlama Kavramı ............................................................................ 36
3.3.2. Sağlık İşletmelerinde Gerilla Pazarlama Kullanımı ...................................... 37
3.4. SAĞLIK İŞLETMELERİNDE MARKALAŞMA VE MARKA YÖNETİMİ ... 38
3.5. SAĞLIK İŞLETMELERİNDE BÜTÜNLEŞİK PAZARLAMA İLETİŞİMİ ..... 40
3.5.1. Sağlık İşletmelerinde Halka İlişkiler ............................................................. 40
3.5.2. Sağlık İşletmelerinde Reklam ........................................................................ 42
3.5.3. Sağlık İşletmelerinde Satış Geliştirme (Özendirme) ..................................... 43
3.5.4. Sağlık İşletmelerinde Kişisel Satış ................................................................ 43
3.5.5. Sağlık İşletmelerinde Doğrudan Pazarlama ................................................... 44
SONUÇ ........................................................................................................................... 45
KAYNAKÇA ................................................................................................................. 46
ÖZ GEÇMİŞ .................................................................................................................. 53
iv
TABLOLAR DİZİNİ
Tablo 1. Hastanelerde Pazarlama Anlayışı Aşamaları ................................................... 17
Tablo 2. İlişkisel Pazarlama Düzeyleri ........................................................................... 33
1
GİRİŞ
Ekonomik hayatın temel unsuru olan işletmelerin temel amaçları arasında
genellikle kar elde etme, prestij ve saygınlığını artırma, piyasa değerini maksimize etme
gibi amaçlar yer almaktadır. İşletmeler bu amaçları gerçekleştirmek için satın alma,
üretim, insan kaynakları yönetimi, halkla ilişkiler ve pazarlama gibi çeşitli faaliyetlerde
bulunurlar. Bunlar arasında pazarlama, amacı (kar amaçlı ya da kar amaçsız) ve türü (mal
ya da hizmet üreten) ne olursa olsun bütün işletmelerin başlıca fonksiyonlarından
birisidir.
Günümüz rekabet piyasasının geldiği nokta pek çok sektörde olduğu gibi sağlık
sektöründe de değişimleri zorunlu hale getirmektedir. Günümüzde artan yoğun rekabet
hastaneleri de etkilemiş ve hastane yöneticilerini yeni yönetsel arayışlara yönlendirerek,
güçlü bir pazarlamayı zorunlu kılmıştır. Özellikle özel hastanelerin giderek
yaygınlaşmaya başlaması ve değişen sağlık ekonomisi, sağlık işletmelerinde geleneksel
pazarlama yaklaşımlarının yetersiz kalmasını ve yeni pazarlama stratejilerinin
uygulanmasını gerekli kılmıştır.
Hastanelerin pazardaki davranış biçimlerini belirleyip, rekabet üstünlüğü
yaratabilmesi doğru pazarlama stratejisi belirleyip, uygulama yeteneğine bağlıdır.
Nüfusun hastalık yapısında olduğu kadar, teknolojide ve ülkelerin sağlık politikalarında
önemli değişimler yaşanmaktadır. Sağlık sektöründe hizmetlere erişimi kolaylaştırma,
maliyetleri aşağıya çekme ve kaliteyi yükseltme bu değişimlerle ulaşılmaya çalışma gibi
önemli hedefler de ancak doğru ve yeni pazarlama stratejileri ile mümkün olacaktır.
2
BİRİNCİ BÖLÜM:
SAĞLIĞIN TANIMI VE SAĞLIK HİZMETLERİ KAVRAMI
1.1. SAĞLIĞIN TANIMI
Günümüzde hastalık ve sağlık kavramları açıklanırken fiziksel, zihinsel ve sosyal
yapılar birbirinden ayrı değerlendirilmeden bütüncül bir yaklaşım sergilenmektedir. Oysa
sağlık ve hastalık kendini oluşturan sosyal yapı tarafından şekillendirilen bir olgudur
(Mechanic, 1978:26). Hemen hemen tüm sağlık sistemleri sosyal bir geçmişin ürünü olup,
belirli çevresel ve kültürel bağlamda ortaya çıkar (Capra, 1992:349). Bu nedenle büyük
oranda toplumsal ve çevresel etkenlerin sonucu olan sağlık ve hastalık anlayışları
insanların yaşadığı toplumdan ayrı düşünülemez (Cirhinlioğlu, 2001:40) değerlendirilir
(Baltaş, 2004: 32). Bu kapsamda sağlık kavramına ilişkin farklı tanımlamalar
yapılabilmektedir.
Sağlığın tanımı ile ilgili literatürde yapılmış tanımlar ortak payda olarak;
geleneksel açıdan, Dünya Sağlık Örgütü tarafından ve ekolojik çerçevede birleştirildiği
söylenebilir.
1.1.1. Geleneksel Açıdan Sağlık
Sağlığın en eski tanımını “bir hastalığın olmaması durumu” olarak geleneksel tıp
kavramı ortaya koyar. Sağlıkla ilgili bu görüş daha çok hekimler ve sağlık personeli
arasında, yirminci yüzyılın ilk yarısında büyük ölçüde kabul edilmiştir. Geleneksel tıp
açısından sağlık kavramı, amaçlanan ve gözlemlenebilir olayların olduğu sağlık ve
hastalık varsayımına dayanır. Bu yaklaşımda sağlık sadece hastalık, semptomlar,
belirtiler ya da sorunların olmaması açısından tanımlanmıştır. Bu bakış, daha çok belirli
hastalıklar ve vücudun uzuvlarını aşırı vurgulayan bir tanım yapar ve böylece bireyin
bütün olarak ele alınmaması gibi sorunları kapsar. Bu modelde sağlık tanımı, özellikle
sağlık çalışanları arasında en yaygın kabul gören tanımlama niteliğindedir. Çünkü bu
modelde, sağlığın tanımını sadece hastalığın yokluğu yani vücudun herhangi bir yerinde
bir dizi bulgu ve belirtiler ile kendini gösteren, bazı patolojik bulguların ya da
anormalliklerin olmaması şeklinde yapmıştır. Bu tanıma göre sağlık, hastalığın olmadığı
durumlarda ya da hastalığın yokluğunda var olmaktadır (Altındiş, 2017:1-2).
3
1.1.2. Dünya Sağlık Örgütüne Göre Sağlık
Dünya sağlık örgütünce (DSÖ) “sadece hastalık ve sakatlıktan yoksunluk hali
değil, fiziksel, zihinsel ve sosyal açıdan tam bir iyilik içinde olma hali” (WHO, 1946:100)
olarak tanımlanan sağlık, başkalarına devredilemeyen ve ikâme edilemeyen en temel
insan hakkıdır (Koçak & Bulduklu, 2010:5).
DSÖ’nün yaptığı bu tanım, sağlığın sosyal, psikolojik, fiziksel, ekonomik ve
siyasi yönlerini de tanıma dahil eder. Böylece sağlık kavramına daha bütüncül bir
yaklaşım sergiler. Ayrıca sağlık için bu etmenlerin önemli bileşenler olduğunu vurgular.
Bununla birlikte bu tanım, bir yandan fiziksel sağlığın özelliklerinden sadece biri olan
pozitif iyilik durumunu kapsaması ile bir yandan da geleneksel tıp yaklaşımına kadar
uzanır. Dünya Sağlık Örgütü, sağlık kavramını tanımlarken, psikolojik ve sosyal kriterleri
ekleyerek, aslında sadece sağlık ve hastalığın çok nedenli olduğunu kabul eder. Ancak
aynı zamanda bir kişinin sağlık durumunun değerlendirmek için kullanılan kriterlerin
olduğu tam anlamıyla tıbbi perspektife de odaklanır. Dünya Sağlık Örgütü’nün bu
tanımına birtakım eleştiriler getirilmiştir. Bu tanımın çok geniş olması ve belirsizlikler
içermesi, işlevsel olarak tanımlanması, uygulanabilir olması için tanımın yeterince özgün
olmayacağı tartışılabilir. Ayrıca bu yaklaşımda, iyilik ve sağlıklı yaşamın özelliklerinin
tam olarak açıklanamamasının da eksiklik olarak ortaya konması söz konusudur. Dahası,
DSÖ tanımı gerçekçi ve erişilemeyen tam bir mükemmel durum düşüncesini içerir
(Altındiş, 2017:3).
1946 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün düzenlediği Uluslararası Sağlık
Konferansı’nda yapılan ve 61 ülkenin temsilcisi tarafından imzalanan bu tanım, o günden
bu yana değiştirilmemiştir (Bozkurt, 2014:4). Ancak sağlıkla ilgili inanç ve davranışların,
hastalıkla ilgili inanç ve davranışlardan ayrı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir
(Rakowski, 1984:595).
1.1.3. Ekolojik Açıdan Sağlık
Ekolojik yaklaşım, bireylerin sağlık ve hastalık durumlarının çevreleri ile
etkileşimlerinin bir sonucu olduğunu ileri sürmektedir. Bireyin sağlık durumu iç ve dış
çevresinin etkileşimi ve bütünleşebilmesiyle belirlenir. Burada vurgulanan nokta,
bireylerin çevrelerine adaptasyonudur. Çünkü sağlıklı kişi, çevresi ile rahat ve başarılı
şekilde uyum sağlayabilen kişidir. Ekolojik açıdan sağlık, çevredeki değişimlere uyum
4
sağlayabilme, büyüyüp yaşlanabilme, hastalandığında iyileşebilme, acı çekebilme ve
ölümü huzurlu bir şekilde bekleyebilme yeteneğidir. Çünkü sağlık, acıyı ve onunla
birlikte yaşamak için gerekli güce sahip olmayı da içerir. Sağlığın ekolojik tanımı,
çevreye uyum ve kişinin hayata dair işlevlerini yerine getirme düzeyinin bir
değerlendirmesine dayanmaktadır (Altındiş, 2017:3-4).
1.2. SAĞLIĞI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
DSÖ’nün genel kabul gören ve yaygın bir kullanım alanına sahip olan sağlık
tanımı, sağlığın çok boyutlu bir kavram olduğuna ve birbiri ile ilişkili birçok faktörden
etkilendiğine vurgu yapmaktadır. Benzer şekilde, Henrik L. Blum tarafından sağlık
statüsünün belirleyicilerinin neler olduğuna ilişkin bütüncül bir bakış açısı geliştirilmiş
ve bunun sonucunda da; çevre, davranış, genetik ve sağlık bakım hizmetleri olmak üzere
başlıca dört faktörü ön plana çıkarmıştır (Somunoğlu, 2012:6)
Sağlığı etkileyen faktörler, farklı toplumsal sistemler tarafından belirlendiğini ve
bu toplumsal sistemler aracılığıyla birbirlerini etkilediği söylenebilir.
1.2.1. Çevre
Çevre, doğrudan ve dolaylı olarak bireyin sağlığını etkilemekte, canlı
organizmanın yaşamını sürdürmesi için etkili olan dış güçlerin tümü olarak
adlandırılmaktadır. Çevre de kendi içinde; biyolojik, fiziksel ve sosyal çevre olarak
sınıflandırılmaktadır (Somunoğlu, 2012:7 )
Biyolojik Çevre; İnsan sağlığını etkileyebilecek biyolojik çevre içinde;
mikroorganizmalar, vektörler (eklem bacaklı ve kemiriciler), bitkiler ve hayvanlardan ile
besinler yer almaktadır. Toplumda görülen birçok hastalığa mikroorganizmalar neden
olmakta, biyolojik çevre faktörlerinin insan vücuduna taşınması sonucunda insanların
sağlıkları bozulabilmektedir (Tengilimoğlu vd., 2015:70)
Fiziksel Çevre; İklim, hava kirliliği, toprağın yapısı, atıklar, çevre kirliliği vb.
faktörlerden oluşmaktadır. Çevre kirliliği, doğal afetlerin etkileri, su kaynaklarının
kirlenmesi gibi faktörler fiziki çevrenin gerek doğrudan gerekse dolaylı olarak insan
sağlığını etkilemektedir (Tengilimoğlu vd., 2015:71)
Sosyal Çevre: Sosyokültürel etkenler sağlığın en önemli girdilerinden biri olarak
kabul edilebilir (Schulz & Johnson, 2003:19). Sosyokültürel etkenlerin başında gelen;
5
nüfus artışı, yoksulluk, eğitim düzeyi, gelir dağılımındaki adaletsizlikler gibi pek çok
sosyal çevre faktörü ise kişilerin sağlık durumlarını etkilemektedir. Toplumun kültürel
özelliklerinin sağlıkla ilgili tutum ve davranışlarına olan yansımaları da, sosyal çevrenin
sağlıkla ilgili durumlarına olan etkilerinden biridir (Somunoğlu, 2012:7).
1.2.2. Davranış
İnsanların yaşam biçimleri, sahip olduğu değerler, tutum ve alışkanlıkları
davranışlarını etkilediği gibi sağlıkları ile ilgili de önemli bir faktör olarak ele alınabilir.
Düzenli olarak sağlık kontrolü yaptırılması, alkol, sigara ve uyuşturucu kullanılması,
emniyet kemeri takılmaması gibi birçok davranış sağlığı etkileyen ve bireyin benimsediği
yaşam tarzına bağlı olarak şekillenen faktörler arasında yer almaktadır (Somunoğlu,
2012:7).
1.2.3. Genetik
Kalıtımsal faktörler hem çevresel hem de davranışsal faktörlerle birlikte etkileşim
içindedir (Schulz & Johnson, 2003:20). İnsanların sahip oldukları biyolojik ve organik
yapısı, hastalıklara karşı vücut direncini etkileyebilir ve genetik olarak aktarılabilir.
Kalıtımsal faktörler, sadece doğuşta gelen bir yapı olarak değerlendirilmemelidir. Çünkü
bireylerin her ne kadar doğuştan herhangi bir hastalığı olmadan dünyaya gelse de genetik
faktörlerin etkisiyle ilerleyen yaşlarda hastalıklara daha fazla yakalanma riski
taşıyabilirler (Tengilimoğlu vd., 2015:71).
1.2.4. Sağlık Bakım Hizmetleri
Sağlık hizmetleri de; bireyin sağlığının korunmasına, hastalıkların tedavisine,
azalan fiziksel ve ruhsal becerilerinin rehabilitasyonuna yönelik olarak yapılan
çalışmaların tümünü ifade etmekte ve toplumun sağlık statüsü üzerinde önemli bir etkisi
bulunmaktadır (Somunoğlu, 2012:8).
1.3. SAĞLIK HİZMETLERİ KAVRAMI VE ÖZELLİKLERİ
Sağlık hizmetleri, kişileri önce sağlam iken korumak, buna karşın hastalanır ise
erken/uygun tedavi vermek ve tam olarak iyileşmeyip sakat kalanların başkalarına
bağımlı olmadan yaşayabilmelerini sağlamak üzere onları rehabilite etmek ve toplumun
sağlık düzeyini yükseltmek için yapılan planlı çalışmaların tümü şeklinde tanımlanabilir.
Ayrıca sağlık hizmeti, birçok sektörün hizmet sürecinden etkilenen, bir ekip çalışması
6
çıktısıdır. Sağlık hizmetleri, planlı şekilde yürütülen, daha çok sağlık kuruluşları içinde
verilen, sağlık çalışanları tarafından sağlam ya da hasta bireylere sunulan hizmetlerdir
(Altındiş, 2017:5).
Sağlık hizmetleri yarı kamusal mal ve hizmetler kapsamında
değerlendirilmektedir. Sağlık hizmetlerinin yarı kamusallık taşıması, hizmetin sadece
birey için değil, toplumun geneline yayılacak bir fayda yaratmasına neden olmaktadır.
Sağlık hizmetlerinin sunumunda uygulanan yeni bir teknik, bir tedavi yöntemi, aşı
hizmetleri hem bireylerin sağlığını olumlu etkilemekte hem de toplum sağlığına önemli
katkı sağlamaktadır. Toplum sağlığının korunması ve iyileştirilmesi, bir üretim faktörü
olarak emeğin verimliliğini yükseltecektir. Böylece sağlık hizmetlerinin faydası, bireyi
aşarak topluma yayılır (Mutlu & Işık, 2012:49).
Sağlık hizmetleri sektörünün isleyişinde normal piyasalardan oldukça farklı bir
şekilde sağlık sektörünün kendine has kurallarının etkili olduğu görülmektedir. Sağlık
hizmetleri piyasalarının nitelik bakımından rekabet piyasalarına göre farklılaşması bazen
kaçınılmaz olarak, bazen de sağlık hizmetleri veren özel ve kamu kurumlarının
uyguladığı politikaların doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Sağlık piyasalarını
diğer piyasalardan ayıran başlıca özellikler şunlardır (Kurtulmuş, 1998:44-60).
Sağlık piyasalarında eksik rekabet şartları hâkimdir.
• Arz ve talep arasında eşitsizlik vardır.
• Sağlık piyasalarında arz miktarı sınırlıdır ve sağlık hizmetlerini arz edenler
kendi aralarında monopoller oluşturabilirler.
• Sağlık piyasasında talep belirsizdir (Hastalık riski önceden hesap edilemez).
• Sağlık piyasasına girişte bazı kısıtlamalar vardır.
• Alıcılar piyasa hakkında tam bilgi sahibi değillerdir.
• Sağlık hizmetlerinde homojenlik sağlanamaz.
• Sağlık piyasalarında dışsal faktörler mevcuttur.
Sağlık piyasalarında eksik rekabet şartları hâkimdir.
Sağlık hizmetleri ikame edilemez ve ertelenemez.
7
Fiyatlarla gerçek maliyetler arasındaki korelasyon zayıftır.
Sağlık piyasalarında kar amacı gütmeyen kurumların da bulunduğu karma bir yapı
mevcuttur.
Sağlık hizmetlerinin kendine özgü yapısı, sağlık işletmelerinin üretim, finans ve
yatırım açısından farklılıklar göstermesi, ayrıca sektördeki diğer hizmetler gibi
ayrılmazlık, depolanamama, heterojen olma gibi özellikleri içerisinde barındırmasından
dolayı karmaşık bir yapıya sahiptir. Çünkü sağlık hizmetlerinde; çıktının tanımlanması
ve ölçümü zordur, farklı meslek grupları iç içe hizmet verir, sağlık hizmetleri ikame
edilemez ve ertelenemez, sağlık hizmetlerine ne zaman ihtiyaç duyulacağı önceden
bilinemez, bilgi asimetrisi vardır, sağlık hizmetleri üretim faktörleri kıt kaynaklardandır,
hizmet verildiği anda, ekonomik değerini yitirir ve sadece fayda sağlar ve sağlık
hizmetleri standart değildir (Akt., Yaşayacak, 2014:13-15)
1.3.1. Sağlık Hizmetlerinin Amaçları
Sağlık hizmetinin temel amacı; toplumun sağlık statüsünün yükseltilmesi ve
sağlıklılık halinin devamının sağlanması için çaba sarf edilmesi, bireylerin hastalıklardan
korunması, hastalananların uygun yöntemler ile tedavi edilmesi ve kimseye bağımlı
olmadan kendi kendine yetecek şekilde yaşamalarının sağlanması şeklinde ifade
edilmektedir. Tüm bu çabaların sonucunda, bireylerin sağlıklı geçirecekleri ömrün ve
üretkenliklerinin uzatılması ve işgücü kayıplarının azaltılması istenmekte, psikolojik
olarak kendilerini daha iyi hissetmeleri, yüksek morale sahip olmaları ve sağlıklı
bireylerden oluşan toplumun devamlılığı hedeflenmektedir. Belirtilen tüm bu amaçların
gerçekleşebilmesi için, sağlık hizmetinin bazı özellikleri taşıması gerekmekte ve bu
özellikler de, sağlık hizmetini diğer mal ve hizmetlerden ayıran temel özellikler olarak
kabul edilmektedir (Somunoğlu, 2012:10)
Genel olarak sağlık hizmetleri içerisinde temel koruyucu hizmetler, sağlık
sorununun toplumda görülmesini önlemeyi amaçlar. İkinci ve üçüncü basamak koruma
hizmetleri ise erken tespit ve uygun tedavi ile mevcut hastalığın etkilerini durdurma,
geriletme, iyileşme ve tekrar nüksetmesini azaltma hedefindedir. Etkili rehabilitasyon
hizmetleri vasıtasıyla da hem kronik hastalıkların oluşumunu azaltma hem de sağlıksız
bireyin topluma ve yaşama adaptasyonunu sağlamayı amaçlar. Sonuç olarak sağlık
hizmetleri genel olarak bireylerin fiziksel ve ruhsal sağlıklarının korunması, toplumun
8
bütünü için oluşacak tehlikelerin giderilmesi ve sağlık bilinç düzeyini artırma amacını
taşıyan hizmetlerdir (Altındiş, 2017:6-7).
1.3.2. Sağlık Hizmetlerinin Sınıflandırılması
Sağlık hizmetleri genellikle; koruyucu sağlık hizmetleri, tedavi edici sağlık
hizmetleri, rehabilite edici hizmetler ve sağlığın geliştirilmesi hizmetleri olarak
sınıflandırılabilir.
Koruyucu Sağlık Hizmetleri: Toplumda görülen hastalıkların engellenmesine yönelik
olarak sunulan sağlık hizmetleridir. Çevresel sağlık koşullarının düzenlenmesi, su, katı
atık ve hava kirliliği denetimlerinin yapılması, bağışıklama, beslenme, erken tanı, aile
planlaması, zararlı alışkanlıklarla mücadele gibi konuları koruyucu sağlık hizmetleri
kapsamında sunulmaktadır (Ateş, 2011:9-12).
Tedavi Edici Sağlık Hizmetleri: Gerek çevresel gerekse kişilere yönelik sunulan
koruyucu sağlık hizmetlerine rağmen fiziksel, psikolojik veya ruhsal sağlık sorunları
yaşayan veya sağlık kontrolü yaptırmak isteyen kişilerin; muayene, teşhis ve tedavileri
ile ilgili sunulan sağlık hizmetleridir (Sözen & Özdevecioğlu, 2002:4). Tedavi amaçlı
sağlık hizmetleri, temelde bir hekimin sorumluluğunda ve diğer sağlık profesyonellerinin
katkılarıyla ayaktan veya yatarak gerçekleşir (Kavuncubaşı, 2000:39). Tedavi hizmetleri,
sunulan sağlık hizmetinin kapsamı, yoğunluğu ve bazı kriterlerine göre; birinci basamak,
ikinci basamak ve üçüncü basamak olmak üzere üç şekilde sınıflandırılmaktadır
(Kavuncubaşı & Kısa, 2008:32).
Rehabilite Edici Hizmetler: Hastalık sonrası, sakatlık veya güçsüzlük gibi nedenlerle,
günlük yaşamını sürdüremeyen ve işgücünü kaybedenlere verilen hizmetleri
kapsamaktadır. Hastalık ve kaza sonucunda kişilerin kaybettiği bedensel ve zihinsel
becerilerin tekrar kazandırılmasına yönelik olarak sunulur (Tengilimoğlu vd., 2015:83).
Rehabilite edici hizmetlerde temel amaç fertleri hem ihtiyaç içine düşmekten korumak
hem de sakat kişilerin; işte, okulda, evde, toplum içinde uyum içinde yaşamalarını
sağlamak amacıyla tıbbi ve sosyal rehabilitasyon sağlamaktır (Kurtulmuş, 1998:92).
Sağlığın Geliştirilmesi Hizmetleri: Sağlığın geliştirilmesi hizmetleri, bedensel ve
zihinsel sağlık durumu, yaşam kalitesi ve yaşşam süresinin yükseltilmesine yönelik
olarak sunulan sağlık hizmetleridir. Günümüzde birçok hastalığın kaynağında, bireylerin
yaşam tarzları ve alışkanlıkları yer alır. Sağlığın geliştirilmesi hizmetleri; bireylerin ve
9
toplumun sağlık statüsünü yükseltmeyi, çevreyi, ulusal ve uluslararası boyutta politik ve
sosyal yapıyı değiştirmeyi hedefmekte ve yalnızca kurumlarının sorumluluğunda
olmayıp, ulusal ve uluslararası tüm özel ve kamu kurum ve kuruluşlarının paydaşlığı ile
yürütülmelidir (Kavuncubaşı, 2000:46).
1.4. TÜRKİYE’DE SAĞLIK HİZMETLERİ
Türkiye’de 1960 yılında sosyalleştirilmeye başlanan sağlık hizmetleri, 1980’lerde
gelişmeye başlayan liberal akımlar karşısında zayıflamaya başlamış, değişim göstermek
durumunda kalmıştır. 2003 yılında Sağlık Dönüşüm Programı, ülke sağlık sistemini
bambaşka bir konuma getirmesinin yanında, sağlık algısında da meydana gelen
değişimlerin birinci faz çıktısı olmuştur. Günümüzde SGK primlerinde meydana gelen
değişmeler ve Kamu Özel Ortaklıklarının piyasayı domine etmeye başlaması, sağlık
sistemimizde daha büyük değişikliklere işaret etmektedir (Çavmak & Çavmak, 2017:48).
Sağlık hizmetleri bir ülkenin hem ekonomik hem de sosyal yaşantısına etkisi
büyük olan bir alandır. Dolayısıyla tüm ülkelerin politika yapıcı ve karar verici
makamların öncelikler arasında yer almaktadır. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte
Osmanlı’dan doğan yeni ulus devlet Türkiye’de ilk iş olarak sağlık bakanlığını kurmuş
ve savaş yaralarını iyileştirmek için çabalamıştır. Ulus devletin kurulması ile birlikte,
devlet sağlık hizmetlerinde aktif rol oynamaya başlamıştır. Bu durumda 1929 ekonomik
buhranı sonrası, gelişmeye başlayan Keynezyen ve refah devleti politikaları da etkili
olmuştur. Ancak bu dönemde de özel hekimlik ve hatta özel hastanecilik her zaman yer
edinmiştir. Bu durumun en büyük nedeni, nüfus içerisinde farklı gelir gruplarının ve bu
grupların farklı taleplerinin olmasıdır. Dönemin anlayışı sonucu sağlık hizmetlerinin
tamamen devlet tarafından üstlenilmiş olması ve aynı zamanda serbest hekimliğin
mevcudiyeti, uygulama aşamasında bir takım yolsuzluklara da sebebiyet vermiştir. 1960
yılında Nusret Fişek önderliğine ortaya çıkan Sağlıkta Sosyalleştirme, dönemin
konjonktürel yapısı sonucu ortaya çıkmış bir tasarıdır. Nusret Fişek’in aklında sağlığa
özel vergi toplama ve katkı payı almak fikri mevcut iken, dönemin koşulları gereği bunu
gerçekleştirmesi mümkün olmamıştır. Bu dönem ve özellikle 1980’lerden liberal
akımlarla birlikte ifade edilmeye başlanan değişiklikler, 2003 yılında Sağlıkta Dönüşüm
Programı (SDP) ile fiiliyata geçmeye başlamıştır. SDP, nihai amacı olarak özel sektörün
verimli yapısından yararlanmayı ve sağlık hakkı anlayışını değiştirmeyi amaçlamıştır.
10
Hizmet sunumunda özel, sigorta boyutunda devletin ağırlıklı olduğu bir yapı tasarlanması
amacı güdülmüştür. Türkiye, mevcut durumda Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın daha ileri
bir fazının yaşandığı bir dönem içerisinde yer almaktadır. Sürdürülebilirlik konusu artık
daha yoğun olarak tartışılmakta ve mevcut çıktıların devamı için ne tür yöntemler
kullanılabileceği müzakere edilmektedir. Son adımda SGK primlerinin 53 TL olarak
sabitlenmesi ve Kamu Özel Ortaklığı (PPP) ile kurulan şehir hastaneleri mevcut sistemde
büyük değişikliklere yol açacaktır. Türkiye’nin elde etmiş olduğu iyi sağlık çıktılarını
devam ettirebilmesi, sağlık güvence sisteminin güçlü olmasına bağlıdır. Bu noktada yeni
sağlık sistemi, daha yoğun olarak bireysel ve toplumsal (komüniti) koruma üzerine
yoğunlaşarak, hizmet kullanımını daha kabul edilebilir bir düzeyde tutma çabasında
olacaktır. Sistemin sürdürülebilir olması için, SGK kapsamında gelir ve arzular
doğrultusunda farklı kapsam paketlerinin yaratılması ve bireylerin bu paketler
doğrultusunda çizilen yolda hareket etmesi elzemdir (Çavmak & Çavmak, 2017:56).
11
İKİNCİ BÖLÜM: SAĞLIK HİZMETLERİNDE PAZARLAMA
2.1. SAĞLIK HİZMETLERİNDE PAZARLAMA KAVRAMI
Pazarlama sadece kar amaçlı işletmelere yönelik bir süreç değildir. Kar amacı
gütmeyen bir sağlık kuruluşunun performansı da belirli bir dönemde ürettiği hizmet sayısı
(tedavi ettiği hasta sayısı, yatak doluluk oranı, cerrahi işlem sayısı gibi) ile ölçülmektedir.
Yapılan her müdahale parasal karşılığı olsun ya da olmasın ekonomik anlamda bir
değişim niteliği taşımaktadır. Pazarlamanın temel amaçlarından biri de alıcı ile satıcı
arasındaki değişimin gerçekleşmesine yardımcı olmak olduğuna göre, kar amacı
gütmeyen işletmeleri için de pazarlama önemli bir fonksiyon olarak değerlendirilmelidir.
Bu nedenle her sağlık kuruluşu, hizmet sunduğu bölgedeki pazarı coğrafi, ekonomik,
demografik ve diğer özellikleri ile yakından tanıması ve değişimi kolaylaştıracak
çözümler sunması gerekir (Karafakıoğlu, 1998:13). Bu düşünce ile sağlık hizmetlerinde
pazarlama faaliyetleri, özellikle 1980'den sonra özel hastanelerin yaygınlaşmaya
başlaması ile birlikte hız kazanmıştır.
Öncelikle özel hastanelerde ve diğer özel sağlık kuruluşlarında kabul gören
pazarlama anlayışı, daha sonra kamu hastanelerinde de kabul görmeye başlamış ve hızla
yaygınlaşmıştır. Sağlık hizmetleri pazarlaması, hizmet işletmelerinin pazarlamasında
kabul edilen müşteri odaklılık yaklaşımlarının sağlık hizmetlerine uygun hale getirilmesi,
modem pazarlamanın öngördüğü bir yaklaşımla hizmet sunumunun gerçekleştirilmesi,
süreçlerin ve yönetim anlayışının bu yaklaşıma göre benimsenmesidir. Diğer bir deyişle,
sağlık hizmetlerinde pazarlama, “pazarlama kavramının içeriğini oluşturan unsurların,
hizmet işletmesi olan sağlık kuruluşlarında kültür olarak yerleştirilmesidir.” Pazarlama
yaklaşımlarının birçok alana uygulanması sonucu ortaya çıkan pazarlama türlerinden biri
de sağlık hizmetleri pazarlamasıdır. Ancak, sağlık hizmetleri pazarlaması toplumsal, etik
ve hukuksal bazı kabullerden dolayı, işletmelerdeki pazarlama faaliyetlerinden
farklılıklar gösterir. Bu çalışmada etkili sağlık hizmetlerinin gerçekleşmesinde sağlık
hizmetleri pazarlamasının anlamı ve sağlık hizmetleri pazarlamasının gelişme nedenleri,
modem pazarlama kapsamında değerlendirilmekte ve ele alınmaktadır (Şahin, 2005:27-
28).
Sağlık kuruluşları çok hizmetlidirler. Çünkü sağlık kuruluşlarının en önemli
hizmetlerinden olan teşhis ve tedavi birbiriyle ilişkili ve birbirini tamamlayan çok sayıda
12
hizmetin birlikte sunumunu gerektirir. Bu özellik sağlık kuruluşlarına birden çok hizmeti
pazarlama olanağı sağlarken, önemli ölçüde koordinasyon sorununa da yol açar.
Dolayısıyla birden çok hizmetin pazarlandığı ve karışık bir yapıya sahip olan sağlık
hizmetlerinde pazarlama üzerinde önemle durulması gereken bir kavramdır. Sağlık
kuruluşu yöneticileri hizmet bileşimlerini belirlerlerken, bu konuda geliştirilmiş olan
pazarlama teori, kavram ve tekniklerinden önemli ölçüde yararlanabilirler (Karafakıoğlu,
1998:100-101).
Sağlık hizmetlerinde modem pazarlama yaklaşımının benimsenmesi sonucu
sağlık kuruluşlarında şunların gerçekleştirilmesi beklenir (Mumyakmaz, 2001:33):
Klinik kalitenin gelişmesi
Müşteri (hasta) tatmini artırmak
Düşük maliyet ve üretim etkinliğini (kapasite, yatak doluluk oranı gibi)
geliştirmek
Servis kullanım düzeyini artırmak
Hasta bakım organizasyonlarının başarısını artırmak
Sosyal politikayı geliştirmek ve daha iyi bir toplum oluşturmak
Robinson ve Whittington ise sağlık hizmetleri pazarlamasını, “sağlık hizmetleri
tüketicilerinin ihtiyaçlarının belirlenmesi, sağlık hizmetlerinin bu ihtiyaçlara uygun hale
getirilmesi ve hastaların bu hizmetleri kullanmaya teşvik edilmesi” şeklinde tanımlamıştır
(Akt., Tengilimoğlu vd., 2015:17).
Sağlık hizmetleri pazarlaması, sağlık hizmeti alıcılarının nelere ihtiyaç duyduğunu
belirlemek, bu ihtiyaçları karşılamak için hizmetlere şekil vermek, yeni hizmetler
üretebilmek ve hastalara sunulan bu hizmetleri kullanmaya isteklendirme süreci olarak
tanımlanabilir (Odabaşı, 1994:30). Sağlık sektöründe pazarlama faaliyetleri, diğer üretim
ve hizmet alanlarına kıyasla nispeten zorlu süreçler ihtiva etmektedir. Bu durumun ortaya
çıkmasının temel nedenlerinden birisi şüphesiz sağlık hizmetlerinden yararlanma
hususunun az miktarda arzulanmasından kaynaklandığı düşüncesidir. Daha önce ortaya
çıkan hastalık durumlarında hatırlanan olumsuzluklar söz konusu olabilmektedir.
Anlatılan sebeplerle pazarlanması zor hizmet alanlarından birisidir. Bu durumda sağlık
13
hizmetlerinin pazarlanması aşamasında müşterilerin (hastaların) dikkati hastalıklara
değil; mevzu bahis sağlık işletmesinin hastalara sunacağı yararlara çekilmelidir. Bu
noktada uygulanacak ilk strateji tedavi sonrası hastaların izlenmesi olarak
değerlendirilebilir. Böylelikle sağlık kurumları tüketicilerle etkileşimde bulunacak ve
onlarla ilgili bulunmak suretiyle çeşitli yararlar sağlamasını sağlayabilir. Anlatılan
durumun nihai bir sonucu olarak hastalar bilinçlenecek ve işletme ile hasta arasında sıkı
bir ilişki kurulacaktır (Wolf, 2001:13).
2.2. SAĞLIK HİZMETLERİ PAZARLAMASININ GELİŞİM SÜRECİ
Sağlık sektöründe pazarlama, diğer sektörlere göre çok daha yakın zamanlarda
kullanılan bir kavramdır. Kavramın ilk kullanımı 1970’lerden itibaren görülmeye
başlanmış, profesyonel anlamda pazarlama ise 1980’lerden sonra uygulanır olmuştur.
Etik kaygılar, sağlık çalışanlarının tutumları ve yasalardan kaynaklanan nedenlerle
temkinli şekilde yaklaşılan pazarlama uygulamaları, zamanla sektörde yaşanan rekabete
paralel şekilde artış göstermiş ve günümüzde sağlık alanında ayrı bir uzmanlık dalı haline
gelmiştir. Pazarlamanın 1980’lerde sağlık hizmetleri sunucuları tarafından formal bir
fonksiyon olarak tanınması sağlık hizmetleri için önemli bir dönüm noktası olarak kabul
edilmektedir. Pazarlamanın formal olarak kabul edilmesi örgütlerde pazarlama bütçesinin
oluşturulması ve çok sayıda yeni pozisyonun yaratılması gibi yeni gelişmelere neden
olmuştur. 1980’lerden önce pazarlama kampanyaları nadir olarak sağlık hizmetleri
tüketicilerini hedeflemiş ve asıl ilgi sağlık hizmetleri arenasındaki diğer oyuncuların
(hekimler ve işverenler gibi) üzerine olmuştur. O dönemdeki anlayışa göre endüstri ürün
yönelimli olduğu, birçok üretici yarı monopol ortamda çalıştığı ve neredeyse sınırsız bir
müşteri (hasta) akışı olduğu için sağlık kurumlarının kendi hizmetlerini pazarlamasına
gerek kalmamıştır. Ancak, bu durum 1980’lerin başında değişmeye başlamış ve sağlık
sektöründe diğer önemli değişikliklerle birlikte ilk kez rekabet görülmeye başlamıştır
(Şahin B. , 2013:3-4)
İnsan ömrünün uzaması, artan ve yaşlanan nüfus, kronik hastalıklara maruz kalma
süresinin artması, şehirleşme ve mobilitedeki artış, küresel ısınma ve çevre sorunları gibi
pek çok neden Dünyada ve Türkiye’de her geçen gün sağlık hizmetlerine olan talebi
arttırmaktadır. Artan talep beraberinde tüketici ihtiyaç ve isteklerinin tatmin edilmesine
yönelik olarak etkili ve kaliteli sağlık hizmeti sunumunu zorunlu hale getirmekte, sağlık
14
hizmetleri sunumunda etkinlik ve kalite arayışı ise sağlık kuruluşları yöneticilerini
pazarlama programları ve uygulamalarından yararlanama yoluna itmektedir (Akkılınç,
2002:207).
Devitt, sağlık alanında pazarlamanın dört evrede geliştiğini ifade etmektedir.
Birinci evre, pazarlama ihtiyacının farkında olunmadığı dönemi ifade etmektedir. İkinci
evre, tanıtım ihtiyacının farkına varıldığı fakat pazarlamanın halkla ilişkiler konusu
olarak ele alındığı ve sağlık kuruluşlarına yönelik imaj çalışmalarına yer verildiği dönemi
göstermektedir. Bu evrede hastane ihtiyaçları ön planda tutulurken pazarlama, halkla
ilişkiler ve promosyonla eş anlamlı olarak değerlendirilmektedir. Üçüncü evre,
pazarlamanın potansiyelinin sınırlı olarak farkına varıldığı, sınırlandırılmış pazarlama
faaliyetlerinin gerçekleştirildiği, ayrı pazarlama departmanlarının oluşturulduğu dönemi
ortaya koyarken, dördüncü evre ise, pazarlama potansiyelinin tam farkına varıldığı, hasta
memnuniyetine yönelik tam ve bütünleşik pazarlama faaliyetlerinin gerçekleştirildiği, üst
düzey pazarlama yöneticilerinin istihdam edildiği dönemi ifade etmektedir (Akt.,
Tengilimoğlu, 2012:30).
Berkowitz (1996) ise, sağlık hizmetleri pazarlamasının gelişimini ticari
işletmelerde yaşanan pazarlama gelişimine parellik arz ettiğini ifade etmekte ve üretim
yaklaşımına göre, satış yaklaşımına göre ve modern pazarlama yaklaşımına göre sağlık
hizmetlerinde pazarlamanın gelişimini açıklamaktadır (Akt., Tengilimoğlu, 2012:31-33).
2.2.1. Üretim Yaklaşımı Döneminde Sağlık Hizmetleri Pazarlaması
Üretim işletmelerinde maliyetlerin düşürülerek daha fazla üretim yapma
anlayışının hakim olduğu bu dönemde, sağlık hizmetleri pazarlamasının odaklandığı
nokta, klinik hizmet kalitesinin arttırılmasına yönelik çalışmaları kapsamaktadır. Üretim
yaklaşımı döneminde hastaneler, hastalara odaklanmaktan ziyade hastanede kullanılan
teknolojiye odaklanarak klinik kaliteyi arttırmaya yönelmişlerdir.
2.2.2. Satış Yaklaşımı Döneminde Sağlık Hizmetleri Pazarlaması
Üretim işletmelerinde satış hacminin arttırılmasına yönelik pazarlama anlayışının
hakim olduğu bu dönemde sağlık hizmetleri pazarlamasının odaklandığı nokta hastanede
ki yatak doluluk oranlarının arttırılmasına yönelik çalışmalardan oluşmaktadır. Bu
dönemde sağlık yöneticileri temelde iki konu üzerine odaklanmışlardır. Bu konulardan
ilki, hastaneye mümkün olduğunca fazla hasta çekebilmek, ikincisi ise fiziksel
15
iyileştirmeler yaparak, hekimlerin gelişimlerine yönelik çabalarla hasta hekim ilişkisini
geliştirmeye yönelmektir.
Özellikle 1970’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde pek çok sağlık
kuruluşu pazarlama stratejisi olarak reklam vermiş, tanıtım programları yapmış ve
başarılarını yıllık hasta bakım günlerinin sayısına göre ölçümlemişlerdir.
2.2.3. Modern Pazarlama Yaklaşımı Döneminde Sağlık Hizmetleri Pazarlaması
Üretim işletmelerinde tüketici tatmininin arttırılmasına yönelik pazarlama
anlayışının hakim olduğu bu dönemde sağlık hizmetleri pazarlamasının odaklandığı
nokta hasta memnuniyetinin arttırılmasıdır. Bu dönemde sağlık yöneticileri hizmet
sundukları bölgelerde ki sağlık ihtiyaçlarına odaklanmış ve sağlık hizmetlerinin
kapsamını genişleterek; evde bakım, geriatri bakımı, sağlığın geliştirilmesi gibi
hizmetlere yoğunlaşmışlardır.
Modern pazarlama yaklaşımı dönemi ile entegre sağlık hizmeti sunma anlayışı
gelişerek; maliyet riskinin paylaşılması, tüketici odaklı talebin istenilen nitelikte
karşılanabilmesi ve tıbbi hizmetlerin kapsamının genişletilmesine yönelik çabalar artış
göstermiştir.
2.3. SAĞLIK HİZMETLERİ PAZARLAMASININ ÖZELLİKLERİ
Sağlık alanının kendine özgü yapı ve kısıtlılıkları ve ayrıca sağlık alanında
pazarlamaya getirilen eleştiriler sağlık alanında pazarlamanın her zaman kolaylıkla
yapılabilecek bir faaliyet olmasını engellemektedir. Bu durum diğer hizmet sektörlerinde
kullanılan geleneksel pazarlama yaklaşımlarının ve pazarlama karması unsurlarının
hassas bir sektör olan sağlıkta uygulanmasını engellemekte, yeni ve farklı pazarlama
yaklaşımlarının ortaya çıkarılmasına neden olmaktadır (Tengilimoğlu, 2000:187).
Sağlık hizmetleri pazarlamasının bazı temel özellikleri şunlardır (Kurtulmuş,
1998:50), (Akkılınç, 2002:211), (Sargutan, 2005:39):
Tüketicinin gözünde hizmetten çok hizmeti sunan kişinin önem kazanması,
pazarlama karmasına sağlık sektöründe kişilerinde eklenmesine neden
olmaktadır.
Piyasaya girmek için kamu otoritelerinden izin almak, denetimlerine uymak, belli
şekil şartlarını yerine getirmek gibi kısıtların olmasıdır.
16
Piyasada arz ve talep eşitsizliğinin bulunması, arz belli ve sabit olduğu halde
talebin belli olmaması durumudur.
Tüketicilerin talep edeceği hizmet hakkında bilgi sahibi olmamasıdır. Bu durumda
tüketicinin hizmetlerin seçimi konusunda serbest irade gösterememesi, seçimin
tüketici adına başkaları (doktor vb.) tarafından yapılmasıdır.
Sağlık konusunun zorunlu ihtiyaç olması nedeniyle fiyatın tüketicilerce çok fazla
dikkate alınmamasıdır.
Hizmetin fiyatlandırılmasında, ödeme kurumlarının taraf olması, müdahalede
bulunmasıdır.
Sağlık hizmetinde yapılacak harcamanın önceden bilinememesidir.
Tüketici tarafın pazarlık gücünün olmamasıdır.
Sunulan hizmetin kalitesi ve elde edilecek doyumun önceden belirlenmesinin zor
olmasıdır
2.4. SAĞLIK HİZMETLERİNDE PAZARLAMANIN ETKİLERİ
2.4.1. Sağlık Hizmetlerinde Pazarlama Anlayışının Benimsenmesi
Son yıllarda diğer sektörlerde olduğu gibi sağlık sektörü de ekonominin etkisi
altına girmiş, bu da sağlık sektöründe yönetim bazında, kalite ve hizmet sunumunda, son
olarak da müşteriye olan bakış açısında değişikliğe neden olmuştur. Ayrıca, sağlık
sektörünün kendi içindeki artan maliyet baskısı, atıl kapasitedeki çalışmanın kayıp olarak
değerlendirilmesi, sağlık hizmetlerinin işletmecilik anlayışıyla sunulması, sağlık
hizmetleri tüketicilerinin ihtiyaçlarının artması ve bu doğrultu da açılan özel sağlık
kuruluşlarının hizmette nitelik ve nicelik olarak artması gibi yapısal değişim içinde
bulunması sağlık sektöründe pazarlama anlayışının benimsenmesini sağlamıştır (Atilla,
2010: 23-25)
Sağlık hizmetleri yöneticileri pazarlama terimini genel olarak halkla ilişkilerin bir
parçası olarak kabul etmektedir. Bunun yanı sıra, sağlık hizmetleri alanındaki pazarlama
uygulamalarının daha ziyade pazarlama planlamasının dışında, satışa yönelik tutundurma
faaliyetlerine dayanan uygulamalar olduğu görülmektedir (Flexner & Berkowitz,
1979:503-504)
17
Pazarlama, sağlık sektörüne 1970’lerin ortasında giriş yapmasına karşın sağlık
kuruluşlarının pazarlama tekniklerini etkin bir biçimde kullanmaya başlaması 1980’li
yılların sonunda gerçekleşmiştir. Devitt, hastane yöneticilerinin pazarlamayı
benimsemelerini dört evre halinde karakterize etmiş ve her bir evredeki pazarlama
çabasının etkide bulunması için belirli bir zamana gerek olduğu sonucuna varmıştır (Akt.,
Tengilimoğlu, 2012:29-31). Tablo 1’de hastanelerin pazarlamayı benimsemedeki dört
aşamasına yer verilmiştir.
Tablo 1. Hastanelerde Pazarlama Anlayışı Aşamaları (Tengilimoğlu, 2012:31)
ÜRETİM UYUMU PAZAR UYUMU
1.AŞAMA 2.AŞAMA 3.AŞAMA 4.AŞAMA
İçe Dönük
Pazarlama
Tanıtımsal
Pazarlama
Bütünleştirilmiş Taktik
Pazarlama
Dışa Dönük
Pazarlamanın
Açıklama
İhtiyacının
farkında olmama,
yalnız içe dönük
değerlendirmelerle
belirlenen dış
çevre ile ilişki
Tanıtıma olan
ihtiyacın farkında
olma, hastaneyi
kendi ifadeleriyle
çevresine
tanıtmakla
kullanılan halkla
ilişkiler
Pazarlamanın
potansiyelinin sınırlı
olarak farkında olma;
stratejik kısıtlamalarla
sınırlandırılmış taktik
pazarlama karması
faaliyetleri yolu ile kısıtlı
müşteri tatmini
Potansiyelinin tam
farkında olma; tam
bütünleştirilmiş
stratejik taktik
pazarlama yolu ile
azami müşteri
tatmini
Pazarlama
Araştırması
Yok
Fırsat buldukça
yapılan imaj
çalışmaları, hasta
orijini çalışmaları,
hasta tatmini
araştırmaları
Kısıtlı pazarlama bilgi
sistemleri, alıcı davranış
çalışmaları, hekim
araştırmaları, imaj
çalışmaları, hasta orijini
çalışmaları, hasta tatmin
araştırmaları
Tam pazarlama
bilgi sistemi,
bölümlendirme
çalışmaları, hekim
araştırmaları, imaj
çalışmaları hasta
tatmin çalışmaları
Pazarlama Karar
Vericileri
Üst düzey yönetici
üst düzey finans
yönetici
Halkla ilişkiler
yöneticisi, üst
düzey yöneticisi,
üst düzey finans
yöneticisi
Üst düzey pazarlama
yöneticisi üst düzey
yönetici, üst düzey finans
yöneticisi
Üst düzey
pazarlama
yöneticisi
Pazarlama
Sorumluluğunun
Doğası
Bilgilendirilmemiş
stratejik ve taktik
kararlar stratejik
ve taktik kararlar
Bilgilendirilmemiş
stratejik ve taktik
karalar (tanıtım
hariç)
Bilgilendirilmemiş
stratejik pazarlama
kararları ve
bilgilendirilmiş taktik
kararlar
Tam
bilgilendirilmiş
stratejik ve taktik
karalar
1980’li yıllardan bu yana sağlık hizmetlerinde pazarlama, nasıl kabul edilip
pazarlanmaya başlandıysa 1970’li yıllarda finansal tahminler ve bütçeleme konuları,
sağlık organizasyonlarında çok popüler hale gelmiş ve adeta “kurtarıcı” olarak görülmeye
başlamıştır. Aynı şekilde pazarlamanın 1980’lerde oynanan en büyük oyun gibi
görülmesine karşın ne yazık ki ancak yöneticilerle bir “kurtarıcı” olarak görülmeye
başlanacaktır. Çünkü pazarlamanın ancak 1980’li yıllarda sağlık hizmetlerine tam
anlamıyla girişiyle “pazarlama nedir?” ve “neden pazara ihtiyaç duyarız?” gibi sorular
18
çok sorulmaya ve 1980’li yılların ikinci yarısında sağlık hizmetlerine yönelik
pazarlamadaki sofistike metotlar, uygulamalar, pazarlama araçları ve planları
oluşturmaya başlanmıştır (Velioğlu, 2000:211-212)
Tengilimoğlu ve arkadaşları tarafından 2002 yılında Türkiye’de 149 hastane
yöneticisi ile yapılan ankete dayalı bir araştırmaya göre, hastane yöneticilerinin %87.3’ü
hastanelerde pazarlama faaliyetlerinin gerekliliğine inanmasına karşın, hastanelerin
ancak %14.2’sinde (bu oran özel hastanelerde %29.5 iken; Sağlık Bakanlığı
hastanelerinde %9.8, üniversite hastanelerinde %11.4’dür.) pazarlama departmanı
bulunduğu ifade edilmiştir. Tengilimoğlu tarafından 2005 yılında yapılan benzer bir
diğer çalışmada ise, pazarlama departmanı bulunan hastane oranının %15.92’a çıktığı
görülmektedir. Hastanede pazarlamanın benimsenişinde görülen yavaş ilerlemede sağlık
personellerince getirilen eleştiriler ve temkinli yaklaşımın etkisi olduğu söylenebilir
(Tengilimoğlu, 2012:35).
2.4.2. Sağlık Hizmetleri Pazarlamasına Yöneltilen Eleştiriler
Sağlık hizmetleri sektörünün ekonomideki en karmaşık endüstrilerden biri olması,
bu sektörün farklı ülkelerde değişik yapılar göstermesi, sağlık pazarlaması konusunda
araştırma yapan kişileri farklı görüşlere itmiştir. Bazı araştırmacılar pazarlamanın, tüm
sektörlerde olduğu kadar sağlık sektöründe de önemli bir unsur olduğunu savunurken,
kimi araştırmacılar da sağlık sektöründe pazarlama olgusuna eleştirilerde bulunmuştur.
Sağlık hizmetleri konusunda pazarlamaya yöneltilen en önemli eleştiri, pazarlama
faaliyetlerinin gereksiz masrafa yol açtığı, parayı israf ettiği ve sağlık hizmetinde gereksiz
olduğu şeklindedir. Bu eleştiriler aslında özellikle diğer mal ve hizmetlerde olduğu gibi,
daha ziyade tutundurma harcamalarına, promosyon ve reklama yöneliktir. Bu
kuruluşlarda pazarlama giderlerinin belli ölçüler içinde kalması uygun görülebilir. Ancak,
bu harcamalar karşılığı alındığı takdirde, sağlık hizmetleri kuruluşlarına yeni masraflar
eklemek yerine yeni gelir kaynaklarının sağlanmasıdır (Bakır, 2006:8). Şüphesiz; sağlık
hizmetleri konusunda yapılan tutundurma harcamalarına yönelik eleştirilere verilecek
cevap, genel olarak tutundurma faaliyetlerini lüzumsuz masraf olarak görenlere verilen
cevapla benzer olacaktır. Burada doğal olarak sağlık hizmetleri kuruluşlarının yaptıkları
tutundurma faaliyetlerinin karşılığını alamadıkları takdirde lüzumsuz masraftan söz
etmek mümkün olabilir. Ancak tutundurma harcamalarının asıl amacı sağlık hizmetleri
19
kuruluşlarına yeni masraflar eklemek yerine yeni gelir kaynaklarının sağlanmasıdır
(Erdem, 2007:83-85).
Sağlık kuruluşları arasındaki rekabetin geliştirilmesi, eleştiri alan diğer bir
konudur. Sağlık kuruluşlarının, rekabet yerine birbirine yardım eden kardeş kuruluşlar
olarak kabul edilmeleri istenmektedir. Rekabet sonucu faaliyetlerine devam edemeyen
kuruluşların kaybının topluma maliyetinin yüksek olabileceği ifade edilmektedir
(Odabaşı & Oyman, 1994:29-30).
Pazarlama bilgisinin sağlık hizmetleri konusunda uygulanmasına bir diğer eleştiri
de, tüketicilerin tüketim malları satın alırken göstermiş oldukları tüketici davranışları ile
sağlık hizmetleri satın alma konusunda gösterecekleri davranışların, belirli ölçüde farklı
olacağı veya pazarlama bilimi için geliştirilen fiyatlandırma teorilerinin bu alanda
kullanılmasının konunun insan sağlığına dayanması ve hekimlik mesleği bakımından
birtakım mahzurları olabileceği yönündedir. Bu gibi eleştirilere karşın sağlık hizmetlerin
konusunda pazarlama uygulamalarında başarılı sonuçlar alındığı da gözlenmektedir. Bu
bakımdan pazarlama biliminin sağlık hizmetleri konusunda ortaya çıkabilecek
değişiklikler göz önüne alınarak sağlık hizmetleri alanında farklı bir pazarlama teorisinin
geliştirilmesi yerinde olur şeklinde bir görüş öne sürülmektedir. Bu görüşe karşı olan bir
grup pazarlama teorisyeni ise pazarlama prensiplerinin sağlık hizmetlerine uygulanması
bu konuda yeni prensiplerin ortaya konulmasını gerekli kılmayacağını, ancak sağlık
hizmetlerini üreten kuruluşların kar amaçsız işletme olmalarının bir neticesi olarak bazı
farklılıklar göstereceğini savunmaktadırlar (Harcar, 1991:38)
Sağlık hizmetleri konusunda pazarlamaya yöneltilen bir başka eleştiri, pazarlama
araştırmalarında bazı hassas konularda kişilerin özel yaşantılarını ilgilendiren
araştırmalara olmaktadır. Örneğin kişilerin psikolojik problemleri gibi konularda
yapılacak araştırmalar tamamen kişiye özel konular olarak kabul edildiğinden bu
konuların araştırılmasına karşı çıkılmaktadır (Harcar, 1991:39).
Sağlık hizmetleri pazarlamasına yapılan eleştirileri konularından biri de tenkit
konusudur. Bu konuda pazarlama çabalarının kişileri kendi arzuları dışında belirli şekilde
davranmaya yönelttiği öne sürülmektedir. Örneğin pek çok sigara tiryakisi çeşitli kanser
enstitülerinin açıklamalarına karşı çıkmakta ve bu açıklamaların insanları kendi istekleri
dışında hareket etmeye zorladıklarını savunmaktadırlar (Erdem, 2007:85).
20
Pazarlamaya yöneltilen diğer bir eleştiri de, pazarlamanın gereksiz talep
yaratacağı düşüncesidir. Hatta sağlıkla ilgili yapılan reklam ve kampanyaların ülke
ekonomisine zarar vereceğini düşünen görüşler de vardır (Şahin, 2013:27).
Pazarlamayla ilgili yapılan son eleştiri ise, pazarlamanın hastalar arasında ayrım
yapılmasına sebep olmasıdır. Pazar bölümlendirmesi ile hastaları gelirlerine göre sağlık
hizmetlerinden yararlanması düşüncesi, bireylerin sağlık talep etme ve bu gereksinim
duyduğu hizmetti almasına engel olacaktır. Bunun aksine sağlık hizmetlerinin
özelliklerinden de yola çıkarak, geliri düşük olanlara devlet tarafından bu hizmetler
sunulmalıdır (Tengilimoğlu, 2012:36).
Sağlıkta pazarlamaya getirilen bu eleştirilerin üzerinde durulmalı ancak; tüm
çağdaş dünya ülkelerinde olduğu üzere, sağlık alanında ilerleme kaydetmek ve hastaların
gereksinim duyduğu talep karşısında etkili bir cevap verebilmek için sağlıkta
pazarlamaya yer verilmelidir. Devlet politikaları ve denetimlerle birlikte, ister kamu ister
özel kuruluşlarda olsun, özde bu anlayış ve amaç doğrultusunda pazarlama ile sağlıkta
fayda sağlanacaktır (Elçi, 2016:51-52).
2.5. SAĞLIK HİZMETLERİNDE PAZARLAMA KARMASI
Bir pazarlama stratejisinin en önemli kısmı pazarlama karmasıdır. Pazarlama
karması, seçilen hedef pazarda tüketici gereksinimlerini tatmin için temel karar
değişkenlerinin karışımı olarak tanımlanabileceği gibi işletmede kullanılan pazarlama
değişkenlerinin türü ve miktarı olarak da tanımlanabilir. Pazarlama karması elemanları,
işletmenin pazarlama planlarında yer alan amaç ve hedeflere ulaşmasını sağlayacak olan
stratejik kaynaklarıdır. Ürün pazarlamasında, işletmelerin strateji kaynakları; ürün, fiyat,
dağıtım ve tutundurmadan (Product, Pricing, Place, Promotion) oluşan 4P’dir. Hizmet
pazarlamasında ise bunlara ek olarak, insan, fiziksel ortam ve süreç yönetiminin de
dikkate alınması gerekir (Tengilimoğlu, 2000:190-191).
Pazarlamadaki temel kavramlardan biri olan 4P, ilk olarak 1956 yılında Borden
tarafından 12 bileşenden oluşan (ürün planlama, ücretlendirme, markalandırma, dağıtım
kanalı, kişisel satış, reklâm, tanıtımlar, paketleme, gösteri, hizmet verme, insan gücü ve
analiz) bir karma olarak tanıtılmıştır. Daha sonra 1960 yılında McCarty bu bileşenleri
sadeleştirerek günümüzde ki 4P kavramı oluşmuştur. 4P kısaca pazarlama tanımındaki
organizasyon içinde, seçilen pazardaki ürünlerin, hizmetlerin ya da fikirlerin planlanması,
21
fiyatlandırılması, tutundurulması ve dağıtımını içermektedir (Tengilimoğlu vd.,
2015:283).
Sağlık hizmetleri sektöründe kullanılan pazarlama karması elemanları olarak;
ürün, fiyat, dağıtım, tutundurma, katılımcılar, fiziksel çevre ve süreç yönetimi
elemanlarına yönelik stratejiler uygulanabilir.
2.5.1. Sağlık Hizmetlerinde Ürün
Ürün; işletme tarafından sunulan mal, hizmet ve fikirlerdir. Ürün, fiyat, dağıtım
ve tutundurmadan oluşan pazarlama karmasının temelini oluşturmaktadır. Çünkü
pazarlama çabasından bahsedebilmek için öncelikle pazara sunulacak bir mal veya hizmet
olması gerekmektedir. Sağlık hizmeti mal ve hizmetlerin belli bir şekilde bileşimidir. Bu
mal ve hizmetler belli bir şekilde, birbirinden kolay ayrılmayacak ve ayrı ayrı
değerlendirilemeyecek şekilde karışmışlardır (Şahin B. , 2013:166).
Sağlık hizmetlerinde ürün (hizmet), çekirdek ve genişletilmiş hizmet olarak ikiye
ayrılabilir. Çekirdek hizmet, bir hizmetin müşteriye sağladığı faydadır. Sağlık faaliyetleri
geniş çapta çekirdek hizmetleri kapsar. Bu hizmetler tüketicilerin problemlerini çözmek
için sunulan soyut faaliyetleri veya süreçleri kapsar. Açık kalp ameliyatı, kanser teşhis
programı ve yaşlılık hastalıkları kliniği sağlık işletmelerinin sunduğu hizmetlere genel
örnektir (Berkowitz, 1996:201-202).
Bir sağlık işletmesinin başarısı, hizmet bileşimine bağlıdır. Hizmet bilesimi bir
hizmet işletmesinin sahip olduğu tüm “hizmet hatlarını” ve bu hatları oluşturan hizmetleri
ifade eder. Bir hastane “dar” bir hizmet bileşimine sahip olabileceği gibi, “geniş” bir
hizmet bileşimine de sahip olabilir. Sağlık hizmeti sunan bir işletme pazarlama stratejisi
açısından sunduğu hizmete ilişkin niteliklerini belirlerken şu hususlara dikkat etmek
gerekir (Karafakıoğlu, 1998:119-120).
Hizmet bilesimi pazara yönelik olmalıdır. Bunun için müşteri istek ve arzularının
pazarlama araştırmaları ile incelenmesi gerekir.
Hizmet bilesimi işletmenin saygınlığını ve rakiplere karsı durumunu yakından
etkiler. Bu nedenle hizmet bileşimine alınacak hizmetlerin seçiminde rekabet
gücü olanlara öncelik verilmelidir.
22
Hizmet bilesimi pazardaki değişmelere kısa sürede uyum sağlayabilecek biçimde
gelistirilmelidir.
Hizmet bilesimi belirlenirken işletmenin iç koşulları da dikkate alınmalıdır.
Karlılık, likidite ve risk gibi faktörler gözden uzak tutulmamalı ve getiri arttırıcı,
maliyet azaltıcı hizmetlerin seçimine özen gösterilmelidir.
Fiziki ürün pazarlamasında, müşteri ürün ve ürünün tüketimi üzerinde kontrole
sahiptir. Oysa sağlık hizmetlerinde hasta kendisini hizmet sunanın eline teslim etmekte
ve ona güvenmek durumundadır. Çoğu zamanda hangi hizmetin alınacağına kendisi adına
hekim karar vermektedir. Bunlara ek olarak hastalar özellikle teknik kaliteyi (tıbbi kalite)
değerlendirebilecek düzeyde değildir. Bir hastanın geçirdiği bir cerrahi operasyonun
kalitesini değerlendirmesi mümkün değildir. Hastalar ve/veya yakınları bir cerrahi
operasyonun kalitesini sadece teknik kalitesine (ameliyatın başarısı) göre değil,
algıladıkları kaliteye göre de değerlendirirler. Algılanan kalite düzeyi ise sübjektif bir
kavram olup hastadan hastaya farklılık gösterir. Bazen idari ve destek hizmetlerinin
kalitesi teknik kaliteyi gölgeleyebilir veya arttırabilmektedir. Örneğin hastanenin fiziksel
özellikleri (temizlik, güvenlik, konfor gibi) sübjektif kalite algısını olumsuz olarak
etkileyebildiği gibi olumsuz algıların etkilerini de azaltabilmektedir (Karafakıoğlu,
1998:114), (Tengilimoğlu, 2000:192).
2.5.2. Sağlık Hizmetlerinde Fiyat
Pazarlama karmasını oluşturan dört karar değişkeninden biri olan fiyat, ekonomik
hayatın da en önemli unsurlarından biridir (Mucuk, 2001:143). Tüketiciler için elde ettiği
hizmet karşılığı ödeyeceği bedel olarak tanımlanabilen fiyat kavramı, işletmeleri için de
gelir sağlaması nedeniyle önem arz etmektedir (Tengilimoğlu, 2012:201).
Ürünlerin fiyatlandırılmasında kullanılan stratejileri hizmetlere de uyarlanabilir
olsa da hizmetlerin standart ve homojen olmaması nedeniyle biraz daha karmaşık bir yapı
arz etmektedir. Dolayısıyla sağlık sektöründe karmaşık yapı ve hizmet çeşitlerinin
çokluğu fiyatlandırma uygulamalarının net biçimde ortaya konmasını zorlaştırmaktadır
(Sağnak, 2010:23). Sağlık sektöründe fiyatlandırma ile ilgili uygulanan politikalar farklı
ülkelerde değişik yapılar gösterebildiği gibi, aynı ülkenin içinde de değişik yapılarda
olabilmektedir. Bu bağlamda sağlık hizmetlerindeki fiyatlandırma uygulamaları; Devlet
düzenlemelerine tabi olan uygulamalar, dernek ve odaların düzenlemelerine tabi olan
23
uygulamalar ve pazar koşullarının düzenlemelerine tabi olan uygulamalar olarak üç
grupta toplanabilir. Uygulamalardan hangisi ele alınırsa alınsın, maliyetleri ve fiyatı
belirlemek oldukça zordur. Sağlık hizmetlerinin önemli bir özelliği tek bir hizmet
olmaktan çok hizmetler paketi olmasıdır. Böylece birden fazla hizmetin bir araya
getirilerek tüketici yararı sağlanmasındaki fiyat tüm sunulan hizmetlerin fiyatlarının
toplamı olabilecektir. Örneğin; plastik cerrahi ve müdahaleyi takip eden bir kişinin,
laboratuvar testleri, röntgen ve hatta psikolojik danışma gibi hizmetlerin tümünden
yararlanması gerekebilecektir (Odabaşı & Oyman, 1994:68-69).
Ülkemizde sağlık hizmetlerinin fiyatları Sağlık Bakanlığı tarafından
belirlenmektedir. Sağlık sigortası kapsamında olan hastalar için fiyat talepte etkili
olmamaktadır. Özel sigorta sisteminde ise, sigorta şirketleri belli fiyatlar ile hastanelerle
anlaşmaktadır (Özgülbaş ve Malhan, 2000).
Her ne kadar sağlık sektöründe fiyatlandırma konusunda işletmeler tam bir
özgürlüğe sahip olmasalar da, belirlenmiş limitler içinde yine de fiyatlandırma
yöntemlerini (maliyete, talebe, rekabete dayalı) iyi bir şekilde analiz ederek en etkili olanı
seçebilirler (Tengilimoğlu, 2000:194).
Ülkemizde 5510 sayılı Genel Sağlık Sigortası Kanunu çerçevesinde; SGK
mensupları için Sağlık Uygulama Tebliği (SUT), Yeşil kart ve aktif memurlar için Maliye
Bakanlığı tarafından yayınlanan Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliği ve Özel
hastaneler için Türk Tabipleri Birliği tarafından yayınlanan özel hastaneler yönetmeliğine
göre fiyatlandırmalar yapılmaktadır (Şahin B. , 2013:186).
2.5.3. Sağlık Hizmetlerinde Dağıtım
Geniş anlamda dağıtım, üretilen mal ve hizmetlerin tüketicilere ulaştırılması için
yürütülen faaliyetlerin tamamını ifade etmek için kullanılmaktadır. Bu anlamda dağıtım,
üretici ile tüketici arasında bir bağlantı halkasıdır. Dar anlamda dağıtım, işletmelerin bir
mamulün veya hizmetin tüketiciye ulaştırılması için aldıkları kararlar ve davranışlar
bütünüdür. Bu aynı zamanda pazarlama faaliyetlerinin genel olarak hedeflediği "istenilen
nitelikteki mal ve hizmetlerin istenilen miktarda, uygun fiyatla, uygun zamanda ve uygun
yerde" sağlanması şeklinde özetlenebilen hizmet seviyesini yansıtır. Bu cümlede
özetlenen görevlerin yerine getirilmesi için çaba gösteren, kısaca "bir malı veya hizmeti
24
ve bunun mülkiyetini üretimden tüketime ulaştırmak üzere girişilen fonksiyonları
üstlenen kurumlar dizisi" ise dağıtım kanalı olarak tanımlanabilir (Şahin B. , 2013:196).
Sağlık hizmetlerinde ise dağıtım; hizmetlerin nerede, ne zaman, nasıl pazara
sunulacağı gibi sorulara yanıt vermeye çalışarak ihtiyaç duyulan sağlık hizmetinin
bulunabilmesi, ulaşılabilir olması ve istendiği zaman satın alınabilir olması ile ilgili
pazarlama bileşenidir (Karaçor & Arkan, 2014:97).
Sağlık hizmetleri konusunda dağıtım; muayene için bekleme zamanı, park yeri,
ulaşım gibi konuları da içermektedir (Odabaşı & Oyman, 1994:59). Fiziksel malların
dağıtımında sorun üretilen malların tüketicilere ne şekilde ulaştırılacağının belirlenmesi
iken sağlık hizmetleri konusunda dağıtım daha ziyade hastanın verilen hizmete nasıl
ulaştırılacağı seklinde ortaya çıkar (Bıçakçı, 1995:61). Sağlık hizmetlerinde
ulaşılabilirliğin iki yönü bulunmaktadır. Bunlardan birincisi fiziksel uzaklığı ifade eden
sağlık kuruluşu ile hasta arasındaki mesafe (hastanın ev ya da işyerine uzaklığı) ve ulaşım
imkânıdır. İkincisi ise sevk, hasta kayıt, kabul ve taburcu gibi hastanın sisteme giriş ve
çıkışını düzenleyen prosedürleri içermektedir (Öztürk, 2007:28). Sağlık kuruluşunun
fiziki yeterliliği, hizmet sunumuna kadar geçen bekleme süresi, sunulacak hizmet için
uygun saatler ve yerin seçimi gibi faktörler de ulaşılabilirliğin bir unsuru olarak
değerlendirilmektedir (Erin, 2006:47).
Sağlık hizmetleri sunan kuruluşlara ulaşılabilirlik, verilen hizmetin yararlığı,
hizmetin verilmesi ile ilgili kaynakların kullanım biçimi, danışma ve sevk sistemlerinin
etkinliği konuları dağıtım sisteminin boyutlarını oluşturur (Şahin B. , 2013:203)
Sonuç olarak; bir hizmet ne kadar iyi olursa olsun, müşteriler onu istediği yerde
ve istediği zamanda bulamıyorsa bir anlam ifade etmez. Dağıtım ya da yer olarak
adlandırılan bu pazarlama karması elemanının ana işlevi yer, zaman ve kullanım
yararlarını sağlayarak tüketici ihtiyaçlarını tatmin etmektir (Tengilimoğlu, 2000:194).
2.5.4. Sağlık Hizmetlerinde Tutundurma
Bir ürün veya hizmetin, bir kurumun, bir kişinin veya bir fikrin kamuya (hedef
pazara) olumlu bir biçimde tanıtılıp benimsetilmesine tutundurma denir. Bunun için de
hedef pazardaki müşterilerin tanıtılıp benimsetilecek ürün, hizmet, kurum, kişi, fikir
hakkında bilgilendirilmeleri ve olumlu yanıt vermeye ikna edilmeleri gerekir ki bu da
etkin bir iletişim sistemi gereksinimini ortaya koyar (Oluç, 1989:3). Tutundurma
25
yöntemleri çeşitli şekillerde sınıflandırılabilir. Her işletme, müşterileri ile iletişim
sağlamak için genelde birden fazla tutundurma yöntemi kullanır. Bunun temel nedeni
tutundurma vasıtalarının etkinliğinin müşteriden müşteriye değişmesi ve bir arada
kullanılmaları halinde, tedavide birbirini tamamlayan iki ilaç gibi daha etkili olmalarıdır.
Çevre koşulları değiştiğinde tutundurma yöntemlerinin etkisi de değişir. Yeni mal ve
hizmetlerle eski mal veya hizmetlerin tutundurulması amacı ile kullanılan tutundurma
politikaları birbirinden farklıdır. Dolayısı ile tutundurma bileşenleri açısından birbirine
tıpatıp benzeyen iki işletme bulmak mümkün değildir. Her işletmenin dikkatli bir
araştırma yaparak kendisine en uygun tutundurma bileşimini seçmesi gerekir
(Karafakıoğlu, 1998:190).
Günümüzde kitlesel üretimin artması, geniş pazarların oluşması ile üretici-tüketici
arasındaki uzaklığın büyümesi, tüketici istek ve taleplerinin artması gibi nedenlerle
tutundurma çabalarına olan ihtiyaç da artmıtır. Tutundurma faaliyetleri; reklam, yüz yüze
satış, tanıtım ve diğer satış çabaları faaliyetlerini kapsamaktadır. Hizmetlerin soyut
olması, sergilenme durumunu olanaksızlaştırmakta ve gösterilecek fiziksel bir malın
olmayışı reklam faaliyetlerini de zorlaştırmaktadır. Büyük çoğunluğunda insan faktörü
olması sebebiyle hizmetlerdeki en önemli tutundurma metodu kişisel satıştır (Mucuk,
2001:293).
Bir hizmet işletmesi olan hastaneler ve diğer sağlık kuruluşları tutundurma
faaliyetleri ile aktarmak istedikleri mesajları hedef aldıkları gruplara ulaştırırken, sağlık
hizmetlerine ihtiyaç duyanlar da kendileri için gerekli olan bilgilere tutundurma sayesinde
ulaşmış olurlar (Cantürk, 2012:69).
Birçok kişinin etik açıdan sağlık alanında uygun bulmadığı tutundurma
faaliyetlerinin amacı hastayı bilgilendirmek, teşhis ve tedavi süresinde daha katılımcı hale
getirmek ve hizmet sunumunu kolaylaştırmaktır ( (Erkaya, 2007:14). Tutundurma aynı
zamanda doğrudan talebi etkilemeye yönelik, olumlu imaj yaratmak ya da rakiplerden
farklılaşmak amacı ile de yapılabilir (Tengilimoğlu 2000: 195). Doğru tutundurma
faaliyetleri erken teşhis gibi konularda tüketicilere faydalı olabilir.
Sağlık sektöründe tutundurmanın amacı elbette ki hastayı gereksiz yere tüketime
yöneltmek değildir. Amaç hastayı bilgilendirmek, sağlanacak yararlar hakkında onları
ikna etmek, teşhis ve tedavi sürecinde daha katılımcı bir konuma getirmek ve böylece
26
hizmet sunumunu kolaylaştırmaktır. Doğru amaçla kullanılan tutundurma vasıtaları
örneğin, reklamlar, birçok hastalığın erken teşhisine yardımcı olabilir. İyi bir halkla
ilişkiler yöneticisi hastaneye büyük miktarda bağış yapılmasını sağlayabilir. Sağlık
pazarının değişen dinamiklerine göre pazarlama anlayışı ve uygulamaları da değişmekte
ve pazarlama" hastane reklamları" anlayışından sağlıklı ve kalıcı" ilişkiler pazarlamasına"
dönüşmektedir (Tengilimoğlu, 2000:197)
2.5.5. Sağlık Hizmetlerinde Genişletilmiş Pazarlama Karması
Geleneksel pazarlama karmasının hizmet sektörü için yetersiz ve bazı durumlar
için uygun olmaması nedeniyle bu karmayı genişletilerek 4P’ye ek olarak insan, fiziksel
ortam ve süreç yönetimi kavramları eklenmiştir (Öztürk S. A., 2003:20).
İnsan: Geleneksel pazarlama karması bileşenleri olan ürün, fiyat, dağıtım ve
tutundurma elemanlarına ilave olarak hizmet pazarlamasında insan beşinci unsur olarak
kabul edilmektedir. Hizmet pazarlamasında, hizmet üreten ve pazarlayanlarla birlikte,
tüketiciler ve hizmet faaliyet alanı içerisinde bulunan tüm kişiler bu unsurun içinde yer
almaktadır (Karahan, 2000:100). Sağlık hizmeti tüketicilerinin tatminin sağlanmasınsa
tüm çalışaların etkisinden bahsedilebilir. Özellikle hasta ve yakınları ile doğrudan iletişim
içinde olan personel ve bu personele destek hizmeti sunanlar ekip çalışması ruhu ile
müşteri tatminini arttırmak için motive edilebilir. Özellikle sağlık hizmetlerinde hizmet
sunumu ve hizmet kalitesi, hizmet sunanlarla özdeşleşmiş durumdadır. Sağlık personeline
karşı duyulan güven sağlık kuruluşunun tercihinde oldukça önemli bir etkendir
(Tengilimoğlu vd., 2015:285-286).
Fiziksel Ortam: Tüketiciler hizmet satın alıp almama konusunda kararlarını
verirken pek çok farklı unsuru göz önünde bulundurmaktadırlar. Bu önemli karar
unsurlarından biri de hizmet işletmesinin fiziksel ortamıdır. Örneğin, sağlıkla ilgili
tedavilerde, hasta için doktor ve diger personel kadar, o ortamda kullanılan malzemeler,
araç-gereçler ve temiz, sağlıklı ve düzenli bir ortamın da önemi büyüktür (Karahan,
2000:109). Fiziksel ortam, hastaların sağlık işletmesi hakkında yargılarının oluşmasına
neden olan ilk etkendir. Bir hasta ya da potansiyel müşteri doktordan önce sağlık
kuruluşunun fiziksel ortamı ile karşılaşmakta ve kuruluşu karşılaştığı bu ortama göre
değerlendirmektedir. Müşteri/hasta soyut nitelikteki sağlık hizmetini fiziksel ortam gibi
somut göstergeler üzerinden değerlendirir ve işletme hakkında kalite ve tatmin algısı
27
oluşturur (Tengilimoğlu, 2012:293). Fiziksel ortam unsurları; hizmetin sunulduğu
fiziksel ortamı oluşturan tesis içindeki, tesis dışındaki ve diğer somut öğelerin
birleşiminden meydana gelir (Öztürk S. A., 2003:107). Fiziksel ortam hasta ve hasta
yakınlarını etkilediği kadar çalışanların tatmini üzerinde de etkili olan bir unsurdur ve
doğru şekilde dizayn edildiğinde hastaların kendilerini iyi, güvende ve huzurlu
hissetmelerini sağlayarak işletme amaçlarına ulaşmaya yardımcı olur (Öztürk H. ,
2007:40)
Süreç Yönetimi: Talebin düzensiz olduğu sağlık hizmetlerinde hizmetin ihtiyaç
duyulduğu anda ve beklenen kalitede sunulmasına yönelik hazırlanan süreç tasarımıdır
(Erdem, 2007:119). İşletmelerin etkin ve koordineli bir şekilde çalışması süreç
tasarımının doğru şekilde yapılması ile ilgilidir (Öztürk H., 2007:42). Doğru
tasarlanmayan bir süreç uzun bekleme süreleri gibi nedenlerle müşteride, aşırı iş
yoğunluğu gibi nedenlerle de çalışanlarda tatminsizliğe neden olmaktadır. (Karaçor &
Arkan, 2014:98). Süreç yönetimi, iş programları ve faaliyetlerin akış denetimi, teknik ve
yöntemlerinden oluşur. Birimlerin iş yükleri değerlendirilerek, servislerin talepleriyle
mevcut kaynakların uygulama metotları saptanmalı, birimler arasında iş yoğunluğu
nedeniyle meydana gelen dengesizlikleri giderici plan ve programlar yapılmalı,
politikalar geliştirilmeli, birbiriyle ilişkili laboratuar ve makineler iş akışını kolaylaştırıcı
tarzda konumlandırılmalıdır. Örneğin röntgen bölümü, acil ünitesinin içinde olmalıdır.
Ayrıca sağlık biriminde çalışan insanlar makine ve araç gereçlerin faaliyetlerini koordine
etmeli ve ekip çalışması sağlamalıdır. Sistem yaklaşımı içinde hareket ederek, işlem
sürecindeki yöntemler iyi seçilip, bekleme hatalarının en aza indirilmesine çalışılmalıdır
(Tengilimoğlu vd., 2015:287). Sağlık hizmetleri pazarlamasında süreç yönetimini
amaçları genel olarak şöyle sıralanabilir (Akt., Cantürk, 2012:72-73):
Hasta odaklı yönetimin teşvik edilmesi
Sağlık kuruluşunun önceliklerine sistematik yaklaşım getirilmesi
Fonksiyonel sınırların ortadan kaldırılarak, fonksiyonlar arası ilişkilerin
geliştirilmesi
Katma değer yaratmayan faaliyetlerin belirlenmesi
Kaynakların etkin kullanımının sağlanması
28
İyileşme olanaklarının tespit edilmesi
Hızlı kara alma avantajı sağlanması
Sorumlulukların açıklıkla belirlenmesi
29
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:
SAĞLIK İŞLETMELERİNDE YENİ PAZARLAMA
YAKLAŞIMLARI
3.1. SAĞLIK İŞLETMELERİNDE İLİŞKİSEL PAZARLAMA
3.1.1. İlişkisel Pazarlama Kavramı
İlişki pazarlaması yaklaşımı ilk olarak Berry (1983) tarafından ortaya atılmış ve
diğer bilim adamları tarafından geliştirilmiştir. Berry’e göre ilişki pazarlaması,
“müşterilerle bağları cazip hale getirmek, güçlendirmek ve bu bağları sürdürmektir”
(Oriji vd., 2014:407). Grönroos ilişkisel pazarlamayı, müşteri istek ve ihtiyaçlarına
yönelik olarak kâr elde etmek amacıyla uzun dönemli ilişkiler kurulması ve bu ilişkilerin
arttırılarak sürdürülmesi olarak tanımlamaktadır (Gronroos, 1996:5-14). Dolayısıyla
ilişki pazarlaması, başarılı bir ilişkinin kurulması, geliştirilmesi ve sürdürülmesi ile ilgili
tüm pazarlama faaliyetlerini ifade etmekle beraber (Morgan & Hunt, 1994:22), alıcı ve
satıcılarla karşılıklı yararlı, etkin, verimli, ahlaki, istekli ve yakın ilişkiler kuran bir
süreçtir (Oriji vd., 2014:409). Bu bağlamda ilişki pazarlamasının amacı, müşteriler ve
diğer paydaşlarla ilişkileri kimliklendirmek ve kurmak, geliştirmek ve sürdürmektir
(Alrubaiee & Al-Nazer, 2010:157). (Akt., Nakip & Özçiftçi, 2015:2)
İlişki pazarlaması, hizmet ve sanayi işletmelerinde, müşteri sadakatini ve müşteri
tatmini arttırmaya, korumaya ve geliştirmeye yönelik olarak uygulanan, mevcut
müşterileri elde tutmayı, onlarla ilişkileri geliştirmeyi ve daha fazla iş ve sipariş almayı
amaçlayan stratejik bir eğilimdir. İlişki pazarlaması, bireysel müşterinin şirkete ne
dediğine ve şirket çalışanlarının müşteri hakkında neler bilmesi gerektiğine yönelik
olarak istekli biçimde davranışlarını ve uygulamalarını değiştirme düşüncesidir. Özellikle
yeni teknolojilerin çok hızlı gelişmesi, ürün ve hizmetlerin birbirine çok benzemesi gibi
nedenlerle müşterilerin işletmeyi değiştirme düşüncelerinin baskın olması, ilişki
pazarlamasının gelişmesini etkilemektedir. (Şahin B. , 2013:227).
İlişki pazarlamasına müşterilerde marka sadakati oluşturmada kullanılan bir
iletişim aracı olarak da bakılmaktadır. Amacı, müşterilere uzun vadeli değer kazandırma
30
ve uzun vadeli tatmin sağlayarak, işletmeyi rakiplerinden farklılaştırıp başarı elde
etmektedi. Sonuçta müşteri sadakati hedeflenmektedir (Tek & Özgül, 2005:21).
Hizmet işletmelerinin yöneticileri, ilişki pazarlaması stratejisinin geleneksel
pazarlamada önemli olmayan müşteri memnuniyetini ve sadakatini ön plana çıkardığı için
bu pazarlama stratejisini belirlemişlerdir. Hizmet pazarlamasında ilişki pazarlamanın son
yıllardaki hızlı gelişimi, geleneksel pazarlamanın sınırlı olmasından dolayıdır.
Geleneksel pazarlamanın önemli öğeleri olan, pazarlamanın geleneksel pazarlama
içeresindeki kavramsal yapısı ve pazarlamanın 4P’si hizmet pazarlamasına uymamaktadır
(Yaşayacak, 2014:60). Bu bağlamda pazarlama karmasının da değişerek; ürün, fiyat,
dağıtım ve tutundurmadan oluşan temel pazarlama karması elemanlarına, “müşteri
ilişkileri, müşteri tatmini ve hizmet” unsurunun da eklenmesi gereği ortaya çıkmıştır.
Burada müşteri iletişimi; satış sonrası iletişim programlarını ve şikâyetlerin giderilmesi
gibi faaliyetleri içermektedir. Müşteri tatmini ise; mevcut olan ürün veya hizmet ve
sistemiyle, müşteri hizmet ve ihtiyaçlarının izlenmesi ve tatmin edilmesini; satış öncesi
ve sonrası hizmetler de müşteriye sunulan hizmeti kapsamaktadır (Tengilimoğlu,
2012:335).
İlişkisel pazarlama stratejilerinin belirlenen amaçlara ulaştırmada; uzun vadeli
kalıcı ilişkiler, etki pazarlaması, işletme-müşteri çıkarlarını gözetme, spesifik
gereksinimleri belirleme, müşteri adres ve alışkanlıklarını sürekli izleme gibi unsurlar göz
önünde bulundurulur. İlişkisel pazarlama stratejilerinin uygulanması ise genelde dört
adımda gerçekleşir. Bu adımlar; müşterileri belirleme, belirlenen müşterileri
farklılaştırma, müşterilerle etkileşime girme, ürün ya da hizmeti her müşterinin ihtiyacına
uygun biçime getirmedir. Bu kapsamda ilişki pazarlamasının odak noktasını yeni
müşteriler elde etme ve mevcut müşteri elde tutmak oluşturmaktadır (Şahin B. ,
2013:233-234).
İlişkisel pazarlama tanımında yer bulan pazarlama faaliyetleri üç-boyutta
kategorize edilmektedir. Bu boyutlar süreklilik, bireysellik ve kişilik kazandırmaktır.
İlişkisel pazarlamayı diğer pazarlama türlerinden ayıran süreklilik boyutu; ilişkiyi
oluşturan iki tarafın etkileşiminin devam etmesini ifade etmektedir. İkinci boyut olan
bireyselleştirme; işletmenin pazarlama karmasını daha büyük değer sağlayacak biçimde,
her bir müşterinin kişisel ihtiyacına göre bireyselleştirmesi ve her bir müşterinin işine
31
daha yüksek oranda girerek daha iyi sonuca ulaşmayı ifade eder. İlişkisel pazarlama
faaliyetlerinin üçüncü boyutu kişilik kazandırmaktır. İlişkisel pazarlamayı geleneksel
pazarlamadan ayıran önemli bir özellik kişisel ilişkilerdir. Her kategorideki ürünlerin
çeşitliliği, tüketicileri ürünler hakkındaki farkı yeterince görmelerini zorlaştırır. Bu
nedenle alıcı davranışları önemli bir faktör haline gelir (Örs, 2007:53-54).
3.1.2. Sağlık Hizmetlerinde İlişkisel Pazarlamanın Kullanımı
Sağlık hizmetlerinin temel amacı toplumun ihtiyacı olan farklı sağlık hizmetlerini,
hastanın istediği kalitede, istediği zamanda ve mümkün olan en düşük maliyetle
sunmaktır. Hızla değişen teknoloji, artan maliyetler, artan hasta şikâyetleri ve yaygınlaşan
iyi bakım talepleri sağlık hizmetlerinin daha karmaşık bir yapıya bürünmesine neden
olmuştur. Ülkemizdeki sağlık sektöründeki işletmelerin sayısının hızlı nüfus artışını
karşılamadığı bir gerçektir. Toplumun gelir düzeyinin artması ise hastaların daha iyi
hizmet beklemesine neden olmaktadır. Sağlık işletmelerinin sayısının yetersizliği,
hastanelerde çalışan doktor ve hemşire sayılarının eksikliği, malzeme ve ekipmanların
müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamadaki yetersizliği bu sektörde düzeltici önlemlerin
alınmasını ve hizmet kalitesinin yükseltilmesini gerekli kılmaktadır (Zerenler & Öğüt,
2007:504).
İlişki pazarlaması sürecinde, hastayla hastane arasındaki iletişim ve etkileşim
uzun vadeli ilişkilerin oluşturulabilmesi açısından çok önemlidir. Öncelikle hastayla
hastane arasındaki ilişkinin kurulması gerekir. Bu da hastaya ilk başta düşük fiyatlar
sunmakla, yapılan hizmetler kapsamında teşvik programları hazırlamakla ve bunları
gerçekleştirebilmek için gerekli olan yapıyı hastane içinde oluşturmakla mümkündür.
Hastayla hastane arasındaki ilişkinin geliştirilmesi ve tamamlanması açısından ise; hasta
kazanma, hastayla ilgili verileri toplama, hasta değer modeli oluşturma, hasta ihtiyaç ve
isteklerini öğrenme bunların başında gelmektedir (Hatipoğlu, 2000:28, Akt., Yeşilbaş,
2010:39).
İlişki pazarlaması öğesinin sağlık hizmetlerine uygulanması konusunda bir takım
zorluklar vardır. İşlemsel boyutta şirketin odağında olanlar ürün/hizmet üreten insanlar
ya da hizmeti/ürünü alan insanlardır. İyi bir ürün ya da iyi sunulan bir hizmet üreticinin
ya da hizmet sunucunun standartlarını karşılayan ürün ya da hizmettir. İlişki
pazarlamasında ise; odak işlemden ziyade müşterinin atfettiği değere kaymaktadır.
32
Hekim ziyaretinden daha fazlasını ifade eden “değer”, daha açık bir ifade ile hekime
zamanında erişilebilen ve aynı zamanda ilaçların da temin edilebildiği, böylece bir hizmet
sürecinin tümünün tek bir işletme tarafından üstlenildiği (one–stop) bir sistemdir.
Hastaneler müşteri şikayet ve önerilerine duyarlı olmak durumundadır. Müşteri
duyarlılığı işletmenin müşteri ihtiyaçlarına cevap verme kabiliyetleri anlamına gelmektir.
Müşteriye duyarlı bir örgütte çalışanlar, müşteri ihtiyaçlarını karşılamak için
yetkilendirilmiştir. Karl Albrecht müşteri hizmetlerinin yedi hatasını; apati, başından
atmak, ilgisizlik, hizmeti lütuf saymak, mekaniklik, kuralcılık ve baştan savmak olarak
tanımlamıştır. İşlem odaklı bir örgütte hasta ihtiyaçları kurallara göre veya neredeyse
mekanik bir şekilde karşılanır. Halbuki hastaneler daha organik kurumlar olmak
durumunda ve duruma göre hareket edebilme kabiliyetine sahip ve esnek olmalıdır.
Sağlık işletmelerinde ilişki pazarlaması stratejisi ve müşteri bağlılığı uygulamaları
sayesinde kurum içinde meydana gelecek değişimlerin, yönetim kadrosu dahil olmak
üzere tüm çalışanlar tarafından bilinmesi ve kabul edilmesi sağlanmaktadır. Üst kademe
yöneticileri, bu uygulamaları ve değişiklikleri desteklediklerini her fırsatta belirtmeli,
davranışları ile bunları göstermelidir. Ayrıca, tüm çalışanların hasta bağlılığını
sağlayabilmesi için bir bütün olarak çalışması gerekmektedir. Özellikle birebir hastalar
ve hasta yakınlarıyla iletişim kuran çalışanlar, hasta odaklı hizmet anlayışında anahtar rol
oynamaktadır. Sağlık işletmeleri bağımlı hastalar yaratmak için onların ne
isteyebileceklerini sadece tahmin etmeyip, ne istediklerini ve en çok neye önem
verdiklerini direkt ve açık olarak da sorulmalıdır. Hastanelerin ilişki pazarlamasında;
müşterileri elde tutma programları, önemli tedarikçilerle ve diğer sağlık hizmeti
sunucuları ya da işletmeler ile özel tedarik ve dağıtım anlaşmalarını içeren programlar,
başkalarının kaynaklarından yararlanmak amacıyla yapılan ortak programları
uygulayabilirler (Şahin B. , 2013:236-237).
Hasta kendine özel hizmet sağlayan işletmeyle olan ilişkilerini çözebildiği halde,
yapısal çözüm üreten firmaya bağlı kalmaktadır. İlişkisel pazarlama ile sağlık işletmeleri,
var olan müşterilerini elde tutarak kar oranlarını artıracaklarıdır. Hasta elde tutma
stratejisi ilişkisel pazarlamanın üç düzeyi ile eşleştirilebilir. Tablo 2’de ilişkisel
pazarlamanın bu üç düzeyi sunulmuştur (Yüksel, 1998:180).
33
Tablo 2. İlişkisel Pazarlama Düzeyleri (Yüksel, 1998:180)
Düzey Temel Bağlar Hizmet Uyarlama
Derecesi
Potansiyel Sürdürülebilir
Rekabet Avantajı
1 Finansal Bağlar Düşük Düşük
2 Sosyal Bağlar Orta Orta
3 Yapısal Bağlar Orta-yüksek Yüksek
Buna göre; birinci düzeyde, ilişki pazarlamasında hasta sadakatini sağlamak
öncelikle finansal bağlarla sağlanmaktadır. İkinci düzeyde, ilişki pazarlaması finansal
bağların yanı sıra sosyal bağlara da dayanmaktadır. Bu durum, hizmet alıcısının sosyal
bir varlık olduğu gerçeğinin göz önüne alınmasıyla ortaya çıkmıştır. Üçüncü düzeyde
yapısal bağlar devreye girer. Yapısal bağlar, ilişki inşası yöntemlerinden bağımsız olarak
hasta problemleriyle ilgili çözümün hizmet dağıtım sistemi içinde tasarlanmasıdır.
İlişki pazarlaması hastalarla güçlü, değer yüklü ilişkiler yaratma, koruma ve
artırma sürecidir. Günümüzde pazarlama değer yüklü ilişkilerin kurulmasına yönelmiştir.
Bu yüzden, hastaya sağlanan değeri maksimize edecek bir değer modeli oluşturan
hastaneler hastayla uzun dönemli ilişkileri sağlayarak ilişki pazarlamasında başarılı
olmaktadır. Bu model; hastaya daha fazla yarar teklif edilerek hastanenin hastası için
yapabileceklerini kapsamaktadır. Özet olarak, hasta daha fazla yarar teklif eden ve
kendine sağlanan değeri artıran hastanelerden yine aynı mal ve hizmeti talep edecektir
(Yeşilbaş, 2010:43).
3.2. SAĞLIK İŞLETMELERİNDE MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ YÖNETİMİ
3.2.1. Müşteri İlişkileri Yönetimi Kavramı
Pazarlama felsefesinin günümüze kadar geçirdiği evreler içerisinde uygulanan
yaklaşımların geçerliliğini kaybetmesi, pazarlamada müşteri ilişkileri anlayışının
doğmasına neden olmuştur. Müşteri İlişkileri Yönetimi (MİY), Customer Relationship
Management (CRM) adıyla ilk olarak 90’lı yılların başında ABD ve İngiltere’de küçük
ölçekli finans kuruluşlarının özel çözümler üreterek, büyük bankaların müşterilerini kendi
bünyelerine çekmeleriyle ortaya çıkmıştır. MİY’in yeni bir iş anlayışı haline gelmesi ise
son yıllarda “müşteri odaklılık” ilkesi çerçevesinde geliştirilen teknolojinin
yaygınlaşması ile gerçekleşmiştir (Bişkin, 2011:60).
34
Müşterinin ihtiyaçlarını temel alınarak, işletmenin rekabet gücünü arttırmak için
yeniden yapılanması olarak özetlenebilen MİY kavramı, müşteri merkezli stratejiler ile
bu stratejileri destekleyebilecek; satış ve pazarlamayla beraber, müşteri hizmetleri,
muhasebe, üretim ve lojistik gibi yeni fonksiyonları kapsayan ve bu yeni fonksiyonlardan
etkilenecek herkes için tüm iş süreçlerinin yeni baştan düzenlenmesini içeren ve bunları
gerçekleştirirken de teknolojiden yararlana bir yönetim stratejisidir. Müşteri ilişkileri
yönetimi bir yazılım değildir. Müşteri ilişkileri yönetiminin yazılım boyutu sadece
hedeflenen stratejiye ulaşmak için kullanılan veri tabanlarından ve iletişim ağlarından
oluşmuş teknolojik bir araçtır. Müşteri ilişkileri yönetimi, müşteri temas noktalarında
müşteri bilgilerinin toplanmasına, bu bilgiler üzerinden yeni iş olanakları geliştirilmesine,
müşteri sadakatini arttırılmasına, pazarlama harcamalarında önemli tasarruf yapılmasına
ve satış verimliliğinin arttırılmasına imkân sağlamaktadır. Müşteri ilişkileri yönetiminde
temel nokta, şirketin iş hayatı boyunca yapacağı yolculuğun müşteriyle beraber
götürülmesi gerekliliğinin algılanmasıdır. Bu birlikteliğin de, bir yol haritasına ihtiyacı
vardır. Basit bir yol haritası dahi, müşteri ile yapılacak yolculukta kilometre taşlarının
neler olduğunu, alternatifleri, kazanımları ve gerekleri ortaya koyabilir (Erkaya, 2007:31-
38).
Müşteri İlişkileri Yönetimi’nin temeli, müşteriler hakkında olabilecek en fazla ve
en ayrıntılı bilgiyi toplamaya, bu müşterilerin çok ince ayrımlarla, çok fazla ve en ayrıntılı
bilgilerini alt segmentlere bölmeye ve bu segmentleri karlılıklarına göre ayrıştırmaya,
karlı olacak müşterilere yapılacak ekstra yatırımların seviyesini belirlemeye ve her türlü
müşteriye ayrı ve çok özel pazarlama stratejisi uygulamaya dayanmaktadır.
Buradan yola çıkarak Müşteri İlişkileri Yönetimi’nin amacının, geleneksel
pazarlama araçlarının yerini almak değil, bu araçların, doğru hedefe, doğru zamanda
ulaşmasına yardımcı olmak üzere, tamamıyla doğruluk taşıyan işlenmiş bilgi ile
yönlendirmeyi sağlamak olduğunu söylemek mümkündür (Korkmaz, 2010:24).
3.2.2. Sağlık Hizmetlerinde Müşteri İlişkileri Yönetiminin Kullanımı
Hastanelerin kâr amacı gütmeyen kuruluşlar olmalarına karşılık bunların
yönetimlerini işletmecilik biliminden ayrı tutmak mümkün değildir (Bişkin, 2011:158).
Bu yüzden işletmecilik bilimini kapsayan üretim sektöründe işletmenin çıktılarından
faydalanan kişiler olduğu gibi, hizmet sektörünün en kapsamlı alanlarından olan sağlık
35
sektöründe de hizmetin çıktılarından faydalanan kişi ve kurumlar bulunmaktadır. Bu
kişiler üretim sektörü için “müşteri” olarak adlandırılmaktadır.
Sağlık kurumlarında ise müşteri kavramı daha komplike bir kavramdır. Sağlık
kurumunda çalışan veya sağlık kurumu ile organik bir ilişkisi bulunan kişi veya gruplar
iç müşterileri oluşturmaktadır. Sağlık işletmesinin hizmetlerinden doğrudan veya dolaylı
olarak yararlanan kişi ve kurumlar ise sağlık işletmesinin dış müşterileridir (Kaçaman,
2016:17). Sağlık kurumlarının dış müşterisi durumunda olan ve sunulan hizmetten
doğrudan faydalanan kişiler ise tıbbi etik gereği sağlık sektörü için “hizmet alıcısı/hasta”
adını almaktadır (Soysal vd., 2017:43).
Sağlık sektörünün canlanmaya başladığı ilk sıralarda sağlık kurumlarının
müşterileri sadece hastalar olarak görülmekteyken, şu an yapılan çalışmalarda hizmet
üretim sürecine dahil olan ve hizmet üretimi sonucunda soyut ve somut çıktılardan
faydalanan herkes sağlık kurumlarının müşterileri olarak görülmektedir. Çeşitlenen
müşteri kitlesi ile tatmin edilmesi gereken kişi sayısı artmış ve üzerinde çalışılması
gereken konular komplike hale gelmiştir. Sağlık kurumlarının müşterilerinin ve sağlık
kurumlarında ilgilenilmesi gereken sorunların artmasının yanı sıra, ülke nüfusunun da
artması ile sağlık kurumlarının sayıları da artmıştır. Bilhassa özel sektöre ait sağlık
kurumlarının sayısındaki artış piyasada rekabet ortamını canlandırarak, kurum yönetimini
ekstra çalışmalara yönlendirmiştir. Kurum yönetimleri sağlık kurumlarını piyasada
tutundurmak için en geçerli yöntemin hizmet alıcılarını memnun etmekten geçtiğini fark
ederek buna yönelik çalışmalar başlatmışlardır. Bu aşamada devreye “Müşteri İlişkileri
Yönetimi” kavramı girmiştir. Bu kavramın gündeme gelmesi ile sağlık yöneticileri
kurumlarda en fazla kar getirecek hizmet alıcılarına yönelik birimler açmaya, bu birimleri
teknolojik cihazlarla desteklemeye ve hedef müşteri kitlesini kuruma çekmeye
başlamışlardır. Kazanılmış müşterilerin sadakati sağlanması amacıyla gerekli hizmet ve
fiyat politikaları geliştirilmiş, kurum imajı üzerinde çalışılarak ekstra değerler ile hasta
tatmini sağlanması amaçlanmıştır. Bu yapılan çalışmalar sağlık kurumlarına olumlu
perspektifte geri dönüşler getirecektir. Kurumdan memnun ayrılan hastalar sayesinde
ağızdan ağıza aktarım ile kurum farkındalığı artırılacaktır. Böylece sağlık sektörü için
reklam konusunda kısıtlamalar olsa bile kurumlar sundukları kaliteli hizmet ile ekstra
ücret ödemeksizin tanıtımlarını yapacaklardır. Bu olumlu geri dönüşler sayesinde sağlık
36
kurumlarının sektörde tutunabilirliği artacaktır. Böylece rekabet koşullarının zararlarını
müşteri ilişkileri yönetimi ile yarara çevireceklerdir (Soysal vd., 2017:44).
Sağlık kurumları kendilerine olan talebi arttırmak için değişen müşteri istek ve
ihtiyaçları doğrultusunda yeni düzenlemeler yoluna gitmelidirler. Hastaların belli bir
kurumu tercih edip hizmetten yararlanmış olmaları tek başına bir anlam taşımamakta,
müşterilerin hizmeti satın alma sonucundaki davranışları memnuniyet düzeyinin
ölçümünde kabul görmektedir (Sağnak, 2010:54). Ayrıca sağlık işletmeleri var olan
müşterileri elde tutarak çapraz satış olanaklarını artırmaktadır. Böylelikle sağlık
kurumları müşterilerle ilişkileri sayesinde onların ihtiyaç duydukları diğer hizmetleri de
vererek hastaların hayatlarını kolaylaştırabilirler. Bu sayede hizmetten memnun olan
müşterilerin sağlık işletmelerine bağlılığı sağlanmış ve işletmenin kar oranı artmış olur
(Tengilimoğlu, 2012:351).
3.3. SAĞLIK İŞLETMELERİNDE GERİLLA PAZARLAMA
3.3.1. Gerilla Pazarlama Kavramı
Klasik pazarlama yöntemlerinin güncelliğini kaybettiği, tüketici davranışlarının
değiştiği günümüzde bütçesi küçük, hayalleri büyük olan girişimciler için ideal bir
pazarlama yöntemi olarak kabul edilen gerilla pazarlama; özellikle küçük ve orta ölçekli
işletmelerde küçük, periyodik ama şaşırtıcı ataklarla, piyasadaki diğer rakiplerin
demoralize edilip piyasada bir yer edinilmesi prensibine dayanmaktadır (Arslan,
2009:13). İlk defa 1980’lerin başında temeli atılan bir kavram olan ve son zamanlarda adı
sıkça duyulan “gerilla pazarlama” kurucusu ve fikir babası olan Jay Conrad Levinson’un
Kaliforniya Berkeley Üniversitesinde pazarlama dersleri verirken kendi işletmelerini
kurmak isteyen bir grup öğrencisinin para yatırmadan bir işletme kurmanın yollarını
öğreten bir kitap önermesini istemeleri ile ortaya çıkmıştır (Kaşlı vd., 2009:81; Arslan,
2009:11-12). Araştırmaları sonucunda öğrencilerine herhangi bir kaynak bulamayan
Levinson gerilla pazarlamanın temellerini atmıştır. Gerilla pazarlamayı, bütçesi küçük
hayalleri büyük girişimciler için ortaya çıkartılmış bir pazarlama taktiği olarak
tanımlayan Levinson; 1993 yılında yazdığı “Guerrilla Marketing” adlı kitabıyla
pazarlamanın farklı boyutlarını ele almıştır (Özgül, 2008:182; Arslan, 2009: 11-12).
Başlangıçta küçük işletmelerde büyük işletmelerin karşısında mücadele edilebilmesi, en
düşük maliyetle en yüksek karın elde edilmesi için kullanılmış olsa da günümüzde büyük
37
küçük tüm işletmelerde kullanılan bir pazarlama stratejisi haline gelmiştir. Cadde, sokak,
toplu taşıma araçları, kaldırımlar, duraklar gibi beklenmedik yerlerde potansiyel
müşterilerin karşısına çıkılma ilkesiyle hareket eden gerilla pazarlama son derece dikkat
çekici ve akılda kalıcıdır (Akt., Çeltek & Bozdoğan, 2012:4789).
Hedef kitlenin karşına umulmadık anlarda çıkma ilkesiyle hareket eden gerilla
pazarlaması, gerçekleştirilecek küçük ama etkili saldırılarla; fiyat indirim stratejileri,
piyasalara daha az kaliteli ama daha ucuz mal sunma veya daha kaliteli, daha pahalı mal
sunma stratejileri, ürün farklılaştırma stratejileri, servis stratejilerinde farklılaşmalar,
tüketiciyle direkt temas kurma, dağıtımda yenilik/ etkinlik stratejileri, ilgi çekici, şaşırtıcı,
karşılaştırıcı yoğun reklam kampanyaları, üründe yenilik stratejileri, pazarlarda hedef
şaşırtma (mal geçici bir süre tamamen piyasadan çekme veya mal piyasaya yığma) gibi
değişik taktikler kullanabilmektedir (Ay & Ünal, 2002:78).
Levinson ve Rubin (1996) işletmelerin gerilla pazarlamasını uygulayabilmeleri
için izlemeleri gereken süreci; geniş bir bilgi tabanı oluşturmak, SWOT analizi yapmak,
SWOT analizi sonucu elde edilen verilerle uygun pazarlama silahını belirlemek,
pazarlama takvimini belirlemek ve karşı ataklara geçmek olarak beş aşamadan
oluştuğunu ifade etmiştir. Bu aşamaların da iyi bir şekilde işleyebilmesi ve başarılı
olabilmesi için çevreden gelen tepkiler doğrultusunda sürekli yeni gerilla planları ve yeni
ataklar geliştirilmesi gerekir. Bu nedenle her bir işletme özellikle rakiplerinden gelecek
tepkilere hazırlıklı olmalı bu tepkiler ve işletmelerin ihtiyaçlar doğrultusunda gerilla
pazarlama planını güncellemelidir (Nardalı, 2009:110).
3.3.2. Sağlık İşletmelerinde Gerilla Pazarlama Kullanımı
Gerilla pazarlama geleceği ile birlikte düşünüldüğünde, özellikle sağlık
işletmelerinde daha çok uygulama olanağı bulacağı açık bir pazarlama yaklaşımıdır.
Hastaneler için bugüne kadar yapılan pazarlama hakkındaki eleştiriler, ilerleyen
dönemlerde daha anlaşılabilir bir hal alacağı ve sağlık kurumlarında gerilla pazarlamaya
da yer verileceği tahmin edilebilmektedir. Özellikle bazı araştırmacıların viral
pazarlamayı gerilla pazarlamanın yeni nesil hali olarak nitelendirmesi, sağlık
işletmelerinde gerilla pazarlamanın kullanılabilirliğini arttıracaktır (Tengilimoğlu,
2012:356).
38
Sağlık kurumlarının başarısı ve yaşamını devam ettirebilmesi, büyük ölçüde
hastalarının istek ve beklentilerini karşılayabilme becerisine bağlı olmaktadır. Tüm
müşteri gruplarının istek ve beklentileri birbirinden farklı olduğu için sağlık kurumları
yöneticilerinin her müşteriyi tatmin etmek için farklı stratejiler geliştirmesi
gerekmektedir. Günümüzde bireylerin bilgi ihtiyaçlarının karşılanmasında tanıtım ve
reklâmların büyük rolü bulunmaktadır. Ancak, çeşitli sebeplerle sağlık hizmetlerinde
reklâm yasaklarının bulunması bireylerin mevcut ve alternatif sağlık hizmetleri ile ilgili
bilgi edinme imkânlarını etkilemektedir. Bu noktada kamu sağlık kurumlarının
yapabileceği tanıtım ve reklâm harcamalarının türü ve boyutunun belirginleşmesi
yöneticilerin önünde çözülmesi gereken bir sorun olarak belirmektedir (Akt., Elçi,
2016:89-90).
3.4. SAĞLIK İŞLETMELERİNDE MARKALAŞMA VE MARKA YÖNETİMİ
Marka kavramı birçok kavramı bünyesinde bulundurmakta ve yine birçok
kavramla ilişki halinde olarak sağlık sektöründe daha karmaşık bir yapıyı
barındırmaktadır. İşletmelerin faaliyetine başlangıcından itibaren değişim ve gelişim
gerektiren bir kavram olmanın dışında bu hakkın korunması ve uygulanması içinde yasal
zorunlulukların bulunması belirli baskı unsurlarını ortaya çıkarmaktadır. Marka
kavramına sağlık sektörü açısından bakıldığında da marka kavramının unsurları ve önemi
sağlık hizmeti sunan örgütlerde de başarıya giden yol haritasının belirleyicileri arasında
gösterilmektedir. Markalaşma süreci içerisinde ve sonrasında marka olmaya yönelik
yapılan yatırımlar sağlık işletmelerinde de bilinirliği artırmak, farklılaşmak, sektördeki
yerini belirlemek için atılan önemli adımlardır. Marka pazarlama yazınında da değer
atfedilen en önemli kavramlar içinde yerini almaktadır. Bu kapsamda örgütlerin yapı ve
işleyiş dinamiklerinin çözümlenmesi ve marka ile ilişkilendirilmeleri açısından ve sağlık
sektöründe markanın etkisini araştırmak için özel hastanelerin marka stratejilerini
belirleyen faktörlere yönelik bir araştırma yapılması özel hastanelerin marka stratejilerine
yön vermesi açısından önem taşımaktadır (Tüfekçi vd., 2016:322).
Sağlık işletmeleri esas itibarıyla sağlık hizmeti üretir. Üretilen sağlık hizmetinin
doğası gereği aslında tüketiciler kendilerine sunulan hizmet hakkında çok fazla bilgi
sahibi olmadıkları için bir anlamda teknik değerlendirme yapmaları oldukça güçtür.
Bununla birlikte, sağlık hizmeti tüketicileri, sunulan hizmetin işlevsel performansı ve
39
sonuçları hakkında değerlendirme yapabilirler. Bu sayede tüketicilerin sağlık hizmeti ile
ilgili beklentilerini saptamak ve tüketicilerin beklentilerine uygun sağlık hizmeti üreterek
ihtiyaçlarını tatmin etmek mümkündür (Aksoy & Bayramoğlu, 2008:88).
Rekabet koşulları içerisinde çalışan tüm işletmelerde pazarlama temel bir
fonksiyon alanı olmakla birlikte, hastaneler için yeni bir olgudur. Hastanelerde pazarlama
faaliyetlerinin uygulamaya başlanması ile birlikte, bu hizmetleri tüketen tüketicilerin
istek ve ihtiyaçları ön plana çıkabilecek, bunun bir sonucu olarak da daha nitelikli sağlık
hizmetlerinin sunulması mümkün olacaktır (Akkılıç, 2002:205).
Sağlık hizmetlerinin temel amacı, toplumun ihtiyacı olan farklı sağlık
hizmetlerini, hastanın istediği kalitede, istediği zamanda ve mümkün olan en düşük
maliyetle sunmaktır. Ne var ki, hızla değişen teknoloji, artan maliyetler, artan hasta
şikâyetleri ve yaygınlaşan iyi bakım talepleri sağlık hizmetlerini daha karmaşık hale
getirmiştir. Ülkemizdeki sağlık sektöründeki işletmelerin sayısının artması, nüfus artışına
göre yine de yeterli olmadığı bir gerçektir. Toplumun gelir düzeyinin artması ise,
hastaların daha iyi hizmet beklemesine neden olmaktadır. Sağlık işletmelerinin sayısının
yetersizliği, hastanelerde çalışan doktor ve hemşire sayılarının eksikliği, malzeme ve
donanım ihtiyacı karşılamadaki yetersizliği bu sektörde düzeltici önlemlerin alınmasını
ve hizmet kalitesinin yükseltilmesini gerekli kılmaktadır (Papatya vd., 2012:91).
Markalanma kararının verilmesinden, marka ismi seçimine, ambalaja,
etiketlenebilen, marka stratejisine kadar firma tarafından markayla ilgili alınan pek çok
karar ve ürünle ilgili geçmiş kullanım tecrübelerinden satış sonrası hizmetlere uzanan
tüketiciyle ilgili pek çok faktör, tüketicinin markayla ilgili bir değerlendirme yapmasına
ve bunları zihninde depolamak suretiyle markaya belli bir değer atfetmesine neden olur.
İşte “Güçlü Marka”, ancak tüketicinin zihninde yüksek bir derecede konumlanmak, bunu
sürdürmek sonra da hedef pazarı kapsayacak şekilde bu değeri hedef kitle için
genelleştirmeyi başarmakla yaratılabilir (Tengilimoğlu, 2012:395).
Sağlık kurumları, hasta bağlılığını sağlamak amacıyla hasta tatmini üzerinde
odaklaşmaktadırlar. Hasta bağlılığı, hastaların gereksinimleri olduğunda, hizmetlerinden
yararlandıkları sağlık kurumunu tekrar kullanmaları veya tercih etmeleridir. Hastaların
hizmetten tatmin düzeyleri arttıkça, hasta bağlılığı oranı da artmaktadır. Sağlık
hizmetlerinde markalaşma henüz yeni bir kavram olmakla birlikte, sağlık kuruluşlarının
40
markalaşma süreçlerine ilişkin yapılması gereken bazı temel faaliyetler; fikir birliği
oluşturma, yavaş yavaş ilerleme, esnek olma, rakipleri dikkate alma, bağlılık sağlama,
marka değer unsurları oluşturma şeklinde sıralanabilir (Tengilimoğlu, 2012:397-398) Bu
kapsamda sağlık hizmetlerinin sunulmasında uygulanabilecek marka stratejileri; kalite,
imaj, güvenilirlik ve tanınmışlık stratejileri ile açıklanabilir (Akt. Tüfekçi vd., 2016:324).
3.5. SAĞLIK İŞLETMELERİNDE BÜTÜNLEŞİK PAZARLAMA İLETİŞİMİ
Sağlık sektöründe pazarlama iletişimi sağlık kuruluşlarının hizmetlerini
potansiyel kullanıcılara iletişim yoluyla aktarmak ve sağladığı yararlarla ilgili ikna
etmeye yönelik çabalar şeklinde tanımlanabilir. Sağlık hizmetlerinde pazarlamaya
yönelik uygulamalar pek çok kişi tarafından uygun görülmese de, aslında iletişim
çalışmaları çabaları ile özellikle potansiyel hastalara sunulacak hizmetlerin varlığı,
niteliği, erişme ve kullanma yolları aktarılabilir.
Sağlık işletmelerinin sundukları hizmetlere yönelik farklı maliyet, etkinlik ve
uygunluk düzeylerinde iletişim yöntemleri vardır. Ürün pazarlamasından önemli rol
oynaya kişisel satış ve satış tutundurma faaliyetlerinin sağlık hizmetlerinde çok geniş
kullanım alanı olmasa da reklam ve halkla ilişkiler oldukça önemli pazarlama faaliyetleri
olarak nitelendirilebilir (Karaca, 2015:119)
Çalışmanın bu bölümünde, bütünleşik pazarlama iletişimi uygulamalarından;
halkla ilişkiler, reklam, satış geliştirme (özendirme), kişisel satış ve doğrudan pazarlama
konularının sağlık işletmelerinde ki kullanımları açıklanmaya çalışılmıştır.
3.5.1. Sağlık İşletmelerinde Halka İlişkiler
İşletmelerin amaçlarına ulaşmasında çevreyle bütünleşmesi en temel
zorunluluklar biridir. Bu zorunluluk gerek özel gerekse kamu hastanelerinde, halkla
ilişkiler uygulamalarının dikkatle ele alınması gerekliliğini ortaya koymaktadır. “Halkla
ilişkiler, bir örgüt ile hedef kitle arasında karşılıklı iletişimi, anlayışı oluşturmaya ve
sürdürmeye yardımcı olan ayrıcalıklı bir yönetim görevidir” (Peltekoğlu, 1998:2). Başka
bir ifadeyle halkla ilişkiler, örgütsel amaçlara ulaşılmasına yardım eden bir yönetsel
fonksiyondur. Halkla ilişkiler birimi, toplum beklentileri ile örgüt amaçları arasında uyum
sağlayarak ve pozitif ilişkileri geliştirerek örgütün ilişki içinde olduğu tüm iç ve dış çevre
arasında olumlu ilişkiler kurulmasını sağlamaktır. (Karaca, 2015:120).
41
Sağlık işletmeleri; toplumdaki bireylere ulaşabilme, bütünleşebilme ve bunun
sonucunda da olumlu bir imaj yaratabilmesi planlı iletişim çalışmaları ile mümkün
olabilmektedir. Bu bağlamda sağlık işletmelerinde bulunan halkla ilişkiler birimleri
oldukça önemli bir yere sahiptir. Halkla ilişkiler birimleri tüm kurumlarda olduğu gibi
hastanelerde de uygulamaları yerine getirirken iki temel fonksiyondan yola çıkmaktadır.
Bunlar tanıma ve tanıtma fonksiyonlarıdır. Hastanenin hedef kitlesinin birbirinden
oldukça farklı sosyo-kültürel özelliklere sahip gruplardan oluştuğu göz önüne alındığında
karşılıklı anlayış, kabul görme ve işbirliği sağlamanın diğer işletmelere nazaran çok daha
zor olduğunu ve sistemli halkla ilişkiler çabalarına olan ihtiyacın daha fazla hissedildiğini
söylemek yanlış olmayacaktır (Yurdakul vd., 2007:34).
Ülkemizdeki hastanelerde yapılan halkla ilişkiler faaliyetleri çoğunlukla hastalara
gidecekleri yerleri gösterme ve rehberlik etme, broşür, bülten hazırlama, bilimsel
toplantılar ve sempozyumlar düzenleme şeklinde yoğunlaşırken; ABD’ de ise hastaneye
fon bulma, broşür, dergi çıkarma hastane ve toplum eğitimi, tanıtım, medyayla ilişkiler,
çalışanlarla ilişkiler, hükümetle ve gönüllü kuruluşlarla ilişkiler şeklinde yoğunlaşmıştır
(Tengilimoğlu, 2001:138).
Hastanedeki halkla ilişkiler bölümü, hastane yönetiminin izlediği hizmet
politikasının ve çalışmalarının halka duyurulması, benimsetilmesi, kuruluşa karşı
toplumda olumlu bir tutum oluşturulması, halkın kuruluş hakkında ne düşündüğünün ve
ondan ne istediğinin öğrenilmesi ve halkla işbirliği sağlanmasına ilişkin faaliyetleri
yürütür. Ayrıca; vatandaşın hastaneye karşı olumlu tavırlar geliştirmesi, hastanenin
hizmet olanakları hakkında bilgi vermek suretiyle vatandaşların işlerini kolaylaştırmak
ve idareyi gereksiz faaliyetlerden kurtarmaya yardımcı olma, hastane kararlarının ve
politikalarının isabetli olmasını sağlama, hastane idari bilgilerini yerinde ve zamanında
vermek suretiyle, vatandaşların kanun ve nizamlara uymasına yardımcı olmak gibi
görevlerin yerine getirilmesini de sağlamaktadır. Sağlık hizmetlerinde halkla ilişkiler
çalışmalarının son yıllarda özellikle davranış değişikliği oluşturma üzerinde yoğunlaştığı
görülmektedir. Halkla ilişkiler profesyonelleri tarafından yaşamın korunması ve
geliştirilmesi, tüketicilerin eğitimi, aşı kampanyaları, ücretsiz sağlık taramaları, halkı
belirli sağlık sorunları ve tedavileri konusunda bilinçlendirme faaliyetleri yapılmaktadır
(Erdoğan, 2015:68-69).
42
3.5.2. Sağlık İşletmelerinde Reklam
Sağlık sektörü, bireysel ve toplumsal sağlığın korunmasına; hastalık süresince
bireylere tanı, tedavi ve bakım hizmeti verilmesine yönelik olarak sağlık işletmelerinin
hizmet verdikleri bir alanı ifade etmektedir. Sağlık sektörü içerisinde, sağlık hizmeti
veren ve sağlık ürünleri satan birçok sağlık işletmesi yer almaktadır. Bunlar, kamu ve
özel işletmeler olarak bilinmektedir. Bu işletmeler, diğer işletmelerden bir adım daha öne
geçebilmek ya da rekabet güçlerini artırabilmek adına birtakım pazarlama yollarını
devreye sokmak durumundadırlar. Çeşitli pazarlama yollarından birisi de reklamdır.
Sağlık sektöründe reklam uygulamaları birçok gelişmiş ülkede uzun yıllar
kullanılmaktadır. Ülkemizde ise sağlık sektöründe reklamların yeri ve önemi, özellikle
son dönemlerde hizmet vermeye başlayan özel sağlık işletmesi sayısının artması ile
birlikte gündeme gelmeye başlamıştır. Rekabetin olanca hızıyla kendini hissettirmeye
başladığı sağlık sektöründe de artık sağlık işletmeleri, hangi yönde hizmet verdiklerinin
paylaşımında bulunmak ve potansiyel tüketicileri kendi işletmelerine çekebilmek için
birçok pazarlama stratejisine yer vermenin yanı sıra yasal düzenlemelerle kapsamı
oldukça daraltılmış olan sağlık sektöründe reklam uygulamalarına bile yer
verebilmektedirler. Tüketicilerin korunmasına yönelik olarak belirlenmiş olan bu yasal
düzenlemeler, birçok eksiklik içermesi bakımından, özde tüketicilerin yeterince
korunmasına katkı sağlayamamaktadır, denilebilir. Genel olarak reklam faaliyetleri,
Basın ve Ahlak Yasası, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Reklam Yönetmeliği,
Reklam Kurumu Yönetmeliği çerçevesinde yürütülmektedir (Ekiyor & Tengilimoğlu,
2014:45-48).
Sağlık hizmeti, hasta bakımı ve refahı için vardır ve toplumsal bir niteliğe sahiptir.
Sağlık hizmetinin, kişilerin aldıkları diğer hizmetlere göre farklı özelliklere sahip olması,
sağlık alanında reklam konusunun ayrıca ve dikkatle ele alınmasını gerektirir. Hastaların
alacakları hizmet konusunda tamamen bilgisiz olması ve bu hizmetin kullanımı
konusunda uzman bilgisine gereksinim duymak zorunda olması, hizmete ulaşmada talep-
tercihin kişiye bağlı olmaması, hizmete ulaşmada deneme-yanılma yöntemini
kullanamadan karşılıklı güvene dayanan bir ilişki kurulması, hizmetten elde edilen karın
maddi olarak değil, sosyal sorumlulukların yerine getirilmesi, performansın artırılması ve
bilime katkı gibi kriterlerle ölçülmesi, hizmetten alınacak tatminin hastanın normal
43
yaşamına dönünceye kadar net olarak tanımlanamaması, sağlık hizmetinin bir ürün olarak
pazarlanmasını engelleyen faktörlerdir (Odabaşı & Oyman, 1994:24-33).
Ayrıca sağlık hizmetinin niteliğinin belirlenmesinde sorunlar, sağlık hizmetinin
değerinin belirlenmesinde adalet ve eşitlik sorunları, sağlık hizmetine ihtiyaç
duyulduğunda bu ihtiyaca ulaşma problemleri ve sağlık hizmetlerinin tanıtımında
aldatma, bilgi yetersizliği ve çıkar çatışması problemleri reklamın sağlık hizmetinin
toplumsal yapısını bozar nitelikte olduğunu göstermektedir. Bunun yanı sıra sağlık
hizmetlerinin ihtiyaç duyulmadığı sürece başvurulan bir hizmet niteliğinde olmaması,
günlük hayat içinde bu hizmetlerle ilgili bilgi edinmeme veya üstünkörü/yetersiz bilgi
edinme anlamına gelir (Erer, 2010:76)
3.5.3. Sağlık İşletmelerinde Satış Geliştirme (Özendirme)
Sağlık hizmetlerinde satış geliştirme fazla kullanılmasa da, satış geliştirmenin en
yaygın şekillerinden olan kuponların sağlık hizmetlerinde de kullanım örnekleri vardır.
Örneğin, bazı hastaneler ücretsiz tansiyon, şeker ölçümü veya özel bir tıbbi problemle
ilgili broşür için kupon verir. Yine bir hastane, mamografi ünitesine gelen hasta sayısını
arttırmak için, hamiline on dolar indirim sağlayan kuponlar dağıtmıştır (Berkowitz,
1996:297) Şüphesiz hizmetlerin, mallarda olduğu gibi bu tür olanaklardan yararlanma
olanağı çok sınırlıdır. Ancak yine de bazı yaratıcı çözümler bulunabilir. Örneğin, ilk kez
gelen hastalara belirli bir indirim yapılması, hasta eşliğinde gelen çocuklara küçük
hediyeler verilmesi düşünülebilir ve yararlı olacakları anlaşılırsa kolayca uygulanabilir
(Karafakıoğlu, 1998:213)
3.5.4. Sağlık İşletmelerinde Kişisel Satış
Kişisel satış, pazarlama karması unsuru olan tutundurma veya promosyonun
şekillerinden bir tanesidir. Kişisel satış, satış gücü, yüzyüze satış ve satışçılık gibi
kavramlarla da açıklanabilir. Ancak hepsinin temel amacı sonuçta satışın
gerçekleştirilmesini sağlayacak, pazarlama iletişiminin sağlanmasıdır (Karabacak,
1996:40).
Sağlık işletmeleri genelde profesyonel satış elemanları yerine kendi elemanlarını
kullanmayı tercih ederler. Acaba bir profesyonel satışçıyı eğiterek sağlık hizmetlerinin
44
satışında mı kullanmalı, yoksa hemşire, doktor gibi personele satış teknikleri konusunda
eğitim mi verilmelidir? Bu sorunun tam bir cevabı henüz bulunmuş değildir. Bir görüşe
göre sağlık hizmetlerinin diğer mal veya hizmetlerden bir farkı yoktur, dolayısı ile daha
önce iş makineleri satışında başarılı olmuş bir kişi, bu dalda da başarılı olabilir. Bir diğer
alternatif de sağlıkla yakından ilişkili dallarda satış yeteneğini kanıtlamış kişilerden
yararlanmaktır. İlaç, tıbbi malzeme üreten veya satan firmalar çok sayıda satış temsilcisi
kullanırlar. Böyle bir satış elemanın tıp bilgisi bir hekim kadar olamaz ancak herhangi bir
kişiye göre de şüphesiz daha fazladır (Karafakioğlu, 1998: 223).
3.5.5. Sağlık İşletmelerinde Doğrudan Pazarlama
Doğrudan pazarlama, “herhangi bir yerde ölçülebilir bir cevabı (tepkiyi) ya da
ticari bir işlemi gerçekleştirmek için bir veya birden fazla reklam aracını kullanana
interaktif bir pazarlama sistemidir” (Mucuk, 2010:240).
Müşteriler hakkında elde edilen “uygulanabilir” bilgi, sağlık pazarlamacılarına
tutundurmalarını hedeflemeyi ve hastalarının ihtiyaçlarını karşılamak için çaba
geliştirmeyi mümkün kılar. Bu nedenle, “bir sağlık işletmesi hedef pazarı hakkında daha
çok şey bilirse, pazarlama çabaları daha etkili olacaktır” (Karaca, 2015:139).
45
SONUÇ
Günümüzdeki teknolojik gelişmeler ve bu gelişmeler doğrultusunda sağlık
hizmetlerinin sunumunda, kalite anlayışı ön plana çıkmış ve sağlık hizmetlerine olan
erişilebilirliğin artmasıyla, sağlık hizmetlerine olan talep de ivme kazanmıştır. Sektördeki
rekabet ortamı, sağlık hizmetleri pazarlanmasında sağlık işletmelerini yeni arayışlara
itmiştir. Ancak sektörde kalıcı bir yer edinmek ve bu pazardan kar elde edebilmek, sağlık
hizmetleri pazarlamasının kaliteli ve eşit bir şekilde sunulmasıyla gerçekleşecektir. Sağlık
hizmetlerinde pazarlama olgusu, yıllarca yanlış algılanmış ve literatürde birçok
araştırmacı tarafından eleştirilmiştir. Ancak sektörün ekonomideki diğer endüstrilerden
farklı olan karmaşık yapısına ve farklı ülkelerde değişik yapılar göstermesine rağmen
sağlıkta pazarlama anlayışı kabul görmüştür. Çünkü sağlık alanında ilerleme kaydetmek
ve müşterilerin gereksinim duyduğu talep karşısında etkili cevap verebilmek, müşteri
memnuniyeti sağlayarak işletmelere müşteri bağlılığı yaratmak için sağlıkta pazarlamaya
yer verilmelidir. Devlet politikaları ve denetimlerle birlikte, ister kamu ister özel
kuruluşlarda olsun, özde bu anlayış ve amaç doğrultusunda pazarlama ile sağlıkta fayda
sağlanacaktır.
Sağlık işletmelerinin var olan müşterileri elde tutmaları için, hasta sadakatini
sağlayarak finansal bağlar oluşturması, hastaların sosyal bir varlık olduğu gerçeği göz
önünde bulundurularak sosyal bağlar oluşturması ve son olarak hasta problemlerine
çözüm üretebilen yapısal bağların oluşturulması gerekmektedir.
Sağlık hizmetlerinde pazarlama kaliteli bir anlayışla ve yani pazarlama
yöntemleriyle hem sektöre hem de müşterilerin taleplerinin etkili ve verimli bir şekilde
karşılanmasına katkı sağlayacaktır. Bu bakımdan; sağlık işletmeleri hizmet sektöründeki
yeni pazarlama yaklaşımlarının sağlık sektöründe uygulanabilirliğini artırmalı, bu yeni
pazarlama yaklaşımları hükümet politikaları ve denetimlerle desteklenmelidir.
46
KAYNAKÇA
Ak, B. (1997). Sağlık Kurumlarında Pazarlama Ankara: Hacettepe Üniversitesi,
Sağlık İdaresi Ders Notları.
Akkılınç, M. E. (2002). Sağlık Hizmetlerinin Pazarlanması ve Elazığ'daki Bazı
Yataklı Tedavi Kuruluşlarında Bir Uygulama. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,
12(1), 203-218.
Aksoy, R., & Bayramoğlu, V. (2008). Sağlık İşletmeleri İçin Kurumsal İmajın
Temel Belirleyicileri: Tüketici Değerlemeleri. Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Sosyal
Bilimler Dergisi, 4(7), 85-96.
Alrubaiee, L., & Al-Nazer, N. (2010). Investigate the Impact of Relationship
Marketing Orientation on Customer Loyalty: The Customer's Perspective. International
Journal of Marketing Studies, 2(1), 155-174.
Altındiş, M. (2017). Sağlık Kurumları Yönetimi I, Erzurum: Atatürk Üniversitesi
Açıköğretim Fakültesi Yayınları.
Arslan, S. (2009). Turizm Sektöründe Alternatif Bir Pazarlama Stratejisi Olarak
Gerilla Pazarlamasının Kullanılması: Konaklama İşletmeleri Üzerinde Bir Araştırma.
Ankara: Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.
Ateş, M. (2011). Sağlık Sistemleri. İstanbul: Beta Yayıncılık.
Atilla, E. A. (2010). Hastanelerde Pazar Odaklılığın İşletme Performansına
Etkisi. Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi.
Ay, C., & Ünal, A. (2002). Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler İçin Yeni bir
Pazarlama Anlayışı: Gerilla Pazarlaması. Yönetim ve Ekonomi, 9(1-2), 75-85.
Bakır, Y. (2006). Sağlık Kuruluşlarında Pazarlama Faaliyetleri ve Müşteri
Memnuniyeti. Hatay: Mustafa Kemal Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Yayımlanmamaış Yüksek Lisans Tezi.
Bateman, C. (1998). Halkla İlişkiler Araştırmalar. (İ. Çamlı, Çev.) İstanbul: Rota
Yayınları.
47
Berkowitz, E. N. (1996). Essential of Health Care Marketing. Maryland: Apsen
Publication.
Bıçakçı, G. (1995). Sağlık Hizmetlerinin Pazarlanması: Hizmet Tüketicileri Olan
Hastaların Sağlık Kuruluşlarından Beklentileri Üzerine Bir Araştırma. Erzurum: Atatürk
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.
Bişkin, F. (2011). Sağlık İşletmelerinde Müşteri İlişkileri Yönetimi: Kamu ve Özel
Sağlık İşletmelerinde Müşteri İlişkileri Yönetimi Uygulamaları Araştırması. Konya:
Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi.
Bozkurt, F. (2014). Sağlıklı Yaşam (Wellness) Pazarlamasında, Kişisel
Değerlerle Sağlığın Tanımının Sağlıklı Yaşam Tarzı Üzerindeki Etkisi ve Bir Araştırma.
İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı,
Doktora Tezi.
Cantürk, Ö. (2012). Sağlık Sektöründe Hizmet Konumlandırması: Ankara İlinde
Kamu Hastaneleri Uygulama Örneği. Ankara: Atılım Üniversitesi, Sosyal Bililimler
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.
Capra, F. (1992). Batı Düşüncesinde Dönüm Noktası. (M. Armağan, Çev.)
İstanbul: İnsan Yayınları.
Çavmak, Ş., & Çavmak, D. (2017). Türkiye’de Sağlık Hizmetlerinin Tarihsel
Gelişimi ve Sağlıkta Dönüşüm Programı. Sağlık Yönetimi Dergisi, 1(1), 48-57.
Çeltek, E., & Bozdoğan, M. (2012). Alternatif Pazarlama İletişimi Aracı Olarak
Gerilla Pazarlama: Uygulanmış Gerilla Pazarlama Reklam Örneklerinin İncelenmesi ve
Turizm Sektörü İçin Model Önerileri. Journal of Yaşar University, 28(7), 4788-7812.
Ekiyor, A., & Tengilimoğlu, D. (2014). Sağlıkta Reklam Serbest Olmalı Mı?
Tüketici Görüşleri. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 16(2),
45-71.
Elçi, M. (2016). Sağlık Sektöründe Hizmet Kalitesi ve Sağlık Hizmeti
Pazarlamasında Yeni Teoriler. Kahramanmaraş: Sütçü İmam Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Projesi.
48
Erdem, Ş. (2007). Sağlık Hizmeti Pazarlaması: Hastalara Sunulan Hizmetlerin
Kalitesini Algılamaları Üzerine Bir Uygulama. Edirne: Trakya Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi.
Erdoğan, R. (2015). Sağlık Kuruluşlarında Halkla İlişkiler: Hastane Tercihinde
Halkla İlişkilerin Rolü Üzerine Bir Saha Araştırması. Konya: Selçuk Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.
Erer, S. (2010). Sağlık Hizmetlerinde Reklam. Genel Tıp Dergisi, 20(2), 13-78.
Erin, F. (2006). Hastane Hizmetlerinde Pazarlama Stratejileri ve Akdeniz
Üniversitesi Hastanesi'nde Bir Uygulama. İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sağlık
Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.
Erkaya, E. (2007). Özel Hastanelerde Pazarlama ve Müşteri İlişkileri Yönetimi.
İstanbul: Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri, Yüksek Lisans Tezi.
Flexner, W. A., & Berkowitz, E. N. (1979). Marketing Research in Health
Services Planning: A Model. Public Health Reports Journal, 94(6), 503-513.
Gronroos, C. (1996). Relationship Marketing: Strategic and Tactical Implications.
Management Decision, 34(3), 5-14.
Harcar, T. (1991). Sağlık Hizmetleri Pazarlaması. Pazarlama Dünyası Dergisi,
5(25), 38-40.
Hatipoğlu, I. (2000). Otel İşletmelerinde İlişkisel Pazarlama. Eskişehir: Anadolu
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.
Kaçaman, M. (2016). Sağlık Hizmetlerinde Müşteri Memnuniyetine Yönelik Bir
Alan Araştırması. İstanbul: Gelişim Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek
Lisans Tezi.
Karaca, Ş. (2015). Sağlık Hizmetlerinde Pazarlama. İstanbul: Beta Yayıncılık.
Karaçor, S., & Arkan, A. (2014). Sağlık Kuruluşlarında Pazarlama: Sağlık
Pazarlama Karması Unsurlarının Hasta/Müşteri Önemi Üzerine Bir Araştırma. Selçuk
İletişim Dergisi, 8(2), 90-118.
Karafakıoğlu, M. (1998). Sağlık Hizmetleri Pazarlaması. İstanbul: İstanbul
Üniversitesi İşletme Fakültesi Yayınları.
49
Karahan, K. (2000). Hizmet Pazarlaması. İstanbul: Beta Yayıncılık.
Kaşlı, M., İlban, M. O., & Şahin, B. (2009). Modern Pazarlama Stratejileri: AB
ve Türk Turizmi. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 8(27), 79-98.
Kavuncubaşı, Ş. (2000). Hastane ve Sağlık Kurumları Yönetimi. Ankara: Siyasal
Kitapevi.
Kavuncubaşı, Ş., & Kısa, A. (2008). Sağlık Kurumları Yönetimi. Eskişehir:
Anadolu Üniversitesi Yayınları.
Koçak, A., & Bulduklu, Y. (2010). Sağlık İletişimi: Yaşlıların Televizyonda
Yayınlanan Sağlık Programlarını İzleme Motivasyonları. Selçuk İletişim Dergisi, 6(3), 5-
17.
Korkmaz, Ö. (2010). Müşteri İlişkileri Yönetiminin (CRM) Önemi: Bir Hastane
Uygulaması. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans
Tezi.
Kurtulmuş, S. (1998). Saglık Ekonomisi ve Hastane Yönetimi. İstanbul: Değişim
Dinamikleri Yayınları.
Mechanic, D. (1978). Medical Sociology. New Yotk: TheFree Pres.
Morgan, R. M., & Hunt, S. D. (1994). The Commitment-Trust Theory of
Relationship Marketing. The Journal of Marketing, 58(3), 20-38.
Mucuk, İ. (2001). Pazarlama İlkeleri. İstanbul: Türkmen Kitapevi.
Mucuk, İ. (2010). Pazarlama İlkeleri. İstanbul: Türkmen Kitapevi.
Mumyakmaz, M. (2001). Müşteri Odaklı Olan ve Olmayan Özel Sağlık
Kuruluşlarının Müşteri Gözünde Algılama Düzeyi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.
Mutlu, A., & Işık, A. K. (2012). Sağlık Ekonomisine Giriş. Bursa: Ekin
Yayıncılık.
Nakip, M., & Özçiftçi, V. (2015). Sağlık Hizmetlerinde İlişki Pazarlaması ve
Hasta Memnuniyeti: Aksaray Aile Sağlığı Merkezlerinde Uygulama. Erciyes Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi(46), 1-20.
50
Nardalı, S. (2009). Gerilla Pazarlaması ve Uygulamadaki Bazı Örnekleri. Yönetim
ve Ekonomi, 16(2), 107-119.
Odabaşı, Y., & Oyman, M. (1994). Sağlık Hizmetleri Pazarlaması. Eskişehir:
Anadolu Üniversitesi Yayınları.
Oluç, M. (1989). Tutundurma - Promotion İletişim-Communication. Pazarlama
Dünyası Dergisi, 3(17), 3-17.
Oriji, M., Hassanzadeh, M., & Feizi, M. (2014). The Impact of Relationship
Marketing and New Product Features On Customer’s Perceptions and the Intention of
Their Acceptance in Life And Investment Insurance. Kuwait Chapter of Arabian Journal
of Business and Management Review, 3(9), 406-420.
Örs, H. (2007). Hizmet Sektöründe Rekabet Stratejisi Aracı Olarak İlişki Kalitesi:
Ölçülmesi ve Müşteri Memnuniyeti İle İlişkisi. Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar
Eğitim Fakültesi Dergisi(20), 51-65.
Özgül, N. (2008). Bütünleşik Pazarlama İletişiminde Gerilla Pazarlama
Stratejilerinin Kullanılması. İzmir: Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek
Lisans Tezi.
Öztürk, H. (2007). Sağlık Hizmetlerinin Pazarlanmasında Markanın Önemi.
İstanbul: Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.
Öztürk, S. A. (2003). Hizmet Pazarlaması. Bursa: Ekin Kitapevi.
Papatya, G., Papatya, N., & Hamşıoğlu, A. B. (2012). Sağlık İşletmelerinde
Algılanan Hizmet Kalitesi ve Hasta Memnuniyeti: İki Özel Hastanede Karşılaştırmalı Bir
Araştırma. Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2(1), 87-108.
Peltekoğlu, F. B. (1998). Halkla İlişkiler Nedir? İstanbul: Beta Yayıncılık.
Rakowski, W. (1984). Health Psychology and Late Life: The Differentiation of
Health and Illness for the Study of Health-Related Behaviors. Research on Aging, 6(4),
593-620.
Sağnak, P. (2010). Hastane İşletmelerinde Dış Kaynak Kullanımının Hizmet
Kalitesi Ve Müşteri Tatmini Yaratılmasındaki Rolü ve Bir Pazarlama Aracı Olarak
51
Kullanılması; Gata Hastanesi’nde Bir Araştırma. Ankara: Atılım Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.
Sargutan, A. E. (2005). Sağlık Sektöründe Hizmet Talebi. Hacettepe Sağlık
İdaresi, 8(3), 430-457.
Schulz, R., & Johnson, A. C. (2003). Management of Hospitals and Health
Services. Washington: Beard Books.
Somunoğlu, S. (2012). Sağlık, Sağlık Hizmetleri ve Türk Sağlık Sistemi. M. Tatar
içinde, Sağlık Kurumları Yönetimi I (s. 2-24). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.
Soysal, A., Doğan, S., & Baynal, T. (2017). Özel Sağlık Kurumlarında Müşteri
İlişkileri Yönetimi. Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi,
7(1), 39-66.
Sözen, C., & Özdevecioğlu, M. (2002). Sağlık Hizmetlerinde ve İşletmelerinde
Yönetim. İstanbul: Nobel Yayıncılık.
Şahin, B. (2013). Sağlık Hizmetlerinde Pazarlama. Eskişehir: Anadolu
Üniversitesi Yayınları.
Şahin, G. (2005). Sağlık Hizmetleri Pazarlamasının Hastanelerde Hasta
Tatminine Etkileri ve Kütahya Devlet Hastanesi Araştırması. Dumlupınar Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.
Tek, Ö. B., & Özgül, E. (2005). Modern Pazarlama İlkeleri. İzmir: Birleşik
Matbaacılık.
Tengilimoğlu, D. (2000). Sağlık Hizmetlerinde Pazarlama Karması Elemanları ve
Özellikleri. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 55(1), 187-202.
Tengilimoğlu, D. (2000). Sağlık Hizmetlerinde Pazarlama Karması Elemanları ve
Özellikleri. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 55(1), 187-202.
Tengilimoğlu, D. (2001). Sağlık Kuruluşlarında Halkla İlişkiler. Ankara: Gazi
Kitapevi.
Tengilimoğlu, D. (2012). Sağlık Hizmetleri Pazarlaması. Ankara: Siyasal
Yayınevi.
52
Tengilimoğlu, D., Akbolat, M., & Işık, O. (2015). Sağlık İşletmeleri Yönetimi.
İstanbul: Nobel Yayın.
Tüfekçi, N., İnce, O. G., & Tüfekçi, Ö. K. (2016). Isparta'daki Özel Hastanelerin
Marka Stratejilerini Belirleyen Faktörlere Yönelik Bir Araştırma. Süüleyman Demirel
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 21(1), 321-338.
Velioğlu, M. (2000). Sağlık Hizmetleri Pazarlamasında Pazarlama Planının Yeri
ve Önemi. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1(1), 200-
217.
WHO. (1946, Haziran 19–22). International Health Conference. New York.
Wolf, E. J. (2001). A New Approach to Healthcare Marketing. Healthcare
Executive Journal, 16(1), 12-16.
Yaşayacak, S. (2014). Sağlık Sektöründe Hizmet Kalitesi ve Sağlık Hizmeti
Pazarlamasında Yeni Yaklaşımlar. Ankara: Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.
Yavuz Odabaşı, M. O. (1994). Sağlık Hizmetleri Pazarlanması. Eskişehir:
Anadolu Üniversitesi Yayınları.
Yeşilbaş, B. (2010). İlişkisel Pazarlamanın Hastane Yönetimine Etkisi. İstanbul:
Beykent Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Yurdakul, N. B., Coşkun, G., & Öksüz, B. (2007). Hastanelerde Halkla İlişkiler:
İzmir İli Özel Hastaneler Örnekleminde Halkla İlişkiler Birimlerinin Yapı-İşlev ve
Uygulamalarına Yönelik Bir Araştırma. Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Dergisi, 2(1), 31-46.
Yüksel, B. (1998). Hizmet Pazarlaması. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi
Yayınları.
Zerenler, M., & Öğüt, A. (2007). Sağlık Sektöründe Algılanan Hizmet Kalitesi ve
Hastane Tercih Nedenleri Araştırması: Konya Örneği. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi(18), 501-519.
53
ÖZ GEÇMİŞ
Kişisel Bilgiler:
Adı ve Soyadı : Emin KAYA
Doğum Yeri ve Yılı : ISPARTA, 1987
Medeni Hali : Evli
Eğitim Durumu:
Lisans Öğrenimi: Süleyman Demirel Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
İşletme Bölümü
Yüksek Lisans Öğrenimi: Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Sağlık Yönetimi Anabilim Dalı, Sağlık Yönetimi Bölümü
Doktora Öğrenimi (Devam Ediyor): Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İşleme Anabilim Dalı
Yabancı Dil(ler) ve Düzeyi:
YÖKDil: 61,25 (D)
İş Deneyimi:
2011 - ……. : Süleyman Demirel Üniversitesi Senirkent Meslek Yüksekokulu, Öğretim
Görevlisi
Bilimsel Yayınlar ve Çalışmalar:
Alanında, Yurtiçinde Yayımlanan Kitapta Bölüm ve Ünite Yazarlığı
Yönetimde İnformalite, "Örgütlerde İnformal Öğrenme" Editör: Prof.Dr.
Ramazan ERDEM, Beta Yayıncılık, İstanbul, 2017, s.247-264
Hakemli Dergilerde Yayımlanan Teknik Not, Editöre Mektup, Tartışma, Vaka
Takdimi ve Özet Türünden Yayınlar Dışındaki Makale
"Sosyal Medyanın Sağlık İletişimindeki Yeri", Yönetim ve Ekonomi
Araştırmaları Dergisi, Cilt:13 Sayı:2 Sayfa:25-39, Mayıs 2015.
"Gözlük Kullanıcılarının Sorunları, Beklentileri ve Çözüm Önerileri",
Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi, Cilt:4 Sayı:8 Sayfa:63-82, 2013
54
Ulusal Toplantıda Sunularak Tam Metin Olarak Yayımlanan Bildiri
“İlaç Firmalarının Pazarlama Tekniklerinin Doktor Reçetelerine Etkisi”, 6.
Sağlık ve Hastane İdaresi Kongresi, Isparta, 2012.
Ulusal Toplantıda Sunularak Özet Metin Olarak Yayımlanan Bildiri
"Değişime Direncin Kontrolünde Sunum Şeklinin Etkisi: Algı Yönetimi
Perspektifiyle Bir Deney Çalışması" 10. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 5-7 Mayıs 2011,
Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir.
Ulusal Toplantıda Poster, Sözlü Sunum ve Gösterim
“Sağlık Hizmetlerinde Kalite Algısı: Süleyman Demirel Üniversitesinde Bir
Uygulama”, 6. Sağlık ve Hastane İdaresi Kongresi, Isparta, 2012.
Uluslararası Toplantıda Sunularak Tam Metin Olarak Yayımlanan Bildiri
“Örgütlerde Kurumsal Sır ve Bir Tehdit Unsuru Olarak Dedikodu”, Uluslararası
Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi (International Congress on Knowledge, Economy
& Management), Bosnia and Herzegovina, Sarajevo, Jun 23-25, 2011. p.3135-3140
“Değişime Direncin Kırılmasında Dedikodunun Yönetilmesi: Ara Düzey
Yöneticilerin Rolü”, Uluslararası Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi (International
Congress on Knowledge, Economy & Management), Bosnia and Herzegovina, Sarajevo,
Jun 23-25, 2011. p.3161-3169
Uluslararası Toplantıda Sunularak Özet Metin Olarak Yayımlanan Bildiri
"Optik Sektöründe Kullanılan Pazarlama Stratejileri: Isparta İli Örneği",
Süleyman Demirel Üniversitesi Uluslararası Optisyenlik ve Göz Sağlığı Sempozyumu,
Ekim 2012, Isparta.
Yüksek Lisans Tezi
Sağlık İletişiminde Sosyal Medya Kullanımı