Promar Görüntüleme ve Koruma Malz. Tic. Ltd....

82

Transcript of Promar Görüntüleme ve Koruma Malz. Tic. Ltd....

4 / Bir Fotoğraf

6 / Orfoz

14 / Atölyemiz Sipadan

36 / Adım Adım Sualtı Fotoğrafçılığına

46 / PADI Go Pro Advert

48 / Teknik Dalış: Sidemount

54 / Bu Üçüne Dikkat

56 / Amargos Adası'nda Jacques MAYOL'un İzinden...

64 / Şehrin Ortasında Dalış...!

68 / Deniz Ekosistemine Iskarta Av ve Hayalet Ağlar Zarar Veriyor

74 / Japonya'da Dev Balık Market Tskuji

80 / Barış Özalp Akdeniz Foku ve Koralijen Habitatlar Araştırmalarında

48

6

14

64

Fotoğraf: Murat Kaptan

sayı 127

2

Merhaba,TSSF seçimleri (!) geçtiğimiz ay yapıldı ve son se-kiz yıllık icraatın devamı sağlandı. Ama buna bir seçim denebilir mi, orası çok tartışılır. Bu seçimde koca bir sektörü, sadece 140 kişilik bir delege listesi temsil ederken, bu sektörün can damarı ticari firmalar sadece 10 delege ile temsil edildi. Bu delegelerin seçimini de TSSF yine ken-disi yaptı. Böyle bir seçim ile görev başında olan bir federas-yonun özellikle sektörün ticari kanadını iyi temsil ederek, sağlıklı kararlar vermesi beklenemez. Bu çok açık olarak bugüne kadar uygulanan politika-

larda zaten görüldü. Halen TSSF’nin temel politikası CMAS’ın Türkiye distribütörlünü yapmaktadır. Bugün hepimizin dalışlarımızda kullandı-ğımız regülatörlerinin, dalış elbiselerinin, paletlerin, maskelerin marka-larını Türkiye’ye ithal eden temsilci firmalar ne yapıyorsa, aynı şekilde TSSF’de CMAS’ı bu şekilde temsil etmektedir. Sualtı hokeyi, serbest dalış vs.gibi yarışma dalları dışında dalış eğitim sistemlerinin yapılan-dırılmasında da tamamen CMAS standartları esas alınmaktadır.Bu şekilde TSSF ticari sektörün tam içine girmiş durumdadır. Ticari sektörün içinde bulunmak demek rekabet içinde olmak demektir. Ama TSSF’yi yönetenlerin tüm amacı, bu rekabet ortamını tamamen or-tadan kaldırıp tek tip bir pazar yaratma amacında bulunmakdır. Tüm dünyanın aksine PADI, SSI ve diğer sistemlerin TSSF politikalarında yeri yoktur. Bu sistemlerin Pazar paylarının gittikçe küçültülerek Türki-ye’deki dalıcı ve dalıcı eğitmenleri yetiştirilmesinin sadece CMAS stan-dartları ile yapılmasına çalışılmaktadır. Bunun için de yönetmelikler bu amaca paralel hazırlanmaktadır. Sonuçta bir haksız rekabet söz konu-sudur. Zaten bu nedenledir ki, şu an TSSF uygulamaları için rekabet kurulunda dava açılmış durumdadır. Bu zihniyet sektörün en üstündeki kurumda sürdürüldüğü sürece, ül-kemizin dalış eğitim ve turizm sektöründe dış dünya standartlarını ya-kalaması, dalış sektörünü olması gereken yere gelebilmesi mümkün olmayacaktır. Bu zihniyetin ise seçimle gitmesi mümkün görülmemek-tedir. Başta da belirttiğim delege yapısından da demokratik bir sonuç beklemek mümkün değildir. Daha da ilerisi, önümüzdeki dört yıl için görev yapacak başkanın yanında bir sonraki dönem kimin başkanlığa getirileceğinin pazarlığının ve planlamasının bile şimdiden yapıldığı fı-sıltı gazetesinden kulağımıza gelmiş bulunmaktadır.Bu durumda olması gereken tek şey, dalış dünyamızın ticari kanadının TSSF bünyesinden ayrılmasıdır. Bunun demokratik ve hukuksal boyu-tu mümkündür. Zaten bu yola girilmiştir. Yeni bir yapılanmada kaza-nan, dalış dünyamız ve ülke denizciliği olacaktır.Esen kalın,

Ateş Evirgen

SAHİBİPromar Görüntüleme ve Koruma Malz. Tic. Ltd. Şti. yayınıdır.K. Ateş EvirgenGENEL YAYIN YÖNETMENİSORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜK. Ateş EvirgenYAZI İŞLERİ MÜDÜR YARDIMCISIA. Olcay KakıcıHABER MÜDÜRÜÜ. Müge İnanTASARIMMurat İnanYardımcı Editör Barış ÖzalpKATKIDA BULUNANLARBarış Özalp, Gökhan Karakaş, Harun Yeşilyurt, Eda Çıngı, Erhan Öztürk, Filiz Durmuş, İlhan Nuri Ertaş, Murat Kaptan, Sedat Baysarı, Sevil Peker, Tahsin Ceylan, Taner Aksoy, Yekta Ayduk, Zeynep Ekener.DANIŞMANLARHakan Kabasakal (Biyoloji) Hakan Öniz (Sualtı Arkeoloji)TEMSİLCİLERAdana: Faik Çetindaş (0.505 770 48 31)Bodrum: Aksona Mehmet (0.532 217 38 18)Edirne: Değer Erken (0.536 581 21 58)Eskişehir: Erkan Balk (0.544 316 77 54) İzmir: Benek İşcan Kapkın (0.532 574 75 38)KKTC: Hakan Öniz (0.535 761 42 52)YAZIŞMA İÇİNEğitim Mahallesi, Kasap İsmail Sokak Royal Center İş Merkezi No:17E/4 Hasanpaşa KadıköyTel: (0.216) 350 75 96, 360 56 27, 360 62 68Faks: (0.216) 302 92 15

ISSN - 1301 - 7535

Web: www.sualtidunyasi.com.tre-mail: [email protected]

Bu dergide yeralan yazı ve fotoğra� ar, bilimsel çalışmalar dışında izin alınmadan kullanılamaz. Yazılardan doğacak sorumluluk yazarlarına aittir.Yukarıda isimleri belirtiler kişilerdenPromar Görüntüleme ve Koruma Malz. Tic. Ltd. Şti. çalışanları dışındakiler herhangi bir ücret karşılığı olmaksızın fahri olarak görev yapmaktadırlar.

3

Üç farklı canlı, üç farklı organizma ama ortak bir amaç. Sualtının güzelliğine rağmen bir o kadar da çetin şartlarına uyum sağlamak için bazen birliktelik şart oluyor. Bu fotoğraftaki Anemon, anemon balığı ve porselen yengeci tesadüfen bir araya gelmemişler. Bu üçü arasında karşılıklı bir çıkar ilişkisi var. Yengeç başka canlıların yaklaşamayacağı anemonun zehirli tentakülleri arasına sığınarak kendisine koruma sağlıyor. Anemon balığının da amacı bu. Hatta bu balık bütün ömrünü burada geçiriyor, besleniyor, ürüyor. Peki burada anemonun çıkarı ne? O da yengecin ve balığın yakaladığı besinlerden yararlanıyor . Öyle bir ortam koşulu sağlanmış ki, bu canlılar birbirlerinden zarar görmeden , birbirlerinin varlığına yarar sağlıyorlar. Aslında doğanın tüm dengesi bu ufacık detaylara gizlenmiş durumda.

Fotoğraf: Ateş EvirgenYer: Simail Adası (Malezya)Tarih: Ağustos /2012Ekipman: Nikon D7000 kamera, Nikkon 60 mm. AF-S Micro-Nikkor objektif, Sea&Sea MDX-D7000 housing, Sea&Sea YS-250 Pro (çift) � aş.

Bir fotoğrafın kalitesi için hiç bir şey flaş kadar önemli değildir. Hiç bir sualtı flaşı da sualtı şartlarında YS-D1 kadar fotoğrafın kalitesine yardımcı değildir.İleri seviyede DSLR sistemleri için olduğu kadar her türlü kompakt sistemde de kullanılan 20 G/N güçten 32 G/N gücüne kadar istenilen her seviyeye karşılık veren son teknoloji bir flaş.

Önemli olanboyu değil gücü...

Eğitim Mah. Açıkgöz sok. Royal Center İş Merkezi, No:17E/4 Hasanpaşa Kadıköy / İstanbulTELEFON: 0216 360 56 27 | 0216 360 62 68 | 0216 350 75 96 FAX: 0216 302 92 15

e-POSTA: [email protected] Web: www.promarltd.comGörüntüleme ve Koruma Malz. Tic. Ltd. Şti.4

Bir fotoğrafın kalitesi için hiç bir şey flaş kadar önemli değildir. Hiç bir sualtı flaşı da sualtı şartlarında YS-D1 kadar fotoğrafın kalitesine yardımcı değildir.İleri seviyede DSLR sistemleri için olduğu kadar her türlü kompakt sistemde de kullanılan 20 G/N güçten 32 G/N gücüne kadar istenilen her seviyeye karşılık veren son teknoloji bir flaş.

Önemli olanboyu değil gücü...

Eğitim Mah. Açıkgöz sok. Royal Center İş Merkezi, No:17E/4 Hasanpaşa Kadıköy / İstanbulTELEFON: 0216 360 56 27 | 0216 360 62 68 | 0216 350 75 96 FAX: 0216 302 92 15

e-POSTA: [email protected] Web: www.promarltd.comGörüntüleme ve Koruma Malz. Tic. Ltd. Şti.

OR

FO

ZY

azı

ve

Fo

toğ

rafl

ar:

Ta

hsi

n C

eyl

an

6

7

Orfoz (Epinephelus marginatus), denilebilinir ki t ıpkı Akdeniz Fokları gibi Akdeniz’ le özdeşmiş en önemli balık türlerimizden biridir.

H a n i b a l ı ğ ı t ü r ü n d e n S e r r a n i d a e f a m i l y a s ı n d a n o l a n O r f o z ’ u n k o y u kahverengi renklere hakim olan vücudu üzerinde küçük küçük sarı, yeşil benekler vard ı r . Kaya l ık ve taş l ık la r ın o lduğu bölgelerde, mağara ve oyukları yaşam alanı olarak seçer. Bu balıkların 400 metre

der inl ik lere inebi ld ik ler i b i l inse de sığ sularda sıkça görülebilirler. Tehlikelerden kaçmak için oyukları kullanırlar. Alt çeneleri üst çenelerinden biraz daha uzun olan bu balıkların erginlerinin boyları 140 cm’ye kadar çıkabilir. Ön solungaç kapakları hafif tırtıldır. Vücutları geniş ve ovaldir. Birinci sırt yüzgeci yüksektir. Ve ikinci sırt yüzgeci ile birleşmiştir. Yırtıcı olan bu hayvanlar küçük balıklar ve diğer omurgasızlar ile beslenirler.

Hani balığı türünden Serranidae familyasından olan Orfoz’un koyu kahverengi renklere hakim olan vücudu üzerinde küçük küçük sarı, yeşil benekler vardır.

8

9

10

11

Deniz bal ık lar ında fazla gözlenmeyen hermafroditizm (çift eşeylil ik), orfoz için karakteristik bir özelliktir. Orfoz bireyleri, hayatlarının belli bir dönemine kadar önce dişi, daha sonra da erkek olarak yaşarlar. Akdeniz’de daha önce yapılan araştırmalara göre dişi orfozlar ortalama 5 yaş ve 44 cm boyda ilk eşeysel olgunluğa erişirken, bu değer erkekler için ortalama 12 yaş ve 81 cm’dir. 1996 yılında IUCN (Uluslararası Doğa Koruma Birliği) tarafından düşük riskli ve tehdide yakın kategorisinde “Kırmızı Liste”ye alınan orfozlar, 2004 tarihinde “tehlikede” statüsüne yükseltilmiştir. FAO taraf ından düzenl i şek i lde hazır lanan avcılık istatistikleri, 7 ülkeye ait (Fransa, Yunanistan, İ ta lya, Portekiz, İspanya, Türkiye ve İngiltere) orfoz av miktarının 1990 – 2001 yılları arasında %88 azaldığını o r taya koymaktadı r . Dev le t İs ta t is t i k Enstitüsü kayıtlarına göre ise, Türkiye’de 1994 yılında 808 ton avlanan orfoz, 2004 yılında sadece 97 ton avlanabilmiştir.

Akdeniz’in en onemli simge balıklarından bir i olan orfozların maruz kaldıkları en büyük tehlike, aşırı ve bilinçsiz avcılıktır. Uzun yıl lar boyunca henüz yumurtasını b i le dökemeyen küçük boy lu or foz lar zıpkıncılar tarafından ciddi miktarlarda

avlanmış, ve populasyonları Türkiye’nin pek çok bölgesinde belirgin biçimde azalmıştır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından sporti f ve t icari avcılığı düzenleyen Su Ürünleri Sirkülerinde, bu türün zıpkınla avcılığı yıl boyu tamamen yasaklanmıştır.

1 9 0 0 ’ l ü y ı l l a r ı n b a ş ı n d a M a r m a r a Denizinde orfozların yaşadığı biliniyordu. Joseph Clarke isimli araştırmacı, 1882 yılında Çanakkale’den yakalanan 34 kg ağırlığında bir orfoz rapor etmiştir. O günkü koşullarda bu balık kilogramı 1 mecit ve bir çeyreğe (yaklaşık 4 şiling) satılmıştı. Aynı araştırmacı, Efes’in parlak dönemlerini yaşadığı antik dönemlerde bile, en küçük boylu orfozun en az 4 drahmi’ye satıldığını ve Akdenizdeki bütün medeniyetler için çok değerli bir balık olduğunu belirtmektedir.

Türkiye’deki balık türlerinin tehdit statülerini belir lemek için yapılan bir araştırmada, o r f o z b a l ı k l a r ı “ t e h l i k e d e ” ş e k l i n d e değerlendir i lmiş, ve koruma önceliğine sahip bir tür olduğu ifade edilmiştir. Türün korunması için bil inçli bir toplum olmak neredeyse bir zorunluluktur. Zira en yaygın hipermarketlerde bile illegal boyda ve avcılık dönemi dışında yakalanmış orfozlara denk gelmek maalesef mümkündür. ■

Kaynaklar:Fricke, R., Bilecenoglu, M., Sari, H.M. (2007): Annotated checklist of fish and lamprey species of Turkey, including a Red List of threatened and declining species, Stuttgarter Beitrage zur Naturkunde, Serie A (Biologie), 706: 1-169.Bilecenoğlu, M. (2007): Akdeniz’in simgesi orfozlar tehdit sınırında. TEMA Yeşiliz, 3: 56.

1900’lü yılların başında Marmara Denizinde orfozların yaşadığı biliniyordu. Joseph Clarke isimli araştırmacı, 1882 yılında Çanakkale’den yakalanan 34 kg ağırlığında bir orfoz rapor etmiştir.

12

13

S u a l t ı f o t o ğ r a f çalışmalarımızı uzun zamandan be r i yu r t i ç i nde s ü r d ü r d ü k . B i r çok arkadaşımızla bu amaçla çeşit l i

bölgemizde birlikte çalıştık. Ama bu defa çalışmalarımızı sualt ı fotoğrafçı larının mutlaka dalmayı hedefledikleri bir bölgede yapmak istedik. Bunun içinde dünyadaki en uygun bölgelerin belki de başında gelen Sipadan’ı seçtik. Benimle birl ikte onbir sualtı fotoğrafçısı ve sualtı fotoğrafçılığına adım atmaya karar veren arkadaşlarımız ile birlikte Kapalai’nin güzel ortamında hem tatilin keyfini çıkardık hem de sualtı f o toğ ra fç ığ ı konusunda b i l g i l e r im iz i paylaştık. Çal ışmaya kat ı lan arkadaşlar ımızdan Yekta Ayduk, Tunca Tunç ve Zeynep Ekener’in başlangıç seviyesinde kompakt kameraları vardı. Fi l iz Durmuş ise su üstünde SLR kullanıcısı olmakla birlikte sualtı çalışmalarında gelişmiş bir kompakt

AtölyemizSipadan…Yazı: Ateş Evirgen

14

15

makine tercih ett i . İ lhan Ertaş gurubun tek video çekeniydi. Sevil Gürel, Eda Çıngı, Erhan Öztürk, Sedat Baysarı ve Murat Kaptan ise DSLR sistemleriyle çalıştılar. Sipadan dalışlarında haftalık tur alındığında 2 gün Sipadan’da dalış imkanı bulunabiliyor. Geniş açı çalışmaları için çok ideal bir bölge. Binlerce bireyden oluşan ve her zaman aynı noktada bulunan, Akya (Big-eye jack fish) ve Barakuda sürüleri ve adeta bir konvoy oluşturarak geçit yapan Şişkin başlı papağan balıkları ile hemen her yerde olan kaplumbağalar geniş açı çalışmaları için birebir bir ortam oluşturuyorlardı. Geriye kalan dört günde de Kapal i , Mabul, Simai l Adası ’nda yapı lan dal ış larda makro fotoğraf çekmek için bütün şartlar uygundu. Özellikle Mabul’daki artık kullanılmayan petrol platformunun altına yapılan dalışlarda kurbağa balıkları, deniz tavşanları , karides çeşit leri makro çalışmaları için çok yeterliydi. Bu nedenle fotoğraf çalışmaları için Sipadan bölgesi ideal şartları oluşturuyor. Fo toğ ra f a tö l ye le r i n in en öneml i ya ra r ı , ka t ı l ımc ı la r ın hep b i r l i k te ayn ı şa r t l a r l a daldıkları bölgede kendi sonuçlarını diğerleri i le karşılaştırıp kendi seviyesini belirlemesi, kendisinden ileride olan katılımcılarla olan bilgi alış verişini sağlayarak hedeflerini belirlemesi ve daha gelişmiş sistemler veya farklı sistemler ile çalışan kişiler ile bir arada bulunarak malzeme bilgilerini geliştiri lmesidir. Bu Sipadan /2012 work shop’una katılan arkadaşlarımıza ve bu organizasyonun gerçekleştirilmesi ni sağlayan Exit Turizm’ine teşekkür ederim. Ve son olarak arkadaşlarımızın görüşlerine ve çalışmalarına yer verelim.

16

SEVİ

L GÜ

REL

PEKE

RSEVİL GÜREL PEKER

Kullandığı ekipman:Nikon D300 makineNikon 12-24 mm. LensNikon 60 mm. Makro lensSea&Sea MDX-D300 kabinSea&Sea YS-110a (çift) flaş

Neden bütün   sualtı fotoğrafçılarının en çok da lmak i s ted ik le r i ye r le rden b i r i Sipadan? Insan gidip görünce anl ıyor. Burası  kesinlikle hem makro hem de geniş açı kareleri için bir sualtı cenneti... Sipadan Adası etraf ındaki bütün dal ış noktalarının kendine has özell ikleri var. Mercanları, balık sürüleri i le büyüleyici fakat benim en cok etkilendiğim yer, genis açı kul landığım” Baracudda Point “ ve “South Point” oldu. Suya girdiğiniz anda bal ık sürüler i etraf ınızda dans etmeye başlıyor. Bir akya sürüsünün içinde bir a n k e n d i m i b a l i k z a n n e t t i m o n l a r l a dönmeye, aynı yöne gitmeye başladım. Ne çekeceğimi nasıl kompozisyon kuracağımı şaşırdım, suya istedigim maviligi vermekte zorlandim. Burdan şunu öğrendimki böyle bir çalışmada insan az çok ne bulacağını bildiği için önceden kadrajını tasarlamalı nasıl çekeceğine karar vermeli yoksa panik oluyor. Ya da bu güzelliğin tadını kamerasız çıkarmalı !!!!!Makro çekimlerine gelince o da apayrı bir dünya. Mabul ve Siamil dalış noktaları çok etkileyici burada. Boyları iki ile üç santimi geçmeyen yengeç, karides, türlerinden tutun orta boy mürenlere kadar inanılmaz bir

çeşitlilik var. Fakat bu zenginligi görebilmek ayrı bir bilgi ve tecrübe istiyor. Burada büyük rol yerel rehperlere düşüyor. Rehberimiz Kenn bu konuda çok iyiydi, ondan hangi türün hangi mercanda yaşadigini, davranışlarını, on la ra nas ı l yak laş ı lmas ı gerek t iğ in i yaşıyarak öğrendim. En çok aranan ve sevilen türlerden kırmızı tüylü yengeç, (Orang-utan Crab ), 1-2 cm l ik karides türleri (Banded boxer shrimp) gibi sevdiğim karelerimi ona borçluyum. Ama şu bir gerçek iyi bir sualti fotografcisi olmak istiyorsam hele macro çekmek istiyorsam  teknik bilmek kadar canli tanımak ta çok önemli. Eski fotograf larımda beni en cok üzen şeylerden birisi de karelerimdekı lekelerdi (backscatter ). Ates Hocanın sualtinda beni ışıklandırma i le uğraşırken   görüp,f lash pozisyonlarıma el atmasi ile bu sorunum çözüldü ve ben “backscatter”sız macro kareler çekmeyi başardim   Ateş   hocaya çook teşekkürler. Inaniyorum ki Sıpadan’da ki bu tecrübeler hepimizin sualtı becerilerimizi bir kaç stop arttırmıştır. Bu eğlenceli, güzel gezi için Ateş hocamıza ve bütün arkadaşlar ıma kucak dolusu sevgiler gönderiyorum.

SEVİ

L GÜ

REL

PEKE

R

18

19

ERHA

N ÖZ

TÜRK

İ k i y ı l a ra verd iğ im da l ış ve fo toğra f çalışmalarına tekrar dönmem bana sanki yeniden start almışım gibi hissettirdi ve çok mutlu oldum. Ateş hocanın önderliğinde çok uyumlu bir ekiple geçen müthiş bir seyahatti. Kapalai 'ye ulaşmak bile başlı başına bir iş bence. 2 uçak, 1 otobüs ve 1 tekne :)… Benim için güzel geçen seyahatin ardından tam dalış öncesi  Canon 50d'nin oringinin olmadığını görmem benim için hüsran gibi olsada hemen yanımdaki yedek Canon Sx230'u devreye sokmam tekrar eski neşemi yerine getirdi. Ama asıl bomba olay; Sevil Hanımın Nikon housingindeki yedek oringinin Canona uyum gösterip kalan dalışlarda daha keyifli çekimler yapmama olan katkısıydı. Burdan tekrar teşekkürlerimi yolluyorum.Dalışları  makro ve geniş açı olarak ayrı ayrı değerlendirmek lazım. Geniş açıda Spadanda kaldım hala diyebilirim. Müthişti. Resmen balık sürülerinin içinde dans ettim. İnanın zaman zaman rüyamda kendimi orada hissediyorum. 2 günde 8 dalış yaptık hepsi süperdi. Tabii sabah 5'te kalkmalarda ayrı bir durum. Sanırım türkiyede olsak bizi 5'te kimse kaldıramazdı.

Makroda ise; Kapalai, Mabul, Smilai süper dalışlardı. Çok fazla değişik canlı gördük ve bunları fotoğrafladık.Benim iç in Mabul plat formda Ment is ' in peşinde geçirdiğim 20 dk. ilginçti. Ayrıca gene Mabul'da bir balığı mercanın içine sokmak ve fotoğraflamak için 10 dk. uğraştım ama sonunda ben kazandım. Çok beğendiğim fotoğrafını çektim.Bu gezi fotoğraf çalışmalarımda kendime en çok katma değeri sağladığım gezi oldu. Bunda tüm dalışlarda hep yanımda olan ve bıkmadan ve üşenmeden benim için bir nevi Güzin Abi :) lik yapan sevgili kardeşim Murat Kaptanın emekleri ve yardımları müthişti. Ona buradan bana tekrar fotoğrafı sevdirdiği için teşekkürlerimi ve sevgilerimi yolluyorum.Ben mesleğim nedeniyle müşteri ler imle y a d a m ü n f e r i t ç o k f a z l a y u r t d ı ş ı seyahatleri yapıyorum. İnanın mutlaka 1 kişi vardır seyahatin temposunu düşürecek, memnuniyetsiz ve negatif karakterli. Şimdi bir teşekkürde tüm ekibe etmek istiyorum... Yüzde bir bile böyle birşey olmadı.Herkes müthişt i . Bu ekiple yeni fotoğraf tur ları yapmak için can atıyorum.

ERHAN ÖZTÜRKKullandığı ekipman:Canon Eos 50DCanon 100 mm. Makro lensSigma 10-20 mm. LensSea&Sea MDX-40/50D kabinSea&Sea YS-110a flaş

ERHA

N ÖZ

TÜRK

20

21

FİLİ

Z DU

RMUŞ FİLİZ DURMUŞ

Bu gezi, yeni edindiğim fotograf makinesi ile ikinci kez gittiğim ve Baracuda Point’ine hayran kaldığım Sıpadan’dan arşiv ime katabileceğim üç-beş makro fotografı katmak içindi. Önceki Sıpadan gezisinde tamamen otomatik bir fotograf makinesi kullandığım için başarılı olamadığımı düşünüyordum. Manuel kontrolü olan bir makina edinmek ile işin bitmediğini tecrübe ile öğrenmek gerek iyormuş. Ateş Bey’ in uyar ı lar ına aldırmayıp, böyle özel bir gezide bir makineyi ilk defa kullanmanın hata olduğunu yaşayarak öğrenmiş oldum.Bir de SLR makineme sualtı kılıfı alsaydım ne yapardım kim bilir. Bütün dalışlarda ışığı oturtmaya çalıştım durdum.DERS1: Makinenizi iyi tanımak iyi fotograf için ilk şart.Gittiğimiz bölge makro cennetlerinden biri. Bu gezide geniş açı kullanılması gereken tek nokta ise Sıpadan, belki daha de açık bir şekilde Baracuda Point. Bir sürünün ortasına geçip bir müddet durunca ve 360 derece döndüğünüzde fotografın yeterli olmadığını düşünüyorsunuz. İşte Baracuda point böyle

bir şok noktası. Burada dijitalin nimetlerinden yaralanıp, 5-10 metrekare alanda yüzlerce kare çekiyorsunuz.Ama:DERS2: Fotograf karesinin anlattığı bir şey olmalı.Makro fotograf çok farklı. Biliyoruz ki makro ayrıntıda gizli. Peki ya kamuflaj ustaları ? Rehberler o bölgedeki her taşın altını biliyorlar ve size gösteriyorlar. Ya rehberden uzaksanız ? Ya da kalabalığa karışmadan fotograf çekmek istiyorsanız ?DERS3: Gittiğiniz bölgedeki sualtı yaşamını, sualt ı yaşamını, canlı ların birbir ler i i le ilişkilerini/bağlantılarını bilmek gerekiyor.Bu çalışmadan elbette epey ders aldım. Sizin tecrübeniz yoksa işi bilenlerin peşinden bir süre koşmak, onlar ne yapıyor, nasıl yapıyor izlemek gerekiyor.Peki amacıma ulaştım mı, arşivime kaç kare kazandırdım diye sorarsanız ben sonuçlardan pek memnun değilim. Fotograf düzeltici program mucizesi ile bir kaç kare var ama değerlendirmesi size ait. Amacım bu programlara daha az ihtiyaç duymak.

Kullandığı ekipman:Sea&Sea 1G makineSea&Sea DX-1G kabinSea&Sea YS-02 flaş (tek)

FİLİ

Z DU

RMUŞ

22

23

İLHA

N NU

Rİ E

RTAŞ

İLHAN NURİ ERTAŞ

Sıpadan dalış gezisi grubunda, sualtı videosu çeken tek ben olduğumdan dolayı bazı zor luk lar yaşadım.Özel l ik le d iğer arkadaşların fotoğraf çekerken f laşları kul lanması sebebiyle çekim sırasında bayağı zorlandım.Bu bakımdan genellikle gruptan ayrı olarak çekim yapmaya çalıştım.Diğer bir problem ise havanın ve ışığın devamlı değişmesi sebebiyle sürekli olarak değişen ışık ortamına göre beyaz ayarı (White-Balance) yapmak zorunda kalmamdı. Ancak kullandığım kamera ve Gates Housingi manuel olarak kullanabilme özelliğinden dolayı beyaz ayarını her seferinde manuel o larak rahat yaptım. Bunu iç in beyaz bir metaryale iht iyaç olduğundan çoğu videocular beyaz palet kullanmaktadır.Bu çözüm yerine BC ye takmış olduğum beyaz plastik flekxi rahatlıkla işimi gördü.Bu sayede denizin maviliğini ve renkleri daha canlı ve net çekme olanağı buldum.Sıpadan

adası ve çevresi geniş açı açısından çok idealdi.Kulandığım geniş acı lensin makro özelliği taşımasından dolayı objektif değiştirmek zorunda kalmadım.Ancak Mabul ve Kapalaide makro çekim yaparken,ışığı tam olarak kullanamamış olmam,akıntı,suyun bulanıklığı ve çok fazla plankton bulunması sebebiyle çekimlerim istediği gibi olmadı.Kameranın fotoğraf çekme özelliği olması sebebiyle arada fotoğrafta çektim ama hiçbir ayar yapamadığım için sadece eğlence olsun diye yukarıdaki g ib i fotoğraf lar çektim.Dalış derinliğinin en fazla 20 metre olması canlı l ığın 10-15 metre arasında olması günde an az 4 dalış imkan olması sebebiyle sıpadan gerçekten bir cennet.Tüm sualtı fotoğraf ve video çekenlerin hayatlarında en az bir kez mutlaka sıpadan ve Kapalai’ye gitmesini tavsiye ediyorum.Ben video çekerken çok keyif aldım.Zorlansamda istediğim her şeyi buldum.

Kullandığı ekipman:Sony Hdr Xr 520E KameraGates Housing,Işık Sistemi Ve Geniş Acı Objektif.

İLHA

N NU

Rİ E

RTAŞ

24

25

MUR

AT K

APTA

NMURAT KAPTAN

Bugün 18 Ağustos 2012 Cumartesi…Malezya’nın, Sabah adasına bağlı, muhteşem dal ış bölgesi Sıpadan’a yolculuğumuz başladı…1. gün - House reef ' te ( Kapalai ) 30 dakikal ık bir check dive biz i inanı lmaz rahatlatıp dinlendiriyor…daha sonra tekne ile Mabul ‘deki dalış noktasında ilk dalışlarımızı tamamlıyoruz…2. gün - Akşam yemeği ve uyku zamanı , yemek tamamda uykum bir türlü gelmek bilmiyor…bunda ertesi sabah Sipadan’a gideceğimizin etkisi var şüphesiz…Macera başladı, bu bölgelerde inanılmaz bir çeşitlilik var, aynı zamanda balık sürülerinin çok fazla olmasından dolayı fotoğrafçılar iç in tam anlamıy la , geniş açı cennet i demek yerinde olacaktır… ilk köpek balığı tecrübemizi burada yapıyoruz…Bu bölge için önemli not , özellikle Baracuda Point dalış noktasında sualtı fotoğrafı çeken arkadaşlarıma tavsiyem, dalış sırasında, akya ve baracuda sürülerinin büyüsüne kapılıp hiçbir kareyi kaçırmamak adına bütün dalışı fotoğraf çekerek geçirmeyin, kendi gözlerinizle de bu güzelliğe şahit olun..3. gün - Mabul 'un dal ış noktalarındaki dalışlarımız neşemize neşe katıyor..bölge olarak geniş açıya müsait bir yapısı olan

bu noktalar macro içinde fazlasıyla zengin ben makro çalışmayı tercih ettim memnun kaldım, özellikle Canon kullanıcıları için 100 mm yi tavsiye ederim…4 noktadaki dalışlarımızı bitirip Kapalai ye dönüyoruz…4. gün - Saat 05:00, teknede yerimizi alıp tam yol Sipadan’a rotamızı çeviriyoruz.Tabiiki geniş açılarımızı kuşanarak, Mid Reef, Baracuda Point ve Trt le Tomb…tüm güzelliği ve doğallığı ile Sipadan’ daki dalışlarımızı bitiriyoruz.5. gün - Mabul’ deki, Platformdalış bölgesine geliyoruz… Seaventure Mabul Platform, Mid Reef, Ribbon Valley ve House Reef’te dalışlarımızı tamamlıyoruz..bu bölgede çok çeşitli makro fotoğraf çekmek mümkün, makro severler çok keyifli dalışlar yapacaklardır…6. ve son gün - Sabah uyandığımda içimde garip bir hüzün vardı… son gün ve son 2 dalışımız kalmıştı.Ve dalışlarımız bitt i… Kapalai’ye dönüp yemek yedik ten sonra yer l i ha lk ın da yaşamaya çalıştığı Mabul Adası’nda kültür turu yaptık. Bir yanda milyon dolarlık tesisler, diğer yanda yerel halkın sefaleti, içimiz burkularak gezimizi tamamladık…Dönüş zamanı gelip çattı, ilk günkü heyecan, yerini tatlı bir burukluğa bırakmıştı…

Kullandığı ekipman:Canon 550 D makine100 mm Canon Makro Lens10-20 mm. Sigma Zoom lensSea&Sea RDX-550 D kabinSea&Sea YS-110a (çift) flaş

MUR

AT K

APTA

N

26

27

SEDA

T BA

YSAR

ISEDAT BAYSARI

Yıl 2003 Aralık ayında ilk yurt dışı dalış t u r u m u z d u . G r u p t a d ö r t k i ş i y d i k v e konaklamamız Sipadan Adası’ydı. Dalışlara başladığımızda şok olmuştum.Sipadan sual t ı cennet i g ib iydi . Her yerde Reef köpekbalıkları,devasa akya ve barakuda sürüleri vardı. Ayrıca yumuşak ve masa mercanlarına hayran kalmıştım. O dönem sualtı fotoğrafçılığına i,lgim azdı ve sadece video çekiyordum. Doğrusu hiç konu sıkıntısı çekmemiştim. Buna karşılık Sipadan’da son konaklayan TÜRK ' ler bizlerdik. Bizden 10-15 gün sonra Endonezya ile Malezya hükümetlerinin itilafları nedeniyle Sipadan konaklamaya kapatılmıştı.Artık Sipadan’da dalmak için ya Kapalai ’de ya da Mabul ‘da konaklamak gerekiyordu. O nedenle Sipadan’a bir daha yolum düşmedi. Y e n i D S L R m a k i n e l e r i n ç o k k a l i t e l i video çeker hale gelmesi ve artık sualtı fotoğrafçılığında adım atmak istememden dolayı 2012 yılında ekipmanlarını yeniledim. Yeni adım at t ığım sual t ı fo toğrafçı l ığ ı k o n u s u n d a d a k e n d i m i k ı s a s ü r e d e

gel işt i rebi lmem için de bu work shop’a katıldım. Doğrusu konakladığımız Kapalai’nin şartları daha önce Sipadan’da gördüğümüz şartlara göre çok daha konforluydu. Ayrıca Sipadana tekne ile gidip günde 4 dalış yapma imkanımız oldu. Burada geniş açı çalışma imkanı buldum. Sistemime alışmamda çok faydalı oldu. Çünkü zaman zaman kuvvetli olan akıntı da özellikle uzun flaş kollarına hakim olup kadraj yapabilmem oldukça zor geldi bana.Bu arada geçen dokuz y ı l l ık sürede bazı canlı ları azalmış gördüm.Özel l ik le Reef köpekba l ığ ı , yumuşak ve masa mercanlarındaki ciddi hasar ve azalma dikkatimi çekti .Video çekerken özell ikle makro çekimler için canlılara yaklaşmaya alışıktım. Bu nedenle makro çekimlerde konu bulup konuşlanmamada bir zorluk çekmedim. Ancak bambaşka teknik ve malzemeyi ilk defa kullanmanın zorluğunu yaşadım. Fakat arkadaşlarımızla her dalış günü sonunda yaptıklarımızı paylaşmak ve tartışmak son derece yararlı oldu.

Kullandığı ekipman:Nikon D7000 makineNikon 85 mm. Makro lensTokina 10-17 mm. Geniş açı lensSea&Sea MDX-D7000 kabinSea&Sea YS-D1 (çift ) flaş

SEDA

T BA

YSAR

I

28

29

İlk kez uygulamalı pratik bir eğitim olağanı bulabildiğim bu gezideki daha öncesinde defa larca okumuş o lmakla b i r l i k te b i r amatör olarak özellikle bildiğimi zannettiğim konularda yaptığım basit hatalarımı ve öğrendiklerimi paylaşmak imkanı buldum..Bunlar, Makine Ayarları, Kabin kurulumu, kompozisyon, flaşların pozisyonları,TTL ve Flaşın diğer çekim modlarıydı. TTL ile özellikle gece yaptığım mandarin balığı makro çekimlerinde gerçekten de konu ile kadraj örtüştüğünde sorun hiç yaşamamış o lup ı ş ı k land ı rmam eks ik ka ld ığ ında sadece flaşlarla konuya yaklaşarak daha iyi sonuçlara ulaştım. Ayrıca ortam ışığının varlığında TTL i manuele alarak ve flaşları kısarak en iyi ayarı bulmaya çalışmayı, f laş lar ın kul lanımının f laş lar ın konuya olan uzakl ığı ve d iyafram değer ler iy le belirlendiğini öğrendim. Bu işi bolca yükü olduğu için kondisyonlu o lmay ı ge rek t i r d i ğ i , okuyup öğ ren ip uygu lad ıkça daha çok şey b i lmek ve öğrenmek gerektirdiği için sadece sevdiğimi

söylesem bile yeterli olurdu. Ama daha çok doğadaki çeşit l i l iğe, uyuma ve dengeye bizzat şahit olma f ırsatını tanıdığı iç in seviyorum. Sıpadan “coral garden” da bulduğum fırsatta makinem kucağımda akıntıdalışı yaptığımı da söylemek isterim. Bi r çok dal ış bölgesinde ya geniş açı ya da yakın çekimler ağırl ık kazanırkek Kapalai ’de her iki çekim tekniklerini de çalışma işmkanı bulduk. Sipadan adası, büyük balık sürüleri, kaplumbağaları, büyük mercanları ve köpekbalıkları ile geniş açı için en ideal ortamı yaratırken, Kapalai ve Mabul çevresi, makro fotoğraf için büyük bir zenginlik sunuyordu. Bir hafta boyunca belki tüm sualtı fotoğraf geçmişime yakın bir çalışma imkanını buldum.Başta makine ve ekipmanla saatlerce odada çıkardığım gürültüyle dağınıkl ık lara ve varlığıma katlanan oda arkadaşım Zeynep Ekener'e, gezideki tüm arkadaşlara, elbetteki “Eda Sıpadan' a gidiyoruz gelir misin? “diyen sevgili Ateş Evirgen'e sonsuz şükran ve teşekkürlerimi sunarım.

EDA

ÇING

I EDA ÇINGIKullandığı ekipman:Nikon D300 makineNikon 12-24 mm. Zoom lensNikkon 60 mm. Makro lensSea&Sea MDX-D300 kabinSea&Sea YS-110a (çift) flaş

30

31

YEKT

A AY

DUK YEKTA AYDUK

Kullandığı ekipman:Canon DSC W170Sea&Sea YS-17 Flaş (tek)

Evvelce gitmiş arkadaşım çok övmüştü ,ama bu kadarını beklemiyordum.Neredeyse palet vurmadan bizi indirdikleri yerde durup bekleyerek b i le -özel l ik le Sipadanda- her türlü sualtı canlısını rahatça gözlemleyip çekmek mümkün.Hurgada ve Sharm el Sheikh de de daldım ama orada sadece bir kez maviliklerde köpek balığı gören olmuştu. Köpekbalığı ancak belgesellerde görülebilecek bir sualtı yaratığı fikrindeydim ancak Sipadan’da burnumuzun dibine girip poz veriyorlardı. Ve de hiç de korkulacak canlılar gibi görünmüyorlardı. Ama Sipadan’a ve çevresine eğer fotoğraf çekmek için gidilecekse basit bir kompakt dijital bir kamera ile gitmek hiç gitmemekten daha iyi . Doğrusu ben bu f ırsatı boşa

harcadım gibime geliyor.Ayr ıca bu zeng in l iğ i gördükten sonra ülkemizin dal ış noktaları bana çöl gibi geleceğinden korkuyorum.Bu dalışların bana bir katkısı da kendi başının çaresine bakmayı öğrenmek:hep grupla beraber hareket ederdim, burada herkes bulduğu fotoğraf objesine takılıp tatmin olana kadar çekt iğ i ve genelde başlarında bir başkasını istemediği için grup sağa sola dağılıyor, dalış eşinizi de satıyorsunuz, dalış sırasında 5-6 dakikada b i r , b i r i y l e k a r ş ı l a ş ı y o r s u n u z s o n r a nasıl oluyorsa çıkışa yakın bir yerlerde buluşuyorsunuz. Bu da sualtı fotoğrafçılığının bir kuralı olsa gerek..!

32

33

ZEYN

EP E

KENE

RZEYNEP EKENER

Kullandığı ekipman:Sony N 2Flaş:yok

Uzun zamandır dalmak amaçlı uzaklara gitmemiştim. Ateş hoca sağolsun, bu güzel geziye katılmama vesile oldu. Fakat daha önceki ortak gezi ler imizdeki gibi bu bir fotoğraf gezisiydi. Diğer gezilerdeki gibi ben bu gerçekliği ihmal ettim, görmezden geldim. Zaten sualtı fotoğrafı için gerekli ekipmanım hiç olmadı. Sevmediğimden, i lgi lenmediğimden deği l ; hiç oraya sıra gelemedi. Her neyse, uzun lafın kısası; şanslı bir dönemde olacağım anlaşılan. Oda arkadaşım Eda bana geziye gelirsem k o m p a k t f o t o ğ r a f m a k i n e s i n i ö d ü n ç vereceğini söyledi ve yanında da birkaç nas iha t ek led i . Hak i ka ten o mak ine dalışların şeklini ciddi manada değiştirdi. Hiç bakmadığım ayrıntılara bakar oldum, hiç

görmediğim şeyleri gördüm ve etrafımdaki insanların lenslere olan ilgisini anladım. Çünkü gezi arkadaşlarımın çektiği fotoğraflar ve benimkiler arasındaki fark inanılmazdı. Benim fotoğraflar Marmara’da çekilmişe benziyordu yani hepsi genelde yeşildi.Halbuki Sipadan ve çevresi suyun planktonlu o lması d ış ında da lmak iç in en güze l yerlerden biri.Fakat yavaş yavaş daha net ve daha yaklaşarak fotoğraf çekmenin ve bu makinanın sınırlı da olsa imkanlarının neler olduğunu anladım. İşte buradaki resimler onlardır.İster istemez bir sonraki tropik geziler için daha gelişmiş sistemler i le , daha fazla fotoğrafa yoğunlaşarak gezilerin yapılması gerekliliğine kendimi inandırdım.

ZEYN

EP E

KENE

R

34

35

Yazı ve fotoğraflar: Eda Çıngı

adımadımsualtı fotoğrafçılığına…

36

37

Yakın zamanda Ateş Evirgen önderliğinde gerçekleşen Sıpadan-Kapalai Sualtı Foto Workshopuna ben Sea & Sea MDX-D300 kabin + YS 110 (çift) flaş + Nikon D300 kamera + 60 mm Nikon nano lens + 10.5 mm Nikon fisheye lens ekipmanı ile katıldım. Bu workshopa kadar sualtı fotoğrafçılığı ile ilgili bir eğitim almadan Özer Kanburoğlu'ndan Temel Dijital Başlangıç ve Dijital Fotoğrafçılıkta İleri Çekim Teknikleri eğitimlerini almış olarak aynı ekipmanı başka bir yurt dışı gezisinde kullanmıştım. Uzun bir süre sonrasında ise Zafer Kızılkaya' nın sualtı fotoğrafçılığı eğitiminin sadece teorik kısmına katılabilmiştim. İlk kez uygulamalı pratik bir eğitim olağanı bulabildiğim bu gezideki daha öncesinde defalarca okumuş olmakla birlikte bir amatör olarak özellikle bildiğimi zannettiğim konularda yaptığım basit hatalarımı ve öğrendiklerimi paylaşmak istedim.

38

39

40

41

-Makine Ayarları

Kabin kuru lumu ve özel l ik le her dal ış öncesi kamera ayarları i le i lgil i kendime bir rutin oluşturmayı hedeflemiştim. Kabin kurulumunu mutlaka dinlenmiş ve bol zaman ayırarak önceden oluşturmuş olduğum bir “check – list “ ile kontrollü yapmaya çalıştım. Her zaman dalışa başlamadan önce makine ayarlarımı ise daha önce aldığım notlardan programı manuele, ISO'yu (200), enstantane hızını (1/125-1/250), f değerlerini ise (5,6 veya 11) olarak kontrol edip hazırlanmış olmama rağmen ve ne yazık ki notlarımda ki büyük harflerle yazılmış da olsa dosya formatı ayarımı RAW olarak kontrolünü

unutarak ilk bir iki günü geçiyorum. Bu durum ancak Ateş hocanın uyarısıyla düzeliyor.

-Kompozisyon

Sualtı kompozisyonları konusunda özellikle geniş açılı objektiflerle fotoğraf çekmenin ana amacının çevrenin genel görünümleriyle, yaşayan can l ı l a r ı y l a b i r l i k t e mercan kayal ık lar ının e le a l ınması gerekt iğ in i (bal ık lar daha büyük çıksın diye masa mercanının tamamını tek bir kadrajda bile tam almamakta israr etmiş böylece güzel bir kareyi kadraj hatasıyla berbat etmiş olduğum yorumunu alarak) öğrendim. Tüm utancımla üstelik bu yanlış kadraj için çalışırken hem

42

43

mercana hem de makinemin dome portuna, havalı ve akrilik kubbeme zarar verdiğimi itiraf ediyorum. Yine geniş açı çalışırken ön plan konusu olarak seçtiğim birkaç tane i lginç renkli anemon la r l a , ba l ı k l a r l a ve yumuşak mercanlarla dolu kayanın, ön plan konularını flaşla oldukça güzel aydınlatmış ve arka planları da seçtiğim enstantane/diyafram ayarları i le net ve iyi pozlamış olmakla bir l ikte, kadraj larda gereken boşluklara dikkat etmeyerek malesef kalabalık yorucu kompoz i syon la r o l uş tu rmuşum. Pek i kompozisyon adına bu karelerde doğru olarak ne yapmıştım? Mümkün olduğu kadar kontrast fotoğraf çekmeye çalışmıştım.

-Flaşların Pozisyonları

Özell ikle geniş açı kul lanırken f laşların pozisyonlarını ilk suya inişte geniş açıp, geriye doğru çekmiş olmaya dikkat etmeye çalışmıştım. Ama pek çok çekimde kenarlarda nedense özellikle sağda :) “backscatter” ler oluşmuş. Birçok kez flaşları geriye çekmeye dikkat etmeye çalışmakla beraber aynı sorunu defalarca yaşamış olduğumu gördüm, sonunda bu konuda doğru olanı bir sohbette fark ediyorum. Son gün dalışından sonra boatla dönüşümüzde sevgili Sedat Baysarı aynı anemonda savaşan anemon balıkları ve porselen yengeçleriyle çalışırken Ateş hocayı izleyip izlemediğimi soruyor, önce flaşlarının pozisyonlarını nasıl kontrol edip makinesinin ayarlarına baktığını, anemonun düzeyine gelerek bir süre gözleyip yavaşça yaklaşmasını anlatıyor. Son dalıştı ama içtenlikle bilgi paylaşılıyordu.

-Servo AF-C (sürekli netleme)

Ben servo AF-S (tek net leme) modunu kul lanıyordum. Yarım deklanşör yapıp

netlemeyi bekliyor ardından tam deklanşör yapıyordum ama bazen çekt iğ im konu hareket etmiş olduğundan tekrar netlemeyi bekliyor bazen de vizörden ben net olarak nesney i görüyorken mak inen in tekrar odaklanmasını bekliyordum. Bu sorunun çözümü için Ateş Evirgen'in uyarısıyla servo AF-C (sürekli netleme) modunu kullanmaya başladım. Böylece deklanşörde beklerken konularım yer değiştirse bile makinemin daha hızlı odaklandığını gördüm.

-TTL ve Flaşın Diğer Çekim Modları

TTL i le özel l ik le gece yapt ığım makro çekimlerde gerçekten de konu ile kadraj örtüştüğünde sorun hiç yaşamamış olup ışıklandırmam eksik kaldığında sadece f laş la r la konuya yak laşarak daha i y i sonuçlara ulaştım. Ayrıca ortam ışığının varlığında TTL i manuele alarak ve flaşları kısarak en iyi ayarı bulmaya çalışmayı, f laş lar ın kul lanımının f laş lar ın konuya olan uzakl ığı ve d iyafram değer ler iy le belirlendiğini öğrendim.Bu işi bolca yükü olduğu için kondisyonlu o lmay ı ge rek t i r d i ğ i , okuyup öğ ren ip uygu lad ıkça daha çok şey b i lmek ve öğrenmek gerektirdiği için sadece sevdiğimi söylesem bile yeterli olurdu. Ama daha çok doğadaki çeşitliliğe, uyuma ve dengeye bizzat şahit olma fırsatını tanıdığı için seviyorum. Sıpadan coral garden da bulduğum fırsatta makinem kucağımda drift dive yaptığımı da söylemek isterim. Başta makine ve ekipmanla saatlerce odada çıkardığım gürültüyle dağınıkl ık lara ve varlığıma katlanan oda arkadaşım Zeynep Ekener ' e , gez idek i tüm arkadaş lara , elbetteki “Eda Sıpadan' a gidiyoruz gelir misin? “diyen sevgili Ateş Evirgen'e sonsuz şükran ve teşekkürlerimi sunarım. ■

44

TELEFON: 0216 360 56 27 | 0216 360 62 68 | 0216 350 75 96 FAX: 0216 302 92 15e-POSTA: [email protected] Web: www.promarltd.com

PADI Go Pro EditorialPADI Profesyoneli Olmak İçin Neden Mi Arıyorsunuz?Dalışa tutku ile bağlısınız ve başkaları ile paylaşmak mı istiyorsunuz? Arkadaşlarınıza ve ailenize dalış maceralarınızı anlatmaktan bıkmadıysanız, artık onları da yanınıza almanın zamanı gelmiştir, ancak önce PADI Profesyoneli olmanız gerekir. Daha ikna olmadınız mı? Size aşağıda Go PRO hareketine katılmanız için 12 iyi neden sayalım: • Daha fazla veya başka bir iş mi istiyorsunuz? PADI Profesyoneli olarak tam zamanlı eğitim verebilirsiniz. Buna ek olarak, almış olduğunuz sertifika dünya genelinde dalış alanında en çok tanınan sertifikadır, böylece çalışmak için birçok şahane yerden birini seçebilirsiniz. • Kendi dalış arkadaşlarınızı kendiniz yaratın. Eğer sizinle dalacak kimseyi bir türlü bulamıyorsanız, PADI Eğitmeni olarak kendi dalış arkadaşlarınızı yaratabilirsiniz. Kim istemez ki eğitmeni ile birlikte dalmayı?• Uzmanlaşın – PADI Profesyoneli olmak demek, genelde ortamdaki en bilgili ve deneyimli dalıcı olmak demektir. Ancak uzmanlık deneyim ile olur, o yüzden kestirmeye sapmayın lütfen, yine de insanların dalış ile ilgili konularda sık sık size danıştıklarını fark edeceksiniz. • Bedava Tekne Gezisi/Dalış – Tamam, tam olarak bedava değil. Haliyle bir ödeme gerekecektir, ancak ödeme şekli genellikle eğitim vererek ve/veya Divemaster işi ile karşılanabilir. • Bir Sonraki Adım – Aramızda hırslı kişiler için, profesyonelliğe adım atmak basitçe bir sonraki adım olur. Dalıcı seviyesindeki sertifikalarınızı aldıktan sonra yapacağınız adımlar bunlardan ibaret olur. • Aldığınızı Geri Verme Zamanı – Maskenizi temizlerken zorlandığınızda alerjik tepki göstermemeniz için başınızda bekleyen divemasteri hatırlıyor musunuz? Ya da yüzündeki geniş gülümsemesi ile sizi yüreklendirip, yüzerliğiniz üzerinde çalışıp yardım eden eğitmen? Şimdi artık bu öğrendiklerinizi başkaları ile paylaşma şansına sahipsiniz. • Suda Zaman Geçirin – Bir profesyonel olarak çok daha fazla dalış yapabilirsiniz! • Vitamin D’siz kalmayın – Sağlıklı bir yaşam için çok önemlidir ve güneş en büyük kaynağınız. Güneş kreminizi sürmeyi unutmayın. • Partideki En İlginç Kişi Siz Olun – Siz olsanız kiminle konuşmayı tercih ederdiniz? Haliyle insanlara su altında kabarcık çıkarmayı öğreten kişi ilginç olsa gerek!• En Çok Hayalini Kurduğunuz Dalış Bölgesi Evinizin Önündeki Resif Olsun – Dahab’daki Blue Hole’a dalmayı mı hayal ediyordunuz? PADI Profesyoneli olursanız, burası sizin yerel dalış bölgeniz olabilir. • Hayalinizdeki Dalış Bölgesine Gidebilirsiniz – Nereye gitmek istiyorsunuz? Dalış profesyoneli olarak dalış grupları organize edip, grup lideri avantajlarından faydalanabilirsiniz – genelde ücretsiz dalarsınız. Evet, biraz çalışmanız gerekecek ama hep gitmek istediğiniz yere ulaşabilmek için ödediğiniz minik bir bedele değmez mi?• Boşluğu Siz Doldurun ____________ – Sizin nedeniniz nedir? PADI Profesyoneli olmak için kendinize ait birçok harika nedeniniz olabilir! Cesaretinizi toplayıp atlayın serin sulara!PADI Profesyoneli olmak ile ilgili padi.com adresinden daha çok bilgiye ulaşabilirsiniz. ■

Sabahları işe gitmek için sabırsızlanacağınız bir iş düşünün. PADI Profesyoneli olarak başkalarının ancak hayal edebileceği şeyler yapıyor olabilirsiniz.

PADI Profesyoneli olun ve dünyayı kendinize ofis yapın.Size en yakın PADI Dalış Merkezini bulmak için padi.com sitesini ziyaret edin.

Bizi buradan takip edebilirsiniz:

PADI Go Pro Advert

46

SidemountYazı: Taner Aksoy

Genel dekomprasyon dalışları için sidemount, teknik dalış camiasında popularite kazanmaya başladı. Ben de derginin bu sayısındaki makalemde sizleri bu dalış türü konusunda bilgilendirmeyi uygun buldum.

Sidemount

48

Sidemount, kısaca tüpün/tüplerin sırtınızda değil gövdenize paralel ve yanında, omuz altından ayaklarınızın yönünde taşınarak dalınması diye kısaca özetleyebiliriz.

“Sidemount tekniği ile dalmanın faydaları nelerdir?”, “Neden sidemount tekniğine geçmeliyiz?” sorularının cevaplarını şöyle özetleyebiliriz.

49

EsneklikDalışlarınız için çift tüpler taşımak ya da gittiğiniz yerlerde bunlara ulaşmak için planlama yapmak yerine, eş değer özellikleri olan iki tüp ile dalış yapabilirsiniz. Takdir edersiniz ki standart bir dalış merkezinde çift 12 litrelik tüp bulmak neredeyse imkansızdır ama sidemount ile kullanabileceğiniz S80 alüminyum tüplere ya da 10-12 litrelik çelik tüplere dalış merkezlerinde kolayca rastlarsınız.

UlaşılabilirlikSırtta taşıdığınız tüplerin vanalarına ve regülatörlerine sadece el yordamı ile ulaşabilirisiniz. Sidemount tüplerinin vanaları, regülatorleri ve manometreleri ise gözünüzün önündedir.

AerodinamikTüpler kol altınızda ve gövdenize paralel oldugu için su içinde ki sürtünmeniz azdır. Bu, hava sarfiyatınızda azalmaya ve daha az yorulmanıza yardımcı olurken, dar yerlerden geçmenize de olanak sağlar. Hatta, dar yerlerden geçerken tüpleri çıkartabilir, önünüzde tutabilir ve böylece sadece gövdenizin geçmesine olanak sağlayacak kadar küçük/dar deliklere bile girebilirsiniz.

50

GüvenlikHer iki tüp ve regülatör de önünüzdedir. Regülator değiştirmek, varsa kaçak ve arıza tespiti yapmak kolaydır.Tüpler kol altında olduğu için bir yere çarpma, sürtme sonucu hasarlanması ve yanlışlıkla vanasının kapanması riski de düşüktür.

RahatlıkSidemount ile stabilite, suda trim ayarlamak ve kontrol çok daha kolaydır. Tüpleri suya teker teker taşıyarak girmek, engebeli kıyılardan dalışta ve küçük teknelerden dalışta büyük rahatlık sağlar; bu özellikle omuz ve sırt rahatsızlığı olanlar için büyük avantajdır.

Yedek gazTeknik dalıcılar her zaman gereğinden fazla ve yedek gaz bulundurmak isterler, bunun için izolatör vanalı çift tüpler ya da bağımsız iki tüp kullanırız. Yedek gaz arayışı rekrasyonel dalış yapanlarda da pony tüpler ve spair air olarak karşımıza çıkar. Sidemount için kullanılan birbirinden tamamen bağımsız iki tüp/regülator ile sorun kolayca aşılır.

51

Sidemount nasıl doğdu?Bu dalış türü 60’lı yıllarda İngiliz mağara dalgıçları tarafından, sırta bağlı tüpler ile geçmenin mümkün olmadığı dar geçişli mağaralarda kullanılmaya başlandı. Bu sistemle mağaranın kuru bölümünde de tüpleri taşımak daha kolay oluyordu.70’lı yıllardan sonra Amerika’da da bu sistem İngiliz sistemi olarak yaygınlaştı ve 90’lı yıllarında ortasında Dive Rite firması ilk hazır sistemi piyasaya sürdü.2000’lerin başında teknik dalış ve mağara dalışı tam hızıyla popülerite kazanırken, daha güvenli reklamları ile DIR (Do it right)/ Hogarthian metodu ile sırtta taşınan tüpler ön planda yerlerini aldı.

Ancak sidemount sisteminin avantajlarını göz ardı etmek mümkün olmadığı için bu sisteme ilgi de devam etti.Bu ilgi, çok sayıda üreticinin ve eğitim kurumunun gözünden kaçmadı. Hollis, OMS, Razor, UTD gibi üreticiler yeni sistemleri piyasaya sürdü. Bunlardan en ünlüsü, sidemount eğitimleri de veren ve Razor sisteminin tasarlayıcısı, Steve Bogaerts’tır. Adını anmadan geçemeyeceğimiz bir diğer kişi de Jeff Loflin. Loflin, sidemount uzmanlık kurslarını PADI bünyesine katmış; bu sistemle rekrasyonel sidemount ve açık deniz sidemount dalışlarının öncüsü olmuştur.

52

Nasıl başlayabilirsiniz?Ülkemizde şuan için sidemount eğitimi alabileceğiniz bir kurum yok. Teknik dalış eğtimi veren organizasyonlar haricinde, PADI gibi organizasyonların rekrasyonel eğitim programlarında artık sidemount uzmanlığı var. Bu organizasyonların ülkemizdeki eğitmenlerinin de uzmanlık kurslarını tamamlayıp yakında eğitimler vermeye başlayacaklarını umuyorum.

Gereken teçhizatlar ise ülkemizde zaten var. Hollis SMS100, geçtiğimiz yıl başalayarak, ülkemizde de satıldı. Ihtiyacınız olan 5 çıkışlı ve taretli birinci kademe olarak piyasada bulunan Apeks DST, Hollis DC 1, Nemosub RG1200(Tornado Ice) ve Scubapro MK25 modellerinden birini kullanabilirsiniz; hatta Hollis’in ve Apeks’in sidemount regülator setleri de mevcut. ■

Teçhizat seçimiSidemount için önünüzde üç farklı teçhizat seçeneği var. Birinci seçenek, benim yaptığım ve fotograflarda görebileceğiniz gibi iki tane metal sırtlık arasına bir tek tüp wingi eklemek. İkinci seçenek, Hollis

SMS100 gibi sidemount, çift tüp ve tek tüp ile de kullanılabilen, çok amaçlı hazır bir teçhizat. Üçünçü seçenek ise Hollis SMS50 ve RAZOR gibi sadece sidemount ile kullanılacak hazır bir teçhizat.

53

Bu üçüne Dikkat…2012 yılının başında sektörün lokomotif firmaları olan Nikon ve Canon, iki yeni model ile birbirleriyle olan ezeli yarışı sürdürürken, özell ikle i leri seviye sualtı fotoğrafçıları da bu yeni iki model için ellerindeki kabin sistemlerini yenilemeye başladılar. Bu iki model Nikon D800 ile Canon 5D Mk.III' dü. Sadece ellerindeki sistemleri geliştirmeyi amaçlayan sualtı fotoğrafçıları değil, yeni

yatırım yapacak sualtı fotoğrafçılarının da ilk hedefi bu iki model oldu. Ancak, bu modeller dışında 2013 yılında sualtı fotoğrafçılarının hedefi olacak ve daha yaygın kullanılacağı belli olan 3 yeni model dikkat çekiyor; bunlar DSLR sınıf için Nikon D600 ve Canon 650D, kompakt sınıf için de Canon G15.

Nikon D600, yeni duyurulan sansasyonel D800 mode l inden hemen sonras ında piyasaya sürüldü. D800’ün, FX format, yani tam kare fotoğraf çeken bir kamera o lmasının yanında f iyat ın ın pahal ı ve menüsünün nispeten daha karışık olması nedeniyle, biraz daha altta duran, f iyatı nispeten daha ucuz ama mutlaka FX format kamera hedef leyenler in tüm istekler in i karşılayabilecek bir model ihtiyacı D600

ile karşılanmış görünüyor. D800’ün satış patlaması yanında nispeten daha ufak ve hafif olan ancak 24.7 Mp. Çözünürlüğü ile tüm beklenti leri karşılayacak olan D600 kısa zamanda sualtıcılar arasında yaygınlık kazanacaktır. Pil ve hafıza kartları ile birlikte 850 gr. bir ağırlığa sahip. Kısa zamanda yeni kabinleri üretici f irmalar tarafından duyurulacaktır.

54

Canon’un “G” serisi dijital kompakt fotoğraf makineler i 2000 yı l ında G1 model i i le ortaya çıktı. 2006 yılına gelindiğinde G7 piyasaya çıkmıştı . Sonrasında G9,G10 gitt ikçe bu modelin yaygınlığını arttırdı. G12’ye gelindiğinde ise ileri seviye kompakt fotoğraf makineleri arasında en çok tanınan modele ulaşılmış oldu. Önümüzdeki dönem için beklenen gelişme oldu ve ailenin yeni ferdi piyasaya sürüldü. Ancak bu beklendiği

gibi G13 değil G15 olarak piyasaya sürüldü. Aslında 12 Mp.’lik çözününürlük ile G12’den yana bir farkı yok. Ama en büyük özelliği odak lama h ız ın ın G12 ’den çok daha fazla (yaklaşık %53) oluşu. Bu da sualtı fotoğrafçılığı için önemli bir avantaj.2013 yaz sezonu iç in başka sürpr iz ler beklense de bu üç model in sualt ıcı lar arasında yeni yapılacak yatırımlarda i lk hedef olacağı kesin. ■

Canon kanadında ise 5D Mk.III ‘ün tüm profesyonel amaçlara yönelik olması yanında fiyatının pahalılığı ve sualtında kullanımı ile ilgili karmaşık sayılacak bir yapıda olması nedeniyle , daha önce sualtıcılar arasında popüler olan 450D, 500D, 550D ve 600D modellerinin 2012 yılındaki devamı olan Canon 650D’ise Canon kullanıcısı sualtı

fotoğrafçıları arasında yaygınlık kazanacak g ib i gözükmekted i r . Bu modele kab in üreticisi firmaların hemen hemen hepsi yeni modellerini kısa zamanda duyuracaklardır. Ayrıca 17.9 Mp. ‘lik çözünürlüğü ile oldukça tatmin edici bir modeldir. HD Video özellikleri de istenilen seviyededir.

55

Amorgos Adası’nda Jacques MAYOL’un İzinden…Yazı ve fotoğraflar: Barış Özalp (*)

“The Big Blue” filmi eminim ki, her dalış sevdalısının kalbinde çok özel bir yerdedir. Küçükken filmi ilk izlediğim zamanlarda “ben gerçekten derin mavi sularda olmalıyım” diye tekrar tekrar kendime söylediğimi hatırlar gibiyim. İki serbes t dal ı ş şampiyonu’nun gerçek yaşam öykülerini anlatan film, o yıllar adeta izleyen kesimi özellikle de serbest dalış sevdalılarını büyülemiş ve derin mavi sulara daha bir hayran bırakmıştı. Scuba, Karışım gaz, Sualtı Fotoğraf, Hokey, Monopalet ya da Ragbi… Sualtı Dünyası’nda iş ya da hobi amaçlı hangi sporlarla uğraşırsanız uğraşın hemen hemen her dalıcının mavi dünya ile olan ilk aşkı, Serbest Dalış ile başlar. Bu hep böyle olmuştur kimse yalan söylemesin. Tarihte suya kendini yüzmek için ilk bırakanlar bile o ana dair ilk keşiflerini hep serbest dalıcı olarak yapmıştır. Kendi nefesimiz ile keşfederiz hep o deli deli aşık olduğumuz o derin mavi suları. Derin mavi derken bile heyecandan yerimizde duramayız. Hep orada yaşamak isteriz hiç yüzeye çıkmazcasına… Nasıl bir aşktır bu tek taraflı, tarifi var mı? Derin mavi sulara olan sevdam bin kattı, yüz bin kat oldu. Amorgos adasının o büyülü sualtı atmosferini gördükten, tuzlu suyunu içip deli deli esen Kuzeyli Rüzgarlarını hissedip buram buram, Hozoviotissa manastırının o en ilahi zamanlarında masmavi suların en derininde yürürken, bunu bir kez daha anladım. Sadece film çevrilmiş olması değildir bulunduğunuz yere tutkun olmanızın asıl sebebi... Bazı fısıltıları yakalamaktır en ilahi, en felsefi, nasıl diyelim; en iyi hissettiğiniz yer ve andır o an… İşte, böyle bir anda, serbest dalış sporunun idolü Jacques Mayol’u derinden hissetmek ve eğer başarabilirsem bana düşündürdüklerini size aktarabilmek amacım yine bir kez daha… İşte! Yine yeniden sizlerle derin mavide, hayatı ve düşleri hep mavi olmuş bir insanı anmak için Amorgos Adasındayız. İlahi güçlerin derin mavi derinliklerde buluştuğu o tek yerde…

56

İki adım, sonra üçüncü, sonra dört… Yavaş yavaş silüeti gözüküyor sanki. “Kalkma vakti Jacques, Bugün büyük bir gün olacak”… Ege Deniz i ’n in o en der in mavi rengi vurmuş sanki pencereler ine. Masmavi, Çivit Mavi… Derin mavi suların kıyısında yükselen çivit mavi pencerelerinin ardındaki beyaz ilahi ruh, kim bilir kaç kez yakardı Poseidon’a, yolunu kaybetmiş denizcilerin hayatlarının bağışlanması adına… Kim bilir

kaç kadırgalar kaç kalyonlar geçti sularının önünden bora rüzgarlarında dualarla… Bir, iki, dört derken 300 basamağa yakın çıkmış ve huzuruna gelmişiz devasa Hozoviotissa manast ı r ının. . . Öyle i lahi k i , kel imeler yetersiz kalıyor. Kayaların en yükseğine inşa edilmiş, etrafında derin mavi ege sularının çevrelediği, zaman zaman sisli sabahların ardında güne merhaba diyen bir Şapel... Tanrı'ya en yakın olduğunuz yer Everest

57

mi? Tekrar düşünün… Manastırın sahip olduğu aora inanılmaz ilahi… Yukarıdan bakıldığında hemen aşağıda manastır Agia Anna.

Amorgos, Yunan Kiklad adalar g r u b u n u n i n c i s i g i b i . S a r p kayalıklarının başlangıcının derin çivit maviyle bir leştiği güzeller güzeli bir yer. Tropik adalarda, İtalya ya da Fransa kıyılarında olsun bundan daha hoş bir ada bulmak inanın çok zor. Eski yunan uygarlıkları döneminde Aigial i , Arkesini ve Minoa kentlerine sahip olan adanın en büyük köyü Chora. Chora orta çağ zamanında adanın merkezi o larak kabul edi lmiş.

Halkın başlıca geçim kaynağı ise Turizm ve Balıkçılık. Ada ulaşımında elbette ki diğer tüm Yunan adalarında olduğu gibi gemi en ön planda. Zaten tek seçiminizde o. Adaya Naxos adasından aktarmalı olarak ulaşabilirsiniz. Önce Yunanistan Pire limanından Naxos ve Paros adalar grubuna daha sonra Naxos’tan Amorgos’a doğru sizi büyüleyecek bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Büyüleyecek diyorum, çünkü adaların bakir ekosistemine hastaysanız, kekik-geven kokusunun yanında günlerce uyuya kalabilirim derin mavi sonsuzlukta diyorsanız, etkilenmemeniz olanaksız. En sarp kayalıkların çivit mavisiyle birleştiği ve genellikle de yoğun insan baskısına maruz kalmamış yerler buralar. Adalar elbet turizmin etkisinde ve yabancı akını oldukça fazla ama yinede, adaların ekosistemi ve bakirliği söz konusu ise eğer el, ayak değmemiş binlerce bakir nokta sizi bekliyor.

Ada’da iki dalış merkezi mevcut. “Amorgos Diving” 2007’de kurulan PADI sertifikasyonlu bir merkez ve Aegial is’de bulunuyor. “We shall sea” ise Katapola l imanı Kastanis Kampında yer alan en eski dalış merkezi özell iğinde. Ada merkezi yani Katapola limanı çevresinde çok şirin restoranlar hizmet veriyor. Genel l ik le yat turizminin yoğun olduğu adada hemen her restoranın önünde y a t ç ı l a r ı g ö r m e k m ü m k ü n . L imandak i devasa cenova l ı yelkenli ler in hemen hepsi göz alıcı. Menüler lezzetli ama fiyatlar çok da düşük değil. Hediyelik bir şeyler bakıyorsanız bakmayın, çünkü adada Chora köyü çevresindeki birkaç mini dükkan haricinde adada öyle büyük alışveriş mağazaları bulamasınız. Buraya satın almak için değil ilahi ruhlara dokunmak için gelin.

58

Ada aşığı olanlar çok iyi bi l ir ler ki, ada ekosistemi başlı başına görkemdir, ilahidir ve sahip olduğu koy ve kumsalları ziyaret edip keşif yapmak her zaman en akıllı seçim olmuştur. Ada kokusunu hissedebi lmek iç in motor k i ra lamak çok iy i b i r f ı rsat . Arabaların girmediği dünyanın en bakir koy lar ını (ekosis teme zarar vermeden ve onu değiştirmeden aynen olduğu gibi bırakmak şartıyla!) görebilir, ellerinizle en el değmemiş kekik ve geven otlarının cennet bahçelerinde gezinebilir ve sarp kayalıkların ardında gizli kalmış limanlarda serbest dalış yaparak 40 metre’nin üzerindeki net görüşe sahip masmavi sularda balık ve ahtapot sohbetlerine konuk olabilirsiniz.

“The Big Blue filminin çekimi için bundan daha güze l b i r ada düşünü lemezd i ”

d i yo rum hep ge ld iğ imden ber i kend i kendime… Filmin başlangıç sahnesindeki ilk görüntülerde bu manastır yükseliyordu hatırlarsanız. Agia Anna da, Mayol’un evi olarak kullanılmıştı. İnanılmaz sahnelerdi onlar. Hala büyüler bizleri her izleyişimizde. Ve, Mayol’un babasının sünger toplamak amacıyla tekne ile geldiği i lk yerde yine bu manastırın açıklarıydı. Hozoviot issa manastırı ve hemen aşağısında yer alan Agia Anna çevresinde oldukça güzel dalış bölgeleri mevcut. Derin mavi diyoruz ya iş te ta kendis i… Tek yapt ığ ım öy lece inmek derinlere nefesimle, öylece, sakin ve kimseye daldığımı gösterme gayretinde olmadan derinliklerde kaybolmak… Mayol’u ve yunusu Jojo’yu görebilmek belki de tek amaç… Mavi sizi alıp götürüyor. O albenisi pik yapmış suların en derininde, çıkmak için

59

tek sebep bir nefes daha alabilme ihtiyacı. Yoksa çıkmayı kim ister ki?

Bazı noktalarda birden, çok dik duvarlarla karşılaşıyorsunuz ve derinlik kıyıya 30 metre mesafede bile 60 metreleri bulabiliyor. Resim yok burada, olağan davranışlardan oldukça uzağım. Her gördüğümüz sualtı canlısını çekip kayıtlara almak gibi bazı gereksiz davranışlarımız var bazen. Hobilerimiz elbet, var oluyorlar çevremizde, ama her zaman görüntülemek değil, o doğallığıyla saatlerce izlemek gerek bazı şeyleri. İlahi güzelliğine bırakmak gerek hayatı. Öyle deli orfozlar var ki aşağıda biz onları Saroz’da, Bozcaada ve Gökçeada’larda kaybedeli epey zaman oldu. O, 30 kilonun üzerindeki şirin devleri görmeyeli uzun yıllar geçti. Ortam öyle bakir ki, e zaten derin de, kaçmıyorlar ve size kendilerini bir fi lm gibi seyretme şansı ver iyor lar adeta. Akl ım f i lmdeki Mayol’un orfozu besleme sahnesinde! 20-30 metre derinlik aralığındaki kayaların hemen hemen birçoğunun çevresinde orfozlar fink

atıyor. 1 kilogram üzeri sargozları çok yıllar önce görürdük adalar çevresinde. Buralarda sargozların orduları var. Liman çevresindeki iskelelerde yapacağınız mütevazi dalışlarda da, en bakir sarp kayalıkların ardında da oldukça ir i ve çok sayıda sarıgöz balığı görmek mümkün. Mürenler, mürenler.. Her yerdeler rengarenk…

Adanın en Batı ucuna doğru yol alıyorum bu sefer. Kalotaritissa Köyüne doğru… Enzo, bu koyda gemi sahnesindeydi. Aşağıda sıkışan dalgıcı yüzeye çıkarabilmek için çabalıyordu 4 dakika boyunca. Sonunda da 10.000 Dolar kazanıyordu. Roberto i le kaplumbağa yavrusunu andıran çilek kırmızısı arabalarıyla giderlerken toprak yolda birden haykırışı sesleri yankılanıyordu O l y m p i a b a t ı ğ ı n ı n s a ğ l a m k a l a n pencerelerinin ardında, Amorgos adasının o dar ve şirin yollarına açılan dik yamaçlara çarpa çarp… Sevinç çığlıklarıydı onlarınki, fakir bir ailenin hayatında gördüğü en büyük parayı kazanmıştı Şampiyon Enzo;

60

“Ee Enzo, söylesene neler alacaksın bununla… Anneme bir gül bahçesi, Anje l ika’ya bir e lbi se . Sana da ısmarlama bir takım elbise. Ama, asıl önemlisi, Evet, Bana küçük Fransızı bul. Bana Jacques Mayol’u bul…” K ü ç ü k l ü ğ ü n ü z ü n h a y a l l e r i n i süsleyen, bir gün mutlaka buralara geleceğim diye kendi kendinize konuştuğunuz zamanların gerçek olması inanın kel imeler le i fade edi lecek bir durum deği l . Gel ip gördüğünüzde, f i lmin çek i ld iğ i s a h n e l e r d e y a l n ı z b a ş ı n ı z a yürüdüğünüzde bunu daha iy i an l ı yo rsunuz . Mayo l g ib i 100 metreye inmiyorsunuz belki ama der in l i ğ in sonsuz mav i l i ğ inde b i r ye r l e re i n i yo rsunuz ad ın ı b i l m e d i ğ i n i z . K a ç k e z d a l ı ş yapılmıştır ki bu bakir bölgelerde, p a r m a k l a s a y ı n s a d e c e . Geldiğimden beri bir tane dalış botu görmedim. Bizim adalarda olsa şimdiye çoktan 2-3 adet görmüştük. Kalotaritissa köyü çevresinde de çok güzel koylar ve kumsal lar sizi bekliyor. Adanın en Batı ucu sua l t ı dünyas ı da gö rü lmeye değer. Derin mavi bölgeler kendini koyu maviye bırakıyor aniden… Mavinin tonlarının sizi alıp öylece kendinizden geçirmesine izin verin.

Jacques Mayol dünyanın ilk defa 100 metre derinliğe tek nefes inen dal ıc ıs ıydı . Aramızdan ayr ı la l ı uzun zaman oldu. Ruhu şad olsun. Şamp iyondu . Sua l t ı T ıbb ın ın ge l i ş im ine de büyük ka t k ı l a r sağlamıştı. Onun ve ezeli rakibi Enzo Majorca’nın hayat hikayeleri birçok dalıcının yetişmesine, her şeyden önemlisi sualtı dünyasının k o r u n u p s e v i l m e s i n e i l h a m olmuştur. Mayol’un filmdeki şu sözü hala kulaklarımızdadır;

“Denizin derinliklerine doğru yola çıkarsın, suyun artık mavi bile olmadığı; gökyüzünün sadece bir

61

Ethemefendi Caddesi, Ethemefendi Apartmanı No: 33/A 34738 Erenköy - IstanbulTELEFON: 0216 360 56 27 | 0216 360 62 68 | 0216 350 75 96 FAX: 0216 302 92 15

e-POSTA: [email protected] Web: www.promar-deniz.comDeniz Malzemeleri Tic. ve Turizm A.Ş.

Spare-Air' in dalıcılar için önemi büyüktür. Bağımsız bir hava kaynağı sadece dalıcının kendisi için değil, diğer bir dalıcı için de hayat kurtarıcıdır. Ancak teknesi olan bir denizcinin de elinin altında bulunması gereken bir yardımcı malzemedir. Sintine pompanıza, su tankınızın çıkışına bir poşet tıkanması, pervanenize seyir yapmanızı engelleyecek herhangi bir şey dolanması çok olasıdır. O halde iş başa düşebilir. Bunun için bir dalgıç yardımına ihtiyacınız olmadan kendi işinizi kendiniz görebilirsiniz. Bunun için dolu bir Spare air'in teknenizde bulunması şarttır.Spare air aslında tüp ile entegre olmuş bir dalgıç regülatöründen başka bir şey değildir. Dolu haldeyken yapılması gereken tek şey ağızlığı ağzınıza alıp nefes alıp vermekten ibarettir. Boşalan bir tüp dolum adaptörü ile dolu bir başka balıkadam tüpünden doldurulabilir. İçinde sadece temiz hava depolanır.

Ona ihtiyaç duyulduğunda yerini hiç bir şey tutamaz.

Dolum kapasitesi : 85 LitreBoy : 34 cm.En : 5.7 cm.Maksimum basınç : 200 BARDolu ağırlığı : 0.985 Kg.Yüzeyde nefes adedi : 52 (1.6 Lt. her nefes)Su dolum hacmi : 0.42 litre

anı olarak kaldığı o yere… Orada beklersin ilahi bir sukünet içinde, orada uzun bir süre kalır ve onlar için ölmeye karar verirsin. Hemen sonra ge l iver irl er aniden, ge l i r ve seni selamlarlar. Onlara olan Aşk’ını değerlendirirler. Kalbindeki sevgi gerçekten samimi ve safsa, seni alır ve sonsuz maviliğe götürürler, hayatının sonuna kadar onlarla olabileceğin yere… (çeviri: Barış Özalp)”

Bir insan düşünün ki, yunuslara olan aşkını bu dizelerle dile getiriyor. Dünyada sadece onları bu kadar çok seviyor ve derin mavi ile onlar sayesinde büyük bir bağ kuruyor. Derin mavi derinliklerin hayatının yaşama amacı olduğu bu insan öyle kalpten konuşuyor ki, bu çivit mavi sular dünyasına aşık oluyorsunuz. Tıpkı 100 metre derinlikte zifiri karanlıkta bir yunusun size burnunu uzatması gibi ve sizin de elinizi ona verip ölümü tercih etmeniz gibi bir şey mavi dünyaya aşık olmak. Sığ Su Bayılması geçirenler bilirler ölümün o tatlı hissini. Hiçbir şeyin farkına varamadan cennette olursunuz acı bi le duymadan… Tabii ki burada ölüm, sonsuz sevgi olarak mecazi anlam kazandırılmış bir duygu. Ölmeyi kim ister, sonsuza kadar mavi dünyada yaşamak varken. Ama öyle ilahidir ki kelimeler, sizde eğer çok küçük yaşlarda böyle güzel bir rastlantıyla sualtı dünyasına bağlanmışsanız bir daha asla kopamazsınız.

Hayatta onca ülke varken ben hep Yunan Adalarına doğru yapılacak olan mütevazi bir seyahati tercih ettim. İki araştırma için burs kazanarak gelmiş olmam şansımı biraz arttırdı bu konuda… Hayatım boyunca hep adaların bakir ortamına tutkun oldum. Kendi adalarımızın (Bozcaada, Gökçeada) bozulmaması iç in hep çaba sarf et t im. Haya l l e r imden b i r i n i ge rçek leş t i rm i ş olmak, orada Jacques Mayol ’un, Enzo Majorca’nın , Roberto ve Juanna’nın adım

attığı yerlerde yürümek bana oldukça ilahi geldi. Hozoviotissa manastırının gölgesinde ellerimi gökyüzüne doğru açıp sanki Derin Mavi Ege Sularının Poseidon’u benmişim gibi haykırmak ömrüme ömür kattı.

Merkezde yer alan The Big Blue Cafe, günümüzde hala filmde oynayan oyuncuların sürekli ziyaret ettiği ve gelip o çok lezzetli kreplerden yediği ünlü bir mekan, hiç öyle şatafat l ı durmasa da. . . Cafe sahip ler i filmin çekildiği o yıllarda çocukmuşlar ve filmi kendi ağızlarından dinlemek oldukça etkileyici. Duygusal anlar yaşatıyor insana. Çok güzel… Yaz dönemi boyunca her gün bel ir l i saatler arasında, dünyanın farklı ülkelerinden gelen binlerce turist, orijinal The Big Blue filmini bu cafe’ nin mütevazi ama bir o kadar da ilahi olan bahçesinde bir şeyler yudumlarken izliyorlar canlı canlı… Dünyanın en büyük mutluluklarından biri bu herhalde... Hayallerinizden birini gerçekleştirmiş olmak, üstüne üstlük biri lerinden o yıl ları kendi yorumlarıyla dinlemek inanın anlatılamaz. Duygular ımı tam o larak i fade e tmeye çalışsam da başaramıyorum bazen bunu. Aynı zamanda Katapola liman merkezine çok yakın bir de otel var. İsmi ne mi? “The Big Blue Pansion”. Agia Anna çevresindeki The Big Blue kıyı Cafe’yi unutmayalım, tırmanıp resim çekeceğim diye tel ler ayaklarımı kesti… Güzel hatıralar bunlar…

Dediğim gibi; eğer yolunuz Yunanistan Kiklad adalar grubuna düşerse gitmeniz gereken ilk yer Amorgos adasıdır. Bir daha ayrılmamak üzere buraya yerleşme kararı vereceğinizden hiç şüphem yok! Derin mavi sular hep yaşadığınız yer olsun sevgi l i mavi dostlar, Hepinize Amorgos adasının Çivit Mavisi sularından, Jacques Mayol’un evi Agia Anna’dan kucak dolusu sevgiler. Mavi kalın… ■

(*)Yrd. Editör. Amorgos Adası, Yunanistan

62

Ethemefendi Caddesi, Ethemefendi Apartmanı No: 33/A 34738 Erenköy - IstanbulTELEFON: 0216 360 56 27 | 0216 360 62 68 | 0216 350 75 96 FAX: 0216 302 92 15

e-POSTA: [email protected] Web: www.promar-deniz.comDeniz Malzemeleri Tic. ve Turizm A.Ş.

Ethemefendi Caddesi, Ethemefendi Apartmanı No: 33/A 34738 Erenköy - IstanbulTELEFON: 0216 360 56 27 | 0216 360 62 68 | 0216 350 75 96 FAX: 0216 302 92 15

e-POSTA: [email protected] Web: www.promar-deniz.comDeniz Malzemeleri Tic. ve Turizm A.Ş.

Spare-Air' in dalıcılar için önemi büyüktür. Bağımsız bir hava kaynağı sadece dalıcının kendisi için değil, diğer bir dalıcı için de hayat kurtarıcıdır. Ancak teknesi olan bir denizcinin de elinin altında bulunması gereken bir yardımcı malzemedir. Sintine pompanıza, su tankınızın çıkışına bir poşet tıkanması, pervanenize seyir yapmanızı engelleyecek herhangi bir şey dolanması çok olasıdır. O halde iş başa düşebilir. Bunun için bir dalgıç yardımına ihtiyacınız olmadan kendi işinizi kendiniz görebilirsiniz. Bunun için dolu bir Spare air'in teknenizde bulunması şarttır.Spare air aslında tüp ile entegre olmuş bir dalgıç regülatöründen başka bir şey değildir. Dolu haldeyken yapılması gereken tek şey ağızlığı ağzınıza alıp nefes alıp vermekten ibarettir. Boşalan bir tüp dolum adaptörü ile dolu bir başka balıkadam tüpünden doldurulabilir. İçinde sadece temiz hava depolanır.

Ona ihtiyaç duyulduğunda yerini hiç bir şey tutamaz.

Dolum kapasitesi : 85 LitreBoy : 34 cm.En : 5.7 cm.Maksimum basınç : 200 BARDolu ağırlığı : 0.985 Kg.Yüzeyde nefes adedi : 52 (1.6 Lt. her nefes)Su dolum hacmi : 0.42 litre

TELEFON: 0216 360 56 27 | 0216 360 62 68 | 0216 350 75 96 FAX: 0216 302 92 15e-POSTA: [email protected] Web: www.promarltd.com

Herkesin merak ettigi, Dünyada ilk ve tek olan Derin Dal is havuzunu görmek için rotamı Brüksel’e çevirdim .Havuzun Genel Müdürü Pierre KRAL ile Röportaj için havuzda bulustuk. Bu teklifimize çok sıcak baktı ve tesisin kapılarını bize açtı. Asıl kurucusu ve aynı zamanda dalgiç olan John Beernaerts bu havuzu bir dalgicin nelere ihtiyaci oldugunu bildigi için ona gore dizayn etmis,suyun sicakligi 35c° de sabit tutuldugu için dalgiç kiyafetlerine gerek yok,Havuzun su ihtiyaci binanin altindaki kaynak suyundan karsilaniyor ve havuz suyu 2.500000Litre oldugunu soyledi.H a v u z 5 m , 1 0 m v e 3 5 m k a d e m e l i o larak der in l ik te olup yanlarda iz leyic i pencerelerinden izleyebiliyorsunuz,izlenen yer ise Bir lokanta, Tayland lokantasi Havuz Dalis kursu,film,bilimsel arastirma iç in kul lami yaninda Asker,pol is, i t fa iye

personeline de dersler veriyor,çok amaçli ku l lanan havuz yeni bas layanlara 12-15 saat (5seans)dal is yapanlara SSC certifikasi veriyor,Fransiz sinemasi agirlikli f i lmler ve reklam çekil iyor,bi l imadamlari a ras t i rma yap i yo r , nas i l b i r a ras t i rma d i y e s o r d u g u m u z d a : K i s i y e ç i k o l a t a yediriliyor,sonra dalis yaptiriliyor ve sonra sekerine,tansiyonuna,kan tahliline bakiyorlar diye devam ediyor.Röportaji disardaki bahçede yaptik ve bize içeriyi gezdirmeye basladi,Giris ilkbasta direk restoranta açiliyor,hemen sagda gise ve karsinizda buyuk pencereden dalis yapanlari göruyorsunuz,sonra birinci kata çikip ustümü degist irdim sonra bir ustkata yani havuza ulastik,Egitmenler yeni baslayanlara ders veriyordu ve bana eslik eden sayin KRAL burada kati kurallar var tek dalis yasaktir mutlaka badiniz olacak diyerek

Şehrin Ortasında Dalış…!Yazı ve fotoğraflar: Harun Yeşilyurt

64

malzemelerin hepsini kendileri karsiladigini soyleyerek b i ryandan da malzememizi hazirlayip dalisa geçtik,Uzun zaman dalis yapmadigimi soyleyince inisi agir yaptik kulaklarimda hafif bir sizidan sonra normal inise geçt ik suya sadece mayoyla girdim ve suyun isisi harika,ilk 5m bir alistirma gibiydi 10m ye geldigimizde bende heyecan biraz daha artiyordu sonra iki ayri yerde odalara girdik yapay bir magara gibiydi,

sonra fotograf için pencereye yaklastik, pencere direk restoranti goruyor ve orada yemek yiyen insanlar size bakiyor, biran kendimi akvaryumdaki baliklara benzettim,ne yalan soyliyeyim hosumada gitmedi diyemem sonra 35m lik olan bolume yoneldik 20m ye kadar indik uzun sure dalis yapmadigim için limitimin 20m olduguna karar veren KRAL burada biraz oyalandiktan sonra 10m ye çikmaya basladik Gözü sürekli uzerimdeydi yani kontrol altindaydim.

65

Yaklasik 1 saat dalisin ardindan havuzdan çikarken birsey dikkatimi çekti malzemelerin herbiri duzenli bir sekilde dizilmis ayakaltinda malzeme yoktu,sonra restoranta indigimizde Kurucusu olan John Beernaerts beyle tanistik,bize çok samimi davrandi,bizim Türk dergisi adina geldigimizi soyleyince hemen bize çalisanlarimizdan iki kiz kardesin burada çalistigini soyledi,Kendilerine Türkiyede Gazete ve TVlerde kendilerinden bahsett igini soyledigimde sasirdi benim hiç haberim yok Türkiyeden sadece siz geldiniz deyince anladimki bizim Haberciler isin kolayina kaçip sitelerinden kopyala,yapistir olayini yapmislar,Bizleri go runce çok sev ind i l e r ve de rg in i z aracil igiyla bizleri Türkiyeye tanizmaniz ayrica onure etti demesi hosumuza gitmedi

degil ve son olarak sunlari soyledi:Buraya ge l i rken yan in iza mayo ve hav lunuzu almaniz yeterl idir,sitemizden yani www.nemo33.com dan irtibata geçip yeme-içme ve otel rezervasyonunu çuk uygun fiyata yaptiklarini ve brövesi olan kisinin 1 saatlik dalis fiyasi ise 22€ oldugunu kisin Dünyanin herbiryerinden Dalgiçlar in ziyaret ett ini soyleyen John Beernaerts Türkiyedende Dalgiç arkadaslari bekledigini ve dergimize tesekkurlerini söyledi.B i r g u n y o l u n u z B r u k s e l e d u s e r s e N E M O 3 3 d a l i s h a v u z u n u g e z m e n i z i o a t m o s f e r i y a s a m a n i z i t a v s i y e ederim,Arkadaslariniz,yada esiniz restorantta yemek yerken siz dalisin keyfini surebilirsinizKeyifli dalislar geçirmeniz dilegimle. ■

66

67

Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’nın kararıyla gırgır ağları iç in derinl iğin 24 metreye çıkartılması balık avı sezonunun protestoyla başlamasına neden olurken, bilim insanları başka bir tehlikeye dikkat çekiyor. İ.Ü. Su Ürünleri Fakültesi Avlanma Teknolojileri Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Saadet Karakulak av yasağının gelecek kuşak la r ın ba l ık yemes i i ç in mut laka uygulanması gerektiğini belirtirken, ıskarta

avcıl ık olarak adlandırı lan tutulan fazla balığın denize dökülmesinin de olumsuz etkilerini vurguladı.İ .Ü . Su Ü rün le r i Fakü l t es i Av l anma Teknolojileri Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Saadet Karakulak, av yasağının 24 metreye çekilmesinin ardından balıkçıların ağlarına takı lan hedef dışı balıkların korunması i ç inde ça l ı şma yap ı lmas ı ge rek t i ğ in i vurguladı. Karakulak, 24 metre yasağının

İ.Ü. Su Ürünleri Fakültesi’nden uyarı

“Deniz ekosistemine ıskarta av ve hayalet ağlar zarar veriyor”Yazı: GÖKHAN KARAKAŞ (*)

68

69

olumlu etkilerini birkaç yıl sonra alınacağını belirtirken, “ıskarta av” olarak adlandırılan hedef dışı balıkçılığın deniz ekosistemine büyük zarar verd iğ in i söy led i . Iskar ta av tanımı; tutulduktan sonra satılmayan balıklar için kullanılırken, kaya balığı, lapin, yengeç, köpek balıkları, deniz kuşları, deniz memelileri gibi ticari değeri olmayan türlerin yanı sıra hamsi ve istavrit gibi çok tüketilen balıkları da kapsayabiliyor.3 şe k i lde ge rçek leş iyor ve dünya balıkçılığının sorunuIskarta balıkçıl ık; t icari değeri olmadığı (yengeç, yunus, köpekbalığı) için ağlara gelen canlıların denize bırakılması, ihtiyaçtan fazla tutulmasıyla(hamsi, istavri t…)balık halindeki fiyatları düşürmemesi için bilerek denize dökülmesi yada yasal avlanma boyutundan küçük olduğu için yetkil i lere yakalanmamak amacıyla denize atılmasıyla gerçekleşiyor. Doç. Dr. Saadet Karakulak,

balık tezgahlarında yer bulan türlerin bile çok tutulduğunda fiyatının düşme endişesiyle balık haline gelmeden denize döküldüğünü vurguladı. Karakulak, “Dünya genelinde her yıl yaklaşık 7 milyon ton hedef olmayan türün ıskarta edildiği raporlandı. Yani bu toplam balıkçılığın %8’i anlamına geliyor. Ülkemizde ıskarta avcılığın önüne geçilmesi iç in denet imler çok yetersiz. Yunustan yengece kadar pek çok tür ıskarta avcılığın kurbanı olabiliyor” dedi.Hayalet ağlar deniz yaşamını yok ediyorBal ıkç ın ın kaybet t iğ i yada te rk e t t iğ i ağların insan kontrolü olmadan denizde işlevini sürdürmesi ve önüne gelen her canlıyı öldürmesi ise hayalet avcılık olarak adlandırılıyor. Karakulak 2008’de yaptıkları bir çalışmayla, İstanbul kıyı larında 230 km uzatma ağı, 2 bin 700 m paraketa ağı ve 14 gel incik sepet in kaybolduğu ortaya çıkarttıklarını vurguladı. Karakulak,

70

71

“Marmara kıyı ları ve Adalar bölgesinde gırgır ve kaçak trol avcılığının ardından hayalet ağlar bulunuyor. Özellikle Adalar civarında, kayıp av araçlarının yerlerinin bel ir lenmesi ve toplanması çok önemli. Trol ağlarında istenmeyen türlerin doğaya dönebi leceği kaçış tünel ler i ve ızgara sistemleri kullanılmalı. Izgara şeklindeki aral ıktan küçük boylu bal ık lar kolayca çıkıyor. Ağ panellerinin üstüne yerleştirilen perde sistemleri ile de deniz memelilerin kaçması sağlanıyor. Trolde klasik uygulama yerine ızgara sistemine geçilmeli ve kare gözlü ağlar kullanılmalı” dedi.Greenpeace Akdeniz Denizler Kampanyası Sorumlusu Banu Dökmecibaşı ise, '' 24 metre derinlik sınırı dünya geneline bakıldığında

çok az. Bu geçiş sürecinde de balıkçıların özel l ik le endüstr iyel balıkçı ların karara saygı duymaları kendi faydalarına olacak. Iskarta avcılıkta denetlenmeli. Hayalet ağ ise deniz altında görünmeyen avcılıktır. Bazı deniz alanlarında, ki genelde kayalık yapısı olan bölgelerde, bu tür terk edilmiş ağlara daha çok rastlanır. Gerekiyorsa bu bölgelerde söz konusu alanlarda ağ kullanımı yasaklanmalıdır. Türkiye gibi 4 denize ev sahipliği yapan bir ülkede elbette tüm kıyı şeridi boyunca temizlik yapmak mümkün değil. Balıkçıların duyarlı olması ve kendi geleceklerini korumak için hayalet ağların yerlerini yetkililere söylemeleri gerekiyor” dedi. ■(*) Milliyet Gazetesi muhabiri

72

TELEFON: 0216 360 56 27 | 0216 360 62 68 | 0216 350 75 96 FAX: 0216 302 92 15e-POSTA: [email protected] Web: www.promarltd.com

JAPONYA’DA DEV BALIK MARKET

TsukijiYazı ve fotoğraflar: Barış Özalp

Özel bir intizamla düzenlenmiş ve karşıdan bakıldığında tazelikten pırıl pırıl

parlayan istiridyeler, kalamarlar, balon balıkları, istakozlar, orkinoslar, mercanlar,

sinaritler ve daha yüzlerce deniz canlısını düşünün. Saat sabah 5 suları başlayan

açık arttırmayla güne merhaba diyen ve saat öğlen 12’den sonra stokların

tükenmesiyle satın almak için 1 adet bile yengeç bulamayacağınız bir yer

burası... 250 kilo’nun üzerinde 6000 dolara satılan bir orkinos balığı hemen

uzağınızda… Akvaryumlarda alıcısını bekleyen öldürücü lezzet balon balıkları,

hemen orada fink atıyor. Hayran hayran bakakaldığınız midye benzeri kabuklu

deniz canlıları öyle çok ki, bakmaya da almaya da zamanınız yetmeyebilir.

Bir satıcının standının hemen üstünde dev bir kılıç balığı... Gözler ayna gibi,

Capcanlı… Japonya’da dev bir deniz ürünleri market burası; Raflarda Sebze, et

ve çiçek satışı da olsa da aslında deniz ürünleri temelli bir yer burası, Tsukiji…

Sakın uyuya kalmayın! Öğlen 12’den sonra pazarı temizleyen temizlikçileri

gördüğünüzde ve elinizde bir tane balık bile olmadığını fark ettiğinizde moraliniz

bozulmasın.

74

Her zaman hayran o lmuşumdur. Evde Japonlarla ilgili okuduğum kitaplarda da; Japonya öğrencilik yıllarını kazanabilmek i ç in d i l ça l ı ş t ığ ım zaman la rda da ve Tokyo’da araştırmacı olarak buram buram Japon kültürünü yaşadığım anlarda da… Hemen hepsinde siz de hayran olurdunuz. İş yaşamının hemen her alanında böyle çalışkan ve üretken hem de uykusuz nasıl olunur, anlamak oldukça güç. Savaştan çıkıp her nasıl oluyorsa kendi beyin fırtınasını yaşayıp tek başına dünyanın makine üreten (kaliteli!) lideri olmak; her alanda olduğu gibi deniz bilimleri konusunda da ürettiği sualtı araçları, özel araştırma gemileri ile bilinmeyeni ortaya çıkarma adına verilen uğraş inanılmaz…

İşte Tsukiji Dev balık market de bu başarıların ardında gizli kalan bir yer… Eğer prestiji yüksek dergilerde konu ile ilgili makale ya da yazılar okumadıysanız böyle mükemmel olduğunu bilen bile yok. TSUKIJI... Kısaca mı? Sayamayacağınız kadar balık türü, kalamarlar, sübyeler ve ahtapotlar, ismini söylemekte zorlandığınız pek çok midye çeşidi (istridyeler, kidonyalar, akivadesler, tarak lar) , kestane ve çeşi t çeşi t bal ık yumurtası, lezzeti inanılmaz olan yosun türleri (wakame, nori, konbu), kurutulmuş deniz ürünleri ve özel lezzetler; deniz patlıcanları, yıldızlar, balon ve yılan balıkları… En lezzetli menülerden… Güneşin doğduğu adalar olarak bilinen Japonya’ya gitmek isteyen hemen herkesin ağzında tek cümle; Eğer çiğ yemek sevmiyorsan sakın deneme! Kültüre dair yapılan en büyük yanlışlardan bir i . Gördün mü de konıuşuyorsun derler değil

mi ya! Fotoğraflara bakınca hayran hayran, kızartmanın ne kadar lezzetli olabileceğinin farkına varın! Çünkü sushi harici istediğiniz deniz ürününü istediğiniz şekilde pişir ip tatmanız mümkün.Deneyimlerim ilk haftasında ilk kez denediğim kültürel yemek haşlanmış kalamar (çorba gibi suyu enfes!), Japon makarnası soba ve çok lezzetli soslardı. Kyoto’da balık restoranında Avrupa yılan balığı ile yapılan Unagi-don, insanı lezzetiyle delirtebilir. Izgara yapılmış yılan balığı ve özel sosu Japonya deniz ürünleri mutfağında deneyebileceğiniz en özel lezzet. Convenient store’larda hazır yemeği yaklaşık 14 TL olmasına rağmen on üç ay boyunca durmadan deli gibi tükettim desem aklınıza ne gel irdi . Çiğ mi? Hiç sanmıyorum. Peki ya Japon büfelerinde dur durak bilmeden binlerce satışı yapılan k ı z a r t ı l m ı ş k a r i d e s l e r e , y e n g e ç l e r e ; Türkiye’de Türlü olarak bildiğimiz (Japoncası Nabe) yemeğin içersinde haşlanan balıklara ve midyelere; en küçük marketinde bi le içersinde pişmiş somon, orkinos ya da deniz yosunu i le satışı yapılan etrafına Nori yosunu sarılmış pilav topları inanılmaz lezzet Onigiri’ lere; buz içersinde taptaze sunumu yapılan her biri en az 50-60 cm’lik okyanus uskumrularına, kolyozlarına ve ıskarmozlarına ne demeli? Çiğ mi bunlar? Marketten alıp evde çiğ mi yiyeceksiniz? Hiç sanmıyorum. Dedim ya, çiğ kültürü denemek isterseniz ürünler hemen karşınızda elbette, kültürel lezzetler onlar da elbet ama, “her şey çiğ” diyerek Japon deniz ürünleri mutfağına yap t ığ ın ız yorumlar ı tek ra r düşünün. Japonya ziyaret ini gerçekleşt i rebi lecek şanslı insanlardan olmanızı temenni eder kültürel yemekler konusunda söylenenlere de pek inanmayın derim ben! Shinjuku istasyonundan Oedo Metrosu i le 20 dak ika l ık b i r yo lcu luktan sonra ulaşabiliyorsunuz Tsukiji Shijo istasyonuna… 10 Şubat 2007, Saat sabah, 05:28. İ lk bakışta mütevazi bir Pazar yeri karşılıyor sizi. İ lk bakışta dünyanın en iyi lerinden biriyim demiyor belki, ama sonraki saatlerde içeride raf gezilerine çıktığınızda size kendini hayran bırakıyor. 450’nin üzerinde balık türü, günlük 3000 ton’a yakın deniz ürünü satış rakamı! Deniz ürünlerine aşık değilseniz

75

bir kere daha düşünün. Raflar sizi adeta büyülüyor. Açık arttırma saatleri gruplara ayrılsa da genel deniz ürünleri için yapılan ana bir açıkarttırma seansı (sabah 7-9) ile Orkinos seansı sizleri adeta cezbediyor. Yetkili satıcılar ile kabzımallar büyük bir hızla birbir iyle yarışıyor. Ne kadar para verebilirsiniz?Gelen deniz ürünler i (orkinoslar dahi l ) geldiği anda satıcı i le buluşuyor. Saat 7:00 – 11:00 arası bayiiler, hazır yemek şirketleri i le özel satıcılar taptaze gelen ürünleri kendi sahip oldukları dükkanlarda satmak için son hızla satın alıyorlar. Saat sabah 11’e kadar omuz omuza geziyorsunuz

231.000 m2’lik alanda... Bir yanda son sürat yanınızdan geçen, şirketler için özel dizayn edilmiş kasalı Mini Kule Kamyonetleri Asaka Seisaku-sho Turret’lar; bir yanda satın alınan orkinosları kı l ıçtan geçiren samurai ’ ler; öbür yanda evine bir şeyler almaya gelen halk… Başınız dönüyor. Pırıl pırıl parlayan deniz ürünler inden mi kalabal ık tan mı bil inmez Tsukij i sizi büyülüyor, 5 saat 1 saat gibi geçip gidiyor. Belirlenen kişiler dışında açıkarttırma seanslarına giriş ve fotoğraf çekme kesinlikle yasak (Ben bir yolunu buldum ama..). Ve ayrıca giydiğiniz ayakkabıdan, elinizdeki ekipmanlara kadar bir dizi “nasıl yapmanız gerekir” kuralları

76

da mevcut. Açık arttırmaya katılanlar şanslı olanlar olarak nitelendiril iyorlar ve kendi düşündükler i f iyat lar tutarsa kendi ton balığını alıp gidiyorlar. Tsukiji, Ohta ve Adachi marketleri, deniz ürünleri tüketimine çok düşkün olan Japon insanın ı bes leyen 3 ana market ama %87’lik payla Tsukiji en iyilerden. Dünya Balık Marketleri arasında da Tsukiji lider… Balık markette 7 ana toptancı tek elde binlerce deniz ürününü Japon insanıyla buluşturuyor. Öldürücü lezzet Balon Balıkları Fugu’lar, sürekli kendini temizleyen özel akvaryum sistemlerinde tutuluyor ve canlı olarak satılıyorlar. Hemen hemen tüm deniz

ürünlerini straforlar içersinde satı l ırken görmek mümkün. Unutmadan söyleyelim; Tsukiji’nin hemen dışında sadece kurutulmuş balıkları, deniz patlıcanlarını, kestane yumurtalarını ve her balık için özel olarak hazırlanan sosları satan kısımlar da yer almakta. Daha ismini söy lemeye b i le ye l tenmediğ im ve ş i fa amaçlı satı lan o kadar fazla kurutulmuş deniz canlısı var ki satıcılarda muhteşem. Biraz önce satın alınmış bir orkinos, bir balık marketin satış görevlisinin ellerinde kesilmiş ve yenmeye hazır hale getirilmiş çeşit l i ebatlarda parçalar halinde satışa sunuluyor. İsteyen alıcı dükkanında bunu

77

Sushi amaçlı hazırlıyor, isteyen soya sosuyla çiğ olarak tüketiyor. Japonya’da bir durum var bunu belirtmemiz gerek; Birçok deniz ürünü çiğ olarak da yendiğinden tazelik bu ülkede inanılmaz derecede önemli. Tazelik kontrolleri her ürün için ayrı ayrı büyük bir t i t izl ikle yapılır ve sofraya sunulur. Aksi durumlarda herhangi bir hastalığa sebebiyet vermemek adına soğuk zincirlere elzem derecede dikkat edilir. Bu bölgede ayrıca deniz lezzetlerini taptaze tadabileceğiniz küçük restoranlarda mevcut. Soya i le yapılan Miso çorbası eşl iğinde kızarmış karides ve pilav ve ayrıca wakame yosunu sipariş ett iyseniz yiyecekleriniz pişerken o kokunun al t ında sabretmek

mümkün değil. Daha yeni satın alınmış pırıl pırıl karidesler çok yüksek ısıya ulaşmış tencerelere atı ldığında kokunun ahengi sarıyor ortalığı birden. İnanılmaz lezzetler bunlar. Hafif pişmiş orkinos ile wasabi mi istiyorsunuz? İşte burada. Enfes! Haşlanmış ahtapotun bu kadar lezzetli olabileceğini düşünür müsünüz? Türkler olarak bizim de ahtapot kül türümüz hele de adalar çevresinde oldukça ünlüdür ama buradaki lezzet farkını da denemeden geçmek olmaz. Çok leziz. Tsukij i ziyaretiniz sonrası bu restoranlarda yemek yemeden ayrılmayın lüt fen. En azından kalamar çorbasının lezzetini keşfedin, rüyalar sizin olsun. ■

78

TELEFON: 0216 360 56 27 | 0216 360 62 68 | 0216 350 75 96 FAX: 0216 302 92 15e-POSTA: [email protected] Web: www.promarltd.com

Onsekiz Mart Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Anabilim Dalında araştırmacı olarak görevini sürdüren yazarımız H. Barış ÖZALP, 4-10 Haziran 2012 tarihleri arasında Yunanistan’ın Fourni adasında düzenlenen 1. Bölgesel Akdeniz Foku Gözlem Alan Çalışması ile 14-19 Haziran 2012 tarihleri arasında aynı adada düzenlenen Kora l i jen Habi ta t larda Sual t ı Araşt ı rmaları Çal ıştaylar ’ ına burslu araştırmacı olarak katılım sağlamış, fokların yaşam sürdüğü habitatlarda arazi çalışmalarına ka t ı lm ış ve fok la r ın ba r ınma, ü reme ve beslenme özellikleri ile ilgili eğitimler almıştır. Ayrıca koralijen habitatlarda bilimsel dalışlar yapmış ve koralijen türler konusunda verilen konferanslara katılım sağlamıştır. Çalıştaylar, 6 farklı ülkeden burslu davet edilen 16 araştırmacı ile gerçekleştirilmiştir. 1986 yılından bu yana nesli tükenme tehlikesi altındaki canlılar sınıfına dahil olan ve 1996 yılında IUCN tarafından da teh l ike l is tes ine a l ınan Akdeniz Foku Monachus monachus için, uzun yıllardır birçok ülkede bilimsel çalışmalar yapılarak türün nesli korunmaya çalışılmaktadır. Fokların Akdeniz ve Ege kıyılarındaki toplam popülasyon sayıları 600 olarak bi l inmekte ve bu tür ler sadece Yunanistan, Türkiye, Portekiz ve Moritanya k ıy ı la r ında yaşam a lanı o luş turmaktadı r . Ülkemizde yapılan bilimsel çalışmaların hemen hepsi Foça, Antalya ve Mersin kıyılarındaki

mağaralarda gerçekleştir i lmektedir. Şu ana kadar Gökçeada, Bozcaada ve Saroz Körfezinde yapılan ayrıntılı çalışmalara rastlanmamaktadır. Akdeniz Foku ile ilgil i yapılan araştırmadaki temel hedef tü rün yaşam devaml ı l ığ ın ın global olarak sürdürülmesini ve her ülkenin üzerine düşen görevi yapmasını sağlamaktır. Kanunsuz balıkçılık yöntemleri, aşırı avlanma ve mağaralar çevresinde artan turizm faaliyetleri nedeniyle fokların üreme koşullarının oldukça zor olduğu belirtilmekte, sağlıklı yavru bireylerin yetişebilmesi için çok çaba sarf edildiği ifade edilmektedir. Mercan oluşumuna imkan veren habitatlar olarak da bilinen Koralijen Organizmalar ile ilgili olan çalıştay’da sualtı örnekleme çalışmalarına yer verildi. National Geographic Kuruluşu ile de bilimsel araştırmalar yapan Prof. Dr. Enrique Ballesteros, çalıştay’da başkan olarak görev yapmış ve korali jen ekosistemlerde çalışma yöntemleri ile türlerin ekolojik özellikleri üzerine eğitimler vermiştir. Denizel ekosistemde zengin biyoçeşitlilik oluşturan habitatlar olarak bilinen mercan ekosistemler i i le i lg i l i Ege Deniz i kıyılarında yapılan i lk araştırma özell iğinde olan çalıştay’da, kalkerli algler, süngerler, sert ve yumuşak mercan ekosistemlerinin biyolojisi hakkında eğitimler verilmiş ve arazi çalışmaları yapılmıştır. ■

Barış Özalp Akdeniz Foku ve Koralijen Habitatlar Araştırmalarında

80

TELEFON: 0216 360 56 27 | 0216 360 62 68 | 0216 350 75 96 FAX: 0216 302 92 15e-POSTA: [email protected] Web: www.promarltd.com