PEYZAJ EKOLOJĠSĠ DERS NOTLARI - Plant Media · PEYZAJ EKOLOJĠSĠ DERS NOTLARI ... coğrafya,...

26
PEYZAJ EKOLOJĠSĠ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011 EKOLOJĠ Ekoloji, insan doğa iliĢkilerini inceleyen bir bilim dalıdır. Ekoloji bilimleri, çevre bilimlerinden farklılık göstermektedir. Çevre bilimleri, çevrenin tanımından yola çıkarak peyzaj mimarlığı, ormancılık, ziraat, tıp, coğrafya, sosyoloji, antropoloji, ekonomi, fizik, kimya, hukuk, yer bilimleri gibi alanların katkısıyla gelişmektedir. Ekolojik ilkeler, çevre bilimleri için yukarıda sayılan bilim dallarından birisidir. Ancak ekoloji çevre bilimi için kullanılacak en doğal bilimsel çerçevedir. Teknolojik ve sosyal gelişme aşamalarının içinde konforun yanı sıra oluşan ve doğal yaşamı ters yönde etkileyen birçok olaylar meydana gelmiştir: Endüstri surecini simgeleyen fabrika bacalarının kilometrelerce uzaklıktaki çevrelerine kadar tüm canlılar üzerinde oldurucu etki yapan 3000‟den çok yabancı kimyasal madde yaymakta olduğu bir gerçektir. Kullanılan tüm yakıtlar yarattıktan çevre kirliliği yanında atmosferdeki CO dengesini bozmaktadır. Doğal alanlar hızla kaybolmaktadır. Büyük denizler bile endüstri atıklarıyla kirlenmeye başlamıştır. Günümüzde, canlı varlıkların sağlık ve yaşamını tehlikeye düşüren Çevre Sorunları düşündürücü olmaya başlamıştır. Bütün bunların yanında hızla artan dünya nüfusu insanların gereksinimlerini çığ gibi arttırmış, bunun sonucunda da doğal kaynaklar tükenme sınırına gelmiş; içecek sudan, solunan havaya kadar sağlıksız bir çevre oluşmaya başlamıştır. Bu olaylar ortaya çıkınca insanlar, yine çıkarları açısından bu tehlikeli nedenlerin kaynağına inmeye çalışmışlardır. Bu da onları ekolojik bilinçlenmeye itmiştir. Diğer bir söylemle insan, doğanın bir parçası olduğunu ve doğa ile sistemli bir şekilde karşılıklı etki ve ilişki içinde olduğunu anlamıştır.

Transcript of PEYZAJ EKOLOJĠSĠ DERS NOTLARI - Plant Media · PEYZAJ EKOLOJĠSĠ DERS NOTLARI ... coğrafya,...

PEYZAJ EKOLOJĠSĠ DERS NOTLARI

Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA

Eylül 2011

EKOLOJĠ

Ekoloji, insan – doğa iliĢkilerini inceleyen bir bilim dalıdır. Ekoloji bilimleri, çevre

bilimlerinden farklılık göstermektedir.

Çevre bilimleri, çevrenin tanımından yola çıkarak peyzaj mimarlığı, ormancılık, ziraat, tıp,

coğrafya, sosyoloji, antropoloji, ekonomi, fizik, kimya, hukuk, yer bilimleri gibi alanların

katkısıyla gelişmektedir.

Ekolojik ilkeler, çevre bilimleri için yukarıda sayılan bilim dallarından birisidir. Ancak

ekoloji çevre bilimi için kullanılacak en doğal bilimsel çerçevedir.

Teknolojik ve sosyal gelişme aşamalarının içinde konforun yanı sıra oluşan ve doğal yaşamı

ters yönde etkileyen birçok olaylar meydana gelmiştir:

Endüstri surecini simgeleyen fabrika bacalarının kilometrelerce uzaklıktaki çevrelerine

kadar tüm canlılar üzerinde oldurucu etki yapan 3000‟den çok yabancı kimyasal

madde yaymakta olduğu bir gerçektir.

Kullanılan tüm yakıtlar yarattıktan çevre kirliliği yanında atmosferdeki CO dengesini

bozmaktadır.

Doğal alanlar hızla kaybolmaktadır.

Büyük denizler bile endüstri atıklarıyla kirlenmeye başlamıştır.

Günümüzde, canlı varlıkların sağlık ve yaşamını tehlikeye düşüren Çevre Sorunları

düşündürücü olmaya başlamıştır. Bütün bunların yanında hızla artan dünya nüfusu insanların

gereksinimlerini çığ gibi arttırmış, bunun sonucunda da doğal kaynaklar tükenme sınırına

gelmiş; içecek sudan, solunan havaya kadar sağlıksız bir çevre oluşmaya başlamıştır. Bu

olaylar ortaya çıkınca insanlar, yine çıkarları açısından bu tehlikeli nedenlerin kaynağına

inmeye çalışmışlardır. Bu da onları ekolojik bilinçlenmeye itmiştir. Diğer bir söylemle insan,

doğanın bir parçası olduğunu ve doğa ile sistemli bir şekilde karşılıklı etki ve ilişki içinde

olduğunu anlamıştır.

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 2

İnsanlar, yaşamını sınırlama düzeyine gelmiş bulunan çevre sorunlarının ekolojik doğal

denge, doğanın yapısı ve fonksiyonu ile eşdeğer olduğunu kavramıştır. Bunun sonucu olarak

da tüm insanlığın yaşamını ve geleceğini garanti altına alan ve “Doğa Düzeninin

Sürekliliğini Sağlama İlkesi” olarak kabul edilen bir “Ekolojik Düşünce” doğmuştur.

EKOLOJĠNĠN BAġLICA KONULARI

1. Canlı organizmalara ait bireylerin yaşayıp gelişmesini sağlayan klimatik (iklimsel),

edafik (toprakla ilgili), fizyografik (yeryüzü şekil ve yapışma bağlı) ve biyotik (diğer

canlı varlıklarla ilgili) faktörleri İncelemek, organizmaların bu doğal koşullara karşı

davranışlarını ve buna bağlı olarak yetişme ortamı isteklerini belirlemektir.

2. Aynı türden oluşan canlılar topluluğunun yapısını, gelişimini, topluluk içi ve diğer

topluluklarla ilişkilerini, beslenme ve enerji temini konularını araştırır.

2. Çeşitli canlılara ait toplumlar ile içinde yaşadıkları fiziksel mekandan oluşan doğal

sistemlerin (ekosistemlerin) öğelerini, tiplerini, yapılarını, beslenme ve enerji

ilişkilerini inceler, araştırır.

Ekosistem kavramı çok önemlidir. Ekosistemlerin özellikleri ne kadar iyi kavranırsa, doğal

dengenin bozulmadan devamının sağlanması o derece güven altına alınmış olur.

Ekoloji Bilimi’nin asıl görevi insanların sağlıklı (ruhsal ve fiziksel) yaşamasını sağlayacak

doğal koşulların sürekliliğinin nasıl sağlanacağını belirlemektir.

Özellikle doğal kaynakların aşırı derecede tüketildiği, çevre kirliliği, mekan darlığı ve besin

kıtlığının oluştuğu bölgelerde insanlar için yaşamsal düzeyde önemli olan bu sorunları

incelemek Modern Ekolojinin görevleri arasına girmiştir.

EKOLOJĠ BĠLĠM DALI

Ekoloji terimi birçok bilim adamı tarafından genelde birbirlerine yaklaşık biçimlerde

tanımlanmıştır.

"Ekoloji, organizmalar ile içinde yaĢadıkları yetiĢme ortamım ve bu iki öğeyi oluĢturan

alt öğelerin çevreleri ile olan tüm karĢılıklı iliĢkilerini inceleyen bir bilim dalıdır.”

"Ekoloji, tüm canlıların kendi aralarındaki ve çevreleriyle olan iliĢkileri inceleyen bilim

dalıdır. "

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 3

EKOLOJĠNĠN ALT DALLARI

Başlangıçta ekoloji alanında uğraşanlar botanikçiler ve zoologlar olduğundan çevre

ilişkilerine ait inceleme ve araştırmalar bitkiler ve hayvanlar için yapılmıştır. Bu nedenle de

ilk önce Bitki Ekolojisi ve Hayvan Ekolojisi olmak üzere iki dal gelişmiştir. Fakat ekoloji

alanındaki çalışmalar ilerleyince, karşılıklı ilişkilerin sadece bu iki canlı grubu arasında

sınırlandırılamayacağı anlaşılmıştır. Örneğin doğada en önemli yeri tutan insan ve çevre

ilişkileri ön plana geçince Ġnsan Ekolojisi ve bununla ilgili alt dallar ortaya çıkmıştır.

Organizmalara ait bireyler ve oluşturdukları toplumlar kara, deniz, göl ve nehir gibi çeşitli

mekanlarda yaşamaktadır. Ekoloji bunlara ait ilişkileri çevre ve ekosistem görüşü açısından

kendi habitatlarında incelemek zorunluluğundadır. Bu durumda da deniz Ekolojisi, Çöl

Ekolojisi, Nehir Ekolojisi konulan ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle de başka bir yaklaşımla

ana yaşam mekanları esas alınarak yeni bir takım ekoloji dalları oluşmuştur. Bunlar:

Birey Ekolojisi: Türlere ait bireylerin yetişme ortamı koşulları ile olan karşılıklı ilişkileri

inceler.

Populasyon Ekolojisi: Organizmaların belirli türlerinden oluşan ve belirli bir yetişme

ortamında karşılıklı bağlarla bir araya gelmiş canlılarla ilgilenir. Aynı türden ve farklı iki

türden oluşan canlılar arasındaki karşılıklı ilişkileri inceler.

Toplum Ekolojisi: Çeşitli popülasyon birliklerinin birbirleriyle ve çevresi ile olan ilişkilerini

inceler.

Peyzaj Ekolojisi: Doğal ve Kültür peyzaj içindeki canlıların birbirleriyle ve çevreyle olan

ilişkilerini inceler.

Kent Ekolojisi: Kent içinde yer alan canlıların kendi aralarında ve çevreyle olan ilişkilerini

inceler. Kültür peyzajı içinde de incelenebilir. İnsan faktörü başta gelir.

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 4

EKOLOJĠNĠN DĠĞER BĠLĠM DALLARI ĠLE OLAN ĠLĠġKĠSĠ

Ekoloji, doğa bilimleri içine girmekte ve özellikle bu gruptaki bilimlerle ve diğer uygulamalı

bilimlerle yakın ilişkisi bulunmaktadır.

o Sosyal bilimler

o Doğa ve çevre koruma

o Morfoloji

o Jeoloji

o Botanik

o Anatomi

o Fizyoloji

o Zooloji

o Fizik

o Biyoloji

o Pedoloji

o Jeomorfoloji

EKOLOJĠ

o Peyzaj Mimarlığı

o Klimatoloji

o Taksonomi

o Mikrobiyoloji

o Coğrafya

o Mühendislik

o Mimarlık

o Genetik

o Tarım ve ormancılık

o Matematik

o Kimya vb..

Ekolojik inceleme ve araştırmalarda bazen basit yöntemler kullanılarak sonuca varılabilir.

Fakat özellikle ekosistemlerin araştırılmasında, bu sistemlerin karmaşık yapıları nedeniyle

sistem analizlerinin ve çeşitli İstatistikî yöntemlerin kullanılması gerekir. Kentsel Ekoloji

incelemelerinde de sistem analizleri ve istatistikî yöntemler kullanılır.

UYGULAMALI EKOLOJĠ

"Ekoloji, tüm insanlığın geleceğini sigortalamaya çalıĢan bir bilim dalıdır.”

"Ekoloji, doğa bilimleri ile sosyal bilimler arasında bir köprüdür”

Bu açıklamalar ekoloji bilim dalı ile insan yaşamı ve geleceği arasında ne kadar sıkı ilişkiler

olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle ekolojinin uygulaması bir bakıma insan ile çevresi

arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi anlamına gelir. Bundan da ekolojik uygulamaların

özellikle çevre korumada büyük rol oynayacağı sonucu çıkar.

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 5

EKOSĠSTEM

Ekosistem kavramının tam olarak belirtebilmek için daha önce kullanılan habitat terimini

açıklamak gerekecektir.

Habitat; Bir canlının sürekli olarak yaşadığı ve ısrarla bulunduğu yere habitat denir. Her

canlının yaşamını sürdürebildiği min. ve max. çevre koşulları sınırları vardır. Optimum

koşullar bu canlıların en iyi yaşayabildikleri koşullardır. Bu nedenle canlılar birçok alanda

yaşayabilir. Ancak sınırlı yerlerde sürekli yaşayabilirler.

Ekosistem: Hayvan, bitki ve habitatların birlikte oluşturduğu sisteme denir. Böylece canlılar

ve cansız çevrenin birlikte oluşturdukları sisteme ekosistem diyoruz. İnsanların bulundukları

alanlarda bunlara insanı da ekleyebiliriz.

Ekolojinin uygulaması bir bakıma insan ile çevresi arasındaki ilişkilerin düzenlenmesidir.

Çevrenin korunmasında bu ilişkinin rolü büyüktür.

Ekosistem'ler tabiattaki olayların meydana geldiği küçültülmüş birer model'dirler.

Bir yaşama birliği olan ekosistemde üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılar olmak üzere üç canlı

grubu bulunmalıdır. Üreticileri, fotosentetik ve kemosentetik canlılar oluşturur. Tüketicileri

ise en çok etçil ve otçullar oluşturur. Ayrıştırıcılar ise saprofit bakteri ve mantarlardan

meydana gelir.

Ekosistemlerde bir besin ve enerji zinciri olup, bunun ana kaynağı güneştir. Enerji ve

maddelerin devirli olarak kullanılması ekosistemlerin en önemli görevidir.

Ekosistem'de ototrofların gerçekleştirdiği en önemli olay fotosentez, heterotrofların solunum

ve saprofitlerin gerçekleştirdiği en önemli olay ise organik artıkların çürütülmesidir.

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 6

ġekil 1. Ekosistemde Besin ve Enerji Akışı

Ġnsan Ekosistemleri ve Çevreye Etkisi

Hızlı nüfus artışı ve ilerleyen teknoloji ile insan, çevreyi yoğun bir şekilde etkisi altına

almıştır. Böylece "Ġnsan Ekosistemleri" denen yeni ekosistemler doğmuştur.

Bu ekosistemler doğal kaynakları işletmek, yeni kentler kurma ve diğer kültürel yapılar

meydana getirme gibi aktif eylemlerle şekillenmektedir. Bu şekillenmeler uzun süre

bilinçsizce yürütülmüş, doğal ortamdan uzaklaşmanın zararlı sonuçları ortaya çıkmıştır.

Bundan sonrada yukarıda belirtildiği gibi doğal kaynakların bir plan dahilinde ve bir

programa göre işletilmesi gereğine inanılmıştır. Böylece Çevre Amenajmanı ya da

Ekosistem Amenajmanı doğmuştur.

Ekosistemlerin Ġncelenmesi

Ekosistemlerin incelenmesi, ekosistemi oluşturan öğelerin yapı ve karşılıklı ilişkilerinin

araştırılması demektir. Başka bir ifade ile doğanın anatomi ve fizyolojisinin incelenmesidir.

Ekosistemlerin en belirgin özelliklerinden biri, yapılarının canlı ve cansız varlıkların

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 7

kombinasyonundan oluşmasıdır. Diğer önemli bir özelliği de bu varlıkların sürekli bir şekilde

karşılıklı etki ve ilişkiler süreci içinde bulunmalarıdır. Bunun için her ekosistem, kendine

özgü yapısı ve kendini oluşturan öğelerin karşılıklı ilişkileriyle karakterize edilir.

Ekosistemlerin Temel Sınıflandırması

1.Enerji Kaynağına Göre BaĢlıca Ekosistem Tipleri

Dünya üzerindeki ekosistemlerin önemli ortak yanlarından biri fonksiyonlarını yapabilmeleri

için enerjiye gereksinim göstermeleridir. Bu nedenle ekosistemlerin sınıflanmasında temel

alınan ölçütlerden biri enerji kaynağıdır. Enerji kaynağına göre başlıca şu ekosistem tipleri

ayrılabilmektedir;

- GüneĢ Enerjisi ile ĠĢleyen Bağımsız Ekosistemler

Çoğunlukla ya da tamamen güneş enerjisi ile işleyen sistemlerdir. Bunlara “Desteklenmeyen

Ekosistemler” ya da "Bağımsız Ekosistemler" denir. Denizler, göller, ormanlar, çayırlıklar

gibi ekosistemler bu gruba girerler.

- Doğal Ek Enerjiye Sahip Bağımsız Ekosistemler

Bunların fonksiyonlarım yapabilmeleri için mutlak olarak güneş enerjisinden yararlanmaları

gerekir. Fakat ek olarak diğer doğal enerji kaynaklarından da yararlanırlar. Bu nedenle

bunlara "Doğal Ek Enerjiye Sahip, Güneş Enerjisi Tarafından İşletilen Ekosistemler" denir.

Nehir ağızları ve deltalardaki canlılar yaşamlarını güneş enerjisi ile sürdürürler. Fakat bunlara

deniz dalgaları, gel-git olayı da ek olarak besin ve hava dolaşımı ile yardımcı olur.

- Ġnsan Tarafından Desteklenen. GüneĢ Enerjisi Tarafından ĠĢletilen Ekosistemler

Özellikle tarım ve su ürünleri ekosistemlerinde olduğu gibi, ısı, su ve besin maddeleri

verilerek desteklenen eko sistemlerdir. Bunlar tarım alanları, çiftlikler, av üretme bölgeleri

gibi ekosistemlerdir.

-Yakıt Maddeleri Tarafından iĢletilen Ekosistemler Bunlara "Kent Ekosistemleri" ya da

"Endüstriyel Ekosistemler“ de denilmektedir. Yerleşim alanının büyüklüğüne ve

endüstrileşme derecesine göre birim yüzeye düşen enerji değişir.

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 8

2. Ġnsan Etkisi Açısından Ekosistemlerin Ayrımı

Dünya nüfusunun hızla artışı ve teknolojinin ilerlemesi, yoğun bir çevre işletmeciliğini ve

çevreden yararlanmayı zorunlu kılmıştır. Böylece insanın müdahalesi ile tamamen

değiştirilmiş doğal koşulların bulunduğu yeni bir çevre yaratmıştır. Buna "İnsan

Ekosistemleri" denmekte ve insan etkisi bakımından dörde ayrılmaktadır

1.Olgun Doğal Ekosistemler

Doğal durumunu koruyabilmiş ekosistemlerdir. Bunlar, genellikle insanların yerleşim

ve yararlanma alanlarının dışındadır. Örneğin insan eli değmemiş ormanlar, dağlar ve çöller

bu gruba girer.

2. ĠĢletilen Doğal Ekosistemler

İnsanlar tarafından doğal ürünlerinden yararlanma, temiz hava alma ve rekreasyonel

amaçlarla kullanılan ekosistemlerdir. Doğal İşletme ormanları, ulusal parklar, av üretme ve

avlanma alanlarının bulunduğu ekosistemler bunlara birer örnektir.

3.Üretim Ekosistemleri Bunların çoğunluğu tarımsal işletmelere ait toprak kaynakları

oluşturmaktadır. Bu ekosistemler doğal kaynakların insanlar tarafından yoğun bir şekilde

besin maddesi üretimi için kullanılan ekosistemlerdir.

4.Kentsel Ekosistemler İnsanın içinde yaşadığı, çalıştığı ekosistemler olup, daha çok

endüstriyel alanları, kent ve kasabaları içine alır. Alt ünitelere ayırımı henüz tam olarak

geliştirilip bir esasa bağlanmamıştır.

Ekosistemlerin Genel Yapısı ve Öğeleri

Ekosistemlerin yapışım canlı (biyotik) ve cansız (abiyotik) olmak üzere iki büyük grupta

toplanan doğal varlıklar oluşturmaktadır. Her grup taksonomik olarak sınıflandırılabilecek

çok sayıdaki öğelerden oluşur. Klasik olarak yapılan sınıflamaya göre ekosistemin öğelerini

şu şekilde sıralayabiliriz;

a. Cansız Varlıkları OluĢturan Öğeler ya da Faktörler

1. Edafik Faktörler: Ana kaya, toprağa ait fiziksel-kimyasal özellikler.

2. Fizyografik Faktörler: Arazi yüzü şekli, denizden yükseklik , eğim,

jeomorfolojik özellikler.

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 9

3. Klimatik Faktörler: Isı. ışık, yağış, nem,hava hareketleri v.b.

4. Kimyasal Faktörler: CO2, O2 gibi anorganik-organik bileşikler ve bunların

ayrışma ürünleri.

Burada adı geçen edafik ve klimatîk faktörlerin ikisine birden "Fiziksel Faktörler"

denmektedir.

b. Canlı Varlıkları OluĢturan Öğeler ya da Faktörler

1- Bitkiler

2- Hayvanlar

3- Mikroorganizmalar

4- insanlar

PEYZAJ EKOLOJĠSĠ

Peyzaj içindeki ekosistemlerin veya bir ekosistemin belirli bir kısmının yapı ve

fonksiyonlarını coğrafik ve ekolojik görüş açısından inceleyip araştıran disiplinler arası bir

bilim dalıdır.

Peyzaj ekolojisinin amacı; karmaşık doğal sistemlerin yapı ve fonksiyonlarını iyice

inceleyerek çevre koruma, doğal potansiyelini değerlendirme, mekân planlaması gibi

sorunları çözecek bulguları elde etmektir.

Peyzajın Yapısını OluĢturan Doğal Ekolojik Faktörler

Bunlar ana başlıklar halinde;

1. Klimatik Faktörler; Işık, sıcaklık, hava nemi ve yağışlar, rüzgâr.

2. Toprak Faktörü

3. Reliyef Faktörü (Yüzey Şekilleri)

4. Biyolojik Faktörler; İnsanlar, Bitkiler

Yukarıda belirtilen faktörler öncelikle tek tek daha sonra kendi aralarındaki ilişkiler

belirtilecektir. Bunun yanı sıra Bu faktörlerin “Kent Peyzajına,” “Açık Alan Peyzajına” ve

“Orman Peyzajına” olan etkileri ayrı ayrı ifade edilecektir. Çünkü, kent peyzajında insan

faktörü açık alan ve orman peyzajına göre daha baskındır.

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 10

1. KLĠMATĠK FAKTÖRLER

Belirli bir yerde uzun süre devam eden hava olaylarının ortalamasına iklim denir. İklim

üzerindeki bilimsel çalışmalar, klimatolojinin konusudur. İklim öğeleri; ışık, sıcaklık, hava

nemi, yağışlar ve hava hareketleridir. Bu iklim faktörlerinin uzun yıllar ölçülerek

ortalamasının alınmasıyla bir yerin iklim karakteristiği ortaya çıkar. İklim makroiklim,

Mesoiklim ve mikroiklim olmak üzere üç gruba ayrılır.

Makroiklim; uzun süreli ölçümlerle sıcaklık, yağış, hava nemi ve hava hareketleri için

belirlenen ortalama ve ekstrem değerlerle geniş bir bölge için karakterize edilen iklime

makroiklim denilmektedir.

Mesoiklim; Makroiklim ile mikroiklim arasında kalan bir iklim kuşağıdır. Arazi yüzü şekli,

yükselti, bakı gibi reliyef elemanlarının yarattığı küçük alanlara ait iklim tipine denir.

Mikroiklim; iklimi etkileyen fiziksel faktörlerin farklı olması nedeni ile içinde bulunduğu

makroiklim özelliklerinden ayrı özellikler gösteren arazi yüzüne yakın hava halleri de

mikroiklim olarak nitelendirilir.

Biyoklimatik Kural

Kuzey yarımkürenin ılıman kuşağında bahar ve güz başında bir bitki türünün çiçek açması,

meyvelerinin olgunlaşması, biyolojik olaylar kuzeye doğru her enlemde veya aynı enlemdeki

her 100-130 m. yükseklikte 3-4 gün gecikme gösterir. Bu ilişkiler boylam derecesine göre de

değişir. Batıdan doğuya doğru her 5 boylam derecesinde bu faaliyetler 4 gün önce başlar. Bu

ilişki Hopkins kuralı olarak bilinmektedir.

1.1 IĢık Faktörü

Dünyaya gelen ışığın ana kaynağı güneştir. Ekolojik açıda üç tipte ışın bulunmaktadır.

Bunlar;

Ültraviyole=Mor ötesi ıĢınları

Dalga boyları 120-400 milimikron arasındadır. Gözle görülmezler. Işık enerjisinin

%2‟sini kaplar. Bitkilerdeki bazı kimyasal olaylarda fototropizm (ışığa yönelim), renk

maddeleri, hormon ve vitaminlerin oluşumunda rol oynarlar.

Görünen ıĢınlar;

Dalga boyları 400-760 milimikron arasındadır. Toplam ışın enerjisinin %40-60‟ını

oluşturmaktadır. Bir cam prizmadan geçirilince 7 renge ayrılır. Fototropizm (ışığa

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 11

yönelim), fotomorfoz (ışığa göre şekillenme) ve fotosentez (asimilasyon) olayları için

önemlidir.

Kızılötesi (infrared) IĢınlar

Dalga boyları 760-3000 milimikron arasındadır. Gözle görülemez. Dünya üzerindeki

sıcaklık faktörünün kaynağıdır. O nedenle biyolojik bakımdan çok önemlidir. Işık

enerjisinin ölçü birimi Lüx ve enerji birimi olan Kalori‟dir.

1.2 Sıcaklık

Dünyadaki sıcaklığın kaynağı güneş ışınlarıdır. Güneşten gelen kırmızı ötesi ışınlar, dünya

yüzeyindeki cisimlere çarpınca ısı enerjisi haline dönüşür ve onları ısıtır. Güneş gibi sıcak

cisimler veya güneş tarafından ısıtılmış objeler, çeşitli dalga uzunluklarında ışın verirler ve bu

ışınlar temasa girdikleri varlıları ısıtırlar. Bu olaya radyasyon denir. İki türlü radyasyon vardır.

GüneĢ radyasyonu; Güneşten gelen çeşitli dalga boyundaki ışınların, uzayda yayılmasıdır.

Karasal Radyasyon; Güneş ışığı yardımıyla, ısınmış olan cisimlerin ısısını görünmez ışınlar

halinde atmosfere ve diğer cisimlere doğru yaymasıdır.

Sıcaklık Faktörü;

- Bitki tohumlarının çimlenmesi,

- Çıkan fideciğin büyümesi ve tüm bitkilerin gelişmesi

- Toprak oluşumu,

- Mikroorganizma yaşamı

- Hava hareketleri ve hidrolojik dolaşımın meydana gelmesinde önemli fonksiyonlara

sahiptir.

1.3 Hava Nemi ve YağıĢlar

Nem, atmosferde buhar halinde tutulan su olup, belli koşullarda yoğunlaşarak yeryüzüne

düşer. Hava istasyonlarında üç tip nem ölçümü yapılmaktadır: Bunlar

Mutlak Nem; Belirli sıcaklık derecesindeki belirli bir birimdeki havanın, buhar halinde sahip

olduğu suyun gram olarak miktarına mutlak nem denir.

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 12

Doygunluk nemi; Birim hacimdeki bir hava, su buharı ile tamamen doyduktan sonra, su

buharı sıvı halinde havadan ayrılmaya başlar. Bu anda birim hacimdeki havanın sahip olduğu

su buharının gram halindeki miktarına doygunluk nemi denir. Bu değer hava sıcaklığına

paralel olarak artmaktadır.

Nisbi Hava Nemi-Bağıl Nem; Belirli bir sıcaklık derecesindeki bir havanın sahip olduğu

mutlak nem ile doygunluk nemi arasındaki oranın % cinsinden değerine bağıl nem denir.

Diğer bir anlamla, bağıl nem, belli bir sıcaklıkta havadaki buharlaşma ve yoğunlaşma

dengesine denir. Örneğin, bağıl nem %100 olduğunda su, buharıyla dinamik dengede

demektir. Bağıl nem %100'den küçük bir değerdeyse buharlaşma, büyük bir değerdeyse

yoğunlaşma daha fazladır. Bağıl nem ülkemizde en fazla Karadeniz Bölgesi'nde görülür.

Bulutluluk ve sis; Hava kitleleri soğudukça, hacimleri küçülür ve içindeki su buharını tutma

gücü azalır. İçindeki su buharı çok küçük su tanecikleri halinde yoğunlaşmaya başlar. İçinde

asılı olarak kalabilecek kadar küçük su ve buz parçacıklarına sahip hava kitlelerine bulut veya

sis denir.

Bulut ve sis oluşum bakımından, aynı özelliğe sahip olmasına karşın, bulutlar karalar

üzerindeki hareketi dışında, karasal objelerden kopuk olarak yükseklerde, sis ise karasal

yüzeylere yakın yerlerde veya su yüzeyinde oluşur.

Yağışlar ise, bulutlardaki soğuma, azalmaya devam ederse su tutma kapasitesi azalır. Su

damlacıklarının bir kısmı sudan ayrılır. Böylece yağış meydana gelir.

1.4 Hava Hareketleri ve Rüzgârlar

Rüzgârlar;

- İklimlerin oluşmasında,

- Çeşitli bitkilerin tozlaşmasında,

- Tohumların yayılmasında,

- Transpirasyon şiddetinde

- Bitkilerin morfolojilerinde,

- Toprağın nem oranında,

- Orman ölü örtüsünün ayrışmasında,

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 13

- Karların savrulmasında,

- Kirli havanın bir yerden başka bir yere taşınmasında önemli rol oynarlar.

Rüzgârların etkisi, esiş yönüne, hızına ve miktarına göre değişir. Egemen rüzgârların esiş

yönü ise, bir peyzajın nem ve sıcaklık ekonomisini etkiler. Lodos-sıcak havayı, yıldız, poyraz

ve karayel soğuk havayı getirir. Lodos, toprağı kurutucu ve ısıtıcı etkiye sahiptir. Yıldız ve

poyraz ise, kuzey bölgelerimizin denize bakan kısımlarına yağış getirir.

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 14

2. KLĠMATĠK FAKTÖRLERĠN PEYZAJDAKĠ FONKSĠYONLARI

2.1 IĢık ve Sıcaklık ĠliĢkisi

2.1.1 Kent Peyzajında IĢık ve Sıcaklık ĠliĢkisi

Kentler genellikle açık alanlara ve ormanlık alanlara kıyasla daha sıcak olmaktadırlar. Çünkü

Bina çatıları ve duvarları ile asfalt yollar daha geniş ısınma yüzeyine sahiptirler ve

daha çok güneş ışınını absorbe ederler,

Kent içine düşen yağış suları, asfalt yol ve meydanlardan çabucak akarak

kanalizasyona giderler böylece güneş radyasyonu, açık alandaki nemli toprağa göre

daha etkili olur.

Kent içindeki sert yüzeyli yapılardan karasal radyasyon ile ısı kaybı daha yavaş olur.

Kent içi alanlar ile kent kıyısındaki alanlar arasındaki ısı farkı gündüz 0,5-1,5 °C,

gece 4-5 °C, kış geceleri ise, 10 °C‟ye kadar ulaşmaktadır.

Buzlu ve donlu günler kent içinde daha nazdır.

Kentin daha sıcak olmasından dolayı kent içi bitkilere daha uzun vejetasyon süresi

sağlar. Gece donlarından meydana gelen zarar azalır.

Bir bölgenin açık alan peyzajında yetişmeyen bir bitki kent içinde yetişebilir.

Kent içine gelen güneş ışınları ya doğrudan doğruya bir yüzeye çarpar, ortayı ısıtır ya da

çarptıktan sonra dağılarak çarptığı yüzeylerde ısı enerjisine dönüşür. Örneğin bir ağaç altı ile

kent meydanı karşılaştırıldığında kent meydanının 2,5 kat daha sıcak olduğu görülmektedir.

Bu nedenle kent içindeki parklar ve çayırlar kentin yol ve meydanlarından daha serin olurlar.

Yol ve meydan kenarına dikilecek ağaçlar kent içi iklimini değiştirmektedir.

Bunun yanı sıra kent içindeki toz ve kirli hava güneş radyasyonunu %15-20 oranında

azaltmaktadır. Kent içi bitkilendirme ile özellikle ağaçlarla kirli hava tutularak kente gelen

güneş ışınlarının artması sağlanabilmektedir.

2.1.2 Açık Alan Peyzajında IĢık ve Sıcaklık ĠliĢkisi

Açık alan ekosistemlerinde güneş enerjisi ile ısınma, karasal radyasyon ile soğuma daha hızlı

olur. Bu nedenle açık alan peyzajlarında sıcaklık dereceleri zararlı olacak şekilde alçalıp

yükselebilir.

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 15

Yüksek sıcaklıkta; Suyun, topraktan ve diğer cisimlerden buharlaşarak ayrılması artar.

Solunum şiddeti artar, fotosentez düşer. Bitkilerde kuraklık, susuzluk ölümü, kabuk yanığı,

yaprak sararması gibi zararlar meydana gelir.

DüĢük Sıcaklıkta; Bitkilerde don zararı ve soğuk zararı meydana gelir.

Don Zararını Önlemek Ġçin; Özellikle tarım bitkilerinde malçlaşma veya toprak yüzünü

örtme, saman yakarak duman yapma, sulama gibi önlemler alınır. Bu önlemler karasal

radyasyonu azaltmak yani geceleyin toprak yüzünün soğuma hızını ve miktarını düşürmektir.

Ancak bu önlemler don zararını önlemekte sınırlıdır. Bu nedenle yetiştirme ortamına uygun

tür seçilmesi gerekmektedir.

2.1.3 Orman Peyzajında IĢık ve Sıcaklık ĠliĢkisi

Bir ormanda; güneş ışınları, orman tepe çapı ile karşılaştıktan sonra bir kısmı yansıyarak

(difüzyon) dağılır, bir kısmı ise alt gövdeye geçer. Bu enerji % 80‟e kadar tutulabilir. % 20‟si

gövdeye geçer, bununda ancak % 5-10‟u toprağa geçer. Ancak kışın yaprağını döken

ağaçların bulunduğu ormanlarda toprağa ulaşan ışın miktarı %50-80 arasındadır. Karasal

radyasyon ise tepe çapı tarafından engellenir.

Orman ekosisteminde açık alanın aksine gündüzleri serin geceleri ise sıcak bir hava vardır. Bu

nedenle gündüzleri açık alanlardan ormana geceleri ise ormandan açık alana bir hava akımı

olur. Orman içi iklim açık alana göre daha ılıman karakterdedir.

2.1.4 IĢık Bakımından Bitkilerin Sınıflandırılması

Bitkileri ışık isteğine göre dört grupta incelemek mümkündür. Bunlar; ışık bitkileri, yarı ışık

bitkileri, yarı gölge bitkileri ve gölge bitkileridir. Bu gruplara giren bazı ağaç ve ağaççıklar

aşağıda verilmiştir.

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 16

IĢık Bitkileri Yarı IĢık Bitkileri Yarı Gölge Bitkileri Gölge Bitkileri

Işık ısteğı yüksek,

Gölgeye dayanıksızdır.

Çok yüksek ışık

isteği yoktur.

Gölgeye dayanımı

azdır.

Gölgeye dayanımı

yüksektir.

Robinia pseudeacacia

Papulus alba

tremula

nigra

Salix

Pinus sylvestris

brutia

halepensis

pinea

Larix decidua

Juglands regia

Betula pendula

Sorbus torminalis

Rosa canina

Nerium oleander

Quercus sessilifora

pedunculata

Alnus

Pinus nigra

Cedrus libani

Juniperus

Cupresus

Carpinus

Picea

Tilia parvifolia

americana

Ulmus

Acer

Corylus

Fraxinus

Ilex aqifolium

Quercus coccifera

Cestanea vesca

Pseudotsuga

Sequoia sempervirens

Albizzia

Alnus glutinosa

Evonymus europea

Ligustrum

Taxus

Buxus

Abies

Thuja

Tsuga canadensis

Fagus

Acuba

Hedera

Cornus

2.2 Su-Ekonomisi ĠliĢkisi

2.2.1 Kent Peyzajında Su Ekonomisi

Kentlerde bina çatılarına, asfalt yollara ve meydanlara düşen yağış yüzeysel akış ile

kanalizasyona giderek bir kayba uğramaktadır. Bu nedenle kent içi çok çabuk kuruyarak

ısınır. Yağış suları hemen kent dışına çıktığı için hava nemi düşüktür. Ancak kentlerde suyun

toprak tarafından emilmesi az, sıcaklığın fazla olmasından dolayı sık sık sis olayları meydana

gelir.

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 17

Su Ġstekleri Bakımından Bitkilerin Sınıflandırılması

Su Gereksinimi

Yüksek Ağaçlar

Su Gereksinimi

Orta Derecede Olan

Ağaçlar

Su Gereksinimi Az

Olan Ağaçlar

Su Gereksinimi Çok Az

Olan Ağaçlar

Alnus glutinosa

Liquidambar orientalis

Populus nigra

Salix alba

Fraxinus

Carpinus

Platanus

Fagus

Abies

Picea

Quercus pedunculata

Ulmus montana

Acer

Tilia

Castanea

Taxus

Buxus

Quercus sessiliflora

Ulmus campestre

Betula pubescens

Populus tremula

Juniperus

Pinus nigra

sylvestris

halepensis

brutia

pinea

Abies cilicica

Cedrus libani

Cupressus

Robinia pseudoacacia

Quercus pubescens

coccilifera

2.3 Hava Hareketleri ve Rüzgarlar

A) Rüzgar koruma Ģeritlerinde kullanılabilecek ağaç türleri

Yapraklı ağaçlar:

Acacia cyanophylla

Acer sp.

Berberis crataegina

Catalpa bignonioides

Crateagus monogyna

Eleagnus angustifolia

Eucalyptus camaldulensis

Populus sp.

Ġğne Yapraklılar:

Cupresus arizonica

macrocarpa

sempervirens

Juniperus excelsa

oxycedrus

Picea glauca

Pinus mugo

Pseudotsuga menzeiesii

B) Rüzgarların Canlı Çevre Üzerindeki Etkileri

Rüzgarlar orman ağaçları üzerinde “mekanik” ve “fizyolojik” olmak üzere iki etki tipine

sahiptir.

Mekanik Etkileri

Şiddetli rüzgarlar orman ağaçlarının devrilmesine ve kırılmasına neden olmaktadır.

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 18

Mekanik zararların şiddetini, rüzgarın hızının derecesi ve arazinin morfolojik yapısı

etkilediği gibi, ağaç türlerinin genetik yapısını da etkilemektedir. Örneğin; kavak,

söğüt, ve Akçaağaç odunu gevrek olduğundan çabuk kırılır. Ihlamur, kızılçam, kayın

ve gürgen daha esnek dokulara sahip olduğundan kırılma zararı daha az

olabilmektedir.

Genetik olarak sığ kök yapan ağaç türleri rüzgardan çabuk devrilir.

Devrilme zararının derecesi toprak derinliğine ve türüne göre de değişir. İnce tekstürlü

ve ıslak topraklarda hemen hemen her ağaç sığ kök geliştirir. Bunun yanı sıra yüksek

taban suyundan yararlanan ağaçlar, sığ kök geliştirir.

Rüzgar, geldiği yöne bakan yaprak ve sürgünlerin parçalaması ve gelişimlerine engel

olmasıdır. Böylece ağaç gövdesi tek yöne doğru sürgün geliştirerek bayrak şeklini alır.

Bu özellik en çok sedir ve gürgende görülmektedir.

Rüzgarın sürekli aynı yönde gelmesi sonucu bitkilerde “pala şekli” ve “aerodinamik

şekil” meydana gelir.

Rüzgarın tek yönlü esmesiyle ağaçların odun kısımlarındaki yıllık halka şekilleri de

değişiklik göstermektedir. Buna bağlı olarak, açık tohumlarda rüzgarın geldiği

yöndeki yıllık halkalar daha dar, kapalı tohumlarda ise daha geniştir. Buna göre düz

olmayan halkalar elipsoit şeklinde ağaç gövdeleri meydana getirir. Buna “eksantirik

gövde Ģekli” denilmektedir.

Fizyolojik Etkileri

Rüzgar evapotranspirasyonu artırarak rüzgar açığına neden olur. Bu da bitkilerin

yeterince fotosentez yapamamalarına neden olur. Özellikle orman kıyısı ağaçlarda

çap artımı yavaş olur. Organik madde üretimi düşer.

Ağaçların çiçek tozlarının ve tohumlarının dağıtılmasını sağlar. İğne yapraklı

ağaçlar ile akçaağaç, dışbudak ve gürgen gibi yapraklı ağaçların kanatlı tohumları

rüzgâr ile çok uzaklara taşınır. Bu sayede ağaç türlerinin doğal yayılışı sağlanır.

Endüstri merkezlerinden ve termik santrallerden kirli havayı taşıyarak, Özellikle

SO 2 gazı zehirlenmesinden kitle halindeki orman ölümlerine neden olmaktadır.

2.3.3.3 Orman Peyzajında Rüzgar Zararından Korunma Çareleri

a) Meşcerelerde doğal yaş sınıflarının gerektirdiği silvikültürel çalışmaların yapılması

b) Rüzgarın etkisini artıracak kesinlerin yapılmaması

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 19

c) Genşleştirme çalışmaları için yapılacak tıraşlama kesimlerine rüzgarın aksi yönünden

başlanması

d) Rüzgar tehlikesinin yüksek olduğu bölgelerde kırılma ve devrilmeye dayanıklı bitki

türlerinin seçilerek, “meşcere mantosu” veya “tabakalı meşcere kuruluşu” oluşturulmasına

özen gösterilmesi

MeĢcere mantosu: Meşcere etrafında ve tam kıyısında. Tepeden toprağa kadar dallanan ağaç

türlerinin 2-3 sıralı aralıklı dikilmesine denilmektedir. Dikim sık olursa ışık görmeyen alt

dallar kuruyacak ve rüzgarın zararı artacaktır.

Tabakalı meĢcere kuruluĢu: Kısa, orta ve yüksek boylu ağaçlardan oluşan meşcere

kuruluşuna denilmektedir. Bunların her biri belirli yükseklikteki rüzgârın hızını azaltıcı etki

yapar.

Odunu gevrek olduğundan rüzgâr kırılmasına karĢı dayanıksız olan ağaçlar:

Söğüt, Kavak, Akçaağaç

Odunu esnek olduğundan rüzgâr kırılmasına karĢı dayanıklı olan ağaçlar:

Ihlamur, Kayın, Gürgen, Kızılçam

Sığ Köklü Olduğundan Rüzgâr Devriği Yüksek Olan Ağaçlar:

Acer campestre

Betula pendula

Eleagnus angistifolia

Fagus orientalis

Liquidambar orientalis

Picea orientalis

Genelde Kazık Kök GeliĢimine Sahip, Rüzgâr Devriğine KarĢı Dayanıklı Olan Ağaçlar:

Abies alba

Fraxinus excelsior

Juglans nigra

Juniperus communis

Liliodendron tulipifera

Pinus sylvestris

Qercus alba

Sophora japonica

Ulmus montana

Ulmus campestre

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 20

2. TOPRAK FAKTÖRÜ

Ekolojik açıdan toprak; doğal bir oluşum sürecinden sonra meydana gelen, içinde biyolojik

olaylar, madde dolaşımı ve enerji akımı ihtiva eden, özel litosfer tabakasıdır. Toprak, birçok

zengin öğeleri bulunan katı, sıvı ve gaz şeklindeki maddelerden oluşmaktadır. Toprağın

bileşimi, fiziksel, kimyasal ve biyolojik ayrışma olayları ile sürekli değişmektedir. Değişmede

rol oynayan ana etkenler; iklim, reliyef, organizmalar (insanlar dahil) ve zamandır.

2.1 Toprağın Genel Yapısı

Toprağın yapısını; “inorganik ve organik yapıda katı maddeler” ile içinde birçok besin

çözeltisinin bulunduğu “toprak suyu=toprak çözeltisi” ve “toprak havası” oluşturmaktadır.

2.1.1. Ġnorganik Maddeleri

Meydana geldikleri ana taşlara ait blok, taş, çakıl, kum, toz, kil boyutundaki çeşitli

maddelerden oluşur.

Bunlar bitki için gerekli Ca, Mg, K, P, S, Fe, Mn, Cu, Zn vb. besin maddelerinin

kaynağını oluştururlar ve toprağın fiziksel karakterini belirlerler.

2.1.2. Toprağın Organik Maddesi

Topraktaki bitki, hayvan, mikroorganizma gibi canlı varlıkların ölmüş kısımlarının

ayrışmasından oluşur. Eğer bu ayrışma nem, hava ve besin tuzlarının yeterli bulunduğu

ortamlarda gerçekleşirse “Humus” meydana gelir. Morfolojik bakımdan humus, toprağın

ayrışmış, orijinal yapısını kaybetmiş siyah veya koyu esmer renkteki organik maddesidir.

Mineralizasyon: Havalanması ve nem koşulları optimumda bulunan humus ayrışarak kendini

meydana getiren mineral maddelere (Ca, Mg, K, P, Fe, Mn vb.) ve karbon, hidrojen ve

oksijene (H2O, CO2) ayrılır. Bu olaya mineralizasyon denir.

Turba (ya da Torf), Humus miktarı %50‟den çok olan toprak materyalidir. Turba,

çoğunluğunu yarı ayrışmış siyah renkteki organik maddelerin oluşturduğu inorganik

maddeleri de içeren materyaldir. Büyük bir su tutma kapasitesi olduğundan ve gevşek bir

yapıya sahip bulunmasından dolayı saksılarda bitki köklerinin kolayca yayılıp gelişmesine

elverişlidir. Bulunduğu yer turbalıklardır. Su altı koşullarda yarı ayrışmış bitki artıklarından

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 21

oluşmuş siyah renkli organik maddelerin metrelerce derinlikte bulunduğu alanlara turbalık

denir. Ülkemizde turbalıklar azdır. Abant Gölü kıyısı, göle yakın, Amanos Dağları ve

Karadeniz Dağlarının çeşitli yerlerinde turbalıklar bulunur.

2.1.3. Toprağın Havası (Toprağın Gaz KarıĢımı)

Toprak hava bileşimi genellikle atmosfer ile aynıdır yalnız toprağın CO2 ve nem oranı daha

yüksek, O2 oranı daha düşüktür.

2.1.4. Toprak Suyu (Çözeltisi)

Toprak tanecikleri yüzeyinde ve tanecikler arasındaki boşluklarda tutulan yağış suyudur.

Bileşiminde birçok anyon ve katyonlara sahiptir. Bunları besin maddesi olarak bitkilere verir.

2.2. Toprakların Genel Karakteristiklerinin Tanıtımı

1. Toprak Tekstürü veya Türü: Kum, balçıklı kum, balçık, killi balçık gibi

2. Strüktür: Prizmatik, sütunumsu, Levhamsı, Granüller gibi

3. Kimyasal Çökelekler ve Lekelilik: Yok, demir çökelekleri

4. Humus Miktarı: pek fakir, fakir, zengin gibi

5. Karbonatlar: Karbonatsız, pek az, az, pek çok

6. Kök YayılıĢı: İnce kök yayılışı zayıf, orta, kuvvetli gibi

7. Derinlik: Sığ, pek sığ, orta derin, derin, pek derin

8. Drenaj: Serbest, iyi, yetersiz gibi

9. Su Ve Hava Ekonomisi: Durgun su, taban suyu, kurak, nemli, yaş, hava kapasitesi

çok az, az, orta, yüksek

10. Toprak Reaksiyonu: Ekstrem derecede asit (ph<3.5), zayıf asit, nötr, şiddetli alkalin

(ph>8.5)

11. Besin Maddeleri: Çok fakir, fakir, zengin, az, orta, yüksek gibi

12. Toprak Tipi: Pseudogley, Podsol, Rendzina, Esmer orman toprağı gibi.

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 22

2.3. Toprak Faktörünün Peyzajdaki Fonksiyonları

Toprak Faktörünün peyzajdaki fonksiyonları çok çeşitlidir. Çünkü toprak, çok çeşitli hizmet

ve ürün üreten doğal bir varlıktır. Toprak faktörünün fonksiyonlar peyzajlara göre değişiklik

göstermektedir. Bu konuyla ilgili aşağıda özet bilgiler verilmiştir.

2.3.1. Kent Peyzajlarında Toprak ĠliĢkileri

Kent peyzajlarında toprak özelliklerinin incelenmesi ve belirlenmesi iki açıdan önemlidir:

Büyük bina, tünel, alt geçit vb. yapı projeleri için özellikle jeolojik temel bakımından

büyük bir önem taşır

Bitki yetiştirme ortamı olarak toprak karakteristiklerinin bilinmesi gerekmektedir

Bu nedenlerle kent peyzajlarındaki toprakların derinliği, mekanik özellikleri, genel özellikler,

taban suyu düzeyi incelenip belirlenmesi gerekmektedir. Kentte toprak ile ilgili bilgi, sadece

tünel ve büyük binalar için değil tüm kent yapıları (yol şebekesi, kanalizasyon, fosseptik

çukurları vb.) için önemlidir.

Kent peyzajlarında büyük binaların yapımı, diğer yapı faaliyetleri, taban suyunun

akışını ve niteliğini etkileyebilir. Özellikle taban suyu düzeyi sığ olan topraklarda,

yapılarla su kirletilmektedir. Bu nedenle çok ayrıntılı incelemeler yapılması, hatta

kent içi özel toprak ve jeoloji ve jeo-hidroloji haritaları yapılması gerekmektedir.

Kentsel planlamalarda yeşil alanlar için toprak özelliklerinin belirlenmesi özel bir

önem taşımaktadır. Bu nedenle yeni kurulacak kentlerde toprak incelemeleri ile;

yapılara elverişli topraklar, kentsel yeşil alanların oluşturulmasına uygun alanlar

haritalar üzerine işlenmelidir.

Özellikle ülkemizde sağlıklı bir kentleşme yoktur. Edafik ve topografik

karakteristikler hiç dikkate alınmadan yapılar kurulmakta ve toprakların doğal

özellikleri tamamen ortadan kaldırılmaktadır. Binaların bitişiğinde bırakılan ve yeşil

alan olarak ayrılan topraklar genetik özelliğini kaybetmiş, yapı artığı taş, beton,

çimento maddeleri ile karışmış topraklardır. Bu alanlar zamanla iyileştirilerek bitki

yetiştirilebilecek duruma gelirler.

Kent ekosistemlerinde yetiştirilebilecek bitki türlerinin seçiminde toprak faktöründen

çok, başka etkenler göz önünde tutulur. Bunların başlıcaları kent iklimi, kentin hava

kirliliği, insanların olumsuz etkileridir.

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 23

Bitkiler için, binaların yaptığı gölge ve rüzgâr siperi, kent yollarına kışın serpilen

tuzların zararlı etkileri, baca gazı zararları öncelikle düşünülmesi gerekmektedir.

Kent peyzajlarında kullanılacak bitki türleri geniş bir ekolojik toleransa sahip olmalı

yani olumsuz dış etkilere karşı esneklik sınırı geniş olmalıdır.

Beton taş ve asfalt kaplı olan kentsek alanlarda yapılacak olan ağaç dikimi özel bir yöntem

gerektirmektedir. Çünkü ağaçların dikildiği yerlerdeki kök yayılışı asfalt veya kaldırım

örtüsü altında olmaktadır. Bu nedenle havalanma ve su temini bakımından elverişsiz

durumdadırlar. Bu gibi yerlerde “Çukura tepe dikimi” metodu uygulanır. Bu metoda göre:

Fidan büyüklüğüne göre yeterli genişlikte ve derinlikte çukur kazılır.

Tabana kalıp halinde çıkarılmış bir çayır kesiği konulur.

Çukur besin maddesi bakımından zengin toprak tabakası ile kapatılarak bir tepecik

oluşturulur.

Tepeciğin tam ortasından, fidan köklerinin geçebileceği genişlikte yeniden bir yer

açılarak fidan yerleştirilir.

Toprağın sıkışarak havalanmasının engellenmesine karşılık toprağın içine düşey

kanallar açılır, içerisine çakıl doldurularak delikli tuğla ile kapatılır.

Bu kanallar açık havadan oksijen ve su alımını sağladığı gibi, toprak kök solunumu

ile meydana gelen fazla CO2 „in de çıkmasını sağlar. Bunun yanı sıra çok kurak

mevsimlerde buradan su verilir.

2.3.2. Açık Alan Peyzajlarında Toprak ĠliĢkisi

Açık alan peyzajı toprakları denilince öncelikle tarım toprakları akla gelmektedir.

Tarım toprakları; arazi eğimi, fiziksek ve kimyasal özellikler bakımından belirli

nitelikler isteyen topraklardır. Sürekli durgun su koşullarına sahip, yerleşim

alanlarından çok uzakta, iskelet bakımından çok zengin, dik ve sarp eğim derecelerine

sahip topraklar tarım toprağı olamaz.

Tarım toprakları için erozyon tehlikesi büyük önem taşımaktadır.

2.3.3. Orman Peyzajında Toprak ĠliĢkisi

Orman toprakları ile tarım toprakları arasında bazı farklar bulunmaktadır. Bunlar aşağıdaki

gibi açıklanabilmektedir.

Orman toprakları sürülüp işlenmediğinden belirgin orman katmanlarına sahiptir.

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 24

Tarım toprakları eğim ve verimlilik bakımından elverişli yerlerde seçilmiştir; pazara

ve yerleşim alanlarına yakınlılık. Buna karşın ormanlar çoğunlukla eğim derecesi

yüksek dağ bölgelerinde, bol taşlı yamaç molozları üzerinde bulunur.

Orman toprakları kendi kendini ıslah edebilen biyolojik dolaşımlara sahiptir.

Bunun dışında

Orman toprağının özelliğini, üzerindeki orman ağacı önemli derecede etkilediğinden

karışık meşcere kurarak orman toprağının verimliliği sürdürülebilir. Toprak ve iklim

özelliklerine4 uygun bitki seçilmediği taktirde, toprağın fiziksel ve kimyasal

özellikleri bozulur.

3. RELĠYEF FAKTÖRÜ

Reliyef, bir peyzaja ait arazi şeklinin düz, girintili-çıkıntılı, eğimli, alçak veya yüksek gibi

ifadelerle tanıtılmasını sağlayan bir değimdir. Bir peyzajın reliyef karakteristiğini; “arazi

eğimi”, “bakı=ekspozisyon”, “denizden yükseklik=yükselti”, “yeryüzü şekli” gibi faktörlerle

tanıtılır

a) Denizden Yüksekliğin ve Yeryüzü ġekli (Jeomorfoloji)Tanımı ve Ekolojik Önemi

Denizden yüksekliği ya eşyükselti haritaları ile ya da arazide yapılan ölçümlerle (altimetre)

belirlemek mümkündür. Ölçüm birimi “metre” dir.

Denizden yükseklik bazı iklim özelliklerini etkiler;

Özellikle yağış miktarı, sıcaklık, hava nemi ve hava hareketleri denizden yükseldikçe

değişir.

Yağışların geldiği yöne bakan yamaçlarda denizden her 100 m yükseldikçe yıllık yağış

miktarı 50mm artar.

Sıcaklık her 100m yükseldikçe 0.4-0.6oC arasında düşer.

Denizden yükseklik ve arazinin girintili-çıkıntılı olduğuna göre peyzajın morfolojik

karakteristikleri aşağıdaki deyimlerle ifade edilir.

Ovalar ve Alçak Yaylalar: Denizden yüksekliği 300 m‟ye kadar olan alçak

arazilerdir.

Yüksek Ovalar ve Yüksek Yaylalar: Yükseklikleri 300 m‟yi aşan geniş düzlük

arazilerdir.

Tepelik Arazi: Yüksekliği 500 m ye kadar olan girintili-çıkıntılı arazilerdir.

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 25

Orta Dağlık Arazi: Denizden yüksekliği 500-1600 m olan girintili-çıkıntılı

arazilerdir.

Yüksek Dağlık Arazi: Denizden yüksekliği 1600 m‟nin üstünde olan arazilerdir.

Geniş bir bölgede arazi şekli dış görünümü ve engebeliliği açısından “ova, yayla, dağlık

arazi” gibi değimlerle ifade edilir. Lokal bir arazi parçasında ise, “plato, vadi, vadi tabanı,

yamaç, sırt, teras, çukurluk ve etek düzlüğü” gibi değimlerle ifade edilir. Belirtilen bu farklı

özelliklere göre toprak özellikleri, lokal iklim ve buna bağlı olarak bitki örtüsü farklılık

göstermektedir.

b) Bakı Faktörünün Tanımı ve Ekolojik Önemi

Bakı veya “ekspozisyon” kavramı, bir arazi yüzünün rüzgar gülünün gösterdiği sekiz yönden

hangisine baktığını ifade eder.

Bir peyzajın bakısı, özellikle o yerin sıcaklık iklimini ve yağış miktarını etkilemektedir.

Ülkemizde genellikle güney, güneydoğu, güneybatı ve batı bakıları sıcak olduğu için bunlara

“güneşli bakılar, kuzey, kuzeydoğu, kuzeybatı, doğu bakıları soğuk olduğu için “gölgeli

bakılar” denir.

Aynı yağış koşullarında gölgeli bakılar, güneşli bakılardan daha elverişli su ekonomisine

sahiptir. Nedeni, sıcaklık az olduğu için gölgeli bakılarda buharlaşma daha az olmaktadır.

c) Arazi Eğim Derecesi

Bir arazi yüzünün yatay düzlemde yaptığı açının derece ya da yüzde cinsinden değerini ifade

eder. Eğim eşyükselti haritalarından bulunabileceği gibi arazide yapılan ölçümlerle de

hesaplanabilir. Eğim derecesi % 5-9‟a kadar olan araziler “düz araziler” daha eğimli araziler

ise “yamaç araziler” olarak ifade edilir.

Arazi eğimi bir peyzajın lokal iklimin, toprak özelliklerini ve arazi kullanım şeklini belirler.

Eğim özellikle erozyon üzerinde en yüksek etkiye sahiptir. Bunun yanı sıra arazi kullanımında

%12‟ye kadar olan eğimlerde arazi kullanımında bir önlem alınmazken daha eğimli arazilerde

teraslama yöntemi ile arazi koruma tedbirleri alınır.

PEYZAJ EKOLOJİSİ DERS NOTLARI Doç. Dr. Latif Gürkan KAYA Eylül 2011

Ders notu üzerinde çalışma devam etmektedir. Sayfa 26

Arazi eğim sınıfları aşağıdaki gibi ifade edilir.

Arazi Eğim Sınıfı Eğim (derece) Eğim (%)

Düz 0-2 0-3

Az eğimli 2-5 3-9

Orta eğimli 5-10 9-17

Çok eğimli 10-20 17-36

Dik 20-30 36-58

Sarp 30-45 58-100

Çok sarp 45‟den yüksek 100‟den çok