PazaR - WordPress.com · 2012. 3. 24. · 5 Þubat 2012 Pazar Pazar3 Ölümsüzlük düþüncesini...

12
Tarih: 5 Þubat 2012 YIL: (6) SAYI: (354) AFRÝKANIN ÜCRETSÝZ HAFTALIK EKÝ PazaR PazaR

Transcript of PazaR - WordPress.com · 2012. 3. 24. · 5 Þubat 2012 Pazar Pazar3 Ölümsüzlük düþüncesini...

  • Tarih: 5 Þubat 2012 YIL: (6) SAYI: (354) AFRÝKANIN ÜCRETSÝZ HAFTALIK EKÝ

    PazaRPazaR

  • 5 Þubat 2012 Pazar2 Pazar

    PazarSahibi:

    AFRÝKA YayýncýlýkLimited

    Editör:

    FaizeÖZDEMÝRCÝLER

    Dizilip Basýldýðý Yer:AFRÝKA Yayýncýlýk Limited Tesisleri

    Matbaa Teknikeri:Bünyamin NAZÝK

    Görsel Tasarým:Ýlter YÜKSEL & Erdem YORGUNOÐLU

    E - M a i l : a v r u p a @ k k t c . n e tWeb: www.afrikagazetesi.net

    Kim ne derse desin acilen bir "içmihrak"a ihtiyacýmýz var.Siyasi gündemle, aptal umutlarýmýz,kutsal davalarýmýzla; siyasi partilerinbize bakýþý, bizim siyasi partilerebakýþýmýz, siyasi partilerin de, bizimde sözgelimi müzakerelere,muhaberelere, sýnýrlara, Türkçýkarlarýna Rum çýkarlarýna, çözümeve çözülmelere bakýþýmýzla fena haldealay edecek bir "iç mihrak"aBu ülkede gerçekleþen bütünrezilliklere bilmukabele diyerekutanmazca "hayýr" diyecek, bizefeleðimizi þaþýrtacak, haddimizibildirecek bir "iç mihrak"aDýþ mihraklara yenik düþmüþ birmemlekette, iç mihraklarýn da dýþmihraklarýn aðzýyla konuþmasýný bizeunutturacak þöyle eli yüzü düzgüngayrýmilli hissiyatý kuvvetli bir "içmihrak" lazým bize, hemen þimdiaceleGündemi yakalamakla kalmayacak,gündemi yüzümüze tükürecek bir "içmihrak"tan söz ediyorumHayatla baðýný koparmýþ ölüsloganlarla, suya sabunadokunmayan, ölü gözünden yaþbekleyen pankartlarla, periþan ve bir okadar da bedbaht bildirilerle "varoluþmücadelesi" verdiðini zanneden sivilolan ve olmayan, hatta sivilceli olanörgütleri ve partileri, partilerin kadýn vegençlik kollarýný utandýracak,meydanlarý uyandýracak bir "içmihrak"Milliyle, diniyle, vatanla ve vataniborçla alay edecek bir "iç mihrak"Dini ve milleti bütün olmayan amaada'yý bütün isteyen bir "iç mihrak"Uyumsuz, uygunsuz, vicdanlý, þakacýçocuklarýn öncülüðünde bir "içmihrak"Türkiye'de var olan herþey burada daolacaksa, bir "iç mihrak"ýmýz daolabilir; ve bu "iç mihrak" kerhanelere,kadýn pazarlamaktan semirenpezevenklere, kumarhanelere, engüzel sahillere parselleyenpetrolcülere, dindar nesilleryetiþtirmek ayaklarýnda en güzelarazileri parselleyen dinbezirganlarýna , eski köye yeni adetlergetirmeye çalýþan cümlehokkabazlara, Beþparmaklar'da taþbýrakmayan o haddini bilmez tacirlere,devlet büyüklerine ve polislere molotofkokteyli, taþ ve yumurta dahil olmaküzere her þeyi fýrlatabilecek, baðýmsýzbaðlantýsýz çocuklardan oluþabilirAyýptýr söylemesiicmihrak.blogspot.com'un sivri dilliçocuklarýna benzeyen çocuklardansöz ediyorumYorulmak nedir bilmeyen, her daimuyanýk, isimleri olmayan, kýsacakendilerine "iç mihrak" diyen ve faþistdevletin orasýna burasýna çomaksokmaktan çekinmeyen korkusuzçocuklardanÖrgütlerin örgütsüz sayarakküçümsediði ama örgütsüzörgütlülerden daha örgütlü olançocuklardanCanlarýný sýkan her þeye saldýranhýnzýr, yaramaz, kýþkýrtýcýçocuklardanSanýrsýnýz ki Can Yücel'in dizesindendoðdular"Daðýtalým çocuklar bu cennet vatanýgül alýp satmanýn tamdýr zamaný"

  • 5 Þubat 2012 Pazar 3Pazar

    Ölümsüzlük düþüncesini saplantýhaline getirmiþ olmamýzýn siyasisebepleri olduðunu artýk açýkçaifade etmek istiyoruz. Sayfalardýrölümsüzlük üzerine kestiðimizahkamlar sadece tek bir amacahizmet etmekteydi. Bu amaç isekomünizmin eþitlik fikrinindiniinanýþlarýn eþitliði ölümden sonrayaerteleyen anlayýþýna son dereceters düþen bir fikir olduðunu kesinve net bir þekilde ortaya koymaktý.Bununla da kalýnmayacak ve ölüm/yaþam dürtülerinin sömürüsüüzerinden kendini besleyenkapitalizm ölüm ve yaþamlakurduðu iliþki baðlamýnda, aynýbaðlam içerisine yerleþtirilmiþ birkomünizmle karþýlaþtýrmalý olarakeleþtirilecekti. Lakin elbette ki bueleþtiri kendisiyle sýnýrlý kalmamalýve komünizmin nedengerekli,geçerli ve mümkün birotonomizasyon modeli (kendinihayata geçirip yöneten dinamiksistem) olduðunu ortayakoymalýydý, koymalýdýr.

    Bu noktada altýný çizmekte faydagördüðümüz iki sözcük dizisinedeðinmeden geçemeyeceðiz.Sözkonusu sözcük dizileri "dinamiksystem modeli" ve "kaotikotonomizasyon"dur sevgili okur.Gerek dinamik system modelinin,gerekse de kaotikotonomizasyonun en güzel örneðiise doðanýn iþleyiþinin ta kendisiolarak çýkmaktadýr karþýmýza.Doða bünyesinde sonsuzluðubarýndýran bir oluþumdur. Bizzatdoðanýn kendisi kýsýr olmayan

    sonsuz bir döngüdür zaten. Budöngüyü dairesel haraketlerlesembolize etmeye çalýþmak ise sonderece boþ bir çabadýr, zirasözkonusu döngü dairesel olmaktanziyade her yöne doðru yayýlançoðulluðun kaotik otonomizasyonunasahiptir.

    Doða ile komünizm arasýndakiiliþkinin yeniden ele alýnmasý bizidoðrudan komünizmin sonsuzluk veölümsüzlük kavramlarýyla eþitlikkavramý arasýnda kurduðu iliþkiyegetirir.Bu iliþki biçimi diyalektiði aþanniteliklere sahiptir. Komünizmölümlülük ve ölümsüzlük arasýnda birikili zýtlaþma olmadýðýný, bukavramlarýn halihazýrda birbirlerinibünyelerinde barýndýrdýðýný öne sürenve bu ikisinin birbirlerine içkin olduðuhükmünden hareketle eþitliðinölümün sonrasýna, yani ölümsüzlüðeertelenmesini eleþtirerek sonsuzadalete dayalý mutlak eþitliðin budünyada, yaþayanlarýn ve ölümlülerindünyasýnda hayata geçirilmesiniöneren dinamik bir system modelidir.Lakin akýlda tutulmalýdýr ki buradabahsettiðimiz komünizm SovyetlerBirliði veya Çin Halk Cumhuriyetiörneklerinde karþýmýza çýkan vegerek adaletten, gerekse deeþitlikten son derece uzak olmalarýnaraðmen komünizm adýyla anýlantotaliter sistemlerden tamamen farklýnitelikler sergileyen bir komünizmdir.Bizce Sovyetler Birliði ve Çin'dekisistemler devlet kapitalizmindenbaþka bir þey deðildi, deðildir. Oysabizim burada kullandýðýmýz anlamýylakomünizm kaotik otonomizasyon

    tabir edebileceðimiz bir iþleyiþbiçimine sahiptir ve totaliterolmaktan son dereece uzaktýr. Zirabizim kullandýðýmýz anlamýylakomünizm zamanýn paraya, paranýnda zamana dönüþüp yaþamýn sanalbir deðerler sistemi üzerinekurulmasýnýn hem sebebi, hem desonucu olan kapitalizme son dereceters düþen bir biçimde sanaldeðerleri doðaya empoze etmekyerine gerçek deðerleri doðanýnkendisinin yaratmasýna zeminhazýrlayan dinamik bir systemmodelidir.

    Bizim bu yazý boyunca yaptýðýmýzStalin'in otonomizasyon kavramýnýçarpýtarak kendi emellerimize aletetmektir. Bunu yaparkenkimaksadýmýz ise komünizmi yenidenanlamlandýrmak yolunda ontolojik(varlýkbilimsel) bir baðlamayerleþtirip ölüm, yaþam vesonsuzlukla iliþkilendirmek suretiylegünümüzün politik, ekonomik,psikososyal ve psikosomatiksorunlarýnýn çözümü için nedenligerekli ve mümkün bir dinamiksystem modeli sunduðunugöstermektir.

    Gelecekte bir gün, "dünyadabugüne kadar insane ile doðaarasýnda kurulmuþ en uyumluiliþkinin bir temsili" olaraknitelendirilebilmesine yetecekpotansiyele sahip olduðunudüþündüðümüz komünizmin amacýnýnölümsüzlüðü (sonsuz adaleti vemutlak eþitliði) içinde yaþadýðýmýz bufani dünyada hayata geçirmekolduðunu ise bilmiyoruz bu raddeden

    sonar kendimizi tekrarlayýpsözlerimize eklemeye gerek var mý,ama gene de tüm bunlarý yapýyorve ediyoruz iþte belki vardýr diye

    Bu yazýda komünizmin sadeceeþit üretim ve eþit tüketimedayanan bir ideoloji olmaktanziyade insaný merkeze almayan birdüþünce biçiminin dünyamýzayansýmasýyla zuhur eden birvaroluþ modu olduðuna vurguyapýldýðý son derece aþikar. Buvurguya vurgu yapmak yolundadiyebiliriz ki komünizmin sonsuzadalet ve mutlak eþitlikkavramlarýný günümüz için anlamlýve alakalý kýlan sözkonusukavramlarýn sadece insanlararasýndaki maddi alýþ-veriþlereatýfta bulunmaktan ziyadedünyamýzdaki canlý-cansýz tümvarlýklar arasýnda tezahür eden biriliþkiye atýfta bulunuyor olmalarýdýr.Ýnsanlar ile öteki varlýklar veyanesneler arasýnda hiyerarþikolmayan bir eþitlik iliþkisinin hayatageçirilebilmesi için öncelikle ölümlübir insan gibi düþünmektenvazgeçilmesi gerekir.Ölümsüzlükdüþüncesi iþte bu anlamda insanýmerkeze almayan komünistteorinin itici güçlerinden biri olarakçýkar karþýmýza. Dürtülerin kýsýr-döngüsünü kýrarak insanýn içindekiaþkýnsal düzeyi açýða çýkarmak vesonsuz adalet ile mutlak eþitliðitanrýya atfetmek yerine doðayaiade etmek ise sadecekomünistlerin deðil, gezegenimizdeyaþayan tüm insanlarýn birincilvazifesi olmalýdýr...

  • 5 Þubat 2012 Pazar4 Pazar

    Hiçbir yerde büyüyemiyorlardý.Çavþin de büyüyemiyordu. Sigarasýnabir kuytuluk aramak için indi sokaðýnucuna. Çavþin gibi indi ama annesininkapýdan çýkarken evin içindeseslenebildiði gibi indi sokaða. Nezaman köþesine geldi sokaðýn, Çavþingibi yakmadý ama sigarasýný, yakamadý,deðiþti öykünün seyri, Ferdal Sadýkoldu, öykü de 'tanýmlanamaz bir dil'olmaktan çýktý, yasalara uygun'tanýmlanabilir bir dil' oldu. Öykü,büyüdü, ama ben küçüldüm, öykübüyüdü, ama insan küçüldü. Bazenöykünün büyümesi için insanýnküçülmesi gerekir. Öykü büyüdükçeanlayacaðýz dedi kalem bunu, anladýk.

    Çavþin deyince bir an durup Çavþinde ne diyordu öykü. Çünkü öykülerinbüyümesi için evde baþka sevilipsokakta baþka çaðrýlmamasýgerekiyordu isimlerin. Öykü bu ya; hepçaðrýlmayanlarýn yazýsýydý bu,büyüyemeyen hikayelerin, bodurkalmýþ yalnýzlýklarýn ve Akdeniz'e hepmaki kývamýnda sýralanan görünmezacýlarýn yazýsýydý. Çavþin bir isimdi,mesela Ali kadar, Barýþ kadar, Enverkadar, Þansal kadar, Hakan kadar, amabazý yasalarda gizli bir yeraltý örgütügibi sevilmesi gerekiyordu buçocuklarýn. Aynada bu kadar kýzgýnbakýyorlar mýydý acaba, hep meraketmiþimdir, bu kadar kýzgýnolabiliyorlar mýydý, çünkü hayataneresinden baksalar gözleri çokkýzgýndý. Ki dudaklarý konuþmayayasaklý bir dil olduðu halde. Dudaðýnýsusturduðun halde gözlerinisusturamadýðýn dillerin çocuklarý,nerede büyüyeceklerdi, ey güzelyasalar? Çavþin sigarasýný zamanýnneresine söndürecekti? Çavþin aynayýmý kýracaktý yoksa hayatýný mý? Güzelyasalara bakýlýrsa hayatýný kýrmasýherkes için mutlu bir sondu. Peki,

    çocuklarýn bazýsý, neden çok kýzgýnbakar hayata ve fotoðraflara?

    Çavþin 13 yaþýndaydý daha,sigarasýnýn ve kýzgýnlýðýnýn vekuytuluðunun ve 18 yaþýndanküçüklerin sigara içmesi yasaktýrkusuruna bakmazsanýz. Sigarasýnýayaðýyla söndürdü, etrafýný yokladý. Biröykü edemediði yerde, kýzabilmekkadar insan edebilmek için öyle baktýsokaða. Ferdal Sadýk olarak geçtibakkalýn önünden, içeri Ferdal Sadýkolarak girdi, ekmeðini de ayný isimlealýp 14 Ocak 1970 tarih ve 1211 sayýlýkanun ile parayý verdi, bakkaldan çýktý,kendi gibi öyküde büyüyen insandaküçülen bir isimle evde Berzan ettiðihalde þimdi bakkalýn önünde MehmetEmin eden 'tanýmlanamaz arkadaþýný'selamlayarak apartmanýn kapýsýna geldi.Kapýyý açtý ki, öykünün þekli deðiþti,Çavþin oldu birden ismi, kapýsýný çaldý,annesi açtý, insan büyüdü, öyküküçüldü, annesi sevdi gözlerini,sevgiyle baktý annesinin gözlerine,Çavþin olarak çýkardý ayakkabýlarýný,öykü küçüldü, insan büyüdü.

    Ýnsan büyümüþtü ya, hazýr öykü deküçülmüþken odasýna ablasý girdi.Deran'ýn gözlerinde hem amcasýnýnhem de dayýsýn kýrgýnlýðý vardý.Babasýný mý demeliydi þimdi öyküyeyoksa halasýný mý? Kardeþinin kýrgýngözlerini yakaladý, kýrgýn sevdi bir süre;onlar gibi olmamanýn onlar gibi olmakdayatmasý karþýsýnda nasýl kýzgýnbakýlmasýný öðretti gözleriyle. Bir isim,bir sözcük için deðil dedi bu acýlar,öyküler küçülüp insanlar büyüsün diye.Baþýný göðsüne dayadý Çavþin'in,elleriyle okþadý Deran; sadece dünyanýnburasýnda deðil, onlar gibi olmayanherkes için onlar gibi olmak içindayatýlan zulmü ayný dedi, üzülme;baban da, amcan da, dayýn da, halanda, öyküye isim olmak için deðil, insan

    olsun diye öyküye isim yazdýlar.Oysa sokakta herkese ve dünyada

    bir sokaða aldýrmaksýzýn geceoluyordu.

    Arek ile Vartkes 10 yaþlarýnda ikikardeþ; kökenlerinin mesela askerde'er' rütbesinden fazlasýna edemediði,yazýlý olmasa da gizli bir sözleþmiþlikle(yazýlý olmayan yasalardan daha acýolan sözleþmiþlikle) yok sayýldýðý, hepaþaðýlamak için yüzyýllardýr sýfat olarakkullanýldýklarý bir sabaha, sabah edersediye -ki ancak öykü içinde eder, çünküo zaman hep öyküler büyür ya-uyandýlar. Bu kez insan büyür deöyküler kýsalýr diye, kýzgýn bir gözleHrant Davasý'nýn kararlarýný okudulargazeteden. Yine büyüyemedi diyekendilerini küçülttüler. O kadarküçülttüler ki ancak 'kökenli vatandaþ'edebildiler. Beþ yýldýr ama, dediler, Beþyýldýr, insanlýðýn vicdanýnýn koynunda,kökenli vatandaþlýðýn koynunda, gizlibir sözleþmiþlikle, HalaskargaziCaddesi'nde yatar upuzun, yatar insan;ama büyür, uyusun da büyüsün,büyüsün öyküler diye. Ve yetmez, Arekve Vartkes, daha da bodurlaþtýrýlankimlikleriyle Er Sevag haberleriniokurlar. Er Sevag'ýn þaka amaçlýöldürüldüðünü okurlar, acýklýyalnýzlýklara þaka amaçlý parodileryazmaktaydýlar. Eni sonu Þevag daÞahin Balýkçý etmekteydi, týpký onlar dasabah gazetelerini býrakýp sokaða adýmattýklarýnda Arhan ile Vahdet ettiklerigibi.

    Korkmayýnýz güzel yasalar; öyküdeettikleri gibi, hayatta gene ve bilakisetmeyeceklerdir, koru kendini. O günokulda kimseye Arek ve Vartkesolduklarýný söylemediler. Ama herkesonlarýn Arek ve Vartkes olduklarýnýbiliyordu. Bütün faþizmlerin ilkyeþerdiði, boy attýðý yerde yanigözlerde baþlýyordu her þey. Eve

    geldiklerinde babalarýna þunu sordular:"Baba biz Anadolulu deðil miyiz, nedenAnadolu'dakiler sevmiyorlar bizi?"

    Baba bir þey diyemedi. Hrant diyebildi,cevap olarak karþýlýðýnda öldürüldü. Sizölmeyin çocuklarým, diyemedi tabi, içindendedi..

    Korumaz kendini bir umut ise kardeþselamýný eksik etmez öðlen güneþine.

    Ali Haydar'ýn kýzgýn gözlerindeki bulutçok eskiden beri yaðmaktadýr topraða. Tababasýndan, dedesinden bu yana. Maraþ'ýntopraðýnda mesela upuzun yatmaktadýrgözyaþlarý, gözyaþlarý insan büyütür, vicdanbüyütür, ama öykü büyüsün diye yine AliHaydar'ýn gözlerindeki kýzgýnlýk Maraþ'tauyutulur. Ali Haydar o öðlen okuldan dönüpçantasýný býraktýktan sonra evinden çýkýpsokaða adýmýný attýðý an isminin kenarýna birþey kartvizitlemesine gerek yoktu ama onunda iþte, ah, öykü bu ya, illa insan bodurkalacak ya, inancýna bir þeyler uydurmasýgerekti. Ali Haydar inancýný eve asýp indiðibakkala vardýðýnda gazeteyi açar. Kýzgýngözleri büyür. Gözleri kýrýlgan düþer.Maraþ'ta bir yer aðlar, bir yer aðlarkenkimse gelip gözlerinin yaþýný silmez. Birpartinin genel baþkaný kendi inancýndanolduðu için (ve ayný zamanda öykününbaþka yerlerinde geçen baþka isimler ile deanýldýðý için, yani hem inancý bodur, hepismi bodur, öykünün acilen büyümesi lazým:Büyü Öykü!) 'aþaðýlama' ve 'küçükgörülme' yöntemi olarak kullanýlýyordu. AliHaydar olmakta ne vardý ki? Ama düþündü,dedi ki, bütün seçim propagandasý boyuncabu yöntemi kullanmadý mý? Ali Haydarinancýný gazetenin üstünden toplayýp,güzelce göðsünün üstüne koydu, insan gibikokan bir gülüþle aldý kýzgýnlýðýný, yürüdüsokaða, eve kadar Ali Haydar olarakyürüdü, eve girdikten sonra inancýný -bugünde kimselerin kýrmasýna izin vermediði-baþköþeye koydu. Anne dedi Ali Haydar;insan on üç yaþýnda unutulur mu, hem dedevlet tarafýndan. Sustu annesi, zira o da

  • 5 Þubat 2012 Pazar 5Pazar

    ayný soruyu kendi annesine sormuþtu.Seyrele seyrele büyür mü ürküntüyle

    kararan gece, bu karanlýklar aþýlýr mýaydýnlýðýna gökyüzünün

    Ankara'da ODTÜ'de okuyan abisi Can'Parasýz Üniversite Ýstiyoruz' dediði içinörgüt üyesi olmakla suçlanarak hapseatýldýðý için küçük kardeþi Ýnanç ne okulagitmek istiyordu ne de televizyon izlemekbu gece. Abisinin arkadaþý Cem ise, ki neçok severdi Cem Abisini de, GrupYorum'un konserine bilet sattýðý için 1 ila 3yýl arasýnda yargýlanýyordu. O gece dersfalan da çalýþmak istemiyordu. Aklýnda hepabileri vardý. Düþünüyordu, o yaþta çocukdüþünür müydü? Düþünmek zira büyükinsan iþiydi, deðil mi? Küçük aklýylaboyundan büyük cümleler kurmamasýgerektiði yazýlý olarak kural sayýlmasa dayazýsýz olarak daha þimdilerde onaöðretiliyordu. Bu onlarý düþünemezdi.Onun görevi okumaktý. Ama sadeceokumak düþünmek deðildir ki, insandüþünmezse nasýl okuyacaktýr ki, ve nedenbüyükler her þeyi berbat ettikleri halde onakonuþma hakký vermiyorlardý. Abisine devermediklerine göre, daha önünde uzun bir'sus payý' vardý. Zaten konuþsa kimse deciddiye almazdý. Ama kýzgýndý gözlerininiçi. O abilerini tanýyordu, onlar çok iyiabilerdi, hem 'parasýz' kelimesine bir'devlet' neden kýzar ki? Anlamýyordu belkitam olarak ama duyabiliyordu Ýnanç,babasna da zamanýnda 12 Eylül denilen birgün çok acý çektirilmiþti. Ama o kadar dakýzmýyordu abisine babasý, kýzma deðildi,onunla onur duyduðunu da görüyordu,ama bir yer vardý, bir yer iþte, biliyordu,tanýyordu onlarý, onlar güçlüydü, vediyordu hep "haklý olmak yetmez, güçlüolanlar kazanýr hep; çünkü, güçzalimdedir". Ýnanç'ýn gözleri babasýnýnsözünden büyüyordu, öykü o vakit birdaha küçülüyordu, Ankara'da karlý birakþam insan büyüyordu, karlarküçülüyordu, ve Ýnanç'ýn küçük gözlerinin

    kýzgýnlýkla seyrettiði televizyonlardaneden polisler acýmasýzca dövüyorduabilerini, bütün abilerini. Baba dedi birgün Ýnanç "Ben de bir gün abim gibiolursam o polisler beni de döverler mi"Kucaðýna aldý oðlunu babasý. "Onlar,dedi, onlar gibi olmayan herkesidöverler. Sen de onlardanolmayacaksan seni de döverler." Ýnançdurdu, bir an "herkese onlara benzerseolmaz ki ama" dedi. Yetmedi ama,öykü büyüdü gene, Ýnanç'ýn elleriküçüldü.

    Uyur mu uykusundabüyütemediðimiz ninniler, dandinidiyerek danalar girer mi bostana, kovÝnanç oðlum danayý, yemesinöykülerimizi, yemesin

    Ada 11 yaþýndaydý, Maðusa'danbakýyordu dünyaya, dünya kiMaðusa'ya hiç bakmadýðý halde,kendisinden önce kendisine hiçsorulmadan, ta dedesinden bu yanayürüyüp gelen 'milli ve ezeli ve ebedibir meseleyle' doðum günlerine mumüflüyordu devleti bir 'tanýmlanamazdevlet' vatandaþlýðýyla. Hepkurtarýcýlarý vardý, þükran duymasýgerektiði bir ülke. Kendi mesela kendini'kurtaramazdý'. Büyüyemeyen birdevleti vardý, yürüyemeyen, kendiayaklarý üstünde duramayan, kendimesela, her doðum gününde bir yaþdaha yürüdüðü, büyüdüðü halde, budevletin mumlarýný kim üflüyordu ki birtürlü büyüyüp yürüyemiyordu?Düþündü ama diyemedi, acaba herkesbu ülkede Ada'nýn yaþýnda mýydý?Babasý gazeteyi okurken çok kýzýyordu"besleme" "bizim paramýzlageçiniyorlar" "sizi geldik kurtardýk"demelerine. O da kýzýyordu, çokkýzýyordu, gözleri öyküye bakýpkýzýyordu. 'Kýbrýslýyým' ve 'Velev ki senbeni kurtarmýþ olsan da, ben kararvereceðim, çünkü bu ülkede ben

    büyüyorum ve büyürken nasýl birKýbrýs hayal ettiðime ben karar veririm,ve sen benim hayallerimi iþgal ediponlarý kendine göre deðiþtiremezsin"demek istiyordu babasýnýn gözlerindenaldýðý öyküyle, ama çocuktu, çocuklar,hele kimsenin isim vermediði buülkeye, bu ülkede, onun söyledikleriniöyküye koyamazdý ki. Onun ismi vardý,inancý da vardý belki, kimsedokunmuyordu belki bunlara amaAda'nýn da ülkesinin ismini kimsetanýmýyordu. Girne'de, Lefkoþa'da,Omorfo'da, Ýskele'de, nereye gidersegitsin, ülkesi isim etmeyen biryerdeydi. Ülkesinin ismi küçüldükçe,kendi ismi de küçülecekti. Baþkaisimler, nüfus cüzdaný oluyordu, kimlikoluyordu, pasaport oluyordu, vatandaþoluyordu, gelip inþaat oluyordu, karapara oluyordu, kerhane oluyordu,kumarhane oluyordu, otel oluyordu,her þey oluyordu herkese, sormadangirebilmek için kurtarýlmýþ bir hangibiydi, ondan baþka herkesin ahkamkestiði yer oluyordu, Ada'nýngözlerindeki kýzgýnlýk bir tek öyküolamýyordu. 'Büyüyünce' dedi Ada'Issýz bir adaya düþmemek için yanýmaülkemi de alacaðým, yaþayanlarýn kararverdiði ve yaþadýðý bir ülke'. Amadiyemedi, öykülerde çocuklardiyemezdi, düþünemezdi, bir yerindenisimleri yoktu onlarýn, bir yerindeneksik ve kýzgýn büyüyorlardý, zamanýngöðsüne baþýný dayarken Ada'nýnülkesinin ismini 'baþkalarý, hepbaþkalarý yazma telaþýndaydý', Ada'nýneline kimse vermiyordu yazýyýVeAda'nýn bir gün eline býrakýrlarsadaðlarýna yazmak istediði yazý dünyanýnbütün çocuklarýný sevindirecek þeydi.

    Kurar mýyýz bir gün, kurar mýyýz,çocuklarýmýzýn düþlediði hayallerianayasamýza yazacaklarý yasalarla,belki o zaman yasemin de kokar bütün

    kýzlarýmýzýn göðüsleriÖykü ki yolunu ararken sadece

    sokak adlarýný deðiþtiriyor, gün sabaholuyor akþam oluyor geceye varýyor,yoksa insan üzüntüleri, insan acýlarý,insan dertleri hep ayný yola doðruluyor.Belki doðrulursun diye bir gün, hepöykü küçülsün istedik, insan büyüsün.Çünkü insanlar nerede olurlarsaolsunlar, benzer acýlardan, benzerdurumlardan kardeþtirler. Senin birkardeþin de Maðusa'da Çavþin. Çoksev Ada'yý. Senin de Ada kardeþlerinorada, Arek ile Vartkes. Ve siz Arek ileVartkes bir kardeþiniz daha büyüyorAnkara'da Ýnanç'la.

    Çok sevin birbirinizi. Siz aynýöykünün 'insan olmaya çabalayaninsanlarýsýnýz'. Sizin büyümeniziistemeyenler de, sizi hep küçültüpöyküyü büyütenler hep ayný.

    Hani olur da çocuk ellerinizle buyazýya dokunursanýz, Ahmed ArifAmcanýz size sesleniyor:

    "Gör, nasýl yeniden yaratýlýrým,namuslu, genç ellerinle. Kýzlarým,oðullarým var gelecekte, her birivazgeçilmez cihan parçasý. Kaç binyýllýk hasretimin koncasý,gözlerinden, gözlerinden öperim,bir umudum sende, anlýyormusun?"

    Ünlü düþünür Lien Pierre "Eðerhala savaþýyorsanýz, buçocuklarýnýzýn suçu deðil; sizbüyüklerin suçudur. Çünküçocuklarý bu kadar kýzdýracakkadar yasalarý, silahlarý, tanklarý,bombalarý siz koydunuz oraya.Onlarý oradan alýp birbirleriniöldürmek onlarýn suçu deðildir.Çocuklara kýzmadan evvel bir dahadüþününüz." der

    Bir daha düþünelim, doðru ya;nerede büyüyecek bu çocuklar?

    Öykü ki yolunu ararken sadece sokak adlarýnýdeðiþtiriyor, gün sabah oluyor akþam oluyorgeceye varýyor, yoksa insan üzüntüleri, insanacýlarý, insan dertleri hep ayný yoladoðruluyor.Belki doðrulursun diye bir gün, hep öyküküçülsün istedik, insan büyüsün.Çünkü insanlar nerede olurlarsa olsunlar,benzer acýlardan, benzer durumlardankardeþtirler.Senin bir kardeþin deMaðusa'da Çavþin.Çok sev Ada'yý. Senin de Adakardeþlerin orada,Arek ile Vartkes.Ve siz Arek ile Vartkesbir kardeþiniz dahabüyüyor Ankara'daÝnanç'la.

  • 5 Þubat 2012 Pazar6 Pazar

    Nice burunlar geçtik, nice adalar,deniz bir baþka denize karýþýyordu 

    Theo Angelopoulosun, çekimlerisýrasýnda geçirdiði kazada yaþamýnýyitirdiði Baþka Deniz (The Other Sea)filmi, Yorgo Seferisin DestansýÖyküsünden bu dizelerle baþlayacaktý. 20.yüzyýl üçlemesini, geçtiðimiz Aralýktaçekimine baþladýðý Baþka Denizletamamlayacaktý Angelopoulos. AðlayanÇayýr (To Livadi Pou Dakryzei, 2004)ilk, Zamanýn Tozu (I Skoni Tou Hronou, 2008)ikinci filmiydi 20. Yüzyýl üçlemesinin.

    Aðlayan Çayýr için þöyle demiþtiAngelopoulos:

    Bu filmin doðrudan tek bir olaylailiþkili olduðunu söylemekmümkün. Sonsuzluk ve Bir Gününgösterildiði Cannes Festivalinden sonrayurda döndüðümde annemin aðýr hastaolduðunu öðrendim. Kýsa süre sonra da onukaybettik. 1998 yýlýydý. Annem, yirminciyüzyýl boyunca yaþamýþtý. Öldüðünde buyüzyýl sona ermek üzereydi. Yirminciyüzyýlýn baþýnda doðmuþ, sonunda ölmüþtü.Diyeceðim o ki, bu onun yüzyýlýydý. Amabelli bir açýdan benim yüzyýlým olduðu dadoðrudur. 

    ()Aðlayan Çayýr, 1919 yýlýndan 2. Dünya

    Savaþýna kadar olan dönemi Yunanistandayaþanan siyasi ve toplumsal geliþmelerleaktarýyordu. Zamanýn Tozu ise AðlayanÇayýrdan devraldýðý sözü 2. Dünya Savaþýdönemiyle devam ettiriyor, Beethovenýn 9.Senfonisi çalarken Brandenburg kapýsýnda20.yüzyýla veda ederek bitiyordu.Hayatlarýmýzýn üzerine tozunu serpeleyen,yaþanmýþ ve yaþanmakta olan her þeyinüzerine çöken zamanda, sýnýrlardan ötede veberide geçen bir yol hikâyesi olaraktasarlanmýþtý üçleme. Geçmiþin, dünün deðil,bugünün parçasý olduðunu, hatýralarýngeçmiþe deðil bugüne ait olduðunu hikâye

    etmiþti yarým kalan üçlemesindeAngelopoulos.

    Ýlk defaaþýk olmak gibi

    Bir söyleþide Baþka Denizle ilgili olarakkendisine yöneltilen, üçlemenin devamý daolsa, yeni bir filme baþlamanýn nasýl bir duyguolduðu sorusunu, Her zamanki gibi, ilkdefa âþýk olmak gibi... Hâlâ ayný heyecan,ayný coþku, ayný istek... diyerekcevaplamýþtý Angelopoulos. Coþkuyla, heyecanla ve isteklebekliyorlardý Baþka DeniziAngelopoulosun izleyicileri... Aþklabekliyorlardý... Zamanýn tozu altýnda kalanhikâyeleri anlatan ve o hikâyeleri geçmiþtençýkarýp alma derdindeki filmlerini hepbekledikleri gibi Angelopoulosun. Baþka Denizde 21. yüzyýlla yüzleþerek deðeryargýlarýnýn yitiþini, etik olanýn çöküþünü,büyük sermaye ile sanatýn-kültürünarasýndaki çatýþmayý, yozlaþmayý, sürgünleri,sýðýnmacýlarý anlatacaktý. Bir yol filmi olacaktýBaþka Deniz. Olanaksýz bir yolculuðun,sýðýnmacýlarýn düþüncelerinden, düþlerindenbaþka güzergâhý olmayan bir yolculuðunhikâyesini anlatacaktý.Týpký Odysseiada olduðu gibi tümsýðýnmacýlarýn yolculuklarý acýlarla,engellerle dolu. Onlar toplumun çöplerideðiller, hepsi insan. Geleceðin Avrupasýsýðýnmacýlarýn Avrupasý olacak diyenAngelopoulos, Türkiye dâhil tüm Akdenizbölgesini kökten etkileyen büyük bircoðrafya deðiþimini anlatacaktý 20. Yüzyýlüçlemesinin son filminde; iþçilerlesýðýnmacýlarýn dayanýþmasýný,Yunanistandaki ekonomik krizi, krizinsosyolojik etkilerini hikâye edecekti BaþkaDenizde.

    Þöyle demiþti Baþka Deniz içinAngelopoulos:

    Deðiþmeyen bir þey var: Baþrolde ilk

    iki filmdeki gibi Eleni adlý bir kadýn. Bukez öykü Pirede Arnavut, Afgan,Pakistanlý, Somalili ve Cezayirlisýðýnmacýlarýn yaþadýðý bir barakadageçiyor. Kahramanlar kafalarýndakisimgesel evi bulmanýn peþinde. Ev kavramýüzerinde duruyorum çünkü insanlardevamlý seyahat etme ihtiyacýnda. Yerdeðiþtirdikçe zihinlerindeki ev kavramýnabir anlýðýna da olsa varacaklarýnýsanýyorlar. Aradýklarý kendileriyle dünyaarasýnda dengelerin kurulduðu bir yeralýnda. Bu dengenin bulunmasý epey zor...Dahasý çok nadir... Mesele; savaþtakaybedilen þeyler deðil, bozulan o denge.Ben þahsen evimi, yani kendimle vedünyayla uyum içinde yaþayacaðým o yeribulabilmiþ deðilim henüz. Üçlemenin ilkiki filminde de bu yitik ve kaybedilmiþduygular var aslýnda.Zamanýn Tozundabüyük dede Eleniye elini uzatýyor; eskidengeleri, eskiyle olan dengeleri yenidenkurmak için... Üçüncü filmde ise her þeyyeniden altüst olacak.Hiçbir þey sona ermedi, ermez de...

    Zamanýn Tozu, Hiçbir þey sona ermedi,ermez de... Hiçbir þey asla sona ermez...Zamanýn tozu altýnda donuklaþan hikâyemi,geçmiþten çýkarýp almaya geldim diyordu.Asla sona ermeyecek olan bir hikâyeden,baþka bir dünyanýn hayalinden bahsetmiþtiZamanýn Tozunda. Kanadý kýrýlmýþ biryüzyýlýn, 20. yüzyýlýn hikâyesini anlatýyordubize. Zamanýn Tozunun son sahnelerinde,eski yüzyýl sönüyordu inceden tozuyan karaltýnda ve 31 Aralýk 1999 gecesinde Berlindeyeni yüzyýlý karþýlayan, Beethovenin 9.Senfonisiydi. Ayný, 1989 yýlý sonunda olduðugibi... 

    1989da Aralýk sonunda, BrandenburgKapýsýnýn açýldýðý gün, Berlinin doðusundave batýsýnda kurulan dev ekranlardan 9.Senfoni yayýnlanmýþ ve finaldeki sevinçbölümünde Doðuda ve Batýda tümmeydanlardan özgürlük sözcüðü

    yükselmiþti. Bu özgürlüðün nasýl bir özgürlükolduðunu, evsizlerin barýnaðýyla göstermiþti bizeAngelopoulos   Zamanýn Tozunda. Berlininevsizleri özgürlük adý altýnda pazarlanan bubarbarlýk çaðýnda yýkýk binalara sýðýnýyorlar þimdi.

    Kapitalizmin özgürlüðüne, yani aç kalma,yoksullaþma, yoksunlaþma, polisten dayak yeme,hapsedilme, iþkence görme, göçe zorlanma,eðitimsiz kalma ve tüketme, sadece tüketebildiðinkadar var olma özgürlüðünü karþýlamýþtý yaratýlanvaveylayla dünya 20. Yüzyýlýn sonunda. 1989da,Brandenburg Kapýsý iþte böyle bir acý özgürlüklerçaðýna açýlmýþtý...

    Uðursuz bir motorsikletBrandenburg Kapýsýnda kaybedilen barýþ,

    demokrasi ve sosyalizm savaþýna yenidengiriþmenin yolunu gösteriyorduAngelopoulos Zamanýn Tozunun sonsahnesinde. Büyük dede Spyrosun elini tuttuðutorunu Eleniyle yeni yýl sabahýnda, Brandenburgkapýsýndan eski dengeleri, eskiyle olan dengeleriyeniden kurmak için baþka bir zamana geçiþi,rüyanýn yeniden baþlamasýndan, ütopyanýndiriltilmesinden baþka yol yoktur artýk deyiþiydiAngelopoulosun...

    Berraklýðýný yitirmeye baþlayan hikâyemizizamanýn tozu altýndan kurtarmaktan baþka çareyok dedi Angelopoulos sinemasýyla bize hep. Üçleme tamamlanamadan, Sonsuzluk ve BirGünün son sahnesi girdi araya sanki... Uðursuzbir motosiklet, Baþka Denizin çekimmekânlarýndan olan Pirede sonsuzluklabuluþturdu büyük ustayý... Sevenlerini acý içindebýrakarak ayrýldý dünyadan Angelopoulos. Kayýp kelimelerin en acýsýný söylemenin,argathini  demenin zamaný þimdi...

    Sonsuzluk ve Bir Günün üç kayýp kelimesiKorfulamu, Xenitis, Argathini...

    Kayýp üç kelimeSonsuzluk ve Bir Gün filminde, ömrünün

    hesaplaþma günündeki ozan Alexandros,  Yarýnnedir? sorusunun cevabýný ararken zamanýn

  • 5 Þubat 2012 Pazar 7Pazar

    anlamýný sorgular.Ölümcül bir hastalýk nedeniyle o günün

    akþamýnda hastaneye yatmaya hazýrlananAlexandros, Selanikte deniz kýyýsýnda birbankta oturup, çocuk ticareti yapan çetedenve polisten kurtardýðý kaçak Arnavut göçmeniçocuða, Ýtalyada doðan Yunanlý þairin,Solomosun hikâyesini anlatýr. Þöyledir hikâyesi Solomosun:Osmanlý-Yunan savaþýnýn sürdüðü yýllarda,bir gece rüyasýnda gördüðü annesi,Solomosu adasýna geri çaðýrýr. Rüyasýndaaldýðý bu çaðrý üzerine adasýna geri dönenSolomos yoksulluk, açlýk ve felaketlekarþýlaþýr anavatanýnda. Özgürlük savaþýnýnsürmekte olduðu anavatanýnda herkes elindengeldiðince katkýda bulunmaktadýr direniþe.Þair, Yunanlý olmasýna raðmen Yunancabilmez; kendi adasýnda, kendi insanlarýnýnarasýnda olmasýna raðmen onlarýn dilinibilmediðinden onlarla konuþamaz vekonuþmalarýný anlayamaz. Bir þairin elindengelen, özgürlük þiiri yazmaktýr diye düþünenSolomos, bu þiiri yazmalýyým; benim dekatkým bu olmalý der. Solomosun, bilmediðibir dilde þiir yazmak için kelimeler almayabaþladýðý adada, garip bir þairin kelimeleraldýðý haberi kýsa sürede yayýlýr.

    Çocuða anlattýðý bu hikâyeden sonra kelimealmaca oyunu oynamaya baþlarlar kendiaralarýnda Alexandros ile çocuk. 19.yüzyýlþairi Solomosun Hür Esir adlý bitmemiþ þiirinitamamlamaya çalýþan Alexandros, oynadýklarýoyunda çocuktan kelime alacaktýr, týpký Solomosgibi. 

    Çocuk, Selanik Limanýnda koþarakkalabalýðýn içine dalar ve her geri dönüþündeyeni bir kelime getirir Alexandrosa.Yunanistanýn en büyük ulusal þairlerinden biriolan Dionysios Solomosun yarým kalmýþ þiirinitamamlamaya ömrünü adayan Alexandros,sonsuzluktan önceki hesaplaþma gününderastlaþtýðý Arnavut çocuktan üç kelime alýr buoyunda.

    Kelimelerin ilki korfulamudur.

    Korfulamunun sözlük anlamý, çiçekgöbeðidir. Korfulamu kelimesininYunancada ifade ettiði duyguysa,annesinin kucaðýnda uyuyan çocuðunhuzurudur; kelime þefkat, sevgi, huzuruanlatýr. Ýkinci kelime xenitistir.Angelopoulosun bir korsandan öðrendiði,Yunancanýn unutulmuþ bir kelimesidirxenitis. 

    Yunancada yaban anlamýna gelenxenosdan türetilmiþ bir kelime olanxenitis, sürgün olma halini, ama daha çokda, hep sürgünde olma duygusunu anlatýr.Her yerin yabancýsý ve her yerde sürgündeolanlar için kullanýlýr. Oyunun son kelimesiargathinidir. Gecenin körü anlamýna gelirargathini. 

    Argathini, en karanlýk derinliðidirgecenin. Her þey için çok geç kalýnmýþolmasýný anlatmak için kullanýlan birsözcüktür. Heraklitosun, Zaman, sahildeçakýl taþlarýyla oynayan bir çocuktur,sözleriyle baþlayan filmin son sahnesindengeriye, zamana dair argathini sözü kalýr. Bir soruyla baþlayan film, baþka birçocuðun, o soruyu çocukken sormuþ olanasunduðu kelimeyle cevaplanýr. Soruyuçocukken soran, þimdi ölümün kýyýsýndakiyaþlý adam kýyýda kalýrken, çocuk kendisürgününde yeni bir adým atar, kaçak olarakAmerikaya giden gemiye biner.Alexandrosun Yunanistandaki 1967darbesinden kaçtýðýnda tamamlamayaömrünü adadýðý Yunan dilinin büyük þairiSolomosun þiirine üç kelime bulunursonsuzluktan önceki hesaplaþma günününoyununda... Üç sürgünü Solomosu,Alexandrosu ve Arnavut çocuðu bir arayagetiren kelimeler korfulamu, xenitis veargathinidir. 

    Kayýp kelimelerin en acýsýný söylemenin,argathini demenin zamanýþimdi... Sonsuzluk ve Bir Günde üç kayýpkelimenin izindeki þairi anlatan büyükyönetmenin, Angelopoulosun ardýndan

    aðlamaktan baþka bir þey gelmiyor elden bukör karanlýkta þimdi. Sonsuzluk ve Bir Gün filminde, kaçakArnavut göçmeni çocuklarýn hayret, korku,hasretle Selimin, bir polis arabasýnýnçarpmasýyla ölen arkadaþlarýnýn ardýndanHey! Selim diye aðýt yakmalarý gibi... Hey! Selim!

    Bu gece bizimle olamaman ne acýHey! Selim! Çok korkuyorum, Selim.Deniz o kadar büyük ki!

    Gittiðin yerde bizi ne bekliyor Selim?Hepimizin gideceði o yer neye benziyor?Daðlar mý var, vadiler mi, Polisler mi

    var orada askerler mi, hiç geriye bakmadýkki biz. Þimdi tek görebildiðim, deniz, uçsuzbucaksýz deniz. Rüyamda annemi gördümgece kapýnýn eþiðinde durmuþ, aðlýyordu.

    Noeldi, çanlar çalýyordu. Daðlara kardüþmüþtü.

    Keþke burada olaydýn bize eskisi gibi olimanlardan, Marsilyadan, Napoliden, Þukoca dünyadan bahsedeydin Hey! Selim,anlat, anlat bize Þu koca dünyadan bahset. Hey! Selim, konuþ, konuþ bizimle...  (*)Bir polis arabasýnýn çarpmasýyla hayatý sonbulan Selimin ardýndan kendilerini nasýldaha da fazla sürgün hissediyorsa ona aðýtyakan arkadaþlarý, izleyicileri de öyle þimdiAngelopoulosun... Burasý herzamankinden daha fazla sürgünde olmaktýrçünkü artýk, Angelopoulosun yokluðunda.

    Kondula Lemonia ile uðurlayalýmAngelopoulosu...

    Angelopoluos bize filmlerinin, izledikçeçoðalan hikâyelerini, her izlemede farklýsahnelerinde duraladýðýmýz an resimlerinibýraktý.

    Son filmini yarým býrakýp sonsuzluða gitsede, kayýp kelimeleri bulup, býraktý geride.Zamanýn tozunu ve rüyasýný býraktý bizegiderken, yarým kalmýþ en güzel hikâyeolarak.

    Kendini xenitis olarak tanýmladý, her yerinsürgünüydü. Yurdu, filmleri oldu... Yurdu

    kelimeleri oldu, kaybettiði kelimeleri arayanþairler oldu yurdu. Yurdu, en sevdiðitürküyle onu uðurlayanlarýn kalpleri olacakbundan böyle. Denizin baþka denize karýþtýðýyerde, burada da, Atinada onuuðurlayanlara eþlik ederek mýrýldandýðýmýzeski bir Yunan halk türküsü olsunAngelopoulosun yurdu.

    Sonsuzluk ve Bir Günde Selime aðýtyakan arkadaþlarý gibi mýrýldanalýmAngelopoulos için Kondula Lemoniayý ,Ufacýk Limonu... Baþka Denizden de, Kondula Lemonia ileuðurlayalým Angelopoulosu...

    * Türkünün Yunanca Sözleri:ÌùñÞ êïíôïýëá ëåìïíéÜ

    ÌùñÞ êïíôïý-, ìùñÞ êïíôïýëá ëåìïíéÜìå ôá ðïëëÜ ëåìü-, ëåìüíéá.Âçóóáíéþôéóóáóå ößëçóá êé áññþóôçóáêáé ôï ãéáôñü äåí öþíáîá.Ðüôå ìéêñÞ, ðüôå ìéêñÞ ìåãÜëùóåòêé Ýãéíåò ãéá óôåöÜ-, óôåöÜíé;Âçóóáíéþôéóóá...×áìÞëùóå, ÷áìÞëùóå ôïõò êëþíïõò óïõíá êüøù Ýíá ëåìü-, ëåìüíé.Âçóóáíéþôéóóá...Ãéá íá ôï óôß-, ãéá íá ôï óôýøù, íá ôï ðéùíá ìïõ äéáâïýí ïé ðü-, ïé ðüíïé.Âçóóáíéþôéóóá...

    * Hey! Selim, To a Dead Friend parçasýçalarken kaçak Arnavut göçmeni çocuklarýn ölenarkadaþlarý için yaktýklarý aðýt. To a DeadFriend, Eleni Karaindrounun bestesi, Eternityand a Day (Sonsuzluk ve Bir Gün) filminden(Theo Angelopoulos, 1998)

    Kaynaklar:* Theo Angelopoulosun filmleri ve

    sinema anlayýþýyla ilgili görüþlerini içerensöyleþilerinin toplandýðý bir kaynak için bkz.Theo Angelopoulos, çev. Mehmet Harmancý,Agora Kitaplýðý, Ýstanbul, 2006.

    Alexandrosun Yunanistandaki1967 darbesinden kaçtýðýnda

    tamamlamaya ömrünü adadýðýYunan dilinin büyük þairi

    Solomosun þiirine üç kelimebulunur sonsuzluktan önceki

    hesaplaþma gününün oyununda...Üç sürgünü Solomosu,

    Alexandrosu ve Arnavut çocuðubir araya getiren kelimeler

    korfulamu, xenitis veargathinidir. Kayýp kelimelerin

    en acýsýný söylemenin,argathini demenin zamaný

    þimdi... 

  • 5 Þubat 2012 Pazar8 Pazar

    Omuzlarýmda yapamadýklarýmýn,yapýlmayanlarýn aðýrlýðý tonlarca.Kaldýramýyorum, çökecekomuzlarým az daha. Yaptýklarým,uðraþlarým, yorgunluklarým,sinirlerim, marazlarým yanýbaþýmda, göz hapsindeyim onlarca.Eriyen, eritilen toplumumun yanýkkokusu burun direðimi yakýyor.Aydýnlýk adýna günlerdir yaktýðýmýzmumlarýn, erimiþ halleriyle doluher yan. Ne kadar da benziyorlarbize. Keþke, tek onlar olsagözümüzdeki. Umut edememek deyoruyor artýk beni!...

    Gündemin hýzý, haftalýk veya ikihaftalýk yazýlarýma yetiþemiyor.Geçen hafta, internete eriþememeyüzünden gönderemediðimyazýmýn bu hafta eskidiðinifarkedip durakladým. Günlerdirnefes almadan ve yürektendesteklediðim El-Sen ve Tel-Sen'in grevleri sonlandý.Teknecik'te, altý gün boyuncavarlýk mücadelesi vererek,kopmadan, yýlmadan, geceninsoðuðunda, mücadeleçadýrlarýndaki o inançlý insanlarlayürekten ve ruhen birlikte oldum.Devletin verdiði sözden sonra,mücadeleye nefes arasý verildi.Biraz olsun nefeslendim onlarlaben de. Bu nefes alýþ, sürecek mi,hep birlikte göreceðiz... Verdiklerisöz, gerçekten söz mü?Özerkleþtirmenin yüzü var mý,yoksa astarý delik mi, diðer

    delikler gibi... Meraklar devasaboyutta.

    13 Ocak 2012 Cuma akþamý 88yýllýk bir ömrün sona eriþine tanýkolduk. Yakýn tarihimizin en "renkli"öznelerinden biriydi, KKTCKurucu Cumhurbaþkaný Rauf RaifDenktaþ. Babam yaþýndaydý.Babam Aralýk, O, Ocakdoðumluydu. Hep söyler durur(du)babam, onunla akran olduðunu.Onun her yeri idare ettiðini de,kendisinin nasýl olur da, böylegüçten düþtüðüne hayýflanýr(dý)

    Onun ölümünden sonra tavanyapan konuþmalar yapýldý, yazýlaryazýldý. Bunlara nakarat olacakþeyler yazmak istemiyorum.Sadece, siyaset adamý Denktaþ'ýdeðil, baba Denktaþ'ý, nüktedanDenktaþ'ý, hitabet gücü muazzam,ikna kabiliyeti müthiþ, elindenfotoðraf makinesi düþmeyenDenktaþ'ý sevdim ben. OnunTMT'sini deðil, babamýn TMT'sinisevdim, takdirle karþýladým. Dünneyse, ölene kadar da ayný çizgidedurdu. Döne döne döndürek olanlarçoðaldýkça, ona çok da fazla dakýzamýyorum. TMT'de tüm görevyapmýþlarýn terazileri düzgün, insaniyönleri güzel çalýþsaydý, tarihintýrnaklarý içimizi her karýþtýrdýðýndaböylesine çizik içinde, kan içindebýrakmayacaktý belki de!

    1958 ve sonrasý mücadeledöneminde, TMT'de çalýþmayan çokaz erkek vardý adamýzda. Yürekten

    çalýþanlardan biri de, þimdi 88yaþýndaki babam. Onun gibidürüstlüðü bir bayrak gibi yüreðinesererek, inandýklarý uðruna eþini,çocuklarýný gün gele elinin tersiyleiten insanlar vardý o teþkilatta.Kurþunla, silâhla olan aþýrý flörtlüðükadýnlarýný kýskandýrýrdý da,sessizliklerini giyinirlerdi bayramlýkelbise niyetine. Erkeklerine saygýdave destekte kusurlarý olmazdý yinede. Oysa erkekleri, evlerinin yolunuunuturdu sýk sýk. Gün oldu, askerieðitim amacýyla, ellerindeki sýskavalizleriyle Türkiye'nin yolunututtular sessizce. Hiç kimselereaçýklayamadý/lar, ne yönlerini, neyollarýný, yeminleri vardý çünkü.Konuþmak ölüm, sus, yaþamdýÖrterek yüreðini koca elleriyle,inançlarýný sýrtladýklarý gibigitmiþlerdi aniden. Haftalar sonrageldiklerindeyse, þüphe ve korkuçoðalmýþtý kadýnlarýn yorgunyüreklerinde.

    Þu an hayatta ve yanýmda tarihiçýnarbabam. Kim çalar kapýsýnýçocuklarýndan baþka? Kim alýrhatýrýný? Kim okþar yaralarýný?Yaptýklarýndan dolayý kim teþekküretti, eder, bunca yýldýr ona!..Dalar, buðulanýr gözleri anlatýrkenyaþadýklarýný; 1974 savaþýndaSakarya'yý, Karakol'u "Rumlargeliyor" diye herkes boþaltýpMaðusa'ya, surlar içindeki,mazgallara kaçarken, O ve birkaçinançlý, cesur adam, kazdýklarý

    hendeklerde, kum torbalarýnýnarkasýnda, yandan çarklýsilâhlarýyla, küçücük bölgelerinisavunuyorlardý, ölümün yüzünedimdik çakarak gözlerini. Düþenbombalardan birinin parçasýnýneline isabet ettiðini de söyler,unutkanlýðýnýn tavan yapmadýðýanlarda. Bu insanlara nesöylenebilir, halen taþýdýklarý buncainançla? Geriye dönüþü olsa,eminim bu güzel, adaletli, temizinsanlar, yurt sevgileri uðrunayine ayný þeyleri yaparlar. Ben deayný þeyleri içim þimdiki gibititreyerek yazarým Nicelergöçtü, yanýnda söylenmemiþ birsürü söz ve gizli bilgiyi gömerektopraða

    Ah þahsiyeti kaybettirilmeyeçalýþýlan, gerçeðini ayýrdetmedezorlanan adalým!..Askersizleþtirilmiþ bir adada kalanömrümü tamamlamayý,çocuklarýmýn, torunlarýmýn da,öylesi bir huzur adasýnda yaþamsürmesini ne çok hayal ederim.Askerin, silâhýn olduðu yerde savaþko(r)kusu var, ölüm ko(r)kusu var.Ýþte bu yüzden, hiçbir ýrký, dini,dili, milleti küçümsemeden,ötekileþtirmeden, o siyah kasabadabuluþacaðýmýz düþüncesiniiçselleþtirerek, iyi ki bir insanbedeninde doðduk, insan gibiyaþamalý, yaþatmalýyýz, demek,daha güzel bir söylem olsa gerek,diye düþünmeden edemiyorum.

  • 5 Þubat 2012 Pazar 9Pazar

    Gecenin bir yarýsý radyoda Pink Floyd çalýyorduTers düz olmuþtum, yoruluyordum, yorgundumBen deðildim ama bardaðým sarhoþtu, devrilmiþtiBýraksan sabaha kadar uyurdu ve kesin baþý dönüyorduIssýzlýk ötesi, derin ve koyu bir geceydiDaðlardan denize doðru süzülen bir esintiYakýcý rutubeti delicesine tehdit ediyorduTeslim olmaya niyeti yoktu rutubetin, cesurdu

    Saçlarýmdan süzülen bir damla ter ensemi selamlýyorduTanýþýklýklarý yoktu ama birbirlerine çok yakýndýlarAyni yorgun bedenin aðýr iþçileriydi onlarÝzin verdim tanýþmalarýna, ama ter hýzla sýrta gidiyordu

    Uzaklarda bir yerlerde havai fiþenkler patlýyorduBoku çýkmýþtý kumarhanedeki sanatçýlarýnBir diskoteðin lazer ýþýðý havayý yalýyorduSahte cennetin dudak boyama rujuydu

    Bir küfür salladým denize doðruBaykuþ baktý durdu, o da yorgunduÞaþýyordu gecenin gece olamadýðýna, durgunduGece, yalnýzlýðýný yaþayamýyordu,

    yýldýzlar görünmüyordu

  • 5 Þubat 2012 Pazar10 Pazar

    Hani bazen her þey üstüne gelir ya,kendini deðersiz hissedersin. Korkmadaha fazla uzatmaya niyetim yok. Ýþteböyle deðersiz hissettiðin anlarda herþeyesalarsýn. Bunu biliyorum, iyi bir tekniktir.Fakat elimde süper bir yöntem var. Böyledurumlarda, 'Tutma ihtimali olmayan,iddialý eski popstar albümü basýnbültenleri' ni oku!. Pýnar Aylin olur, Tayfunolur, Pýnal Dilþeker olabilir. O inanç, oazim. Ýþte böyle azim lazým kötü günlerde.Tam da hormonsuz, katký maddesiz, aynýözlediðimiz o tatta ve lezzette bir iþ yaptýkdiyebiliriz. Yani "Bu albüm bir organiktarým ürünüdür"! Çocuklarýnýza gönülrahatlýðýyla dinletebilirsiniz!.. PINARAYLÝN / Hit 70'ler'. Demek ki müziktearadýðýmýzý bize kim verecekmiþ? Evet, O.Pýnar Aylin.

    *Google'ýn yeni gizlilik politikalarý

    sözleþmesi hakkýnda ne çok atýp tutan var.Adam sana bir çok ürünü hem bedava vehem de en hýzlýsýndan sunmuþ. SenYahoo'dan Hotmail'den e-mail silip yeraçmaya çalýþýrken, 1024 kb 1 MB mý diyeboðuþurken adam sana tak diye 1GB alanvermiþ. Tabii ki seni tanýyýp sana uygunreklam yayýnlayacak ki, senin bedavasandýðýn iþleri döndürsün. Google'aMicrosoft muamelesi yapýlmasýnýistiyorsun ama biraz adaletli düþün canýmdostum.

    Adamýmsýn Google!*

    'Rüzgar; okþa onun saçlarýný benimyerime, fýsýlda kulaðýna sevdiðimi.

    Rüzgar; dolaþ onun etrafýnda dön gelbana, getir býraktýðý nefesi.'

    Göksel."Uuuu, buz kesti ortalýk. Rüzgar da

    baþladý essin, girin çapýk içeri."Sen, ben, o.

    *Ýngilizce'ye çamaþýr deterjanýndan çýkan

    kot desenli sözlük ile baþlamasaydým. Okot desenli uyduruk, kenarlarý tamaçýlmayan sözlüðü koklayýp koklayýpkelimelerin anlamlarýný bulmayaçalýþmasaydým; kimbilir belki de bugün

    Ýngilizce'nin üstüne 3-4 dil öðrenmiþtim.Belki de.

    Kot desenli yaktýn hayatýmý, dahaÝngilizce'yi bitiremiyorum seninyüzünden.

    *Apple'ýn mali olarak Yunanistan,

    Arjantin, Avusturya ve daha birçok dahadeðerli olduðu bir yýldayýz. Yýl 2012. Birgün dünyayý þirketler yönetecek diyeortalýðý velveleye vermek isteyenler. Bakýnsize kaçýrýlmaz bir fýrsat. 'Tehlikenin ilkadýmlarý' cümlesi de benden size armaðanolsun. Muhabbet açýn, felaket tellalýðýyapýn, marazlanýn, yapýþtýrýn tehlikenin ilkadýmlarýný.

    *SüperLüx çerezde bile fildiþini seçip

    bulan sen misin? Kimselere fildiþini yaretmiyor musun? A senin gözün gönlündoysun. Hade Lüx çerezde daha az fildiþivar, bu savaþýný anlarým. Ama SüperLüxiçin bu savaþýn biraz abartýlý deðil mi? Bunubir ara düþün.

    *Kýzgýn mýsýn? Asabýn mý bozuk? Bir çift

    lafýn mý var? www.kizgin.com*

    Pahalý araba fotoðraflarýyla akýllarýyeterince aldýðýna inanan gazete websiteleri yepyeni aymazlýklar peþinde. Pixelbaþýna 4 adet bikinili ünlü fotoðrafý düþenbu oluþumlarýn yeni hevesi ise; 'Tahminedin bu araba kazasýnýn maliyeti ne?'. Çok

    çýlgýn bir psikopatlýk bu. Susamýþ birinsanýn önünde testi kýrmak gibi bir þey.Ýki Ferrari, 1 Lamborghini, 1 AstonMartin'in karýþtýðý kazanýn maliyeti 1milyon dolar gibisinden haberler var.Direðe çýkan Lamborghini mi dersin,refüjde parçalanan Ferrari mi? Kazadanöncesi, kaza yeri ve kaza sonrasý. Gerçekanlamda sorunlarýn var gazete web sitesi.Bence doktorluk dönemin geldi de geçiyorbile.

    *Birbirimize bu kadar yakýnken üzüntüler,

    üzmeler niye ey dostlar!.. Seninyürüdüðün yoldan ben de yürüyorum,senin dokunduðun kapý koluna ben dedokunuyorum. Senin aðzýna deðdirerekgeðire geðire içip öylesine fýrlattýðýn kolakutusunu ben de görüyorsam evet çokyakýnýz. Hatta o kola tenekesine takýlýpyerlerde yuvarlanabiliyorsam çok yakýnýz.Ve bu yuvarlanma anýnda elimde bir adetköpek tasmasý varsa ve bu tasmanýnucunda bir köpek varsa ve ben o kolatenekesi yüzünden düþmek, ezilmek,elimden köpeði kaçýrabilme ihtimallerini 2saniyede düþünebiliyorsam. Evet, çokyakýnýz. Sen, ben ve leþ kola teneken.

    *'Yüzün gökyüzünde bakamýyorum/

    Havada nefesin var boðuluyorum/ Bensana baðlarýmý çözemiyorum/ Baþka birdünya yok gidemiyorum'

    Göksel...

    Sen iyi misin be Gökselim. Yaktýn yine.*

    Bir ara okurum, bir ara izlerim dediðinbütün eserler abilerine haber vermiþ senidýþarda bekliyorlar. Çok pis dayak geleceksana. Yüzün, gözün, ruhun aydýnlanacakbu dayaktan sonra. Saðlam bir dayak.

    *Yazý o kadar özledim ki Düðünlerde

    küçük gelin yapýlmýþ, saða sola koþuþansevimsiz çocuklar özlenir mi? Onu bileözledim!

    *Avanta'ya bayýlan, avanta için canýný

    vermeye hazýr adam'ýn enerjisi de ayrý birpistir yalnýz. Olduðu yerden kaç, olduðunyere gelirse kaçýrt. Çok fena. Neredenbeleþ çýkartýrým diye yüro yüro dönengözler.

    *Böyle tatlý tatlý çekiþtirirken birini, o biri

    gelse arkandan ensene bir tokat atsa.Saðlam bir tokat. Kýzar mýsýn? Þiddetekarþýyýz o ayrý.

    *Narsistlik son dönem ürünü deðil.

    Kesinlikle 30-40 sene önce de var olanbir duygu ve eziyet çektirme yöntemiolarak kullanýlýyordu. En masumþarkýlardan birini inceliyoruz; 'Tatmadýðýmzevk kalmadý dünyada, hangi kalbegirdimse kaldý izim, taþa geçer kendimegeçmez sözüm, ben yalnýzým, benyalnýzým, yalnýzým'. Tatmadýðý zevkkalmamýþ, bize hava atýyor. Üstüne üstlükherkesin kendini unutamadýðýný, ne deþahane bir insan olduðunu hemencecikkalp ve kalp izi ikilisiyle perçinliyor.Yalnýzlýk vurgusuyla da saðlam bir duygusömürüsü cilasý çekiyor. Baþa bela sevgili.

    *Algýlama düzeyi zayýf kýz ve ablasý ve

    ablasýnýn sevgilisi üçlemesi:(ikimiz de sevmiþtik/1997)Kýz: Ablamla nasýl tanýþtýnýz?Ablasýnýn sevgilisi: Nasýl tanýþtýðýmýz

    önemli deðil, ben onu çok seviyorum.Ablasý: Ben de onu çok seviyorum.Kýz: Ne kadar güzel. Birbirinizi çok

    seviyorsunuz.

    Senin aðzýna deðdirerek geðire geðire içip öylesinefýrlattýðýn kola kutusunu ben de görüyorsam evet çok

    yakýnýz. Hatta o kola tenekesine takýlýp yerlerdeyuvarlanabiliyorsam çok yakýnýz. Ve bu yuvarlanmaanýnda elimde bir adet köpek tasmasý varsa ve bu

    tasmanýn ucunda bir köpek varsa ve ben o kola tenekesiyüzünden düþme, ezilme, elimden köpeði kaçýrma

    ihtimallerini 2 saniyede düþünebiliyorsam. Evet, çokyakýnýz. Sen, ben ve leþ kola teneken.

  • 5 Þubat 2012 Pazar 11Pazar

    ... FÝLM ...

    ... FÝLM

    ...

    Kim ne derse desin, 'Zenne' taþgibi ve ayný zamanda son derecedokunaklý bir film. Bu söylenen,onun hem politik hem de sanatsalkalibresi yüksek bir film olduðuþeklinde de okunsa yeridir. Türksinemasýnda eþcinsellik, ondan öte'transgender' (transeksüellik/travestilik) olgusu, hiç bu ölçüdepolitik aðýrlýklý olarak ele alýnmadý.

    Filmde her þeyden önce 'maþist-gelenekçi' toplumun içyüzü veikiyüzlülüðü ortaya serilmekte.'Maþizm'i (faþizm çaðrýþýmýný dahiç ötelemeye yeltenmeden)maçoluðu norm yapmak,yüceltmek, fetiþleþtirmek olarakokuyabilirsiniz. Bu 'maþizm'lehemhal bir 'Türk militarizmi'ninþifresi de filmde eþcinsellik 'de-coder' yapýlarak kýrýlýyor.

    Þu yorum bilmiyorum çok muabartýlý olur: Bütün renkleri aynýhýzla kirleten maþist, militarist,heteroseksist toplumda birinciliðineþcinselliðe verildiðini sarsýcýbiçimde düþündüren bir yapýtlakarþý karþýyayýz!..

    Film pek çok yönden ve pek çokdüzlemde ele alýnabilir ve yine pekçok bakýmdan sorgulanýpeleþtirilebilir. Bu hâlihazýrdayapýlmakta zaten Tartýþmalarýnekranda da sürdüðünü görüyoruz.Bense sadece filmin bana çokdokunan bir kesiti üzerinde durmakistiyorum. Yukarýda yaptýðým giriþtede fark edilecek þekilde eþcinsellikve erkeklik (daha özel olarak'maþizm') arasýndaki 'yüksekgerilim hattý' üzerinde daha fazlayoðunlaþma imkâný vereceði içinolacak bu

    Bir trans, bir de eþcinsel erkekkarakterin birbiriyle dengeli aðýrlýkta

    ön plana çýktýðý filmde eþcinsel 'Ahmet'in(Erkan Avcý) babasýnýn (Ünal Silver), arkaplanda kalsa da filmin en can alýcýtiplemelerinden biri olduðu kanýsýndayým.Alabildiðine 'insan', bu nedenle de (yinealabildiðine) 'maþist kültür'ün 'baba'beklentisini karþýlamaktan uzak bir tiplemebu Bir erkekten 'erkek olmak' adýnabeklenen ne varsa, sertlik, þiddet, huþunet,vb., bunlarýn hepsinden 'arî' bir 'melek'insan. Gelgelelim bu haliyle bir 'sapma'ayný zamanda. 'Sapýna kadar erkekolmak'tan bir 'sapma'!..

    Film, bu 'sapma'nýn 'maþist' Anadolugeleneðinde nasýl ölümcül birlanetlenmeye uðradýðýný onun karýsý,'Ahmet'in de annesi 'Kezban' (RüçhanÇalýþkur) karakteri dolayýmýyla hikâyeediyor. 'Kezban' ayný zamanda 'maþizm'inerkekle muteber deðil, fakat 'unisex'olduðunu örnekleyen bir karakter! Bubakýmdan 'Zenne', erkeklik 'kale'sine adeta'röveþata' ile gölü çakan bir çalýþma olarakda deðerlendirilebilir.

    Evet, maçoluktan alabildiðine uzak,müþfik ve yumuþak bir baba ve aksine'maþist' ideolojiyi alabildiðine içselleþtirmiþbir anne karakteri filmde vurgulu biçimdebize sunularak onlardan vücut bulmuþ'Ahmet'in psiko-kültürel alt yapýsýnadikkatimiz çekiliyor. Bu noktada kendieleþtirimizi kendimiz yapalým: Filmin banagöre sorgulanmayý en fazla hak eden yaný,eþcinsel/transgender kimlikleri ele alýrkentematik aðýrlýðýn onlarýn 'ne olduðu'ndanziyade onlara neyin 'neden olduðu'naverilmiþ olmasý

    Yani 'maþist' iktidarýn maðlubu bir'baba'dan olma 'Ahmet', babasýndanhaþinlik yerine þefkati, kabalýk yerineyumuþaklýðý ta en baþtan 'kültürel' olaraktevarüs etmiþ. Bu 'miras'tan onu yine taen baþtan döve döve geri almak isteyenannesini de 'erkekliðin rüknü' sayýlanheteroseksüelliði reddederek protesto

    etmiþ. Filmde böyle bir ima var mý, var.Ama bu 'kusur'dan dahi 'hayýr' çýktýðýsöylenebilir. Çünkü 'insan'lýðýndan ötürübir türlü 'taþýyýcý'sý olamadýðý 'erkekiktidarý'ndan yoksun bir 'Baba' ilebabasýndan 'insan olma'yý tevarüsettiðinden ötürü o iktidarý elinin tersiyleiten eþcinsel 'Oðul'un ölümcülkarþýlaþmasý, sembolik anlamda hayliradikal mesajlar sunuyor.

    Kendi varoluþ formasyonuyla bile'erkeklik' adýna bir 'kir' teþkil eden adam,bunun bedelini kendisinden olma,dolayýsýyla bu kirlilikle mamul ve de malûleþcinsel oðlunu öldürüp, 'maþizminnamusu'nu temizleyerek ödemekte. Tabiibu çok alýþýk olmadýðýmýz bir 'namusdavasý'. Ama alýþýk olduðumuz namusdavasýndan mahiyet itibarýyla bir farký dayok. Bir adam, maþist düzenin aile-içitemsilcisi olan karýsýnýn iteklemesiyleoðlunun eþcinselliðini namus davasýyapmakta ve onu katletmekte.

    Namus, cinselliðin erkeðin baþýna açtýðýbelâ Bu belâ, 'erkek-özne'ninsahiplendiði, yani ona 'nesne' kýlýnmýþvarlýklarýn, kadýn ya da erkek farketmeksizin cinsel bir 'kuraldýþý'lýða(isteyerek ya da istemeyerek)savrulmasýndan geliyor. 'Kural' ne peki?Evlilik ve heteroseksüellik Yani kýzýnýnevlilik-dýþý iliþkisi kadar, oðlununheteroseksüalite-dýþý iliþkisi de bir erkekiçin namus meselesi. Bunlarý 'namus belâsý'olarak birleþtiren de bir iktidar pratiðiolarak erkeklik

    Ýþte o yüzden 'Ahmet'in müþfik birinsan kalbine sahip babasý, bu müþfikliði'yumuþak'lýk olarak kendi diline tercümeeden 'maþist' iktidarýn baskýsýna daha fazladirenemeyerek belki hayatýnda ilk kez oiktidarýn 'temsilci'liðine soyunup oðlunukurþunluyor. Bu 'temsiliyet'in esasen bir'teslimiyet' olduðu, daha çarpýcý, sarsýcý,ürpertici nasýl anlatýlabilir ki?! Oðluna

    doðrulttuðu silahtan çýkankurþunlar, özde adamýn içinde, iççeke çeke yaþayan 'insan' kalbinesaplanýyor.

    Foucault'nun meþhursözüdür, malûm: "Ýktidar heryerdedir. Ama direniþ de!.."

    Herhalde bu sözü 'erkekiktidarý' özelinde ve 'Zenne'ninkurgusuyla etkileþime girerekformülleþtirmeye çalýþýrsakeþcinselliðin, bu iktidarkarþýsýnda direniþ için bir imkânalaný olduðu söylenebilir. Amaburadan, yine Foucault'ya ait,"Hepimiz eþcinsel olmalýyýz"sözünü deklare ettiðimiz dezannedilmesin (isteyenzannedebilir de ayrýca!).

    H o m o s e k s ü e l l i k ,heteroseksüellik, biseksüellik,transeksüellik, travestilik ve dahaniceleri, bir 'yelpaze' olan insancinselliðinin seçenekleriHangisine yöneliminiz olacaðý,dürtünüze, duygunuza, ruhunuzakalmýþ.

    Mesele, 'maþizm'e yönelipinsanlýðýnýzdan olmamanýz! Ýþtebu bakýmdan, eþcinselliðin (isterkültürel olsun ister biyolojik)'doða'sýný anlamakta 'insanolmak' adýna büyük yarar var.'Zenne' bu yönde adým atmayaizleyenini kýþkýrtan bir film

    (TAYFUN ATAY/T24/27 Ocak 2012)

    Not: "Zenne" filmininsenaryosu ayný zamanda

    yönetmeni olan M.Caner Alpertarafýndan, 2008 yýlýnda babasý

    tarafýndan öldürülen AhmetYýldýz'ýn gerçek hikayesinden

    esinlenilerek yazýldý

  • Yeþil adamtopraklarýn peþkeþ çekiliyordaðlarýn...Baþýna yeþil bir sarýk sarýlýyortopla bavulunudoldur içine insanýnýkaç buralardan...Diyeceksin ki"Bu küçük bavula kimi sýðdýrayým?"Daðýný yontanlarý alma mesela,sahillerini sömürenleri ya da...Rahmini çatlatýrcasýnaseni dölleyenleri,zorla doðurtanlarý, bir de..."Ölü doðanlarý"zaten götüremezsin,onlara boþuna üzülme adam...Biletin de tek gidiþ olsun,açýk býrakma sakýn...Helalleþ,helalleþecek birini bulursan!Sen gider gitmezparsellenecek denizin,ýsmarlanan yeni adadaha bir yakýn olacakkuzeye, bilesinve daha bir uzak güneye!Muzaffer anlatýcýlaranlatýp duracak yenilgini,kahraman bir esir olacaktýn oysa,kalsaydýn...Kalýþýn bir belagidiþin bir bela ,adam.Pusulaný da alma yanýnao da yönünü þaþmýþ bir kere,ne kuzey belli ne güneyne sað ne sol...Biletini o kesmedi mi,dinle yüreðini...Rüzgarýn hangi yöne estirirse gayrý yelkenini...Sana ,bana, bizeuðurlar olsun adamuðurlar olsun...