PARALEL DİNLER...4 PARALEL DİNLER VE ÜMMÎLER Menfaat çevreleri ile dünyayı ahiretten çok...

3
4 PARALEL DİNLER VE ÜMMÎLER Menfaat çevreleri ile dünyayı ahiretten çok seven din âlimleri bir araya gelince paralel din oluşur. Halk da menfaatine düşkün olduğu için doğruları söyleyenleri dışlarlar. İst. Üni. İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi [email protected] Prof. Dr. ABDULAZİZ BAYINDIR Paralel din, Allah’ın dinini menfaatlerine alet edenlerin kurdukları dindir. Dini yapılanmaların neredeyse ta- mamı paraleldir. Bu iş öyle ustaca yapılır ki, çoğu kim- se onu yapanı büyük din âlimi sayar. Menfaat çevre- lerinin verdiği destekle paralel din, gerçek dinin yerini alır ve gerçek dindarlar, mürted veya zındık sayılarak yargısız infaz edilirler. 1 En büyük sömürü din sömürüsüdür. Çünkü şu ayete göre herkes kendini dindar sayar: ِ ّ اِ ونُ ن دِ اء مَ يِ لْ وَ أَ ينِ اطَ ي وا الشُ ذَ خ اتُ مُ ه نِ إُ ةَ لَ الضُ مِ هْ يَ لَ ع قَ ا حً ريقَ فَ ى وَ دَ ا هً ريقَ فَ ونُ دَ تْ ه م مُ ه نَ أَ ونُ بَ سْ حَ يَ وAllah bir kesimin doğru yolda olduğunu onaylar. Bir kesim de sapık sayılmayı hak eder. Onlar Allah’a daha yakın 2 saydıkları şeytanları evliya edinirler, üstelik doğru yolda olduklarını sanırlar. (A’râf 7/30) Evliyâ, velinin çoğuludur. Veli, araya başkası gireme- yecek şekilde yakın olmayı ifade eder. Velilik de bir işi üstlenme ve yardımcı olma anlamına gelir. 3 Allah’ın bizden ne istediği, ancak onun kitabından öğ- renilebilir. Ama bu şeytanlar, kendi görüşlerini Allah’ın Kitabının yerine geçirerek tanrılaşmak isterler. İlgili ayet şöyledir: َ لَ عَ جَ وِ هِ بْ لَ قَ وِ هِ عْ مَ ى سَ لَ عَ مَ تَ خَ وٍ مْ لِ ى عَ لَ عُ اُ ه لَ ضَ أَ وُ اهَ وَ هُ هَ هَ لِ إَ ذَ خ اتِ نَ مَ تْ يَ أَ رَ فَ أَ ونُ ر كَ ذَ تَ َ فَ أِ اِ دْ عَ بْ نِ مِ يهِ دْ هَ يْ نَ مَ فً ةَ اوَ شِ غِ هِ رَ صَ ى بَ لَ عKendi arzusunu kendine tanrı edineni gördün mü? Bilerek yaptığı için 4 Allah onu sapık saymış, sanki 5 kulağına ve kalbine mühür basmış, gözüne de per- de çekmiştir. Allah kabul etmedikten sonra artık kim onu doğru yolda görebilir. Bilginizi kullanmaz mısı- nız? (Câsiye 45/23) Her Müslüman, Kur’ân’ın ilk sırada olması gerektiğini bilir. Menfaatlerine ters düşünce Kur’ân’ı ikinci sıraya koyan, yaptığını suç saymazsa, Allah ile ilişkisini ke- ser. Bunu, ilim süsü vererek yapanlar Allah ile kulları arasına girmiş ve en büyük günahı işlemiş olurlar. Al- lah Teâlâ bunları şöyle anlatmıştır: ِ ةَ رِ خْ ى الَ لَ ا عَ يْ ن الدَ اةَ يَ حْ الَ ون بِ حَ تْ سَ يَ ينِ ذ . الٍ يدِ دَ شٍ ابَ ذَ عْ نِ مَ ينِ رِ افَ كْ لِ لٌ لْ يَ وَ وٍ يدِ عَ بٍ لَ َ ي ضِ فَ كِ ئَ ولُ ا أً جَ وِ ا عَ هَ ونُ غْ بَ يَ وِ اِ يلِ بَ سْ نَ عَ ون دُ صَ يَ وKâfirlerin, suçlarına bağlı 6 azaptan çekecekleri var. Onlar, dünya hayatını Ahiretten çok seven ve ıvec yapmaya çalışarak Allah’ın yolundan uzaklaşan/ uzaklaştıran kimselerdir. Onlar derin bir sapkınlık içindedirler. (İbrahim 14/2-3) Ivec = عوج, düşünerek ve uzak görüşle anlaşılabilecek şekilde yapılan çarpıtmadır. 7 Bunu ancak dini iyi bilen yapar. Hem kendi sapar hem de başkalarını saptırır. Dünyayı ahiretten çok seven bu insanlara destek olan- larla ilgili ayetler de şunlardır: اً وُ زُ ا هَ هَ ذِ خ تَ يَ وٍ مْ لِ عِ رْ يَ غِ بِ اِ يلِ بَ ن سَ ع لِ ضُ يِ لِ يثِ دَ حْ الَ وْ هَ ي لِ رَ تْ شَ ن يَ مِ اس النَ نِ مَ و يِ ف نَ أَ ا كَ هْ عَ مْ سَ يْ م ن لَ أَ ا كً رِ بْ كَ تْ سُ ى م لَ ا وَ نُ اتَ آيِ هْ يَ لَ ى عَ لْ تُ ا تَ ذِ إَ وٌ ينِ ه مٌ ابَ ذَ عْ مُ هَ لَ كِ ئَ ولُ أ. ٍ يمِ لَ أٍ ابَ ذَ عِ بُ هْ رِ ّ شَ بَ ا فً رْ قَ وِ هْ يَ نُ ذُ أ(Halkı,) bilmeden 8 Allah’ın yolundan saptırmak ve o yolu istismar etmek 9 için boş söze bedel ödeyen insan vardır. İşte onların hakkı alçaltıcı bir azaptır.

Transcript of PARALEL DİNLER...4 PARALEL DİNLER VE ÜMMÎLER Menfaat çevreleri ile dünyayı ahiretten çok...

Page 1: PARALEL DİNLER...4 PARALEL DİNLER VE ÜMMÎLER Menfaat çevreleri ile dünyayı ahiretten çok seven din âlimleri bir araya gelince paralel din oluşur. Halk da menfaatine düşkün

4

PARALEL DİNLERVE ÜMMÎLERMenfaat çevreleri ile dünyayı ahiretten çok seven din âlimleri bir araya gelince paralel din oluşur. Halk da menfaatine düşkün olduğu için doğruları söyleyenleri dışlarlar.

İst. Üni. İlahiyat Fakültesi Öğretim Ü[email protected]

Prof. Dr. ABDULAZİZ BAYINDIR

Paralel din, Allah’ın dinini menfaatlerine alet edenlerin kurdukları dindir. Dini yapılanmaların neredeyse ta-mamı paraleldir. Bu iş öyle ustaca yapılır ki, çoğu kim-se onu yapanı büyük din âlimi sayar. Menfaat çevre-lerinin verdiği destekle paralel din, gerçek dinin yerini alır ve gerçek dindarlar, mürted veya zındık sayılarak yargısız infaz edilirler.1

En büyük sömürü din sömürüsüdür. Çünkü şu ayete göre herkes kendini dindar sayar:

ياطين أولياء من دون الل لالة إنهم اتخذوا الش فريقا هدى وفريقا حق عليهم الضهتدون ويحسبون أنهم م

Allah bir kesimin doğru yolda olduğunu onaylar. Bir kesim de sapık sayılmayı hak eder. Onlar Allah’a daha yakın2 saydıkları şeytanları evliya edinirler, üstelik doğru yolda olduklarını sanırlar. (A’râf 7/30)

Evliyâ, velinin çoğuludur. Veli, araya başkası gireme-yecek şekilde yakın olmayı ifade eder. Velilik de bir işi üstlenme ve yardımcı olma anlamına gelir.3

Allah’ın bizden ne istediği, ancak onun kitabından öğ-renilebilir. Ama bu şeytanlar, kendi görüşlerini Allah’ın Kitabının yerine geçirerek tanrılaşmak isterler. İlgili ayet şöyledir:

على علم وختم على سمعه وقلبه وجعل أفرأيت من اتخذ إلهه هواه وأضله الل أفلا تذكرون على بصره غشاوة فمن يهديه من بعد الل

Kendi arzusunu kendine tanrı edineni gördün mü? Bilerek yaptığı için4 Allah onu sapık saymış, sanki5 kulağına ve kalbine mühür basmış, gözüne de per-

de çekmiştir. Allah kabul etmedikten sonra artık kim onu doğru yolda görebilir. Bilginizi kullanmaz mısı-nız? (Câsiye 45/23)

Her Müslüman, Kur’ân’ın ilk sırada olması gerektiğini bilir. Menfaatlerine ters düşünce Kur’ân’ı ikinci sıraya koyan, yaptığını suç saymazsa, Allah ile ilişkisini ke-ser. Bunu, ilim süsü vererek yapanlar Allah ile kulları arasına girmiş ve en büyük günahı işlemiş olurlar. Al-lah Teâlâ bunları şöyle anlatmıştır:

الخرة على نيا الد الحياة يستحبون الذين شديد. عذاب من للكافرين وويل ويبغونها عوجا أولئك في ضلال بعيد ون عن سبيل الل ويصد

Kâfirlerin, suçlarına bağlı6 azaptan çekecekleri var. Onlar, dünya hayatını Ahiretten çok seven ve ıvec yapmaya çalışarak Allah’ın yolundan uzaklaşan/uzaklaştıran kimselerdir. Onlar derin bir sapkınlık içindedirler. (İbrahim 14/2-3)

Ivec = عوج, düşünerek ve uzak görüşle anlaşılabilecek şekilde yapılan çarpıtmadır.7 Bunu ancak dini iyi bilen yapar. Hem kendi sapar hem de başkalarını saptırır.

Dünyayı ahiretten çok seven bu insanlara destek olan-larla ilgili ayetler de şunlardır:

بغير علم ويتخذها هزوا ومن الناس من يشتري لهو الحديث ليضل عن سبيل اللهين وإذا تتلى عليه آياتنا ولى مستكبرا كأن لم يسمعها كأن في أولئك لهم عذاب م

ره بعذاب أليم. أذنيه وقرا فبش

(Halkı,) bilmeden8 Allah’ın yolundan saptırmak ve o yolu istismar etmek9 için boş söze bedel ödeyen insan vardır. İşte onların hakkı alçaltıcı bir azaptır.

Page 2: PARALEL DİNLER...4 PARALEL DİNLER VE ÜMMÎLER Menfaat çevreleri ile dünyayı ahiretten çok seven din âlimleri bir araya gelince paralel din oluşur. Halk da menfaatine düşkün

5

Karşısında ayetlerimiz okunduğu zaman büyükle-nir, sanki hiç duymamış, sanki kulaklarında ağır-lık varmış gibi sırt çevirip gider. Ona acıklı bir azap müjdesi ver. (Lokman 31/6-7)

Menfaat çevreleri ile dünyayı ahiretten çok seven din âlimleri bir araya gelince paralel din oluşur. Halk da menfaatine düşkün olduğu için doğruları söyleyenler dışlanırlar. “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” denmesi bundandır. Yanlış hesapları bozan bu kişiler sabırlı olurlarsa onuncu köye muhtar olur, hatasını an-layan dokuz köyü ve başka köyleri kendilerine bağlar-lar.

Çok sayıda ayette Allah, Kitabına sarılmayı ve bölün-memeyi emretmiştir. Bir ayet şöyledir:

قوا واعتصموا بحبل الل جميعا ولا تفر

Allah’ın ipine (Kur’ân’a) hep beraber sıkı sarılın, bö-lünmeyin. (Âli-i İmrân 3/103)

Dinlerini bölüp parçalayanlarla bir ilişkimizin olama-yacağı da şu ayette bildirilmiştir:

ثم الل إلى أمرهم إنما شيء في منهم لست شيعا وكانوا دينهم قوا فر الذين إن ئهم بما كانوا يفعلون ينب

Dinlerini fırkalaştıran ve onlara taraftar olanlar var ya, hiçbir konuda onlardan olamazsın. Onların işi Allah’a kalmıştır. Daha sonra Allah, onların yaptık-larını kendilerine bildirecektir. (En’âm 6/159)

Mezheplere bölünmeler, Kur’ân kadar önemli olan

hikmet kavramının yok edilmesi ve doğan boşluğu ulemanın doldurmasıyla oluşmuştur. Hikmet, Allah’ın kitabından doğru hüküm çıkarma yöntemidir. Hikmetin bütün kuralları Kur’ân’a yerleştirilmiş, Nebîmiz de ha-yatı boyunca ümmetine bu yöntemi öğretmiş ve uygu-lamıştır.10 Kur’ân’daki çözümlere, sadece bu yöntemle ulaşılabilir. Çünkü şu ayetlere göre Kur’ân’ı sadece Al-lah açıklar:

إنني تعبدوا إلا الل لت من لدن حكيم خبير. ألا الر كتاب أحكمت آياته ثم فصنه نذير وبشير. لكم م

ELİF! LÂM! RÂ! Bu öyle bir kitaptır ki ayetleri muh-kem kılınmış sonra doğru kararlar veren ve her şeyin iç yüzünü bilen Allah tarafından açıklanmıştır. Böyle olması, Allah’tan başkasına kul olmamanız içindir. (Ya Muhammed de ki:) Ben de o kitapla sizi uyaran ve müjdeleyen kişiyim. (Hûd 11/1-2)

Allah’ın yaptığı açıklamalara, ancak O’nun koyduğu usulle ulaşılabilir. Ayete göre başka bir yola başvur-mak, kendini Allah’ın yerine koymaktır. Durum bu ka-dar açık olduğu halde yukarıdaki ayetlerin anlamını çarpıtmamış bir tefsir ve meal bulmak bile son derce zordur. Zaten Kur’ân’ın yalnız Allah tarafından açık-landığını kabul eden bir mezhep de yoktur.

Kur’ân’ı âlimler açıklamış ve bütün dinî kitaplar bu şe-kilde oluşmuştur. Mesela inanç ile ilgili birçok kavram gibi kader kavramı da saptırılınca tefsir kitapları Al-lah’ın insanı imtihan etmesinin gerçek değil, bir mecaz olduğuna dair anlatımlarla doldurulmuştur.11

Page 3: PARALEL DİNLER...4 PARALEL DİNLER VE ÜMMÎLER Menfaat çevreleri ile dünyayı ahiretten çok seven din âlimleri bir araya gelince paralel din oluşur. Halk da menfaatine düşkün

6

BaşyazıProf. Dr. ABDULAZİZ BAYINDIR

Kölelik ve cariyelik, kadının boşanma hakkı, çocuk-ların evlendirilmesi, evliliğin denetlenmesi, mürtedin öldürülmesi ve daha birçok şey, yüzde yüz Kur’ân’a aykırı olduğu halde ittifakla kabul edilen ve ilim diye okutulmaya devam edilen konulardan olmuştur.12 Faiz ile ilgili görüşler de faizin önünü açıp ticaretin önünü kapayacak niteliktedir.13

Bugün Müslümanlar, dünyanın en büyük hazinesi üze-rinde oturan ama zengin olduklarını bilmedikleri için fakirlerin bile aşağıladığı dilenciler gibidirler. Hikmet kaybedildiği için hiçbir problem çözülememekte, çö-züm yerine problem üretilmektedir.

İslâmî bilgilerin okutulduğu kurumlar insanları, geç-mişten gelen yanlış bilgilerle şartlandırdığı için aşağı-

daki ayetlere göre bunların ahirette kurtulma ihtimal-leri vardır.

يون لا يعلمون الكتاب إلا أماني وإن هم إلا يظنون. فويل للذين يكتبون ومنهم أما م م فويل لهم ثمنا قليلا به ليشتروا بأيديهم ثم يقولون هـذا من عند الل الكتاب

ا يكسبون م كتبت أيديهم وويل لهم م

Onların bir kısmı ümmîdir;14 o kitabı değil, onunla ilgili kurguları15 bilir ve sadece tahmin yürütürler. Fakat elleriyle kitap yazan, sonra geçici16 bir çıkar için “Bu Allah katındandır!” diyenlerin çekeceği var. Hem yazdıklarından dolayı çekecekleri var hem de kazandıklarından dolayı çekecekleri var!17 (Bakara 2/78-79)

Bazıları, ümmî olma farkıyla kurtulabilirler. Kendile-rine ilgili ayetler gösterildiği halde yollarına devam edenler ise şu ayetlerde anlatılan cezadan kurtulama-yacaklardır:

تتلى عليه ثم يصر مستكبرا كأن لم يسمعها ويل لكل أفاك أثيم يسمع آيات اللره بعذاب أليم فبش

Yalanlar uydurup duran ve hayırlı şeylerden geri ka-lan herkese yazıklar olsun! Allah’ın kendine karşı okunan ayetlerini dinler ama dinlememiş gibi dav-ranıp büyüklük taslayarak yoluna devam eder. Sen ona acıklı bir azabı müjdele. (Câsiye 45/7-8)

1. Mürtedlerle ilgili bilgiye şu linkten ulaşıla-bilir: http://www.suleymaniyevakfi.org/kutsanan-gelenek-ve-kuran/kurana-ve-ge-lenege-gore-dinden-donmenin-cezasi.html

2. Ayet metnindeki من دون الل = min dûnillah sözü, Allah’tan aşağı, insanlardan yukarı, yani Allah ile insan arasında bir yeri ifade eder. Firuzabâdî, Kamus Tercümesi, Mütercim Asım, Bahriye Matbaası 1305.

3. Er- Rağıb el-İsfahânî, (ö. 425 h.), Müfredât (thk: Safvan Adnan Dâvûdî) عوج md. Dımaşk ve Beyrut, 1412/1992.

4. Böyle bir iş bilmeden yapılamaz.

5. Bu gibi ayetlerde önyargılar, istiare-i temsili-yye (alegori) denen mecazî anlatımla can-landırılır. İstiarede benzetme edatı gizlenir ama bu mecaz, gerçek sanıldığı için buradaki gizli benzetme edatı tarafımızdan “sanki” sözüyle açığa çıkarılmıştır.

6. Ayetteki = شديد şedîd, sıkıca bağlı demek-tir. Allah’ın ödülü veya cezası, kulun fiiline

bağlıdır: “Kim bir iyilikle gelirse ona, on katı verilir. Kim de kötülükle gelirse sadece bir katı ile cezalandırılır. Kimseye haksızlık yapılmaz.” (En’âm 6/160)

7. Rağıb el-isfehân’in müfredât, a-v-’c md.

8. Ayet metnindeki “بغير علم=bilmeyerek” sözü “Allah’ın yolundan saptırmak için = ليضل عن sözünün gizli tümleci olan saptırılan ”سبيل الل“insanları” tanımladığı için anlam o şekilde verilmiştir. Çünkü boş söze yatırım yapanın onu bilmemesi mümkün olmaz

9. Ayetteki هزؤ= hüzüv, خرية -suhriyye an =السlamındadır. Suhriyye, birini ücret ödemeden çalıştırmaktır. Kelimeye istismar anlamı vermemiz bundandır.

10. Hikmet konusu Fatih ORUM tarafından kaleme alınmış olan vakfımız tarafından yayınlanan “Kur’an’ı Anlama Usûlü” kitabın-da anlatılmıştır.

11. İmtihan ile ilgili olarak Doğru Bildiğimiz Yanlışlar kitabımızın 5. Baskısında İmtihan

başlığındaki bilgilere bakılabilir. S. 229.

12. Bu konulardaki doğru bilgileri, vakfımızın yayınladığı kitaplarda ve internet sitelerinde yazı veya sohbet olarak bulabilirsiniz.

13. Ticaret ve Faiz kitabımızın ilgili bölümlerinde bu konular ayrıntılı olarak anlatılmıştır.

14. Ümmi, burada, Kitab’ı bilmeyen kişi anlamın-dadır.

15. “Kurgular” diye meâl verdiğimiz emânî, üm-niyye’nin çoğuludur. Mücahid’e göre “yalan” anlamındadır. Diğerlerine göre de kitabı anlamadan okumaktır (Müfredât).

16. Kalîl = قليل, bir şeyin az olduğu veya geçici olduğu anlamına gelir (Ahmed b. Faris b. Zekeriya, Mu’cemu mekâyîs’ul-luğa, Beyrut, tarihsiz).

17. “Hayırlı şeylerden geri kalma” anlamı verdi-ğimiz kelime ism = الإثم’dir. (Bkz. Müfredât)

Notlar