Pages from D00033c14y1975 -...
Transcript of Pages from D00033c14y1975 -...
DiYAN,ET iŞLERi BAŞKANLIÖI YAYlNLARI
DİYANET
DERGlSl
DINI, ILMI, EDEBI, MESLEKI AYLlK DERGI
!mUyaz Sahlbl ve Yazı İşlerlnl · l1'lllen İdare Eden Sorumlu Müdür
M. SAlM YEPREM
Dlyanet İşleri Başkanlıg-ı Derleme ve, Yayın Müdürü
Ayyıldız Matbaıı.sı A.Ş,
17 75 92 - 17 25 24 Ankara
Mlzanpaj Grafik Stüdyo S 17 00 26 - Ankara
TEMMUZ • AGUSTOS
ClLT: XIV - SAYI: 4
BU KUR'AN,
ONUNLA
UYARlLSlNLAR
VE TEK
BiR TANRI
BULUNDUGUNU ' BiLSiNLER
VE AKlL
SAHiPLERi
ÖGÜT ALSlNLAR
DiYE
iNSANLARA
TEBLİG
EDiLMiŞTiR.
(İBRAHiM: 52)
. --·
BEY'iN NEViLERiNDEN · OLAN "SELEM AKDi"
MADUMUN SATIŞI OLDUGUNDAN, BAZI
ÖZELLiKLERi HAİZDiR. İŞTE BU KENDiNE HAS
ŞARTLAR iLEDiR Ki, BEY'İN DiGER
KlSlMLARlNDAN AYRlLlR. ISLAM HUKUKUNDA
DiGER MÜESSESELERi GiBi SELEM DE ŞER'i
DELILLERLE SABiTTiR. FIKIHTAKi YERiNi KiTAP,
SÜNNET VE iCMA iLE ALMii;mR. ORiJiNDEKi
YERiNi MÜMKÜN OLDUGU KADAR
MUFASSAL OLARAK GÖSTERMEGE
CALIŞTIGIMIZ SELEM AKDiNİN, DÖRT FIKHi
MEZHEBE GÖRE ERKAN VE ŞARTLARINI DA
IŞARET ETMiŞ BULUNUYORUZ.
iSLAM HUKUKU DA SELEM AK 1
ÜZERi E BiR
i .CELEME
·M. Talat· KARACiZMELi
DiYANET DERGiSi SAYI: 4
TEMMUZ AGUSTOS 1975
Dlyanet Iş. Bşk. Planlama Müşavirl 211
i
1 i
1 l
.;
!sLlıı H'I::TrQ"'K,...O.,K710mNPA
S ELEM .AKD!
"ÜZERİNE BİR
İNCELEME
DiYANET DERGiSI SAYI:· 4
·TEMMUZ AGUSTOS
1975
212
A - taritler,
B - Salem ve Selef t..elimele- · rının Izahı,
C - Salem akdiyle ilgili deyim-ler.
A - Genel olarak selem akdint şöyle tarif edebiliriz:
Bedeli peşin ödenmek şartiyle, tayin edilen müddet hitamında, taraflarca vasıfları bilinen muayyen bir malın, teslimini gerektiren alım
satım anlaşmasıdır.
Fıkıh kitaplarında kısa olarak "müeccell muacceie satmaktır" diye tanımlanmışsa da, yine etraflı bir tarifi şudur: "Selem, samende derhal, mOsemmende de müeccel olarak mülkiyeti icabeden bir akiddir.''1
ı3undan başka selam; halk lisanında, bedelini peşin vererek veresiye mal almaya denir.2
B - Selam ve Selef kelimelerinin Izahı:
a) Salem ( tJ 1 ) sin ( l..Y' l
ve lam ( j) 'ın fethi ile esierne
( ~ 1 ) fiili.nden türeyen bir isim
dir. Hakiki mastan da islam'dir:
({>Lı '::J \) a.
Daha geniş bir tarifi şöyle yapılmaktadır .. "Salem, fethateynle selaf manasıriadır ki, büyu'urı envaından bir nev'in ismidir.
Müellif selefi selemle ve selemi seletle tarif eyledi. Kudduri'nin beyanına göre, selef ve selam, lügat-
(1) Tecrld, · c. 7, sh. 3. '(2) Anılan eser ve ayni yer. (3) Mezahib el-Erbaa, c. 2, sh. 802. ( 4) Kaıııus, c. 4, sh. 338.
ta iki bedelin birinin tacilini ve aherln te'cilini mutazammın, akidden ibarettir. Ve örf~ü şer'ide samenin tacilini ve müsemmen olan malın
te'cilini mucip akiddı;ı mahsus oidu."4
Şu halde lOgatta selemin manası re' sOlmanın (bedelin) · istical ve takdimidir. (Peşin verilmesidir.).
Görülüyor ki, selem'e selef de denillyor. Nitekim ibn-1 ömer Hazretleri de salem'In selef ·manasına geldiğini söylemiştir.ıı Şunu da belirteiim ki, seleı:n'l daha çok Hicaz ahalisl, selefi ise Irak halkı istimal etmişlerdir.a
b) Selef ( W::.U \ ) esiefe
. (....:aL... 1 ) fiilinden türeyen isim-
lerdendir masdan ise ( 0 )\...... ':1 l) dır. Tef'il babında kullanılmıştır;7
Her ne kadar s·elem selef manasına kuilanılmışsa da, lügat kitaplarında görüldüğü üzere selef, · selerne nazaran daha genel ve şumuliüdür. Çünkü selef, karz'ı. da kapsamaktadır. Şu halde selef· iki anlamda kullanılmaktadır.
1 - Mukriz (parayı veren)e Allah'ü Taala'nın vereceği sevaptan başka bir maddi menfaat yoktur. MOstakriz (borç altına giren) Ise aldığı şeyin aynını iade edecektir.
2- Selef, akid yapıldığı zamanki mevcut piyasadan, alacaklı lehine bir fiyat farkı bulunacak şekilde, malum bir malın muayyen bir müddetın bitiminde teslimi şartıyle yapılan, alış-veriş anlaşmasıdır.
Karşı lı k olarak genellikle para verildiği gibi aynı da verilir. Burada
(•*) Blbllyografya ve kısaltmaları yazıııın sonundadır. (5) Tae el-Arus, c. 8, s. 337. .
.(6) Mezahib el-Erbaa; c. 2, s. 302, Selem'ln selef manasında olduğuna dair bak: T.H. Lügati, s. 295.
(7) Aııılan eser ayııı yerl.
m.:;slif (parayı veren) lehine mevcut piyasadan blr faik, bir kazanç bulunmaktadır ki, işte bu ikinci kısma selem denir.8
Lügat kitaplarında selef şöyle
tanımlanmaktadır:
"Selef, bey'in nevilerinden olup, peşlıi para ve muayyen bir müddetle, sıfatları. tesbit edilen bir malın
satışıdır. Ayrıca karz için de kullanılan bir terimdir. Karz'da mukrlz'e bir riıenfaat yoktur, selef'de ise müslif'e kazanç vardır. Buna .halk dilinde selam denlr.s
Diğer bir şeklide salem şöyle
de tarif edilir:
"Salem; bir malın mevcut piyasadan müsllf lehine bir menfaatle, muayyen bir müddet Için borca satılmasıdır. Ayrica mukriz'e hiç bir (maddi) menfaat. sağlamayan karz'a da denlr.:ıo
C - Selam akdiyle ilgili bazı
deyimlerı
1 ..:... Bu alış-verişte alıcıya Rab~ büsselem, Müs!im, yahut sahibüsselem denir.
2 -· Saticıya, yanı müddet bitimlnde muayyen malı teslim edecek olana, · Müslem'ün · i!eyh veya Müse!!em'ün !!eyh adı verilir.
3 - Satılan mala, Müslem'ün flh, Mebl' veya müsemmen denilir.
3 - Satılan mala, Müslem'ün fih, Mebi' veya müsemmen denilir.
(8) Anılan eser ayni yeri. (9) Lisan el-Arab, c. 9, s.· 158-159.
(10) Tae El-Arus, c. 6, s. 143 .
4 -. Verllecek bedele, ise, re'sülmalisselem veya semen denmektedir.ıı
A - Selem Akdinin Hüküm ve Delilleriyle Orifindekl Veri;
B - Salem Muamelesinin Tarihçesi;
C -Salem Akdini Meşru Kıla~ Hikmet;
A - Selam'in hükmü. caiz olmasıdır. Nitekim Kitap, Sünnet ve icma · ile .meşrliluğu sabittlr.12
Selem'i bey'In · umumi hükümleriyle mukayese edersek, bazı ayrılıklara rastlarız. Mesela; "Madumun bey'i batıldır."ıa veya mebi'in şartları arasında bulunan "mebi'ln. mevcut olması lazımdır."ı4 gibi.
Islam hukukuna göre, Mece!!e'de formü!!eştiri!miş olan esaslar; se" !em akdinde yoktur. Zira selam muamelesi madumun {Akid esnasında mevcut olmayan eşya) satışıdır. Işte bu genel satış hükümlerinden satıcı lehine istisna kılınan bir ruhsat, .bir müsaadedir .... Bu müsaadenin hikmet! ilerde Izah ed!!ecektlr ....
Nitekim burada, mebl'ln madum olmakla heraber, hükmen mevcut olduğıma Itibar edillr.ııı
a) Kitaptakl yeri: . .
Kur'an-ı Kerim'de sure-i Bakara'nın, Müdayene ayeti diye isim~
tendirilen 282. ayeti kerim'esi, müfessirler ve fakihler tarafından se-
. (11) Bu deyimler için bak., T.H. Lügati, s. 259, Mezahlb el-Erbaa, c. 2, s. 303, Bil-men, c. 5; s. 121, O.T. Deylmler, c. !ı, s. 170, Tecrtd, c. 7, s. 3-9.
(12) Mezahlb el-Erbaa. c. 2, s. 304, Bilmen, c. 5, s. 121, Fetlıül Kadir, u. ·5; s. 323. (13) Mecelle madde 205. ·. (14) Mecelle madde 197. (15) Fetlıül Kadlr , c. 5, s .. 355.
HUKUKONDA !SLAM SELEM ARD! 'OZI!lR1NE BİR !NCELEME
DIVAN ET DERGiSI SAYI: 4
TEMMUZ AGUSTOS 1975
213
1SLA])ft HUKUKUNDA
S ELEM AKDİ
'ÜZEIÜN:İll BİR
!NCELEME
DiYANET DERGisi SAYI: 4
. TEMMUZ AGUSTOS
. 1975
214
11/282
Meali: "Ey iman edenler, tayin edilmiş bir vakte kadar birbirinize borçlandığınız zaman onu yazın.
Aranızda bir ·yazıcı da onu doğrulukla· yazsın. Katip, Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesiil, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın (borcunu ikrar etsin). Rabbi olan Allah'tan korksun, ondan (borcundan) hiç bir şeyi ek~ sik bırakmasın."ıs
Yukarıda meali ile beraber aldığımız ayeti kerimeyi, fefsir kitapları selerne Işaret gösterdikleri gibi, Kur'an hÖkümlerinl belirten ahkam kitapları da bu ayetl kerime ile selam muamelesine hüküm çıkarmaktadırlar.
Biz burada birkaç örnek verip diğer kitaplardan mütalaa ettiklerimizi dlpnotlarında göstereceğiz.
Kadı Beyzavi tefsiri adıyle meşhur olan Envar et-Tenzll ve Esrar et-Te vii · Isimli kitapta, ayet-i karimenin Izahında şöyle denmektedir.
. ~:J\~)vı~Li.lt.P~ _j\i..r-"'"" LLJ~3 t-JI ~ ~~~~_>~
u.L::Jic~ll_,)l
Tercümesi: "ibn-1 Abbas, Allah ondan ve babasından razı olsun,
·dedi ki; bu ayetle murad selemdir. Vakta ki, Allah riba (faiz) yı haram . kıldı. Selefi mubah ettiP
ibn-i Kesir ise Tefsir ei-Kur'an ei-Azim isimli eserinde ibn-i Abbas (r.a.)'nın ayeti kerimenin selerne ait ve selemin de helal olduğunu söyleyerek mudayene ayetini okuduğunu zikrerliyor.ı1!
Cassas da Ahkam ei-Kur'an isimli eserinde, Ebu Bekir Hazretlerinden. müdayene ayet! Icin şu bilgiyi vermektedir.
"Ebu Bekir Hazretleri dedi ki:
bedeli Ister ayn, ister deyn olsun bütün vadeli borçlara şamlldlr. Bir kimse bir ev veya bir köleyi bin dirheme vadeli olarak satın aldığında, ayati kerime muktezasınca onu yapmak veya borçlu olduğuna dair şahid tutmakla ödevlldir. Yalnız bu ayet iki bedelden her Ikisinin değil ancak birinin borca almasına delalet eder, Zira Allahü Taala buyurdu ki:
t ~~~~\jıJ;,;l'\.t,~5 (.3' ~ , ,..,. !,\'" "'
o'Q,.,.
demedi ki, ( ~.N ) "yani bir ;"' - ... ;..
bedelin borca olmasını iki bedelin birden ·borca olmasını değil", şu
halde ecel (müddet) bir bedel Icin sabit oldu. iki bedelin birden vadeli olması caiz değildir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s.) borcun bı:ırcla karşiianmasını nehyettl. Ama akldda selam ve trampa da calzdlr."
Bu ayetie muradın selem olduğu mün:ıkündür. Çünkü iki bedelden birisinin vadeli olması sei~mdir.
(16) Meal, Hasan Basri Çantay'ın tefslrlnden aynen alınınıııtır. c. 1, s. '78-'79. (1'7) Beyzavt, c. 1, s. 187 (18) !bn-1 Kesir, c. 1, s. 334.
Muhakkak Allahü Taala müdayene akdini şahidlendirmeyi emretti.ı9
Tecrid-1 Sarihte de ibn-i Abbas Hazretlerinin, selem muamelesinin helal olduğunu hüccetlendirmek için, müdayene ayeti kerimesini okuduğu anlaşılmaktaç!ır.2o
Ayrıca şu izahat da eklenmektedir. '-'Bu ayeti kerimeriin, selemin hilline ve meşrUiyetine sureti delaleti şöyledir: Bu müdayene ayetinde Iki nevi bey zikredilmiştir. Bey'i mac.iz, gayri maciz. Bey'i maciz ki, hazır bir malı peşin para ile yedenblyed muaccelen bey'dir. Ayetin alt tarafında olup şimdi tercüme ettiği
miz parçası ile kastolunan da bey'! teatldlr. Bunun tesbit ve tahririnde bir mecburiyeti şer'iye o_lmadığı taIlm buyurulmuştur. Ketb-ü tahriri emrolunan bey'i gayri maciz oiup bunun da muayyen bir vadeye muallak' olduğu, müstefad olur ki, selemdir.:ıı
. Tefsir, Alıkarn ve Fıkıh kitaplarının. yukarıda açıklamalarını zikrettiğimiz selem akdi ile ilgili müdayene ayeti kerimesinde geçmekte olan, deyn, tedayün kelimelerinin, burada üzerinde . durmak faydalı
olur. Zira o zaman, ayeti kerimenin . selemi e olan al&kası d ah açık olarak anlaşılır. Deyn kelimesinin an-lamında vade mevcut olduğu halde, bu kelime diğer vadeli bir borç olan karzı kapsamaz. Aşağıda muhtelif tefsir ve lügat kitaplarından vereceğimiz örnekler çle bunu teyid etmektedir.
(ı9) Cassas, c. ı, s. 483. (20) Tecrtd, c. 7, s. 4.
"Deyn kendisi için ecel (belli bir . müddet) bulunan borçtur. Karz için ecel yoktur."22 ·
"insan, para hububat, yahut hurma yahut kuru üzüm yahut bunların benzeri bir şeyi, belli olmayan bir vade lle borca alırsa buna karz denir."23
"Deyn, müddetli ve vadeli borca denir. Nitekim vadesiz olanına karz denlr.24
"Tedayün, borcıa alış-veriş etmektir ki, birinin mal verip diğeri
nin mukavele olunan müddette ödemek üzere borçlanmasıdır.''.25
Fıkıh yönünden de karz şöyle
. tanımlanır. "Bidayeten emanet, nihayeten bey'! sarftır.''26
Görülüyor ki, Karz'da te'dlyenln zamanı tayin edilmemektedir. Öyleyse "Ey. iman edenler, ödeme günü tayin edilmiş olan borçlaşmaları yazınız." anlamındaki ayet! kerimede bulunan deyn kelimesi, borçlanma {müdayene) ve selerne şamlldir.
"Müdayene: ödünçleşmak manası
nadır.''27
b) Selam Akdinin Sünnetteki Veri:
Selerne kaynak olan Hadis-i Şer!fin, hadis kitaplarının hemen hepsinde ·birbirinden az farklı bir kaç rivayet! bulunmaktadır. Bunlar selem muamelesının sünnetteki yerını göstermesi bakımından ön~mlidlr.
(2ı) Tecrtd, c. 7, s. 4-. Bu Ayet! kertmenin seleınle tefsir edildiği ve selerne işaret oldugu için bakınız. Kurtub!, c. 3, s. 377, Bahr-i Muhit, c. II, s. 343, Taber!, c. 3, s. 7ı, Ruh-ul Mean!, c. li, s. 50ı, Menar, c. 3, s. 1ı9-120, Elmalı, c. ı, s. 979, Hü. Beyan, c. 2, s.· 287, Abkam-ı Kur'aniyye, s. 373, Bllmen, c. ı; s. 305, Celaleyn, c. ı, s. 45, Kur'An'da Hukuk, s. 129-130.
(22) Tae el-Arus, c. 9, s. 207. (23) Lisan el-Arıı', c. ı3, s. ı68. (24) ~amus, c. 4, s. 622. (25) Hü-Beyan, c. .2, s. 287. (26)' Elmalı, c. ı, s. 979. (27) Kamtis, c. 4, e. 622.
iSLAM HUK'l:İKUND . S ELEM AKDİ :'ÜZERİNE BİR İNCEI.EME
DIYANET DERGiSi SAYI: 4
TEMMUZ AGUSTOS 1975
215
!SLA.M OKUKUNDA
S ELEM AKDi
tlZERiNE ·:stR·
!NCELEME
. J
'r
D İVANET DERGiSi SAYI: 4
' .ı TEMMUZ ! >AGUSTOS
1975
. 216
·~------------ ... -·-··
Örnek olmak üzere burada her kitabın çeşitli rivayetleri arasından birer misal göstermekle yetineceğiz.
1 -. Buhari'nin ei-Camius-Sahlh'lnde bulunan selem akldie ilgili hadislerden biri şudur: 28
~~ E?~ı .. :J .. ,)0'" ~ 1
1 ..;W ~\J' r 3 \.,._., 0-' __., __., rP.. Manası: "Bir kimse eşya selef
ettljjlnde bilinen bir ölçek ve bilinen bir tartı lle bilinen bir zaman Için selaf etsin."
2 - Müsllm'ln ei-Camius-Sahlh'lnde ise çeşitli ifadeleri bulunan hadislerden biri. şöyledir: 29
. J.::-==jYi~)\9uL,\. - u-"
~~~0.)..931~. Manası: "Selef yapan kimse·
ancak m1U0m bir ölçek ve maiOm bir tartı ne yapsın, başka şeklide
selef yapmasın." 3 - Ahmed lbn-1 Hanbel'in el
Müsned'inde bulunan rivayetlerden birini de zikredelim: .so
0_4'--=j~~uLu.o
i j._:v,.__:_}~ ..9 3 (' 3~ Manası: "Hurma selef eden
.kimse maiOm bir ölçek ve maiOm bir tartı lle selef yapsın."
işte yukarıya aldığımız hadis-i şerifier, fıkıhta selem muamelesine kaynak olduğu gibi, akdi icmalen tanzim de etmiştir.
c) lema'daki yeri: Salem'in hüküm ve delillerini
(28) Bubart, c. 3, s. 85. (29) MUslim, c. 5, s. 55-56. (30) İbn-i Hanbel, c. 1, s. 217. (Sp Tecrtd, c. 7, s. 4.
söylerken kitap ,sünnet ve lema ile meşru kılınmıştır, demiştik, ilk ikisini yukarda gösterdik. Üçüncüsüne gelince, bibliyografyada adı geçen fıkıh kitaplarının hepsinde selem akdi hakkında lema bulunduğu beyan edilmektedir. Tecrid-i Sarih'te de şu kayıt mevcuttur. "Şarih Kastalani Nevevi'den selem suretiyle bey'in cevazında lema' bulunduğunu naklediyor."aı ·
Sayın Profesör Sabri Şakir Ansay da, Hukuk Tarihi'nde islam Hukuku adlı eserinde sele.m hakkında
lema'ın mevcut olduğunu bildidyor.a2
Selam akdi Kur'an-ı Kerim'de meşru kılınmış .olsaydı ayrıca hak~
kında sünnet ve lcnia'a ne lüzum vardı? Diye bir soru ile karşılaşıla
bilir. Burada kısaca bunu açıklaya
lım:
Unutmamak gerekir ki, Kur'an-ı Kerim islam Hukukunda bir anayasa mesabesindedir. Onun için sünnet yani hadisi şeritler, .orada bulunan icmali hükümleri tatsil eder. Ayrıca hadis, lema' ve kıyas fıkıh
ta delil oldukları gibi, boşlukları da doldurmaktadırlar. Bu hususta Kurtubi'nin el-cami' ei-Ahkam ei-Kur'an Isimil eserindeki şu açıklama bizi bu konuda aydınlatmaktadır.
Şöylekl: "Tabilnden · MekhOI
J _;;;;: Kur'an'ın sünnete ola
ihtiyacı, sünnetin Kur'an'a olan ihtıyacından fazladır." deyip şunu da ilave etmektedir. "Yahya b. Kesri ise sünnet Kur'an'a kadidir. Kur'an
. sünnete kadi değildir.!'' diyor. Bu söz Ahmet ibn-1 Hanbel'e sorulduğunda o da böyle bir söylemeye cesaret edemem, anc.ak ·sünnet. Kur'-. an-ı Kerim'i Izah eder, açıklar derim." diyor.ııs
(32) Ansay, s. 160, Sayın Prof. Bunu Bidayet'ül Müctebid fi Nibayet'll Makasit cüz'U sll.n!, s. 167-168'den naklettlltlni kaydedlyor .
(33) K'llrtUbi, c. 1, s. 89.
. Bu açıklamalarda dana Iyi anlıyoruz ki, Kur'an-ı Kerim ancak öz ve esasata işaret etı:nekte, sünnet ise bize bunları· geniş ve etrafi ı olarak anlatmal<tadır. Artık selem Kur'an'da meşru kılınmış olsaydı sünnet ve icma'a ne lüzum vardı? gibi bir soruya mahal olmadığını anlatmış
. olduğumuza kaniyiz. Görülüyor ki, Kur'an-ı Kerim'de
işaret buyurulup, sünnet. ve lema' ile tanzim edilerek, fıkıh kitapların
da yer almış olan selam muamele-· sinin, Islam hukukundaki dayanakları sabit ve sahihtirler.
B - SELEM .MUAMELESİNIN TARİHCESI:
Salem muamelesi Hicret'ten evvel Medine'de mevcut olduğu gibi, Hz. Peygamberin Medine'ye teşrit
lerinden sonra da devam etmiş
oiup, Kitap ve Sünnetle .Islam Hukuku'ndaki yerini almıştır. Bu mevzuda İbn-i Abbas Hz.'leri (r.a.) diyor ki: Hz. Peygamber Medine'ye geldiklerinde, Medine ahallsi hurma ile bir veya Iki yahut iki veya üc seneye selef .yapıyorlardı.M
Tecrid-i Sarih'te de şu bilgi verilmektedir:
. 1 "
___lı~~~~~.) j-' 1 t3 1 C.:A? \ ,. . .. ..
.ü\ \ J _yı.) .Nıf ~0ı.L:ı l§;'"G 1
. s;l3_\.~ ~y~.J\L}a ~~.3~~.Jl~~3
Jt;~~~_)jy_;l\3 ~Iy
,w~\~~~
J-:==4ı)1~~~3~~ -.J' ~~ r _,L,..·ı}:·U' i~
-----"~~ 0~~~0\..==lo
(34) İbn-i Hanbel, c. 1, s. 217. .
"Abdu.Uah lbn-1 Ebi Evfa Radi· yallahü Anhüma'dan: Biz gerek Resülullah s.a.s.'in devr-I hayatında ·gerek Ebu Bekr'in, Ömer'in hilafetleri zamanında buğday, a,Pa, kuru üzüm ve hurmada selem tariki lle muamele yapardık." dediği rivayet edilmiştir. İbn-i Ebi Evfa'dan diğer bir rivayette de müşarün ileyh:
"Biz ehl·l Şam'ın ziraatcısiyle
muayyen bir klle de ölçülmak ve veznl muayyende tartılmak üzere maliim bir vade hulul edinceye kadar f:ıuğday, arpa, kuru üzüm mubayaasında · salem tarikiyle · ~uamele yapardık" demiş.tir.
lbn-i Ebi Evfa'ya: Selem müsellem'ün fih'in aslı, mülk ve tasarrufunda bulunan kimseye ml hastır?
diye soruldu da, lbn-1 Ebi Evfa: "Mebi'in aslına malik oldukları
nı biz Şam ziraatcılarına ·hi c bir zaman sormadık." . diye cevap vermlştlr."sıı
Anlaşılıyor ki, selem Hicret'ten ewel de yapılmakta olan bir akid ldl. Yalnız Medine ahalisi değil, diğer beldeler ve Şam ahallsl de bu ticari muameleyi yapmakta idiler. Dolayısıyle Kur'an-ı Kerim ve Hadis-I Şerifler. mevcut bir müessesevi nizarn ve ihtll§fa meydan vermeyecek şekilde tanzim etmiş ve lslam'a uygun bir tarzda meşrQiaştır
mıştır. Bu .suretle Islam Hukukun-.. daki yerint alan mezkOr muamele, şer'i delillerle sabit olup, Islam Hukuku'nda tatbik sahasını bulmuştur.
C -' SELEM AKDİNİ MEŞRÜ KlLAN HiKMET: ı
Selam, elde mevcut olmayan şeyi satmak olduğundan caiz olmaması ica(? ederdi. Fakat hılam dininin esası gücükleri gidermek olduğundan, ihtiyaca mebni, İslam bu müsaadeyi vetmiş ve bu akdi meşru kılmıştır. Bilhassa ziraatla uğraşan-· lar icin bu ruhsat ,büyük bir I<olaylıktır. Zira henüz mahsulünü idrak
(il5) Metin v etercüme için bak: .Tecr!d1 c. 7, s. 10-11. (86) An.say, s. 160. ·
!SL!M HUKUKUNDA SELEM
. AKD! tl'ZER!NE
.B!R !NCELEME
DiYANET DERGISi SAYI: 4
TEMMUZ AGUSTOS 1975
. 2.17
İSLAM HUKUKUNJ)A
S ELEM AKDİ
'ÜZERİNE BİR
İNCELEME
1· .
DiYANET DERGiSI SAYI: 4
TEMMUZ AGUSTOS
1975
218
etmeyen müstahsil, herhangi bir ihtiyacını bu suretle gidermektedir. Mesela kış mevsiminde muhtaç bir duruma duşen bir çiftçi, seiem akdi ile gelecekte elde edeceği mahsulü satarak durumu düzeltmektedlr.
"Selem bey'i şahsi itibarla müstenid bir akiddir. Fıkıhta ipotek usulü mevcut olmadığından, çiftçi arazisini elinden cıkarmaksızın muhtaç olduğu parayı, salem yoluyla tedarik edebilecekti."ae
Görülüyor ki, selam akdi meşru kılınmamış olsaydı, ipotek müessesesinin yokluğu dolayısiyle,
hasad mevsiminden veya meyvanın kemale erişmesinden önceki bir zamanda sıkıntıya düşen müstahsil, ancak gayri menkulünü satmakla bu ihtiyacını giderebilecektl. Doc layısiyie karz'ı hasan'le ödünç bulamayan kimse, darlıktan kurtulmak icin ister istemez, ya mülkünü (tarla veya bağ-bahçe) elden cıkara
cak veya çok sıkıntılı günler gecirecek yahut da haram bulunan faizll borcun altına girecekti. Bu kısa izahatımız da gösteriyor ki, cemiyetin Ihtiyaclarını güclükiere meydan vermeden ve gayri meşru yollara sapmadan halletmeı< Icin, dinimiz selem müessesesini meşrO kılmış, zaruret-
. ler bartaraf edilmiştir. Biz yalnız
müstahsilin durumundan misal verdik, halbuki selemin tıcari sahada Iktisadi yönden daha birçok faldeleri vardır.
Salem ve selef kelimelerini izah ederken, bu akidde alıcı lehine bir kazancın bulunduğunu söylemiştik.
işte. bu fa ide ile Rebbü-s'selem icin menfaat temin edilmiş olup ona da bir kar sağlamaktır ki, bu da ekonomik alanda önemli bir ver tutar.
Anlaşılıyor ki, islamiyat daima güçlükleri gidermek, kolay ve pratik yol bulma carelerini göstermiştir.
-111-
MEZHEPLERE GÖRE SELEM'IN ERKAN VE ŞARTLARI
A -. Hanefi mezhebine göre seIsmin erkan ve şartları, _
B - Şafii mezhebine göre seIsmin erkan ve şartları,
C - Maliki mezhebine göre seIsmin erkan ve şartları,
D - Hanbeli m.ezhebine göre selemin erkan ve şartları.
A - HANEFi MEZHEBiNE GÖ· RE SELEM'IN ERKAN VE ŞA~TLARI
Tarifi: Bedeli peşin ödenerek, muayyen bir müddette teslimi gereken belirli bir malın, satın. alınmasıdır.
Tatsilata .girmeden şunu· açıklayalım ki, her dört mezhepte de salem, alış-:verişin kısımlarından sayılmıştır. O'nun icin bey'in erkan ve şartları. selemin de erkan ve şart- . larıdır. Yalnız salem ma'dumun satışı olduğundan, bazı özel şartları da vardır. Salem, bey'in kısımlarından
olmakla, o da icab ve kabulle gerçekleşir. s1
Şimdi Hanefi mezhebine göre selemin özel şartlarını inceleyellm.ss
1 - Müslem'in fih'in ve re'sülmalın cinsleri beyan olunmalıdır.
·Şöyle ki: ben sana şu kadar TL.'sını re'sülmal olarak verdim," sen de mebi' olarak pamuğunu bana getireceksln.
(37) Bey'gibi selem dahi icab ve kabulle munakid olur. Mecelle madde 880. (38) Hanefi mezhebinde selam'in Bzel şartıarı ·için bakınız: Mezahib el-Erbaa; c. 2,
s. 805-308, Bilmen, c. 5, s. 121-125, All Haydar, c. 1, s. 1087-1108, Ali E!., c. 1, s. 292-293, İbn-i Abldin, c. 4, Mecelle Madde 880-887, Fethül !\adir, c. 5, s: 328-357. "-
2 - Müslem'ün fih'ln mikdan belirtilecektir. Mesela; şu kadar ton pamuk gibi. Eğer mebi' ağırlık birimi ile tartılan ise, vezni, uzunluk ölçüsü ·ile ölçülüyorsa, (örfe göre birim olarak bilinen bir ölçek olacak) kaç öiçek olduğu, mesela; şu kadar litre veya ·şu kadar kil e diye· açıklanmalıdır. Eğer mebi' sayı . ile saxılıyorsa, kaç adet olduğu (adediyatta fertler arasında büyüklük farkı bulunmaması hepsinin eşit büyüklükte olması şarttır.) bilinmelidir.
3 - Müslem'ün fih'in nev'i, .yani tahıl ise, sulu ve susuz tarla mahsulü, kumaş ise, yünlü, pamuklu, lpekli diye tasrih edilmelidir. Ayrıca ipekli kumaşın incelik ve kalınlığı (rikkatı) hatta ağırlığı açık
lanmalıdır.
4 - Müslem'ün flh'in sıfatı, yani eski, yeni, kalın ince, kısa uzun gibi.
5 - Müddet (ecel) bilinmeli .ve bir aydan eksik olmamalıdır. Bir aydan az bir zaman içinde teslim edilen eşya selerne dahil değildir. Bazılarına göre müddetin ekaili örfe göredir. Yalnız selemde ecel bir olmayabilir. Mesela on ton buğday olsa, bunun Iki tonu üc ay, üc tonu dört ay ve beş tonu da altı ay sonra tesilm edilecek dense selem sahih olur.
Müslem'ün flh ·icin saydığımız
bu beş unsurdan sonra, re~sülmal
Icin de şu şartların bulunması lazımdır.
1 - Re'sül mal, akid meclisinde riıüslem'ün lleyhe teslim edilme-lidl~ •
2 Re'sülmal'ın ayn, altın,
gümüş, mal, kağıt pa.ra olması fark etmez.
3 - Re'sülmal'ın akid meclisi~ nin ewelinde teslimi şart değildir.
Ancak anlaşma üzerinde yapı
lan münakaşa (akid meclisi) her nf? kadar uzasa da, taraflatın birbirlerinden ayrılmalarından önce teslimi lazımdır. Şunu da ilave edelim ki, her iki akid meclisten kalkıp bir . müddet beraberce yürüdükten sonra, re'sülmal müslem'ün ileyhe ayrılmadan teslim edilirse, akit sahih olur. Keza akldler anlaştıktan sonra, rabbüssalem evinden veya yazı
hanesinden parayı . getirmek üzere kalksa, müslem'ün ileyhin gözünün önünden kaybolmadıkca, akit sahih, kaybolursa fasld olur. Hasılı har· iki taraf res'Oimal teslim edilmeden birbirinden ayrılmayıp, birbirinin gözünden kaybolmayacaklardır. Aksi, meclisin dağılması ve akdin fesadını muclptlr.
Bu kısa girişten sonra, esas olarak salem akdinin şartları iki kısma ayrılır:
.ı _; Akde Raci olan şartlar,
ll - Bedele Raci olan şartlar.
1 - Akde raci olan şart bir tane olup, o da . tarafların hiç birisi Icin muhayyerllk şartı bulunmamasıdır. Yalnız Rabbüsselem, re'sülmal'ın maliki değilse, (Re'sülmal başkasının Ise) ve Rabbüsselam aklt meclisinden ayrılmadan ·-re'sülmal'ı müslem'ün ileyhe teslim etmiş Ise, r,e'sülmal'ın sahibi icin akdi lera veya fesih muhayyerliğl vardır.
Eğer · müsaade ederse muamele mün'akid, etmezse münfesih olur.
Bir de müslem'ün fih ayıplı olarak rabbüsseleme getlrllirse. sahib-i salem'In akdi fesih muhayyerliği vardır. Demek oluyor ki, bey'in çeşitli muhayyerliklerinden hıyar-ı ayp (ayıp muhayyerllği) selemde caridir.
ll - Bedele Raci olan şartlar
Ise onbeş tanedlr. Bunun beşi re'sülmal'a, on tanesi ise mebl'e şa
mlldlr.
İSLAM HUKUKUNl S ELEM AKD! ttZER!NE BİR İNCELEME
DiYANET DERGISi SAYI: 4
TEMMUZ AGUSTOS 1975.
219
!SLAM JKUKUNDA
S ELEM AKDİ
'OZER!NE BİR
!NCELEME
ı
·l
DiVAN ET DERGiSi
'SAYI: 4 ' ı ·,, ,TEMMUZ
iAGUSTOS .1975
a) Re'sülmal'a şamil olanlar · şunlardır:
1 - Re'sülmal'ın c_insinin beyanı, mesela para ise altın, gümüş,
kağıt para veya piyasada geçeriiği
bulunan herhangi bir para. Eğer rriaı Ise buğday, kumaş veya eşya açıklanmalıdır.
.2 - Re'siUmal'ın nevinin beyanı: Para ise T.C. lirası veya dolar, riyal gibi. Yok mahsul ise, sulu veya susuz tarla mahsulü diye belirtilmelidir.
3 - Re'sülmal'ın sıfatı: yanı
eski veya mutavassıt diye beyan olunmalıdır.
4 - Re'sülmal'ın miktarı: Mesela; 4.500 TL.'sı veya beş ton pirinç gibi.
Burada münazaalı bir noktayı
açıklayalım.
Işaret miktarın yerini tutar mı tutmaz mı?
Tutar.
Yalnız şu kadar var ki, semen ölçülmesi ve sayılması mümkün olmayan maliarda, Işaret miktarın yerini tutar. Misal; şu elblseyi veya şu küme kavunu sana teslim ettim dense; bu caizdir. Her ne kadar o elbisenin kaç metre kumaştan yapıldığı ve o küme kavunun kaç adet olduğu billnmese de.
Eğer semen hacim ölçüsü ile ölçÜlebilen yahut tartılabilen · cinsten ise, lsaretln miktar yerine kaim oiması~da lhtllaf vardır. lmam-ı Azam'a göre bunlarda işaret; miktarın yerini tutmayıp muhakkak tayini lazımdır. Imamayna göre Ise bunlarda da Işaret kafidir.
5 - Re'sülmal mecliste teslim ve ka ri olunmalıdır.- (Yukarıda Izah olunduğu gibi.)
Yalnız bir adamın diğer bir kimsede mesela 2.500 TL.'sı alacağı olsa ve alacaklı borçluya al sana 2.500 TL.'sı daha, selam olarak bana 5.000 TL.'sı karşılığında beş ton buğdayı filan zamanda getir dese, ancak orada teslim edilen 2.500 TL sının karşılığı ıoın selam sahih, es-
ki alacağı olan 2.500 TL.'sı için ise batı! olur.
b) Müslam'ün fih'e raci olan şartlar:
1 - Mebi'in cinsi, 2 - Mebl'ln nev'i,
· 3 -. Mebi'in sıfatı,
4 - Mebl'il'! miktarı, (Bu dört şertın tafslli re'sülmal'i:la açıkladığımız gibidir.)
5 - -Müslem'ün _ fih müeccel (zamana mutavakkıf) olmalıdır. Ecel hakkında daha evvel bilgi verilmişti.
6 - Müslem'ün fih'in te'diye zamanında çarşı pazarda bulunan şeylerden olması· lazımdır. Aksi halde akid sahih değildir.
7 - Müslem'ün fih yukarıda
açıkladığımız gibi_ tayin ile taayyün eden şeylerden olmalıdır.
8 - Müslem'ün fih'in taşınması bir kira veya ücreti icab ettlriyorsa, teslim yerinin tesbiti lazım
dır. lmameyne göre teslim yerinin tayini şart değildir. O halde akid mahalli teslim yeri olmuş olur;
9 - Re'sü!mal ve müslem'ün fih aralarında riba (faiz) careyan edecek mevattan olmamalıdır (buğday, buğdayla, altın altınla gibi).
10 - Müslem'ün fih'in şu dört cinsten olması lazımdır.
a) Hacim ölçüsü lle ölcülal;ıl
len, arpa, buğday, zeytinyağı, bal, yağ gibi. Bunlar her ne kadar mekilattan (hacim birimi lle ölçülebilen) .cinsten iseler de, veznc:in yani tartı lle de selem yapılabilirler. Misal beş ton buğday dendiği gibi yüz klle (ölçek) buğday da denir. Yahut beş yüz Iltre zeytinyağı dendiği gibi üç yüz kilo zeytinyağı da denir.
b) Tartılabilen: peynir, pamuk, fındık, bakır, kalay. gibi. Arpa ve buğda{her ne kadar rnekilaUan iseler de, veznen de selem yapılabilirler. Vakacak odun tartı ile selem yapılabildiği gibi, yükle de yapılabilir. Ancak yükü bağlayan ipin uzunluğu tesbit edilip anlaşmazlığa meydan verilmemesi şarttır.
c) Sayılabilen; {büy.üklüklerı
eşit olacak) mesela topraktan yapıIan testi, çömlek veya tuğla, kerpiç bu son ikisinde kahbın eni, boyu ve derinliği bilinmelidir. Ama o belde icin örfce tesbit edilmiş. bir kerpiç ve tuğla kalıbı varsa, en, boy ve derinliğ.in zikrine Iüzum yoktur.
· Büyüklükleri tesbit edilen ka-. vun, karpuz selam yapıldığı gibi, yu- . murta da sayı ile selem yapılabilir.
Ancak yumurtanın cinsi, tavuk veya hindi yumurtası diye izah edilmelidir.
d) Uzunluk ölçüsü ile ölçülebilen:
Her çeşit kumaş buna dahildir. Şu halde hayvan ·ve hemen teslimi mümkün olduğu icin ev gibi şeylerde selem sahih olmaz.
Diri hayvanda selem muamelesi sahih değilse de, et üzerine selem yapıldığı gibi yine şartları yerine getirilmek üzere sucuk ve pastırmeda selam muamelesi careyan eder.
Bir de balık üzerinde ·salem şu şekilde mümkündür. Balığın nev'i ve tartısı zikredildiği gibi, taze veya konserve olduğu da acıklanmalıdır.
Büyüklüklerı birbirine müsavi olmadığı icin, sayı ile selem yapılmaz.
Ayrıca eğer taze balık icin selem yapıldığında teslim zamanının, aviama sahasının, ava müsait olması lazımdır. Yani teslim zamanı donmak, buz tutmak, taşmak gibi bir manlin bulunmaması gerekir.
Müddet bitiminde avlanmaya müsait olmayan bir göl'ün veya netiir'in balığı 9zerine yapılan selem akdi batıldır.
B - ŞAFii MEZHEBiNE GÖR.E SELEM'iN ERKAN VE ŞARTLARis9 .
Tarif: Satıcının zimmetinde sabit olup, sıfatları bilinen bir eşyayı, selem veya selef sözlerini ·söyleyerek satmaktır. (Hanefi mezhebinde s elem. ve selef sözlerinin söylenmesine lüzum görülmem_iştlr.)
Erkan ve şartlar: Şafii mezhebine göre selam'in erkan ve şartla
rını şöyle açıklayabiliriz:
1 - Müslem'ün fih'in iyiliği veya bozuk olması yani kalitesi şart
olmamakla beraber, eğer örfte ala ise onun en ekaili kabul edilirse de, ne . durumda olmasının şart olarak konuşulması. caizdir.
2 - Satılan malın· sıfatlarının
tesbiti ve tayini ile bilinmesi şu suretledir ki, şart koşu lan sıfatlar · mevcudu n çoğunda bulunan· sıfati ar olmalıdır. Nadirde olan · sıfatıarın
şart edilmesi ile yapılan selem sahih olmaz.
Mesela; .mevcudun çoğunluğunun sıfatı, ziraat memleketlerinde bulunan hububatın sıfatları gibidir. Nadir'in misali ise, zinet eşyası olarak kullanılan ve az bulunan elmas parcaları gibidir ki, bunda selam sahlh olmaz. ,
3 - Salem'in sıhhati icin, müslem'ün flh'in hacmi, vezne şekli ve evsafı yani bu sıfatıarın hepsi tesbit edilmelidir. Eğer bunla~ın tesbiti güçleşirse, selem olmaz. Fakat piyasada alım satımı bulunan kücük elmas parcaları nadir olmadığı icin. bunların üzerine selem muamelesi yapılabilirse de, taş nevileri ·ıhtııafa meydan verebilir diye akik üzerine selem olmaz.
HOiasa iki taraf ta anlaşmaz
lığa sebep olmayacak şekilde, bütün sıfatlar üzerinde bilgi sahibi olmalıdırlar.
4· - Müslem'ün fih'in müeccel olması şart olmayıp hallolması. da sahihtir. Yeter ki. aklt anında rryevcut bulunsun. (Hı;ınefi mezhebine göre mebi'ih müeccel olması şarttır). ·
5 - Re'sülmal'ın mecliste teslim ve kabzı şarttır. Re'sülmal men, feat da olabilir. (Bir ·evde muayyen bir zaman oturmak veya bir hayvanın binişinde veya nakliyede kullanılışından istifade etmek gibi.)
is:L!:M: HUKOKONJ SET .EM AKDİ ttzER!NE B :tR İNCEI.EME
DIYANET DERGISi SAYI: 4
TEMMUZ AGUSTOS 1975
(39) Şafit mezhebine gBre salem'In erkAn ve ııartıan Için bak: Mezahlb el-Erbaa, c. 2, s. 303-305 ve 316-318, Bilmen, c. 5, s. 126-127, Kıtab-el ttm, c. 3, s. 84-122. .221
1SLAM -JTK12'TTQKVTTONDA
S ELEM AKD!
'U ZER !NE BİR
!NCELEME
' f
'f
''
i'
1
J
DiYANET DERGiSi SAYI: 4
, TEMMUZ ·. ;t AGUSTOS ı: 1975
6 - Meclisten kasıt, taraflar birbirinden ayrılmadan demektir. Yoksa akidler beraberce kalkıp bir müddet yürüdükten sonra kabz olsa yine sahihtir.
Yukarıda söylediğimiz gibi, Şa~ fll mezhebi de, selem'i bey'in nev'iterinden saydığı için,. bey'in şartları selam akdinin de şartlarıdır.
Şu kadar var ki, salem'de gerek re'sülmal, gerek mebi' için bazı özel şartlar vardır.
a) Re'sülmal için iki şart vardır: ·,
1 - Re'sülmal halde olmalıdır. 2 - Re'sülmal'ın mecliste. tes
limi şart olup, ayn veya menfeat olmasının bir farkı yoktur.
b) Müslem'ün fih'in şartlarını
da şu dokuz maddede toplayabiliriz:
1 - Akit mahalli ınebi'in tes li-. mine elverişli değilse ve mebi'in taşınması bir ücreti gerektiriyorsa, teslim yerınin tesbiti lazımdır.
2 - Vade hitamında mebi'in teslimi mümkün olmalı. Yani ödeme vakti geldiğinde müslem'ün fih mevcut olacak durumda bulunmalı
dır. Mebi' te'diye zamanında herhangi bir sebeple ortada bulunmaz ve bulunması da mümkün olmazsa, anlaşma fesh edilmez. Sahib-i salem muhayyer bırakılır. isterse fesheder, isterse müslem'ün fih'in bulunacağr bir zaman te'cil eder. ·
Te'diye zamanının bir olması
gereklidir. Yoksa mebi'i iki ay sonra eğer elde edilmezse üç· ay sonra diye anlaşma yapılamaz: Bir de müslem'ün fih'in bir kısmı üç ay, bir kısmı beş ay sonra teslim edilmek üzere yapılan selem muamelesi, diğer mezheplere göre sahih olduğu halde, imam-ı Şafii hazretlerine göre caiz değildir. Ancak her müddetın hitamı ile birlikte, her müddet için olan · müslem'ün fih'in · miktarı ve re'sülmal'de o miktarin karşılığı,
. yine miktar olarak belirtilirse caiz olur.
3 - Müslem'ün · fih'in vaktinde teslimi büyük külfetleri istilzam etmemelidir.
4 -. Müslem'ün fih'in inzibata alınması lazımdır. Güzleri muhtelif olan şeyler, müslem'ün fih olmayacağından bu gibi şeylerde selem sahih olmaz. (Arpa ile karışık buğ
day, merclmekle karışık dan gibi.) 5 - Müslem'ün fih bilinen mu
ayyen bir şey olmamalıdır. Mesela: Falan zaman yanınızda gördüğüm kumaş, elbise veya falan tarlanın
buğdayı gibi bir tayinle tesbit edilmemelidir.
6 - Müslem'ün flh'ln cınsı,
nev'i ve kendine has sıfatları zikr-' olunmalıdır. Mesela, eğer mebi' hayvan ise cinsi, yani . koyun, keçi, sonra yaşı, rengi, cinsiyeti, ile besili veya zayıf oluşu açıklanmalıdır.
Müslem'ün fih eğer kumaş ise yine cınsı, pamuklu, lpekli, uzunluk ve eni, sık veya seyrek dokunuşlu olduğu, sertlik ve yumuşaklığı, ka
. şarlı olup olmadığı beyan edilme-lidir.
Mebi' eğer yağ nevinden ise, . veznl vey? lltresi, koyun yahut ine k yağı olduğu ve hangi mevslmln, geçen seneki ml, yoksa yeni mev- . sirnin mi olduğu tasrih edilmelidir.
7 - Müslem'ün fih hangi vezinle ölçülüyorsa miktarı bilinmelidir. Mesela: hububat için hacim ölçüsü lle selem yapıldığında, ·kaç kile veya ölçek olduğu açıklanmalı
dır. Örfce birim olmayan bir ölçü ile selam yapılmaz. Mesela: Beş tulum yağ ve Iki yüz teneka buğday. Çünkü tulum ve teneka · birim değildir. Ama hububat kay'li yani hacim ölçusü ile . ölçüldüğü halde, ağırlık birimi ile de selem yapılabilir. Yani Oç kile buğday denebileceği gibi, beş ton buğday cia denebilir. Şu halde hububatta iki ölçü de kullanılabiliyor. Bunun gibi ceviz, badem, fıstık, hem keylen, hem veznen ölçülebllirler. Fakat adetle sayılan, mesela, kavun ve artısali .keyll olmayıp veya aralaniıda Irilik · ufaklık farkı bulunmamak şartiyle,
selam yapılırlar. Keza bamya, patlı
can gibi yaş sebzeler veznen salem · yapılırlar. _
Adetle vaznin cem edilmesi sahih olmaz. Yakunu beşyüz kile olmak üzere ·ikiyüz adet· kavun diye selam yapılamaz. F.akat her topu on kilo gelmek şartıyle malum vasıfları haiz ikiyüz· top ipekli kumaş diye bir açıklama ile, vezln ve adet birleştirilerek, ipekli kumaş üzerine selam yapılabilir.
8 - Selam akdinde taraflar icin mLihayyerlik yoktur.
9 - Mebi' ve re'sülmal, aralarında faiz careyan edecek nesnelerden almamalıdırlar. (Aitınla altın,
gümüşle gümüş, veya altınla gümüş
arasında ·salem yapılamaz.) C - MALiKi MEZHEBiNE GÖ
RE SELEM'iN ERKAN VE ŞARTLARJ40
Tarif: · Re'sülmal'ın peşin olduğu, müslem'ün fih'in de bilinen bir zamana te'hir edildiği satış muamelesldlr.
Malikiler bir de şöyle tarif yaparlar: Birbirine mürnasil olmayan ve biri hazır bulunmayan iki ıvaz'ın,
satıcı zimmetinde bir borç olarak menfeatsız trampasıdır.
Bu tarifi acıklarsak: 1 - Mürnasil olmayan demekle
!<arz'dan, · 2 - Hazır bulunmayan demek
le, herhangi. bir ticari malın para karşılığı vadeli satışından (bedeli vadeli satışta mebi' mevcuttur.)
3 - Menfeatsız sözü. ile kira ve benzerlerinden,
4 - Trampa demekle de hibe, sadaka ve benzerlerinden .?Yrılmış
oluyor. ERKAN VE ŞARTLAR
Maliki mezhebine göre de bey'In şartlarından farklı olarak yedi tane sıhhat şartı vardır.
1 - Re'sülmal'ın teslimi· şekIfnde diğer üc mezhepten farklı ola- . rak şöyle bir durum kabul ederler. Re'sülmal eğer nakid ise mecliste
teslim ve kabzı şarttır. Yok eğer re'sülmal ayri ise .ş.art !3dilsin edilmesin üc günlük bir geciktirme oiabiiir.
işaret edildiği gibi re'sülmal nakid ise, bu üc günlük muhayyerlik yoktur. Re'sülıyıal ayn olup üc gün eğleştirilmeden maliste teslim edilmişse, akld yine tamamdır.
Maliki mezhebine göre de, Şafii'ler gibi re'sülmal menfeat olabilir.
2 - Muanielede şu beş şey bulunmamalıdır:
a) Re'sülmal ve mebi', aralarında riba'yı nesle ve riba'yı fadıl
careyan edecek şeylerden olmama- · lıdırlar. (Buğdayın buğdayla ve buğdayın kuru bakiayla olduğu gibi.)
b) Re'sülmal ve müslem'ün fih'in her ikisi de nakid olmamalıdırlar. (Kağıt para ile madeni para gi'l)l.) .
c) Mebi' ve. re'sülmal bir cinsten oldukta, re'sülmal müslem'ün flh'ten eksik olmamalıdır. (Birtakım
elbise aynı cinsten iki takım elbiseyle yahut bir ton pamuk iki ton pamukla) fakat asil bir yarış atı lalettayin iki at'la veya kaliteli bir eşya ayni cins kalitesiz eşyanın daha faziasiyle salem yapılabilir. o
d) Re'sülmal ve mebi' ayni cinsten oldukta, re'sülmal kötü ve fima (edna), mebi' ise iyi ve güzel (ala) olmamalıdır. Mesela: al< ketenla esmer keten veya iyi cins pamukla daha aşağı bir pamuk.
e) Re'sülmal ala ve müslem'ün fih ondan edna olmamalıdır. Mesela, re'sülmal'ın bir ton buğday ve mebi'in bir ton arpa olması sıhha
te manidlr.
3 - Müslem'ün fih'in teslim · vakti taraflarca bilinmeli ve onbeş
günden eksik olmamalıdır. (Hanefı
mezhebi gibi.)
1 Eğer teslim akid mevkiinden
başka bir mahalde şart edilmiş ise, oraya vusulün şartları vardır:
(40) Bak: Mezabih el-Erbaa, c. 2, s. 303-305 ve Sll-315, Bllmen, c. 5, s. 125-126.
İSLAM HUKUKONDA S ELEM ARDİ 'ÜZERtNE BİR !NCELEME
DiYANET DERGISi SAYI: 4
TEMMUZ AGUSTOS 1975
223
f.
±s LİM HUKUKUNDA
S ELEM AKD!
ÜZERİNE BİR
İNCELEME
CiVANET DERGISi SAYI: 4
TEMMUZ AGUSTOS
1975
224
a) tesilm yeri eger akid mevkiinden başka bir belde ise, akıd
mahalli lle orasının arasında en az iki günlük bir mesafe bulunmalıdır.
Eğer mesafe zikredilmezse, bekleme müddeti ecel'in ekaili olan onbeş gündür.
b) Her iki taraf akit yapıian
beldeden ayrılmayı· şart · koşartarsa ve ·müslem'ün ileyh mebi'i rabbüsselerne teslim için hemen yola cı
karlarsa, gidecekleri yere ulaşma
zamanı, yaptıkları şarta tabidir. Eğer yola çıkış gününü şart ve
tayin etmemişlerse ve akit mevzuu için bulundukları yerden ayrııma
mışlarsa, yola Çıkış · icin müsaade, yine en az onbeş gündür. Bu müdaat içinde yola cıkmaları gerekir.
c) Re'sütmal'ın meclise yahut yakın bir anına ta'cili lazımdır.
d) Yolculuk gerek karadan, gerek denizden (gemi durmadan
'gitmek şartıyla) iki günden eksik. olmaması gerektir.
e) Akdin yapıldığı gün yola cıkmaklık şart edilmemiş ise, bu cı
kış için yine onbeş gün mühleLvardır.
4 - Müslem'ün fih'in ve re'sülmal'ın örfe göre tesbiti icabeder. Mesela, buğday icin belde adeti kile ise kile ile, vezin ölçüsü ise kilo veya ton ile tesbit edilmelidir.
Yani keyli eşya icin hacim birimi, veznı eşya icin ağırlık birimi, uzunluk olcüsü ile ölçülen_ (mez'ruat) icin uzunluk birimi ile· tayin lazım olup, aksi halde selam sahih değildiı:.
özelllkle nar ve emsal!, beldeye göre sayı ile satılıyorsa adeden, . kilo ile satılıyorsa veznei-ı tayin olunabilirler. Yalnız ·adette olduğu zaman, fertler arasında eşitlik lazım
dır. Adetle satılan eşya selem ya~
pıldığında, _ mebi'in ne büyüklükte olacağı taraflarca tesbit edilerek, yazılıp imzalanmalıdır.
Hayvan yemi olan taze ot, mesela; yolcu üzerine selam yapılabi
lir. Ancak yük olarak kaç yük oldu-
· gu ve bir yi.ikü bağiayan Ipin uzunluğunun malüm olması ve tesbit edilen ipin bir yed~i emine teslimi şarttır. . _
Örfce birim olarak bilinmeyen herhangi bir ölçüyle salem yapıla
maz. Mesela: şu taşın ağırlığı, şu
tulumun dolusu veya şu ipin uzunluğu gibi.
5 - Sıfatıarın tesbiti l_ilzımdır.
Yeni, eski, vasat dendiği gibi, rengi de açıklanmalıdır. Mesela: yün selem yapıldığında, bazı kimse beyaz, bazı kimse de siyah yünü tercih eder. Yani sıfatlar ihtilafa meydan vermeyecek şekilde tesbit ve tayin edilmelidir. Şöyle ki:
Buğday selem yapıldığında ölçek veya tartısı, sulu veya susuz tarla mahsülü olduğu, kalitesi, eski veya yeni mevsimin malı olacağı ve ne cins buğday olduğu (sert, yumuşak) acıkianmalıdır.
Eğer müslem'ün fih hayvan ise, nev'i, koyun· veya sığır, illa veya ednillığı, rengi, zayıf veya semiz olduğu zikredilmelidir.
Mebi' bal ise, arı balı mı. şeker
kamışı, yahut şeker pancarı balı mı ve. fiat farkları dolayısiyle kalitesi belirtilmelidir.
Müslem'ün fih et ise, koyun, keçi yahut sığır eti mi. olduğu, be~ sili veya besisiz hayvan eti olduğu, hayvanın burulmuş veya burulmamış olduğu bilinmelidir. Hayvanın
. kes il me yerini şart koşmaya lüzı.im yoktur. Ancak etin but veya başka yerden olacağı ihtilafa sebep olabileceğinden· beyanı gerekir. Balık salem yapıldığında büyük, küçük orta diye iriliği, ayrıca nev'i, taze veya konserve olduğu ve anlaşmazlık doğurma ihtimali bulunan bütün sıfatları tesbit edilmelidir.
6 - Müslem'ün fih, müslem'ün ileyhln zimmetinde borç olup tayin edilmelidir. Yani yanında bulunduğunu bildiğim falan eşya diye tayin yapılamaz. Ancak mebi'in bilinen şartları haiz olması dolayısıyle salem sahip olur.
_ 7 - Müslem'ün fih teslim vaktinde bulunan eşyadan olmalıdır.
Aksi halde salem batıl olur. Sıfatları tesbit edilemeyen ve
mahiyetlerinde değişiklik yapmak mümkün . olan şeylerde selam sahlh olmaz.
Cinsiyetleri, yaşları, sıhhi durumları ve diğer sıfatları tesbit edilmekle köleler de müslem'ün fih olabilirler.
D - HANBELi. MEZHEBiNE GÖRE SELEM'iN ERKAN VE ŞARTI.ARJU
Tarif: Selam, selef veya bey' lafızlarından birini söylemek şartıyla, alım satımı tecviz edilmiş olan her çeşit malın sıfatları tesbit edilerek, muayyen bir müddet sonunda teslim edilmek üzere yapılan satış akdidir, (Salem, selef lafızlarını söylemek bakımından Şafii mezhebine benziyor.)
ERKAN VE ŞARTLAR·:
Hanbeli mezhebine göre de bey'in kısımlarından olan selem'in, genel. alım satım hükümlerinden farklı yedi şartı vardır •.
1. -.,. Müslem'ün fih'in ihtilafa sebep olacak bütün sıfatlarının tesbit: ve tayini lazımdır. Cinsi, nev'i,
rengi, menşei, yeniliği, eskiliği zikredilmelidlr.
2- Müslem'un· fih'in miktarı birim olarak bilinen bir ölçü ile tesbit edilmelidir.
3 - Teslim için konan vadenin bitim zamanı, yani te' diye vakti bilinmeli ve keı:ıin olarak belirtilmelidir.
4 - Mebi' te'diye vaktinde piyasada bolca bulunması mümkün olan eşyadan olmalıdır.
5 - Re'sülmal akid meclisinde teslim ve kabz olunmalıdır.
6 - Müslem'ün fih, müslem'ün ileyhln zlmmetinde bir borç olmalıdır. Mevcudun teslimi salem olmaz.
7 - Müslem'ün ileyh, mebi'i hacim öküsü veya tartı yahut adet veya uzunluk olçüsü ile tesbit etmiş olmalıdır.
Hacim ölçüsü ile hem hububat, hem de yağ, bal gibi sıvılar selem yapılabilir.
Bu mezhebe göre hububat lle selam muamelesi yapıldığında dört şart lazımdır:
a) Hububatın nev'i, sulu veya . susuz tarla mahsulü olduğu,
b) Hububatın menşei, ·Türk -Mısır veya italya buğdayı,
c) Buğday · tanesinin iriliği ve ufaklığı,
d) Eski veya yeni mahsül olduğu.
Bütün hububat bu şartlara tabidir. Mercimeğin ise kırılmış veya kırılmamış olduğu da zikredilmelidir. Samanından ayrılmamış hububatın, s.elem akdi sahih olmaz.
Hurma ile selam muamelesi ya~· pıldığında yine nev'i, .mesela: Zağlul (bu. bir hurma nev'ıdir) diye,. ayrıca tanesinin büyüklüğü, rengı, kırmızı· veya s·arı, menşei, yeni veya eski mahsül olduğu ye Ralitesi acıklanmalıdır. ister kuru, ister taze hurma olsun, bu sıfatıarın zikri lazımdır.
Bal selam yapıldığında, menşei mesela Ankara balı, zamanı, yani .
. bahar veya yaz mevsimi ıtıahsülü
olduğu, rengi beyaz yahut siyah olduğu, . kalitesi ile süzülmüş veya mumiu bal diye tayini lazımdır.
Yağ üzerinde salem muamelesi yapılırken koyun, keçi, inek yağı olduğu, renginin. sarı veya beyaz olduğu, kalitesi, hayvanın 'nasıl mer'ada otladığı, sahil, yayla ve ova diye belirtilll)elidir. Eski veya yeniliği zikredilmez. Zira yağda eskilik ayıp sayıldığından red edilir. ·re.reyağı
icin de aynı şartlar vardır. Mevzuatta (ağirlık birimi ile öl
cüien)' da, selam akdi sahihtl~. Ek-
!SLAM . BOKOKONDl
S ELEM AKD! tl'ZER1NE B !B. !NCELEME
DİYANET DERGiSi SAYI: 4
TEMMUZ AGUSTOS 1975
(41.) Hanbeli mezhebine göre salem'in erkAn ve ııartıan icin bak: Mezahib el- 225 Erbaa, c. 2, s. 808-805 ve ıioo-aos-su, mimen, c. 5, s. 127-128.
İSLAM EIUKUKUNDA
1-
S ELEM ~Dİ
ÜZERİNE BİR
!NCELEME
DiVAN ET DERGiSi SAYI: 4
TEMMUZ AGUSTOS
1975
226
ı
rnek, meyve, et (kemikli, kemiksiz}, kurşun, bakır ve emsaileri gibi.-
Eğer et üzerine salem yapılı
yorsa miktarı, nev'i, (sığır, hoyun) hayvanın yaşı, cinsiyeti, erkek hayvansa b!Jrulu olup olmadığı, süt kuzusu veya sütten kesilmiş olduğu, beside bulunduğu veya mer'ada yayılır olduğu, semizlik ve zayıflığı
. zikredilmelidir. Tavuk eti selam yapılırken ho
roz veya tavuk diye açıklanması lazımdır. Hayvanların kesim yerinin tesbiti şart değildir. Yalnız hayvanın naresinin eti olduğu veya bütünü diye belirtilmelidir. Kıı;artılmıı;ı veya pişirilmiş etin selem'i sahih olmaz:
Balık üzerine selam yapılacaksa, nev'i, nehir, deniz, göl balığı olduğu, irilik ve ufaklık dereceleri, taze veya konserve balık oldukları
beyan edilmelidir. Ekmek salem yapıldığında;
buğday, arpa, çavdar, mısır ekmeği olduğu açıklandığı gibi, kuruluk ve yaşlık (rutubet} derecesi zikredilmelidir.
Demir, bakır, kurşun, kalay gibi madenieriyle selam muamelesi yapılırsa sıfatları. nevileri, renkleri, yumuşaklık ve sertlik dereceleri bilinir olmalıdır.
Sernan olabilme kabiliyatinde olan altın ve gümüş arasında riba konusu bulunmayacak şekilde selam yapılabilir. Ancak re'sülmal semen olmayacaktır.
Aralarında faiz careyan eden eşyalarda selam sahih değildir.
Adediyatta, yani sayı ile tesbit edilen eşyada salem akdi yapılır
ken, fertler a~asında irilik ufaklık
farkı olmayacak, hepsi aynı büyüklükte olacaktır. Aksi selam'in sıh
hatine manidir.
Deve üzerine salem anlaşması
yapıldığı zaman .. hangi devenin yavrusu olduğu, yaşı, rengi, Cinsiyeti tayin edilmelidir, At için de devede-
ki dört şart iüzumlu olup ayrıca - menşei, mesela; arap atı diye açık
lanması da icabeder. Koyun ve keçide cinsiyet, yaş ve renk durumları da tayin edilir. Katırın nev'i olmadığı için tayin yapılmaz.
Tuğla ve kerpiç selem konusu olduğunda, kahbın _büyüklüğü - ile yapılacak toprağı da belirtmek lazımdır.
Uzunluk ölçüsü ile ölçülen (mezruat} selerne konu olduğunda,
yine kumaşın nev'i: keten, yünlü, ipekli, menşei: Türk kumaşı, ingıliz kumaşı, yani hangi memleket ve hangi fabrikanın mamulü olduğu,
eni. boyu, sıfatları ince ve kalınlığı.
yumuşak ve sertliği açıkca tesbit edilmelidir. ihtilaf doğuracak bütün sıfatlar, anlaşmazlığa meydan vermeyecek şekilde açıklanmalıdır.
Sıfatları tam manasıyle inzibat altına alınamayan eşya üzerine salem muamelesi yapılamaz. Derhal satış ve teslimi mümkün olan şeyler de selerne konu olamaz.
Bir· borçlu da, borcu re'sülmal sayıp, vereceğini tayin edilen bir müddet bitiminde bir mala çevirip teslim etmesi şeklinde yapılan bir anlaşma selam değildir. Çünkü bu. borcu borçla karşılamak olduğun
dan caiz değildir.
Rabbüssalem mebi'i kabzetmeden havale edemez.
-IV-
A - Selam Muamelesinde Vu-. ku bulacak ihtilaflar ve neticeler.
B - Salem'de Rabbüsselam Lehine Mevcut Olan Fiyat farkı
Hakkında Açıklama,
A - Salem muamelesinde vuku bulacak ihtilaflar ve neticeleri:42
1 - Müslem'ün ileyhin ölümü ile tayin edilen ecel ortadan kalkıp,
mebi' hemen terekaden tahsil edilir. Fakat Rabbüsselem'in ölümü ile müddet iptal edilmez.
(4.2) Bu konu tçln bakınız: All Haydar, c. ı, s. 1108-11ıO, Bilmen, c. 5, s. 124-125-128, All Ef., c: ı, s. 298.
2 - Anlaşma yapanlar müddetin miktarı üzerinde ihtilafa düşerlerse, mesela: Müslem'ün ileyh üç ay, rabbüss-elem ise iki ay derse, hak: ispat vesikası bulunanındır.
Her iki taraf beyyine ibraz ederlerse, müslem'ün ileyh'inki tercih edilir. Zira ziyadeliği isbat etmektedir. iki taraf ta isbat vesikasından mahrum ise ·söz, ·yemin verdirrnek şar
tıyle rabbüsselemiridir. Çünkü 'ziyadeliği inkar etmektedir.
3- Akitler te'diye zamanının geçip geçmediğinde anlaşmazlıkta
bulunurlarsa söz, yemin verdirilmek şartıyle. müslem'ün ileyh'indir. Çü n-. .
kü mebi'in te'diye vaktinin gelmiş
olduğunu inkar etmektedir. Her iki anlaşmacı beyyine gösterecek .olurlarsa, müslem'ün ileyhin'kine göre hüküm verilir. Zira bu beyyine vaktin ziyadefiğini isbat etmektedir.
4 - Herhangi bir sıfat ile belirtilmeyen re.'sülmal'ın cinsinde ihtilaf edilse, mesela; rabbüssalem şu kadar TL.'sı, müslem'ün · ileyh ise hayır şu kadar reşat altını dese, araştırılır. Şayet beyyine mevcut ise, kabul edileri görüşe nazaran müslem'ün ileyhin beyyinesine itibar edilir. Beyyine bulunmadığı takdirde kıyasa göre yemin verdirilmez. Ama istihsan ile her ikisine de yemin teklif edilir.
5 - Taraflar. müslem'ün fih'in cins ve miktarı üzerinde beyyinesiz olarak anlaşamazlarsa, ikisine de yernın teklif edilir. Her ikisi de yemin ederlerse; hakim arzularına göre akdi fesheder.
6 - Akdi icra edenler isbatsız olarak mebi'in teslim yeri üzerinde uyuşmazlık gösterirlerse, imam-ı Azam'a göre akidlere yemin verdirilmez. Ama imameyne göre yemfn tekli{ edilir.
7 - Taraflar re'sülmal'ın teslim edilip edilmediğinde ihtilafa düşerlerse, söz yemin verdirilmek sure-
tiyle müslem'ün ileyhindir. Çünkü semeni kabzettiğini münkirdir. Eğer müslem'ün fih'in . tesliminde . ihtilaf ederlerse, söz yemin verdirilmek üzere rabbüsselemindir. Zira mebi'i teslim aldığını inkar etmektedir. (Bu Hanbeli m~zhebi imamlarının · görüşüdür.)
8 -· Selem muamelesinde ikale de caizdfr. Yani müddet dolmadan, iki taraf istek ve arzularıyla anlaş
mayı fe'shedebilirler. Ancak müslem'ün ileyh'in ral::ibüsseleme re'sülmal ne ise iade etmesi gerekir.
ikale'de taraflar re'sülmal'ın miktarı .üzerinde ihtilafa düşerlerse bakılır. Rabbüssalem henüz mebi'i kabzetmemişse, söz müslem'ün ileyhindir. Yok, kabz edip elinde bulunduruyorsa, yemin cari olur.
9 -. Müslem'ün fih'in kalitesi üzerinde bir anlaşmazlık doğacak
olursa, ehl-i vukufa müracaat edilir ve taraflar bilir kişi raporunu kabule icbar edi(Jr. Ehl-i vukuf bir kişi
olabilirse de ,ihtiyaten iki kişi olması gerekmektedir.
10 - Müslem'ün ileyh re'sülmalın bazısını .hat (tenzil) edebilir. Müslem'ün fih'te de ziyade caiz değilse de hat caizdir.
11 - Kabl'ei-Kabz (teslim _alın-· · madi:ın): Müslem'ün ileyh re'sülmal
da ve rabbüsselemde mebi' üzerinde, satış, mübadele, şirket ve kazanç temin eden· herhangi bir tasarryfta bulunamazlar.
Rabbüssalem teslim olmadan · mebi'i müslem'ün ileyhe bile' satamaz.
12 - Re'sülmal para olmayıp
da bir mal olsa ve akit meclisinden sonra malın ayıplı olduğu müşahe
de edilse ve müslem'ün ileyh re'sülmalı iade etse, selem sahih olmaz. Ama meclis dağılmadan ayıp tesbit edilse ve rabbüsselam onu tanzim etse yanı ayıp bedeline karşılık bir
İSLAM HUKUKUNDA -SELEM AKD! nZER!NE BİR !NCELEME
DiYANET DERGiSi SAYI: 4
TEMMUZ AGUSTOS 1975
227
l ı ;
; :
. .!SLA.lYI HUKUKUNI)A
SELEM AKDi
üZERİNE BİR
İNCELEME
DiYANET DERGISI SAYI: 4
TEMMUZ A~USTOS
197§
228
şey verse; salem sahih olur. Bütün bunlara rağmen, ·müslem'ün ileyh ayıba razı olursa, selemin sıhhatına bir halel gelmez.
13 - Rabbüs-selem müslem'ün flh'i teslim aldıktan sonra, ayıplı
oldu{;junu görse ve mebi' müslem~ün lleyhe iade edilineden sahib-i selem'ln yanında başka bir ayıba uğrasa, müslem'ün i[eyh dilerse müslem'ün fih'i geri ahr ve .seleme döner. Dilerse almaz ve .. bundan dolayı müslem'ün lleyhe bir şey lazım
gelmez. Ama ikinci ayıp meydana gelmeden Rabbüssalem. ilk ayıba istinaden mebl'l Iade edebilir. Salem'de hıyar-ı ayb mevcut olduğunu evvelce işaret etmiştik.
14 - Rabbüsselem, selem şartlarına riayet eımezse, bu durumda . müslem'ün lleyhte, re'sülmalı iade ederse Rabbüsselam almam diyemez.
15 - · Müslem'ün ileyh te'diye zamanı rabbüsseleme mebi' yerine bedelini veremez.
B - Selemde Rabbüssalem Lehine Mevcut Olan Fiyat Farkı Hakkında Açıklama:
Selam akdinde rabbüsselam lehine semen'de, mevcut piyasadaki malların değerlerinden daha az bir fiyat tayin etmek imkanı bulunmaktadır. O halde akla şöyle bir soru gelebilir. Acaba bu farkın miktarı
ne olmalıdır?
Gerek bibliyogratyada gösterdiğimiz fıkıh kitaplarında, gı;ırekse
araştırdığımız başka eserlerde, selam muamelesinde bu farkın ne miktar olacağı hakkında bir kayda te-
sadüf etmedik. Yalnız ~C:.·
bey'l iyne hakkında fetva bulunmaktadır.
lyne isimli satış muamelesini Izah edersek, bu konu hakkında bir fikir edinmek mümkün olur. Zaten
(43) Kamua, c. 4, s. 705. (44) Ayni eser ve yer. ( 45) tbn-1 Abidin, c. 4, s. 272.
·1ügatte de iyne, seletle tarif edilmektedir. Şu halde aratarında bir bağlantı da kurulabilir.
Manası "iyne ile birşey aldığında yani (selefle) denmektedir.
Şimdi iyne'yi açıklayahm: LOgatta iyne şöyle izah edilmektedir. "Bir malı bir adama vadesiyle bir bahaya satıp, meclis~! mezburda yine bayi ondan nakıs nakd-i bahayla işiira. eylemekten ibarettir. Mesela, bir adama beşyüz kuruş iktiza eylemekle ,bazirgane arz-ı meram eyledikte, ol dahi mesela dörtyüz kuruş· kıymetli metaını üc mı:ıvade ile mezbure altı yüz kuruşa bey' ve teslim ayladikten sonra der saat makdı akçe ile beş yüz kuruşa andan iştira eylemek glbi.44
Fıkıh kitaplarında ise iyne şöy~ le tarif edilmektedir: ihtiyacı olan bir kimse karz-ı hasenle (karşılıksız
ödünç) borc para arayıp bulamayınca, bir taeira gidip ödünç istiyor. Tacir diyor ki, ben sana para veremem, ancak vadeli olarak bir miktar mal satabilirim. Şöyle ki: Bu mal bugün icin piyasada bin lira değerinde olduğu halde, sen müddetli istediğin icin ben sana zaman farkı olarak bin iki yüz liraya satarım. Sen benden mah teslim ahnca, pazarda bin liraya satar ihtiyacını gi,derlr, vakti gelince bana bin iki yüz llr ödersln. Böylece ahcı bin iki yüz lira borolandığı halde, elinde bin lira kahyar ki, bu şekil muameleye lyne adı veriliyor. Fıkıhta iyne'nin ikincı bir tarifi de ICigatte açıklan
dığı glbidlr,45 Bu tariflerden anlıyoruz ki iyne
muamelesının bir şeklinde mal taeırin elinde kalıp, sadece şekli bir alım satım sonunda ahcı taeira borclanıyor;· Mesela; altı yüz lira borclanıp, ama beş yüz lira alıyor.
Ikincı şeklide ise, taeira bin Iki yüz
lira bor.clanıp malı taeirden alıyor,
başkasına bin liraya satıyor. Yani her iki şekilde de ihtiyac sahibi icin bir zarar mevcuttur.
lzahına çalıştığımız bu lyne bey'i hakkında· imameyn arasında ihtilaf vardır.
Imam Ebu Yusuf, birinci şekilde olmamak, yani malın satıcıya
~ dönmemasi şartıyla ve bu muamele itlyat edilmlyerek, ancak muhtaç bir durumda olanlara bir yardımda bulunma kabilinden yapıldığı zaman, cevazına kaildir. Zira satıcı karz-ı
hasenle ödünç bulamayan Ihtiyac sahibine, kendisi de kazanmak suretıyle bir Iyilikte bulunmakta ve yine o kimseyi faizli bir muameleye dOşmekten kurtarmaktadır. işte bu gaye ile olursa caiz görülebilir. Unutmamak gerekir ki bu manevi menfaat getiren bir karz değil, fayda sağlıyan bir satıŞ muamelesidir. Ve karz-ı hasandeki Allah rızası
bunda yoktur. Zira bu ruhsattır.4s Imam Ebu
Yusuf'un Izah ettiğimiz htı görüşü
ne Imam Muhammed Iştirak etmemektedır.
Imam Muhammed aşağıya yazdığımız Hadis-i Şerif'e istinaden, lyne'yi faizcilerin hileli bir icabı kabul edip büyük günah saymakta dır.47
Birbirinden az farklı iki tanesini aldığımız ·hadis-ı şerifler şunlar
dır. 48
--?~ ~~ r. \3 4~ ~ L:= \~ı. -~===.)ı;:, M ..hL~ \ fl~~~~r~~~~
'-'L·;\- -13UL- l:l;l .. ~ - ·f-. . ~J.ç ~v3 ru;~~
(46) Bilmen, c. 5, s. 110. (47) İbn-i Abidin, c. 4, s. 272.
Mealieri :
1 ... "lyne ile alış ... veriş ya-- pıp, öküzün kuyruğuna yapıştığınız
da (cihadı terk ettiğinizde demektir) şerlileriniz üzerinize musafiat olur ve seçkinleriniz 'iyilerinlz) dua eder, ama sizin icin yapılan dualar kabul olunmaz."
2 ... "lyne ile alış ... veriş yaptığınızda ve öküzün kuyruğuna yapıştığınızda, zelil olursunuz ve düşmanlarınız üzerinize galebe çalar."
Kamuata da lyne'nin tarifinden sonra şöyle bir izah vardır:
"Şarlh der ki, bu muamele ribe olmakla menhldlr. Ve bu makdi hazır manasırıa olan yahut rlba · manasına olan ayn'dan me'huzdur. Kütüb-ü Fıkhlye de tarih-I salresi ve ahkamı mebsuttur. Hususen Tatarhanlyede hlyle-1 şer'lyelerl meşruhtur.49
Görülüyor ki, Imam Ebu Yusuf'un pek özel hallerde, faizden kurtulmak Icin bir ruhsat olarak müsaade ettiği bey'l lyne'ye, Imam Muhammed başta olmak üzere bir çok kimseler cevap vermemektedirler.
Şöyle ki: "Hatta bazı zevata göre b!J muamele haramdır. Bir rlba meselesldlr.ıro
Buna rağmen piyasada lyne muamelelerinin devam ettiği ve bu şekil alım ı:ıatımda satıcıya bir kar haddi tanındığını fetvalardan öğre
niyoruz.
Şimdi kar miktarını gösteren fetvaları görelim:
Bu mevzuda Şeyh ül-islam Ebu's-Suud~ Efendi'den iki fetva nakledilmektedir.
(48) Müsned, Abmed !bn-1 Hanbel, c. 2 •. s. 42, Sünen Ebu Davud, c. 2, -s. 65. (49) Kamus, c. 4, s. 705. (50) Bilmen, c. 5, s. 109.
- · fst.IIM
HUKUKONDA S ELEM AKD! VZERtNE BİR tNCELEME
CIVANET DERGISI SAYI: 4
TEMMUZ AGUSTOS 1975
229
. )
!SLA.M HUKU:KUNDA
S ELEM AKD:t
ÜZERİNE B!R
İNCELEME
DiYANET DERGiSi SAYI: 4
TEMMUZ AGUSTOS
1975
230
Fetva : Zeyd lyne tarı~ile yanındaki .on liralık malı, on Iki veya on ü_c liraya satmak . istediğinde,
kendisine bu muamelede Sultanin emri ve Şeyhu'l-islam fetvası on liralık malın ancak on buçuk liraya satılacağı söylendiğinde, dinlemeyip on iki veya on blr buçuk liraya satarsa, Zeyde ne lazım gelir.
. Cevap : Tazir ve hapsedilir. Ta ki tevbe edip isHlhı zahir ola.
Diğer bir fetvada ise on liralık
bir malın, on bir buçuk liraya satılabileceği zikredilmektedir.51
Şu halde Ebu's-Suud Efendinin fetvaianna göre müddetli satış
ta, bayi'lehine günlük piyasadan % 5 veya % _15 bir kar tanınmaktadır.
Ali Efendiye göre ise: "Yüzde ne mikdar rlbh alınmasına sultan tarafından müsade edilmiş ise, o mik·
. dar ribh ilzam olunabilir. Onu on bir buçuktan ziyade ribh memnu ol· makla, ziyade ribh davası dinlenemez."li2
Bu fetva ile de % 15 bir kazanca müsaade olunduğu· görülmektedir. Selef'le iyne arasında IUgat bakımından bir münasebet bulunduğu
nu görmüştük. O halde şöyle bir kı· yaslama yapabiliriz.
. .
Yukarıdaki fetvalar göre, selem muamelesinde, rebbüssselem lehi·
ne, mevcut piyasadan farklı kazan-. cın, fetvalarda belirtilen miktarı gee
marnesi lazımdır. Dolayısıyle rabbüsselerne tanınan kar, hiçbir zaman müslem'ün ileyhin mağduriyetini mucip olmamalıdır. Bu hususta
(51) !bni Abidin, .c. 4;, s. 272.
Idari bir emir ve· fetva bulunmadığı zamanda, örfe göre hareket etmek gerekir. Örfü adeta gÇire piyasada uygun görülecek kar mikdarı, bize bir kıstas olabilir.
Fırsattan istifade ederek ihtiyaç içinde bulunari ·bir kimseyi daha kötü bir duruma düşürmemek,
düşünülecek en önemli husustur. Unutmamalıdır ki riba (faiz) nın haram kılınmasının meşru'iyet sebeplerinden biri de, ihtiyaç sahibini mağdur duruma düşürmemektir.
Salem istisnai bir akid olduğundan, riba şaibesi bulunmamalıdır.
Bu andlaşmada örtü adetın yeri ve önemi büyüktür. Eğer rabbüssalem lehine tanınmış olan kazanç, müslem'ün ileyh'in zarar ve mağduriyetini mucip olUrsa, tecviz edilemez. Zira fahlş kazançlı selem muameleleri, ekserlyetle müslem'ün ileyh durumunda olan müstahsili fakirleştireceğinden, köylü ve çiftçinin zararı ile, köylülerin harap olmasına
yol acar. Bu hal ise cemiyet icin zararlı bir durum doğurur.
Bundan dolayıdır ki, selemi kerih gören alimler de vardır. "Tel~
vihte de bazı ulemanın, selem muamelesini kerih gördükleri bildirilmiştir ki, Abdullah ibn-i Mes'ud'un oğlu Ubeyde, selemi kerih gören ule~
madandır"53
O halde bir ruhsat olan selem, islamın ruhuna uygun olarak, ancak zaruret halinde ve cemiyetin menfaatı icin kullanılmalıdır .
Yoksa para sahiplerini zenginleştiren bir vasıta olarak kullanılmamalıdır.
(52) Ansay, s. 174, Ali Ef. fetvasından naklen. (53) Tecrld, c. 7, s. 4.
·'
BİBLİYOGBAFYA ı- Kur'an-ı Kertm. 2 - Abduh Şeyh Muhammed, Tefsir'ul-Kur'an'ul-Haklm (Menar) 12 c!ld ·Mısır
1366 H. 1947 M. (Menar) 3 - Aı-cassas Ebu Bekir el-Hammad, Ahkil.İn'ül-Kur'iln (c Cild), !stanbul 1335
H. (Cassas) 4 - AHi'iruzllbadi, al-Ukyanus'ül-Basit fi Tarcamat'il-KllmO.s al-Muhit (4 cild),
!stanbul 1305 H. Çev: Asım Ayıntabı (Kll.mO.S) 5 - Ali Efendi Çatalcalı, Fetavayı Ali Ef. (2 clld), !stanbul 1258 H. (Ali Ef.) 6- Ali Haydar, Dürer'ül-Hukkil.m Şerh-i Mecelle-i Ahkli.m (15 cild), !stanbul
1314 H. (Ali Haydar) 7 - AlO.SI, §ihllbu'd-Din Seyyid Malımud, Ruh'ul-Ma'ilnl (9 cild), Bulak 1301 H.
(AlO.St) .....__,... 8- Alımet !bn-i Hanbel, Al-Musned (6 cild), Mısır, 1313 H. (İbn-i Hanbel) 9 - Ansay Prof. Sabri Ş.aklr, Hukuk Tarihinde !slllm Hukuku, Ankara, 1953
(Ansay) 10 - Az-Zahld! Muha=ed Murtada, Tacu'l-Aro.s fi Şerh'il-KllmO.s (10 c!ld),
Mısır, 1306. H. (Tae al-Arus) ll _ Berki All Himmet (Metni kontrol edip lO.gatçeye hazırlayan) Mecelle; An
kara 1959 (Mecelle) 12 - Beydav! Abdullalı, Envaru't-Tenz!l ve Esraru't-Te'vil (2 cild) !stanbul 1303
(Beyzavt) 13 - Berkl Prof. Dr. Şaklr ve Hayrullalı Hllmld!, İslllm Hukukunda ana· pren
sipleri "Kur'an'da Hukuk" Ankara 1962 (Kur'iln'diı Hukuk) 14 - Bilmen ömer Naso.hi, Hukuk-u İslllmlye ve İstaHihat-ı Fıkhiye Kil.musu (6
c!ld) !stanbul 1948-1952 (Bilmen) 15 - Bilmen ömer, NasO.hi, Kur'an-ı Kerim'in TUrkce Meal-i Allsi ve Tefsiri,
!stanbul 1963 (Bilmen Tefs!ri) 16 - Buhari Muhammed !bn-1 !smail, Al-Camiu's-Sahlh (8 clld) Bı.İlak 1311 H.
(Buhllr!) 17- Celil.IO.'d-Dln Mulıa=ed İbn Alımet ve CelalO.'d-Din Abdurralıman es-SayO.ti
Tefslru'l-Kur'il.nl'l-Azlm (2 clld) Mısır, Kahlre (!Jelil.leyn) 18 - Ceziri Abdurralıman, Kltab'ul-Fıkıh Alil.'l-Mezahlbi'l-Erba'a (4 cild) Kahire
1938-1948 (Mezahlb el-Erbaa) 19 --' Çantay Hasan Basri, Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim (3 cild) !stanbul
1957 (Çantay) 20 - EbO. Davo.d !bnu'l-Eş'as as-Siclstant, Sahlh (Süııen) (2 cild), Kahire 1280
(Ebu Davo.d) 21 - İbnu Abidin Muhammed,· Reddu'l-Muhtar ala DO.ri'l-Muhtllr (6 cild) !stanbul
1294 H. (İbn Abidln} 22- İbn ManzO.r, Llsanu'l-Arab (15 cild) Beyrut 1955 (Lisan el"Arab) 23 -·İbn Hayylln, Al-Endalus! al-Garnil.ti Tefsiru'l-Bahri'l-Muhlt (8 cild) Mısır
1328 (Bahr-ı Muhit) 24 - Kurtubi Muhammed İbn Alımet, Al-Caıni'li-Ahkllıni'l-Kur'il.n (20 cild) Mısır
(Kurtubt) 25 - Mehmed Vehbi Konya!~. Hulllsatu'l-Beyiln fi Tefsiri 1-Kur'an (15 cild) !s
tanbul 1339-1341 H. (Hü. Beyiln) 26 - Mehİned Vehbi Konyalı, Ahkil.m-ı Kur'llniye. !stanbul 1947 '(Alıkil.m-ı Kur'
aniye) 27 - Müslim Ebu'l-Hüseyn al-Kuşeyr!, Al-Caıniü's-Sahih (8 cild) !stanbul 1330-
1334 (MUslim) 28 - Pakalın Mehmed Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimler Sözlüğü (3 cild)
!stanbul 1946 (O.T. Deyimler) 29 - Taberi. Muhammed İbn Cerir, Caıniu'l-Beyan fi Tefsiri'l-Kur'ari (29 cild)
Mısır (Taberi Tefsiri) 30 - Türk Hukuk Lfigati, Türk Hukuk Kurumu tarafından hazırlanmıştır. An-
kara 1945 (T.H. Lfigati) ' . 31- Yazır Mehmed Hamdi, Hak Dini Kur'lln Dili Yeni Mellli Türkçe Tefsir (8
cild) !stanbul 1935 (Elmalı) 32 - Zebidi Ahmet Zeynüddin, Çev: Alımed Naim-Kil.mil Miras, Sahib-i Bfihiiri
Muhtasarı Tecrid-i Sarih (ll cild) !stanbul 1928-1947 (Tecrid) 33 - İmasır Kemaleddin Muhammed bin Abdülvalıid Es Sinasi, Şerhü Feth-ül
Kadir (8 cild) Mısır. 34- Kitap-el tl'm, Muhammed bin !dris eş Şafit (4. cild) Mısır 1968 (Kitab
el tl'm) NOT: Metindeki kısa.ltmalar parantez içinde gösterilmiştir.
İSLAM HUKUKUNDJ S ELEM AKD! ·tl'ZER!NE BİR !NCELEME
DiYANET DERGiSi SAYI: 4,
TEMMUZ AGUSTOS 1975
ı 231.