OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri...

76
SAYI 23 • TEMMUZ - EYLÜL 2015 SATIN ALMADA 5 KRİTİK YOL SARTEN’İN TURQUALITY YOLCULUĞU YATIRIMLAR NEREYE GİDİYOR? OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASI

Transcript of OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri...

Page 1: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

Sayı 23 • temmuz - eylül 2015

SATIN ALMADA 5 KRİTİK YOL

SARTEN’İN TURQUALITY YOLCULUĞU

YATIRIMLAR NEREYE GİDİYOR?

OTOMOTİV VE İNŞAATIN

YENİ YOL HARİTASI

Page 2: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda
Page 3: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 3

Bize öyle geliyor ki karşıtlıkları kullanarak gerçekleştirilen bir akıl yürütme biçimi olan “diyalektik” içinde olduğumuz zamanda artık kendisinden beklenen sentezleri üretmek yerine, tezlerin

çoğalarak katılaşmasına, buna bağlı olarak zihinlerin parçalanmasına hizmet ediyor. Doğrusal ve mekanik akıl yürütmeleri kılıç gibi kuşanarak ötekine saldırmanın (bu durum göz alıcı kıvılcımlar, kulak okşayıcı şakırtılar sunsa da) akılcı sonuçlar üretmeye yetmediği bir zamanda yaşıyoruz.

Ama bu durumun farkında mıyız?

Tartışmalar, çarpışmalar, parçalanmalar ve bölünmelerin önü henüz kesilmediğine göre yeterince farkında olduğumuzu söyleyemeyiz.

Acaba böyle bir zamanda biyolojik-organik dünyanın kolaylıkla çözümlenemez karmaşıklığına, kolaylıkla parçalanamaz bütünlüğüne eğilmek ve ondan alacağımız esinlerle yeni düşünsel yöntemler geliştirmek mümkün müdür? Yıllar önce okuduğumuz M. Mitchell Waldrop’un “Karmaşıklık” adlı kitabından aklımızda kalanlar, bu soruya cesaretle evet dememize olanak veriyor: Biyolojik dünyada, özel amaçları farklı farklı olan tekil iradelerin, hemen hemen hiçbirinin öngörmediği farklı bir sonuca hizmet etmiş olabileceklerine kolaylıkla tanık olabiliyoruz. İradi olarak yer aldığımız sosyal süreçlerde ne ölçüde kendi ilgilerimize ne ölçüde içinde yer aldığımız daha büyük, daha karmaşık yapıdaki ilgi veya ilgilere hizmet ettiğimizi ayırt edebiliyor muyuz? Olaylara ve süreçlere bir de bu açıdan bakınca farklı şeyler göreceğimizden kuşku yok.

Amerikalı sosyolog Richard Sennet’in “Beraberlik” kitabında rastladığımız ve şu bildiğimiz “empati” kavramından beslenmiş olan “diyalojik” akıl yürütme söz konusu olduğunda da tez ve antitez çarpışmasıyla yaralı zihinlerimizdeki kanamayı durdurabileceğimiz umudu doğuyor: Taraflardan her biri konuya ötekinin bakış açısıyla yaklaşmayı deneyince, aranan senteze çok daha kolay ulaşılabiliyor. Çünkü sentez denilen şey, tarafların bilincinden ve bakış açılarından tümüyle bağımsız olan, kerameti kendinden menkul bir dışsal gerçeklik olmasa gerek artık günümüzde.

Diyelimki bu iki öneri de biraz kapalı geliyor. O halde, ihtilaflı iki kişiyi dinleyip ikisine de hak verdikten sonra, “Bu nasıl şey; siz ihtilaflı her iki tarafı da haklı buldunuz!” diye yakınan üçüncü kişiye, “Sen de haklısın!” diyen halk bilgemize, Nasrettin Hoca’ya da başvurabiliriz, bizi var saydığı tek gerçeğe götürmek için parçalayan alışıldık akıl yürütmelerden kurtulmak için. Sahiden bir tartışmada mutlaka bir taraf mı haklı olmalıdır; ikisi, hatta üçü birden haklı olamaz mı? Fıkrayı dinleyip gülüyoruz da ona neden güldüğümüzü yeterince düşünüyor muyuz acaba?

Kuşbakışı da iyidir, Devrim Erbil’in İstanbul resimlerindeki gibi. Bu bakış açısı, başka perspektifleri yargılayıp yok saymaz; aksine anlar, kavrar, hatta yararlanır onlardan.

Oysa çevremizde ağaçlardan ormanı göremeyen ne çok insan var!

Değerli okurumuz; KPMG Gündem’in bu sayısı da belirsizlikle başa çıkmamız ve olumlu değişimi körüklememiz yolunda bakış açılarımızı güçlendirecek yazılarla yüklü.

İyi okumalar dileriz.

KPMG Türkiye Başkanı, Kıdemli Ortak

BAKIŞ AÇILARINI ÇOĞALTMAK

Ferruh Tunç

Page 4: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

4 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

10Sarten, 43 yıllık köklü bir şirket. Türkiye’nin en büyük

ve lider ambalaj şirketi olan Sarten’in CEO’su Zeki

Sarıbekir, Turquality ile markalarını daha değerli bir hale

getirmeyi hedeflediklerini söylüyor.

18 OTOMOTİVİN GELECEK STRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da araştırma, sektörün bugününe ve yarınına ilişkin önemli eğilimleri ortaya koyuyor.

SahibiKPMG İş ve Yönetim Danışmanlığı A.Ş.

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü / Editörİdil Gü[email protected]

Görsel YönetmenKorkut ÇoruhTolga Çoruh

Baskı & CiltKaragön Ofset ve MatbaacılıkReklam San. ve Tic. Ltd. Şti.Cemal Nadir Sok. No:24Eminönü/Cağaloğlu - İstanbulTel: 0212 511 27 29

AdresKavacık Rüzgarlı Bahçe Mah. KavakSok. No:29 Beykoz 34805 İSTANBULTel: +90 216 681 90 00Faks: +90 216 681 90 90www.kpmg.com.tr

Katkıda Bulunanlar

Abdulkadir Kahraman, Ayhan Üstün, Bader Arslan, Bahar Caner, Bülent Ak, Begüm Güzel, Ceren Şahlı, Çiğdem Atılgan, Damla Timurcioğlu, Ecenur Murat, Ehtiram İsmayilov, Emrah Akın, Engin Ölmez, Ergün Kış, Ferruh Tunç, Filiz Karakaya, Güray Kurşunoğlu, Figen Tahiroğlu Würsching, Gençer Keser, Hakan Aytekin, Hakan Güzeloğlu, İlker Dinç, İsmail Önder Ünal, Kaveh Taghizadeh, Latif Oylan, Murat Alsan, Murat Palaoğlu, Özge Demirkol Mete, Reyhan Baykara, Seda Tığdemir, Serap Tutkun, Sezgin Topçu, Sinan Çamlık, Sinem Cantürk, Şaban Küçük

Yılda 4 kez yayımlanmaktadır. Ücretsiz dağıtılır. Dergide yayımlanan tüm yazılarınsorumluluğu yazarına aittir.İzinsiz alıntı yapılamaz.

“TURQUALITY İLE MARKAMIZI DAHA DEĞERLİ YAPACAĞIZ”

Page 5: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 5

TEMMUZ / EYLÜL 2015 - SAYI:23

içindekiler289 BAŞLIKTA İNŞAATIN YENİ ROTASI

KPMG Türkiye, “2015 Türkiye İnşaat Yöneticileri Araştırması”’nın ikincisini yayımladı. Sektör yetkilileri için önemli mesajlarla dolu araştırmada, inşaat ve altyapı sektörünü etkileyen kritik faktörler masaya yatırıldı.

16 2015’İN KALANINDA DOLAR VE PETROL 2015 yılında piyasalara, dolardaki yükseliş ve

petrol fiyatlarındaki düşüş damgasını vurdu. Önümüzdeki döneme ilişkin pek çok tahmin yapılıyor.

24 TASLAK METİNLER KAMUOYUNA SUNULDU Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim

Standartları Kurumu tarafından 2015’te finansal raporlama ve denetime ilişkin taslak metinler yayımlandı.

26 DENETİM KOMİTELERİNİN GÜNDEMİNDE NELER VAR?

KPMG Denetim Komitesi Enstitüsü 11. Yıllık Denetim Komitesi Konferansı’nı gerçekleştirdi. Konferansta komitelerin gündeminde öne çıkan başlıklar tartışıldı.

32 ENERJİ PİYASASINDA TS ISO/IEC STANDARDI Resmi Gazete’de yayımlanan düzenleme

değişiklikleriyle enerji piyasası için 01.03.2016’dan itibaren TS ISO/IEC 27001 belgeli olma zorunluluğu getiriliyor.

34 İHBAR HATTININ STRATEJİK ROLÜ İstatistiklere göre şirket içi suistimalleri

öncelikle çalışanlar fark ediyor. Eğer şirkette profesyonel bir ihbar mekanizması yoksa

çalışanlar da herhangi bir bildirimde bulunmuyor.

36 İÇ DENETİMİN STRATEJİK DÖNÜŞÜMÜ Yeni dönemde iç denetim sadece geçmiş

faaliyetlerin denetlenmesiyle ilgili bir faaliyet olmaktan çıktı. Artık trendleri yakalayan, değer yaratan yaklaşımlar benimseniyor.

40 BÜYÜK VERİ: FIRSAT MI ZORLUK MU? Birçok şirket, büyük verinin sağlayabileceği

potansiyelin farkında. Ancak birçok fırsattan tam anlamıyla yararlanmaya hazır durumda değil.

44 TEKNOLOJİK İNOVASYON ÇAĞINA GİRERKEN KPMG, Harvey Nash işbirliğiyle 2015 Global CIO

Araştırması’nı 30 ülkeden 3 bin 700 teknoloji liderinin katılımıyla gerçekleştirdi. Araştırma çok önemli sonuçlar içeriyor.

46 SATIN ALMADA 5 KRİTİK YOL Satın alma genellikle geleneksel bir arka ofis

operasyonu olarak görülüyor. Oysa satın alma bugünün ve yarının dünyasında önemli kararlara etki etmek üzere yeni bir rolü hak ediyor.

50 ÖDEME KAYDEDİCİ CİHAZLARLA ETKİN KONTROL

Aslında ödeme kaydedici cihazlar, 2013’te hayatımıza girdi. Ancak 2016’dan itibaren bu cihazların kapsamında genişleme öngörülüyor.

52 VERİ ANALİZİNDE BÜYÜK FIRSAT VAR Finansal hizmetler sektörü, veri yaratım hacminin

büyümesi nedeniyle yeni bir dönemin eşiğinde. Bu yeni dönemle birlikte iş modellerinde değişimler olacağı öngörülüyor.

54 YATIRIM FONLARI NASIL BSMV MÜKELLEFİ OLDU?

Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesinin (t) bendinde yapılan bir değişiklikle yatırım fonlarının, banka ve sigorta muameleleri vergisi (BSMV) mükellefi olma macerası başladı.

58 ORTAK RAPORLAMAYA HAZIR MIYIZ? “Ortak raporlama standardı” kapsamında

taraf ülkeler, başka ülke mukimleri veya vatandaşlarıyla ilgili bilgileri, herhangi bir talebe gerek kalmaksızın birbirleriyle paylaşacak.

60 KKDF MÜJDESİ VE İLAVE GÜMRÜK VERGİSİ Gümrük Mevzuatı’ndaki değişikliklerle bir kısım eşyaların ithalatında vergisel avantajlar sağlanırken, ilave gümrük vergilerinin yaygınlaşması tedirgin ediyor.

62 SEÇİM ÖNCESİ TEŞVİKLERDE İYİLEŞTİRME 8 Nisan 2015’te Resmi Gazete’de yayımlanan kararla güncel teşvik uygulamalarında önemli değişiklikler ve iyileştirmeler yapıldı.

64 İKİ SEKTÖRE TEŞVİK SÜRPRİZİ Yatırım teşvik sistemimizin temeli 2012’de atıldı.

Geçtiğimiz 3 yılda da sistemde yapılan birkaç revizyon iki sektöre yaradı.

66 KAPASİTEYİ SINIRLAMAK DOĞRU MU? Tek tebliğ taslağı ile yeminli mali müşavirlerin

çalışmalarına ciddi kısıtlamaların getirilmesi öngörülüyor. Artık her yeminli mali müşavir, istediği müşteriyle istediği gibi çalışamayacak.

68 YATIRIMLAR NEREYE GİDİYOR? Ekonominin ve Türk şirketlerinin dışa açılma

trendiyle birlikte Türkiye’den yurtdışına doğrudan sermaye yatırımları artık önemli bir unsur olarak hayatımıza girdi.

72 TARİFELİ FİYATLAR REKABETİ SINIRLIYOR Türkiye’de avukatlık, arabuluculuk gibi bazı mesleklerde asgari tarifeli fiyat uygulaması mevcut. Rekabet Kurumu’nun raporuna göre bu uygulamalar rekabeti bozuyor.

Rotası2015

İnşaatınKPMG TÜRKİYE İNŞAAT YÖNETİCİLERİ ARAŞTIRMASI

Page 6: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

6 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

KPMG’den haberler

FERRuh TuNç KPMG TüRKİYE’NİN İŞVEREN MARKASI YOLCuLuğuNu ANLATACAK

Türkiye’nin ilk işveren markası konferansı People Make the Brand, 6 Kasım 2015’te Shangri-La Bosphorus Otel’de gerçekleşecek. Farklı sektörlerin

önde gelen organizasyonlarının başarılı işveren markası stratejilerine dair ilk elden deneyimler sunmayı amaçlayan konferans, insan kaynağı alanındaki değişiklikleri ve trendleri irdeleyecek, yerli ve global pek çok işveren markasının stratejik yaklaşımlarını seyircilerine sunacak olmanın yanı sıra sürdürülebilir bir işveren markası stratejisi kurgularken CEO sahipliğinin de öneminin altını çizecek. Bu yıl 3’üncüsü yapılacak olan konferansta, KPMG Türkiye Başkanı Ferruh Tunç da konuşmacı olarak yer alacak ve KPMG Türkiye’nin işveren markası yolculuğunu katılımcılarla paylaşacak.

İç DENETİMDE FARKINDALIK ÖDüLü KPMG’NİN

Mayıs ayı tüm dünyada “İç Denetim Farkındalık Ayı” olarak kutlanıyor. İç Denetim

Farkındalık Ayı etkinlikleri kapsamında, KPMG Gündem için hazırlanan “İç Denetim Farkındalık Ayı Özel Dosyası” ile KPMG Türkiye, 20 Mayıs akşamı TİDE tarafından düzenlenen Farkındalık Ödül Töreni’nde “Kurumsal Tanıtım Faaliyetleri Farkındalığı Ödülü”ne layık görüldü. KPMG Türkiye adına ödülü Risk Yönetimi Danışmanlığı Bölüm Başkanı Hakan Aytekin ve Risk Yönetimi Danışmanlığı Direktörü Naciye Kurtuluş aldı.

27 Mayıs 2015 Çarşamba günü İngiltere Konsolosluğu tarafından “The British

Chamber of Commerce in Turkey” (BCCT) bünyesinde ortak seminer gerçekleştirildi. İstanbul Pera House’ta düzenlenen seminerler kapsamında, KPMG Hollanda Türkiye masasını temsilen Vergi Bölümü Kıdemli Müdürü Johannes Aslan, küresel vergi trendlerine ve KPMG Türkiye’yi temsilen Vergi Şirket Ortağı Ayhan Üstün ise Türkiye’den İngiltere’ye yatırım yapmayı planlayan yatırımcıların göz önünde bulundurması gereken temel vergi konularına ilişkin birer sunum gerçekleştirdi.

BCCT BüNYESİNDE GERçEKLEŞEN ORTAK SEMİNERDE KPMG SuNuMLARI

Ayhan Üstün

Ferruh Tunç

KPMG Türkiye Vergi Bölümü, sektörün önde gelen dergilerinin her yıl açıkladığı ödüllerde

de önemli bir başarı yakaladı. Dealmakers Country Awards 2015 ve Acquisition International 2015 M&A Awards listelerinde bu yıl da yer almayı başaran KPMG, sırasıyla “Yılın Vergi Danışmanlık Şirketi” (Tax Advisory Firm of the Year ) ve “2015 En iyi Türk vergi danışmanı & Personel Vergi Yükümlülükleri Danışmanı” (Best in Turkish Tax 2015 & Best for Employee Compliance Obligations) ödüllerinin sahibi oldu.

VERGİ BÖLüMüNE ÖDüLLER

Page 7: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 7

KPMG’DEN TüRKİYE’DE ENERJİ VERİMLİLİğİ SuNuMu

Şirket birleşme ve satın alma (M&A) alanında dünyanın öncü sektörel dergilerinden ACQ, 2008 yılından bu yana her yıl Global Awards listesini yayımladı. ACQ’nun verdiği ödüller, alanında uzman şirketlere, şirketlerdeki vergi danışmanlık ekiplerinin hizmet alanları ve sektörlerinde sahip oldukları tecrübe ve profesyonellikleri, hizmet verdikleri müşterilere olan katkıları esas alınarak veriliyor. Ödül sahipleri, bu ödüllere hizmet verdikleri müşteriler, profesyonel yaşamlarında iletişim içerisinde oldukları veya birlikte çalıştıkları kişiler tarafından aday gösteriliyor. “ACQ Global Awards 2015” listesinde KPMG Türkiye Vergi Danışmanlığı ile Dolaylı Vergilendirme ve Transfer

Fiyatlandırması hizmet birimleri 5 ayrı kategoride ödüle layık görüldü. Bu kategoriler şöyle: • Türkiye – Danışmanlık

Hizmetlerinde Yılın Şirketi (Full Service Advisory Firm of the Year for a Consecutive Year)

• Türkiye- Şirket Birleşme ve Satın Almalarında Yılın Vergi Şirketi (M&A Tax Firm of the Year)

• Türkiye- Transfer Fiyatlandırmasında Yılın Danışmanlık Şirketi (Transfer Pricing Advisory of the Year)

• Türkiye – Kurumsal Vergilerde Yılın Danışmanlık Şirketi (Business Tax Advisory of the Year)

• Türkiye – Dolaylı Vergilerde Yılın Danışmanlık Şirketi (Indirect Tax Advisory of the Year)

KPMG TüRKİYE 5 ÖDüL ALDI

Uluslararası Enerji Ticareti Fuarı ve

Konferansı, 6-8 Mayıs 2015 tarihinde İstanbul Expo Center’da gerçekleştirildi. E-World Energy and Water Türkiye ve ICCI ortaklığında düzenlenen konferansın sponsoru ise KPMG Türkiye oldu. Konferansın ikinci gününde, KPMG Türkiye’nin enerji sektöründe yönetim danışmanlığı hizmetlerini destekleyen KPMG Enerji ve Doğal Kaynaklar Direktörü Olaf Pritsch, “Türkiye’de Enerji Verimliliği” konusunda bir sunum yaptı. Sunum katılımcılar tarafından ilgiyle izlendi.

KPMG Türkiye, EEL Events tarafından bu yıl

5’incisi düzenlenen Private Equity ve M&A Forumu’na sponsor oldu. Özel sermaye şirketleri, şirket birleşme ve satın almalarıyla ilgili pek çok konunun derinlemesine irdelendiği forumda, KPMG Türkiye Strateji Grubu Başkanı Raymond Timmer ve KPMG Türkiye Yönetim Danışmalığı Hizmetleri Bölüm Başkanı Kaveh Taghizadeh konuşmacı olarak yer aldı. Raymond Timmer, gerçekleştirdiği sunumda M&A anlaşmaları esnasında karşılaşılabilecek zorluklara ve bu zorluklardan çıkarılabilecek derslere değindi. Kaveh Taghizadeh ise sunumunda, maliyetlerin düşürülmesi ve nakit akışıyla nasıl başa çıkılabileceği konusundaki görüşlerini ve çözüm önerilerini katılımcılarla paylaştı.

M&A FORuMu’NDA KPMG TüRKİYE

Olaf Pritsch

Raymond Timmer

FRANSIZ LACTALIS’E DANIŞMANLIK hİZMETİ

Yıldız Holding’in önde gelen gıda iştiraklerinden biri olan Ak Gıda’nın

yüzde 80 hissesi (tahmini satın alma bedeli 800 milyon - 1 milyar Amerikan Doları), dünyanın en büyük süt ve süt ürünleri şirketi ve tarım-gıda sektöründe dünya gıda devleri arasında 15. sırada yer alan Fransız Lactalis Grubu’na satıldı. KPMG Türkiye bu önemli süreçte dünya devi Lactalis Grubu’na finansal ve vergi danışmanlık hizmetleri sundu.

Page 8: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

8 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

KPMG’den haberler

Ace the Case-Ulusal Vaka Analizi Çalışması’nın 4’üncüsü KPMG

Türkiye tarafından 16-17 Nisan tarihlerinde İstanbul Kalamış’taki Wyndham Otel’de gerçekleştirildi. Farklı üniversitelerden 220 öğrencinin başvurduğu yarışmada, toplam 24 öğrenci ön eleme aşamasını geçerek finale katılmaya hak kazandı. Programın ilk gününde atölye çalışması yapan öğrenciler, yarışmanın ikinci günü ekipler

oluşturarak vaka yarışmasına katıldı. Katılımcılar, Ace the Case programında, vaka analizi ve sunum becerilerini geliştirme imkânı buldu. Aynı zamanda profesyonel hayatta karşılaşabilecekleri iş süreçlerini birebir yaşayarak deneyimli uzmanlardan geri bildirimler aldılar. 4’er öğrenciden oluşan 6 takımın katılımıyla gerçekleşen yarışmada Bilkent Üniversitesi’nden katılan ekip birinci oldu.

ACE ThE CASE YARIŞMASINDA BİLKENT BİRİNCİ OLDu

FERRuh TuNç MuhASEBE SEMPOZYuMuNA KATILDI 34. Türkiye Muhasebe Eğitimi

Sempozyumu, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü tarafından “Muhasebe Eğitimini Yeniden Düşünmek ve Yapılandırmak” temasıyla düzenlendi.

13-17 Mayıs 2015 tarihleri arasında Antalya’da Mardan Palace Otel’de gerçekleştirilen sempozyumun “Paydaşların Muhasebe Eğitiminden Beklentileri” paneline KPMG Türkiye Başkanı Ferruh Tunç da katıldı.

YASED (Uluslararası Yatırımcılar Derneği), üyeleri Türkiye’de

faaliyet gösteren uluslararası şirketlerden oluşan, Türkiye’deki uluslararası doğrudan yatırımcıların en önemli temsilcisi ve daha iyi bir yatırım ortamı için proaktif olarak çalışan önemli bir platform.

YASED Vergi ve Teşvikler Çalışma Grubu Başkanı olarak görevini 2013-2015 döneminde başarıyla yürüten KPMG Türkiye Vergi Bölümü Direktörlerinden Emrah Akın, 2015-2017 dönemi için bu göreve yeniden seçildi. Vergi ve Teşvikler Çalışma Grubu, vergi yasalarında beklenen değişikliklere ve yeni teşvik sistemine ilişkin proaktif çalışmalar yapıyor ve yıl içindeki mevzuat değişikliklerini gündemine alıyor.

Haziran ayı YASED’in Ar-Ge Çalışma Grubu Başkanlığı görevine de KPMG Türkiye Vergi Bölümü Direktörlerinden Şaban Küçük seçildi. Sektörel ve yatay çalışma grupları ile farklı sektör ve alanlarda fikir önderliğini yürüten YASED’in 5 stratejik öncelik alanından biri olan Bölgesel Merkez Komitesi altında takip edilen Ar-Ge grubunun önemli gündem maddelerinden arasında, Türkiye’deki Ar-Ge ekosistemini rakip ülkelerden daha iyi seviyeye getirmek yer alıyor.

YASED’DE  İKİ ÖNEMLİ ATAMA

Page 9: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 9

ekibimizin yeni üyeleri

SİBEL TATLISU - FİNANS DEPARTMANI BüTÇE VE RAPORLAMA MüDüRüSibel Tatlısu, İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümü’nden 2005 yılında mezun oldu. 2005 yılında Deloitte Türkiye’de denetçi olarak çalışmaya başlayan başlayan, 2008 yılına kadar denetim uzmanı olarak aynı firmada görev aldı. 2008 yılında Turkcell Superonline’a bütçe ve raporlama uzmanı olarak transfer oldu. 2009 yılında TAV Havalimanları Holding’de finansal raporlama kıdemli uzmanı unvanıyla çalışmaya başladı ve 2014 yılı itibariyla de finansal raporlama müdürü olarak kariyerine devam etti. Nisan ayı itibariye KPMG Türkiye Finans Departmanı’nda çalışmaya başlayan Tatlısu, bütçe ve raporlama müdürü olarak görev yapıyor.

MUSTAFA TARIK - FİNANS DEPARTMANI, MUHASEBE MüDüRüİstanbul Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olan Mustafa Tarık, kariyerine 2003 yılında tekstil sektöründe uzman olarak adım attı. 2005 yılı itibariyla mali işler yönetmeni görevine getirildi. 2009 yılında Doluca Grubu’na muhasebe müdürü olarak transfer olan Tarık, 2011 yılında Çelebi Hava Servisi A.Ş’de mali işler müdürü olarak görev yaptı. Mustafa Tarık, nisan ayı itibariyla KPMG Türkiye’de muhasebe müdürü olarak görevine başladı.

ÖZGüR BAŞPINAR - VERGİ BÖLüMü, MüDüRAnkara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü’nden 1991 yılında bitiren Özgür Başpınar, 1993 yılında Ekimsan Medikal’de muhasebe elemanı olarak iş hayatına başladı. 1997 yılında Sincan Sytorpor’e muhasebe müdürü olarak transfer oldu. 1998 ve 2015 yılları arasında çalıştığı RMG Messtechnik GMBH, Biomet Merck Medikal, Peugeot Tekoto ve Akkuyu Nükleer adlı firmalarda muhasebe ve finans müdürü olarak kariyerine devam etti. Mayıs ayı itibariyla KPMG Türkiye Ankara ofisinde Vergi Bölümü, Muhasebe ve Mali Müşavirlik Hizmetleri Departmanı’nda müdür olarak KPMG ailesine katıldı.

ERCAN DURALI - İNSAN KAYNAKLARI, OPERASYON MüDüRüAnadolu Üniversitesi İşletme Bölümü’nden 1994 yılında mezun olan Ercan Duralı, kariyerine 1997 yılında Arthur Andersen şirketinde bordro uzman yardımcısı olarak başladı. 2000-2007 yılları arasında Praktiker Yapı Malzemeleri adlı şirkete geçerek ücretlendirme ve bordro uzmanı olarak görev yapan Duralı, 2007 yılında Media Markt&Saturn’e bordro ve çalışan ilişkileri müdürü olarak transfer oldu. Ercan Duralı, mayıs ayı itibariyla KPMG Türkiye İnsan Kaynakları Departmanı’nda operasyon müdürü olarak görevine başladı.

ELİF BAYRAKTAR - VERGİ BÖLüMü, KIDEMLİ MüDüRİstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi, Finans bölümünden 2002 yılında mezun olan Elif Bayraktar, yüksek lisans eğitimine de Koç Üniversitesi Finans Bölümü’nde devam etmektedir. Çalışma hayatına 2002 yılında Gökmen Danışmanlık Hizmetleri’nde başlayan Bayraktar, 2005-2006 yılları arasında Horwath Crowe Türkiye’de Vergi Uzmanı olarak görev aldı, 2006 yılında PwC Türkiye’ye transfer oldu ve 2013 yılına kadar Vergi Müdürü olarak kariyerine devam etti. 2013-2014 yılları arasında İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.ve Danske Enerji ve Ticaret A.Ş.’de finans yöneticisi olarak çalıştı. Elif Bayraktar, mayıs ayı itibariyla KPMG Türkiye Vergi Bölümü Tam Tasdik departmanı Finansal Hizmetler ekibinde Kıdemli Müdür olarak görevine başladı.

ONUR OKUTUR - DANIŞMANLIK, KIDEMLİ MüDüROnur Okutur, Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden 2004 yılında mezun oldu ve yüksek lisans eğitimini Colombia Üniversitesi MBA bölümünde tamamladı. Çalışma hayatına 2004 yılında PwC’de analist olarak başlayan Okutur, danışmanlık, şirket birleşmeleri ve satın alma projelerinde görev aldı. 2010 yılında enerji satış şirketi Direct Energy’de çalışmaya başladı, kurumsal strateji, iş geliştirme ve şirket satın almalarında rol üstlendi. Onur Okutur, haziran itibariyla KPMG Türkiye Danışmanlık Bölümü Strateji Departmanı’nda kıdemli müdür olarak görevine başladı.

İLKER DİNÇ - DANIŞMANLIK, KIDEMLİ MüDüRBaden-Wuerttemberg Üniversitesi İşletme mezunu olan İlker Dinç, çalışma hayatına 2005 yılında EY Almanya’da danışman olarak başlayıp 2010 yılında müdürlüğe terfi etti. 2013 yılında KPMG Almanya’ya kıdemli müdür olarak transfer olan Dinç’in başlıca uzmanlık alanları kurumsal performans yönetimi, iş zekası ve analitiği, yönetim raporlaması, bütçeleme, tahmin ve stratejik planlamadır. İlker Dinç, mayıs ayı itibariyla KPMG Türkiye Yönetim Danışmanlığı ekibinde kıdemli müdür olarak çalışmaya başladı.

GENÇER KESER - DANIŞMANLIK, KIDEMLİ MüDüRLandshut Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu olan Gençer Keser, HZ Üniversitesi’nde Uluslararası İşletme alanında yüksek lisansını tamamladı. Kariyerine 2006 yılında Draexlmaier Grup’ta proje satın alma sorumlusu olarak başlayan Keser, daha sonra satın alma süreç müdürü ve kalite ve satın alma yönetim kurulu üyesi asistanlığı görevlerini üstlendi. 2013 yılında KPMG Almanya’ya müdür olarak transfer olan Keser’in uzmanlık alanları satın alma, tedarik zinciri yönetimi, operasyon ve proje yönetimidir. Otomotiv sektöründe derin tecrübeye sahip olan Gençer Keser, KPMG Türkiye Yönetim Danışmanlığı ekibinde kıdemli müdür olarak görevine başladı.

Page 10: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

10 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK

KPMG Türkiye ile Ağrı’nın Eleşkirt ilçesindeki Türkeli Köyü İlköğretim Okulu arasında kurulan sıcak iletişim devam ediyor. KPMG Gönüllüleri’nin okulu iyileştirmek için yürüttüğü “Türkelili Çocuklar Gülsün” adlı proje kapsamında, “Türkeli İlkokulu KPMG Gönüllüleri Kütüphanesi” açıldı. Kütüphanenin açılışıyla birlikte öğrenciler için uzman eğitmenler eşliğinde bir dizi etkinlik düzenlendi.

GÖNüLLü KüTüPhANESİçOCuKLARI GüLDüRDü

KPMG Gönüllüleri, Ağrı’nın Eleşkirt ilçesindeki Türkeli İlköğretim Okulu öğrencilerine

destek vermeyi sürdürüyor. KPMG Türkiye, “Türkelili Çocuklar Gülsün” projesi kapsamında Türkeli İlköğretim Okulu öğrencilerinin bilgi kaynaklarına erişimini kolay-laştırmak ve bireysel gelişimlerini destekleyecek kültür sanat eserlerini okuyabilmelerini sağlamak amacıyla Türkeli İlkokulu KPMG Gönüllüleri Kütüphanesi’ni kurdu. Toplam 700 kitabın bulunduğu kütüphaneyle çocuklara daha fazla okuma alışkanlığı kazandırılması hedefleniyor.

KPMG Türkiye Gönüllü ekibinin katılımıyla gerçekleştiri-len kütüphane açılışı sonrasında ise öğrencilere uzman eğitmenler tarafından çeşitli eğitimler verildi. Eğitimler arasında temel bilgisayar kullanımı ve çocukların yaratı-cılıklarını destekleyecek masallarla drama eğitimi yer aldı.

Ayrıca Türkeli İlkokulu çocuklarının KPMG Gönüllüleri Kütüphanesi açılışında çekilen fotoğrafları, KPMG Türki-ye İstanbul Ofis’te sergilenmeye başlandı. Eylüle kadar açık olacak serginin ana teması “Gülen Yüzler” olarak belirlendi l

Page 11: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 11

GÖNüLLü EKİBİ BüYüYOR KPMG Gönüllüleri olarak Ağrı Türkeli İlköğretim Okulu için gerçekleştirdiğimiz projenin önemi bizim için büyük. 5 kişiyle çıktığımız bu yolda, şimdi 1.000 kişiyle birlikte çalışıyoruz. Bu projede bizi en çok motive eden, küçücük kalpleriyle tüm imkânsızlıklara rağmen okumak isteyen çocukların azmiydi. Çocuklarımızla farklı dönemlerde bir araya gelerek onların sosyal ve kültürel gelişimleri için destek verdik. 70 çocuğumuz için her yeni eğitim öğretim yılında ve yılbaşlarında yaptığımız kırtasiye, kitap ve özellikle kışlık giyecek desteklerinin yanı sıra KPMG Gönüllüleri ile Ağrı’ya düzenli ziyaretler gerçekleştirdik.

ÖNCE OYuN SONRA KüTüPhANE Projedeki hedeflerimizden biri çocukların daha fazla okuma alışkanlığı edinmesi ve kişisel gelişimlerine katkı sağlamaktı. KPMG Gönüllüleri, 2014 yılında KPMG Kültür Mantarları çatısı altında 17 kişilik tiyatro ekibiyle, 9 aylık çalışmanın ardından, Haldun Taner’in “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” oyununu sahneledi. Oyundan elde edilen gelirle Ağrı Türkeli İlköğretim Okulu’na bir kütüphane kurmaya karar verdik. Kurduğumuz kütüphaneye KPMG çalışanlarının yanı sıra oyunu izlemeye gelen çalışanlarımızın aileleri, müşterilerimiz, KPMG Alumni grubu da çocuk kitabı bağışlayarak katkıda bulundu. Gelecek dönemde de Türkeli İlköğretim Okulu’ndaki yavrularımız için çalışmaya devam edeceğiz.

“ÇOCUKLARIN OKUMA AZMİ BİZİ MOTİVE ETTİ” FERRUH TUNÇ / KPMG TÜRKİYE BAŞKANI

Page 12: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

12 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

Sarten, 43 yıllık köklü bir şirket. Türkiye’nin en büyük ve lider ambalaj şirketi olan Sarten, bölgesel bir şirket olma hedefiyle ilerliyor. Bu hedefe Turquality ile yeni bir adım atan şirket, Yol Haritası çalışmaları kapsamında 30 proje hazırladı. Şirketin CEO’su Zeki Sarıbekir, Turquality ile markalarını daha değerli bir hale getirmeyi hedeflediklerini söylüyor. Sarıbekir, “Turquality’i, metal ambalaj ihracatımızı daha da artıracak, plastik ambalajlarımızın ihracatlarında da daha stratejik yol almamızı sağlayacak bir yol gösterici olarak gördük” diye konuşuyor.

TURqUALITY İLE MARKAMIZI DAHA DEĞERLİ YAPACAĞIZ

SÖYLEŞİ

Sarten, Türkiye’nin lider ambalaj şirketi. Ambalaj sektörüne 1972 yılında Çorlu’daki fabrikalarının faaliyete geçmesiyle giren şirket, bu yıl 43’üncü yılını kutluyor. Geçen

bu sürede önemli başarılara imza atan şirket, 2014’te 350 milyon dolar ciro yaptı. Faaliyet gösterdiği ma-deni yağ, konserve kutu, yemeklik yağ ve aerosol pazarlarında lider durumda olan Sarten, bölgesel bir şirket olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Bu hedefe ilerlerken Turquality programına başvuran şir-ket, buradan aldığı destekle yeni bir vizyon yaratmak istiyor. Sarten’in CEO’su Zeki Sarıbekir, Turquality’e başvurma nedenlerini şöyle anlatıyor: “2020’li yıllara girerken kendimize yeni bir vizyon yaratmak istiyor-duk. Bu konuda bazı ön çalışmalarımız vardı. Diğer yandan kurumsallaşma yolunda da daha stratejik olarak yürümek istiyorduk. Bunlarla birlikte ihracat

konusunda bazı ülkelerdeki etkinliğimizi artırırken bazı yeni ülkelere de giriş yapmayı ve en önemlisi markamızı daha değerli bir hale getirmeyi hedefli-yorduk.”

Sarten Ambalaj CEO’su Zeki Sarıbekir ile Sarten Ambalaj Satış ve Pazarlama Direktörü Haluk Giray, şirketin Turquality’e katılma sürecini şöyle anlattı:

Köklü bir aile şirketisiniz. Turquality’ye neden girme ihtiyacı hissettiniz?

Sarten bu yıl 43’üncü yılını kutluyor. 2020’li yıllara girerken kendimize yeni bir vizyon yaratmak istiyor-duk. Bu konuda bazı ön çalışmalarımız vardı. Diğer yandan kurumsallaşma yolunda da daha stratejik olarak yürümek istiyorduk. Bunlarla birlikte ihracat konusunda bazı ülkelerdeki etkinliğimizi artırırken bazı yeni ülkelere de giriş yapmayı ve en önemlisi

Page 13: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 13

markamızı daha değerli bir hale getirmeyi hedef-liyorduk. Katıldığımız bazı seminerlerde Turquality hakkında bazı ön bilgiler edindik. Murathanoğlu Danışmanlık firmasıyla birlikte çalışmalarımız sü-recinde daha kapsamlı değerlendirmeler yaptık ve sonuç olarak Turquality’nin bu ihtiyaçlarımıza cevap verecek etkin bir program olacağına inandık.

Turquality’nin size neler katacağını düşündünüz?Yol Haritası çalışması kapsamında ortaya çıkan

yaklaşık 30 proje Turquality programına girmek konusunda ne kadar doğru bir seçim yaptığımızı kanıtlıyor. Diğer yandan Turquality’i, hala lider ko-numda olduğumuz metal ambalaj ihracatımızı daha da artıracak, plastik ambalajlarımızın ihracatlarında da daha stratejik yol almamızı sağlayacak bir yol gösterici olarak gördük.

YENİ ORTAKLIK Kısa bir süre önce merkezi Japonya’da bulunan dünya devi Mitsui&Co yüzde 15 hisse alarak Sarten’e ortak oldu. Mitsui, 66 ülkedeki 12 ofisinin yanı sıra global arenada 420 bağlı kuruluş ve ortak şirketin yer aldığı küresel bir ağa sahip.

REKABET AVANTAJI Bu anlaşmayla küresel ölçekte kaliteli, hızlı, daha ucuz ve daha güçlü olabilmenin yanı sıra geniş bir coğrafyada rekabet üstünlüğü elde etmeyi hedefliyoruz.

SİNERJİ YARATILACAK Sarten’in 43 yıllık ambalaj sektöründeki deneyimiyle Mitsui’nin farklı alanlarda uzun yıllara dayanan tecrübesi, iki şirket arasında uygun bir sinerji yaratarak gelecekte daha da güçlü bir Sarten yaratacaktır.

“DAHA GÜÇLÜ BİR SARTEN YARATACAĞIZ”

Page 14: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

14 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

Turquality süreciniz ne kadar sürdü?2013 yılının sonuna doğru başladığımız süreç, Turqu-

ality Marka Destek Programı’na kabul edilişimizin teyidine kadar yaklaşık 18 ay sürdü. KPMG ile çalış-mamız ise Ekim 2014’te başladı. Şubat 2015’te Yol Haritası çalışması tamamlanarak bakanlığa sunuldu ve Turquality Marka Destek Programı’na kabul edili-şimiz resmiyet kazandı.

Bu sürecin şirketiniz üzerinde nasıl etkileri oldu? Sizi nasıl değiştirdi?

Projeye çok şeffaf yaklaşımımızla özeleştiriler yaptık. Kurduğumuz takım ve bu süreçteki danış-manımız KPMG ile çok uyumlu bir ekip çalışması yaptı. Kendi içimizde daha fazla bütünleştik, genç arkadaşlarımız serbestçe fikir ve düşüncelerini ile-tebilecekleri bir ortam buldu. Yönetim ekibimiz de Turquality çalışmalarına şirketin geleceğe daha stra-tejik bir şekilde yol alması için çok önemli destekler verdi. Grupta yer alan takım arkadaşlarımız, çalışma-lara çok değerli katkılarda bulunurken özellikle genç arkadaşlarımız stratejik çalışmalar konusunda yeni tecrübeler kazandı.

Peki bu doğrultuda hangi pazarları hedef aldınız?Hedef ülkeler konusunda, kendi pazar deneyim-

lerimizle danışman firmamız KPMG’nin sağladığı makro bazdaki bilgileri bir araya getirerek hedef ülkeler olarak İngiltere, Rusya, Bulgaristan ve çev-re ülkeleri ile Ürdün ve çevre ülkeleri olmak üzere 9 hedef pazar saptadık. Halen marka stratejisinin oluşturulması konusundaki proje üzerindeki çalış-malarımız sürüyor.

Bütün bu gelişmeler ihracatınızı hangi rakamlara ulaştırdı?

Hedef pazarlara yönelik çalışmalara henüz kap-samlı bir şekilde başlamadığımız için ihracat ra-kamlarımıza bu gelişmelerden kaynaklı bir yansıma olmadı. Önümüzdeki yıllarda bu faydayı daha etkin bir şekilde göreceğimizden emin bir şekilde yolu-muza devam edeceğiz.

SÖYLEŞİ

13 FABRİKA Sarten Metal, ambalaj sektörüne 1972 yılında Çorlu’daki fabrikalarının faaliyete geçmesiyle girdi. Büyüyen Türkiye pazarında müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere yeni fabrikalar kurmaya devam ederek 1992 yılında plastik ambalaj üretimi, 1996 yılında ise aerosol ve konserve üretimine başladı. Büyüme stratejimiz paralelinde bugün itibariyla Silivri, Gebze, Karacabey, Gemlik, Manisa, Ayvalık ve Adana’da 13 fabrikayla üretimimizi sürdürüyoruz. Yurtdışında ise tamamı kendi sermayemizle kurulan şirketlerimiz bünyesinde iki ayrı fabrikamız bulunuyor. Bu fabrikalardan ilki, 2002 yılında kurulan Sarten Bulgaria bünyesinde yer alan, Pleven’de kurulu metal kutu fabrikası; diğeri ise 2009’da kurulan OOO Sarpak Rusya bünyesinde Nevinominsk’te kurulu aerosol fabrikasıdır.

YENİ YATIRIMLAR Müşterilerimizin büyüme oranına bağlı olarak sürekli kapasite artışına yönelik yatırımlar yapıyoruz. Bu yıl Silivri fabrikamızdaki metal ofset alanında Avrupa’nın en büyük baskı hatlarından birini devreye soktuk. Ayrıca Manisa’daki fabrikalarımızda da kutu üretiminde kapasite artışı sağlayan yatırımlar gerçekleştirdik ve yine Manisa fabrikamızda kavanoz kapağı üretimini artırıcı yatırımlar yaptık. Manisa yerleşkemizde sadece endüstriyel ambalaj üretimine yönelik Endpak fabrikamızı kurduk. Önümüzdeki dönemde mevcut rigid (katı) plastik üretimimizin yanında flexible (esnek) ambalaj piyasasına da girmeyi düşünüyoruz. Bu yatırımlar gelecek yıllarda da Türkiye ve bulunduğumuz coğrafyadaki gelişmelere paralel olarak devam edecek.

NE üRETİYORuZ? Sarten Ambalaj’ın, teneke ve plastik ambalaj üretim portföyünde konserve, yemeklik yağ, kavanoz kapağı, süt ve süt ürünleri, kozmetikte aerosol kutu, plastik bazlı temizlik ürünleri, endüstriyel sektörde ise madeni yağ, boya ve zirai mücadele ilaçlarına yönelik ambalaj üretimleri bulunuyor.

“ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA DA YATIRIMLARIMIZ DEVAM EDECEK”

“KPMG’nin hazırlanan stratejik planda gelişme alanlarının saptanmasında ve buna bağlı olarak proje seçimlerinde çok değerli katkılarını gördük.”

Page 15: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 15

Stratejik planınıza KPMG’nin nasıl katkıları oldu? KPMG’nin Turquality konusunda tecrübesini nasıl buldunuz?

Öncelikle KPMG ile çok samimi ve dostane bir or-tamda çalıştık. Hazırlanan stratejik planda KPMG’nin gelişme alanlarının saptanmasında ve buna bağlı olarak proje seçimlerinde çok değerli katkılarını gördük. Farklı alanlarda tecrübelere sahip danışmanlarıyla uzun saat-ler süren toplantılar yapıldı ve sonuçta ortaya bakanlık tarafından da kabul gören bir Yol Haritası çalışması çıktı. Bu başarıda KPMG’nin Turquality programı konusunda tecrübesi de önemli belirleyici husus oldu.

Markalaşmaya yönelik önümüzdeki dönemde ajandanızda neler var?

Marka stratejisinin oluşturulması konusundaki çalışmamızı yeni başlat-tık ve hızlı bir şekilde yol alıyoruz. Mar-ka pozisyonumuz belirlendikten sonra buna yönelik iletişim planlarımızı 2015 sonbaharından itibaren uygulamaya alacağız. Burada da bizlerle beraber çalışan, marka danışmanlığı, PR ve iletişim ajansımız ile iyi bir yol alaca-ğımıza inanıyoruz. Marka projemizin genel hedefleri ise şöyle:

• Marka stratejisini geliştirerek markanın taşıdığı kişiliğin net bir şekilde belirlenmesi ve markanın konumlandırılması-nın yapılması,

• Marka performansının düzenli ve daha etkin bir şekilde yöne-tilmesi için anahtar performans göstergelerinin belirlenmesi ve takip edilmesi,

• Markanın yurtdışı pazarlara adaptasyonunun sağlanması,

• Markanın grup içinde benimsenmesinin sağ-lanması…

Bu kadar büyük bir organizasyonu sürece nasıl dahil ettiniz?

Marka danışmanımızın programında öncelikle bü-yük resmi görmek sonrasında yönetime saptanacak strateji konusunda bir rapor sunulması yer alıyor. Bu kapsamda yurtiçi ve yurtdışındaki fabrikalarımız, ofis-lerimiz, müşterilerimiz ve diğer paydaşlarımız ziyaret ediliyor, şirket içinde başta satış, pazarlama ve ihracat departmanı olmak üzere üretim, kalite birimleriyle de ikili görüşmeler yapılıyor. Uygulamaya ne zaman geçilecek?

Hedef ülkelerde pazar araştırma sonuçları da ta-mamlandığında önerilecek marka stratejisinin yönetim kurulunca onaylanmasını takiben, taslak olarak ha-zırlanan iletişim programları da netleştirilerek uygu-lamaya geçilecek. Bu programın ardından pazarlama organizasyonunun geliştirilmesi ve güçlendirilmesi çalışması başlatılacak.

Bu çalışmanın temel hedefleri neler?Genel hedeflerimizi şöyle sıralayabiliriz:1. Sarten markasını destekleyecek şekilde kurum

içerisinde pazarlama ve marka yönetiminin stra-tejik bir fonksiyon olarak oluşturulması,

2. Pazarlama fonksiyonuna gerekli yetkinliklerin kazandırılması,

3. Pazarlama departmanının süreçlerinin yeniden belirlenmesi, netleştirilmesi, rol ve sorumluluklar ile performans kriterlerinin belirlenmesi, perfor-mansın takip edilmesi ve diğer ilgili birimlerle iletişiminin sağlanması.

Turquality programına girmek isteyen şirketlere tavsi-yeleriniz neler olur? Sizce program nasıl ilerleyecek?

Bu şirketlere tavsiyemiz, konuya bizler gibi bakma-larıdır. Turquality’yi maddi bir teşvik sistemi olarak ele almadan, Turquality sürecinde şirketi geleceğe hazırla-yacak bir şekilde yarar sağlanmasını temel hedef olarak ele aldık. Hedef, Turquality’i almış olmak için almak değil, şirketin vizyon ve misyonunu geleceğe taşıyacak çalışmalara gönüllü olarak katılmak olmalıdır l

KONuMuMuZu KORuDuK Sarten, 2014 yılında 350 milyon dolar düzeyinde bir ciro gerçekleştirdi. Kurdaki dalgalanmalar ile Ortadoğu, Rusya ve Ukrayna pazarlarında yaşanan sıkıntılara rağmen farklı pazar ve sektörlere yönelerek 2014 yılında konumunu korumayı başardı. Faaliyet gösterdiğimiz alanların çoğunda, örneğin madeni yağ, konserve kutu, yemeklik yağ ve aerosol pazarlarında lider konumundayız.

İNSANA YATIRIM Metal ve plastik ambalaj sektöründe pazar ve teknoloji alanlarında önde gelen firmalar arasında yer alan Sarten’in, makine ve kalıp imalatı ve tüm fabrikalarının teknolojik gelişmeleri Silivri fabrikasında bulunan Ar-Ge merkezi tarafından sağlanıyor. Sürekli kişiye yatırım yapma politikamız kapsamında yine Silivri fabrikamızda yer alan Sarten Akademi, yeni işe alınan personele, mevcut çalışanlara ve müşterilere yönelik eğitimler vermeye devam etmektedir.

“4 KATEGORİDE LİDERİZ”

Page 16: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

16 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

2015’İN KALANINDA DOLAR VE PETROL

İlginç bir dönemden geçiyoruz. 2008 ve sonrasındaki her yılda, küresel ekonomi için farklı senaryoların ça-lıştığı, beklenmedik gelişmeler yaşandı. Ancak 2015, önceki yılları hiç aratmayan, kendine has acayipliklerle

dolu bir yıl olarak başladı; öyle de devam ediyor. Doğal olarak bu gelişmelerin hepsini burada incelemek

mümkün değil. Ben bunun yerine iki ana finansal varlığın, ABD Doları ve petrolün, değeri hakkındaki birkaç soruya cevap vermeye çalışacağım.

2015’in en büyük etki yaratan gelişmelerinin başında şüphesiz ABD Doları’ndaki yükseliş var. Türkiye’de ka-muoyu, dolar/TL kurundaki yükselişe odaklamış olsa da dolar sadece bizim paramıza karşı değil, dünya genelinde yükselişte. Bu yazıyı okuyanların şüphe etmemesi gere-ken bir şey varsa; o da dolar/TL’deki yükselişin oldukça önemli bir kısmının Türkiye’deki gelişmelerden değil, küresel konjonktürden kaynaklandığıdır.

Bu konuda bana sıklıkla yöneltilen bir soruyu size de-hatırlatmak isterim; ‘’Döviz kurunda son bir yılda yaşanan yükseliş Türkiye ihracatı için olumlu değil mi?’’. Cevap “Hayır”. Sebebini yukarıda okudunuz aslında. Olumlu değil, çünkü dolar sadece TL’ye karşı değil önde gelen birçok para birimine karşı yükseliyor.

Türkiye’de üretilen mal ve hizmetlerin bedeli her ne kadar dolar bazında düşse de diğer ülkelerde yapılan üre-timin maliyeti farklı oranlarda da olsa azalıyor. Dolayısıyla eğer biz bir maliyet avantajı yakalıyorsak, bunu başka

ülkeler de yakaladığı için zımni olarak güçlü bir maliyet avantajından bahsetmek güç.

ABD’YE ZARAR VERİYOR MU? Dolardaki küresel güçlenmeye paralel sıkça gündeme

gelen başka bir soru, güçlü doların ABD ekonomisine zarar verip vermediğine yönelik. Bu oldukça mantıklı bir soru ve cevabı da o denli ilginç. Herhangi bir ülkenin para birimindeki değerlenme şüphesiz bazı kanallardan ülke ekonomisine olumsuz etki eder. Ancak konu dolar ve ABD ekonomisi olunca aynı cevabı vermek o kadar kolay değil. Bunun birkaç nedeni var.

Birincisi, dolardaki yükselişin aslında göründüğü kadar güçlü olmaması. Dolar endeksi, ABD Doları’nın önde gelen 6 para birimine karşı değerinin geometrik ortala-masıyla hesaplanıyor. Bu endeks son bir yıl içinde yüzde 22 civarında yükseldi. Yani dolar, 6 farklı para biriminden oluşan sepete karşı yüzde 22 daha yüksek değerde. Ekonomiye etki açısından işin püf noktası şu ki bu 6 ülke grubu, ABD’nin ticaretinde en önde gelen ülkeler değil. Dış ticaretteki partner ülkelerin para birimlerine karşı doların değerindeki yükseliş bunun yarısı kadar.

İkincisi emtia fiyatlarındaki gerileme. Doların küresel değeriyle emtia fiyatları arasında ters yönlü bir ilişki var. Dolar değer kazandığında emtia fiyatları da benzer oranda geriliyor. Bu da ABD’nin dolar bazında daha ucuz ithalat yapması anlamına geliyor.

Hiç kuşkusuz 2015’te finansal piyasalara, dolardaki yükseliş ve petrol fiyatlarındaki düşüş damgasını vurdu. Önümüzdeki döneme ilişkin ise pek çok tahmin yapılıyor. FED’in faiz artıracağına yönelik beklentiler ağırlığını koruduğu için dolardaki güçlenme eğiliminin süreceği öngörülüyor. Yeni hükümetin nasıl kurulacağı, yeniden seçim olup olmayacağı da Türkiye özelinde dolar/TL kurunu etkileyecek faktörler arasında. Petrol ve diğer emtia fiyatlarında ise dolardaki yükselişe paralel bir gerileme olması beklentisi hakim...

MAKRO EKONOMİ

Dr. H. Bader Arslan

Page 17: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 17

Üçüncüsü ABD’nin ihracat kompozisyonuna bakarsanız, dünyanın her köşesinde üretilip satılabilen mallar olma-dığını; teknoloji içeriği ve marka değeri yüksek ürünler olduğunu görürsünüz. Dolayısıyla X ülkesinde bir Amerikan malına olan talep, çoğu zaman o malın fiyatındaki yükseliş sebebiyle kesilecek bir talep olmayabilir. İşte bu nedenlerle dolardaki yükseliş dış ticaret açısından ABD ekonomisine tahmin edildiği gibi ciddi zarar vermez.

Dolar bahsini kapatmadan önce önümüzdeki aylarda ne-ler olabileceğine de bakalım. ABD Doları’nın küresel çapta değer kazandığı geçtiğimiz bir yıllık dönemin temel dinamik-leri hala geçerliliğini koruyor. FED’in faiz artıracağına yönelik beklentiler ağrılık kazandıkça dolardaki güçlenme eğilimi artacaktır. Şu anda pek çok gösterge yıl sonuna doğru artış geleceğine işaret ediyor. Bu nedenle yaz sonlarına doğru doların yeniden değer kazanmaya başladığını görebiliriz. Bu, Türkiye’deki seçim sonucundan tamamen bağımsız bir beklenti. Doğal olarak yeni hükümetin nasıl kurulacağı, yeniden seçim olup olmayacağı da Türkiye özelinde dolar/TL kurunu etkileyecektir. Ancak asıl etki dış kaynaklı ve bu da güçlü doların devam edeceğini gösteriyor.

PETROL FİYATLARINDA DURUM Küresel ekonominin bizim açımızdan da önemli olan

diğer başrol aktörü petrol fiyatları. Geçen yıl bugünlerde şimdikinin iki katı fiyattan işlem gören petrol, gerek küresel büyüme için gerek dış ticaret için gerekse de bazı ülkeler-

deki politik istikrar için hayati öneme sahip. Hatırlarsanız, petrol fiyatlarında keskin düşüşler başladığı dönemde bunun dünya ekonomisindeki büyüme için ne kadar da iyi bir gelişme olduğuna dair yorumlar duyardık. Aradan geçen süre bunun pek de öyle olmadığını gösterdi. Sa-dece bu değil, belli başlı büyük ekonomiler bundan pozitif etkilenirken, çok sayıda ülkenin negatif etkilendiğini de göz ardı etmemek gerekir. Neden mi?

Petrol ihracatçısı 50 civarında ülke var. Bunların yak-laşık yarısında enerji ürünleri ihracatı toplam ihracatın ve ekonominin de önemli bir kısmını oluşturuyor. Enerji fiyatlarındaki gerileme sadece bu ülkelerin ihracatını azalt-makla kalmıyor; aynı zamanda büyümelerini, yatırımlarını ve ithalatlarını da aşağı çekiyor.

Bu noktada şunu da hatırlatmak gerekiyor; petrol için okuduğunuz bu etkiler, hepsi değilse de pek çok ham-madde için geçerli. Son bir yılda sadece petrolde değil, hammaddelerin pek çoğunda fiyat düşüşü var.

Peki, önümüzdeki aylarda nasıl bir seyir göreceğiz? Eğer dolarda yükseliş olacaksa, petrol ve diğer emtia fiyatlarında gerilemenin devamını beklemeliyiz. Ancak bu bir taraf inerken, diğer tarafın aynı oranda yükseldiği bir tahterevalli değil. Kısa vadede uyumsuzluklar olabilir, farklı oranlarda değişim yaşanabilir. Enerji fiyatlarının seyrini be-lirleyecek önemli etkenler üretim ve talepteki seyir. Yine de sonbaharda petrol fiyatında ve diğer hammadde fiyat-larında bugünkünden daha düşük seviyeler görebiliriz l

Page 18: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

18 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

ARAŞTIRMA

ARAŞTIRMA NASIL YAPILDI?

Araştırma, KPMG Türkiye yönetiminde, Otomotiv Distribütörleri Derneği, Otomotiv Sanayi Derneği ve Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği, Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği ve bu derneklerin üyelerinin desteğiyle gerçekleştirildi. 4 derneğin üyelerine ortak yöneltilen genel soruların yanı sıra araştırmada her derneğin kendi üyelerine özel sorular da soruldu. İlki 2012 yılında gerçekleştirilen çalışmanın her 3 dönemdeki ortak soruları karşılaştırmalı olarak raporlandı. Online anket yöntemi kullanılan araştırmada, soru formu KPMG Türkiye liderliğinde hazırlandı ve tüm derneklerin desteğiyle değerlendirildi. 20 Kasım 2014-5 Ocak 2015 tarihleri arasında gerçekleştirilen araştırmaya toplam 4 derneğin üyesi, sektörün lider şirketlerinden yaklaşık 200 üst düzey yönetici katıldı. Sonuçlar, tüm dernek üyeleri genelinde toplamda raporlandırılırken her derneğin örneklemi eşit paya sahip olacak biçimde ağırlıklandırma yapıldı.

Page 19: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 19

“KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl 3’üncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da araştırma, sektörün bugününe ve yarınına ilişkin önemli eğilimleri ortaya koyuyor. Araştırma, mevcut üreticilerin yatırım yapmaya devam edeceğini gösteriyor. Ancak bir adım sonrasına geçebilmek ve katma değeri artırmak için yeni stratejik yatırımları hedeflemek gerektiği de açık. Bunun için iç pazarın büyümesi şart görülüyor. KPMG Türkiye Otomotiv Sektör Lideri Ergün Kış, “Sanayi ve iç pazar dengesi iyi şekilde oturtulursa sektörün önü açık. Tarafların bir araya gelip yeni bir strateji ve eylem planı üzerinde anlaşarak ilerlemesi önemli” diye konuşuyor.

GELECEK STRATEJİSİ

Ergün KışOtomotiv Sektör Lideri Denetim, Şirket Ortağı

E: [email protected] T: +90 216 681 90 17M: +90 530 461 35 80

TüRKİYE OTOMOTİV SEKTÖRüNDE

Page 20: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

20 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin açıkla-dığı rakamlara göre otomotiv sektörü, 2014’te 22 milyar 270 milyon dolarlık ih-racat yaptı. En çok ihracat yapan sektör-

ler arasında ilk sırada yer alan otomotiv, toplam ihracattan yüzde 59,2 pay alan sanayi mamul-lerinde ise yüzde 14,1 ile en büyük paya sahip. Otomotiv sanayisi elde ettiği bu başarıyla Türkiye ihracatına ve ekonomisine katma değer sağlayan sektörler liginde ilk sırada yer alıyor. KPMG Türkiye de bu stratejik rolü nedeniyle her

yıl sektöre yönelik geniş çaplı bir araştırma ya-yımlıyor. Bu yıl 3’üncüsü yayımlanan “KPMG Tür-kiye 2015 Otomotiv Yö-neticileri Araştırması”, bir yandan sektördeki trend-leri ve eğilimleri ortaya koyarken diğer taraftan da sektör yöneticilerinin geleceğe bakışını yansı-tıyor.

Türkiye otomotiv sana-yisinin yüzde 4 büyüdüğü ve toplam pazarın yüzde 10 küçüldüğü 2014 yılın-daki bu gelişmeler ışığın-

da hazırlanan ve 2019’a kadar yöneticilerin öngö-rülerini değerlendiren araştırmanın bu yılki ana teması, “Türkiye otomotiv sektörünün stratejik yatırım hedefleri.”

ÖNCELİKLİ KONULARBu yılki araştırmanın önemli başlıklarından

biri, sektörün iş planında hangi konuların önce-lik taşıdığıydı. Katılımcılara göre önümüzdeki 5 yıllık süreçte, otomotiv satış vergilerinin yeniden düzenlenmesi, bu yıl da ilk sırada yer alıyor. Bu konu sektörün en önemli sorunu olmaya devam ediyor.

Aynı zamanda hurda araç programı da önemli bir artış gösterdi. Geçen yıl da ikinci sırada yer alan bu konu, önemini korurken zaten yaşlı olan araç parkı biraz daha yaşlanmış oldu.

İlgi çeken bir diğer konu ise “çevre dostu araç-ların sektör payının artması” seçeneğinin bu yılki sonuçlar arasında yine en büyük artışı göstererek 3’üncü sırada yer alması.

KPMG Türkiye Otomotiv Sektör Lideri Ergün Kış, “Yukarıda sıraladığımız vergilerden özellikle kısa dönemde vazgeçilmesi mümkün görünmü-yor. Görünen o ki otomotiv sektörü en azından orta vadede bu vergilerle yaşamak zorunda ka-lacak. Bu durumda pazarı genişletmek için milli gelir artışı, hurda araç programı, benzer satış teşvikleri ve çevre dostu araçların sektörde pa-yının artırılması konularını önümüzdeki günlerde daha fazla konuşacağız” diyor.

BüYüME VAR MI?2014’te pazar yüzde 10 küçülmesine rağmen

gelecek 5 yıl için yine de bir büyüme beklen-tisi var. Özellikle vergilerden kaynaklı zorluklar doğrultusunda beklentiler eskisi kadar iyimser

ARAŞTIRMA

Ergün Kış, “Sanayi ve iç pazar arasında bir dengenin sağlanması gerekiyor. Bu denge kurulduğu zaman Türkiye otomotiv sektörünün önü açık görünüyor” diyor.

OTOMOTİV SEKTÖRÜNDE GELECEK 5 YILDA ÖNCELİKLİ KONULAR

Satış vergileri zaten çok yüksek oranlarda

olmasına rağmen önceliği daha da arttı.

Page 21: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 21

ÖNEMLİ DEğİŞİM Otomotiv yöneticilerine göre önümüzdeki 5 yıllık süre içerisinde tüketicilerin alım kararlarında etkili önemli konulardan biri de güvenlik olacak. Geçtiğimiz yıllarda bu konuya en önemli konular arasında yer verilmiyordu. Bu durum neden değişti? Güvenlik gerçekten bu kadar önemli mi?

KAZA ORANI GERİLEDİ 2009-2013 arasındaki verilere göre Türkiye’de gerçekleşen trafik kazalarının toplamına baktığımızda olumlu bir gelişme görebiliyoruz. Araç sayısına oranladığımızda Türkiye’de kaza oranı yüzde 14,8’den yüzde 13’e geriledi. Ancak kendimizi bu konuda daha gelişmiş ülkelerle kıyasladığımızda hala çok gelişme alanı olduğunu görebiliyoruz.

Almanya’da aynı yıl trafik kaza oranı yüzde 5,6 olarak gerçekleşti.

ORAN hALA YüKSEK Yaralı ve ölümlü kazalara baktığımızda durum daha ciddi. 2009’da kazalarda ölen kişi sayısı 4 bin 324 iken bu sayı 2013’te yüzde 15 azalarak 3 bin 685’e düştü. Bu iyi bir gelişme olsa da toplam yaralı ve ölü sayısına baktığımızda aynı dönemde yüzde 35’lik bir artış olduğunu görüyoruz. Burada hem gelişen araç güvenlik sistemlerini dikkate aldığımızda hem de bu konuda daha gelişmiş ülkelerdeki durumla kıyasladığımızda bu sayının çok yüksek olduğu ortaya çıkıyor. Araç özellikleri, devlet düzenlemeleri, eğitim ve duyarlılık unsurları trafikte güvenliğin sağlanması için kritik önem taşıyor.

“ GÜVENLİK ÖNEMLİ BAŞLIKLARDAN BİRİ OLACAK” ERGÜN KIŞ / KPMG TÜRKİYE OTOMOTİV SEKTÖR LİDERİ

değil. Araştırmaya göre yöneticilerin pazarın bü-yümesine yönelik beklentileri, geçen yıl yüzde 92 seviyesindeyken bu yıl hafif bir düşüşle yüzde 88’e geriledi. Ergün Kış, “Özellikle vergi kaynak-lı zorluklar doğrultusunda büyüme beklentileri eskisi kadar iyimser değil. ÖTV, KDV gibi satışa bağlı vergilerin yüksekliğinin araç satış fiyatlarını artırıp satışları azalttığı, pazarı daralttığı bir ger-çek” diye konuşuyor.

Geçen yıl pazarın 1,1 milyon adedin üzerin-de olmasını bekleyen katılımcılarla aynı oran-da katılımcı, bu yıl büyümenin yavaşlamasını öngörerek pazarın 1,1 milyonun altında kal-masını bekliyor. Ergün Kış, “Sanayinin istenen seviyelere gelebilmesi için pazarın büyümesi önemli. Sanayi ve iç pazar arasında bir denge-nin sağlanması gerekiyor. Bu denge kurulduğu zaman Türkiye otomotiv sektörünün önü açık görünüyor” diyor.

TEŞVİK PROGRAMI Türkiye, Turquality adında bir marka koçluk ve teşvik programı geliştirdi. Hem işletmeden tüketiciye hem de işletmeden işletmeye mal ve hizmet üreten, küresel bir marka olma potansiyeli taşıyan Türk şirketlerinin bu programdan faydalanabilmesine izin veriliyor. Nitekim birçok otomotiv tedarik sanayisi üreticisinin de son zamanlarda bu programa dahil olabildiğini görüyoruz.

MARKALAŞMA FIRSATI Bu programa girebilen otomotiv şirketleri markalaşma yolunda kurumsal yönetim, ERP yazılımı, yurtdışı ofis/mağaza/depo kirası, reklam ve pazarlama gibi pek çok konuda 4-10 yıl arasında değişen sürelerde destek alabiliyor. Kuşkusuz ki bu programı, Türkiye devleti sonsuza dek devam ettirmeyecektir. Bunun için otomotiv sektöründe faaliyet gösteren her Türk şirketi, Turquality sürecine başvurmayı stratejilerinin önemli bir parçası yapmalı.

“TURqUALITY’DEN DESTEK ALABİLİRSİNİZ” HAKAN AYTEKİN / KPMG TÜRKİYE RİSK YÖNETİMİ DANIŞMANLIĞI BÖLÜM BAŞKANI, ŞİRKET ORTAĞI

BÜYÜME BEKLENİYOR AMA VERGİLER BUNU FRENLİYOR 

Page 22: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

22 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

KüRESEL OYUN DEĞİŞİYORİhracat, sektör için hayati önem taşıyor. Araş-

tırmaya göre ihracat pazarlarının büyütülmesi için öncelikli konuların başında AB dışındaki pazar-larla serbest ticari anlaşmalarının gerçekleşmesi geliyor. Ancak bir önceki yıla göre bu konudan, gelişmekte olan pazar ülkeleriyle ikili anlaşmala-rın yapılmasına yönelik ciddi bir kayma var. Bu da gelişmekte olan pazarlara verilen önemin artışına işaret ediyor. Ergün Kış, araştırmanın bu sonucunu şöyle değerlendiriyor:

“AB- ABD dünya ticaret hasılasının yaklaşık ya-rısını, dünya ticaretinin de üçte birini oluşturduğu gibi karşılıklı yatırımların mali boyutu trilyonlarca doları buluyor. AB ve ABD, dünya ticaret düzeninde büyük değişime yol açacağı öngörülen ve yeni bir ticari oluşum yaratacak olan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Antlaşması (TTIP) müzakerelerine devam ederken, anlaşmanın dünyanın geri kalanı ve Türkiye açısından olası sonuçları ve ticaret hac-mine etkileri büyük önem arz ediyor. Ülkemizin bu anlaşma kapsamı dışında kalması durumunda bu durumun ABD’ye yapılan ihracat verilerine olumsuz yansıması bekleniyor.”

YABANCI YATIRIMLARAslında otomotiv sektörü yöneticileri, yeni yatırım

konusunda geçen yıl daha iyimserdi. Geçen yılki araştırmada, yöneticilerin yüzde 61’i, 5 yıl içinde Türkiye’ye yeni bir yatırım gelmesini bekliyordu. Oysa bu yıl bu oran yüzde 55’e geriledi. Yatırım beklemediğini belirten katılımcıların oranı geçen yıl yüzde 23 iken bu yıl oranın yüzde 42’ye çıkması ise dikkat çekici. Diğer taraftan yüzde 28 oranında bir çoğunluk halen yatırımın Avrupa’dan geleceğine inansa da bu beklenti 3 yıl içinde yüzde 15 geriledi. Çin’den yeni yatırım bekleyenlerin oranı da düşüyor.

STANDART BİR çÖZüM YOK Yeni küresel piyasalara girmek, operasyonel mükemmelliğe erişmek, önemli bir piyasa oyuncusu olmak üzere gelişmek ve düşük maliyetli üretim yapabilmek, tedarik zinciri yönetimine önemli yatırımlar yapmayı gerektirir. Bu iş alanında uzun zamandır edindiğimiz tecrübe, tedarik zinciri yönetiminizi optimize etmek için standart bir çözüm olmadığını gösterdi. Ancak farklı boyutlar ve etkiler, alanının en iyisi olan yöntemleri, araçları ve uzmanlığı kullanmak için kişiselleştirilmiş tasarım, plan, uygulama ve kontrolü gerektirecektir. Diğer bir deyişle tedarik zinciri ağınızın tamamı için kişiselleştirilmiş ve gözle görülür bir sistem yaratmak, tüm planlama, satın alma, operasyonel ve lojistik faaliyet ve süreçleri yönetmenize imkan verir. Örneğin, bütün tedarik zincirinin toplam talep, üretim, tedarik ve kapasite bilgisini kullanabilen ortak bir platform, gerçek zamanlı bir bakışla bilgilendirilmenize destek olur.

KÂRLILIğA OLuMLu ETKİ Geleneksel bir tedarik zincirinin entegre birçok katmanlı bir tedarik ağına dönüşümü, geç teslimat ve gereksiz arayüzlerin ortadan kaldırılmasını sağlayacak ve işletme sermayenizi iyileştirecektir. Buna ek olarak işletme maliyetlerinizi düşürmenize yardımcı olacak, böylece kârlılığınız üzerinde önemli bir etki yaratacak ve müşteri destek hizmetlerini artıracak. Türkiye otomotiv sektörünün geleceği için tedarik zinciri yönetiminizin etkin ve sürdürülebilir şekilde tüm fonksiyonlar ve paydaşlar genelinde optimize edilmesinin çok önemli ve gerekli olduğuna inanıyoruz.

“TEDARİK ZİNCİRİNİN OPTİMİZE EDİLMESİ ÇOK ÖNEMLİ”

ARAŞTIRMA

KAVEH TAGHIZADEH / KPMG TÜRKİYE YÖNETİM DANIŞMANLIĞI BÖLÜM BAŞKANI, ŞİRKET ORTAĞI

GENÇER KESER / KPMG TÜRKİYE YÖNETİM DANIŞMANLIĞI, KIDEMLİ MÜDÜR

OTOMOTİV ALIM KARARINDA ETKİLİ FAKTÖRLER

Page 23: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 23

Özetle Avrupa ve Çin’den yatırım gelmeyeceğini düşünen katılımcıların, diğer bölgelerden de yatırım beklemediğini söylemek mümkün.

Peki yeni yatırım için hangi gelişmeler önem ta-şıyor? Geçen yıl Türkiye’ye yeni yatırım gelmesinin önündeki en önemli engelin büyük rakip ülkelerin gücünün gösterildiğini belirten Ergün Kış, “Ancak bu yıl, iç pazarın yetersiz oluşu kayda değer bir artışla birinci sıraya yerleşti. Geçen yıl araştırma-ya katılan otomotiv üreticilerine göre iç pazarın yetersizliği her 3 kişiden 1’i tarafından en önemli engel olarak belirtilirken bu yıl neredeyse tüm katı-lımcıların konuyla ilgili hemfikir oldukları görülüyor.” diye anlatıyor.

YATIRIM PLANLARIAraştırma, Türkiye’deki mevcut üreticilerin ya-

tırımlarını sürdüreceğini ortaya koyuyor. 2013’te toplam üretimin 1,1 milyon, kapasitenin 1,6 mil-yon adet ve 2014’te toplam üretimin 1,2 milyon, kapasitenin 1,7 milyon adet olarak gerçekleştiği otomotiv sanayinin önümüzdeki 5 yılda üretiminin artacağından sektör yöneticileri yüzde 100 emin. Katılımcılar, üretim artışının yaratılan kapasitenin kullanılmasına bağlı olduğuna vurgu yapıyor. Bu yı-lın sonuçlarına göre kapasite artışında daha düşük bir seviyeye doğru eğilimin gözlemlendiğini dile getiren Ergün Kış, konuya ilişkin yaptığı değerlen-dirmede, “2014’te yüzde 93’lük bir kapasite artışı beklentisinin 2015’te yüzde 87’ye gerilemesinin, gelecek dönemde yeni ve stratejik yatırım beklen-tilerinin azalmasından kaynaklandığı söyleyebiliriz.” diyor.

Türk şirketleri tarafından yatırım yapılması plan-lanan ülkeler arasında ilk sırada yer alan Rusya, krizin etkisiyle önceliğini bir ölçüde kaybetmiş görünüyor. Buna karşın Çin ve Doğu Avrupa ülkeleri önemli bir artış göstermiş durumda. Araştırmada ilginç bir sonuç olarak göze çarpan diğer konu ise Almanya’nın yatırım yapılması beklenen ülkeler arasında bu yıl ilk defa yer alması. Bunu Ergün Kış, şöyle yorumluyor:

“Bilindiği gibi Almanya teknolojisi gelişmiş, işçi-lik maliyeti yüksek bir ülke. Türkiye’deki tedarikçile-rin de mevcut teknoloji transferi için Alman OEM

MALİYET AVANTAJI Otomotiv sektörünün ABD-AB arasında imzalanacak Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Antlaşması’ndan (The Transatlantic Trade and Investment Partnership-TTIP) etkilenmesi bekleniyor. Anlaşmayla ABD’nin AB’ye ihraç ettiği otomotiv ürünleri maliyetlerinin yüzde 25,5 düşeceği öngörülüyor. Türkiye otomotiv ihracatının önemli bir kısmının AB’ye yapıldığı düşünülürse anlaşmaya ülkemizin taraf olmaması durumunda en büyük ihracat kaybının motorlu araçlar ve parçaları alanında yaşanacağı öngörülüyor.

KAYBIN BOYuTu Dünya Bankası’nın raporuna göre Türkiye’nin bu anlaşma dışında bırakıldığı bir senaryoda yaklaşık 132 milyon dolarlık bir kayıp yaşayacağı öngörülüyor. TTIP’ye taraf olmak ilerleme sağlayacaktır. İhracata zarar verebilecek bu beklentiler kadar önemli bir konu, uluslararası dengelerin yeniden belirlendiği, yatırım ortamına, standartlara ve diğer kurallara dair düzenlemelerin yapılacağı bu ligin dışında kalmanın, başka büyük kayıplara yol açma olasılığının bulunmasıdır.

TTIP OTOMOTİVİ NASIL ETKİLER? MURAT PALAOĞLU / KPMG TÜRKİYE GÜMRÜK VE DIŞ TİCARET, ŞİRKET ORTAĞI

2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kamuoyuyla paylaşılan ve 2013 Şubat’ında da otomotiv sektörüne yönelik olarak revizyon geçiren Yatırım Teşvik Sistemi’nin temel yeniliklerini özetleyelim:

Asgari yatırım tutarları düşürüldü: Teşvik belgeleri için gereken “asgari yatırım büyüklükleri” düşürüldü. “Ana sanayi yatırımları” için gerekli olan yatırım büyüklüğü 250 milyon TL’den 200 milyon TL’ye; bu büyüklük “tedarik sanayisi yatırımları” için ise 100 milyon TL’den 50 milyon TL’ye indirildi. “Bölgesel teşvik” kapsamına girme bakımından ise “tedarik sanayisi yatırımları” için gereken asgari yatırım büyüklüğü her yatırım bölgesi için 1 milyon TL aşağı düşürüldü.

Bazı otomotiv yatırımları “öncelikli yatırım” kapsamına alındı: Teşvik sisteminde öncelikli yatırımlar, nerede yapılırsa yapılsın 5’inci bölgede uygulanan bölgesel desteklerden yararlanabilen yatırımlar olarak sınıflandırıldı. Buna göre asgari 300 milyon TL tutarındaki “ana otomotiv sanayi yatırımları”, asgari 75 milyon TL tutarındaki “motor yatırımları” ve asgari 20 milyon TL tutarındaki “motor aksamları, aktarma organları ve bunların aksamlarıyla otomotiv elektroniğine yönelik yatırımlar” teşvik sistemi çerçevesinde “öncelikli yatırımlara” sağlanan desteklerden yararlanabiliyor. Öncelikli yatırımlar KDV istisnası, Gümrük Vergisi muafiyeti, 7 yıl süreyle SGK primi işveren hissesi desteği, yüzde 40 yatırıma katkı oranıyla yüzde 80 vergi indirimi, 700 bin TL’ye kadar faiz desteği ve yatırım yeri tahsisi desteği alabiliyor. Yatırımcıların, yatırıma katkı oranının yüzde 50’sini “yatırım döneminde” kullanabileceklerini de ayrıca belirtelim.

TEŞVİK SİSTEMİNDEKİ YENİLİKLER EMRAH AKIN / KPMG TÜRKİYE VERGİ BÖLÜMÜ, DİREKTÖR

ve Tier 1 şirketlerine yaklaşma planları olabilir. Türkiye, özellikle otomotiv tedarik sanayisinde ciddi üreticilere sahip olan bir ülke. Dünyadaki ekonomik ve jeopolitik konjonktüre baktığımız za-man, genel hatlarıyla önümüzdeki 10 yıl içerisinde geçmişteki kadar hızlı büyüyemeyecek bir Rusya ve Çin öngörülüyor. Bu ise hem bu ülkelerdeki eko-nomilerin küresel platformda daha katı rekabetçi olacaklarına hem de Türkiye gibi ülkeler için yeni fırsatların doğacağına işaret ediyor.” l

Page 24: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

24 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

 

DENETİM

Türkiye Büyük Millet Meclisi ta-rafından 13 Ocak 2011 tarihinde kabul edilen ve 27846 numaralı 14 Şubat 2011 tarihli Resmi Ga-

zete’de yayımlanan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, genel hükümleriyle 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girdi. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, ülkemizdeki yatırım ortamını daha şeffaf ve daha güvenilir hale getirilmesini amaçlıyor. Bu uyum sürecinin bir parçası olarak 26 Eylül 2011 tarihli ve 660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’nun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile birlikte Kamu Göze-timi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) kuruldu.

KGK’nın görevleri arasında, ulus-lararası standartlarla uyumlu Türkiye muhasebe standartlarını (TMS) ve Türkiye denetim standartlarını (TDS) oluşturmak, belirlemek ve yayımlamak yer alıyor. Uluslararası standartlarla uyumlu bu düzenlemelerin, ülkemiz-deki mevzuata kazandırılması için ilgili metinlerin Türkçeye çevrilmesi, kamuoyu görüşüne açılması ve sonra-sında Resmi Gazete’de yayımlanması gerekiyor. Bu yazımızda yatırımcılar için, henüz işletme aşamasına geç-meden, KGK tarafından 2015 yılı içe-risinde yayımlanan Türkiye muhasebe standartlarıyla ilgili taslak metinleri değerlendireceğiz.

Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından 2015’te finansal raporlama ve denetime ilişkin taslak metinler yayımlandı. Bu taslak metinlerden bazıları, TFRS 9 Finansal Araçlar, TFRS 14 Düzenleyici Erteleme Hesapları, Kur Farklarının Borçlanma Maliyeti Olarak Aktifleştirilmesine İlişkin Taslak İlke Kararı’nı içeriyor.

TASLAK METİNLERKAMUOYUNA SUNULDU

Çiğdem AtılganMesleki Uygulama Bölümü, Direktör

E: [email protected] T: +90 216 681 90 66M: +90 533 580 27 97

Latif OylanMesleki Uygulama Bölümü, Müdür

E: [email protected] T: +90 216 681 90 33M: +90 533 296 56 50

Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarının Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu tarafından yayımlanması

Standartların Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından Türkçe’ye çevrilmesi

Türkçe nihai taslakların kamuoyu görüşüne açılması

Standartların Resmi Gazete’de yayımlanması

Page 25: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 25

 

Taslak metinler, KGK tarafından ku-rumun internet sitesinde yayımlanarak genellikle 30 gün süreyle kamuoyu gö-rüşüne açılıyor. 2015 yılında kamuoyu görüşüne açılan Türkiye muhasebe stan-dartlarıyla ilgili taslak metinlerden bazıları aşağıdakileri içeriyor:

• TFRS 9 Finansal Araçlar Taslak Metni • TFRS 14 Düzenleyici Erteleme Hesap-

ları Taslak Metni • Kur Farklarının Borçlanma Maliyeti

Olarak Aktifleştirilmesine İlişkin Tas-lak İlke Kararı

TFRS 9 FİNANSAL ARAÇLAR TASLAK METNİ

• Sınıflandırma ve Ölçme• Riskten Korunma Muhasebesi• Değer Düşüklüğü

Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu (IASB), “UMS 39 Finansal Araçlar: Muhasebeleştirme ve Ölçme” standardı-nın değiştirilmesi kapsamında 2005 yılında bir proje başlattı. Bu kapsamda UFRS 9 Finansal Araçlar standardının nihai hali 24 Temmuz 2014 tarihinde IASB tarafından yayımlandı. Nihai standart finansal araçlara ilişkin sınıflandırma ve ölçme, değer dü-şüklüğü ve riskten korunma muhasebesi hususlarını düzenliyor. Ayrıca standardın zorunlu yürürlük tarihi, 1 Ocak 2018 ve sonrasında başlayan yıllık hesap dönemleri olarak yeniden belirlendi.

Bu gelişmelere paralel olarak UFRS 9 standardının farklı aşamalarda IASB tara-fından yayımlanan versiyonları, KGK tara-fından mevzuatımıza kazandırıldı. Ayrıca 7 Nisan 2015 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğle TFRS 9 standardının yü-rürlük tarihi, 1 Ocak 2018 tarihine ertelendi. Aşağıda nihai taslak TFRS 9 standardında yer alan sınıflandırma ve ölçme, değer dü-şüklüğü ve riskten korunma muhasebesi hususlarına ilişkin düzenlemeleri genel olarak değerlendiriyoruz.

Sınıflandırma ve ölçme: TFRS 9 Finan-sal Araçlar standardının ilk safhası, finansal varlıkların ve yükümlülüklerin ölçülmesi ve sınıflandırılmasına ilişkin yeni hükümler getirdi. Bu safhayla getirilen değişiklikler, esas olarak finansal varlıkların sınıflama ve ölçümüyle gerçeğe uygun değer farkı kâr veya zarara yansıtılarak ölçülen olarak sınıflandırılan finansal yükümlülüklerin öl-çümünü etkiliyor. İlgili düzenlemeler, bu tür finansal yükümlülüklerin gerçeğe uygun değer değişikliklerinin kredi riskine ilişkin olan kısmının diğer kapsamlı gelir tablo-sunda sunumunu gerektiriyor.

Riskten korunma muhasebesi: Proje-nin bu safhasında yayımlanan düzenleme-ler, yeni riskten korunma muhasebesi ge-rekliliklerini belirtiyor. Yeni riskten korunma muhasebesi prensiplere dayalı bir model

olup TMS 39 standardında yer alan gerçe-ğe uygun değer riskinden korunma, nakit akış riskinden korunma ve yurtdışındaki işletmede bulunan net yatırım riskinden korunma ilişkilerini muhafaza ediyor. Yeni gereklilikler uyarınca TMS 39 standardında bulunan finansal riskten korunma işleminin etkinliği değerlendirilirken kullanılan sayısal aralık (%80-125) kaldırılıyor ve değerlendir-me için sayısal bir aralık belirtilmiyor.

Değer düşüklüğü: Projenin değer düşüklüğüne ilişkin kısmı, değer düşük-lüğüyle ilgili önemli değişiklikler getiriyor. Bu kapsamda yeni düzenlemeler, TMS 39 standardında var olan “gerçekleşen zarar modelini” “beklenen zarar modeli” ile de-ğiştiriyor.

TMS’YE YÖNELİK İLKE KARARITMS 23 Borçlanma Maliyetleri standar-

dı, amaçlanan kullanıma veya satışa hazır duruma getirilebilmesi zorunlu olarak uzun bir süreyi gerektiren varlıklar için borçlanma maliyetlerinin muhasebeleştirilme esaslarını düzenliyor. TMS 23, yabancı para cinsinden borçlanmalardan kaynaklanan kur farklarının ne ölçüde faiz maliyetinin düzeltmesiyle ilgili olduğunun belirlenmesine yönelik ola-rak açık bir hüküm içermiyor. Bu nedenle işletmeler arasında uygulamada farklılıklar olabiliyor. Bu ilke kararıyla işletmelerin mu-hasebe politikası olarak dönemsel yaklaşım veya kümülatif yaklaşım modelinden birini belirleyerek kullanması amaçlanıyor.

Dönemsel modelde yabancı para cinsin-den faiz maliyetinin fonksiyonel para birimi-ne çevrilmesiyle bulunan tutar, doğrudan borçlanma maliyeti olarak kabul edilmedi-ğinden yapılan düzeltme, anaparaya ilişkin kur farklarının bir kısmı ya da tamamıyla sınırlı oluyor. Kümülatif model ise dönemsel modelden farklı olarak bütünsellik prensi-bine dayanıyor. Aktifleştirilecek borçlanma maliyeti hesaplanırken, faiz maliyetinde sa-dece cari dönemde ortaya çıkan anaparaya ilişkin kur farkına göre aktifleştirilmiyor. Ge-rekli aktifleştirilme yapılırken önceki dönem-lerde ortaya çıkan ve aktifleştirilemediği için kur farkı zararı olarak giderleştirilen kur farkları kümülatif olarak dikkate alınıyor l

 TFRS 14 DÜZENLEYİCİ ERTELEME HESAPLARI IASB, 2012 yılında tarifesi düzenlenmiş faaliyetler üzerine kapsamlı bir proje başlattı. IASB projenin bir parçası olarak tarife düzenlemesi kapsamında belirlenen bir fiyattan veya tarifeden müşterilere mal veya hizmet sunan işletmeler için bir standart yayımladı. Bu standart ilk kez UFRS uygulayacak işletmeler için halihazırda genel kabul görmüş muhasebe prensiplerine göre muhasebeleştirdikleri düzenleyici erteleme hesaplarını UFRS’ye geçişlerinde aynı şekilde muhasebeleştirmelerine izin veriyor. Bu standart 1 Ocak 2016 ve sonrasında başlayan yıllık hesap dönemleri için geçerli olup erken uygulamaya izin veriliyor. KGK tarafından yukarıda belirtilen standardın Türkçe metni TFRS 14 Düzenleyici Erteleme Hesapları standardı nihai taslak olarak yayımlandı. İlgili nihai taslağın gerekli prosedürler uygulandıktan sonra Resmi Gazete’de yayımlanması bekleniyor.

TFRS 9 STANDARDINDAKİ DÜZENLEME BAŞLIKLARI • Sınıflandırma ve Ölçme • Riskten korunma muhasebesi • Değer düşüklüğü

Page 26: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

26 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

KPMG Denetim Komitesi Enstitüsü (KPMG DKE), uzun dönemde kurumsal değer yaratılmasına ve yatırımcıların güveninin muhafaza edilme-sine yardımcı olmak için başarılı bir kurumsal

yönetim yaklaşımı destekliyor. Bunun için KPMG DKE, yöneticilerin ve iş dünyası liderlerinin karşılaştığı zorlukları yönetebilmesi ve sürekli gelişimin teşviki için onlarla birlik-te çalışıyor. KPMG DKE, bir denetim komitesi gözünden belli konularda uygulanması mümkün düşünce liderliği sağlamayı esas alır. Bu konuların arasında risk ve strateji, insan kaynakları ve teknoloji, küreselleşme ve uyum, finansal raporlama ve denetim kalitesi önem arz ediyor.

Bu yazımızda KPMG DKE tarafından Miami’de düzen-lenen 11. Yıllık Denetim Komitesi Konferansı’nda tartışılan ve denetim komitelerinin nabzını tutan bazı hususları aktararak sizlere rehberlik sağlamayı amaçladık. Bu yıl gerçekleşen konferansta yönetim kurullarının odak nok-talarını netleştirmesi, şeffaflığın artırılması ve küresel beceri ön plana çıkan konulardan bazılarıydı. Sözü edilen konular belirlenirken konferans katılımcılarıyla yapılan anketler kullanıldı.

ODAK NOKTALARI NET Mİ? Yatırım fonlarının proaktif türev fon kampanyalarının

yaygınlığı ve bu kampanyaların başarısı çoğu yönetim kurulunun dikkatini çekiyor. Katılımcıların yüzde 40’ından

fazlası 1 tarafından yönetim kurullarının sorumluluklarının derinleştirildiğini ve bu sorumlulukların geleneksel göze-tim rolünün ötesine geçtiği belirtildi. Değişimin nedeni, yatırımcıların işletmelerin strateji ve operasyonlarına ilişkin hususlara öncelik vermesi olarak gösterildi. Katılımcılardan biri, rollerinin geçmişe göre tamamen değiştiğini ve sade-ce stratejiden ziyade stratejilerin uygulanmasına da önemli bir zaman ayırdıklarını söyledi. Yatırımcılar ve hissedarlar, yönetim kurullarının işletmelerini etkileyen gelişmelerin tamamen farkında olmasını bekliyor. Ayrıca işletmelerin yaptığı işi, neden yaptığını açıkça ifade etmelerinin gerek-liliği de konferanstan çıkan diğer önemli bir husus oldu.

ÖNE ÇIKAN ADIMLARKonferans, yönetim kurullarının yatırımcıların ve his-

sedarların beklentisini karşılamak için atabileceği bazı adımları da öne çıkardı. Yönetim kurullarından beklenen sadece işletmenin stratejisini anlamak değil, stratejinin nasıl uygulanacağına da hakim olmak. Zaman içinde stratejinin uygulanmasının, stratejinin ne olduğundan daha önemli hale geldiği belirtiliyor. İkinci adım, işlet-melerin yatırımcı ve hissedarlarla iletişim kanallarını açık tutması ve onların beklentilerini anlaması olarak ifade edildi. Bunu yaparken genel olarak şirketlerin yatırımcı ilişkileri birimlerinin bilgi yayımlarken iyi çalıştıklarını ama yatırımcılardan gelen “olumsuz” bilgileri değerlendirme-de o kadar iyi olmadıkları aktarıldı. Üçüncü adım olarak yönetim kurulu bilgi kanallarının artırılması gösterildi. Bunu yaparken de bağımsız bilgi önem kazanıyor. Burada yönetim kurulunun şirket hakkında sadece yönetimden gelen değil, tamamen bağımsız bilgi alabildiğinden emin olması gerektiği ve yönetim kurulunun açık bir şekilde

KPMG Denetim Komitesi Enstitüsü, Miami’de 11. Yıllık Denetim Komitesi Konferansı’nı gerçekleştirdi. Denetim sektörünün nabzını tutan konferansta komitelerin gündeminde öne çıkan başlıklar tartışıldı. Yönetim kurullarının odak noktalarının netleştirilmesi, şeffaflığın artırılması ve küresel beceri, ön plana çıkan konulardan bazılarıydı.

DENETİM KOMİTELERİNİN GÜNDEMİNDE NELER VAR?

DENETİM

Latif OylanMesleki Uygulama Bölümü, Müdür

E: [email protected] T: +90 216 681 90 33M: +90 533 296 56 50

Murat Alsan Denetim Bölüm Başkanı, Şirket Ortağı

E: [email protected]: +90 216 681 90 02M: +90 533 276 21 69

Page 27: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 27

AçILIMLARA ÖNEM VERİLİYOR Jeopolitik risklerin artmasına ve gelişmekte olan pazarların yavaşlamasına rağmen uluslararası pazarlara ulaşmak bir gereklilik ve temel bir iş stratejisi olmaya devam ediyor. Büyük ve küçük şirketler, yeni müşteriler kazanmak ve satışlarını artırmak için uluslararası açılımlara önem veriyor. Ancak risk-kazanç denklemi, küresel liderliğin düşüşüyle yeniden şekillenen jeopolitik düzlemde, şu an “birbirinden farklı piyasalar” olarak görünen gelişmekte olan piyasaların varlığı ve piyasalardaki artan devlet müdahaleleri ile ciddi anlamda değişti.

ZORLuKLAR çEŞİTLİLİK GÖSTERİYOR Buna bağlı olarak gelişmekte olan pazarlardaki zorluklar, çeşitlilik gösteriyor. Bu zorlukların arasında yatırım kararının alınması, doğru iş gücünden yararlanılması ve düzenleyici çevrenin anlaşılması olarak sıralanabilir. Konferansta da yönetim kurullarının küresel yetkinliklerini güçlendirmelerinin önemi ve bunun için gerekli olan unsurlar tartışıldı. Yönetim kurullarının küresel yetkinliği, üçüncü taraflardan veya bağımsız danışmanlardan yardım alınması, dış pazarların ve operasyonların ziyaret edilmesi ve yerel iş birim liderlerinin deneyimlerinden doğrudan yararlanılması gibi başlıklar bu unsurlar arasında sıralanabilir.

daha fazla farklı kanallardan bilgi alma talebi konusunda isteğini açıkça ifade etmesi gerektiği vurgulandı. Katılımcılar, yönetim kurullarında her zaman fikir birliği olmasındansa çeşitliliğin ve yeni fikirlerin mevcut olmasının önemine de değindi. Son adım olarak ise yönetim kurullarının zor sorulara cevap vermeye hazır olması gerektiği ifade edildi. Yatırımcı-ların belli dönemlerde işletmeye önemli sorular soracağının altı çizilerek iyi hazırlığın önemine dikkat çekildi. İyi hazırlık için etkin odaklanma ve yönetim kurullarının görevlerini zamanında yapması gerekiyor.

DAHA FAZLA ŞEFFAFLIKFinansal tablolarda dipnot açıklamalarının gerekenden

fazla yer alması, şirketler, yatırımcılar, düzenleyici kurumlar ve denetim komiteleri için sorun olmaya devam ediyor. Buna neden olarak dipnot açıklamalarının işletmenin koşullarını yansıtmaması ve tekrarlayıcı olması gösteriliyor. Katılım-cılardan biri, dipnot açıklamalarının düzenlenmesinin zor olduğunu ama bu konuda elde edilen faydanın ve teşviklerin de çok az olduğunu ifade etti.

ABD Menkul Kıymetler Borsası (SEC) ve Finansal Mu-hasebe Standartları Kurulu (FASB) dipnot açıklamalarının etkisini artırmak için bazı teşvik edici adımlar atıyor. Fakat bu adımların, kısa dönemde çözüme dönüşmesi beklen-mediği için şirketlere bu konuda önemli bir görev düşüyor. Dipnot açıklamalarına ilişkin gelişmeler, ülkemizdeki bu alandaki tartışmaları da yakından ilgilendiriyor. Çünkü farklı paydaşlar tarafından dipnot açıklamalarının etkisinin artırıl-ması isteniyor.

Dipnot açıklamalarının düzenlenmesi, şirket için önemli olduğu zamanlarda denetim komitelerinden yararlanılması da söz konusu. Katılımcılardan biri, proaktif yaklaşımla dipnot açıklamalarının gereksiz, güncelliğini yitirmiş ve önemsiz bilgilerin çıkarılarak düzenlenmesinin değerli bir çalışma olduğunu belirtti. Aynı katılımcı iyi düzenlenmiş dipnot açıklamalarının işletmenin resmini daha iyi çizeceğini dile ge-tirdi. Dipnot açıklamalarının geliştirilmesinin bütün denetim komiteleri tarafından tartışılması gereken bir konu olduğu üzerinde mutabık kalınması dikkat çekiyor. Katılımcılara göre işletmelerin finansal açıklamalarının düzenlenmesinin önündeki engeller arasında düzenleyici kurumlardan gelecek

olası tepkiler ve yasal yükümlülük sorunları yer alıyor. Ek olarak elde edilecek sınırlı fayda ve yatırımcıların bu konuya önem vermemesi de engeller arasında sayılıyor.

Şeffaflığın artırılmasına ilişkin olarak dikkat çekilen diğer bir alan ise kapsamı genişletilen denetim komitesi ve de-netçi raporları olarak karşımıza çıkıyor. Kapsamı genişletilen denetçi raporları denetim komiteleri için de bir hareketlilik getirdi. Bunun nedeni, yeni raporların denetim komitelerinin faaliyetlerinin iç yüzünü yatırımcılara ve düzenleyici kurum-lara daha fazla anlatacak olmasıdır.

RAPORLAR ÖNEMLİDiğer bir katılımcı ise denetim komitesinin faaliyetlerine

ilişkin açıklamaların en yararlı bilgi olacağını ama denetim komitelerinin bu açıklamaları verirken tekrarlayıcı ve bir-birinin aynısı açıklamalardan kaçınması gerektiğini belir-tildi. 2014 Denetim Komitesi Şeffaflık Barometresi yayını bununla ilgili olarak denetim komitelerinin 2012 yılından itibaren bağımsız denetçilerin gözetimi dahil olmak üzere görevleri hakkında değerli açıklamalarda bulunduklarını not edildi. Ek olarak, denetim komitelerinin Amerika, Avrupa Birliği ve diğer ülkelerdeki kapsamı genişleyen bağımsız denetçi raporlarına ilişkin gelişmelerden haberdar olmaları gerekiyor. Bu gelişmeler, Uluslararası Denetim ve Güvence Standartları Kurulu (IAASB) tarafından 2011 yılında haya-ta geçirilen Denetçi Raporu Projesi’nden kaynaklanıyor. Bu projenin bir parçası olarak yayımlanan yeni UDS 701 Bağımsız Denetçi Raporunda Temel Denetim Hususlarının İletişimi standardı, belli hususlara denetçi raporunda yer verilmesini gerektiriyor. Yeni raporlarda önemli muhasebe hususlarının ve işletmenin finansal tablolarının dışında kalan bilgilerin de değerlendirilmesi gerekebilecek. Geniş-letilmiş raporların savunucuları, yeni raporlamanın bugün kullanılan olumlu/olumsuz yaklaşımına alternatif olarak yatırımcı güvenini artıracağını düşünüyor. Ayrıca katılımcılar, bu raporların denetçinin rolünün daha iyi anlaşılmasına da katkıda bulunacağı görüşünde l

1- Anket, KPMG’nin 11. Denetim Komitesi Konferansı’na katılan 110 denetim komitesi üyesi ve diğer yöneticilerle gerçekleştirilmiştir.

KÜRESEL BECERİ

Page 28: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

28 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

ARAŞTIRMA

İnşaat ve altyapı sektörü, yarattığı katma de-ğerle Türkiye’nin lokomotif ve stratejik sek-törlerinden biri olarak ön plana çıkıyor. KPMG Türkiye olarak ikincisini yayınladığımız “2015

Türkiye İnşaat Yöneticileri Araştırma Raporu”nu açıklama amacımız, Türkiye’nin 2023 hedeflerine inşaat sektörü perspektifinden bakarak hedef ve fırsatları öne çıkarmak ve mevcut hedeflere ulaş-manın önündeki engellere de değinerek sektöre öncülük yapmaktır. Bu amaçla önde gelen taah-hüt şirketlerinin gündemindeki önemli konuları araştırdık. Bu çerçevede inşaat yöneticileri ve profesyonelleri ile “fırsatlar” ve “geliştirilmesi gereken alanlar”ı belirleyebilmek için 9 başlık altında görüşmeler yaptık.

9 BAŞLIKTA İNŞAATIN YENİ ROTASI KPMG Türkiye, “2015 Türkiye İnşaat Yöneticileri Araştırması”’nın ikincisini yayımladı. Sektör yetkilileri için önemli mesajlarla dolu olan araştırmada, inşaat ve altyapı sektörünü etkileyen kritik faktörler de masaya yatırıldı.

GÜNDEMDEKİ KONULAR

1 FAALİYETLERİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER “2015 İnşaat Yöneticileri

Araştırması”nda, inşaat sektörünü etkileyen konulardan hangilerinin bu sektörde faaliyet gösteren şirketlerin yöneticilerinin ajandasında daha fazla yer aldığını sorguladık. Alınan cevaplar değerlendirildiğinde, sektörün orta ve uzun vadede etkileneceği en önemli faktörler, “küresel ekonomik büyüme”, “makroekonomik planlar–2023 hedefleri” ve “yeni enerji kaynaklarına erişim” olarak karşımıza çıktı. Ülkemizin demografik yapısı,

her zaman olduğu gibi inşaat ve altyapı sektörüne olan talebin temel girdisini oluşturuyor. Görüştüğümüz firmalar da bu durumu ajandalarında ön sıralara koymuş durumda. Yaptığımız görüşmelerde, Rusya’nın içinde bulunduğu krize rağmen 2014 yılında yaşanan toparlanmanın, orta ve uzun vadede daha büyük bir ivmeyle gerçekleşeceği ümidinin hâkim olduğu gözlemledik. Diğer önemli bir husus ise enerjiye olan talebin her geçen gün daha da artmasından kaynaklı olarak yeni enerji kaynaklarına ulaşım çabalarının giderek daha önemli bir hale gelmiş olması… Bunun da orta ve uzun vadede fırsatları beraberinde getireceği görüşü hakim.

İnşaatın Rotası | KPMG Türkiye İnşaat Yöneticileri Araştırması 2015 | 7

KPMG’nin küresel olarak gelenekselleşen, Türkiye’de ise ikincisi gerçekleştirilen“2015 İnşaat Yöneticileri Araştırması”nda, inşaat sektörünü etkileyen konulardan hangilerinin bu sektörde faaliyet gösteren şirketlerin yöneticilerinin ajandalsında daha fazla yer aldığını sorguladık. Alınan cevaplar değerlendirildiğinde, sektörün orta ve uzun vadede etkileneceği en önemli faktörler, “küresel ekonomik büyüme”,

“makroekonomik planlar–2023 hedefleri” ve “yeni enerji kaynaklarına erişim” olarak karşımıza çıktı.

TÜİK verilerine göre 2023 yılında ülkemiz nüfusunun 84 milyona ve 2015 yılında 53 milyon olması beklenen 15-64 yaş grubunun da 58 milyona ulaşması bekleniyor. Ülkemizin demografik yapısı, her zaman olduğu gibi inşaat ve altyapı sektörüne olan talebin temel girdisini oluşturuyor. Görüştüğümüz firmalar da bu durumu ajandalarında ilk sıralara koymuş durumda.

Cumhuriyetimizin 100. yaşını kutlayacağımız 2023 yılının, pek çok makroekonomik planın tamamlanacağı bir yıl olacağı düşünülüyor. Daha öncesinde hükümetin programı olan hedefler, bakanlıkların

stratejik planlarında da yerini almaya başlıyor.

Özellikle enerji, sağlık ve ulaşım alanlarında hedeflenen genişleme, ülkemizin uluslararası düzeyde rekabetçi gücünü artırabilmesi için ciddi önem arz ediyor.

2009 yılında Amerika’da yaşanan finansal krizler, 2011 yılında kıta Avrupa’sında yaşanan finansal kriz ve 2012 yılında Kuzey Afrika’da gerçekleşen “Arap Baharı”, çok büyük bir bölümü yurtdışı pazarlarda çalışan Türk inşaat firmalarını olumsuz etkiledi. Yaptığımız görüşmelerde, Rusya’nın içinde bulunduğu krize rağmen 2014 yılında yaşanan toparlanmanın, orta ve uzun vadede daha büyük bir ivmeyle gerçekleşeceği ümidinin hâkim olduğu gözleniyor.

Diğer önemli bir husus ise enerjiye olan talebin her geçen gün daha da artmasından kaynaklı olarak yeni enerji kaynaklarına ulaşım çabalarının giderek daha önemli bir hale geleceği ve bunun da orta ve uzun vadede fırsatları beraberinde getireceği düşüncesi de dikkat çekiyor.

Katılımcıların

% 29’u, makroekonomik planların sektörü etkileyeceğini düşünüyor.

İnşaat ve altyapı sektör faaliyetlerini etkileyecek faktörler

Altyapı ve taahhüt sektörünü yönlendiren konulardan hangisinin orta ve uzun vadede sirketinizin faaliyetleri üzerinde en büyük etkisi olacaktır?

%5

%5 %5

%5

%14.3

%10%38

%29

%5

%10 %5 %14

%5 %14

1. öncelik

2. öncelik

3. öncelik

%5

%18

%10 %10

%18

%10%14 %18

%5%14

%14Küresel ekonomik büyüme

Makroekonomik planlar - 2023 planları hedefleri

Yeni enerji kaynaklarına erişim (hacim/cins)

Uzun vadeli borçlanma piyasaları

Katma değeri yüksek inşaatçılık

Kentleşme

Nüfus artışı

Sürdürülebilirlik ve doğa için girişimler

Piyasa riskini azaltmak için daha büyük hükümet destekleri

Özelleştirme

Diğer (Lütfen belirtiniz)

İnşaatın Rotası | KPMG Türkiye İnşaat Yöneticileri Araştırması 2015 | 7

KPMG’nin küresel olarak gelenekselleşen, Türkiye’de ise ikincisi gerçekleştirilen“2015 İnşaat Yöneticileri Araştırması”nda, inşaat sektörünü etkileyen konulardan hangilerinin bu sektörde faaliyet gösteren şirketlerin yöneticilerinin ajandalsında daha fazla yer aldığını sorguladık. Alınan cevaplar değerlendirildiğinde, sektörün orta ve uzun vadede etkileneceği en önemli faktörler, “küresel ekonomik büyüme”,

“makroekonomik planlar–2023 hedefleri” ve “yeni enerji kaynaklarına erişim” olarak karşımıza çıktı.

TÜİK verilerine göre 2023 yılında ülkemiz nüfusunun 84 milyona ve 2015 yılında 53 milyon olması beklenen 15-64 yaş grubunun da 58 milyona ulaşması bekleniyor. Ülkemizin demografik yapısı, her zaman olduğu gibi inşaat ve altyapı sektörüne olan talebin temel girdisini oluşturuyor. Görüştüğümüz firmalar da bu durumu ajandalarında ilk sıralara koymuş durumda.

Cumhuriyetimizin 100. yaşını kutlayacağımız 2023 yılının, pek çok makroekonomik planın tamamlanacağı bir yıl olacağı düşünülüyor. Daha öncesinde hükümetin programı olan hedefler, bakanlıkların

stratejik planlarında da yerini almaya başlıyor.

Özellikle enerji, sağlık ve ulaşım alanlarında hedeflenen genişleme, ülkemizin uluslararası düzeyde rekabetçi gücünü artırabilmesi için ciddi önem arz ediyor.

2009 yılında Amerika’da yaşanan finansal krizler, 2011 yılında kıta Avrupa’sında yaşanan finansal kriz ve 2012 yılında Kuzey Afrika’da gerçekleşen “Arap Baharı”, çok büyük bir bölümü yurtdışı pazarlarda çalışan Türk inşaat firmalarını olumsuz etkiledi. Yaptığımız görüşmelerde, Rusya’nın içinde bulunduğu krize rağmen 2014 yılında yaşanan toparlanmanın, orta ve uzun vadede daha büyük bir ivmeyle gerçekleşeceği ümidinin hâkim olduğu gözleniyor.

Diğer önemli bir husus ise enerjiye olan talebin her geçen gün daha da artmasından kaynaklı olarak yeni enerji kaynaklarına ulaşım çabalarının giderek daha önemli bir hale geleceği ve bunun da orta ve uzun vadede fırsatları beraberinde getireceği düşüncesi de dikkat çekiyor.

Katılımcıların

% 29’u, makroekonomik planların sektörü etkileyeceğini düşünüyor.

İnşaat ve altyapı sektör faaliyetlerini etkileyecek faktörler

Altyapı ve taahhüt sektörünü yönlendiren konulardan hangisinin orta ve uzun vadede sirketinizin faaliyetleri üzerinde en büyük etkisi olacaktır?

%5

%5 %5

%5

%14.3

%10%38

%29

%5

%10 %5 %14

%5 %14

1. öncelik

2. öncelik

3. öncelik

%5

%18

%10 %10

%18

%10%14 %18

%5%14

%14Küresel ekonomik büyüme

Makroekonomik planlar - 2023 planları hedefleri

Yeni enerji kaynaklarına erişim (hacim/cins)

Uzun vadeli borçlanma piyasaları

Katma değeri yüksek inşaatçılık

Kentleşme

Nüfus artışı

Sürdürülebilirlik ve doğa için girişimler

Piyasa riskini azaltmak için daha büyük hükümet destekleri

Özelleştirme

Diğer (Lütfen belirtiniz)

Grafikler:

İsmail Önder ÜnalDenetim, Şirket Ortağı

E: [email protected] T: +90 216 681 96 23 +90 232 464 20 45M: +90 533 270 32 61

Engin ÖlmezDenetim, Kıdemli Müdür

E: [email protected] T: +90 312 491 72 31M: +90 532 560 57 69

Rotası2015

İnşaatınKPMG TÜRKİYE İNŞAAT YÖNETİCİLERİ ARAŞTIRMASI

Page 29: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 29

2 SEKTÖRÜN ÖNÜNDEKİ ENGELLER İnşaat sektörü, büyümeyi engelleyecek krizlerden endişe

duyuyor. Araştırmadan çıkan sonuçlarda da bu hissediliyor. Görüştüğümüz şirketlere 2015 yılında karşılaşmaktan çekindikleri en büyük 2 engelin ne olduğunu sorduk. “İçsel ve dışsal siyasi krizler”, diğer başlıklara nazaran en çok endişe duyulan unsur olarak karşımıza çıktı. Veriler değerlendirildiğinde, 2015 yılı için hedeflenen bütçe rakamlarına

ulaşılmasındaki en büyük tehdidin de siyasi krizler olarak görüldüğü söylenebilir. “Yurtdışı finansal kriz” ve “yurtiçi finansal kriz”, gerek finansman gerekse nakit akışı açısından inşaat firmalarının 2015 yılı hedeflerine ilişkin bir diğer tehdit unsuru olarak karşımıza çıkıyor. Projelerin birçoğunda finansman yükünün kendilerinin üzerinde olduğunu ileten inşaat firmaları, olası bir finansal krizde hem finansman bulmakta zorlanabileceklerini hem de tahsilatlarda sıkıntılar yaşayabileceklerini belirtiyor.

4AFRİKA VE KÖRFEZ’E YAKIN TAKİP İnşaat şirketlerinin yurtdışı pazarlarda en cazip olarak gördüğü bölge, “Körfez Bölgesi” olarak karşımıza çıktı. Gerek proje sayısının çokluğu gerekse tahsilatların sorunsuz

bir şekilde gerçekleştiriliyor olması Körfez’i Afrika’ya nazaran bir adım öne çıkarıyor. Ancak Afrika da cazip bulunan pazarlar arasında… Afrika kıtası özelinde yaptığımız analizi detaylandırmamız gerekiyor. Afrika’da öne çıkan iki bölge var. Birincisi Arap Baharı’nın etkilerinden yavaş yavaş kurtulmaya çalışan Kuzey Afrika. Arap Baharı inşaat sektörünü önemli bir krizle karşı karşıya bırakmıştı. Cezayir ve Fas’ın toparlanıyor olması, birçok proje fırsatını da beraberinde getiriyor. Diğer önemli pazar ise bakir toprakları, zengin maden kaynakları ve altyapısıyla olan ihtiyacı ile Sahra Altı Afrika’sı. Nijerya, Gana, Mozambik ve Zimbabve, bu çerçevede öne çıkan ülkeler. Afrika ile ilgili tek problem siyasi istikrarsızlık değil. Çin’in geliştirmiş olduğu ilişkiler

çok uzun bir geçmişe dayanıyor ve Afrika pazarında mücadele etmek için Çinli firmalarla rekabet etmek gerekiyor. Kalkınma bankalarının kredileriyle desteklenen bu ülkelerde finansman, siyasi istikrarsızlık ve Çin ile rekabetten sonra ikinci planda kalıyor.

İnşaatın Rotası | KPMG Türkiye İnşaat Yöneticileri Araştırması 2015 | 15

İnşaat şirketlerinin yurtdışı pazarlarda en cazip olarak gördüğü bölge, “Körfez Bölgesi” olarak ortaya çıktı. Gerek proje sayısının çokluğu gerekse tahsilatların sorunsuz bir şekilde gerçekleştiriliyor olması Körfez’i Afrika’ya göre bir adım öne çıkarıyor.

Ancak Afrika da şirketlerin cazip bulduğu bir pazar… Afrika kıtası özelinde yaptığımız analizi detaylandırmamız gerekiyor. Afrika’da öne çıkan iki bölge var. Birincisi Arap baharının etkilerinden yavaş yavaş kurtulmaya çalışan Kuzey Afrika. Arap baharı inşaat sektörünü önemli bir krizle karşı karşıya bırakmıştı. Cezayir ve Fas’ın toparlanıyor olması,

birçok proje fırsatını da beraberinde getiriyor. Diğer önemli pazar ise bakir toprakları, zengin maden kaynakları ve bir o kadar gelişmemiş altyapısıyla Sahra Altı Afrika’sı. Nijerya, Gana, Mozambik ve Zimbabve, bu çerçevede öne çıkan ülkeler.

Afrika ile ilgili tek problem siyasi istikrarsızlık değil. Çin’in geliştirmiş olduğu ilişkiler çok uzun bir geçmişe dayanıyor ve Afrika pazarında mücadele etmek için Çinli firmalarla rekabet etmek gerekiyor. Kalkınma bankalarının kredileriyle desteklenen bu ülkelerde finansman, siyasi istikrarsızlık ve Çin ile rekabetten sonra ikinci planda kalıyor.

Afrika ve Körfez’e yakın takip

Her 100 katılımcıdan

% 45’i, “Hedef pazarım, Körfez ülkeleri” diyor.

Size göre yurtdışında en cazip pazarlar hangileri? Firmanız hangi ülkeleri yakından takip ediyor?

1. öncelik

2. öncelik

Afrika

Körfez Bölgesi

Rusya

Orta Doğu (Kuzey Irak, Suriye, İran)

Asya

Avrupa (Doğu Avrupa, Batı Avrupa)

Amerika

%10

%0

%30

%17

%35

%6%45

%5 %6

%12

%10 %24

İnşaatın Rotası | KPMG Türkiye İnşaat Yöneticileri Araştırması 2015 | 15

İnşaat şirketlerinin yurtdışı pazarlarda en cazip olarak gördüğü bölge, “Körfez Bölgesi” olarak ortaya çıktı. Gerek proje sayısının çokluğu gerekse tahsilatların sorunsuz bir şekilde gerçekleştiriliyor olması Körfez’i Afrika’ya göre bir adım öne çıkarıyor.

Ancak Afrika da şirketlerin cazip bulduğu bir pazar… Afrika kıtası özelinde yaptığımız analizi detaylandırmamız gerekiyor. Afrika’da öne çıkan iki bölge var. Birincisi Arap baharının etkilerinden yavaş yavaş kurtulmaya çalışan Kuzey Afrika. Arap baharı inşaat sektörünü önemli bir krizle karşı karşıya bırakmıştı. Cezayir ve Fas’ın toparlanıyor olması,

birçok proje fırsatını da beraberinde getiriyor. Diğer önemli pazar ise bakir toprakları, zengin maden kaynakları ve bir o kadar gelişmemiş altyapısıyla Sahra Altı Afrika’sı. Nijerya, Gana, Mozambik ve Zimbabve, bu çerçevede öne çıkan ülkeler.

Afrika ile ilgili tek problem siyasi istikrarsızlık değil. Çin’in geliştirmiş olduğu ilişkiler çok uzun bir geçmişe dayanıyor ve Afrika pazarında mücadele etmek için Çinli firmalarla rekabet etmek gerekiyor. Kalkınma bankalarının kredileriyle desteklenen bu ülkelerde finansman, siyasi istikrarsızlık ve Çin ile rekabetten sonra ikinci planda kalıyor.

Afrika ve Körfez’e yakın takip

Her 100 katılımcıdan

% 45’i, “Hedef pazarım, Körfez ülkeleri” diyor.

Size göre yurtdışında en cazip pazarlar hangileri? Firmanız hangi ülkeleri yakından takip ediyor?

1. öncelik

2. öncelik

Afrika

Körfez Bölgesi

Rusya

Orta Doğu (Kuzey Irak, Suriye, İran)

Asya

Avrupa (Doğu Avrupa, Batı Avrupa)

Amerika

%10

%0

%30

%17

%35

%6%45

%5 %6

%12

%10 %24

İnşaatın Rotası | KPMG Türkiye İnşaat Yöneticileri Araştırması 2015 | 15

İnşaat şirketlerinin yurtdışı pazarlarda en cazip olarak gördüğü bölge, “Körfez Bölgesi” olarak ortaya çıktı. Gerek proje sayısının çokluğu gerekse tahsilatların sorunsuz bir şekilde gerçekleştiriliyor olması Körfez’i Afrika’ya göre bir adım öne çıkarıyor.

Ancak Afrika da şirketlerin cazip bulduğu bir pazar… Afrika kıtası özelinde yaptığımız analizi detaylandırmamız gerekiyor. Afrika’da öne çıkan iki bölge var. Birincisi Arap baharının etkilerinden yavaş yavaş kurtulmaya çalışan Kuzey Afrika. Arap baharı inşaat sektörünü önemli bir krizle karşı karşıya bırakmıştı. Cezayir ve Fas’ın toparlanıyor olması,

birçok proje fırsatını da beraberinde getiriyor. Diğer önemli pazar ise bakir toprakları, zengin maden kaynakları ve bir o kadar gelişmemiş altyapısıyla Sahra Altı Afrika’sı. Nijerya, Gana, Mozambik ve Zimbabve, bu çerçevede öne çıkan ülkeler.

Afrika ile ilgili tek problem siyasi istikrarsızlık değil. Çin’in geliştirmiş olduğu ilişkiler çok uzun bir geçmişe dayanıyor ve Afrika pazarında mücadele etmek için Çinli firmalarla rekabet etmek gerekiyor. Kalkınma bankalarının kredileriyle desteklenen bu ülkelerde finansman, siyasi istikrarsızlık ve Çin ile rekabetten sonra ikinci planda kalıyor.

Afrika ve Körfez’e yakın takip

Her 100 katılımcıdan

% 45’i, “Hedef pazarım, Körfez ülkeleri” diyor.

Size göre yurtdışında en cazip pazarlar hangileri? Firmanız hangi ülkeleri yakından takip ediyor?

1. öncelik

2. öncelik

Afrika

Körfez Bölgesi

Rusya

Orta Doğu (Kuzey Irak, Suriye, İran)

Asya

Avrupa (Doğu Avrupa, Batı Avrupa)

Amerika

%10

%0

%30

%17

%35

%6%45

%5 %6

%12

%10 %24

3CAZİP PAZARLAR Şirketlere orta ve uzun vadede hangi pazarlardaki projelerin kendileri için daha cazip olduğunu sorduk.

Görüştüğümüz firmaların yüzde 83’ü yurtdışı pazarların kendileri için daha uygun olduğunu belirtti. Aldığımız cevapları incelediğimizde iki temel nedenin ön plana çıktığını görüyoruz: “Pazar büyüklüğü” ve “kâr marjı”. Görüştüğümüz inşaat ve altyapı firmaları, belirli bir doygunluğa ulaşan Türkiye altyapı ve inşaat pazarı için rekabetin çok yüksek olduğunu ve bunun da kâr marjını olumsuz etkilediğini belirtti. Bu sebeple rekabetin daha az yaşandığı bakir pazarlara giderek kâr marjının daha yüksek olduğu projeleri kovalamanın kendileri için daha cazip olduğunu belirtiyorlar. “Finansmanını sağlayanın yurtdışında işi hazır…” Bu sözler, görüştüğümüz firmalardan bir tanesinin iddialı sayılabilecek yorumuydu. Burada dikkatimizi çeken bir diğer husus, belirli bir alanda uzmanlaşmış firmaların yurtdışı ve yurtiçi pazarın kendileri için ciddi bir fark yaratmadığını belirtmeleri oldu. Konuya göre değişmekle birlikte uzmanlaşmanın karar verme sürecinde “pazar büyüklüğü” ve “kâr marjı” gibi kısıtların etkilerini azalttığı görülüyor.

İnşaatın Rotası | KPMG Türkiye İnşaat Yöneticileri Araştırması 2015 | 13

Özellikle son 10 yılda inşaat sektöründe yaşanan hızlı büyüme, sektördeki şirketlerin ölçek atlamasına da neden oldu. Bu durum pek çok sektör temsilcisinin de oyun alanını genişletti. Artık pek çok şirket yurtiçi projelerin yanı sıra yurtdışındaki projelerle de ilgilenmeye başladı. Araştırmamızdan çıkan bir diğer çarpıcı sonuç da bu yönde oldu. Şirketlere orta ve uzun vadede hangi pazarlardaki projelerin kendileri için daha cazip olduğunu sorduk. Görüştüğümüz firmaların % 90’ı yurtdışı pazarların kendileri için daha uygun olduğunu belirtti.

Aldığımız cevapları incelediğimizde iki temel nedenin ön plana çıktığını görüyoruz: “Pazar büyüklüğü” ve “kâr marjı”.

Görüştüğümüz inşaat ve altyapı firmaları, belirli bir doygunluğa ulaşan Türkiye altyapı ve inşaat pazarı için rekabetin çok yüksek olduğunu ve bunun da kâr marjını olumsuz etkilediğini belirtti. Bu sebeple rekabetin

daha az yaşandığı bakir pazarlara gitmenin daha etkin olduğu genel bir kanı olarak karşımıza çıkıyor.

“Finansmanını sağlayanın yurtdışında işi hazır…” Bu sözler, görüştüğümüz firmalardan bir tanesinin iddialı sayılabilecek yorumuydu. Bu yorum, finansman konusun raporumuzun ilerleyen bölümlerinde neden geniş bir yere sahip olduğunu da açıklar nitelikte.

Burada dikkatimizi çeken bir diğer husus, belirli bir alanda uzmanlaşmış firmaların yurtdışı ve yurtiçi pazarın kendileri için ciddi bir fark yaratmadığını iletmeleri oldu. Konuya göre değişmekle birlikte uzmanlaşmanın karar verme sürecinde “pazar büyüklüğü” ve “kâr marjı” gibi kısıtların etkilerini azalttığı yönünde bir sonuca varmamız mümkün oluyor.

Cazip pazarlar

Katılımcıların

% 83’üne göre, yurt dışındaki projeler daha cazip.

Ülkemiz ve yurtdışı pazarların orta ve uzun vadeli planları değerlendirildiğinde hangi projeler firmanız için daha cazip olmaktadır? Yurtdışı Prrojeler %83

%17Yurtiçi Prrojeler

İnşaatın Rotası | KPMG Türkiye İnşaat Yöneticileri Araştırması 2015 | 13

Özellikle son 10 yılda inşaat sektöründe yaşanan hızlı büyüme, sektördeki şirketlerin ölçek atlamasına da neden oldu. Bu durum pek çok sektör temsilcisinin de oyun alanını genişletti. Artık pek çok şirket yurtiçi projelerin yanı sıra yurtdışındaki projelerle de ilgilenmeye başladı. Araştırmamızdan çıkan bir diğer çarpıcı sonuç da bu yönde oldu. Şirketlere orta ve uzun vadede hangi pazarlardaki projelerin kendileri için daha cazip olduğunu sorduk. Görüştüğümüz firmaların % 90’ı yurtdışı pazarların kendileri için daha uygun olduğunu belirtti.

Aldığımız cevapları incelediğimizde iki temel nedenin ön plana çıktığını görüyoruz: “Pazar büyüklüğü” ve “kâr marjı”.

Görüştüğümüz inşaat ve altyapı firmaları, belirli bir doygunluğa ulaşan Türkiye altyapı ve inşaat pazarı için rekabetin çok yüksek olduğunu ve bunun da kâr marjını olumsuz etkilediğini belirtti. Bu sebeple rekabetin

daha az yaşandığı bakir pazarlara gitmenin daha etkin olduğu genel bir kanı olarak karşımıza çıkıyor.

“Finansmanını sağlayanın yurtdışında işi hazır…” Bu sözler, görüştüğümüz firmalardan bir tanesinin iddialı sayılabilecek yorumuydu. Bu yorum, finansman konusun raporumuzun ilerleyen bölümlerinde neden geniş bir yere sahip olduğunu da açıklar nitelikte.

Burada dikkatimizi çeken bir diğer husus, belirli bir alanda uzmanlaşmış firmaların yurtdışı ve yurtiçi pazarın kendileri için ciddi bir fark yaratmadığını iletmeleri oldu. Konuya göre değişmekle birlikte uzmanlaşmanın karar verme sürecinde “pazar büyüklüğü” ve “kâr marjı” gibi kısıtların etkilerini azalttığı yönünde bir sonuca varmamız mümkün oluyor.

Cazip pazarlar

Katılımcıların

% 83’üne göre, yurt dışındaki projeler daha cazip.

Ülkemiz ve yurtdışı pazarların orta ve uzun vadeli planları değerlendirildiğinde hangi projeler firmanız için daha cazip olmaktadır? Yurtdışı Prrojeler %83

%17Yurtiçi Prrojeler

HANGİ PROjELER DAHA CAZİP? Yurtdışı projeler

Katılımcıların

% 83’üne göre, yurtdışındakiprojeler daha cazip.

Yurtiçi projeler

Page 30: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

30 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

ARAŞTIRMA

6 PROJELERİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER Görüşme yaptığımız

firmalara, altyapı projelerinin hızlanmasının önündeki engellerin neler olduğunu sorduk. “Kamu tarafından bütçeleri karşılanmayan işlerde finansman sağlamaktaki zorluklar” ve “bütçesi devlet tarafından karşılanan işlerde ödenek yetersizliği” projelerin önündeki en önemli engel olarak görülüyor.“Önceliklendirme yapılmadan tüm projelerin aynı anda hayata geçirilmesi” ve “ihale sonrası süreçlerde yapılan değişikliklerden kaynaklı oluşan güvensizlikler” de ayrıca hız kesici diğer unsurlar olarak karşımıza çıkıyor. Firmalar, şeffaf ve adil bir ortamda rekabet etmek istediklerini belirtiyor. İhale sonrasında, işin niteliğinde ve finansman koşullarında yapılan değişikliklerin, firmaların rekabeti aynı düzeyde yapmasına engel olması konuya ilişkin olarak sıkça dile getirilen bir husus oldu. Ek olarak ihalelerde doğru fiyatlandırmanın yapılmasına engel olduğu gibi bundan daha sonra yapılacak olan ihalelerde rekabet etmek isteyebilecek firmaların cesaretini kırabilecek olması araştırma sonucundan çıkarabileceğimiz

bir diğer yorum. Araştırma kapsamında görüştüğümüz şirket yöneticilerinin önerisi, büyük çaplı projelerin ihale süreçlerinde fizibilite ve proje planına daha fazla zaman ayrılmasının daha rekabetçi bir ihale süreci oluşmasını destekleyeceği yönünde. Bu durum, sonradan yapılacak proje değişikliklerini de sınırlandıracağı gibi ihale sahibi kurum açısından da zaman ve bütçe tasarrufu sağlayacaktır. Finansman yetersizliği karşımıza çıkan diğer önemli unsurlardan birisi oldu. “Kamu tarafından bütçeleri karşılanmayan işlerde finansman sağlamaktaki zorluklar”, projelerin büyüklükleri de göz önüne alındığında önemli bir engel olabiliyor. Özellikle büyük ve bütçesi devlet tarafından karşılanmayan altyapı projelerinde ön hazırlık çalışmaları büyük önem arz ediyor. Süreçteki belirsizliklerin mümkün olduğunca azaltılması, kritik bir öneme sahip oluyor. Gerek belirsizliklerin fazla olması gerekse projenin planlanış şekli, finans kuruluşlarının projelere bakış açısını önemli düzeyde etkiliyor. Bankalarca muteber projelerin tasarlanması, bütçesi devlet tarafından karşılanmayan projelerin hayata geçebilmesinde hayati bir öneme sahip olduğu katılımcılar arasında yaygın görüş olarak karşımıza çıkıyor.

5CAZİP SEKTÖRLER Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın Altyapı Sektörü raporuna göre köprü, yol ve otoyollar için 2012 yılında

5,6 milyar TL olan yıllık yatırım tutarı, 2022 yılında 16,8 milyar TL’ye ulaşacak. Aynı tarihler için demiryollarına gerçekleştirilecek olan yatırım tutarının 1,3 milyar TL’den 4,5 milyar TL’ye ulaşacağı öngörülüyor. Yurtiçinde 2014 yılında altyapı pazarındaki fırsatların büyük bir çoğunluğunu ulaşım projeleri oluşturdu. Enerjiye olan talep altyapı projelerini de tetikliyor. Gerek hidroelektrik, jeotermal elektrik, rüzgâr enerjisi santralleri ve çevrim santralleri gerekse de nükleer elektrik üretim santralleri, sektöre yeni bir çalışma alanı kazandırmış durumda.

İnşaatın Rotası | KPMG Türkiye İnşaat Yöneticileri Araştırması 2015 | 17

Ülkemiz kalkınma planları çerçevesinde, “ulaşım-köprü, yol, demiryolu ve otoyol” alanları ile “enerji” cazip sektörler olarak ön plana çıkıyor.

Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansının Altyapı Sektörü raporuna göre göre köprü, yol ve otoyollar için 2012 yılında 5,6 milyar Türk Lirası olan yıllık yatırım tutarı, 2022 yılında 16,8 milyar Türk Lirası’na ulaşacak. Aynı tarihler için yıllık demiryolları yatırım tutarının 1,3 milyar Türk Lirası’ndan 4,5 milyar Türk Lirası’na ulaşacağı

öngörülüyor. Yurtiçinde 2014 yılında altyapı pazarındaki fırsatların büyük bir çoğunluğunu ulaşım projeleri oluşturdu.

Enerjiye olan talep altyapı projelerini de tetikliyor. Gerek elde edilen lisanslar çerçevesinde yapılan hidroelektrik, jeotermal elektrik ve rüzgâr enerjisi santralleri gerek yatırımcıların kendi teşebbüsleri sonucu inşa ettikleri çevrim santralleri gerekse de nükleer elektrik üretim santralleri, sektöre yeni bir çalışma alanı kazandırmış durumda.

Cazip sektörler

% 43 ile enerji inşaatı katılımlımcılar tarafından cazip bulunuyor”.

Ülkemizin makroekonomik planları çerçevesinde altyapı projeleri değerlendirildiğinde hangi sektör yatırım yapmak için cazip bir alan olarak öne çıkıyor?

1. öncelik

2. öncelik

Enerji

Ulaşım – Köprü, yol, demiryolu ve otoyol

Ulaşım – Havaalanı

Konut

Ticari alan

Sağlık

Atık

Eğitim

Su

%14

%0

%24

%5

%10 %10

%40

%5

%0

%42 %20

%5 %10

%5

%10

İnşaatın Rotası | KPMG Türkiye İnşaat Yöneticileri Araştırması 2015 | 17

Ülkemiz kalkınma planları çerçevesinde, “ulaşım-köprü, yol, demiryolu ve otoyol” alanları ile “enerji” cazip sektörler olarak ön plana çıkıyor.

Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansının Altyapı Sektörü raporuna göre göre köprü, yol ve otoyollar için 2012 yılında 5,6 milyar Türk Lirası olan yıllık yatırım tutarı, 2022 yılında 16,8 milyar Türk Lirası’na ulaşacak. Aynı tarihler için yıllık demiryolları yatırım tutarının 1,3 milyar Türk Lirası’ndan 4,5 milyar Türk Lirası’na ulaşacağı

öngörülüyor. Yurtiçinde 2014 yılında altyapı pazarındaki fırsatların büyük bir çoğunluğunu ulaşım projeleri oluşturdu.

Enerjiye olan talep altyapı projelerini de tetikliyor. Gerek elde edilen lisanslar çerçevesinde yapılan hidroelektrik, jeotermal elektrik ve rüzgâr enerjisi santralleri gerek yatırımcıların kendi teşebbüsleri sonucu inşa ettikleri çevrim santralleri gerekse de nükleer elektrik üretim santralleri, sektöre yeni bir çalışma alanı kazandırmış durumda.

Cazip sektörler

% 43 ile enerji inşaatı katılımlımcılar tarafından cazip bulunuyor”.

Ülkemizin makroekonomik planları çerçevesinde altyapı projeleri değerlendirildiğinde hangi sektör yatırım yapmak için cazip bir alan olarak öne çıkıyor?

1. öncelik

2. öncelik

Enerji

Ulaşım – Köprü, yol, demiryolu ve otoyol

Ulaşım – Havaalanı

Konut

Ticari alan

Sağlık

Atık

Eğitim

Su

%14

%0

%24

%5

%10 %10

%40

%5

%0

%42 %20

%5 %10

%5

%10

İnşaatın Rotası | KPMG Türkiye İnşaat Yöneticileri Araştırması 2015 | 17

Ülkemiz kalkınma planları çerçevesinde, “ulaşım-köprü, yol, demiryolu ve otoyol” alanları ile “enerji” cazip sektörler olarak ön plana çıkıyor.

Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansının Altyapı Sektörü raporuna göre göre köprü, yol ve otoyollar için 2012 yılında 5,6 milyar Türk Lirası olan yıllık yatırım tutarı, 2022 yılında 16,8 milyar Türk Lirası’na ulaşacak. Aynı tarihler için yıllık demiryolları yatırım tutarının 1,3 milyar Türk Lirası’ndan 4,5 milyar Türk Lirası’na ulaşacağı

öngörülüyor. Yurtiçinde 2014 yılında altyapı pazarındaki fırsatların büyük bir çoğunluğunu ulaşım projeleri oluşturdu.

Enerjiye olan talep altyapı projelerini de tetikliyor. Gerek elde edilen lisanslar çerçevesinde yapılan hidroelektrik, jeotermal elektrik ve rüzgâr enerjisi santralleri gerek yatırımcıların kendi teşebbüsleri sonucu inşa ettikleri çevrim santralleri gerekse de nükleer elektrik üretim santralleri, sektöre yeni bir çalışma alanı kazandırmış durumda.

Cazip sektörler

% 43 ile enerji inşaatı katılımlımcılar tarafından cazip bulunuyor”.

Ülkemizin makroekonomik planları çerçevesinde altyapı projeleri değerlendirildiğinde hangi sektör yatırım yapmak için cazip bir alan olarak öne çıkıyor?

1. öncelik

2. öncelik

Enerji

Ulaşım – Köprü, yol, demiryolu ve otoyol

Ulaşım – Havaalanı

Konut

Ticari alan

Sağlık

Atık

Eğitim

Su

%14

%0

%24

%5

%10 %10

%40

%5

%0

%42 %20

%5 %10

%5

%10

7 ULUSLARARASI PAZARLARDA BAŞARI Görüştüğümüz firmalar  uluslararası arenada daha

fazla pay yakalayabilmek için finansman konularında destekler bekliyor. Burada beklentiler, Eximbank’ın daha aktif görev üstlenmesi yönünde odaklanıyor. Firmalar ihalelerine başvurdukları idarelere, finansman kaynaklarıyla birlikte gitmek istiyor. Görüştüğümüz firmaların yöneticileri, Çinli müteahhit firmaların, bu çalışma modelini çok etkin kullandığını ve finansmanı sağlanmış tekliflerle ihalelerde yarışıyor olmalarının avantajını kullanarak ihalelerde bir adım öne geçtiklerini belirtiyor. Firmaların odaklandığı diğer nokta ise tasarım. Tasarım çalışmalarının yurtdışından sağlanıyor olması kâr marjındaki kaybın temel sebebi. Firmalarımız, ihale süreçlerine şartname yazımı aşamasında müdahil olmaları gerektiğini belirtiyor. Görüştüğümüz firmalarda inşaat malzemesi sektörünün daha da güçlenmesinin yurtdışında yapılacak inşaat projeleri için çok önemli olduğu genel kanı olarak karşımıza çıkıyor. Görüştüğümüz firmalar ayrıca yurtdışında elçiliklerimizin etkin olduğu bölgelerde çalışırken çok rahat ettiklerini iletiyor.

İnşaatın Rotası | KPMG Türkiye İnşaat Yöneticileri Araştırması 2015 | 19

Görüşme yaptığımız firmalara, altyapı projelerinin hızlanmasının önündeki engellerin neler olduğunu sorduk. “Kamu tarafından bütçeleri karşılanmayan işlerde finansman sağlamaktaki zorluklar”ve “bütçesi devlet tarafından karşılanan işlerde ödenek yetersizliği” projelerin önündeki en önemli engel olarak görülüyor.“Önceliklendirme yapılmadan tüm projelerin aynı anda hayata geçirilmesi” ve “ihale sonrası süreçlerde yapılan değişikliklerden kaynaklı oluşan güvensizlikler” de ayrıca hız kesici diğer unsurlar olarak karşımıza çıkıyor.

Firmalar, şeffaf ve adil bir ortamda rekabet etmek istediklerini belirtiyor. İhale sonrasında, işin niteliğinde ve finansman koşullarında yapılan değişikliklerin, firmaların rekabeti aynı düzlemde yapmasına engel olması konuya ilişkin olarak sıkça dile getirilen bir husus oldu. Ek olarak ihalelerde doğru fiyatlandırmanın yapılmasına engel olduğu gibi bundan daha sonra yapılacak olan ihalelerde rekabet etmek isteyebilecek firmaların cesaretini kırabilecek olması araştırma sonucundan çıkarabileceğimiz bir yorum.

Araştırma kapsamında görüştüğümüz şirket yöneticilerinin önerisi, büyük çaplı projelerin ihale süreçlerinde fizibilite ve proje planına daha fazla zaman ayrılmasının daha rekabetçi bir ihale süreci oluşmasını destekleyeceği yönünde. Bu durum, sonradan yapılacak proje değişikliklerini de sınırlandıracağı gibi ihale sahibi kurum açısından da zaman ve bütçe tasarrufu sağlayacaktır.

Finansman yetersizliği karşımıza çıkan diğer en önemli unsurlardan birisi oldu.“Kamu tarafından bütçeleri karşılanmayan işlerde finansman sağlamaktaki zorluklar”, projelerin büyüklükleri de göz önüne alındığında önemli bir engel olabiliyor. Özellikle büyük ve bütçesi devlet tarafından karşılanmayan altyapı projelerinde ön hazırlık çalışmaları büyük önem arz ediyor. Süreçteki belirsizliklerin mümkün olduğunca azaltılması, kritik bir öneme sahip oluyor. Gerek belirsizliklerin fazla olması gerekse projenin planlanış şekli, finans kuruluşlarının projelere bakış açısını önemli düzeyde etkiliyor.Muteber projelerin bankalarca tasarlanması, bütçesi devlet tarafından karşılanmayan projelerin hayata geçebilmesinde hayati bir öneme sahip olduğu katılımcılar arasında yaygın görüş olarak karşımıza çıkıyor.

Altyapı projelerinin hızlanmasının önündeki engeller

Katılımcıların

% 33’ü, ihale sonrası yapılan değişikliklerden dolayı rahatsız.

Altyapı projelerinin hızlanmasının önündeki engeller nelerdir?

Devlet tarafından bütçeleri karşılanmayan işlerde finansman sağlamaktaki zorluklar

İhale sonrası süreçlerde yapılan değişikliklerden kaynaklı oluşan güvensizlikler

Bütçesi devlet tarafından karşılanan işlerde ödenek yetersizliği

Önceliklendirme yapılmadan tüm proejelerin aynı anda hayata geçirilmesi

Proje veya İhaleye hazırlanmak için yeterli hazırlık zamanı verilmemesi

Proje planlarının yetersiz olması

Mevuzat eksiklikleri

Halka arzın prosedürlerinin ağır ve uzun olması

%19 %19

%24

%20 1. öncelik

2. öncelik

3. öncelik%5

%5

%16%5 %14

%26

%11%14

%29 %11%14

%33 %11%14

%10

İnşaatın Rotası | KPMG Türkiye İnşaat Yöneticileri Araştırması 2015 | 19

Görüşme yaptığımız firmalara, altyapı projelerinin hızlanmasının önündeki engellerin neler olduğunu sorduk. “Kamu tarafından bütçeleri karşılanmayan işlerde finansman sağlamaktaki zorluklar”ve “bütçesi devlet tarafından karşılanan işlerde ödenek yetersizliği” projelerin önündeki en önemli engel olarak görülüyor.“Önceliklendirme yapılmadan tüm projelerin aynı anda hayata geçirilmesi” ve “ihale sonrası süreçlerde yapılan değişikliklerden kaynaklı oluşan güvensizlikler” de ayrıca hız kesici diğer unsurlar olarak karşımıza çıkıyor.

Firmalar, şeffaf ve adil bir ortamda rekabet etmek istediklerini belirtiyor. İhale sonrasında, işin niteliğinde ve finansman koşullarında yapılan değişikliklerin, firmaların rekabeti aynı düzlemde yapmasına engel olması konuya ilişkin olarak sıkça dile getirilen bir husus oldu. Ek olarak ihalelerde doğru fiyatlandırmanın yapılmasına engel olduğu gibi bundan daha sonra yapılacak olan ihalelerde rekabet etmek isteyebilecek firmaların cesaretini kırabilecek olması araştırma sonucundan çıkarabileceğimiz bir yorum.

Araştırma kapsamında görüştüğümüz şirket yöneticilerinin önerisi, büyük çaplı projelerin ihale süreçlerinde fizibilite ve proje planına daha fazla zaman ayrılmasının daha rekabetçi bir ihale süreci oluşmasını destekleyeceği yönünde. Bu durum, sonradan yapılacak proje değişikliklerini de sınırlandıracağı gibi ihale sahibi kurum açısından da zaman ve bütçe tasarrufu sağlayacaktır.

Finansman yetersizliği karşımıza çıkan diğer en önemli unsurlardan birisi oldu.“Kamu tarafından bütçeleri karşılanmayan işlerde finansman sağlamaktaki zorluklar”, projelerin büyüklükleri de göz önüne alındığında önemli bir engel olabiliyor. Özellikle büyük ve bütçesi devlet tarafından karşılanmayan altyapı projelerinde ön hazırlık çalışmaları büyük önem arz ediyor. Süreçteki belirsizliklerin mümkün olduğunca azaltılması, kritik bir öneme sahip oluyor. Gerek belirsizliklerin fazla olması gerekse projenin planlanış şekli, finans kuruluşlarının projelere bakış açısını önemli düzeyde etkiliyor.Muteber projelerin bankalarca tasarlanması, bütçesi devlet tarafından karşılanmayan projelerin hayata geçebilmesinde hayati bir öneme sahip olduğu katılımcılar arasında yaygın görüş olarak karşımıza çıkıyor.

Altyapı projelerinin hızlanmasının önündeki engeller

Katılımcıların

% 33’ü, ihale sonrası yapılan değişikliklerden dolayı rahatsız.

Altyapı projelerinin hızlanmasının önündeki engeller nelerdir?

Devlet tarafından bütçeleri karşılanmayan işlerde finansman sağlamaktaki zorluklar

İhale sonrası süreçlerde yapılan değişikliklerden kaynaklı oluşan güvensizlikler

Bütçesi devlet tarafından karşılanan işlerde ödenek yetersizliği

Önceliklendirme yapılmadan tüm proejelerin aynı anda hayata geçirilmesi

Proje veya İhaleye hazırlanmak için yeterli hazırlık zamanı verilmemesi

Proje planlarının yetersiz olması

Mevuzat eksiklikleri

Halka arzın prosedürlerinin ağır ve uzun olması

%19 %19

%24

%20 1. öncelik

2. öncelik

3. öncelik%5

%5

%16%5 %14

%26

%11%14

%29 %11%14

%33 %11%14

%10

Her 100 katılımcıdan 75’i, finansman konularındaki desteklerde iyileştirmeler bekliyor.

köprü

havaalanı

Page 31: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 31

8 UZMANLAŞMA HEDEFLERİGörüştüğümüz firmaların büyük bir çoğunluğu teknolojik

inşaat alanında uzmanlaşmayı hedefliyor. Gerek kâr marjının daha yüksek olması gerekse o yönde gelen taleplerin daha fazla olması, firmaları teknolojik inşaat yönünde uzmanlaşmaya yönlendiriyor. Önümüzdeki süreçte ülkemizde yapılması planlanan veya hâlihazırda ihale edilmiş ama tamamlanmamış projelerin birçoğu uygulanan yöntemler itibarıyla klasik müteahhitlik projelerinden öteye geçerek teknolojik gelişmelerden ve firma uzmanlığından önemli derecede etkilenen projeler haline gelmiş durumda. Yakın zamanda ihale edilen 3. köprü, 3. havalimanı ve enerji ihtiyacına yönelik inşaat talepleri (nükleer, hidroelektrik ve rüzgar enerjisi santralleri) firmaların teknolojik inşaata neden yatırım yapmak istediğini açıkça ortaya koyuyor.

9YATIRIM BEKLEYEN ALANLAR Firmaların geliştirmek istedikleri becerilere

baktığımızda, “proje yönetimi becerilerinin artırılması” ve “raporlama ve kontrol becerilerinin geliştirilmesi” konuları karşımıza çıkıyor. Proje yönetim becerilerinin artırılması, KPMG’nin 2013 yılında gerçekleştirdiği inşaat araştırmasının da bulgularından biriydi. Maliyet baskısı altında olan küresel inşaat firmaları, proje yönetim becerilerini geliştirerek maliyetler üzerindeki kontrollerini artırmak ve

tahmin edilmemiş olan maliyetleri engellemek istiyordu. Bu durum, şu an Türkiye’de de aynı şekilde geçerli. Firmalar projelerini daha yakından takip etmek ve tüm süreci kontrol edebilmek istiyor. Raporlama becerilerinde yetkinlik, firmaların proje yönetim becerilerindeki beklentileriyle paralel ortaya çıkan bir konu. Ancak gerek Türk Ticaret Kanunu’ndaki değişiklikler gerekse Kamu Gözetim Kurumu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ve Sermaye Piyasası Kurulu gibi düzenleyici kuruluşların talepleri, bu ihtiyacı ihtiyari olmaktan çıkarmış durumda.

İnşaatın Rotası | KPMG Türkiye İnşaat Yöneticileri Araştırması 2015 | 33

Firmaların geliştirmek istedikleri becerilere baktığımızda, “proje yönetimi becerilerinin artırılması” ve “raporlama ve kontrol becerilerinin geliştirilmesi” konuları karşımıza çıkıyor.

Proje yönetim becerilerinin artırılması, KPMG’nin 2013 yılında gerçekleştirdiği inşaat araştırmasının da bulgularından biriydi. Maliyet baskısı altında olan küresel inşaat firmaları, proje yönetim becerilerini geliştirerek maliyetler üzerindeki kontrollerini artırmak ve tahmin edilmemiş olan maliyetleri engellemek istiyordu. Bu durum,

Türkiye’de de aynı şekilde geçerli. Firmalar projelerini daha yakından takip etmek ve tüm süreci kontrol edebilmek istiyor.

Raporlama becerilerinde yetkinlik, firmaların proje yönetim becerilerindeki beklentileriyle paralel ortaya çıkan bir konu. Ancak gerek Türk Ticaret Kanunu’ndaki değişiklikler gerekse Kamu Gözetim Kurumu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ve Sermaye Piyasası Kurulu gibi düzenleyici kuruluşların talepleri, bu ihtiyacı ihtiyari olmaktan çıkarmış durumda.

Yatırım bekleyen alanlar

Proje yönetimi becerilerinin artırılmasına yatırım yapılması gerektiğini düşünenlerin oranı

% 30.

Firmanızın hangi alanlarda yatırıma ihtiyacı olduğunu düşünüyorsunuz?

1. öncelik

2. öncelik

Proje yönetimi becerilerinin arttırılması

ERP veya BT altyapısının geliştirilmesi

Raporlama ve kontrol becerilerinin geliştirilmesi

Teklif kalitesi ve fizibilite becerilerinin arttırılması

Finansman sağlama becerilerinin arttırılması

Hukuki yetkinliği geliştirilmesi

Vergi planlaması becerilerinin geliştirilmesi

Diğer

%15

%10

%20%25

%10

%5

%30

%5%5

%5%5

%10 %25

%10

%20

İnşaatın Rotası | KPMG Türkiye İnşaat Yöneticileri Araştırması 2015 | 33

Firmaların geliştirmek istedikleri becerilere baktığımızda, “proje yönetimi becerilerinin artırılması” ve “raporlama ve kontrol becerilerinin geliştirilmesi” konuları karşımıza çıkıyor.

Proje yönetim becerilerinin artırılması, KPMG’nin 2013 yılında gerçekleştirdiği inşaat araştırmasının da bulgularından biriydi. Maliyet baskısı altında olan küresel inşaat firmaları, proje yönetim becerilerini geliştirerek maliyetler üzerindeki kontrollerini artırmak ve tahmin edilmemiş olan maliyetleri engellemek istiyordu. Bu durum,

Türkiye’de de aynı şekilde geçerli. Firmalar projelerini daha yakından takip etmek ve tüm süreci kontrol edebilmek istiyor.

Raporlama becerilerinde yetkinlik, firmaların proje yönetim becerilerindeki beklentileriyle paralel ortaya çıkan bir konu. Ancak gerek Türk Ticaret Kanunu’ndaki değişiklikler gerekse Kamu Gözetim Kurumu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ve Sermaye Piyasası Kurulu gibi düzenleyici kuruluşların talepleri, bu ihtiyacı ihtiyari olmaktan çıkarmış durumda.

Yatırım bekleyen alanlar

Proje yönetimi becerilerinin artırılmasına yatırım yapılması gerektiğini düşünenlerin oranı

% 30.

Firmanızın hangi alanlarda yatırıma ihtiyacı olduğunu düşünüyorsunuz?

1. öncelik

2. öncelik

Proje yönetimi becerilerinin arttırılması

ERP veya BT altyapısının geliştirilmesi

Raporlama ve kontrol becerilerinin geliştirilmesi

Teklif kalitesi ve fizibilite becerilerinin arttırılması

Finansman sağlama becerilerinin arttırılması

Hukuki yetkinliği geliştirilmesi

Vergi planlaması becerilerinin geliştirilmesi

Diğer

%15

%10

%20%25

%10

%5

%30

%5%5

%5%5

%10 %25

%10

%20

İnşaatın Rotası | KPMG Türkiye İnşaat Yöneticileri Araştırması 2015 | 33

Firmaların geliştirmek istedikleri becerilere baktığımızda, “proje yönetimi becerilerinin artırılması” ve “raporlama ve kontrol becerilerinin geliştirilmesi” konuları karşımıza çıkıyor.

Proje yönetim becerilerinin artırılması, KPMG’nin 2013 yılında gerçekleştirdiği inşaat araştırmasının da bulgularından biriydi. Maliyet baskısı altında olan küresel inşaat firmaları, proje yönetim becerilerini geliştirerek maliyetler üzerindeki kontrollerini artırmak ve tahmin edilmemiş olan maliyetleri engellemek istiyordu. Bu durum,

Türkiye’de de aynı şekilde geçerli. Firmalar projelerini daha yakından takip etmek ve tüm süreci kontrol edebilmek istiyor.

Raporlama becerilerinde yetkinlik, firmaların proje yönetim becerilerindeki beklentileriyle paralel ortaya çıkan bir konu. Ancak gerek Türk Ticaret Kanunu’ndaki değişiklikler gerekse Kamu Gözetim Kurumu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ve Sermaye Piyasası Kurulu gibi düzenleyici kuruluşların talepleri, bu ihtiyacı ihtiyari olmaktan çıkarmış durumda.

Yatırım bekleyen alanlar

Proje yönetimi becerilerinin artırılmasına yatırım yapılması gerektiğini düşünenlerin oranı

% 30.

Firmanızın hangi alanlarda yatırıma ihtiyacı olduğunu düşünüyorsunuz?

1. öncelik

2. öncelik

Proje yönetimi becerilerinin arttırılması

ERP veya BT altyapısının geliştirilmesi

Raporlama ve kontrol becerilerinin geliştirilmesi

Teklif kalitesi ve fizibilite becerilerinin arttırılması

Finansman sağlama becerilerinin arttırılması

Hukuki yetkinliği geliştirilmesi

Vergi planlaması becerilerinin geliştirilmesi

Diğer

%15

%10

%20%25

%10

%5

%30

%5%5

%5%5

%10 %25

%10

%20

ENERJİDE hEDEFLER SORGuLANIYOR Önümüzdeki dönemde enerji sektöründe 2 nükleer santralin kurulması, yenilebilir enerjideki payın yüzde 30’lara çıkması, toplam kurulu gücün ise 57 bin MW’tan 125 bin MW’a çıkarılması hedefler arasında. Görüştüğümüz firmalar hedeflere ulaşılmasının zor olduğu yönünde görüş bildirdiler. Kapasite tarafında nükleer santraller tamamlanmadan toplam kapasitenin 57 bin MW’tan 125 bin MW’a çıkabilmesinin de mümkün olmayacağı görüşü hakim.

uLAŞIMDA FİNANSMAN KRİTİK Ulaşım sektörüne yönelik 3. havaalanı, hızlı demiryolu sisteminin 10 bin km’ye çıkarılması, Kuzey Marmara Otoyolu gibi projeler söz konusu. Otoyolların da 7 bin 500 km’ye çıkarılması planlanıyor. Görüştüğümüz firmaların tümü, ulaşım alanındaki bu hedeflerin ulaşılabilir olduğunu görüşünde. Ancak belirli noktaların geliştirilmesi gerektiğini de belirtiyorlar. Finansmanın her zaman kritik bir konu olduğu, finansman sorunu çözüldüğü sürece diğer tüm

sorunlara rağmen hedeflere ulaşılabileceği görüşü hakim.

SAğLIKTA BüYüK PROJELER Önümüzdeki dönemde 22 ilde 38 bin yataklı hastanelerin oluşturulması planlanıyor. Görüştüğümüz firmaların birçoğu sağlık sektörüne yönelik hedeflere ulaşmanın beklenenden daha uzun sürebileceği yönünde görüş bildirdi. Eleştiriler projelerin finansı esnasında yaşanan zorluklar, projelerin tek seferde finanse etmek için çok büyük olması ve çevresel etkilerinin yeteri kadar analiz edilmemesi noktalarında toplanıyor.

KENTSEL DÖNüŞüM DAMGASI Görüştüğümüz firmaların tümü konutta 20 yıl içinde 400 milyar dolarlık kentsel dönüşümün gerçekleşmesi hedefinin ulaşılabilir olduğunu düşünüyor. Ancak hedeflere ulaşılıyor olmasının ekonomik etkileri konusunda bir fikir birliği yok. Kentsel dönüşüm projelerinin ekonomik açıdan önemli bir faaliyet kolu olduğunu belirtenler olduğu gibi makroekonomik açıdan bu yatırımı kaynakların israfı olarak değerlendiren bir kesim de mevcut.

SEKTÖREL HEDEFLER GERÇEKÇİ Mİ?

artırılması

artırılması

artırılması

Page 32: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

32 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

ENERJİ PİYASASINDA TS ISO/IEC STANDARDI

Bilişim ve bilgi güvenliği kavramının gün geç-tikçe tüm dünyada hükümetler ve karar alıcı merciler seviyesinde öncelikli hale geldiğini göz-lemliyoruz. Bu sürecin örneklerini Türkiye’de

de çok yakın geçmişimize bakarak görmek mümkün. Geçtiğimiz yıllarda Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kuru-mu (BTK), Gelir İdaresi Başkanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı düzenlemeleriyle şirketlerin gündemlerinde yer almaya başlayan TS ISO/IEC 27001 belgelendirme-si, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından oluşturulan yeni düzenlenmelerle birlikte kurum ve kuruluşlar ile özel sektör şirketleri cephesinde önceliğini almış durumda.

ÖNEMLİ ADIMLAREnerji sektöründe elektrik, doğalgaz, petrol, nakil

hatları; yük dengeleyici sistemler, kurumsal bilişim sis-temleri ve endüstriyel kontrol sistemleri gibi birbirini destekleyen sistem ve altyapıların, güvenli ve sağlıklı bir biçimde çalışmasını gerekiyor. Hazırlanan düzenleme-lerle EPDK, sektör bileşenlerinin ağırlıklı olarak bilişim altyapıları üzerin kurulu olmasını, verilerin dijital ortamda kullanılması sebebiyle bilgi sistemleri süreçlerinin etkin olarak izlenmesini, kullanımda olan bilgilerin gizliliğini, erişilebilirliğini ve bütünlüğünü sağlamayı hedefliyor.

DüZENLEMENİN KAPSAMI26.12.2014 tarihli ve 29217 sayılı Resmi Gazete’de

yayımlanan düzenleme değişiklikleri doğrultusunda, kapsamda yer alan organizasyonlar için 01.03.2016’dan itibaren TS ISO/IEC 27001 belgeli olma zorunluluğu ge-tiriliyor. Söz konusu uyum tarihi olan 01.03.2016 tarihine kadar organizasyonların;• Kurumsal bilişim sistemlerini ve endüstriyel kont-

rol sistemlerini, TS ISO/IEC 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi (BGYS) standardına uyumlu hale getirmeleri,

• TS ISO/IEC 27001 standardına uygun faaliyet gös-terdiğini Türk Akreditasyon Kurumu’na akredite olmuş bir belgelendirme kurumuna ispat ederek sistemlerini belgelendirmeleri bekleniyor.

SİSTEM NASIL KURULUR? Bilgi Güvenliği Yönetimi Sistemi (BGYS), şirketlerin

hem iş süreçlerini hem de sistemlerini kapsayan, şirket içi kural ve çalışma yöntemlerini doğrudan etkiler. Bu kapsamda BGYS kurulumu ve ISO/IEC 27001 sertifika-sının edinimi şirketlerin yalnızca Bilgi Teknolojileri (BT) birimlerini etkilemediği, şirket genelinde bütün çalışan-ların katılımıyla kurulması ve yaygınlaştırılması gerek-tiği unutulmamalıdır. Bu nedenle ancak şirketlerin iş süreçlerine özgü kurgulanan bir bilgi güvenliği yönetim

Bilişim ve bilgi güvenliği konuları her geçen gün önemini artırıyor. EPDK, hazırladığı düzenlemelerle enerji sektörünün bileşenlerinin güvenilir bilişim altyapıları üzerinde kurulu olmasını hedefliyor. Bu kapsamda 26.12.2014 tarihli ve 29217 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan düzenleme değişiklikleriyle enerji piyasası için 01.03.2016’dan itibaren TS ISO/IEC 27001 belgeli olma zorunluluğu getiriliyor.

DANIŞMANLIK

Sezgin TopçuBT Danışmanlığı, Kıdemli Müdür

E: [email protected] T: +90 216 681 90 00M: +90 533 298 75 50

Filiz KarakayaBT Danışmanlığı, Kıdemli Danışman

E: [email protected] T: +90 216 681 90 00

Page 33: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 33

stratejisinin katma değer sağlayacağını belirtmek doğru olur. Genel olarak BGYS sürecinin kurulum adımlarını şöyle özetleyebiliriz:

BGYS kapsamının belirlenmesi BGYS kurulumunun ilk adımında şirketlerin, hangi süreçlerin veya sistemlerin kapsam dahilinde yer alacağını belirlemesi gerekiyor. EPDK düzenlemeleri kapsamında da gerek uyum süresinin kısa olması gerek de düzenleme kapsamının geniş olması nedeniyle şirketler hızlıca kapsam belirleme çalışmalarına başladı.

Bu doğrultuda öncelikli olarak şirketlerin “kurumsal bili-şim sistemleri ve endüstriyel kontrol sistemleri” dahilinde kullanılan muhasebe, finans, kalite, doküman yönetim sistemleri ile tesislerde kullanılan üretim, stok yönetimi, saha kontrol, alarm ve kamera sistemi gibi bütün ana ve yardımcı sistemlerini değerlendirmeleri ve kapsam dahi-linde yer alacak sistemleri ve süreçleri belirlemeleri lazım.

BGYS bileşenlerinin oluşturulması BGYS kapsamında politika ve prosedürlerin yanı sıra Bilgi Güvenliği Komitesi gibi ISO/IEC 27001 standardında belirtilen fonksiyonla-rın oluşturulması, görev ve sorumlulukların net şekilde belirlenmesi gerekiyor. Bu kapsamda komite kurumsal bilişim sistemleri ve endüstriyel kontrol sistemlerini tanı-yan süreç ve sistem sahipleri ile üst yönetim temsilcilerini içermelidir.

Varlık/süreç envanter listesinin oluşturulması ve risk analizinin gerçekleştirilmesi sertifika kapsamı dahilinde bulunan süreç ve bilgi varlıklarının, süreç ve varlık sahip-lerinin tanımlanması, söz konusu süreç ve bilgi varlıkla-rının taşıdığı risklerin analiz edilerek etkin risk yönetimi yapılması en önemli adımlar içerisinde yer alıyor. BGYS kontrol ortamının oluşturularak işletilmeye başlaması bilgi güvenliği açıklıklarının, tehdit ve risklerin önlenebilmesi adına kontroller belirlenir ve kontrolleri içeren “Uygula-nabilirlik Bildirgesi” hazırlanır. Söz konusu kontrollerin mevcut yapıda belirlenmiş olan ve TS ISO/IEC 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi standardında belirtilen kontrolleri içermelidir l

 

POLİ

TIKA

PR

OSE

RLE

R (O

RGANİZA

SYONEL GÜVENLİK)

İNSAN (ÇALIŞAN GÜVENLİĞİ)

ÇEVRE (FİZİKSEL GÜ

VENLİK)

İ

LETİ

ŞIM

DONANIM YA

ZILIM

GİZLİLİK BÜTÜNLÜK KULL

AN

ILAB

İLİRLİK BİLGİ

BİLGİ GÜVENLİĞİ SERTİFİKASI (ISO27001) NEDEN GEREKLİ?Bilgi güvenliği kapsamındaki tek denetlenebilir uluslararası standart olup şirketin bünyesinde bilgi güvenliği yönetimi yapısının kurulmasına, gerçekleştirilmesine, işletilmesine, izlenmesine, sürdürülmesine, iyileştirilmesine, hassas varlıkların/bilgilerin korunmasına ve yönetilmesine ilişkin standart bir süreç yaklaşımını benimsemektedir.

Kapsam

Elektrik Kurulu gücü 100 MW ve üzeri olan, geçici kabulü yapılmış bütün “üretim tesisleri”1 EPDK elektrik piyasası “dağıtım lisansı” sahibi bütün şirketler.

Doğalgaz “İletim lisansı” sahibi şirketler

Petrol “Rafinerici lisansı” sahibi bütün şirketler

DÜZENLEMEYE DAHİL EDİLEN ORGANİZASYONLAR

1- OSB Üretim Lisansı sahibi şirketler kapsam dışındadır.

Page 34: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

34 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

DANIŞMANLIK

İstatistiklere göre şirket içi suistimalleri öncelikle çalışanlar fark ediyor. Eğer şirket içinde etkin olarak çalışan profesyonel bir ihbar mekanizması yoksa çalışanlar da herhangi bir bildirimde bulunmuyor. İhbar hattı hizmetinin şirket dışından profesyonel bir firma tarafından verilmesi ise çalışanların ve mekanizmanın açık olduğu diğer paydaşların kendilerini güvende hissetmelerini sağlıyor.

İHBAR HATTININSTRATEJİK ROLÜ

Çalışanlar olarak işyerimizde etik olmayan bir davranış ile karşılaştığımız zaman ne yapıyo-ruz? Firmamız içerisinde etik olmayan konuları dile getirerek önlenmesini sağlayabileceğimiz

herhangi bir mekanizma var mı? Ya da yöneticiler ola-rak şirket içerisinde yolunda gitmeyen herhangi bir du-rumdan ne kadar haberimiz var? İyi niyetli olarak etik olmayan davranışları yöneticilerimize bildirdiğimizde, bir problemle karşılaşabilir miyiz?

Şirketler değişen iş koşulları arasında karşı karşıya oldukları risklerle mücadele ederken etkin ve hızlı yön-temler kullanmalıdır. İstatistiklere göre iş süreçlerinden, çalışılan tedarikçi firmalardan ya da personelden kay-naklı oluşabilecek suistimal vakalarını öncelikle şirket çalışanları fark ediyor.

Peki, çalışanlar fark ettikleri suistimal vakalarını ve etik olmayan uygulamaları engellemek için ne yapabilir? İşten çıkarılma korkusu yaşayan bir personel, ne kadar iyi niyetli olursa olsun etik dışı davranışları yöneticisine bildirir mi? İsminin diğer çalışanlar tarafından öğrenileceğini bilen bir personel rahat bir şekilde bildirimde bulunur mu?

ÇIKAR ÇATIŞMALARIHer sektörde en çok karşılaşılan örneklere baktığımız-

da, personele yöneticisi tarafından baskı uygulanması veya çalışanın mobbing’e maruz kalmasıyla tedarikçi fir-malar ile çıkar çatışmalarına sebebiyet verilmesinin son derece sık rastlanan etik dışı davranışlar olduğunu görüyo-ruz. Bu gibi vakalarla karşılaşıldığında, vakaya şahit olan bir personel, şirket içinde etkin olarak çalışan profesyonel bir ihbar mekanizmasının bulunmaması durumunda, isminin öğrenileceği korkusuyla diğer çalışanların kendi üzerinde baskı kuracağını veya yöneticisinin kendisini işten çıkara-cağını düşünerek konu hakkında herhangi bir bildirimde bulunamıyor olabilir.

Association of Certified Fraud Examiners’ın (ACFE) son olarak 2014 yılında yayımladığı rapora göre ihbar meka-nizmasına sahip olan firmaların, diğerlerine kıyasla suis-timal vakalarının yüzde 51’ini, bu mekanizma vasıtasıyla tespit ettikleri görülüyor. Aynı raporda, ihbar hattı kurulu olan firmalarda iç denetimin suistimal vakalarının tespiti-ne olumlu etkisinin olduğu belirtiliyor. Diğer firmalardaki suistimallerin, daha çok yönetim değerlendirmesi, belge incelemesi veya tesadüfen tespit edildikleri ve bu yön-temlerin de niceliksel oranının ihbarlara göre son derece kısıtlı olduğu görülüyor.

Şirket çalışanlarının ve istenirse satıcılar, bayiler gibi di-ğer üçüncü partilerin suistimal, rüşvet, yolsuzluk ve hırsız-

Sinan Çamlık Suistimal Önleme ve İnceleme Hizmetleri, Müdür

E: [email protected] T: +90 216 681 90 00-9292 M: +90 539 587 72 76

Serap TutkunSuistimal Önleme ve İnceleme Hizmetleri, Danışman

E: [email protected] T: +90 216 681 90 00-9715 M: +90 539 968 94 68

Page 35: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 35

İHBAR HATTININ FAYDALARI 15 yılı aşkın bir süredir KPMG tarafından uluslararası düzeyde verilen bir hizmet olan ihbar hattı veya diğer ismiyle “etik hat” ile şu faydalar sağlanabilir:

• İhbarın tamamen anonim kalınarak (isim ve iletişim bilgisi verilmeden) yapılması mümkündür. Bildirimde bulunan kişinin isminin ve diğer kişisel bilgilerinin gizliliğinden KPMG sorumludur. Alınan bildirimler şifreli olarak raporlanır.

• İstenirse telefon hattı veya e-posta adresi ya da ikisi birden bu amaçla kullanılabilir.

• İhbar raporları, bildirim tiplerine göre ilgili şirket yöneticileriyle paylaşılır. Bildirimin, ilgili şirket yöneticisi hakkında olması durumunda, önceden kararlaştırılan diğer kişilere bildirimin yapılması sağlanır.

• Haftanın 5 günü, saat 09.00–18.00 arasında telefon; 7/24 e-posta üzerinden ihbarlar alınabilir.

• Telefonla gelen ihbarlar, KPMG bünyesinde çalışan ve bu konuda uzman olan profesyoneller tarafından cevaplanır.

• Cevaplanan çağrılarda ihbar konusu olay detaylarıyla sorgulanır ve görüşme esnasında gerçekleşen, incelemenin etkinliğini artırabilecek tüm hususlar raporlarda belirtilir.

• Sertifikalı Suistimal İnceleme Uzmanı (CFE) sertifikalı profesyonellerimiz tarafından alınan çağrı ve e-postalar incelenir ve değerlendirilir.

• Çalışma saatleri dışında talebe göre sesli mesaj alınabilir veya daha sonra aranmak üzere iletişim bilgileri temin edilebilir.

• İngilizce ve Türkçe çağrı alınabilir ve talebe göre raporlama yapılabilir.

• Çağrı kayıtları sınırsız süreyle muhafaza edilebilir.

ETİK BİR BİLDİRİM MEKANİZMASININ ÖZELLİKLERİ

01 GİZLİLİK

02 ANONİM BİLDİRİM FIRSATI

03 TÜM İLGİLİLERCE KOLAY ULAŞILABİLİRLİK

04 MAKSİMUM UYGUNLUK

05 UYGUN VERİ YÖNETİMİ PROSEDÜRLERİ

06 DOğRU SINIFLANDIRMA

07 DENETİM KOMİTESİYLE DOğRU İLETİŞİM

08 ETKİN RAPORLAMA

lık gibi konuları, ilgili şirket yöneticilerine ihbar ede- bile-cekleri bir mekanizma olan ihbar hattı hizmetinin şirket dışından profesyonel bir firma tarafından verilmesi, ça-lışanların ve mekanizmanın açık olduğu diğer paydaşla-rın kendilerini güvende hissetmelerine yardımcı oluyor. Böylece ihbarların nitelik ve nicelik bakımından etkinlik düzeyi artıyor l

İhbar hattı hizmetinin profesyonel bir firma tarafından verilmesi, ihbarların nitelik ve nicelik bakımından etkinlik düzeyini artırıyor.

% 51

.0

% 33

.3

% 15

.2%

13.2

% 14

.6%

17.7

% 5.

1

% 5.

1

DİğER

DIŞ DENETİM

İÇ DENETİMİH

BAR

BELGE İN

CELEME

SÜREKLİ İZLE

ME

TESADÜFEN

MUHASEBE M

ATABAKATI

YÖNETIM DEğERLE

NDIRMESI

% 5.

2

% 4.

2 % 9.

5

% 2.

9

% 3.

7

% 1.

7

% 1.

3

% 2.

0%

6.4

% 7.

9

İhbar hattı olan firmalar İhbar hattı olmayan firmalarFARK NEREDE?

Page 36: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

36 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

Rekabetin hızla arttığı ve hızlı bir değişimin yaşandığı günümüz iş dünyasında, şirket-lerdeki iç denetim yaklaşımları kabuk de-ğiştiriyor. İç denetim “geçmiş faaliyetlerin denetlenmesi” noktasından da çok daha

ileri taşınmış durumda. Bu kapsamda şirketlerde trendleri yakalayan, ileri görüşlü ve katma değer ya-ratmaya odaklanmış proaktif iç denetim yaklaşımları benimseniyor.

Söz konusu değişimlerin temelinde piyasaların bü-tünleşmesi, rekabet ortamı, çevresel baskılar, yasal düzenlemeler, maliyet baskısı, teknolojik gelişmeler, yeni ürün/hizmet geliştirmeleri, organizasyonların faaliyet alanlarının değişmesi gibi sebepler ön plana çıkıyor. Bu değişime ayak uydurmak ve rekabet avan-tajı sağlamak isteyen bütün şirketler; süreçlerinde, sistemlerinde ve yönetim anlayışlarında değişime ve gelişime yöneliyor.

Süreç, sistem ve yönetim anlayışlarında yaşanan de-ğişimler şirketler ve çalışanları için dinamik bir ortam yaratmasına rağmen, değişimlerle birlikte ortaya çıkan risklerin göz ardı edilmemesi gerekiyor. Yeterli farkın-dalığa sahip olan şirketler, risklerin yönetimi ve takibi için strateji seviyesinde aksiyonlar alarak iç denetim fonksiyonunu daha etkili bir iş ortağı haline getiriyor. Bu durum “sevilmeyen” veya “korkulan” iç denetim

fonksiyonunun; iş süreçleri odaklı, bütünleştirici ve esnek bir metodoloji benimsemesine yardımcı oluyor. İÇ DENETİM OLGUNLUK MODELİ

İç denetim metodolojisinde değişime ve gelişime yönelik aksiyonlar almadan önce iç denetim faaliyet-lerine ilişkin bütün kritik bileşenlerde yeterli olgunluğa erişilip erişilmediğinin analiz edilmesi, değişimin daha sağlam temellere oturmasına neden oluyor. Bu nok-tada, iç denetim yetkinlikleri, sektör tecrübesi, süreç, teknoloji ve organizasyon kültürü bu yaklaşımın temel yapıtaşları ve gereksinimleridir.

DEĞER YARATMA Organizasyonların yönetim anlayışlarında ve kültür-

lerinde yaşanan değişimlerle “olguları ortaya çıkaran” denetim anlayışından, “katma değer yaratan” ve “ön-leyici denetim” yaklaşımlarına doğru geçiş yapılmalıdır. Bu çerçevede hedeflenen olgunluk seviyesi aslında iç denetimin organizasyon içinde bir “iş ortağı” olarak görülmesidir.

Günümüzde iç denetim sadece geçmiş faaliyetlerin denetlenmesiyle ilgili bir hizmet olmaktan çıktı. Artık trendleri yakalayan, katma değer yaratan ve proaktif iç denetim yaklaşımları benimseniyor. İç denetimdeki bu dönüşüme ayak uydurmak isteyen şirketler de süreçlerini buna göre yapılandırmaya çalışıyor. Bu konuda yeterli farkındalığı olan ve önlem alan şirketlerin rekabette bir adım öne geçmesi de dikkat çekici…

İÇ DENETİMİN STRATEJİK DÖNÜŞÜMÜ

Seda TığdemirRisk Yönetimi Danışmanlığı, Kıdemli Müdür

E: [email protected] T: +90 216 681 91 59M: +90 533 296 56 74

DANIŞMANLIK

Page 37: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 37

Olgunluk seviyesi ileri olan şirketlerde iç denetim fonksiyonu değişim yönetiminde aktif rol alıyor: • SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ: Sistemsel altyapı veya

teknolojide yaşanan bir değişiklik esnasında ve sonrasında sistemsel kontrollerin tesis edilmesi-ne destek vermek,

• SüREÇ İYİLEŞTİRME: Süreç tasarım faaliyetleri esnasında, süreç risklerinin ve kontrollerin tanım-lanması ve değerlendirilmesi,

• üRüN VE HİZMET GELİŞTİRME: Yeni ürün ve hizmetlere ilişkin inovasyonlar ve sonuçlarının eş zamanlı olarak değerlendirilmesi.

STRATEjİK DüŞüNMEGeçmişte “temel” olarak varsayılan risklerin analiz

edilmesinden öteye geçerek veri analizi, teknolojik uygulamalar kullanılmalı ve iç denetim anlayışına yeni bir perspektif getirilmelidir.

İç denetim faaliyetleri araştırma ve analiz kavram-larını öne çıkaracak şekilde yeniden yapılandırıl-

01

02

03

04

05DEğER YARATMA

STRATEJİK DÜŞÜNME

SEKTÖR TECRÜBESİ

DENETİM BECERİLERİ

SÜREÇ, ORGANİZASYON VE SİSTEM BİLGİSİ

Page 38: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

38 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

malıdır. İç denetimde eleştirel düşünmeyi ön plana çıkarabilmek için aşağıda belirtilen yetkinliklerin ve aktivitelerin gerçekleştirilmesi sürecin olgunluğunu artıracaktır.

• AÇIK FİKİRLİ OLMAK: Her konuda bütün alter-natiflerin değerlendirilmesi ve makul sonuçların belirlenmesi

• DURUM ANALİZİ: Süreçler ve sistemler hak-kında daha derin bir anlayışa sahip olmak ve problemler için çözüm alternatiflerinin değer-lendirilmesi

• KARŞILAŞTIRMA: İyi uygulama örnekleri dik-kate alınarak süreçlerin ve sistemlerin değer-lendirilmesi

• BEYİN FIRTINASI: Riskler ve detaylı çözümler için pratik fikirlerin geliştirilmesi

• İYİLEŞTİRİCİ FAALİYETLER: Uygulanabilir ve etkin tavsiyeler sunarak yönetime karşı yaratıcı bir yaklaşımda bulunulması 

SEKTÖR TECRüBESİYeni fırsatların, gereksinimlerin ve zorunlulukların

tespit edilebilmesi için sektör trendlerinin etkin olarak takip edilmesi ve güncel olaylar hakkında

DANIŞMANLIK

Veri analizi yöntemleri ve sürekli izleme araçları kullanılarak teknolojik imkânlardan olabildiğince fazla yararlanılmalı.

Anlaşılır, açık ve yalın bir raporlama dili kullanılmalı. İyi uygulama örnekleri “iç müşteriler” ile paylaşılmalı, trend ve risk analizlerine daha fazla yer verilmeli. Daha görsel öğeler kullanılmalı ve tavsiyeler “ütopik” olmamalı, diğer bir deyişle uygulanabilir ve hedefe yönelik olmalı.

10 BAŞLIKTA İÇ DENETİMDE ETKİNLİKYönetim kurulu ve denetim komitesiyle katılımcı, işbirliğine yatkın, yapıcı ilişkiler kurulmalı ve sürekli iletişim halinde olunmalı.

Denetlenen “iç müşteriler” ile profesyonel diyalog kurarak, şirkete katma değer sağlayacak çözüm yolları üzerinde görüşmeler yapılmalı, işbirliğine dayalı bir yaklaşım benimsenmeli.

Planlama aşamasında ve denetim saha çalışması esnasında stratejik noktalarda yönetimin dahil edilmesi ve tüm denetim sürecinde denetlenen “iç müşteri” ile sürekli ve etkili bir iletişimin kurulması sağlanmalı.

Raporlama faaliyetleri esnasında oluşabilecek riskin minimize edilmesi için gerekli olan aksiyonlara odaklanılması ve bu yönde tavsiyelerin geliştirilmesi sağlanmalı.

Denetim sonrasında, denetlenen “iç müşteri”lerden geri bildirim alınarak iç denetim fonksiyonunun performansının ölçülmesi sağlanmalı.

Risk yönetimine ve risk odaklı iç denetim planı yönetimine odaklanılmalı.

Daha proaktif bir yönetim yaklaşımı benimsenmeli.

Performansın geliştirilmesine katkıda bulunulmalı.

1

2

3

4

56

7

8

9

10

Page 39: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 39

GüçLü EKİP ÖNEMLİ İç denetim yöneticilerinin değişime ön ayak olabilmesi için güçlü bir ekibe sahip olması gerekiyor. Bu doğrultuda öncelikli olarak teknik bilginin yanı sıra sosyal becerileri de yüksek olan çalışan profiliyle iç denetim ekiplerinin güçlendirilmesi yararlı olacaktır. Bu kapsamda Uluslararası İç Denetim Enstitüsü’nün 2013 yılında yapmış olduğu anket çalışmasına bakacak olursak, iç denetçilerin sahip olması beklenen dört ana yetenek aşağıdaki gibidir:

1. Analitik ve stratejik düşünce (yüzde 77)2. Veri madenciliği ve analizi (yüzde 47)3. Ticari zeka (yüzde 41)4. Bilgi teknolojileri uzmanlığı (yüzde 39)

YÖNETİCİLER NE YAPMALI? Bu çerçevede iç denetim yöneticilerine düşen görevlerin başında “değişim ve yenilenme” yaklaşımını benimseyerek iç denetim fonksiyonunu iş modeli içinde “stratejik iş ortağı” olarak konumlandırmak geliyor. Süreçlerin performansıyla risk yönetimi arasında ideal dengenin sağlanmasına odaklanılması da ayrıca büyük önem taşıyor.

YENİDEN YAPILANDIRMA Atılan adımların ardından, yeniden yapılandırılan iç denetim fonksiyonu faaliyetleri operasyonel denetim faaliyetinin de ötesine geçerek şirket yönetiminin sürekli olarak riskler hakkında bilgilendirilmesi, projelerde bağımsız danışman olarak çalışılması, stratejik planlama süreçlerine dahil olunması gibi birçok yeni alanda katılım sağlıyor.

bilgi sahibi olunması sürecin olgunluğunu artırıyor. Trendlerin ve piyasanın takip edilmesi aynı zaman-da markaların pazar analizinin etkin bir şekilde gerçekleştirilmesine de olanak sağlıyor.

SüREÇ ORGANİZASYON VE SİSTEM BİLGİSİ İş süreçleri ile iş süreçlerine etki eden sistem

ve organizasyonel yapıların analiz edilerek, riskli ve gelişime açık noktaların periyodik olarak analiz edil-mesi sürecin olgunluğuna katkı sağlamak ile birlikte, çalışanların performansının artmasını sağlayacaktır.

DENETİM FAALİYETLERİDenetim faaliyetlerinin olgunluğunu ve güve-

nilirliğini artırabilmek adına öncelikli olarak iç de-netim faaliyetlerine ilişkin denetim metodolojisi, planlama, test prosedürleri, dokümantasyon yön-temleriyle raporlama kanalları etkin olarak belir-lenmeli ve iç müşterilere duyurulmalıdır. Denetim çalışmalarının her adımında mutlaka yönetim dahil edilmeli ve her seviyede sürekli iletişim felsefesi benimsenmelidir. Ayrıca, iç denetim fonksiyonu, iç müşterilerine her zaman denetim çalışmaları-nın bağımsız ve objektif olarak gerçekleştirildiğini garanti etmelidir l

“İç denetimdeki değişime ayak uydurmak isteyen şirketler; süreçlerinde, sistemlerinde ve yönetim anlayışlarında değişime ve gelişime yöneliyor.”

İKİ ÖNEMLİ ENGEL Şirketlerin iç denetim fonksiyonlarıyla ilgili stratejik değişimler gerçekleştirmesinin önünde de bazı engeller bulunuyor. Ekip çalışmasına yatkın, işbirliğine açık, nitelikli ve yetenekli bir denetçi profilinin bulunamaması en önemli engellerden biri. İç denetim yaklaşımında “planlama, saha çalışması ve sonuçların raporlaması” aşamalarına ait yeni bir yaklaşımın benimsenememesi de değişimin önünde yer alan engeller arasında... Bu engelleri aşarak açık görüşlü ve stratejik olarak değişime açık olan şirketler, iç denetim fonksiyonunu ve faaliyetlerini analiz ederek gerekli adımları şimdiden atabiliyor.

ENGELLER NASIL AŞILIR?

Page 40: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

40 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

DANIŞMANLIK

Artık birçok şirket, büyük verinin (big data) sağlayabileceği potansiyel değerin farkına vardı. Fakat tecrübelerimiz, günümüzde pek az sayıda şirketin büyük veri iç görüleriyle elde edilebilecek birçok fırsattan tam anlamıyla yararlanmaya hazır durumda olduğunu gösteriyor. Şirketlerin veri ve analitik yetkinliklerini geliştirmeye başlayabilmesi için izlenebilecek birçok yol var.

BÜYÜK VERİ: FIRSAT MI ZORLUK MU?

Veri odaklı bir şirkete dönüşüm yolcu-luğunu başlatmak için şirketlerin yak-laşımlarında cesur olması gerekiyor. Değişimi harekete geçirmek için çok sayıda fırsat bulunduğunu görüyoruz.

Bunların arasında; yeni verileri eklemeden önce kurum içindeki mevcut “şişmiş” durumda ve dağınık olan veri ve altyapıyı azaltmak, işletme genelinde esnek olabilecek bir veri yönetişimi modeli başlat-mak, deneyim kültürünü teşvik etmek ve içerideki depoları yıkacak güçte bir kurumsal veri yönetimi fonksiyonu oluşturmak sayılabilir. Kârlılık bazlı ana-litiğe doğru ilerlerken bir yandan da iş modellerini

silkelemek ve statükoya meydan okumak şirketler için son derece önemli olacak.

YüKSELEN DALGA Verinin, özellikle de veri analitiğinin, şirketler için

muazzam değer yarattığı, yadsınamaz bir gerçek. Üst düzey yöneticilerin neredeyse yüzde 70’i, veri analitiğinin ilerleyen dönemlerde gelir artışı için önemli olacağını, yüzde 55’i ise halihazırda iş stratejilerini büyük verinin zorluklarıyla başa çıkabilmek üzere değiştirdiklerini söylüyor. Ana-litiğinin potansiyel değeri ortada olsa da birçok şirket, veri analitiği yetkinliklerinden tam anlamıyla

Kaveh Taghizadeh, Yönetim Danışmanlığı Hizmetleri Başkanı, Şirket Ortağı

E: [email protected] T: +90 216 681 90 08M: +90 533 296 26 34

İlker DinçYönetim Danışmanlığı, Kıdemli Müdür

E: [email protected] T: +90 216 681 90 00M: +90 531 080 52 32

Page 41: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 41

yararlanmakta zorluk çekiyor. Liderlerin yarısından fazlası, veri analizi etrafında karar vermenin zor ya da çok zor olduğunu düşünüyor. Neredeyse tüm yöneticiler (yüzde 96), şirketlerinde veri analitiğini daha iyi kullanabilecekleri konusunda hemfikir. Yöneticilerin yüzde 85’i ise analitik konusundaki en büyük zorluğun veriyi analiz etmek ve yorum-lamak için doğru çözümü uygulamakta yaşandığını düşünüyor. Bu zorluk, her ne kadar yeni bir haber olmasa da büyük verinin sadece boyut ve kap-sam bakımından değil karmaşıklık bakımından da sürekli olarak büyüyor olmasıyla ilgili. Sonuç ola-rak, birçok şirketin mevcut durumda verilerinden gerçek öngörüler çıkarabilmek için veri toplama

BÜYÜK VERİ: BÜYÜK ZORLUKLAR

Hangi verinin değerli olduğunu, hangi verinin sadece analizi zorlaştırdığını belirlemek

Dış kaynaklardan alınan verilerin doğruluğunu teyit etmek

Artık verileri değerli veri odaklı süreçlere çevirmek

Bilgi Teknolojileri (BT) veri yatırımlarının değer sağladığından emin olmak

Katma değerli veri ve analiz akışını artırmak

Doğru uzmanlık, yetkinlikleri belirlemek ve korumak

Büyük verinin BT altyapınızı nasıl etkileyebileceğini anlamak

Büyük veriyi finansal planlama, işletme performansı yönetimi ve finansal konsolidasyonunu iyileştirmek için kullanmak

01

02

03

04

05

06

07

08

yönetimi ve entegrasyonu konusunda yeni yön-temler keşfetmeye ihtiyacı var.

ALINACAK ÇOK YOL VARHer ne kadar bazı şirketler açık şekilde verilerini

rekabet avantajına dönüştürmeye başlasa da gerçek şu ki yöneticilerin çoğu, halen büyük veriyi “büyük bir fırsattan” çok “büyük bir zorluk” olarak görüyor. Uyum sağlamak için fazla rekabet baskısı olmadan ve ufukta upuzun bir “çok öncelikli zorluklar” listesi varken çoğu şirket elindeki veriye saldırmak yerine onunla amatörce uğraşmayı seçiyor. Aynı şekilde bir-çok şirketin karşılaştığı en büyük zorluk, mevcut veri yönetimi stratejileri etrafında dönüyor. Özellikle

Page 42: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

42 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

DANIŞMANLIK

FIRSATLARI BELİRLEMEK Açıkça görülüyor ki şirketlerin, diğer sektörlerde

ortaya çıkmaya başlayan veri odaklı, iç görülerle yöne-tilen şirketlere doğru evrilmesi bir tür transformasyon gerektirecek. Ancak deneyimlerimiz, bunun temelini atmaya başlamak için bugünden alınabilecek birçok aksiyon olduğunu gösteriyor. Bu aksiyonları şöyle sıralayabiliriz: Elindekileri temizle: Dışarıdan tonlarca yeni veri seti ve kaynağı satın almaya kalkmadan önce şirketlerin halihazırda ellerinde bulunan verileri temizlemek ve entegre etmekle işe başlaması gerekiyor. Nihayetin-de hedef, eldeki mevcuda yeni veri eklemeden önce kurum içinde “şişmiş” durumdaki, dağınık veri ve altyapıyı azaltmak olmalı. Bununla birlikte büyük verinin gerçekten değerli olan özelliklerinden bir diğeri de şir-ketlerin teknik olarak “temiz” olmayan veri setlerinden önemli iç görüler çıkarmaya başlayabilecek olması-dır. Bu da büyük verinin hızlıca ve kolayca şirketlerin mevcut (ve temiz) verilerinin üzerine yüklenebildiği anlamına geliyor. Bir veri yönetişimi modeli geliştir: Çok sayıda veri ambarının var olması ve sınırları belirsizleşmiş veri sahipliği karşısında birçok şirketin, işletmeye esneklik kazandırırken aynı zamanda veri kullanımına da rehber-lik edecek olan standart ve kontrollere tutarlılık geti-recek, kurum genelinde bir veri yönetişimi yaklaşımı yaratmaya odaklanması gerekiyor. Sonuç olarak büyük veri ve dış kaynaklardan faydalanmayı umut edenler,

daha büyük ölçekli, karmaşık yapılı şirketlerde veriler depolara hapsediliyor, tutarsız şekilde etiketleniyor ya da erişim kontrollerinin ardına kilitlenip sanal olarak gerçeğin tek bir görüntüsüne erişim imkansız kılınıyor. Benzer şekilde veri yönetimi ve sahipliği ço-ğunlukla işletme geneline yayılmış oluyor. Bu da çok az şirketin, hangi verilere sahip olduğuna ve bunların nasıl yönetilip kullanıldığına dair merkezi bir bakışı olduğu anlamına geliyor. Veri yönetimi ve analitik konusunda daha olgun yaklaşımlara sahip olanlar bile iş ortamı değiştikçe zorluk çekiyor. Örneğin, birtakım arka ofis iş süreçleri için dış kaynak kulla-nımı yönündeki trend, karmaşıklığı artırmış olabilir. Şirket dışından, sosyal medya verileri, ekonomik ya da demografik veriler gibi verileri satın alanlar, farklı veri kaynaklarını entegre ve analiz etmenin sonuçlarıyla boğuşmak durumunda kaldıkları için daha çok zorlanıyor. Çok uluslu şirketlerin de yerel ve bölgesel veri gizliliği düzenlemelerinin kurum genelinde verileri toplama, analiz etme ve paylaşma özgürlüklerini etkileyebileceğini unutmaması gerekir.

Gerçek şu ki yöneticilerin çoğu, halen büyük veriyi “büyük bir fırsattan” çok “büyük bir zorluk” olarak görüyor.

Page 43: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 43

hedeflenmiş demografik gruplara uygun olan yepyeni ürünler ve hizmetler geliştirmek için kullanmakta olsun şirketlerin ellerindeki veriyi iş modellerini silkelemek ve statükoyu dönüştürmek üzere kullanmanın yollarını araması gerekir. Olasılık bazlı analitiğe yönelin: Büyük veriyle uğraşır-ken, iç görüler çıkarmanın anahtarı ihtiyaçlarınızla ilgisi olmayan verilerin (gürültülü veri) yüzde 95 ila 99’luk kısmını eleyebilmektir. Bu geleneksel temel neden ya da regresyon analizi yoluyla başarılamaz; büyük veride değer bulmak olasılık bazlı yaklaşım ve teknikleri anla-mayı, bunları çekirdek veriyle ve analitik yetkinlikleriyle bütünleştirebilmeyi gerektirecektir. Doğru soruları sorduğunuzdan emin olun: Elinizde-ki verilerden faydalı iç görüler çıkarmak doğru soruları sorabilme becerinize bağlıdır. Ama bu aynı zamanda mevcut araç ve tekniklerinizle hangi sorulara şu anda cevap veremeyeceğinizi belirleyebilmek anlamına da gelir. Bununla birlikte şirketler, büyük veriye doğru soruları sormaya yatırım yaparsa iç görüler çok hızlı bir şekilde akmaya başlayacaktır.

Günün sonunda, şirketler için en büyük teknoloji ris-ki, verileri iç görülere ve iç görüleri değere dönüştürme yarışında geriye düşmektir. Deneyimlerimiz bize, ancak veri odaklı deney ve keşifler yapmayı destekleyecek doğru ortamı ve yönetişim modellerini yaratabilenlerin, geleceğin daha müşteri odaklı organizasyonel mode-linde başarılı olacağını gösteriyor. Pazardaki değişimin hızı göz önüne alındığında, yalnızca ellerindeki veriyle “debelenmeyi” sürdürenler, yakında diğerleriyle arayı kapatmakta zorlanabilir. Bu iki durum arasında bağlantı kurabilen şirketler veri analitiği çalışmalarından çok büyük yarar sağlamaya hazır olacak l

Algı Gerçeklik

Büyük veri sadece muazzam veri hacimleriyle ilgilidir.

Çeşitlilik, sürat, geçerlilik ve hacimle ilgilidir.

Büyük veri sosyal medya duygu analizi içindir.

Büyük veri bütün veri kaynaklarını kapsamlı olarak göstermekle ilgilidir.

Büyük veri bir teknoloji meselesidir.

Büyük veri bir iş meselesidir.

Ne kadar çok veriniz olursa o kadar iyi iç görülere sahip olursunuz.

En çok veriye sahip olmak değil, en doğru veriye sahip olmak önemlidir.

Analitik program ve araçlarla ilgilidir.

Analitik daha iyi sorular sorarak daha iyi kararlar almakla ilgilidir

Büyük veri yalnızca analitik iş trendlerinden biridir.

İş dünyasındaki kalıcı bir değişimdir.

Analitik veri bilimcilerinin işidir.

Bir ordu uzmana değil, şirket genelinde çalışanlarınıza olanak sağlamakla ilgilidir.

Hacim (Genişliyor)

Dijital bilgi

miktarı her 5 yılda bir

10 kat büyüyecek

Dünyadaki mevcut verinin

yüzde 90’ı son iki yılda

yaratıldı

Facebook’ta her ay

30 milyar farklı içerik

paylaşılıyor

98.000 tweet 695.000 durum güncellemesi,

11 milyon anlık mesaj

üretiliyor

Sürat (Yükseliyor)

Çeşitlilik (Artıyor)

Geçerlilik (Azalıyor)

x10 %90 60 sn. 30 milyar

dış kaynaklı veri ve tescilli bilgiler için farklı kontroller sağlayan “hibrit” bir yönetişim modeli geliştirmeyi düşünmek isteyebilir. Kurumsal veri yönetimi fonksiyonu yarat: Birçok şirketin halihazırda Veri Başkanı (CDO) gibi bir tür veri yönetimi fonksiyonu olsa da çoğu şirket, bilgi akışı ve kullanımını geliştirmekten ziyade kararlı bir şekilde politikalar yaratmaya odaklanıyor. Şirketler, kurum ge-nelinde doğru bilginin kullanılmasını sağlamak için Bilgi Teknolojileri (BT), işletme ve veri arasında bir köprü görevi görecek bir kurumsal veri yönetimi fonksiyonu oluşturmak isteyebilir. İdeal olarak, kurumsal veri yö-netimi grubu, işletmeden gelen tüm veri talepleri için ana kaynak olarak yetkilendirilecektir. Bunun işletme için bir büyüme motoru haline gelmesi gerekir. Bir deney yapma kültürü inşa et: Birçok şirketin eğilimi, daha çok riskten kaçınma odaklı bir kurum kültürü oluşturmak yönündedir. Ancak bu, çok az sa-yıda çalışanın ya da iş biriminin yenilikçi olmak için teşvik edildiğini hissetmesi anlamına gelecektir. Yeni fikirleri ve yaklaşımları teşvik etmek isteyenler, bazı projelerin başarısız olacağını kabul eder ve böylelikle çalışanlara ve birimlere yeni yaklaşımları güvenle test edebilmek için doğru ilkeleri ve esnekliği sağlayan bir deney yapma kültürünü nasıl uygulayabileceklerini düşünmek isteyebilirler. Mavi gökyüzüne bak: Elinizdeki verileri işiniz hakkın-da zaten bildiğiniz şeyleri söylemeye zorlamaktansa dikkatinizi gelişim ya da değer yaratımı için yeni alanlar yaratmaya yöneltin. Bulunan fırsatlar ister elinizdeki veri ve iç görüleri ticarileştirmekte ister verileri daha

BÜYÜK VERİYLE İLGİLİ GERÇEKLER

BÜYÜK VERİ NASIL ÖZELLİKLERE SAHİP?

Page 44: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

44 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

ARAŞTIRMA

2015 Global CIO Araştırması, Harvey Nash ve KPMG ortak işbirliğiyle 6 Ocak – 19 Nisan 2015 tarihleri arasında yaklaşık 30 ülkede ve 3 bin 700 teknoloji liderinin katılımıyla gerçekleşti-

rildi. 70’e yakın soru havuzundan oluşan araştırmaya katılan yöneticilerin, bilgi teknolojileri (BT) projelerinden yüzde 66 oranla beklentilerinin, para kazanmak, yüzde 34 oranla ise tasarruf sağlayabilmek olduğu görülüyor.

Günümüzde organizasyonların BT ve pazarlama faali-yetleri arasındaki entegrasyonun önemi giderek artıyor. Çeşitli ülkelerde gerçekleştirilen araştırmalara ilişkin sonuçlar, sürekli gelişen iş modellerine uyum sağla-mak için “hız”ın en önemli faktör olduğunu gösteriyor. Dijital yeniliklerin; kesintisiz, hızlı ve etkin bir şekilde iş süreçlerine entegrasyonuyla müşteri beklentilerini en kısa zamanda karşılayabilmek büyük önem taşıyor.

Araştırmaya göre son altı yıl içinde organizasyonlarda stratejik kararların alındığı üst yönetim toplantılarına CIO katılımı da sağlanıyor. CIO görüş ve değerlendirmeleri-nin de organizasyonlar için kritik önem taşıdığı görülüyor.

Son birkaç yılda ise CIO önceliklerinde fark edilir de-ğişiklikler söz konusu. İş zekası ve veri analitiği önem önceliklerini geçen sene yapılan araştırma sonuçlarıyla karşılaştırdığımızda bu önceliklerde üç kat artış göze çarpıyor. Bununla birlikte müşteri ilişkileri, sosyal medya

KPMG, Harvey Nash işbirliğiyle 2015 Global CIO Araştırması’nı 30 ülkeden 3 bin 700 teknoloji liderinin katılımıyla gerçekleştirdi. Araştırmadan çıkan sonuçlara göre CIO’lar teknolojik inovasyonlardan ötürü oldukça iyimser. Hatta hemen hemen hepsi dijital devrimin gerçekleşiyor olduğu konusunda hemfikir. Yeni dönemde ise değişikliklerle başa çıkabilmek için alışılageldik bilgi teknolojileri (BT) yapısının da ötesine geçmek planlar arasında...

TEKNOLOJİK İNOVASYON çAğINA GİRERKEN

2015 GLOBAL CIO ARAŞTIRMASI

Hakan AytekinRisk Yönetimi Danışmanlığı Bölüm Başkanı, Şirket Ortağı

E: [email protected] T: +90 216 681 90 82M: +90 537 859 85 01

Ceren ŞahlıBT Danışmanlığı, Müdür

E: [email protected] T: +90 216 681 90 00M: +90 530 068 47 70

❶➋➌

CIO ÖNCELİKLERİ

Tasarruf sağlayan BT projeleri % 34

İş zekası / Veri analitiği❶Müşterilerin gelecekteki beklentilerini iyi yöneterek daha iyi ilişkiler kurmak

Operasyonel verimlilik sağlayabilmek➋

Sosyal medya üzerinde iyi bir itibar yönetimi sağlayabilmek➌

Tutarlı ve kesintisiz bir BT ortamı sunabilmek➌

Para kazandıran BT projeleri % 66

üST YÖNETİMİN İLK üÇ ÖNCELİĞİ

üST YÖNETİMİN YüKSELMEKTE OLAN ÖNCELİKLERİ

İş süreçlerini iyileştirmek❶

Page 45: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 45

teknolojilerine uyum süreçleri de öncelik sıralamasında üst sıralarda yer alıyor. Bu önceliklerdeki değişiklikler, organizasyonların yatırım kararlarını değiştirerek sürekli gelişen teknolojiye uyum sağlamalarını gerektiriyor.

ÇALIŞAN BECERİLERİ

Büyük veri / Veri analitiği❶Değişiklik ve talep yönetimi➋Yazılım geliştirme➌

Teknik mimari❶Kurumsal mimari➋İş analizi➌

SON DÖNEMDE EN ÇOK TERCİH EDİLEN BECERİLER

SON DÖNEMDE DAHA AZ TERCİH EDİLEN BECERİLER

inanıyor. Çalışanların teknolojik beceri ve yeteneklerinin, 2013 yılına göre üç kat daha fazla önem taşıdığı görülüyor. Gerçekleştirilen araştırma sonuçlarına göre, CIO’lar tarafın-dan önceliklendirilen becerilerde; büyük veri/veri analitiği konusu en yüksek önemi taşıyor. Bu becerileri sırasıyla değişim yönetimi ve yazılım geliştirme izliyor.

DİjİTAL İNOVASYON ÇAĞISon üç yılda teknolojinin iş süreçlerindeki etkisi ince-

lendiğinde; meydana gelen teknolojik inovasyonların yeni iş modelleri, ürün ve hizmetlerin oluşmasını sağlayacağı düşünülüyor. CIO’ların üçte birinden fazlası, organizasyon-larının önümüzdeki iki yıl içinde teknolojik inovasyonlardan etkileneceği görüşünde.

SİBER SALDIRILAR VE BİLGİ GüVENLİĞİGünümüzde organizasyonlardaki üst yönetimlerin siber

saldırı ve bilgi güvenliği ihlal konularında farkındalıkları ol-dukça artmış durumda. Yine de siber saldırıların sadece teknolojik bir risk değil, iş süreçleri için de büyük bir tehdit unsuru taşıdığı öngörülüyor. Son yıllarda önemli kuruluş ve markalara yönelik gerçekleştirilen saldırılar, bu kanıyı güçlendiriyor. Bu nedenle araştırmaya katılan CIO’lar, BT or-tamlarında gerekli güvenlik kontrollerinin oluşturularak takip edilmesinin iş süreçleri üzerindeki önemine vurgu yapıyor.

SüREKLİ ARTAN BT BüTÇELERİTüm bu teknolojik gelişmelere ayak uydurmaya çalışan

organizasyonlarda BT bütçesinin sürekli artışı üst yönetim için rahatsız edici bir husus olabiliyor. Yapılan araştırmalar organizasyonların yıl içindeki satış kazancı/toplam büt-çelerinin yüzde 1 ila 30 arasında bir oranının teknolojiye ayrıldığını gösteriyor. Geçtiğimiz yıl içinde, CIO’lara tahsis edilen teknoloji yatırımı bütçelerinde bir artış görülmekle birlikte, bu projelerin ağırlıklı olarak organizasyonlar için fayda ve gelir artışı yaratacak konularla ilgili olduğu göz-lemleniyor. Buna rağmen, CIO’ların BT bütçesi üzerinde kısıtlı yetkisi olması, BT bütçesi ve harcamaları konusunda engel oluşturabiliyor l

Araştırmada, çalışanların teknolojik beceri ve yetenek-leri ön planda değerlendiriliyor. Yaklaşık her 10 CIO’dan 6’sı yeterli beceriye sahip olmayan kadroların değişime ayak uydurmalarını engelleyen bir faktör olabileceğine

DIŞ KAYNAK KULLANIMI DEVAM EDİYOR

AMAçLARDA ÖNEMLİ DEğİŞİM: Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi araştırmaya katılan CIO’ların büyük çoğunluğu yazılım geliştirme ve veri merkezi fonksiyonlarında dış kaynak kullanımını tercih ediyor. Ancak dış kaynak kullanım amaçlarında önemli değişimler görülüyor. Son beş yıl içinde organizasyonların dış kaynak kullanımını; BT bütçesinden tasarruf etmek yerine, yeni beceriler edinebilmek amacıyla da tercih ettikleri görülüyor.

CIO’LAR hEYECANLI: Genel itibarıyla bu araştırma bizlere CIO’ların teknolojik inovasyonlardan ötürü iyimser, önümüzdeki dönemdeki zorluklardan dolayı ise heyecanlı olduklarını gösteriyor. Dijital devrimin gerçekleşmekte olduğu konusunda kimsenin bir şüphesi yok. Bunun yanında, BT ile ilgili süregelen problemlerin de göz ardı edilmemesi gerekiyor. Değişikliklerle başa çıkabilmek için alışılageldik BT yapısının da ötesine geçilerek, yeni BT yeteneklerinin dikkate alınması gerekiyor. Bu nedenle 2015 yılı BT liderleri için zorlu ancak aynı derecede heyecanlı bir yıl olacağa benziyor.

Page 46: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

46 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

DANIŞMANLIK

Satın alma genellikle geleneksel bir arka ofis operasyonu olarak görülüyor. Oysa satın alma, bugünün ve yarının iş dünyasında önemli kararlara etki etmek üzere yeni bir rolü hak ediyor. Doğru satın alma stratejisinin tasarımı, seçimi ve uygulaması bu noktada çok önemli. Peki başarılı bir satın alma organizasyonu nasıl oluşturulur? İşte 5 kritik konu…

KRİTİK YOL5

SATIN ALMADA

Son 30 yıl içerisinde satın alma fonksiyonunun rolü, önemli ölçüde değişim gösterdi. Geriye dönüp bu değişime baktığımızda görüyoruz ki artık satın alma, şirketlerin sürdürülebilir

rekabet avantajı elde etmesine büyük katkı yapar hale geldi. Sanayi tarafında satın alma genellikle geleneksel bir arka ofis operasyonu olarak görülegeldi. Ama bunun ötesine geçebilir. Proje ve işlem odaklı bir organizas-yondan tedarikçi ilişkilerini yönetmek için şirket gene-linde faaliyet gösteren, toplam sahip olma maliyetine odaklanan ve iş birimleriyle yakın uyum içinde çalışan, stratejik olarak konumlandırılmış bir gruba dönüştürü-lebilir. Satış, üretim, kalite, lojistik, finans ve Ar-Ge için stratejik bir ortak görevi gören satın alma, bugünün ve yarının iş dünyasında önemli iş kararlarına etki etmek üzere yeni bir rolü hak ediyor.

Satın almayı bu çizginin ötesine taşımak çaba gerek-tiriyor ve bunun ilk adımı da satın almanın dönüşümü, tam harcama şeffaflığı, tedarikçi ve tedarik zinciri risk yönetimi ve maliyetleri optimize etmeye odaklı daimi bir gayret için net ve ikna edici bir olurluk incelemesi (business case) geliştirmek. Bu size zaten izlenmesi gereken yolmuş gibi gelebilir, ama birçok şirket için önden bu tür egzersizleri yapmadan bir dönüşüm yolculuğuna çıkmak hiç de alışılmadık bir şey değil. Bu bağlamda düşünülmesi gereken boyutlardan biri de doğru satın alma stratejilerinin tasarımı, seçimi ve uygulamasıdır. Türkiye’de şirketler aşağıdaki beş satın alma alma alanını, satın alma organizasyonlarını sınıfının en iyisi olan bir fonksiyona dönüştürmek için bir kılavuz niteliğinde görmelidir. Ancak tabii ki bu alanlarda farklı-laşmak ve mevcut ortamın gereklerine göre ihtiyaçları kişiselleştirmek de mümkündür.

1 HARCAMA ANALİTİĞİ VE ŞEFFAFLIK “Kim, nerden, kiminle, ne satın alıyor?” soruları yüzde yüz şeffaf bir harcama analizi sunabil-mek için cevaplanması gereken başlıca sorular-

dır. Satın almada en iyi uygulama analiz yöntemleriyle

Kaveh Taghizadeh Yönetim Danışmanlığı Hizmetleri Başkanı, Şirket Ortağı

E: [email protected] T: +90 216 681 90 08M: +90 533 296 26 34

Gençer Keser Yönetim Danışmanlığı, Kıdemli Müdür

E: [email protected] T: +90 216 681 90 00-9228 M: +90 530 461 35 79

Page 47: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 47

harcama şeffaflığı yaratmak; maliyetlerin düşürülmesi için önemli potansiyellerin belirlenmesine, satın alma-nın profesyonelleşmesine ve satın alma davranışlarına yönelik iç görüler elde edilmesine olanak tanır.

Tamamen şeffaf harcama analiziyle her bir şirket için uyuşmazlıkları, kontrol dışı satın alma payını (satın alma fonksiyonunun dahil olmadığı alımlar), hızlı kazanç potan-siyellerini, en iyi tedarikçi ve değerli ürünleri belirlemek ve satın almanın sağladığı katma değeri (satın alma yatırımının geri dönüşü) ölçümlemek mümkün olacaktır.

2 SATIN ALMA DÖNüŞüMüGrup çapında sinerji potansiyellerinden nasıl faydalanılmalı ve kontrol dışı satın almalar nasıl azaltılmalı? Geliştirme sürecine satın

alma fonksiyonu erken bir aşamada nasıl dahil edilmeli? Değişimi gerçekleştirmek için hangi önlemler tanımlan-malı? Bunlar, şirketlerin satın alma organizasyonlarını dönüştürme sürecinde kendilerine sormaları gereken temel sorulardır. Şirketlerin büyük çoğunluğu, halen küresel olarak parçalı yapılara sahip ve stratejik süreç-lerden yoksun. Fonksiyonlar arası arayüz yönetimine ihtiyaç var. Ama bu nasıl olacak?

Süreçler ve roller üzerine kurulu bir organizasyonel çerçe-ve, doğru boyutlandırma, süreç sorumlulukları ve yeterlilik gereklilikleri dahil olmak üzere rol profilleri, bu dönüşüm sürecinin ilk adımını tanımlar. Bunun çok önemli bir boyutu da dönüşüm sürecindeki değişim ve iletişim stratejisidir.

3 DETAYLI STRATEjİK PLAN Kurumsal vizyon, misyon ve stratejinin odak-lanma alanları temel alınarak, başlıca satın alma boyutları stratejik bir bakış açısıyla yorumlana-

caktır. Satın alma stratejisi, genel anlamda küresel satın alma hacmini paketleyerek maksimize etmeye ve satın alma organizasyonunun olgunluk seviyesini artırmaya odaklanmalıdır. Ama bu yeterli olmaz! Kendi vizyon ve misyonunu bulmak için satın almanın, bir değer üreticisi olarak rolünün hatlarını, spesifik iç ve dış etmenlere göre belirlemesi gerekir. İlgili tüm fonksiyon ve iş birimleriyle stratejik işbirlikleri yoluyla detaylı bir strateji uygulama planı; kategori stratejileri, temel performans göstergeleri (TPG) ve tedarikçi kalite hedefleri gibi ileriki satın alma fa-aliyetlerinin tanımlanmasında rehberlik edecektir. Sürekli bir strateji uygulama kontrolü ise tanımlanan stratejinin etkinliğini ve geçerliliğini sağlamak için gereklidir.

Page 48: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

48 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

4 STRATEjİK TEDARİK Satın almanın temel sorumluluklarından biri olan tedarikçi seçiminin, şirket geneline uyar-lanmış satın alma stratejileri altında yürütül-

mesi gerekir. Ancak doğru tedarikçinin, doğru fiyat ve en iyi ürün kalitesiyle seçimi, fonksiyonlar arası bir çaba gerektirir. Ürün özellikleri (gereklilik kılavuzları), lojistik gereklilikler, kalite beklentileri ve hedef fiyatlandırma (değer mühendisliği), bu süreçte satın almaya, şirket için en uygun sonucu elde etmek üzere destek olur. Ürün geliştirmenin erken bir aşamasında tedarikçileri işin içine katmak, özellikle teknik açıdan karmaşık ürünlerde tedarikçi seçiminin kalitesini artıracaktır. Tedarikçiler, ge-liştirme sürecini üstlenirken müşterilerinin ürününe kendi know-how’larını katma fırsatı elde edecektir. Bu, maliyet aktivitelerinin erkenden tasarlanmasını beraberinde getirecek ve sonraki aşamalarda gereksiz maliyetten ka-çınılmasını sağlayacaktır. Buna ek olarak şirketin bütünü, satın alma fonksiyonunun “basit bir tedarik” görevinin ve karşılaştırmalı değerlendirme yoluyla fiyatlandırmadaki tam şeffaflığın ötesindeki katma değerini anlayacaktır. Stratejik tedarik faaliyetleriyle şirketler, sadece güçlü stratejik ilişkiler kurmak için değil, aynı zamanda yıldan yıla gerekli tasarruf rakamlarına ulaşabilmek adına bu yönde ilerlemek için de satın alma faaliyetlerini iyileştirir ve sürekli olarak yeniden değerlendirirler.

5 TEDARİKÇİ YÖNETİMİTedarikçi yönetimi süreci boyunca birçok şirket, büyük zorluklarla karşılaşır ve şirket-lerin bu yönetim evresinde belirli boyutları

dikkate alması gerekir. Tedarikçi portföy yönetimi: Tedarikçi yönetiminin

bir unsuru da şirketlerin operasyonel verimliliği sağla-mak amacıyla her bir tedarikçi için en uygun tedarikçi stratejilerini ve eylem planlarını geliştirmeyi hedefleyen tedarikçi portföy yönetimidir. Her bir kategori için iş etkisi ve piyasa karmaşıklığı temel alınarak stratejik bir tedarikçi portföyü tanımlanacaktır.

Tedarikçi tanımlama ve “onboarding”: Müşteriler ve tedarikçiler arasında, yapılandırılmış ve proaktif bir “onboarding” prosedürü vasıtasıyla en üst seviye entegrasyon, güven, şeffaflık ve anlayışın oluşmasını sağlar. Yüksek kaliteli ve gelişim potansiyeli olan en uygun tedarikçilerin başarılı bir şekilde uygulamaya geçirilmesi en erken aşamada riskin azaltılmasını mak-simuma çıkaracaktır.

Tedarikçi değerlendirme ve izleme: Yapılandırılmış bir tedarikçi değerlendirme ve izleme süreci sürdürüle-bilir tasarrufların sağlanmasını, inovasyon derecesinin yükseltilmesini ve satın alma risklerinin azaltılmasını garanti eder. Etkin ve sürekli tedarikçi değerlendirme ve izleme süreci yoluyla tedarikçi sınıflandırmasını, geliştirilmesini ve somut eylemleri tetikleme hedefi, tüm satın alma fonksiyonlarının odağında olmalıdır. Bu, tasarrufların sürdürülebilir olmasını, değerlendirmedeki şeffaflığı ve TPG’ler ile birlikte yüksek inovasyon sevi-yesine sahip stratejik ortaklıkları güvenceye alacak; en aza indirilmiş satın alma riskleri ise bu değerlendirme ve izleme sürecinin avantajı olacaktır.

Tedarikçi geliştirme: Tedarikçilerin performansını iyileştirmeyi amaçlayan temel eylemleri tanımlar ve uzun vadeli tedarik zinciri sürdürülebilirliğini sağlar. Tedarikçi performansının, inovasyon seviyesinin ve stratejik işbirliğinin, bir tedarikçi geliştirme stratejisi matrisi ve spesifik geliştirme yaklaşımları uygulanarak sürekli iyileştirilmesi, tüm satın alma organizasyonları için stratejik bir hedef oluşturur.

Tedarikçi risk yönetimi: Modern satın alma orga-nizasyonu, tedarikçi risk yönetimine giderek daha çok odaklanıyor. Deneyimli uzmanlarla tüm tedarik zinciri genelinde başlıca risklerin belirlenmesi ve değerlendi-rilmesi hedefleniyor. Erken bir uyarı sistemi ve “doğru” tedarikçilerin “doğru” risklerinin belirlenmesi; negatif maliyet, kalite ve iş etkisinin giderilmesi için yararlı ola-caktır. Tedarikçi riskleri genel anlamda finansal istikrar, operasyonel mükemmellik, dış piyasa riski, uyum ve sürdürülebilirlik olmak üzere 5 boyuta ayrılabilir. Proaktif bilgi kaynakları derecelendirme kuruluşları ya da iş bili-şim sağlayıcıları, operasyonel önlemler ve tedarikçilerin sağladığı düzenli bilgilerdir.

Tedarikçi devre dışı bırakma: Tedarikçi performansı memnun edici düzeyde değilse maliyetten kaçınmak ve bilgiyi korumak amacıyla tedarikçilerin sistematik olarak aşama aşama devre dışı bırakılması zorunludur. İyi performans göstermeyen tedarikçilerle iş ilişkilerinin zamanında sonlandırılması, tüm şirketler için potansiyel riskleri ve negatif iş etkisini en aza indirecektir l

SATIN ALMA NASIL BİR FONKSİYON? Yazımızda açıkladığımız satın alma alanları ve hususları gerçekten çok önemli.

Ama hepsi bu kadar değil tabii. Bu makalede anlattığımız temel hattın ötesinde gelecekteki iyileştirme alanları üzerinde aktif olarak çalışılması da önem taşıyor. İnsan ilişkileri becerileri, tamamen şeffaf bir sözleşme yönetimi sistemi, piyasa farkındalığı (rakip ve tedarikçi), inovasyon yönetiminde aktif rol almak, değer analizi ve değer mühendisliği (VA/VE) yoluyla iç ve dış maliyet yapılarını anlamak da son derece önemlidir. Kalite yönetimi, tedarikçi ilişkileri yönetimi ve satın alma kontrol sistemleri, tüm satın alma organizasyonlarına zamanında tepki verme ve sorunların önüne geçebilme konusunda destek olacaktır.

Makalenin başında satın almanın çoğunlukla bir arka ofis operasyonu olarak görüldüğünden bahsetmiştik. Ama görüldüğü üzere satın alma esasen, şirketler içinde bir değer üreticisi olmak için modern sistemler ve yöntemler gerektiren oldukça karmaşık yapılı bir fonksiyondur.

DANIŞMANLIK

Page 49: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 49

ÖDEME KAYDEDİCİ CİHAZLARLA ETKİN KONTROL2016’dan itibaren ödeme kaydedici cihazların kapsamında genişleme öngörülüyor. Yeni yapıyla birlikte bu cihazlar Gelir İdaresi Başkanlığı ile sürekli bağlantı kurabilecek.

VERİ ANALİZİNDE BÜYÜK FIRSAT VAR Bilgi sistemleri yönetimlerinin yeni şekillenen dünyaya hazırlıklı olması gerekiyor. Bunun için de veri analizi yapmak ve bunun getirdiği fırsatları iyi anlamak gerekiyor.

YATIRIM FONLARI NASIL BSMV MÜKELLEFİ OLDU?Gider Vergileri Kanunu’nda yapılan bir değişiklikle yatırım fonlarının, banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi olma macerası başladı.

FİNANSGüNDEMİ

Page 50: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

50 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

Yeni nesil ödeme kaydedici cihaz (ÖKC) kavramı, Haziran 2013’te hayatımıza girdi. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) 426 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde yapılan değişiklikle birlikte yeni

nesil ödeme kaydedici cihazların kullanılma mecburiyeti ve onaylanmasına dair usul ve esaslar tanımlandı. Satışı yapı-lan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf tüccarlara (perakende teslimde bulunan veya hizmet veren mükellefler), Vergi Usul Kanunu’na göre fatura vermek zorunda olmadıkları mal satışları veya hizmet ifalarının belgelendirilmesinde yeni nesil ödeme kaydedici cihazları kullanmak zorunluluğu getirildi.

Yeni nesil ödeme kaydedici cihazların kullanılmasında kademeli bir geçiş öngörülmüştü. Bu nedenle 2013 yılından beri EFT-POS özelliği olan cihazlar için geçerli olan mevzuat, 1 Ocak 2016 tarihi itibarıyla tüm ödeme kaydedici cihazları kapsayacak biçimde genişledi. Dolayısıyla bu tarihten sonra bahsedilen mükelleflerin yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanımı zorunlu hale geldi.

Bu yapıyla birlikte, tüm ödeme kaydedici cihazlar Gelir İdaresi Başkanlığı ile sürekli ve anlık bağlantı kuracak alt-yapıya sahip olacak. Bu yolla etkin kontrol mekanizması kurularak, satış bilgilerinin değiştirilemez ve silinemez biçimde saklanması sağlanacak. Yeni yapının temel amaçla-

Aslında ödeme kaydedici cihazlar, 2013 yılında hayatımıza girdi. Ancak 2016 yılından itibaren bu cihazların kapsamında genişleme öngörülüyor. Yeni yapıyla birlikte, tüm ödeme kaydedici cihazlar Gelir İdaresi Başkanlığı ile sürekli bağlantı kurabilecek. Bu yolla etkin kontrol mekanizması kurularak, satış bilgilerinin değiştirilemez ve silinemez biçimde saklanması amaçlanıyor. En önemlisi kurulacak etkin kontrol mekanizmasıyla vergi gelirlerinin artırılması da hedefler arasında...

ÖDEME KAYDEDİCİ CİHAZLARLA ETKİN KONTROL

FİNANS GüNDEMİ

rından birini nakit akışının izlenmesi ve raporlanması olarak özetleyebiliriz. Yeni nesil ÖKC kullanımıyla birlikte, nakit dahil her türlü ödeme aracıyla yapılan işlemlerin verisi, merkezi bir biçimde kayıt altına alınmış olacak. Kurulacak etkin kontrol mekanizmasıyla birlikte vergi kaçaklarına engel olunması ve vergi gelirlerinin artırılması amaçlanıyor.

YENİ NESİL ÖKCPeki mevzuat içinde yer alan yeni nesil ÖKC tanımı

nedir? Yeni nesil ödeme kaydedici cihaz, GİB bilgi sistemi ve üye iş yeri anlaşması yapan kuruluşlarla çevrimiçi çalışa-bilen IP tabanlı ödeme kaydedici cihaz olarak tanımlanıyor. Yeni nesil ödeme kaydedici cihazlar, temel olarak basit/bilgisayar bağlantılı ve EFT-POS özelliği olan cihazlar olmak üzere iki gruba ayrılıyor. Ayrıca, akaryakıt pompalarına bağ-lanan, sinema giriş bileti ve yolcu taşıma bileti düzenleyen ödeme kaydedici cihazlar da mevzuat kapsamına giriyor.

Yeni nesil ödeme kaydedici cihaz modellerinin mükel-leflerce kullanılabilmesi için Maliye Bakanlığı tarafından belirlenmiş olan şartları haiz olduğunun onaylanmış olması zorunlu. Bakanlıktan onay alan şirketlerle yeni nesil ödeme kaydedici cihazların marka ve modelleri www.gib.gov.tr internet sitesinde ilan ediliyor.

HANGİ İŞLEMLER GERÇEKLEŞTİRİLİYORÖKC TSM Merkezi (Trusted Service Manager - Gü-

venli Servis Sağlayıcı), bahsettiğimiz yapının işlevselliğini sağlayan önemli unsurlardan biri. ÖKC TSM Merkezi, yeni nesil ödeme kaydedici cihazlar kapsamında aşağıda belirtilen işlemleri gerçekleştiren ve ÖKC mesajlarının GİB bilgi sistemlerine ve üye iş yeri anlaşması yapan kuruluşlara belirlenen iletişim protokolleri çerçevesinde aktarılmasını sağlama amacıyla ÖKC üreticileri tarafın-dan veya bir dış hizmet sağlayıcı tarafından kurulmuş terminal yönetim merkezidir.

Ehtiram İsmayilov Denetim, Kıdemli Müdür Bilgi Sistemleri Risk Yönetimi, Kıdemli Müdür

E: [email protected] T: +90 216 681 91 61M: +90 533 294 61 13

Sinem CantürkBilgi Sistemleri Risk Yönetimi Bölüm Başkanı, Finansal Hizmetler Sektör Lideri, Şirket Ortağı

E: [email protected] T: +90 216 681 90 37M: +90 533 294 36 08

Page 51: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 51

ÖKC TSM Merkezi’nde şu işlemler gerçekleştiriliyor: • ÖKC’lere yazılım-parametre yükleme, • Yazılım güncelleme, • ÖKC’ler ve ÖKC’ler ile birlikte veya üzerinde

gerçekleştirilen kartlı işlemleri yönetme,• Cihazlar ile ilgili güvenli anahtar yönetimi ger-

çekleştirme, • Ön kontrol işlemlerini yapma, • Banka uygulaması yazılım ve parametrelerini

cihaza yükleme, • Cihaz yaşam döngüsünü kontrol etme ve yö-

netme.ÖKC TSM Merkezi’nin GİB bilgi sistemleri ve üye

iş yeri anlaşması yapan kuruluşlar arasında nasıl bir iletişim görevi gördüğünü aşağıdaki şemadan daha iyi görebiliriz:

ÖKC TSM MERKEZİ DENETİMİYukarıdaki ağın etkin yönetimi ve denetimi doğrultu-

sunda, GİB tarafından 13 Mart 2015 tarihinde Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazlara Ait ÖKC TSM Merkezi Teknik Kılavuzu yayınlandı. Bu kılavuzun amacı, yeni nesil ödeme kaydedici cihazlara ait ÖKC TSM merkezlerinin kurulması, işletilmesi, yönetimi ve denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Kılavuz içinde, ÖKC TSM merkezlerinin bilgi sistemleri denetiminin gerçekleştirilmesi ve denetim sonuçlarının GİB’e raporlanması kararlaştırılmıştır. Bilgi sistemleri denetimi kapsamında, ÖKC TSM merkezlerinin bu kılavuzda belirtilen hükümlere uyum durumunun tespit edilmesi amacıyla inceleme gerçekleştirilmesi, süreçler üzerinde yer alan kontrollerin etkinliği, yeterliliği ve uyum-luluğu hakkında görüş oluşturulması ve sonuçların rapora bağlanması gerekmektedir l

GÜÇLÜ BİR VİZYON ORTAYA KOYUYOR

Bilgi sistemleri denetiminin yılda en az bir kez, 13 Ocak 2010 tarihli ve 27461 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bağımsız Denetim Kuruluşlarınca Gerçekleştirilecek Banka Bilgi Sistemleri ve Bankacılık Süreçlerinin Denetimi Hakkında Yönetmelik (BSDHY) ile belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde, BSDHY kapsamında yetkilendirilmiş bağımsız denetim kuruluşlarınca gerçekleştirilmesi gerekiyor. Gerçekleştirilen denetim sonucunda BSDHY’nin 5’inci, 7’nci ve 8’inci maddelerinde belirtilen hükümler çerçevesinde, BSDHY’nin 34’üncü maddesinde belirtilen şekilde denetim mektubu düzenlenir.

Sonuç olarak, yeni nesil ÖKC’lerden istenen donanım ve yazılım özellikleriyle gelinecek nokta, ülkemiz ve ÖKC’ler ile ilgili mali regülasyona sahip diğer ülkeler açısından birçok fırsatı içinde barındıran güçlü bir vizyon ortaya koyuyor. Tüm ÖKC’ler büyük bir ağ olarak Maliye Bakanlığı’na (GİB Bilgi Sistemleri) ve ÖKC TSM Merkezine bağlı olarak yüksek güvenlik standartlarında hizmet verecektir. GİB bu ağı etkin yöneterek kontrol ve denetim fonksiyonlarını gerçekleştirirken, farklı mükellef, ürün ve sektörlere özel uygulamaları hayata geçirebilecektir.

SIL Sunucu

OCSP Sunucu

SertifikaSunucusu

Yeni Nesil OKC Üreticisi

TSM Merkezi

Kiralık Data Hattı

Ethe

rnet

Ethernet

GPRSGPRS

Pinpad Harici Fatura Yazıcısı

EFT Pos Cihazları

Muhasebe ve CRM Sistemleri Entegrasyonu

Ethernet, RS232 veya USB üzerinden kablolu bağlantı

Raporlama için veri çıkışları

Adisyon, Stok, Sipariş sistemleri

Akıllı Donanımlar

Barkod, Karekod, Biometrik okuyucular

TüBİTAK KamuSMGİB Bilgi Sistemleri

EFT POS ÖKC EFT POS ÖKC ÖKC ÖKC

Page 52: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

52 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

Finansal hizmetler sektöründe benzeri görülmemiş bir dönüşüm yaşanıyor. Bu dönüşümün iş ve iş modellerinin değişmesiyle sonuçlanması öngö-rülüyor. Finansal hizmetler sektöründeki değişi-

min içinde ise köklü regülasyon değişiklikleri, sektörün kendisini yeniden şekillendirmesi, yeni iş modellerinin yaratılması, ekonomik kriz sonrası gerçeklere karşı şir-ketlerin kendilerini korumaya almak istemeleri yer alıyor.

Dijital yenilikler, sosyal ağların gelişmesi, nesnelerin interneti ve müşterilerin veri yaratmadaki rolleri ve veri ya-ratım hacminin büyümesi finans şirketlerini etkiliyor. Bilgi sistemleri yönetimleri şu andaki ve gelecekteki şartlara göre şekillenecek ortama cevap vermekte yetersiz kalıyor.

ÇARE VERİ ANALİZİ Finans sektörünün bu zorlukların üstesinden gelmesi

ise veri analizi aracılığıyla mümkün olacak gibi görünü-yor. Finans şirketlerinin hızla değişen iş dünyasında hızlı şekilde riskleri yönetmesi için sağlam ve becerikli uygu-lamalara sahip olması gerekiyor. KPMG tarafından müş-terilerine sunulan analiz çözümleri veri elde edilmesini ve işlemesini kolaylaştırarak detaylı raporların yaratılmasına imkân tanıyor.

İş değerinin yaratılması konusunda aşağıdaki soru-lara cevap verilmesini en öncelikli zorunluluklar olarak görüyoruz:

• Rakipleriniz sizden daha kârlı bir şekilde mi veriyi kontrol ediyor?

• Ham veriyi işlenebilir hale getirmek için mantıksal analizler kullanıyor musunuz?

Finansal hizmetler sektörü, veri yaratım hacminin büyümesi nedeniyle yeni bir dönemin eşiğinde. Bu yeni dönemle birlikte iş modellerinde değişimler olacağı öngörülüyor. Burada en önemli konu, bilgi sistemleri yönetimlerinin yeni şekillenecek dünyaya hazırlıklı olması. Bunun için de veri analizi yapmak şart. Veri analizinin getirdiği fırsatları da iyi anlamak gerekiyor. Veri analizinde başarının yolu ise doğru soruyu sorup, bunun sonucunda doğru sonuçlara ulaşmaktan geçiyor.

VERİ ANALİZİNDEBÜYÜK FIRSAT VAR

FİNANS GüNDEMİ

• Doğru veri ve analiz için oryantasyon gerçekleş-tiriyor musunuz?

• İşinizin her kolunda veriyi doğru şekilde konum-landırabiliyor musunuz?

• Riskler ve fırsatları eşit olarak değerlendirme ve dengeleme gerçekleştiriyor musunuz?

BüYüK DEĞİŞİM KPMG Küresel Finans Hizmetleri Başkanı Jeremy

Anderson’ın finans sektörünün karşılaştığı zorluklar ve bu zorlukları gidermede veri analiz yöntemlerinin, mevzuat ve değişen iş modellerini yönetmede nasıl kullanılacağı konularında önemli görüşleri bulunuyor.

Finans sektörü ve iş modellerinin şu anda büyük bir değişim içinde bulunduğu, regülasyonların finansal şir-ketler için daha fazla bilgi tutmak demek olduğu, finan-sal şirketlerin bu bilgilerin kesinliğinin ve doğruluğunun artmış olmasını sağlamakla yükümlü olduğu konularında görüş bildiriyor. Bunların haricinde, müşterilerin daha fazla kendilerine adapte edilen ürün ve hizmetler istemeleri şirketlerin karşılaştığı zorluklar arasında bulunuyor.

Sinem CantürkBilgi Sistemleri Risk Yönetimi Bölüm Başkanı, Finansal Hizmetler Sektör Lideri, Şirket Ortağı

E: [email protected] T: +90 216 681 90 37M: +90 533 294 36 08

Page 53: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 53

Ayrıca müşteriler bankalarla ve diğer finans şirketleriyle sürekli münasebet içinde bulunuyor. Bunun sonucunda şirketlerin öncelikle şeffaf ve regülasyonlara uygun biçim-de veriyi bulundurmaları ve işlemeleri gerekiyor.

MüŞTERİ KAPMA YARIŞI Perakende ve telekomünikasyon sektöründe bulunan

şirketler büyük bir müşteri kapma gayreti içinde. Bu açıdan bakıldığında müşteri verisinin ne kadar değerli olduğu anlaşılıyor. Tabii ki şirket ortakları bu verinin işe yaraması konusunda sürekli bir talep içinde bulunuyor. Şirket ortakları için verinin kazanç olarak geri dönmesi, daha yüksek kârların elde edilmesi, verinin tutulması ve işlenmesi sırasında ortaya çıkabilecek itibar riskleri de önem kazanıyor. Bu yüzden şirket sorumluları verinin birden çok yolla sağlıklı şekilde daha iyi analiz edilmesi için imkanlarını seferber etmeye hazır.

KPMG olarak şirketlere veri analiziyle bu karmaşıklığın giderilmesi ve sağlıklı sonuçların elde edilmesi konusunda uzman kadromuz ve KPMG tecrübesiyle yardımcı olmaya hazırız l

KPMG VERİ ANALİZİYLE İLGİLİ NELER SUNUYOR? İLK ÖNCE TESPİT KPMG bünyesindeki denetim pratiklerinde müşteriye göre incelenen süreçlerin yardımıyla, verinin gelişmiş araçlarla incelenmesi sonucunda verideki düzensizlikler sıra dışı durumlar ve yeni trendler tespit ediliyor. Veri analizi yardımıyla şirketlerin yeni gelir modellerinin tespit edilmesi, değerli itibarlarının korunması ve şirketlere duyulan güven duygusunun sarsılmaması için çalışmalar gerçekleştiriyoruz.

MALİYET AZALTMA Müşteri verisinin ve gelir tahakkuk bilgilerinin doğrulanması gibi kilit süreçler konusunda hataları ve maliyeti azaltmaya yönelik denetimler gerçekleştiriyoruz. Veri analizi sıkı uyumluluk gerektiren regülasyonları da destekliyor. AML, KYC, FATCA ve veri analizini içeren ağır uyumluluk gereksinimlerine sahip iş süreçleri veri analizi yoluyla destekleniyor.

RİSKLERE KARŞI KORuMA KPMG olarak finansal hizmet organizasyonlarını gelecekteki risklere karşı koruyoruz. Bunun sonucunda müşterilerimize belirli zaman dilimlerinde en kompakt çözümü iş zekası uygulamalarının da aracılığıyla sunuyoruz. Böylelikle mevzuat düzenleyicilerden gelen her talebe uygun çözümü geliştirebiliyoruz. İnanıyoruz ki veri analizinde başarıya ulaşmak için öncelikle doğru soruların sorulması ve bunun sonucunda doğru sonuçlara ulaşılması gerekiyor.

Page 54: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

54 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

FİNANS GüNDEMİ

Yatırım fonları, inançlı mülkiyet esas-larına göre oluşturulan mal varlıkları olup, Kurumlar Vergisi uygulama-sında tam mükellef sayılır. Serma-

ye Piyasası Kanunu düzenlemeleri gereği yatırım fonları, inançlı mülkiyet esasına göre yatırımcılardan katılma belgesi karşılığında para toplayarak, bu fonları sermaye piyasası araçları ve diğer yatırım enstrümanlarına ya-tırım yapan bir mal varlığıdır.

Bu perspektiften bakıldığında menkul kıy-met yatırım fonunun sahibi olamayacağı gibi her bir katılma payı belgesi sahibi yatırımcı hissesi oranında fondan kâr payı elde eder.

MACERA BAŞLADIGider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesin-

de, bankaların her ne şekilde olursa olsun yapmış olduğu bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine; her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paraların Ban-ka ve Sigorta Muameleleri Vergisi’ne tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.

YATIRIM FONLARI NASILBSMV MÜKELLEFİ OLDU?

Hakan GüzeloğluVergi, Şirket Ortağı

E: [email protected] T: +90 216 681 91 69M: +90 530 387 61 53

Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesinin (t) bendinde yapılan bir değişiklikle; yatırım fonlarının, banka ve sigorta muameleleri vergisi (BSMV) mükellefi olma macerası başladı. Yapılan değişiklikle o güne kadar mükellefiyeti bulunmayan yatırım fonlarına, beyanname bildirim yükümlülüğünün dayanağı oluşturuldu. Son adım ise Gelir İdaresi tarafından Bankalar Birliği’ne gönderilen 13/08/2009 tarih ve 077936 sayılı görüş yazısıyla atıldı. Bu özelgeyle “boş beyanname” dönemi başladı.

Aynı kanunun 29/(t) maddesinde ise emek-lilik yatırım fonlarının, menkul kıymet yatırım fonlarının ve menkul kıymet yatırım ortak-lıklarının, sermaye piyasalarında yaptıkları işlemler nedeniyle elde ettikleri paraların, BSMV’den istisna edildiği hükmüne yer ve-rilmiştir.

İşte bu (t) bendinde yapılan bir değişiklikle yatırım fonlarının BSMV mükellefiyeti mace-rası başlamış oldu.

‘’5838 sayılı Torba Kanun’’ olarak anılan “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hak-kında Kanun” ile söz konusu (t) bendinin eski halindeki sadece emeklilik yatırım fon-larının sermaye piyasalarında yapmış oldu-ğu işlemler nedeniyle elde ettikleri paraların BSMV’den istisna olduğuna ilişkin hüküm, menkul kıymet yatırım fonları ve menkul kıy-

Page 55: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 55

met yatırım ortaklıklarının işlemlerini de kap-sar şekilde genişletildi. İstisna maddesinin genişletilmesiyle o güne kadar mükellefiyeti bulunmayan yatırım fonlarına beyanname bil-dirim yükümlülüğünün dayanağı oluşturuldu.

SON ADIM BSMV mükellefiyeti için son bir adım kal-

mıştı. O da Gelir İdaresi tarafından Bankalar Birliği’ne gönderilen 13/08/2009 tarih ve 077936 sayılı görüş yazısıyla atılmış oldu.

Söz konusu özelge ile BSMV mükellefi kabul edilen menkul kıymet yatırım fonları ile ortaklıklarının vergiye tabi işlemleri bulun-masa da bu durumu vergi beyannamesiyle bildirmelerinin gerektiği ifade edildi. Anılan mükelleflerin yaptığı işlemlerin vergiden is-tisna edilmiş işlemlerden oluşmasının beyan-

GÜNDEMDEKİ KONULARSICAK BAŞLIKLAR Son dönemde yatırım fonları nezdinde sıkça gündeme gelen sıcak konuların başında :

• Yeni Sermaye Piyasası Kanunu düzenlemeleri çerçevesinde yatırım fonlarının portföy yönetim şirketlerine devri,

• Yapılan bu devirlerin fonların bağlı olduğu vergi dairelerindeki tasfiye/ terkin işlemlerinin ne şekilde yapılacağı,

• Yatırım fonlarının dolaylı olarak gerçekleştirdikleri Takasbank Para Piyasası işlemlerindeki BSMV uygulamaları,

• Şemsiye fonların alt fonları nezdinde çıkardıkları izahnameye istinaden vergi mükellefiyetlerinin oluşturulması gerektiği yer alıyor.

DEğERLENDİRME KRİTERİ Tüm bu konu başlıklarında, menkul kıymet yatırım fonlarının BSMV mükellefiyetinin bir adım öteye taşınacağına ilişkin yorumlar da yapıldığını görüyoruz. Her ne olursa olsun, menkul kıymet yatırım fonlarının kendine has özelliği olan inançlı mülkiyet esasına göre kurulmuş olan bir mal varlığı olmasının, uygulamalarda başlıca değerlendirme kriteri olarak dikkate alınması gerekiyor.

Aksi takdirde; lafzı ve ruhuyla örtüşmeyen yorumlar çerçevesinde farklı değerlendirmeler yapılması sonucunda, menkul kıymet yatırım fonlarına kaldıramayacakları vergisel yükleri atfetmenin doğru olmayacağını düşünüyoruz.

name vermelerine engel olmayacağı belirtildi ve boş beyanname verilmeye başlandı.

Her ne kadar 5838 sayılı Torba Kanun’a ilişkin gerekçelerde yapılan bu düzenlemenin menkul kıymet yatırım fon ve ortaklıklarına Gelir ve Kurumlar Vergisi uygulamasında sağlanan teşviklere paralel olarak, sermaye piyasalarında yapılan işlemlerdeki aracılık maliyetlerinin düşürülmesi suretiyle ülke-mizdeki kurumsal yatırımcılığın gelişmesinin, sermaye piyasalarının geliştirilmesinin ve derinleştirilmesinin amaçlandığı belirtilse de kanunun uygulamasının maalesef yatırım fonlarına ek yükler getirdiği söylenebilir.

Öte yandan, 5838 sayılı kanunun geçici 1. maddesiyle de menkul kıymet yatırım fonlarının sermaye piyasalarında yaptıkları işlemlerle ilgili olarak maddenin yürürlüğe

girdiği tarihten önceki dönemler için BSMV tarhiyatı yapılmayacağı, daha önce yapılan tarhiyatlardan vazgeçileceği ve tahakkuk eden tutarların da terkin edileceği hükme bağlansa da; vergi dairelerince takip eden dönemlerde fonlara geriye dönük özel usul-süzlük cezaları da gönderildi.

BOŞ BEYANNAME YüKüGeriye dönüp bakınca, Gelir İdaresi Baş-

kanlığı’nın web sitesinde yayımlanan Gider Vergileri Kanunu Rehberi’nde yatırım fonları-nın BSMV mükellefleri arasında sayılmasıyla portföy işletmeciliği kazançları üzerinden BSMV hesaplanması şeklindeki ifadelerle başlamış olan süreç, bugün itibarıyla fonla-rın boşta olsa beyanname vermesi şeklinde devam ediyor.

O zamandan beri bu görüş ve beraberin-deki uygulamaya katılmadığımızı söylemek isteriz. Nitekim; Sermaye Piyasası Kanunu düzenlemeleri gereği, yatırım fonları inançlı mülkiyet esasına göre yatırımcılardan katılma belgesi karşılığında para toplanarak bu fonları sermaye piyasası araçları ve diğer yatırım enstrümanlarına yatırım yapan bir mal varlığı olduğundan, fonların BSMV uygulaması ba-kımından elde etmiş olduğu her türlü portföy işletmeciliği kazancının “banker” sıfatı ile lehlerine aldıkları bir tutar olarak kabul edil-memesi gerektiği düşüncesindeyiz.

Uygulamada fonların BSMV mükellefiyeti kapsamında boş beyanname veriyor olması dahi ek işlem maliyeti yaratıyorken, bu fon-ların beyannamelerine herhangi bir şekilde faiz benzeri gelirlerin dahil edilmesinin ve bu gelirler üzerinden BSMV ödenmesinin telaffuz edilmesinin bile yanlış olduğunu dü-şünüyoruz. Böyle bir uygulamanın, İstanbul Finans Merkezi Projesi düzenlemeleri madde gerekçelerindeki sermaye piyasası işlem ma-liyetlerinin düşürülmesi ilkesine de tamamen aykırı düşeceğini ve yatırım fonlarına yönetil-mesi güç işgücü ve maliyet yaratacağını çok açık söyleyebiliriz l

Page 56: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

56 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

1. KPMG Türkiye 2015 İnşaat Yöneticileri AraştırmasıKPMG 2005 yılından bu yana her yıl gerçekleştirdiği Küresel İnşaat Araştırması ile bu yıl da sektörün öncelikli konularını gündeme taşıdı.Dili: Türkçe

2. KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması: Türkiye Otomotiv Sektöründe Yeni Stratejik Yatırım Hedefleri İlki 2013’te gercekleştirilen ve Türkiye’nin en kapsamlı ilk yerel otomotiv araştırması olan KPMG Türkiye Otomotiv Yoneticileri Araştırması’nın üçün-cüsü otomotiv sektörü yöneticilerinin önümüzdeki 5 yıla yönelik beklentilerini ve görüşlerini kapsıyor. Dili: Türkçe/İngilizce

3. Investment in Turkey 2015KPMG Türkiye vergi profesyonelleri tarafından İngilizce olarak her yıl hazırlanan ve Türkiye’de iş yapan ya da yatırım yapmayı düşünen yabancı yatırımcılar için Türkiye’deki vergi sistemine ışık tutan genel bir el kitabı niteliği taşıyan Investment in Turkey 2015 yayımlanmıştır. Dili: İngilizce

4. Otomotiv Sektörü Yeni Teşvik Sistemi En son 15/02/2013 tarih ve 28560 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2013/4288 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar” ile otomotiv sektörü ana ve yan sanayi yatırımlarına yeni ve önemli destekler öngörülmüştür. Varlık Barışı Kanunu ikinci kez gündeme getirilmiş ve TBMM’de kabul edildikten sonra 9 Mayıs 2013 tarih ve 28661 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu sektördeki yeni teşviklerin neler olduğunu özetleyen dokümanımız güncellenmiştir. Dili: Türkçe/İngilizce

5. “Eğitim Sektörü” Döviz Kazandırıcı Hizmet Ticaretine Devlet Teşvikleri25/06/2012 tarih ve 28334 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2012/4 sayılı Döviz Kazandırıcı Hizmet Ticaretinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ ile Türkiye’nin döviz kazandırıcı hizmet gelirlerinin artırılması ve

hizmet sektörlerinin uluslararası rekabet gücünün geliştirilmesini amaçlamakta; bunun için Türkiye’de yatırımcıların gerçekleştirdikleri faaliyetlere ilişkin giderlerin belirli bir kısmının Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu’ndan (DFİF) karşılanması öngörülmektedir. Bilgilendirme dokümanımız burada dikkat edilmesi gereken noktaları özetlemektedir. Dili: Türkçe/İngilizce

6. Yeni Teşvik Sistemi Kapsamında Madencilik ve Enerji Sektörleri2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın eki “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar” ile yürürlüğe konulan yeni yatırım teşvik sistemi yatırımcılar için birçok yeniliği ve fırsatı beraberinde getirmiştir. En son 15/02/2013 tarihinde 2013/4288 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yatırım teşvik sisteminde özellikle “Elektrik Üretimi” yatırımları bakımından önemli değişikler yapılmıştır. Bilgilendirme dokümanımız burada dikkat edilmesi gereken noktaları özetlemektedir. Dili: Türkçe/İngilizce

1 2 3

25/06/2012 tarih ve 28334 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2012/4 sayılı Döviz Kazandırıcı Hizmet Ticaretinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ ile Türkiye’nin döviz kazandırıcı hizmet gelirlerinin artırılması ve hizmet sektörlerinin uluslararası rekabet gücünün geliştirilmesini amaçlamakta; bunun için Türkiye’de yatırımcıların gerçekleştirdikleri faaliyetlere ilişkin giderlerin belirli bir kısmının Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu’ndan (DFİF) karşılanması öngörülmektedir.

Tebliğ kapsamında yer alan ve döviz kazandırıcı hizmetlere yönelik olarak desteklenecek sektörler şunlardır:

• Eğitim,

• Sağlıkturizmi,

• Bilişim,

• Film

Buhizmetsektörlerindekiyatırımcılarave/veyaişbirliğikuruluşlarına çeşitli oran ve tutarlarda

• Pazaragiriş

• Yurtdışıtanıtım

• Yurtdışıbirim

• Belgelendirme

• Ticaretheyeti

• Alımheyeti

• Danışmanlık

vb. destekler verilmektedir.

Eğitim Sektörü Döviz Kazandırıcı HizmetTicaretine Devlet Teşvikleri

Mart 2013

Yeni Teşvik Sistemi Kapsamında Madencilik Ve Enerji Sektörleri

2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar” ile yürürlüğe konulan yeni yatırım teşvik sistemi yatırımcılar için birçok yeniliği ve fırsatı beraberinde getirmiştir. En son 15/02/2013 tarihinde 2013/4288 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yatırım teşvik sisteminde özellikle “Elektrik Üretimi” yatırımları bakımından önemli değişikler yapılmıştır.

1. MADENCİLİK YATIRIMLARI1.1. Öncelikli Yatırımlar2012/3305 sayılı Kararname ile “maden çıkarma yatırımları ve/veya maden işleme yatırımları” Öncelikli Yatırım konuları arasına alınmıştır. Öncelikli yatırım konuları, bölgesel sistemde 5. Bölgeye uygulanan desteklerden yararlanma imkânına sahip yatırımlardır. Öncelikli yatırımlar; • KDV İstisnası,• Gümrük Vergisi Muafiyeti,• 7 yıl süreyle Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteği,• %40 Yatırıma Katkı Oranı ile %80 Oranında Vergi İndirimi,• 700 Bin TL’ye kadar Faiz Desteği • Yatırım Yeri Tahsisidesteklerinden yararlanabileceklerdir.Bu desteklere ek olarak, bu yatımları yapan yatırımcılar “yatırıma katkı oranının %50’sini yatırım döneminde” kullanabileceklerdir. 3213 sayılı Maden Kanununda tanımlanan I. grup madenler ve mıcır yatırımları ile İstanbul’da gerçekleştirilecek istihraç ve/veya işleme yatırımları öncelikli yatırımlara sağlanan desteklerden faydalanamayacaklardır.

1.2. Bölgesel Destekler ve 6. Bölge’de Yapılacak Yatırımlar30/05/2013 tarih ve 28662 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2013/4763 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 2012/3305 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar’ın EK-4 sayılı ve “Teşvik Edilmeyecek veya Teşviki Belirli Şartlara Bağlı Yatırım Konuları” başlıklı ekinde değişikliğe gidilmiştir.Yapılan değişiklik ile, 2012/3305 sayılı Karar EK-4’ün l/B/6 sırası yürürlükten kaldırılmıştır. Bu düzenleme ile önceden teşvik edilemeyecek “İmalat, Enerji ve Madencilik Yatırımları” arasında

Destek Unsurları 5.Bölge 6.Bölge

KDV İstisnası + +

Gümrük Vergisi Muafiyeti + +

Yatırıma Katkı OSB DışıOranı (%) OSB İçi*

40 50

50 55

Sigorta Pirimi OSB Dışıİşveren His. Desteği OSB İçi*

7 yıl 10 yıl

10 yıl 12 yıl

Yatırım Yeri Tahsisi + +

Faiz Desteği + +

Gelir Vergisi Stopajı Desteği - 10 yıl

Sigorta Primi Desteği - 10 yıl

* Öncelikli yatırımlar, sadece 5. ve 6. Bölgede yapıldıkları durumda ek olarak OSB desteklerinden yararlanabilirler.

Yatırım teşvik sisteminde 5. ve 6. Bölgelere sağlanan destekler aşağıdaki tabloda özetlenmektedir.

yer alan “kömür istihracına yönelik yatırımlar” bu kapsamdan çıkarılarak teşvik sistemi kapsamına sokulmuştur.Maden çıkarma ve işleme yatırımları “Öncelikli Yatırımlar” arasında sayıldığı için, daha önceden teşvik edilemeyecek yatırımlar arasında sayılan “kömür istihracı yatırımları” da bu kapsama girmiş bulunmaktadır.Yatırım teşvik sisteminde 6. Bölge’de yer alan illere özel bir önem verilmiştir. Bu illerde yapılacak tüm yatırımlar -birkaç istisna hariç- bölgesel teşvik unsurlarından yararlanabilmektedirler. Buna göre, I. Grup madenlere yönelik yatımlar ve mıcır yatırımları sadece 6. Bölgede yapılmaları halinde Bölgesel desteklerden yararlanabilecekler; aksi durumda bu yatırımlara genel teşvik sistemi destekleri uygulanacaktır.

Mayıs 2013

5 6

Otomotiv Sektörü Yeni Teşvik Sistemi

Türkiye’nin 2023 hedefleri açısından otomotiv sektörü özel bir öneme sahiptir. Sektörün 2023 yılında 4 milyon adet/yıl üretim ve 3 milyon adet/yıl ihracat yapması hedeflenmektedir. 2023 yılında yapılması planlanan 3 milyon adet/yıl ihracat karşılığında beklenen ihracat geliri ise yaklaşık 75 Milyar $’dır.

19/06/2012 tarih ve 28328 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar” ile yürürlüğe konulan yeni yatırım teşvik sistemi otomotiv sektörü açısından birçok yeniliği ve fırsatı beraberinde getirmiştir. En son 15/02/2013 tarih ve 28560 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2013/4288 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar” ile otomotiv sektörü ana ve yan sanayi yatırımlarına yeni ve önemli destekler öngörülmüştür.

Yeni Teşvik Sisteminin otomotiv sektörüne yönelik fırsatları nelerdir?

1) Asgari Yatırım Tutarları Düşürüldü2012/3305 sayılı Karar ile otomotiv yatırımlarına düzenlenecek teşvik belgeleri için gereken asgari yatırım büyüklükleri düşürülmüştür. Bu sayede daha çok yatırımın teşvik sisteminden yararlanması amaçlanmaktadır. Buna göre;

• Büyükölçekliyatırımlarkapsamınagirmebakımından“anasanayi yatırımları” için gerekli olan yatırım büyüklüğü 250 Milyon TL’den 200 Milyon TL’ye; “yan sanayi yatırımları” için ise 100 Milyon TL’den 50 Milyon TL’ye indirilmiştir.

• Bölgeselteşvikkapsamınagirmebakımından“yansanayiyatırımları” için gereken asgari yatırım büyüklüğü ise her yatırım bölgesi için 1 Milyon TL aşağı düşürülmüştür.

2) Otomotiv Sektörü Bakımından Önemli Yatırımlar “Öncelikli Yatırım” Kapsamına AlındıYeni teşvik sisteminin en önemli yeniliklerinden birisi getirdiği “Öncelikli Yatırım” kavramıdır. 2012/3305 sayılı Karar’ın 17. Maddesinde “Öncelikli Yatırım Konuları” sayılmaktadır. Bu maddede sayılan öncelikli yatırım konuları, nerede yapılırsa yapılsınlar, 5. Bölge’de uygulanan bölgesel desteklerden

yararlanabileceklerdir. Ancak yatırımın 6. Bölgede yapılması halinde, bu bölge desteklerinden yararlanılacaktır. Bu destekler kapsama giren yatırımlar için büyük fırsatlar sunmaktadır. Bu kapsamda sektör için önem arz eden “test merkezleri, rüzgâr tüneli ve benzeri nitelikteki yatırımlar” 2012/3305 sayılı Karar ile öncelikli yatırımlar arasına alınmıştır. Buna ek olarak 15/02/2013 tarihli 2013/4288 sayılı Karar ile otomotiv sektörü için çok önemli yeni destekler öngörülmüş ve belli tutarın üzerindeki ana ve yan sanayi yatırımları da öncelikli yatırım kapsamına alınmıştır. Öncelikli yatırım kapsamına yeni dâhil edilen otomotiv yatırımları şunlardır:

• Asgari300milyonTLtutarındaki“ana sanayi yatırımları”

• Asgari75milyonTLtutarındaki“motor yatırımları”

• Asgari20milyonTLtutarındaki“motor aksamları, aktarma organları ve bunların aksamları ile otomotiv elektroniğine yönelik yatırımlar”

Yukarıda da belirttiğimiz üzere, bu yatırımlar da 2013/4288 sayılı Karar ile 5. bölgede uygulanan desteklerden yararlanma imkânına kavuştular.

4

güncel yayınlarımız

Page 57: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 57

ORTAK RAPORLAMAYA HAZIR MIYIZ?“Ortak raporlama standardı” kapsamında taraf ülkeler, başka ülke mukimleri veya vatandaşlarıyla ilgili bilgileri, herhangi bir talebe gerek kalmaksızın birbirleriyle paylaşacak. KKDF MÜJDESİ VE İLAVE GÜMRÜK VERGİSİGümrük Mevzuatı’ndaki değişikliklerle bir kısım eşyanın ithalatında vergisel avantajlar sağlanırken, ilave gümrük vergilerinin yaygınlaşması tedirgin ediyor.

SEÇİM ÖNCESİ TEŞVİKLERDE İYİLEŞTİRME8 Nisan 2015’te Resmi Gazete’de yayımlanan kararla güncel teşvik uygulamalarında önemli değişiklikler ve iyileştirmeler yapıldı.

İKİ SEKTÖRE TEŞVİK SÜRPRİZİYatırım teşvik sistemimizin temeli 2012’de atıldı. Geçtiğimiz 3 yılda da sistemde yapılan birkaç revizyon iki sektöre yaradı.

KAPASİTEYİ SINIRLAMAK DOğRU MU?Tek tebliğ taslağı ile yeminli mali müşavirlerin çalışmalarına ciddi kısıtlamaların getirilmesi öngörülüyor. Artık her yeminli mali müşavir, istediği müşteriyle istediği gibi çalışamayacak.

YATIRIMLAR NEREYE GİDİYOR?Ekonominin ve Türk şirketlerinin dışa açılma trendiyle birlikte Türkiye’den yurtdışına doğrudan sermaye yatırımları artık önemli bir unsur olarak hayatımıza girdi.

TARİFELİ FİYATLAR REKABETİ SINIRLIYORTürkiye’de avukatlık, arabuluculuk gibi bazı mesleklerde asgari tarifeli fiyat uygulaması mevcut. Rekabet Kurumu’nun raporuna göre bu uygulamalar rekabeti bozuyor.

Vergi gündemiVergigündemi

Page 58: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

58 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

FİNANS SEKTÖRÜ BU ANLAŞMADAN ETKİLENECEK

ORTAK RAPORLAMAYA HAZIR MIYIZ?

Global düzeyde yaşanan 2008 yılı ekonomik kri-zi sonrasında vergiler, hem hükümetler hem de kamuoyunun gündeminde daha ciddi bir

şekilde yer aldı. Bu çerçevede, her türlü medya platfor-munda “vergi etiği” ve “vergide şeffaflık” kamuoyunun gündeminden düşmüyor. Bunun en önemli nedeni, verginin sadece bir vatandaşlık görevi olmaktan çıkmış olmasıdır. Buna ilave olarak şirketler vergi kanunlarına uyumu şirket değerini etkileyen bir faktör olarak gör-meye başladı.

“Bu noktaya nasıl ve neden gelindi” sorusunun cevabı ve konunun güncel hale gelmesinin sebepleri şunlardır:

• Global finans krizi sonrası hükümetlerin gelirlerinin giderlerini karşılamaması,

• Kurumsal sosyal sorumluluk faaliyet ve anlayışın-daki gelişmeler,

• Medyanın artan ilgisi,• Uluslararası ticaretin ve dijital ekonominin ulaştığı

nokta,• İnternet kullanımındaki hız ve sunduğu olanaklar.

Bu kapsamda, devletler ve devletler üstü organizas-yonlar belli girişimlerde bulundu. ABD bu kapsamda, FATCA olarak anılan vergi uygulamalarını gündeme getirdi. ABD, söz konusu yerel yasal düzenlemeyle global bir uygulama yürürlüğe koydu. FATCA’nın amacı,

Amerikan vatandaşlarının uluslararası alanda vergi ka-çırma faaliyetini engellemek amacıyla, yabancı finansal kuruluşlarla (FFIs) yapılan anlaşma dâhilinde hareket edilmesini ve bu kişilerin kuruluşlara rapor edilmesini sağlamaktır. ABD bu uygulama ile yeni bir çığır açtı veya diğer bir deyişle “yeni bir norm” oluşturdu.

AjANDALARDA NE VAR?Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), geli-

şen globalleşme ve dijital ekonomi sonrasında ülkelerin yerel düzenlemelerinin, ekonomik işleyişi kavrayamadığı ve ortaya çıkan boşlukların vergi kayıplarına neden olmak suretiyle “ülkelerin vergi tabanını aşındırdığını” açıkla-dı. Sonrasında da OECD, “Vergi Tabanı Aşındırması ve Örtülü Kazanç Aktarımı” konulu, 15 maddeden oluşan “eylem planı” yayımladı. Söz konusu planla, vergi kayıp ve kaçağı ile mücadelede “global bir yol haritası” önerdi.

Eylem planının 15’inci maddesinde ifade edilen “çok taraflı araç” geliştirme konusunda da “otomatik bilgi değişimi” öne çıkıyor.

OECD’ye paralel olarak, G-20’nin de ajandasında vergi ve mali konular yer alıyor. Bu kapsamda global düzeyde şeffaflığı artırmak üzere “Vergi Konularında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Anlaşması”, 3 Kasım 2011 tarihinde düzenlenen “G-20 Ülkeleri Liderler Zirvesi”nde imza-ya açıldı ve Türkiye tarafından da imzalandı. OECD ile Avrupa Konseyi’nin öncülüğünde hazırlanan ve birçok ülkenin taraf olduğu anlaşma, TBMM’de onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek.

Söz konusu anlaşma, 93 ülke tarafından imzalan-dı. Bunların bir kısmı, ortak raporlama standardını ve otomatik bilgi değişimini 2017 yılına kadar uygulamayı benimserken, bir kısmı ise 2018 yılını hedefliyor. Türkiye 2018 yılını tercih etmiş ülkeler arasında yer alıyor.

ABD’nin bu anlaşmayı imzalamadığını belirtmek is-teriz. Çünkü ABD FATCA düzenlemeleri, bu kapsamda diğer devletlerle imzaladığı “Hükümetler Arası Anlaşma Modeli I” (IGA I) ile otomatik bilgi değişimi kapsamında olmayı sağlamış bulunuyor.

Abdulkadir KahramanVergi Bölüm Başkanı Şirket Ortağı, YMM

E: [email protected] T: +90 216 681 90 04M: +90 533 294 97 24

“Vergi Konularında Karşılıklı İdari Yardımlaşma Anlaşması”, 3 Kasım 2011 tarihinde düzenlenen “G-20 Ülkeleri Liderler Zirvesi”nde imzaya açıldı. Türkiye tarafından da imzalanan anlaşma, 2018’e kadar yürürlüğe girecek. Bu anlaşma, finans sektörünü de etkileyecek. “Ortak raporlama standardı” kapsamında taraf ülkeler, başka ülke mukimleri veya vatandaşlarıyla ilgili bilgileri, herhangi bir talebe gerek kalmaksızın birbirleriyle paylaşacak.

VERGİ GüNDEMİ

Page 59: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 59

NEDEN VERGİ YARDIMLAŞMA ANLAŞMASI?Sözleşme gerekçesi, globalleşmeyle artan ticaret,

sermaye hareketleri, vergi kayıp ve kaçağının artması sonucunu doğurdu. Bu nedenle, söz konusu vakayla mücadele ancak ülkelerin çok taraflı katılımıyla çözüle-bilir. Bu amaçla söz konusu anlaşma imzalandı. Anlaş-maya taraf ülkeler arasında öngörülen kapsamlı işbirliği yöntemleri ise şöyle:

• “Otomatik bilgi değişimi” • “Eşzamanlı vergi incelemeleri”• “Yurtdışı vergi incelemeleri”• “Tahsilatta yardımlaşma ve tebligat”

Taraf ülkeler vatandaşlarına ilave olarak üçüncü ülke vatandaşları hakkında idari yardımlaşma da kapsama dahil edildi. Anlaşma kapsamındaki vergiler, “gelir veya kazanç-

Erken uyum sağlayan şirketler, 01/01/2016 itibarıyla yukarıda tanımlanan süreçleri hayata geçirmek durumunda. Geç uyum sağlayacak olanlar içinse bu tarih

01/01/2017 olarak belirlendi. Dolayısıyla erken uyum sağlayan ülkelerde (Hollanda gibi) iştirak veya şubesi olan bankalar, FATCA’da olduğu gibi bu konuda da uyum için gerekli hazırlıkları yapmak durumunda. Bu süreçte, “ortak raporlama standardı” uyumu için 6 aşamanın gözden geçirilmesi gerekiyor:

1. Kişi veya kurum sınıflaması2. Müşteri kabul3. Mevcut müşterileri tanımlama4. Raporlama5. Kurumsal yönetim6. Hukuk

Ortak raporlama uyumumda erken uyum sağlayanlar için bitiş tarihi

2019

Yeni müşteri tanımlama

Mevcut müşterilerin

tanımlanması

Raporlama

31/12/2017

30/09/2017

30/09/2018

31/12/2016

01/01/2016

Süreç 2015 2016 2017 2018 2019

Yeni müşteri tanımlama başlangıcı (bireyler ve kurumlar)

Taraf ülke ile ilk raporlama (tanımlanan müşteriler, hesap bakiyesi ve ödemeler)Taraf ülke ile ilk raporlama (tanımlanan müşteriler, hesap bakiyesi ve ödemeler)

Ortak raporlama kapsamında tamraporlamaya uyum

Ortak raporlama uyumumda geç uyum sağlayanlar için bitiş tarihi

Büyük hesap sahipleri (bireyler)

Küçük hesap sahipleri (bireyler) ve kurumlar

Yeni müşteri tanımlama

Yeni müşteri tanımlama

Geç uyum sağlayanlar

Geç uyum sağlayanlar

Yeni müşteri tanımlama

TAKVİM NASIL İŞLEYECEK?

lar üzerinden alınan vergiler” (gelir ve kurumlar vergisi), “net servet üzerinden alınan vergiler”, “sosyal güvenlik kurumları primleri”, “gümrük vergileri”, “dolaylı vergiler’’ (KDV, ÖTV, emlak vergisi, veraset ve intikal vergisi gibi) ve diğer her türlü vergiler olarak belirlendi. Türkiye açısından anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten önce doğan vergi alacakları kapsam dışında tutuldu.

KAPSAM DIŞINDAKİ BİLGİLER Anlaşmada “bilgi değişimi”, yardımlaşma biçimlerinden

biri olarak tanımlandı. Bilgi değişimi 3 maddede düzenlendi:

• Talep üzerine bilgi değişimi• Otomatik bilgi değişimi• Kendiliğinden bilgi değişimi

FİNANS SEKTÖRüNü NASIL ETKİLER?Dolayısıyla, söz konusu anlaşmayla gerçekleştirilmesi öngö-

rülen bilgi değişimi; Türkiye’nin imzaladığı çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarından, hem bilgi değişim türleri hem de kapsanan vergiler açısından oldukça geniştir.

“Ortak raporlama standardı” kapsamında; anlaşma tarafı olan ülkeler, başka ülke mukimleri veya vatandaşlarıyla ilgili bilgileri herhangi bir talebe gerek kalmaksızın birbirleriyle paylaşacak. Bu kapsama giren 93 ülke var ve bu ülkelerin bir kısmı bu uygulamaya göreceli olarak erken başlayacak l

Page 60: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

60 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

VERGİ GüNDEMİ

Son 3 ay içinde gümrük ve dış ticarette çok önemli gelişmeler yaşandı. Gümrük Mevzuatı’nda yapılan değişiklikler neticesinde bir kısım eşyaların ithalatında vergisel avantajlar sağlanırken, genişleyen ilave gümrük vergilerinin yaygınlaşması ithalatçıları tedirgin ediyor.

İKİ ÖNEMLİ GELİŞME:

KKDF MÜjDESİ VE İLAVE GÜMRÜK VERGİSİ

Vadeli ithalatlar üzerinden Kaynak Kullanımı Des-tekleme Fonu (KKDF) tahsil ediliyor. Vadeli itha-latlarda tahsil edilen KKDF ithalatçılara yüzde 6

oranında ek bir maliyet getiriyor. İthalde tahsil edilen KKDF, aynı zamanda ithalatta ödenen KDV ve ÖTV’nin de matrahına girdiği için ekstra vergi artışlarına neden olabiliyor.

Dış ticarette kullanılan, aşağıdaki 3 ödeme şekli üze-rinden KKDF tahsil ediliyor:

1 Kabul Kredili Ödeme2 Vadeli Akreditif 3 Mal Mukabili Ödeme

Kabul kredili, vadeli akreditif ve mal mukabili ödeme şekillerinde, ithalattan sonra eşya bedelleri yurtdışına transfer ediliyor.

İthalde tahsil edilen KKDF’nin noksan tahsil edilmesi durumunda 2014/6852 sayılı Vadeli İthalatta Kaynak Kul-lanımını Destekleme Fonu Kesintilerinin Takip ve Tahsili Hakkında Karar uyarınca üç kat ceza uygulanıyor.

Vadeli ithalatlar üzerinden KKDF tahsil edilmesi nede-niyle birçok ithalatçı şirket, pazarlık neticesinde elde ettiği vadelerden yararlanamıyordu. Ayrıca, ara mal ithal eden şirketlerin maruz kaldığı bu fon ödemesi nedeniyle imalat maliyetleri olumsuz etkileniyordu.

10.04.2015 tarih ve 2015/7511 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile birçok sanayi girdisinde KKDF oranı sıfırlandı. Bu karar, özellikle sanayicilerin yüzünü güldürecek. Bu karar neticesinde sanayiciler, vadeli ithalatlarda KKDF ödemeyecekleri için rahat bir nefes alacak.

Murat Palaoğlu Gümrük ve DışTicaret, Şirket Ortağı

E: [email protected]: +90 216 681 91 62M: +90 533 280 50 84

ENDİŞELER VARGeçmiş yıllarda yüzde 3 olan KKDF oranının daha

önce yüzde 6’ya çıkması, serbest bölge uygulamala-rında geçmişe dönük cezalar düzenlenmiş olması ve KKDF Mevzuatı’nın grift yapısı nedeniyle, ithalatçıların bu fırsattan istifade ederken bazı çekinceler yaşadıkları gözlemleniyor.

Netice itibarıyla birçok üründe KKDF oranı yüzde 0 olarak belirlenmekle birlikte; kalıcı bir muafiyet tanınmadı ve bu oranın tekrar yükseltilmesinden de endişe ediliyor. Esasen, bu endişeleri paylaşmıyoruz. Üreticiler ve ihra-catçılar için önemli olan bu gelişmenin kalıcı olmasını bekliyoruz. Nitekim, üretici ve ihracatçıyı destekleme politikasının ileride de devam etmesi sürpriz olmaz. Ta-nınan vergi avantajına rağmen vadeli ithalatlarda artışın sınırlı olmasını şirketlerin oturmuş ödeme sistemlerine ve özellikle son dönemdeki kurda meydana gelen volatilie artışına bağlamak daha doğru olur. Yakın gelecekte söz konusu ürünlerin ithalatında vade kullanımının artmasını ve bu kapsamdaki ithalatçıların daha rekabetçi olmalarını bekliyoruz.

YENİ BİR İTHALAT VERGİSİ 2011 yılında bazı tekstil ve konfeksiyon ürünlerinin

ithalatında “İlave Gümrük Vergisi Uygulaması” başladı. Bu uygulamanın çıkış noktası, yurtiçinde üretim yapan şirketlerin korunmasına yönelik bir önlem olarak değer-lendiriliyordu.Tekstil ürünlerinde uygulanan yüksek ilave

Page 61: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 61

gümrük vergisi neticesinde birçok ithalatçı şirketin ithalat maliyetleri ciddi oranda artı. Bu vergi artışı neticesinde ithal edilen ürünlerin yurtiçi satış fiyatlarında da artış yaşandı. Bu fiyat artışı, özellikle tüketicileri olumsuz etkiledi.

Son günlerde yapılan mevzuat değişiklikleri neti-cesinde ilave gümrük vergisi uygulaması genişliyor. Tekstil ürünlerinin ithali için sınırlı olarak uygulanan ilave gümrük vergisi başka birçok üründe ve sektörde hayata geçirildi.

Tekstil ürünlerinin yanı sıra halı ithalatları, mobilya itha-latları, aydınlatma cihazı ithalatları ve son olarak elektrikli süpürge ve küçük ev aletlerinde ilave gümrük vergisi uygulaması hayata geçirilmeye başlandı.

Bu eşyalarda ilave gümrük vergisi uygulaması, özellikle ithalatçı şirketlerin maliyetlerini artırıyor. Aynı zamanda ilave gümrük vergisinin ithalat vergisi olarak kabul edilme-si nedeniyle, en ufak bir yanlış beyanda yüksek miktarda cezalar uygulanabiliyor.

ÖNGÖRüLEMEZLİK YARATIYORİlave gümrük vergisinin uygulama alanının genişlemesi

ve kamu açısından dış ticarette kullanılan yaygın bir gelir kalemi olmaya başlaması, özellikle ithalatçı şirketleri tedir-gin ediyor zira, ilave gümrük vergisi ithalatçı şirketler için öngörülemezlik yaratıyor.

AB ve serbest ticaret anlaşması imzaladığımız ülkeler menşeli eşyaların ithalatı, ilave gümrük vergisi kapsamı dışında tutulabiliyor. İthalatçı şirketler, bu ülkelerin eşya-larını ithal etmeleri durumunda ilave gümrük vergisinden kaçınma fırsatına sahip oluyor.

İthalatçıların gündeminde ise uygulamanın kapsamının daha ne kadar genişleyebileceği yer alıyor. Tekstil ürünle-rinde başlayan uygulamanın elektrikli ev aletlerine kadar genişlemiş olması öngörülemezliği artırıyor. İlave gümrük vergisi uygulamasının ara mallar ve hammaddeleri kapsa-ması beklenmemekle birlikte; ithalatımızda önemli kalem-leri oluşturan diğer elektronik eşya, tablet ve cep telefonu gibi ürünlere yansıması artık çok uzak bir ihtimal değil l

Birçok sanayi girdisinde KKDF oranı sıfırlandı. Bu da özellikle sanayicilerin yüzünü güldürecek. Sanayiciler, vadeli ithalatlarda KKDF ödemeyecekleri için rahat bir nefes alacak.

Page 62: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

62 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

Malum, seçim zamanları piyasalarda belirsiz-lik ortamının oluştuğu, çarşı pazarın sessiz-liğe büründüğü, ”bekle gör” zamanlarıdır.

Demokrasilerin ürettiği alternatifler yelpazesinde piyasaların gündelik gelişmelere olan tepkileri değiş-kenlik gösterebilir. Hatta pek çok durumda genel bir davranış kalıbı olmaz. Finansal piyasalar, önümüzdeki dönemde seçim sonuçları, koalisyon ve olası erken seçim senaryolarıyla epeyce meşgul olacak gibi görünüyor.

Belki de içinde seçim olan bir 2015 yılının, yatı-rım iştahını azaltma ihtimalini dikkate alan hükü-met, Nisan ayında yapılan düzenlemelerle önü-müzdeki dönemde yatırım yapılmasını daha cazip hale getirdi. Desteklenen yatırım konuları bazında çok önemli bir genişleme söz konusu olmasa da mevcut desteklerden faydalanma hızı anlamında ciddi iyileştirmeler yapıldı. Kuşkusuz, sonuçları matematiksel olarak yatırımcıları en yüksek oranda etkileyecek değişiklik, indirimli kurumlar vergisi müessesesinde oldu.

Kurumlar vergisi indirimiyle ilgili sözünü ettiğimiz belli başlı değişikliklere şimdi kısa kısa değinelim.

DESTEKLERİN SüRELERİ UZADIKurumlar vergisi indirimi ile ilgili 01.01.2015 tarihi

itibarıyla başlayan yatırımlar için sona eren avantajlı süre ve oranlar birer yıl daha uzatıldı. Böylelikle 2014 sonuna kadar yatırıma başlayamayan ve bu nedenle daha avantajlı kurumlar vergisi indirimi oranlarından faydalanamayacak durumdaki şirketler, yatırıma başla-mak ve avantajlı oranlardan faydalanabilmek için 2015 yılı sonuna kadar ek zaman kazanmış oldu.

KURUMLAR VERGİSİ İNDİRİMİ HIZLANIYORİndirimli Kurumlar Vergisi Uygulaması ile ilgili mü-

kellefler nezdinde yaşanan en büyük sıkıntılardan biri, vergi indiriminin matrahın sınırlı bir kısmına uygulana-bilmesi nedeniyle hak edilen yatırıma katkı tutarlarının işletmelere dönüşündeki yavaşlıktı. Şirketlerin, yatırım döneminde sadece yeni yatırımlarına değil; diğer fa-aliyetlerinden elde ettikleri kazançlarına da İndirimli Kurumlar Vergisi uygulayabilmesiyle ilgili önceden ya-pılmış sınırlı düzenleme, Nisan ayındaki kararla oldukça avantajlı hale geldi. Böylelikle işletmeler, teşvik belgeli yatırımları devam ederken de önemli miktarda vergi indiriminden faydalanabilecek.

Buna göre; 01.01.2015 ile 31.12.2016 tarihleri arasında gerçekleştirilecek yatırım harcamaları için hesaplanacak yatırıma katkı tutarına mahsuben; gerçekleştirilen yatı-rım harcaması tutarını aşmamak, toplam yatırıma katkı tutarının;

8 Nisan 2015’te Resmi Gazete’de yayımlanan kararla güncel teşvik uygulamalarında önemli değişiklikler ve iyileştirmeler yapıldı. “Öncelikli yatırım konuları” genişletilirken, “büyük ölçekli yatırımlar” ve “bölgesel yatırımlar” sayesinde hak kazanılan kurumlar vergisi indirimlerinden, işletmelerin faydalanma hızı önemli ölçüde artırıldı. İşletmeler, bilhassa yatırımlarının devam ettiği ve henüz işletilmeye başlamadığı dönemlerde önemli miktarda kurumlar vergisi indiriminden faydalanabilir hale geldi. Artık yatırım yapan işletmeler için bilhassa yatırım döneminde kurumlar vergisi indiriminden çok daha yüksek tutarlarda faydalanılmasını sağlayacak dönemler yakın…

SEÇİM ÖNCESİ TEŞVİKLERDE İYİLEŞTİRME

Güray KurşunoğluVergi, Direktör

E: [email protected] T: +90 232 464 20 45M: +90 533 448 73 75

VERGİGüNDEMİ

Page 63: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 63

a) Büyük ölçekli yatırımlar ve bölgesel yatırımlarda • 1’inci bölgede yüzde 50’sini, • 2’nci bölgede yüzde 55’ini, • 3’üncü bölgede yüzde 60’ını, • 4’üncü bölgede yüzde 65’ini, • 5’inci bölgede yüzde 70’ini ve • 6’ncı bölgede yüzde 80’ini,

b) Stratejik yatırımlarda ise • 6’ncı bölgede yüzde 80’ini, diğer bölgelerde yüzde

70’ini geçmemek üzere

Yatırım döneminde yatırımcının diğer faaliyetlerinden elde edilen kazançlarına indirimli kurumlar vergisi uy-gulanabilecektir. Bahsi geçen düzenlemeye göre ya-pılacak hesaplamayı İstanbul, Ankara, İzmir gibi 1’inci bölge şehrinde yapılmaya başlanan bir bölgesel yatırım açısından aşama aşama örneklemek gerekirse;

Öncelikle yapılan teşvikli yatırım harcaması tutarı tespit edilecektir.

Teşvik Belgesi’nde yer alan toplam yatırım tu-tarıyla yatırıma katkı oranı çarpılarak toplam

yatırıma katkı tutarı tespit edilecek ve bulunan katkı

tutarı da, 1’inci bölge yatırımları için yukarıdaki bahsi geçen düzenlemedeki yüzde 50 oranıyla çarpılacaktır.

1’inci ve 2’nci maddede yer alan tutarlar karşı-laştırılarak düşük olan tutar tespit edilecektir.

Bu tutar, yatırım devam ediyor ve işletilmeye hiç baş-lamamış dahi olsa, cari dönemde işletmenin İndirimli Kurumlar Vergisi’nden faydalanmak suretiyle devlete eksik ödeyebileceği vergi, bir anlamda cari dönem lehine kalabilecek maksimum vergi tasarrufudur l

Referanslar

1. 2015/7496 Sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar

2. 2012/3305 Sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar3. 2012/1 Sayılı Tebliğ

AVANTAj SINIRLI SÜRE GEÇERLİ İşletmelerce yatırım döneminde kurumlar vergisi indiriminden daha süratli faydalanılmasını sağlayan yeni müessese, münhasıran 2015 ve 2016 yatırımları için geçerli. Bu nedenle işletmelerin 2015 ve 2016 yılında yatırım yapmaları artık çok daha kıymetli.

Page 64: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

64 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

VERGİ GüNDEMİ

Yatırım teşvik sistemimizin temeli, 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (BKK) ile 2012’de atıldı. Geçtiğimiz 3 yılda da sistemde birkaç revizyon yapıldı. Bu değişikliklerin en dikkat çekici kısmı ise elektronik sanayi ve ilaç sektörüyle ilgili. Yeni düzenlemeye göre, yüksek teknolojili bazı yatırımlar ile ilaç sanayisinin neredeyse tamamı “öncelikli yatırımlar” olarak değerlendiriliyor.

Bugün yürürlükte olan yatırım teşvik siste-mimizin temeli, 2012/3305 sayılı Bakan-lar Kurulu Kararı (BKK) ile 2012’de atıldı. Geçtiğimiz 3 yıl içinde yatırım teşvik sisteminde (en önemlisi, Şubat 2013’te

yapılan ve otomotiv sektörünü ilgilendiren değişik-lik olmak üzere) birkaç revizyon yapıldı. 8 Nisan’da 2015/7496 sayılı BKK ile yatırım teşvik sisteminde yine oldukça kapsamlı diyebileceğimiz değişiklikler yapıldı.

Bu değişikliklerin en dikkat çekici kısmı, elektronik sanayi ve ilaç sektörüyle ilgili. Değişikliklerin en önemli olanlarının altını çizelim…

SüRE UZATILDIAvantajlı oran ve sürelere sahip teşviklerden ya-

rarlanmak için gereken “yatırıma başlama süresi” bir yıl uzatıldı. Teşvik sistemi, 31 Aralık 2014 tarihine kadar başlanacak yatırımlar için daha yüksek oran ve sürelerde faiz desteği, vergi indirimi ve SGK prim desteklerini öngörüyordu. 2015 başı itibarıyla bu avantajlı süre ve oranlar otomatik olarak azalmış durumdaydı. 2015/7496 sayılı BKK ile bu sürenin 31 Aralık 2015’e kadar uzatıldığını görüyoruz. Her yıl uzatılmak zorunda kalınan bu sürenin, tamamen kaldırılmasının en iyi çözüm olduğunu düşünmekle

beraber; atılan bu adımın, Türkiye’de yatırım yapma niyeti olan yatırımcıların motivasyonunu artıracağını söylememiz mümkün.

YENİ YATIRIM HARCAMASINA EK TEŞVİK2015 ve 2016’da yapılacak yatırım harcamalarına

da önemli teşvikler getiriliyor.2012’de kamuoyuyla paylaşılan yeni “Yatırım

Teşvik Paketi”nin en önemli yeniliklerinden biri de yatırımcıya, henüz işletme aşamasına geçmeden, yatırım döneminde vergi indirimi imkânı sağlanma-sıydı. Bu imkan sayesinde yatırımcılar, henüz yatırım aşamasında, hak ettikleri teşviklerin bir kısmından yararlanabilecekti.

Yeni düzenlemeyle münhasıran 2015 ve 2016’da yatırımcılar tarafından gerçekleştirilecek “yatırım harcamaları” için yatırım döneminde daha yüksek vergi indirimi imkânı sağlanmış olacak. Örneğin; mevcut düzenlemelere göre 2’nci bölgede yer alan bir yatırımcı, yapmış olduğu teşvik belgeli yatırım harcaması dolayısıyla hak kazandığı vergi indirimi desteğinin sadece yüzde 10’unu yatırım döneminde kullanabiliyordu. Yapılacak düzenlemeyle yatırımcı, 2015 ve 2016 yıllarında yapacağı harcamalara mün-hasır bu oranı yüzde 55 olarak kullanabilecek. Bu durumu bir tabloda bölgeler itibarıyla özetleyelim:

DEĞİŞİKLİKLER NE KADAR ETKİLİ OLACAK? Ekonomik bir daralmanın veya durgunluğun beklendiği 2015’te, ulusal ve uluslararası yatırımları hızlandırma gayreti, oldukça kıymetli bir çaba. Ancak teşvik sisteminden beklenen maksimum faydanın sağlanabilmesi için “hukuk güvenliğiyle ekonomik öngörülebilirlik ve stabilite”nin de hayati önemde olduğu unutulmamalı. Aksi halde, Türkiye’nin 2023’te 500 milyar dolar mal ve 150 milyar dolar hizmet ihracatı yapan ve kişi başına milli geliri 25 bin dolar olan bir ekonomiye ulaşabilmesi yolunda teşvik sisteminin önemli bir katkısından bahsetmek güçleşecektir.

Emrah Akın, Vergi, Direktör

YMM

E: [email protected] T: +90 216 681 90 40M: +90 530 173 08 47

İKİ SEKTÖRE TEŞVİK SÜRPRİZİ

Page 65: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

Bu düzenlemenin, 2015 ve 2016’da yapılacak ya-tırım harcamalarını motive etme amacıyla yapıldığı aşikar. Ancak bu noktada ekonomik konjonktür ve stabilitenin de yatırım kararları için çok kıymetli olduğu akılda tutulmalı.

“ÖNCELİKLİ YATIRIM” DOPİNGİ2015/7496 sayılı BKK ile özellikle “yüksek tekno-

lojili” yatırımların daha yoğun teşvik edilmesinin amaçlandığı anlaşılıyor. Bu bağlamda tespit edilen bazı yatırımların, “öncelikli yatırımlar” kapsamına alınması sayesinde bu yatırımlar (nerede yapılırsa yapılsın) 5’inci bölge desteklerinden yararlandırı-lıyor. Yapılan değişikliğin temel amacının, ithalat hacmi yüksek bazı ürünlerin yurtiçinde üretimini artırarak cari açığı düşürmek olduğu anlaşılıyor.

Öncelikli yatırım kapsamına alınan yatırımlar, “hava ve uzay araçlarının imalatı”na ve “eczacılık-ta ve tıpta kullanılan kimyasal ve bitkisel kaynaklı ürünlerin üretimi”ne ilişkin yatırımlar olarak karşı-mıza çıkıyor. Değişiklik öncesinde, ilaç sanayine yönelik öncelikli yatırımların, “biyoteknolojik ilaç, onkoloji ilaçları ve kan ürünleri” üretimiyle sınırlı tutulduğu hatırlanacak olursa; yeni düzenlemeyle ilaç sanayinin neredeyse tamamının öncelikli yatı-

rımlar kapsamına alındığı dikkat çekiyor. Bu noktada, Maden Kanunu kapsamında dü-

zenlenmiş arama ruhsatı ve sertifikası sahibi ya-tırımcıların maden arama yatırımlarının da “önce-likli yatırım” konularına eklendiğini belirtmekle yetinelim.

Öncelikli yatırımlar, yatırımın yerine bakılmak-sızın 5’inci bölge desteklerinden yararlanabiliyor. Özetlersek; 1’inci bölgede yer alan İstanbul’da öncelikli bir yatırım gerçekleştiren yatırımcının, 5’inci bölge için sağlanan ve aşağıda saydığımız desteklerden yararlanması mümkün:

• KDV istisnası• Gümrük Vergisi muafiyeti• 7 yıl süreyle sigorta primi işveren hissesi

desteği• Yüzde 40 yatırıma katkı oranıyla yüzde 80

oranında vergi indirimi• 700 bin TL’ye kadar faiz desteği • Yatırım yeri tahsisi

Yatırımcının “yatırıma katkı oranının yüzde 50’sini yatırım döneminde” kullanabileceğini de ayrıca vurgulamamız gerekli. l

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 65

Bölgesel Teşvik Uygulamaları Büyük Ölçekli Yatırımlar Stratejik Yatırımlar

Yatırıma katkı tutarının Yatırıma katkı yatırım dönemindeBölgeler oranı % kullanılabilecek kısmı %

1 15 502 20 553 25 604 30 655 40 706 50 80

25 5030 5535 6040 6550 7060 80

50 7050 70 50 7050 7050 7050 80

Yatırıma katkı tutarının Yatırıma katkı yatırım döneminde oranı % kullanılabilecek kısmı %

Yatırıma katkı tutarının Yatırıma katkı yatırım döneminde oranı % kullanılabilecek kısmı %

Page 66: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

66 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

KAPASİTEYİ SINIRLAMAKDOĞRU MU?

Osmanlı’da aheste akıyordu zaman…Arasta’da geçen o günler çok güzeldi. Her isteyen istediği yere dükkan açamıyordu. Dükkan sayısı sınırlıydı, yeni bir dükkanın açılmasına ise ancak lonca izin

veriyordu. Her loncada malın nasıl işleneceği, kalitesi, üretilme safhası, işçilik masrafları, maliyeti, satış fiyatı (narh) tek tek hesaplanıyordu. Ardından kethüda bunları kadıya tasdik ettiriyordu. Yiğitbaşı hiçbir esnafın bunun dışına çıkmasına izin vermiyor, başta kadı efendi olmak üzere esnaf sıkı bir şekilde denetleniyordu.

Ancak her güzel şey gibi uzun süren bu rüya da bir gün bitti. Lonca düzeni akan zamana karşı direnemedi. Devletin tüm çabalarına rağmen ekonomik gelişmeyi ve rekabeti önleyen bu sistem ayakta tutulamadı. Ticaret sözleşmeleri sonucunda, sanayileşmiş ülkelerin malları iç pazarı kapladı ve rekabet şansı bulunmayan lonca düzeni çöktü.

3568 sayılı Kanun çerçevesinde günümüze değin ya-yımlanmış olan Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik genel tebliğleri ile mesleğimizin uygulanmasına ilişkin diğer tebliğler yürürlükten kaldırı-larak, söz konusu ikincil düzenlemelerin tek bir tebliğde toplanması amacıyla bir taslak hazırlanmış durumda. Tek tebliğ taslağı, uygulamaya ilişkin dağınıklığın giderilmesi açısından olumlu olmakla birlikte, yeminli mali müşavirlerin çalışmalarına çok ciddi kısıtlamalar getiriyor.  Son yıllarda yaşanan bazı gelişmelerin, meslek erbabında “Nereye gidiyoruz?” kaygısı yarattığı açık bir gerçek…

SİSTEM NASIL ÇALIŞACAK?Gelir İdaresi Başkanlığı’nca, meslek mensuplarının aza-

mi iş kapasitelerinin belirlenmesine yönelik olarak sürdü-rülen çalışma taslağına göre, sistemin nasıl çalışacağını açıklamaya çalışalım.

Hizmet verilen müşterinin çalışan sayısı, cirosu ve net aktif büyüklüğü gibi ölçütler dikkate alınarak, her bir ra-porlama hizmetinin türüne göre puanlama yapılacak. Bu esaslara göre bir puanlama tablosu hazırlanmış durumda. Düzenlenecek tasdik raporlarına göre, tabloda karşılığı olan bu puanlar toplanacak olup, toplam puan sayısının yıl içinde 100’ü geçmemesi gerekiyor.

Düşünülen modele göre 65 yaş ve üzerindeki meslek mensuplarının puan katsayısı iki kat olarak dikkate alına-cak, müşterinin il dışında olması halinde puan katsayısı yüzde 25 artırılacak. Puan katsayıları hizmet işletmelerinde yüzde 25 düşürülerek, inşaat ve imalat işletmelerinde ise yüzde 25 artırılarak uygulanacak.

Özetle yeminli mali müşavirler, bir takvim yılı içerisinde 100 puanı aşmayacak şekilde iş kabul edebilecek. Yeminli mali müşavirin bürosunda çalıştırdığı her SMMM için sahip olduğu puana 10 puan ilave edilecek. Ancak her halükarda kapasite puanı 120’yi geçemeyecek. Şirket halinde faaliyet gösterilmesi durumunda ise her bir ortağın puanı ayrı olarak hesaplanacak.

Maliye Bakanlığı’nın belirlediği bu kapasitenin üzerinde iş alan meslek mensubundan izahat istenecek, verilen izahatın yetersiz bulunması halinde ise vergi yaptırım konusu pek belli olmamakla birlikte meslek mensubunun hizmet verdiği mükellefler öncelikle incelenmesi veya diğer idari yaptırımların uygulanması gibi durumlar söz konusu olabilecek.

KURUMSALLAŞMANIN NERESİNDEYİZ?Ekonominin bu derece geliştiği, şirketlerin bu derece

büyüdüğü bir evrede; ne kadar yetkin olursa olsun bir tek meslek mensubunun kendi başına oturup da büyük bir şirkette sağlıklı bir denetim yapması olanak dışıdır. Denetim işi de bir hizmet organizasyonudur. Sağlıklı hizmet verebilmek için mesleki yeterliliğe sahip olan birçok insanın, iyi kurgulanmış bir organizasyon dahilinde bir araya gelmesi gerekir.

Geride bıraktığımız 25 yıllık sürece bakıldığında, yeminli mali müşavirlik mesleğinin gereken düzeyde kurumsallaştığını söylemek gerçekten çok zor. Mev-zuat, her nedense yeminli mali müşavirlik mesleğinde kurumsal yapıları özendirmesi gerekirken tam tersine davranıyor.

Sağlıklı bir denetim hizmeti, ancak kurumsal bir yapı altında ve konusunda uzmanlaşmış elemanlardan oluşan

Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan tek Tebliğ Taslağı’nda, yeminli mali müşavirlerin çalışmalarına çok ciddi kısıtlamaların getirilmesi öngörülüyor. Yani artık her yeminli mali müşavir, istediği müşteriyle istediği gibi çalışamayacak. Yaş durumu, çalışan personel sayısı gibi unsurlara göre her yeminli mali müşavire deyim yerindeyse bir kapasite raporu verilecek. Kapasitenin üzerinde iş alan ise idari yaptırımlarla karşı karşıya kalacak.

VERGİ GüNDEMİ

Bülent AkVergi, Şirket Ortağı

E: [email protected] T: +90 312 491 72 31

Page 67: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 67

ekipler tarafından yerine getirilebilir. Bu durum bir süreç yönetimini ve organizasyonunu gerektirir. Bu çerçevede, müşterinin bulunduğu sektör itibarıyla risk unsurlarının belirlenmesi, buna göre uygulanacak denetim teknikleri-nin saptanması, denetim ekibinin oluşturulması, çalışma şeklinin, süresinin ve hangi konular üzerinde durulacağı-nın belirlenmesi gerekir.

Diğer taraftan denetimi yapan ekibin yetkinliğini sağla-mak üzere ruhsat sahibi nitelikli personelin çalıştırılması, bunların yıl içerisinde belirli sürelerde eğitime tabi tutul-maya devam edilmesi gerekir. Ayrıca denetimi yapılacak işletmenin büyüklüğüne göre, denetim ekibinde yeterli sayıda meslek mensubunun bulundurulması, denetim için asgari sürelerle standart prosedürlerin belirlenmesi yerinde olacaktır.

KALİTEYİ DENETLEMEK DAHA DOĞRUMal ve hizmet üreten ekonomik birimlerin mali tab-

lolarının denetiminin ve ödenmesi gereken vergilerin takibinin düzgün bir şekilde yerine getirilmesinde elbette kamusal çıkar vardır.

Bu noktada örnek aldığımız Batılı ülkelerde olduğu gibi artık denetim işlemlerinin kurumsal yapılar tarafından yerine getirilmesini sağlayacak bir yeniden yapılanmaya yönelmek gerekiyor. Bu çerçevede, denetim işlemlerinin standardize edilerek, raporlama işlemelerinin gereğince yerine getirilip getirilmediği konusunda, hizmet kalitesini ölçümleyen ve denetleyen bir gözetim sistemi kurulması daha doğru olacaktır. Bu şekilde, belirli bir fiyat üzerin-den hizmet verildiğini değil, belirli bir kalitede hizmet verildiğini denetlemiş ve garanti altına almış olursunuz.

01Tasdik hizmeti verilmesine ilişkin sözleşme imzalanmakla birlikte herhangi bir nedenle fesih edilen sözleşmelere ilişkin bir belirleme yapılmamıştır. Bu durumda, bir puan hesaplaması yapılmayacağının açıklığa

kavuşturulmasında fayda var.

02 Tam tasdik sözleşmesi yapılan müşterilerin aynı zamanda KDV iadesi alması halinde yıl içerisinde denetim hemen hemen yapılmış oluyor. Bu durumdaki mükellefler için tam tasdik sözleşmesinde de indirimli puan uygulanması

yerinde olacaktır.

03 Kurumsallaşmayı teşvik açısından, anonim şirket olarak hizmet veren işletmelerde çalıştırılan her bir SMMM için sahip olunan puana 20 puan ilave edilmesi, diğer yardımcı meslek personeli için de puan ilavesi

yapılması ve kapasite üst sınırının daha yukarı çekilmesinde fayda görüyoruz.

04 Meslek mensubu yıl içerisinde kendisini 100 puanı aşmayacak şekilde ayarlamakla birlikte yılın son aylarında müşterilerinin birkaç puanlık beklenmedik bir rapor ihtiyacı karşısında çok zor durumda kalabilir. Bu

nedenle sahip olunan puanın yüzde 5-10 kadarının bir sonraki yılın kapasitesinden ödünç olarak kullanımına izin verilmesi yerinde olur.

05 Puan tablosunda yer alan her bir raporlamanın, asgari ücret tarifesine göre bir ciro karşılığı var. Dolayısıyla bu kadar karmaşık bir modelleme yapmak yerine, 100 puan veya çalıştırılan eleman durumuna göre 120 puanın asgari

tarife üzerinden ciro karşılığını bulmak ve bu tutarı esas almak daha pratik olacaktır. Meslek mensupları kapasitelerine göre yıl içerisinde ne kadar ciro yapabileceklerini daha rahat takip edebilir.

06 Taslakta yapılan düzenlemede, meslek mensuplarının mesleki özeni göstermeleri ve hazinenin kaybına sebebiyet vermemeleri gerekçe olarak gösterilmiş durumda. Bu durumda, tutarlılığı sağlamak açısından, belirlenen

ölçütleri aşan şirketlere tam tasdik yaptırma zorunluluğunun getirilmesi veya tam tasdik hizmetinin daha cazip bir şekle sokulması da ciddi bir şekilde tartışılmalıdır.

OLASI SORUNLAR VE ÖNERİLER

TASLAK YASALARA UYGUN MU?

Nihayetinde belirlenmiş kalite standartlarına göre hiz-met üreten kurumlarda, sizin ayrıca maliyeti veya hasılatı denetlemenize de gerek kalmaz. Piyasada yer almak isteyen denetim firmaları ister istemez, piyasada tutun-malarını sağlayacak şekilde nitelikli eleman çalıştırmak ve işleyen bir kurumsal yapı kurmak zorunda kalacaktır.

Bu çerçevede, işe harcanan zamana dayalı gerçek maliyetlere göre verilen hizmetlerin fiyatları oluşacak ve sektör kendi içinde kendi fiyat dengesini bulacaktır. Bu şekilde haksız rekabet sorunu da kendiliğinden çözülmüş olacaktır. Yoksa asırlar öncesinden kalmış olan fiyatlara narh konması ve çalışma kapasitesinin sınırlanması, ekonomide sıkça rastlandığı üzere sadece kötü paranın iyi parayı kovmasına yol açacaktır l

Anayasamızda, herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olduğu, özel teşebbüs kurmanın serbest olduğu yazıyor. Diğer yandan, mevcut yasalarımıza göre bir yeminli mali müşavirin şahsi mesaisinin günde kaç saat olabileceği ve yıl içinde kabul edebileceği iş sayısı konusunda herhangi bir yasal sınırlama yok. Ayrıca bu konuda herhangi bir makama kısıtlama yetkisi veren bir yasal düzenleme de bulunmuyor. Dolayısıyla bir düzenleme yayımlayarak insanların Anayasa’dan ve yasalardan kaynaklanan

en temel hakkı olan çalışma hürriyetlerinin ellerinden alınması da mümkün olmasa gerek.

Sözün özü; gelir yönetimi için de büyük öneme haiz olan ve ömrümüzün büyük kısmını verdiğimiz mesleğimizin geldiği bu nokta pek de iç açıcı değil. Konunun tüm taraflarının bir an önce mesleğe gereken saygınlık ve ehemmiyeti sağlayacak noktalarda uzlaşması ve adım atması gerekiyor. Aksi halde kaybettiklerimizin muhasebesini yapmak için bile meslek mensubu bulamayabiliriz.

Page 68: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

68 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

YATIRIMLAR NEREYE GİDİYOR?

Türkiye uzun yıllardır yabancı yatırımcı gözünde-ki cazibesini artırmak için çalışmalar yapıyor. Ancak son yıllarda Türkiye’den de yurtdışına giden ve yatırım yapan şirket sayısında artış

var. Bu şirketler, yurtdışına doğrudan sermaye yatı-rımları yaparak faaliyet gösteriyor. Bu konuda kaynak olabilecek TCMB ödemeler dengesi istatistiklerine baktığımızda, 2000’li yılların başında toplam 5 milyar Dolar düzeyinde olan “Yurtiçinde Yerleşik Kişilerin Yurtdışındaki Doğrudan Yatırımları” 2014 yılsonu itibarıyla toplam 33 milyar dolar düzeyine ulaşmış

durumda. En yüksek artışın küresel ekonomik kriz öncesi, 2007 ve 2008 yıllarında gerçekleşmiş olma-sı ise dikkat çekici. Sonrasında bir süre yavaşlayan yurtdışında sermaye ihracı, 2010 yılı sonrası tekrar hız kazanmış görünüyor.

TABLO NASIL OKUNMALI? Son 5 yılda Türkiye’de doğrudan yabancı sermaye

girişleriyle Türkiye’den doğrudan yabancı sermaye çı-kışlarının karşılaştırılmasına bakarak trendi daha açık görmek mümkün…

Yabancı yatırım, Türkiye ekonomisi için hayati öneme sahip… İç tasarrufların yetersiz oluşu ve cari açık problemi makroekonomik gerçeklerimiz arasında. Bu sebeplerle Türkiye, sürekli yabancı sermaye girişini teşvik edici bir ekonomi politikası izliyor. Ancak ekonominin ve Türk şirketlerinin gelişme ve dışa açılma trendiyle birlikte durum biraz değişti. Türkiye’den yurtdışına doğrudan sermaye yatırımları da artık önemli bir unsur olarak hayatımıza girdi.

VERGİGüNDEMİ

Ayhan ÜstünVergi, Şirket Ortağı

E: [email protected] T: +90 216 681 90 20M: +90 533 312 29 92

Kaynak: • Doğrudan Yabancı Sermaye

Girişleri: Ekonomi Bakanlığı, Uluslararası Doğrudan Yatırım Verileri Bülteni

• Doğrudan Yabancı Sermaye Çıkışı: TCMB Ödemeler Dengesi İstatistikleri

Doğrudan Yabancı Sermaye Girişi (gayrimenkul hariç) (US $ Milyar)

Doğrudan Yabancı Sermaye Çıkışı (US $ Milyar)

16.0

14.0

12.0

10.0

8.0

6.0

4.0

2.0

-2010 2011 2012 2013 2014

6.6

14.1

10.6

9.37.8

Page 69: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 69

Aslında tabloda açık olan iki eğilim var. Bir taraftan dünyada yaşanan ekonomik gelişmeler ve daralan para piyasalarının da etkisiyle uluslararası yatırımlar artık daha seçici ve temkinli davranırken, Türkiye diğer gelişmekte olan ülkeler arasında uluslararası yabancı sermaye çek-me potansiyeli bakımından göreceli olarak olumsuz bir görüntü veriyor. Diğer taraftan yabancı sermaye yatırımı çekme bakımından sıkıntı yaşayan Türkiye ekonomisi giderek artan oranda yurtdışına yabancı sermaye ihraç etmeye başlıyor. En dramatik görüntü 2014 yılında or-taya çıkıyor; Türkiye neredeyse kendisine gelen yabancı sermayenin yarısına yakın bir oranda (4 milyar dolar) sermaye ihracı gerçekleştiriyor.

SERMAYE İHRACININ SEBEPLERİ Peki, Türkiye’den bu ölçekte yurtdışına sermaye ih-

racının sebepleri ne olabilir ve olası sonuçları nasıl de-ğerlendirilebilir?

Bu alanda doğrudan yatırımcılarla yapılan özel bir araştırma olmadığı için bu konuda ancak kendi analitik bakışımızı yansıtmaya çalışabiliriz. Örneğin, ilk bakışta bu tabloyu Türkiye ekonomisinin giderek dışa açıldığı, küresel pazarlarla bütünleştiği, hedef pazarlara yakın faaliyet göstermeyi tercih ettiği şeklinde açıklayabiliriz. Türk işadamlarımızın daha cesaretle ve güvenle yurt-dışına yatırım yaptığı şeklinde de okuyabiliriz. Ancak dünyanın birçok bölgesinde (özellikle ABD ve Avrupa) durgunluk devam ederken, Türkiye kendi büyüme po-tansiyeliyle bölgede olumlu bir yatırım ülkesi olarak ayrışmaya çalışırken, Türkiye’den yurtdışına sermaye ihracı eğilimini sadece “küreselleşme” çerçevesi altında açıklamak yeterli değil.

Bu eğilimin, Türkiye’nin yabancı sermayeyi çekmekte

yetersiz kaldığı konuların aslında kendi yerli sermayesini de Türkiye’de yatırım yapmaktan çekinen hale getirdiği, civar ülkelerde Türkiye’deki ile kıyasla daha cazip yatırım imkanları bulabildikleri şeklinde de okunması müm-kün. Yine aynı şekilde, olası yatırım kararlarını etkileyen maliyet/ kâr analizlerinde Türkiye’nin belirli sektörlerde rekabetçi üstünlüğünü kaybetmeye başladığının da bir göstergesi olabilir.

HUKUK ÖNEMLİ Bütün bu faktörlere ilave olarak, bir yatırım kararında

yatırımın finansal fizibilitesi yanında yatırım ortamının sürdürülebilirliği ve hukuki altyapının güvenilirliği de kararı etkileyen önemli unsurlar olarak göze çarpıyor. Bu çerçevede, Türkiye’nin son yıllarda içinden geçtiği sosyal ve politik ortamın ve özellikle hukuki sisteme ilişkin tartışmaların sadece yabancı sermayenin değil; Türk işadamlarının da yatırım kararlarını doğrudan etkilediği yorumunu yapabiliriz.

Aynı şekilde, sermaye ihra-cının olası sonuçlarını da yo-rumlamaya çalışırsak; ilk etap-ta Türkiye’deki fiziki yatırımları azaltacağını, Türkiye’nin büyü-me ve istihdamına olumsuz etki yapacağını söylemek herhalde gerçek dışı olmayacaktır. Daha uzun vadede, söz konusu yurt-dışı yatırımların kârlılığına ve küresel alanda Türk markaları-na yarattığı diğer iş olanaklarına bakarak bu yatırımların geri dö-nüşlerinin Türkiye ekonomisine olumlu katkı sağlayabileceğini de söyleyebiliriz. Türkiye’nin yurtdışı yatırım hikayesi, göre-ce olarak yeni ve büyüyen bir alan olduğu için daha analitik bir inceleme yapabilecek derecede yeterli veriye ulaşmak şimdilik mümkün gözükmüyor.

SEKTÖREL VE COĞRAFİ DAĞILIMTürk yatırımcıların yurtdışındaki yatırımlarının sektörel

dağılımına baktığımızda, madencilik sektörünün öne çıktığını görüyoruz (7,4 milyar dolar). Diğer taraftan, özellikle 2010 yılı sonrası artış gösteren finansal yatırım-ların (6,1 milyar dolar) ve holding yatırımlarının da (10,5 milyar dolar) önemli bir büyüklüğe ulaştığını görüyoruz. Geri kalan yatırımlar birçok sektöre dağılmakla birlikte, bunlar arasında yine öne çıkan imalat sektörü (3,2 milyar Dolar) ve bilgi/iletişim sektörü (1,5 milyar dolar) olarak görünüyor.

Coğrafi olarak, 2014 yılsonu itibarıyla Türk yatırımcıla-rın yurtdışı doğrudan yatırımlarının yüzde 60 oranında Avrupa, yüzde 30 oranında ise Asya bölgesine olduğu-nu; ABD ve Afrika’da yatırımların bunlara kıyasla düşük kaldığını söyleyebiliriz.

Avrupa kıtası içinde yatırımların yarısından fazlasının Hollanda’ya yöneldiğini görüyoruz, ama bu yatırımla-rın önemli bir bölümünün Hollanda merkezli holding yatırımları olduğunu ve esas alt yatırımların başka

En dramatik görüntü, 2014’te ortaya çıktı. Türkiye, neredeyse gelen yabancı sermayenin yarısına yakın bir oranda sermaye ihracı gerçekleştirdi.

Page 70: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

70 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

VERGİGüNDEMİ

ülkelere yapılmış olabileceğini tahmin ediyoruz.Asya kıtası içindeki yatırımların da önemli ölçüde

Azerbaycan ve Kazakistan gibi Türkiye ile yakın ilişkileri olan ülkelere yapıldığını görmek sürpriz değil.

Afrika kıtası içinde ise Türk yatırımlarının yoğunlaştığı ülkeler Cezayir, Mısır ve Tunus. Ancak bu yatırımların 2014 yılında artmadığı, tersine azalma eğilimine girdiği görülüyor. Önümüzdeki yıllarda da bu coğrafyada sosyal ve politik ortam istikrar kazanmadığı müddetçe tekrar bir artış beklemek olası görünmüyor.

YURTDIŞINA YATIRIMIN VERGİSEL BOYUTUYurtdışına yatırımın birçok vergisel boyutu var. Bun-

ların her bir yatırım ve yatırımcının özelinde detaylı değerlendirilmesi gerekiyor. Bu yazımız kapsamında yatırımcının bir Türk şirketi olduğu varsayımıyla olası kurumlar vergisi etkileri bakımından genel çerçeveyi aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:

Yurtdışı yatırımın hukuki niteliğiYatırımcı Türk şirketi, yurtdışındaki yatırımını hukuken

o ülkede kurulu bir şirket veya şube aracılığıyla yapabilir. Aşağıda Türkiye’deki kurum nezdinde oluşacak vergi sonucunu bu iki duruma göre değerlendirelim:

1YURTDIŞI ŞUBE KAZANÇLARININ VERGİLENMESİ

Yurtdışındaki bir şube aracılığıyla faaliyet gös-teren bir Türk şirketi, şubenin kâr / zarar durumu-

nu Türkiye’deki şirketin genel sonuç hesaplarına intikal ettirerek vergi matrahına dahil etmelidir. Ancak, aşağıda açıklandığı şekilde mahsup ve istisna olanakları vardır.

Mahsup Yöntemi: Türk şirketinin hesaplarına dahil edilen yurtdışı şube kazançları üzerinden yabancı ül-kede ödenen vergiler (Kurumlar Vergisi Kanunu’nun öngördüğü şekilde belgelenmek koşuluyla) Türkiye’de hesaplanan vergiden mahsup edilebilir. Bu şekilde, çifte vergilendirmenin önüne geçilmiş olur. Ancak, Türk vergisini aşan oranda yurtdışında vergi ödenmişse, aşan kısım iade veya mahsuba konu edilemez.

İstisna yöntemi: Yurtdışında bir şube (iş yeri veya daimi temsilci dahil) aracılığıyla elde edilen kazançlar üzerinden ilgili ülkede en yüzde 15 oranında gelir ve kurumlar vergisi benzeri vergi yükü taşıması ve söz konusu kazançların kanunun öngördüğü süre içinde Türkiye’ye transfer edilmesi koşuluyla Türkiye’de ayrıca vergi alınmaz. Ancak şubenin ana faaliyet konusunun finansman, sigorta veya menkul kıymet yatırımları gibi alanlar olması durumunda asgari vergi yükü yüzde 20 olarak aranır. Böylece, yurtdışında belli bir vergi yükü taşıyan şubeler aracılığıyla elde edilen kazançlar için ay-rıca mahsup işlemleriyle uğraşılmasına gerek kalmaz.

Yurtdışı inşaat işlerine özel istisna: Yurtdışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleriyle teknik hizmet-lerden sağlanan şube kazançları başka bir koşula gerek olmadan Türkiye’deki şirket nezdinde vergiden istisna edilmiştir. Bu istisna Türkiye dışında birçok proje yükle-

KONTROL EDİLEN YABANCI KURUMLARA (KEYK) ÖZEL DÜZENLEMELERYurtdışında iştiraki olan Türk yatırımcıların dikkat etmesi gereken bir kavram da vergi mevzuatımızda yer alan KEYK düzenlemeleridir. Bu kapsamda, aşağıdaki koşulların bir arada sağlanması durumunda yurtdışı iştirakin elde etmiş olduğu kâr (Türkiye’ye dağıtılsın dağıtılmasın) ortak olan Türkiye’de yerleşik kişi ve kurumların (hisseleri oranında) Türkiye’de beyan edilmelidir:

Yurtdışı iştirakin sermaye, kâr payı veya oy hakkının yüzde 50’sinden fazlası Türkiye’de yerleşik tam mükellef olan gerçek

veya tüzel kişilerin tarafından elde taşıyorsa,

İştirakin hasılatının yüzde 25 veya daha fazlası “pasif” nitelikteki (faiz, kâr payı, kira, lisans, menkul kıymet satış

geliri vb.) gelirlerden meydana geliyorsa,

Yurtdışındaki iştirak, yüzde 10’dan az oranda gelir ve kurumlar vergisi yükü taşıyorsa,

Yurtdışındaki iştirakin, ilgili yıldaki gayrisafi hasılatı 100 bin TL’yi aşıyorsa.

KEYK düzenlemeleri Türk yatırımcılarının pasif karakterli gelirlerini vergi yükü düşük bir ülkede kurulan bir şirket aracılığıyla elde ederek Türk vergisinden kaçınmalarını engellemek amacı ile getirilmiştir. Yurtdışında aktif ticari faaliyeti olan (ve bununla orantılı sermaye ve eleman istihdam eden) şirketler için bir etkisi yoktur.

01

02

0304

Page 71: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 71

nen inşaat şirketlerimizin yurtdışında rekabet avantajını artırmak için getirilmiş özel bir düzenlemedir. Söz konu-su yurtdışı inşaat işlerinin yapılabilmesi için ilgili ülkede ayrı bir şirket kurulmasının zorunlu olması durumunda, şube kazançları için getirilen bu istisna aynı şekilde yurt-dışı şirket aracılığıyla yapılan benzer işlerin kazançlarına da uygulanabilir.

2YURTDIŞI İŞTİRAK KAZANÇLARININ VERGİLENMESİ

Yurtdışındaki bir şirketin sermayesine iştirak ederek yurtdışında faaliyet gösteren Türk ku-

rumları normal koşullarda söz konusu yurtdışı iştirakin gelirini Türkiye’de beyan etmez. Ne zamanki bu iştirak kaynaklı bir gelir (temettü veya değer artış kazancı) Türk şirketine aktarılır, o zaman Türk şirketi nezdinde vergiye tabi bir kazanç ortaya çıkacaktır. Bu durumda da aşağıda açıklandığı şekilde mahsup ve istisna imkânları vardır:

Mahsup yöntemi: Türkiye’de tam mükellef olan bir kurumun en az yüzde 25’ine sahip olduğu yurtdışı iş-tiraklerden elde ettikleri kâr payları üzerinden, iştirakin bulunduğu ülkede kâr payı dağıtımına kaynak olan ka-zanç üzerinden ödenen gelir ve kurumlar vergisi ben-zeri vergilerin mahsubuna izin verilir. Bu şekilde, çifte vergilendirmenin önüne geçilmiş olur.

İstisna yöntemi: Yurtdışında bir şirketin sermayesi-ne iştirak eden kurumların bu iştiraklerden elde ettiği kazançlar, iki şartın bir arada geçekleşmesi durumunda, Türkiye’de vergiden istisna edilir. Bunlardan ilki, yurtdışı iştirakin ödenmiş sermayesinin en az yüzde 10’unun elde tutulması durumudur. Kazancın elde edildiği tarih itibarıyla iştirak payının en az 1 yıl süreyle elde tutulması

gereklidir. Kâr payı dağıtımına kaynak olan kazançlar üzerinden yurtdışı iştirakin en az yüzde 15 oranında bir gelir ve kurumlar vergisi benzeri vergi yükü taşıması söz konusudur. İştirak kazancının, hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tari-he kadar Türkiye’ye transfer edilmesi gereklidir. Böylece, yurtdışında iştirakin belirli bir vergi yükü taşıyan ülkede faaliyet göstermesi durumunda Türk vergi sistemi tek taraflı olarak istisna vermek suretiyle çifte vergilendir-menin önüne geçmektedir.

Türk holding şirketlerine özel istisna: Kurumlar Ver-gisi Kanunu kapsamında, özel olarak yurtdışındaki işti-raklerin hisselerini tutmak amacıyla Türkiye’de kurulmuş olan holding şirketlerine özel bir istisna düzenlenmiştir. Aralıksız en az 1 yıl süreyle nakit varlıkları dışında kalan aktiflerinin en az yüzde 75 veya daha fazlası yurtdışın-daki şirketlerinin sermayesine (en az yüzde 10 oranında) iştirakten oluşan Türkiye’de yerleşik anonim şirketlerin, en az 2 tam yıl elde tuttukları iştirak hisselerinin satışın-dan kaynaklanan kazançları vergiden istisna edilmiştir. Söz konusu istisna, yurtdışı iştiraklerin elden çıkarılması için getirilen ilave bir kazanç istisnası niteliğindedir. Tür-kiye’de yerleşik bir holding şirketin Türkiye içinde veya dışında yer alan iştiraklerini elden çıkartmasında (diğer bazı koşullara bağlı olarak) uygulanabilecek olan yüzde 75 kazanç istisnasına kıyasla, daha geniş ve koşulları daha az olan özel bir istisna niteliğindedir.

Bu yatırım kararlarının değerlendirilmesi ve uygulanma-sı aşamalarında olası risklerle fırsatların sağlıklı bir şekilde değerlendirilebilmesi için konu hakkında deneyimli bir vergi uzmanından görüş alınmasının faydalı olacağını düşünüyoruz l

ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME (ÇVÖ)Türk Vergi Mevzuatı hükümleri, yurtdışında yatırım yapan bir Türk yatırımcı için geçerli olan düzenlemeleri tek taraflı olarak (Türk Vergi Mevzuatı’nın öngördüğü şekilde) ifade ediyor. Ancak yatırım yapılan ülke ile Türkiye’nin arasında bir ÇVÖ anlaşması olması durumunda bu anlaşmaların hükümleri de dikkate alınarak vergisel sonuçlara ulaşılmalıdır.

Gelir İdaresi Başkanlığı’nın yayımladığı listeye göre Türkiye’nin 80 ülke ile sonuçlandırılmış ve yürürlükte olan ÇVÖ anlaşmaları mevcuttur (www.gib.gov.tr / Mevzuat / Uluslararası Mevzuat)

Bu anlaşmalar genel olarak iki ülkenin aynı gelir üzerinden çifte vergilendirme yapmasının önüne geçmeyi amaçlıyor. Bu doğrultuda taraf ülkelerin vergilendirme yetkilerini sınırlayan istisna veya mahsup hükümleri getirilebilir. Bu hükümlerin yorumlanması ve uygulanması konusunda taraf ülkelerin vergi mevzuatları da geçerliliğini korumaktadır.

Yukarıda özetlemeye çalıştığımız gibi yurtdışı yatırımların gerek yurtiçi gerekse yurtdışı vergi mevzuatı bakımından özellikleri vardır.

Page 72: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

72 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

TARİFELİ FİYATLAR REKABETİ SINIRLIYOR

Türkiye’de avukatlık, arabuluculuk, yeminli mali müşavirlik gibi bazı mesleklerde asgari tarifeli fiyat uygulaması mevcut. Ancak Rekabet Kurumu’nun 2015 yılında yayımladığı bir rapora göre bu tarife uygulamaları, rekabeti bozucu bir engel olarak görülüyor. Rapora göre bu tür düzenlemeler, rekabeti sınırlıyor ve ekonominin ideal performansına ulaşmasını zorlaştırıyor. Uzmanlar tarifeli fiyatı, müşteri/mükellefe karşı koruma algısı üzerinde düşünülmesi, çağdaş yöntem ve tekniklerle yeniden tasarlanması gereken bir kamu politika alanı olarak değerlendiriyor.

VERGİ GüNDEMİ

Şaban KüçükVergi, Direktör, YMM

E: [email protected] T: +90 312 491 72 31M: +90 530 954 64 10 T am rekabetçi serbest piyasa ekonomilerini kamusal

müdahalelerin yoğunluk derecesine göre farklılaşan karma veya devletçi ekonomilerden ayıran en önem-li niteliği, özel mal ve hizmetlerin piyasada oluşan

fiyatının tüm iktisadi aktörlerin katıldığı piyasalarda serbestçe belirleneceğini öngörmesidir. Bu tür piyasalarda, fiyat/miktar iktisadi kurallara göre oluşurken talep sahipleri için fiyat ve-ridir ve hiçbir alıcı tek başına fiyatı belirleyecek güce sahip değildir. Belli ekonomik kısıtlar altında fiyat ve üretim miktarı belli bir ekonomide, o mal veya hizmet için arz-talep duru-muna göre oluşur. Fakat devlet bazı hallerde oluşan üretim miktar ve fiyatlamasına doğrudan üretim, tekelci yaklaşım, sübvansiyon, kota, asgari veya azami fiyat tarife uygulaması, vergi ve parafiskal uygulamalarla müdahale edebilir.

Bu yöntemlerden tarife uygulamaları, asgari tarife uygu-lamasında olduğu gibi belli iş ve meslek gruplarını, azami fiyat tarifesinde ise nihai tüketici ve kullanıcıyı korumacı anlayıştan kaynaklanıyor olabilir.

Nihayetinde teknik olarak “piyasaların süpürdüğü” tam rekabetçi bir serbest ekonomide fiyatların iktisadi para-metrelerle belirlendiği gerçeğine belli ölçülerde aykırı bir durum ortaya çıkabilir.

HANGİ MESLEKLERDE VAR?Ülkemizde avukatlık, tabip ve eczacılık, arabuluculuk,

orman mühendisliği, bilirkişilik, mali müşavirlik, yeminli mali müşavirlik, noterlik ve belli esnaf kolları için belir-lenmiş tarife uygulamaları mevcut. Bu tarifelere uygun hareket etmemenin bazı parasal, meslek ve iş koluna ilişkin disiplin kurallarıyla öngörülmüş yaptırımları da var.

5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu, 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 12. maddesiyle odaların, 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanunu’nun 125’inci maddesiyle de bu kanuna tabi esnaf ve sanatkârlarca üretilen mal ve hizmetlerin ücret tarifeleri, bağlı bulun-dukları derneklerce hazırlanacağı ve mensubu oldukları birlik başkanlar meclisince onandıktan sonra yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.

Keza 3568 sayılı kanuna da serbest muhasebeci ve mali müşavirler ile yeminli mali müşavirlerin sunacakları hizmetler için uyulması gereken asgari tarife kanunda yer alan prosedüre uyularak yıllık olarak belirleniyor. Söz konu-su tarife sunulacak hizmeti, işin önem ve ağırlığı, hizmet sunulacak mükellefin faaliyet gösterdiği sektör, bulunduğu

AVUKATLAR DA TARİFEYE UYMAK ZORUNDA Avukatlar açısından Avukatlık Kanunu’na göre her yıl hazırlanan tarife uygulanıyor. Mahkemelerde, tüm hukuki yardımlarda, taraflar arasındaki uyuşmazlığı sonlandıran her türlü merci kararlarında ve ayrıca kanun gereği mahkemelerce karşı tarafa yükletilmesi gereken avukatlık ücretinin tayin ve takdirinde, Avukatlık Kanunu ve bu tarife hükümleri uygulanıyor. Tarife hükümleri altında kararlaştırılan akdi avukatlık ücretleri, tarife hükümleri üzerinden yapılmış olarak kabul ediliyor. Tarife uygulaması, alıcı veya satıcı, hizmet sunucusu ve hizmetten istifade eden iktisadi aktörler arasında söz konusu mal veya hizmete ilişkin olarak mal veya hizmetin sunum biçimi, miktar veya süresi, kalite, müşteri memnuniyeti, müşteri sadakati, alışkanlıklar, fayda/maliyet analizi dışında bir karar etmeni olarak ortaya çıkıyor.

Page 73: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

TEMMUZ / EYLÜL 2015 / KPMG GÜNDEM / 73

il grubu, çoklu KDV oran uygulaması, grup firmalarına verilen hizmetler, denetim hizmeti verilen firmada mali müşavir çalışma durumu, e-defter tutulması, hizmetin mükellefin işyerinde verilmesi gibi durumlar göz önünde bulundurularak belirleniyor. Bu tarife asgari bir tarife olup tarifeye göre çıkan ücretin üzerinde bir bedel belirleme hakkı söz konusu olabiliyor. Yeminli mali müşavirler tarafın-dan sunulan KDV iadesi, tam tasdik gibi hizmetler de belli indirim ve artırımlara göre genellikle mükelleflerin tasdike tabi işlemleri, yıllık cirosu, yapılan yatırım tutarı, istenen KDV iadesi gibi tutarlara göre azalan oranlı bir tarife yapısı ile dikkate alınıyor.

Mali müşavirlik, YMM, avukatlık gibi serbest meslek alanlarında söz konusu meslek ve iş kanunlarının çıkarıldığı dönemde, ülkemiz şartları açısından belli mesleklerin ko-runma ve asgari bir kalite çıtasının asgari tarife uygulama-sıyla sağlanacağı kanaati söz konusu olmuş olabilir. Ancak; bu tür mesleklerde bugün itibarıyla denetçi, mali müşavir, YMM ve danışman rotasyonu, birlikte yapılamayacak işler, denetçi ekibinin yetkinliği, asgari denetçi çalıştırma zorunluluğu, azami mükellef/müşteri sayısı, yıllık asgari mesleki eğitim, haksız rekabetin engellenmesi gibi başka standart uygulamaların da önemi yadsınamaz.

TARİFE REKABETİ BOZUYOR Rekabet Kurumu’nun 2015 yılında yayımladığı bir rapora

göre tarife uygulamaları, rekabeti bozucu bir engel olarak görülüyor. Bu rapora göre, “rekabetin korunmasının kamu-nun tek amacı olmadığı; devletin sosyal, politik, kültürel ve ekonomik başka amaçlarının bulunabileceği kuşkusuzdur. Ancak; kimi durumlarda bu tür düzenlemeler, rekabeti, söz konusu amaçlara ulaşılması için gerekli olandan daha fazla sınırlıyor ve ekonominin ideal performansına ulaşmasını zorlaştırıyor. Söz konusu rekabet raporuyla amaçlanan, hâlihazırda rekabeti etkileme ihtimali bulunan mevzuatı tartışmaya açarak fayda-maliyet analizinin yapılmasına ilişkin ilk adımı atmaktır. Önemle vurgulamak gerekir ki mevzuat yapılması ve değiştirilmesi sürecinde diğer amaç-larla birlikte rekabet perspektifinin de değerlendirilmesi, rekabeti gereğinden fazla kısıtlayan düzenlemelerin tespit edilmesini ve politika amaçlarıyla uyumlu daha az sınırlayıcı alternatiflerin bulunmasını sağlayacaktır.

Ülkemizde yürürlükte olan yasal ve idari 10 binden fazla düzenlemeyi rekabeti sınırlandırıcı öğeler yönün-den irdeleyen söz konusu proje çalışmasında, incele-me sorularından bir tanesi de “Piyasada belirlenmesi gereken fiyat seviyesini herhangi bir şekilde etkiliyor mu?” sorusudur. Proje so-nucunda 48 kanun, 2 KHK, 2 tüzük, 108 yönetmelik ve 55 tebliğ olmak üzere top-lam 215 adet düzenlemede, rekabeti sınırlama ihtimali bulunan hükümler tespit edilmiştir. Rekabeti engel-leyici bulunan mevzuattan

biri de 3568 sayılı SMMM ve YMM Kanunu’dur. Bu konu sadece Türkiye’de değil çok uzun yıllardır ABD ve

Avrupa ülkelerinde profesyonel mesleklerin ve meslek örgüt-lerinin bu işlere giriş kısıtlaması, asgari eğitim, staj zorunlulu-ğu, sayı sınırlaması, meslek kuruluşlarına üyelik zorunluluğu, reklam yasağı, sadece o ülkenin vatandaşlarının yapabilme kısıtlamaları açısından tartışılmaktadır. İlgili ülkelerde rekabet kurumları bu tür uygulamaların rekabeti ve ekonomik etkinliği bozucu olduğu yönünde kararlar vermektedirler.

NE YAPILMALI? 2015 yılında geldiğimiz noktada, müşteriyi esnaftan ko-

rumaya yönelik azami fiyat tarifesi belirleme, mali müşavir, avukat, YMM gibi belli meslek mensuplarını da sunacakları hizmetler için asgari fiyat tarifesiyle müşteri/mükellefe karşı koruma algısı üzerinde düşünülmesi, çağdaş yöntem ve tekniklerle yeniden tasarlanması gereken bir kamu politika alanı olarak görülmelidir. Bu tür tarife yöntemleri, fiyat mekanizmasının işlerliğini azaltmakta; operasyo-nel olarak denetim, yönetim ve müşteri/mükellef ilişkilerinde de yanlış algılamalara neden olabil-mektedir.

Kamusal vasfı ve üretilen hizme-tin yarı kamusal etkileri nedeniyle bu tür özellikli mesleklerde bugün itibarıyla asgari tarife uygulamaları kadar denetçi, mali müşavir, YMM ve danışman rotasyonu, birlikte ya-pılamayacak işler, denetçi ekibinin yetkinliği, asgari denetçi çalıştır-ma zorunluluğu, azami mükellef/müşteri sayısı, yıllık asgari mesleki eğitim saati, sertifikalı mesleklerde aralıklı sınav ve mesleki yetkinlik ve devamlılık ölçüm yöntemlerinin ve haksız reka-betin engellenmesi alanında yapılabilecek başka çalışmalarla birlikte düşünülmesi ve program ve politikaların tasarlanma-sında dikkate alınması gerekir.

Bu çerçevede, bağımsız denetim için belirlenen tarifede olduğu gibi her sektöre uyabilecek bir asgari tarife anlayışı ye-rine; iş için harcanması gereken süre, ayrılması gereken insan kaynağı, uyulması gereken asgari prosedür ve adımlarla işin kalitesine odaklanan bir tarife anlayışı denetim paydaşlarının tamamı için daha yüksek bir fayda yaratılmasını sağlayacaktır. Özellikle ülkemizde yeni kurulan Kamu Gözetim ve Denetim Kurumu sonrası denetimin yaygınlaşması ve ölçeğin artma-sıyla denetimin kalitesi ve içeriği denetim için ödenmesi gereken asgari ücret tutarından daha önemli hale gelmelidir.

DİĞER üLKELERDE DURUM NASIL?Avrupa Birliği ve OECD ülkelerinde son 20 yıllık geliş-

melere göre rehber, yol gösterici, sabit, asgari ve azami fiyat tarifelerinin ekonomide etkinliği bozduğu gerekçesiyle çoğunlukla kaldırıldığını görüyoruz. Avrupa Komisyonu ve OECD raporlarına göre bu ülkelerde mühendislik, mimarlık, vergi danışmanlığı, denetim, muhasebe, avukatlık ve noterlik tarifelerinin kaldırılmasına yönelik bir eğilim söz konusu. Hatta zorunlu olmayan “tavsiye edilen ücret” uygulamaları dahi bu ülkelerde yalnızca birkaç ülkede uygulanmaya devam ediyor l

KDV HESABINI DA ETKİLİYOR Tarife uygulamasının vergisel açıdan bir önemli bir tarafı da tarife ile belli edilen işlerde KDV’nin tarifeye göre belirlenen bedelden daha düşük bir bedel üzerinden hesaplanamayacağının kabul edilmiş olmasıdır. Emsal bedel KDV uygulamasıyla Maliye Hazinesi tarifenin altında iş yapılması halinde eksik hesaplanan vergiyi de mükelleflerden isteyebilmektedir.

Page 74: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

74 / KPMG GÜNDEM - TEMMUZ / EYLÜL 2015

iletişim

Ferruh TunçKPMG Türkiye Başkanı,Kıdemli [email protected]

ALMANYA Ergün KışDenetim, Şirket OrtağıAlmanya Masası Lideri [email protected]

AMERİKAHakan Aytekin Danışmanlık, Şirket Ortağı Amerika Masası [email protected]

ÇİNLars MeyerDanışmanlık, Şirket OrtağıÇin Masası [email protected]

FRANsAJean-Andre BonnardelDanışmanlık, Kıdemli MüdürFransa Masası [email protected]

HOLLANDARaymond TimmerDanışmanlık, Şirket Ortağı Hollanda Masası [email protected]

İNGİLTEREKeith DurwardDanışmanlık Bölüm Başkanı, Şirket Ortağıİngiltere Masası [email protected]

İTALYATayfun PişirirDanışmanlık ,Şirket Ortağıİtalya Masası [email protected]

JAPONYAEray Büyüksekban Vergi, Şirket OrtağıJaponya Masası [email protected]

ÜLKE MASALARISEKTÖRLER

Endüstriyel Üretim Hakan ÖlekliDenetim, Şirket Ortağı[email protected]

Finansal Hizmetler Murat AlsanDenetim Bölüm Başkanı,Şirket Ortağı[email protected]

Gayrimenkul ve Altyapı İsmail Önder ÜnalDenetim, Şirket Ortağı[email protected]

İlaç Nesrin TuncerDenetim, Şirket Ortağı[email protected]

Kamu Ferruh TunçKıdemli Ortak, Türkiye Başkanı[email protected]

Otomotiv Ergün KışDenetim, Şirket Ortağı[email protected]

Tüketici Ürünleri ve Perakende Fikret SelametDenetim, Şirket Ortağı[email protected]

İş Geliştirme ve Pazarlama

Ergün KışDenetim, Şirket Ortağıİş Geliştirme+90 0216 681 90 [email protected]

Kurumsal İletişim

Figen Tahiroğlu WürschingKurumsal İletişim ve PazarlamaKıdemli Müdür+90 216 681 90 [email protected]

KPMG OFİSLER

İsTANBUL (Merkez Ofis)Rüzgarlıbahçe Mh. Kavak Sk. No:29, 34805Kavacık-Beykoz, İstanbul Türkiye

İZMİR Heris Tower, Akdeniz Mah. Şehit Fethi Bey Cad. No:55 Kat 21, 35210Alsancak, İzmir Türkiye

Halil BağdınlıVergi, Şirket Ortağı+90 232 464 20 [email protected]

İsmail Önder ÜnalDenetim, Şirket Ortağı+90 232 464 20 [email protected]

ANKARA The Paragon İş MerkeziKızılırmak Mah.Ufuk Üniversitesi Cad.1445 Sok. No: 2 Kat: 13Çukurambar, Ankara06550 Türkiye+90 (312) 491 72 31

Timur ÇakmakVergi, Şirket Ortağı+90 216 681 90 [email protected] Engin ÖlmezDenetim, Kıdemli Müdür+90 312 491 72 [email protected]

Murat AlsanDenetim Bölüm Başkanı,Şirket Ortağı[email protected]

Abdulkadir KahramanVergi Bölüm Başkanı,Şirket Ortağı[email protected]

Keith DurwardDanışmanlık Bölüm Başkanı,Şirket Ortağı[email protected]

Page 75: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

En güncel vergİ konuları bu yaz da kpmgvergİ.com ve Vergİ BLOG’da yorumlanıyor

BÜLTENLER

PRATİK BİLGİLER

HESAPLAMALAR

DUYURULAR

Bizi @KPMG_Turkiyehesabımızdan takip

etmeye devam edin…

KPMG Vergi

Kurumsal / Hizmetlerimiz / Pratik Bilgiler / Araçlar / KPMG’den Haberler / Yayınlar

Investment In Turkey I İetişim Search...KPMG Vergi

Kurumsal / Hizmetlerimiz / Pratik Bilgiler / Araçlar / KPMG’den Haberler / Yayınlar

Investment In Turkey I İetişim Search...

Page 76: OTOMOTİV VE İNŞAATIN YENİ YOL HARİTASISTRATEJİSİ “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. Geçen yıllarda

Bu dökümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Sürekli güncel ve doğru bilgi sunumuna özen gösterilmesine karşın bu bilgiler her zaman her durumda doğru olmayabilir. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın , bu dökümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir. KPMG International Cooperative bir İsviçre kuruluşudur. KPMG bağımsız şirketler ağının üye firmaları KPMG International Cooperative’e bağlıdır. KPMG International Cooperative müşterilerine herhangi bir hizmet sunmamaktadır. Hiç bir üye firmanın KPMG International Cooperative’e veya bir başka üye firmayı üçüncü şahıslar ile karşı karşıya getirecek zorlayıcı yada bağlayıcı hiçbir yetkisi yoktur.

© 2013 Akis Bağımsız Denetim ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik A.Ş., KPMG International Cooperative’in üyesi bir Türk şirketidir. KPMG adı ve KPMG logosu KPMG International Cooperative’in tescilli ticari markalarıdır. Türkiye’de basılmıştır.

QR code generated on http://qrcode.littleidiot.be

KPMG Gündem’in diğer sayılarını okudunuz mu?

Bu dökümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Sürekli güncel ve doğru bilgi sunumuna özen gösterilmesine karşın bu bilgiler her zaman her durumda doğru olmayabilir. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dökümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir. KPMG International Cooperative bir İsviçre kuruluşudur. KPMG bağımsız şirketler ağının üye firmaları KPMG International Cooperative’e bağlıdır. KPMG International Cooperative müşterilerine herhangi bir hizmet sunmamaktadır. Hiç bir üye firmanın KPMG International Cooperative’e veya bir başka üye firmayı üçüncü şahıslar ile karşı karşıya getirecek zorlayıcı yada bağlayıcı hiçbir yetkisi yoktur.

© 2015 Akis Bağımsız Denetim ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik A.Ş., KPMG International Cooperative’in üyesi bir Türk şirketidir. KPMG adı ve KPMG logosu KPMG International Cooperative’in tescilli ticari markalarıdır. Türkiye’de basılmıştır.