Oscar Wilde - Öyküler 1

33
ÖYKÜLER I OSCAR WILDE İngilizceden çeviren: Nurettin SEVİN MUTLU PRENS Kentin yukarısında, yüksek bir sütun üstünde Mutlu Prens'in yontusu duruyordu. Baştan başa ince, saf bir altın tabakasıyla kaplıydı; gözleri iki parlak gök yakuttu, kılıcının kabzasında da kocaman bir al yakut parlıyordu. Yontuyu pek beğeniyorlardı. Sanatçı zevkleri olduğu ününü kazanmak isteyen bir belediye meclisi üyesi, "Sanki hava fırıldağı... öylesine güzel," diye düşüncesini belirtti; ama kendisinin pek pratik olmadığını sanırlar korkusuyla hemen ekledi: "Ancak, o kadar da yararlı değil." Dikkatli bir anne, ay için tutturup ağlayan oğluna, "Mutlu Prens kadar olamıyor musun? O hiçbir şey için ağlamayı aklına bile getirmez" dedi. Umutsuz bir adam, bu çok güzel yontuya bakarak, "Hele, dünyada tümüyle mutlu biri varmış" diye söylendi. Hayır kurumunun çocukları parlak kırmızı pelerinleri, tertemiz beyaz önlükleriyle kiliseden çıkarlarken "Tıpkı melek gibi," dediler. Matematik öğretmeni, "Nereden biliyorsunuz?" diye sordu, "Hiç melek görmediniz ki." Çocuklar, "A, düşlerimizde var ama..." dediler. Matematik öğretmeni de kaşlarını çatıp pek ciddi tavır takındı, çünkü çocukların düşlemlerle uğraşmasını doğru bulmazdı. Bir gece küçük bir kırlangıç kente doğru çıkageldi. Arkadaşları bir buçuk ay önce Mısır'a gitmişler, ama bu geri kalmıştı. Çünkü en güzel saza gönül vermişti. Ona ta İlkyaz'ın başında, iri sarı bir kelebeğin peşi sıra ırmaktan aşağı doğru uçarken raslamış, sazın ince ve kırılgan beline öyle vurulmuştu ki konuşmak için önünde durmuştu. Sözü döndürüp dolaştırmaktan hoşlanmayan Kırlangıç, "Sizi seveyim mi?" dedi. Saz da yerlere dek eğildi. Bunun üzerine kırlangıç kanatlarını suya değdire değdire gümüş halkalar çizerek onun çevresinde döndü, döndü. Bu onun yanıp yakılmasıydı ve bütün yaz sürdü. Öteki kırlangıçlar, "Gülünç bir ilgi; parası yok, sonra soyu sopu da kum gibi," diye cıvıldadılar. Doğrusu ırmak da sazlarla dopdoluydu. Sonra güz gelince hepsi uçup gitti. Onlar gittikten sonra Kırlangıç pek yalnız kaldı ve sevgilisinden bıkmaya başladı, "Hiç konuşmuyor," dedi, "Sanırım hoppalığı da var, çünkü hep rüzgârla cilveleşiyor." Rüzgârın her esişinde saz kesin en zarif iltifatlarını yağdırırdı. "Evine böyle bağlı olmasını kabul ederim..." diye sürdürdü konuşmasını, "... ama ben gezmeye bayılırım, dolayısıyla karım da gezmeden hoşlanmalı." Sonunda ona, "Benimle geliyor musun?" diye sordu; saz başını yukarı kaldırdı. Evine pek bağlıydı. Kırlangıç, "Sen beni oyaladın. Ben piramitlere gidiyorum, hoşçakal!" diye haykırıp uçtu. Bütün gün uçtu, geceleyin kente vardı; "Acaba nereye insem? Umarım kent benim için hazırlıkta bulunmuştur," dedi. Sonra yüksek sütunun üstündeki yontuyu gördü. "Burada kalırım. Bol havalı, çok güzel bir yer" diye Mutlu Prens'in tam ayaklarının arasına kondu. PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

description

öyküleri.

Transcript of Oscar Wilde - Öyküler 1

  • YKLER I OSCAR WILDE ngilizceden eviren: Nurettin SEVN MUTLU PRENS Kentin yukarsnda, yksek bir stun stnde Mutlu Prens'in yontusu duruyordu. Batan baa ince, saf bir altn tabakasyla kaplyd; gzleri iki parlak gk yakuttu, klcnn kabzasnda da kocaman bir al yakut parlyordu. Yontuyu pek beeniyorlard. Sanat zevkleri olduu nn kazanmak isteyen bir belediye meclisi yesi, "Sanki hava frlda... ylesine gzel," diye dncesini belirtti; ama kendisinin pek pratik olmadn sanrlar korkusuyla hemen ekledi: "Ancak, o kadar da yararl deil." Dikkatli bir anne, ay iin tutturup alayan oluna, "Mutlu Prens kadar olamyor musun? O hibir ey iin alamay aklna bile getirmez" dedi. Umutsuz bir adam, bu ok gzel yontuya bakarak, "Hele, dnyada tmyle mutlu biri varm" diye sylendi. Hayr kurumunun ocuklar parlak krmz pelerinleri, tertemiz beyaz nlkleriyle kiliseden karlarken "Tpk melek gibi," dediler. Matematik retmeni, "Nereden biliyorsunuz?" diye sordu, "Hi melek grmediniz ki." ocuklar, "A, dlerimizde var ama..." dediler. Matematik retmeni de kalarn atp pek ciddi tavr taknd, nk ocuklarn dlemlerle uramasn doru bulmazd. Bir gece kk bir krlang kente doru kageldi. Arkadalar bir buuk ay nce Msr'a gitmiler, ama bu geri kalmt. nk en gzel saza gnl vermiti. Ona ta lkyaz'n banda, iri sar bir kelebein pei sra rmaktan aa doru uarken raslam, sazn ince ve krlgan beline yle vurulmutu ki konumak iin nnde durmutu. Sz dndrp dolatrmaktan holanmayan Krlang, "Sizi seveyim mi?" dedi. Saz da yerlere dek eildi. Bunun zerine krlang kanatlarn suya dedire dedire gm halkalar izerek onun evresinde dnd, dnd. Bu onun yanp yaklmasyd ve btn yaz srd. teki krlanglar, "Gln bir ilgi; paras yok, sonra soyu sopu da kum gibi," diye cvldadlar. Dorusu rmak da sazlarla dopdoluydu. Sonra gz gelince hepsi uup gitti. Onlar gittikten sonra Krlang pek yalnz kald ve sevgilisinden bkmaya balad, "Hi konumuyor," dedi, "Sanrm hoppal da var, nk hep rzgrla cilveleiyor." Rzgrn her esiinde saz kesin en zarif iltifatlarn yadrrd. "Evine byle bal olmasn kabul ederim..." diye srdrd konumasn, "... ama ben gezmeye baylrm, dolaysyla karm da gezmeden holanmal." Sonunda ona, "Benimle geliyor musun?" diye sordu; saz ban yukar kaldrd. Evine pek balyd. Krlang, "Sen beni oyaladn. Ben piramitlere gidiyorum, hoakal!" diye haykrp utu. Btn gn utu, geceleyin kente vard; "Acaba nereye insem? Umarm kent benim iin hazrlkta bulunmutur," dedi. Sonra yksek stunun stndeki yontuyu grd. "Burada kalrm. Bol haval, ok gzel bir yer" diye Mutlu Prens'in tam ayaklarnn arasna kondu.

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • evresine baknp uyumaya hazrlanrken, kendi kendisine yavaa, "Yatak odam altndan," dedi; ama, tam ban kanadnn altna koyarken, stne iri bir su damlas dt. "Ne tuhaf ey, gkte bir tek bulut yok, yldzlar parl parl parlyor da gene yamur yayor. Avrupa'nn kuzeyinde iklim dorusu pek ktym," diye haykrd; "Saz yamurdan holanrd, ama bu onun bencilliinden baka bir ey deildi." Derken bir damla daha dt. "Yamurdan koruyamayacak olduktan sonra yontunun ne gerei var? yi bir baca klh bulmal" diye umaya davrand. Ama daha kanatlarn amadan nc bir damla dt. Ban kaldrp baknca ne grsn? Mutlu Prens'in gzleri ya iindeydi, altn yanaklarndan da gzyalar akp duruyordu. Yz ay nda o kadar gzeldi ki kk Krlang'n yrei szlad: "Kimsiniz?" dedi. "Ben Mutlu Prensim." Krlang, "yleyse niye alyorsunuz?" diye sordu, "Beni srlsklam ettiniz." Yontu, "Ben saken, daha yreim insan yreiyken gzya nedir bilmezdim, nk kapsndan zntnn giremedii Sans Souci saraynda otururdum. Gndzn bahede arkadalarmla oynar, akamlar da byk salonda dansn bana geerdim. Bahenin evresini saran pek yksek bir duvar vard. Ama, onun gerisinde ne olduunu sormay aklma bile getirmezdim. evremde her ey o kadar gzeldi ki... Buyruumdakiler bana Mutlu Prens derlerdi; dorusu mutluydum da; elence mutluluksa... te byle yaadm, byle ldm. Artk lym diye beni buraya, byle yksee diktiler. imdi beldemin btn irkinliini, olanca dknln gryorum. Yreim kurun olduu halde elimden alamaktan baka bir ey gelmiyor." Krlang kendi kendine, "Ne, som altndan deil mi?" dedi. Kiisel dncelerini aka sylemeyecek kadar nazikti. Yontu alak, uyumlu bir sesle: "Uzakta", dedi, "kk bir sokakta ykk dkk bir ev var. Pencerelerinden biri ak, iinde de masa banda oturmu bir kadn gryorum. Yz zayf ve ypranm. Diki inesini drtklemekten delik deik, kzarm, sert elleri var, nk bu kadn terzi. Kralienin saraydaki sylei arkadalarndan en gzeli iin saray balosunda giyilmek zere canfes bir giysi stne arkfelek iekleri iliyor. Odann kesinde, bir yatakta kk olu hasta yatyor. Atei var. Portakal istiyor. Annesindeyse rmak suyundan baka verecek bir ey yok; ocuk da alyor. Krlang, Krlang, kk Krlang, klcmn kabzasndaki yakutu karp ona gtrmez misin? Ayaklarm bu altla perinli de kprdayamyorum." Krlang, "Beni Msr'da bekliyorlar," dedi. "Arkadalarm Nil'de aa yukar uuup iri nilferlerle konuuyor. Yce Firavun'un trbesinde neredeyse uykuya dalarlar. Boyal tabutu iinde kendi de oradadr. Baharatla bezenmi, sapsar kefenle sarlmtr. Boynunda uuk yeil yeimden bir zincir vardr. Elleri de solgun yapraklara benzer." Prens, "Krlang, Krlang, kk Krlang" dedi. "Bir gecelik yanmda kalp yardmcm olmaz msn? ocuk ylesine susam, annesi de yle bitkin ki." Krlang yantlad: "Olan ocuklarn da hi sevmem. Geen yaz rmakta kaldm sralarda bana hep ta atan

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • iki terbiyesiz ocuk vard, Deirmenci' nin ocuklar. Doallkla talar bana hi dediremezlerdi; biz krlanglar hzl utuumuzdan, bizi tala vurmak kolay deildir. Sonra ben evikliiyle nl bir ailenin ocuuyum. Ama, ne de olsa bu saygszlk belirtisidir." Ama Mutlu Prens'in yle zgn bir grn vard ki Krlang ona acd: "Buras ok souk," dedi, "Ancak gene yannzda bir gece kalr, iinizi grrm." Prens, "Saol, kk Krlang." dedi. Krlang da Prens'in klcndaki kocaman yakutu gagasyla ald ve kentin atlar zerinden karanla dald. Beyaz mermer meleklerin oyulu olduu kilise kulesinin yanndan geti. Sarayn nnden szlrken dans sesleri duydu. Gzel bir kz sevgilisiyle balkona kt; erkek kza: "u yldzlara ayorum, u akn gcne ayorum," dedi. Kz, "Kralienin balosuna dek bari giysim yetiseydi," diye yant verdi, "stne arkfelek iekleri iletiyorum; ama terziler yle tembel ki." Irman zerinden geip gemilerin serenlerine asl fenerleri grd. Yahudi mahallesinin zerinden aarken Yahudilerin pazarlk ede ede bakr terazilerle altn tarttklarn grd. Sonunda ykk dkk eve varp ieri bakt. ocuk yatanda ate iinde rpnyor, annesi de uyukluyordu; kadncaz pek yorgundu. Bir srayta ieri girip kocaman yakutu masann stne, kadnn yksnn yanna brakt. Sonra kanatlaryla ocuun alnn yelpazeleye yelpazeleye yatan evresinde hafif hafif utu. ocuk,"Nasl da serinledim, sanrm iyileiyorum," diye tatl bir uykuya dald. Sonra Krlang, Prens'in yanna dnp yaptklarn anlatt, "Ne tuhaf," dedi, "Hava pek souk olduu halde vcudum sanki ok scak." Prens, "nk iyilik ettin" dedi. Kk Krlang da dnceye varp sonra da uykuya dald. Dnmek her zaman uykusunu getirirdi. Gn arrken rmaa inip ykand. Kubilim profesr kprden geerken, "Ne grlmemi ey! K mevsiminde bir krlang!" deyip o kentin gazetesine upuzun bir mektup yazd. Herkes ondan sz etti. Yaz, anlayamadklar birok szckle dopdoluydu. Krlang, "Bu gece Msr'a gidiyorum," dedi. Bu dnceyle ii iine smyordu. Btn genel antlar ziyaret edip kilise kulesinin tepesinde uzun uzun oturdu. Nereye gitse sereler cvldaya cvldaya, birbirlerine, "Ne kibar bir yabanc..." dediler. Krlang da pek elendi. Ay dounca Mutlu Prens'in yanna dnd, "Msr'da grlecek iiniz var m? Hemen yola kyorum" diye seslendi. Prens, "Krlang, Krlang, kk Krlang," dedi. "Bir gececik daha kalmaz msn?" Krlang, "Beni Msr'da bekliyorlar" diye yant verdi, "Yarn arkadalarm ikinci alayana kadar uacaklar. Orada hasr otlarnn arasnda bir su aygr yatar. Koca granit bir taht stnde Tanr Memnon oturur. Btn gece yldzlara bakar, sabah yldz belirince bir sevin l atar, sonra da susar. leyin sar sar aslanlar su imeye rmak kysna gelirler. Yemyeil zebercetler gibi gzleri vardr. Grlemeleri alayann grlemesini bastrr. Prens, "Krlang, Krlang, kk Krlang" dedi, "Uzakta, kentin ta br banda, at arasnda bir gen

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • gryorum. zeri ktlarla rtl bir masaya abanm, yannda bardak iinde bir demet solgun meneke var. Salar kestane renginde kvrck, dudaklar ll gibi kpkrmz; iri, hlyal gzleri var. Tiyatronun ynetmeni iin bir oyun bitirmeye urayor. Ocakta ate yok. Alktan da gc kesilmi." Tertemiz yrekli krlang, "Bir gece daha beklerim. Bir yakut da ona m gtreyim?" dedi. Prens, "Ne yazk ki artk yakutum yok. Varm youm gzlerim. Gzlerim bin yl nce Hindistan'dan getirilmi bulunmaz gk yakuttandr. Birini karp ona gtr. Kuyumcuya satp yiyecek bir eyle ocakta yakacak odun alr ve oyununu bitirir." Krlang, "Prensiim, bunu yapamam," diye alamaya balad. Prens, "Krlang, Krlang, kk Krlang; nasl buyuruyorsam yle yap," dedi. Krlang Prens'in gzn alp renci'nin tavan arasna doru utu. Damda bir delik olduu iin ieri girmesi pek kolayd. Oradan ieri dalp odaya girdi. Gen elleriyle yzn kapamt; kuun kanat rpmalarn duymad. Ban kaldrnca gzel gk yakutu solgun menekelerin zerinde buldu. Gen, "Artk beenilmeye baladm," diye haykrd, "Beni ok beenen birindendir bu. imdi oyunumu bitirebilirim." Artk pek mutluydu. Krlang, ertesi gn limana indi. Byk bir geminin sereni stnde oturup gemicilerin koca koca sandklar iplerle ambarlardan karmalarn seyretti. Her sandk ktka, "Yssa, molaaa," diye haykryorlard. Krlang, "Msr'a gidiyorum," diye bard, ama kimse aldrmad, o da ay dounca Mutlu Prensinin yanna dnd: "Sizinle esenlemeye geldim" diye seslendi. Prens, "Krlang, Krlang, kk Krlang, bir gececik daha kalmaz msn?" dedi. Krlang, "K geldi, kavurucu kar da nerdeyse gelir. Msr'da yemyeil hurma aalarnn zerinde gne scaktr. Timsahlar da amurlarda yan gelip tembel tembel baknrlar. Arkadalarm imdi Baalbek Tapna'nda yuva yapyorlar. Pembeli beyazl kumrular onlar seyrede seyrede birbirlerine kar dem ekiyorlar. Prensiim, sevgili Prens, sizden ayrlmalym, ama sizi hi unutmayacam, nmzdeki lkyaz'a verdiklerinizin yerine iki gzel mcevher getiririm; al yakut, al gllerden daha krmz; gk yakut da, engin deniz gibi mavi olacak." Mutlu Prens, "Aaki alanda..." dedi, "... kk bir kibriti kz var. Kibritlerini su yoluna drd, hepsi bozuldu. Eve para gtrmezse babas dvecek. Kzcaz alyor. Ne ayakkabs var, ne orab, bacaz da ak. br gzm kar, ona ver de babas dvmesin." Krlang, "Yannzda bir gece daha kalrm," dedi, "Ama gznz karamam. Sonra bsbtn kr olursunuz." Prens, "Krlang, Krlang, kk Krlang, buyruumu yap" dedi. Krlang, Prens'in br gzn de alp aa doru frlad. Kibriti kzn yanndan szlp mcevheri avucunun iine brakverdi. Kz, "Ah, ne gzel cam paras!" diye glerek koa koa eve gitti. Sonra kk Krlang Prens'in yanna dnd, "imdi kr oldunuz" dedi. "Artk ben hep yannzda kalacam." Prens, "Hayr, kk Krlang," dedi, "Sen Msr'a gitmelisin." Krlang, "Hep yannzda kalacam," diye Prens'in ayann dibinde uykuya dald. Ertesi gn hep Prens'in omuzunda oturup ona yabanc lkelerde grdklerini anlatt. Nil'in kylarnda sra sra

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • dizilip krmz balklar avlayan kzl ibi kularndan; lde oturup her eyi bilen, kendisi de dnyayla yat yal Sfenks'ten; develerinin yannda kehribar tespih eke eke ar ar yryen tacirlerden; Ay dalarnn koskoca bir billura tapan, abanoz gibi kapkara kralndan; bir hurma aacnda uyuyup kendisini yirmi rahibe bal helvasyla besleten koca yeil ylandan; byk bir glde iri yayvan yapraklarn stnde yzp her zaman kelebeklerle savaan Yecc Mecclerden sz etti. Prens, "Sevgili kk Krlang, bana ok merakl eyler sylyorsun," dedi, "Ama en merakl ey, insanlarn aclar. Dknlkten byk hibir giz yok. Kentimin zerinde u da, kk Krlang, btn grdklerini bana anlat." Krlang kentin zerinde utu: yoksullar kap diplerinde otururken zenginlerin gzel evlerinde safa srdklerini grd. Karanlk ara yollara girip, kapkara sokaklara kaytsz kaytsz bakan a ocuklarn kt gibi yzlerini grd. Bir kprnn kemeri altnda iki kk ocuun kucak kucaa yatp birbirlerini stmaya altn grd. ocuklar, "Aman, ok az," dediler. Beki "Orada yatamazsnz," diye bard; onlar da yamur altnda gzden yittiler. Sonra dnp grdklerini Prens'e anlatt. Prens, "stm saf altnla kapldr," dedi, yaprak yaprak skp yoksullarma gtr; yaayanlar hep altnn insan mutlu edeceini sanrlar." Krlang, Mutlu Prens perian bir duruma gelinceye kadar altn yaprak yaprak skt. Yaprak yaprak yoksullara datt; ocuklarn benzine renk geldi ve sokaklarda glp oynamaya koyuldular, "Artk ekmeimiz var," diye haykrmaya baladlar. Derken kar bastrd, arkasndan da don. Sokaklar sanki gmtenmi gibi parl parl parlyordu. Upuzun buzlar evlerin saaklarndan billur hanerler gibi sarkyor, herkes krklerle dolayor, kk ocuklar da kpkrmz balklarla buz stnde kayyorlard. Zavall kk Krlang dke d, ama Prens'i brakmak istemedi; onu ok seviyordu. Ekmeki grmeden frnn dndaki ekmek ufaklarn topluyor; kanatlarn rpa rpa da snmaya alyordu. Ama sonunda leceini anlad. Ancak bir kez daha Prens'in omuzuna dek uabilecek gc kalmt. Hafife, "Hoakal, sevgili Prens," diyebildi, "Elinizi pmeme izin verir misiniz?" Prens, "Demek sonunda Msr'a gidiyorsun kk Krlang; buna sevindim. Burada uzun sre kaldn, ama beni dudaklarmdan pmelisin, nk seni seviyorum," dedi. Krlang, "Gittiim yer Msr deil" dedi, "Ben lmn ocana gidiyorum. lm de uykunun kardei deil mi?" Ve Mutlu Prens'i dudaklarndan pp ayaklarnn dibine l olarak dt. Tam o anda Mutlu Prens'in iinde bir ey krlm gibi artc bir atrt duyuldu. Kurundan yrei, tam ortasndan ikiye ayrlmt. Don'un pek sert olduu kesindi. Ertesi sabah erkenden Belediye Bakan, Belediye Meclisi yeleriyle birlikte aadaki alanda dolayordu. Stunun nnden geerken ban kaldrp yontuya bakt, "Vay, Mutlu Prens'e ne olmu byle?" dedi. Her zaman Belediye Bakan'nn sylediklerine uygun sz syleyen meclis yesi de, "Sahi, ne kla girmi?" diye haykrd; ikisi de, bakmak iin yontunun altlna ktlar.

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • Bakan, "Klcnn yakutu dm, gzleri gitmi, artk altnl da kalmam; dilenciden biraz iyi durumda..." dedi. yeler de, "Ya, dilenciden biraz iyi durumda" dediler. Bakan, "te ayaklarnn dibinde de bir ku ls!" diye srdrd konumasn, "Dorusu kularn burada lmesine izin verilemeyecei konusunda bir buyruk karmalyz." Belediye yazman bu dnceyi hemen yazd. Bunun zerine Mutlu Prens'in yontusunu yktlar. niversitede sanat profesr, "Artk gzel olmadna gre, yararl da deildir," dedi. Sonra yontuyu frnda erittiler. Bakan, madenle ne yapmak gerektiine bir karar vermek zere meclisi toplad; "Elbette baka bir yontu yaptrmalyz," dedi, "Bu da ancak benim kendi yontum olabilir." Meclis yelerinin her biri, "Benim yontum, benim yontum!" diye kavgaya tututu. Son iittiim zaman hl kavga ediyorlard. Dkm yerindeki iilerin ba, "Ne tuhaf ey! Bu kurun yrek bir trl frnda erimiyor; bari bir yana atalm," dedi ve iinde l kuun da bulunduu bir toz ynnn stne attlar. Tanr meleklerinden birine, "Bana kentteki en iyi iki eyi bulup getirin," dedi; melek de kurun yrekle l kuu gtrd. Tanr, "Doru semisiniz," dedi, "nk cennetimin bahesinde bu kk ku sonsuza dek tecek ve Altn lkemde Mutlu Prens beni kutsayacak." BLBL - GL Gen renci, "Al bir gl grrsem, benimle dans edeceini syledi. Ama btn bahemde bir tek bile al gl yok," diye alyordu. Blbl, Karamee'nin iindeki yuvasndan bunu duydu, yapraklarn arasndan bakp merak etti. Gen, alayarak, "Btn bahemde bir tanecik al gl yok!" diyordu; gzleri yala doluydu; "Ah u mutluluk ne hiten eylere bal! Btn akll insanlarn yazdklarn okudum, felsefenin btn gizlerine erdim de gene al bir gln yokluu yaamm altst ediyor." Blbl, "te sonunda gerek buldum," dedi, "Hi tanmadm halde gecelerce onun iin akdm, gecelerce onun destann yldzlara okudum, imdi kendisini gryorum. Salar smbl gibi koyu; dudaklar yreinin titredii gl gibi al. Ama tutku, yzn fildii gibi soldurmu, znt alnna damgasn vurmu. Gen renci, "Prens yarn gece balo veriyor," diye sylendi, "Sevgilim de gidecek. Al bir gl gtrebilirsem, gn aarncaya dek benimle dans edecek. Al bir gl gtrebilsem onu kollarmn arasna alacam, o ban omzuma dayayacak, elleri de avucumun iinde kalacak. Ama bahemde hi al gl yok; demek yapayalnz bir kede oturacam, o da yanmdan geecek, bana hi bakmayacak, gnlm krlacak." Blbl, "te gerek k bu," dedi, "Benim akdklarmn acsn o ekiyor; bana heves, ona yas. Ak alacak bir ey, kesinlikle! Zmrtlerden, yakutlardan daha deerli. ncilerle, lllerle deiilemez, pazara da karlamaz. Ne satclardan parayla alnabilir, ne de altn teraziyle tartlr..." Gen renci, "Saz takm sayvana geip telli sazlarn alacak, sevgilim de arpla kemann sesine uyup dans edecek. yle hafif dans edecek ki ayaklar bile yere demeyecek, sarayllar da evresine ecek, ama benimle

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • dans etmeyecek, nk ona verecek al glm yok," diye kendisini otlarn stne att ve elleriyle yzn kapayp alad. Kuyruu havada kk bir yeil Kertenkele, yanndan hzla geerken sordu: "Niye alyor?" Gne snnn demeti iinde titreyip duran Kelebek, "Sahi, niye?" dedi. Bir Papatya, yanndakine fsldad: "Evet niye?" Blbl yantlad: "Bir al gl iin alyor." Hepsi bir azdan, "Al gl iin mi?" diye bardlar, "Ne gln ey!" Kk Kertenkele de pek alayc bir eydi, kahkahayla gld. Ama Blbl, renci'nin zntsndeki gizi anlad; mee aacnda sessiz sessiz oturup akn gizemini dnd. Birdenbire boz kanatlarn ap kendini havaya brakt. Aal yamalarn iinden bir glge gibi baheyi dolat. imen tarhn ortasnda gzel bir gl fidan vard. Blbl bunu grnce srgnlerinden birinin zerine kondu: "Bana al bir gl ver de, sana en gzel arkm okuyaym," dedi. Fakat fidan ban iki yana sallad: "Benim gllerim beyazdr" diye yant verdi, "Denizin kp gibi, dalarn stndeki karlardan daha beyaz. Ama eski gne saatinin evresinde yetien kardeime git. Belki istediini o verebilir." Blbl de eski gne saatinin evresinde yetien gl fidanna gitti. "Bana al bir gl ver de, sana en gzel arkm okuyaym," diye seslendi. Ama fidan ban iki yana sallad: "Benim gllerim sardr" diye yant verdi, "Kehribar bir taht stnde oturan deniz kznn salar gibi sar. Trpanclar trpanlaryla gelinceye dek ayrlkta alan altn top ieinden daha sar. Ama renci'nin penceresinin altnda yetien kardeime git, belki istediini o verebilir." Blbl de renci'nin penceresinin altnda yetien gl fidanna gitti: Ama fidan ban iki yana sallad: "Benim gllerim aldr" diye yant verdi, "Kumrunun ayaklar gibi al; okyanusun kovuklarnda sere serpe dalgalanan mercan kanatlarndan daha al. Ama, k damarlarm kavurdu, don tomurcuklarm kopard, bora dallarm krd. Bu yl artk hi gl veremeyeceim." Blbl, "Btn istediim al bir gl!" diye haykrd; "Bir tanecik al gl! Onu elde etmemin hibir yolu yok mu?" Fidan, "Bir yol var dedi. "Ama, yle korkun ki sylemeyi gze alamyorum." Blbl, "Syle, ben korkmam," dedi. Fidan, "Al bir gl istiyorsan, onu kendin ay nda mzikten yaratp, kendi yreinin kanyla boyayacaksn. Yreini bir dikene dayayp bana ark okumalsn; diken yreini delmeli, senin can kann da benim damarlarmdan ieri boalp benim olmal." Blbl, "Bir al gl iin lm ok yksek bir paha," diye haykrd, "Btn evrende yaam ok deerli. Yeil koruda oturup, altn arabasnda gnei, inci arabasnda da ay seyretmek ne gzel! Karaalnn baygn kokusu tatl, koyaklara gizlenen mavi boru iekleri ho, krlarda biten fundalar sevimli. Fakat gene de ak, yaamdan stn. Sonra insan yreinin yannda bir kuun yrei nedir ki?" Ve boz kanatlarn ap kendisini havaya brakt. Bahenin zerinden bir glge gibi silindi, bir glge gibi aal yamatan indi. Hl gen renci, brakt yerde, imende yatyordu; gzel gzlerindeki yalar da hl kurumamt. Blbl, "Mutlu ol!" diye haykrd, "Mutlu ol; al gle kavuacaksn! Ben onu ay nda mzikten yaratp kendi

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • yreimin kanyla boyayacam. Buna karlk, senden btn istediim gerek bir k olman; nk, felsefe aklldr ama ak felsefeden de aklldr; g korkuntur ama ak gten daha korkuntur. Kanatlar alev rengindedir, alevle boyal vcudu vardr; dudaklar bal kadar tatl, soluu karanfil buhuru gibidir." renci, imenden ban kaldrp bakt ve dinledi, ama blbln kendisine ne sylediini anlayamad, nk o ancak kitaplarda yazl eyleri bilirdi. Ama Mee aac anlad, zld; nk kendi dallar arasnda yuva kuran Blbl'e pek dknd. "Bana," dedi, "Son bir ark oku, nk sen gidersen pek kimsesiz kalacam." Ve Blbl, Mee aacna ark okudu, sesi gm bir testiden dklen suyun sesini andryordu. O arksn bitirince renci kalkt, cebinden bir defterle bir kurun kalem ekip kard. Aalktan karken kendi kendine, "Blbln gzel bir grnm var, bu yadsnamaz; ama duygusu var m? Hi sanmam. Tpk birok sanat gibi, batan baa syleyi; itenlii hi! Bakas iin zveride bulunmaz, btn dncesi mzik; herkes de bilir ki sanat bencildir. Gene de kabul etmek gerek ki sesinde baz gzel ezgiler var. Yazk, bunlarn hibir anlam yok; hibir ie de yaramyor," diyerek odasna gidip kk ot yatana uzand ve sevgilisini dnmeye balad, az sonra da uykuya dald. Gkyznde ay grnnce, Blbl, gl fidanna gidip gsn dikene dayad. Btn gece gs dikende tt, buz gibi billur ay da sarkp onu dinledi. Btn gece tt, diken gsnden ieri girdi ve can kan vcudundan ekildi. lkin olanla kzn iinde doan ak akd ve Blbl'n arklar birbiri arkasna sralandka gl fidannn en st srgnnde yaprak yaprak nefis bir gl ald. nce uuk bir rengi vard, rmaklarn zerine serilen sis gibi uuk, sabahn ayaklar gibi soluk, ilk alacakaranln kanatlar gibi gmtendi. Bir gln gm bir aynaya vuran yansmas, gm bir suya vuran glgesi naslsa, gl fidannn en st dalnda alan gl yleydi. Ama, Gl fidan Blbl'e, "Dikene daha sk yaslan," diye seslendi, "Daha sk yaslan kk Blbl, daha sk yaslan, yoksa gl bitmeden gn doacak." Blbl dikene daha sk yasland ve t kat kat ykseldi, nk erkekle kzn ruhundaki tutkunun douunu akyordu. Ve gln yapraklarn hafif bir pembelik brd; tpk gelinin dudaklarn ilk pnde gveyin yzn kaplayan pembelik gibi. Ama, daha diken gln yreine dememi, gln yrei de beyaz kalmt; nk gln yreini ancak bir blbln yreindeki kan kzartabilirdi. Fidan, Blbl'e, "Daha sk yaslan," diye seslendi, "Daha sk yaslan kk Blbl, daha sk yaslan, yoksa gl bitmeden gn doacak." Blbl dikene daha sk yasland, diken de Blbl'n yreine dedi ve btn vcudunda bir ac rperdi. Yana yana acd, ac ac tt; nk lmle tamamlanan ak, mezarda lmeyen ak akyordu. Nefis gl kzard, tpk dou havasnn gl gibi, yapraklarnn evresi kpkrmzyd, kpkrmz yrek, yakut gibiydi. Ama Blbl'n sesi hafifledi, kanatlar titremeye balad, gzne bir perde geldi, arks gitgide soldu, soldu,

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • boazna bir ey dmlenir gibi oldu. Son cokun bir ezgi sald, beyaz ay iitti, tan unuttu, gkyznde kalakald. Al gl duydu, btn vcudu cokuyla rperdi ve yapracklarn souk sabah havasna serdi. Yank onu krlardaki eflatun maarasna tad, uyuyan obanlar dlerinden ayrd; rman sazlar zerinden esti, onlar da haberi denize gtrd. Fidan, "Bak, bak!" dedi, "Artk gl tamamland." Ama Blbl yant vermedi; nk uzun ayrlarn iinde, yreinde diken, cansz yatyordu. renci, leyin penceresini ap darya, "Aman ne esiz bir talih!" diye haykrd, "te al bir gl! Btn mrmde hi byle bir gl grmedim. yle gzel ki kesinlikle uzun, Latince bir ad vardr." Ve uzanp gl kopard. Sonra apkasn giyip elinde glle koa koa profesrn evine gitti. Profesrn kz kapnn nnde oturmu, bir makaraya mavi ipek saryor, kpei de ayann dibinde yatyordu. renci, "Al bir gl getirirsem benimle dans edeceinizi sylemitiniz," dedi, "te btn dnyann en al gl. Bu gece tam yreinizin stne takacaksnz, biz dans ederken sizi nasl sevdiimi o anlatacak." Fakat kzn kalar atld. "Galiba giysime yaramayacak," yantn verdi, "Sonra Saray Bayazman'nn yeeni bana ok gzel bir mcevher gndermi, herkes de bilir, mcevherler ieklerden ok pahaldr." renci fkeyle, "Vallahi pek iyilikbilmezmisiniz," diye gll sokaa frlatt; gl oradan su yoluna dt ve zerinden bir arabann tekerlei geti. Kz, "yilikbilmez ha?" diye bard, "Ben size bir ey syleyim mi? Siz pek kabasnz; peki, siz kim oluyorsunuz? Bir renci paras. Eminim, ayakkabnzda Bayazman'n yeenindeki gibi gm toka bile yoktur," dedi ve sandalyesinden kalkp eve girdi. renci dar karken, "Ak ne de sama bir eymi" dedi, "Mantn yars kadar bile yarar yok; nk hibir eyi kantlamyor, sonra hep olmayacak eylerden birini sylyor, insan da doru olmayan eylere inandryor. Dorusu hibir pratik yarar yok. Hem bu yzylda pratik olmak her eyin ba... Ben gene felsefeye dnp metafizikle uraaym," diye odasna gitti ve koskaca, tozlu bir kitap karp okumaya balad. BENCL DEV ocuklar her akam okuldan ktktan sonra gidip Dev'in bahesinde oynarlard. Yemyeil, yumuack otlarla kapl, geni, gzel bir baheydi. tede beride iri gzel iekler ayrn zerinden yldzlar gibi bakard. lkyazda pembeli incili iekler ap, gze bol bol meyve veren on iki de eftali aac vard. Kular aalara dizilir, tatl tatl yle telerdi ki ocuklar dinlemek iin oyunlarn brakrlard. Birbirlerine, "Burada ne kadar eleniyoruz!" diye barrlard. Bir gn Dev dnverdi. Arkada Kornval Umacs'n ziyarete gitmiti. Yannda yedi yl kalm, yedi yl bitince btn syleyecekleri de bitmiti; nk szleri snrlyd, artk kendi kalesine dnmek istedi. Gelir gelmez de ocuklarn bahede oynadklarn grd. Kaba, kaln bir sesle, "Ne yapyorsunuz burada?" diye bard; ocuklar da katlar. Dev, "Benim bahem, benim bahemdir! Kim olsa bunu anlar. Kendimden baka hikimsenin de orada

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • oynamasna izin vermem!" diye bahenin evresine koskoca bir duvar rd. zerine de bir duyuru tahtas ast. DUVARI AANLAR CEZALANDIRILACAKTIR. O, pek bencil bir devdi. Artk zavall ocuklarn oynayacak yerleri yoktu. Yolun stnde oynamay denediler, ama yol pek tozlu hem de sert talarla doluydu. Bu da hi holarna gitmedi. Derslerden sonra yksek duvarn evresinde dolar, ierdeki gzel baheden konuurlar, birbirlerine "Ah orada nasl da elenirdik!" derlerdi. Derken lkyaz geldi, btn krlar kk kk kularla doldu. Yalnzca Bencil Dev'in bahesinde mevsim hl kt. ocuklar yok diye kular orada tmek istemedi. Aalar iek amay unuttu. Yalnzca gzel bir iek ayrlar arasndan ban karp bakt, ama duyuru tahtasn grnce ocuklar iin yle zld ki yeniden ban topraa sokup uykuya vard. Honut olanlar yalnzca Kar ve Don'du; "lkyaz bu baheyi unutmu. Artk btn yl burada otururuz," diye bartlar. Kar koskoca beyaz yamsyla ayrlar rtt; Don da, btn aalar gmle kaplad. Sonra Karayeli de yanlarna ardlar, o da geldi. Krklere brnmt, bahede gr gr grleyip baca klhlarn yerlere devirdi, "Buras pek elenceli bir yer!" dedi, "Dolu'yu da armalyz." Dolu da geldi; o da her gn saat kalenin damnn stndeki arduvaz kiremitlerden birounu krncaya dek takrdayp durdu. Sonra olanca hzyla bahede koa koa dnd, dnd. Kuruniler giyinmiti; soluu da buz gibiydi. Bencil Dev penceresinde oturup bembeyaz, souk bahesine bakarken, "lkyaz neden byle gecikti anlamyorum," dedi, "Dilerim hava deiir." Ama, artk ne lkyaz geldi ne de yaz. Gz her baheye altn meyveler verdi, ama Dev'in bahesine hibir ey vermedi, "O ok bencil!" dedi. Artk oras hep kt. Karayel'le Kar, Dolu'yla Don aalarn arasnda dans edip durdular. Bir sabah Dev yatakta uyank yatarken gzel bir ezgi duydu. Kulaklarna ylesine tatl tatl geliyordu ki krallk orkestras geiyor sand. Bu, penceresinin dnda ten kk bir keten kuuydu. Bahesinde ku sesi duymayal yle uzun bir zaman olmutu ki, bu ona dnyann en duyulmam mzii gibi geldi. O zaman Dolu, bann zerinde dansn brakt, Karayel'in grlts dindi ve ak pencereden ieri baygn bir koku sindi. Dev, "Sonunda sanrm lkyaz geldi" diye yatandan atlayp dar bakt. Ne grsn? En grlmemi bir grnm. Duvarn kk bir deliinden ocuklar ieri girivermiler, aalarn dallarnda oturuyorlard. Grebildii her aata kck bir ocuk vard. Aalar da ocuklarn geri gelmesiyle yle honut olmulard ki batan baa ieklere brnm, ocuklarn balar zerinde kollarn sallyorlard. Kular uua uua nee iinde cvldyor, yemeyil ayrlarn iinden de kr iekleri balarn karm, glyorlard. Grlmemi bir grnmd. Yalnzca bir ke hl kt. Bu, bahenin en uzak kesiydi, tam orada bir ocuk duruyordu. yle kckt ki aacn dallarna yetiemiyor, evresinde dnp dolayor, ac ac alyordu.

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • Zavall aa hl Don'la ve Kar'la kaplyd, zerinde de Karayel esiyor, grlyordu. Aa, "Hadi, k kk!" diye dallarn elinden geldiince indiriyordu, ama ocuk pek miniminiydi. Dev darya bakarken yrei iin iin eridi. "Nasl da bencilmiim!" dedi, "Niin lkyaz'n buraya gelmek istemediini imdi anlyorum. u zavall yavrucuu aacn stne karaym; sonra da duvar ykarm, bahem artk sonsuza dek ocuklarn oyun yeri olur." Yaptklarna iyice piman olmutu. Usul usul merdivenden aa inip baheye kt. Ama ocuklar onu grnce yle korktular ki hep katlar. Ve baheye k geri dnd. Yalnzca o kk ocuun gzleri yala yle dolmutu ki Dev'in geldiini gremedii iin kamad. Dev de arkasndan gizlice yaklap yavaa onu ellerinin arasna ald ve aacn stne koyuverdi. Aa hemen iekler at, kular gelip zerinde tt. ocuk iki kolunu Dev'in boynuna sarp onu pt. teki ocuklar da artk Dev'in eskisi gibi kt olmadn grnce koa koa geri dndler, onlarla birlikte lkyaz da geldi. Dev, "Artk buras sizin baheniz, kk yavrular," dedi ve koca bir balyoz alp duvar ykt. Saat on ikide insanlar arya giderken grp grecekleri en gzel bahede Dev'i ocuklarla oynuyor buldular. ocuklarla Dev, btn gn oynadlar. Akam olunca Dev'e hoakal demeye geldiler. Dev, "Ama, kk arkadamz nerde? Hani aaca kardm ocuk?" diye sordu. Dev, kendisini pt iin en ok onu sevmiti. ocuklar, "Bilmiyoruz, gitmi," diye yant verdiler. Dev, "Ona syleyin, yarn kesinlikle gelsin," dedi; ama ocuklar onun nerede oturduunu bilmediklerini, kendisini bundan nce hi grmediklerini sylediler; Dev pek zld. Her akam okul kapannca, ocuklar gelip Dev'le oynuyorlard. Ancak Dev'in sevdii kk ocuk artk hi grnmyordu. Dev btn ocuklara iyi davranyordu, ama gene ilk dostunu zlyor, sk sk ondan sz edip, "Ah onu nasl da grmek istiyorum," diyordu. Yllar geti, Dev pek yaland, gten dt. Artk koup oynayamyor, kocaman bir koltukta oturup ocuklarn oyununa bakyor, bahesiyle vnyordu; "Birok gzel ieim var," diyordu, "ama btn ieklerin en gzeli ocuklar." Bir k sabah giyinirken dar bahesine bakt. Artk K'tan nefret etmiyordu, nk bu, yalnzca lkyaz uyuyor, iekler de dinleniyor demekti. Birdenbire gzlerini aknlkla ovuturdu bakt, bakt. Byle bir eyi hi grmemiti: Bahenin en uzak bir kesinde, gzel beyaz ieklere brnm bir aa vard. Dallar altndand, her birinden gm yemiler sarkyor, altnda da sevdii kk ocuk duruyordu. Dev byk bir sevin iinde merdivenlerden aa kotu, acele acele bahenin br ucuna geip ocuun yanna vard. yice yaklanca yz fkeyle kpkrmz kesildi, "Seni yaralamaya kim cesaret etti?" dedi. nk ocuun avularnda ikier tane ivi izi vard, iki ivi izi de ayaklarnda. Dev, "Seni yaralamaya kim cret etti?" diye bard, "Syle de kocaman klcm alp onu haklayaym." ocuk, "Yo, bunlar sevginin yaralar," dedi. Dev, "Sen kimsin?" derken stne garip bir korku kt ve ocuun nnde dize geldi. ocuk Dev'e glmsedi, "Siz beni bir kerecik bahenizde oynattnz, bugn ben de sizi kendi baheme, cennete

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • gtreceim," dedi. ocuklar akam koa koa ieri girdikleri zaman batan baa beyaz ieklere brnm aacn altnda Dev'in lsn buldular. CANDAN DOST Bir sabah yal Su Faresi ban deliinden kard. Prl prl boncuk gibi gzleri, dimdik kuruni byklar vard, kuyruu da upuzun kara bir lastik paras gibiydi. Kck rdekler havuzda yzyor, tpk sar kanaryalara benziyorlard. Kpkrmz bacakl, duru beyaz anneleri onlara suyun zerinde nasl tepetaklak durulacan retiyordu. "Tepetaklak duramadka hibir zaman yksek bir toplumda bulunamazsnz," deyip duruyor, ikide bir de bunun nasl yaplacan gsteriyordu. Ama kk rdekler annelerine hi aldrmyorlard. yle kktler ki, toplum iinde bulunmann ne gibi yararlar olacan anlayamyorlard. Yal Su Faresi, "Ne dikbal ocuklar, dorusu boulmay hak ediyorlar," diye bard. Anne rdek, "Hi de deil! Herkes acemilik eker. Anneler babalar da pek sabrl olamyor," diye yant verdi. Su Faresi, "O, analk babalk duygusundan hi haberim yok," dedi, "Ben aile adam deilim, imdiye dek hi evlenmedim, dorusu niyetim de yok. Ak kendine gre iyi bir ey, ama dostluk daha da iyi. Gerekten yer yznde candan bir dostluktan daha soylu ve az grlr hibir ey bilmiyorum." Orackta bir st aacndan btn konuulanlar dinleyip duran yemyeil bir Ketenkuu, "Ya candan bir dostun grevleri konusunda dnceniz nedir, ltfen syler misiniz?" diye sordu. rdek de, "Evet, benim de renmek istediim ite bu" diye havuzun br ucuna kadar yzp ocuklarna iyi bir rnek verebilmek zere tepe aa durdu. Su Faresi, "Ne budalaca bir soru!" diye bard, "Candan dostumun elbette benim iin cann bile verebilmesini beklerim." Kk ku gm srgnn stnde sallana sallana minimini kanatlarn rparak "Buna karlk ya siz ne yaparsnz?" dedi. Su Faresi, "Anlamyorum" diye yant verdi. Ketenkuu, "Size bu konuda bir masal syleyeyim," dedi. Su Faresi, "Masal benim hakkmda m?" diye sordu, "yleyse dinlerim; nk uydurma eylerden pek holanrm." Ketenkuu, "Size uyarlanabilir," diye aa doru uup suyun kysna kondu ve Candan Dost'un yksn anlatt. "Evvel zaman iinde," dedi, "Hans adnda bir ocuk varm." Su Faresi, "Sayda srada bir ey miymi bari?" diye sordu. Ketenkuu, "Yok," dedi, "Hi de sayda srada filan deilmi; temiz yreiyle iyi huylu insanlara zg yusyuvarlak, tuhaf yznden baka farkl bir eyi yokmu. Kk bir ky evinde tek bana oturur, her gn bahesinde alrm. Btn lkede, onunki gibi gzel bahe yokmu. Hsnyusuflar, ebboylar, obankeseleri, Katmerli Dn iekleri orda yetiirmi. Mor amglleri, Sargller, Leylaklar, altn sars Zara Lleleri, idemler, mor, beyaz Menekeler orda bulunurmu, Hasekikpesi, Hanmgmlei, Tere, Mercankk,

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • Fesleen, uha iei, Tuaahi Zamba, Altntop iei, Katmerli Karanfil, aydan aya her zaman seyredilecek gzel eyler, koklanacak gzel kokularn bulunmas iin, zamanlar geldike birbiri arkasndan orada aar, orada alrm. Kk Hans'in (*) birok dostu varm, ama en candan dostu Deirmenci Koca Hugh'ymu (sylenii: Hiyu). Evet, zengin Deirmenci Hans'in yle candan dostuymu ki, duvardan uzanp koca bir demet iek ya da bir tutam yeillik koparmadan, ya da yemi mevsimiyse ceplerini eriklerle, kirazlarla doldurmadan gemezmi. Deirmenci, 'Gerek dostlarn hi ayrs gayrs olmamal,' der, Hans de ban sallayp glmser, bu denli yksek dnceli bir dostu olduu iin vnrm. Kimileyin komular hakl olarak, zengin Deirmenci'nin deirmeninde yz uval birikmi unu, alt tane salam inei, bir koca sr yn koyunu olduu halde nasl olup da kk Hans'e karlk olarak hibir ey vermeyiine aarlarm; ama Hans byle eylerle kafasn yormaz; hibir ey ona Deirmenci'nin gerek dostluun zveriye dayand konusunda syledii btn bu duyulmam eyleri dinlemekten daha fazla zevk vermezmi. te kk Hans bahesinde bylece alp durmu. Ilkyazda, yazn, gzn pek keyifli olurmu; ama k gelip de arya gtrecek yemii, iei kalmaynca soukla alktan epey sknt eker, ou akamlar birka tane armut kurusu ya da etin cevizden baka yiyecek bir ey bulamadan yatmak zorunda kalrm. Sonra Deirmenci hi kendisini grmeye gelmedii iin son derece yalnzlk ekermi. Deirmenci, karsna, 'Kar srdke benim kk Hans'e gitmemin hi yarar yok,' dermi, 'nk insanlar skntdayken kendi hallerine braklmal, konuklarla zlmemeli. te benim dostluk anlaym bu; doallkla bunda haklym da. lkyaza dein bekler, o zaman kendisini ziyaret ederim, o da bana koca bir sepet dolusu meneke gl vermek olanan bulur; bu onu yle honut eder ki.' Kars da bol am atei karsndaki kocaman koltuundan, 'Bakalarn nasl da ok, ama nasl da ok dnyorsunuz, sizin dostluk konusunda sylediiniz szleriniz en byk ikram. Vallahi Rahip Efendi bile katl konakta oturup kk parmana da altn yzk takt halde, sizin gibi gzel sz bulup syleyemez,' dermi. Deirmenci'nin en kk olu, 'Ama kk Hans' buraya aramaz mydk? Zavall Hans skntdaysa "poridge"imin (*) yarsn ona verir, beyaz tavanlarm gsterirdim!' diyecek olmu. Deirmenci, 'Ne sersem ocuksun!' diye barm, 'Seni okula gndermenin yararn bir trl anlayamyorum; hibir ey rendiin yok. Kk Hans buraya gelip scack ateimizi, tatl yemeimizi, koskoca f dolusu arabmz grse kskanr; kskanlk da pek korkun bir eydir; insann ahlakn bozar. Elbette kk Hans'in ahlaknn bozulmasna raz olamam. Ben onun en iyi dostuyum, hep ona gzkulak olur, hibir bakmdan ktle kaplmamasna dikkat ederim. Sonra Hans buraya gelse, belki benden biraz dn un isteyiverir, ben de veremem. Un baka, dostluk baka; bu iki eyi birbiriyle kartrmamal. Ya, bu szcklerin yazmlar da ayr, anlamlar da. Bunu herkes bilir.'

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • Deirmenci'nin kars, kendisi iin koca bir barda az aza scak birayla doldurarak 'Ne gzel sylyorsunuz; bam sanki arlat. Tpk kilisedeymiim gibi,' demi. Deirmenci, 'nsanlar arasnda iyi davranan pek oktur ama iyi sz syleyen az. Bu da sz sylemenin daha g bir ey olduunu gsterir. Hem ayn zamanda ince bir itir bu,' diye yant vermi ve masann br yannda utancndan kpkrmz kesilip ban nne emi, gzyalarn aynn iine aktmaya balayan kk oluna dik dik bakm. Bununla birlikte, ocuk o kadar kkm ki onu ho grmelisiniz." Su Faresi, "yknn sonu bu mu?" dedi. Ketenkuu, "Deil elbet," diye yant verdi, "Bu daha balangc." Su Faresi, "yleyse siz amzdan ok geri kalmsnz. Bugnlerde her ykc masaln sonundan balyor, sonra balangc geliyor ve ortasnda bitiyor. Yeni anlatm yntemi, bu. Geen gn bunu genten biriyle havuzun evresinde dolaan bir eletirmenden iittim. Bu konudan uzun uzadya sz etti, kesinlikle haklyd derim; nk mavi gzl, sasz plak kafas vard. Sonra, gen ne zaman bir dncesini sylese, "Puh!" diye yant veriyordu. Ama anlatn bakalm u yky. Deirmenci pek houma gitti. Benim de trl trl gzel duygularm vardr. Bu nedenle aramzda derin bir yaknlk var." Ketenkuu kimileyin bir ayann, kimileyin teki ayann stnde srayarak anlatmay srdrm: "K bitip meneke glleri solgun sar yldzlarn amaya balar balamaz, Deirmenci gidip kk Hans'i grmek istediini sylemi. Kars, 'Ya, ne kadar iyi yreiniz var. Hep bakalarn dnyorsunuz. iekler iin u byk sepeti de alverseniz,' demi. Deirmenci deirmenin kanatlarn salam demir bir zincirle birbirine balayp kolunda sepetle yokutan aa inmi, 'Hayrl sabahlar olsun kk Hans,' demi. Kk Hans bel kreine dayanp az kulaklarna vararak yant vermi: 'Hayrl sabahlar olsun.' Deirmenci, 'E, kn ne yaptnz bakalm?' diye sormu. Hans, 'Bunu sormanz ne byk incelik; dorusu byk iyilik,' diye haykrm, 'Vallahi k pek skntl geirdim, ama artk lkyaz geldi, ben de honutum, ieklerimin hepsi de pek iyi.' Deirmenci, 'Kn bir dziye sizi konuur, ne durumda olduunu merak ederdik Hans,' demi. Hans: 'Ne byk incelik; ben de artk beni unuttunuz diye sanki korkuyordum.' Deirmenci: 'Dorusu atm size Hans. Gerek dost asla unutmaz. te olaanstlk burada, ama korkarm siz yaamn iirini anlamyorsunuz. Sizin meneke glleri de gitgide ne kadar gzelleiyor?' Hans: 'Ya, elbette gzel; hem byle bol olmas da benim iin byk bir talih dorusu. arya gtrp Belediye Bakan'nn kzna satacam; parasyla da el arabam geri alacam.' 'El araban geri mi alacaksn? Yoksa sattn m onu? Ne budalaca bir i.' Hans, 'E, ne yapaym? Satmak zorunda kaldm,' demi, 'Gryorsunuz, k benim iin pek kt zamand. Dorusu ekmek almaya param yoktu. Ben de ilkin yabanlk ceketimin gm dmelerini sattm, sonra gm ksteimi, ondan sonra byk ubuumu, en sonunda da el arabam sattm. Ama artk onlarn hepsini geri alacam.'

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • Deirmenci, 'Hans, sana benim el arabam veririm,' demi, 'Dorusu pek o denli yeni deil; bir yan kopmu, tekerlek parmaklarnda da bir bozukluk var; ama gene de sana veririm. Biliyorum, bu benim iin byk bir zveri. Ondan ayrldm iin birok kimse beni adamakll aptal sanacaklar, ama ben bakalarna benzemem; cmertlik dostluun zdr derim. Hem sonra, kendim iin yeni bir el arabam daha var. Evet, gnln rahat olabilir. Sana el arabam veririm.' 'Bu dorusu byk bir zveri...' diye Hansciin tuhaf, yuvarlack yz batan baa neeyle parlam, 'Ben onu kolay onarrm, evde bir yaprak tahtam var.' Deirmenci: 'Bir yaprak tahta m? Ya! Benim ambarn dam iin tam aradm ey. Koskoca bir delii var, kapatamazsam btn zahire slanacak. Talihim varm ki bunu syledin! Ne tuhaf, bir iyilik baka bir iyilii douruyor. Ben sana el arabam verdim, imdi de sen bana tahtan vereceksin. Elbette el arabas tahta parasndan ok daha deerlidir; ama gerek dostluk byle eylere nem vermez. Hadi unu getiriver de hemen bugn ambarda ie koyulaym.' Kk Hans, 'Elbette,' diye koa koa sundurmann altna girmi, tahtay ekip karm. Deirmenci bakp, 'Pek byk bir tahta deilmi, korkarm ambarmn damn onardktan sonra, arabaya eklemek iin sana hibir ey kalmayacak,' demi, 'Ancak, bu benim suum deil, imdi sana el arabam verdim; elbette sen de buna karlk biraz iek verirsin. te sepet, kuzum azna dek dolduruver.' Hans, keyfi kaarak sormu: 'Azna dek mi?' nk sepet dorusu pek bykm. Doldursa pazara kacak hibir iek kalmayacan anlam. Gm dmelerini geri almak iin de ii iine smyormu. Deirmenci: 'E, dorusu, ben sana el arabam verdiime gre, sanrm birka iek istemek pek ok saylmaz; belki yanlyorum; ama dostluk, gerek dostluk, ne olursa olsun kendini dnmekten ok uzaktr.' Hans, 'Sevgili dostum, en iyi dostum! Bahemdeki btn iekler sizin olsun; ne zaman olsa, gm dmelerimden nce sizin gzel dncelerinize kavumak isterim,' diye koa koa btn o gzel meneke gllerini koparp Deirmenci'nin sepetini doldurmu. Deirmenci, 'Hoakal kk Hans,' diyerek omuzunda tahta, kolunda sepet, yokutan kmaya koyulmu. Kk Hans de, 'Gle gle' deyip keyifli keyifli topra bellemeye balam; el arabas nedeniyle yle honutmu ki. Ertesi gn birka hanmelini sayvandaki ivilere tuttururken Deirmenci'nin sesini duymu; yoldan onu aryormu; hemen merdivenden atlam, aa koup duvarn zerinden bakm. Deirmenci srtnda koca bir uval unla ordaym. 'Hansciim, zahmet olmazsa u un uvaln benim hatrm iin pazara kadar gtrr msn?' demi. Hans, 'Vah vah! Valla bugn iim ok. Btn sarmaklarm duvara ivilemem, btn ieklerimi sulamam, btn ayrlar toplamam gerek,' demi. Deirmenci, 'E, dorusu benim sana el arabam vereceimi dnnce...' demi, '..geri evirmek hi de dosta bir davran olmaz.' Kk Hans, 'Ooo, byle sylemeyin. Dnya bir araya gelse ben dostlua aykr bir davranta bulunmam,' diye

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • seslenip koa koa kasketini almaya gitmi. Sonra srtnda koca uvalla ezile ezile yola dm. Hava ok scak, yol da pek tozluymu, Hans yle yorulmu ki, altnc mil tana varmadan oturup dinlenmek zorunda kalm. Ama yine de yreklilikle yola dzlp sonunda pazara varm. Biraz orada bekledikten sonra o bir uval unu pek iyi bir fiyatla satm, sonra hemen eve dnm; nk gecikirse yollarda hrszlara raslamaktan korkuyormu. Kk Hans yataa yatarken, kendi kendine, 'Gnm boa gitti, ama iyi ki Deirmenci'yi krmadm; en iyi dostum o, sonra el arabasn da bana verecek,' diye dnm. Ertesi sabah Deirmenci erkenden bir uval ununun parasn almaya gelmi, kk Hans yle yorgunmu ki hl yataktaym. Deirmenci, 'E vallahi,' demi, 'Pek tembelmisin. Dorusu el arabam vereceimi dnerek daha ok alacan sanyordum. Haylazlk gnahtr; dostlarmdan hibirin aylak ya da miskin olmasn, elbette istemem. Benim sana kar apak sz sylememe gcenmezsin ya! Elbette senin dostun olmasam bunu aklma bile getirmem. nsan, demek istediini olduu gibi sylemeyecek olduktan sonra dostluun ne yarar olur? Kim olsa parlak eyler syleyerek gze girip dalkavukluk etmeye abalar. Ama gerek dost, hep hoa gitmeyecek eyler syler ve zmekten ekinmez. Gerek bir dost da elbette bylesini yeler; nk, ancak o zaman iyilik ettiini anlar.' Kk Hans gzlerini uuturup gecelik takkesini bandan atarak, 'ok zldm,' demi, 'Ama yle yorgundum ki yatakta biraz yatp ten kular dinlemek istedim. Bilir misiniz? Kular dinledikten sonra, her zaman daha iyi alrm.' Deirmenci eliyle Hans'in srtna vurarak, 'Ya, buna ok honut oldum, nk giyinir giyinmez deirmene gelip hatrm iin, u benim ambarn damn onarver, diyecektim.' Zavall kk Hans gidip bahesinde almay yle zlyormu ki. Ancak, kendisine bu denli dostluk gsteren Deirmenci'yi de krmak istemiyormu. Utanp ekinen bir sesle, 'Bugn iim olduunu sylersem dostlua aykr bir ey yaptm kansna m varrsnz?' diyecek olmu. Deirmenci, 'E, dorusu el arabam sana vereceimi dnrsem, bu isteim hi de ok bir ey deil; ama geri evirirsen, elbet gidip onu kendim yaparm,' demi. Kk Hans 'O, hibir zaman...' diye yatandan atlam ve giyinip ambara gitmi. Btn gn gne batncaya kadar orada alm. Gne batarken de Deirmenci ne yaptn grmeye gelmi. Deirmenci en bir sesle, 'E, demek ki delii onardn ha, kk Hans?' diye seslenmi. Kk Hans merdivenden inerken, 'yice onarld,' diye yant vermi. Deirmenci, 'Ah, insann bakalar iin yapt i gibi zevkli hibir ey yoktur!' demi. Kk Hans oturup alnn silmi: 'Sizin szlerinizi dinlemek elbet byk bir talih; ama sanrm sizin bu gzel dnceleriniz gibi dnceler bana hi gelmeyecek?' Deirmenci, 'Yoo, gelir, sana da gelir,' demi, 'Yalnzca biraz daha zorlua katlanmal. u anda, dostluun ancak uygulamasn gryorsun, bir gn kuramn da elde edersin.' Kk Hans, 'Sahi mi sylyorsunuz?' diye sormu.

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • Deirmenci, 'Hi kukusuz,' diye yant vermi; 'Ama, dam onardna gre, artk eve gidip rahat etsen daha iyi edersin, nk yarn da koyunlarm daa gtrvermeni isteyeceim.' Zavall kk Hans bu sze kar bir ey sylemekten ekinmi. Ertesi gn de Deirmenci koyunlarn erkenden ky evine dek getirmi, Hans de onlarla birlikte da yolunu tutmu. Oraya varp gelinceye dek btn gn gemi; geri dndnde de yle yorgun dm ki, daha koltuunda otururken uyuyakalm; ancak ertesi gn, gpegndz, ortalk aydnlkken uyanm. 'Bahede ne gzel vakit geireceim,' diyerek hemen ie koyulmu. Ama, hep bir ey kyor, bir trl ieklerine bakamyormu, nk dostu Deirmenci durmadan gelip, onu ya zaman alacak ilerin peinden gnderiyormu ya da deirmende kendisine yardma aryormu. Kk Hans, zaman zaman iekleri kendilerini unuttu sanacaklar diye zm zm zlyor, ama Deirmenci'nin en iyi dostu olduunu aklna getirip kendi kendisini avutuyormu; 'Sonra...' diyormu, '...kendi el arabasn bana verecek, bu da tam anlamyla bir zveri.' te kk Hans, Deirmenci iin hep byle alp durmu. Deirmenci de dostluk konusunda her trl gzel szleri syler, Hans bunlar not defterine yazar, geceleri okurmu, okumuluu da pek iyiymi. Akamlarn birinde, Hans ateinin banda otururken kapdan grltl bir ses gelmi. Rzgr evin evresinde yle esiyor, yle dehetle grlyormu ki, bunu frtnann sesi sanm. kinci bir grlt daha duyulmu, arkasndan da ncs gelmi; bu, ncekilerin hepsinden okmu. Kendi kendisine, 'Zavall bir yolcu olacak...' diyerek kapya komu. Kapnn nnde, bir elinde fener, tekinde koca bir sopayla Deirmenci durup duruyormu. 'Hansciim', diye haykrm Deirmenci, 'Bam dertte. Kk olum merdivenden dp yaraland, ben de imdi doktora gidiyorum. Ama doktor uzakta, gece de yle kt ki, imdi aklma geliverdi, benim yerime sen gitsen, hani ok iyi olacak. Biliyorsun el arabam sana vereceim, buna karlk senin de bir ey yapman, sanrm doru olur.' Kk Hans, 'Olur,' demi, 'Sizin buraya dek gelmenizi ben iltifat sayarm. Hemen kyorum, ama bana fenerinizi vermelisiniz; gece pek karanlk, hendee debilirim.' Deirmenci, 'Vah vah, yazk, ok yazk, bu yeni fenerim, ona bir ey olursa dorusu ok zlrm,' diyerek feneri vermek istememi. Kk Hans, 'Pek iyi, zarar yok,' diyerek, byk krkl paltosuyla krmz scack baln indirmi, boynuna da bir atk sarp yola koyulmu. Ne mthi bir frtnaym. Gece yle karanlkm ki kk Hans hibir ey gremiyormu. Rzgr o denli iddetliymi ki, kendisini tutamyormu. Gene de ok yrekliymi. saate yakn yol gittikten sonra, doktorun evine varp kapy alm. Doktor ban yatak odasnn penceresinden uzatp, 'Kim o?' diye seslenmi. 'Kk Hans, doktor.' 'Ne istiyorsun, kk Hans?' 'Deirmenci'nin olu merdivenden dp bir yerini incitmi. Deirmenci hemen gelmenizi istiyor.' Doktor, 'Peki,' diye atn, byk izmelerini, bir de fenerini hazrlatp aa inmi. Kk Hans onun peinden de kalka yetimeye alrken, o atn Deirmenci'nin evi ynne srm.

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • Ama, frtna glendike glenmi, yamur sellerle boanp tam. Kk Hans ne gittii yeri gryor, ne de ata yetiebiliyormu. Sonunda yolunu yitirip derin ukurlarla dolu pek tehlikeli krlara dm ve zavall Hanscik boulmu. Ertesi gn birka kei oban, koca bir su birikintisi iinde onun lsn bulup evine getirmi. Pek iyi tannm olduu iin, herkes kk Hans'in cenazesine gitmi. Deirmenci de yas tutanlarn banda geliyormu. 'En iyi dostu ben olduum iin, en iyi yere gemek benim hakkm,' diye srtnda uzun siyah bir pelerinle alayn nnde yryor, arada srada gzlerini byk bir cep mendiliyle siliyormu. Cenazeden sonra herkes handa rahat rahat oturup baharatl arap ier, tatl pasta yerken, demirci 'Kk Hans'in yeri, kukusuz doldurulamaz,' demi. Deirmenci, 'Hele benim iin... Ya, sanki el arabam ona vermi gibiydim. imdi onu ne yapmal bilmem. Evde bama bel oldu; yle eski ki, satacak olsam elime hibir ey gemez. Bundan sonra kimseye bir ey vermemeye dikkat edeceim. nsan cmertliin acsn ekiyor,' demi." Uzun bir aradan sonra Su Faresi, "Eee?" dedi. Ketenkuu, "Eeesi, yknn sonu, bu," diye yant verdi. Su Faresi, "Peki, Deirmenci'ye ne olmu ya?" diye sordu. Ketenkuu, "Artk orasn bilmiyorum. Hem umurumda da deil," yantn verdi. Su Faresi, "yleyse," dedi, 'Hi yle iten zlme benzemiyor." Ketenkuu, "Sanrm siz ykden pek bir sonu karamadnz," deyiverdi. Su Faresi, "Ne!" diye crlad. "Sonu, sonu..." "yknn bir sonucu mu var demek istiyorsun?" Ketenkuu: "Kesinlikle." Su Faresi pek fkeli bir tavrla, "Yoo, balamadan nce bunu bana sylemeliydin; syleseydin seni elbette dinlemez, tpk eletirmen gibi, 'Pf!' diye barrdm. Ama, imdi de syleyebilirim," diye sesinin st perdesinden, "Pf!" diye barp kuyruunu da aklatarak deliinden ieri girdi. Birka dakika sonra rdek badi badi gelerek, "Su Faresi'ni nasl buluyorsunuz?" diye sordu; "Birok iyi yan var; ama benim duygum bir ana duygusudur, yllanm bir bekara da acyp gzlerim yaarmadan bakamam." Ketenkuu, "Galiba ben de onu kzdrdm; konu yalnzca, bir sonu karlabilecek bir yk sylememdir," yantn verdi. rdek, "Bu her zaman iin tehlikeli bir eydir," dedi. Ben de rdee yerden ge dek hak veriyorum. BENZERSZ BR HAVA FE Kraln olu evleniyor diye lke apnda enlikler yaplyordu. Gvey btn yl gelini beklemi, gelin de sonunda gelmiti. Kendisi bir Rus prensesiydi; ta Finlandiya'dan beri alt Rengeyiinin ektii bir kzakla gelmiti. Kzak kocaman altn bir kuu kuu biimindeydi, kanatlarnn arasnda da prensesin kendisi vard. Uzun kakm krk ta ayaklarna varyor, ban da kk, gm srma rgl bir balk saryordu; kendisi de tpk, her zaman yaad kar saray gibi, bembeyazd. Yznn rengi yle uuktu ki, kza sokaklardan geerken halk arm, "Tpk beyaz gl!" diye haykrarak balkonlardan stne iek yadryordu. Prens, gelini karlamak iin kale kapsnda bekliyordu. Gveyin meneke renginde hulyal gzleri vard, salar

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • saf altn gibiydi. Prensesi grnce bir dizi stne kp elini pt. "Resminiz gzeldi, ama siz resminizden daha gzelsiniz," dedi. Prenses de kpkrmz kesildi. Gen bir iolan yanndakine, "nce beyaz gld, imdi al gl oldu," dedi, btn saray enlendi. Bundan sonra gn herkes, "Beyaz gl, al gl, al gl, beyaz gl," deyip durdu; Kral da iolannn aylnn iki kat artrlmasn buyurdu. Hi ayl olmad iin bunun ona yarar dokunmad, ama byk bir onur sayld ve hemen Saray Gazetesi'nde yaymland. gn sonra dn kutland; grkemli bir tren oldu. Gelinle gvey kk incilerle ilenmi erguvan rengi kadife bir ask altnda el ele yrdler. Sonra be saat devlet leni verildi. Prensle prenses byk sofann st banda oturup duru, kristal bir kadehten iki itiler. Bu kadehten ancak gerek klar iebilirdi; nk ona vefasz dudaklar deince rengi bulanr, bulanr, bulutlanrd. Gen iolan, "Birbirlerini sevdikleri ite apak ortaya kt," dedi, "Duru kristal gibi ak bu." Kral, iolannn ayln ikinci kez, iki kat artrd. Saray grevlileri, "Ne onur, ne onur!" diye bartlar. lenden sonra balo vard. Gelinle gvey gl dansn oynayacaklard; Kral da flt almaya sz vermiti. Pek kt alard, ama hi kimse o ana dek bunu syleme gzpekliini gstermemiti; nk o, krald. Aslnda bildii topu topu iki ezgi vard, bunlardan hangisini aldn kendi de bilmezdi. Ama ne nemi vard; ne alarsa alsn btn dinleyenler, "Nefis, nefis!" diye haykrrlard. zlencenin son maddesi, tam gece yars yaplacak parlak bir fiek enliiydi. Kk prenses mrnde ate enlii grmemiti; Kral bunun iin enlikibann dn gn ibanda bulunmasn buyurmutu. Gelin bir sabah set stnde gezerken Prense, "Ate enlikleri nasldr?" diye sordu. Hep bakalarna sorulan sorulara karan Kral, "Kuzey tanna benzer," dedi, "yalnzca daha doaldr. Ben kendim onlar yldzlara yelerim; nk insan bunlarn ne zaman kacan bilir; sonra, benim flt alm gibi de nefistirler. Kesinlikle grmelisiniz." Saray bahesinin br ucunda byk bir ayak kuruldu. Kraln enlikiba her eyi yerli yerine koyar koymaz fiekler birbirleriyle konumaya baladlar. Kk bir Arayc Fiei, "Kesinlikle dnya ok gzel," diye haykrd, "Hele u sar lalelere bakn. Ya, gerek kestane fiei olsalar bundan daha gzel olamazlard. Bunca yoldan geldiime ne iyi etmiim. Gezi, insann akln dncesini ok iyi ayor; insann gz kapal yarglara varmasna engel oluyor." Byk bir Roma Yldz, "Dnya, yalnzca kraln bahesi deil, deli fiek, dnyay iyice grmek iin gn gerekir," dedi. mr ta ilk gnlerden beri eski bir tahta kutuya smsk bal geen ve hep krk kalbiyle vnen dalgn bir arkfelek, "Nereyi severseniz dnya orasdr," diye cotu. "Ama, artk sevginin modas geti, onu airler ldrd. Bu konuda yle ok yaz yazdlar ki inanan kalmad, benim de aslnda atm yok ya. Gerek ak, ac eker ve sessizdir. Anmsyorum, bir kez ben... Ama, imdi bunun ne gerei var! Duygusallk gemie kart." Roma Yldz, "Sama!" dedi, "Duygusallk hibir zaman lmez. O tpk ay gibidir, lmszdr. rnein gelinle

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • gvey birbirlerini ite pek ok seviyorlar. Bunu, raslantyla benim bulunduum kutudaki boz renkli bir kt fiekten bu sabah duydum, en son saray dedikodularnn hepsini biliyordu." Ama, arkfelek ban iki yana sallad, "Duygusallk ld, duygusallk ld, duygusallk ld," diye sylendi. Ayn eyi yineleyince, sonunda gerek olacana inananlardand. Birdenbire kuru, keskin bir ksrk iitildi, hep bakndlar. Bu, uzun bir denein ucuna bal, uzun boylu, kendini beenmi bir Hava Fiei'nden geliyordu. Dncesini sylemeye balamadan nce, hep byle ksrrd. "Ehem! Ehem!" dedi. Hl ban iki yana sallayp "romantizm ld," diye sylenip duran zavall arkfelek'ten baka herkes dinledi. Bir Bonbon Fiei, "Susalm, susalm!" diye bard. Bu siyasetle uraan biriydi, yerel seimlerde her zaman etkin bir rol oynad iin kullanlmas gereken allm meclis deyimlerini biliyordu. arkfelek, "Bsbtn ld," diye fsldad ve uykuya dald. Sessizlik tmyle salanr salanmaz, Hava Fiei nc kez ksrp sze balad. Anlarn yazdryormu gibi, ar ar, tane tane sylyor ve konutuu kimseye tepeden bakyordu. Dorusu pek sekin tavrlar vard. "Kraln olu iin ne mutluluk ki, tam benim havaya uurulacam gn evleniyor," dedi, "Ya nceden kararlatrlm olsayd, onun iin bundan daha uygun bir ey olamazd; ama, prensler her zaman talihlidir." Kk Delifiek, "Hele hele," dedi, "Ben bunun bsbtn tersini biliyordum; yani biz prensin onuruna yanacaz sanyordum." Hava Fiei, "Sizin iin yle olabilir" diye yant verdi, "Bunun byle olduundan kuku bile duymam; ama ben baka. Ben pek zel bir ailenin ocuuyum. Annem gnnn en nl arkfeleiydi ve kvrak dansyla tannyordu. Byk temsilinde alana frlamadan nce, tam on dokuz kez frl frl dnm ve her dnnde havaya pembe pembe yedi yldz sam. buuk ngiliz aya apnda ve en stn baruttanm. Babam tpk benim gibi, hem de Fransz aslndan bir hava fieiymi. yle ykseklere umu ki, halk bir daha geri dnmeyecek diye korku geirmi. Bununla birlikte, huyu pek yumuak olduu iin dnm, hem de bir altn saana halinde pek parlak bir inile dnm. Gazeteler bu temsili, pek ateli szlerle yazmlar. Saray Gazetesi bile, bu uuu, dolambalk sanatnn bir zaferi diye betimlemiti." Bir anak Maytab, "Donanmaclk; donanmaclk, demek istiyorsunuz," dedi. "Donanmaclk olduunu biliyorum; nk benim kendi teneke kutumun stnde yle yazl olduunu grdm." Hava Fiei sert bir sesle, "Yok, ben dolambalk dedim," diye sylendi. anak Maytab da bu sze pek bozuldu, ama gene de, az ok nemli olduunu gstermek iin hemen Bonbon Fieklerine bbrlenmeye balad. Hava Fiei, "Diyordum ki" diye srdrd konumasn, "Diyordum ki... E, ne diyordum ben?" Roma Yldz, "Kendinizden sz ediyordunuz" diye yantlad. "Elbette biliyorum, szm byle terbiyesizce kesildii srada nemli bir konuyu anlatyordum. Terbiyesizlikten ve btn baya greneklerden nefret ederim nk son derece duyarlymdr. Btn bu dnyada, hi kimse benim gibi duyarl deildir, buna kesinlikle inanyorum." Delifiek, Roma Yldz'na, "Duyarl kimse de nedir, kuzum?" diye sordu.

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • Roma Yldz belirsiz bir fsltyla, "Kendisinde nasr olduu iin, srekli bakalarnn ayaklarna basan kimse," diye yant verdi. Delifiek de az kald glmekten patlayacakt. Hava Fiei, "Ne glyorsunuz ya? Ben glmyorum ki..." dedi. Delifiek, "Glyorum, nk keyfim yerinde," dedi. Hava Fiei fkeyle, "Bu pek bencilce bir neden," diye bard, "Keyifli olmaya ne hakknz var? Bakalarn dnmeniz gerekir; en dorusu beni dnmeniz gerek. Ben hep kendimi dnyorum, herkesin de beni dnmesini beklerim. tenlikli uyuma diye, ite buna derler. ok gzel bir artamdr. Bende de bu artamn en nitelikli tr var. Sz gelimi, bu akam bana bir ey oluverse, bu herkes iin ne byk ykm olurdu. Prensle prensesin yz bir daha glmez ve btn evlilik yaamlar yklrd. Krala gelince, biliyorum, artk onmazd. te bu nedenle, konumumun neminden sz ederken, sanki gzyalarm boanr." Roma Yldz, "Bakalarna zevk vermek istiyorsanz..." dedi, "...her zaman kuru kalmanz gerekir." imdi bir para kendine gelen anak Maytab, "Elbette," dedi, "Sradan bir saduyu kural bu!" Hava Fiei tiksinerek, "Doru, sradan saduyu iin yle, ama unutuyorsunuz ki ben olaanstym, zelim, nlym. Ya imgelemi olmadktan sonra kim olsa sradan saduyu sahibi olabilir; ama benim imgelemim var, nk ben hibir zaman nesneleri gerekte olduklar gibi dnmem; ben onlar hep bambaka dnrm. Kendimi kuru tutmama gelince, ite apak gryorum ki burada cokulu bir yaradl anlayabilecek kimse yok. ok kr ben byle eylere aldrmam. Btn mrnce insann yaama dayanmasn salayan tek ey, herkesin kendisinden son derece aa olduunu bilmesidir; ite benim her zaman beslediim duygular. Ama hibirinizde duygu yok. Sanki Prensle Prenses daha imdi evlenmemi gibi burda keyif atyorsunuz." Kk bir Ate Balonu, "E, doru ya, niin atmayalm? Elenmek iin pek iyi bir frsat!" dedi; "Ben havaya ktm zaman btn bunlar yldzlara anlatacam. Ben onlara gzel gelinden sz ederken prl prl parldadklarn greceksiniz." Hava Fiei, "f, ne baya bir yaam gr," dedi, "Aslnda sizden de ancak bunu beklerdim; sizde hi, hibir ey yok; bombo ve kofsunuz. Ya, belki Prensle Prenses gidip iinden derin bir rmak geen lkelerin birinde otururlar, belki bir tanecik de oullar oluverir; tpk Prensin kendisi gibi sar sal, meneke gzl minimini bir ocuk; belki bir gn bu ocuk dadsyla gezmeye kar, belki de dadnn koca bir mrver aac altnda uykuya dalaca tutar, belki ocuk derin rmaa dp bouluverir. Ama ne korkun bir ykm! Zavalllar biricik ocuklarn yitirecekler. Dorusu pek korkun. Bundan sonra ben de onmam artk." Roma Maytab, "Ama, biricik oullarn yitirdikleri filan yok ki, daha kimsenin bana ykm gelmedi," dedi. Hava Fiei, "Ben geldi demedim ki, gelebilir dedim. Aslnda, biricik oullarn yitirseler, oturup sz sylemeye ne gerek var? Dklen st iin yanp yaklanlardan irenirim. Ama ben, biricik oullarn yitirmeleri olaslndan sz ederken elbette pek zlr, yklrm," diye yant verdi. anak Maytab, "Elbette yklrsnz, nk yapmasnz," dedi, "imdiye dek grdm kimselerin en yapmac."

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • Hava Fiei: "Sen de btn grdm kimselerin en kabassn!" diye bard, "Benim Prense kar olan dostluumu da anlayamyorsun." Roma Maytab, "Ay, sen daha onu tanmyorsun bile," diye homurdand. Hava Fiei, "Ben hibir zaman tanyorum demedim ki," diye yant verdi, "Tansam bile dostu olmazdm da diyebilirim. nsann dostlarn tanmas ok tehlikeli bir eydir." Ate Balonu, "Sen kendini kuru tutsan daha iyi olur, asl nemli konu bu" dedi. Hava Fiei, "Evet, sizin iin ok nemli, buna kukum yok!" yantn verdi, "Ama, keyfim isterse alarm". Ve gzlerinden gerek gzyalar dklp deneinden aa yamur taneleri gibi szmaya balad ve aada tam da o srada yuva kurmay dnp oturabilecek gzel, kuru bir yer arayan iki bcein boulmasna an kald. arkfelek, "Kesinlikle, tam anlamyla duygusal bir ruhu var, nk ortada alanacak hibir ey yokken alyor," diye derin derin iini ekti ve tahta kutuyu dnmeye balad. Ama, Roma Yldz'yla anak Maytab iyice kzmlar, durmadan st perdeden, "Sama! Sama!" diyorlard. Bunlar son derece kestirmeci kimselerdi, ne zaman bir eye kar ksalar, "Sama!" der karlard. O srada ay nefis bir gm kalkan gibi dodu, yldzlar parldamaya balad, saraydan da bir mzik sesi ykseldi. Prensle Prenses dansa kalkmlard. yle gzel dans ettiler ki, boylu beyaz zambaklar pencereden gzlerini uydurup onlar seyretti; koca krmz hahalar ba sallayp dmtek tuttu. Derken saat onu vurdu, arkasndan da on biri, on ikiyi; gece yarsnn son vuruuyla herkes darya, seddin stne kt, Kral da enlikiba'y artt. Kral, "Hadi bakalm, fiek oyunlar balasn!" dedi. enlikiba da yerlere kadar eildi, sonra bahenin br ucuna dein dimdik yrd. Yannda alt kii vard, her biri alev alev yanan uzun sapl birer ra tayordu. Bu pek grkemli bir grnmd. arkfelek frl frl dnerek, "Vzz! Vzz!" diye gitti. Roma Yldz, "Bum! Bum!" diye frlad. Sonra Arayc Fiekleri her yanda frl frl dans ettiler. Derken anak Maytaplar hereyin rengini krmzya evirdi. Ate Balonu havaya ykselirken ufack mavi kvlcmlar serperek, "Hoakaln!" diye haykrd. Pek keyiflenen Bonbon Fiekleri "Bom! Bom!" diye yant verdiler. zel Hava Fiei'nden baka hepsi baarl oldu. O, alamaktan yle srlsklam olmutu ki yerinden bile kprdayamad. indeki en iyi ey baruttu, o da yle slanmt ki hi bir ie yaramad. Alay etmeden konumaya gnl indirmedii btn akrabalar gz kamatrc ate demetleri halinde gklerden dkld; btn Saray, "Aferin! Aferin!" diye cotu, kk Prenses de neeyle gld. Hava Fiei, "Sanrm beni grkemli bir i iin saklyorlar. Elbette bu, bu demektir" diye daha kurumlu tavrlar taknd. Ertesi gn iiler ortal toplamaya geldiler. Hava Fiei "Bunun bana gnderilmi bir kurul olduu apak. unlar bana yakr arballkla kabul edeyim," diye sanki nemli bir ey dnyormu gibi kafasn havaya dikip ciddi ciddi kalarn att. Ama tam ekilip gidecekleri ana dek Hava Fiei'nin farkna bile varmadlar. Derken birinin gzne arpverdi, "Vay! Ne kt hava fieiymi bu," diye barp duvarn zerinden hendee

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • frlatt. Frlayp giderken "KT Hava Fiei, KT Hava Fiei; olamaz; STN Hava Fiei! Ya, adam byle syledi. Kt ile stn kulaa hemen hemen ayn eymi gibi geliyor; ou kez tam birbirinin ayndrlar da," diye amurun iine dt; "Buras hi rahat deil, ama son moda bir kaplca olduu kukusuz," dedi, "Beni buraya toparlanp ifa bulmam iin gndermilerdir. Sinirlerimin yerinden oynad kesin; dinlenmeye gereksinmem var." Derken parlak mcevher gzleri, benekli yeil ceketiyle kk bir kurbaa yze yze yaklat. "Sanrm bizi yeni onurlandrdnz," dedi, "Eh, sonunda amurun yerini hibir ey tutmaz. Bana yamurlu bir gnle bir hendek verin, ondan sonra gel keyfim gel. Acaba ikindiyin ya olacak m? Umarm olur! Ama gkyz masmavi, hem bulutsuz da. Ne yazk!" Hava Fiei, "Ehem, ehem!" diye ksrmeye balad. Kurbaa, "Ne tatl sesiniz var!" diye haykrd, "Sahi, tpk vaklamaya benziyor, vaklama da dnyann en uyumlu sesidir. Bu gece bizim elentimizi duyarsnz. iftinin evinin yan bandaki eski rdek havuzunda oturup ay doar domaz balarz trkye. Bu yle etkili olur ki herkes uyank yatp bizi dinler. Daha dn ifti'nin kars annesine bizim yzmzden btn gece gzn bile krpmadn syledi. Kendinden byle sz edildiini duymak, dorusu pek hoa gidiyor." Hava Fiei fkeli fkeli, "Ehem! Ehem!" dedi, bir szck bile sylemeye frsat bulamad iin pek kzmt. Kurbaa, "Kesinlikle pek tatl bir ses!" diye konumasn srdrd, "Umarm rdek havuzuna gelirsiniz. Ben imdi kzlarm aramaya gidiyorum. Alt gzel kzm var; Turna Bal onlar grecek diye dm kopuyor. Ah, o ne canavardr, hi ekinmeden onlardan kahvalt yapverir. Eh, hoakaln; emin olun bu konumamz beni ok honut etti." Hava Fiei, "Ne konuma ya! Yalnzca siz kendi kendinize sz sylediniz. Konuma yle olmaz," dedi. Kurbaa, "E, birinin dinlemesi gerek," diye yant verdi, "Btn szleri ben sylemek isterim. Bu zaman kazandrr, gereksiz tartmalara da ortam brakmaz." Hava Fiei, "Ama ben tartmadan holanrm" dedi. Kurbaa dingin bir tavrla, "Bunu size yaktrmam, tartma son derece kaba bir eydir; nk bir toplumda herkes hep ayn dncede olur. Bir daha hoakaln. te kzlarm grnyor," dedi ve yzerek uzaklat. Hava Fiei, "Siz mnasebetsizin birisiniz, hem pek kt terbiye grmsnz. Biri benim gibi kendisinden sz etmek isterken, sizin gibi kendisinden sz etmek isteyenlerden nefret ederim. Buna ben kendisinden bakasn dnmemek derim. Kendisinden bakasn dnmemek de pek iren bir eydir, zellikle benim yaradlmda birine kar; nk, benim sevimli zyapm her yerde bilirler. Dorusu benden rnek almalydnz; benden daha iyi rnek bulamazsnz. imdi elinize frsat gemiken yararlanmaya bakn, nk hemen hemen saraya dnmek zereyim. Evet benim sarayda ba stnde yerim vardr. Prensle Prenses bile dn benim onuruma evlendiler. Elbette siz byle eylerden anlamazsnz, nk taralsnz," diye sylendi onun arkasndan.

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • Koca esmer bir hasrotunun tepesinde duran bir Susinei, "Durup onunla soluk tketmenin yarar yok," dedi, "Ama hi yarar yok; nk savutu." Hava Fiei, "Eh, o zararl kar, bana ne?" diye yant verdi, "Dinlemiyor diye durup yalnzca ona sz sylemem ya. Ben kendi kendimi dinlemekten de holanrm. Bu benim en byk zevklerimden biridir. ou kez kendi kendimle uzun uzadya syleilerde bulunurum, bunda yle becerikliyimdir ki kimileyin sylediklerimin bir tek szcn bile anlamadm olur." Susinei, "yleyse felsefeyle ilgili konferans vermelisiniz," diye bir ift gzel brmck kanat aarak gkyzne ykseldi. Hava Fiei, "Burada durmay kendi budalal. Eminim zihnini aacak byle frsat her zaman bulamaz. Amaan, umurumda bile deil, benim deham gibi bir deha kesinlikle bir gn anlalacaktr," dedi ve amurun iine biraz daha batt. Az sonra bir rdek yze yze kageldi. Kpkrmz bacaklar, zarl ayaklar vard, paytaklndan dolay da ok zayf saylyordu. "Vak, vak, vak! Ne acayip biiminiz var," dedi, "Acaba byle mi dodunuz, yoksa bir kaza sonucunda m bu duruma geldiniz? Sorabilir miyim?" Hava Fiei, "te hep kyde oturup kalktnz ak," dedi."Yoksa benim kim olduumu bilirdiniz. Ama, bilgisizliinizi balayabilirim; bakalarnn da kendimiz gibi zel olmasn ummak byk hakszlk olur. imdi benim gkyzne uup altn bir yamur saana halinde yere inebileceimi duyunca hi phesiz aar kalrsnz." rdek, "Byle bir eyi dnmem bile," dedi, "nk, bunun hi kimseye bir yararnn dokunacan sanmyorum; imdi kz gibi tarlay srp at gibi araba ekebilseniz ya da oban kpei gibi koyunlara baksanz gene de bir eydir." Hava Fiei st perdeden atarak, "A zavall yaratk!" diye haykrd, "Gryorum, pek aa tabakalardansn. Benim dzeyimdeki bir kimse, hibir zaman yararl olmaz. Bizim bir takm artamlarmz vardr, bunlar bize yeter de artar bile. Bir kez, ben hangi trden olursa olsun, iten holanmam. Hele salk verir gibi grndnz ilerden. Ben hep zor ilerin, yapacak bir eyi olmayan zavalllarn sna olduu kansnda bulunmuumdur." Pek sessiz huylu olan ve hi kimseyle asla kavga etmeyen rdek, "Pek iyi, pek iyi!" dedi, "Herkesin kendine gre bir zevki var. Her neyse, umarm artk burada yerleirsiniz." Hava Fiei, "Yok efendim, yok!" diye haykrd, "Ben yalnzca bir ziyaretiyim, sekin bir ziyareti. Dorusu buray skntl buluyorum, burada ne topluluk var, ne yalnzlk. stelik bir kenar mahalle. Belki de saraya dnerim, nk dnyada bir heyecan uyandrmamn yazgm olduunu biliyorum." rdek "Bir zamanlar bana da toplum yaamna atlma dncesi gelmiti," dedi, "Deimesi gereken yle ok ey var ki; ya, birka zaman nce bir toplantda ben bakanlk krssne gemitim. Btn holanmadmz eyleri mahkm eden kararlar vermitik; ama, bunlarn pek etkisi de olmadyd. imdi evlenip barklandm. Aileme bakyorum." Hava Fiei, "Ben toplum yaam iin yaratldm," dedi, "Btn soyum sopum, en alakgnllleri bile byledir.

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • Ne zaman ortaya ksak byk bir ilgi uyandrrz. Ben kendim daha ortaya kmadm, ama karsam grkemli bir grnm olacak. Eve barka gelince, bunlar insan abucak ypratr, sonra insann akln daha yksek eylerle uramaktan alkor." rdek, "Ah yaamn yksek eyleri, ne gzeldir onlar. Bak bu sz karnmn acktn aklma getirdi," diye dereden aa, "Vak! vak! vak!" diye yzp gitti. Hava Fiei, "Gitme, gel, gelsene!" diye cyaklad, ama rdek hi kulak asmad. Hava Fiei, "Gittiine honut oldum, sz anlamaz bir orta snf kafas var onda," dedi ve amurun iine biraz daha batp dehann yalnzln dnmeye dald. Birdenbire ellerinde bir ibrik ve bir demet al rpyla beyaz gmlekli iki ocuk dere boyundan aaya doru kageldi. Hava Fiei "te kurul bu olacak!" diye pek arbal grnmeye alt. ocuklardan biri, "Vay, bak una, ne pis denek! Nereden gelmi buraya acaba?" diye Hava Fiei'ni hendekten kard. Hava Fiei, "NE PS denek mi? Olamaz, NEFS denek, ite byle syledi. Nefis denek pek gnl okayc. Evet, beni Saray grevlilerinden biri sanyor," diye dnd. teki ocuk, "Onu da atee atalm, ibriin kaynamasna yardm olur," dedi. Ve al rpy atp Hava Fiei'ni de en tepesine koyduktan sonra atei yaktlar. Hava Fiei, "te bu ok grkemli!" diye haykrd, "Beni herkes grsn diye gpe gndz havaya uuracaklar." ocuklar, "imdi uyuruz, uyannca ibrik kaynam olur," diye ayrn stne uzanp gzlerini kapadlar. Hava Fiei pek slakt, doallkla yanmas da epey uzun srd; ama ate ald. "te gidiyorum!" diye haykrp dimdik ve sert durdu; "Biliyorum, yldzlardan daha yukar, aydan daha yukar, gneten daha yukar gideceim. yle yukar gideceim ki..." Fzz! Fzz! Fzz! dosdoru havaya frlad. "Nefiis!" diye bard. "Ben byle sonsuza dek gideceim! Ne baar!" Ama onu hi kimse grmedi. "imdi patlayacam!" diye bard, "Btn dnyay atee verip yle bir grlt koparacam ki, hi kimse btn bir yl baka bir eyden sz edemeyecek." Ve gerekten de patlad. Barut, "Bum! Bum! Bum!" dedi; buna hi kuku yok. Ama bunu hi kimse duymad; o iki ocuk bile... nk pek derin uykudaydlar. Ondan kala kala bir denek kalmt. O da hendein kysnda gezmeye km bir kazn srtna dt. Kaz, "Aman Tanrm! Yamur yerine gkten denek yayor!" diye avaz avaz haykrarak kendini suyun iine att. Hava Fiei, "Byk bir coku uyandracam biliyordum," diye geni bir soluk ald ve snd. GEN KRAL Ta giyme treni iin kararlatrlan gnn gecesi, Gen Kral ssl odasnda yalnz oturuyordu. Btn saray ileri gelenleri, zamann tren greneklerine gre yerlere dek eilerek iznini isteyip saray grg kurallar profesrnden son bir ders almak zere sarayn byk sofasna ekilmilerdi; ilerinde kimilerinin pek doal

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • davranlar vard ki, bir saraylda byle bir davrann pek kt bir eksik sayldn sylememe bile gerek yoktur. ocuk -evet on alt yanda olduu iin daha ocuk saylrd- yalnz kaldna hi zlmeden, derin bir soluk alarak kendisini ilemeli yatann yumuak yastklar stne srt st atm, tpk bir koru eytan [faun] ya da avc tuzana yeni dm gen bir hayvan gibi gzleri dnm, az bir kar ak yatyordu. Kendisini byten, o babas sand yoksul kei obannn srs peinde kolu, baca plak, elinde kaval, srtp dururken, hemen hemen raslantyla onu bulanlar da zaten avclard. Eski kraln, kendi dzeyinden ok aa bir yabancyla gizlice evlenen bir tanecik kzndan domu bir ocuktu. Bu adam iin kimileri, ald lavtann byleyici ezgileriyle gen prensesin gnln alm biri olduunu sylerken; bakalar da prensesten ok, pek ok iltifat grd halde, birdenbire byk kilisedeki iini yzst brakp kentte sr olan Riminili bir ressamdan sz ederlerdi. ocuk daha bir haftalkm; annesi uyurken koynundan alp kente atla bir gnlk yolda, ormann bir bucanda oluksuz ocuksuz oturan, basbaya yoksul bir kylyle karsna brakmlar; onu dnyaya getiren o ak pak kz da uykudan uyandktan bir saat sonra, hekimbann syledii gibi, ya zntnn ya da vebann, ama kimilerine gre bir kadeh arapta ezilmi hemen etkileyen bir talyan zehirinin kurban olmu. Eerinin hrgc zerinde ocuu gtren uak yorgun atndan eilip kei obannn erden pten kapsn alarken, prensesin cesedi de, kent kaplarnn dnda, braklm bir kilisenin avlusunda, sylentiye gre iinde baka bir cesedin, dml bir iple elleri arkasna bal, gs kpkrmz yaralarla delik deik, olaanst gzel, yabanc bir delikanlnn uzatlm olduu ak bir mezara indirilmimi. te halkn aznda dolaan fsltlarn en hafifi byleydi. Yal Kral lm deinde, belki byk gnahnn vicdan azabyla, belki de yalnzca kralln kendi soyundan gitmemesini istedii iin, ocuu artp tahtn varisi olduunu meclis nnde onaylam. Yaamn byle derinden etkilemesi kanlmaz olan gzellie kar gsterdii artc esrime belirtileri de, belki de bu hakkn kendisine tannd ilk anda ortaya kmt. Kendisine ayrlan dairedeki odalara girerken peinden gelenler, kendisi iin hazrlanan zarif giysiyi, deerli mcevherleri grnce dudaklarndan taan sevin sesleriyle, yabanl bir nee iinde, kaba saba deri gmleini, koyun postundan yamsn stnden nasl attn anlata anlata bitirememilerdi. Zaman zaman orman yaamnn gzel zgrln arar, her gnn byk bir blmn dolduran skc saray trenlerine hep iin iin bozulurmu. Ama artk tmyle kendi buyruunda grd, adna Joyeuse dedikleri bu saray, sanki keyfi iin yeni denmi, yepyeni bir dnya gibi geldiinden; divan tartmalaryla sunum odasndan kurtulur kurtulmaz, yaldzl tun aslanl, parlak somaki basamakl koca merdivenlerden aa koar, gzellikte acy uyuturacak bir ila, sanki hastalktan kurtarc bir ila arayan biri gibi, oda oda, aralk aralk dolarm. Kendi dediince, bu keif gezintilerinde -dorusu bunlar onun iin olaanst bir dnyada gerek gezilermi de-

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • etekleri dalga dalga uuan harmaniyeli, kvrm kvrm parlak kurdeleli, sarn, solgun saray iolanlarnn da arkasndan gelmesini ister; ama ounlukla sanat gizlerinin en iyi ssz yerlerde renilebileceini, gzelliin de tpk akl gibi tek bana kalmaktan holandn nerdeyse doast bir olay gibi ani bir igdyle duyumsayp, yalnz kalmak istermi. Bu dnemiyle ilgili pek ok yk anlatlrd. Kentliler, adna parlak bir sylev vermek zere gelen bir belediye bakannn, onu, birtakm yeni tanrlara tapnmay betimleyen, Venedik'ten henz getirilmi byk bir resmin nnde tam bir tapnmayla diz kerken grverdiini sylerlerdi. Baka bir sefer saatlerce ortadan yitmi, uzun bir aramadan sonra sarayn yldz semti burlarndan birinde, kk bir odada esrime iinde bir insan gibi, stne Adonis'in ehresi kazlm bir Yunan mcevherine dalm bir durumda bulunmutu. Bir kez de ta kpr kurulurken bulunup stnde Hadrian'n Bithynial klesinin ad bulunan antika bir yontunun mermer alnna scak dudaklarn dedirirken grlm. Endimion'un gm bir resmi stnde ay nn izini aramak iin tam bir gece geirmi diye yk srer gider. Belki de zerinde, btn az grlr ve deerli eylerin byleyen bir etkisi varm; bunlar elde etmek zlemiyle tccarlar drt bir yne gndermi; kimini kehribar peinden, kuzey denizlerinin kaba saba balklaryla kaynamaya; kimini ancak firavunlarn mezarlarnda bulunduu sylenen tlsml, artc yeil firuzeyi aramak zere Msr'a; kimini ipek seccadeleriyle nakl anaklar iin ran'a; daha bakalarn da brmck, renkli fildii, aytalar, yeim bilezikler, sandal aac, mavi mine ve halis ynden al almak zere Hindistan'a yollamt. Ama onu en ok uratran ey, ta giyme gnnde giyecei giysiler; srma ilemeli kuamla yakut kakmal tac, bir de sra sra, halka halka incili asasyd. Dorusu bu gece grkemli yatanda srt st yatt yerden geni ocakta yanp yanp kl olan am ktne dalm bakarken ite, bunu dnyordu. Zamann en nl ressamlarnn elinden kan taslaklar aylarca nce kendisine sunulmu, o da sanatlarn gece gndz urap tpksn yapmalarn, bir yandan da yaptlarna uygun mcevherler bulmak iin btn dnyay aramalarn buyurmutu. Bir dlem evreninde kendisini gzel bir kral olarak, kralln da byk kilisenin yksek mahfilinde grrken, koyu renk gzlerini parl parl parlatan bir glmseme ocuk dudaklarnda tutuup titriyordu. Biraz sonra yerinden kalkt, ocan oymal saana dayanarak solgun kl odaya bakt. Duvarlar gzelliin utkusunu gsteren deerli dokumalarla kaplyd. Krmz ve lacivert akikle bezenmi byk bir konsol bir keyi dolduruyor, pencerenin tam karsnda lake panolar pskrtme ve kakma altn kapl, grlmemi bir biimde ilenmi bir hcre stnde Venedik camndan zarif kadehlerle koyu damarl mhresenkten bir kse duruyordu. Yatan ipekli rtsnde, uykunun yorgun ellerinden dklm gibi solgun hahalar ilenmiti; oymal tavann uuk gm zerinde de beyaz kpkler gibi demet demet iri devekuu tyleri sarkan kadife ask, oluklu uzun

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • fildii srklara dayanmt. Yeil tuntan bir nergis glerek bann stnde cilal bir ayna tutuyordu. Masa stnde cebelikum tandan yayvan bir anak vard. Darda glgeli evlerin stnde bulank bir kabarck gibi beliren kilisenin koskoca kubbesini, rmak boyundaki sisli setin stnde de aa yukar dolaan yorgun nbetileri grd. Uzaklarda, bir yemi bahesinde blbl tyordu. Ak pencereden hafif bir yasemin kokusu geldi; alnndaki kumral kakllerini arkaya atp eline bir lavta ald, parmaklarn tellerin zerinde gezdirdi. Arlaan gz kapaklar kapanmaya balad; stne tuhaf bir bitkinlik kt; gzel eylerin bysn ya da gizini o zamana dek hi byle gl ve bu denli iten bir zevkle duymamt. Saat kulesinden gece yars duyulurken zile dokundu. olanlar da gelip ellerine glsuyu serpe serpe yastnn stne iekler serdiler, onu soydular. Birka dakika sonra odadan kmlard, uykuya dald. Uykusunda bir de d grd. D yleydi: Kendisini uzun, alak bir at altnda, birok tezghtan kan takrtlar, uultular arasnda grr gibi oldu. Solgun gn demir parmaklkl pencerelerden szlp ona kasalar zerine eilmi dokumaclarn clz yzlerini gsterdi. Solgun, hasta yzl ocuklar, koca koca gergi tahtalarnn stnde iki bklm ylmlar; mekikler erilerin arasnda iledike ar tirizleri kaldryorlar, mekikler durduka da tirizleri brakp iplikleri pekitiyorlard. Yzleri ktlktan ufalm, iskelet gibi elleri sallanp titriyordu. Gzleri alktan bym birka kadn, bir masann banda diki dikiyordu. Ortalkta ok kt bir koku vard; hava pis ve ard, duvarlardan nem damlayp szyordu. Gen Kral dokumaclardan birine yaklat, yannda durup onu seyretti. Dokumac da ona dik dik bakp, "Neden beni seyrediyorsun? Yoksa bizim efendinin yollad casus musun?" dedi. Gen Kral, "Efendin kim?" diye sordu. Dokumac, "Efendimiz..." diye ac ac haykrd, "...tpk benim gibi bir adam. Evet, aramzda yalnzca u fark var: O, pek gzel giysiler giyer, ben paavralarla gezerim. Benim alktan canm karken, o ok yemekten bir parack olsun ac duymaz." Gen Kral, "lke zgr, sen de hi kimsenin tutsa deilsin," dedi. Dokumac, "Savata gller zayflar tutsak eder, barta da zenginler yoksullar. Yaamak iin almamz gerek; ama onlar bize yle az gndelik veriyorlar ki, lyoruz. Btn gn onlarn uruna yoruluruz, onlar ekmecelerine altnlar istif eder, ocuklarmz zamansz solup gider, sevdiklerimizin yzleri ypranr, ker. Biz zm ineriz, arab bakalar ier. Ekini biz ekeriz, gene sofralarmz tamtakr kalr. Bizim de zincirlerimiz vardr ama hi kimse grmez. Tutsaz, ama gene de herkes bize zgrsn der." Kral, "Herkes byle mi?" diye sordu. Dokumac, "Genler, yallar, erkekler gibi kadnlar, kck ocuklar da, yllarn hmna urayanlar da, herkes, herkes byledir. Tccar bizi ezer, biz de umarsz, istediklerini veririz. Papaz at srtnda gidip tespih eke eke Tevrat okur, kimse bize aldrmaz. Gnesiz geitlerimizden yoksulluk a gzleriyle srne srne geer, gnah da batan km suratyla peine taklp gider. Sabahlar, gzmz dknlk aar, geceleri utan

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • aramzda yaar. yi de, bunlardan sana ne? Sen bizden deilsin. Senin yzn ok mutlu," diye kalarn atarak dnp mekii tezgha att. Gen Kral masuraya sarl altn srmay grd. stne byk bir dehet kt; "Bu dokuduun kimin giysisi?" diye sordu. "Gen Kral'n ta giyme giysisi. Sana ne oluyor?" Gen Kral haykra haykra uyand. Oh, kendi odasndayd; pencereden de kapkaranlk havann ortasndan sarkan bal rengi ay grd. Yeniden uykuya dalp d grd; d yleydi: Kendisini yzlerce tutsan krek ektii bir kalyonun gvertesinde grr gibi oldu. Kalyonun sahibi de yanbanda bir halnn stne oturmutu. Abanoz kadar karayd; sar da krmz ipektendi. Kulaklarnn memesine iri, gm kpeler takmt, elinde de fildiinden bir tart tutuyordu. Tutsaklar rplakt, bellerinde yalnzca lime lime birer petamal vard. Her biri yanndakine zincirle balyd. Kzgn gne zerlerine prl prl vuruyor, zincirler de geitlerden aa yukar koup kay krbalarn savuruyordu. Onlar da gsz kollarn uzatp suyun iindeki ar krekleri ekiyor; kreklerin palasndan tuzlu serpintiler uup sekiyordu. Sonunda, kk bir koya varp iskandile baladlar. Kydan hafif bir rzgr esti, gverteyi ve byk Latin yelkenini ince kzl bir toza brd. Yaban eeklerine binmi Arap ortaya kp stlerine mzrak yadrd. Kalyonun sahibi eline boyal bir yay alp ilerinden birini grtlandan vurdu. Arap btn arlyla kpkl dalgalarn iine yuvarland, arkadalar da drtnala kat. Sar cara brnm bir kadn devesinin stnden cesede baka baka, onlar ar ar izledi. Demir atp yelkenleri mayna eder etmez, zenciler ambara girip kurun arlklar bal uzun bir ip merdiven getirdiler. Kalyonun sahibi merdivenin ularn iki demir babaya smsk balayarak aa att. O zaman zincirler tutsaklarn en gencini yakaladlar, prangalarn zdler, burun delikleriyle kulaklarn balmumuyla tkayp beline byk bir ta baladlar. Tutsak yorgun argn merdivenden aa szld, denizin iinde yitti. Batt yerden birka su kabarc ykseldi. teki tutsaklardan kimileri, yandan bakyorlard. Kalyonun pruvasnda bir kpekbal rtkan oturmu, durmadan davul alyordu. Biraz sonra dalg sudan soluya soluya sa elinde bir inciyle kt, merdivene sarld. Zenciler inciyi kapp onu geri kaktlar. Tutsaklar kreklerin stnde uykuya dalmlard. Bir daha, bir daha kt; her knda gzel bir inci getirdi. Kalyonun sahibi hepsini tartp yeil deriden bir torba iine koydu. Gen Kral konumaya alt, ama dili damana yapm gibiydi, dudaklarn kmldatamad. Zenciler anan edip bir dizi parlak boncuk iin kavgaya tututular. ki turna teknenin evresinde frl frl dnyordu. Derken dalg son kez kt, getirdii inci Hrmz'n btn incilerinden gzeldi. Btn ay biimindeydi, rengi seher yldzndan akt. Ama tutsan yznde tuhaf bir solgunluk vard; gverteye ylrken kulaklaryla burun deliklerinden kanlar fkrd, biraz titredi, sonra donakald. Zenciler omuzlarn silkip cesedini kpeteden aa frlattlar. Kalyonun sahibi kahkahayla gld. Uzanp inciyi ald, onu grnce pp bana koydu, secdeye vard. "Gen Kral'n asasna uygun!" dedi ve zencilere demir almalarn iaret etti.

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • Gen Kral bunu duyunca sesi kt kadar haykrd ve uyand. Pencereden tan yerini uzun kuruni elleriyle solan yldzlara sarlrken grd. Gene uykuya dald, d grd; d yleydi: Kendisini acayip yemiler, gzel zehirli iekler sarkan kuytu bir ormanda dolayor grd. Geerken yanndan karaylanlar slk alyor, parlak tyl papaanlar haykra haykra daldan daha uuyordu. Scak amurda koskoca su kaplumbaalar yatm uyuyordu. Aalar ebeklerle, papaanlarla doluydu. Gitti, gitti, ta ormann ucuna varncaya dek gitti. Orada kuru bir rman yatanda korkun bir insan kalabalnn diditiini grd. Kayann zerinde karncalar gibi kaynayorlard. Toprakta derin ukurlar kazp iine giriyorlard. Kimileri, kayalar koca koca balyozlarla paralyor; kimileri de kumlarn iinde drt ayak abalyordu. Frenk incirlerini kklerinden koparyor, kzl iekleri iniyor; birbirlerine seslenip didiniyorlard. Hi kimse bo durmuyordu. Maarann karanlnda lmle Agzllk onlar seyrediyordu. lm, "Yoruldum, haydi te birini ver de gideyim," dedi. Ama Agzllk ban kaldrd ve "Onlar benim uaklarm" diye yant verdi. lm sordu: "Elinde ne var?" Agzllk yant verdi: " ekin tanesi; bundan sana ne?" lm, "Birini bana ver de baheme dikeyim, yalnzca bir tanesini ver gideyim," diye bard. Agzllk, "Sana hibir ey vermem," diye ellerini kuamnn kat yerleri arasna saklad. lm de glp bir kase ald, bir su birikintisine daldrd, kaseden stma kt, koca kalabaln iine girdi. te birini krp geirdi. Peinden souk bir sis brd, evresinden su ylanlar yrd. Agzllk de adamlarndan te birinin krldn grnce gsn dvp alad. Kupkuru ksr gsn dvp bar bara alad, "Adamlarmn te birine kydn, defol oradan," diye bard; "Tataristan dalarnda sava var, iki tarafn kral da seni aryor. Afganllar kara kz kurban etmiler, savaa gidiyorlar; kalkanlarn stne karglaryla vurmular, demir tolgalarn da balarna geirmiler. Benim derem senin nene gerek? Ne iin durup kalacaksn? Haydi defol, bir daha da buraya gelme." lm, "Yoo," dedi; "Sen bana ekininden bir tane vermeden urdan uraya gitmem." Fakat Agzllk elini smsk kapayp dilerini gcrdatt. "Sana hibir ey vermem," diye homurdand. lm de gld, kara bir ta alp ormann iine doru frlatt; yabanl baldran yn arasndan alev fistanl Humma kt. Kalabaln iine dald, nne gelene sald. Her dokunduu adam ld. Bast yerlerde otlar sararp soldu, o yrd. Agzllk tir tir titredi, bana kl serpti, "Kyc!" diye bard, "Kyc! Hindistan'n sur evrili kentlerinde ktlk var, Semerkand'n su hazneleri tamtakr olmu; Msr'n sur evrili kentlerinde de ktlk var; ln btn ekirgeleri dolmu. Nil gene kylarndan tamam, Rahipler zis'le Oziris'i lenlemi. Defol, seni arayanlara bak; adamlarm bana brak!" lm, "Yo!" dedi, "Sen bana bir ekin tanesi verinceye kadar gitmem." Agzllk, "Sana hibir ey vermem," dedi. lm gene gld, parmaklarn azna sokup slk ald. Havadan ua ua bir kadn geldi. Alnnda Veba

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • yazlyd, evresinde de iskeletleri km akbabalar uuuyordu. Kanatlaryla koya kapladlar. Hi kimse sa kalmad. Agzllk lk atarak ormandan kat. lm de kzl atna atlayp drtnala uzaklat. Atnn komas rzgrdan hzlyd. Koyan dibindeki amurlardan ejderlerle pullu derili korkun canavarlar kt. akallar kumun zerinde zplayarak burunlaryla havay koklaya koklaya geldiler. Gen Kral alayarak "Bu adamlar kimdi?" Ne aryorlard?" diye sordu. Arkasnda duran biri yant verdi: "Bir kraln tacna yakut aryorlard." Gen Kral rperdi, geri dnnce elinde gm bir ayna tutan, hac klnda bir adam grd. Yznn rengi utu, sordu: "Ne Kral?" Hac yant verdi: "Bu aynaya bak, grrsn." Aynaya bakp da kendi yzn grnce sesi kt kadar haykra haykra uyand. Gne odaya parl parl dklyor, bahesinin en aalarnda kular tyordu. Saray bayazmanyla devletin yksek grevlileri gelip ululamalarn sundular. olanlar da srmal kuamn getirip tacyla asasn karsna koydular. Gen Kral bakt. ok gzel eylerdi. Bunlar o ana dek grd eylerin hepsinden gzeldi. Ama dlerini anmsad. olanlarna, "Kaldrn bunlar; giymeyeceim!" dedi. Grevliler ard. Kimileri de gld, nk aka ediyor sanmlard. Ama Kral cidd bir sesle bir daha syledi, "Kaldrn unlar, gzm grmesin. Varsn ta giyme gnm olsun, giymeyeceim. nk bu kuam zn tezghnda, acnn ak elleriyle dokundu. Yakutun yreinde kan var; incinin iinde de lm!" deyip dn de anlatt. Grevliler bunu duyunca birbirlerine bakp, "Kesinlikle akln kard; nk d dtr, dlem de dlem. Bunlar insann bel balayaca gerek eyler deildir. Bizim iin didinen insanlarn yaamndan bize ne? nsan ekinciyi grnceye dek ekmek yemeyecek; bacyla grmeden arap imeyecek mi?" diye fsldadlar. Derken Saray Bayazman Gen Kral'a gelip, "Efendimiz, yalvarrm, bu kara dncelerinizi brakn. u gzel giysiyi kutsal bedeninize giyin, bu tac banza takn. Kral klna girmezseniz, halk sizin kral olduunuzu nerden bilsin?" dedi. Gen Kral onun yzne bakt, "Sahi mi? Eer kral kuamm olmazsa benim kral olduumu bilemezler mi?" diye sordu. Bayazman, "Bilemezler efendimiz," diye haykrd. "Ben kral davranl insanlar var sanyordum, ama, belki senin dediin gibidir. Ama gene de kuamm giymeyeceim; bu tac da giyecek deilim. Ben bu saraya nasl geldimse yle karm," dedi. Hepsinin ekilmesini buyurdu; yalnzca bir kiiyi, arkada diye kendisinden bir ya kk bir ocuu, bir iolann alkoydu. Hizmetinde yalnzca onu brakt; duru suda ykandktan sonra byk, boyal bir sandk at; da eteinde kei obannn tyl keilerine bakarken giydii deri gmlekle kaba saba koyun postu yamsn kard; bunlar giydi; eline de hantal oban sopasn ald. Kk iolan iri mavi gzlerini ap glmseyerek, "Efendimiz, kuamnla asan grdm ama tacn nerede?" dedi. Gen Kral da balkondan yukar sarlm yabanl dikenden bir srgn koparp bkt, bir halka yapp kendi bana

    PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com

  • takt. "Benim tacm bu olacak" yantn verdi. Bu klkta odasndan kp sarayllarn bulunduu byk sofaya geti. Sarayllar elendi; kimileri de seslenip, "Efendimiz, halk krallarn bekliyor. Siz onlara dilenci gsteriyorsunuz," dediler. tekiler fkeliydi; "lkemizin yz karas oldu, bizim bamza gemeye uygun deil!" dediler. Onlara yant bile vermeden geip parlak somaki merdivenlerden indi; tun kaplardan kt, atna binip kiliseye doru srd. Kk iolan da yannda kouyordu. Halk glp, "Kral delisi olacak; ata binmi geliyor!" diye alay etti. Dizginleri ekip, "Bilemediniz, ben Kralm" diye dn anlatt. Kalabaln iinden biri kt, ac ac yanp yakld, "Efendim, zenginlerin savurganlndan yoksullara can geldiini bilmiyor musunuz? Sizin debdebenizle biz besleniriz. Sizin keyfinizden bize ekmek kar. Zorlu bir efendi hesabna didinmek ac ey, ama didinecek efendisi olmamak daha ac; karnmz kargalar m doyuruyor sanyorsunuz? Btn bunlar iin elinde bir umar var m? Mteriye 'bu kadara alacaksn'; satcya 'u kadara satacaksn,' diyebilir misiniz? Hi ummam. Bunun iin saraynza gidin de gzel eflatun giysinizi giyin. Bizden, bizim aclarmzdan size ne?" Gen Kral, "Varsllarla yoksullar karde, deil mi?" diye sordu. Adam, "yle," dedi, "Varsl kardein adna da Kabil derler." Gen Kral'n gzleri doldu, halkn mrlts arasnda atn srd. Kk i olan korkup kat. Kilisenin byk kapsna varnca, askerler mzraklarn ileri uzatp "Burada ne aryorsun? Buraya kraldan baka kimse giremez," dediler. Yz fkeyle kzard; "Kral benim" diye mzraklar itip ieri girdi. Yal Piskopos, onu ke