Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP...

10
Eğitim Ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar Ünite 5 1 ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ Ortak Dersler Okutman Ahmet AKŞAR

Transcript of Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP...

Page 1: Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2014-2015/G5i2/ATI102/ATI...Eğitim Ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar Ünite 5 3 5.1.

Eğitim Ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar Ünite 5

1

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ

Ortak Dersler

Okutman Ahmet AKŞAR

Page 2: Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2014-2015/G5i2/ATI102/ATI...Eğitim Ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar Ünite 5 3 5.1.

Ünite 5

İçİndekİler5.1. TEVHID-I TEDRISAT (ÖĞRETIMIN BIRLEŞTIRILMESI) KANUNU (3 MART 1924) ............. 35.2. TÜRK HARFLERININ KABUL VE TATBIKI HAKKINDA KANUN (1 KASIM 1928)................ 45.3.  ÜNIVERSITE REFORMU (DARÜLFÜNUN’DAN ÜNIVERSITEYE GEÇIŞ) ............................. 65.4. TÜRK TARIH KURUMU’NUN KURULMASI (12 NISAN 1931) .............................................. 75.5.  TÜRK DIL KURUMUNUN KURULMASI (12 TEMMUZ 1932)............................................... 75.6. KAYNAKÇA ................................................................................................................................. 8

EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAROkutman Ahmet AKŞAR

Page 3: Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2014-2015/G5i2/ATI102/ATI...Eğitim Ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar Ünite 5 3 5.1.

Eğitim Ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar Ünite 5

3

5.1. TEVHID-I TEDRISAT (ÖĞRETIMIN BIRLEŞTIRILMESI) KANUNU (3 MART 1924)Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonra medreseler dini ve dünyevi bilimleri öğreten yegâne kuruluşlar olmuşlardı. Batı dünyasında on beşinci yüzyılın sonlarından itibaren eğitim ala-nında ileri derecede bir canlanma meydana geldi. Bu canlanmayı coğrafi keşifler, Rönesans, reform, aydınlanma çağı ve sanayi inkılabı izledi. Bilgi kaynaklarına ulaşmak kolaylaştı, bilim kolları ayrışmaya başladı. Batıda meydana gelen bu değişimlere rağmen Osmanlı dünyasın-da medreseler bu yeniliklere ayak uyduramadı, çağın gerisine düştü. Hem Avrupalı, hem de birinci sınıf bir devlet olmak iddiasını sürdürmek isteyen Osmanlı Devleti devlet mekaniz-masındaki bürokrasiyi ve memur kadrosunu tesis etmek için batı tarzında mektepler açarak batı ile arasındaki mesafeyi kapatmak istedi. Böylece ülkede eğitim alanında medreseli ve mektepli olmak üzere iki farklı düşünce yapısına sahip insan tipi ortaya çıkmış oldu. Bununla birlikte geç dönemde Osmanlı Devleti ile siyasi bağını koparmak isteyen azınlıkların açtığı okullardaki yıkıcı ve bölücü faaliyetler ve Hıristiyanlık ilkeleri doğrultusunda açılan misyo-ner okulları da Osmanlı eğitim sistemini içinden çıkılamaz bir hale getirdi.

Cumhuriyetin ilanından sonra ele alınan konulardan biri de eğitim ve öğretim alanındaki bu farklılığı ortadan kaldırmak ve eğitimin birleştirilmesi idi. Bu düşünceyle amaçlanan ikili eğitim sisteminin kaldırılması ve modern bir millet yetiştirmek için “milli eğitim sistemi’nin” kurulması idi. Mustafa Kemal Atatürk’ün 1 Mart 1923 TBMM açış konuşmasındaki “...Efendi-ler! Memleket evladının ortak ve eşit olarak almaya zorunlu oldukları ilimler ve fenler vardır. Yüksek meslek ve ihtisas sahiplerinin ayrılabileceği öğretim derecelerine kadar, eğitim ve öğretimde birlik, sosyal toplumumuzun ilerleme ve yükselmesi görüş açısından çok önem-lidir.” sözü eğitim öğretim alanında birliğin önemini vurgulamaktadır. Bu doğrultuda 3 Mart 1924’te üç ayrı kanun TBMM de kabul edildi. Bunlardan ilki 429 Sayılı Şeriye ve Evkaf Vekâleti ve Erkânı Harbiye-i Umumiye Vekâleti’nin kaldırılmasına dair kanundu. 430 Sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu teklifinin gerekçesinde, yurttaşlar arasında duygu ve düşünce birliğini sağlamanın ilmi ve çağdaş bir prensip olduğu, Gülhane Hattı Hümayunu’ndan (Tanzimat Fermanı) itibaren Osmanlı Devletinin tevhid-i tedrisata geçmek istediği ancak başarılı ola-madığı gibi aksine ikiliğin otaya çıktığı belirtiliyordu. Kanun teklifinde şöyle denilmekteydi: “Bir millet bireyleri ancak bir eğitim görebilir. İki türlü eğitim bir memlekette iki türlü insan yetiştirir. Bu ise duygu ve düşünce ve dayanışma amaçlarını bütünüyle imkânsızlaştırır.”

Yedi maddelik kanun metni şöyledir:1. Madde 1. Türkiye’deki bütün bilim ve öğretim kurumları Milli Eğitim Bakanlığına Bağlıdır. 2. Madde 2. Şer’iyye ve Evkaf Bakanlığı veya özel vakıflar tarafından idare edilen bütün

medreseler ve okullar Milli Eğitim Bakanlığına devredilmiş ve bağlanmıştır. 3. Madde 3. Şer’iyye Evkaf Bakanlığı bütçesinde okullar ve medreseler için konulan ödenekler

Milli Eğitim bütçesine aktarılacaktır. 4. Madde 4. Milli Eğitim Bakanlığı, dini bilgiler konusunda yüksek uzmanlar yetiştirmek

üzere üniversitede bir İlahiyat Fakültesi kuracak ve [ayrıca] imamlık ve hatiplik gibi dini hizmetlerin yerine getirilmesiyle görevli memurların yetişmesi içinde ayrı okullar

Page 4: Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2014-2015/G5i2/ATI102/ATI...Eğitim Ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar Ünite 5 3 5.1.

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

4

açacaktır. 5. Madde 5. Bu kanunun yayımı tarihinden itibaren, genel eğitim ve öğretim hizmetleri

vermekte olup, şimdiye kadar Milli Savunma Bakanlığına bağlı olan askeri rüştiyeler ve idadilerle, Sağlık Bakanlığına bağlı olan Yetim Evleri, bütçeleri ve öğretim kadroları ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmıştır. Anılan rüştiye ve idadilerde bulunan öğretim kadrolarının nereye bağlı olacakları, gelecekte ait olacakları bakanlıklar arasında belirlenip düzenlenecek ve o zamana kadar orduya mensup olan öğretmenler bu statülerini koruyacaklardır.

6. Madde 6. İşbu kanun, yayımı tarihinden geçerlidir. 7. Madde 7. İşbu kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu Yürütür.

Kanun yürürlüğe girdikten sonra Maarif Vekili Vasıf Bey kanunun yürütülmesi için görev-lendirilmiş ve kapatılacak okullardaki öğrencilerin durumu tespit edildikten sonra 11 Mart 1924’te tüm medreseler kapatılmıştır. 1924 Anayasasının kabulünden sonra TBMM 23 Ni-san 1924 ten itibaren altı ay çalışmalarına ara verdi. Milli Eğitim Bakanlığı kanun gereğince çalışmalara başladı. 7 Mayıs 1924’te Darülfünun’da İlahiyat Fakültesi açıldı, Fıkıh Tarihi Mü-derrisi Seyit Bey ilk dersini verdi. Rize’de bir İmam Hatip Okulu açıldı ve öğrenci kayıt kabul şartlarını gazetelere ilan vermek suretiyle duyurdu. Buna göre adı geçen okul, 10 Eylül 1924 tarihine kadar öğrenci kabul edecekti. Medreselerin kapatılması, bazı yerlerde medrese öğ-rencilerinin açıkta kalması, uygulamadan kaynaklanan problemler olmakla birlikte, TBMM 18 Ekim 1924 te açılır açılmaz parti içi muhalefet iki önemli konuda hükümeti sıkıştırmaya, soru yağmuruna tutmaya başladı. Bunlardan birincisi mübadillerin iskânıyla, ikincisi Milli Eğitim işleriyle ilgili idi. Bu iki konu İsmet Paşa Hükümetinin sonunu hazırladı. Ayrıca bu durum ve bu muhalefet TBMM’de yeni bir partinin (Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası) ku-rulmasıyla sonuçlandı.

5.2. TÜRK HARFLERININ KABUL VE TATBIKI HAKKINDA KANUN (1 KA-SIM 1928)Yazı ya da alfabe çok önemlidir, öncelikle insanlar arasında iletişimi sağlayan araçlardan biridir. Tarih ve medeniyet yazı ile başlar, yazısı olan milletler medeni sayılırlar. Alfabe ya da yazı dili, milleti bir arada tutan unsurlardan biridir. Bunları çoğaltmak mümkündür. Çok geniş coğrafyaya yayıldıklarından tarihte Türkler değişik alfabeler kullandılar: Orhun Alfa-besi, Soğd Alfabesi, Mani Alfabesi, Arap Alfabesi, Kiril Alfabesi, Latin Alfabesi. En yaygın ve uzun süreli kullanılan Arap Alfabesi olmuştur. Bu da Türklerin İslamiyet’i kabulüyle ilgilidir. İlk Müslüman Türk devletlerinin ardından Osmanlı İmparatorluğu bu yazıyı kullanmış ve geliştirmiştir.

Osmanlı Devleti, Tanzimat ile birlikte yönünü batıya çevirince Arap Alfabesi de bundan na-sibini aldı. Alfabe tartışmaları başladı. Arap Alfabesinin yeniden düzenlenmesini isteyenler ve Latin Alfabesinin alınmasını isteyenler olmak üzere iki karşıt düşünce ortaya çıktı. İkinci Meşrutiyet ortamında tartışmalar daha da şiddetlendi.

Page 5: Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2014-2015/G5i2/ATI102/ATI...Eğitim Ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar Ünite 5 3 5.1.

Eğitim Ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar Ünite 5

5

Milli Mücadele günlerinde Mustafa Kemal’in Erzurum’da Mazhar Müfit (Kansu) Bey’e zafer-den sonra yapılacak işler hakkında söyledikleri arasında Latin Alfabesinin alınacağına dair notlar da bulunuyordu. Büyük zaferden sonra 12 Eylül 1922 de İstanbul gazetecileriyle basın toplantısında Hüseyin Cahit Beyin, “Niçin Latin yazısını almıyoruz?” Sorusuna Büyük Gazi, “ Henüz zamanı gelmemiştir.” cevabını verdi.

Beş ay kadar sonra Kâzım Karabekir Paşa’nın başkanlık ettiği İzmir İktisat Kongresi’nin (17 Şubat-4 Mart 1923) üç işçi delegesi, başkanlığa verdikleri önergede Latin Alfabesinin alın-masını istediler. Bir iktisat kongresinde alfabe konusunun görüşülemeyeceği gerekçesiyle teklif reddedildi. Öte yandan Bakü Türkoloji Kongresi (26 Şubat-6 Mart 1926) alfabe mese-lesini tekrar alevlendirdi. Akşam Gazetesi 28 Mart 1926 da bir anket düzenledi. Anketin ko-nusu Latin harflerinin kabul edilip edilmemesiyle ilgili idi. Burada taraftarların ve karşıtların görüşlerine yer verildi. Bunlar olurken bazı kişisel çalışmalar da yapıldı. Latin esaslı yeni Türk alfabesi denemeleri yapıldı. 1927 de Hidayet İsmail, otuz beş harflik, 1928 de Mithat Sadul-lah, Latin Harfleriyle Türkçe Elifba Tecrübesi unvanlı kitabında Latin esaslı 29 harfli birer alfabe önerdiler. 1928 yılı Mayısında İbrahim Necmi (Dilmen) Bey Milliyet gazetesinde Latin Alfabesiyle Türkçe Elifba başlıklı yazı dizisinde harfler konusundaki çalışmalarını okuyucu-larıyla paylaştı, çabalarını uygulamaya koydu. Hazırladığı alfabe ile 26 Haziran 1928 tarihli Milliyet’te Ekmek Ucuzlayacak haberini yayınladı.

Resmi faaliyetler adım adım ilerliyordu. 1927 de Cumhuriyet Halk Fırkası Kongresi sırasında Latin Alfabesinin alınacağına dair açıklamalarda bulunuldu, 1928 yılı başlarında Başvekil İsmet Paşa, aynı amaçla dil uzmanlarıyla bir toplantı yaptı. Müteakiben Hamdullah Suphi Beyi’n başkanlığında bir kurul oluşturuldu. 10 Nisan 1928 değişikliğinde Türkiye devleti-nin… dini, din-i İslam’dır ifadesi anayasadan çıkarıldı. 20 Mayıs 1928 de 1288 Sayılı Kanunla uluslararası rakamlar kabul edildi. Sıra alfabe değişikliğine geldi. Bunun için öncelikle bir Dil Encümeni kuruldu. Milli Eğitim Bakanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulunun onayı ile kuru-lan söz konusu encümen, üçü dil uzmanı, üçü Milli Eğitim Bakanlığı temsilcisi, üçü mebus olmak üzere dokuz kişiden oluşuyordu. 26 Haziran’dan 12 Temmuza kadar Latin esaslı yir-mi kadar alfabeyi inceleyen encümen, raporunu yetkililere sundu. Bu proje, aynı günlerde İstanbul’da bulunan ve harfler meselesiyle yoğun biçimde uğraşmakta olan Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya 1 Ağustos 1928 de sunuldu. Gülhane Parkında 9/10 Ağustos ge-cesi bir şenlikte Mustafa Kemal Paşa tarafından halka duyuruldu. Henüz yasalaşmamasına rağmen yeni harflerle okuma yazma seferberliği başlatıldı. Seferberliği başlatan ve başında olan Mustafa Kemal Paşa gittiği yerlerde memurlara ve halka yeni harfler hakkında dersler veriyor, başarılı olanları takdir, geride kalanları teşvik ediyordu. Basın da yeni harflerle yazıl-mış haberlere daha geniş yer veriyordu.

10 Ağustos’tan ilgili yasanın yürürlüğe girdiği 3 Kasım 1928 tarihine kadar iki buçuk üç ay kadar yoğun faaliyet sürdürüldü. Uzun süren ve geniş kapsamlı gezisinden 21 Eylülde Ankara’ya döndü. TBMM 1 Kasım 1928 de toplandı. Mustafa Kemal Paşa açış konuşmasında bu hususu işaret etti.

Page 6: Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2014-2015/G5i2/ATI102/ATI...Eğitim Ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar Ünite 5 3 5.1.

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

6

Aynı gün Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki hakkında Kanun TBMM de kabul edildi. 11 mad-delik kanunda evvela, Latin esasından alınan harflerin Türk Harfleri unvan ve hukuku ile kabul edildiğine vurgu yapılmıştır. İkinci olarak zorluk derecelerine göre belli geçiş süreleri konulmuştur. Bunlar bir ay, iki ay ve yedi ay ile şarta bağlı geçiş süreleridir. Mesela levha, tabela, reklam, ilan afiş için geçiş süresi bir aydır. Devlet kurumlarının kendi aralarındaki yazışmalarda süre iki ay, vatandaşla devlet arasındaki yazışmalarda geçiş süresi yedi aydır. Para, hisse senedi bono, tahvil, pul vb. değiştirilmedikçe geçerli olacaktı. 9. Maddede eski harflerle basılmış kitaplarla eğitim öğretim yasaklanıyor, bu hususta bir talimatname yapı-lacağı belirtiliyordu. 23 Aralık 1931 de hükümet tarafından kabul edilen söz konusu talimat-name, 4 Ocak 1932 de yürürlüğe girdi. Buna göre Arap Alfabesiyle öğretim yapmak, gizli ve aleni dershaneler açmak suç sayılıyordu.

Türk harfleri ile kısa sürede okuma yazmayı öğretmek amacıyla yaygın öğretime başvurul-du. Bakanlar Kurulu tarafından 11 Kasım 1928 de kabul edilen Millet Mektebi Talimatnamesi 24 Kasım 1928 de Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. 52 maddelik söz konusu talimatnamenin 4. Maddesi Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşanın, teşkilatın başkan-lığını ve başöğretmenliği kabul buyurduklarını belirtiyordu. Millet Mektepleri okuma yazma yaşını geçmiş olanlar içindi. Teşkilatı iki türlüydü. Birincisi hiç okuma yazma bilmeyenler için dört, Arap alfabesiyle okuyup yazanlar için iki aylık süreyi kapsıyordu. 1929 yılı Ocak ayında faaliyete başlayan bu kuruluşlara ilk senesinde bir milyondan fazla kişi devam etmiş ve bun-ların yarıdan fazlası diploma almışlardır. Sonraki yıllarda sayı giderek azaldı. 1935 te nüfusun yüzde on beşine okuma yazma öğretilmiş bulunuyordu. Yedi yılda örgün öğretimden gelen yüzde iki buçukluk oran eklendiğinde toplamda yüzde on yedi buçukluk bir sonuç elde edilmiştir ki bu azımsanmayacak bir sayıdır ve önemli bir başarıdır.

5.3.  ÜNIVERSITE REFORMU (DARÜLFÜNUN’DAN ÜNIVERSITEYE GEÇIŞ)Batıdaki gelişmeleri izlemek isteyen Osmanlı Devleti, medreselerin yanında pozitif bilimleri okutmak üzere bu kurumu açmış, fakat çeşitli nedenlerden dolayı sık sık kapanmalarına engel olamamıştır. 1900’lerde Darülfünun-ı Şahane, 1908’de Darülfünun-ı Osmani isimle-riyle mükerreren açılmış ve bu isimle Cumhuriyet Türkiyesi’ne intikal etmiştir. İstanbul Da-rülfünunu Tıp, Fen, Edebiyat ve Hukuk olmak üzere dört medreseden kurulu idi. Rektöre Darülfünun Emini, dekana Medrese Reisi, bilim heyetindekilere Müderris (profesör) ve Mu-allim (doçent) deniliyordu. Rektörlük için, müderris ve muallimler seçim yaparlar, en çok oy alan iki kişiden biri Maarif Vekili tarafından iki yıllığına atanırdı. Cumhuriyet döneminde Darülfünun’da iyileştirilmelere gidildi, öğretim kadrosunun özlük hakları genişletildi, kurum bilimsel ve yönetsel özerkliğe kavuşturuldu. Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile medreseler Maarif Vekâletine bağlandı, Darülfünun’da bir İlahiyat Fakültesi açıldı. Mustafa Kemal Paşa 1925’te Ankara Hukuk Mektebi’nin açılışında İstanbul Barosu seçimlerinden ve hukuk anlayışından dolayı Darülfünun Hukuk Fakültesinden memnuniyetsizliğini dile getirdi. Milli Eğitim Ba-kanı Dr. Reşit Galip Bey de Darülfünun hakkında eleştirilerde bulunuyordu, kendini yenile-yememesinden şikâyet etti. Neticede İsviçreli Prof. Albert Malche Türkiye’ye davet edildi.

Page 7: Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2014-2015/G5i2/ATI102/ATI...Eğitim Ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar Ünite 5 3 5.1.

Eğitim Ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar Ünite 5

7

Darülfünun’un iyileştirilmesi hakkında ondan rapor istendi. 29 Mayıs 1932 de Prof. Malche bir rapor hazırladı, burada mevcut durumu tespit etti ve görüşlerini bildirdi. Darülfünun reformunun ne kadar zorunlu olduğu rapordan anlaşılıyordu. O nedenle 31 Mayıs 1933’te İstanbul Darülfünunu kaldırılması yerine yeni esaslar dahilinde bir İstanbul Üniversitesi ku-rulmasına dair kanun kabul edildi. Kanunun birinci maddesine göre İstanbul Darülfünunu ve ona bağlı bütün kuruluşlar kadro ve teşkilatlarıyla beraber 31 Temmuz 1933 tarihinden itibaren kaldırıldı. İkinci madde ise 1 Ağustos 1933 tarihinden itibaren en geç 1 Nisan 1934 tarihine kadar İstanbul Üniversitesi adıyla bir üniversite kurulması için kanun tasarısı hazır-layıp meclis başkanlığına sunmaya Maarif Vekaletini memur etmiştir. Yine bu kanuna bağlı olarak, müderris, muallim ve asistan olmak üzere 240 kişilik kadrodan çoğu açığa çıkarılmış, geride 87 kişi bırakılmıştır. Yerli ve yabancı yeni alınanlarla 1 Ağustos 1933’te 180 kişilik kadro oluşturulmuştur. İstanbul Üniversitesi Teşkilat Yasası 29 Mayıs 1934’te kabul edildi.

5.4. TÜRK TARIH KURUMU’NUN KURULMASI (12 NISAN 1931)Türk Ocaklarının 1930 kurultayında Atatürk’ün isteği üzerine Türk Tarihini araştırmak üzere Ocak bünyesinde bir kurulun oluşturulması kararlaştırıldı. 16 kişiden oluşan Türk Tarih He-yeti, 4 Haziran 1930 da ilk toplantısını yaptı, yönetim kurulu üyelerini belirledi. Heyet, Türk Tarihinin Ana Hatları unvanlı bir kitap yayınladı. 24 Mart 1931 de Atatürk’ün isteği doğrultu-sunda Türk Ocaklarının Cumhuriyet Halk Fırkası ile birleştirilmesi kararlaştırıldı ve 10 Nisan 1931’de son olağanüstü kongresinde bu husus gerçekleştirildi, bütün malları, her şeyi Cum-huriyet Halk Fırkasına devredildi. Türk Ocaklarının bünyesinde yer alan Türk Tarih Heyeti, 12 Nisan 1931 de Türk Tarihini Tetkik Cemiyeti adı altında çalışmalarını sürdürdü. 1935 te Türk Tarihi Araştırma Kurumu, daha sonra Türk Tarih Kurumu adını aldı. 1937 de Belleten dergi-sini çıkardı ve günümüze kadar çok sayıda yayın yaptı. Atatürk İş Bankasındaki hisselerinin gelirinin bir kısmını Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil Kurumuna bıraktı. 1982 Anayasasının 134. Maddesi ile kurulan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun bünyesine alındı.

5.5.  TÜRK DIL KURUMUNUN KURULMASI (12 TEMMUZ 1932)Türk Tarihini Tetkik Cemiyeti’nden bir yıl kadar sonra 12 Temmuz 1932 de Mustafa Kemal Paşa’nın talimatıyla Türk Dili Tetkik Cemiyeti kuruldu. Derneğin kuruluş amacı Türkçenin güzelliğini ortaya koymak, dünya dilleri arasında değerine layık bir yüksekliğe ulaşmasını sağlamaktı. 26 Eylül-5 Ekim 1932 tarihleri arasında ilk kongresini gerçekleştirdi. Herkese açık olan bu kongre çok ses getirdi. Bunu 1934 ve 1936 kongreleri izledi. Sonradan Türk Dil Kuru-mu adını aldı. Çok sayıda bilimsel yayın yaptı. 1982 Anayasası ile oluşturulan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumunun bünyesine alınmıştır.

Page 8: Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2014-2015/G5i2/ATI102/ATI...Eğitim Ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar Ünite 5 3 5.1.

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

8

5.6. KAYNAKÇA• Atatürk, M. Kemal, Nutuk (1919–1927), Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara, 1991,

(Bugünkü Dille Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Zeynep KORKMAZ)• Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi I, I/1, II (Bozkurt, G., Çağan, N., Ergün, M., Genç, N., Güneş,

İ., Kürkçüoğlu, Ö., Taşdemirci, E.), YÖK Yayınları, Ankara, 1995• Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, (Çakmak, M.A., Dönmez, C., Hayta, N., Safran, M., Şahin,

M., Turan, R.), Okutman Yayıncılık, Ankara, 2009• Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, (Arslanhan, İ., Bahadır, Ö., Eken, H., Ünlü, H., Yerebasmaz,

A.), Marmara Yayınları, Bursa, 1998 • Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, (Ed. Ertan, T. F.), Siyasal Kitabevi, Ankara, 2001• TBMM Zabıt Ceridesi, Devre I, c.7. Devre II, c.8. Devre IV, c.2.• Türkiye Cumhuriyeti Tarihi II, (Akbıyık, Y., Akbulut, D.A., Avcı, C., Balcıoğlu, M., Eraslan, C.,

Köstüklü, N., Süslü, A., Tural, M.A., Turan, R., Yalçın, D.), Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara, 2000

• Kili, Suna, Türk Anayasa Metinleri, T. İş Bankası Yayınları, İstanbul, 1982

Page 9: Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2014-2015/G5i2/ATI102/ATI...Eğitim Ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar Ünite 5 3 5.1.

Eğitim Ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar Ünite 5

9

Page 10: Ortak Dersler ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2014-2015/G5i2/ATI102/ATI...Eğitim Ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar Ünite 5 3 5.1.

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

10