Objektif 94. sayi

32
Temmuz / juillet 2014 No: 94 Herkese eşit mesafede... Seçimler için önemli uyarı Dikkat! Yüksek Seçim Kurulu’ndan se- çimde oy kullanabilmek için randevu almak gerekiyor. Oy verme günleri iki zaman dilimine bölün- müş olup (08.00-12.30; 12.30-17.00), Yük- sek Seçim Kurulu’nun internet sitesindeki “SEÇSİS Oy Verme Günü Belirleme Sis- temi”nden (Sistem) istenilen gün ve saat di- limini seçmek mümkündür. Sözkonusu işlem 21 Temmuz 2014 (Türkiye saatiyle 08.00’de başlayacak) ile 25 Temmuz 2014 (Türkiye saatiyle saat 17.00’de sona ere- cektir) tarihleri arasında yapılabilecektir. S: 6 Gurbetin Oyları, yurt dışında yaşayan seçmenleri bir araya getirerek şeffaf, adil ve temiz bir seçim çağrısıyla herkesi sorumlu birer yurttaş olarak sandık başına davet ediyor. Bu davet demokrasimizin en yüksek evrensel stan- dartlara ulaşmasına gönüllü olarak, sivil inisiyatif almak anlamını taşımak- tadır. S:30 Gurbetin Oyları İnisyatifi Tel: +336 81 48 55 39 [email protected] objektif actu KISA KISA... KISA KISA... ASTU Yaz Şenliği yapıldı S: 10 Can Dündar’dan Gezi belgeseli: Gözdağı S: 12 Mine Günbay söyleşisi ikinci bölüm S: 17 Basri Çiçek gezi yazısı ikinci bölüm S: 20 Hasan Bellikli Karlsruhe haberleri S: 24 Olympique Strasbourg’tan şampiyonluk kutlaması Promotion Excel- lence A liginde mücadele veren ve sezonu şampi- yon olarak ta- mamlayan Olympique Stras- bourg’un, 15 Ha- ziran 2014 tarihindeki son maçtan sonra yaptığı şampiyon- luk kutlaması göz kamaştırdı. S:10

description

Objektif gazetesi temmu sayısı

Transcript of Objektif 94. sayi

Page 1: Objektif 94. sayi

Temmuz / juillet 2014 No: 94

Herkese eşit mesafede...

Seçimler için önemli uyarıDikkat! Yüksek Seçim Kurulu’ndan se-çimde oy kullanabilmek için randevu almakgerekiyor.Oy verme günleri iki zaman dilimine bölün-müş olup (08.00-12.30; 12.30-17.00), Yük-sek Seçim Kurulu’nun internet sitesindeki“SEÇSİS Oy Verme Günü Belirleme Sis-temi”nden (Sistem) istenilen gün ve saat di-limini seçmek mümkündür. Sözkonusuişlem 21 Temmuz 2014 (Türkiye saatiyle08.00’de başlayacak) ile 25 Temmuz 2014(Türkiye saatiyle saat 17.00’de sona ere-cektir) tarihleri arasında yapılabilecektir.

S: 6

Gurbetin Oyları, yurt dışında yaşayan seçmenleri bir araya getirerek şeffaf,adil ve temiz bir seçim çağrısıyla herkesi sorumlu birer yurttaş olarak sandıkbaşına davet ediyor. Bu davet demokrasimizin en yüksek evrensel stan-dartlara ulaşmasına gönüllü olarak, sivil inisiyatif almak anlamını taşımak-tadır. S:30

Gurbetin Oyları İnisyatifi

Tel: +336 81 48 55 39 [email protected] objektif actu

KISA KISA... KISA KISA...

ASTU Yaz Şenliği yapıldı

S: 10

Can Dündar’dan Gezi belgeseli: Gözdağı

S: 12

Mine Günbay söyleşisi ikinci bölüm

S: 17

Basri Çiçek gezi yazısı ikinci bölüm

S: 20

Hasan Bellikli Karlsruhe haberleri

S: 24

Olympique Strasbourg’tan şampiyonluk kutlaması

Promotion Excel-lence A ligindemücadele verenve sezonu şampi-yon olarak ta-m a m l a y a nOlympique Stras-bourg’un, 15 Ha-ziran 2014tarihindeki sonmaçtan sonrayaptığı şampiyon-luk kutlaması gözkamaştırdı.

S:10

Page 2: Objektif 94. sayi
Page 3: Objektif 94. sayi

BereketliRamazanlar

Dileriz...

Page 4: Objektif 94. sayi

4

Temmuz / Juillet2014 N° 94

5, Impasse des Prunelles67820 Wittisheim

Tel: 03 88 85 83 66 [email protected]

* Aylık haber, ilan ve reklam gazetesi/Journal mensuel d’infos,

d’annonces et de publicités.

* İmtiyaz sahibi/Edité par: Edition Objectif

* Genel Yayın Yönetmeni/Directeur de la Publication: Fahri [email protected]

* Grafik-Dizayn: Murat Ateş

Dağıtım Sorumlusu / Responsable de distributionTuncer KIR OĞLU

[email protected]

TEMSİLCİLERİMİZ

SAINT-DIE, EPINAL, NANCY ve çevresi Mustafa GÜÇLÜTel : +33 6 07 61 09 24

KARLSRUHE ve çevresi: Hasan BELLİKLİTel : +49 0176 92962065

SAVERNE-SARREGUEMINES-HAGUENAU - BISCHWILLERLUNEVILLE-BOUXWILLER-WISSEMBOURG ve çevresiKemal ERGÜLTel : +33 6 70 47 09 02

MULHOUSE ve çevresiFaruk BEYAZTel: 0619 04 68 93

*Baskı/Imprimé par: Imprimerie des

Sun Print / Offenbach

*Objektif Gazete basın meslek ilkelerine uymayasöz vermiştir.

/Objektif promet à respecter les principes et leslois concernant le métier de presse.

*Objektif Gazete’de yayımlanan yazı, haber vefotoğraflardan kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

/Toute reproduction de nos articles, textes d’an-nonces ou publicités parues dans notre journal est

libre sous l’obligation de citer le nom du journal.

*Dépôt Légal: Juillet 2014

BANKA BİLGİLERİ/Les coordonnés bancaires

IBAN: FR76 1760 7000 0170 2129 1344 932SWIFT ( BIC ): CCBPFRPPSTR

EditionObjectif

ALİ BAŞARAN

YAZIYORUM

Eğitimci - Yazar

[email protected]

gelişmelerden dolayı oldukça politize geçeceğe benzer. Siyasal

olmayan bir adayın böylesi bir kampanyada oynayabileceği rol

yeterli olabilecek midir?

Ayrıca, sol aday beklentilerine cevap bulamayan, İhsanoğlu’na

oy vermek istemeyen kesimi de göz önünde tutmak lazım.

AK Parti adayı: Tayyip ERDOĞAN

Bu henüz açıklanmış değil, ama tüm gelişmeler Tayyip Erdo-

ğan’ın aday olacağı yönünde. Erdoğan aday olursa, cumhurbaş-

kanının şu andaki yetkileriyle yetinmeyeceğini, daha geniş yetkiler

istediğini, bunun için de “başkanlık sistemi”ni getireceğini söylü-

yor. Başkanlık sistemi Türkiye koşullarında çok ciddi biçimde en

hafif deyimiyle “otoritarizm”in yolunu açacaktır. Gezi olaylarından

beri Avrupa’nın, örneğin Fransanın büyük sağcı gazetesi Figa-

ro’nun deyimiyle “autoritairisme-reaksionnaire / otoriter-gerici”

olarak bilinen Erdoğan’ın daha demokratik davranması pek bek-

lenmiyor. Başkanlık sistemiyle yönetilen Avrupa ülkeleri ya da

Amerika’da demokratik işlerliğin garantisi olarak denge sağlaya-

cak bağımsız yapılar, kurumlar vardır. Yasama, yürütme ve de-

netleme-yargı- kurumları birbirinden bağımsızdır. Amerika’da

Parlamento ve Senato vardır, Başkan, ikisinin görüşlerini alarak

denge unsuru olmak durumundadır. Kendi düşünce ya da politi-

kasını oralardan onay almadan uygulayamaz. Zaman zaman ora-

lardan başkanla ters düşen kararlar da çıkar. Kaldı ki demokrasi

anlayışı yerleşmiş bu ülkede başkan seçilen kişi kendi rakibini

Dışişleri Bakanı yapabilmektedir (şu anda olduğu gibi). Tüm yet-

kilerin tek elde birleştiği bir sistem demokratik olamaz. Türki-

ye’deki büyük risk de budur.

Tabii, Erdoğan’ın aday olması durumunda AK Parti’nin geleceği

de seçimlerden sonra tartışmaya açılacaktır. Özellikle de gelecek

Haziran’da yapılacak milletvekili seçimlerinden sonra daha net

sorgulanabilecektir.

Her şeye rağmen, devlet olanaklarını elinde bulunduran, basını

büyük ölçüde kontrol eden, oy verecek kitlelerce bilinen, küskün

sol seçmenlerin sandık başına gitmemesi AK Parti adayı için

avantaj olacaktır. İlk turda seçimi alamazsa bile ikinci turda ekle-

necek Kürt kökenlilerin (HDP taraftarları) oylarını da eklersek se-

çilme şansı oldukça fazla gözüküyor. Zira Öcalan’la yapılan

pazarlıklar, ikinci turda Erdoğan’ın desteklenmesini garantiye al-

maya yönelik gibi. Ayrıca bu pazarlıkların da Erdoğan’ın seçilmesi

için yapılan büyük “manevralar” olarak kalıp kalmayacağını da se-

çimden sonra görebileceğiz.

Üçüncü bir aday olarak da DHP ve sol, demokrat kesimlerin ortak

adayı olabilecek gibi. Bu aday esas olarak politik projeler ve me-

sajlar etrafında alternatif bir yaşam ve dünya sunma projesinin

adayı olacaktır. İlk turda etken olmaya çalışarak, % 6-10 arası oy

almayı hedefleyecektir.

YURTDIŞINDAKİ TÜRKİYELİLER

Yine bir ilk: yurtdışındaki “Türk vatandaşları” bu cumhurbaşkanlığı

seçiminde oy verebilecekler. Şüphesiz yıllardan beri beklenen

yurtdışındaki vatandaşlarımızın Anayasa’dan kaynaklanan yurt-

taşlık haklarını kullanabilmeleri olumlu bir uygulamadır. Umarız

tüm seçimler için bu hak en iyi koşullarda bir kazaya “kurban” git-

meden kullanılır.

TÜRKİYE’DE «CUMHUR» BAŞKANINI SEÇİYOR

Arapça kökenli « cumhur » kelimesinin Türkçe karşılığı « halk

»tır. Cumhurbaşkanı da halkın başkanı anlamına gelmektedir.

Türkiye’de « halkınbaşkanı » şimdiye kadar milletvekkileri

tarafından seçilirdi. Parlamento’da çoğunluğu bulunduran

partinin adayı ya da anlaşarak çoğunluğu sağlayan partilerin

ortak adayı cumhurbaşkanı seçilirdi. İlk kez halkın oyuyla

cumhurbaşkanı seçilecek. Eskiye oranla bir demokratikleşme

ve halkın direkt katılımıyla yapılan bir seçim gibi gözükse de,

Anayasa’nın eşitlik ilkesine ters düşen ve milletvekillerinin

istediği kişiler arasında yapılacak elitist bir seçim olacaktır.

Neden mi ? Yeni yasa, cumhurbaşkanı olacak kişilerin mev-

cut parlamentodaki milletvekkilerinden en az 20 tanesinin im-

zalarıyla desteklemesi, her milletvekilinin ancak bir adaya

imza verebileceği şartlarını getiriyor. Sonuç açık; şu anda

parlamentoda AK Parti, CHP, MHP ve BDP olduğuna göre,

adaylar da bunlardan çıkmak zorunda. Bunlardan hariç

kimse aday olamaz. Yani seçilecek cumhurbaşkanlarını yine

milletvekilleri saptamaktadır. Ya da parlamentonun seçtiği

dört adaydan biri cumhurbaşkanı olabilecektir. Bu da yurttaş-

ların, parlamento dışında kalan parti, grup ve kuruluşların

aday göstermesine engeldir, Anayasa’nın yurttaşlar arasın-

daki eşitlik ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Bu konuda batılı de-

mokratik ülkelerdeki örnekler incelenerek kıyaslamalar

yapılabilinir. Bazı ülkelerde halk tarafından seçilmiş (belediye

başkanı, belediye encümeni, bölge yönetimi,..) kişilerden belli

sayıda imza almak yeterliyken, bazı ülkelerde ise yurttaşlar

arasında belli sayıda imza toplayan herkes aday olabilmek-

tedir. Şüphesiz bu uygulamalar daha demokratiktir.

ÇATI ADAYI: Ekmeleddin İHSANOĞLU

Bu yazının kaleme alındığı anda resmî olarak bir tanesi hariç

başka aday açıklanmadı. Parlamentodaki partilerden CHP

ve MHP ortaklaşa “çatı adayı” adıyla Ekmeleddin İhsanoğ-

lu’nu aday gösterdiler. İslam dünyasını ve ülkelerini iyi tanı-

ması, uluslararası tecrübeleri, genel kültürü ve islamî bilgileri

ve uzmanlığıyla “muhafazakar” ve “müslüman” kesimin de

oyunu alacağı düşüncesiyle aday gösterilen İhsanoğlu’nun

AK Parti tabanından da oy alabileceği ve böylece AK Parti

adayını zorlayacağı düşünülmektedir.

Çatı adayı büyük bir handikapla işe baslayacaktır: oy verecek

halk kesimi tarafından tanınmamak. Tanıtılması için büyük

çaba ve enerji gerekecek, bu da seçim kampanyası boyunca

politik perspektifler sunan, net mesajlar veren ve de mesajları

halka ulaşan bir aday olması önünde engel olarak duracaktır.

Seçim, Ak Parti’nin başkanlık sistemi projesi ve de bölgesel

Eylül 2005 tarihinden bu yana

hamen her ay düzenli olarak

çıkmakta olan gazeteniz Ob-

jektif, yakında dokuzuncu yılını

tamamlayıp onuncu yılından

gün almaya başlayacak;

bunun mutluluğu ve gururunu

yaşamaya hazırlanıyoruz.

Öte yandan, yine gazetenizin

bir düzenliliği olarak, bildiğiniz

gibi, Ağustos aylarında yayına

ara veriyoruz. Bunun nedeni

de, vatandaşlarımızın çoğunun

tatilde, işyerlerinin büyük bir

bölümünün kapalı olmasıdır.

Bu sene de bu geleneğimizi

bozmayacağımızı size haber

verelim istedik...

Ayrıca, elinizde tuttuğunuz ga-

zetenin yayınlandığı Temmuz

ayı, hem tatil hem de Rama-

zan’a denk geldi.

Bu vesileyle sizlere iyi tatiller

ve hayırlı Ramazanlar temenni

ediyoruz.

Sakın ola ki yola çıkarken tüm

önlemleri almayı ve her an dik-

katli olmayı ihmal etmeyin.

Yine bunun gibi, oruç tutanla-

rımız da bu uzun ve sıcak gün-

lerde sağlık kurallarına

aldırmazlık etmesinler.

Bu duygularla size şimdiden iyi

bayramlar diyor, Eylül’de bu-

luşmak üzere herkese

esenlikler diliyoruz...

Sevgili Objektif Okuyucuları

Page 5: Objektif 94. sayi
Page 6: Objektif 94. sayi

6

YÜKSEK SEÇİM KURULUNA DU-YURULUR: YANLIŞ OLAN HERYERDE YANLIŞTIRYa akıl tutulması yaşıyoruz! Ya da aklı-mızı sınıyorlar? Gelelim asıl mevzuuya.Bilindiği üzere: 18 Mayıs 2012'de yayın-lanarak yürürlüğe giren 6304 sayılı Ka-nun'la Milletvekilliği, Cumhurbaşkanlığı,Halkoylaması dahil, Türkiye Cumhuri-yeti vatandaşları veya çifte vatandaşlığıbulunan vatandaşların, bulundukları ül-kede oy kullanabilmeleri hüküm altınaalınmıştır.Bu bağlamda, önemli bir olay bizler için.Nihayet vatandaş olarak kabul gördük.Gelelim oy kullanma olayına. Öngörü-len oy kullanma işlemleri ne çağdaş, neekonomik, ne de basit. Hele de oy tas-niflerinin sandıkların kapanmasındansonra sayılmayacak olması. Bütün Av-rupa üç aşağı beş yukarı aynı, birbirinebenzer durumda. Büyükelçiliklerimiz veTemsilciliklerimiz aracılığı ile oy kullana-

cağız. Daima ilkler zor olur. Buraya daitirazımız yok. Fransa'nın StrasbourgBaşkonsolosluğu görev bölgesini elealalım. Bölgede yaşayan bir vatandaşolarak: bilindiği üzere 134 bin insanımı-zın yaşadığı ve bu sayının 70 bin kada-rının seçmen olduğu, Strasbourgmerkezde "PALAIS DE LA MUSIQUEET DES CONGRES" adresine konacak26 adet sadıkta 21 Temmuz 2014sabah saat 8'de başlayıp 25 Temmuz2014 akşam saat 17'de sona erecekolan seçim, kalabalık olması ve tek ad-reste olması, sağlıklı bir ortamda olurmu? Tartışılır. Hani demem o ki devletinvatandaşına, vatandaşın devletine veen önemlisi de yargısı başta olmaküzere bürokrasisine güvenmediği bir or-tamda? Örnek istersen alın size örnek.Gezi protestosuna katılan gencin gözüçıkmış gaz fişeğinden. Valilik şu şekildecevap yazıyor savcılığa: Polisin envan-terinde gaz fişeği yok. Al da dinle. Bizimtelevizyonlardan gördüklerimiz mangaldumanı mıydı? Polis piknik mi yapı-yordu? Kokusu nerdeyse buralarakadar geldi… Basit bir hesapla şu sonuçlar çıkar. Va-tandaşın oturduğu bölgeler merkezdenuzak. Merkezde oturanların hemenhemen dörtte üçü kadar. Görev bölge-sinde bulunan yerleşim yerinin en uzak

noktası nerdeyse 200 kilometre. Kişibaşı 10 Euro masraf yapsa, çarpınsonuç devasa bir rakam. İş günü olmasıhasebiyle, kişi başı yevmiyeyi çarpın, oda ortada. Ulaşım giderlerini hesabakatın, bu milli servete yazık değil mi? Bukadar dernekleri neden kurduk ozaman? Yakın derneklerin birini merkezyaparak oralarda da kullanılamazmıydı? Kaldı ki merkezde de olsa taş-rada da olsa nihayetinde sandık kurulbaşkanları bölgede çalışan öğretmen vedin görevlilerinden oluşmayacak mı?Ne değişecekti? Diyecekler ki sandıklarıkorumamız lazım. Güvenlik şirketleri negüne duruyor? Sandıklarda görevli ola-cak katip ve üyeler vatandaşlar arasın-dan tespit edilecekmiş. Sakın hatamamı yeni oluşum olan, temeli belli ol-mayan demokratlar platformundan ol-masın? Nedenine gelince devletmemurları veya temsilciliklerle bu araçok sıkı fıkı olmaları… EN ÖNEMLİSİ DE NEDEN SAYILMI-YOR OYLAR? Burada bit yeniği ara-mak gerekmiyor. Davulu bizetutturuyorlar. Tokmak başkasının elindeolacak. Oy kullanma işlemi bitince ye-rinde sayılsa, daha şeffaf bir şekilde tu-tanaklar tutulsa, sandık başındaki partitemsilcileri tutanaklardan birer fotokopialsa, aslını Yüksek Seçim Kurulu’na, bil-

gisi için Dışişleri Bakanlığı’na birerkopya verilse, daha şeffaf olmaz mıydı?Lozan Barış Antlaşması’na Atatürkneden İnönü'yü gönderdiğini şöyle açık-lıyor: "Siz bu masayı en fazla dört şe-kilde devirirsiniz. Fakat İnönü bumasayı sekiz on şekilde devirir"...Şimdi sıkı durun. Bu sandıklarda hertürlü hileye başvurulabilir. Sandık baş-kanının meyilli olduğu partinin lehine,Bakan beyin talimatlarına, kargo taşı-yanların lehine, sandıkları teslim alacakolan Bakanlık çalışanı veya YSK görev-lilerinin tutumuna, orada sayacak olanmemurun insifiyatine, bilgi işlemde ça-lışan memurun dünya görüşüne say saybitmez. Diyeceksiniz ki sandıklar mü-hürlü. Ha o da basit. SANDIK YUVAR-LANMIŞ, kargoda mühür kırılmış. Kılıfhazır. Burada sayılmamasının sebebine olabilir..! Onu çözemedik. Buradakimemurlarına güvensizlik gibi bir sonuç-tan başka bir şey olamaz. Ya da sonuç-lara etkisinden korkuluyor. Yanlıştan dönmek için henüz geç değil.Siz sayın temsilcilerimiz. Yanlışa alet ol-mayın. Sandık başında görev alacakolan sivil toplum üyeleri, parti temsilci-lerinin süs ağacı olmaktan başka göreviolmayacak. KARAR SİZİN SAYINHAKİM BEY. Görünen köy kılavuz iste-mez. Görüşmek üzere…

BASRİ ÇİÇEK

ÇİÇEKPASAJI

cicek @hotmail.fr

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ KONUSUNDA BAŞKONSOLOSLUK DUYURUSU

Değerli Vatandaşlarımız,

Bilindiği üzere, 2014 yılı yaz aylarındayapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimle-rinde yurtdışında yaşayan vatandaşları-mızın bulundukları ülkelerde oykullanmaları mümkün olabilecektir.Bu çerçevede;Başkonsolosluğumuz görev bölgesindeyaşayan vatandaşlarımızın seçimlerdeoy kullanabilmeleri için “Yurtdışı SeçmenKütüğü”ne kayıtlı olmaları gerekmekte-dir.Vatandaşlarımızın “Yurtdışı Seçmen Kü-tüğü”ne kayıtlı olup olmadıklarını YüksekSeçim Kurulu Başkanlığı’nın internet si-tesinden (https://www.ysk.gov.tr/) kont-rol etmeleri mümkündür .Yurtdışı Seçmen Kütüğünde kaydı bu-lunmayan vatandaşlarımızın 2 Temmuz2014 Türkiye saati ile saat 17.00’yekadar adres beyanında bulunmaları ge-rekmektedir.Esasen, adres beyanının Başkonsolos-luğumuza şahsen başvuru veya postayolu ile yapılması mümkündür. AncakYüksek Seçim Kurulu ilgili kararında,

yurt dışı seçmen kütüğünün ilan edildiği2-9 Temmuz 2014 tarihleri arasındaadres beyanı başvurularının şahsen ya-pılabileceği, posta ile yapılan müracaat-ların ise dikkate alınmayacağıbelirtilmektedir.Başkonsolosluğumuz görev bölgesinioluşturan Alsace (Bas Rhin, Haut Rhin),Lorraine (Moselle, Meurthe et Moselle,Vosges, Meuse), Franche-Comté(Doubs, Haute Saone ve Belfort) bölge-leri ile Haute Marne departmanlarındaikamet eden vatandaşlarımızın 31 Tem-muz-3 Ağustos tarihlerinde yapılacakseçimde “Avenue Schutzenberger67000 Strasbourg” adresinde bulunan“PALAIS DE LA MUSIQUE ET DESCONGRES” Fuar ve Kongre Merkezin-deki “ARP” (Entrée Erasme) adlı sa-londa 08:00-17:00 saatleri arasındaoylarını kullanmaları mümkündür.Yurtdışı seçmen kütüğüne kayıtlı vatan-daşlarımızın oy kullanmak için randevualmaları gerekmektedir. Oy verme gün-leri iki zaman dilimine bölünmüş olup(08.00-12.30; 12.30-17.00), YüksekSeçim Kurulu’nun internet sitesindeki

“SEÇSİS Oy Verme Günü BelirlemeSistemi”nden (Sistem) istenilen gün vesaat dilimini seçmek mümkündür. Söz-konusu işlem 21 Temmuz 2014 (Türkiyesaatiyle 08.00’de başlayacak) ile 25Temmuz 2014 (Türkiye saatiyle saat17.00’de sona erecektir) tarihleri ara-sında yapılabilecektir. Vatandaşlarımızınoy verecekleri gün ve saati bir kağıdanot etmeleri ya da cep telefonlarıylaYüksek Seçim Kurulu’nun internet say-fasından fotoğrafını çekmeleri ilerideunutmamaları açısından uygun olacak-tır.Oy verme gününü belirlemeyen seç-menler için oy verme gün ve saat aralığıile oy kullanacakları sandıklar Sistem ta-rafından belirlenecektir. Dolayısıyla sis-temin arzu edilmeyen bir gün ve saatdilimi belirlememesi için vatandaşlarımı-zın bu işlemi kendilerinin yapması uygunolacaktır.Yüksek Seçim Kurulu ilgili kararında, be-lirlenen oy verme gününde oyunu kulla-namayan seçmenlerin, sadece gümrükkapılarında kurulan sandıklarda oylarınıverebilecekleri belirtilmektedir.

Vatandaşlarımızın oy kullanmaya gelir-ken T.C. Kimlik Numaralarını gösterennüfus cüzdanlarını veya pasaportlarınıyanlarında bulundurmaları gerekmekte-dir.Oy kullanmaya özel araçlarıyla gelecekvatandaşlarımızın Hilton Oteli karşısındaücretsiz otoparkı kullanmaları mümkün-dür. Ayrıca Sivil toplum kuruluşların oto-büslerine Rhenus Basketbol Salonuönüne park yapma imkanı tanınmıştır.Vatandaşlarımızın bulundukları ülke-lerde kurulacak sandıklarda oy kullan-malarının yanısıra, gümrük kapılarımızdaaşağıda sunulan tarihlerde oy kullanma-ları da mümkündür.Gümrüklerde birinci tur oy verme işlemi:26 Temmuz 2014 - 10 Ağustos 2014Gümrüklerde ikinci tur oy verme işlemi:17 Ağustos 2014 - 24 Ağustos 2014Seçimlerle ilgili olabilecek gelişmeleritakip edebileceğiniz güncel duyuruları-mız Başkonsolosluğumuz web sitesi vefacebook sayfasında yayınlanmayadevam edilecektir.

Saygıyla duyurulur.

Page 7: Objektif 94. sayi
Page 8: Objektif 94. sayi

8

GÖZAYDINLIĞIAyşegül ve Oktay Kırömeroğlu’nun kızlarıDİLA4 Haziran 2014 günü dünyaya gözerini açtı.Dila’ya uzun ve sağlıklı ömürler, Kırömeroğlu ailesine gözaydınlığı diliyoruz.Ekmekci ailesi

Satılık arabaKia Sorento Shilton, 105 000 km, 2004model, otomatik klima, deri koltuk, 3,5motor, Gps, otomatik vites, lastikleryeni değişmiş durumda, açılır tavan,ısıtmalı koltuk, benzinli.Fiyatı: 6 900 E (fiyatta anlışabilir).Tel: 06 88 98 62 47

GÖZAYDINLIĞIDostlarımız Remzi ve Aşe Aydın’ın kızlarıCaner ile Mathieu14 Haziran 2014 tarihinde dünya evine girdiler.Aydın ve Pernet ailelerini kutlar, genç çifte mut-luluklar dileriz. Ekmekci ailesi

GEÇMİŞ OLSUNAilemizin değerli üyesi; kızkardeşimiz, baldızımız, teyzemiz

Yurduşen Özkaya6 Haziran 2014 tarihinde trafik kazası geçirmiştir.

Kendisine geçmiş olsun diyoruz…Ekmekci ailesi

BAŞSAĞLIĞIYeğenimiz Gökhan Kırömeroğlu’nun müstakbel kayınpederiDidier GROSHENNY7 Haziran 2014 tarihinde ebediyete intikal etmiştir.Kırömeroğlu ve Groshenny ailelerine başsağlığı dileriz.Ekmekci ailesi

DEVREN SATILIKGELİNLİK MAĞAZASIKehl'de 4 yıldır hizmet verenGelinlik, Damatlık, Abiye mağazası yoğun iştemposundan dolayı devrensatılıktır. ( Lütfen ciddi olanlar arasın-lar.)Tel: 0049 173 633 70 18 yada 0049 7851 88 66 198

Page 9: Objektif 94. sayi
Page 10: Objektif 94. sayi

FatihKARAKAYAKarakaya. @gmail.com

http://twitter.com/fkarakaya

FRANSA GÜNDEMİ

Cumhurbaşkanlığı SeçimleriTürkler tarihinde birçok ilki yaşayacak. İlk defahalk kendi oyuyla Cumhurbaşkanı seçecek ve omakamı sembolik olmaktan öteye taşıyacak. Öte yandan gurbette yaşayan halkımız Gümrükkapılarına muhtaç olmadan yaşadığı memleketteoy verebilecek. Aslında bu konuyu en çok savu-nanlardan biriydim. Türklerin oy hakkını çokönemli buluyor ve kesinlikle yapılması gerekti-ğini savunuyordum. Hatta bunu daha da ileriyegötürerek yurt dışı milletvekilliklerin olmasını sa-vunuyordum. Şimdi ise biraz kararsızım. Nedenine gelince:Bulunduğumuz ülkelerde siyasete yeteri kadarilgi göstermiyoruz. Türkiye’de yaşanan gelişme-leri takip ettiğimiz kadar burayı takip edemiyo-ruz. Orada yaşanan siyasi ayrılıkları gereksiz birşekilde buraya taşıyoruz. Elbette Türkiye’nin geleceği önemli. Her neolursa olsun bizi de bir şekilde etkiliyor. Ancakyaşadığımız ülke de bir o kadar önemli. Bu ülke-lerde bize rağmen, bize karşı kararlar alınıyor.Tüm suçlar üstümüze yıkılıyor. Cesur karar alansiyasiler linç ediliyor. Cami projesi sözleri ha-vada kalıyor. Mecliste olmadığımız sürece, bu alınan kararlar-dan asla memnun olmayacağız. Sürekli günahkeçisi ilan ediliyoruz. Gençlerimiz yanlış eğitim,yanlış bilgilendirme ile yanlış işlere kalkıyorlar. Allah adına kafa kesenler yüzünden suçlulukpsikolojisini biz yaşıyoruz. Dünyanın öbürucunda olanlar bize mal ediliyor. Kendi besleyip,büyütüp saldıkları adamları yine bize karşı kulla-nıyorlar. O halde birilerinin gerçekleri açığa vurmasılazım. Siyasi arenada daha aktif, daha başarılıolmak asli görevlerimizden biri. Fransa siyasetinde başarılı olmak elbet zor.Ama en azından var olduğumuzu göstermek içindaha çok sandıklara gitmeliyiz. Gerekirse parti-lerde görev almalıyız. İlla herkes ile anlaşmakzorunda değiliz. Kendi fikirlerimizi savunur, ortakfikirler etrafında da beraber mücadele verebiliriz. Yeter ki şu kısır kavgalardan uzak duralım. Yada Türklerin menfaati söz konusu ise kısır kav-galardan kaçalım. İnşallah bu seçimler hayırlara vesile olur. Halkı-mızın boş kavgalardan uzak duracağına eminin.Velhasıl madem bu da bir vatandaşlık görevimiz,bunu da alnımızın aklıyla yaparız. Zor günler ge-çiren ve 4 koldan saldırıya uğrayan, aç akbaba-ların çöküşünü beklediği ülkemizi kimselere yemetmeyelim. Belli ki birileri 30 Mart’tan sonra tatile çıkmışTemmuz’u bekliyor. Ülkeyi kaosa sürüklemekiçin her yolu deneyecek. Buna müsaade etmeyeceğiz inşallah. Ramazan ayınızı tebrik eder, kurtuluşumuza ve-sile olmasını dilerim.

Promotion Excellence A liginde mücadele veren ve se-zonu şampiyon olarak tamamlayan Olympique Strasbo-urg, 15 Haziran 2014 tarihindeki son maçtan sonraşampiyonluk kutlaması yaptı.Klübün Başkanı Doğan ÜNLÜ, antrenörü Tahir BAHA-DIR, klübün belkemiği Ömer ŞAHİN, futbolcular, klübünsponsorları, bölgedeki dernek başkanları ve LAFA tem-silcisi M. François Marcadé ile Strasbourg BelediyeBaşkan Yardımcısı Serge Oehler’in de katıldığı kutlama

merasiminde sahaya açılan standda sunulan kokteyltarzı yiyecek ve içecekler eşliğinde davetlilier bu güzelve hak edilmiş şampiyonluğu doyasıya kutladılar.Kutlama sonrası görüşlerine başvurduğumuz ana spon-sorlardan Home Peinture’ün sahibi Halil ÖZSOY, şu de-

ğerlendirmeyi yaptı: « Zorlu geçen bir sezon sonunda,iyi bire kip çalışmasıyla ligi şampiyon olarak tamamladık.Mutluyuz, sevinçliyiz, gururluyuz. Bu başarıda emeğigeçen herkese çok çok teşekkür ediyorum. Şampiyon-luk maçı da bir daha gösterdi ki, azmin sonucu zaferdir.Home Peinture ve şahsım adına, bu başarılı klübümü-zün her daim arkasında olacağımızı belirtmek isterim…»Final müsabakalarıÖte yandan, Olympique Strasbourg takımı, bu şampi-yonluğun ardından katıldığı final turlarında, önce Ross-feld ekibini 2-1 yenerek Bas-Rhin şampiyonu oldu,ancak sonrasında oynadığı Burnhaupt le Haut maçını 2-1 kaybederek Alsace Bölgesi ikincisi olmakla yetinmekdurumunda kaldı.

Olympique Strasbourg’tan şampiyonluk kutlaması

Astu’den Yaz Şenliği

Bölgemizin en eski ve en etkin derneklerinden olan AS-TU'nün 40. doğumgünü, 29 Haziran 2014 pazar günükutlandı. Parc de la Citadelle'de yapılması planlanan festival,hava şartlarının elverişsizliği sebebiyle derneğin kendilokalinde gerçekleştirildi. Saat 12.30'da Başkan Christine Panzer'in konuşmasıylave ardından verilen kültürlerarası aperetifle başlayan

festival,barbeküpart is i -nin eşli-ğ i n d eakşam saat 19'a kadar devam etti. Şenliğe katılan konuklara çok güzel anlar yaşatan grup-lar arasında Fanfare JPPJP, Grup Canlar, DJ Play'Mo-bil, Digital Effect, ZéroVu, I'Land Dance’tan dansgösterilerini sayabiliriz. Aynı zamanda çocuklar için Lu-dothèque de la Meinau (Jeux et Animations) ve IsabelleDaney de Marcillac (Atelier création artistique) tarafın-dan çesitli atölyeler düzenlenen şenlikte, yağan yağ-mura rağmen halaylar çekildi, dans edildi ve çok keyiflibir gün yaşandı. Biz de bu güzide derneğimize daha nice 40 yıllara diyo-ruz…

Page 11: Objektif 94. sayi

11

Astu’den Yaz Şenliği

İbrahim BALCI

Türkiye kökenli göçmenler ve

iki tehlike!

Genel olarak Avrupa’da özel olarakda Fransa’daki Türkiye kökenli göç-men emekçinin gündelik hayatta ol-duğu gibi siyasal hayatta da derditasası ve sorunları bitmez ama; sondönemlerde şu iki sorun daha bir öneçıkmaya başladı. Biri, Gezi süreci ilebirlikte daha da saldırganlaşan Tay-yip Erdoğan hükümetinin baskıcı, bö-lücü ve ayrıştırıcı politikalarınınburalara yansımasının yarattığı tahri-batlar. Diğeri ise son Avrupa Parla-mentosu seçimleri ile birliktekendisini daha da hissetiren ırkçı, fa-şist yükseliş. Bilindiği gibi bu yükse-lişte başa oynayan ve Fransa’da ilkkez seçimlerden birinci parti olarakçıkan aşırı sağcı, ırkçı Le Pen’in Ulu-sal Cephe’si oldu.Fransa’da yaşayan Türkiyeli göç-menlere Fransa’dan bir politikacı ismi

sorulsa büyük çoğunluğun aklınaCumhurbaşkanı ya da Başbakan’danönce muhtemelen Le Pen gelir. Aynısoru Türkiye’den bir politikacı için so-rulsa yine büyük çoğunluğun aklınaTayyip Erdoğan gelir herhalde. Tür-kiyeli göçmenler nezdinde her ikiside bir hayli popüler yani. İlk bakıştaalakasız ve benzemez gibi görünenbu iki "fenomen" politikacının söy-lemlerine ve izledikleri siyasal çizgi-lerine biraz daha yakındanbakıldığında görülecek ki, her ikisi depopüler oldukları kadar popülist söy-lem ve semboller üzerinden ilerle-mekteler. İkisi de sokağın dilinikullanmakta ve demagoji yapmaktaustalaşmıştır. İkisi de halkın bir kıs-mının en geri duygu ve düşüncele-rine hitap ederek diğerine karşıkışkırtıcı bir dil kullanmaktadır. İkisi detoplumsal yapının milliyetçi, muhafa-zakar ve gelenekci tarafını diri tutarako zemin üzerinden meydan okumak-talar. İkisi de dinî inançları kaşıyarakve ayrıştırarak birini konsolide edipdiğerini ötekileştirerek yol almaktadır.Örneğin Tayyip Erdoğan Sünni ço-ğunluğu yanında tutmak için Alevi’yikışkırtıp karşısına dikerken, Le Pende burada Hristiyan çoğunluğun duy-gularını okşamak için Müslüman’ıaşağılayan kışkırtıcı bir üslubu tercihetmektedir. Erdoğan, bazen kendidavası etrafında örgütlenmiş Kürd’ü,bazen bir gazeteyi ya da yazarı, çi-zeri, bazen Gezi direnişçisini ya daAlevileri hedef tahtasına koyarken,Le pen de bazen Musevileri amaçoğu zaman yabancı kökenli göç-menleri hedef göstermektedir. İkisi

de her zaman bir düşmana, birgünah keçisine, bir karşı cepheye ih-tiyaç duyup varlığını oradan tanımlı-yorlar. İkisi de evrensel hukukilkelerini, insan hak ve özgürlüklerinihiçe sayan, halkları bölüp kin ve düş-manlık tohumları eken bir suç maki-nesi gibi çalışmaktadırlar. İkisi degüçlü ve otoriter lider kültü üzerindenyükselmektedir. İkisinin de karşısın-daki sözde sosyal demokrat partilerikiyüzlü ve aciz durumdalar. İkisininde maskesini düşürecek güçte ör-gütlü bir işçi ve emekçi hareketi ya dageniş emekçi halk yığınlarını birleşti-rebilecek bir siyasal odak veyacephe henüz oluşabilmiş değildir,olanlar da yeterli güce sahip değildir.Bu ve benzeri nedenlerle ikisi de enfazla oyu işçi ve emekçilerden al-maktadır.Le Pen'in eksileri, Erdoğan’ın artıları!Le Pen’in ismi şimdilik hırsıza, talan-cıya çıkmış değil. Toplumsal muhale-feti bastırmak için polisi halka karşıbir suç örgütü gibi kullanamadıhenüz. İş kazalarındaki cinayetlerdeve işçi katliamlarında henüz imzasıyok. Henüz devletin ve kamunun tümolanaklarından faydalanabilmiş değil,dolayısıyla devlet bütçesi ve kamuolanaklarını yağmalayabilmiş değil.İhalelerde kayırmacılık yapıp buradanbir yandaş ve yalaka tayfası yarata-bilmiş de değil. Emrinde vali, kayma-kam, ordu, polis, istihbarat ve devasabir medya gücü de henüz yok. Çünkühenüz iktidar olmuş değil. Tüm bukonularda Erdoğan birkaç adım öndegörünüyor.Gerek Erdoğan ve hükümeti gerekse

Le Pen ve benzeri ırkçı, gerici hare-ketler, kendi çıkarları ve iktidarları uğ-runa halkı ve emekçileridüşmanlaştırıp bölmek için hiçbiruğursuz politikadan kaçınmadılar.Bundan sonra da kaçınmayacaklar.Erdoğan hükümeti ve Avrupa’dakiuzantılarının niyeti yürütülen bu bö-lücü ve ayrıştırıcı politik hattan bir güçdevşirmek, buradaki Türkiye kökenligöçmenleri bölüp önemli bir kısmınıyanına çekmektir. Le Pen de benzerbir siyasal çizgi izlemekte, yerli halkınbir kısmını yedeklemek için tüm top-lumsal sorunların sebebi olarak göç-menleri işaret etmekte, bölücülük vekışkırtıcılık yapmaktadır. Ne yerliemekçilerin ne de biz göçmen emek-çilerin böylesine bölücü ve düşman-laştırıcı politikalara ihtiyacımız var,bize faydası da yok. Bize gerekliolan, yaşadığımız ülkenin halkları ilebirlikte barış, güven, huzur ve kar-deşlik hukuku içerisinde birlikte ya-şamı tesis etmek, bu değerleridinamitlemeye kalkışanlara karşıortak bir duruş sergilemektir. Sömürüve adaletsizlikler üzerine kurulu bukapitalist düzenin ürettiği ekonomik,sosyal ve siyasal sorunlara karşı dayine bu ülkenin emekçileri ile birleşe-rek mesafe kadedebiliriz. Biz göç-menlerin sorunlarına da sahip çıkanbu ülkenin mücadeleci sendikaları veilerici güçleri ile birleşerek hem top-lumsal kaynaşma ve entegre olmadadaha fazla mesafe almış oluruz, hemde ırkçı bölücü kışkırtmaları boşa çı-karmış oluruz. Bu hem biz Türkiyekökenli göçmenlerin hem de diğerhalkların hayrına olacaktır.

Güleryüz, tatlı dilNe demişler; bülbülün çektiği dili belâsı...Boğaz dokuz düğüm; söz söylemeden, heleki büyük lâflar etmeden önce çok düşünmeklâzım ama nerdeee, ağzımızdan çıkanı kula-ğımız duymuyor adeta...Vazo kırıldıktan, testi de çatladıktan sonrasınâfile, nasıl eski haline getireceksiniz ama,insanoğlu bu, diline kolayından dur diyemi-yor işte...Bir de öfke ânı yok mu, hani baldan tatlı olan,o zamanlarda ya diliniz kılıçtan keskin oluyorya da şiddete başvurmak zorunda kalıyorsu-nuz; yoksa orta yerinizden çatlarsınız...Politika ve politikacılar da öyle..

Fahri EKMEKCİ

[email protected]

AZICIKBırakın seçim zamanlarını ve miting-leri, özellikle bizim ülkede hemen herpolitikacı konuşacak bir mecra bulma-sın, başlıyor nalına da vurmaya, mı-hına da... Sanki sakin sesle anlatsainandırıcı olamayacak, ne kadar bağı-rıp çağırırsa haklılığı o denli tescillen-miş olacak.Bizim siyasetçileri şöyle kürsülerdenbir bıraksak, adeta bir Malkoçoğlu, Ka-raoğlan, Battal Gazi edasıyla düşman-larını bir anda alt ediverecekler...Meclis’teki Salı günleri felâketindensöz bile etmiyorum...Peki, ne gerek var buna?Bunun tam tersi bir tutum mümkündeğil mi, kitlelere ille de avaz avaz mıseslenmek gerekiyor?Örneğin bir Erdal İnönü, neden baştacıedilmiyor, güzel örnek olarak toplumasunulup rol modeli olarak gösterilmi-yor?Kibar, beyefendi-hanımefendi, çelebi,güleryüzlü, tatlı dilli, hoşsohbet, nükte-

dan kişiler neden bizim insanımzahitap edemiyor (ya da böyle sanılıyor)?Hep kötü örneklerle mi yetinmek zo-rundayız? Gelişmiş ülkeerdekine ben-zeyen siyaset insanları neden bizimdiyarlarda maya tutamıyor?Bu sorun galiba ükelerin gelişmişlik vekültür düzeyleriyle doğru orantılı: nedenli medenî ise bir memleket, insan-ların ( tabii ki özellikle de politikacıların)diğerleriyle iletişim kurma biçimi o öl-çüde uygar oluyor ( veya tersi).Zaten, biraz psikoloji okumuşlar ya dabu alanda tecrübe yaşamışlar bilirlerki, insan kendisini ne kadar güçsüz vehaksız görürse, konuşmasındaki sal-dırganlık oranı da o kadar yüksek olu-yor. Bir tür bilinçaltı savunmaiçgüdüsüyle, karşısındakini fazla bağı-rarak susturacağını ve ona kendi hak-lılığını onaylatacağını düşünüyor.Oysa, gerçek tamamen aksi yönde:aklı başında ve kendinden emin kişilerasla seslerini yükseltmez, muhatabını

hırpalama yoluna gitmez.Bilge ya da âkil insan diye de bunlaradeniyor galiba...Acaba diyeceksiniz, bu yazı neden ya-zıldı? Durup dururken nereden çıktı?Kiminiz buna hemen siyasal bir anlamyükleyeceksiniz belki, Cumhurbaşkan-lığı seçimleri öncesi ihsas-ı rey (oyumubelli etmem) yaptığıma kanaat getire-ceksiniz!Yok, öyle değil: bir ülkenin Cumhur-başkanlığı seçimi sadece adayların hi-tabet etme şekline indirgenmişse, vayo ülkenin haline...Benim amacım, insanların günlük ya-şantılarında da her daim gönül yapıcıolmaları, kimseyi küçük görüp onagöre davranmamaları ve hayatın hu-zurlu akıp gitmesi.Yoksa politika kim, ben kim?Yine de Türkiye’nin başına sakin biri-sinin geçmesi fenâ da olmaz hani...

Page 12: Objektif 94. sayi

Ünlü gazeteci ve belgesel yapımcısıCan Dündar’ın son belgeseli olan «Gözdağı », 28 Haziran 2014 Cumar-tesi akşamı Strasbourg’un tarihîOdyssée Sineması’nda gösterildi.Sinema’nın Müdürü Faruk Günal-tay’ın önayak olmasıyla Strasbourg-lular’a ulaşabilen filmin gösterimine,hem yapımcı Can Dündar, hem deAİHM eski yargıçlarından, CHP İzmirmilletvekili Rıza Türmen katıldılar.Çok sayıda vatandaşımızın izlediği fil-min gösterimine katılanlar arasındaBaşkonsolos Serdar Cengiz ileStrasbourg Belediyesi Başkan Yar-dımcıları Mine Günbay ve Mathieu

Cahn da bulunuyordu.Gösterimden önce, Faruk Günal-tay’ın çevirisi eşliğinde konuşanCahn, Dündar ve Türmen, belgeselve Türkiye’deki durumlar hakkındakigörüşlerini ifade ettiler. Gösterimdensonra ise, Dündar ve Türmen seyir-cilerin sorularına yanıt verdiler.Gezi olaylarında gözünü kaybedenaltı gencin öyküsü şeklinde kurgula-

nan belgesel üzerine yapılan bu ko-nuşmalardan bizim size aktarmak is-tediklerimizi şöyle özetleyelim..CanDündar: Görmesini istemediler, gö-zerinden vurdular! Türdkiye’nin gör-mesini istemediler. Ama görmesigerekeni gördüler… Gözünü kaybe-den bu gençlerden birisi dedi ki,‘Türkiye’yi biz de sizin gibi görüyo-ruz, yarısı aydınlık, yarısı karanlık…’Bu film cesarete ve umuda dair birfilm; köşeye sıkıştırılmış bir halkın‘Yetti artık’ feryadı. İlk defa bu halkdüdüksüz, askerin veya herhangi birpartinin-örgütün düdük çalmasınıbeklemeden, kendiliğinden sokağa

çıktı, eşsiz olan da buydu… Ayrıca bufilmde herkes, Fazıl Say dahil, gö-nüllü çalıştı ve gösterimlerden depara alınmıyor.Rıza Türmen: Gezi olayları Türki-ye’nin geleceğine ışık tutmuştur, Tür-kiye’nin geleceğidir. Can Dündar’ınbu belgeseli Türk demokrasisi içinçok önemlidir. Türkiye’de artık bir dö-nemin sonu geliyor; bu, Gezi ile baş-

ladı. Gezi ülkemizdeki kötülükleri or-taya çıkardı ve çözüm yollarını gös-terdi.

Son olarak Faruk Günaltay da, bubelgeselin Aralık ayındaki Türk Si-nema Günleri’nde gösterilmesi husu-sunda Can Dündar’dan söz alarak,sinema severlere bir müjde vermişoldu.

Din mi mühim, dinci mi ya da din mi em-reder dinci mi? Hayvanlar konuşamadıkları için savaşır, normal!İnsanlar konuştukları halde neden savaşır?İşte bu anormal!Çünkü; bunlar konuşmazlar, sadece para ve güçkonuştururlar! Bunun nedeni din, dil, etnik köken, mezhepmişgibi gösterseler de bunlar aslında gruplaşarakbuna din iman deseler de, hepsi palavra ve her-kes hem haksız hem hırsız olduğu kadar, hembu konuda samimi değiller, üstelik bunlar yalan-cılar da! Paylaşmak istemedikleri toprak ve petroldür as-lında! İşte bu yüzden budur her zaman bu Ortado-ğu’nun bir gerçeği de... Bunlar dünya'nın kimsesiz sokak çocukları gibi-ler mi?Bunlar başkalarına kul köle olurken, kendilerineve birbirlerine karşı kabaydılığı da severler! İşte bu nedenle birileri üretirken, birileri tüketirmisali yabancılar bunlara silah satarak kazanır-ken, yerliler birbirlerini öldürmek için yarışırlar! Halbuki paylaşmayı bilseler, hani Adalet veBarış-kardeşlik dinini bilselerdi bunlar müslümanolarak dünyaya herhalde ne güzel yakışırlardı!Ama nerde ?Maalesef hiçbir zaman, hiçbir yerde! Öyle olsalardı bunlar bu zengin toprakların sa-hibi olarak dünyaya hükmederlerdi!Oysa dünya bunlara hükmediyor!Bunları karşı karşıya getirerek, onlar bunun key-fini çıkartırcasına bir dünya olarak bunların bar-barlığını ve vahşiliğini seyrediyorlar! Çünkü; bunlar her zaman dini kullanarak birbir-lerini öldüren ve birbirine düşman İslam ülkesiolarak bu bir Ortadoğu gerçeğidir artık...Bu Müslüman Kardeşler’den başka bu kadardinlerini kullanarak, dinleriyle alay edip oynaya-cak kadar bunlardan başka sahtekarlar da yok-tur dünyada!Yok diğer din mensuplarında böyle bir şey! Dünyada yoktur bunların bir benzeri, yoktur hiç-bir yerde bunların tek örneği de!Evet yezitliğin dinimize zararı olmuştur! Kerbela’da olduğu gibi!İşte bugün de aynen olduğu gibi! Bir dünyaya sanki bir dinci böyleymis gibi din öğ-retmek isteyen bunlar ya da hani bu dinci de-dikleriniz ve bu dincileriniz kimler?Kelle kesenler ya da ciğer yiyenler ya da silah-larla bir oyuncakmış gibi oynayan terörisler mi? Kimmiş bu İslamcı dedikleriniz ya da bu din düş-manları kimler?Kim bunlar, nedir ne değildir; sahi bunlar kimler? Din bu mudur, dinci bu mudur dedirttiler!Bunlar sadece bu dünyaya bir düşmanlık öğret-tiler!...

ARAS'LA İNSAN'A DAİR

Melek Aras [email protected]

12

Can Dündar’ın son belgeseli: Gözdağı

Karlsruhe Türk sanat müzigi korosu22 Haziran Aksami karlsruher step-hansaal da verdigi konserde ayaktaalkislandi sef Gökay Tamer yöneti-mindeki sanat müzigi korosu iki bö-lümden olusan konserinde dinleyicilerigecmis yillara götördü Saloonu dol-duran dinleyicilerinde birlikte söyde-digi bir birinden güzel Nihaverdmakamindaki sarkilari Seslendirensanat müzigi korosunda solistlerAhmet Ceylan sinan Türkmen FuatErcan ibrahim Yazici ilker DüzgünSuzan eksi Aysun kaplaner ve GökayTamer sane aldi. Karlsruher okul Aile Birliginin katkilariyla düzenlenen konserde .Baskan Erdem Arin ve esi seherarin ve Karlsruher okul Aile yönetimide hazir bulundu Okul Aile Baskani sayi Erdem arin böylesi güel gecelerin devaminiistediklerin belirterek olumlu tebki aldik Emegi gecen herkese Tesekür ediyorum dedi.

Hasan Bellikli /karlsruher

Bahar konseri

Page 13: Objektif 94. sayi

13

30’uma girmeme günler kala –gerçi sizbunu okuduğunuzda geçmiş olacak-kendime güzel bir yazı armağan etmekistedim. Pozitif bir yazı, içinde umut olan,sevgi olan. O kadar yoruldum ki Tür-kiye’de olup biten, ruhumu karartanonca şeyden, bu yazıyla içimdeki huzur-suzluklardan arınmak, güzel gelinmişgüzel bir yaş hatırına kendimi ve yazımıkaramsar düşüncelerimin sabotajındankorumak istiyorum. 90’lardaki çocuklu-ğum gibi her şeyin gelecekte iyi olaca-ğını düşlemek istiyorum.Güzel olan şeyler hatırlanmalı, bir za-manlar hep güzel kalmasınıistediğim..Baharda bir okul çıkışı me-sela. Nisan veya Mayıs olabilir pekala,fakat bir Ankara baharı bu. Rüzgarda ka-vakların yaprakları birbirine vuruyorKumrular’da, hiçbir zaman düzelmeye-cek olan kırık kaldırımların araları polendolmuş, hâlâ da düşüyorlar yere gü-

neşte yağan karlar gibi tıpkı. Her za-manki kuruyemişçiden çıtır leblebimi alı-yorum. Bu günün en güzel vakti.Mutluluk için daha ne gerekli ki? 100 gr.çıtır leblebimi yiye yiye Atatürk Bulva-rı’nda yürüyorum. Akün Sineması’nınönünden geçerken göz gezdiriyorumşöyle bir yeni filmin afişine, iyi bir şeyebenziyorsa akşama bizimkilerin başınaekşirim belki. Biraz da Kuğulu Park’daoturalım. Tunalı’nın cıvıl cıvıl sesi ve kaz.Kaz mı?! Off dikti gene bu suratını banaya. Aman al bi sen eksiktin, ye.. Çok se-vimlilerdir aslında ama siz siz olun çokuğraşmayın onlarla. Kızdıklarında pekkaza benzemezler.18 yaşın gökkuşağı ruhu, yaz akşamı,Fanta festivalleri... Aşk ve özgürlük dı-şında görüp hissetmek istediğin hiçbirşey yok. Hayattaki en büyülü şeye sa-hipsin. Anıttepe’deki konsere yürüyenayaklar koşmaya başlar: Çabuk, başladıbile konser! Deli gibi koşup, ciğerlerin tı-kanınca gülmeye başlamak. İlk biralar,tek biralık sarhoşluklar.. Omuzlarda söy-lenen Şebnem Ferah şarkıları: Ben şar-kımı söylerken istersen sesiaçarsıııınnn.. Şarkının malum sözlerinibağıra çağıra söylerken arkadaşlar gül-meye başlar: Sus kızım yavaş biraz..!

Ben de gülüp devam ederim: İstersen biraynayla yardım edeyimm... Aşkın omuz-larında söylenen aşk şarkıları.. Hava ka-rarmış ve ben Teoman başladığında birtane biradan mı yoksa ruhuma misafir şuyeni duyguların kana hızlı nüfuzundandolayı mı çakırkeyifim kararsızım. Sanı-rım ikincisi..Deniz.. Çocukluğun Didim denizi, gen-çliğin Antalya denizi.. 8 yaşındaki birkızın “yüzücemmm” diye mızmızlanaraksaat 6’da uyandığı sabahın çarşafEge’si.. Can havliyle sahile koşan, gece-nin daha da dağladığı buhranlı kalbindenkaçmaya çalışan 25’indeki kızın dalgalıAkdeniz’i.. Ruhumun kıblesi, özlenmeyeen değer, en masum olan. Kuşbakışıbaktığında yurda, göz kırpan ve hâlâumut var diyen tek şey. Tek şansımız vesığınağımız bizi kollarının arasında sım-sıkıca tutan. Her şeye rağmen bir ülkeyideli gibi sevilebilir yapan tek tılsım o çe-peçevre dört deniz. Denizi ne zamanyalnız bulsam sahile koşarım. İhtişamınanazır öylece dururken hep aynı şey olurve o da beni seyrediyormuş gibi gelir.Ona olan hayranlığımı bilir. Küçük küçükayağıma vurur önce dalgalarını: Hadi gelbakalım küçük kız.. Ona ayağımı at-mamla koynuna çeker beni. Konuşuruz

biz onunla, anlatırım her şeyimi, ağlarımona. Ne ara gözyaşını sildiğini anlaya-mazsın; o bilgin, o usta. Dinler, dindirirher şeyi, önemsizleştirir üzüntüleri. Kıyı-dan, boydan uzaklaştığın, geriye sendenve ondan başka hiçbir şeyin kalmadığı oan, annesinin kollarına uzanan bir bebekgibi uzanırsın onun o koyu mavi böğ-rüne. Ona emanet ettiğin teslimkar be-deninde gezdirir ellerini, okşar saçlarını,muzurluk yapar gıdıklar seni. Ruhunusevgisiyle temizlediğine iyice emin ol-duktan sonra da kulağına bir öğüt fısıl-dar: Çok hırpalama kendini.Kırmızı, tombul yanaklı bir kızın uslan-maz merakıyla, anıların güzeli ve çirki-niyle ama hep cesaretle, vakti ruhsuz birkusursuzluğu elde etmek adına anlam-sızca tüketmeden, hayatın iyi-kötü har-manının mükemmel bir uyumuolduğunun kabulüyle, onlarca duygununiçinden geçip ve ama yine âşık bir ruhlagelinmiş naçiz serüvenimin 30. yıldö-nümü, minettarım her şeye, her şey için.Mumlarımı daha üflemeden hem kendimhem de ayağımı nereye atsam içimde ta-şıdığım Türkiye için bir dileğim var. Birçocuğun içten dileği: Her şey güzelolsun, her şey güzel olsun, her şey güzelolsun...

BuketEKŞİ

Naçiz'hane

[email protected]

GEÇMİŞE AYNA TUTTUM, BAKMAK İSTER MİSİNİZ CESARETİNİZ VAR İSE?Bu dünyada yaşarken her hafta hergün her an doyumsuz olan bizlerin birşeyleri olsun istiyoruz. Olur ya daolmaz hep bir çaba, bakmışız nefis tü-keniyor elden ayaktan çekiliyoruz.Başta başlattığımız oyunları bitirme-den ömrümüze ömür yetiremiyoruz.Şöyle bakıyorum da aynadan adetayolunu şaşıran göçmen kuş sürülerigibiyiz. Hani uçmayı da beceremiyo-ruz, o sebepten sürekli dönüp duruyo-ruz dairler çizerek. Ne gitmemizgereken varış noktasını yakalıyor nede bulunduğumuz yerden uzaklaşabi-liyoruz. Adım atıyoruz ayaklarımızıatabildiğimiz kadar yürüdüğümüzübile bilemediğimiz yollarda tık nefeskalasıya aşmaya çalışıyoruz düz fakatbizim yokuş yaptığımız yollarda. Tabiricaiz ise; şaşkın çirkin ördek yavruları

TOLGA TURAN

gibi. Belki de aynanın önüne gelse vedurabilsek ömrümüzü görebiliriz kidönüp dolaştığımız aynı çember içinifark ederiz, ona göre yön tayini yapabi-liriz. Dünyadan o kadar şey talep ediyo-ruz ki çöle dönüştüğünün bile farkındadeğiliz sorma ver denilen dünyanın.Öyle ki aslında istediğimiz her şeyin birseraptan ibaret olduğunu bizler çoktanunuttuk ama yine de kıyı kıyı bucakbucak dolaşmaya devam ediyoruz.Sahip olduklarımız kadar köle, terk ettik-lerimiz kadar hür olduğumuz ne zaman-dır unuttuk. Yokluğu yoksulluğu bizunuttuk gitti. Eski siyah beyaz filmlerihatırlar gibiyim. Bir oda içinde yer sofra-sında günlük emeğin kazancı ekmeği,yumrukla kırılan soğanı, o evde yapılançökeleği, bulgur pilavını, yanında ayranı.Susuzuz ve susuzluğumuzu aslındatuzlu sularda ne hikmetse gidermeyeçalışmaktayız. Hep bir şeyleri veriyoruzaynanın karşısında iki dünya da doyum-suz alıyor ki sanki sahibiyiz dünyanın.Sırf bu güvenle tüketiyoruz ve berabe-rinde tükeniyoruz. Her an her şey dedünyanın bizim için bir gölgelik oldu-ğunu unuttuğumuz andan itibaren baş-ladı. Biraz da gürültü ile akan dünyaderelerinin büyüttüğü seli ile ne kendi-mizde tutunabilecek bir dal aradık ne dekendimizi o selden kurtarıp atabileceği-miz bir kıyı. Hatırlıyorum da yapraklı tak-vim sayfaları siyah beyaz fotoğraflar gibi

Empati

sararmış artık zihinlerde. Hüznün mah-zun çiçekleri bir de bakımsız terk edilmişgönül bahçelerimizde. Şu da bir gerçekhayallerimizi, bu hayale dayalı ümitleri-mizi çoktan hırs atlarımızın ayakları al-tına gömdük, hatta gömmekle kalmadıkçiğnedik bile. Ezelden beri var olan başağrılarımızı bir türlü geçiremedik. O ka-ranlık kuyulara attığımız boş kovalarıbizler çıkaramadık. Atalarımızın mutlu-luk adını verdiği o rüyaları dünyada bul-mak için arama sevdasına düşerek bintürlü dertler açmadık mı başımıza.Yoksulluk üzerine yazdıklarımı eklemeyiunuttum. Yeni yeni canlandı hatırala-rımda. Kaç kişi ablasının abisinin eski-leri ile büyümedi, kaç kişi yıllarca aynıçantayı kullanmadı okul sıralarında. Yao çantayı açtığımızda eski gazete veyapazar poşeti ile kapladığımız o ders ki-tapları, ufak kalan fakat yoksulluktan alı-namayan, başlık takılıp kullanılan uçludeğil kurşun kalemler. Şimdikilerinmarka dediği ve beğenmediği o zaman-larda bulabildiğimiz astarlı astarsız lastikayakkabılar. Haftanın belli günlerindekurulan, ne hikmetse akşamın karanlı-ğında gidilen ezik domates ve çürümeyeyüz tutmuş kirazların tadı hâlâ dama-ğımda. Yaklaşın aynaya biraz daha. Sırfçoraplarımızın yaması görünmesin diyeayaklarımızı artık saklamıyoruz. İğne tut-mayı annelerimiz eşlerimiz çoktanunuttu. Kim evinde düğme kavanozu

yama bohçası kaldı ki. Saatlerce sohbetettiğimiz tahta sedirler ve onları sarma-layan minderler. Tabiat ananın toprakladoğayla yaptığı sohbeti duymamakadına yüksek sesle konuşur olduk. İn-sanlar birbirine benzer oldu artık adı ko-nulmamış bir inancın kopya çocuklarıgibi. İşin aslı bizler vicdanımızı rahatla-tıyoruz. Gözlerimizi kandırıyoruz biz aslında, bu-nunla da kalsak iyi kalbimize kalpleyalan söylüyoruz. Kaçımızı artık taham-mül ediyoruz evsiz barksızlara, sadeceacıyoruz bir film seyreder gibi. Açız su-suzuz, dinmek bilmiyor doyumsuzluğu-muz, yavaşlamıyor. Dünya ruhumuzugenişlettiğimiz gibi evlerimizi de geniş-letip malikâne yapıyoruz. Sırf görmek is-tediğimiz rüyayı an ve an beklerkenuykusuz kaç gece geçiriyoruz.Aynalara bakmıyoruz, belki de bakamı-yoruz. Göçmen olduğumuzu unutangöçmen kuşlar gibiyiz. Aslında yaşaya-mayacağımız ve iklimini bilmediğimiz,dayanıp dayanamayacağımız bir iklimdeyuva kurmaya çalışıyoruz. Ömrümüzünson hazan olduğunu ve ölümün soğukritminde incecik tülden kanatlarımızındayanamayacağını herkesten önce ken-dimiz biliyoruz.Bütün bu anlattıklarıma rağmen geçmi-şinin aynasına bakmaya hazır mısın?

Saygılarımla.

Page 14: Objektif 94. sayi
Page 15: Objektif 94. sayi
Page 16: Objektif 94. sayi
Page 17: Objektif 94. sayi

17

2008’den beri Strasbourg Belediye-si’nde Sosyalist Parti listesinden encü-menlik (Belediye Meclisi üyeliği) yapan,Astu’nün eski başkanlarından MineGünbay, başarılı siyaset hayatının buaşamasında, 2014 yerel seçimleri son-rası, bu kez de Belediye Başkan Yar-dımcılığı’na seçildi.Aşağıda, ilk kısmını geçen ay yayımladı-ğımız Mine Günbay söyleşininin ikincibölümünü okuyabilirsiniz…

Yeni dönem...İnsanlar günlük yaşamlarında karşılaş-tıklara sorunlara cevap bekliyorlar amabunların hepsini Belediye veremez. Me-sela iş konusu aslında Belediye’nin doğ-rudan çözümleyeceği bir konu değil,herkese iş bulamayız.Görev yapacağımız önümüzdeki altı yıliçin temelde iki büyük hedefimiz var: bi-rincisi insan; insan ilişkilerinde aynı po-litikayı sürdüreceğiz, yani sosyal ilişkilerve mahallelerde yapılanların devamı, in-sanlara ulaşma ve dokunma, kısacasıbirlikte yaşama. İkincisi ise, Ren Neh-ri’nin iki yakasının birbirine bağlanma-sı’nda olduğu gibi, diğer büyükprojelerimiz. Bu bağlamda tramvayınKehl’e ulaşması çalışmalarının 2016 so-nunda tamamlanacağını söyleyebilirim. Ayrıca bir önceki dönemde başlayanprojelerin (Cronenbourg mahallesindekirenovasyonlar, Hautepierre, Wacken..)bitmesi de bu dönemde mümkün ola-cak. Bunların yanı sıra okullara yaptığı-mız yatırımları, her türlü iyileştirmeleri veyenilikleri de anımsatabilirim.

Politik geleceği...Kendi politik geleceğimle ilgili olarak,ben mütevazi olmak isterim; dernekçilik-ten gelen bir kişi olarak geçtiğimiz dö-nemlerde epey şeyler yaptığımıdüşünsem de, bunları (önce encümenüyeliği, sonra başkan yardımcılığı) nor-mal bir gelişme olarak görüyorum ve altısene sonra ne olur bilmiyorum, bu uzunbir süre, bir ömür! Şimdilik daha üst gö-revler için bir isteğim yok diyebilirim...Bunları zamana bırakıyorum; siyasetbazen o kadar zor bir ortam ki, bir aysonrasında ne olacağı öngörülemez.

Nasıl ulaşılabilinir?Vatandaşlarımız bana sorunlarını anlat-mak ve çözüm bulabilmek için randevualmak kaydıyla her zaman gelebilirler;özellikle kadın, kadına şiddet gibi husus-larda gelmelerini isterim, herkese kapım

açık. Bize ulaşmak için randevu almakgerekiyor; interet sitemizde de adresle-rimiz ve telefonlarımız var, buraya mailgönderilerek veya telefon açılarak ran-devu alınabiliyor. Ayrıca, Eylül ayındanitibaren, ayda bir kere, kadın sorunlarınayönelik, kadınlara özel bir permanence(düzenli toplantı) düşünüyorum; tabii is-terlerse erkekler de gelebilirler!...

Son mesajlar...Objektif Gazete okuyucularına son ola-rak şunları söylemek isterim: sonuç ola-rak burada yaşıyoruz, o nedenle,Türkiye ile bağımız asla kopmasa da,orada olan biteni takip etmenin yanı sıra,kültürel kökenleri ne olursa olsun, tümyurttaşlarımızın yaşadıkları yerden hare-ketle genel olarak politikayla ilgilenme-lerini öneriyorum. Buradaki yaşamadasiyaseti değerleri çerçevesinde etkin

olarak katılmalılar. Bunu da dernekler,okul aile birlikleri, sosyal-kültürel ve eko-nomik hayatla yakın bağlar kurarak ge-liştirebilmeliler...Bazı insan ve çevreler bizi Türkiye gün-demi etrafında kutuplaştırmaya çaışıyor-lar. Benim hakkımda da doğru olmayansöylemler yaydıklarını duyuyorum. Hal-buki yakından geçmişime ve yaptıkla-rıma bakılırsa, benim Türkiye kökenliveya diğerleriyle her kesimden kadın veinsanlarla çalıştığım rahatlıkla görülebilir. Türkiye’ye nasıl bağlı olacağımızı veyaseveceğimizi kimse bir reçete olarakbize sunmamalı. Hepimiz farklı yaklaşım-lar içerisinde de olsak, Türkiye’ye çokkuvvetli bir şekilde bağlı olabiliriz. Ve el-bette kimse kendini Fransa’da yaşayanTürkiye kökenli göçmenlerin doğal tem-silci olarak göremez, zira her zaman çe-şitliliğimizin farkında olmamız gerekiyor. Ben Fransa’da da olsun, Türkiye’de deolsun, dünyanın her tarafında eşit hak-lar, evrensel insan hakları, demokrasi vekadın erkek eşitliğinin bir gerçek olma-sını istiyor ve umuyorum.O nedenle, bu hak ve değerleri paylaşanve savunanlardan biri olarak kendimiyalnız hissetmiyorum. Ve benim için obir azınlığı temsil ediyor söylentilerininsahiplerinin neyi kastettiklerini anlamıyo-rum. Ben herkese eşit gözle bakıyorumve kapımın Cumhuriyet değerlerini be-nimsemiş herkese açık olduğunu belirt-mek istiyorum...”(Mine Günbay’dan randevu almak için:

[email protected] / 03 88 6099 55 )

Belediye Başkan Yardımcısı Mine Günbay Anlatıyor - 2

« En iyi yatırım çocuklara yapı-

lan yatırımdır! »

Öğrencilerin başarısı konu-

sunda, Avrupa Psikoloji Mer-

kezi öğrencilere ve velilere

yardımcı oluyor.

Bu konuda Psikolog Erdinç Üs-

tündağ şu bilgileri veriyor…

« Avrupa Psikoloji Merke-

zi’ndeki öğrencilere konsantre,

motivasyon ve kolay öğrenme

teknikleri kursları devam ediyor.

Toplumumuzda bilinçli aileler

çoğaldıkça detaylara daha fazla

önem vermeye başlıyorlar.

Çünkü çoğu kez sadece ders

veya dersane yardımı yeterli

değildir.

Bunu eğitmenlerin kendileri de

söylüyorlar.

Öğrencide konsantre, motivas-

yon gibi konularda problem

varsa kurumun ve eğitmenin

anlatmaya çalıştığı konu bazen

etkili olmayabilir.

Merkezimizde bu desteği gören

öğrencilerin 75% inde ders not-

ları 3 ile 4 puan arasında yük-

selmiştir.

Burada motivasyon ve konsant-

rasyon desteği gören öğrenci

diğer bir yerde göreceği ders

yardımından da daha fazla

verim görecektir.

Başarılı Anne-Baba olmak

Tüm konular çocuklardan bek-

lenmemeli, bu yüzden anne ve

baba da görevini bilmeli.

Bu yüzden başlattığımız Anne-

Baba okulları büyük ilgi görü-

yor. »

Stresden kurtulmak ve rahatla-

mak için YOGA

Bu arada, Psikolog Erdinç Üs-

tündağ, stresten kaynaklanan

sorunlardan kurtulmak ve bariz

bir rahatlama sağlamak husus-

larında çok faydalı gördüğü

YOGA kayıtlarının da Mer-

kez’de devam ettiğini vurguladı.

(Avrupa Psikoloji Merkezi / Er-

dinc Üstündağ / Tel :

+49 - 7851 - 496 15 03)

BAŞARILI ÖĞRENCİ OLMAK ARTIK DAHA KOLAY

Page 18: Objektif 94. sayi
Page 19: Objektif 94. sayi
Page 20: Objektif 94. sayi

20

Basri ÇiçekNeyse uzatmayalım, Nemrut dağı milliparklar dahilinde olup, özelleştirme va-sıtasıyla özel sektöre devredilen, (Kah-talı bir şirket çalıştırıyor) Nemruta çıkışücreti olan 11 tl ödemiş olduğumuz pal-yaço kılıklı ayağında terlik ağzında si-gara ile hizmet eden görevlininbariyerleri açmasıyla tırmanışa geçtik.Dik rampalar ve keskin virajlar aşarakzirveye ulaştığımız dağın haybeti karşı-sında şaşkına döndük. İçilen sıcak çay-lardan sonra, üşümemek amacıylakiralık battaniyeler tedarik edildi. Tırma-

nış dikine 750 metre olan doğu terasınahafif bir yatay verilerek 1500 metre gibigelen, tırmanışın kolay olması için, De-miryollarının kullandığı ray altına serilenkalaslardan yapılma yoldan ve merdi-venlerden tırmanarak dört beş kişi fire ilezirveye (2150 mt) ulaşabildik.Kral Antiochos tarafından gelecek nesil-lere vasiyetimdir başlığı altında yazılanNamos kitabesi eşliğinde, KommageneKrallığı (Birleşik Kırallık) Zeus Oramas-tes, Apolion Mithras, Herakles Artagnes,koruyuculuk görevlerini gören Aslan veKartal heykelleri ziyaretinden mutlu ola-rak geriye dönüş için hazırlandık. Te-pede esen sert bir o kadar da soğukrüzgar, zaten yorgun olan bedenimizidaha fazla güçsüz kıldı. Kral Antiochostarafından o kadar işçi ve zaman alan buyapıtın oraya yapılması, mezarının da

orada olması, üzerine 75 metre yüksek-liğinde kırma mıcır yığdırması tabii ki bu-günkü şartlarda mümkün müdürbilinmez. Benden duymuş olmayın me-zarın bulunduğu bölümde, Karun'un ha-zinesinin beş katı daha fazla hazineolduğu tahmin ediliyor. Mezar batı cep-hesi bölümünde olup, sismik araştır-maya göre 13 metre içerdeymiş.Esprisine gelince, ben tanrıyım Güneş'inkarşı dağların tepesinden (Güneş biledaha aşağıda kalıyor) doğması, yine batıyönünde dağların tepesinden batışı,benim bulunduğum tepenin daha aşağı-

sında olduğundan en GÜÇLÜ ve TANRIbenim mantığı, başka türlü de bir açıkla-ması düşünülemez diye, bir söyleşi duy-dum rehberimizden. Geri dönüşümüzbaşka bir yoldan sanatcı İlyas Salman'ınköyü olan Narince köyü üzerinden ger-çekleşti. Köy gelişmiş, yolları asfalt, bah-çeli evlerden oluşmakta. SanatçıZara'nın köyünün yakınından geçerekotobüsümüzün bulunduğu Kahta'ya geridöndük. Adıyaman üzerinden Gazian-tep'e dönüş yolunda ilerlerken, dahasonra öğrendiğimize göre, içinde Valiyardımcısı bulunan, resmi plakalı aracısollamamız bize bir buçuk saat rötaryaptırdı. Beyefendiyi sollamamız canınısıkmış olacak ki bizi polise şikayet edippeşimize taktığı polislerce bir buçuksaat yol kenarında alıkonulduk. Devreyesoktuğumuz Emniyet Genel Müdürlüğü

çalışanı tarafından bırakılma olayı sağ-lanması, aynı zamanda cezai işlem deyapamadıkları tur otobüsü yolunadevam edebildi. Gel de demokrasi vardiyenlere anlat bunu. Ne olmuş evrakmemuru görevi yapan, Vali muavininisollamışız. 70 klm hızla giden ve 90klm hız hakkı olan devlet karayolundailla beyefendinin dediği gibi gidecekmi-şiz. Al da dinle. Neyse polis verilenemri yerine getirdi diyerek Gaziantep'eulaştık. Mardin, Midyat arası raydançıkan mideler, daha fazla dayanama-yıp iflas etti. Rahatsızlanmayan kal-

madı gibi bir şey. Yemek kültürü değişikolan ve baharatı çok olan yemek çeşit-lerini tercih etmemiz, (Nerdeyse yo-ğurda bile baharat ekleyerek tüketen birbölge) bizi halsizleştirdi. Ayakta tedaviyöntemi ve alınan antibiyotik sayesindeçok şükür zayiat vermeden otele girdik.Ertesi gün, doğunun en büyük hayvanatbahçesi, bünyesinde 273 çeşit hayvanbarınıyor. Bölgeye ait tarihi eserlerin ser-gilendiği Zeugma-Mozaik müzesini herşeyin ötesinde görülmeye değer bir yerolarak anılarıma aldım. Yapılışı tam ola-rak bilinemeyen tarihi kale ve Medusacam eserleri müzesini gezdikten sonraçarşıda yapılan alışverişin (Baklava,İsot, Salça, Fıstık, Zeytin) ardından Bey-mahallesi sedef atölyeleri gezisiyledevam etti. Birinci lige çıkmak için yapı-lan playoff turnuvasına katılan Adanas-

porun da kaldığı otelimizde, nüfus ka-ğıdını kayıp eden animatörümüzün,kayıp nüfus cüzdanı arama şeklini er-tesi sabah uyuyamayan futbolcular-dan dinledik. Uyuyamayan Adana'lıfutbolcular, Mersin İdman Yurdu'nayenildiler. Acaba bizden kaynaklan-masın yenilme olayı. Odalarının num-arasını unutanların başka odalaragirmeye çalışmış olması da cabası.Neyse sakatlık çıkmadan otel görev-lileri tarafından herkes rahata ka-vuştu. Havaalanına gelişimiz, çek inişlemi sırasında Fransa'da unuttuklarıoturma kartlarını Gaziantep'de arayan

mı istersin. Tabii oturma kartı olmadanFransa'ya dönemeden İstanbul'da bu-ğulu gözlerle ayrıldığımız arkadaşlarıunutmak ne mümkün. Mulhouse'a geldi-ğimizde İstanbul'da bizden ayrılan arka-daşlarımızın kiraladıkları vasıta ileçoktan Samsun'a varmış olmaları ayrı birinceleme konusu olabilir. Kısacası buminval üzere ikinci baharını yaşayançoğu arkadaşlarımız bir sonraki gezi ne-reye diye sormaya başladılar bile. Kararsizin sayın okurlar, siz söyleyin neresiolsun? Bir sonraki gezide buluşmaküzere…

TATİL İKİNCİ BAHARINI YAŞAMAK İÇİN BİR FIRSAT - 2

Bölgemizin sevilen ses sanatçılarındanBekir Çınar, Kanal Avrupa’da yayımla-nan Salih çelik Show programına konukoldu.Konuyla ilgili olarak, Bekir Çınar gazete-mize şu açıklamayı yaptı:« Öncelikle tüm İslam âlemine hayırlıRamazanlar dilerim. Malum yaz sezonu,izin zamanı; güzel bir tatil geçirmeniz di-

leğimle sözlerime başlıyorum.8 Haziran 2014’te konuk olduğum KanalAvrupa’ya, Salih Çelik Show'a, benBekir Çınar'a gösterdiği ilgiden dolayı veprogram akışında dünya hayat yaşamhikayelerinin üzerine çıkardığım BenSeni Sevdim isimli albümümden birbirin-den değerli eserlerimi seslendirdiğimprogramda bizleri yalnız bırakmayan

gerek Türkiye'den ve gerekseAvrupa'dan gelen telefon ve me-sajlara şahsım ve Salih ÇelikShow adına teşekkür ederim.Bir insan bir söz bir saz, BekirÇınar... »Biz de değerli sanatçımız BekirÇınar’ın başarılarının devamınıdiliyoruz…

Bekir Çınar Kanal Avrupa’daydı

Page 21: Objektif 94. sayi
Page 22: Objektif 94. sayi

Başı önde, kendi halindedir her daim,halim-selim büyüğüm, sevgili HalimAbim. Sultan Selim mahallesinde oturur şehri-min.Sultan da sayılır hafiften, bekardır bildikbileli, tarihin en müzmininden.Ve bi garip şarkıdır ömrü, çok buselik bimakamda, sizden efkarlı olmasın.**** ****Mevsim geçişleri adamıdır Halim Abim.Aylar, zaman denen podyumda ilerler-ken birer birer, Halim Abim de geçiveriradeta, takvimlerin içerisinden koşaradım, uçar adım. Çokça terli, pekçeyoğun. Selam verir giderayak.Biraz pusuladır.Biraz yosun tutmuş ağaç gövdesi.Biraz minare gölgesi.Saatli maarif yaprağıdır en çok…Halim-selim adamdır Halim Abim, söyle-mesi ne ayıp.**** ****Nisan başları görülür sahilde.Telaşlıdır, hayatta hiç çalışmadığı haldeacil bi işi var gibidir. Gözleri ufuktadır,ayakları bulutta, tutmaya kalksan yetişe-

mezsin muradına.Nasıl diyim, biraz erken ısınmıştır havaKaradeniz'de. Mart soğuğu desen öy-lece soğuk diğil, mayıs sıcağı desen budenli sıcak diğil. -''Tam hasta olma havası Gürsel'ciğim''diyerek geçer yanımdan apar topar.Durmaz, beklemez, adımlarını yavaşlat-maz.-''Hiç sorma be abi, bi acayip hava var,inan ben de şaşırdım''.-''Yürüdüm de biraz, eve kaçıyom karde-şim''.Eve kaçar Halim Abi.**** ****Eylül ortaları belirir Cadde'de.Ürkektir, hayatta hiç uyumadığı haldeuykusu var gibidir. Kaşları bismillahtır,gözleri beytullah, amin desen diyemez-sin dualarına.Bi tuhaf rüzgar eser Karadeniz'de. Kara-yel gibi serin diğil, keşişleme kadar ılıkdiğil.-''Tam hasta olma havası Gürsel'ciğim''diyerek geçer karşı kaldırımdan pürtelaş.-''Hiç sorma be abi, bi acayip rüzgar var,

inan ben de şaşırdım''.-''Anneme uğradım da biraz, eve kaçı-yom kardeşim''.Çaydan geçer Halim Abi..**** ****Kasım sonları ortaya çıkar mahallede.Kızgındır, iklimin düşürdüğü ne giyece-ğini bilmez hallarına. Göynek giyse çoküşür, kaban giyse pek şaşar, bi havlukoyanı yoktur sırtcaazına.Biraz erken kararır Karadeniz'in havası.Gündüz gibi beyaz diğil, ağşam kadarkara diğil.

-''Tam hasta olma havası Gürsel'ciğim''diyerek geçer kaavenin önünden, hiçbiyere bakmadan.-''Hiç sorma be abi, bi acayip sıkıntı var,inan ben de şaşırdım''.-''Alışveriş yaptım da marketten, eve ka-çıyom kardeşim''.Yavru ceylan gibi seker Halim Abi.**** ****Bazen, sevgililer günü piyasaya çıkarkoca şehirde.Moralsiz, üzgündür Halim Abi.Eldivenli, kaşkollu, kalınca bi paltoludurda, sıcak bi rüzgar esiverir ikindi vaktiinadına. Yalnızdır, yalındır, kimsesizdir.Yoktur bi koluna gireni. İncecikten biatıştırır bulutlar ansızın.Biraz hüzün kokar Karadeniz'in yağ-muru.-''Tam hasta olma havası Gürsel'ciğim''diyerek geçer yoldaki dolmuşların orta-sından.-''Hiç sorma be abi, bi acayip serpintivar, inan ben de şaşırdım''.-''Babamın mezarına uğradım da, evekaçıyom kardeşim''.Yüreciğine halhal takar Halim Abi.

MİZAH YAZISI

Gürsel EKMEKCİ

Hiç hasta olmayan adam22

İnsanoğlu Hayatı Boyunca...

* 130 bin kilometre yol yürüyor.* 90 milyon kelime konuşuyor.* 18 yıl ayakta duruyor.* 2 yüzme havuzu dolduracak kadar tükürük salgılıyor.* 25 bin beygir gücü enerji harcıyor.* 300 ton ağırlık kaldırıyor.* 105 gün suda kalıyor.* 26 yıl uyuyor.* Ortalama 2 yıl telefonla konuşarak geçiyor.

İnsanın Maddî DeğerineGelince..

* Bir insanda 7 kalıp sabun ya-pacak kadar yağ bulunuyor.* Orta boy bir çivi yapacak kadardemire sahip.* Bir kahve fincanını dolduracakkadar şeker bulunuyor.* Küçük bir tavuk kümesinibadanalayacak kadar kireç var.* 2000 kibrit yapacak kadar fos-for bulunuyor.* Ufak bir topun atımına yetecekbarut için potasyum var.* İnsan ortalama 70 yıl yaşar.

* Bunun yarısını gece yaşar ve bu süreçte genelde uyur.* Geriye 35 sene kalır.* Bu 35 senenin 5 yılı çocukluktayken geçer ve anlaşılmaz.* 5 yılı da ihtiyarlayınca gider ve yaşantının bu kısmından dafazla birşey anlaşılmaz.* Geriye 25 sene kalır.* Bu 25 yılın 15 senesi çalışarak geçiyor.* Geriye 10 yıl kalır.* Bir de tuvalet, banyo vs gibi ihtiyaçlar var, bunlara da 5 yılgider.* Geriye sadece 5 sene kalır.

Su gibi akıp giden zamanda kalan 5 yıl içerisinde de insanlar neyaşar ne yaşamaz...!

İLGİNÇ AMA GERÇEK...

Page 23: Objektif 94. sayi

8 Yıldır vatandaşlarımıza hizmet vermekten gurur duyuyoruz.

Kitabımıza gösterdiğiniz ilgiye çok teşekkür ederiz.

Hizmetlerimiz:Depresyon, Panik Atak, Saplantı Takıntı,

Cinsellik, Çocuk Eğitimi, Çocuklarda Motivasyon / Konsantrasyon

kumar bağımlılığı

AVRUPA PSİKOLOJİ MERKEZİ

Tel: 0049 7851 496 15 03www.kekeleme-psikoloji.de

Psikolog Erdinç ÜstündağAlsace ve çevresi için

Her türlü Test (IQ ve Konzentire) yapılır.Resmi kurumlar için her dilde rapor verilir.

Müjde!Avrupa Psikoloji Merkezi, Uzman Psikolog Erdinç Üstündağ öncülüğünde, yurtdışından gelen yoğun seans taleplerini karşılamak için, Kehl’de tam donanımlı 2.şubesini açtı.

Page 24: Objektif 94. sayi

Karlsruhe Durlach Fatih camisinin bu yılsekizincisini düzenlediği Kermes şenli-ğine yine büyük bir ilgi vardı. Dört gün süren Alaturka Kermes Şen-

liği‘ne her sene olduğu gibi bu yıl da Al-manlar ve vatandaşlarımız yoğun ilgigösterdi. Kermes‘te çok zengin, dopdolu

bir program hazırlanmıştı. Şenliğe katılanlar daha birinci gündesanki bütün haftanın yorgunluğunu unut-muşlardı. Eğlenceli yarışmalar, halk

oyunları gösterisi,Ettlingen folklorgrubundan sanatçıTuna Erel, ikincigünde şiirler, Pren-ses of Alaturka‘dandans gösterileri, ti-yatro gösterileri,sanatçı HakanÇevik, sanatçıDoğan Şimşek,halk oyunları grubuMozaik, SevilcanÇelik‘in hazırladığıhalk oyunları, Art-

hoy‘dan halk oyunlar gösterileri ve Otan-tik grubu yer aldı. Durlach Fatih camii Başkanı Coşkun

Kalaz Hoca, İsmail Asut ve yönetim şen-liğe gelen misafirlerle yakından ilgilendi-ler ve „Bu yıl da Alman ve Türkvatandaşlarımızı bir çatı altında buluştur-duk ve birbirleriyle kaynaşmalarını sağ-ladık, çok mutluyuz“ dediler. Fatih camii yönetimi Başkan Coskun

Kalaz, Sibel Uysal, MehmetKarakaya,Veysel Yiğit, Zeki Ören, ErolGün, Gökhan Orhan, Yunus Duman,Tülin Özkul’dan oluşuyor. Bizler de Objektif Gazete olarak yeni yö-netimi kutluyor, başarılarının devamınıdiliyoruz.

Karlsruhe İşbank Şube Müdürü sayınŞenol ÇEKEN, konut sahibi olmak iste-yenler için önemli açıklamalar yaptı. Şu an hem Türkiye‘de hem de Al-manya‘da ev almak için en uygunzaman olduğunu söyleyerek, konutsatın alabilecekken kira ödemeye negerek var diyen ÇEKEN, İşbank‘ınyüzde 3.37‘den başlayan düşük faizoranlarından faydalanarak ev sahibi ol-manın artık çok kolay olduğunu belirtti. İşbank‘ın müşterilerine çeşitli imkânlarsunduğunu ifade eden Şenol ÇEKEN,Almanya‘da yaşayan vatandaşları İş-

bank ve sayıları 40 olan finansman part-nerlerinin günlük en uygun kredi koşul-larından yararlanmaya çağırdı. Türkiye‘den satın alınacak konutlar içinde finansman imkânı sunan İşbank, Tür-kiye‘de ev ya da yazlığı olmayan vatan-daşlar için de önemli bir fırsat sunuyor.Türkiye‘den satın alınacak konutlar içinde finasman imkânı sunan İşbank‘ıncazip şartları arasında 180 aya kadarkredi vadeleri ve de 10 yıla kadar sabitfaiz ile konut sahibi olmak da var. Bilindiği üzere Almanya‘daki bankalarTürkiye‘deki gayrimenkulleri ipotek etmi-

yor. Bu nedenle Almanya‘da mülkü ol-mayan düşük gelir sahibi insanlar buuygulama sayesinde Türkiye‘de ev sa-hibi olabilecekler. Bu nedenle uygula-manın büyük ilgi göreceği tahminediliyor. İşbank‘ın finansman uzmanlarının hızlıve kompetan danışmanlık hizmeti verdi-ğini de kaydeden Şenol ÇEKEN, dahageniş bilgi için www.isbank.de internetsayfasından veya İşbank Karlsruher0721/920 904 11 no‘lu telefonundankendilerine ulaşılabileceğini sözlerineekledi.

EV ALMANIN TAM ZAMANI Hasan BELLİKLİ haberleri / Karlsruhe

ALATURKA KERMES ŞENLİĞİ

Karlruher ` de Trent Hair beauty sa-loonu sahibi mahmut Teoman YillardirAlman ve Türk müsterilerine hizmet ve-riyor Yaz günlerinde özel sac bakimi ileilgili bilglendirme toplandisi düzenleyenstiliyst mahmut Teoman saclarda yazbakimini önemine deginerek kis ayla-rinda kardan yagmurlardan ve asirisoguk havalarda saclarin kirilgan vekuru bir hal almasina sebep olur Kapalimekanlardaki isiticilarin saclarin sac ko-rutma makinesiyle kadar yipratigini bili-yormuydunuz iste uzman hair stilist Yazaylarinda yapilmasi gereken önerileriSicak dustan uzak durum bununun ye-rine saclarin ilik veya soguk suyla yika-yin sac kurutma makinesi veya sacficalarini münkün oldugunca az kullanin

kullandiginiz sac spreyinin icerdigi alkolmiktarini control edin 8 veya 10 haftadabir sac uclarindan düzenli olarak kestirinkirilmalari önleyecektir diyerek Bütünmüsterilerimize salikli saclar diledi. Tir-laklarinda saclar kadar önemine degi-nen Diamond Nails uzmani Nuraysahinde tirnak ve bakimina özen göster-mekle ileride kirilmalari önledigine degi-nerek Biz burda bir cati altinda toplanmisuzmanlar olarak bize gelen müsterileri-mize sac kesme sac uzatma manikürde yapiyoruz yani bize gelen müsterile-rimize depeden el ve ayak tirlaklatinakadar müsterilerin istegine göre hizmetveriyoruz Bizlerden daha fazla bilgi icin0721 /352 45 70 nolu telefondan bilgialabilirler

TREND HAIR BEAUTY SALOONU

Page 25: Objektif 94. sayi

25

Page 26: Objektif 94. sayi
Page 27: Objektif 94. sayi

27

Adamlık, insanlık ve delikanlılıkSevgili okuyucularım, sizlere DünyaKupası’nı yazmayacağım çünkü ol-madığımız turnuvayı anlatmayagerek yok. Her zaman söylüyorum;ya tarih yazarsın ya da tarih olursun!Turnuva hakkında konuşmaya had-dimiz yok. Biz o turnuvada olsaydıkşöyle yapardıkları dinleyecek kadarçocuk değilim, biz turnuvaya başla-madan kaybettik, bizlere dost görü-nüp, Amerika’ya satan sosyeteimamlarımız var.Ne yazık ki Türk sporu bu yapınıneline düşmüştür, onlar yeri geldi klüpbaşkanı oldular, yeri geldi Federas-yon başkanlığı yaptılar, yeri geldi

Milli takımımızı çalıştırdılar, yeri geldiMilli oyuncu oldular, ama hepsi de kuk-laydı, hiçbirinde ay yıldız için çalışmahevesi yoktu.Sonuç?Ne yazık ki futbolda 2010 Dünya Kupa-sı’nda yoksun, 2012 Avrupa Kupası’ndayoksun, 2014’te de yoksun; peki biz nezaman bir turnuvaya adam gibi katılaca-ğız? Ne zaman ki bu yapı spordan eliniçeker, o zaman… Bu arada bana kimse alınganlık göster-mesin, ben tamamen kendi nefsimi mu-hatap alarak yazıyorum. Ben sadecegördüklerimi yazmaya çalışıyorum.Benim en çok kızdığım olaylardan biride, benim memleketim olan Gire-sun’umun hakkını göz göre göre ye-meye çalışan bir yapı görmemdir.Bundan 2 yıl önce Bank Asya ligindeson 6 hafta kala bütün maçlarımız afa-roz edildi.Neden mi derseniz? Çünkü o yapı Gire-sunspor7un yerine Doğu’dan bir takımınçıkmasını istiyordu. Doğu’ya hakim

olmak istediler ve başardılar da. İkinci olarak da, bu yapı benim şeh-rimde istediğini yapamıyor, yani elinikolunu istediği gibi sallayamıyorduçünkü benim şehrim büyük reisler,büyük başkanlar yetiştiriyordu. Her şe-hirde öyle babayiğitler çıkmaz.Bu yapı son olarak da sözüm ona Kara-deniz mafyasını çökertmeye çalışmıştır.Konumuz mafya değil, o yapı sistemisporun her dalına dalmış, nereye git-sem hep bu abiler çıkıyor karşıma.Teakwandoda dünya birincisi yapanhoca, Şaban Değirmenci hocamızı, te-akwandoda bizim Kore’nin önüne geç-memizi sağlayan bu antrenörü bile Millitakımdan atıyoruz çünkü bu yapıdandeğil, bir de kendisi aslen Giresun-lu’dur. Fazla söze gerek yok, anlayananladı. Burada konu Giresun değil, konu Türksporunun nereye gittiğidir. Eskiden klüpbaşkanlarında adamlık vardı, insanlıkvardı, delikanlılardı, takımının arkasındaduran insanlardı.

Bunlardan birkaç tanesi: Hikmet Tanrı-verdi Malatyaspor eski başkanı, Ali İpekDenizlispor eski başkanı, Cemal AydınAnkaragücü eski başkanı, İsmail Uya-nık Samsunspor eski başkanı, İbrahimYazıcı Bursaspor efsane başkanı, Sü-leyman Seba Beşiktaş’ın efsane baş-kanı .........Bu saydığım isimlerin hepsi adam gibigörev yapıyorlardı, Türk futboluna hiz-metleri vardı, hepsi de seçimlerde ra-kiplerine kaybettiler çünkü karşılarınahep falancı filancı teşkilatlardan gelmeadaylar çıktı. Türk spor camiası dahaçok böyle sayamadığım isimlerle kay-betmeye mahkum.Yazımı Mustafa Denizli’nin bir lafı ile bi-tiriyorum: ARAMIZDAKİ İRLANDALI-LAR demişti!Ben de diyorum ki biz parayla adam ol-madık! Her parası olanı da adam yerinekoymadık!Saygılarımla, mübarek ramazan ayınınbütün müslüman âlemine bereket,huzur, sağlık getirmesi dileğiyle...

FARUK BEYAZ

[email protected]

SPORTİF BAKIŞ

’’Fransa’da Dönüşümlü Mesleki

Eğitim’’ (1)Sevgili Objektif Gazetesi okuyucuları,Değerli vatandaşlarım, ’’Fransa’da Dönüşümlü Mesleki Eğitim’’ konusunda hazırladığım bir bilgi no-tunu sizlerle paylaşmaktan mutlulukduyarım.

Fransa’da Dönüşümlü Mesleki Eğitim(La Formation En Alternance)Dönüşümlü eğitim, gençlerin ya dauzun süreli işsiz durumda olanların ye-niden istihdam edilmesi ve iş hayatınakolayca girebilmelerini teminen, işgü-cüne mesleki bilgi ve beceri kazandır-mak, işyerlerinde ya da işletmelerdeuygulamalı olarak beceriyi arttırmakamacıyla öngörülmüş bir meslek eği-timi türüdür. Bir stajyer, bir merkez yada okula tam zamanlı olarak kayıtlı(okul ağırlıklı) olabileceği gibi, bir göreviçin istihdam edilmiş de (görev ağırlıklı)olabilir. Genellikle eşit süreli olan, fakatkimi zaman farklı da olabilen yetiştirmesüreleri, birkaç hafta ile birkaç ay veyadaha uzun bir süre arasında değişebil-mektedir. Başlıca hedefleri arasında;niteliksiz işgücüne mesleki nitelik ka-zandırmak, çırak yetiştirmek, işgücü-

nün işe uyumunu sağlamak, yenidenişe girişleri kolaylaştırmak olan sözko-nusu dönüşümlü eğitim, taraflar ara-sında akdolunan çıraklık, nitelikkazandırma, mesleki uyum, meslekiyönlendirme, işe dönüş, istihdam-da-yanışma sözleşmeleri ve bu çerçevededüzenlenen kurslar ve meslek edin-dirme, mesleğe yerleştirme stajlarıyla,ülke genelinde işgücünü en iyi şekildeiş piyasasına hazırlamaktadır.

1.Çıraklık Kursları (Çıraklık sözleşmesi)Dönüşümlü bir eğitim programı çerçe-vesinde uygulanmaktadır. Genç aday-lara teori ve uygulamada verilenkurslarla mesleki nitelik kazandırılmak-tadır. Zorunlu okul eğitimi sonrası veril-meye başlanan çıraklık eğitimi, 20Aralık 1993 ve 8 Ağustos 1994 tarihle-rinde çıkarılan yasalarla son şeklini al-mıştır. Bir sözleşme kapsamında belirlibir süre çıraklık gerektiren bir meslekiçin ön yetiştirmeden geçmekte olangençler ağırlıklı olarak uygulamalı ve sı-nıfta zorunlu eğitimi de içeren uzun sü-reli bir yetiştirme dönemine tabitutulmaktadır. Çıraklık kurslarına iştirakeden kursiyerlere aldıkları mesleki eği-tim sonunda; 5. düzeyde Mesleki Ye-terlilik Sertifikası, Mesleki EğitimBrövesi(C.A.P, B.E.P), 4. düzeydeTeknisyenlik Diploması, Mesleki EğitimDiploması, 3.düzeyde Yüksek Teknis-yenlik Diploması (B.T.S) verilmektedir. Fransa’da çıraklık eğitimi, çırak yetiş-tirme merkezlerinde (C.F.A) verilmek-tedir. 16-25 yaş arasındaki gençlereyönelik olarak düzenlenen kurslar,yılda 400 saatten az olmayacak şekilde

düzenlenmiştir. Süresi 1 yıl ila 3 yıl ara-sında değişen kurslar bitiminde diplo-maya hak kazanılmaktadır. Kurslarınteorik kısmı, çıraklık eğitim merkezle-rinde verilirken, uygulama kısmı, işlet-melerde ya da işyerlerindeyapılmaktadır. Çıraklık sözleşmesi işve-ren ile kursiyer arasında yapılan birsözleşme ile belirlenir. Bu sözleşmebelirli bir süre için düzenlenir ve kont-ratta belirtilir. Çıraklık sözleşmesi; kendine özgü şart-larla meydana getirilmiş bir iş akdi tü-rüdür. Çırağı kabul eden işyeri işyasasının gerektirdiği hükümler çerçe-vesinde çırağın aldığı eğitim süresinceücretini ve sosyal güvenlik haklarınıkarşılamak zorundadır. Ayrıca, işyerininsağlık ve hijyenik olarak çırak yetiştir-meye elverişli ve donanımlı olduğu iş-verence temin edilir. İşveren, yapılansözleşme süresince çırağa uygulamalıeğitim vermeyi taahhüt eder. Üç örnekolarak düzenlenen sözleşmelerinBölge Çalışma ve İstihdam Dairelerinekaydı gerekmektedir. Çırağın işyerindeişe başlamasını müteakip 1 ay içindeçalışmaya engel oluşturacak bir halininolmadığını gösteren sağlık raporunu, il-gili daireye verilmek üzere işverenesunma mecburiyeti vardır. İki aylık de-neme süresine tabi tutulan çırak ada-yına, işverence görevlendirilen birustanın yanında, mesleki bilgi ve becerikazandırılır. İşveren, çıraklık eğitimprogramına çırağı kaydettirmek zorun-dadır. Burada teorik olarak mesleki bilgive beceri kazanan çırak, işyerinde ala-cağı uygulamalı derslerle kısa süredebir meslek sahibi olur. Sözleşme sü-

resi, verilecek mesleki eğitimin türüne,edinilecek vasfın düzeyine göre 1-3 yılarasında değişmektedir. Genelde 2 yılolarak öngörülmektedir. Adayın sınav-larda başarısız olması halinde sözleş-menin 1 yıl daha uzatılmasımümkündür. Kursa katılanlara ödenen ücret, yaş di-limine ve alınan kurs süresine göre (yılolarak) artış göstermektedir.

1. yılda;

•16-17 yaş arasında olanlara asgari üc-retin(SMIC) %25’i•18-20 yaş arasında olanlara asgari üc-retin % 41’i•21 yaşından büyük olanlara asgari üc-retin % 53’ü

2. yılda;

•16-17 yaş arasında olanlara asgari üc-retin % 37’si,•18-20 yaş arasında olanlara asgari üc-retin % 49’u•21 yaşından büyük olanlara asgari üc-retin % 61’i

3. yılda;

•16-17 yaş arasında olanlara asgari üc-retin % 53’ü•18-20 yaş arasında olanlara asgari üc-retin % 65’i •21 yaşından büyük olanlara asgari üc-retin % 78’i oranında ücret ödenmekte-dir.

( Devam edecek)

ARİF KOPUZ

Çalışma ve Sosyal GüvenlikAtaşesi

Page 28: Objektif 94. sayi

28

Page 29: Objektif 94. sayi

29

HASAN KARAKAYA

BİR SÖZDENBİR ÖZDEN

NASIL BİR BAYRAM?Merhaba sevgili okuyucularım, Receb Şaban derkengeldi Ramazan. Aslına bakarsan bu üç ayların topla-mına Haram aylar denir, eğer iki toplum arasındasavaş varsa o savaş bu üç aylar bitene kadar dondu-rulurdu, küsler barışırdı, iyilikte ve güzellikte insanlaryarışırdı, dostluklar da birbirlerine karışırlardı. Zamangeldi ikibinli yılların ilk çeyreğindeyiz ama Türkiye ola-rak etrafımıza baktığımızda her taraf yangın yerinedönmüş. Acaba yangın yerine dönmüş olan bu coğrafyadanasip olursa bir ay sonra nasıl bir bayram yapacağız?Bu bayramda aile fertlerini kaybeden veya parçalananaileler nasıl bir piskolojide olurlar, bunun bir hesabı ya-pılmış mıdır veya elde olmayan hesaplar ortaya çıkıncanasıl bir halet-i ruhiyeye girildiğinin hiç artıları eksilerihesaplanmış mıdır? Eğer islamî açıdan yapmamız gerekenleri yapmaz isekbugün Irak’ta, Suriye’de olanlar veya dünyanın çeşitlibölgelerinde meydana gelen insanların gözünü korku-turcasına yapılan zulümleri her açıdan islama mal et-meye çalışan bedbaht insanlar grubu türer ve çoğalır.Düşünün ki birisi tekbir getirerek birisinin kafasını ko-parmaya çalışırken, bir diğeri de tekbir getirerek ölümedoğru gidiyor; bu bir hak değil, bu bir zulümdür.

İslama kelime manasıyla bakacak olursak barış diniolarak geçer. Yani Müslüman elinden, dilinden ve be-linden emin olunan kişidir. Ancak islam coğrafyası yine bu yıl Ramazan’ı kan gö-lüne çevirerek ehl-i salabin kirli emellerine alet olarakmilyonlarca masum insanın kanını dökerek, geride sa-dece kan ve gözyaşıyla süsleyerek bırakmaları islamında adını kirletmelerine yetiyor ve artıyor. Bayramlarbayram gibi olmalı, sevinçler gönüllerde ve kursakla-rımızda kalmamalı. Ramazan sofraları israf sofralarınadönmemeli, insan kendi yoluna kendi tuzağını kurma-malı zira bazı iyi bilinen şeylerin sonradan islama hu-rafe olarak sokulduğunu ancak gerçek islamıöğrenerek anlayabileceğimizi bilmemiz gerek. Oruç müminin duygu ve düşüncelerini inceltir, yardımduygularını artırır, şefkat ve merhamet ahlakını geliş-tirir, açlık çekmenin zorluğunu gösterir. Fakirleri, zor-luk ve darlık çekenleri düşünmeyi sağlar. Kendininimetlerde yüzdüren Rabbine şükrünü artırır, oruç gü-nahlara karşı bir perde cehenneme karşı bir kalkan.İşte Ramazan’da, böyle güzelliklerle dolu olan birayda insan öldürmenin ne kadar vahşice olduğunudüşünmek lazım. Bu şekilde islam dairesinde olmayandiğer gayri müslim olan insanlara nasıl anlatacağız di-nimizin hak olduğunu? Bakın Kuran’ımızda yüce Rabbimiz ne buyuruyor:Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yol-culukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka gün-lerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksuldoyumu fidye verir (43).Bununla birlikte, Bakara Sûresinin 183. ayetinde, Eyiman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için

oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farzkılındı. Bakara Sûresinin 184. ayetinde, Gönülden kim bir iyi-lik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi içindaha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin içindaha hayırlıdır. Bakara Sûresinin 185. ayetinde, (O sayılı günler), in-sanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ilebatılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarakKur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyleise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin.Kim de hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sa-yısınca başka günlerde tutsun. Allah size kolaylık diler,zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hida-yete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şü-kretmeniz içindir. Nisâ Sûresinin 92. Ayetinde, Bir müminin bir müminiöldürmesi olacak şey değildir. Ancak yanlışlıkla olmasıbaşka. Kim bir mümini yanlışlıkla öldürürse bir mü’minköleyi azad etmesi ve bağışlamadıkları sürece ailesinediyet ödemesi gerekir. (Öldürülen kimse) mü’min olurve düşmanınız olan bir topluluktan bulunursa, mü’minbir köle azad etmek gerekir. Eğer sizinle kendileri ara-sında antlaşma bulunan bir topluluktan ise ailesine ve-rilecek bir diyet ve mü’min bir köle azad etmek gerekir.Bunlara imkan bulamayanın, Allah tarafından tövbesi-nin kabulü için iki ay ardarda oruç tutması gerekir.Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Bu vesileyle gelecek Ramazan Bayramı’nızı en içtendileklerimle kutlar; acısız, ağıtsız, kansız bir dünya te-menni ederim. İdrak edeceğimiz bayramın islam âle-mine hayırlar getirmesini temenni ederim.

Dünya Kupası’na dair…Dünya Kupası tüm hızıyla sürüyor. Costa Rica şu ana kadar olan en büyük sürp-riz. İngiltere, İtalya ve Uruguay'ın olduğu birgruptan çıktılar, üstelik lider olarak! Başka birsürpriz Cezayir. Beklediğim Belçika lider ama2'nci olması beklenen Rusya yerini Vahid Ha-lilhodziç'li Cezayir'e kaptırdı. Kimler elenmedi ki!!! İspanya, Portekiz,İtalya, İngiltere gibi dünya devleri elendi.Amerika kıtası takımlarının çoğunun yollarınadevam etmeleri gözden kaçmıyor. İklim vesaha koşulları işlerini kolaylaştırıyor galiba. Favorilerim Almanya ve Arjantin çeyrek finale

çıktılar. Ama o kadar zorlandılar ki, soruyo-rum kendime kim daha çok hak ediyor ku-payı. Yol daha uzun, ama şimdi çeyrek finallerdanitibaren görecegiz gerçek futbollarını… Çıkar-tacağımız ders, futbolda herkesin kazanmaşansının bulunduğu ve takım oyununun bi-reysel yetenekten daha önemli olduğudur. En güzel futbol diyorsanız, bence Kolombiya.James Rodriguez (Kolombiya) şu ana kadardamga vuran oyuncu. En güzel golü de o attıUruguay'a karşı (2-0). Avustralyalı Cahill'inHollanda'ya attığı gol de muhteşemdi (2-3). Hakemimiz Cüneyt Çakır 2 maç yönetti vebaşarılı oldu diyebiliriz, inşallah finali de o yö-

netir, ama orada olmak bile büyük başarıdır. Eski G.saray'ın file bekçisi Kolombiyalı FaridMondragon ise rekor kırdı. Bir Dünya Kupa-sı'nda oynayan en yaşlı futbolcu ünvanınasahip oldu (43 yaş)! Helâl sana Mondragon.Bizimkileri mi sordunuz? Onlar eğlence me-kanlarında televizyondan izliyorlar Dünya Ku-pası'nı, izleyenler için tabiii... Bazıları futboluo kadar iyi biliyorlar ki, bakmaya gerek duy-muyorlar!!! Haaa, bir taraftan da şike davası devam edi-yor!!! Dünya hangi âlemde, biz hangi âlem-deyiz, bakar mısınız!!! Zaten bundan değil miBrezilya’da olmamamız???!!!....Hosçakalın

FOOTBALLJECTİF

SuatSARAYDEMİR

[email protected]

Page 30: Objektif 94. sayi

Yurt dışındaki seçmenin yaşadığı ülkedeoy kullanabilmesinin önünü açan kanundeğişikliği, ilk kez 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimle-rinde uygulanmaya başlanacak. Bu sa-yede yurt dışında yaşayan seçmenler olarak, ana-yasal hakkımız olan oy verme göreviniyaşadığımız yerde yerine getirebileceğiz.

Gurbetin Oyları, yurt dışında yaşayanseçmenleri bir araya getirerek şeffaf, adilve temiz bir seçim çağrısıyla herkesi so-rumlu birer yurttaş olarak sandık başınadavet ediyor. Bu davet demokrasimizinen yüksek evrensel standartlara ulaşma-sına gönüllü olarak, sivil inisiyatif almakanlamını taşımaktadır.Gurbetin Oyları’nın iki temel misyonu bu-lunmaktadır: seçimlerde yurt dışı seçmen katılımının en yüksek seviyede olması veseçimlerin şeffaf, adil ve temiz bir bi-çimde

gercekleşmesi. Bu ikihedefini gerçekleştirir-ken, her ülkede o ül-kenin seçmen yapısını gözeterek katılımcıdemokrasiye ve şef-faflığa önem verenkurum ve topluluklarlaişbirligi yapan Gurbetin Oy-ları, siyasi hayatın ol-mazsa olmazı olanpartilerin tamamınaeşit mesafede ve “partiler üstü” bir siviloluşum anlayışıyla yoluna devam ede-cektir.Gurbetin Oyları çalışmalarını Türkiye’ninOyları ile birlikte devam ettirmektedir. Türkiye’nin Oyları, 2014 yerel seçimle-rinde yürütülen gönüllü sandık gözet-menliği çalışmalarının yarattığı etki üzerine OrtakNokta Derneği'nin desteğiyle ve “Katı-lımcı demokrasi ancak bireysel inisiyatifalan vatandaşlarla hayat bulabilir.” anla-yışıyla kuruldu. Çalışmalarını şeffaflık, ta-rafsızlık, yerellik ve işbirliği ilkeleridoğrultusunda yürüten Türkiye’nin Oyları, Türkiye’nin dört bir ya-nında gönüllü sandık gözetmenliği çalış-maları yapmak isteyen bireylerin, kendiyerellerinde inisiyatif alarak gönüllü ça-lışmalar yürütecek gruplar oluşturmala-rına öncülük ediyor. Gurbetin Oyları’nın desteği ile birlikteTürkiye’nin her iline ek olarak, sandıkla-rın yer alacağı her ülkede de gruplarınbirbirleri ile koordinasyon içinde çalışma-larını ve gruplar arası bilgi, veri ve dene-

yim akışını sağlayacak bir iletişim ağıoluşturulması hedefleniyor. Türkiye’nin Oyları ve Gurbetin Oyları gö-nüllülerden oluşan bir yapılanma ile ça-lışmalarına son hızla devam ediyor. Çalışma grupla-rında, aralarında yerel seçimlerde gö-nüllü olarak çalışmış deneyimli katılımcılar ile tasa-rımcılar, yazılımcılar, avukatlar v.b. uz-manlar yer alıyor. Türkiye’nin Oyları’nda iller arasıkoordinasyonu sağlayan sekreterya, ça-lışmalarına beş kişilik bir ekip olarak başlamışkenbugün 25 kişi sekreteryada yatay bir or-ganizasyon şeması dahilinde görev alıyor. Teknikgrupta Türkiye’nin ve dünyanın dört birköşesinden bir araya gelen yirmiden fazla gönüllü ve-ritabanı ve seçimde kullanılacak prog-ramların altyapı çalışmalarını yürütüyor. Almanya, Kanada, İngiltere, İsviçre,Fransa, Hollanda ve Amerika olmaküzere toplam yedi

ülkede, Gurbetin Oyları yerel yapılanma-ları başarılı bir şekilde hayata geçirilmeyebaşlandı ve bu ülkelerde yerel sekreter-yaların yapılanması da tamamlanmaküzere. Bunun için gönüllüler çalışmala-rına hızla ve heyecanla devam ediyorlar. Bugüne kadar Türkiye’de toplam 27 ildegirişimci gönüllülerle buluşan Türkiye’ninOyları, Gurbetin Oyları ile birlikte çalışmalarınadaha fazla gönüllüye ulaşma hedefiyledevam ediyor. ( Gurbetin Oyları çalışmalarını takipetmek için:https://www.facebook.com/GurbetinOy-lari veya https://twitter.com/GurbetinOy-lari Yaşadığınız ülkede Gurbetin Oyları gö-nüllüsü olmak ya da çalışmalara kurum-sal destek vermek için:http://www.gurbetinoylari.com/gonullu/Gurbetin Oyları ilkelerini daha detaylıolarak öğrenmek için: http://www.gurbe-tinoylari.com/basliyoruz/ )

GURBETİN OYLARI OLUŞUMU’DAN BASIN BÜLTENİ

Tüm Sanayici ve İşadamları Derne-ği’nin Fransa yetkilileri, Paris, Lyon,Bordeaux, Strasbourg ve Mulhouse şu-beleri ile Rochesson Tatil Kampı’ndaistişare toplantısı düzenledi. 06 - 08Haziran 2014 tarihleri arasındaiki günsüren programda, 2014 yılının birincihizmet sezonu değerlendirildi ve gele-cek sezon için hedefler belirlendi.Toplantı Tümsiad Fransa BaşkanıMahmut DEMİREL’in konuşmasıylabaşladı. DEMİREL katılımcılara teşek-kür ettikten sonra konuşmasında TÜM-SİAD’ın gaye ve hedeflerini hatırlattı.TÜMSİAD’ın değerlerinden taviz ver-meden hizmetlerine devam edecekle-rinin altını çizen DEMİREL,TÜMSİAD’a hizmetleriyle destek verenşube başkanlarına teşekkür ederek ko-

nuşmasına son verdi.Toplantı, Genel Sekreter Mustafa AY-DOĞAN’ın sunumuyla devam etti. AY-DOĞAN, 2013 ve 2014 yılının ilksezonunda gerçekleştirdikleri faaliyet-leri ve söz konusu çalışmaların med-yaya yansımasını katılımcılarlapaylaştı. Akabinde komiyon başkanları2014 hedeflerini sırayla sundular;Aykut ATALAR, Tugay OCAK, NevrezDEMİR, Mustafa COŞKUN, CengizERDEM, Sami BÜYÜKALKAN ve şubebaşkanları sırayla söz aldılar ve faaliyetalanları hakkında sunum gerçekleştir-diler.Toplantının ikinci bölümünde MustafaAYDOĞAN “Ticarette Usul ve NezaketKuralları” hakkında eğitim semineriverdi.

Toplantının ikinci gününde BaşkanMahmut DEMİREL 2014 yılının ikincisezonunda hedefledikleri faaliyetleri

paylaştı. Program şube başkanlarınatebrik plaketlerinin takdimi ile sonbuldu.

TÜMSİAD Fransa Şubeleri ile biraraya geldi

Page 31: Objektif 94. sayi
Page 32: Objektif 94. sayi