Nübüvvet,Nebi, Rasul Tarihi - Asim Koksal.pdf · 2019-01-20 · Kur’ân’ı Kerimde isimleri...
Transcript of Nübüvvet,Nebi, Rasul Tarihi - Asim Koksal.pdf · 2019-01-20 · Kur’ân’ı Kerimde isimleri...
Nübüvvet,Nebi,Rasul
Adem
Şis
İdris
Nuh
Hud
Salih
İbrahim
İsmail
İshak
Lut
Yakup
Yusuf
Eyyub
Zülkifl
Şuayb
MusaveHarun
Hızır
Yuşab.Nun
Hızkıl
İlyas
Elyesa
Yunus
Şemuyel
Davud
Süleyman
Lokman
Şa’ya
Irmıya
Danyal
Uzeyr
Zulkarneyn
İsa
FetretDevri
NÜBÜVVET,NEBÎVERESULNübüvvet:
Akıl sahibi kulların, üzerlerindeki dünya veÂhiret işleri hakkında,Allah
ilekullarıarasındayapılanElçilikdemektir.[1]
Nebî:Kendisine,Melektarafındanvahyveyakalbineilhamolunan,yada,Salih
rü‘yâileuyarılanzâtdemektir.[2]
Resul:Resulise,Resulolmasıhaysiyetile,NübüvvetVahy’ininfevkındaözelbir
Vahy ile üstün kılınmış olan ve kendisine Cebrail Aleyhisselâmın, Allah
tarafındanözelolarakindirdiğiKitabileVahyetmişolduğu[3],YüceAllah’ın
hükümlerini,halka,tebliğetmeküzeregönderdiğiKâmilİnsan,demektir.[4]
Bunun için “Her Resul, Nebî‘dir; fakat, her Nebî, Resul değildir.”
denilmiştir.[5]
NebîlikVeResulluğunAllahVergisiOluşu:Nebîlık ve Resulluk, Allah vergisi olup bunu, Yüce Allah’ın, kullarından,
dilediğinevelâyıkolanınaverdiğide,Kur’ân-ıKerîmdeşöyleaçıklanır:
“BirVahyileveyabirperdearkasından,yahudbirElçi(Melek)gönderipte
-Kendiizniyle-dileyeceğini,Vahyetmesiolmaksızın,Allah’ın,hiçbirbeşere
kelamsöylemesivâkiolmamıştır.
Şüphesizki,O,çokYücedir,Mutlakhükümvehikmetsahibidir. İşte,biz,
Sanada,böylece,emrimizdenbirRuh(Kur’an)ıVahyettik.Halbuki (bundan
önce), Sen, Kitab, nedir? İman, nedir? bilmezdin. Fakat, Biz, onu, bir Nûr
yaptık.Bununla,kullarımızdan,kimidilersek,Ona,Hidâyetveririz.
Şüphesiz ki, Sen, muhakkak, doğru bir yolun Rehberliğini
yapıyorsundur”[6]
“O (Allah), Ümmîler (Araplar) içinde, kendilerinden (onlara) bir Resul
gönderendir ki, (O Resul), onlara (Allâhın) âyetlerini okur. onları, temizler,
onlara,Kitabı,Hikmetiöğretir.
Halbuki,onlar,dahaönce,apaçıkbirsapıklıkiçindeidiler.”
“Bu(Peygamberlik),Allâhın,kimidilerse,onavereceğibirfadi’dır.
Allah,büyükfadl(kerem)Sahibidir.”[7]
“Allah,Risâletini(Elçiliğini)nereyevereceğini,çokiyibilendir.”[8]
PeygamberlerinSıfatVeFaziletlerindenBazıları:Bütün Peygamberler (Salâtü selâm olsun onlara), ancak erkekler
arasındanseçilipgönderilmişlerdir,(Nahl:43,Enbiya:7),BabalarıveDin’leri,
birKardeşolup[9]küçük[10],büyükgünahlardan,küfürdenuzaktırlar.[11]
Ancak, onların bazısından -Makamlarına göre- kusur sayılabilecek bazı
davranışvesürçmelervukubulabilirdir.[12]
Peygamberler,enEmîn,[13]
Allah’ın emir ve nehiylerini, insanlara, hiç eksiltmeden, artırmadan,
ulaştıran,[14]
Elçilikvazifesiniyaparken,Allâh’danbaşkahiçkimsedenkorkmayan,[15]
Endoğrusözlü,endoğruözlü,[16]
Kısaakıllılıktan,[17]
Yanılgıdanuzak,
İnsanların bilmedikleri, bilemeyecekleri şeyleri-Allâh ‘dan telakki
eyledikleriVahyilebilen,bildiren,[18]
İnsanlara, Allâhın ayetlerini okuyan, Kitap ve Hikmeti öğreten, onları
maddîvemanevîkirlerdentemizleyen,[19]
İnsanları, doğru yola öğütleyen ve onların esirgenmelerini dileyen[20],
Mükâfatlarını, dünyada insanlardan değil, Âhirette Rabbül’âlemîn’den
alacaklarınıaçıklayanAllahElçileridir.[21]
Peygamberlerin, Yüce Allah’ın izniyle,Mucizeler göstermeleri, gerçektir
vegöstermişlerdir.[22]
Muhammed Aleyhisselâma ise, devamlıMucize olarak Kur’ân-ı Kerim -
Vahy edilmek suretiyle- verilmiş olduğundan, Kendisi, Kıyamet günü,
Peygamberlerinençokümmetlisiolacaktır.[23]
PeygamberlerinİlkiVeSonuncusu;NebiVeResullerinSayısı:
İnsanlara gönderilen Peygamberlerin ilki Âdem Aleyhisselâm[24],
Sonuncusuda,MuhammedAleyhisselâmdır.[25]
Eshab-ıkiramdanEbûZerrülGıfârîderki:
“Nebî aleyhisselâm’a: (Yâ Resûlallâh! Nebilerin evveli hangisidir?) diye
sordum.
iÂdem’dii^buyurdu.
(O,Nebîmiidi?)diyesordum.
(Evet!MükellembirNebîidi.)buyurdu.[26]
(YâResûlallâh!Nebilerinsayısı,kaçtır?)diyesordum.[27]
(Yüzyirmidörtbindir.)buyurdu.
(YâResûlallâh!Onlardan,kaçı,Resuldür?)diyesordum.
(Üçyüzonbeşveyaüçyüzonüç[28]kişilikbircemaat!)buyurdu.”[29]
MuhammedAleyhisselâm’ınHemNebî,HemResulOluşu:MuhammedAleyhisselâm,hemNebî,hemResulidi.
“Muhammed, adamlarınızdan hiç birinin babası değildir. Fakat, (O)
Allah’ınResûluveNebilerinsonuncusudur.Allah,herşeyihakkıylabilendir.[30]
“De ki: ey insanlar! Hiç şüphesiz, ben, göklerin ve yerin mülk (ve
tasarrufu)na mâlik olan, Kendisinden başka hiç bir ilâh bulunmayan,
diriltmekteveöldürmekteolanAllah’ın,size,hepinizegönderdiğiResulüyüm!
O halde, Allah’a ve Onun Ümmî Nebîolan Resûluna -ki, Kendisi de, O
Allah’a ve Onun sözlerine iman etmekte olandır- iman ediniz! Ona, tâbi
olunuzki,doğruyolubulmuşolasınız![31]
“Sen,hiçşüphesiz,gönderilen(Peygamberlerdensin!”[32]
“EyResul!Sana,indirilenitebliğet!
Eğeryapmazsan,(Allah’ın)Elçiliğinitebliğ(veifâ)etmişolmazsın!
Allah,Seni,insanlardankoruyacaktır.
Şüphesizki,Allah,kâfirlergüruhunumuvaffakkılmaz.[33]
Tarihî kaynaklara göre de: Cebrail Aleyhisselâm, Muhammed
Aleyhisselâm’ailkdefagelipAlaksûresininbaşındanbeşâyetVahyettikten
sonra,gündüzün,yerlegökarasınıdolduranbirinsansuretindegörünerek:
“Yâ Muhammed! Sen, Allah’ın Resulüsün! Ben, Cebrail’im!” diye hitab
etmiştir.[34]
Eshab-ı kiramdan Câbir b. Abdullah: “Peygamber Aleyhisselâm, özel
olarakKendiKavmına,genelolarakta,bütüninsanlaragönderildi.”Demiştir.[35]
Peygamberimiz Aleyhisselâm da, Peygamberliğini, Abdulmuttalip
Oğullarınaaçıklarken:
“EyAbdulmuttalipOğulları!Ben, özel olarak size, genel olarak ta, bütün
insanlaragönderildim!”buyurmuştur[36]
İnsanlara Gönderilen Her Peygamberin İsim Ve KıssasınınBildirilmediği:
Kur’ân’ı Kerimde isimleri anılan ve kıssaları az veya çok anlatılan
Peygamberler de, vardır, isimleri anılmayan ve kıssaları anlatılmayan
Peygamberlerde,vardır.
Buhusus,Kur’ân-ıKerimdeşöyleaçıklanır:
“Andolsunki:Sendenöncede,birçokResullergönderdik.
Onların içinden, Sana, kıssalarını anlattıklarımız da, vardır, Sana,
bildirmediklerimizde,vardır.”[37]
Kur’ân-ı Kerimde İsimleri Anılan Veya Kıssaları AnlatılanPeygamberler:1-)ÂdemAleyhisselâm,
2-)İdrisAleyhisselâm
3-)NuhAleyhisselâm
4-)HûdAleyhisselâm
5-)SalihAleyhisselâm
6-)İbrahimAleyhisselâm
7-)İsmailAleyhisselâm
8-)İshakAleyhisselâm
9-)LûtAleyhisselâm
10-)YâkubAleyhisselâm
11-)YûsufAleyhisselâm
12-)EyyubAleyhisselâm
13-)ZülkiflAleyhisselâm
14-)ŞuaybAleyhisselâm
15-)MûsâAleyhisselâm
16-)HarunAleyhisselâm
17-)İlyasAleyhisselâm
18-)Elyesa’Aleyhisselâm
19-)YûnusAleyhisselâm
20-)DâvudAleyhisselâm
21-)SüleymanAleyhisselâm
22-)LukmanAleyhisselâm
23-)UzeyrAleyhisselâm
24-)ZülkarneynAleyhisselâm
25-)ZekeriyyaAleyhisselâm
26-)YahyaAleyhisselâm
27-)İsâAleyhisselâm
28-)MuhammedAleyhisselâm
Bu Peygamberlerden, ilgili bahislerde görüleceği üzere, Lokman,
Zülkarneyn.. Aleyhisselamlar gibi bazılarının Peygamber mi, Veli mi?
olduklarıhakkında,bilgin-lercegörüşbirliğisağlanamamıştır.[38]
PeygamberlerinÜstünleriVeEnÜstünü:Peygamberlerin hepsi aynı derecede ve meziyette olmayıp Yüce Allah,
Onlardan kimine, kiminden üstün meziyetler vermiş, birisi ile söyleşmiş,
birisinide,derecelerleyükseltmiştir.(Bakare:2/253)[39]
PeygamberlerinÜlül’azmOlanlarıVeOnlarınSeyyid’i:PeygamberlerinUlül’azmleri(Ahkaf:46/35),rivayetegöre:
1-)Nûh,
2-)İbrahim,
3-)Mûsâ,
4-)İsâ,
5-)MuhammedAleyhisselâmolduğugibi.[40]
Sahih bir Hadîs-i şerîfe göre de: Peygamberlerin Seyyidleri de, Nuh
Aleyhisselâm,İbrahimAleyhisselâm,MûsâAleyhisselâm,İsâAleyhisselâmve
MuhammedAleyhisselâmolmaküzerebeştir.
Muhammed Aleyhisselâm ise, bu Beş‘in Seyyididir.[41] Kıyamet gününde
de,ÂdemoğullarınınSeyyidiO’dur.[42]
Öncekilerin ve sonrakilerin[43] Kıyamet gününde Hamd sancağı, Ona
verilecek.[44]Ogün,Peygamberlerinİmamı,HatîbiveŞefaatSahibiOolacak.[45]BütünPeygamberler,OnunSancağıaltındatoplanacaktır.[46]
VahyVeVahyTarzları:DilTeriminde:Sür’atli işaret,Kitabet,Risâlet, İlhamveGizliKelâm.,gibi
türlü mânâlara gelen[47] Vahy; Din Teriminde: Yüce Allah’ın, dilediğini,
Peygamberlerine,dilediğitarzlarlabildirmesidir.[48]
Vahy’in, müteaddid tarzlarından birincisi: uykuda görülen ve görüldüğü
gibi,apaçıkçıkanRü‘yâtarzıdır.[49]
Vahy; Peygamberlere, uyanık iken geldiği gibi, uyurken, Rü‘yada da,
gelirdi[50]PeygamberlerinRü‘yalarıVahy’dir.[51]
Nitekim, İbrahim Aleyhisselâm’a, İsmail Aleyhisselâm hakkındaki İlâhî
emir,Rü’-yasındaverilmişti.[52]
Peygamberlerin gözleri uyuşa da, kalbleri uyumaz.[53] Peygamberimiz
Muhammed Aleyhisselâm, Hadis-i şeriflerinde: “Ey Âişe! Benim gözlerim
uyur,kalbimuyumaz.”[54]
“Bana (Ey Muhammed! Gözlerin, uyusun, kulağın işitsin, kalbin
ezberlesin!)bu-yuruldu.
Gözlerimuyudu.Kalbimezberledi.Kulağımdaişitti.”buyurmuşlardır.[55]
Rü‘yâVeRü‘yâÇeşitleri:Uyuyanın, uykusundabazı şeyler görmesine,Rü‘yâ veHulm (Düş) denir.
[56]Fakat,Rü‘yâ‘dagörülenşeyler,dahaçokhayrvegüzelşeylerüzerineolur.
Hulm’deise,görülenşeyler,dahaçokşerveçirkinşeylerüzerineolur.[57]
PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm,Rü‘yâveHulmhakkındaşöyle
buyurmuşlardır:
“SalihRü‘yâ,Allâh’dandır,HulmiseŞeytandandır.“[58]
“Zaman(ınsonu),yaklaşınca,MüslümanlarınRü‘yâsı,hemenhemenyanlış
çıkmayacaktır.”
“Sizin,endoğruRü‘yâgöreniniz,endoğrusöyleyeninizdir.”
Rü‘yâ,üççeşittir:
YüceAllahtarafından(kuluna)müjdeolanSalihRü‘yâ,
“Şeytantarafındankorku,üzüntüverenRü‘yâ,
Kişinin,kendinefsinden,kendisine telkinmâhiyetindevâki,olan (uyanık
iken, içinden geçirmiş oldukları şeyleri, uyurken düşünde görmek gibi.)[59]
Rü‘ya.”[60]
Şeytan,Âdemoğullarınakarşıbeslediğişiddetlidüşmanlıksebebiyle,her
zaman, onlara sataşır, her yönden tuzaklar kurar, her yolla onların işlerini
bozmakister.
Gördükleri Rü‘yalarını da, ya içlerine yanlışlar karıştırarak, ya da,
onlardangafletedüşürmeksuretiyleörtüpbelirsizveyararsızhalegetirir.[61]
MübeşşiratVeSalihRü‘yâ:PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm:
“Risâletde,Nübüvvetde,kesintiyeuğramış,sonaermiştir.
Benden sonra (gelecek) ne Resul vardır, ne de, Nebi!” buyurmuş, bu,
Eshabaçokağırgelmişti.[62]
Bununüzerine,PeygamberimizAleyhisselâm:
“Peygamberlikten bir şey kalmamıştır![63] Amma, Mübeşşirât[64],
vardır!”buyurdular.[65]
“Yâ Resûlallâh! Mübeşşirât nedir?” diye sordular.[66] Peygamberimiz
Aleyhisselâm:“MüslümankişininRü‘yâsıdır!”[67]SalihRü‘yâdır!”buyurdu.[68]
VahyTarzlarından2-7’yeKadarOlanlar:
Vahy tarzlarından ikincisi: PeygamberimizMuhammed Aleyhisselâmda
olduğu gibi, Vahy edilecek Kelâm’ın[69], Melek, görünmeksizin[70]
Peygamberlerinkalbineilkabuyrulmasıdır.[71]
Yüce Allah, Cebrail Aleyhisselâmda, İlâhî hitaba muhâtab ve İlâhî emri
tebliğe memur bulunduğu hakkında zarurî bir ilim yarattığı gibi,
Peygamberimizin kalbinde de, zarurî bir ilim yaratırdı da, Peygamberimiz,
kalbine ilka olunan şeyin, mücerred bir ilhamdan ibaret bulunmadığını,
Cebrail Aleyhisselâmın, Allâh’dan getirdiği bir Vahy olduğunu kesin olarak
bilirdi.[72]
PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm:
“Hiç şüphesiz, Rûhulkudüs (Cebrail Aleyhisselâm), kalbime, şunu ilka ve
Vahy etti ki: “Hiç bir nefs[73], Eceli dolmadıkça[74], rızkını, tamam olarak
almadıkça,ölmez!
Öyle ise,Allâh’dansakınınızda,onu,güzelvemeşru’yollardanarayınız![75]
Helâlolanı,alınız!Haramolanı,bırakınız![76]
Rızık,gecikirse,onu,Allah’amâsiyetleeldeetmeğekalkışmayınız!
Çünki,Allahkatındaki şeye,Allah’a itaatinbaşkası ilenailolunamaz!”[77]
Hadîs-işeriflerindeolduğugibi.[78]
Vahy tarzlarından üçüncüsü: Vahy Meleğinin, insan suretine girerek
Vahyedilecekşeyi[79],birinsanın,birinsanatevdiedişigibi,Vahyedişidir.[80]
“Yâ Resûlallâh! Vahy, Sana, nasıl gelir?” diye sorulduğu zaman,
PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm:
“BazıkerreMelek,benimiçin,insansuretinegirer,benimlekonuşur.Ben
de,Onunsöylediklerini,iyicebellerim.[81]
Bu,bana,Vahy’inenkolay,gelenidir”buyurmuşlardır.[82]
Cebrail Aleyhisselâm, Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm’a, çok
kerreEshab’danDıhyeb.Halîfe’ninsuretindegelirdi.[83]
Eshâb-ıKiramın,Onugördükleriolurdu.[84]
Vahy tarzlarından dördüncüsü: Vahy’in, dehşet saçan bir çan, çıngırakuğultusugibiuğuldayarakgelişidir.[85]
“YâResûlallâh!Sana,Vahynasılgelir?”sorusuna,PeygamberimizAleyhis-
selâm’ınverdiklericevapta,Vahy’inbutarzı,şöyleaçıklanmış:
“Vahy,bazanbana,çıngıraksesigibi(müthişbirmadenîsesuğultusuile)
gelirdirki,Vahy’inbana,enağırgelenide,budur!
Vahy hali, benden kalkınca, Meleğin, bana söylemiş olduğunu, iyice
bellemişbulunurum!”buyrulmuştur.[86]
İşitilenbuşiddetlises,yaVahyMeleğininkendisesi,yada,kanadlarının
uğultusuidi.[87]
Bunun hikmeti de, Vahy’i, telakki ve hıfz için, Peygamberimizin kalbini
toparlamak ve hazırlamak[88], kulaklarının ve kalbinin, Vahy Meleğinin
sesindenbaşkasıilemeşgulolmasınameydanbırakmamakiçindi.[89]
“Yâ Resûlallâh! Vahy’in gelişini sezermisin?” diye sorulduğu zaman,
PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm:
“Evet!Sesi,işitirvesusarım.
Bana, hiç bir sefer (bu tarzda) Vahy olunmamıştır ki, ruhum, alınıyor
olduğunusanmışbulunmayayım!”buyurmuştur.[90]
Yüce Allah, bir emri Vahy etmek, Vahy suretiyle dile getirmek istediği
zaman, Allah’ın emrinin korkusundan gökleri, son derecede şiddetli bir
titremealır![91]
Göklerin halkı olan Melekler de, İlâhî Kelâmı, düz ve sert bir kayaya
çarpan demir zincir(in çıkardığı korkunç ses) gibi işitince[92], Allah’ın
Kelâmına karşı duy-öukian derin haşyetten üoîayı, kanaöiannı ç/rparla[93]
baygındüşüpsecdeyekapanırlar!
Ayılıpsecdedenbaşınıilkkaldıran,CebrailAleyhisselâm,olur.
YüceAllah,Ona,Vahy’lerinden,dilediğini,söyler.[94]
Cebrail Aleyhisselâm, yanlarına gelinceye kadar, öteki Melekler, öylece
baygınhaldekalırlar.
CebrailAleyhisselâm,Meleklereuğrar.[95]
Her göğe uğradıkça[96], kalblerinden korku kaldırılan[97], o gök halkı
olan[98]Melekler,Ona:
“EyCebrail!”[99]Rabbımız[100],nebuyurdu?”diyesorarlar.Cebrailde:
“Hakkı,buyurdu![101]EnYüce,enbüyükolanO’dür!”der.Meleklerinhepsi
de,CebrailAleyhisselâmınsöylediğigibi,söylerler.[102]
Vahy’inbutarzından,PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm,beşeriyet
sıfatından soyunup, sıyrılıp Melekiyet sıfatına bürünerek Vahy’i, Cebrail
Aleyhis-selâmdanalırdıki,bu,Vahy’inenzor,engüçolanıidi.[103]
Eshâb-ıkiramıngörüpanlattıklarınagöre:
Vahy’in inişi sırasında, PeygamberimizMuhammed Aleyhisselâm’a, ağır
bir sıkıntı basar, yüzü gül gibi olur[104], gözlerini kapar[105], başını önüne
eğerdi.
Yanında bulunanlar da, başlarını, önlerine eğerlerdi.[106] Peygamberimiz
Aleyhisselâm,ohallerinde,çabukçabuknefesalırdı.[107]Ensoğukgündebile,
alnındanincitanelerigibiterdökülürdü.[108]
Vahyhali, sona erinceyekadar, yanındabulunanlardanhiç biri başlarını
kaldırıpPeygamberimizinyüzünebakmağakadirolamazlardı.[109]
Vahy’in ağırlığı veya hafifliği, inen Sûre’nin ağırlığı veya hafifliği ile
orantılıbu-lunurdu.[110]
Yâni, inen Vahy, va’d ve tebşir mâhiyetinde ise, Cebrail Aleyhisselâm,
beşersuretindegelir,hitabvetelakki,Peygamberimizebirgüçlükvermezdi.
İnenVahy,azabvekorkutmaklailgilibulunduğuzaman,dehşetsaçanbir
çan,çıngırakuğultusuylauğuldayarakgelirdi.[111]
Deve üzerinde bulunduğu sırada da, Peygamberimiz Muhammed
Aleyhisse-lâma böyle Vahy geldiği olur, devenin, inen Vahy’in ağırlığına
dayanamadığı[112], bacaklarının ikiyana ayrıldığı, büküldüğü, kırılacak gibi
olduğu,bazanda,çöktüğügörülürdü.[113]
Vahy tarzlarından beşincisi: Vahy Meleği Cebrail Aleyhisselâmın, Yüce
Allahtarafındanyaratıldığıaslîhey’etvesurettegörünerek[114]YüceAllah’ın
dilediğini,PeygamberimizAleyhisselâm’aVahyedişidir.[115]
Bu da, iki kerre vuku bulmuş[116], Peygamberimiz Aleyhisselâm, Cebrail
Aley-hisselâmı,yaratıldığıaslîhey’etvesuretüzerealtıyüzkanadıyla[117] iki
defa[118],yerlegökarasınıdoldururbirhaldegörmüştür.[119]
Vahy tarzlarından altıncısı: Yüce Allah’ın Mirâc gecesinde olduğu
gibi[120], göklerin üstünde[121], Peygamberimiz Aleyhisselâm’a, uyanık iken,
perde arkasından, hitabda bulunması, ya da, uyurken, arada, Vahy Meleği
bulunmaksızın,Peygamberimizlekonuşmasıdır.[122]
Vahy tarzlarından yedincisi de: Yüce Allah’ın, arada, Vahy Meleği
bulunmaksızın, Peygamberimiz Aleyhisselâma doğrudan doğruya hitab
buyurmuşolmasıdır.[123]
Peygamberimiz Aleyhisselâmın bildirdiklerine göre: Mirâc gecesinde,
Cebrail Aleyhisselâm, Peygamberimizi, yukarı götüre götüre, nihayet (Kaza
ve Kaderi yazan) Kalemlerin cızırtılarını işitecek kadar yüksek bir yere
çıkardı.[124]
PeygamberimizMuhammedAleyhisselâmorada,Cennet’ten,yemyeşilbir
Ref-ref(ipekdöşek)‘in,birden,ufkukapladığını,doldurduğunu,gördü.[125]
Peygamberimiz,onunüzerineoturdu.
CebrailAleyhisselâm,Peygamberimizdenayrıldı.[126]
Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm, Aziz ve Cebbar (dilediğini,
yaptırmağakadirolan)Rabb’ına,yükseltilipyaklaştırıldı.[127]
Kendisinden,bütünsesler,kesildi.[128]
YüceRabb’ının:
“KorkmayâMuhammed!Yaklaş!Yaklaş!”buyurduğunu işitmeğebaşladı.[129]
Nihayet, hiç bir kimsenin, hiç bir zaman erişememiş olduğu yakınlık
Makamına,İlâhîhuzurakabule,İlâhîikramveİhsananailoldu.[130]Rabbını,
gördü.[131]
YüceAllah,Mîracgecesinde,PeygamberimizAleyhisselâm’a,Vahyetmek
istediğini,istediğişekildeVahyetti.[132]
PeygamberlereİndirilenİlahîKitabVeSahîfeler:YüceAllah tarafından,Peygamberlere indirilenyüzdörtKitabtan,dördü
Tevrat,Zebur,İncilveFurkan(Kur’an),yüzüde,Sahifelerhalindeolupdört
büyük Kitabdan, TevratMûsâ Aleyhisselâm’a, Zebur Dâvûd Aleyhisselâm’a,
İncil İsâ Aleyhisselâm’a, Furkan (Kur’an)da, Muhammed Aleyhisselâm’a
indirilmiştir.[133]
Sahîfe halindeki Kitablardan On Sahîfesi Âdem Aleyhisselâma, Elli
ŞahîfesiŞisAleyhisselâma,OtuzSahîfesiİdrisAleyhisselâm’a,OnSahîfeside
İbrahimAleyhisselâm’aindirilmişti.[134]
TevrattanönceMûsâAleyhisselâm’ada,onSahifeindirilmişti.[135]
DinVeMâhiyeti:Din; Dil teriminde: Ceza, İslâm, Âdet, İbâdat, Tâat, Inkıyad, Hükm,
Ferman,Tevhid,Millet, Şeriat, Vera veTakva,Hisab… gibi türlümânâlara
gelir.[136]
ŞeriatTerimindeDin:Peygamberin,Allah tarafındangetirip tebliğettiği
şeylerikabule,akılsahiplerinidavetedenİlâhîKanundur.[137]
BuİlâhîKanun’a,uyulduğuiçin,Dindenir.[138]Allah’ın,açıkvegenişyolu
olduğu[139],
Kullar,bağlansınlardiyekonulanhükümlerden ibaretbulunduğu içinde,
Şeriatdenir.[140]
Şeriat’a,Şeriatdenilmesi,sıdkvesadâkatlabağlananınhemsusuzluğunu
gidereceği,hemde,günahkirlerindenarıtıptemizleyeceğiiçindir.[141]
Din’e,Milletdenilmeside;üzerindetoplanıldığı,yüründüğüiçindir.
DinveMillet,aslındabiroluparalarındakifark,itibarîdirveDin’in,Yüce
Allah’a,Millet’inde,Peygamberenisbetedilmişolmasındanibarettir.[142]
Din;İmân,İslâmvebütünŞeriatlarıkaplayanumûmîbirisimdir.[143]
İmanVeMü‘min:İman;DilTeriminde:birkimseyi,söylediğisözdetasdikedipdoğrulamak,
kendisineinanmakdemektir.[144]
Başkabirdeyişle:İman,kalbiletasdiketmektir.[145]
Şeriat Teriminde: İman, Yüce Allah katından getirdiği şeylerde,
Peygamberi[146], kalb ile tasdik ve dil ile ikrar etmek[147], beden ile de,
gereğini,yerinege-tirmektir.[148]
Mü‘min: Allah’ı, Allah’ın Resulünü ve Onun, Allâh’dan getirdiği şeyleri
tasdikedenkimsedemektir.[149]
Gökveyarhalkının İmanı, inanılacak şeyler cihetinden,ne artar, nede,
eksilir.Fakat,İman,yakînvetasdikcihetinden,artarda,eksilirde.
Mü‘minler; İmandaveAllah’ı tevhid (bir tanıma)hususunda,birbirlerine
eşid,amellerdeise,birbirlerindenfarkhdırlar.[150]
İman’ınÇeşidleri:
Beştürlüİmanvardır:
1)Matbuİman,
2)Masumİman,
3)Makbulİman
4)Mevkufİman,
5)Merdudİman,
Matbuİman:Meleklerinİmanıdır.
Masumİman:Peygamberlerinİmanıdır.
Makbulİman:Mü‘minlerinİmanıdır.
Mevkufİman:Bid’atcılarınİmanıdır.
Merdudİman:Münafıklarınİmanıdır.[151]
İman;öylebirnurdurki,onunnuru,insanınbütünazasınayayılmıştır.
Fakat, insanınâzasındanbirisi kesilince, İman,parçalanmazolduğu için,
ora-lan,kalbegider.
İslâm;Allah’ı,keyfiyetsizolarakbilmektir.
Bununyeri,göğüstür.
İman;Allah’ı,Allâh’lığıilebilmektir.
Bununyeri,yürektir.
Yürekte,göğsüniçindedir.
Marifet;Allah’ı,Sıfatlarıilebilmektir.
Bununyeri,Gönüldür.
Gönülde,Kalb’iniçindedir.
Tevhid;Allah’ı,Birliğiilebilmektir.
Bununyeri,Sırr’dır.
Sırrda,Gönül’üniçindedir.
Bunlar,NûrsûresininNûrâyetindekiNurtemsiliniandırırdır.
Bunlar,dörtgerdanlıktırki,dördüde,birbirindenayrı,gayrıdeğildirler.
Hepsibirleşince,Dinolurdur.[152]
KalbVeÇeşidleri:Kalb’inikitürlümânâsıvardır.
Birisi; göğsün sol tarafında, sol memenin altına doğru konulmuş, çam
kozalağışekliniandırır,cismânîbiretparçasıolupbunayürekdenir.
Bununiçindeboşluklarvardırveiçi,siyahkanladoludur.
BuYürek,Rûh’unkaynağıdır,hayvanlardada,ölülerdede,bulunur.
Kalb’inikincisi,Gönül’dürki,işte,gözlegörülmeyen,Rûhânî,Rabbânîbir
La-öfeolan,cismânîKalb,Yürek ilede,alâkasıbulunanve insanınhakîkatı
olan, insanda anlayan, bilen, hitab edilen, cezalandırılan, azarlanan ve
istenilenKalb,budur.
CismânîKalbile,Yürekilealâkasınıkavramaktahalkın,çoğununakıllarını
hayrettebırakanbuKalb’inhakîkatiniaraştırmak,Mükâşefeilimlerinebağlı
olup bu da, Rûh’un sırrını açıklamağa kalkışmak demek olacağından,
Resûlullâh Aley-hisselâm’ın konuşmadığı Rûh hakkında, başkasının
konuşmağahakkıbulunmayacağıaçıktır.[153]
İnsanlardadörtçeşidKalbbulunur:
l)EcredKalb,
2)AğlefKalb,
3)MenküsKalb,
4)MusaffahKalb.
Ecred, yâni saf, parlak, kinsiz Kalb,Mü‘minlerin kalbidir ki, onda İman
nuru,güneşgibiparıldar.
Ağlef,yânifgılıflı,kapalı,örtülükalb,kâfirlerin,münkirlerinkalbidir.
Menküs, yâni tersine çevrilmiş Kalb, münafıkların Kalbidir ki, onlar,
gerçeğitanır,sonrada,inkârederlerdir.
Musaffah, yâni, iki yüzlüKalb, içindehem İman, hemde, nifak bulunan
kalbdir.İman,böyleolankalbde,temizsuileyetişenvegelişensebzeyenifak
ise, kan ve irinle gelişen bir çıbana benzer ki, bunlardan hangisi, diğerine
galebeçalarsa,onu,bastırırvegeriletir.[154]
Nifak;İman,dilileaçıklandığıhalde,Kalbdeküfrveinkârıgizlemektir.[155]
Mü‘minİleMüslümanArasındakiFark:
HerMü‘min,Müslümandır.
Fakat,herMüslüman,Mü‘mindeğildir.
Çünkü, bir kimse, Mü‘min olmadığı halde, Şehâdet getirmek suretiyle,
kendisini,Müslümangösterebilir.
Eshab-ıkiramdanSa’db.EbîVakkas:“YâResûlallâh!(Mü‘minlereverilecek
mallardan) filana verdin, filan kimseye ise vermedin. Halbuki, o da,
Mü‘mindi?” dediği zaman, Peygamberimiz: “Ona,Mü‘min deme!Müslüman
de!” buyurmuştur.[156] Kur’ân-ı Kerimde de, bu hususta şöyle buyrulur:
“Bedevîler,(Biz,İmanettik!)dediler.
Onlara,deki:(Siz,İmanetmedinizamma,bari(Müslümanolduk!)deyiniz.
İman,henüz,sizinkalblerinizegiripyerleşmemiştir.[157]
Münafıklık,FâsıklıkVeKâfirlik:Birkimse,diliileşehâdetgetirir,bedeniileamelederde,Kalbiletasdikte
bulunmazsa,o,Münafıkolur.
Birkimse,diliiletasdiktebulunur,da,bedeniileameletmezse,oda,Fâsık
olur.[158]
Fısk: YüceAllah’ın emrini terk veOna isyan etmek, doğru yoldan sapıp
çıkmakdemektir.[159]Hiçşehâdetgetirmeyenkimseise,KâfirveMünkirdir.[160]
AllahKatındaMakbulDinBütünPeygamberlerinDini:Kur’ân-ı Kerimde açıklandığına göre: Allah katında makbul din, İslâm
Dini’dir.[161]
İnsanların, ilk zamanlardan beri tuttukları, bağlandıkları tek ve umûmî
Dinde,İslâmDini,TevhidDini’dir.
Gelmiş, geçmiş bütün Peygamberler, İslâm Dininin esaslarını tebliğe
çalışmışlar,buDindecanvermiş,canvermeyiözlemişlerdir.
Âdem Aleyhisselâm’dan sonra, Ebülbeşer olan[162], başka bir deyile:
Tufandansonra(İkinciÂdemBaba)diyetanınan[163]NuhAleyhisselâm,Müs-
lûmandı.[164]
PeygamberlerAtasıİbrahimAleyhisselâmda,OnunOğullarıveTorunları
da,Müslümanidiler.[165]
YûsufAleyhisselâmda,Allah’a “…Benimcanımı,Müslümanolarakal…”
diyeduaetmiştir.[166]
MûsâAleyhisselâmın,Firavun‘udavetettiğiDinde,İslâmDiniidi.
Bunu, hem Mûsâ Aleyhisselâm, hem Firavun’ın imân ve ihtida eden
sihirbazlarıvehattâbizzatFiravunbileikrarveifâdeetmiştir.[167]
Mûsâ Aleyhisselâmdan sonra, İsrail oğullarına Peygamber olarak
gönderilen isâ Aleyhisselâm da, Müslümanlık ve Tevhid akîdesini tebliğ
etmiş:“Şüpheyokki,Allah,benimde,Rabb’ım,sizindeRabb’ınızdır.
Öyleise,Onaibâdetediniz!
İşte,doğruyolbudur!”demiş,onlardan,küfrveinkârtaştığınıhissedince
de“Allah’adoğrugidenyolda,banayardımedeceklerkimdir?”dediğizaman,
Havarileri de “Biziz Allah’ın yardımcıları! Allah’a, inandık. Sen de, ey İsâ!
Şâhidolki,biz,muhakkakMüslümanlarız!”demişlerdir.[168]
“(İnsanları)Allah’a (imanve ibâdete)davetedenden, (Kendiside iyiamel
(ve hareketlerde bulunandan ve: ben, Müslümanlardan’ım!” diyenden daha
güzelsözlükimolabilirdir?(Fussilet:33)”[169]
TevhidAkidesi:islâmiyette,herşeydenönce,Allah’ınvarlığınaveBirliğineimânetmek
Farz’dır.[170]
İslâm Dininin bu Tevhid akîdesi, Allah’ın Birliğine, Ondan başka ibadet
edilecekhiçbirMâbudbulunmadığınainanmakdemektirki,buda,Kur’ân-ı
KerimdeveHadîs-işeriflerde(Lâilaheillallah=Allâh’danbaşkailâhyoktur.)
Kelime-iTevhidiileenözlübirşekildeifâdebuyrulmuştur.[171]
Bütün Peygamberlerin, Ümmetlerine Tevhid Akidesini TelkineÇalışmaları Ve Peygamberimiz Muhammed AleyhisselâmınVazifesininŞümulVeAzameti:
Bütün Peygamberler ve özellikle: İdris Aleyhisselâm[172], Nuh
Aleyhisselâm[173], Hûd Aleyhisselâm[174], Salih Aleyhisselâm[175] İbrahim
Aleyhisselâm[176] Şuayb Aleyhisselâm[177] Mûsâ Aleyhisselâm[178] Ilyas
Aleyhisselâm[179]İsâAleyhisselâm[180]…gönderildiklerikavmları,putperestliktenkurtarmağaveBirAllah’a iman
ve ibadet ettirmeğe olanca çabalarını harcamışlar, hattâ, bu yolda can
verenlerbileolmuş,neyazıkki,umulanmutlusonucaulaşılamamış;
Her yerinden küfür ve şirk fışkıran, Dinî, ahlâkî, içtimaî bunalımlar ve
bozukluklariçindeçalkalanankoskocabirputperestlikdünyasıylatekbaşına
uğraşmak ve sonuç almak vazifesi, Âhir zaman Peygamberi Muhammed
Aleyhisselâm’akalmıştır.
Muhammed Aleyhisselâm; (merkezden, muhîta doğru açılan dalga
dâirelerigibi)Mekkeveçevresindenbaşlayarak![181],insanlarıAllah’ındoğru
yoluna, önce, hikmet ve güzel öğütlerle davet etmek[182], (Davetini kabul
edenleri, cennet nimetleri ile) müjdelemek, (davetini, kabul etmeyenleri,
Cehennemazâbıyla)korkutupuyarmak[183],
Sonra da fitne ve fesad, ortadan kalkıncaya, Din, tamamıyla Allah’ın
oluncaya[184],
İslamDini,bütündinlereüstüngelinceyedek[185],
Peygamberimiz Aleyhisselâmın deyişi ile: “İnsanlara, Lâ ilahe illallah =
Allâh’dan başka ilâh yoktur!’[186], Muhammedürresûlullâh = Muhammed,
Allah’ınResûlu-dur![187]dedirtinceyekadarsavaşmak[188]…gibiçokağırve
ağırolduğukadarda,şereflibirvazifeyiyüklenmiştir.[189]
GöklerleYerinVeAralarındakilerinNasılVeNiçinYaratıldığınınKur’an-ıKerimdeAçıklanışı:
“Onun (Allah’ın) emri, bir şeyi dilediği zaman, ona: ol! demesinden
ibarettirki,oda,oluverirdir.”[190]Allah,göklerleyeri[191],aralarındabulunan
şeyleri[192];
Güneşi,AyveYıldızları[193],hakkınikamesinesebepolmak![194],herkesin,
kazandığı ne ise, kendilerine asla haksızlık edilmeksizin, onunla mukabele
edilmeküzere[195]vebellibirva’deiçinyarattı.[196]
Göklerleyer,bitişikbirhalde iken,YüceAllah,onları,birbirindenayırdı.[197]
Gökleri,yedigökolaraktesviyevetanzirrf[198]vehergök’ede,kendisine
âidişiVahyetti.[199]
Göklereveyere“İkinizde,isteristemez,geliniz!”buyurdu. [200]Onlarda
“İsteye isteye geldik![201] dediler.[202] Yüce Allah; güneşi zıyalı, ay’ı nurlu
yaptı,
Kullar,yıllarınsayısınıvehisabınıbilsinlerdiye,ay’inseyrvehareketine
muhtelifmenzillertayinetti.[203]
Nitekim,güneş,YüceAllah’ıntakdiriyle,kendikarargâhınadoğruseyrve
cereyanederdurur,
Ay da, tayin edilen menzil menzil miktarlara göre hareket ederek eski
hurmasalkımınıneğriçöpügibibirhaledönerdir.
Negüneş,ay’aerişipçarpar,nede,gece,gündüzügeçerdir.
Semavî ecramdan hepsi de, ayrı ayrı birer felekte (yörüngede) yüzer
dururlardır![204]
Yüce Allah; insanlar, azıklarını, kolayca elde etsinler, yılların sayısını,
vakitlerini, hisabını bilsinler diye her gün, geceyi giderip yerine, eşyayı
göstericigündüzügetirirdir.[205]
Geceyi, içinde dinlensinler, gündüzün de, işlerini görsünler diye
yaratmıştır.[206]
Yüce Allah; yeri de (insanların yerleşmelerine, gezip dolaşmalarına
elverişlibirhaldeyaptı.[207]
Onda, üzerlerindeki/eri, çalkalanmasın diye[208] sabit dağlar yarattı.[209]
Yeri,birkarargâh,gök’ü,birbina (kubbe)yaptı.Göktende,yeterikadar su
indiriponu,yerdedurdurdu.[210]Yere,aşılayıcırüzgârlarda,gönderdi.[211]
Orada,hikmetvemaslahatagöreölçülmüş,herşeyden,münasipnebatlar
bitirdi.[212]
Yerde,birçokgeçimsebepleride,yarattı.[213]
Göklerdenevar,yerdenevarsa,hepsini(birlütufolarak)emrinizeverdi.
Şüpheyokki,bunda,düşünecekbirkavmiçin,ibretlervardır.[214]
[1].Râgıb-MüfredatülKur’ans.482.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/7.
[2]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:1/7.
[3].Seyyid-Târifâts.162.
[4].Seyyid-Târifâts.75.
[5].Kadı lyaz-Şifâ c.l, s.206,Fahrurrazi-Tefsir c.23, s.49,Kurtubî-Tefsir
c.12,s.80,Seyyid-Târifâts.75.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/7.
[6].Şûra:42/51-52.
[7].Cuma:61/2,4.
[8].En’am:6/124.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/7-8.
[9].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.2,s.541,Buharî-Sahihc.4,s.142,Müslim-
Sahihc.4,s.1837.
[10].İmam-ıÂzam-Fıkh-ıEkbers.15.
[11].İmam-ıÂzam-Fıkh-ıEkbers.15,Akaid,Adudiyes.10
[12].Imam-ıÂzam-Fıkh-ıEkbers.15.
[13].Şuarâ:26/107,125,142,162,178.
[14].Araf:7/62,64,79,93.
[15].Ahzab:33/39.
[16].Meryem:19/56.
[17].Ârâf:7/67.
[18].Ârâf:7/61-62.
[19].Bakara:2/129.
[20].Ârâf:7/63.
[21].Şuarâ:26/109,127,145,164,180,Furkan:25/57.Sebe:34/47.
[22].İmam-ıÂzam-Fıkh-ıEkbers.16.
[23].Ahmedb.Hanbel-müsnedc.2,s.341,Buharî-Sahihc.6,s.97,Müslim-
Sahihc.1,s.134
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/8-9.
[24]. İbn.Sa’d-Tabakat el, s.32, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5, s.178,
İbn.Kuteybe-Maarifs.26,Taberi-Tarihc.l,s.75,ibn.Asâkir-Tarihc.2,s.361.
[25].Ahzab:33/40,İbn.Kuteybe-Maarifs.26,Kadılyaz-Şifâc.l,s.206
[26]. İbn.Sa’d-Tabakat c.l, s.32, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5, s.178,
Ibn.Asakir-Tarihc.2,s.361,Heysemı-Mecmauzzevaidc.8,s.210.
[27].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.266,Taberî-Tarihc.l, s.75,Beyhakî-
Sünenc.9,s.4,HeysemıMecmauzzevaıdc.8,s.210.
[28].Taberî-Tarihc.l,s.75,ibn.Asakir-Tarihc.6,s.356.
[29]. ibn. Sa’d-Tabakat c.l, s.32, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5, s.179,
Taberi-Tarih c.l, s.75, Beyhakî-Sünen c.9, s.4, İbn. Asakir-Tarih c.2, s.361,
Heysamî-Mecmauzzevaidc.8,s.210.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/9.
[30].Ahzab:33/40.
[31].Ârâf:7/158.
[32].Yâsîn:36/3.
[33].Mâide:5/67.
[34]. İbn. İshak, İbn. Hişam-Sîre c.l, ş.252-253, Taberî-Tarih c.2, s.207,
Beyhakî-Delâilünnübüvve c.l, s.402, Ebülfe-rec İbn. Cevzi-Elvefa c.l, s. 166,
İbn. Seyyid-Uyunüleser c.l, s.86, Zehebl-Tarihulislam c.2, s. 72, Ebölfıda-
Elbidayevennihayec.3,s.12
[35].Ebülferecİbn.Cevzi-Elvefac.l,s.185.
[36]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.l, s. 159, Taberi-Tarih c.2, s.218,
Muhıbbütaberî-Rıyadunnadrac.2,s.221,Ebülfida-Tefsirc.3,s.350,Haysemî-
Mecmauzzevaidc.8,s.302.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/9-10.
[37].Mü‘min:40/78.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/10.
[38]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:1/10-11.
[39]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:1/11.
[40].Taberî-Tefsirc.26,s.37,Kurtubî-Tefsirc.16,s.220,Ebülfida-Tefsir
c.4,s.172.
[41].Hâkim-Müstedrekc.2,s.546.
[42]. Ahmed b. Hanbei-Müsned c.l, s.5, Müslim-Sahih c.4, s.1782, Ebû
Davud-Sünen c.4, s.218, Tirmizî-Sünen c.5, s.587, İbn.Mace-Sünen c.2,
s.1440.
[43]. Tirmizî-Sünen, c.5, s.588, Dârimî-Sünen c.ı, s.30) en değerlisi O,
olduğuiçin(Tirmizî-Sünenc.5,s.588,Dârimî-Sünenc.ı,s.30.
[44].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.3,s.144,Tirmizî-Sünenc.5,s.587.
[45]. Ahmed b.Hanbel.-Müsned c.5, s. 138, Tirmizî c.5, s,586. İbnMace
C.2.S.1443.
[46].Ahmedb.Hanbei-Müsnedc.l,s.281,Tirmizî-Sünenc.5,s.587,Dârimî-
Sünenc.l,s.30.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/11-12.
[47]. Râgıb-Müfredatülkur’ans.515-516, ibn.Esîr-Nihâyec.5,s.163,
Fîrûzâbâdî-Kamûsulmuhîtc.4,s.401,BedrüddinAynî-Umdetülkarîc.l,s.14.
[48].Şûra:42/51.
[49]. İbn.İshak,İbn.Hişam-sîrec.1,s.249-250,Abdurrezzak-Musannefc.5,
s.321, Ibn.Sa’d-Tabakat c.1, s.194, Ahmed b.Hanbei-Müsned c.6, s.232-233,
Buharî-Sahih,c.1,s.3,Müslim-Sahihc.1,s.139-140,TirmizîSünenc.5,s.596,
Belâzürî-Ensabüleşraf c.1, s.105, Taberî-Tarih c.2, s.205, Ebû Nuaym-
Delâilünnübüvvec.1,s.168,Beyhakî-Sünenc.9,s.6,Vâhidî-Esbabünnüzüls.5,
Süheylî-Ravdunülüfc.2,s.392,Begavî-Mesâbîhussünnec.2,s.174,Ebülferec
İbn.Cevzî-Elvefâc.1,s.162,ibn.Esîr-Kâmilc.2,s.48,ibn.Seyyid-Uyûnüleserc.1,
s.82, İbn.Kayyım-Zâdülmaad c.1, s.33, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.3, s.2,
İbn.HaldunTarihc.2,ks.2,s.6,Kastalânî-Mevâhibülledünniyec.1,s.51,Diyar
Bekrî-Hamîsc.1,s.280
[50].Süheylî-Ravdulünüfc.2,s.392,Ebülfida-Elbidayevennihayec.3,s.14,
Halebî-lnsanül’uyûnc.l,s.377
[51]. Buharî-Sahih c.l, s.209, Belazürî-Ensabüleşraf c.l, s.256, Hâkim-
Müstedrekc.2,s.431.
[52].Sâffât:37/102.
[53]. İbn.Sa’d-Tabakat c.l, s.171, Ahmed b.Hanbei-Müsned c.l, s.274,
Buhârî-Sahihc.4,s.168.
[54].İmamMâlik-Muvatta’c.l,s.120,Ahmedb.Hanbei-Müsnedc.6,s.36,
Buharî-Sahihc.2,s.48,Müslim-Sahihc.l,ş.509,EbûDavûd-Sünenc.2,s.40,
Beyhakî-Delâilünnübüvvec.l,s.277
[55].Ibn.Sa’d-Tabakatc.l,s.197,Dârimî-Sünenc.l,s.15.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/12-13.
[56].ibn.Esîr-Nihayec.l,s.434,Fîrûzabâdî-Kamûsulmuhitc.4,s.100.
[57].ibn.Esîr-Nihâyec.l,s.434.
[58].Mâlik-Muvattac.2, s.957,Abdurrezzak-Musannefc.ll, s.212,Ahmed
b.Hanbel-Müsnedc.5,s.296,Buhari-Sahihc.8,s.74,Möslim-Sahihc.4,s.1771,
EbûDavûd-Sünenc.4,s.305, ibn.Mâce-Sünenc.2,s.1286,Dârimî-Sünenc.2,
s.49,Heysemi-Mecmauzzevaidc.7,s.181
[59].İbn.Mâce-Sünenc.2,s.1285.
[60]. Abdurrezzak-Musannef c.ll, s.211, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,
s.269,Buhari-Sahihc.8,s.77,Müslim-Sahihc.4,s.1173,EbüDavûd-Sünenc.4,
s.304-305,Tirmizî-Sünenc.4,s.532,Dârimî-Sünenc.2,s.50.
[61].ibn.Hacer-Fethulbârîc.12,s.311
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/13.
[62].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.3,s.267,Tirmizî-Sünenc.4,s.533.
[63].Buharî-Sahihc.8,s.69.
[64]. Kulun, Levh-i Mahfuz’daki hallerine göre, Müvekkel Melek
tarafından yapılan temsiller, işlerinde basiretli davranması için, bir müjde
veya bir inzar, ya da, bir azar olmak üzere, Rü‘yasında o kula gösterilir.
(Hakîmüttirmizi-Nevadirulusul,c1,s.116-117.)
[65].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.3,s.267,Buharî-Sahihc.8,s.69,Tirmizî-
Sünenc.4,s.533.
[66].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.3,s.267,Buharî-Sahihc.8,s.+‘,Tirmizî-
Sünenc.4,s.533.
[67].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.3,s.267,Tirmizî-Sünenc.4,s.533.
[68].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.2,s.384,Buharî-Sahihc.l,s.52,Tirmizî-
Sünenc.4,s.3,4.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/13-14.
[69]. Süheylî-Ravdulünüf c.2, s.393, İbn.Kayyım-Zâdülmaad c.l, s.32,
Kurtubi-Tefsirc.16,s.53,Ibn.Seyyid-Uyûnüleserc.l,s.89-90,Ebülfida-Tefsir
c.4, s.121 Kastalânî-Mevahibülledünniye c.l, s.55 Halebî-İnsanüluyun c.l,
s.413,Zürkanî-Mevâhib,Şerhic.l,s.225
[70]. İbn.Kayyım-Zadülmaad c.l, s.32, Kastalânî-Mevâhib, c. I, s.55,
Zürkanî-MevâhibŞerhic.l,s.225.
[71].Süheylî-Ravd.c.2,s.293, İbn.Kayyım-Zadülmaadc.l, s.32, İbn.Seyyid
Uyun, c.l, s.90, Aynî-Umdetülkarî c.l, s.40, Kastalânî-Mevâhib, c.l, s.55,
Halebî-İnsanüluyunc.l,s.413,Zürkanî-Mevâhib,Şerhic.l,s.225.
[72]. Fahrurrazî-Tefsir c.28, s.288, Kastalanî-Mevahib, c.l.s.53, Halebî-
İnsanüluyunc.l,s.407-408,Zürkanî-MevâhibŞerhic.l,s.225.
[73]. İbn.Mâce-Sünen c.2, s.725, Süheylî-Ravdulünüf c.2, S.393,
İbn.Kayyım-Zadülmaad c.l, s.32, İbn.Seyyid-Uyûnüleser c.l, s.90 Kastalânî-
Mevâhib. c I, s 55, Halebî-İnsanüluyun c.l, s.413, Zürkanî-
MevâhibülledünniyeŞerhic.l,s.225-226.
[74].Süheylî-Ravdunülüfc.2,s.393,Kurtubî-Tefsirc.16,s.53,İbnSeyyid-
Uyunüleser c.1, s.90, Ebülfida-Tefsir c.5, s.121, Halebî-İnsan. c.1, s.413,
Züranî-Mevâhib.Şerhic.1,s.226.
[75].İbn.Mâce-sünenc.2,s.725,Süheylî-Ravd.c.2,s.393-394,İbn.Kayyım-
Zadülmaad c.l, s.32, Kurtubî-Tefsir c.16, s.53, İbn.Seyyid-Uyun. c.l, s.90,
Ebülfida-Tefsirc.4,s.121,Kastalânî-Mevâhib.c.l,s.55,Halebî-İnsan.c.l,s.413,
Zürkanî-Mevâhib.Şerhic.1,s.226.
[76].İbn.Mâce-sünenc.2,S.725,Kurtubî-Tefsirc.16,S.53Halebîinsan,c.l,
s.413,Zürkanî-Mevâhib.Şerhic.l,s.226.
[77]. İbn.Kayyım-Zâd. c.l, s.32 Halebî-İnsan. c.l, s.413 Zürkanî-
Mevâhib.Şerhic.l,s.26
[78]. Süheylî-Ravd. c.2, s.393-394, İbn.Kayyım-Zâd. c.l, s.32, Kurtubî-
Tefsir c.16, S.53, İbn.Seyyid-Uyun. c.l, s.90, Ebülfida-Tefsir c.4, s.121,
Kastalânî-Mevâhıb. c.l, s.55,Halebî-İnsan. c.l, s.413, Zürkânî-Mevâhib.Şerhi
c.l,s.225-226.
[79]. Süheylî-Ravd. c.2,s.394, İbn, Kayyım-Zâd. c.1,s.32, Kastalânî-
Mevâhibc.1,s.55,ZürkânîMevahibŞerhi,c.1,s.227.
[80].İbn.Sa’d-Tabakatc.l,s.197,Halebî-lnsanülüyunc.l,s.414.
[81]. Mâlik-Muvatta’ c.l, s.202-203, İbn.Sa’d-Tabakat c.l, s. 198, Ahmed
b.Hanbel-Müsned c.6, s. 158, buharî-Sahih c.l, s.2-3, Müslim-Sahih c.4, s.
1816-1817, Tirmizî-Sünen c.5, s.597, Nesaî-Sünen c.2, s.148, Taberî-Tefsir
c.22,s.91,EbûNuaym-Delâilünnübüvvec.l,s.178,Begavî-Mesâbihussünnec.2,
s.175,İbn.Esir-Câmiul’usûlc.12,s.41
[82].Taberî-Tefsirc.22,s.91.
[83]. İbn.Sa’d-Tabakat c.3, s.250, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2, s. 107,
Kastalânî-Mevâhibülledünniyec.l,s.55,Zürkanî-Mevâhib.Şerhic.1s.227.
[84].İbn.Kayyım-Zâdülmaadc.l,s.32
[85]. İbn.Sa’d-Tabakat c.l, s. 198, Süheylî-Ravdulünüf c.2, S.394.
İbn.Kayyım-Zâdülmaad c.l, s.32, Bedrüddin Aynî-Umdetülkarî c.l, s.40,
Kastalânî-Mevâhib.c.l,s.55,Zürkanî-Mevahib.Şerhic.l,S.228.
[86]. Mâlik-Muvatta’ c.l, s.203 İbn.Sa’d-Tabakat c.l. s. 198, Ahmed
b.HanbelMüsned c.6, S. 158, Buharî-Sahih c.l, S.2-3,Müslim-Sahih c.4, S.
1816-17, Tirmizî-Sünen c.5, s.597, Nesaî-Sünen c.2, s.148, Begavî-
Mesabîhussünne c.2, s.175 İbn.Esîr-Câmiurusûl c.12, s.41, Aynî-Umdetülkarî
c.l,s.40-41,İbn.Hacer-Fethulbârîc.l,s.49
[87].Zürkanî-MevâhibülledünniyeŞerhic.l,S.228.
[88].Süheylî-Ravd.c.2,s.394,Ibn.Seyyid-Uyûn.c.l,s.90,Zürkanî-Mevâhib.
Şerhic.l,s.228.
[89]. Bedrüddin Aynî-Umdetülkarî c.l, s.40-41, İbn.Hacer-Fethulbârî c.l,
S.49.
[90].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.2,s.222,Ebülferecİbn.Cevzî-Elvefac.ls.
170,Ebülfida-Elbidayevennihayec.3,s.22,Haiebî-İnsanüluyunc.l,S.415.
[91].Taberî-Tefsirc.22,s.91,Kurtubî-Tefsirc.14,s296Ebülfida-Tefsirc.3,
s.537,Heysemî-Mecmauzezevaidc.7,s.94.
[92]. Buharî-Sahih c.5, s.221, EbûDâvud-Sünenc.4, s.235, Tirmizî-Sünen
c.5,S.362,Ibn.Mâce-Sünenc.l,S.70,Taberî-Tefsirc.22,s.90,Kurtubî-Tefsir
c.14,s.296,Ebülfida-Tefsirc.3,s.537,Heysemî-Mecmauzzevaidc,7,s.94.
[93]. Buhariî-Sahih c.5, s.221, Tirmizî-Sünen c.5, s.362, ibn.Mace-Sünen
c.l,s.70,Kurtubî-Tefsirc.14,s.296,Ebülfida-Tefsirc.3,s.537.
[94]. Taberî-Tefsir c.22, s.91, Kurtubî-Tefsir c.14, s.296, Ebülfida-Tefsir
C.3.S.537, Heysemî-Mecmauzzevaid c.7, s.294-295, Bedrüddin Aynî-
Umdetülkarîc.l,s.45,C.25,s.152.
[95].EbûDâvud-Sünenc.4,s.235,Hazin-Tefsirc.3,S.488.
[96]. Taberî-Tefsir c.22, s.91, Kurtubî-Tefsir c.14, s.296, Ebülfida-Tefsir
c.3,537,Heysemî-Mecmauzzevaidc.7,
94-95.
[97].Buharî-Sahihc.5,s.221,EbûDâvud-Sünenc.4,s.235,Tirmizî-Sünen
c.5, S.362, İbn.Mace-Sünen c.l, s.70, Kurtubî-Tefsir c.14, s.296, Ebülfida-
Tefsirc.3,s.537.
[98]. Taberî-Tefsir c.22, s.91, Kurtubî-Tefsir c.14, s.296, Ebülfida-Tefsir
c.3,s.537,Heysemî-Mecmauzzevaidc.7,s.95I
[99]. Ebû Dâvud-Sünen c.4, s.235, Kurtubî-Tefsir c.14, s.296, Aynî-
Umdetülkarîc.l,s.45,c.25,s.152
[100].Taberî-Tefsirc.22,s.91,Kurtubî-Tefsirc.14,s.296,Ebülfida-Tefsir
c.3,s.537,Heysemî-Mecmauzzevaidc.7,s.95,Aynî-Umdetülkarîc.25,s.152.
[101].EbûDâvud-Sünenc.4,s.235,Taberî-Tefsirc.22,s.91,Kurtubî-Tefsir
c.14, s.296, Ebulfıda-Tefsır c.3, s.537, Heysemî-Mecmauzzevaid c.7, s.95,
Aynî-Umdetülkarîc.25,s.152.
[102].Taberî-Tefsirc.22, s.91,Kurtubî-Tefsirc.14, s.296,Ebülfida-Tefsir
c.3,s.537,Heysemî-Mecmauzzevaidc.7,s.95.
[103].BedrüddinZerkeşî-Bürhanc.l,s.229.
[104]. İbn.Sa’d-Tabakat c.l, s. 197, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5, s.327,
Müslim-Sahihc.3,s.1317-1317.
[105].İbn.Esîr-Câmiul’usûlc.12,s.41,Halebî-İnsanüluyunc.l,s.416.
[106].Müslim-Sahihc.4,s.1817,İbn.Esîr-Camiulusulc.12,s.41.
[107].BedrüddinAynî-Umdetülkarîc.l,s.43.
[108]. Mâlik-Muvatta’ c.l, s.203, İbn.Sa’d-Tabakat c.l, s.198, Ahmet
b.Hanbel-Müsned c.6, s.58,202, Buharî-Sahih c.l, s.3, Müslim-Sahih c.4, s.
1816,Tirmizî-Sünenc.5,s.597,Nesaî-Sünenc.2,s.149.
[109].İbn.Esîr-Câmiulusulc.12,s.42,Halebî-İnsanüluyunc.l,s.416.
[110].Ebülferecİbn.Cevzi-Elvefac.l,s.169,Halebî-İnsan,c.l,s.416.
[111]. Kaslalânî-Mevâhibülledünniye c.l, s.57, Zürkanî-Mevahib. Şerhi c.l,
s.234.
[112]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2, s. 176, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.3,S.22.
[113]. İbn.Sa’d-Tabakat c.l, s. 197, Ebülferec İbn.Cevzî-Elvefa c.l, s.171,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.3,s.22.
[114].Süheylî-ravdulünüfc.2,s.395,İbn.Kayyım-Zâdülmaadc.l,s.32,Aynî-
Umdetülkarî c.1, s.40, Kastalânî-Mevâhibülledünniye c.l, s.56, Zürkanî-
MevâhibülledünniyeŞerhic.l,s.230,Halebî-İnsan.c.l,s.416.
[115]. İbn.Kayyım-Zâdülmaad c.l, s.32, Kastalânî-Mevâhib. c.l, s.56,
Zürkanî,Mavahib.Şerhic.l,s.230.
[116]. İbn.Kayyım-Zâdülmaad c.l, s.32, Süyûtî-Dürrülmensur c.6, s. 124,
Kastalânî-Mevâhib. c.l, s.56, Halebî-İnsanüluyun c.l, s.416—417, Zürkanî-
Mevahib.Şerhic.l,s.230.
[117].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.l,s.395,Buharî-Sahihc.6,s.50,Müslim-
Sahih c.l, s.158—159, Tirmizî-Sünen c.5, s.395, Taberî-Tefsir c.27, s.49,
Beyhakî-Delâilünnübüvvec.2,s.122,Ebülfida-Tefsirc.4,s.248.
[118]. Buharî-Sahih c.l, s.50,MüslimSahih c.l, s. 159, Tirmizî-sünen c.5,
S.395.
[119].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.l,s.418,Müslim-Sahihc.l,s.159.
[120].Süheylî-Ravd.c.2,s.395,İbn.Kayyım-Zâd.c.l,s.32,İbn.Seyyid-Uyun
c.l, s.90, Ayni-Umdetülkarî c.l, s.40, Kastalânî-Mevâhib. c.l, s.56, Halebî-
İnsanc.l,s.417,Zürkanî-Mevahib.Şerhic.l,s.230
[121]. İbn.Kayyım-Zâd.c.l, s.32,Kastalânî-Mevâhib.el, s.56,Halebî-İnsan
c.l,s.417,Zürkanî-Mevahib.Şerhiel,s.230
[122]. Süheylî-Ravd. c.2, s.395, ibn.Seyyid-Uyun.el, S.90, Aynî-
Umdetülkarî, c.l, s.40, Kastalânî-Mevâhib. c.l, s.56, Halebî-İnsan c.l,s.419,
Zürkanî-MevahibŞerhic.l,s.230.
[123].İbnKayyım-Zâdc.l,S.32,Kastalânî-Mevâhib.c.l,s.56,Halebî-İnsan
c.l,s.417-418,Zürkanî-Mevahib.Şerhic.l,s.232.
[124].İbn.Sa’d-Tabakatc.l,s.213,Buharî-Sahihc.l,s.92,Müslim-Sahihc.l,
s.149, Beyhakî-Delailünnübüvve c.2, s.129, Kadı lyaz-Şifa c.l, s.140,148,
İbn.Esîr-Camiul’usûl c.12, s.56, İbn. Seyyid-Uyûn. c.l, s.145, Zehebî-
Tarihulislâmc.2,s.168
[125].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.l, s.449,Buharî-Sahihc.6, s.51,Taberî-
Tefsirc.27,s.57,BeyhakîDelâilünnübüvvec.2,s.122,Kurtubî-Tefsirc.17,s.98.
[126].Kadılyaz-Şifac.l,s.162,Kurtubî-Tefsirc.17,s.89.
[127]. Buharî-Sahih c.8, s.204, Taberî-Tefsir c.27, s.45, ibn.Esîr-
Camiulusul c.12, s.51, Ibn.Kayyım-Zâdülmaad c.2, s.53, Kurtubî-Tefsir c.17,
s.98,Zehebî-Tarihulislamc.2,s.174,Ebülfida-Elbidayevennihayec.3,s.112.
[128]. Kadı lyaz-Şifa c.l, s.160, Kurtubî-Tefsir c.17, s.98, Diyar Bekrî-
Hamîsc.l,s.312.
[129].Kadılyaz-Şifac.l,s.160,Diyar-Bekrî-Hamîsc.l,s.312.
[130].Kadılyaz-Şifâc.ı,s.163.
[131]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.l, s.285, Heysemî-Mecmauzzevaid c.l,
s.78Aynî-Umdetülkarîc.19,s.198,ibn.Hacer-Fethulbarîc.8,s.468.
[132]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.14, s.304,Ahmedb.Hanbel-Müsned c.3,
s.149, Buharî-Sahih c.6, s.51, Beyhakî-Delâil. c.12, s.131, Kadı lyaz Şifâ c.l,
s137, İbn.Esîr-Camiulusul c.12, s.54, ibn.Seyyid-Uyun. c.l, s.144, Zehebî-
Tarihulislamc.2,s.161.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/14-18.
[133].ibn.Kuteybe-Maarifs.26.
[134]. Taberî-Tarih c.l, s.161, Ebû Nuaym-Hilyetülevliya c.l, s.167,
Zemahşerî-Keşşafc.4,s.245,Sâlebî-Araiss.100,Fahrurrâzî-Tefsirc.31,s.150,
Ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.357,Ebüssuud-Tefsirc.9,s.143,A.Aliyyülmüttaki
Kenzül’ummalc.16,s.133
[135].MûsâAleyhisselâmaâidbölümün661.-663.fıkralarınabakınız!.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/18-19.
[136].Fîrûzabâdî-Kamûsulmuhîtc.3,s.45
[137].SeyyidŞerif-Târifâts.72
[138].Râgıb-Müfredâts.75,Seyyid-Tarifâts.72-73.
[139].Râğıb-Müfredats.258.
[140].Fîrûzâbadî-Kamûsulmuhîtc.3,s.45.
[141].Râgıb-Müfredats.258.
[142].SeyyidŞerif-Târifâts.73.
[143].İmam-ıAzam-Fıkh-ıEkbers.17.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/19.
[144].Firûzâbadî-Kamûsulmuhîtc.4,s.199.
[145].SeyyidŞerif-Tarifats.27.
[146].Nesefi-Akaids.5.
[147]. İmam-ı Âzam-Fıkh-ı Ekber s. 16, Nesefî-Akaid s.5, Seyyid-Tarifat
s.27.
[148].Ragıb-Müfredats.26.
[149].SeyyidŞerif-Tarifats.131.
[150].İmam-ıAzam-Fıkh-ıEkbers.17.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/19-20.
[151].SeyyidŞerif-Târifats.27.
[152].İmamMâtürîdî-Akaids.15-16.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/20-21.
[153].İmamGazâli-İhyâuUlûmiddffnc.3,s.4-5.
[154]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.3, s.17, Taberânî-Mûcemüssagîr c.2,
s.110.
[155].SeyyidŞerif-Tarifats.166.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/21-22.
[156]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c. 1, s. 182, Buharî-Sahih c. 1, s. 12,
Müslim-Sahihc.1,s.132,Nesaî-Sünenc.8,s.104.
[157].Hucurât:49/14.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/22.
[158].SeyyidŞerif-Tarifats.27.
[159].Fîruzabadî-Kamusulmuhîtc.3,s.285.
[160].SeyyidŞerif-Tarifats.27.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/22.
[161].Al-iİmran:3/19.
[162].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.5.
[163].İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.l,s.4-5.
[164].Yûnus:10/72.
[165].Bakara:2/130-133.
[166].Yûnus:10/101.
[167].Arâf:7/104,126,Yûnus:10/84,90,91.
[168].Al-iimran:3/51-52.
[169]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:1/22-23.
[170]. İmam-ı Azam-Mûsned s.2-3, Ahmed b. Hanbel-Müsned c.l, s.28,
Buhari-Sahihc.6, s.20,Müslim-Sahihc.l, s.37,EbûDâvud-Sünenc.4, s.224,
Tirmteî-Sûnenc.5,s.7,Ibn.Mace-Sûnenc.l,s.24-25,Nesai-Sünenc.8,s.98.
[171]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:1/23.
[172]. Ebülmünzir Hişam-Kitabülesnam s.51-52, Yâkut-Mûcemülbüldan
c.5,s.367.
[173].Ârâf:7/59,Hûd:11/25,26,Nûh:71/1-3.
[174].Ârâf:7/65,70.
[175].Ârâf:7/73.
[176].Meryem:19/42-43,46-48.
[177].Hûd:11/84,91.
[178].Bakara:11/51,55.
[179].Sâffât:37/123-127.
[180].Mâide:5/72,116,73
[181].Şûrâ:42/7.
[182].Nahl:16/125.
[183].Sebe’:34/28.
[184].Enfal:8/39.
[185].Fetih:48/28.
[186]. Imam-Azam-Müsned s.3, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2, s.384,
Buharî-Sahih c.l, s.11, Müslim-Sahih c.l, s.52, Tirmizî-Sünen c.5, s.3,4,
Dârimî-Sünenc.2,s.137,Nesaî-Sünenc.6,s.5-6.
[187]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2, s.384, Buharî-Sahih c.l, s.11-12,
Müslim-Sahihc.l,s.53,Tirmizî-Sünenc.5,s.5,Nesâi-Sünenc.6,s.7.
[188]. Enfal:39, İmamî Âzam-Müsned s.3, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,
s.384,Buharî-Sahihc.l,s.4,Dârimî-Sünenc.2,s.137,Tirmizî-Sünen,c.5,s.4.
[189]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:1/23-24.
[190].Yâsîn:36/82.
[191].Nahl:16/3.
[192].Duhan:44/38,Rum:30/8,Ahkaf:46/3.
[193].Ârâf:7/54,Enbiya:21/33.
[194].Casiye:45/22,Tegabün:64/3,Duhan:44/39,Rum:30/8.
[195].Câsiye:45/22.
[196].Rum:30/8,Ahkaf:46/3,Câsiye:45/22.
[197].Enbiya:21/30.
[198].Bakara:21/29.
[199].Fussilet:41/12.
[200]. Yâni: göklere “Güneşi mi, ay ve yıldızları mı doğdu!”, yere de
“Irmaklarını çıkarıp akıt! Ağaçlardan, semerelerden, bitkilerden sende
yaratacaklarımı,meydanagetir!”buyurdu
[201].Yani“Sen,bizdeneyiihdasvehalkedersen,bizsanaonunlageliriz.
Senin emrini kabulleniriyiz. Emrine karşı gelmeyiz!” dediler. (Taberî-Tefsir
c.24,s.98)
[202].Fussilet:41/11.
[203].Yûnüs:10/5.
[204].Yâsin:36/38-40.
[205].İsrâ:17/12.
[206].Mü‘min:40/61.
[207].Hıcr:15/19.
[208].Enbiya:21/31.
[209].Enbiya:21/31,Hicr:15/9.
[210].Mü‘minun:23/18.
[211].Hıcr:15/22.
[212].Hıcr:15/19.
[213].Hıcr:15/20.
[214].Câsiye:45/13.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/25-26.
ADEMALEYHİSSELÂMÂdemAleyhisselâm’ınYaratılışı:
Yüce Allah; Âdem Aleyhisselâmı yaratmak istediği zaman[1], yere: “Ben,
senden bir halk yaratacağım ki, onlardan, bana itaat edenler de olacak,
onlardan,banaisyanedenlerdeolacaktır.
Onlardan,banaitaatedenkimseyi,Cennet’ekoyacağım.
Bana isyan eden kimseyi ise, Cehennem’e sokacağım!” diye Vahy etti.
Sonra da[2], Cebrail Aleyhisselâmı, yerden[3], bir avuç toprak[4], çamur
getirmesiiçin,gönderdi.
Yer,CebrailAleyhisselâma:
“Ben, senin, benden bir şey eksiltmenden, beni, yaramaz hale
getirmenden,Allah’asığınırım![5]
Ben,senin,benieksiltmeni,istemiyorum!
Çünki,Allah,bendenbirhalkyaratacak,buhalkta,Allah’aâsiolacak.
Allah,onlardandolayı,beni,bircezailecezalandırır!”dedi.[6]
Bunun üzerine, Cebrail Aleyhisselâm, ondan, bir şey almaksızın[7] geri
döndü.
“YâRabb!Yer,sanasığınınca,onu,sığındırdım.[8]
Onunüzerindedurmayı,kendisinizorlamayıuygungörmedim.”dedi.[9]
YüceAllah,bundansonra,MikâilAleyhisselâmıgönderdi.[10]
Yer,Onada,CebrailAleyhisselâmasöylediğigibisöyledi.[11]
Onunyapacağışeydendolayıda,Allah’asığındı.
MikâilAleyhisselâmda,onu,sığındırdı.[12]
Yer,böyle,kendisindenbirşeyalınmasından.Allah’asığınınca[13],Mikâil
Aleyhisselâm. ondan bir şey almaksızın[14] dönüp Yüce Allah’a, Cebrail
Aleyhisselâ-mınsöylediğigibisöyledi.Bununüzerine.YüceAllan,yere,Ölüm
Meleğinigönderdi.[15]
Yer.yine.kendisindenalacağışeydendolayı[16],Allah’asığınınca[17],ölüm
meleği: “Ben de. Allah’ın emrini, yerine getirmemiş olarak dönmemden
Allah’asığınırım!”dedi.[18]
Yer yüzünden alacağını aldı ve tek yerden almadı.[19] Kırmızı, beyaz ve
siyah topraktan aldı.[20] ve karıştırdı.[21] Böyle, yer yüzünden alınan
topraktan yaratılmış olduğu için, Âdem Aleyhisselâma “Âdem” ismi
verilmiştir.[22]
YüceAllah,ÂdemAleyhisselâmı,yaratmağabaşladığızaman,Melekler[23]:
“Allah[24],YüceRabb’ımız,varsın,istediğiniyaratırsın.[25]
Allah, bizdendaha bilgili ve kendisi katında bizdendaha şerefli bir halk
yaratmaz![26]
Biz muhakkak, o yaratılacak olandan daha bilgili ve ondan, daha
şerefliyizdir!”diyerek[27],aralarındagizlicekonuştular.[28]
Yüce Allah; Âdem Aleyhisselâmın bedenini Cennet’te yaratarak onu,
dilediği kadar, kendi halinde bıraktığı sırada, İblis, onun çevresinde
dolaşmağa başlayıp çinin boş ve kendisine mâlik olamayacak bir biçimde
yaratılmışolduğunugördüveanladıda[29]“Ben,bunukolaycayenebilir,ona,
üstüngelebilirim!”dedi.[30]
Melekler, Âdem Aleyhisselâmın, Cennette yerde duran ruhsuz cesedini
gördüklerizamankorktular.
Onlarınarasındaençokkorkanda,İblis(Şeytan)idi.
iblis, cesedin yanından geçtikçe “Sen, muhakkak, büyük bir iş için
yaratılmış-sındır!”derdi.[31]‘Ayağıyla,onavururvevurdukçada,cesed, testi
gibisesçıkarırdı.
“Her halde, sen, böyle testi gibi seslenmek için değilsin! Muhakkak
yaratıldığın şey içinsin![32] Eğer ben senin üzerine musallat kılınacak,
sataştırılacakolursam,muhakkakseni,helakedeceğim!
Eğer, sen, benim üzerime musallat kılınacak olursan, sana isyan
edeceğim!”
derdi.[33]
İblis,Meleklere de; “Bu, size üstün tutulacak olursa, siz ne yaparsınız?”
diyesordu.
Melekler“Biz,Rabb’ımızaitaatederiz!”dediler.
İblis ise, içinden “Vallahi, bu, bana üstün tutulacak olursa, ona, isyan
edeceğim!”dedi.[34]
Yüce Allah, Âdem Aleyhisselâma, Ruh üfürdüğü zaman, Ruh, Onun
cesedininbaştarafındangirdivecesedinheryerindeeserivekan,meydana
geldi.
ÂdemAleyhisselâm, aksırınca,Melekler,ÂdemAleyhisselâma: “Elhamdü
lil-iâh(HamdolsunAllah’a!)de”dediler.
AdemAleyhisselâmda“Elhamdülillâh!”dedi.[35]
Başkarivayetegöre:ÂdemAleyhisselâm,aksırınca,hamdetmesini,Ona,
YüceAllahilhametti.[36]
ÂdemAleyhisselâmda,Rabb’ınahamdetti.[37]“ElhamdülillâhiRabb’il’âle-
•nîn=Rabb’ül’âlemînolanAllah’ahamdolsun”dedi.[38]
YüceAllahda“Rabb’ın,sanarahmetetsin!”buyurdu.[39]
YüceAllah;
“EyÂdem!Ben,kim’im?”diyesordu.
ÂdemAleyhisselâm:
“Sen,sendenbaşkailâhbulunmayanAllansın!”dedi.
YüceAllah:
“Doğruyusöyledin!”buyurdu.[40]
ÂdemAleyhisselâmınYaratıldığıVeCennet’eKonulduğuGün:
ÂdemAleyhisselâmınyaratıldığı[41]veCennet’ekonulduğu[42]gün,Cuma
günüidi.[43]
MeleklerinÂdemAleyhisselâmaSecdeVeİblisinİmtinaEdişi:YüceAllah,ÂdemAleyhisselâmasecdeetmeleriniMeleklereemretti.
Meleklerinhepsi,hemensecdeyekapandılar.
İblisise,secdeetmeğeyanaşmadı.
Kendisininnefsi,ona,kibirvegururtelkinettide,büyüklenmekistedi:
“Ben,onasecdeetmem!Ben,ondandahahayırlıyım!
Yaşça,ondandahabüyüğüm.
Yaratılışçada,ondandahagüçlüyüm!
Beniateşten,onuise,çamurdanyarattı!”dedi.
Ateş,topraktandahagüçlüdür!demekistedi.[44]
“Ben,yeryüzündeHalifelikvazifesindeçalıştırılmıştım.
Ben,kanadlıyım!Nurgöğüslüktüvekeramettaclıyımdır!
Ben,seninyerindevegöğündeSana,ibâdetetmişimdir”dedi.[45]
İblis’inAslı,İyiVeKötüTutumu:
İblis;Cinaslındandı.[46]
Semada, Melekler yanında, Allah’a, öyle ibâdete koyulmuştu ki,
kullarından,hiçbirkimse,Allah’a,onungibiibâdetedememişti.
Kendisinin, Âdem Aleyhisselâmın yaratılışına kadar böylece ibadet
etmekten ayrılmamış olması[47], içinde taşıdığı kibir, gurur, azgınlık ve
kıskançlıkduygularınısilemedi.[48]
YüceAllah’ın,ÂdemAleyhisselâma,sulbündengetireceğiNebîler,Resuller
seöebile bahş ettiği şerefi kıskandı da[49], Âdem Aleyhisselâmın balçıktan,
kenesinin ateşten yaratıldığına bakıp “Ben, ondan hayırlıyım ! [50], ben bir
çamurola—akyarattığınkişiyesecdeedermiyimhiç? [51]diyerekkâfirliğini
açığavurdu.
YüceAllah’ınemrinidinlemedi.[52]ÂdemAleyhisselâmasecdeetmedi.
Yüce Allah da, onu, isyanının cezası olarak, her hayrdan ümid kesmiş,
taşlan-birŞeytanyaptı![53]
Âdem Aleyhisselâmın Bilgi Ve Kerametçe MeleklereÜstünlüğününGösterilişi:
YüceAllah;Melekleri,ÂdemAleyhisselâmasecdeettirdiktensonra,Ona,
herşeyin,hattâ,zürriyetindengeleceklerinisimlerinevarıncayakadar,bütün
yara-iPdarın-Meleklerinbile-isimlerinibirerbireröğretti.
Onları, Meleklere sorup bu husustaki aczlerini, kendilerine itiraf
etttrdikten son—3. Âdem Aleyhisselâma emr etti, onları Meleklere, birer
birerhaberverdirdi.’[54]
ÂdemAleyhisselâmın,bilgicevekerametçe,Meleklereüstünlüğü,böylece
gös-snlmiş ve anlatılmış, kendileri de bu hususta açıkladıkları, gizledikleri
sözlerindendolayıtevbeyesevkedilmişoldu.[55]
İnsanlıkTarihindeİlkSelamlaşma:YüceAllah,ÂdemAleyhisselâma:
Haydi, şu Melekler cemâatinin yanına git te, onlara[56] (Esselâmü
aleyküm!)derek[57]selâmver![58]
Senin selamını, onların, nasıl karşılayacaklarına[59], bak![60]
Söylediklerineiyi-3eKulakver![61]
Çünkü,o,hemsenin,hemde,seninzürriyetininselâmlaşmasıdır!”
=*.yurdu.[62]
ÂdemAleyhisselâm, gidipMeleklere: Esselâmüaleyküm!” dedi.Melekler
de:Esselâmüaleykümverahmetullâh”[63]
Yahut:
“Ve aleykesselâmü ve rahmetullâh!” dediler.[64] Selâmlarına,
“Rahmetullâh”sözlerinieklediler.[65]
Hazret-iHavva’nınYaratılışı:
Âdem Aleyhisselâm, Cennet’te[66] oturup konuşacak bir kimse[67] ve
kendisi ile sükûnet bulacağı bir zevce[68] bulunmaksızın tek başına gezip
dolaştığısırada[69],YüceAllah,ona,biruykuverdi.[70]Uyudu[71].
YüceAllah, ona bir elem duyurmadan, sol eğe kemiklerinden birini alıp
yerineetdoldurdu[72]’
Âdem Aleyhisselâm, daha uykudan uyanmadan, Hz. Havva’yı, ondan
yarattı.[73]
Âdem Aleyhisselâm, uyanınca[74], başucunda bir kadının oturduğunu
gördü.[75]
“Birkadınha!?”dedi,’[76]veona:
“Sen,Nesin?’[77],Sen,kimsin?”diyesordu.
Hz.Havva:
“BirKadın!”dedi.
ÂdemAleyhisselâm:
“Sen,neiçinyaratıldın?”diyesordu.
Hz.Havva:
“Sen,benimlesükûnetbulasındiyeyaratıldım!”dedi.[78]
Melekler, Âdem Aleyhisselâmın bilgisinin nerelere kadar ulaşabildiğini
anlamak,ilminisınamakiçin[79]hz.Havvahakkındaona:
“Bu,nedir?”diyesordular.
ÂdemAleyhisselâm:
“Birkadın!”dedi.[80]
Melekler:
“Onunisminedir?”diyesordular.
ÂdemAleyhisselâm:
“Havva’dır”dedi.[81]
Melekler:
“doğrusöyledin!”dediler.[82]
Ona,neiçinHavvaismiverildi?”diyesordular.
ÂdemAleyhisselâm:
“Kendisi,canlıbirşeydenyaratıldığıiçin!”dedi.[83]
İbn.Abbas’agöre:Hz.Havva’ya,hercanlınınanasıolduğuiçin,Havvaismi
verilmiştir.’[84]Melekler:
“O,neiçinyaratıldı?”diyesordular.
ÂdemAleyhisselâm:
“O,benimlesükûnetbulsun,bende,onunlasükûnetbulayımdiye!”dedi.[85]
YüceAllah,böylece,Hz.Havva’yı,ÂdemAleyhisselâmaeşyaptı.[86]
Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm, bir Hadîs-i şeriflerinde:
“Kadın, ka-rurga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburganın en eğri yeri de, üst
kısmıdır. Onu, doğrultmağa kalkarsan, kırarsın! Hali üzere bırakırsan,
eğriliktedevameder.
Kadınlarhakkında,biribirinizehayrtavsiyeediniz!”buyurmuştur.[87]
İlkEşlerinMutluCennetYaşantılarıVeİblisinOnlarıCennetten
UzaklaştırmaTuzağınaDüşürüşü:YüceAllah;ÂdemAleyhisselâm’laHz.Havva’nınCennet’teyaşamalarınave
orada-yaklaşmalarınıyasakladığıbirtekağaçdışında-Cennetmeyvalarının
hepsinden ve Cennet’in her nimetinden bol bol yararlanmalarınamüsâade
etti.[88]
Ayrıca; İblis’inde,kendilerinedüşmanolduğunuaçıklayıp: “O,sakınsizi,
Cennettençıkarmasın!”buyurarakuyardı.[89]
Âdem Aleyhisselâm ile Hz.Havva’ya, Cennet’teki belli bir ağaçtan
yararlanmalarının yasaklanması ise, kendileri için, bir imtihan olup bu da,
hemkendileri,hemzürriyetlerihakkında,yerinegetirilecekİlâhîhükmünbir
gereğiidi.[90]
İblis; Âdem Aleyhisselâm’la Hz.Havva’yı, tuzağa düşürme işine, önce
Ağıt’labaşladı.[91]
Öylebirağıtağladıki,onlarıhüzüniçindebıraktı.
ÂdemAleyhisselâm’laHz.Havva,İblis’inağıtınıişittiklerizaman[92],ona:
“Senneiçinağlıyorsun?”diyesordular.[93]
İblis:
“Sizin, öleceğinize ve içinde bulunduğunuz şu nimet ve ikramlardan[94]‘
ayrılacağınızaağlıyorum!”dedi.[95]
İblis’inbusözü,onlarınkalbinetasadüşürdü.Bundansonra,İblis,onların
yanınatekrargeldi.[96]
Kendilerininiyilikleriniistediğineyeminediponları,aldattı.Yasakağacın
mey-vasından yedirerek edep yerlerinin açılmasına, Cennetten
çıkarılmalarınasebepoldu.[97]
ÂdemAleyhisselâm, kendilerine yasaklanan ağaçtanyemektenkaçınmış,
Hz.Havvaise,hemenvarıpondanyemiş,sonrada“EyÂdem!Sendeye!Ben,
yedim,bana,zararvermedi.”demişti.[98]
PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm:
“Havva olmasaydı, kadın, hiçbir zaman kocasına karşı emniyete aykırı
davranıştabulunmaz,onu, aldatmazdı![99] Hadis-i şerifleri ile, belki, de bu
hâdiseyeişaretbuyurmuşlardır.
ÂdemAleyhisselâm,dahaönce,avretmahallini,hiçgörmemişti.[100]
Cennet’teavretmahalliaçılınca,kaçmağabaşladı.[101]
Kaçarken,birağacatakılıpkaldı.[102]
Ağaca:
“Salbeni!”dedi.
Ağaç:
“Ben,senisalıcıdeğilim!”dedi.[103]
Osırada,Rabb’ı:
“EyÂdem!Bendenmikaçıyorsun!?”diyeseslendi.[104]
ÂdemAleyhisselâm:
“Hayır!KaçmıyorumyâRabb![105]fakatsendenutanıyorum!”dedi.[106]
CennettenYeryüzüneİndiriliş:YüceAllah,ÂdemAleyhisselâma:
“Sana, Cennet’ten bol bol ihsanda bulunduğumve oradan, istediğin gibi,
yararlanmanı helâl kıldığım nimetler yetmedi mi ki, sana, haram kılmış
olduğumşeydentattın?!”buyurdu.
ÂdemAleyhisselâm:
“Evet!YâRabb!Öyleoldu.fakat,seninizzetsıfatınayeminederimki:ben,
bir kimsenin, yalan yere, senin ismine yemin edebileceğini sanmıyordum.”
dedi.
Şeytan’ın, kendilerine ettiği yeminine aldanmış olduklarını söylemek
istedi.YüceAllah:
“İzzet sıfatıma yemin ederim ki: Ben, seni muhakkak yere indireceğim!
Oradageçimini,ancakzahmetvemeşakkatlesağlayacaksın!”buyurdu.
Halbuki, onlar, Cennet’te, istedikleri yerden, istedikleri gibi yiyip
içerlerken,istediklerigibiyeyipiçemeyecekleriyereindirildiler.[107]
ÂdemAleyhisselâm;Cennet’ten,Cumagünüçıkarılıpyeryüzüneindirildi.[108]
Âdem Aleyhisselâm: Hindistana (Hâkim-Müstedrek c.2, s.542),
Hindistan’daNevzveyaBevzdağına’[109]Hz.Havva’da,Cidde’yeindirilmiştir.[110]
ÂdemAleyhisselâmın indirildiğidağın,Hindistan’ınSerendipceziresinde
bulunduğu[111]‘veonun,Bevz(Nevz)dağıolduğuda,açıklanır.’[112]
YüceAllah;ÂdemAleyhisselâmı,cennettençıkardığızaman,onaherşeyi
yapmasanatınıdaöğretti.[113]
ÂdemAleyhisselâmaörs,çekiç,kerpetinvekülünkgibibazıâletlerle[114],
kızıltüylübiröküzdeverildi.[115]
ÂdemAleyhisselâm,çiftçioldu.[116]
Ekinekmesi,kendisineemredildi.
ÂdemAleyhisselâm,yeri,alnınınterinisilesilesürdü.
Sonra,ekiniekti,
Sonra,onusuladı.
Biçmezamanıgelince,onubiçti.
Sonra,onlarıdüvenlesürdü.
Sonra,rüzgârdasavuruptaneleri,samanındanayırdı.
Sonra,taneleriöğütüpunyaptı.
Sonra,onu,yoğuruphamur,hamurudapişiripekmekyaptı.
Bu ekmeği, Allah’ın, erişmesini dilediği zaman erişmedikçe, yeyip
yutamadı.[117]
ÂdemAleyhisselâma,demirciliksanatıdaöğretildi.[118]
ÂdemAleyhisselâmın,demirdenilkyapıpkullandığışey,bıçakoldu.[119]
ÂdemAleyhisselâmınÜçŞeydenSeçtiğiBirisi İleÜçüneBirdenSahipOluşu:
CerailAleyhisselâm,ÂdemAleyhisselâm’ınyanınagelip:
“Ben,sana,üçşeygetirdim.Birisiniseçal!”dedi.
ÂdemAleyhisselâm:
“EyCebrail!Nedironlar?”diyesordu.
CebrailAleyhisselâm:
“Akıl,Haya,Din!”dedi.
ÂdemAleyhisselâm:
“Akl’ıseçtim!”dedi.
CebrailAleyhisselâm;HayaileDin’e:
“Akl’ı,sizetercihedipseçti.Siz,dönüpgidiniz!”dedi.
Onlar:
Biz, her nerede olursa olsun, akıl ile birlikte bulunmakla emr olunduk!”
dediler,akl’ınyanındanayrılmadılar.[120]
ÂdemAleyhisselâmınCennetteKalışSüresi:ÂdemAleyhisselâm;Cennet’te, ikindiilegüneşinbatışıarasındakizaman
Kadar[121]kalmıştıki,busüre,dünyagünlerinden130yılaeşitti.[122]
TevbeVeÂdemAleyhisselâmınTevbeEdişi:
Günahlardandönmek’[123],günahişlemeyi,herbakımdanbırakmakdemek
aantevbe[124];Şeriatdilinde:yerilenişleri,işlemekten,övülenişleriişlemeye
aönmekdemektir.[125]
Âdem Aleyhisselâm, tevbe için, Yüce Rabb’ından, bazı kelimeler telakki
etti.[126]
Nasıltevbeedeceği,kendisineilhamolundu.[127]Bununüzerine,kendisive
zevcesi:“EyRabb’imiz!Biz,kendimizezulmettik!
Eğer, Sen, bizi, yarlıgamaz, bağışlamaz, esirgemezsen, biz, muhakkak
maddi, mânevi en büyük) zarara uğrayanlardan olacağız!” diyerek
yalvardılar.[128]
Rivayet olunduğuna göre: Âdem Aleyhisselâm; Yüce Allah’a: •Yâ Rabb!
Beni, Sen, Kendi Kudret Elinle, yaratmadın mı?” dedi. Yüce Allah: “Evet!”
buyurdu.
ÂdemAleyhisselâm:“YâRabb!Sen,bana,Ruh’undanüfürmedinmi?”dedi.
YüceAllah:“Evet!”buyurdu.
ÂdemAleyhisselâm:“Sen,beni,Cennetine,yerleştirmedinmi?”dedi.Yüce
Allah:“Evet!”buyurdu.
Âdem Aleyhisselâm: “Yâ Rabb! Senin Rahmetin, gazabını, geçmiş değil
iri1’-dedi.
YüceAllah:“Evet!”buyurdu.
Âdem Aleyhisselâm: “Eğer, ben, tevbe eder ve halimi düzeltirsem, Sen,
beni,«neCennetinedöndürürmüsün?”dedi.
YüceAllah:“Evet!”buyurdu.[129]
ÂdemAleyhisselâm,tevbeetmeyebaşladı:
‘Allâhım!Sen’denbaşkailâhyoktur!
Ben,Seni,hamdinleteşbihederim.
YâRabb!Ben,kendimezulmettim!Sen,beni,bağışla.
Sen,suçbağışlayanlarınenhayırlısısın!
Allah’ım!Sen’denbaşkailâhyoktur!
Biz,Seni,teşbihveSana,hamdederiz!
YâRabb!Ben,kendimezulmettim.Sen,banamerhametet!
Muhakkakki,Sen,merhametedenlerinenhayırlısısın!
YâRabb!Sendenbaşkailâhyoktur!
Seni,teşbihveSana,hamdederim!
YâRabb!Ben,kendimezulmettim.
Bana,tevbeyinasipet!
Muhakkakki,Sen,tevbeyi,çokkabuledenveçokesirgeyensin!”’[130]
Yüce Allah; Âdem Aleyhisselâmın hatasını kasıtlı olmayıp kendisine
önceden yapılmış bulunan uyarıyı unutmuş olmasından ileri geldiğini
bildiği[131]‘veKendiside,Mü‘minlerceRahmetiumulanGafur,Rahîm[132]ve
TevvâbMevlâolduğuiçin,onlarıntevbesinikabulbuyurdu.[133]
İslamiyetteTevbeVeİstiğfarınÖnemi:Islamiyette,tevbeveistiğfarabüyükönemverilmiş,Kufân-ıKerîm’de:
“…EyMü‘minler!Hepiniz.Allah’a,tevbeedinizki,korktuğunuzdanemin,
umduğunuzanailolasınız![134]
“Herkim,birkötülükyapar,yahut,nefsinezulmederde,sonra,Allah’tan
mağfiret(yarlıganmak,bağışlanmak)dilerse,o,Allah’ı,çokyarlıgayıcıveçok
esirgeyicibulur.[135]
“…Ben, tevbeyi, en çok kabul eden’im! ve en çok esirgeyen’im![136] “…Allah,çoktevbeedenleride,sever,çoktemizlenenleride,sever.[137]
“Tevbeveimanedipiyiamellerdebulunanlar(varya)işte,Allah,onların
kötülüklerini,iyiliklereçevirir!
Allah,çokyarlıgayıcıveçokesirgeyicidir!
Kim, (günahlardan) tevbe (ve rûcu’) eder, güzel amellerde bulunursa,
muhakkakki,o,Allah’a-tevbesimakbulveAllah’ınrızasınaerişmişolarak-
döne/[138]buyrulmuştur.
PeygamberimizHz.MuhammedAleyhisselâmda,Hadîs-işeriflerinde:
“Ey insanlar! Allah’a, tevbe ediniz! Ben de, Ona, günde yüz kerre tevbe
ederim![139]
“Vallahi,Allah,kulunun tevbesine, sizdenbirinizin,çöldeyitenhayvanını
/devesini)buluverince,duyduğusevincindendahaçoksevinir(hoşnudolur).
”[140]
“Şüphesiz ki, Yüce Allah, gündüzün günah işleyenin, tevbesini kabul
buyurmakiçin,geceleyinelini,açar;
“Geceleyingünah işleyenin, tevbesinikabulbuyurmak içinde,gündüzün,
eliniaçar!
Bu,tâgüneş,battığıyerdendoğuncayakadardevamecfe/[141]
“Cennet’in sekiz kapısı olup yedisi, kapalı, birisi ise,güneş, batıdan
doğuncayakadar,kullarıntevbeleriiçin,açıktır!’[142]
“Yüce Allah; kulların tevbe edip tevbelerinin kabul olunması için, batı
(semasında), eni: bir yanından, o bir yanına yetmiş yılda gidilebilecek
genişlikte bir kapı yaratmıştır ki, o kapı, güneş, oradan doğuncaya kadar
kapanmayacaktır.[143]
“Herkim,güneş,battığıyerdendoğmadanönce,tevbeederse,YüceAllah,
onuntevbesini,kabulbuyurur.[144]
“Kul, günahlarından tevbe edince, Yüce Allah, onun günahlarını (yazan)
Hafaza Meleklerine, günahları işlediği azalarına, günahları işlediği yerlere
unutturur!
Kıyametgününde,o, günahlarıüzerinealeyhinde şahidlik edecekhiçbir
kimsevehiçbirşeybulunmaksızın,YüceAllah’ınhuzurunaçıkar![145]
“Günahlarından tevbe eden kimse, hiç günah işlememiş kimse gibidir”
buyurmuşlardır.[146]
ÂdemAleyhisselâmınKabe’yiBinaVeTavafEdişi:Âdem Aleyhisselâmın, uğradığı ağır ibtilâdan dolayı ağlamasının
şiddetlenmesi ve Meleklerin de, onun ağlamasından ağlaşmaları ve
tasasındantasalanmalarıüzerine[147],YüceAllah,ÂdemAleyhisselâma:
“Arş’ımın alt hizasında benim bir Harem’im (Yasak bölgem) vardır.[148]
Sen,hemengitte,orada,benimiçinvbirBeyt(Mâbed)yap!
Meleklerimin,Arş’ımıtavafettiklerinigördüğüngibi,sende,orayı,tavaf
et![149]Vebeni,zikret![150]
Orada, senin duanı ve tâatımda bulunan çocuklarının dualarını kabul
edeceğim!”diyeVahy[151]veMekke’yegitmesini,ona,emrbuyurdu.[152]
ÂdemAleyhisselâm:
“EyRabb’ım!Bu,benimiçinnasılmümkünolur?
Ben, buna, ne güc yetirebilirim, ne de, oraya varmağa yol bulabilirim?”
dedi.
YüceAllah’ıngönderdiği birMelek r), kılavuzoluponu,Mekke’yedoğru
götürdü.[153]
Giderken,yerler,uçsuzbucaksızçöllerveovalar,onuniçin,dürüldü.
Geçeceğiheryer:çöl,çukurlar,istersu,isterdenizçukurlarıolsun,onun
için,dürülüpbiradımdaatlanır,geçiliroldu.[154]
Mekke’ye varıncaya kadar[155], arzdan her nereye ayak bastı[156], her
neredekonakladıise[157]orası,birmâmûre[158],bereketlibiryer[159]oldu.[160]
Biradımdageçtiğiheryerise,boşbiryeroldu.
ÂdemAleyhisselâm,yolda,nezaman,birbahçeyerastlayıpbahçeninyeri
hoşunagitse,Melek’e:
“Bizi,şurayakondursan?”demekte,
Melekte:
“Seninkonacağınyerinvar!”diyecevapvermekteidi.[161]
Nihayet,Mekke’yegeliperiştiler.[162]
Cebrail Aleyhisselâm, kanadını, yerin dibindeki berk ve sabit kesimine
kadardaldırıpKabe’nintemeliniaçtı.
Melekler de, otuz kişinin kaldıramayacağı kadar ağır kayaları, temellere
bıraktılar.[163]
ÂdemAleyhisselâm,Kabe’yi,beşdağdan:
1)Tûr-iSeynâ,
2)Tûr-iZeytun(Zeyta),
3)Lübnan,
4)Cûdî,
5)Hıra
dağlarındangetirilentaşlarlayaptı.[164]
Kabe’nin, yer yüzüne çıkıncaya kadar[165] temellerini[166] Hıra dağından
getirilentaşlarlayaptı.[167]
Kabe’nin yapısı işinden boşalınca, Âdem Aleyhisselâmı, Cebrail
Aleyhisselâm,Arafat’agötürdü.
Halkın,bugünyapmaktaolduklarıHaccamellerininhepsini,onagösterdi.[168]
ÂdemAleyhisselâm,Hz.Havva’yı,arıyor[169],Hz.Havvada,ÂdemAleyhis-
selâm’ıarıyordu.[170]
Nihayet,Arafat’tabuluştular,orada,birbirlerinigörüptanıdılar.
Müzdelife’de birleştiler ve bundan dolayı, oralara Arafat, Cemi’ ve
Müzdelifeisimleriverildi.[171]
Cebrail Aleyhisselâmın, İbrahim Aleyhisselâma, Hacc amellerini birer
birer gösterip “Öğrendin mi?” diye tekrar tekrar sorarak onun da “Evet!”
dediğivebununiçinArafat’a,Arafatdenildiğide,rivayetedilir.[172]
CebrailAleyhisselâm,ÂdemAleyhisselâmı,Mekke’yegetirdi.
ÂdemAleyhisselâm,Kabe’yiyedikerretavafetti.[173]
ÂdemAleyhisselâm,Kabe’yiyedikerretavafettiğisırada[174]veyaMe’ze
meyn’deMeleklerlekarşılaştı[175]Melekler,ÂdemAleyhisselâmınHaccını
tebrik ettiler ve: “Biz, bu Beyt’i, senden iki bin yıl önce tavaf ve Hacc
etmişizdir.” dediler.[176] Âdem Aleyhisselâm, onlara: “Siz, tavaf ederken, ne
derdiniz?”diyesordu.Melekler:
(Sübhânallâhi velhamdü lillâhi velâ ilahe illallâhu vallâhu ekber) derdik.”
dediler. Âdem Aleyhisselâm, buna (velâ havle velâ kuvvete illâ billâh)
cümlesini ekledi. Bunun üzerine, Melekler, tavafda, bu cümleyi ekleyerek
okumaya başladılar. Âdem Aleyhisselâm, Hacc amellerini yerine getirdiği
zaman:“EyRabb’ım!Heramelsahibiiçinbirecirolur!?”dedi.YüceAllah:
“EyÂdem!Seninde,vardır.Ben,seni,afvetmiş,yarlıgamışımdır.
Senin zürriyetine gelince, onlardan, buBeyt’e günahı ile gelen kimsenin
de,günahınıafvedeceğim!”buyurdu.[177]
ÂdemAleyhisselâmıntevbeside,birCumagünükabulbuyrulmuştur.[178]
Âdem Aleyhisselâm, Hacc’dan sonra, Hz. Havva ile birlikte Hindistan’a
döndü.[179]
Gecelerinde ve gündüzlerinde içinde barınmak üzre[180], bir Mağarayı,
barınakedindiler.[181]
ÂdemAleyhisselâm;Hindistan’danyayaolarakgelipKabe’yi[182]kırk[183]
veyayetmişkerre[184]Haccetti.[185]
MekkeHaremininSınırı:Rivayetegöre:ÂdemAleyhisselâm,Şeytanınşerrindenkorkmağabaşlayıp
Allah’a sığınınca, Yüce Allah, onu, Koruyucu Melekler, göndermiş ve bu
Melekler,Mekke’yi,hertarafındankuşatmışlardı.
Melekler, Mekke’nin çevrelerinde, nerelerde durmuşlarsa, oraları,
Mekke’ninHaremSınırıolmuştur.[186]
Kur’ân-ıKeriminÂdemAleyhisselâmlaİlgiliAçıklaması:Âdem Aleyhisselâm hakkında Kur’an-ı kerimde şöyle buyrulur:
“Muhakkakki,İsa’nınhâlide,AllahkatındaÂdem’inhâligibidir.(Allah),Onu
(Ademi)topraktanyarattı.Sonra,ona:ol!dedi.Oda,oluverdi.”[187]
“Hanı,Rabb’ın,Meleklere:muhakkak,ben,yeryüzünde(Benimemirlerimi
tebliğveinfazamemur)birHalîfeyaratacağım!demişti.
Onlar (Melekler) de: Biz, Seni, hamdinle teşbih ve takdis edip dururken,
orada bozgunculuk edecek, kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın?!
demişlerdi.
Allâh(da):Sizinbilemeyeceğinizi,herhalde,ben,bilirim!buyurmuştu.[188]
Hatırla o vakti ki, Rabb’ın,Meleklere: ben, demişti, kuru bir çamurdan,
sûretlen-mişbirbalçıktanbirbeşeryaratacağım!
O halde, ben, onun yaratılışını bitirdiğim, ona, Ruhumdan üfürdüğüm
zaman,siz,hemenonasecdeye[189]kapanınız![190]
Hanı, Meleklere: Âdeme, secde ediniz! demiştik te, İblis’den başkası,
hemensecdeetmişlerdi.[191]
Fakat, İblis, bu secde edenlerle beraber olmaktan kaçınarak[192] dayattı.[193]‘Kibirlenmekistedi.(Zâtende)o,kâfirlerdendi.[194]
…Çin’denolduğuiçin,Rabb’ınınemrindendışarıçıkmıştı…..[195]
(Allah): Ey İblis! Sen, ne diye secde edenlerle beraber olmadın?![196] İki
Elimlevarattığıma,secdeetmendensenihangişeymenetti?Kibirlenmekmi
istedin? Yoksa, yücelerden mi oldun?[197]‘ Sana emr ettiğim zaman, ona,
secdeetmemenigerektiren,seni,secdeetmektenmenedensebepneidi?diye
sordu.[198]
(İblis):Ben,kurubirçamurdan,sûretlenmişbirbalçıktanyarattığınbeşer
içinsecdeedeyimdiye(var)olmadım![199]
Ben,ondan(Âdemden)hayırlıyım.
Çünki,beni,ateştenyarattın,onuise,çamurdanyarattın[200]
….Ben,birçamurolarakyarattığınkişiyesecdeedermiyimhiç?[201]
Benden şerefli kıldığın bu (Âdem)de, kimoluyormuş?Haber ver bana?”
dedi.[202]
(Allah):Hemeninoradan!
Artık,seninoradakibirlenmen,kafatutman,sanayaraşmaz![203]
Hemençıkgitburadan![204]
Çünki,sen,artıkkoğulmuşsundur[205]
Çünki,artık,sen,taşlanan(İlâhîRahmettenkovulanbirmel’un)sun.[206]
Hiç şüphesiz, Ceza gününe kadar[207]‘ lânei[208], lânetim[209], senin
üstünde,tependedir!Buyurdu.[210]
(İblis):EyRabb’ım[211]Öyleise,bana[212] (İnsanların tekrardiriltilecekler![213] kabirlerinden kalkacaklar![214], dirilip kaldırılacaklar![215]‘ güne kadar
banamöhletver!dedi.[216]
Eğer, beni, Kıyamet gününe kadar geciktirirsen, and olsun ki: onun
(Âdemin) zürriyetini -birazı müstesna olmak üzre- kendime bend ederim!
dedi.[217]
(Allah): Haydi, sen, malum olan (bir zamanın gününe kadar[218] möhlet
verilmişlerden[219]geciktirilenlerdensin.[220]
Git, artık, onlardan, kim sana uyarsa, şüphesiz ki, Cehennem, hepinizin
ceza-sıdrır,tastamambirceza![221]
Onlarıniçinden,gücününyettiğikimseleri,seninleyerindenoynat!Onlara
karşı,süvarilerinle,piyadelerinleyaygaraçıkar.
Onlarınmallarına,evladlarınaortakol!
Onlara,va’det!
Şeytan,onlara,biraldatıştanbaşkaneva’dederkif[222]
Benim gerçek kullarım (yok mu?) Senin, onlar üzerinde hiç bir
hâkimiyetinyoktur.
(Onlara)VekilolarakRabb’ın,yeterdir!”buyurdu.[223]
(İblis):EyRabb’ım[224](Mâdâmki)sen,beni,azgınlığamahkûmettin.[225]
Senin, beni azdırdığın şeye (Rahmetinden tard etmene)mukabi[226] ben
de, and olsun ki:[227] (onları saptırmak için) Senin doğru yolunda (pusu
kurup)otu-racağım[228]
Andolsun ki: onların, önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından
kendilerinegeleceğim(sataşacağım).
Andolsun ki: onların, önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından
kendilerinegeleceğim(sataşacağım)..
Sende,onlarınçoğunu,şükredici(kimse)lerbulmayacaksın.[229]
Yine, and olsun ki: yer (yüzünjde, onlarfın mâsiyetlerini) herhalda
süsleyeceğim(kendilerinehoşgöstereceğim}[230]
Senin İzzetine (mutlakkudretine)andederimki:onlarınhepsini, toptan,
muhakkak,azdıracağım!
Onlardan,Ihlasaerdirilmişkullarınmüstesna!”dedi.[231]
(Allah):İşte,bu,doğrudur!buyurdu,benşuhakikatisöyleyeyim:andolsun
ki, ben de, senden (senin cinsinden) ve onların (insanların) içinden sana
uyanlarınhepsiiteCehennemidolduracağım[232]
Benim(İhlaslı)kullarımınüzerindeseninhiçbirtehakkümünyoktur.
Meğerki,azıpsapanlardansanauyanlarolsun.[233]
Hiçşüphesiz,onlarıntopunava’dolunanyer,Cehennemdir.[234]
Onunyedikapısı,onlardanherkapınında, (onlara)ayrılmışbirernasîbi
vardır.”[235]
“Hani(Allah),Âdem’e,bütünisimleriöğretmişti,
Sonra,onları,Melekleregösterip:doğruculardaniseniz,bunları,adlarıile,
banahaberveriniz!buyurmuştu.[236]
Onlar (Melekler)de: Seni, tenzih ederiz. Senin, bize öğrettiğinden başka,
bizimhiçbirbilgimizyoktur.
(Herşeyi)hakkıylebilen,hükümvehikmetsahibiolan,şüphesizki,Sen’sin
Sen!Demişlerdir.[237]
(Allah):EyÂdem!Onları,adlarıilekendilerinehaberver!buyurupta,oda,
onları, isimlerile söyleyiverince, (Allah): size demedim mi ki, göklerin ve
yeringaybını,hiçşüphesiz,ben,bilirim?
Neyiaçıklarsanız,neyide,gizlemişseniz,ben,biliyorumdur.[238]
Yüce Allah, ÂdemAleyhisselâmı yarattıktan, ondan da, gönlü, kendisine
yatıp ısınsın diye, zevcesini (Hz. Havva’yı) yarattıktan[239] sonra şöyle
buyurdu:
“Ey Âdem! Sen, zevcenle birlikte Cennet’te yerleş de, ikiniz de ondan
(Cennef-inyiyeceklerinden)dilediğinizyerdenbolbolyeyiniz!
Ancak,şuağaca,yaklaşmayınız!
Yoksa,ikinizde,kendilerineyazıketmişlerdenolursunuz![240]
EyÂdem!Hiçşüphesiz,bu(İblis),seninde,zevceninde,düşmanıdır.
Bundandolayı,o,sakınsiziCennettençıkarmasın!
Sonra,zahmetedüşersin.[241]
Çünkü,seninacıkmaman,çıplakkalmaman,heporadadır.[242]
Ve sen, hakikatan burada susmayacaksın. Güneş(in sıcağı altında)de de,
kalmayacaksın!”buyurdu.[243]
Nihayet,Şeytan,onu,fitledi:
Ey Âdem! Seni, Ebedîlik ağacına, zeval bulmayacak bir Devlete
(ulaştırmağa)delâletedeyimmi?dedi.[244]
Onlardan, gizli bırakılmış o çirkin yerlerini, kendilerine açıklamak
(göstermek)için,ikisinede,vesveseverdi.:
Rabb’ınız, size, bu ağacı, başka bir şey için değil, ancak, iki Melek
olacağınız,yahut(ölümdenâzâdeve)ebedîkalıcılardanolacağınıziçin(yâni,
böyleolmayasınızdiye)yasaketti!”dedi.[245]
Birde,onlara:şüphesizki,ben,siziniyiliğinizi isteyenlerdenim!”diyerek
yemin
etti.[246]
İşte,böylece,ikisinide,aldatarak(oağaçtanyemeye)tenezzülettirdi.
(Onlar),ağacı(nmeyvasını),tattıklarıandaise,oçirkinyerleri,kendilerine
açılı-verdi ve üzerlerine, Cennet yaprağından üst üste yamayıp örtmeğe
başladılar.
Rabb’ları da: “Ben, size, bu ağacı, yasak etmedim mi?. Şeytan, size,
muhakkak,apaçıkbirdüşmandır!“demedimmi?”diyenidabuyurdu.
(Onlar):EyRabb’ımız!Kendimizeyazıkettik.
Eğer,sen,bizibağışlamaz,biziesirgemezsen,herhalde(maddîmanevîen
büyük)zararauğrayanlardanolacağız!”dediler.[247]
Şeytan, böylece, onları(n ayağını) oradan kaydırıp içinde
bulunduklarından (onun nimetlerinden) onları, çıkarıvermiş (mahrum
edivermiş)ti..
Âdem, Rabbı‘ndan, bazı kelimeler belleyip aldı (Ona, o kelimelerle
yalvardı)
Oda,onuntevbesinikabuletti.
Çünki,tevbeyiençokkabuleden,asılesirgeyenO’dur.[248]
Ensonra,Rabb’ı,(yine)onuseçtide,tevbesinikabuletti.[249]
Ona,doğruyolugösterdi.[250]
Veşöylebuyurdu.[251]
Kiminiz,kiminizedüşmanolarakhepiniz,oradan(Cennetten)ininizi[252]
Yer yüzünde, sizin için, bir zamana kadar durak ve yararlanacak şey
vardır.[253]
Oradayaşayacaksınız!Oradaöleceksiniz! Yine, oradan (dirilip)çıkanla-
caksınız.[254]
Artık, ne zaman, benden, size, bir hidâyet gelir de, kim bu hidâyetime
uyarsa,o(dünyada)sapmaz,(Âhirettede)mutsuzolmaz.[255]
Onlara,hiçbirkorkuvetehlikeyoktur.
Onlar,mahzunda,olacakdeğillerdir.[256]
Kimde,benimbuzikrimdenyüzçevirirse,onunhakkıda,darbirgeçimdir
vebiz,onu,Kıyametgünündekörolarakhaşrederiz!”buyurdu.[257]
ÂdemAleyhisselâmınHz.Havva’danDoğanÇocukları:
Âdem Aleyhisselâm, yüz yıldan sonra Hz. Havva’ya yaklaştı.[258] İlk
batındaKabil ilekızkardeşiLubud(Lübüz)[259] ikizolarakdoğdu.[260]İkinci
batında Hâbil ile kız kardeşi Iklima[261] doğdu. Yüce Allah; birinci batında
doğanı,ikincibatındadoğanla;
İkinci batında doğanı da, birinci batında doğanla- iki batın arasındaki
evlenmede birbirine muhalefet korunmak sureti ile- evlendirmesini, Âdem
Aleyhisselâmaemretti.[262]
Âdem Aleyhisselâmın; Hz.Havva’dan, her batında biri erkek, diğeri kız
olarakyirmibatındaikizkırkçocuğudoğdu.[263]
Bu batınlardan, bir erkek çocuk -kendisiyle birlikte ikiz olarak doğmuş
olupkendisinehelalolmayankızdışında-diğerbatınlardadoğmuşbulunan
istediğikızlaevlenebilirdi.
Bu da, o zaman, Hz.Havva anadan doğan öteki kız kardeşlerden başka
kadınbulunmamışolmasındanilerigeliyordu.[264]
ÂdemAleyhisselâm;Hâbil’in ikizkızkardeşiyleevlenmesinioğluKabil’e;
Kabil’in kız kardeşiyle evlenmesini de, oğluHâbil’e emr etti.Hâbil;Kabil’in
kızkardeşiieevlenmeğerazıoldu.
Kabil ise, Hâbil’in kız kardeşiie evlenmekten kaçındı ve kendi ikiz kız
kardeşiyleevlenmeğeözendi.[265]
Hâbil,Kabil’ebaşvurupkızkardeşini,kendisiyleevlendirmesiniistedi.
Kabil,Hâbil’indileğinikabuletmedive:
“O,benimlebirliktedoğankızkardeşimdir.
Kendisi,seninkızkardeşindendahagüzeldir.
Onunlaevlenmeğe,ben,sendendahalâyıkvemüstahıkkım!”dedi.[266]
Gerçekten de, Kabil’in kız kardeşi çok güzel, Hâbil’in kız kardeşi ise,
arkindi.[267]
Âdem Aleyhisselâm, yüce Allah tarafından, kendisine emr olunanı, Hz.
Havva’yadahaberverip[268]
“Kabil’eemret:Hâbililedoğankızlaevlensin!
Hâbilede,emret:Kabililedoğankızlaevlensin!”dedi.[269]
Hz.Havva,bunu,oğullarınasöyledi.
Hâbil,razıoldu.
Kabilise,kızdı.[270]
“Bu,ancak,onun(ÂdemAleyhisselâmın)re’yidir![271]
Hayır!Vallahi,Allah,bunu,hiçbirzamanemretmez!”dedi.
Babasınada:
“Eyâdem!Bu,seninişlerindendir!”dedi.[272]
Âdem Aleyhisselâm, Kabil’e, kız kardeşini, Hâbil ile evlendirmesini emr
etti.
Fakat,Kabil,kabuletmeğeyanaşmadı.[273]
ÂdemAleyhisselâm:
“O,sanahelaldeğildir!”dedi,[274]vekızdı:
“Gidiniz![275]ikiniz,Allah’a,birerkurbantakdimediniz![276]
Muhakemeolununuz![277]
Hanginizin kurbanı kabul olunursa, o, bununla evlenmeğe, diğerinden
dahalâyıkvemüstahıkolur![278]
Hanginiz, onunla evlenmeğe lâyık ise, Allah, semâdan bir ateş indirir,
onunkurbanınıyakar!”dedi.
İkiside,buteklifikabulettiler.[279]
Hâbil,davarsahibiidi.[280]
Birçokdavarıvardı.
Kurbaniçin,davarınınsütvekaymakgibiennefîsgıdasınıhazırladı.[281]
Kabil,çiftçiidi.[282]
Kurbaniçin,ekinininenkötüsüolanındanaldı.[283]
Kurbanlarını yaklaştırmaları, kendilerine emr olununca, davar sahibi,
davarınınendeğerlisini, semizinivegüzelini,gönlündenkoparak[284]; çiftçi
olan ise, pek çok buğday başağı bulunduğu halde, elinde onları ufalayıp
yemiş, ancak, bir avuc[285] kötüsünü, karamuklusunu, hem de, gönülsüz
olaraktakdimetmeküzere[286],Nevzdağınaçıktılar.
ÂdemAleyhisselâmda,yanlarındaidi.
HâbilileKabil,kurbanlarınıorayakoydular.[287]
Kabil,Hâbil’e:
“Ben,sendenbüyüğüm!Ebeveyniminde,Vasîsiyim.
O,benimlebirliktedoğankızkardeşimdir.
Ben,onunlaevlenmeğesendendahalâyıkım!”diyerekövünüyordu.[288]
Ozaman,Hâbil,yirmiyaşında[289],Kabilde,yirmibeşyaşındaidi.[290]
ÂdemAleyhisselâm,Rabb’ınaduaetti.[291]
Hâbil, kalbinde Allanın takdirine rızâ ve emrine boyun eğme duygusu
taşımaktaidi.[292]
Çünki,otemizkalbliidi.[293]
Kabil ise, içinden “Benim kurbanım, ister kabul olunsun, ister kabul
olunmasın,umurumdadeğildir.
Hâbil,hiçbirzaman,benimkızkardeşimleevlenemeyecektir!”dedi;[294]
Osırada,göktenbirateşinipHâbil’inkurbanınıyaktı.[295]Onunkurbanı,
kabulolundu.[296]
Kabil’inkurbanıise,uzaklaştırıldı.[297]Kabulolunmadı.[298]
Çünki,o,temizkalblideğildi.[299]
Dağdanindilervedağıldılar.
Kabil, Kurbanının, Allah tarafından reddedilişine kızdı. Kendisinin
kalbindeki«oskançlığıveazgınlığıkabardı.[300]
Hâbil,davarınınbaşınagitmişti.
Kabil,onunyanınavarıp[301]
“Ben,seni,muhakkaköldüreceğim!”dedi.
Hâbil:
“Beni,neiçinöldüreceksin?”diyesordu.[302]
Kabil:
“Çünki, Allah, senden, kurbanını kabul etti. Benim kurbanını kabul
etmeyipmanageriçevirdi.
Demeksen,benimgüzelkızkardeşimleevleneceksin!Benise,seninçirkin
kızkardeşinleevleneceğim,hâ!?
Sonra da, herkes, senin, benden daha hayırlı ve üstün olduğunu
söyleyecek-er hâ!? [303] Bundan sonrada, senin çocukların, benim
çocuklarımakarşı,övüneceklerhâ!?[304]
Demek, sen, halkın içine gideceksin. Onlar, senin takdim ettiğin
kurbanının caüul olunduğunu, benim kurbanımın ise, geri çevirildiğini
öğreneceklerhâ!?
Hayır! Vallahi, halk, ne beni, ne de, seni, senin, benden daha hayırlı
olduğunugöremeyecektir!’[305]
Ben,seni,muhakkaköldüreceğim!”dedi.
Hâbil:
“Benimgünahımnedir?
Allah,ancak,kendisindenkorkanlarınkurbanınıkabuleder.”dedi.[306]
Dağların başlarından aşağı kayıp Kabil’in elinden kurtuldu ise de[307],
Kabil,anu,öldürmekiçinfırsatkollamağadevametti.
Hâbil; günlerden bir gün, dağda davarlarını otlattığı[308] ve kendisi de,
orada«atıpuyuduğusırada,Kabil,onunyanınavardı.Yerdenkaldırıpbaşına
vurduğu:>rkayaparçasileHâbil’i,öldürdü.[309]
Kabil,Hâbil’i,akşamleyinöldürmüştü.
Ertesigünü,sabahleyin“Neyapıyor?”diyeonabakmakiçingitti.[310]
Hâbil; yeryüzündeÂdemoğullarından ilkölenkimseolduğu için,Kabil,
onunölüsüne,neyapacağınıbilemiyordu.[311]
Osırada,YüceAllahikikargagönderdi.Onlar,birbirleriylekavgaettiler.
Biri,diğeriniöldürdü.
Sonra,gagasıveikiayağıilebirçukurkazıpöldürdüğükargayıonuniçine
itipbıraktıveüzerinitopraklaörttü.Kabil,onunyaptığınıgördü.[312]
Kurban Hâdisesi ve sonucu, Kur’ân-ı Kerimde şöyle açıklanır: “Onlara,
Âdem’inikioğlunungerçekhaberinioku!
Hanı, onlar, (Allah’a yaklaştıracak birer kurban takdim etmişlerdi de,
ikisindenbirininkikabulolunmuş,obirininkikabulolunmamıştı.
O(evvelkisi,kardeşine):
“Seni,elbetteöldüreceğim!”demişti.
(Berikide,şöyle)söylemişti:
“Allah,ancak(Kendisinden)korkanlar(ınkini)kabuleder.
And olsun ki: sen, beni öldürmen için, elini bana uzatırsan, ben seni
öldürmemiçin,elimi,sanauzatıcıdeğilim!
Çünki,ben,âlemlerinRabb’ıolanAllahdankorkarım.
Şüphesiz dilerim ki: Sen, kendi günahınla birlikte benim günahımı da,
yüklene-sinde,oateşinyaranındanolasın!
İşte,zâlimlerincezası,budur.”
Nihayet, nefsi, ona kardeşini öldürmeyi kolay göstermişti. O da, onu
öldürmüştü.
Buyüzden,(maddî,manevî)ziyanauğrayanlardanolmuştu.
Sonra,Allah,birkargagönderdi.
O,eşiyorduki,ona,kardeşininölücesedini,nasılörteceğini(gömeceğini)
göstersin.
“Yazıklar olsun bana! dedi, ben, şu karga gibi bile olup ta, kardeşimin
cesediniörtmekten(gömmekten)âcizmioldum?”
Artık,o,(ettiğine)peşimanlığadüşenlerdenolmuştu.“[313]
ÂdemAleyhisselâmınKabiliKovuşu:ÂdemAleyhisselâm,Kabil’e:
“Git! Artık, sen, hiç bir zaman korkutulmaktan uzak kalmayacak,
gördüğünhiçbirkimsedende,güvenlikteveselâmetteolmayacaksın!”dedi.
Kabil; kendisiyle birlikte doğan kızın elinden tutarak Nevz dağından
inip[314]YementopraklarındanAden’egitti.[315]
ÂdemAleyhisselâmlaHz.Havva,Hâbiliçin,uzunzamanağladılar.’[316]
Kabil’inÂkibeti:Kabil’in oğullarından Kabil’e rastlayıp ta, onu, taşa tutmayan bir kimse
yoktu.
Kabil’inâmâolanoğlu,birgün,Kabil’inyanınakendioğluilebirliktegelip
oğlu:“İşte,bu,babanKabil!”deyince,âmâ,hemenbirtaşatarakbabasıKabil’i
öldürdü!
Âmâ‘nınoğlu:“Babacığım!Sen,babanı,öldürdün!”dedi.Âmâ,hemenelini
kaldırıpoğlunabirşamarindirdi.Oda,öldü!
Bunun üzerine, âmâ “Yazıklar olsun bana! Attığım taşla babamı,
öldürdüm!İndirdiğimşamarlada,oğlumu,öldürdüm!”diyerekacındı.[317]
ÂdemAleyhisselâmınİlkNebi(Peygamber)Oluşu
insanlaragönderilenPeygamberlerinilki,ÂdemAleyhisselâmdır.[318]
Eshab-ıkiramdanEbûZerr’ül ‘gıfârîderki[319]: “NebîAleyhisselâm’a[320]
(YâResûlallâh![321]Nebîlerinevveli,ilkihangisidir?)diyesordum.
(Âdem’dir!)buyurdu.
(O,Nebîmiidi?)diyesordum.
(Evet!Mükellem(Allah’lakonuşan)birNebîidi.)buyurdu.”[322]
Âdem Aleyhisselâm, çocuklarına, Peygamber olarak gönderildi ve
Kendisine,yirmibirSahifeindirildi.[323]”
Cebrail Aleyhisselâm, Âdem Aleyhisselâma yazı yazmayı öğrettiği için,
ÂdemAleyhisselâm,inensahifelerikendielyazısıileyazdı.[324]
Yüce Allah’ın, Âdem Aleyhisselâma indirdiği hükümler arasında, ölü
hayvaneti,kanvedomuzetide,haramkılınmıştı.[325]
Peygamberimizin Miraç Gecesinde Birinci Kat Semada ÂdemAleyhisselâmlaSelamlaşması:
Peygamberimiz Aleyhisselâm; Mîrac gecesinde, Cebrail Aleyhisselâmla
dünyasemasınınüzerineçıktıklarızaman,oradaoturan,sağındavesolunda
bir takım karaltılar bulunan, sağına baktıkça, gülen, soluna baktıkça da,
ağlayanbirZatilekarşılaşmalardı.[326]
CebrailAleyhisselâm,Peygamberimize:
“SelâmverOna!”dedi.
Peygamberimiz,selâmverdi.
Oda,Peygamberimizinselâmınamukabeleetti.[327]ve:
“Hoşgeldin,safageldimsâlihPeygamber!Salihoğlum!”dedi.
Peygamberimiz,CebrailAleyhisselâma:
“Kimbu?”diyesordu.[328]
CebrailAleyhisselâm:
“Bu,atanÂdem(Aleyhisselam)dır![329]
Sağında ve solunda olan şu karaltılar da, onun soyundan gelen
çocuklarınınruhlarıdır!
Onlardan, sağında olanlar, Cennetlik; solunda olan karaltılar da,
Cehennemliktirler! Sağına bakınca, güler, soluna bakınca da, ağlar!” dedi.[330]
Âdem Aleyhisselâma Kıyamete Kadar Gelecek Zürriyetinin ArzEdilişiVeOnlardanVePeygamberlerdenAhdüMîsakAlınışı
Âdem Aleyhisselâm; yaratıldığı[331], veya semâda bulunduğu[332] veya
Cennetten,yeryüzüneindirildiğ[333],yada,
Mekke’de Arafat arkasındaki Na’man mevkiinde bulunduğu sırada[334],
Yüce Allah; onun sırtını sıvazladı da, sırtından, Kıyamete kadar yaratacağı
zürriyetininhercanlıkişisidüştü.
Sonra,onlardan,her insanın ikigözüarasındanurdanbirparıltıyaratıp
onları,ÂdemAleyhisselâmaarzetti.
ÂdemAleyhisselâm:
“EyRabb’ım!Kimbunlar?”diyesordu.
YüceAllah:
“Bunlar,seninzürriyetindir!”buyurdu.[335]
ÂdemAleyhisselâm:
YâRabb!Şu,Nurlarileinsanlaraüstüngeldiklerinigördüğümkimlerdir?”
ayesordu.
YüceAllah:
“EyÂdem!Onlar,zürriyetindengelecekPeygamberlerdir!”buyurdu.[336]
Yüce Allah; Âdem Aleyhisselâmın belinden bütün zürriyetini çıkarıp
onları, akıl sahibi yaptı da, kendilerine hitapta bulundu: İman ile emr ve
imansızlıktannehy
etti.[337]
Kendilerinden Ahd ve Mîsak aldı ve onları, kendilerine şâhid tutup
KıyametgünüBiz,bunu,bilmiyorduk!demeyesinizdiye,size,yedikatgökleri
şâhidtuttumveszeBabanızÂdemide,şâhidtuttum.
Şunu, iyi biliniz ki: Benden başkaRabb yoktur. Bana, hiç bir şeyi, ortak
tutmayınız!
BuAhd’üMîsakımı, sizehatırlatacakPeygamberlerimide,göndereceğim
veszeKitablarımıda,indireceğim![338]
Ben,sizinRabb’ınızdeğilmiyim?”buyurdu.Evet!Sen,bizimRabb’ımızsın![339]
Senin, bizim Rabb’ımız ve İlâhımız olduğuna, bizim için, Senden başka
Rabbbulunmadığınaşâhidolduk!”dediler,vebunu,ikrarettiler.[340]
Buhâdise,Kur’ân-ıkerimdeşöyleaçıklanır:
‘Hani, Rabb’ın, Âdem oğullarından, onların sırtlarından (sulblerinden)
zürriyet-eriniçıkarıpkendilerini,nefslerineşâhidtutmuş:
Ben,sizinRabb’ınızdeğilmiyim?(demişti)
Onlarda:
“Evet!(Rabb’ımızsın!)şâhidolduk!”demişlerdi.
(İşte, bu şâhidlendirme)Kıyametgünü;Bizim,bundanhaberimizyoktu!”
deme-“neniziçindi.
Yâhud: daha önce, ancak, Atalarımız, şirk koşmuştu. Biz ise, onların
ardından(gelen)birnesliz.
Şimdi, o bâtılı kuranların işlediği (günahlar) yüzünden, bizi, helak mı
edeceksin”dememeniziçindi.’[341]
YüceAllah;ayrıca,bütünPeygamberlerdende,RisâletveNübüvvetMîsakı
aldı.[342]
Buda,Kur’ân-ıkerimdeşöyleaçıklanır:
“AJlân;(geçmiş)Peygamberler(in)den-Andolsunki:size,Kitabvehikmet
ver-dim. Sonra da, size, nezdinizdeki (o kitab ve hikmeti) tasdik eden bir
Peygambergelmiştir(getecektir)
Ona,mut/aka imân veKendisineherhalde yardımedeceksiniz diye (ahd
ve)Mî-sakaldığızaman:İkrarettinizveüzerinize,buağıryükümüalıpkabul
eyledinizmi?buyurdu.
Onlar(cevaben)İkrarettik!dediler.
(Allahda):Öyleise,birbirinizeveümmetlerinizekarşı,şâhidolunuz!Ben
de,sizinleberaber(buikrarınıza)şâhidlikedenlerdenim!buyurdu.[343]Kadı
lyaz’agöre:YüceAllah,buMîsakı,Vahyilealmıştır.
Hiç bir Peygamber göndermemiştir ki, ona, Muhammed Aleyhisselâmı
veyavasıflarınıanmışveonaeriştiğitakdirde,kesinolarakimanedeceksin!
diyekendisindenahdveMîsakalmışolmasın.
Deniliyorki:YüceAllah,Peygamberlerinden,bunu,kendikavmlarınada,
habervermeleriveonların,kendilerindensonragelecekkavmlarada,haber
vermelerihususundadahikesinsözalmıştır…“[344]
Hz.Alidedemiştirki:
“Yüce Allah, Âdem Aleyhisselâm’dan ve ondan sonra gelen her
Peygamberden:
Eğer, Muhammed Aleyhisselâm, gönderildiği zaman, kendileri, sağ
olurlarsa, ona, iman ve dinine yardım etmeleri ve aynı surette
Ümmetlerindendekesinsözalmalarıhususundakesinsözalmıştır.”[345]
ÂdemAleyhisselâmaPeygamberResimlerininİndirilişi:YüceAllah;ÂdemAleyhisselâmındileğiüzerine,zürriyetindengelen(bazı)
Peygamberlerin suretlerini’[346] Cennet ipeklerinden kumaşlara[347]
çıkarttırıp’[348]‘AdemAleyhisselâmaindirmişti.[349]
Bunlar, Âdem Aleyhisselâmın; güneşin battığı yerin yanındaki
Mahzenindesaklıulunuyordu.[350]
Zülkarneyn Aleyhisselâm, onları Mahzenden cıkarıp[351] Danyal
Aleyhisselâ-iavermiş[352]DanyalAleyhisselâmda,onları[353]ipekkumaşlara
geçirmiş[354],ozmişti’[355].
Âdem Aleyhisselâmdan Muhammed Aleyhisselâma kadar olan
Peygamberlerden bir kısmına aid bulunan bu resimler[356], Kıraldan kirala
geçe geçe KayserHerakliüs’e kadar gelip erişmiş[357], o da, Hz.Ebû Bekr’in
İstanbul’agidenElçi-erine,Sandığından,birerbirerçıkarıpgöstermiş.İslâm
Elçileri,PeygamberimizinResmiylekarşılaşınca,ağlamışlardır’[358]
ÂdemAleyhisselâmınSağlığındaGördüğüOğulVeTorunlarınınSayısıVeVefatı:
Âdem Aleyhisselâm; Nevz dağında, oğulları ve oğullarının oğulları, kırk
binedoluncayakadaryaşadı.[359]
Âdem Aleyhisselâm, ölüm döşeğine düştüğü zaman, oğullarına:
“Oğulcuklarım!Ben,Cennetmeyvalarındanyemeyiözlüyorum!”dedi.
Oğulları, onu, Babaları için aramağa, elde etmeğe gittiler. Meleklerle
karşı-aştılar.
Meleklerinyanlarında,ÂdemAleyhisselâmiçin,kefenvekokuilekazma,
kürekvezenbilvardı.
Melekler:
“Ey Âdem’in oğulları! Nereye gidiyorsunuz ve ne aramak istiyorsunuz?”
diyesordular.
Onlarda:
“Babamız, hastadır. Cennet meyvalarından yemeği arzuluyor, onu,
toplamakîçin,bizigönderdi.”dediler.
Melekler:
“Geridönünüz/Babanızıneceligeldi!”dediler.
ÂdemAleyhisselâmınoğulları,Meleklerlebirliktegeridöndüler.
Melekler,ÂdemAleyhisselâmınyanınagirince,Hz.Havva,korktuveÂdem
Aley-hisselâmayapıştı.
ÂdemAleyhisselâm,ona:
“Sen,YüceRabb’ımınMelekleriilebenimaramdançekil!”dedi.
Bununüzerine,Melekler,ÂdemAleyhisselâmınruhunukabzettiler.
Sonra,onu,yıkadılar,kefenlediler,kokuladılar.
Kabrini,kazdılar.
Meleklerdenbirisi,önegeçti.
ÖtekiMeleklerdeonunarkasınadurdular.
ÂdemAleyhisselâmınoğullarıda,onlarınarkasındasıralandılar.
Cenazenamazınıkıldılar.
Melekler,kabriniçinegiripÂdemAleyhisselâmı,kabreindirdiler.
Üzerini, kerpiçle kapattılar. Kabrin üzerine, toprak çektikten sonra “Ey
Âde-moğulları!İşte,ölülerinizhakkındatutacağınızyol,budur!”dediler.[360]
ÂdemAleyhisselâmınVefatGünü,YaşıVeKabri:
ÂdemAleyhisselâmın vefat ettiği gün, cuma günü idi.[361] Ömrü de, bin
yıldı[362]SelâmolsunOna!
Âdem Aleyhisselâmın kabri hakkında müteaddid ve muhtelif rivayetler
olupbunlaragöre:
1)ÂdemAleyhisselâmıncesedi,Hindistan’ınNevzdağındakimağaradaidi.[363]
2)ÂdemAleyhisselâmıncesedi,mekkedağlarıdanEbûKubeysdağındaki
kenzmağarasındaidi.
3)ÂdemAleyhisselâmdanbir yıl sonra,Hz.Havvada, vefat edince,Kenz
mağarasınagömülmüştü.[364]
4)Sâmb.Nuh,ÂdemAleyhisselâmıncesedini,MekkedekiHayfmescidinin
yanınagömülmüştü..[365]
5)NuhAleyhisselâmın,hemÂdemAleyhisselâmın,hemdehz.Havva’nın
EbûKubeysdağındaki
kenzmağarasındanalıptabutiçindegemidetaşıdığıcesetleriniTufandan
sonra,eskiyerlerineiadeetmiştir.[366]
6) Nuh Aleyhisselâm, Âdem Aleyhisselâmın gemide taşıdığı cesedini ,
gemidenindiğizamangötürüpBeytülmaktis(Kudüs)egömmüştür.[367]
ÂdemAleyhisselâmınŞekilVeŞemali:
ÂdemAleyhisselâm:
Uzunhurmaağacıgibi[368],upuzunboylu[369],kıvırcık[370]veçoksaçlı[371]
kırmızıbenizli,büyükgözlü,kalınbaldırlı,uzunboyunlu[372],yassıyağırnılı
idi.[373]
Sakalsızdı.[374]
ÂdemAleyhisselâmınbaşınınsaçı,ikibölükhalindeörgülüidi.[375]
Kendisiyaratıklariçindeengüzeliidi.[376]
Onun güzelliği Yusuf Aleyhisselâmdan başka hiçkimsede toplanmamıştı.[377]
GerekliBirAçıklama:
Âdem Aleyhisselâmın Ebülbeşer’liği, Yüce Allah tarafından, müteaddid
sure ve ayetlerde insanlara, “ EyAdem oğulları!” diye hitab buyurması ile[378],
“Ey insanlar!Sizibir tekcandanyaratan,ondanda,yine,onunzevcesini
vücudagetirenveikisindende,birçokerkeklervekadınlarüretenRabbınıza
karşıgelmektensakınınz.!”[379]
“EyÂdemoğulları ! ŞeytanAna veBabanızı , fena yerlerine kendilerine
göstermekiçin,elbiselerinisoyarak.Nasılcennettençıkardıise,sakınsizide
birfitneyapmasın!”[380]
Nasslarilesabitiken,
Hattâ,sonnass’agöre:yalnızÂdemAleyhisselâmınEbülbeşerliği’nindeğil,
zevcesinindeÜmmülbeşerliğininkabuledilmesigerekirken,
Bazı, ilim ve din adamlarının, Kur’ân-ı kerimde, Âdem Aleyhisselâmın,
Ebül-beşer olduğuhakkında açık ve kesin birNass bulunmadığını vehattâ,
ÂdemAleyhisselâmın, insanlarınAtası olduğuhakkındakiHadîs-i şeriflerin
bile,buhusustakiâyetintefsirveizahısayılamayacaklarınısöyleyecekkadar
ilerigitmelerineşaşmamak,eldedeğildir!
Halbuki; o Hadîs-i şeriflerde, Kıyamet günündeMahşer halkının, şefaat
içinÂdemAleyhisselâmabaşvurarak:
“Ey Âdem! Sen, Ebülbeşer’sin!” diye hitab edecekleri[381] ve Mekke’nin
fethindeîradbuyrulanhutbe’dede:
“Bütüninsanlar,Adem’dendir!
Âdem de, topraktandır, topraktan yaratılmıştır!” diye açıklanmış bulun-
maktadır.[382]
Mübarek ağzından, hak ve gerçek olandan başkası çıkmayan[383], Kendi
rey ve hevâsından söz söylemeyen[384] Peygamberimiz Aleyhisselâmın
konumuzdaki açık ve kesin beyanlarını bir yana itebilmek cesaretini
kendimizdenasılbulabiliyoruzbilmem?Cenab-ıHakk,hepimiziafvetsin!
Kendilerinden, hiç beklenmeyen bazı zatların kitaplarında görülen ve
insanın,maymuncinsinden tekâmülederekmeydanageldiğiniaçıklayanve
binnetice, Âdem Aleyhisselâmın Ebülbeşer’liğini inkâra varan sözleri
karşısındakihayretimizde,evvelkisindenaşağıdeğildir.
Bir Hadîs-i şerifde: Âdem Aleyhisselâmın, kendisine mahsus olan suret
üzereyaratılmışolduğuaçıklandığıgibi[385];Kur’ân-ıkerimdede,insanların,
YüceAllah’aibadetetmeküzreyaratıldıklarıaçıklanmıştır.[386]
YüceAllah;
İnsanları yaratmağa da, ÂdemAleyhisselâmın yaratılışiyle başlayacağını
veMeleklere:
“Ben,yeryüzündebirHalîfeyaratacağım!”buyurduğuzaman,Melekler:
“Biz,Seni,hamd’inle teşbihve takdis edipdururken,orada, bozgunculuk
edecek,kanlardökecekkimsemiyaratacaksın?!”demişler,
YüceAllahda:
“Sizinbilemeyeceğinizşeyleri,ben,bilirim!”buyurmuş.
Âdem Aleyhisselâma, tüm Esmâ‘yı öğretmiş, sonra, onları, Meleklere
gösterip:
“Doğrucular iseniz, bunları, isimlerile, haydi, bana, haber veriniz!”
buyurmuş.
Meleklerde:
“Seni,tenzihederiz.Senin,bizeöğrettiğindenbaşka,bizimhiçbirbilgimiz
yok!
Herşeyi,hakkıylebilenveheryaptığınıyerliyerinceyapanSen’sinSen!”
demişlerdir.
Bununüzerine,YüceAllah:
“EyÂdem!Onları,isimleriylekendilerinehaberver!”buyurupoda,onları,
isimleriylesöyleyivermişti.[387]
Yüce Allah , Âdem Aleyhisselâmı, yaratmadan önce, onu, bir beşer, bir
insanolarakyaratacağınıda,açıklamış:
“Anovaktiki:Rabb’ın,Meleklere:
Ben,kurubirçamurdan,sûretlenmişbirbalçıktanbirbeşeryaratacağım!
O halde, ben, onun yaratılışını bitirdiğim, ona, Ruhum’dan üfürdüğüm
zaman,siz,derhal,onuniçinsecdeyekapanınız!”buyurmuş.
Bununüzerine,Meleklerinhepsi,toptansecdeetmiştir,[388]
YaratılışbitirilipRuhüfürülürüfürülmez,Melekler,herhangibiryaratığa
değil, kendisine, yüce Allah tarafından her şeyin ismi öğretilen Âdem
Aleyhisselâmasecdeetmişlerdir.
Yüce Allah, insanı, evvel ve âhir, insan olarak ve en güzel bir biçimde
yarattığını açıkladığı gibi[389], hayvanları da, hayvan olarak yarattığını
açıklamış:
“Allah,herhayvanı,sudanyarattı.
İşte, bunlardan kimi, karnı üstünde yürüyor, kimi, iki ayağı üstünde
yürüyor,kimide,dörtayağıüstündeyürüyordun
Allah,nedilerse,yaratır.
Çünkü,Allah,herşeyehakkıylekadirdir.”Buyurmuştur.[390]
Durum; ilk insan olan Âdem Aleyhisselâm için olduğu kadar, onun
zürriyetibulunanbütüninsanlariçindeaynıdır.
Nitekim,YüceAllah,ÂdemAleyhisselâmınbütünzürriyetini-onlardaha
dünyayagelmedenönce-onunbelindençıkarıpkendilerine:
“Ben, sizin Rabb’ınız değilmiyim?” diye hitapta bulunduğunu ve onların
da:
“Evet!Sen,bizimRabb’ımız’sın!”ikrarındabulunduklarınıaçıklamıştır.[391]
Kur’ân-ıKerim’inMeryemsûresinde,insanlararasından:
Zekeriyyâ, Yahya, İsâ, İbrahim, İshak, Yâkub, Mûsâ, İsmail ve İdris
Aleyhisse-lâmlaranıldıktansonra:
“İşte, bunlar, Allah’ın, kendilerine nimetler verdiği Peygamberlerden,
Âdem’in zürriyetinden, Nuh ile beraber taşıdıklarımızdan, İbrahim ve
İsmail’in neslinden hidayete erdirdiğimiz ve seçtiğimiz
kimselerdendir…..”[392] buyrularak, İnsanların, Âdem Aleyhisselâmın
zürriyetindenoldukları-dolayısıylede-açıklanmışbulunmaktadır.
Buİlâhîgerçekler,görmezdengelinerek,ÂdemAleyhisselâmın,insanların
Atasıolduğuhakkında,Kur’ân-ıkerimdeaçıkvekesinbirNassbulunmadığı
veyainsanlarınmaymuncinsindentekâmülederekinsanolduklarınasıliddia
edilebilir?Hayret!
Kâinattabirtekâmülvegelişmebulunduğundaşüpheyoktur.
Fakat,butekâmül;sanıldığıgibi,bircinsten,diğerbircinsegeçişşeklinde
değil,aynıcinsdahilindebirgelişmeveiyileşmemahiyetindedir.
Bu güne kadar, hiç bir hayvan, zahirî benzerliklerine rağmen, gelişerek,
kendicinsindenbaşkabirhayvanolmamışveolmamaktadır.
At, deve, eşek, maymun… ehlî, vahşî, büyük, küçük… bütün hayvanlar,
sayısızçeşidleriylebütünkuşlar-birbirlerineolancabenzerliklerinerağmen-
ancak,kendicinslerinidevamettirmişlerdir.
Hiç birinin, kendi cinsinden başka bir cinse değiştiği görülmemiş ve
görülmemektedir.
Bitkilerdede,durum,aynıdır.
Hiçbirzaman,arpaekilenyerden,buğdayveyayulafbiçilmemiş,buğday
ekilentarladanda,pirinçeldeedilmemiştir.
Hulâsa:kâinatta,herçekirdek,hertohum,ancakveancak,kendicinsinin,
kendinevininözelliğinitaşımaktavesürdürmektedir.
Gerçekvevâki’olan,budur.[393]
[1].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.27.
[2].Sa’lebî-Arâiss.26.
[3].Taberî-Tarihc.1,s.45,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.30,İbn.Asakir-Tarih
c.2,s.342,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.27,Ebülfida-elbidayevennihayec.1,s.85.
[4].Sâlebî-Arâiss.26.
[5]. Taberî-Tarih c.1,s.45, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.30, İbn.Asakir-
Tarihc.2,s.342,İbn.Esir-Kâmilc.1,s.27,Ebülfida-Elbidrayevennihayec.1,s.85.
[6].ibn.Asakir-TarihC.2.S.342.
[7]. Mes’ûdi-Murucuzzeheb c.1,s.30, Sâlebî-Arais s.26,ibn.Esîr-Kâmil
c.1,s.27
[8]. Taberî-Tarih c.1,s.45, Mes’udi-Murucuzzehebc.1,s.30,İbn.Asakir-
Tarihc.2,s.342,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.27,Ebülfida-El-Bidayevennihayec.1,s.85.
[9].Sâlebî-Arâiss.26.
[10]. Taberî-Tarih c.1,s.45, Mes’udi-Muruc. c.1,s.3O, ibn.Asakir-Ta.
c.2,s.342,İbn.Esir-Kâmilc.1,s.27,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.86.
[11].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.3O,ibn.Asakir-Tarihc.2,s.342
[12]. Taberî-Tarih c.1,s.45, İbn.Esîr-kâmil c.1,s.27,Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.1,s.86
[13].Salebi-Arâiss.26
[14].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.3O,Sâlebî-Arâiss.26
[15]. Taberî-Tarih c.1,s.45, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.3O, Sâlebî-Arâis
s.26, ibn.Asakir-Tarih c.1,s.342, Ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.27, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.1,s.86
[16].Sâlebî-Arâiss.26
[17]. Taberî-Tarih c.1,s.45, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.3O, Sâlebî-Arâis
s.26.İbn.Asakir-Tarih c.1,s.342, Ibn.Esîr-Elkâmil c.1,s.27, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.1,s.86
[18]. Taberî-Tarih c.1,s-45, Mes’udî-Muruc.c.l.s.3O, İbn.Asakir-Tarih
c.2,s.342,lbn.Esir-Kâmilc.1,s.27,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.86
[19].Taberî-Tarih c.1,s. 45-46, İbn.Asakir-Tarih c.2,s,342, Ibn.Eslr-Kâmil
C.1.S.28, Ebültida-Elbidaye vennihaye C.1.S.86, Ibn.Sa^d-Tabakat d,s.26,
Ahmed b.Hanbel-Müsned c.4,s.400, Ebu Davud-Sünen C.4.S.222, Tirmizi-
Sünenc.5,s.204.
[20]. Taberi-Tarih d,s.46,Mes udı-Muruc, c.ı,s.3o, ibn.Asakır-lann
c.2,s.342,Ibn.bsir-Kamilc.1,s.28,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.86.
[21]. Taberî-Tarih c.1,s.45, İbn.Asakir-Tarih c.2,s.342, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.28,Ebülfida-Elbidayevennihayec.l.s.86
[22]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.26, Taberî-Tarih c.1,s.46 Mes’udî-Muruc.
c.1,s.3O, Ibn.asakir-Tarih c.2,s.341,343, Süheylî-Ravdulünüf c.1,s.82,
Ebülferedibn.Cevzi-Tabsırac.1,s.14,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.28
[23].Taberî-Tarihc.1,s.51,ibn.Asakir-Tarihc.2,s.348
[24].ibn.Asakir-Tarihc.1,s.348
[25].Taberî-Tarihc.1,s.51,ibn.Esir-Kâmilc.1,s.31
[26].Taberî-Tarihc.1,s.51,jbn.Asakir-Tarihc.2,s.348-349
[27].Taberî-Tarihc.1,s.51,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.31
[28].Taberî-Tarihd,s.51.
[29].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.27,Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.3,s.229.
[30].Hâkim-Müstedrekc.2,s.542,Deylemî-Elfirdevsc.3,s.422)
[31].Heysemî-Mecmauzzevaidc.7,s.197
[32]. Taberî-Tarih c.1,s.47, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.30-31, İbn.Esîr-
Kâmilc.1,s.28
[33].Taberî-Tarihc.1,s.47,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.28
[34].Sâlebî-Arâiss.27.
[35].Taberî-Ta.c.1,s.47-48,İbn.asakir-Ta.c.2.s.342, ibn.Esîr-kamilc.1,s.29,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.86.
[36]. Ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.31, İbn.Asakir-Ta.c.2,s.344, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.29,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.87
[37].Ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.31
[38].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.29,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.86
[39]. ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.31, Taberî-Tarih c.1,s.48, İbn.Asakir-
Tarihc.2,s.342,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.29,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.86
[40].ibn.Asakir-Tarihc.2,s.342.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/29-32.
[41]. Mâlik-Muvatta’ c.1,s.1O8, İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.3O, İbn.EbîŞeybe-
Musannef c.2,s.15O Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.540, Müslim-Sahih
c.2,s.585, Ebû Davud-Sünen C.1.S.274, Tirmizî-Sünnen c.2,s.359, Ibn.Mace-
Sünen c.1,s.344, Dârimî-Sünnen c.1,s.3O7, Nesaî-Sünen c.3,s.9O, Hâkim-
Müstedrekc.1,s.277,Begavî-Mesabihussünnec.1,s.67.
[42].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.54O,Müslim-Sahihc.1,s.585,Tlrmizî-
Sünenc.2,s.359,Nesaî-Sünenc.1,s.9O
[43]. Mâlik-Muvatta C.1.S.108, İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.3O, İbn.Ebî Şeybe-
Musannef c.2,s.15O. A.b.Hanbel-Müsned-Müsned c.2,s.54O, Müslim-Sahih
C.2.S.585,EbuDavudC.1.S.274,Tirmizic.2,s.359,ibn.Macec.1,s.344.Dârimî
c.1,s.3O7,Nesaic.3,s.90,Hâkimc.1,s.277,Begavic.1,s.67
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/32
[44].Taberî-Tarihc.1,s.48
[45].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.31.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/32.
[46].Kehf:50.
[47].Taberî-Tarihc.1,8.45.
[48].Taberî-Tarihc.1,s.48.
[49].İbnAsakir-Tarihc.2,s.348-349
[50].Araf:12,76
[51].İsra:61
[52].Bakare:34,Sâd:74
[53].Taberî,Tarihc.1,s.48
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/32-33.
[54].Taberî,Tarihc.1,s.48-52
[55].Taberî-Tarihc.1,s.51,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.31-32.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/33.
[56].İbnSa’d-Tabakatc.1,s.31,Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.2,s.315Buharî-
Sahihc.4,s.1O2,Taberi-Tarihc.1,s.48,
İbn Asakir-Tarih c.2,s.344, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.1,s.87
[57]. İ bnSa’d-Tabakat c.1 ,s.31,Taberî-Tarihc.1 ,s.48, İbn.Esîr-Kâmil c.1
,s.3O,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.87.
[58]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.315, Buharî-Sahih c.4,s.1O2,
Ibn.asakir-Tarihc.2,s.344,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O
[59]. İbn Sa’d-Tabakat c.1,s.31,Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.315,
Buhar^Sahihc.4,s.1O2lbn.Asakir-Tarihc.2,s.345
[60].İbnSa’d-Tabakatc.1,s.31Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.87
[61]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.315, Buharî-Sahih c.4,s.1O2,
lbn.Asakir-Tarihc.2,s.345
[62].İbnSa’d-Tabakatc.1,s.31,Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.2,s.315Buharî-
Sahih c.4,s.1O2, Taberî-Tarih c.1,s.49, tr Asakir-Tarih c.2,s,345, İbn.Esîr-
Kâmilc.1,s.3O
[63]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.315, Buharî-Sahih c.4,s.1O2,
İbn.Asakir-Tarihc.2,s.344
[64]. Ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.31, Taberî-Tarih c.1,s.48-49, Ibn.Esîr-Kâmil
c.1,s.3O.
[65]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.315, Buharî-Sahih c.4,s.1O2,
Ibn.Asakir-Tarihc.2,s.344.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/33-34.
[66].Taberî-Tarihc.1,s.52,Sâlebî-Âraiss.29
[67].Sâlebî-Arâiss.29
[68].Taberî-Tarihc.1 ,s.52, İbn.Asakir-Tarihc.2,s.349, İbn.Esîr-Kâmilc.1
,s.32,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.74
[69]. Taberî-Tarih c.1,s.52, Sâlebî-Arâis s.29, İbn.Asakir-Tarih c.2,s.349,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.32,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.74
[70].Sâlebî-Arâiss.29
[71]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.39, Taberî-Tarih c.1,s.52, Sâlebî-Arâis s.29
İbn.Asakir-Tarih c.2,s.349, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.32, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.1,s.74
[72]. Taberî-Tarih c.1,s.52, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.33, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.1,s.74
[73].Taberî-Tarihc.1,s.52,Salebî-Arâiss.29
[74]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.39, Taberî c.1,s.52, Salebi s.29, İbn.Asakir
c.2,s.349,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.32
[75]. Taberî c.1,s.52, Salebî s.29, İbn.Asakir c.2,s.349, İbn.Esîr c.1,s.32,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.74
[76].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.39,Taberî-Tarihc.1,s.53
[77].Taberî-Tarihc.1,s.52,jbn.Asakir-Tarihc.2,s.349
[78]. Taberî-Tarih c.1,s.52, İbn.Asakir-Tarih c.2,s.349, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.1,s.74
[79].Sâlebî-Arâiss.29
[80]. Sâlebî-Arâis s.29, İbn.Asakir-Tarih c.2,s.349, Ebülfida-Elbidaye
vennihayed.s.74
[81]. Taberî-Tarih c.1,s.52, Sâlebî-Arâis s.29, İbn.Asakir-Tarih c.2,s.349-
350,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.74
[82].Sâlebî-Arâiss.29
[83]. Taberî-Tarih c.1,s.52, Sâlebî-Arâis s.29, İbn.asakir-Tarih C.2.S.350,
Ebülfida-ElbidayevennihayeC.1.S.74
[84].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.39-40,İbn.Kutebye-Maarifs.9
[85].Sâlebî-Arâiss.29
[86].Taberî-Tarihc.1,s.52
[87].Buharî-Sahihc.4s103,Müslim-Sahihc.2,s.1091
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/34-35.
[88].Bakare:35,Araf:19.
[89].Tâhâ:117.
[90].Taberî-TarihC.1.S.53.
[91].Taberî-Tarihc.1,s.55.
[92].Taberî-Tarihc.1,s.55,Sâlebî-Arâiss.31,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.33
[93].Yâkubî-Tarihc.1,s.5,Taberî-Tarihc.1,s.55,Sâlebî-Arâiss.31,İbn.Esîr-
Kâmilc.1,s.33
[94].Taberî-Tarihc.1,s.55,Sâlebî-Arâiss.31,İbn.Esîr-Kamilc.1,s,33
[95].Yâkubî-Tarihc.1,s.5,Taberî-Tarihc.1,s.55,Sâlebî-Araiss.31,İbn.Esîr-
Kâmilc.1,s.33
[96].Taberî-Tarihc.1,s.55,Sâlebî-Araiss.31,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.33
[97].Ârâf:20-22,Tâhâ:120,Bakare:36
[98].Taberî-Tarihc.ı,s.53.
[99].Buharî-Sahihc.4,s.103,Müslim-Sahihc.2,s.1092.
[100].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.31,Ahmedb.HanbelEzzühds.82.
[101].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.31,A.b.Hanbel-Zühds.82,Taberî-Tarihc.1,s.55,
Salebî-Araiss.32,ibn.Asakirc.2,s.351,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.34.
[102]. İbn.Sa’d c.1,s,31, A.b.Hanbel-Zühd s.82, Salebî s.32, ibn.Asakir
c.2,s.351.
[103].İbn.Sa’dc.l.s.31.A.b.Hanbel-Zühds.82,İbn.Asakir-Tarihc.2,s.351.
[104]. İbn.Sa’d c.1,s.31, A.b-Hanbel-Zühd s.82, Taberî c.1,s.55, Salebî s.32
İbn.Asakir-Tarihc.2,s.351.
[105].Taberîc.1,s.55,Salebîs.32,İbn.Asakirc.2,s.351,İbn.Esîr,s.34.
[106]. İbn.Sa’d c.1,s.31, A.b.Hanbel Zühd s.82, Taberi c.1,s,55, Salebî s.32,
İbn.Asakirc.2,s.351,İbn.Esirs.34
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/35-37.
[107].Taberî-Tarihc.1,s,64,İbn.Asakir-Tarihc.2,s.35O.
[108].Malik-Muvatta’ c.1,s.1O8, İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.3O, Ibn.Ebî Şeybe-
Musannef c.2,s.15O Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.54O, Müslim-Sahih
c.2,s.585, Ebû Davud-Sünen c.1,s.274, Tirmizî-Sünen c.2,s,359, İbn.Mace-
Sünen c.1,s.344, Nesai-Sûnen c.3,s.9O, Hakim-Müstedrek c.1,s.277, Begavi-
MesabihussünneC.1.S.67
[109]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.35, Taberi-Tarih c.1,s.6O, Salebî-Arais s.32,
İbn.Esîr-Kamilc.1,s.36-38,Ebülfida-Elbidayeyennihayec.1,s.8O
[110]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.35, İbn.Kutebye-Maarif s.8, Taberî-Tarih
c.1,s.6O, Salebî-Arais s.32, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.36-37, Ebülfida Elbidaye
vennihayec.1,s.8O
[111]. Taberî-Tarih c.1,s.6O, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.34, Sâlebî-Arais
s.32,34,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36
[112].Taberî-Tarihc.l,s.6O,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36.
[113].Taberî-Tarihc.l,s.63.
[114].Ibn.Sa’d-Tabakatc.l,s.35,Taberî-Tarihc.l,s.63.
[115].Taberî-Tarihc.l,s.64.
[116].Hâkim-Müstedrekc.l,s.596
[117]. Yâkubî-Tarih c.l,s.6, Taberî-Tarih c.l,s.64, Ibn.Asakir-Tarih
c.2,s.350,Ibn.Esîr-Kâmilc.l,s.39
[118]. Taberî-Tarih c.l,s.64, Ibn.Asakir-Tarih c.2,s.35O, Ibn.Esîr-Kâmil
c.l,s.39
[119].İbn.Sa’d-Tabakatc.l,s.35,Taberî-Tarihc.l,s.63,Sâlebî-Araiss.39
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/37-38.
[120].İbn.Kuteybe-Uyünül’ahbarc.1,s.395-396
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/38.
[121].Hâkim-Müstedrekc.2,s.342.
[122].aHmedb.Hanbel-Ezzûhds.81
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/39.
[123].Finızabadi-Kamusulmuhitc.1,s.43
[124].Ragıb-MUfredatülkuı‘anc.1,s.43.
[125].Seyyid-Tarifats.48.
[126].Bakara:37.
[127].Yakubi-Tarihc.1,s.6.
[128]. Arâf: 23, Taberi-Telsir c.1, s.243, Kurtubi-Tefsir c.2, s.324,
Ebülfida-Telsirc.1,s.81.
[129].Taberi-Tarihc.1,s.66,Tefsirc.1,s.243,Hakim-Müstedrekc.2,s.545,
Salebi-Arais s.35, Ibn.Asakir-Tarih c.2, s.358, Eöülfida-Tefsir c.1, s.81,
Ebüssud-Tetsirc.1,s.92.
[130].Taberi-Tefsirc.1,s.244-245,Salebi-Araiss.35,Ibn.Asakir-Tarihc.2,
s.358-359,Kurtubi-Tefsirc.1,s.324,Ebülfida-Tefslrc1,s.81.
[131].Tâhâ:115.
[132].Bakara:218.
[133].Bakare:37,Tâhâ:122.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/39-40.
[134].Nûr:31.
[135].Nisa:110.
[136].Bakare:160.
[137].Bakare:222.
[138].Furkan:70-71.
[139]. Ahmed b. Hanbel-Müsned C.4.S.261, Müslim-Sahih c.1, s. 423,
Ibn.Mace-SOnen c2,s.142O, Hâkim-Müstedrek c.4, s.243, BeyhaM-SOnen
c.10,s.154,Heyseml-Mecmauzzevaidc.9,s.200
[140].Ahmedb.Hanbel-MOsnedc.2,8.316.Buhari-Sahihc.7,s.146.Müslim-
Sahihc.4.s.2102.Ibn.Mace-Sünenc.2,s.1419
[141]. Ahmed b.Hanbel-Mûsned c4,s.395,4O4, MDsiim-Sahih c.4,s.2113.
Beyhaki-SOnenc.10.s.188.Mürairi-Ettergıbvener-hibc.4,s.88
[142]. EbuYala ve TaberanrdenCeyyMSenedle naklenMünziri-Energıb
venerhibc.4,s.88,Heysemi-Mecmauzzevaidc.9.s.198
[143].Ahmedb.Hanbel-Mûsnedc.4.241
[144].Ahmedb.Hanbel-MOsnedc.2,s.295,Müslim-Sahihc.4,s.2076
[145]. Esbehani’den naklen Munziri-Eıtergıb vetterhib c.4, s.94-95,
Ibn.Asakir’dennaklenAlaüddinAli-Kenzül’ummalC.4.S.209.
[146]. Ibn.Mace-Sûnen c.2, s.1420, Beyhaki-Sünen c.10, s. 154,
Taberanrden naklen Mûnziri-Ettergıb vetterhib c4,s.97. Heyseml-
Mecmauzzevaidc.10,s.2OO.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/40-41.
[147].Ezrakî-AhbaruMekkeC.1.S.37
[148]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38, Taberî-Tarih c.1,s.61, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.38
[149]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38, Taberî-Tarih c.1,s.6l, Ezrakî-Ahbaru
Mekkec.1,s.38,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.38
[150].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.38
[151]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38, Taberî-Tarih c.1,s.6l, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.38
[152].Ezrakî-ahbaruMekkec.1,s.37,İbn.Kuteybe-Maarifs.8,Yâkubî-Tarih
c.1,s.6(*)CebrailAleyhisselâm(Yâkubî-Tarihc.1,s.6)
[153]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38, Taberî-Tarih c.1,s.61, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.38
[154].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.36
[155]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38, Ezrakî-Ahbaru mekke c.1,s.36, Taberî-
Tarihc.1,s.62,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.38
[156].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.36
[157].jbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.38,Taberî-Tarihc.1,s.62,İbn.Esîr-Kâmild.s.38
[158].İbn.Sa’dc.1,s.38,Ezrakis.36,Taberîs.62,İbn.Esîrs.38
[159].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.36
[160]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38, Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.36, Taberî-
Tarihc.1,s.62,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.38
[161]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38, Taberî-Tarih c.1,s.62, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.38
[162]. Ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38, Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.36, Taberî-
Tarihc.1,s.62,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.38
[163].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.36-37
[164].Abdurrezzak-Musannefe.c.5.S.92,ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.38,Ezrakî-
AhbaruMekkeC.1.S.37,Taberî-Tarihc.1,s.62,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.38
[165].Ezrakî-AhbaruMekkeC.1.S.37
[166]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38, Taberî-Tarih c.1,s.62, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.38
[167]. jbn.Sa’d-TKabakat c.1,s.36, Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.37, Taberî-
Tarihc.1,s.62,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.38
[168].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.38,Taberî-Tarihc.1,s.62,İbn.Esîrc.1,s.38
[169].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.4O.
[170].Sâlebî-Arâiss.36
[171].İbn.Sa’dc.1,s.4O,Taberîc.1,s.6O,Sâlebîs.34,İbn.Esîrc.1,s.37
[172].Ezrakî-Ahbarumekkec.1,s.67
[173]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38, Taberî-Tarih c.1,s.62, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.38
[174].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.45
[175].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.45,Taberf-TarihC.1.S.62
[176]. Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.45, Yâkubî-Tarih c.1,s.6, Taberî-Tarih
c.1,s.62
[177].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.43-44-45-46
[178]. Mâlik-Muvatta’ c.1,s.1O8, Ebû Davud-Sünen c.1,s.274r Begavî-
Mesâbihussünnec.1,s.67
[179].Taberî-tarihc.1,s.66,Sâlebî-Araiss.36,EbülferecIbn.Cevzî-Tabsıra
c.1,s.17.
[180].Taberî-Tarihc.1,s.66.
[181].Taberî-Tarihc.1,s.66,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.17.
[182].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.45,Taberî-Tarihc.1,s.62.
[183].Taberî-tarihc.1,s.62,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.38.
[184].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.45.
[185].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.45,Taberî-Tarihc.1,s.62,İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.38.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/42-44.
[186].Ezrakî-AhbaruMekkec.2,s.127.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/44.
[187].Âl-iİmran:59.
[188].Bakare:30.
[189]. Bu secde: namaz ve ibadet secdesi değil, tazim ve selamlaşma
secdesiidi.(Sâlebî-Arâiss.29)Ebûİbrahim’-üI’Müzenî‘yegöre:YüceAllah’ın
Kabe’yeyönelerekkendisinesecdeetmelerinikullarınaemrettiğigibi,Âdem
Aleyhisselâmı da, Kabe gibi yaparak kendisine ibadetmaksadile ona doğru
secdeetmeleriniMeleklereemretmişti.(ibn.Asakir-Tarihc.2,s.348)Mes’ûdî
de,ÂdemAleyhisselâmayapılan imtihansecdesinde,ÂdemAley-hisselâmin
Mihrab edinildiği ve bununla, yüce Allah’ın emrine muvafakat ve itaat
maksudbulunduğugörüşünüilerisürer.(Mesûdî-Murucuzzehebc.1,s.31,33)
[190].Hıcr:29,Sâd:73
[191].Bakare:34,Kehf:50,Tâhâ:116
[192].Ârâf:11,Hıcr:31
[193].Bakare:34,Ârâf:11,Hıcr:31,Tâhâ:116
[194].Bakare:34,Sâd:74
[195].Kehf:50
[196].Hıcr:32
[197].Şâd:75
[198].Ârâf:12
[199].Hıcr:33
[200].Ârâf:12,Sâd:76.
[201].lsrâ:61.
[202].lsra:62.
[203].Ârâf:13.
[204].Hıcr:34,Sâd:77.
[205].Hıcr:34.
[206].Sâd:77.
[207].Hıcr:35,Sâd:78.
[208].Hıcr:35.
[209].Sâd:78.
[210].Hıcr:35,Sâd:78.
[211].Hıcr:36,Sâd:78.
[212].Ârâf:14,Hıcr:36,Sâd:79.
[213].Sâd:79.
[214].Hıcr:36.
[215].Araf:14.
[216].Ârâf:14,Hıcr:36,Sâd:79.
[217].Isrâ:62.
[218].Hıcr:37-38,Sâd:80-81.
[219].Ârâf:15.
[220].Ârâf:15,Hıcr:37-38,Sâd:80-81.
[221].Isrâ:63.
[222].lsrâ:64.
[223].Isrâ:65.
[224].Hıcr:39.
[225].Ârâf:16.
[226].Hıcr:39.
[227].Ârâf:16,Hıcr:39.
[228].Ârâf:16.
[229].Ârâf:17.
[230].Hıcr:39.
[231].Hıcr:39,40,Sâd:83-83.
[232].Sâd:84-85.
[233].Hıcr:42.
[234].Hıcr:43.
[235].Hıcr:44.
[236].Bakare:31
[237].Bakare:32.
[238].Bakare:33.
[239].Ârâf:189.
[240].Bakare:35,Ârâf:19.
[241].Tâhâ:117.
[242].Tâhâ:118.
[243].Tâhâ:119.
[244].Tâhâ:120.
[245].Ârâf:20.
[246].Ârâf:20.
[247].Ârâf:22-23.
[248].Bakare:36-37.
[249].Tâhâsûresinin115.âyetinegöre:ÂdemAleyhisselâmınaykırı
davranışı kasidli olmayıp bu husustaki İlâhi uyarıyı unutmuş
bulunmasındanilerigelmişti.
[250].Tâhâ:122.
[251].Ârâf:24,Tâhâ:123.
[252].Bakare:36,Ârâf:24,Tâhâ:123.
[253].Bakare:36,Ârâf:24.
[254].Ârâf:25.
Âdem Aleyhisselâmla Hz.Havva’nın, içinde bir müddet kaldıkları
Cennet’in, yer yüzünde olabileceği hakkında bazı görüşler ileri sürülmüşse
de,bunun,Kur’an-ıkeriminsarthnasslarıile(Bakare:36,Ârâf:24-25,Tâhâ:
118-119)nasılbağdaştırılacağını,dahaaçıkbirdeyişle:Arzküresininüzerinde
veya içinde, hazırlanmış, bitmez tükenmez nimetlerinden, hiç zahmet
çekilmeksizinbolbolyenilipiçilecek,hiçacıkılmayacak,susanılma-yacakve
sıcaktanda,bunalınmayacak…birbölümübulunduğununnasılkeşfveisbat
edileceğinibilmiyoruz.
[255].Tâhâ:123.
[256].Bakare:38.
[257].Tâhâ:124.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/45-50.
[258].Ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36,Taberî-Tarihc.1,s.7l,Sâlebî-Arâiss.43.
[259].YahudIklima(Yakubîs.6,Taberîs.71,Salebis.43,44,Tabsıras.33)
[260]. Ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.36, Yâkubî-Tarih c.1,s.6, Sâlebî-Arais s.44,
EbülferecIbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.33.
[261].YahudLübüz(Salebîs.43,Tabsıras.33)
[262].Ibn.Sa’d-Tabakatd.s.36.
[263].Taberî-TarihC.1.S.70,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.42
[264].Taberî-Tarihc.1,s.7O,Sâlebî-Araiss.44,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.42.
[265].Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.42
[266].Taberî-tarihc.1,s.68-69
[267]. Ibn.Sa’d-tabakat c.1,s.36, Taberî-Tarih c.1,s.7O, Sâlebî-Arais s.44,
EbülferecIbn.Cevzî-TabsıraC.1.S.33
[268].Ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36,Sâlebt-Arâiss.44.
[269].Yâkubî-Tarihc.1,s.6.
[270].Ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36,Sâlebî-Araiss.44.
[271].Sâlebî-Arâiss.44.
[272].Ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36.
[273].Taberî-Tarihc.1,s.69.
[274].Sâlebî-Araiss.44,Ibn.Esir-Kâmilc.1,s.42.
[275].Ibn.Kuteybe-Maarifs.9.
[276]. Ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36,Ibn.Kuteybe-Maarifs.9,Sâlebi-Araiss.44,
Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.43.
[277].Ibn.Kuteybe-Maarifs.9.
[278].Ibn.Kuteybe-Maarifs.9,Sâlebî-Araiss.44,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.43.
[279].İbn.Sa’d-Tabakatc.ı,s.36.
[280].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36,Taberî-Tarihc.1,8.71,SalebiAraiss.44.
[281].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36.
[282].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36,Taberî,c.1,s.7i,Salebî-Araiss.44.
[283].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36.
[284].Taberî-Tarihc.1,s.71.
[285].Taberî-Tarihc.1,s.69.
[286].Taberî-Tarihc.1,s.71.
[287].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36.
[288].Taberî-Tarihc.1,s.69.
[289].Taberî-Tarihc.1,s.72,Sâlebî-Arâiss.45,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsıra
c.1,s.34,Ibn.Esîr-Kâmılc.1,s.44.
[290].Taberî-Tarihc.1,s.72,Ebülferec-Tabsırac.1,s.34,İbn.Esîrs.44.
[291].İbn.Sa’d-Tabakatcl,s.36.
[292].Sâlebî-Araiss.44.
[293].Şâlebî-Araiss.45.
[294].ibn.Sa’d-TabakatC.1.S.36,Sâlebî-Arâiss.44.
[295].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36.
[296].Taberî-Tarihc.1,s.71.
[297].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36
[298].Taberî-Tarihc.1,s.71.
[299].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36,Sâlebî-Araiss.45.
[300].Sâlebî-Araiss.45.
[301].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36.
[302].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36,Sâlebî-Araiss.45.
[303].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36,-37,SalebiAraiss.45.
[304].Sâlebî-Araiss.45.
[305].Taberî-Tarihc.1,s.71.
[306].Taberî-Tarihc.1,s.71,Sâlebî-Araiss.45.
[307].Sâlebî-Araiss.45.
[308].Taberî-Tarihc.1,s.69.
[309].Taberîc.1,s.69,Salebîs.45,Ebülferec-Tabsırac.1,s.33.
[310].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.37
[311].Taberîc.1,s.7O,Sâlebîs.45,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.43
[312].Taberî-Tarihc.1,s.69,Salebî-Araiss.45
[313].Mâide:27-31
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/50-54.
[314].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.37,Taberî-Tarihc.1,s.72,Sâlebî-Araiss.47
[315].Taberî-Tarihc.1,s.72,Sâlebî-Araiss.47,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.44
[316].Yâkubî-Tarihc.1,s.7
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/54-55.
[317]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.37, Taberî-Tarih c.1,s.72, Salebî-Arais s.47,
İbn.Esîr-Kâmilc.l.s.44
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/55.
[318]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1 ,s.32, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.178, İbn.
Kuteybe-Maarifs.26,Taberi-Tarihc.1,s.75,İbn.Asakir-Tarihc.2,s.361
[319]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.32, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.178, İbn.
Asakir-Tarihc.2,s.361
[320].İbn.Sa’d-TabakatC;1,s.32,İbn.Asakir-Tarihc.2,s.361
[321].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.178
[322]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1 ,s.32, Ahmet b.Hanbel-Müsned c.5,s.178,
Taberî-Tarihc.1,s.75,İbn.Asakir-Tarihc.2,s.361
[323].Onsahifeindirildiğiderivayetedilir.(Taberî-Tarihc.1,8.161…)
[324]. Taberî-Tarih C.1.S.75, İbn.Esir-Kâmil c.1,s.47 Ibnünnedîm-Fihrist
s.39
[325].İbn.Kuteybe-Maarifs.9,Taberî-Tarihc.1,s.75,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.47
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/55.
[326].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.143,Müslim.Sahihc.1,s.148
[327].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.4,s.2O8,Buharî-Sahihc.4,s.248
[328].Buharî-Sahihc.1,s.92,Müslim-Sahihc.1,s.248
[329].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.4,s.2O8,Buharî-Sahihc.4,s.248
[330].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.143,Buharî-Sahihc.1,s.92,Müslim-
Sahihc.1,s.148
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/55-56.
[331]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.28-29, Taberî-Tarih c.1,s.67, Salebî-Arais
s.40,İbn.Asakir-Tarihc.2,s.345,46,48.
[332].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.41
[333].Taberî-Tarihc.1,s,67
[334]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.29, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.1 ,s.272,
Taberi-Tarihc.1,s.67,Sâlebî-Araıss.40,Ibn.Esır-Kâmilc.1,s.40
[335].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.28,Tirmizî-Sünenc.5,s,267
[336].ibn.Asâkir-Tarihc.2,s.347
[337].imam-ıÂzam-Fıkh-ıEkbers.14
[338]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.135 Hâkim-Müstedrek c.2,s.323-
324,Ebülfida-Tefsirc.2,s.263,Heysemî-Mecmuazzevaidc.7,s.25
[339].imam-ıÂzam-Fıkh-ıEkbers.14,ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.29
[340]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.135, Hâkim-Müstedrek c.2,s 323-
324,Ebülfida-Tefsirc.2,s.263,Heysemî-Mecmuazzevaidc.7,s.25
[341].Ârâf:172-173
[342].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.135,Hâkim-Müstedrekc.2,s.324,
Ebülfida-Tefsirc.2,s.263,Heysemî-Mecmuazzevaidc.7,s.25
[343].Âl-iİmran:81
[344].Kadılyaz-Eşşifâc.1,s.35
[345].Taberi-Tefsirc.3,s.332,Kadılyaz-Eşşifâc.1,s.35.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/56-58.
[346].Ebû-Nuaym-Delâilünnübüwec.1 ,s.22,Beyhakî-Delâilünnübüvvec.
1 ,s.291, Ebülferec ibn.Cevzi-Elvefa c.2,s.731, Muhyiddin b.Arabî-
Muhadaratütebrarc.1,s.1O4,Zehebî-Tarihulislamc.2,s.374,Hâkimdennaklen
Ebülfida-Tefsirc.2,s.253,Aliyyülmüttakî-Kenzül’ummalc.12,s.471.
[347]. Ebû-Nuaym-Delâilünnübüwe c.1,s.22, Ebülferec İbn.Cevzî-Elvefa
c.2,s.731,Muhyiddinb.Arabî-Muhâdarac.1,s.1O4.
[348]. Ebû Nuaym-Delâil c.1,s.22, Ebülferec İbn.Cevzî-Elvefa c.2,s.731
Muhyiddinb.Arabî-Muhâdarac.1,s.1O4.
[349]. Beyhakî-Delâilünnübüvve c.1,s.29l, Zehebî-Tarihulislam c.2,s.374,
Hâkimden naklen Ebülfida-Tefsir c.2,s.253, Aliyyülmüttakî-Kenzül’ummal
c.12,s.471.
[350]. Ebû Nuaym-Delâil C.1.S.22, Beyhakt-Delâil c.1,s.291, Ebülferec
İbn.Cevzî-Elvefa c.2,s.731, Muhyiddin b.Arabi-Muhâdara c.1,s.1O4, Zehebî-
Tarihulislam c.2,s.374, Hâkimden naklen Ebülfida-Tefsir c.2,s.253, E.bidâye
ven-nihâyec.6,s.64
[351]. Ebû-Nuaym-Delâil c.1 ,s.22, Beyhakî-Delâil c.1 ,s.291, Ebülferec
İbn.Cevzî-Elvefa c.2,s.731, Muhiddin b.Arabî-Muhâdara c.1,s. 104, Zehebî-
Tarihulislam c.2,s.374, Hâkimden naklen Ebülfida-Tefsir c.2,s.253,
Aliyyülmüttakî-Kenzül’ummalc.12,s.471
[352].Beyhakî-Delâilc.1 ,s.27O,Zehebî-Tarihulislamc.2,s.27O,Hâkimden
naklen Ebülfida-Tefsir c.2,s.263, Elbidaye vennihaye C.6.S.64, Diyar Bekri-
Hamisc.1,s.22
[353]. Ebû Nuaym-Delâil c.1,s.22, Muhyiddiin b.Arabî-Muhâdara
c.1,s.1O4, Zehebî-Tarihulislam c.2,s.374, Aliyyülmüttakî-Kenzül’ummal
c.12,s.471,DiyarBekrî-Hamîsc.1,s.22
[354]. Zehebî-Tarihulislam c.1,s.374, Aliyyülmüttakî-Kenzül’ummal
c.12,s.471,Diyar.Bekrî-Hamîsc.1,s.22
[355]. Ebû Nuaym-Delâilünnübüvve c.1,s.22, Ebülferec İbn.Cevzî-Elvefa
c.2,s.731, Muhyiddin b.Arabi-Muhadara c.1,s.104 Zehebî-Tarihulislam
c.2,s.374
[356]. Ebû-Nuaym-Delâilünnübüwe c.1,s.21-23, Beyhakî-Delâilünnübüvve
c.1,s.287-291, Ebülferec İbn.Cevzî-Elvefa c.2,s.729-731, Muhyiddin b.Arabî-
Muhâdaratülebrar c.1,s.100-104, Zehebî-Tarihulislam c.2,s.366-374,
Hakimden nakil Ebülfida-Tefsir c.2,s.252-253, Diyar. Bekri-Tarihulhamîs
c.1,s.22
[357].Dineveri-Kitabulahbars.19,Zehebî-Tarihulislamc.2,s.374
[358]. Dineverî-Kitabulahbar s.18, 19 Ebû Nuaym-Delâil c.1,s.21-23
Beyhakî-Delâil c.1,s.287-291, Ebülferec İbn.Cevzî-Elvefa c.2,s.729-731,
Muhyiddin b.Arabî-Muhâdara c.1,s. 100-104, Zehebî-Tarihulislam c.2,s.374,
HâkimdennaklenEbülfida-Tefsirc.2,s.252-253,Elbidayevennihayec.6,s.64,
Diyar.Bekrî-Hamîsc.1,s.22
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/58-59.
[359]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38-39, Taberî-Tarih c.1,s.84, Mes’üdî-
Murûcuzzehebc.1,s.38
[360]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.33-34, İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.3,s.243,
Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.136, Hâkim-Müstedrek c.1,s.344-345.
Heysemi-Mecmauzzevaidc.8,s.199
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/59-60.
[361].Malik-Muvatta’ c.1,s.1O8, İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.3O, İbn.Ebî-Şeybe-
Musannef c.2,s.15O, Ebu Davud-Sünen c.1,s.274, İbn.Mace-Sünen c.1,s.344,
Darimi-Sünenc.1,s.3O7,Begavi-Mesabihussünnec.1,s.67
[362]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.28,29, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.1,s.299,
Taberi-Tarihc.1,s.79,Salebi-Araiss.48,Deylemi-Firdevsc.3,s.269,Heysemî-
Mecmuazzevaidc.8,s.206
[363]. Ebülmünzir Hişam-Kitabül’esnam s.51, Salebi-Arais s.48, Yâkut-
Mucemülbüldan c.5,s.367, Ebülfida’dan naklen Ebuttayyib-Şifâülgaram c.
1,8.442
[364].Salebi-Araiss.48,ibn.Esir-Kâmilc.1,s.52
[365].ZehebidennaklenEbüttayyib-Şifaülgaramc.1,s.441.
[366].İbnEsirKamilc.1,s.52.
[367]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.42, Salebi-Arais s.48, İbn Esir Kamil c. 1, s.
52.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/60-61.
[368]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.31, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd S.82., Hakim
Müsterek c. 2, s. 544, İbn Asakir Tarih c. 2, s. 351, Ebulfida-Elbidayeye
vennihayec.1,s.78.
[369].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.31,İbnKuteybe-Maarifs.9,Hakimmüstedrek
c.2, s. 544, Ebu Nuaym delail, c.1, s. 21, İBN Asakir Tarih c.2 s. 351, Ebül
FERECİbnCevzi-Elvefac.2s.279,Muhyiddinb.ArabiMuhadaratülebrarc.1
s.102,MirHavend-RavzatussafaTercemes.111.
[370]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.32, İbn Kuteybe-Maarif s.9, Mir Havend-
RavzatussafaTercemes.111.
[371]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.31, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd S.82., , İbn
Kuteybe-Maarifs.9,Hakimmüstedrekc.2,s.544,EbuNuaymdelail,c.1,s.21,
İBN Asakir Tarih c.2 s. 351, Ebül FEREC İbn Cevzi-Elvefa c.2 s. 279,
Muhyiddinb.ArabiMuhadarac.1s.102,Ebulfida-Elbidayeyevennihayec.1,s.
78,A.Aliyyülmuttaki–KenzulummalC.12,s.469.
[372].Beyhaki-Delailünnübüvvec.1s.289,Zehebi-Tarihulislamc,2s.368.
HakimdennaklenEbulfida-Tefsirc.2,s.252,Aliyyülmuttaki–Kenzulummal
C.12,s.468-469.
[373].MirHavend-RavzatussafaTercemes.111.
[374]. İbn Kuteybe-Maarif s.9, Beyhaki-Delailünnübüvve c.1 s. 289,
Zehebi-Tarihulislamc,2s.368,Ebulfida-Tefsirc.2,s.252,Aliyyülmuttaki–
KenzulummalC.12,s.468-469.
[375].Beyhaki-Delailc.1,s.289,Zehebi-Tarihulislamc,2s.368,Ebulfida-
Tefsirc.2,s.252,Aliyyülmuttaki–KenzulummalC.12,s.469.
[376]. İbn Kuteybe-Maarif s.9, Beyhaki-Delail c.1, s. 289, Zehebi-
Tarihulislamc,2s.368,Ebulfida-Tefsirc.2,s.252.
[377].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.35,Taberitarih,c.1,s.63,İbnEsirKamilc.1,
s.39.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/61.
[378].Araf:3,27,35,127,İsra,70,Yâsin:60.
[379].Nisa:1.
[380].Araf:27.
[381]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.435, Buharî-Sahih c.4,s.1O5,
c.5,s.225,Müslim-Sahihc.1,s.184,Tirmizi-Sünenc.1,8.622
[382]. İbn.İshak, İbn.Hişam-Sîre c.4,s.54, İbn.Sa’d-Tabakat c.2,s.143,
Tirmizi-Sünen c.5,s.389, Taberi-Tarih c.3,s.12O, jbn.Kayyım-Zadülmaad
c.2,s.184, İbn.Seyyid-Uyunüleser c.2,s.l78, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.4,s.3O1,ibn.Haldun-Tarihc.2,ks.2,s.45
[383].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.2,s.192,EbûDavud-Sünenc.3,s.318
[384].Necm:3
[385].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.2,s.244Buharî-Sahihc.7,s.125,Müslim-
Sahihc.4,s.2183,Deylemi-Elfirdevsc.2,s.186
[386].Zâriyat:56
[387].Bakare:30-33
[388].Hıcr:28-30
[389].Tîyn:4
[390].Nur:45
[391].Ârâf:172-173
[392].Meryem:1-58
[393]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
ŞİSÂLEYHİSSELÂMŞisAleyhisselâmınSoyu:
ŞisAleyhisselâmınBabası:ÂdemAleyhisselâm,Anneside,Hz.Havvâ‘dır.[1]
ŞisAleyhisselâmınDoğuşu:ÂdemAleyhisselâmın oğluKabil, kardeşiHâbil’i kıskanarak öldürdükten
beşyılsonra[2],Şis(Hibetullâh)Aleyhisselâm[3]doğdu.
Cebrail Aleyhisselâm, Hz. Havva’ya: “Allah, bunu (Şis’i), sana, Hâbil’in
yerineverdi”dedi.[4](Hibetullâh)a:ArabcadaŞes,SüryancadaŞas,İbrancada
Şisdenir.[5]ŞisAleyhisselâm,doğunca,ÂdemAleyhisselâmda:
“Bu, Hibetullâh’dır (Allah’ın Hibesidir) demiş ve Hâbil’den dolayı yemin
etmiştir.[6]
AlınlardanAlınlaraGeçenPeygamberlikNuru:Hz.Havva, Şis’e hâmile olunca, alnında parıldamağa başlayan Nûr, Şis’i
doğurduğuzaman,onunalnınageçmişti.
Âdem Aleyhisselâm, bundan, Şis’in kendisinden sonra, yerini tutacağını
anlamıştı.[7]
ŞisAleyhisselâmınalnındaparlayanPeygamberlikNûr’u,zevcesine,oğlu
Enuş doğduğu zaman da, Enuş‘un alnına, ondan da, oğlu Kaynanın alnına
geçmiş, asırlar boyunca, alından alına geçmiş durmuş ve nihayet,
AbdulmuttalibdenAbdullâh’a,ondanda,MuhammedAleyhisselâmageçipson
temellisahibindekararkılmıştır.[8]
ŞisAleyhisselâmınBazıFaziletleriVePeygamberliği:Şis Aleyhisselâm; ÂdemAleyhisselâmın oğullarının en ulusu, en üstünü,
ÂdemAleyhisselâma,ensevgilisiveona,ençokbenzeyeniidi.[9]
ÂdemAleyhisselâm;vefatındanonbirgünönce[10],ŞisAleyhisselâma:
“Eyoğulcuğum!Sen,bendensonra,Halîfem’sin!”diyerekvazifesinitakva
üzereyürütmesinitavsiyeetti.[11]
Onu,birVasiyetnameileyerineVekilbıraktı.[12]
Bunu,Kabil’denveKabiloğullarındangizlitutmasını,onaemretti.[13]
Gece ve gündüz saatlerini ve hermahlukun, Allâha, hangi saatlerde, ne
gibiibadetleryaptıklarınıbildirdi.
VukubulacakTufanhakkındada,bilgiverdi.[14]
Âdem Aleyhisselâm; Kabil oğullarının zina ve içkiye düştüklerini,
bozulduklarınıgörüncede,ŞisAleyhisselâmınoğullarınada,Kabiloğullarile
evlilikbağlantısıkurmamalarınıtavsiyeetti.[15]
YüceAllah;ÂdemAleyhisselâma,yirmibir[16],ŞisAleyhisselâmada,yirmi
dokuz sahife indirip[17] Şis Aleyhisselâmı, bu elliyi bulan sahifelere göre[18]
hareketveameletmeklemükellefkıldı.[19]
Yüce Allah’ın; Âlâ sûresinin on sekizinci âyetinde andığı Suhufu Ûlâ,
Hibetul-lâhSisb.ÂdemAleyhisselâmileİdrisAleyhisselâm’aindirilmişolan
Sahi-fe’lerdi.[20]
Peygamberlik, Din, İbâdet ve Yüce Allah’ın Hak ve Şeriatlarına göre
hareket,ŞisAleyhisselâm’daveoğullarındabulundu.
Şis Aleyhisselâmın yurdu, Dağın başında; Kabil oğullarının yurdu ise,
vadininaltındaidi.[21]
Şis Aleyhisselâm; Allah’ı, takdis ve tenzihden geri durmaz, kavmına da;
Allah’ınbuyruklarınıyerinegetirmemektensakınmalarını,Allah’ı,her türlü
noksan, eksik sıfatlardan uzak tutmalarını ve dâima iyi işler işlemelerini
emrederdi.
Bununiçin,Şisoğullarıvekadınlarıarasındanedüşmanlık,nekıskançlık
olur, ne kin tutulur, ne suçlama yapılır, ne yalan söylenir, ne de, boş yere
yeminedilirdi.
Onlardan, her hangi biri, yemin etmek istediği zaman, ancak: “Hâbil’in
kanıüzerineyeminolsunki!”derdi.[22]
ÂdemAleyhisselâm’dansonra,oğullarından,Kabe’ninonarımını ilkdefa,
taşlaveçamurlayapanda,ŞisAleyhisselâmidi.[23]
Şis Aleyhisselâm; vefat edinceye kadar, Mekke’de kalmaktan Hacc ve
Umreyapmaktangeridurmadı.[24]
ŞisAleyhisselâmınVefatı:Şis Aleyhisselâm; vefat edeceği sırada, yerine oğlu Enuş‘u bırakıp ona;
Âdem Aleyhisselâmın, tâbut içindeki cesedini, korumasını, Allah’ın
buyruklarınıyerine
getirmemektensakınmasınıvekavmınada,bunuveAllah’agüzelceibâdet
etmeleriniemretmesiniemretti.
OğullarınaBereketduasıyaptı.
Oturdukları mukaddes dağdan inmemeleri, çocuklarının da, oradan
inmelerine engel olmalarını ve lanetlenmiş Kabil’in çocuklarile düşüp
kalkmamalarıhakkındada,Hâbil’inkanıüzerineandverdi.Sonra,vefatetti.[25]OnavegönderilenbütünPeygamberlereselâmolsun!
ŞisAleyhisselâm,vefatettiğizaman,dokuzyüzonikiyaşındaidi.[26]idris
Aleyhisselâmda,ozamanyirmiyaşındabulunuyordu.[27]
Şis Aleyhisselâmın oğlu Enuş, babasının cesedini özel ağaç zamkı ile ve
dar-çıngibikokanağacınkokusuilekokuladı.[28]
Şis Aleyhisselâmın cenaze namazını; oğulları, oğullarının oğulları ile
kızlarıvekızlarınınoğullarıgelipkıldılar.[29]
•••
ÂdemAleyhisselâmınoğullarından,ŞisAleyhisselâmdanbaşkasınınnesli
devam etmeyip kesilmiş, Şis Aleyhisselâm, böylece, Ebülbeşer olan Âdem
Aleyhisselâmla birlikte[30], bütün insanların soylarının varıp dayandığı Soy
direğiol-muştur.[31]
Şis Aleyhisselâmdan sonra, bütün Şis oğullarının nesebleri, Şis
Aleyhisselâ-maulaşmadığıgibi, İdrisAleyhisselâmakadarda,onlardaVahy
vePeygamberlikte,bulunmamıştır.[32]
Rivayete göre: Şis Aleyhisselâm da, Mekke dağlarından Ebû Kubeys
dağındakimağarayagömülenEbeveynininyanınagömülmüştür.[33]
Şis Aleyhisselâmla İdris Aleyhisselâm Arasındaki Soy DireğiAtalar:
ŞisAleyhisselâmdan sonra, oğluEnuş,BabasınınveDedesininvasiyetini
korudu.
Allah’a,engüzelşekildeibadetetti.
Kavminede;Allah’a,güzelşekildeibâdetetmeleriniemretti.[34]
Yeryüzündeilkkezhurmaağacıdiken,Enuşidi.[35]
İlk kez, Sadaka veren ve vermeyi teşvik eden de, o idi.[36] Enuş, vefat
edeceğisırada,bütünoğullarıiçinBereketduasıyaptı.
Onları,oturduklarımukaddesdağlarındanaşağıyainmektenveiçlerinden
hiç bir kimsenin, lanetlenmiş Kabil’in oğullarile düşüp kalkmasınameydan
vermektennehyetti.
OğluKaynan’ıda,yerinebıraktıvekendisiniÂdemAleyhisselâmın,tâbut
içindekicesediilede,ilgilenmeklegörevlendirdi.
Onun yanında namaz kılmalarını ve Allâhı, çokça takdis etmelerini emr
ettiktensonra,vefatetti.
Vefatettiği zaman,dokuzyüzaltmışbeşyaşında idi.[37]Enuş‘unalnında
peygamberlikNuru parıldardı.[38] Hâbil’in katili Kabil de, onun zamanında
öldürülmüştür.[39]
Enuş‘un oğulları ve oğullarının oğulları Kaynan, Mehlâil, Yerd, Uhnuh
(İdris),MettuŞelah ilekadınlarıveonlarınoğulları toplanıpEnuşuncenaze
namazınıkıldılar.
Kaynan;latîf,müttakîveAllah’ıçoktakdisedicibirzatidi.
Kavmim; Allah’a itaat ve güzelce ibadet etmeye, Âdem ve Şis
Aleyhisselamla-rınvasiyetlerinitutmayadavetveteşviketti.[40]
Kaynan’ın alnında da, Peygamberlik Nûr’u, parıldardı.[41] Kaynan, vefat
edeceğisırada,oğullarıiçin,Bereketduasıyaptı.
Aralarından,hiçbirkimsenin,oturduklarımukaddesdağdan,lanetlenmiş
Kabil oğullarının yanına inmemeleri için, onlara, Hâbil’in kanı üzerine-and
verdi.
Yerine,oğluMehlâil’i,bıraktı.[42]
Kaynan,dokuzyüzyirmiyaşındavefatetti.[43]
Kaynanvefatedince;oğullarıveoğullarınınoğullarıMehlâil,Yerd,Mettu
Şe-lah ve lemek ile kadınları ve onların oğulları toplandılar, Kaynan’ın
üzerine,cenazenamazıkıldılar.
••
Mehlâl;zamanındaÂdemoğullarınınSeyyid’iveUlukişisiidi.[44]
Mehlâil; kavmini, Yüce Allah’a ibâdet ve tâata devam ettirdi. Onlara,
Babasınınvasiyetini,yerinegetirtti.
vefatıyaklaştığısıradaMehlâil;oğluYerd’i,kendisinehaleftayinveÂdem
Aley-hisselâmıntâbutunu,onavasiyetetti.[45]
İlimleriöğretti.Âlemdecereyanedecekşeylerihaberverdi.
Âdem Aleyhisselâma indirilmiş olan (Hükümdarların Sırrı) kitabı
Mehlâil’debulunuyordu.[46]
Mehlâil,sekizyüzdoksanbeşyaşındavefatetti.[47]
•
••
Mehlâil’in vefatından sonra, yerine geçen oğluYerd; imanlı, tam amelli,
kendisini,Allah’a ibadetve tâatavermiş,gece,gündüzçokçoknamazkılan
birzatidi.[48]
Kabiloğullarında,ötedenberiiçki,zinadüşkünlüğü[49],hayasızlıkveateşe
tapmakgibitürlükötülüklervardı.
Çeşidçeşidçalgıâletleride,edinmişlerdi.[50]
Kadın, erkek, genç, ihtiyar, sık sık toplanıp davul, düdük, zurna, def
çalarlar,güler,oynarlar,nâraatarlardı.
Hattâ,onlarınseslerini,dağdaoturanŞisoğullarındanbazılarıduyarlardı.
Onların, bumeclislerine, gençlerinden ziyade, yaşlılar, düşkündüler. Günah
olanherkötülüğüişlemektebirleşmişlerdi.
Zaman, uzayınca, Şis oğulları da, aralarında gereğini titizlikle yerine
getiregeldikleriAhdvemîsaklarınıbozdular.[51]
İçlerinden, yüz erkek, oturdukları mukaddes dağlarından inip amuca
oğullarının,neyaptıklarınıgörmekistediler.[52]
Yerdb.Mehlâil,bunu,haberalınca,hemenyanlarınavardı.Onlara“Allah
aşkınayapmayınız!”dedi.
Atalarının bu husustaki vasiyetini ve kendilerinin, Hâbil’in kanı üzerine,
yaptıklarıAnd’ıhatırlattı.[53]
Kendilerine,va’zvenasihattabulunduisede,dinlemediler.[54]OğluUhnuh
(İdrisAleyhisselam),ayağakalkıp:
“İyi biliniz ki: içinizden, kim Babamız Yerd’i, dinlemeyerek dağımızdan
inerse,bizdeonunbirdahadağımızaçıkmasınameydanvermeyiz!”dedi.
Fakat,onlar,yinede,inmektenbaşkasınayanaşmadılar.[55]Dağdan,Kabil
oğullarınınyanınaindiler.
Kabiloğullarınınkadınları,Şisoğullarınıyanlarındatutupbırakmadılar.
Bundan sonra, Şis oğullarından yüz kişilik ikinci bir erkek kafilesi daha
“Kardeşlerimiz,neyapıyorlar?”diyerekdağdan,onlarınyanınaindiler.
Onlarıda,Kabiloğullarınınkadınlarıtutupbırakmadılar.
Dahasonra,bütünŞisoğulları,dağdan,onlarınyanınaindiler.
Azgınlıkveonlarlaevlilikyapıldı,birbirlerinekarıştılar.
Kabiloğulları,yeryüzünüdolduracakkadarçoğaldılar.
Fakat,Tufandahepsiboğulupyokoldular.[56]
Yerdb.Mehlâil,vefatedeceğisırada,oğullarıiçin,Bereketduasıyaptı.
Onları;oturduklarımukaddesdağdanaşağıyainmektennehyetti.
“Siz,herhalde,ergeçaşağıyereineceksinizdir.
İçinizden, hanginiz, en son inecek olursa, AtamızÂdem’in, içinde cesedi
bulunan tâbutunu, indirsin. Sonra da, bize tavsiye edildiği gibi, onu, arzın
ortasınayerleştirsin.”dedi.
Oğlu Uhnuh’u (İdris Aleyhiselâmı) yerine bırakıp Kenz mağarasında
namazkılmaktanayrılmamasını,onaemretti.
Yerdb.Mehlâil,vefatettiğizaman,dokuzyüzaltmışikiyaşındaidi.
Yerdb.Mehlâil,vefatedince,oğullarıveoğullarınınoğullarıUhnuh,Mettu
Şe-lah, Lemek ve Nuh Aleyhisselâmlar toplandılar. Babalarının üzerine,
cenazenamazıkıldılar.[57]
Âdem Oğulları Arasında Putperestlik Ne Zaman Ve NasılBaşladı?
Rivayete göre: Kabil, kardeşi Hâbil’i öldürünce, Babası Âdem
Aleyhisselâm-dankorkarakYemen’ekaçtı.
Şeytan,ona:
“Hâbil’in kurbanını ateşin yakması ve kurbanının kabul olunması, onun,
ateşehizmetveibadetetmesiyüzündendi.
Sende,öyleyap!”diyetelkindebulundu.
Bununüzerine,Kabil,birateşeviyapıpiçindeateşyakarakonatapmağa
başladı.[58]
Put, ağaçtan veya altun veya gümüşten insan şeklinde yapılırsa, ona:
Sanem,taştanyapılırsa,onada,Vesendenir.[59]
Şis oğulları, önceleri gelir, Âdem Aleyhisselâmın Nevz veya Bevz
dağındaki mağarada bulunan cesedini, ziyaret eder ve ona, tazimde
bulunurlar,kendisiiçin,Allâhdanrahmetdilerlerdi.[60]
Kabilb.Âdemoğullarındanbiradam:
“Ey Kabil oğulları! Şis oğulları, Âdemin cesedinin çevresinde dönüp
dolaşarakonatazimdebulunuyorlar.
Sizinise,böylebirşeyinizyok!”dedi,veonlariçinbirputyonttu.Tarihde
ilkputyapanadam,bu,oldu.[61]
Kur’an-ıkerimdeVedd,Süva’,Yağus,YaukveNesrdiyeadlarıanılanput-
lar[62], rivayete göre: Âdem Aleyhisselâmın oğulları[63] veya oğullarının
oğullarıidiler.[64]
Bunlar,iyiamellikişilerdi.[65]Halk,bunlarauyarlardı.[66]
Süva’ın,ŞisAleyhisselâmınoğluolduğu,Yağus,YaukveNesr’inde,Süva’ın
oğullarıolduklarıda,rivayetedilir.[67]
Bunlar,öldüklerizaman,adamları:
“Kâşke, onların suretlerini, bize bir yapan olsaydı da, kendilerini
hatırladıkça,bizi,ibadeteteşviketmişolurdu.”dediler.[68]
Onlara,yakınları,çokağladılar.Kabiloğullarındanbiradam:
“Ey kavmim![69] Ben, can vermeye güç yetiremem amma, size, onların
suretlerinegörebeştaneputyapsam,yontsamolmazmı?”dedi.
Onlarda:“Olur!”dediler.
Bunun üzerine, Kabil oğullarının put yapıcısı, onlar için, Vedd, Süva’,
Yağus,YaukveNesr’insuretlerinegörebeştaneputyonttu,dikti.
Adlarınaputdikilenlerinkardeşleri,amucalarıveamucaoğullarıgelipbu
putlarınçevrelerindekoşarakdolaşırlarveonlaratazimdebulunurlardı.
Oasır,böylecegeçti.
Yerdb.Mehlâil b.Kaynan b.Enuş, b.Şis, b.Âdemzamanındada,böyle
yapıldı.[70]
Bazıkîmseter,İslâmiyettendöndü.[71]
İkinci asır gelince, bu putlara, ilk çağdakinden daha çok tazimde
bulundular.
Üçüncüasırgelince:
“Bizden öncekilerin şu putlara tazimleri, ancak, Allah katında, şefaat
etmeleriniumdukları içindi!”diyerekonlara tapmağabaşladılar,küfürlerini
artırdılar.
Bununüzerine,YüceAllah,onlaraİdrisAleyhisselâmı,Peygamberolarak
gönderdi.
İdrisAleyhisselâm,onları,putlaratapmaktanmenveYüceAllâhaibadete
davetetti.[72]
Fakat,onlar,İdrisAleyhisselâmı,yalanladılar.YüceAllahda,onu,yüksek
birMakamakaldırdı.
Putperestlik, Nuh Aleyhisselâmın zamanına kadar artmakta devam etti.
Yüce Allah, Nuh Aleyhisselâmı, Peygamber gönderdi. Nuh Aleyhisselâm,
onları, Yüce Allâha ibadete, uzun zaman davet etti. Fakat, onlar, Nuh
Aleyhisselâmakarşıkoydularvekendisini,yalanladılar.[73]
Nuh Aleyhisselâm, onlarla başa çıkamayınca, kendisini ve yanındaki
Mü‘min-leri,onlardankurtarmasıiçin,Allah’aduaetti.(70)
YüceAllah da, onları, Tufan suyunda boğdu.[74] Tufan suları, Nevz veya
Bevz dağından beş putu sürükleyip yere indirdi. Suların, şiddetli akışları,
onları,ülkedenülkeyesürükledi.Nihayet,Cüddetoprağınaattı.Sonra,sular,
çekildi.
Esenrüzgârlar,putlarınüzerinetoprakyığdı.[75]
[1]. İbn.İshak, İbn.Hişam-Sîre c.1,s.3, İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.39, Belâzürî-
Ensabüleşraf c.1,s.3, İbn.Kuteybe-Maarif s.10, Dineverî-Kitabülahbar s.1,
Yâkubî-Tarihc.1,s.8,Taberî-Tarihc.1,s.76.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/67.
[2].Taberî-Tarihc.1,s.76,Sâlebî-Arâiss.47,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.47
[3]. İkiz olarak değil, yalnız olarak (Mir Hâvend-Ravzatussafa. Terceme
s.115)
[4]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.37, Taberî-Tarih c.1,s.76, Sâlebî-Arâis s.47
İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.354
[5]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.37, Taberi-Tarih c.1,s.76, İbn.Asâkir-Tarih
c.6,s,354
[6].Belâzürî-Ensabüleşrafc.1,s.3
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/67.
[7].Mes’ûdî-Murûcuzzehebc.1,s.37
[8].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.38-39
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/67-68.
[9]. ibn.Kuteybe-Maarif s.10, Yâkubî-Tarih c.1,s.7, Mir Hâvend-Ravzat
Tercemes.115
[10].Taberî-Tarihc.1,s.79,Salebî-Arâiss.47,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.49
[11].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.359
[12].Taberî-Tarihc.1,5.79,Mesûdî-Murucuzzehebc.1,s.49
[13].Taberî-Tarihc.1,s.79,Sâlebî-Arâiss.47,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.49
[14]. Taberî-Tarih c.1 ,s.76, Sâlebî-Arais s.47, İbn.Esîr-Kâmil c.1 ,s.47
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1 ,s.98,MirHâvend-RevzatussafaTercemes.
115
[15]. İbn.Sa’d Tabakat c.1,s.39, Taberî-Tarih c.1,s.84, İbnünnedûn-Fihrist
s.39
[16].Onsahifeindirildiğirivayetide,vardır.(Taberî-Tarihc.1,s.161,Ebû
Nuaym-Hilyetülevliya c. 1 ,s. 167, Zemahşerî-Keşşaf c.4,s.245, Sâlebî-Arâis
s.100, Fahrurrazî-Tefsir c.31,s.15O, İbn.Asakir Tarih c.6,s.357, Ebüssuud-
Tefsirc.9,s.143-Aliyyülmüttakî-KenzürUmmalc.16,s.132)
Taberî-Tarih c.1,s.75, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.40, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.47
[17]. Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.4O, Ahbaruzzeman s.86. ibn Nedîm-
Fihrists.39
[18].İbn.Kuteybe-Maarifs.10,Taberî-Tarihc.1,s.76,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.47,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.99
[19].Taberî-Tarihc.l,s.81,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.54
[20].Taberî-Tarihc.1,s.86
[21].Mes’ûdî-Ahbaruzzemans.86
[22].Yâkubî-Tarihc.1,s.8
[23]. lbn.Kuteybe-Maarifs.10, Taberî-Tarihc.1,s.81, İbn.Esîr-Kamilc.1,s.54,
MirHâvend-Ravzatussafatercemes.115
[24].Taberî-Tarihc.1,s.81,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.54
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/68-69.
[25].Yâkubî-Tarihc.1,s.8
[26]. Ibn.Kuteybe-Maarif s.10, Yâkubi-Tarih c.1,s.8, Mes’ûdî-
Murûcuzzehebc.1,s.39,İbn.Asakir-tarihc.6,s.36O,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.54
[27].ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.359-360
[28].ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.260
[29].Yâkubî-Tarihc.1,s.8,Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.86
[30]. Taberî-Tarih c.1,s.76,83, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.56, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.1,s.98
[31]. ibn.Kuteybe-Maarif s.10, Taberî Tarih c.1 ,s.76, İbn.Esîr-Kâmil c.1
,s.47-4§,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.98
[32].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.87
[33].Zehebî‘dannaklenEbüttayıb.-Şifâülgaramc.1,s.442
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/69-70.
[34].Yakubî-Tarihc.ı,s.8.
[35].Süheylî-Ravdulünüfc.1,s.81,MirHâvend-Ravzatussafatercemes.117
[36].Mîrhand-RayzatussafaTercemesis.117.
[37].Yâkubî-Tarihc.1,s.8-9
[38].Me’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.38
[39].Yâkubî-Tarihc.1,s.8,Mesûdî-Murucuzzehebc.1,s.39.
[40].Yâkubî-TarihC.1.S.9
[41].Mes’ûdî-MurucuzzehebC.1.S.39
[42].Yâkubî-Tarihc.1,s.9,Dineverî-Elahbars.1
[43].Yâkubî-Tarihc.1,s.9,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.39
[44].Dineverî-Kitabül’ahbars.1
[45].Yâkub-ıTarihc.1,s.10
[46].Mes’ûdîAhbaruzzamans.87
[47].Yâkubî-Tarihc.1,s.10,Mes’üdî-Ahbaruzzamans.87
[48].Yâkubî-Tarihc.1,s.10
[49].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.38,Taberî-Tarihc.l.s.84,Salebi-Araiss.47
[50].Sâlebî-Arâiss.47
[51].Yâkubî-Tarihc.1,s.10-11
[52].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.39,Yâkubî-Tarihc.1,s.11,Taberî-Tarihc.1,s.84
[53].Yâkubî-Tarihc.1,s.11
[54].Taberî-Tarihc.1,s.83,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.57
[55].Yâkubî-Tarihc.1,s.11
[56].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.39,Taberî-Tarihc.1,s.84
[57].Yâkubî-Tarihc.1,s.11
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/70-73.
[58].Taberî-Tarih c.1,s.82, Sâlebî-Arais s.47, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra
c.1,s.36
[59].EbülmünzirHişam-Kitüblasnams.53
[60].EbülmünzirHişam-Kitabülasnams.50
[61]. Ebülmünzir Hişam-Kitabülasnam s.51, Yâkut-Mûcemülbüldan
c.5,s.367
[62].Nuh:23
[63].Ebülfida-Tefsirc.4,s.426,Diyar.Bakrî-Hamisc.2,s.97
[64].Taberî-Tefsirc.23,s.99
[65]. Ebülmünzir Hişam-Kitabülasnam s.51, Taberî-Tefsir c.29,s.99,
Ebülferecİbnülcevzî-Tabsırac.1,s.35
[66].Taberî-Tefsirc.29,s.99
[67].Zürkam-MevahibüttedünniyeŞerhic.2,s.348
[68].Taberî-Tefsirc.29,s.99
[69].Taberî-Tefsirc.29,s.99,Ebülferecİbn.cevzî-Tabsırac.1,s.35
[70]. Ebülmünzir Hişam-Kitabülasnam s.51-52, Yâkut-Mûcemülbüldan
c.5,s.367
[71]. Ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.39, Taberî-Tarih c.l,s.85, Ibn.Esfr-KâmıY
c.t,s.29
[72]. Ebülmünzir Hişam-Kitabülasnam s.52, Ebülferce-Tabsıra c.1,s.35,
Yâkit-Mucemülbüldanc.5,s.367
[73]. Ebülmünzir Hişam-Kitabülasnam s.52-53, Yâkut-Mücemülbüldan
c.5,s.36770)Şuarâ:118
[74].Nuh:25
[75]. Ebülmünzir Hişam-Kitabülasnam s.53, Yâkut-Mucemülbüldan
c.5,s.367
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/73-75.
İDRİSALEYHİSSELÂMİdrisAleyhisselâmınSoyu:
İdris (Ahnuh veya Unhuh veya Hanuh) b.Yerd (yahud Yarid)b.Mehlâil
b.Kaynarı(yahudKaynen)b.Enuş,b.Şis,b.ÂdemAleyhisselâm.[1]
İdrisAleyhisselâmaİdrisDenilmesininSebebi:idris Aleyhisselâma; Yüce Allâhın kitabından ve İslam Dininin
Sünnetinden[2],Kitaplardan,ÂdemveŞisAleyhisselamlarınSahifelerinden[3]
çokçokdersyaptığıiçin[4]İdrisadıverildiğirivayetedilir.[5]
İdrisAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:
İdris Aleyhisselâm; beyaz tenli[6], uzun boylu, büyük karınlı, geniş
göğüslü[7],
kabaSakallı,İrikemikli,güzelyüzlüİdi.[8]
Yürürken,adımını,kısaatar[9],önünebakardı.[10]
Vücudu,azkıllı,başı,çoksaçlıidi.Vücudunda,yaratılıştanbeyazbirnokta
vardı.[11]Sesi,incevekonuşmasımülayimdi.[12]
İdrisAleyhisselâmınÖzelliklerindenBazıları:
İdrisAleyhisselâm;ÂdemAleyhisselâmdansonra[13],kalemle ilkkezyazı
yazan[14],
İlkkezyıldızlarvehisabilminigözdengeçirenzatidi.[15]
Geçmişdevirlerinbütünilimlerikendisindetoplanmıştı.[16]
Bütün ilimler kendisine öğretilmiş, Şis Aleyhisselâmdan sonra hiç
kimseyegizliilimlerinMushafıdaonateslimedilmişti.[17]
Kendisiterziidi..[18]
İlk kez, iğne ile dikiş diken[19], ilk kez elbise dikip giyen de İdris
Aleyhisselâmdı.
Halbuki,ondanöncekiinsanlar,hayvanlarınderilerinigiyerlerdi[20]
Babası Yerd b. Mehlâil, İdris Aleyhisselâmı yerine bıraktığı ve kavmin
oturduklarımukaddesdağdan ,Kabil oğullarının yanına inmemeleri için[21]
yaptığı va’z ve nasihata kulak asamadıkları zaman[22] İdris Aleyhisselâm,
ayağakalkıponlara:
“İyi biliniz ki: içinizden kim Babamız Yerd’i , dinlemeyerek dağımızdan
inerse, biz, onun bir daha dağaımıza çıkmasına meydan bırakmayacağız!”
demiş, fakat onlar, dağdan inmekten başkasına yanaşmamışlar, inecekleri
yereinmişler,Kabiloğullarınınkadınlarıiledüşüpkalkmışlardır.[23]
İdris Aleyhisselâm, çok ibadet edici bir zat idi. Kendisinin, bir günde
yükselen ameline, zamanındakiÂdemoğullarını bir ayda yükselen amelleri
denkgelmezdi.[24]
İdrisAleyhisselâmınPeygamberliği,MücadeleVeMücâhedesi:
Âdem,ŞisAleyhisselâmlardansonra[25], İdrisAleyhisselâma ,YüceAllah
tarafındanpeygamberlikverildi.[26]
Vekendisineotuzsahifeindirildi.[27]
İdris Aleyhisselâm; kavmini, putlara tapmaktan men ve yüce Allaha
ibadetedavetetti.
Fakat,onlar,onu,yalanladılar.[28]
İdrisAleyhisselâm;Şis oğullarındanolankavmimyanına çağırıp onlara,
öğütler vermiş, Yüce Allâha itaat, Şeytana ise, isyan etmelerini ve Kabil
oğullarıiledüşüpkalkmamalarınıemretmişisede,onlar,dinlememişler[29],
Kabiloğullarınınyanına,birbiriardınca,kafilekafileinmeğebaşlamışlar[30],
İdrisAleyhisselâmındâvetine,ancak,binkişiicabetetmiştir.[31]
İdris Aleyhisselâm, ilk kez, Allah yolunda Kabil oğulları ile savaşmış,
onlardanesirleralıpâzadetmiştir.
İdris Aleyhisselâm; göğe yükseltilmeden önce, oğlu Mettu Şelah’ı,
kendisineHalefveEvhalkınaVasitayinetti.
Yüce Allah’ın; Kabil oğullarını, onlarla düşüp kalkanları ve onlara meyi
edenleriazabauğratacağınıbildirdivekendilerini,onlarladüşüpkalkmaktan
nehyetti.[32]
Allâhaibadetteİhlaslıolmalarını,doğrulukveyakînüzereameletmelerini
tavsiyeetti.[33]
Bundansonra,YüceAllah,İdrisAleyhisselâmı,pekyücebiryerekaldırıp
yükseltti.[34]
Ozaman,kendisi,yüzaltmışbeşyaşındaidi.[35]Onavegönderilenbütün
PeygamberlereSelâmolsun![36]
CehennemVeCennetinİdrisAleyhisselâmaGösterilişi:Hz.ÜmmüSeleme’nin,bildirdiğinegöre:
İdris Aleyhisselâm, Ölüm Meleğinin dostu idi. O’ndan, Cennet’i ve
Cehennem’i,kendisinegöstermesiniistedi.
Oda,onu,yükseltti.
İdris Aleyhisselâm, Cehennem’i görünce, ondan korktu. Az kalsın
bayılacaktı.
ÖlümMeleği,onunüzerinekanadınıgerip:
“Gördünonu,değilmi?”dedi.
İdrisAleyhisselâm:
“Evet!Bugünekadar,onu,hiçgörmemiştim!”dedi.
Ölüm Meleği, Cennet’i görünceye kadar onu götürüp Cennet’e girdi ve
jdrisAleyhisselâma:
“Cennet’ide,gördündeğilmi?”dedi.İdrisAleyhisselâm:
“Evet!Vallahi,burası,Cennet’tir!”dedi.
ÖlümMeleği:
“Haydi,gördüğünegit!”dedi.
idrisAleyhisselâm:
“Nereyegideyim?”diyesordu.
ÖlümMeleği:
“Neredeolmakistersen,orayagit!”dedi.
İdrisAleyhisselâm:
“Hayır!Vallahi,ben,orayagirdiktensonra,çıkmam!”dedi.
ÖlümMeleğine:
“Sen,onu,orayakoyma!
orayagirince,hiçkimseiçin,birdahaoradançıkmakyoktur!”denildi.[37]
Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâmın Mîrac GecesindeİdrisAleyhisselâmlaSelamlaşması:
Peygamberimiz Aleyhisselâm, Miraç gecesinde, Cebrail Aleyhisselâmla
birlikte dördüncü kat göğe yükseldiği zaman, orada, İdris Aleyhisselâmla
karşılaştı.
CebrailAleyhisselâma:
“Kimbu?”diyesordu.[38]
CebrailAleyhisselâm:
“Bu,İdris(Aleyhisselâm)dır!Selâmverona!”dedi.
Peygamberimiz,selâmverdi.
Oda,peygamberimizinselâmınamukabeleettiktensonra:
“Hoşgeldin,safageldinsâlihkardeş,sâlihPeygamber!”dedivehayırdua
etti.[39]
İdris Aleyhisselâmla Nuh Aleyhisselâm Arasındaki Soy DireğiAtalar:
İdris Aleyhisselâmdan sonra, oğlu Mettu Şelah; Yüce Allâha ibadet ve
tâatadevametti.[40]
Kendisi;atabinipsavaşmaktaBabasınıörnekedinen[41]veAllâhatâatve
ibadetolangünlükamellerindede,BabaveAtalarınınyolunututanmübarek
birZatidi.[42]
Alnındapeygamberliknuruparıldardı.[43]
MettuŞelah,vefatedeceği sırada,oğluLemek’i, yerinebıraktıveAllah’a
tâatveahidlerikorumakgibiAtalarının,kendisinetavsiyeetmişolduklarıve
kendisininde,yerinegetirmişolduğuşeylerionada,tavsiyeettivedokuzyüz
onyediyaşındavefatetti.[44]
Lemekb.MettuŞelahda,Allâhaibâdetvetâatadevametti.[45]
Kavmim,öğütlediveonları,Kabiloğulllarıiledüşüpkalkmaktannehyetti.
Kavmiise,Lemek’insözünüdinlemediler.Hepsi,oturduklarıdağdan,Kabil
oğullarınınyanınaindiler.[46]
Şisoğulları,Kabiloğullarınınkızlarıiledüşüpkalktıklarızaman,Cebâbire
diyeanılanZorbalardoğduveçoğaldı.
Lemek;ölümdöşeğinedüştüğüzaman,oğluNuhAleyhisselâmlatorunları
Sam,HamveYâfes’iveonlarınkadınlarınıyanınaçağırdı.
Dağda,Şisoğullarındansekizcandanbaşkakimsekalmamış,hepsi,Kabil
oğullarınınyanınagitmişlerdi.
Lemek, yanına gelenler için, Bereket duası yaptı ve ağladı: “Demek,
Cinsimizden,şusekizcandanbaşkakimsekalmamış!
Âdem ve Havva’yı yaratan, sonra, o ikisinden çocuklarını çoğaltan
Allâh’dandilerimki:sizi,şukötükadınhastalığındankorusun!
Çocuklarınızı,yeryüzünüdolduracakkadarçoğaltsın!
Size,AtamızÂdeminbereketiniversin!
OğullarınızaHükümdarlıknasîbetsin![47]
EyNuh!Bildiğingibi,şuracıkta,bizdenbaşkakimsekalmamıştır.
Sakınbundanürkmeveşugünahkârkavminardınadüşme![48]
Öldüğümzaman,beni,Kenzmağarasınıniçinekoy!
Allah,Gemiyebinmeniirâdebuyurduğuzaman,BabamızÂdeminCesedini
de,yükleveGemideninerkende,yanındaindir.
Onu,Gemide,üstkatınortasınakoy.
Senveoğulların,Gemininşarktarafındabulununuz.
Kadınınveoğullarında,geminingarptarafındabulunsunlar.
Fakat,Âdemincesedi,aranızdabulunmalıdır.
Nesizkadınlarınıza tecavüzedeceksiniz,nede,kadınlarınızsize tecavüz
edecekler.
Gemidençıkıncayakadaronlarlabirlikteyemeyeceksiniz, içmeyeceksiniz
veonlarayaklaşmayacaksınız.
Tufan,çekilipgittiğivesiz,Gemiden,yeryüzüneçıktığınızzaman,Âdemin
cesediyanındanamazkıl!
Sonra,büyükoğlunŞam’avasiyetet:
Âdemincesedinigötürüpyeryüzününortasına,üstününekoysun.
Oğullarındanbirisinide,kendisininyanındabulunduruponunbakımı ile
vazifelendirsin.
Hayatını,Allahiçinvakfetsin.Nebirkadınlaevlensin,nebirevyapsın.Ne
birkandöksün,neyürüyenlerden,nedeuçanlardanbirisinebiryaklaşımla
yaklaşsın!
Hiç şüphesiz, Allah, Meleklerinden bir Meleği gönderir, yer yüzünün
ortasını,üstününü,onagösterirveonunlaüsniyeteder!”dedi.
Lemek, vefat edince, Nuh Aleyhisselamla oğulları, onun üzerine cenaze
namazıkıldılar.
Lemek,vefatettiğizaman,yediyüzyetmişyediyaşındaidi.[49]
[1]. ibn.Hişam-Sîrec.l,s.3, ibn.Sa’d-Tabakatc.l,s.54,Belâzürî-Ensabüleşraf
c.l,s.3, ibn.Kuteybe-Maarifs.10,Yâkubî-Tarihc.l,s.8-11,Taberî-Tarihc.l,s.82,
Sâlebî-Araiss.49,İbn.Esîr-Kâmilc.l,s.54-55.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/79.
[2].İbn.Kuteybe-Maarifs.10,Mes’udî-Ahbaruzzamans.54.
[3].Şâlebî-Araiss.49.
[4]. İbn.Kuteybe-Maarif s. 10, Dineverî-Elahbar s.l, Mes’ûdî-
Ahbaruzzamans.54,Sâlebî-Araiss.49.
[5]. ibn. Kuteybe-Maarif s.10, Dineveri-Elahbar s.l, Mes’udî-
Ahbaruzzamans.54,Sâlebî-Araiss.49.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/79.
[6].Hâkim-Müstedrekc.2,s.549.
[7].ibn.Kuteybe-Maarifs.10,Hâkim-Müstedrekc.2,s.549.
[8].MîrHaâvend-Ravza.Tercemes.121.
[9].ibn.Kuteybe-Maarifs.10.
[10].MirHavend-RavzatussafaTerceme5121.
[11].ibn.Kuteybe-Maarifs.10,Hâkim-Müstedrekc.2,s.549.
[12].ibn.Kuteybe-Maarifc.10.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/79.
[13].ibn.Abd-iRabbih-lkdülferidc.4,s.157.
[14].ibn.Hişam-Sîrec.l,s.3,ibn.Kuteybe-Maarifs.10,Yâkubî-Tarihc.l,s.11,
Taberî-tarihc.İ,s.86, ibn.Abd-iRabbih-lkdülferidc.4,s.157,Sâlebî-Araiss.49,
Deylemî-Firdevsc.1,s.32,İbn.Esîr-Kâmilc.l,s.59,Ebulfida-Elbidayevennihaye
c.1,s.99.
[15].Sâlebî-Araiss.49,İbn.Esîr-Kâmilc.l,s.59.
[16].Taberî-tarihc.1,s.86,İbn.Esîr-Kâmilc.l,s.60.
[17].Mes’Udi-Ahbaruzzamans.54.
[18].Hâkim-Müstedrekc.2,s.596.
[19].Mes’Udi-Murucuzzehebc.1,s.40.
[20].İbn.Kuteybe-Maarifs.10.
[21].Yâkubî-Tarihc.l,s.11.
[22].Taberî-tarihc.1,s.83,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.57.
[23].Yâkubî-Tarihc.l,s.11.
[24].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.40,Sâlebî-Araiss.50.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/79-80.
[25].Ebulfida-Elbidayevennihayec.1,s.99.
[26]. Meryem:56, İbn Hişam sire c.1, s. 3, ibn.Kuteybe-Maarif s.10,
Yâkubî-Tarihc.l,s. 11,Dineveri-El’ahbars.1,Taberî-TarihC.1.S.85,Mes’Udi-
Ahbaruzzamans.54,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.59,Ebulfida-Elbidayevennihayec.1,
s.99.
[27]. ibn.Kuteybe-Maarif s.10, Taberî-Tarih C.1.S.86, Mes’ Udi-
Murucuzzehebc.1,s.40.
İbnünnedim-Fihrists.39,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.60.
[28].EbülmünzirHişam-Kitabulesnams.52,Yakut-Mucemülbüldenc.5,s.
367.
[29].Taberî-tarihc.İ,s.85,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.59.
[30].Taberî-TarihC.1.S.85.
[31].ibn.Kuteybe-Maarifs.10.
[32].Taberî-Tarihc.1,s.85,86,87,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.59-62.
[33].Yâkubî-Tarihc.1,s.11.
[34].Meryem:57.
[35].İbn.Habîb-Kitabülmuhabbers.3.
[36]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:1/80-81.
[37].Deylemî-Firdevsc.1,s.224-225
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/81-82.
[38].ibn.İshak,İbn.Hişam-Sîrec.2,s.48,Buharî-Sahihc.4,s.1O7
[39].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.4,s.2O9,Buharî-Sahihc.4,s.1O7
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/82.
[40].Yâkubî-Tarihc.1,s.12
[41].Taberî-Tarihc.1,s.86-87,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.62
[42].Taberî-Tarihc.1,s.87
[43].Mes’ûdî-Murûcuzzehebc.1,s.4O
[44].Taberî-Tarihc.1,s.87
[45].Yâkubî-Tarihc.1,s.12
[46].Taberî-Tarihc.1,s.87,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.62
[47].Yâkubî-Tarihc.1,s.12-13
[48].Taberî-Tarihc.1,s.87,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.63
[49].Yâkubî-Tarihc.1,s.13
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/82-84.
NUHALEYHİSSELÂMNuhAleyhisselâmınSoyu:
Nuh b.Lemek (veya Lemk), b.Mettu Şelah, b.Ahnuh (veya Uhnuh) (Yani
İdris Aleyhisselâm), b.Yerd (veya Yarid), b.Mehlâil, b.Kayn (veya Kaynarı),
b.Enuş,b.Şis,b.ÂdemAleyhisselâm.[1]
NuhAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:
Nuh Aleyhisselâm; uzun boylu[2], esmer, ince tenli, uzunca başlı, büyük
gözlü,uzunveenlisakallı,irivücudluidi.
Kendisininkollarıvebacaklarıince,uyluklarıetliidi.[3]
NuhAleyhisselâmınKavminePeygamberOlarakGönderilişi:
NuhAleyhisselâmınmeskeniIraktaidi.[4]
Vedd, Süva’, Yağus, Yauk ve Nesr diye anılan putlara[5] tapan kavmini,
başlarına gelecek azapla korkutmak, bir olan Allah’a ibadete davet etmek
üzre,Peygamberolarakgönderildi.[6]
Onlara:
“…Eykavmim!Allâhaibadetediniz!
Sizin,Ondanbaşkahiçbirİlâhınızyoktur!.[7]
“Şüphesizki,ben,sizi,Allanınazabındanapaçıkkorkutan’im.
Allah’danbaşkasınatapmayınız.
Ben,sizinbaşınızaacıklıbirazabıngelipçatmasındankorkuyorum!”dedi.[8]
Kavmindenilerigelenler:
“Biz,seni,hiçşüphesiz,apaçıkbirsapkınlıkiçindegörüyoruz!”dediler.
NuhAleyhisselâm:
“Eykavmim!Bendehiçbirsapkınlıkyoktur.
Fakat,ben,ÂlemlerinRabb’ıtarafındangönderilmişbirPeygamberim!
Size,Rabb’ımınVahyettiklerini,tebliğediyorum.
Siziniyiliğiniziistiyorum.
Ben,sizinbilmediklerinizide,Allâhdan(gelenVahyile)biliyorum.
Size, o korkunç akıbeti haber vermek için, korunmanız için ve belki,
böylelikle rahmete kavuşturulmanız için, kendinizden bir adam vâsıtasile
Rabb’ınızdan,sizebirihtargeldidiyeşaşıyormusunuz?!”dedi.[9]
“Biz,seni,kendimizgibibirinsandanbaşkaolarakgörmüyoruz.
Basit, ve zahirî görüşe uyan en aşağı tabakalarımızdan başkasının sana
tâbiolduğunuda,görmüyoruz.
Sizin,bizekarşıbirüstünlüğünüzüde,göremiyoruz.Bilakis,siziyalancılar
sanıyoruz!”dediler.NuhAleyhisselâm:“Yaben,Rabb’ımdangelenapaçıkbir
Burhanüzerindeisem?
O, bana, Kendi katından bir Rahmet vermiş de, bunlar, siz (in
gözlerinizdengizlibırakılmışsa?
Söyleyiniz bana, ey kavmim! Sizi, istemediğiniz halde, ona zorlayacak
mıyız?
Ey kavmim! Bundan (bu tebliğlerimden) dolayı, sizden hiç bir mal
istemiyorum.
Benimmükâfatım,Allâhdanbaşkasınaaiddeğildir.
Ben,imanedenleri,tardedicide,değilim!
Çünki,onlar,muhakkakki,Rabblarına,kavuşanlardır.
Ben,sizi,ancakcahillikedenbirkavmgörüyorum!
Eykavmim!Ben,onlarıkovarsam,Allâhdan(Allâhınazabından)beni,kim
kur-tarabilir?Bana,kimyardımedebilirhiçdüşünmezmisiniz?!
Ben,size(Allâhınhazineleri,benimyanımdadır!)demiyorum.
Ben,gaybıda,bilmem!
Ben(hakikattabirMelek’im!)de,demiyorum.
Bununla beraber, gözlerinizin hor gördüğü o kimseler hakkında (Allah,
onlaraaslahayrvermeyecektir)de,diyemem!
Onlarınözlerindekini,ençokbilen,Allâh’dır.
Aksitakdirde,hiçşüphesiz,ben,zâlimlerdenolmuşolurum!”dedi.
“EyNuh!Doğrusu,sen,bizimleuğraştındurdun!
Bizimleuğraşmandaaşırıda,gittin!
Eğer,sen,doğruculardanisen,bizitehdidedipdurduğunşeyihaydigetir
bize!”dediler.
Nuh(Aleyhisselâm):
“Onu-dilerse-size,ancak,Allah,getirir.
Siz,Allah’ı,bundanâcizbırakabilecekdeğilsiniz.
Eğer, Allah, sizi helak etmek dilemişse, ben, sizin iyiliğinizi arzu etmiş
olsambile,buhayrhâhlığım,sizehiçbiryararvermez.
O,sizinRabb’ınızdırvenihayet,Onadöndürüleceksiniz.’[10]
Ben(gelecektehlikelerle)korkutandanbaşkabirkimsedeğilim.!”dedi.
“EyNuh!Sen,(budediğinden)vazgeçmezsen,muhakkak,taşlanmışlardan
olacaksın!”dediler.[11]
Nuh(Aleyhisselâm):
“Eykavmim!Benim,aranızdaduruşum,Allah’ınâyetleriileöğütverişim,
sizeağırgeliyorsa,(nediyeyim)ben,ancak,Allah’adayanıpgüvenmişimdir.
Siz ve ortaklarınız da, artık, toplanıp ne yapacağınızı kararlaştırınız. Bu
yapacağınız, size, sonradan hiç bir tasa vermesin! Hattâ, bana, möhlet de,
vermeyiniz.
Eğer, (benim öğütlerimden) yüz çeviriyorsanız, ben, sizden (zâten bu
hususta)hiçbirmükâfatistemedim.
Benimmükâfatım,Allah’danbaşkasınaâiddeğildir.
Ben(Onunhükmüneboyuneğen)Müslümanlardanolmaklaemrolundum”
dedi.[12]
Kavmi,onu,yalanladılar.[13]
Kâfirlerdenbirtakımları:
“Bu,sizingibibirinsandanbaşka(birşey)değildir.
O,sizekarşıüstünlüksağlamakistiyor.
Eğer, Allah, (Peygamber göndermek) dileseydi, elbette, bize Melekler
indirirdi.
Biz,öncekiAtalarımızdan,bunu(AllâhıBirlemeyi)hiçduymadık.
Bu,kendisindebirdelilikbulunanadamdanbaşkasıdeğildir.
Binâenaleyh,sizonubirzamanagözetleyiniz!”dediler.
Nuh(Aleyhisselâm)da:
“Ey Rabb’ım ! Onların beni yalanlamalarına karşı sen bana yardım et!”
dedi.
“Bizde,ona(şöyle)Vahyettik:Sen,bizimbizimnezaretimizveVahyimizle
gemiyap!
Nihayet (helaklerineemrimizgelipte,ofırınkaynamağabaşlayınca,ona
her(nevihayvanlardanerkekvedişi)ikişerçiftileailenialıpiçerisinegir!
(Kavmının) içinden, aleyhlerine söz geçmiş (hüküm giymiş olanlar
müstesna.
Ozulmedenler(inkurtulması)hakkındabanahitaptabulunma.
Çünki,onlarboğul(mağamahkumol)muşlardır.
Artıksenmahiyetindekilerlebirlikte,Gemininüstünedoğrulupyerleşince:
BiziozalimlergüruhundanselameteerdirenAllahahamdolsun!de!
Rabb’ım!Benibereketlibirmenzilekondur!
Sen,konduranlarınenhayırlısısın!de!”[14]
Nuh Aleyhisselâmın Kavmini Tevhide Davet Edişi Ve BaşınaGelenler:
Nuh Aleyhisselâm; halkın, heykellerinde , puthhanelerde bulundukları
sırada,yanlarınavarıp:
“(Lâilâheillallâh=Allâh’danbaşkailâhyoktur!)deyiniz.
Ben,Allâh’ınKulveResulüyüm!”dedikçe,işitmemekiçinhalk,başlarını,
elbiselerininiçinesokar,kulaklarınıdaparmaklarıiletıkarlardı!
Yinebirgünonlara:(Lâilâheillallâh=Allâh’danbaşkailâhyoktur!)dediği
zaman, Sanemler yüzlerinin üzerine düşünce, kalktılar, Onu, yüzünün
üzerinedüşünceyekadardövdüler.
KralMahvil[15], bunu, haber alınca,NuhAleyhisselâmı huzuruna getirtti
veOna:
“Nedirsu,seninhakkındaişittiğim?!
Dinime ve Babanın oğullarının, üzerinde bulundukları şeye karşi
davranışın?!
Nedir,Sanemlerikürsülerindendüşürenbusihir?!
Bunusanakimöğretti.?”Dedi.
NuhAleyhisselâm:
“Onlardediğingibibirerilaholsalardı,yüzlerininüzerinedüşmezlerdi.
BenAllahınKuluveResulüyüm!
Sen,YüceAllah’dankorkveOna,hiçbirşeyişerikkoşma!”dedi.
KralMahvil;SanemlerBayramıhazırlanıncayakadar,NuhAleyhisselâmın
tutuklanmasını ve Sanemlerin, tekrar Kürsülerine yerleştirilmelerini ve
bozulanyerlerininonarılmasınıemretti.
Bayram gelince, toplanıp yapılan şeyleri görsünler diye halk’a nida
ettirildi.
Nuh Aleyhisselâm, Kral hakkında Allâha düa etti. Kral, bir baş ağrısına
tutuldu,aklınıkaybetti.Birhaftasonrada,öldü.
Ölüsü,altunşerirüzerinekonulupSanemheykellerinin içindeağlanarak
tavafedildiktensonra,gömüldü.
NuhAleyhisselâma,dilleriileherkötülüğüyaptılar,sövdüler,saydılar.[16]
Kral Mahvil’in ölümü üzerine, yerine geçen oğlu Dermesil, Nuh
Aleyhisselâmı,serbestbıraktı.
Halk, büyük Sanemlerden her birinin yanında senenin belli vakitlerinde
toplanıp bayram yaparlar, Sanemler için, kurban keserler ve onları tavaf
ederlerdi.
Yağusbayramıiçinde,halk,hertaraftangeliptoplanmıştı.
NuhAleyhisselâm,onlarınyanlarınavardı.Ortalarındaayaktadikilip:
“Lâ ilahe illallah = Allâh’dan başka ilâh yoktur!” demeleri için, onlara
seslendiği zaman, yine, başlarını, elbiselerinin altına soktular, parmaklarını
da,kulaklarınatıkadılar!
Nuh Aleyhisselâmın seslenmesiyle, Sanemlerin Kürsülerinden yere
düşmeleri,biroldu!
Halk, yine üzerine yürüyüp Nuh Aleyhisselâmı dövdüler ve yüzünün
üzerinedüşürdüler.
Başınıda,yardılar.
Kendisini,çekeçekeKralınköşkünegötürdüler,yanına,soktular.
Kral,NuhAleyhisselâma:
“İlâhlarla ilgili işlerden hiç bir şeye karışmamanı, sana, söylemedikmi?
Seni,böyleşeylerden,menetmedimmi?!
Hattâ,onları,kürsülerine,şerefliyerlerinekoydurduğumda,onlara,secde
de,edeceksindiyesana,emiretmedimmi?
Bunu,sanakimöğretti?..”diyerekçıkıştı.
NuhAleyhisselâm;kanlaraboyanmışbirhalde,Krala: “Eğer,onlar,birer
ilâholsalardı,yerleredüşmezlerdi?EyDermesil!Allâh’dankork!Allah’a,hiç
birşeyişerikkoşma!Çünki,O,senigörüyordur!”dedi.
Dermesil:
“Sen,bana,böylehitapetmekkudretinikendindenasılbuluyorsun?”dedi.
İkinciSanembayramıhazırlığısonunakadarhabsedilmesini,Sanemiçin
kurbankesilmesiniveyeredüşenSanemlerinkürsülerinetekrarkonulmasını
emretti.
Emri,yerinegetirildi.
KralDermesil,NuhAleyhisselamhakkındakorkunçbirrü‘yagörüp:
“Mecnundur! Yaptıklarından mes’ul değildir!” diyerek hapisten
çıkarılmasınıemretti.
ZamanınKâhin’i ise,Tufan işinivezamanınınyaklaştığını,halkabildirir
veNuhAleyhisselâmınöldürülmesiniemrederdi.[17]
BabilKralıDermesil’ede,yazıyazarakNuhAleyhisselâmınöldürülmesini
işaretetmişti.
Dermesil; çevre halkına yazıp Nuh Aleyhisselâmın, Esnam ibadetini
değiştirmek istediğini ve bir tek İlândan başka ilâh bulunmadığını iddia
ettiğini anlattı ve “Siz, Sanemlerden başka İlahlar bulunduğunu biliyor
musunuz?”diyesordu.
Hepside,bunu,inkârettiler.[18]
Nuh Aleyhisselâmın, Tevhid akidesini yaymasına engel oldula[19] Hattâ,
bayılıncayakadar,kendisininboğazınısıktılar.’[20]Öldüsandılar.[21]
NuhAleyhisselâm,ayıldığızaman:“EyAllah’ım!Benivekavmimi,yarlığa!
Çünkü, onlar, (ne yaptıklarını) bilmiyorlar!” dedi. [22] Gusl edip tekrar
yanlarınavardı.Onları,Allah’aimanveibadetedavetetti.[23]
Nuh Aleyhisselâm, kendisine zulm etmekten geri durmayan kavminin
arasındadokuzyüzelliyılkaldı..[24]Kendisi,çoksabırlıvehalîmidi.[25]
Nuh Aleyhisselâmın Allâha İltica Ve KavmininHelaki İçin DuaEdişi:
Nuh Aleyhisselâm; Tebliğ ve Davet vazifesini, gece, gündüz, gizli, açık
yapmağadevametti.Fakat,kendisinin,bütünbuçabaları,onların, imandan
kaçmalarından,küfürlemiartırmalarındanbaşkabirişeyaramadı,boşagitti.[26]Bununüzerine,NuhAleyhisselâm:“EyRabb’ım!Onlar,banaisyanettiler.
Malları ve evladları, kendilerinin hüsranlarından başkasını artırmayan
kimselere
jf’dular.
Onlarda,büyükbüyükhileleryaptılar.
(Halktabakasına):Sakın!Taptıklarınızı,bırakmayınız.
Hele,Vedd’den,Süva’dan,Yağus’dan,Yauk’danveNesr’denvazgeçmeyiniz!
jediler.
Gerçekten,onlar,birçokkimseleri,baştançıkardılar.
Sen,eyRabb’ım!Ozâlimlerin,şaşkınlıktanbaşkasınıartırma[27]
Ben,artık,mağlûbum!Benimintikamımıalf[28]
Benimle onlar arasındaki hükmü Sen ver de, beni ve beraberimdeki
Mü‘minlerikurtar.[29]
EyRabb’ım!Yeryüzünde,kâfirlerdenyurttutanhiçbirkimsebırakma!
Çünkü,Sen,onları,bırakırsan,onlar,kullarınıyoldançıkarırlar,nankörve
fâcir-jenbaşkada,doğurmazlar!
Ey Rabb’ım! Beni, Anamı, Babamı, iman etmiş olarak evime girenleri,
erkekMü’-“vnleri,kadınMü‘minleriyarlığa!
Zâlimlerinhelakindenbaşkabirşeyinide,artırma!”diyerekdüaetti.[30]
TufanGemisininHazırlanışı:YüceAllah,NuhAleyhisselâm’a,ağaçdikmesiniemretti.Oda,dikti.
NuhAleyhisselâmındiktiği,Sacağacı,kırkyıldabüyüyüpyetiştiveboyu,
üçyüzzira’ıbuldu.[31]
Sacağacı:Hindülkesindeyetişenkaravebüyükbirağaçolup[32]bunun,
Aba-nusağacıolduğuda,söylenir.[33]
YüceAllahtarafındanNuhAleyhisselâmaşöyleVahyolundu:“Kavminden,
iman etmiş olanlardan başkası asla imana gelmeyecektir. O halde, onların
işlemekteolduklarışeylerdendolayıtasalanma!
Bizim nezaretimiz altında ve Vahyimiz (talimatımız) veçhile Gemi yap!
Zulmedenlerhakkındabanabirşeysöyleme!Çünkü,onlar,sudaboğulmağa
mahkûmdurlar!”[34]
Yüce Allah, dikilmiş ve yetişmiş olan ağaçları kesip gemi yapımında
kullanmasınıNuhAleyhisselâmaemretti.[35]
NuhAleyhisselâm,Marangozdu.[36]
Ağaçları,kesti.[37]
Kuruttu.[38]
NuhAleyhisselâm,Gemininnasılyapılacağınıbilmiyordu.[39]
“YâRabb!YapılacakGemiyinasılyapayım?”diyesordu.
“Onu,üçsuretüzerine,devrikyap:
Başını,horuzbaşıgibi,
Karnını,kuşkarnıgibi,
Kuyruğunu, horoz kuyruğu gibi meyilli yap ve üç kat olarak yap!” bu-
yuruldu.[40]
NuhAleyhisselâm,gemiyiyapmayabaşladı.[41]
Kestiği[42]Sac[43]‘ağacındantahtalarbiçti.[44]’
Üçyıl,bununlameşguloldu.[45]
Demirdençivileryaptı.
Gemiiçingereken[46]ziftvesair[47]herşeyihazırladı.[48]
Yapılacakşeylerinhepsini,kendisiyaptı,çattı.[49]
Elinealdığıkeseri,yapacağışeydehiçyanılmıyordu[50]
Nuh Aleyhisselâm; Gemiyi yapıp çatarken, kavminden, her hangi bir
topluluk,yanındangeçtikçe,alayetmekiçin:
“Ey Nuh! Peygamberlikten sonra, Marangozluk yapıyorsun ha?! [51] Ne
yapıyorsunsen?”diyorlar;NuhAleyhisselâmda:“Gemiyapıyorum!”deyince:
‘Demek, karadagemi yapıyorsunha?!Gemiyi, karadanasıl yüzdüreceksin?![52]Birbirlerinede:
“Bakmıyormusunuzşudeliye?Suüzerindeseyretmekiçinevyapıyor![53]
“Hani ya, su, nerede?!” [54] diyerek gülüşüyor, alay ediyorlardı. [55] Nuh
Aleyhisselâmda:
“Siz,nasılbizimleeğleniyorsanız,bizde,sizinbueğlenipdurduğunuzgibi,
sizinleeğleneceğiz!
(Âhirette de) daimî azabın kimin başına ineceğini, ileride görecek,
bileceksiniz-dir!”diyecevapveriyordu.[56]
Gemininyapılışı,ikiyılsürdü.[57]
Dahafazlasürdüğüde,rivayetedilir.[58]
GemininPlanı:Gemininuzunluğu:NuhAleyhisselâmınBabasınınDedesininZira’i ileüç
yüzZira’,
Geminineni;elliZira’,
Gemininyüksekliği:otuzZira’idi.[59]
Geminin,uzunluğunun:altıyüzaltmış,
Eninin:üçyüzotuz,
Yüksekliğinin:otuzüçZira’olduğurivayetedildiğigibi’[60]
Eninin:altıyüz,Zira’olduğuda,rivayetedilir.[61]
(Zira1:Dirseğinucundan,ortaparmağınucunakadar[62],veyaDirsekten,
omuzakadarolanuzunluğadenir.[63]
Gemi:altkat,ortakat,üstkatolmaküzere[64],üçkattı. [65]Gemininher
katı,onZira’yükseklikteidi.[66]Bunlara,küçükbirerışıkdeliği(pencere)de,
konulmuştu.[67]Geminin,birbirindenaşağıolmaküzere’[68],üçkapısıvardı.[69]
Geminin üst katında, içilecek su için depolar ve yiyecekler için de, iki
yanınatahtadandolaplaryapılmıştı.[70]
GemininaltıZira’ı,suiçindeidi.[71]
AltıZira’yerine,dörtZira’rivayetide,vardır.[72]
Yapılan geminin gövdesi: kuş göksü gibi[73], suyu, yaracak biçimde’[74]
meyilli,devrikti.[75]
Gemininbaştarafı:horozbaşıgibi,karnı:kuşkarnıgibi,kuyruktarafıda,
horuzkuyruğugibimeyilliidi.[76]
Gemininkanadlarıda,vardı.[77]
Geminintahtalevhaları,demirçivilerleçivilenip[78]berkitilmişti.[79]
Çivilenen tahta levhaların arasından, içeriye su sızmaması için, Gemi,
içindenvedışındanziftlenmişti.[80]
Gemiye Ne Zaman Binildiği? Kimlerin Bindiği Ve BinenlerinSayısı:
YüceAllah;NuhAleyhisselâma:
‘Nihayet, emrimiz gelip de, Fırın (tandır) kaynadığı zaman, her birinden
(herbirlevi’denerkek,dişi)ikişerçiftile-Aleyhlerindesözgeçmiş(helakleri
kesinleşmiş)banlar,müstesnaolmaküzre-aileniveimanedenleri(Geminin)
içineyükle!”Duyurdu.
Zâten, onun maiyyetindeki az sayıdaki kimselerden başkası da, iman
etmemişti.
Bununüzerine,Nuh(Aleyhisselâm),Gemiyebinecekolanlara:
“Bininiziçerisine!
Onun,akmasıda,durmasıda,Allanınismiyledir,
Hiçşüphesiz,Rabb’ım,çokyarlıgayıcı,çokesirgeyicidir.”dedi.[81]
Nuh Aleyhisselâm; Gemi’ye, oğulları: Sam, Ham, Yâfes ve bunların
zevceleri[82]ilekendisineimanetmişbulunanaltıkişiyibindirdi.
OğluYam(Ken’an)ise,gerikaldı.[83]
Çünki,o,kâfirdi.[84]
NuhAleyhisselâmınkarısı[85]Vâilede[86]kâfirdi.
Halka,NuhAleyhisselâmınmecnunolduğunusöylerdi.[87]
Kavmi gibi küfür üzerinde direnerek onlarla birlikte suda boğulup
gitmiştir.[88]
Gemiye binenlerin Nuh Aleyhisselâmla üç oğlu ve onların kadmlarile
birlikte sekiz kişi oldukları rivayet edildiği gibi[89], onbeş erkekle beş
kadın[90]‘veyaonerkekleonkadınolduklarıda,rivayetedilir.[91]
Hattâ,seksenkişiyibulduklarırivayetide,vardır.[92]
ÂdemAleyhisselâmınTâbutununGetirilipGemiyeKonulusu:
Âdem Aleyhisselâmın, Cebrail Aleyhisselâm tarafından getirilen[93]
Tâbutuda,Gemiyealındı.[94]veerkeklerlekadınlararasınakonuldu.[95]
Gemiyebinildiğizaman,Recebayındanongecegeçmişbulunuyordu.[96]
Kral’ınGemiyiVeGemidekileriYakmakİçinGelişi:NuhAleyhisselâmın,GemiyebindiğiveazığınıGemiyeyüklediğihaberini
alınca,KralDermesil;
“Onları, akıtıp taşıyacak su nerede?! diyerek Gemiyi yakmak üzere
adamlarından bir takım süvarilerle birlikte Geminin bulunduğu yere kadar
gitti.
Nuh Aleyhisselâmın oğlu Yam da, Kralla birlikte gelenler arasında idi.
Kral,NuhAleyhlsselâmaseslenip’.
“Gemlcvi,artacaksunerede?’.”ded.
NuhAleyhisselâm:
“Osu,senindurduğunyerde,sanagelecektir!”dedi.
Kral:
“Bu,çokşaşılacak,hiçolmayacakşeydir!
Demek, sen, kuru toprakta şu Gemiyi yüzdürecek sular, seller olacağını
söylüyorsunha?!
Sende,seninlebirliktebulunanlarda,onuniçindenhemenininiz!
Yoksa,hepinizi,yakarım!”dedi.
NuhAleyhisselâm:
“Allâhakarşı,gururunuçoğaltmada,imanagelmekteaceleet!
YüceAllâha,eş,ortakkoşmayıbırakıpMüslümanol,doğruyolubul!
Aksitakdirde,azabı,önündehâzırbulacaksın!”dedi.[97]
TufanHaberi,İnkârVeTelaşlanış:Nuh Aleyhisselâm, Kralla konuştuğu sırada, bir adam gelip bir kadın’ın
ekmekpişirdiğiTandırındansufışkırmağabaşladığını,Kralahaberverdi.
Kral;
“Tandırdan,sufışkırmışolamaz!”dedi.
NuhAleyhisselâm;ona:
“Yazıklarolsunsana!O,İlâhîgazabıngelişbelirtisidir!
Rabb’ım,bana,bunuböylevahyetti.
Bu, bütün yer yüzünün delinip deşileceğine, atını, dikildiği yerden
ayıracağınaveatınınayağınınaltındansufışkıracağınaişarettir!”dedi.
Kral, atını, durduğu yerden ayırınca, ayağının altından su fışkırdığını
gördü,vehemenatını,başkabiryeresürdü.
Oradada,aynıhal,vukubuldu.
Kralın, tahkik için gönderdiği adam dönüp suyun çoğaldığını ve
kaynadığını,ıaberverince,Kral,ailesiniveoğlunualıpkendisiiçindağbaşına
yaptırmışolduğuMaakil’e[98]götürmeküzere,acele,evinedöndü.
Herkes, Tufan olacağını, anlıyor, fakat, vaktini bilmiyordu. Bunun için,
Kralda,Maakil’e,yiyecekdoldurmuştu.
Kralveevhalkı,dağaçıkmakistediklerizaman,dağınbaşından,kayaların
başarınınüzerineatıldığını,yuvarlandığınıgördüler.
Nereyeyönelipgideceklerinibilmiyorlardı.
Yerdenfışkıransular,çoksıcakvepiskokuluidi.[99]
TufanınYaygınlanışı:
Göklerden boşanan yağmurların,yerlerden fışkıran suların selleri’[100],
bütünyeryüzünütuttuvedağları,kapladı.’[101]
Hattâ,dağlarıntepesindenonbeşZira’yükseldi.[102]
Güneşinveay’ınışığı,karardı.
Dünya,karanlıkiçindekaldı.
Gece,gündüzbiroldu.[103]
Yağış,kırkgünsürdü.[104]
Seller;yeryüzündetaşmadık,aşmadıkyerbırakmadı.[105]
Beş Putun Dalgalarla Cidde’ye Sürüklenişi Ve Orada ToprağaGömülüpKalışı:
Tufan suları; vedd, Süva’, Yağus, Yauk veNesr putlarını, Nevz dağından
sürükleyipyereindirdi.
Sularınşiddetliakışları,onları,ülkedenülkeyesürükledi.
Nihayet,Ciddetoprağınaattı.
Esenrüzgârlar,putlarınüzerlerinetoprakyığdı.[106]
GemidekilerDışındakiHalkınTufandaBoğuluşu:
Tufansuyundaboğulacakolanlar,boğuldu.[107]
Nuh Aleyhisselâm ile Gemidekilerden başka, yer yüzünde bulunanların
hepsiTufansuyundaboğuluphelakoldu.[108]
Dağın Tepesinde Bile Boğulmaktan Kurtulamayan Anne VeÇocuk:
Hz.Âişe’nin,PeygamberimizAleyhisselâmdanrivayetinegöre:
Seller; yollarda ve sokaklarda çoğalınca; son derece sevdiği yavrusunun
hayatıhakkındakorkuyadüşenbiranne,hemendağadoğrugidipdağınüçte
birisinekadarçıktı.
Su, oraya erişince, kadın, dağın ikinci üçte birisine çıktı. Su, oraya da,
ulaştı.Kadın,dağınüzerineçıktı.
Su, yükselip kadının boynuna ulaşınca, kadın, çocuğunu, elile başının
üzerinekaldırdıisede,su,nihayet,onları,alıpgötürdü!
Eğer,YüceAllah,Nuhkavminden,herhangi birisini, esirgeyecekolaydı,
buçocuğunannesini,esirgerdi!”buyrulmuştur.[109]
GemininHerYeriDolaşıpCûdiDağıÜzerineOturuşu:
NuhAleyhisselâmınGemisi,bütündünyayıdolaştı.[110]
Önce;sağtarafadoğrugitmeyebaşlayıpHabeşülkesineulaştı.
Sonrada,Ciddetarafınayöneldi.
Sonra,Rumülkesinedoğruyolalmağabaşladı.
Rum ülkesini geçince, geri dönüp Mukaddes Arz’a yöneldi[111] Mekke
Hareminekadargitti.
Harem-işerifinçevresindeyedikerredolaştı.[112]‘Sonrada’[113],Yemen’e
doğrugitti.Oradandönüp’[114]Cûdidağınaulaştı.
YüceAllah,sema’ya:Suyunu,tut!”,yerede“Suyunu,yut!”emriniveripte,
yağışlar, durduğuvedağlarınüzerlerinden aşan suların seviyeleri düşmeğe
başadığızaman,Gemi,Cûdîdağınınüzerineoturdu.[115]
GemininSuÜzerindeNeKadarDolaştığıVeGemidenNeZamanİnildiği?
NuhAleyhisselâmınGemisi,hiçdurmadanaltıaysuüzerinde[116]‘dağlar
gibidalgalararasındaakarar[117]dünyanınhertarafınıdolaştı.[118]
Yüzelligündolaştığırivayetide,vardır.[119]
NuhAleyhisselâm,Cûdîdağındabiraykalıp[120]sular,çekildiğiveyerler,
ku—jduğu zaman, yanındakilerle birlikte, Muharrem ayının onuncu günü,
dağdanindi.
Ogün,Gemihalkı,ŞükürOrucututtular.[121]
NuhAleyhisselâm, Gemiden inerken, Gemisini kilitleyip Anahtarını oğlu
Sâm’averdi.[122]
SemâninŞehrininKuruluşu:NuhAleyhisselâm;Karda’daSemânîndiye anılanyerde, yanındakilerden
her=risiiçinbirerevyaptı.[123]
Semânîn: Musul’un üst tarafında, İbn.Ömercezîresinin yakınındaki Cûdî
dağlayanındabirbeldeciktir.[124]
Ibn.Habîb(vefatı:245Hicrî),İbn.Kuteybe(vefatı:276Hicrî),Taberî(vefatı:
310-icrî),İbn.Esîr(vefatı:630Hicrî);buşehirciğin,kendizamanlarınakadar
(Sûk-ıSemânîn)adıyla[125]
Mes’ûdî (vefatı:346Hicrî)de,dağeteğindekurulmuşolanbuşehirciğin,
ken-z-zamanınakadarsâdece(Semânîn)adıylaanılageldiğinibildirir.[126]
Yakut (vefatı: 626 Hicrfta göre: Nuh Aleyhisselâmın yapmış olduğu
Mescid,el’anrradabulunmaktadır.[127]
NuhAleyhisselâm;Semânîn’deyerleştiktensonra,ekinekti,üzümçubuğu,
sikti.
Bulunduğuyeri,düzledi,onardı.[128]
Birmüddet sonra, Semânînhalkı, Vebâ‘ya tutuldu.NuhAleyhisselâm ile
oğullarındanbaşka,hepsiöldü.[129]
CûdîDağıNerededir?:
CûdîDağı:Musultoprağında[130]
Musul’unHısneyn[131]veyaHadıydmevkiindedir.[132]
Cezâre’de[133]130,MusulyakınındakiCezîre’dedir.[134]
Musulbeldelerindenİbn.Ömerceziresinde[135],Basuri’dedir.[136]
İbn.Ömercezîresi,Musul’unüzerinde,üçgünlükbiryerdir.[137]
Basurinde,Dicle’nindoğusunda,Musulmülhakatındanbirnahiyedir.’[138]
CûdîDağı:Cezîre’de[139],Kardanâhiyesindedir.[140]
CûdîDağı:KardaveZebdikariyelerinindağıdır.[141]
Karda: Cezîre’de, CûdîDağı yakınında bir kariye olup İbn.ÖmerCezîresi
yakınındakiSemânînkariyesinede,yakındır.[142]
CûdîDağıileDiclearası,sekizFersah’dır.[143]
Fersah:onüçhâşimîMiliveyaonikiveyaonbinZira’dır.[144]Milde:dört
binZira’dır.[145]
YüceAllah’ınŞereflendirdiğiÜçDağ:YüceAllah;Dağlardan,üçdağı:
CûdîDağını,NuhAleyhisselâmile,
Tûr-iSeynâDağınıMûsâAleyhisselâmile,
Hıra(Nûr)Dağını,MuhammedAleyhisselâmileşereflendirdi.[146]
NuhAleyhisselâmınTufanGemisiVeSonucu:Yüce Allah; Nuh Aleyhisselâmın kavmini, zulme devam edip durdukları
sırada, Tûfan sularında boğdu. Nuh Aleyhisselâm ile gemi arkadaşlarını,
selâmeteerdir.[147]
Gemisini de, Cezîre toprağında[148], Cezîre toprağından Karda’da[149],
Karda <ariyesinindağıolanCûdîDağının[150] tepesinde -insanlara bir ibret
olmaküzere-
3raktı.[151]
Gemi,uzunzaman,oradakaldı.[152]
Hattâ,NuhAleyhisselâmınümmetininöncekilerindennicekimseler,varıp
onu,seyrvetemâşâettiktensonra[153],Gemi,çürüyüpküloldu.[154]
Tefsirkitaplarımızdakigörüşler,böyle!
Acaba,Kamersûresinin15.âyetindekimutlakbeyanabakılarakGemi’nin,
Cûdî Dağı üzerinde, şu veya bu şekilde mesela taşlaşmış olarak ibretli bir
Mucizehâindeel’anmevcudiyetidüşünülemezmi?
Ecnebî İlim ve Fen adamlarından bazılarının, Gemi’den bir kalıntı
bulabilme ümidiyle ve Ahd-i Atîk’ın, Tekvin kitabının 8. babının 4.
fıkrasındaki Ararat tâbirinden mülhem olarak zaman zaman gelip Ağrı
dağına tırmandıklarını ve her sefe-nnde de, elleri boş döndüklerini
işitiyoruz…TırmanıpAğrı‘nın başına, Yorma gel kendini boşuna.Maksadın keşf ise
GemiyiDüşCûdîdağındapeşine.[155]
Kur’ân-ıKeriminTûfanHakkındakiAçıklaması:TûfanveSonucu,Kur’ân-ıkerimdeşöyleaçıklanır:
“Bununüzerine,bizde,şarılşarıldökülenbirsuya,gökkapılarınıaçtık.
Yeri de, kaynaklar halinde (tamamıyla) fışkırttık da, (her iki su) takdir
edilmişbiremrüzerindebirleşiverdi.[156]
“(Gemi), nankörlük edilmiş bulunan (o zâta) bir mükâfat olmak üzere,
bizimgözlerimizönündeakıpgidiyordu.[157]
Nuh,ayrıbiryereçekilmişolanoğlunabağırdı:
Oğulcağızım!(gel)bizimyanımızasende,bin!Kâfirlerdenolma!
Qğ(u(se:
Birdağasığınırım!
O,beni,sudan,korur!dedi.
Nuh:
Bugün,Allah’ınemrinden,esirgeyen,Kendisindenbaşkahiçbirkurtarıcı
yoktur!dedi.
İkisininarasına,dalgagirdi.
Oda,derhal,boğulanlardanoldu.[158]
Nuh,Rabb’ınaduavenidaedip:
EyRabb’ım!Benimoğlumda,şüphesiz,benimâilemdendir.
Senin (ailemi kurtaracağın hakkındaki) va’d’in, elbette hak’dır ve Sen,
HâkimlerinHâkimisin!dedi.
(Allah):
EyNuh!,O,kat’iyyenseninailendendeğildir!
Çünki, o(nun işlediği) sâlih olmayan (kötü) bir iştir (kâfirlik ve
imansızlıktır)
Ohalde,bilmediğinbirşeyibendenisteme!
Seni,bilmezlerdenolmaktan,bihakkınmenederim!buyurdu.
Nuh:
EyRabb’ım!Ben,bilmediğimşeyi,Sendenistemekten,Sana,sığınırım!
Eğer, Sen, beni bağışlamazsan, esirgemezsen, hüsrana düşmüşlerden
olurum!dedi.[159]
Eyarz!Suyunu,yut!
Eygök!Sende,tut!denildi.
Su,kesildi.İş,olupbitirildi.
(Gemide)Cûdî(dağının)üzerindedurdu.[160]
Ozâlimlergüruhuna:
Uzakolsunlar!Denildi.[161]
EyNuh! Sana ve (Gemide) beraberinde bulunanlardan (gelecekMü‘min)
ümmetlerebizdenselâm(veselâmet)vebereketlerlein(Gemiden)!
(Onlardan türeyecek diğer kâfir) ümmetler de, vardır ki, biz, onları da
(dünyadado!azıklarla)yararlandıracağız.
Sonra ise (Âhirette) kendilerine bizden pek acıklı bir azab çarpacaktır!
denildi.[162]
Andolsunki:biz,Nuh’u,kavmine(Peygamberolarak)göndermişizde,o,
aralarında-elliyılmüstesnaolmaküzre-binyılkalmıştır.
Nihayet, onlar, zulümde devam edip dururlarken, kendilerini, Tufan,
yakalayı-•ermiştir.
Fakat, biz, onu da, gemi arkadaşlarını da, selâmete erdirmiş ve bunu,
âlemlereoıribretyapmışızdır![163]
Andolsunki:biz,bunu(Gemiyi)birâyetolarakbırakmışızdır.
Ohalde,düşünüpibretalanvarmıki,benimazabımvetehdidlerimnice
-niş[164]
Bunlar, gayb haberlerindendir ki, sana, Vahy ediyoruz. Bundan önce, ne
senbiliyordun,nede,kavminbiliyordu.Ohalde,sende,(Nuhgibihercefaya)
katlan.Akıbet,hiçşüphesiz,takvayaerenlerindir.“[165]
NuhAleyhisselâmınOğullarınaTavsiyeleriVeVefatı:Rivayete göre: Nuh Aleyhisselâm; Tufandan sonra, üç yüz elli yıl daha
yaşamıştır.[166]
Nuh Aleyhisselâm, vefatı yaklaştığı sırada, yerine, büyük oğlu Sâmı[167]
vekilDirakt..[168]
Yanına toplananoğulları:Sâm,HamveYâfes ilebunlarınoğullarına,bir
takımtavsiyelerdebulundu.
Yüce Allah’a ibadete devam etmelerini, onlara emretti.’[169] Ayrıca, oğlu
Sâm’a:
“Eyoğulcağızım!dedi,kalbinde,zerreağırlığıncaşirkolduğuhalde,kabre
girme!
Çünki,Allah’ınhuzurunamüşrikolarakgelenkimseiçin,birdelilyoktur.
Ey oğulcağızım! Kalbinde, zerre ağırlığınca, kibir bulunduğu halde, kabre
girme!Çünki,Kibriya,YüceAllah’ınRidâ‘sıdır.
Ridâ‘sıhakkındaçekişenkimseye,Allah,gazabeder.
Ey oğulcağızım! Kalbinde, zerre ağırlığınca, Rahmetten ümid kesmiş
olarakkabregirme!
Çünki, dalâlete düşmüş kimseden başkası, Allah’ın rahmetinden ümid
kesmez.[170]
Ben,sanavasiyetimisöylüyorum:Sana,ikişeyiemr,veseni,ikişeydende,
nehy ediyorum. Sana (Lâ ilahe illallah) Kelime-i Tevhid’ini, emrediyorum.
Çünki,yedikatgöklerleyedikatyerler,birterazikefesineveLâilaheillallah
Kelimeside,diğerbirkefeyekonulsa,bu,onlardanağırgelir.
Eğer,yedikatgöklerleyedikatyerler,uçsuzbucaksızbirçenberolsalar,
LâilaheillallahveSübhânallâhivebihamdihîKelimeleri,onlarıkırar.
Çünki,bunlar,herşeyindüasıdırvehalk,bunlarlarızıklanır.Seni,şirkten
vekibirdennehyediyorum.[171]
Gücünyeterse,kalbinde,şirktenvekibirdenhiçbirşeybulundurmamağa
çahş!”[172]
Rivayetegöre:NuhAleyhisselâma,vefatıyaklaştığısıralarda[173]
“Ey Ebülbeşer ve ey uzun ömürlü! [174]‘ Dünyayı, nasıl buldun?” diye
sorulmuştu.
NuhAleyhisselâm:
“Onu,ikikapılıbirevgibibuldum.
Birkapısındangirdim,diğerkapısındançıktım!”demiştir’[175]
NuhAleyhisselâm,kamıştanbirkulübeedinmişti.
“Keşke,bundandahasağlambirevyapsaydın?”denilince:
“Ölecekbirkimseiçin,bubileçok!”demiştir.’[176]
Rivayete göre: Peygamberlerden, ümmeti helak olan Peygamber,
Mekke’ye gelir, orada, Allah’a, ibadete koyulur, kendisi ve yanında
bulunanlar,vefatlarınakadar,oradakalırlardı.
Nitekim, Nuh, Hûd, Salih ve Şuayb Aleyhisselâmlar da, Mekke’de vefat
etmişlerdir.
Bunların,kabirleri,ZemzemileHacerülesvedRüknüarasındadır.[177]
Zemzem ile Rükün arasında yetmiş Peygamber[178] diğer rivayete göre:
Hacca gelip vefat eden Peygamberlerden, orada doksan dokuz peygamber
gömülüdür.”[179]
OnavegönderilenbütünPeygamberlereSelâmOlsun!
NuhAleyhisselâm,birşeyyediğizaman:Elhamdülillâh!derdi.
Birşeyiçtiğizaman:Elhamdülillâh!derdi.
Birşeygiydiğizaman:Elhümdülillâh!derdi.
Birşeyebindiğizaman:Elhamdülillâh!derdi.
Bununiçin,YüceAllah,ona(Şükredicibirkul)isminivermiştir.[180]
PeygamberlerinUluları:Sahih bir Hadîs-i şerîf’e göre: Peygamberlerin, Seyyid ve Ulu kişileri,
beştir:
1)Nuh,
2)İbrahim,
3)Mûsâ,
4)İsâ,
5)MuhammedAleyhisselâmlardır.
MuhammedAleyhisselâmise,bubeşin,SeyyidveUluKişisidir”[181]
Nuh Aleyhisselâmın Ebülbeşerliği Ve Bütün İnsanların OnunOğullarındanÜreyişi:
Kur’ân-ıkerimde:
“Onun (Nuh Aleyhisselâmın) zürriyetini, yeryüzünde devamlı kalanların,
ta kendisi kıldık. [182] mealindeki âyet hakkında, Peygamberimiz
Aleyhisselâm:
“Nuh’unüçoğluvardı:
1)Sâm,
2)Hâm,
3)Yâfes.[183]
Sâm, Arabların babasıdır. Yâfes, Rumların babasıdır. Ham, Habeşlerin
babasıdır.”buyurmuştur.[184]
Bunagöre:yeryüzündekiinsanlarıntümü,NuhAleyhisselâmınzürriyeti-
dirler.[185]
NuhAleyhisselâm,ÂdemAleyhisselâm’dansonra,Ebülbeşer= İnsanların
Ata-srdır.[186]
İnsanlar, Âdem ve Nuh Aleyhisselâmlardan meydana gelmişlerdir. [187]
Başkabirdeyişle:
İnsanların Birinci Atası: Âdem Aleyhisselâm, İkinci Atası da, Nuh
Aleyhisse-lâm’dır.[188]
NuhAleyhisselâmınYeryüzünüÜçOğluArasındaBölüştürüşü:NuhAleyhisselâm,yeryüzünü,üçoğluarasındabölüştürmüş;OğluSâm’a,
yeryüzününorta,üstünkısmınıtahsisetmişti[189]ki,Beytülmak-dis’i[190],Nil,
Fırat, Dicle, Seyhan, Ceyhan ve Feysun[191] ırmakların[192] bu beş ırmağın
suladığı’[193] yerleri içine alır, [194] Feysun ile Nil’in doğusuna ve arka
tarafından güney rüzgârlarının estiği buruna kadar olan yerlere kadar
uzanır[195]
Nuh Aleyhisselâm; oğlu Ham’a, Nil’in batısına ve arka tarafına düşen
yerleri tahsis etmişti ki, buraları, poyraz rüzgârlarının estiği buruna kadar
uzananyerlerdi.[196]
NuhAleyhisselâm;oğluYâfes’ede,Feysunileonunarkatarafınadüşenve
lodosrüzgârlarınınestiğiburunakadaruzananyerleritahsisetmişti.
Yâfes,MağrıbileMeşrıkarasındakonaklamıştı.[197]
Yâfes’in oğullarından Sakalib ve Isban’ın yurdları, Rumlardan önce,
Erzurum’du.[198]
Türklerden, Hazerlerden ve daha başkalarından gelen ve Arab olmayan
bütünkrallar,Yâfes’inçocuklarındandırlar.[199]
Yâfes’inçocuklarındanolanTürklerdenkimişehirvekalehalkıidi,kimisi
de,dağlarda,kırlardagöçebeolarakkeçeçadırlaraltındayaşarlar,avcılıktan
başkaişyapmazlardı.
Türklerin en büyük kralları, Hakan olup kendisinin, altundan tahtı,
altundantacı,altundankemerivardı.
Kendisi,ipekelbisegiyerdi.[200]
Ham,denizsahilinegidipyerleşti.
Ham’ın, Küş, Ken’an, Kut, adındaki oğullarından Kut, Hind ve Sind
topraklarınagidipyerleşti.
Oralarınhalkı,Kut’unçocuklarındanüremiştir.
Sudan, Nûbe, Zene, Karan, Zegave, Habeşe, Kıbt ve Berber cinsleri de,
Ham’ın,KüşveKen’anadındakioğullarındantüremişlerdir.[201]
Nuh Aleyhisselâmın oğlu Sâm; Arz-ı Haram’a ve çevresine yerleşmiş,
Yemen’e, oradan Hadramevt’e, oradan Amman’a, oradan Âlic ve Yebrin’e,
Vebar,DevvveDehnâ‘yakadaruzanmıştı.[202]
NuhAleyhisselâmlaİbrahimAleyhisselâmArasındakiSoyDireğiAtalar:
NuhAleyhisselâmınoğluSâm;akılda,bilgide,kavrayışveanlayışta,kalb
temizliğinde,ötekikardeşlerindenüstünolduğuiçin,NuhAleyhisselâm,onu,
yerine Vekil bıraktı ve kendisine, Peygamberlik sırlarını, hikmetin
incelikleriniöğretti.
Ötekioğullarınada,Sâm’ınemrineboyuneğmelerinivasiyetetti.
Peygamberlerden, Velilerden, Sıddîklardan, Salihlerden, Sultanlardan
Âmirlerden,birçoklarının,onunsoyundan
gelmesini,YüceAllâh’dandiledi.[203]
NuhAleyhisselâmdan sonra,OğluSâmda,YüceAllah’a ibadet ve taâtla,
üzerinedüşenvazifelerlemeşguloldu.(Yâkubî-Tarihc.ı,s.i7)
Sâm’ınvefatıyaklaştığısırada,oğluErfahşed’i,yerinebıraktı.[204]
Sâm,altıyüzyaşındavefatetti.
Şam’dansonraoğluErfahşed,YüceAllah’aibâdetvetâatlameşguloldu.
Erfahşed, vefat edeceği sırada, oğlunu ve ailesini yanında toplayıp Yüce
Allah’a ibâdete devam etmelerini ve mâsiyetlerden sakınmalarını onlara
tavsiyeetti.
OğluŞâlıh’ada,ayrıca:
“Vasiyetimi,kabulet.
Bendensonra,aileiçinde,YüceAllâhaibâdatvetâatediciol!”dedi.
Erfahşed,vefatettiğizaman,dörtyüzaltmışbeşyaşındaidi.[205]
Erfahşed’den sonra, yerine geçen oğlu Şâlıh[206] Yüce Allâha ibadet ve
tâat-lameşgulolupkavmim,mâsiyetlerdennehyetti.
Mâsiyet işleyenlerin uğradıkları azaba uğramaktan, onları, sakındırdı.[207]‘Şâlıhvefatedeceğisırada,oğluÂbir’i,yerinebıraktı.[208]
LaneteuğrayanKabiloğullarının işlerindenuzakdurmasını,ona,emrve
ten-bihetti.
Şâlıhvefatettiğizaman,dörtyüzotuzyaşındaidi.[209]
Şâlıh’dan sonra, oğluÂbir, kavmini, YüceAllah’a ibâdet ve tâata davetle
meşguloldu.
Atalarının Dinini değiştiren ve mâsiyetler isleyen Ken’an b.Ham
oğullarıyladüşüpkalkmaktanSâmoğullarınısakındırdı.[210]
Âbir,vefatedeceğisırada,oğluFâlığ’ı,yerinebıraktı.[211]‘Ona:
“Ey oğulcuğum! Mel’un Kabil oğulları, Yüce Allah’a isyan olan işleri
işlemeyiçoğalttıklarızaman,Şisoğulları,onlarınyanınauğradılar.
YüceAllahda,onlarınüzerine,kötübirazabgönderdi.
Sakın ne sen, ne de, ev halkın, Kenan oğulları topluluğunun içine
girmeyiniz!”dedi.
Âbir,vefatettiğizaman,üçyüzkırkyaşındaidi.[212]
âbir’densonra,yerineoğluFâlığgeçti.[213]
Fâlığ,kavmini,YüceAllah’atâatadavetetti.
Fâlığ,vefatedeceğisırada,oğluErgu’yu,yerinebıraktı.
Fâlığvefatettiğizaman,ikiyüzotuzdokuzyaşındaidi.[214]
Fâlığ‘dansonra,yerine,oğluErgugeçti.
Ergu,vefatedeceğizaman,yerine,oğluSarug’u,bıraktı.[215]
Ergu,BabildeoturanCebbar(Zorba)Nemrud’unzamanındaidi.
Ergu,ikiyüzyaşındaikenvefatetti.[216]
Ergu’dansonra,yerine,oğluSaruggeçti.[217]
Sarug’undevrindeCebbarveZorbalar,çoğalmış,putperestlikyaygınhale
gelmişti.
Halkın,kimisiputa,kimisitaşa,kimisiağaca,kimisisuya,kimisirüzgâra
tapmağabaşlamıştı.
Sarug, vefat edeceği sırada, oğlu Nahor’u, yerine bıraktı ve ona, Yüce
Allah’aoadetiemretti.
Sarug,vefatettiğizaman,ikiyüzotuzyaşındaidi.[218]
Sarug’dansonra,oğluNahor,Babasınınyerinegeçti.[219]
Nahor’undevrinde,YüceAllah,yeridehşetlibirsarsıntıilesarstı.
Bütünputlar,yerlerinden,yeredüştü.
Fakat,bundan,uyanmadılar.
Yeredüşenputları,tekraryerlerinediktiler.
OdevirdeCebbarveZorbalar,Âdb.Avs,b.İrem,b.Sâm,b.Nuhoğullarıolup
bunlarınyurdlarıHadramevt’inyüksek taraflarileNecranvadilerinekadar
uzanmaktaidi.[220]
Âdkavmi,Ahkafta,uzun,incekumtepelerindeoturmaktaidiler.
Azgınlık ve taşkınlığa başladıkları zaman, Yüce Allah, onlara,
kardeşleri’[221]HûdAleyhisselâmı,Peygamberolarakgönderdi.
HûdAleyhisselâm,onları,YüceAllâha ibadet ve tâata, haramlardangeri
durmağadavetettiisede,onu,yalanladılar.[222]
YüceAllah,üçyıl,onlardan,yağmurukesti’[223]
Yağmuryağdıracağınısandıklarıkarabirbulutungetirdiğivedokunduğu
herşeyiyakanbirkasırgailede,yokolupgittiler.’[224]
İrem b.Sâm’ın çocuklarından Semud b.Âbir (veya Câir) -ki, Âd’ın
amcasınınoğluidi-Hıcr’ayerleştiler.
Yüce Allah, bunlara da, kardeşleri olan Salih Aleyhisselâmı Peygamber
olarakgönderdi.
Yine, İremb.Sâm’ınoğluLâvez’inoğullarıTasmveCedis,Yemâme’yeve
Bahreyn’eyerleştiler.
Bunların kardeşleri Amlık (Imlak) b.Lâvez olup bunun soyundan
gelenlerdenbazılarıHaram’e,bazılarıda,Şam’ayerleştiler.
İşte, Âmâlık diye anılan kavimler, bunlardandı ve her beldeye
dağılmışlardı.
MısırFiravunları,Mütegallibeler,FarsŞahlarıveHorasanHükümdarları
da,bunlardandı.
Bunların kardeşi olan Ümeym b.Lâvez, Fars toprağında yerleşmişti.
Farslılarınher cinsi,Ümeymb.Lâvez’in çocuklarındandır. İrem’in oğluMaş
ise,Babil’eyerleşmişti.Maş’ınoğluNemrud,oradadoğmuştur.
Nemrud,BabildekiköşküyaptıranvebeşyüzyılHükümdarlıkyapan
kimsedir.[225]
Yüce Allah’, İbrahim Aleyhisselâmı da, bu Nemrud’un zamanında Babil
halkınaPeygamberolarakgöndermişti.[226]
Âbirb.Salih’inoğluKantan’ınYa’rubveYaktanadlarındaikioğluvardı.
Kahtan;bütünYemenlilerinBabasıidiveilkdefadüzgünArapçakonuşan
kimse[227]
Kahtan’ınoğluYarub,Yementopraklarınayerleşmişti.
Oda,bütünYemenlilerinbabasıidiveArapçakonuşankimseidi.[228]
Ya’rub;çocuklarıtarafından,Krallaramahsus:
(En’imsabâhan=Sabahınhayrola!)ve:
(Ebeytellâne=Zâtından,lanetvenefretettiricihallersâdırolmaya!)diye
se-lâmlananlarınilkiidi.[229]
Kahtan’ın oğlu Yaktan ise, Cürhüm’ün babası ve Cürhüm de, Ya’rub’un
amcasınınoğluidi.
Cürhümîler,Yemen’deotururveArapçakonuşurlardı.
Sonradan,Mekke’yegeldilerveorada,yerleştiler.
Katuralar,bunlarınamcalarınınoğullarıdır.
Dahasonra,YüceAllah,Mekke’ye,İsmailAleyhisselâmı,yerleştirdi.
İsmailAleyhisselam,Cürhümîlerdenbirkızlaevlendi.
Bununiçin,Cürhümîler,İsmailAleyhisselâmınDayılarıolurlardır.[230]
Arap olanı ve Arap olmayanlarıyla bütün Peygamberler, Yemenlileri ve
Nizar-lılarıylabütünAraplar,Sâmb.Nuh’unçocuklarındandırlar.[231]
[1]. Ibn.İshak-Kitabülmübteda velmeb’as c.1,s.1-2, Belâzürî-Ensabüleşraf
c.1,s.3, Yâkubî-Tarih c.1,s.8-12,Mes’ûdî-Murucuzzeheb c. 1 ,s.37-40, Sâlebî-
Arais s.54, İbn.Esîr-Kâmil c. 1 ,s.47-66, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c. 1 ,s
100.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/87.
[2]. Mes’udî-Ahbaruzzaman s.57, Mîr-Hâvend-Ravzatussafa Terceme s.
136.
[3]. İbn.Kuteybe-Maarif s.10-11, Mes’udî-Ahbaruzzaman s.57, Ravza. s.
136.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/87.
[4].Dineverî-Elahbars.1.
[5].Nuh:23.
[6].Ârâf:59,Hûd:25-26,Nuh:1-2.
[7].Ârâf:59.
[8].Hûd:5-6.
[9].Ârâf:59-63.
[10].Hûd:27-34.
[11].Şuarâ:115-116.
[12].Yûnus:71-72.
[13].Ârâf:64,Yûnus:73,Şuarâ:117,Kamer:9.
[14].Mü’minun:24-29.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/87-90.
[15].Mahvilb.Ahnuh,b.Kayn(kaynan).NuhAleyhisselâm,bukralınoğlu
Berakil’inkızıUzreileevliidi.(İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.63)
[16].Mes’ûdî-Ahbâruzzamans.85-89
[17].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.58-59
[18].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.150
[19].Kamer:9.
[20]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.87, Taberî-Tarih c.1,s.92, Zemahşerî-
Keşşafc.4,s.37,Ibn.Esîr-Kâmılcı,s.68.
[21].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.69.
[22]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s..87, Taberî-Tarih c.1,s.92, Zemahşerî-
Keşşafc.4,s.37,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.68,Kurtubı-Tefsirc.9,s.43.
[23].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.6923).
[24].Ankebût:14.
[25].Kurtubî-Tefsirc.9,s.42.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/90-92.
[26].Nuh:6.
[27].Nuh:21-24.
[28].Kamer:10.
[29].Şuarâ:118.
[30].Nuh:26-28.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/92-93.
[31].Taberî-Tarihc.1,s.180-181.
[32].Ahterîc.1,s.39O.
[33].İbn.lyas-Bedâyi’s.61.
[34].Hûd:36-37.
[35].Taberî-Tarihc.1,s.90,91,Salebî-Araiss.55.
[36]. İbn.Kuteybe-Maarif s.10, Mes’udî-Ahbaruzzaman s.59, Hâkim-
Müstedrekc.2,s.596.
[37].Taberî-Tarihc.1,s.91,Mes’udî-Ahbaruzzamans.59.
[38]. Salebî-Arais s.55, Kurtubî-Tefsir c.9,s.43, Suyûtî-Dürrülmensur
c.3,s.327
[39].Zemahserî-Keşsafc.2,s.268
[40]. Sâlebî-Arais s.55, Kurtubî-Tefsir c.9,s.42, Suyûti-Dürrülmensur
c.3,s.327
[41].Taberî-Tarihc.1,s.92,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.69
[42].Taberî-Tarihc.1,s.9O
[43].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.59,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.69
[44].Taberî-Tarihc.1,s.92,Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.59
[45].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.59
[46].Taberî-Tarihc.1,s.92,Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.59,Sâlebî-Arâiss.55,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.69
[47].Taberî-Tarihc.1,s.92
[48].Taberî-Tarihc.1,s.92,Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.59,Sâlebî-Arâiss.55,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.69.
[49].Taberî-Tarihç.1,s.92
[50]. Kurtubî-Tefsir c.9, s.31, Hâzjm-Tefsir c.2, s.330, Süyûtî-
Dürrülmendurc.3,s.328
[51].Taberi-Tarihc.1,s.92,Sûlebi-Araiss.58,Zemahşerî-Keşşafc.2,s.268,
Fahrürrâzî-Tefsir c.17, s.222, İbn.Esîr-Kâmil c.1, s.69, Nesefî-Medârik c.2,
s.187,Kurtubî-Tefsirc.9,s.31.
[52]. Taberî-Tarih c.1,s.9O, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.113, Hâzin-
Tefsirc.2,s.331,Süyûtî-Dürrülmensurc.3,s.327.
[53].Sâlebî-Araiss.55,Süyûtî-Dürrülmensurc.3,s.327.
[54].Süyûtî-Dürrülmensurc.3,s.327.
[55]. Taberi-Tarih c.1,s.92, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.113, Süyutî-
Dürrülmensurc.3,s,327.
[56].Hûd:38-39.
[57]. Zemahşeri-Keşşaf c.2,s.268, Fahrurrazi-Tefsir c.17, s.223, Kurtubi-
Tefsir c.9, s.31, Nasefı-Medarik c.2,s.187, Hazin-Tefsir c.?,s.321 Ebüssuud-
Tefsirc.4,s.2O6
[58]. Fahrurrazi-Tefsir c.17,s.223, Kurtubi-Tefsir c.9,8.31, Ebülfida-
Elbidayevennihayec.1,s.110,Ebüssud-Tefsirc.4,s.2O6
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/93-95.
[59]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.41, İbn.Habîb-Kitabülmuhabber s.383.
Ibn.Kuteybe-Maarif s.11, Yâkubî-Tarih c.1,s.14, Taberi-Tarih c.1,s.92,
Zemahşerî-Keşşaf c.2,s.268, Fahrurrazi-Tefsir c.17, s.223, Nesefî-Medarik
c.2,s.187, Kurtubî-Tefsir c.9,s.31, Ebüssuud-Tefsir c.4,s.2O6, Süyûtî-Dürr.
C.3.S.334.
[60].Sâlebî-Arâiss.56.
[61]. Taberî-Tarih c.1,s.91 Zemahşerî-Keşşaf c.2,s.268-269, Fahrurrazi-
Tefsirc.17,s.223-224,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.7O,Kurtubî-Tefsirc.9,s.32,Nesefî-
Medarik c.2,s.187, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1 ,s.110, Hâzin-Tefsir
c.2,s.331,Ebüssuud-Tefsirc.4,s.2O6.
[62].Fîruzabadî-Kamusulmuhîtc.3,s.23.
[63]. Taberî-Tarih c.1,s.91, Salebî-Arais s.55, Kurtubî c.9,s.31, Hazin
c.2,s.33O,Süyûtî-Dürrülmensurc.3,s.328
[64].Yâkubî-Tarihc.1,s.14,Taberî-Tarihc.1,s.92,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.7O
[65]. Taberî c.1,s.93, Zemahşeri c.2,s.269, İbn.Esîr c.1,s.7O, Ebülfida-
Elbidayevennihayec.1,s.110
[66].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.11O
[67].Taberî-Tarihc.1,s.93
[68].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.41,İbn.Habib-Kitabülmuhabbers.383,Taberî-
Tarihc.1,s.92
[69].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.41,Taberî-Tarihc.1,s.92,Kurtubîc.9,s.32
[70].Yâkubî-Tarihc.1,s.14
[71].İbn.Sa’dc.1,s.41 ,İbn.Habib-Kitabülmuhabbers.383,Taberîc.1,s.92,
Süyûtî:Dürrc.3,s.334
[72].Kurtubî-Tefsirc.9,s.32
[73]. Taberî-Tefsir c.12,s.34, Kurtubî-Tefsir c.9,s.31, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.1,s.110.
[74].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.110.
[75].Taberî-Tarihc.1,s.93,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.110.
[76]. Sâlebî-Arais s.55, Kurtubî-Tefsir c.9,s.42, Süyûtî-Dürrülmensur
c.3,s.327.
[77]. Dîneverî-El’ahbar s.1, Mes’üdî-Murucuzzeheb c.1,s.4O, Süyûtî-
Dürrülmensurc.3,s.327.
[78].Kamer:13.
[79].Sâlebî-Araiss.56.
[80].Taberî-Tarihc.1,s.93,Salebî-Araiss.56,Ebülfida-Elbidayevennihaye
c.1,s.11O.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/95-96.
[81].30)Hûd:40-41.
[82].Taberî-Tarihc.l.s.93,.Sâlebî-Araiss.57,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.7O.
[83].Taberî-Tarihc.1,s.93,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.7O,Kurtubî-Tefsirc.9,s.35.
[84].Kurtubî-Tefsirc.9,s.35.
[85].Taberî-Tefsirc.28,s.169,Ebülfida-Tefsirc.2,s.445.
[86].ibn.Habib-Kitabulmuhabbers.383.
[87].Taberî-Tefsirc.28,s.169.
[88].Tahrim:10,Ebülfida-Tefsirc.2,s.445.
[89].Taberî-Tarihc.1,s.95,Sâlebî-Araiss.57,ZemahşerîKeşşafc.2,s.269,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.7O,Kurtubî-Tefsirc.9,s.35.
[90].Zemahşerî-Keşşafc.2,s.269,Nesefî-Medarikc.2,s.188.
[91].Kurtubî-Tefsirc.9,s.35.
[92]. ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.41, ibn.HabîtHKİtabülmuhabbers.383, Taberî-
Tarih c.1,s.95, Mes’ûdî-Ahbaruzzaman s.60, Sâlebî-Arais s.57, Fahrurrazi-
Tefsirc.17,s.228, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.7O, Kurtubî-Tefsir c.9,s.35, Ebülfida-
Elbidayevennihayec.1,s.111.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/96-97.
[93].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.4O
[94]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.41, ibn.Kuteybe-Maarif s.11, Yâkubî-Tarih
c.1,s.14,Taberî-Tarihc.1,s.94,Mes’udî-Murucuzzehebc.1,s.4O,Ahbaruzzeman
s.60, Sâlebî-Arais s.57, Fahrurrazi-Tefsir c.17,s.223, İbnEsîr-Kâmil c.1,s.7O,
Hâzin-Tefsirc.2,s.332,Sûyûtî-Dürr.c.3,s.334.
[95]. ibn.Sa’d c.1,s.41, Taberî-Tarih c.1,s.94, Salebi s.57, Kurtubîc.9, s.32,
Nesefi-Medarikc.2,s.187,Hazinc.2,s.332,Süyutî-Dürr.c.3,s,334.
[96]. İbn.Sa’d s.41, İbn.Kuteybe-Maarif s.11, Taberi c. 1 ,s.94, Salebî s.59
Zemahşerî c.2,s.272, İbn.Esîr c.1 ,s.72, Kurtubî C.9.S.36, Ebülfida-Tefsir
c.2,s.447,Hâzin-TefsirC.2.S.334,Süyûtî-Dürrc.3,s.328.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/97-98.
[97]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:1/98.
[98]. Kralın BabasıMahvil tarafından da, dağların başında birerMaakıl
yapılması emr edilmiş, putların sayısına ve isimlerine göre yüksek yedi
Maakıl,Sığınakyapılmıştı.Mes’udî-Ahbaruzzamans.57.
[99].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.60-61.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/98-99.
[100].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.41,Yâkubi-Tarihc.1,s.14,Taberî-Tarihc.1,s.94,
Zemahşerî-Keşşafc.4,s.37.
[101].Yâkubî-Tarihc.1,s.14,Zemahşerî-Keşşafc.4,s.37.
[102]. ibn.Sa’d c.1,s.41, Taberîc.1,s.94, Salebîs.58, İbn.Esirc.1,s.72, Kurtubî
c.9,s.38,Ebülfida-Elbidayec.1,s.112,HazinC.2.S.333.
[103].Yâkubî-TarihC.1.S.14..
[104]. ibn.Kuteybe-Maarifs.11, Yakubîc.1, s. 14, Taberic.1, s.93, Mes’udî-
Ahbaruz-zamans.61,Zemahşerî-Keşşafc.4,s.37,Şalebî-Arariss.58,İbn.Esîr-
Kâmilc.1,s.72,Hâzin-Tefsirc.2,s.333.
[105].Yâkubî-Tarihc.1,s.14,Mes’udî-Murucuzzehebc.1,s.4O.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/99.
[106]. Ebülmünzir Hişam-Kitabülasnam s.52, 53, Yâkut-Mûcemülbüldan
c.5,s.367
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/99.
[107].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.4O,Taberi-Tarihc.1,s.97.
[108]. İbn.Kuteybe-Maarif s.11, Taberî-Tarih c.1,s.94, Mes’udî-
Murûcuzzehebc.1,s.40,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.72.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/100.
[109].Taberî-Tarihc.1,s.91,Hâkim-Müstedrekc.2,s.342,Sâlebî-Araiss.58,
Kurtubî-Tefsir c.9,s.41, Ebülfida-Tefsir c.2,s.447, Elbidaye vennihaye c. 1 ,s.
113, Heysemî-Mecmuazzevaid c.8,s.200, Hâzin-Tefsir c.2,s.333, Süyûtî-
Dürrülmensurc.3,s.327.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/100.
[110].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.41,Yâkubî-Tarihc.1,s.14,Taberî-Tarihc.1,s.91,
Sâlebî-Arais s.58, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.72, Nesefî-Medârik c.2,s.189, Süyûtî-
Dürrülmensurc.3,s.334.
[111].Süyûtî-Dürrülmensurc.3,s.33O.
[112]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.41, Yâkubî c.1 ,s.14, Taberî s.94, Salebî 58,
Zemahşerî-Keşşaf c.2,s.272, Deylemî-Firdevs c.1,s.238, ibn.Esîr c.1,s.72,
Kurtubî-Tefsirc.9,s.36,Süyûtî-Dürrülmensurc.3,s.334
[113]. İbn.Sa’d c.1,s.41, Yâkubî c.1,s.15, Taberî c.1,s.94, Mesûdî-Muruc.
c.1,s.40,ibn.Esîrs.72.
[114].Taberî-TarihC.1.S.96,Tefsirc.12,s.47,Kurtubî-Tefsirc.9,s.36.
[115].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.42,Taberî-Tarihc.1,s.94,Yâkubî-Tarihc.1,s.15
Mes’üdî-Murucuzzehebc.1,s.4O,Sâlebî-Araiss.59,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.72-73,
Kurtubî-Tefsirc.9,s.41.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/100-101.
[116]. Ibn.Sa’d c.1,s.41, Taberî c.1,s.94-96, Sâlebî s.58, İbn.Esîr s.72,
Kurtubî-Tefsirc.9,s.36.
[117].Hûd:42.
[118].ibn.Sa’dc.1,s.41,Taberî94,96,Salebîs.58,İbn.Esîrs.72,Kurtubî36.
[119]. ibn.Kuteybe-Maarifs.11, Mes’udî-Muruc c.1,s.4O, Zemahşerî-Keşşaf
c.2,s.272,Ebülfida-Tefsirc.2,s.447,El-bidayevennihayec.1,s.1l6.
[120]. İbn.Kuteybes.11,Taberîd ,s.96,Zemahşerîc.2,s.272,Ebülfida-Tefsir
c.2,s.447,Elbidayevennihayec.1,s.116.
[121]. ibn Sa’d-Tabakat c.1,s.41, Taberî-Tarih c.1,s.96, Sâlebî s.59,
Zemahşeri c.2,s.272, İbn.Esîr c.1,s.72, Kurtubî c.9,s.41, Ebütfida-Tefsir
c.2,s.447.
[122].Yâkubî-TarihC.1.S.15.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/101.
[123]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s,42, Ibn.Habîb-Kitabülmuhabber s.384,
ibn.Kuteybe-Maarifs.12,Yâkubî-Tarihc.1,s.15,Taberî-Tarihc.1,s.96,Mes’ûdî-
Murucuzzehebc.1,s.41,Sâlebî-Araiss.59-60,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.73.
[124].Yâkut-Mûcemülbüldanc.2,s.84.
[125]. ibn.Habîb-Kitabülmuhabber s.384, İbn.Kuteybe-Uyûnülahbar
c.1,s.314,Taberî-Tarihc.1,s.96,İbn.EsîrKâmilC.1.S.73.
[126].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.41.
[127].Yâkut-Mûcemülbüldanc.2,s.179-180.
[128].Yâkubî-TarihC.1.S.15.
[129].Yâkut-Mûcemülbüldanc.2,s.84,MirHâvend-RavzatussafaTerceme
s.139.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/101-102.
[130].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.41,Yâkubî-Tarihc.1,s.15,Taberî-Tarihc.1,s.94,
Sâlebî-Arâis s.58, Zemahşerî-Keşşaf c.2,s.271, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.72,
Kurtubî-Tefsirc.9,s.41,Nesefî-Medarikc.2,s.189,Ebülfida-Tefsirc.2,s.447.
[131].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.41.
[132].Taberî-Tarihc.1,s.94.
[133]. Yâkut-Mûcemülbüldanc.2,s.179, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.1,s.115,Tefsirc.2,s.446,Süyûtî-dürrülmensurc.3,s.335.
[134].Hâzin-Tefsirc.2,s.332.
[135].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.4O,Yâkut-Mûcemülbüldanc.2,s.179.
[136].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.40.
[137].Yâkut-Mûcemülbüldanc.2,s.138.
[138].Yâkut-Mûcemülbüldanc.4,s.322
[139].Buhârî-Sahihc.4,s.104.
[140].Taberî-Tarihc.1,s.96,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.72-73.
[141].Dineverî-Elahbars.1.
[142].Yâkut-Mûcemülbüldanc.4,s.322.
[143].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.40.
[144].Fîrüzabadî-Kumusulmuhıtc.1,s.275-276.
[145].Fîrûzabadî-Kamusulmuhîtc.4,s.54.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/102.
[146].Kurtubî-Tefsirc.9,s.42.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/102.
[147].Ankebût:14-15.
[148].Taberî-Tefsirc.27,s.95,Zemahşerî-Keşşafc.4,s.38,Nesefî-Medârik
c.4,s.2O3, Kurtubî-Tefsirc.17,s.133, Ebülfida-Tefsir C.2.S.446, Hâzin-Tefsir
c.4,s.2O3,Ebüssuud-Tefsirc.8,s.17O.
[149].Taberî-Tefsirc.27,s.95,Kurtubî-Tefsirc.17,s.133.
[150].Dîneverî-Elahbars.1.
[151].Taberî-Tefsirc.20,s.136,Zemahşerî-Keşşafc.4,s.38,Nesefî-Medarik
c.4,s.2O3,Ebüssuud-Tefsirc.8,s.17O.
[152]. Zemahşerî-Keşşaf c.4,s.38, Nesefî-Medarik c.4,s.2O3, Ebülfida-
Tefsirc.2,s.446,Hâzin-Tefsirc.4,s.2O3,Ebüssuud-Tefsirc.8^.170.
[153].Taberî-Tefsirc.27,s.95,Zemahşerî-Keşşafc.4,s.38,Kurtubî-Tefsirc.
17,s. 133, Nesefi-Medarik c.4,s.2O3, Ebülfida-Tefsir c.2,s.446, Hâzin-Tefsir
c.4,s.2O3,Ebüssuud-Tefsirc.8,s.17O.
[154]. Taberî-Tefsir c.27,s.95, Kurtubî-Tefsir c.17,s.133, Ebülfida-Tefsir
c.2,s.446.
[155]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:1/103.
[156].Kamer:11-12.
[157].Kamer:14.
[158].Hûd:42-43
[159].Hûd:45-47.
[160].CudîCezîre’debirdağ‘dır.(Buhâri-Sahihc.4,s.1O4)
[161].Hûd:44.
[162].Hûd:48.
[163].Ankebût:14-15.
[164].Kamer:15-16.
[165].Hûd:49.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/103-105.
[166]. İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.40-41, İbn.Kuteybe-Maarif s.12, Taberî-
Tarihc.1,s.97, Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.4l, Sâlebî-Arais s.60, ibn.Esîr
c.1,s.68,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.12O
[167].Sâm,Tufandanyetmişsekizyılöncedoğmuştu.(Sâlebî-Araiss.60)
[168].Sâlebî-Arâiss.60,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.73
[169].Yâkubî-Tarihc.1,s.16
[170].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.88.
[171]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.17O, Buharî-Edebülmüfred s.144,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.119,Heysemî-Mecmauzzevaidc.4,s.219.
[172].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.87.
[173].Şâlebî-Araiss.60,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.73.
[174].İbn.Abd.Rabbih-Ikdulferîdc.3,s.173.
[175]. İbn.Abd.Rabbih-lkdulferîd c.3,s.173, Sâlebî-Arais s.60, İbn.Esîr-
Kâmilc.1,s.73,MîrHâvend-RavzatussafaTercemes.136.
[176]. ibn.Abd.Rabbih-Ikdülferid c.3,s.187, Ebû Nuaym-Hilyetülevliyâ
c.8,s.145
[177].Ezrakî-AhbaruMekked.s.68
[178].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.73
[179].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.68.
[180].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.87.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/105-107.
[181].Hâkim-Müstedrekc.2,s.546.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/107.
[182].Sâffât:77.
[183]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.10-11, Tirmizî-Sünen c.5,s.365,
Taberî-Tefsirc.23,s.67,Tarihc.1,s.1O2,Hâkim-Müstedrekc.2,s.546.
[184].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.42,Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.11,Tirmizî-
Sünenc.5,s.365,Taberî-Tarihc.1,s.1O6,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.115,
İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.6
184)
[185].Taberî-Tefsirc.23,s.67,İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.5,6.
[186].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.5
[187].ibn.Abd.Rabbih-Ikdülferîdc.3,s.4O5
[188].İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.4-5
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/107-108.
[189].Dîneverî-Elahbars.34,Yâkubî-Tarihc.1,s.15,Taberî-Tarihc.1,s.98,
Sâlebî-Araiss.61
[190].Taberî-Tarihc.1,s.98,Salebî-Araiss.61
[191].FeysunBelhırmağıdır.(Dineverî-Elahbars.34)
[192].Dîneverî-Elahbars.34,Taberî-Tarihc.1,s.98,Sâlebî-Araiss.61
[193].Dîneverî-Elahbars.34.
[194].Dîneverî-El’ahbars.34,Taberî-Tarihc.1,s.98,Sâlebîs.61.
[195].Taberî-Tarihc.1,s.98,Sâlebî-Araiss.61.
[196].Dineverî-Elahbars.34,Taberî-Tarihc.1,s.98,Sâlebîs.61.
[197].Yâkubî-Tarihc.1,s.15.
[198].ibn.Kuteybe-Maarifs.13,Yâkubî-Tarihc.1,s.16.
[199].Taberi-TarihC.1.S.103.
[200].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.75.
[201].İbn.kuteybe-Maarifs.12-13.
[202].ibn.Kuteybe-Maarifs.13.Yâkubî-Tarihc.1,s.15.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/108-109.
[203].Mirhavend-RavzatussafaTercemes.142.
[204].Yâkubî-Tarihc.1,s.17,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.43.
[205].Yâkubî-Tarihc.1,s.18
[206].Yâkubî-Tarihc.1,s.18,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.43.
[207].Yâkubî-Tarihc.1,s.18.
[208].Yâkubî-Tarihc.1,s.19,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.43.
[209].Yâkubî-Tarihc.1,s.18,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.43.
[210].Yâkubî-Tarihc.1,s.19.
[211].Yâkubî-Tarihc.1,s.19,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.43.
[212].Yâkubî-Tarihc.1,s.19.
[213].Yâkubî-Tarihc.1,s.19,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.43.
[214].Yâkubî-Tarihc.1,s.2O.
[215].Yâkubî-Tarihc.1,s.2O,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.43.
[216].Yâkubî-TarihC.1.S.20.
[217].Yâkubî-Tarihc.1,s.2O,Mesûdî-Murucuzzehebc.1,s.44.
[218].Yâkubî-TarihC.1.S.21.
[219].Yâkubî-Tarihc.1,s.21,Mesûdî-Murucuzzehebc.1,s.44
[220].Yâkubî-TarihC.1.S.22.
[221].İbn.Kuteybe-Maarifs.13.
[222].Yâkubî-Tarihc.1,s.22.
[223].Yâkubî-Tarihc.1,s.22,Mesûdî-Ahbaruzzamans.81,Salebis.62.
[224].Yâkubî-Tarihc.1,s.22.
[225].ibn.Kuteybe-Maarifs.12-13,Mesudî-Murucc.1,s.41-42.
[226]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.46, Taberî-Tarih c.1,s.119, ibn.Esîr-Kâmil
c.1,s.94.
[227].Mes’ûdî-Nurûcuzzehebc.1,s.42-43.
[228].İbn.Kuteybe-Maarifs.13.
[229].Taberî‘yegöre:ilkYemenKralı,KahtandıveKıralselamıylailkkez
selamlananda,oidi.(Taberî-Tarihc1.S.104)
[230].ibnKuteybe-Maarifs.13,271,Mes’udî-Murucuzzehebc.1,s.42-43
[231].İbn.Kuteybe-Maarifs.14
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/109-113.
HUDALEYHİSSELÂMHûdAleyhisselâmınSoyuVeMesleği:
Hûd (Âbir) b.Abdullâh, b.Rebah, b.Halud[1] b.Âd, b.Avs, b.İrem, b.Sâm,
b.NuhAleyhisselâmdır.[2]
HûdAleyhisselâm,ÂdkavmiiçindeBabaveAnasoyuyönündenenüstün
durumdaidi.[3]
Kendisi,dahaönceticaretleuğraşırdı.[4]
HudAleyhisselâmınŞekilVeŞemailiVeBazıFaziletleri:
HudAleyhisselâm;ortaboylu[5], esmer tenli, çoksaçlı[6], güzel yüzlü idi.
ÂdemAleyhisselâmabenzerdi[7]
Güçlü,kuvvetliidi.[8]
Zühd’ütakvaveibâdetehliidi.Çokcömerdveşefkatliidi.Yoksullarabol
bolSadakaverirdi.[9]
HûdAleyhisselâmınKavmi:HûdAleyhisselamınkavmi,Âdkavmiidi.
Âdkavmi,BirinciveİkinciÂddiyeikiyeayrılır.
Birincisi:Âdb.Avs,b.İrem,b.Sâm,b.NuhAleyhisselâm’dır.[10]
İkincisi:Semudb.Câir,b.İrem,b.Sâm,b.NuhAleyhisselâmdır.[11]
İsmail Aleyhisselâmdan önceki Birinci Âd kavmi, on, on üç kabileden
oluşan[12]üçdörtbinkişilikbirtopluluktu.
Âd,Semud,Cürhüm,Tasm,Cedis,Ümeym,Medyen,Imlak,Ubeyl,Câsim,
KahtanveKahtanoğullangibibirçokkabilelereArabul’âribe,
İsmailAleyhisselâmınoğullarındangelenkabilelerede,Arabulmüsta’rebe
denir.[13]
HûdAleyhisselâmınKavmiOlanÂdKavmininYurdlarıVeKötüTutumVeDavranışları:
Âdkavmininyurdları;Hudramevt’eveYemen’ekadaruzananyerlerolup
Allah’ınyerlerinden,engenişi,enotlu,sulu,bolnimetliolanıidi.[14]
Yerinüzerindeakanırmakları,bağları,bahçeleri,sürüsürüdavar/arı[15],
yeraltındada,sudepolarıvardı.[16]
Başkalarınaverilmeyenboybos,güçkuvvetde,onlara,verilmişti.[17]
Onlar,inatçıbirzorbanınemrinitutupardındangittilerde[18]:“Kuvvetçe,
bizdendahagüçlükimvarmış?”diyerekyeryüzündebüyüklüktaslamağa[19],
memleketlerinde azgınlık ve fesadlarını artırmağa’[20], halka zulm etmeğe
başladılar.[21]
Âhirethayatını,öldüktensonradirilmeyiinkârettiler.[22]
Şadda,SamudveHenna’adındakiüçputatapmaktanda,geridurmadılar.[23]
HûdAleyhisselâmınÂdKavminePeygamberGönderilişi:YüceAllah,âdkavmına,kardeşleriHûdAleyhisselâmı,Peygamberolarak
gönderdi.[24]
Oda,onları,BirolanAllah’aimanveibadete,insanlarazulmetmektenvaz
geç-meye()davetettiisede,redvetekzibilekarşılandı[25]
Bununüzerine,YüceAllah,üçyıl,onlardan,yağmuru,kesti.[26]
Onları,yağmurduasıiçin,Mekke’yebirheyetgöndermekzorundabıraktı.
Yağmuryağdıracağınısandıklarıbirkasırgailede,yokolupgittiler.[27]
Kur’ân-ıKeriminÂdKavmiHakkındakiAçıklaması:Hûd Aleyhisselâmın, Âd kavmına gönderilişi ve onların, tutum ve
davranışlarıveakıbetleriKur’ân-ıKerimdeşöyleaçıklanır:
“Âd(kavmine)da,kardeşleriHûd’u(gönderdik)
O,(kavmına):
“Eykavmim!Allah’a,ibadetediniz!
Sizin,O’ndanbaşkahiçbirilâhınız,yoktur.[28]
(hâlâ,Allah’dan)korkmayacakmısınız?[29]
Siz,(Allah’akarşı)yalandüzenlerdenbaşka(kimseler)değilsiniz!”dedi.[30]
Kavmininilerigelenlerindenkâfirbircemâatise:
“Biz,seni,muhakkak,birbeyinsizlikiçindegörüyoruz!
Seni,muhakkak,yalancılardansanıyoruz!”dediler.
(Hûd):
“Eykavmim!Bendehiçbirbeyinsizlikyoktur.
Fakat,ben,âlemlerinRabb’ıtarafındangönderilmişbirPeygamberim!
Size,Rabb’ımınVahyettiklerinitebliğediyorum.
Ben,sizinEminbirhayrhâhınızım.
Size,okorkunçakıbetihabervermekiçin, içinizdenbiradam(vâsıtasile)
Rabb’-ınızdan,sizebirihtargelmesituhafınızamıgidiyor?
Düşününüz ki: O (Rabb’ınız), sizi, Nuh kavmından sonra, Hükümdarlar
yaptı.Size,yaratılışta,onlardan(Nuhkavmından)ziyâdeboybos(vekuvvet)
verdi.
O halde, Allah’ın nimetlerini (unutmayıp) hatırlayınız ki: kurtuluşa
erebilesiniz!”dedi.
“Sen, bize, yalnız Allah’a ibadet etmemiz. Atalarımızın tapmakta
olduklarınıbırakmamıziçinmigeldin?!
O halde, doğruculardan isen, bizi, tehdid etmekte olduğun şeyi (azabı)
getirbize!”dediler.
Hûd:
“Rabb’ınızdan,üzerinizebirazab,birgazabhakkoldumuhakkak!
Kendinizin ve Atalarınızın takdığınız (düzme) bir takım adlar (putlar)
hakkında, Allah, onlara bir Hüccet indirmemişken, benimle mücâdele mi
ediyorsunuz?
Artık,bekleyiniz!
Şüphesizki,bende,sizinlebirlikteonu,bekleyenlerdenim[31]
Ey kavmim! Ben, buna (bu tebliğime) karşılık, sizden hiç bir ücret
istemiyorum.
Benimmükâfatım,ben’iYaratan’danbaşkasınaâiddeğildir.
Hâlâ,akıllanmayacakmısınız?!
Eykavmim!Rabb’ınızdanyarlıganmakdileyiniz.
Sonra, yine, Ona tevbe ve rücu ediniz ki, üstünüze bol bol (feyzini)
göndersin.Kuvvetinize,dahafazlakuvvetkatsın!
Günahkârlarolarakyüzçevirmeyiniz!”dedi.
“EyHûd!Sen,bizeaçıkbirMucizegetirmedin!
Bizde,seninsözünle,İlahlarımızıbırakıcıdeğiliz!
Sana,inanıcılarda,değiliz![32]
Sen,bize,İlâhlarımız(atapmak)tan,bizidöndürmekiçinmigeldin?!
Öyle ise, bizi tehdid etmekte olduğun şeyi -eğer (iddianda) doğru
söyleyenlerdenisen-getirbize!”dediler.
Hûd:
“(Bunun)İlmi,ancak,Allahkatındadır.
Ben,size,gönderildiğimşeyi,tebliğediyorum.
Fakat,ben,sizi,bilmezlergüruhuolarakgörmekteyim[33]
Allâh’dankorkunuzvebana,itaatediniz![34]
Ben,cidden,üstünüze(gelecek)büyükbirgününazabındankorkuyorum!”
dedi.[35]
Onlar:
“Va’zetsendeveyava’zedicilerdenolmasanda,bizegöre,birdir.
Bu,öncekilerinâdetindenbaşka(birşey)değildir.
Biz,azabauğrayacaklarda,değiliz!”dediler.[36]
Onun(Hûd’un)kavminden-kendi/erinedünyahayatındarefahverdiğim/z
halde,küfr(veinkâr)eden-birgüruhda:
“Bu,sizingibibirbeşerdenbaşkasıdeğildir.
Sizinyediklerinizdenyiyor,içtiklerinizden,içiyor!
Eğer, kendiniz gibi bir insanaboyuneğerseniz, andolsunki: o takdirde,
mutlaka,hüsranadüşenlersinizdir.
Öldüğünüzvebir toprak, bir kemikolduğunuzvakit, sizinherhalde (diri
olarakkabirlerinizden)çıkarılmışolacağınızımıva’d(vetehdid)ediyoro?
Tehdidolunageldiğinizoşey,nekadaruzak!Nekadaruzak!
O(hayat),bizim(şu)dünyahayatımızdanbaşkasıdeğildir.
Yaşarız,ölürüz.
Fakat,biz(tekrar)dirileceklerdeğiliz!
O(Hûd),Allâhakarşı,yalandüzenbiradamdanbaşkasıdeğildir.
Biz,onu,tasdikedicideğiliz!”dediler.
(Hud):
“Rabb’ım!Beni,yalanlamalarınakarşı,Sen,banayardımet!”dedi.
(Allah)Buyurduki:
Azbir(zamanda)herhalde,onlar,pişmanolacaklardır!
İşte, onları, o müthiş (azab) Sayha(sı), Allah’ın bir adâletfi) olmak üzre,
hemenyakalayıverdide,onları,birçörçöphalinegetirdik!
Artık,uzakolsunozâlimlergüruhu![37]
Onlar,onu,(azabı),vadilerineyönelerekgelenbirbuluthalinegörmüşlerdi
de;
“Bu,bizeyağmurvericibirbuluttur!”demişlerdi.
Hayır!Bu,çarçabukgelmesiniistediğinizşeydir!Kasırgadırki,onda,elem
vericibirazabvardır.
O,Rabb’ınınemriyle,herşeyihelakedecektir!
İşte, onlar, o hale geldiler ki, meskenlerinden başka bir şey görünmez
oldu!
Biz,işte,günahkârlargüruhunu,böylecezalandırırız![38]
…..Alayedegeldiklerişey,kendilerini,çepçevrekuşatıverdi.[39]
…..Her uğradığı şeyi (yerinde) bırakmıyor, mutlaka, onu, kül gibi
savuruyordu.[40]
Çünki,biz(haklarında)uğursuz(veuğursuzluğu)süreklibirgünde,onların
üstüne,çokgürültülübirkasırgasaldık.
(Öylebirkasırgaki) insanları,sanki,onlar,köklerindensökülmüşhurma
kütükleri imiş gibi, tâ temelinden koparfıp helake uğratıyordu. [41] (Allah)
onu,yedigece,sekizgünardıardınca,üzerlerinemusallatetti.
Öyleki (eğer,sende,hâzırolsaydın)okavmin(bumüddet) içinde(nasıl)
ölüpyıkıldığınıgörürdün!
Sanki, onlar, içleri bomboş hurma kütükleri idiler! Şimdi, onlardan bir
kalangörebiliyormusun?[42]
(Hûd’un)kendisinide,onunlabirlikteolan(Müslümanlarıda,katımızdan
birRahmetilekurtardık.
Âyetlerimiziyalansayıpimanetmemişolanlarınise,kökünükestik!’[43]
HudAleyhisselâmınHaccaGidişi:Peygamberimiz, Veda haccında, Osfan vadisine vardığı zaman, Hz.Ebu
Bekr’e: “EyEbûBekr!Bu,hangivadidir?”diyesormuş,Hz.EbûBekr”,Osfan
vadisidir!” deyince, Peygamberimiz: Hud Aleyhisselâmın da, beline Aba
tutunmuş, belinden yukarısını alacalı bir kumaşla bürümüş, genç ve kızıl,
yularıhurmalifindenörülmüşdişibirdeveüzerindeolduğuhalde,Hacciçin
buradanTelbiyeederekgeçmişolduğunuhabervermiştir.[44]
HudAleyhisselâmınMekke’yeGidişiVeVefatEdişi:Rivayete göre: Peygamberlerden, ümmeti helak olan Peygamber,
kendisineimanedenlerlebirlikteMekke’yegelir,vefatınakadarorada,Yüce
Allah’aibadetlemeşgulolurdu.[45]
Âdkavmihelakolunca,HudAleyhisselâmda,kendisine imanetmişolan
kimseleriyanınaalarakMekke’yegittiveoradanayrılmadı.[46]
Mekke’devefatedenPeygamberlerden,ZemzemileHacerülesvedarasında
yetmiş[47],diğerrivayettedoksandokuzPeygambergömülüdür.
HudAleyhisselâmda,oradagömülüPeygamberlerarasındadır.[48]
Hud Aleyhisselâmın Hadramevt’te vefat ettiği ve kabrinin, orada kızıl
kumdan bir tepe üzerinde bulunduğu[49] ve vefatında dört yüz altmış dört
yaşındaolduğuda,rivayetedilir.[50]
OnavegönderilenbütünPeygamberlereselâmolsun![51]
[1].VeyaCarud(Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.12O)
[2]. ibn.Kuteybe-Maarif s.14,Yâkubî-Tarihc.1,s.22,TaberMarihc.1 ,s.110,
Sâlebi-Araiss.62,Ebülfida-ElbidayevennihayeC.1.S.120.
[3].Dîneverî-El’ahbars.5,Sâlebî-Arâiss.62.
[4].ibn.Kuteybe-Maarifs.14,İbn.Asâkir-Tarihc.2,s.361.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/117.
[5].MirHâvend-RavzatussafaTercemes.146.
[6].ibn.Kuteybe-Maarifs.14.
[7]. İbn.Kuteybe-Maarif s.14, Hâkim-Müstedrek c.2,s.564, Muhyiddin
b.Arabî-Muhâdaratülebrar c.1,s.123, Mîr Hâ-vend. Ravzatussafa Terceme
s.146,147.
[8].Hâkim-Müstedrekc.2,s.563.
[9].MirHâvend-RavzatussafaTercemes.147.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/117.
[10].Taberî-Tarihc.1,s.109-110,Sâlebî-Araiss.61,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.85.
[11].Taberî-Tarihc.1,s.11O,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.89.
[12].ibn.Kuteybe-Maarifs.14.
[13].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.120-121.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/117-118.
[14].İbn.Kuteybe-Maarifs.14.
[15].Şuarâ:133,134.
[16].Şuarâ:129.
[17].Araf:69,Ahkaf:26,Salebî-Arâiss.61,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.85.
[18].Hûd:59
[19].Fussilet:15
[20].Hıcr:11,12
[21].Taberî-Tarihc.1,s.110,Sâlebî-Araiss.62,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.85
[22].Mü‘minun:35-37.
[23].Taberî-Tarihc.1,s.11O.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/118.
[24].İbn.Kuteybe-Maarifs.13,Dîneverî-El’ahbars.5,Yâkubi-Tarihc.1,s.22
(*)Yüzyıl(MîrHâvendRavzatussafa,Tercemes.147).
[25].Taberî-Tarihc.1,s.110,Sâlebî-Araiss.62,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.85.
[26].Yâkubî-Tarihc.1,s.22,Taberî-Tarihc.1,s.110,Mes’ûdî-Ahbaruzzaman
s.81,Sâlebî-Araiss.62,Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.78.
[27]. Yâkubîc.1,s.22, Taberîc.1,s.11O, Mes’udîs.81, Salebîs.62, Ebülferec
ibn.Cevz!c.1,s.78,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.85.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/118-119.
[28].Ârâf:65,Hûd:50.
[29].Ârâf:65,Şuarâ:124.
[30].Hûd:50.
[31].Ârâf:66-71
[32].Hûd:51-53.
[33].Ahkaf:22-23.
[34].Şuarâ:131.
[35].Şuarâ:135,Ahkaf:21.
[36].Şuarâ:135-138.
[37].Mü‘minun:33-41.
[38].Ahkaf:24-25.
[39].Ahkaf:26.
[40].Zâriyat:42.
[41].Kamer:19-20.
[42].40)Elhakka:7-8.
[43].Ârâf:72.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/119-122.
[44].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.232,ibn.Kayyım-Zâdülmaadc.3,s.239,
Heysemî-Mecmuazzevaidc.3,s.32O.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/122.
[45].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.68,Hâkim-Müstedrek,c.2,s.563,Sâlebî-
Araiss.66.
[46]. ibn.Kuteybe-Maarif s.14, Sâlebî-Arais s.66, Mîr Havend-
RavzatussafaTercemesis.146.
[47].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.73.
[48].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.68,Hâkim-Müstedrekc.2,s.563-654.
[49]. Hâkim-Müstedrek c.2,s.564, Aliyyülmüttakî-Kenzülummal
c.12,s.48O,MîrHâvend-RavzatussafaTercemesis.146-147.
[50].MîrHâvend-RavzatussafaTercemesis.147.
[51]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:1/122.
SALİHALEYHİSSELÂMSalihAleyhisselamınSoyuVeMesleği:
Salih b.Ubeyd[1], b.Esif[2] veya Asit[3], b.Kemaşic[4] veya Masic[5] veya
Masih[6] b.Ubeyd, b.Hadir[7] veya Hazir[8] veya Cadir[9] veya Hacir[10]
b.Semud[11]‘,b.Âbir[12]veyaCair[13]b.İrem,b.Sâm,b.NuhAleyhisse!amdır.[14]
SalihAleyhisselam;Semudkavmi içindeBabaveAnasoyuyönündenen
seçkinveüstünbirdurumdaidi.[15]
Kendisi,dahaönceticaretleuğraşırdı.[16]
SalihAleyhisselamınŞekilVeŞemaili:Salih Aleyhisselâm, İsâ Aleyhisselama benzerdi. Beyaza çalar kırmızı
benizliidi.
Düzsaçlıidi.Kıvırcıksaçlıdeğildi.
Kendisi,İsâAleyhisselamgibiyalınayakyürür,ayakkabıgiymezdi.[17]
SemuoKavmiVeYurdları:Salih Aleyhisselâm in kavmi, İkinci Âd diye anılan Semud kavmi olup
Arabul’-âribedendir.[18]
YüceAllah,BirinciÂd’ı, yâniHûdAleyhisselamınkavminihelakettikten
sonra,onlarınardındanSemudkavminiyeryüzünehâkimkılmıştı.[19]
YüceAllah,Semudkavmini,uzunömürlüyaratmıştı.
Hattâ,onlardan,birkimse,kendisinetaştan,çamurdanbirevyapar,adam,
dahasağiken,ev,yıkılırgiderdi.
Bununiçin,onlar,dağlardakayalarıoyarakkendilerineevleredindilerve
geçimbolluğuiçindeyaşadılardurdular.[20]
Semud kavmi; Hicaz’la Şam arasında Vâdilkura’ya kadar uzanan Hicr
bölgesindeotururlardı.[21]
(Hicr; Semud kavminin, Medine ile Şam arasında bulunan yurdlarının
adıdır.)
Istahrî, Hicr hakkındakimüşâhadelerini şöyle anlatır: Hicr, halkı, az bir
kariyedir.DağlararasındaolupVâdilkura’yabirgünlüktür.
Yüce Allah’ın buyurduğu gibi, Semud kavminin, dağlardan yontmuş
olduklarıevler(Şuarâ:149),buradadır.
Esâlis diye anılan dağlar içinde, bizim evlerimizin teşkilatına benzer
dağlargibiyükselmişevlergördüm.
Uzaktanbakan,onları,birbirinebitişikdağsanar.
Ortasına varınca, her birinin münferid ve kendi kendine dikili
durduklarınıgörür.
Dolaşacak olan, onlardan her birinin çevresini, seğirterek zahmetsizce
dolaşabilir.
Evlerdenherbiri,kendikendineayaktadurmaktadır.
İnsan,onlarınüzerine,ancak,sonderecedezahmetçekerekçıkabilir.
YüceAllah’ın:
“… İşte, dişi deve! Su içme hakkı, bir gün, onundur. Belli bir günün su
içme hakkı da, sizindir.” (Şuarâ: 155) buyurduğu Semud kuyusu da,
Hicrdedir.”[22]
Salih Aleyhisselamın Semud Kavmine Peygamber OlarakGönderilişi:
Semud kavmi, işi büsbütün azıtıp Allah’ın emrine aykırı olarak putlara
tapmağa[23], yer yüzünde fesad çıkarmağa[24], taşkınlık etmeğe başladıkları
zaman[25],
YüceAllah,onlara,SalihAleyhisselâmı,Peygamberolarakgönderdi.[26]
Salih Aleyhisselâm, Semud kavmini, bütün putları atarak[27] Bir olan
Allah’a,hiçbirşeyişerikkoşmaksızınimanveibadetetmeyedavetebaşladı.[28]
“Fakat, onlar; Salih Aleyhisselâmı ve tebligatını, küfr ve inkârla
karşıladılar.[29]
Zâten, Semud kavmi, kendilerine Salih Aleyhisselâmdan önce
gönderildikleri anlaşılan ve fakat, isimleri ve kıssaları, Kur’ân-ı Kerimde
açıklanmamışolanbaşkaPeygamberleride,yalanlamışdurmuşlardı.[30]
SalihAleyhisselâm,davetvetebligatınaısrarladevametti.
Davetini, kabul etmedikleri takdirde, Allah’ın gazabına ve azabına
uğrayacaklarını,onlarahaberverdi.[31]
Semudkavmiileyirmiyıluğraştı.[32]
İş,uzayıpgidince,SalihAleyhisselâmdan,söylediklerinidoğrulayacakbir
âyet,birMucizegöstermesiniistediler.
SalihAleyhisselâm,onlara:
“NasılbirMucizeistersiniz?”diyesordu.
Semud kavminin, her yıl belli bir günde putlarını yanlarına alarak çıkıp
kutladıklarıbirBayramlarıvardı.
Sen,kendiİlâhınayalvar.
Bizde,kendiilâhlarımızayalvaralım.
Eğer,seninİlahın,duanıkabulederse,biz,sanatâbiolalım.
Eğer,bizimilahlarımız,duamızıkabulederse,sen,bizetâbiol!”dediler.
SalihAleyhisselâm:
“Olur!”dedi.
Semud kavmi, Vesenleri, putları ile birlikte bu Bayramlarını kutlamağa
çıktılar.
SalihAleyhisselâmda,onlarlabirliktegitti.
Semud kavmi, dualarında: Salih Aleyhisselamın yapacağı duasından hiç
birşeyikabuletmemesiniVesenlerinden,putlarındanistediler.
Ozaman,SemudkavmininSeyyidi,UlukişisiolanCenda’b.Amr:
“EySalih! Şu kayanın yanınabizimle birlikte git.Kayanın içinden, bizim
için, şöyle şöyle vasıfda bir dişi deve çıkarırsan, senin Peygamberliğini,
doğrularvesana,imanederiz!”dedi.
Salih Aleyhisselam, bunu yaptığı takdirde, Peygamberliğini tasdik ve
kendisine iman edecekleri hakkında onlardan kesin söz aldıktan sonra[33],
kayanınyanındanamazkıldı[34],YüceAllah’aduaedince,kaya,sanki,doğum
sancısıgibisancılandı.[35]
Gebe bir kadının hareketi gibi, hareket etti. [36] Titredi, sonra da, ikiye
ayrılarak,içinden,istediklerivasıftabirDeveçıktı.[37]
Kaya,birdevedoğurdu.[38]
Semudkavmi,buDeve’yi,istediklerikadarsağarlar,kablarını,kaçaklarını
sütledoldururlardı.[39]
Bunun üzerine, Cenda’ b.Amr ile kavminden bazı kişiler, Salih
Aleyhisselamaimanetti.[40]
Cenda’b.Amr’ınamcasınınoğluŞihabb.HalifegibiSemudkavmininbazı
Eşrafı da, Salih Aleyhisselama iman etmek ve tâbi olmak istedilerse de,
Vesenleri-ninsahipleriolanEşraftanZuabb.AmrileHabbabveRebab,engel
oldular.Onlarda,bunlarauyarak,Müslümanolmaktanvazgeçtiler.[41]
Semud Kavminin Mucize Deveyi Öldürmeleri Ve SalihAleyhisselâmıDaÖldürmeğeKalkışmaları:
Salih Aleyhisselam, Rabb’inin, kendisine verdiği Devesinden hiç
ayrılmazdı.O,nereyeyönelse,onunyanındabulunurdu.[42]
Deve,birgün,Semudkavmininsuyundaniçer,birgünde,onlarDeve’nin
sütünüsağar,içerlerdi.
Semudkavmi,Rab’larınınemrinekarşı,kibirvegururadüştüler,azgınlık
ettiler,Deveyiboğazladılar.[43]
Deveyi boğazlıyanlardan birisi: kızıl.sarışın, gök gözlü, köse, kısa bir
adamdı.
Ötekide,uzunboylu,akılsızvetitrekbirkimseidi.[44]
Anadeve,kesilince,yavrusukaçıpdağaçıktı.[45]
Yavrudeve,SalihAleyhisselâmıgörünce,ağladıveüçkerreböğürdü.
SalihAleyhisselam;Semudkavmine:
“Her böğürüş, bir eceldir: Yurdunuzda, üç gün daha yaşayacaksınız! Bu,
ya-lanlanamayacakbirVa’d’dir!”dedi.[46]
Semud kavminden, Salih Aleyhisselâmı, öldürmeğe kalkışanlar, oldu.
Fakat,Allah,onu,korudu.[47]
SemudKavmininHelakOluşu:Semud kavmi, Salih Aleyhisselâmla alay ederek, azaba, ne zaman
uğrayacaklarını,sordular.
SalihAleyhisselam:
“Azab alâmeti: birinci günde, yüzleriniz, sararmış olarak sabaha
çıkacaksınız!
İkincigünde,yüzleriniz,kızarmışolaraksabahaçıkacaksınız!
Üçüncügünde,yüzleriniz,kararmışolaraksabahaçıkacaksınız!”dedi.
Gerçekten de, ilk günde sabaha çıktıkları zaman, küçük büyük, erkek,
kadın,hepsininyüzleri,sanki,halukkokususürünmüşgibisapsarıkesilmişti.[48]
Bununüzerine,Semudkavmi,helakolacaklarınıveSalihAleyhisselâmın
doğrusöylemişolduğunuanladılar.[49]
İkincigün,yüzleri,kızarmışolaraksabahaçıktılar.
Üçüncügün,yüzleri,karaboyasürünmüşgibikararmışolaraksabaha
çıktılar.[50]
Dördüncügün,pazargünü,sabahaçıktıklarızaman,kendilerine,azabdan,
cezadan neler geleceğini, gelecek azabın, hangi yandan[51], üzerlerinden
gökten mi? yoksa, ayaklarının altından, yerden mi? geleceğini[52]
bilmiyorlar[53]; kâhbaşlarını kaldırıp semayabakıyorlar, kâhgözlerini yere
dikiyorlardı![54]
Sabaha girdikleri sırada[55], güneş doğarken[56]‘, gökten, onlara göklerin
bütüngürlemelerini,yeryüzününbütünçığlıklarınıiçindetaşıyan[57]öylebir
bağırışlabağırıldıki,birandagöğüslerindekikalbleriparçalandı!’[58]
Canları,bedenlerindenuçtu!Solukları,kımıldamaları,kesiliverdi!
Altlarındanda,sondereceşiddetlibirsarsıntıilesarsıldılar.[59]
Allah’ınHareminin, bu azabdankoruduğubir tekkimsedenbaşka, doğu,
batıarasında,onlardan,helakolmadıkbirkimsekalmadı![60]
Kurtulanotekkişiise,EbûRigalidi.[61]
Âd kavminin helaki ile Semud kavminin helaki arasındaki süre, bes yüz
y.ld..[62]
Kur’ân-IKeriminSemudKavmiHakkındakiAçıklaması:SalihAleyhisselamınSemudKavminegönderilişiveonlarınkötütutumve
davranışlarıveakıbetleriKur’ân-ıKerim’deşöyleaçıklanır:
“Andolsunki:Eshab-ıHicrda,Peygamberleri,yalanlamışlardır.
Biz,onlara,âyetlerimizivermiştikte,onlar,bunlardanyüzçeviriciidiler.
Onlar,dağlardan,emîneminevler,yontar,oyarlardı.[63]
Andolsunki:biz,Semud(kavmına)da;
“Allah’a,ibadetediniz!”diyekardeşleriSalih’igönderdik.
Birde,negörsün:onlar,birbirleriyleçekişirikifırkadır!
Salih:
“Ey kavmim! Niçin iyiden (ve güzelden) önce, çarçabuk kötüyü (azabı)
istiyorsunuz?!
Allah’dan, yargılanmanızı istemeli değil misiniz? (Böyle yaparsanız)
umulurki,esirgenirsiniz.”dedi.
“Biz, senin yüzünden ve maiyyetinde bulunan kimseler (Mü‘minler)
yüzünden,uğursuzluğauğradık!”dediler.
(Salih):
“Sizin(bütün)emelvehareketleriniz),Allahkatındagizlideğildir.
Belki,siz,imtihanaçekilmekteolanbirkavmsiniz!”dedi.
O şehirde (Hıcrda, düşman) dokuz erkek vardı ki, bunlar, yer (yüzün)de
fesadçıkarıyorlar,iyiliktarafınahiçyanaşmıyorlardı.
Onlar,Allahadıylaandlaşarak:
Ona (Salih’e) ve Ehline, her halde bir gece baskın yapalımf hepsini
öldürelim) Sonra da, Velîsine: and olsun ki; biz, o ailenin helakinde hâzır
değildik.
Şüphesizki:biz,(busözümüzde)elbettesâdıklarız!diyelim.”dediler.
Onlar,böylebirtuzakkurdular.
Bizde,kendilerininhaberleriolmadan,onlarınplanlarını,altüstediverdik![64]
….O
Eykavmim!Allah’a,ibadetediniz!
Sizin,O’ndanbaşka,hiçbirİlâhınızyoktur.
O,sizi,topraktanmeydanagetirdi.
Sizi,oradaömürgeçirmeye(veyaimâra)memuretti.
Ohalde,O’ndan,yargılanmakdileyiniz.
Sonra,Onatevbeediniz.
Şüpheyokki,Rabbim(inRahmeti)çokyakındır.
O(dualarıda)kabuledendir.[65]
Düşününüzki:(Allah)sizi,Âd’dansonra,Hükümdarlaryaptı.
Yeryüzündesiziyerleştirdi.
Ovalarındanköşkleryapıyor,dağlarından,evleryontuyorsunuzdur.
Artık,(hepiniz)Allah’ınlütuflarınıanınız.
Yeryüzündefesadcılaroluptaşkınlıklaryapmayınız!”dedi.[66]
“EySalih!Sen,bundanönce,içimizdeümidbeslenenbiriidin.
(Şimdi) Atalarımızın taptığı şeylere tapmamızdan bizi vaz geçirmek mi
istie-yorsun?!
Senin, bizi (İbadete) davet ettiğin (Rab)dan, hakîkaten, şüphe içindeyiz,
şüphe-leniciyiz!”dediler.
(Salih):
“Ey kavmim! Ya ben, Rabb’ımdan (gelen) apaçık birMucizenin üzerinde
isem,veORab,Kendinden,banabirRahmet(Peygamberlik)vermişse,buna,
nediyeceksiniz?
O halde, Allah’ın (intikamından -eğer, Ona isyan edersem- (kurtarmak
hususunda)bana,kimyardımeder?
Demek,siz,beniziyanauğratmaktan,(bunu)banakarşıartırmaktanbaşka
birşeyyapmayacaksınız?[67]
Şüphesiz ki, ben, size (gönderilmiş) emîn bir Peygamber’im. Artık,
Allâh’dankorkunuzvebana,itaatediniz.
Ben,bunakarşılık,sizden,hiçbirücretistemiyorum.
Benimmükâfatım,âlemlerinRabb’ındanbaşkasınaaiddeğildir.
Siz, buradafki nimetlerin içinde), bağların, pınarların içinde, ekinliklerin
ve do-murcukları nazik ve yumuşak hurma ağaçlarının içinde emîn emîn
bırakılacakmısınız?
Dağlardan, şımarık şımarık evler yontuyorsunuz. Artık, Allah’dan
korkunuzvebana,itaatediniz.
Ifratcılarınemrineboyuneğmeyinizki,onlar,yer(yüzün)defesadyapar,
ıslahetmezkimselerdir.”dedi.
“Sen,ancak(hızlı)büyülenmişlerdensin!”dediler.[68]
Onunkavminden(imanetmeyi)kibirlerineyediremeyenilerigelenleride,
kendilerincehergörünenlere,onlarıniçindenimanedenlere:
“Siz, Salih’in, gerçekten, Rabb’ı katında gönderilmiş bir Peygamber
olduğunubiliyormusunuz?”dediler.
Onlarda:
“Biz,doğrusu,onunlanegönderildiyse,ona,imanedicileriz!”dediler.[69]
Yine,kibirlenenkimseler:
“Biz,doğrusu,o,sizinimanettiğinizemünkirvekâfirolanlarız![70]
Salih’ede:
“Sen,bizimgibibirbeşerdenbaşkasıdeğilsin!
Bununla beraber, eğer (Peygamberlik dâvasında) doğruculardan isen,
haydibirâyet(birmucize)getir!”dediler.[71]
(Salih):
“Ey kavmim! İşte, size bir âyet (birMucize) olmak üzereAllâhın şu dişi
Devesi!
Artık,onu,serbestbırakınız.Allâhınarzındaotlasın…[72]
İşte,buDişiDeve!
Suiçmehakkı,(birgün)onundur.
Bellibirgününsuiçmehakkıda,sizindir.
Ona,birkötülükleilişmeyiniz!
Sonra,sizi,büyükbirgününazabı,yakalar!”dedi.[73]
Derken.ODişiDeve’yi-ayaklarınıkeserek-öldürdüler.
Salih! Eğer, sen, gönderilmiş Peygamberlerden isen, bizi, tehdid edip
durduğunazabı,getirbize!dediler.[74]
Rab’lerinin,emrinden(uzaklaşarak)isyanettilerve:
Salih!Eğer,sen,gönderilrrmazabı,getirbize!dediler
…..Bununüzerine(Salih):
“Memleketinizdeüçgündahayaşayınız!
İşte,bu,yalanıçıkarılamayacakbirtehdiddir!”dedi.
Vaktâki,azabemrimizgeldi.[75]
Sabahagirdiklerisırada,onları,o(korkunç)Bağırış,yakalayiverdi!
Kazanageldiklerioşeyler,kendilerinden(hiçbirazabı)defedemedi.[76]
Salih’i de, onun maiyyetinde iman etmiş olanları da, tarafımızdan bir
rahmetolarak(azabdanve)ogününrüsvaylığındankurtardık.
Şüphesizki,Rabb’ın,O,çokkuvvetlidir,mutlakgalibdir.
Ozalimleriise,korkunçbirsesalıpgötürdüde,yurdlarındadizüstüçöken
(canlarıçıkan)kimseleroluverdiler!
Sanki,orada(hiç)oturmamışlardı!
Haberinizolsunki:Semud(kavmi),hakikaten,Rab’lerineküfrettiler.
Gözünüzü acınız, iyi biliniz ki: Semud’a (Allah’ın Rahmetinden) uzaklık
(verilmiştir.)[77]
Semud(kavmininhelakedilmesinde)de,(biribretvardır).Hani,onlara:
Birzamanakadar,yararlanadurunuz!denilmiştide,Rab’lannınemrinden
uzaklaşıpazmışlardı.
İşte (buyüzden)kendileri de, göregöre, onlarıYıldırım tutuvermişti de,
ayaktadurmağagüçyetiremediler,biryardımda,göremediler.[78]
İşte,sana!Onların,kendizulümleriyüzündenıpıssızkalmışevleri!
Şüphe yok ki, bilecek bir kavim için, bunda (ibret verici) bir nişane
vardır[79]
İmanedipte(fenalıktan)sakınırolanları,biz(dâima)kurtardık.[80]
SalihAleyhisselâmınHaccaGidişi:PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm,Veda’Haccında,Osfanvadisine
vardığızaman,Hz.EbÛBekr’e:“EyEbûBekr!Bu,hangivadidir?”diyesormuş,
Hz.Ebû Bekr: “Osfan vadisidir!” deyince, Peygamberimiz, Salih
Aleyhisselâmın da, beline aba tutunmuş, belinden yukarısını, alacalı bir
kumaşlabürümüş,gençvekızıltüylü,yularıhurmalifindenörülmüşdişibir
deve üzerinde olduğu halde, Hacc için, buradan, Telbiye ederek geçmiş
olduğunuhabervermiştir.[81]
Salih Aleyhisselâmın Helak Olan Kavmine Hitab Edişi VeMekke’yeGidişi:
Salih Aleyhisselâm; Semud kavmini, Yüce Allah’a iman ve ibâdete davet
etmekleuğraşmıştı.[82]
Semudkavmininhelakindensonra,Hicr’denayrılırken,onlaraşöylehitab
etti[83]:
“…..Ey kavmim! And olsun ki: ben, size, Rabb ‘imin Elçiliklerini tebliğ
etmişimdir.
Size,hayrhahlıkgöstermişimdir.
Fakat,siz,hayrhahlarısevmezsinizki!”dedi.[84]
SalihAleyhisselâm,yanındabulunanMü‘minlerede:
“Eykavmim!Şüpheyokki,burası,halkına,Allah’ıngazabetmişolduğubir
yerdir.
Buradan, hemen göç ediniz ve Allah’ın Harem’ine ve Emân’ına gidip
kavuşunuz!”dedi.
Abalarınıniçindeihramagirdiler.Lifdenyularlı,genç,kızıltüylüdeveleri
yedeklerine alarak yola düştüler. Telbiye ede ede gittiler, Mekke’ye varıp
kavuştular.Hayatlarınınsonunakadaroradakaldılar.
Kabirleri,Kâbeninbatısında,DârünnedveileHicrarasındabulunmaktadır.[85]
Rivayetegöre:SalihAleyhisselâmvefatettiğizaman ikiyüzelli sekiz[86]
veyaikiyüzseksenyaşındaidi.[87]
HareminAzabdanKoruduğuTekAdamEbûRigalVeAkıbeti:Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm; Tebük seferinde Hıcr’dan
geçerken, Semud kavminden, ancak, Harem’in korumuş olduğu bir tek
adamınsağkaldığınıhabervermişti.
Eshabı kiram: “Ey Allah’ın peygamberi! Kim’di o adam?” diye sordular.
Peygamberimiz:
“EbûRigal’dır!”buyurdular.[88]EbûRigal,Sakıtlarınatasıydı.[89]
SalihAleyhisselamında,kölesiidi.[90]
Onu,Mekketarafına,Sadaka,ZekâtTahsildarıolarakgöndermişti.
EbûRigal;sütüçekilmişyüzkoyunu,ayrıcabirkoçuvebirde,akşamleyin
annesiölmüşbiroğlançocuğubulunanbiradamınyanınavardı.
Ona:“Beni,sana,Resûlullâhgönderdi!”dedi.
Adam:“Resûlullah’ınElçisi,hoşgeldi,safageldi.İstediğini,al!”dedi.
EbûRigal,koyunlardan,sütlüolanı,aldı.
Adam: “O, annesinin ölümünden sonra, sağ kalan şu çocuğundur. Onun
yerine,onkoyunal!”dedi.
EbûRigal:“Hayır!”dedi.
Adam:“Yirmikoyunal!”dedi.
EbûRigal:“Hayır!”dedi.
Adam:“Ellikoyunal!”dedi.
EbûRigal:“Hayır!”dedi.
Adam:“Şubirkoyundanbaşka,koyunlarınhepsinial!”dedi.[91]
EbûRigal:“Hayır!”dedi.
Bunun üzerine, adam: “Eğer, sen, süt içmeyi seversen, ben de, severim”
diyerekokçantasındakiokları,serdi.Sonrada:
“Ey Allâhım! Sen, şâhid ol!” dedi. Yayına, bir ok yerleştirip Ebû Rigal’i
öldürdü. “Bunun haberi, Allah’ın Peygamberine, benden önce, erişmesin!”
dedi.SalihAleyhisselamınyanınavarıpEbûRigal’inyaptıklarınıhaberverdi.
SalihAleyhisselâm,ellerini,göğekaldırdı.Üçkerre:
“EyAllah’ım!EbûRigal’e,lanetet!”diyerekduaetti.[92]
EbûRigal’iöldüren,Kays.AylanlardanMünebbihb.Hevâzin’inoğluSakıf
idi.[93]
[1]. ibn.Kuteybe-Maarif s. 14, Taberî-Tarih c.1,s.H5, Sâlebî-arais s.67,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.89,Ebülfida-Elbidayevennihâyec.1,s.13O.
[2].Taberî-Tarihc.1,s.115,İbn.Esîr-Kâmilc.1,5.89.
[3].Sâlebî-AraiSs.67.
[4].Taberî-Tarihc.1,s.115.
[5].İbn.Esîr-Kâmilc.1,5.89.
[6].Salebî-Araiss.67,Ebülfîda-Elbidayevennihayec.1,s.13O.
[7].Taberî-Tarih6.1,s.l15.
[8].Salebî-AraisS.67.
[9].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.89.
[10].Ebülfida-ElbidayeVennihayec.1,s130.
[11].Taberîs.115,Salebis.67,Ibn.Esîrs.89,Ebülfidac.l.s.131.
[12].ibn.Kuteybe-Maarifs.14,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.131.
[13].Taberî-Tarihc.1,s.115.
[14].İbn.Kuteybe-Maarifs.1,Taberis.115,Ebülfidac.1,s.131.
[15].Sâlebî-Araiss.67.
[16].ibn.Kuteybe-Maarifs.14.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/125.
[17].ibn.Kuteybe-maarifs.14,Hâkim-Müstedrekc2,s.565.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/125.
[18].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.120.
[19].Sâlebî-Araiss.66.
[20].Taberî-Tarihc.1,s.115,Sâlebî-Araiss.67.
[21].Taberîs.116,Salebîs.66,ibn.Esîrs.89.
[22].Yâkut-Mûcemülbüldanc.2,s.22.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/125-126.
[23].Sâlebî-Araiss.67.
[24].Taberî-Tarihc.1,s.115,Sâleb:Araiss.67.
[25].Taberî-Tarihc.1,s.116.
[26]. ) Araf: 74, Hûd: 61, İbn.Kuteybe-Maarif s.14, Dîneverî-El’ahbar s.5,
Yâkubî-tarihc.1,s.22,Taberî-Tarihc.1,s.115,Sâlebî-Araiss.67.
[27].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.131.
[28].Dineveris.7,Taberîs.115,Salebis.67,İbn.Esirs.89,Ebülfidas.131.
[29].Ârâf:76.
[30].Hıcr:80,Şuarâ:141.
[31].Sâlebî-Arâiss.67,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.89.
[32].Taberî-Tarihc.1,s.119,Sâlebî-Araiss.72.
[33]. Sâlebî-Arais s.67, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.89-90, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.1,s.134.
[34].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.90.
[35].Sâlebî-Araiss.67,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.9O.
[36].İbn.Kuteybe-Maarifs.14.
[37]. Sâlebî-Arais s.67, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.89-90, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.1,s.134.
[38].İbn.Kuteybe-Maarifs.14.
[39].Taberî-Tarihd.s.116,Salebis.67,İbn.Esîrc.1,s.9O.
[40].Sâlebî-Araiss.67,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.9O.
[41].Salebî-Araiss.67,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.134.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/126-128.
[42].İbn.Kuteybe-Maarifs.14.
[43].Yâkıdî-Megazic.3,s.1007,Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.3,s.296.
[44].İbn.Kuteybe-Maarifs.14.
[45]. İbn.Kuteybe-Maarif s.14, Taberihc.1,s.117, Hâkim-Müstedrek
c.2,s.567,Salebî-Araiss.70,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.92.
[46]. Taberî-Tarih c.1,s.117,Hâkim-Müstedrek c.2,s.567, Sâlebî s.70,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.93.
[47].Nemi:48-50,Taberî-Tarihc.1,s.117,Hâkim-Müstedrekc.2,s.566-567,
Salebî-Araiss.70,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.92.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/128-129.
[48].Taberî-Tarih c.1,s.117,Hâkim-Müstedrekc.2,s,567,Sâlebî-Arais s.71,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.92,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.136.
[49].Sâlebî-Araiss.71.
[50].Taberî-Ta.c.1,s.118,Hâkimc.2,s.567,Salebîs.71,İbn.Esîrc.1,s.92,93
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.136.
[51].Taberî-Tarihc.11,s.118,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.136.
[52].Taberî-Tarihc.1,s.118.
[53]. Taberî c.1,s.118, Hâkim c.2,s.567, Sâlebî s.71, İbn.Esîr c.1,s.93,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.136.
[54].Taberî-tarihc.1,s.118,Sâlebî-Araiss.71,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.93.
[55].Hıcr:83.
[56].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.136.
[57].Taberî-Tarihc.1,s.118,Hâkim-Müstedrekc.2,s.567,Salebî-Araiss.71.
[58].Taberî-Tarihc.1,s.118,Hâkim-Müstedrekc.2,s.567,Sâlebî-Araiss.71,
İbn.Esîr-KâmilC.1.S.93.
[59].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.13.
[60].Taberî-Tarihc.1,s.118,Sâlebîs.71,İbn.Esîrc.1,s.93.
[61].Taberîc.1,s.118,İbn.Esîrc.1,s.93,Ebülfidac.1,S.137.
[62].Dîneverî-El’ahbars.7.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/129-130.
[63].Hicr:80-82.
[64].Nemi:45-50.
[65].Hûd:65.
[66].Ârâf:74.
[67].Hûd:62-63.
[68].Şuarâ:143-153.
[69].Araf:75.
[70].Araf:76.
[71].Şuarâ:154.
[72].Hûd:64.
[73].Şuarâ:155-156.
[74].Ârâf:77.
[75].Hûd:65,66.
[76].Hıcr:83-84.
[77].Hûd:66-68.
[78].Zâriyât:43-45.
[79].Nemi:52.
[80].Nemi:53.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/130-133.
[81].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.232,İbn.Kayyım-Zâdülmaadc.3,s.239,
Heysemî-Mecmauzzevaidc.3,s.32O.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/133-134.
[82].Hâkim-Müstedrekc.2,s.565.
[83].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.137.
[84].Ârâf:79.
[85].İbn.Kuteybe-Maarifs.14.
[86].MirHâvend-RavzatussafaTercemes.154.
[87]. Mîr Hâvend-Ravzatussafa Terceme s.154, Nişancı Mehmed Paşa
Tarihs.19.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/134.
[88].Vâkıdî-Megazic.3,s.1007,Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.3,s.296.
[89].Vâkıdî-Megazic.3,s.1007.
[90].Yâkutulhamevî-Mûcemülbüldanc.3,s.53.
[91].Vâkıdî-Megazic.3,s.1007-1008.
[92].Vâkıdî-Megazic.3,s.1008.
[93].ibn.Kuteybe-Kitabülmaarifs.41.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/134-135.
erkandeneme45452003-12-08T23:02:00Z2003-12-08T23:06:00Z1214481222561018286
14341811.56069021falsefalsefalseMicrosoftInternetExplorer4
İSMAİLALEYHİSSELÂMİsmailAleyhisselâmınSoyu:
İsmail Aleyhisselâm; İbrahimAleyhisselâmın,Hz.Hâcer’den doğan ilk ve
büyükoğludur.[1]
İsmailAleyhisselâmınDoğuşu,İsmail Aleyhisselâmın Annesiyle Birlikte Mekke’ye Götürülüşü, İsmail
Aleyhisselâmın Kurban Edilmek İstenilişi, İsmail Aleyhisselâmın Sünnet
Oluşu, İsmail Aleyhisselâmın Arapça Öğrenişi, İsmail Aleyhisselâmın Ok
Atıcılığı, İsmail Aleyhisselâmın Ata Biniciliği, İsmail Aleyhisselâmın
Davarcılığı,İsmailAleyhisselâmınEvlenişi;
İsmail Aleyhisselâmın Kabe’yi Babası ile birlikte yapışı… bahisleri için,
İbrahimAleyhisselâmaâidbölümebakınız![2]
İsmailAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:İsmail Aleyhisselâm: boylu, boslu, ak saçlı, güzel ve nurlu yüzlü,
kırmızımsı ten-li[3], küçük başlı, büyük gözlü, uzun burunlu, kalın boyunlu,
genişomuzlu,uzunelliveuzunayaklı,çokgüçlüvekuvvetliidi.[4]
İsmailAleyhisselâmınPeygamberliğiVeBazıFaziletleri:İsmailAleyhisselâm;BabasıİbrahimAleyhisselâmınvefatındansonrada,
gerekKabevegerekHaccamellerineâidhizmetleriyürütmekveyönetmekte
devametti.[5]
İlkolarakKabe’yeörtüörttü.[6]
YüceAllah,İsmailAleyhisselâmaPeygamberlikverdi.[7]
Onu;Mekke’deveMekkeçevresindeoturanCürhümveAmalikahalkıile
Yemenkabilelerine[8],Me’ribveHaciramevttaraflarına[9]Peygamberolarak
gönderdi.[10]
Elliyıl,onları,İslâmiyetedavetetti.[11]
Davetettiğikimselerdenbazısıiman,bazıinkâretti.[12]
İmanedenler,pekazidi.[13]
İsmailAleyhisselâm,vazifesindesabrvesebatedenlerdendi.[14]
Sözünde,sâdıktı.[15]
Günahkârları,MekkeHareminden,ilksürüpçıkarandı.[16]
Kendilerineüstünmeziyetlerverilenlerden[17],enhayırlıolanlardandı.,[18]
Namazlarını, kılmalarını, zekâtlarını vermelerini Ev halkına ve kavmine
emrederdi.
Kendisi,AllahkatındaRızâ‘yaermişti.,[19]
İsmailAleyhisselâm;Mekke’ninsıcaklığındanşikâyetlenince,YüceAllah:
“Ben,sana,Cennet’tenbirkapı(pencere),açacağım!
Kıyametgününekadar,oradan,sanaserinserinyelesecektir!”buyurdu.
Pencereaçılacağıbildirilenyer,kendisinin,vefatettiğizaman,gömüldüğü
Hicr
İdi.[20]
İsmailAleyhisselâmınBirVasiyetiVeVefatı:İsmail Aleyhisselâm, ölüm döşeğine düşünce, kızı Nesîme’yi, Ays’a
nikahlamasını,kardeşiİshakAleyhisselâmavasiyetetti.[21]
İshakAleyhisselâmda,Ağabeyininbuvasiyetini,yerinegetirdi.[22]
BabasıİbrahimAleyhisselâmınvefatındansonra,İsmailAleyhisselâmda,
ve-fatetti.[23]
Hicr’de gömülü bulunan annesi Hz.Hâcer’in yanına gömüldü. [24] İsmail
Aleyhisselâmvefatettiğizaman,yüzotuzyediyaşındaidi. [25]OnaveÂline
vegönderilenbütünPeygamberlereselâmolsun![26]
HatimKazılırkenİsmailAleyhisselâmınTabutunaRastlanışı:Abdullah b. Zübeyr; Haccac’ın, Mancınıkla attırdığı taşlarla yıkılan
Kabe’yi,yenidenyaptırırken(Hicrî:64),Hatîm’ikazdırdığısırada,orada,yeşil
taştanbirTâbutbuldu.
Bunun hakkında Kureyşîlerden bilgi istedi. İstediği bilgiyi, hiç birinde
bulamayınca,Abdullahb.Safvan’aadamgönderipondansordurdu.
Abdullahb.Safvan:
“Bu,İsmailAleyhisselâmınkabridir.Onu,yerindenkımıldatma!”dedi.
Abdullahb.Zübeyrde,Tâbut’u,olduğugibibıraktı.[27]
İsmailAleyhisselâmınOğulları:
İsmail Aleyhisselâm, ilk zevcesini boşadıktan sonra[28], Cürhümîlerden
Mudadb.Amr’ülCürhümî‘ninkızıileevlenmiş,kendisinin,ondanonikioğlu
doğmuştu.[29]
Mudad’ınkızınınismiRa’leidi.[30]
İsmailAleyhisselâmın,Ra’ledendoğanoğullarınınisimlerişöyleidi:
1)Nâbit,
2)Kaydar,
3)EzbelveyaEzbil
4)MebşaveyaMenşâ,
5)Mişma’veyaMeşmae,
6)Maşı,
7)Duma,
8)EzerveyaEzür,
9)Tayma,
10)Yatur,
11)NebişveyaNeyiş,
12)Kayzuma[31]
İsmail Aleyhisselâmdan Sonra Kabe Hizmetlerinin KimlerTarafındanİdareEdildiği?
İsmail Aleyhisselâmın vefatından sonra, Kabe hizmetini, oğlu Nabit,
üzerinealıpyönetti.[32]
Bu hizmetin, önce Kaydar, ondan sonra Nabit tarafından yönetildiği
rivayetolunduğugibi|[33];
İsmailAleyhisselâmınvefatındansonraKabehizmetiyle,önce,Kaydar’ın,
sonra, Teymen b. Nabt’ın, ondan sonra, Nabit b. Hemeysa’, b. Teymen, b.
Nabt’ınmeşgulolduğuveNabit’invefatıüzerinede,buhizmetin,Cürhümîler
tarafından görüldüğü rivayet ve Nabit’in şeceresi de, Nabit b. Hemeysa’, b.
Teymen,b.Nabt,b.Kaydar,b.İsmailAleyhisselâmolarakkaydedilir.[34]
Kaydar’ınBazıÖzellikleri:1) İsmail Aleyhisselâmın oğullarından Kaydar’ın yüzünde Muhammed
AleyhisselâmınNûr’uparıldardı.
2)Savaşçılık,
3)Güreşçilik,
4)Okatıcılık,
5)Avcılık,
6)Atabinicilik…gibibirtakımözellikleride,vardı.
Hergün,avsilahınınyanınavardığızaman,silahından,yadişibirgeyiğin,
yada,birkuşun:
“Allah’ın isminianmadıkça,beni,kesme!Besmeleçekmedikçede,yeme!”
diyeseslendiğiniişitirdi.[35]
İsmail Oğullarının Mekke’den Dağılışı Ve YönetiminCürhümîlereGeçişi:
Nâbıt vefat ettiği zaman, İsmail Aleyhisselâmın oğulları, geçim bolluğu
olanyerleredağıldılar.
İçlerindenbazısıise;
“Biz,AllanınHaremindenayrılmayız!”diyerekMekke’dekaldılar.
Mekke’de kalanlar arasında, İsmail Aleyhisselâmın küçük yaştaki
çocuklarıda,bulunuyordu.[36]
Bunun için, Kabe hizmetini, İsmail Aleyhisselâmın oğullarının ana
tarafındanbabalarıolanMudadb.Amr’elcühenî,üzerinealdı.[37]
[1].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.48,49.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/233.
[2]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:1/233.
[3]. Ebû Nuaym-Delâilünnûbüvve c.1,s.23, Beyhakî-Delailünnübüvve
c.1,s.29,Süyûtî-Hasâisülkübrâc.2,s.129,Diyar.Bekrî-Hamîsc.1,s.22.
[4].Hâkim-MüstedrekC.2.S.553-554.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/233.
[5].Yâkubî-Tarihc.1,s.221.
[6].ibn.Hacer-Fethulbâric.3,s.366.
[7].En’am:86,89,Taberî-Tarihc.1,s.161.
[8].Taberî-Tarihc.1,s.161,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.192-193.
[9].Diyar.Bekrî-Hamîsc.1,s.145.
[10]. Taberî-tarih c.1,s.161, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.192-193,
İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.39.
[11].Diyar.Bekrî-Hamîsc.1,s.145.
[12].İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.39.
[13].Diyar.Bekrî-Hamîsc.1,s.145.
[14].Enbiyâ:85.
[15].Meryem:54.
[16].Yâkubî-Tarihc.1,s.221.
[17].En’am:86.
[18].Sâd:48.
[19].Meryem:55.
[20]. Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.312, Taberî-Tarih c.1,s.162, Ebülfida-
Elbidayevennihayec.1,s.193.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/233-234.
[21]. Taberî-Tarih c.1,s.162, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.125, Diyar.Bekrî-Hamîs
C.1.S.145.
[22].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.125,Diyar.Bekrî-Hamîsc.1,S.145.
[23].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.52.
[24]. İbn.İshak, İbn.Hişam-Sîre c.1,s.6, İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.52, Ezrakî-
Ahbaru Mekke c.1,s.86, İbn.Kuteybe-Maarif s.17, Taberî-Tarih c.1 ,s.162,
İbn.Esîr-Kâmilc.1 ,s.125,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1 ,s.193, Ibn.Haldun-
Tarıhc.2,ks.1,s.39.
[25]. İbn.Kuteybe-Maarif s.16-17, Taberî-Tarih c.1,s.162, Mes’ûdî-
Murucuzzehebc.2,s.48,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.193.
[26]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:1/234-235.
[27].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.312.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/235.
[28]. Buharî-Sahihc.4,s.115, Taberî-Tarih c.1,s.132, Sâlebî-Araiss.83,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.1O4,Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.58.
[29]. İbn.İshak, İbn.Hişam-Sîre c.1,s.5, İbn.Sa’d-Tabakat c.1,8.51, Ezrakî-
Ahbaru Mekke c.1,s.81, İbn.Kuteybe-Maarif ş.16 Yâkubî-Tarih c.1,s.222,
Taberî-Tarihc.1,8.161,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.125
[30].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.51,Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.86
[31]. İbn.İshak, İbn.Hişam-Sîre c.1 ,s.5, İbn.Sa’d-Tabakat c.1 ,s.51,
ibn.Habîb-Muhabber s.386, Ezrakî-AhbaruMekke c.1,8.81, Yâkubî-Tarih
C.1.S.222, Taberî-Tarih c.1,s.161, Mes’udî-Murucuzzeheb c.1,s.62, İbn.Esîr-
Kâmil c.1,s.125, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.193, ibn.Haldun-Tarih
c.2,ks.1,s.39.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/235.
[32]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.52, Ezrakî-AhbaruMekke c.1,s.81-82,Yâkubî-
Tarihc.1,s.222,Dîneverî-El’ahbars.9, ibn.Kuteybe-Maarifs.16,Taberî-Tarih
c.2,s.198,Mes’ûdî-Nurûcuzzehebc.2,s.49,İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.3.
[33].Yâkubî-tarihC.1.S.222,İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.331.
[34].Belazürî-Ensabüleşrafc.1,s.8,12.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/236.
[35].Diyar.BekrMHamîsc.1,s.146.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/236.
[36].Yâkubî-TarihC.1.S.222.
[37]. ibn.İshak,İbn.Hişam-Sîrec.1,s.12O, Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.81,
Yâkubî-Tarihc.1,s.222,Taberî-Tarihc.2,s.198.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/236.
İSHAKALEYHİSSELÂMİshakAleyhisselâmınSoyuVeDoğuşu:
İshakAleyhisselâm; İbrahimAleyhisselâmın ikincioğluolupHz.Sâre’den
doğmuştur.[1]
Ozaman,İbrahimAleyhisselâm,yüzyirmiyaşındabulunuyordu.[2]
Ahd-i Atîk’da ise, İsmail Aleyhisselâmın, Babası seksen altı yaşında
bulunduğusırada,İshakAleyhisselâmında,Babası,yüzyaşındaolduğusırada
doğduğu
bildirilir.[3]
İshakAleyhisselâmındoğuşu,Kur’ân-ıkerimdeşöyleaçıklanır:“Andolsun
ki:Elçilerimiz!’[4], İbrahimemüjde ilegelip (Selâm!)dediler.Oda: (SelâmI)
dediveeğleşmedengidip(onlara)kızartılmışbirbuzağıgetirdi.
(İbrahim), onların, ellerinin, buna uzanmadığını görünce, hoşlanmadı.
Onlardan,kalbinebirnevi’korkugeldi.
Onlar:korkma!Biz,Lutkavminegönderildik!dediler.
(İbrahim)inzevcesi(hizmetiçin,ayaktaidi)güldü.
Bizde,ona,İshak’ı,İshak’mardındanda,(Torunu)Yâkubumüjdeledik.
(Kadın):vay,kendim,kocabirkarı,şuzevcimde,birihtiyariken,benmi
doğu-ruacakmışım?!
Bu,doğrusu,pekşaşılacakbirşey!dedi.
(ElçiMelekler):Allanınemrinemişaşıyorsun?!
EyEhl-iBeyt!AllanınRahmeti,Bereketleriüzerinizdedir.
Şüpheyokki,O,asılhamdelâyık,hayırveihsanıçokolandır!dediler.[5]
İshakAleyhisselâmınDoğmasınaHalkınŞaşması:İshakAleyhisselâmdoğunca,halk,bunaşaşıpkaldılar:
“Yüz yaşlarında bir ihtiyar kocanın, doksan yaşlarında bir koca karının
çocuğuolduhâi?”dediler.[6]
İshakAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:
İshak Aleyhisselâm: uzun boylu, kara gözlü, buğday benizli idi[7].
Kendisinin yüzü ve konuşması güzel, saçı, sakalı bembeyazdı. Sîret ve
suretçe, Babası İbrahim Aieyhisselâma benzerdi. [8] Yaşlanınca, gözleri,
görmezolmuştu.[9]
İshakAleyhisselâmınPeygamberliğiVeBazıFaziletleri:İshak Aleyhisselâm; Babası İbrahim Aleyhisselâmın vefatından sonra,
Şam’daPeygamberliklevazefelendirilmiş[10],YüceAllah,onu,seçkinlerdenve
hayırlıinsanlardaneylemiştir.
Kur’ân-ıkerimdeşöylebuyrulur:
“Biz,ona (İbrahim’e) İshak ile (Torun’u)Yâkubuihsanettikveherbirini,
hidayete(Peygamberliğe)erdirdik.[11]
“Ona (İbrahim’e), SâliMerden bir Peygamber olmak üzere de, İshak’ı
müjdeledik.Hemona(İbrahim’e),hemdeİshak’a(feyzve)bereketlerverdik.
Her ikisinin neslinden iyi hareket edeni de, vardır, nefsine, apaçık
zulmedenide,vardır[12]”
“Kuvvetvebasiretsâhibleriolankullarımızİbrahim’i,IshakıveYâkubuda,
an!’[13]
“Çünkü, onlar, bizim katımızda gerçekten seçkinlerden, hayırlı
(Zatlardandı.[14]
“Onları,emrimizledoğruyolugösterecekRehberlerkıldık.
Hayırlıişleryapmayı,dosdoğrunamazkılmayı,zekâtvermeyi,kendilerine
vahyettik.
Onlar,bizeibadetedicilerdi.‘[15]
İshakAleyhisselâmİleHz.Sâre’ninMekke’yeGelipHaccEdişi:Ezrakî‘nin, İbn. İshak’dan rivayetine göre: İshakAleyhisselâm ileAnnesi
Hz.Sâ-rede,Şam’danMekke’yegelipHaccetmişlerdir.[16]
İshakAleyhisselâmınOğulları:İshak Aleyhisselâm; Babası İbrahim Aleyhisselâmın vasiyeti üzerine
Ken’ânî-lerin kızları ile evlenmeyip[17] Refaka bint-i Betvil ile evlenmiş,
ondan, Ays ve Yâ-kub isimlerinde ikiz iki oğlu doğmuş[18], Ays’ı, Ağabeyi
İsmailAleyhisselâmınvefatısırasındakivasiyetineuyarak[19]Besime[20]binti
İsmailAleyhisselâmileevlen-dirmiştir.[21]
İshakAleyhisselâmınVefatı:
İshak Aleyhisselâm; Ken’an ilinde [22], yüz seksen beş[23] veya yüz
seksen[24]veyayüzyetmiş[25]‘,yada,yüzaltmış[26]yaşındavefatetti.
OnavegönderilenbütünPeygamberlereselâmolsun!
İshakAleyhisselâm,Babası İbrahimAleyhisselâmınMezreadakikabrinin
yanınagömüldü.[27]
Kabirleri, Beytülmakdise on sekiz mil uzaklıkta, Mescid-i İbrahim diye
anılanMescidinyanındabulunmaktadır.’[28]
[1].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.47,Taberî-Tarihc.1,s.16O.
[2].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.48,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.46.
[3].TekvinBab:16,Fıkra:15,16,Bab:21,fkr.5.
[4]. Büyük Meleklerden Cebrail, Mikâil ve İsrafil Aleyhisselâmlar
(Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.161).
[5].Hûd:69-73.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/239.
[6].Yâkubî-Tarihc.1,s.26.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/240.
[7].MîrHâvend-RavzatussafaTercemes.192.
[8].Hâkim-Müstedrekc.2,s.557.
[9]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.47, İbn.Habib-Kitabulmuhabber s.296, Taberî-
Tarihc.1,s.164,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.47,ibn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.39.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/240.
[10].Yâkubî-Tarihc.1,s.28.
[11].En’am:84.
[12].Sâffât:112-113.
[13].Sâd:45.
[14].Sâd:47.
[15].Enbiya:73.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/240.
[16].Ezrakî-AhbamMekkec.ı,s.68.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/241.
[17].ibn.Kuteybe-Maarifs.18,Yâkubî-Tarihc.1,s.29,Taberî-Tarihc.1,s.163,
Sâlebî-Araiss.101,İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.39.
[18].ibn.Kuteybe-Maarifs.17,Yâkubî-Tarihc.1,s.26,Taberî-Tarihc.1,s.162,
164, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.46, Sâlebî-Arais s.101, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.126.
[19]. Taberî-Tarih c.1,s.162, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.125, Diyar.Bekrî-Hamîs
c.1,s.145.
[20].Besime(Taberî-Tarihc.1,s.162).
[21]. Sâlebî-Arais s.102, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.125, Diyar.Bekrî-Hamis
c.1,s.145.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/241.
[22].İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.47.
[23].İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.4O.
[24].İbn.Kuteybe-Maarifs.17,İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.4O.
[25].Sâlebî-Araiss.102.
[26].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s,127.
[27].İbn.Kuteybe-Maarifs.17,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.47,Salebî-Arais
s.102,Ibn.Esîr-Kamılc.1,s.127.
[28].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.47.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/241.
LUTALEYHİSSELÂMLûtAleyhisselâmınSoyu:
Lûtb.Hâran,b.Târah[1],b.Nahor,b.Saruğ‘dur.[2]
LûtAleyhisselâm; İbrahimAleyhisselâmınYeğeni, yani kardeşiHaran’ın
oğluidi.[3]
LûtAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:
LûtAleyhisselâm;uzunaçalarortaboylu[4],beyaztenli,güzelyüzlü, ince
burunlu,küçükkulaklı,uzunparmaklı,güzelgülüştüidi.[5]
LûtAleyhisselâmın İbrahimAleyhisselâma İlk İmanVeOnunlaBirlikteHicretEdişiVeBazıFaziletleri:
LûtAleyhisselâm;İbrahimAleyhisselâmailk imaneden(Ankebût:26)ve
Allah yolunda, Onunla birlikte hicret etmek şerefine eren[6], İbrahim
Aleyhisselâmın yolunda ve Şeriatında, ibâdet ehli, cömerd, sabırlı,müttakî,
konuksever, çiftçilik eder, eker biçer, elinin emeğiyle geçinir mübarek bir
zattı.[7]
İbrahim Aleyhisselâmla yanındaki Muhacirler, Babil’den ayrılınca,
Harran’a’[8]varıporada,birmüddetoturdular.[9]
Oradan,Ürdün’e[10],Ürdün’dende,Mısır’agittiler.[11]
Şam’adönmeküzere[12],Mısır’danayrıldılar.[13]
İbrahimAleyhisselâmlayanındakiler,Filistintoprağında,FilistinileKudüs
arasında,ŞamçölündekiSeb’diyeanılanyerevarıpindiler.[14]
İbrahim Aleyhisselâm, Seb’ halkının, uygunsuz tutum ve davranışları
yüzünden, Seb’den ayrılarak Filistin toprağında Remle ile İlya (Kudüs)
arasındabiryeregelipyerleşti,[15]ki,orası,KattveyaKıttdiyeanılanyeridi.[16]
LûtAleyhisselâmınSedumVeAmure’yeYerleşmesi:Yüce Allah, İbrahim Aleyhisselâma, rızık ve geçim bolluğu, servet ve
hizmetçilerihsanetti.[17]
İbrahim Aleyhisselâmın kardeşi Haran’ın oğlu Lût Aleyhisselâmın da
oradamalıçoğaldı.
İbrahimAleyhisselâm,ona:
“YüceAllah,bizimmallarımızı,küçükbüyükbaşhayvanlarımızıçoğalttı.
Sen,yanımızdanayrılıpSedumveAmureşehirlerine[18]yerleş!”dedi.
Buşehirler,İbrahimAleyhisselâmınoturduğuyerinyakınındaidi,
LûtAleyhisselâm,orayagidipyerleşti.”[19]
Otaraflaragelenbirkral,LûtAleyhisselâmlaçarpıştı.[20]Kendisini,esir,
mallarınıiğtinamedipsürdürdü.
İbrahimAleyhisselâm,bunu,haberalıralmaz,318kişilikmaiyetiylegidip
çarpışarakLûtAleyhisselâmıkurtardıvegasbedilenmallarınıda,gerialdı.
Allah ve Resulünün düşmanlarından bir çoklarını öldürdü. Bozguna
uğratarakkaçırdıklarınıda,Dımaşk’ındoğusunavarıncayakadar takip etti,
kovaladı.[21]
SedumVeDiğerŞehirlerHalkınınİğrençAhlaksızlıkları:Sedumvediğerşehirlerhalkının,şehirdışında,yolüzerindebostanlarıve
mey-vabahçelerivardı.
Yağmursuzluktan, kuraklık ve kıtlığa uğradıkları zaman, birbirlerine:
“İçinde geçimliğiniz bulunan meyva bahçelerinizi, dışarıdan gelecek
yolculardankoruyunuz!”dediler.
“Nasılkoruyalım?”dediler.
Birbirlerininyanınagelipgittiler.
“Yurdlarınızın içinde bulunduğunuz ve tanımadığınız yabancıların
elbisesini,soyunuz,çekipırzınageçiniz!
Siz, böyle yapmayı, âdet edindiğiniz zaman, insanlar, şehirlerinize ayak
basamazlar!”dedilervedediklerinide,yapmağabaşladılar.[22]
Artık,yolları,kesiyorlar,yurtlarındangeçenerkekyolcularasataşıyorlar,
onlarla,alayediyorlar,yakaladıklarınınırzınageçiyorlardı!
Kendi toplantı yerlerinde.birbirleriyle osuruşmaktan,hattâ yollarda,
açıktanaçığabirbirlerininırzınageçmektenutanmıyorlardı![23]
Onlardanbiri,birkimseninzorlaırzınageçer,onu,döver,sonrada:
“Sanayaptığımbuişekarşılık,ücretimi,ver!”der,Hâkimleride,faillehine
hükümverirdir.[24]
Lûtkavmi,buhayasızlıklara,hayvanlargibivebelkihayvanlarıda,geride
bırakacakderecededevamediyorlardı.[25]
Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm, insanlardan, bu iğrenç işi
işleyenlerişöylelanetler:
“Lût kavminin annelini işleyen kimseye,Allah, lanet etsin! Lût kavminin
amelini işleyen kimseye, Allah, lanet etsin! Lût kavminin amelini işleyen
kimseye,Allah,lanetetsin![26]
“Lûtkavmininameliniişleyenkimse,mel’undur![27]
Lûtkavmininameliniişleyenkimse,mel’undur!”’[28]
“Ümmetimden, Lût kavminin amelini işleyerek ölen kimseyi, Allah,
onlarınyanınanaklveonlarlabirliktehaşreder!”[29]
“Kimi,Lûtkavmininamelini işlerhaldebulursanız’[30]‘,ofiili işleyenide,
kendisiyle
ofiilişlenenide,öldürünüz!”[31]
“Üsttekinide,alttakinide,Recmediniz![32]
“İkisinide,Recmediniz!”’[33]
Lûtkavmininerkekleri,kadınlarlaevlenmeyide,bırakmışlardı.[34]
Evlilerden,cinsîsapıklıklarını,karılarınada,uygulayanlarvardı.[35]
Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm, böyleleri hakkında da:
“Karısınınarkasındancinsî sapıklıkyapankimse,mel’undur!”buyurmuştur.[36]*
LûtAleyhisselâmınPeygamberliğiVeBazıFaziletleri:
Lût Aleyhisselâm; Allah tarafından, kendilerine yüksek Meziyyetler[37],
HükümveİlimverilenPeygamberlerdendi.[38]
YüceAllah,onu,küfürleriveahlaksızlıklarıdilleredestanolanSedumve
diğerdörtşehirhalkına[39]‘,Peygamberolarakgönderdi.[40]
LûtAleyhisselâm,onlarıniçindeyirmidokuzyılkadarkaldı.[41]
Onları, bir olan Allah’a ibâdete ve yapageldikleri haksızlık ve
ahlaksızlıkları bırakmağa davet etmekten’[42], davetini, kabul ve tevbe
etmedikleri takdirde azaba uğrayacaklarını haber vermekten geri durmadı.
[43]
Kur’ân-IKeriminLûtKavmiHakkındakiAçıklaması:Lût:
“Şüphesizki,ben,size(gönderilmiş)emînbirPeygamber’im!
Artık,Allah’dankorkunuzvebanaitaatediniz!
Ben,bunakarşılık,sizdenhiçbirücretistemiyorum.
Benimmükâfatım,âlemlerinRabb’ındanbaşkasınaâiddeğildir.
Siz, Rabb’inizin, sizin için yarattığı zevcelerinizi bırakıp ta, insanların
içindenerkekleremigidiyorsunuz?!
Hayır!(siz,helaldan,harama)tecavüzedenbirkavimsiniz![44]Siz,sizden
önce,âlemlerdenhiçbirininyapmadığıhayâsızlığımıyapıyorsunuz?!Demek
siz, kadınları bırakıp ta, şehvetle erkeklereyanaşıyorsunuzha!?Meğer, siz,
haddiaşanbirkavimişsiniz![45]
“Siz,gerçekten,öylehayasızlığı(meydana)getiriyorsunuzki,sizdenönce,
âlemlerdenhiçbiri,bunu,yapmamıştır!
Siz, mutlaka, erkeklere gidecek, yol kesecek, toplantı yerinde, meşru
olmayanı,yapıpduracakmısınız?!”dedi.[46]
Onlar:
“Ey Lût! Sen (bu dâvadan) vaz geçmezsen, and olsun ki: mutlaka
(memleketimizdenkovulup)çıkarılanlardanolacaksın!”dediler.[47]
(Lût)Onlara:
“Siz,gözünüzgöregöre,hâlâ,okötülüğü,yapacakmısınız?!
Gerçekten,siz,kadınlarıbırakıpda,şehvetlemutlaka,erkekJereyanaşacak
mısınız?!
Hayır!Siz,beyinsizliktedevamedegelenbirkavmsiniz!”dedi.[48]
(Bunakarşı)kavminincevabı:
“LûtHanedanını,memleketinizdençıkarınız!
Çünkü,onlar,temizliğezorlarinsanlardır!“[49]
“…..Eğer, sen, doğru söyleyenlerden isen, Allanın (bizi tehdid ettiğin)
azabını
getirbize!”demelerindenbaşka(birşey)olmadı.[50]
Deki:
“YâRab!Ofesadcılargüruhunakarşı,banayardımet![51]
Lût Kavmini Helak Etmeğe Giden Elçi Meleklerin İbrahimAleyhisselâmaUğramaları:
Sedum’unazgınhalkı,LûtAleyhisselâmı,yalanladılar.Kibirvegururlarını,
artırdıkça,artırdılar.[52]
YüceAllah,LûtAleyhisselâmınduasınıkabuledip[53]Resulüneyardımve
se-dum halkını helak etmeyi, irâde buyurduğu zaman[54], Cebrail
Aleyhisselâmı, ikiMelekle[55]‘ ki, Mîkâil ve İsrafil Aleyhiselâmlarla birlikte
gönderdi.
BuMelekler,gençvegüzelbirererkeksuretindeyürüyerekgidipİbrahim
Aley-hisselâmakonukoldular.[56]
Onlar; hem İbrahim Aleyhisselâma, İshak isminde bir oğlu doğacağını
müjdeleyecekler,hemde,Lûtkavminihelakedeceklerinihabervereceklerdi.[57]
YüceAllah,bunu,Kur’ân-ıkerimindeşöyleaçıklar:
“And olsun ki: Elçilerimiz (Melekler), İbrahim’e müjde ile gelip Selâm!
dediler.
Oda:Selâm!dedivehiçeğlenmeden,birbuzağı(kebabını)getirdi.
(İbrahim, konukların) buna, ellerinin uzanmadığını görünce, onlarfın
durumundan,hoşlanmadı.Onlardan,kalbinebirnevi’korkugizledi.
Onlar:
Korkma!Çünki,biz,Lûtkavminegönderildik!”dediler.[58]
(İbrahim):
“Eygönderilen(Elçi)ler!Sizinişiniz(vazifeniz)nedir?”diyesordu.
(Elçiler):
“Gerçekten,biz,günahkârgüruhunagönderildik![59]
“Biz,bumemleketinahalisinihelakedeceğiz!
Çünkü,onunahalisi,zâlimoldular!”dediler.[60]
Vaktâki,İbrahimdenokorkugitti.Kendisine,birde,müjdegeldi.
(Şimdi, o) Lût kavmi hakkında (adetâ) bizim (Elçilerimiz)le mücâdele
ediyor (Lûtla ona iman edenlerin de, azaba uğrayacaklarını sanarak
korkuyor,onlaraacıyor)du.
Çünkü, İbrahim, gerçekten, yumuşak huylu, yufka yürekli, kendisini,
tamamıylaAllâhavermişbirkişiidi[61]”
İbrahimAleyhisselâmınElçiMeleklerleTartışması:ElçiMelekler:
“Biz,şukariyeninhalkını,helakedeceğiz!
Çünki, oranın halkı, zâlim oldular!” dedikleri zaman, İbrahim
Aleyhisselâm;onlara:
“Siz, bir kariyeyi, içinde, dört yüzMü‘min bulunduğu halde, helak eder
misiniz?”diyesordu.
ElçiMelekler:“Hayır!”dediler.İbrahimAleyhisselâm:
“Siz, bir kariyeyi, içinde, üç yüz Mü‘min bulunduğu halde, helak eder
misiniz?”diyesordu.
ElçiMelekler:“Hayır!”dediler.İbrahimAleyhisselâm:
“Siz, bir kariyeyi, içinde, iki yüz Mü‘min bulunduğu halde, helak eder
misiniz?”diyesordu.
ElçiMelekler:“Hayır!”dediler.İbrahimAleyhisselâm:
“Siz, bir kariyeyi, içinde, yüz Mü‘min bulunduğu halde, helak eder
misiniz?”diyesordu.
ElçiMelekler:“Hayır!”dediler.[62]İbrahimAleyhisselâm:
“Siz, bir kariyeyi, içinde, elli Müslüman bulunsa, ne dersiniz?’[63]
Oradakileri,helakedermisiniz?”diyesordu.
ElçiMelekler:
“Hayır!”[64] O kariye halkının içinde, Müslümanlardan, elli kişi bulunsa,
onlara,azabetmeyiz!”dediler.[65]
İbrahimAleyhisselâm:
“Siz, bir kariyeyi,[66]‘ içinde, kırk Mü‘min bulunduğu halde, helak eder
misiniz?”diyesordu.
ElçiMelekler:
“Hayır!”dediler.[67]
İbrahimAleyhisselâm:
“Siz, bir kariyeyi, içinde, otuz Müslüman bulunursa, ne dersiniz?” diye
sordu.
ElçiMelekler:
“Bir kariye halkının içinde, otuz Müslüman bulunursa, azab etmeyiz!”
dediler.[68]
İbrahimAleyhisselâm:
“Siz, bir kariyeyi, içinde, on dört Mü‘min bulunduğu halde, helak eder
misiniz?”diyesordu.
ElçiMelekler:
“Hayır!”dediler.[69]
İbrahimAleyhisselâm:
“Siz, bir kariyeyi, içinde, on Müslüman bulunursa, ne dersiniz?” diye
sordu.
ElçiMelekler:
“Müslümanonkişibulunursada,azabetmeyiz!”dediler.
Bununüzerne,İbrahimAleyhisselâm:
“İçinde, onMüslüman bulunmayan ve hayr olmayan bir kavim yoktur!”
dedi.[70]
“Elçiler,ona:
“Eyİbrahim!Ondan(bumücâdeleden)vazgeç!
Çünkü,gerçek,şudur:
Rabb’ininemrigelmiştir.
Onlara,muhakkak,redolunmayacakbirazabçatıcıdır!”dediler.[71]
(İbrahim):
“OnlarıniçindeLûtta,var!”dedi.
ElçiMelekler:
“Biz,orada,kiminbulunduğunu,çokiyibileniz!
Onuda,Ehlinide,muhakkak,kurtaracağız,
Yalnız,geride(azapda)kalacaklardanolankarısımüstesna!”dediler.[72]
ElçiMeleklerinLûtAleyhisselâmınYurdunaGelişiVeOnaKonukOluşu:
YüceAllah;LûtkavminihelaketmeküzeregönderdiğiMeleklere:
“Lût, onlar aleyhinde dört defa şehâdette bulunursa, onları, helak
etmenizeizinverdim![73]
Lût, onlaraleyhindedört[74] kerre şehâdettebulunmadıkça, onları, helak
etmeyiniz!”buyurmuştu.[75]
Elçi Melekler; İbrahim Aleyhisselâmın yanından ayrılarak Lût
Aleyhisselâmınkariyesinedoğrugittiler.Gündüzünortasındaorayavardılar.
Sedum ırmağına ulaştıkları zaman, LûtAleyhisselâmın, Ev halkı için, su
doldurankızıilekarşılaştılar:Ona:
“Eygençkız!Konukolunacakyervarmı?”diyesordular.Gençkız:
“Evet!Konuklanacağınız,şurasıdır.
Fakat, ben, gidip yanınıza gelinceye kadar, içeri girmeyiniz!” dedi. Gidip
Babasına:
“Babacığım! Şehrin kapısı önündeki yiğitler, Senin yanına gelmek
istiyorlar. Ben, onların yüzlerinden daha güzel yüzlüsünü görmüş değilim.
Sakın,Seninkavmin,onları,yakalayıpkendilerinebirrezillikyapmasınlar!”
dedi. Lût kavmi, erkek konuk kabul etmekten, Lût Aleyhisselâmı, men
etmişler, ona: “Sen, aramızdan çekil! Erkekleri, biz konuklayacağız!”
demişlerdi.[76]
Lût Aleyhisselâm; genç konukları, içeriye gizlice almış, onlardan, hiç
kimseninhaberiolmamıştı.
Fakat,LûtAleyhisselâmınkarısı,gidipbunu,kavminehaberverdive:
“Lût’un evinde, öyle genç erkekler var ki, ben, şimdiye kadar, ne onlar
gibisini, ne de, onların yüzlerindeki güzelliğin bir benzerini[77] ve
kendilerindenyayılangüzelkokudandahagüzelini’[78]görmüşdeğilim!”dedi.
ElçiMelekler,LûtAleyhisselâma:
“Biz,bugece,sana,konukolmakistiyoruz![79]
Biz,bugece,sana,konuk’uz!”dediler.[80]
Lût(Aleyhisselâm):
“Herhalde,siz,yabancı,tanınmamışbircemâatsiniz?”dedi.[81]
“…..O,bunlaryüzünden,kaygıyadüştü.Bunlaryüzünden,göksüdaraldıve
(kendikendine):bu,çetinbirgündür!dedi.’[82]
LûtAleyhisselâm,onlara:
“Siz,bukariyehalkının,neyaptığını,biliyormusunuz?[83]
Siz,onlarınişini,işittinizmi?”dedi.
ElçiMelekler:
“Neimişonlarınişi?[84]Neyapıyormuşonlar?”diyesordular.[85]
LûtAleyhisselâm:
“İnsanlariçinde,onlardandahakötübirkimseyoktur![86]
Ben, yer yüzünde, kötü iş işlenen yer olarak onların kariyesinden daha
kötüsübulunmadığınaşehâdetederim![87]
Vallahi, ben, yeryüzünde, onlardandahahabîs insanlarbulunabileceğini
bilmiyorum!”dedivebusözünü,dör[88] kere tekrarladı vekavmialeyhinde
şeha-dettebulunmuşoldu.
Melekler,LûtAleyhisselâmlabirlikteevegirdiler.[89]
LûtAleyhisselâmınBaşıDertte:
“Şehirhalkı,sevinesevinegeldi.[90]LûtAleyhiselâmınevini,hertaraftan
kuşattılar.[91]LûtAleyhisselâm,kapıyıkapadı.
Elçi Meleklerle kendisi, içeride bulunuyor, kapının arkasından, onlarla
münâkaşaediyor,tartışıyor,içeriyegirmemeleriiçin,onlaraandveriyor[92],
yalva-rıyordu.[93]
Sedumlularise,eveinmeğe,girmeğeçalışıyorlardı.[94]
LûtAleyhisselâm:
“Eykavmim!”[95]
“Gerçekten,bunlar,benimkonuklarımdır.[96]
“Beni,konuklarımınyanındarüsvayetmeyiniz![97]
“Allah’dankorkunuz!Beni,tasalandırmayınız![98]
“Eğer(dediğinizi)yapıcılariseniz…[99]
“…..işte,kızlarım!Siziniçin,onlar,dahatemizdir.(Onlarla,evleniniz.)
Allâh’dankorkunuz!Beni,konuklarımıniçinde,küçükdüşürmeyiniz!
Sizin içinizde, aklı erer, doğru yolu gösterir bir adam da, yokmudur?!”
dedi.[100]
Onlar:
“Biz,seni,il’eâleme(bizimbugibiişlerimize)karışmaktan,menetmedik
mi?”[101]
Andolsunki:-seninde,bildiğinüzere-bizim,seninkızlarınlahiçbirhakk
(veilgi)ımızyoktur.
Sen,bizimneistediğimizi,elbette,bilirsin!”dediler.(Lût):
“Yasize(yetecek)birgücümolsaydı,yada,sarpbirkaleyesığınabilsey-
dirn[102]’”
“Ben,sizin,buyaptığınıza,elbettebuğzedenlerdenim!
Ey Rabb’im! Beni ve Ehlimi, onların yapageldikleri (bu kötülüğün
azâbın)dankurtar!”dedi.[103]
Elçi Melekler, Lût Aleyhisselâmın sıkıntıya ve zahmete uğradığını
görünce,
ona[104]
“EyLût!Emînolki:biz,Rabb’ininElçileriyiz!
Onlar,sana,kat’iyyendokunamazlar!
Sen,hemen,geceninbirkısmındaailenleyürü!(yolaçık!)
İçinizden,hiçbirigerikalmasın!
Yalnız,karınmüstesnadır!
Çünkü,onlaraisabetedecek(azab),hiçşüphesiz,onada,çarpacaktır!
Ohalde,geceninbirkısmındaaileni,yürüt.
Sende,arkalarındangit!
Sizden,hiçkimseardınadönüpbakmasın!
Emrolunacağınızyeregeçipgidiniz[105]
Onlara,va’dolunan(helak)vakti,sabahvaktidir.
Sabahvaktide,yakındeğilmidir?”[106]
Kapıyı,aç!Sen,bizi,onlarlabaşbaşabırak!”dediler.[107]
LûtAleyhisselâm,kapıyı,açınca[108],Sedumluazgınlar,içeridaldılar.Elçi
Meleklerinyanınagirdiler.[109]
ElçiMeleklere,kötülükyapmağakalkıştılar.[110]
Cebrail Aleyhisselâm, Sedumlu azgınları, cezalandırmak için, Rabbinden,
izinistedi.
İzin verilince, Cebrail Aleyhisselâm, kanadını, onların yüzlerine çarpıp
hepsiningözlerini,silmeköretti!
Onlar,hemengeridöndüler:
“EyLût!Sen,bizeSihirbazlargetirdin!Bizi,seningibi,sinirledin![111]
Hele,sabahabirçıkalım![112]
Yine, döneriz!” [113] diyerek Lût Aleyhisselâmı, tehdid ediyorlar[114], aynı
zamanda,birbirileriniçiğneyerekkörbirhaldedışarıçıkmağa’[115],tutunmak
içinduvarlarıbulmağaçalışıyorlar[116],fakatnegidecekleriyolubiliyorlar,ne
de,kendilerineevlerigösteriliyordu![117]
“Körolduk!Körolduk!
Yer yüzündeki halkın en Sihirbazları, Lût’un evindedir!” diye
söyleniyorlardı.[118]
LûtKavmininHelakEdilişi:Lût kavminin kötü tutum ve davranışları ve helak edilişleri, Kurân-ı
kerimdeşöyleaçıklanır:
“Ona(Lût’a)şu(kesin)emriVahyettik:
Sabahaçıkarlarken,onların,arkası,muhakkak,kesilmişolacaktır![119]
“Lûtkavmi,(kendileriniazabla)korkutan(emir)leri,yalansaydılar.[120]
“Andolsunki:(Lût),onlara(kendilerini)azablayakalayacağımızıda,haber
vermişti.
Fakat,onlar,bukorkutmaları,şüpheileyalanladılar.[121]
“Hayatına yemin ederim ki: onlar, sarhoşlukları (azgınlıkları) içinde,
muhakkak,serseribirhaldeidiler.[122]
“Andolsunki:onlar,konuklarına(bile)kötülükyapmayıkastetmişlerdi.
Bizde,gözlerini,silmekörediverdik!
İşte,azabımızıvetehdidlerimizi(nakıbetini)tadınız!”(dedik)[123]
“And olsun ki: onlara, bir sabah (yakalarını) asla bırakmayacak olan bir
azabbaskınyaptı.
İşte,(dedik)tadınızbenimazabımıvetehdidleriminakıbetini!”[124]
“Onları, Işrakvaktinegirdikleri sırada,o (korkunç) sayha (çığlık), birden
yakala-yıverdi!
Hemen(şehirlerinin)üstünü,altınagetirdik!
Tepelerinede,balçıktanpişirilmişbirtaş(yağmuru)yağdırdık!“[125]
Vaktâ ki, azab emrimiz geldi. (O memleketin) üstünü, altına getirdik!
Tepelerine de, balçıktan pişirilmiş, istiflenmiş taşlar yağdırdık ki, onlar,
Rabb’ininkatındahepdamgalanmış/ardı.Onlar, zâlimlerdenuzakdeğildir.”[126]
“Onlarınüzerine,bir(azab)yağmuruyağdırdık.
İşte,bak!Günahkârlarınsonu,niceolmuştur![127]
“Allah, küfredenlere Nuh’un karısı ile Lût’un karısını misal olarak
gösterdi:
Onlar,kullarımızdanikiiyikulun(nikâhı)altındaidiler.
Böyleiken,hainlikettilerde(oikizevç)onları,Allah’ınazabındanhiçbir
şeylekurtaramadılar.Onlara (o ikikadına): “Ateşegirenlerlebirlikte sizde,
giriniz!”denildi.[128]
“O (şehrin harabeleri[129] gerçekten, (herkesin görebileceği işlek) bir yol
üstünde(hâlâ)durucudur!”
“Bunda,imanedenleriçin,muhakkak,biribretvardır.“[130]
“And olsun ki: aklını, kullanacak bir kavim için, biz, oradan, apaçık bir
nişâne(‘bırakmışız.[131]
LûtAleyhisselâmınKarısınınHelaki:LûtAleyhisselâmınkarısı,duyduğukorkunçbirgürültüüzerinearkasına
dönüp: “Vaahkavimci-ğim!” diyerek açındığı sırada,YüceAllah, gönderdiği
şeyle[132],taşla[133]onuda,helakedip[134]özlediğikavminekavuşturdu.[135]
LûtAleyhisselâmınimansızkarısınınadı,Vâhileidi.[136]
LûtAleyhisselâmlaEvHalkınınŞamTaraflarınaGidişi:Seher vakti olunca, Yüce Allah, Lût Aleyhisselâm ile Ev halkını, Şam’a
doğruyollandırdı.[137]
LûtAleyhisselâmınFilistindeOturuşuVeVefatı:LûtAleyhisselâm; vefat edinceyekadar, Şam-Filistin toprağında,Amcası
İbrahimAleyhisselâmlabirlikteoturdu.
İbrahim Aleyhisselâm; Lût Aleyhisselâmın kızı ile, Medyen b.İbrahim’i
evlendirdi.
YüceAllah,onunneslinide,bereketlendirdi;Medyenhalkı,onlardanhâsıl
oldu.[138]
Lût Aleyhisselâmın, kavminin helakinden yedi yıl sonra vefat ettiği de
söylenir.
Lût Aleyhisselâmın, Hz.Şâre ile İbrahim Aleyhisselâm ve oğullarının
gömüldükleri kabirlerinin civarında, İbrahim Aleyhisselâma aid Yakîn diye
anılanMescid’ebirfersahkadaruzaklıktabulunanköydekikabrinegömüldü.[139]*
OnavegönderilenbütünPeygamberlereSelâmolsun![140]
[1]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.54, Taberî-Tarih c.1,s.125, Sâlebi-Arais s.102,
Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.13O,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.100.
[2].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.54.
[3].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.54,İbn.Kuteybe-Uyûnül’ahbarc.1,s.314,Yâkubî-
Tarihc.1,s.24,Taberî-Tarihc.1,s.125,
Hâkim-Müstedrek c.2,s.561, Sâlebî-Arais s.102, Ebülferec ibn.Cevzî-
Tabsırac.1,s.15O,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.100.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/245.
[4].Beyhakî-Delâilünnübüvvec.1,s.29O,Zehebî-Tarihulislam-Sîretünnebî
s.531, Muhyiddin b.Arabî-Muhâdaratülebrar c.1,s. 103, Hâkimden naklen
Ebülfida-Tefsir c.2,s.252, Süyûti-Hasâisülkübrâc.2,s.129, Diyar.8ekri-
Hamîsc.1,s.22.
[5].Hâkim-Müstedrekc.2,s.561-562.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/245.
[6].MîrHâvend-RavzatussafaTercemes.174.
[7]. Taberî-Tarih c.1,s.125, Sâlebî-Arais s.78-79, Ebülferec İbn.Cevzî-
Tabsırac.1,s.150,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.118.
[8]. Harran’a, Lut Aleyhisselâmın babası Haran’dan dolayı Harran ismi
verilmiştir.(İbn.Kuteybe-Uyûnül’ahbar
c.1,s.314).
[9].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.46,Taberî-Tarihc.1,s.159-160.
[10]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.46, İbn.Kuteybe-Maarif s.15, Taberî-Tarih
c.1,s.16O.
[11].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.46,Taberî-Tarihc.1,s.125.
[12]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.46, Taberî-Tarih c.1,s.125, Sâlebî-Arâis s.80,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.102.
[13].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.201-202.
[14].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.46-47,Taberî-Tarihc.1,s.127.
[15]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.47, Taberî-Tarih c.1,s.127, Sâlebî-Arais s.80,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.102.
[16]. Taberî-Tarih c.1,s.127, Sâlebî-Arais s.80, Yâkut-Mûcemülbüldan
c.4,s.373,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.1O2.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/245-246.
[17].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.47,Taberî-Tarihc.1,s.127,Sâlebî-Araiss.80-81.
[18]. (*) Lut Aleyhisselâmın Yerleştiği Sedum (Yâkut-Mucemülbüldan
c.3,s.20O)ŞamileMedinearasındadır.(Taberî-Tarihc.1,s.157)
Mü‘tefikediyeanılanbeşşehirdenmürekkepolupenbüyüğüSedumdu.
Rivayete göre: dört şehirden her birinde yüzer bin nüfus vardı (Taberî-
Tarihc.1,s.156-158,Hâkim-Müstedrekc.2,s.562,Sâlebî-Araiss.106,Ebülferec
İbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.152,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.122).
[19]. Yâkubî-Tarih c.1,s.24-25, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.152,
İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.36.
[20].Yâkubî-Tarihc.1,s.25.
[21]. Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.152-153, İbn.Haldun-
Ta.c.2,ks.1,s.36.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/246.
[22].Hâkim-Müstedrekc.2,s.562
[23].Taberî-Tarihc.1,s.151-152,Sâlebî-Araiss.101,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.118,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.178.
[24].Yâkubî-Tarihc.1,s.25
[25].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.178
[26]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.1,s.317, Münzirî-Ettirgib vetterhib
c.3,s.287
[27].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.317,Tirmizî-Sünenc.4,s.58,Ebülferec
İbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.153,Münzirî-
Ettergîbvetterhîbc.3,s.286
[28]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.1,s.317, Münzirî-Ettergıb vetterhib
c.3,s.286
[29].Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.153,Süyûtî-Câmiüssagirc.2,s.181
[30].EbûDavud-Sünenc.4,s.158,Tirmizî-Sünenc.4,s.57, ibn.Mace-Sünen
C.2.S.856
[31]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.1,s.300, Ebu Davud-Sünen c.4,s.158,
Tirmizi-Sünenc.4,s.57,İbn.Mace-Sünen
c.2,s.856Hâkim-Müstedrekc.4,s.355
[32].EbuDavud-Sünenc.4,s.158,ibn.Mace-Sünenc.2,s.856
[33]. Ebu Davud-Sünen c.4,s.158, İbn.Mace-Sünen c.2,s.856, Hâkim-
Müstedrekc.4,s.355.
[34].Yâkubî-Tarihc.1,s.25.
[35].Âiî-Künhüi’ahbarC.2.S.169.
[36]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.444, Ebu Davud-Sünen c.4,s.249,
Begavi-Mesabihussünnec.2,s.23
* Meallerini sunduğumuz Hadis-i şerifler; son zamanlarda, bazı İslam
düşmanlarınca, eş cinselliğin, Islamiyette kabul gördüğü hakkında yapılan
iddiaveiftiranın,nekadaryersizvetutarsızolduğunugöstermeğeyeterdir.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/246-248.
[37].En’am:86
[38].Enbiyâ:74.
[39]. Taberî-Tarih c.1 ,s.151, Mes’ûdi-Murucuzzeheb c.1 ,s.45, Hâkim-
Müstedrekc.2,s.562,Sâlebî-Araiss.103,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.118.
[40]. Sâffât: 133, Taberî-Tarih c.1,s.1S1, Hâkim-Müstedrek c.2,s.562,
Sâlebî-Araiss.103,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.118.
[41].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.46,Hâkim-Müstedrekc.2,s.562.
[42]. Hâkim-Müstedrek c.2,s.562, Ebülferec Ibn.Cevzî-Tabsıra c.1,s.15O,
İbn.Esîr-KâmilC.1.S.118,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.178.
[43].Taberî-Tarihc.1,s.152,Sâlebî-Araiss.103,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.118.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/248.
[44].Şuarâ:162.
[45].Araf:80-81.
[46].Ankebût:28.
[47].Şuarâ:163-167.
[48].Nemi:54-55.
[49].Nemi:56.
[50].Ankebût:29.
[51].Ankebût:30.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/248-249.
[52].İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.36
[53].Şâlebî-Araiss.103,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.178.
[54].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.118.
[55].Taberî-Tarihc.1,s.153,İbn.Esir-Kâmilc.1,s.118.
[56].Taberî-Tarihc.1,s.153,Salebî-Araisc.103,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.118.
[57]. Taberî-Tarih c.1,s.153, Sâlebî-Arais s.103, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.119,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.178.
[58].Hûd:69-70.
[59].Hıcr:58.
[60].Ankebût:31.
[61].Hûd:74-75.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/249-250.
[62]. Taberî-Tarih c.1,s.153, Sâlebi-Arais s.103, Ebülferec ibn.Ceyzî-
Tabsırac.1,s.151.
[63].İbn.EbîŞeybe-MusannefC.11.S.524,Taberî-TarihC.1.S.153,İbn.Esîr-
Kâmilc.1,s.119.
[64].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.524.
[65].Taberî-Tarihc.1,s.153,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.119
[66]. Taberî-Tarih c. 1 ,s.153, Sâlebi-Arais s. 103, Ebülferec İbn.Cevzî-
Tabsırac.1,s.151,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.179.
[67]. İbn.EbîŞeybe-Musannef c.11,s.524,Taberî-Tarih c.1,s.153,Ebülferec
İbn.Cevzi-Tabsırac-1.s151,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.179.
[68].Taberî-Tarihc.1,s.153,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.119
[69]. Taberî-Tarihc.1,s.153, Sâlebî-Araiss.103, Ebülferec İbn.Cevzî-
Tabsırac.1,s.151,Ebülfida-ElbidayevennihayeC.1.S.179.
[70].Taberî-Tarihc.1,s.153,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.119.
[71].Hûd:76.
[72].Ankebût:32.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/250-252.
[73].Taberî-Tarihc.1.s.154.
[74].Veyaüçkere(İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.523).
[75]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.11,s.523, Taberî-Tarih c.1,s.154, Sâlebî-
Araiss.104,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.120.
[76]. Taberi-Tarih c.1 ,s.154, Hâkim-Müstedrek c.2,s.563, Sâlebî-Arais
s.104,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.12O,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.179-180.
[77]. Taberî-Tarih c.1 ,s.154, Hâkim-Müstedrek c.2,s.563, Sâlebî-Arais
s.104İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.12O,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.179-180.
[78].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.524.
[79].Taberî-Tarihc.1,s.154.
[80].Taberî-Tarihc.1,s.154,Sâlebî-Araiss.104,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.12O.
[81].Hıcr:62.
[82].Hûd:77.
[83]. ibn.EEbîŞeybe-Musannefc.11,s.524,Taberî-Tarihc.1,s,154,İbn.Esîr-
Kâmilc.1,s.12O.
[84].Taberî-Tarihc.1,s.154,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.12O.
[85].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11.S.524.
[86].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.524.
[87].Taberî-Tarihc.1,s.154,Sâlebî-Araiss.104.
[88].Veyaüçkere(İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.524)
[89].Taberî-Tarihc.1,s.154,Sâlebî-Araiss.104,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.12O
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/252-254.
[90].Hıcr:67
[91].Taberî-Tarihc.1,s.156
[92].Sâlebî-Araiss.105.
[93].Taberî-tarihc.1,s.157.
[94].Sâlebî-Araiss.105,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.152.
[95].Taberî-Tarihc.1,s.157.
[96].Hıcr:68.
[97].Hıcr:68,Taberî-Tarihc.1,s.157.
[98].Hıcr:69.
[99].Hıcr:71.
[100].Hûd:78.
[101].Hıcr:70.
[102].Hûd:79-80.
[103].Şuarâ:168-169.
[104].Sâlebî-Araiss.105,Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.152.
[105].Hıcr:65.
[106].Hûd:81.
[107].Sâlebî-Araiss.105,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.152.
[108]. Sâlebî-Arais s.105, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c.1,s.152, İbn.Esîr-
Kâmilc.1,s.121
[109]. Taberî-Tarih c.1,8.156, Salebî-Arais s.105, Ebülferec İbn.Cevzî-
Tabsırac.1,s.152,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.121
[110].Kamer:37
[111].Taberî-Tarihc.1,s.156,Sâlebî-Araiss.105
[112]. Taberî-Tarih c.1,s.156, Sâlebî-Arais s.105, Ebülferec İbn.Cevzî-
Tabsırac.1s.152.
[113].Taberî-Tarihc.1,s.157.
[114].Sâlebî-Araiss.105,Ebülferec-Tabsırac.1,s.152.
[115].Taberî-Tarih c.1,s. 156,Hâkim-Müstedrek c.2,s.563, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.121.
[116].Taberî-Tarihc.1,s.155.
[117].Sâlebî-Araiss.105.
[118]. Taberî-Tarih c.1,s. 156, Hâkim-Müstedrek c.2,s.563, Sâlebî-Arais
s.105,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.153,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.121.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/254-256.
[119].Hıcr:66.
[120].Kamer:33.
[121].Kamer:36.
[122].Hıcr:72.
[123].Kamer:37.
[124].Kamer:39.
[125].Hıcr:73-74.
[126].Hûd:82-83.
[127].Ârâf:84.
[128].Tahrim:10.
[129].Mes’ûdîyegöre:Hicretin332.yılındaLutkavmininyurdu,harapbir
halde mevcud olup oralarda hiç bir kimse bulunmamakta, yerlerde de,
damgalanmış, siyah, parlak taşlar görülmekte idi. (Mes’ûdî-Murucuzzeheb
c.1,s.46).
[130].Hıcr:76-77.
[131].Ankebût:35.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/256-257.
[132]. Taberî-Tarih c.1,s.155, Sâlebî-Arais s.106, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.121,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.182,Diyar.Bekri-Hamisc.1,s.87
[133].Diyar.Bekrî-Hamîsc.1,s.87
[134]. Taberi-Tarih c.1,s.155, Sâlebî-Arais s.106, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.121-
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.182,Diyar.Bekrî-Hamisc.1,s.87
[135].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.182
[136].İbn.Habib-Kitabülmuhabbers.383.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/258.
[137]. Taberi-Tarih c.1,s.156, Hâkim-Müstedrek c.2,s.563, ibn.Esîr-Kâmil
c.1,s.121
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/258.
[138].İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.37,38,44
[139].MirHavend-RavzatussafaTercemes.174,Âlî-Künhül’ahbarc.2,s.173
*BirFersah:üçMil’dir.
BirMil:dörtbinZira’dır.
BirZira’:yirmidörtParmak’tır.
BirParmak:birininkarnı,diğerininarkasınagelmeküzrealtı taneArpa
enidir.
BirArpaeni:katırkuyruğunun,yanyanadizilenaltıtelikadardır.
(MirHavend-RavzatussafaTercemes.65)
[140]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:1/258.
YAKUBALEYHİSSELÂMYâkubAleyhisselâmınSoyuVeİsimleri:
Yâkub b. İshak, b. İbrahim Aleyhisselâmlardır.[1] Yâkub Aleyhisselâmın
Annesi:Refaka’dır.[2]
Yâkub Aleyhisselâmın, kardeşi Ays ile ikiz olarak doğarken, elini, Aysın
ökçesinden tutmuş olduğu halde, arkasından doğduğu için, Yâkub diye
anıldığı[3] ve kardeşi Ays, tarafından öldürülmek korkusuyla, Dayısının
yanına gitmek üzere, gündüzleri saklanıp geceleri yürüdüğü için de,
kendisineİsrailadıverildiğirivayetedilir.[4]
YâkubAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:
YâkubAleyhisselâm:kılsızvücutlu[5],zayıfyapılı,ağırbaşlı,vakarlı,uzun
boy-lu[6],güzelyüzlüidi.KardeşiAys’dandahagüzelkonuşurdu.[7]
İshakAleyhisselâmınYâkubAleyhisselâmaTebşirVeTavsiyeleri:
İshakAleyhisselâm;oğluYâkubAleyhisselâma:
“Allah, seni, Peygamber yapacak, oğullarının soyundan Peygamberler
çıkaracak,sendehayırvebereketvücudagetirecektir!”dedi.[8]
Ken’anlılardan hiç bir kadınla evlenmemesini, Feddan’da oturan Dayısı
Leban’ın yanına gitmesini[9], onun kızları ile evlenmesini emir ve tavsiye
etmişti.[10]
ZâtenAnneside,dayısınınyanınagitmesinitavsiyeetmişti.[11]
Bununüzerine,YâkubAleyhisselâm,Feddan’adoğruyönelipgitti.
Yolun bazı kesiminde, gece karanlığı çökünce, bir taşı, yastık yaparak
yatıpgeceledi.
Uyurken rü‘yâsında: başucunda, gök kapılarından bir kapıya doğru bir
merdiven kurulduğunu, veMeleklerin, ondan indiğini ve onun içinde göğe
çıktığınıgördü.
YüceAllah,ona:
“Muhakkak,Allah,ben’im.Ben’denbaşkahiçbirilâhyoktur.
Ben,seninİlâh’ın’ımveAtalarınında,İlâh’ıyım!
Şüphesiz ki: seni ve senin zürriyetini ve senden sonrakileri bu Arz-ı
mukad-des’e,vâriskıldım.
Orayı,sanaveonlaramübarekkıldım.
Kitabı,HikmetivePeygamberliğide,sizlerenasibkıldım.
Sonra, ben, senin yanındayım ve seni, o mekâna erişinceye kadar
koruyacağım.
Orada, içinde, senin ve zürriyetinin bana ibadet edeceğiniz bir Beyt de,
yapki,o,Beytülmakdis’dir.”diyeVahyetti.[12]
YâkubAleyhisselâm;önce,DayısıLeban’ınbüyükkızıLeyyaile,sonradan
da,küçükkızıRâhilileevlendi.Leyya’dan:
1)Rubil,
2)Yehuza,
3)Şem’un,
4)Laviadlarındakioğullarıdoğdu.
Râhil’dende:
1)Yûsuf,
2)Bünyaminadındakioğludoğdu.[13]
Leyya ile Râhil; Yâkub Aleyhisselâmla evlenirlerken, babaları Leban,
onlara,çehizolarak,birerCâriye(kadınköle)hediyeetmişti.
Onlar da, bunları, Yâkub Aleyhisselâma, oğlan doğursunlar diye, hediye
etmişlerdi.
Bunlarınherbirindende,YâkubAleyhisselâmınüçeroğludahadoğmuştu.[14]
YâkubAleyhisselâmınonikiyibulanoğulları[15],İsrailoğulları,Esbatdiye
anılırlar.[16]
YâkubAleyhisselamın SeyAhAtları, PeygamberOluşuVe BazıFaziletleri:
Yâkub Aleyhisselâm; Harran’da yirmi yıl oturduktan sonra, Ken’an iline
gitmesi, kendisine emrolununca, oradan ayrılıp Oraşalıma (Beytülmakdis’e)
geldi.
Orada,birtarlasatınalıpçadırınıkurdu.
Sahra mevkiinde yüksek ve sağlamca bir Beyt (Mâbed) yaptırıp ona İl
adınıverdi.
Sonra, Babası İshak Aleyhisselâmın Kenan ilindeki Habrun kariyesine
gidiporadaoturdu.
İshak Aleyhisselâm vefat edince, onu, Babası İbrahim Aleyhisselâmın
Mağaradakikabrininyanınagömdü.
YâkubAleyhisselâm,babasınınvefatındansonra,onunyerinegeçti.[17]
Yâkub Aleyhisselâmın Peygamberliği ve Faziletleri hakkında Kur’ân-ı
kerimdeşöylebuyrulur:
“Ona(İbrahim’e),İshak’ı,üstelikbirde,Yâkub’uihsanettik,veherbirini,
Salih(Zat)leryaptık.
Onları,Emrimiz(Vahyimiz)ledoğruyolugösterecekRehberlerkıldık.
Hayırlıişleryapmayı,dosdoğrunamazkılmayı,zekâtvermeyikendilerine
Vahyettik.
Onlar,bizeibadetedicilerdi.”(Enbiyâ:72-73)
“Biz,ona,İshakileYâkub‘uda,ihsanettik.
PeygamberliğiveKitapları,onunzürriyetinetahsisettik.
Dünyadaona,mükâfatınıverdik.
Gerçekten,o,Âhirettede,herhalde,Salihinsanlardandır.[18]
“Çünkü, onlar (İbrahim, İshak ve Yâkub), bizim katımızda, gerçekten,
hayırlı(Zatlardandı.”[19]
Tâbûtussekîne’ninYâkubAleyhisselamaTeslimEdilişi:Rivayete göre: Tâbut: tarak yapılan Şimşad (Cimşir) ağacından yapılmış
birsandıkolupaltundanlevhalarlakaplanmıştı.
Vefatına kadar Âdem Aleyhisselâmın yanında, ondan sonra da, vefatına
kadarŞisAleyhisselâmınyanındabulunmuştu.
Tâbut’a, İbrahim Aleyhisseiâma kadar Âdem Aleyhisselâmın oğulları,
zamanzamanvârisolagelmişler, İbrahimAleyhisselâmvefatedince,Tâbut,
İbrahimAleyhisselâmınbüyükoğluİsmailAleyhisselâmınyanındakalmış,o
da,vefatettiğizaman,oğluKaydar’ınyanındabulunmuştu.
İshak Aleyhisselâmın oğulları, Kaydar’a: “Peygamberlik, sizden başka
tarafa çevirildi. Sizin (Tâbut içindeki) bir tek Nûr’dan (Muhammed
Aleyhisselâmın Nûr’-undan) başka nasibiniz yoktur. Tâbut’u, bize ver!”
demişlerdi.
Kaydar ise; Tâbutu, onlara vermeğe yanaşmamış ve: “O, bana, Babamın
Vasiyetidir.Ben,onu,hiçkimseyevermem”demiştir.
Kaydar, bir gün, Tâbut’u, açmağa gitmiş, Tâbut’un açılması, kendisine
güçle-şince,semâdan,birseslenicinin:
“Ey Kaydar! Vaz geç! O Tâbut’u, açmağa, senin için yol yoktur! O,
Peygamberevasiyetedilmiştir.Onu,Peygamberdenbaşkasıaçamaz.
Sen, onu, Amcanın oğlu, Allah’ın İsrail’i Yâkub’a ver!” diye seslenmesi
üzerine, Kaydar, Tâbut’u, omuzuna alarak, o zaman, Yâkub Aleyhisselâmın
oturduğuKen’anilinedoğruyollanmış.
Kaydar yaklaştığı zaman, Tâbut, seslenmeğe başlamış. Yâkub
Aleyhisselâm,oğullarına:
“Allâhayeminederimki:Kaydar,Tâbût’lasizegeliyor!Kalkınız,onadoğru
varınız!”demiş.
Yâkub Aleyhisselâmla oğulları, ayağa kalkarak onu karşılamışlar. Yâkub
Aleyhisselâm,onugörünce,ağlayarakonadoğrukoşmuşve:
“EyKaydar!Ben,nediyeseninyüzününrenginisolmuş,gücünüzayıflamış
görüyorum?
Sen,düşmanzulmünemiuğradın?Yoksa,Babanİsmail’densonra,başına
birkötülükmügeldi?”diyesordu.
Kaydar:
Ben,nedüşmanzulmüneuğradım,nedebenimbaşımabirkötülükgeldi.
Fakat,sırtımdataşıdığım,Muhammed’inNûr’u,banaçokağırgeldi.
Bununiçinbenzimsarardı,bacaklarım,zayıfladı!”demiş.
YâkubAleyhisselâm:
“İshak’ınkızlarındannikâhınaltındabulunanvarmı?”diyesormuş.
Kaydar:
“Yoktur. Fakat, Cürhümî Araplarından Âminlerden bir kadınla evliyim.”
diyecevapvermiş.
YâkubAleyhisselâm:
“Ne güzel!Ne güzel!MuhammedAleyhisselâmın şerefi için, Allah, Onu,
iffetliArapkadınlarındanbaşkasındançıkarmayacaktır.
EyKaydar!Ben,seni,birmüjdeilemüjdeleyeceğim!”demiş.
Kaydar:
“Nediromüjde?”diyesormuş.
YâkubAleyhisselâm:
“Bilki:Âminlerdenolanzevcen,düngecebiroğlandoğurdu!”demiş.
Kaydar:
“EyAmcamınoğlu!Sen,Şamtoprağındasın,o ise,Haremtoprağındadır.
Sana,bunu,nebildirdi?”demiş.
YâkubAleyhisselâm:
“Ben,gökkapılarınınaçıldığınıgördüm!
GökleyerarasındaAygibiyuvarlakbirNûrgördüm!
Meleklerin,semâdan,bereketleverahmetleindiklerinigördüm!
Anladımki:bu,MuhammedAleyhisselâmiçindir!”demiş.
Kaydar, Tâbut’u, Amcasının oğlu Yâkub Aleyhisselâma teslim edip
ailesinin yanına dönünce, onu, bir oğlan çocuğu doğurmuş bularak ona,
Hamelisminivermiştir.[20]
YâkubAleyhisselâmın,elliyıl,halkı,YüceAllah’a itaatve ibadetedavetle
meşgulOlduğu[21]vekendisinin,Sâmb.NuhAleyhisselâmdansonra,Mescid-i
Aksâ‘nınyenileyicileriarasındabulunduğuda,bildirilir.[22]
YâkubAleyhisselâmınYûsufAleyhisselâmdanDolayıÜzüntülereDüşüşü:
YâkubAleyhisselâm:zayıflamış[23],yaşlanmıştı.
Kaşları[24],gözlerinin[25] yanaklarının yumrusu[26] üzerine düşer, onları,
bezlekaldırırdı.[27]
Birgün,onabirkomşusu:
“EyYâkub!Sendegördüğümşubaşınagelenhalnedir?”[28]
(İhtiyarolmadan)ihtiyarladın!Tükendin,gittin![29]
Sen (bu gidişle) Babanın[30], kardeşinin[31] eriştiği yaşa bile
erişemeyeceksin!”dedi.
YâkubAleyhisselâm:
“Zamanınuzunluğuveüzüntülerinçokluğu!”dedi.[32]
YüceAllah:
“Ey Yâkub![33]Sen, Beni, yaratığıma şikâyet mi ediyorsun?!” diye Vahy
edince,YâkubAleyhisselâm:
“YâRab!Ben,birhatâişledim!Onu,bana,bağışla!”dedi.
YüceAllah:
“Bağışladım!”buyurdu.
BundansonraYâkubAleyhisselâm,derdinisoranlara:
“Ben, taşankederimiveüzüntümü,yalnızAllâhaşikâyetvearzederim!”
derdi.[34]
Yâkub Aleyhisselâmın Bütün Ev Halkıyla Birlikte Mısır’a Gidişi Yâkub
AleyhisselâmınSuçluOğullarıİçinAllah’aYalvarışı
Yâkub Aleyhisselâmın Oğullarına Vasiyette Bulunuşu ve Vefatı bahisleri
(YûsufAleyhisselâmaaidbölümdedir.)[35]
[1]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.54, İbn.Kuteybe-Maarif s. 18, Taberi-Tarih
c.1,s.162-163,Hâkim-Müstedrekc.2,s.569.
[2]. İbn.Kuteybe-Maarif s.17, Taberî-Tarih c.1 ,s.162, Mes’udî-
Murucuzzehebc.1,s.46,Salebî-Araiss.101,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.126.
[3]. İbn.Kuteybe-Maarif s.17, Taberi-Tarih c.1,s.164, Salebi-Arais s.101,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.126.
[4].Taberi-Tarihc.1,s.165,İbn.Esir-KâmilC.1.S.127.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/263.
[5]. İbn.Kuteybe-Maarif s.18, Taberi-Tarih c.1,s.164, Salebi-Arais s.101,
İbn.Esir-Kamilc.1,s.126.
[6].İbn.Kuteybe-Maarifs.18.
[7].Hâkim-Müstedrekc.2,s.557.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/263.
[8].Yâkubi-TarihC.1.S.29.
[9].İbn.Kuteybe-Maarifs.19,Yakubi-Tarihc.1,s.29.
[10].İbn.Kuteybe-Maarifs.18.
[11].Taberî-Tarihc.1,s.164-165,İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.39.
[12].ibn.Kuteybe-Maarifs.18.
[13]. ibn.Kuteybe-Maarif s.19, Yâkubî-Tarih c.1,s.3O, Taberi-Tarih
c.1,s.163,Salebi-Araiss.102,İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.39.
[14].İbn.Kuteybe-Maarifs.19,Taberi-Tarihc.1,s.163,Salebi-Araiss.102.
[15]. Yakubi-Tarih c.1,s.31, Taberi-Tarih c.1,s.163,Mes’udi-Murucuzzeheb
c.1,s.47, Salebi-Arais s.102, Ebülferec İbn.Cevzi-Tabsıra c.1,s.178, İbn.Esir-
Kâmilc.1,s.126,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.197.
[16]. Yakubi-Tarih c.1,s.31, Mes’udi-Murucuzzeheb c.1,s.47, Hâkim-
Müstedrekc.2,s.57O,Salebi-Araiss.102,Ebülferecİbn.Cevzi-Tabsırac.1,s.178.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/263-264.
[17].İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.4O.
[18].Ankebut:27.
[19].Sâd:47.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/265.
[20].Şâlebî-Araiss.266-267.
[21].MîrHâvend-RavzatussafaTercemesis.225.
[22].ibn.Hacer-Fethulbâric.6,s.291.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/265-267.
[23].Sâiebî-Araiss.130.
[24].Taberî-Tefsirc.i3,s.46,Sâiebî-Araiss.135.
[25].Sâiebî-Araiss.135.
[26].Taberî-Tefsird3,s.46.
[27].Taberî-Tefsirc.13,s.46,Sâiebî-Araiss.135.
[28].TaberîTefsirc.i3,s.46.
[29]. Taberî-Tefsir c.i3,s.46, Sâiebî-Arais s.135, Zemahşerî Keşşaf
c.2,s.34O.
[30].Taberî-Tefsirc.13,s.46.
[31].Sâiebîs.135.
[32].Taberî-Tefsirc.i3,s.46,Sâiebî-Araiss.135.
[33].Taberî-Tefsirc.i3,s.46.
[34].Taberî-Tefsirc.13,s.46,Sâlebî-Araiss.135.
[35]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:1/267-268.
YUSUFALEYHİSSELÂMYûsufAleyhisselâmınSoyu:
Yûsuf b. Yâkub, b. İshak, b. İbrahim Aleyhisselâmlardır.[1] Yûsuf
Aleyhisselâmınannesi:Râhılbint-iLeban’dır.[2]
YûsufAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:YûsufAleyhisselâm;aktenli,güzelyüzlü,kıvırcıksaçlı,büyükgözlü,ince
burunlu, kalın pazulu, kalın bacaklı, düz karınlı, düz göbekli idi ve yanağı,
benliıdi.[3]
YûsufAleyhisselâm,suretçe,ÂdemAleyhisselâmıandırırdı.
Yüzü,güneşgibiparlardı.[4]
Kendisine,güzelliğinyarısıverilmişti[5]
YûsufAleyhisselâmınBaşınaGelenler:Yûsuf Aleyhisselâm, annesi Râhıl’den doğunca, babası, baksın diye, onu,
Halasınavermişti.
YûsufAleyhisselâmınilkibtilâsı,İshakAleyhisselâmınkızıolanbuhalası
ile
başladı.
Yıllar,geçmiş,YûsufAleyhisselâm,gezerdolaşırolmuştu.[6]
Babasıda,Halasıda,YûsufAleyhisselâmı,sondereceseviyorlardı.[7]
YâkubAleyhisselâm;kızkardeşine:
“Eykardeşim!Yûsuf’u,artık,banateslimet!
Vallahi,onun,bendenbirsaatbileuzakkalmasınadayanamıyorumdedi.
Kızkardeşide:
“Vallahi,bende,onu,birsaatbileterkedemem!”diyerekredcevabıverdi.
Yâkub Aleyhisselâm, Yûsuf Aleyhisselamı, almak için, ısrar edince, kız
kardeşi:
“Bari, onu, bir kaç gün, benim yanımda bırak ta, belki, bu, beni teselli
eder.”
dedi.[8]
YâkubAleyhisselâm,onunyanındançıkıpgittiktensonra[9],Halahanım,
Is-hak Aleyhisselamın büyük çocuğu olması dolayısıyla yanında
bulundurduğu kuşağını, Yûsuf Aleyhisselamın -elbisesinin altından- beline,
bağladı.Sonrada:
“Kuşak,kayboldu,bakınız!Onu,kimalmış?”dedi.
Ev halkının üzerleri aranınca, kuşak, Yûsuf Aleyhisselamın yanında
(belindebağlı)bulundu.[10]
Onların mezhebine göre: hırsızı, mal sahibi, tutar, hiç kimse, kendisine
itirazdabulunamazdı.[11]Bununiçin,Halahanım:
“Vallahi,ben,Yûsufhakkında,istediğimi,yapabilirim!”dedi.
YakubAleyhisselâmgelince,hâdiseyi,onada,anlattı.
YâkubAleyhisselâm:
“Yûsuf,şayet,böylebirşeyyapmışsa,O,sana,teslimedilmişolur.Benim
elimdenbirşeygelmez!”dedi.[12]
Halahanımda,ölünceyekadar,YûsufAleyhisselamı,yanındatuttu.
YâkubAleyhisselâm,ancak,onunölümündensonra,YûsufAleyhisselamı,
yanınaalabildi.[13]
YûsufAleyhisselâm,YâkubAleyhisselâma,oğullarından,ensevgilisiidi.
Yûsuf Aleyhisselamın annesi Râhıl da, Yâkub Aleyhisselâma,
kadınlarından,ensevgiliolanıidi.[14]
Yûsuf Aleyhisselamın, üvey annelerinden doğma kardeşleri, Babalarının,
Yûsuf Aleyhisselamı, gerek çocukluğu ve gerek gençliği çağında böyle
ço^sevdiği-ni ve onun üzerine titrediğini gördükçe, onu, kıskanmağa
başladılar.[15]
YûsufAleyhisselamınkardeşleriileolanibretlimacerası,Kur’ân’ıKerimde
de,genişçeanlatılır.[16]
YûsufAleyhisselâm, rü‘yaîinda, on bir yıldızla güneş ve ay’ın, kendisine,
secdeettiklerinigörüpbunu,babasınaanlatmıştı.YâkubAleyhisselâm,ona:
“Ey Oğulcuğum! Rü‘yanı, kardeşlerine, anlatma! Sonra, sana, tuzak
kurarlar.
Çünkü, şeytan, insanın, apaçık bir düşmanıdır!” demiş[17], rü‘yâsını
yormuştu.[18]
YâkubAleyhisselâmınkarısıLeyyahatun.YûsüfAleyhisselâmın,Babasına
söylediklerini,dinlemiş,işitmişti.
YâkubAleyhisselâm,ona:
“Yûsuf’un söylediklerini, gizli tut, oğullarına haber verme!” diye tenbih
etti.Leyyada:“Olur!”dedi.
YâkubAleyhisselâmınoğulları,otlaktangeldiklerivegizlitutulmasıemir
ve tenbih edilen rü‘yâ, kendilerine haber verildiği zaman[19], Yûsuf
Aleyhisselâma o kadar kızdılar ki, şah damarları, şişti, tüyleri, diken diken
oldu.[20]
Annelerine:
“Güneş, Babamızdan başkası değildir! Ay, senden başkası değildir!
Yıldızlarda,bizdenbaşkasıdeğildir!
Hiçkuşkusuz,Râhıl’ınoğlu,üzerimizehükümdarolmak:Ben, sizinSeyi-
dinizim?[21]
Sizler,benimkölemsiniz![22]demekistiyor!”dediler.[23]
Yûsuf Aleyhisselâma karşı kalblerinde taşıdıkları kıskançlık ve kini,
büsbütünartırdılar.[24]
Onu, öldürmek veya uzak ve ıssız bir yere atmak suretiyle, kendisinden
kurtulupBabalarınınteveccühünüvesevgisini,kendilerinemünhasırkılmak
istediler.
İçlerindeenfaziletlisiveenakıllısıolanYehuza[25]:
“Yûsuf’u,öldürmeyiniz!
Çünkü,adamöldürmek,büyükveağırbirsuçtur.
Onu,birkuyuyabırakınızda,oradangelipgeçenyolcukafilesindenbiri,
onu,bulupalsın,götürsün!
Yapacaksanız,böyleyapınız!”dedi.[26]
YûsufAleyhisselâmı,öldürmeyeceklerihakkındaonlardan,kesinsözaldı.[27]
Yâkub Aleyhisselâmın huzuruna çıkıp Yûsuf Aleyhisselâmı, kendileriyle
birlikte kıra göndermesi için konuşmayı kararlaştırdıkları zaman, Yâkub
AleyhisselâmınenbüyükoğluRubil:
“Babanız,Yûsufhakkında,sizegüvenmeyecektir.
Fakat,Yûsuf’unyanınavarıpkendisininönündeoyunoynayalım.
Bizim nasıl neşelendiğimizi, oynadığımızı, görünce, bizimle gitmeye
heveslenir.”dedi.
Gidip önünde gülüşe gülüşe oyun oynadılar ve onu, kendileriyle birlikte
oynamağaheveslendirdiler.
YûsufAleyhisselâm,onlara:
“Ey kardeşlerim! Siz, otlak yerinizde de, hep böyle oynarmısınız?” diye
sordu.
“Evet! Ey Yûsuf! Eğer, bizim otlak yerlerimizde oynadığımızı görseydin,
sende,yanımızdabulunmayıarzuederdin!”dediler.
Okadarheveslendirdilerki,bunu,kendisi,onlardanistemeğebaşladıve:
“Ey kardeşlerim! Beni, Babama götürünüz de, sizinle göndermesini
isteyiniz!”dedi.[28]
“EyYûsuf!Sen,bizimlegidipoynamak,avlanmakistiyormusun?”dediler.
YûsufAleyhisselâm:
“Evet!İsterim!”dedi.
“Öyleise,seni,bizimlebirliktegöndermesini,Babandaniste!”dediler.[29]
Onlar;YâkubAleyhisselâmınyanınagidipönündedurdular.
Kendisinden,birşeyisteyeceklerizaman,böyleyaparlardı.
YakubAleyhisselâm,karşısındasıralandıklarınıgörünce,onlara:
“Nedirhacetiniz,isteğiniz?”diyesordu.
Yûsuf Aleyhisselâmın, kendileriyle birlikte kıra gidip bol bol yemesine,
oynamasına müsâade etmesini istediler ve onu, iyice koruyacaklarını
bildirdiler.
Yâkub Aleyhisselâm, onların gaflete dalıp Yûsuf Aleyhisselâmı, kurda
yedirmelerindenkorktuğunusöyledi.
Onlar,kendileriningüçlübir toplulukolduğunu,böylebirmusibetinasla
vuku’bulamayacağınıilerisürdüler.
Yâkub Aleyhisselâma, oğullarına kurt tehlikesinden bahsettiren,
kendisinin,osıralardagörmüşolduğubirrü‘yâidi.
Yâkub Aleyhisselâm, rü‘yâsında, bir dağ başında, öldürmek için, Yûsuf
Aley-hısselâmın üzerine, on kurdun saldırdığını, onlardan bir kurdun ise,
onu, koruduğunu, sonra, yer yarılıp içine girdiğini, ancak, üç gün sonra,
oradançıkabildiğinigörmüş,bununiçin,YûsufAleyhisselâmhakkındakurd
korkusuna düşmüş[30], oğullarına: “Onu, kurt yemesinden korkuyorum!”
demişti.[31]
YûsufAleyhisselâm:
“Babacığım!Beni,onlarlagönder!”dedi.
YâkubAleyhisselâm:
“Sende,bunu,onlarlabirliktegitmeyiistiyormusun?”diyesordu.
YûsufAleyhisselâm:
“Evet!” deyince, Yâkub Aleyhisselâm, onun da, kardeşleriyle birlikte
gitmesineizinverdi.
YûsufAleyhisselâm,elbisesinigiydi.[32]
YâkubAleyhisselâm,onukardeşleriylebirliktegönderdi.
Kardeşleri, Yûsuf Aleyhisselâmı, yapmacık ikramlar göstererek
götürdüler.
Otlak yerine vardıkları zaman, düşmanlıklarını, açığa vurdular, onu,
dövmeğebaşladılar.
kardeşlerindenbiri,YûsufAleyhisselâmıdöver,YûsufAleyhiselâm,başka
birini,imdadınaçağırır,oda,gelipyardımyerine,onu,döverdi!
Kendisine, onlardan, bir acıyanını görmedi. Yûsuf Aleyhisselâmı,
öldüresiyedövdüler.[33]
Yâkub Aleyhisselâmdan, Yûsuf Aleyhisselâm için aldıkları yiyeceği,
köpeklerineyedirdiler.
YûsufAleyhisselâm,sonderecesusamıştı.Onlara:
“Öldürmedenönce, bana, azıcık su içiriniz!” diyeyalvardığıhalde, suda,
içir-mediler!Onlardanhiçbirinin,kendisineacımadığınıgörünce:
“EyBabacığım!EyYâkub!Câriyeoğullarının,Seninoğlunayaptıklarını[34]
bilmiyormusun?![35]Birbilsen![36]
Ey Babacığım! Onlar, Senin ahdini bozdular, vasiyetini, zayi ettiler!” [37]
diyerekferyadediyordu.[38]
Rubil, hemen tutup onu, öldürmek için, göğsünün üzerine yatırdı. “Ey
Râhıl’ın oğlu! Rü‘yâna söyle de, seni, kurtarsın!” dedi. Yûsuf Aleyhisselâm,
Yehuza’danistimdadetti,yardımdiledi.[39]
Yûsuf Aleyhisselâmın Teyzesinin oğlu olup diğerlerine nazaran Yûsuf
Aleyhisselâm hakkında biraz daha insaflı, biraz daha ileri görüşlü olan
Yehuza[40],onlara:
“Siz, onu, öldürmeyeceğiniz hakkında bana kesin söz vermiş değil-
miydiniz?![41]
Onu, kuyuya, bırakınız!” deyince[42], YûsufAleyhisselâmı, bırakmak için,
kuyununyanınasürüyüpgötürdüler![43]
Bu kuyu; Medyen ile Mısır arasında[44], Beytülmakdis bölgesinde yeri,
belli[45],YâkubAleyhisselâmınevineüçfersahlıkuzaklıktaidi.
Korkunç, karanlık, dibi geniş, ağzı dar, içine bırakılan, dibine kolayca
düşüphelakolur, içindençıkmak,düşeniçin,imkânsız,suyu,tuzlubirkuyu
idi.
Bukuyu,Sâmb.NuhAleyhisselâmınkazdığıkuyulardandı.AhzanKuyusu
diyede,anılırdı.
Kardeşleri, Yûsuf Aleyhisselâmı, bu kuyuya bırakmak maksadı ile[46],
kuyunun içine sarkıttıkları zaman, Yûsuf Aleyhisselâm, kuyunun kenarına
elleriyletutunmuştu.
Bununüzerine,onunellerini,boynunabağladılar.
Üzerindeki gömleğini de, soyduktan sonra, kendisini, kuyuya sarkıttılar.[47]
YûsufAleyhisselâm:
“Kardeşlerim! Gömleğimi, bana geri veriniz! Kuyuda, onunla örtüneyim.[48]
Kuyudakihaşeratı,onunlatutupkendimdendefedeyim![49]
Ölümümdensonrada,o,bana,kefenolsun!”dedi.[50]
Kardeşleri:
“Güneşi, Ay’ı ve on bir yıldızı, çağır da, seni, oraya alıştırıcı olsunlar!”
dedileı
YûsufAleyhisselâm:
“Ben,hiçbirşeygöremiyorum!”dedi.
Onu, kuyunun yansına varıncaya kadar sarkıtıp ölsün diye birden
bırakıverdiler!
YûsufAleyhisselâm,kuyudakisuyuniçinedüştü.
Kuyudakibirkayanınüzerineçıkıpdikildi.[51]
Kardeşleri,kuyuyabıraktıklarızaman,YûsufAleyhisselâm,ağlıyordu.[52]
Kuyunun başındaki kardeşleri, ona, seslenince, Yûsuf Aleyhisselâm
onlarınmerhametegeldiklerinisanıpcevapvermişti.
Hemen,üzerine,birkayaparçasıbırakıponu,öldürmekistediler.Yehuza,
kalktı,onları,böyleyapmaktanmenettive:
“Hani,siz,onu,öldürmeyeceğinizhakkında,banakesinsözvermiştiniz!?”
dedi.[53]
YûsufAleyhisselâm,kuyuyabırakıldığızaman,onyediyaşındaidi.[54]
Kardeşleri, Yûsuf Aleyhisselâmı, kuyuya bıraktıktan sonra, hemen
davarların cinden bir kuzu veya oğlak kesip kanını, Yûsuf Aleyhisselâmın
gömleğinebulaştırdılar.Kestiklerininetinide,yediler.[55]
Akşamleyin, ağlayarak ve Yûsuf Aleyhisselâmı kurt yediğini anarak
babalarınınyanınageldiler[56]
YâkubAleyhisselâm, yolun üst tarafında oturupYûsufAleyhisselâmı, ne
zamangetirecekler?diyeonları,bekleyipduruyordu.
Oğulları yaklaşıp hep birden ağlayarak seslerini yükseltince, Yâkub
Aleyhisselâm,onların,birmusibeteuğradıklarınıanladı.
Yanınageldiklerizaman,YâkubAleyhisselâmınönündeyakalarınıyırttılar
veağladılar.
YâkubAleyhisselâm,korktuve:
“Eyoğullarım!Size,neoldu?Yûsuf,nerede?”diyesordu.
Kurt, yediğini ve onun kanlı gömleğini getirdiklerini söyledikleri
zaman’[57]
“Gösterinizbanaonungömleğini?”dedi.
Gösterdiler.
“Vallahi,ben,bugünekadar,bundandahayumuşakhuylukurtgörmedim!
Oğlumu,yemişde,onungömleğini,yırtıpparçalamamış!?”diyerekferyad
ettivebayıldı.
Uzuncabirmüddetsonra,ayıldı.
Ayıldığı zaman, çok ağladı. Sonra da, gömleği alıp kokladı, öptü. [58]
Yüzünevegözlerinesürdü.[59]
YûsufAleyhisselâm,kuyudaüçgünkaldı.[60]
Yehuza, her gün, Yûsuf Aleyhisselâma -kardeşlerinden gizlice- yemek
getirirdi.[61]
Dördüncügün,Medyen’dengelipMısıragitmekisterken,yollarınışaşıran
biryolcukafilesi,kuyununyakınınageldiler,kondular.
Medyenhalkından,AraplardanMâlikb.Za’radındakibiradamı,kendileri
için,suaramağagönderdiler.
Adam,kuyuyakovayısalınca,YûsufAleyhisselâm,kovanınipineyapıştı.
Kova, kuyunun ağzına erişince, Mâlik, Yûsuf Aleyhisselâmı görüp[62]
arkadaşlarına,birgençbulduğunumüjdeledi.[63]
Yehuza, yine, Yûsuf Aleyhisselâma yemek getirmişti. Onu, kuyuda
göremeyince, bakıp Malik’le arkadaşlarının yanında bulunduğunu gördü,
Hemendönüpbunu,kardeşlerinehaberverdi.
Hepsi,Mâlik’inyanınageldiler.[64]
“Bu,bizdenkaçankölemizdir!”dediler.[65]
Yûsuf Aleyhisselâm, kardeşlerinin, kendisini, ondan alınca,
öldürmelerindenkorkuphalinigizledi.[66]
Malik:
“Öyleise,ben,onu,sizdensatınalayım!”dedi.
Kardeşleri, Yûsuf Aleyhisselâmı, Malik’e[67], yirmi[68] veya yirmi iki
dirheme,yada,kırkdirhemesattılar[69]
Malikvearkadaşları,YûsufAleyhisselâmı,satınalıpgiderlerken[70],Yûsuf
Aleyhisselâmınkardeşleri,onlara:
“Onu,sımsıkıbağlayınızki[71],kaçmasın! [72]Çünkü,okaçaktır,hırsızdır,
yalancıdır!
Biz, onun, size işleyeceği kusurlardan ve ayıplarından uzaklaşmış
bulunuyoruz!”dediler.
Malik,YûsufAleyhisselâmı,deveyebindiripMısır’agötürdü.
YûsufAleyhisselâm;annesininyoldabulunankabrinigörünce,kendisini,
devedenkabreatmamağakadirolamadı.
Kabrinüzerinekapandıve:
“Ey annem! Ey Râhıl! Başını, yerin altındaki topraktan kaldırıp oğlun
Yûsüf’ebakta,onun,sendensonranebelâlarauğradığınıbirgör!
Eyanneciğim!Düştüğümza’fvezilletibirgörmüşolsaydın,bana,nekadar
acırdın!
Ey anneciğim! gömleğimi, nasıl soyduklarını, beni, nasıl bağladıklarını,
yüzümü, nasıl tokatladıklarını, taşlarla, beni, nasıl taşladıklarını, kuyunun
içinenasılbıraktıklarını,bana,hiçacımadıklarını,
Beni,kölegibinasılsattıklarını,
Beni,esirgibinasıltaşıdıklarınıbirgörseydin!”diyordu.
Malik; devenin üzerinde, Yûsuf Aleyhisselâmı, göremeyince, yolcu
kafilesine:
“Haberinizolsunki:Uşak,ailesinedönmüş!”diyerekbağırdı.
Kafilehalkı,arayıpYûsufAleyhiselâmı,kabrinüzerindebuldular.
İçlerindenbirisi;YûsufAleyhisselâmınüzerinedikilip:
“Ey Uşak! Efendilerin, bize senin, kaçak, hırsız olduğunu, haber
vermişlerdi.
Biz,seninşuyaptığınıgörünceyekadar,buna,inanmamıştık!”dedi.
YûsufAleyhisselâm:
“Vallahi,ben,kaçmışdeğilim.
Fakat,sizanneminkabrineyoluğratınca,kendimi,onunkabrininüzerine
atmamağakadirolamadım!”dedi.
Malik,hemenelinikaldırıpYûsufAleyhisselâmınyüzünebirşamarindirdi
veçekipdevesininüzerinebindirdi.
Mısır’avarıncayakadarda,kendisini,bağlıbulundurdular.Malik,Mısır’a
varınca,ona,yıkanmasınıemretti.
Yusuf Aleyhisselâm, yıkandı. [73]Malik, ona, güzel bir elbise giydirdi ve
onusatışaçıkardı.[74]
Mısır çarşısında bulunan kimseler, Yûsuf Aleyhisselâmın bedelini
yükseltmeğe,artırmağabaşladılar.[75]
MısırAzîz’i[76]KutfîrveyaUtfîr-ki,MısırHazineleriBakanıidi[77]Yûsuf
Aley-hisselâmı,Malik’ten,yirmiDinar (altun) [78]vebirçiftayakkabı ile iki
beyazelbisekarşılığında[79]satınalıp[80]evinegötürdü.[81]
KarısıRâil’e:
“Bugenç,olgunlukçağına,bizimgörmekteolduğumuzişlerianlayacakbir
yaşagelince,bizeyararlı,yardımcıolur,yada,onu,oğulediniriz.”dedi.
MısırAzîz’i,kadınlarlamünâsebettebulunmayanbirzatidi.
Karısıise,hemgüzel,hemde,devletvedünyanimetleriiçindeyaşayanbir
kadındı.[82]
YûsufAleyhisselâmınHanımEfendiyleBaşıDertte:Yûsuf Aleyhisselâmın yüzünün güzelliği, HanımEfendinin kalbine, onun
sevgisinidüşürmüştü.[83]
Ensonunda,birgün,onu,kendisiyletemasaheveslendirmekmaksadıile,
YûsufAleyhiselâmıngüzelliklerinianmağabaşladı:
“EyYûsuf!Saçın,nekadargüzel!”dedi.
YûsufAleyhisselâm:
“Cesedimden,ilkdökülecekşey,odur!”dedi.
HanımEfendi:
“EyYûsuf!Gözlerin,nekadargüzel!”dedi.
“Cesedimden,ilkönce,yereakacakşey,o’dur!”dedi.HanımEfend’r.
“EyYûsuf!Yüzün,nekadargüzel!”dedi,YûsufAleyhisselâm:
“O,toprakiçindir,toprak,onu,yiyecektir!”dedi.[84]
Kur’ân-IKeriminYûsufAleyhisselâmHakkındakiAçıklaması:Yüce Allah; Yûsuf Aleyhisselâmın gördüğü rü‘yâdan itibaren başından
geçenlerişöyleaçıklar:
“Birvakit,Yûsuf,Babasına:
Babacığım!Gerçekten,ben,rü‘yâda,onbiryıldızlagüneşveay’ıgördüm.
Gördümki,onlar,bana,secdeedicilerdir!demişti.
(BabasıYâkub):
Oğulcağızım!Rü‘yânı,kardeşlerineanlatma!dedi.
Sonra,sana,birtuzakkurarlar.
Çünkü,şeytan,insanın,apaçıkbirdüşmanıdır.
Rabb’in,seni,öylece(rü‘yadagördüğüngibi)beğenipseçecek(Peygamber
yapacak,mülk’üsaltanataerdirecek)
Sana, rü‘yâ tabirine ait bilgi verecek. Sana karşı da, Yâkub Hanedanına
karşı da, nimetlerini -daha önce de, Ataların İbrahim’e ve İshak’a
tamamladığıgibi-tamamlayacaktır.
Şüphesizki,Rabb’in,herşeyibilendir,tamhükümvehikmetSahibidir.
Andolsunki:Yûsuf’unvekardeşlerininhaberlerinde(onları)soranlariçin,
niceibretlervardır.
Hani,onlar(okardeşler)şöyledemişlerdi:
Yûsuf’la kardeşi (Bünyamin), Babasının yanında,muhakkak, bizdendaha
sevgilidir.
Halbuki, biz (birbirimizi destekleyen güçlü) bir cemâatiz. Babamız, her
halde,açıkbiryanılgıiçindedir.Yûsuf’u,öldürünüz!
Yahud,onu (uzakve ıssız)biryereatınızki,Babanızın teveccühü,yalnız
sizemünhasırolsunvesiz,ondansonra,sâlihbirzümreolasınız!
İçlerinden,birsözcü:
Yûsuf’u, öldürmeyiniz! Onu, bir kuyunun dibine bırakınız da, bir yolcu
kafilesindenbiri,onu(yitikolarak)alsın!
Eğer(mutlaka)yapacaksanız(böyleyapınız!)dedi.
Bununüzerine;
EyBabamız!Sen,bize,Yûsuf’u,nediyeinanmıyorsun?
Halbuki,biz,onunenhayrhâhlarıyız!
Yarın,onu,bizimlebirlikte(kır’a)gönderde,bolbolyesin,oynasın.
Şüphesiz,biz,onunkoruyucularıyız!dediler.
(Babaları):
Onugötürmeniz,muhakkakki,beni,tasayadüşürür.
Siz,kendisindengafilbulunurken,onu,kurt(gelip)yemesindenkorkarım!
dedi.
Andolsunki:bizim(güçlü)bircemâatolmamızarağmen,onu,kurtyerse,
butakdirde,bizde,hüsranauğrayanlardanoluruz!dediler.
Nihayet,vaktâki,onu,götürdüler.
Onu,kuyunundibinebırakmayı,kararlaştırdılar.
Biz de, kendisine (Yûsuf’a) and olsun ki: Sen, onlara, hiç farkında
değillerken(birgün),buişlerini,habervereceksin!diyeVahyettik.
(Yûsuf’unkardeşleri)akşamleyin,ağlayaağlayaBabalarınageldiler:
EyBabamız!Hakikaten,bizgittik,yarışedecektik.
Yûsuf’uda,eşyamızınyanındabırakmıştık.(Birdenegörelim!!!)
Onu,kurt,yemiş!
Biz, doğru söyleyenler olsak ta, (biliyoruz ki) Sen, bize inanıcı değilsin!
dediler.
Birde,üstüneyalancıktanbirkan(bulaştırılmışolan)gömleğinigetirdiler.
(Yâkub):
Hayır!Nefisleriniz,sizialdatıp(böylebüyük)birişesürüklemiş!
Artık,(banadüşen)güzelbirsabırdır.
Sizinşuanlatışınızakarşı,yardımasığınılacak(ancak)Allâh’dır!dedi.
BiryolcukafilesigelipSakalarını(kuyubaşına)yolladılar.
Oda,kovasını,saldı.
ÂHMüjde!İşte,birCivan!dedi.
Onu,birticaretmalıgibisakladılar.
Allahise,neyapacaklarını,pekâlâbiliciidi.
Onu,değersizbirbahaya,birkaçdirhemesattılar.
Onlar,bununhakkındarağbetsizidiler.
Onu,satınalanbirMısırlı,karısına:
BununMakamını(katımızda)şereflitut!
Umulurki:bizeyararı,olur,yahud,onu,evladediniriz!dedi.
İşte, Yûsuf’u, böylece (Mısır) arz(ın)da, yerleştirdik ve ona, rü‘yânın
tâbirini(yorumunu)öğrettik.
Allah,emrinde(hâkimve)galibdir.
Fakat,insanlarınçoğu(bunu)bilmezler.
O,tamergenlikçağınagirince,kendisinehükümveilimverdik.
İşte,iyihareketedeninsanları,biz,böylemükâfatlandırırız.
Onunbulunduğuevdeki(kadın)onunnefsindenmuradalmakistedi.
Kapıları,sımsıkıkapadıve:
Sana,söylüyorum:berigel!dedi.
Oise:
Allah’a,sığınırım!Doğrusu,o(MısırAzîz’i),benimEfendim’dir.
O,bana,güzelbirmevkivermiştir.
Hakikat,şudurki:zâlimler,aslafelahbulmaz!dedi.
O(kadın)ise,andolsunki,ona,niyetikurmuştu.
Eğer, Rabb’inin Burhanını, görmemiş olsaydı, (belki Yûsuf’da) onu,
kasdetmişgitmişti.
İşte, Biz, ondan fenalığı ve fuhşu, bertaraf edelim diye böyle (Burhan
gönderdik).Çünkü,o,(tâatta)Ihlâsaerdirilmişkullanmadandı.
İkiside(Yûsuf,ondankaçıpkurtulmak,kadında,onututupbırakmamak
için)kapıyadoğrukoştular.
O (kadın), bunu, gömleğini, arkasından (tutup) boylu boyunca yırttı.
Kapının yanında (kadının) Efendisine rastgeldiler. (Suçunu kapatmak
maksadiylekadın,kocasına):
Zevcene,kötülüketmekisteyenincezası,zindanaatılmaktan,yahudacıklı
birazabdanbaşkaneolabilir?dedi.
Yûsuf:
O,kendisi,benimnefsimdenmuradalmakistedi!dedi.
Onun(kadının)yakınlarındanbirşahidde,şehâdetettiki:
Eğer, gömleği, önünden yırtıldı ise, (kadın) doğru söylemiştir, bu ise,
yalancılardandır.
(Yok)eğer,gömleği,arkadanyırtıldıise,(kadın)yalansöylemiştir.
Buise,doğrusöyleyidlerdendir.”dedi.
Vaktâ ki (zevci, Yûsuf’un gömleğinin) arkadan yırtılmış olduğunu gördü
ve:
Şüphesizki:bu,sizin(sizkadınların)fendinizdendir.
Çünki,sizinfendiniz,büyüktür.
Yûsuf!Sen,bundan(bumeseleyisöylemekten)vazgeç!
(Ey kadın!) Sen de, günahına istiğfar et! Çünkü, sen, gerçekten,
günahkârlardanoldun!dedi.
Şehirdekibirkısımkadınlar:
Azîz’in karısı, delikanlısının nefsinden murad almak istiyormuş! Sevgi,
yüreğininzarınaişlemiş!
Görüyoruzki:o,muhakkak,apaçıkbirsapıklıktadır!dediler.
Vaktâki,(kadın)onların,gizlidengizliyeyaptıklarıdedikoduları,işitti.
Kendilerine(dâvetci)yolladı.
Onlariçin(rahatça)yaslanacakbiryer(birde,sofra)hazırladı.
Onlardan,herbirine(etleri,meyvalarıkesmekiçin)birerbıçakverdi.
(Yûsuf’a):
Çıkkarşılarına!dedi.
Şimdi, onlar, bunu görünce, kendisini, büyük bir varlık olarak tanıdılar.
(Hayranlıklarından)ellerini,kestilerve:
Sübhânâllâh!Bu,birbeşerdeğildir?
Bu,çokşereflibirMelek’tenbaşkasıdeğildir!dediler.
(Kadın):
İşte,beni,kendisihakkındaayıpladığınız,şugördüğünüz(Zat)dır.
And ederim ki: onun nefsinden ben murad almak istedim de, o,
nâmuskârlıkgösteripreddet)di.
Yeminederimki: eğer, o, kendisineemredeceğimi, yapmazsa,herhalde,
Zindanaatılacakveherhaldezilleteuğrayacaklardanolacaktır!”dedi.
(Yûsuf):
“EyRabb’im!Zindan,bana,bunlarındavetedegeldiklerişey(iişlemek)den
dahasevgilidir.
Eğer,Sen,bunlarıntuzaklarını,bendendöndürmezsen(belki)onlarameyi
eder,câhillerdenolurum!”dedi.
Bunun üzerine, Rabb’i, onun duasını kabul etti, ve onların tuzaklarını,
kendisindensavdı.
Çünkü,O,hakkıyleişitenin,herşeyibilenintakendisidir.
Sonra,bütünodelillerigördüklerininardından,mutlaka,onu,birzamana
kadarZindanaatmalarıreyionlarazahiroldu.
OnunlabirlikteZindanaikide,delikanlıgirdi.Bunlardanbirisi:
Ben,rü‘yamda,kendimişarap(üzüm)sıkıyorgördüm!dedi.Öbürüde:
Ben de, rü‘yamda, kendimi, başımda ekmek götürüyor, kuşlarda, ondan
(kek-meleyip)yiyor!gördüm.
Bize,bununtabirini,haberver.
Çünkü,biz,seni,iyilikedenlerdengörüyoruz.”dedi.
(Yûsuf):
Size,rızıklanacağınızbirtaamgelecekoldumu,ben,muhakkak,onunne
olduğunu,sizedahagelmezdenönce,haberveririm.
Bu,Rabb’imin,banaöğrettiğiilimlerdendir.
Çünkü, ben, Allah’a inanmaz bir kavmin dinini -ki, onlar, Âhireti inkâr
edenlerin2kendisidirler-terkettim.
Atalarım İbrahim’in, İshak’ın,Yâkub’undinineuydum.Allah’a,herhangi
bir şeyi ortak katmamız, bizim için (doğru) olmaz. Bu (Tevhid), bize ve
insanlara, Allah’ın lütuf ve inâyetindendir. Fakat, insanların çoğu (buna)
şükretmezler.
Ey zindan arkadaşlarım! Darma dağınık bir çok düzme tanrılar mı
hayırlıdır,yoksa,hepsineveherşeyegalibveKahhârolanbirtekAllahmı?
Sizin,onubırakıptaptıklarınız,kendinizinveatalarınızıntakmışoldukları
(kuru)adlardanbaşkasıdeğildir.
Allah,bunlara,hiçbirBurhanindirmemiştir.
Hüküm,Allâh’danbaşkasınındeğildir.
O,kendisindengayrısınaibadetetmemeniziemreylemistir.
Dosdoğrudin,işte,budur.
Fakat,insanlarınçoğubilmezler.
Eyzindanarkadaşlarım!(Rüyalarınızınyorumunagelince):
Biriniz, Efendisine şarap içirecek, diğeri ise, asılıp tepesinden kuşlar,
yiyecektir!
işte,hakkındafetvaistemekteolduğunuzmesele(böylece)olupbitmiştir!
dedi.
(Yûsuf),buikisindenkurtulacağınıbildiğikimseye:
Beni,Efendininyanındaan!dedi.
Fakat, şeytan, Efendisine anmayı, ona, unutturdu da, (bu yüzden Yûsuf)
dahaniceyıllar,zindandakaldı.
(Birgün)Kral:
Ben, rü‘yâmda yedi arık (inek)in yemekte olduğu yedi semiz inekle yedi
yeşiloaşakvediğer(yedi)kuru(başak)görüyorum!
Ey ileri gelenler (Kâhinler)! Eğer, rü‘yâ, tâbir ediyorsanız, benim bu
rü‘yâmıda,nallediniz!dedi.
Onlarda:
“(Bunlar)karmakarışıkdüşlerdir.”
Biz, böyle düşlerin tabirini bilici (kimse)ler değiliz! dediler. (Zindandaki)
iki(arkadaş)dan,kurtulanı,nicezamansonra(Yûsuf’u)hatırladıda:Ben,size,
onuntâbirinihabervereyim.Beni,hemengönderiniz!dedi.(Zindanagidip):
Yûsuf!Eyçokdoğrusözlü!Kendisini, yediarık (inek)yemekteolanyedi
semizinekleyediyeşilvediğer(yedi)kurubaşakhakkındabizebirfetvaver.
Ümidederimki:insanlara(isabetlicevabınızla)dönerim.
Belki(busuretle)onlar,(Seninyücekadrini)bilirler,(dedi)
(Yûsuf):
“Yediyılâdetveçhileekinekiniz.
Yiyeceğiniz az bir miktar hâriç olmak üzere, biçtiklerinizi, başağında
bırakınız.
Sonra,bununardındanyedikurak(yıl)gelecek.
(Tohumlukiçin)saklayacağınızazbirmiktarhariçolmaküzere,önceden
biriktirdiklerinizi,yeyipgötürecek.
Sonra,bununardındanda,biryılgelecekki, insanlar,ozaman,yağmura
kavuşacakveozamansıkıpsağacaklar!”dedi.
(Bunuduyan)Kral:
“Onu(Yûsuf’u)banagetiriniz!”dedi.
Bununüzerine,onaElçigelince:
“Efendinedönde,ellerinikesenokadınlarınzoruneidi?Kendisinesor?
Şüpheyokki,benimRabb’im,onlarınfendini,hakkıylabilicidir.”dedi.
(Kral,okadınlarıtoplayıp):
Yûsuf’unnefsindenmuradalmakistediğinizzaman,nehaldeidiniz?”diye
sordu.
(Kadınlar):
Hâşâ!Allahiçin,biz,onunhakkındabirkötülükbilmiyoruz!”dediler.
Azîz’inkarısıda:
“Şimdi,hakmeydanaçıktı.
Ben,onunnefsindenmuradalmakistedim.
Oise,seksiz,şüphesiz,doğrusöyleyenlerdendir!”dedi.
(Elçigelipde,Yûsuf’abukesinitirafınaklettiktensonra,o,dediki:benim)
bu (itirafa lüzum görüşüm, Azîz’in) gıyabında kendisine hakîkaten hainlik
yapmadığımı ve Allah’ın, hâinlerin hilesini, hiç şüphesiz, muvaffakiyete
erdirmeyeceğini,onunda,bilmesiiçindi.
(Bununlaberaber)ben,nefsimi,tebrieetmem.
Çünkü,nefis,muhakkakki,olancaşiddetiylekötülüğüemredendir.
Meğerki,Rabb’iminesirgemişbulunduğu(birnefis)ola.
Zira,Rabb’im,çokyarlıgayıcı,çokesirgeyicidir.
Kral:
“Getirinizonu,bana!
Onu,kendimehâsbir(Müsteşar)edineyim!”dedi.
Onunlakonuşuncada:
Sen, bugünfden itibaren) bizim katımızda mühim bir mevkii sahibisin!
Emin(bir-rıüsteşar)sın!dedi.
(Yûsuf):
Beni,memleketinhazineleriüzerine(Memur)et!
Çünkü, ben, onları, iyice korumaya muktedir ve (bütün tasarruf
şekillerine)vâkı-‘tm!dedi.
İşte,oyerdeYûsuf’a,böylebirkudret(veşeref)verdik.O,neresini,isterse,
orada,konaklardı.
Biz, rahmetimizi, kimi dilersek, ona nasîb ederiz. İyi hareket edenlerin
mükâfatınızayietmeyiz.
İmanedipte,takvadadevamedenlerehâsolanÂhiretmükâfatıise,daha
hayırlıdır.
Yûsuf’un kardeşleri gelip onun huzuruna girdiler. (Yûsuf) onları, hemen
tanıdı. Onlar ise, bunu, tanımıyorlardı. Vaktâ ki, (Yûsuf), onların (zahire)
yüklerinihazırladı.Bana,bababirerkekkardeşinizide,getiriniz.Görmüyor
musunuz (size) tam ölçek veriyorum. Ben misafirperverlerin
(Konukseverlerin)hayırlısıyım.
Eğer,onu,banagetirmezseniz,artık,benimyanımda,sizehiçbirkileyok!
(boşuna)banayaklaşmayınız!dedi.
Onu, Babasından istemeye çalışırız ve her halde (bunu) yaparız, dediler.
(Yûsuf)uşaklarına:
Onlarınsermayelerini[85] yüklerinin içine koyuveriniz.Olur ki, ailelerine
döndüklerizaman,bunun, farkınavarırlarda,belki,yine (buraya)dönerler!
demişti.
BusuretleBabalarınadöndüklerizaman:“EyBabamız!Bizden,ölçek,men
olundu.
Busefer,kardeşimizide,bizimlebirlikteyollada,ölçekalalım.
Biz,herhalde,onu,muhafazaedicileriz!”dediler.
(Yâkub):
“Ben,size,onuinanırmıyım?
Meğerki,bundanönce,kardeşi(Yûsuf’u)inandığımgibiola.
Allah,enhayırlıkoruyucudur.
O,Esirgeyicilerinde,Esirgeyiçişidir!”dedi.
Meta’larını (zahire yüklerini) açtıkları zaman, sermayelerini, kendilerine
gerigönderilmişbuldular.
EyBabamız!Dahaneistiyoruz?İşte,sermayemizde,bizeiadeedilmiş!
(Biz,onunlatekrar)ailemizezahiregetiririz.
Kardeşimizi,koruruz.Birdeveyüküzahirede,artırırız.
Buseferkialdığımız,azbirölçektir.(Bizeyetmez!)dediler.
(Yâkub):
“Etrafınız kuşatılmadıkça (çaresiz kalmadıkça) onu, bana, her halde
getireceğinizedâirAllah’danbanasağlambirtaahhüdverilinceyekadar,onu
sizinlebirlikte,kabildeğil,gönderemem!”dedi.
Artık,Babalarınate’minatlarınıverince,oda:
Allah,benimvesizinbudileklerimizeVekil(şâhidolsun!)dedi.
(Hareketleriesnasındada):
“Oğullarım!(Mısıra)Hepiniz,birkapıdangirmeyiniz!
Ayrıayrıkapılardangiriniz.
(Bununla beraber, bu sözümle) Allâh(ın kazâsın)dan hiç bir şeyi
üzerinizdengi-deremem!
Hüküm,Allâh’danbaşkasınındeğildir.
Ben,ancak,Onagüvenipdayandım.
Tevekküledenlerde,yalnızOnagüvenipdayanmalıdır!”dedi.
Vaktâ ki, onlar, (Mısır’a) babalarının, kendilerine emrettiği veçhile,
girdiler.
Bu,Allah’ın(Kazasından)hiçbirşeyi,onlarınüzerindengideremedi.
Sâdece,Yâkub’unnefsindekidileği,meydanaçıkarmışoldu.
Şüpheyokki,(Yâkub),kendisini(Vahyile)öğrettiğimiziçin,birilimsahibi
idi.
Ancak,insanlarınbirçoğu(Kader’inSırrını)bilmezler.
(Kardeşler)Yûsuf’unhuzurunagirince,o,kardeşini,kendiyanınaaldı.[86]
(Ona):
Ben, senin kardeşinim. Onların (geçmişte bizlere) yapmış olduklarına
tasalanma!dedi.
Vaktâki,(Yûsuf)onların(zahire)yüklerinihazırladı.
Sukabını,özkardeşininyüküiçinekoydu.
Sonra,birMünâdî,arkalarındanşöylebağırdı:
EyKafile!(Durunuz!)Siz,seksiz,şüphesizhırsızlarsınız!
(Yâkub’unoğulları)onlara,dönerek:
Nekaybettiniz?(Nearıyorsunuz?)diyesordular.
Kralınsukabını,kaybettik,dediler.
Onu,getirene,birdeveyükü(bahşiş)var!Bende,buna,kefilim!
(Yâkub’unoğulları):
Allah!Allah!(bizimhüviyetimizi,ahlâkımızı)sizde,öğrenmişsinizdir.
Biz,buyere,andolsunki,fesadçıkarmakiçingelmedik.
Biz,hırsızkimselerde,değiliz!dediler.
Şimdi,yalancıolursanız(çalanın)cezası,nedir?dediler.
Onuncezası:yükünde(hırsızlıkmal)bulunankimseninkendisidir.
İşte,okimse,bununcezasıdır.
Biz(memleketimizde)zâlimleri(hırsızları)böylecezalandırırız!dediler.
Bunun üzerine (Yûsuf), kardeşinin kabından evvel, onların kablarını
(aramağa)başladı.
Nihayet,onu,kardeşininkabındançıkardı.
İşte,biz,Yûsufiçin,böylebirtedbirkullandık.
Yoksa,o,Kralındininegöre:kardeşi(esirolarak)tutabilecekdeğildi.
Meğerki,Allâhıniradesiola.
Biz,kimidilersek,onu,nicederecelerleyükseltiriz.
Herilimsahibininüstünde,dahaiyibilenvardır.
(Yâkub’unoğulları):
Eğer,o,çalmışbulunuyorsa,onun,bundanönce,birkardeşide,çalmıştı!
Dediler.[87]
O vakit, Yûsuf, bu (sözü) içine gizledi. Bu(nun hakikatini) onlara
açıklamadı.
(Kendikendine):
Sizindurumunuz,dahakötüdür.
Allah,sizinanlatmaktaolduğunuzunmâhiyetini,çokiyibilendir!dedi.
(Yâkub’unoğulları):
EyAzız!’Gerçekten,bunun,çokihtiyarbirBabasıvar.
Binâenaleyh,onunyerine,(bizden)birimizi,alıkoy!
Seni,muhakkak,iyilikedenlerdengörüyoruz!dediler.
(Yûsuf):
“Eşyamızı, nezdinde bulduğumuz kimseden başkasını yakalamamızdan
Allah’asığınırız.
Çünkü,otakdirde,elbettezâlimlerolmuşoluruz!”dedi.
Vaktâki,ondanümidlerinikestiler,fısıldaşarakbirtarafaçekildiler.
Büyükleri:
“Babanızın, sizden, Allah adıyla teminat almış olduğunu, daha önce de,
Yûsufhakkındakusurişlediğinizibitmedinizmi?
Artık, ben, ya Babam, bana izin verinceye, yahud benim için Allah
hükmedin-ceyekadar,buradankatiyenayrılmam!
O,hâkimlerinhayırlısıdır!
Siz,dönünüz,Babanızada,
EyBabamız!Oğlun,inanki,hırsızlıketti.
Biz,bildiğimizdenbaşkasınaşâhidlikyapmadık.
Gayb’ınbekçileride,değildik.
(İstersen)içindebulunduğumuz(vedöndüğümüz)şehir(Mısırhalkına)da,
aralarındageldiğimizkervanadasor!
Biz,seksiz,şüphesizdoğrusöyleyidleriz!deyiniz!”dedi.
(‘.’)
(Bununüzerine,Yâkub):
“Hayır!Sizi,nefislerinizaldatıp(böylebüyük)birişesürüklemiş.
Artık(banadüşen),güzelbirsabırdır.
Allah’ın,onlarınhepsinibirdenbanagetirmesi,yakınbirümiddir.
Gerçek, şudur ki: her şeyi bilen, yegâne hüküm (ve hikmet) sahibi olan
ancakOdur!”dedi.
Onlardanyüzçevirdive:
EyYûsuf’unüstünde(titreyen)tasam!(Gel,şimditamgelmenzamanıdır!)
dedi/ehüzünvekederinden,gözlerineakdüştü.
(Bununla beraber)O, artık, gamını, tamamen yutmakta idi. Sen, dediler,
hâlâ,Yûsuf’u,anıpduruyorsun.
Andolsunki;sonunda,yakederindenhastalanıperiyeceksin,yada,helake
uğrayanlardanolacaksın!
(Yâkubda):
“Ben,taşankederimi,mahzurluğumu,yalnızAllah’aşikâyetediyorum!
Ben,sizinbilemeyeceğinizniceşeyleride-Allahtarafından-biliyorum!
Oğullarım!Gidiniz!Yûsuf’lakardeşinden(bütünduygularınızla)birhaber
araş-
nrınız!
Allah’ınrahmetindende,ümidinizikesmeyiniz!
Çünkü, gerçek şudur ki: kâfirler güruhundan başkası, Allah’ın
rahmetindenümidinikesmez!”dedi.
Bununüzerine(Yâkub’unoğulları,tekrarMısır’agidipYûsuf’un)huzuruna
çıktıklarızaman:
“EyAziz!Bizide,ailemizide,darlıkbastı.
Pekehemmiyetsizbirsermayeilegeldik.
Bize,yine,tamölçekver!
Hakkımızda,ayrıcalütufkârlıkta,et!
Çünkü,Allah,lütufkârları,mükâfatlandırır!”dediler.
(Yûsuf):
“Siz (henüz) cahil kimseler iken, Yûsuf’a ve kardeşine neler yaptığınızı,
biliyormusunuz?”dedi.
(Kardeşleri):
“Âââ!dediler,Sen’misingerçekten,Yûsüf’musunSen?!”
Oda:
“Ben,dedi,Yûsuf’umbuda,kardeşim!
Allah,bize,(selâmetvekerametle)lütfetti.
Çünkü, hakikat şu ki, kim, (Allah’dan) korkar, (belâlara) katlanırsa, her
halde,Allah,iyibereketedenlerinmükâfatını,zayietmez.”
(Kardeşleri):
“Allah’ayeminederizki:Allah,Seni,gerçekten,bizdenüstünkılmıştır.
Biz,doğrusu,(sanayaptığımızhareketlerde)suçluidik!”dediler.
(Yûsuf)de:
“Size,bugün,hiçbirbaşakakmaveayıplamayok!
Sizi,Allah,yarlıgasın!
O,EsirgeyicilerdendahaEsirgeyicidir!
Şubenimgömleğimi,götürünüzde,onu,Babamınyüzünekoyunuz.İyice
görür(hale)gelir.
Bütünailenizide,bana,getiriniz!”dedi.Vaktâki,kafile,(Mısırdan)ayrıldı,
(Öteden)Babaları(Yâkub):
“Bana, bunak demezseniz, inanınız ki: (şimdi) Yûsuf’un kokusunu,
duyuyorum!”dedi.[88]
(Yanındakiler):
“Allah’ayeminederizki:Sen,hâlâ,eskiyanılgında(berdevâm)sın”dediler.
Fakat,müjdecigelipte,onu,(Yâkub’un)yüzünekoyduğu,oda,derhal(yeni
baştan)görürbirhalegeldiğizaman;
“Ben, size, bilmediğiniz şeyleri -Allâh’dan- muhakkak, biliyorumdur!
demedimmi?”dedi.
(Mısırdangelenoğulları):
“Ey Babamız! Bizim için (günahlarımıza) istiğfar ediver. Biz, hakîkaten,
suçlularidik?”dediler.(Yâkub):
“Sizin için, Rabb’ime, sonra, istiğfar ederim. Hakîkat, şu ki: O, çok
yarlıgayıcı,çokEsirgeyicidir!”dedi.[89]
YâkubAleyhisselâmlaBütünEvHalkınınMısır’aGelişi:YûsufAleyhisselâm,kardeşlerine:
“BütünEvhalkınızıda, bana,getiriniz!”deyip[90] bir takım teçhizatla iki
yüzsinekdevesigönderdi.[91]
YâkubAleyhisselâm;yetmiş[92]veyayetmişiki[93],yada,seksenüç[94]nü-
fusluk ev halkıyla birlikte[95]‘, Mısır’a yaklaştıkları zaman, Yûsuf
Aleyhisselâm,Mısır’ınBüyükKralıilekonuştu.
Dört bin askerin başında veMısırlılardan bir çok süvariler de, yanında
bulun-auğuhalde[96],şehrindışındaYâkubAleyhisselâmı,karşıladı.’[97]
YâkubAleyhisselâm,oğluYehûza’yadayanarakyayayürümekteidi.
Yâkub Aleyhisselâm; askerler ve süvarilerle halkın başında, Yûsuf
Aleyhisse-âmıngeldiğinigörünce:
“EyYehûza!Bu,MısırınBüyükFiravunumu?”diyesordu.
Yehûza:
“Hayır!Bu,oğlunYûsüf’dur!”dedi.
Baba, oğul, birbirlerine yaklaştıkları zaman, Yûsuf Aleyhisselâm, Ona,
selâm vermek istedi ve Yâkub Aleyhisselâm, buna daha lâyık ve müstahık
idiysede,
“Selâmolsunsanaeyhüzünvetasalarıgideren!”diyekendisi,önce,ona,
selâmverdi.[98]
YâkubAleyhisselâm,Mısır’agelipkral’aduaedince,yüceAllahMısır’daki
kıtlığınkalanınıda,kaldırdı.[99]
YûsufAleyhisselâmınRüyasınınGerçekleşmesi:YüceAllah;YûsufAleyhisselâmınrü‘yâsınınnasılgerçekleştiğinide,şöyle
açıklar:
“Sonra,vaktâki,onlar(Yûsuf’un)nezdinegirdiler.O,BabasınıveAnasını,
kucakladı. (Yanına aldı) ve: inşâallâh, hepiniz, emîn emîn Mısır’da sakin
olunuz!dedi.BabasınıveAnasını,Tahtınınüstüneçıkartıpoturttu.
Hepsi,onuniçinsecdeettiler.[100]
(Yûsuf):
EyBabam!dedi,işte,bu,evvelcegördüğümrü‘yânıngerçekleşmesidir.
Gerçekten,Rabb’im,onu,doğruçıkardı.Bana,iyiliketti.
Çünkü,beni,zindandançıkardı.
Şeytan, benimle kardeşlerimizin arasını bozduktan sonra da, O, sizi,
çöldengetirdi.
Şüphesizki,Rabb’im,dilediğişeyleri,çokgüzel,çokincetedbiredendir.
Hakkıylebilen,tamhikmetsahibiolanO’dur.
YâRab!Sen,banamülk(üsaltanat)vesözlerinte’vîlindenbirilimverdin.
Eygökleriveyeriyaratan!Dünyadada,Âhirettede,benimYâr’im,Sensin!
Benimcanımı,Müslümanolarakal!
Beni,Sâlihler’ekat![101]
YâkubAleyhisselâmınSuçluOğullarıİçinİstiğfarEdişi:Yüce Allah; Yâkub Aleyhisselâmın ev halkını Mısır’da topladığı zaman,
suçluoğulları,birbirlerine:
“Şeyh Yâkub’a ve Yûsuf’a, neler yaptığınızı, biliyorsunuz değilmi?” diye
sorup,
“Evet!dediler,eğer,onlar,sizinsuçlarınızı,bağışlarlarsa,Rabb’inizleolan
durumunuznasılolacak?
İşinizindoğrulması,düzelmesi,Şeyh’egitmenizdir!”dediler.
YâkubAleyhisselâmınyanınavarıpönüneoturdular.
YûsufAleyhisselâmda,Babasınınyanındaoturuyordu.
“EyBabamız!Biz,sana,şimdiyekadargelmediğimizbirişhakkındageldik.
Başımıza,şimdiyekadarbirbenzeridahagelmeyenbirişgeldi!
Peygamberler,halkınenmerhametlisidirler!”dediler.
YâkubAleyhisselâm:
“Eyoğulcuklarım!Nevarbaşınızda?”diyesordu.
“Bizim tarafımızdan sana ve kardeşimiz Yûsüf’e karşı yapılmış olanları,
biliyorsundeğilmi?”dediler.
YâkubAleyhisselâm:
“Evet! Biliyorum!” dedi. “Sizler, bizi affettiniz değil mi?” dediler. Yâkub
AleyhisselâmlaYûsufAleyhisselâm:“Evet!”dediler.
“Eğer, Yüce Allah, bizleri, affetmeyecek olursa, sizin, bizleri affetmeniz,
biziAllah’ınazabındankurtarmaz!”dediler.
YâkubAleyhisselâm:
“Eyoğulcuklarım!Benden,neyapmamıistiyorsunuz?”diyesordu.
“Bizimiçin,Allah’aduaetmeni,Allahtarafındanvahiygeldiğizaman,bizi,
af-‘etmesini,kendisindendilemeni,istiyoruz.
Eğer, dileğin kabul edilir de, hepimiz affedilirsek, gözlerimiz aydın ve
kalbleri-mizmutmainvemüsteriholacaktır.
Aksi takdirde, bizim için dünyada ebediyen göz aydınlığı ve sevinç
olmayacaktır!”dediler.
Bununüzerine,YâkubAleyhisselâm,ayağakalkıpkıbleyeyöneldi.
YûsufAleyhisselâmda,Onunarkasındaayaktadurdu.
Kardeşlerin hepsi de, zelil ve huşulu olarak ikisinin arkasında ayakta
durdular.
YâkubAleyhisselâm,duaetti.
YûsufAleyhisselâmda,âmîn!dedi.
Uzun yıllardan sonra, Yâkub Aleyhisselâmın vefatına yakın, Cebrail
Aleyhisselâm gelip oğulları hakkındaki duasının kabul edildiğini, onların,
yaptıklarışey-terdenaffedildiklerinimüjdeledi.[102]
YâkubAleyhisselâmınÇocuklarınaVasiyetiVeVefatı:Yâkub Aleyhisselâm; bütün ev halkıyla birlikte Mısır’a geldikten sonra,
YûsufAleyhisselâmınyanındaonyediyıloturdu.[103]
YâkubAleyhisselâm,ölümdöşeğinedüşünce,oğullarına:
“Benden (vefatımdan) sonra, neye ibadet edeceksiniz?” diye sorduğu
zaman:
“SeninİlâhınaveBabalarınİbrahim’in,İsmail’in,İshak’ınbirtekİlâholan
Allah’ına ibadet edeceğiz! Biz, Ona teslim olmuş (Müslüman)larız!” dediler.[104]
“Eyoğullarım!Allah,siziniçin(İslâm)dini(ni)beğenipseçti.
Ohalde,sizde,ancak,Müslümanlarolarakcanveriniz!”(dedi).[105]
Yâkub Aleyhisselâm, vefat edeceği sırada, bütün oğulları ve oğullarının
oğullarıtoplandı.
YâkubAleyhisselâm, onlara bereket duası yaptı.Onlardanher birisi için
birersözsöyledi.
Kılıcınıveyay’ını,YûsufAleyhisselâmaverdi.[106]
Cesedinin götürülüp Babası ishak Aleyhisselâmın kabirinin yanına
gömülmesini,onavasiyetetti.[107]
Yâkub Aleyhisselâm, yüz kırk yedi yaşında vefat etti. [108] Ona ve
gönderilenbütünPeygamberlereSelâmolsun!
Mısırhalkı,ona,yetmişgünağladılar.[109]
YûsufAleyhisselâm,doktorlaraemretti:Babasınıncesedini,güzelkokuile
ko-kuladılar.
Cesed,kırkgün,kokuiçindebekletildi.[110]
Yûsuf Aleyhisselâm, Babasının, saç‘dan tâbut’a konulan[111] cesedini, ev
halkının yanına gömmeğe gitmek üzere, Mısır Kralından izin istedi. İzin
verilince’[112], yanında, askerler, kardeşleri veMısırlıların büyükleri olduğu
halde,gitti.[113]Hab-run’avardı.[114]
Ays b. İshakAmca’nın vefatı da, o güne rastladığı için, bir anneden ikiz
olarakdoğduklarıgibi,YâkubAleyhisselâmlaAysb.İshakAleyhisselâm,aynı
gündebirkabrede,birliktegömüldüler.[115]
Yûsuf Aleyhisselâma, orada, yedi gün baş sağlığı dilendikten sonra
yurdlarınadöndüler.
Yûsuf Aleyhisselâmın kardeşleri de, Babasından dolayı, Yûsuf
Aleyhisselâmataziyedebulundular.[116]
Yâkub Aleyhisselâmın defninden boşaldıktan sonra, Yûsuf Aleyhisselâm:
“BenimlebirlikteMısır’adönünüz!”deyince,kardeşleri,korktular.“Babamız,
sana, bizim suçumuzu, bağışlamanı, tavsiye etmişti ya!?” dediler. Yûsuf
Aleyhisselâm:
“Siz,bendenkorkmayınız!
Çünkü,ben,Allâh’dankorkanbirkimseyim!”dedi.
Bunun üzerine, kalbleri rahatlaşan kardeşleri,Mısıra döndüler ve orada
oturdular.[117]
YûsufAleyhisselâmınMâliyeVezirliği:YûsufAleyhisselâm,Mısır’aonyediyaşındagelmişti.
MısırAzîz’ininevindeonüçyılkaldı.
Otuzyaşındabulunduğusırada,MâliyeVezîrioldu.[118]
Yûsuf Aleyhisselâm, Mısır’da vazifesini, adaletle yerine gteirdiği için,
kadınerkek…herkesinsevgisinikazandı.[119]
Kendisi,kıtlıkgünlerinde,doyasıyayemekyemezdi.[120]
“Yer yüzünün hazineleri elinde iken, ne için aç duruyor, karnını
doyuramıyorsun?”denildiğizaman:
“Tokolursam,[121]açları,unuturumdiyekorkarım”derdi.[122]
YûsufAleyhisselâm;Kralınaşçısına,Krala,geceligündüzlübirgündeöğle
vaktindebirkereyemekvermesiniemretti.
Bununla da, Kral’m, açlığı tadıp açları, unutmamasını ve muhtaçlara
ihsandabulunmasınısağlamakistedi.
Aşçı,böyleyaptı.
Artık,Kralların,yemeklerinin,günortasındaverilmesiâdetoldu.[123]
YûsufAleyhisselâmınKıtlıkYıllarındaHalkıHükümeteBesletenBirUygulaması:
Gelenilkkuraklıkvekıtlıkyılı,bollukyıllarındahazırlananherşeyisilip
süpürüpyoketti.
Mısır halkı, bu ilk yılda, bütün altun ve gümüşlerini verip Yûsuf
Aleyhisselâm’-dan,yiyeceksatınaldılar.
Mısır’danebirdirhem,nede,birdinarkaldı.Hepsini,böylece,Devletaldı.
Halk, ikinci yılda, bütün zinet eşyalarını, takımlarını verip Devletten,
yiyeceksatınaldıiar.
Halkınelindebirşeykalmadı.
Halk,üçüncüyılda,büyükküçükbaşhayvanlarınıveripDevlettenyiyecek
satınaldılar.
Dördüncü yılda, halk, bütün erkek, kadın kölelerini verip Devletten,
yiyeceksatınaldılar.
Halkınelindenalınmadıknebirerkek,nede,birkölekadınkaldı.
Beşinci yılda, halk, arazi, akar ve evlerini verip Devletten, yiyecek satın
aldılar.
Halkınelindehiçbirmülkkalmadı.
Altıncıyılda,halk,çocuklarınıveripDevletten,buğdayveyaarpasatınalır
oldular.
Hiçbirkimseninköleolmadıkneoğlan,nede,kızçocuğukalmadı.Yedinci
yılda, halk canlarını, Devlete satıpDevletten, yiyecek satın aldılar.Mısır’da
Kralınelinegeçmeyennebirhür,nede,erkekveyakadınkölekaldı.
Bundan sonra, Yûsuf Aleyhisselâm, bu icrâatını, nasıl bulduğunu sorup
takdirvetasvipilekarşıladığınısöyleyenMısırKralıFiravunReyyan’a:
“Ben,Allah’ı veSeni şâhid tutarımki:BütünMısırhalkınıâzâdettimve
kendilerine,mülklerini,akarlarını,köleleriniveoğullarınıgeriverdim!”dedi.
Halk,YûsufAleyhisselâmınbuişindenhayretleredüştüler:
“Vallahi,biz,bundandahaşanlıvedahabüyükbirVezîrgörmedik!dediler.[124]
YûsufAleyhisselâmınEvlenmesiVeDoğanÇocukları:
Mısır Kralı; Yûsuf Aleyhisselâmı, ölen Vezîr’in karısı Rail[125] ile
evlendirdi.YûsufAleyhisselâm,Râil’e:
“Senin,vaktiylebendenistemişolduğunşeyden,böylesi,dahahayırlıdeğil
midir?”dedi.
Râil:
“Eydost!Sen,beni,kınama!
Gördüğün gibi, ben, devlet ve dünya nimetleri içinde yaşayan güzel bir
kadınidim.
Efendiminise,kadınlarlatemasıyoktu.
Allah, senide,olduğungibi,güzelsuretveheyetteyaratmıştı.Gördüğün
gibi,nefsim,bana,galebeçalmıştı!”dedi.YûsufAleyhisselâmın,Râil’i,bakire
bulduğuda,söylenir.
Yûsuf Aleyhisselâmın, Râil’den, Efrâim ve Mîşa’ adındaki oğulları doğ-
muştur.[126]Efrâim;Yûşa’b.Nün,b.EfrâimAleyhisselâmındedesidir.
Mîşa’ın da, Mûsâ adında bir oğlu olup kendisi, Mûsâ b. İmran
Aleyhisseiâm-danöncePeygamberolmuştu.
TevratEhliise,HızırAleyhisselâmıarayanMûsâb.İmranAleyhisselâmın,
bu, Mûsâ b. Mîşa’ olduğunu zan ve iddia etmekle[127], ağır bir yanılgıya
düşmüşler,yalansöylemişlerdir.[128]
YûsufAleyhisselâmınPeygamberliğiVeBazıFaziletleri:YûsufAleyhisselâm;dahaonyediyaşındabulunduğuvekuyuyabırakıldığı
sırada[129], İlâhî Vahy’e mazhar kılınmış[130], Rabb’i tarafından beğenilip
seçil-miş[131],tâattaihlâsaerdirilmişkullardan1[132]birPeygamberdi[133].
Amr b. Imlak, b. Lavez, b. Sâm soyundan gelen Mısır kralı İkinci
Firavun[134]‘Reyyanb.Velîd’i,Allah’aimanadavetedipimanettirmişti.
Onun ölümünden sonra, yerine aynı soydan gelen Kabus b. Musab b.
Muâvi-ye’yide,imanadavetetmişisede,ona,kabulettirememişti[135]
Kendisi,kâfir[136]vezorbaidi.[137]
YûsufAleyhisselâm,Kral’ave ilerigelenlerineapaçıkburhanlargetirdiği
halde,onlar,onungetirdiğişeylerhakkındahepşüpheedipdurdular.
Hattâ,YûsufAleyhisselâm,vefatedincede:
“Bundansonra,Allah,aslaPeygambergöndermez!”dediler.
Allah,haddiaşanşüphecikimseleri,işte,böyleşaşırtır.[138]
YûsufAleyhisselâmınVefatı:YûsufAleyhisselâm;BabasıYâkubAleyhisselâmınvefatındansonra,yirmi
üçyıldahayaşadı.[139]
Yûsuf Aleyhisselâm; vefatı yaklaştığı sırada, İsrail oğulları kavminden
seksenerkeğiyanınatopladı.
Onlara; ecelinin geldiğini, yakında vefat edeceğini, Kıbtîlerden tanrılık
iddiasında bulunacak bir zorbanın kral olup İsrail oğullarının doğan erkek
çocuklarını öldürüp kız çocuklarını, bırakacağını ve İsrail oğullarına
işkencenin en kötüsünü tattıracağını, saltanatının, uzunmüddet süreceğini,
sonra, İsrail oğullarından La-vi b. Yâkub’un oğullarından Mûsâ b. İmran
adında,uzunboylu,kıvırcıksaçlı,esmertenlibirzatçıkacağını,YüceAllah’ın,
onun eliyle İsrail oğullarını, Kıbtî Fira-vun’un elinden kurtaracağını haber
verdi.[140]
Mısırdançıkıpgiderlerken,cesedini,Babalarınınyanınagömülmeküzere,
yanlarındagötürmelerinivasiyet[141],kardeşiYehuza’yıda, İsrailoğullarının
üzerineHalîfetayinetti.[142]
YûsufAleyhisselâm,vefatettiğizaman,yüzyirmiyaşındaidi.[143]Onave
gönderilenbütünPeygamberlereSelâmolsun!
YûsufAleyhisselâmın cesedi, kokulanıpmermer bir tabut içine konuldu.[144]Nilnehrininkenarınagömüldü.[145]
Üzerine,susalınıpkabir,sualtında,bırakıldı.[146]
Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâmın Mîrac GecesindeYûsufAleyhisselâmlaKarşılaşıpSelamlaşması:
Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm; Mîrac gecesinde Cebrail
Aleyhisselâm-labirlikteüçüncükatgöğeyükseldiler.
CebrailAleyhisselâm,göğünkapısınıçaldı,göğünbekçisine:
“Aç!”dedi.
“Sen,kimsin?”denildi.
CebrailAleyhisselâm:
“Cebrail’im!”dedi.
“Yanındakimsevarmı?”diyesoruldu.
CebrailAleyhisselâm:
“Muhammed(Aleyhisselâm)var!”dedi.
“O(Mîraciçin)gönderildimi?”diyesoruldu.
CebrailAleyhisselâm:
“Gönderildi!”dedi.
Kapı, açılınca, kendisine, güzelliğin yarısı verilmiş olan Yûsuf
Aleyhisselâmlakarşı-
laştılar.[147]
PeygamberimizAleyhisselâm:
“EyCebrail!Kimbu?”diyesordu.
CebrailAleyhisselâm:
“Bu,seninkardeşinYûsufb.Yâkub(Aleyhisselâm)dır.[148]
Selâmverona!”dedi.
PeygamberimizAleyhisselâm,selâmverdi.
Oda,PeygamberimizAleyhisselâmamukabeleettiktensonra:
“Hoşgeldin!Safageldin!Salihkardeş!SalihPeygamber!”dedi.[149]
[1]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.54, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.96, Buharî-
Sahih c.4,s.121, Tirmizî-Sünen c.5,s.293, Hâkim-Müstedrek c.2,s.347, 571,
Sâlebî-Arais s.108,Muhyiddin b.Arabî-Muhâdaralülebrar c.1,s.127 Ebülfida-
Elbidayevennihayec.1,s.194,199.
[2]. ibn.Kuteybe-Maarif s.18,19, Yâkubî-Tarih c.1,s.3O, Taberî-Tarih
c.1,s.163,Sâlebî-Araiss.102,İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.39.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/271.
[3].Sâlebî-Araiss.109.
[4].Beyhakî-Delâilünnübüvvec.1,s.290-291,Muhyiddinb.Arabî-Muhadara
c.1,s.1O3, Zehebî-Tarihulislam-Sîre s.531, Hâkimden naklen Ebülfida-Tefsir
c.2,s.252,Süyûtî-Hasaisülkübrâc.2,s.129.
[5]. Ibn.Ebî-Şeybe-Musannef c.14,s.3O3, A.b.Hanbel-Müsned c.3,s.148,
Müslim-Sahih c.1,s.146, Taberî-Tarih c.1,s.169, Beyhakî-Delail c.2,s.179
Begavî-Mesabîhussünnec.2,s.179.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/271.
[6].Taberî-Tarihc.1,s.169-l70,Salebî-Araiss.133.
[7].Salebî-Araiss.133,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.137.
[8].Taberî-Tarihc.1,s.17O,Sâlebî-Araiss.133,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.137.
[9].Taberî-Tarihc.1,s.17O.
[10].Taberî-Tarihc.1,s.17O,Salebî-Araiss.133,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.137.
[11].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.137.
[12].Taberî-Tarihc.1,s.170.
[13].Sâlebî-Araiss.133,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.137.
[14].Yâkubî-Tarihc.1,s.3O.
[15].Yâkubî-Tarihc.1,s.3O,Taberî-Tarihc.1,s.165,Mes’ûdî-Murucuzzeheb
c.1,s.47,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.137.
[16].Yûsuf:4-101.
[17].Taberî-TarihC.1.S.165,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.138.
[18].Sâlebî-Araiss.110-111,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.138.
[19].Sâlebî-Araiss.111,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.138.
[20].Sâlebî-Araiss.111.
[21].Sâlebî-Araiss.111,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.138.
[22].Sâlebî-Araiss.111.
[23].Salebî-Araiss.111,ibn.Esîr-Kamilc.1,s.138.
[24].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.138.
[25]. Veya en büyükleri olan Rubil (Ebülfida-Elbidaye vennihaye
C.1.S.200).
[26].Salebî-Araiss.111,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.138.
[27].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.138.
[28].Sâlebî-Araiss.111–112.
[29].Ebülferecibn.CevzîTabsırac.1,s.178.
[30].Sâlebî-Araiss.112,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.139.
[31].Sâlebî-Araiss.112.
[32].Sâlebî-Araiss.112,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.139.
[33].Taberî-Tarihc.1,s.17O,Sâlebî-Araiss.113,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.139.
[34].Aynıkaynaklar.
[35].Taberî-Tarihc.1,s.17O.
[36].Salebî-Araiss.113,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.139.
[37].Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.178.
[38].Taberî-Tarihc.1,s.17O,Salebî-Araiss.113,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.139.
[39].Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.178-179.
[40].Sâlebî-Araiss.113.
[41].Taberî-Tarihc.1s.17O,Salebî-Araiss.113,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.139.
[42].Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.179.
[43].Taberî-Tarihc.1,s.17O,Salebî-Araiss.113,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.139.
[44].Sâlebî-Araiss.113.
[45].Taberî-Tarihc.1,s.171,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.14O.
[46].Salebî-Araiss.113.
[47].Taberî-Tarihc.1,s.170,Salebî-Araiss.113,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.139.
[48].Sâlebî-Araiss.113,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.179.
[49].Sâlebî-Araiss.113.
[50].Salebî-Araiss.113,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.179.
[51]. Taberî-Tarih c.1,s.17O, 171, Sâlebî-Arais s.113, İbn.Esîr-Kâmil
C.1.S.139.
[52].Taberî-Tarihc.1,8.171,Sâlebi-araiss.113.
[53].Aynıkaynaklar.
[54]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.103, Taberî-Tarih c.1,s.172, Salebî-Arais
s.114,ibn.Esir-Kâmilc.1s155.
[55].Sâlebî-Araiss.114.
[56].Taberî-Tarihc.1,s.171,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.14O.
[57].Sâlebî-Araiss.114-115.
[58].Sâlebî-Araiss.115,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.14O.
[59].Salebi-Araiss.115.
[60]. Sâlebî-Arais s.116, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c.1,s.179, İbn.Esîr-
Kâmilc.1,s.14O.
[61].Taberî-Tarihc.1,s.176,Salebî-Araiss.116.
[62].Salebî-Araiss.116.
[63].Salebî-Araiss.116,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.141.
[64].Sâlebî-Araiss.116,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.141.
[65]. Sâlebî-Arais s.116, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c.1,s.179, İbn.Esîr-
Kâmilds.141.
[66].Sâlebî-Araiss.116,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.14t.
[67].Sâlebî-Araiss.116.
[68]. Taberî-Tarih c.1,s.172, Sâlebî-Arais s.117, Ebülferec-Tabsırac.1,s.179,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.141,Ebütfida-Elbidayevennihayec.1,s.202.
[69]. Taberî-Tarih c.1,s.172, Sâlebî-Arais s.117, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.141,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.2O2.
[70].Sâlebî-Araiss.117.
[71].Taberî-Tarihc.1,s.171,172,Sâlebî-Araiss.117.
[72].Taberî-Tarihc.1,s.171,172.
[73].Sâlebî-Araiss.117.
[74].Sâlebî-Araiss.117,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.141.
[75].Salebi-AraisS.118.
[76].Taberî-Tarihc.1,s.172,Şalebî-Araiss.118,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.147.
[77]. Taberî-Tarih c.1,s.172, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.141, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.1,s.2O2.
[78].Sâlebî-Araiss.118,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.2O2.
[79].Sâlebi-Araiss.118.
[80]. Taberî-Tarih c.1,s.172, Sâlebî-Arais s.118, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.141
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.2O2.
[81].Taberî-Tarihc.1,s.172,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.141.
[82].Taberî-Tarihc.1,s.172-173,Sâlebî-Araiss.118,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.141.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/271-280.
[83].Sâlebî-Araiss.118.
[84].Taberî-Tarihc.1,s.173,Sâlebî-Araiss.118-119,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.142.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/280.
[85].YâkubAleyhisselâmınoğullarınınsermayeleri:satmaküzereMısır’a
götürdükleri yapağı, erimiş tereyağı (Taberî-Tefsir c.13,s.51, Sâlebî-Arais
s.136,Zemahşerî-Keşşafc.2,s.34O,Kurtubî-Tefsirc.9,s.253)keşpeyniriveya
kuru yoğurt, kavut (Sâlebî-Arais s.136, Zemahşerî-Keşşaf c.2,s.34O), deri,
papuç.(Sâlebî-Araiss.130-136,Kurtubî-Tefsirc.9,s.253)gibişeylerdi.
[86]. Yûsuf Aleyhisselâm, ona: ismin nedir? diye sordu. Bünyamin:
Bünyamin! dedi. Yûsuf Aleyhisselâm: Bünyamin, ne demektir? diye sordu.
Doğduğu zaman, anası ölüp gaybolan, yiten demektir, dedi. Yûsuf
Aleyhisselâm: Ananın ismi nedir? diye sordu. Bünyamin: Râhıl’dir. dedi.
(Sâlebî-Araiss.131)YûsufAleyhisselâm:
Yok olan o kardeşin Yusuf’a karşılık, benim, sana kardeş olmamı, arzu
edermisin?diyesordu.Bünyamin:
EyHükümdar!Seninbenzerinbirkardeşikimbulabilir?
Seni, ne Yâkub, ne de, Râhıl dünyaya getirmiş değil ki?! deyince, Yûsuf
Aleyhisselâm, ağladı.KalkıpBünya-min’in yanına vardı, onu, bağrına bastı.
(Sâlebî-Araiss.131,Ebülferecİbn.Cevzî-TabsıraC.1,S.18O).
[87].YûsufAleyhisselâm;çocuklukçağındaannesiRâhıl’inbabasıLaban’ın
altınputunualıpkırmışveyolaatmıştı. (Taberî-Tarihc.1,s.183,Sâlebî-Arais
s.133)
Böyle yapmasını, kendisine,Müslüman olan annesinin emrettiği rivayet
edilir. (Sâlebî-Arais s. 133) Yâkub Aleyhisselâm, Dayısı ve kaim pederi
Lebanın yanından ayrılıp Beytülmakdis’e gideceği sırada, yol azıkları
bulunmadığı için, Zevcesi Râhıl’in, oğlu Yûsuf Aleyhisselâma “Babamın
putlarındanbirputal.Belki,yiyeceğimizionunlasağlarız,dediğiveonunda
aldığırivayetide,vardır.(Taberî-Tarihc.1,s.165).
[88]. Rüzgâr, sekiz gecelik, günlük mesafeden, Yûsuf Aleyhisselâmın
kokusunu,YâkubAleyhisselâmagetirmişti.
(Taberî-Tarih c.1,s.185, Sâlebî-Arais s. 138, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
C.1.S.216).
[89].Yûsuf:4-98.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/281-292.
[90].Taberî-Tarihc.1,s.185,Salebî-Araiss.138,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.154.
[91].Sâlebi-Araiss.139
[92]. Taberî-Tarih c.1,s.187, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c.1,s.181,
Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrar c.1,s.127, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.1,s.2l8,İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.41
[93].Sâlebî-Araiss.140
[94].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.218
[95].Taberî-Tarihc.1,s.187,Sâlebi-Araiss.140
[96].Sâlebî-Araiss.139-140
[97]. Mısır Kiralı Firavun’un da, karşılamağa gittiği rivayet edilir.
(İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.4O)
[98].Taberî-Tarihc.1,s.186,Sâlebî-Araiss.140,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.155
[99].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.218.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/293.
[100]. Bu secde; namaz ve ibadet secdesi değil, Meleklerin, Âdem
Aleyhisselâma secdeleri kabilinden olupUlulama ve Selâmlama secdesi idi.
(Sâlebî-Araiss.29).
O zaman, insanların selâmları, birbirlerine secde etmekti. (Taberi-Tarih
c.1,s.1Ş6,Sâlebî-Araiss.140,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.155)Buda,alnı,yerekoymak
suretiyle değil (Salebî-Arais s.140, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.155) hâlen krallara
yapıldığı gibi selâmlama sırasında tevazu ile eğilmek suretiyle yapılırdı.
(İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.155)
[101].YÛSüf:99-101.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/293-294.
[102].Sâlebî-Araiss.140-141.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/294-295.
[103]. İbn.Kuteybe-Maarif s.19, Yâkubî-Tarih c.1,s.3O, Taberi-Tarih
c.1,s.187, İbn.Esir-Kâmil c.1,s.155, Muhyiddin b.Arabî-Muhadara c.1,s.127,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.22O,Ibn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.4l.
[104].Bakare:133.
[105].Bakare:132.
[106].Yâkubî-Tarihc.1,s.31-32.
[107]. Taberî-Tarih c.1,s.187, Sâlebî-Arais s.141, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.156,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.22O.
[108]. İbn.Kuteybe-Maarif s.19, Taberî-Tarih c.1,s.198, Salebî-Arais s.141,
M.b.Arabî-Muhadaratülebrarc.1,s.126.
[109].Yâkubî-Tarihc.1,s.32,Ebülfida-Elbidayevennihayec.l,s.22O.
[110].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.22O.
[111].Sâlebî-Araiss.141.
[112].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.22O.
[113].Sâlebî-Araiss.141,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.22O.
[114].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.22O.
[115].Sâlebî-Araiss.141.
[116].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.22O.
[117].Yâkubî-Tarihc.1,s.32.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/295-297.
[118]. Taberî-Tarih c.1,s.178, Sâlebî-Arais s.118, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.147,
Muhyiddinb.Arabî-MuhâdaratülebrarC.1.S.127.
[119].Sâlebî-Araiss.128,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.21O.
[120].Sâlebî-Araiss.129,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.18O.
[121]. İbn.Kuteybe-Uyûnul’ahbar c.2,s.4O4, Sâlebî-Arais s.129, Hâzin-
Tefsirc.3,s.27.
[122]. İbn.Kuteybe-Uyûnul’ahbar c.2,s.4O4, Sâlebi-Arais s.129, Ebülferec
İbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.18O,Hâzinc.3,s.27.
[123].Sâlebî-Araiss.129,Hâzın-Tefsirc.3,s.27.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/297.
[124].Sâlebî-Araiss.128-129
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/297-298.
[125].Züleyha(İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.4O).
[126].Taberî-Tarihc.1,s.178Sâlebî-Araiss.128,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.147
[127].İbn.Kuteybe-Maarifs.19,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.48
[128]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.117, 120, 121, Buharî-Sahih c.1,s.38,
c.4,s.127,Müslim-Sahihc.4,s.1847,Tirmizî-Sünenc.5,s.3O9.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/298-299.
[129]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.128, Taberî-Tarih c.1,s.172, Salebî-Arais
s.114,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.155.
[130]. Yûsuf: 15, Taberî-Tarih c.1,s.171, Sâlebî-Arais s.114, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.14O,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.198-199.
[131].Yûsuf:6.
[132].Yûsuf:24.
[133].En’am:84,İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.54.
[134].İbn.Habîb-Kitabülmuhabbers.467.
[135]. Taberî-Tarih c.1,s.187, Sâlebî-Arais s.167, İbn.Esır-Kâmil
c.1,s.147,Muhyiddinb.Arabî-muhadarac.1,s.127.
[136].Taberî-tarihc.1,s.187.
[137].Yâkubî-Tarihc.1,s.33,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s,.4O,Sâlebî-Arais
s.167.
[138].Mü‘min:34.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/299.
[139]. İbn.Kuteybe-Maarif s.19, Taberî-Tarih c.1,s.187, Sâlebî-Arais s.142,
İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.155, İbn.Arabî-Muhâdara c.1,s.127, İbn.Haldun-Tarih
c.2,ks.1,s.41
[140]. Bunun üzerine, İsrail oğullarından herkes, doğan oğluna İmran,
İmran ismindeki kimseler de, doğan oğullarına Musa ismini koymağa
başladılar.(Sâlebî-Araiss.141).
[141].Taberî-Tarihc.1,s.187,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.22O
[142].Sâlebî-Araiss.141-142
[143]. İbn.Kuteybe-Maarif s.19, Taberî-Tarih c.1,s.187, Sâlebî-Arais s.142,
İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.155, ibn.Arabî-Muhadara c.1,s.127, İbn.Haldun-Tarih
c.2,ks.1,s.41.
[144].Sâlebî-Araiss.142,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.22O.
[145].Taberî-Tarihc.1,s.187.
[146].Taberî-Tarihc.1,s.215,Sâlebî-Araiss.197.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/300.
[147].ibn.Ebi-Şeybe-Musannef c.14,s.3O3, Ahmed b.Hanbel-Müsned
c.3,s.148. Müslim-Sahih c.1,s.146, Beyhaki Delâilünnübüwec.2,s.18,Begavî-
Mesâbihussünne c.2,s.179, Kadı lyaz-Şifâ c.1,s.137, ibn.Esîr-Câmiul’usûl
c.12,s.53,ibn.Seyyid-Uyûnüleserc.1,s.144.
[148].İbn.ishak,ibn.Hişam-Sîrec.2,s.48.
[149].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.4,s.208-209,Buhari-Sahihc.4,s.248.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/300-301.
EYYUBALEYHİSSELÂMEyyûbAleyhisselâmınSoyu:
Eyyûbb.Mûs[1],b.Ra’vil[2],veyaRazıh[3]veyaRizah[4]veyaZirah[5],b.Ays
b.İshak,b.İbrahimAleyhisselâmlardır.[6]
EyyûbAleyhisselâmınannesi,LutAleyhisselâmınkızıidi[7]
Eyyûb Aleyhisselâmın babası Mûs; Nemrud’un, İbrahim Aleyhisselâmı
ateşiatıpyakmakistediğigün,İbrahimAleyhisselâmaimanedenlerdendi.[8]
Eyyûb Aleyhisselâm, Yâkub Aleyhisselâmın zamanında idi. [9] ve Onun
Leyyıadındakikızıilede,evlenmişti.[10]
EyyûbAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:
EyyûbAleyhisselâm;uzunboylu,kıvırcıksaçlı[11],güzel[12],büyük[13]gözlü,
büyükbaşlı[14],genişgöğüslü,kalınkollu,kalınbacaklı,kısaboyunluidi.[15]
EyyûbAleyhisselâmınYurdu,ServetiVeOğulları:EyyûbAleyhisselâmınyurdu:Şam’ınDımaşkileCâbiyearasındakiÜrdün
beldelerindenolan[16]Beseniyenahiyesiidi.[17]
Şam’ın Beseniye köyünün doğu ve batısı arasında bulunan her şeyi[18],
dağları,ovaları[19],içindekilerlebirlikte[20]deve,sığır,davar,at,merkep,her
cinsmal[21],EyyûbAleyhisselâmaâitti.[22]
Kendisinin,oköyde,çobanlarıilebirlikte,binkoyunu,
Beşyüzöküzü,
Heröküzün,birersürücüsüköle,
Herköleninde,karısı,çocukları,malları,
Heröküzün,çiftâletinitaşıyandişimerkebi,
Hermerkebin,iki,üç,dört,beşvedahafazlasıpasıbulunmaktaidi.[23]
YüceAllah,ona,erkek,kadınbirçokevhalkıda,ihsanetmişti.[24]
Onüçerkekevlâdıvardı.[25]
EyyûbAleyhisselâmınPeygamberliğiVeBazıFaziletleri:
Eyyûb Aleyhisselâm; İbrahim, İsmail, İshak, Yâkub, Esbat ve İsâ
Aleyhisselâm-largibi, İlâhîVahy’emazharolmuş[26], YüceAllah tarafından
seçiliponada,Peygamberlikverilmişti.[27]
KendisinePeygamberlikverilişi,YâkubAleyhisselâmınzamanındaidi.[28]
EyyûbAleyhisselâmındini,İbrahimAleyhisselâmınTevhiddiniidi.[29]
Eyyûb Aleyhisselâmın Şerîatı: Yüce Allanın Birliğine iman ve insanlar
arasınıdüzeltmekti.[30]
Dâvud Aleyhisselâma göre: Eyyûb Aleyhisselâm: insanların, en halîm ve
uslusu,insanların,ensabırlısıveöfkelerini,ençokyeneniidi.[31]
EyyûbAleyhisselâm;yoksullar,züğürtleriçin,çokmerhametliidi.
Yetimlere,dullarabakar,konukları,ağırlar,bunlarıda,Allah’ın,kendisine
vermişolduğunimetlerinşükrânesiolarakyapardı.[32]
Eyyûb Aleyhisselâm, konuksuz, gecelemez, yoksul bulundurmadıkça,
yemekyemez[33],açlarınkarınlarınıdoyurmadıkça,kendikarnınıdoyurmaz,
çıplakları,giydirmedikçe,kendisi,giyinmezdi. [34]Dulları,giydirir,kuşatırdı.[35]
EyyûbAleyhisselâmınİbtilâyaUğrayışı:EyyûbAleyhisselâmınibtilâyauğramasınatürlüsebeplergösterilir.
Bucümledenolmaküzere:Beseniyehalkı, zorbalardanbirzorbaolanve
halkazulmedenkrallarınınhuzurunavarıponunlakonuştuklarıvekendisine,
ağır sözler söyledikleri halde, Eyyûb Aleyhisselâmın -ekinleri, hakkında-
ondançekinerek,konuşmasındayumuşakdavrandığı,Mârufu,emretmediği,
işlediğizulümhakkında,zâlimi,uyarmadığırivayetedilir.[37]
Şam toprağında kuraklık, kıtlık olup ta, Mısır Kralı Firavun: “Bize gel!
Bizim yanımızda, senin için, bolluk, genişlik vardır!” diye yazı gönderince,
EyyûbAleyhisselâm; çolukçocukları, atları, küçükbüyükbaşhayvanları ile
birliktekalkıpMısır’agider.[38]
Firavun,onlara,yiyecekler,elbiseler[39]veyerlerayırıpverir.[40]
Eyyûb Aleyhisselâm, Firavun’un yanında bulunduğu sırada, Şuayb
Aleyhisselâmgelipiçerigirerve:
“EyFiravun!Gökhalkı,yerhalkı,denizlervedağlarhalkı,kızınca,Allah’ın
da,gazabageleceğindenkorkmazmısın?”der.
EyyûbAleyhisselâmise,susar,konuşmaz.[41]
EyyûbveŞuaybAleyhisselâmlar,Firavun’unyanındançıkınca,YüceAllah,
EyyûbÂleyhisselâma:
“EyEyyûb!Sen,Firavun’unülkesinegittiğiniçin,sustun[42]
İbtilâ‘yahazırlan!”diyeVahyeder.
EyyûbAleyhisselâm:
“Ben,yetim’ingeçimini,üzerimealmadımmı?
Garîb’i,barındırmadımmı?
Ac’ı,doyurmadımmı?
Dul’a,yardımcıolmağaçalışmadımmı?”der.
O sırada; içinden, on binlerce yıldırımlar, korkunç gök gürlemeleri
duyulanbirbulutgeçervebulutuniçinden:
“EyEyyûb!Bunu,sanayaptırankim’di?”denilir.
EyyûbAleyhisselâm;hemen,biravuçtoprakalıpbaşınınüzerinekoyarak:
“Sen’dinyâRab!”der.
YüceAllah,ona:
“İbtilâyahazırlan!”diyeVahyeder.[43]
Bununüzerine,EyyûbAleyhisselâmınbütünservetiyokolur.[44]
Üzerlerine,evyıkılıpbütünoğulları,ölür![45]
Fakat,o,bunlararağmen,hepYüceAllah’ahamd’üsenadabulunmaktan,
ibâdetedevamdan,verdiğineşükür,uğradığı ibtilâyasabredipkatlanmaktan
ay-rılmaz.[46]
“Zâten,onlar,Allah’aâitt.Onları,bizeemânetolarakvermişti.Onları,ister
bırakır,istergerialır![47]
Ben, annemin karnından çıplak olarak çıktım ve çıplak olarak toprağa,
kabredöneceğim.Çıplakolarakta,Rabb’imehaşrolunacağım!”deyipAllah’a
hamdetmeğedevameder.[48]
EyyûbAleyhisselâm,aynızamandahastalanırda.[49]
İlkdefaolarakÇiçek[50]veyaCüzzamhastalığınatutulur.[51]
Yemeği,ancak,ikielinibirleştirerektutupağzınagüçlüklegötürür.
Dili,şişer,ağzını,doldurur.
Yemeği,ağzınagüçlüklesokar.
Barsakları,vazifesiniyapmazolur.
Yediğişey,karnınagirdiğigibi,çıkar,vücudunayararlıolmaz.
Ayaklarındagüçkalmaz,onları,taşıyamazhalegelir.[52]
Vaktiyle,kendilerini,evhalkıgibigeçindirdiğikimselereavuçaçarolur.
Onlar,birteklokmaverirler,onuda,başınakakarlar,kendisini,kınarve
ayıplarlar.
Bütünoğullarıölüpelindentutacak,yardımedecekkimsesikalmaz.
Ailesi,ona,küser.
Akrabaları,dostlarıda,kendisindenyüzçevirir,ilgilerinikeser.
Tanıdıkları,kendisini,tanımazolur.
Bütünhakları,inkâredilir.
Yaptığıiyilikler,unutulur.
Seslenişine,sesverilmez,aldırışedilmezolur.[53]
Köyhalkı,kendisini,köydışındakiçöplüğesürüpçıkarır.[54]
Üzerinegerilenbirgölgeliktebarınmağabaşlar.[55]
Yanına, zevcesinden başka pek uğrayan olmaz. Hacetini, yalnız zevcesi,
gidipgelipgörür.
EyyûbAleyhisselâm,uğradıklarıibtilânınkaldırılmasıiçinde,yıllarca,dua
etmez.[56]
ZevcesiLeyyahatun,birgün:
“Sen,duası,makbulbirZat’sın.Sana,şifâvermesi için,Allah’aduaetsen
a!”demişti.
EyyûbAleyhisselâm:
“Biz,yetmişyılnimetleriçindeyaşadık.
Bırakta,yetmişyılda,ibtilâiçindebulunalım!”dedi.[57]
Eyyûb Aleyhisselâm; kaybettikleri servet, evlad ve sıhhate ağlayan
zevcesine:
“Onları,bizekimihsanetti?”diyesordu.
Zevcesi:
“Allahihsanetti.”dedi.
EyyûbAleyhisselâm:
“Onlardan,kaçyılyararlandık?”diyesordu.
Zevcesi:
“Seksenyıl!”dedi.
EyyûbAleyhisselâm:
“Allah,bizi,onlarınibtilâsıilekaçyıldanberimübtelâkılıyor?”diyesordu.
Zevcesi:
“Yediyıldanberi!”dedi.
EyyûbAleyhisselâm:
“Yazıklarolsunsana!Vallahi,sen,Rabb’inekarşı,neadaletli,nede,insaflı
davrandın!
Geçim bolluğu ve rahatlık içinde bulunduğumuz gibi, Rabb’imizin, bizi
uğrattığışuibtilâyada,seksenyılkatlanmamızgerekmezmi?”dedi.[58]
EyyûbAleyhisselâmınİbtilâsıŞiddetleninceYüceAllah’aHamd’üSenası:
Eyyûb Aleyhisselâmın ibtilâsı şiddetlendiği zaman, Yüce Allah’a şöyle
hamd’üsenadabulunduğurivayetedilir:
“Hamd,Rabb’ül’âlemînolanAllah’amahsustur.
Ben, Rabb’im olan Sana hamd ederim ki: Sen, bana ihsanda bulundun:
bana,malveevladverdin.
Kalbimde,bunlarıngirmediğibirbölümkalmadı.
Sonra,hepsini,bendengerialdın,kalbim,onlardanboşaldı.
Artık,benimaramlaSeninarana,birşeygirerdeğildir![59]
“EyRabb’im!Bundanönce,beni,gündüzleri,malsevgisi,telâşı,oyalıyordu.
Geceleri de, beni -kendilerine olan şefkatimden dolayı- evlad sevgisi,
oyalıyordu.
Nemutluki:şuanda,onlardanboşalmışım!
Gözümü, kulağımı, gecemi, gündüzümü, Senin zikr’in, şükr’ün, takdis ve
Teh-lil’inilegeçiriyorum!”[60]
EyyûbAleyhisselâmıÜzenKonuşmalar:Eyyûb Aleyhisselâmın ibtilâsı, on sekiz yıl sürdü. Yakın, uzak, herkes,
ondanayrıldı.
Ancak, din kardeşlerinden özelliği bulunan ikisi, sabah, akşam, onun
yanınauğrarlardı.
Onlardanbiri,obirine:
“Vallahi, Eyyûb, her halde, âlemlerden hiç bir kimsenin işlemediği bir
günahişlemişolmalı!”dedi.
Arkadaşı:
“Nedemekbu?”diyesordu.
“Kendisi, on sekiz yıldan beri ibtilâ içindedir de, Allah, ona acımıyor ve
kendisindenbuibtilâyıkaldırmıyor!”dedi.
Onlar,yine,birgün,EyyûbAleyhisselâmınyanınagittiler.Kendisini,ibtilâ
içindebulunca:
“Allah, Eyyûb’da, bir hayır olduğunu, bilseydi, bu ibtilâ, ona, erişmezdi!”
dediler.
EvvûbAleyhisselâm,bunu,işittiğizaman;kendisinin,bundandahaağırına
gidenbirşeyolmadı![61]
EyyûbAleyhisselâm:
“EyAllah’ım!Sen,benim,birac’ınyerinibildiğimhalde,hiçbirgece,tok
olarak gecelemediğimi, biliyorsan -ki, biliyorsun- beni, doğrula!” diye
yalvardı.
Allah tarafından doğrulandı! Doğrulandığını, onlar da, işittiler. Eyyûb
Aleyhisselâm:
“EyAllah’ım!Sen,benim,birçıplağınyerinibildiğimhalde,üzerime,asla
gömlek giyinmediğimi, biliyorsan -ki biliyorsun- beni, doğrula!” diye
yalvardı.
Allahtarafındandoğrulandı!Doğrulandığını,onlarda,işittiler.’[62]
Eyyûb Aleyhisselâma iman edip ibtilâya uğraması üzerine, kendisinden
yüz çeviren, dinini bırakanlardan üç kişi daha vardı([63] ki, onlardan birisi
Yemenli,ikiside,Beseniyeköyühalkındandı.[64]
Bunlar, birgünEyyûbAleyhisselâmınyanınagittiler, onu, suçladılar, ağ-
lattılar.[65]
“İşleyipazabınıçektiğingünahındandolayı,Allah’atevbeet![66]
Sen,öylebirgünahişlemişsinki,ogünahı,hiçbirkimseişlememiştir!
Bununiçin,seninüzerindenazabkaldırılmayor!”dediler,ona,çatmalarını,
kınamalarınıuzatıpdurdular.[67]
O sırada, orada bulunan[68]‘ ve Eyyûb Aleyhisselâma iman ve onun
Peygamberliğini tasdik etmiş olan[69] ve arada sırada, söze katılıp onlara
cevaplarveren[70]birgenç:
“Siz ey olgunluk yaşındaki kişiler! Hep konuştunuz ve konuşmağa da
yaşınızbakımındandahalâyıkbulunuyorsunuz.
Fakat,siz,söylediğinizdendahagüzelolanbirsözü,
Siz,ilerisürdüğünüzgörüşten,dahayerindeolanbirgörüşü,
Siz, dile getirdiğiniz işten, daha güzel bir işi… terk ettiniz!… Geri
bıraktınız!
Eyyûb’un, sizin üzerinizde bir hakkı bulunmaktadır ve kendisinin
şahsiyeti,sizintavsifettiğinizinçoküstündedir![71]
Eyolgunlukyaşındakikişiler![72]
Siz, kimin hakkını, eksilttiğinizi, kimin hürmetini yırttığınızı, hangi Zâtı
ayıpladı-ğınızı[73],suçladığınızı[74]biliyormusunuz?
Eyyûb’un; Allah’ın Peygamberi ve bu gününüzde halkın en hayırlısı, en
üstünüveenseçkiniolduğunubilmiyormusunuzki:Allah,size,bildirmedimi
ki, bir şeye, Allah, kızdığı zaman, onun kullarına vermiş olduğu
kerametlerdenbirkerameti,çeker,koparır?
Siz, Eyyûb ile uzun müddet yaptığınız sohbet ve arkadaşlık sırasında,
kendisinin,hakvegerçektengayrıbirşeyyapmadığınıbilmiyormusunuz?!
Sizin yanınızda onun sırtına yüklenmiş olan ibtilâ, sizlere yüklenmiş
olsaydı,halinizniceolurdu?
Şunu, iyi biliniz ki: Yüce Allah, Peygamberlere, Sıddîklere, Şehidlere ve
Sâlih-lereibtilâverir.
Allah’ın, bunlara verdiği ibtilâ, onlara gazab veya hakaret ettiğini değil,
fakat,bunun,kendilerinebirkerametvebirhayırolarakverildiğinigösterir.[75]
Eyyûb,Allah tarafındanbudurumadüşmeden, sıhhatli halinde iken, siz,
onakardeşolmuşdeğilmiydiniz?
Hikmet Ehli’nin; ibtilâ sırasında tasalı ve üzüntülü olan kardeşini, ne
bilmeden kınaması, ne de, ihtilasından dolayı ayıplaması, kusurlaması iyi
olmaz.
Fakat, onun, ona acıması, onunla birlikte ağlaması, onun için Allâh’dan
mağfiret dilemesi, üzüntüsüne üzülmesi ve ona, işi üzerinde delil olması
yakışır!
Bunları,bilmeyenkişi,hakîmveaklıbaşındadeğildir.[76]Allah!Allah!Ey
olgunlukyaşındakikişiler!Allah’ınazametveCelâlinidüşününüz!
Dillerinizi, kesen, kalblerinizi, parçalayan’[77], delillerinizi, kesip atan[78]
şeyi,ölümü,anmanızgerekmezmi?
Âciz ve dilsiz olmadıkları halde, rastgele konuşmaktan korkarak Allah
için,susankullarbulunduğunubilmiyormusunuz?
Oysaki,onlar,Allâhı’veAllah’ınâyetlerinibilenvedilegetirenilim,akıl
vefasâhatsahibikişilerdi.
Fakat, onlar, Yüce Allah’ın azameti anıldığı zaman, kalbleri burkulur,
dilleri,tutulur,Allah’ınazametveheybetindenkorkarakakılları,başlarından
gider, kendilerine geldikleri zaman, pâk amellerle Yüce Allah’a doğru
yarışırlar.
Onlar; iyi ve Salih kişiler oldukları halde, kendilerini, zâlimlerle bir
sayarlar.
Onlar; akıllı ve Allâh’dan korkan kişiler oldukları halde, kendilerini,
kusurlukişilerlebirtutarlar…”der.[79]
Eyyûb Aleyhisselâm, onun, bu sözlerini dinleyince[80]‘: “Yüce Allah,
hikmeti, küçüklerin, büyüklerin kalbine rahmetle eker. Hikmet, ne zaman,
kalb de biterse, Yüce Allah, onu, dilde açığa vurur. Hikmet, yaştan, saç
ağarmasındanveyauzuntecrübedenoluşmaz.
Yüce Allah, kulunu, genç yaşında hikmet sahibi yaptığı zaman, onun
makamı,hikmetsahiplerikatındaaşağıdüşmez.[81]
Onlar, üzerlerinde Yüce Allanın keramet nûr’unu, görürler!” dedikten
sonra,ötekikişileredönüp[82]:
“Siz,çarçabukkızmışolarakbanageldiniz.[83]
Siz,korkutulmadanönce,korktunuz!
Siz,dövülmedenönce,ağladınız!
Ben,size:
(Mallarınızdan,benimiçin,Sadakaveriniz.
Belki,Allah,beni,buibtilâdankurtarır.)
Veya:
(Benimiçin,birkurban,kurbanediniz.
Belki, Allah, kabul eder ve benden razı olur.) deseydim, acaba nasıl
davranırdınız?
Hiçşüphesiz,siz,kendinizibeğenmektesiniz.
Siz, ihsanlarınızla, afiyete nail olduğunuzu, izzet bulduğunuzu
sanıyorsunuz.
Siz,kendiaranızlaRabb’inizinarasındaolanşeylerebaksaydınız,sonrada,
sadaka verecek olsaydınız, bir çok ayıplarınızı, YüceAllah’ın size giydirmiş
olduğuafiyetelbisesiyleörtmüşbulurdunuz!
Vaktiyle, içlerinde bulunduğum dost kişiler, benim sözlerimi dinlerler,
bana,saygıgösterirlerdi.
Düşmanımdanbile,insafagelen,hakkımıtanıyan,olurdu.
Bugün, sabaha çıktığımda, artık, benim için, sizinle, ne görüşme, ne de,
konuşmavardır!
Siz,bana,üzerimdekiibtilâmdandahaağırveşiddetligelmektesiniz!”dedi
veonlardanyüzçevirdi.[84]
EyyûbAleyhisselâma:
“Ey Allah’ın Peygamberi! Senin, en ağırına giden belâ, hangisidir?” diye
sorulunca:
“Düşmanlarınşamatasıdır!”demiştir.[85]
EyyûbAleyhisselâmınZevcesiniYanındanUzaklaştırışı:EyyûbAleyhisselâmınzevcesiLeyyaHatun’unrastlayıp:
“Şuhastayı,tedâvîedermisin?”diyesorduğubiradamın,kendisine,secde
edildiği[86]ve:
“Bana, sen, şifâ verdin!” denildiği’[87]‘takdirde, hem bütün kaybettikleri
şeyleri geri çevireceğini, hem de, kocasının hastalığını iyileştireceğini
söylediğinihaberverdiğizaman,EyyûbAleyhisselâm:
“Sen,onun,şeytanolduğunu,dahaöğrenemedinmi?[88]OAllahdüşmanı,
seni,dinindendöndürmekistemiş!’[89]Yazıklarolsunsana!Sen,onunsözüne
nasılkulakastın?!
Vallahi,Allah, bana şifâ verecek olursa[90], iyileşecekolursam, sana, yüz
sopavuracağım!”dedi,’[91]vekendisini,yanındanuzaklaştırdı:
“Senin, yemeğin, suyun, bana haram olsun! Senin getireceğin şeylerden
hiç birini tatmayacağım! Yanımdan, hemen uzaklaş! Artık, seni,
görmeyeyim!”dedi.
Bununüzerine,Leyyahatun,EyyûbAleyhisselâmınyanındanayrılıpköye
gitti.[92]
Eyyûb Aleyhisselâmın Allâha Münâcâtı Ve İbtilâsınınKaldırılışı:
Eyyûb Aleyhisselâm; din kardeşlerinden iki kişinin, kendisini, son
derecedeüzenkonuşmalarınıişittiği[93],kızıpzevcesinikovduğu,yanındane
biryiyecek,
nebiriçecek,nede,kendisinebakacakbirarkadaşbulunmadığınıgördüğü
za-man[94],secdeyekapandı,[95]ve:
“Ey Allah’ım! Sen, benim üzerimdeki ibtilâyı kaldırıncaya kadar, başımı,
secdedenkaldırmayacağım![96]
Hakîkat, bana (bu) derd (gelip) çattı. Sen, Esirgeyicilerin, Esirgeyicisisin![97]
Hakîkat, şeytan, beni, yorgunluğa (meşakkata) ve azaba (hastalığa)
uğrattı!”diyeseslenerekhaliniarzveihtilasınıkaldırmasınıRabb’indenniyaz
etti.[98]
YüceAllah,onu,(onunduasını)kabulbuyurdu.[99]
“Başını,kaldır!Seninduanı,kabulettim![100]
EyEyyûb!Seninhakkındaki’[101]hükmüm,yerinegeldi.
Rahmetim,gazabımı,geçti.[102]
Seni,yarlıgadım.[103]
Sendensonra,ibtilâyauğrayacakvesabredecekkimseleriçin,birmucize
ve ibret olsun diye ev halkını vemalını ve onlarla birlikte birmislini daha
sanageriverdim![104]
“Ayağınla,vur(yer’e)[105]
İşte,hemyıkanılacak,hemiçileceksoğuk(birsu!buyurdu).’[106]
“Onuniçindeşifâvardır.”[107]
YüceAllah;EyyûbAleyhisselâmdan,böylece,ozararıgidermiş[108],Allah
tarafından bir rahmef[109], ibâdet edenler için bir hâtıra[110], temiz akıl
sahipleriiçinde,biribret[111]olmaküzere,hemailesini,hemonlarlabirlikte
bir mislini daha ona bağışlamış[112], Eyyûb Aleyhisselâm, en ağır ibtilâlara
katlanmaktameselvedilleredestanolmuştur.[113]
Eyyûb Aleyhisselâm; yer’e ayağıyla vurunca, yerden bir su kaynayıp
akmağabaşladı.
Onunla,yıkandı.
Vücudunundışındakihastalıkverahatsızlıklardanhiçbirşeykalmadı.[114]
Eyyûb Aleyhisselâm, kırk arşın kadar yürüdükten sonra[115], ayağını,
tekraryerevurdu.
Yerden,diğerbirsudahakaynayıpakmağabaşladı.
EyyûbAleyhisselâm,osudanda,içti.[116]
Karnından,dışarıçıkmadıkhastalıkkalmadı.
Sıhhatli,sapasağlamolarakayağakalktı.’[117]
YüceAllah,ondan,bütünderdleriveelemlerigiderdi.[118]
Gençliğinivegüzelliğini,ona,geriçevirdi.’[119]
Kendisi,önceolduğundandahagüzel,dahaüstünoldu.’[120]
Kendisine, Allah tarafından, altlı üstlü iki parça kıymetli bir elbise de,
giydirildi.
Eyyûb Aleyhisselâm; ne tarafa baksa, orada, kendisine aid ev halkından
veya malından olup ta, Allah tarafından katlanmış olarak kendisi için
hazırlanmışbulunduğunugörmediğibirşeyyoktu!
Hattâ, kendisinin, içinde yıkandığı zikredilen suya varıncaya kadar
hepsini,yanındahâzırbuldu!
Yüksekçebiryereçıkıpoturdu.[121]
Leyya Hatunun Telaşlanışı Ve Eyyûb Aleyhisselâmın YanınaKoşusu:
EyyûbAleyhisselâmınzevcesiLeyyahatunise,kendikendine:
“O,kendisineyiyecekyedirmekten,beni,nediyemenvetardetti?![122]
Ben,onu,nediyebıraktımki?[123]
Kendisininyanındabirkimsede,yok![124]
Ya o, açlıktan[125], susuzluktan’[126] ölürse, ya onu, yırtıcı hayvanlar,
yerse’[127],helakederse,ben,neyaparım?
Ben, onun (söylediğine bakmayıp) muhakkak, yanına döneceğim!” dedi.[128]Döndü.’[129]
Onu;neçöplüktekigölgeliktebulabildi,nede, söylemişolduğuhallerden
herhangibirininbaşınageldiğinigörebildi.
İşler,tamamıyladeğişmişti.[130]
Leyya hatun, böyle, Eyyûb Aleyhisselâmı, yattığı yerde arayıp
bulamayınca,aklı,başındangitti.[131]
Gölgeliğinçevresinidönüpdolaşıyorveağlıyordu.
Ötede, gıcır gıcır elbiseli bir zâtın oturduğunu görünce, yanına gidip
EyyûbAleyhisselâmı,onasormaktançekindi.
Bunun üzerine, Eyyûb Aleyhisselâm, onu, yumuşak bir sesle yanına
çağırarak,kendisine:
“Ey Allah’ın kulu kadın! Ne istiyorsun?” diye sordu. Leyya hatun,
ağlayarak:
“Şu çöplükteki gölgeliğe bırakılmış olanmübtelâZâtı görmek istiyorum!
Kendisi, helak mı oldu? Kendisine, ne yapıldı? bilmiyorum. Onu, köpekler
veya kurtlar, yemiş olabilir.’[132] Ey Allah’ın kulu!’[133] Allah, sende olanı,
mübarekkılsın![134]‘Sen,şuradabulunan’[135],Allah’ınPeygamberiolan[136]‘
omübtelâZâtı’[137],gördünmü?[138]
Onun hakkında, sende bir bilgi var mı?” diye sordu. [139] Eyyûb
Aleyhisselâm:
“O,seninneyinolur?”dedi.
Leyyahatun,ağladıveağlayarak:
“O,benimkocamdı.
Sen,onu,gördünmü?Kendisi,şuradabulunuyordu”dedi.[140]
EyyûbAleyhisselâm:
“Sen,onugörsen,tanırmısın?”diyesordu.[141]
Leyyahatun:
“Evet!<[142]Ben,onu,nasıltanımam?’[143]
Onu,tanımazolurmuyum?’[144]
Görüp durduğum bir kişi, bana hiç gizli olurmu?” dedikten sonra, ona,
korkakorkabaktı.Sonrada[145]:
“Vallahi,sıhhatliolduğuzaman,ona,şuhalinle,seninkadarbenzeyenbir
kimsegörmedim![146]
Sıhhatli olduğu zaman, Allah’ın kullarından, sana, en çok benzeyeni o,
olurdu!”dedi.[147]
EyyûbAleyhisselâm:
“İşte,ben,o’yum![148]Allah,sanarahmetetsin!Ben,Eyyûb’um!”dedi.[149]
Leyyahatun:
“Allâh’dankork!Benimlealayetme![150]
EyAllah’ınkulu!Sen,benimlealaymıediyorsun?”dedi.
EyyûbAleyhisselâm:
“Allah,sanarahmatetsin?Ben,Eyyûb’um!
Allah,bana,cesedimiiadeetti!”dedi[151]vegülümsedi.
Gülünce,Leyyahatun,onu,tanıdıveonunboynunasarıldı.[152]
Kucaklaştılar.’[153]
Yüce Allah’ın, Leyya hatunu da, gençleştirdiği ve ondan, on altı oğul
dünyayageldiğide,rivayetedilir.[154]
BuluttanAltınÇekirgelerinYağışı:YüceAllah,EyyûbAleyhisselâmabirMelekindirdi.Melek:
“EyEyyûb!Belâyakarşısabrındandolayı,Allah,sanaselâmsöylüyor.
Harmanyerinekadargit!”dedi.[155]
EyyûbAleyhisselâm,orayagitti.[156]
YüceAllah,oraya[157],kızıl[158]birbulutgönderdi.
O buluttan, üzerlerine, altından çekirgeler, dökülmeğe, yağmaya başladı.[159]
Melek,EyyûbAleyhisselâmınyanındadikilipduruyordu.[160]
EyyûbAleyhisselâmın,Harmandışınaçıkanaltunçekirgeleride,harmana
sokmakiçintâkibettiğinigörünce:
“EyEyyûb!Harmanın içine girenlere doymadınmı ki, dışarıda kalanları
da,tâkibediyorsun?!”dedi.
EyyûbAleyhisselâm:
“Bu çekirgeler, benim Rabb’imin bereketlerindendir. Ben, ona, doyar
değilim!”dedi.[161]
PeygamberimizAleyhisselâm’danrivayetedilenbirHadîs-işerifegörede:
Eyyûb Aleyhisselâm, suda yıkandığı sırada, üzerine, altından bir sürü
çekirgedüşmüş,EyyûbAleyhisselâmda,onları,elbisesinedoldurmuştu.
Bununüzerine,YüceAllah:
“EyEyyûb!Ben, seni, -gördüğünüzere- zengin kılmadımmı?” diye nida
buyurunca,EyyûbAleyhisselâm:
“Evet!YâRab!Zenginkıldın!
Fakat; Senin fazl’u bereketinden, müstağni bulunmak, benim için,
mümkündeğildir!”dedi.[162]
Eyyûb Aleyhisselâmın Zevcesi Hakkındaki Yeminini YerineGetirişi:
Yüce Allah, Eyyûb Aleyhisselâma, zevcesi hakkında yapmış olduğu
yemininiyerinegetirmesinişöyleemretti:
(Ona):
“Eline,birdemetsapalda,onunla(zevcene)vur!Yeminindedurmamazlık
etme!(dedik).
Biz,onu,hakîkatensabırlıbulduk.
O,negüzelkuldu!
O,dâima(Allâha)dönen(birZat)idi.[163]
EyyûbAleyhisselâmınVefatıVeYaşı:Eyyûb Aleyhisselâm; ibtilâdan kurtulduktan sonra, yetmiş yıl daha,
İbrahimAley-hisselâmınHanîfolanTevhiddiniüzereyaşayıpvefatetti.
İbrahim Aleyhisselâmın Tevhid dinini, Eyyûb Aleyhisselâmdan sonra
değiş-tirdiler.[164]
Eyyûb Aleyhisselâmın, vefat ettiği zaman, doksan üç yaşında
bulunduğu’[165]bildirilmekteisede;kendilerinin,karıkocaolarak,yetmiş[166]
veyaseksenyıl’[167],nimetbolluğu içinde ibtilâsızyaşadıklarını[168], ibtilâya
uğradıklarının yedinci yılında ifâde ettikleri[169]‘, ve ibtilânın on sekiz yıl
sürdüğü’[170]‘,EyyûbAleyhisselâmında, ibtilâdankurtulduktansonrayetmiş
yıl dahayaşadığı[171]‘, gözönünde tutulacak olursa, yaşının, doksan üç değil,
hattâ,yüzellidende,birhayliyukarılardabulunduğunukabuletmekgerekir.
Nitekim, yaşının, iki yüz’[172], ikiyüz on yıl olduğu da, söylenmiştir.’[173]
Eyyûb Aleyhisselâmın kabri, Beseniye’de bulunmaktadır. [174] Ona ve
gönderilenbütünpeygamberlereselâmolsun![175]
[1]. ibn.Kuteybe-Maarif s.19, Taberî-Tarih c.1 ,s.165, Mes’ûdî-
Murucuzzeheb c.1 ,s.48, Hâkim-Müstedrek c.2,s.581, Ebülferec İbn.CevzT-
Tabsırac.1,s.191,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.128.
[2].İbn.Kuteybe-Maarifs.19,Taberî-Tarihc.1,s.165.
[3].Taberî-Tarihc.1,s.165.
[4].Hâkim-Müstedrekc.1,s.581,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.191.
[5].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.48,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.220.
[6]. Taberî-Tarih c.1,s. 165, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.48, Hâkim-
Müstedrekc.2,s.581,Sâlebî-Araiss.153,Ebülferec-Tabsırac.1,s.191,İbn.Esîr-
Kâmil c.1,s.128, Muhyiddin b.Arabî-Muhadaratülebrar c.1,s.128, Ebülfida-
Elbidayevennihayec.1,s.22O.
[7]. İbn.Kuteybe-Maarif s.20, Taberî-Tarih c.1,s.165, İbn.Asakir-Tarih
c.3,s.191,Ebülferec-Tabsıra c.1,s.191,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1 ,s.220-
221.
[8]. ibn.Kuteybe-Maarif s.20, Taberî-Tarih c.1,s.165, İbn.Asakir-Tarih
c.3,s.193, Ebülferec-Tabsıra c.1,s.191, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c1,s.220-
221.
[9]. İbn.Kuteybe-Maarif s.20,Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.48, Ebülferec-
Tabsırac.1,s.191.
[10].İbn.Kuteybe-Maarifs20,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.48,Ebülferec-
Tabsırac.1,s.191.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/305.
[11].Hâkim-Müstedrekc.2,s.581,Sâlebî-Araiss.153.
[12].Sâlebî-Araiss.153.
[13].Hâkim-Müstedrekc.2,s.581.
[14].Sâlebî-Araiss.153.
[15].Hâkim-Müstedrekc.2,s.581,Sâlebî-Araiss.153.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/305.
[16].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.48.
[17]. İbn.Kuteybe-Maarif s.20, Taberî-Tarih c.1,s.166, Mesûdî-
Murucuzzehebc.1,s.48,Ibn.Asakır-Tarıhc.3,s.194.
[18].Taberî-Tarihc.1,s.166,Sâlebî-Araiss.153.
[19].Sâlebî-Araiss.153.
[20].Taberî-Tarihc.1,s.166,Sâlebî-Araiss.153,Ibn.Esîr-Kâmılc.1,s.128.
[21].Sâlebî-Araiss.153,ibn.Asâkir-Tarihc.3,s.194.
[22].Taberî-Tarihc.1,s.166,Sâlebî-Araiss.153.
[23].Taberî-Tarihc.1,s.166,Salebî-Araiss.153,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.128.
[24].Taberî-Tefsirc.17,s.65,Sâlebî-Araiss.153
[25].İbn.Asâkir-Tarihc.3,s.198,Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s,191
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/306.
[26].Nisa:163.
[27].Taberî-Tefsirc.17,s.65.
[28]. İbn.Kuteybe-Maarif s.20, Yâkubî-Tarih c.1,s.32, Taberî-Tarih
c.1,s.167, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.195, Munyıddın b.Arabî-Muhâdaratülebrar
c.1,s.128.
[29].İbn.Asâkir-Tarihc.3,s.2O1,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.224.
[30]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.54, ibn.Asâkir-Tarih c.3,s,194, İbn.Esîr-
Kâmilc.1,s.128.
[31]. ibn Ebî Şeybe-Musannef C.13.S.201, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.106,
Hakimüttirmizi-Nevâdirül’usûls.224
[32]. Taberî-Tefsir c.17,s.65, Sâlebî-Arais s.153, Fahrurrazî-Tefsir
c.22,s.2O3.
[33].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.54.
[34].ibn.Asâkir-Tarihc.3,s.194.
[35].Taberî-Tefsirc.17,s.65,Hâkim-Müstedrekc.2,s.581.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/306-307.
[36]. ibtilâmn en şiddetlisi Peygamberlere, Peygamberlerden sonra,
dindarlık derecelerine göre kullara gelir ve onları, yeryüzünde günahsız
dolaşır hale getirir. (ibn.Sa’d-Tabakat c.2,s.2O9,Ahmedb.Hanbel-Müsnedd
,s.18O, Tirmizî-Sünen c.4,s.601-602, İbn.Mâce-Sünen c.2,s.1334)
Peygamberleregelenibtilâ,onlarınderecelerinikatkatyükseltmekiçingelir.
Kendileri, ibtilâ ilekarşılaşmaktan,sonderecesevinçduyarlar. (ibn.Sa’d-
Tabakatc.2,s.2O8,A.b.Hanbel-Müsnedc.3,s.94,ibn.Mace-Sünenc.2,s.1335).
[37].jbn.Asâkir-Tarihc.3,s.194,195.
[38].jbn.Asâkir-TarihC.3.S.194,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.129.
[39].ibn.Asâkir-Tarihc.3,s.194.
[40].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s,129.
[41].ibn.Asâkir-Tarihc.3,s.195,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.129.
[42].ibn.Asâkir-Tarihc.3,s,194.
[43].Ibn.Asâkir-Tarihc.3,s.195,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.129-130.
[44].Taberî-Tarihc.1,s.166,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.128.
[45].Taberî-Tefsirc.17,s.69,Beyzâvî-Tefsirc.2,s.79.
[46].Taberî-Tarihc.1,s.166,Sâlebî-Araiss.155,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.128.
[47].Sâlebî-Araiss.154.
[48].Taberî-Tefsirc.17,s.58,Sâlebî-Araiss.154.
[49].Taberî-Tarihc.1,s.166,Sâlebî-Araiss.156,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.129.
[50].İbn.Asâkir-Tarihc.3,s.199,Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.192.
[51].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s,129,Ebülfida-Tefsirc.3,s.188
[52].Taberî-Tefsirc.17,s.6O,Sâlebî-Araiss.157.
[53].Taberî-Tefsirc.17,s.68,Sâlebî-Araiss.157,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.134.
[54]. Taberî-Tarih c.1,s.166, Sâlebî-Arais s.156, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.129,
Fahrurrazi-Tefsirc.22,s.2O5.
[55]. Taberî-Tefsir c.17,s.59, Sâlebî-Arais s.156, Ebülferec İbn.Cevzî-
Tabsırac.1,s.192.
[56]. Taberî-Tarih c.1,s.166, İbn.Asâkir-Tarih c.3,s.196, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.129.
[57].İbn.Asâkir-TarihC.3.S.196.
[58].Taberî-Tefsirc.17,s.7O,Sâlebî-Araiss.161.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/307-310.
[59]. Sâlebî-Arais s.160, İbn.Asâkir-Tarih c.3,s.195, Ebülfida-Tefsir
c.3,s.188.
[60].Taberî-Tefsirc.17,s.69-70.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/310.
[61]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.54 Taberî-Tefsir c.23, s.167, Hâkim-
Müstedrek c.2,s.581, Sâlebî-Arais s.163, İbn.Asâkir-Tarih c.3s.199-200,
Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c.1,s.192-193, Fahrurrazi-Tefsir c.22,s.205-206,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.223, Heysemî-Mecmauzzevaid c.8,s.2O8,
Ibn.Hacer-Metalibül’âliyec.3,s.272.
[62].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.54.
[63].Taberî-Tarihc.1,s.166,Sâlebî-Araiss.156.
[64].Taberi-Tarihc.1,s.166,Sâlebî-Araiss.153.
[65].Taberî-Tarihc.1,s.166,Sâlebî-Araiss.156.
[66].Sâlebî-Araiss.156.
[67].İbn.Esîr-Kâmilc.1.s.132.
[68].Taberî-Tefsirc.17,s.67,Sâlebî-Araiss.156,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.132.
[69].Taberî-TefsirC.17.S.67,Sâlebî-Araiss.156.
[70].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s,132.
[71].Taberî-Tefsirc.17,s.67,Sâlebî-Araiss.156,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.132.
[72].Sâlebî-Araiss.156.
[73].Taberî-Tefsirc.17,.67,Sâlebî-Araiss.156,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.132.
[74].Sâlebî-Araiss.156.
[75].Taberî-Tefsirc.17,s.67,Sâlebî-Araiss.156,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.132.
[76].Sâlebî-Araiss.156.
[77]. Taberî-Tefsir c.17,s.67-68, Sâlebî-Arais s.156, Ibn.Esîr-Kâmıl
c.1,s.132.
[78].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.132.
[79]. Taberî-Tefsir c.17,s.68, Sâlebî-Arais s.156-157, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.132-133.
[80].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.133.
[81].Taberî-Tefsirc.17,s.68,Salebi-Araıss.157,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.133.
[82].Sâlebi-Araiss.157,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.133.
[83].Sâlebî-Araiss.157.
[84]. Taberî-Tefsir c.17,s.68, Sâlebî-Arais s.157, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.133-
134.
[85].Deylemî-Elfirdevsc.1,s.224.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/310-314.
[86]. Taberî-Tefsir c.17,s.66-67, Sâlebî-Arais s.162, İbn.Asakir-Tarih
c.3,s.197,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.13O.
[87].İbn.Asâkir-Tarihc.3,s.197,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.194.
[88].İbn.Asâkir-TarihC.3,s.197-198.
[89].Sâlebî-Araiss.162.
[90].Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.194.
[91]. Sâlebî-Arais s.162, İbn.Asakir-Tarih c.3,s.198, Ebülferec İbn.Cevzî-
Tabsırac.1,s.194.
[92].Taberî-Tefsirc.17,s.70-71,Sâlebî-Araiss.161,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.13O.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/314.
[93].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.54.
[94]. Taberî-Tefsir c.17,s.70-71, Sâlebî-Arais s.161, Ebülferec İBn.Cevzî-
Tabsırac.1,s.193,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.13O.
[95]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.54 Taberî-Tefsir c.17,s.71, Sâlebî-Arais
s.161,Ebülferec-Tabsırac.1,s.193,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.130
[96].Ahmedb.Hanbel-Ezzühd s.54 İbn.Asakir-Tarih c.3,s.196,Ebülferec-
Tabsırac.1,s.193,Ebülfida-Elbidayeven-nihayec.1,s.222
[97].Enbiyâ:83
[98].Sâd:41
[99].Enbiyâ:84
[100].Taberî-Tefsirc.17,s,71,Sâlebî-Araiss.161,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.13O
[101].Taberî-Tefsirc.17,s.65,Sâlebî-Araiss.159,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.135
[102].TaberMefsirc.17,s.Ş8,Sâlebî-Araiss.159,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.135
[103].Sâlebî-Araiss.159,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.135
[104].Taberî-Tefsirc.17,s.68,Sâlebî-Araiss.159,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.135
[105].Mes’ûdî (Vefatı: 346Hicrî);EyyûbAleyhisselâmın;Nevabeldesine
üçMilkadaruzaklıktakiMescidiileiçindeyıkandığısuyunveibtilâsırasında
zevcesiyle yanında barındıkları kayanın, kendi zamanına, yâni Hicrî 332
yılınakadarmalumvemevcudbulunduğunuaçıklar.(Mes’ûdî-Murucuzzeheb
c.1,s.48)
[106].Sâd:42.
[107].Taberî-Tefsirc.17,s.68,Sâlebî-Araiss.159,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.135.
[108].Enbiyâ:85.
[109].Enbiyâ:85,Sâd:43.
[110].Enbiya:85.
[111].Sâd:43.
[112].Enbiya:85,Sâd:43..
[113].Ebülfida-Tefsirc.3,s.188.
[114].Taberî-Tefsirc.17,s.71,Sâlebî-Araiss.161
[115].Taberî-Tefsirc.23,s.167
[116].Taberî-Tefsirc.17,s.71,c.23,s.167,Sâlebî-Araiss.161.
[117].Taberî-Tefsirc.17,s.71,Sâlebî-Araiss.161.
[118]. Taberî-Tefsir c.17,s.71, Hâkim-Müstedrek c.2,s.582, Sâlebî-Arais
s.161.
[119]. Taberî-Tefsir c.17,s.71, Sâlebî-Arais s.161, Ebülfida-Elbidaye
vennihayed,s.224.
[120].Taberî-Tefsirc.17,s.71.
[121].Taberî-TefsirC.17.S.71.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/314-316.
[122].Taberî-Tefsirc.17,s.71,Sâlebî-Araiss.162.
[123].Taberî-Tefsirc.17,s.71,Sâlebî-Araiss.162,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.131.
[124].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.131.
[125].Taberî-Tefsirc.17,s.71,Sâlebî-Araiss.162,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.131
[126].Sâlebî-Araiss.162
[127].Taberî-Tefsirc.17,s.71,Sâlebî-Araiss.162,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.131
[128].Taberî-TefsirC.17.S.71,Sâlebî-Araiss.162
[129].Taberî-Tefsirc.J7,s.71,Sâlebî-Araiss.162,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.131
[130].Taberi-Tefsirc.17,s.71,Sâlebî-Araiss.162
[131].Taberî-tefsirc.17,s.68,Sâlebî-Araiss.159
[132].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.223,Tefsirc.3,s.189
[133].Taberî-Tefsirc.17,s.68,Sâlebî-Araiss.159,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.131
[134]. Taberî-Tefsir c.23,s,167, Hâkim-Müstedrek c.2,s.582, ibn.Asâkir-
Tarih c.3,s.2OO, Ebülfida-Elbidaye vennihaye C.1.S.223, İbn.Hacer-
Metalilibül’aliyec.3,s.272
[135]. Taberî-Tefsir c.17,s.68, Sâlebî-Arais s.160, İbn.Esîr-Kâmil d.s.131,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.223
[136].Taberî-Tefsir c.23,s. 167,Hâkim-Müstedrekc.2,s.582,Sâlebî-Arais
s.160,İbn.Asakir-Tarihc.3,s.20O,İbn.Hacer-Metalibül’âliyec.3,s.272.
[137]. Taberî-Tefsir c.23,s.167, Hâkim-Müstedrek c.2,s.582, Salebi s.160,
İbn.Asâkir c.3,s.20O, İbn.Esîr c.1,s.131, Ebülfida c.1,s.223, Heysemî-
Mecmuazzevaidc.8,s.208.
[138]. Taberî-Tefsir c.23,s.167, Hâkim c.2,s.582, Salebî s.160, İbn.Asâkir
c.3,s.200,İbn.Esîrc.1,s.131,Ebülfida
c.1,s.223,İbn.Hacer-Metalibc.3,s.272.
[139].Taberî-Tefsirc.17,s.68,Sâlebî-Araiss.160.
[140].Taberî-Tefsirc.17,s.71.
[141]. Taberî-Tefsir c.17,s.69,71, Sâlebî-Arais s.160,162, ibn.Esîr-Kâmil
c.1,s.131.
[142].Taberî-Tefsirc.17,s.69,Sâlebî-Araiss.160,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.131.
[143].Sâlebî-Araiss.160.
[144].Taberî-Tefsirc.17,s.69,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.135.
[145].Taberî-Tefsirc.17,s.72,Sâlebî-Araiss.162.
[146]. Taberî-Tefsir c.23,s.272,273, Hâkim-Müstedrek c.2,s.582,
İbn.AsâkirTarihC.3.S.200,Ebülfida-Elbidayeveni-hayec.1,s.223,Heysemî-
Mecmauzzevaidc.8,s.2O8,ibn.Hacer-Metalibül’âliyec.3,s.272-273.
[147].Taberî-Tefsirc.17,s.72,Sâlebî-Araiss.162.
[148]. Taberî-Tefsir c.17,s.69, Hâkim-Müstedrek c.2,s,582, Sâlebî-Arais
s.160, İbn.Asakir-Tarih c.3,s.200, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.223,
Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.208,ibn.Hacer-Metalibc.3,s.273.
[149].Ebülfida-Tefsirc.3,s.189.
[150].Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.193.
[151].Ebülfida-Tefsirc.3,s.189.
[152].Taberî-Tefsirc.3,s.189.
[153].Taberî-Tefsirc.17,s.69,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.135.
[154].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.224.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/316-319.
[155].İbn.Asakir-Tarihc.3,s.2O1,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.131.
[156].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.131.
[157].İbn.Asakir-Tarihc.3,s.2O1,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.131.
[158].İbn.Asakir-Tarihc.3,s.2O1.
[159].İbn.Asakir-Tarihc.3,s.2O1,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.131.
[160].İbn.Asâkir-Tarihc.3,s.2O1.
[161].İbn.Asâkir-Tarihc.3,s.2O1,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.131.
[162].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.2,s.314,Buharî-Sahihc.4,s.124.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/319.
[163].Şâd:44.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/319-320.
[164].İbn.Asakir-Tarihc.3,s.2O1,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.135.
[165]. Taberî-Tarih c.1,s.166, Hâkim-Müstedrek c.2,s.582, Sâlebî-Arais
s.163,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.136,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.225.
[166].İbn.Asakir-TarihC.3.S.196,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.135.
[167].Taberî-Tefsirc.17,s.7O,Sâlebî-Araiss.161.
[168].Taberî-Tefsirc.17,s.7O,Sâlebî-Araiss.161.
[169].Aynıkaynaklar.
[170].Taberî-Tefsirc.23,s.167,Hâkim-Müstedekc.2,s.581,Sâlebî-Araiss.
163, İbn.Asakir-Tarih c.3,s.199, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c.1,s.192,
Fahrurrazi-Tefsir c.22,s.2O5, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.223,
Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O8,ibn.Hacer-Metâlibül’âliyec.3,s.272.
[171].ibn.Asâkir-Tarihc.3,s.2O1,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.224.
[172].ibn.Habîb-Kitabulmuhabbers.5.
[173].Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,s.128.
[174].BedrüddinAynî-Umdetülkarîc.15,s.383.
[175]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:1/320.
ZULKİFLALEYHİSSELÂMZülkiflAleyhisselâmınİsmiVeSoyu:
Bişr(Zülkifl)b.EyyûbAleyhisselâm’dır.[1]
ZülkiflAleyhisselâmınPeygamberliğiVeBazıFaziletleri:Yüce Allah; Eyyûb Aleyhiselam’dan sonra, Bişr b. Eyyûb Aleyhisselâmı,
Peygamberolarakgöndermiş[2] ve ona Zülkifl ismini vermiş, halkı, Tevhîd
akîde-sine = Allah’ın Birliğine inanmağa davet etmesini, kendisine
emretmiştir.
ZülkiflAleyhisselâm,Şam’daotururdu.[3]
Yüce Allah, Enbiyâ sûresinde Eyyûb Aleyhisselâm in kıssasından sonra,
Zül-KiflAleyhisselâmhakkındaşöylebuyurur:
‘ ‘İsmail’i, İdris ‘i, Zülkifl’i de (an! Bunların) her biri de, Sabr (ve sebat)
edenlerdendi. Onları da, rahmetimizin içine idhal ettik. Onlar, hakîkaten,
Sarihlerdendi.[4]”
Yine,YüceAllah,SâdsûresindeEyyûbAleyhisselâmınkıssasındansonra,
şöyleDuyurur:
“Kuvvetlerin ve basiretlerin sahipleri olan kullarımız İbrahim’i, Ishâk’ı,
Yâkub’uda,an!
Çünkü, biz, onları, katkısız (şaibesiz) bir hasletle -ki, yurd(lan)nı
hatırlamalarıjbonuniçin,çalışmalaradır-Hâlis(insanlar)yaptık.
Çünkü,onlar,bizimkatımızda,ciddenseçkinlerden,hayırlı (Zat)lardandı.[5]
”İsmail’i,Elyesa’ı,Zülkifl’ide,an!
(İşte)Bütünbunlar,hayırlı(insan)lardı.[6]
Zülkifl Aleyhisselâmın, Kur’ân-ı kerimde, böyle, Kendilerinden, övülerek
bahsedilen büyük Peygamberler arasında zikredilişi, kendisinin de,
Peygamberolduğunuaçıkçagösterir.
Meşhurolanda,budur.[7]
ZülkiflAleyhisselâm’a;Rumtoprağındakihalk,imanettiler,tâbioldularve
kendisini,doğruladılar.
Bunun üzerine, Yüce Allah, onlara, Allah yolunda cihad etmelerini,
emredince,bunu,yerinegetirmektenkaçındılarvezaa’fgösterdiler:
“EyBişr!Biz,hayatısever,ölümü,sevmeyiz.
Bununla beraber, Yüce Allâha ve Onu Resulüne âsi olmaktan da,
hoşlanmayız.
Eğer, ömürlerimizi, uzatmasını ve ancak, biz, dilediğimiz zaman, bizi
öldürmesini, Allâh’dan dilersen, Ona, ibadet ve Onun düşmanları ile cihad
ederiz!”dediler.
ZülkiflAleyhisselâm,onlara:
“Siz,benden,büyükbirşeyistediniz.Bana,ağırtekliftebulundunuz.”dedi.
Sonra,kalkıpnamazkıldıve:
“EyAllah’ım!Sen,Elçilikvazifelerinitebliğetmemi,bana,emrettin,tebliğ
ettim.
Düşmanlarınla,cihadetmemi,emrettin.
Sen de, biliyorsun ki, ben, kendimden başkasına güç yetirmeğe mâlik
değilim.
Kavmimin, bu hususta benden istediklerini, Sen, benden daha iyi
biliyorsun.
Beni,bendenbaşkasınıngünahıilemuâhazeetme!
Ben,Seningazabındanrızâna,ukubetindenaffınasığınırım!”dedi.
YüceAllah,ZülkiflAleyhisselâma:
“Sen kavmine, benim, onlar için seçtiğimin, kendilerinin, kendileri için
seçtiklerindendahahayırlıolduğunuöğretmedinmi?”diyevahyetti.
Bununüzerine,onlar,ecellerisonundaölmeyerazıoldularveecellerinde
öldüler.[8]
ZülkiflAleyhisselâmınVefatıVeYaşı:
ZülkiflAleyhisselâm,Şam’davefatetti. [9]Vefatettiğizaman,yetmişbeş
yaşındaidi.[10]Onavebütünpeygamberlereselâmolsun![11]
[1].Taberî-Tarihc.1,s.167,Hâkim-Müstedrekc.2,s.582,Sâlebî-Araiss.163,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.136,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.225.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/323.
[2].Taberî-Tarihc.1,s.167,Hâkim-Müstedrekc.2,s.582,Sâlebî-Araiss.163,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.136,Muhyiddin
b.Arabî-Muhâdarat’ülebrar c.1,s.128, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
ç.1,s.225.
[3].Taberî-Tarihc.1,s.167,Hâkim-Müstedrekc.2,s.582,Sâlebî-Araiss.163,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.136,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.225.
[4].Enbiyâ:85-86.
[5].Sâd:45-47.
[6].Sâd:48.
[7].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.225.
[8].Sâlebi-Araiss.164.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/323-324.
[9].Taberî-Tarihc.1,s.167,Hâkim-MüstedrekC.2.S.582,Sâlebî-Araiss.164,
ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.136.
[10].Taberî-TarihC.1.S.167,Hâkim-MüstedrekC.2.S.582,İbn.Asakîr-Tarih
c.5,s.269, ibn.Esîr-Kâmil C.1.S.136, Muh-yiddin b.Arabî-Muhadaratülebrar
c.1,s.128.
[11]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:1/324.
ŞUAYBÂLEYHİSSELÂMŞuaybAleyhisselâmınSoyu:
Şuaybb.Mîkâil[1],b.Yeşcür[2],b.Medyen,b.İbrahimAleyhisselâmdır. [3]
Şuayb Aleyhisselâmın annesi: Lut Aleyhisselâmın kızı Mîkâil’dir. [4] Şuayb
Aleyşhisselâm,MûsâAleyhisselâmınKayınpederiidi.[5]ŞuaybAleyhisselâmın
dili:Arapçaidi.[6]
Şuayb Aleyhisselâmın Peygamber Gönderildiği Medyen VeMedyenliler,EykeVeEykeliler:
Medyen: Kulzum denizinin üst tarafında, Tebük şehrinin hizasında,
Tebük’e,altıMerhalekadaruzaklıkta,Tebük’tendahabüyükbirşehirdir.[7]
MedyenileTebük,birbirinekomşuikişehirdir.[8]
Mûsâ Aleyhisselâmın, Mısır’dan kaçtığı zaman, Şuayb Aleyhisselâmın
davarlarınısuladığıkuyu-üzerine,birbinayapılmışolarak-hâlâ,Medyende
bulunmaktadır.
Medyen’e, Medyen b. İbrahim Aleyhisselâm’dan dolayı, Medyen ismi
verilmiştir.[9]
Medyen; hem Medyen b. İbrahim Aleyhisselâm oğullarının, hem de,
yurtlarınınismiidi.[10]
Medyenhalkının,enbüyükgünahları:
Allah’a, şerik koşarak[11], çevresi, birbirine sarmaşık meşe ağaçlarıyle
sarılıbirmeşeağacınatapmaları[12],
Birçokgünahişlemeleri[13]
Ölçerken,tartarken,tamalıpeksikvermeleri[14]
Hafkıneşyasınakarşı,haksızfıketme/eri…fdr.[15]
Yolları,keserler,gelengeçenlerinmallarından,ondabirpayalırlar[16],
İnsanları,ŞuaybAleyhiselâmınyanınavarmaktan,korkutur[17],
Mü‘minleri, ölümle tehdid ederler[18], onları dinlerinden döndürmek
isterlerdi.[19]
“Şuayb,yalancıdır!Sizi,dininizdendöndürmesin!”derlerdi.[20]
Eykede:denizsahili ileMedyenarasındabulunan[21], sık ağaçlı,meşelik
biryerolup[22]buradaoturanhalk’a:Eshâb-ıEykedenilirdi,
Eshâb-ı Eyke; Şuayb Aleyhisselâmın -Medyen halkı gibi- kavmi, değildi.[23]
Gerek Medyen halkı, gerek Eshab-ı Eyke, kendilerine Peygamber
gönderilenikiayrıkavimidi.[24]
Eshabı-Eyke;Ehl-iBâdiye=Kırhalkıidi.[25]
Eshâb-ı Eyke de,müşrik oldukları gibi, aynı zamanda,Medyen halkının
kötüâdetlerinide,benimseyipâdetedinmişlerdi.[26]
Şuayb Aleyhisselâmın Peygamber Gönderilişi Ve BazıFaziletleri:
YüceAllah;ŞuaybAleyhisselâmı,hemkendikavmiolanMedyenkavmine,
hemde,Eshâb-ıEyke’ye,Peygamberolarakgönderdi.[27]
Şuayb Aleyhisselâm; Yüce Allah’ın, Âdem, Şis, İdris, Nuh ve İbrahim
Aleyhis-selamlaraindirdiğiSahifeleriokurdu.[28]
ŞuaybAleyhisselâm;kavmini,güzelveyükseksözlerleuyarmağaçalıştığı
için,kendisine(PeygamberlerHatîbi)denilmiştir.’[29]
ŞuaybAleyhisselâm,onları,YüceAllah’a,ibadetvetâatadavetetti.[30]
Yeryüzündefesadçıkarmaktan,
Halkı,Allahyolundanmenetmeğeçalışmaktan[31]
Zulümdenvebenzerikötülüklerden[32]
(Eksikveyakalp)parakesmekten…sakındırdı.’[33]
Yüce Allah’ın verdiği rızık bolluğu ve geçim rahatlığı, ancak, onların,
Allah’akarşıküfürleriniartırıpazaplarınıçabuklaştırmağayaradı.[34]
Azgınlıkvesapkınlıktadevamettiler.
Şuayb Aleyhisselâmın, onlara, Allah’ı hatırlatması, kendilerini, Allah’ın
azabıilekorkutması,birfaydavermedi.[35]
ŞuaybAleyhisselâm,yalnızhalkıdeğil,MısırFiravununubile:
“EyFiravun!Gökhalkı,yerhalkı,denizlervedağlarhalkı,kızdığızaman,
Allah’ın da, gazaba geleceğinden korkmaz mısın?” diyerek uyarmağa
çalışmaktangeridurmadı.[36]
O zaman, Peygamberlerin Asaları ve bu cümleden olarak Musa
Aleyhissela-mavermişolduğumucizeasada,ŞuaybAleyhisselâmınyanında
bulunuyordu.[37]
MedyenVeEykeHalkınınHelakOluşu:Medyen ve Eyke halkı, Şuayb Aleyhiselâmı, yalanladıkları ve onun
öğütlerinireddettikleriiçin,azabauğradılar.[38]
YüceAllah;yedigün,onlarınüzerlerinden,tatlıyelesintisinikesti.[39]
Üzerlerine,sonderecedeşiddetli,yakıpkavurucubirsıcaklıksaldı.
Sıcaklık,kendilerini,yakaladı,bunalttı.
Hemen,evleriniçinegirdiler.
Sıcaklık,evleriniçindede,kendilerini,yakaladı,bunalttı.[40]
YüceAllah,yedigün,Samyeliestirdi.
Sıcaklık;kuyularıvesukaynaklarındakisularıbilekuruttu!
Ayaklarınınaltındakiyerinsıcaklığından,ayaklarınınetleridöküldü.[41]
Sıcaklığa dayanamayarak kendilerini, yere attılar, yanlarının üzerine
yattılar.[42]
Kendilerine,negölge,nesu,birfaydavermedi.[43]
Nihayet,evlerdençıkarakSahra’yakaçtılar.
Bunun üzerine, Yüce Allah, onlara, güneşten gölgeleyecek bir bulut
gönderdi.
Obulutunaltındabiraz serinlikve rahatlıkbulunca,birbirlerini,bulutun
altındatoplanmağaçağırdılar.
Hepsi, bulutun altında toplandıkları zaman, altlarından, yer
sarsıntısına[44],üstlerindende,CebrailAleyhisselâmınSayhasınatutuldular.
CebrailAleyhisselâm,üzerlerineinipbağırınca,dağlarveyersarsıldı.[45]‘
Yüce Allah; gölgeyi, onların üzerlerinden kaldırıp açtı, güneşi, alevlendirdi.[46] Sonra da, üzerlerine, ateş saldı, yağdırdı. [47] Çekirgelerin, tava içinde
piştiklerigibiyanıpkavruldular![48]
Medyenhalkınınhelakindensonra,Eykehalkıda,yedigünsürenşiddetli
sıcakveateşlehelakedildiler.[49]
Yüce Allah; Suayb Aleyhisselâmla ona, iman edenleri, bu azaplardan
Rahmetiylekurtardı.[50]
Kur’ân-ıKerim’inŞuaybAleyhisselâmlaMedyenVeEykeHalkıHakkındakiAçıklaması:
“Medyen(halkına)da,kardeşleriŞuayb’ı(gönderdik,Şuayb,onlara):
Ey kavmim! Allah’a, ibâdet ediniz! Sizin, Ondan başka hiç bir ilâhınız
yoktur!
Rabb’inizden,sizeapaçıkbirBurhangelmiştir.
Artık,kileyi,teraziyi,tamtutunuz.
İnsanlarıneşyasına(karşı)haksızlıketmeyiniz!
Yeryüzünü-o,ıslahedildiktensonra-fesadavermeyiniz!
(Bana)inanıcıiseniz,(busöylediklerim),siziniçin,hayırlıdır.
Siz;Allah’a iman edenleri, tehdid ederek, (onları)Allah’ın yolundanmen
ederek (o yolun) eğriliğini arayarak, öyle bir caddenin başına tutup
oturmayınız!
Düşününüzki:vaktiylesiz,pekazidinizde,(Allah)sizi,çoğalttı.
Eğer, içinizdenbirkısmı,benimlegönderilenşeye, imanetmiş,birkısmı
da,inan-mamışsa,Allah,aramızdahükmünüverinceyekadar,sabrediniz.
O,hâkimlerinenhayırlısıdır.”dedi.
Onukavminden(imanetmeyi)kibirlerineyediremeyenkodamanlar:
“Ey Şuayb! Seni ve yanındaki iman edenleri, ya muhakkak,
memleketimizdençıkaracağız,yahud,mutlaka,bizimdinimizedöneceksiniz!”
dediler.
O:
Yabiz,istemesekdemi?dedi.
Allah,bizi,ondankurtardıktansonra,yine,sizindininizedönersek,Allah’a
karşı,muhakkak,yalandüzmüş,iftiraetmişiz(demek)tirki,ona,dönmemiz,
bizimiçin,olacakşeydeğildir.
Meğerki,RabbimizolanAllah,dileye!
Rabb’imizinilmi,herşeyikaplamıştır.
Biz,ancak,Allah’agüvenipdayandık.
EyRabb’imiz!Bizimlekavmimizinarasında,Sen,hakkolanı,hükmet!
Sen,hükmedenlerinenhayırlısısın!”
Onunkavmindenkâfirolanilerigelenleri:
“Şuayb’auyarsanız,andolsunki:otakdirde,muhakkak,enbüyükzarara
uğramışkimselerolacaksınız!”dediler.
Bunun üzerine, onları, o müdhiş zelzele ve sayha yakalayıverdi de,
yurtlarındadizüstüçöken(halâkeuğrayan)kimseleroldular.
Şuayb’ı, yalanlayanlar, sanki, (yurtlarında) hiç oturmamış gibi oldular.
Şuayb’ıyalanlayanlardırki,enbüyükzararauğrayanlar,onlar,olmuşlardır.
Bununüzerine(Şuayb),onlardanyüzçevirip(kendikendine)andolsunki,
dedi, ey kavmim! Ben, size, Rabb’imin gönderdiği (hükümleri) ulaştırdım.
Siziniyiliğiniziistedim.
Şimdi,ben,okâfirlergüruhuüzerinenasıltasalanırım?”dedi.
Biz,hangimemleketebirPeygambergönderdikise,onunhalkını,yalvarıp
ya-karsınlardiyemutlakafakirlikle,şiddetle,hastalıkla(sıkıp)yakaladık.
Sonra, bu sıkıntının yerine, iyilik (selâmet, bolluk) verdik. Nihayet,
çoğaldılar:
“Atalarımıza da (gâh böyle) fakirlik, şiddet, hastalık, (gâh böyle) iyilik,
genişlikdokunmuştur.”dediler.
Bunun üzerine, biz de, kendileri farkına varmadan, onları, ansızın tutup
yakala-yıverdik!
Eğer, o memleketler halkı, iman edip te (küfür ve isyandan) sakınmış
olsalardı,elbette,üzerlerinegöktenveyerdennicebereketleraçardık.
Fakat, onlar, (Peygamberlerini) yalanladılar da, biz de, kazanmakta
oldukları(küfürveisyan)yüzündenonları,tutupyakaladık!
O memleketlerin halkı, kendileri geceleyin uyurlarken, azabımızın gelip
çatmasından(korkmayıp)eminmioldular?
Onlar,artık,Allah’ın,(kendilerini)ihmalettiğindenmieminoldular?
Fakat, büyük zararı göze alanlar güruhundan başkası, Allah’ın
imhalindenemînolmaz.
(Evvelki) sahiplerinden sonra, yeryüzüne vâris olanlara, hâlâ şu hakîkat
belli olmadı mı ki: Biz, dileseydik, onları da, günahlarından dolayı
musibetlereuğratırdık.
Biz,onlarınkalbleriüzerinemühürbasarız.
Binâenaleyh,(hakîkati)işitmezler.
İşte, o memleketlerin hali!) Sana, onların haberlerinden bir kısmını
naklediyoruz.
And olsun ki: Peygamberleri, onlara, apaçık alâmetler (Mucizeler)
getirmişlerdir.
Fakat,dahaöncedenyalanlamışolduklarışeylereimanetmediler.
İşte,kâfirlerinyüreklerine-Allah,böylemühürbasar.
Biz,onlarınçoğundaahdfevefa)bulmadık.
Onlarınçoğunu,muhakkakki,itâattançıkmışkimselerbulduk,[51]
“Medyen’ede,kardeşleriŞuayb’ı(gönderdik):
Ey kavmim! Allah’a ibadet ediniz. Sizin, Ondan başka hiç bir İlâhınız
yoktur
Ölçeği,tartıyı,eksiktutmayınız.
Ben,sizi,hakîkatbirnimet(verefah)içindegörüyorum.
Şüphesiz ki, ben, bir gün, (hepinizi) çepeçevre kuşatıcı bir azabdan
korkmaktayım!
Eykavmim!Ölçektevetartıdaadaleti,yerinegetiriniz!
İnsanlarıneşyasını(mallarını,haklarını)eksiltmeyiniz!
Yeryüzündefesadcılarolarakfenalıkyapmayınız!
Eğer,Mü‘min iseniz, Allah’ın (helâlından) bıraktığı (kâr), sizin için, daha
hayırlıdır.
(Bununlaberaber)ben,sizinüzerinizdebirbekçide,değilim.”dedi.
“EyŞuayb!Atalarımızıntaptığışeylerden,yâhud,mallarımızanedilersek,
onu,yapmamızdanvazgeçmemizi,sana,namazınmıemrediyor?
Çünki,sen,muhakkakki,sen,yumuşakhuylu,aklıbaşında(biradam)sın!”
dediler.
“Ey kavmim! Ya ben, Rabb’imden (gelen) apaçık bir Burhanın üzerinde
isem,veO,bana,Kendisinden,güzelbirrızıkihsanetmişise,nedersiniz?
Size ettiğim yasağa, ben kendim muhalefet etmek istemiyorum ki. Ben
gücümün yettiği kadar ıslahdan başka bir şey arzu etmem! Benim
muvaffakiyetim, ancak, Allah’ın yardımıyladır. Ben, yalnız Ona güvenip
dayandımveyalnızOnadönerim.
Eykavmim!Banaolandüşmanlığınız,Nuhkavminin,yaHûdkavmininya
da,Salihkavmininbaşlarınagelenlergibi,sizebirmusibetyüklemesin!
Lutkavmida,sizeuzakdeğil!
Rabb’inizden,mağfiretdileyiniz!Sonra,Ona,tevbeilerücu’ediniz.
Çünkü,benimRabb’im,çokEsirgeyendir,(Mü‘minleri)çoksevendir”dedi.
“Ey Şuayb! Biz, senin söylemekte olduğundan bir çoğunu iyice
anlamıyoruz.
Senide,içimizdeciddenzaif(âciz)görüyoruz.
Eğer,kabilenolmasaydı,muhakkakki,seni,taşlaöldürürdük!
Sen,bizdenüstünbirşerefsahibideğilsinki…”dediler.
(Şuayb):
“Eykavmim!Sizegörebenimkabilemmi,Allah’dandahaşereflidirkionu
(tutup)arkanızaatılmış(değersiz)birşeyedindiniz?
Benim Rabb’imfin ilmi), şüphesiz, ne yaparsanız, hepsini, çepçevre
kuşatıcıdır! Ey kavmim! Elinizden geleni yapınız! Ben de, (vazifemi)
yapıcıyım.
Yakında bileceksiniz ki: kendisini rüsvay edecek azab, kimin başına
gelecektirveoyalancıkimdir?
Oazabıgözetleyiniz!
Bende,sizinlebirlikte(onu)gözetleyiçiyim?”dedi.
Vaktâki,(Azab)emrimizgeldi.
Şuayb’ı ve onun yanındaki iman etmiş olanları, bizden bir Esirgeme
olarak,kurtardık.
Zulümedenleriise,korkunçbirsesyakaladıda,yurdlarındadizüstüçöke
kaal-dılar(helakoldular).
Sanki,onlar,oradazâtenhiçoturmamışlardı…Haberinizolsunki:Semud(kavmi),İlâhîrahmettenuzaklaştıysa,Medyen
(kav-mına)da,öylebiruzaklık(verildi)[52]
“Eshâb-ıEykede,gönderilen(Peygamberleri,yalanlamıştır.
Ozamadaki,Şuayb,onlara:
(Allah’dan)korkmazmısınız?
Şüphesizki,ben,sizegönderilmişeminbirPeygamber’im.
Artık,Allah’dankorkunuzvebana,itaatediniz!
Ben,bunakarşı,sizdenhiçbirücretistemiyorum.
Benimmükâfatım,ÂlemlerinRabb’indenbaşkasınaâiddeğildir.
Ölçeği,tamölçünüz!Eksiltenlerdenolmayınız!
Doğruteraziiletartınız!
İnsanlarınhakkından,birşeyikısmayınız!
Yeryüzünü,bozgunculuklafesadavermeyiniz!
Gereksizi,gerek(sizden)öncekiümmetleriyaratan(Allâh)dan,korkunuz!”
dedi.
“Sen,dediler,ancak,fazlabüyülenmişlerdensin!
Sen,bizimgibibirbeşerdenbaşkasıdeğilsin?
Biz,senin,muhakkakyalancılardanolduğunusanıyoruz!
Eğer,doğruculardanisen,hemenüstümüzegöktenbirparçadüşür!
(Şuayb):
“Sizneyapıyorsanız,hepsini,Rabbim,dahaiyibilicidir!”dedi.
Hâsılı, onu yalanladılar da, kendilerini, o gölge gününün azabı
yakalayıverdi!
Gerçekten,bu,ogününbüyükazabıidi.[53]
“Kendilerini, bir Recfe (korkunç bir Sayha, şiddetli yer sarsıntısı)
yakalayıverdide,hepsiyurdlarında(ölüolarak)dizüstüçökekaldılar.[54]
ŞuaybAleyhisselâmİleMüminlerinMekke’yeHicretEdişi:MedyenveEykeliler,helakolduktansonra,ŞuaybAleyhisselâm,kendisine
imanedenlerlebirlikteMekke’yegidipyerleştilervevefatlarınakadaroradan
ayrılmadılar.[55]
Şuayb Aleyhisselâmla yanındaki Mü‘minlerin kabirlerinin, Kabe’nin
batısında Dârünnedve ile Benî Sehm kapısı arasındaki yerde bulunduğu
rivayetedilir.[56]
Zâten, Peygamberlerden, ümmeti helak olanPeygamber,Mekke’ye gelir,
orada,Allâha ibadetekoyulur,kendisiveyanındakiler,vefatedinceyekadar
oradakalırdı.
Nitekim, Nuh, Hûd, Salih ve Şuayb Aleyhisselâmların kabirlerinin
Zemzem’leHacerülesvedarasındabulunduğubildirilmektedir.[57]
ŞuaybAleyhisselâm,vefat ettiği zaman,yüzkırkyaşında idi. [58]Ona ve
gönderilenbütünPeygamberlereselâmolsun![59]
ŞuaybAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:Şuayb Aleyhiselâm: orta boylu, buğday benizli idi. Son zamanlarında,
gözleri,görmezolmuştu.[60]Âmâidi.[61]
[1].Taberî-Tarihc.1,s.167,Hâkim-Müstedrekc.2,s.568,Sâlebî-Araiss.164,
Muhyiddinb.Arabî-Muhadaratülebrarc.1,s.129,KurtubîTefsirc.7,s.247.
[2]. Taberî-Tefsir c.8,s.237, Sâlebî-Arais S.1Ş4, İbn.Arabi-Muhadara
c.1,s.129,Kurtubî-Tefsirc.7,s.248.
[3].Taberî-Tefsirc.8,s.237,Sâlebî-Araiss.164,Kurtubî-Tefsirc.7,s.248.
[4].Sâlebî-Araiss.164.
[5].MûsâAleyhisselâmBölümünebakınız!
[6].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.49.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/327.
[7].Yâkut-Mûcemülbüldanc.5,s.77.
[8].Yâkut-Mûcemülbüldanc.1,s.291.
[9].Yâkut-Mûcemülbüldanc.5,s.77.
[10].Taberî-Tefsirc.8,s.237,Yâkut-Mûcemülbüldanc.5,s.77-78,Ebülfida-
Elbidayevennihayec.1,s.184-185.
[11].ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.319.
[12].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.185.
[13].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.32O.
[14].Sâlebi-Araiss.165,ibn.Asâkir-TarihC.6.S.319-320
[15].Taberî-Tefsirc.8,s.237,Sâlebî-Araiss.165,İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.319-
320.
[16]. Taberî-Tefsir c.8,s.238, Sâlebî-Arais s.165, Ebülferec İbn.Cevzî-
Tabsırac.1,s.2O5,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.186.
[17].Taberî-Tefsirc.8,s.238,Sâlebî-Araiss.165.
[18].Taberî-Tefsirc.8,s.238.
[19].Taberî-Tefsirc.8,s.239.
[20].Taberî-Tefsirc.8,s.238,Sâlebî-Araiss.165.
[21].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.321.
[22]. Taberî-Tarih c.1,s.167, Hâkim-Müstedrek c.2,s.569, Sâlebî-Arais
s.164,ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.321.
[23].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.321.
[24]. Taberî-Tarih c.1,s.168, Hâkim-Müstedrek c.2,s.569, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.158.
[25].Taberî-tefsirc.19,s.1O7.
[26].ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.321.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/327-328.
[27].Taberî-Tarihc.1,s.168,Tefsirc.19,s.1O7,Hâkim-Müstedrekc.2,s.569,
Sâlebî-Araiss.164,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.158.
[28].İbn.Asâkir-Tarihc.6,S.322.
[29]. Taberî-Tarih c.1,s.168, Hâkim-Müstedrek c.2,s.568, Ebülferec-
Tabsırac.1,s.2O4,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.185.
[30].Taberî-Tefsirc.8,s.237,İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.32O,Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.1,s.185.
[31].Taberî-Tefsirc.8,s.237.
[32].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.32O,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.185.
[33].Taberî-Tarihc.1,s.169,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.159.
[34].Taberî-Tarihc.1,s.168,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.157.
[35].Taberî-Tarihc.1,s.168,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.157.
[36].ibn.Asakir-Tarihc.3,s.195,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.129.
[37].Sâlebî-Araiss.175.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/328-329.
[38].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.319,321.
[39].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.19O.
[40]. Taberî-Tarih c.1,s.168, Hâkim-Müstedrek c.2,s.568, Sâlebî-Arais
s.165,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.158.
[41].ibn.Asâkir-Tarihc.5,s.321
[42].Sâlebî-Araiss.165.
[43]. Taberî-Tarih c.1,s.168, Sâlebî-Arais s.165, İbn.Esîr-Kâmil c.1s.158,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.19O.
[44]. Taberî-Tarih c.1,s.168, Sâlebî-Arais s.165, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.1,s.19O.
[45].İbn.Asakir-Tarihc.6,s.32O.
[46].Taberî-Tarihc.1,s.168.
[47]. Taberî-Tarih c.1,s.168, Hâkim-Müstedrek c.2,s.569, Sâlebî-Arais
s.165,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.158.
[48]. Taberî-Tarih c.1,s.168, Hâkim-Müstedrek c.2,s.569, Sâlebî-Arais
s.165.
[49].Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.2O6.
[50].Hûd:94.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/329-330.
[51].Ârâf:85-102.
[52].Hûd:84-95.
[53].Şuarâ:176-189.
[54].Ankebût:37.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/331-334.
[55].ibn.Kuteybe-Maarifs.19.
[56].ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.322.
[57].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.68.
[58].Ebülferecibn.Cevzî-TabsıraC.1.S.207.
[59]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:1/335.
[60].MîrHâvend-RavzatussafaTercemes.235.
[61]. Taberi-Tarih c.1,s.167, Hâkim-Müstedrek c.2,s.568, Sâlebî-Arais
s.164, İbn.Asakir-Tarih c.6,s.32O, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.157, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.1,s.188.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
1/335.
MUSAVEHARUNALEYHİSSELÂMLARMusaAleyhisselâmınSoyu:
Mûsâb.İmran[1],b.Yashür[2],b.Kahis,b.Lâvi,b.Yâkub[3],b.İshak,b.İbrahim
Aleyhisselâm’dır.[4]
Mûsâ b.İmran Aleyhisselâmla Hârûn b.İmran Aleyhisselâm[5], Ana-Baba
bir[6]kardeşidiler.[7]
HarunAleyhisselâm,MûsâAleyhisselâmdanbiryaşbüyüktü.[8]
MûsâAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:
Musa Aleyhiselâm; uzun boylu, esmer tenli[9], yüksek burunlu[10], hafif
etli[11],kıvırcıksaçlıidi.[12]
Kendisinin, kulaklarına kadar uzanan düz saçlı olduğu da, rivayet edilir.[13]
Sağelinde(NübüvvetBen’i)vardı.[14]
Kendisinigören,Şenûekabilesierkeklerindenbirisisanırdı.[15]
HarunAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:
HârûnAleyhisselâm;MûsâAleyhisselâmdandahauzunboylu[16],dahaetli,
dahabeyaztenli,dahagenişsırtlıidi.[17]
Açık ve düzgün dilli, yumuşak huylu idi. Kendisinin alnında da, bir Ben
vardı.[18]
Mısırda İsrail Oğullarına Yapılan Zulümler Ve MûsâAleyhisselâmınDoğuşu:
Yûsufb.YâkubAleyhisselâmınzamanındakiikinciFiravun[19]Amrb.lmlak,
b.Lavez,b.SâmsoyundangelenReyyanb.VelîdolupYûsufAleyhisselâm,onu,
Allah’a,imanadavetetmişveimanettirmişti.
Reyyan’ın ölümünden sonra yerine geçen ve aynı soydan gelen Kabus
b.Mus’-ab’ıda,Allah’aimanadavetetmişsede,ona,kabulettirememişti.[20]
Kabus,kâfir[21]vezorbaidi.[22]
Âsiyebint-iMüzahimb.Ubeyd,b.Reyyan,b.Velîdilede,evliidi.
Kabusb.Mus’abölünce,yerine,kardeşiVelîdb.Mus’abgeçtiveKardeşinin
zevcesihayırlıkadınlardanÂsiyehatunlada,evlendi.
Velîdb.Mus’ab,kardeşiKabus’dandahaZorba,dahakâfir,dahaazgındı.
Mısır Firavunları arasında, ondan daha uzun ömürlüsü, dndan daha
kabası,dahakatıkalblisi, İsrailoğullarına,ondandahakötüveağır işkence
yapanı,görülmemişti.
FiravunVelîd;İsrailoğullarını,kölevehizmetçiolarakçalıştırırdı.Onları,
sınıflara ayırıp bir sınıfını, yapı işlerinde, Bir sınıfını, çift sürme ve ekin
ekmeişlerinde,Birsınıfınıda,pisliktemizlemeişlerindekullanırdı.
İsrailoğullarından,sanatıbulunmayanlarıise,Cizyeile,Vergiilemükellef
kılar,onlara,işkenceninenkötüsünüyüklerdi.[23]
Velidb.Mus’ab,MısırFiravunlarınınüçüncüsüidi.[24]
Velid b.Mus’ab; kavmini, elli yıl, putlara tapmağa davet edip kendisine
muhalefet edilmediğini, emrinin, yerine getirildiğini görünce, onları, bir
arayatoplamış:
“Ben, sizinenyüksekRabbinizim!”demiş,putlara tapmaktanmenederek
kendisinetapmağadavetetmiş.İsrailoğullarınada,bunuteklifedip:
“Eğer,banataparsanız,âzâdolursunuz,aksitakdirde,enağırişkencelere
uğratılırsınız!”demişti.
İsrail oğulları, Firavunun teklifini kabul etmemiş, Atalarının Millet ve
Şeriatındandönmemişlerdi.[25]
MûsâAleyhisselâmındoğumununyaklaştığısıralardaidiki,FiravunVelîd;
rü’-yâsında,Beytülmakdistarafındangelenbirateşin,Mısırevlerinisararak
Kıbtî evlerini yakıp harap ettiğini, İsrail oğullarına aid evlere ise,
dokunmayıpgeribıraktığınıgördü!
Bunun üzerine, Sihirbaz, Kâhin, Falcı ve İzcileri, yanına çağırarak
rü‘yâsını,onlaraanlattı.
Onlarda:
“Her halde, İsrail oğullarının geldikleri şu Beytülmakdis’den bir adam
çıkacak,Mısırı,mahvetmeyeyönelecek!”dediler.
MûsâAleyhisselâmındoğmazamanıyaklaşınca,FiravununMüneccimleri,
Kâhinleri,onunyanınagelerek:
“İyibilki:biz,ilmimizdebuldukki[26]:İsrailoğullarındanbirerkekçocuk
doğacaktır.
Kendisinin,doğmazamanıda,yaklaşmıştır.
O,seninmülk’üsaltanatını,sendençekipalacak,seninsaltanatınıyenecek,
seni,ülkendençıkaracakvesenindininide,değiştirecektir!”dediler[27]
Firavun ile adamları da, Allanın, İbrahim Aleyhisselâmın neslinden
Peygamber ve hükümdarlar göndermeyi va’d etmiş olduğu konusunu
konuştular.
Meclisdebulunanlardanbiri:
“İsrail oğulları: Bir Peygamber ve hükümdarın geleceği şüphesizdir!
diyerekbunubekliyorlar.
Onlar, eskiden, bu Peygamber ve hükümdar’ın Yûsuf olduğunu
sanıyorlardı.
Fakat, o, öldükten sonra, İlâhî Va’d’in, bundan ibaret olmadığı kanâatine
vardılar”dedi.
Firavun:
“Ohalde,İsrailoğullarıhakkındanedüşünüyorsunuz?”diyesordu.
Ellerine, kasap bıçağı verilecek Celladların, İsrail oğulları arasında
dolaştırılarak,herdoğanerkekçocuğunöldürülmesi!görüşünüilerisürdüler.[28]
Bunun üzerine, Firavun; İsrail oğullarından doğacak her erkek çocuğun
öldürülmesinivekızçocuklarınınsağbırakılmasınıemretti.
Kendi kavminden olan kadın Ebeleri de, yanına toplayarak onlara,
doğumda, İsrail oğullarından ellerine düşecek erkek çocukları, muhakkak
öldürmeleriniemretti.
KadınEbelerde,aldıklarıemriyerinegetirmeyebaşladılar:
İsrail oğullarının gebe kadınları, ya keskin kamışlar üzerinde ayakta
durdurulmakgibidayanılmazişkencelereuğratılarakçocuklarınıdüşürmek,
yada,keskinkamışlarınüzerinebasamayarakçocuklarınınüzerinebasmak
zorundabırakılıyor,böylece,bütünerkekçocuklar,yokediliyordu![29]
İsrailoğullarınınyaşlılarıarasındada,ölümhızlandı.[30]
Mısırınyerlileri;İsrailoğullarındandoğanerkekçocuklarınyokedildiğini,
ihtiyarların da, ecelleriyle ölüp gittiklerini görünce, telaşlandılar ve
birbirlerine:
“Onlar,böyleyokolupgittiktensonra,onlartarafındangörülenağırişler
vehizmetleri,biz,görmekzorundakalacağız.
Bununiçin,onlarındoğanerkekçocuklarını,biryıl,tamamıileöldürünüz
de,oğulları,azalsın.
Bir yıl da, sağ bırakınız, hiç birini öldürmeyiniz de, onlar, büyüyüp
yaşlılardanölenlerinyerinidoldursun!
İsrailoğulları,böylesağbırakılanlarlaçoğalamazlar!”dediler.
Yine de, onların çoğalmalarından ve öldürülenlerle azalmayacağından
korku-yorlardı.[31]
Bunun üzerine, Kıbtîlerin Başkanları, Firavunun huzuruna girerek: “Şu
İsrailoğullarıkavmiarasındaölüm,çoğaldı.
Yakında, bütün ağır işler, bizim üzerimize, bizim oğullarımızın ve
kölelerimizinüzerinekalacak!
Onların, bütün erkek çocuklarını öldürüyorsun.Küçükleri, büyüyemiyor,
büyükleride,tükeniyor.
Sen,onlarınerkekçocuklarınısağbıraksan,iyiolur!”dediler.
Bunu üzerine, Firavun,-erkek çocukların, bir yıl öldürülüp bir yıl sağ
bırakılmasınıemretti.
İşte, Hârûn Aleyhisselâm, erkek çocukların öldürülmediği yılda sağ
bırakılmıştı.
MûsâAleyhisselâma ise,annesi, erkekçocuklarınöldürülmesiemredilen
yıldahâmilekalmıştı.[32]
Mûsâ Aleyhisselâmın annesi, onu, doğuracağı zaman, başına gelecek
haldentasalanınca[33],YüceAllah,MûsâAleyhisselâmınannesine:
“Onu,emzir!
Onun hakkında sana bir tehlike gelirse, kendisini, denize (Nîl’e) bırak!
(Onunboğulacağından)korkma,kederlenme.
Çünki,biz,onu,sanageridöndüreceğiz
Hem,onu,Peygamberlerdenbiride,yapacağız!”diyeVahyetti.[34]
Mûsâ Aleyhisselâmın Evlad Edinilip Firavun’un SarayındaBüyütülmesi:
Annesi,MûsâAleyhisselâmı,doğurduveemzirdi.Sonrada,birMarangoz
çağırıpbirTâbutyaptırdı.
Anahtarını,tâbut’uniçinekoydu.
MûsâAleyhisselâmıda,Tâbut’un içineyerleştirdiktensonra,Tâbutu,Nil
nehrinebıraktı.
MûsâAleyhisselâmınkızkardeşinede:
“Kardeşininizinitâkibet!”dedi.
Kızkardeşi,uzaktan,onunpeşindengitti.
Firavun’un adamları, kızın, Mûsâ Aleyhisselâmın kız kardeşi olduğunu
veyaMûsâAleyhisselâmınTâbutunutâkibettiğinianlamadılar.
Dalga,tabutu,biryukarıyakaldırıyor,biraşağıyaindiriyordu.
Ensonunda,Tabutu,Firavununkonağıyanındakiağaçlığagötürüpsoktu.
Osırada,Firavun’unzevcesiÂsiyehatunun,Nîlnehrindeyıkanmaktaolan
cariyeleri,TâbutubulupÂsiyehatununönünekoydular.
Onlar,Tâbut’uniçindemalvarsanıyorlardı.
Âsiye hatun; Tâbut’un içindeki çocuğu görünce, kalbinde, ona karşı bir
şefkatvesevgiduydu.
Firavun’a haber verdiği zaman, Firavun; onu, boğazlamak istedi ise de,
Âsiyehatun,onuöldürmektenvazgeçirinceye,bıraktırıncayakadarkonuştu.
Firavunise:
“Ben,bunun, İsrailoğullarındanolmasındanvehelakimizin,bununeliyle
vuku’bulmasındankorkuyorum!”demekteidi.
MûsâAleyhisselâmiçinsütannesiaramağabaşladılar.
Fakat,MûsâAleyhisselâm,bulunankadınlardanhiçbirininsütünüağzına
al-mayordu.
Oysaki,kadınlar,FiravununkatındadereceveparakazanmakiçinMûsâ
Aleyhisselâmıemzirmeyiçokarzuediyorlardı.
MûsâAleyhisselâmınkızkardeşi,onlara:
“Ben, size; bu çocuğa iyi bakıp emzirecek ve terbiyesi hususunda kusur
göstermedenonaiyiliklerdebulunabilecekbirailegöstereyimmi?”dedi.
Bununüzerine,MûsâAleyhisselâmınkızkardeşiniyakalayıp:
“Sen,buçocuğu,tanıdın!Bize,onunailesinigöster!”dediler.
Oda:
“Ben,çocuğuda,ailesinide,tanımıyorum.
Ben, ancak, Kral hakkında iyi niyet ve dilekte bulunan bir aile demek
istedim!”diyecevapverdi.
Annesi, yanına geldiğinde,Mûsâ Aleyhisselâm, onunmemelerinden, süt
emmeyebaşladı.
Annesi,azkalsın:
“Bu,benimçocuğum!”deyiverecekti!
Fakat,YüceAllah,onu,bundankorudu.
Çocuğun Mûsâ adını alması, kendisinin, ağaçlık içinde ve suda
bulunmasındanilerigelmişti.
Çünki,Kıbtîce:Mu:su,Sada,ağaçdemektir.
MûsâAleyhisselâm,yürüyecekyaşageldiğinde,annesi,onuoynatıyordu.
Birgün,Âsiyehatun,onu,Firavun’auzatarak:
“Benimveseniniçingözaydınlığıolançocuğu,al!”demişti.
Firavun:
“Bu,benimiçindeğil,seniniçingözaydınlığıdır!”diyekarşılıkverdi.
Eğer,Firavun:
“Benim için de, göz aydınlığıdır!” demiş olsaydı, belki, kendisine imân
etmeknasîbolurdu.
Fakat,o,busözüsöylemektenkaçındı.
Firavun, onu, kucağına alınca, Mûsâ Aleyhisselâm, Firavunun sakalını
çekipyoldu!
Firavun,kızıp:
“Celladları,yanımaçağırınız!Bu,o’dur!”dediisede,Âsiyehatun:
“Buçocuğu,öldürmeyiniz!Belki,bize faydasıdokunur,yahud,kendimize
ev-ladediniriz!
O,dahaçocuktur.Aklı,ermez.Bunu,ancak,çocukluğundan,yapmıştır.
Sen, Mısırlılar arasında süs eşyası, benden daha zengin bir kadın
bulunmadığını,bilirsin.
Ben,onunönüne,süsyakutlarındanbirinikoyacağım.
Kendisinebirde,ateşkorukoyacağım.
Eğer,Yakutu,alırsa,o,akıllıdemektir.
Eğer,elineateşkorunualırsa,o,sabidir”dedi.
Âsiyehatun,onuniçin,birYakutçıkardı.
İçinde ateş koru bulunan bir tası da, Mûsâ Aleyhisselâmın önüne
koydurdu.
CebrailAleyhisselâmgelerekMûsâAleyhisselâma,ateşkorunaelattırdı.
Ateşi,ağzınagötürünce,MûsâAleyhisselâmındiliyandı.
Nihayet,Firavun,MûsâAleyhisselâmı,oğuledindi.Kendisine (Firavunun
Oğlu)denildi.[35]
Mûsâ Aleyhisselâmın Delikanlı Oluşu Ve Elinden Bir KazaÇıkışı:
Mûsâ Aleyhisselâm, Firavunun sarayında büyümüş, Firavunların
hayvanlarınabiner,onlarınelbiselerindengiyerolmuştu.
Kendisine:(FiravununOğluMûsâ!)derlerdi.
Birgün,Firavun,hayvanabinerekgezmeyegitmişti.
MûsâAleyhisselâm,sarayagelince,Firavun’un,hayvanabinerekgezmeye
gittiğinisöylediler.
Bunun üzerine, Mûsâ Aleyhisselâm da, bir hayvana binip Firavunun
arkasındangitti.Öğleyemeğizamanı,şehregirdi.
Dükkânlar,kapalıolduğundan,yollarda,hiçkimseyoktu.
Mûsâ Aleyhisselâm; yolda, biri, kendisinin kavmi İsraillerden, diğeri de,
onundüşmanı,Firavunlaramensubolanikikişininkavgaetmekteolduklarını
gördü.
Kendi kavminden olan adam, Mûsâ Aleyhisselâmdan yardım isteyince,
MûsâAleyhisselâm,Kıbtî‘ningöğsüne,biryumrukvurdu.Vururvurmaz,onu,
öldürdü.
MûsâAleyhisselâm:“Bu,şeytan’ınişidir.Şeytan,insanı,açıkçaazdıranbir
düşmandır.
EyRabb’im!Buadamı,öldürmekle,kendimeyazıkettim!Suçumubağışla!”
dedi.
RahmanveRahîmolanAllah,onu,afvetti.MûsâAleyhisselâm:
“EyRabb’im!Hakkımdagösterdiğinbu lutûfve ihsanakarşı,birşükrâne
olmak üzere, günahkârlara arka olmayacağıma ve onlara yardım
etmeyeceğimesözveriyorum!”dedi.
MûsâAleyhisselâm;yaptığışeydenkorkmuşvekötübirneticebeklerbir
halde,şehirdesabahaçıktı.
Sokaktadolaşırken,birgünönce,kendisindenyardımistemişolanadam,
tekraryardımisterveferyadederbirhalde,MûsâAleyhisselâmınkarşısına
çıktı.
MûsâAleyhisselâm:
“Sen, azgınlığı, apaçık gözüken bir kimsesin!” dedikten sonra, yine, ona,
yardımetmeküzereilerledi.
Kıbtî, ağır sözler söylediği için, Mûsâ Aleyhisselâm, onu, şiddetle
yakalamak üzere, yürüyünce, İsrail oğullarına mensup adam, kendisine
saldıracağınısanarak,MûsâAleyhisselâma:
“EyMûsâ! Dün öldürdüğün adam gibi, beni demi öldürmek istiyorsun?
Sen,Mısır toprağında, ancak, Zorba kesilen bir kimse oldun! Sulh ve iyilik
sevenbiradamdeğilsin!”dedi.
Bununüzerine,MûsâAleyhisselâm,onu,kendihalinebıraktı.
Fakat, Kıbtî, dünkü adamın, Mûsâ Aleyhisselâm tarafından öldürülmüş
olduğunuhalkarasındayaydı.
Firavun:
“Onu,yakalayınız.Bizimadamımızdır.
Onu,büyükcaddelerdedeğilde,küçükyollardaarayınız!
Kendisi,gençolduğuiçin,büyükyolları,bilemez!”dedi.
Gerçektende,MûsâAleyhisselâm,küçükyollardangiderdi.
Şehrinortasındanbiradam,koşarakgelip:
“EyMûsâ!MısırEşrafı,seni,öldürmeküzeretoplandılar.Seninhakkında
konuşuyorlar.
Hemen,buradançık,git!
Şüpheyokki,ben,seniniyiliğinidileyenlerdenim?”dedi.[36]
MûsâAleyhisselâmınMedyen’eGötürülüşü:MûsâAleyhisselâm;korkuiçinde,işinsonucunubeklerbirhaldeşehirden
çıktı.“EyRabb’im!Beni,buzâlimkavminelindenkurtar!”diyeyalvardı.
O sırada, elinde kısamızrak tutan, atlı birMelek,Mûsâ Aleyhisselâmın
yanınageldi,ve:
“Beni,arkamdantakipet!”dedi.
MûsâAleyhisselâmı,Medyen’ekadargötürdü.
MısırlaMedyenarası,sekizgecelikti.
MûsâAleyhisselâmın,ağaçyapraklarındanbaşkayiyeceğiyoktu.
Mûsâ Aleyhisselâm, Medyen şehrinin kapılarından birinin yanına
geldiğinde, toplanmış bir çok kişinin hayvanlarını sulamakta olduklarını
gördü.
Onların gerisinde iki kadın da, vardı ki, kalabalık yüzünden, suya
yaklaşamı-yorlardı.
MûsâAleyhisselâm,onlara:
“Nedirderdiniz?(Neiçinsuyayaklaşmıyorsunuz?)diyesordu.
Kızlar:
“Biz,zaitleriz,erkeklerinarasınasokulamıyoruz.
Çobanlar,hayvanlarınısulayıpgötürmedenönce,biz,sualamıyoruz.
Babamızda,çokihtiyarbirkimsedir.”dediler.
MûsâAleyhisselâm,onlaraacıdı.
Kuyuyayaklaşarakkuyununüzerindekibüyüktaşkapağı,kaldırdı.
Halbuki,Medyenlilerden,müteaddidkimselerbirarayagelmedikçe,onu,
kaldıramazlardı.
Mûsâ Aleyhisselâm, kovayı alıp kuyudan su çekti. Kızlar, koyunlarını,
suladılar.Sonra,babalarınınyanınadöndüler.
Halbuki,bundanönce,onlar,koyunlarını,ancakhavuzdaartakalansuile
sularlardı.
MûsâAleyhisselâm,oradakibirağacıngölgesineçekilerek:
“Ey Rabb’ım! Cidden ben, bana indirdiğin hayrdan dolayı bir fakirim!”
dedi.[37]“
O, bunu, söylediği zaman, biri, ona bakmış olsaydı, açlığın şiddetinden,
bar-saklarının,yeşillenmişolduğunugörürdü.
Böyle olduğu halde, o, Allâh’dan bir lokmadan fazla bir şey istemedi.[38]
Kızlar,evlerinedöndüklerizaman,babaları,onlara:“Geceolmadangelişiniz,
nedençabukoldu?”diyesordu.
Onlarda:
“Salih bir Zat bulduk. Bize, acıdı. Davarlarımızı, sulayıverdi” diyerek[39]
Mûsâ Aleyhisselâmın yaptığı iyiliği, Babaları Şuayb Aleyhisselâma haber
verdiler.[40]
ŞuaybAleyhisselâm,kızlarındanbirisine:
“Git, onu, bana çağır!” diyerek[41] onlardan birisini[42] -ki, Mûsâ
Aleyhisselâmazevceolacakolanını[43],ona,gönderdi.[44]
O da, yüzünü örtüp[45] utana utana Mûsâ Aleyhisselâmın yanına vardı.
Ona:
“Bize yaptığın sulama hizmetinin ücretini sana ödemesi için, Babam,
seni,çağırıyor!”dedi.[46]
Çağırılma sebebi hakkındaki söz, Mûsâ Aleyhisselâmın hoşuna
gitmediğinden, önce, davete icabet edip gitmek istemedi ise de, orasının,
yırtıcı ve vahşî hayvanların durağı korkunç bir yer olduğunu düşünerek,
onunlagitmektenbaşkaçârebulamadı.[47]
Kalkıpona:
“Haydi,yürü!”dedi.[48]
Kız,önedüşüpyürüdü.
MûsâAleyhisselâmda,onu,tâkıbetti.[49]
Giderlerken, rüzgâr, kızın elbisesini yukarı kaldırıp ta, arkası, açılıp
görününce[50],MûsâAleyhisselâm,onunarkasınabakmakistemedi[51]
Onabakmamakiçin,yüzünü,birkereondanbaşkatarafaçevirdi,birkere
de,gözünü,yumduve:
“EyAllâhınkulukadın!Sen,benimarkamdaol![52]Arkamdayürü![53]
Yanılırsam, [54] yanıldığım zaman, [55] sen, bana sözünle[56], doğru yolu
buluncayakadar,ayaklarımaatacağınçakıltaşlarıile[57]yolgöster[58].
Çünkü,bizEhl-iBeyt[59]YâkubOğulları[60],kadınların,açılanarkalarına
bakmayız!”dedi.[61]
Mûsâ Aleyhisselâm, gelip Şuayb Aleyhisselâmın yanına girdiği zaman,
akşamyemeğihazırlanmıştı.
ŞuaybAleyhisselâm:
“Eygenç!Otur,yemekye!”dedi.
MûsâAleyhisselâm:
“Allâhasığınırım!”’[62]diyerekyemekyemektenkaçındı.[63]
ŞuaybAleyhisselâm:
“Neiçinböyleyapıyorsun?[64]Sen,açdeğil’misin?”diyesordu.
MûsâAleyhisselâm:
“Evet! Ben, ac’ım. Amma, bunun, koyunlarınızı sulamanın karşılığı
olmasındankorkarım.
Ben, öyle bir Ehl-i Beyt’tenim ki, biz, Âhiret emellerinde hiç bir şeyi,
dünyadolusualtınasatmayız!”dedi.
ŞuaybAleyhisselâm:
“Hayır!Vallahi,eygenç!Buyemek,hizmetkarşılığı,değildir.[65]
Bu, ancak, Atalarımın[66] âdetidir[67] Biz, konukları, ağırlarız ve onlara
yemekye-diririz!”dediğizaman[68],MûsâAleyhisselâm,oturupyemekyedi.[69]
MûsâAleyhisselâm,ŞuaybAleyhisselâma,başındangeçenlerianlattı.
ŞuaybAleyhisselâm:
“Korkma!Ozâlimlergüruhundankurtuldun!”dedi.[70]
MûsâAleyhisselâmınŞuaybAleyhisselâmaDâmadOluşu:İki kızdan, Mûsâ Aleyhisselâmı, çağıranı Şuayb Aleyhisselâma:
“Babacığım!Onu,ücretleçobantut!
Çünkü,ücretleçalıştırdıklarınınenhayırlısı,hiçşüphesiz,ogüçlüveemîn
adamdır!”dedi.
ŞuaybAleyhisselâm:
“Haydi,onuncokgüçlüolduğunu,kuyununağzındakiağırtaşı,kaldırdığını
görünce,anladın[71];onunemniyetliolduğunu,sanaanlatanşeynedir?”dedi.[72]
Kız:
“Ben,onunönündeyürüyordum…O, bana, hıyanet etmek istemeyip arkasından yürümemi, emretti.” dedi.
[73]
Bunun üzerine, Şuayb Aleyhisselâmın, Mûsâ Aleyhisselâma rağbet ve
teveccühüarttı[74]:
“Ben, iki kızımdan birini -sen, bana, sekiz yıl ecîrlık etmek üzre- sana
nikâhla-mayıarzuediyorum.
Eğer, (hizmetini) on (yıl)a tamamlarsan, o da, kendinden. (Bununla
beraber)arzuetmemki,sana,zorlukçektireyim.
İnşâallâh,beni,Sâlihlerdenbulacaksın!”dedi.
Mûsâ(Aleyhisselâm):
“O,seninlebenimaramdadır.
Bu ikimüddetten hangisini ödersem, demek ki, bana karşı, bir husûmet
yoktur.
Allahda,şudediğimizinüstündebirVekîl’dir.”dedi.[75]
Şuayb Aleyhisselâm[76], kızlarından birine[77], Mûsâ Aleyhisselâmla
evlendirmek istediği kızı Safura’ya[78], Mûsâ Aleyhisselâmın, davarları
yayarkenyararlanmasıiçin[79]birAsagetirmesiniemretti.
Kız da; bir Asa getirdi ki, bu Asa, insan suretine girmiş bir Melek
tarafından,ŞuaybAleyhisselâmabirVedîa,biremânetolarak tevdi’ edilmiş
olup[80]yanındabulunuyordu.[81]
Ozaman,PeygamberlerinAsaları,ŞuaybAleyhisselâmınyanındaidi.[82]
Şuavb Aleyhisselâm, kızının Emânet Asayı getirdiğini görünce[83], onu,
geriverdi[84]vebaşkabirAsagetirmesini,onaemretti.[85]
Kız,Asalarınbulunduğuyeregirdi,birAsaalıpgetirdi.
Babası,onu,görünce;
“Hayır!Bundanbaşkasını,getir!”dedi.
Kız, her defasında, onu, yerine bırakıp başkasını almak istedikçe, hep
eline,oAsa,düşüyor,geliyor[86],eline,başkası,düşmüyor,gelmiyordu[87].
Nihayet,ŞuaybAleyhisselâm,oAsa’yı,MûsâAleyhisselâmaverdi:
“Al bunu, yanında bulunsun! Yırtıcı hayvanları, kendinden ve
koyunlarındanmenedersin!”dedi.[88]
MûsâAleyhisselâm,onu,elinealarakdavarları,yaymağagitti.[89]
Asa:Avsecağacındandı.[90]
Asanınbaştarafı,ikiçatallı,ucuda,eğrivekancalıidi.[91]
ŞuaybAleyhisselâm;Asa’yı,MûsâAleyhisselâmaverdiğizaman[92],onun,
yanındabirVedîa,birEmânetolduğunudüşünereknadimoldu.[93]
Asayı,MûsâAleyhisselâmdangerialmakiçin[94]gitti.Ona,kavuşunca[95]:
“Asa’yı,banageriver!”dedi.
MûsâAleyhisselâm:
“O,benimAsam’dır”[96]diyerekAsayıgerivermeğeyanaşmadı.[97]
Ensonunda,kendileriylekarşılaşacak[98],yanlarınagelecek[99] ilkadamı,
Hakemyapmağaveonunvereceğihükmerazıoldular.[100]
Osırada, insansuretinegirmiş[101]birMelek,yürüyerekyanlarınageldi.[102]
“Asa’yı, yere koyunuz!Onu, yerden, kim kaldırabilirse, o, onundur, diye,
hükümverdi.[103]
MûsâAleyhisselâm,Asa’yı,yerekoydu.[104]
ŞuaybAleyhisselâm,onu,kaldırmağagücyetiremedi.
MûsâAleyhisselâm,Asa’yı,eliyletutupkaldırdı.[105]
Şuayb Aleyhisselâm, bunu, görünce[106], Asayı, Mûsâ Aleyhisselâma
bıraktı.[107]
MûsâAleyhisselâm,ŞuaybAleyhisselâminyanında,Allâhındilediğikadar
kaldıktansonra,ayrılmakiçin,izinistedi.[108]
Kurân-ı Kerimin Mûsâ Aleyhisselâmla İlgili Hadiseler
HakkındakiAçıklaması:“…Bunlar(gerçekleri)apaçıkbildirenKitabınâyetleridir.
Mûsâ ile Firavun haberinden bir kısmını, iman edecek bir zümre(nin
yararlanması)için,hakkolaraksanaokuyacağız.
Hakîkat, Firavun, o yerde (Mısırda) tegallübe (aşın zulme) kalktı. Ora
ehâlisini,fırkalarhalinegetirdi.
Onlardan bir zümreyi za’fa uğratıyor, onların oğullarını boğazlıyor,
kızlarını,diribırakıyordu.
Çünki,o,fesadcılardandı.
Biz ise, istiyorduk ki, o yerde za’fa uğratılanlara lütfedelim, onları,
(hayrda) muk-tedâbihler yapalım. Onları (Firavun mülkünün) varisler(i)
kılalım.
Onlara,oyerdekudret(vehâkimiyet)verelim.
Firavun’a, Hâmân’a ve bunların ordularına da, onlardan gocunmakta
olduklarışeyi(başlarınagetirip)gösterelim.
Mûsânınanasına:
Onu,emzir!Sana,onaâidbirtehlikegelince,kendisini,denize(Nîle)bırak!
(Boğulacağından)korkma!Tasalanma.
Çünki,biz,onu,yinesanageridöndüreceğiz.
Hemonu,Peygamberlerdenbiride,yapacağız!”diyeVahyettik.
Bununüzerine,Firavununadamları,onu,yitikolarakaldılar.
Çünki,o,akıbet,kendileriiçinbirdüşmanvebirtasaolacaktı.
Çünki,Firavunda,Hâmanda,bunlarınordularıda,suçlulardı.
Firavununkarısı:
Benimiçinde,seniniçinde,birgözbebeği!Onu,öldürmeyiniz!
Olurki,bizeyararıdokunur,yahudonu,biroğuledinirizdedi.
Halbuki,onlar,işinfarkındadeğillerdi!
Musa’nınanası-yüreği,bomboşolarak-sabahladı.
Eğer, inananlardan olması için, kalbine rabıta vermeseydik, az daha
muhakkak,açıklayacaktı!
(Musa’nın)kızkardeşine:
“Onunizinitâkıbet!”dedi.
Oda,berikiler,farkındaolmayarak,onu,uzaktangözetledi.
Biz,dahaönce,ona,sütanalar(ınsütünüemmeyi)harametmiştik.
Bununüzerine,(kızkardeşi,onlara):
Sizin için onun bakımını sağlayacak, kendileri, buna hayrhâh olacak bir
ailehakkındasizedelilliktebulunayımmı?dedi.
İşte, (böylece) onu, anasına geri verdik, tâ ki, gözü aydın olsun,
tasalanmasın,Allâhınva‘dinin,şüphesizbirhakolduğunubilsin.
Fakat, onların çoğu, (bunu) bilmezler. Vaktâ ki, Mûsâ, civanlığına erip
olgunlaştı.Biz,ona,hikmetveilimverdik.
İyilikedenleri,biz,böylemükâfatlandırırız.
(Mûsâ) ehâlisinin gaflet üzere bulunduğu bir zamanda şehre girdi de,
(orada) birbiriyle kavga etmekte olan iki adam gördü. Şu, kendi taraf
darlarından,buda,düşman(lar)ındandı.
Derken,tarafdarlarındanolan(adam)düşmanakarşıimdadistedi.
Bununüzerine,(Mûsâ),onu,biryumrukvurupöldürdü.
“Bu,dedi,şeytanınişlerindendir.
O,hakikatşaşırtıcıapaçıkbirdüşmandır.
Rabb’ım!Ben,cidden,kendimeyazıkettim.Artık,beni,yarlığa!”dedi.
Bununüzerine,(Allah)onu,yarlıgadı.
Çünki,O,çokYarlıgayıcı,çokEsirgeyiciolanıntakendisidir.
Rabb’ım! Bana, in’am ettiğin şeyler hakkı için, artık, suçlulara asla arka
olmayacağım!dedi.
Hulâsa, şehirde korkarak (ve başına gelecek akıbete) intizar ederek
sabahladı.
Bir de, ne görsün: dün, kendisinden imdad isteyen (adam, yine) ona,
feryad(veondanistimdad)ediyor!
Mûsâ,ona:
“Sen,hakfkat,apaçıkbirazgınsın!”dedi.
Derken, (Mûsâ) ikisinin de, düşmanı olan birini yakalamak isteyince
(onun,kendisiniyakalamakistediğinisananistimdada):
“Mûsâ! Dün, bir can öldürdüğün gibi (şimdi) beni de mi öldürmek
istiyorsun?!
Sen,arabuluculardanolmayıarzuetmiyorsunda,buyerdeilleyamanbir
Zorbaolmakistiyorsun!dedi.
Şehrinötebaşındankoşarakbiradamgeldi;
Mûsâ! (şehrin) öne gelenleri, seni öldürmek için (toplandılar) Hakkında
müzâkereediyorlar.
Hemen(buradan)çık(git)
Şüphesizki,ben,seninhayrhâhlanndanım!dedi.
Bununüzerine,(Mûsâ)korkarak(veetrafı)gözetleyerekoradançıktı:
Rabb’ım!Beni,ozâlimlergüruhundankurtar!dedi.
(Mûsâ)Medyentarafınayönelince:
Umarımki,Rabb’ım,beni,doğruyolailetir!dedi.
Vaktâki,Medyensuyunavardı.
(Suyun)üsttarafında(vekenarında)birsürüinsanbulduki(hayvanlarını)
sulu-yorlardı.
Onlarıngerisinde(vealtyanında)da,(sürülerini)alıkoyanikikadıngördü.
(Onlara):
Nedirderdiniz?dedi.
(Onlar):
Çobanlar,(davarlarını)suvarıpdönünceyekadar,bizsuvarmayız.
Babamızise,büyükbirihtiyardır!”dediler.
Bununüzerine,(Mûsâ),onlarınkinisuvarıverdi.
Sonra,gölgeyedönüp:
Rabb’ım!Hakîkat,ben,banaindirdiğinhayrdandolayımuhtacım!dedi.
Derken,oiki(kadın)danbiri,utanautanayürüyerekonageldi.
Babam,bizfimdavarlarımızı)suvardığınınücretinisanaödemekiçin,seni,
çağırıyor,dedi.
Bununüzerine,(Mûsâ)onavarıpkıssayıanlatınca,o:Korkma!Ozalimler
güruhundankurtuldun!dedi.O ikidenbiri:Babacığım!Onu,ücretle (çoban)
tut.
Çünkü,ücretlekullandıklarınınenhayırlısı, şüphesizki,okuvvetli, emîn
(adamdır)dedi.
(OZat,Musa’ya):
Bu iki kızımdan birini -sen, bana sekiz yıl ecîrlık etmek üzre- sana,
nikahlamakistiyorum.
Eğer,(hizmetini)on(yıl)atamamlarsan,oda,kendinden.
(Bununla beraber) arzu etmem ki, zorluk çektireyim. İnşallah, beni,
Sâlihlerdenbulacaksın!dedi.
(Mûsâ):
O,seninlebenimaramdadır.
Bu ikimüddetten hangisini ödersem, demek ki, bana karşı bir husûmet
yok.
Allahda,şudediğimizinüstündebirVekil!”dedi.[109]
MûsâAleyhisselâmınMedyen’denAyrılmasıMûsâ Aleyhisselâm; Şuayb Aleyhisselâmın kızı ve kendisinin de, zevcesi
olan Safura hanımı yanına alarak[110] Medyen’den ayrıldığı zaman[111], kıs
mevsimiidi.[112]
Mûsâ Aleyhisselâm; zevcesi, koyunları ve çakmağı yanında ve Asası da,
elindeolduğuhalde,yoladevametti.
Gündüzün, Asası ile vurarak, ağaçlardan, koyunlarına yaprak döker;
akşamoluncada, çakmağını çakar, ateşyakarveateşinçevresindekendisi,
zevcesivekoyunları,gecelerdi.
Ertesigünü,sabahaçıkıncada,zevcesini,koyunlarınıyanınaalır,Asasına
dayanarakaynışekildeyoladevamederdi.[113]
Samdaoturankrallarınserlerineuğramamakiçin,şehirvemamurelerden
uzak, sapa yollardan gidiyorlar, gittikleri yolun, kendilerini, nereye
ulaştıracağınıbilmiyorlar,Şamçölündeyollarınadevamediyorlardı.
Birara,yollarınıda,şaşırmışlar,nereyegideceklerini,bilmiyorlardı.
Gittikleri yol, kendilerini, soğuk bir kış akşamında Tür dağının sağına
düşenbatıtarafınakadargötürmüştü.
Gecenin bütün karanlığı, üzerlerine çökmüş[114], gök gürlemeğe, şimşek
çakmağa,yağmurdökülmeğebaşlamıştı.
Zevcesinide,doğumsancısıtutmuştu.[115]
Mûsâ Aleyhisselâm, ateş yakıp çevresinde ailesini ısıtmak, geceletmek
için,çakmağınıçıkardı,çaktı.
Çakmakateşçıkarmadı.[116]
Yoruluncayakadaronu,çaktıdurdu.
Şaşırmıştı.Ayağakalktı,oturdu.
Tekrartekraruğraştıisede,çakmaktaşından,ateşçıkaramadı.
Çaresizlikiçindekaldı.Sonderecededaraldıvebunaldı.
Acababirses işitebilirmiyimveyabirhareketsezebilirmiyimdiyeetrafı,
dinlemeğe,gözetmeğebaşlamıştı.[117]
Mûsâ Aleyhisselâmın İlâhî Tecellîye, Vahy’e Mazhar VePeygamberOluşu:
Kur’ân-ıkerimdeaçıklandığıgibi;MûsâAleyhisselâm:
“BirAteşgörmüştüde,ailesine:
Siz(burada)durunuz!Hakikat,ben,birateşgördüm.
Belki,ondan,sizebirkorgetirir,yahudateşinyanındabiryol (gösterici)
bulu-rum.”dedi.[118]
MûsâAleyhisselâmınüzerindeyündencübbe, yündenkilim, yündendon
veyündengömlekbulunuyordu.
Papucuda,dabaklanmamışmerkepderisindendi.[119]
Mûsâ Aleyhisselâm; yerle gök arasında yükselen güneş şuâı gibi göz
kamaştıranNûrdireğiylekarşılaşınca,onu,önce,birateşyalınısanmıştı.
Halbuki,o,ateşdeğildi.YüceAllanınNûrundandı.[120]
Mûsâ Aleyhisselâm, gördüğü Nur’a doğru ilerleyip te, onun, Ullayktan,
(Böğürtlen, Mûsâ ağacından) veya Avsece ağacından yalınlandığını[121], tâ
semâdan oradaki büyük bir Avsece ağacına kadar uzandığını, dumansız,
büyük bir Ateş olduğunu ve yeşil bir ağacın ortasından yalınlandığı halde,
ağacın yeşilliğini artırmaktan başka bir şey yapmadığını, görünce, şaşırdı.[122]
MûsâAleyhisselâm,ona,yaklaşınca,ağaçveNûr,geriyeçekildi!
Onungerilediğinigörünce,korkupgeridönmekistedi.
Fakat,Ateşyalını,yine,kendisineyaklaştı.[123]
MûsâAleyhisselâmınkorkusu,arttı.
Gözlerini,eliylekapadı,yereyattı,yapıştı.
Kulağına;kulakların,birbenzerinidahaişitmediklerisesler,geliyordu!
Korkunun şiddetinden, az kalsın aklı, başından gidecek dereceye geldi![124]
Kendisine;feyizli,mümtazyerdekiVadininsağkıyısındaki[125]ağaçtan:
“EyMûsâ!”diyeseslenildiğizaman[126],MûsâAleyhisselâm:
“Lebbeyk!Lebbeyk!=Buyur!Buyur!Emrineamadeyim!”diyor,kendisini,
çağıranın,kimolduğunu,bilmiyordu.
“Ben,seninsesiniişitiyorum.
Fakat,yerini,göremiyorum.Sen,nerdesin?”diyordu.
“Ben, üzerinde, yanında, önündeyim! Sana, senden daha yakınım!”
buyuru-lunca,Mûsâ Aleyhisselâm, Yüce Allah’a yarasanın da, bu olduğunu
anlamıstı.[127]*
Diğerrivayetegöre:
Mûsâ Aleyhisselâm: “Yâ Rab: Sen, yakın mısın? (Yakınsan) Sana, yavaş
söyleyeyim.
Sen,uzakmısın?(Uzaksan)Sana,sesleneyim.[128]
Ben,Seninsesiniçokiyiişitiyorum,fakat,seni,göremiyorum.
Sen,neredesin?”dedi.[129]
YüceAllah:
“Ben,seninarkandayım,önündeyim,sağındayım,solundayım!
EyMûsâ!Kulum,beni,andığında,ben,onunyanındaoturanıyım.[130]
Duaettiğizamanda,onunyanındayım.”buyurdu.[131]MûsâAleyhisselâm:
Elhamdü lillâhi Rabb’il’âlemîn! = Âlemlerin Rabb’ı olan Allah’a hamd
olsun!”dedi.“EyMûsâ!ÂlemlerinRabbiolanAllah,ben’im!”buyuruldu.[132]
Rabb’inin,yücehuzurundabulunmanınheybetinden,MûsâAleyhisselâmı
kalbi, şiddetle çarpmağa başlamış, bacakları, titremiş, dili, tutulmuş,
vücudunungücü,azalmış,kendisi,ölügibihareketsizhalegelmişti.[133]
YüceAllah,birMelekgönderipMûsâAleyhisselâmınkalbini,güçlendirdi.
Aklı,başınageldi.[134]
Artık,o, İlâhîSes’eveSöz’e,birdereceyekadaralışmışbulunuyordu.[135]
“Ey Allah’ım Dinlediğim kelâm, Senin mi idi? yoksa, Elçinin mi idi?” diye
sordu.
YüceAllah:
“Evet!Seninlekonuşan,benidim.
Yaklaşbana!”buyurdu.[136]
“EyMûsâ!Osağelindekinedir?”diyesordu.
MûsâAleyhisselâm
“O,benimÂsamdır.”dedi.[137]
YüceAllah:
“Onunla,neyaparsın?”diyesordu.
MusaAleyhisselâm:
“Ona,dayanırım.
Onunla,vurupağaçtan,koyunlarımayaprakdökerim.
Onu, bana âid azık dağarcığımı, su tulumumu, üzerinde taşımak gibi
hacetlerdede,kullanırım.”dedi.
YüceAllah:
“EyMûsâ!Onu,(elinden)bırak!”buyurdu.
MûsâAleyhisselâm,(elinden,yere)bırakınca,Asa,koşarbiryılanoluverdi![138]
Asanınikiçatalı,yılanınağzı,sivriucuda,arkasındakuyrukşeklinialdı.
Yılanınazıdişleriise,titriyordu!
Yüce Allah, onun, ne şekle girmesini, istemişse, o, o şekli almış
bulunuyordu.[139]
MûsâAleyhisselâm,onu,böylekorkunçbirhaldegörünce,tâkıbedemeyip
geridöndü.[140]
Rabb’i,ona:
“EyMûsâ!Berigel,korkma!
Biz,onu,eskidenolduğugibi,Asahalineçevireceğiz!”buyurdu.’[141]
MûsâAleyhisselâm,sonderecekorkmuşbirhalde,geridönüp[142]gelince
de,YüceAllah:
“Tutonuvekorkma!
Elini,onunağzınasok!”buyurdu.’[143]
Mûsâ Aleyhisselâm, elini; yılanın ağzına sokmak için, sırtındaki yün
cübbesi-ninyeniylesardı.
“Elini,cübbeninyeniylesarmayıbırak!”diyeseslenildi.
Mûsâ Aleyhisselâm, elini, yeninden çıkardıktan sonra, yılanın çene
kemikleriarasınasokunca,yılan,elindeAsahalinegeldi,veelini,Asanıniki
çengeliarasındabuldu.
Asanınsivritarafıda,ucuoldu.
Bundasonra,MûsâAleyhisselâma:
“Elini, koynuna sokda, o, hiç bir kusursuzolarak, bembeyaz çıkıversin!”
denildi.
MûsâAleyhisselâm,esmertenliidi.
Elini,koynunasoktu.Sonra,onu,kargibi,beyazolarakçıkardı.
Sonra, elini, tekrar koynuna sokup çıkardı, eskiden olduğu gibi, esmer
tenlioldu.
Sonra,MûsâAleyhisselâma:
“İşte,buiki(Mucize),Firavunilecemaatına,Rabb’indanikibürhan’dır.
Çünkü,onlar,fâsıklargüruhudur!”buyuruldu.
MûsâAleyhisselâm:
“EyRabb’im!Ben,onlardan,biradamöldürmüştüm.
Bununiçin,onların,beni,öldüreceklerindenkorkarım!
KardeşimHarun-ki,o,dilbakımından,bendendahafasâhatlıdır-onuda,
benimlebirlikteyardımcıolarakgönderki,benimsözlerimi,doğrulasın.
Ben, konuşurken, sözlerimden, onların, anlamadıklarını, o, anlar ve
açıklar.Çünkü,ben,onların,beniyalanlayacaklarındankorkarım!”dedi.
“Seninpazunu,kardeşinlegüçlendireceğizvesizeöylebirsatvetvereceğiz
ki,onlar,sizeerişemeyecekler!
Gidinizâyetlerimizle!
Sizde,sizetâbiolanlarda,üstüngeleceksiniz!”buyruldu.[144]
Yüce Allah, Mûsâ Aleyhisselâmı, geceli gündüzlü[145] yedi gün, kendi
halinebıraktı.
Yedigecedensonra,ona:
“EyMûsâ!SanasöylediğişeyhakkındaRabb’ineicabetet!”buyruldu.[146]
Kur’ân-ı Kerimin Tuvâ VadisindekiMüşahede VeMükâlemelerHakkındakiAçıklaması:
Tuvâ vadisindeki Müşahede ve Mükâlemeler, Kurân-ı Kerim’de şöyle
açıklanır:
“Artık,Mûsâ,müddetinibitirince,ailesiyleyolaçıktı.
O,Tûr[147]yanındanbirateşhisetmişti.
Ailesine:
(Siz,burada)eğleşiniz.Çünkü,ben,birateşgördüm.
Olurki,size,ondanbirhaber,yâhud(ocakyakıp)ısınmanıziçin,birateş
parçası(kor)getiririm.”dedi.
Derken, oraya varınca, Feyizli (ve mümtaz) bir yerdeki vâdi’nin, sağ
kıyısından,Ağaçtan:
EyMûsâ!ÂlemlerinRabb’iolanAllah,şüphesizben’imben!”diyeveAsanı
(yere)bırak!”diyeseslenildi.
Şimdi (Mûsâ) onu, bir yılan gibi deprenir bir halde görünce, arkasını
dönüpuzaklaştı,geridönmedi.
EyMûsâ!Berigel!Korkma!
Çünkü, sen, emniyetteolanlardansın![148] Vaktâ ki, oraya varınca, (şöyle)
seslenildi:
Ateş (mahallin)de bulunana da, çevresinde olanlara da,muhakkak, (feyz
ve)bereketverildi.
ÂlemlerinRabb’iolanAllah,münezzehdir(hernoksandanuzaktır)
EyMûsâ!Hakikat şudurki:mutlakgalib olan, yegânehükümvehikmet
sahibiolanAllah,ben’im!
Asanı, (yere) bırak! (Mûsâ, Asasını bırakıp ta) onu, çevik bir yılan gibi
hareketedergörünce,arkasınadönüpkaçtıvegeridönmedi.
EyMûsâ!korkma!
Çünkü,ben(Var’ım)Benimyanımda,Peygamberler(hiçbirşeyden)kork-
maz(lar).[149]
Şüphesizki,seninRabb’in,ben’imben!
Haydi,pabuçlarını,çıkar!
Çünkü,sen,MukaddesVadi’de,Tuvâ‘dasın!
Ben,seni,(Peygamberliğe)seçtim.
Şimdi,Vahyolunacakşeyleri,dinle:
Şüpheyokki,Allah,ben’imben!Bendenbaşkahiçbirilâhyoktur.
Öyleise,banaibâdetet!
Benizikretmekiçin,namazkıl.
Çünkü,oSaat(Kıyamet),hiçkuşkusuz,gelecektir.
Ben, onu(n vaktini) hemen açıklayacağım geliyor ki, herkes, neye
çalışıyorsa,kendisine,onunlamukabeleedilmişolsun!
Mûsâ!Osağelindekinedir?
— O, benim Asam’dır. Ona dayanırım. Onunla, davarlarıma, yaprak
silkerim.Onda,banamahsusbaşkahacetlerde,vardır!dedi.(Allah):
Onu,(elinden,yere)bırak!buyurdu.
Oda,bıraktı.
Birde,negörsün:koşupduranbiryılanolmuşturo!
(Allah):
Tutonu!Korkma!Biz,onu,yineevvelkişeklineçevireceğiz!buyurdu.[150]
Elini, koynuna sok ta, Firavuna ve kavmine (göstereceğin) dokuz
Mûcize[151]içinde,o,kusursuz,bembeyazolarakçıkıversin[152]
“…İşte,buiki(Mucize),Firavunavecemaatına,Rabb’inden,ikiburhandır.
Çünkü,onlar,fâsıklargüruhudur!”diye(buyuruldu.[153]
Firavunagit!Çünkü,o,pekazdı.
Ona,deki:Senin(küfürden,azgınlıktan)temizlenmendemeylinvarmıdır?
Seni,Rabb’ini,tanıtmağairşadedeyimmi?(ki,Ondan)korkasın?[154]
Mûsâ:
EyRabb’im!Gerçekten,ben,onlardan,bircanöldürdüm.
Onuniçin,beniöldüreceklerindenkorkarım.
KardeşimHârûn.O,dilbakımından,bendendahafesâhatlıdır.
Onuda,benimlebirlikteYardımcı(birPeygamber)olarakgönderki,beni,
doğ-rulasın.
Çünkü, ben, onların, beni, yalanlayacaklarından endişeleniyorum! dedi.
(Allah):
Senin pâzunu, kardeşinle güçlendireceğiz ve size, öyle bir satvet (ve
galebe)vereceğizki,onlar,sizeerişemeyecekler.
Gidinizâyetlerimizle!
Sizde,sizetâbiolanlarda,galip(geleceksiniz!buyurdu![155]‘(Mûsâ):
“EyRabb’im!Benimgöğsümegenişlikver!İşimi,kolaylaştır!
Dilimden de (şu) düğümü, çöz ki, sözümü, iyi anlasınlar. Bana, kendi
ailemdenbirde,Vazîrver,kardeşimHarun’u.Onunla,sırtımıgüçlendir.Onu,
işimdeortakkıl!
Tâki,Seni,çokteşbihedelim,Seni,çokanalım.
ŞüpheyokkiSen,bizihakkıylegörensin!”dedi.
(Allah):
EyMûsâ!İstediğin,sanaverilmiştir.
And olsun ki: Biz, sana, diğer bir zamanda, anana Vahy olunacak şeyi
ilhamettiğimizvakittede,lütfetmiş,ve(kendisine)onu,Tâbut’a(sandığa)koy
da,denize(Nil’e)atki,deniz,onu,kıyıyabıraksın,Onu,benimde,kendisinin
de,düşmanıolanbirisialacak!diye(emreylemistik).
Sanakarşı(eyMûsâ!)Gözümünönündeyetiştirilmeniçin,kendimdenbir
sevgide,bırakmıştım.
Hanikızkardeşingidip(şöyle)diyordu:
Ona, bakacak bir kimse (sağlamak üzre) size delâlette bulunayım mı?
Böylece,seni, tekraranneneverdikki,gözüaydınolsun, tasalanmasın.Sen,
birde,adamöldürmüştünde,biz,seni,otasadanda,kurtarmıştık.Seni,türlü
türlü ibtilâlarla imtihan etmiştik. Bunun için, yıllarcaMedyen halkı içinde
kaldın. Sonra da, (hakkındaki) takdire göre (buraya) geldin! EyMûsâ! Ben,
seni, kendim için (Peygamber) seçtim. Sen, kardeşin de, beraber olarak
Mucizelerimlegit.İkinizde,benihatırlayıpanmaktagevşeklikgöstermeyiniz.
Firavuna gidiniz. Çünki, o, gerçekten, azdı. (Gidiniz de) Ona, yumuşak söz
söyleyiniz.Olurki,o,öğütdinler,yâhud(Allâh’dan)korkar.“[156]
MûsâAleyhisselâmınAilesininMedyeneGötürülüşü:MûsâAleyhisselâmın,Tuvâvadisindebiroğlançocuğudoğmuştu.
Mûsâ Aleyhisselâm; orada, İlâhî Vahyi telakkî ile meşgul olduğundan,
ailesininyanınauğrayamazolrouştu.[157]
Ailesi,MûsâAleyhisselâmınneredeolduğunu,neyaptığınıbilmiyordu.
Orada, yalnız başına oturduğu sırada, Medyenlilerden[158] ve Şuayb
Aleyhis-selâmınEvhalkından’[159]birçoban,orayauğrayınca,onları, tanıdı
vealıpŞuaybAleyhisselâmınyanınagötürdü.
Mûsâ Aleyhisselâmın ailesi ve çocuğu; Firavunun, denizde boğulduğu
haberi, alınıncaya kadar Medyen’de Babası Şuayb Aleyhisselâmın yanında
kaldı.[160]
MûsâAleyhisselâmınMısır’aGidişi:YüceAllah,MûsâAleyhisselâmı,Mısıragönderdi.
Mûsâ Aleyhisselâm; Mısırın yolunu bilmiyor, Yüce Allah, ona, yol
gösteriyordu.
Elinde Asasından, sırtında yün kaftanından, başında yün takyesinden,
ayaklarında da, bir çift ayakkabısından başka, yanında hiç bir şey
bulunmuyordu.
Avetindenveyerbakliyatındanyararlanıyordu.Gündüzlerioruçtutuyor,
geceleri namaz kılıyordu. [161] Nihayet, Mısıra ulaştı. Geceleyin, annesinin
evinevardı.
Ne kendisi, evin halkını, tanıyabildi, ne de, onlar, Mûsâ Aleyhisselâmı,
tanıyabildiler.
MûsâAleyhisselâm,Mercimekçorbasıyenileceğisırada,evinbirtarafına
oturdu.
HârûnAleyhisselâm gelip onu, görünce, annesine, bunun, kim olduğunu
sordu.
Annesi,onun,birkonukolduğunu,haberverdi.
Bunun üzerine, Hârûn Aleyhisselâm,Mûsâ Aleyhisselâmı, yemeğe davet
etti.
Yemeğeoturduklarızaman,konuşmağabaşladılar.
HârûnAleyhisselâm,MûsâAleyhisselâma:
“Sen,kimsin?”diyesordu.
MûsâAleyhisselâm:
“Ben, Musa’yım!” deyince, hemen ayağa kalktılar, birbirleriyle kucak-
laştılar.[162]
Zâten, Yüce Allah, Hârûn Aleyhisselâma, Mûsâ Aleyhisselâmın,
kendilerinedoğrugelmekteolduğunu,onunla,buluşmasınıVahyetmişti.[163]
Mûsâ Aieyhisselâm, Hârûn Aleyhisselâm’a: “Ey Hârûn! Sen, benimle
birlikteFiravun’agit!
YüceAllah,bizi,ona,Peygamberolarakgönderdi.”dedi.
HârûnAleyhisselâm:
“İşittimveitaatettim!”dedi.
Anneleri,hemenayağakalktıvebağırarak:
“Allahaşkına!Siz,Firavununyanınagitmeyiniz!
O,ikinizide,öldürür!”dedi.
Fakat,MûsâveHârûnAleyhisselâmlar,annelerininsözünükabuletmeye
ya-naşmadılar.[164]
Hârûn Aleyhisselâm,Mûsâ Aleyhisselâma Vezîr ve Destek olmak üzere,
YüceAllahtarafındanPeygamberliklevazifelendirilmişti.[165]
Mûsâ Ve Hârûn Aleyhisselâmların Allah’a Münacatları VeFiravunlaKarşılaşmaları:
MûsâveHârûnAleyhisselâmlar:
“Ey Rabb’imiz! Doğrusu, biz, Firavun’un, bize karşı aşırı gitmesinden
(cezalandırılmaktahızlı davranmasından) yahud, taşkınlığını, artırmasından
endişeediyoruz!”diyemünâcâttabulundular.
(YüceAllah):
“Korkmayınız!
Çünkü,ben,sizinleberaberim.Ben,(herşeyi)işitirim,görürüm!
Hemengidinizde,ona(şöyle)deyiniz:
Biz,Rabb’ininikiElçisiyiz.
Artık,İsrailoğullarını,bizimlegönder.
Onlara,işkenceetme!
Biz,sana,Rabb’inden,hakîkîbirâyetgetirdik.
Selâm(veselâmet),doğruyatâbi’olanlaradır.
Bize, şu hakîkat, Vahy olundu ki: hiç şüphesiz, azab, (Peygamberleri)
yalanlayanlarınve(hak’dan))yüzçevirenlerintepesindedir!”[166]
Bunun üzerine, Mûsâ ve Hârûn Aleyhisselâmlar, geceleyin, Firavun’a
gittiler.
Kapıyı,çaldılar.
Firavunda,korktu,kapıcıda,korktu.
Firavun:
“Kimdirbuki,şusaattebenimkapımıçalabiliyor?!”dedi.
Kapıcı,yukarıdan,onlarlakonuşupneistediklerinisordu.
MûsâAleyhisselâm,ona:
“Biz,Rabbül’âlemîn’inResulüyüz!”deyince,kapıcı,korktu.[167]
“Sen,böyle,kiminkapısınıçaldığını,biliyormusun?!
Sen,ancak,Seyyid’ininkapısınıçalıyorsun!”dedi.
MûsâAleyhisselâm:
“Bende,sende,Firavunda,YüceAllah’ınkulcuklarıdır!”dedi.[168]
Kapıcı,hemengidipFiravun’ahaberverdi.[169]ve:
“Orada,delibirinsanvar!
(Ben,Rabbül’âlemîn’inResulüyüm!)diyor!”dedi.[170]
Firavun:
“Onu,içerikoy!”dedi.[171]
İçerigirmelerineizinverilince[172],MûsâveHârûnAleyhisselâmlar, içeri
girdiler.[173]
Mûsâ Aleyhisselâmın sırtında yünden bir cübbe, Aba, belinde lif kuşak,
elindede,kapıyıçalıpaçtırdığıAsa’sıbulunuyordu.[174]
Firavun,MûsâAleyhisselâma:
“Sen,kimsin?”diyesordu.[175]
MûsâAleyhisselâm:
“Ben,Rabb’ül’âlemîn’inResulüyüm![176]
İsrailoğullarını,benimlegönderesindiye,beni,sanagönderdi.”dedi.[177]
Firavun,birazdüşününce[178],MûsâAleyhisselâmı,tanıdı[179]:
“Biz,seni,yenidoğmuş(birçocuk)iken,içimizdebüyütmedikmi?
Sen,ömründen,birhayliyıllar,bizimaramızdakalmadınmı?
Nihayet,oyapmışolduğunişide,senyaptın!
Sen,nankörlerdensin!”dedi.
(Mûsâ):
“Ben,bunu,ovakit,bilmezlerdenolarakyapmıştım.
Sizdenkorkuncada,hemeniçinizdenkaçtım.
Nihayet,Rabb’ım,banahükümverdivebeni,Peygamberlerdenyaptı.
Benim başıma kaktığın o nimet; İsrail oğullarını, kendine kul (köle)
edindiğiniçindi.[180]
Ben, daha doğmadan, sen, beni büyütmeden önce, sen, İsrail oğullarının
çocuklarınıellerindençekipalıyor,onlardan,istediğini,bırakıpkendineköle
yapıyor,istediğinide,öldürüyordun!
İşte, benim, senin sarayına ulastırılısım ve sana ilistirilisim, bu yüzden
olmuştu!”dedi.[181]
Firavun:
“ÂlemlerinRabb’i(dediğin)de,nedir?”dedi.
(Mûsâ):
“Göklerin,yer’invebunlarınarasındabulunanherşeyinRabb’idir!
Eğerhakîkatı,yakînenbilmeğeehliyetlikimse/erseniz(Onunvarlığınave
birliğineinanırsınız)dedi.
Firavun,çevresindebulunankimselere:“İşitmiyormusunuz?!”dedi.[182]
(Firavun,bunu,MûsâAleyhisselâmınsöylediğini,redveinkârmaksadıile
söylemiş ve çevresindekilere “Sizin, benden başka ilâhınız varmı? Yoktur!
demekistemişti.[183]
Mûsâ Aleyhisselâm, sözlerine devamla): “O, sizin de, sizden önceki
Atalarınızında,Rabb’idir!”dedi.Firavun:
“Her halde, size gönderilen (bu) Peygamberiniz (!), muhakkak, delidir!”
dedi.[184]
“Busöz[185],doğrudeğildir.
Sağlamakıllıadamsözüdeğildir.[186]Sizin,bendenbaşkailâhınızyoktur
demekistedi.[187]
(MûsâAleyhisselâm,sözlerinedevamla):
“(O),doğuilebatınınve ikisiarasındabulunanherşeylerinde,Rabb’idir,
eğer,aklınızı,kullanırsanız(anlarsınız)”dedi.
(Firavun):
“Andolsunki:eğer,bendenbaşkabirilâhedinirsen[188],bendenbaşkasına
tapar ve bana, tapmayı, terk edersen[189]‘, seni, muhakkak ve muhakkak,
zindanagirenlerdenederim!”dedi.
(Mûsâ):
Ya sana, apaçık[190], benim doğru söylediğimi, anlatacak, seni,
yalanlayacak;beni,haklı;seni,haksızvebâtılçıkaracak[191]birşeygetirdimse
demi(zindanaatacaksın)?”dedi.
Firavun:
“Doğrusöyleyenlerdenisen,haydigetironu?”dedi.[192]
MûsâAleyhisselâmınAsasınınEjderhaOluşu:
Bununüzerine,(Mûsâ),Asasını,yerebırakıverdi.
Bir de (ne görsünler!) O, apaçık bir Ejderhâ! [193] ki, iri gövdesiyle,
Firavunun önünü ve iki yanını doldurmuş, ağzını, açmış[194]‘, alt çenesini,
yere,üstçenesiniköşkünüzerinekoymuş!
Yutmak için, Firavun’a yönelince’[195], Firavun’un yanındaki adamlar,
korkupFiravun’unbaşındandağılıverdiler.[196]
Firavunda,kendisini,tahttan,yereatıpEjderhâyılanıtutmasıiçin,Mûsâ
Aley-hisselâma,Rabb’iadına[197]vesütemzirmehakkına[198]andverdi.[199]
“Artık, ben, sana imân edecek, İsrail oğullarını da, seninle birlikte
göndereceğim!”dedi.
Bunun üzerine, Mûsâ Aleyhisselâm, onu, tutup eski, Asa haline çevirdi.[200]Firavun,bundanönce,hiçişemezken,korkusundan,işedi![201]
Mûsâ Aleyhisselâm, Firavun’a, ikinci bir Mucize olmak üzere, elini de,
(koynundan)çekipçıkardı.
Birde(negörsünler!)bu,temâşâedenleriçin,bembeyaz(veNûrsaçanbir
el)[202]
Elinparlaklığından,Firavunungözlerikamaştı.
Mûsâ Aleyhisselâm, elini, koynuna sokup çıkardığı zaman, eski normal
renginialdı.
Bununüzerine,Firavun,MûsâAleyhisselâmı,doğrulamağameylettiisede,
Fi-ravun’unVezîr’iHâmân,hemenonunyanınavarıpönüneoturduve:
“Sen,şusırada,kendisinetapılanbirİlâh’sın!
Sen,ona,tâbiolunca,birkulolacaksındemek!?”dedi.
Firavun,MûsâAleyhisselâma:
“Bana,bugün,yarınakadarmühletver!”dedi.
YüceAllah:MûsâAleyhisselâma,ona,şöylesöylemesini,Vahyetti:
“EyFiravun!Sana,hiçihtiyarlamamaküzere,gençliğin,
Hiçelindenalınmamaküzre,Devlet’inverilecekolsa,
Evlenmelerden, yeyip içmelerden, hayvanlara binip gezmelerden zevk
almagücünsanaiadeedilecekolsa,
Öldüğündede,Cennet’egirdirilecekolsan…bana,imanedermisin?”dedi.
Busözler,Firavun’unkalbini,birazgevşetti,yumuşattı:
“Seningibi,Hâmânda,yanımabirgelsinbakayım!”dedi.[203]
Ertesigünü,HâmângelipFiravununyanınagirdi.[204]
Firavun,ona:
“ŞuZat,yanımageldi!”dedi.
Firavun,dahaönce,MûsâAleyhisselâma,ancak,Sihirbazderdi.
Bugünise,Sihirbazdemeyip(Mûsâ)dedi.
Hâmân:
“O,sana,nesöyledi?”diyesordu.
Firavun:
“Bana, şöyle şöyle söyledi” diyerek Mûsâ Aleyhisselâmın söylediklerini
nakletti.
Hâmân:
“Onu,reddetmedinmi?”dedi.
Firavun:
“HeleHâmângelsinde,ona,birdanışayımbakayım!dedim.”dediğizaman,
Hâmân,Firavun’a:
“Sanırımki:sonradan,tapanbirkulolmandan,kendisinetapılanbirRab
olman,seninhakkındadahahayırlıidi![205]
Ben,sana,gençliğini,geriçevireyim!”dedi.
Veşm (iğne) getirtip Firavunun yüzünü, onunla döğdürerek kan çıkan
yerineçividsürdürdü.Yeşileçalarsiyahbirtenmeydanageldi.
Buişi,ilkyapan,o,oldu.
MûsâAleyhisselâm,Firavununyanınagiripondabuhaligörünce,şaşırdı.
YüceAllah,MûsâAleyhisselâma:
“Gördüğünşey,seni,şaşırtmasın!
O,çoksürmez,ilkhalinedöner!”diyeVahyetti.[206]
Firavun, ne iman etti, ne de, İsrail oğullarının, Mûsâ Aleyhisselâm ile
birlikteMısırdançıkıpgitmesineizinverdi.[207]
TufanBelâsı:Bundan sonra ve Mûsâ Aleyhisselâmın Sihirbazlarla karşılaşmasından
önce, Yüce Allah, Mısırın Kıbtî halkına Tufan (Sağnak halinde sürekli
yağmurlar)gönderdi.[208]
Onlaraâidherşeyi,sularbastı.[209]Tufan,yedigünsürdü.
Kıbtî evlerine, o kadar sel suları doldu ki, evler, oturulamaz, oturanı da,
boğarhâlegeldi.
Arazilerini,sellerbastı.Hiçbirşeyekemez,yapamazoldular.’[210]
“EyMûsâ!Bizimiçin,Rabb’ineduaet:şufelâketi,üzerimizdenkaldırsın.
Biz, sana, iman edeceğiz. İsrail oğullarını da, seninle birlikte
göndereceğiz!”dediler.[211]
Mûsâ Aleyhisselâm, Yüce Allâha dua etti. [212] Yüce Allah, onlardan,
Tûfân’ı,kaldırdı.[213]Ekinleri,büyüdü.[214]
Yüce Allah; onlara, daha önce bitmeyen ot, ekin ve meyvalarını bitirdi.
Yurdla-rını,bolsulu,yeşillikli,bolnimetlihâlegetirdi.[215]
Fakat,onlar:
“Yağmursuzoluşumuz,pekhoşumuzagitmedi.[216]
Biz,böyleolmamızı,istememiştik.
O,olanyağışlar,bizimiçinbirnimettenbaşkabirşeydeğildi!”dediler.[217]
Onlar; ne iman ettiler, ne de, İsrail oğullarını, Mûsâ Aleyhisselâmla
birliktesaldılar.
Üzerindebulunageldiklerikötühaledöndüler.[218]
ÇekirgeBelâsı:
YüceAllah;biraysonra[219],onlara,çekirgegönderdi.
Bu çekirgeler; onların bütün ekinliklerini[220], meyvalarını, ağaçlarının
yapraklarınıveçiçeklerini[221]yiyipbitirdi.[222]
Hattâ, kapıları, elbiseleri, ev eşyalarını, evlerin tavanlarındaki ağaçları,
demirçivileriyemeyekalktılar!
Tavanlar,çökmeğebaşladı![223]
Kıbtîler,İsrailoğullarınınevlerindeböylebirşeyigöremeyince,şaşırdılar.[224]
Çekirge belâsını kaldırması için Rabb’ına dua etmesini Mûsâ
Aleyhisselâm-danistedilerveimanedeceklerinisöylediler.
Mûsâ Aleyhisselâm, dua edince, Yüce Allah, çekirge belâsını kaldırdı.
Onlarınekinlerinden,çekirgelerinyemediğibirartıkkalmıştı.Onlar:
“Biz, iman etmeyeceğiz. Ekinlerimizden, çekirgelerin yemedikleri artık,
bizeyeter!”dediler.[225]
KummelBelâsı:Bununüzerine,YüceAllah; onlaraKummel =Küçük, kanadsız çekirgeyi,
ekinbitini,karıncayımusallatetti.
Bunlar,yerdekibütünbitkiartıklarınıda,yaladı,tüketti.
Küçük karıncalar da, adamların elbiseleriyle vücudları arasına girip
vücudları-nıısırırlar,yedikleriyemekleriniçinedolarlardı!
Nihayet, evlerinin üzerinde kireç harcıyla tuğladan, kaypak, üzerlerine
çıkılamayacaksütunlaryapıpyemeklerini,onunüzerinekoydular.
Yemekleriniyemekiçin,orayaçıktıklarızaman,ellerindenkurtulduklarını
sandıkları hayvanları, orada da, yemeklerin içine dolmuş buldular!
Kendilerine,bubelâdandahaağırgelenbirbelâolmadı.
İşte,bu,YüceAllah’ın,Kur’ân-ıKerim’deRiczdiyeandığıbelâidi.[226]
Mısırlılar; üzerlerinden bu belânın kaldırılması için, Rabb’ına dua
etmesini,MûsâAleyhisselâm’danistedilerveimanedeceklerinisöylediler.
Üzerlerinden,bubelâda,kaldırıldığızaman,sözlerindedurmadılar,iman
etmeyeyanaşmadılar.[227]
Eskikötühallerinedöndüler:
“Biz, ne diye ona, iman edeceğiz? İsrail oğullarını, kendisiyle birlikte
salacağız?
O,bütünekinlerimizi,yoketti.Mallarımızı,giderdi.
Bize,buyaptıklarındandahaçok,dahaağırneyapacak?
Firavununizzetineandolsunki:biz,hiçbirzaman,neonu,tasdikederiz,
nede,kendisinetabi’oluruz!”dediler.[228]
KurbağaBelâsı:Bir müddet sonra, Yüce Allah; Mûsâ Aleyhisselâma, Nîl’in dar yeri
üzerinde durup Asasının ucunu, Nîl’in içine batırmasını, Nîl’in yakınına,
uzağına,aşağısına,yukarısına,onunlaişaretetmesiniVahyveemretti.
Mûsâ Aleyhisselâm, böyle yapınca, her taraftan bütün kurbağalar,
birbirlerinebildirdiler.
Yakındaolan,uzaktabulunana,seslendi.
Vakvaklayarak gecenin karanlığında sudan çıkıp acele şehrin kapısına
doğrugittiler.
Kıbtîlerinevlerinegirdiler.Çuvallarının,kapkacaklarının,binalarınıniçine
doldular.
Kıbtîlerin, elbisesini veya kabını veya yiyeceğini veya içeceğini açıp ta,
içindekurbağalarbulmayanbirkimseyoktu!
Onlarınyemektencerelerini,kurbağalardolduruyor,yaktıkları,ocaklarını,
kurbağalar,söndürüyor,yemeklerini,bozuyor,yenilmezhalegetiriyordu!
Sokaklar, kurbağa ölüleriyle doldu! Kokudan, geçilmez oldu! Kıbtîler,
tekrarMûsâAleyhisselâmagidipağlayarakderdyandılar,
“Duaedipbubelâyı,üzerimizdenkaldır.Budefa,tevbeedeceğizvetevbe-
mizdendönmeyeceğiz!”dediler.
Kurbağa belâsı kalkınca da, yine, sözlerinde durmadılar, eski hallerine
döndüler.[229]
KanBelâsı:Bunun üzerine, Mûsâ Aleyhisselâm, dua etti. Yüce Allâh’da, onlara kan
belasınıgönderdi.
Aynısudan;İsrailoğullarıveKıbtîlergelipsualır,İsrailoğullarınınaldığı,
su;Kıbtîlerinaldığıise,kanolurdu!
Buhal .Kıbtîlereçokağırgeldiği için,MûsâAleyhisselâmdan,bubelânın
kaldırılmasıiçin,duaetmesiniistedilerveimanedeceklerinisöylediler.
Belâkaldırıldığıhalde,onlar,yinede,imanetmeğeyanaşmadılar.[230]
KüfürVeAzgınlığınŞahlanışı:MûsâveHarunAleyhisselâmlar,bunca,mucizelerlegönderildiklerihalde,
Firavunveilerigelenleri,imanetmeyibirtürlükibirlerineyediremedilerde:
“Kavimleri,bizekulluk,kölelikedipdururlarken,biz,bizimgibiikibeşere
imanmıedecekmişiz?!”dediler.[231]
Firavunda,kavmininiçindebağırdı:
“Ey kavmim!Mısır Padişahlığı ve altımdan (Saraylarımın altından) akan
şuırmaklar,benimdeğilmi?
Hâlâ,gözünüzüaçmayacakmısınız?
Yoksa,ben,ondan(Musa’dan)hayırlıdeğilmiyim?
Oki,hakirdir(meramını)bilehemenhemenaçıklayamıyor.Öyleyaonun
üzerine (gökten) altun bilezikler atılmalı yahud beraberinde birbiri ardınca
(kendisinitasdikedici)meleklergelmelideğilmiydi.[232]
“O,yabirSihirbazdır,yâhudbirdelidir”dedi.[233]
MalVeServetinYokOlmaBelâsı:Mûsâ Aleyhisselâm; Firavunla kavminin imana gelmelerinden, ümidini
kesince[234],malveservetlerininyokolmasıiçin,duaetti.
HârûnAleyhisselâmda,Âmîn!dedi.[235]
MûsâAleyhisselâm,duasında:
“Ey Rabbimiz! Hakîkaten, Sen, Firavun’a ve ileri gelenlerine, dünya
hayatında zînet (ve haşmet) ve nice mallar verdin, Senin yolundan
saptırsınlardiyemieyRabb’imiz!
Sen,onlarınmallarınıyoketRabb’imiz!
Onların kalblerini şiddetle sık ki, artık, onlar, o çetin azabı görecekleri
zamanakadarimanetmeyeceklerdir!”dedi.
(Allah):
“İkinizinde,duası,kabulolunmuştur.
Ohalde,yine,istikamette(doğruhareketinizde)devamediniz!
Sakın,bilmezlerinyolunauymayınız!”buyurdu.[236]
YüceAllah;onlarınmallarını,DirhemveDinarlarını,taşaçevirdi![237]
Abdulazizb.Mervan’ın,Mısırdaelegeçirdiği,FiravunHanedanınaâidmal
kalıntılarından bir çanta içinde bulunan: soyulmuş iki yarım yumurta ve
soyulmuş bir ceviz çeni ile nohud ve mercimeğin taş kesildikleri
görülmüştür![238]
Mısırlıların imansızlıkları, kötü tutum ve davranışları yüzünden
uğradıklarıazab-lar,Kur’ân-ıKerim’deşöyleaçıklanır:
“And olsun ki: biz, Firavun Hanedanını, düşünüp ibret alsınlar diye,
yıllarca,kuraklıkla,mahsullerinkıtlığıiletutupsıktık.
Fakat,onlara,iyilikgelince:Bu,bizimhakkımızdır!dediler.
Kendilerine, bir fenalık da, gelirse, Mûsâ ile onun beraberindekilere,
uğursuzlukyüklerlerdi.
Gözünüzü açınız, iyi biliniz ki: onların uğursuzluğu, ancak, Allah
tarafındandır.
Fakat,çokları,bilmezler.
Onları;
“Bizi, büyülemek için, her ne mucize getirsen, biz, sana iman ediciler
değiliz!”dediler.
Bununüzerine,bizde,ayrıayrıMucizelerolmaküzere,başlarınaTufan,
Çekirge,Haşerat,KurbağalarveKangönderdik.
(Böyle iken) yine (iman etmeyi) kibirlerine yediremediler. Onlar, öyle
günahkârlargüruhuidiler.Üzerlerineoazabçökünce:
“EyMûsâ!Bizimiçin,Rabb’ine-SanaolanVa’d’ihürmetine-duaet!
Eğer, bu azabı, bizden ayırıp sıyırırsan, and olsun ki: sana, kesin olarak
imanedeceğiz,
Ve and olsun ki: İsrail oğullarını da, seninle birlikte mutlaka
göndereceğiz!”dediler.
Vaktâki,biz,kendilerininerişecekleribirmüddetekadar,onlardanazabı,
giderdik.Birde,nebakarsın,yeminlerinibozuyorlarbile![239]
Mûsâ Ve Hârûn Aleyhisselâmların Firavunla TekrarKarşılaşmaları:
MûsâveHarunAleyhisselâmlar,tekrarFiravun’unyanınavardılar.Ona:
“…Biz,seninRabb’inin,ikiElçisiyiz.
Artık,israiloğullarını,bizimlegönder.
Onlara,işkenceyapma!
Biz,sana,Rabb’ındanhakîkîbirâyet(Mucize)getirmişizdir.
Selâm(veselâmet),doğruyatâbiolanlaradır.
Bize, şu hakikat Vahy olundu ki: hiç şüphesiz, azab, (Peygamberleri),
yalanlayanların,(hakdan)yüzçevirenlerintepesindedir!”dediler.
Firavun:
“Ohalde,Mûsâ!SizinRabbiniz,kimdir?”dedi.
Oda:
“BizimRabb’imiz,herşeyehilkatiniveren,sonrada,yolunu,gösterendir.”
dedi.
(Firavun):
“Öyleise,evvelki(geçmiş)asırlar(halkının)halinedir?”dedi.
(Mûsâ):
“Onlarınilmi,Rabb’iminnezdindekibirKitabdadır.
BenimRabb’im,hatâda,etmez,unutmazda!”dedi.[240]
(Firavun):
“Ey Mûsâ! Sen, Sihr’inle, bizi, yerimizden çıkarman için mi geldin
bize?’[241] “…Mûsâ! Ben, seni, her halde, sihirlenmiş (büyülenmiş)
sanıyorum!”dedi.Mûsâda:
Andolsunki:bunları(herbiribasiretlegörülecek)bireribretolmaküzre,
göklerinveyer’inRabb’indenbaşkasınınindirmediğinibilmişsindir.
Bende,seni,eyFiravun!Herhalde,helakedilmişsanıyorum!”dedi. [242]
“Firavun’unkavmindenilerigelenler:
“Bu,sizi,yurdunuzdançıkarmakisteyenbilgiçbirsihirbazdırmuhakkak!”
dediler.[243]
Firavun:
“Bırakınızbeni,Musa’yı,öldüreyim!
(Varsın)oRabb’ineyalvarsın!
Çünkü, ben, onun, dininizi değiştireceğinden, yâhud yer(yüzün)de fesad
çıkaracağındankorkuyorum!”dedi.
Mûsâda:
“Ben,hesapgününeinanmayanherkibirli(insan)dan,benimde,Rabb’im,
sizinde,Rabb’iniz(olanAllah’a)sığınırım!”dedi.
FiravunAilesindenolupimanınıgizlemektebulunanbirMü‘min[244]:“Siz,
birAdamı,Rabb’im,Allâh’dırdemesiyleöldürürmüsünüz?!Halbuki,o, size,
Rabb’inizden,apaçıkmucizelerde,getirmiştir.Bununlaberaber;eğer,o,bir
yalancıise,yalanı,kendisinedir.
Eğer,doğrucuise,sizitehdidedegeldiği(azab)ınbirkısmıolsun(gelir)sizi,
çarpar!
Şüphesiz ki, Allah, haddi aşan (iddiasında) çok yalancı olan kimseyi
muvaffakkılmaz.
Ey kavmim! Bu gün, bu yerde, siz galip (kimse)ler olmak üzere, mülk,
sizindir.
Fakat,Allah’ınhışmıgelipçatarsa,kimbizeyardımeder?”dedi.
Firavun:
“Ben,sizehangireydebulunuyorsam,ondanbaşkasını,işaretetmiyorum.
Size,doğruyolunhilafınıda,göstermiyorum!”dedi.
Mü‘minolan(oZat,sözlerinedevamla):
“Ey kavmim! Hakikat, ben, o sürü sürü fırkaların gününe misal
(vermeniz)den,Nûhkavminin,Âd’ın,Semud’unvedahasonrakilerinhaligibi
(birmacerayasapıpfelâketeuğramanızdan)korkuyorum!
(Yoksa)Allah,kullarına,birzulümdileyecekdeğildir.
Ey kavmim! Hakikat, ben, size karşı, o bağırışıp çağırışma gününden
endişeetmekteyim.
(O gün, Hesap yerini) arkanızda bırakarak (Cehennem’e) döneceğiniz,
gündür!
(Ogün)sizi,Allâh(ınazâbın)dan,hiçbirkurtarıcıyoktur.
Allah,kimişaşırtırsa,onunyolunu,doğrultucuda,yoktur.
Andolsunki:(bundan)önce,Yûsufde,size,apaçıkburhanlargetirmişti.
Ovakitte,onunsizegetirdiğişeylerhakkındaşüpheedipdurmuştunuz.
Hattâ,o,vefatedincede:
“Bundansonra,Allah,aslapeygambergöndermez!”demiştiniz.
İşte,Allah,ohaddiaşanşüphecikimseleri,böyleşaşırtırdır.”dedi.[245]
FiravununAllah’ıOklaVurmağaKalkışı:Firavun:
“Eyilerigelenler!Ben,sizin,bendenbaşkaİlâhınızolduğunu,bilmiyorum!.[246]
“EyHâmân[247]Haydi,benimiçin,çamurunüzerindeateşyakta[248]bana,
yüksekbirkuleyap!
Belki, ben[249], o yollara, göklerin yollarına ulaşır[250], Musa’nın İlâhına
yükselipçıkarım.
Bununlaberaber,ben,onu,mutlaka[251],yalancılardan[252],biryalanc[253]
sanıyorum!”dedi.[254]
İsrail oğulları, en ağır şartlar altında çalıştırılarak yedi yılda bir kule
yapılıpbitirildi.[255]
Firavun,yapılanyüksekkuleninüzerineçıktı.
Kendisine,biryaygetirilmesini,emretti.
Semayadoğrunişanalıpokattı.
Ok,kanabulaşmışolarakona,geriçevirildi.
Bununüzerine,Firavun:
“Ben,Musa’nınİlâhını,öldürdüm!”dedi.[256]
SihrinMucizeİleKarşılaşmasıVeAğırBirYenilgiyeUğraması:Firavun;çevresindekiilerigelenlere:
“Hiç şüphesiz, bu, mutlaka çok bilgili bir sihirbazdır ki, sizi, sihri ile
yerinizden
(yurdunuzdan sürüp) çıkarmak istiyordur. Şimdi (buna) ne
buyurursunuz?”dedi.[257](İlerigelenler):“Onunlakardeşini,alıkoy!
Şehirlere,toplayıcılarsalda,nekadarbilgilisihirbazvarsa,hepsinisana,
getirsinler”dediler.[258]
(Musa’yada):
“Sen, Atalarımızı, üzerinde bulduğumuz (yoldan) bizi döndüresin de, bu
yerdedevlet,ikinizin(elinde)olsundiyemibizegeldiniz?
Biz,ikinizede,inanıcılardeğiliz!”dediler.
Firavun:
“UstanekadarSihirbazvarsa,hepsini,banagetiriniz!”dedi.[259]
Sihirbazlar,Firavunageldilerve:
“Galebeyi, kazananlar, biz olursak, elbet bize birmükâfat var değilmi?”
dediler.
Firavun:
“Varya!Hemsiz,muhakkak(benim)enyakınlar(ım)danda,olacaksınız!”
dedi.[260]
(Sihirbazlar) aralarında işlerini, çekişe çekişe konuştular. (Sonra) gizlice
müşavereettiler:
“Bunlar, (başka değil), her halde, iki sihirbazdır ki, sizi, sihirleri ile
yerinizdençıkarmak,enşerefliveüstünolandininizigidermekistiyor/ardır.
Onun için, bütün tuzaklarınızı bir araya toplayınız. Sonra, saf halinde
birdengeliniz(hücumediniz)
Bugün,galipolan,muhakkak,umduğunaermiştir!”dediler.[261]
(Firavun):
“EyMûsâ!Sen,sihrinle,bizi,yerimizdençıkarmaniçinmigeldinbize?
Şimdi,bizde,sana,onungibibirsihiryapacağız!
Şimdi,sen,kendinlebizimaramızdabirbuluşmayerivevaktitâyinetki,
nesenin,nebizimcaymayacağımızdüz(geniş)biryerolsun!”dedi.
O(Mûsâ)da:
“Sizinle karşılaşma zamanımız, zînet günü ve insanların toplanacağı
kuşlukvaktidir!”dedi.
“Bununüzerine,Firavun,arkasınıdönüpgitti.
Bütünhilesinitoplayıpgeldi.“[262]
İnsanlarada:
“Sizde,toplamalarmısınız?”denildi.
(Onlar):
“Umarız ki: (bizimkiler) galip olurlarsa, biz de, (kendi) Sihirbazlarımıza
uyarız!(dediler)”[263]
Toplanansihirbazlarınsayısı:
70’şi, İsrail oğullarından,2 side,KıbtîBaşkanlarından (İbn.Habîbegöre:
Fars-hlardan)olmaküzre,72idi.[264]
veya12.000idi.[265]veya15.000idi.[266]veya19.000idi.[267]
Toplanansihirbazlarınsayılarınındahaçokolduğudarivayetedilir.[268]
Sihirbazdan, ancak, 7000’i Usta Sihirbaz ve bunların içinde de, ancak
700’üseçkindi.[269]
Bunlarınarasındada:
Sâbur,
Âdur,
Hatvat,
Musfâadlarındadörtbaşkanbulunuyordu.[270]
Toplanansihirbazlardan15.000sihirbaz,toplantıyerindesafoldular.
Herbiri,ipleriniveasalarınıgetirmişlerdi,[271]
Sihirbazlarınasalarıveipleri,60deveiletaşınmıştı.[272]
Firavun,toplantıyerindekendisineayrılanyere,MısırınEşrafıilebirlikte
kuruldu.
Halkta,onunkarşısındahalkalandılar.
Mûsâ Aleyhisselâm, yanında kardeşi Hârûn Aleyhisselâm olduğu[273] ve
üzerlerindeyündenikigömlekbulunduğuhaldehalkınalayetmelerinealdırış
etmeden[274]Asasınadayanarakorayageldi.[275]
Sihir ve sihirbazlık, ötedenberi, birçokmilletlerde:Araplarda,Rumlarda,
Hind-lilerde, Acemlerde[276] , Mısırlılarda görülegelen tarihî bir vâkıadır.[277]
Dahhâk b. Ulvan, b.lmlîk, b.Âd, Babil taraflarına varıp Babil’i kurmuş,
çevrede ne kadar sihirbaz varsa, hepsini Babil’e toplamış, onlardan, sihri
öğrenmişvehattâsihirbazlarınbaşıolmuştu.[278]
Firavun Musa Aleyhisselamın karşısına çıkardığı sihirbazlara: “Bu gün,
karşısındakine üstün gelen, umduğuna, ermiştir!” dedi. [279] “Mûsâ, Onlara
(Sihirbazlara):Yazıklarolsunsize!Allah’akarşı,yalandüzmeyiniz!Sonra,O,
azabilekökünüzükurutur!
Allah’akarşıyalanuyduran(herkes)muhakkak,hüsranauğramıştır!”dedi.[280]Sihirbazlar,birbirlerine:“Busöz,Sihirbazsözüdeğildir!”dediler.[281]
Sihirbazlar:
“EyMûsâ!(Asa’nı)yasen(önce)at,yada,önceatankişilerbizolalım![282]
“EyMûsâ!Senmi (önce)atacaksın,yoksa, (önce)atanlar,bizmiolalım?”
dediler.[283]
Mûsâ,onlara:
“Neatacaksanız(önce)siz,atınız!”dedi.Onlar,iplerinivesopalarınıatıp:
“Firavunun izzeti hakkı için, galip olanlar, biziz biz!” dediler. [284]…Vaktaki, attılar. Halkın, gözlerini sinirlediler. Onlara, korku, saldılar, büyük
birsihir(meydana)getirmişoldular.[285]
Firavun’un zevcesi Âsiye hatun; Firavuna karşı, Mûsâ Aleyhisselâma
yardımetmesiiçin,YüceAllah’ayalvardı,durdu.
FiravunHanedanından, onun, bu halini görenler, kendisinin, Firavun ve
taraf-darlarına,şefkatındandolayı,Firavunlehindeduaediyorsandılar.[286]
Sihirbazların her biri, ellerindeki asalarını ve iplerini yere bıraktıkları
zaman, onlar, koşar yılanlar gibi, vadiyi dolduran ve birbiri üzerine binen
dağlargibigösterilerekseyircileringözlerinikamaştırdılar.[287]
Sihirbazlardan
Kimisi:Renk,renk,
Kimisi:Simsiyahyüzlü,
Kimisi:Upuzunboylu,
Kimisi:Kısaveenli,
Kimisi:Boynuzlu,
Kimisi:Kalkankadarkulaklı,
Kimisi:Maymunyüzlü,
Kimisininalnı,aşağıda,sakalı,yukarıdaidi!
Havadauçan,
Ağızlarınıaçan,
Ağızlarındanateşlersaçan…İrivekanadlıyılanlar…meydanıdoldurmuştu.[288]
“Mûsâ,onlara(Sihirbazlara):
Bu,sizin(meydana)getirdiğiniz(yaptığınız)şeysihirdir.
Allah,hiçşüphesiz,onunboşluğunu,asılsızlığınımeydanaçıkaracaktır.
Allah,elbette,fesadcılarınişinidüzenlemez.
Allah; günahkârların hoşuna gitmese de, hakkın, hak olduğunu
Kelimeleriyleisbatlardır.”dedi.[289]
Biz,(Musa’ya):
Korkma!dedik,çünkü,üstün(gelecek)muhakkak,sensinsen!
Elindekini(yere)bırakıver!
Bu,onlarınyaptıklarını,yutar!
Çünkü,onlarınsanatdiyeortayaattıkları,ancak,birsihirbaztuzağıdır.
Sihirbazise,neredeolsa,umduğuna,ermez.[290]
“Bununüzerine,Mûsâ,(elindeki)Asasını(yere)bırakıverdi.[291]
…Bir de, ne görsünler! Bu, onların uydurup düzdüklerini hep yakalayıp
yu-
tuyor![292]
Evet! Mûsâ Aleyhisselâmın, yere bıraktığı Ejderhâ kesilen Asası,
Firavunun ve halkın gözlerine, koşar yılanlar gibi görünen ipleri ve asaları
birerbirertoplayıpyutmağabaşlamıştı.
O derecede ki, vadide, Sihirbazların yere bıraktıkları asa ve iplerden az
veyaçok,hiçbirşeygörünmezoldu,yokolupgitti.
MûsâAleyhisselâm,EjderhaAsasını,elinealınca,eskidenolduğugibi,Asa
halinegeldi.
Sihirbazlar,buMucizekarşısında:
“Eğer, bu, bir Sihir olsaydı, asla, bize galebe çalamaz[293], onun işi, bize
gizlikalamazdı.
Eğer,bu,birSihirolsaydı, İplerimiz,Asalarımız,nereyegider,böyleyok
olabi-lirmiydi?[294]
Eğer,bu,birsihirolsaydı,sihrimizi,böyleyutmazdı.
Bu,muhakkak,YüceAllahtarafındanolanbirişdir!”dediler.[295]
SihirbazlarınBaşkanlarındanâmâolana,arkadaşları:
“Musa’nın asası, iri ve korkunç, erkek bir yılan oldu. İplerimizi ve
asalarımızı,yuttu!”dediklerizaman:
“Onlardan,bireserkalmadımı?Veyaonlar,eskihallerinedönmedimi?”
diyesordu.
“Hayır!”dediler.
Bununüzerine,âmâBaşkan:
“Bu,Sihirdeğildir!”dedi.[296]
“Sihirbazlar,derhalsecdeederekyerekapandılar:
“ÂlemlerinRabb’ine,MüsâileHarun’unRabb’ineimanettik!”dediler.[297]
Firavun:
“Ben,sizeizinvermeden,siz,ona,imanettinizhâ!
Hiçkuşkusuz,sizesihriöğretenbüyüğünüzimişo![298]
“…Hiç şüphesiz, şehirde -onun halkını, içinden çıkarmanız için,
kurduğunuzbirhilekârlıktırbu…[299]
“…Bende,elbette,sizinellerinizi,ayaklarınızıçaprazlamakeseceğim!Sizi,
muhakkak,hurmadallarınaasacağım!
Siz de, hangimizin azabı daha çetin ve sürekli olduğunu, elbette
öğreneceksiniz!‘1dedi.[300]
(SecdeyekapananSihirbazlar):
“Bunda,dediler,bizehiçbirzararyok…”[301]
“Biz,şüphesizki,Rabbimizedönücüyüz.”[302]
“Biz,seni,bizegelenşuapaçıkMucizelere,biziYaratan’a,katiyyentercih
edemeyiz!
Artık,sen,neyehâkimisen,hükmünüver!
Sen,hükmünü,ancak,budünyahayatındageçirebilirsin.
Biz, günahlarımızı ve bizi zorladığın sihr’i affetmesi için, Rabb’imize
gerçektenimanettik.
Allâh(ın sevabı, seninkinden) daha hayırlı (azabı da, seninkinden) daha
süreklidir.[303]
“Her halde, biz, iman edenlerin ilki olduğumuz için, Rabbımızın, bizim
günahlarımızıyarlıgayacağınıda,umarız!”dediler.[304]
“Sen, bizden -başka bir sebeple değil- ancak, Rabbimizin âyetlerinde -
onlar,bizegeldiğizaman-imanettikdiyeintikamalacaksın.
EyRabbimiz!Üstümüzesabıryağdır!
Bizi,Müslümanlıktasabitkimselerolaraköldür!”[305]
Firavun,dediğini,yaptı.Onlarınellerini,ayaklarınıkestirdivekendilerini,
hurmadallarınaastırdı.
Onlar,öldürülürlerken:
“EyRabbimiz!Üstümüzesabıryağdır!
Bizi,müslümanlıktasabitkimselerolaraköldür!”demekteidiler.
Günün başında kâfir olan bu sihirbazlar, günün sonunda şehidler
kafilesinedahiloldular.[306]
Firavunun kavmi, yenilgi ve korku içinde, toplantı yerinden, birbirlerini
çiğneyerekdöndüler.
Allah düşmanı Firavun da, yenilgiye ve lanete uğramış olarak oradan
sarayınadönüpküfründeısrar,kötülükişlemektedevametti.[307]
Firavununkavmindenilerigelenler:
“Musa’yı ve kavmini fesadcılık etmeleri, Seni de, Tanrılarını da, terk
etmesiiçinmi?butopraktatutacaksın?!”dediler.
Oda:
(Eskiden olduğu gibi, yine) oğullarını öldürürüz, yalnız kadınlarını sağ
bırakırız!
Şüphesizki,biz,onlarıntepesindekahredicileriz!”dedi.[308]
FiravununSarayındakiMüminlerVeBaşlarınaGelenler:FiravunHanedanındanHızkıl; imanınıgizleyenMü‘minlerdenolupMûsâ
Aley-hisselâmın, Sihirbazları yenmesi üzerine[309] veya daha önce, imanını
açıklamışveSihirbazlarlabirlikte,oda,idamedilmişti.[310]
Hızkıl’ınzevceside,FiravununkızlarınınbaştarakçısıidiveYüceAllah’ın,
iyihallikıldığıMü‘minkadınlardandı.
Kendisi, bir gün, Firavunun kızının başını tararken, tarak, elinden
düşünce,(Bismillah=Allah’ınismiyle)demişti.
Firavununkızı:
“Babamınismiylemidemekistiyorsun?”diyesordu.O:
“Hayır! Belki, benim Rabb’im ve Babanın Rabbi olan Allah’ın ismiyle
demekistiyorum!”dedi.
Firavununkızı:
“Ben,bunu,babamahabervereceğim!”dedivehaberverdi.
Firavun,onu,veonunoğlunuyanınagetirtti.Mü‘minekadına:
“SeninRabb’inkim?”diyesordu.
Oda:
“Benimde,Rabb’im,seninde,RabbinAllâh’dır!”dedi.
Firavun;bakırdantandıryapılıpkızdırılmasınıveonunveçocuklarının,o
tandırıniçineatılmasınıemretti.
Mü‘minkadın,Firavun’a:
“Benim,sendenbirdileğimvardır.”dedi.
Firavun;
“Nediro?”diyesordu.
Mü‘minkadın:
“Benimkemiklerimiveçocuklarımınkemiklerinibirleştiripgömmendir.”
dedi.
Firavun:
“Seninbudileğiniyerinegetirmek,bizedüşenbirhakvevazifedir.”dedi.
Sonrada,oğullarını,birerbirertandıraattırdı!
Hattâ,sonoğlançocuğu,dahasütemerbirsabiidi.Annesine:
“Anneciğim!Sabret!Çünkü,sen,hakküzerindesin!”demişti.
Anneleride,çocuklarıilebirliktetandıraatıldı![311]
FiravununzevcesiÂsiyehatun,hâlisMü‘minkadınlarındandı.[312]
Allah’a,gizliceibadetederdi.
Firavununkorkusundan,namazını,gizliyerdekılardı.
Âsiyehatun;Firavununkızlarınınbaş tarayıcısıkadını,nasıl işkencelerle
öldürdüğünü, köşkün penceresinden görmüş ve öldüğü zaman da, Allah’ın,
onu, şereflendirmeyi ve hayra erdirmeyi irade buyurup Meleklerin, onun
ruhunu,göklereyükselttiği,kendisineaçıkçagörünmüşolduğundan,Allah’a
yakînivetasdîkiartmıştı.
O sırada, Firavun, Âsiye hatunun yanına girdi ve Hızkıl’in zevcesi, baş
tarayıcısıkadınayaptığınıhaberverdi.
Bununüzerine,Âsiyehatun:
“YazıklarolsunsanaeyFiravun!
Sen,yüceAllah’akarşı,buna,nasılcür’etvecesaretedebildin?!”dedi.
Firavun:
“Her halde, Sahiben olan baş tarayıcısını tutan delilik, seni de, tutmuş!”
dedi.
Âsiyehatun:
“Beni,deliliktutmuşdeğildir.
Fakat,ben,benimRabb’im,seninRabb’inveÂlemlerinRabb’iolanAllah’a
imanetmişimdir!”dedi.
Firavun,Âsiyehatununannesiniçağırttıveona:
“Baş tarayıcısı kadını tutmuş olan delilik, senin kızını da, tutmuş!”
dediktensonra:
“Yeminederimki:o,yaMusa’nınİlâhını, inkâredecek,yada,muhakkak
ölümütadacaktır!”dedi.
Âsiyehatun,annesiylebaşbaşakalıpannesi,Firavununisteğinemuvafakat
etmesinidilediğizaman,ona:
“Allah’ı,inkâretmemiistiyorsunhâ?!
Hayır!Vallahi,ben,bunu,hiçbirzamanyapmam!”dedi.
Bunun üzerine, Firavun, Âsiye hatun için, yere dört kazık çaktırdı, ve
onlarınarasındacanverinceyekadarona,işkenceyaptırdı.[313]
Can verirken, gözüne Melekler ve kendisi için hazırlanan nimetler
görünüp gülmeğe başlayınca, Firavun: “Şunu tutan deliliğe bakınız ki:
işkenceleriçindeqü-lüyor!?”dedi.[314]
“Allah,imanedenlerede,Firavununzevcesinibirmisalolarakirâdetti.
Ovakito:
EyRabb’im!Bana,katında,Cennetiniçindebirevyap!
Beni,Firavundanveonun(kötü)amel(vehareketindenkurtar!
Beni,ozâlimlergüruhundanselâmeteçıkar!”demişti.”[315]
MûsâAleyhisselâmınİsrailOğullarıylaBirlikteMısırdanGizliceAyrılışı:
YüceAllah,MûsâAleyhisselâma:“Kullarımı,geceyolaçıkar.
Çünkü,tâkıbedileceksiniz!”[316]
…Kullarımla, geceleyin yola çık da, (düşmanların) yetişme(sin)den
korkmayarak(boğulmanızdanda)endişelenmeyerekonlara,denizdekurubir
yolaç!”diyeVahyetti.[317]
Firavunda,şehirlereaskertoplayıcılarsaldı.[318]
Mûsâ Aleyhisselâm, telakki eylediği Vahy üzerine[319], İsrail oğullarının,
herdörtevhalkının,birevdetoplanmasını[320],Mısırdanayrılmalarını,
Kıbtîlerden,süseşyalarını,emânetolarakalmalarını,
Hiçbirkimsenin,arkadaşına,yükseksesleseslenmemesini,
Kandillerin,sabahakadaryanıkbırakılmasını,
Yolaçıkanlardan,kimolduklarısorulunca,Parolaolarak“Amr”diyecevap
verilmesini,
Evinden ayrılan kimsenin, yola çıktığı bilinmeküzere, kapısına kan sür-
mesini[321],
Mayalanmalarınıbeklemeden,ekmeklerinipişirmelerini[322]emretti.
Bundansonra,MûsâveHârûnAleyhisselâmlar, İsrailoğullarıylabirlikte
Kıbtî-lerinhaberiolmadan,Mısırdanyolaçıktılar.
Mûsâ Aleyhisselâm, İsrail oğullarının başında ardcı kumandanı, Harun
AleyhisselâmdaöncüKumandanıolarakbulunuyordu.
MûsâAleyhisselâm;İsrailoğullarıcemaatininbaşındayolaçıktı.[323]
Yirmi yaşına basan, küçüklüğünden, altmış yaşına basan da,
büyüklüğündendolayı,sayımdışındabırakıldı.[324]
MısırdanNeZamanÇıkıldığı?HangiYollaVeNeTarafaDoğruGidildiği:
Mûsâ Aleyhisselâmın; İsrail oğulları ile birlikte Mısırdan çıkışı, Bahar
Mevsimininbaşındaveilkayında[325],venisanınonbirincigünüidi.[326]
Mûsâ Aleyhisselâm; gecenin evvelinde[327], soldaki, Şam’a doğru giden
yolu
bırakıp[328], İsrail oğullarını, denize doğru götürdü. [329] İsrail oğulları
arasında bulunan bir adam,Mûsâ Aleyhisselâm için: “Yolu, bıraktı!?” dedi.
MûsâAleyhisselâm:“Ben,böyleemrolundum!”dedi.[330]
Firavun;MûsâAleyhisselâmlaİsrailoğullarınınMısırdançıkıpgittiklerini,
ancak,geceninsonunadoğruöğrenebildi.[331]
YûsufAleyhisselâmınTâbut’ununBulunupGötürülüşü:İsrailoğulları,Mısırdançıktıklarızaman,yolu,şaşırdılar.
Üzerlerine,geceninkaranlığıda,çöktü.
Birbirlerine:
“Nedirbuhal?”diyesormağabaşladılar.
YaşlıBilginleri:
“Yûsuf Aleyhisselâm, vefat edeceği sırada, kendisinin kemiklerini,
yanımızda taşımadıkça, Mısırdan çıkmayacağız diye Allah adına, İsrail
oğullarındanAhd’üMîsakalmıştı!”dediler.
MûsâAleyhisselâm:
“Onunkabrininyerini,kimbiliyor?”diyesordu.
“İsrailoğullarınınKocakarısıbiliyor!”dediler.[332]
İsrailoğullarınınKocaKarısı,hemkötürüm,hemâmâidi.[333]
MûsâAleyhisselâm,habersalıponu,getirtti:
“Bana,Yûsuf(Aleyhisselâm)ünkabrinigöster!”dedi.
Kocakarı:
“Sen,banahükmümü[334],dörtşeyi[335]vermedikçe[336],sana,onu,haber
vermem!”dedi.[337]
MûsâAleyhisselâm:
“Hükmün,nedir?”diyesordu.[338]
KocaKarı:
1)Ayaklarımıçözüpyürürhalegetirmendir.
2)Gözümü,banageriçevirmendir.
3)Gençliğimi,banageriçevirmendir.[339]
4) Cennet köşküne seninle birlikte girmem[340] ve senin yanında
bulunmam-dır!”dedi.[341]
Koca karının bu istekleri, Mûsâ Aleyhisselâmın ağırına gitti[342].
İsteklerini,kabuletmekistemedi.
YüceAUâh,MûsâAleyhisselâma:
“Ona,hükmünüver![343]
Şüphesiz ki, senin taahhüdünü, yerine getirmek, bana düşer!” diye
Vahyetti.
MûsâAleyhisselâm,KocaKarınındileğinikabuletti.[344]
“Olur!”dedi.[345]
KocaKarı:
“Ben,çokyaşlıyım.Yürümektende,âcizim.Beni,taşıyınız!”dedi.
Taşıdılar.
Nîl’inyanınavarınca:
“İşte,o,şusuyuniçindedir!”dedi.[346]
Onları,suyuntoplandığıbiryeregötürdü.[347]
“Şusuyu,çekiniz!”dedi.
Çektiler.
“Kazınızyeri!”dedi.
Kazdılar.[348]
Nîl’inkenarında,Mermerbirsandık içindeolduğuhalde,onu,çıkardılar.[349]
Sandık,yereçıkarılınca,yol,gündüzünziyasıgibioldu.[350]
YûsufAleyhisselâmınTâbututaşınırken,ayda,doğmuş,yolu,gündüzgibi
aydınlatmış,doğruyolu,onunsayesindebulmuşlardır.
Yûsuf Aleyhisselâmın Tâbutu, Kenan ilinde kale dışındaki hâlen
bulunduğuyeregömülmüştür.[351]
FiravunOrdularınınİsrailOğullarınıTâkibEdişi:Mısırın yerlisi Kıbtîler; kütle halinde ölen gençlerinin defin işleriyle
uğraştıklarıiçin,MûsâAleyhisselâmilekavmininardlarına[352],ancak,güneş
doğarken,düşebildiler.[353]
Milyonluk Firavun ordularının öncü komutanı, Firavunun Vezîri Hâmân
idi.[354]
Bu orduların Yedi yüz bini, erkek atlı süvari olup[355] süvari atlarının
içindebirtanebilekısrakyoktu.[356]
Her süvarinin başındamiğfer ve elindede, harbe (kargı) vardı. [357]Her
binkişininbaşındaisebirKralbulunuyordu.[358]
Kralların oğullarından veya onların tebaasından hiç kimse geride
bırakılmamıştı.[359]
Firavun da; kır atlılar dışında yetmiş bin kara atlı ordusunun başında,
MûsâAleyhisselâmıtalepvetâkıbediyordu.[360]
İsrailOğullarındaTelaş,HeyecanVeKorku:Firavun; böylece, orduları ile birlikte Mûsâ Aleyhisselâmla İsrail
oğullarının ard-larına düşmüş, deniz de, onları, nasıl kapladıysa, öylece,
kaplayıvermişti.[361]
Musa’nınEshâbı:
“Muhakkak,erişilipyakalandık!”dediler.
(Mûsâ):
“Hayır!Hiçkuşkusuz,Rabb’im,benimleberaberdir.
O,beni,(selâmet)yol(un)ailetecektir!“[362]
Umulurki,Rabb’iniz,düşmanınızı,helakedecek,sizi,buyerdehükümdar
yapacakta,sizinnasılhareketedeceğinizebakacaktır.”dedi.[363]
İsrailoğullarındanbazılarıda:
“EyMûsâ!Bizeva’dettiğinyardımvezafer,neredekaldı?![364]
(Ey Mûsâ!) Sen, bize (Peygamber olarak) gelmezden önce de, bize
geldiğindensonrada,biz,işkenceyeuğratıldık…’[365]
Onlar,oğullarımızı,boğazlıyorlar,kızlarımızısağbırakıyorlardı,
Bugün ise, Firavun, bizi yakalayacak, yakalandığımızda da, bizi,
öldürecektir!
Önümüzdedeniz,arkamızdada,Firavunvar![366]
Denizegirersek,boğuluruz!”dediler.[367]
Denizinsuyu,sondereceçoğalmış,rüzgâr,denizindalgalarını,dağlargibi
kaldırıpkaldırıpgeribırakıyordu![368]
MûsâAleyhisselâm,İsrailoğullarınınarkasından,önünegeçti.
KendisininyanındakardeşiHârûnveYûşa’b.NûnAleyhisselâmlarolduğu
halde,dalgaları,birbirineçarpıpköpürendenizebakıyordu.[369]
İsrailoğulları,MûsâAleyhisselâma:
“Bizeva’dettiğinşeynerede?!
Şudeniz,önümüzü,kesti!Firavunveordularıda,arkamızıkıstı!”dediler.[370]
Nefiraraimkânvar,nekararadermanvar!?”dediler.[371]
Firavunveorduları;İsrailoğullarına,olancakinlerivekızgınlıklarilegelip
kavuşmuşbulunuyorlardı.
İş,büyümüş,çetinleşmiş,gözler,yerindenkaymış,yürekler,boğazlara
gelmişti.[372]
Yûşa’b.NûnAleyhisselâm:
“Ey Kelîmullâh! [373] arkamızdan, Firavunla, önümüzden de, denizle
kaplandık!”dedi.[374]
FiravunHanedanından birMü‘min de;Mûsâ Aleyhisselâma: “Önünü, şu
daniz, Firavun Hanedanı da, arkanı, bürüdü. Nereden geçmekle
emrolundun?”diyesordu.MûsâAleyhisselâm:
“Denizdengeçmekleemrolundum!”[375]deyince,buvebaşkaları,denizden
geçmeküzere,hayvanlarını,denizedalmağazorladılarsada,hayvanlarınön
ayakları,suya,batmağabaşlayınca,gerilediler.
Hiçbiri,denizegirmeğegüçyetiremedi.[376]
HârûnAleyhisselâm,ilerleyipdenize,Asasıilevurdu.
Deniz,vurulmakistemedive:
“Kimdirbu,banavuranCebbar?!”diyerekhomurdandı.[377]
YüceAllah,denizeVahyedip:
“Sana, kulum Mûsâ, Asası ile vurduğu zaman; Mûsâ ve yanındakiler,
geçecekşekildeohikibölümeayrıl!
Ondansonra,Firavunve tarafdarlarınınüzerinekapan,birleş!”buyurdu.[378]
MûsâAleyhisselâmada:
“Asanı,denizevur!”diyeVahyetti.[379]
İsrailOğullarınınDenizdeAçılanYollardanGeçipKurtuluşuVeFiravunlaOrdularınınDenizdeBoğuluşu:
MûsâAleyhisselâm,denize:
“Ey Ebâ Hâlid! [380] Allah’ın izniyle yarıl!” diyerek[381] Asasını, vurunca,
deniz,derhalyarıldı.
Denizinherparçası,kocamandağgibioldu.[382]
Denizde,İsrailoğullarınınonikikabilesiiçin,onikiyolaçılmıştı.[383]
YüceAllah,birde,rüzgârgönderipyaşyolu,kuruttu.(Yürümeyeelverişli
halegetirdi)[384]
Herkabile,biryolagiripilerlemeğebaşladı.
Yollar,birbirindenduvarlarlaayrılmışgibiolduğuvebuyollardagidenler,
birbirlerini göremedikleri için, her kabile, yalnız kendisini kurtulmuş
sanıyor,diğerlerihakkında:
“Herhalde,eshabımız,öldürülmüştür!”diyorlardı.[385]
MûsâAleyhisselâma:
“Eshabımız,nerededir?Onları,göremiyoruz!”dediler.
MûsâAleyhisselâm:
“Siz,yürüyünüz!Onlarda,sizinyolunuzunbenzeribiryolüzerindedirler!”
dedi.
İsrailoğulları:
“Onları,görmedikçe,bunu,kabuledemeyeceğiz!”dediler.[386]
Bununüzerine,MûsâAleyhisselâm,YüceAllah’aduaetti.
Yüce Allah da, o yolları, her birileri için, ön önündekinden, en
sonuncusuna kadar, hepsini, bakıp birbirlerini görebilecekleri şekilde
kemerlerhalinegetirdi.[387]
Mûsâ Aleyhisselâmla yanında bulunanlar, böylece, toptan kurtulduktan
sonra,YüceAllah;Firavunlaordularını,denizeyanaştırdı.[388]
Firavunvearkadaşları,yaklaşıpta,denizinyarıldığını,gördüklerizaman;
Firavun:
“Denizin,benden,benimheybetimdenkorktuğunu,düşmanlarımayetişip
onları,öldüreyimdiyebenimiçinnasılaçıldığını,görmüyormusunuz?!”dedi.[389]
Firavun; Mûsâ Aleyhisselâmla İsrail oğullarını yakalamak üzere, deniz
yollarınagirmekistediğizaman,FiravununVezir’iHâman:
“Ben,buyeredefalarcauğramışımdır.Bugünümekadar,burada,böylebir
yolgörmüşlüğümyoktur.
Ben,korkuyorum:bizimhelakimiz,eshabımızınhelakleriiçin,buyolunşu
adamtarafındankurulmuşbirtuzakolmadığındanemîndeğilim!”dediisede,
Firavun,onunsözünüdinlemedi.[390]
Firavununatı,deniziçindekiyolagirmektençekindi.
Osırada,CebrailAleyhisselâm,birkısraküzerindegelipFiravununatının
önündedurdu.
Erkek at, onu, kokladıktan sonra, Cebrail Aleyhisselâm, kısrağını,
denizdekiyolasürdü.
Firavununatıda,hemenonunardınadüştü.
Firavunun orduları, Firavunun, denizde açılan yola girdiğini görünce,
onlarda,Firavunlabirliktedenizyollarınagirdiler.
CebrailAleyhisselâm,önde,Firavunveordularıda,onatâbiolarakgittiler.
Mikâil Aleyhisselâm ise, arkada, at üzerinde durup gerideki kavmi!,
“Sahibinize,kavuşunuz!”diyerekteşvikediyor,gayretegetiriyordu.
Cebrail Aleyhisselâmın, denizden ayrılacağı zaman, önünde, denizden
dışarıya çıkmayan ve Mikâil Aleyhisselâmın arkasında da, denizin içine
girmeyen hiç kimse kalmamıştı ki, denizin kocaman dağlar gibi havaya
kalkmış bulunan su yığınları, Firavunla, ordularının üzerine kapanmağa
başlayınca,Firavun[391]:
“İnandım:gerçekten,İsrailoğullarınınimanettiğindenbaşkaİlâhyok!
Bende,Onateslimolanlardan,Müslümanlardan’ım!”[392]demekzorunda
kalmışsada,
“Şimdimi?!(Başındaragelincemi,imanediyorsun?)
Halbuki, sen, bundan önce (ömür boyunca) isyan etmiş, dâima
fesadcılardanolmuştun!
Biz de, bu gün, seni (cansız) bir beden olarak (karada yüksek bir yere
atacağız)bırakacağızki,arkandangeleceklerebiribretolasın!
Bununlaberaber, insanlardanbirçoğu,âyetlerimizdenciddengafildirler.”
buy-rulmuş[393],ye’simanınahiçitibaredilmemiştir.[394]
Çünkü, Yüce Allah’ın, kulları hakkındaki Sünneti, böyle cereyan
edegelmiştir:
(Onlar) gazabımızı gördüklerinde: Allah’ın birliğine inandık, Ona, şerik
koştuğumuzşeyleriinkârettik!dediler.
Amma,gazabımızıgördüklerivakitki imanları,kendilerinefaydaverecek
değildi.
Allah’ın,kullarıhakkındaolagelenkanunu,budur.
İşte,kâfirler,bunoktadahüsranadüştüler.[395]
Yüce Allah; Firavun’un da, hem dünyada, hem âhiretteki durumunu da.
şöyleaçıklamıştır:
“Kendisi de, askerleri de, o yerde (Mısırda), haksız yere büyüklük
tasladılarvehakîkatan,bizedöndürülmeyecek/erinisandılar.
Bunun üzerine, biz de, hem onları (Firavun ve ileri gelenlerini), hem
askerleriniyakalayıverdikte,deniziniçineattık.
Bak!zalimlerinakıbetiniceoldu?
Biz,onları(dünyada,insanları)ateşedavetedenrehberleryaptık.
Kıyamet gününde ise (azaplarının defi hususunda) asla yardıma
kavuşturulma-yacaklardır.
Bununlaberaber,budünyada,bizonlarınarkalarınalanetde,taktık.
Hele Kıyamet gününde onlar (suratları çirkin/eştirilen) çok menfur
(adamlardandır.“[396]
“Hemo(Firavun),Kıyametgünüde,kavmininönünedüşer.
Artık,o,onları,ateşegötürmüştür.
Onlarınvardıklarıoyer,nekötübiryerdir![397]
CebrailAleyhisselâm: “Yaratıklar içinde, iki kişiden, birisi, Âdem’e secde
etmektenkaçındığızaman,Cinlerden,İblis’den;
İkincisi de: Ben, sizin, en yüksek Rabbinizim! dediği zaman, Firavundan
nefretettiğimkadarhiçbirkimsedennefretetmemişimdir!”demiştir.[398]
SahihbirHadîs-işerifdede,CebrailAleyhisselâmın:
“Yâ Muhammed! Rahmetin, Firavun’a erişmesinden korkarak, denizin,
kara balçığından alıp onun ağzını tıkarken, beni, bir göreydin!” dediği
bildirilmiştir.[399]
FiravununCansızCesedininİsrailOğullarınaGösterilişi:Denizin; Firavun ve ordularının üzerina kapanırken, dalgaların
birbirlerine çarparak çıkarıldıkları dehşetli sesi, İsrail oğulları, işittikleri
zaman:
“Nedirbuçığlık?”diyesordular.MûsâAleyhisselâmda:
“Yüce AHâh, Firavunu ve onun bütün yanında bulunanları suda boğup
helaketti!”dedi.
İsrailoğulları:
“Sen, onun, insanların muhtaç olduğu hiç bir şeye muhtaç olmadığını
görmedinmi?!”dediler.[400]
Onlar[401], onlardan bazıları, Firavunun, ölüp ölmediğine şüphede idiler.[402]
“Firavun,ölmemiştir!”[403]
“O,hiçbirzaman,ölmez!”[404]
“O,sudaboğulmamıştır!”[405]
“O,şuanda,bizi,yakalayacakveöldürecektir!”diyorlardı.
MûsâAleyhisselâm,duaedince[406],YüceAllah,denize,emretti.
Deniz, onu, zırh gömleği üzerinde bulunduğu halde, [407] su üzerine
kaldırdı!
İsrailoğulları,onu,üzerindekizırhgömleğindentanıdılar.[408]
Denizin,sahileattığıFiravununcesedi,kızılbiröküzüandırmaktaidi.
İsrailoğulları,onu,seyrettiler.[409]
Nihayet,onunöldüğünekanâatgetirdiler,[410]ve:
“Evet! Yâ Mûsâ! Bu, Firavundur! Gerçekten, denizde boğulmuştur!”
dediler.
İsrail oğullarının kalblerinden şüphe gidince, deniz, Firavunu, önceden
olduğugibi,yuttu.[411]
Mûsâ Aleyhisselâmın İsrail Oğullarını Selâmetle Geçirdiği VeFiravunlaOrdularınınİçindeBoğulduklarıDeniz:
Mûsâ Aleyhisselâmın, İsrail Oğullarını, selâmetle içinden geçirip karaya
çıkardığı, Firavunla ordularının içinde boğuldukları deniz; Kulzum denizi
olup[412] 3. iklimde, 56 derece 30 dakika boylamda; 28 derece 20 dakika
enlemde bulunan ve Kızıl Deniz’in Suvays (Süveyş) Körfezi’ni oluşturan
kesimiidi.
DenizsahilindekiKulzumşehriileMısır’ınarası,3günlüktür.[413]
Kulzum: Mısırla Mekke arasında, Tur dağına yakın, eski ve harap bir
beldeninismiolupyerine,Suvays(Süveyş)şehrikurulmuştur.
Suvays(Süveyş)denizide,denilenKulzumdenizinede,girenvebinenlerin
çoğunuyuttuğuiçin,Kulzumismiverilmiştir.[414]
İngiliz Araştırma Ekiplerince Kızıldeniz Sahilinde Toprak Altından
Çıkarılıp Londra British Müzesi’nde Teşhir Edilen ve Denizde Boğulan
Firavun’a Âid Olması Kuvvetle Muhtemel Bulunan Mumyasız, Hiç
Bozulmamış Cesed Hakkında Zafer Dergisi’nin Mayıs 1983 Tarihli 77.
SayısındaYayınlananTeşhisYazısı:[415]
3000YıllıkMucizeDr.Müh.CelâlEDİZ
Londra’daki ünlü British Müzesi’ni gezenlerin hayret ve dikkatle
izledikleribirbölümvardır.Mumyalarbölümü.
Bubölümdekiendikkatçecikicesedise,cambirfanusiçindebulunanve
secdevaziyetindeduranbirinsanaaittir.Bucesedinbütünorganlarıtamdır.
Hatta başındaki sararmış saçları ile sakalları dahi rahatlıkla
görülebilmektedir.
Cesedin enhayret verici özelliği isemumyalanmamışoluşudur.Bilindiği
gibi mumyalanmış cesedlerin iç organlarından bazıları çıkarılmış ve diğer
kısımlarıilaçlanmışdurumdadır.Oysakibucesedeelsürülmemişvehiçbir
kimyevîmuameleyapılmamıştır.
Acaba cesedlerin birkaç haftada tamamen bozulduğu bilinen bir gerçek
iken,bucesednasılolmuşda30asırboyuncaçürümemiştir,dağılmamıştır?
Ve mumyaların dahi zamanla bozulduğu bilinen dünyada bir eşi daha
bulunmayanbucesedinbozulmamasındakisırnedir?
BusırrınçözümünümukaddeskitabımızKur’an’abırakıyorve1400sene
öncesinden bildirilen ve günümüzde açıklığa kavuşan bu hadiseyi, ayetlere
dayanarakaçıklıyoruz.
Hadisenin anlatıldığı ayet-i kerimelerin numaralarını tek tek verecek ve
bunların meallerini kelimesi kelimesine aktaracağız. Böylelikle mukaddes
kitabımızınbüyükbirmucizeolduğubirkeredahagösterilmişolacaktır.
Ele alacağımız ayetler,Hz.Musa’nın (A.S.) firavun ile olanmücadelesini,
ibretlibirşekildegözlerönünesermektedir.
Hz.Musa (A.S.)M.Ö. 1200yıllarındayaşamışvehayır ile şerarasındaki
mücadele,onunzamanındadadevametmiştir.
Bilindiği gibi firavun, onun can düşmanıdır. Bir rüyasında, doğacak bir
erkek çocuğun kendisini öldürüp saltanatına son vereceğini gören firavun,
yenidoğanbütünerkekçocuklarınöldürülmesiniemretmiş,fakatAllah,Hz.
Musa’yı (A.S.) muhafaza ederek, ileri yaşlarda peygamberlikle
şereflendirmiştir.
Firavunun Hz. Musa (A.S.) ile onun mücadelesi onun peygamber
olmasındansonradahadahızkazanır.Firavun,Hz.Musa(A.S.)ileonaiman
edenBeniİsrailkabilelerinepekçokezavecefayabaşlamıştı.Bununüzerine
Hz. Musa (A.S.) ve ona tâbi olanların Mısır’dan çıkıp gitmelerine taraf-ı
ilâhiden müsaade verildi. Bundan haberdar olan Firavun, pek kuvvetli bir
orduilebunlarıtakibebaşladı.[416]
Hz.Musa(A.S.)butakiptenkurtulmakiçinCenab-ıHakkınşevkiyleKızıl-
denizkenarınakadargelmişti.Önlerindedüşmangibideniz,arkalarındada
denizgibidüşmanvardı. İştebudehşetlivaziyette ikenAllah’ınemriyleHz.
Musa (A.S.)asasınıdenizevurdu.Oandabirmucizeolarakdenizyarıldıve
açılanyoldangeçerekselametsahilineulaştılar.[417]
Firavunve askerleri İsrailoğullarını takip ederken, denizin ayrılmış olan
sularınıdehşetlegörmüşler, fakatkinvedüşmanlıklarındandolayıbiranlık
tereddütten sonra onlar da deniz içinde açılan yola girerek takibe devam
etmişlerdi.Ancakdenizinayrılmışolansularıtekrarbirleşmeyebaşlamışve
sonunda Firavunla birlikte bütün ordusu, tek bir kişi dahi kurtulamadan
sularagömülmüştür.[418]
YineaynımealdeolanYunussuresinin90.ayeti,aynenşöyledir:
— İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve askerleri haksızlık ve
düşmanlıkla artlarına düştüler. Firavun boğulacağı anda: “İsrailoğullarının
iman ettiğinden başka (Allah) olmadığına inandım, artık ben de
müslümanlardanım”dedi.
FakatCenab-ıHakfiravununimanınıkabuletmemişveonaCebrail(A.S.)
vasıtasıileşöylehitapbuyurmuştur:
— Ona: “Şimdi mi inandın, daha önce baş kaldırmış ve bozgunculuk
etmiştin.”dendi.[419]
Yineaynı surenin92.ayetinde ise şöylebuyrulmaktadır: “Felyevmemü-
necciykebibedenike…”SudagarkolanFiravun’ader.
“Bugün senin gark olan (Boğulan) cesedine necat (Kurtuluş)
vereceğim.”[420]
“Ta ki, senden geridekilere bir ibret olsun. Ve şüphe yok ki, nastan
(insanlardan) birçokları bizim ayetlerimizden (Delillerimizden) elbette
gafillerdir.”[421]
Evet, Kur’an haktır ve hakikattir. Ve hiçbir hükmü yanlış çıkmamıştır.
Ayetlerde gayet bariz bir şekilde belirtilen firavun hadisesi de, bunun bir
başka örneğidir. Çünkü aradan asırlar geçmiş ve dünyada bir başka eşi
bulunmayanocesed,3000yıllıkbirmucizeyigözlerönününesermeküzere
asrımızınsahillerine(92.ayettebelirtilenyere)atılmıştır.
Cesedinbulunduğuyer,sonderecedikkatçekicidirvebumucizeninisbatı
içinoaşlıbaşınayeterlibirdelildir.Çünkücesed,hadiseninmeydanageldiği
yerde,kızıideniz’inkenarındakiCebeleinmevkiindebulunmuşveonukızgın
kumlar arasından çıkaran İngiliz araştırma ekibi tarafından ülkelerine
götürül-
Cesedlerinyaşınıtesbitetmekteuygulananmetodların,günümüzdekesin
birSOnuÇvermediğikabuledilmektedir.[422]FakatKarbon14metodunun
uygulandığı bu cesedin en az 3000 senelik olduğu, yani Hz. Musa (A.S.)
devrinde yaşadığı bilinmektedir, ouıün du delillerin, mucizenin isbatı için
yeterliolduğuortadadır.Çünküayet
vetefsirler,hadiseyiherbakımdanteyidedermahiyettedir.
Mesela 1144 yılında vefat eden Zemahşerî, Yunus suresinin 92. ayetinin
tefsirini aynen şu şekilde yapmakta ve kendisinden8 asır sonra bulunacak
olanbucesedi,âdetagörürgibitasviretmektedir.
“…Seni,denizkenarındabirköşeyeatacağız…Cesedini tam,noksansız
ve bozulmamış halde, çıplak ve elbisesiz olarak, senden asırlar sonra gele-
ceKieredırioretolmaküzerekoruyacağız.[423]
Ayetve tefsirlerde, firavuncesedinin “tam”olacağınınbildirilmesi, onun
mumyalanmamış durumda olacağını da isbat etmektedir. Çünkü
mumyalanmış cesedlerin iç organları eksiktir. O halde, bir benzeri daha
bulunmayan bu cesed, ayet ve tefsirlere bu noktadan da uygunluk arz
etmektedir.
Evet, bir cesedin 3000 yıl muhafaza edilmesi, mukaddes kitabımızın
sahibiolanRabbimizinkudretine,elbetteağırgelmeyecektir.Ancakbizler,o
secde vaziyetindeki cesedden ibret almalı ve Rabbimizin kudreti karşısında
secdeyevarmalıyız.[424]
Yûş‘aVeKâlibAleyhisselâmlarınMısırŞehirlerineGönderilişi:Yüce Allah; Mûsâ Aleyhisselâmla bütün İsrail oğullarını, denizden
selâmetle karaya çıkardığı, Firavunla ordularını denizde boğduğu zaman,
Mûsâ Aleyhisselâm,[425] , on ikişer bin kişilik iki orduyu, Yûşa’ b.Nûn
Aleyhisselâmla Kâlib b.Yu-fenna Aleyhisselâmın kumandası altında
Firavununşehirlerinegönderdi.
YüceAllah;oşehirlerinUlularını,Başkanlarını,kumandanlarınıvesavaş
erlerinidenizdeboğmuş;oralarda,kadınlar,çocuklarveihtiyarlardanbaşka
kimselerkalmamış,şehirler,bomboşhalegelmişti.
Yûşa’ ve Kâlib Aleyhisselâmların orduları, Firavunun beldelerine girip
oralardabulduklarımallarıvehazineleriiğtinamettiler.
Ganimet mallarından taşıyabildiklerini, taşıdılar, taşlamadıklarını da,
başkabirkavmesattılar.[426]
Yûşa’ b.Nûn Aleyhisselâm, Firavun halkının üzerine, onlardan birisini
VekiltâyinedipyanındakiMüslümanlarlabirliktevepekçokganimetalmış
ve Allah’a hamd ve şükre dalmış olarakMûsâ Aleyhisselâm yanına döndü.[427]
İsrail Oğullarının Tapmak İçin Mûsâ Aleyhisselâmdan Putİstemeleri:
YüceAllah;İsrailOğullarının-Tapmaküzre-MûsâAleyhisselâmdannasıl
putistediklerini,Kur’ân-ıKerim’deşöyleaçıklar:
“İsrailoğullarını,denizdengeçirdik.
Hemen,putlarınınönündetapanbirkavmerastladılar:
“EyMûsâ!Onlarınnasıl tanrılarıvarsa, sende,bize,öylebir tanrıyap!”
dediler.Mûsâ:
“Siz,cidden,nekadarcahillikederbirkavimsiniz!
Hiçşüpheyokki,bunların,içindebulundukları(din),helakemahkûmdur.
(İbadetdiye)yapmaktaolduklarışeyde,boşunadır.
İlâholaraksize,Allah’danbaşkasınımıarayacakmışım?!
Halbuki,O,sizi,âlemlerinüstünegeçirmiştir.
Hani,sizi,FiravunHanedanındankurtarmıştık.
Onlar ki, size, azabın kötüsünü yüklüyorlardı:Oğullarınızı, öldürüyorlar,
yalnızkızlarınızısağbırakıyorlardı.
Bunda,size,Rabb’inizden,büyükbirimtihanvardı.“[428]
Mûsâ Aleyhisselâmın uyarısı üzerine, İsrail oğulları, put istemeyi
bıraktılar.[429]
İsrailoğullarınınrastladıklarıkavm,inekheykelinetapmaktaidi.
Kendilerine, sorulunca, ona, tapmadıklarını, zaruret halinde, onlardan
yararlandıklarını ve zararlardan, onlarla korunduklarını, onlarla
rızıklandırıldıklarını söylemişler, kendilerinden bazı cahiller de, onları,
doğrulamışlardı.[430]
MûsâAleyhisselâmınTûrDağınaGidişi:MûsâAleyhisselâm;Mısırda iken, YüceAllâh’dan telakki eylediği Vahy’e
dayanarak;Mısırdançıkışlarından,düşmanlarınınhelaklerinekadarolanları
ve geriye bırakılanları içine alan bir Kitab getirmeyi, İsrail oğullarına va’d
etmişti.
Yüce Allah; Firavunu ve Firavunun kavmini helak edip İsrail oğullarını,
onların elinden kurtardığ.ı düşmanlarından, emîn bir hale getirdiği
zaman[431]; İsrail oğulları, bir Kitab ve Şeriat bulunmadığı için[432], Mûsâ
Aleyhisselâma:
“EyMûsâ!Bize,va’detmişolduğunkitabı,getir!”dediler.
MûsâAleyhisselâmda,bunu,Rabb’indendiledi.[433]
Bununüzerine,YüceAllah,MûsâAleyhisselâma:
Tür dağına gelerek, Kendisine ibadet ve münâcaatta bulunmasını, Vahy
etti.
CebrailAleyhisselâm,Onu,götürmeküzere,HayatAtıdenilenAtüzerinde
geldi.
Sâmirî,onu,görünce:
“Bu At için, muhakkak, önemli bir hal ve şan vardır!” dedi ve At’ın
tırnağınınbastığıyerdenbiravuçtoprakaldı.[434]
SâmirîMûsâb.Zafer[435];öküzetapanBâcermahalkındanolup[436]Mısıra
gelmişveİsrailoğullarıarasında,Müslümanolduğunuaçıklamış[437],kendisi
Ku-yumcu[438],dışıMüslüman,içi,münafıkbiradamdı[439].
Mûsâ Aleyhisselâm; Tûr’a giderken, kendisinin yerine, Hârûn
Aleyhisselâmı,İsrailoğullarınınbaşına,Vekilbıraktı.
Onlara,Tûr’daotuzgece-YüceAllah,bunu,kırkaçıkardı-kaldıktansonra,
döneceğiniva’detti.[440]
MûsâAleyhisselâm,Tûrdağınaçıktı.
YüceRabb’i,Onunla,konuştu.
İsrailoğullarıhakkında,ona,emirlerverdi.[441]
Sâmirî‘ninİsrailOğullarınıBuzağıyaTaptırışı:HârûnAleyhisselâm;İsrailoğullarına:
“Eyİsrailoğulları!ganimet,sizehelâldeğildir.
Kıbtîlerden, emaneten almış olduğunuz süs eşyaları ise, ganimettir.
Onlarınhepsini,birarayatoplayıpkazacağınızbirçukuragömünüz!
Mûsâ gelip te, onları, size helal kılarsa, çukurdan çıkarıp alınız. Aksi
olursa,sakın,onlardan,hiçbirşeyyemeyiniz!”dedi.[442]
YüceAllah’ın;MûsâAleyhisselâmiçintayinettiğiveongeceilede,kırka
tamamladığımüddettenotuzu,geçince,Sâmirî,İsrailoğullarına:
“Firavun Hanedanından, emaneten aldığınız ve onların, felâkete
uğramalarıüzerine,sizekalansüseşyalarını,getiriniz!”dedi.
Getirdilerveona,verdiler.
Sâmirîde,onlardan,birerkekbuzağıheykeliyaptı.
Cebrail Aleyhisselâm in atının ayağının bastığı yerden almış olduğu bir
avuç topraktan birazını, onun karnına koyup ortaya, böğüren bir buzağı
çıkardı.[443]
İsrailoğullarına:
“İşte,sizinİlâhınızveMûsânınİlâhı,budur!
Fakat,Mûsâ,onu,buradaunuttuda,aramağagitti.”dedi.[444]
İsrail oğullarından Hârûn Aleyhisselâmla birlikte bulunan on iki bin
kişiden başka, hepsi, bir benzeri daha görülmeyen bir sevgi ile buzağıya
bağlanıp[445]tapmağabaşladılar.[446]
HârûnAleyhisselâm,onlara:
“Eykavmim!Siz,bununla(Buzağıile)ancak,imtihanaçekildiniz.
SizinhakîkîRabb’iniz,Rahman’dır.
Haydi,banatâbiolunuz,benimemrimeitaatediniz!”dedi.
Onlarise:
Biz,Mûsâbize dönüpgelinceye kadar, ona (buzağıya tapmakta) kaimve
dâimolmaktankatiyenayrılmayacağız!”dediler.’[447]
Hârûn Aleyhisselâm ile İsrail oğullarından, onunla birlikte bulunan
kimseler, buzağıya tapanlarakarşı, ayaklandılarsada, onlarla savaşmadılar.[448]
Sâmirî‘nin ziynet eşyasından eriterek yapıp İsrail oğullarını azdıran
(BöğürenBuzağıHeykeli)hakkındaEshab-ıkiramdanİbn.Abbas:
“Hayır! Vallahi, hiç bir zaman, onun içinde ses bulunmamış, ancak, yel,
arkadeliğindengirer,ağzındançıkarda,buseslenme,bundan ilerigelirdi.”
de-miştir.[449]
Bununiçin,Yâkubîde;Buzağıheykelinin,karnınagirenyel’in,onubuzağı
gibiseslendirdiğinisöylemiştir.[450]
YüceAllah;MûsâAleyhisselâma,İsrailoğullarının,kendisininarkasından
nasılsaptıklarını,buzağıyataptıklarınıhaberverdi.[451]
HâdiseninYüceAllahTarafındanAçıklanışı:YüceAllah;MûsâAleyhisselâmın,Tûr’ane içingittiğini, oradanekadar
kaldığını, neler olduğunu, kendisinin arkasından İsrail oğullarının neler
yaptıkların, Mûsâ Aleyhisselâmın, onlara ve Hârûn Aleyhisselâma nasıl
kızdığını,Kur’ân-ıKerim’-deşöyleaçıklar:
“Mûsâileotuzgece(ibadetvemünâcattabulunmasıiçin)sözleşmiştikve
ona,birongecedahakattık.BusuretleRabb’ınıntayinbuyurduğuvakit,kırk
geceolaraktamamlandı.
Mûsâ,kardeşiHarun’a:
“Kavmiminiçinde,benimyerimegeç.(Onları)İslahet!
Fesadcılarınyolunauyma!”dedi.
Vaktâki,Mûsâ(ibadetiçin)tâyinettiğimizvakittegeldi.
Rabb’i,ona(İlâhîsözünü)söyledi.
(Mûsâ):
“Rabb’im!(Cemâlini)gösterbana(neolur?)Seni,göreyim!”dedi.
(Rabb’i,ona):
“Beni,katiyengöremezsin!
Fakat, şudağabak!Eğer,o, yerindedurabilirse, sende,beni, görürsün!”
buyurdu.
Derken,Rabb’i,odağa[452]tecellîedince,onu,paramparçaediverdi!
Mûsâda,baygın(birhalde)yeredüştü!
Ayılınca:
“Seni,tenzihederim.TevbeettimSana!
Ben,imanedenlerinilkiyim!”dedi.
(Rabb’i,ona):
“Ey Mûsâ! Ben, seni, Risâletimle, Kelâmımla (zamanındaki) bütün
insanlardanmümtazkıldım.
Şimdi,sana,şuverdiğimial!veşükreden/erdenol!”buyurdu.
Biz,onuniçin,levhalardaherbirşeyi,Mev’izayave(hükümlerin)tafsiline
âidherşeyiyazdık.
Haydi,bunları,kuvvetle(ciddiyetveazimile)tut!
Kavminede,onunengüzel(hükümleri)ni,tutmalarını,emret!
Size,ileridefâsıklarınyurdunugöstereceğim.
Yeryüzündehaksızlıklakibirlenenleri,âyetlerimiidrâk)dençevireceğim.
Onlar,herâyetigörseler,ona,inanmazlar.
Doğruyolugörselerde,onu,biryoledinmezler.
(Fakat)azgınlıkyolunu,görürlerse,yoldiyeişte,onu,tutarlar.
Buâyetlerimizi,yalansaydıklarından,onlardan,gafilolmalarındandır.
Halbuki, âyetlerimizi ve Âhirete kavuşacaklarını yalan sayanların bütün
işledikleri,boşagitmiştir.
Onlar,yapmaktaolduklarındanbaşkasıilemicezalandırılacaklardıya[453]
(Rabb’i,Musa’ya):
“EyMûsâ!Seni,kavminden (ayrılıpböylegelmekte)aceleettirennedir?”
buyurdu.
(Mûsâ):
“Onlar,işte,onlarda,benimardımca(geliyorlar)
Ben, sana yönelerek acele ettim ki, yâ Rab! (benden, daha çok) hoşnud
olasın!”dedi.(Rabb’i):
“Biz,sendensonra,kavmini,imtihanettik.
Sâmirî,onları,azdırdı!”buyurdu.
Mûsâ,derhal,öfkelivetasalıolarakkavmlınadöndü:
“Eykavmim!Rabbiniz,size,güzelbirva’dilesözvermedimi?
Yoksa(ayrılışımınüzerinden)sizce,çokzamanmı(geçip)uzandı?
Yahud, Rabbinizden, bir gazab vâcib olmasınımı istediniz de, bana olan
va’di-nizdencaydınız?!”dedi.
(Kavmi):
“Biz,sanaverdiğimizsözden,kendimizemâlikolarakcaymadık.
Fakat, biz, o kavmin (Kıbtîlerin) zînetinden, bir takım ağırlıklar,
yüklenmiştikte,onları,(ateşe)atmıştık.
Sâmirîde,(kendizînetini)böyleceatmıştı.”dediler.
Hulâsa,o,kendilerine,böğürenbirbuzağıheykeli(döküp)çıkarmıştı.
(Gereko,gerekonunavenesi):
“İşte,sizinde,Musa’nında,İlâh’ıbudur!
Fakat,Mûsâunuttu!”demişlerdi.
Bilmiyorlarmıydı ki: o (buzağı), onlara hiç bir sözlemukabele edemiyor,
onlara,nebirzarar,nede,biryararvermekkudretinemâlikolamıyordu?[454]
“Mûsâ,kavmine,öfkelivetasalıdöndüğüzaman:
“Sizebıraktığımşumakamımda,arkamdannekötüişleryapmışsınız?
Rabbinizinemrini(beklemeyip)aceleettinizha?!”dedi.
Elindeki Levhaları (yere) bırakıverip[455] kardeşinin başından tuttu.
Kendinedoğruçekiyordu.
(Hârûn):
“Anamoğlu!Bukavim,beni,ciddenzayıfgördüler(hırpaladılar).
Azkaldıki,beni,öldüreceklerdi!
Sen de, bana, bari, böyle, düşmanları sevindirecek harekette bulunma!
Beni,zâlimlergürûhuylebirtutma!”dedi.[456]
Mûsâ:
“EyHârûn! Bunların saptıklarını, gördüğün zaman, bana, tâbi olmaktan,
seni,menedenneidi?
Sen,benimemrimeisyanmıettin?”dedi.
(Hârûn):
“Eyanamınoğlu!sakalımı,başımıfnsaçını)tutma!
Hakîkat,ben,senin:
“İsrailoğullarıarasındaayrılıkçıkardın,sözüme,bakmadın!diyeceğinden
korktum”dedi.
(Mûsâ):
“YaseninzorunneidieySâmirî?”dedi.
Oda:
“Ben,onlarıngörmediklerini,gördüm:
Binâenaleyh, o Elçinin izinden bir avuç (toprak) alıp (erimiş ziynet
eşyasınıniçine)attım.
Bunu,bana,nefsimhoşgösterdi,böyle!”dedi.
(Mûsâ):
“Haydi,(defol)git!
Çünkü, senin hayatın boyunca (nasibin: benimle) temas etmeyiniz!
demendir.
Sana, senin için, hiç şüphesiz, asla vazgeçilemeyecek bir ceza günü de,
vardır.
Üstünedüşüptaptığınilâhınabak!
Biz,onu,yakacağız.Sonrada,onu,parçaparçaedipdenizeatacağız!
Sizinİlahınız,ancak,kendisindenbaşkahiçbirİlâhbulunmayanAllâh’dır.
Onunilmi,herşeyi,kuşatmıştır!”dedi.[457]
Vaktâ ki (İsrail oğulları, buzağıya tapmaktan) çok pişman oldular ve
kendilerinin,muhakkak,saptıklarınıgördüler:
“EyRabbimiz!Bizeacımaz,bizibağışlamazsan,herhalde,enbüyükziyana
uğrayanlardanolacağız!”dediler.[458]
(Mûsâ):
“EyRabb’im!Benide,kardeşlerimide,yarlığa!Bizi,rahmetininiçinesal!
Sen,esirgeyenlerden,dahaesirgeyensin!”dedi.
“Şüphe yok ki: buzağıya (ilâh diye) tutunanlara, Rab’larinden bir gazab
dünyahayatındada,birhorlukerişecektir.
İşte,biz,(Allah’akarşı)yalandüzenleri,böylecezalandırırız.
Kötülükler işleyip te, sonra, ardından tevbe ve bununla beraber iman
edenler(e gelince): şüphesiz ki, Rabb’in, bunun ardından (tevbe ve
imanlarından sonra) elbette (kendilerini) yarlıgayıcıdır, hakkıyle
esirgeyicidir.
Vaktâki,Musa’dan,oöfkeuzaklaşıpsükûnhasıloldu.
(Yerebıraktığı)Levhaları,aldı.
Onunbirnüshasında(şuda,yazılıidi):
(Sapıklıktankurtulup)Hidâyet(e),(Azabdansıyrılıp)Rahmet(ekavuşmak),
okimseleremahsusturki;onlar,Rab’terindenkorkarlar.“[459]
Sâmiri’ninVeYaptığıBuzağıHeykelininAkıbeti:Mûsâ Aleyhisselâm; Sâmirî‘ye yaklaşmamalarını, onunla düşüp
kalkmamalarını,İsrailoğullarınaemretti.
Bunun üzerine, Sâmirî, ne kimse ile ülfet eder, ne de, kendisiyle ülfet
olunurbirhalegeldi.
Hiçkimse,onunyanınayaklaşmazvehiçkimse,onadokunmazdı.Ohalde
olarakölüpgitti.[460]
Sâmirînin yapmış olduğu buzağı heykeli de, ateşte yakılıp toz haline
geldiktensonra,denizeatıldı.[461]
TevbeEtmekÜzereSeçilenYetmişKişininTur’dakiDavranışlarıVeAkıbetleri:
Mûsâ Aleyhisselâm; Tûr-i Seynâ‘nın karşısında konaklamış bulunan[462]
İsrailoğullarıarasındanseçtiğiyetmişkişiye[463]:
“Benimlebirlikte,gidinizde,yaptığınızşeydendolayı,Allah’atevbeediniz!
Kavminizden, arkanızda bıraktığınız kimseler için de, tevbe dileğinde
bulununuz!
Oruçtutunuz!
Temizleninizveelbiselerinizide,temizleyiniz!”dedi.
Onları,Rabb’inintâyinettiğivakitteTûr-iSeynâ‘yagötürdü.
Mûsâ Aleyhisselâm; Yüce Allah’ın katına, ancak, Onun izni ve
bildirmesiyle,varırdı.
Mûsâ Aleyhisselâmın yanında, Cenâb-ı Hakk’la buluşmak için giden bu
yetmişkişi:
“Bizim için dile de, Rabb’imizin Kelâmını işitelim!” dediler. Mûsâ
Aleyhisselâm:“Dileyeyim.”dedi.
Tûrdağınayaklaştığızaman,dağınüzerine,birbulutsütunudikildi,dağın
tümünükapladı!’
MûsâAleyhisselâm,yanaşıpbulutuniçinegirdi.Yetmişkişilikcemaatına
da:“Yaklaşınız!”dedi.
MûsâAleyhisselâm,Rabb’iilekonuşmağabaşladığızaman,alnındaöyle
birnûrparladıki,Âdemoğullarındanhiçkimse,ona,bakamazdı!
Bu nûr’un üzerine, bir de, perde örtüldü ve o, yetmiş kişi de, yaklaşıp
bulutuniçinegirince,secdeyekapandılar.
YüceAllah’ınKelâmını,işitmeyebaşladılar.
YüceAllah,MûsâAleyhisselâma,emirvenehiylerdebulunuyor.[464]
“Şunu,yap!Bunu,yapma!”buyuruyordu.[465]
Mûsâ Aleyhisselâma verilecek emirler, sona erdiği zaman, bulut, Mûsâ
Aley-hisselâmınüzerindenaçıldı.
MûsâAleyhisselâm,onlarınyanınageldi.
Onlar,MûsâAleyhisselâma:
“Biz,Allah’ı,apaçıkgörünceyekadar,sana,katiyeninanmayız!”dediler.
Derken,kendilerini,biryıldırımyakaladıda,ruhları,bedenlerindenuçup
ölü-verdiler![466]
MûsâAleyhisselâm,kalkıp[467]ağlayarakRabb’ineyalvarmağabaşladı:“Ey
Rab’im! Ben, İsrail oğullarının yanına gittiğim zaman, ne diyeyim? Sen,
onlarınhayırlılarını!helaketmişbulunuyorsun?
Ben, şimdi, yanımda onlardan, tek kimse bile bulunmaksızın İsrail
oğullarının yanına dönüyor olduğuma göre, onlar, beni,
doğrulamayacaklardır.[468]
YâRab!Eğer,di/eşeydin,onlarıda,benide,dahaöncehelakederdin.
İçimizden, bir takım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden, hepimizi
helakmiedeceksin?
Zâten,oda,Seninimtihanındanbaşka(birşey)değildi.
Sen, onunla, kimi dilersen, dalâlete götürür, yine, kimi dilersen (onuda)
doğruyolailetirsin.
Sen,bizimVelîmizsin!
Ohalde,biziyarlığa!
Bizi,Esirge!
Sen,Yarlıgayıcılarınenhayırlısısın!”diyordu.[469]
Yüce Allah, bu yetmiş kişinin, buzağıyı mâbud edinenlerden olduğunu,
MûsâAleyhisselâmaVahyilebildirdi.[470]
Bununla beraber, Kendisine, şükretmeleri için[471] onları, birbiri
arkasındandiriltipayağakaldırdı.
Onlar,dirilirlerkende,birbirlerininnasıldiriltildik/eriniseyrediyorlardı.[472]
İsrailOğullarınınMûsâAleyhisselâmaİtaatsızlıkları:Mûsâ Aleyhisselâm; İsrail oğullarına, Erîhâ‘ya, yâni Beytülmakdis
toprağınagitmeleriniemretti,[473]ve:
“Eykavmim!Allah’ın,sizetakdirettiğimukaddestoprağagiriniz!
Arkalarınıza,dönmeyiniz!
Sonra,nicezararlarauğrayanlarınhaline)adönmüşolursunuz!”dedi.
(Onlarise):
“EyMûsâ!Doğrusu,oradazorbalargüruhu(Âdkavmikalıntısı)var!
Doğrusu,onlar,oradan,çıkıncayakadar,biz,(oraya)katiyengiremeyiz!
Eğer (onlar), oradan çıkarlarsa, biz de, muhakkak (oraya) giricileriz.”
dediler.[474]
(Peygamberine aykırı davranmaktan) korkmakta olan kimselerden,
Allah’ın,kendilerinenimetihsanettiğiikier1h
“Onlarınüzerine(şehrin)kapısındangiriniz!
(Birkerre),onagirdinizmi,hiçşüphesizki,sizgalipsinizdir.
Artık,Allâh’a güvenip dayanınız,(gerçekten) imanetmiş
kimse/erseniz!r”dedi.[475]
Onlarise:
Ey Mûsâ! Onlar (Zorbalar), orada bulundukça, biz, oraya, ebediyen
giremeyiz!
Artık,sen,Rabb’inleberabergit!Busuretleikiniz(onlarla)harpediniz!
Biz,mutlaka(burada)oturucularız!”dediler.
(Mûsâ):
‘Yâ Rab! Ben, kendimle kardeşimden başkasına mâlik olamıyorum
(Sözümü,geçiremiyorum)
Artık,sen,ofâsıklargüruhununarasını,Sen,ayır!”dedi.[476]
ffillâhV
“Muhakkak,orası,kendilerine,kırkyılharamkılınmıştır.
Onlar(oldukları)yerde(Tîhçölünde)sersemsersemdolaşacaklardır.
Artık, sen, o fâsıklar güruhu hakkında tasalanma!” buyurdu. [477] “Hani.
Mûsâ,kavmine:
Eykavmim!Ben,size,hakîkatenAllah’ınPeygamberi(olarakgönderilmiş)
olduğumu,bildiğinizhalde,niçinbenicezalandırıyorsunuz?!”demişti.
İşteonlar, (hakdan) sapıpeğrildikleri zaman,Allahda,onlarınkalblerini
(hidâyetten)döndürdü.
Allah,fâsıklargüruhunahidâyetetmez.“[478]
İsrailOğullarınınTîhÇölündeKırkYılKalışı:MûsâAleyhisselâmlaİsrailoğulları,Mısırdançıkışlarınınüçüncüayında,
yazMevsimininbaşındaTîhçölünegirdiler.[479]
Tîh:Seyna’nınkırıdır.[480]
Eyle, Mısır, Kulzum denizi ve Şam’ın Serat dağları arasında
bulunmaktadır.[481]
Tîh çölüne girenlerden, kırk yıl içinde Yuşa’ b.NûnAleyhisselâmlaKâlib
b.Yu-fennaAleyhisselamdanbaşka,hepsiölmüşlerdir.[482]
İsrail oğullarından, Mûsâ Aleyhisselâma itaat eden ve onunla birlikte
olanları: “Ey Mûsâ! Bize, bunu, ne diye yaptın?!” dediler. [483] Mûsâ
Aleyhisselâm, İsrail oğulları aleyhinde dua ettiğine pişman oldu. [484] İsrail
oğulları:
“EyMûsâ!Burada,bizimiçinsuveyiyeceknasılveneredensağlanacak”
diyesordular.
YüceAllah,turunçağaçlarınınüzerlerinekudrethelvası indirdi,bıldırcın
kuşları,düşürdü.
İsrailoğullarındanherhangibirigelipkuşlarabakar,semizise,onu,tutar,
keser,zaifise,salardı.[485]
İsrailoğulları:
“Bu,yiyecektir.[486]
İçeceğimizsu,nerededir?”dediler.
Yüce Allah tarafından, Mûsâ Aleyhisselâma, Asası ile taşa vurması
emrolundu.
Taştan,herbirkabileniniçeceğisuayrıolmaküzere,onikipınarfışkırdı.[487]
İsrailoğulları:
“Bunlar,yiyecekveiçecektir.
Gölgeleneceğimiz[488]gölge,nerede?”dediler.
Bununüzerine,YüceAllah,onlarınüzerlerini,bulutlagölgeledi.[489]’
İsrailoğulları:
“Buda,gölgedir
Giyineceğimiz[490]elbise,nerededir?”dediler.
Bununüzerine,üzerlerindekielbiseleri, çocukların,büyüdükçeuzamaları
gibi,boylarınagöre,uzar,yırtılmazveeskimezoldu.[491]
Bundansonra, İsrailoğulları,MûsâAleyhisselâma tekrarbaşvurarakbir
çeşidyemektenbıktıklarını, buna,daha fazlakatlanamayacaklarını söyleyip
yerin bitirdiği bakliyattan da, yararlandırılmaları için, Allâha dua etmesini
istediler,[492]:
“Bize,kimetyedirecek?
Biz, Mısırda iken, balık, hıyar, kavun, karpuz, pırasa, soğan, sarımsak
yerdik!?”dediler.
İsrailoğullarınınbuistekleri,MûsâAleyhisselâmı,çoküzdü.[493]
İsrailoğullarınınTîhçölündekidurumvedavranışları,Kur’ân-ıkerimde
şöyleaçıklanır:
“Biz,onları,onikiye(okadar)torunlara(kabileye)ümmetlereayırdık.
(Tîh’dasusayan)kavmi,(Musa’dan)suistediğizaman:
“Asa’nıtaşavur!”diye(Vahyettik)de,ondanonikipınarkaynayıpaktı.
İnşalarınherkısmı,suiçecekleriyeri,iyicebelledi.
Onları,üstlerindekibulutlagölgelendirdik.
Onlara,kudrethelvasıilebıldırcınindirdik.
Size, rızık olarak verdiğimiz en temiz ve güzellerinden yeyiniz! (dedik)
Onlar, bize zulmetmediler. Fakat, kendilerine zulmediyorlardı. “[494] “…(Onlara demiştik ki): Allah’ın rızkından, yeyiniz, içiniz! (Fakat) yeryüzünde
fesadcılarolaraktaşkınlıkyapmayınız!“[495]“Hani,siz:
EyMûsâ! Bir çeşid yemeğe (kudret helvası ile bıldırcın etine) mümkün
değildayanamayız!
O halde, bizim için, Rabb’ine dua et te, yerin bitirdiği şeylerden, sebze,
acur,sarımsak,mercimekvesoğançıkarsın!”demiştiniz.
(Mûsâda):
Ohayırlıolanı,şudahaaşağıolanıiledeğiştirmekmiistiyorsunuz?!
(Öyleise)birşehireininiz.
Çünkü(orada)size,istediğiniz(sebzeler)var!”demişti.
Onlarınüzerine,horlukveyoksullukvuruldu.
Onlar,Allah’dan,birgazabada,uğradılar.
Bu,onların,Allah’ınâyetleriniinkârettiklerinden,Peygamberlerinihaksız
yere,öldürdük/erindendi.
Bu,isyanettiklerindenve(mâsiyetlerde)aşırıgittiklerindenidi.[496]
Ozaman,onlara:
Şuşehirdeyerleşiniz!
Onun,dilediğinizyerindenyiyiniz.Hıtta!deyiniz.
Kapısından,hepinizsecdeediciolarakgirinizki,suçlarınızı,yarlıgayalım.
İyihareketedenlere,ileridedahafazlasıilevereceğiz!denilmişti.
Fakat,içlerinden,ozulmedenler,sözü,kendilerine,söylenendenbaşkabir
şeklesoktu.
Bizde,zulmederolduklarıiçin,üstlerinemurdarbirazab(Taun)indirdik.”[497]
BirMaktulünDiriltilipKatiliniHaberVerişi:İsrail oğulları arasında vuku bulup faili bilinemeyen ve bir çok
tartışmalarayolaçanbirkatihâdisesi,MûsâAleyhisselâmaarzedilmişMûsâ
Aleyhisselâmda:
“Allahaşkına!şumaktulünişihakkındakimdebilgivarsa,bizebildirsin!”
diyerek halka seslenmiş, bu hususta hiç kimsede bir bilgi bulunmadığı
görülünce,kendisinin,bunu,Rabb’indensorupöğrenmesi,istenilmişti.[498]
Bunun üzerine, Yüce Allah, onlara, bir inek boğazlamalarını emretmişti.[499]
Buhâdise,Kur’ân-ıkerimdeşöyleaçıklanır:
“Birzamanda,Mûsâ,kavmine:
Allah,size,herhalele,birinekboğazlamanızı,emrediyor!”demişti.
Onlar:
“Bizi,eğlencemiediniyorsun?”demişti.
Mûsâda:
“Ben,câhillerdenolmaktan,Allah’asığınırım!”demişti.
(Onlar, öyle ise) bizim için, Rabb’ine dua et te, onun, ne olduğunu (kaç
yaşındaolacağını)bizeiyiceaçıklasın.”demişlerdi.
(Mûsâ):
Allah,diyorki:o,neçokyaşlı,nede,pekgençdeğil,ikisiortası,birdinç
(inek)tir.
Artık,emrolunduğunuzşeyi,yapınız!”demişti.
(Onlar,tekrar):
Bizim için, Rabb’ine, dua et te, onun rengi, nedir? bize, tam açıklasın?”
dediler.
Oda:
(Rabb’im)diyorki:
O,bakanlaraferahlıkvereceksapsarıbirinektir!”demişti.
Onlar:
Bizimiçin,Rabb’ineduaetde,o,nedir?Apaçıkanlatsınbize.
Çünkü,bizce,birçokinekler,birbirlerinebenzerler.
Allah,dilerse,(istenilenineğibulmağa)muvaffakoluruz.”demişlerdi.
(Mûsâ):
Rabb’im,buyuruyorki:o,neboyunduruğakoşuluparazisürecek,neekin
sulayacakbirinekdeğildir,salmadır.
Hiçalacasıda,yoktur.”dedi.
Onlar:
“İşte,şimdi,hakikatigetirdin(vasfını,tambildirdin)dediler.
Bunun üzerine, o ineği (bulup) boğazladılar ki, az kaldı (bunu)
yapmayacaklardı.
Hani,siz,birkimseöldürmüştünüzde,onun(katili)hakkındabirbirinizle
atış-mıştınız.
Halbuki,Allah,sizingizleyecekolduğunuzşeyi,açığavurandı.
Onun için, biz, ona (Öldürülen adama, boğazlanan ineğin) bir parçası ile
vurunuz!”demiştik.
İşte,Allah,böylece,ölüleri,diriltir,size,âyetlerini,gösterir.
Gerekirki,aklınızı,başınızaalasınız.ıl[500]
Boğazlananineğinbirparçasıilemaktulevurulunca,YüceAllah,maktulü,
diriltti.
MûsâAleyhisselâm,ona:
“Seni,kimöldürdü?”diyesordu.
Oda:kendisini,kiminöldürdüğünü,haberverdiktensonra,eskiölühaline
döndü[501]
Karun Ve Karun’un Mûsâ Aleyhisselâma İftira Edişi Ve YerTarafındanYutuluşu:
Karun’unKimliğiveYaşantısı:
Karun;MûsâAleyhisselâmınamcasınınoğluolup[502]büyükservetsahibi
veservetazgınıidi.
Hazînelerinin anahtarlarını, müteaddid adamlar, zorlukla taşıyabilirdi.[503]
Süslenmişüçyüzcâriyevedokuzbinadamlarıyanındabulunduğuhalde,
halkınyanınaçıkardı.
Konağının kapısını altından yaptırmış, duvarlarını, altın levhalarla
kap-latmıştı.[504]
FiravunveHâmangibi,Karunda,MûsâAleyhisselâmı;
“ÇokyalancıbirSihirbazdırl”diyerekredvetekzibetmişti.[505]
Mûsâ Aleyhisselâm; Karun’un, kötü tutum ve davranışlarını -akrabası
olduğu
için-afvemüsamahailekarşılardı.[506]Firavun;Karun’u,İsrailoğullarına
Valitayinetmişti.[507]İsrailoğullarınazulmünüvetaşkınlığını,onunvâsıtası
ileyapardı.[508]
Karun; Musa ve Hârûn Aleyhisselâmdan sonra, İsrail oğullarının en
bilgilisiveüstünüidi.[509]
Kendisi; İsrail oğulları arasından seçilip -tevbe etmek üzere- Tûr’a
götürülen ve orada, Yüce Allah’ın Kelâmını işiten yetmiş kişi arasında idi.[510]
Mûsâ Aleyhisselâm; İsrail oğullarına, zekâtı emredince, Karun, İsrail
oğullarınıtoplayıponlara:
“Bu, size, oruç, namaz ve bir takım şeyler getirmiş, siz de, onlara
katlanmış bulunuyorsunuzdur. Ona, birde, mallarınızı verme külfetini,
yüklenecekmisiniz?”dedi.
İsrailoğulları:
“Biz,ona,mallarımız(ınzekâtın)ı,vermekülfetini,yüklenmeyeceğiz!
Sen,negörüştesin?”dediler.
Karun:
“Benimgörüşüm:İsrailoğullarınınfahişesini,onagönderelim.
Onun,ona,kendisiyletemastabulunmakistediğiiftirasınıatmasını[511]ve
bunu,ordudumandanlarıvehalkarasındayaymasını,emredelim!”dedi.
Öyleyaptılar[512]
Karun;İsrailoğullarıarasındabulunanbirfahişeyi;MûsâAleyhisselâma,
cinsî münasebette bulunma suçu atmak üzere, kiraladı. Karun; İsrail
oğullarının, Meclislerinde toplandıkları gün, Mûsâ Aleyhisselâmın yanına
varıp:
“EyMûsâ!Hırsızlıkedenin,cezası,nedir?”diyesordu.
MûsâAleyhisselâm:
“Eli,kesilmektir!”dedi.
Karun:
“Hırsızlıkeden,senolsandamı,böyledir?”diyesordu.
MûsâAleyhisselâm:
“Evet!”dedi.
Karun:
“Zinaedenin,cezası,nedir?”diyesordu.
MûsâAleyhisselâm:
“Taşlanıpöldürülmektir!”dedi.
Karun:
“Zinaeden.senolsanda.böylemidir”diyesordu.
MûsâAleyhisselâm:
“Evet!”dedi.
Karun:
“Sen.zinaetmişsin!”dedi.
MûsâAleyhisselâm:
“Yazıklarolsunsana!
Kiminleetmişim?”dedi.
Karun:
“Filancakadınla!”dedi.
MûsâAleyhisselâm,hemenokadını,çağırdı:
“Tevratı,indirenAllahadına,sana,andveriyorum:
Karun,doğrumusöylüyordur?”dedi.
Kadın:
“Mademki,sen,bana,Allahadınaandverdin.
Bende,Allahiçin,yeminederekşehâdetederimki:Sen,buişdenberîsin,
uzaksınveAllah’ınResulüsün!
AilâhdüşmanıKarun,sana,busuçuatayımdiyebenikiraladı!”dedi.Mûsâ
Aleyhisselâm,hemenkalkıpsecdeyekapandı.[513]
Karun aleyhinde, Allah’a dua edince; Yüce Allah, Mûsâ Aleyhisselâma,
boyuneğmesiiçin,yer’e,emretti.[514]
MûsâAleyhisselâmada:
“Başını,secdedenkaldır!Yer’e,istediğini,emret!”diyevahyetti.[515]
MûsâAieyhisseiâm:
“Eyİsrailoğulları!YüceAllah,beni,Firavun’a,gönderdiğigibi,Karun’ada,
gönderdi.
Kim,onunyanındabulunuyorsa,yerindekalsın!
Kim,benimyanımdabulunuyorsa,onunyanındanayrılsın!”dedi.
Karun’unyanındaikikişidenbaşkakimsekalmadı.[516]
MûsâAleyhisselâm,Yer’e:
“Tutonları,yut!”dedi.
Yer,onları,topuklarınakadar,yuttu.[517]
Oniar:
“EyMûsâ!EyMûsâ”diyerekistimdadediyorlardı.[518]
MûsâAleyhisselâm,yere:
“Tutoniarı,yut!”dedi.
Yer,onları,dizlerinekadaryuttu![519]
Onlar:
“EyMûsâ!EyMûsâ!”diyerekistimdadedipdurdular.[520]
MûsâAleyhisselâm,yer’e:
“Tutonları,yut!”dedi.
Yer,onları,bellerinekadaryuttu!
Onlar,yine:
“EyMûsâ,EyMûsâ!”diyerekistimdadettiler,durdular.[521]
MûsâAieyhisselâm,yere:
“Tutonları,yut!”dedi.
Yer,onları,boğazlarınakadaryuttu![522]
Onlar,yine:
“EyMûsâ!EyMûsâ!”diyerekistimdadettiler.
MûsâAleyhisselâm,yer’e:
“Tutonları,yut!”dedi.
Yer,onları,yuttu!
Tamamıilekaybolupgittiler.
Bununüzerine,YüceAllah,MûsâAleyhisselâma:
“Ey Mûsâ! Kullarım, senden yardım istediler, durdular. Sen, yardım
etmedin!
Eğer, onlar, benden yardım istemiş olsaydılar, muhakkak, onların
imdadlarınayetişir,kendilerine,yardımederdim!”diyeVahyetti.[523]
Diğerrivayetegöre:
MûsâAleyhisselâm,Abdestalıpnamazkıldıveağladı:
“YâRab!Senindüşmanın,benimeziyyetedicim,benimrüsvayolmamıve
ayıplanmamı,istiyordur.
Beni,onunüzerine,musallatkıl!”diyerekduaetti.
“Yer’e,dilediğini,emret!Sana,itaatedecektir!”diyevahyolundu.
Bununüzerine,MûsâAleyhisselâm,Yer’e:
“Eyyer!Tutonları,yut!”dedi.
Karun’unkonağısarsıldı.
Yer,Karûnuveadamlarını,topuklarınakadar,tutupyuttu!
Karun:
“EyMûsâ!Bana,acı!”diyesesleniyordu.
MûsâAleyhisselâm:
“EyYer!Tutonlarıyut!”dedi.
Konak,sarsıldı.
Karunileadamları,dizlerinekadar,yerebattılar!
Karunise,MûsâAleyhisselâma:
“EyMûsâ!Bana,acı!”diyeyalvarıyorvesesleniyordu.
MûsâAleyhisselâm:
“EyYer!Tutonlarıyut!”dediğizaman,konak,sarsıldı.
Karunileadamları,alınlarına,kadar,yere,battılar!
Karunise,MûsâAleyhisselâma,yalvarıyor:
“EyMûsâ!Bana,acı!”diyordu.
MûsâAleyhisselâm,tekrar,yer’e:
“Ey yer! Tut onları, yut!” dediği zaman, yer, Karûnu ve adamlarını
konağıylebirliktetamamıylayuttu!
YüceAllahtarafından,MûsâAleyhisselâma:
“EyMûsâ!Sen,çokkatıdavrandın!
İzzetsıfatımhakkıiçin,onlar,banaseslenmişolsalardı,davetlerineicabet
ederdim!”buyruldu.[524]
Rivayete göre, Karun ve adamları, Kıyamete kadar, her gün, bir insan
boyu,yerindibinegeçirilmektedir![525]
Karun,helakolduğuzaman,İsrailoğulları:
“Musa, onu, ancak, konağını ve servetini ele geçirmek için, helak etti!”
dediler.
Karun’un helakinden üç gün sonra da, Yüce Allah, bütün konak ve
mallarını,yereyutturdu![526]
Kur’ân-ıKeriminKarunHakkındakiAçıklaması:Kur’ân-ıKerim’de,Karun’undurumuveakıbeti şöyleaçıklanır: “Aslında,
Karun,Musa’nınkavmindendi.Fakat,o,onlarakarşıserkeşliketti.
Biz, ona, öyle hazîneler verdik ki, anahtarlarını taşımak bile) güçlü
kuvvetlibüyükbircemaataağırgeliyordu.
Ovakit,kavmi(ndenMü‘minolanlar)ona;şöyledemişti:
Şımarma!Çünkü,Allah,şımarıkları,sevmez.
Allâh(ın),sanaverdiği(maldanharcayıp)Âhiretyurdunuara!
Dünyadan,nasibinide,unutma!
Allah’ın,sanaihsanettiğigibi,sende,(insanlarasadakavererek)ihsanda
bulun.
Yer(yüzünde)de,fesadarama.
Çünkü,Allah,fesadcıları,sevmez.
(Karun)dediki:
Bu(servet),bana,ancak,bendeolanilimle(ilimsayesinde)verilmiştir.
(O, madem ki, âlimdi) kendisinden önceki nesillerden, kuvvetçe ondan
daha üstün, cemiyetçe, daha kesretli kimseleri, Allah’ın, hakîkaten helak
etmişolduğunubilmedimi?
Mücrimlerden, günahları, sorulmaz. (Allah, sormadan, her şeyi bilir)
Derken, zîneti (debdebesi) içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını
arzuedenler:
NeolurduKarun’averilen (şuservet)gibi,bizimde, (malımız)olsaydı,o,
hakî-katan,büyükbirnasibsahibidir,dediler.
Kendilerineilimverilenlerde,şöylededi:
Yazıklar olsun size! Allah’ın sevabı; iman ve iyi amel (ve hareket) eden
kimseleriçin,dahahayırlıdır.
Bunada,sabır(vesebat)edenlerdenbaşkasıkavuşturulmaz.
Nihayet,biz,onuda,onunsarayınıda,yeregeçiriverdik!
Artık, onun, Allah’a karşı, kendisine yardım edecek hiç bir cemâati da,
yoktu.
O,bizzatkendisinimüdafaaedebileceklerdende,değildi!
Dün,onunmevkiinitemenniedenler,sabahleyin,şöylediyorlardı:
Hayret! Demek ki, Allah, kullarından, kimi dilerse, onun rızkını, yayıyor
(genişletiyor,yahud)daraltıyor.
Allah,bizelutfetmeseydi,bizide,muhakkak(yere)batırırdı!
Hayret!Demekgerçekşukikahirlerfelahbulmak!
İşte,Âhiretyurdu!
Biz, onu, yer (yüzün)de, ne tegallüb, ne fesad arsuzuna düşmeyeceklere
veririz.
(iyi)Sonuç,(Allah’ın/kabından)sakınanlarındır.
Kim,iyi(hal)ilegelirse,onun,için,bundandahahayırlısıvardır.
Kim de, kötü (hal) ile gelirse, o kötülükleri işleyenler, yapmış
olduklarındanbaşkasıilecezalandırılmaz(lar[527]
Karun’u,Firavun’uveHâmân’ıda,(helakettik)
And olsun ki:Mûsâ (daha önce) kendilerine apaçık burhanlar getirmişti
de,onlar,yer(yüzün)debüyüklüktaslamışlardı.
Halbuki,(azabın)önünegeçebilecekdeğillerdi.[528]
Mûsâ Aleyhisselâmın Hızır Aleyhisselâmla Buluşup ArkadaşlıkEtmesi
HârûnAleyhisselâmınVefatı:YüceAllah;MûsâAleyhisselâma,HârûnAleyhisselâmı vefat ettireceğini,
vahyilehaberverip[530]:
“Kendisini,dağa,şöyleşöylegetir!”buyurdu.[531]
MûsâAleyhisselâm,HârûnAleyhisselâmınelinden tutup[532] dağadoğru
gittiler.[533]
Hârûn Aleyhisselâmın Şibr ve Şibbîr adındaki oğulları da yanlarında
bulunuyordu. [534] Dağın üzerine çıktıkları zaman[535] ne görsünler: Bir
benzeridahagörülmemişbirağaçi
Yapılmışbirev!
EviniçindebirSedir!
Sedirinüzerindede,birdöşek!
Döşeğiniçindende,güzeibirkokuyayıimaktai
HârûnAleyhisselâm;odağa,oeve,oeviniçindekilerebakınca,onlarçok
hoşunagitti:
“EyMûsâ!Ben,şuSedir’inüzerindemuhakkakuyumamıarzuediyorum!
dedi.
MûsâAleyhisselâm:
“Haydi,onunüzerindeuyu!”dedi.
HârûnAieyhisseiâm:
“Ben,buevinsahibigeiipbanakızardiyekorkuyorum!”dedi.
MûsâAleyhisselâm
“Korkma!Buevinsahibihakkında,ben,sana,yeterim.Uyu!dedi.
HârûnAleyhisselâm:
“Hayır!EyMûsâ!Sende,benimyanımdauyu!
Evsahibigelirse,banavesanakarşı,toptankızmışolur!”dedi.
ikiside,yatıpuyudular.
HârûnAleyhisselâmı.ölümyakaladı.
Kendisininöleceğini,sezince:
“EyMûsâ!Benialdattın”dedi.[536]
Orada,HârûnAleyhisselâmınruhukabzolundu.[537]
Dağdagörüleno evde, o sedirde, semayakaldırıldı.Ağaç ise, kaybolup
gitti.[538]
MûsâAleyhisselâm,HârûnAleyhisselâmıncenazenamazınıkıldı’[539]‘ve
onuorayagömdü.[540]
Bununiçin,Yahudiler,HârûnAlehisselâmıngömülübulunduğudağaTûr-ı
Harunadınıvermişlerdir.[541]
Mûsâ Aleyhisselâm yanında Hârûn Aleyhisselâm bulunmaksızın, İsrail
oğullarınınyanınadönünce[542]israiloğullan:
Mûsâ; İsrail oğullarının, Harun’a gösterdiği sevgiyi kıskanarak onu
öldürdü!”dediler.
Gerçekten de, Hârûn Aleyhisselâm, Mûsâ Aleyhisselâma nazaran, İsrail
oğullarınakarşı,dahayumuşakvedahasakindavranışlıidi.
MûsâAleyhisselâmınise,onlarakarşı,bazısertvekatıdavranışıolmuştu.
Mûsâ Aleyhisselâm; İsrail oğullarının, kendisi aleyhinde söyledikleri bu
sözühaberalınca,onlara:
“Hey Allah’ın rahmetine uğrayasıcalar! Kardeşim olan bir kimseyi, Sen,
öldürdün!diyebanaiftiraediyorsunuzhâ!?”dedi.[543]
israiloğulları:
“Onu,senöldürdün!”dediler.
MûsâAleyhisselâm:
“Yanımdaikioğlubulunduğuhalde,benonu,nasılöldürürüm?!”dedi’[544]
İsrail oğulları, Mûsâ Aleyhisselâm aleyhindeki sözlerini çoğalttıkları
zaman,MûsâAleyhisselâmkalkıpikirekâtnamazkıldı.Sonrada,Allah’adua
etti.
Gökleyerarasınainensedirigördüler.[545]
“EyHârûn!Seni,kimöldürdü?”diyesordular.
HârûnAleyhisselâm:
“Beni,kimseöldürmedi,FakatAllah,benivefatettirdi!”dedi.[546]
HârûnAleyhisselâm;Tîh’de[547]vefatettiğizaman,yüzonyedi’[548]veya
yüzyir-
mj[549]yadayüzyir-
mjüçyaşındaidi.’[550]
“Musa’yada,Harun’ada,selâm!”[551]
Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâmın Mîrac GecesindeHârûnAleyhisselâmlaKarşılaşıpSelamlaşması:
Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm, Mîrac gecesinde Cebrail
Aleyhisselâmlabirliktebeşincikatgöğeyükseldiler.
CebrailAleyhisselâm;göğünkapısınıçaldı.
“Senkimsin?”denildi.
CebrailAleyhisselâm:
“Cebrailim!”dedi.
“Yanındakimsevarmı?diyesoruldu.
Cebrail Aleyhisselâm: “Muhammed (Aleyhisselâm) var!” dedi. “O (Mîrac
için)gönderildimi?”diyesoruldu.CebrailAleyhisselâm:“Gönderildi!”dedi.
Göğün kapısı açılınca, Hârûn Aleyhisselâmla karşılaştılar.[552]
Peygamberimiz::“EyCebrail!Kimbu?diyesordu.CebrailAleyhisselâm:
“Bu kavmi içinde sevdirilmiş Hârûn b. İmran (Aleyhisselâm)dır. [553]
“Selâmverona!”dedi.PeygamberimizAleyhisselâm,selâmverdi.
O da, Peygamberimizin selâmına mukabele ettikten sonra,
Peygamberimize: “Hoş geldin! Safa geldin! Salih kardeş! Salih Peygamber!”
dedi.[554]
MusaAleyhisselâmınHaccaGidişi:Peyamberimiz Muhammed Aleyhisselâm; Hicretin onuncu yılında Veda
HaccınagiderkenEzrakvadisineuğrayıp:
“Bu,hangivadidir?”diyesordu.
“Ezrakvâdisidir!”dediler.
Bununüzerine,PeygamberimizAleyhisselâm:
“Musa’nın; şehâdet parmaklannı, kulaklarına koyup yüksek sesle Allah’a
Telbiyeederekvadidengeçişini,görürgibiyim!”buyurdu.[555]
MûsâAleyhisselâm,Hacc’daBeytullâhıTavafedince,Sâfâtepeciğineçıktı.
Orada,CebrailAleyhisselâmlakarşılaştı.
CebrailAleyhisselâmona:
“EySafiyullah!Vadiyeindiğinde,sıkıgit!”dedi.
Mûsâ Aleyhisselâm, elbisesinin eteğini, beline, kuşağıyla bağlayıp Safa
tepeciğindenaşağıindivevadiyeerişince,Sa’y’ave:
Lebbeyk!Allâhümmelebbeyk!Lebbeyk!Eneabdükelebbeyk!Lebbeyk!
BuyurAllah’ımbuyur!
Ben,Seninkulun’um!
Buyur!BuyuıTEn-ırineamadeyim!”diyerekTelbiye’yebaşladı.[556]
MûsâAleyhisselâm,Arafat’agiderkende,enkısayololanDabbyolundan
gitmişti.[557]
TevratHükümlerininİsrailOğullarınaZorlaKabulEttirilişi:
Yüce Allah; Mûsâ Aleyhisselâma, önce, on Sahife indirmiş[558] sonra,
bunu,yüzSahife’yetamamlamıştı.
Bundan sonra, ona, bir çok emirleri, nehiyleri, haramları, helalları
sünnetleri ve hükümleri içinde taşıyan Tevrat’ı, İbranice olarak indirmişti.[559]
MûsâAleyhisselâm,Tûr’dan,İsrailoğullarınınyanınadönüp[560]Tevrat’ı
getirdiği zaman, onu kabullenmekten, onda, kendilerine yükletilen
mükellefiyetlere,Şeriathükümlerinegöre[561]ameletmektenkaçındılar.
Bununüzerine,Türdağı,başlarınınüzerinekaldırıldı!
Yüzlerininyamacından,kendilerinebirateşgönderildi!
Arkalarındanda,tuzlubirdenizgetirildi!
Onlara:
“Size verdiğimiz şeyi, kuvvetle tutunuz. (Ona, sımsıkı sarılınız) ve söz,
dinleyiniz!..
Yabunu,kabuledervesizeemrettiğimşeyleri,yaparsınız,yahudşudağ,
üzerini-zebırakılacaktır!
Yahutşudenizdeboğulacaksınız!
Yadaşuateşteyakılacaksınız!”denildi.
İsrail oğulları, kendileri için, kaçılacak yer olmadığını görünce, bunu,
kabullenmek zorunda kaldılar ve yüzlerinin yarısı üzerine, secdeye
kapandılar.Secdehalinde,üzerlerindekidağı,gözucuylasüzdüler.
Böyle, yüzlerinin yarısı üzerine secde etmeleri ve göz ucuyla yukarıya
doğru bakmaları, Yahudiler için, Sünnet ve âdet oldu. “YâMûsâ! işittik ve
itaatettik!”[562]Kabulettik!Kabulettik![563]Eğerdağ(tepemizde)olmasaydı,
yinede,sana,itaatetmezdik!”dediler.[564]
Kur’ân-IKeriminİsrailOğullarıHakkındakiBazıAçıklamaları:“Hani,sizden(Tevrathükümlerinegöreameledeceğinizedair)sapasağlam
sözalmıştık.
Tûr’u da (tepenize iniverecek bir şekilde) üstünüze kaldırmıştık (ve
demiştikki):
Sizeverdiğimiz(kitabınhükümlerin)i,kuvvetletutunuz.
Onuniçindekileri,hatırlayınız.Tâki,sakınmışolasınız.
Sonra,onun(Tevrat’ıkabuledişinizin)arkasından,yineyüzçevirmiştiniz.
İşte,eğer,üzerinizde,Allah’ın fazl’urahmetiolmasaydı,elbettemaddîve
manevîenbüyükzararauğrayanlardanolacaktınız.
And olsun ki: Cumartesi günüfne saygı göstermek) hakkında(ki dinî
hududu, balık avlamak suretiyle) çiğneyip geçenler(in hallerini, başlarına
gelenleri)de,herhalde,bil(ipöğren)mişinizdir.
İşte,bizonlara(Dâvudlisanıile):
“Horvezelilmaymunlar,olunuz!”dedik.
(Üçgünsonra,hepsihelakoldu.)
Binâenaleyh, onu, hem önündekilere (o zaman hazır olanlara), hem de
ardındaki-lere (sonradan geleceklere) ibret verici ceza ve (Mü‘minlerden)
Takvayaerenlerede,biröğütyaptık.”[565]
“Birvakit;
Size verdiğimiz (Tevrat)’!, kuvvetle tutunuz! (Ona, sımsıkı sarılınız, söz)
dinleyiniz! (diye) Tûr’u, tepenizin üstüne kaldırıp sizden, teminatlı va’d
almıştık.
“(Kulağımızla)dinledik.(Kalbimizle)isyanettik!”demişlerdi.
(Çünkü),Küfürleriyüzünden,özlerinebuzağı, (birsugibi) içirilmiş (iyice
işlemiş)ti.
De ki: Eğer, Mü‘min (kimse)ler iseniz, inancınız, size, ne kötü şey
emrediyor?!”[566]
“Hani,İsrailoğullarından:
Allâh’danbaşkasınaibâdetetmeyiniz!
Anaya,babaya,hısımlara,yetimlere,yoksullaraiyilikediniz!
İnsanlara,güzelliklesöyleyiniz!
Dosdoğrunamazkılınız!
Zekâtveriniz!diye(emretmiş),teminatlısözalmıştık.
Sonra, (busağlamsözünüzekarşı) içinizdenbirazınızhariçolmaküzere,
arkadöndünüzve(sizde,atalarınızgib)ihâlâyüzçevirmekteberdevamsınız!
Hani, sizden (ey Yahudiler! Birbirinizin) kanlarını (haksız yere)
akıtmayınız!
Kendinizi,kendiyurdlarınızdançıkarmayınız!diyekat’îsözalmıştık.
Sonra,sizde,(bunakarşı)ikrarvermiştiniz,vehâlâ,(buyoldaaleyhinizde)
şahid-likedipduruyorsunuzda.
(Öyle olduktan) sonra, sizler, yine onlarsınız ki: (işte) kendilerinizi
öldürüyor, içinizden bir fırkayı, yurdlarından çıkarıyor, aleyhlerinde günah
ile,düşmanlıklabirleşipyardım/aşıyorsunuz.
Eğer, size esir olup gelirlerse, kendileriyle fidyeleşir (esir mübadelesi
yapar,yine,
onlarınyurtlarındakalmasınamüsâadeetmez)siniz.
Halbuki,onlarınçıkarılması,sizeharamkılınmıştı.
Yoksa, siz, Kitabın (fidyeye aid) bir kısmına inanıyorsunuz da, (adam
öldürmeyi sürgün etmeyi, kötülükle yardımlaşmayımen eden) bir kısmını,
inkârmıediyorsunuz?!
Şu halde, içinizden böyle yapan(lar)ın cezası, dünya hayatında bir
rüsvaylıktan,(esirvemakhuryaşamaktan)başka(birşey)değildir.
Kıyametgünündede,onlar,azabınençetinineitileceklerdir.
Allah,neyaparsanız,(hiçbirinden)gafildeğildir.
Onlar,Âhiretebedel,dünyahayatınısatınalmışkimselerdir.
Bundan dolayı, kendilerinden azab kaldırılıp hafifletilmeyecek, onlara,
yardımdaedilmeyecektir.
Andolsunki:Musa’yaoKitabıverdik.
Ondan (Musa’dan) sonra da birbiri ardınca, (aynı Şeriatla memur)
Peygamberlergönderdik.
Meryem oğlu İsa’ya da, beyyineler (gayet açık burhanlar, mucizeler)
verdikveonu,Rûhülkudüslede,destekledik.
Demek sizene vakit birPeygamber, gönüllerinizinhoşlanmadığı bir şey
getirirse, kibirlenmek isteyeceksiniz de, kiminiz, yalanlayacak, kiminiz de,
öldüreceksinizöylem/?[567]
And olsun ki: sen, onları(lsrail oğllarını), insanlardan (hattâ) müşrik
olanlardanziyâdehayatadüşkünbulacaksın!
Onlardan,herbiriarzuederki,(kendisine)binyılömürverilsin.Halbuki,
onunçokyaşatılması,kendisini,azabdanuzaklaştırıcıdeğildir.Allah,onları,
neişlerse,hakkıylagörücüdür[568]
Mûsâ Aleyhisselâm’ın Yüce Allâh’dan Bazı Soruları VeDilekleri:
MûsâAleyhisselâm,birgün;
“EyRab!Kullarının,Sana,sevgilisi,hangisidir?”diyesordu.
YüceAllah:
“Onların,beni,ençokzikredenidir!”buyurdu.[569]
MûsâAleyhisselâm:
“YâRab!Kullarınınenzengini,hangisidir?”diyesordu.
YüceAllah:
“Kendisineverdiğimşeye,enrazıolanıdır!”buyurdu.
MûsâAleyhisselâm:
“Ey Rab! Kullarının en iyi hüküm vereni, hangisidir?” diye sordu. Yüce
Allah:
“insanlar hakkında, kendisi için hüküm verdiği gibi, hüküm verendir”
buyurdu.[570]MûsâAleyhisselâm:
“YâRab!Kullarının,Sanakarşıenhaşyetlisihangisidir?”diyesordu.Yüce
Allah:
“Onların,beni,eniyibilenidir!”buyurdu.[571]
“ilâhî! Ben, Sana nasıl şükredeyim ki: Bana, ihsan buyurduğun
nimetlerindenenküçükbirnimetebilebütünamellerimdenkgelmez!”dedi.
YüceAllah:
“Ey Mûsâ! işte, sen, şimdi, bana şükrettin!” buyurdu. [572] Mûsâ
Aleyhisselâm
“EyRabb’im!İyiliği,emir,kötülüktennehyveAllah’aimânedenhayırlıbir
Ü‘m-met’in,insanlariçin,ortayaçıkarılacağını,Tevrattayazılıbuldum.
Onları,benimümmetimyap!dedi.YüceAllah:
“Onlar,Ahmed(Aleyhisselâm)ınÜmmeti’dir.”buyurdu.
“EyRabb’im!Sonradangeldiklerihalde,kendilerindenöncekiÜmmetleri,
KıyametgünündegeçenbirÜmmeti,Tevratta yazılı buldum.Onları, benim
ümmetimyap!”dedi.YüceAllah:
“Onlar, Ahmed’in (Muhammed’in) Ümmetidir!” buyurdu. Mûsâ
Aleyhisselâm:
“EyRabb’im!Kendilerindenöncekiler,Kitaplarınıezberlemeyipyüzünden
okurlarken, indileri (İlim ve hikmetin aslı olan kitapları) kalblerinde
(ezberlerinde)bulunanbirÜmmet’i,Tevrattayazılıbuldum.
Onları,benimÜmmetimyap!”dedi.
YüceAllah:
“Onlar,Ahmed’inÜmmetidir!”buyurdu.
MûsâAleyhisselâm:
“Ey Rabb’im? Önceki ve sonraki Kitaba inanan ve dalâlet başları ile
savaşan ve hattâ yalancı kör (Deccal) ile de, savaşan bir Ümmeti, Tevratta
yazılıbuldum.Onları,benimÜmmetimyap!”dedi.YüceAllah:
“Onlar, Ahmed’in (Muhammed’in) Ümmetidir!” buyurdu. Mûsâ
Aleyhisselâm:
“Ey Rabb’im! Kendilerinden öncekilerin kabul olunan sadaka ve
kurbanları,YüceAllah’ıngönderdiğibirateşleyakılagelir,kabulolunmadığı
zaman yakılmazken, kurban ve sadakalarını, kendileri yiyen bir Ümmeti,
Tevrattayazılıbuldum.
Onları,benimÜmmetimyap!”dedi.
YüceAllah:
“Onlar,Ahmed’inÜmmetidir!”buyurdu.
MûsâAleyhisselâm:
“EyRabb’im!Ben,Tevrattayazılı birÜmmetbuldumki:Onlardanbirisi,
birkötülükyapmağaniyetlerinse,kendisine,bundandolayıgünahyazılmaz.
Okötülüğüişlerse,birgünahyazılır.
Onlardan birisi, bir iyilik yapmağa niyetlenir de, onu, yapmazsa,
kendisine,birHa-sene(sevap)yazılır.
Eğer, o iyiliği yaparsa, kendisine, on sevap yazılır ve bu sevap yediyüz
mislinekadarkatlanır.
Onları,benimÜmmetimyap!”dedi.YüceAllah:
“Onlar,Ahmed’inÜmmetidir!”buyurdu.MûsâAleyhisselâm:
“Ey Rabb’im! Ben, Tevratta yazılı bir Ümmet buldum ki: onlar, dilekte
bulunurlar,kendilerinindileklerikabulolunur.
Onları,benimÜmmetimyap!”dedi.
YüceAllah:
“Onlar,Ahmed’inÜmmetidir?!”buyurdu.[573]
Kur’ân-ı Kerim Ve Diğer Kitaplara Göre MuhammedAleyhisselâmVeEshâbınınSıfatlarıVeYahudilerinİnkârlarınınSebebi:
“Muhammed,Allah’ınResulüdür.
Onunlabirlikteolanlar,kâfirlerekarşıçokçetin,kendiaralarındaise,çok
merhametlidirler.
Onların, rükû ve secde ederek Allâh’dan, lütuf ve rızasını istediklerini
görürsün.
Yüzlerinde,secdelerineserindendolayınûrânflikvardır.
Bu,onların,Tevrattakivasıflarıdır.
İncil’deki vasıfları da: bir ekin gibidir ki, filizini, çıkarmış. Derken, onu,
kuvvetlendirmiş,kalınlaşmış, saplarıüzerinebirdüzeyedizilmiştir.Öyleki,
ekincilerinhoşunagider.
Bu(teşbih),onlarla,kâfirleriöfkelendirmekiçindir.
Allah,onlardan, imanedipiyiamel işleyenlerebirmağfiretvebüyükbir
ecirva’dbuyurmuştur[574]
“Onlar,yanlarındakiTevratveİncil’deyazılıbulacaklarıoÜmmîNebiolan
Resuletâbi’olanlardır.
O, kendilerine, iyiliği emir, onları, kötülükten nehy ediyor, onlara,
(nefislerine haram kıldıkları) temiz şeyleri helal, (helâl kıldıkları) murdar
şeyleride,üzerlerineharamkılıyor,onlardan,ağıryüklerini,sıtlarındaolan
zincirleriindiriyordun
İşte, ona, iman edenler, ona tazimde bulunanlar, ona yardım edenler ve
onunlabirlikteindirilenNûr’atâbi’olanlardırki,onlar,selâmeteerenlerinta
kendisidirler.[575]
“Kendilerinekitapverdiklerimiz,onu,özoğullarıgibitanırlar.
Böyleiken,içlerindenbirkısmı,gerçeği,bilebilegizlerler.[576]
Ata b. Yesar’dan rivayet edildiğine göre: Peygamberimiz Muhammed
Aleyhisselâ-mın Tevrattaki sıfatlarından sorulunca, Eshab-ı kiramdan
Abdullahb.Amrb.Âsdemiştirki:
“Evet!Vallahi,Kur’andaki:
Ey Peygamber! Şüphe yok ki Biz, seni, Şâhid, Müjdeci, Uyarıcı, olarak
gönder-dik.”[577]ayetindekibazıvasıtalarileTevrat’tadatavsifuyurmuştur.
Şöyleki: “Eypeygamber!Biz, seni,Şahit,Müjdeci,Uyarıcı,Ümmiler için
Koruyucuolmaküzeregönderdik.
Sen,benimKulum’sun,Peygamberimsin.
Ben,sana,Mütevekkilisminiverdim.
O, ne kötü huyludur, ne katı kalblidir, ne de, çarşılarda, pazarlarda,
bağırır,çağırır.
O,kötülüğü,kötülüklede,karşılamaz,fakat,afedervebağışlar.
Doğruyoldansapanmilleti,Lâilaheillallah=Allâh’danbaşkailâhyoktur!
diyerek doğrultmadıkca, kör gözleri, sağır kulakları, kapalı gönülleri
açmadıkça,Allahonunruhunualmayacaktır.”[578]
Ata b. Yesar; Yahûdî Bilginlerinden iken, Müslüman olan Abdullah b.
Selâm’ın da, bunu, aynen tekrarladığını ve yine, Yahûdî Bilginlerinden iken
Müslüman olan Kâ‘b’ul’ahbar’ın da, Abdullah b. Selâm’ın söylediklerinin
aynını söylerken işittiğini, Ebû Vâkıdülleysî‘nin, kendisine haber verdiğini,
aynızamanda:
“Onun, doğumyeriMekke, hicret yurduTaybe (Medine) olacak, kendisi,
Şamülkesinehükmedecektir.
Onun Ümmeti de, bollukta, ve darlıkta, her yerde Allah’a hamd ederler,
heryüksekyerdeTekbirgetirirler.
Güneşinseyriniizleyipvakitlerigelince,neredeolursaolsun,namazlarını
kılarlar.Bellerinefotabağlarlar.Kollarını,yıkarlar(Abdestalırlar)
Ezanlarının sesleri, geceleyin, gökboşluğunda arı uğultusugibi uğuldar”
dediğiniaçıklamıştır.
Abdullahb.Abbasda,Kâ‘b’a:
“Tevrat’ta,ResûlullâhAleyhisselâmınna’t’ini,nasılbuldun?”diyesorduğu
zaman,Kâ‘b:
“Tevrat’ta,onunna’ti:
Muhammed b. Abdullah, Mekke’de doğacak, Tâbe’ye (Medine’ye) hicret
edecek,Şam’ahâkimolacaktır.
Kendisi,nekötüsözsöyler,nede,çarşılarda,bağırır,çağırır.
Kötülüğü,kötülüklekarşılamaz,fakat,afeder,bağışlar.
Onun Ümmeti de, bollukta, darlıkta, her yerde, Allah’a hamd ederler,
Tekbirgetirirler,kollarını,yıkar(Abdestalır)lar.
Bellerine,fotabağlarlar.
Savaştasafolduklarıgibi,namazlarındasafolurlar.
Mescidlerinde,arıuğultusugibiuğuldarlar.
Ezanların sesleri, gök boşluğunda duyulur.” diye yazılı bulduk…demiştik’[579]
Geleceği müjdelenen üç Peygamberden birincisi Yahya Aleyhisselâmın,
ikincisi, Mesîh diye anılan isâ Aleyhisselâmın gelmesiyle gerçekleşmiş
bulunuyor[580]Müjde-lenenlerdenüçüncüsüolanvekendisinden, sâdece (O
peygamber) diye bahsolu-nan[581] son Peygamberin gelmesi ise, isâ
Aleyhisselâmdansonrabeklenipduruyordu.
Nitekim, putperest Medineli Evs ve Hazrec kabilelerinin, ne zaman,
MedineliYahudilerlearalarıaçılsa,Yahudiler,onlara:
“BirPeygamber,hemengönderilmek,gelmeküzeredir.
Onungeleceğizamanıngölgesidüştü.
OPeygambergelince,biz,onatâbiolacak, iremveÂdkavimlerigibisizi
öldürüpkökünüzükazıyacağız!”demekte[582]RâhibBahîrânında,dediğigibi,
Yahûdîler, gelmesini bekledikleri son Peygamberin, israil oğullarından
olmasınıarzuetmekteidiler.
Muhammed Aleyhisselâm, ise, İsmail Aleyhisselâmın soyundan gelen
Araplardan olduğu için, Medineli Yahûdîler, ona, kıskançlıklarından dolayı
imanetmemektevekarşıkoymaktadirendiler.[583]
Hz.Safiyye’ninbildirdiğinegöre:
Muhammed Aleyhisselâmın Medine’ye hicreti sırasında, Kubâ köyüne
geldiği işitilinçe, Hz. Safiyye’nin Benî Nadîr Yahudîlerinden olan babası
Huyeyb.AhtabileAmcasıEbûYâsirb.Ahtab,hemenKubâköyünegitmişler,
güneşbatarkende,çokbitkinveüzgünbirhaldeevedönmüşlerdi.
EbûYâsir,Huyeyb.Ahtab’a:
“Bu,geleceğibeklenilenOPeygambermidir?”diyesorduğuzaman,Huyey
b.Ahtab:
“Evet!Vallahi,O’dur!”demiş:
EbûYâsir:
“Bunun,O,olduğunu,iyiceanladın,tesbitettinmi?”diyesormuş:
“Huyeyb.Ahtab:
“Evet!”demiş.
EbûYâsir:“Ohalde,Onakarşı,kalbindenevar?”diyesormuş.
Huyeyb.Ahtab;
Vallahi, sağ oldukça, Ona karşı dâima düşmanlık besleyip duracağım!
demişvedediğinide,yapmıştır.[584]
Kur’ân-ıKerim’debuhusustaşöylebuyrulur:
“Vaktâki,onlara,Allahkatından,yanlarındakinitasdikedicivedoğrultucu
bir Ki-tab geldi ki, daha önce, kâfirlere karşı, Allâh’dan böyle bir fetih ve
yardımistiyorlardı.
Fakat,otanıdıkları,kendilerinegelince,onu,inkârettiler.
Artık,Allah’ınlaneti,okâfirlerinüzerinedir.,[585]
Ahdi-iKadîm’deise,buhusustaşöyledenir:
“Onlariçin,kadeşleriarasından[586]seningibibirPeygamberçıkaracağım
vesözlerimionunağzınakoyacağımveonlaraemredeceğimherşeyionlara
söyleyecek![587]
“Bende,kavimdenolmayanlarla,onları,kıskandıracağım!
Akılsızf[588]birmilletleonlarıöfkelendireceğim!”[589]
MusaAleyhisseyâmınVefatı:MûsâAleyhisselâm;kardeşiHarunAleyhisseiâmınvefatındansonraüçyıl
dahayaşadı.[590]
israil oğullarının, üzerlerine kaldırılan Tûr dağıyla korkutularak Tevrat
hükümlerine göre amel edecekleri hakkında, kendilerinden kesin söz
alındıktan[591]kırkgece[592]
veyakırkgün[593]‘sonra,MûsâAieyhisselâmıhiçkimsegöremedi.’[594]
Rivayete göre: Mûsâ Aleyhisselâm bir gün, bazı işlerini görmek üzere,
gölgelikten
çıkıpgitmişti.
Allah’ınyaratıklarındanhiçkimse,onun,nereye,gittiğini,bilmiyordu.[595]
MûsâAleyhisselâm;Meleklerden,kabirkazanbirtopluluğarastladı.Onların,
Melekolduklarınıanlayınca,yanlarınavardı.Üzerlerine,dikildi.Meleklerin;
ogünekadariçyeşilliğindevegüzelliğindeondandahagüzelive
benzerigörülmeyenbirkabirkazdıklarınıgörünce
“Ey Allah’ın Melekleri! Bu kabri, kimin için kazıyorsunuz?” diye sordu.
Melekler: “Bu kabri, Rabb’ine karşı, çok iyi davranıştı olan kul için,
kazıyoruz!” dediler. Mûsâ Aleyhisselâm: “Ben, bu güne kadar, Allah
tarafından,okulabahşedilenüstünmakamvekabrin,
birbenzerinigörmedim!”dedi.Melekler:
“Öyleise,inde,onuniçindeyanınınüzerine,yatveRabb’ineyönel!
Sonrada,şimdiyekadaralmadığımrahatnefesgibi,nefesal!”dediler.
Mûsâ Aleyhisselâm, hemen kabrin içine inip yanının üzerine yattı ve
Rabb’ine,yöneldi.
Sonra,nefesalmağabaşlayınca,YüceAllah,onunruhunukabzetti.
Bundansonra,Melekler,kabrininüzerinetoprakçektiler.
Allah’ın hâlis kuluMûsâAleyhisselâm, dünyada, dünyadan yüz çevirmiş
olarakveAllahkatındaolanıumarakyaşamıştı.[596]
MûsâAleyhisselâm,vefatettiğizaman,yüzyirmiyaşındaidi.[597]
“Musa’yada,Harun’ada,selâm!”’[598]
Eshab’danbazılarının,İsrâveMîrachakkındakirivayetlerinegöre:
PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm;
“Yürütüldüğüm gece, Mûsâ Aleyhisselâma, rastlamıştım ki, o, ayağa
kalkmış,kabrindenamazkılıyordu.[599]
Vallahi[600], ben orada olsam, kendisinin, yol kenarındaki kırmızı kum
tepesininyanındabulunankabrinisizegösterirdim!”buyurmuştur.[601]
MûsâAleyhisselâmaİndirilmişOlanKitabVeSahifeler:Yüce Allah tarafından Peygamberlere indirilen yüz dört kitaptan dördü
büyükkitapolupbudörtbüyükkitaptan:
Tevrat, Musa Aleyhisselâma, Zebur, Dâvûd Aleyhisselâma, incil, İsâ
Aleyhisselâ-ma, Furkan (Kur’ân-ı Kerim), Muhammed Aleyhisselâma
indirilmiştir.[602]
Tevrat’tansonraZebur,Zebur’dansonradaincilindirilmiştir.[603]
MûsâAleyhisselâma,Tevrat’tanöncede,onsahifeindirilmişti.[604]
EbûZerr’H’Gıfârîderki:
“YâResûlallâh!Musa’nınSahifelerindenelervardı?”diyesordum.
Hepsi,ibretidi.Şöyleki:
“Ölümeyakîneninanmışbulunankimsenin,nasılolupda,sevinebildiğine
şaşılır!
Ateşe (Cehenneme), yakînen inanmış bulunan kimsenin, nasıl olup da,
gülebildiğineşaşılır![605]
Dünyayı ve onun, üzerindekileri hep değiştirip durduğunu gören
kimsenin, nasıl olup da, onun üzerinde sükûnet ve rahatlık bulabildiğine
şaşılır!
Kadere yakînen inanmış bulunan kimsenin nasıl olup da, tasalandığına
şaşılır!
Yarın hesaba çekileceğine yakînen inanmış bulunan kimsenin nasıl olup
da,ameletmediğineşaşılır!”[606]buyurdu.
YâResûlallâh!İbrahimveMusa’nınSahifelerindebulunanşeylerden,Yüce
Allah’ınSanaindirdiğibirşeyvarmıdır?diyesordum.
EyEbûzer!Okusana!
“Hakikaten,iyi temizlenen ve Rabb’inin ismini zikredip de, namaz kılan
kimse,umduğunaermiştir.
Belki,siz,dünyahayatını,Âhirettenüstüntutarsınız.Halbuki,Âhiret,daha
hayırlı,dahasüreklidir.Hiçşüphesiz,bunlar,öncekiSahifelerde,İbrahimve
Musa’nınSahifelerindede,vardır.”[607]buyurdu.”[608]
Muhammed Aleyhisselâmın Mîrac Gecesinde MûsâAleyhisselâmlaKarşılaşıpSelamlaşması:
Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm; Mîrac gecesinde Cebrail
Aleyhiselâmlabirliktealtıncıkatgöğeyükseldiler.
CebrailAleyhisselâm,göğünkapısınıçaldı.
“Sen,kimsin?”denildi.
CebrailAleyhisselâm:
“Cebrail’im!”dedi.
“Yanındakimvar?”diyesoruldu.
CebrailAleyhisselâm:
“Muhammed(Aleyhisselâm)var!”dedi.
“O(Mîraciçin),gönderildimi?”diyesoruldu.
CebrailAleyhisselâm:
“Gönderildi!”dedi.
Göğünkapısıaçılınca,orada,MûsâAleyhisselâmlakarşılaştılar.[609]
PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm:
“EyCebrail!Kimbu?”diyesordu.[610]
CebrailAleyhisselâm:
“BukardeşinMûsâb.İmran’dır[611]Selâmverona!”dedi.
PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm,selâmverdi.
Oda,Peygamberimizinselâmınamukabeleettiktensonra,Peygamberimiz
Aleyhis-selâma:
“Hoş geldin! Safa geldin! Salih kardeş! Salih Peygamber! [612]‘ Ümmî
Peygamber!”dedi[613]veağladı.
“Sen, ne için ağladın?” diye sorulunca: “Ey Rabb’im! Benden sonra
göndermiş olduğun bu Olgun Genc’in Ümmeti, Cennet’e, benim Ümmetim
girmeden önce, girecek. Onlar, benim Ümmetimden daha çok, daha üstün
olacak!?”dedi.[614]
[1]. ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.55, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.79, Yâkûbî-Tarih
C.1.S.33, Taberî-Tarih c.1,s.198, Mes’ûdı-Murucuzzeheb c.1,s.48, Hâkim-
Müstedrekc.2,s.574,Sâlebî-Araiss.166,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.169.
[2]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.55, Sâlebî-Arais s.166, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.169,
Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,s.13O
[3]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.55, ibn.Kuteybe-Maarif s.20, Mes’ûdî-
Murucuzzehebc.1,s.48, Hâkim-Müstedrek c.2,s.574, Sâlebî-Arais s.166,
ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.169,İbn.Arabî-Muhâdarac.1,s.13O
[4]. İbn.Sa’d-Tabakatc.!,s.55,İbn.Kuteybe-Maarifs.20,Hâkim-Müstedrek
c.2,s.574,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.169,İbn.Arabî-Muhâdarac.1,s.13O.
[5].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.55.
[6]. Taberî-Tarih c.1,s.198, Salebî-Arais s.166, İbn.Arabî-Muhâdara
c.1,s.13O.
[7]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.55, Taberî-Tarih c.1,s.198, Salebî-Arais s.166,
İbn.Arabî-Muhadarac.1,s.13O.
[8].Taberî-Tarihc.1,s.200.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/7.
[9]. ibn.lshak, İbn.Hişam-Sîre c.2,s.41,Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.257,
ibn.Kuteybe-Maarifs.20,Taberî-Tarihc.1,s.2O8,Hâkim-Müstedrekc.2,s.577,
Sâlebî-Araiss.172,ibn.Asakir-Tarihc.2,s.142.
[10]. ibn.lshak, İbn.Hişam-Sîre c.2,s.41,Taberî-Tarih c.1,s.2O8, ibn.Asakir
Tarihc.2,s.141
[11].İbn.ishak,İbn.Hişam-Sîrec.2,s.41,Tirmizî-Sünenc.5,s.300.
[12]. İbn.Kuteybe-Maarif s.20, Taberî-Tarih c.1,s.2O8, Hâkim-Müstedrek
c.2,s.574,Salebî-Araiss.172.
[13].ibn.ishak,İbn.Hişam-Sîrec.2,s.41,Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.257,
ibn.Asakir-Tarihc.2,s.142.
[14].Hâkim-Müstedrekc.2,s.577.
[15]. İbn.ishak, İbn.Hişam-Sîre c.2,s.41, Abdurrezzak-Musannef c.5,s.329,
Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.528, Buharî-Sahih c.4,s.84, Müslim-Sahih
c.1,s.152,Tirmizî-Sünenc.5,s.300.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/7.
[16].İbn.Kuteybe-Maarifs.20,Hâkim-Müstedrekc.2,s.577,Sâlebî-Araiss.
172.
[17].İbn.Kuteybe-Maarifs.20,Hâkim-Müstedrekc.2,s.577.
[18].İbn.Kuteybe-Maarifs.20.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/8.
[19].ibn.Habîb-Kitabulmuhabbers.467.
[20].Taberî-TKarihc.1,s.187,Salebî-Araiss.167,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.147.
[21].Taberf-Tarihc.1,s.187.
[22]. Yâkubî-Tarih c.1,s.33, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s,48, Salebî-Arais
s.167.
[23]. Taberî-Tarih c.1,s.199, Sâlebî-Arais s.166-167, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.17O
[24].ibn.Habib-Kitabuimuhabbers.467.
[25].MîrHavent-RavzatussafaTercemes.237.
[26].Taberî-Tarihc.1,s.199,200,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.17O.
[27].Taberî-Tarihc.1,s.199,Şâlebî-Araiss.167,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.17O.
[28].Taberî-Tarihc.1,s.2O2,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.170-171.
[29].Taberî-Tarihc.1,s.199-200,Sâlebî-Araiss.167.
[30]. Taberî-Tarih c.1,s.200, Sâlebî-Arais s.167-168, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.171.
[31].Taberî-Tarihc.1,s.2O2,Heysemî-Mecmauzzevaidc.7,s.56-57.
[32]. Taberî-Tarih c.1,s.200, Sâlebî-Arais s.167-168, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.171.
[33].Tabert-Tarihc.1,s.200,Sâlebî-Araiss.168,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.171.
[34].Kasas:7.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/8-11.
[35]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/12-14.
[36]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/14-15.
* Medyen: Kulzum denizinin üst tarafında, Tebük şehrinin hizasında
Tebük’e, altı merhale kadar uzaklıkta, Te-bükten daha büyük, birbirine
komşuikişehirdir.MusaAleyhisselâmın,davarlarısuladığıkuyu-üzerine,bir
bina yapılmış olarak-hâlâ bulunmaktadır. Medyen’e, Medyen b.ibrahim
Aleyhisselâmdan dolayı Medyen ismi verilmiştir. (Yâkut-Mûcemülbüldan
c.5,s.77,c.1,s.291)
[37].Kasas:24.
[38]. Taberî-Tarih c.1,s.199-205, Sâlebî-Arais s.166-174, ibn.Esîr-Kâmil
c.1,s.169-176.
[39].Sâlebî-Araiss.174.
[40].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Sâlebî-Araiss.174,ibn.Asakir-Tarihc.6,s.322,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.176.
[41].Sâlebî-Araiss.174,ibn.Asakir-Tarihc.6,s.322.
[42].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Sâlebî-Araiss.174,İbn.Asakir-Tarihc.6,s.322,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.176
[43].Sâlebî-Araiss.174
[44].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Sâlebî-Araiss.174,ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.322,
ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.176.
[45].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.322.
[46].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Sâlebî-Araiss.174,İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.322,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.176.
[47].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.322.
[48].Taberî-Tarihc.1,s.2O5.
[49].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Sâlebî-Araiss.174.
[50].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Sâlebî-Araiss.174,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.176.
[51].Sâlebî-Araiss.174.
[52].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.322.
[53].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Salebî-Araiss.174,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.176.
[54].Taberî-Tarihc.1,s.2O5.
[55].Sâlebî-Araiss.174.
[56].İbn.Asakir-Tarihc.6,s.322.
[57].Sâlebî-Araiss.174.
[58].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Sâlebî-Araiss.174,İbn.Asakir-Tarihc.6,s.322,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.176.
[59].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.176
[60].Sâlebî-Araiss.174.
[61].Sâlebî-Araiss.174,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.176.
[62].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.322.
[63].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.
[64].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.322,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.
[65].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.322.
[66].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.
[67].İbn.Asakir-Tarihc.6,s.322,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.
[68].İbn.Asakir-Tarihc.6,s.322.
[69].İbn.Asakir-Tarihc.6,s.322,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.
[70]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/15-18.
[71].Taberî-Tarihc.1,s.2O5.
[72].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.176.
[73].Taberî-Tarihc.1,s.2p5.
[74].Sâlebî-Araiss.175,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.
[75].Kasas:27-28.
[76].Sâlebî-Araiss.175,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.177.
[77].Taberî-Tarihc.1,s.2O5.
[78].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.
[79].Sâlebî-Araiss.175.
[80].Taberîc.1,s.2O5,Sâlebîs.175,İbn.Esîrc.1,s,177.
[81].Sâlebî-Araiss.175.
[82].Şâlebî-Araiss.175.
[83].ibn.Esîr-Kârnilc.1,s.177.
[84].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Sâlebî-Araiss.175,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.
[85].Sâlebî-Araiss.175,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.
[86].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Şâlebî-Araiss.175,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.
[87].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.
[88].Sâlebî-Araiss.175.
[89].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.
[90].Taberi-Tefsirc.20,s.71,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s177.
[91].Taberi-Tarihc.1,s.2O7,Sâlebî-Araiss.176,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.
[92].Sâlebî-Araiss.175.
[93].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Sâlebî-Araiss.175,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177
[94].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.
[95].Taberî-Tarihc.1,s.205.
[96].Taberî-Tarihc.1,s.205-206.
[97].Taberî-Tarihc.1,s.2O6,Sâlebî-Araiss.175,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.
[98].Taberî-Tarihc.1,s.206,İbn.EsîrKâmilc.1,s.177.
[99].Sâlebî-Araiss.175.
[100].Taberî-tarihc.1,s.206,Sâlebî-Araiss.175.
[101].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.
[102].Taberî-Tarihc.1,s.2O6,Sâlebî-Araiss.175,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.
[103].Taberî-Tarihc.1,s.206,Sâlebî-Araiss.175
[104].Sâlebî-Araiss.175
[105].Taberî-Tarihc.1,s.2O6,Sâlebî-Araiss.175,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s,177
[106].Sâlebî-Araiss.175
[107].Taberî-Tarihc.1,s.2O6,Sâlebîs.176,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177
[108].Sâlebî-Araiss.175
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/18-20.
[109].Kasas:10-28.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/20-23.
[110].Taberî-Tarihc.1,s.198,Sâlebî-Araiss.178.
[111].Sâlebî-Araiss.178.
[112]. Taberî-Tarih c.1,s.206-207, Sâlebî-Arais s.178, ibn.Esîr-Kâmil
c.1,s.177.
[113].Taberî-Tarihc.1,s.2O7.
[114].Sâlebî-Araiss.178.
[115].Sâlebî-Araiss.178,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.
[116].Taberî-Tarihc.1,s.2O7,Sâlebî-Araiss.178,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.
[117].Taberî-Tarihc.1,s.2O7,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177-178.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/24.
[118].Tâhâ:10.
[119].Hâkim-Müstedrekc.2,s.379
[120].Taberî-Tarihc.1,s.2O6,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.178
[121].Taberî-Tarihc.1,s.2O7
[122]. Sâlebî-Arais ..178. ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.178, Ebülferec ibn.Cevzî-
Tabs.rac.1,s219-220.
[123]. Taberî-Tarih c.1,s.207, Sâlebî-Arais s.178, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.178,
Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.22O.
[124].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.80-81.
[125].Taberî-Tarihc.!,s.2O6,Sâlebî-Araiss.178,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.178.
[126]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.80, Taberî-Tarih c.1,s.2O6, İbn.Esîr-
Kâmilc.1,s.178.
[127].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.81,Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.22O.
*MûsâAleyhisselâma:“Seninlekonuştuğuzaman,konuşanın,YüceAllah
olduğunu,nasılanlayabildin?”diyesorulmuştu.
MûsâAleyhisselâm:Mahlukkelamı,ancakbirtekcihettengelirvebirtek
uzuvdan işitilir. Ben ise, Yüce Allah’ın kelâmını, her cihetten ve bütün
azalarımla işittim ve anladım ki: işittiklerim, Yüce Allah’ın kelâmıdır.”
demiştir.(Sâlebî-Araiss.181).
[128].Ahmedb.HanbeiEzzühds.86,Deylemî-Elfirdevsc.3,s.192.
[129].Deyiemî-Eifirdevsc.3,s.192.
[130].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.86,Deylemî-Elfirdevsc.3,s.192.
[131].Deylemî-Elfirdevsc.3,s.192.
[132]. Taberî-Tarih c.1,s.206-207, Sâlebî-Arais s.178, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.178
[133]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.81, Sâlebî-Arais s.178-179, Ebülferec
İbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.22O,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.178.
[134]. Sâlebî-Arais s.179, Ebülferec-Tabsıra c.1,s.22O, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.178.
[135].Taberî-Tarihc.1,s.2O8.
[136].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.80,Ebülferec-Tabsırac.1,s.22O.
[137]. A.b.Hanbel-Ezzühd s.81, Taberî-Tarih c.1,s.2O8, Ebülferec-Tabsıra
c.1,s.22O,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.178.
[138]. Tâhâ: 17-20 A.b.Hanbel-Ezzühd s.81, Taberî c.1,s.2O8, Ebülferec
c.1,s.22O,İbnEsîr-Kâmilc1s178-179.
[139].Taberî-Tarihc.1,s.2O8.
[140].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.81,Taberî-Tarihc.1,s.2O8.
[141].Taberî-Tarihc.1,s.2O8
[142].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.81-82.
[143]. Tâhâ: 21, A.b.Hanbel-Ezzühd s.82, Taberî c.1,s.2O8, Ebülferec
Tabsırac.1,s.221.
[144]. Taberî-Tarih c.1,s.2O8, Sâlebî-Arais s.179, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.179-
180.
[145].Sâlebî-Araiss.180.
[146].Sâlebî-Araiss.180,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.18O.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/25-28.
[147].Tûr-iSeynâ:Zeytinağacıbitenmübarekbirdağdır.(Mü‘minûn:20).
[148].Kasas:29-31.
[149].Nemi:8-10.
[150].Tâhâ:12-21.
[151].DokuzMucizeşunlardı:
1)Asa,
2)ElAklığı,
3)Tufan(Sağnakhalindevesürekliyağış),
4)Çekirge,
5)Kummel(Kanadsızçekirge,Ekinbiti,küçükkarınca…),
6)Kurbağa,
7)Kan,
8)Times(Mallarınmahvedilişi),
9)Denizinyarılıpyolverişi(Taberî-Tarihc.1,s.216,Sâlebî-Araiss.190-195,
Ebülfida-ElbidayevennihayeC.1.S.248).
[152].Nemi:12.
[153].Kasas:32.
[154].Nâziât:17-19.
[155].Kasas:33-35.
[156].Tâhâ:25-44.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/29-32.
[157].Sâlebî-Araiss.181.
[158].Sâlebi-Araiss.181,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.18O.
[159].Mes’udî-Ahbaruzzamans.244.
[160].Sâlebi-Araiss.181,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.18O.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/32-33.
[161].Sâlebi-Araiss.181.
[162].Taberî-Tarihc.1,s.2O8,Sâlebi-Araiss.182,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.18O.
[163].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.18O.
[164].Taberî-Tarihc.1,s.2O8,Sâlebî-Araiss.182,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.18O.
[165].Furkan:35,Kasas:35.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/33-34.
[166].Tâhâ:45-48.
[167].Taberî-Tarihc.1,s.2O8,Sâlebî-Araiss.182,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.18O.
[168].Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.223.
[169].Taberî-Tarihc.1,s.2O8,Sâlebî-Araiss.182,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.18O.
[170].Taberî-Tarihc.1,s.2O8,Sâlebî-Araiss.182.
[171].Taberî-Tarihc.1,s.2O8,Sâlebî-Araiss.183,ibn.Esîrc.1,s.18O
[172].Sâlebî-Araiss.183.
[173].Taberî-Tarihc.1,s.2O9,Salebi-Araiss.183,İbn.Esîrc.1,s.18O.
[174].Yâkubî-Tarihc.1,s.34.
[175].Sâlebî-Araiss.183.
[176].Taberî-Tarihc.1,s.2O8,Sâlebi-Araiss.183,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.181.
[177].Taberî-Tarihc.1,s.2O8,Sâlebî-Araiss.183,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.181.
[178].Sâlebi-Araiss.183.
[179].Taberî-tarihc.1,s.2O9,Sâlebî-Araiss.183,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.181.
[180].Şuarâ:18-22.
[181].Taberî-Tarihc.1,s.2O9,Sâlebî-Araiss.183.
[182].Şuarâ:23-25
[183].Taberî-Tarihc.1,s.209-210,Sâlebî-Araiss.183.
[184].Şuarâ:26-27.
[185].Taberî-Tarihc.1,s.21O,Sâlebî-Araiss.183.
[186].Sâlebî-Araiss.183.
[187].Taberî-Tarihc.!,s.21O,Salebî-Araiss.183.
[188].Şuarâ:28.
[189].Taberî-Tarihc.1,s.21O,Sâlebî-Araiss183.
[190].Şuarâ:28-30.
[191].Taberî-Tarihc.1,s.21O,Sâlebî-Araiss.183.
[192]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/34-37.
[193].Şuarâ:30-32.
[194].Taberî-Tarihc.1,s.21O,Sâlebî-Araiss.183.
[195].Taberî-Tarihc.1,s.2O9,Sâlebî-Araiss.183.
[196].Taberî-Tarihc.1,s.21O,Sâlebî-Araiss.183.
[197].Taberî-Tarihc.1,s.21O,Sâlebî-Araiss.183-184.
[198].Sâlebî-Araiss.184.
[199].Taberî-Tarihc.1,s.21O,Sâlebî-Araiss.184.
[200].Taberî-Tarihc.1,s.2O9,Sâlebî-Araiss.184.
[201].Taberî-TarihC.1.S.209.
[202].Şuarâ:33.
[203].Taberî-Tarihc.1,s.212.
[204].Sâlebî-Araiss.184.
[205].Taberî-Tarihc.1,s.212.
[206].Sâlebî-Araiss.184.
[207].Taberî-Tarihc.1,s.2O9.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/37-39.
[208].Taberî-Tarihc.1,s.211,Sâlebî-Araiss.191,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.186.
[209].Taberî-Tarihc.1,s.211,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.186.
[210].Sâlebî-Araiss.191.
[211]. Taberî-Tarih c.1,s.211-212, Sâlebî-Arais s.191-192, İbn.Esîr-Kâmilm
c.1,s.186.
[212].Sâlebî-Araiss.192.
[213].Taberî-Tarihc.1,s.212,Sâlebî-Araiss.192,ibn.Esîrc.1,s.186.
[214].Taberî-Tarihc.1,s.212,Sâlebî-Araiss.192,İbn.Esîrc.1,s.186.
[215].Sâlebî-Araiss.192.
[216].Taberî-Tarihc.1,s.212,Sâlebî-Araiss.192,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.186.
[217].Sâlebî-Araiss.192.
[218]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/39-40.
[219].Sâlebî-Araiss.192.
[220].Taberî-Tarihc.1,s.212,Sâlebî-Araiss.192,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.186.
[221].Sâlebî-Araiss.192.
[222].Taberî-tarihC.1.S.212,Sâlebî-Araiss.192,,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.186.
[223].Sâlebî-Araiss.192,Ebülfida-ElbidâyeVennihâyec.1,s.296.
[224].Sâlebî-Araiss.192Sâlebî-Araiss.192.
[225]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/40.
[226].Taberî-TarihC.1.S.211-212.
[227]. Taberî-Tarih c.1,s.212, Sâlebî-Arais s.192-193, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.186.
[228]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/40-41.
[229].Sâlebî-Araiss.193-194.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/41-42.
[230].Taberî-TarihC.1.S.212,Sâlebî-Araiss.194,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.186.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/42.
[231].Mü‘minûn:45-47.
[232].Zuhruf:51-53.
[233].Zâriyât:39.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/42.
[234].Sâlebî-Araiss.195,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.186.
[235].Taberî-Tarihc.1,s.216,Sâlebî-Araiss.195,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.186.
[236].Yûnus:88-89.
[237].Taberî-Tarihc.1,s.213,Sâlebî-Araiss.196.
[238].Taberi-Tarihc.1,s.216,Sâlebî-Araiss.195.
[239].Ârâf:130-135.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/42-44.
[240].Tâhâ:47-52.
[241].Tâhâ:57.
[242].Isrâ:101-102
[243].Ârâf:109-110
[244]. Firavunun Amucasının oğlu olduğu rivayet edilir. (Taberî-Tefsir
c.24,s.58,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.260).
[245].Mü‘min:26-34.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/44-46.
[246].Kasas:38.
[247].)Kasas:38,Mü‘min:36.
[248].Kasas:38.
[249].Kasas:38,Mü‘min:36.
[250].Kasas:38,Mü‘min:37.
[251].Kasas:38,Mü‘min:37.
[252].Kasas:38.
[253].Mü‘min:37.
[254].Kasas:38,Mü‘min:37.
[255].Sâlebî-Araiss.189,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.185.
[256].Taberî-Tarihc.1,s.2O9.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/46.
[257].Şuarâ:34-35.
[258].Ârâf:111-112.
[259].Yûnus:78-79.
[260].Ârâf:113-114.
[261].Tâhâ:62-64.
[262].Tâhâ:57-60.
[263].Şuarâ:39-40.
[264].İbn.Habîb-Kitabulmuhabbers.388,Sâlebî-Araiss.185.
[265].Sâlebî-Araiss.185,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.254
[266].Taberî-Tarihc.1,s.21O,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.182
[267].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.254
[268].Taberî-Tarihc.1,s.213,Sâlebî-Araiss.185,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.182.
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.254.
[269].Sâlebî-Araiss.185.
[270].Taberî-Tarihc.1,s.21O,Ebülferecİbn.Cevzi-Tahsırac.1,s.223.
[271].Taberî-Tarihc.1,s.211,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.254.
[272].Sâlebî-Araiss186.
[273].Taberi-Tarihc.1,8.211,Sâlebî-Araiss.186,İbn.Esîr-Kamilc.1,s.182.
[274].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.246
[275].Taberi-Tarihc.1,s.211,Sâlebî-Araiss.186,İbn.Esîrc.1,s.182.
[276].BedrüddinAynî-Umdetülkârîc.21,s.277.
[277].ibn.Habîb-Kitabulmuhabbers.338.
[278].Dîneveri-Kibulahbars.3-4.
[279].Taberî-Tarihc.1,s.211.
[280].Tâhâ:61.
[281].Sâlebî-Araiss.186.
[282].Tâhâ:65.
[283].Ârâf:115.
[284].Şuarâ:43-44.
[285].Ârâf:116.
[286].Heysemî-Mecmauzzevaidc.7,s.62.
[287].Taberî-Tarihc.1,s.211,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.225.
[288].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.245-246.
[289].Mes’üdî-Ahbaruzzamans.245-246.
[290].Tâhâ:68-69.
[291].Şuarâ:45.
[292].Ârâf:117,Şuarâ:45.
[293].Taberî-Tarihc.1,s.211,Sâlebî-Araiss.186.
[294].Sâlebî-Araiss.186.
[295].Heysemî-Mecmauzzevaidc.7,s.62.
[296].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.183.
[297].Şuarâ:46-48.
[298].Şuarâ:49,Tâhâ:71.
[299].Araf:123.
[300].Tâhâ:71.
[301].Şuarâ:50.
[302].Ârâf:125,Şuarâ:50.
[303].Tâhâ:72-73.
[304].Şuarâ:51.
[305].Araf:126.
[306]. Taberî-Tarih c.1,s.213, Sâlebî-Arais s.187, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.184,
Ebülfida-ElbidayevennihayeC.1.S.258.
[307].Taberî-Tarihc.1,s.211,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.265.
[308].Ârâf:127.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/46-53.
[309].Sâlebî-Araiss.187.
[310].Sâlebî-Araiss.187,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.184.
[311].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.309-310,Sâlebî-Araiss.187-188,
ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.184,Heysemî-Mecmauzzevaidc.1,s.65
[312].Sâlebî-Araiss.188,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.184.
[313].Şâlebî-Araiss.188,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.184-185.
[314].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.185.
[315].Tahrîm:11.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/53-55.
[316].Şuarâ:52.
[317].Tâhâ:77.
[318].Şuarâ:53.
[319].Zemahşerî-Keşşafc.3,s.114,Hâzin-Tefsirc.3,s.362.
[320]. Sâlebî-Arais s.196, Zemahşerî-Keşşaf c.3,s.114, Hazin-Tefsir
c.3,s.362.
[321]. Taberî-Tarihc.1,s.214, Sâlebî-Arais s.191, Zemahşerîc.3,s.114,
ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.187,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.223.
[322].Taberî-Tefsirc.19,s.76,Zemahşerî-Keşşafc.3,s.114,Hâzinc.3,s.362.
[323]. Taberî-Tarih c.1,s.214, Salebî s.191, ibn.Esîr c.1,s.187, Tabsıra
c.1,s.223,Ebülfida-Tefsirc.3,s.336.
[324].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.28O.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/55-56.
[325].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.28O.
[326].MirHâvend-Ravzatussafas.252(Terceme).
[327].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.250.
[328].Kurtubî-Tefsirc.13,s.100.
[329].Zemahşerî-Keşşafc.3,s.114,Kurtubî-Tefsirc.13,s.100,Hâzin-Tefsir
c.3,s.362.
[330].Kurtubî-Tefsirc.13,s.100.
[331].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.250.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/56-57.
[332].Sâlebî-Araiss.142,ibn.Hacer-Metalibül’âliyeC.3.S.274.
[333].Sâlebî-Araiss.142.
[334].Sâlebî-Araiss.142,ibn.Hacer-Metalibül’âliyec.3,s.274.
[335].Sâlebî-Araiss.142.
[336].Sâlebî-Araiss.142,İbn.Hacer-Metalibül’âliyec.3,s.274.
[337].Sâlebî-Araiss.142.
[338].Sâlebî-Araiss.142,ibn.Hacer-Metalibül’âlieyec.3,s.274.
[339].Sâlebî-Araiss.142.
[340].Taberî-Tarihc.l.s.214,Sâlebî-Araiss.197.
[341].Salebî-Araiss.142,ibn.Hacer-Metalib.c.3,s.274.
[342].Sâlebî-Araiss.142.
[343].Salebî-Araiss.142,ibn.Hacer-Metâlib,C.3.S.274.
[344].Sâlebî-Araiss.142.
[345].Taberî-Tarihc.1,s.215,Sâlebî-Araiss.197.
[346].Taberî-Tarihc.1,s.215,Sâlebî-Araiss.197.
[347].Sâlebî-Araiss.142,İbn.Hacer-Metalibül’âliyec.3,s.274.
[348]. Taberî-Tarih c.1,s.215, Sâlebî-Arais s.197, ibn.Hacer-
Metâlib.c.3,s.274.
[349].Taberî-Tarihc.1,s.215,Sâlebî-Araiss.142,197.
[350].İbn.Hacer-Metalibül’âliyec.3,s.274.
[351].Sâlebî-Araiss.142.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/57-59.
[352].Taberî-Tarihc.1,s.214,Sâlebî-Araiss.196.
[353].Şuarâ:60.
[354]. Taberî-Tarih c.1,s.214, Sâlebî-Arais s.196, Ebülferec İbn.Cevzî-
Tabsırac.1,s.224.
[355]. Taberî-Tarih c.1,s.214, Sâlebî s.196, Zemahşerî-Keşşaf c.3,s.114,
Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.224,Ebüssuud-Tefsirc.6,s.244.
[356].Taberî-Tarihc.1,s.214,Sâlebî-Araiss.199.
[357]. ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11 ,s.527,Sâlebî-Araiss.196,Zemahşerî-
Kesşafc.3,s,114,Ebüssuud-Tefsirc.6,s.244.
[358].Sâlebî-Araiss.196,Kurtubî-Tefsirc.13,s.1O1.
[359].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.250.
[360].Taberî-Tarihc.1,s.217
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/59.
[361].Tâhâ:78
[362].Şuarâ:61-62.
[363].Ârâf:129.
[364].Şâlebî-Araiss.197.
[365].Ârâf:129.
[366].Taberî-Tarihc.1,s.214,Sâlebî-Araiss.197.
[367].Sâlebî-Araiss.197.
[368].Taberî-Tefsirc.19,s.8O,Salebî-Araiss.197,Hâzin-Tefsirc.3,s.363.
[369].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.271.
[370].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.527.
[371].MîrHâvend-Ravzatussafâ
Tercemec.252.
[372].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.271.
[373]. Taberî-Tefsir c.19,s.8O, Sâlebî-Arais s.197, Zemahşerî-Keşşaf
c.3,s.115.
[374].Sâlebî-Araiss.197,Zemahşerî-Keşşafc.3,s.115.
[375].Zemahşeri-Keşşafc.3,s.115,Ebüssuud-Tefsirc.6,s.244.
[376].Taberî-Tefsirc.19,s.8O,Sâlebi-Araiss.198.
[377].Taberî-Tarihc.1,s.214.
[378].Hesyemî-Mecmauzzevaidc.7,s.63.
[379].Şuarâ:63,İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,8.527.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/59-61.
[380]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.11,s.527, Taberî-Tarih c.1,s.214, Sâlebî-
Araiss.198,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,8.271,RavzaTercemes.253.
[381]. Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.271,MirHâvendRavza Terceme
s.253.
[382].Şuarâ:63.
[383]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c. 11 ,s.529, Taberî-Tarih c. 1 ,s.214,
Mes’ûdî-Ahbaruzzaman s.251, Sâlebî-Arais s. 198, Ebülfedec-Tabsıra
c.1,s.224,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.187,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.271.
[384].Salebî-Araiss.198,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.271.
[385].Taberî-Tarihc.1,s.214,Sâlebî-Araiss.198.
[386].Zemahşerî-Keşşafc.1,s.28O,Süyûlî-Dürrülmensurc.5,s.87
[387].Taberî-Tarihc.1,s.214,Sâlebî-Araiss.198,RavzaTercemes.253
[388].Şuarâ:64-65.
[389]. Taberî-Tarih c.1,s.214, Sâlebî-Arais s.199, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.187-
188
[390].Sâlebî-Araiss.199
[391]. Taberî-Tarih c.1,s.214, Sâlebî-Arais s.199, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.187-
188.
[392].Yûnus:90.
[393].Yûnus:91-92.
[394]. Taberî-Tarih c.1,s.214, 217, SâlebrArais s.199, Kurtubî-Tefsir
c.8,s.377, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.272, Tefsir c.2,s.33O, Beyzâvî-
Tefsirc.1,s.456-457,Hâzin-Tefsirc.2,s.311-314,Ebüssuud-Tefsirc.4,s.173.
[395].Mü‘min:84-85.
[396].Kasas:39-42.
[397].Hûd:98.
[398].Taberî-Tarihc.1,s.214.
[399]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.1 ,s.3O9, Tirmizî-Sünen c.5,s.287,
Taberî-Tefsir c.11 ,s.163, Kurtubî-Tefsir c.8,s.378, Ebülfida-Tefsir c.2,s.43O,
Hâzin-Tefsirc.2,s.312-314,Ebüssuud-Tefsirc.4,s.173.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/61-64.
[400].Sâlebî-Araiss.199.
[401].Taberî-Tarihc.1,s.214,Sâlebî-Araiss.199,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.188.
[402].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.273
[403]. İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11.S.528,Taberî-Tefsirc.11.S.165,Sâlebî-
Araiss.199,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.273.
[404].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.528,Taberî-Tefsirc.11,s.165.
[405].Taberî-Tarihc.1,s.214,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.188.
[406].Taberî-tarihc.1,s.214.
[407].Sâlebî-Araiss.199,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.273.
[408]. Kurtubî-Tefsir c.8,s.38O, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.273,
Beyzavî-Tefsirc.1,s.457
[409].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.528,Taberî-Tefsirc.11,s.165,166.
[410].Taberî-Tefsirc.11,s.165.
[411].Kurtubî-Tefsirc.8,s.380.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/64-65.
[412].Zemahşerî-Keşşafc.3,s.115,KudaîdennaklenYâkut-Mûcemûlbüldan
C.4.S.387, Nesefî-Medarik c.3,s.185, Beyzavî-Tefsir c.2,s.159, Ebüssuud-
Tefsirc.6,s.245.
[413].KudaidennaklenYâkut-Mûcemülbüldanc.4,3.387,388.
[414].Fîrûzâbâdî-Kamusulmuhîtc.4,s.169.
[415]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/65.
[416].Eşşuarasuresi52.ayet.Tahasuresi77.ayet.ÖmerNasuhiBilmen,
Kur’an-ıKerim’inTürkçemealiveTefsiri,Cüz.11s.1426.
[417].Eş-şuara62,63,64.
[418].Eş-şuara,65,66.
[419].Yunussuresi91.ayet,Prof.SeyyidKutub,Fızılâl-ilKuranb.55.
[420].Sözler–373.
[421].Ö.N.Bilmen,K.K.Meâü,sûre:Yûnus,s.1425.
[422].(6)Piggot,S.TheRadio-CarbonDatefromDurrington
waiis-Antiquity,xxxııı.no.132,1959,s.289.
[423].KeşşafTefsiri,ait2,s.251-252.
[424]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/65-67.
[425].Taberî-Tarihc.1,s.214,Sâlebî-Araiss.198
[426].Sâlebî-Araiss.200,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.188
[427].Şâlebî-Araiss.200.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/68.
[428].Araf:138-141.
[429].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.188.
[430].Ebülfida-Elbidayevennihayec.f,s.276
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/68-69.
[431].Sâlebî-Araiss.200,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.188-189.
[432].Sâlebî-Araiss.200.
[433].Sâlebî-Araiss.200,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.189.
[434].Taberî-Tarihc.1,s.218,Sâlebî-Araiss.208.
[435].ibn.Kuteybe-Maarifs.20.
[436]. İbn.Kuteybe-Maarif s.20, Taberî-Tarih c.1, s.219, Sâlebî-Arais
s.208.
[437].Taberî-Tarihc.1,s.219.
[438].Sâlebî-AraisS.208İİbn.Esîr-Kâmilc.1,s.189.
[439].Sâlebî-Araiss.208.
[440].Taberî-Tarihc.1,s.218.
[441].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.28O.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/69.
[442].Taberî-Tarihc.1,s.218
[443].Taberî-Tefsirc.16,s.20O
[444].Taberî-Tarihc.1,s.218,Sâlebî-Araiss.209,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.19O
[445].Sâlebî-Araiss.209
[446].Taberî-Tarihc.1,s.218,Sâlebî-Araiss.209
[447].Tâhâ:90-91
[448].Taberî-Tarihc.1,s.218,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.190
[449]. Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.3O5, Heysemî-Mecmuazzevaid
c.7,s.64.
[450].Yâkubî-Tarihc.1,s.38
[451].Taberi-TarihC.1.S-218,Sâlebî-Araiss.210
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/71-72.
[452].Serçeparmağıkadar(Hâkim-Müstedrekc.2,s.576).
[453].Ârâf:142-147.
[454].Tâhâ:83-89.
[455].MûsâAleyhisselâma,OnSuhuf indirildikten sonra, on da, levha
indirilmişti.
MûsâAleyhisselâm, israiloğullarınınBuzağıheykelinetapmalarınakızıp
levhaları,elindenyerebıraktığızaman,levhalar,kırılmıştı.
Bununüzerine,MüsâAleyhisselâm,YüceAllah’aniyazederek levhaların
yeniden verilmesini istemiş, Yüce Allah da, Ona iki levha iade etmişti ki,
onlardanbirisiMîsak, diğeri Şehâdet levhası idi. (İbnünnedîm-Fihrist s.39-
40).
[456].Ârâf:150.
[457].Tâhâ:92-98.
[458].Ârâf:149
[459].Ârâf:151-154.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/72-75.
[460].Sâlebî-AraisS.212.
[461].Taberî-Tarihc.1,s.22O,Sâlebî-Araiss.211,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.191.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/76.
[462].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.28O.
[463].MeşhurZenginKarunda, seçilen veYüceAllanınKelâmını işiten
yetmişkişiarasındabulunuyordu.(Deylemî-Elfirdevsc.3,s.277).
[464]. Taberî-Tarih c.1,s.220-221, Sâlebî-Arais s.212, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.191-192.
[465].Taberî-TarihC.1.S.221.
[466].Taberî-Tarihc.1,s.221,Sâlebî-Araiss.212,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.192.
[467].Taberî-Tarihc.1,s.221,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.192.
[468].Taberî-Tarihc.1,s.221.
[469].Ârâf:155.
[470].Taberî-Tarihc.1,s.221.
[471].Bakare:56.
[472]. Taberî-Tarih c.1,s.221, Sâlebî-Arais s.212-213, ibn.Esîr-Kâmil
c.1,s.192.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/76-78.
[473].Taberî-Tarihc.1,s.221.
[474].Mâide:21-22.
[475].Mâide:23.
[476].Mâide:24-25.
*O Yûşa’ b.Nûn Alevhisselâmla Kâlib b.Yufenna Alevhisselam. fTaberî-
Tarihc.1.s.222.
[477].Mâıde:26.
[478].Saf:50.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/78-79.
[479]. Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.28O, ibn.Haldun-Tarih
c.2,ks.1,s.85
[480].Yâkubî-Tarihc.1,s.41
[481].Yâkut-Mûcemülbüldanc.2,s.69.
[482].Yâkut-Mûcemülbüldanc.2,s.69,MirHâvend-RavzatussafaTerceme
s.272-273
[483].Taberî-TarihC.1.S.222
[484].Taberî-TarihC.1.S.222,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.196
[485]. İsrail oğulları, Tih çölünde, kendilerine ihsan edilen Bıldırcın
kuşunun etinden, bir günlükten fazla aldıklarını ertesi güne bıraktıkları
zaman, fazla olan kısım, sabaha çıkmadan, muhakkak, bozulur, kokardı.
(Taberî-Tefsirc.1,s.298)PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm:
“Eğer, israil oğulları olmasaydı, et, kokmazdı!” Hadîs-i şeriflerile, her
halde, bu vakıaya işaret buyurmuşlardır. (Buhari-Sahih c.4,s.1O3, Müslim-
Sahihc.2,s.1092)
[486].Taberî-TarihC.1.S.222
[487]. Taberî-Tarih c.1,s.222, Sâlebî-Arais s.244-245, ibn.Esîr-Kâmil
c.1,s.196.
[488].Taberî-Tarihc.l,s.222.
[489].Taberi-Tarihc.1,s.222,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.196
[490].Taberi-Tarihc.1,s.222
[491]. Taberi-Tarih c.1,s.222, Sâlebî-Arais s.245-246, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.196
[492].Taberi-TarihC.1.S.222
[493].Yakubi-Tarihc.1,s.4O
[494].Ârâf:160.
[495].Bakare:60.
[496].Bakare:61.
[497].Ârâf:162.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/79-81.
[498].Taberî-Tefsird.s.337.Ebûlfida-Elbidayevennihayed.s.293-94.
[499].Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.193,Ebûlfida-Elbidayevennihayec.1,s.294.
[500].Bakare:67-74.
[501].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.294.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/83-84.
[502].İbn.Kuteybe-Maarifs.20,Taberî-Tarihc.1,s.23O,Sâlebî-Araiss.213
[503].Taberî-Tarihc.1,s.23O,Sâlebî-Araiss.213-214,Ebülferecİbn.Cevzî-
Tabsıra c.1 ,s.252, İbn.Esîr-Kâmil c.1, s.2O4, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.1,s.309.
[504]. Taberî-Tarih c.1,s.233, Sâlebî-Arais 215-216, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.2O4,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.253.
[505].Mü‘min:23-24.
[506].Taberî-Tarihc.1,s.233.
[507].Sâlebî-Araiss213.
[508].Sâlebî-Araiss.213,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.252.
[509].Sâlebî-Araiss.213.
[510].Deylemî-Elfirdevsc.3,s.277.
[511]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.11,s.532, Hâkim-Müstedrek c.2,s.408-
409.
[512].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.532.
[513]. Taberî-Tarih c.1,s.232, Sâlebî-Arais s.216, Ebülferec ibn.Cevzî-
Tabsırac.1,s.253,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.2O5
[514].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11.s.532.Hâkim-Müstedrekc.2,s.4O9
[515]. Taberî-Tarih C.1.S.232, Sâlebî-Arais s.216, Ebülferec-Tabsıra
c.1,s.253,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.2O5
[516].Sâlebî-Araiss.216.
[517]. Taberî-Tarih c.1 ,s.232, Hâkim-Müstedrek c.2,s.4O9, Sâlebî s.216,
Ebülferec-Tabsırac.1,s.252,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.2O5
[518].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.532,Hâkim-Müstedrekc.2,.409.
[519].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.532,Taberî-Tarihc.1,s.232,Hâkim-
Müstedrekc.2,s.4O9,Sâlebîs.216,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.2O5.
[520].Hâkim-Müstedrekc.2,s.4O9.
[521].jbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.532.
[522]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.11,s.532, Taberî-Tarih c.1,s.232,Hâkim-
Müstedrekc.2,s.4O9,Sâlebî-Araiss.216.
[523]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.11,s.532, Taberî-Tarih c.1,s.232,Hâkim-
Müstedrek c.2,s.4O9, Sâlebî-Arais s.217, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra
c.1,s.253,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.205-206.
[524].Taberî-Tarihc.1,s.234,Sâlebî-Araiss.216-217,Ebülferec lbn.Cevzî-
Tabsırac.1,s.253,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.2O6.
[525]. Taberî-Tarih c.1,s.234, Sâlebî-Arais s.217, Ebülferec İbn.Cevzî-
Tabsırac.1,s.253.
[526].Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.253.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/84-89.
[527].Kasas:76-84.
[528].Ankebût:39.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/89-90.
[529].BubahisHızırAleyhisselâmbölümündedir.
[530]. Yâkubî-Tarih c.1,s.41, Taberi-Tarih c.1,s.223, Hakim-Müstedrek
c.2,s.579,Sâlebi-Araiss.246,
[531].Taberî-Tarihc.1,s.223Hakim-Müstedrekc.2,s.579,Sâlebî-Arais
s.246,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.318.
[532].Yâkubî-Tarihd,s.41.
[533].Ibn.EbîŞeybe.Musannefc.11,s.53O,Taberî-Tarihc.1,s.223,Hâkim-
Müstedrek c.2,s.579, Sâlebî-Arais s.246, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.1,s.318.
[534].Ibn.EbiŞeybe-Musannefc.11s.530.
[535].Yakubî-farihc.1,s.41.
[536]. Taberî-Tarih c.1 .s.223. Hâkim-Müstedrek C.2.S.579, Sâlebî-Arais
s.246.
[537].Ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.53O,Taberî-Tarihc.1,s.223,Hâkim-
Müstedrekc.2,s.579,Sâlebi-Araiss.246.
[538]. Taberî-Tarih c.1,s.223, Hâkim-Müstedrek c.2,s.579- Sâlebî-Arais
s.246.
[539].Yâkubî-Tarihc.1,s.41.
[540].Taberî-Tarihc.1,s.224,Sâlebi-Araiss.246.
[541].Yâkut-Mûcemülbüldanc.4,s.48.
[542].Ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.23OTaberi-Tarihc.1,s.223,Hâkim-
Müstedrekc.2,s.579,Sâlebî-Araiss.246
[543]. Taberî-Tarih c.1 ,s,223, Hâkim-Müstedrek c.2,s,579, Sâlebi-Arais
s.246
[544].Ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.53O
[545]. Taberî-Tarih c.1 ,s.223, Hâkim-Müstedrek c.2,s.579, Sâlebi-Arais
s.246
[546].Ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.53O
[547]. Taberî-Tarih c. 1 ,s.224,Mes’ûdî-Murûcuzzeheb c. 1 ,s.49, Sâlebi-
Araiss.246,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.197
[548].Ibn.Kuteybe-Maarifs.20,Hâkim-Müstedrekc.2,s.578
[549].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.50Hâkim-Müstedrekc.2,s.5O.
[550].Yâkubî-Tarihc.1,s,41,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.5O.
[551].Sâffâtri20..
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/90-92.
[552]. Ibn. Ebî Şeybe-Musannef c. 14,s.303, Ahmed b.Hanbel-Müsned
c.3,s.148. Müslim-Sahih c.1,s. 146, Beyha-kî-Delâllünnübüvve c.2,s.13O,
Begavî-Mesabihussünne c.2,s.179, Kadı İyaz-Şifâ c.1,s. 137, Ibn. Esîr-
Câmiul’usulc.12s.53,Ibn.Seyyid-Uyunleserc.1,s.144.
[553].Ibn.Ishak,Ibn.Hişam-Sîrec.2,s.48
[554].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.4,s.2O9,Buharî-Sahihc.4,s.249
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/92-93.
[555]. 513) Ibn. Mâce-Sünen c.2,s.965, Begavi-Mesâbihussünnec.2,s.166,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.316.
[556].Ezrakî-AhbaruMekkeC.1.S.73.
[557].Ezrakî-AhbaruMekkec.2,s.193.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/93-94.
[558].Mes’ûdî-Murûcuzzehebc.1,s.5O,Ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.357.
[559].Mes’ûdî-Murûcuzzehebc.1,s.5O.
[560].Sâlebî-Araiss.207,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.192.
[561].Sâlebî-Araiss.207.
[562].Sâlebî-Araiss.207,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.192.
[563].Hakîmüttirmizî-Nevâdirül’usûls.101.
[564].Sâlebî-Araiss.207.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/94.
[565].Bakara:63-66.
[566].Bakara:93.
[567].Bakara:83-87.
[568].Bakara:96.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/95-96.
[569].Ibn.EbiŞeybe-Müsannefc.13,s.211,Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.110.
[570].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.211,AhmedbHanbel-Ezzühds.110.
[571].Dârimî-Sünenc.1,s.86.
[572].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.85.
[573]. Beyhakî-Delâilünnübüwe c.1 ,s.281 -282, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.6,s.62.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/96-98.
[574].Fetih:29.
[575].Ârâf:157.
[576].Bakara:146.
[577].Ahzâb:45.
[578]. Ibn. Sa’d-Tabakat c.1,s.362, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.174,
Buharî-Sahih c.3,s.21, Beyhakî-Delâ-lilünnübüvve c.1,s.278-279, Kadı lyaz-
Şifa c.1,s.19, Ebülferec Ibn. Cevzî-Elvefa c.1,s.37-38, ibn. SeyyidUyûnüleser
c.1,s.58,Zehebi-Tarihul’islamC.2.S.49,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.325.
[579]. Dârimî-Sünen c.1,s.14-15, Ebülferec Ibn. Cevzî-Elvefa c.1,s.38-39
Zehebî-Tarihulislâmc.2,s.5O.
[580].MattaİnciliBab:3,Fıkra:13.
[581].YuhannaİnciliBab:1,Fıkra:21-25.
[582]. Ibn. Ishak, Ibn. Hişam-Sîre c.2,b.7O, Taberî-Tarih c.2,s.234,
Beyhakî-Delâlünnübüvve c.1,s.344, Ibn. Esîr-Kâmil c.2,s.95-96, Ibn. Seyyid-
Uyûnûleserc.1,s.156,Zehebî-Tarihulislamc.2,s.193,Ebülfida-Elbidayevenni-
hayec.2,s.149.
[583].Ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.155.
[584].EbûNuaym-Delâilünnübüvvec.1,s.39.
[585].Bakare:89
[586]. İsrail oğullarının Atası Ishak Aleyhisselâm, Ümmi bir kavm olan
AraplarınAtasıda, İsmailAleyhisselâmolduğunagöre,YahudilerleAraplar,
kardeşoğullarıidiler.
[587].TesniyeBab:18,Fıkra:18.
[588].HerhaldeÜmmîdenilmekisteniliyordun.
[589].TesniyeBab:32Fıkra:21.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/98-101.
[590]. Ibn. Kuteybe-Maarif s.20,Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.l.s.50Hâkim-
Müstedrekc.2,s.5O,Hâkim-Müstedrekc.2,s.578.
[591].Salebî-Araiss.207,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.193.
[592].Salebî-Araiss.207.
[593].Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.193.
[594].Salebî-Araiss.207,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.193
[595]. Taberî-Tarih c.1 ,s.224, Hâkim-Müstedrek c.2,s.58O, Sâlebi-Arais
s.248
[596]. Taberî-Tarih c.1,s.224, Hâkim-Müstedrek c.2, s.580, Sâlebî-Arais
s.248,Ibn.Esir-Kâmilc.1,s.198.
[597]. Taberî-Tarih c.1,s.225, Hâkim-Müstedrek c.2, s.578, Sâlebî-Arais
s.248, Ebülferec Ibn.Cevzî-Tabsıra c.1,s. 224, İbn.Esîr-Kâmil c.1, s. 199,
Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,s.130,Ebülfida-Elbidayevenniha-
yec.1,s.319.
[598].Sâffât:120
[599]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.3,s.12O, Ezzühd s.95, Müslim-Sahih
c.4,s.1845,Nesâi-Sünenc.3,s.215,216,Begavî-Mesâbihussünnec.2,s.166.
[600].Müslim-Sahihc.4,s.1845,Begavî-Mesâbihussünnec.2,s.166.
[601]. Ahmed b. Hanbel-Müsned s.7634, Hadîs, Buharî-Sahih c.4, s. 131,
Müslim-Sahihc.4,s.1843.Begavî-Mesâbihussünnec.2,s.166.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/101-102.
[602].Ibn.Kuteybe-Maarifs.26.
[603]. Ibn.Kuteybe-Maarif s. 26, Ibn.Nedîm-Fihrist s.39-40,Ebülfida-
Elbidayevennihayec.2,s.78.
[604].EbûNuaym-Hilyetülevliyac.1,s.167,ibn.Asakir-Tarihc.2,s.357,
Süyûtî-Dürrülmensur c.6, s. 341, A.Aliyyülmüttakî-Kenzül’ummal c. 16, s.
132.
[605].Taberî-Tarihc.1,s.234,EbûNuaym-Hilyetülevliyac.1,s.167,168,
Ibn.Esîr-Câmiul’usûlc.2,s.506,Kurtu-bî-Tefsîrc.20,s.25,Hâzin-Tefsir
c.4, s. 371, Süyûtî-Dürrülmensur c.6, s. 341, A.Aliyyülmüttakî-
Kenzûl’ummalc.16,s.133.
[606].EbûNuaym-Hilyetülevliya c.1, s. 168, İbn.Asakir-Tarih c.2, s. 357,
Ibn.Esîr-Câmiul’usulc.2,s.506,Hazin-Tefsirc.4,s.371,Süyûtî-Dürrülmensur
c.6,s.341,A.Aliyyülmüttakî-Kenzül’ummatc.16,s.133.
[607].Âlâ:14-19.
[608]. Ebû Nuaym-Hilyetülevliya c.1, s. 169, Ibn.Esîr-Camiulüsul c.2, s.
505, Kurtubî-Tefsir c. 20, s. 25, Hâzin-Tefsir c.4, s. 371, Süyûtî-
Dürrülmensurc.6,s.341,A.Aliyyülmüttakî-Kenzül’ummalc.16,s.133.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/103.
[609].Ibn.EbtŞeybe-Musannefc.14,s.303,Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.3,
s.148,Müsiim-Sahihc.1,s.146,Bey-hakî-Delâilünnübüvvec.2,s.130,Begavî-
Mesâbîhussünne c.2, s. 179, Kadı lyaz-Eşşifâ c.1, s. 137, Ibn. Esîr-
Câmiul’usûlc.12,s.53,lbn.Seyyid-Uyûnüleserc.1,s.144.
[610].Ibn.Ishak,Ibn.Hişam-Sîrec.2,s.48,Buhari-Sahihc.4,s.107.
[611].Ibn.Ishak,Ibn.Hişam-Sîrec.2,s.48.
[612].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.4,s.209,Buharî-Sahihc.4,s.249.
[613].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.257.
[614].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.4,s.207,Beyhaki-Delâilünnübüvvec.2,s.
124-125,Begavî-Mesâbihussünnec.2,s.178.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/103-104.
HIZIRALEYHİSSELÂMHızırAleyhisselamınSoyu,İsmiVeBazıFaziletleri:
Rivayete göre: Hızır Aleyhisselamın soyu: Belya (veya İlya) b. Milkân,
b.Falığ, b.Âbir, b.Salih, b.Erfahşed, b.Sâm b.Nuh Aleyhisselam olup babası,
büyükbir’kral-dı.[1]
Kendisinin;ÂdemAleyhisselamınoğlu[2]veyaAysb.İshakAleyhisselamın
oğullarından olduğu[3] veya İbrahim Aleyhisselama iman ve Babil’den,
Onunla birlikte hicret edenlerden birisinin, ya da Farslı bir babanın oğlu
olduğu, kral Efridun ve ibrahim Aleyhisselam devrinde yaşadığı, büyük
Zülkarneyn’e Kılavuzluk ettiği, İsrail oğulları krallarından İbn. Emus’un
zamanında İsrail oğullarınapeygamberolarakgönderildiği, halen, sağolup
heryıl,HaccMevsimindeİlyasAley-hisselamlabuluştuklarıda,rivayetedilir.[4]
Hızır;HızırAleyhisselamınasılismiolmayıpKünyesiidi.[5]
Eshab’dan EbûHüreyre’nin rivayetine göre: PeygamberimizMuhammed
Aleyhisselam; Hızır Aleyhisselama, Hızır denilmesinin sebebini açıklayarak
“Hızır, otsuz, kuru bir yere otururdu da, ansızın, o otsuz yer, yeşillenerek
onunardısıradalgalanır-dı!”buyurmuştur.[6]
Hızır Aleyhisselama, Allah tarafından; Mûsâ Aleyhisselamın bile,
bilmediğiözelbirilimverilmiştiki,MûsâAleyhisselam,onuöğrenmekiçin,
uzunbiryolculuğu,gözealmıştı.[7]
Hızır Aleyhisselamın soyu, devri ve hâlen sağ olup olmadığı hakkındaki
türlü ihtilafları ve uzun tartışmaları bir yana bırakarak, Kur’an-ı Kerim ve
Hadis-işeriflerinverdiklerikesinbilgilerleyetinmeyidahauygunveyararlı
buluyoruz.[8]
Mûsâ Aleyhisselamın Hızır Aleyhisselamla Buluşup ArkadaşlıkEtmesi:
Abdullahb.Abbas;MûsâAleyhisselamınarkadaşıhakkında,birgün,Hür
b.Kays’latartışmış“O,Hızır’dır!”demişti.
O sırada, Übeyy b. KâVüT Ensarîye rastlamışlar, İbn.Abbas, Onu,
çağırmış[9]‘,kendisine“EyEbüttufeyl!Yanımızagel![10]
Ben, Mûsâ Aleyhisselamın, kendisiyle buluşma yolunu aramış olduğu
arkadaşıhakkındaşuarkadaşımlatartıştım.
Sen,onunhalveşanınıanlatırken,ResûlullâhAleyhisselâmdanişittinmi?”
dedi.
Übeyyb.Kâb[11]
“Evet! Onun hal ve şanını, anlatırken[12] Resûlullâh Aleyhisselâmdan
işittim,şöylebuyuruyordu:
Mûsâ (Aleyhisselâm), İsrail oğullarının ileri gelenlerinden bir topluluk
içindebulunduğusırada,ona,biradamgelip:
‘Sendendahabilgilibirkimsebiliyormusun?’diyesordu.
Mûsâ(Aleyhisselâm)da:
‘Hayır!Bilmiyorum!’dedi.
Bununüzerine,YüceAllah,Mûsâ(Aleyhisselâm)‘a:
‘Hayır! Kulumuz Hızır vardır!’ diye Vahy edince, Mûsâ (Aleyhisselâm),
onunlabuluşmakyolunuaradı.
YüceAllahda,balığı,onuniçin,biralâmetvenişanyaptı.
Kendisine:
‘Balığı, kaybettiğin zaman, geri dön! Muhakkak, ona, kavuşursun!
denildi.’[13]
Bununüzerine,Mûsâ(Aleyhisselâm),YüceAllah’ındilediğikadargitti’[14]
Gençadamına:
‘Kuşlukyemeğimizi,getir!’dedi.
Mûsâ (Aleyhisselâm), kuşluk yemeğini istediği zaman, Mûsâ
(Aleyhisselâm)’ıngençadamı[15]Mûsâ(Aleyhisselâm)‘a:
‘Bakhele!Kayanındibindebarındığımızsırada,ben,balığıngittiğinihaber
vermeyi,unutmuşum.
Onu,habervermemi,banaunutturanda,şeytandanbaşkasıdeğildir!’dedi.
Mûsâ(Aleyhisselâm):
‘Zâten,bizimistediğimizde,buidi!’dedi.
Hemen,izlerinebasabasageridönüpHızırAleyhisselâmıbuldular.
Yüce Allah’ın Kitabında anlatmış olduğu da, onlann hal ve şanlarından
ibarettir!”dedi.[16]
Saîdb.Cübeyrderki:
“Ben,Ibn.Abbas’a:
‘Nevfelbikâlî, israil oğullarının Sahibi olan Mûsâ Aleyhisselâm, Hızır
Aleyhisselâ-mınarkadaşıolanMûsâ[17]değildir.[18]O,başkabirMusa’dır[19]
diyeiddiaediyor!?’dedim.
Ibn.Abbas:‘YalansöylüyorAllahdüşmanı![20]
Bana,Übeyyb.Kâ‘brivayetedipdediki[21]
Ben,ResûlullâhAleyhisselâmdan,şöylebuyurduğunuişittim.[22]
“Mûsâ Aleyhisselâm, kavmi içinde, onlara, Allah’ın nimet ve imtihan
günlerini andığı, hatırlattığı[23] gözlerinden yaşlar boşandığı ve kalbler
rikkatageldiğibirsırada,biradam:
‘EyAllah’ınResulü!Yeryüzünde,sendendahaâlimbirkimsevarmı?’diye
sormuştu.”
Oda:Yoktur!demişti’.[24]
Diğerrivayetegöre:
MûsâAleyhisselâm,İsrailoğullaniçindehutbeirâdetmeğekalktığısırada,
kendisine:
tnsanlannenbilgilisi,hangisidir?diyesorulmuştu.
MûsâAleyhisselâmda:
Ben’im!demişti.
Buhususu,Allah,dahaiyibilir!diyerekAllah’ahavaleetmediğiiçin,Yüce
Allah,onahitabetmiş;
Sendendahabilgilivardır!buyrulmuştu.[25]MûsâAleyhisselâm
“YâRab!Neredediro?”diyesordu.[26]YüceAllah:
“İki denizin bitiştiği yerde kullarımdan biri vardır ki: o senden daha
bilgilidir?”diyevahyetti.
MûsâAleyhisselâm:
“YâRab!Ona,nasılbiryolbulayım?”diyesordu.[27]
“Azıklık,tuzlanmış[28]ölü[29]birbalıkal! [30]Onu,birzenbilin içinekoy![31]zenbiliçindeyanındataşı.[32]
Ona, nerede can verilirse[33], onu, nerede kaybedersen işte, o kulum,
oradadır!”bu-yuruldu.[34]
MûsâAleyhisselâm,birbalıkalıpzenbiliniçinekoydu.[35]
Gençadamı,Yûşa’b.Nûn’a:
“Seni, ancak, balık, nerede yanından aynlırsa, onu, bana haber vermekle
görevlendiriyorum!”dedi.[36]
MûsâAleyhisselâm,gitti.
Hizmetinigörengenci,Yûşa’b.Nûn’uda,yanındagötürdü.
İkidenizinbitiştiğiyerdekikayanınyanınavanpulaşınca,başlarını,yere
koyupuyudular.[37]
Yûşa’b.Nûn,uyanıpkayanıngölgesindeoturduğu,MûsâAleyhisselâmda
uyuduğusırada,tuzlubalık,kımıldamağabaşladı.
Yûşa’b.Nûn,kendikendine:
“Uyanıncaya kadar, onu, uyandırmayayım!” dedi ve ona, haber vermeyi
unuttu[38]
Balık;kımıldayarak,zenbildensıçrayıpçıktıvedenizedüştü!
YüceAllah;ondan,denizinakışını tuttuda,denizin içinde,sukünkügibi
birboşlukveböylece,balıkiçin,biryolmeydanageldi.
Deniz içinde, böyle bir yolun açılması,Mûsâ Aleyhisselâm ile hizmetini
görene,şaşılacakbirhâdiseoldu.
Uyandıktansonra,ogünlerininkalanıilebütüngecegittiler.
Sabaholunca,MûsâAleyhisselâm,gençarkadaşına:
“Kuşlukyemeğimizigetir!
Buyolculuğumuzdan,yorgunlukduymağabaşladık!”dedi.
•Halbuki,MûsâAleyhisselâm,Allahtarafından,kendisineemrolunanyerin
ötesinegeçmedikçe,yorgunlukduymamıştı.
Gençyoldaşı,MûsâAleyhisselâma:
“Bak hele! Kayanın dibinde barındığımız zaman, balığın çıkıp gittiğini
habervermeyiunutmuşum.
Onuhabervermemibanaunutturanda,şeytandanbaşkasıdeğildir.
Balık,şaşılacakbirsurettedeniziçindeyolunututupgitti!”dedi.
MûsâAleyhisselâm:
“Zaten,arayacağımızda,bu,idi!”dedi.
İzlerininüzerindegerisingeridöndüler.
Kayanınyanınavarınca,baktılarki:
Elbisesine, bürünmüş[39] elbisesinin bir tarafını, ayaklannın altna, bir
tarafını da, başının altına sermiş, arkasının üzerine dümdüz yatmış, orada,
HızırAleyhisselâm,duru-yordu.[40]
MûsâAleyhisselâm,ona:
“Esselâmüaleyküm=Sizinüzerinizeselâmolsun!”diyerekselâmverdi.[41]
HızırAleyhisselâm,yüzünden,örtüyüaçıp[42]
“Selâmbilmeyenşuyerde,buselâm,neredengeliyor?[43]
VeAleykümüsselâm=Sizinüzerinizede,selâmolsun!”dedi.[44]
“Kimsinsen?”diyesordu.
MûsâAleyhisselâm:
“Ben,Musa’yım!”dedi.
HızırAleyhisselâm:
“KiminMusa’sı’[45]İsrailoğullarınınMûsâsımı?”diyesordu.
MûsâAleyhisselâm:
“Evet[46]İsrailoğullannınMûsâ‘sıyım!”dedi.[47]
HızırAleyhisselâm;
“Seni,burayagetiren,nedir?[48]Hal’üsânın,nedir?”diyesordu.[49]
MûsâAleyhisselâm:
“Sende bir ilim bulunduğu, bana haber verildi. Sana arkadaş olmak
istiyorum. [50] Sana, öğretilen rüşd’ü hidâyetten bana da, öğretmen için,
geldim.”dedi.[51]HızırAleyhisselâm:“ElindeTevrat’ınbulunmasıvekendine
vahiygelipdurması,sana,yetmiyormu?![52]
Ey Mûsâ! Sende, Allah’ın Kendi ilminden, sana öğrettiği öyle bir ilim
vardırki:ben,onu,bilemem!
Bendede,Allah’ın,Kendiilmindenbanaverdiğiöylebirilimvardırki,sen
deonubilemezsin!
Hemsen,benimlearkadaşlıketmeğehiçdayanamazsın![53]
EyMûsâ!Bendebirilimvarki,onu,sanaöğretmem,lâyıkdeğildir.
Sendede,birilimvardırki,onuda,benimöğrenmemlâyıkdeğildir![54]
Haberini,ihataedemediğimşeye[55]içyüzünükavrayamadığın,görünüşü,
hoşa gitmeyen şeyleri görmeğe’[56]sen, nasıl sabredebilir, dayanabilirsin?”
dedi.[57]
MûsâAleyhisselâm:
“Seninbuyruğunu,yerinegetireceğim![58]
İnşâallâh,benisabırlıbulacaksın!
Sana,hiçbirişindede,karşıgelmeyeceğim!”dedi.
HızırAleyhisselâm:
“Eğer,senbana,busuretletâbiolursan,artık,ben,sanaanıpsöyleyinceye
kadar,bana,hiçbirşeysorma!”dedi.[59]
MûsâAleyhisselâm:
“Olur dedi. [60] Gemileri, olmadığı için[61], Hızır Aleyhisselâmla Mûsâ
Aleyhisselâm,denizkıyısındayürüyerekgittiler:
Bir gemiye rastladılar. Kendilerini, gemiye alsınlar diye gemicilerle
konuştular.
Gerniciler,HızırAleyhisselâmıtanıyıp[62]
“Allah’ın,Salihkulu!”dediler.[63]
Onları,gemilerine,ücretsizaldılar.[64]
Gemiye bindikleri zaman[65], bir serçe, geminin kenarına
konup[66]‘denizden,biryutumsualdı.
HızırAleyhisselâm:
“Ey Mûsâ! Benim ilmim ile senin ilmin, Allah’ın ilmini, şu serçenin
denizdenaldığıbiryudumsukadarbileeksiltmez![67]
Vallahi[68], senin ilmin, benim ilmim[69] ve bütün yaratıklann ilmi[70],
Allah’ın ilminin içinde şu serçenin gagasıyla aldığı damla kadar hiç kalır!”
dedi.[71]
Sonrada,elatıpgemitahtalarındanbirini,söktü!
MûsâAleyhisselâm:
“Şu kavim, bizi, gemilerine, ücretsiz bindirmişlerken, sen, onların
gemilerinekasde-dipiçindekileribatırmakiçinmi,gemiyideliyorsun?![72]
Doğrusu,sen,çokbüyükbirşey,birsuçişledin!?”dedi[73]
HızırAleyhisselâm:
“Ben, sana, benimle arkadaşlık yapmağa dayanamazsın?” demedim
miydi?”dedi.
MûsâAleyhesselâm:
“Şu unuttuğum şeyden dolayı, beni, sorumlu tutma ve bana, güçlük
gösterme?”dedi.[74]
Gerçekten de, Mûsâ Aleyhisselâmın, ona karşı, bu ilk davranışı, bir
dalgınlıkveunutkanlıkeseriidi.[75]
Gemidençıktılar.
Deniz sahilinde yürüyüp gittikleri sırada, bir de baktılar ki, bir oğlan
çocuğu[76],başkaoğlançocuklanilebirlikteoynuyor.
Hızır Aleyhisselâm, hemen, oğlanın başını, eliyle tutup kopardı ve onu,
öldürdü![77]
Mûsâ Aleyhisselâma onun yanında, son derecede bir korku ve dehşet
duydu.[78]
HızırAleyhisselâma:
“Sen, günahsız, masum bir canı, hiç bir can karşılığında olmaksızın
öldürdünhâ!?”dedi.
HızırAleyhisselâm:
“Ben, sana benimle arkadaşlık yapmağa dayanamazsın! demedimmiydi?
Bu,birincisindende,ağırdır!”dedi.[79]MûsâAleyhisselâm:
“Eğer, bundan sonra, sana, bir şey sorarsam,benimle arkadaşlık yapma!
Arkadaşlık yapmamakta, benim yönümden bir özre erişmişsindir.
mâzursundur.”dedi.Yine,gittiler.
Nihayet, bir kariye halkının yanına vardılar. [80] Onlann, bütün
Meclislerini dolaştılar. [81] Onlardan, yemek istediler. Ahali, bunları,
konuklamaktan kaçındılar. [82] Mûsâ Aleyhisselâm, çok acıktı. Onları,
konuklamadılar.[83]
Orada, yıkılmağa yüz tutmuş[84]eğilmiş[85] bir duvar buldular. [86] Hızır
Aleyhisselâm,eliylemeshederek[87]onu,doğrulttu.[88]MûsâAleyhisselâm:
“Bunlar, öyle bir kavimdir ki, yanlarına geldiğimiz halde, bizi, ne
konakladılar,nede,bizeyemekverdiler.[89]
İsteseydin, hiç olmazsa, şu hizmetine karşılık, onlardan, bir ücret
alabilirdin!?”deyince,HızırAleyhisselâm:
“İşte,bu,benimleseninayrılışındır!”dedi.[90]
PeygamberimizAleyhisselâm,kıssayı,burayakadaranlattıktansonra:
“Allah,bize[91]veMusa’yarahmetetsin![92]
Nekadar isterdim[93] isterdik[94] ki,neolurdu[95] o, sabretseydi de, ikisi
arasındageçenişler,bize,Allahtarafından,haberverilseydi[96]Eğer,o,acele
etmemişolsaydı,muhakkak,dahabirçokşaşılacakşeylergörecekti.[97]
Fakat,onu,arkadaşıtarafındanbirkınamatuttuda[98],utandı.”buyurdu.[99]
MûsâAleyhisselâm,HızırAleyhisselâmınelbisesininucundantuttu’.[100]
“Haydi,bana,(söyleyeceğini)söyle!”dedi.[101]
HızırAleyhisselâm:
“Şimdi,sana,üzerindesabredemediğin,dayanamadığınşeyleriniçyüzünü,
habervereceğim.[102]
Odelmişolduğumgemiki,denizdeişyapanyoksullarındı.[103]
Onun için,ben,onu,kusurluyapmak istedimki,arkalarında,hersağlam
gemiyizorlaalmaktaolan’[104]Hüdedb.Büdedadındabirhükümdarvardı.
Hükümdann, geminin yanına vardığı zaman, onu, kusuru yüzünden geri
bırakmasını ve onun yanından geçip gittikleri zaman, onanp ondan
yararlanmalannıistedim.
Gemicilerdenkimisi:
“Deliği,şişelerletıkayınız!
Kimiside:
Deliği,ziftletıkayınız!”diyordu.[105]
Gemiyi, bedelsiz olarak zabtedecek olan hükümdar, geldiği ve onu delik
haldebulduğuzaman,bıraktı,zabtetmektenvazgeçti.
Sonra,gemisahipleri,budelikgemiyibirtahtaileonardılar.[106]
Ondan,yararlanmağadevamettiler.’[107]
Oğlanagelince; o, dahayaratıldığı günden, kâfirlikle tabiatlı, vedamgalı
idi.[108]
Onunanasıvebabasıise,Mü‘minidiler.Oğullan,kâfirdi.[109]
Buanavebaba,oğullarınınüzerinetitremekteidiler.
Şayet, o oğlan çocuğu, olgunluk çağına erişseydi, anasını, babasını
azıtacak,onlarıda,küfrebürüyecekti.[110]
Ona,sevgileriyüzünden,onundininetâbiolmalarındankorkup[111]istedik
ki, onla-nn Rabbi, bunun yerine, kendilerine, dinen ondan daha hayırlısını,
anavebabasınadahayakınvemerhametlisiniversin.[112]
Duvara gelince; bu duvar, o şehirdeki iki yetim oğlanın olup altında,
onlaraaidbirdefinevardı.[113]buda,altınvegümüştenibaretti.[114]
Babalan, iyi bir adamdı. Bunun için, Rabb’in diledi ki: ikisi de, erginlik
çağınaersin-ler,defineleriniçıkarsınlar.
Bu,Rabb’inden,birmerhametveesirgeme idi.Ben,bunlan,kendireyve
görüşümleyapmadım.İşte,senin,üzerindesabredemediğinşeyleriniçyüzü!”
dedi.[115]MûsâAleyhisselâmın,HızırAleyhisselâmlabuarkadaşlığı,onsekiz
günsürmüştür.[116]
Kur’ân-IKeriminMûsâVeHızırAleyhisselamlarınBuluşmalarıHakkındakiAçıklaması:
Mûsâ Aleyhisselâmla Hızır Aleyhisselâmın buluşmaları ve aralarında
geçenler,Kur’ân-ıKerim’deşöyleaçıklanır:
“Birzaman,Mûsâ,gençadamınaşöyledemişti:“Ben,ikidenizinbirleştiği
yerevarıncayakadardurmayıpgideceğim.Yahud,(maksadımaerinceyedek)
uzunzamanlargeçireceğim!”
Bunun üzerine, onlar, bu iki deniz arasının birlekşik yerine ulaşınca,
balıklarını,unuttular.(Balık)denizdebirdeliğedoğruyolunututmuştu.Vaktâ
ki,(Oradangeçipgittiler)Mûsâ,genç(adamına):Kuşlukyemeğimizigetir!
Buyolculuğumuzdan,yorgundüştük!”dedi.
Genç:“Bakhele!Kayayasığındığımızvakitben,balığıunutmuşum!
Gerçek,onu,söylememi,şeytandanbaşkasıunutturmadı.
O,şaşılacakbirsuretledenize(atladı)yolunu,tutupgitti”dedi.
(Mûsâ):“İşte,bizimarayacağımız,buidi.“dedi.
Hemen,izlerininüzerinden,gerisingeridöndüler.
Derken,kullarımızdan,(öyle)birkulbuldularki,biz,ona,tarafımızdan,bir
rahmetvermiş,kendisine,nezdimizden(özel)birilimöğretmiştik.
Mûsâ, ona: “Sana öğretilen ilimden, bana da, öğretmeküzere, sana, tâbi
olayımmı?”dedi.
Oda(Musa’ya):
“Doğrusu,sen,benimyanımda,aslasabredemezsin!
(İçyüzünü)kavrayamadığınbirbilgiyenasılsabredebilirsin?”dedi.
Oda:
Allah,dilerse,benisabredicibulacaksın.
Sana,hiçbirişdekarşıgelmeyeceğimi”dedi.
(O da) bu suretle bana tâbi olursan, artık, ben, sana anıp söyleyinceye
kadar,bana,hiçbirşeysorma!”dedi.
Bununüzerine,kalkıpgittiler.
Nihayet,(bir)gemiyebindiklerizaman,o,bunu,deliverdi.
(Mûsâ):
“içindekileri(suda)boğasındiyemi,onu,dektin?I”
“Andolsunki:Senbüyükbirişişledin!”dedi.
Oda:
“Sen,beraberimdeaslasabredemezsin!demedimmi?”dedi.
(Mûsâ):
“Unuttuğum şeyden dolayı, beni sorumlu tutma! Şu arkadaşlığımızda
bana,güçlükyükleme!”dedi.
Yine,gittiler.
Nihayet,biroğlançocuğunarastladıklarızaman,o,hemen,onuöldürdü!
(Mûsâ):
“Sen, tertemiz (masum) bir can (diğer) bir canı karşılığı olmaksızın
öldürdünhâl?
Andolsunki:sençokkötübirşeyyaptın!”dedi.
(Ozat):
“Ben,sana:beraberimdeaslasabredemezsin!”demedimmi?”dedi.
(Mûsâ):
“Eğer, bundan sonra, sana, bir şey sorarsam, artık, benimle arkadaşlık
etme! (o takdirde) tarafından muhakkak bir özre ulaşmışsındır (benden
ayrılmaktamâzursun-dur)dedi.
Yine,gittiler.
Nihayet, bir memleket halkına vardılar ki, ora ahâlisinden, yemek
istediklerihade,kendilerinin,konuklamaktankaçınmışlardı.
Derken,yıkılmayayüztutmuşbirduvarbuldular.
O,bunu,hemendoğrultuverdi.
(Mûsâ):
“İsteseydin,herhalde,bunakarşılık,birücretalabilirdin!?”dedi.
O:
“İşte,dedi,bu,benimleseninaynlışımızdır.
Sana,üzerindeaslasabredemediğinşeyleriniçyüzünühabervereceğim:
Ogemiki,denizdeişyapanyoksullarındı.
Onuniçin,ben,onu,kusurluyapmakistedimki,arkalarında,her(sağlam)
gemiyizorlaalmaktaolanbirhükümdarvardı.
Oğlanagelince;Onunanasıda,babasıdaimanetmişkimselerdi.
Bunun için, onları, bir azgınlık ve kâfirlik bürümesinden endişe ettik te,
istedik ki, onların Rabbi, bunun yerine, kendilerine, temizlikçe daha
hayırlısını,merhametçedahayakınınıversin.
Duvaragelince;bu,oşehirdeikiyetimoğlancığındı.Altındada,onlaraait
birdefinevardı.
Babaları,iyibiradamdı.
Bununiçin,Rabb’indilediki,ikiside,erginlikçağınaersinler,definelerini
çıkarsınlar.
Bu,Rabb’indenbirmerhametti.
Ben,bunlarıkendireyvegörüşümleyapmadım.
İşte,üzerlerinesabredemediğinşeyleriniçyüzü![117]
[1].Taber-iTarih c.1,s.188, Sâlebi-Arâis s.220,lbn.Asâkir-Tarih c.5, s.144,
Ibn.Esir-Kâmilc.1,s.16OEbülfida-Elbidayevennihayeel,s.326.
[2].İbn.Asakir-Tarihc.5,s.145.
[3].ibn.Asâkir-Tarihc.5,s.144.
[4]. Taberi-Tarih c.1,s.188 Sâlebi-Arâis s.220,223,224, İbn. Esir-Kâmil
c.1,s.160-161,Ebülfida-Elbidayevennihayec.l,s.326-336.
[5].Sâlebi-Arâiss.220,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1;s.327
[6]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.312, Buhari-Sahih c. 4.S.129 Tirmizi
Sünenc.5,s.313,Taberi-Tarihc.l,s.194,Sâlebi-Arâiss.220.
[7]. Kehf: 65, Ahmed b. Hanbel-Müsned C.5,s.118-119, Buhari-Sahih
c.l,s.38Müslim-Sahihc.4,s.1847-1848,Tiri-mizî-SünenC.5.S.309.
[8]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/107.
[9].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.116,Buhari-Sahihc.1,s.2627,Müslim-
SahihC.4.S.1853
[10].Müslim-Sahihc.4,s.1853.
[11]. Ahmed b. Hanbel-Müsned c.5,s.116, Buharî-Sahih c.1 ,s.26-27,
Müslim-Sahîhc.4,s.1853.
[12].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.116,Buharî-Sahihc.1,s.26-27.
[13].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.116,Buharî-Sahihc.1,s.26-27,Müslim-
SahihC.4.S.1853.
[14].Müslim-SahîhC.4.S.1853.
[15].Ahmedb.Hanbel-MüsnedC.5.S.117,Müslim-Sahihc.4,1853
[16]. Ahmed b. Hanbel-Müsned C.5.S.117,122 Buharî-Sahih c.1,s.27-28,
MüslimSahihc.4,s.1853.
[17]. Zamanımızdaki MüslümanMüelliflerinden de, maalesef bu görüşü
benimseyerek Tavratta, böyle bir hâdiseden bahsedilmemiş olduğunu,
KılkamışDestanındaMûsâadındakibirBalıkçıdansözedildiğini,Buharînin
Sa-hih’inde bulunmadıkça, Müfessirlerin görüşlerini kabul edemeyeceğini
ileri sürenler bulunduğu işitildiğinden, hâdiseyi, Sahih-i Buharı ve diğer
HadisMecmualarındannakiletmeyiuygungördük.
[18]. Buharî-Sahih c.4,s.127, Müslim-Sahih c.4,s.1847, Tirmizî-Sünen
c.5,s.3O9.
[19].Buharî-Sahihc.1,s.38.
[20]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.117, Buharî-Sahih c.1,s.38 Müslim-
Sahihc.1,s.38c.4,s.127,Müslim-Sahihc.4,s.1847,Tirmizî-Sünenc.5,s.3O9.
[21].Buharî-SahihC.5.S.230.
[22].Müslim-Sahihc.4,s.1847,Tirmizî-Sünenc.5,s.3O9.
[23].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.121,Müslim-Sahihc.4,s.185O.
[24].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Buharî-Sahihc.5,s.232.
[25].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.118,Buharî-Sahihc.5,s.234.
[26].Buharî-Sahihc.5,s.232.
[27].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.118,Buharî-Sahihc.1,s.38,c.5,s.230,
Müslim-SahihC.4.S.1847-1848,Tirmi-ziSünenc.5,s.3O9.
[28].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.119-121,Müslim-Sahihc.4,s.1850.
[29].Ahmedb.Hanbel-MüsnedC.5.S.120Buhâri-SahihC.5.S.232.
[30]. Ahmed b. Hanbel-Müsned C.5.S.118-120, Buhâri-Sahih c.5,s. 230,
Müslim-Sahihc.4,s.185O.
[31].Ahmedb.Hanbel-MüsnedC.5.S.118-120Buharî-Sahihc.5,s.23O.
[32]. A.b.Hanbel-Müsned c.5,s.117, Buharî-Sahih c.1,s.38, c.5,s. 230
Müslim-Sahihc.4,s.1848,Tirmizî-Sünenc.5,s.3O9.
[33].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Buharî-Sahihc.5,s.232.
[34]. A.b.Hanbel-Müsned c.5,s.118, Buharî-Sahih C.1.S.38, c.5,s. 230
Müslim-Sahihc.4,s.1848,Tirmizî-SünenC.5.S.309.
[35].Ahmedb.Hanbel-MüsnedC.5.S.117,Buharî-Sahihc.5,s.230-232.
[36].A.b.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Buharî-Sahihc.5,s.232.
[37].Buharî-Sahihc.1,s.38-39.
[38].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12OBuharî-Sahihc.5,s.232.
[39]. Ahmed b. Hanbel-Müsned c.5,s.117-118,Buharî-Sahih c.1,s.39,
c.5,s.230-231,Müslim-Sahihc.4,s.1848-1849,Tirimizî-Sünenc.5,s.309-310.
[40].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Müslim-Sahihc.4,s.1851.
[41]. A.b. Hanbel-Müsned c.5,s.12O, Buharî-Sahih c.1,s.39,Müslim-Sahih
c.4,s.1851,Tirimizî-Sünenc.5,s.31O.
[42].A.b.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Müslim-Sahihc.4,s.1851.
[43].A.b.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Buharî-Sahihc.5,s.231,Müslim-Sahih
c.4,s.1848,Tirmizî-Sünenc.5,s.31O.
[44].Müslim-Sahihc.4,s.1851.
[45].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.119,Müslim-Sahihc.4,s.1851.
[46].A.b.Hanbel-Müsnedc.5,s.120,Buharî-Sahihc.1,s,39,Müslim-Sahih
c.4,s.1848,Tirmizî-SünenC.5.S.310.
[47]. A.b. Hanbel-Müsned c.5,s.119, Buharî-Sahih c.1,s.39, Müslim-Sahih
c.4,s.1848,Tirmizî-SünenC.5.S.310.
[48].Müslim-Sahihc.4,s.1851.
[49].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Buharî-Sahihc.5,s.233.
[50].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.119
[51].A.b.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Buharî-Sahihc.5,s.233,Müslim-Sahih
c.4,s.1851.
[52].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12OBuharî-Sahihc.5,s.233.
[53]. A.b. Hanbel-Müsned c.5,s.118-119, Buharî-Sahih c.1,s. 39, c.5,s. 231,
Müslim-Sahihc.4,s.1849,Tirmizî-Sünenc.5,s.31O.
[54].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.119.
[55].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.119.
[56].Müslim-Sahihc.4,s.1849,Tirmizî-Sünenc.5,s.31O.
[57]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s. 119, Müslim-Sahih c.4,s. 1849,
Tirmizî-Sünenc.5,s.310.
[58].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.119.
[59]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s. 119 c.5,s.231, Müslim-Sahih c.4,s.
1849,Tirmizî-Sünenc.5,s.31O.
[60]. Buharî-Sahih c.5,s.231, Müslim-Sahih c.4,s. 1849, Tirmizî-Sünen
c.5,s.310.
[61].Buharî-Sahihc.1,s.39.
[62]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s. 119-120 Buharî-Sahih c.1,s.39,
c.5,s.231,Müslim-Sahihc.4,s.1849Tirmizî-Sünenc.5,s.311.
[63].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Buharî-Sahihc.5,s.233.
[64]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s. 119-120, Buharî-Sahih c.1,s.39,
c.5,s.231,Müslim-Sahihc.4,s.1849,Tirmizî-Sünenc.5,s.311.
[65].Buharî-Sahihc.5,s.231.
[66].Buharî-Sahihc.1,s.39,Müslim-Sahihc.4,s.1850.
[67]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.118, Buharî-Sahih c.1 ,s.39, c.5,s.231,
Müslim-Sahihc.4,s.1850.
[68].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.235.
[69].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Buharî-Sahihc.5,s.235.
[70].Buharî-Sahihc.5,s.12O
[71].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12OBuharî-Sahihc.5,s.235.
[72].Buharî-Sahihc. 1 ,s.39,c.5,s.231Müslim-Sahihc.4,s. 1849,Tirmizî-
Sünenc.5,s.311.
[73]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.119, Buharî-Sahih c.4,s.231,Müslim-
Sahihc.4,s.1849Tirmizî-Sünenc.5,s.311.
[74].A.b.Hanbel-Müsnedc.5,s.119Buharî-Sahihc.1,s.39c.5,s.231,Müslim-
Sahihc.4,s.1849,Tirmizî-Sünenc.5,s.311.
[75].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Buharî-Sahihc.1,s.39, c.5,s.231,
Müslim-Sahihc.4,s.185O.
[76]. İsmi Ceysur idi. A.b. Hanbel-Müsned c.5,s.12O, Buhari-Sahih
c.5,s.233).
[77].A.b.Hanbel-Müsnedc.5,s.119,Buharî-Sahihc.5,s.235,Müslim-Sahih
c.4,s.1850,Tirmizî-Sünenc5.S.311.
[78].Müslim-Sahihc.4,s.1851.
[79]. A.b. Hanbel-Müsned c.5,s.118, Buharî-Sahih c.1 ,s.39, c.5,s.231
Müslim-Sahihc.4,s.1849,Tirmizî-SünenC.5.S.311.
[80].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.119,Buharî-Sahihc.1,s.39,c.5,s.231-
232Müslim-Sahihc.4,s.1849.Tirmizî-Sünenc.5.s.311.
[81].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.121,Müslim-Sahihc.4,s.1852.
[82]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.119, Buharî-Sahih c.1,s.39 c.5,s. 231,
Müslim,Sahih,c.4,s.1849Tirmizî-Sünenc.5,s.311.
[83].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.119.
[84]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.118, Buharî-Sahih c.1,s.39, Müslim-
Sahihc.4,s.1849,Tirmizî-Sünenc.5,s.311
[85]. Buharî-Sahih c.1,s.39, Müslim-Sahih c.4,s.1849, Tirmizî-Sünen
C.5.S.311.
[86]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.119, Buharî-Sahih c.1,s.39, Müslim-
Sahihc.4,s.1849,Tirmizî-Sünenc.5,s.311.
[87].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Buharî-Sahihc.5,s.233Müslim-
Sahihc.4,s.1849,Tirmizî-Sünenc.5,s.311
[88]. A.b.Hanbel-Müsned C.5.S.119, Buharî-Sahih C.1.S.39,Müslim-Sahih
c.4,s.1849,Tirmizî-Sünenc.5,s.311.
[89]. Buharî-Sahih c.5,s.31, Müslim-Sahih c.4,s.185O, Tirmizî-Sünen
c.5,s.311.
[90].A.b.Hanbel-Müsnedc.5,s.118-119,Buharî-Sahihc.1,s.39,c.5,s.23132,
Müslim-Sahihc.4,s.1850,Tirmizî-Sünenc.5,s.311.
[91].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.121Müslim-Sahihc.4,s.1851.
[92]. A.b.Hanbel-Müsned c.5,s.118-121, Buhârî-Sahih c.1,s.39 Müslim-
Sahihc.4,s.1850,Tirmizî-Sünenc.5,s.312
[93].Buharî-Sahihc.1,s.4O,Müslim-Sahihc.4,s.185O.
[94].Tirmizî-Sünenc.5,s.312.
[95].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.5,s.121.
[96]. A.b.Hanbel-Müsned c.5,s.118-121, Buharî-Sahih c.1,s.4O, Müslim-
Sahihc.4,s.1850,Tirmizî-Sünenc.5,s.312.
[97].Müslim-Sahihc.4,s.1851.
[98].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.5,s.119,Müslim-Sahihc.4,s,1851.
[99].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.5,s.119.
[100].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.5,s.119,Müslim-Sahihc.4,s.1852.
[101].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.5,s.119.
[102]. Buharî-Sahih c.5,s.235, Müslim-Sahih c.4,s.1852, Tirmizî-Sünen
c.5,s.311.
[103].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.5,s.119,Müslim-Sahihc.4,s.1852.
[104].A.b.Hanbel-Müsnedc.5,s.119,Buharî-Sahihc.5,s.233,Müslim-Sahih
c.4,s.1852.
[105].Buharî-Sahihc.5,s.233-234.
[106].A.b.Hanbel-Müsnedc.5,s.119,Müslim-Sahihc.4,s.1852.
[107].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.5,s.119.
[108]. A.b.Hanbel-Müsned c.5,s.119, Müslim-Sahih c.4,s.1852, Tirmizî-
Sünenc.5,s.312.
[109].Buharî-SahihC.5.S.234.
[110].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.5,s.119,Buharî-Sahihc.5,s.234,Müslim-
Sahihc.4,s.1852.
[111].Buharî-Sahihc.5,s.234.
[112].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.5,s.119,Buharî-SahihC.5.S.234,Müslim-
Sahihc.4,s.1852.
[113].Ahmedb.Hanbel.MüsnedC.5.S.119,Müslim-Sahihc.4,s.1852.
[114].Tirmizî-Sünenc.5,s.313.
[115].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.5,s.119,Müslim-SahihC.4.S.1852
[116].MîrHavend-RavzatussafaTercemes.276.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/108-116.
[117].Kehf:60-82.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/116-118.
YUŞAB.NUNALEYHISSELAMYûşa’B.NûnAleyhisselâmınSoyu:
Yûşa’ b. Nûn, b. Efrâim, b. Yûsuf, b. Yâkub[1], b. İshak, b. İbrahim
Aleyhisse-lâm’dir.[2]
Yûşa’b.NunAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:
Yûşa’ b. Nun Aleyhisselâm: orta boylu, buğday benizli, yassı yağrınılı,
büyükgözlü,mücâhid,gaziveyiğitbirzâtidi.[3]
Yûşa’ b. Nûn Aleyhisselâmın Peygamber Oluşu Ve BazıFaziletleri:
Mûsâ Aleyhisselâm; vefat edeceği sıralarda, Yüce Allah, Mûsâ
Aleyhisselâma, Yûşa’ b. Nûn Aleyhisselâm’ın, Kubbetüzzeman’a götürülüp
bereketinin ona geçmesi için, elini, onun üzerine koymasını, kendisinden
sonra,İsrailoğullarınınidaresini,üzerinealmasınıonavasiyetetmesiniemir
buyurdu.
MûsâAleyhisselâmda,böyleyaptı.İsrailoğullarına:
“BuYûşa’b.Nûn,bendensonra,içinizdesiziyönetecektir.
Onunsözlerini,dinleyiniz!Emirlerine,itaatediniz!
O,aranızdahakveadaletüzerehükmedecektir.Ona,muhalefetve isyan
eden,mel’undur!”dedi[4]
Tîh çölünde kırk yıllık mecburî ikamet sona erdikte[5] ve Mûsâ
Aleyhisselâm vefat ettikten sonra, Yüce Allah, Yûşa’ b.Nûn Aleyhisselâmı,
İsrailoğullarınaPeygamberolarakgönderdi.[6]
HızırAleyhisselâmla buluşmağa giderken,MûsâAleyhisselâma yoldaşlık
edengençadam[7],Yûşa’b.NûnAleyhisselâmdı.[8]
İsrailoğullarını;MûsâAleyhisselâmın,Erîha’dakizorbalarlasavaşemrine
itâ-ata davet ve teşvik ettikleri ve Allah’ın nimetine erdikleri bildirilen İki
Er’den[9]birisininde,Yûşa’b.NûnAleyhisselâmolduğurivayetedilir.’[10]
Erîha’da, Ken’an ilinde yerleşen Âmâlık[11]‘, zorbaları ile savaşmaktan
korkanyaşlıİsrailoğulları,kırkyıliçindeölüpgitmiş,onlarınyerlerini,güçlü
vegözüpeknesillerialmışbulunuyordu.[12]
Yûşa’ b. Nûn Aleyhisselâm; genç İsrail oğullarını çağırıp kendisinin
Peygamber olduğunu, yüce Allah’ın, Ken’an ilindeki zorbalarla savaşmayı,
kendisineemrettiğini,onlarahaberverdi.
İsrailoğulları,ona,bey’atettilervekendisini,doğruladılar.[13]
Yûşa’ b. Nûn Aleyhisselâm, İsrail oğullarını, Tîh çölünden çıkarıp[14]
Erîha’yı (Beytülmakdis’i) altı ay kuşatarak fethettikten sonra, Şam ve
çevresindekikrallarlada,çarpışıponları,yenilgiyeuğrattı.
ElegeçirdiğiŞamülkesineValilertayinetti.[15]
Yûşa’b.NûnAleyhisselâm;MûsâAleyhisselâmdansonra,İsrailoğullarını,
Tevrathükümlerinegöre[16]‘,yirmidokuz[17]veyayirmiyediyılidareetti.[18]
Bu yirmi yedi yılın, yirmi yılı Fars kralı Minuşihr (Cihr), yedi yılı da,
İfrasyabzamanındaidi.[19]
Yûşa’b.NûnAleyhisselâm,yüzyirmi[20],veyayüzyirmialtı[21]veyayüz
yirmiyediyaşındaiken[22]vefatedipEfrâimdağınagömüldü.[23]
Onavegönderilenbütünpeygamberlereselâmolsun![24]
[1]. İbn.Kuteybe-Maarif s.20, Taberî-Tarih C.1.S.225, Mes’ûdî-
Murucuzzehebc.1,s.51,İbn.Esir-Kâmilc.1,s.20O,Ebülfida-Elbidayevennihaye
c.1,s.319.
[2]. Taberî-Tarih c.1,s.225, Mes’ûdî-Murucuzzeheb C.1.S.51, İbn.Esîr-
Kâmilc.1,s.2OO,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.519.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/121.
[3].MîrHâvend-RavzatussafaTercemes.291.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/121.
[4].Yâkubî-TarihC.1.S.45,46.
[5].Taberî-Tarihc.1,s.225.
[6].Taberî-Tarihc.1,s.225,Sâlebî-Araiss.248,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.20O.
[7].Kehf:60.
[8]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.12O, Buharî-Sahih c.5,s.232, Taberî-
Tefsirc.15,s.271.
[9].Mâide:23.
[10].Taberî-Tefsirc.6,s.176,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.52,Sâlebî-Arais
s.250.
[11].Sâlebî-Araiss.240.
[12].Sâlebî-Araiss.243.
[13].Taberî-Tarihc.1,s.225,227,Sâlebî-Araiss.248.
[14].Yâkubî-TarihC.1.S.46
[15]. Taberî-Tarih c.1,s.228, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.50-51, Sâlebî-
Araiss.248,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.2O2,Ebülfida-Elbidayevennihayed.s.323.
[16].Ebülfida-ElbidayevennihayeC.1.S.325.
[17].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.51.
[18]. Yâkubî-Tarih c.1,s.47, Taberî-Tarih c.1,s.234, Sâlebî-Arais s.250,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.2O3,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.325.
[19]. Taberî-Tarih c.1,s.234, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.199, İbn.Haldun-Tarih
c.2,ks.1,s.89.
[20].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.52,Sâlebî-Araiss.250.
[21].Taberî-Tarihc.1,s.229,İbn.Esîr-Kâmilc.l.s.203.
[22].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.325.
[23].Taberî-tarihc.1,8.229,Sâlebî-Arasis.250.
[24]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/121-122.
HIZKILALEYHİSSELÂMHızkılAleyhisselâmınSoyuVeKünyesi:
Hızkıl[1]b.Bûzi[2],Bûri[3]veyaNûridir[4]
Hızkıl Aleyhisselâmın annesi yaşlanıp çocuk doğurmaz hale geldikten
sonra, Yüce Allâh’dan bir oğul dilemiş ve Hızkıl Aleyhisselâm, ihsan
olunmuştur.
Bunun için, Hızkıl Aleyhisselâm (İbnül’acûz = Koca Karının Oğlu) diye
anılmıştır.[5]
HızkılAleyhisselâmınPeygamberVeBinlerceÖlününDirilişineVâsıtaVeŞâhidOluşu:
Hızkıl Aleyhisselâm; İsrail oğulları Peygamberlerinden olup[6] Kâlib
b.Yufenna ve oğlunun vefatından sonra, Yüce Allah, onu, İsrail oğullarına
Peygamberolarakgöndermişti.[7]
Bakaresûresinin:
“(Sayıları)binlerceolduğuhalde,ölümkorkusuyla,yurdlarındançıkanları,
görmedinmi?
Allah,onlara:
“Ölünüz!”buyurdu.
Sonrada,kendilerini,diriltti.
Herhalde,Allah,insanlarakarşı,fazi(veinayet)sahibidir.
Fakat, insanların pek çoğu, şükretmezler.” mealindeki 243. âyetinin
tefsirindedeniliyorki:
İsrail oğullarından; belâya ve zamanın mihnet ve meşakkatına uğrayan
bazıinsanlar,uğradıklarıbelâvemeşakkatlerdenşikâyetlenmişlerve:
“Âh! Ne olurdu, keşke, biz ölmüş olsaydık ta, şu içinde bulunduğumuz
şeylerden,rahatakavuşsaydık!”demişlerdi.
Bununüzerine,YüceAllah,HızkılAleyhisselâmaVahyedip:
“Seninkavmin,belâdançığlıkkoparıyor.
Onlar, ölecek olurlarsa, rahata kavuşuvereceklerini sanıyor ve
arzuluyorlar!
Onlariçin,ölmektehangirahatlıkvar?
Onlar, benim, kendilerini, öldükten sonra, diriltemeyeceğimi mi
sanıyorlar?
Filanyerdekimakbere’yekadargit!
Orada,dörtbinölübulunmaktadır.
Onlarınarasındaayağakalkıpkendilerineseslen!
Onlarınkemikleri,darmadağınbirhaldedir.
Onlarınkemiklerini,kuşlarveyırtıcıhayvanlar,dağıtmışlardır!”buyurdu.
Bununüzerine,HızkılAleyhisselâm:
“Ey kemikler! Yüce Allah, sana, toplanmanı, emrediyor!” diyerek
seslenince,kemikler,ölülerdenherinsanınyanındatoplanıverdiler!
HızkılAleyhisselâm,ikincikez:
“Ey kemikler! Yüce Allah, sana ete bürünmeni emrediyor!” diyerek
seslenince, kemikler, hemen ete etten sonra da, deriye bürünüp cesedler
halinegeldiler.
HızkılAleyhisselâm;üçüncükez:
“Ey Ruhlar! Yüce Allah, sana cesedlerine geri dönmeni emrediyor!”
diyerekseslendi.
Allah’ın izniylehepsiayağakalktılarvebirkerre tekbirgetirdiler. [8] Bu
hususta,dahabaşkavedeğişikrivayetlerde,vardır.[9]
Nitekim,öleninsanların,yurdlarındaçıkanTâûn’ayakalanmaktan[10]veya
Allahyolundasavaşmaktan[11]korkupkaçtıklarıvevardıklarıyerdeöldükleri
derivayetedilir.[12]
HızkılAleyhisselâm,İsrailoğullarıarasındayirmiyediyılkalmıştır.[13]
İsrailoğulları,renktenrengegiren,değişikhallibirkavimolduklarından,
HızkılAleyhisselâmınemirlerinidinledikleride,dinlemedikleride,olurdu.
HızkılAleyhisselâm,onların,buhallerinden incinipBabildiyarınahicret
etti,vefatınakadar,oradakaldı.
Kabrinin, Halle (Hılle) ile Küfe arasında bulunduğu ve Yahudîlerin onun
kabrinesonderecedesaygısaygıgösterdiklerisöylenir.[14]
Halle:Bağdad’a,üçFersahuzaklıktabirkariyedir. [15]Onavegönderilen
bütünPeygamberlereselâmolsun![16]
[1]. İbn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.237, Sâlebî-Arais s.250,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.21O,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.3.
[2]. İbn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.237, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.2,s.3.
[3].Sâlebî-Araiss.250.
[4].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.21O.
[5].Taberî-Tarihc.1,s.237,Sâlebî-Araiss.250,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.21O.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/129.
[6].Taberî-Tarihc.1,s.237.
[7].Sâlebî-Araiss.250.
[8].Taberi-Tefsirc.2,s.586,Tarihc.1,s.237,Sâlebî-Araiss.252.
[9]. Taberî-Tarih c.1,s.237-238, Sâlebî-Arais s.251-252, ibn.Esîr-Kâmil
c.1,s.211-212.
[10]. ibn.Kuteybe-Maaril s.23, Taberî-Tarih c.1 ,s.237-238, Hâkim-
Müstedrekc.2,s.281,Sâlebî-Araiss.252,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.210.
[11].Taberî-Tefsirc.2,s.590,Sâlebî-Araiss.252.
[12]. ibn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1 ,s.237-238, Hâkim-
Müstedrek C.2.S.281, Sâlebî-Arais s.251-252, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.210,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.3.
[13].Yâkubî-Tarihc.1,s.64.
[14].MîrHâvend-RavzatussafaTercemes.293.
[15].Yâkut-MûcemülbüldanC.2.S.295.
[16]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/129-131.
İLYASALEYHİSSELÂMİlyasAleyhisselâmınSoyu:
İlyasb.Yasin,b.Finhas,b.Ayzar,b.Hârûn,b.İmran(A.S)‘dır.[1]
İlyasAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:
İlyasAleyhisselâm:uzunboylu,zayıfbedenli,kıvırcıksaçlı,[2]büyükbaşlı,
çekikveyapışıkkarınlı,incebacaklıidi.
Kendisininbaşındada,kırmızıbirbenvardı.[3]
İlyasAleyhisselâmınPeygamberOluşu:İlyasAleyhisselâm;YüceAllahtarafındangönderilenPeygamberlerdendi.
[4]
Kendisi,dağlarveçöllersahibiolupRabb’ine,tenhâlardaibâdetlemeşgul
olurdu.[5]
HızkılAleyhisselâmdansonra,İsrailoğullarıiçindebirçokbid’atlarihdas
edilmiş[6]onlar,YüceAllah’ın,kendilerindenaldığıAhdveMîsâkı,unutmakla
kalmamışlar,putlardikiponlaratapmağada,başlamışlardı.
Bununüzerine,YüceAllah,onlara,İlyasAleyhisselâmı,Peygamberolarak
gönderdi.[7]
MûsâAleyhisselâmdan sonra İsrail oğullarına gönderilen Peygamberler,
ancak,kendilerinin,Tevrat’tanunuttuklarını,onlarınhatırlarınagetirmekte,
yenilemekteidiler.[8]
İsrailoğulları,ozaman,Şamülkesindedağınıkbirhaldevebaşlarındada,
birçokkrallarbulunuyordu.
Çünkü,Yûşa’b.NünAleyhisselâm;Şamülkesinifethettiğizaman,oraya,
İsrail oğullarını hâkim kılmış ve Şam topraklarını, onlar arasında
bölüştürmüştü.
İsrailoğullarınınon ikiSıbtındanbiriolanİlyasAleyhisselâmınSıbtıda,
Bâle-bekvenahiyelerinialmışveoralarayerleşmişbulunuyordu.
YüceAllah,onlara,İlyasAleyhisselâmıPeygamberolarakgöndermişti.[9]
Şamkrallarındanherbirkral,hükmüaltınaaldığınahiyeyisömürmekteidi.[10]ŞamkrallarındanBâlebekkralı,diğerkrallararasında,doğruyoldaidi.[11]
Bunun için, İlyas Aleyhisselâm, onun yanında bulunur, işlerini, yoluna
koyardı.Gerek kral ve gerekse kralın zevcesi, İlyasAleyhisselâmı dinler ve
doğrulardı.Ötekiİsrailoğullarıvekrallarıise,edinmişolduklarıBa’lputuna
taparlardı.[12]
Ba’l: altundan yapılmış bir kadın heykeli olup göz bebekleri Yakuttan
yapılmış,başınada,incivecevherlerlesüslütackonulmuştu.[13]
İlyasAleyhisselâm,kavmine:“Siz(Allâh’dan)korkmazmısınız?!
O, en güzelYaratanı, sizin de, önceki atalarınızın da,Rabb’i olanAllah’ı,
bırakıpta,Ba’l’emitapıyorsunuz?!”dedi.[14]
Onları, Yüce Allah’a iman ve ibadete davet etti. [15] Fakat, onlar, İlyas
Aleyhisselâmı,yalanladılar.[16]
Bâlebek kralından başka hiç birisi, onu, dinlemediler ve söylediklerini,
kabuletmediler.[17]
Bâlebek kralının sarayının yanında, İsrail oğullarından sâlih bir zatın,
güzelbirbahçesibulunuyor,kendisi,oradan,geçiminisağlıyordu.
Kral ve karısı, orada, gezinirler, yerler, içerler, istirahat ederlerdi. Halk,
orayı, krala lâyık görürler, sahibinin elinden almadığına şaşarlardı. Kral;
bahçesahibinekarşı,komşulukhakkını,gözetir,çokiyidavranırdı.
Kralın karısı ise, bahçeyi, ele geçirmeyi, düşünür, kralı, bu hususta
kandıramazdı.
Kralın, uzun bir sefere çıkışından yararlanarak, bahçe sahibini, krala
sövmeiddiasıveyalancışâhidlerikamesiyleöldürtüpbahçesinigasbetti.
Kral,seferdendönünce,karısına;
“Sen,hükmünde,hiçde,hayraisabetetmemişsin.
Ben,bundansonra,hiçbirzaman,felahbulacağımızısanmıyorum!..
Senin,onakarşı,bircür’etin,ancak,cahilliğinden,kötügörüşlülüğünden,
sonucu, nereye varacağını, düşünememenden ileri gelmiştir!” diyerek
itabetti,çıkıştı.Kralınkarısı:
“Ben, ona, ancak, senin için kızdım ve senden dolayı, o hükmü verdim.”
dedi.Kral:
“Bir kraliçe olarak, senin, bir tek adamı ve onun komşuluk hakkını
korumak üzere göstereceğin geniş usluluğun, büyük hoşgörülüğün ve
affediciliğinneredekaldı?”dedi.
Kraliçe:
“Olmayacakşey,oldu!”dedi.
YüceAllah,İlyasAleyhisselâma,buhâdiseyivahyilebildirdi.
Yaptıkları şeyden dolayı, tevbe etmedikleri ve gasbettikleri bahçeyi,
öldürülen zatın varislerine geri vermedikleri takdirde, o bahçe içinde her
ikisinin de, öldürülüp bırakılacaklarını ve etlerinin, kemiklerinden
ayrılacağını,haberverdi.
Bununüzerine,kral,İlyasAleyhisselâmakızdı.[18]
Kralınyanına,putlaratapanlardanbirtoplulukgelmişti.Ona:
“Sen,dalâletveboşşeydenbaşkasınadavetolunmuyorsun!
Sende,krallarıntaptığışuputlaratap!
Üzerindebulunduğundini,bırak!”dediler.[19]
Bununüzerine,kral,birgün:
“Ey İlyas!Vallahi, ben, senindavet ettiğin şeyin, boşolmaktanbaşkabir
şey olmadığını görüyorum!” dedi ve İsrail oğulları krallarından, Allah’ı,
bırakıpputatapanlarıbirerbirersayarak:
“Onlarda,bizimgibiyiyor,içiyorvenimetleriçindehükümsürüyor!
Senin,bâtılveboşdediğindinve inanışları,onlarındünyasındanhiçbir
şeyeksiltmiyor.
Kendimizde ise, onlara nazaran, bir üstünlük görmüyoruz!” deyince[20]
İlyas Aleyhisselâmın, başının saçı ve vücudunun tüyleri ürperdi, dikenleşti.[21]
“İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn = Bizler, Allah’ın kullarıyız ve Ona,
dönücüleriz!”diyerekkralınyanındanayrıldı.
Kral da, putlara tapan öteki arkadaşlarının yaptıklarını, yaptı, Allah’ı,
bırakıpputlarataptı.[22]
Sonrada,ilyasAleyhisselâmıöldürmeğekalkıştı.
Bunun üzerine, İlyas Aleyhisselâm, dağlarda ve mağaralarda yedi yıl
gizlendi.
Yerdekibitkilerdenveağaçlardakimeyvalardanyiyerekyaşadı.
Kral,onu,yakalatmakiçin,adamlarsaldı isede,elegeçirmeğemuvaffak
olamadı.[23]
İlyasAleyhisselâm, kral tarafından arattırıldığı sıralarda, bir gece, İsrail
oğullarındanbirkadınınevinesığınmış,saklanmıştı.
Kadının,Elyesa’b.Ahtubadındakioğluçokhastaidi.İlyasAleyhisselâmın
du-asıylaiyileşince,Elyesa’Aleyhisselâm,İlyasAleyhisselâmaimanveonun
peygamberliğinitasdikedipartık,onunyanındanhiçayrılmadı.
İlyasAleyhisselâm,nereyegiderse,oda,orayagiderdi.İlyasAleyhisselâm,
yaşlanmışveyaşıda,birhayli ilerlemişti.Elyesa’Aleyhisselâmise,yetişmiş
birgençti.[24]İlyasAleyhisselâm,İsrailoğullarınınazdıklarınıgörünce:
“Ey Allâhı‘m! İsrail oğulları, Seni, tanımamağa, Senden başkasına
tapınmağabaşladılar.
Nimetlerinden,onlaraverdiklerini,değiştir!
EyAllah’ım!Onlardan,yağmuru,tut!”diyerekduaetti.
Üçyıl,yağmuryağmadı.
Büyükküçükbaşhayvanlar,böcekler,ağaçlar,kuraklıktan,mahvoldu.
İnsanlar,çokşiddetlibirkuraklıkvedarlıkiçinedüştüler.[25]
İlyasAleyhisselâm,İsrailoğullarınınyanınavarıp,onlara:
“Siz,kuraklıktan,darlıktan,mahvoldunuz.
Ehlî,vahşîhayvanlar,kurtlar,kuşlar,böcekler,ağaçlarda,sizinhatalarınız
yüzünden,mahvoldular.
Siz,boşşeyüzerindealdanıpduruyorsunuz.[26]
Eğer, bu filinizden dolayı, Allah’ın, size gazap ettiğini; kendisine
yalvardığınız ve hak ve hayırlı olduğunu söylediğiniz putların, öyle olup
olmadığını,öğrenmekistiyorsanız,onlarıçıkarınızvekendilerineyalvarınız.
Eğer, onlar, sizin duanızı kabul ederlerse, dediğiniz gibi, onlar, haktır.
Şayet, onlar, bunu, yapamazsa, biliniz ki: Siz, boş bir şey üzerindesinizdir.
Ondan,hemenayrılınız.
Ben de, üzerinizdeki belânın kaldırılması için, Allah’a dua edeyim.“‘dedi.
“Sen, insaflıdavrandın!”dediler.Hemenputlarınıçıkarıponlarayalvardılar.
Kendilerininnedualarıkabulolundu,nede,üzerlerindekibelâkaldırıldı.[27]
Dalâletteveboşbirşeyüzerindebulunduklarını,anladılar.[28]“Eyİlyas!Biz,
mahvolduk.Allah’a,bizimiçin,duaet!”dediler.
İlyas Aleyhisselâm da, onların üzerlerindeki belânın kaldırılması ve
yağmurakavuşmalarıiçin,Allah’aduaetti.
Allah’ınizniyle,denizinarkasındankalkangibibirbulutçıkarıldı.
Ona,bakıpdurduklarısırada,buluttan,iridamlalıyağmuratıştırmağave
sonra da, çoğalmaya başladı ve en sonunda, Allah, yağdırdığı yağmurla,
onlarıkuraklıktankurtardı.
Kuraklıktan yanıp kavrulmuş olan yurdları, canlandırıldı, içinde
kıvrandıklarıbelâ,üzerlerindenkaldırıldı.[29]
Fakat, onlar, ne putperestlikten ayrıldılar, ne de, hakka döndüler. [30]
Üzerindebulunduklarıhali,dahakötüolarakdevamettirdiler.
İlyas Aleyhisselâm; onların, böyle küfürlerinde direndiklerini gördüğü
zaman,artık,ruhunukabzetmesini,onlardankurtarıprahatakavuşturmasını,
Rabb’inden,diledi.Kendisine:
“Filangünü,bekle![31]Filanyere,git!
Orada, sana gelecek şeyi’[32], ateş gibi renkli hayvanı, gördüğün zaman,
ona,bin![33]Ondan,korkma!”buyruldu.[34]
Gidilecek gün, geldiği zaman[35]‘, İlyas Aleyhisselâm, yanında, Elyesa’
Aleyhisselâmolduğuhalde,kendisineanılanvegitmesiemrolunanyeregitti.[36]
At suretinde, ateş renginde[37], ateşten bir at gelip İlyas Aleyhisselâmın
önündedurdu.
İlyas Aleyhisselâm, hemen, onun üzerine sıçrayıp bindi ve gitti. Elyesa’
Aleyhisselâm,arkasından:
“Ey İlyas! Ey İlyas! Bana, ne emrediyorsun?” diyerek seslendi. [38] Yüce
Allah,İlyasAleyhisselâmı,Şam’akaldırdı,semâyadeğil.[39]
İlyasAleyhisselâm,kilimini,gökten,Elyesa’Aleyhisselâma,bıraktıki,bu,
kendisinin, onu, İsrail oğullarının üzerineHalîfe yaptığına bir alâmetti. [40]
Zâten,ayrılırken,onu,yerinebırakmışbulunuyordu.[41]
İlyas Aleyhisselâmın, hâlâ sağ olup her yıl Hac Mevsiminde Hızır
Aleyhisse-lâmlabuluştuklarıda,rivayetedilir.[42]
İlyasAleyhisselâm,gittiktensonra,YüceAllah,Bâlebekkralı,kıraliçesive
İsrail oğulları üzerine, düşmanlarını, musallat ve muzaffer kıldı. Akılları,
başlarından,gitti.Nereye,gideceklerini,kaçacaklarını,bilemediler.[43]
Kral da, kraliçe de, sahibini öldürüp gasbettikleri bostanda öldürülerek
bırakıldılar.
Etleri, dökülünceye,kemikleri çürüyünceyekadarcesedlerioradaortada
kaldı![44]
YüceAllah,İlyasAleyhisselâmhakkındaşöylebuyurur:
“Biz, ona, sonra gelen (Peygamberler ve ümmet)ler içinde (iyi bir nam)
bıraktık.
(Bizden)selâmİlyas’al
Şüpheyokki:Biz,iyihareketedenleri,böylemükâfatlandırırız.
Gerçekten,o,Mü‘minkullarımdandı!”[45]
OnavegönderilenbütünPeygamberlereselâmolsun![46]
[1]. ibn.İshak’dan naklen Taberî-Tarih c.1,s.239, Sâlebî-Arais s.252,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.212.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/135.
[2].Mîr-Hâvend-Ravza-tussafaTercemes.298.
[3].Hâkim-Müstedrekc.2,s.583.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/135.
[4].Sâffât:123.
[5].Hâkim-Müstedrekc.2,s.583.
[6]. Mûsâ Aleyhisselâmın Şeriatı ve Tevrat bozulmuş (Mîr Hâvend-
RavzatussafaTercemes.294).
[7]. Taberî-Tarih C.1.S.238-239, Sâlebî-Arais s.252, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.212,Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,s.132.
[8]. Taberî-Tarih c.1,s.239, Sâlebî-Arais s.252, İbn.Asâkir-Tarih c.3,s.98,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.212.
[9].Sâlebî-Araiss.252-253.
[10]. Taberî-Tarih c.1,s.239, İbn.Asâkir-Tarih c.3,s.99, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.212.
[11].İbn.Asâkir-Tarihc.3,s.99.
[12].Taberî-Tarihc.1,s.239.
[13].İbn.Asâkir-Tarihc.3,s.99.
[14].Sâffât:124-126.
[15].Taberî-Tarihc.1,s.239.
[16].SâHât:127.
[17].Taberi-Tarihc.1,s.239.
[18].Şâlebî-Araiss.253-254.
[19].İbn.Asâkir-Tarihc.3,s.99.
[20].Taberî-Tarihc.1,s.239,Şâlebî-Araiss.254, ibn.Asakir-Tarihc.3,s.99,
ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.212.
[21].Taberî-Tarihc.1,s.239,İbn.Asâkir-Tarihc.3,s.99.
[22]. Taberî-Tarih c.1,s.239, ibn.Asâkir-Tarih c.3,s.99, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.212.
[23].Sâlebî-Araiss.254.
[24].Taberîc.1,s.239,Salebîs.259,ibn.Asâkirc.3,s.99.
[25]. Taberî-Tarih c.1,s.239, Sâlebî-Arais s.258, İbn.Asâkir-Tarih
c.3,s.99,100.
[26].Taberî-Tarihc.1,s.24O.
[27].Taberî-Tarihc.1,s.24O,Sâlebî-Araiss.259.
[28].Taberî-Tarihc.1,s.24O.
[29]. Taberî-Tarih c.1,s.24O, Sâlebî-Arais s.259, İbn.Asakir-Tarih
c.3,s.100,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.213.
[30].Taberî-Tarihc.1,s.24O,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.213.
[31].Taberî-Tarihc.1,s.24O,Sâlebî-Araiss.259,İbn.Asakir-Tarihc.3,s.100
[32].Taberî-Tarihc.1,s.24O,Sâlebî-Araiss.259
[33].İbn.Asakir-Tarihc.3,s.1O0
[34].Taberî-Tarihc.1,s.24O,Sâlebî-Araiss.259.
[35].İbn.Asakir-Tarihc.3,s.100
[36].Taberî-Tarihc.1,s.24O,Sâlebî-Araiss.259
[37].İbn.Asakir-Tarihc.3,s.100
[38].Taberî-Tarihc.1,s.24O,Sâlebî-Araiss.259,İbn.Asakir-Tarihc.3,s.100.
[39].Hâkim-Müstedrekc.2,s.583.
[40].Sâlebî-Araiss.259,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.214
[41].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.4
[42].Taberî-Tarihc.1,s.188,Sâlebî-Araiss.224,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.16O.
[43].Sâlebî-Araiss.259
[44].Sâlebî-Araiss.259-260,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.214.
[45].Sâffât:129-132
[46]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/135-140.
ELYESAALEYHİSSELÂMElyesa’AleyhısselamınSoyu:
Elyesa’ b.Ahtub[1], b.Adiy, b.Şütlem, b.Efrâîm, b.Yûsuf, b.Yâkub, b.İshak,
b.İb-rahimAleyhisselâm’dır[2].
Elyesa’ Aleyhisselâm’ın, İlyas Aleyhisselâm’ın amcasının oğlu olduğu da
söylenir[3].
Elyesa’Aleyhisselâm’ınİlyasAleyhisselâm’aHalefVePeygamberOluşuVeBazıFaziletleri:
İlyas Aleyhisselâm, Bâlebek kralı tarafından arattırıldığı sıralarda, bir
gece,İsrailoğullarındançokyaşlıbirkadınınevinesığınmış,saklanmıştı.
Kadının,Elyesa’adındakioğlu,çokhastaidi.
İlyasAleyhisselâm’ınduasıylaiyileşince,Elyesa’İlyasAleyhisselâm’aiman
veonunPeygamberliğinitasdikettiveartık,yanındanhiçayrılmadı.
İlyas Aleyhisselâm, nereye giderse, Elyesa’a Aleyhisselâm da oraya
giderdi.İlyasAleyhisselâm,yaşlanmışveyaşıdabirhayliilerlemişti.Elyesa’
Aleyhisselâmise,yetişmişbirgençti[4].
İlyas Aleyhisselâm, Bâlebek kralından kurtulmak için Kasiyon dağında
gizlendiğizaman,Elyesa’Aleyhisselâmdakendisinininyanındabulunuyordu.
İsrailoğullarınınarasındanayrılıpgiderkende,onu,yerinebırakmıştı[5].
Yüce Allah: İlyas Aleyhisselâm’dan sonra, Elyesa’ Aleyhisselâm’ı İsrail
oğullarınapeygamberolarakgönderdi.[6]
İlyasAleyhisselâmgibi,onuda,vahyilete’yideyledi[7].
İsrailoğulları,Elyesa’Aleyhisselâm’aimanettiler,saygıgösterdiler.
Emirvere’yinegörehareketettiler[8].
Elyesa’Aleyhisselâm;ömrünün sonunakadar, İsrail oğullarının arasında
ka-lıp[9] İlyas Aleyhisselâm’ın yoluna ve şeriatına sarılarak onları, Allah’a
davetedevametti[10].
Yüce Allah; Kur’ân-ı keriminde, Peygamberlerden:Nûh, İbrahim, Lut,
İshak.Yâ-kub,Yûsuf,Eyyûb,Mûsâ,Harun,Dâvud,Süleyman,İlyas,Zekeriyya,
yahyâveİsâAleyhisselâmlarıöverekandıktansonra[11],
“İsmail’i,Elyesa’ıZülkifl’ide,an!
(İşte)bütünbunlar,hayırlıflnsanjlardı’[12].
“İsmail’i,Elyesa’ı,YûnüsüLut’uda(hidayete,peygamberliğekavuşturduk)
Herbirine,âlemlerinüstündeyüksekmeziyetlerverdik.
Onların babalarından, zürriyetlerinden, kardeşlerinden kimini de (yine
üstün imtiyazlara mazhar kıldık). Onları seçtik, onları doğru bir yola
götürdük.
İşte,o(yol),Allah’ınhidayetyoludurki,o,bunukullarından,kimedilerse
onanasîbeder.
Eğer, onlar da (Allah’a) şerîk koşsalardı, yapageldikleri her şey, kendi
hisapları-na,elbetteboşagitmişti.
Onlar, kendilerine Kitab, Hikmet ve Peygamberlik verdiklerimizdir…”
buyurur[13].Onavegönderilenbütünpeygamberlereselâmolsun![14]
[1]. Taberî-Tarih c.1,s.239, Sâlebî-Arais s.259, ibn.Esîr-Kâmi! 0.1,s.213,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.4.
[2].ibn.AsâkirdennaklenEbülfida-Elbidayevennihayec.2,s.4.
[3].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.4.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/143.
[4].Taberî-Tarihc.1,s.239,Sâlebî-Araiss.259,ibn.Asâkir-Tarihc.3,s.99,
[5].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.4
[6].ibn.Kuteybe-Maarifs.24,Taberi-Tarihc.1,S.240,SâlebîAraiss.261.
[7].İbnKuteybe-Maarifs.24,Sâlebî-Araiss.260.
[8].Sâlebî-Araîss.260.
[9]. Taberî-Tarih c.1,s.24O, Sâlebî-Arais s.260, Ebülfidâ-Elbidaye
vennihayec.2,s.4.
[10].Ebülfidâ-Elbidayevennihayec.2,s.4.
[11].En’am:74-85.
[12].Sâd:48.
[13].En’am:86-89.
[14]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/143-144.
YUNUSALEYHİSSELÂMYûnusAleyhisselâmınSoyu,AdıVeYurdu:
Yûnus b. Matta; Bünyamin b. Yâkub b. İshâk, b. İbrahim Aleyhisselâm
oğullarısoyundandı.[1]
Matta,YûnusAleyhiselâmınannesiidi.
Peygamberlerden,Yûnusb.Matta ile İsâ b.MeryemAleyhisselâmlardan
başkahiçbiri,annesinenisbetleanılmamıştır.[2]
YüceAllah,Kur’an-ıkeriminde,onu (Zünûn=Balıksahibi)diyerekanar.[3]YûnusAleyhisselâm;Musul’un[4]Ninevâşehrihalkındandı.[5]
YûnusAleyhisselâmınPeygamberOluşuVeBazıFaziletleri:
Yûnus Aleyhisselâm; İlâhî Vahy’e mazhar olan[6], âlemlerin üstünde,
yüksekmeziyetlerverilen[7]Peygamberlerdendi.[8]
YüceAllah;YûnusAleyhisselâmı,İlyasAleyhisselâmdansonra,Peygamber
olarakgöndermişti.[9]
Ozaman,kendisi,otuzyaşlarındaidi.[10]
YûnusAleyhisselâminkavmi,putlarataparlardı.
Yüce Allah; onları, putlara tapmaktan[11], küfürden[12]‘ nehy[13] ve bu
husustaki küfürlerinden dolayı Allah’a tevbe etmelerini[14] ve Allah’ın
Birliğineinanmalarını,emretmeküzere,göndermişti.[15]
Yûnus Aleyhisselâm; otuz üç yıl, kavmini, Allah’a iman ve ibadete davet
ettiğihalde,kendisine,ikikişidenbaşkaimanedenolmadı.[16]
İmanedenlerdenbirisiİlimvehikmetsahibiRubil,diğeride,âbidvezâhid
Tenuhidi.[17]
Ninevâ halkı, Yûnus Aleyhisselâmı, yalanladılar, küfürlerinde direndiler.[18]YûnusAleyhisselâm:
“EyRabb’im!Sen,beni,KitabınıinkârvePeygamberlerinitekzibedenbir
kavmenediyegönderdin?”dedi.
YüceAllah:
“Ey Yûnus! Sen, benim, tevbe edeceklerin tevbelerini kabul edeceğimi,
kıskanırgibisin!
Yoksa,sen,benimkalbleridoğrultuptevbelerikabuledeceğimivekalbleri
saptırıpmühürleyeceğimibilmiyormusun?!”buyurdu.[19]
Yûnus Aleyhisselâm; halkın, kâfirce tutum ve davranışlarına daha fazla
dayanamayarak,dağaçıkar,gider,orada,kendisini,ibâdeteverirdi.[20]
YûnusAleyhisselâm,kavmininimanagelmesindenümidinikesince,onlar
aleyhindeduaetti.[21]
Kendisine:
“Kavmin[22],kullarım[23]aleyhindeduaetmekteevme!
Onların yanına dön de, kendilerini, kırk[24] gece[25], kırk gün[26], imâna
davet
et|[27]
Eğer, davetini, kabul ederlerse, ne âlâ! Aksi takdirde, üzerlerine azab
göndereceğim!”buyuruldu.
Bunun üzerine, Yûnus Aleyhisselâm, geri dönüp[28] onları, otuz yedi[29]
gece[30], otuz yedi gün daha[31], Allah’a iman ve ibadete davet etti ise de,
kabulet-mediler.[32]
YûnusAleyhisselâm,ayağakalkıponlara[33]:
“Eğer, iman etmezseniz[34], üç güne kadar, muhakkak, size, azab[35]
gelecek-tir.[36]”diyerekihtarveinzardabulundu.[37]
“Bununalâmetide,renklerinizindeğişmesidir!”dedi.
Sabahaçıktıklarızaman,benizlerininrengideğişmişti.[38]
Birbirlerine[39]:
“Yûnüs’ünhaberverdiğişey,başınızagelipçattı.[40]
Zâten,biz,onda,hiçbiryalanarastlamadıkki!
Bakınız: eğer, o, geceyi, aranızda geçirirse, azabdan, selâmet ve
emniyettesinizdemektir.
(Eğer, içinizdençıkar,giderde)aranızdagecelemezse, iyibilinizki:azab,
sizi,erkendenyakalayacaktır!”dediler.[41]
Kırkıncı gece gelip te[42], halkın, benizlerinin değişmiş olduğunu
görünce[43], Yûnus Aleyhisselâm, onlara, azabın gelip çattığına kanâat
getirerekiçlerindençıkıpgitti.
Ninevâ halkı, sabaha çıktıkları zaman, başlarının üzerinde simsiyah
dumanlar çıkaran azab bulutunun kendilerini bürüdüğünü ve bütün şehri
kaplayıpevlerinüzerlerinikararttığınıgördüler.
Helakveazablakarşılaştıklarınıanladılar.[44]
PeygamberleriYûnusAleyhisselâmı,aradılarsada,bulamadılar.[45]
Yüce Allah, onların kalblerinde, tevbe etme ve Allah’a yönelme arzusu
uyandırdı.[46]
CebrailAleyhisselâm,YûnusAleyhisselamınyanınavarıp:
“Ninevâhalkına,git![47]
Tevbeetmezlerse, [48]kendilerine,azabınhazırlanmışolduğunuihtaret!”
dedi.
YûnusAleyhisselâm:
“Binecekbirhayvanbulayımda,gideyim!”dedi.
CebrailAleyhisselâm:
“Seningitmeişin,ohayvanbulmaişindendahaaceledir!”dedi.
YûnusAleyhisselâm:
“Bari,ayağımagiyecekbirayakkabıbulayımda,gideyim!”dedi.
CebrailAleyhisseiâm:
“Seningitmeişin,ayağınaayakkabıbulmaişindendahaaceledir!”dedi.
Bununüzerine,YûnusAleyhisselâm,kızdı,başkatarafaçekipgitti.[49]
HelakolacaklarınıanlayanNinevâhalkı[50],ilimadamlarınınyaşlılarından
sağkalan[51]birzat’ınyanınavardılar.Ona:
“Biz,şugördüğünazabauğramışbulunuyoruz.[52]
Bundan,kurtulmakiçin,neyapalım?”diyesordtular.
Ozat:
“Allah’aimanvegünahlarınızdandolayıda,tevbeediniz![53]ve:
“EydâimaDiriolan!
EykendiZâtıilekaimolan!vebütünvarlıkları,ayaktatutan![54]
Eyhiçbircanlıbulunmadığızaman,Diriolan!
EyölüleridiriltenDiri!
Ey Senden başka İlâh bulunmayanDiri!” diyerekmünâcatta bulununuz!”
dedi.[55]
Bunun üzerine, kaba elbiseler, giydiler, [56] kadın erkek, çoluk çocuk,
bütün şehir halkı, hayvanları ile birlikte[57], geniş ve yüksekçe bir yere
çıktılar.[58]
İnsanlardan,hayvanlardan,heranaileyavrusununarasınıayırdılar.[59]
Başlarına,toztopraksaçtılar.[60]
Niyetlerini,hâliskıldılar.
İmanlarını,açıkladılar.
GünahlarındandolayıAllah’atevbeettiler.
Seslerini,yükselterekAllah’ayalvarmağabaşladılar:
“Yûnüs’üngetirdiklerine,imanettik!”dediler.[61]
İnsanlarınvehayvanlarınsesleri,iniltileri,birbirinekarıştı.[62]
Erkek,kadın,oğlan,kız,hepsiağlaştılar.[63]
KırkgeceAllah’ayalvardılar.[64]
Aralarındakihertürlühaksızlıklarasonverdiler.
Oderecede ki, onlardan, herhangi biri, başkasına âid bir tası, binasının
temelinekoymuşsa,onu,bile,yerindensöküpsahibineiadeetti.[65]
Nihayet,YüceAllah,onlaraacıyıpdualarınıve tevbelerinikabuletti. [66]
Üzerlerineçökenazabıkaldırdı.[67]
YûnusAleyhisselâm,kavmininiçindençıkıpgittiktensonra,onlarınazaba
uğramaları,helakolmalarıhaberinibekleyordu.[68]
Karşılaştığıbiradama:
“Kariyeliler,neyapıyor?”diyesordu.[69]
Adam:
“Peygamberleri, içlerinden çıkıp gittikten sonra, onun, başlarına gelecek
azab hakkındaki sözünün doğruluğuna kanâat getirerek kariyelerinden
yüksekbiryereçıktılar.
Heranayı,çocuğundan,ayırdılar.YükseksesleAllah’ayalvarıpyakardılar,
günahlarındantevbeettiler.[70]
Tevbelerikabulolunupazablarıgeribırakıldı.”dedi.[71]
YûnusAleyhisselâm:
“Vallahi,ben,hiçbirzaman,onlarınyanına,biryalancı[72]
durumunadüşmüşolarakdönmem![73]
“Ben, kavmime va’d ettiğim şeye muhalefet etmiş bir durumda iken[74],
onlar, beni, bir yalancı olarak bulmuşlarken[75], onların yanına nasıl
dönerim?[76]
Ben, onlara filan gün, azaba uğrayacaklarını haber vermiştim!?” diyerek
kızgınbirhaldeyüzünündoğrusunaçekipgitti.[77]
Birgemiyebindi.[78]
Kendisinden,ücretalmadılar.
YûnusAleyhisselâm,gemiyebinince,gemi,sağasolayalpayapıyor[79]
Fakat,neileriye,nedegeriyegidebiliyordu.[80]
Gemihalkı,şiddetlibirfırtınayatutulmuşlardı.
“Bu,sizdenbirinizingünahıyüzündendir![81]
Herhalde,gemide,Efendisindenkaçmışbirkölevar!
Gemide,kaçakköleolunca,gemi,yürümez!”dediler.[82]
YûnusAleyhisselâm,anlamıştıki,günahsahibi,kendisidir![83]
“Geminize,neoluyorda,yürümüyor?”diyesordu.
“Bilmiyoruz!”dediler.
YûnusAleyhisselâm:
“Fakat,ben,biliyorumki:onuniçinde,Rabb’indenkaçanbirkulvardır!
Vallahi,siz,onu,denizeatmadıkça,gemi,hareketedemez![84]
Bu,benimkusurumyüzündendir.
Siz,beni,denizeatınız!”dedi.
YûnusAleyhisselâmı,denizeatmaktankaçındılar,[85]ve:
“Vallahi,eyAllah’ınPeygamberi!Biz,Seni,denizeatmayız!”dediler.
YûnusAleyhisselâm:
“Öyleise,kur’a,çekiniz!Kur’adaismiçıkanı,denizeatınız!”dedi.[86]
Bununüzerine,aralarındakur’açektiler.
Kur’a,YûnusAleyhiselâmaçıktı.YûnusAleyhisselâm:
“Ben, size, bu işin, muhakkak, benim kusurumdan ileri geldiğini, haber
vermiştim!”dedi.
Fakat, onu, yine, denize atmaktan kaçındılar. İkinci kez kur’a çektiler.
Kur’a,yine,YûnusAleyhisselâmaçıktı.YûnusAleyhisselâm:
“Ben, size, bu işin, muhakkak, benim günahımdan ileri geldiğini, haber
vermiştim!”dedi.
Fakat, yine, onu, denize atmaktan kaçınarak üçüncü kez kur’aya
başvurdular.Kur’a,yine,YûnusAleyhisselâmaçıktı.
Yûnus Aleyhisselâm, bunu, görünce, geceleyin, hemen kendisini, denize
attı.[87]
YüceAllah;YûnusAleyhisselâmı,balığınkarnındahapsetmekistediğiza-
man[88],balığa:
Onu,tutupyutmasını,
Fakat,onunetini,yaralamamasını,
Kemiklerini,kırmamasını,ilhametmişti.[89]
Balık,gemininyanınagelipkuyruğunu,sallamayabaşladı.[90]
Ona:
“Eybalık!Biz,sana,Yûnüsü,birrızıkyapmadık!
Seni, (senin karnını) ancak, ona, bir koruma ve secde yeri, kıldık!” diye
seslenildi.[91]
Balık; Yûnus Aleyhisselâmı, yutup denizin dibindeki meskenine kadar
indirdi.
Denizindibineulaştığızaman,YûnusAleyhisselâm,birsesduydu.
Kendikendine:
“Nedirbusesacaba?!”dedi.
YüceAllah,ona:
“Bu,denizhayvanlarınınteşbihlerininsesidir!”diyevahyetti[92]
Bunun üzerine, Yûnus Aleyhisselâm da, balığın karnında; karanlıklar
içinde:
“…..Sendenbaşkahiçbirİlâhyoktur!
Seni,tenzihederim.
Gerçekten, ben, haksızlık edenlerden oldum!” diyerek teşbih ve niyaza
koyuldu.[93]
Melekler;YûnusAleyhisselâmınteşbihiniişittiklerizaman:
“EyRabbimiz!Biz,uzakbiryerden,zayıfbirsesişitiyoruz!?”dediler.
YüceAllah:
“Siz,busesinsahibinitanımadınızmı?”diyesordu.
Melekler:
“YâRab!Kimo?”dediler.
YüceAllah:
“Bu, kabul olunan amel ve duaları yükseltilegelen[94] kulum Yûnüs’ün
sesidir.
Bana, âsi olduda, kendisini, denizin içinde, balığınkarnındahapsettim!”
buyurdu.
Melekler:
“Her gün, her gece, kendisinin, sâlih amelleri sana yükseltilmekte olan
sâlihkulha!?”dediler.[95]
YüceAllah:
“Evet!”buyurdu.
Bununüzerine,Melekler,onuniçin,şefâattabulundular.[96]
YûnusAleyhisselâm,balığınkarnındakendisininöldüğünüzannetmişti.
Ayaklarını,kımıldattı.
Ayakları,kımıldayınca,ölmediğini,anladıvehemen(imâile)secdeettive:
“Yâ Rab! Hic kimsenin secde etmediği yeri, ben, Senin için, Mescid
edindim!”dedi.[97]
Rivayetleregöre:YûnusAleyhisselâm,balığınkarnındaüçgünveyayedi
gün[98],yada,kırkgünkalmıştır.[99]
Balık;YûnusAleyhisselâmı,
Übülle’ye,
Übülle’densonra,Dicle’ye,
Dicledensonrada,Ninevâ‘yakadarkarnındagötürüp[100]kendisini,hasta
birhalde,denizsahilinebıraktı.
YûnusAleyhisselâmınvücudununetlerivekemiklerigevşemişti.
Kendisi,yenidoğmuşbirçocukgibihareketsizdi.
Bununlaberaber,vücûdundahiçbireksiklikyoktu.[101]
Yüce Allah; açık bir yerde yatan Yûnus Aleyhisselâmın üzerini, bacağı
olmayancinsdenbirnebat,kabakbitiriponungenişyaprakları ilegölgeledi
vekendisinegüçkuvvetgelinceyekadarda,ondansütdamlattı.
Yûnus Aleyhisselâm, bir gün, kabak bitkisinin yanına döndüğü zaman,
onu,kurumuşbulunca,üzülmüşveağlamıştı:
“Sen,birbitkihakkındaüzüldünveağladında.Yüzbinvedahaziyâdeolan
Ninevâhalkınıntoptanhelakleriniistemiştinvehiçüzülmemiştin!”denilerek
kınandı[102]
YüceAllah;YûnusAleyhisselâmiçin,Yabanîbirdağkeçiside,hazırlamıştı.
Keçi, ot ve yaprak yeyip sabah akşam gelir, bacaklarını, Yûnus
Aleyhisselâmınüzerineayırarakmemesindenona,sütiçirirdi.
Yûnus Aleyhisselâm, iyileşinceye kadar keçi, böyle yapmağa devam etti.[103]YûnusAleyhisselâm,gâhkabaktandamlayansütle,gâhyabankeçisinin
sütüilebeslendi.[104]YüceAllah;bundansonra,YûnusAleyhisselâma,
Kavminin yanına gidip tevbelerini, Allah’ın kabul ettiğini, kendilerine
habervermesiniemretti.[105]
YûnusAleyhisselâm,oradanayrılıpkavmiylebuluşmağagitti.[106]
Davargüdenbirçobanarastladı.Ona:
“Eydelikanlı!Sen,neredensin?”diyesordu.
Çoban:
“Ben,Yûnuskavminden’im!”dedi.’[107]
Yûnus Aleyhisselâm, ondan, Yûnus kavmini ve onların halleri nasıl
olduğunusordu.
Çoban,onların,iyibirhaldeolduklarınıvePeygamberlerinin,kendilerinin
yanınadönmesiniumduklarını,haberverdi.[108]
YûnusAleyhisselâm,çobana[109]:
“Onlarınyanınadöndüğünzaman[110]:
“Ben,Yûnüs’labuluştum!diyehaberver!”dedi.[111]
Çoban:
“Sen,Yûnusisen,Sende,bilirsinki,benimiçin,delilveşâhidolmadıkça,
ben,öldürülürüm!
Bana,kimşâhidlikedecek?![112]
Şâhidolmadıkça,ben,bunu,yapamam!”dedi.
Yûnus Aleyhisselâm, çobana, davarları içinden, dişi bir keçinin ismini
anarak:
“İşte,bu,senin,Yûnüs’labuluşmuşolduğunaşâhidlikeder!”dedi.
Çoban:
“Nededin?”dedi.
YûnusAleyhiselâm:
“Şu içinde bulunduğun yer, sen, Yûnüs’la buluştun diye, sana, şâhidlik
eder!’‘dedi.
Çoban:
“Nededin?”dedi.
YûnusAleyhisselâm:
“Şuağaçta,sen,Yûnüs’labuluştun!diye,sanaşâhidlikeder!”dedi.[113]
Çoban:
“Öyleise,bana,şâhidlikyapmalarıiçin,onlara,emirver!”dedi.
YûnusAleyhisselâm:
“Şudelikanlı,sizegeldiğizaman,ona,şâhidlikyapınız!”dedi.
Hepsibirden:
“Olur!”dediler.[114]
Bunun üzerine, çoban, kavminin yanına dönüp Yûnus Aleyhisselâmla
buluştuğunu,haberverince,onlar,çobanı,yalanladılarvekendisine,kötülük
yapmağakalkıştılar[115]
Çoban:
“Ben, sabaha çıkıncaya kadar, bana, bir şey yapmakta acele etmeyiniz!”
dedi.[116]
Sonra,kralınyanınavardı:
“Ben,Yûnüs’labuluştum.
Kendisi,sizeselamsöylüyor!”dedi.
Kral,çobana:
“Sen,yalansöylüyorsun!”dediveonun,öldürülmesini,emretti.
Çoban:
“Benimiçin,beyyine,şâhidvar!
Benimlebirisini,gönderde,şahidim,bana,şehâdetetsin!”dedi.[117]
Çoban, ertesi günü, sabahleyin, onları, Yûnus Aleyhisselâmla buluşmuş
olduğuyerekadargötürüpyer’i,söyletti.
Yer,onlara,çobanın,YûnusAleyhisselâmlabuluştuğunu,haberverdi.
Çoban,keçiyesordu.
Oda,Çoban’ın,YûnusAleyhisselâmlabuluştuğunu,onlarahaberverdi.
Ağacıdasöylettiler.
Oda,çobanınYûnusAleyhisselâmlabuluştuğunu,onlarahaberverdi.[118]
Gidenler,korkmuşbirhalde,geridöndülervekral’a:
“Bunun, Yûnüs’la buluştuğuna, yer de, keçi de, ağaç ta, şâhidlik etti!”
dediler.
Bununüzerine,kral;
“Sen, bumakama, benden, daha lâyıksın!” diyerek elinden tutup çobanı,
yanınaoturttu.
Yûnus Aleyhisselâmın kavmi de, Yûnus Aleyhisselâmı, aramağa gittiler.[119] Yûnus Aleyhisselâm, buluşma yerinde gizlenmişti. Onu, orada[120],
buldular ve çok sevindiler[121] Ellerini, ayaklarını, öptüler, alıp şehire
götürdüler.[122]‘Ona,imanettiler.[123]
Kurân-IKeriminYûnusAleyhisselâmHakkındakiAçıklaması:“(EyResulüm!)OBalıksahibinide,(hatırla!)
Hani, o öfkelenmiş olarak gitmişti de, bizim, kendisini, hiç bir zaman
sıkıştırmayacağımızı,sanmıştı.
Derken,o,karanlıklariçinde(kalıp):
“Sendenbaşkahiçbirİlâhyoktur!
Seni,tenzihederim.
Gerçekten, ben, haksızlık edenlerden oldum!” diyerek (Allah’a) niyaz
etmişti.
Bununüzerine,bizde,onu(nduasını)kabulettik.
Kendisini,gamdan,selâmeteerdirdik.
İşte,biz,imanedenleri,böylekurtarırız.*[124]
Hani,o,dolubirgemiyekaçmıştı.
Derken,kur’açekmiş(ler)dide,mağlublardanolmuştu.
Kınanmışbirhaldeiken,kendisini,hemen,Balık,yutmuştu.
Eğer, çok teşbih edenlerden olmasaydı, her halde, (insanların) tekrar
dirileceklerigünekadar,onunkarnındakalıpgitmişti!
İşte,biz,onu,hastaolarak,açıkbiryere(çıkarıp)bıraktık.
Üzerine,bacağıolmayancinsten(gölgelik)birnebatbitirdik.
Onu,yüzbine,Peygambergönderdik.Hattâ,dahaanıyorlardıda.
Nihayet, ona, iman ettiler de, kendilerini, bir zamana kadar geçindirdik.[125]
(EyResulüm!)Sen,(şimdilik)Rabbininhükmünü(bekleyerek)sabret!
OBalıksahibigibiolma!
Hatırlaki:o,gamladoluolarak(Rabbine)duaetmişti.
Eğer,Rabb’inden,ona,birnimeterişmişolmasaydı,mutlaka,(çıkarıldığı)o
çırılçıplakyerekınanmışbirhalde,atılacaktı!
(Bununardından)Rabb’i,onu,seçtide,kendisini,Sâlihlerdenyaptı.[126]
Yûnus Aleyhisselamın Kralla Birlikte Ömürlerini Yurt DışındaİbadetleGeçirmeleri:
Yûnus Aleyhisselâm; ailesi ve çocuklarının yanında kırk gece kaldıktan
sonra,krallabirlikte,seyahateçıktı.[127]
Yurd dışında, ömürlerinin sonuna kadar, Yüce Allah’a ibâdetle meşgul
oldular.[128]
YûnusAleyhisselâmınHaccaGidişGörüntüsü:Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm, Mekke ile Medine arasında
giderken,birtepeyegelipkavuştuklarızaman;
“Bu,hangitepedir?”diyesormuştu.“HerşaveyaLefttepesidir!”dediler.
“Yuları,hurmalifindenolankızılbirdeveninüzerinde,sırtındayündenbir
Ababulunduğuhalde,Yûnüs’ün,buradan:
Lebbeyk! Allâhümme lebbeyk! diye Telbiye ederek geçtiğini, görür
gibiyim!”buyurdu.[129]
Herşa:Mekke’ye giderken, Şam yolu ileMedine yolunun kavşağında bir
tepedir.[130]
YûnusAleyhisselâmınTelbiyesi:
Lebbeyk = Buyur emrine amadeyim! Sıkıntıları açan, gideren Lebbeyk =
Buyuremrineamadeyim!”tarzındaidi.[131]
OnavegönderilenbütünPeygamberlereSelâmolsun![132]
[1].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.55,İbn.Habib-Kitabulmuhabbers.388,Ebülferec
ibn.Cevzi-Tabsırac.1,s.327.
[2].Sâlebî-Araiss.406,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.
[3].Enbiyâ:87.
[4].Taberî-Tarihc.2,s.42,Sâlebî-Araiss.407,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.
[5]. ibn.Kuteybe-Maarif s.24, Taberî-Tarih c.2,s.4Z, Salebî-Arais s.407,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/147.
[6].Nisa:163.
[7].En’am:86.
[8].Sâffât:139.
[9].İbn.Kuteybe-Maarifs.24.
[10].Sâlebî-Araiss.408.
[11].Taberi-Tarihc.2,s.42,Esîr-Kâmilc.1,s.360.
[12].Sâlebî-Araiss.407.
[13].Taberî-TarihC.2.S.42,Sâlebî-Araiss.407,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.
[14].Taberî-Tarihc.2,s.42.
[15].Taberî-Tarihc.2,s.42,Sâlebî-Araiss.407,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.
[16].Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.
[17].Sâlebî-Araiss.408.
[18].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.232.
[19].Deylemî-Firdevsc.1,s.224.
[20].Sâlebî-Araiss.407.
[21].Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.
[22].Şâlebî-Araiss.408.
[23].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.
[24].Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.
[25].Sâlebî-Araiss.408.
[26].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.
[27].Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.
[28].Sâlebî-Araiss.408.
[29].Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.
[30].Sâlebî-Araiss.408.
[31].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.
[32].Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.
[33].Sâlebî-Araiss.408.
[34].Sâlebî-Araiss.408.
[35].Şâlebî-Araiss.408,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.
[36].ibn.Esîr-KâmilC.1.S.360.
[37].Sâlebî-Araiss.408.
[38].Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.
[39].Sâlebî-Araiss.408.
[40].Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.360.
[41].Taberî-Tefsirc.11,s.172,Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.
[42].Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.
[43].Sâlebî-Araiss.408.
[44]. Sâlebî-Arais s.408, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c. 1,8.327, ibn.Esîr-
Kâmilc.1,s.36O.
[45].Sâlebîs.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.
[46].Taberî-Tefsirc.11,s.171,Sâlebî-Araiss.408, İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.232.
[47].Taberî-tarihc.2,.43,Sâlebî-Araiss.407.
[48].Sâlebî-Araiss.407.
[49].Taberî-Tarihc.2,s.43,Sâlebî-Araiss.407,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.363.
[50].Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.527.
[51].Taberî-Tefsirc.11,s.172,Sâlebî-Araiss.408.
[52].Taberî-Tefsirc.11,s.172,Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36l.
[53].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.361.
[54].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.361.
[55].Taberî-Tefsirc.11,s.172,Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.361.
[56]. Sâlebî-Arais s.408, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c.1,s.327, Ebülfida-
Elbidayevennihayec.1,s.232.
[57].Sâlebî-Araiss.408.
[58].Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.361.
[59]. Taberî-Tarih c.2,s.43-44, Sâlebî-Arais s.408, Ebülferec İbn.Cevzî-
Tabsıra c.1,s.327, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.361, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.1,s.232.
[60].Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.327.
[61]. Taberî-Tefsir c.11,s.172, Sâlebî-Arais s.408, Ebülferec ibn.Cevzî-
TabsıraC.1.S.327.
[62].Sâlebi-Araiss.408.
[63].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.232.
[64].Taberî-Tefsirc.11,s.171.
[65].Sâlebî-Araiss.408,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.361.
[66].Sâlebî-Araiss.408,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.232.
[67]. Taberî-Tefsir c. 11,s. 171, Sâlebî-Arais s.408, Ebülfida-Elbidaye
vennihayeC.1.S.232.
[68].Sâlebî-Araiss.408-409,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.361.
[69].Taberî-TarihC.2.S.44,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.361.
[70].Taberî-Tarihc.2,s.44.
[71].Taberî-tarihc.2,s.44,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.361.
[72]. Ninevâ halkı arasında, yalan söyleyen ve kendisi için bir delil de,
bulunmayankimse,öldürülürdü.(ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.542,Taberî-
Tefsirc.11,s.172,Sâlebî-Araiss.408,409).
[73].Taberî-Tarihc.2,s.44,Sâlebî-Araiss.408,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.361.
[74].Sâlebî-Araiss.408.
[75].Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.327.
[76].Sâlebî-Araiss.408,Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.327.
[77].Taberî-TarihC.2.S.44.
[78].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.542,Taberî-tarihc.2,s.43,Sâlebî-Arais
s.408.
[79].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.542,Sâlebî-Araiss.409.
[80].Taberî-Tarihc.2,s.43.
[81].Taberî-Tarihc.2,s.44,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.361.
[82].Sâlebî-Araiss.409.
[83].Taberî-Tarihc.2,s.44.
[84]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.11,s.542, Ebülferec ibn.Cevzî-Tabsıra
c.1,s.32.
[85].Taberî-Tarihc.2,s.44.
[86].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.542,Ebülferec-TabsıraC.1.S.327.
[87].Taberî-Tarihc.2,s.44,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.361.
[88].Taberî-Tarihc.2,s.45,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.234
[89]. Taberî-Tarih c.2,s.45, İbn.Esîr-Kâmil C.1.S.361-362, Ebülfida-
ElbidayevennihayeC.1.S.234.
[90].Taberî-Tarihc.2s.43.
[91].Taberî-Tarihc.2,s.45,Sâlebî-Araiss.409,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.363.
[92].Taberî-Tarihc.2,s.45,Sâlebî-Araiss.409,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.361-62,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.234.
[93].Enbiyâ:87.
[94]. Taberî-Tarih C.2.S.45, Sâlebî-Arais s.409-410, ibn.Esîr-Kâmil c.1
,s.362, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1, s.234, A.Aliyyülmüttakî-
Kenzül’ummalc.12,s.477.
[95].A.Aliyyülmüttaki-Kenzül’ummalc.12,s.477.
[96]. Taberî-Tarih c.2,s.45, Sâlebî-Arais s.409-410, ibn.Esîr-Kâmil
c.1,s,362,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.234.
[97].Hâkim-Müstedrekc.2,s.585,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.233.
[98]. Sâlebî-Arais s.410, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra C.1.S.328, ibn.Esîr-
Kâmilc.1,s.362.
[99]. ibn.Ebî Şeybe-Musannef c.11 ,s.543Taberî-Tefsirc.17,s.79, Hâkim-
Müstedrek c.2,s.584, Sâlebî-Arais s.410, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra
c.1,s.328,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.362,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.233.
[100].Taberî-Tarihc.2,s.43,Sâlebî-Araiss.409,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.363.
[101].Taberî-Tarihc.2,s.45.
[102]. ibn.Ebî Şeybe-Musannef c.11,s,542, Taberî-Tarih c.2,s.44, Sâlebî-
Araiss.410,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.362.
[103]. Taberî-Tarih c.2,s.45, Sâlebî-Arais s.410, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.362,
Ebülfida-Elbidayevennihayed,s.235.
[104].Sâlebî-araiss.410.
[105].Taberî-Tarihc.2,s.44,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.362.
[106].Taberî-Tarihc.2,s.44,Sâlebî-Araiss.410,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.362.
[107].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.542,Sâlebî-Araiss.410.
[108].Taberî-Tarihc.2,s.44,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.363.
[109]. ibn.Ebî Şeybe-Musannef c.11,s.542, Taberî-Tarih c.2,s.44, Sâlebî
s.410,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.363.
[110].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.542,Sâlebî-Araiss.410.
[111]. ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.542,Taberî-Tarihc.2,s.44-45,Sâlebî-
Araiss.410,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.363.
[112].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.542,Sâlebî-Araiss.410.
[113].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.542,Taberî-Tarihc.2,s.45.
[114].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.542-543,Sâlebî-Araiss.410.
[115].Taberî-Tarihc.2,s.45
[116].Taberî-Tarihc.2,s.45,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.363
[117].Sâlebî-Araiss.410.
[118].Taberî-Tarihc.2,s.45.
[119].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.543,Sâlebî-Araiss.410.
[120].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.363.
[121].Sâlebî-Araiss.410,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.363.
[122].İbn.Esîr-Kâmilc.1,ss.363.
[123].Taberî-TarihC.2.S.45,Sâlebî-Araiss.410.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/147-157.
* Bir Hadîs-i şerifde: Yûnus Aleyhisselâmın bu duasile düa eden
Müslümanın duasının, muhakkak, kabul olunacağı bildirilmiştir. (Ahmed
b.Hanbel-Müsned c.1,s.17O, Tirmizî-Sünen c.5,s.529, Hâkim-Müstedrek
c.2,s.583,Münzirî-Etergîbvetterhıbc.2,s.488)
[124].Enbiyâ:87-88.
[125].Sâffât:140-148.
[126].Kalem:48-50.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/158.
[127].Sâlebî-Araiss.411,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.363.
[128].Sâlebî-Araiss.411.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/158-159.
[129].İbn.Mâce-Sünenc.2,s.965,Hâkim-Müstedekc.2,s.584.
[130].Yâkut-Mucemülbüldanc.5,s.398.
[131].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.73.
[132]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/159.
ŞEMÛYELALEYHİSSELÂMŞemûyelAleyhisselâmınSoyu:
Şemûyelb.Bali[1],b.Alkama[2],b.Yerham,b.Yehu,b.Tehu,b.Savf’dır.[3]
Şemuyel Aleyhisselâm, İsrail oğullarından[4]ve Hârûn Aleyhisselâmın
zürriye-tindendi.[5]
Şemuyel Aleyhisselâmın annesi Hanne olup[6] Lâvi b.Yâkub
AleyhisselâmınHanedanınamensuptu.[7]
Şemuyel Aleyhisselâmın Doğuşu, Peygamber Oluşu Ve BazıFaziletleri:
İsrail oğulları; bid’atları çoğaltıp günahlarını büyüttükleri zamanAllah’a
vermişolduklarısözüterkettiler.
Yüce Allah da[8], Gazze, Askalan[9] ve kral idaresi altında bulunan ve
Mısırla Filistin arasındaki sahillerde[10] oturan Amâlıka kavmini, onlara
musallatetti.[11]
İsrailoğullarınınyurdları,çiğnendi;erkekleri,öldürüldü.[12]
Pekçok[13]çocukları,esiredildi.[14]
Esirler arasında kralların oğullarından, dörtyüz kırk çocuk ta,
bulunuyordu.[15]
İsrail oğulları, her yıl, Amâlıka hükümetine Cizye ödemek zorunda
kaldılar.İsrailoğullarının,KutsalkitablarıolanTevrat’ları,ellerindenalındı.[16]
Düşmanlarıyla karşılaştıkça, sayesinde, yardıma kavuştukları ve içinde
Mûsâ ve Hârûn Aleyhisselâm Hanedanlarından kalan bir takımMukaddes
EmânetlerbulunanTâbûtüssekîne’leride,Âmâlıklarınelinegeçti.[17]
İsrail oğulları; düşmanlarıyla savaşırken, yanlarında bulunacak bir
Peygambergöndermesini,Allân’dan,dilemeğebaşladılar.[18]
Lavi b.YâkubAleyhisselâma dayanan[19] Nübüvvet Hanedanından, ancak,
hâmilebirkadınkalmıştı.[20]
İsrail oğulları içinde ikiHanedan vardı ki: biriNübüvvet (Peygamberlik)
Hanedanı,diğeride:HükümdarlıkHanedanıidi.
NübüvvetHanedanı: Lavi b.YâkubAleyhisselâma dayananHanedan olup
MûsâveHârûnAleyhisselâmlar,onlardandı.
Hükümdarlık Hanedanı da, Yehûza b.Yâkub Aleyhisselâma dayanan
Hânedân’-dıki,DâvudveSüleymanAleyhisselâmlarda,onlardandı.[21]*
İsrail oğulları; Lâvi b.Yâkub Aleyhisselâm Hanedanına mensub olan
hâmile kadının, bir oğlan çocuğu doğurması hakkında gösterdikleri arzuya
bakıp, kız doğurduğu takdirde, onu, bir oğlanla değiştirmesinden korkarak,
kendisini,birevdegözaltındatuttular.[22]
Kadın ise, kendisine, bir oğlan çocuğu ihsan etmesi için,Allâha yalvarıp
durmaktaidi.
Oğlandoğunca:
“Allah,duamı,kabuletti.”dediveona[23]:Şem’un[24]veyaŞemuyel[25],ya
da,İşmuyel[26]adınıverdi.
Şem’unAleyhisselâm[27],büyüdü.
Annesi,onu,TevratöğrensindiyeBeytülmakdis’eteslimetti.
Beytülmakdis Bilginlerinden[28], Salih bir zat olan[29] Şeyh, onu,
yetiştirmeyi,üzerinealdıveoğuledindi.[30]
Şemuyel Aleyhisselâm, erginlik çağına basıp onu, Yüce Allah, İsrail
oğullarınaPeygamberolarakgöndereceğizaman,CebrailAleyhisselâm,onun
yanınavardı.
ŞemuyelAleyhisselâm,osırada,ŞeyhBabasınınyanındauyumaktaidive
ŞeyhBabasındanbaşkahiçkimseyegüvenmezdi.
Cebrail Aleyhisselâm da, ona, Şeyh Babasının sesiyle: “Ey Şemuyel!”
diyerekseslendi.
Şemuyel Aleyhisselâm, korku ve telaşla, döşeğinden fırlayıp Şeyh’ın
yanınavardıve:
“EyBabacığım!Beni,Senmiçağırdın?”diyesordu.
ŞeyhBaba:
“Hayır!Seni,bençağırmadım!”deyiponu,korkutmakistemedive:
“EyYavrucuğum!Dönde,döşeğindeuyu!”dedi.
ŞemuyelAleyhisselâm,döşeğindedönüpuyudu.[31]
CebrailAleyhisselâm,ikincikezgelipŞemuyelAleyhisselâmaaynışekilde
seslendi.
Şemuyel Aleyhisselâm da, yine, aynı korku ve telaşla yerinden fırlayıp
Şeyh’inyanınavardıve:
“EyBabacığım!Beni,Senmiçağırdın?”diyesordu.[32]
ŞeyhBaba:
“Haydi,dönde,döşeğindeuyu!
Ben,seni,üçüncükerreçağırırsam,bana,cevapverme,aldırışetme!”dedi.[33]
CebrailAleyhisselâm,üçüncügelişinde,ŞemuyelAleyhisselâmagörünüp:
“Kavminin yanına git! Onlara, Rabbın tarafından Elçilikle
görevlendirildiğini,tebliğet!
Çünki, Allah; onların içinden, seni, Peygamber olarak göndermiş
bulunuyor.”
dedi.[34]
Şemuyel Aleyhisselâm, İsrail oğullarının yanına varıp Allah tarafından,
kendilerine, Peygamber olarak gönderildiğini söylediği zaman, onu,
yalanladılarve:
“Sen, Peygamberliğe özenmekle, acele ettin! Biz, senin sözüne önem
vermeyiz.
Eğer, doğru söylüyorsan, Peygamberliğine, bir delil ve alâmet olmak
üzere[35],bize,birhükümdargönder(tayinet)de,Allahyolundasavaşalım.”
dediler.
Oda,onlara:
“Yaüzerinizebirmuharebefarzkılınıpta,savaşıtutmayıverirseniz?”dedi.
Onlar:
“Biz,Allahyolundanediyesavaşmayalım?
Hemyurdlarımızdançıkarıldık,hemevladlarımızdan(mahrumolduk[36]
Hemde,Cizye’yemahkûmedildik!”dediler.[37]
İsrail oğullarının işlerinin kıvamı; kendilerinin, ancak, bir hükümdarın
başkanlığı altında toplanmalarına ve hükümdarın da, Peygamberi
dinlemesinebağlıidi.
Hükümdar,orduyu,sevkveidareeder,düşmanlasavaşırdı.
Peygamberde,hükümdarın işini,yolunakoyar,ona,doğruyolugösterir
veYüceAllâh’dantelakkîeylediğihaberlerigetirirdi.[38]
Şemuyel Aleyhisselâm; İsrail oğullarından, ıtâat, cemâat ve cihad
hakkındakesinsözaldığızaman,onlara,birhükümdargöndermesi için[39],
YüceAllâhadüaetti.[40]
Kendisine,birAsa[41],birde, içindebaşasürülenyağbulunanbirboynuz
verildi.[42]
“İçinde,başasürülecekyağbulunanboynuza,bak![43]
Boynuzdakiyağ,kaynamağabaşlarsa,yanınagirecekolanoadam, İsrail
oğullarınınhükümdarıdır.Yanınagirdiğizaman,yağdan,onunbaşınasürve
kendisini,İsrailoğullarınahükümdaryap!”denildi.[44]
ŞemuyelAleyhisselâm,İsrailoğullarına:
“İste, Sahibinizin boyunun uzunluğu, bu Asa’nın uzunluğu kadar
olacaktır!”dedi.[45]
Bununüzerine,İsrailoğulları,hemenkendiboylarını,oAsaileölçtülerse
de,hiçbirinin,Asakadaruzunboyluolmadığıgörüldü.[46]
Bünyaminb.Yâkub,b.İshak[47],b.İbrahimAleyhisselâmsoyundangelen[48],
Merkebinin üzerinde su satan Tâlût[49], Merkebini, gayb edince, yollarda,
onu,aramağaçıkmıştı.[50]
Tâlût’lauşağı[51],köylerindençıkıpgeceyekadar,Merkepleriniaradılarsa
da,bulamadılar.
Aramağa devam ederek İsrail oğullarının şehrine girdiler. Çok ta,
acıktılar.[52]
ŞemuyelAleyhisselâmın evine rastladılar. [53]Düşkünler,muhtaçlar, ona
sığınırlardı.[54]
Tâlût’unuşağı:
“Keski, şu Peygamberin yanına giripMerkebin işini, ona, bir sorsaydık,
herhalde,o,bizebiryolgösterirvebuhusustabizehayırdüaederdi.”dedi.
Tâlût:
“Olur!”dedi.[55]
ŞemuyelAleyhisselâmınyanınagirdilerveMerkebinyittiğini,onahaber
verdiler.
Yağ Boynuzundaki yağ kaynayıp taşmağa başlayınca, Şemuyel
Aleyhisselâm,kalkıp[56]sekizarşınuzunluğundaki[57]Asayı,Tâlût’unboyuna
ölçtü.Uzunluğu,tamgeldi.
Ona:
“Başını,bana,yaklaştır!”dedi.[58]
Yağboynuzunualıp[59]onunbaşına,Mukaddesyağısürdü.[60]
“EyMerkeparayıcısı!Bu,aradığınşeyden,seniniçin,dahahayırlıdır![61]
Sen,İsrailoğullarınınhükümdarısın![62]
Seni, İsrail oğullarına hükümdar yapmamı, bana, Rabbım emretmiştir.”
dedi.[63]
Tâlût:
“Demek,ben,İsrailoğullarınahükümdarolacağımhâ!?”dedi.
ŞemuyelAleyhisselâm:
“Evet!”dedi.
Tâlût:
“Sen,benimkabilemin,İsrailoğullarıHanedanlarıiçindeenaşağıseviyede
bulunduğunubilmiyormusun?”diyesordu.[64]
ŞemuyelAleyhisselâm:“Evet!Biliyorum!”dedi.Tâlût:
“Sen, benim Ev halkımın, İsrail oğulları Ev halkları içinde en aşağı
seviyedebulunduğunubilmiyormusun?”diyesordu.’”’
ŞemuyelAleyhisselâm:
“Biliyorum!”dedi.
Tâlût:
“Pekâlâ!Hükümdarlığımahangişeydelilvealrhetolacak?”diyesordu.
ŞemuyelAleyhisselâm:
“Senin hükümdarlığına delil, döndüğünde, Merkebi, babanın bulmuş
olmasıdır!”dedi.[65]
ŞemuyelAleyhisselâm,İsrailoğullarına:
“Gerçekten,Allah,size,hükümdarolarakTâlûtu,göndermiştir.”dedi.[66]
İsrailoğulları:
“Biz,onu,bulamadık!”dediler.
ŞemuyelAleyhisselâm:
“O,Merkeplerinsahibidir!”dedi.
İsrailoğulları:
“Neredediro?”dedilervearamağagittiler.
Bulupboyunu,ölçtülerveölçüyeuygunbuldular.Ona:
“Sen,hangikabiledensin?”diyesordular.
Tâlût;onlara,kabilesini,haberverince,kaçtılar,onu,istemediler.[67]
İsrailoğullarınınbüyükleri,ŞemuyelAleyhiselâmınyanınavarıp:
“Tâlût’unbizehükümdarlıkedeceknehalivar?:
Kendisi, ne içlerinden Peygamber çıkan[68] Peygamber
Hânedânındandır[69],
nede,içlerindenhükümdarçıkan[70]hükümdarlıkHânedânındandır![71]
Sende,bilirsinki:HükümdarlıkvePeygamberlik,LaviHanedanındanve
Ye-hûzaHanedanındanolur.[72]O,neLâvi,neYehûzaoğullarındandır.
O, ancak, Bünyamin Hânedânındandır. [73]Sen, (onun, Allah tarafından
hükümdar tayin edildiğini söylemekle) şu âna kadar bundan daha büyük
yalansöylemişdeğilsin![74]
Bizler,kralhanedanınamensubuz.[75]
Biz, hükümdarlığa, ondan daha lâyık iken ve ona, maldan da bir bolluk
verilmemişken,nasılolurda,bizimbaşımızda,hükümdarlık,onunolabilir?!”
dediler.
Peygamber:
“Şüphesizki:Allah,onu,sizinüstünüzebeğenipseçmiştir.
Ona,bilgice,vücudcada,birüstünlükvermiştir.
Allah,mülkünü,kimedilerse,ona,verirdir.
Allâh(ınrahmeti,ilmi,herşeyeyaygınvelutfukeremi)boldur.
GerçekBilicidir.”dedi.[76]
Tâlût’a;boyununuzunluğundandolayı,Tâlûtdenilmişti.
Omuzlarıvebaşı,halkınüzerindegörünürdü.
Kendisi,İsrailoğullarıiçinde,vücudca,engüçlü,kuvvetlisiolduğugibi,en
güzelyüzlüsüidide.[77]
Bilgide,savaşaaidbilgilerdede,herkestenüstündü.[78]İsrailoğulları:
“Yüce Allanın, onu, bizim üzerimize hükümdar yaptığını hangi alametle
anlayacağız?”dediler.[79]
ŞemuyelAleyhisselâm,onlara;
“Gerçekten, onun hükümdarlığının açık alâmeti, size, o Tâbût[80]‘un
gelmesi olacaktır ki, içinde, Rabbinizden, bir Sekînet veMûsâHanedanıyla
HârûnHanedanınınmetrûkâtındanbirbakıyyevardır.
Melekler,onu,yüklenecek(getirecek)lerdir.
Elbette, bunda size bir alâmetfve ibret)vardır eğer, iman etmiş
(kimse)lerseniz!”dedi.[81]
Bununüzerine,İsrailoğulları:“Razıolduk!”dediler.[82]
Tâbût’un Geri Gelişi Ve Tâlût’un HükümdarlığınınGerçeklenişi:
Âmâlıklar;İsrailoğullarınıhezimeteuğratmış,ellerinden,Tâbût’ualıp[83]
Filistin kariyelerinden bir kariyeye[84], Ürdün’e[85] götürmüşler, içinde,
taptıklarıputbulunanputhânedek[86] enbüyükputun[87]ayağının[88]altına
koymuşlardı.[89]
Buput,Amâlikaların putlarının en büyüğüolup altundan yapılmıştı. [90]
Böylece,put,yukarıda,Tâbutta,altakonulmuşbulunuyordu.[91]Ertesigünü,
sabahaçıkılınca,put,altta,Tâbutise,üsttedurmaktaidi.
Hemen, putu, alttan alıp Tâbût’u, alta, putun ayaklarını da, Tâbutun
üzerinekoydular.
Fakat, ertesi günü, sabaha çıkınca, pufun eli ve ayakları kırılmış ve
Tâbût’unaltınaatılmışbulundu!
Birbirlerine:
“İsrail oğullarının İlâhına hiç bir şeyin karşı koyamayacağını anladınız
değilmi?”dediler.
Tâbût’u,puthânedençıkarıpkariyelerininbirköşesinekoydular.Busefer,
oradakihalkta,boyunağrısınatutuldular,[92]ve:“Buda,ne?!”dediler.[93]
İsrail oğulları esirlerinden orada bulunan ve Peygamberlerin oğulları
soyundangelen[94]birkadın:
“BuTâbut,aranızdakaldıkça,hoşlanmadığınızşeylerinbaşınızageldiğini,
görürdurursunuz!
Onu,kariyenizdençıkarınız!”dedi.[95]
Amalıkalar:
“Sen,yalansöylüyorsun!”dediler.
Kadın:
“Sözümündoğruluğunaalâmet:hiçbir vakit sapanakoşulmamışolanve
buzağılarıda,yanındabulunanikiinekgetirirsiniz.
Onları, bir arabaya koştuktan sonra, Tâbutu, arabaya koyarsınız,
Buzağıları,geridebırakıpİnekleri,sürersiniz.
Onlar, Tâbutu götürürler. Sizin arazinizden çıkıp İsrail oğullarının
arazisine varınca, boyunduruklarını kırarak dönüp buzağılarının yanına
gelirler!”dedi.
Amalıkalar,böyleyaptılar.
İnekler, onların arazisinden çıkıp İsrail oğullarının arazisine varınca,
boyunduruklarınıkırdılar.
Arabayı ve arabanın üzerindeki Tâbutu, İsrail oğullarının biçilmiş
ekinlikleriiçindebırakarakbuzağılarınınyanınageldiler.[96]
Rivayetegöre: inekler; İsrailoğullarınınbiçilmişekinliklerinekadardört
Melektarafındansürülüpgötürülmüştü.[97]
Melekler; Tâbût’u, yüklenip halkın gözleri önünde, yer’le gök arasında,
Tâlût’-unevinekadartaşıdılar.[98]
Onunhükümdarlığı,böylecekararlaştıvegerçekleşti.[99]
KralTâlût’unCâlûtİleÇarpışmağaGidişi:Yaşlı,yaşlılığından,Hasta,hastalığından,Âmâ,âmâlığından,
Özürlüde,özründendolayıolmadıkça,hiçkimsegeridekalmamaküzere,
Tâ-lût’un askerleriyle birlikte Beyt-i Makdis’ten çıkıp Câlût ile savaşmağa
gitmesi,YüceAllahtarafındanŞemuyelAleyhisselâmaemredildiğiveTâbût’u
da,gördüklerizaman,İsrailoğulları;
“Bize, Tâbut, gelmiş olunca, o, bu hususta, hiç kuşkusuz, yardım eder!”
dedilervesavaşmağaseğirttiler.
Tâlût:
“Binasını,yapıpbitirmeyenbinayapıcısıadam,
Ticaretleuğraşantüccar,
Üzerindeborçbulunanadam,
Nişanlanmışvehenüzevlenmemişadam…bana,gerekmez!
Böyleleri,benimlebirliktegitmesin!
Bana,kalbi,herşeydenboşalmış,ferahgençlerdenbaşkasıtâbi’olmasın!”
dedi.
Bu şart üzere[100], yâni: yaşlılar, hastalar, özürlüler ve sanatı icâbı, geri
kalanlardışında,hiçkimsegerikalmaksızın[101]‘,seksenbinkişitoplandı.[102]
Çoksıcakbirgündeyolaçıktılar.[103]
İsrail oğulları, kendileriyle düşmanları arasında su azlığından şikâyet
ettiler.[104]
“Biz,susuzluğa,dayanamayız!
Bize,birırmakakıtmasıiçin,YüceAllah’adüaet!”dediler.[105]
ŞemuyelAleyhiselâm,Rabb’ineduaetti.
YüceAllah,onlariçin,birırmakakıttı.[106]
Bu ırmak: Filistin ırmağı[107], yâhud Ürdün[108], ya da, Ürdünle Filistin
arasındakitatlısuluEdma[109],yâhudÜrdün’dekiSehmırmağıidi.[110]
AmalıklarınhükümdarıCâlût;vücudca,insanlarınenirisi,engüçlüveen
cesaretlisiolupaskerlerininönündeyürürdü.
Adamları,ancak,onun,düşmanınıyenmesindensonra,yanındatoplanırdı.[111]
İsrailoğulları;Câlût’aveordusunabakınca:
“Bugün,bizim,Câlûtaveordusunadayanacakgücümüzyoktur!”dediler.[112]
Tâlût,ŞemuyelAleyhisselâmınemriyle[113],İsrailoğullarına:
“Şüphesizki,Allah,sizi,birırmaklaimtihanedicidir.
İşte,kim,ondan(kanakana)içerse,bendendeğildir.
Kim,onu,tatmazsa,artık,o,bendendir.
Eliyle,biravuçalanlar,başka,(onlara,okadarınamüsâadevar)dedi.
Derken (ırmağa varır varmaz) içlerinden birazı, müstesna olmak üzere
ondan,bolboliçtiler.
Nihayet, o (Tâlût) ve maiyetindeki Mü‘minler, vaktâ ki, onu (ırmağı)
geçtiler.
(Beriyandakalan,ırmağıgeçemeyenler):
“Bu gün, bizim, Câlût’a ve ordusuna karşı (duracak) takatimiz yoktur!”
dediler.
Âhirette, muhakkak, Allâha kavuşacaklarını bilenler (ve itâatla ırmağı
geçenler)ise:
“Nice az bir cemâat, daha çok cemaata -Allâhın izniyle- galebe etmiştir.
Allah, sabr (ve sebat) edenlerle beraberdir!” dediler. Onlar, Câlût ile
askerlerinekarşıçıktıklarızaman:
“Ey Rabbimiz! Üzerimize (yağmur gibi) sabr yağdır! Ayaklarımıza, sebat
ver!Bukâfirlergüruhunakarşı,bizeyardımet!”dediler.[114]
Tâlût’unaskerlerindenpekçoğu,Câlûtlakarşılaşmaktankorktukları için,
ırmaktaniçtiler.
Ancak, su içmeyenler, Tâlûtla birlikte ırmağı geçtiler. [115] Irmağın
suyundan,avuçtadeğilde,kanasıyaiçenler,susadılar.Avuçlarıileiçenlerise,
suyakandılarvesusamadılar.[116]
IrmağıgeçipCâlûtveonunordusuileçarpışanlarınsayısı,Eshab-ıBedr’in
sayısıkadar,üçyüzonküsurdu.[117]
Câlût ve askerleri; Tâlûtla ve askerleriyle karşılaşıp[118] birbirleriyle
çarpışmayahazırlandıklarızaman[119],Câlût,Tâlût’a:
“Benimkavmimveseninkavmin,neiçinöldürülsün?Yasen,karşımaçık,
benimleçarpış!Yada,istediğinkimse,karşımaçıkıpbenimleçarpışsın!
Eğer,ben,seniöldürürsem,seninmülkvesaltanatın,benimolsun!
Eğer, sen,beniöldürürsen,benimmülkvesaltanatım,seninolsun!”diye
habergönderdi.[120]
Buteklif,Tâlût’a,çokağırgeldi.[121]
Ordusununiçindenidaettirerek[122]:
“Kim,Câlût’u,öldürürse,kızımı,onunlaevlendireceğim![123]
Mülk ve saltanatımın[124] ve servetimin[125] yarısını, kendisine
bırakacağım![126]
MülkümdeonunMührünüde,geçerlikılacağım!”dedi.[127]
Câlût’la çarpışmaktan korkarak hiç bir kimse Tâlût’un dâvetine icabet
etmedi.
Bununüzerine,Tâlût,ŞemûyelAleyhisselâmabaşvuruponunbuhususta,
Allah’adüaetmesiniistedi.[128]
YüceAllah,ŞemûyelAleyhisselâma:
“Allah;Câlût’u,filanınoğullarındanfilanıneliyleöldürecektir!
Câlût’u, öldürecek olanın alâmeti de şu yağ boynuzu, onun başına
konulunca,içindekiyağkaynayacaktır![129]
İsa’nınoğlu,Câlût’u,öldürecekkimsedir!’
Ben,onu,sendensonra,Halîfeyapacağım..
O,davarçobanıdır.
İsa’ya,söyle:oğullarını,sana,birerbirergöstersin!”diyeVahyetti.
Bununüzerine,ŞemûyelAleyhisselâm,İsa’yıçağırıpkendisine:
“Oğullarını,banagetiripgöster![130]
YüceAllah,oğullarının içindenbirisinineliyleCâlût’uöldüreceğini,bana
Vahyetti!”dedi.
İşa:
“Olur ey Allah’ın Peygamberi!” diyerek[131], oğullarından, her biri direğe
benzeyenonikisinigetiripŞemûyelAleyhisselâmagösterdi.
İçlerinde en boylu boslu, güzel yüzlü ve görünüşte, en üstünü ve hoşa
giderolanıda,bulunuyordu.
Yağboynuzu,birerbireronlarınbaşlarıüzerinekonulduğuhalde,hiçbir
şeygörülmedi.[132]
Bununüzerine,YüceAllah,ŞemûyelAleyhisselâma;
Allah’ın, insanları suretlerine, görünüşlerine göre değil, kalblerinin
iyiliğineve
düzgünlüğüne göre, üstün tuttuğunu, Vahy ile bildirdi. [133] Şemûyel
Aleyhisselâm,İsa’ya:
“Senin,bunlardanbaşka,oğlunvarmı?”diyesordu.[134]İşa:
“Yoktur!”dedi.[135]ŞemûyelAleyhisselâm:
“YâRab! İşa, kendisinin, başkaoğlubulunmadığını söylüyor!” dedi.Yüce
Allah:
“Yalansöylüyoro!”buyurdu.ŞemûyelAleyhisselâm,İsa’ya:
“Rabb’im, senin, yalan söylediğini, bunlardan başka, bir oğlun daha
bulunduğunu,banahaberverdi!”dedi.[136]
İşa:
“EyAllah’ınPeygamberi!Doğrudur!Benim,Dâvudadındabiroğlumdaha
vardır.
Fakat, halkın, onun kısa boyluluğunu ve çelimsizliğini, görmesinden
utandığım için, koyunlarımı güttürmek üzere, kendisini, geride bıraktım!”
dedi.
ŞemûyelAleyhisselâm:
“Neredediro?”diyesordu.
İşa:
“Filanvadininfilanyerinde[137],filandağın,filanyerindedir.”dedi.[138]
ŞemûyelAleyhisselâm,hemen,otarafadoğrugittiveonu,oradakivadide
buldu.
Kendisinin, vadide akan sel sularına ve su biriken çukurlara davarları
düşürmemekiçin,ikişerikişertaşıyıpgeçirmeğeçalıştığınıgörünce[139]:
“İşte,hiçşüphesiz,buduro![140]
Hayvanlara,böyleacırsa,o,insanlara,dahaçokacır!”dedi.
Yağ boynuzunu, onun başına koyunca, içindeki yağ, kaynamağa başladı.[141]
DemirTennûr’uniçinegirincede,vücudu,onu,doldurdu![142]
Şemûyel Aleyhisselâm; Allah tarafından, kendisine verilen Yağ Boynuzu
iledemirdenyapılmışTennûr’u,Tâlût’agönderdi.[143]
Câlût’u, öldürecek olan adamınızın başına, Yağ boynuzu, konulunca,
içindeki yağ, kaynayacak, o, yağdan başına sürünecek, süründüğü yağ,
yüzüneakmayacaktır.
Yağ boynuzu, aynı zamanda, onun başında bir Tac şeklini alacaktır.
Kendisininvücududa,Tennûr’uniçinegirince,onu,dolduracaktır!”dedi.
Tâlût; İsrail oğullarını, birer birer çağırıp başlarına Yağ boynuzunu
koymakve vücudlarınada,Tennûr’u ölçmek suretiyle denemeyaptı ise de,
onlardan,hiçbirineuygungelmedi.[144]
Tâlût;böylece,denemeyiyapıpboşaldıktansonra,DâvûdAleyhisselâmın
babasına:
“Senin oğullarından, görmediğimiz, geride kalmış olan, var mı?” diye
sordu. Dâvûd Aleyhisselâmın babası: “Evet! Vardır. Oğlum Dâvûd kaldı.
Kendisi,bizeyiyecekgetirir.”dedi.[145]
[1]. Taberî-Tarih c.1,s.242, Sâlebi-Arais s.265, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.217,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.5.
[2]. Taberî-Tarih c.1 ,s.242, Sâlebî-Arais s.265, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.2,s.5.
[3].Taberî-Tarihc.1,s.242,Ebülfida-ElbidayevennihayeC.2.S.5
[4].ibn.Kuteybe-Maarifs.20
[5].Sâlebî-araiss.265,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.5
[6].ibn.Kuteybe-Maarifs.20
[7].Taberî-TarihC.1.S.242,Sâlebî-Araiss.263,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.217
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/163.
[8].Sâlebî-Araiss.262
[9].Sâlebî-Araiss.262,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.5
[10].Sâlebî-Araiss.262,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.217
[11]. Taberî-Tarih c.1,s.242, Sâlebî-Arais s.262, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.217,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.5
[12].Taberî-Tarihc.1,s.242
[13].Sâlebî-Araiss.262,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.5
[14].Taberîc.1,5.242,Sâlebîs.262,EbülfidaC.2.S.5
[15].Sâlebî-Araiss.262
[16].Taberî-Tarihc.1,s.242,Sâlebî-Araiss.262,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.217.
[17].Taberî-Tarihc.1,s.242.
[18].Taberî-Tarihc.1,s.242,Sâlebî-Araiss.263,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.217.
[19].Ebülfİda-Elbidayevennihayec.2,s.5.
[20].Taberic.1,s.242,Sâlebîs.263.İbn.EsîrC.1.S.217,Ebülfidac.1,s,5.
[21].Sâlebî-Araiss.266.
* Lâvi ve Yehuza Hanedanından başka Hanedandan Hükümdar ve
Peygamberçıkmamıştı.(İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.46)
[22].Taberî-Tarihc.1,s.242,Sâlebîs.263,İbn.Esîrc.1,s.217.
[23].Taberîc.1,s.242,Sâlebîs.263,İbn.Esîrs.217,Ebülfidac.2,s.5.
[24].Taberî-Tarihc.1,s.242.
[25].Sâlebî-Araiss.263.
[26].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.217,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.5.
[27].Taberî-Tarihc.1,s.242.
[28].Taberî-Tarihc.1,s,242,İbn.Esîr-Kâmilc.1s,.217.
[29].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.5.
[30].Taberî-Tarihc.1,s.242,Sâlebî-Araiss.263,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.217.
[31].Taberî-Tarihc.1,s.242,Sâlebi-Araiss.263,İbn.Esir-Kâmilc.1,s.218.
[32].Taberi-Tarihd.s.242,Sâlebî-Araiss.263,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.217-218.
[33].Taberi-TarihC.1.S.242,İbn.Esîr-Kâmilc.l.s.218.
[34].Taberî-Tarihc.1,s.242,Sâlebi-Araiss.264,İbn.Esîr-Kâmilc.1.s.218.
[35].Taberî-Tarihc.1,s.242.
[36].Bakare:246.
[37].Taberî-Tarihc.l.s.242.
[38].Sâlebi-Araiss.264.
[39].Sâlebi-Araiss.265.
[40].Taberî-Tarihd,s.242,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.218.
[41].Taberî-Tarihc.1,s.242,Sâlebîs.264,İbn.Esîr-Kâmilc.l.s.218.
[42].Sâlebi-Araiss.264,İbn.Esîr-KâmilC.1,S.218.
[43].Sâlebi-Araiss.265.
[44].Salebis.265,İbn.Asâkir-Tarihc.7s.46,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.218.
[45].Taberî-Tarihc.1,s.242,Sâlebî-Araiss.265,İbn.Esır-Kâmilc.1,s.218.
[46].AynıKaynaklar.
[47]. Salebi s.265, İbn.Asakir-Tarih c.7,s.45, ibn.Esîr c.1,s.218, Ebülfida-
ElbidayevennihayeC.2.S.6.
[48].Sâlebî-Araiss.265.İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.45.
[49].KendisininDebbağolupderidabakladığıda,rivayetedilir.(Mes’ûdi-
Murucuzzeheb c.1,s.54-55, Salebi s.265. İbn.Asakir C.7.S.46, İbn.Esir-Kâmil
C.1.S.218).
[50].Taberîs.242,Sâlebîs.265,ibn.Asâkirs.47,ibn.Esirs.218.
[51].Taberîs.245,Salebis.265,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.46.
[52].İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.45.
[53].Taberîs.244,Sâlebîs.265,İbn.Asakir-Tarihc.7,s.46..
[54]..İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.45.
[55].Sâlebî-Araiss.265.
[56].Sâlebî-Araiss.265,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.46.
[57].İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.45.
[58].Şâlebî-Araiss.265.
[59].ibn.Asâkirc.7,s.46.
[60].Sâlebî-Araiss.265,İbn.Asakir-TarihC.7.S.46.
[61].İbn.Asakir-TarihC.7.S.46.
[62].Taberî-Tarihc.1,s.244,Sâlebî-Araiss.265,İbn.Asakir-Tarihc.7,s.46.
[63].Sâlebî-Araiss.265,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.46.
[64]. Tâlût: Ne içlerinden Peygamber, ne de, hükümdar çıkan iki
Hanedandan birisine mensub olmayıp Bünyamin b.Yâkub Aleyhisselâmın
soyundangelenHanedanamensubdu.(Sâlebî-Araiss.266).
[65].Taberî-Tarihc.1,s.244,Sâlebî-Araiss.265.
[66]. Taberî-Tarih c.1,s.242, Sâlebî-Arais s.265-266, İbn Esîr-Kâmil
c.1,s.218.
[67].ibn.Asâkir-Tarihc.7,s.45.
[68].ibn.Asâkit-Tarihc.7,s.46,MîrHâvend-RavzatussafaTercemes.302.
[69].Yâkubi-Tarihc.1,s.49, İbn.Asâkirc.7,s.46,MîrHâvend-Ravzatussafa
Tercemes.302.
[70].ibn.Asâkir-Tarihc.7,s.46,MirHâvend-RavzatussafaTercemes.302.
[71]. Yâkubî-Tarih C.1.S.49, İbn.Asâkir-Tarih C.7.S.46,Mîr Hâvend-ravza
s.302.
[72].ibn.Asâkir-Tarihc.7,s.46.
[73].Yâkubî-Tarihc.1,s.49.
[74].Taberî-Tarihc.1,s.242,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.218.
[75]. Taberî-Tarih c.1,s.242-243, Sâlebî-Arais s.266, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.218.
[76].Bakare:247.
[77].Sâlebî-Araiss.266.
[78].Sâlebî-Araiss.266,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.46.
[79].İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.46.
[80]. Tâbut ile Mûsâ Aleyhisselâmın Asasının Taberiye gölünün içinde
bulunduğu ve Kıyametten önce çıkarılacağı da, söylenir. (Taberî-Tefsir
c.2,s.6O9)..
[81].Bakare:248.
[82].İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.47.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/163-170.
[83].Taberî-Tarihc.1,s.244,Sâlebî-Araiss.268,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.46.
[84].Sâlebî-Araiss.268,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.47.
[85].Sâlebî-Araiss.268.
[86].Taberî-Tarihc.1,s.244,Sâlebî-Araiss.268,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.47.
[87].Taberî-Tarihc.1,s.244,Sâlebî-Araiss.268.
[88].MirHâvend-RavzatussafaTercemes.286.
[89].Taberî-Tarihc.1,s.244,Sâlebî-Araiss.268,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.47,
MîrHâvend-RavzatussafaTercemes.286.
[90].İbn.Asakir-TarihC.7.S.47.
[91].Taberî-TarihC.1.S.244.
[92].Taberî-Tarihc.1,s.244,Sâlebî-Araiss.268.
[93].Taberî-TarihC.1.S.244.
[94].Sâlebî-Arasis.268.
[95].Taberî-Tarihc.1,s.244,Sâlebî-Araiss.268.
[96].Taberî-TarihC.1.S.244.
[97].Sâlebî-Araiss.26.
[98].Taberî-Tarihc.1,s.243,Sâlebî-Araiss.269,İbn.Esir-Kâmilc.1,s.219.
[99].Sâlebî-Araiss.269,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.219.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/170-171.
[100].Sâlebi-Araiss.269.
[101].İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.48.
[102].Taberî-Tarihc.1,s.243,Sâlebî-Araiss.269,ibn.Esır-Kâmilc.1,s.219.
[103].Sâlebi-Araiss.269.
[104].Sâlebi-Araiss.269.
[105].Sâlebi-Arais.269,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.48.
[106].İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.48.
[107].Taberî-Tarihc.1,s.243,ibn.Esîr-Kâmilc.1s.219.
[108].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.219.
[109].Sâlebi-Araiss.269.
[110].İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.48.
[111].Taberî-Tarihc.1,s.243.
[112].Taberî-Tarihc.1,s.243.
[113].Sâlebî-Araiss.269.
[114].Bakare:249-250.
[115].Taberî-Tarihc.1,s.243.
[116].Taberî-TarihC.1.S.243,Sâlebî-Araiss.269.
[117]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.4,s.29O, Buharî-Sahih c.5,s.5, Sâlebi-
Araiss.269,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.49,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.219.
[118].Sâlebî-Araiss.270.
[119].Taberî-Tarihc.1,s.248.
[120].Taberî-Tarihc.1,s.248,Sâlebî-Arâiss.270.
[121].Sâlabi-Araiss.270.
[122].Taberîc.1,s.248,Sâlebîs.270,ibn.Asâkir-Tarihc.7,s.48.
[123].TaberîC.1.S.245,Sâlebîs.270,ibn.Asâkirc.7,s.48.
[124].Sâlebî-Araiss.245,Sâlebîs.270,ibn.Asâkirc.7,s.48.
[125].ibn.Asâkir-Tarihc.7,s.48.
[126].Sâlebî-Araiss.270,ibn.Asakir-Tarihc.7,s.48.
[127].Taberî-Tarihc.1,s.245,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.22O.
[128].Sâlebî-Araiss.270.
[129].Taberî-Tarihc.1,s.247.
[130].Sâlebî-Araiss.270.
[131].Taberî-Tarihc.1,s.247,Hâkim-Müstedrekc.2,s.585.
[132]. Taberî-Tarih c.1,s.247, Hâkim-Müstedrek c.2,s.585, Sâlebî-Arais
s.270.
[133].Taberî-Tarihc.1,s.247,Sâlebî-Araiss.270,MirHâvend-Ravzatussafa
Tercemes.304.
[134].Hâkim-Müstedrekc.2,s.585,Sâlebî-Araiss270.
[135].Sâlebî-Araiss.270,MîrHâvend-RavzatussafaTercemes.305.
[136]. Taberî-Tarih c.1,s.247, Hâkim-Müstedrek c.2,s.585, Sâlebî-Arais
s.270-271.
[137].AynıKaynaklar.
[138].Taberî-Tarihc.1,s.247.
[139].Taberî-Tarihc.1,s.247,Sâlebî-Araiss.271,Mîr-HâvendRavzatussafa
Tercemes.305.
[140]. Taberî-Tarih c.1,s.247, Hâkim-müstedrek c.2,s.585, Ravzatussafa
Tercemes.305.
[141].Taberî-TarihC.1.S.247,Sâlebî-Araiss.271.
[142].Sâlebî-Araiss.271.
[143].Taberî-Tarihc.1,s.245,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.220.
[144].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebî-Araiss.270,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.22O.
[145].Taberî-Tarihc.1,s.245.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/171-176.
DAVUDALEYHİSSELÂMDâvûdAleyhısselamınSoyu:
Dâvûd b.İşâ[1] Aleyhisselâm; Yehûza b.Yâkub, b.İshak, b.İbrahim
Aleyhisselâmınsoyundandır.[2]
DâvûdAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:
DâvûdAleyhisselâm:kısaboylu[3],hastalıklı,aktenli,mavigözlü,kırmızı
yüzlü,incebacaklı,düz[4]veazsaçlıidi.[5]
Tepesininsaçıdökülüpaçılmıştı.[6]
Gürvegüzelsesli,güzelhuylu[7],temizkalbli[8]veçokanlayışlıidi.[9]
Dâvûd Aleyhisselâmın Hor Görülüşü Ve Kendisine DavarGüttürülüşü:
İsa’nın,DâvûdAleyhisselâmdanbaşka,duvargibionikioğludahavardı.
DâvûdAleyhisselâm, kısa boylu ve vücudca, çelimsiz olduğu için, babası
İşa, onu, hor görür, insanlar arasına çıkarmaktan utanır, ona, davarlarını
güttürürdü.
Onu,ŞemûyelAleyhisselâmada,ötekioğullarıylabirliktegöstermekiste-
memişti.[10]
DâvûdAleyhisselâmınDavarGüderkenKarşılaştığıHaller:
DâvûdAleyhisselâm,birgün[11],babasınınyanınagelip[12]:
“EyBabacığım!Ben, şu sapanımla, attığımher şeyi,muhakkak, vuruyor,
yeredüşürüyorum!”dedi.[13]
Babası:
“Ey oğulcuğum! Seni, müjdelerim: Allah, senin rızkını, Sapanının içine,
koymuştur!”dedi.
DâvûdAleyhisselâm,başkabirgün,yine,babasınınyanınagelip
“Eybabacığım![14]Dağlararasınagirdiğimde,yuvasındaduranbirarslana
rastladım!Hiçkorkmadan,onunüzerinebinipkulaklarınıtuttum!”dedi[15]
Babası:
“Müjdelerimsenieyoğulcuğum!Hiçşüphesiz,buda,Allanın,sanaverdiği
birhayırdır.”dedi.[16]
DâvûdAleyhisselâm,yine,başkabirgünde,babasınagelip[17]:
“Ey babacığım! [18] Ben, dağların arasında yürüyüp giderken, Allâhı,
Teşbihediyor(Sübhânallâh!)diyorum.
Hiçbirdağkalmamaküzere,bütündağlar,benimlebirlikte,Allah’ıTeşbih
ediyor,(Sübhânallâh!)diyorlar.”dedi.
Babası:
“Müjdelerimsenieyoğulcuğum!Hiçşüphesiz,buda,Allanın,sanaverdiği
birhayırdır.”dedi.[19]
DâvûdAleyhisselâmınbabası,çokyaşlıbirihtiyardı,
DâvudAleyhisselâmınkardeşleri,Câlut’lasavaşmaküzre,Tâlut’labirlikte
gitmişlerdi.
DâvûdAleyhisselâm,babasınındavarlarınıgütmeküzere,geridekalmıştı.
İsrail oğullarıyla Amâlıkalar, çarpışmak için, birbirlerine yaklaşmış
bulunuyorlardı.
DâvûdAleyhisselâm,davarlarınıyayarken,kendisinebirsesgeldiiki:“Ey
Dâvûd!Sen,Câlût’u,öldüreceksin!
Sen,şuradadurupneyapacaksın?Haydi,davarlarını,Rabb’ına,emânetet
de,kardeşlerinekavuş!
Tâlût; Câlût’u, öldürecek kimseye,malının yarısını vermeyi ve kızını da,
onunlaevlendirmeyiva’detmişbulunmaktadır!”diyordu.
Dâvûd Aleyhisselâm, hemen, davarlarını, Rabb’ine emânet etti. Gidip
babasınınyanınavardı.
Babası,ona:
“Sen,davarlarını,neyaptın?”diyesordu.
DâvûdAleyhisselâm:
“Ben, onlara, en koruyucu Birini, Vekil ettim!” deyince, babası, onun bu
sözünden, davarlara, ancak, çoban arkadaşlarından bazısını vekil ettiğini
sanmıştı.
Savaşagidenkardeşleriiçinazıkhazırlayıp:
“Eyoğulcuğum!Hemen,kardeşlerininyanınagit.Düşmanlarıkarşısında,
onları,güçlendirmeküzere,yaptığımızşeyleri,kendilerineteslimet!
Durumlarını,gör,benimyanımaveişininbaşınadönmekteaceleet!”dedi.
Dâvûd Aieyhisselâm, kardeşlerinin azıklarını, asasını, torbasını ve
sapanınıyükleniphemenyolaçıktı.
Yoldagiderken,birtaş:
“EyDâvûd!Beni, götür! Senin için -Allah’ın izniyle-Câlût’u, öldüreyim!”
diyerekseslendi.
DâvûdAleyhisselâm,onu,alıptorbasınakoydu.Sonra,yolunadevametti.
Başkabirtaş,ona:
“EyDâvûd!Benide,al!”diyeseslendi.
DâvûdAleyhisselâm,ona:
“Sen,kimsin?”diyesordu.
Taş:
“Ben,İshak’ıntaşıyımki,o,benimle,şunları,şunları,öldürdü!
Ben-Allah’ınizniyle-Câlût’u,öldürürüm!”dedi.
DâvûdAleyhisselâm,onuda,alıptorbasınakoydu.
Sonra,yolunadevametti.
Dahabaşkabirtaşarastladıki:
“EyDâvûd!Benide,yanınaal!”dedi.
DâvûdAleyhisselâm,ona:
“Sen,kimsin?”diyesordu.
Taş:
“Ben,Yâkub’untaşıyım.Ben-Allah’ınizniyle-Câlût’u,öldürürüm!”dedi.
DâvûdAleyhisselâm,ona:
“Sen,onu,nasılöldüreceksin?”diyesordu.Taş:
“Ben,rüzgârdan,beni-Câlût’untolgasınaulaştırıpalnınadeğdirmesiiçin-
yardımetmesiniisterimveonu,öldürürüm!”dedi.
Dâvûd Aleyhisselâm, onu da, alıp torbasına koydu.[20] İşte, Dâvûd
Aleyhisselâm;böylece,yoldarastlayıp:
“EyDâvûd!Bizial!Câlût’u,bizimlevurupöldürürsün!”diyerekseslenenüç
taşıalıptorbasınayerleştirmişti.[21]
DâvûdAleyhisselâmınCâlût’laKarşılaşıpOnuÖldürüşü:DâvûdAleyhisselâm,gelince,Tâlût,YağBoynuzunu,onunbaşınakoydu.
Boynuzdakiyağ,kaynamağabaşladı.
DâvûdAleyhisselâm,yağdan,süründü.
Tennûr’uda,vücûdu,doldurdu.[22]
Buna,ŞemûyelAleyhisselâmda,Tâlûtta,İsrailoğullarıda,sevindiler.[23]
Tâlût,DâvûdAleyhisselâma:
“Sen, Câlût’u, öldürürsen, kızımı, seninle evlendirsem ve ülkemde senin
hükmünüde,geçerlikılsamolmazmı?”dedi.
DâvûdAleyhisselâm:
“Olur!”dedi.
Tâlût;atını,zırhınıvesilahlarını,DâvûdAleyhisselâmaverdi.
DâvûdAleyhisselâm,ata,bindi.Silahlan,kuşandı.
Birazgittiktensonra,kalbinde,birbüyüklenmeveonurlanmahisedince,
acele,Tâlût’unyanınadöndü.
Tâlût’unçevresindekikimseler:
“Delikanlı,korktu!”dediler.
DâvûdAleyhisselâm,gelipTâlût’unönündedurdu.
Tâlût:
“Sana,nehaloldu?”diyesordu.
DâvûdAleyhisselâm:
“Bırakbenide,onunla,istediğimgibi,çarpışayım!”dedi.
Tâlût:
“İstediğini,yap!”deyince,atvesilahlarını,bıraktı.Sapanını,alıp[24]Câlût’a
doğruilerledi.
Câlût:insanlarınengüçlüsüveenkatıyüreklisiidi.[25]
Başına, ağır bir demir Tolga geçirmiş; irilikte ve güçlülükte benzeri
bulunmayanalacabiratada,binmişti.[26]
Câlût, Dâvûd Aleyhisselâmı görünce, Allah, onun kalbine bir korku
düşürdü.[27]
DâvûdAleyhisselâma:
“Senmi,benimleçarpışmakiçinkarşımaçıktın?”diyesordu.
DâvûdAleyhisselâm:
“Evet!”dedi.
Câlût:
“Hay oğulcuğum! Köpeğe taş atıldığı gibi, sen de, bana, Sapanla taş mı
atacaksın?!”dedi.
DâvûdAleyhisselâm:
“Evet!Sen,köpektende,kötüsün!”dedi.[28]
Câlût:
“Eygenç!Geridön!Seni,öldürmeyeacıyorum!”dedi.
DâvûdAleyhisselâm:
“Hayır!Belki,ben,seniöldüreceğim!”dedi.[29]
Câlûtkızdı:
“Sen, artık, hakettin: Ben, senin etini, vahşi hayvanlarla gök kuşları
arasındabölüştürecek,onlara,yemedeceğim!”dedi.
DâvûdAleyhisselâm:
“Bismillah!Belki,Allah,seninetini,vahşihayvanlarlagökkuşlarıarasında
bölüştürecek,yemedecektir!”dedi.[30]
Hemen, Torbasından bir taş çıkarıp sapanına koydu. Her taşı, çıkarıp
Sapanınakoyarken:“Bu,Atamİbrahiminismiyle!Bu,Atamİshak’ınismiyle!
Bu,Atamİsrail’in(Yâkub’un)ismiyle![31]diyordu.[32]Diğerrivayetegöre:
Torbasından ilk taşı alırken: (Bismillâhi İlâh-i İbrahim= İbrahimin İlâhı
olanAl-lâhınismiyle!”dediveonu,Sapanınayerleştirdi.
İkinci taşı alırkan: (Bismillâhi İlâh-i İshak = İshak’ın İlâhı olan Allah’ın
ismiyle!”dediveonu,Sapanına,yerleştirdi.
Üçüncütaşıalırken:Bismillâhiİlâh-iYâkub=YâkubunİlâhıolanAllah’ın
ismiyle!”dediveonu,Sapanınayerleştirdi.[33]
Dâvûd Aleyhisselâm, elini, Sapanın içine soktuğu zaman,’[34], koymuş
olduğuüçtaşın,birtaşhalınegeldiğinigördü.[35]
YüceAllah,Meleklerine,Vahyedip:
“KulumDavud’a,yardımediniz!”buyurdu.[36]
Dâvûd Aleyhisselâm, Sapanına koyup attığı üçüzlü taşla, Câlût’u, iki
gözününarasındanvurdu!
Taş, Câlût’un başını, delip arkasından çıktı. [37] Câlût’u, ölü olarak yere
düşürdü. [38] Ve değdiği, herkesi de, öldürdü. Câlût’un ordusu, bozguna
uğradı.[39]
Tâlût; düşmanına karşı, Allah’ın yardımıyla muzaffer olarak İsrail
oğullarıylabirliktesavaşmeydanındanayrıldı[40]
Tâlût,kızını,DâvûdAleyhisselâmlaevlendirdi. [41] Servetinin yarısını da,
ona,verdi[42].MülkündeOnunMührünüde,geçerlikıldı.[43]
Başkarivayetegöre:Tâlût,yönetiminüçtebirinide,DâvûdAleyhisselâma
bıraktı.[44]
Tâlût’unDâvûdAleyhisselâmıKıskanarakÖldürmeğeKalkışı:Halkın, Dâvûd Aleyhisselâma meyledip sevgi göstermeğe başladıklarını
görünce,Tâlût’un,kıskançlığıtuttu,onu,öldürmeğekalktı.[45]
Fakat,YüceAllah,DâvûdAleyhisselâmı,onunsû-ikasdindenkorudu.[46]
Dâvûd Aleyhisselâm, ona, mukabelede bulunmaktan[47], onun mülkünde
ona,kıskançlıkgöstermektenkaçındı.[48]
Ona:
“Allah,Davud’arahmetetsin!
O,bendendahahayırlıdır!
Ben,fırsatbulunca,onu,öldürmeğekalkıyorum!
Halbuki,o,fırsatbulunca,beni,öldürmektenelçekiyor!”dedirtti.[49]
Tâlût, en sonunda, yaptıklarına pişman olup Şemûyel Aleyhisselâmın
kabrine giderek tevbe etmiş, oğulları ile birlikte katıldığı savaşta
öldürüldükten sonra, Dâvûd Aleyhisselâm, İsrail oğullarının yönetimini,
tamamıileelealmış[50],işi,gittikçe,büyümüştür.[51]
Sanıldığına göre: Dâvûd Aleyhisselâmın hükümdarlığı; Rum kralı
Dakyanus ve Eshab-ı Kehf zamanında[52], Keyhusrev b.Syavş‘in asrında idi.[53]
DâvûdAleyhisselâmınPeygamberOluşuVeBazıFaziletleri:Yüce Allah; Dâvûd Aleyhisselâma saltanat verdiği gibi, Hikmet
(Peygamberlikle, vermiş[54], kendisinde hükümdarlıkla Peygamberliği
birleştirmiş[55],kendisine,semavîkitablardanZebur’uindirmiştir.[56]
DâvûdAleyhisselâm; İsrail oğullarınakral olduğu zaman,kılıkdeğiştirip
kendisini belirsiz ederek halk arasına karışmayı ve kendisinin icrâât ve
gidişatıhakkındasoruşturmayapmayıâdetedinmişti.[57]
Çarşıda,pazarda[58],gördüğükimsenin,hemenyanınavarır:Ona:
“Dâvûd hakkında ne dersin?” diye sorar, o da, onu öever ve hayırlı
olduğunusöylerdi.[59]
Kendisi hakkında soruşturma yapıp ta, ibâdette, gidişatta ve adalette
hayırlıolduğunuövmeyenbirkimseyoktu.[60]
DâvûdAleyhisselâm;böyle,herkarşılaşıpsorduğukimselerden:
“O, kendisi için de, ümmeti için de, Allah’ın, yaratıklarının hayırlısıdır!”
cevabını aldığı[61] günlerden bir günde idi ki[62], Yüce Allah insan suretine
koyduğubirMeleği,onunlakarşılaştırdı.[63]
DâvûdAleyhisselâm, onu, görünce[64], âdeti vechile[65], başkalarına sora
geldiğigibi[66],kendisini,onada,sordu.[67]:
“ŞukralDâvûdhakkındanedersin?”dedi.[68]
Melekinsan:
“O,neiyiadamdır![69]Kendisiveümmetiiçin,insanlarınhayırlısıdır![70]
Neolurdu,kendisindeolanbirşeyde,olmasaydı[71],Kâmilolurdu!”dedi.[72]
DâvûdAleyhisselâm,bunahayretvemerakederek[73]:
“EyAllanınkulu![74]Nediroşey?”diyesordu.[75]
Melekinsan:
“Dâvûd[76], Beytülmal’dan[77], Müslümanların malından[78], yiyor[79],
rızıklanıyor[80]evHalkınada,yediriyor.[81]
Neolurduo,Evhalkına,Beytülmaldanyedirmeseydi![82]
Keşke,kendisi,elininemeğindenyeseydi,faziletlerini,tamamlardı!”dedi.[83]
Bu,DâvûdAleyhisselâmı[84]uyarmağayetti.[85]
YüceAllah’a:
“EyAllâhım!Rızkın,engüzeli,hangisidir?”diyesordu.
“EyDâvûd!Elininemeğidir!”buyuruldu.[86]
DâvûdAleyhisselâm,hemengeridöndü.[87]
Kendisini ve Ev halkını[88], Beytülmal’a muhtaç etmeksizin[89], elinin
emeğiyle geçindirecek[90] bir geçim yolu ihsan etmesini[91], bir sanat[92]
öğretmesini[93]veonu,kendisinekolaylaştırmasını[94]YüceAllâh’dandiledi.[95]
YüceAllahda,ona,demiri,hamurgibiyumuşatacakbirkudretihsanetti.[96]
Demir;ateşesokulmaksızın,çekiçlevurulmaksızın,DâvûdAleyhisselâmın
elinde mum, hamur ve çamur gibi olur, Dâvûd Aleyhisselâm, onu, istediği
şeklekoyardı.[97]
Yüce Allah, ona, zırh gömlek yapma sanatını da, öğretti. [98] Bu, Yüce
Allah’ın, onun için seçtiği bir sanattı. [99] O, böylece, zırh gömlek yapıcısı
oldu.[100]
Dâvûd Aleyhisselâm, zırh gömlek yapanların ilki olduğu gibi[101], onu,
giyenlerinde,ilkiidi.[102]
Ondan önce, zırh, gömlek halinde değil, levha halinde yapılır ve
kullanılırdı.[103]
DâvûdAleyhisselâm,zırhgömlekyapmağakoyuldu.[104]
LukmanHakîm,hiçzırhgömlekgörmemişti.[105]
DâvûdAleyhisselâmı,zırhgömlekyaparkengörünce[106],teaccübetti.[107]
Bunun, ne olduğunu, bilmediği için, Dâvûd Aleyhisselâma sorup
öğrenmeğe isteklendi ise de, Dâvûd Aleyhisseiâmın onu örüp boşalmasına
kadarsusmayıtercihetti,[108]Hikmeti,onu,onasormasınaengeloldu.[109]
Neona,neyaptığınısordu,nedeo,haberverdi.[110]
DâvûdAleyhisselâm,kalkıpzırhgömleği,sırtınagiyindive:
“Savaşeriiçin,negüzelbirgömlektir!”dedi.
LukmanHakîm,onunla,neyapılmakistendildiğini,öğrenince[111]:
“Susmak,Hikmettir!
Fakat,susanı,pekazdır!”dedi.[112]
Dâvûd Aleyhisselâm; her gün, Bir zırh gömlek yapar[113], yaptığı[114] her
zırhı,dörtbinesatar[115],bundan,hemkendisinin,hemevhalkınıngeçimini
sağlar,hemde,yoksullaravezüğürtleretasadduktabulunurdu.[116]
Rivayetegöre:kazancınınüçtebirini,hemenfakirleretasaddukeder,üçte
biri ile kendisine ve Ev halkına yetecek geçimlik satın alır, üçte birini ise,
başka bir Zırh yapıncaya ve bir günden o bir güne kadar tasadduk etmek
üzre,yanındatutardı.[117]
Dâvûd Aleyhisseiâmın, hurma yaprağından yaptığı zenbili çarşıya
gönderipsattırarakonunparasıylageçindiğide,rivayetedilir.[118]
PeygamberimizAleyhisseiâmında,açıkladıklarıgibi:DâvûdAleyhisselâm:
“Kendi elinin emeğinden başkasını, yemezdi.” [119] Dâvûd Aleyhisselâm;
zamanını,üçeayırmış:
Birgününü,halkarasındahükümvermeğe,
Birgününü,tenhâyaçekilipRabbınaibâdetetmeye,
Birgününü,kadınlarıylameşgulolmayatahsisetmişti.[120]
Diğerrivayetegöre:Zamanını,dördeayırmış:
Birgününü,kadınlarilemeşgulolmaya,
Birgününü,ibâdete,
Birgününü,İsrailoğullarıarasındahükümvermeğetahsisetmişti.
Dördüncü günde ise, İsrail oğullarına hatırlatmada, uyarmada bulunur,
onlarda,ona,hatırlatmada,uyarmadabulunurlar’[121],o,onları,ağlatır,onlar
da,onu,ağlatırlardı.[122]
Dâvûd Aleyhisselâm; her gecenin yarısında uyur, üçte birinde namaz
kılardı.
Geceninaltıdabirindeyineuyurdu.[123]
Kendisi,insanlarınençokibadetlisiidi.[124]
YüceAllah,ibâdetiçin,onabüyükgücihsanetmişti[125]
DâvûdAleyhisselâm;Allâhaibâdetiçin,enfaziletlivakitleriaraştırırdı.
Nitekimbirgün,CebrailAleyhisselâma:
“EyCebrail!Hangigece,efdaldir?”diyesormuş,CebrailAleyhisselâmda:
“Ey Dâvûd! Seher vaktinde Arş’ın titreyişinden başkasını, bilmiyorum!”
demişti.[126]
Dâvûd Aleyhisselâm; bir gün oruç tutar, bir gün, iftar eder’[127], yılın
yarısını,oruçlugeçirirdi.[128]
Çokmütevazı’idi.
Mescidleregirer,gözucuyla,İsrailoğullarınınhalkalandıklarıyerebakar,
yanlarınavarıpotururve:
“Miskîn,miskinlerin aralarındayakışır!” derdi. [129]DâvûdAleyhisselâm,
çokağlardı.[130]’
Yerekapanıpokadarağlardıki[131]otlar,yeşerirdi…YüceAllah:
“EyDâvûd![132]Neistiyorsun[133]
Malını, çocuklarını[134], ömrünü[135], saltanatını[136] artırmamı mı
istiyorsun?”diyeVahyetti.[137]
DâvûdAleyhisselâm:
“YâRabb!Beni,yarlığa!”demiş[138]veyarlıganmıştı.[139]
DâvûdAleyhisselâm:
“İlâhî Ben, Sana, nasıl hakkıyle şükredebilirim ki: Senin nimetin
olmadıkça,Sana,şükretmeyede,gücyetiremem!”dedi.
YüceAllah,ona:
“Ey Dâvûd! Sana gelen nimetin, benden olduğunu, biliyorsun değil mi?
buyurdu.
DâvûdAleyhisselâm:
“EvetyâRab!”dedi.
YüceAllah:
“Ben,bunu,senintarafındanşükürolarakkabulettim!”buyurdu.[140]
DâvûdAleyhisselâm:
“İlâhî!Saçımınherteli,ikidilolupbütünzamanboyuncagecevegündüz,
Seni, Teşbih ve Takdis etselerdi, yine, Senin nimet hakkını ödeyemezdim
dedi.[141]
DâvûdAleyhisselâm;insanlarınençoksabırlısı,ençokuluslusu,öfkesini
ençokyeneniidi.[142]
Dâvûd Aleyhisselâmın Mescidi Aksâ‘yı Yaptırmağa TeşebbüsEdişi:
Dâvûd Aleyhisselâmın zamanında, israil oğulları, öldürücü bir Taun
hastalığınayakalanmışlardı.
Dâvûd Aleyhisselâm, İsrail oğullarını Beytülmakdis’te bir yere
götürmüş[143]Sahra’nınyerindedurupTaunu,onlardankaldırmasını,onların
kabullendikleriüçgünkütlehalindeölmecezasındanafvedilmelerini orada
Allah’dandilemiş,Allahda,onunduasınıkabulederekonlardanölümü[144]ve
Tâûnukaldırmıştı.[145]
DâvûdAleyhisselâm,osırada,Meleklerinellerindekisıyırılmışkılıçlarını,
kınlarına sokarak Sahra’dan, semâya, altun merdivenden yükseldiklerini
görmüş[146],İsrailoğullarına:
“Yüce Allah, size ihsan ve merhamet etti. Ona, şükrünüzü, yenileyiniz!
demişti.
İsrailoğulları:
“Neyapmamızı,bizeemredersin?”diyesordular.
DâvûdAleyhisselâm:
“Allah’ın, size merhamet ettiği şu Kaya’nın üzerini, Mescid edinmenizi,
emrediyorum![147]
Çünkü,orası,Mescidedinilmeğelâyıkbiryerdir.[148]
Onun içinde siz ve sizden sonrakiler, Allah’ı zikirden uzak
kalmayacaklardır”dedi.
Bununüzerine,oradabirMescidyapmakistediklerizaman,yanlarınaiyi
halli,fakirbiradamgelipİsrailoğullarına:
“Benim,buyeriniçindebiryerimvardırki,benim,onaihtiyacımvar!
Beni,hakkımdanmenetmeniz,sizehelalolmaz!”dedi.İsrailoğulları:“Ey
kişi!
İsrailoğullarından,şuKayaüzerindeseninhakkıngibihakkıolmayanbir
kimseyoktur!
Sen, insanların en pintisi olma ve bu hususta, bizi sıkıntıya sokma!”
dediler.Fakitadam:
“Ben,hakkımı,biliyorum.
Sizise,hakkınızı,bilmiyorsunuz!”dedi.
İsrailoğulları:
“Rızan ile, gönlünden koparak vermezsen, biz, onu, senden zorla alırız!”
dediler.
Fakiradam:
“Sizbuna,Allâhınhükmünde,Davud’unhükmündebirdayanakbuldunuz
mu?”dedi.
Durum,DâvûdAleyhisselâmahaberverildi.
DâvûdAleyhisselâm:
“Onu,razıediniz!”dedi.
İsrailoğulları:
“EyAllâhınPeygamberi!Orayı,ondan,kaçasatınalalım?”diyesordular.
DâvûdAleyhisselâm:
“Onu,yüzkoyunasatınalınız!”dedi.
Fakiradam:
“EyAllâhınPeygamberi!Bana,birazartır!”dedi.
DâvûdAleyhisselâm:
“Onu,yüzsığıra,satınalınız!”dedi.
Fakiradam:
“Birazdahaartır!”dedi.
DâvûdAleyhisselâm:
“Onu,yüzdeveyesatınalınız!”dedi.
Fakiradam:
“EyAllâhınPeygamberi!Birazdahaartır!
Sen,bunu,Allahiçinsatınalıyorsun.
Allahise,Kerîm’dir,pintideğildir!”dedi.
DâvûdAleyhisselâm:
“Haydi,sende,birşeysöyle,buhusustabirhükümver!”dedi.
Fakiradam:
“Hakkımı,birzeytun,birhurmavebirüzümbahçesikarşılığındasatın”
dedi.
DâvûdAleyhisselâm:
“Olur!”dedi.
Fakiradam:
“Onu,sen,YüceAllahiçinsatınal,pintiliketme!”dedi.
DâvûdAleyhisselâm:
“Sen,dilediğini,iste!”dedi.
Fakiradam:
“Sen,Allahkatındabendendahaşereflisindir.
Onunkarşısında,oğluma,yüksekbirduvaryaptırveonu,altunla,istersen,
gümüşledoldur!”dedi.
DâvûdAlmeyhisselâm:
Bu,kolaydır!”dedi.
Fakiradam,İsrailoğullarınadönüp:
“Bu,omuhlistevbekârdır!”dediktensonra,DâvûdAleyhisselâma:
“Ey Allanın Peygamberi! Allah’ın, benim bir tek günahımı bağışlaması,
bana,bağışlanacakherşeydendahasevgilidir..”dedi.[149]
Mescid-i Aksa arsası hakkındaki başka bir rivayette, fakir adam yerine,
birgençgösterilirvehâdise,şöyleanlatılır:
DâvûdAleyhisselâm,arsasahibigencinyanınavarıp:
“Ben,burada,oğluma,AllahrızasıiçinbirMâbedyapmaklaemrolundum!”
der.
Genç:
“Allah,sana,burayı,benimrızamolmaksızın,almanıda,emrettimi?”diye
sorar.
DâvûdAleyhisselâm:
“Hayır!”der.
YüceAllah,DâvûdAleyhisselâma:
“Yeryüzününhazinelerini,seninemrineverdim.Onu,razıet!”diyeVahy
eder.
Bununüzerine,DâvûdAleyhisselâm,gencinyanınagidip:
“Seni,razıetmekiçinemrolundum.
Sana,buyeriniçin,birKantaraltun!”der.
Genç:
“KabulettimeyDâvûd!
Fakat, sorarım sana: bu yer mi daha hayırlı ve kıymetlidir? Yoksa, bir
Kantaraltunmu?”der.
DâvûdAleyhisselâm:
“Hayır!Seninyerindahahayırlıvekıymetlidir!”diyecevapverir.
Genç:
“Öyleise,beni,razıet!”der.
DâvûdAleyhisselâm:
“Sana,üçKantar!”der.
Fakat,genç,artırıldıkça;
“Beni,razıet!”demeyedevameder.
DâvûdAleyhisselâm,dokuzKantarakadaryükseltir.
Yeri satınaldıktansonra,Mescid’in inşasınabaşlar,Duvarlarınörülmesi
bittiğisırada,üçteikisiyıkılır.[150]
DâvûdAleyhisselâm,Mescidinyapımınıtamamlayamadanvefatetmişve
tamamlamasını,oğluSüleymanAleyhisselâmavasiyetetmiştir.[151]
Kur’ân-ıKeriminDâvûdAleyhisselâmHakkındakiAçıklaması:DâvûdAleyhisselâmhakkındaKur’ân-ıKerim’deşöylebuyrulur:
“Derken (İsrail oğulları) Allanın izniyle, onları (düşmanlarını) bozguna
uğrattılar.
Dâvudda,Câlût’u,öldürdü.
Allahda,ona,saltanatveHikmeti(Peygamberliği)verdivedahadilemekte
olduğundanda,bazışeyleröğretti.
Eğer, Allah; insanların bir kısmını, bir kısmıyla önleyip savmasaydı, yer
(yüzü)muhakkak,fesadauğrardı.
Fakat,Allah,âlemlerekarşı,büyükfazi(veinayet)sahibidir.”[152]
“…..Andolsunki:biz,Peygamberlerinkimini,kimindenüstünkılmışızdır.
Davud’ada,Zeburverdik.’[153]
“İsrail oğullarından olup ta, küfredenlere, Davud’un da, Meryem oğlu
İsânında,diliylelanetolunmuştur.
Bununsebebi:isyanetmeleriveifratasapmalarıidi.
Onlar,işledikleriherhangifenalıktanbirinivazgeçirmeğeçalışmazlardı.
Gerçekten,yapmaktadevamettikleri(ohal)nekötüidi!”[154]
“Davud’uveSüleyman’ıda,(an!)
Hanionlar,ekin(bağmeselesi)hakkındahükümveriyorlardı.
Hani, kavmin davarı (geceleyin) çobansız olarak ekinin (bağın) içinde
yayılmış(zararyapmış)tı.
Onların(verdikleri)hükmünbizŞâhidleriidik.
Biz,o(nunfetvası)nı,hemenSüleymanaanlatmıştık.
(Zâten)biz,herbirinehükmveİlimvermiştik.
Dağları ve kuşları, Dâvûd ile birlikte Teşbih etmek üzre râm etmiştik.
(Bütün)bunları,yapanlar,bizidik.
Biz, ona, sizin için, sizi,muharebenin şiddetindenkorumak için, giyecek
(Zırh)sanatınıöğrettik.
Şimdi,siz(bundandolayı)şükredenlermisiniz?”[155]
Andolsunki:biz,Davud’aveSüleyman’aİlimvermişizdir.
(Bundandolayı)onlar:
“Bizi, Mü‘min kullarının bir çoğundan üstün kılan Allah’a hamd olsun!
dediler.
Süleyman,Davud’a,Mirasçıoldu.
“Eyinsanlar!Bize,kuşlarındiliöğretildi.
Bize,herşeydenverildi.
Şüphesizki:bu,apaçıkbirüstünlüğüntakendisidir”dedi.[156]
“Andolsunki:biz,Dâvûdatarafımızdanbirimtiyazvermişizdir.
(Dağlara):Eydağlar!OnunlabirlikteTeşbihediniz!(dedik)
Kuşlarada(bunu,emrettik).
Ona,demiride(mumgibi)yumuşattık.
“(Bütün bedeni örtecek) uzun Zırhlar, yap! (Onları) dokumada intizamı
gözet!”diye(emrettik)
(EyDâvûdHanedanı!)iyiamel(vehareketlerdebulununuz!
Çünkü,hakikat,ben,neyaparsanız,gören’im!”[157]
“(EyResulüm!)Onlar,nederlerse,sabret!
Kulumuzu,okuvvetsahibiDavud’u,hatırla!
Çünki,o,dâima,(Allâhınrızasına)dönenbir(Zat)idi.
Gerçekten,biz,dağları(kendisine)müsahharkıldıkki,bunlar,akşamleyin
vekuşlukvakti,onunlabirliktedurmayıpTeşbihederlerdi.
(Heryandan,onadoğru)toplanıpgelenkuşlarıda,kendisinerâmettik.
(Gerekodağlardan,gerekbukuşlardan)herbiri(itâatlaona)dönücüidi.
Ona,mülkünüde,kuvvetlendirdik.
Ona,HikmetveFasl-ıhitabverdik.
Sana,odavacılarınhaberigeldimi?
Hani,onlar,duvardanMescidetırmanmışlardı.
O vakit, Davud’un karşısına girivermişlerdi de, o, bunlardan, telaşa
düşmüştü.
Korkma!(biz)ikidâvâcı(yız)
Birimiz,öteki(ninhakkı)natecavüzetti.
Şimdi,sen,aramızdaadaletlehükmet,aşıngitme!
Bizi,doğruyolunortasınaçıkar”dediler.
(Onlardanbiri):
Şu,benimkardeşimdir.Onun,doksandokuzdişikoyunuvar.
Benimise,birtekdişikoyunumvar.
Böyleiken,o:onu,banaver!dedi.
Mücadeledebeniyendi.
(Dâvûd):
And olsun ki: o, senin dişi koyununu, kendi dişi koyunlarına (katmak)
istemesiyle,sana,zulmetmiştir.
Gerçekten, (Mallarını, birbirine) katıp karıştıran (ortak)ların çoğu,
mutlakabirbirinehaksızlıkedendir.
İmanedipte,güzelgüzelamel(vehareketlerdebulunanlarmüstesna!
“Fakat,bunlarda,nekadarazdır”dedi.
Dâvûd,sandıki,biz,kendisine,mutlakabirazabhazırladık.
Bununüzerine,o,Rabb’ındansetr(vehimaye)edilmesiniistedi.[158]
Rükûileyerekapandı.[159]
(Allâha)döndü.
Bizde,onu,Salih(birZatolarakintihab)ettik.
Nezdimizdeonunmuhakkakbiryakınlığıvebirakıbetgüzelliğivardır.
EyDâvûd!Biz,seniyeryüzündeHalîfeyaptık.
Ohalde,insanlararasındahak(veadâlet)lehükmet!
(Hükmünde) hevâ (ve hissiyatına) tâbi olma ki, bu, seni, Allah yolundan
saptırır.
Çünkü,Allahyolundansapanlar(yokmu?)hisabgününüunuttuklarıiçin,
onlara,pekçetinbirazabvardır.[160]
DâvûdAleyhisselâmınVefatı:DâvûdAleyhisselâm,sonzamanlarında,birgünYüceAllah’a:
“Yâ Rab! Ömrüm uzadı, yaşım, büyüdü. Bacaklarım, zayıfladı!” diyerek
haliniarzetmişti.
YüceAllah,ona:
“Ey Dâvud! Ne iyidir o kişi için ki, ömrü, uzamış, ve ameli, güzel
olmuştur!”diyeVahybuyurdu.[161]
Dâvûd Aleyhisselâmın hastalığı şiddetlenip ağırlaşınca, oğlu Süleyman
Aley-hisselâma:
“Sen,İlâh’ınolanRabb’ıntavsiyelerinegöreamelvehareketet!
O’nun,Mûsâb.İmran’aindirmişolduğuTevrat’takiMîsakları,Ahidlerive
Tavsiyeleri,koru!”dedi.[162]
DâvûdAleyhisselâm,ailesihakkındasonderecekıskançtı.
Dışarıya çıktığı zaman, kapılar, kilitlenir, kendisi, dönünceye kadar,
ailesininyanına,hiçkimsegiremezdi.
Kendisi,yine,birgün,dışarıçıkmış,kapılarkilitlenmişti.
Zevcelerinden birisi, evin kapısını açıp ta, evin ortasında bir adamın
dikilipdurduğunugörünce,kendikendine:
“Evde,birkimsevar!?
Ev,kilitliolduğuhalde,buadam,eve,neredengirdi?!
Vallahi,Dâvûd,bize,bağırır,çağırır,azabeder!”dedi.
Tamosırada,DâvûdAleyhisselâmda,gelipadamın,evinortasındaayakta
dikildiğinigörünce[163]ona:
“Seni,bueve,buvakitte,izinsizolarakkimsoktu?!dedi[164]ve:
“Sen,kimsin?”diyesordu.
Adam:
“Ben,öylebirkimseyimki:krallardankorkmamvehiçbirşeyde,benden
imtina’edemez,korunamaz![165]
Ben,krallarınyanlarına,izinsizgirerim!”dedi.[166]DâvûdAleyhisselâm:
“Öyleise,sen[167],Vallahi,[168]ÖlümMeleğisin!”dedi.[169]
Adam:
“Evet!”dedi.[170]
DâvûdAleyhisselâm:
“HoşgeldinAllah’ınemriyle!”dedi.[171]
“Sen, dâvetci olarak mı? Yoksa, ölüm haberi getirici olarak mı geldin?”
diyesordu.
ÖlümMeleği:
“Ölümhaberigetiriciolarakgeldim!”deyinceDâvûdAleyhisselâm:
“Bundanönce[172],ölümehazırlanmamiçin,bana,habergöndersenolmaz
mıidi?”dedi.
ÖlümMeleği:
“Ben,sana[173],kaçkereler[174],pekçokkereler[175]habergöndermişimdir.[176]
Sen,uyanmadın!”dedi.
DâvûdAleyhisselâm:
“Senin,banagönderdiğin[177]Elçin,kimdi?”diyesordu.[178]
ÖlümMeleği:
“EyDâvûd![179]Baban[180]İşa[181],nerede?[182]
Annen,nerede[183]
Kardeşin[184],nerede?’[185]
Komşun[186],nerede?[187]
Tanıdıkların[188],filan,filan[189]neredeler?”diyesordu.[190]
DâvûdAleyhisselâm:
“Onlarınhepsi[191],öldüler!”dedi.[192]
ÖlümMeleği:
“Bilemedinmiki[193]:onlar,sana:
Sen de,muhakkak, onlar gibi, öleceksin!” diyen[194], sana, ölüm nöbetini
tebliğeden[195],benimbirerElçilerimdi!”dedi.[196]
Dâvûd Aleyhisselâm, Mihrabından inerken, Ölüm Meleği, onun yanına
varmışbulunuyordu.
DâvûdAleyhisselâm,ona:
“Beni,bırakta,yaaşağıineyim,yada,yukarıçıkayım!”dedi.ÖlümMeleği:
“EyAllanınNebîsi!Yıllar,aylar,yiyecekveiçeceklertükendiartık!”dedi.
Dâvûd Aleyhisselâm, hemen Mihrabın basamaklarından bir basamağın
üzerindesecdeyekapandı.
ÖlümMeleği,onunruhunusecdedeiken,kabzetti.
DâvûdAleyhisselâmınvefatettiğigün,cumartesigünüidi.[197]
DâvûdAleyhisselâm,ozaman,yüzyaşındaidi.[198]
Dâvûd Aleyhisselâm, yıkanıp kefenlendikten sonra -Süleyman
Aleyhisselâmınemriyle-kuşlar,DâvûdAleyhisselâmıncesedini,kanadlarıyla
gölgelediler.[199]
DâvûdAleyhisselâmınondokuzoğluvardı.Hükümdarlığa,Hikmetineve
bilgisine ve Peygamberliğine, oğullarından, yalnız Süleyman Aleyhisselâm
vârisoldu.[200]
OnavegönderilenbütünPeygamberlereSelâmolsun![201]
DâvûdAleyhisselâmaPeygamberimizVeÜmmetiHakkındaİnenVahy:
Rivayete göre: Dâvûd Aleyhisselâma, Peygamberimiz Muhammed
Aleyhisse-lâmveÜmmetihakkındaşöyleVahyedilmiştir:
“Ey Dâvud! Senden sonra, Sâdık ve Seyyid bir Peygamber gelecektir ki,
onunismi:AhmedveMuhammed’dir.
Ben,ona,hiçbirzamankızmamveoda,beni,hiçbirzamankızdırmaz.
O,banaâsiolmazdanönce,ben,onunbütüngeçmişvegelecekkusurlarını
bağışlamışımdır.
Onunümmetide,rahmeteermiştir.
Nafilelerden,Peygamberlereverdikleriminmislinionlarada,vermişimdir.
NebilereveResullaraFarzkıldığımşeyleri,onlarada,Farzkılmışımdır.
Kıyamet günü, onlar, bana, gelecekler, onların nurları, Peygamberlerin
nurlarıgibidir.
Kendilerinden önceki Peygamberlere farz kıldığım gibi, her namazda
abdestalıptemizlenmelerini,onlarada,Farzkıldım.
Kendilerinden önceki Peygamberlere emrettiğim gibi, cünüplükten gusl
etmelerini,onlarada,emrettim.
Kendilerinden önceki Peygamberlere emrettiğim gibi, Hacc etmelerini,
onlarada,emrettim.
Kendilerinden önceki Peygamberlere emrettiğim gibi, Cihadı, onlara da
emrettim.
Ey Dâvud! Ben, Muhammed’i, ve onun Ümmetini, kendilerine verip
başkalarınavermediğimaltıhasletleki;
Yanılmaveunutmalarındandolayı,muâhazeetmemek,
Kasitsiz olarak işledikleri günahlarından dolayı, benden mağfiret
dilediklerizaman,bağışlamak,
Gönüllerinden koparak Âhiretleri için gönderdikleri şeylere, hemen
dünyada, kat kat karşılık vermek, Âhirette de, onlar için katımda kat kat
sevapbiriktirmek…suretiyle,bütünÜmmetlereüstünkıldım.
Onlar;kendilerineverdiğimbelâvemusibetlerekatlanır:“Bizler,Allah’ın
kullarıyızveOna,dönücüleriz!”derler.
Onlar, bana düa ederlerse, yâ acilen veya kendilerinden, kötülüğü
kaldırmak,yada,kendileriiçin,Âhirettesevapbiriktirmeksûretile,dualarına
icabetederim.
EyDâvud!Muhammed’inÜmmetinden,kim,“Allâh’danbaşkailâhyoktur,
O,birdir,onunşerîkiyoktur!”diyeşehâdetvetasdîkederekbanagelirse,o,
katımda,Cennetimdeağırlanır,ikramımıgörür.
Kim de, Muhammed’i, yalanlar veya onun, tarafımdan getirip tebliğ
ettiklerini yalanlar ve Kitabımla alay eder olduğu halde, bana gelirse,
kabrindeonunüzerineazapyağdırırdururum!
Melekler de, onun yüzüne ve arkasına vurur, sonra da, kendisini,
Cehennem’-inendibinesokarlar…”[202]
[1]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.S5, ibn.Kuteybe-Maarif s.21, Taberî-Tarih
c.1,s.247,Hâkim-Miistedrekc.2,s.585.
[2]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.55, Taberî-Tarih c.1,s.247, Hâkim-Müstedrek
c.2,s585,Sâlebi-Araiss.275,ibn.Asakir-
Tarihc5.S.190,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.223.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/179.
[3]. ibn.Kuteybe-Maarif s.21, Taberî-Tarih c.1,s.247, Hâkim-Müstedrek
c.2,s.585,ibn.Asâkir-Tarihc.5,s.19O,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.223.
[4].Sâlebî-Araiss.275.
[5]. Taberî-Tarih c.1,s.247, Hâkim-Müstedrek c.2,s.585, ibn.Esîr-Kâmil
C.1.S.223.
[6].ibn.Kuteybe-Maarifs.21.
[7].Sâlebi-Araiss.275.
[8].Taberî-Tarihc.1,s.247,Hâkim-Müstedrekc.2,s.585,Sâlebî-Araiss.275,
ibn.Asâkir-Tarihc.5,s.19O.
[9].Taberî-Tarihc.1,s.247,Hâkim-Müstedrekc.2,s.585,Sâlebî-Araiss.275.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/179.
[10].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebî-Araiss.270,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.219.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/179.
[11]. Taberî-Tarih c.1,s.245, Sâlebî-Arais s.270, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.219-
220.
[12].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebî-Araiss.270.
[13].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebîs.270,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.22O..
[14].Taberî-TarihC.1.S.245,Sâlebî-Araiss.270.
[15].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebî-Araiss.270,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.22O.
[16].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebî-Araiss.270.
[17].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebî-Araiss.270İbn.Esîr-Kâmilc.1,s220.
[18].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebî-Araiss.270.
[19].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebî-Araiss.270,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.220.
[20].İbn.Asâkir-Tarihc.5,s.190-191.
[21].Taberî-TarihC.1.S.245,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.22O.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/180-182.
[22].Taberî-Tarihc.1,s.245.
[23].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.22O.
[24].Sâlebî-araiss.271.
[25].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebî-Araiss.271.
[26].Sâlebî-Araiss.271.
[27].Taberî-Tarihd.s.245,Sâlebî-Araiss.271.
[28].Sâlebî-Araiss.271.
[29].Taberî-TarihC.1.S.245.
[30].Sâlebî-Araiss.271.
[31]. Davud Aleyhisselâm, Atalarına aid olan o taşları, onların adına,
düşmanaatacağınısöylemekistemiştir.
[32].Taberî-Tarihc.1,s.245.
[33].Sâlebî-Araiss.271.
[34].İbn.Asâkir-Tarihc.5,s.191.
[35].Taberî-Tarihc.1,s.245,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.55,Sâlebî-Arais
s.271,İbn.Asâkir-Tarihc.5,s.191,Ebülfidâ-Elbidayevennihayec.2,s.9.
[36].İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.49.
[37].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebî-Araiss.271,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.22O
[38].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.55,ibn.Asakir-Tarihc.7,s.49
[39]. Taberî-Tarih c.1,s.245, Sâlebî-Arais s.271,272, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.22O
[40].İbn.Asakir-TarihC.7.S.49
[41]. Taberî-Tarih c.1,s.245, İbn.Asâkir-Tarih c.7,s.49, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.22O
[42].İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.49
[43].Taberî-Tarihc.1,s.245,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.22O.
[44].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.56.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/182-184.
[45].Taberî-Tarihc.1,s.245,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.55,Sâlebî-Arais
s.277,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.49,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.220-221.
[46].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.56.
[47]. Taberî-Tarih c.1,s.245-246, Sâlebî-Arais s.272-273, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.221.
[48].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.56.
[49]. Taberî-Tarih c.1,s.245-246, Sâlebî-Arais s.273, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.221.
[50].Taberî-Tarihc.1,s.246,Sâlebî-Araiss.274,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.222.
[51].Mes’udî-Mrucuzzehebc.1,s.56.
[52].Dineverî-El’ahbars.18.
[53].Dineverî-El’ahbars.20.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/185.
[54].Bakare:251.
[55].Sâlebî-Araiss.275,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.223,Ebülfida-Tefsirc.3,s.226
Sâlebî-Araiss.275,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.223,Ebülfida-Tefsirc.3,s.226.
[56].Isrâ:55.
[57]. Sâlebî-Arais s.278, Zemahşerî-Keşşaf c.3,s.282, Kurtubî-Tefsir
c.14,s.266,Hâzin-Tefsirc.3,s.483,Ebüssuud-Tefsirc.7,s.124.
[58].İbn.lyas-Bedâyizzühûrs.151.
[59].Sâlebî-Araiss.278,Hâzin-Tefsirc.3,s.483.
[60].Ebülfida-Tefsirc.3,s.527
[61].ibn.Asakir-Tarihc.5,s.193
[62].Sâlebî-Araiss.278
[63]. Sâlebî-Arais s.278, Zemahşerî-Keşşaf c.3,s.282, ibn.Asâkir-Tarih
c.5,s.193, Nesefî-Medarik c.3,s.319, Hâzin-Tefsir c.3,s.483, Ebülfida-Tefsir
c.3,s.527,Ebüssuud-Tefsirc.7,s.124.
[64].Sâlebî-Araiss.278.
[65]. Sâlebî-Arais s.278, Zemahşerî-Keşşaf c3,s.282, Nesefî-Medarik
c.3,s.319,Hâzin-Tefsirc.3,s.483,Ebüssuud-Tefsirc.7,s.124.
[66]. İbn.Asâkir-Tarih c.,8.193, Nesefî-Medarik c.3,8.319, Hâzin-Tefsir
c.3,s.483,Ebülfida-TefsirC.3.S.527,Ebussuud-Tefsirc.7,s.124.
[67]. Sâlebî-Arais s.278, Zemahşerî-Keşşaf c.3,s.282, ibn.Asâkir-Tarih
c.5.8.193. Nesefî-Medarik c.3,8.319. Hâzin-Tefsir c.3,s.483, Ebülfida-Tefsir
c.3,s.527,Ebüssuud-Tefsirc.7,s.124.
[68].Kurtubî-Tefsirc.14,s.266.
[69]. Sâlebî-Arais s.278, Zernahşerî-Keşşaf C.3.S.282, Kurtubî-Tefsir
c.14,s.266, Nesefî-Medarik c.3,8.319, Hâzin-Tefsir, c.3,s.483, Ebüssuud-
TefsirC.7.S.124.
[70].ibn.Asâkir-Tarihc.5,s.193,Ebülfida-Tefsirc.3,s.527.
[71]. Sâlebî-Arais s.278, Zemahşerîc.3,s.282, İbn.Asakirc.5,s.193,Kurtubî-
Tefsir c.14,s.266, Nesefî-Medarik c.3,s.319, Hâzin c.3,s.483, Ebülfida-Tefsir
c.3,s.527,Ebüssuud-TefsirC.7.S.124.
[72].İbn.Asâkir-Tarihc.5,s.193,Ebülfida-Tefsirc.3,s.527.
[73]. Sâlebî-Arais s.278, Zemahşerî-Keşşaf c.3,s.282, Hâzin-Tefsir
c.3,s.483,Ebüssuud-TefsirC.7.S.124.
[74].Sâlebî-Araiss.278,Hâzin-TefsirC.3.S.483.
[75]. Sâlebî-Arais s.278, ibn.Asakir-Tarih C.5.S.193, Kurtubî-Tefsir
c.14,s.266,Hâzin-Tefsirc.3,s.483,Ebulfıda-TefsırC.3.S.527.
[76].Sâlebî-Araiss.278.
[77]. Sâlebî-Arais s.278, Kurtubî-Tefsir c. 14,8.266, Nesefî-Medarik
c.3,s.319, Hâzin-Tefsir c.3,s.483, Ebülfida-Tefsir c 3.S.527, Ebüssuud-Tefsir
C.7.S.124
[78].İbn.Asakir-Tarihc.5,s.193,Ebülfida-Tefsirc.3,s.527.
[79]. Sâlebî-Arais s.278, İbn.Asakir-Tefsir c.3,s.527, Ebüssuud-Tefsir
c.7,s.124
[80].Kurtubî-Tefsirc.14,s.266.
[81]. Sâlebî-Arais s.278, ibn.Asakir-Tarih c.5,s.193, Nesefî-Medarik
C.3.S.319,Hâzin-TefsirC.3.S.483,Ebülfida-Tefsir,c.3,s.257.
[82].Zemahşerî-Keşşafc.3,s.282,Ebüssuud-Tefsrc.7,s.124.
[83].Kurtubî-TefsirC.14.S.266.
[84]. Sâlebî-Arais s.278, ibn.Asakir-Tarih C.5.S.193, Nesefî-Medarik
c.3,s.319,Hâzin-Tefsirc.3,s483,Ebülfida-TefsirC.3.S.527.
[85].Sâlebî-Araiss.278,Hâzin-Tefsirc.3,s.483.
[86].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.91.
[87].Zemahşerî-Keşşafc.3,s.282,Kurtubî-Tefsirc.14,s.266.
[88].Sâlebî-Araiss.278,ibn.Asâkir-Tarihc.5,s.193,Hâzin-Tefsirc.3,s.483,
Ebülfida-Tefsirc.3,s.527.
[89]. Sâlebî c.278, Zemahşeri c.3,s.282, ibn.Asakir c.5,s.193, Fahrurrazi-
Tefsirc.25,s.246,Nesefî-Medarikc.3,s.319,Hâzinc.3,s.483,Ebüssuud-Tefsir
c.7,s.124.
[90].İbn.Asakir-Tarihc.5,s.193,Ebülfida-Tefsirc.3,s.527.
[91].Sâlebîs.278,Zemahşerîc.3,s.282,NesefîC.3.S.319,Hâzinc.3,s.483.
[92].Kurtubî-Tefsirc.14,sİ266.
[93].ibn.AsakirC.5.S.193,KurtubîC.14.S.266,EbülfidaC.3.S.527.
[94].Kurtubî-Tefsirc.14,s.266.
[95]. Sâlebî s.278, Zemahşerî c.3,s.282, ibn.Asakir c.5,s. 193, Nesefî
c.3,s.319,HazinC.3.S.483,Ebüssuudc.7,s.124.
[96]. Sebe’: 10, Taberî-Tarih c.1,s.248, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.56,
Sâlebî-Arais s.278, ibn.Asakir-Tarih c.5,s.193, Fahrurazî-Tefsir c.2),s.246,
İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.223, Kurtubî-Tefsir c.14,s.266, Hâzin-Tefsir c.3,s.483,
Ebülfida-TefsirC.3.S.527.
[97].Sâlebî-Araiss.278.
[98]. Taberî-Tarih c.1 ,s.248, Sâlebî-Arais s.278, Zemahşerî-Keşşaf
C.3.S.282, İbn.Asakir-Tarih c.5,s.193, Fahrurrazî-Tefsir c.25,s.246, İbn.Esîr-
Kâmil c.1,s.223, Kurtubî-Tefsir c.14,s.266, Nesefî-Medarik c.3,s.319, Hâzin-
Tefsirc.3,s.483,Ebülfida-Tefsirc.3,s.527,Ebüssuud-Tefsirc.7,s.124
[99].Fahrurrazî-Tefsirc.2),s.246.
[100].Hâkim-Müstedrekc.2,s.596.
[101]. Sâlebî s.278, İbn.Asakir c.5,s.194, İbn.Esîr c.1,s.223, Kurtubî
c.14,s.267,Hâzinc.3,s.483,Ebülfida-TefsirC.3.S.527.
[102]. Sâlebî s.278, Zemahşerî c.3,s.282, Kurtubî c.14,s.267, Nesefî-
Medarikc.3,s’.319,Ebüssuudc.7,s.124.
[103]. Sâlebî s.278, Zemahşerî c.3,s.282, Kurtubî c.14,s.267. Hâzin
C.3.S.483.
[104].İbn.Asakir-Tarihc.5,s.193,Ebülfida-Tefsirc.3,s.527.
[105].İbn.Abd.Rabbih-Ikdülferîdc.2,s.471.
[106].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.159. İbn.Abd.Rabbih-Ikdülferîdc.2,s.471,
Sâlebî-Araiss.279.
[107].ibn.Abd.Rabbih-Ikdülferîdc.2,s.471,Hâkim-Müstedrekc.2,s.422.
[108].Şâlebî-Araiss.279.
[109].HâkimMüstedrekc.2,s.422.
[110].ibn.Abd.Rabbih-lkdülferîdc.2,s.471.
[111].Sâlebî-Araiss.279.
[112]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.132, İbn.Abd.Rabbih-lkdülferîd c.2,s,471,
Sâlebî-Araiss.279,Hâkim-Müstedrekc.2,s.423.
[113]. Hâkimüttirmizî-Nevâdirül’usûl s. 112, Süyüfî-Dürrülmensûr
C.5.S.227.
[114].İbn.Asâkir-Tarihc.5,s.193-194,Kurtubî-Tefsirc.14,s.266,Ebülfida-
Tefsirc.3,s.527.
[115]. Sâlebî-Arais s.278, Zemahşerî-Keşşaf c.3,s.282, Kurtubî-Tefsir
c.14,s.267,Nesefî-Medarikc.3,s.319,Hâzin-TefsirC.3.S.483,Ebüssuud-Tefsir
c.7,s.124-125.
[116].AynıKaynaklar.
[117].İbn.Asâkir-Tarihc.5,s.194,Ebülfida-Tefsirc.3,s.527.
[118].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.551,Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.117.
[119]. Buharî-Sahih c.4,s.133, Taberânî-Mûcemüssagîr c.1,s.15, Deylemî-
Elfirdevsc.3,s.27O.
[120]. Taberî-Tarih c.1,s.249, Hâkim-Müstedrek c.2,s.586, Sâlebî-Arais
s.279,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.224.
[121].Taberî-Tarihc.l,s.25O,Sâlebî-Araiss.280.
[122].Taberi-Tarihc.1,s.25O.
[123]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.16O, Buharî-Sahih c.4,s.134, Ebû
Davûd-Sünenc.2,s.328,İbn.Mâce-sünen
C.1.S.546.
[124].İbn.Asâkir-Tarihc.5,s.192,Heysemî-MecmauzzevaidC.8.S.206.
[125].Taberî-Tarihc.1,s.248.
[126].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.24O,Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.89.
[127]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.16O, Buharî-Sahih c.4,s.134, Ebü
Dâvûd-Sünenc.2,s.328,ibn.MâceSünenC.1.S.546.
[128].Taberî-Tarih c.1 ,s.248, Salebi s.286, İbn.Asakir c.5,s.192, ibn.Esîr-
Kâmilc.1,s.223,Ebülfidâ-Elbidayyevenni-hayec.2,s.ıo.
[129].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.92,Hakîmüttirmizî-Nevâdirül’usûls.224.
[130]. Taberîc 1 s 248 Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.57, Sâlebîs.285,
İbn.Asakirc.5,s.196,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.223.
[131].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.210.
[132].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.210,Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.89.
[133].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.21O.
[134].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.210,Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.89.
[135].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.210.
[136].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.89.
[137].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.210,A.b.Hanbel-Ezzühds.89.
[138].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.89.
[139].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.21O.
[140].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.91-92.
[141].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.2O9,Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.88.
[142].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.106.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/185-190.
[143].Taberî-TarihC.1.S.252,Ibn.Esîr-Kâmild.s.227.
[144].Taberî-Tarihc.1,s.252.
[145].Sâlebî-Araiss.307,ibn.Esir-Kâmilc.1,s.227.
[146].Taberî-TarihC.1.S.252,Sâlebî-Araiss.307.
[147].Sâlebî-Araiss.307-308.
[148].Taberî-Tarihc.1,s.252.
[149].Sâlebî-Araiss.207-308.
[150].Semhûdî-Vefâülvefâc.2,s.484-485.
[151].Taberî-Tarihc.1,s.252,Sâlebî-Araiss.308,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.227.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/191-194.
[152].Bakare:251.
[153].İsrâ:55.
[154].Mâide:78-79.
[155].Enbiyâ:78-80.
[156].Nemi:15-16.
[157].Sebe’:10-11
[158].Ahd-iAtîk’inikinciSamuelbahsinin11.babındagörülenvedeğilbir
Peygamberin, hattâ her hangi namuslu bir insanın bile tenezzül ve irtikâp
etmeyeceği bir kötülüğü, Peygambere isnad eden -yâni hâşâ Dâvûd Aley-
hisselâmın, israil oğulları gazilerinden Oriyanın, karısına göz dikip onunla
temasta bulunması ve Oriyayı, tekrar tekrar savaşlara sokarak kendisinin
öldürülmesini sağladıktan sonra, karısını alması gibi, Peygamberlik şanile
asla bağdaşmayan bir israîliyata bazı tefsir ve tarihî kitaplarımızda yer
verilmesi,nebüyükgafletvehatadır.
Hz.Ali;DâvûdAleyhisselâmkıssasını,kıssacılarınrivayetettiklerişekilde
kabul ve nakl eden kimseye iki Hadd yâni yüz altmış sopa vuracağını
söylemiştir. (Sâlebî-Arais s.281. Kurtubî-Tefsir c.15,s.185. Nesefî-Medarik
c.3,s.38. Hâzin-Tefsir C.4.S.35, Beyzavî-Tefsir c.2,s.308, Ebüssuud-Tefsir
c.7,s.222)
[159].Secdeâyetidir.
[160].Sâd:17-26.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/194-196.
[161].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.204.
[162].YâkutnTarihc.1,s.56.
[163]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.419 Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.2,s.17Heysemî-MecmauzzevaidC.8.S.206-207.
[164].Sâlebî-Araiss.292.
[165]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.419, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
C.2.S.17,Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O7.
[166]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.419, Sâlebî-Arais s.292, İbn.Esîr-
Kâmilc.1,s.228.
[167]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.419, Sâlebî-Arais s.292, ibn.Esîr-
Kâmil C.1.S.228, Ebülfida-Elbidaye venniha-ye c.2,s.17, Heysemî-
Mecmauzzevaidc.8,s.2O7.
[168]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.419, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.2,s.17,Heysemî-Mecmuazzevaidc.8,s.2O7
[169]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.419, Sâlebî-Arais s.292, ibn.Esîr-
Kâmil c.1,s.228, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.17, Heysemî-
Mecmauzzevaidc.8,s.2O7
[170].Sâlebî-Araiss.292,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.228
[171]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.419, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.2,s.17,Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O7.
[172].SâlebîAraiss.292.
[173].Sâlebî-Araiss.292,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.
[174].Sâlebî-Araiss.292,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.228.
[175].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.
[176].Sâlebî-Araiss.292,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.
[177].Sâlebî-Araiss.292.
[178].Sâlebî-Araiss.292İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.
[179].Sâlebî-Araiss.292.
[180].Sâlebî-Araiss.292İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.
[181].Sâlebî-Araiss.292.
[182].Sâlebî-Araiss.292İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.
[183].Sâlebî-Araiss.292.
[184].Sâlebî-Araiss.292İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.
[185].Sâlebî-Araiss.292.
[186].Sâlebî-Araiss.292İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.
[187].Sâlebî-Araiss.292..
[188].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.
[189].Sâlebî-Araiss.292.
[190].Sâlebî-Araiss.292ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.
[191].Sâlebî-Araiss.292.
[192].Sâlebî-Araiss.292İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.
[193].Sâlebî-Araiss.292.
[194].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.
[195].Sâlebî-Araiss.292.
[196].Sâlebî-Araiss.292İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.
[197].Hâkim-Müstedrekc.2,s.433,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s,17.
[198]. İbn.Sa’d-Tabaksat c.1,s.28-29, Taberî-Tarih c. 1,8.252, Hâkim-
Müstedrekc.2,s.586,Sâlebî-Araiss.292,Deylemî-Firdevsc.3,s.269,İbn.Esîr-
Kâmil c.1,s.228, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.16, Heysemî-
Mecmauzzevaidc.8,s.2O6.
[199]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.419, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.2,s.17Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O7..
[200].Sâlebî-Araiss.292ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.
[201]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/197-199.
[202]. Beyhakî-Delâilünnübüvve c.1, s.282-283, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.2,s.62-63.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/200-201.
SÜLEYMANALEYHİSSELÂMSüleymanAleyhisselamınSoyu:
Dâvûd b.İşa Aleyhisselâmın oğlu olan SüleymanAleyhiselâmın da, soyu,
Ye-hûzab.Yâkub,b.İshak,b.İbrahimAleyhisselâmlaradayanır.[1]
SüleymanAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:
SüleymanAleyhisselâm;uzunboylu[2]
Beyaztenli,
İrivücudlu,
Nurlu[3]vegüzel[4]yüzlü[5],
Büyükgözlü[6],
Çoksaçlıidi.[7]
Beyazelbisegiyerdi.[8]
Süleyman Aleyhisselâmın Kral Ve Peygamber Oluşu Ve BazıFaziletleri:
SüleymanAleyhisselâma;BabasıDâvûdAleyhisselâmınvefatındansonra,
krallıklabirlikte,Peygamberlikde,verildi.[9]
Başkabirdeyişle:
Babasının Peygamberliğine, krallığına[10], Hikmetine ve İlmine[11] vâris
oldu.[12]
Süleyman Aleyhisselâm; krallıkta ve Kadılıkta, Babasından üstündü.
Babasıise,Allâhaibâdette,oğlundandahailerideidi.[13]
GerekDâvûdvegerekSüleymanAleyhisselâmlarınkrallıkları,Keyhusrev
b.Syavş’ünasrındaidi.[14]
Süleyman Aleyhisselâm, daha on bir yaşında bir çocuk olduğu halde[15],
akıl ve ilmin çokluğundan dolayı, Babası, bir çok işlerinde[16] onunla
istişaredebulunurdu.[17]
Bir gece, bir davar sahibi, davarını, üzüm bağı (ekin) yanında yayarken,
davar, sahibinin haberi olmadan[18], girdiği üzüm bağındaki üzüm
salkımlarınıyemiş,ha-rabetmişti.[19]
Ertesi günü, sabahleyin, bağ (ekin) sahibi ile davar sahibi, Dâvûd
Aleyhisselâ-mınhuzurunaçıktılar.
Bağ(ekin)sahibi:
“Bu kişi, davarını, geceleyin boşlayıp bağımın (ekinimin) içine düşürdü.
Bağımdan(ekinimden)hiçbirşeybırakmayıphepsiniyoketti!”dedi.
Dâvûd Aleyhisselâm da, davarların, bağ (ekin) sahibine verilmesine
hükmetti[20]:
“Git!Davarlar,senindir!”dedi,davarları,bağ(ekin)sahibineverdi.
Bunlar; Dâvûd Aleyhisselâmın, o zaman, on bir yaşında bulunan oğlu
SüleymanAleyhisselâmarastladılar.
SüleymanAleyhisselâm,onlara:
“Aranızda,nasılhükümverdi?”diyesordu.
DâvûdAleyhisselâmınverdiğihükmü,ona,haberverdiler.[21]
SüleymanAleyhisselâm:
“Taraflarhakkında,bundanbaşkası,dahamülayimveuygundu.[22]
İşinizi,ben,üzerimealsaydım,bundanbaşkatürlühükümverirdim!”dedi.
Onun,busözünü,DâvûdAleyhisselâmahaberverdiler.
DâvûdAleyhisselâm,SüleymanAleyhisselâmıçağırıpona:
“Sen,onlararasında,bundanbaşka,nasılhükümverirdin?[23]
Peygamberlik veBabalıkhakkı için, dahamülayimveuygunolanı, bana
haberver!”dedi.[24]
SüleymanAleyhisselâm:
“Ey Allah’ın Peygamberi! Bu hususta, bundan başka, hüküm verilebilir.”
dedi.
DâvûdAleyhisselâm:
“Negibi?”diyesordu.[25]
SüleymanAleyhisselâm:
“Davarları; kuzularından, yünlerinden -vesâir menfeatlarından-
yararlanmasıiçin,bağ(ekin)sahibineteslimedersin!
Davar sahibi de, bağın (ekinin) eskimâmurhaline gelinceye ve sahibine
teslim edilinceye kadar, İslah ve imarına çalışır, sonra, davarları, sahibine
iadeeder!”dedi.[26]
DâvûdAleyhisselâm:
“Hüküm,seninverdiğinhükümdür!”dedi,vebunagöre,hükümverdi.[27]
(Dâvûd Aleyhisselâmın devrinde) iki kadın, yanlarında kendilerinin iki
oğlan çocukları bulunduğu halde, yolda giderlerken, kurt gelerek onlardan,
birinin(büyükkadının)çocuğunu,hemenkapıpgider.
Bununüzerine,(çocuğunu,kurtkapanbüyük)kadın,eşi(küçük)kadına:
“Kurt,senin,çocuğunu,götürdü!”der.
Öbürkadın:
“Hayır!Kurt,seninçocuğunu,götürdü!”der.
Nihayet,buikikadın,muhakemelerini,DâvûdAleyhisselâmaarzederler.
Oda,(kurtunkaptığıçocuğun,küçükkadına),sağkalançocuğunda,büyük
kadınaaidolduğunahükmeder.
Bunlar, muhakemeden çıkıp Dâvûd Aleyhisselâmın oğlu Süleyman
Aleyhisselâmagiderler,DâvûdAleyhisselâmınverdiğihükmühaberverirler.
SüleymanAleyhisselâm:
“Haydi, bana, bir bıçak getiriniz de, çocuğu, bunların arasında ikiye
ayırayım!”deyince,küçükkadın:
“Aman,öyleyapma!Allah,sanarahmetetsin!Buçocuk,okadınındır!”der.
Bunun üzerine, Süleyman Aleyhisselâm, çocuğun, küçük kadına âid
olduğunahükmeder.[28]
YüceAllah;DâvûdAleyhisselâma:
“Ey Dâvûd! Allah’ın, senden sonra, işe, Süleymanı memur kıldığını,
kendisinebeyanet!”diyeVahyedince,DâvûdAleyhisselâm:
“İlâhî! Bana lütufkâr olduğun gibi, Süleymana da, lutufkâr ol!” diye
niyazdabulundu.
YüceAllah;DâvûdAleyhisselâma:
“Süleymanadeki:o,bana,seninkulolduğugibi,kulolsunda,bende,ona,
sanalutufkârolduğumgibi,lutufkârolayım!”diyevahyetti.
Dâvûd Aleyhisselâm, vefat ettiği zaman, Yüce Allah, Süleyman
Aleyhisselâma: “Hacetini, benden dile!” diye Vahy buyurdu. Süleyman
Aleyhisselâm:
“Benim kalbimi de, Babamın kalbi gibi, Sana karşı haşyet ve muhabbet
taşırkılmanıdilerim!”diyerekniyazdabulundu.
Yüce Allah; onun kalbini, dilediği gibi, Allâha karşı haşyet vemuhabbet
taşırkıld.[29]
SüleymanAleyhisselâm;kraloluşundan,vefatınakadar,YüceAllah’akarşı
hu-şûundandolayı,başını semâyakaldırmamıştır. [30] Son derecemütevazı
(alçak gönüllü) idi. Miskîn (son derece fakir)lerin yanlarına varır, onlarla
oturur:“Miskîn,miskînleoturur.”derdi.[31]
HurmayaprağındanZenbilörüpsatar[32],elininemeğiilegeçinir[33],arpa
ekmeğiyerdi.[34]
Her ayın başında altı gün, ortasında üç gün, sonunda da, üç gün oruç
tutardı.[35]
SüleymanAleyhisselâm:
“Biz;yaşamanın,yumuşakolanınıda,sertolanınıda,denedik.
Onlardan,aşağıolanını,yeterlibulduk.[36]
İnsanlara verilmeyen şeyler, bize verildi. İnsanlara verilmeyen ilimler,
bize verildi. Fakat, şu üç kelimeden: Öfke ve sükûnet halinde, Hilm
(usluluk)den,Yoksullukvebollukhâlinde,tutumluluktan,
Gizlide ve açıkta, Allah korkusundan daha üstün bir şey bulamadık!”
demiştir.SüleymanAleyhisselâmın,oğlunada:
“Ey oğulcuğum! Miskinlikle birlikte günah işlemek, ne kadar kötüdür!
Hidâyetten sonra, dalâlete düşmek, ne kadar kötüdür! Kişinin, Rabb’ine
ibadetedipdururken,ibâdetibırakmasıise,bundandahakötüdür!”dediğide,
rivayetedilir.[37]
Süleyman Aleyhisselâmın Kudüs’ü Ve Mescid-i Aksâ’yıYaptırışı:
Mescid-iAksa;PeygamberimizAleyhisselâmın,Mîracgecesindeuğramış
olduğu[38],İlya=BeytülmakdisMescididir.[39]
Eshab-ı kiramdan Ebû Hüreyre, Mescid-i Aksâ‘ya[40] İiya Mescidi veya
Bey-tülmakdisMescid’i[41]
Eshâb-ıkiramdanEbûSaîd’ülhudrîde:BeytülmakdisMescidider[42]
Dâvûd Aleyhisselâm, vefat edeceği sırada, Beytülmakdis Mescidini
tamamlamasını,SüleymanAleyhisselâmavasiyyetetmişti.[43]
Süleyman Aleyhisselâm; Kudüs şehrinin çevresine, enli, uzun, beyaz
taşlarla hisar yaptırdıktan sonra[44], Hükümdarlığının dördüncü yılında
Beytülmakdis’inyapısınabaşladı[45] ki, bu,YüceAllâhın; çevresinimübarek
kıldığınıbildirdiğiMescid-iAksaidi.[46]
Eshab-ıkiramdanEbûZerr’ülgıfârîderki:
(YâResûlallâh!YeryüzündeilkkurulanMescid,hangisidir?)diyesordum.
ResûlullahAleyhisselâm:
(Mescid-iHaram’dır!)buyurdu.
(Sonra,hangisidir)diyesordum.
(Mescid-iAksâ‘dır!)buyurdu.
(Bunlarınarasındanekadarzamanvardır?)diyesordum.
(Kırkyıldır?
Neredenamazvaktigelirse,namazını,oradakıl!Orasıda,birmesciddir!)
bu-yurdu.”[47]
Bu Hadîs-i şerifin şerhinde, yetkili ilim adamları; ne İbrahim
Aleyhisselâmın,Kabe’nin,nede,SüleymanAleyhisselâmın,Mescid-iAksa’nın
ilk yapıcısı olmadığı, ancak, nice asırlardan sonra, bunların, yenileyicileri
oldukları,Hadîs-işerif-degeçenkırkyıllıkzamandanmaksadında,İbrahim
Aleyhisselâm ile Mescid-i Aksa’nın yenileyicileri arasında bulunan Yâkub
Aleyhisselâmarasındageçenzamanolduğuaçıklanmıştır.
Filvaki,; Kabe, ilk defa Melekler tarafından yapıldığı, sonra, Âdem
Aleyhisselâm, sonra,ÂdemAleyhisselâmınoğulları… en sonrada, İbrahim
Aleyhisselâm tarafından yenilendiği gibi, Mescid-i Aksa’da, ilk defa Âdem
Aleyhisselâm veya Melekler tarafından yapılmış, sonra, Sâm b.Nuh
Aleyhisselâm, sonra, Yâkub, sonra, Dâvûd ve Süleyman Aleyhisselâmlar
tarafındanyenilenmiştir.[48]
Süleyman Aleyhisselâm;Mescid-i Aksa için, yerdekimâdenlerden altun,
gümüşveyakut;denizdende,türlüincilerçıkarttırdı.
Sonra,ustalarhazırlattı.
Kestirdiğitürlütaşları,ustalarayontturdu.[49]
Çamveserviağaçlarıgetirtti.[50]
Ağaçlardan,biçilentahtaları,sırasıradizdirdi.
Toplanancevherleri,düzelttirdivesüsletti.[51]
Mescid’induvarlarını,beyaz,sarıveyeşiltaşlarlaördürdü,
Direğini,hâlis,billurtaştanyaptırdı.
Tavanını, duvarlarını, inciler, yakutlarla, türlü kıymetli cevherlerle
süsletti.
Mescid’intabanınaFîrûzec(Safirus)denilenkıymetlitaşlardöşetti.
Ozaman,yeryüzünde,bumâbeddendahasüslüsü,dahagüzeliveparlağı
yoktu.
BuMescid;geceninkaranlığını,dolunaygibiaydınlatırdı.[52]
İnsanlar,onunbirbenzerinigörmemişlerdi.[53]
MûsâAleyhisselâmdan kalan Tâbût’ussekîne’yi debu Beyt’ülmakdis’e
koydurdu.[54]
Mescid’inköşelerindenbirköşesinede,AbanusbirAsadikilmişti.
Bu Asa’ya, Peygamberlerin soyundan gelen çocuklardan birisi, dokunsa,
ona,hiçbirzararvermezdi.
Fakat,onlardanbaşkası,dokunsa,eli,yanardı.[55]
Süleyman Aleyhisselâm, Mescid’in yapı işinden boşaldığı zaman[56],
Sahra’-nınüzerinebirkurbangötürüpkestive:
“EyAllâhım!Bana,bumülk’üsaltanatı,Sen,bağışladın!
Üzerimdekiihsan,Sendendir!
Sen,beni,yeryüzüneHalîfenyaptın!
Hamd,sanamahsustur.
Ey Allâhım! Bu Mescid’e giren kimse hakkında, benim, Senden dileğim
şudur:
Buraya girip içinde halisane iki rekât namaz kılan kimse, anasından
doğduğugündekigibigünahındançıkıparınsın!
Burayagirengünahkâr,günahınatevbeetsin.Korkuyakapılanı,emniyete,
güvenliğe kavuştur! Hasta olana, şifâ ver! Kıtlığa uğrayana, bolluk ve
zenginlikihsanet!
Duamı kabul buyurup dileklerimi ihsan ettiğin zaman, Kurban’ımın
kabulünü,onunalâmetikıl!”diyerekdüaetti.
Bunun üzerine, gökten bir ateş indi. Şarkla garp arasını kapladı. Sonra,
boynunuuzatıp,kurbanıyüklenerekgöğeyükseltti.
Süleyman Aleyhisselâm, bundan sonra, İsrail oğullarının bilginlerini,
Me.^‘d-detopladı.Onlara,Mescid’inAllahiçinyapıldığınıbildirdi.[57]
Ogünüde,Bayramedindi.[58]
Yeryüzünde, o günki Bayramdan daha büyük ve yemesi, içmesi, o
günkündendahabolbirBayramedinilmemişti.Binlercedeve,sığırvedavar
boğazlanmış[59]buna,ondörtgündevamedilmişti.[60]
Süleyman Aleyhisselâm; Beytülmakdis’in, Mescid-i Aksa’nın yapımını
tamamladıktan sonra, kendisi için de, bir Beyt (Mâbed) yapmıştı ki, bu da,
KamamekilisesidiyeanılagelenveHıristiyanlarcaKudusteUluKilisesayılan
kilisedir.[61]
Mescid-İAksaVeSahranınBaşlarınaGelenler:Kudüs’ün, Buhtunnassar tarafından zabt ve tahribi sırasında Mescid-i
Aksa da, yıkılmış, bir müddet sonra, Fars krallarından Behmen’in
müsaadesiyle yeniden yapılan Beytülmakdis’i, Hirodos oğulları, Süleyman
Aleyhisselâmınyaptığışekildeikmaletmişlerdi.
Fakat, Rum krallarından Titoş, onu, tekrar yıktırmış, yerine, ekin
ektirmişti.
Rumların,Hıristiyanlığıkabullerindensonra,Konstantin’inAnnesi,Haç’ın
gömüldüğüçöplüktenHaçıçıkarttırarak,yerine,KamameKilisesidiyeanılan
Kiliseyi yaptırmış (ibn.Haidun-Tarih d,s.296-297), Yahudilerin Kıblesi olan
Sahra’yı da, onların yaptıklarına ceza olmak üzere, süprüntülük yaptırmak
suretiyle akıllarınca ÖC almak İStemİŞ[62], Sahra, Hz.Ömer’in, Kudüs’ü
fethinekadar,böylece,süprüntülükveçöplükolarak
kalmıştı.[63]
Hz.Ömer, Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâmın İsrâ gecesinde
Beytül-makdis’e girmiş olduğu yerden girip Davud Aleyhisselâmın
MihrabındaikirekâtTahiyyetülmescidkıldı.
Ertesigünü,oradasabahnamazınıda,Müslümanlarakıldırdı.
BirincirekâttaSadsûresiniokuyupsecdeetti,Müslümanlarda,kendisiyle
birliktesecdeettiler.
İkincirekâttaİsrâ(Benîİsrail)sûresiniokudu.
Sonra,Sahra’yavardı.Kâ‘bul’ahbar’dan,onunyerinigöstermesiniistedi.
Kâ‘b’ulahbar,arkatarafıişaretedince,Hz.Ömer:“Sen,Yahûdiyebenzedin!
Yahudiliğeözendin!”dedi.
Sonra,Sahra’dan,toprakları,Ridasınınvekaftanınınetekleriyletaşımağa
başladı.Müslümanlarda,kendisiylebirlikteböyleyaptılar.[64]
Sahra’nın üzeri, toprak ve süprüntülerden temizlenince, üzerine, Kır
MesciditarzındabirMescidyapıldı.
tmeviVteüitelefmöen»e^iıö‘D.NDö.tiiTneiiK-,NıescıtnVıatam,\$ıesütw
\*«8ae>»s>»eDımaşkMescidihakkındayaptığıgibi,duvarlarınıyükseltmek
ve sağlamlaştırmak suretiyle, onun da, imarına himmet edip adını hayırla
andırdı.
HicrîbeşinciyüzyıldaMüslümanların,Mısır,ŞamveHicazülkelerindeki
hâkimiyetlerinin zayıflamasından yararlanan Haçlılar, Şam taraflarıyla
Kudüs’ü ellerine geçirince, Sahra Mescidini yıkıp yerine, büyük bir kilise
yapmışlar[65],kubbesininbaşınada,altundan,kocamanbirHaçtakmışlardı.[66]
Kudüs,böylece,doksanikiyıl,Hıristiyanlarınelindekaldı.[67]
Hicrîbeşinci asrın sonlarınadoğru, İslamMücahidlerindenSalahaddin-i
Eyyû-bî, Haçlılarla savaşa savaşa, Şam taraftarıyla Kudüs’ü, onların
ellerindenkurtardı.[68]
Müslümanlar, Sahra kubbesinin üzerine çıkıp büyük altun Haçı sökerek
yere düşürdükleri zaman, Hıristiyanların üzüntülerinden kopardıkları
çığlıklarla, Müslümanların sevinçlerinden getirdikleri Tekbirlerle yerler
sarsıldı[69]
Mescid-i Aksa, içindeki Haçlardan, Çanlardan, Ruhbanlardan, dolaşan
domuzlardan, içindeki, dışındaki bütün pisliklerden temizlendi. İslâm
devrindeolduğuhalegetirildi.
Mü‘min ve Müslümanlar Mescid-i Aksâ‘nın içine girdiler. Ezanlar,
okundu. Kur’ân-ı Kerim tilâvet olundu. Yerlere sergiler serildi. Direklere
kandiller asıldı.[70] Halebde yapılmış olan Kıymetli Minber de, getirilip
yerleştirildi[71]
O güne kadar ziyaretçilere örtülü, kapalı bulundurulan Sahra da, önce,
temiz su ile, sonra da, gül suyu ve miskle yıkanarak ziyaretçilerin gözleri
önüneserildi.[72]
Salahaddin-i Eyyûbî, Hıristiyanların, Sahra üzerinde yaptıkları ve
övündükleri büyük kiliseyi de, yıktırıp yerine, bugün mevcud olan Sahra
Mescidiniyaptırdı.[73]
İkincicumanamazınıda,Müslümanlarlabirlikteoradakıldı.
Mescid-iAksâ‘nınimarıiçinhiçbirfedakârlıktangeridurmadı.[74]
Allah,ondanrazıolsun![75]
SüleymanAleyhisselâmınSaltanatVeFütuhatı:SüleymanAleyhisselâm;kendisindenbaşkahiçkimseyelâyıkolmayanbir
mülkvesaltanatvermesini,Rabb’ındandilemişti.
Yüce Allah, duasını kabul edip onu da, kendisine verdi.[76] İnsanları,
cinleri,kuşlarıverüzgârı,ona,uysalkıldı.[77]
Meclisine gitmek üzre, evinden çıktığı zaman, kuşlar, onun başının
üzerinden ayrılmazlar, Meclisine vardığı zaman da, insanlar ve cinler,
kendisinekıyameder,Serir’ineoturuncayakadar,ayaktadururlardı.[78]
Çoksavaşçıidi.Savaşmaktan,oturmağavakitbulamazdı.[79]
Yeryüzününnetarafındabirkralbulunduğunu, işitse,hemengidiponu,
ye-nervekendisine,boyuneğdirirdi.
Savaşa çıkmak istediği zaman, askerlerine emreder, tahtadan bir
ulaştırmaDöşeği (Uçağı) yapılır[80], o tahta Döşeğin üzerine de, kendisinin
tahtaSerîr’i,yerleştirilirdi.
Savaşerleri,savaşaraçlarınıvesavaşhayvanlarınıda,bindirdiktensonra,
şiddetle esici rüzgâra emreder, rüzgârda, bu tahtauçağın altınagirip onu,
yerden kaldırınca, Süleyman Aleyhisselâm, nereye gitmek isterse,
kendilerini,orayagötürmesini,yumuşakvemülayimesenyel’e,emrederdi.
Oda,tahtauçağıgötürürken,okadaryumuşakeserdiki,üzerindengeçip
gittiğitarlanınekinlerinibilekımıldatmazdı.
Sebe’ sûresinin on ikinci âyetinde açıklandığı gibi, rüzgârın sabahı ve
akşamı,bireraylıkyoldu.’[81]
İbn.İshak(85-151Hicrî),derki:
“Bana, Dicle taraflarından bir konak yerinde konaklayan bir zat, orada,
SüleymanAleyhisselâmınEshabından,yabircin,yada,birinsantarafından
yazılmışbiryazıbulduğunuveoyazıda:
“Biz,burayakonduk.Hiçbirşeybinaetmedik.Amma,burayı,binaedilmiş
bulduk.
Sabahleyin,Istahr’danhareketetmiştik.
Biz, buradan da, inşâallah, akşamleyin kalkıp Şam’da geceleyeceğiz!
demiştik.”diyeyazılıolduğunu,anlattı.”[82]
Süleyman Aleyhisselâm, Şam’dan Irak’a kadar olan yerleri fethetti.
Horasan’ı da, bu yerlere kattı. Belh şehrine indi. Orası, bundan önce
kurulmuştu.OradandönüpIrak’aindi.
Keyhüsrev, Süleyman Aleyhisselâmın, Irak toprağına indiğini işitince
korktu.Üzüntüsünden,zayıfladı.Çokgeçmedende,öldü.
SüleymanAleyhisselâm,Iraktan,Merv’eilerledi.
Sonra,Belh’avardı.
Belh’dan,Türkbeldelerine,ansızınbaskınyaptı.
Oradan,Çinbeldelerinegeçti.
Sonra,doğudan,sağlayarakdenizsahiliyoluylaKındıhar’ageldi.
OradanKeşker’eilerledi.
Sonra, Şam’a döndü, ve Tedmür’e kavuştu. Orası, kendisinin vatan
edindiğiyer’di.[83]
Rüzgâr;Allah’ınemriyle,SüleymanAleyhisselâmın, istediğiyeregidişve
gelişinisağlamaklakalmaz,aynızamanda,herkesinkonuştuklarışeyleride,
ona,iletir,haberverirdi.[84]
SüleymanAleyhisselâm,birgün,rüzgârabinerekbirekincininüzerinden
geçipgiderken,ekincibaşınıkaldırdı.Ona,baktı,ve:
“DâvûdHanedanınabüyükbirmülkvesaltanatverilmiştir!”dedi.
Rüzgâr, onun, bu sözünü, Süleyman Aleyhisselâmın kulağına eriştirince,
SüleymanAleyhisselâm,yereindiveekincininyanınavardı.Ona:
“Ben, senin söylediğin sözü işittim ve senin yanına, ancak, güc
yetiremeyece-ğinşeyitemennietme!demekiçinindim.
Allah’ın, senden kabul edeceği bir tek teşbih, DâvûdHanedanına verilen
şeylerdendahahayırlıdır!”dedi.
Bununüzerine,ekinci,SüleymanAleyhisselâma:
“Sen,benimüzüntümügiderdiğingibi,Allahda,seninüzüntünü,gidersin!”
dedi.[85]
SüleymanAleyhisselâm;ordusuile,Karıncavadisinegeldiklerizaman,bir
karınca:
“Eykarıncalar!Yuvalarınıza,giriniz!
Sakın,Süleymanveordusu,sizi-bilmeyerek-kırmasın!”demişti.
SüleymanAleyhisselâm,onunbusözünden,gülercesinegülümsedide,
“EyRabb’im!Banaveanavebabamalütfettiğinnimetineşükretmemive
(gerikalanömrümiçinde)Seninrazıolacağıniyi(işler)yapmamı,banailham
et!
Rahmetinlebenide,(Cennette)Salihkullarınınarasınaidhalet!”dedi.[86]
Rivayete göre: Süleyman Aleyhisselâm, karıncanın söylediğini, işittince,
üzerine,indive:
“Onu,banagetiriniz!”dedi.
Getirdiler.
SüleymanAleyhisselâm,ona:
“Sen,neiçinkarıncaları,sakındırdın?
Benim,zâlimolduğumumuişittiniz?
Yoksa,benim,adaletlibirPeygamberolduğumumubilemediniz?
Neiçinonlara:
“Sizi,Süleymanveordusukırmasın!dedin?”diyesordu.
Karınca:
“EyAllah’ınPeygamberi!Sen,benimsözümdeki(Onlar,bilmeden)kaydını
işitmedinmi?
Bununlaberaber,benim,cankırmasözümdenmaksadım,ancak,kalblerin
kırılmasıidi.
Senin bir şey vermeni temenni edip fitneye düşmekten, sana bakmakla
meşgulolupAllah’ıTeşbihetmektengerikalmaktankorktum!”dedi.
SüleymanAleyhisselâm:
“Bana,öğütver!”dedi.
Karınca:
“Babana,Dâvûdismininneiçinkonulduğunu,biliyormusun?”diyesordu.
SüleymanAleyhisselâm:
“Hayır!Bilmiyorum!”dedi.
Karınca:
“O,kalbyarasını,tedavietsindiyeverildi!”dedi.
“Sana,Süleymanismininneiçinkonulduğunu,biliyormusun?”diyesordu.
Karınca:
“GöğsüneselâmetverilinceyekadardayanasınveBabanDavud’aerişmeye
müstehakolasındiyeverilmiştir!”dedi.
Sonrada:
“YüceAllah’ın,sana,rüzgârı,ne içinuysalkıldığını,biliyormusun?”diye
sordu.
SüleymanAleyhisselâm:
“Hayır!Bilmiyorum!”dedi.
Karınca:
“Dünyanın tümünün, esen, gelip geçen bir Yel’den ibaret bulunduğunu
sanahabervermekiçin!”dedi.
SüleymanAleyhisselâm,karıncanınsözlerinehayrettekalarakgülercesine
gülümsedi ve Nemi sûresinin on dokuzuncu âyetinde açıklanan duasını
tekrarladı.[87]
SüleymanAleyhisselâm,halkı,yağmurduasınaçıkarmıştı.
Oradabirkarıncakafasınınüzerineyatıpayaklarını,semayakaldırmışve:
“EyAllâhım!Ben,Seninyaratıklarındanbiryaratık’ım.
Sen,bizi,yağmurunlasulasanda,Sen,bizi,kuraklıktanhelaketsende,biz,
Senin rızkından müstağnî değiliz!” diyordu. Bunun üzerine, Süleyman
Aleyhisselâm;halka:
“Geridönünüz!Siz,sizdenbaşkasınındüasıylayağmurakavuşturuldunuz!”
dedi.[88]
Ölüm Meleği, bir gün, Süleyman Aleyhisselâmın yanına girip yanında
oturanlardan,biradama,uzunuzunbakmışdurmuştu.
ÖlümMeleğiçıkıpgittiğizaman,adam,SüleymanAleyhisselâma:
“Kimbu?”diyesordu.
SüleymanAleyhisselâm:
“ÖlümMeleğidir!”dedi.
Adam:
“Onun,bana,bakışı,sanki,beniöldürmekistiyorgibiydi!”dedi.
SüleymanAleyhisselâmona:
“Peki,şimdi,benim,sananeyapmamıistiyorsun?”diyesordu.
Adam:
“Beni,rüzgârabindirmeniveHindistanabıraktırmanı,istiyorum!”dedi.
Süleyman Aleyhisselâm, rüzgârı çağırdı. Adamı, onun üzerine bindirip
Hindistanabıraktırdı.
Bundan sonra, Ölüm Meleği, Süleyman Aleyhisselâmın yanına geldi.
SüleymanAleyhisselâm,ona:
“Sen,yanımdaoturanlardan,biradama,niçinuzunuzunbakmıştın?”diye
sordu.ÖlümMeleği:
“Ben, onun ruhunu, Hindistan’da almakla emrolunduğum halde,
kendisinin,seninyanındabulunuşunahayretetmiştim.”dedi.[89]
Süleyman Aleyhisselâmın Hacca Gidişi, Sebe’ KraliçesiniMüslümanVeMağ-RibBeldeleriniFethedişi:
SüleymanAleyhisselâm;İlya=KudüsMescid’ininyapımındanboşaldıktan
sonra,Tihâmeyolunututtu.
Allah’ınBeyt-iHaramını,Tavafettiveona,örtüörttürdü.Onunyanında
kurbankestirdi.
Orada, yedi gün oturduktan sonra, San’â‘ya ilerledi. Sebe’ kraliçesinin
Müslümanolmasınısağladı.
Şam’a,döndü.
Mağrib beldelerine, Endelüs, Tanca, Franca, Ifrikıye ve Ken’an b.Ham,
b.Nûh Aleyhisselâm oğullarının beldelerinden olan taraflarına hâkim olan
Zorbakralıyenipkendisini,birolanAllah’aimanaveputlarıbırakmağadavet
etti.Küfründe,direnince,öldürdü.[90]
Kur’ân-ı Kerimin Süleyman Aleyhisselâm HakkındakiAçıklaması:
“Süleyman’a da, rüzgârı, (Müsahhar kıldık)ki, sabahı bir ayflık yol),
akşamı,biray(lıkyol)du.
Erimişbakırmâdenini,ona,selgibiakıttık.
Onunönünde-Rabbininizniyle-işgörenbazıcinlerde,vardı.
İçlerinden, kim bizim emrimizden ayrılıp saparsa, ona, çılgın azabdan
tattınrdık.
O, kalelerden,heykellerden, büyükhavuzlargibi çanaklardan, sabit sabit
kazanlardan,nedilerse,kendisineyaparlardı.
EyDâvûdHanedanı!Siz,(Allah’a)şüküriçinçalıştınız!
Kullarımdan(hakkıyle)şükreden,azdır.[91]
“Andoisunki:biz,Dâvûd’aveSüleyman’ai\imvermişizdir.
(Bundandolayı)onlar:
“Bizi, Mü‘min kullarının bir çoğundan üstün kılan Allah’a hamd olsun!”
dediler.
Süleyman,Davud’a,mirasçıoldu.
(Süleyman):
“Eyinsanlar!Bize,kuşlarındiliöğretildi.
Bize,herşeydenverildi.
Şüphesizki:bu,apaçıkbirüstünlüğüntakendisidir!”dedi.
Süleyman’ın,cinlerden,insanlardan,kuşlardanordularıtoplandı.
İşte,bütünbunlar,(onuntarafından)zabtveidareediliyorlardı.
Hattâ,Karıncavadisiüzerinegeldiklerizaman(dişi)birkarınca:
“EyKarıncalar!Yuvalarınızagiriniz!
Sakın,Süleymanveordusu-kendileri,bilmeyerek-sizikırmasın!”dedi.
(Süleyman)onunbusözündengülercesinegülümsedide:
“EyRabb’imBanaveAnaveBabamalütfettiğinnimetineşükretmemive
(geride kalan ömrüm içinde) Senin razı olacağın iyi (işler) yapmamı, bana,
ilhamet!
Rahmetinlebenide(Cennette)sâlihkullarınarasınaidhalet!”dedi.
(Süleyman)kuşlarıaraştırıp:
“Hüdhüd’ü,neyegörmüyorum?
Yoksa,gaiblerdenmi(oldu)?
Onu,herhaldeçetinbirazabauğratacağım!
Yâhud, onu,mutlaka, kestireceğim, ya da, bana, açık ve kat’îbir Burhan
getirir!”dedi.
Derken,(Hüdhüd)çokgeçmedengeldi:
“Ben,seninmuttali’olmadığınbir(hakîkat)avâkıfoldum:Sebe’den,Sana,
çokdoğru(vemühim)birhabergetirdim.
Hakikat,orada,birkadını,onlarahükümdarlıkederbuldum.
Kendisine,herşeyverilmiştir.
Onun,birde,çokbüyükbirTaht’ıvar.
(Gerek) onu, (gerek) kavmini, Allah’ı bırakıp güneşe secde ediyorlarken
buldum(gördüm).
Şeytan, onların yaptıklarını, süslemiş te, kendilerini yoldan alıkoymuş
(saptırmış)Onuniçin,onlardoğruyolagiremiyorlar.
(Bunu)göklerdekiveyerdekihergizliyi(meydana)çıkaran,(kalblerinde)ne
gizliyorlar, ne açıklayorlarsa, (hepsini) bilen Allâha secde etmesinler diye
(yapıyorlar)
Allah,O’durki,O,büyükArş‘inSahibiolanveO,kendisindenbaşkahiçbir
İlâhbulunmayandır.”dedi.
(Süleyman):
“Bakalımdoğrumusöyledin,yoksa,yalancılardanmıoldun?
Şumektubumugötür,onu,kendilerinebırak!
Sonra, onlardan biraz çekil de, bak, neye dönecekler (Ne cevap
verecekler?)dedi.
(Sebe’kıraliçesi):
“Ey İleri gelenler! Hakikat, bana, çok şerefli bir mektup bırakıldı ki, o,
Süleyman-dandırveo,hakfkatan,RahmanveRahfmolanAllâhınadiyle.
Banakarşı,başkaldırmayınız!
Müslümanlarolarakbanageliniz!”diye(yazılmıştır)
Eyilerigelenler!Bana,(bu)işimhakkındabirreyveriniz!
Siz, huzurumda bulununcaya kadar, ben, hiç bir işte kat’î(bir hüküm
sahibi)olamadım.”dedi.
“Biz,güc,kuvvetsahihleri,çetinsavaşerbabıyız.Emir,sanaâiddir.
Bak,sen,neemredeceksin.”elediler.(Kraliçe):
Şüphesiz ki: hükümdarlar, bir memlekete girdikleri zaman, orasını,
perişanederler.
Halkından, şerefli olanları, hor ve hakir kılarlar. Bunlar da, böyle
yapacaklardır.
Ben, onlara, bir hediye göndereyim, de, Elçiler, ne (cevap) ile dönecek
bakayım?”dedi.
Bununüzerine,vaktâki,(ogönderilenheyet)Süleymanageldi.
(Süleyman):
“Siz,bana,malileyardımmıediyorsunuz!?
İşte,Allah’ın,banaverdiği (nimetlerki,onlar) sizeverdiğindendahaçok
hayırlıdır.
Belki,siz,hediyenizleböbürlenirsiniz.
(Eyelçiheyetbaşkanı!)dönonlara!
Andolsunkiönünegeçemeyecekleriordularlaonlaragelir,onları,horve
hakirolduklarıhalde,oradançıkarırım!”dedi.
(Süleyman, kendi maiyetindekilere de) ey ileri gelenler! Onun (Belkısin)
Tahtını, kendilerinin, bana,Müslüman olarak gelmelerinden önce, hanginiz
bana,getirir?”dedi.
Cindenbirİfrit:
“Sen,Makamındankalkmadan,ben,onu,sanagetiririm!
Ben,bunakarşı,herhalde,güvenilecekbirgücemâlikim!”dedi.
NezdindeKitabdanbirilimbulunan(Âsafb.Berhıya):
“Ben, gözün, sana dönmeden (gözünü yumup açmadan) önce, onu, sana
getiririm!”dedi.
Vaktâ ki (Süleyman), onu (Tahtı) yanında durur bir halde gördü: “Bu,
Rabbımınfazi(velutf’undan)dır.
Şükürmüedeceğim,yoksa,nankörlükmüedeceğim,beni, imtihanettiği
içindir(bu).
Kimşükrederse,kendiyararınadır,kimde,nankörlükederse,şüpheyok
kiRab-bım(onunşükründen)tamamenmüstağnidir.
(HemO)Hakkıylekeremsahibidir.”dedi.
(Süleyman):
“OnunTahtını,bilinmezbirşeklegetiriniz.
bakalım (tanımaya) muvaffak olacak mı, yoksa, muvaffak
olamayacaklardanmıolacak?”dedi.
Artık(Belkıs)gelince,ona:“SeninTaht’ınböylemiidi?”denildi.(Belkıs):
“Sanki,bu,odur!
Ondan önce de, bize ilim verilmişti, ve biz, Müslüman olmuştuk! dedi.
(Hayır!) Onun, Allah’ı bırakıp tapmakta devam ettiği şey, kendisinin
İslâmiyeti)nemaniolmuştu.
Hakıkatta,okâfirlergürûhundandı.
Ona:
“Köşk’e,gir!”denildi.
(Belkıs)onu,görünce,derinbirsusandı.
İkiayağınıaç(ıpsıva)dı.
(Süleyman):
“O,hakîkatan,sırçadanyapılmış,düzeltilmiş(veşeffaf)biraçıklıktır.”dedi.
(Belkıs)
“EyRabb’ım!Hakikat,ben,kendimeyazıketmişim.
Süleyman’ın maiyetinde, âlemlerin Rabb’ı olan Allâha teslim oldum
(Müslümanoldum)dedi.[92]
SüleymanAleyhisselâmınVefatı:
SüleymanAleyhisselâm;ibâdetiçin[93],bazanbiryıl,ikiyıl,
Bazanbiray,ikiay,
Bazan da, bundan daha az veya çokmüddet, Beytülmakdis’te tek başına
kalırdı.
Kendisininyeyeceği,içeceğide,orayagötürülürdü.
Vefatıyleneticelenen sondefaki kalışındada, yiyeceği, içeceği götürülüp
yanınakonulmuştu.[94]
Süleyman Aleyhisselâm, böyle yalnız başına kalmayı âdet edindiği
Beytülmakdis’tenamazkılarken[95],hiçbirgünolmazdıki,sabahaçıksında,
orada,birağaçbitmemişolsun![96]
Başka bir deyişle: hiç bir namaz kılmazdı ki, önünde, bitmiş bir ağaç
bulunmasın.[97]
Süleyman Aleyhisselâm, namazgahında, namaza durduğu zaman[98],
önündebitmişolanağacıgörünc[99],yanınavarır[100],ona:
“Seninisminnedir?”diyesorar,ağaçta:
“İsmimşöyle!şöyle!”derdi.
SüleymanAleyhisselâm,ona:
“Sen,neşeyiçinsin?”diyesorar,
Oda:
“Şunun,şununiçin!”derdi.[101]
Kesilecek bir ağaçsa, SüleymanAleyhisselâm, emreder, o ağaç, kesilirdi.[102]
Eğer,oağaç,dikilmekiçin,bitmişse[103],onunüzerine:
“Filanyere,şöyleşöyledikilecektir!”diyeyazılı[104]dikilirdi.[105]
Eğer,bitenağaç,devaiçin,bitmişolur[106]:
“Şuderde,şuderdedevaiçin,bittim!”derse[107],onunüzerine:
“Şuderde,şuderdedevadır!”diye[108]yazılır[109]veonuniçingereği,ya-
pılırdı.[110]
İşte,Tıbfennindekinebatlatedavî,bununüzerinekurulmuştur[111]
SüleymanAleyhisselâm,birgün,namazkıldığısırada,önündebirağacın
bitmişolduğunu,gördü.[112]Ona:
“Seninisminnedir?”diyesordu.[113]Ağaç:
“Harrub![114]Harnub![115]Harnûbe![116]Ben,Harrûbe’yim!”dedi.[117]
SüleymanAleyhisselâm,ona:
“Sen,neşeyiçinsin?”diyesordu.
Ağaç:
Ben,şuMescidiharabetmekiçin’im!dedi.[118]
SüleymanAleyhisselâm:
“Ben,sağiken,Allah,buMescidi,harapetmeyecektir!
Demek, benim ölümüm ve Beytülmakdis’in harap oluşu, senin
yüzündendirhâ!”dedivehemen,onusöktü.[119]Kendisineaidbahçeyedikti.[120]
SüleymanAleyhisselâm;dayanmakiçin,Harrûbeağacından,kendisinebir
Asayontturdu.[121]
SüleymanAleyhisselâm,birgün,ÖlümMeleğine:
“Benimruhumu,almakistediğinzaman,bana,bildir!”demişti.
ÖlümMeleği:
“Ben,bunu,sendendahaiyibiliyordeğilim!
Bubilgi;ancak,banabırakılacakveiçinde,ölecekkimseninismianılacak
yazıdabulunur.[122]
İçinde isimler bulunan kitab ise, bana, ancak, Arş’ın altında olduğum
zamanbırakılırdır.”dedi.[123]
SüleymanAleyhisselâm,ÖlümMeleğine:
“Öyleise,sana,benimhakkımdaemirverildiğizaman,bana,bildir!”dedi.[124]
Nihayet,birgün,ÖlümMeleğigelip:
“EySüleyman!Seninhakkında,banaemirverilmişbulunuyor!
Senin,azıcıkbirvaktinkaldı!”dedi.
SüleymanAleyhisselâm,sabahleyin,köşkünegirdi.Kapıları,kilitlemelerini
emrvehalkı,yanınagirmektenmenetti.
Sonra, eline Asasını alıp koltuğunun altına yerleştirdi, ve ayakta ona
dayanarak ülkesine doğru bakınca, güzel yüzlü, üzerinde beyaz elbise
bulunanbirgençadamgördü.
Gençadam,köşkünbirtarafından,kendisininyanınagiriverdi.
“EsselâmüaleykeyâSüleyman!”diyerekselâmverdi.
SüleymanAleyhisselâm:
“Vealeykesselâm!
Sen,benimiznimolmadan,buköşkenasılgirdin?!
Ben,herkesi,burayagirmektenmenetmiştim.
Kapıcılar,Perdedarlar,seni,menetmedimi?
Sen,benimiznimolmadan,köşkümegirdiğinzaman,benden,korkmadın
mı?”dedi.
Gençadam:
“Ben,okimseyimki:bana,nePerdedarlar,neKapıcılarmâniolabilirdir,
nede,ben,krallardankorkarım!
Hemben,buköşke,izinsizgirmişde,değilim!”dedi.
SüleymanAleyhisselâm:
“Seninburayagirmenekimizinverdi?”diyesordu.
Gençadam:
“Rabb’ım!”dedi.
SüleymanAleyhisselâm,onunÖlümMeleğiolduğunu,anlayınca,ürperdi.
“Demek,sen,ÖlümMeleğisin!”dedi.
ÖlümMeleği:
“Evet!”dedi.
SüleymanAleyhisselâm:
“Neiçingeldin?”diyesordu.
ÖlümMeleği:
“Seninruhunukabzedeceğim!”dedi.
SüleymanAleyhisselâm:
EyÖlümmeleği!Ben,bugün,adamlarımı,yanımatoplayıponlardan,beni,
neşelendirmelerini ve bana, tasa verecek bir şey işittirmemelerini
istemiştim!”dedi.
ÖlümMeleği:
“EySüleyman!Sen,ancak,senineşelendirecek,içindesanatasavericibir
şeybulunmayanbirgünüyaşamakistiyorsun!
Halbuki,böylebirgün,dünyadayaratılmamıştır.
Rabbınınhükmünerazıol!
Çünki,bu,reddineaslaçâreolmayacakbirhükümdür!”dedi.
SüleymanAleyhisselâm:
“Öyleise,emrolunduğungibi,vazifeni,yerinegetir!”dedi.
Bunun üzerine, ÖlümMeleği; Süleyman Aleyhisselâmın ruhunu, kendisi
ayakta,Asasınadayanmışolduğuhalde,kabzetti.[125]
O zaman, Süleyman Aleyhisselâm, elli küsur yaşında[126], elli iki
yaşında[127]veyaelliüçyaşındaidi.[128]
OnavegönderilenbütünPeygamberlereselâmolsun!
Süleyman Aleyhisselâmın vefat ettiğini, cinler, şeytanlar, bir yıl
anlayamadılar.
SüleymanAleyhisselâmındayandığıAsayı, ağaçkurdunun, içindenyeyip
zayıflattığı ve Süleyman Aleyhisselâm, yere yıkıldığı zaman, cinler ve
şeytanlar,onunvefatettiğinianladılar.[129]
BuhususKur’ân-ıkerimdeşöyleaçıklanır:
“Sonra,biz,onaölümhükmünüinfazedince(dayandığı)Asasını,yemekte
olanağaçkurdundanbaşkabirşey,bununölümünü,onlaragöstermedi.
Busuretleyerekapanıpyıkıldığızaman,besbelliolduki,eğer,cinler,gaybı
bilmiş olsalardı, öyle horlayıcı bir azab (meşakkatli işler) içinde kalıp
durmazlardı.[130]
SüleymanAleyhisselâmınKabri:Rivayete göre: Süleyman Aleyhisselâm, Babası Dâvûd Aleyhisselâmın
kabrininyanınagömülmüştür.[131]
[1].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.55.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/205.
[2].ibn.Asâkir-TarihC.6.S.253.
[3].Taberî-Tarih c.1,s.253, Sâiebî-Arais s.293. ibn.Asâkir-Tarih c.6,s.257,
ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.229.
[4].ibn.Asâkir-TarihC.6.S.229.
[5].Taberî-Tarih c.1,s.253, Sâlebî-Arais s.293, ibn.Asâkir-Tarih c.6,s.257.
ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.229.
[6].ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.257.
[7].Taberî-Tarihc.!,s.253,Sâlebî-Araiss.293,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.229.
[8].Taberîc.1,s.253,Salebis.293,ibn.Asâkirc.6,s.257,İbn.Esîrc.1,s.229.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/205.
[9].Taberî-Tarihc.1,s.252.
[10]. Sâlebî-Arais s.292, ibn.Esîr-Kâmil C.1.S.228, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.2,s.18.
[11].Sâlebî-Araiss.292,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.
[12]. Sâlebî-Arais s.292, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.228, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.2,s.18.
[13].Sâlebî-Araiss.292.
[14].Dîneverî-El’ahbars.20.
[15].Sâlebî-Araiss.289,Nesefî-Medarikc.3,s.85.
[16].Sâlebî-Araiss.293.
[17]. Sâlebî-Arais s.293, İbn.Asâkir-Tarih c.6,s.253, ibn.Esîr-Kâmil
C.1.S.229.
[18].Sâlebî-Araiss.289.
[19]. Taberî-Tarih c.1,s.253, Hâkim-Müstedrek c.2,s.588, Sâlebî-Arais
s.289, İbn.Asâkir-Tarih C.6.S.254, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.229, Ebülfida-Tefsir
c.3,s.186.
[20]. Taberî-Tarih c.1 ,s.253, Hâkim-Müstedrek C.2.S.588, Sâlebî-Arais
s.289,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.228,Ebülfida-Tefsirc.3,s.186..
[21].Sâlebî-Araiss.289.
[22].Sâlebî-Araiss.290,Nesefî-Medarikc.3,s.85.
[23].Sâlebi-Araiss.289-290,Ebülfida-Tefsirc.3,s.186.
[24].Sâlebî-Araiss.290
[25].Taberî-Tarihc.1,s.253,Hâkim-Müstedrekc.2,s.588,İbn.Asâkir-Tarih
c.6,s.254
[26]. Taberî-Tarih c.1,s.253, Hâkim-Müstedrek c.2,s.588, Sâlebî-Arais
s.288-289,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.229,Nesefî-Medarikc.3,s.85,Ebülfida-Tefsir
c.3,s.85.
[27].Sâlebî-Araiss.290,Nesefî-Medarikc.3,s.85.
[28]. Ahmed b.Hanbel-Müsned C.2.S.322, 340, Buharî-Sahih c.4,s. 136-
137,Nesaî-Sünenc.8,s.235-236,Ebülfida-TefsirC.3.S.187.
[29].İbn.Asâkir-TarihC.6.S.257.
[30].İbn.EbîŞeybe-MusannefC.13.S.206.
[31].Sâlebî-Araiss.293.
[32].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.115,İbn.Asâkir-Tarihc.2,s.361.
[33].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.23O.
[34].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.115.
[35].Hâkim-Müstedrekc.2,s.596.
[36]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.2O5, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.51,
EbûNuaym-Hilyetülevliyac.4,s.118,İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.271.
[37].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.51-53.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/205-209.
[38].isra:1
[39].İbn.ishak-Kitabülmübtedavelmeb’asc.),s.274
[40].Müslim-Sahihc.2,s.1O14
[41].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.6,s.7,Müslim-Sahihc.2,s.1O15
[42].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.3,s.45,53
[43].Taberî-Tarihc.1,s.252,Sâlebî-Araiss.308,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.228
[44].Salebi-Araiss.308,ibn.EsirKâmilc.1,s.228
[45]. Salebi-Arais s.328,Muhiddin b.Arabi-Muhadara c.1,s.134, Ebülfida-
Elbidayevennihayec.2,s.32
[46].Mes’udî-Murucuzzehebc.1,s.57,Sâlebî-Araiss.308
[47]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.15O, Buharî-Sahih c.4,s.117,Müslim-
Sahihc.1,s.37O,İbn.Mace-Sünenc.1,s.248,Nesai-Sünenc.2,s.32
[48].ibn.Hacer-Fethuibârîc.6,s.290-291.
[49].Sâiebî-Araiss.308.
[50].Yâkubî-Tarihc.1,s.58.
[51].Sâlebî-Araiss.308-309.
[52].Sâlebî-Araiss.310.
[53].Dîneverî-El’ahbars.21.
[54].Yâkubî-Tarihc.1,s.58.
[55].Sâlebî-Araiss.310.
[56].Sâlebî-Araiss.328,Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc1s134.
[57].Sâlebî-Araiss.310
[58].Yâkubî-Tarihc.1,s.56,Sâlebî-Araiss.310
[59].Sâlebî-Araiss.310
[60].Yâkubî-Tarihc.ı,s.58.
[61].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.57-58..
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/209-212.
[62].Ebülfida-Elbidayevennihayec.7,s.56,İbn.Haldun-Tarihc.1,s.297.
[63].İbn.Haldun-Tarihc.1,s.297.
[64].Ebülfida-Elbidayevennihayec.7,s.55-56.
[65].İbn.Haldun-c.ı!s.297.
[66].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.551.
[67].Ebülfida-Elbidayevennihayec,12,s.323.
[68].İbn.Haldun-Tarihc.1,s.297.
[69].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.551.
[70].Ebüifida-Eibidayevennihayec.i2,s.324-325.
[71].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.551-552,Ebülfida-Elbidayec.12,s.326
[72].Ebülfida-Elbidayevennihayec.12,s.324.
[73].İbn.Haldun-Tarihc.1,s.297.
[74].ibn.Esîr-KâmilC.1.S.552.
[75]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/212-213.
[76]. Sâd: 35, Taberî-Tarih c.1,s.252, Sâlebî-arais s.293, ibn.Esîr-kâmil
c.1,s.229.
[77]. Taberî-Tarih c.1,s.252 , İbn.Asâkir-Tarih c.6,s.257, İbn.Esîr-kâmil
c.1,s.229.
[78].Taberî-Tarihc.1,s.253,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.229.
[79].Taberî-TarihC.1.S.253.
[80].Taberî-Tarihc.1,s.253,Sâlebî-Araiss.293,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.230.
[81].Yânisabahtan,gün,yarılanıncayakadarbiraylık,gün,yarılandıktan,
geceyekadarda,biraylıkki,birgünde, ikiaylıkyolalınırdı. (Taberî-Tefsir
c.22,s.68-69)
[82].Taberî-Tarihc.1,s.253,Sâlebî-Araiss.293.
[83].Dîneverî-El’ahbars.20.
[84].Taberî-Tarihc.1,s.253,Sâlebî-Araiss.294,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.23O.
[85].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.51,Sâlebî-Araiss.293.
[86].Nemi:18-19.
[87].Sâlebî-Araiss.297.
[88]. jbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13, s.207, Ebû Nuaym-Hilyalülevliya
c.3,s.1O1.
[89]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13, s.205-206, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd
s.53,EbûNuaymc.4,s.118
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/213-217.
[90].Dîneverî-El’ahbars.21-22.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/217-218.
[91].Sebe’:12-13.
[92].Nemi:15-44.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/218-221.
[93].ibn.Esîr-KâmilC.1.S.243.
[94]. Taberî-Tarih c.1,s.261, Sâlebî-Arais s.326, ibn.Esîr-Kâmil C.1.S.243,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.31.
[95].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.242.
[96]. Taberî-Tarih c.1,s.261, Sâlebî-Arais s.326, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.2,s.31.
[97].İbn.Asâkir-TarihC.6.S.272.
[98].Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O7.
[99]. Sâlebî-Arais s.327, Deylemî-Elfirdevs c.3,s.271, ibn.Esîr-Kâmil
c.1,s.242, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.31, Heysemî-Mecmauzzevaid
c.8,s.2O7.
[100].Taberî-Tarihc.1,s.261,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.31.
[101]. Taberî-Tarih c.1,s.261, Sâlebî-Arais s.326, İbn.Asakir-Tarih
c.6,s.272, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.242, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.31,
Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.207.
[102].Taberî-Tarihc.1,s.261,Sâlebî-Araiss.326.
[103]. Taberî-Tarih c.1,s.261, Sâlebî-Arais s.326, Deylemî-Elfirdevs
c.3,s.271, ibn.Asâkir-Tarih c.6,s.273, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.242 Ebülfida-
Elbidayevennihayec.2,s.31,Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O7
[104].Sâlebî-Araiss.326.
[105]. Taberî-Tarih c.1,s.261, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.242, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.2,s.31,Heysemî-MecmauzzevaidC.8.S.207.
[106]. Taberî-Tarih c.1,s.261, Sâlebî-Arais s.326, İbn.Asâkir-Tarih
c.6,s.272, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.242, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.31,
Heysemî-Mecmauzzevaidc-8,s.2O7.
[107].Taberî-Tarihc.1,s.261,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s,31.
[108].Sâlebî-Araiss.326.
[109].Salebis.326,ibn.Asakirc.6,5.273,ibn.Esîrs.242,HeysemîC.8.S.207.
[110].Taberî-Tarihc.1,s.261,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.31.
[111].İbn.Asakir-Tarihc.6,s.273
[112]. Sâlebî-Arais s.326-327, İbn.Asakir-Tarih c.6,s.272, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.242, Muhyiddin b.Arabî-Muhâdaratülebrar c.1,s.13S, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.2,s.3O,Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O7.
[113].Taberî-Tarihc.1,s.261,Sâlebî-Araiss.327,ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.272,
ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.242, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.3O, Heysemî-
Mecmauzzevaidc.8,s.2O7.
[114]. İbn.Asâkir-Tarih c.6,s.272, Muhyiddin b.Arabî-Muhâdara c.1,s.135,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.3O.
[115].Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O7.
[116].Sâlebî-Araiss.327.
[117].Taberî-Tarihc.1,s.26l,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.31.
[118].Taberî-Tarihc.1,s.261,Sâlebî-Araiss.327,ibn.Asakir-Tarihc.6,s.272,
ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.242, Muhyiddin b.Arabî-Muhâdara c.1,s.135, Ebülfida-
Elbidayevennihayec.2,s.3O,Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O7
[119]. Taberî-Tarih c.1,s.261, Sâlebî-Arais s.327, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.242,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.3l
[120]. Taberî-Tarih c.1,s.261, Sâlebî-Arais s.327, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.2,s.31
[121]. İbn.Asâkir-Tarih c.6,s.272, Muhyiddin b.Arabî-
Muhâdaratülebrarc.1,s.135,Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O8.
[122].Sâlebî-Araiss.327,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.31.
[123]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.2O3, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.53,
EbûNuaym-Hilyetülevliyac.4,s.118,
İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.271.
[124].Sâlebî-Araiss.327,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.32..
[125].Sâlebî-Araiss.327.
[126].Taberî-Tarihc.1,s.262,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.32.
[127]. Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.58, Muhyiddin b.Arabî-
muhâdaratülebrarc.1,s.135,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.32.
[128].Sâlebi-Araiss.328,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.244.
[129]. Taberî-Tarih c.1,s.262, Sâlebî-Arais s.328, ibn.Asâkir-Tarih
c.6,s.272,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.243,Muhyiddin
b.Arabî-Muhâdara c.1,s.135, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.32,
Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O8
[130].Sebe’:14.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/221-225.
[131].Yâkubî-Tarihc.1,s.6O,ibn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.99.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/225.
LUKMANALEYHİSSELÂMLukmanAleyhisselâmınSoyu,YurduVeMesleği:
Lukman b.Sâran[1] veya Anka[2] veya Bâran[3], b.Mürîd, b.Savun[4] veya
Sedun[5]
Lukman Aleyhisselâm; Dâvûd Aleyhisselâmın devrinde yaşamıştır. [6]
Kendisi;MısırNubkabilesinemensubtu.[7]MedyenveEykehalkındandı.[8]
İsrailoğullarındanbiradamı[9]kölesi iken,onuntarafındanâzâdedilmiş
vekendisineayrıcamalda,verilmişti.[10]
LukmanAleyhisselâm,terziidi.[11]
Kendisinin,Marangozolduğuda,rivayetedilir.[12]
LukmanAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:LukmanAleyhisselâm:
Kısaboylu,
Yassıveçökükburunlu[13],
Simsiyahtenli,
Kalındudaklı[14],
Enli[15]veyarıkayaklıidi.[16]
Siyah tenli bir zat gelip Saîd b.Müseyyeb’e; teninin siyah oluşunun
hükmünüsormuştu.
Saîdb.Müseyyeb,ona:
“Sen,siyahtenlisindiyeüzülme!
Çünki, insanların hayırlılarından, üç siyah tenli: Bilal, Ömer b.Hattâbın
âzadlısıMihca’veMısırsiyahlarındankalındudaklıLukmanHakîmdesiyah
tenliidi!”demiştir.[17]
LukmanAleyhisselâma:
“Seninyüzün,neiçinçokçirkindir?”denilince;LukmanAleyhisselâm:
“Sen,nakşıveyanakşedeni,onunla,ayıplayabilirmisin?!”demiştir.[18]
LukmanAleyhisselâmınBazıFaziletleri:
Yüce Allah tarafından, Lukman Aleyhisselâma Hikmet verilmişti. [19]
Hikmet:Din’deFıkıh,akılvesözdeisabetdemektir.[20]
LukmanAleyhisselâm;Nübüvvet’le[21] veya krallıkla[22],Hikmet arasında
muhayyerkılınmış,oda,Hikmet’i,tercihetmiştir.[23]
Lukman Aleyhisselâm; Dâvûd Aleyhisselâma, ilmiyle[24], Hikmetiyle
Vezirlikederdi.Oda:
“Nemutlu sana eyLukman!Sana,Hikmet verilmiş ve senden, belâ, geri
çevi-rilmiştir!”derdi.[25]
Bilgininsanların[26]ittifakayakın[27]çoğunluğunun[28]görüşünegöre:
Lukman Aleyhisselâm, Peygamber[29] ve Vahy’e mazhar olmamıştır[30]
amma,Allâ-hın,Salihbirkuluidi.[31]
Kendisi, çok düşünen[32], keskin[33] ve iyi görüşlü’[34], çok susan[35] bir
kuldu.[36]
O,Allah’ı,sevmiş,Allahda,onu,sevmişvekendisineHikmetihsanetmişti.[37]
Vehbb.Münebbih:
“Lukman’ınHikmetlerindenonbinbapkadarokudum.
İnsanlar,onunsözlerindendahagüzelsözişitmemişlerdi.
Sonra, baktım ve gördüm ki: insanlar, onun sözlerini, kendi sözlerine
katıyorlar,hutbeverisalelerinde,ondan,yararlanıyorlardı.”demiştir,[38]
LukmanAleyhisselâm;BeytülmakdisyakınındakiRemle şehrindeoturur,
yanınagelenlereva’zeder,hikmetlisözlersöylerdi.[39]
Yüce Allah; Lukman Hakîmi, Hikmetiyle yükselttiği, onun da, yanında
toplananhalk’a,hikmetlisözlersöylediğisırada,tanıdığıbiradam,ona:
“Sen,filanyerdeçobanlıketmişolansiyahköle,Nuhasoğullarınınkölesi
Lukmandeğilmisin?!
Nihayet,sen,davarçobanısiyahsın!?”dedi.
LukmanAleyhisselâm:
“Evet!”dedi.
Adam:
“Sendegördüğümşuhal,sana,nasılveneredengeldi?!”diyesordu.
LukmanAleyhisselâm:
“Doğru sözlü olmak, emâneti, yerine vermek,Mâlâyâni’yi terk etmekle!”
dedi.
Diğerrivayetegöre:LukmanAleyhisselâm:
“Evet!Siyahtenliliğim,açıktır”dedive
“Benimişlerimden,seni,şaşırtannedir?”diyesordu.
Adam:
“Halk, senin döşeğine oturuyor! Senin kapının önünü buruyor! Senin
sözlerinidinleyipkabulediyor!?”dedi.
LukmanAleyhisselâm:
“Ey kardeşimin oğlu! Sana, söyleyeceğim şeyleri, yaparsan, sen de, öyle
olursun”dedi.Adam:“Nedironlar?”diyesordu.
LukmanAleyhisselâm:
“Ben,gözümü,yumarım.
Dilimi,tutarım.
İhtirasımı,önlerim.
Edepyerimi,korurum.
Kıyamımı(namazımı)uzatırım.
Verdiğimsözü,yerinegetiririm.
Konuğumu,ağırlarım.
Komşumu,korurum.
Mâlayânimi(Boşveyararsızsözveişlerleuğraşımı)bırakırım.
İşte,bunlar,benigördüğüngibiyaptı.”dedi.[40]
Lukman Aleyhisselâm, köleliği sırasında, Efendisine, kölelerinin, en yük
olmayanı,enproblemsiziidi.
Efendisi, onu; kendisine aid bostana, öteki arkadaşlarıyla birlikte,
bostandakimeyvadan,birşeylergetirsinlerdiyegöndermişti.
Topladıklarımeyvaları,ötekiköleler,yediler.
Yanlarında hiç bir şey bulunmaksızın, Efendilerinin yanına geldiler ve
suçlarını,LukmanAleyhisselâmınüzerineattılar.
LukmanAleyhisselâm,Efendisine:
“İkiyüzlükişi,Allahkatında,emînolamaz!
Sen, bana da, onların hepsine de, kusmak için, su, içir! Sonra da, bizi,
koştur!”dedi.
Efendi, böyle yapınca, ötekiler, yediklerimeyvayı, kusuşmağa başladılar!
LukmanAleyhisselâmise,yalnız,içtiğisuyu,kustu.
Efendi, Lukman Aleyhisselâmın doğru, olduğunu, ötekilerin yalan
söylediklerini,anladı.
LukmanAleyhisselâmınHekimliktekibilgisiise:
Tuvaletegiriporadaoturuşunu,uzatanEfendisine:
“Tuvaletteçokoturmaktan,ciğerağrır,basurmeydanagelir,hararet,başa
kadaryükselir.
Orada, hafifçe, otur ve kalk!” diyerek seslenmesinde görülmüş, Efendisi,
tuvalettençıkınca,onun,busözünü,tuvaletinkapısınayazmıştır.[41]
LukmanAleyhisselâma,Efendisi:
“Benimiçin,birkoyunboğazla!”demiş,LukmanAleyhisselâmda,boğaz-
lamıştı.
Efendisi:
“Onuniçindekieniyiolanikiküçükparçasınıçıkarıpbana,getir!”dedi.
LukmanAleyhisselâm,koyunundilinivekalbiniçıkarıpgetirdi.[42]
Efendisi:
“Bu koyun etinin içinde, bunlardan daha iyi olan parçası yok mu? diye
sordu.
LukmanAleyhisselâm:
“Hayır!”dedi.
Efendisi,susacağıkadarsustuktansonra[43]
“Benimiçin,birkoyundahaboğazla!”dedi.
LukmanAleyhisselâmdaboğazladı.
Efendisi:
“Onun içinde, en işeyaramazveenkötüolan iki küçükparçasını, çıkar,
at!”dedi.
LukmanAleyhisselâm,yine,dilinivekalbini, çıkarıpattı.Bununüzerine,
Efendisi,LukmanAleyhisselâma:
“Ben, sana, koyunun içindeki en iyi olan iki küçük parçasını, çıkarıp
getirmeni,emretmiştim.
Bana,dililekalbigetirmiştin.
Sonra, sana, onun içindeki en işe yaramaz ve en kötü olan iki küçük
parçasınıda,çıkarıpatmanı,emretmiştim.[44]
Sen,yine,dilivekalbiçıkarıpattın!?”dedi.[45]
LukmanAleyhisselâm:
“İyiolduğuzaman,buikisindendahaiyivegüzelolanbirşeyyoktur!
İşeyaramazvekötüolduğuzamanda,bu ikisindendaha işeyaramazve
kötüolanbirşeyyoktur!”dedi.[46]
LukmanAleyhisselâma:
“İnsanların,enşerlisi,hangisidir?”diyesorulmuştu.
LukmanAleyhisselâm:
“Kendisini,halkın,kötügörmesinealdırışetmeyendir!”dedi.[47]
LukmanAleyhisselâm,çokdüşünür,keskingörüşlübirzattı.[48]
Gündüzleri,hiçuyumazdı.
Hiçkimse,onun,netükürdüğünü,neabdestbozduğunu,neyıkandığını,ne
abesbirşeykonuştuğunu,nede,güldüğünügörmemiştir.
Hikmet gereği olmadıkça, sözünü, tekrarlamazdı. [49] Lukman
Aleyhisselâm,oğluna:“Eyoğulcuğum!Suskunluküzerindehiçpişmanolma!
Konuşmak,gümüştenise,susmak,altındandır!”[50]
“Ey oğulcuğum! Ben, konuşma üzerinde pişmanlık duymuşum, fakat
suskunluküzerindehiçpişmanlıkduymamışımdır.”[51]
“Oğulcuğum!Yemeğinennefîs,tatlıolanını,ye!Döşeğinise,ençiğnenmiş,
yassılanmışolanıüzerindeuyu!”[52]
“Eyoğulcuğum!Oruçtut!Şehvetini,keser.
Seni,namazdanalıkoyacakşekildeoruçtutma.
Çünkü,namaz,Allahkatında,oruçtandahabüyüktür.”[53]
“Eyoğulcuğum!Âlimlerleotur.Onlarındizlerinindibindenayrılma!
Çünki, Allah, yeri, göğün yağmuru ile dirilttiği gibi, kalbleri de, Hikmet
nuruilediriltir.”’[54]
“Ey oğulcuğum! Tevbe’yi. geciktirme. Çünkü, ölüm, ansızın gelir!” derdi.[55]
LukmanAleyhisselâmınVefatı:Lukman Aleyhisselâm; Beytülmakdis yakınındaki Remle şehrinde vefat
etti.[56]Mescidileçarşıarasındakiyeregömüldü.[57]Selâmolsunona![58]
Kur’ân-I Kerimin Lukman Aleyhisselâm HakkındakiAçıklaması:
“Andolsunki:biz,Lukman’a,Allah’aşükret!diye(rek)Hikmetverdik.
Kim,şükrederse,ancak,kendiyararıiçinşükreder.
Kimde,nankörlükederse,hiçşüpheyokki,Allah,Ganiydir(Müstağnidir.)
Herhamd’e,O,lâyıktır.
Hani,Lukman,oğluna-o,onaöğütverirken-(şöyle)demişti:
Oğulcağızım!Allah’a,ortakkoşma!
Çünkü,şirk,büyükbirzulümdür,haksızlıktır.[59]
“Oğulcağızım! Hakikat, (yaptığın iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi
kadarda,olsa,birkayaiçinde,veyagöklerde,yahudyeriniçinde(gizlenmiş)
de,olsa,Allah,onu,getirir(meydanaçıkarırvehesabınıgörür.)
Çünkü, Allah, Latîf’dir, hakkıyle haberdardır. Oğulcağızım! Namazını,
dosdoğrukıl!İyiliği,emret!Kötülükten,vazgeçirmeyeçalış!Sana,(Buemir
venehiyyüzünden)isabetedecekherşeyekatlan!Çünkü,bunlar,katisurette
farz kılınan umurdandır. İnsanlardan (kibirlenip) yüzünü, çevirme. Yer
yüzündeşımarıkyürüme!
Çünkü, Allah, her kibir taslayanı, kendini, beğenip övüneni, sevmez.
Yürüyüşünde,mutedilol!Sesini,alçalt.
Seslerinençirkini,eşeklerin,anırışıdır!”[60]
[1].ibn.Kuteybe-Maarifs.25,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.123.
[2].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.57,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.123.
[3].Muhyiiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,s.139.
[4].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.57.
[5].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.123.
[6].ibn.Kuteybe-Maarifs.25,Mes’ûdî-Murucc.1,s.57,İbn.Arabî-Muhâdara
139.
[7].Mes’ûdî-Muruc.c.1,s.57,Sâlebî-Araiss.348,Ebülfidac.2,s.124.
[8].Mes’ûdî-Muruc.c.1,s,57,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.123.
[9].Kaynb.Cisr’in(Mes’ûdî-Muruc.c.1,s.57).
[10].ibn.Kuteybe-Maarifs.25.
[11].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.64, İbn.Kuteybe-Maarif s.25,Sâlebî-Arais
s.348,M.b.Arabî-Muhâdarac.1,s.139,Ebülfida-Elbidayevenihayec.2,s.127.
[12]. ibn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.214, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.64,
Taberî-Tefsir c.21,s.68, Sâlebî-Arais s.350, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.2,s.124,127.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/229.
[13].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.124.
[14].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.213,A.b.Hanbel-Ezzühds.64,Ebülfida
s.124
[15].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.64,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.124.
[16]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.213, A.b.Hanbel-Ezzühd s.64, Sâlebî-
Araiss.348,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.124.
[17]. Taberî-Tefsir c.21,s.67, Sâlebî-Arais s.348, Ebülfida-Elbidaye
c.2,s.124.
[18].Sâlebî-Araiss.350.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/229-230.
[19].Lukman:12.
[20]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.64, Taberî-Tefsir c.21,s.67, Sâlebî-Arais
s.348,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.127.
[21].Sâlebî-Araiss.349,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.129.
[22].Hakîmüttirmizî-Nevadirül’usûl s.112,Sâlebî-Arais s.349, ibn.Asâkir-
Tarihc.5,s.192.
[23]. Hâkimüttirmizî-Nevadir s.112, Sâlebî-Arais s.349, ibn.Asakir-Tarih
c.5,s.192,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.129.
[24].Hâkimüttirmizî-Nevadirs.112,ibn.Asâkir-Tarihc.5,s.192.
[25].Hakimüttirmizi-Nevadirül’usûl s.112,Sâlebî-Arais s.349, ibn.Asâkir-
Tarihc.5,s.192,MirHâvend-RavzatussafaTercemes.333
[26].Sâlebî-Araiss.349.
[27].İbn.Kuteybe-Maarifs.25.
[28].Sâlebî-Araiss.349.
[29].İbn.Kuteybe-Maarifs.25.
[30].Ibn.Kuteybe-Maarifs.25,Taberî-Tefsirc.21,s.67,Sâlebî-Araiss.349,
Deylemî-Elfirdevsc.3,s.45O,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.129.
[31].Taberî-Tefsirc.21,s.67,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.129.
[32].Taberî-Tefsirc.21,s.67,Deylemî-Elfirdevsc.3,s.45O.
[33]. Hakîmüttirmizî-Nevadirül’usûl s.112, Sâlebî-Arais s.349, Deylemî-
Elfirdevsc.3,s.45O.
[34].Deylemî-Elfirdevsc.3,s.45O.
[35].Hakîmüttirmizî-Nevadirürusûls.112,Deylemî-Elfirdevsc.3,s.45O.
[36].Hakîmüttirmizî-Nevadirül’usûls.112.
[37].Hakîmüttirmizî-Nevadir.s.112,Sâlebî-Araiss.349,Deylemî-Elfirdevs
c.3,s.45O.
[38].ibn.Kuteybe-Marifs.25.
[39].ibn.iyas-Bedâyiüzzühûrs.169.
[40].Sâiebî-Araiss.350,Ebüifida-Eibidayevennihâyec.2,s.124.
[41].Sâlebî-Araiss.349.
[42]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.214, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.65,
Taberî-Tefsir c.21 ,s.68, Sâlebî-Arais s.350, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.2,s.127.
[43]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.214, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.64,
Sâlebî-Araiss.350Ebülfida-ElbidayevennihayeC.2.S.127.
[44]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.214, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.65,
Taberî-Tefsir c.21 ,s.68, Sâlebî-Arais s 350 Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.2,s.127.
[45]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.214, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.2,s.127.
[46]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.214, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.65,
Taberî-Tefsir c.21,s.68, Salebî-Arais s.350, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.2,s.127.
[47].Ahmedb.Hanbel-Ezzühd s.65,Sâlebî-Arais s.350,Ebülfida-Elbidaye
vennihaye c.2,s,128 Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.65, Sâlebî-Arais s.350,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s,128.
[48].Deylemi-Elfirdevsc.3,s.45O.
[49].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.124.
[50].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.65,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.128.
[51].ibn.Kuteybe-Uyunülahbarc.2,s.192.
[52].İbn.Kuteybe-Uyunülahbarc.3,s.245.
[53].Sâlebî-Araiss.350.
[54].Mâlik-Muvatta’c.2,s.1002,Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.133.
[55].Gazâli-ihyâuUlûmiddinc.4,s.15-16.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/230-234.
[56]. İbn.lyas-Bedâyiuzzühur s.169, Mîr-Hâvend-Ravzatussafa Terceme
s.332.
[57].İbn.iyas-Bedâyizzühurs.169.
[58]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/235.
[59].Lukman:12-13.
[60].Lukman:16-19.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/235.
ŞA’YAALEYHİSSELÂMSayaAleyhisselâmınSoyu:
Şâ‘yâb.Emus[1]veyaEmsıya’dır.[2]
İsrail Oğullarının Musa Aleyhisselâmdan Sonraki Durum VeTutumlarıŞâ‘yâAleyhisselâmınPeygamberliği:
Mûsâ Aleyhisselâmdan sonra, İsrail oğullarının başına bir hükümdar
geçtikçe,YüceAllah,ona,doğruyolugösterecekbirPeygambergönderirdi.[3]
Peygamber,kralileYüceAllaharasındavâsıtaolur[4],dilediğiniona,Vah-
yederdi.[5]
İsrailoğullarına,yenibirKitapta,inmezdi.[6]
Onlariçin,TevratŞeriatındanbaşkaŞeriatda,olmazdı.[7]
Ancak, Tevrat’a ve Tevratın içindeki hükümlere uymakla emrolunurlar;
mâsi-yettennehiy,tâattanbıraktıklarışeyleriyapmağadavetedilirlerdi.[8]
Zekeriyyâ,Yahya ve İsâ Aleyhisselâmların Peygamber olarak
gönderilişlerinden önce[9]; Sıddîka diye anılan hükümdar, İsrail oğullarının
başına geçtiği za-man[10], Yüce Allah, Şâ‘yâ b.Emsıya Aleyhisselâmı,
Peygamber olarak göndermişti, [11]ki, o, İsâ Aleyhisselâmla Muhammed
Aleyhisselâmı[12]:
“Merkebe binecek olanı ve ondan sonra da, deve’nin sahibini, size
müjdelerim!”diyerek[13]müjdelemiş[14]MuhammedAleyhisselâmı, tavsif ve
tarifde,etmişti.[15]
İsrail oğulları, bütün işlerinde, Şâ‘yâAleyhisselâmın emir venehiylerine
göre hareket eder, onu, dinler, ona, boyun eğerlerken[16]‘, kral Sıddîkanın
hükümdarlığının sonuna doğru[17], içlerinde yaramaz işler[18]‘, bid’atlar
çoğalmağ[19]‘, büyümeğe başlayınca’[20]; Yüce Allah, Babil kiralı Senharib
(Sencarib)i[21], altı yüz binBayraklı[22],Meydanları dolduran[23] ordularının
başınageçirip[24]İsrailoğullarınınüzerinesaldı.[25]
Babil kralı, gelip[26] Beytülmakdis’e[27]‘, Beytülmakdis’in karşısına[28],
Beytül-makdis Meydanına[29] konduğu’[30] ve Beytülmakdisi, kuşattığı
zaman[31],halk,[32]büyükveşiddetli’[33]birkorkuyadüştü[34]
Hemen,YüceAllah’atevbeettilervedöndüler.
Allahda,onlarıntevbelerinikabuledipdüşmanlarınınüzerineTaun(Veba)
hastalığınımusallatkıldı.[35]
Kral Senharib ile yanındaki beş kişi dışında hepsi[36] ölü olarak sabaha
çıktılar.[37]
Hükümdarla[38] İsrail oğulları, ölenlerinordugâhınagidipbulduklarıher
şeyiga-nîmetolarakaldılar.[39]
İsrailoğullarınınhükümdarı,BâbilhükümdarıSenharib’inölüsünüarattı
isede,ölülerarasındabulunamadı.
Onu,arayıpbulmalarıiçinhemenadamlarsaldı.
Arayıcılar; Sanharib ile içlerinde, Buhtunnassar’ın da bulunduğu
Yazıcılarından beş kişiyi[40], bir mağaranın içinde[41] yakalayıp ellerini
bağladılar.
Onları,hükümdarlarınınhuzurunagötürdüler.
Hükümdar,onları,görünce,Allah’aşüküriçinsecdeyekapandı.
Uzunmüddet,secdedekaldıktansonra[42]Senharib’e:
“EySenharib![43]Rabbimiz,[44]sana[45],size,gördünmüneyaptı?[46]
Bizimvesizinhaberimizyokiken,o,sizi,kuvvetvekudretiyleöldürmedi
mi?’dedi.
Senharib:
Ben,dahabeldelerimdençıkmadanönce[47],bana,Rabbinizin,sizeyardım
ettiği[48],İlâhîrahmetiyle,heprahmeteylemişolduğu[49]haberigelmişti.[50]
Fakat, ben, buna, kulak asmamış[51], doğru yol göstericiye itaat
etmemiştim. Beni, şakavete, yaramazlığa düşüren, ancak, benim aklımın
azlığıoldu.
Keşke,sözdinleseydimveyaakıletseydimde,sizinlesavaşmağakalkma-
saydım!
Fakat,şakavetveyaramazlık,banavebenimyanımdabulunanlaragalebe
çaldı”dedi.
İsrailoğullarınınhükümdarı:
“Rabbül’izzet olan Allah’a hamd olsun ki, size karşı, dilediği şeyle bize
yetti.
Rabbimiz, seni ve senin yanında olanları, sana ikram olsun diye sağ
bırakmadı.
Seni ve yanındakileri, sağ bırakması, ancak, dünyada kötülükleriniz, ve
yaramazlıklarınız,Âhirettede,azabınızartsıniçindir.
Rabbimizin[52], size ve sizin yanınızdakilere[53] yaptığını gördüğünüz
şeyleri,gerinizdekilerehabervermeniziçindir[54]
Sizden sonragelecekolanları, korkutmanız içindir.Böyleolmasaydı, sizi
de,sağbırakmazdı.[55]
Senin kanın ve senin yanındaki kimselerin kanları, Allah katında
maymunlarınkanındandahadeğersizdir!”dediktensonra,boyunlarınazincir
geçirilerek yetmiş gün Beytülmakdis civarında dolaştırılmalarını, Muhafız
kumandanınaemretti.
Onlardan, her birinin, her gün için, yiyeceği ikişer arpa ekmeğinden
ibaretti.
Senharib,İsrailoğullarıhükümdarına:
“Öldürmek,bizeyaptığınşeyden,dahahayırlıdır![56]
İstediğinşeyi,yap!”dedi.[57]
Bunun üzerine, hükümdar, onların, öldürülmek üzere, zindana
götürülmelerini,emretti.
YüceAllah,Şâ‘yâAleyhisselâma:
“İsrail oğullarınınhükümdarına söyle:Gerilerindekileri,Allah’ınazâbıyla
korkutmalarıiçin,Senharibileyanındakileri,salsın.
Onlara,ikramdabulunsun.
Beldelerineulaşıncayakadarda,kendilerini,hayvanüzerindetaşıtsındiye
vahyetti.
Şâ‘yâAleyhisselâm,bunu,hemenhükümdaratebliğetti.
Oda,İlâhîemri,yerinegetirdi.
Senharibileyanındakiler,Babil’evarıncayakadar,gittiler.
Babil’e vardıkları zaman, halkı, toplayıp ordularını, Allah’ın, nasıl yok
ettiğini,onlara,haberverdiler.
Senharib’inKâhinveSihirbazları:
“Ey Bâbil kralı! Biz, sana; İsrail oğullarının Rabbinin haberini de,
Peygamberinin haberini de, Allah’ın, onların Peygamberine neler Vahy
ettiğinide,anlatmıştık.
Fakat,sen,bizeitaatetmedin.
İsrail oğulları, Rablerinin yardımına mazhar olduklarından dolayı, hiç
kimsenin boyun eğdiremeyeceği bir ümmettir!” dediler. Senharib, yedi yıl
dahayaşadıktansonraöldü.
Rivayete göre: Senharib’den önce de, Bâbil hükümdarlarından Lifer de,
yanındaamcasınınoğluvekâtibiBuhtunnassarolduğuhalde,Beytülmakdis
üzerine yürümüş ise de, Yüce Allah, onların üzerlerine bir rüzgâr salarak
askerleriniyoketmiş,krallakâtibi,kaçıpkurtulmuştu.
Bukral,oğlutarafındanöldürülmüş,oda,Sahibininöldürülmesinekızan
Buh-tunnassartarafındanöldürülmüştür.[58]
Şâ‘yâAleyhisselâmınŞehîdEdilişi:Yüce Allah; İsrail oğulları hükümdarı Sıddîka’nın ruhunu kabzettiği
zaman,İsrailoğullarınınişleri,bozuldu,altüstoldu.[59]
Hükümdarlık işinde kıskançlığa[60], hattâ, birbirlerini, öldürmeğe
kalktılar. İçlerinde, azgınlıkve fesadbaşgösterdi. [61]Bir takımbid’atlarda,
ihdas ettiler. [62] Bid’atları[63], serleri[64], çoğaldı. [65] Allah’ın Kitabını, bir
tarafaattılar.[66]
Peygamberleri Şâ‘yâ, yanlarında bulunduğu halde, ona, başvurmazlar,
onunsözleriniveöğütlerinikabuletmezlerdi.
İsrail oğulları, böyle olunca, YüceAllah, Şâ‘yâAleyhisselâma: “Kavminin
içindeayağakalk!Dilinevahyedeceğim!”buyurdu.
Şâ‘yâAleyhisselâm,konuşmağakalkınca,YüceAllah,onundilinivahyile
ko-nuşturdu.[67]
Şâ‘yâAleyhisselâm,İsrailoğullarınava’zetti.Öğütlerverdi.
Allah’ı,hatırlattı.[68]
Tekzibvemuhalefetedecekolurlarsa,azabauğrayacaklarınısöyledi.[69]
Allah’ın,İsrailoğullarınaolansayısıznimetlerinisayıpdöktü.
Haldenhaledeğişerekperişanolacaklarını,hatırlatıponları,korkuttu.
Konuşmasını bitirdiği zaman, İsrail oğulları, öldürmek için[70], onun
üzerine,yürüdüler.
Şâ‘yâ Aleyhisselâm; onların aralarından sıyrılıp kaçtı. Karşılaştığı ağaç,
kendisiiçin,yarılınca,ağacıniçinegirdi.Eteğininucu,dışarıdakaldı.
İsrail oğulları, bunu, görünce, ağacı, ortasından testere ile biçmeğe
başladılar.
Ağacı biçtikleri, kestikleri zaman, ağacın ortasında bulunan Şâ‘yâ
Aleyhisse-lâmıda,biçtiler,kestiler![71]Şehîdettiler.[72]
İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn= Bizler, Allanın kullarıyız ve biz Ona,
dönücüleriz!“[73]
Onavegönderilenbütünpeygamberlereselâmolsun![74]
[1].Ibn.Kuteybe-Maarifs.23.
[2]. Taberi-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329, Ebülfida-Elbidaye
vennihayeC.2.S.32,ibn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.116.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/239.
[3].Taberî-Tarihc.1,s.277,Sâlebî-Araiss.329,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.255.
[4].Taberî-Tarihc.1,s.277,Sâlebî-Araiss.329.
[5].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.255.
[6].Taberî-Tarihc.1,s.277,Sâlebî-Araiss.329.
[7].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.255.
[8].Taberî-Tarihc.1,s.277,Sâlebî-Araiss.329.
[9]. Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.2,s.32.
[10].Taberî-Tarihc.1,s.277,Sâlebî-Araiss.329,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.255.
[11]. Taberî-Tarih c.1,s.277-278, Sâlebî-Arais s.329, ibn.Esîr-Kâmil
c.1,s.255.
[12]. ibn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329,
ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.255,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.32.
[13].Sâlebî-Araiss.329.
[14]. ibn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329,
ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.255,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.32.
[15].ibn.Kuteybe-Maarifs.23.
[16].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.32.
[17].Taberî-Tarihc.1,s.278,Salebî-Araiss.329,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.255.
[18]. İbn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329,
ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.255,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.32.
[19].ibn.Kuteybe-Maarifs.23.
[20]. Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329, ibn.Esîr-Kâmil c 1.S.255,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.32.
[21]. ibn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.255.
[22].Taberî-Tarihc.1,s.278,Sâlebî-Araiss.329.
[23].ibn.Esîr-Kâmild.s.255.
[24]. Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s,255,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s32.
[25]. ibn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329,
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.255.
[26].AynıKaynaklar.
[27].Sâlebî-Araiss.329,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.255.
[28].Taberî-Tarihc.1,s.278,Sâlebî-araiss.329.
[29].ibn.Kuteybe-Maarifs.23.
[30].ibn.Kuteybes.23,Taberîs.278,Sâlebîs.329,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.255
[31].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.255.
[32].Sâlebî-Araiss.329,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.32.
[33].Ebülfida-Elbidayevenihayec.2,s.32.
[34].Taberîs.278,Salebis.329,Ebülfidac.2,s.32.
[35].ibn.Kuteybe-Maarifs.23.
[36].ibn.Kuteybes.23,Taberîs.278,Sâlebîs.330,ibn.Esîrs.256,Ebülfida
s.33.
[37].İbn.Kuteybes.23,Taberîs.278,Sâlebîs.330,Ebülfidac.2,s.33.
[38].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.256.
[39].İbn.Kuteybe-Maarifs.23,ibn.Esir-Kâmilc.1,s.256.
[40].Taberî-Tarihc.1,s.278,Salebîs.330,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.256.
[41].Taberî-Tarihc.1,8.278,Sâlebî-Araiss.330.
[42].Taberî-Tarihc.1,s.278,Sâlebî-Araiss.330.
[43].Sâlebî-Araiss.330.
[44].Taberî-Tarihc.1,s.278,Sâlebî-Araiss.330,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.256.
[45].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.256.
[46].Taberî-Tarihc.1,s.278,Sâlebî-Araiss.330,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.256.
[47].Taberî-Tarihc.1,8.279,Sâlebî-Araiss.330.
[48].Taberî-Tarihc.1,s.279,Sâlebî-Araiss.330,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.256.
[49].Taberî-Tarihc.1,s.279,Sâlebî-Araiss.330.
[50].Taberî-Tarihc.1,s.279,Sâlebî-Araiss.330,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.256.
[51].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.256.
[52].Taberî-Tarihc.1,s.279,Sâlebî-Araiss.330.
[53].Sâlebî-Araiss.330.
[54].Taberî-Tarihc.1,8.279,Sâlebî-Araiss.330.
[55].Taberî-Tarihc.1,s.279.
[56].Taberî-Tarihc.1,s.279,Sâlebî-Araiss.330.
[57].Sâlebî-Araiss.330.
[58].Taberî-Tarihc.1,s.279,Sâlebî-Araiss.330.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/239-243.
[59].Taberî-Tarihc.1,s.28O,Sâlebî-Araiss.330.
[60].İbn.Kuteybe-Maarifs.23,Taberîs.280,Sâlebîs.330.
[61].Taberî-Tarihc.1,s.28O,Sâlebî-Araiss.330.
[62].İbn.Kuteybe-Maarifs.23.
[63].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.257.
[64].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.33.
[65].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.257,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.33.
[66].İbn.Kuteybe-Maarifs.23.
[67].Taberîc.1,s.280,Sâlebîs.330-331.
[68].Taberî-Tarihc.1,s.280,Sâlebî-Araiss.331,Ebülfida-Elbidayec.2,s.33.
[69].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.33.
[70].Taberî-Tarihc.1,s.280,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.33.
[71]. Taberî-Tarih c.1,s.28O, Sâlebî-Arais s.333, Ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.257,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.33.
[72].İbn.Kuteybe-Maarifs.23.
[73].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.33.
[74]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/243-244.
IRMIYAALEYHİSSELÂMİrmiyaAleyhisselâmınSoyu:
İrmiya b.Hılkıya; Lavi b.Yâkub Aleyhisselâm’ın soyundan gelen[1] Hârûn
b.İm-ranAleyhisselâmınsoyundandı[2].
Kendisinin,HızırAleyhisselâmolduğu[3] ve zaman zaman sahralarda ve
şehirlerde görüldüğü söylenmişse de[4], İrmiya Aleyhisselâmın Hızırlığı
hakkındakihaber,sahihdeğildenilmiştir[5].
İrmiyaAleyhisselâmınPeygamberOlarakGönderilişi:
İsrail oğulları; Şâ‘yâ Aleyhisselâmı şehid ettikten sonra[6], Yüce Allah,
onlaraİrmiyab.HılkiyaAleyhisselâmı,peygamberolarakgönderdi[7].
O zaman; İsrailoğulları arasında bid’atlar çoğalmış, büyümüş: serkeşliğe
başlamışlar,günahişlemeyedalmışlar[8],haramlarıhelallaştırmışlardı[9].
Peygamberleri öldürmüşler[10], Yüce Allah’ın, kendilerine yapmış olduğu
lutf ve ihsanlarını, düşmanları olan Senharib ve ordularından kurtardığını
unutmuşlardı[11].
Bununüzerine,YüceAllah,İrmiyaAleyhisselâma:
“Benİsrailoğullarınıhelakedeceğim!Onlardanintikamalacağım.
Sen,BeytülmakdisKayası‘nınüzerindeayaktadur!
Orada,sanaemrimveVahy’imgelecektir!”buyurdu.
İrmiya Aleyhisselâm kalkıp elbisesini yırttı, başına kül saçtı ve secdeye
kapandı.
“Yâ Rab! Anamın beni hiç doğurmamış olmasını, benim yüzümden
Beytülmak-dis’in harap ve İsrailoğullarının helak olacakları bir zamanda
beni, israiloğulları peygamberlerinin sonuncusu yapmamanı çok arzu
ederdim!”dedi.
“Secdedenbaşınıkaldır!”buyruldu.
İrmiyaAleyhisselâm,başınıkaldırdıveağlayarak:
“YâRab!Onlarakimimusallatedeceksin?”diyesordu.
YüceAllah:
“Ateşetapanları,azabımdankorkmayanları,sevabımıummayanları![12]
Kavmin olan İsrailoğullarına git de, onlar hakkında sana emrettiğim
şeylerikendilerineanlat![13]
Haklarındakinimetlerimihatırlat!
Bid’atveyaramazlıklarını,anlat[14]
Onları,banaitaatveibadetedavetet!”buyurdu[15].
İrmiyaAleyhisselâm:
“YâRab![16]Sen,beni,güçlendirmezsen,benzaif’im[17].
Sen, benim dilime belagat ve fesahat vermezsen, ben maksadımı
anlatmaktanâcizim![18]
Sen,benidoğrultmazsan,benyanılırım!
Sen,banayardımetmezsen,benrüsvayolurum!
Sen,banaizzetvermezsen,ben,zelîlvehakîrolurum!”dedi.
YüceAllah:
“Sen, bütün işlerin, benim irâdemlemeydana geldiğini ve benim, bütün
kalplerivedilleri,nasılistersem,elimdeeviripçevirdiğimi,bilmiyormusun?
Sen,banaitaatet!
Şüphesiz, benim ben o Allah ki, benim dengim olabilecek hiçbir şey
yoktur.
Göklerleyerveonlarıniçindekişeyler,benimkelâmımlakaimdirler.
Ben,denizleresöyledim.Sözümü,anladılar.
Onlara,emrettim,emrimiyerinegetirdiler.
Onların çevrelerini de, kumlu karalarla sınırladım.Onlar çizdiğim sınırı
geçemezler.
Dağ gibi dalgalar gelir, çizdiğim sınıra erişince onlara zillet, uysallık
elbisesinigiydiririm.
Onlar, korkarakvebana,boyuneğeceklerini ikrar ederekemrimiyerine
getirirlerdir.
Ben,seninyanındayım.Sen,benimyanımdabulundukça,sanahiçbirşey
erişmez.
Ben,senionlara,emirvenehiylerimitebliğedesindiyePeygamberolarak
gönderdim.
Sen,buvazifeyiyerinegetirmekle,onlardan,sanatâbiolanlarınsevabına
denksevapkazanacaksın.
Bununlaberaber,onlarınsevabındanda,birşeyeksilmeyecektir.
Eğer, bu vazifeyi, yerine getirmekte kusur edersen, bundan dolayı
kazanacağın günah, toz duman içinde bıraktığın kimselerin işleyecekleri
günahadenkolacaktır.
Bununla beraber, onların günahından da bir şey eksilmeyecektir! [19]
Kavmininyanınagitde:
Allah, size atalarınızın iyiliklerini hatırlatıyor ve bununla da, size
günahlarınızdantevbeettirmekistiyor!de![20]
Ve sor onlara: Atalarının, bana itaat etmeleri sonucunu, nasıl buldular?
Onların,banaisyanetmelerisonucunu,nasılbuldular?
Onlar;kendilerindenöncebana, itaatedipde, itâatındandolayıyaramaz
vemutsuzolmuş,veyabana,âsiolupda,asiliğindendolayımutluolmuşbir
kimsebulunduğunubiliyorlarmıdır?
Hayvanlar; rahat yuvalarını, hatırlayınca, oraya dönerler. Bu kavm ise,
felâketvehelakotlaklarındaotlamaktadırlar!
Onlarınbilginleriveruhbanlarıise;benimkullarımı,hizmetkâredindiler
ve halkı, bana ibâdetten vazgeçirip benden başkasına taptırıyor ve onları,
benimemrimibilmezhalegetirinceyevezikrimi,unutturuncayavebenden
gaflete düşürünce-ye kadar, onlar arasında -benim kitabıma aykırı olarak-
hükümveriyorlar!
Onların buyruk sahiplerine ve yedicilerine gelince: Bunlar da, nimetimi,
inkârettiler.
Demek, onlar vereceğim belâdan, emniyet ve selâmette oldular da,
Kitabımıbirtarafaattılar,Ahdimiunuttular,sünnetimi,değiştirdiler,hâ!
Kullarım,ancakbanaibâdetveitaatetmeleriyaraşırvegerekirken,bana
karşı,günahişlemekteonlaraveonlarındinimde-benimadıma-ihdasetmek
cür’e-tinigösterdikleribid’atlaratâbioluyorlarhâ!
Onlar, benim hakkımda ve Peygamberlerim hakkında yalan söylüyor ve
iftiradabulunuyorlarha!
Benim celâlim, Yüce Makamım, Ulu sânım, her türlü noksan ve eksik
sıfatlardanmünezzehdir,uzaktır.
Birinsana,banakarşıgünahişlenmesineitaatetmekyaraşırmı?
Benim yarattığım kullarıma, benden başka birtakım tanrılar edinmeleri
yaraşırmı?
OnlarınTevratokuyucularınavedinbilginlerinegelince:
Bunlar; Mescidlerde ibâdete, dindarlığa özenirler; orayı benden başkası
içinonarırlar;
Dünyayı, elde etmek için dini vasıta kılarlardır. Onların, orada Fıkıh
öğrenmeleri,ilimiçindeğildir.Orada,ilimöğrenmeleride,ameliçindeğildir.
Peygamberoğullarınagelince:
Onlar, çok konuşkan ve ezgin olmuşlar, gurura kapılmışlar, ahmakların,
cahillerinyanında,ahmakvecahilolmuşlar!
Kendilerininde,Atalarınayapılmışolanyardımgibi,yardıma;
Onlaraverilmişolankerametgibi,kerametenailolacaklarını,umuyorlar
vebuyardımveikramada-hiçdedoğruolmaksızın,düşünmeksizinveibret
almaksızın- kendilerinden daha lâyık bir kimse bulunmadığını iddia
ediyorlar!
Hatırlamıyorlarki:Onlarınataları,benimyardımıma,nasılkavuştular?
Emrimi,dinimideğiştiriciler,değiştirdiklerizaman,onlaremrime,dinime
nasılciddiyetlesarıldılar?
Buuğurda,canlarını,kanlarınıfedaetmektennasılçekinmediler?
Onlar; benimemrimyerinegelinceye, dinimüstüngelinceyekadar sabr
vesadâkatgöstermişlerdir.
Ben, şu kavmin azaplarını, onlar buyruklarımı kabul etsinler diye
erteledim,uzattım.
Onlar,düşünsünlerdiyegünahlarındanvazgeçtim.
Düşünsünlerdiyeonlarıuzunömürlükıldım,çokyaşattım.
Her defasında, onların üzerine, gök, yağmur yağdırdı, yer, onlar için ot
bitirdi.
Onlara,afiyetelbisesigiydirdimvedüşmanlarınagalipkıldım.
Bütün bunlar, onların, azgınlıklarını, artırmaktan, kendilerini, benden
uzaklaştırmaktanbaşkabirişeyaramadı.
Onların, davetimden yüz çevirmeleri, daha ne zamana kadar sürecek?
Yoksa,onlarbenialdatıyorlarmısanıyorlar?! [21]Yoksa,onlarbenimlealay
mıediyorlar?!Yoksa,onlarbanakarşıyiğitlikmitaslıyorlar?![22]
İzzet(sıfat)ıma yemin ederim ki: ben, onlara, öyle bir fitne, bir belâ
salacağım ki: o, usluları, hayrette bırakacak[23], görüş sahiplerinin
görüşlerini,hakimlerinhikmetleriniyanıltacak,şaşırtacaktır[24].
Onlara;Zorba,katıkalpli,aşırıderecedezâlim,kendisineheybetelbisesini
giydirdiğim, göğsünden, şefkat, merhamet ve yumuşaklık duygusunu
kaldırdığımbirkimseyimusallatedeceğim!
Onu;sayısı,karanlıkgeceninkaraltısınıandırancemâat,takipedecek[25].
Kendisinin,karabulutkümeleriniandıranveneolduklarıbelirsiz,hayırsız
pek çok askerleri olacak, onun bayrakları, Kerkes kuşlarının havada
uçuştuklarıgibi,dalgalanacak,süvarilerininsaldırışıda,Tavşancılkuşlarının
çığlıkkopararakavlarınınüzerineinişiniandıracaktır![26]
Onlar,mamureleri,harabeyeçevirirler,köyleriıssızbırakırlar.Yeryüzünü
ifsad,girdikleriyeritahripettikçetahripederler.Onlarınkalplerikaskatıdır,
acımak bilmez. Yüzleri gülmez, gözleri hiçbir şeyi görmez, kulaklarına söz
girmez.
Onlar, çarşılara, ürkmüş ve heybetinden, tüyler ürperten arslan gibi
dalarlar[27]…’
BenİsrailoğullarınıYâfesilehelakedeceğim!”buyurdu’[28].
Yâfes,BâbilhalkıolupYâfesb.NûhAleyhisselâmınoğullarındandı[29].
YüceAllah’dan,buazabemrigelince,İrmiyaAleyhisselâm,feryadederek
ağlamış, elbisesini yırtmış, başına kül saçmış[30]; İsrailoğullarından bu
felâketikaldırmasıiçinYüceAllah’ayalvarmışdurmuştu[31].
YüceAllah:
“Ey İrmiya! Demek, sana Vahy ettiğim şey, seni sıkıntılandırdı,
tasalandırdı”buyurdu.
İrmiyaAleyhisselâm:
“Evet yâ Rab! Keski, Sen daha önce beni helak etseydin de,
israiloğullarınınesiredilmelerinigörmeseydim”dedi[32].
YüceAllah:
“İzzetveCelâl(sıfat)ımayeminederimki:Buhususta,senintarafındanbir
emir(hüküm) verilmeden önce[33], Beytülmakdis de[34], İsrailoğulları[35] da,
helakedilmeyecektir!”buyurdu.
Bununüzerine,İrmiyaAleyhisselâm,sevindi[36].İçirahatlaştı[37].
“Musa’yıvediğerpeygamberlerinihakilegönderenAllah’ayeminederim
ki:Bende,İsrailoğullarınınhelakedilmeleriemrini(hükmünü)hiçbirzaman
verme-yeceğim![38]İsrailoğullarınınhelakinerazıolmayacağım!”dedi[39].
Aradanüçyılgeçmişti.
İsrailoğulları, isyanlarını artırdıkça artırdılar, kötülüklerini uzattılar
durdular.
Onlarınbuhalleri,helaklerininyaklaştığızamanakadardevametti.Vahy
gelmesideazaldı[40].Onlar,Âhiretihiçanmazoldular[41].
Dünyaya ve dünya işlerine dalınca, ahiretten geri durmakta idiler[42].
Hükümdarlarıda,onlara:
“Ey İsrailoğulları! Allah’ın azabı, size gelip çatmadan önce[43], Allah’ın
acımasız bir kavmi, üzerinize salmasından önce, işlemekte olduğunuz
kötülükleresonveriniz!
Çünkü, Rabbınız, tevbeye yakındır, kendisine, tevbe eden kimse için,
ellerinihayırlaaçmışbiresirgeyicidir?”diyereköğütverdi[44],onları,tevbeye
davet etti ise de, tevbe etmediler[45] ve işleyip durdukları kötülüklerden
hiçbirinibırakmağayanaşmadılar[46],kötülüklerinesonvermediler[47].
Nihayet Yüce Allah[48] İbrahim Aleyhisselâmla Rabbi hakkında tartışan
Nem-rud’un soyundan gelen[49] Buhtunnassar’ın kalbine[50],
Beytülmakdis’e[51], Bey-tülmakdis halkının üzerine[52] yürüme düşüncesini
düşürdü[53].
Buhtunnassar; geniş meydanları dolduracak kadar çok sayıda
askerlerinin[54], altıyüzbin bayraklı orduların başına geçip[55] daha önce
Senharib’in,Beytülmak-dishalkınayapamadığışeyiyapmakmaksadıylayola
çıktı[56].
İsrailoğullarınınecelleriyaklaşıpda[57],YüceAllah;onlarıhelaketmek[58],
mülkvesaltanatlarınasonvermekistediğizaman[59], İrmiyaAleyhisselâma
birMelekgönderdi[60].
Meleğe:
“İrmiya’yagitde[61]ondan,Fetvaiste!”buyurdu[62]‘.
Ondannehakkındafetvaisteyeceğinide,Meleğebildirdi[63].
Melek,İsrailoğullarındanbiradamınsuretinegiripİrmiyaAleyhisselâmın
yanınageldi[64].
İrmiyaAleyhisselâmona:
“Senkimsin?’diyesordu[65].
Melek:
“Ben,İsrailoğullarındanbiradamım![66]
Bazıislerimhakkında[67] sanasorusorupsendenfetvaalmak istiyorum”
dedi’[68]’
İrmiyaAleyhisselâm,izinverince[69],Melek:
“Ey Allanın Peygamberi! [70] Senden, akrabam hakkında bir fetva
istiyorum:
Ben, onların akrabalık haklarını[71], Allah’ın bana emrettiği şekilde[72]
yerinege-tirdim[73].
Onlarınyanlarına,ancakiyilikveihsandabulunmakiçingittim.
Ben, kendilerine ihsan ve ikramımı artırdıkça, onlar bana hep kızdılar
durdular[74].
EyAllah’ınpeygamberi![75]Sen,banaonlarhakkındabirfetvaver!”dedi.
İrmiyaAleyhisselâm,ona:
“Sen,seninaranlaAllah’ınarasındakişeyde,güzelhareketet!
Allah’ın,gözetmeniemrettiğiakrabalıkhaklarınıgözet![76]-
Seni,hayırlamüjdelerim!”dedi[77].
MelekİrmiyaAleyhisselâmınyanındanayrıldı.
Birkaç gün geçtikten sonra, Melek önceki adamın suretinde tekrar
gelip[78]İrmiyaAleyhisselâmınönüneoturunca[79],İrmiyaAleyhisselâm,ona:
“Senkimsin?”diyesordu.
Melek:
“Ben, yanına gelip senden akrabamın hali hakkında fetva istemiş olan
adamım”dedi[80].
İrmiyaAleyhisselâm:
“Onlar,sanakarşı,ahlaklarınıdahatemizlemedilermi?[81]Onlardan,arzu
ettiğinşeyigörmedinmi?”diyesordu.Melek:
“EyAllah’ınPeygamberi! SeniHaklaPeygambergönderenAllah’ayemin
ederimki,hiçbiriyilikbilemiyorumki,onuinsanlardanbirkimseyapsında,
bende,onuhattâondandahafazlasınıdayakınlarımayapmışolmayayım[82].
Onlar, bana karşı, kötü tutum ve davranışlarını, daha da arttırdılar!”
dedi[83].
İrmiyaAleyhisselâm:
“Sen,ailehalkınınyanınadönüponlaraiyiliketmektedevamet![84]
Salih kullarını düzelten Allâh’dan, sizin aranızı da düzeltmesini[85] ve
sizleri, rızâsını talep ve gazabından kaçınma hususunda birleştirmesini
dilerim”dedi[86]
BununüzerineMelek,İrmiyaAleyhisselâmınyanındanayrıldı.
Birkaç gün sonra İrmiya Aleyhisselâm, Beytülmakdis’in duvarı üzerinde
oturduğusırada,Melektekrargelipönüneoturdu.[87]
İrmiyaAleyhisselâm,ona:
“Sen,kimsin?”diyesordu[88].
Melek:
“Ben aile halkımın hali hakkında sana iki kerre gelmiş olan kimseyim!”
dedi.
İrmiyaAleyhisselâm:
“Hâlâ,onlarıniçindebulunduklarıhallerden[89]ayrılmaları[90],onlarabir
nihayetvermeleri[91]zamanıgelmedimi?”diyesordu.[92]
Melek:
“EvAllah’ınPeygamberi!Ben,bundanönceonlardanbanaisabetedenher
şeye[93]onlar,benikızdıranşeylerolduğuiçin[94]katlanıyordum.
Fakat, bugün, onlara gittiğim zaman[95], kendilerini Allah’ın razı
olmadığı[96]vesevmediği[97]birişüzerindegördüm!”dedi.
İrmiyaAleyhisselâm:
“Onları,hangiamelüzerindegördün?”diyesordu[98].
Melek:
“EyAllah’ınPeygamberi!BenonlarıAllah’ıgazablandıracakçokbüyükbir
amelüzerindegördüm![99].
Eğer onlar bundan önce bulundukları uygunsuz haller gibi, uygunsuz
haller üzerinde bulunsalardı, onlara kızgınlığım artmazdı[100],
sabrederdim[101].
Fakat,benbugünAllahiçin[102],seniniçin[103],kızdımveonlarınhaberini
sanahabervereyimdiyegeldim[104].
Şimdi, ben seni Hakla Peygamber gönderen Allah üzerine, sana and
vererek onların helak olmaları için, Allah’a dua etmeni, senden diliyorum!’
‘dedi.
Bununüzerine,İrmiyaAleyhisselâm:
“Ey göklerin ve yerin Mâliki! Eğer onlar, hak ve savab üzerinde iseler,
onlarıbulunduklarıhaldebırak!
Eğer, onlar, Seni gazablandıracak bir halde, Senin razı olmadığın bir
ameldeiseler,onları,hemenhelaket!”diyerekduaetti.
Bu sözler, İrmiya Aleyhisselâmın ağzından çıkar çıkmaz, Yüce Allah
Beytül-makdis’egöktenbiryıldırımgönderipKurbanyerinitutuşturdu.
Beytülmakdis’inkapılarındanyedikapıdayerindibinegeçti.
İrmiya Aleyhisselâm, bunu görünce feryad ederek elbisesini yırttı ve
başınatopraksaçtı.
“Ey göklerinMâliki! ve eyMerhametlilerin enMerhametlisi! Bana va’d
etmişolduğunva’d’innerede?”diyerekmünâcattabulundu.
Kendisine:
“Eyİrmiya!Onlaraisabetedenbumusibetancak[105],bizimElçimize[106],
seninverdiğinfetvân[107]veduanüzerine[108],isabetetti!”diyenidaedilince,
sorgu sahibinin kendisine Allah tarafından gönderildiğine vemusibetin de,
kendisininverdiğifetvaüzerinevukubulduğunakanâatgetirdi[109].
İrmiyaAleyhisselâm:
Tevbe edip kötü işlerini bırakmadıkları takdirde[110], Allah’ın gazabına
uğrayacaklarını[111],
Buhtunnassar tarafından, Beytülmakdis üzerine yürünüp savaşan
İsrailoğul-larınınöldürüleceğini,
Çolukçocuklarınınesiredileceğini[112],Mescidlerininyıkılacağını,
Kitaplarınınyakılacağını[113]haberverdi[114].
İsrailoğulları, uğrayacakları azab haberini işittikleri zaman, İrmiya
Aleyhisselâ-ma,isyanettiler,onuyalanladılarveyalancılıklasuçladılar:
“Sen, yalan söylüyorsun! Allah’a karşı çok büyük bir iftirada
bulunuyorsun!
Allah’ın, yeryüzünü, mescidlerini, kendisine ibadeti, tehvidi muattal
kılacağınıiddiayakalkışıyorsun!
Yeryüzünde bir Âbid, birmescid, bir kitap kalmazsa, Allah’a kim ibadet
edecek?!
Sen, Allah’a karşı, çok büyük bir iftira etmiş oluyorsun!” dediler ve
kendisinindeliolduğundasözbirliğietiler[115].
Kendisini dövdüler, zincire vurdular[116] ve zindana koydular[117]. Bunun
üzerine,YüceAllah,Buhtunnassar’ıonlarınüzerinesaldı[118].
BuhtunnassarBeytülmakdis’te:
Kısa bir müddet sonra[119], Buhtunnassar; çekirge sürüsünden daha çok
olan altıyüzbin bayraklı[120] askerleri ile gelip Beytülmakdis çevresine
kondu[121].
Sonra, Beytülmakdis halkını kuşattı[122]. İsrailoğulları, onlardan son
derecedekorktular.[123]
Kuşatma uzayınca, Buhtunnassar’ın hükmüne boyun eğerek kapıları
açtılar,sokaklarıtenhalaştırdılar.
İsrailoğulları hakkında câhiliye hükmüne göre: Zorba yakalayışı ile
yakalanmalarınahükümveriliponlardan,
Üçtebiri,öldürüldü!Üçtebiri,esiredildi!
Kötürümler, çok yaşlı erkekler ve kadınlar, geri bırakıldıktan sonra,
süvarilereçiğnettirildi!
Çocuklar,sürülüpgötürüldü!
Kadınlar,çarşılarda,çıplakdurduruldu![124]
Buhtunnassar,Beytülmakdis’teayaktadikilievbırakmadı!
BeytülmakdisMescidinitahripetti!
Mescid’iniçindebulunanbütünaltın,gümüşvecevherleri,
SüleymanAleyhisselâm’ınKürsüsünü[125],
Heykeldevedepolardabulunanbütünmalları,
Süleyman Aleyhisselâm’ın, Mescid için yaptırmış olduğu bütün kabları
kaçakları,…ganimetolarakaldı.
YıktığıKudüs’te,fakirlervezayıflardanbaşkabirşeybırakmadı[126].
TevratıvePeygamberlereaidolupheykeldesaklananbirçokkitapları,bir
kuyuyaattırdıveüzerindeateşyaktırdı[127].
Şehir, yıkıldıktan sonra[128], Buhtunnassar; askerlerinin her birine,
kalkanlarını toprakla doldurup şehrin harabesi üzerine atmalarını emretti.
Askerleremriyerinegetirdiler.Şehri,toprakladoldurdular.
Buhtunnassar, şehrin bütün halkını bir araya toplattı. İsrailoğullarının
aralarındanbüyükküçükyüzbinçocukseçti.
Alınan ganimetleri, askerleri arasında bölüştürmek isteyince, yanındaki
hükümdarlar:
“Bizhissemizedüşenisanabırakıyoruz.
Sen İsrailoğullarından seçtiğin şu çocukları bizim aramızda bölüştür”
dediler.
Buhtunnassaröyleyaptı.
Herbirinedörderçocukdüştü.
Oanyal, Hananya, Azarya veMişayel de bölüştürülen çocuklar arasında
bulu-nuyordu[129].
Çocuklardan;
YedibiniDâvûdAleyhisselâm’ınevhalkından,
Onbirbini, Yûsuf b.Yâkub Aleyhisselâm ve kardeşi Bünyamin’e mensup
ailelerden,
Sekizbini,Âşerb.YâkubAleyhisselâmailesinden[130],
Ondörtbini,Zebulunb.YâkubAleyhisselâmailesinden[131],Dörtbini,Rubil
ve Levi b.Yâkub Aleyhisselâm ailelerinden[132], Dörtbini, Yehûda b.Yâkub
Aleyhisselâm ailesinden[133], Ondörtbini, Dan b.Yâkub Aleyhisselâm
ailesindendi[134].Gerikalanlarıda, İsrailoğullarınınbaşkaailelerindendi[135].
Buhtunnassar, bu çocuklardan yetmişbinini Bâbil’e götürdü.
İsrailoğullarındanaldığıesirleri,üçebölerekbirkısmını,Şam’dayerleştirdi.
Birkısmınıesirolaraktuttu.Üçtebirinideöldürdü[136].
Buhtunnassar’ın öldürdüğü esirler arasında, İsrailoğullarının Tevrat
okuyanlarındanvebilginlerindenkırkbinkişibulunuyordu.
Uzeyr Aleyhisselâm’ın babası ve dedesi de öldürülenler arasında idi[137].
Buhtunnassar, Beytülmakdis’te ele geçirdiği tabak ve çanakları, Bâbil’e
götürdü.
Yüce Allah’ın, İsrailoğullarına gönderdiği bu musîbet; onların kötü
işlerinden,bid’atlarihdasetmelerindenvezulümlerindenilerigelmişti[138].
Bugerçek,Kur’ân-ıkerimdeşöyleaçıklanır:“Biz,Kitapta,İsrailoğullarına
şuhaberiverdik:
Siz,Arz(ıMukaddes)da,muhakkak ikidefafesadçıkaracakvemuhakkak
(banakarşı)çokbüyükbirserkeşlikyapıpkabaracaksınız!
İşte,oikidenbirinci(fesadlarınınCeza)vâde(si)gelince,(muharebede)çok
çetin bir kuvvetemalik olankullarımızı, üzerinizemusallat kıldık da, onlar
evlerinaralarınakadargirip(sizi)araştırdılar.
(Bu),yerinegetirilmişbirva’didi.
Sonra,bunlarakarşı,sizetekrardevletvegalebeverdik.
Mallarla,oğullarla,sizinimdadınızayetiştik.
Cemiyetinizide,(olduğunuzdan)dahafazlaçoğalttık.
Eğeriyilikederseniz,oiyiliği,kendinizeetmişolursunuz.
Eğer,kötülükederseniz(okötülüğüde,yinekendinizeetmişolursunuz)
Artık, diğer (cezanın) va’de(si) gelince, yüzlerinizi, kötülesinler,
Mescid(iniz)egir(ip tahripet)sinler,galebeve istilâettiklerini,mahvettikçe,
etsinlerdiye(başınıza,yinedüşmanları,musallatettik)
(Tevbe ederseniz) Rabbinizin, sizi esirgeyeceğini, umabilirsiniz. (Fakat,
tekrar fesada) dönerseniz, biz de (sizi cezalandırmağa) döneriz. Biz:
Cehennemi,kâfirlerebirzindanyaptık[139].
Buhtunnassar’ınİrmiyaAleyhisselâm’ıZindandanÇıkarışı:Buhtunnassar,İsrailoğullarınınzindanındaİrmiyaAleyhisselâm’ıbulunca,
ona:“Senburadanearıyorsun?”diyesormuştu.
Allah’ın,onu,kavminebaşlarınagelecekfelaketlerianlatıpkorkutsundiye
Peygamber olarak gönderdiği, kavminin ise, onu yalanladıkları ve zindana
attıklarıhaberverildi.
Buhtunnassar:
“Rab’larınınResulüneâsîolanbirkavim,nekötübirkavimdir!”dedi[140].
İrmiyâAleyhisselâm’ın,zindandançıkarılmasınıemretti.
Zindandançıkınca,ona:
“Sen,şukavmi,başlarınagelecekfelaketlekorkuttunmu?’diyesordu.
İrmiyaAleyhisselâm:
“Evet![141]
Çünki,benböyleolacağınıbiliyordum.
Allahbenionlaragönderdi.
Fakatonlarbeniyalanladılar!”dedi.
Buhtunnassar:
“Onlar demek seni yalanladılar, dövdüler ve zindana koydular?!” dedi.
İrmiyaAleyhisselâm:“Evet!”dedi[142].Buhtunnassar:
“Peygamberlerini yalanlayan, Rab’larının Elçiliğini yalanlayan bir kavim,
nekötübirkavmdir!
Senbenimyanımagelirmisin?
Bensanaikramveihsandabulunurum.
İstersen,ülkendeotur,sanaEmânvermişimdir!”dedi.
İrmiyaAleyhisselâm:
“Ben, şimdiye kadar, Allah’ın emânından ayrılmadım ve hiçbir saat da,
O’nunemânındançıkmam!
İsrailoğullarıbileO’nunemânındançıkmazlar.
Onlar,nesenden,nedesendenbaşkasındankorkmazlar.
Senin,onlarınüzerindebirbaskınolmaz!”dedi.
Buhtunnassar, İrmiya Aleyhisselâm’dan bu sözleri işitince onu kendi
halineb.rakt.[143].
Kendisineihsanlardabulundu.
İsrailoğullarının zaif takımları, İrmiya Aleyhisselâm’ın yanında
toplandılar:
“Bizgünahkârolduk.Zulmettik.
Biz,yapmışolduğumuzşeylerdendolayıAllah’atevbeediyoruz.
Senbizimtevbemizikabuletmesiiçin,Allah’aduaet!”dediler.
İrmiyaAleyhisselâm,Rabb’ineduaedince,YüceAllah:
“Onlar,söyledikleriniyapıcıdeğillerdir.
Eğer, sözlerinde sâdık iseler, seninle birlikte, şu beldede otursunlar!”
buyurdu.
İrmiyaAleyhisselâm,Allah’ınemrinionlarahaberverdiğizaman:
“Biz; Allah’ın ahalisine gazab ettiği harap bir beldede nasıl otururuz?”
dediler,oturmaktankaçındılar[144].
Ozaman,İsrailoğullarıbeldeleredağıldılar;
OnlardanbazılarıHicaz’daYesrib’e(Medineye),
BazılarıVadilkura’yavedahabaşkayerlereindi[145].
Onlardan az bir cemâat da Mısır’a gittiler[146]. Mısır Kralı‘na iltica
ettiler[147].
İrmiyaAleyhisselâmda,Mısır’agitti[148].
Buhtunnassar,MısırKralı‘nayazıyazarak:
“Kölelerim,benimyanımdan,seninyanınakaçtılar.
Onları,hemenbanagerigönder!
Göndermezsen,seninleçarpışırbeldelerinisüvarilereçiğnetirim!”dedi.
MısırKralıdaBuhtunnassar’a:
“Onlarseninkölelerindeğil,hürdürler,hürlerinoğullarıdırlar”diyecevap
verdi[149].
Bununüzerine,Buhtunnassar,MısırKralınınüzerineyürüdü.
Çarpıştılar.
Buhtunnassar,onumağlupveesiredip[150]öldürdü.
Mısırlılarıesiretti.
Sonra Mağrib diyarına yürüdü. Ülkenin, en uzak köşelerine kadar
ilerlediktensonradönüpMısır,Kudüs,FilistinveÜrdünhalkındanaldığıbir
çok esirlerle birlikte Babil’e döndü ki, esirler arasında Danyal
Aleyhisselâm’la[151]ondanbaşkaPeygamberlerdebulunuyordu[152]‘.
İrmiyaAleyhisselâmozamanMısır’dakaldı[153].
İrmiyaAleyhisseiâm;Mısırtoprağındaoturupküçükbirbahçeedinmişti.
Oraya,sebzeeker,onunlageçinirdi.
YüceAllahona:
“Küfür toprağındaoturmakta, ekipdikmekte, senin için sıkıntı veuğraşı
vardır.
İsrailoğulları hakkındaki gazabımı bilmene rağmen, yer seni nasıl
sığdırıyorveyataşıyor?!
İlya(Beytülmakdis)veonunhalkıhakkındavermişveuygulamışolduğum
ohüküm,senitasalandırsın!
Buzaman;mâmuryerzamanıdeğil, fakatyıkıkyerzamanıdır!Öyle ise,
hemenşubahçeciğinevarıpdayan,onunduvarlarınıyık!Sebzesiniyoket!Su
ırmağınıbatırveİlya’yakavuş!
KitabımoranınEcelinitebliğedinceyekadarİlyaseninbeldenolsun!”diye
vahy[154]vegeridönmesiniemretti[155].
Ozamanmahsulzamanıidi.
İrmiyaAleyhisselâm,içindeüzümveincirbulunanazıksepetinialdı.Yeni
birsutulumuedinipiçinesudoldurdu.
Merkebinibağlamakiçinyenibiripbüktü.
Korkulu bir halde, hemen merkebine binip İlya (Beytülmakdis) yolunu
tuttu[156].
İrmiya Aleyhisselâm; merkebinin üzerinde olduğu, sahtiyandan dikilmiş
sutulumununiçindeüzümsuyu,sepetindedeincirbulunduğuhalde[157]gelip
Bey-tülmakdis’inüzerindedurdu[158].
Şehri, tavsif edilemeyecek şekilde, son derecede[159] harap bir halde
görünce[160],kendikendine:“Sübhânallâh!
Allah,banabubeldeyeinmemiemretti.Orayıimarbuyuracağınıdahaber
verdi.Acababurayıne zaman imar edecek? [161].Allahburasınıölümünden
sonraacabanasıldiriltecek?”dedi’[162].Sonramerkebiniyeniiplebağladı.
YüceAllahosıradaİrmiyaAleyhisselâm’a,biruykuverdi’[163].Oda,başını
yere koyup uyudu’[164]. Uyuduğu zaman, kendisinin ruhu kabzolundu[165].
YüceAllah,onu,yüzyılölübirhaldebıraktı[166].Onunmerkebinideonunla
birlikteöldürdü.FakatYüceAllahonugözleregöstermedi[167].Hiçbirkimse
onugöremedi[168].
Beytülmakdis’inİmarEdilişi:Rivayetegöre:Buhtunnassar’laonundahaüstüolanbüyükkralLührasb
öldüktensonra,yerineBeştasbb.Lührasbgeçmişti.
Beştasb;Şamülkesininharapbirhaldeolduğunu[169],Filistin toprağında
vahşî,yırtıcıhayvanlarınçoğaldığını[170]veorada,insanlardanhiçbirkimse
kalmadığınıişitince;
“Babil toprağında bulunan İsrailoğullarından Şam’a dönmek isteyen
kimselerdönsün!”diyenidaettirmiş,DâvûdoğullarıHanedanındanbirZâtı
daonlarınüzerinekralyaparakkendisine:
Beytülmakdis’i imar etmesini[171] ve Beytülmakdis Mescid’ini yapmasını
em-retmişti[172].
Diğer rivayete göre: Beytülmakdis’in imarı, İran Hükümdarı Behmen
tarafından,BabilValiliğinetayinedilenAhşuYereşveoğluKireşzamanında
idi.
Behmenonayazıyazarak:İsrailoğullarınayumuşakdavranmasını,
Kendilerinin istedikleri yerlere gönderilmelerine, memleketlerine
dönmelerinemüsaadeedilmesini,
Seçeceklerikimseyibaşlarınakoymasını,emretmişti[173].Kendisi,Tevratı
öğrenmişveİsrailoğullarınındininegirmişti’[174].
Danyal Aleyhisselâm’la Hananya, Mişayil ve Azerya, Beytülmakdis’e
gitmek için Ahşu Yereş‘ten izin istemiş idiyseler de, kendisi izin vermeğe
yanaşmamış[175]:
‘Benim yanımda sizin gibi bin Peygamber bulunsa, ben sağ oldukça
onlardan bir tanesini bile yanımdan ayırmam!” demiş’[176], Danyal
Aleyhisselâmı, devletin kadılık işleri ile birlikte kendisinin her işini
yürütmeğedememuretmişti.
Hatta Buhtunnassar’ın Beytülmakdisten aldığı hazinelerde saklanan her
şeyin çıkarılıp Beytülmakdis’e iade edilmesini ve Beytülmakdis’in, onunla
yenidenyapılmasınıdaonaemretmişveyapılmıştı[177].
İrmiyaAleyhisselâm’ınYüzYıllıkÖlümündenSonraDiriltilişi:Yüce Allah; İrmiya Aleyhisselâm’ı, yüz yıllık ölümden sonra diriltip
gözleriniaçtırdı[178].
İrmiyaAleyhisselâm,şehrin,nasılimaredildiğineveyapıldığınabaktı[179].
Sonracesedinindiriltildiğinebaktı[180].
Sonra, merkebine baktı: kemiklerinin nasıl birleştirilip yerli yerine
geldiğinigördü.
Halbuki merkebi de kendisi ile birlikte ölmüş, damarları sinirleri hep
çürümüştü.
İrmiyâ Aleyhisselâm; bunların nasıl ete büründüklerini, düzgün bir hale
geldiğini,canverilerekayağakalktığınıgördü[181].
Hattâ,onunanırışınıbileişitti.[182]
Sonra,üzümsuyunaveincirinebaktı:
Onlarda,koyduğuzamandakigibi,hiçbozulmamışbirhaldeidiler.
İrmiyaAleyhisselâm:YüceAllah’ınkudretini,böyleapaçıkgörünce:
“Benbiliyorumki:Allahherşeyegücüyetendir!”dedi.
YüceAllahonubundansonradayaşattı[183].
OnavegönderilenbütünPeygamberlereselamolsun![184]
Yüz Yıllık Ölümden Sonra Diriltiliş Hadisesinin Kur’ân-IKerim’deAçıklamışı:
“Yâhud o kimse gibisini (görmedin mi) ki (binalarının) çatıları çökmüş,
duvarları üstüne yıkılmış, (kimsecikleri kalmamış) bir kasabaya uğrayarak
(kendi kendine): Allah burasını ölümünden sonra acaba nasıl diriltecek?
demiş. Allah da, onu yüz yıl ölü bırakmış, sonra dirilterek (kendisine): Ne
kadar eğleştin? demiş. O da: Bir gün yahud bir günden az! demişti. Allah,
(ona):
Hayır!Yüzyıl(ölü)kaldın!
İşte, yiyeceğine, içeceğine bak: daha bozulmamıştır! Bir de, merkebine
bak!
(Böyle yapmamız) Seni, insanlara ibret nişanesi kılmamız içindir.
Kemikleredebak:
Onları, nasıl birleştirip yerli yerine koyuyoruz? Sonra da onlara et
giydiriyoruz”dedi.
O (merkep dirilip eski haline geldiği ve) her şey, kendisine apaçık belli
olduğuzaman:
(Artık şu müşahedemle de) biliyorum ki: Allah, hiç şüphesiz, herşeye
hakkıylagücüyetendir!”dedi.[185].
[1].ibn.Asâkir-Tarihc.2,s.384,ibn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.116.
[2].Taberî-Tarihc.1,s.285,Sâlebî-Araiss.333,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.269.
[3]. Taberî-Tarih c.l,s.285,289, Sâlebî-Arais s.343. ibn.Esîr-Kâmil c.1,
s.263,Muhyiddinb.Arabî-Muhâdarâtulebrarc.1,s.136.
[4].Taberî-Tarihc.1,s.289.
[5].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.33.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/247.
[6].Sâlebî-Araiss.333.
[7]. Taberî-Tarih c.1, s.285, Sâlebî-Arais s.333, ibn.Esîr-Kâmil c.1, s.263,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.34..
[8]. ibn Kuteybe-Uyunülahbar c.1 ,s.286, Taberî-Tarih c.1,s.286,
İbn.Asâkir-Tarih c.2,s.388, ibn.Esîr-Kâmil, c.1,s.263 Ebülfida-Elbidaye ven
nihayec.2,s.34.
[9].Taberî-Tarihc.1,s.286,
[10].ibn.Asakir-Tarihc.2s.388,Ebülfidac.2,s.34.
[11].Taberî-Tarihc.1,s.286,ibn.Asakir-Tarihc.2,s.389.
[12].İbn.Asâkir-Tarihc.2,s.388,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.35.
[13]. Taberî-Tarih c.1, s.286, İbn. Asâkir-Tarih c.2, s.389, Ebütfida-
Elbidayevennihayec.2,s.35.
[14]. Taberî-Tarih c.1, s.286, Sâlebî-Arais s.333, İbn. Asakir-Tarih c.2,
s.389,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.35.
[15].Sâlebi-Araıss.333.
[16].ibn.Asâkir-Tarihc.2,s.389.
[17]. Taberî-Tarih c.1, s.286, Sâlebî-Arais s.333, ibn. Asakir-Tarih c.2,
s.389,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.35.
[18]. Taberî-Tarih c.1, s.286, İbn. Asakir-Tarih c.2, s.389, Ebülfida-
Elbidayevennihayec.2,s.35.
[19]. Taberi-Tarih c.1, s.286, Ibn. Asakir-Tarih c.2, s.389, Ebülfida-
Elbidayevennihayec.2,s.35.
[20].Taberi-Tarihc.1,s.286,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.35.
[21].Taberî-Tarihc.1,s.286-287,Sâlebî-Araiss.333,İbn.Asakir-Tarihc.2,
s.390,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,ş.35-36.
[22].İbn.Asakir-Tarihc.2,s.390,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.36.
[23]. Taberî-Tarih c.1, s.287, Sâlebî-Arais s.333, ibn. Asakir-Tarih c.2,
s.390,ibn.Esir-Kamilc.1s.263,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2s.36.
[24].Taberî-Tarihc.1,s.287,İbn.Asakir-Tarihc.2,s.390,İbn.Esîr-Kâmil
c!,s.263,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s36.
[25]. Taberî-Tarih c.1, s.287, Sâlebî-Arais s.333, İbn. Asakir-Tarih c.2,
s.390,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.263,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.36.
[26].Taberî-Tarihc.1,s.287,Ibn.Asâkîr-Tarihc.2,s.39O,Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.2,s.36.
[27].İbn.Asakir-Tarihc.2,s.390,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.36.
[28].Taberî-Tarihc.1,s.287,Sâlebî-Araiss.333.
[29].Taberî-Tarihc.1,s.287,Sâlebî-Araiss.333.
[30].Taberî-Tarihc.1,s.287,Sâlebî-Araiss.333,İbn.EsîrKâmilc.1,s.263.
[31].İbn.EsîrKâmilc.1,s.263.
[32].Taberî-Tarihc.1,s.287,Sâlebi-Araiss.333-334.
[33].Taberî-Tarihc.1,s.287,Şâlebî-Araiss.334,İbn.EsîrKâmilc.1,s.263.
[34].Taberî-Tarihc.1,s.287,İbn.EsîrKâmilc.1,s.263.
[35].Taberî-Tarihc.1,s.287,Sâlebî-Araiss.334,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.
[36].Taberî-Tarihc.1,s.287,Sâlebî-Araiss.334,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.
[37].Taberî-Tarihc.1,s.287,Şâlebî-Araiss.334.
[38].Taberî-Tarihc.1,s.287,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.
[39].Sâlebî-Araiss.334.
[40].Taberî-Tarihc.1,s.287,Sâlebî-Araiss.334,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.
[41].Taberî-Tarihc.1,s.287,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.
[42].Taberî-Tarihc.1,s.287.
[43].Taberî-Tarihc.1,s.287,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.
[44].Taberî-Tarihc.1,s.287.
[45].Sâlebî-Araiss.334.
[46].Taberî-Tarihc.1,s.287.
[47].Sâlebî-Araiss.334.
[48]. Taberî-Tarih c.1, s.287, ibnAsakir-Tarih c.2, s.388, ibn. EsîrKâmil
c.1,s.264,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.34-35.
[49].Taberî-Tarihc.1,s.287.
[50].Taberî-Tarih c.1, s.287, İbnAsakir-Tarih c.2, s.388, ibn.EsîrKâmil
c.1,s.264,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.34-35.
[51].Taberî-Tarihc.1,s.287.
[52]. İbn Asakir-Tarih c.2, s.388, ibn. Esir Kâmil c.1, s.264, Ebülfida-
Elbidayevennihayec.2,s.35.
[53].Taberî-Tarih c.1, s.287, ibnAsakir-Tarih c.2, s.388, İbn. EsîrKâmil
c.1,s.264,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.35
[54].İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.
[55].Taberî-Tarihc.1,s.287,Sâlebî-Ariss.334.
[56].Taberî-Tarihc.1,s.287,
[57].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebi-Araiss.334,ibn.EsîrKâmilc.1,s.264.
[58].AynıKaynaklar.
[59].Taberî-Tarihc.1,s.288,İbn.EsîrKâmilr1,s.264.
[60].Taberî-Tarihc.1,s.288,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264,
[61].Taberî-Tarihc.1,s.288.
[62].Taberî-Tarihc.1,s.288,ibn.EsîrKâmilc.1,s.264.
[63].Taberî-Tarihc.1,s.288.
[64].Taberî-Tarihc.1,s.288,ibn.EsîrKâmilc.1,s.264.
[65].Taberî-Tarihc.1,s.288.
[66].Taberî-Tarihc.1,s.288,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.
[67].Taberî-Tarihc.1,s.288
[68].Taberî-Tarihc.1,s.288,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.
[69].Taberî-Tarihc.1,s.288.
[70].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334.
[71].Taberî-Tarihc.1,s.288,Şâlebî-Araiss.334,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264,
[72].Taberî-Tarihc.1,s.288,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.
[73].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,ibn.EsîrKâmilc.1,s.264.
[74].Taberî-Tarihc.1,s.288,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.
[75].Taberî-Tarihc.1,s.288.
[76].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,ibn.EsîrKâmilc.1,s.264.
[77].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334.
[78].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.
[79].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334.
[80].Taberî-Tarihc.1,s.288.
[81].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.
[82].AynıKaynaklar.
[83].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.264.
[84].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,EsîrKâmilc.1,S.265.
[85].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334.
[86].Taberî-Tarihc.1,s.288.
[87].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,ibn.EsîrKâmilc.1,s.265.
[88].Taberî-Tarihc.1,s.288.
[89].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334.
[90].Taberî-Tarihc.1,s.288.
[91].Sâlebî-Araiss.334.
[92].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334.
[93].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,ibn.EsîrKâmilc1s.265.
[94].ibn.EsîrKâmilc.1,s.265.
[95].Taberî-Tarihc.1,s.288.
[96].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334.
[97].Taberî-Tarihc.1,s.288.
[98].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334.
[99].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,ibn.EsîrKâmilc.1,s.265.
[100].Taberî-Tarihc.1,s.288,İbn.EsîrKâmilc.1,s.265.
[101].Taberî-Tarihc.1,s.288.
[102]. Taberî-Tarih c.1, s.288, Sâlebî-Arais s.334, İÖn. Esîr Kâmil c.1,
s.265.
[103].Taberî-Tarihc.1,s.288.
[104].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,ibn.EsîrKâmilc.1,s.265
[105].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,ibn.EsîrKâmilc.1,s.265.
[106].Taberî-Tarihc.1,s.288,ibn.EsîrKâmilc.1,s.265
[107].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,ibn.EsîrKâmilc.1,s.265.
[108].Sâlebî-Araiss.334.
[109].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,İbn.EsîrKâmilc.1,s.265.
[110].Taberî-Tarihc.1,s.281.
[111].İbn.Kuteybe-Maarits.22Muhyıddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,s
136.
[112].Taberî-Taritıc.1,s.281,İbnAsakir-Tarihc.2,s.392,Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.2,s.38
[113].İbnAsakir-Tarihc.2,s.393,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.38
[114].ibn.Asakir-Tarihc.2,s.393,Muhyiddinb.Arabî-Muhâdarac.1,s.136,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.38.
[115].İbn.Asakir-Tarihc.2,s.393,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.38.
[116]. İbn.Kuteybe-Maarif s.22, IbnAsakir-Tarih c.2, s.393, Muhyiddin
b.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,S.136,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.38
[117]. İbn.Kuteybe-Maarif s.22, Taberî-Tarih c.1, s.281, İbn Asakir-Tarih
c.2,s.393,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2ş.38.
[118]. İbn.Kuteybe-Maarif s.22,Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,
s.136.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/247-257.
[119].Taberî-Tarihc.1,s.288,İbn.Asakir-Tarihc.2,s.392,Ebülfidac.2s.38.
[120].Taberî-Tarihc.1,s.288.
[121].Taberîc.1,s.288,Sâlebîs.334,ibnAsakirs.392.
[122].İbn.Asakir-Tarihc.2,s.392.
[123].Taberîc.1,s.288,Sâlebîs.334.
[124].ibn.Asakir-Tarihc.2,s.392-393,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.
38.
[125].Dineverî-Elahbers.23.
[126].ibn.Haldun-Tarihc.2ks.1s.106.
[127].Yâkubî-Tarihc.1,s.65,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.61.
[128]. Taberî-Tarih c.1, s.281, İbn Asakir-Tarih c.2, s.392, Ebülfida-
Elbidayevennihayec.2,s.38.
[129].Taberî-Tarihc.1,s.289,Sâlebi-Araiss.335,ibnEsîrKâmilc.1,s.265-
266,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.38.
[130]. Taberî-Tarih c.1, s.289, Sâlebî-Arais s.335, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.2,s.38.
[131].Taberî-Tarihc.1,s.289,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.38.
[132]. Taberî-Tarih c.1, s.289, Sâlebî-Arais s.335, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.2,s.38.
[133].Taberî-Tarihc.1,s.289,Sâlebî-Araiss.335
[134].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.38.
[135].Taberîc.1,s.289,Sâlebîs.335,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.38.
[136].Taberîc.1,s.289,Sâlebîs.335,ibn.EsirKâmilc.1,s.265-266.
[137].Sâlebî-Araiss.344.
[138].Taberî-Tarihc.1,s.289,Sâlebî-Araiss.335.
[139].isrâ:4-8.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/257-260.
[140].Taberî-Tarihc.1,s.281.
[141].Ibn.Asakir-Tarihc.2,s.393,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.38.
[142].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.38.
[143]. ibn.Asakir-Tarih c.2, s.393, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2, s.38-
39
[144].Taberî-Tarihc.1,s.281,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.39.
[145].Taberî-Tarihc.1,s.281,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.39.
[146].İbn.Kuteybe-Maarifs.22,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.39.
[147].İbn.Kuteybe-Maarifs.22.
[148].Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,s.136,İbn.Haldun-Tarih
c.2,ks.l,s.107.
[149].Taberî-Tarihc.1,s.281.
[150].ibn.Kuteybe-Maarifs.22.
[151].Taberî-Tarihc.1,s.281,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.39-40.
[152].Taberî-Tarihc.1,s.281
[153]. İbn.Kuteybe-Maarif s.22, Muhyiddin b.Arabî-Muhâdatülebrar c.1,
s.136.
[154].İbn.Kuteybe-Maarifs.22.
[155].Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,s.136.
[156].ibn.Kutaybe-Maarifs.22.
[157].Taberî-Tarihc.1,s.289,Sâlebî-Araiss.343,ibn.EsirKâmilc.1,s.269.
[158].Taberî-Tarihc.1,s.289,Sâlebî-Araiss.343.
[159].ibn.Kuteybe-Maarits.22.
[160]. İbn. Kuteybe-Maarif s.22, Taberî-Tarih c.1, s.289, Sâlebî-Arais
s.343, İbn. Esîr Kâmil c.1, s.269, Muhyiddin b.Arabî-Muhâdaratülebrar c.1,
s.136.
[161].Taberî-Tarihc.1,s.281,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.42.
[162].İbn.Kuteybe-Maarifs.22,Taberî-Tarihc.1,s.289,Sâlebî-Araiss.343,
İbn.EsîrKâmilc.1,s.269,Muhyiddinb.Arabî-Muhâdarac.1,S.136,Ebülfida-
Elbidayevennihayec.2,s.42.
[163].Sâlebî-Araiss.343.
[164].Taberî-Tarihc.1,s.281,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.42.
[165].Sâlebî-Araiss.343.
[166].İbn.Kuteybe-Maarifs.22,Taberî-Tarihc.1,s.289,Sâlebî-Araiss.343,
İbn.EsîrKâmilc.1,s.269,Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,s.136.
[167].Taberî-Tarihc.1,s.289,Sâlebî-Araiss.343-344,İbn.EsîrKâmilc.1,
s.269.
[168].Taberî-Tarihc.1,s.289,Şâlebî-Araiss.344.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/260-263.
[169].Taberî-Tarihc.1,s.281,İbn.EsîrKâmilc.1,s.269,Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.2,s.42
[170].Taberî-Tarihc.1,s.281,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.42.
[171].Taberî-Tarihc.1, s.281, ibn.EsirKâmilc.1, s.269,Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.2,s.42.
[172].Taberî-Tarihc.1,s.281.
[173].Taberî-Tarihc.1,s.283.İbn.Haldun-Tarihc.2,kş.1,s.109.
[174]. Dineverî-Elahbar s.27, Taberî-Tarih c.1, s.284, İbn. Esîr Kâmil c.1,
s.267.
[175].Taberî-Tarihc.1,s.284,İbn.EsîrKâmilc.1,s.268,İbn.Haldun-Tarih
c.2,ks.1,s.108.
[176].Taberî-Tarihc.1,s.284,İbn.EsîrKâmilc.1,s.268.
[177].Taberî-Tarihc.1, s.284, İbn.EsîrKâmilc.1, s.268-269, İbn.Haldun-
Tarihc.2,ks.1,s.108,109.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/263-264.
[178].Taberî-Tarihc.1,s.281,İbn.EsîrKâmilc.1,s.269,Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.2,s.42
[179].Taberî-Tarihc.1,s.281,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.42
[180].ibn.EsîrKâmilc.1,s.269.
[181].Taberî-Tarihc.1,s.289,İbn.EsirKâmils.269-270.
[182].Taberî-Tarihc.1,s.289.
[183].Taberî-Tarihc.1,s.289,Sâlebî-Araiss.344,İbn.EsîrKâmilc.1,s.266.
[184]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/264-265.
[185].Bakara:259.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/265.
DANYALALEYHİSSELÂMDanyalAleyhısselamınSoyu:
Danyalb.Hızkıl’ül‘asgar[1],Peygamberoğullarından[2],Süleyrnanb.Dâvud
Aleyhisselamlarınsoyundandı.[3]
Danyal Aleyhisselâmın Resul Olmayan Bir Nebi (Peygamber)Oluşu:
Hz. Ali, Danyal Aleyhisselâm hakkında: “O, Resul olmayan birNebî idi.”
demiştir.[4]
DanyalAleyhisselâmınEsirEdilerekBabileGötürülüşü:Bâbil hükümdarı Buhtunnassar’ın, Beytülmakdis’i, yıkarak İsrail
oğullarının çocukları arasından seçip kumandanlarına paylaştırdığı[5] esir
çocuklararasındaDanyalAleyhisselâmda,bulunuyordu.[6]
DanyalAleyhisselâmlaÜçArkadaşınınZindanaAtılışı:Bâbilhalkı,Buhtunnassar’abaşvurarak;
“İsrail oğullarından esir edilen şu çocukları, bize vermeni, senden
istemiştik.
Sende,onları,bizevermiştin.
Vallahi, onlar, bizim yanımızda olalıdanberi, kadınlarımızın, bizi
tanımadıklarını, onlarla ilgilendiklerini ve yüzlerini, onlara çevirdiklerini
görüyoruz.
O çocukları, ya bizim aramızdan çıkar, al, ya da, onları, öldür!” dediler.
Buhtunnassar:
“İçinizden,herkim,elindekiniöldürmekisterse,öldürsün!”dedi.
Öldürülmek üzere çıkarılıp sağ bırakılmaları için, Allâha, yalvarmaları
üzerine, Buhtunnassar tarafından sağ bırakılan Danyal Aleyhisselâmla
Hananya,AzaryaveMişaye[7]BâbilZindanınaatılmışlardı.[8]
Osırada,Buhtunnassar;birrü‘yâgörmüş[9],fakat,gördüğürü‘yadagörüp
te,kendisinişaşırtanşeyiunutmuştu.[10]
Buhtunnassar,gördüğürü‘yadan,korkmuştu.
SihirbazlarlaKâhinlerden,bunun,yorumunusormuşsada,onlar,yorama-
mışlardı.
DanyalAleyhisselâm,arkadaşlarıylabirliktezindandabulunduklarısırada,
bunu,işitti.
Zindancı; Danyal Aleyhisselâmın hal ve gidişatındaki güzelliği ve
doğruluğunugörüphoşunagitmektevekendisinesevgigöstermekteidi.
DanyalAleyhisselâm,ona:
“Sen, banabir iyilik yap: Sahibinizinkatında aracı ol da, görmüşolduğu
rü‘yâ-yı,onayorayım.”dedi.
Zindancı, gidip Danyal Aleyhisselâmın dileğini, Buhtunnassar’a haber
verdi.[11]
Bunun üzerine, Buhtunnassar, Peygamber oğullarından[12] Danyal
Aleyhisselâmlaüçarkadaşınıhuzurunaçağırdı.[13]
Buhtunnassar’ınönünde,ona,secdeetmedikçe,hiçkimseduramazdı.
Fakat,DanyalAleyhisselâm,onunönündesecdeetmeksizinayaktadurdu.
Buhtunnassar,ona:
“Seni,bana,secdedenalıkoyannedir?”diyesordu.
DanyalAleyhisselâm:
“BenimbirRabb’imvarki,bana,ilimvehikmetverdi.
Kendisindenbaşkasınasecdeetmememide,bana,emretti.
Ben, kendisinden başkasına secde edersem, Onun, bana verdiği ilmi,
bendençekipalmasındanvebeni,helaketmesindenkorkarım!”dedi.
Buhtunnassar;DanyalAleyhisselâmınverdiğicevabahayretettive:
“Evet! Secde yapma! Sen, ahdine vefa etmekle, çok iyi etmiş ve sana
verilenilminşerefiniyükseltmiş,gözetmişoluyorsun.”dediktensonra:
“Sende,şugördüğümrü‘yânınilmiveyorumuvarmıdır?”diyesordu.
DanyalAleyhisselâm:“Evet!”dedi.[14]Buhtunnassar:
“Görmüş olduğum rü‘yâyı, sonra, bana isabet eden bir şeyden dolayı,
unuttuğum,benihayrettebırakanoşeyinneolduğunu,bana,haberverinizi”
dedi.
DanyalAleyhisselâmlaarkadaşları:
“Sen, o rü‘yâyı, bize haber ver de, biz, sana, onun yorumunu, haber
verelim.”dediler.
Buhtunnassar:
“Ben,or\u,t\a\wlayam\YOvum.[15]
Eğer, siz, bana, onu, onun yorumunu, haber vermezseniz, omuz
kemiklerinizi,sökeceğim!”dedi.
DanyalAleyhisselâmlaüçarkadaşı,Buhtunnassar’ınhuzurundançıktılar.
Allah’a,düaettiler.Tazarruveniyazdabulundular.[16]
Kendilerine,yardımetmesini[17],sorulanşeyinöğretilmesini,dilediler.
YüceAllahda,onlara,sorulanşeyiöğretti.
Onlar,hemenBuhtunnassar’ınhuzurunavardılar.Ona:
“Sen,birheykelgörmüşsün!”dediler.
Buhtunnassar:
“Doğrusöylediniz!”dedi.
DanyalAleyhisselâmvearkadaşları:
“Oheykelinikiayağıveikibacağı:seramikten,
İkidiziveikibaldırı:bakırdan,
Karnı:Gümüşten,
Göğsü:Altından,
Başıveboynu:Demirdendi!”dediler.[18]
Buhtunnassar:
“Doğrusöylediniz!”dedi.[19]
DanyalAleyhisselâmlaarkadaşları:
“Sen,onu,hayretleseyredipdurduğunsırada,Allah,onunüzerine,gökten,
birkayasaldıda,onu,ufatıverdi!
İşte,sana,rü‘yânıunutturanda,buidi.”dediler.
Buhtunnassar:
“Doğrusöylediniz!”dedive:
“Peki,burü‘yânınyorumu,nedir?”diyesordu.
DanyalAleyhisselâmlaarkadaşları:
“Burü‘yânınyorumu,şöyledir:
Sana, kralların kudret ve tasarruf durumları gösterilmiştir ki, onlardan,
bazısınınkudretvetasarrufu,bazısından,dahagevşekveyumuşaktı.
Bazısının,kudretvetasarrufu,bazısından,dahagüzeldi.Bazısınınkudret
vetasarrufuda,bazısından,dahasertvekatıidi.
İlk kudret ve tasarruf: Seramik olup o, kudret ve tasarrufun en zaifi ve
gevşeğidir.
Sonra,onunüstündebakırolupo,öncekindendahaüstünvedahaserttir.
Sonra,bakırınüstündegümüşolupo,bakırdandahaüstünvedahagüzeldir.
Sonra, gümüşün üstünde altun olup o, gümüşten daha güzel ve daha
üstündür.
En üstünde bulunan demir, senin kudret ve tasarrufundur ki, o,
hükümdarlarınenkatısıvekendisindenönceolanlarınenkudretlisidir.[20]
Seningörmüşolduğunveüzerine,göktenAllah’ınsalıpheykeliyereseren
Kayaise,Allanın,(semâdanindireceğiKitabla)Âhirzamanda[21]göndereceği
bir Peygamberdir ki, o, hepsini ufatacak, emir, onun olacak, ona, varıp
dayanacaktır!”dediler.[22]
DanyalAleyhisselâmınBuhtunnassarKatındaYüksekBir İtibarKazanışı:
Danyal Aleyhisselâm; Buhtunnassar’ın rü‘yâsını[23], haber verdiği[24] ve
yorduğuzaman[25],Buhtunnassar,onaveonunarkadaşlarına,çokikrametti.
Danyal Aleyhiselâmı, sık sık, huzuruna kabul eder[26], yapacağı işleri,
ona[27]veonunarkadaşlarına[28]danışırdı.[29]
DanyalAleyhisselâmı,üstünmevkileregetirdi.[30]
DanyalAleyhisselâm,Buhtunnassar’ınyanında, insanlarınen şereflisi ve
ensevgilisiolmuştu.[31]
DanyalAleyhisselâm’ınBuhtunnassar’danSonrakiDurumu:Rivayetegöre:Buhtunnassar’laonundahaüstüolanBüyükkıralLührasp
öldüktensonra,yerine,Beştaspb.Lühraspgeçmişti.
Beştasp; Şam ülkesinin harap bir halde bulunduğunu[32], Filistin
toprağındavahşî,yırtıcıhayvanlarınçoğaldığını[33]veorada,insanlardanhiç
kimsekalmadığınıişitince:
“BabiJ toprağında bulunan İsrail oğullarından, Şam’a dönmek isteyen
kimseler,dönsün!”diyenidaettirmiş,DâvudoğullarıHanedanındanbirZâtı
da,onlarınüzerinekıralyaparakkendisine,Beytülmakdis’iimâretmesini[34]
veBeytül-makdisMescid’iniyapmasınıemretmişti.[35]
Diğerrivayetegöre;
İran hükümdarı Behmen, Babil Valisi Ahşu Yereş‘e yazı yazarak, İsrail
oğullarına yumuşak davranmasını, kendilerinin, istedikleri yerlere
gönderilmelerine, memleketlerine dönmelerine müsâade edilmesini ve
kendilerininseçeceklerikimseyi,başlarınakoymasınıemretmişti.[36]
Danyal Aleyhisselâm’la Hananya, Azarya ve Mişayel, Beytülmakdis’e
gitmek için Ahşu Yereş‘ten izin istemiş idiyseler de, izin vermeğe
yanaşmamış[37]ve:
“Benim yanımda, sizin gibi, bin Peygamber bulunsa, ben, sağ oldukça,
onlardan, bir tanesini bile, yanımdan ayırmam” demiş[38], Danyal
Aleyhisselâmı, Devletin Kadılık işlerile birlikte kendisinin her işini
yürütmeğememuretmişti.
Hattâ,Buhtunnassar’ın,Beytülmakdis’tenaldığı,hazinelerdesaklananher
şeyin çıkarılıp Beytülmakdis’i iade edilmesini ve Büytalmakdisin, onunla,
yenidenyapılmasınıda,ona,emretmişveyapılmıştı.[39]
Enbiya Suretlerinin Danyal Aleyhisselâm Tarafından İpekKumaşlaraÇizilişi:
Âdem Aleyhisselâm, çocuklarından gelecek Peygamberleri görmeyi,
Rabbın-dan, dilemiş, Yüce Allah da, onların suretlerini[40], Cennet
ipeklerinden kumaşlara[41], onun için[42] çıkarttırıp[43] kendisine
indirmişti[44].
Bunlar; Âdem Aleyhisselâmın, güneşin battığı yerdekiMahzeninde saklı
bulunuyordu.[45]
ZülkarneynAleyhisselâm,onu,elegeçirdi[46]
Âdem Aleyhisselâmın Mahzeninden çıkarıp[47] Danyal Aleyhisselâma
verdi.[48]
Danyal Aleyhisselâm da, onlara göre[49], bu sûretleri[50], ipek
kumaşlara[51]çizdi.[52]
Danyal Aleyhisselâmın çizmiş olduğu bu suretler, Zülkarneyn
Aleyhisselâmınelegeçirdiğisuretlerinaynıidi.[53]
Zülkarneyn Aleyhisselâm tarafından verilen suretlere göre Danyal
Aleyhisselâmınipekkumaşlarüzerineçizmişolduğu,ÂdemAleyhisselâmdan,
Muhammed Aleyhisselâma kadar olan bazı Peygamberlerin suretleri[54],
kraldan krala -tevarüs sûretile- geçerek Kayser Herakliüse kadar gelip
erişmiş[55], o da, onları, Sandığından birer birer çıkarıp Hz. Ebû Bekr’in
Elçilerinegöstermişti.[56]
(TafsilâtiçinMedineDevriI.cildin294-304.sahifelerinebakınız.)[57]
DanyalAleyhisselâmınVefatı,CesediVeKabri:
DanyalAleyhiselâm,birmüddet,Bâbil’deoturdu.[58]
Bâbil’den ayrıldıktan sonra, Huzistan’ın[59] Sus[60] nahiyesinde kaldı. [61]
Orada,vefatetti.[62]‘Onavegönderilenbütünpeygamberlereselâmolsun!
Kendisinincesedi[63]kabri[64]Sus’tadır.[65]
Yüce Allah; Hz. Ömer’in Halifeliği zamanında Sus şehrini, EbûMûsâ El
Eş‘a-rî‘nineliylefethetti.
EbûMûsâ,SuskralıSabur’u,öldürdü.
Susşehrini,kuşattı.
Şehirdebulunanşeyleri,Sabur’unmalvemülkleriniganimetolarakaldı.
Maldepolarını,dolaşıponlarıniçindebulunanları,alırken,birmeydanda,
kilitlibirdepoyarastladıki,deponunkilidi,kalaylamühürlenmişti.
EbûMûsâ,Sushalkına:
“Budepodanevardır?
Ben,onunkilidininde,kalaylamühürlenmişolduğunugörüyorum.”dedi.
Sushalkı:
“EyEmîr!Onuniçinde,sanayarayacakbirşeyyoktur!”dediler.
EbûMûsâ:
“Onuniçindeneolduğunu,muhakkak,benim,bilmemlâzım!
Deponunkapısınıaçınızda,içindenevardırbirbakayım?”dedi.
Kilidi,kırdılarvekapıyıaçtılar.
EbûMûsâ,depoyagiripbakınca:
Uzun,havuzgibioyulmuşbir taşve içindede,altunsırmailedokunmuş
birkefenlekefenlenmiş,başıaçık,ölübiradamgördü!
Ebû Musa da, yanında bulunanlar da, ölü zatın boyunun uzunluğuna
hayrettekaldılar.
Sonra,onlar,onunburnunu,karışladılar.
Birkarıştanfazlaolduğunugördüler.
EbûMûsâ,Sushalkına:
“Yazıklarolsunsize!Kimbuadam?”diyesordu.
Sushalkı:
“Buadam,Iraklıdır.”
Irakhalkı, yağmurları kesildiği zaman,bununla, tevessül eder, yağmurla
sulanmakisterler,yağmurlasulanırlarmış!
Iraklıların kuraklığa uğramadıkları sırada, biz, yağmursuzluktan,
kuraklığauğramışız.
Iraklılaraadamsalıponuvesilekılarakyağmurdileyelimdiyebize,onu,
yollamalarını,istemişiz.
Iraklılar, göndermeğe yanaşmayınca, yanlarında elli adam rehin bırakıp
bunu, beldemize getirmiş, kendisile tevessül ederek yağmur dilemiş,
yağmurlasulanmışız.
Kendisini,Iraklılaraiadeetmemekgörüşünevarmışız.
Kendiside, ölümdöşeğinedüşünceyekadaryanımızdaoturmuşvevefat
etmiş.
İşte,onunkıssasıvehali,böyleimiş.”dediler.
Bununüzerine,EbûMûsâ,Sus’tabirmüddetoturdu.
Hz.Ömer’ebiryazıyazıpSusşehrinden,Allah’ın,kendilerinenasibettiği
şeylerihaberverdiveölüzâtınişinide,yazısında,yazdı.
Yazı,varıpHz.Ömer,onu,okuyunca,EshabınUlularını,yanınaçağırdı.
Onlara,ölüzathakkındabirbilgileriolupolmadığınısordu.
Onlardanhiçbirinde,onunhakkındabirbilgibulamadı.
Ancak,Hz.Ali:
“BuZat,DanyalHakîmdir.
Kendisi,ResulolmayanbirNebîdir.
Eski zamanda, Buhtunnassar’ın ve ondan sonraki krallardan bazısının
yanında bulunmuştu.” dedi ve onun, başından sonuna ve vefatına kadar
kıssasınıanlattıktansonra:
“Sahibine(EbûMusa’ya)yaz!Onunüzerine,cenazenamazınıkılmasınıve
onu, Sus’luların erişemeyecekleri bir yere gömmesini, kendisine, emret!”
dedi.
Hz.Ömer,bunu,EbûMusa’yayazdı.[66]
Yazısında:
“Onu,beyazKabatîbezindenkefenesar,vekefene,kokusür.
Üzerine,cenazenamazıkıl.
Sonra,onu,Peygamberleringömüldüğügibi,göm!
Malına,bak.Onu,MüslümanlarınBeytülmal’ınakoy!”dedi.[67]
Bunun üzerine, EbûMûsâ, Sus ırmağının yolunu, başka bir yola çevirip
akıtmalarını,Sushalkınaemretti.
Sonra,DanyalAleyhisselâmınüzerindebulunankefendenbaşkabirkefene
sarılmasını,emretti.
Sonra, yanında bulunan Müslümanlarla birlikte onun cenaze namazını
kıldı. Suyu çekilen ırmak yatağının ortasına kabrini kazdırıp, kendisini
gömdürdükten sonra, ırmağı eski yoluna çevirterek onun üzerinden akıttı.[68]
[1]. Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.38,40, İBn.Haldun-Tarih
c.2,ks.1,s.107,117
[2].Taberî-Tarihc.1,s.289,c.2,s.15.
[3].ibnHabîb-Kitabülmuhabbers.390.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/269.
[4].Sâlebî-Araiss.341.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/269.
[5].Taberi-tarihc.1,s.289.
[6].ibnKuteybeMaarifs.22-23,DineverielAhbarS.23TaberîTarihc.
1, s. 289, SalebiArais s. 335, İbnEsirKamil c.1, s.265,Muhyiddinb.Arabî
Muhadaratülbrarc.1,s.136.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/269.
[7].TaberiTarihc.1,s.290.
[8].Sâlebî-Araiss.338.
[9].TaberiTarihc.1,s.289,SâlebîAraisbs.338,ibnEsirKamilc.1,s.266.
[10].TaberîTarihc.1,s.289,EsirKâmilc.1,s.266.
[11].SâlebîAraiss.338.
[12].TaberiTarihc.1,s.289.
[13].Taberîtarihc.1,s.289,ibnEsirc.1,s.266.
[14].SâleîAraiss.338.
[15].TaberîTarihc.1,s.289.
[16].TaberîTarihc.1,s.289-290,ibnEsirKâmilc.1,s.266.
[17].TaberîTarihc.1,s.289.
[18].TaberîTarihc.1,s.290,İbnEsîr,c.1,s.266.
[19].TaberîTarihc.1,s.290.
[20].TaberîTarihc.1,s.290,EsirKâmilc.1,s.266.
[21].SâlebîAraiss.339.
[22].TaberîTarihc.1,s.290,ibnEsîrKâmilc.1,s.266.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/269-272.
[23].ibnKuteybeMaarifs.22,SâlebîAraiss.339.
[24].SâlebîAraiss.339.
[25].İbnKuteybeMaarifs.22,SâlebîAraiss.339.
[26].SâlebîAraiss.339.
[27].SâlebîAraiss.339,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.266-267.
[28].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.266-267.
[29].SâlebîAraiss.339,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.266.
[30].ibn.Kuteybe-Maarifs.23.
[31].SâlebîAraiss.339.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/272-273.
[32].TaberîTarihc. 1 s.281, IbnEsîrKâmil, c.1, s.269,EbülfidaElbidaye
vennihayec.2,s.42.
[33].TaberîTarihc.1s.281,EbülfidaElbidayevennihayec.2,s.42.
[34]. Taberî Tarih c.1 s.281, ibn Esîr Kâmil c.1, s.269, Ebülfida Elbidaye
vennihayec.2,s.42.
[35].TaberîTarihc.1s.281.
[36].TaberîTarihc.1s.283,IbnHaldunTarihc.2,ks.1,s.109.
[37].TaberîTarih c.1 s.284, IbnEsîrKâmil, c.1, s.268, IbnHaldunTarih
c.2,ks.1,s.108.
[38].TaberîTarihc.1s.284,IbnEsîrKâmilc.1,s.268.
[39].TaberîTarihc.1s.284,IbnEsîrKâmilc.1,s.269,IbnHaldunTarihc.2,
ks.1,s.108,109.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/273.
[40].EbûNuaymDelâilünnübüvvec.1,s.22,BeyhakîDelâilünnübüvvec.1,
s.291,EbülferacİbnCevziElvefac.2,s.731,Muhyiddinb.ArabîMuhâdaratül
ebrar c.1, s.104, Zehebî Tarihulislam c.2, s.374, Hâkimden naklen Ebülfida
Tefsirc.2,s.253,A.AliyyülmüttakîKenzül’ummalc.12,s.471.
[41]. Ebû Nuaym Delâil c.1, s.22, Ebülferec Elvefa c.2, s.731, ibn Arabî
Muhâdarac.1,s.104.
[42].Muhyiddinb.ArabîMuhâdaratülebrarc.1,s.104.
[43].EbâNuaymDelâilc.1,s.22,EbülferacElfvefac.2,s.731,İbnArabî104.
[44]. Beyhakî Delâil c.1, s.291, Zehebi Tarihulislam c.2, s.374, Ebülfida
Tefsirc.2,s.253,Kenzülummalc.12,s.471.
[45].BeyhakiDetailc.1,s.291,Elvefac.2,s.731,Muhâdarac.1,s.104,Zehebî
c.2,s.374,EbülfidaTefsirc.2,s.253.
[46]. Ebû Nuaym Delaîlünnübüvve c.1, s.22, Ebülferec İbn Cevzi Elfvefa
c.2,s.731.
[47]. Ebû Nuaym Delâil, c.A, s.22, Beyhatö Delâilünübüvve c.1, s.291,
EbülferecElvefac.2,s.731,Muhyiddinb.Arabî-Muhâdarac.1,s.104,Zehebî-
Tarihulislâmc.2,s.374,HâkimdennaklenEbülfidaTefsirc.1,s.22.
[48].BeyhakîDelâil c. 1, s.291,Zehebî-Tarihulislâmc.2, s.374,Hâkimden
naklenEbülfida-Tefsirc.2,s.253,DiyarBekriHamîsc.1,s.22.
[49].EbûNuaymDelâilc.1,s.22,İbnArabîMuhâdarac.1,s.104.
[50]. Ebû Nuaym Delâil c.1, s.22, Ebülferec Elvefa c.2, s.731, ibn Arabî
Muhadarac.1,s.104.
[51].ZehebîTarihulislamc.2,s.374,Kenzülummalc.12,s.471,DiyarBekrî
Hamişc.1,s.22.
[52]. Ebû Nuaym Delâil c.1, s.22, Ebülferec Elvefa c.2, s.731, İbn Arabî
Muhadarac.1,s.104,ZehebîTarihulislamc.2,s.374.
[53]. Ebü Nuaym Delâil c.1, s.22, Ebülferec Elvefa c.2, s.731, İbn Arabî
Muhadarac.1,s.104,ZehebîTarihulislamc.2,s.374,Kenzülummalc.12,s.471,
DiyarBekrîc.1,s.22.
[54]. Ebû Nuaym Delâil c.1, s.21-23, Beyhakî-Delâil c.1, s.287-291,
Ebülferec Elvefa c.2, s.731, İbn Arabî Muhadara c.1, s.100-104, Zehebî
Tarihulislamc.2,s.366-374,HâkimdennaklenEbülfida-Tefsirc.2,s.252-253,
DiyarBekrîHamîsc.1,s.22.
[55].DineverîEl’ahbars.19,ZehebîTarihulislamc.2,s.374.
[56]. Dineverî El’ahbar s.18-19, Ebû Nuaym-Delâil c.1, s.21-23, Beyhaki
Delâil.c.1,s.287-291,EbülferecElvefac.2,s.729-731,Muhyiddinb.Arabî
Muhadara c.1, s. 100 -104, Zehebî-Tarihulislâm c.2, s.366-374, Hâkimden
naklenEbülfidaTefsirc.2,s.252-253,DiyarBekrîHâmisc.1,s.22.
[57]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/273-274.
[58].ŞâlebîAraiss.340.
[59].İbnEsirkâmilc.1,s.268
[60].İbnKuteybeMaarifs.23.SalebiAraiss.340,İbnEsîrKâmilc.1,s.268
[61].İbnKuteybeMaarifs.23
[62].DineverîEl’ahbars.23,SalebiAraissb.340,İbnEsîrKâmilc.1,s.268.
[63].Dinever!El’ahbars.48.
[64]. İbn Kuteybe Maarif s.23, BeyhakiDelâilünübüvvec.1, s.292,
Muhyiddinb.ArabîMuhâdaratülebrarc.1,s.136.
[65]. İbnKuteybeMaarif s.23,DineveriEl’ahbar s.49,BeyhakiDelâil c.1,
s.292,Muhyiddinb.ArabiMuhadaratüleb-rarc.1,s.136.
[66].SâlebîAraiss.340-341.
[67].A.AliyyülmüttakîKenzül’ummalc.12,s.482.
[68].SâlebtAraiss.341.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/274-276.
UZEYRALEYHİSSELÂMUzeyrAleyhisselamınSoyu:
Uzeyr[1]b.Cerve[2]HârûnAleyhisselâmınzürriyetindendir.[3]
UzeyrAleyhisselâmınEsirliğiVePeygamberliği:Buhtunnassar; Beytülmakdis’i yıktığı zaman, İsrail oğullarının Tevrat
okuyanlarından ve Bilginlerinden öldürdüğü kırk bin kişi arasında, Uzeyr
Aleyhisselâmın babasını ve dedesini de, öldürmüş[4]; o sırada, küçük bir
çocukolanUzeyrAleyhiselâmı,küçükgördüğüiçin,öldürmemişti.
Kendisinin,Tevratokuduğunuda,kimsebilmiyordu.[5]
İsrail oğullarından alınan esir çocuklarla birlikte, o da, Bâbil toprağına
götürülmüştü.[6]
Buhtunnassar’ın elindeki esirler içinde, Danyal Aleyhisselâm gibi, Uzeyr
Aley-hisselâmda,bulunuyordu.[7]
Buhtunnassar, öldükten[8] ve Beytülmakdis imâr edildikten sonra, oraya
dönenİsrailoğullarıarasındaidi.[9]
Uzeyr Aleyhisselâm, kırk yaşına bastığı zaman, Yüce Allah, ona, hikmet
verdi.
Tevratı,onunkadarezberleyenvebilenyoktu.[10]
Allah’ın, Salih ve Hakîm bir kulu olduğu,muhakkak[11] ve İsrail oğulları
PeygamberlerindenbirPeygamberolduğumeşhurdur.[12]
İsrail oğulları, Beytülmakdis’e döndükleri zaman[13], yanlarında Tevrat
yoktu.
Çünki, Beytülmakdiste bulunan şeyler alınırken, Tevrat ta, ellerinden
alınıpyakılmışveyokedilmişti.[14]
YüceAllah, İsrailoğulları için,Tevratı,yenilesinvebu,kendileri içinde,
birMucizeolsundiye,UzeyrAleyhisselâmı,gönderdi.
Oda,onlara,Tevratıokuyupyazdırdı,ve:“Tevrat,işte,budur!”dedi.[15]
İsrail oğulları; Tevrattaki helalları, haramları, yeniden öğrenmiş oldular
ve Uzeyr Aleyhisselâma da, hiç bir kimseye göstermedikleri sevgiyi
gösterdiler.
Oda,onları,düzeltti.
Yüce Allah tarafından ruhu kabz olununcaya kadar, onların arasında
oturdu.
Onavegönderilenbütünpeygamberlereselâmolsun!
UzeyrAleyhisselâm’dan sonra İsrail oğulları arasındabir takımbid’atlar
çıktı.[16]
Yanlışinançlarasaptılar:
“Yüce Allah; Tevratı, kalblerimizden silip giderdikten sonra, onu, bizim
aramızdan,Kendisininoğlundanbaşkahiçbirkimseninkalbinekoymaz!”[17]
“Uzeyr,Allah’ınoğludur!”diyecekkadarilerigittiler.[18]
Yüce Allah, Yehûdîlerin ve Hıristiyanların bu husustaki dalâletlerini ve
kendilerine inen Kitapları nasıl değiştirdiklerini, Kur’ân-ı Kerimde şöyle
açıklar:
“Yahudiler:Uzeyr,Allah’ınoğludur!dedi(ler).Hıristiyanlarda:Mesih(İsâ)
Allanınoğludur!dedi(ler).
Bu,onlarınağızlarıyle(gevelediklericâhilce)sözleridirki,dahaönceküfr
edenlerinsözlerinitaklidediyorlar.
HayAllahkahredesiadamlar!(Hakdan,bâtıla)nasılda,döndürülüyorlar!
Onlar, Allah’ı, bırakıp Bilginlerini, Rahiplerini, Meryemin oğlu Mesih’i
tanrılaredindiler.
Halbuki,bunlarda,ancak,birolanAllah’aibadetetmelerindenbaşkasıyla
em-rolunmamışlardır.
O’ndanbaşkahiçbirİlâhyoktur.
O,bunlarıneştutageldikleriherşeydenmünezzehdir.[19]
“Elleriyle Kitabı (yalan yanlış) yazıp ta, sonra, onu, az bir baha ile
satabilmekiçin:
Bu,Allahkatındandırüdiyegelenlerinvayhaline!
Vayşukazanmaktaoldukları(günah)yüzündenonlara!”[20]
“Ehl-iKitab’danöylebirgüruhvardırki:
(Birşeyokuyorlarmışgibi)dillerini,Kitabadoğrueğipbükerler,siz,onu,
Kitab-dansanasınızdiye.
Halbuki,o,Kitabdandeğildir.
“Bu,Allahkatındandır!derler.
Oise,Allahkatındandeğildir.
Allâhakarşı,kendileribilipdururkenyalansöylerler.“[21]
YüzYılÖlüBırakılıpDiriltilenZatUzeyrAleyhisselâmMıydı?Bakara sûresinin 259. âyetinde yüz yıl ölü halde bırakılıp diriltildiği
açıklananınZat’ın,UzeyrAleyhisselâmolduğuda,ilerisürülmekte[22]ve:
“SelefveHalefUlemâsınınçoğunluğukatındameşhurolan,budur!”denil-
mektedir.[23]
(Uğranılan harap şehir Beytülmakdis olduğuna göre) Uzeyr
Aleyhisselâmın, oraya, ancak, Buhtunnassar, öldükten sonra geldiği[24] ve
kendisinin,Beytülmakdis imar edildiği zaman[25], İsrail oğullarından, oraya
dönen halk arasında bulunduğu da[26], unutulmamak, gözönünde tutulmak
gerekir.[27]
[1].SâlebîAraiss.344,EbülfidaElbidayevennihayec.2,s.43.
[2].EbülfidaElbidayevennihayec.2,s.43.
[3].SâlebîAraiss.344,IbnAsâkirdennaklenEbülfidaElbidayevennihaye
c.2,s.43.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/279.
[4].SâlebîAraiss.344.
[5].SâlebîAraiss.346.
[6].SâlebîAraiss.344.
[7].IbnKuteybeMaarifs.22-23.
[8].Muhyiddinb.ArabiMuhadaratülebrarc.1,s.136.
[9].TaberîTarihc.2,s.5,IbnEsirKâmilc.1,s.280.
[10].EbülfidaElbidayevennihayec.2,s.43.
[11].EbülfidaElbidayevennihayec.2,s.44.
[12].EbülfidaElbidayevennihayec.2,s.46.
[13].SâlebîAraiss.347,IbnEsîrKâmilc.1,s.280
[14].İbnesîrKâmils.270
[15].SâlebîAraiss.347
[16].IbnEsîrKâmilc.1,s.271
[17].SâlebîAraiss.347
[18].SâlebîAraiss.347,IbnEsîrKâmilc.1,s.271.
[19].Tevbe:30-31.
[20].Bakare:79.
[21].Âliimran:78.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/279-281.
[22].SâlebîAraiss.344,ibnEbîrKâmilc.1,s.270.
[23].EbülfidaElbidayevennihayec.2,s.43.
[24].Muhyiddinb.AbartMuhadaratülebrarc.1,s.136.
[25].TaberiTarihc.2,S.5,ibnEsirKâmilc.1,s.280.
[26].TaberiTarihc.2,s.5,İbnEsirKâmilc.1,s.270,280.
[27]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/281.
ZULKARNEYNALEYHİSSELÂMZulkarneyn Aleyhisselâmın İsmi, Soyu Ve Peygamber OlupOlmadığı?
Zülkarneyn Aleyhisselâmın ismi, soyu ve Peygamber olup olmadığı…Hakkındabirçokveçelişkilirivayetlerbulunmaktadır.
Kendisinin, Sa’b b.Abdullah’ülkahtânî olduğu söylendiği gibi, babasının
Hım-yerîlerdenolduğuda,ilerisürülmektedir.[1]
İbn.Habîb de; Hımyer krallarının isimlerini -Hişam b.Kelbî‘den sırasıyla
kitabına geçirirken, Sa’b b.Karîn b.Hemal’ı, -Yüce Allanın, Kitabında-
Zülkarneyn diye anmış olduğunu kayd ettikten sonra, kral Zeyd b.Hemal’ı
kaydediponada,YüceAllanınTübba’adınıvermişolduğunuaçıklar.[2]
ZülkarneynAleyhnisselâmhakkında:
“HemNebiidi,hemResulidi.”diyenlerolduğugibi[3],
“Hayır!O,ResulolmayanbirNebiidi.
ResulolmayanbirNebîoluşu,inşâallâh,Sahih’dir!”diyenlerde,vardır.[4]
Hz.Ali’yegöre,ZülkarneynAleyhisselâm:
NebirNebi,nede,birkraldı.
Fakat, Allanın Salih bir kulu idi ki, o, Allâhı, sevmiş, Allah da, onu,
sevmişti.[5]
ZülkarneynAleyhisselâmınFaziletleriVeYerYüzündekiSeyahatVeFetihleri:
Başkahiçbirkimseyeverilmeyen,ZülkarneynAleyhisselâmaverilmiş,her
türlüsebepler,imkânlar,onabahşedilmişti.
Yer yüzünün doğularındaki ve batılarındaki beldelerine, hattâ doğunun,
batınıngerisindehalkbulunmayanyerlerinekadarulaşmış,ayakbastığıher
yerinhalkınahâkimolmuştu.[6]
“Zülkarneyn’in; yer yüzünün, doğularına, batılarına varıncaya kadar
ulaşmağanasılgüçyetirebildiğihakkındakigörüşünnedir?”diyesorulunca,
Hz.Ali:
“Bulutlar,ona,yolaldırır;
Yollar,ona,düzeltilir;
Nurlar,ona,döşenipyayılır;
Kendisine,gece,gündüz,birolurdu!”demiştir.[7]
Kur’ân-IKeriminZülkarneynHakkındakiAçıklaması:(EyResulüm!)Sana,Zülkarneyn’i,sorarlar.
Deki:
Size,onun(hâlinden)de,habersöyleyeyim:
Hakîkatan biz, onu, yer yüzünde büyük bir kudret sahibi kıldık ve ona,
(muhtaçolduğu)herşeydenbirsebep(biryol)verdik.
Oda(batıyadoğru)biryoltuttu.
Nihayet,güneşinbattığıyereulaşınca,onu,karabirbalçıktabatarbuldu.
Bununyanındada,birkavmbuldu.
(Kendisine)dedikki:
Zülkarneyn! (Onları) azaba uğratmanda da, haklarında güzellik (tarafını)
tutmandada,serbestsin!
Dediki:
Ammakimzulmederse,biz,onu,azabauğratacağız.
Sonra da, o, Rabbına döndürülür de, O da, kendisini, şiddetli bir azâb)a
duçareder.
Ammakimde, imâneder,güzelde,hareketeylerse,onuniçin,en iyibir
mükâfatvardır.
Ona,emrimizdenkolay(taraf)ınıda,söyleyeceğiz.Sonra,o,başkabiryol
tuttu.
Nihayet,üstünegüneşin(ilkönce)doğduğuyereulaştığızaman,onu,öyle
birkavminüzerinedoğuyorbulduki,biz,onlariçin,bunakarşı(korunacak)
hiçbirsiperyapmamıştık.(Neelbiselerivardı,neevleri)
İşte(Zülkarneyn’inişi),böyleidi.
Halbuki,onunyanında(nelervardı)ki,biz,hepsini,İlm(imiz)lekuşatmışız.
Sonra(o),yine,biryoltuttu.
Nihayet, iki dağ arasına ulaştığı zaman, onların önünde, hemen hiç söz
anlamazbirkavimbuldu.
Onlar:
Zülkarneyn! Hakîkat, Ye’cüc ve Me’cüc, bu yerde fesad çıkaran
(kabile)lerdir.
Bizimle, onların arasına bir sed yapman üzerine, sana bir vergi verelim
mi?dediler.
(Zülkarneyn):
Rabb’imin, beni, içinde bulundurduğu (nimet, sizin vereceğinizden) daha
hayırlıdır.
Haydin, siz, bana (bedenî kuvvetle yardım ediniz de, sizinle, onların
arasınasağlambirmaniayapayım.
Bana, demir kütleleri getiriniz! (O karşılıklı iki dağın) İki yanı, tam
denkleştiğivakit:Lifleyiniz!dedi.
Nihayet, onu (demiri) bir ateş haline koyduğu zamanda:Getiriniz bana,
üstüne,erimişbakırdökeyim!dedi.
Artık, onu, aşmaya da, güc yetiremediler, onu, delmeye de, muktedir
olamadılar..Bu,Rabb’imden,birmerhamettir.Fakat,Rabb’iminva’digelince,
o, bunu, dümdüz yapar. Rabbımın va’di, bir hakdır! Dedi. [8] Ona ve
gönderilenbütünpeygamberlereselâmolsun![9]
[1].IbnAsâkirTarihc.5,s.254-255.
[2].IbnHabîbKitabülmuhabbers.365-366.
[3].EbülfidaElbidayevennihayec.2,s.103.
[4].SalebiAraisS.361.
[5].IbnİshakKutabülmabtedâvelmeb’asc.5,s.185,IbnAsâkirTarihc.5,
s.256.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/285.
[6].IbnIshak,IbnHişamSîrec.1,s.328.
[7].İbnishakKitabülmühtedavelmeb’asc.5,s.185.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/285-286.
[8].Kehf:83-98.
[9]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/286-287.
İSAALEYHİSSELÂMİsâ Aleyhisselâmın Annesi Hz. Meryem’in Soyu, Doğuşu,BeytülmakdisMescidineAdanıpBırakılışıVeBazıFaziletleri:
Hz. Meryem’in babası İmran b.Mâsân olup Hub’um b.Süleyman
Aleyhisselâ-mınsoyundandı.[1]
MâsânHanedanı da, İsrail oğullarının Başkanlarından, Din Bilginleri ve
Danışmanlarındanidiler.[2]
Zekeriyyâ Aleyhisselâmla İmran b.Mâsân, iki kız kardeşle evli olup
Zekeriyyâ Aleyhisselâmın zevcesinin adı Eşya’ (İşa’) bint-i Fâkud, İmran b.
Mâsân’ınzevcesininadıda,Hannebint-iFakudidi.[3]
Hanne;İsâAleyhisselâmınannesiHz.Meryem’inannesiidi.[4]
Hanne; yaşlanıp çocuk doğurmaktan âciz bulunduğu ve bir ağacın
gölgesinde oturduğu sırada[5], bir kuşun, yavrusunun ağzına yiyecek
verdiğinigörünce,kendisinde,biroğlançocuğuolmasıarzusuuyandı.[6]
BiroğlançocuğuihsanetmesiiçinAllâhayalvardı.[7]:
“EyAllâhım!Eğer,bana,birerkekçocuğuihsanedersen,onu,Beytülmak-
dis’e vakfetmek, adak ve şükrâne olarak onun hizmetinde bulundurmak,
üzerime,borçolsun!”dedi.[8]
Hanne’ninbuadağı,Kur’ân-ıkerimdeşöyleaçıklanır:
“Hani,(İmran’in)karısı:
Rabb’im!Karnımdakini,âzâdlıbirkulolarakSanaadadım.
Bendenolanbu(adağı)kabulet!
Şüphesiz,(niyazımı)hakkıyleişiten,(niyetimi)kemaliylebilenSensinSen!”
demişti.[9]
Adanılan çocuk;Mescid’in hizmetlerini görür, erginlik çağına basıncaya
kadar,hizmettenayrılmazdı.
Erginlik çağına girdikten sonra, orada kalmak veya ayrılıp gitmek
hususunda serbest bırakılır[10], gitmek isterse, arkadaşlarından izin alırdı.
Oradançıkıpgitmesi,onlarınbilgisidahilindeolurdu.[11]
Mescidhizmetine,erkekçocuklardanbaşkası,adanmazdı.
Kızlar, bununla mükellef tutulmazlar; Hayz görmeleri ve rahatsızlığa
uğramalarısebebiyle,buhizmeteelverişligörülmezlerdi.[12]
Hanne;Hz.Meryem’e gebe olup ta, karnındakini, adayınca, kocası İmran
“Yazıklarolsunsana!Sen,bunu,nediyeyaptın?!
Eğer, karnındaki, kız olursa, kız da, bu hizmete elverişli bulunmadığına
göre,şuyaptığınşeyigördünmü?!”dedi.
İkiside,üzüntüyedüştüler.[13]
Hanne,Hz.Meryem’egebeiken,İmranvefatetti.[14]
(Hanne) Kız çocuğunu doğurunca, Allah, onun ne doğurduğunu daha iyi
biliciiken,
“Rabb’im!Hakîkat,ben,onu,kızolarakdoğurdum.
Erkek,kızgibideğildir.
Gerçek,ben,(onun)adını,Meryemkoydum.
Onu da, zürriyetini de, o taşlanmış (koğulmuş) şeytandan, Sana sığınır
(ısmarlarım!”dedi.[15]
Hanne;erkek,kızgibideğildirdemekle,kızın,Mescidhizmetineveorada
ibadete -Mahrem olması, za’fı, Hayzdan, nifasdan, rahatsızlanmaktan berî
bulunmamasısebebiyle-erkekgibi,elverişliolmadığınısöylemekistemişti.
Sonra,onualıpbirbezesararakMescid’egötürdü.
Hârûn Aleyhisselâm oğullarından olan[16] ve o zaman, Beytülmakdis
Mescidindesayılarıotuzubulan[17]dinbilginlerininyanınakoydu.[18]
Şeybe oğulları[19] Kabe işlerine baktıkları gibi, bu Bilginler de,
BeytülmakdisMescidininişlerinebakarlardı.
Hanne,onlara;
“Şu önünüzdeki çocuk, bir adaktır!” deyince, namaz İmamları ve
kurbanlarınınVazifelisi İmran’ın kızı olduğu için, hepsi de, onu alıp bakma
arzusuylaçekiştiler.
ZekeriyyâAleyhisselâm,onlara:
“Ben,bunabakmağa,sizdendahalâyıkvemüstehakbulunuyorum:Çünkü,
bunun Teyzesi, benim yanımda(zevcem)dır.” dedi.[20] Öteki Bilginler;
ZekeriyyâAleyhisselâma:
“Böyle yapma! Eğer, o, kendisine, halkın en yakın ve en lâyık olanına
bırakılacakolursa,onun,doğuranannesinebırakılmasıgerekir.[21]
Fakat,biz,onunhakkındakur’açekelim.[22]
Kiminokunaçıkarsa,o,onunyanındakalsın!”dedilervebununüzerinde
söz birliği ettikten sonra, on dokuz kişi[23], Car (Ürdün) ırmağına kadar
gittiler.
Tevrat yazarken, kullandıkları kalemlerini, suyun içine attılar.Zekeriyyâ
Aleyhisselâmınkalemi,suyunüzerineçıktı.Öbürlerininkisuyundibineçöktü.
ZekeriyyâAleyhisselâmda,Hz.Meryem’in bakımını, üzerine aldı ve onu,
YahyaAleyhisselâmınannesiolanTeyzesineteslimetti.[24]
Büyüyünceyekadar[25],ona,birsütannesituttu.[26]
Hz.Meryem, erginlik çağına basınca[27], Zekeriyyâ Aleyhisselâm,
Mescid’de,onuniçin,birodayaptırdı.
Oraya,ortasındanbirkapıda,koydurdu.[28]
Kabe’nin içine, merdivensiz çıkılamadığı gibi[29], bunun içine de,
merdivensizçıkılamazdı.[30]
Kendisininyanına,ZekeriyyâAleyhisselâmdanbaşkası,çıkmazdı.
Zekeriyyâ Aleyhisselâm, her gün, ona, yiyeceğini, içeceğini, yağını,
kokusunu…götürüpbırakır,ayrılırken,kapısını,kilitlerdi.
ZekeriyyâAleyhisselâm,nezaman,onunodasınagirse,yanında,kışiçinde
yazmeyvası,yaziçindede,kışmeyvasıbulur[31],ona:
“EyMeryem![32]Bu,sana,neredengeliyor?!”diyesorar,oda:
“Bu,Allahtarafından!”diyecevapverirdi.[33]
BuhusustaKur’ân-ıkerimdeşöylebuyrulur:
“Bununüzerine,Rabb’i,onu,iyibirrızâilekabuletti.
Onu,güzelbirnebatgibi,büyüttü.
(Zekeriyyâ‘yıda),ona(bakmağa)memuretti.
Zekeriyyâ, ne zaman (onun bulunduğu yere) Mihrab’a, girdiyse, onun
yanında,biryiyecekbuldu:
“Meryem!Bu,sana,neredengeliyor?!”dedi.
Oda:
“Bu,Allahtarafından!
Şüpheyokki,Allah,kimi,dilerse,ona,sayısızrızıkverir!”dedi.[34]
(Ey Resulüm!) Bunlar, sana, Vahy etmekte olduğumuz Gayb
haber/erindendir.
Meryem’i, onlardan, hangisi himayesine alacak diye kalemlerini,
atarlarken,sen,yanlarındadeğildin.
(Buhususta)çekişirlerkende,yine,sen,yanlarındayoktun.[35]
PeygamberimizMuhammedAleyhisselâmda,Hz.Meryem’le ilgiliHadîs-i
şeriflerindeşöylebuyurmuşlardır:
“Kendizamanındakikadınlarınhayırlısı:îmran’ınkızıMeryemidi.
Buümmetinkadınlarınınhayırlısıda,Hatice’dir.”[36]
“Cennet[37]kadınlarınınüstünü:
Haticebint-iHuveylid,
Fâtımabint-iMuhammed,
Meryembint-iİmran,
FiravununZevcesiÂsiyebint-iMüzâhım’dır.”[38]
Hz.Meryem’inHâmileOluşuVeİsâAleyhisselâmıDoğuruşu:Hz.Meryem;Mesciddeki odasında, kendisini, öyle ibâdetlere vermişti ki,
buhususta,ozamanda,kendisininbirbenzeridahayoktu.
Hattâ kendisinde, Zekeriyyâ Aleyhisselâmı bile imrendirecek bir takım
fevkal’-âde haller zuhur ve melekler, kendisine, hitab etmeye, müjdeler
vermeyebaşlamıştı.[39]
Buhusus,Kur’ân-ıkerimdeşöyleaçıklanır:
“Hani,Melekler:
EyMeryem!demişti,şüphesizki,Allah,sana,seçkinbirhususiyetverdi.
Seni,tertemiz(büyüttü).
Seni,âlemlerinkadınlarıüzerine,mümtazkıldı.
EyMeryem!HuşuileRabb’ınDîvanınadur,secdeyekapan[40]
(Allah’a)RükûedenlerlebirlikteRükûet,eğil(cemaatlanamazkıl[41]
Melekler:
“EyMeryem!Allah,KendindenbirKelime’yi,sana,müjdeliyor:
Onunadı:İsâ,(lakabı)Mesîh.(Sıfatı):Meryemoğludur.
Dünyadada,Âhirettede,sânı,yücedir.
(Kendisi,Allah’a)çokyakınlardandırda.
Beşiğindede,yetişkinlikhalindede,insanlarasözsöyleyecektir.
(O) Sâlihlerdendir!” dediği zamanda, (EyResulüm! Sen, onların yanında
değildin.[42]
Hz.Meryem;yirmi[43]veyaonbeş,yada,onüçyaşındabulunduğusırada
idiki,CebrailAleyhisselâmlakarşılaşmıştı.[44]
Gerek bu karşılaşma ve gerek İsâ Aleyhisselâma hâmile kalış hâdisesi,
Kur’ân-ıkerimdeşöyleaçıklanır:
“Kitabda,Meryem(kıssasını)da,an!
Hani,oailesindenayrılıpşarktarafındabiryereçekilmişti.
Sonra,onlarınönündebirperdeedinmiş(çekmiş)ti.
Derken, biz, ona, Rûh’umuzu (Cebrail’i) göndermiştik te, o, kendisine,
hilkatitam(genç)birbeşerşeklindegörünmüştü.
(Meryem,ona):
Doğrusu,ben,senden,Esirgeyici’ye(Allah’a)sığınırım!
Eğer, sen, fenalıktan hakkıyle sakınan (bir insan) isen, (çekil yanımdan)
dedi.
(Ruhda):
Ben,ancak,sana(günahlardan)pâkbiroğulverme(yevesileolmak)için,(o
sığındığın)Rabb’ının(gönderdiği)Elçisiyim!dedi.
O(Meryem):
“Benim,nasılbiroğlumolacakmış?!
Bana,birbeşerdokunmamıştır!
Ben,biriffetsizde,değilim!?dedi.
(Ruh:Evet!)öyledir!
(Fakat)Rabb’in:
Bu,banagöre,pekkolaydır!
Çünki,biz,onu,insanlarabirâyet(birBurhan)vetarafımızdanbirrahmet
kılacağız.
Zâten,buiş,olupbitmiştir!buyurdudedi.[45]Meryem:
Ey Rabb’im Bana, bir beşer, dokunmamışken, benim nasıl çocuğum
olabilir?!”dedi.
(Allah):
Öyledir!
(Fakat),Allah,nedilerse,yaratır.
(O)birişe,hükmedince,ona,ancak:ol!der,oda,oluverir.
(Allah)Ona,yazmayı,Hikmeti,Tevratı,İncil’iöğretecek.
Onu,İsrailoğullarınaPeygambergönderecek.
(Oda,onlaradiyecekki):
Hakikat,ben,size,Rabbinizdenbirâyet(Mucize)getirdim.
Hakikat,ben,size,çamurdankuşbiçimigibibirşeyyapar,ona,üfürürüm
de, Allah’ın izniyle, (o) derhal (canlı) bir kuş olurdur. (Yine) Ben, Allah’ın
izniyle,anadandoğmakörüveabraşıiyiederveölüleridiriltirim!
Evlerinizde,neyiyor,nebiriktiriyorsanız,sizehaberveririm.
Elbette,bunlardasiziniçin-eğerimanedicilerseniz-kat’îbiribretvardır.
ÖnümdekiTevratıtasdikediciolaraksizevesizeharamedilenbazışeyleri
-yararmıza-helâlkılmakiçin,(geldim)
Size, Rabb’inizden, (Peygamberliğimi isbatlar) âyet (Mucize) getirdim.
Artık,Attâh’dankorkunuz!Banada,itaatediniz!Şüpheyokki,Allah,benim
de,Rabbim,sizinde,Rabbinizdir.Öyleise,Ona,ibadetediniz!
İşte,doğruyol(budur)!’[46]
“Irzını(muhkembirkalegibi)koruyanokızı(Meryem’i)de(yâdet)ki,biz,
ona, Ruhumuzdan, üflemiş, kendisini de, oğlunu da, âlemlere bir ibret
kılmıştık.”[47]
“Namusunu (muhkem bir kale gibi) koruyan İmran kızı Meryem’i de,
(Allahbirmisalolarakîradbuyurdu)
Biz, bundan dolayı ona, Ruhumuzdan, üfürdük.O, RabbınınKelimelerini
veKitablarınıtasdiketti.(Rabbına)itâatdesebatedenlerdendi,o!’[48]
Rivayete göre: Cebrail Aleyhisselâm, Hz.Meryem’in yanma vanp
gömleğinin yakasından üfürmüş ve üfürüğü, onun döl yatağına erişmiştir.[49]
“Nihayet,(Meryem),ona(İsa’ya)hâmilekaldı.[50]
Hz.Meryem’inAmcasınınOğluYûsuf’laMünâkaşası:Hz.Meryem’inhamileliğinigörünce;kendisinin,sonderecededindarlığını,
iffet ve nezâhetini ve ibâdetini yakından bildiği için, hayretten hayrete
düşen[51]vebuhusustailktepkiyigösteren,AmcasınınoğluMarangozYûsuf
b.Yâkuboldu.[52]
Ozaman,Mescid’e;Hz.MeryemleYûsuf’dendaha ziyâdehizmet eden ve
Al-lâha,bunlardan,dahaçokibâdetyapanbirkimsebulunduğubilinmiyordu.[53]
Yûsuf;Hz.Meryem’inhamileliğini,çokağırveaşırıderecedeişlenmişbir
kötülük sayarak, ne yapacağını, bilemiyor; onu, suçlamak istediği zaman,
kendisinin,iyihalliliğinivebukötülüğüişlemektençokuzakbulunduğunuve
yanından, hiç bir zaman uzaklaşmamış olduğunu, düşünerek kendisini,
temizeçıkarmakistiyordu.
Bu düşünce ve kuruntular, kendisine ağır gelmeye başlayınca, onunla
konuştuveona,ilksözolarak:
“Ben,seninişinhakkındakalbimedüşenşüpheyi,ölünceyekadarkalbimde
gizlemeyi,çokarzuetmiştim.
Fakat,buiş,beni,yendide,kalbimi,ferahlatmakiçin,buhusustaseninle
konuşmayıuygungördüm!”dedi.
Hz.Meryem:
“Öyleise,güzelbirsözsöyle!”dedi.Yûsuf:
“Bende, ancak, böyle söyleyeceğim!Haydi, söyle, bana:Tohumsuz, ekin,
bitermi?”dedi.Hz.Meryem:“Evet!Biter!”dedi.Yûsuf:
“Birağaç,ona,yağmurdüşmeksizin,yetişirmi?”diyesordu.Hz.Meryem:
“Evet!Yetişir!”dedi.Yûsuf:
“Hiçerkekolmadan,çocukolurmu?”diyesordu.Hz.Meryem:“Evet!Olur!
Sen,Allah’ın,ekini,ilkyarattığıgün,tohumsuzolarak,yarattığınıbilmiyor
musun?
Allah’ın, ilk defa, ağacı, yağmursuz olarak yarattığını, Onun, ağacı da,
yağmuruda,herbirini,ayrıayrıyarattıktansonra,yağmuru,ağacınhayatına
vesîlekıldığınıbilmiyormusun?
Yâhud, suyun yardımını istemedikçe, Allah’ın, bitirmeye güc
yetiremediğini,söyleyebilirmisin?
Eğer,öyleolaydı,Allah,ilkağacıbitirmeğegüçyetiremezdi!”dedi.
Yûsuf:
“Ben,öyledemiyorum.
Ben,çokiyibiliyorumki:Allah’ın,dilediğini,yapmağagücüyeterdir.
Bununiçinde,Ol!demesi,yeterveoşey,oluverirdir!”dedi.
Hz.Meryem:
“Sen, Yüce Allah’ın, Âdem’i ve zevcesini de, erkeksiz ve kadınsız
yarattığını,bilmiyormusun?”diyesordu.
Yûsuf:
“Evet!Biliyorum.”dedi.
Hz.Meryem,bunu,söyleyince,Yûsüfünkalbinde,Meryem’dekişeyin,Yüce
Allah tarafından gelen bir şey olabileceği ve her halde, onu, bunun için,
kendisindengizlediği,buhusustakendisi,birşeysöylemedikçe,kendisinebir
şeysormamakgerekeceğihissiuyandı.[54]
Bunun üzerine, Yûsuf, Mescid’in bütün hizmetlerini, üzerine aldı, Hz.
Meryem’inyapacağıişleride,kendisiyapmağabaşladı.
Çünki,Hz.Meryem’in,vücudcazaiflediğini,benzininsarardığını,yüzünün
çil-lendiğini, karnının büyüdüğünü, güçten düştüğünü, bakışlarının
değiştiğinigörüyordu.[55]
Halbuki,kendisi,bundanönce,hiçteböyledeğildi.[56]
Hz.Meryem,ağırlaşıpdoğumyapmazamanıyaklaşınca,YüceAllah,ona:
BeytülmakdisMescidinin,içinde,YüceAllah’ınismiyükseltilerekanılacak,
temiztutulacakMâbedlerindenbirMâbedolduğunuhatırlatmıştı.
Bunun üzerine, Hz.Meryem, oradan ayrılıp Teyzesinin, yâni, Yahya
Aleyhis-selâmınannesininevinetaşındı.
Orayavarınca,YahyaAleyhisselâmınannesi,ayağakalkarakHz.Meryem’i
karşıladı.[57]Evinekabulettive:
“Ey Meryem! Benim karnımdakinin, senin karnındakine eğildiğini
hisettim!”dedi.[58]
GebelikVeDoğumHadisesiyleBuHâdiseÜzerineOlanBitenlerinKur’ân-IKerimdeAçıklanışı:
Yüce Allah; Gebelik ve Doğum hâdisesini ve bu hâdise üzerine, olan,
bitenleride,Kur’ân-ıKerim’indeşöyleaçıklar:
“Nihayet,ona(İsa’ya)gebekalıpuzakbiryereçekildi.
Derken,doğumsancısı,onu,birhurmaağacına(dayanmağa)şevketti.
“Keşke,bundanönce,öteydimde,unutulupgideydim!”dedi.
Ona,aşağısından,şunidageldi:
Tasalanma!Rabb’in,seninaltyanındabirsuarkıvücûdegetirmiştir.
Hurma ağacını da, kendine doğru silk! Üstüne, derilmiş taze hurma
dökülecektir!
Artık,ye,iç!Gözünaydınolsun!
Eğer,beşerdenherhangibirini,görürsen:
Ben,OçokEsirgeyici(Allâh)aoruçadadım.
Onuniçin,ben,bugün,hiçbirkimseyekatiyensözsöylemeyeceğim!”de!
Derken,Onu(İsa’yı),yüklenerekkavminegetirdi.
“EyMeryem!Andolsunki:sen,acâipbirşeyyapmışsın!?
EyHarun’unkızkardeşi!Seninbaban,kötübiradamdeğildi.
Ananda,iffetsizbirkadındeğildi!?”dediler.
Bununüzerine,(Meryem),ona(İsâya)işaretetti.
“Biz,henüzbeşiktebulunanbirsabiilenasılkonuşuruz?!”dediler.[59]
(İsâdilegelip):
“Ben,hakikat,Allah’ınkuluyum!
O,bana,Kitabverdi.
Beni,Peygamberyaptı.
Beni,herneredebulunursam,mübarekkıldı.
Bana,ben,hayattaoldukça,namazı,zekâtıemretti.
Beni,annemehürmetkarkıldı.
Beni,birZorba,birbedbahtyapmadı.
Dünyayagetirildiğimgünde,öleceğimgünde,diriolarakkaldırılacağım
günde,Selâm(veselâmet)benimüzerimdedir.”dedi.[60]
Bundansonra,İsâAleyhisselâm,yaşıtlarıgibi,konuşmazamanıgelinceye
kadar,birdahakonuşmamıştır.[61]
Fakat,Hz.Meryem:
“Ben, tenhâda bulunduğumzaman, o bana karnımdan söyler ve benimle
konuşurdu.
İnsanlar içinde bulunduğum zamanda ise, karnımda Teşbih ederdi.” de-
miştir.[62]
İsrail oğulları,Hz.Meryem’in, zina ettiğini sanarak[63] kendisini, taşlayıp
öldürmekiçin,ellerinetaşalmışlardı!
İsâAleyhisselâm,konuşunca,Hz.Meryem’iserbestbıraktılar.[64]
İsrail oğullarının küfre düşmelerinin sebeplerinden birisi de[65],
namusunu, bir kale gibi koruyan[66] Hz.Meryem’e, zina isnad ve iftira
etmeleriidi.[67]
İsâ Aleyhisselâmın doğum yeri Beytüllahm’di. [68] Beytüllahm,
Beytülmakdis’inyakınında,biryerdir.[69]
Hz.Meryem’leİsâAleyhisselâmınMısır’aGidişi:
Yüce Allah; Hz.Meryem’e, kavmi olan İsrail oğullarının[70], kendisini de,
oğlunu da[71], öldürmeğe kalkacaklarını[72], kavminin yurdundan[73], hemen
çıkıpgitmesinivahyveilhametmişti.
Bunun üzerine, Hz.Meryemle İsâ Aleyhisselâmı, amcasının oğlu Yûsuf
Nec-car,merkebebindiripaceleMısır’akadargötürüpbıraktı.[74]
Anneoğul,Mısırdabirtepeyeyerleştiler.[75]
BuhusustaKur’ân-ıkerimdeşöylebuyrulur:
“Meryem’inoğlunuveOnunanasını(kudretimize)birâyetkıldık.
Onları,düzveakarsuyamâlikbirtepedebarındırdık.[76]
Mısır Hayatı Ve Halkın İsâ Aleyhisselâm’dan GördükleriŞaşılacakHaller:
Hz.Meryem,Mısır’da, on iki yıl kaldı. İsâAleyhisselâmı, halktan, gizledi.[77]Hiçkimse,İsâAleyhisselâmın,onunoğluolduğununfarkınavarmadı.
Hz.Meryem’in, ne oğlunun hayatı hakkında, ne de, geçimi hakkında, hiç
kimseyegüvenciyoktu.
Bir tarladan ekin biçildiğini işitti mi? [78] hemen, oğlunun beşiğini, bir
omuzu-na alır, toplayacağı başakları koyacağı kabı da, o bir omuzuna
yüklenerektarlayagidipbaşaktoplardı.
Hz.Meryem;İsâAleyhisselâm,on ikiyaşını tamamlayıncayakadar,böyle
yapmağadevametti.[79]
Hz.Meryem; Mısır halkından, bir çiftlik ağasının evine konuk olmuştu.
Çiftlikağasınınevindeyalnızfakirlerveyoksullar,otururdu.Osırada,Çiftlik
ağasınaâidbirmal,saklandığıyerden,çalınmıştı.Fakat,Ağa,evindebarınan
fakir ve yoksulları, suçlamıyordu. Hz.Meryem ise, ağanın uğradığı bu
musîbettendolayı,üzgündü.
İsâ Aleyhisselâm; annesinin, Ev sahibinin musibetine, üzüldüğünü
görünce,ona:
“Eyanneciğim!Çalınanmalını,ona,göstermemiistermisin?diyesordu.
Hz.Meryem:
“Evet!İsterimeyoğulcuğum!”dedi.
İsâAleyhisselâm:
“Öyleise,ona,söyle:benimiçin,yoksulları,evinetoplasın!”dedi.
Hz.Meryem,Evsahibine,yoksulları,evindetoplamasını,söyledi.
Yoksullar,toplanınca,İsâAleyhisselâm,ikikişiyisuçlubuldu.
Onlardan,birisi:âmâ,diğeri:kötürümdü!
İsâAleyhisselâm,kötürümü,kör’ünomuzunabindirdiktensonra,:
“Onunlabirlikteayağakalk!”dedi.
Âmâ:
“Ben,bunu,yapmaktanâcizim!”dedi.
İsâAleyhisselâm:
“Peki!Düngece,buna,ayağakalkmağa,nasılgücyetirdin?!”diyesordu.
İsâAleyhisselâmın,busözünü,işittiklerizaman,âmâyı,ayağakaldırdılar.
Körün, ensesine binen kötürüm, oradan, deponun penceresine kadar
uzandı.
İsâAleyhisselâm:
“İşte,düngece,seninmalını,âmâolan,gücüile,kötürümolanda,gözüile
birbirineyardımederekböyle,çalmışlardır!”dedi.
Kötürümveâmâ,İsâAleyhisselâmınsözünü,doğruladılar,ÇiftlikAğasına,
malını,geriverdiler.
Oda,onu,maldeposunakoyduve:
“EyMeryem!Bumalın,yarısını,senal!”dedi.
Hz.Meryem:
“Ben,bununiçin,yaratılmadım!”dedi.
Çiftlikağası:
“Öyleise,onu,alıpoğluna,ver!”dedi.
Hz.Meryem:
“O,halveşanyönünden,bendendahabüyüktür!”dedi.
Ozaman,İsâAleyhisselâm,onikiyaşındaydı.[80]
Hz.Meryem’leİsâAleyhisselâmınMısır’danŞam’aGidişleri:Mısırhalkı, İsâAleyhisselâmınyaptığı veAllah’ın, onaverdiği şeylerden
korkmağa başlayınca, Yüce Allah, İsâ Aleyhisselâmın annesi Hz.Meryem’e
oğlunu,Şam’agötürmesini,Vahyveilhametti.
Oda,emrolunanşeyi,yerinegetirdi.[81]
Sâm’ınNasırakariyesinde[82],Cebel-i’Halîl’de[83]yerleştiler.
Nasârâadıda,bukariyedendolayı,verilmişti.[84]
İsâAleyhisselâm,otuzyaşınakadar,oradanayrılmadı.[85]
İsâAleyhisselâmaVahyGelişiVeİncil’inNazilOluşu:
Otuzyaşındaiken,İsâAleyhisselâmaVahygeldi[86],İncil,naziloldu.[87]
YüceAllah,ona:
Halkı,Allah’aimanveibâdetedavetetmeğebaşlamasını,
Hastaları,
Kötürümleri[88],
Anadandoğma[89]körleri[90],
Delileri[91],
Alacalıları ve diğer her türlü hastalığa tutulmuş olanları, iyileştirmesini,
emretti.
İsâAleyhisselâmda,kendisineemrolunanı,yaptı.[92]
Halk,onu,sevdi.[93]
Ona,meyiettivealıştı.[94]
Kendisine,uyanlar,çoğaldı.
Anısı,yükseldi,ünlendi.[95]
Bâzan, hastalardan[96], kötürümlerden[97]… binlercesi gelip, İsâ
Aleyhisselâmınkapısındatoplanırdı.
Hastalardan, İsâ Aleyhisselâmın yanına, yürüyerek gelmeğe gücü,
yetenler,yürüyerekgelir,onlardan,gelecekgüçteolmayanlarınyanındaise,
kendisi,yürüyerekgider,onları[98],ancak,Allâhaimânşartiyle[99],düaedip
iyileştirirdi.[100]
İsâAleyhisselâm:
“Siz; Allah’ın Kelimesi ve Rûhu(ndan) olan; kötürümü, Alaca
hastalıklısını… iyileştiren ve ölüleri dirilten, benden başka bir kimse
bulunduğunu,biliyormusunuz?”diyesorar,onlarda:
“Hayır!”derlerdi.[101]
İsâ Aleyhisselâmın Hastaları İyileştirme Ve Ölüleri DiriltmeDuası:
“EyAllah’ım!Semâ‘daİlâh,Sen’sin!Yer’deİlâh,Sen’sin!
İkisindede,Sen’dengayrıİlâh,yoktur!
GöklerdeCebbarolan,Sen’sin!Yer’deCebbarolanSen’sin!
İkisindede,Sen’dengayrıCebbarolan,yoktur!
GöklerdeHükümdarolan,Sensin!Yer’deHükümdarolan,Sen’sin!
İkisindede,Sen’dengayrıHükümdaryoktur!
Göklerdehüküm,Senindir!Yerdehüküm,Senindir!
İkisindede,Seninhükmündengayrıhükümyoktur!
Senin,yeryüzündekiKudretin,semâdakiKudretingibidir!
Senin,yeryüzündekiSaltanatın,semâdakiSaltanatıngibidir!
Ben,SeninŞerefliİsimlerinle,Sen’dendilektebulunuyorum!
Hiçşüpheyokki,Sen,herşeyeKadirsin,Senin,herşeyegücünyeter!”[102]
İsâ Aleyhisselâm; ölüleri, Esmây-ı Hüsnâ‘dan Yâ Hayy’u Yâ Kayyûm!
Esmâsi-le,diriltirdi.[103]
İsâAleyhisselâmınzamanındatıb(Doktorluk)üstündü.[104]
Fakat, doktorlar; anadan doğma kör’ün gözünü açmaktan, baras
hastalığını,iyileştirmektenâcizlerdi.[105]
İsâ Aleyhisselâm ise, doktorların, gördürmekten âciz kaldıkları anadan
doğma körleri, gördürüyor, onların iyileştiremedikleri alaca hastalıklarını,
iyileştiriyor,hattâ,ölüleribilediriltiyordu.[106]
Şeytanın İsâ Aleyhisselâm Hakkında Halkı Dalâlete DüşürenTelkini:
Büyük şeytan; çok yaşlı, güzel yüzlü ve gösterişli bir adam şekline girip
kendisi gibi iki şeytanla birlikte gelince, halk, onların şekil ve şemaillerine
bakarak,İsâAleyhisselâmdan,döndüler,onlara,yöneldiler.
Yaşlı şeytan, onlara, şaşılacak şeyler haber vermeğe başladı ve İsâ
Aleyhisselâmhakkında:
“Buadamın,şaşılacakhalivar:Beşikte,konuştu!
Ölüleri,diriltti!
Gayb’dan,gelecektenhaberverdi!
Hastayı,iyileştirdi!
Bu,Allâh’dır!”dedi.
Yaşlışeytanınyanındakiadamlarındanbirisi:
“EyŞeyh!Sen,nekötübirsözsöyledin!
Allah’ın, ne kullarına tecellî etmesi, ne rahimlerde yerleşmesi, ne de,
kadınlarınkarınlarınasığması,mümkinvelâyıkdeğildir!
Fakat,o,Allah’ınoğludur!”dedi.Üçüncüşeytan:
“İkinizde,nekötüsözlersöylediniz!Söylediğinizşeyler,hatâvecehaletten
ibarettir.Allah’ın,biroğuledinmesi lâyıkdeğildir.Fakat,buadam,Allah ile
birlikte bulunan bir İlâh’dır!” dedi. Bu sözleri, söyleyip bitirdikleri zaman,
kayboldular.[107]
İsâAleyhisselâmınHavarileri:Rivayete göre: krallardan bir kral, yemek yaptırıp halkı, yemeğe davet
etmiş,İsâAleyhisselâmda,yemekçanağınınçevresindeoturmuştu.[108]
İsâ Aleyhisselâm, yemek çanağının, kendisinin önüne gelen tarafından
yiyor[109],çanaktakiyemek,hiçeksilmiyordu.
Kral,İsâAleyhisselâma:
“Sen,kim’sin?”diyesordu.
İsâAleyhisselâm:
“Ben,İsâb.Meryem’im!”dedi.[110]
Kral:
“Ben,krallığı,bıraktım,sana,tâbi’oldum!”dedi,[111]krallıktanayrılıpbazı
arkadaşlarıyla birlikte İsâ Aleyhisselâma tâbi oldu[112] ki, işte, İsâ
AleyhisselâmınHavarileri,bunlardı.
Havarilerin, Boyacılar[113] veya Avcılar, ya da, daha başka meslekten
olduklarıda,söylenmiştir.[114]
İsâAleyhisselâmınHavarilerihakkındaKur’ân-ıKerim’deşöylebuyrulur:
“Vaktâ ki, İsâ, onlardan (İsrail oğullarından, ısrarla taşan) küfrü, his etti
de:
“Allah’a(doğrugidenyolda)bana,yardımedeceklerkim?”dedi.
Havariler:
“Biziz,Allah’ınYardımcıları!
Biz,Allah’a,inandık.
Sende(Eyİsâ!)Şâhidolki:biz,muhakkak,Müslümanlarız!”dedifler).”[115]
İsâAleyhisselâmınyanındakiHavariler,onikikişiidiler.[116]
Onlarınisimlerişöyledir:
1)Butrus,
2)Enderais(Enderavüs),
3)Tumas,
4)Filibüs,
5)Yuhannes(b.Zebdî),
6)Yâkubüs(Yâkubb.Zebdî),
7)İbn.Selma(Telma),
8)Simun(Şem’un),
9)Matta,
10)Yâkubb.Halkya,
11)Tüddavüs,
12)YudüsZekeriyyaYuta.[117]
Havarîler,acıktıklarızaman,İsâAleyhisselâma:
“EyAllah’ınRuhu!Biz,acıktık!”derlerdi.
İsâAleyhisselâmda[118],ovadaveyadağda[119],elini,yerevururdu.
Oradan,herbirinsaniçin,ikiekmekçıkar[120],onları,yerlerdi.[121]
Susadıklarızamanda:
“EyRuhullâh!Biz,susadık!”derlerdi.
İsâAleyhisselâmda,ovadaveyadağda,elini,yerevurur,yerden,suçıkar,
içerlerdi.
Havariler:
“EyRuhullâh![122]Bizdendahafaziletlikimvar?:
İstediğimizzaman,bizeekmekyediriyorsun.[123]
İstediğimizzaman[124],bize,suiçiriyorsun![125]
Hemde,Sanaimanettikvesana,tâbiolduk!”dediler.
İsâAleyhisselâm:
“Eliileçahşan[126]
Elininkazancındanyiyenkimse,sizdendahafaziletlidir.”dedi.
Bununüzerine,Havariler,ücretleelbiseyıkayarakgeçiniroldular.[127]
Sâmb.NûhAleyhisselâm’danGemiHakkındaBilgiAlınışı:
İsâAleyhisselâm;birgün,Havarilerlebirlikte iken[128], İsâAleyhisselâm,
NûhAleyhisselâmıngemisinitavsif[129],NûhAleynisselâmdan,Tûfan’danve
Gemi’-denbahsedince[130],Havariler:
“Keski, gemiyi gören bir kimseyi, bize[131], diriltmiş[132], göndermiş[133]
olsaydında[134],o,bize,onu,anlatsa[135],tarifetseydi!”dediler.[136]
İsâ Aleyhisselâm, kalkıp küçük, düz bir tepeye[137], oradaki kabre kadar
gitti.[138]
Elini, yere uzatıp oradan bir avuç toprak aldı[139]: “Bu, nedir biliyor
musunuz?”diyesordu.Havariler:
“AllahveResulü,dahaiyibilir!”dediler.[140]
İsâAleyhisselâm:
“Bu,Sâmb.Nûh’un[141]kabridir!
İstiyorsanız,onu,siziniçin,dirilteyim!”dedi.
Havariler:
“Olur!Dirilt!”dediler.[142]
İsâAleyhisselâm,Allâh’a[143],İsm-iÂzam’ıyla[144]duaetti.[145]
Toprakyığınına,asasıylavurup:
“Allah’ın izniyle[146] diril![147] kalk!” deyince, başının saçı[148], saçının
yarısı[149] ağarmış olduğu halde[150], Sâm b.Nûh[151] veya Hâm b.Nûh[152],
başından,toprağısilkerekayağakalktı[153],kabrindençıktı.[154]
“Yoksa, Kıyamet mi koptu?” dedi. İsâ Aleyhisselâm: “Hayır! Kıyamet,
kopmadı.
Fakat, ben,Allâh’a[155], İsm-iÂzam’ıyla[156] dua ettim.[157] Allah da, seni,
diriltti.”dedi.[158]
İsâAleyhisselâm,ona:
“Sen,böyle,saçı,ağarmışolarakmıölmüştün?”diyesordu.
O:
“Hayır!Ben,gençikenölmüştüm.
Fakat,şimdi,kıyametkoptusandımda,saçımağardı!”dedi.[159]
Sâmb.NûhAleyhisselâm,beşyüzyılyaşamıştı.
Ozaman,saçhiçağarmazdı.
Halbuki,onunsaçınınyarısıağarmıştı.[160]
Havârîler,ona,gemihakkında,birtakımsorularsordular.[161]
Oda,onlara,gemininhaberini,haberverdi.[162]
NûhAleyhisselâmıngemisini,anlattı.[163]Sonrada:
“Bu,İsâb.Meryem’dir.Ona,tâbiolunuz!”dedi.[164]
İsâAleyhisselâm,ona:
“Ölartık!”dedi.
Sâmb.NuhAleyhisselâm:
“Bana,Allah,ölümsarhoşluğunutekrarlamamakşartıyla!”dedi.
İsâAleyhisselâm,YüceAllah’adüaetti.
Allahda,onunölümünü,öyleyaptı.[165]
İsrail Oğullarının İstekleri Yapılmazsa, İsâ AleyhisselâmıYakmağaKalkışmaları:
İsrailoğulları[166],İsâAleyhisselâma:“Bize,Uzeyr’i,dirilt!
Yoksa, seni, ateşteyakarız!”demişler[167] ve İsâAleyhisselâm için, üzüm
odunlarındanpekçokoduntoplamışlardı.
Ozaman,İsrailoğulları,ölülerini,taşsandıklariçinekoyarlar,sandıkların
üzerlerinede,taştan,iyicekapanankapaklar,geçirirlerdi.
Uzeyr Aleyhisselâmın kabrini de, arkasında ismi yazılı olduğu halde
buldular. Bütün uğraşmalarına rağmen onu, kabrinden çıkarmağa güc
yetiremediler.
DönüpİsâAleyhisselâmahaberverdiler.
İsâAleyhisselâm,içindesubulunanbirkabı,onlara,uzattıve:
“Busuyu,onunkabrininüzerinesaçınız!”dedi.
Saçtılar.
Kapak,açıldı.
İsâAleyhisselâmı,götürdüler.
UzeyrAleyhisselâm,kefenininiçinde,öyleceduruyordu.
Sonra,elbisesini,üzerindensoydular.[168]
İsâAleyhisselâm,YüceAllah’adüaetti.[169]
UzeyrAleyhisselâmada:
“EyUzeyr!YüceAllah’ınizniyle,diril!”dedi.
UzeyrAleyhisselâm,dirilipoturduğuzaman,İsrailoğulları,bütünbunları,
gözleriyle,gördüler.[170]
Kendileride;İsâAleyhisselâmhakkında[171]:
“EyUzeyr![172]ŞuAdamiçin,şehâdettebulunurmusun?”diyesordular,
UzeyrAleyhisselâm:
“Ben,onun,Allah’ınkuluveResulüolduğuna,şehâdetederim!”dedi.[173]
Bununüzerine,İsrailoğulları:
“Ey İsâ! Bizim için, Rabbine dua et te, onu, bizim aramızda, sağ olarak
bulundursun!”dediler.
İsâAleyhisselâm:
“Onu,kabrineiadeediniz!”dedi.
UzeyrAleyhisselâm,kabrineiadeedildiveöldü.
İsâAleyhisselâma, imaneden, imanetti;küfründe,direnende,küfründe
direndi.[174]
İsâ Aleyhisselâm; İsrail oğullarına, böyle, Mucizelerle gönderildiği
zaman,onlarınmünafıkvekâfirolanları,şaşırıyorlar,alayediyorlar:
“Filanın, dün gece yediği ve evinde biriktirdiği şeyleri, onlara, haber
veriyormuş!?”diyorlar;
Bu;Mü‘minlerinimanlarını,kâfirvemünafıkolanlarında,küfürlerinive
şüpheleriniartırıyordu.
Ölüleri, diriltme mucizeleri ise, kâfir ve münafık yahûdileri, büsbütün
kızdırıyordu.[175]
Mattaİncil’indebildirildiğinegöre:İsâAleyhisselâmın,Havradahikmetli,
ibretlitemsillerleyaptığıkonuşmadanda,şaşkınadönenYahûdîler:
“BuAdam’ın,buhikmetivebukudretişleri,buşeyieri,neredengeliyor?!”
dediler, Ona, Peygamberliği yakıştıramadılar ve Peygamberliğine
inanmadılar.
Bununüzerine,İsâAleyhisselâm,onlara:
“Bir Peygamber, kendi memleketinden ve evinden başka yerde itibarsız
değildir.”dedi.
Onlarınimansızlıklarındandolayı,oradaçokkudretişleriyapmadı.[176]
İsrail Oğulları İle Havarilerin Kendileri İçin Gökten Sofraİndirilmesiniİstemeleri:
İsâAleyhisselâm,İsrailoğullarına:
“Sizler, Allah için, otuz gün oruç tuttuktan sonra, ondan, isteyeceğinizi,
istesenizde,size,istediğinizşeyverilse,olmazmı?
Çünkü,işçininücreti,kendisininişiüzerine,verilir”dedi.
İsrail oğulları, İsâ Aleyhisselâmın, dediğini yaptıktan, otuz gün oruç
tuttuktansonra:
“Eyiyiliköğreticisi!Sen,bize:
“İşçinin ücreti, kendisinin işi üzerine, verilir!” dedin ve otuz gün oruç
tutmamızı,bizeemrettin.
Bizde,otuzgünoruçtutupemrini,yerinegetirdik.
Bizim, hiç bir kimseye otuz gün çalışıp ta, işimizi, bitirince, yemek
yedirilmedi-ğimizgün,olmamıştır.[177]
Eyİsâ!Biz,birkimseninişini,yapınca,yemekyediriliriz.
Biz,oruçtuttuk,acıktık.
Üzerimize,göktenbirsofraindirilmesiiçin,Allah’adüaet!”dediler.[178]
O zaman, İsâ Aleyhisselâm, otuz gün oruç tutmalarını, Havarilere de,
emretmişti.
Onlarda,otuzgünoruçtutmuşbulunuyorlardı.[179]
İnenyemek sofrasının sıfatı vemâhiyeti hakkındabilginlerin rivayetleri
çokdeğişiktir.[180]
Bazılarına göre: Meleklerin, semâdan[181] getirip İsrail oğulları ile
Havârîlerin önlerine koydukları sofranın üzerinde[182], arpa unundan
yapılmış[183]yediekmekle,yedibalıkvardı.[184]
İsâAleyhisselâm,ağladıve:
“Allah’ım!Beni,şükredenlerdeneyle!
Allah’ım!Busofrayı,birrahmetkıl!Onu,bircezaveazabkılma!”diyerek
duaetti.[185]
Sofra, inince; zenginler, fakirler, büyükler, küçükler, erkekler, kadınlar,
Sofranınbaşınayığıldılar.[186]
İsâAleyhisselâm’a:
“EyRûhullâh![187]Bundan,ilkönceyiyen,Senol!Sonrada,biz,yiyelim!”
dediler.[188]
İsâAleyhisselâm:
“Allah,onu,yemekten,benikorusun![189]
Fakat,ondan,isteyenyiyebilir!”dedi.[190]
Kendisi,ondan,hiçyemedi.[191]
Havarilerde[192],ondan,yemekten,korktular.[193]Yemediler.[194]
Bununüzerine,İsâAleyhisselâm;oyemeğe;
Fakirleri,
Hastaları,[195]
Kötürümleri,[196]
Cüzzamhastalığınatutulmuşolanları,çağırıponlara:
“Allah’ınrızkındanyiyiniz!
Bu,siziniçin,ihsan,sizdenbaşkalarıiçin,belâdır!”dedi.[197]
Kadın, erkek[198] fakirlerinden, kötürümlerinden, hastalarından,
mübtelâların-dan bin üç yüz kişi, ondan yediler, hepsi de, doydular[199],
genirdiler.[200]
Onların,ensonuncusu,ondan,enbaşındakininyediğigibi,yemişti’[201]Bir
cemâatgelipondan,yiyor,sonra,çıkıyor,başkaları,geliyordu.
Onlarda,yediktensonraçıkıyordu.
Böylece,onlarınhepsi,yemişler,dahada,artmışkalmıştı.[202]
İsâAleyhisselâm,balığabaktı,göktenindiğisıradakigibiduruyordu.[203]
Rivayetegöre,Sofradanyiyenlerinsayısı:Beşbindi.[204]Birazdahafazla
idi.[205]
Hattâ,yedibineyakındı.[206]
Ogün;hastaolupta,ondan,yiyince,iyileşmeyen,
Kötürümolupta,yürüyemeyen,
Mübtelâolupta,ihtilasındankurtulmayan,
Fakirolupta,zenginliğekavuşmayanveölünceyekadarda,zenginlikhali
devametmeyen,yoktu.[207]
Onlar, Sofraya bakarlarken, Sofra, semâya yükselip gözden kayboldu.
Havariler, sofradan yemediklerine pişman oldular. [208] Yüce Allah, İsâ
Aleyhisselâma:
“Soframıverızkımı, zenginlerdışında, fakirleretahsiset!” diyevah-
yetmişti.[209]
İsâ Aleyhisselâm da, öyle, yapınca[210], bu zenginlerin, çok ağırına gitti.[211]
Onun,gökteninişini,inkârettiler.[212]
Sofrahakkındaşüpheyedüştülervehalkıda,şüpheyedüşürdüler.[213]
“Siz,sofranın,gerçekten,semâdanindiğinimisanıyorsunuz?”dediler.[214]
Sofrayı,görmeyenlerde,[215],onu,inkârettiler.[216]:
“Yazıklarolsunsize![217]O,sizingözlerinizi,büyülemiştir!”dediler.[218]
Yüce Allah, kimin hayrınımurad ettiyse, o, basîret üzere, imanda sebat
etti.
Kimin de, fitneye tutulmasını, murad ettiyse, onlar da, küfürlerine,
döndüler.
İsâAleyhisselâm,onlara:
“Siz,helakoldunuz:Allah’ınazabına,hazırlandınız!”dedi.[219]
SofranınGöktenİndiğiniİnkârEdenlerinAkıbeti:
Sofranın,gökten indiğini inkâreden İsrailoğullarındanüçyüzotuz[220],
üçyüz otuz üç[221] kişi, yurdlarında geceleyin, döşekleri üzerinde aileleriyle
birlikteyatarlarken,domuzlaraçevrilmişolaraksabahladılar.[222]
Domuzlara çevrilmiş olanlar içinde ne bir kadın, ne de, bir çocuk vardı.[223]
Domuza çevirilen Yahûdîler, yolları ve meydanları, dolduruyor,
helâlardakipislikleri,yiyorlardı.[224]
Halk,onlarınbuhallerini,görünce,korktular.
İsâAleyhisselâmınyanınavardılar.Ona,ağladılar.
İsâAleyhisselâmda,onlarınEvhalklarınınbuhâledüşmelerineağladı.
Domuzlar; İsâ Aleyhisselâmı, gördükleri zaman, ağladılar ve çevresinde
dönüpdolaşmağabaşladılar.
İsâAleyhisselâm,onları,isimleriylebirerbirerçağırıyor.[225]Onlara:“Sen,
filan,senfilan,senfilandeğilmisin”diyesoruyor[226]Onlar;ağlıyor.[227]
“Evet! demek istiyor[228], başlarını sallayarak işaret ediyorlar[229],
konuşamıyorlardı.
Öylece,üçgünyaşadıktansonra,ölüpgittiler.[230]
Kur’ân-IKeriminSofraHakkındakiAçıklaması:“Ovakit,Havariler:
EyMeryemoğluİsâ!Rabb’in,bizimüstümüzegöktenbirSofraindirebilir
mi?”demiş,
O(da):
“Eğer, inanmış (adam)larsanız, Allâhfın kudretinden ve benim
Peygamberliğimdenkuşkuyasapmak)dankorkunuz!demişti.
(Havârîler):
İstiyoruzki:bizde,ondan,yiyelim,kalblerimiz,yatışsın.
Senin,bizehakîkatendoğrusöylediğini,bilelimvebizde,bununüzerine
şahid-likedenlerdenolalım!”dediler.
Meryemoğluİsâ(duaederek):
“EyAllah!EyBizimRabbimiz!Üstümüze,göktenbirsofraindirki,bizim
hemevvelimiz, hemâhirimiz için, bir bayramveSen’denbir âyet (Mucize)
olsun!Bizi,rızıklandırsın!
Sen,rızıkverenlerin,enhayırlısısın!”dedi.
Allah:
“Ben,onu,sizinüzerinize,şüphesizindiriciyim.
Artık (ondan)sonra, içinizden,kim,nankörlükeder (küfredöner)se, işte,
ben,onumuhakkakki,âlemlerden,hiçbiriniazablandırmayacağımbirazabla
azab-landırırım!”buyurdu.[231]
İsâAleyhisselâmınHaccaGidişiVeHacTelbiyesi:Revhâ vadisindeki Hacc yolundan, üzerlerine, yün Aba giyinmiş,
develerinin Lif’den yularlarını tutmuş oldukları halde, yetmiş Peygamberin
Hacciçin,Telbi-yeederekMekke’yegelipHayfMescidindenamazkıldıkları
rivayetedilir.
İsâ AleyhisselamınHacc Telbiyesi: “Lebbeyk…. = Buyur Allâhım, buyur!
Emrine,amadeyim!Ben,Seninkulun’um.
Senin,ikikulununKızıolanCâriyekulununoğluyum!”tarzındaidi.[232]
İsâ Aleyhisselâmın Havarilerden Ve Etba’dan Her TarafaDâvetcilerGönderişi:
İsâ Aleyhisselâm; uzak veya yakın ülkelere, Havarilerden, Dâvetciler
göndermekistediğizaman,yakınyeregönderdiği,sevesevegittiveselâmete
erdi.
Uzakyeregöndermek istediğikimseler ise,güçsündüler,yüksündülerve
kaçındılar.
Bunun üzerine, İsâ Aleyhisselâm, onların bu hallerinden, Yüce Allah’a
şikâyetlerdi.
Güçsünen ve yüksünenlerden her biri, gönderilecekleri kavmin dilini
konuşurolduğuhalde,sabahaçıktı.[233]
İsâAleyhisselâm:
1) Havarilerden Butrus’u, Havârî olmayan Etba’dan, Buluş ile birlikte
Rümiye’ye;
2)HavarilerdenEnderais’i,veMatta’yı,insanyeyenZencilerinyurduna;
3)Tumas’ı,DoğuülkesindekiBabil’e;
4)Filibüs’ü,KayravanveKartacanna’ya(Afrikaya);
5)Yuhannes’i,Eshab-ıKehfkariyesiEfsus(Defsus)a;
6)Yâkubüs’ü,Orışalım’a(İlya’ya,Beytülmakdis’e):
7)İbn.Selma’yı,HicazülkesineAraplara;
8)Simun’u,AfrikayanındaBerberlerinyurduna;
9) Havarilerden olmayan Yahuda’yı, -Yuzez (Yudis) Zekeriya Yuta’nın
yerine-Eryübüs’egönderdi.[234]
Antakya Halkının Elçileri Öldürmeğe Kalkışmaları Ve HelakOlmaları:
İsâAleyhisselâm;putperestAntakyahalkınada,Havarilerinden,içlerinde
Şem’-un’unda,bulunduğu,üçElçigöndermişti.
Elçiler;ilkönce,AntakyahalkındanHabibb.Mürrey’erastladılar.
Habib b.Mürreyyin evi, şehir kapılarının yanında, şehirden uzakça bir
yerdebulunuyordu.
İşi,urgancılıktı.
Kendisi,hastalıklıbirzatidi.Cüzzammiskinhastalığınatutulmuştu.
Hayra,eliaçıkmüminbirzatidi.Kazancını,akşamlayınbirarayatoplar,
ikiye böler, yarısı ile çoluk çocuğunu geçindirir, yarısını da, yoksullara
dağıtırdı.
Hastalığı,zayıflığıveişi,kendisini,ibadettenalıkoymazdı.
Habibb.Müreyy;Antakyahalkının,gönderilenElçileriöldürmeküzeresöz
birliği ettiklerinihaberaldığı zaman,koşupyanlarınavardı.Onlara,Allah’ı,
hatırlattı,kendileriniöğütledi,Elçilereuymağadavetetti.
Antakyahalkıise,onu,taşatuttular,ayaklarınınaltınaalıpçiğnediler.
Habibb.Müreyyise:“EyAllah’ım!Kavmimedoğruyolugöster!
EyAllâhım!Kavmimedoğruyolugöster!
EyAllâhım!Kavmimedoğruyolugöster!”diyeduaedeedecanverdi.[235]
Antakya halkını da, Cebrail Aleyhisselâmın bir Sayhası, haykırışı, helak
etmeğeyetti.
Habibb.Müreyy’inkabri,Antakyaçarşısındadır.[236]
Hâdise,Kur’an-ıkerimdeşöyleaçıklanır:
“Onlara,oşehir(Antakya)Eshabınımisalgetir:
Hani,oraya(gönderilen)Elçiler,gelmişti.
Biz, o zaman, kendilerine iki (Elçi) göndermiştik te, onlar, onları
yalanlamışlardı.
Bizde,birüçüncüile(bunları)takviyeetmiştik.
(Bunlar,onlara):biz,sizegönderilmişhakElçileriz!demişlerdi.
Onlar:siz,bizimgibiinsandanbaşka(kimseler)değilsiniz!
Hem,Rahman(olanAllah,Vahy’den,Risaletten)hiçbirşeyindirmemiştir.
Siz,ancak,yalansöyler(kimselersiniz!dediler.
(Elçiler):Rabbimizbiliyorki,biz,gerçekten,sizegönderilmişElçileriz!
Bizim üzerimize (düşen vazife) apaçık tebliğden başka (bir şey) değildir!
dediler.
(Şehirhalkı):doğrusu,biz,sizinyüzünüzdenuğursuz/andık.
Eğer, (bizimleuğraşmaktan)vazgeçmezseniz,andolsunki, sizi,mutlaka
taşlarız!Size,bizden,muhakkakacıklıbirişkencede,dokunur!dediler.
(Elçiler):sizinuğursuzluğunuz,kendiyanınızdadır(kendinizdendir)
Size öğüt verilirse mi (uğursuzluk sayacak ve küfrünüzde devam
edeceksiniz)?!
Hayır!Siz,haddiaşan,taşanlargüruhusunuz!dediler.
O şehrin en ucundan koşarak bir adam geldi ve: Ey kavmim! Uyunuz o
gönderilmişolan(Elçiler)e!
Uyunuz, sizdenhiç bir ücret istemeyeno kişilere!Onlar, hidayete ermiş
(kişi)lerdir. Ben, beni, yaratan’a, ne diye kulluk etmeyecekmişim?! Siz,
(hepiniz) ancak, O’na döndürüflüp götürüleceksiniz. Ben, O’ndan başka,
tanrılaredinirmiyimhiç?
Eğer,OçokEsirgeyici(Allah),bana,birzarar(yapmak)isterse,onların(o
putların iddiaettiğiniz) şefaati,banahiçbiryararvermez.Onlar,beni, asla
kurtaramazlar.
Şüphesizki,ben,otakdirde,muhakkak,birsapıklıkiçindeyim(demek)tir.
Gerçekten,ben,(sizinde)Rabbınız(olanAllâha)imanettim.
İşte,bunu,bendenduyunuz!”dedi.
(Şehidettiklerizaman,ona):Cennet’egir!”denildi.
(O da): ne olurdu, Rabbimin, beni, yarlıgadığını, beni, (Cennetle) ikram
edilenlerdenkıldığınıkavmimbilselerdi!”dedi.
Ondan sonra, onun kavminin üzerine, gökten hiç bir ordu indirmedik,
indiricilerde,değildik.
(Onlarıhelakeden)birtekSayha’dan(Cebrail’inhaykırışından)başka(bir
şey)değildiki,hemen,sönüverdiler!”(Yâsîn:13-29)[237]
İsâAleyhisselâmınÖlenBirDostunuDiriltişi:
Beytülmakdis’in bir kariyesinde[238] İsâ Aleyhisselâmın, Âzer adında bir
dostuvardı.[239]
Âzer, hastalanınca Âzer’in kız kardeşi, İsâ Aleyhisselâma: “Kardeşin,
ölüyor! Hemen, onun yanına gel!” diye haber salmıştı. Âzer’in arası ile İsâ
Aleyhisselâmınarasıüçgünlükyoldu.[240]
İsâ Aleyhisselâmla Eshabı[241], Âzer’in kariyesine[242] vardıkları zaman,
onu, üç gün önce, ölmüş[243], oradaki mağaranın içine gömülmüş[244]
buldular.[245]
İsâAleyhisselâm,okariyeyegelince,Âzer’in ikikızkardeşi,onunyanına
varıp:
“EyEfendimiz!DostunÂzer,ölmüşbulunuyor!”dediler.
İsâAleyhisselâm,üzüldüvekızlara:
“Onunkabri,nerededir?”diyesordu.[246]:
“Bizi,onunkabrinegötürünüz!”dedi.’[247]
Götürdüler.[248]
Âzer’in,mağarada,üzerine,taş[249]kapakkapatılmış[250]kabrinevardılar.[251]
İsâAleyhisselâm:
“Taşkapağı,açınız!”dedi.
“Dörtgündenberi,kokmuşbulunuyor!”dediler.
İsâAleyhisselâm,mağarayayaklaşarak:
“Rabbim!Hamd,sanamahsustur.[252]
EyyedikatgöklerinveyedikatyerlerinRabbiolanAllah’ım!
Beni,İsrailoğullarına,Sen,gönderdin.
Onları,senindininedavetettim.
Kendilerine-Seninizninle-ölüleri,dirilteceğimi,haberverdim.[253]
Ben,iyicebiliyorumki:herşeyi,veren,Sensin!
Fakat, ben, şu ayakta dikilen cemâat ta, Senin, beni peygamber olarak
gönderdiğineimanetsinlervebeni,doğrulasınlar,diyorum.[254]
Âzer’i,dirilt!’[255]dediktensonra,Âzer’e:“Kalk!”dedi.
Âzer, iki eli, iki ayağı, sımsıkı bağlanmış, üzerindeki kefenini, sürür bir
halde[256],kabrindençıkıp[257]ayağakalktı.[258]
Yahûdî kavminden, orada bulunanlar, İsâ Aleyhisselâma, hemen iman
ettiler;Âzer’e,bakıyorlar,onundirilişineşaşıpduruyorlardı.[259]
Yahûdî İleri Gelenleri Ve Din Bilginlerinin İsâ AleyhisselâmıÖldürmeyiKararlaştırmaları:
Bununüzerine,YahûdîlerinulukişileriveDinBilginleri,toplandılarve:
“Biz; bunun (İsâ Aleyhisselâmın), bize karşı, dinimizi, bozmasından ve
halkın,ona,uymasından,korkuyoruz!”dediler.
Şekillerden, izlerden, neseblerden, çok iyi anlayan Kâhinler Başkanı,
onlara:
“Bir tek adamı, vadide giderken tutup öldürmek, hayırdır!” dedi ve İsâ
Aley-hisselâmı,öldürmeküzere,sözbirliğiettiler.[260]
Kendisini,öldürmeyeyöneldiler.[261]
Yahûdîler, zamanın krallarından bazısına da, İsâAleyhisselâm aleyhinde
ihbardabulundularveonu,öldürmeyeveasmağaazmettiler.[262]
Kendisini,öldürmekiçin,aramağabaşladılar.[263]
İsâAleyhisselâmlaAnnesineDilUzatanYahudilerinDomuzlaraÇevrilişi:
İsâAleyhisselâm;merkepüzerindeOraşalim(Beytülmakdis)e,girmiş[264]
Yahudilerden,bazıkimselerlekarşılaşmıştı.
Onlar,İsâAleyhisselâmı,görünce:
“Sihirbaz kadının oğlu Sihirbaz, kötü işler yapıcısı kadının, kötü işler
yapıcıoğlugeldi!”dedilervebusözleriyle,onaveannesineisnadveiftirada
bulundular.[265]
İsâAleyhisselâm,bunları,işitince[266],onların,aleyhlerinde[267]:
“EyAllah’ım!Sen,benimRabb’imsin!
Ben, Senin eserin olan Rûh’undan çıkarıldım ve Senin Ol! Kelimenle
yaratıldım.
Ben,onlara,kendiliğimden,Peygambergelmedim.
EyAllah’ım!Banaveanamasövenkimselerelanetet,onlarırahmetinden
uzaklaştır!”diyerek[268]duaetti.
Yüce Allah, İsâ Aleyhisselâmın duasını kabul buyurup[269], ona ve onun
annesinesövüpsaymışolanları[270],domuzlaraçeviriverdi!
İsrail oğullarının başkanı, bunu görünce büyük bir korkuya düştü.
Yahudiler,İsâAleyhisselâmı,öldürmekhususundasözbirliğiyaptılar.[271]
İsâAleyhisselâmaDünyadanAyrılacağınınBildirilişi:Rivayetegöre:
Dünyadan ayrılacağı, Yüce Allah tarafından bildirildiği zaman, İsâ
Aleyhisselâm,Havarilerini,yanınaçağırmış,yemektensonra,onlara:
“Çoban, gidince, davar, dağılır!” demiş ve bununla, kendisinin öleceğini,
anlatmakistemiş.
İçlerinden, birisinin; horoz, üç kerre ötmeden önce kendisini, inkâr
edeceğini,
Birisinin de, kendisini, az bir karşılığa (otuz dirheme) satıp bedelini
yiyeceğini,habervermişti.
Gerçekten de, Yahûdîler; İsâ Aleyhisselâmı, öldürmek için, ararlarken,
HavarilerdenŞem’un’u,yakalayıp:
“İşte,bu,onunarkadaşlarındandır!”dediklerizaman,Şem’un:
“Ben, onun arkadaşı, değilim!” diyerek inkârda bulunmuş ve bırakılmış,
horozunöttüğünü,işitincede,üzülmüşveağlamağabaşlamıştı.
Havarilerdenbiriside,Yahûdîlerinyanınavarıp:
“Mesîh’in yerini, size gösterirsem, bana, ne verirsiniz?” demiş, onların
verdiği otuz dirhemi alıp İsâ Aleyhisselâmın bulunduğu yeri, onlara
göstermiştir.[272]
İsâAleyhisselâmın,YahudilerTarafındanÖldürülmekİstenilinceSemâyaKaldırılışı:
Rivayetegöre:
Yahudiler,birgün[273]toplanıpİsâAleyhisselâmı,sorguyaçektiler.
İsâAleyhisselâm,onlara:
“EyYahûdîcemaatları!Hiçşüphesiz,Allah,size,buğzediyor,sizdennefret
ediyordur!” deyince, İsâ Aleyhisselâmın sözlerine, son derecede kızdılar ve
öldürmekiçin,üzerine,yürüdüler.
O sırada, Yüce Allah, Cebrail Aleyhisselâmı, gönderdi. O da, İsâ
Aleyhisselâmı,birevincümlekapısınıniçindekiküçükkapısındaniçerisoktu.
Yüce Allah; evin tavanındaki pencereden İsâ Aleyhisselâmı, semâya
kaldırdı.YahûdîlerinBaşkanı,adamlarındanbirisine:
İsâAleyhisselâmınyanınagirmesini ve onu, oradaöldürmesini, emretti.[274]Adam,içerigirdiğizaman,orada,İsâAleyhisselâmı,göremedi.
Dışarıdakilerin yanına çıkmayı geciktirince, onun, İsâ Aleyhisselâmı,
öldürmeğeuğraştığını,sandılar.[275]
YüceAllah;adamı,İsâAleyhisselâmabenzetti.
Adam,dışarıdakilerinyanınaçıkınca,kendisini,İsâAleyhisselâm,sandılar,
hemen,onu,öldürdülerveastılar.[276]
Diğerrivayetlerdeise:
Yahûdîlerin; İsâ Aleyhisselâmı, yakalayıp bağladıkları ve hakaret ederek
götürdükleri ve asacakları sırada, İsâ Aleyhisselâmın semâya kaldırıldığı
bildirildiğigibi;[277]
Yakalayıp hakaret ederek götürdükleri, İsâ Aleyhisselâm olmayıp
Yahûdîlere,İsâAleyhisselâmınyerinigösterenHavârîolduğu[278];
İsâAleyhisselâmı, asmak istedikleri sırada, yer yüzünekaranlık çöktüğü
ve Meleklerin, Yahudilerle İsâ Aleyhisselâm arasına gerildikleri ve İsâ
Aleyhisselâmın yerini, Yahûdîlere gösteren ve İsâ Aleyhisselâma benzetilen
Havârî‘yi,yakalayıp[279],kendisinin:
“Ben, size, onun yerini, gösteren’im!” demesine bakmayarak’[280] İsâ
Aleyhisselâmın,yerine,onu[281]öldürüp[282]ağacaastıkları[283];
Yahûdîler tarafından kuşatıldıkları evde bütün Havârîlerin, İsâ
Aleyhisselâma benzetildikleri ve onlardan birisinin, İsâ Aleyhisselâm için,
kendisini, feda ettiği de, bildirilmekte ve bu hususta daha başka bilgiler de
verilmektedir.[284]
İsâAleyhisselâm,semâyakaldırıldığızaman,otuzüçyaşındaidi.[285]
Kur’ân-ıKeriminBuHusustakiAçıklaması:“Bir de, onların (İsa’yı) inkâr ile kâfir olmaları, Meryem’in aleyhinde
büyükiftiraatıpsöylemeleri,
Biz, Allah’ın PeygamberiMeryem oğluMesih İsa’yı, öldürdük! demeleri
sebebiyledirki,kendilerini,rahmetimizdenkovduk)
Halbukionlar,onuöldürmediler,onuasmadılarda.
Fakat,(öldürülenveasılanadam),kendilerine(İsâ)gibigösterildi.
(Zâten ve) hakîkatan (İsâ ve onun katli) hakkında, kendileri de, ihtilâfa
düşüpkat’îbirşekveşüpheiçindedirler.
Onların,buna(Onunkatline)âidhiçbirbilgileriyoktur.
Ancak(kupkuru)zannauymaktadırlar.
Onu,yakînenöldürmemişlerdir.
Bilakis,Allah,onu,yükseltipkendisinekaldırmıştır.
Allah,mutlakGalib’dir,yegânehükümveHikmetsahibidir.[286]
İsâAleyhisselâmınŞekilVeŞemailiVeZâhidâneYaşantısı:İsâAleyhisselâm:
Ortaboylu,
Hamamdançıkmışgibi,kırmızıyaçalarbeyazbenizli[287],
Dağınık[288],düzsaçlıidi.[289]
Saçını,uzatır,omuzlarıarasınasalardı.[290]
Saçına,hiçyağsürmezdi.[291]
Genişgöğüslü[292],
Küçükyüzlü[293],
Çokben’liidi.[294]
Sırtına,kıl[295],yünelbise[296],
Ayağına, ağaç kabuğundan yapılmış, tasması hurma lifinden
sandalgiyerdi.[297]
Çoğuzaman,yalınayakyürürdü.[298]
Kendisinin,negecelerivarıpiçindebarınacağı[299]birevi[300],
Nebireveşyası,
Nezevcesi,
Nede,ölmeyecekkadarbirgünlükyiyecektenbaşkabirşeyivardı.[301]
Hiçbirşeyi,yarıniçin,biriktirmez,saklamazdı.[302]
İsâAleyhisselâm, göğe kaldırıldığı zaman, yün bir kaftan, bir çift çoban
mesti,birde,deridağarcıktanbaşkabirşeybırakmamıştı.[303]
Onavegönderilenbütünpeygamberlereselâmolsun!
İsâ Aleyhisselâm; dünyadan yüz çevirip Âhireti, özler, Allâha, ibâdete
koyulurdu.
Yeryüzündedolaşır,nerede, güneşbatarsa, orada, iki ayağınınüzerinde
namazadurur,sabahlardı.[304]
Bütüngecelerinamazla,gündüzleride,oruçlageçirirdi.[305]
Arpaekmeği,yerdi.[306]
Havârîlerine:
“EyHavârîlertopluluğu!Mescidleri,meskenleredininiz!
Evlerinizi de, yolcumenzilleri gibi edininiz [307] ki, dünyadan, selâmetle
kurtu-lasınız!”derdi.[308]
İsâAleyhisselâma:
“Sen,suüzerindenasılyürüyebiliyorsun?”diyesorulmuştu.
İsâAleynisselâm:
‘Yakînile!”dedi.[309]
“Bizde,yakînsahibiyiz!?”denilince:
“Sizinyanınızda,taş,çamurvealtun,eşidvebirmidir?”diyesordu.
“Hayır!”dediler.
İsâAleyhisselâm:
“Bunlar,benimyanımda,eşidvebirdirler!”dedi.
Havariler, bir gün; İsâ Aleyhisselâmı, aramağa gittiler, Kendisini, su
üzerindeyürürbirhalde,buldular.
Onlardanbirisi:
“EyAllanınPeygamberi!Bizde,seninyanınayürüyüpvaralımmı?”dedi.
İsâAleyhisselâm:
“Olur!”dedi.
Havari,ayağını,basıncasuyuniçine,batıverdi.
İsâAleyhisselâm:
“Getirverelinieygüdükimanlı!
Eğer,Âdemoğlunun,zerrekadaryakîniolsaydı,suyunüzerindeyürürdü!”
dedi.[310]
İsâAleyhisselâm,biradamınhırsızlıkettiğinigörmüş,ona:
“Sen,çaldınha!?”demişti.
Adam:
“KendisindenbaşkaİlâhbulunmayanAllah’aandolsunki;hayır!”deyince,
İsâAleyhisselâm:
“Allâhaimanettim,kendigözümüiseyalanladım!”demiştir.[311]
İsâAleyhisselâmabiradamgelip:
“Eyiyiliköğreticisi!Sen,banabirşeyöğretki,o,beni,yararlandırsın,seni,
zararlandırmasın!”demişti.
İsâAleyhisselâm:
“Nediro?”diyesordu.
Adam:
“Kul,YüceAllah’akarşı,hakkıyletakvâlınasılolur?”dedi.
İsâAleyhisselâm:
“Bu,kolaybiriştir:
Allah’ı,kalbinden,hakkıyleseversin,
Onuniçin,gücünyettiğikadarameldebulunursun,
Benînev’inede,kendineacırgibi,acırsın!”dedi.
Adam:
“Eyiyiliköğreticisi!Benim,Benînev’im,kimlerdir?”diyesordu.
İsâAleyhisselâm:
“BütünÂdemoğullarıdır.
Sanagelmesini,istemediğinşeyi,sen,sendenbaşkasınada,getirme!
Ozaman,sen,Allah’akarşı,hakkıyleittikalıolursun!”dedi.[312]
İsâAleyhisselâmınbildirdiğinegöre:
“Zamanınsonunda;
Dünyadan,elçekmeğeözenenvefakat,dünyadan,elçekmeyen,
Âhireti,özlergörünenvefakat,âhireti,özlemeyen,
Başkalarını,Valilere,gitmekten,menedenvefakat,kendilerigiden,
Zenginlere,yaklaşanvefakat,fakirlerden,uzaklaşan,
Ellerini, ileri gelenlere, açan ve fakat, ellerini, fakirlere yuman bilginler
gelecektir ki, işte, bunlar, şeytanların kardeşleri, Rahman’ın ise
düşmanlarıdır!”[313]
İsâ Aleyhisselâmın Vazifesinin Mahiyetinin Açıklanışı VeMuhammedAleyhisseelâmınGeleceğiniMüjdeleyişi:
“Meryemoğluİsâda,birzaman:
Eyİsrailoğulları!Ben,size,Allah’ıngönderdiğiPeygamberiyim.
BendenöncekiTevrat’ı,tasdikedici,
Benden sonra gelecek Peygamberi de-ki, ismi: Ahmed’dir- müjdeleyici
olarakgeldim…”demişti.”[314]
İbn.İshak’ın (85-151 Hicrî) bildirdiğine göre: İsâ Aleyhisselâma Allah
tarafından indirilen İncil’de, Muhammed Aleyhisselâmın sıfatı ve ismi
hakkındaverilmişolanbilgiyi, İsâAleyhisselâmındevrindeHavârîYuhanna
dayazdığıİncilde[315]tesbitetmişbulunuyordu.
Nitekim,İsâAleyhisselâm,kendisini,inkâredenkavminekarşı:
“Rab tarafındançıkıpgelecekolanoMünhamennâ,Rab tarafındançıkıp
gelecekORûhulkudsgelmişolsaydı,O,bana,şehâdetederdi.
Siz,deşehâdetedersiniz.
Çünkü,ötedenberi,benimlebirliktebulunuyorsunuz.
Ben,bunları,sizesöyledimki,şüpheyedüşmeyesiniz!”demiştir.
Münhamennâ,Süryanca,Muhammeddemektir.
Bunun,Rumcası:Baraklitüs’dür.[316]
Ebülferec İbn.Cevzî‘nin (540-597Hicrî), İbn.Kuteybe’den (213-276Hicrî)
naklinegöre:
İsâAleyhisselâm,Havârîlerine:
“Ben,gidersem,sizeFaraklit,Rûhulhak,gelecektir.
O,kendiliğinden,sözsöylemeyecek,ancak,kendisine,nesöylenirse,onu,
söyleyecektir.
O,bana,şehâdetedecektir.
Sizde,şehâdetedersiniz.
Çünkü,siz,halktandahaönce,benimlebirliktebulunuyorsunuz.
Ben,gitmezsem,Feraklit,sizegelmez.”demiştir.[317]
GerekBaraklitüs,gerekFaraklitsözü,PericlotasşeklinesokulupYuhanna
İncilindeTesellîEdicidiyetercemeedilmiştir.
Şüphesizki:İsâAleyhisselâmınanadili,Yunancadeğil,İbraniceidi.
Kendisine, Allah tarafından indirilmiş olan İncil’in dilinin de, İbranca
olacağı,tabiîdir.
İsimleri terceme etmek, Ehl-i Kitap Bilginlerince, âdet olduğundan, İsâ
Aleyhisselâmın, kendisinden sonra, geleceğini, müjdelediği Âhir zaman
Peygamberinin ismini de, Yunancaya terceme etmişler ve Arapça
Mütercimlerde,onu,FaraklitolarakArapçalaştırmalardır.
Bir Papaz tarafından yazılıp Hicrî 1268 yılında Kalküta’da bastırılan bir
broşürde:
Faraklit olarak Arapçalaştırman ismin, İncil’in Yunanca nüshasında
Paraklitüs şeklindemi? Yoksa, Piraklütüs şeklindemi? geçtiği incelenerek,
birinci şekle göre: ismin, Tesellî ve YardımEdici, Vekilmânâlarına geldiği,
ifâdeveikincişeklegöreise,MuhammedveAhmedmânâlarınagelebileceği
itirafedilmişveMüslümanların,buşekliiltizamettikleriilerisürülmüştür.
Halbuki, ikikelimearasındaşekilvetelaffuzbakımından,pekazbirfark
vardır.Yunanharfleri,birbirlerinebenzerdir.
BazıİncilnüshalarındakiPiraklütüs,belkide,yazıcılarınhatasıyüzünden,
Paraklitüsolmuştur.[318]
İsâAleyhisselâmınAnnesininVefatı:İsâAleyhisselâmınAnnesiHz.Meryem,İsâAleyhisselâm’dansonraaltıyıl
dahayaşayıpvefatetmiştir.[319]
Yüce Allah’ın Kendi İlminden İlim Ve Kendi Hilm’inden HilimVererekGetireceğiÜmmet:
YüceAllah,İsâAleyhisselâma;PeygamberimizinÜmmetihakkındada:
“Eyİsâ!Ben,sendensonra,birümmetgetireceğimki:onlar,sevdikleribir
şeylekarşılaşırlarsa,Allah’ahamdveşükrederler,
Hoşlanmadıkları bir şeye uğrarlarsa, sabredip katlanırlmar veAllâh’dan,
ecirbeklerler.
Onlarınneilimleri,nede,hilimlerivardır.”buyurmuştu.
İsâAleyhisselâm:
“Yâ Rab! İlimleri, hilimleri olmadığı halde, onların, böyle davranmaları,
nasılmümkünoluyor?”diyesordu.
YüceAllah:
“Onlara,kendiilmimdenvehilmimdenihsanederim!”buyurdu.[320]
İncillere göre: İsâ Aleyhisselâm da, İsrail oğullarına, Muhammed
Aleyhisselâ-mınEshabveÜmmetihakkındaşöyledemiştir:
“Allah’ınMelekûtu,böyledir;Yere,tohumsaçanbiradamgibidir.
Gece,gündüzuyuyupkalkar;tohum,bitervebüyür;nasılobilmez.
Toprak,kendiliğinden,önceonu,sonrabaşağı,sonra,başaktadolutaneyi
verir.
Mahsulerdiğizaman,hemenorağısalar;
Çünkü,hasadzamanıgelmiştir.[321]
Yine,onlaradediki:
“Siz,kitapta:
Yapıcılarınredettikleritaş,köşeninbaşıoldu;
Bu, Rab tarafından oldu ve (o gözlerimizde şaşılacak iştir.) sözünü hiç
okumadınızmı?
Bundandolayı,sizederim:
Allah’ın Melekûtu, sizden alınacak ve onun meyvalarını yetiştirecek bir
Millet’e verilecektir. Ve bu Taş’ın üzerine düşen, parçalanacak, o da, kimin
üzerinedüşerse,onu,tozgibidağıtacaktır![322]
Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâmın Mîrac GecesindeYahyaVeİsâAleyhisselâmlarlaKarşılaşıpSelamlaşması:
Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm; Mîrac gecesinde Cebrail
Aleyhisselâm-labirlikteikincikatgöğeyükseldiler.
CebrailAleyhisselâm,ogöğünkapısınıçaldı.[323]Bekçisine:
“Aç!”dedi.
“Kimdiro?,[324]sen,kimsin?”denildi.[325]
CebrailAleyhisselâm:
“Cebrail’im!”dedi.
“Yanındakimsevarmı?”diyesoruldu.
CebrailAleyhisselâm:
“Muhammed(Aleyhisselâm)var!”dedi.
“O(Mîraciçin)gönderildimi?”diyesoruldu.
CebrailAleyhisselâm:
“Evet!”deyince,göğünkapısıaçıldı.[326]
İkincikatgökte,TeyzeOğullarıolanİsâb.MeryemveYahyab.Zekeriyyâ
Aleyhis-selâmlarlakarşılaştılar.[327]
CebrailAleyhisselâm,Peygamberimize:
“Bunlar,Yahyaveİsâ(Aleyhisselâmlar)dır.Selâmveronlara!”dedi.
PeygamberimizAleyhisselâm,onlaraselâmverdi.
Onlarda,PeygamberimizAleyhisselâmınselâmınamukabeleettilerve:
“Hoşgeldin!Safageldin!Salihkardeş!SalihPeygamber!”dediler [328]ve
hayırdüaettiler.[329]
Kur’ân-ı Kerim’in Muhammed Aleyhisselâmın Eshab VeÜmmetininBazıVasıflarıHakkındakiAçıklaması:
YüceAllah;MuhammedAleyhisselâmınEshabıınvasıflarınışöyleaçıklar:
“Muhammed,Allah’ınresulüdür.
Onunlabirlikteolanlar,kâfirlerekarşıçokçetin,kendiaralarındaise,çok
merhametlidirler.
Onların, rükû ve secde ederek Allâh’dan lütuf ve rızâsını istediklerini
görürsün. Yüzlerinde, secdelerin eserinden dolayı nûrânîlik vardır. Bu,
onların,Tevrattakivasıflarıdır.İncil’dekivasıflarıda:
Bir ekin gibidir ki, filizini çıkarmış, derken, onu kuvvetlendirmiş,
kalınlaşmış,saplarıüzerinebirdüzeyedizilmiştir.
Öyleki,ekincilerinhoşunagider.
Bu,işte,onlarla,kâfirleriöfkelendirmekiçindir.
Allah,onlardan, imanedipiyiamel işleyenlerebirmağfiretvebüyükbir
ecirva‘dbuyurmuştur.”(Fetih:29)
“(İslâmda)birincidereceyikazananMuhacirlerveEnsar ile iyiamellerle
olanlarınardıncagidenlerki,Allah,onlardanrazıolmuştur.
Onlarda,Allah’danrazıolmuşlardır.
(Allah), Onlar için altlarından ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları,
Cennetlerhazırladı.
İştebuenbüyükkurtuluşvemutluluktur.”(Tevbe:100)
“Şüphesiz ki, Allah; hak yolunda (savaşarak düşmanları) öldürmekte,
(onlar tarafından) öldürülmekte olan Mü‘minlerin canlarını ve mallarını -
kendilerineCennetvermekkarşılığında-satınalmıştır.
(Allah’ın), Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da (zikr olunan bu va’di) Kendi
üzerindehak(kat’î)birva’d’dir.
Allah’danziyâdeahdinevefaedenkimvar?
O halde (ey Mü‘minler!) yapmış olduğunuz bu alış verişten dolayı
sevininiz!
Bu,enbüyükkurtuluşvemutluluktur!”(Tevbe:m)
“Onlardan (Muhacirlerden) evvel (Medine’yi) yurd ve imân (evi) edinmiş
olankimseler(Ensar),kendilerinehicretedenleresevgibeslerler.
Onlara (Muhacirlere) verilen şeylerden dolayı, göğüslerinde bir ihtiyaç
(meyli)bulmazlar.
Kendilerinde fakr-u ihtiyaçolsabile, onlarıMuhacirleri), öz canlarından
dahaüstüntutarlar.
Kim, nefsinin (mala olan) hırsından ve cimriliğinden korunursa, işte,
umduklarınaerenler,onlarıntakendileridir.”(Haşr:9)
“İman edip te, Allah yolunda Hicret ve Cihad edenler, barındıranlar,
yardımedenlerdirki,işte,gerçekMü‘minolanlar,bunlardır.
Mağfiretvebitmeztükenmezrızıkonlarındır.”(Enfai:74)
“Bunların(MuhacirveEnsar’in)arkasındangelenler:
Ey Rabbımız! İman ile daha önden bizi geçmiş olan (din) kardeşlerimizi
yarlığa!
İmanetmişolanlariçin,kalblerimizdebirkinbırakma!
Ey Rabbımız! Şüphesiz ki, Sen, çok Esirgeyicisin, çok Merhametlisin!
derler.”
(Haşr:10)
“Onlar ki (sırf) Rab’larının rızâsını isteyerek (her zorluğa) katlanırlar,
namazı, dosdoğru kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan, gizli ve aşikâr
harcarlar,kötülüğü,iyiliklesavarlar.
İşte,onlardırki,onlariçin,bu,budâr(-ıdünyanın)(iyi)birsonucuvardır.
(ki,osonuç)AdnCennetleridir.
Onlar, -Atalarından, zevcelerinden, zürriyetlerinden salah erbabı olanlar
da, birlikte olmak üzere- oralara girecekler, Melekler de, her bir kapıdan
onlarınyanlarınavaracaklar(veşöylediyecekler):
SabrettiğinizekarşılıksizlereSelâm(veselâmet)olsun!
Dâr(ıdünyanın)negüzelakıbetidirbu!”(Ra’d:22-24)
“O, Rahman’in (hâs) kulları ki, onlar, yer yüzünde vakar ve tevazu ile
yürürler.
Kendilerine,beyinsizler(hoşagitmeyecek)laflarattığızaman:
Selâmfetle!)defyipgeçe)rler.
Onlarki,gecelerini,secdevekıyamlageçirirler.
Onlarki;
EyRabbimiz!derler.Bizden,Cehennemazabınıuzaklaştır.
Çünkü,onunazabı,birhelaktir!
Hakîkat,o,nekötübirKarargâhveikametgâh’dır!
Onlar ki, harcadıkları vakit, ne israf, ne de, cimrilik yapmazlar;
(Harcamaları)ikisiarası,ortalamaolur.
Onlarki,Allah’ınyanınabaşkabirTanrıdaha(katıp)tapmazlar.
Allanınharamkıldığıcana,haksızyere,kıymazlar.
Zina,etmezler.
Kim,(bunlardanbirini)yaparsa,cezayaçarpılır.
Kıyametgünüde,azabıkatmerleşirvekendisi(azabın)içindehorvehakir
temellibırakılır.
Meğer ki, (şirkten) tevbe ve iman edip iyi amel (ve hareket) de bulunan
kimselerola.
İşte,Allah,bunlarınkötülüklerini,iyiliklereçevirir.
Allah,çokYarlıgayıcıveçokEsirgeyicidir.
Kim, (günahlardan) tevbe (verücu)eder,güzelgüzelamelhareket)dede,
bulunursa,muhakkako,Allâha -tevbesimakbul veAllâhın rızasına erişmiş
olarak-döner.
Onlarki,yalanşâhidliketmezler,boşvekötülakırdıyarastladıklarıvakit,
şerefli(insanlar)olarak(ondanyüzçevirip)geçerler.
Onlarki,kendilerineRab’larınınâyetleriokunduğu(yahudonlarlava’zve
nasihatedildiği)zaman,bunlarakarşı,(Münafıklargibi),körvesağır(yıkılıp)
düşmezler.
Onlarki;
Ey Rabbimiz! derler, bize, zevcelerimizden ve nesillerimizden
gözlerimizin)bebeğiolacak(salihinsanlar)ihsanet.
Bizi,takvasahiplerineönderkıl!”
İşte, bütün onlardır ki, zorluklara katlanıp dayanmaları sebebile
Gurfe(ler)le (Cennetin en yüce dereceleriyle) mükâfatlandırılacaklar, orada,
sağlıkveselâmilekarşılanacaklardır.
Onlar,oradatemellikalıcıdırlar.
O,negüzelbirkarargâhdır,(negüzel)birikametgâhdır!”(Furkan:63-76)
“Öyle adamlar ki, onları, ne bir ticaret, ne bir alış veriş, Allâhı
zikretmekten,dosdoğrunamazkılmaktan,zekâtıvermektenalıkoymaz.
Onlar,kalblerinvegözlerin(dehşetle)döneceğigündenkorkarlar.
Çünkü, Allah,, kendilerini, işledikleri amellerin en güzeli ile
mükâfatlandıracak, onlara, fazlından da, daha ziyâdesini verecektir. Allah,
kimidilerse,onu,sayısızrızıklandırır(sevabakavuşturur).(Nûr37-38)”
“Rabbimiz, Allâh’dır! deyip te, sonra (bütün hareketlerinde) doğruluğu
iltizamedenlere,(evet)onlara,hiçbirkorkuyoktur.
Onlar,mahzunda,olmayacaklardır.Onlar,Cennetehlidirler.
İşlemektedevamettikleri(iyiamelvehareketlerinemükâfatolarakorada
temellikalıcıdırlar.”(Ahkaf:13-14)
“Yarattıklarımızdan öyle bir ümmet de, vardır ki, onlar, hakka rehberlik
ederler,adaletide,onunlauygularlar.”(Ârâf.181)
“Siz,insanlariçin(seçiliportaya)çıkarılmışenhayırlıbirÜmmetsiniz.
İyiliği,emreder,kötülüktenvazgeçirmeyeçalışırsınız.
(Çünki)Allâha,inanırsınız.
Kitaplılarda,hepinansaydı,kendileriiçin,elbetdahahayırlıolurdu.
(Gerçi) İçlerinden, iman edenler varsa da, onların pek çoğu (hak dinden
çıkmış)fâsıklardır.”(Al-iimran.110)[330]
Kur’ân-ı Kerimin Yahudiler Ve Hristiyanlar HakkındakiAçıklaması:
“Yahûdîler:Uzeyr,Allah’ınoğludur!dedi(ler).
Hristıyanlarda:Mesîh(İsâ)Allah’ınoğludur!dedi(ler).
Bu,onların, ağızlarile (geveledikleri câhilce) sözleridirki, (bununla)daha
önce,küfredenlerinsözlerinitaklidediyorlardır.
HayAllahkahredesiadamlar!(Hakdan,bâtıla)nasılda,döndürülüyorlar?
Onlar; Allah’ı, bırakıp Bilginlerini, Rahiblerini, Meryemin oğlu Mesih’i
tanrılaredindiler.
Halbuki,bunlarda,ancak,BirolanAllah’aibâdetetmelerindenbaşkasıyla
em-rolunmamışlardır.
O’ndanbaşkahiçbirİlâhyoktur.
O,bunlarıneştutageldikleriherşeydenmünezzehdir.”[331]
“Allah:
EyMeryemoğluİsâ!İnsanlara(Allah’ı,bırakıpda,beniveanamı,ikiİlâh
edininiz!)diyensenmisin?!dediğizaman,o(şöyle)dedi:
Seni, tenzih ederim (yâFtabb!)Hakkımolmadıkbir sözü söylemekliğim,
bana,yakışmaz!
Eğer,onu,söyledimse,elbette,bunu,bilmişsindir.
Benimiçimdeolanherşeyi,Senbilirsin.
Benise,Seninzatındaolanı,bilmem.
Şüphesizki:gaybları,hakkıylebilenSensinSen!
Sen,neemrettinse,ben,onlara,bundanbaşkasını,söylemedim.
(Dediğimhepşuidi):
Benim de, Rabbim, sizin de, Rabbiniz olan Allah’a ibâdet ediniz. Ben,
içlerindebulunduğummüddetçe,üzerlerindebirkontrolcuidim.Fakat,vaktâ
ki,Sen,beni(içlerinden)aldın,üstlerindenigâhbanyalnızSenkaldın.(Zâten)
Sen,(herzaman)herşeyehakkıyleşâhidsin!”[332]
“Muhakkak ki, İsa’nın hali de, (Babasız dünyaya gelişi de)Allah katında,
Âdeminhaligibidir.
(Allah) Onu (Âdemi) topraktan yarattı. Sonra, ona: O1! dedi. O da,
oluverdi.”[333]Allah,gerçekten,üçün(üçtanrının)biridir!diyenler,andolsun
ki,kâfirolmuştur.Halbuki,birtekİlâhdanbaşkahiçbirilâhyoktur.
Eğer, söyleyegeldikleri (bu sözden) vaz geçmezlerse, içlerinden o kâfir
kalanlarına,herhalde,acıklıbirazabdokunacaktır.[334]
“MeryemoğluMesîh(İsâ),birPeygamberdenbaşka(birşey)değildir.
Ondanöncede,Peygamberlergelipgeçmiştir.
(Onun)Anası,çoksâdıkbirkadındı.
İkiside,(birerkulvebeşerolarak)yemekyerlerdi.
Bak,biz,âyetleri,onlara,nasılapaçıkanlatıyoruz.
Sonrada,bak,onlar,nasıl(hakîkattan)çevriliyorlar?
Deki:Allâhıbırakıp ta,sizenebirzarar,nede,biryararyapmayagücü
yetmeyenşeyleremitapıyorsunuz?!
Halbuki(herşeyi)işiten,(herşeyi)bilen,Allanınkendisidir.
Deki
EyEhl-iKitap!Dininizde,haksızyerehaddiaşmayınız!
Bundanönce,hemkendilerisapmış,hembirçoğunusaptırmışvedümdüz
yoldanayrılıpsapagelmişbirkavminhevâ(veheve)sineuymayınız!
İsrailoğullarındanolupta,küfredenlereDavud’unda,Meryemoğluİsânın
da,diliilelanetolunmuştur.
Bununsebebi:isyanetmeleriveifratasapmalarıidi.
Onlar, işledikleri her hangi fenalıktan, birbirini vaz geçirmeye
çalışmazlardı.
Gerçekten,yapmaktadevamettikleri(ohal)nekötüidi!
İçlerindenbirçoğunugörürsünki,kâfirleredostlukederler.
Nefislerinin,kendileriiçin,önesürdüğü,andolsunki,neçirkinşeylerdir!
Çünkü, onların kazancı, Allah’ın, kendilerine gazab etmesi ve onların o
azabiçindetemellikalıcıolmalarıdır.
Eğer,Allah’a,Peygambereveona indirilene imanetmişolsalardı,onları,
dostlaredinmezlerdi.Fakat,onlarınbirçoğufâsıkkimselerdir.
İnsanların,imanedenlere,düşmanlıkbakımından,enkatısı,andolsunki,
YahudilerleAllah’aeşkoşanlarıbulacaksın.
Onların,imanedenleresevgisibakımından,dahayakınınıda,andolsun
“BizNasrânîleriz!”diyenleri,bulacaksın.
Bununsebebi,şudur:
Çünkü,onlarıniçindekeşişler,rahiplervardır.
Şüpheyokki,onlar,büyüklenmekistemezler.
Peygambere indirilenidinlediklerivakit te,hakkı, tanıdıklarındandolayı,
gözlerininyaşladoluptaştığınıgörürsün.
EyRabbimiz!derler,imanettik.Artık,bizi,(hakka)şâhidolanlarlaberaber
yaz!
Zâten, biz, Rabbimizin bizi de, sâlihler katarına katmasını, koymasını
umupdururkennediyeAllah’avebizegelenhakîkataimanetmeyelim?”[335]
“Yahudiler:
Hristıyanlar,birşeyesâhibdeğil!dedi(ler).
Hristıyanlarda
Yahudiler, bir şeye sahib değil! dedi(ler). Halbuki, hepsi de, Kitabı
okuyorlar.Bilmeyenlerde,tıpkıonlarındediklerinisöyledi.
Artık, Allah, ihtilafa düşmekte oldukları bu (dâvada) Kıyamet günü,
aralarındahükmünüverecektir.“[336]
İsrailOğullarınınİkiDefaAnlaşmazlığaDüşmeleri:İsrailoğulları;MûsâAleyhisselâmdanbeşyüzyılsonra,içlerinde,muhtelif
milletleremensupesirlerinoğullarıçoğaldığızaman,ihtilafadüştüklerigibi,
İsâAleyhisselâmdanikiyüzyılsonrada,ihtilafadüşmüşlerdir.[337]
İsrailOğullarınınAtlattıklarıİkinciKatliâm:İsrail oğulları, kendilerine gönderilen üç Peygamberden Zekeriyyâ ve
YahyaAleyhisselâmlarıöldürdükten[338]ve İsâAleyhisselâmıda,öldürmeye
kalktıkları zaman, kendisi, Allah tarafından göğe kaldırıldıktan sonra [339]
YüceAllah,BâbilkrallarındanHaridusadındakikralı,onlarınüzerine,saldı.
Haridus, Bâbil halkını, yanına alarak İsrail oğullarının üzerine yürüdü.
Onları,yenipŞam’a,girdi.
Ordukumandanlarınınkumandanı,FilsahibiNebuzerazandiyeanılanBas
kumandana:
“Ben,eğer,Beytülmakdishalkınagalebeçalarsam,öldüreceğimbirkiimse
bulamayıncaya ve ordugâhımın ortasından, kanlarını sel gibi akıtıncaya
kadar,onları,öldüreceğim!”diyetanrımüzerineyeminetmiştim!”dedivebu
dereceyeerişinceyekadar,onlarıöldürmeyedevametmesini,başkumandana
emretti.
Nebuzerazan,Beytülmakdis’egirdi.
İsrailoğullarının,kurbanlarını takdimettikleriyerdedurunca,orada,bir
kanın,kaynamaktaolduğunugördüve:
“Ey İsrail oğulları! Şu kaynayan kanın hali nedir? [340] Onun haberini,
banahaberveriniz!
Onunişinden,hiçbirşeyi,bendengizlemeyiniz!”dedi.[341]İsrailoğulları:
“Bu,bizimtakdimettiğimizhalde,kabulolunmayanbirkurbankanıdır.O,
bununiçin[342],gördüğüngibi[343]kaynıyor.[344]
Biz, sekiz yüz yıldan beri, kurban takdim ederiz. Bu kurbandan başka,
hepsikabulolunmuştur.”dediler.[345]
Başkumandan:
“Siz,bana,doğruhabervermediniz!”dedi.[346]
İsrailoğulları:
“Eğer, halimiz, önceki zamanımızdaki gibi olsaydı, kurbanımız,
kabulolunurdu.[347]
Fakat, bizden krallık, Peygamberlik ve Vahy kesildi. Bunun için,
kurbanlarımızkabuledilmezoldu!”dediler.
Baş kumandan Nebuzerazan, bu kanın üzerinde İsrail oğullarının
Başkanlarındanyediyüzyetmişkişiboğazladı.
Fakat,kan,sâkinleşmedi.[348]
Bunun üzerine, Baş kumandan, İsrail oğullarının gençlerinden ve
kadınlarındanyedibinkişinin,kanüzerindeboğazlanmasını,emretti.[349]
Baş kumandan, İsrail oğullarının Bilginlerinden yedi yüz kişinin daha,
kanınüzerindeboğazlanmasınıemretti.
Boğazlandı.
Fakat,kan,yinede,sâkinleşmedi,[350]soğumadı.[351]
Nebuzerazan,kanın,sâkinleşmediğini,görünce:
“Eyİsrailoğulları!Yazıklarolsunsize![352]Bana,doğrusunusöyleyiniz!
Rabbınızınemriüzerindesebatediniz.
Sizin saltanatınız, yer yüzünde, istediğinizi yapıncaya kadar uzamış
durmuştu.
Ben, sizleri, erkek kadın ateş üfleyebilecek hiç bir kimse bırakmaksızın
öldürmeyegirişmedenönce,bana,doğrusunu,söyleyiniz!”dedi.
İsrail oğulları, Baş kumandanın işi sıkı tuttuğunu ve öldürmekteki
katılığınıveacımasızlığınıgörünce,ona,işindoğrusunu,haberverdiler:
“Bukan,bizden,birPeygamberinkanıdırki,o,bizi,Allah’ın,gazabedeceği
birçokkötüişlerdennehyederdururdu.[353]
Keşke, biz, ona, bu hususta itaat etmiş olsaydık, muhakkak ki, o, bize,
doğruyolugöstermişti.[354]
Sizin,şuişinizide,bizehabervermişti.
Fakat,biz,onu,doğrulamadık.Kendisini,öldürdük![355]
İşte,bukaynayankan[356],onunkanıdır!”dediler.
Nebuzerazan:
“Onunismi,neidi?”diyesordu.
İsrailoğulları:
“Yahyab.Zekeriyyâ‘dır!”dediler.
Nebuzerazan:
“İşte,şimdi,bana,doğrusunusöylediniz!..
Onuniçin,Rabbiniz,sizdenintikamalıyor!”dedi.[357]
Onların,kendisine,doğrusöylediklerinigörünce[358],secdeyekapandı.
Çevresindekikimselere:
“Şehrin kapılarını, kapatınız ve şehirde Haridus’un askerlerinden olan
herkesi,dışarı,çıkarınız!”dedi.[359]
Başkumandanınistediğiniyaptılar.[360]İçeride,yalnızİsrailoğullarıkaldı.
Nebuzerazan[361],kaynayankana[362];
“Ey Yahya b.Zekeriyyâ! Benim Rabbim da, Senin Rabbin de, Senin için,
kavmininmusîbeteuğramışolduğunu,seniniçin,onlardannekadarkişilerin
öldürüldüğünübiliyor.[363]
Ben,seninkavmindenöldürmedikbirkimsebırakmadan[364],kavminden,
öldürülmedik bir kimse bırakılmadan[365]‘ önce, Allah’ın izniyle sâkinleş!”
dedi.[366]
Yahya Aleyhisselâmın kanı, Allah’ın izniyle[367] hemen sakinleşip
kaynaması,duruverdi.
Bununüzerine,Nebuzerazan,onları,öldürmektenel çekti,[368]ve: “İsrail
oğullarının inandıklarına, ben de, inandım ve onları, tasdik ettim. Ondan
başkaRabbulunmadığınakanâatgetirdim!”dedi.[369]
İsrailoğullarınada:
“Allahdüşmanı[370]Haridus,bana,kanlarınız,ordugâhınıntamortasından
selgibiakıncayakadarsizlerdenadamöldürmemi,banaemretti.[371]
Benbunu,yapacağım.[372]Ona,isyanetmeğeKadirdeğilim.”dedi.
İsrailoğulları;
“Emrolunduğunşeyi[373]yap!”dediler.
Nebuzerazan,onlara[374],hendekkazmalarını[375]emretti.
Birhendekkazdılar.
Sonra, onlara, emretti: At, katır, eşek, sığır, davar ve deve gibi
hayvanlardangetiriporadaboğazladılar.[376]
Akankanlar,çoğaldıveüzerinede,su,akıtıldı.[377]Kanlar,ordugâhıniçine
kadarakıpgitti.
İsrailoğullarındanöldürülmüşolanlarıncesedleriningetirilipboğazlanan
hayvancesedlerininüzerineatılmasınıemretti.
Atıldı.[378]
KıralHaridus,gerekhendektebulunancesedlerin,gerekordugâhakadar
akıpgelenkanınİsrailoğullarınaâidolduğunusandı.[379]
Nebuzerazan’a:
“Artık, onları, öldürmekten el çek![380] Akan kanları, bana kadar gelip
ulaşmıştır.[381]
Yaptıklarışeyinöcünü,onlardanalmışbulunuyorum!”[382]diyehaber
gönderdi.
Sonrada,Bâbilarzınadönmeküzere,onlardanayrıldıki,azkalsın,İsrail
oğullarınıyokedipgidecekti.[383]
YahudilerinAzgınlıklarıYüzündenUğrayacaklarıSonMusibet:Hadîs-işeriflerdehaberverildiğinegöre:Zamanınsonunadoğruçıkacak
Dec-cal’ın Tabii ve askeri, Yahûdîler, olacak[384]; Müslümanlar, onlarla
çarpışarak kendilerini bozguna uğratacak ve öldürecekler, hattâ taşın veya
ağacınarkasınasaklanacakYahudî‘yi,taşveyaağaç,dilegelip:
“EyMüslüman!EyAllah’ın kulu! Şu arkamdakiYahudî‘yi, gel de, öldür!”
diyecektir.[385]
[1].Taberî-Tarih.2,s13
[2].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.298.
[3].Taberî-Tarihc.2,s.113,Sâlebî-Araiss.371,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.298.
[4].Sâlebî-Araiss.371.
[5].Sâlebî-Araiss.371,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.298.
[6]. Sâlebî-Arais s.371, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.298, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.2,s.56.
[7].Sâlebî-Araiss.371,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.298.
[8].Sâlebî-Araiss.371.
[9].Âl-iİmran:35
[10].Sâlebî-Araiss.371,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.298.
[11].Sâlebî-Araiss.371.
[12].Sâlebî-Araiss.371,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.298.
[13].Sâlebî-Araiss.371.
[14].Sâlebî-Araiss.371,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.298.
[15].Âl-iİmran:36.
[16].Sâlebî-Araiss.372,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.299.
[17].Sâlebî-Araiss.372.
[18].Sâlebî-Araiss.372,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.299.
[19].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.299.
[20].Sâlebî-Araiss.372,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.29.
[21].Sâlebî-Araiss.372.
[22].Sâlebî-Araiss.372,İbn.Esîr-Kâmilc.1.8.299.
[23].Sâlebî-Araiss.372.
[24].Sâlebî-Araiss.372,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.299.
[25].İbn.Esîr-Kâmilc.l.s.299.
[26].Sâlebî-Araiss.372,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.299.
[27].Sâlebî-Araiss.372.
[28].Sâlebî-Araiss.372-373,İbn.Esîr-Kâmilc.1,8.299.
[29].Sâlebî-Araiss.373.
[30].Sâlebî-Araiss.372-373,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.299.
[31].Sâlebî-Araiss.373,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.299.
[32].Sâlebî-Araiss.373.
[33].Sâlebî-Araiss.373,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.299.
[34].Âl-iimran:37.
[35].Âl-iİmran:44.
[36]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.1,.s.84, Buhârî-Sahih c.4,s.23O,
Müslim-Sahih c.4,s.1886, Tirmizî-Sünen c.5,s.702-703, İbn.Abdulberr-
lstiabc.4,s,1824,ibn.Esîr-Usüdülgabec.7,s.84.
[37].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.316,ibn.Abdulberr-İstiabc.1895.
[38]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.1,s.316, Hâkim-Müstedrek c.2,s.594,
İbn.Abdulberİstiabc.4,s.1895.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/303-306.
[39].Ebülfida-Elbıdayevennihayec.2,s.64.
[40].Secdeâyetideğildir.
[41].Âl-iİmran:42-43.
[42].Âl-iİmran:45-46.
[43].SalebiAraiss.383,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O7
[44].Sâlebî-Araiss.381,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O7
[45].Meryem:16-21.
[46].Âl-iİmran:47-51.
[47].Enbiyâ:91.
[48].Tahrim:12.
[49].Taberî-Taihc.2,s.1B.
[50].Meryem:22.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/306-309.
[51].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.65.
[52].Taberi-Tarihc.2,s.18,Sâlebî-Araiss.382,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O8.
[53].Taberi-Tarihc.2,s.18,İbn.Esîr-Kâmilc1.S.208.
[54].Taberî-Tarihc.2,s.18-19,Sâlebî-Araiss.382,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.308-
309.
[55].Taberî-Tarihc.2,s.19,Sâlebîs.382,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O9.
[56].Taberî-Tarihc.2,s.19.
[57].Sâlebî-Araiss.383.
[58]. Taberî-Tarih c.2,s.22, Sâlebî-Arais s.383, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O9,
EbülfidaC.2.S.65.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/309-311.
[59]. İsrail oğulları, çok kızdılar: Onun, bizimle bu şekilde alay etmesi,
kendisinin, zina etmesinden, bize daha ağır geliyor!” dediler. (Taberi-Tarih
c.2,s.22,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.311)
[60].Meryem:22-33.
[61].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.l3,s.196,Sâlebî-Araiss.386,İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.311.
[62]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.196, C.11.S.544, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.31O,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.65.
[63].Taberi-Tarihc.2,s.22,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.311.
[64].Sâlebî-Araiss.386,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.311.
[65].Nisa:156.
[66].Enbiyâ:91,Tahrîm:12.
[67].Meryem:27-28,Nisa:156.
[68]. İbn.Kuteybe-Maarif s.24, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.63, Sâlebî-
Araiss.402,Yâkut-Mucemülbüldanc1.S.521671.
[69].Yâkut-Mucemülbüldand.s.521.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/311-312.
[70].Taberî-Tarihc.2,s.19,Sâlebî-Araiss.383,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.312.
[71].Sâlebî-Araiss.383,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3l2.
[72].Taberî-Tarihc.2,s.19,Sâlebî-Araiss.383,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.312.
[73].Taberî-Tarihc.2,s.19,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.312.
[74].Taberî-Tarihc.2,s.20,Sâlebî-Araiss.383,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.312.
[75].Taberî-Tarihc.2,s.19,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.312.
[76].Mü‘minûn:50.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/312-313.
[77].Taberî-Tarihc.2,s.20,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.312.
[78].Taberî-Tarihc.2,s.20.
[79].Taberi-TarihC.2.S.20.Sâlebî-Araiss.386.
[80].Taberî-Tarihc.2,s.20-21,Sâlebî-Araiss.387-388.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/313-314.
[81].Taberî-Tarihc.2,s.21.
[82]. İbn.Kuteybe-Maarif s.25, Yâkubî-Tarih c.1,s.69, Sâlebî-Arais s.390.
İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.
[83].İbn.Kuteybe-Maarifs.25,Sâlebî-Araiss.390.
[84]. İbn.Kuteybe-Maarif s.25, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.63, Sâlebî-
Araiss.390,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.
[85]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/314-315.
[86].Taberî-Tarihc.2,s.21,Sâlebî-Araiss.390,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsıra
c.1,s.355,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.
[87].Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.355.
[88].Sâlebî-Araiss.390,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.
[89].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.
[90].Sâlebî-Araiss.390,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.
[91].Sâlebî-Araiss.390.
[92].Sâlebî-Araiss.390,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.
[93].Sâlebî-Araiss.390,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.
[94].Sâlebî-Araiss.390.
[95].Sâlebî-Araiss.390,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.
[96].Taberî-Tarihc.2,s.21,Sâlebî-Araiss.390.
[97].Sâlebî-Araiss.390.
[98].Taberî-Tarihc.2,s.21,Sâlebî-Araiss.390.
[99].Sâlebî-Araiss.390.
[100].Taberî-Tarihc.2,s.21,Sâlebî-Araiss.390.
[101].Hâkim-Müstedrekc.2,s.549.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/315.
[102].Sâlebî-Araiss.390.
[103].Sâlebî-Araiss.394.
[104].Sâlebî-Araiss.392,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
[105].Sâlebî-Araiss.392.
[106].Sâlebî-Araiss.392,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/316.
[107].Taberi-Tarihc.2,s.21.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/316-317.
[108].Sâlebî-Araiss.391,ibn.Esir-Kâmilc.1,s.314.
[109].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.314.
[110].Sâlebî-Araiss.391,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.
[111].Sâlebî-Araiss.391.
[112].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.314.
[113].Sâlebî-Araiss.391,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.
[114].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.
[115].Âl-iİmran:52.
[116]. Yâkubî-Tarih c.1,s.68, Sâlebî-Arais s.390, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.315,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.92.
[117]. İbn.ishak, ibn.Hişam-Sîre c.4,s.255, Yâkubî-Tarih c.1,s.79, Taberî-
Tarih c.2,s.24, Tefsir c.6,s.14-15, Sâlebî-Arais s.390, Ebülfida-Elbidaye
vennihayec.2,s.92-93.
[118].Sâlebî-Araiss.391,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
[119].Sâlebî-Araiss.391.
[120].Sâlebî-Araiss.391,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
[121].Sâlebî-Araiss.391.
[122].Sâlebî-Araiss.391.
[123].Sâlebî-Araiss.391,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.315.
[124].Sâlebî-Araiss.391.
[125].Sâlebî-Araiss.391,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.315.
[126].Sâlebî-Araiss.391.
[127].Sâlebî-Araiss.391,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/317-319.
[128].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.315.
[129].Sâlebî-Araiss.394.
[130].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
[131].Taberî-Tarihc.1,s.91,Sâlebî-Araiss.394.
[132].Sâlebî-Araiss.394,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
[133].Taberî-Tarihc.1,s.91.
[134].Taberî-Tarihc.1,s.91,Sâlebî-Araiss.394,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
[135].Taberî-Tarihc.1,s.91.
[136].Sâlebî-AraisS.394.
[137].Sâlebî-Araiss.394,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
[138].Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.355.
[139].Taberî-Tarihc.1,s.91,Sâlebî-Araiss.394.
[140].Taberî-Tarihc.1,s.91.
[141].VeyaHâmb.Nuh(Taberî-Tarihc.1,s.91)
[142]..Sâlebî-Araiss.394.
[143].Sâlebî-Araiss.394,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315
[144].Sâlebî-Araiss.394.
[145].Sâlebî-Araiss.394,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
[146].Tâberi-Tarihc.1,s.91,Sâlebî-Araiss.394.
[147].Sâlebî-Araiss.394.
[148].Taberî-Tarihc.1,s.91.
[149].Sâlebî-Araiss.394.
[150].Taberî-Tarihc.1,s.91,Sâlebî-Araiss.394.
[151].Sâlebî-Araiss.394.
[152].Taberî-Tarihc.1,s,91.
[153].Taberî-Tarihc.1,s.91.
[154].Sâlebî-Araiss.394.
[155].Sâlebî-Araiss.394,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
[156].Sâlebî-Araiss.394.
[157].Sâlebî-Araiss.394,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
[158].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
[159].Taberî-Tarihc.1,s.91.
[160].Sâlebî-Araiss.394
[161].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
[162].Sâlebî-Araiss.394,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
[163].Taberî-Tarihc.1,s.91.
[164].Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.355.
[165].Sâlebî-Araiss.394.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/319-321.
[166].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
[167].Sâlebî-Araiss.394,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
[168].Sâlebî-Araiss.394.
[169].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.315.
[170].Sâlebî-Araiss.394.
[171].Sâlebî-Araiss.394,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
[172].Sâlebî-Araiss.394.
[173].Sâlebî-Araiss.394,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
[174].Sâlebî-Araiss.394.
[175].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.82.
[176].MattaBab:13,Fıkra:54,57,58.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/321-323.
[177].Taberî-TarihC.3.S.130.
[178].Sâlebî-Araiss.397.
[179].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.86.
[180].Sâlebî-Araiss.397.
[181].Taberî-Tefsirc.7,s.131.
[182].Taberî-Tefsirc.7,s.131,Sâlebî-Araiss.397,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.316.
[183].Taberî-Tefsirc.7,s.133,Sâlebî-Araiss.397.
[184]. Taberî-Tefsir c.7,s.133, Sâlebî-Arais s.397, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.316,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.86.
[185].Sâlebî-Araiss.398,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.316.
[186].Sâlebî-Araiss.399.
[187].Sâlebî-Araiss.398,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.
[188].Sâlebî-Araiss.398.
[189].Sâlebî-Araiss.398,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.
[190].Sâlebî-Araiss.398.
[191].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.
[192].Sâlebî-Araiss.398,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.
[193].Sâlebî-Araiss.398.
[194].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.
[195].Sâlebî-Araiss.398,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.
[196].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.
[197].Sâlebî-Araiss.398.
[198].Sâlebî-Araiss.399.
[199].Sâlebî-Araiss.399,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.
[200].Sâlebî-Araiss.399.
[201]. Taberî-Tefsir c.7,s.131,132, Sâlebî-Arais s.397, ibn.Esîr-Kâmil
c.1,s.316,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.86.
[202].Taberî-Tefsirc.7,s.133,Sâlebî-Araiss.397
[203].Sâlebî-Araiss.399
[204].Sâlebî-Araiss.398,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.316
[205].Sâlebî-Araiss.398.
[206].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.86.
[207].Sâlebî-Araiss.399.
[208].Sâlebî-Araiss.399,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.
[209].Sâlebî-Araiss.399.
[210].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.317.
[211].Sâlebî-Araiss.399İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.
[212].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.
[213].Sâlebî-Araiss.399,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.
[214].Sâlebî-Araiss.399.
[215].Sâlebi-Araiss.398.
[216].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.316.
[217].Sâlebî-Araiss.398.
[218].Sâlebî-Araiss.398,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.316.
[219].Sâlebî-Araiss.398,399.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/323-326.
[220].Sâlebî-Araiss.399,İbn.Esir-Kâmilc.1,s.317.
[221].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.
[222].Sâlebî-Araiss.399.
[223].Sâlebî-Araiss.398,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.316,317.
[224].Sâlebî-Araiss.399.
[225].Sâlebî-Araiss.399,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.
[226].İbn.lyas-Bedâyiuzzühurs199.
[227].Sâlebî-Araiss.399.
[228].İbn.lyas-Bedâyiuzzühurs.199.
[229].Sâlebî-Araiss.399,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317,İbn.lyas-Bedâyiuzzühur
s.199.
[230].Sâlebî-Araiss.399,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/326.
[231].Mâide:112-115.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/326-327.
[232].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.75,Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.73.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/327.
[233].İbn.İshak,ibn.Hişam-Sîrec.4,s.255.
[234].İbn.ishak,İbn.Hişam-Sîrec.4,s.255,Taberî-Tarihc.2,s.24.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/327-328.
[235].Taberî-Tefsirc.22,s.155,158-161.
[236].Sâlebî-Araiss.406,Zemahşerî-Keşşafc.3,s.319.
[237]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/328-330.
[238].Yâkubî-TarihC.1.S.75-76.
[239].Yâkubî-Tarihc.1,s.75,Sâlebî-Araiss.392,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
[240].Sâlebî-Araiss.392,İbn.Esîr-Kâmil,c.1,8.315.
[241].Sâlebî-Araiss.392.
[242].Yâkubî-Tarihc.1,8.76.
[243].Sâlebî-Araiss.392,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
[244].Yâkubî-Tarihc.1,s.76.
[245].Sâlebî-Araiss.392.
[246].Yakubi-Tarihc.1,8.76.
[247].Sâlebî-Araiss.393.
[248].Yâkubî-Tarihc.1,s.176,Sâlebî-Araiss.303,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
[249].Yâkubî-Tarihc.1,s,76.
[250].Sâlebî-Araiss.393.
[251].Yâkubî-Tarihc.1,s.76,Sâlebî-Araiss.393,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.
[252].Yâkubî-Tarihc.1,s76.
[253].Sâlebî-Araiss.393
[254].Yâkubî-Tarihc.1,s.76.
[255].Sâlebî-Araiss.393.
[256].Yâkubî-Tarihc.1,s.76.
[257].Sâlebî-Araiss.393.
[258].Yâkubî-Tarihc.1,s.76,Sâlebî-Araiss.393.
[259]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/330-331.
[260].Yâkubî-Tarihc.1,s.76.
[261].Dineverî-El’ahbars.41.
[262].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.84.
[263].Sâlebî-Araiss387.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/331.
[264].Yâkubî-TarihC.1.S.76.
[265].Sâlebî-Araiss.400,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.
[266].Sâlebî-Araiss.400.
[267].Sâlebî-Araiss.400,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.
[268].Sâlebî-Araiss.400.
[269].Sâlebî-Araiss.400,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.318.
[270].Sâlebî-Araiss.400.
[271].Sâlebî-Araiss.400,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.318.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/332.
[272]. Taberî-Tarih c.2,s.22-23, Sâlebî-Arais s.400-401, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.318-319,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.93-94.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/332-333.
[273].Sâlebî-Araiss.400.
[274].Sâlebî-Araiss.400,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s,318.
[275].Sâlebî-Araiss.400.
[276].Sâlebî-Araiss.400,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.318.
[277].Taberî-Tarihc.2,s.23,Sâlebî-Araiss.401.
[278].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.319.
[279].Sâlebî-Araiss.401,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.319.
[280].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.319-320.
[281].Sâlebî-Araiss.401.
[282].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.320.
[283].Sâlebî-Araiss.401,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.320.
[284].Taberî-TefsirC.6.S.12-17.
[285]. Yâkubî-Tarih c.1,s.79, Sâlebî-Arais s.403, Ebülferec ibn.Cevzî-
Tabsırac.1,s.356,Ebülfida-Elbidayevenniha-yec.2,s.95.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/333-334.
[286].Nisa:156-158.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/334.
[287].ibn.İshak,İbn.Hişam-Sîrec.2,s.41,Abdurrezzak-Musannefc.5,s.329,
Buharî-Sahihc.4,s.14O,Müslim-SahihC.1.S.152.
[288].Sâlebî-Araiss.387.
[289].İbn.İshak,İbn.Hişam-Sîrec.2,s.41,Buharî-Sahihc.4,s.14O,Müslim-
Sahihc.1,s.152.
[290].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.97
[291].Sâlebî-Araiss.387.
[292].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.97.
[293].Sâlebî-Araiss.387.
[294].İbn.ishak,ibn.Hişam-Sîrec.2,s.41.
[295].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.192.
[296]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.193, Ebülferec ibn.Cevzî-Tabsıra
c.1,s.355.
[297].Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.355.
[298].Sâlebî-Araiss.387.
[299].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.82.
[300].Sâlebî-Araiss.387,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.82.
[301].Sâlebî-Araiss.387.
[302].Hâkim-Müstedrekc.2,s.596.
[303].Abdurrezzak-Musannefc.11,s.3O9.
[304].Sâlebî-Araiss.387.
[305].Hâkim-Müstedrekc.2,s.596
[306].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.193.
[307].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.197.
[308].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.13.s.193.
[309].Yakîn:Lügatta:birşeyi,seksiz,şüphesizolarak,gerçektenbilmek
demektir.(Fîrûzâbâdî-Kamûsulmuhîtc.3,s.28O,Seyyid-Tarifats.175)
Yâkîn : İlm’in,Marifet, Dirayet ve benzerlerine üstün sıfatlarından olup
İlmülyakîn, Aynülyakin, Hakkulyakîn diye üç derecesi ve bunların da
aralarında bir takım farkları vardır. (Râkıb-Müfredâtülkur’an s.552) Din
TerimindeYakın:Birşeye,bu,böyledir!diyeitikadetmeklebirlikte,bunun,
vakıauygunvezevaliimkânsızolarakancakböyleolabileceğineitikadetmek,
kanâatgetirmekdemektir.(Seyyid-Târifâts.175).
[310].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.77,74.
[311]. Buharî-Sahih c.4,s.142, Müslim-Sahih c.4.s.1838, İbn.Mâce-Sünen
c.1,s.679,Nesaî-Sünenc.8,s.249.
[312].Ahmedb.Hanbel-Ezziihds.77
[313].ibn.Abd.Rabbih-Ikdülferîdc.2,s.227.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/334-337.
[314].Saf:6
Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm da, bir Hadîs-i şeriflerinde:
“Ben,Atamibrahim’induası,İsâb.Meryem’inmüjdesiveAnneminrü‘yâsıyım
ki,Annem,banahâmileiken,rü‘yâsında,Şamköşklerini,kendineaydınlatan
birNûr’un,kendisindençıktığınıgörmüştü.
Zâten,PeygamberlerinAnneleri,böylerü‘yâgörürlerdir!”buyurarakbunu
açıklamışlardır. (ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.149, Ahmed b.Hanbel-Müsned
c.4,s.128, Taberî-Tefsir c.1,s,556, Beyhakî-Delâilünnübüvve c.1,s.68, 71,
Ebülferec İbn.Cevzî-Elvefa c.1,s.36, Zehebî-Tarihulislam c.2,s.16, Ebülfida-
Elbidayevennihayec.2,s.3O7,Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.223)
[315].Bab:16,Fıkra:7-14,Bab:15,Fıkr.26-27
[316].İbn.ishak,ibn.Hişam-Sîrec.1,s.248
[317].Ebülferecİbn.Cevzî-Elvefac.1,s.67.
[318].Rahmetullah.Hindî-lzhârulhakkTercemec.2,s.262-263.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/338-339.
[319]. Taberî-Tarih c.2,s.13, Hâkim-Müstedrek c.2,s.596, Sâlebî-Arais
s.403, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c.2,s.356, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O7,
Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,s.138.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/339.
[320]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.6,s.45O, Heysemî-Mecmauzzevaid
c.10,s.67
[321].Yuhanna:Bab:14,Fıkra:16,Bab:15,Fkr.26,Bab:16,Fkr.7.
[322].Matta:Bab:21,Fkr.42-44.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/339-340.
[323]. İbn.EbîŞeybe-Musannef c.14,s.302-303,Ahmedb.Hanbel-Müsned
c.3,s.148, Beyhakî-Delâilünnübüvve c.2,s.130, Begavî-Mesâbihussünne
c.2,s.179, Kadı lyaz-Şifâ c.1,s.137, İbn.Esîr-Câmiul’usûl c.12,s.53, ibn.Seyyid-
Uyûnüleserc.1,s.144.
[324]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.143 Buharî-Sahih c.1,s.92,Müslim-
Sahihd.s.148.
[325]. ibn.Ebî Şeybe-Musannef c.14,s.3O3, Ahmed b.Hanbel-Müsned
c.5,s.143, Buharî-Sahih c.1,s.92, Müslim-Sahih c.1,s.145, Beyhakî-
Delâilünnübüvve c.2,s.13O, Begavî-Mesâbihussünne c.2,s.179, Kadı lyaz-Şifa
c.1,s.137,İbn.Esîr-Câmiul’usûlc.12,s.53,İbn.Seyyid-Uyûnüleserc.1,s.144.
[326]. ibn.Ebî Şeybe-Musannef c.14,s.3O3, Ahmed b.Hanbel-Müsned
c.5,s.143, Buharî-Sahih c.1,s.92, Müslim-Sahih c.1,s.145, Beyhakî-
Delâilünnübüvve c.2,s.13O, Begavî-Mesâbihussünne c.2,s.179, Kadı lyaz-Şifa
c.1,s.137,İbn.Esîr-Câmiul’usûlc.12,s.53,İbn.Seyyid-Uyûnüleserc.1,s.144.
[327]. İbn.EbîŞeybe-Musannefc.14,s.3O3, A.b.Hanbel-Müsnedc.3,s.148,
Müslim-Sahihc.1,s.145,Beyhakî-
Delâilünnübüvve c.2,s.13O, Beygavî-Mesabih c.2,s.179, Kadı lyaz-Şifâ
c.1,s.137,İbn.Esîr-Câmiul’usûlc.12,s.53,İbn.Seyyid-Uyûnüleserc.1,s.144
[328].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.4,s.2O8,Buharî-Sahihc.4,s.248.
[329]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.14,s.3O3, Ahmed b.Hanbel-Müsned
c.3,s.148,, Buharî-Sahih c.4,s.248, Müslim-Sahih c.1,s.145, Beyhakî-
Delâilünnübüvve c.2,s.13O, Begavî-mesâbihussünne c.2,s.179, İbn.Esîr-
Câmiul’usûlc.12,s.53,İbn.SeyyidUyûnüleserc.1,s.144.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/340-341.
[330]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları:2/341-344.
[331].Tevbe:9/30-31.
[332].Mâide:5/116-117.
[333].Âl-iİmran:3/59.
[334].Mâide:73.
[335].Mâide:75-84.
[336].Bakare:113.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/344-347.
[337].Deyiemî-Eifirdevsc.1,s.406.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/347.
[338]. Taberî-Tarih c.2,s.16, Sâlebî-Arais s.342, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.303-
304.
[339].Taberî-Tarihc.2,s.16,Sâlebî-Araiss.342.
[340].Taberî-Tarihc.2,s.16,Sâlebî-Araiss.342,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.304.
[341].Taberî-TarihC.2.S.16,Sâlebî-Araiss.342.
[342]. Taberî-Tarih c.2,s.16-17, Sâlebî-Arais s.342, ibn.Esîr-Kâmil
c.1,s.304.
[343].Taberî-TarihC.2.S.17,Sâlebî-Araiss.342.
[344].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.304.
[345].Taberî-Tarihc.2,s,17,Sâlebî-Araiss.342.
[346].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.304.
[347].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342.
[348].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.304.
[349].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342.
[350].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.304.
[351].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.304.
[352].Taberî-TarihC.2.S.17,Sâlebî-Araiss.342.
[353].Taberi-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.304.
[354].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342.
[355].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O4.
[356].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342.
[357].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,ibn.Esîr-Kâmilc.l.s.304.
[358].Taberî-TarihC.2.S.17,Sâlebî-Araiss.342.
[359].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O4.
[360].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O4.
[361].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O4.
[362].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.305.
[363].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.
[364].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342.
[365].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.
[366].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.
[367].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342.
[368].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.
[369].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.
[370].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342.
[371].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.
[372].Taberî-Tarihc.2,s.17.
[373].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342.
[374].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.343,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.
[375].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.
[376].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.343,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.
[377].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.
[378].Taberî-TarihC.2.S.17,Sâlebî-Araiss.043,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.
[379].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.343.
[380].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.343,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.
[381].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.343.
[382].Taberî-Tarihc.2,s.17,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.
[383].Taberi-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.343.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/347-351.
[384]. ibn.Mâce-Sünen c.2,s.1361, Heysemî- Mecmauzzevâid c.7,s.338-
342.
[385].Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.417, Buharî-Sahih c.3,s.232,
Müslim-Sahihc.4,s.2238-2239,Begavî-Mesâbihussünnec.2,s.137,ibn.Esîr-
Câmiul’usûlc.11,s.76,Hatîbüttebrîzî-Mişkâtülmesabihc.3,s.14
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/351.
FETRETDEVRİFetret devri, Fetret çağı; Yüce Allah’ın gönderdiği Peygamberlerden iki
Peygamber arasındaki -İsâ Aleyhisselâmla Muhammed Aleyhisselâm
arasında olduğu gibi- Peygamberliğin, kesintiye uğradığı, Peygambersiz
zaman,durgunlukzamanıdemektir.[1]
Rivayete göre: İsâ Aleyhisselâmla Muhammed Aleyhisselâm arasındaki
Fetretmüddeti,altıyüzyıldır.[2]
Kur’ân-ıkerim’de,Fetretdevriileilgiliâyetteşöylebuyrulur:
“Ey Ehl-i kitap! Peygamberlerin arası kesildiği bir zamanda, gerçekleri
apaçık söyleyip duran Resulümüz (Muhammed) gelmiştir, ki, bize, ne
(Cennetle) bir Müj-deleyici, ne de, (Cehennemle) bir Uyarıcı gelmedi!
demeyesinizdiye,İşte,size,hembirMüjdeci,hembirUyarıcıgelmiştir.
Allah,herşeyehakkıylekadirdir.”[3]
Eshâb-ı kiramdanEbûHüreyre’nin rivayet ettiği birHadîs-i şerife göre:
MuhammedAleyhisselâm:
“Ben, dünyada da, Âhirette de, Meryem oğlu İsa’nın en yakınıyım!”
buyurunca,[4]Eshab:
“Nasıl yâ resûlallâh?” diye sordular.[5] Muhammed Aleyhisselâm da:
“Peygamberler,Bababirkardeştirler.
Anneleri,muhteliftir.[6]Fakat,dinleribirdir.
Benim aramla, O’nun arasında[7], yâni[8], benimle İsâ Aleyhiselâm
arasında[9]Peygamberyoktur!”buyurmuşlardır.[10]
Fetret devri halkından olup ta, Peygamberimizi, çocukluğunda görüp
kendisinin Peygamber olacağına inanan Hristiyan Rahiplerinden Bahîra
gibi[11] veya gelmesi beklenen Peygamberimize kavuşmak ve bağlanmak
arzusu ile Şamdan Medine’ye gelip yerleşen Yahudi Bilginlerinden İbn
Heyyiban gibi[12], ya da, putlardan ayrılmakla kalmayıp Yahudilerin,
Hıristiyanların ve bütün milletlerin dinlerine girmekten de, kaçınarak
İbrahim Aleyhisselâmın Hanîf ve Tevhid dini olan dinini aramaktan geri
durmayan[13]ve“Ben,İbrahim’inRabbınaibadetederim.”[14] “EyAllah!Ben,
Sana,nasılibadetedilmesiniistediğinibilseydim,Sana,öyleibadetederdim!”
diyen[15]Zeydb.Amr,b.Nüfeylgibi,PeygamberimizinPeygamberlikdevrine
erişmedenölenler,YüceAllahtarafındanyarlıganırveCennet’egirerlerdir.
Nitekim, Zeyd b.Amr’ın oğlu Eshab-ı kiramdan Saîd b.Zeyd: “Yâ
Resûlallâh! Babam, gördüğün, işittiğin gibi idi.[16] Senin Peygamberlik
devrineerişemedi.Eğer,erişmişolsayldı,Sanaimaneder,bağlanırdı.[17]
Onunyarlıganmasını,Allâh’dandile!”demiş,PeygamberimizAleyhisselâm
da“Olur!OnuniçinAllâh’danmağfiretdileyeyim![18]
Çünkü,o,Kıyametgününde,tekbaşınabirümmetolarakba’solunacaktır.[19]Allah,onu,yarlıgasın,ona,rahmetetsin!
Çünkü,o,İbrahimindiniüzerindeölmüştür.[20]
“Cennet’e girdiğimde, Zeyd b. Amr, b.Nüfeyl’e aid iki ulu ağaç
görmüşümdür.”[21]
“Onu, Cennet’te, eteklerini sürür bir halde gezer görmüşümdür!”
buyurmuştur.[22]
[1].İbn.Esîr-Vennihâyec.3,s.408
[2]. Buharî-Sahih c.4,s.27O, Taberî-Tefsir c.6,s.167, Hâkim-Müstedrek
c.2,s.598, Zemahşerî-Keşşaf c.1,s.6O2, Fahrurrazi-Tefsirc.11,s.194, Kurtubî-
Tefsir c.6,s.122, Nesefi-Medarik c.1,s.277, Ebülfida-Tefsir c.2,s.35, Beyzavi-
Tefsir c.1,s.269, Hazin-Tefsir c.1,s.449, Ebüssuud Tefsir c.3,s.22, Suyuti-
Dürrülmensurc.2,s.269
[3].Maide:19
[4]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.541, Buharî-Sahih c.4,s.142, Müslim-
Sahihc.4,s,1837,Deylemi-Elfirdevsc.1,s.48,Süyuti-Camiussaagîrc.1,s.1O8
[5].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.2,s.541,Müslim-Sahihc.4,s.1837
[6]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.541, Buharî-Sahih c.4,s.142, Müslim-
Sahihc.4,s.1837,Suyuti-Camiussagîrc.1,s.1O8
[7]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.437, Buharî-Sahih c.4,s.142, Müslim-
Sahihc.4,s.1837,EbuDavud-Sünenc.4,s.117-118,Suyuti-Camiussagîrc.1,s.1O8
[8].EbuDavud-Sünenc.4,s.118
[9].AhmedbHanbel-Müsnedc.2,s.463-464,Müslim-Sahihc.4,s.1837,Ebu
Davud-Sün.1c.4,s.118
[10]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.437, 463, Buhari-Sahih c.4,s.142,
MüslimSahih*..4,s.1837,EbuDavud-Sünenc.4,s.117-118,Suyuti-Camiussagir
c.1,s.108
[11]. İbn.ishak-Kitabülmübteda velmeb’as c.2,s.53-55, ibn.Sa’d-Tabakat
c.1,s.153-155, Taberî-Tarih c.2,s.194-195 Beyhakî-Delâil c.1,s.309-312,
İbn.Seyyid-Uyunüleser c.1,s.40-42, Zehebi-Tarihulislam c.2,s.28-29,
Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.283-284
[12]. İbn.ishak-Kitabülmübteda velmeb’as c.2,s.64-65, İbn.Hişam-Sîre
c.3,s.227-228,ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.160-161,Beyhakî-Sünenc.9,s.114
[13]. İbn İshak-Kitabülmübteda velmeb’as c.2,s.95-96, Zehebi-
Tarihul’islamc.2,s.47,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.238.
[14].İbn.İshak,ibn.Hişam-Sirec.1,s.239-240.
[15]. İbn.ishak-Kitabülmübteda velmeb’as c.2,s.96, İbn.Hişam-Sîre c.1
,s.24O, ibn.Esîr-Üsüdülgabe c.2,s.296, Zehebî-Tarihulîslam c.2,s.48,
İbn.Hacer-El’isabec.1,s.569.
[16]. İbn.ishak-Kitabülmübteda velmeb’as c.2,s.99, Ahmed b.Hanbel-
Müsned c.1,s.189, Hâkim-Müstedrek C.3.S.439-440, Beyhakî-Delâil
c.1,s.384, Muhıbüttaberî-Rıyadunnadra c.2,s.4O5, Zehebî-Tarihulislam
c.2,s.45, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.241, Heysemî-Mecmauzzevaid
c.9,s.417,İbn.Hacer-El’isabec.1,s.570
[17].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.190.
[18]. İbn.ishak-Kitabülmübteda velmeb’as c.2,s.99-100, Ahmed b.Hanbel-
Müsned c.1,s.189-190, Hâkim-Müstedrek c.3,s.439-440, Beyhakî-Delâil.
c.1,s.384, ibn.Abdulberr-İstiab c.2,s.295, Muhıbbüttaberî-Rıyadunnadra
c.2,s.4O5, Zehebî-Tarihulislam c.2,s.47, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.2,s.241,Heysemi-Mecmauzzevaidc.9,s.417,İbn.Hacer-El’isabec.1,s.570.
[19]. İbn.ishak-Kitabülmübtedavelmeb’asc.2,s.99-100, İbn.Sa’d-Tabakat.
c.3,s.381,Mus’abuzzübeyri-NesebüKu-reyş s.365,Ahmedb.Hanbel-Müsned
c.1,s.189-190, Hakim-Müstedrek c.3,s.439-440, Beyhakî-Delâil. c.1,s.384,
ibn.Abdulberr, istiab c.2,s.295, Muhıbbüttaberi-Rıyadunnadra
c.2,s.4q5Zehebî-Tarihul’islamc.2,s.46, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.241,
Heysemî-Mecmauzzevaidc.9,s.417,İbn.Hacer-El’ısabec.1,s.57O
[20].İbn.Sa’d-Tabakatc.4,s.381,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.241
[21]. ibn.Asakîr-Tarih (Tehzib) c.6,s.35, Zehebi-Tarihulislam c.2,s.47-48,
Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.241, B.Ayni-Umdetülkari s.16,s.285,
ibn.Hacer-Felhulbaric.7,s.1O8
[22].İbn.Sa’d-Tabakatc.3,s.379,B.Ayni-Umdetülkaric.16,s.285,ibn.Hacer-