Nübüvvet,Nebi, Rasul Tarihi - Asim Koksal.pdf · 2019-01-20 · Kur’ân’ı Kerimde isimleri...

678

Transcript of Nübüvvet,Nebi, Rasul Tarihi - Asim Koksal.pdf · 2019-01-20 · Kur’ân’ı Kerimde isimleri...

Nübüvvet,Nebi,Rasul

Adem

Şis

İdris

Nuh

Hud

Salih

İbrahim

İsmail

İshak

Lut

Yakup

Yusuf

Eyyub

Zülkifl

Şuayb

MusaveHarun

Hızır

Yuşab.Nun

Hızkıl

İlyas

Elyesa

Yunus

Şemuyel

Davud

Süleyman

Lokman

Şa’ya

Irmıya

Danyal

Uzeyr

Zulkarneyn

İsa

FetretDevri

NÜBÜVVET,NEBÎVERESULNübüvvet:

Akıl sahibi kulların, üzerlerindeki dünya veÂhiret işleri hakkında,Allah

ilekullarıarasındayapılanElçilikdemektir.[1]

Nebî:Kendisine,Melektarafındanvahyveyakalbineilhamolunan,yada,Salih

rü‘yâileuyarılanzâtdemektir.[2]

Resul:Resulise,Resulolmasıhaysiyetile,NübüvvetVahy’ininfevkındaözelbir

Vahy ile üstün kılınmış olan ve kendisine Cebrail Aleyhisselâmın, Allah

tarafındanözelolarakindirdiğiKitabileVahyetmişolduğu[3],YüceAllah’ın

hükümlerini,halka,tebliğetmeküzeregönderdiğiKâmilİnsan,demektir.[4]

Bunun için “Her Resul, Nebî‘dir; fakat, her Nebî, Resul değildir.”

denilmiştir.[5]

NebîlikVeResulluğunAllahVergisiOluşu:Nebîlık ve Resulluk, Allah vergisi olup bunu, Yüce Allah’ın, kullarından,

dilediğinevelâyıkolanınaverdiğide,Kur’ân-ıKerîmdeşöyleaçıklanır:

“BirVahyileveyabirperdearkasından,yahudbirElçi(Melek)gönderipte

-Kendiizniyle-dileyeceğini,Vahyetmesiolmaksızın,Allah’ın,hiçbirbeşere

kelamsöylemesivâkiolmamıştır.

Şüphesizki,O,çokYücedir,Mutlakhükümvehikmetsahibidir. İşte,biz,

Sanada,böylece,emrimizdenbirRuh(Kur’an)ıVahyettik.Halbuki (bundan

önce), Sen, Kitab, nedir? İman, nedir? bilmezdin. Fakat, Biz, onu, bir Nûr

yaptık.Bununla,kullarımızdan,kimidilersek,Ona,Hidâyetveririz.

Şüphesiz ki, Sen, muhakkak, doğru bir yolun Rehberliğini

yapıyorsundur”[6]

“O (Allah), Ümmîler (Araplar) içinde, kendilerinden (onlara) bir Resul

gönderendir ki, (O Resul), onlara (Allâhın) âyetlerini okur. onları, temizler,

onlara,Kitabı,Hikmetiöğretir.

Halbuki,onlar,dahaönce,apaçıkbirsapıklıkiçindeidiler.”

“Bu(Peygamberlik),Allâhın,kimidilerse,onavereceğibirfadi’dır.

Allah,büyükfadl(kerem)Sahibidir.”[7]

“Allah,Risâletini(Elçiliğini)nereyevereceğini,çokiyibilendir.”[8]

PeygamberlerinSıfatVeFaziletlerindenBazıları:Bütün Peygamberler (Salâtü selâm olsun onlara), ancak erkekler

arasındanseçilipgönderilmişlerdir,(Nahl:43,Enbiya:7),BabalarıveDin’leri,

birKardeşolup[9]küçük[10],büyükgünahlardan,küfürdenuzaktırlar.[11]

Ancak, onların bazısından -Makamlarına göre- kusur sayılabilecek bazı

davranışvesürçmelervukubulabilirdir.[12]

Peygamberler,enEmîn,[13]

Allah’ın emir ve nehiylerini, insanlara, hiç eksiltmeden, artırmadan,

ulaştıran,[14]

Elçilikvazifesiniyaparken,Allâh’danbaşkahiçkimsedenkorkmayan,[15]

Endoğrusözlü,endoğruözlü,[16]

Kısaakıllılıktan,[17]

Yanılgıdanuzak,

İnsanların bilmedikleri, bilemeyecekleri şeyleri-Allâh ‘dan telakki

eyledikleriVahyilebilen,bildiren,[18]

İnsanlara, Allâhın ayetlerini okuyan, Kitap ve Hikmeti öğreten, onları

maddîvemanevîkirlerdentemizleyen,[19]

İnsanları, doğru yola öğütleyen ve onların esirgenmelerini dileyen[20],

Mükâfatlarını, dünyada insanlardan değil, Âhirette Rabbül’âlemîn’den

alacaklarınıaçıklayanAllahElçileridir.[21]

Peygamberlerin, Yüce Allah’ın izniyle,Mucizeler göstermeleri, gerçektir

vegöstermişlerdir.[22]

Muhammed Aleyhisselâma ise, devamlıMucize olarak Kur’ân-ı Kerim -

Vahy edilmek suretiyle- verilmiş olduğundan, Kendisi, Kıyamet günü,

Peygamberlerinençokümmetlisiolacaktır.[23]

PeygamberlerinİlkiVeSonuncusu;NebiVeResullerinSayısı:

İnsanlara gönderilen Peygamberlerin ilki Âdem Aleyhisselâm[24],

Sonuncusuda,MuhammedAleyhisselâmdır.[25]

Eshab-ıkiramdanEbûZerrülGıfârîderki:

“Nebî aleyhisselâm’a: (Yâ Resûlallâh! Nebilerin evveli hangisidir?) diye

sordum.

iÂdem’dii^buyurdu.

(O,Nebîmiidi?)diyesordum.

(Evet!MükellembirNebîidi.)buyurdu.[26]

(YâResûlallâh!Nebilerinsayısı,kaçtır?)diyesordum.[27]

(Yüzyirmidörtbindir.)buyurdu.

(YâResûlallâh!Onlardan,kaçı,Resuldür?)diyesordum.

(Üçyüzonbeşveyaüçyüzonüç[28]kişilikbircemaat!)buyurdu.”[29]

MuhammedAleyhisselâm’ınHemNebî,HemResulOluşu:MuhammedAleyhisselâm,hemNebî,hemResulidi.

“Muhammed, adamlarınızdan hiç birinin babası değildir. Fakat, (O)

Allah’ınResûluveNebilerinsonuncusudur.Allah,herşeyihakkıylabilendir.[30]

“De ki: ey insanlar! Hiç şüphesiz, ben, göklerin ve yerin mülk (ve

tasarrufu)na mâlik olan, Kendisinden başka hiç bir ilâh bulunmayan,

diriltmekteveöldürmekteolanAllah’ın,size,hepinizegönderdiğiResulüyüm!

O halde, Allah’a ve Onun Ümmî Nebîolan Resûluna -ki, Kendisi de, O

Allah’a ve Onun sözlerine iman etmekte olandır- iman ediniz! Ona, tâbi

olunuzki,doğruyolubulmuşolasınız![31]

“Sen,hiçşüphesiz,gönderilen(Peygamberlerdensin!”[32]

“EyResul!Sana,indirilenitebliğet!

Eğeryapmazsan,(Allah’ın)Elçiliğinitebliğ(veifâ)etmişolmazsın!

Allah,Seni,insanlardankoruyacaktır.

Şüphesizki,Allah,kâfirlergüruhunumuvaffakkılmaz.[33]

Tarihî kaynaklara göre de: Cebrail Aleyhisselâm, Muhammed

Aleyhisselâm’ailkdefagelipAlaksûresininbaşındanbeşâyetVahyettikten

sonra,gündüzün,yerlegökarasınıdolduranbirinsansuretindegörünerek:

“Yâ Muhammed! Sen, Allah’ın Resulüsün! Ben, Cebrail’im!” diye hitab

etmiştir.[34]

Eshab-ı kiramdan Câbir b. Abdullah: “Peygamber Aleyhisselâm, özel

olarakKendiKavmına,genelolarakta,bütüninsanlaragönderildi.”Demiştir.[35]

Peygamberimiz Aleyhisselâm da, Peygamberliğini, Abdulmuttalip

Oğullarınaaçıklarken:

“EyAbdulmuttalipOğulları!Ben, özel olarak size, genel olarak ta, bütün

insanlaragönderildim!”buyurmuştur[36]

İnsanlara Gönderilen Her Peygamberin İsim Ve KıssasınınBildirilmediği:

Kur’ân’ı Kerimde isimleri anılan ve kıssaları az veya çok anlatılan

Peygamberler de, vardır, isimleri anılmayan ve kıssaları anlatılmayan

Peygamberlerde,vardır.

Buhusus,Kur’ân-ıKerimdeşöyleaçıklanır:

“Andolsunki:Sendenöncede,birçokResullergönderdik.

Onların içinden, Sana, kıssalarını anlattıklarımız da, vardır, Sana,

bildirmediklerimizde,vardır.”[37]

Kur’ân-ı Kerimde İsimleri Anılan Veya Kıssaları AnlatılanPeygamberler:1-)ÂdemAleyhisselâm,

2-)İdrisAleyhisselâm

3-)NuhAleyhisselâm

4-)HûdAleyhisselâm

5-)SalihAleyhisselâm

6-)İbrahimAleyhisselâm

7-)İsmailAleyhisselâm

8-)İshakAleyhisselâm

9-)LûtAleyhisselâm

10-)YâkubAleyhisselâm

11-)YûsufAleyhisselâm

12-)EyyubAleyhisselâm

13-)ZülkiflAleyhisselâm

14-)ŞuaybAleyhisselâm

15-)MûsâAleyhisselâm

16-)HarunAleyhisselâm

17-)İlyasAleyhisselâm

18-)Elyesa’Aleyhisselâm

19-)YûnusAleyhisselâm

20-)DâvudAleyhisselâm

21-)SüleymanAleyhisselâm

22-)LukmanAleyhisselâm

23-)UzeyrAleyhisselâm

24-)ZülkarneynAleyhisselâm

25-)ZekeriyyaAleyhisselâm

26-)YahyaAleyhisselâm

27-)İsâAleyhisselâm

28-)MuhammedAleyhisselâm

Bu Peygamberlerden, ilgili bahislerde görüleceği üzere, Lokman,

Zülkarneyn.. Aleyhisselamlar gibi bazılarının Peygamber mi, Veli mi?

olduklarıhakkında,bilgin-lercegörüşbirliğisağlanamamıştır.[38]

PeygamberlerinÜstünleriVeEnÜstünü:Peygamberlerin hepsi aynı derecede ve meziyette olmayıp Yüce Allah,

Onlardan kimine, kiminden üstün meziyetler vermiş, birisi ile söyleşmiş,

birisinide,derecelerleyükseltmiştir.(Bakare:2/253)[39]

PeygamberlerinÜlül’azmOlanlarıVeOnlarınSeyyid’i:PeygamberlerinUlül’azmleri(Ahkaf:46/35),rivayetegöre:

1-)Nûh,

2-)İbrahim,

3-)Mûsâ,

4-)İsâ,

5-)MuhammedAleyhisselâmolduğugibi.[40]

Sahih bir Hadîs-i şerîfe göre de: Peygamberlerin Seyyidleri de, Nuh

Aleyhisselâm,İbrahimAleyhisselâm,MûsâAleyhisselâm,İsâAleyhisselâmve

MuhammedAleyhisselâmolmaküzerebeştir.

Muhammed Aleyhisselâm ise, bu Beş‘in Seyyididir.[41] Kıyamet gününde

de,ÂdemoğullarınınSeyyidiO’dur.[42]

Öncekilerin ve sonrakilerin[43] Kıyamet gününde Hamd sancağı, Ona

verilecek.[44]Ogün,Peygamberlerinİmamı,HatîbiveŞefaatSahibiOolacak.[45]BütünPeygamberler,OnunSancağıaltındatoplanacaktır.[46]

VahyVeVahyTarzları:DilTeriminde:Sür’atli işaret,Kitabet,Risâlet, İlhamveGizliKelâm.,gibi

türlü mânâlara gelen[47] Vahy; Din Teriminde: Yüce Allah’ın, dilediğini,

Peygamberlerine,dilediğitarzlarlabildirmesidir.[48]

Vahy’in, müteaddid tarzlarından birincisi: uykuda görülen ve görüldüğü

gibi,apaçıkçıkanRü‘yâtarzıdır.[49]

Vahy; Peygamberlere, uyanık iken geldiği gibi, uyurken, Rü‘yada da,

gelirdi[50]PeygamberlerinRü‘yalarıVahy’dir.[51]

Nitekim, İbrahim Aleyhisselâm’a, İsmail Aleyhisselâm hakkındaki İlâhî

emir,Rü’-yasındaverilmişti.[52]

Peygamberlerin gözleri uyuşa da, kalbleri uyumaz.[53] Peygamberimiz

Muhammed Aleyhisselâm, Hadis-i şeriflerinde: “Ey Âişe! Benim gözlerim

uyur,kalbimuyumaz.”[54]

“Bana (Ey Muhammed! Gözlerin, uyusun, kulağın işitsin, kalbin

ezberlesin!)bu-yuruldu.

Gözlerimuyudu.Kalbimezberledi.Kulağımdaişitti.”buyurmuşlardır.[55]

Rü‘yâVeRü‘yâÇeşitleri:Uyuyanın, uykusundabazı şeyler görmesine,Rü‘yâ veHulm (Düş) denir.

[56]Fakat,Rü‘yâ‘dagörülenşeyler,dahaçokhayrvegüzelşeylerüzerineolur.

Hulm’deise,görülenşeyler,dahaçokşerveçirkinşeylerüzerineolur.[57]

PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm,Rü‘yâveHulmhakkındaşöyle

buyurmuşlardır:

“SalihRü‘yâ,Allâh’dandır,HulmiseŞeytandandır.“[58]

“Zaman(ınsonu),yaklaşınca,MüslümanlarınRü‘yâsı,hemenhemenyanlış

çıkmayacaktır.”

“Sizin,endoğruRü‘yâgöreniniz,endoğrusöyleyeninizdir.”

Rü‘yâ,üççeşittir:

YüceAllahtarafından(kuluna)müjdeolanSalihRü‘yâ,

“Şeytantarafındankorku,üzüntüverenRü‘yâ,

Kişinin,kendinefsinden,kendisine telkinmâhiyetindevâki,olan (uyanık

iken, içinden geçirmiş oldukları şeyleri, uyurken düşünde görmek gibi.)[59]

Rü‘ya.”[60]

Şeytan,Âdemoğullarınakarşıbeslediğişiddetlidüşmanlıksebebiyle,her

zaman, onlara sataşır, her yönden tuzaklar kurar, her yolla onların işlerini

bozmakister.

Gördükleri Rü‘yalarını da, ya içlerine yanlışlar karıştırarak, ya da,

onlardangafletedüşürmeksuretiyleörtüpbelirsizveyararsızhalegetirir.[61]

MübeşşiratVeSalihRü‘yâ:PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm:

“Risâletde,Nübüvvetde,kesintiyeuğramış,sonaermiştir.

Benden sonra (gelecek) ne Resul vardır, ne de, Nebi!” buyurmuş, bu,

Eshabaçokağırgelmişti.[62]

Bununüzerine,PeygamberimizAleyhisselâm:

“Peygamberlikten bir şey kalmamıştır![63] Amma, Mübeşşirât[64],

vardır!”buyurdular.[65]

“Yâ Resûlallâh! Mübeşşirât nedir?” diye sordular.[66] Peygamberimiz

Aleyhisselâm:“MüslümankişininRü‘yâsıdır!”[67]SalihRü‘yâdır!”buyurdu.[68]

VahyTarzlarından2-7’yeKadarOlanlar:

Vahy tarzlarından ikincisi: PeygamberimizMuhammed Aleyhisselâmda

olduğu gibi, Vahy edilecek Kelâm’ın[69], Melek, görünmeksizin[70]

Peygamberlerinkalbineilkabuyrulmasıdır.[71]

Yüce Allah, Cebrail Aleyhisselâmda, İlâhî hitaba muhâtab ve İlâhî emri

tebliğe memur bulunduğu hakkında zarurî bir ilim yarattığı gibi,

Peygamberimizin kalbinde de, zarurî bir ilim yaratırdı da, Peygamberimiz,

kalbine ilka olunan şeyin, mücerred bir ilhamdan ibaret bulunmadığını,

Cebrail Aleyhisselâmın, Allâh’dan getirdiği bir Vahy olduğunu kesin olarak

bilirdi.[72]

PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm:

“Hiç şüphesiz, Rûhulkudüs (Cebrail Aleyhisselâm), kalbime, şunu ilka ve

Vahy etti ki: “Hiç bir nefs[73], Eceli dolmadıkça[74], rızkını, tamam olarak

almadıkça,ölmez!

Öyle ise,Allâh’dansakınınızda,onu,güzelvemeşru’yollardanarayınız![75]

Helâlolanı,alınız!Haramolanı,bırakınız![76]

Rızık,gecikirse,onu,Allah’amâsiyetleeldeetmeğekalkışmayınız!

Çünki,Allahkatındaki şeye,Allah’a itaatinbaşkası ilenailolunamaz!”[77]

Hadîs-işeriflerindeolduğugibi.[78]

Vahy tarzlarından üçüncüsü: Vahy Meleğinin, insan suretine girerek

Vahyedilecekşeyi[79],birinsanın,birinsanatevdiedişigibi,Vahyedişidir.[80]

“Yâ Resûlallâh! Vahy, Sana, nasıl gelir?” diye sorulduğu zaman,

PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm:

“BazıkerreMelek,benimiçin,insansuretinegirer,benimlekonuşur.Ben

de,Onunsöylediklerini,iyicebellerim.[81]

Bu,bana,Vahy’inenkolay,gelenidir”buyurmuşlardır.[82]

Cebrail Aleyhisselâm, Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm’a, çok

kerreEshab’danDıhyeb.Halîfe’ninsuretindegelirdi.[83]

Eshâb-ıKiramın,Onugördükleriolurdu.[84]

Vahy tarzlarından dördüncüsü: Vahy’in, dehşet saçan bir çan, çıngırakuğultusugibiuğuldayarakgelişidir.[85]

“YâResûlallâh!Sana,Vahynasılgelir?”sorusuna,PeygamberimizAleyhis-

selâm’ınverdiklericevapta,Vahy’inbutarzı,şöyleaçıklanmış:

“Vahy,bazanbana,çıngıraksesigibi(müthişbirmadenîsesuğultusuile)

gelirdirki,Vahy’inbana,enağırgelenide,budur!

Vahy hali, benden kalkınca, Meleğin, bana söylemiş olduğunu, iyice

bellemişbulunurum!”buyrulmuştur.[86]

İşitilenbuşiddetlises,yaVahyMeleğininkendisesi,yada,kanadlarının

uğultusuidi.[87]

Bunun hikmeti de, Vahy’i, telakki ve hıfz için, Peygamberimizin kalbini

toparlamak ve hazırlamak[88], kulaklarının ve kalbinin, Vahy Meleğinin

sesindenbaşkasıilemeşgulolmasınameydanbırakmamakiçindi.[89]

“Yâ Resûlallâh! Vahy’in gelişini sezermisin?” diye sorulduğu zaman,

PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm:

“Evet!Sesi,işitirvesusarım.

Bana, hiç bir sefer (bu tarzda) Vahy olunmamıştır ki, ruhum, alınıyor

olduğunusanmışbulunmayayım!”buyurmuştur.[90]

Yüce Allah, bir emri Vahy etmek, Vahy suretiyle dile getirmek istediği

zaman, Allah’ın emrinin korkusundan gökleri, son derecede şiddetli bir

titremealır![91]

Göklerin halkı olan Melekler de, İlâhî Kelâmı, düz ve sert bir kayaya

çarpan demir zincir(in çıkardığı korkunç ses) gibi işitince[92], Allah’ın

Kelâmına karşı duy-öukian derin haşyetten üoîayı, kanaöiannı ç/rparla[93]

baygındüşüpsecdeyekapanırlar!

Ayılıpsecdedenbaşınıilkkaldıran,CebrailAleyhisselâm,olur.

YüceAllah,Ona,Vahy’lerinden,dilediğini,söyler.[94]

Cebrail Aleyhisselâm, yanlarına gelinceye kadar, öteki Melekler, öylece

baygınhaldekalırlar.

CebrailAleyhisselâm,Meleklereuğrar.[95]

Her göğe uğradıkça[96], kalblerinden korku kaldırılan[97], o gök halkı

olan[98]Melekler,Ona:

“EyCebrail!”[99]Rabbımız[100],nebuyurdu?”diyesorarlar.Cebrailde:

“Hakkı,buyurdu![101]EnYüce,enbüyükolanO’dür!”der.Meleklerinhepsi

de,CebrailAleyhisselâmınsöylediğigibi,söylerler.[102]

Vahy’inbutarzından,PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm,beşeriyet

sıfatından soyunup, sıyrılıp Melekiyet sıfatına bürünerek Vahy’i, Cebrail

Aleyhis-selâmdanalırdıki,bu,Vahy’inenzor,engüçolanıidi.[103]

Eshâb-ıkiramıngörüpanlattıklarınagöre:

Vahy’in inişi sırasında, PeygamberimizMuhammed Aleyhisselâm’a, ağır

bir sıkıntı basar, yüzü gül gibi olur[104], gözlerini kapar[105], başını önüne

eğerdi.

Yanında bulunanlar da, başlarını, önlerine eğerlerdi.[106] Peygamberimiz

Aleyhisselâm,ohallerinde,çabukçabuknefesalırdı.[107]Ensoğukgündebile,

alnındanincitanelerigibiterdökülürdü.[108]

Vahyhali, sona erinceyekadar, yanındabulunanlardanhiç biri başlarını

kaldırıpPeygamberimizinyüzünebakmağakadirolamazlardı.[109]

Vahy’in ağırlığı veya hafifliği, inen Sûre’nin ağırlığı veya hafifliği ile

orantılıbu-lunurdu.[110]

Yâni, inen Vahy, va’d ve tebşir mâhiyetinde ise, Cebrail Aleyhisselâm,

beşersuretindegelir,hitabvetelakki,Peygamberimizebirgüçlükvermezdi.

İnenVahy,azabvekorkutmaklailgilibulunduğuzaman,dehşetsaçanbir

çan,çıngırakuğultusuylauğuldayarakgelirdi.[111]

Deve üzerinde bulunduğu sırada da, Peygamberimiz Muhammed

Aleyhisse-lâma böyle Vahy geldiği olur, devenin, inen Vahy’in ağırlığına

dayanamadığı[112], bacaklarının ikiyana ayrıldığı, büküldüğü, kırılacak gibi

olduğu,bazanda,çöktüğügörülürdü.[113]

Vahy tarzlarından beşincisi: Vahy Meleği Cebrail Aleyhisselâmın, Yüce

Allahtarafındanyaratıldığıaslîhey’etvesurettegörünerek[114]YüceAllah’ın

dilediğini,PeygamberimizAleyhisselâm’aVahyedişidir.[115]

Bu da, iki kerre vuku bulmuş[116], Peygamberimiz Aleyhisselâm, Cebrail

Aley-hisselâmı,yaratıldığıaslîhey’etvesuretüzerealtıyüzkanadıyla[117] iki

defa[118],yerlegökarasınıdoldururbirhaldegörmüştür.[119]

Vahy tarzlarından altıncısı: Yüce Allah’ın Mirâc gecesinde olduğu

gibi[120], göklerin üstünde[121], Peygamberimiz Aleyhisselâm’a, uyanık iken,

perde arkasından, hitabda bulunması, ya da, uyurken, arada, Vahy Meleği

bulunmaksızın,Peygamberimizlekonuşmasıdır.[122]

Vahy tarzlarından yedincisi de: Yüce Allah’ın, arada, Vahy Meleği

bulunmaksızın, Peygamberimiz Aleyhisselâma doğrudan doğruya hitab

buyurmuşolmasıdır.[123]

Peygamberimiz Aleyhisselâmın bildirdiklerine göre: Mirâc gecesinde,

Cebrail Aleyhisselâm, Peygamberimizi, yukarı götüre götüre, nihayet (Kaza

ve Kaderi yazan) Kalemlerin cızırtılarını işitecek kadar yüksek bir yere

çıkardı.[124]

PeygamberimizMuhammedAleyhisselâmorada,Cennet’ten,yemyeşilbir

Ref-ref(ipekdöşek)‘in,birden,ufkukapladığını,doldurduğunu,gördü.[125]

Peygamberimiz,onunüzerineoturdu.

CebrailAleyhisselâm,Peygamberimizdenayrıldı.[126]

Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm, Aziz ve Cebbar (dilediğini,

yaptırmağakadirolan)Rabb’ına,yükseltilipyaklaştırıldı.[127]

Kendisinden,bütünsesler,kesildi.[128]

YüceRabb’ının:

“KorkmayâMuhammed!Yaklaş!Yaklaş!”buyurduğunu işitmeğebaşladı.[129]

Nihayet, hiç bir kimsenin, hiç bir zaman erişememiş olduğu yakınlık

Makamına,İlâhîhuzurakabule,İlâhîikramveİhsananailoldu.[130]Rabbını,

gördü.[131]

YüceAllah,Mîracgecesinde,PeygamberimizAleyhisselâm’a,Vahyetmek

istediğini,istediğişekildeVahyetti.[132]

PeygamberlereİndirilenİlahîKitabVeSahîfeler:YüceAllah tarafından,Peygamberlere indirilenyüzdörtKitabtan,dördü

Tevrat,Zebur,İncilveFurkan(Kur’an),yüzüde,Sahifelerhalindeolupdört

büyük Kitabdan, TevratMûsâ Aleyhisselâm’a, Zebur Dâvûd Aleyhisselâm’a,

İncil İsâ Aleyhisselâm’a, Furkan (Kur’an)da, Muhammed Aleyhisselâm’a

indirilmiştir.[133]

Sahîfe halindeki Kitablardan On Sahîfesi Âdem Aleyhisselâma, Elli

ŞahîfesiŞisAleyhisselâma,OtuzSahîfesiİdrisAleyhisselâm’a,OnSahîfeside

İbrahimAleyhisselâm’aindirilmişti.[134]

TevrattanönceMûsâAleyhisselâm’ada,onSahifeindirilmişti.[135]

DinVeMâhiyeti:Din; Dil teriminde: Ceza, İslâm, Âdet, İbâdat, Tâat, Inkıyad, Hükm,

Ferman,Tevhid,Millet, Şeriat, Vera veTakva,Hisab… gibi türlümânâlara

gelir.[136]

ŞeriatTerimindeDin:Peygamberin,Allah tarafındangetirip tebliğettiği

şeylerikabule,akılsahiplerinidavetedenİlâhîKanundur.[137]

BuİlâhîKanun’a,uyulduğuiçin,Dindenir.[138]Allah’ın,açıkvegenişyolu

olduğu[139],

Kullar,bağlansınlardiyekonulanhükümlerden ibaretbulunduğu içinde,

Şeriatdenir.[140]

Şeriat’a,Şeriatdenilmesi,sıdkvesadâkatlabağlananınhemsusuzluğunu

gidereceği,hemde,günahkirlerindenarıtıptemizleyeceğiiçindir.[141]

Din’e,Milletdenilmeside;üzerindetoplanıldığı,yüründüğüiçindir.

DinveMillet,aslındabiroluparalarındakifark,itibarîdirveDin’in,Yüce

Allah’a,Millet’inde,Peygamberenisbetedilmişolmasındanibarettir.[142]

Din;İmân,İslâmvebütünŞeriatlarıkaplayanumûmîbirisimdir.[143]

İmanVeMü‘min:İman;DilTeriminde:birkimseyi,söylediğisözdetasdikedipdoğrulamak,

kendisineinanmakdemektir.[144]

Başkabirdeyişle:İman,kalbiletasdiketmektir.[145]

Şeriat Teriminde: İman, Yüce Allah katından getirdiği şeylerde,

Peygamberi[146], kalb ile tasdik ve dil ile ikrar etmek[147], beden ile de,

gereğini,yerinege-tirmektir.[148]

Mü‘min: Allah’ı, Allah’ın Resulünü ve Onun, Allâh’dan getirdiği şeyleri

tasdikedenkimsedemektir.[149]

Gökveyarhalkının İmanı, inanılacak şeyler cihetinden,ne artar, nede,

eksilir.Fakat,İman,yakînvetasdikcihetinden,artarda,eksilirde.

Mü‘minler; İmandaveAllah’ı tevhid (bir tanıma)hususunda,birbirlerine

eşid,amellerdeise,birbirlerindenfarkhdırlar.[150]

İman’ınÇeşidleri:

Beştürlüİmanvardır:

1)Matbuİman,

2)Masumİman,

3)Makbulİman

4)Mevkufİman,

5)Merdudİman,

Matbuİman:Meleklerinİmanıdır.

Masumİman:Peygamberlerinİmanıdır.

Makbulİman:Mü‘minlerinİmanıdır.

Mevkufİman:Bid’atcılarınİmanıdır.

Merdudİman:Münafıklarınİmanıdır.[151]

İman;öylebirnurdurki,onunnuru,insanınbütünazasınayayılmıştır.

Fakat, insanınâzasındanbirisi kesilince, İman,parçalanmazolduğu için,

ora-lan,kalbegider.

İslâm;Allah’ı,keyfiyetsizolarakbilmektir.

Bununyeri,göğüstür.

İman;Allah’ı,Allâh’lığıilebilmektir.

Bununyeri,yürektir.

Yürekte,göğsüniçindedir.

Marifet;Allah’ı,Sıfatlarıilebilmektir.

Bununyeri,Gönüldür.

Gönülde,Kalb’iniçindedir.

Tevhid;Allah’ı,Birliğiilebilmektir.

Bununyeri,Sırr’dır.

Sırrda,Gönül’üniçindedir.

Bunlar,NûrsûresininNûrâyetindekiNurtemsiliniandırırdır.

Bunlar,dörtgerdanlıktırki,dördüde,birbirindenayrı,gayrıdeğildirler.

Hepsibirleşince,Dinolurdur.[152]

KalbVeÇeşidleri:Kalb’inikitürlümânâsıvardır.

Birisi; göğsün sol tarafında, sol memenin altına doğru konulmuş, çam

kozalağışekliniandırır,cismânîbiretparçasıolupbunayürekdenir.

Bununiçindeboşluklarvardırveiçi,siyahkanladoludur.

BuYürek,Rûh’unkaynağıdır,hayvanlardada,ölülerdede,bulunur.

Kalb’inikincisi,Gönül’dürki,işte,gözlegörülmeyen,Rûhânî,Rabbânîbir

La-öfeolan,cismânîKalb,Yürek ilede,alâkasıbulunanve insanınhakîkatı

olan, insanda anlayan, bilen, hitab edilen, cezalandırılan, azarlanan ve

istenilenKalb,budur.

CismânîKalbile,Yürekilealâkasınıkavramaktahalkın,çoğununakıllarını

hayrettebırakanbuKalb’inhakîkatiniaraştırmak,Mükâşefeilimlerinebağlı

olup bu da, Rûh’un sırrını açıklamağa kalkışmak demek olacağından,

Resûlullâh Aley-hisselâm’ın konuşmadığı Rûh hakkında, başkasının

konuşmağahakkıbulunmayacağıaçıktır.[153]

İnsanlardadörtçeşidKalbbulunur:

l)EcredKalb,

2)AğlefKalb,

3)MenküsKalb,

4)MusaffahKalb.

Ecred, yâni saf, parlak, kinsiz Kalb,Mü‘minlerin kalbidir ki, onda İman

nuru,güneşgibiparıldar.

Ağlef,yânifgılıflı,kapalı,örtülükalb,kâfirlerin,münkirlerinkalbidir.

Menküs, yâni tersine çevrilmiş Kalb, münafıkların Kalbidir ki, onlar,

gerçeğitanır,sonrada,inkârederlerdir.

Musaffah, yâni, iki yüzlüKalb, içindehem İman, hemde, nifak bulunan

kalbdir.İman,böyleolankalbde,temizsuileyetişenvegelişensebzeyenifak

ise, kan ve irinle gelişen bir çıbana benzer ki, bunlardan hangisi, diğerine

galebeçalarsa,onu,bastırırvegeriletir.[154]

Nifak;İman,dilileaçıklandığıhalde,Kalbdeküfrveinkârıgizlemektir.[155]

Mü‘minİleMüslümanArasındakiFark:

HerMü‘min,Müslümandır.

Fakat,herMüslüman,Mü‘mindeğildir.

Çünkü, bir kimse, Mü‘min olmadığı halde, Şehâdet getirmek suretiyle,

kendisini,Müslümangösterebilir.

Eshab-ıkiramdanSa’db.EbîVakkas:“YâResûlallâh!(Mü‘minlereverilecek

mallardan) filana verdin, filan kimseye ise vermedin. Halbuki, o da,

Mü‘mindi?” dediği zaman, Peygamberimiz: “Ona,Mü‘min deme!Müslüman

de!” buyurmuştur.[156] Kur’ân-ı Kerimde de, bu hususta şöyle buyrulur:

“Bedevîler,(Biz,İmanettik!)dediler.

Onlara,deki:(Siz,İmanetmedinizamma,bari(Müslümanolduk!)deyiniz.

İman,henüz,sizinkalblerinizegiripyerleşmemiştir.[157]

Münafıklık,FâsıklıkVeKâfirlik:Birkimse,diliileşehâdetgetirir,bedeniileamelederde,Kalbiletasdikte

bulunmazsa,o,Münafıkolur.

Birkimse,diliiletasdiktebulunur,da,bedeniileameletmezse,oda,Fâsık

olur.[158]

Fısk: YüceAllah’ın emrini terk veOna isyan etmek, doğru yoldan sapıp

çıkmakdemektir.[159]Hiçşehâdetgetirmeyenkimseise,KâfirveMünkirdir.[160]

AllahKatındaMakbulDinBütünPeygamberlerinDini:Kur’ân-ı Kerimde açıklandığına göre: Allah katında makbul din, İslâm

Dini’dir.[161]

İnsanların, ilk zamanlardan beri tuttukları, bağlandıkları tek ve umûmî

Dinde,İslâmDini,TevhidDini’dir.

Gelmiş, geçmiş bütün Peygamberler, İslâm Dininin esaslarını tebliğe

çalışmışlar,buDindecanvermiş,canvermeyiözlemişlerdir.

Âdem Aleyhisselâm’dan sonra, Ebülbeşer olan[162], başka bir deyile:

Tufandansonra(İkinciÂdemBaba)diyetanınan[163]NuhAleyhisselâm,Müs-

lûmandı.[164]

PeygamberlerAtasıİbrahimAleyhisselâmda,OnunOğullarıveTorunları

da,Müslümanidiler.[165]

YûsufAleyhisselâmda,Allah’a “…Benimcanımı,Müslümanolarakal…”

diyeduaetmiştir.[166]

MûsâAleyhisselâmın,Firavun‘udavetettiğiDinde,İslâmDiniidi.

Bunu, hem Mûsâ Aleyhisselâm, hem Firavun’ın imân ve ihtida eden

sihirbazlarıvehattâbizzatFiravunbileikrarveifâdeetmiştir.[167]

Mûsâ Aleyhisselâmdan sonra, İsrail oğullarına Peygamber olarak

gönderilen isâ Aleyhisselâm da, Müslümanlık ve Tevhid akîdesini tebliğ

etmiş:“Şüpheyokki,Allah,benimde,Rabb’ım,sizindeRabb’ınızdır.

Öyleise,Onaibâdetediniz!

İşte,doğruyolbudur!”demiş,onlardan,küfrveinkârtaştığınıhissedince

de“Allah’adoğrugidenyolda,banayardımedeceklerkimdir?”dediğizaman,

Havarileri de “Biziz Allah’ın yardımcıları! Allah’a, inandık. Sen de, ey İsâ!

Şâhidolki,biz,muhakkakMüslümanlarız!”demişlerdir.[168]

“(İnsanları)Allah’a (imanve ibâdete)davetedenden, (Kendiside iyiamel

(ve hareketlerde bulunandan ve: ben, Müslümanlardan’ım!” diyenden daha

güzelsözlükimolabilirdir?(Fussilet:33)”[169]

TevhidAkidesi:islâmiyette,herşeydenönce,Allah’ınvarlığınaveBirliğineimânetmek

Farz’dır.[170]

İslâm Dininin bu Tevhid akîdesi, Allah’ın Birliğine, Ondan başka ibadet

edilecekhiçbirMâbudbulunmadığınainanmakdemektirki,buda,Kur’ân-ı

KerimdeveHadîs-işeriflerde(Lâilaheillallah=Allâh’danbaşkailâhyoktur.)

Kelime-iTevhidiileenözlübirşekildeifâdebuyrulmuştur.[171]

Bütün Peygamberlerin, Ümmetlerine Tevhid Akidesini TelkineÇalışmaları Ve Peygamberimiz Muhammed AleyhisselâmınVazifesininŞümulVeAzameti:

Bütün Peygamberler ve özellikle: İdris Aleyhisselâm[172], Nuh

Aleyhisselâm[173], Hûd Aleyhisselâm[174], Salih Aleyhisselâm[175] İbrahim

Aleyhisselâm[176] Şuayb Aleyhisselâm[177] Mûsâ Aleyhisselâm[178] Ilyas

Aleyhisselâm[179]İsâAleyhisselâm[180]…gönderildiklerikavmları,putperestliktenkurtarmağaveBirAllah’a iman

ve ibadet ettirmeğe olanca çabalarını harcamışlar, hattâ, bu yolda can

verenlerbileolmuş,neyazıkki,umulanmutlusonucaulaşılamamış;

Her yerinden küfür ve şirk fışkıran, Dinî, ahlâkî, içtimaî bunalımlar ve

bozukluklariçindeçalkalanankoskocabirputperestlikdünyasıylatekbaşına

uğraşmak ve sonuç almak vazifesi, Âhir zaman Peygamberi Muhammed

Aleyhisselâm’akalmıştır.

Muhammed Aleyhisselâm; (merkezden, muhîta doğru açılan dalga

dâirelerigibi)Mekkeveçevresindenbaşlayarak![181],insanlarıAllah’ındoğru

yoluna, önce, hikmet ve güzel öğütlerle davet etmek[182], (Davetini kabul

edenleri, cennet nimetleri ile) müjdelemek, (davetini, kabul etmeyenleri,

Cehennemazâbıyla)korkutupuyarmak[183],

Sonra da fitne ve fesad, ortadan kalkıncaya, Din, tamamıyla Allah’ın

oluncaya[184],

İslamDini,bütündinlereüstüngelinceyedek[185],

Peygamberimiz Aleyhisselâmın deyişi ile: “İnsanlara, Lâ ilahe illallah =

Allâh’dan başka ilâh yoktur!’[186], Muhammedürresûlullâh = Muhammed,

Allah’ınResûlu-dur![187]dedirtinceyekadarsavaşmak[188]…gibiçokağırve

ağırolduğukadarda,şereflibirvazifeyiyüklenmiştir.[189]

GöklerleYerinVeAralarındakilerinNasılVeNiçinYaratıldığınınKur’an-ıKerimdeAçıklanışı:

“Onun (Allah’ın) emri, bir şeyi dilediği zaman, ona: ol! demesinden

ibarettirki,oda,oluverirdir.”[190]Allah,göklerleyeri[191],aralarındabulunan

şeyleri[192];

Güneşi,AyveYıldızları[193],hakkınikamesinesebepolmak![194],herkesin,

kazandığı ne ise, kendilerine asla haksızlık edilmeksizin, onunla mukabele

edilmeküzere[195]vebellibirva’deiçinyarattı.[196]

Göklerleyer,bitişikbirhalde iken,YüceAllah,onları,birbirindenayırdı.[197]

Gökleri,yedigökolaraktesviyevetanzirrf[198]vehergök’ede,kendisine

âidişiVahyetti.[199]

Göklereveyere“İkinizde,isteristemez,geliniz!”buyurdu. [200]Onlarda

“İsteye isteye geldik![201] dediler.[202] Yüce Allah; güneşi zıyalı, ay’ı nurlu

yaptı,

Kullar,yıllarınsayısınıvehisabınıbilsinlerdiye,ay’inseyrvehareketine

muhtelifmenzillertayinetti.[203]

Nitekim,güneş,YüceAllah’ıntakdiriyle,kendikarargâhınadoğruseyrve

cereyanederdurur,

Ay da, tayin edilen menzil menzil miktarlara göre hareket ederek eski

hurmasalkımınıneğriçöpügibibirhaledönerdir.

Negüneş,ay’aerişipçarpar,nede,gece,gündüzügeçerdir.

Semavî ecramdan hepsi de, ayrı ayrı birer felekte (yörüngede) yüzer

dururlardır![204]

Yüce Allah; insanlar, azıklarını, kolayca elde etsinler, yılların sayısını,

vakitlerini, hisabını bilsinler diye her gün, geceyi giderip yerine, eşyayı

göstericigündüzügetirirdir.[205]

Geceyi, içinde dinlensinler, gündüzün de, işlerini görsünler diye

yaratmıştır.[206]

Yüce Allah; yeri de (insanların yerleşmelerine, gezip dolaşmalarına

elverişlibirhaldeyaptı.[207]

Onda, üzerlerindeki/eri, çalkalanmasın diye[208] sabit dağlar yarattı.[209]

Yeri,birkarargâh,gök’ü,birbina (kubbe)yaptı.Göktende,yeterikadar su

indiriponu,yerdedurdurdu.[210]Yere,aşılayıcırüzgârlarda,gönderdi.[211]

Orada,hikmetvemaslahatagöreölçülmüş,herşeyden,münasipnebatlar

bitirdi.[212]

Yerde,birçokgeçimsebepleride,yarattı.[213]

Göklerdenevar,yerdenevarsa,hepsini(birlütufolarak)emrinizeverdi.

Şüpheyokki,bunda,düşünecekbirkavmiçin,ibretlervardır.[214]

[1].Râgıb-MüfredatülKur’ans.482.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/7.

[2]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:1/7.

[3].Seyyid-Târifâts.162.

[4].Seyyid-Târifâts.75.

[5].Kadı lyaz-Şifâ c.l, s.206,Fahrurrazi-Tefsir c.23, s.49,Kurtubî-Tefsir

c.12,s.80,Seyyid-Târifâts.75.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/7.

[6].Şûra:42/51-52.

[7].Cuma:61/2,4.

[8].En’am:6/124.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/7-8.

[9].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.2,s.541,Buharî-Sahihc.4,s.142,Müslim-

Sahihc.4,s.1837.

[10].İmam-ıÂzam-Fıkh-ıEkbers.15.

[11].İmam-ıÂzam-Fıkh-ıEkbers.15,Akaid,Adudiyes.10

[12].Imam-ıÂzam-Fıkh-ıEkbers.15.

[13].Şuarâ:26/107,125,142,162,178.

[14].Araf:7/62,64,79,93.

[15].Ahzab:33/39.

[16].Meryem:19/56.

[17].Ârâf:7/67.

[18].Ârâf:7/61-62.

[19].Bakara:2/129.

[20].Ârâf:7/63.

[21].Şuarâ:26/109,127,145,164,180,Furkan:25/57.Sebe:34/47.

[22].İmam-ıÂzam-Fıkh-ıEkbers.16.

[23].Ahmedb.Hanbel-müsnedc.2,s.341,Buharî-Sahihc.6,s.97,Müslim-

Sahihc.1,s.134

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/8-9.

[24]. İbn.Sa’d-Tabakat el, s.32, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5, s.178,

İbn.Kuteybe-Maarifs.26,Taberi-Tarihc.l,s.75,ibn.Asâkir-Tarihc.2,s.361.

[25].Ahzab:33/40,İbn.Kuteybe-Maarifs.26,Kadılyaz-Şifâc.l,s.206

[26]. İbn.Sa’d-Tabakat c.l, s.32, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5, s.178,

Ibn.Asakir-Tarihc.2,s.361,Heysemı-Mecmauzzevaidc.8,s.210.

[27].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.266,Taberî-Tarihc.l, s.75,Beyhakî-

Sünenc.9,s.4,HeysemıMecmauzzevaıdc.8,s.210.

[28].Taberî-Tarihc.l,s.75,ibn.Asakir-Tarihc.6,s.356.

[29]. ibn. Sa’d-Tabakat c.l, s.32, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5, s.179,

Taberi-Tarih c.l, s.75, Beyhakî-Sünen c.9, s.4, İbn. Asakir-Tarih c.2, s.361,

Heysamî-Mecmauzzevaidc.8,s.210.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/9.

[30].Ahzab:33/40.

[31].Ârâf:7/158.

[32].Yâsîn:36/3.

[33].Mâide:5/67.

[34]. İbn. İshak, İbn. Hişam-Sîre c.l, ş.252-253, Taberî-Tarih c.2, s.207,

Beyhakî-Delâilünnübüvve c.l, s.402, Ebülfe-rec İbn. Cevzi-Elvefa c.l, s. 166,

İbn. Seyyid-Uyunüleser c.l, s.86, Zehebl-Tarihulislam c.2, s. 72, Ebölfıda-

Elbidayevennihayec.3,s.12

[35].Ebülferecİbn.Cevzi-Elvefac.l,s.185.

[36]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.l, s. 159, Taberi-Tarih c.2, s.218,

Muhıbbütaberî-Rıyadunnadrac.2,s.221,Ebülfida-Tefsirc.3,s.350,Haysemî-

Mecmauzzevaidc.8,s.302.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/9-10.

[37].Mü‘min:40/78.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/10.

[38]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:1/10-11.

[39]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:1/11.

[40].Taberî-Tefsirc.26,s.37,Kurtubî-Tefsirc.16,s.220,Ebülfida-Tefsir

c.4,s.172.

[41].Hâkim-Müstedrekc.2,s.546.

[42]. Ahmed b. Hanbei-Müsned c.l, s.5, Müslim-Sahih c.4, s.1782, Ebû

Davud-Sünen c.4, s.218, Tirmizî-Sünen c.5, s.587, İbn.Mace-Sünen c.2,

s.1440.

[43]. Tirmizî-Sünen, c.5, s.588, Dârimî-Sünen c.ı, s.30) en değerlisi O,

olduğuiçin(Tirmizî-Sünenc.5,s.588,Dârimî-Sünenc.ı,s.30.

[44].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.3,s.144,Tirmizî-Sünenc.5,s.587.

[45]. Ahmed b.Hanbel.-Müsned c.5, s. 138, Tirmizî c.5, s,586. İbnMace

C.2.S.1443.

[46].Ahmedb.Hanbei-Müsnedc.l,s.281,Tirmizî-Sünenc.5,s.587,Dârimî-

Sünenc.l,s.30.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/11-12.

[47]. Râgıb-Müfredatülkur’ans.515-516, ibn.Esîr-Nihâyec.5,s.163,

Fîrûzâbâdî-Kamûsulmuhîtc.4,s.401,BedrüddinAynî-Umdetülkarîc.l,s.14.

[48].Şûra:42/51.

[49]. İbn.İshak,İbn.Hişam-sîrec.1,s.249-250,Abdurrezzak-Musannefc.5,

s.321, Ibn.Sa’d-Tabakat c.1, s.194, Ahmed b.Hanbei-Müsned c.6, s.232-233,

Buharî-Sahih,c.1,s.3,Müslim-Sahihc.1,s.139-140,TirmizîSünenc.5,s.596,

Belâzürî-Ensabüleşraf c.1, s.105, Taberî-Tarih c.2, s.205, Ebû Nuaym-

Delâilünnübüvvec.1,s.168,Beyhakî-Sünenc.9,s.6,Vâhidî-Esbabünnüzüls.5,

Süheylî-Ravdunülüfc.2,s.392,Begavî-Mesâbîhussünnec.2,s.174,Ebülferec

İbn.Cevzî-Elvefâc.1,s.162,ibn.Esîr-Kâmilc.2,s.48,ibn.Seyyid-Uyûnüleserc.1,

s.82, İbn.Kayyım-Zâdülmaad c.1, s.33, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.3, s.2,

İbn.HaldunTarihc.2,ks.2,s.6,Kastalânî-Mevâhibülledünniyec.1,s.51,Diyar

Bekrî-Hamîsc.1,s.280

[50].Süheylî-Ravdulünüfc.2,s.392,Ebülfida-Elbidayevennihayec.3,s.14,

Halebî-lnsanül’uyûnc.l,s.377

[51]. Buharî-Sahih c.l, s.209, Belazürî-Ensabüleşraf c.l, s.256, Hâkim-

Müstedrekc.2,s.431.

[52].Sâffât:37/102.

[53]. İbn.Sa’d-Tabakat c.l, s.171, Ahmed b.Hanbei-Müsned c.l, s.274,

Buhârî-Sahihc.4,s.168.

[54].İmamMâlik-Muvatta’c.l,s.120,Ahmedb.Hanbei-Müsnedc.6,s.36,

Buharî-Sahihc.2,s.48,Müslim-Sahihc.l,ş.509,EbûDavûd-Sünenc.2,s.40,

Beyhakî-Delâilünnübüvvec.l,s.277

[55].Ibn.Sa’d-Tabakatc.l,s.197,Dârimî-Sünenc.l,s.15.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/12-13.

[56].ibn.Esîr-Nihayec.l,s.434,Fîrûzabâdî-Kamûsulmuhitc.4,s.100.

[57].ibn.Esîr-Nihâyec.l,s.434.

[58].Mâlik-Muvattac.2, s.957,Abdurrezzak-Musannefc.ll, s.212,Ahmed

b.Hanbel-Müsnedc.5,s.296,Buhari-Sahihc.8,s.74,Möslim-Sahihc.4,s.1771,

EbûDavûd-Sünenc.4,s.305, ibn.Mâce-Sünenc.2,s.1286,Dârimî-Sünenc.2,

s.49,Heysemi-Mecmauzzevaidc.7,s.181

[59].İbn.Mâce-Sünenc.2,s.1285.

[60]. Abdurrezzak-Musannef c.ll, s.211, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,

s.269,Buhari-Sahihc.8,s.77,Müslim-Sahihc.4,s.1173,EbüDavûd-Sünenc.4,

s.304-305,Tirmizî-Sünenc.4,s.532,Dârimî-Sünenc.2,s.50.

[61].ibn.Hacer-Fethulbârîc.12,s.311

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/13.

[62].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.3,s.267,Tirmizî-Sünenc.4,s.533.

[63].Buharî-Sahihc.8,s.69.

[64]. Kulun, Levh-i Mahfuz’daki hallerine göre, Müvekkel Melek

tarafından yapılan temsiller, işlerinde basiretli davranması için, bir müjde

veya bir inzar, ya da, bir azar olmak üzere, Rü‘yasında o kula gösterilir.

(Hakîmüttirmizi-Nevadirulusul,c1,s.116-117.)

[65].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.3,s.267,Buharî-Sahihc.8,s.69,Tirmizî-

Sünenc.4,s.533.

[66].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.3,s.267,Buharî-Sahihc.8,s.+‘,Tirmizî-

Sünenc.4,s.533.

[67].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.3,s.267,Tirmizî-Sünenc.4,s.533.

[68].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.2,s.384,Buharî-Sahihc.l,s.52,Tirmizî-

Sünenc.4,s.3,4.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/13-14.

[69]. Süheylî-Ravdulünüf c.2, s.393, İbn.Kayyım-Zâdülmaad c.l, s.32,

Kurtubi-Tefsirc.16,s.53,Ibn.Seyyid-Uyûnüleserc.l,s.89-90,Ebülfida-Tefsir

c.4, s.121 Kastalânî-Mevahibülledünniye c.l, s.55 Halebî-İnsanüluyun c.l,

s.413,Zürkanî-Mevâhib,Şerhic.l,s.225

[70]. İbn.Kayyım-Zadülmaad c.l, s.32, Kastalânî-Mevâhib, c. I, s.55,

Zürkanî-MevâhibŞerhic.l,s.225.

[71].Süheylî-Ravd.c.2,s.293, İbn.Kayyım-Zadülmaadc.l, s.32, İbn.Seyyid

Uyun, c.l, s.90, Aynî-Umdetülkarî c.l, s.40, Kastalânî-Mevâhib, c.l, s.55,

Halebî-İnsanüluyunc.l,s.413,Zürkanî-Mevâhib,Şerhic.l,s.225.

[72]. Fahrurrazî-Tefsir c.28, s.288, Kastalanî-Mevahib, c.l.s.53, Halebî-

İnsanüluyunc.l,s.407-408,Zürkanî-MevâhibŞerhic.l,s.225.

[73]. İbn.Mâce-Sünen c.2, s.725, Süheylî-Ravdulünüf c.2, S.393,

İbn.Kayyım-Zadülmaad c.l, s.32, İbn.Seyyid-Uyûnüleser c.l, s.90 Kastalânî-

Mevâhib. c I, s 55, Halebî-İnsanüluyun c.l, s.413, Zürkanî-

MevâhibülledünniyeŞerhic.l,s.225-226.

[74].Süheylî-Ravdunülüfc.2,s.393,Kurtubî-Tefsirc.16,s.53,İbnSeyyid-

Uyunüleser c.1, s.90, Ebülfida-Tefsir c.5, s.121, Halebî-İnsan. c.1, s.413,

Züranî-Mevâhib.Şerhic.1,s.226.

[75].İbn.Mâce-sünenc.2,s.725,Süheylî-Ravd.c.2,s.393-394,İbn.Kayyım-

Zadülmaad c.l, s.32, Kurtubî-Tefsir c.16, s.53, İbn.Seyyid-Uyun. c.l, s.90,

Ebülfida-Tefsirc.4,s.121,Kastalânî-Mevâhib.c.l,s.55,Halebî-İnsan.c.l,s.413,

Zürkanî-Mevâhib.Şerhic.1,s.226.

[76].İbn.Mâce-sünenc.2,S.725,Kurtubî-Tefsirc.16,S.53Halebîinsan,c.l,

s.413,Zürkanî-Mevâhib.Şerhic.l,s.226.

[77]. İbn.Kayyım-Zâd. c.l, s.32 Halebî-İnsan. c.l, s.413 Zürkanî-

Mevâhib.Şerhic.l,s.26

[78]. Süheylî-Ravd. c.2, s.393-394, İbn.Kayyım-Zâd. c.l, s.32, Kurtubî-

Tefsir c.16, S.53, İbn.Seyyid-Uyun. c.l, s.90, Ebülfida-Tefsir c.4, s.121,

Kastalânî-Mevâhıb. c.l, s.55,Halebî-İnsan. c.l, s.413, Zürkânî-Mevâhib.Şerhi

c.l,s.225-226.

[79]. Süheylî-Ravd. c.2,s.394, İbn, Kayyım-Zâd. c.1,s.32, Kastalânî-

Mevâhibc.1,s.55,ZürkânîMevahibŞerhi,c.1,s.227.

[80].İbn.Sa’d-Tabakatc.l,s.197,Halebî-lnsanülüyunc.l,s.414.

[81]. Mâlik-Muvatta’ c.l, s.202-203, İbn.Sa’d-Tabakat c.l, s. 198, Ahmed

b.Hanbel-Müsned c.6, s. 158, buharî-Sahih c.l, s.2-3, Müslim-Sahih c.4, s.

1816-1817, Tirmizî-Sünen c.5, s.597, Nesaî-Sünen c.2, s.148, Taberî-Tefsir

c.22,s.91,EbûNuaym-Delâilünnübüvvec.l,s.178,Begavî-Mesâbihussünnec.2,

s.175,İbn.Esir-Câmiul’usûlc.12,s.41

[82].Taberî-Tefsirc.22,s.91.

[83]. İbn.Sa’d-Tabakat c.3, s.250, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2, s. 107,

Kastalânî-Mevâhibülledünniyec.l,s.55,Zürkanî-Mevâhib.Şerhic.1s.227.

[84].İbn.Kayyım-Zâdülmaadc.l,s.32

[85]. İbn.Sa’d-Tabakat c.l, s. 198, Süheylî-Ravdulünüf c.2, S.394.

İbn.Kayyım-Zâdülmaad c.l, s.32, Bedrüddin Aynî-Umdetülkarî c.l, s.40,

Kastalânî-Mevâhib.c.l,s.55,Zürkanî-Mevahib.Şerhic.l,S.228.

[86]. Mâlik-Muvatta’ c.l, s.203 İbn.Sa’d-Tabakat c.l. s. 198, Ahmed

b.HanbelMüsned c.6, S. 158, Buharî-Sahih c.l, S.2-3,Müslim-Sahih c.4, S.

1816-17, Tirmizî-Sünen c.5, s.597, Nesaî-Sünen c.2, s.148, Begavî-

Mesabîhussünne c.2, s.175 İbn.Esîr-Câmiurusûl c.12, s.41, Aynî-Umdetülkarî

c.l,s.40-41,İbn.Hacer-Fethulbârîc.l,s.49

[87].Zürkanî-MevâhibülledünniyeŞerhic.l,S.228.

[88].Süheylî-Ravd.c.2,s.394,Ibn.Seyyid-Uyûn.c.l,s.90,Zürkanî-Mevâhib.

Şerhic.l,s.228.

[89]. Bedrüddin Aynî-Umdetülkarî c.l, s.40-41, İbn.Hacer-Fethulbârî c.l,

S.49.

[90].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.2,s.222,Ebülferecİbn.Cevzî-Elvefac.ls.

170,Ebülfida-Elbidayevennihayec.3,s.22,Haiebî-İnsanüluyunc.l,S.415.

[91].Taberî-Tefsirc.22,s.91,Kurtubî-Tefsirc.14,s296Ebülfida-Tefsirc.3,

s.537,Heysemî-Mecmauzezevaidc.7,s.94.

[92]. Buharî-Sahih c.5, s.221, EbûDâvud-Sünenc.4, s.235, Tirmizî-Sünen

c.5,S.362,Ibn.Mâce-Sünenc.l,S.70,Taberî-Tefsirc.22,s.90,Kurtubî-Tefsir

c.14,s.296,Ebülfida-Tefsirc.3,s.537,Heysemî-Mecmauzzevaidc,7,s.94.

[93]. Buhariî-Sahih c.5, s.221, Tirmizî-Sünen c.5, s.362, ibn.Mace-Sünen

c.l,s.70,Kurtubî-Tefsirc.14,s.296,Ebülfida-Tefsirc.3,s.537.

[94]. Taberî-Tefsir c.22, s.91, Kurtubî-Tefsir c.14, s.296, Ebülfida-Tefsir

C.3.S.537, Heysemî-Mecmauzzevaid c.7, s.294-295, Bedrüddin Aynî-

Umdetülkarîc.l,s.45,C.25,s.152.

[95].EbûDâvud-Sünenc.4,s.235,Hazin-Tefsirc.3,S.488.

[96]. Taberî-Tefsir c.22, s.91, Kurtubî-Tefsir c.14, s.296, Ebülfida-Tefsir

c.3,537,Heysemî-Mecmauzzevaidc.7,

94-95.

[97].Buharî-Sahihc.5,s.221,EbûDâvud-Sünenc.4,s.235,Tirmizî-Sünen

c.5, S.362, İbn.Mace-Sünen c.l, s.70, Kurtubî-Tefsir c.14, s.296, Ebülfida-

Tefsirc.3,s.537.

[98]. Taberî-Tefsir c.22, s.91, Kurtubî-Tefsir c.14, s.296, Ebülfida-Tefsir

c.3,s.537,Heysemî-Mecmauzzevaidc.7,s.95I

[99]. Ebû Dâvud-Sünen c.4, s.235, Kurtubî-Tefsir c.14, s.296, Aynî-

Umdetülkarîc.l,s.45,c.25,s.152

[100].Taberî-Tefsirc.22,s.91,Kurtubî-Tefsirc.14,s.296,Ebülfida-Tefsir

c.3,s.537,Heysemî-Mecmauzzevaidc.7,s.95,Aynî-Umdetülkarîc.25,s.152.

[101].EbûDâvud-Sünenc.4,s.235,Taberî-Tefsirc.22,s.91,Kurtubî-Tefsir

c.14, s.296, Ebulfıda-Tefsır c.3, s.537, Heysemî-Mecmauzzevaid c.7, s.95,

Aynî-Umdetülkarîc.25,s.152.

[102].Taberî-Tefsirc.22, s.91,Kurtubî-Tefsirc.14, s.296,Ebülfida-Tefsir

c.3,s.537,Heysemî-Mecmauzzevaidc.7,s.95.

[103].BedrüddinZerkeşî-Bürhanc.l,s.229.

[104]. İbn.Sa’d-Tabakat c.l, s. 197, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5, s.327,

Müslim-Sahihc.3,s.1317-1317.

[105].İbn.Esîr-Câmiul’usûlc.12,s.41,Halebî-İnsanüluyunc.l,s.416.

[106].Müslim-Sahihc.4,s.1817,İbn.Esîr-Camiulusulc.12,s.41.

[107].BedrüddinAynî-Umdetülkarîc.l,s.43.

[108]. Mâlik-Muvatta’ c.l, s.203, İbn.Sa’d-Tabakat c.l, s.198, Ahmet

b.Hanbel-Müsned c.6, s.58,202, Buharî-Sahih c.l, s.3, Müslim-Sahih c.4, s.

1816,Tirmizî-Sünenc.5,s.597,Nesaî-Sünenc.2,s.149.

[109].İbn.Esîr-Câmiulusulc.12,s.42,Halebî-İnsanüluyunc.l,s.416.

[110].Ebülferecİbn.Cevzi-Elvefac.l,s.169,Halebî-İnsan,c.l,s.416.

[111]. Kaslalânî-Mevâhibülledünniye c.l, s.57, Zürkanî-Mevahib. Şerhi c.l,

s.234.

[112]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2, s. 176, Ebülfida-Elbidaye vennihaye

c.3,S.22.

[113]. İbn.Sa’d-Tabakat c.l, s. 197, Ebülferec İbn.Cevzî-Elvefa c.l, s.171,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.3,s.22.

[114].Süheylî-ravdulünüfc.2,s.395,İbn.Kayyım-Zâdülmaadc.l,s.32,Aynî-

Umdetülkarî c.1, s.40, Kastalânî-Mevâhibülledünniye c.l, s.56, Zürkanî-

MevâhibülledünniyeŞerhic.l,s.230,Halebî-İnsan.c.l,s.416.

[115]. İbn.Kayyım-Zâdülmaad c.l, s.32, Kastalânî-Mevâhib. c.l, s.56,

Zürkanî,Mavahib.Şerhic.l,s.230.

[116]. İbn.Kayyım-Zâdülmaad c.l, s.32, Süyûtî-Dürrülmensur c.6, s. 124,

Kastalânî-Mevâhib. c.l, s.56, Halebî-İnsanüluyun c.l, s.416—417, Zürkanî-

Mevahib.Şerhic.l,s.230.

[117].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.l,s.395,Buharî-Sahihc.6,s.50,Müslim-

Sahih c.l, s.158—159, Tirmizî-Sünen c.5, s.395, Taberî-Tefsir c.27, s.49,

Beyhakî-Delâilünnübüvvec.2,s.122,Ebülfida-Tefsirc.4,s.248.

[118]. Buharî-Sahih c.l, s.50,MüslimSahih c.l, s. 159, Tirmizî-sünen c.5,

S.395.

[119].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.l,s.418,Müslim-Sahihc.l,s.159.

[120].Süheylî-Ravd.c.2,s.395,İbn.Kayyım-Zâd.c.l,s.32,İbn.Seyyid-Uyun

c.l, s.90, Ayni-Umdetülkarî c.l, s.40, Kastalânî-Mevâhib. c.l, s.56, Halebî-

İnsanc.l,s.417,Zürkanî-Mevahib.Şerhic.l,s.230

[121]. İbn.Kayyım-Zâd.c.l, s.32,Kastalânî-Mevâhib.el, s.56,Halebî-İnsan

c.l,s.417,Zürkanî-Mevahib.Şerhiel,s.230

[122]. Süheylî-Ravd. c.2, s.395, ibn.Seyyid-Uyun.el, S.90, Aynî-

Umdetülkarî, c.l, s.40, Kastalânî-Mevâhib. c.l, s.56, Halebî-İnsan c.l,s.419,

Zürkanî-MevahibŞerhic.l,s.230.

[123].İbnKayyım-Zâdc.l,S.32,Kastalânî-Mevâhib.c.l,s.56,Halebî-İnsan

c.l,s.417-418,Zürkanî-Mevahib.Şerhic.l,s.232.

[124].İbn.Sa’d-Tabakatc.l,s.213,Buharî-Sahihc.l,s.92,Müslim-Sahihc.l,

s.149, Beyhakî-Delailünnübüvve c.2, s.129, Kadı lyaz-Şifa c.l, s.140,148,

İbn.Esîr-Camiul’usûl c.12, s.56, İbn. Seyyid-Uyûn. c.l, s.145, Zehebî-

Tarihulislâmc.2,s.168

[125].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.l, s.449,Buharî-Sahihc.6, s.51,Taberî-

Tefsirc.27,s.57,BeyhakîDelâilünnübüvvec.2,s.122,Kurtubî-Tefsirc.17,s.98.

[126].Kadılyaz-Şifac.l,s.162,Kurtubî-Tefsirc.17,s.89.

[127]. Buharî-Sahih c.8, s.204, Taberî-Tefsir c.27, s.45, ibn.Esîr-

Camiulusul c.12, s.51, Ibn.Kayyım-Zâdülmaad c.2, s.53, Kurtubî-Tefsir c.17,

s.98,Zehebî-Tarihulislamc.2,s.174,Ebülfida-Elbidayevennihayec.3,s.112.

[128]. Kadı lyaz-Şifa c.l, s.160, Kurtubî-Tefsir c.17, s.98, Diyar Bekrî-

Hamîsc.l,s.312.

[129].Kadılyaz-Şifac.l,s.160,Diyar-Bekrî-Hamîsc.l,s.312.

[130].Kadılyaz-Şifâc.ı,s.163.

[131]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.l, s.285, Heysemî-Mecmauzzevaid c.l,

s.78Aynî-Umdetülkarîc.19,s.198,ibn.Hacer-Fethulbarîc.8,s.468.

[132]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.14, s.304,Ahmedb.Hanbel-Müsned c.3,

s.149, Buharî-Sahih c.6, s.51, Beyhakî-Delâil. c.12, s.131, Kadı lyaz Şifâ c.l,

s137, İbn.Esîr-Camiulusul c.12, s.54, ibn.Seyyid-Uyun. c.l, s.144, Zehebî-

Tarihulislamc.2,s.161.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/14-18.

[133].ibn.Kuteybe-Maarifs.26.

[134]. Taberî-Tarih c.l, s.161, Ebû Nuaym-Hilyetülevliya c.l, s.167,

Zemahşerî-Keşşafc.4,s.245,Sâlebî-Araiss.100,Fahrurrâzî-Tefsirc.31,s.150,

Ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.357,Ebüssuud-Tefsirc.9,s.143,A.Aliyyülmüttaki

Kenzül’ummalc.16,s.133

[135].MûsâAleyhisselâmaâidbölümün661.-663.fıkralarınabakınız!.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/18-19.

[136].Fîrûzabâdî-Kamûsulmuhîtc.3,s.45

[137].SeyyidŞerif-Târifâts.72

[138].Râgıb-Müfredâts.75,Seyyid-Tarifâts.72-73.

[139].Râğıb-Müfredats.258.

[140].Fîrûzâbadî-Kamûsulmuhîtc.3,s.45.

[141].Râgıb-Müfredats.258.

[142].SeyyidŞerif-Târifâts.73.

[143].İmam-ıAzam-Fıkh-ıEkbers.17.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/19.

[144].Firûzâbadî-Kamûsulmuhîtc.4,s.199.

[145].SeyyidŞerif-Tarifats.27.

[146].Nesefi-Akaids.5.

[147]. İmam-ı Âzam-Fıkh-ı Ekber s. 16, Nesefî-Akaid s.5, Seyyid-Tarifat

s.27.

[148].Ragıb-Müfredats.26.

[149].SeyyidŞerif-Tarifats.131.

[150].İmam-ıAzam-Fıkh-ıEkbers.17.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/19-20.

[151].SeyyidŞerif-Târifats.27.

[152].İmamMâtürîdî-Akaids.15-16.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/20-21.

[153].İmamGazâli-İhyâuUlûmiddffnc.3,s.4-5.

[154]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.3, s.17, Taberânî-Mûcemüssagîr c.2,

s.110.

[155].SeyyidŞerif-Tarifats.166.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/21-22.

[156]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c. 1, s. 182, Buharî-Sahih c. 1, s. 12,

Müslim-Sahihc.1,s.132,Nesaî-Sünenc.8,s.104.

[157].Hucurât:49/14.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/22.

[158].SeyyidŞerif-Tarifats.27.

[159].Fîruzabadî-Kamusulmuhîtc.3,s.285.

[160].SeyyidŞerif-Tarifats.27.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/22.

[161].Al-iİmran:3/19.

[162].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.5.

[163].İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.l,s.4-5.

[164].Yûnus:10/72.

[165].Bakara:2/130-133.

[166].Yûnus:10/101.

[167].Arâf:7/104,126,Yûnus:10/84,90,91.

[168].Al-iimran:3/51-52.

[169]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:1/22-23.

[170]. İmam-ı Azam-Mûsned s.2-3, Ahmed b. Hanbel-Müsned c.l, s.28,

Buhari-Sahihc.6, s.20,Müslim-Sahihc.l, s.37,EbûDâvud-Sünenc.4, s.224,

Tirmteî-Sûnenc.5,s.7,Ibn.Mace-Sûnenc.l,s.24-25,Nesai-Sünenc.8,s.98.

[171]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:1/23.

[172]. Ebülmünzir Hişam-Kitabülesnam s.51-52, Yâkut-Mûcemülbüldan

c.5,s.367.

[173].Ârâf:7/59,Hûd:11/25,26,Nûh:71/1-3.

[174].Ârâf:7/65,70.

[175].Ârâf:7/73.

[176].Meryem:19/42-43,46-48.

[177].Hûd:11/84,91.

[178].Bakara:11/51,55.

[179].Sâffât:37/123-127.

[180].Mâide:5/72,116,73

[181].Şûrâ:42/7.

[182].Nahl:16/125.

[183].Sebe’:34/28.

[184].Enfal:8/39.

[185].Fetih:48/28.

[186]. Imam-Azam-Müsned s.3, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2, s.384,

Buharî-Sahih c.l, s.11, Müslim-Sahih c.l, s.52, Tirmizî-Sünen c.5, s.3,4,

Dârimî-Sünenc.2,s.137,Nesaî-Sünenc.6,s.5-6.

[187]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2, s.384, Buharî-Sahih c.l, s.11-12,

Müslim-Sahihc.l,s.53,Tirmizî-Sünenc.5,s.5,Nesâi-Sünenc.6,s.7.

[188]. Enfal:39, İmamî Âzam-Müsned s.3, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,

s.384,Buharî-Sahihc.l,s.4,Dârimî-Sünenc.2,s.137,Tirmizî-Sünen,c.5,s.4.

[189]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:1/23-24.

[190].Yâsîn:36/82.

[191].Nahl:16/3.

[192].Duhan:44/38,Rum:30/8,Ahkaf:46/3.

[193].Ârâf:7/54,Enbiya:21/33.

[194].Casiye:45/22,Tegabün:64/3,Duhan:44/39,Rum:30/8.

[195].Câsiye:45/22.

[196].Rum:30/8,Ahkaf:46/3,Câsiye:45/22.

[197].Enbiya:21/30.

[198].Bakara:21/29.

[199].Fussilet:41/12.

[200]. Yâni: göklere “Güneşi mi, ay ve yıldızları mı doğdu!”, yere de

“Irmaklarını çıkarıp akıt! Ağaçlardan, semerelerden, bitkilerden sende

yaratacaklarımı,meydanagetir!”buyurdu

[201].Yani“Sen,bizdeneyiihdasvehalkedersen,bizsanaonunlageliriz.

Senin emrini kabulleniriyiz. Emrine karşı gelmeyiz!” dediler. (Taberî-Tefsir

c.24,s.98)

[202].Fussilet:41/11.

[203].Yûnüs:10/5.

[204].Yâsin:36/38-40.

[205].İsrâ:17/12.

[206].Mü‘min:40/61.

[207].Hıcr:15/19.

[208].Enbiya:21/31.

[209].Enbiya:21/31,Hicr:15/9.

[210].Mü‘minun:23/18.

[211].Hıcr:15/22.

[212].Hıcr:15/19.

[213].Hıcr:15/20.

[214].Câsiye:45/13.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/25-26.

ADEMALEYHİSSELÂMÂdemAleyhisselâm’ınYaratılışı:

Yüce Allah; Âdem Aleyhisselâmı yaratmak istediği zaman[1], yere: “Ben,

senden bir halk yaratacağım ki, onlardan, bana itaat edenler de olacak,

onlardan,banaisyanedenlerdeolacaktır.

Onlardan,banaitaatedenkimseyi,Cennet’ekoyacağım.

Bana isyan eden kimseyi ise, Cehennem’e sokacağım!” diye Vahy etti.

Sonra da[2], Cebrail Aleyhisselâmı, yerden[3], bir avuç toprak[4], çamur

getirmesiiçin,gönderdi.

Yer,CebrailAleyhisselâma:

“Ben, senin, benden bir şey eksiltmenden, beni, yaramaz hale

getirmenden,Allah’asığınırım![5]

Ben,senin,benieksiltmeni,istemiyorum!

Çünki,Allah,bendenbirhalkyaratacak,buhalkta,Allah’aâsiolacak.

Allah,onlardandolayı,beni,bircezailecezalandırır!”dedi.[6]

Bunun üzerine, Cebrail Aleyhisselâm, ondan, bir şey almaksızın[7] geri

döndü.

“YâRabb!Yer,sanasığınınca,onu,sığındırdım.[8]

Onunüzerindedurmayı,kendisinizorlamayıuygungörmedim.”dedi.[9]

YüceAllah,bundansonra,MikâilAleyhisselâmıgönderdi.[10]

Yer,Onada,CebrailAleyhisselâmasöylediğigibisöyledi.[11]

Onunyapacağışeydendolayıda,Allah’asığındı.

MikâilAleyhisselâmda,onu,sığındırdı.[12]

Yer,böyle,kendisindenbirşeyalınmasından.Allah’asığınınca[13],Mikâil

Aleyhisselâm. ondan bir şey almaksızın[14] dönüp Yüce Allah’a, Cebrail

Aleyhisselâ-mınsöylediğigibisöyledi.Bununüzerine.YüceAllan,yere,Ölüm

Meleğinigönderdi.[15]

Yer.yine.kendisindenalacağışeydendolayı[16],Allah’asığınınca[17],ölüm

meleği: “Ben de. Allah’ın emrini, yerine getirmemiş olarak dönmemden

Allah’asığınırım!”dedi.[18]

Yer yüzünden alacağını aldı ve tek yerden almadı.[19] Kırmızı, beyaz ve

siyah topraktan aldı.[20] ve karıştırdı.[21] Böyle, yer yüzünden alınan

topraktan yaratılmış olduğu için, Âdem Aleyhisselâma “Âdem” ismi

verilmiştir.[22]

YüceAllah,ÂdemAleyhisselâmı,yaratmağabaşladığızaman,Melekler[23]:

“Allah[24],YüceRabb’ımız,varsın,istediğiniyaratırsın.[25]

Allah, bizdendaha bilgili ve kendisi katında bizdendaha şerefli bir halk

yaratmaz![26]

Biz muhakkak, o yaratılacak olandan daha bilgili ve ondan, daha

şerefliyizdir!”diyerek[27],aralarındagizlicekonuştular.[28]

Yüce Allah; Âdem Aleyhisselâmın bedenini Cennet’te yaratarak onu,

dilediği kadar, kendi halinde bıraktığı sırada, İblis, onun çevresinde

dolaşmağa başlayıp çinin boş ve kendisine mâlik olamayacak bir biçimde

yaratılmışolduğunugördüveanladıda[29]“Ben,bunukolaycayenebilir,ona,

üstüngelebilirim!”dedi.[30]

Melekler, Âdem Aleyhisselâmın, Cennette yerde duran ruhsuz cesedini

gördüklerizamankorktular.

Onlarınarasındaençokkorkanda,İblis(Şeytan)idi.

iblis, cesedin yanından geçtikçe “Sen, muhakkak, büyük bir iş için

yaratılmış-sındır!”derdi.[31]‘Ayağıyla,onavururvevurdukçada,cesed, testi

gibisesçıkarırdı.

“Her halde, sen, böyle testi gibi seslenmek için değilsin! Muhakkak

yaratıldığın şey içinsin![32] Eğer ben senin üzerine musallat kılınacak,

sataştırılacakolursam,muhakkakseni,helakedeceğim!

Eğer, sen, benim üzerime musallat kılınacak olursan, sana isyan

edeceğim!”

derdi.[33]

İblis,Meleklere de; “Bu, size üstün tutulacak olursa, siz ne yaparsınız?”

diyesordu.

Melekler“Biz,Rabb’ımızaitaatederiz!”dediler.

İblis ise, içinden “Vallahi, bu, bana üstün tutulacak olursa, ona, isyan

edeceğim!”dedi.[34]

Yüce Allah, Âdem Aleyhisselâma, Ruh üfürdüğü zaman, Ruh, Onun

cesedininbaştarafındangirdivecesedinheryerindeeserivekan,meydana

geldi.

ÂdemAleyhisselâm, aksırınca,Melekler,ÂdemAleyhisselâma: “Elhamdü

lil-iâh(HamdolsunAllah’a!)de”dediler.

AdemAleyhisselâmda“Elhamdülillâh!”dedi.[35]

Başkarivayetegöre:ÂdemAleyhisselâm,aksırınca,hamdetmesini,Ona,

YüceAllahilhametti.[36]

ÂdemAleyhisselâmda,Rabb’ınahamdetti.[37]“ElhamdülillâhiRabb’il’âle-

•nîn=Rabb’ül’âlemînolanAllah’ahamdolsun”dedi.[38]

YüceAllahda“Rabb’ın,sanarahmetetsin!”buyurdu.[39]

YüceAllah;

“EyÂdem!Ben,kim’im?”diyesordu.

ÂdemAleyhisselâm:

“Sen,sendenbaşkailâhbulunmayanAllansın!”dedi.

YüceAllah:

“Doğruyusöyledin!”buyurdu.[40]

ÂdemAleyhisselâmınYaratıldığıVeCennet’eKonulduğuGün:

ÂdemAleyhisselâmınyaratıldığı[41]veCennet’ekonulduğu[42]gün,Cuma

günüidi.[43]

MeleklerinÂdemAleyhisselâmaSecdeVeİblisinİmtinaEdişi:YüceAllah,ÂdemAleyhisselâmasecdeetmeleriniMeleklereemretti.

Meleklerinhepsi,hemensecdeyekapandılar.

İblisise,secdeetmeğeyanaşmadı.

Kendisininnefsi,ona,kibirvegururtelkinettide,büyüklenmekistedi:

“Ben,onasecdeetmem!Ben,ondandahahayırlıyım!

Yaşça,ondandahabüyüğüm.

Yaratılışçada,ondandahagüçlüyüm!

Beniateşten,onuise,çamurdanyarattı!”dedi.

Ateş,topraktandahagüçlüdür!demekistedi.[44]

“Ben,yeryüzündeHalifelikvazifesindeçalıştırılmıştım.

Ben,kanadlıyım!Nurgöğüslüktüvekeramettaclıyımdır!

Ben,seninyerindevegöğündeSana,ibâdetetmişimdir”dedi.[45]

İblis’inAslı,İyiVeKötüTutumu:

İblis;Cinaslındandı.[46]

Semada, Melekler yanında, Allah’a, öyle ibâdete koyulmuştu ki,

kullarından,hiçbirkimse,Allah’a,onungibiibâdetedememişti.

Kendisinin, Âdem Aleyhisselâmın yaratılışına kadar böylece ibadet

etmekten ayrılmamış olması[47], içinde taşıdığı kibir, gurur, azgınlık ve

kıskançlıkduygularınısilemedi.[48]

YüceAllah’ın,ÂdemAleyhisselâma,sulbündengetireceğiNebîler,Resuller

seöebile bahş ettiği şerefi kıskandı da[49], Âdem Aleyhisselâmın balçıktan,

kenesinin ateşten yaratıldığına bakıp “Ben, ondan hayırlıyım ! [50], ben bir

çamurola—akyarattığınkişiyesecdeedermiyimhiç? [51]diyerekkâfirliğini

açığavurdu.

YüceAllah’ınemrinidinlemedi.[52]ÂdemAleyhisselâmasecdeetmedi.

Yüce Allah da, onu, isyanının cezası olarak, her hayrdan ümid kesmiş,

taşlan-birŞeytanyaptı![53]

Âdem Aleyhisselâmın Bilgi Ve Kerametçe MeleklereÜstünlüğününGösterilişi:

YüceAllah;Melekleri,ÂdemAleyhisselâmasecdeettirdiktensonra,Ona,

herşeyin,hattâ,zürriyetindengeleceklerinisimlerinevarıncayakadar,bütün

yara-iPdarın-Meleklerinbile-isimlerinibirerbireröğretti.

Onları, Meleklere sorup bu husustaki aczlerini, kendilerine itiraf

etttrdikten son—3. Âdem Aleyhisselâma emr etti, onları Meleklere, birer

birerhaberverdirdi.’[54]

ÂdemAleyhisselâmın,bilgicevekerametçe,Meleklereüstünlüğü,böylece

gös-snlmiş ve anlatılmış, kendileri de bu hususta açıkladıkları, gizledikleri

sözlerindendolayıtevbeyesevkedilmişoldu.[55]

İnsanlıkTarihindeİlkSelamlaşma:YüceAllah,ÂdemAleyhisselâma:

Haydi, şu Melekler cemâatinin yanına git te, onlara[56] (Esselâmü

aleyküm!)derek[57]selâmver![58]

Senin selamını, onların, nasıl karşılayacaklarına[59], bak![60]

Söylediklerineiyi-3eKulakver![61]

Çünkü,o,hemsenin,hemde,seninzürriyetininselâmlaşmasıdır!”

=*.yurdu.[62]

ÂdemAleyhisselâm, gidipMeleklere: Esselâmüaleyküm!” dedi.Melekler

de:Esselâmüaleykümverahmetullâh”[63]

Yahut:

“Ve aleykesselâmü ve rahmetullâh!” dediler.[64] Selâmlarına,

“Rahmetullâh”sözlerinieklediler.[65]

Hazret-iHavva’nınYaratılışı:

Âdem Aleyhisselâm, Cennet’te[66] oturup konuşacak bir kimse[67] ve

kendisi ile sükûnet bulacağı bir zevce[68] bulunmaksızın tek başına gezip

dolaştığısırada[69],YüceAllah,ona,biruykuverdi.[70]Uyudu[71].

YüceAllah, ona bir elem duyurmadan, sol eğe kemiklerinden birini alıp

yerineetdoldurdu[72]’

Âdem Aleyhisselâm, daha uykudan uyanmadan, Hz. Havva’yı, ondan

yarattı.[73]

Âdem Aleyhisselâm, uyanınca[74], başucunda bir kadının oturduğunu

gördü.[75]

“Birkadınha!?”dedi,’[76]veona:

“Sen,Nesin?’[77],Sen,kimsin?”diyesordu.

Hz.Havva:

“BirKadın!”dedi.

ÂdemAleyhisselâm:

“Sen,neiçinyaratıldın?”diyesordu.

Hz.Havva:

“Sen,benimlesükûnetbulasındiyeyaratıldım!”dedi.[78]

Melekler, Âdem Aleyhisselâmın bilgisinin nerelere kadar ulaşabildiğini

anlamak,ilminisınamakiçin[79]hz.Havvahakkındaona:

“Bu,nedir?”diyesordular.

ÂdemAleyhisselâm:

“Birkadın!”dedi.[80]

Melekler:

“Onunisminedir?”diyesordular.

ÂdemAleyhisselâm:

“Havva’dır”dedi.[81]

Melekler:

“doğrusöyledin!”dediler.[82]

Ona,neiçinHavvaismiverildi?”diyesordular.

ÂdemAleyhisselâm:

“Kendisi,canlıbirşeydenyaratıldığıiçin!”dedi.[83]

İbn.Abbas’agöre:Hz.Havva’ya,hercanlınınanasıolduğuiçin,Havvaismi

verilmiştir.’[84]Melekler:

“O,neiçinyaratıldı?”diyesordular.

ÂdemAleyhisselâm:

“O,benimlesükûnetbulsun,bende,onunlasükûnetbulayımdiye!”dedi.[85]

YüceAllah,böylece,Hz.Havva’yı,ÂdemAleyhisselâmaeşyaptı.[86]

Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm, bir Hadîs-i şeriflerinde:

“Kadın, ka-rurga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburganın en eğri yeri de, üst

kısmıdır. Onu, doğrultmağa kalkarsan, kırarsın! Hali üzere bırakırsan,

eğriliktedevameder.

Kadınlarhakkında,biribirinizehayrtavsiyeediniz!”buyurmuştur.[87]

İlkEşlerinMutluCennetYaşantılarıVeİblisinOnlarıCennetten

UzaklaştırmaTuzağınaDüşürüşü:YüceAllah;ÂdemAleyhisselâm’laHz.Havva’nınCennet’teyaşamalarınave

orada-yaklaşmalarınıyasakladığıbirtekağaçdışında-Cennetmeyvalarının

hepsinden ve Cennet’in her nimetinden bol bol yararlanmalarınamüsâade

etti.[88]

Ayrıca; İblis’inde,kendilerinedüşmanolduğunuaçıklayıp: “O,sakınsizi,

Cennettençıkarmasın!”buyurarakuyardı.[89]

Âdem Aleyhisselâm ile Hz.Havva’ya, Cennet’teki belli bir ağaçtan

yararlanmalarının yasaklanması ise, kendileri için, bir imtihan olup bu da,

hemkendileri,hemzürriyetlerihakkında,yerinegetirilecekİlâhîhükmünbir

gereğiidi.[90]

İblis; Âdem Aleyhisselâm’la Hz.Havva’yı, tuzağa düşürme işine, önce

Ağıt’labaşladı.[91]

Öylebirağıtağladıki,onlarıhüzüniçindebıraktı.

ÂdemAleyhisselâm’laHz.Havva,İblis’inağıtınıişittiklerizaman[92],ona:

“Senneiçinağlıyorsun?”diyesordular.[93]

İblis:

“Sizin, öleceğinize ve içinde bulunduğunuz şu nimet ve ikramlardan[94]‘

ayrılacağınızaağlıyorum!”dedi.[95]

İblis’inbusözü,onlarınkalbinetasadüşürdü.Bundansonra,İblis,onların

yanınatekrargeldi.[96]

Kendilerininiyilikleriniistediğineyeminediponları,aldattı.Yasakağacın

mey-vasından yedirerek edep yerlerinin açılmasına, Cennetten

çıkarılmalarınasebepoldu.[97]

ÂdemAleyhisselâm, kendilerine yasaklanan ağaçtanyemektenkaçınmış,

Hz.Havvaise,hemenvarıpondanyemiş,sonrada“EyÂdem!Sendeye!Ben,

yedim,bana,zararvermedi.”demişti.[98]

PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm:

“Havva olmasaydı, kadın, hiçbir zaman kocasına karşı emniyete aykırı

davranıştabulunmaz,onu, aldatmazdı![99] Hadis-i şerifleri ile, belki, de bu

hâdiseyeişaretbuyurmuşlardır.

ÂdemAleyhisselâm,dahaönce,avretmahallini,hiçgörmemişti.[100]

Cennet’teavretmahalliaçılınca,kaçmağabaşladı.[101]

Kaçarken,birağacatakılıpkaldı.[102]

Ağaca:

“Salbeni!”dedi.

Ağaç:

“Ben,senisalıcıdeğilim!”dedi.[103]

Osırada,Rabb’ı:

“EyÂdem!Bendenmikaçıyorsun!?”diyeseslendi.[104]

ÂdemAleyhisselâm:

“Hayır!KaçmıyorumyâRabb![105]fakatsendenutanıyorum!”dedi.[106]

CennettenYeryüzüneİndiriliş:YüceAllah,ÂdemAleyhisselâma:

“Sana, Cennet’ten bol bol ihsanda bulunduğumve oradan, istediğin gibi,

yararlanmanı helâl kıldığım nimetler yetmedi mi ki, sana, haram kılmış

olduğumşeydentattın?!”buyurdu.

ÂdemAleyhisselâm:

“Evet!YâRabb!Öyleoldu.fakat,seninizzetsıfatınayeminederimki:ben,

bir kimsenin, yalan yere, senin ismine yemin edebileceğini sanmıyordum.”

dedi.

Şeytan’ın, kendilerine ettiği yeminine aldanmış olduklarını söylemek

istedi.YüceAllah:

“İzzet sıfatıma yemin ederim ki: Ben, seni muhakkak yere indireceğim!

Oradageçimini,ancakzahmetvemeşakkatlesağlayacaksın!”buyurdu.

Halbuki, onlar, Cennet’te, istedikleri yerden, istedikleri gibi yiyip

içerlerken,istediklerigibiyeyipiçemeyecekleriyereindirildiler.[107]

ÂdemAleyhisselâm;Cennet’ten,Cumagünüçıkarılıpyeryüzüneindirildi.[108]

Âdem Aleyhisselâm: Hindistana (Hâkim-Müstedrek c.2, s.542),

Hindistan’daNevzveyaBevzdağına’[109]Hz.Havva’da,Cidde’yeindirilmiştir.[110]

ÂdemAleyhisselâmın indirildiğidağın,Hindistan’ınSerendipceziresinde

bulunduğu[111]‘veonun,Bevz(Nevz)dağıolduğuda,açıklanır.’[112]

YüceAllah;ÂdemAleyhisselâmı,cennettençıkardığızaman,onaherşeyi

yapmasanatınıdaöğretti.[113]

ÂdemAleyhisselâmaörs,çekiç,kerpetinvekülünkgibibazıâletlerle[114],

kızıltüylübiröküzdeverildi.[115]

ÂdemAleyhisselâm,çiftçioldu.[116]

Ekinekmesi,kendisineemredildi.

ÂdemAleyhisselâm,yeri,alnınınterinisilesilesürdü.

Sonra,ekiniekti,

Sonra,onusuladı.

Biçmezamanıgelince,onubiçti.

Sonra,onlarıdüvenlesürdü.

Sonra,rüzgârdasavuruptaneleri,samanındanayırdı.

Sonra,taneleriöğütüpunyaptı.

Sonra,onu,yoğuruphamur,hamurudapişiripekmekyaptı.

Bu ekmeği, Allah’ın, erişmesini dilediği zaman erişmedikçe, yeyip

yutamadı.[117]

ÂdemAleyhisselâma,demirciliksanatıdaöğretildi.[118]

ÂdemAleyhisselâmın,demirdenilkyapıpkullandığışey,bıçakoldu.[119]

ÂdemAleyhisselâmınÜçŞeydenSeçtiğiBirisi İleÜçüneBirdenSahipOluşu:

CerailAleyhisselâm,ÂdemAleyhisselâm’ınyanınagelip:

“Ben,sana,üçşeygetirdim.Birisiniseçal!”dedi.

ÂdemAleyhisselâm:

“EyCebrail!Nedironlar?”diyesordu.

CebrailAleyhisselâm:

“Akıl,Haya,Din!”dedi.

ÂdemAleyhisselâm:

“Akl’ıseçtim!”dedi.

CebrailAleyhisselâm;HayaileDin’e:

“Akl’ı,sizetercihedipseçti.Siz,dönüpgidiniz!”dedi.

Onlar:

Biz, her nerede olursa olsun, akıl ile birlikte bulunmakla emr olunduk!”

dediler,akl’ınyanındanayrılmadılar.[120]

ÂdemAleyhisselâmınCennetteKalışSüresi:ÂdemAleyhisselâm;Cennet’te, ikindiilegüneşinbatışıarasındakizaman

Kadar[121]kalmıştıki,busüre,dünyagünlerinden130yılaeşitti.[122]

TevbeVeÂdemAleyhisselâmınTevbeEdişi:

Günahlardandönmek’[123],günahişlemeyi,herbakımdanbırakmakdemek

aantevbe[124];Şeriatdilinde:yerilenişleri,işlemekten,övülenişleriişlemeye

aönmekdemektir.[125]

Âdem Aleyhisselâm, tevbe için, Yüce Rabb’ından, bazı kelimeler telakki

etti.[126]

Nasıltevbeedeceği,kendisineilhamolundu.[127]Bununüzerine,kendisive

zevcesi:“EyRabb’imiz!Biz,kendimizezulmettik!

Eğer, Sen, bizi, yarlıgamaz, bağışlamaz, esirgemezsen, biz, muhakkak

maddi, mânevi en büyük) zarara uğrayanlardan olacağız!” diyerek

yalvardılar.[128]

Rivayet olunduğuna göre: Âdem Aleyhisselâm; Yüce Allah’a: •Yâ Rabb!

Beni, Sen, Kendi Kudret Elinle, yaratmadın mı?” dedi. Yüce Allah: “Evet!”

buyurdu.

ÂdemAleyhisselâm:“YâRabb!Sen,bana,Ruh’undanüfürmedinmi?”dedi.

YüceAllah:“Evet!”buyurdu.

ÂdemAleyhisselâm:“Sen,beni,Cennetine,yerleştirmedinmi?”dedi.Yüce

Allah:“Evet!”buyurdu.

Âdem Aleyhisselâm: “Yâ Rabb! Senin Rahmetin, gazabını, geçmiş değil

iri1’-dedi.

YüceAllah:“Evet!”buyurdu.

Âdem Aleyhisselâm: “Eğer, ben, tevbe eder ve halimi düzeltirsem, Sen,

beni,«neCennetinedöndürürmüsün?”dedi.

YüceAllah:“Evet!”buyurdu.[129]

ÂdemAleyhisselâm,tevbeetmeyebaşladı:

‘Allâhım!Sen’denbaşkailâhyoktur!

Ben,Seni,hamdinleteşbihederim.

YâRabb!Ben,kendimezulmettim!Sen,beni,bağışla.

Sen,suçbağışlayanlarınenhayırlısısın!

Allah’ım!Sen’denbaşkailâhyoktur!

Biz,Seni,teşbihveSana,hamdederiz!

YâRabb!Ben,kendimezulmettim.Sen,banamerhametet!

Muhakkakki,Sen,merhametedenlerinenhayırlısısın!

YâRabb!Sendenbaşkailâhyoktur!

Seni,teşbihveSana,hamdederim!

YâRabb!Ben,kendimezulmettim.

Bana,tevbeyinasipet!

Muhakkakki,Sen,tevbeyi,çokkabuledenveçokesirgeyensin!”’[130]

Yüce Allah; Âdem Aleyhisselâmın hatasını kasıtlı olmayıp kendisine

önceden yapılmış bulunan uyarıyı unutmuş olmasından ileri geldiğini

bildiği[131]‘veKendiside,Mü‘minlerceRahmetiumulanGafur,Rahîm[132]ve

TevvâbMevlâolduğuiçin,onlarıntevbesinikabulbuyurdu.[133]

İslamiyetteTevbeVeİstiğfarınÖnemi:Islamiyette,tevbeveistiğfarabüyükönemverilmiş,Kufân-ıKerîm’de:

“…EyMü‘minler!Hepiniz.Allah’a,tevbeedinizki,korktuğunuzdanemin,

umduğunuzanailolasınız![134]

“Herkim,birkötülükyapar,yahut,nefsinezulmederde,sonra,Allah’tan

mağfiret(yarlıganmak,bağışlanmak)dilerse,o,Allah’ı,çokyarlıgayıcıveçok

esirgeyicibulur.[135]

“…Ben, tevbeyi, en çok kabul eden’im! ve en çok esirgeyen’im![136] “…Allah,çoktevbeedenleride,sever,çoktemizlenenleride,sever.[137]

“Tevbeveimanedipiyiamellerdebulunanlar(varya)işte,Allah,onların

kötülüklerini,iyiliklereçevirir!

Allah,çokyarlıgayıcıveçokesirgeyicidir!

Kim, (günahlardan) tevbe (ve rûcu’) eder, güzel amellerde bulunursa,

muhakkakki,o,Allah’a-tevbesimakbulveAllah’ınrızasınaerişmişolarak-

döne/[138]buyrulmuştur.

PeygamberimizHz.MuhammedAleyhisselâmda,Hadîs-işeriflerinde:

“Ey insanlar! Allah’a, tevbe ediniz! Ben de, Ona, günde yüz kerre tevbe

ederim![139]

“Vallahi,Allah,kulunun tevbesine, sizdenbirinizin,çöldeyitenhayvanını

/devesini)buluverince,duyduğusevincindendahaçoksevinir(hoşnudolur).

”[140]

“Şüphesiz ki, Yüce Allah, gündüzün günah işleyenin, tevbesini kabul

buyurmakiçin,geceleyinelini,açar;

“Geceleyingünah işleyenin, tevbesinikabulbuyurmak içinde,gündüzün,

eliniaçar!

Bu,tâgüneş,battığıyerdendoğuncayakadardevamecfe/[141]

“Cennet’in sekiz kapısı olup yedisi, kapalı, birisi ise,güneş, batıdan

doğuncayakadar,kullarıntevbeleriiçin,açıktır!’[142]

“Yüce Allah; kulların tevbe edip tevbelerinin kabul olunması için, batı

(semasında), eni: bir yanından, o bir yanına yetmiş yılda gidilebilecek

genişlikte bir kapı yaratmıştır ki, o kapı, güneş, oradan doğuncaya kadar

kapanmayacaktır.[143]

“Herkim,güneş,battığıyerdendoğmadanönce,tevbeederse,YüceAllah,

onuntevbesini,kabulbuyurur.[144]

“Kul, günahlarından tevbe edince, Yüce Allah, onun günahlarını (yazan)

Hafaza Meleklerine, günahları işlediği azalarına, günahları işlediği yerlere

unutturur!

Kıyametgününde,o, günahlarıüzerinealeyhinde şahidlik edecekhiçbir

kimsevehiçbirşeybulunmaksızın,YüceAllah’ınhuzurunaçıkar![145]

“Günahlarından tevbe eden kimse, hiç günah işlememiş kimse gibidir”

buyurmuşlardır.[146]

ÂdemAleyhisselâmınKabe’yiBinaVeTavafEdişi:Âdem Aleyhisselâmın, uğradığı ağır ibtilâdan dolayı ağlamasının

şiddetlenmesi ve Meleklerin de, onun ağlamasından ağlaşmaları ve

tasasındantasalanmalarıüzerine[147],YüceAllah,ÂdemAleyhisselâma:

“Arş’ımın alt hizasında benim bir Harem’im (Yasak bölgem) vardır.[148]

Sen,hemengitte,orada,benimiçinvbirBeyt(Mâbed)yap!

Meleklerimin,Arş’ımıtavafettiklerinigördüğüngibi,sende,orayı,tavaf

et![149]Vebeni,zikret![150]

Orada, senin duanı ve tâatımda bulunan çocuklarının dualarını kabul

edeceğim!”diyeVahy[151]veMekke’yegitmesini,ona,emrbuyurdu.[152]

ÂdemAleyhisselâm:

“EyRabb’ım!Bu,benimiçinnasılmümkünolur?

Ben, buna, ne güc yetirebilirim, ne de, oraya varmağa yol bulabilirim?”

dedi.

YüceAllah’ıngönderdiği birMelek r), kılavuzoluponu,Mekke’yedoğru

götürdü.[153]

Giderken,yerler,uçsuzbucaksızçöllerveovalar,onuniçin,dürüldü.

Geçeceğiheryer:çöl,çukurlar,istersu,isterdenizçukurlarıolsun,onun

için,dürülüpbiradımdaatlanır,geçiliroldu.[154]

Mekke’ye varıncaya kadar[155], arzdan her nereye ayak bastı[156], her

neredekonakladıise[157]orası,birmâmûre[158],bereketlibiryer[159]oldu.[160]

Biradımdageçtiğiheryerise,boşbiryeroldu.

ÂdemAleyhisselâm,yolda,nezaman,birbahçeyerastlayıpbahçeninyeri

hoşunagitse,Melek’e:

“Bizi,şurayakondursan?”demekte,

Melekte:

“Seninkonacağınyerinvar!”diyecevapvermekteidi.[161]

Nihayet,Mekke’yegeliperiştiler.[162]

Cebrail Aleyhisselâm, kanadını, yerin dibindeki berk ve sabit kesimine

kadardaldırıpKabe’nintemeliniaçtı.

Melekler de, otuz kişinin kaldıramayacağı kadar ağır kayaları, temellere

bıraktılar.[163]

ÂdemAleyhisselâm,Kabe’yi,beşdağdan:

1)Tûr-iSeynâ,

2)Tûr-iZeytun(Zeyta),

3)Lübnan,

4)Cûdî,

5)Hıra

dağlarındangetirilentaşlarlayaptı.[164]

Kabe’nin, yer yüzüne çıkıncaya kadar[165] temellerini[166] Hıra dağından

getirilentaşlarlayaptı.[167]

Kabe’nin yapısı işinden boşalınca, Âdem Aleyhisselâmı, Cebrail

Aleyhisselâm,Arafat’agötürdü.

Halkın,bugünyapmaktaolduklarıHaccamellerininhepsini,onagösterdi.[168]

ÂdemAleyhisselâm,Hz.Havva’yı,arıyor[169],Hz.Havvada,ÂdemAleyhis-

selâm’ıarıyordu.[170]

Nihayet,Arafat’tabuluştular,orada,birbirlerinigörüptanıdılar.

Müzdelife’de birleştiler ve bundan dolayı, oralara Arafat, Cemi’ ve

Müzdelifeisimleriverildi.[171]

Cebrail Aleyhisselâmın, İbrahim Aleyhisselâma, Hacc amellerini birer

birer gösterip “Öğrendin mi?” diye tekrar tekrar sorarak onun da “Evet!”

dediğivebununiçinArafat’a,Arafatdenildiğide,rivayetedilir.[172]

CebrailAleyhisselâm,ÂdemAleyhisselâmı,Mekke’yegetirdi.

ÂdemAleyhisselâm,Kabe’yiyedikerretavafetti.[173]

ÂdemAleyhisselâm,Kabe’yiyedikerretavafettiğisırada[174]veyaMe’ze

meyn’deMeleklerlekarşılaştı[175]Melekler,ÂdemAleyhisselâmınHaccını

tebrik ettiler ve: “Biz, bu Beyt’i, senden iki bin yıl önce tavaf ve Hacc

etmişizdir.” dediler.[176] Âdem Aleyhisselâm, onlara: “Siz, tavaf ederken, ne

derdiniz?”diyesordu.Melekler:

(Sübhânallâhi velhamdü lillâhi velâ ilahe illallâhu vallâhu ekber) derdik.”

dediler. Âdem Aleyhisselâm, buna (velâ havle velâ kuvvete illâ billâh)

cümlesini ekledi. Bunun üzerine, Melekler, tavafda, bu cümleyi ekleyerek

okumaya başladılar. Âdem Aleyhisselâm, Hacc amellerini yerine getirdiği

zaman:“EyRabb’ım!Heramelsahibiiçinbirecirolur!?”dedi.YüceAllah:

“EyÂdem!Seninde,vardır.Ben,seni,afvetmiş,yarlıgamışımdır.

Senin zürriyetine gelince, onlardan, buBeyt’e günahı ile gelen kimsenin

de,günahınıafvedeceğim!”buyurdu.[177]

ÂdemAleyhisselâmıntevbeside,birCumagünükabulbuyrulmuştur.[178]

Âdem Aleyhisselâm, Hacc’dan sonra, Hz. Havva ile birlikte Hindistan’a

döndü.[179]

Gecelerinde ve gündüzlerinde içinde barınmak üzre[180], bir Mağarayı,

barınakedindiler.[181]

ÂdemAleyhisselâm;Hindistan’danyayaolarakgelipKabe’yi[182]kırk[183]

veyayetmişkerre[184]Haccetti.[185]

MekkeHaremininSınırı:Rivayetegöre:ÂdemAleyhisselâm,Şeytanınşerrindenkorkmağabaşlayıp

Allah’a sığınınca, Yüce Allah, onu, Koruyucu Melekler, göndermiş ve bu

Melekler,Mekke’yi,hertarafındankuşatmışlardı.

Melekler, Mekke’nin çevrelerinde, nerelerde durmuşlarsa, oraları,

Mekke’ninHaremSınırıolmuştur.[186]

Kur’ân-ıKeriminÂdemAleyhisselâmlaİlgiliAçıklaması:Âdem Aleyhisselâm hakkında Kur’an-ı kerimde şöyle buyrulur:

“Muhakkakki,İsa’nınhâlide,AllahkatındaÂdem’inhâligibidir.(Allah),Onu

(Ademi)topraktanyarattı.Sonra,ona:ol!dedi.Oda,oluverdi.”[187]

“Hanı,Rabb’ın,Meleklere:muhakkak,ben,yeryüzünde(Benimemirlerimi

tebliğveinfazamemur)birHalîfeyaratacağım!demişti.

Onlar (Melekler) de: Biz, Seni, hamdinle teşbih ve takdis edip dururken,

orada bozgunculuk edecek, kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın?!

demişlerdi.

Allâh(da):Sizinbilemeyeceğinizi,herhalde,ben,bilirim!buyurmuştu.[188]

Hatırla o vakti ki, Rabb’ın,Meleklere: ben, demişti, kuru bir çamurdan,

sûretlen-mişbirbalçıktanbirbeşeryaratacağım!

O halde, ben, onun yaratılışını bitirdiğim, ona, Ruhumdan üfürdüğüm

zaman,siz,hemenonasecdeye[189]kapanınız![190]

Hanı, Meleklere: Âdeme, secde ediniz! demiştik te, İblis’den başkası,

hemensecdeetmişlerdi.[191]

Fakat, İblis, bu secde edenlerle beraber olmaktan kaçınarak[192] dayattı.[193]‘Kibirlenmekistedi.(Zâtende)o,kâfirlerdendi.[194]

…Çin’denolduğuiçin,Rabb’ınınemrindendışarıçıkmıştı…..[195]

(Allah): Ey İblis! Sen, ne diye secde edenlerle beraber olmadın?![196] İki

Elimlevarattığıma,secdeetmendensenihangişeymenetti?Kibirlenmekmi

istedin? Yoksa, yücelerden mi oldun?[197]‘ Sana emr ettiğim zaman, ona,

secdeetmemenigerektiren,seni,secdeetmektenmenedensebepneidi?diye

sordu.[198]

(İblis):Ben,kurubirçamurdan,sûretlenmişbirbalçıktanyarattığınbeşer

içinsecdeedeyimdiye(var)olmadım![199]

Ben,ondan(Âdemden)hayırlıyım.

Çünki,beni,ateştenyarattın,onuise,çamurdanyarattın[200]

….Ben,birçamurolarakyarattığınkişiyesecdeedermiyimhiç?[201]

Benden şerefli kıldığın bu (Âdem)de, kimoluyormuş?Haber ver bana?”

dedi.[202]

(Allah):Hemeninoradan!

Artık,seninoradakibirlenmen,kafatutman,sanayaraşmaz![203]

Hemençıkgitburadan![204]

Çünki,sen,artıkkoğulmuşsundur[205]

Çünki,artık,sen,taşlanan(İlâhîRahmettenkovulanbirmel’un)sun.[206]

Hiç şüphesiz, Ceza gününe kadar[207]‘ lânei[208], lânetim[209], senin

üstünde,tependedir!Buyurdu.[210]

(İblis):EyRabb’ım[211]Öyleise,bana[212] (İnsanların tekrardiriltilecekler![213] kabirlerinden kalkacaklar![214], dirilip kaldırılacaklar![215]‘ güne kadar

banamöhletver!dedi.[216]

Eğer, beni, Kıyamet gününe kadar geciktirirsen, and olsun ki: onun

(Âdemin) zürriyetini -birazı müstesna olmak üzre- kendime bend ederim!

dedi.[217]

(Allah): Haydi, sen, malum olan (bir zamanın gününe kadar[218] möhlet

verilmişlerden[219]geciktirilenlerdensin.[220]

Git, artık, onlardan, kim sana uyarsa, şüphesiz ki, Cehennem, hepinizin

ceza-sıdrır,tastamambirceza![221]

Onlarıniçinden,gücününyettiğikimseleri,seninleyerindenoynat!Onlara

karşı,süvarilerinle,piyadelerinleyaygaraçıkar.

Onlarınmallarına,evladlarınaortakol!

Onlara,va’det!

Şeytan,onlara,biraldatıştanbaşkaneva’dederkif[222]

Benim gerçek kullarım (yok mu?) Senin, onlar üzerinde hiç bir

hâkimiyetinyoktur.

(Onlara)VekilolarakRabb’ın,yeterdir!”buyurdu.[223]

(İblis):EyRabb’ım[224](Mâdâmki)sen,beni,azgınlığamahkûmettin.[225]

Senin, beni azdırdığın şeye (Rahmetinden tard etmene)mukabi[226] ben

de, and olsun ki:[227] (onları saptırmak için) Senin doğru yolunda (pusu

kurup)otu-racağım[228]

Andolsun ki: onların, önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından

kendilerinegeleceğim(sataşacağım).

Andolsun ki: onların, önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından

kendilerinegeleceğim(sataşacağım)..

Sende,onlarınçoğunu,şükredici(kimse)lerbulmayacaksın.[229]

Yine, and olsun ki: yer (yüzünjde, onlarfın mâsiyetlerini) herhalda

süsleyeceğim(kendilerinehoşgöstereceğim}[230]

Senin İzzetine (mutlakkudretine)andederimki:onlarınhepsini, toptan,

muhakkak,azdıracağım!

Onlardan,Ihlasaerdirilmişkullarınmüstesna!”dedi.[231]

(Allah):İşte,bu,doğrudur!buyurdu,benşuhakikatisöyleyeyim:andolsun

ki, ben de, senden (senin cinsinden) ve onların (insanların) içinden sana

uyanlarınhepsiiteCehennemidolduracağım[232]

Benim(İhlaslı)kullarımınüzerindeseninhiçbirtehakkümünyoktur.

Meğerki,azıpsapanlardansanauyanlarolsun.[233]

Hiçşüphesiz,onlarıntopunava’dolunanyer,Cehennemdir.[234]

Onunyedikapısı,onlardanherkapınında, (onlara)ayrılmışbirernasîbi

vardır.”[235]

“Hani(Allah),Âdem’e,bütünisimleriöğretmişti,

Sonra,onları,Melekleregösterip:doğruculardaniseniz,bunları,adlarıile,

banahaberveriniz!buyurmuştu.[236]

Onlar (Melekler)de: Seni, tenzih ederiz. Senin, bize öğrettiğinden başka,

bizimhiçbirbilgimizyoktur.

(Herşeyi)hakkıylebilen,hükümvehikmetsahibiolan,şüphesizki,Sen’sin

Sen!Demişlerdir.[237]

(Allah):EyÂdem!Onları,adlarıilekendilerinehaberver!buyurupta,oda,

onları, isimlerile söyleyiverince, (Allah): size demedim mi ki, göklerin ve

yeringaybını,hiçşüphesiz,ben,bilirim?

Neyiaçıklarsanız,neyide,gizlemişseniz,ben,biliyorumdur.[238]

Yüce Allah, ÂdemAleyhisselâmı yarattıktan, ondan da, gönlü, kendisine

yatıp ısınsın diye, zevcesini (Hz. Havva’yı) yarattıktan[239] sonra şöyle

buyurdu:

“Ey Âdem! Sen, zevcenle birlikte Cennet’te yerleş de, ikiniz de ondan

(Cennef-inyiyeceklerinden)dilediğinizyerdenbolbolyeyiniz!

Ancak,şuağaca,yaklaşmayınız!

Yoksa,ikinizde,kendilerineyazıketmişlerdenolursunuz![240]

EyÂdem!Hiçşüphesiz,bu(İblis),seninde,zevceninde,düşmanıdır.

Bundandolayı,o,sakınsiziCennettençıkarmasın!

Sonra,zahmetedüşersin.[241]

Çünkü,seninacıkmaman,çıplakkalmaman,heporadadır.[242]

Ve sen, hakikatan burada susmayacaksın. Güneş(in sıcağı altında)de de,

kalmayacaksın!”buyurdu.[243]

Nihayet,Şeytan,onu,fitledi:

Ey Âdem! Seni, Ebedîlik ağacına, zeval bulmayacak bir Devlete

(ulaştırmağa)delâletedeyimmi?dedi.[244]

Onlardan, gizli bırakılmış o çirkin yerlerini, kendilerine açıklamak

(göstermek)için,ikisinede,vesveseverdi.:

Rabb’ınız, size, bu ağacı, başka bir şey için değil, ancak, iki Melek

olacağınız,yahut(ölümdenâzâdeve)ebedîkalıcılardanolacağınıziçin(yâni,

böyleolmayasınızdiye)yasaketti!”dedi.[245]

Birde,onlara:şüphesizki,ben,siziniyiliğinizi isteyenlerdenim!”diyerek

yemin

etti.[246]

İşte,böylece,ikisinide,aldatarak(oağaçtanyemeye)tenezzülettirdi.

(Onlar),ağacı(nmeyvasını),tattıklarıandaise,oçirkinyerleri,kendilerine

açılı-verdi ve üzerlerine, Cennet yaprağından üst üste yamayıp örtmeğe

başladılar.

Rabb’ları da: “Ben, size, bu ağacı, yasak etmedim mi?. Şeytan, size,

muhakkak,apaçıkbirdüşmandır!“demedimmi?”diyenidabuyurdu.

(Onlar):EyRabb’ımız!Kendimizeyazıkettik.

Eğer,sen,bizibağışlamaz,biziesirgemezsen,herhalde(maddîmanevîen

büyük)zararauğrayanlardanolacağız!”dediler.[247]

Şeytan, böylece, onları(n ayağını) oradan kaydırıp içinde

bulunduklarından (onun nimetlerinden) onları, çıkarıvermiş (mahrum

edivermiş)ti..

Âdem, Rabbı‘ndan, bazı kelimeler belleyip aldı (Ona, o kelimelerle

yalvardı)

Oda,onuntevbesinikabuletti.

Çünki,tevbeyiençokkabuleden,asılesirgeyenO’dur.[248]

Ensonra,Rabb’ı,(yine)onuseçtide,tevbesinikabuletti.[249]

Ona,doğruyolugösterdi.[250]

Veşöylebuyurdu.[251]

Kiminiz,kiminizedüşmanolarakhepiniz,oradan(Cennetten)ininizi[252]

Yer yüzünde, sizin için, bir zamana kadar durak ve yararlanacak şey

vardır.[253]

Oradayaşayacaksınız!Oradaöleceksiniz! Yine, oradan (dirilip)çıkanla-

caksınız.[254]

Artık, ne zaman, benden, size, bir hidâyet gelir de, kim bu hidâyetime

uyarsa,o(dünyada)sapmaz,(Âhirettede)mutsuzolmaz.[255]

Onlara,hiçbirkorkuvetehlikeyoktur.

Onlar,mahzunda,olacakdeğillerdir.[256]

Kimde,benimbuzikrimdenyüzçevirirse,onunhakkıda,darbirgeçimdir

vebiz,onu,Kıyametgünündekörolarakhaşrederiz!”buyurdu.[257]

ÂdemAleyhisselâmınHz.Havva’danDoğanÇocukları:

Âdem Aleyhisselâm, yüz yıldan sonra Hz. Havva’ya yaklaştı.[258] İlk

batındaKabil ilekızkardeşiLubud(Lübüz)[259] ikizolarakdoğdu.[260]İkinci

batında Hâbil ile kız kardeşi Iklima[261] doğdu. Yüce Allah; birinci batında

doğanı,ikincibatındadoğanla;

İkinci batında doğanı da, birinci batında doğanla- iki batın arasındaki

evlenmede birbirine muhalefet korunmak sureti ile- evlendirmesini, Âdem

Aleyhisselâmaemretti.[262]

Âdem Aleyhisselâmın; Hz.Havva’dan, her batında biri erkek, diğeri kız

olarakyirmibatındaikizkırkçocuğudoğdu.[263]

Bu batınlardan, bir erkek çocuk -kendisiyle birlikte ikiz olarak doğmuş

olupkendisinehelalolmayankızdışında-diğerbatınlardadoğmuşbulunan

istediğikızlaevlenebilirdi.

Bu da, o zaman, Hz.Havva anadan doğan öteki kız kardeşlerden başka

kadınbulunmamışolmasındanilerigeliyordu.[264]

ÂdemAleyhisselâm;Hâbil’in ikizkızkardeşiyleevlenmesinioğluKabil’e;

Kabil’in kız kardeşiyle evlenmesini de, oğluHâbil’e emr etti.Hâbil;Kabil’in

kızkardeşiieevlenmeğerazıoldu.

Kabil ise, Hâbil’in kız kardeşiie evlenmekten kaçındı ve kendi ikiz kız

kardeşiyleevlenmeğeözendi.[265]

Hâbil,Kabil’ebaşvurupkızkardeşini,kendisiyleevlendirmesiniistedi.

Kabil,Hâbil’indileğinikabuletmedive:

“O,benimlebirliktedoğankızkardeşimdir.

Kendisi,seninkızkardeşindendahagüzeldir.

Onunlaevlenmeğe,ben,sendendahalâyıkvemüstahıkkım!”dedi.[266]

Gerçekten de, Kabil’in kız kardeşi çok güzel, Hâbil’in kız kardeşi ise,

arkindi.[267]

Âdem Aleyhisselâm, yüce Allah tarafından, kendisine emr olunanı, Hz.

Havva’yadahaberverip[268]

“Kabil’eemret:Hâbililedoğankızlaevlensin!

Hâbilede,emret:Kabililedoğankızlaevlensin!”dedi.[269]

Hz.Havva,bunu,oğullarınasöyledi.

Hâbil,razıoldu.

Kabilise,kızdı.[270]

“Bu,ancak,onun(ÂdemAleyhisselâmın)re’yidir![271]

Hayır!Vallahi,Allah,bunu,hiçbirzamanemretmez!”dedi.

Babasınada:

“Eyâdem!Bu,seninişlerindendir!”dedi.[272]

Âdem Aleyhisselâm, Kabil’e, kız kardeşini, Hâbil ile evlendirmesini emr

etti.

Fakat,Kabil,kabuletmeğeyanaşmadı.[273]

ÂdemAleyhisselâm:

“O,sanahelaldeğildir!”dedi,[274]vekızdı:

“Gidiniz![275]ikiniz,Allah’a,birerkurbantakdimediniz![276]

Muhakemeolununuz![277]

Hanginizin kurbanı kabul olunursa, o, bununla evlenmeğe, diğerinden

dahalâyıkvemüstahıkolur![278]

Hanginiz, onunla evlenmeğe lâyık ise, Allah, semâdan bir ateş indirir,

onunkurbanınıyakar!”dedi.

İkiside,buteklifikabulettiler.[279]

Hâbil,davarsahibiidi.[280]

Birçokdavarıvardı.

Kurbaniçin,davarınınsütvekaymakgibiennefîsgıdasınıhazırladı.[281]

Kabil,çiftçiidi.[282]

Kurbaniçin,ekinininenkötüsüolanındanaldı.[283]

Kurbanlarını yaklaştırmaları, kendilerine emr olununca, davar sahibi,

davarınınendeğerlisini, semizinivegüzelini,gönlündenkoparak[284]; çiftçi

olan ise, pek çok buğday başağı bulunduğu halde, elinde onları ufalayıp

yemiş, ancak, bir avuc[285] kötüsünü, karamuklusunu, hem de, gönülsüz

olaraktakdimetmeküzere[286],Nevzdağınaçıktılar.

ÂdemAleyhisselâmda,yanlarındaidi.

HâbilileKabil,kurbanlarınıorayakoydular.[287]

Kabil,Hâbil’e:

“Ben,sendenbüyüğüm!Ebeveyniminde,Vasîsiyim.

O,benimlebirliktedoğankızkardeşimdir.

Ben,onunlaevlenmeğesendendahalâyıkım!”diyerekövünüyordu.[288]

Ozaman,Hâbil,yirmiyaşında[289],Kabilde,yirmibeşyaşındaidi.[290]

ÂdemAleyhisselâm,Rabb’ınaduaetti.[291]

Hâbil, kalbinde Allanın takdirine rızâ ve emrine boyun eğme duygusu

taşımaktaidi.[292]

Çünki,otemizkalbliidi.[293]

Kabil ise, içinden “Benim kurbanım, ister kabul olunsun, ister kabul

olunmasın,umurumdadeğildir.

Hâbil,hiçbirzaman,benimkızkardeşimleevlenemeyecektir!”dedi;[294]

Osırada,göktenbirateşinipHâbil’inkurbanınıyaktı.[295]Onunkurbanı,

kabulolundu.[296]

Kabil’inkurbanıise,uzaklaştırıldı.[297]Kabulolunmadı.[298]

Çünki,o,temizkalblideğildi.[299]

Dağdanindilervedağıldılar.

Kabil, Kurbanının, Allah tarafından reddedilişine kızdı. Kendisinin

kalbindeki«oskançlığıveazgınlığıkabardı.[300]

Hâbil,davarınınbaşınagitmişti.

Kabil,onunyanınavarıp[301]

“Ben,seni,muhakkaköldüreceğim!”dedi.

Hâbil:

“Beni,neiçinöldüreceksin?”diyesordu.[302]

Kabil:

“Çünki, Allah, senden, kurbanını kabul etti. Benim kurbanını kabul

etmeyipmanageriçevirdi.

Demeksen,benimgüzelkızkardeşimleevleneceksin!Benise,seninçirkin

kızkardeşinleevleneceğim,hâ!?

Sonra da, herkes, senin, benden daha hayırlı ve üstün olduğunu

söyleyecek-er hâ!? [303] Bundan sonrada, senin çocukların, benim

çocuklarımakarşı,övüneceklerhâ!?[304]

Demek, sen, halkın içine gideceksin. Onlar, senin takdim ettiğin

kurbanının caüul olunduğunu, benim kurbanımın ise, geri çevirildiğini

öğreneceklerhâ!?

Hayır! Vallahi, halk, ne beni, ne de, seni, senin, benden daha hayırlı

olduğunugöremeyecektir!’[305]

Ben,seni,muhakkaköldüreceğim!”dedi.

Hâbil:

“Benimgünahımnedir?

Allah,ancak,kendisindenkorkanlarınkurbanınıkabuleder.”dedi.[306]

Dağların başlarından aşağı kayıp Kabil’in elinden kurtuldu ise de[307],

Kabil,anu,öldürmekiçinfırsatkollamağadevametti.

Hâbil; günlerden bir gün, dağda davarlarını otlattığı[308] ve kendisi de,

orada«atıpuyuduğusırada,Kabil,onunyanınavardı.Yerdenkaldırıpbaşına

vurduğu:>rkayaparçasileHâbil’i,öldürdü.[309]

Kabil,Hâbil’i,akşamleyinöldürmüştü.

Ertesigünü,sabahleyin“Neyapıyor?”diyeonabakmakiçingitti.[310]

Hâbil; yeryüzündeÂdemoğullarından ilkölenkimseolduğu için,Kabil,

onunölüsüne,neyapacağınıbilemiyordu.[311]

Osırada,YüceAllahikikargagönderdi.Onlar,birbirleriylekavgaettiler.

Biri,diğeriniöldürdü.

Sonra,gagasıveikiayağıilebirçukurkazıpöldürdüğükargayıonuniçine

itipbıraktıveüzerinitopraklaörttü.Kabil,onunyaptığınıgördü.[312]

Kurban Hâdisesi ve sonucu, Kur’ân-ı Kerimde şöyle açıklanır: “Onlara,

Âdem’inikioğlunungerçekhaberinioku!

Hanı, onlar, (Allah’a yaklaştıracak birer kurban takdim etmişlerdi de,

ikisindenbirininkikabulolunmuş,obirininkikabulolunmamıştı.

O(evvelkisi,kardeşine):

“Seni,elbetteöldüreceğim!”demişti.

(Berikide,şöyle)söylemişti:

“Allah,ancak(Kendisinden)korkanlar(ınkini)kabuleder.

And olsun ki: sen, beni öldürmen için, elini bana uzatırsan, ben seni

öldürmemiçin,elimi,sanauzatıcıdeğilim!

Çünki,ben,âlemlerinRabb’ıolanAllahdankorkarım.

Şüphesiz dilerim ki: Sen, kendi günahınla birlikte benim günahımı da,

yüklene-sinde,oateşinyaranındanolasın!

İşte,zâlimlerincezası,budur.”

Nihayet, nefsi, ona kardeşini öldürmeyi kolay göstermişti. O da, onu

öldürmüştü.

Buyüzden,(maddî,manevî)ziyanauğrayanlardanolmuştu.

Sonra,Allah,birkargagönderdi.

O,eşiyorduki,ona,kardeşininölücesedini,nasılörteceğini(gömeceğini)

göstersin.

“Yazıklar olsun bana! dedi, ben, şu karga gibi bile olup ta, kardeşimin

cesediniörtmekten(gömmekten)âcizmioldum?”

Artık,o,(ettiğine)peşimanlığadüşenlerdenolmuştu.“[313]

ÂdemAleyhisselâmınKabiliKovuşu:ÂdemAleyhisselâm,Kabil’e:

“Git! Artık, sen, hiç bir zaman korkutulmaktan uzak kalmayacak,

gördüğünhiçbirkimsedende,güvenlikteveselâmetteolmayacaksın!”dedi.

Kabil; kendisiyle birlikte doğan kızın elinden tutarak Nevz dağından

inip[314]YementopraklarındanAden’egitti.[315]

ÂdemAleyhisselâmlaHz.Havva,Hâbiliçin,uzunzamanağladılar.’[316]

Kabil’inÂkibeti:Kabil’in oğullarından Kabil’e rastlayıp ta, onu, taşa tutmayan bir kimse

yoktu.

Kabil’inâmâolanoğlu,birgün,Kabil’inyanınakendioğluilebirliktegelip

oğlu:“İşte,bu,babanKabil!”deyince,âmâ,hemenbirtaşatarakbabasıKabil’i

öldürdü!

Âmâ‘nınoğlu:“Babacığım!Sen,babanı,öldürdün!”dedi.Âmâ,hemenelini

kaldırıpoğlunabirşamarindirdi.Oda,öldü!

Bunun üzerine, âmâ “Yazıklar olsun bana! Attığım taşla babamı,

öldürdüm!İndirdiğimşamarlada,oğlumu,öldürdüm!”diyerekacındı.[317]

ÂdemAleyhisselâmınİlkNebi(Peygamber)Oluşu

insanlaragönderilenPeygamberlerinilki,ÂdemAleyhisselâmdır.[318]

Eshab-ıkiramdanEbûZerr’ül ‘gıfârîderki[319]: “NebîAleyhisselâm’a[320]

(YâResûlallâh![321]Nebîlerinevveli,ilkihangisidir?)diyesordum.

(Âdem’dir!)buyurdu.

(O,Nebîmiidi?)diyesordum.

(Evet!Mükellem(Allah’lakonuşan)birNebîidi.)buyurdu.”[322]

Âdem Aleyhisselâm, çocuklarına, Peygamber olarak gönderildi ve

Kendisine,yirmibirSahifeindirildi.[323]”

Cebrail Aleyhisselâm, Âdem Aleyhisselâma yazı yazmayı öğrettiği için,

ÂdemAleyhisselâm,inensahifelerikendielyazısıileyazdı.[324]

Yüce Allah’ın, Âdem Aleyhisselâma indirdiği hükümler arasında, ölü

hayvaneti,kanvedomuzetide,haramkılınmıştı.[325]

Peygamberimizin Miraç Gecesinde Birinci Kat Semada ÂdemAleyhisselâmlaSelamlaşması:

Peygamberimiz Aleyhisselâm; Mîrac gecesinde, Cebrail Aleyhisselâmla

dünyasemasınınüzerineçıktıklarızaman,oradaoturan,sağındavesolunda

bir takım karaltılar bulunan, sağına baktıkça, gülen, soluna baktıkça da,

ağlayanbirZatilekarşılaşmalardı.[326]

CebrailAleyhisselâm,Peygamberimize:

“SelâmverOna!”dedi.

Peygamberimiz,selâmverdi.

Oda,Peygamberimizinselâmınamukabeleetti.[327]ve:

“Hoşgeldin,safageldimsâlihPeygamber!Salihoğlum!”dedi.

Peygamberimiz,CebrailAleyhisselâma:

“Kimbu?”diyesordu.[328]

CebrailAleyhisselâm:

“Bu,atanÂdem(Aleyhisselam)dır![329]

Sağında ve solunda olan şu karaltılar da, onun soyundan gelen

çocuklarınınruhlarıdır!

Onlardan, sağında olanlar, Cennetlik; solunda olan karaltılar da,

Cehennemliktirler! Sağına bakınca, güler, soluna bakınca da, ağlar!” dedi.[330]

Âdem Aleyhisselâma Kıyamete Kadar Gelecek Zürriyetinin ArzEdilişiVeOnlardanVePeygamberlerdenAhdüMîsakAlınışı

Âdem Aleyhisselâm; yaratıldığı[331], veya semâda bulunduğu[332] veya

Cennetten,yeryüzüneindirildiğ[333],yada,

Mekke’de Arafat arkasındaki Na’man mevkiinde bulunduğu sırada[334],

Yüce Allah; onun sırtını sıvazladı da, sırtından, Kıyamete kadar yaratacağı

zürriyetininhercanlıkişisidüştü.

Sonra,onlardan,her insanın ikigözüarasındanurdanbirparıltıyaratıp

onları,ÂdemAleyhisselâmaarzetti.

ÂdemAleyhisselâm:

“EyRabb’ım!Kimbunlar?”diyesordu.

YüceAllah:

“Bunlar,seninzürriyetindir!”buyurdu.[335]

ÂdemAleyhisselâm:

YâRabb!Şu,Nurlarileinsanlaraüstüngeldiklerinigördüğümkimlerdir?”

ayesordu.

YüceAllah:

“EyÂdem!Onlar,zürriyetindengelecekPeygamberlerdir!”buyurdu.[336]

Yüce Allah; Âdem Aleyhisselâmın belinden bütün zürriyetini çıkarıp

onları, akıl sahibi yaptı da, kendilerine hitapta bulundu: İman ile emr ve

imansızlıktannehy

etti.[337]

Kendilerinden Ahd ve Mîsak aldı ve onları, kendilerine şâhid tutup

KıyametgünüBiz,bunu,bilmiyorduk!demeyesinizdiye,size,yedikatgökleri

şâhidtuttumveszeBabanızÂdemide,şâhidtuttum.

Şunu, iyi biliniz ki: Benden başkaRabb yoktur. Bana, hiç bir şeyi, ortak

tutmayınız!

BuAhd’üMîsakımı, sizehatırlatacakPeygamberlerimide,göndereceğim

veszeKitablarımıda,indireceğim![338]

Ben,sizinRabb’ınızdeğilmiyim?”buyurdu.Evet!Sen,bizimRabb’ımızsın![339]

Senin, bizim Rabb’ımız ve İlâhımız olduğuna, bizim için, Senden başka

Rabbbulunmadığınaşâhidolduk!”dediler,vebunu,ikrarettiler.[340]

Buhâdise,Kur’ân-ıkerimdeşöyleaçıklanır:

‘Hani, Rabb’ın, Âdem oğullarından, onların sırtlarından (sulblerinden)

zürriyet-eriniçıkarıpkendilerini,nefslerineşâhidtutmuş:

Ben,sizinRabb’ınızdeğilmiyim?(demişti)

Onlarda:

“Evet!(Rabb’ımızsın!)şâhidolduk!”demişlerdi.

(İşte, bu şâhidlendirme)Kıyametgünü;Bizim,bundanhaberimizyoktu!”

deme-“neniziçindi.

Yâhud: daha önce, ancak, Atalarımız, şirk koşmuştu. Biz ise, onların

ardından(gelen)birnesliz.

Şimdi, o bâtılı kuranların işlediği (günahlar) yüzünden, bizi, helak mı

edeceksin”dememeniziçindi.’[341]

YüceAllah;ayrıca,bütünPeygamberlerdende,RisâletveNübüvvetMîsakı

aldı.[342]

Buda,Kur’ân-ıkerimdeşöyleaçıklanır:

“AJlân;(geçmiş)Peygamberler(in)den-Andolsunki:size,Kitabvehikmet

ver-dim. Sonra da, size, nezdinizdeki (o kitab ve hikmeti) tasdik eden bir

Peygambergelmiştir(getecektir)

Ona,mut/aka imân veKendisineherhalde yardımedeceksiniz diye (ahd

ve)Mî-sakaldığızaman:İkrarettinizveüzerinize,buağıryükümüalıpkabul

eyledinizmi?buyurdu.

Onlar(cevaben)İkrarettik!dediler.

(Allahda):Öyleise,birbirinizeveümmetlerinizekarşı,şâhidolunuz!Ben

de,sizinleberaber(buikrarınıza)şâhidlikedenlerdenim!buyurdu.[343]Kadı

lyaz’agöre:YüceAllah,buMîsakı,Vahyilealmıştır.

Hiç bir Peygamber göndermemiştir ki, ona, Muhammed Aleyhisselâmı

veyavasıflarınıanmışveonaeriştiğitakdirde,kesinolarakimanedeceksin!

diyekendisindenahdveMîsakalmışolmasın.

Deniliyorki:YüceAllah,Peygamberlerinden,bunu,kendikavmlarınada,

habervermeleriveonların,kendilerindensonragelecekkavmlarada,haber

vermelerihususundadahikesinsözalmıştır…“[344]

Hz.Alidedemiştirki:

“Yüce Allah, Âdem Aleyhisselâm’dan ve ondan sonra gelen her

Peygamberden:

Eğer, Muhammed Aleyhisselâm, gönderildiği zaman, kendileri, sağ

olurlarsa, ona, iman ve dinine yardım etmeleri ve aynı surette

Ümmetlerindendekesinsözalmalarıhususundakesinsözalmıştır.”[345]

ÂdemAleyhisselâmaPeygamberResimlerininİndirilişi:YüceAllah;ÂdemAleyhisselâmındileğiüzerine,zürriyetindengelen(bazı)

Peygamberlerin suretlerini’[346] Cennet ipeklerinden kumaşlara[347]

çıkarttırıp’[348]‘AdemAleyhisselâmaindirmişti.[349]

Bunlar, Âdem Aleyhisselâmın; güneşin battığı yerin yanındaki

Mahzenindesaklıulunuyordu.[350]

Zülkarneyn Aleyhisselâm, onları Mahzenden cıkarıp[351] Danyal

Aleyhisselâ-iavermiş[352]DanyalAleyhisselâmda,onları[353]ipekkumaşlara

geçirmiş[354],ozmişti’[355].

Âdem Aleyhisselâmdan Muhammed Aleyhisselâma kadar olan

Peygamberlerden bir kısmına aid bulunan bu resimler[356], Kıraldan kirala

geçe geçe KayserHerakliüs’e kadar gelip erişmiş[357], o da, Hz.Ebû Bekr’in

İstanbul’agidenElçi-erine,Sandığından,birerbirerçıkarıpgöstermiş.İslâm

Elçileri,PeygamberimizinResmiylekarşılaşınca,ağlamışlardır’[358]

ÂdemAleyhisselâmınSağlığındaGördüğüOğulVeTorunlarınınSayısıVeVefatı:

Âdem Aleyhisselâm; Nevz dağında, oğulları ve oğullarının oğulları, kırk

binedoluncayakadaryaşadı.[359]

Âdem Aleyhisselâm, ölüm döşeğine düştüğü zaman, oğullarına:

“Oğulcuklarım!Ben,Cennetmeyvalarındanyemeyiözlüyorum!”dedi.

Oğulları, onu, Babaları için aramağa, elde etmeğe gittiler. Meleklerle

karşı-aştılar.

Meleklerinyanlarında,ÂdemAleyhisselâmiçin,kefenvekokuilekazma,

kürekvezenbilvardı.

Melekler:

“Ey Âdem’in oğulları! Nereye gidiyorsunuz ve ne aramak istiyorsunuz?”

diyesordular.

Onlarda:

“Babamız, hastadır. Cennet meyvalarından yemeği arzuluyor, onu,

toplamakîçin,bizigönderdi.”dediler.

Melekler:

“Geridönünüz/Babanızıneceligeldi!”dediler.

ÂdemAleyhisselâmınoğulları,Meleklerlebirliktegeridöndüler.

Melekler,ÂdemAleyhisselâmınyanınagirince,Hz.Havva,korktuveÂdem

Aley-hisselâmayapıştı.

ÂdemAleyhisselâm,ona:

“Sen,YüceRabb’ımınMelekleriilebenimaramdançekil!”dedi.

Bununüzerine,Melekler,ÂdemAleyhisselâmınruhunukabzettiler.

Sonra,onu,yıkadılar,kefenlediler,kokuladılar.

Kabrini,kazdılar.

Meleklerdenbirisi,önegeçti.

ÖtekiMeleklerdeonunarkasınadurdular.

ÂdemAleyhisselâmınoğullarıda,onlarınarkasındasıralandılar.

Cenazenamazınıkıldılar.

Melekler,kabriniçinegiripÂdemAleyhisselâmı,kabreindirdiler.

Üzerini, kerpiçle kapattılar. Kabrin üzerine, toprak çektikten sonra “Ey

Âde-moğulları!İşte,ölülerinizhakkındatutacağınızyol,budur!”dediler.[360]

ÂdemAleyhisselâmınVefatGünü,YaşıVeKabri:

ÂdemAleyhisselâmın vefat ettiği gün, cuma günü idi.[361] Ömrü de, bin

yıldı[362]SelâmolsunOna!

Âdem Aleyhisselâmın kabri hakkında müteaddid ve muhtelif rivayetler

olupbunlaragöre:

1)ÂdemAleyhisselâmıncesedi,Hindistan’ınNevzdağındakimağaradaidi.[363]

2)ÂdemAleyhisselâmıncesedi,mekkedağlarıdanEbûKubeysdağındaki

kenzmağarasındaidi.

3)ÂdemAleyhisselâmdanbir yıl sonra,Hz.Havvada, vefat edince,Kenz

mağarasınagömülmüştü.[364]

4)Sâmb.Nuh,ÂdemAleyhisselâmıncesedini,MekkedekiHayfmescidinin

yanınagömülmüştü..[365]

5)NuhAleyhisselâmın,hemÂdemAleyhisselâmın,hemdehz.Havva’nın

EbûKubeysdağındaki

kenzmağarasındanalıptabutiçindegemidetaşıdığıcesetleriniTufandan

sonra,eskiyerlerineiadeetmiştir.[366]

6) Nuh Aleyhisselâm, Âdem Aleyhisselâmın gemide taşıdığı cesedini ,

gemidenindiğizamangötürüpBeytülmaktis(Kudüs)egömmüştür.[367]

ÂdemAleyhisselâmınŞekilVeŞemali:

ÂdemAleyhisselâm:

Uzunhurmaağacıgibi[368],upuzunboylu[369],kıvırcık[370]veçoksaçlı[371]

kırmızıbenizli,büyükgözlü,kalınbaldırlı,uzunboyunlu[372],yassıyağırnılı

idi.[373]

Sakalsızdı.[374]

ÂdemAleyhisselâmınbaşınınsaçı,ikibölükhalindeörgülüidi.[375]

Kendisiyaratıklariçindeengüzeliidi.[376]

Onun güzelliği Yusuf Aleyhisselâmdan başka hiçkimsede toplanmamıştı.[377]

GerekliBirAçıklama:

Âdem Aleyhisselâmın Ebülbeşer’liği, Yüce Allah tarafından, müteaddid

sure ve ayetlerde insanlara, “ EyAdem oğulları!” diye hitab buyurması ile[378],

“Ey insanlar!Sizibir tekcandanyaratan,ondanda,yine,onunzevcesini

vücudagetirenveikisindende,birçokerkeklervekadınlarüretenRabbınıza

karşıgelmektensakınınz.!”[379]

“EyÂdemoğulları ! ŞeytanAna veBabanızı , fena yerlerine kendilerine

göstermekiçin,elbiselerinisoyarak.Nasılcennettençıkardıise,sakınsizide

birfitneyapmasın!”[380]

Nasslarilesabitiken,

Hattâ,sonnass’agöre:yalnızÂdemAleyhisselâmınEbülbeşerliği’nindeğil,

zevcesinindeÜmmülbeşerliğininkabuledilmesigerekirken,

Bazı, ilim ve din adamlarının, Kur’ân-ı kerimde, Âdem Aleyhisselâmın,

Ebül-beşer olduğuhakkında açık ve kesin birNass bulunmadığını vehattâ,

ÂdemAleyhisselâmın, insanlarınAtası olduğuhakkındakiHadîs-i şeriflerin

bile,buhusustakiâyetintefsirveizahısayılamayacaklarınısöyleyecekkadar

ilerigitmelerineşaşmamak,eldedeğildir!

Halbuki; o Hadîs-i şeriflerde, Kıyamet günündeMahşer halkının, şefaat

içinÂdemAleyhisselâmabaşvurarak:

“Ey Âdem! Sen, Ebülbeşer’sin!” diye hitab edecekleri[381] ve Mekke’nin

fethindeîradbuyrulanhutbe’dede:

“Bütüninsanlar,Adem’dendir!

Âdem de, topraktandır, topraktan yaratılmıştır!” diye açıklanmış bulun-

maktadır.[382]

Mübarek ağzından, hak ve gerçek olandan başkası çıkmayan[383], Kendi

rey ve hevâsından söz söylemeyen[384] Peygamberimiz Aleyhisselâmın

konumuzdaki açık ve kesin beyanlarını bir yana itebilmek cesaretini

kendimizdenasılbulabiliyoruzbilmem?Cenab-ıHakk,hepimiziafvetsin!

Kendilerinden, hiç beklenmeyen bazı zatların kitaplarında görülen ve

insanın,maymuncinsinden tekâmülederekmeydanageldiğiniaçıklayanve

binnetice, Âdem Aleyhisselâmın Ebülbeşer’liğini inkâra varan sözleri

karşısındakihayretimizde,evvelkisindenaşağıdeğildir.

Bir Hadîs-i şerifde: Âdem Aleyhisselâmın, kendisine mahsus olan suret

üzereyaratılmışolduğuaçıklandığıgibi[385];Kur’ân-ıkerimdede,insanların,

YüceAllah’aibadetetmeküzreyaratıldıklarıaçıklanmıştır.[386]

YüceAllah;

İnsanları yaratmağa da, ÂdemAleyhisselâmın yaratılışiyle başlayacağını

veMeleklere:

“Ben,yeryüzündebirHalîfeyaratacağım!”buyurduğuzaman,Melekler:

“Biz,Seni,hamd’inle teşbihve takdis edipdururken,orada, bozgunculuk

edecek,kanlardökecekkimsemiyaratacaksın?!”demişler,

YüceAllahda:

“Sizinbilemeyeceğinizşeyleri,ben,bilirim!”buyurmuş.

Âdem Aleyhisselâma, tüm Esmâ‘yı öğretmiş, sonra, onları, Meleklere

gösterip:

“Doğrucular iseniz, bunları, isimlerile, haydi, bana, haber veriniz!”

buyurmuş.

Meleklerde:

“Seni,tenzihederiz.Senin,bizeöğrettiğindenbaşka,bizimhiçbirbilgimiz

yok!

Herşeyi,hakkıylebilenveheryaptığınıyerliyerinceyapanSen’sinSen!”

demişlerdir.

Bununüzerine,YüceAllah:

“EyÂdem!Onları,isimleriylekendilerinehaberver!”buyurupoda,onları,

isimleriylesöyleyivermişti.[387]

Yüce Allah , Âdem Aleyhisselâmı, yaratmadan önce, onu, bir beşer, bir

insanolarakyaratacağınıda,açıklamış:

“Anovaktiki:Rabb’ın,Meleklere:

Ben,kurubirçamurdan,sûretlenmişbirbalçıktanbirbeşeryaratacağım!

O halde, ben, onun yaratılışını bitirdiğim, ona, Ruhum’dan üfürdüğüm

zaman,siz,derhal,onuniçinsecdeyekapanınız!”buyurmuş.

Bununüzerine,Meleklerinhepsi,toptansecdeetmiştir,[388]

YaratılışbitirilipRuhüfürülürüfürülmez,Melekler,herhangibiryaratığa

değil, kendisine, yüce Allah tarafından her şeyin ismi öğretilen Âdem

Aleyhisselâmasecdeetmişlerdir.

Yüce Allah, insanı, evvel ve âhir, insan olarak ve en güzel bir biçimde

yarattığını açıkladığı gibi[389], hayvanları da, hayvan olarak yarattığını

açıklamış:

“Allah,herhayvanı,sudanyarattı.

İşte, bunlardan kimi, karnı üstünde yürüyor, kimi, iki ayağı üstünde

yürüyor,kimide,dörtayağıüstündeyürüyordun

Allah,nedilerse,yaratır.

Çünkü,Allah,herşeyehakkıylekadirdir.”Buyurmuştur.[390]

Durum; ilk insan olan Âdem Aleyhisselâm için olduğu kadar, onun

zürriyetibulunanbütüninsanlariçindeaynıdır.

Nitekim,YüceAllah,ÂdemAleyhisselâmınbütünzürriyetini-onlardaha

dünyayagelmedenönce-onunbelindençıkarıpkendilerine:

“Ben, sizin Rabb’ınız değilmiyim?” diye hitapta bulunduğunu ve onların

da:

“Evet!Sen,bizimRabb’ımız’sın!”ikrarındabulunduklarınıaçıklamıştır.[391]

Kur’ân-ıKerim’inMeryemsûresinde,insanlararasından:

Zekeriyyâ, Yahya, İsâ, İbrahim, İshak, Yâkub, Mûsâ, İsmail ve İdris

Aleyhisse-lâmlaranıldıktansonra:

“İşte, bunlar, Allah’ın, kendilerine nimetler verdiği Peygamberlerden,

Âdem’in zürriyetinden, Nuh ile beraber taşıdıklarımızdan, İbrahim ve

İsmail’in neslinden hidayete erdirdiğimiz ve seçtiğimiz

kimselerdendir…..”[392] buyrularak, İnsanların, Âdem Aleyhisselâmın

zürriyetindenoldukları-dolayısıylede-açıklanmışbulunmaktadır.

Buİlâhîgerçekler,görmezdengelinerek,ÂdemAleyhisselâmın,insanların

Atasıolduğuhakkında,Kur’ân-ıkerimdeaçıkvekesinbirNassbulunmadığı

veyainsanlarınmaymuncinsindentekâmülederekinsanolduklarınasıliddia

edilebilir?Hayret!

Kâinattabirtekâmülvegelişmebulunduğundaşüpheyoktur.

Fakat,butekâmül;sanıldığıgibi,bircinsten,diğerbircinsegeçişşeklinde

değil,aynıcinsdahilindebirgelişmeveiyileşmemahiyetindedir.

Bu güne kadar, hiç bir hayvan, zahirî benzerliklerine rağmen, gelişerek,

kendicinsindenbaşkabirhayvanolmamışveolmamaktadır.

At, deve, eşek, maymun… ehlî, vahşî, büyük, küçük… bütün hayvanlar,

sayısızçeşidleriylebütünkuşlar-birbirlerineolancabenzerliklerinerağmen-

ancak,kendicinslerinidevamettirmişlerdir.

Hiç birinin, kendi cinsinden başka bir cinse değiştiği görülmemiş ve

görülmemektedir.

Bitkilerdede,durum,aynıdır.

Hiçbirzaman,arpaekilenyerden,buğdayveyayulafbiçilmemiş,buğday

ekilentarladanda,pirinçeldeedilmemiştir.

Hulâsa:kâinatta,herçekirdek,hertohum,ancakveancak,kendicinsinin,

kendinevininözelliğinitaşımaktavesürdürmektedir.

Gerçekvevâki’olan,budur.[393]

[1].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.27.

[2].Sa’lebî-Arâiss.26.

[3].Taberî-Tarihc.1,s.45,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.30,İbn.Asakir-Tarih

c.2,s.342,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.27,Ebülfida-elbidayevennihayec.1,s.85.

[4].Sâlebî-Arâiss.26.

[5]. Taberî-Tarih c.1,s.45, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.30, İbn.Asakir-

Tarihc.2,s.342,İbn.Esir-Kâmilc.1,s.27,Ebülfida-Elbidrayevennihayec.1,s.85.

[6].ibn.Asakir-TarihC.2.S.342.

[7]. Mes’ûdi-Murucuzzeheb c.1,s.30, Sâlebî-Arais s.26,ibn.Esîr-Kâmil

c.1,s.27

[8]. Taberî-Tarih c.1,s.45, Mes’udi-Murucuzzehebc.1,s.30,İbn.Asakir-

Tarihc.2,s.342,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.27,Ebülfida-El-Bidayevennihayec.1,s.85.

[9].Sâlebî-Arâiss.26.

[10]. Taberî-Tarih c.1,s.45, Mes’udi-Muruc. c.1,s.3O, ibn.Asakir-Ta.

c.2,s.342,İbn.Esir-Kâmilc.1,s.27,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.86.

[11].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.3O,ibn.Asakir-Tarihc.2,s.342

[12]. Taberî-Tarih c.1,s.45, İbn.Esîr-kâmil c.1,s.27,Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.1,s.86

[13].Salebi-Arâiss.26

[14].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.3O,Sâlebî-Arâiss.26

[15]. Taberî-Tarih c.1,s.45, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.3O, Sâlebî-Arâis

s.26, ibn.Asakir-Tarih c.1,s.342, Ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.27, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.1,s.86

[16].Sâlebî-Arâiss.26

[17]. Taberî-Tarih c.1,s.45, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.3O, Sâlebî-Arâis

s.26.İbn.Asakir-Tarih c.1,s.342, Ibn.Esîr-Elkâmil c.1,s.27, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.1,s.86

[18]. Taberî-Tarih c.1,s-45, Mes’udî-Muruc.c.l.s.3O, İbn.Asakir-Tarih

c.2,s.342,lbn.Esir-Kâmilc.1,s.27,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.86

[19].Taberî-Tarih c.1,s. 45-46, İbn.Asakir-Tarih c.2,s,342, Ibn.Eslr-Kâmil

C.1.S.28, Ebültida-Elbidaye vennihaye C.1.S.86, Ibn.Sa^d-Tabakat d,s.26,

Ahmed b.Hanbel-Müsned c.4,s.400, Ebu Davud-Sünen C.4.S.222, Tirmizi-

Sünenc.5,s.204.

[20]. Taberi-Tarih d,s.46,Mes udı-Muruc, c.ı,s.3o, ibn.Asakır-lann

c.2,s.342,Ibn.bsir-Kamilc.1,s.28,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.86.

[21]. Taberî-Tarih c.1,s.45, İbn.Asakir-Tarih c.2,s.342, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.28,Ebülfida-Elbidayevennihayec.l.s.86

[22]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.26, Taberî-Tarih c.1,s.46 Mes’udî-Muruc.

c.1,s.3O, Ibn.asakir-Tarih c.2,s.341,343, Süheylî-Ravdulünüf c.1,s.82,

Ebülferedibn.Cevzi-Tabsırac.1,s.14,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.28

[23].Taberî-Tarihc.1,s.51,ibn.Asakir-Tarihc.2,s.348

[24].ibn.Asakir-Tarihc.1,s.348

[25].Taberî-Tarihc.1,s.51,ibn.Esir-Kâmilc.1,s.31

[26].Taberî-Tarihc.1,s.51,jbn.Asakir-Tarihc.2,s.348-349

[27].Taberî-Tarihc.1,s.51,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.31

[28].Taberî-Tarihd,s.51.

[29].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.27,Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.3,s.229.

[30].Hâkim-Müstedrekc.2,s.542,Deylemî-Elfirdevsc.3,s.422)

[31].Heysemî-Mecmauzzevaidc.7,s.197

[32]. Taberî-Tarih c.1,s.47, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.30-31, İbn.Esîr-

Kâmilc.1,s.28

[33].Taberî-Tarihc.1,s.47,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.28

[34].Sâlebî-Arâiss.27.

[35].Taberî-Ta.c.1,s.47-48,İbn.asakir-Ta.c.2.s.342, ibn.Esîr-kamilc.1,s.29,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.86.

[36]. Ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.31, İbn.Asakir-Ta.c.2,s.344, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.29,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.87

[37].Ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.31

[38].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.29,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.86

[39]. ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.31, Taberî-Tarih c.1,s.48, İbn.Asakir-

Tarihc.2,s.342,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.29,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.86

[40].ibn.Asakir-Tarihc.2,s.342.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/29-32.

[41]. Mâlik-Muvatta’ c.1,s.1O8, İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.3O, İbn.EbîŞeybe-

Musannef c.2,s.15O Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.540, Müslim-Sahih

c.2,s.585, Ebû Davud-Sünen C.1.S.274, Tirmizî-Sünnen c.2,s.359, Ibn.Mace-

Sünen c.1,s.344, Dârimî-Sünnen c.1,s.3O7, Nesaî-Sünen c.3,s.9O, Hâkim-

Müstedrekc.1,s.277,Begavî-Mesabihussünnec.1,s.67.

[42].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.54O,Müslim-Sahihc.1,s.585,Tlrmizî-

Sünenc.2,s.359,Nesaî-Sünenc.1,s.9O

[43]. Mâlik-Muvatta C.1.S.108, İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.3O, İbn.Ebî Şeybe-

Musannef c.2,s.15O. A.b.Hanbel-Müsned-Müsned c.2,s.54O, Müslim-Sahih

C.2.S.585,EbuDavudC.1.S.274,Tirmizic.2,s.359,ibn.Macec.1,s.344.Dârimî

c.1,s.3O7,Nesaic.3,s.90,Hâkimc.1,s.277,Begavic.1,s.67

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/32

[44].Taberî-Tarihc.1,s.48

[45].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.31.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/32.

[46].Kehf:50.

[47].Taberî-Tarihc.1,8.45.

[48].Taberî-Tarihc.1,s.48.

[49].İbnAsakir-Tarihc.2,s.348-349

[50].Araf:12,76

[51].İsra:61

[52].Bakare:34,Sâd:74

[53].Taberî,Tarihc.1,s.48

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/32-33.

[54].Taberî,Tarihc.1,s.48-52

[55].Taberî-Tarihc.1,s.51,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.31-32.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/33.

[56].İbnSa’d-Tabakatc.1,s.31,Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.2,s.315Buharî-

Sahihc.4,s.1O2,Taberi-Tarihc.1,s.48,

İbn Asakir-Tarih c.2,s.344, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.1,s.87

[57]. İ bnSa’d-Tabakat c.1 ,s.31,Taberî-Tarihc.1 ,s.48, İbn.Esîr-Kâmil c.1

,s.3O,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.87.

[58]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.315, Buharî-Sahih c.4,s.1O2,

Ibn.asakir-Tarihc.2,s.344,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O

[59]. İbn Sa’d-Tabakat c.1,s.31,Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.315,

Buhar^Sahihc.4,s.1O2lbn.Asakir-Tarihc.2,s.345

[60].İbnSa’d-Tabakatc.1,s.31Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.87

[61]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.315, Buharî-Sahih c.4,s.1O2,

lbn.Asakir-Tarihc.2,s.345

[62].İbnSa’d-Tabakatc.1,s.31,Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.2,s.315Buharî-

Sahih c.4,s.1O2, Taberî-Tarih c.1,s.49, tr Asakir-Tarih c.2,s,345, İbn.Esîr-

Kâmilc.1,s.3O

[63]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.315, Buharî-Sahih c.4,s.1O2,

İbn.Asakir-Tarihc.2,s.344

[64]. Ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.31, Taberî-Tarih c.1,s.48-49, Ibn.Esîr-Kâmil

c.1,s.3O.

[65]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.315, Buharî-Sahih c.4,s.1O2,

Ibn.Asakir-Tarihc.2,s.344.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/33-34.

[66].Taberî-Tarihc.1,s.52,Sâlebî-Âraiss.29

[67].Sâlebî-Arâiss.29

[68].Taberî-Tarihc.1 ,s.52, İbn.Asakir-Tarihc.2,s.349, İbn.Esîr-Kâmilc.1

,s.32,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.74

[69]. Taberî-Tarih c.1,s.52, Sâlebî-Arâis s.29, İbn.Asakir-Tarih c.2,s.349,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.32,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.74

[70].Sâlebî-Arâiss.29

[71]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.39, Taberî-Tarih c.1,s.52, Sâlebî-Arâis s.29

İbn.Asakir-Tarih c.2,s.349, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.32, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.1,s.74

[72]. Taberî-Tarih c.1,s.52, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.33, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.1,s.74

[73].Taberî-Tarihc.1,s.52,Salebî-Arâiss.29

[74]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.39, Taberî c.1,s.52, Salebi s.29, İbn.Asakir

c.2,s.349,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.32

[75]. Taberî c.1,s.52, Salebî s.29, İbn.Asakir c.2,s.349, İbn.Esîr c.1,s.32,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.74

[76].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.39,Taberî-Tarihc.1,s.53

[77].Taberî-Tarihc.1,s.52,jbn.Asakir-Tarihc.2,s.349

[78]. Taberî-Tarih c.1,s.52, İbn.Asakir-Tarih c.2,s.349, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.1,s.74

[79].Sâlebî-Arâiss.29

[80]. Sâlebî-Arâis s.29, İbn.Asakir-Tarih c.2,s.349, Ebülfida-Elbidaye

vennihayed.s.74

[81]. Taberî-Tarih c.1,s.52, Sâlebî-Arâis s.29, İbn.Asakir-Tarih c.2,s.349-

350,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.74

[82].Sâlebî-Arâiss.29

[83]. Taberî-Tarih c.1,s.52, Sâlebî-Arâis s.29, İbn.asakir-Tarih C.2.S.350,

Ebülfida-ElbidayevennihayeC.1.S.74

[84].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.39-40,İbn.Kutebye-Maarifs.9

[85].Sâlebî-Arâiss.29

[86].Taberî-Tarihc.1,s.52

[87].Buharî-Sahihc.4s103,Müslim-Sahihc.2,s.1091

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/34-35.

[88].Bakare:35,Araf:19.

[89].Tâhâ:117.

[90].Taberî-TarihC.1.S.53.

[91].Taberî-Tarihc.1,s.55.

[92].Taberî-Tarihc.1,s.55,Sâlebî-Arâiss.31,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.33

[93].Yâkubî-Tarihc.1,s.5,Taberî-Tarihc.1,s.55,Sâlebî-Arâiss.31,İbn.Esîr-

Kâmilc.1,s.33

[94].Taberî-Tarihc.1,s.55,Sâlebî-Arâiss.31,İbn.Esîr-Kamilc.1,s,33

[95].Yâkubî-Tarihc.1,s.5,Taberî-Tarihc.1,s.55,Sâlebî-Araiss.31,İbn.Esîr-

Kâmilc.1,s.33

[96].Taberî-Tarihc.1,s.55,Sâlebî-Araiss.31,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.33

[97].Ârâf:20-22,Tâhâ:120,Bakare:36

[98].Taberî-Tarihc.ı,s.53.

[99].Buharî-Sahihc.4,s.103,Müslim-Sahihc.2,s.1092.

[100].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.31,Ahmedb.HanbelEzzühds.82.

[101].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.31,A.b.Hanbel-Zühds.82,Taberî-Tarihc.1,s.55,

Salebî-Araiss.32,ibn.Asakirc.2,s.351,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.34.

[102]. İbn.Sa’d c.1,s,31, A.b.Hanbel-Zühd s.82, Salebî s.32, ibn.Asakir

c.2,s.351.

[103].İbn.Sa’dc.l.s.31.A.b.Hanbel-Zühds.82,İbn.Asakir-Tarihc.2,s.351.

[104]. İbn.Sa’d c.1,s.31, A.b-Hanbel-Zühd s.82, Taberî c.1,s.55, Salebî s.32

İbn.Asakir-Tarihc.2,s.351.

[105].Taberîc.1,s.55,Salebîs.32,İbn.Asakirc.2,s.351,İbn.Esîr,s.34.

[106]. İbn.Sa’d c.1,s.31, A.b.Hanbel Zühd s.82, Taberi c.1,s,55, Salebî s.32,

İbn.Asakirc.2,s.351,İbn.Esirs.34

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/35-37.

[107].Taberî-Tarihc.1,s,64,İbn.Asakir-Tarihc.2,s.35O.

[108].Malik-Muvatta’ c.1,s.1O8, İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.3O, Ibn.Ebî Şeybe-

Musannef c.2,s.15O Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.54O, Müslim-Sahih

c.2,s.585, Ebû Davud-Sünen c.1,s.274, Tirmizî-Sünen c.2,s,359, İbn.Mace-

Sünen c.1,s.344, Nesai-Sûnen c.3,s.9O, Hakim-Müstedrek c.1,s.277, Begavi-

MesabihussünneC.1.S.67

[109]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.35, Taberi-Tarih c.1,s.6O, Salebî-Arais s.32,

İbn.Esîr-Kamilc.1,s.36-38,Ebülfida-Elbidayeyennihayec.1,s.8O

[110]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.35, İbn.Kutebye-Maarif s.8, Taberî-Tarih

c.1,s.6O, Salebî-Arais s.32, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.36-37, Ebülfida Elbidaye

vennihayec.1,s.8O

[111]. Taberî-Tarih c.1,s.6O, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.34, Sâlebî-Arais

s.32,34,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36

[112].Taberî-Tarihc.l,s.6O,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36.

[113].Taberî-Tarihc.l,s.63.

[114].Ibn.Sa’d-Tabakatc.l,s.35,Taberî-Tarihc.l,s.63.

[115].Taberî-Tarihc.l,s.64.

[116].Hâkim-Müstedrekc.l,s.596

[117]. Yâkubî-Tarih c.l,s.6, Taberî-Tarih c.l,s.64, Ibn.Asakir-Tarih

c.2,s.350,Ibn.Esîr-Kâmilc.l,s.39

[118]. Taberî-Tarih c.l,s.64, Ibn.Asakir-Tarih c.2,s.35O, Ibn.Esîr-Kâmil

c.l,s.39

[119].İbn.Sa’d-Tabakatc.l,s.35,Taberî-Tarihc.l,s.63,Sâlebî-Araiss.39

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/37-38.

[120].İbn.Kuteybe-Uyünül’ahbarc.1,s.395-396

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/38.

[121].Hâkim-Müstedrekc.2,s.342.

[122].aHmedb.Hanbel-Ezzûhds.81

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/39.

[123].Finızabadi-Kamusulmuhitc.1,s.43

[124].Ragıb-MUfredatülkuı‘anc.1,s.43.

[125].Seyyid-Tarifats.48.

[126].Bakara:37.

[127].Yakubi-Tarihc.1,s.6.

[128]. Arâf: 23, Taberi-Telsir c.1, s.243, Kurtubi-Tefsir c.2, s.324,

Ebülfida-Telsirc.1,s.81.

[129].Taberi-Tarihc.1,s.66,Tefsirc.1,s.243,Hakim-Müstedrekc.2,s.545,

Salebi-Arais s.35, Ibn.Asakir-Tarih c.2, s.358, Eöülfida-Tefsir c.1, s.81,

Ebüssud-Tetsirc.1,s.92.

[130].Taberi-Tefsirc.1,s.244-245,Salebi-Araiss.35,Ibn.Asakir-Tarihc.2,

s.358-359,Kurtubi-Tefsirc.1,s.324,Ebülfida-Tefslrc1,s.81.

[131].Tâhâ:115.

[132].Bakara:218.

[133].Bakare:37,Tâhâ:122.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/39-40.

[134].Nûr:31.

[135].Nisa:110.

[136].Bakare:160.

[137].Bakare:222.

[138].Furkan:70-71.

[139]. Ahmed b. Hanbel-Müsned C.4.S.261, Müslim-Sahih c.1, s. 423,

Ibn.Mace-SOnen c2,s.142O, Hâkim-Müstedrek c.4, s.243, BeyhaM-SOnen

c.10,s.154,Heyseml-Mecmauzzevaidc.9,s.200

[140].Ahmedb.Hanbel-MOsnedc.2,8.316.Buhari-Sahihc.7,s.146.Müslim-

Sahihc.4.s.2102.Ibn.Mace-Sünenc.2,s.1419

[141]. Ahmed b.Hanbel-Mûsned c4,s.395,4O4, MDsiim-Sahih c.4,s.2113.

Beyhaki-SOnenc.10.s.188.Mürairi-Ettergıbvener-hibc.4,s.88

[142]. EbuYala ve TaberanrdenCeyyMSenedle naklenMünziri-Energıb

venerhibc.4,s.88,Heysemi-Mecmauzzevaidc.9.s.198

[143].Ahmedb.Hanbel-Mûsnedc.4.241

[144].Ahmedb.Hanbel-MOsnedc.2,s.295,Müslim-Sahihc.4,s.2076

[145]. Esbehani’den naklen Munziri-Eıtergıb vetterhib c.4, s.94-95,

Ibn.Asakir’dennaklenAlaüddinAli-Kenzül’ummalC.4.S.209.

[146]. Ibn.Mace-Sûnen c.2, s.1420, Beyhaki-Sünen c.10, s. 154,

Taberanrden naklen Mûnziri-Ettergıb vetterhib c4,s.97. Heyseml-

Mecmauzzevaidc.10,s.2OO.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/40-41.

[147].Ezrakî-AhbaruMekkeC.1.S.37

[148]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38, Taberî-Tarih c.1,s.61, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.38

[149]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38, Taberî-Tarih c.1,s.6l, Ezrakî-Ahbaru

Mekkec.1,s.38,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.38

[150].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.38

[151]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38, Taberî-Tarih c.1,s.6l, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.38

[152].Ezrakî-ahbaruMekkec.1,s.37,İbn.Kuteybe-Maarifs.8,Yâkubî-Tarih

c.1,s.6(*)CebrailAleyhisselâm(Yâkubî-Tarihc.1,s.6)

[153]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38, Taberî-Tarih c.1,s.61, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.38

[154].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.36

[155]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38, Ezrakî-Ahbaru mekke c.1,s.36, Taberî-

Tarihc.1,s.62,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.38

[156].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.36

[157].jbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.38,Taberî-Tarihc.1,s.62,İbn.Esîr-Kâmild.s.38

[158].İbn.Sa’dc.1,s.38,Ezrakis.36,Taberîs.62,İbn.Esîrs.38

[159].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.36

[160]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38, Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.36, Taberî-

Tarihc.1,s.62,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.38

[161]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38, Taberî-Tarih c.1,s.62, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.38

[162]. Ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38, Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.36, Taberî-

Tarihc.1,s.62,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.38

[163].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.36-37

[164].Abdurrezzak-Musannefe.c.5.S.92,ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.38,Ezrakî-

AhbaruMekkeC.1.S.37,Taberî-Tarihc.1,s.62,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.38

[165].Ezrakî-AhbaruMekkeC.1.S.37

[166]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38, Taberî-Tarih c.1,s.62, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.38

[167]. jbn.Sa’d-TKabakat c.1,s.36, Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.37, Taberî-

Tarihc.1,s.62,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.38

[168].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.38,Taberî-Tarihc.1,s.62,İbn.Esîrc.1,s.38

[169].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.4O.

[170].Sâlebî-Arâiss.36

[171].İbn.Sa’dc.1,s.4O,Taberîc.1,s.6O,Sâlebîs.34,İbn.Esîrc.1,s.37

[172].Ezrakî-Ahbarumekkec.1,s.67

[173]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38, Taberî-Tarih c.1,s.62, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.38

[174].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.45

[175].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.45,Taberf-TarihC.1.S.62

[176]. Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.45, Yâkubî-Tarih c.1,s.6, Taberî-Tarih

c.1,s.62

[177].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.43-44-45-46

[178]. Mâlik-Muvatta’ c.1,s.1O8, Ebû Davud-Sünen c.1,s.274r Begavî-

Mesâbihussünnec.1,s.67

[179].Taberî-tarihc.1,s.66,Sâlebî-Araiss.36,EbülferecIbn.Cevzî-Tabsıra

c.1,s.17.

[180].Taberî-Tarihc.1,s.66.

[181].Taberî-Tarihc.1,s.66,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.17.

[182].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.45,Taberî-Tarihc.1,s.62.

[183].Taberî-tarihc.1,s.62,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.38.

[184].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.45.

[185].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.45,Taberî-Tarihc.1,s.62,İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.38.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/42-44.

[186].Ezrakî-AhbaruMekkec.2,s.127.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/44.

[187].Âl-iİmran:59.

[188].Bakare:30.

[189]. Bu secde: namaz ve ibadet secdesi değil, tazim ve selamlaşma

secdesiidi.(Sâlebî-Arâiss.29)Ebûİbrahim’-üI’Müzenî‘yegöre:YüceAllah’ın

Kabe’yeyönelerekkendisinesecdeetmelerinikullarınaemrettiğigibi,Âdem

Aleyhisselâmı da, Kabe gibi yaparak kendisine ibadetmaksadile ona doğru

secdeetmeleriniMeleklereemretmişti.(ibn.Asakir-Tarihc.2,s.348)Mes’ûdî

de,ÂdemAleyhisselâmayapılan imtihansecdesinde,ÂdemAley-hisselâmin

Mihrab edinildiği ve bununla, yüce Allah’ın emrine muvafakat ve itaat

maksudbulunduğugörüşünüilerisürer.(Mesûdî-Murucuzzehebc.1,s.31,33)

[190].Hıcr:29,Sâd:73

[191].Bakare:34,Kehf:50,Tâhâ:116

[192].Ârâf:11,Hıcr:31

[193].Bakare:34,Ârâf:11,Hıcr:31,Tâhâ:116

[194].Bakare:34,Sâd:74

[195].Kehf:50

[196].Hıcr:32

[197].Şâd:75

[198].Ârâf:12

[199].Hıcr:33

[200].Ârâf:12,Sâd:76.

[201].lsrâ:61.

[202].lsra:62.

[203].Ârâf:13.

[204].Hıcr:34,Sâd:77.

[205].Hıcr:34.

[206].Sâd:77.

[207].Hıcr:35,Sâd:78.

[208].Hıcr:35.

[209].Sâd:78.

[210].Hıcr:35,Sâd:78.

[211].Hıcr:36,Sâd:78.

[212].Ârâf:14,Hıcr:36,Sâd:79.

[213].Sâd:79.

[214].Hıcr:36.

[215].Araf:14.

[216].Ârâf:14,Hıcr:36,Sâd:79.

[217].Isrâ:62.

[218].Hıcr:37-38,Sâd:80-81.

[219].Ârâf:15.

[220].Ârâf:15,Hıcr:37-38,Sâd:80-81.

[221].Isrâ:63.

[222].lsrâ:64.

[223].Isrâ:65.

[224].Hıcr:39.

[225].Ârâf:16.

[226].Hıcr:39.

[227].Ârâf:16,Hıcr:39.

[228].Ârâf:16.

[229].Ârâf:17.

[230].Hıcr:39.

[231].Hıcr:39,40,Sâd:83-83.

[232].Sâd:84-85.

[233].Hıcr:42.

[234].Hıcr:43.

[235].Hıcr:44.

[236].Bakare:31

[237].Bakare:32.

[238].Bakare:33.

[239].Ârâf:189.

[240].Bakare:35,Ârâf:19.

[241].Tâhâ:117.

[242].Tâhâ:118.

[243].Tâhâ:119.

[244].Tâhâ:120.

[245].Ârâf:20.

[246].Ârâf:20.

[247].Ârâf:22-23.

[248].Bakare:36-37.

[249].Tâhâsûresinin115.âyetinegöre:ÂdemAleyhisselâmınaykırı

davranışı kasidli olmayıp bu husustaki İlâhi uyarıyı unutmuş

bulunmasındanilerigelmişti.

[250].Tâhâ:122.

[251].Ârâf:24,Tâhâ:123.

[252].Bakare:36,Ârâf:24,Tâhâ:123.

[253].Bakare:36,Ârâf:24.

[254].Ârâf:25.

Âdem Aleyhisselâmla Hz.Havva’nın, içinde bir müddet kaldıkları

Cennet’in, yer yüzünde olabileceği hakkında bazı görüşler ileri sürülmüşse

de,bunun,Kur’an-ıkeriminsarthnasslarıile(Bakare:36,Ârâf:24-25,Tâhâ:

118-119)nasılbağdaştırılacağını,dahaaçıkbirdeyişle:Arzküresininüzerinde

veya içinde, hazırlanmış, bitmez tükenmez nimetlerinden, hiç zahmet

çekilmeksizinbolbolyenilipiçilecek,hiçacıkılmayacak,susanılma-yacakve

sıcaktanda,bunalınmayacak…birbölümübulunduğununnasılkeşfveisbat

edileceğinibilmiyoruz.

[255].Tâhâ:123.

[256].Bakare:38.

[257].Tâhâ:124.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/45-50.

[258].Ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36,Taberî-Tarihc.1,s.7l,Sâlebî-Arâiss.43.

[259].YahudIklima(Yakubîs.6,Taberîs.71,Salebis.43,44,Tabsıras.33)

[260]. Ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.36, Yâkubî-Tarih c.1,s.6, Sâlebî-Arais s.44,

EbülferecIbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.33.

[261].YahudLübüz(Salebîs.43,Tabsıras.33)

[262].Ibn.Sa’d-Tabakatd.s.36.

[263].Taberî-TarihC.1.S.70,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.42

[264].Taberî-Tarihc.1,s.7O,Sâlebî-Araiss.44,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.42.

[265].Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.42

[266].Taberî-tarihc.1,s.68-69

[267]. Ibn.Sa’d-tabakat c.1,s.36, Taberî-Tarih c.1,s.7O, Sâlebî-Arais s.44,

EbülferecIbn.Cevzî-TabsıraC.1.S.33

[268].Ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36,Sâlebt-Arâiss.44.

[269].Yâkubî-Tarihc.1,s.6.

[270].Ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36,Sâlebî-Araiss.44.

[271].Sâlebî-Arâiss.44.

[272].Ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36.

[273].Taberî-Tarihc.1,s.69.

[274].Sâlebî-Araiss.44,Ibn.Esir-Kâmilc.1,s.42.

[275].Ibn.Kuteybe-Maarifs.9.

[276]. Ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36,Ibn.Kuteybe-Maarifs.9,Sâlebi-Araiss.44,

Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.43.

[277].Ibn.Kuteybe-Maarifs.9.

[278].Ibn.Kuteybe-Maarifs.9,Sâlebî-Araiss.44,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.43.

[279].İbn.Sa’d-Tabakatc.ı,s.36.

[280].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36,Taberî-Tarihc.1,8.71,SalebiAraiss.44.

[281].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36.

[282].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36,Taberî,c.1,s.7i,Salebî-Araiss.44.

[283].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36.

[284].Taberî-Tarihc.1,s.71.

[285].Taberî-Tarihc.1,s.69.

[286].Taberî-Tarihc.1,s.71.

[287].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36.

[288].Taberî-Tarihc.1,s.69.

[289].Taberî-Tarihc.1,s.72,Sâlebî-Arâiss.45,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsıra

c.1,s.34,Ibn.Esîr-Kâmılc.1,s.44.

[290].Taberî-Tarihc.1,s.72,Ebülferec-Tabsırac.1,s.34,İbn.Esîrs.44.

[291].İbn.Sa’d-Tabakatcl,s.36.

[292].Sâlebî-Araiss.44.

[293].Şâlebî-Araiss.45.

[294].ibn.Sa’d-TabakatC.1.S.36,Sâlebî-Arâiss.44.

[295].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36.

[296].Taberî-Tarihc.1,s.71.

[297].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36

[298].Taberî-Tarihc.1,s.71.

[299].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36,Sâlebî-Araiss.45.

[300].Sâlebî-Araiss.45.

[301].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36.

[302].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36,Sâlebî-Araiss.45.

[303].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.36,-37,SalebiAraiss.45.

[304].Sâlebî-Araiss.45.

[305].Taberî-Tarihc.1,s.71.

[306].Taberî-Tarihc.1,s.71,Sâlebî-Araiss.45.

[307].Sâlebî-Araiss.45.

[308].Taberî-Tarihc.1,s.69.

[309].Taberîc.1,s.69,Salebîs.45,Ebülferec-Tabsırac.1,s.33.

[310].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.37

[311].Taberîc.1,s.7O,Sâlebîs.45,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.43

[312].Taberî-Tarihc.1,s.69,Salebî-Araiss.45

[313].Mâide:27-31

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/50-54.

[314].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.37,Taberî-Tarihc.1,s.72,Sâlebî-Araiss.47

[315].Taberî-Tarihc.1,s.72,Sâlebî-Araiss.47,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.44

[316].Yâkubî-Tarihc.1,s.7

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/54-55.

[317]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.37, Taberî-Tarih c.1,s.72, Salebî-Arais s.47,

İbn.Esîr-Kâmilc.l.s.44

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/55.

[318]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1 ,s.32, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.178, İbn.

Kuteybe-Maarifs.26,Taberi-Tarihc.1,s.75,İbn.Asakir-Tarihc.2,s.361

[319]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.32, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.178, İbn.

Asakir-Tarihc.2,s.361

[320].İbn.Sa’d-TabakatC;1,s.32,İbn.Asakir-Tarihc.2,s.361

[321].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.178

[322]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1 ,s.32, Ahmet b.Hanbel-Müsned c.5,s.178,

Taberî-Tarihc.1,s.75,İbn.Asakir-Tarihc.2,s.361

[323].Onsahifeindirildiğiderivayetedilir.(Taberî-Tarihc.1,8.161…)

[324]. Taberî-Tarih C.1.S.75, İbn.Esir-Kâmil c.1,s.47 Ibnünnedîm-Fihrist

s.39

[325].İbn.Kuteybe-Maarifs.9,Taberî-Tarihc.1,s.75,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.47

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/55.

[326].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.143,Müslim.Sahihc.1,s.148

[327].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.4,s.2O8,Buharî-Sahihc.4,s.248

[328].Buharî-Sahihc.1,s.92,Müslim-Sahihc.1,s.248

[329].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.4,s.2O8,Buharî-Sahihc.4,s.248

[330].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.143,Buharî-Sahihc.1,s.92,Müslim-

Sahihc.1,s.148

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/55-56.

[331]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.28-29, Taberî-Tarih c.1,s.67, Salebî-Arais

s.40,İbn.Asakir-Tarihc.2,s.345,46,48.

[332].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.41

[333].Taberî-Tarihc.1,s,67

[334]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.29, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.1 ,s.272,

Taberi-Tarihc.1,s.67,Sâlebî-Araıss.40,Ibn.Esır-Kâmilc.1,s.40

[335].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.28,Tirmizî-Sünenc.5,s,267

[336].ibn.Asâkir-Tarihc.2,s.347

[337].imam-ıÂzam-Fıkh-ıEkbers.14

[338]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.135 Hâkim-Müstedrek c.2,s.323-

324,Ebülfida-Tefsirc.2,s.263,Heysemî-Mecmuazzevaidc.7,s.25

[339].imam-ıÂzam-Fıkh-ıEkbers.14,ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.29

[340]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.135, Hâkim-Müstedrek c.2,s 323-

324,Ebülfida-Tefsirc.2,s.263,Heysemî-Mecmuazzevaidc.7,s.25

[341].Ârâf:172-173

[342].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.135,Hâkim-Müstedrekc.2,s.324,

Ebülfida-Tefsirc.2,s.263,Heysemî-Mecmuazzevaidc.7,s.25

[343].Âl-iİmran:81

[344].Kadılyaz-Eşşifâc.1,s.35

[345].Taberi-Tefsirc.3,s.332,Kadılyaz-Eşşifâc.1,s.35.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/56-58.

[346].Ebû-Nuaym-Delâilünnübüwec.1 ,s.22,Beyhakî-Delâilünnübüvvec.

1 ,s.291, Ebülferec ibn.Cevzi-Elvefa c.2,s.731, Muhyiddin b.Arabî-

Muhadaratütebrarc.1,s.1O4,Zehebî-Tarihulislamc.2,s.374,Hâkimdennaklen

Ebülfida-Tefsirc.2,s.253,Aliyyülmüttakî-Kenzül’ummalc.12,s.471.

[347]. Ebû-Nuaym-Delâilünnübüwe c.1,s.22, Ebülferec İbn.Cevzî-Elvefa

c.2,s.731,Muhyiddinb.Arabî-Muhâdarac.1,s.1O4.

[348]. Ebû Nuaym-Delâil c.1,s.22, Ebülferec İbn.Cevzî-Elvefa c.2,s.731

Muhyiddinb.Arabî-Muhâdarac.1,s.1O4.

[349]. Beyhakî-Delâilünnübüvve c.1,s.29l, Zehebî-Tarihulislam c.2,s.374,

Hâkimden naklen Ebülfida-Tefsir c.2,s.253, Aliyyülmüttakî-Kenzül’ummal

c.12,s.471.

[350]. Ebû Nuaym-Delâil C.1.S.22, Beyhakt-Delâil c.1,s.291, Ebülferec

İbn.Cevzî-Elvefa c.2,s.731, Muhyiddin b.Arabi-Muhâdara c.1,s.1O4, Zehebî-

Tarihulislam c.2,s.374, Hâkimden naklen Ebülfida-Tefsir c.2,s.253, E.bidâye

ven-nihâyec.6,s.64

[351]. Ebû-Nuaym-Delâil c.1 ,s.22, Beyhakî-Delâil c.1 ,s.291, Ebülferec

İbn.Cevzî-Elvefa c.2,s.731, Muhiddin b.Arabî-Muhâdara c.1,s. 104, Zehebî-

Tarihulislam c.2,s.374, Hâkimden naklen Ebülfida-Tefsir c.2,s.253,

Aliyyülmüttakî-Kenzül’ummalc.12,s.471

[352].Beyhakî-Delâilc.1 ,s.27O,Zehebî-Tarihulislamc.2,s.27O,Hâkimden

naklen Ebülfida-Tefsir c.2,s.263, Elbidaye vennihaye C.6.S.64, Diyar Bekri-

Hamisc.1,s.22

[353]. Ebû Nuaym-Delâil c.1,s.22, Muhyiddiin b.Arabî-Muhâdara

c.1,s.1O4, Zehebî-Tarihulislam c.2,s.374, Aliyyülmüttakî-Kenzül’ummal

c.12,s.471,DiyarBekrî-Hamîsc.1,s.22

[354]. Zehebî-Tarihulislam c.1,s.374, Aliyyülmüttakî-Kenzül’ummal

c.12,s.471,Diyar.Bekrî-Hamîsc.1,s.22

[355]. Ebû Nuaym-Delâilünnübüvve c.1,s.22, Ebülferec İbn.Cevzî-Elvefa

c.2,s.731, Muhyiddin b.Arabi-Muhadara c.1,s.104 Zehebî-Tarihulislam

c.2,s.374

[356]. Ebû-Nuaym-Delâilünnübüwe c.1,s.21-23, Beyhakî-Delâilünnübüvve

c.1,s.287-291, Ebülferec İbn.Cevzî-Elvefa c.2,s.729-731, Muhyiddin b.Arabî-

Muhâdaratülebrar c.1,s.100-104, Zehebî-Tarihulislam c.2,s.366-374,

Hakimden nakil Ebülfida-Tefsir c.2,s.252-253, Diyar. Bekri-Tarihulhamîs

c.1,s.22

[357].Dineveri-Kitabulahbars.19,Zehebî-Tarihulislamc.2,s.374

[358]. Dineverî-Kitabulahbar s.18, 19 Ebû Nuaym-Delâil c.1,s.21-23

Beyhakî-Delâil c.1,s.287-291, Ebülferec İbn.Cevzî-Elvefa c.2,s.729-731,

Muhyiddin b.Arabî-Muhâdara c.1,s. 100-104, Zehebî-Tarihulislam c.2,s.374,

HâkimdennaklenEbülfida-Tefsirc.2,s.252-253,Elbidayevennihayec.6,s.64,

Diyar.Bekrî-Hamîsc.1,s.22

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/58-59.

[359]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38-39, Taberî-Tarih c.1,s.84, Mes’üdî-

Murûcuzzehebc.1,s.38

[360]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.33-34, İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.3,s.243,

Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.136, Hâkim-Müstedrek c.1,s.344-345.

Heysemi-Mecmauzzevaidc.8,s.199

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/59-60.

[361].Malik-Muvatta’ c.1,s.1O8, İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.3O, İbn.Ebî-Şeybe-

Musannef c.2,s.15O, Ebu Davud-Sünen c.1,s.274, İbn.Mace-Sünen c.1,s.344,

Darimi-Sünenc.1,s.3O7,Begavi-Mesabihussünnec.1,s.67

[362]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.28,29, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.1,s.299,

Taberi-Tarihc.1,s.79,Salebi-Araiss.48,Deylemi-Firdevsc.3,s.269,Heysemî-

Mecmuazzevaidc.8,s.206

[363]. Ebülmünzir Hişam-Kitabül’esnam s.51, Salebi-Arais s.48, Yâkut-

Mucemülbüldan c.5,s.367, Ebülfida’dan naklen Ebuttayyib-Şifâülgaram c.

1,8.442

[364].Salebi-Araiss.48,ibn.Esir-Kâmilc.1,s.52

[365].ZehebidennaklenEbüttayyib-Şifaülgaramc.1,s.441.

[366].İbnEsirKamilc.1,s.52.

[367]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.42, Salebi-Arais s.48, İbn Esir Kamil c. 1, s.

52.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/60-61.

[368]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.31, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd S.82., Hakim

Müsterek c. 2, s. 544, İbn Asakir Tarih c. 2, s. 351, Ebulfida-Elbidayeye

vennihayec.1,s.78.

[369].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.31,İbnKuteybe-Maarifs.9,Hakimmüstedrek

c.2, s. 544, Ebu Nuaym delail, c.1, s. 21, İBN Asakir Tarih c.2 s. 351, Ebül

FERECİbnCevzi-Elvefac.2s.279,Muhyiddinb.ArabiMuhadaratülebrarc.1

s.102,MirHavend-RavzatussafaTercemes.111.

[370]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.32, İbn Kuteybe-Maarif s.9, Mir Havend-

RavzatussafaTercemes.111.

[371]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.31, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd S.82., , İbn

Kuteybe-Maarifs.9,Hakimmüstedrekc.2,s.544,EbuNuaymdelail,c.1,s.21,

İBN Asakir Tarih c.2 s. 351, Ebül FEREC İbn Cevzi-Elvefa c.2 s. 279,

Muhyiddinb.ArabiMuhadarac.1s.102,Ebulfida-Elbidayeyevennihayec.1,s.

78,A.Aliyyülmuttaki–KenzulummalC.12,s.469.

[372].Beyhaki-Delailünnübüvvec.1s.289,Zehebi-Tarihulislamc,2s.368.

HakimdennaklenEbulfida-Tefsirc.2,s.252,Aliyyülmuttaki–Kenzulummal

C.12,s.468-469.

[373].MirHavend-RavzatussafaTercemes.111.

[374]. İbn Kuteybe-Maarif s.9, Beyhaki-Delailünnübüvve c.1 s. 289,

Zehebi-Tarihulislamc,2s.368,Ebulfida-Tefsirc.2,s.252,Aliyyülmuttaki–

KenzulummalC.12,s.468-469.

[375].Beyhaki-Delailc.1,s.289,Zehebi-Tarihulislamc,2s.368,Ebulfida-

Tefsirc.2,s.252,Aliyyülmuttaki–KenzulummalC.12,s.469.

[376]. İbn Kuteybe-Maarif s.9, Beyhaki-Delail c.1, s. 289, Zehebi-

Tarihulislamc,2s.368,Ebulfida-Tefsirc.2,s.252.

[377].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.35,Taberitarih,c.1,s.63,İbnEsirKamilc.1,

s.39.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/61.

[378].Araf:3,27,35,127,İsra,70,Yâsin:60.

[379].Nisa:1.

[380].Araf:27.

[381]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.435, Buharî-Sahih c.4,s.1O5,

c.5,s.225,Müslim-Sahihc.1,s.184,Tirmizi-Sünenc.1,8.622

[382]. İbn.İshak, İbn.Hişam-Sîre c.4,s.54, İbn.Sa’d-Tabakat c.2,s.143,

Tirmizi-Sünen c.5,s.389, Taberi-Tarih c.3,s.12O, jbn.Kayyım-Zadülmaad

c.2,s.184, İbn.Seyyid-Uyunüleser c.2,s.l78, Ebülfida-Elbidaye vennihaye

c.4,s.3O1,ibn.Haldun-Tarihc.2,ks.2,s.45

[383].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.2,s.192,EbûDavud-Sünenc.3,s.318

[384].Necm:3

[385].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.2,s.244Buharî-Sahihc.7,s.125,Müslim-

Sahihc.4,s.2183,Deylemi-Elfirdevsc.2,s.186

[386].Zâriyat:56

[387].Bakare:30-33

[388].Hıcr:28-30

[389].Tîyn:4

[390].Nur:45

[391].Ârâf:172-173

[392].Meryem:1-58

[393]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:1/61-64.

ŞİSÂLEYHİSSELÂMŞisAleyhisselâmınSoyu:

ŞisAleyhisselâmınBabası:ÂdemAleyhisselâm,Anneside,Hz.Havvâ‘dır.[1]

ŞisAleyhisselâmınDoğuşu:ÂdemAleyhisselâmın oğluKabil, kardeşiHâbil’i kıskanarak öldürdükten

beşyılsonra[2],Şis(Hibetullâh)Aleyhisselâm[3]doğdu.

Cebrail Aleyhisselâm, Hz. Havva’ya: “Allah, bunu (Şis’i), sana, Hâbil’in

yerineverdi”dedi.[4](Hibetullâh)a:ArabcadaŞes,SüryancadaŞas,İbrancada

Şisdenir.[5]ŞisAleyhisselâm,doğunca,ÂdemAleyhisselâmda:

“Bu, Hibetullâh’dır (Allah’ın Hibesidir) demiş ve Hâbil’den dolayı yemin

etmiştir.[6]

AlınlardanAlınlaraGeçenPeygamberlikNuru:Hz.Havva, Şis’e hâmile olunca, alnında parıldamağa başlayan Nûr, Şis’i

doğurduğuzaman,onunalnınageçmişti.

Âdem Aleyhisselâm, bundan, Şis’in kendisinden sonra, yerini tutacağını

anlamıştı.[7]

ŞisAleyhisselâmınalnındaparlayanPeygamberlikNûr’u,zevcesine,oğlu

Enuş doğduğu zaman da, Enuş‘un alnına, ondan da, oğlu Kaynanın alnına

geçmiş, asırlar boyunca, alından alına geçmiş durmuş ve nihayet,

AbdulmuttalibdenAbdullâh’a,ondanda,MuhammedAleyhisselâmageçipson

temellisahibindekararkılmıştır.[8]

ŞisAleyhisselâmınBazıFaziletleriVePeygamberliği:Şis Aleyhisselâm; ÂdemAleyhisselâmın oğullarının en ulusu, en üstünü,

ÂdemAleyhisselâma,ensevgilisiveona,ençokbenzeyeniidi.[9]

ÂdemAleyhisselâm;vefatındanonbirgünönce[10],ŞisAleyhisselâma:

“Eyoğulcuğum!Sen,bendensonra,Halîfem’sin!”diyerekvazifesinitakva

üzereyürütmesinitavsiyeetti.[11]

Onu,birVasiyetnameileyerineVekilbıraktı.[12]

Bunu,Kabil’denveKabiloğullarındangizlitutmasını,onaemretti.[13]

Gece ve gündüz saatlerini ve hermahlukun, Allâha, hangi saatlerde, ne

gibiibadetleryaptıklarınıbildirdi.

VukubulacakTufanhakkındada,bilgiverdi.[14]

Âdem Aleyhisselâm; Kabil oğullarının zina ve içkiye düştüklerini,

bozulduklarınıgörüncede,ŞisAleyhisselâmınoğullarınada,Kabiloğullarile

evlilikbağlantısıkurmamalarınıtavsiyeetti.[15]

YüceAllah;ÂdemAleyhisselâma,yirmibir[16],ŞisAleyhisselâmada,yirmi

dokuz sahife indirip[17] Şis Aleyhisselâmı, bu elliyi bulan sahifelere göre[18]

hareketveameletmeklemükellefkıldı.[19]

Yüce Allah’ın; Âlâ sûresinin on sekizinci âyetinde andığı Suhufu Ûlâ,

Hibetul-lâhSisb.ÂdemAleyhisselâmileİdrisAleyhisselâm’aindirilmişolan

Sahi-fe’lerdi.[20]

Peygamberlik, Din, İbâdet ve Yüce Allah’ın Hak ve Şeriatlarına göre

hareket,ŞisAleyhisselâm’daveoğullarındabulundu.

Şis Aleyhisselâmın yurdu, Dağın başında; Kabil oğullarının yurdu ise,

vadininaltındaidi.[21]

Şis Aleyhisselâm; Allah’ı, takdis ve tenzihden geri durmaz, kavmına da;

Allah’ınbuyruklarınıyerinegetirmemektensakınmalarını,Allah’ı,her türlü

noksan, eksik sıfatlardan uzak tutmalarını ve dâima iyi işler işlemelerini

emrederdi.

Bununiçin,Şisoğullarıvekadınlarıarasındanedüşmanlık,nekıskançlık

olur, ne kin tutulur, ne suçlama yapılır, ne yalan söylenir, ne de, boş yere

yeminedilirdi.

Onlardan, her hangi biri, yemin etmek istediği zaman, ancak: “Hâbil’in

kanıüzerineyeminolsunki!”derdi.[22]

ÂdemAleyhisselâm’dansonra,oğullarından,Kabe’ninonarımını ilkdefa,

taşlaveçamurlayapanda,ŞisAleyhisselâmidi.[23]

Şis Aleyhisselâm; vefat edinceye kadar, Mekke’de kalmaktan Hacc ve

Umreyapmaktangeridurmadı.[24]

ŞisAleyhisselâmınVefatı:Şis Aleyhisselâm; vefat edeceği sırada, yerine oğlu Enuş‘u bırakıp ona;

Âdem Aleyhisselâmın, tâbut içindeki cesedini, korumasını, Allah’ın

buyruklarınıyerine

getirmemektensakınmasınıvekavmınada,bunuveAllah’agüzelceibâdet

etmeleriniemretmesiniemretti.

OğullarınaBereketduasıyaptı.

Oturdukları mukaddes dağdan inmemeleri, çocuklarının da, oradan

inmelerine engel olmalarını ve lanetlenmiş Kabil’in çocuklarile düşüp

kalkmamalarıhakkındada,Hâbil’inkanıüzerineandverdi.Sonra,vefatetti.[25]OnavegönderilenbütünPeygamberlereselâmolsun!

ŞisAleyhisselâm,vefatettiğizaman,dokuzyüzonikiyaşındaidi.[26]idris

Aleyhisselâmda,ozamanyirmiyaşındabulunuyordu.[27]

Şis Aleyhisselâmın oğlu Enuş, babasının cesedini özel ağaç zamkı ile ve

dar-çıngibikokanağacınkokusuilekokuladı.[28]

Şis Aleyhisselâmın cenaze namazını; oğulları, oğullarının oğulları ile

kızlarıvekızlarınınoğullarıgelipkıldılar.[29]

•••

ÂdemAleyhisselâmınoğullarından,ŞisAleyhisselâmdanbaşkasınınnesli

devam etmeyip kesilmiş, Şis Aleyhisselâm, böylece, Ebülbeşer olan Âdem

Aleyhisselâmla birlikte[30], bütün insanların soylarının varıp dayandığı Soy

direğiol-muştur.[31]

Şis Aleyhisselâmdan sonra, bütün Şis oğullarının nesebleri, Şis

Aleyhisselâ-maulaşmadığıgibi, İdrisAleyhisselâmakadarda,onlardaVahy

vePeygamberlikte,bulunmamıştır.[32]

Rivayete göre: Şis Aleyhisselâm da, Mekke dağlarından Ebû Kubeys

dağındakimağarayagömülenEbeveynininyanınagömülmüştür.[33]

Şis Aleyhisselâmla İdris Aleyhisselâm Arasındaki Soy DireğiAtalar:

ŞisAleyhisselâmdan sonra, oğluEnuş,BabasınınveDedesininvasiyetini

korudu.

Allah’a,engüzelşekildeibadetetti.

Kavminede;Allah’a,güzelşekildeibâdetetmeleriniemretti.[34]

Yeryüzündeilkkezhurmaağacıdiken,Enuşidi.[35]

İlk kez, Sadaka veren ve vermeyi teşvik eden de, o idi.[36] Enuş, vefat

edeceğisırada,bütünoğullarıiçinBereketduasıyaptı.

Onları,oturduklarımukaddesdağlarındanaşağıyainmektenveiçlerinden

hiç bir kimsenin, lanetlenmiş Kabil’in oğullarile düşüp kalkmasınameydan

vermektennehyetti.

OğluKaynan’ıda,yerinebıraktıvekendisiniÂdemAleyhisselâmın,tâbut

içindekicesediilede,ilgilenmeklegörevlendirdi.

Onun yanında namaz kılmalarını ve Allâhı, çokça takdis etmelerini emr

ettiktensonra,vefatetti.

Vefatettiği zaman,dokuzyüzaltmışbeşyaşında idi.[37]Enuş‘unalnında

peygamberlikNuru parıldardı.[38] Hâbil’in katili Kabil de, onun zamanında

öldürülmüştür.[39]

Enuş‘un oğulları ve oğullarının oğulları Kaynan, Mehlâil, Yerd, Uhnuh

(İdris),MettuŞelah ilekadınlarıveonlarınoğulları toplanıpEnuşuncenaze

namazınıkıldılar.

Kaynan;latîf,müttakîveAllah’ıçoktakdisedicibirzatidi.

Kavmim; Allah’a itaat ve güzelce ibadet etmeye, Âdem ve Şis

Aleyhisselamla-rınvasiyetlerinitutmayadavetveteşviketti.[40]

Kaynan’ın alnında da, Peygamberlik Nûr’u, parıldardı.[41] Kaynan, vefat

edeceğisırada,oğullarıiçin,Bereketduasıyaptı.

Aralarından,hiçbirkimsenin,oturduklarımukaddesdağdan,lanetlenmiş

Kabil oğullarının yanına inmemeleri için, onlara, Hâbil’in kanı üzerine-and

verdi.

Yerine,oğluMehlâil’i,bıraktı.[42]

Kaynan,dokuzyüzyirmiyaşındavefatetti.[43]

Kaynanvefatedince;oğullarıveoğullarınınoğullarıMehlâil,Yerd,Mettu

Şe-lah ve lemek ile kadınları ve onların oğulları toplandılar, Kaynan’ın

üzerine,cenazenamazıkıldılar.

••

Mehlâl;zamanındaÂdemoğullarınınSeyyid’iveUlukişisiidi.[44]

Mehlâil; kavmini, Yüce Allah’a ibâdet ve tâata devam ettirdi. Onlara,

Babasınınvasiyetini,yerinegetirtti.

vefatıyaklaştığısıradaMehlâil;oğluYerd’i,kendisinehaleftayinveÂdem

Aley-hisselâmıntâbutunu,onavasiyetetti.[45]

İlimleriöğretti.Âlemdecereyanedecekşeylerihaberverdi.

Âdem Aleyhisselâma indirilmiş olan (Hükümdarların Sırrı) kitabı

Mehlâil’debulunuyordu.[46]

Mehlâil,sekizyüzdoksanbeşyaşındavefatetti.[47]

••

Mehlâil’in vefatından sonra, yerine geçen oğluYerd; imanlı, tam amelli,

kendisini,Allah’a ibadetve tâatavermiş,gece,gündüzçokçoknamazkılan

birzatidi.[48]

Kabiloğullarında,ötedenberiiçki,zinadüşkünlüğü[49],hayasızlıkveateşe

tapmakgibitürlükötülüklervardı.

Çeşidçeşidçalgıâletleride,edinmişlerdi.[50]

Kadın, erkek, genç, ihtiyar, sık sık toplanıp davul, düdük, zurna, def

çalarlar,güler,oynarlar,nâraatarlardı.

Hattâ,onlarınseslerini,dağdaoturanŞisoğullarındanbazılarıduyarlardı.

Onların, bumeclislerine, gençlerinden ziyade, yaşlılar, düşkündüler. Günah

olanherkötülüğüişlemektebirleşmişlerdi.

Zaman, uzayınca, Şis oğulları da, aralarında gereğini titizlikle yerine

getiregeldikleriAhdvemîsaklarınıbozdular.[51]

İçlerinden, yüz erkek, oturdukları mukaddes dağlarından inip amuca

oğullarının,neyaptıklarınıgörmekistediler.[52]

Yerdb.Mehlâil,bunu,haberalınca,hemenyanlarınavardı.Onlara“Allah

aşkınayapmayınız!”dedi.

Atalarının bu husustaki vasiyetini ve kendilerinin, Hâbil’in kanı üzerine,

yaptıklarıAnd’ıhatırlattı.[53]

Kendilerine,va’zvenasihattabulunduisede,dinlemediler.[54]OğluUhnuh

(İdrisAleyhisselam),ayağakalkıp:

“İyi biliniz ki: içinizden, kim Babamız Yerd’i, dinlemeyerek dağımızdan

inerse,bizdeonunbirdahadağımızaçıkmasınameydanvermeyiz!”dedi.

Fakat,onlar,yinede,inmektenbaşkasınayanaşmadılar.[55]Dağdan,Kabil

oğullarınınyanınaindiler.

Kabiloğullarınınkadınları,Şisoğullarınıyanlarındatutupbırakmadılar.

Bundan sonra, Şis oğullarından yüz kişilik ikinci bir erkek kafilesi daha

“Kardeşlerimiz,neyapıyorlar?”diyerekdağdan,onlarınyanınaindiler.

Onlarıda,Kabiloğullarınınkadınlarıtutupbırakmadılar.

Dahasonra,bütünŞisoğulları,dağdan,onlarınyanınaindiler.

Azgınlıkveonlarlaevlilikyapıldı,birbirlerinekarıştılar.

Kabiloğulları,yeryüzünüdolduracakkadarçoğaldılar.

Fakat,Tufandahepsiboğulupyokoldular.[56]

Yerdb.Mehlâil,vefatedeceğisırada,oğullarıiçin,Bereketduasıyaptı.

Onları;oturduklarımukaddesdağdanaşağıyainmektennehyetti.

“Siz,herhalde,ergeçaşağıyereineceksinizdir.

İçinizden, hanginiz, en son inecek olursa, AtamızÂdem’in, içinde cesedi

bulunan tâbutunu, indirsin. Sonra da, bize tavsiye edildiği gibi, onu, arzın

ortasınayerleştirsin.”dedi.

Oğlu Uhnuh’u (İdris Aleyhiselâmı) yerine bırakıp Kenz mağarasında

namazkılmaktanayrılmamasını,onaemretti.

Yerdb.Mehlâil,vefatettiğizaman,dokuzyüzaltmışikiyaşındaidi.

Yerdb.Mehlâil,vefatedince,oğullarıveoğullarınınoğullarıUhnuh,Mettu

Şe-lah, Lemek ve Nuh Aleyhisselâmlar toplandılar. Babalarının üzerine,

cenazenamazıkıldılar.[57]

Âdem Oğulları Arasında Putperestlik Ne Zaman Ve NasılBaşladı?

Rivayete göre: Kabil, kardeşi Hâbil’i öldürünce, Babası Âdem

Aleyhisselâm-dankorkarakYemen’ekaçtı.

Şeytan,ona:

“Hâbil’in kurbanını ateşin yakması ve kurbanının kabul olunması, onun,

ateşehizmetveibadetetmesiyüzündendi.

Sende,öyleyap!”diyetelkindebulundu.

Bununüzerine,Kabil,birateşeviyapıpiçindeateşyakarakonatapmağa

başladı.[58]

Put, ağaçtan veya altun veya gümüşten insan şeklinde yapılırsa, ona:

Sanem,taştanyapılırsa,onada,Vesendenir.[59]

Şis oğulları, önceleri gelir, Âdem Aleyhisselâmın Nevz veya Bevz

dağındaki mağarada bulunan cesedini, ziyaret eder ve ona, tazimde

bulunurlar,kendisiiçin,Allâhdanrahmetdilerlerdi.[60]

Kabilb.Âdemoğullarındanbiradam:

“Ey Kabil oğulları! Şis oğulları, Âdemin cesedinin çevresinde dönüp

dolaşarakonatazimdebulunuyorlar.

Sizinise,böylebirşeyinizyok!”dedi,veonlariçinbirputyonttu.Tarihde

ilkputyapanadam,bu,oldu.[61]

Kur’an-ıkerimdeVedd,Süva’,Yağus,YaukveNesrdiyeadlarıanılanput-

lar[62], rivayete göre: Âdem Aleyhisselâmın oğulları[63] veya oğullarının

oğullarıidiler.[64]

Bunlar,iyiamellikişilerdi.[65]Halk,bunlarauyarlardı.[66]

Süva’ın,ŞisAleyhisselâmınoğluolduğu,Yağus,YaukveNesr’inde,Süva’ın

oğullarıolduklarıda,rivayetedilir.[67]

Bunlar,öldüklerizaman,adamları:

“Kâşke, onların suretlerini, bize bir yapan olsaydı da, kendilerini

hatırladıkça,bizi,ibadeteteşviketmişolurdu.”dediler.[68]

Onlara,yakınları,çokağladılar.Kabiloğullarındanbiradam:

“Ey kavmim![69] Ben, can vermeye güç yetiremem amma, size, onların

suretlerinegörebeştaneputyapsam,yontsamolmazmı?”dedi.

Onlarda:“Olur!”dediler.

Bunun üzerine, Kabil oğullarının put yapıcısı, onlar için, Vedd, Süva’,

Yağus,YaukveNesr’insuretlerinegörebeştaneputyonttu,dikti.

Adlarınaputdikilenlerinkardeşleri,amucalarıveamucaoğullarıgelipbu

putlarınçevrelerindekoşarakdolaşırlarveonlaratazimdebulunurlardı.

Oasır,böylecegeçti.

Yerdb.Mehlâil b.Kaynan b.Enuş, b.Şis, b.Âdemzamanındada,böyle

yapıldı.[70]

Bazıkîmseter,İslâmiyettendöndü.[71]

İkinci asır gelince, bu putlara, ilk çağdakinden daha çok tazimde

bulundular.

Üçüncüasırgelince:

“Bizden öncekilerin şu putlara tazimleri, ancak, Allah katında, şefaat

etmeleriniumdukları içindi!”diyerekonlara tapmağabaşladılar,küfürlerini

artırdılar.

Bununüzerine,YüceAllah,onlaraİdrisAleyhisselâmı,Peygamberolarak

gönderdi.

İdrisAleyhisselâm,onları,putlaratapmaktanmenveYüceAllâhaibadete

davetetti.[72]

Fakat,onlar,İdrisAleyhisselâmı,yalanladılar.YüceAllahda,onu,yüksek

birMakamakaldırdı.

Putperestlik, Nuh Aleyhisselâmın zamanına kadar artmakta devam etti.

Yüce Allah, Nuh Aleyhisselâmı, Peygamber gönderdi. Nuh Aleyhisselâm,

onları, Yüce Allâha ibadete, uzun zaman davet etti. Fakat, onlar, Nuh

Aleyhisselâmakarşıkoydularvekendisini,yalanladılar.[73]

Nuh Aleyhisselâm, onlarla başa çıkamayınca, kendisini ve yanındaki

Mü‘min-leri,onlardankurtarmasıiçin,Allah’aduaetti.(70)

YüceAllah da, onları, Tufan suyunda boğdu.[74] Tufan suları, Nevz veya

Bevz dağından beş putu sürükleyip yere indirdi. Suların, şiddetli akışları,

onları,ülkedenülkeyesürükledi.Nihayet,Cüddetoprağınaattı.Sonra,sular,

çekildi.

Esenrüzgârlar,putlarınüzerinetoprakyığdı.[75]

[1]. İbn.İshak, İbn.Hişam-Sîre c.1,s.3, İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.39, Belâzürî-

Ensabüleşraf c.1,s.3, İbn.Kuteybe-Maarif s.10, Dineverî-Kitabülahbar s.1,

Yâkubî-Tarihc.1,s.8,Taberî-Tarihc.1,s.76.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/67.

[2].Taberî-Tarihc.1,s.76,Sâlebî-Arâiss.47,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.47

[3]. İkiz olarak değil, yalnız olarak (Mir Hâvend-Ravzatussafa. Terceme

s.115)

[4]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.37, Taberî-Tarih c.1,s.76, Sâlebî-Arâis s.47

İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.354

[5]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.37, Taberi-Tarih c.1,s.76, İbn.Asâkir-Tarih

c.6,s,354

[6].Belâzürî-Ensabüleşrafc.1,s.3

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/67.

[7].Mes’ûdî-Murûcuzzehebc.1,s.37

[8].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.38-39

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/67-68.

[9]. ibn.Kuteybe-Maarif s.10, Yâkubî-Tarih c.1,s.7, Mir Hâvend-Ravzat

Tercemes.115

[10].Taberî-Tarihc.1,s.79,Salebî-Arâiss.47,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.49

[11].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.359

[12].Taberî-Tarihc.1,5.79,Mesûdî-Murucuzzehebc.1,s.49

[13].Taberî-Tarihc.1,s.79,Sâlebî-Arâiss.47,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.49

[14]. Taberî-Tarih c.1 ,s.76, Sâlebî-Arais s.47, İbn.Esîr-Kâmil c.1 ,s.47

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1 ,s.98,MirHâvend-RevzatussafaTercemes.

115

[15]. İbn.Sa’d Tabakat c.1,s.39, Taberî-Tarih c.1,s.84, İbnünnedûn-Fihrist

s.39

[16].Onsahifeindirildiğirivayetide,vardır.(Taberî-Tarihc.1,s.161,Ebû

Nuaym-Hilyetülevliya c. 1 ,s. 167, Zemahşerî-Keşşaf c.4,s.245, Sâlebî-Arâis

s.100, Fahrurrazî-Tefsir c.31,s.15O, İbn.Asakir Tarih c.6,s.357, Ebüssuud-

Tefsirc.9,s.143-Aliyyülmüttakî-KenzürUmmalc.16,s.132)

Taberî-Tarih c.1,s.75, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.40, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.47

[17]. Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.4O, Ahbaruzzeman s.86. ibn Nedîm-

Fihrists.39

[18].İbn.Kuteybe-Maarifs.10,Taberî-Tarihc.1,s.76,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.47,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.99

[19].Taberî-Tarihc.l,s.81,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.54

[20].Taberî-Tarihc.1,s.86

[21].Mes’ûdî-Ahbaruzzemans.86

[22].Yâkubî-Tarihc.1,s.8

[23]. lbn.Kuteybe-Maarifs.10, Taberî-Tarihc.1,s.81, İbn.Esîr-Kamilc.1,s.54,

MirHâvend-Ravzatussafatercemes.115

[24].Taberî-Tarihc.1,s.81,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.54

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/68-69.

[25].Yâkubî-Tarihc.1,s.8

[26]. Ibn.Kuteybe-Maarif s.10, Yâkubi-Tarih c.1,s.8, Mes’ûdî-

Murûcuzzehebc.1,s.39,İbn.Asakir-tarihc.6,s.36O,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.54

[27].ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.359-360

[28].ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.260

[29].Yâkubî-Tarihc.1,s.8,Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.86

[30]. Taberî-Tarih c.1,s.76,83, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.56, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.1,s.98

[31]. ibn.Kuteybe-Maarif s.10, Taberî Tarih c.1 ,s.76, İbn.Esîr-Kâmil c.1

,s.47-4§,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.98

[32].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.87

[33].Zehebî‘dannaklenEbüttayıb.-Şifâülgaramc.1,s.442

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/69-70.

[34].Yakubî-Tarihc.ı,s.8.

[35].Süheylî-Ravdulünüfc.1,s.81,MirHâvend-Ravzatussafatercemes.117

[36].Mîrhand-RayzatussafaTercemesis.117.

[37].Yâkubî-Tarihc.1,s.8-9

[38].Me’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.38

[39].Yâkubî-Tarihc.1,s.8,Mesûdî-Murucuzzehebc.1,s.39.

[40].Yâkubî-TarihC.1.S.9

[41].Mes’ûdî-MurucuzzehebC.1.S.39

[42].Yâkubî-Tarihc.1,s.9,Dineverî-Elahbars.1

[43].Yâkubî-Tarihc.1,s.9,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.39

[44].Dineverî-Kitabül’ahbars.1

[45].Yâkub-ıTarihc.1,s.10

[46].Mes’ûdîAhbaruzzamans.87

[47].Yâkubî-Tarihc.1,s.10,Mes’üdî-Ahbaruzzamans.87

[48].Yâkubî-Tarihc.1,s.10

[49].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.38,Taberî-Tarihc.l.s.84,Salebi-Araiss.47

[50].Sâlebî-Arâiss.47

[51].Yâkubî-Tarihc.1,s.10-11

[52].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.39,Yâkubî-Tarihc.1,s.11,Taberî-Tarihc.1,s.84

[53].Yâkubî-Tarihc.1,s.11

[54].Taberî-Tarihc.1,s.83,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.57

[55].Yâkubî-Tarihc.1,s.11

[56].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.39,Taberî-Tarihc.1,s.84

[57].Yâkubî-Tarihc.1,s.11

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/70-73.

[58].Taberî-Tarih c.1,s.82, Sâlebî-Arais s.47, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra

c.1,s.36

[59].EbülmünzirHişam-Kitüblasnams.53

[60].EbülmünzirHişam-Kitabülasnams.50

[61]. Ebülmünzir Hişam-Kitabülasnam s.51, Yâkut-Mûcemülbüldan

c.5,s.367

[62].Nuh:23

[63].Ebülfida-Tefsirc.4,s.426,Diyar.Bakrî-Hamisc.2,s.97

[64].Taberî-Tefsirc.23,s.99

[65]. Ebülmünzir Hişam-Kitabülasnam s.51, Taberî-Tefsir c.29,s.99,

Ebülferecİbnülcevzî-Tabsırac.1,s.35

[66].Taberî-Tefsirc.29,s.99

[67].Zürkam-MevahibüttedünniyeŞerhic.2,s.348

[68].Taberî-Tefsirc.29,s.99

[69].Taberî-Tefsirc.29,s.99,Ebülferecİbn.cevzî-Tabsırac.1,s.35

[70]. Ebülmünzir Hişam-Kitabülasnam s.51-52, Yâkut-Mûcemülbüldan

c.5,s.367

[71]. Ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.39, Taberî-Tarih c.l,s.85, Ibn.Esfr-KâmıY

c.t,s.29

[72]. Ebülmünzir Hişam-Kitabülasnam s.52, Ebülferce-Tabsıra c.1,s.35,

Yâkit-Mucemülbüldanc.5,s.367

[73]. Ebülmünzir Hişam-Kitabülasnam s.52-53, Yâkut-Mücemülbüldan

c.5,s.36770)Şuarâ:118

[74].Nuh:25

[75]. Ebülmünzir Hişam-Kitabülasnam s.53, Yâkut-Mucemülbüldan

c.5,s.367

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/73-75.

İDRİSALEYHİSSELÂMİdrisAleyhisselâmınSoyu:

İdris (Ahnuh veya Unhuh veya Hanuh) b.Yerd (yahud Yarid)b.Mehlâil

b.Kaynarı(yahudKaynen)b.Enuş,b.Şis,b.ÂdemAleyhisselâm.[1]

İdrisAleyhisselâmaİdrisDenilmesininSebebi:idris Aleyhisselâma; Yüce Allâhın kitabından ve İslam Dininin

Sünnetinden[2],Kitaplardan,ÂdemveŞisAleyhisselamlarınSahifelerinden[3]

çokçokdersyaptığıiçin[4]İdrisadıverildiğirivayetedilir.[5]

İdrisAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:

İdris Aleyhisselâm; beyaz tenli[6], uzun boylu, büyük karınlı, geniş

göğüslü[7],

kabaSakallı,İrikemikli,güzelyüzlüİdi.[8]

Yürürken,adımını,kısaatar[9],önünebakardı.[10]

Vücudu,azkıllı,başı,çoksaçlıidi.Vücudunda,yaratılıştanbeyazbirnokta

vardı.[11]Sesi,incevekonuşmasımülayimdi.[12]

İdrisAleyhisselâmınÖzelliklerindenBazıları:

İdrisAleyhisselâm;ÂdemAleyhisselâmdansonra[13],kalemle ilkkezyazı

yazan[14],

İlkkezyıldızlarvehisabilminigözdengeçirenzatidi.[15]

Geçmişdevirlerinbütünilimlerikendisindetoplanmıştı.[16]

Bütün ilimler kendisine öğretilmiş, Şis Aleyhisselâmdan sonra hiç

kimseyegizliilimlerinMushafıdaonateslimedilmişti.[17]

Kendisiterziidi..[18]

İlk kez, iğne ile dikiş diken[19], ilk kez elbise dikip giyen de İdris

Aleyhisselâmdı.

Halbuki,ondanöncekiinsanlar,hayvanlarınderilerinigiyerlerdi[20]

Babası Yerd b. Mehlâil, İdris Aleyhisselâmı yerine bıraktığı ve kavmin

oturduklarımukaddesdağdan ,Kabil oğullarının yanına inmemeleri için[21]

yaptığı va’z ve nasihata kulak asamadıkları zaman[22] İdris Aleyhisselâm,

ayağakalkıponlara:

“İyi biliniz ki: içinizden kim Babamız Yerd’i , dinlemeyerek dağımızdan

inerse, biz, onun bir daha dağaımıza çıkmasına meydan bırakmayacağız!”

demiş, fakat onlar, dağdan inmekten başkasına yanaşmamışlar, inecekleri

yereinmişler,Kabiloğullarınınkadınlarıiledüşüpkalkmışlardır.[23]

İdris Aleyhisselâm, çok ibadet edici bir zat idi. Kendisinin, bir günde

yükselen ameline, zamanındakiÂdemoğullarını bir ayda yükselen amelleri

denkgelmezdi.[24]

İdrisAleyhisselâmınPeygamberliği,MücadeleVeMücâhedesi:

Âdem,ŞisAleyhisselâmlardansonra[25], İdrisAleyhisselâma ,YüceAllah

tarafındanpeygamberlikverildi.[26]

Vekendisineotuzsahifeindirildi.[27]

İdris Aleyhisselâm; kavmini, putlara tapmaktan men ve yüce Allaha

ibadetedavetetti.

Fakat,onlar,onu,yalanladılar.[28]

İdrisAleyhisselâm;Şis oğullarındanolankavmimyanına çağırıp onlara,

öğütler vermiş, Yüce Allâha itaat, Şeytana ise, isyan etmelerini ve Kabil

oğullarıiledüşüpkalkmamalarınıemretmişisede,onlar,dinlememişler[29],

Kabiloğullarınınyanına,birbiriardınca,kafilekafileinmeğebaşlamışlar[30],

İdrisAleyhisselâmındâvetine,ancak,binkişiicabetetmiştir.[31]

İdris Aleyhisselâm, ilk kez, Allah yolunda Kabil oğulları ile savaşmış,

onlardanesirleralıpâzadetmiştir.

İdris Aleyhisselâm; göğe yükseltilmeden önce, oğlu Mettu Şelah’ı,

kendisineHalefveEvhalkınaVasitayinetti.

Yüce Allah’ın; Kabil oğullarını, onlarla düşüp kalkanları ve onlara meyi

edenleriazabauğratacağınıbildirdivekendilerini,onlarladüşüpkalkmaktan

nehyetti.[32]

Allâhaibadetteİhlaslıolmalarını,doğrulukveyakînüzereameletmelerini

tavsiyeetti.[33]

Bundansonra,YüceAllah,İdrisAleyhisselâmı,pekyücebiryerekaldırıp

yükseltti.[34]

Ozaman,kendisi,yüzaltmışbeşyaşındaidi.[35]Onavegönderilenbütün

PeygamberlereSelâmolsun![36]

CehennemVeCennetinİdrisAleyhisselâmaGösterilişi:Hz.ÜmmüSeleme’nin,bildirdiğinegöre:

İdris Aleyhisselâm, Ölüm Meleğinin dostu idi. O’ndan, Cennet’i ve

Cehennem’i,kendisinegöstermesiniistedi.

Oda,onu,yükseltti.

İdris Aleyhisselâm, Cehennem’i görünce, ondan korktu. Az kalsın

bayılacaktı.

ÖlümMeleği,onunüzerinekanadınıgerip:

“Gördünonu,değilmi?”dedi.

İdrisAleyhisselâm:

“Evet!Bugünekadar,onu,hiçgörmemiştim!”dedi.

Ölüm Meleği, Cennet’i görünceye kadar onu götürüp Cennet’e girdi ve

jdrisAleyhisselâma:

“Cennet’ide,gördündeğilmi?”dedi.İdrisAleyhisselâm:

“Evet!Vallahi,burası,Cennet’tir!”dedi.

ÖlümMeleği:

“Haydi,gördüğünegit!”dedi.

idrisAleyhisselâm:

“Nereyegideyim?”diyesordu.

ÖlümMeleği:

“Neredeolmakistersen,orayagit!”dedi.

İdrisAleyhisselâm:

“Hayır!Vallahi,ben,orayagirdiktensonra,çıkmam!”dedi.

ÖlümMeleğine:

“Sen,onu,orayakoyma!

orayagirince,hiçkimseiçin,birdahaoradançıkmakyoktur!”denildi.[37]

Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâmın Mîrac GecesindeİdrisAleyhisselâmlaSelamlaşması:

Peygamberimiz Aleyhisselâm, Miraç gecesinde, Cebrail Aleyhisselâmla

birlikte dördüncü kat göğe yükseldiği zaman, orada, İdris Aleyhisselâmla

karşılaştı.

CebrailAleyhisselâma:

“Kimbu?”diyesordu.[38]

CebrailAleyhisselâm:

“Bu,İdris(Aleyhisselâm)dır!Selâmverona!”dedi.

Peygamberimiz,selâmverdi.

Oda,peygamberimizinselâmınamukabeleettiktensonra:

“Hoşgeldin,safageldinsâlihkardeş,sâlihPeygamber!”dedivehayırdua

etti.[39]

İdris Aleyhisselâmla Nuh Aleyhisselâm Arasındaki Soy DireğiAtalar:

İdris Aleyhisselâmdan sonra, oğlu Mettu Şelah; Yüce Allâha ibadet ve

tâatadevametti.[40]

Kendisi;atabinipsavaşmaktaBabasınıörnekedinen[41]veAllâhatâatve

ibadetolangünlükamellerindede,BabaveAtalarınınyolunututanmübarek

birZatidi.[42]

Alnındapeygamberliknuruparıldardı.[43]

MettuŞelah,vefatedeceği sırada,oğluLemek’i, yerinebıraktıveAllah’a

tâatveahidlerikorumakgibiAtalarının,kendisinetavsiyeetmişolduklarıve

kendisininde,yerinegetirmişolduğuşeylerionada,tavsiyeettivedokuzyüz

onyediyaşındavefatetti.[44]

Lemekb.MettuŞelahda,Allâhaibâdetvetâatadevametti.[45]

Kavmim,öğütlediveonları,Kabiloğulllarıiledüşüpkalkmaktannehyetti.

Kavmiise,Lemek’insözünüdinlemediler.Hepsi,oturduklarıdağdan,Kabil

oğullarınınyanınaindiler.[46]

Şisoğulları,Kabiloğullarınınkızlarıiledüşüpkalktıklarızaman,Cebâbire

diyeanılanZorbalardoğduveçoğaldı.

Lemek;ölümdöşeğinedüştüğüzaman,oğluNuhAleyhisselâmlatorunları

Sam,HamveYâfes’iveonlarınkadınlarınıyanınaçağırdı.

Dağda,Şisoğullarındansekizcandanbaşkakimsekalmamış,hepsi,Kabil

oğullarınınyanınagitmişlerdi.

Lemek, yanına gelenler için, Bereket duası yaptı ve ağladı: “Demek,

Cinsimizden,şusekizcandanbaşkakimsekalmamış!

Âdem ve Havva’yı yaratan, sonra, o ikisinden çocuklarını çoğaltan

Allâh’dandilerimki:sizi,şukötükadınhastalığındankorusun!

Çocuklarınızı,yeryüzünüdolduracakkadarçoğaltsın!

Size,AtamızÂdeminbereketiniversin!

OğullarınızaHükümdarlıknasîbetsin![47]

EyNuh!Bildiğingibi,şuracıkta,bizdenbaşkakimsekalmamıştır.

Sakınbundanürkmeveşugünahkârkavminardınadüşme![48]

Öldüğümzaman,beni,Kenzmağarasınıniçinekoy!

Allah,Gemiyebinmeniirâdebuyurduğuzaman,BabamızÂdeminCesedini

de,yükleveGemideninerkende,yanındaindir.

Onu,Gemide,üstkatınortasınakoy.

Senveoğulların,Gemininşarktarafındabulununuz.

Kadınınveoğullarında,geminingarptarafındabulunsunlar.

Fakat,Âdemincesedi,aranızdabulunmalıdır.

Nesizkadınlarınıza tecavüzedeceksiniz,nede,kadınlarınızsize tecavüz

edecekler.

Gemidençıkıncayakadaronlarlabirlikteyemeyeceksiniz, içmeyeceksiniz

veonlarayaklaşmayacaksınız.

Tufan,çekilipgittiğivesiz,Gemiden,yeryüzüneçıktığınızzaman,Âdemin

cesediyanındanamazkıl!

Sonra,büyükoğlunŞam’avasiyetet:

Âdemincesedinigötürüpyeryüzününortasına,üstününekoysun.

Oğullarındanbirisinide,kendisininyanındabulunduruponunbakımı ile

vazifelendirsin.

Hayatını,Allahiçinvakfetsin.Nebirkadınlaevlensin,nebirevyapsın.Ne

birkandöksün,neyürüyenlerden,nedeuçanlardanbirisinebiryaklaşımla

yaklaşsın!

Hiç şüphesiz, Allah, Meleklerinden bir Meleği gönderir, yer yüzünün

ortasını,üstününü,onagösterirveonunlaüsniyeteder!”dedi.

Lemek, vefat edince, Nuh Aleyhisselamla oğulları, onun üzerine cenaze

namazıkıldılar.

Lemek,vefatettiğizaman,yediyüzyetmişyediyaşındaidi.[49]

[1]. ibn.Hişam-Sîrec.l,s.3, ibn.Sa’d-Tabakatc.l,s.54,Belâzürî-Ensabüleşraf

c.l,s.3, ibn.Kuteybe-Maarifs.10,Yâkubî-Tarihc.l,s.8-11,Taberî-Tarihc.l,s.82,

Sâlebî-Araiss.49,İbn.Esîr-Kâmilc.l,s.54-55.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/79.

[2].İbn.Kuteybe-Maarifs.10,Mes’udî-Ahbaruzzamans.54.

[3].Şâlebî-Araiss.49.

[4]. İbn.Kuteybe-Maarif s. 10, Dineverî-Elahbar s.l, Mes’ûdî-

Ahbaruzzamans.54,Sâlebî-Araiss.49.

[5]. ibn. Kuteybe-Maarif s.10, Dineveri-Elahbar s.l, Mes’udî-

Ahbaruzzamans.54,Sâlebî-Araiss.49.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/79.

[6].Hâkim-Müstedrekc.2,s.549.

[7].ibn.Kuteybe-Maarifs.10,Hâkim-Müstedrekc.2,s.549.

[8].MîrHaâvend-Ravza.Tercemes.121.

[9].ibn.Kuteybe-Maarifs.10.

[10].MirHavend-RavzatussafaTerceme5121.

[11].ibn.Kuteybe-Maarifs.10,Hâkim-Müstedrekc.2,s.549.

[12].ibn.Kuteybe-Maarifc.10.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/79.

[13].ibn.Abd-iRabbih-lkdülferidc.4,s.157.

[14].ibn.Hişam-Sîrec.l,s.3,ibn.Kuteybe-Maarifs.10,Yâkubî-Tarihc.l,s.11,

Taberî-tarihc.İ,s.86, ibn.Abd-iRabbih-lkdülferidc.4,s.157,Sâlebî-Araiss.49,

Deylemî-Firdevsc.1,s.32,İbn.Esîr-Kâmilc.l,s.59,Ebulfida-Elbidayevennihaye

c.1,s.99.

[15].Sâlebî-Araiss.49,İbn.Esîr-Kâmilc.l,s.59.

[16].Taberî-tarihc.1,s.86,İbn.Esîr-Kâmilc.l,s.60.

[17].Mes’Udi-Ahbaruzzamans.54.

[18].Hâkim-Müstedrekc.2,s.596.

[19].Mes’Udi-Murucuzzehebc.1,s.40.

[20].İbn.Kuteybe-Maarifs.10.

[21].Yâkubî-Tarihc.l,s.11.

[22].Taberî-tarihc.1,s.83,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.57.

[23].Yâkubî-Tarihc.l,s.11.

[24].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.40,Sâlebî-Araiss.50.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/79-80.

[25].Ebulfida-Elbidayevennihayec.1,s.99.

[26]. Meryem:56, İbn Hişam sire c.1, s. 3, ibn.Kuteybe-Maarif s.10,

Yâkubî-Tarihc.l,s. 11,Dineveri-El’ahbars.1,Taberî-TarihC.1.S.85,Mes’Udi-

Ahbaruzzamans.54,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.59,Ebulfida-Elbidayevennihayec.1,

s.99.

[27]. ibn.Kuteybe-Maarif s.10, Taberî-Tarih C.1.S.86, Mes’ Udi-

Murucuzzehebc.1,s.40.

İbnünnedim-Fihrists.39,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.60.

[28].EbülmünzirHişam-Kitabulesnams.52,Yakut-Mucemülbüldenc.5,s.

367.

[29].Taberî-tarihc.İ,s.85,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.59.

[30].Taberî-TarihC.1.S.85.

[31].ibn.Kuteybe-Maarifs.10.

[32].Taberî-Tarihc.1,s.85,86,87,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.59-62.

[33].Yâkubî-Tarihc.1,s.11.

[34].Meryem:57.

[35].İbn.Habîb-Kitabülmuhabbers.3.

[36]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:1/80-81.

[37].Deylemî-Firdevsc.1,s.224-225

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/81-82.

[38].ibn.İshak,İbn.Hişam-Sîrec.2,s.48,Buharî-Sahihc.4,s.1O7

[39].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.4,s.2O9,Buharî-Sahihc.4,s.1O7

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/82.

[40].Yâkubî-Tarihc.1,s.12

[41].Taberî-Tarihc.1,s.86-87,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.62

[42].Taberî-Tarihc.1,s.87

[43].Mes’ûdî-Murûcuzzehebc.1,s.4O

[44].Taberî-Tarihc.1,s.87

[45].Yâkubî-Tarihc.1,s.12

[46].Taberî-Tarihc.1,s.87,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.62

[47].Yâkubî-Tarihc.1,s.12-13

[48].Taberî-Tarihc.1,s.87,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.63

[49].Yâkubî-Tarihc.1,s.13

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/82-84.

NUHALEYHİSSELÂMNuhAleyhisselâmınSoyu:

Nuh b.Lemek (veya Lemk), b.Mettu Şelah, b.Ahnuh (veya Uhnuh) (Yani

İdris Aleyhisselâm), b.Yerd (veya Yarid), b.Mehlâil, b.Kayn (veya Kaynarı),

b.Enuş,b.Şis,b.ÂdemAleyhisselâm.[1]

NuhAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:

Nuh Aleyhisselâm; uzun boylu[2], esmer, ince tenli, uzunca başlı, büyük

gözlü,uzunveenlisakallı,irivücudluidi.

Kendisininkollarıvebacaklarıince,uyluklarıetliidi.[3]

NuhAleyhisselâmınKavminePeygamberOlarakGönderilişi:

NuhAleyhisselâmınmeskeniIraktaidi.[4]

Vedd, Süva’, Yağus, Yauk ve Nesr diye anılan putlara[5] tapan kavmini,

başlarına gelecek azapla korkutmak, bir olan Allah’a ibadete davet etmek

üzre,Peygamberolarakgönderildi.[6]

Onlara:

“…Eykavmim!Allâhaibadetediniz!

Sizin,Ondanbaşkahiçbirİlâhınızyoktur!.[7]

“Şüphesizki,ben,sizi,Allanınazabındanapaçıkkorkutan’im.

Allah’danbaşkasınatapmayınız.

Ben,sizinbaşınızaacıklıbirazabıngelipçatmasındankorkuyorum!”dedi.[8]

Kavmindenilerigelenler:

“Biz,seni,hiçşüphesiz,apaçıkbirsapkınlıkiçindegörüyoruz!”dediler.

NuhAleyhisselâm:

“Eykavmim!Bendehiçbirsapkınlıkyoktur.

Fakat,ben,ÂlemlerinRabb’ıtarafındangönderilmişbirPeygamberim!

Size,Rabb’ımınVahyettiklerini,tebliğediyorum.

Siziniyiliğiniziistiyorum.

Ben,sizinbilmediklerinizide,Allâhdan(gelenVahyile)biliyorum.

Size, o korkunç akıbeti haber vermek için, korunmanız için ve belki,

böylelikle rahmete kavuşturulmanız için, kendinizden bir adam vâsıtasile

Rabb’ınızdan,sizebirihtargeldidiyeşaşıyormusunuz?!”dedi.[9]

“Biz,seni,kendimizgibibirinsandanbaşkaolarakgörmüyoruz.

Basit, ve zahirî görüşe uyan en aşağı tabakalarımızdan başkasının sana

tâbiolduğunuda,görmüyoruz.

Sizin,bizekarşıbirüstünlüğünüzüde,göremiyoruz.Bilakis,siziyalancılar

sanıyoruz!”dediler.NuhAleyhisselâm:“Yaben,Rabb’ımdangelenapaçıkbir

Burhanüzerindeisem?

O, bana, Kendi katından bir Rahmet vermiş de, bunlar, siz (in

gözlerinizdengizlibırakılmışsa?

Söyleyiniz bana, ey kavmim! Sizi, istemediğiniz halde, ona zorlayacak

mıyız?

Ey kavmim! Bundan (bu tebliğlerimden) dolayı, sizden hiç bir mal

istemiyorum.

Benimmükâfatım,Allâhdanbaşkasınaaiddeğildir.

Ben,imanedenleri,tardedicide,değilim!

Çünki,onlar,muhakkakki,Rabblarına,kavuşanlardır.

Ben,sizi,ancakcahillikedenbirkavmgörüyorum!

Eykavmim!Ben,onlarıkovarsam,Allâhdan(Allâhınazabından)beni,kim

kur-tarabilir?Bana,kimyardımedebilirhiçdüşünmezmisiniz?!

Ben,size(Allâhınhazineleri,benimyanımdadır!)demiyorum.

Ben,gaybıda,bilmem!

Ben(hakikattabirMelek’im!)de,demiyorum.

Bununla beraber, gözlerinizin hor gördüğü o kimseler hakkında (Allah,

onlaraaslahayrvermeyecektir)de,diyemem!

Onlarınözlerindekini,ençokbilen,Allâh’dır.

Aksitakdirde,hiçşüphesiz,ben,zâlimlerdenolmuşolurum!”dedi.

“EyNuh!Doğrusu,sen,bizimleuğraştındurdun!

Bizimleuğraşmandaaşırıda,gittin!

Eğer,sen,doğruculardanisen,bizitehdidedipdurduğunşeyihaydigetir

bize!”dediler.

Nuh(Aleyhisselâm):

“Onu-dilerse-size,ancak,Allah,getirir.

Siz,Allah’ı,bundanâcizbırakabilecekdeğilsiniz.

Eğer, Allah, sizi helak etmek dilemişse, ben, sizin iyiliğinizi arzu etmiş

olsambile,buhayrhâhlığım,sizehiçbiryararvermez.

O,sizinRabb’ınızdırvenihayet,Onadöndürüleceksiniz.’[10]

Ben(gelecektehlikelerle)korkutandanbaşkabirkimsedeğilim.!”dedi.

“EyNuh!Sen,(budediğinden)vazgeçmezsen,muhakkak,taşlanmışlardan

olacaksın!”dediler.[11]

Nuh(Aleyhisselâm):

“Eykavmim!Benim,aranızdaduruşum,Allah’ınâyetleriileöğütverişim,

sizeağırgeliyorsa,(nediyeyim)ben,ancak,Allah’adayanıpgüvenmişimdir.

Siz ve ortaklarınız da, artık, toplanıp ne yapacağınızı kararlaştırınız. Bu

yapacağınız, size, sonradan hiç bir tasa vermesin! Hattâ, bana, möhlet de,

vermeyiniz.

Eğer, (benim öğütlerimden) yüz çeviriyorsanız, ben, sizden (zâten bu

hususta)hiçbirmükâfatistemedim.

Benimmükâfatım,Allah’danbaşkasınaâiddeğildir.

Ben(Onunhükmüneboyuneğen)Müslümanlardanolmaklaemrolundum”

dedi.[12]

Kavmi,onu,yalanladılar.[13]

Kâfirlerdenbirtakımları:

“Bu,sizingibibirinsandanbaşka(birşey)değildir.

O,sizekarşıüstünlüksağlamakistiyor.

Eğer, Allah, (Peygamber göndermek) dileseydi, elbette, bize Melekler

indirirdi.

Biz,öncekiAtalarımızdan,bunu(AllâhıBirlemeyi)hiçduymadık.

Bu,kendisindebirdelilikbulunanadamdanbaşkasıdeğildir.

Binâenaleyh,sizonubirzamanagözetleyiniz!”dediler.

Nuh(Aleyhisselâm)da:

“Ey Rabb’ım ! Onların beni yalanlamalarına karşı sen bana yardım et!”

dedi.

“Bizde,ona(şöyle)Vahyettik:Sen,bizimbizimnezaretimizveVahyimizle

gemiyap!

Nihayet (helaklerineemrimizgelipte,ofırınkaynamağabaşlayınca,ona

her(nevihayvanlardanerkekvedişi)ikişerçiftileailenialıpiçerisinegir!

(Kavmının) içinden, aleyhlerine söz geçmiş (hüküm giymiş olanlar

müstesna.

Ozulmedenler(inkurtulması)hakkındabanahitaptabulunma.

Çünki,onlarboğul(mağamahkumol)muşlardır.

Artıksenmahiyetindekilerlebirlikte,Gemininüstünedoğrulupyerleşince:

BiziozalimlergüruhundanselameteerdirenAllahahamdolsun!de!

Rabb’ım!Benibereketlibirmenzilekondur!

Sen,konduranlarınenhayırlısısın!de!”[14]

Nuh Aleyhisselâmın Kavmini Tevhide Davet Edişi Ve BaşınaGelenler:

Nuh Aleyhisselâm; halkın, heykellerinde , puthhanelerde bulundukları

sırada,yanlarınavarıp:

“(Lâilâheillallâh=Allâh’danbaşkailâhyoktur!)deyiniz.

Ben,Allâh’ınKulveResulüyüm!”dedikçe,işitmemekiçinhalk,başlarını,

elbiselerininiçinesokar,kulaklarınıdaparmaklarıiletıkarlardı!

Yinebirgünonlara:(Lâilâheillallâh=Allâh’danbaşkailâhyoktur!)dediği

zaman, Sanemler yüzlerinin üzerine düşünce, kalktılar, Onu, yüzünün

üzerinedüşünceyekadardövdüler.

KralMahvil[15], bunu, haber alınca,NuhAleyhisselâmı huzuruna getirtti

veOna:

“Nedirsu,seninhakkındaişittiğim?!

Dinime ve Babanın oğullarının, üzerinde bulundukları şeye karşi

davranışın?!

Nedir,Sanemlerikürsülerindendüşürenbusihir?!

Bunusanakimöğretti.?”Dedi.

NuhAleyhisselâm:

“Onlardediğingibibirerilaholsalardı,yüzlerininüzerinedüşmezlerdi.

BenAllahınKuluveResulüyüm!

Sen,YüceAllah’dankorkveOna,hiçbirşeyişerikkoşma!”dedi.

KralMahvil;SanemlerBayramıhazırlanıncayakadar,NuhAleyhisselâmın

tutuklanmasını ve Sanemlerin, tekrar Kürsülerine yerleştirilmelerini ve

bozulanyerlerininonarılmasınıemretti.

Bayram gelince, toplanıp yapılan şeyleri görsünler diye halk’a nida

ettirildi.

Nuh Aleyhisselâm, Kral hakkında Allâha düa etti. Kral, bir baş ağrısına

tutuldu,aklınıkaybetti.Birhaftasonrada,öldü.

Ölüsü,altunşerirüzerinekonulupSanemheykellerinin içindeağlanarak

tavafedildiktensonra,gömüldü.

NuhAleyhisselâma,dilleriileherkötülüğüyaptılar,sövdüler,saydılar.[16]

Kral Mahvil’in ölümü üzerine, yerine geçen oğlu Dermesil, Nuh

Aleyhisselâmı,serbestbıraktı.

Halk, büyük Sanemlerden her birinin yanında senenin belli vakitlerinde

toplanıp bayram yaparlar, Sanemler için, kurban keserler ve onları tavaf

ederlerdi.

Yağusbayramıiçinde,halk,hertaraftangeliptoplanmıştı.

NuhAleyhisselâm,onlarınyanlarınavardı.Ortalarındaayaktadikilip:

“Lâ ilahe illallah = Allâh’dan başka ilâh yoktur!” demeleri için, onlara

seslendiği zaman, yine, başlarını, elbiselerinin altına soktular, parmaklarını

da,kulaklarınatıkadılar!

Nuh Aleyhisselâmın seslenmesiyle, Sanemlerin Kürsülerinden yere

düşmeleri,biroldu!

Halk, yine üzerine yürüyüp Nuh Aleyhisselâmı dövdüler ve yüzünün

üzerinedüşürdüler.

Başınıda,yardılar.

Kendisini,çekeçekeKralınköşkünegötürdüler,yanına,soktular.

Kral,NuhAleyhisselâma:

“İlâhlarla ilgili işlerden hiç bir şeye karışmamanı, sana, söylemedikmi?

Seni,böyleşeylerden,menetmedimmi?!

Hattâ,onları,kürsülerine,şerefliyerlerinekoydurduğumda,onlara,secde

de,edeceksindiyesana,emiretmedimmi?

Bunu,sanakimöğretti?..”diyerekçıkıştı.

NuhAleyhisselâm;kanlaraboyanmışbirhalde,Krala: “Eğer,onlar,birer

ilâholsalardı,yerleredüşmezlerdi?EyDermesil!Allâh’dankork!Allah’a,hiç

birşeyişerikkoşma!Çünki,O,senigörüyordur!”dedi.

Dermesil:

“Sen,bana,böylehitapetmekkudretinikendindenasılbuluyorsun?”dedi.

İkinciSanembayramıhazırlığısonunakadarhabsedilmesini,Sanemiçin

kurbankesilmesiniveyeredüşenSanemlerinkürsülerinetekrarkonulmasını

emretti.

Emri,yerinegetirildi.

KralDermesil,NuhAleyhisselamhakkındakorkunçbirrü‘yagörüp:

“Mecnundur! Yaptıklarından mes’ul değildir!” diyerek hapisten

çıkarılmasınıemretti.

ZamanınKâhin’i ise,Tufan işinivezamanınınyaklaştığını,halkabildirir

veNuhAleyhisselâmınöldürülmesiniemrederdi.[17]

BabilKralıDermesil’ede,yazıyazarakNuhAleyhisselâmınöldürülmesini

işaretetmişti.

Dermesil; çevre halkına yazıp Nuh Aleyhisselâmın, Esnam ibadetini

değiştirmek istediğini ve bir tek İlândan başka ilâh bulunmadığını iddia

ettiğini anlattı ve “Siz, Sanemlerden başka İlahlar bulunduğunu biliyor

musunuz?”diyesordu.

Hepside,bunu,inkârettiler.[18]

Nuh Aleyhisselâmın, Tevhid akidesini yaymasına engel oldula[19] Hattâ,

bayılıncayakadar,kendisininboğazınısıktılar.’[20]Öldüsandılar.[21]

NuhAleyhisselâm,ayıldığızaman:“EyAllah’ım!Benivekavmimi,yarlığa!

Çünkü, onlar, (ne yaptıklarını) bilmiyorlar!” dedi. [22] Gusl edip tekrar

yanlarınavardı.Onları,Allah’aimanveibadetedavetetti.[23]

Nuh Aleyhisselâm, kendisine zulm etmekten geri durmayan kavminin

arasındadokuzyüzelliyılkaldı..[24]Kendisi,çoksabırlıvehalîmidi.[25]

Nuh Aleyhisselâmın Allâha İltica Ve KavmininHelaki İçin DuaEdişi:

Nuh Aleyhisselâm; Tebliğ ve Davet vazifesini, gece, gündüz, gizli, açık

yapmağadevametti.Fakat,kendisinin,bütünbuçabaları,onların, imandan

kaçmalarından,küfürlemiartırmalarındanbaşkabirişeyaramadı,boşagitti.[26]Bununüzerine,NuhAleyhisselâm:“EyRabb’ım!Onlar,banaisyanettiler.

Malları ve evladları, kendilerinin hüsranlarından başkasını artırmayan

kimselere

jf’dular.

Onlarda,büyükbüyükhileleryaptılar.

(Halktabakasına):Sakın!Taptıklarınızı,bırakmayınız.

Hele,Vedd’den,Süva’dan,Yağus’dan,Yauk’danveNesr’denvazgeçmeyiniz!

jediler.

Gerçekten,onlar,birçokkimseleri,baştançıkardılar.

Sen,eyRabb’ım!Ozâlimlerin,şaşkınlıktanbaşkasınıartırma[27]

Ben,artık,mağlûbum!Benimintikamımıalf[28]

Benimle onlar arasındaki hükmü Sen ver de, beni ve beraberimdeki

Mü‘minlerikurtar.[29]

EyRabb’ım!Yeryüzünde,kâfirlerdenyurttutanhiçbirkimsebırakma!

Çünkü,Sen,onları,bırakırsan,onlar,kullarınıyoldançıkarırlar,nankörve

fâcir-jenbaşkada,doğurmazlar!

Ey Rabb’ım! Beni, Anamı, Babamı, iman etmiş olarak evime girenleri,

erkekMü’-“vnleri,kadınMü‘minleriyarlığa!

Zâlimlerinhelakindenbaşkabirşeyinide,artırma!”diyerekdüaetti.[30]

TufanGemisininHazırlanışı:YüceAllah,NuhAleyhisselâm’a,ağaçdikmesiniemretti.Oda,dikti.

NuhAleyhisselâmındiktiği,Sacağacı,kırkyıldabüyüyüpyetiştiveboyu,

üçyüzzira’ıbuldu.[31]

Sacağacı:Hindülkesindeyetişenkaravebüyükbirağaçolup[32]bunun,

Aba-nusağacıolduğuda,söylenir.[33]

YüceAllahtarafındanNuhAleyhisselâmaşöyleVahyolundu:“Kavminden,

iman etmiş olanlardan başkası asla imana gelmeyecektir. O halde, onların

işlemekteolduklarışeylerdendolayıtasalanma!

Bizim nezaretimiz altında ve Vahyimiz (talimatımız) veçhile Gemi yap!

Zulmedenlerhakkındabanabirşeysöyleme!Çünkü,onlar,sudaboğulmağa

mahkûmdurlar!”[34]

Yüce Allah, dikilmiş ve yetişmiş olan ağaçları kesip gemi yapımında

kullanmasınıNuhAleyhisselâmaemretti.[35]

NuhAleyhisselâm,Marangozdu.[36]

Ağaçları,kesti.[37]

Kuruttu.[38]

NuhAleyhisselâm,Gemininnasılyapılacağınıbilmiyordu.[39]

“YâRabb!YapılacakGemiyinasılyapayım?”diyesordu.

“Onu,üçsuretüzerine,devrikyap:

Başını,horuzbaşıgibi,

Karnını,kuşkarnıgibi,

Kuyruğunu, horoz kuyruğu gibi meyilli yap ve üç kat olarak yap!” bu-

yuruldu.[40]

NuhAleyhisselâm,gemiyiyapmayabaşladı.[41]

Kestiği[42]Sac[43]‘ağacındantahtalarbiçti.[44]’

Üçyıl,bununlameşguloldu.[45]

Demirdençivileryaptı.

Gemiiçingereken[46]ziftvesair[47]herşeyihazırladı.[48]

Yapılacakşeylerinhepsini,kendisiyaptı,çattı.[49]

Elinealdığıkeseri,yapacağışeydehiçyanılmıyordu[50]

Nuh Aleyhisselâm; Gemiyi yapıp çatarken, kavminden, her hangi bir

topluluk,yanındangeçtikçe,alayetmekiçin:

“Ey Nuh! Peygamberlikten sonra, Marangozluk yapıyorsun ha?! [51] Ne

yapıyorsunsen?”diyorlar;NuhAleyhisselâmda:“Gemiyapıyorum!”deyince:

‘Demek, karadagemi yapıyorsunha?!Gemiyi, karadanasıl yüzdüreceksin?![52]Birbirlerinede:

“Bakmıyormusunuzşudeliye?Suüzerindeseyretmekiçinevyapıyor![53]

“Hani ya, su, nerede?!” [54] diyerek gülüşüyor, alay ediyorlardı. [55] Nuh

Aleyhisselâmda:

“Siz,nasılbizimleeğleniyorsanız,bizde,sizinbueğlenipdurduğunuzgibi,

sizinleeğleneceğiz!

(Âhirette de) daimî azabın kimin başına ineceğini, ileride görecek,

bileceksiniz-dir!”diyecevapveriyordu.[56]

Gemininyapılışı,ikiyılsürdü.[57]

Dahafazlasürdüğüde,rivayetedilir.[58]

GemininPlanı:Gemininuzunluğu:NuhAleyhisselâmınBabasınınDedesininZira’i ileüç

yüzZira’,

Geminineni;elliZira’,

Gemininyüksekliği:otuzZira’idi.[59]

Geminin,uzunluğunun:altıyüzaltmış,

Eninin:üçyüzotuz,

Yüksekliğinin:otuzüçZira’olduğurivayetedildiğigibi’[60]

Eninin:altıyüz,Zira’olduğuda,rivayetedilir.[61]

(Zira1:Dirseğinucundan,ortaparmağınucunakadar[62],veyaDirsekten,

omuzakadarolanuzunluğadenir.[63]

Gemi:altkat,ortakat,üstkatolmaküzere[64],üçkattı. [65]Gemininher

katı,onZira’yükseklikteidi.[66]Bunlara,küçükbirerışıkdeliği(pencere)de,

konulmuştu.[67]Geminin,birbirindenaşağıolmaküzere’[68],üçkapısıvardı.[69]

Geminin üst katında, içilecek su için depolar ve yiyecekler için de, iki

yanınatahtadandolaplaryapılmıştı.[70]

GemininaltıZira’ı,suiçindeidi.[71]

AltıZira’yerine,dörtZira’rivayetide,vardır.[72]

Yapılan geminin gövdesi: kuş göksü gibi[73], suyu, yaracak biçimde’[74]

meyilli,devrikti.[75]

Gemininbaştarafı:horozbaşıgibi,karnı:kuşkarnıgibi,kuyruktarafıda,

horuzkuyruğugibimeyilliidi.[76]

Gemininkanadlarıda,vardı.[77]

Geminintahtalevhaları,demirçivilerleçivilenip[78]berkitilmişti.[79]

Çivilenen tahta levhaların arasından, içeriye su sızmaması için, Gemi,

içindenvedışındanziftlenmişti.[80]

Gemiye Ne Zaman Binildiği? Kimlerin Bindiği Ve BinenlerinSayısı:

YüceAllah;NuhAleyhisselâma:

‘Nihayet, emrimiz gelip de, Fırın (tandır) kaynadığı zaman, her birinden

(herbirlevi’denerkek,dişi)ikişerçiftile-Aleyhlerindesözgeçmiş(helakleri

kesinleşmiş)banlar,müstesnaolmaküzre-aileniveimanedenleri(Geminin)

içineyükle!”Duyurdu.

Zâten, onun maiyyetindeki az sayıdaki kimselerden başkası da, iman

etmemişti.

Bununüzerine,Nuh(Aleyhisselâm),Gemiyebinecekolanlara:

“Bininiziçerisine!

Onun,akmasıda,durmasıda,Allanınismiyledir,

Hiçşüphesiz,Rabb’ım,çokyarlıgayıcı,çokesirgeyicidir.”dedi.[81]

Nuh Aleyhisselâm; Gemi’ye, oğulları: Sam, Ham, Yâfes ve bunların

zevceleri[82]ilekendisineimanetmişbulunanaltıkişiyibindirdi.

OğluYam(Ken’an)ise,gerikaldı.[83]

Çünki,o,kâfirdi.[84]

NuhAleyhisselâmınkarısı[85]Vâilede[86]kâfirdi.

Halka,NuhAleyhisselâmınmecnunolduğunusöylerdi.[87]

Kavmi gibi küfür üzerinde direnerek onlarla birlikte suda boğulup

gitmiştir.[88]

Gemiye binenlerin Nuh Aleyhisselâmla üç oğlu ve onların kadmlarile

birlikte sekiz kişi oldukları rivayet edildiği gibi[89], onbeş erkekle beş

kadın[90]‘veyaonerkekleonkadınolduklarıda,rivayetedilir.[91]

Hattâ,seksenkişiyibulduklarırivayetide,vardır.[92]

ÂdemAleyhisselâmınTâbutununGetirilipGemiyeKonulusu:

Âdem Aleyhisselâmın, Cebrail Aleyhisselâm tarafından getirilen[93]

Tâbutuda,Gemiyealındı.[94]veerkeklerlekadınlararasınakonuldu.[95]

Gemiyebinildiğizaman,Recebayındanongecegeçmişbulunuyordu.[96]

Kral’ınGemiyiVeGemidekileriYakmakİçinGelişi:NuhAleyhisselâmın,GemiyebindiğiveazığınıGemiyeyüklediğihaberini

alınca,KralDermesil;

“Onları, akıtıp taşıyacak su nerede?! diyerek Gemiyi yakmak üzere

adamlarından bir takım süvarilerle birlikte Geminin bulunduğu yere kadar

gitti.

Nuh Aleyhisselâmın oğlu Yam da, Kralla birlikte gelenler arasında idi.

Kral,NuhAleyhlsselâmaseslenip’.

“Gemlcvi,artacaksunerede?’.”ded.

NuhAleyhisselâm:

“Osu,senindurduğunyerde,sanagelecektir!”dedi.

Kral:

“Bu,çokşaşılacak,hiçolmayacakşeydir!

Demek, sen, kuru toprakta şu Gemiyi yüzdürecek sular, seller olacağını

söylüyorsunha?!

Sende,seninlebirliktebulunanlarda,onuniçindenhemenininiz!

Yoksa,hepinizi,yakarım!”dedi.

NuhAleyhisselâm:

“Allâhakarşı,gururunuçoğaltmada,imanagelmekteaceleet!

YüceAllâha,eş,ortakkoşmayıbırakıpMüslümanol,doğruyolubul!

Aksitakdirde,azabı,önündehâzırbulacaksın!”dedi.[97]

TufanHaberi,İnkârVeTelaşlanış:Nuh Aleyhisselâm, Kralla konuştuğu sırada, bir adam gelip bir kadın’ın

ekmekpişirdiğiTandırındansufışkırmağabaşladığını,Kralahaberverdi.

Kral;

“Tandırdan,sufışkırmışolamaz!”dedi.

NuhAleyhisselâm;ona:

“Yazıklarolsunsana!O,İlâhîgazabıngelişbelirtisidir!

Rabb’ım,bana,bunuböylevahyetti.

Bu, bütün yer yüzünün delinip deşileceğine, atını, dikildiği yerden

ayıracağınaveatınınayağınınaltındansufışkıracağınaişarettir!”dedi.

Kral, atını, durduğu yerden ayırınca, ayağının altından su fışkırdığını

gördü,vehemenatını,başkabiryeresürdü.

Oradada,aynıhal,vukubuldu.

Kralın, tahkik için gönderdiği adam dönüp suyun çoğaldığını ve

kaynadığını,ıaberverince,Kral,ailesiniveoğlunualıpkendisiiçindağbaşına

yaptırmışolduğuMaakil’e[98]götürmeküzere,acele,evinedöndü.

Herkes, Tufan olacağını, anlıyor, fakat, vaktini bilmiyordu. Bunun için,

Kralda,Maakil’e,yiyecekdoldurmuştu.

Kralveevhalkı,dağaçıkmakistediklerizaman,dağınbaşından,kayaların

başarınınüzerineatıldığını,yuvarlandığınıgördüler.

Nereyeyönelipgideceklerinibilmiyorlardı.

Yerdenfışkıransular,çoksıcakvepiskokuluidi.[99]

TufanınYaygınlanışı:

Göklerden boşanan yağmurların,yerlerden fışkıran suların selleri’[100],

bütünyeryüzünütuttuvedağları,kapladı.’[101]

Hattâ,dağlarıntepesindenonbeşZira’yükseldi.[102]

Güneşinveay’ınışığı,karardı.

Dünya,karanlıkiçindekaldı.

Gece,gündüzbiroldu.[103]

Yağış,kırkgünsürdü.[104]

Seller;yeryüzündetaşmadık,aşmadıkyerbırakmadı.[105]

Beş Putun Dalgalarla Cidde’ye Sürüklenişi Ve Orada ToprağaGömülüpKalışı:

Tufan suları; vedd, Süva’, Yağus, Yauk veNesr putlarını, Nevz dağından

sürükleyipyereindirdi.

Sularınşiddetliakışları,onları,ülkedenülkeyesürükledi.

Nihayet,Ciddetoprağınaattı.

Esenrüzgârlar,putlarınüzerlerinetoprakyığdı.[106]

GemidekilerDışındakiHalkınTufandaBoğuluşu:

Tufansuyundaboğulacakolanlar,boğuldu.[107]

Nuh Aleyhisselâm ile Gemidekilerden başka, yer yüzünde bulunanların

hepsiTufansuyundaboğuluphelakoldu.[108]

Dağın Tepesinde Bile Boğulmaktan Kurtulamayan Anne VeÇocuk:

Hz.Âişe’nin,PeygamberimizAleyhisselâmdanrivayetinegöre:

Seller; yollarda ve sokaklarda çoğalınca; son derece sevdiği yavrusunun

hayatıhakkındakorkuyadüşenbiranne,hemendağadoğrugidipdağınüçte

birisinekadarçıktı.

Su, oraya erişince, kadın, dağın ikinci üçte birisine çıktı. Su, oraya da,

ulaştı.Kadın,dağınüzerineçıktı.

Su, yükselip kadının boynuna ulaşınca, kadın, çocuğunu, elile başının

üzerinekaldırdıisede,su,nihayet,onları,alıpgötürdü!

Eğer,YüceAllah,Nuhkavminden,herhangi birisini, esirgeyecekolaydı,

buçocuğunannesini,esirgerdi!”buyrulmuştur.[109]

GemininHerYeriDolaşıpCûdiDağıÜzerineOturuşu:

NuhAleyhisselâmınGemisi,bütündünyayıdolaştı.[110]

Önce;sağtarafadoğrugitmeyebaşlayıpHabeşülkesineulaştı.

Sonrada,Ciddetarafınayöneldi.

Sonra,Rumülkesinedoğruyolalmağabaşladı.

Rum ülkesini geçince, geri dönüp Mukaddes Arz’a yöneldi[111] Mekke

Hareminekadargitti.

Harem-işerifinçevresindeyedikerredolaştı.[112]‘Sonrada’[113],Yemen’e

doğrugitti.Oradandönüp’[114]Cûdidağınaulaştı.

YüceAllah,sema’ya:Suyunu,tut!”,yerede“Suyunu,yut!”emriniveripte,

yağışlar, durduğuvedağlarınüzerlerinden aşan suların seviyeleri düşmeğe

başadığızaman,Gemi,Cûdîdağınınüzerineoturdu.[115]

GemininSuÜzerindeNeKadarDolaştığıVeGemidenNeZamanİnildiği?

NuhAleyhisselâmınGemisi,hiçdurmadanaltıaysuüzerinde[116]‘dağlar

gibidalgalararasındaakarar[117]dünyanınhertarafınıdolaştı.[118]

Yüzelligündolaştığırivayetide,vardır.[119]

NuhAleyhisselâm,Cûdîdağındabiraykalıp[120]sular,çekildiğiveyerler,

ku—jduğu zaman, yanındakilerle birlikte, Muharrem ayının onuncu günü,

dağdanindi.

Ogün,Gemihalkı,ŞükürOrucututtular.[121]

NuhAleyhisselâm, Gemiden inerken, Gemisini kilitleyip Anahtarını oğlu

Sâm’averdi.[122]

SemâninŞehrininKuruluşu:NuhAleyhisselâm;Karda’daSemânîndiye anılanyerde, yanındakilerden

her=risiiçinbirerevyaptı.[123]

Semânîn: Musul’un üst tarafında, İbn.Ömercezîresinin yakınındaki Cûdî

dağlayanındabirbeldeciktir.[124]

Ibn.Habîb(vefatı:245Hicrî),İbn.Kuteybe(vefatı:276Hicrî),Taberî(vefatı:

310-icrî),İbn.Esîr(vefatı:630Hicrî);buşehirciğin,kendizamanlarınakadar

(Sûk-ıSemânîn)adıyla[125]

Mes’ûdî (vefatı:346Hicrî)de,dağeteğindekurulmuşolanbuşehirciğin,

ken-z-zamanınakadarsâdece(Semânîn)adıylaanılageldiğinibildirir.[126]

Yakut (vefatı: 626 Hicrfta göre: Nuh Aleyhisselâmın yapmış olduğu

Mescid,el’anrradabulunmaktadır.[127]

NuhAleyhisselâm;Semânîn’deyerleştiktensonra,ekinekti,üzümçubuğu,

sikti.

Bulunduğuyeri,düzledi,onardı.[128]

Birmüddet sonra, Semânînhalkı, Vebâ‘ya tutuldu.NuhAleyhisselâm ile

oğullarındanbaşka,hepsiöldü.[129]

CûdîDağıNerededir?:

CûdîDağı:Musultoprağında[130]

Musul’unHısneyn[131]veyaHadıydmevkiindedir.[132]

Cezâre’de[133]130,MusulyakınındakiCezîre’dedir.[134]

Musulbeldelerindenİbn.Ömerceziresinde[135],Basuri’dedir.[136]

İbn.Ömercezîresi,Musul’unüzerinde,üçgünlükbiryerdir.[137]

Basurinde,Dicle’nindoğusunda,Musulmülhakatındanbirnahiyedir.’[138]

CûdîDağı:Cezîre’de[139],Kardanâhiyesindedir.[140]

CûdîDağı:KardaveZebdikariyelerinindağıdır.[141]

Karda: Cezîre’de, CûdîDağı yakınında bir kariye olup İbn.ÖmerCezîresi

yakınındakiSemânînkariyesinede,yakındır.[142]

CûdîDağıileDiclearası,sekizFersah’dır.[143]

Fersah:onüçhâşimîMiliveyaonikiveyaonbinZira’dır.[144]Milde:dört

binZira’dır.[145]

YüceAllah’ınŞereflendirdiğiÜçDağ:YüceAllah;Dağlardan,üçdağı:

CûdîDağını,NuhAleyhisselâmile,

Tûr-iSeynâDağınıMûsâAleyhisselâmile,

Hıra(Nûr)Dağını,MuhammedAleyhisselâmileşereflendirdi.[146]

NuhAleyhisselâmınTufanGemisiVeSonucu:Yüce Allah; Nuh Aleyhisselâmın kavmini, zulme devam edip durdukları

sırada, Tûfan sularında boğdu. Nuh Aleyhisselâm ile gemi arkadaşlarını,

selâmeteerdir.[147]

Gemisini de, Cezîre toprağında[148], Cezîre toprağından Karda’da[149],

Karda <ariyesinindağıolanCûdîDağının[150] tepesinde -insanlara bir ibret

olmaküzere-

3raktı.[151]

Gemi,uzunzaman,oradakaldı.[152]

Hattâ,NuhAleyhisselâmınümmetininöncekilerindennicekimseler,varıp

onu,seyrvetemâşâettiktensonra[153],Gemi,çürüyüpküloldu.[154]

Tefsirkitaplarımızdakigörüşler,böyle!

Acaba,Kamersûresinin15.âyetindekimutlakbeyanabakılarakGemi’nin,

Cûdî Dağı üzerinde, şu veya bu şekilde mesela taşlaşmış olarak ibretli bir

Mucizehâindeel’anmevcudiyetidüşünülemezmi?

Ecnebî İlim ve Fen adamlarından bazılarının, Gemi’den bir kalıntı

bulabilme ümidiyle ve Ahd-i Atîk’ın, Tekvin kitabının 8. babının 4.

fıkrasındaki Ararat tâbirinden mülhem olarak zaman zaman gelip Ağrı

dağına tırmandıklarını ve her sefe-nnde de, elleri boş döndüklerini

işitiyoruz…TırmanıpAğrı‘nın başına, Yorma gel kendini boşuna.Maksadın keşf ise

GemiyiDüşCûdîdağındapeşine.[155]

Kur’ân-ıKeriminTûfanHakkındakiAçıklaması:TûfanveSonucu,Kur’ân-ıkerimdeşöyleaçıklanır:

“Bununüzerine,bizde,şarılşarıldökülenbirsuya,gökkapılarınıaçtık.

Yeri de, kaynaklar halinde (tamamıyla) fışkırttık da, (her iki su) takdir

edilmişbiremrüzerindebirleşiverdi.[156]

“(Gemi), nankörlük edilmiş bulunan (o zâta) bir mükâfat olmak üzere,

bizimgözlerimizönündeakıpgidiyordu.[157]

Nuh,ayrıbiryereçekilmişolanoğlunabağırdı:

Oğulcağızım!(gel)bizimyanımızasende,bin!Kâfirlerdenolma!

Qğ(u(se:

Birdağasığınırım!

O,beni,sudan,korur!dedi.

Nuh:

Bugün,Allah’ınemrinden,esirgeyen,Kendisindenbaşkahiçbirkurtarıcı

yoktur!dedi.

İkisininarasına,dalgagirdi.

Oda,derhal,boğulanlardanoldu.[158]

Nuh,Rabb’ınaduavenidaedip:

EyRabb’ım!Benimoğlumda,şüphesiz,benimâilemdendir.

Senin (ailemi kurtaracağın hakkındaki) va’d’in, elbette hak’dır ve Sen,

HâkimlerinHâkimisin!dedi.

(Allah):

EyNuh!,O,kat’iyyenseninailendendeğildir!

Çünki, o(nun işlediği) sâlih olmayan (kötü) bir iştir (kâfirlik ve

imansızlıktır)

Ohalde,bilmediğinbirşeyibendenisteme!

Seni,bilmezlerdenolmaktan,bihakkınmenederim!buyurdu.

Nuh:

EyRabb’ım!Ben,bilmediğimşeyi,Sendenistemekten,Sana,sığınırım!

Eğer, Sen, beni bağışlamazsan, esirgemezsen, hüsrana düşmüşlerden

olurum!dedi.[159]

Eyarz!Suyunu,yut!

Eygök!Sende,tut!denildi.

Su,kesildi.İş,olupbitirildi.

(Gemide)Cûdî(dağının)üzerindedurdu.[160]

Ozâlimlergüruhuna:

Uzakolsunlar!Denildi.[161]

EyNuh! Sana ve (Gemide) beraberinde bulunanlardan (gelecekMü‘min)

ümmetlerebizdenselâm(veselâmet)vebereketlerlein(Gemiden)!

(Onlardan türeyecek diğer kâfir) ümmetler de, vardır ki, biz, onları da

(dünyadado!azıklarla)yararlandıracağız.

Sonra ise (Âhirette) kendilerine bizden pek acıklı bir azab çarpacaktır!

denildi.[162]

Andolsunki:biz,Nuh’u,kavmine(Peygamberolarak)göndermişizde,o,

aralarında-elliyılmüstesnaolmaküzre-binyılkalmıştır.

Nihayet, onlar, zulümde devam edip dururlarken, kendilerini, Tufan,

yakalayı-•ermiştir.

Fakat, biz, onu da, gemi arkadaşlarını da, selâmete erdirmiş ve bunu,

âlemlereoıribretyapmışızdır![163]

Andolsunki:biz,bunu(Gemiyi)birâyetolarakbırakmışızdır.

Ohalde,düşünüpibretalanvarmıki,benimazabımvetehdidlerimnice

-niş[164]

Bunlar, gayb haberlerindendir ki, sana, Vahy ediyoruz. Bundan önce, ne

senbiliyordun,nede,kavminbiliyordu.Ohalde,sende,(Nuhgibihercefaya)

katlan.Akıbet,hiçşüphesiz,takvayaerenlerindir.“[165]

NuhAleyhisselâmınOğullarınaTavsiyeleriVeVefatı:Rivayete göre: Nuh Aleyhisselâm; Tufandan sonra, üç yüz elli yıl daha

yaşamıştır.[166]

Nuh Aleyhisselâm, vefatı yaklaştığı sırada, yerine, büyük oğlu Sâmı[167]

vekilDirakt..[168]

Yanına toplananoğulları:Sâm,HamveYâfes ilebunlarınoğullarına,bir

takımtavsiyelerdebulundu.

Yüce Allah’a ibadete devam etmelerini, onlara emretti.’[169] Ayrıca, oğlu

Sâm’a:

“Eyoğulcağızım!dedi,kalbinde,zerreağırlığıncaşirkolduğuhalde,kabre

girme!

Çünki,Allah’ınhuzurunamüşrikolarakgelenkimseiçin,birdelilyoktur.

Ey oğulcağızım! Kalbinde, zerre ağırlığınca, kibir bulunduğu halde, kabre

girme!Çünki,Kibriya,YüceAllah’ınRidâ‘sıdır.

Ridâ‘sıhakkındaçekişenkimseye,Allah,gazabeder.

Ey oğulcağızım! Kalbinde, zerre ağırlığınca, Rahmetten ümid kesmiş

olarakkabregirme!

Çünki, dalâlete düşmüş kimseden başkası, Allah’ın rahmetinden ümid

kesmez.[170]

Ben,sanavasiyetimisöylüyorum:Sana,ikişeyiemr,veseni,ikişeydende,

nehy ediyorum. Sana (Lâ ilahe illallah) Kelime-i Tevhid’ini, emrediyorum.

Çünki,yedikatgöklerleyedikatyerler,birterazikefesineveLâilaheillallah

Kelimeside,diğerbirkefeyekonulsa,bu,onlardanağırgelir.

Eğer,yedikatgöklerleyedikatyerler,uçsuzbucaksızbirçenberolsalar,

LâilaheillallahveSübhânallâhivebihamdihîKelimeleri,onlarıkırar.

Çünki,bunlar,herşeyindüasıdırvehalk,bunlarlarızıklanır.Seni,şirkten

vekibirdennehyediyorum.[171]

Gücünyeterse,kalbinde,şirktenvekibirdenhiçbirşeybulundurmamağa

çahş!”[172]

Rivayetegöre:NuhAleyhisselâma,vefatıyaklaştığısıralarda[173]

“Ey Ebülbeşer ve ey uzun ömürlü! [174]‘ Dünyayı, nasıl buldun?” diye

sorulmuştu.

NuhAleyhisselâm:

“Onu,ikikapılıbirevgibibuldum.

Birkapısındangirdim,diğerkapısındançıktım!”demiştir’[175]

NuhAleyhisselâm,kamıştanbirkulübeedinmişti.

“Keşke,bundandahasağlambirevyapsaydın?”denilince:

“Ölecekbirkimseiçin,bubileçok!”demiştir.’[176]

Rivayete göre: Peygamberlerden, ümmeti helak olan Peygamber,

Mekke’ye gelir, orada, Allah’a, ibadete koyulur, kendisi ve yanında

bulunanlar,vefatlarınakadar,oradakalırlardı.

Nitekim, Nuh, Hûd, Salih ve Şuayb Aleyhisselâmlar da, Mekke’de vefat

etmişlerdir.

Bunların,kabirleri,ZemzemileHacerülesvedRüknüarasındadır.[177]

Zemzem ile Rükün arasında yetmiş Peygamber[178] diğer rivayete göre:

Hacca gelip vefat eden Peygamberlerden, orada doksan dokuz peygamber

gömülüdür.”[179]

OnavegönderilenbütünPeygamberlereSelâmOlsun!

NuhAleyhisselâm,birşeyyediğizaman:Elhamdülillâh!derdi.

Birşeyiçtiğizaman:Elhamdülillâh!derdi.

Birşeygiydiğizaman:Elhümdülillâh!derdi.

Birşeyebindiğizaman:Elhamdülillâh!derdi.

Bununiçin,YüceAllah,ona(Şükredicibirkul)isminivermiştir.[180]

PeygamberlerinUluları:Sahih bir Hadîs-i şerîf’e göre: Peygamberlerin, Seyyid ve Ulu kişileri,

beştir:

1)Nuh,

2)İbrahim,

3)Mûsâ,

4)İsâ,

5)MuhammedAleyhisselâmlardır.

MuhammedAleyhisselâmise,bubeşin,SeyyidveUluKişisidir”[181]

Nuh Aleyhisselâmın Ebülbeşerliği Ve Bütün İnsanların OnunOğullarındanÜreyişi:

Kur’ân-ıkerimde:

“Onun (Nuh Aleyhisselâmın) zürriyetini, yeryüzünde devamlı kalanların,

ta kendisi kıldık. [182] mealindeki âyet hakkında, Peygamberimiz

Aleyhisselâm:

“Nuh’unüçoğluvardı:

1)Sâm,

2)Hâm,

3)Yâfes.[183]

Sâm, Arabların babasıdır. Yâfes, Rumların babasıdır. Ham, Habeşlerin

babasıdır.”buyurmuştur.[184]

Bunagöre:yeryüzündekiinsanlarıntümü,NuhAleyhisselâmınzürriyeti-

dirler.[185]

NuhAleyhisselâm,ÂdemAleyhisselâm’dansonra,Ebülbeşer= İnsanların

Ata-srdır.[186]

İnsanlar, Âdem ve Nuh Aleyhisselâmlardan meydana gelmişlerdir. [187]

Başkabirdeyişle:

İnsanların Birinci Atası: Âdem Aleyhisselâm, İkinci Atası da, Nuh

Aleyhisse-lâm’dır.[188]

NuhAleyhisselâmınYeryüzünüÜçOğluArasındaBölüştürüşü:NuhAleyhisselâm,yeryüzünü,üçoğluarasındabölüştürmüş;OğluSâm’a,

yeryüzününorta,üstünkısmınıtahsisetmişti[189]ki,Beytülmak-dis’i[190],Nil,

Fırat, Dicle, Seyhan, Ceyhan ve Feysun[191] ırmakların[192] bu beş ırmağın

suladığı’[193] yerleri içine alır, [194] Feysun ile Nil’in doğusuna ve arka

tarafından güney rüzgârlarının estiği buruna kadar olan yerlere kadar

uzanır[195]

Nuh Aleyhisselâm; oğlu Ham’a, Nil’in batısına ve arka tarafına düşen

yerleri tahsis etmişti ki, buraları, poyraz rüzgârlarının estiği buruna kadar

uzananyerlerdi.[196]

NuhAleyhisselâm;oğluYâfes’ede,Feysunileonunarkatarafınadüşenve

lodosrüzgârlarınınestiğiburunakadaruzananyerleritahsisetmişti.

Yâfes,MağrıbileMeşrıkarasındakonaklamıştı.[197]

Yâfes’in oğullarından Sakalib ve Isban’ın yurdları, Rumlardan önce,

Erzurum’du.[198]

Türklerden, Hazerlerden ve daha başkalarından gelen ve Arab olmayan

bütünkrallar,Yâfes’inçocuklarındandırlar.[199]

Yâfes’inçocuklarındanolanTürklerdenkimişehirvekalehalkıidi,kimisi

de,dağlarda,kırlardagöçebeolarakkeçeçadırlaraltındayaşarlar,avcılıktan

başkaişyapmazlardı.

Türklerin en büyük kralları, Hakan olup kendisinin, altundan tahtı,

altundantacı,altundankemerivardı.

Kendisi,ipekelbisegiyerdi.[200]

Ham,denizsahilinegidipyerleşti.

Ham’ın, Küş, Ken’an, Kut, adındaki oğullarından Kut, Hind ve Sind

topraklarınagidipyerleşti.

Oralarınhalkı,Kut’unçocuklarındanüremiştir.

Sudan, Nûbe, Zene, Karan, Zegave, Habeşe, Kıbt ve Berber cinsleri de,

Ham’ın,KüşveKen’anadındakioğullarındantüremişlerdir.[201]

Nuh Aleyhisselâmın oğlu Sâm; Arz-ı Haram’a ve çevresine yerleşmiş,

Yemen’e, oradan Hadramevt’e, oradan Amman’a, oradan Âlic ve Yebrin’e,

Vebar,DevvveDehnâ‘yakadaruzanmıştı.[202]

NuhAleyhisselâmlaİbrahimAleyhisselâmArasındakiSoyDireğiAtalar:

NuhAleyhisselâmınoğluSâm;akılda,bilgide,kavrayışveanlayışta,kalb

temizliğinde,ötekikardeşlerindenüstünolduğuiçin,NuhAleyhisselâm,onu,

yerine Vekil bıraktı ve kendisine, Peygamberlik sırlarını, hikmetin

incelikleriniöğretti.

Ötekioğullarınada,Sâm’ınemrineboyuneğmelerinivasiyetetti.

Peygamberlerden, Velilerden, Sıddîklardan, Salihlerden, Sultanlardan

Âmirlerden,birçoklarının,onunsoyundan

gelmesini,YüceAllâh’dandiledi.[203]

NuhAleyhisselâmdan sonra,OğluSâmda,YüceAllah’a ibadet ve taâtla,

üzerinedüşenvazifelerlemeşguloldu.(Yâkubî-Tarihc.ı,s.i7)

Sâm’ınvefatıyaklaştığısırada,oğluErfahşed’i,yerinebıraktı.[204]

Sâm,altıyüzyaşındavefatetti.

Şam’dansonraoğluErfahşed,YüceAllah’aibâdetvetâatlameşguloldu.

Erfahşed, vefat edeceği sırada, oğlunu ve ailesini yanında toplayıp Yüce

Allah’a ibâdete devam etmelerini ve mâsiyetlerden sakınmalarını onlara

tavsiyeetti.

OğluŞâlıh’ada,ayrıca:

“Vasiyetimi,kabulet.

Bendensonra,aileiçinde,YüceAllâhaibâdatvetâatediciol!”dedi.

Erfahşed,vefatettiğizaman,dörtyüzaltmışbeşyaşındaidi.[205]

Erfahşed’den sonra, yerine geçen oğlu Şâlıh[206] Yüce Allâha ibadet ve

tâat-lameşgulolupkavmim,mâsiyetlerdennehyetti.

Mâsiyet işleyenlerin uğradıkları azaba uğramaktan, onları, sakındırdı.[207]‘Şâlıhvefatedeceğisırada,oğluÂbir’i,yerinebıraktı.[208]

LaneteuğrayanKabiloğullarının işlerindenuzakdurmasını,ona,emrve

ten-bihetti.

Şâlıhvefatettiğizaman,dörtyüzotuzyaşındaidi.[209]

Şâlıh’dan sonra, oğluÂbir, kavmini, YüceAllah’a ibâdet ve tâata davetle

meşguloldu.

Atalarının Dinini değiştiren ve mâsiyetler isleyen Ken’an b.Ham

oğullarıyladüşüpkalkmaktanSâmoğullarınısakındırdı.[210]

Âbir,vefatedeceğisırada,oğluFâlığ’ı,yerinebıraktı.[211]‘Ona:

“Ey oğulcuğum! Mel’un Kabil oğulları, Yüce Allah’a isyan olan işleri

işlemeyiçoğalttıklarızaman,Şisoğulları,onlarınyanınauğradılar.

YüceAllahda,onlarınüzerine,kötübirazabgönderdi.

Sakın ne sen, ne de, ev halkın, Kenan oğulları topluluğunun içine

girmeyiniz!”dedi.

Âbir,vefatettiğizaman,üçyüzkırkyaşındaidi.[212]

âbir’densonra,yerineoğluFâlığgeçti.[213]

Fâlığ,kavmini,YüceAllah’atâatadavetetti.

Fâlığ,vefatedeceğisırada,oğluErgu’yu,yerinebıraktı.

Fâlığvefatettiğizaman,ikiyüzotuzdokuzyaşındaidi.[214]

Fâlığ‘dansonra,yerine,oğluErgugeçti.

Ergu,vefatedeceğizaman,yerine,oğluSarug’u,bıraktı.[215]

Ergu,BabildeoturanCebbar(Zorba)Nemrud’unzamanındaidi.

Ergu,ikiyüzyaşındaikenvefatetti.[216]

Ergu’dansonra,yerine,oğluSaruggeçti.[217]

Sarug’undevrindeCebbarveZorbalar,çoğalmış,putperestlikyaygınhale

gelmişti.

Halkın,kimisiputa,kimisitaşa,kimisiağaca,kimisisuya,kimisirüzgâra

tapmağabaşlamıştı.

Sarug, vefat edeceği sırada, oğlu Nahor’u, yerine bıraktı ve ona, Yüce

Allah’aoadetiemretti.

Sarug,vefatettiğizaman,ikiyüzotuzyaşındaidi.[218]

Sarug’dansonra,oğluNahor,Babasınınyerinegeçti.[219]

Nahor’undevrinde,YüceAllah,yeridehşetlibirsarsıntıilesarstı.

Bütünputlar,yerlerinden,yeredüştü.

Fakat,bundan,uyanmadılar.

Yeredüşenputları,tekraryerlerinediktiler.

OdevirdeCebbarveZorbalar,Âdb.Avs,b.İrem,b.Sâm,b.Nuhoğullarıolup

bunlarınyurdlarıHadramevt’inyüksek taraflarileNecranvadilerinekadar

uzanmaktaidi.[220]

Âdkavmi,Ahkafta,uzun,incekumtepelerindeoturmaktaidiler.

Azgınlık ve taşkınlığa başladıkları zaman, Yüce Allah, onlara,

kardeşleri’[221]HûdAleyhisselâmı,Peygamberolarakgönderdi.

HûdAleyhisselâm,onları,YüceAllâha ibadet ve tâata, haramlardangeri

durmağadavetettiisede,onu,yalanladılar.[222]

YüceAllah,üçyıl,onlardan,yağmurukesti’[223]

Yağmuryağdıracağınısandıklarıkarabirbulutungetirdiğivedokunduğu

herşeyiyakanbirkasırgailede,yokolupgittiler.’[224]

İrem b.Sâm’ın çocuklarından Semud b.Âbir (veya Câir) -ki, Âd’ın

amcasınınoğluidi-Hıcr’ayerleştiler.

Yüce Allah, bunlara da, kardeşleri olan Salih Aleyhisselâmı Peygamber

olarakgönderdi.

Yine, İremb.Sâm’ınoğluLâvez’inoğullarıTasmveCedis,Yemâme’yeve

Bahreyn’eyerleştiler.

Bunların kardeşleri Amlık (Imlak) b.Lâvez olup bunun soyundan

gelenlerdenbazılarıHaram’e,bazılarıda,Şam’ayerleştiler.

İşte, Âmâlık diye anılan kavimler, bunlardandı ve her beldeye

dağılmışlardı.

MısırFiravunları,Mütegallibeler,FarsŞahlarıveHorasanHükümdarları

da,bunlardandı.

Bunların kardeşi olan Ümeym b.Lâvez, Fars toprağında yerleşmişti.

Farslılarınher cinsi,Ümeymb.Lâvez’in çocuklarındandır. İrem’in oğluMaş

ise,Babil’eyerleşmişti.Maş’ınoğluNemrud,oradadoğmuştur.

Nemrud,BabildekiköşküyaptıranvebeşyüzyılHükümdarlıkyapan

kimsedir.[225]

Yüce Allah’, İbrahim Aleyhisselâmı da, bu Nemrud’un zamanında Babil

halkınaPeygamberolarakgöndermişti.[226]

Âbirb.Salih’inoğluKantan’ınYa’rubveYaktanadlarındaikioğluvardı.

Kahtan;bütünYemenlilerinBabasıidiveilkdefadüzgünArapçakonuşan

kimse[227]

Kahtan’ınoğluYarub,Yementopraklarınayerleşmişti.

Oda,bütünYemenlilerinbabasıidiveArapçakonuşankimseidi.[228]

Ya’rub;çocuklarıtarafından,Krallaramahsus:

(En’imsabâhan=Sabahınhayrola!)ve:

(Ebeytellâne=Zâtından,lanetvenefretettiricihallersâdırolmaya!)diye

se-lâmlananlarınilkiidi.[229]

Kahtan’ın oğlu Yaktan ise, Cürhüm’ün babası ve Cürhüm de, Ya’rub’un

amcasınınoğluidi.

Cürhümîler,Yemen’deotururveArapçakonuşurlardı.

Sonradan,Mekke’yegeldilerveorada,yerleştiler.

Katuralar,bunlarınamcalarınınoğullarıdır.

Dahasonra,YüceAllah,Mekke’ye,İsmailAleyhisselâmı,yerleştirdi.

İsmailAleyhisselam,Cürhümîlerdenbirkızlaevlendi.

Bununiçin,Cürhümîler,İsmailAleyhisselâmınDayılarıolurlardır.[230]

Arap olanı ve Arap olmayanlarıyla bütün Peygamberler, Yemenlileri ve

Nizar-lılarıylabütünAraplar,Sâmb.Nuh’unçocuklarındandırlar.[231]

[1]. Ibn.İshak-Kitabülmübteda velmeb’as c.1,s.1-2, Belâzürî-Ensabüleşraf

c.1,s.3, Yâkubî-Tarih c.1,s.8-12,Mes’ûdî-Murucuzzeheb c. 1 ,s.37-40, Sâlebî-

Arais s.54, İbn.Esîr-Kâmil c. 1 ,s.47-66, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c. 1 ,s

100.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/87.

[2]. Mes’udî-Ahbaruzzaman s.57, Mîr-Hâvend-Ravzatussafa Terceme s.

136.

[3]. İbn.Kuteybe-Maarif s.10-11, Mes’udî-Ahbaruzzaman s.57, Ravza. s.

136.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/87.

[4].Dineverî-Elahbars.1.

[5].Nuh:23.

[6].Ârâf:59,Hûd:25-26,Nuh:1-2.

[7].Ârâf:59.

[8].Hûd:5-6.

[9].Ârâf:59-63.

[10].Hûd:27-34.

[11].Şuarâ:115-116.

[12].Yûnus:71-72.

[13].Ârâf:64,Yûnus:73,Şuarâ:117,Kamer:9.

[14].Mü’minun:24-29.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/87-90.

[15].Mahvilb.Ahnuh,b.Kayn(kaynan).NuhAleyhisselâm,bukralınoğlu

Berakil’inkızıUzreileevliidi.(İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.63)

[16].Mes’ûdî-Ahbâruzzamans.85-89

[17].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.58-59

[18].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.150

[19].Kamer:9.

[20]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.87, Taberî-Tarih c.1,s.92, Zemahşerî-

Keşşafc.4,s.37,Ibn.Esîr-Kâmılcı,s.68.

[21].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.69.

[22]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s..87, Taberî-Tarih c.1,s.92, Zemahşerî-

Keşşafc.4,s.37,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.68,Kurtubı-Tefsirc.9,s.43.

[23].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.6923).

[24].Ankebût:14.

[25].Kurtubî-Tefsirc.9,s.42.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/90-92.

[26].Nuh:6.

[27].Nuh:21-24.

[28].Kamer:10.

[29].Şuarâ:118.

[30].Nuh:26-28.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/92-93.

[31].Taberî-Tarihc.1,s.180-181.

[32].Ahterîc.1,s.39O.

[33].İbn.lyas-Bedâyi’s.61.

[34].Hûd:36-37.

[35].Taberî-Tarihc.1,s.90,91,Salebî-Araiss.55.

[36]. İbn.Kuteybe-Maarif s.10, Mes’udî-Ahbaruzzaman s.59, Hâkim-

Müstedrekc.2,s.596.

[37].Taberî-Tarihc.1,s.91,Mes’udî-Ahbaruzzamans.59.

[38]. Salebî-Arais s.55, Kurtubî-Tefsir c.9,s.43, Suyûtî-Dürrülmensur

c.3,s.327

[39].Zemahserî-Keşsafc.2,s.268

[40]. Sâlebî-Arais s.55, Kurtubî-Tefsir c.9,s.42, Suyûti-Dürrülmensur

c.3,s.327

[41].Taberî-Tarihc.1,s.92,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.69

[42].Taberî-Tarihc.1,s.9O

[43].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.59,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.69

[44].Taberî-Tarihc.1,s.92,Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.59

[45].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.59

[46].Taberî-Tarihc.1,s.92,Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.59,Sâlebî-Arâiss.55,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.69

[47].Taberî-Tarihc.1,s.92

[48].Taberî-Tarihc.1,s.92,Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.59,Sâlebî-Arâiss.55,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.69.

[49].Taberî-Tarihç.1,s.92

[50]. Kurtubî-Tefsir c.9, s.31, Hâzjm-Tefsir c.2, s.330, Süyûtî-

Dürrülmendurc.3,s.328

[51].Taberi-Tarihc.1,s.92,Sûlebi-Araiss.58,Zemahşerî-Keşşafc.2,s.268,

Fahrürrâzî-Tefsir c.17, s.222, İbn.Esîr-Kâmil c.1, s.69, Nesefî-Medârik c.2,

s.187,Kurtubî-Tefsirc.9,s.31.

[52]. Taberî-Tarih c.1,s.9O, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.113, Hâzin-

Tefsirc.2,s.331,Süyûtî-Dürrülmensurc.3,s.327.

[53].Sâlebî-Araiss.55,Süyûtî-Dürrülmensurc.3,s.327.

[54].Süyûtî-Dürrülmensurc.3,s.327.

[55]. Taberi-Tarih c.1,s.92, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.113, Süyutî-

Dürrülmensurc.3,s,327.

[56].Hûd:38-39.

[57]. Zemahşeri-Keşşaf c.2,s.268, Fahrurrazi-Tefsir c.17, s.223, Kurtubi-

Tefsir c.9, s.31, Nasefı-Medarik c.2,s.187, Hazin-Tefsir c.?,s.321 Ebüssuud-

Tefsirc.4,s.2O6

[58]. Fahrurrazi-Tefsir c.17,s.223, Kurtubi-Tefsir c.9,8.31, Ebülfida-

Elbidayevennihayec.1,s.110,Ebüssud-Tefsirc.4,s.2O6

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/93-95.

[59]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.41, İbn.Habîb-Kitabülmuhabber s.383.

Ibn.Kuteybe-Maarif s.11, Yâkubî-Tarih c.1,s.14, Taberi-Tarih c.1,s.92,

Zemahşerî-Keşşaf c.2,s.268, Fahrurrazi-Tefsir c.17, s.223, Nesefî-Medarik

c.2,s.187, Kurtubî-Tefsir c.9,s.31, Ebüssuud-Tefsir c.4,s.2O6, Süyûtî-Dürr.

C.3.S.334.

[60].Sâlebî-Arâiss.56.

[61]. Taberî-Tarih c.1,s.91 Zemahşerî-Keşşaf c.2,s.268-269, Fahrurrazi-

Tefsirc.17,s.223-224,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.7O,Kurtubî-Tefsirc.9,s.32,Nesefî-

Medarik c.2,s.187, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1 ,s.110, Hâzin-Tefsir

c.2,s.331,Ebüssuud-Tefsirc.4,s.2O6.

[62].Fîruzabadî-Kamusulmuhîtc.3,s.23.

[63]. Taberî-Tarih c.1,s.91, Salebî-Arais s.55, Kurtubî c.9,s.31, Hazin

c.2,s.33O,Süyûtî-Dürrülmensurc.3,s.328

[64].Yâkubî-Tarihc.1,s.14,Taberî-Tarihc.1,s.92,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.7O

[65]. Taberî c.1,s.93, Zemahşeri c.2,s.269, İbn.Esîr c.1,s.7O, Ebülfida-

Elbidayevennihayec.1,s.110

[66].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.11O

[67].Taberî-Tarihc.1,s.93

[68].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.41,İbn.Habib-Kitabülmuhabbers.383,Taberî-

Tarihc.1,s.92

[69].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.41,Taberî-Tarihc.1,s.92,Kurtubîc.9,s.32

[70].Yâkubî-Tarihc.1,s.14

[71].İbn.Sa’dc.1,s.41 ,İbn.Habib-Kitabülmuhabbers.383,Taberîc.1,s.92,

Süyûtî:Dürrc.3,s.334

[72].Kurtubî-Tefsirc.9,s.32

[73]. Taberî-Tefsir c.12,s.34, Kurtubî-Tefsir c.9,s.31, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.1,s.110.

[74].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.110.

[75].Taberî-Tarihc.1,s.93,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.110.

[76]. Sâlebî-Arais s.55, Kurtubî-Tefsir c.9,s.42, Süyûtî-Dürrülmensur

c.3,s.327.

[77]. Dîneverî-El’ahbar s.1, Mes’üdî-Murucuzzeheb c.1,s.4O, Süyûtî-

Dürrülmensurc.3,s.327.

[78].Kamer:13.

[79].Sâlebî-Araiss.56.

[80].Taberî-Tarihc.1,s.93,Salebî-Araiss.56,Ebülfida-Elbidayevennihaye

c.1,s.11O.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/95-96.

[81].30)Hûd:40-41.

[82].Taberî-Tarihc.l.s.93,.Sâlebî-Araiss.57,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.7O.

[83].Taberî-Tarihc.1,s.93,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.7O,Kurtubî-Tefsirc.9,s.35.

[84].Kurtubî-Tefsirc.9,s.35.

[85].Taberî-Tefsirc.28,s.169,Ebülfida-Tefsirc.2,s.445.

[86].ibn.Habib-Kitabulmuhabbers.383.

[87].Taberî-Tefsirc.28,s.169.

[88].Tahrim:10,Ebülfida-Tefsirc.2,s.445.

[89].Taberî-Tarihc.1,s.95,Sâlebî-Araiss.57,ZemahşerîKeşşafc.2,s.269,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.7O,Kurtubî-Tefsirc.9,s.35.

[90].Zemahşerî-Keşşafc.2,s.269,Nesefî-Medarikc.2,s.188.

[91].Kurtubî-Tefsirc.9,s.35.

[92]. ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.41, ibn.HabîtHKİtabülmuhabbers.383, Taberî-

Tarih c.1,s.95, Mes’ûdî-Ahbaruzzaman s.60, Sâlebî-Arais s.57, Fahrurrazi-

Tefsirc.17,s.228, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.7O, Kurtubî-Tefsir c.9,s.35, Ebülfida-

Elbidayevennihayec.1,s.111.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/96-97.

[93].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.4O

[94]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.41, ibn.Kuteybe-Maarif s.11, Yâkubî-Tarih

c.1,s.14,Taberî-Tarihc.1,s.94,Mes’udî-Murucuzzehebc.1,s.4O,Ahbaruzzeman

s.60, Sâlebî-Arais s.57, Fahrurrazi-Tefsir c.17,s.223, İbnEsîr-Kâmil c.1,s.7O,

Hâzin-Tefsirc.2,s.332,Sûyûtî-Dürr.c.3,s.334.

[95]. ibn.Sa’d c.1,s.41, Taberî-Tarih c.1,s.94, Salebi s.57, Kurtubîc.9, s.32,

Nesefi-Medarikc.2,s.187,Hazinc.2,s.332,Süyutî-Dürr.c.3,s,334.

[96]. İbn.Sa’d s.41, İbn.Kuteybe-Maarif s.11, Taberi c. 1 ,s.94, Salebî s.59

Zemahşerî c.2,s.272, İbn.Esîr c.1 ,s.72, Kurtubî C.9.S.36, Ebülfida-Tefsir

c.2,s.447,Hâzin-TefsirC.2.S.334,Süyûtî-Dürrc.3,s.328.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/97-98.

[97]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:1/98.

[98]. Kralın BabasıMahvil tarafından da, dağların başında birerMaakıl

yapılması emr edilmiş, putların sayısına ve isimlerine göre yüksek yedi

Maakıl,Sığınakyapılmıştı.Mes’udî-Ahbaruzzamans.57.

[99].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.60-61.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/98-99.

[100].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.41,Yâkubi-Tarihc.1,s.14,Taberî-Tarihc.1,s.94,

Zemahşerî-Keşşafc.4,s.37.

[101].Yâkubî-Tarihc.1,s.14,Zemahşerî-Keşşafc.4,s.37.

[102]. ibn.Sa’d c.1,s.41, Taberîc.1,s.94, Salebîs.58, İbn.Esirc.1,s.72, Kurtubî

c.9,s.38,Ebülfida-Elbidayec.1,s.112,HazinC.2.S.333.

[103].Yâkubî-TarihC.1.S.14..

[104]. ibn.Kuteybe-Maarifs.11, Yakubîc.1, s. 14, Taberic.1, s.93, Mes’udî-

Ahbaruz-zamans.61,Zemahşerî-Keşşafc.4,s.37,Şalebî-Arariss.58,İbn.Esîr-

Kâmilc.1,s.72,Hâzin-Tefsirc.2,s.333.

[105].Yâkubî-Tarihc.1,s.14,Mes’udî-Murucuzzehebc.1,s.4O.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/99.

[106]. Ebülmünzir Hişam-Kitabülasnam s.52, 53, Yâkut-Mûcemülbüldan

c.5,s.367

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/99.

[107].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.4O,Taberi-Tarihc.1,s.97.

[108]. İbn.Kuteybe-Maarif s.11, Taberî-Tarih c.1,s.94, Mes’udî-

Murûcuzzehebc.1,s.40,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.72.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/100.

[109].Taberî-Tarihc.1,s.91,Hâkim-Müstedrekc.2,s.342,Sâlebî-Araiss.58,

Kurtubî-Tefsir c.9,s.41, Ebülfida-Tefsir c.2,s.447, Elbidaye vennihaye c. 1 ,s.

113, Heysemî-Mecmuazzevaid c.8,s.200, Hâzin-Tefsir c.2,s.333, Süyûtî-

Dürrülmensurc.3,s.327.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/100.

[110].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.41,Yâkubî-Tarihc.1,s.14,Taberî-Tarihc.1,s.91,

Sâlebî-Arais s.58, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.72, Nesefî-Medârik c.2,s.189, Süyûtî-

Dürrülmensurc.3,s.334.

[111].Süyûtî-Dürrülmensurc.3,s.33O.

[112]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.41, Yâkubî c.1 ,s.14, Taberî s.94, Salebî 58,

Zemahşerî-Keşşaf c.2,s.272, Deylemî-Firdevs c.1,s.238, ibn.Esîr c.1,s.72,

Kurtubî-Tefsirc.9,s.36,Süyûtî-Dürrülmensurc.3,s.334

[113]. İbn.Sa’d c.1,s.41, Yâkubî c.1,s.15, Taberî c.1,s.94, Mesûdî-Muruc.

c.1,s.40,ibn.Esîrs.72.

[114].Taberî-TarihC.1.S.96,Tefsirc.12,s.47,Kurtubî-Tefsirc.9,s.36.

[115].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.42,Taberî-Tarihc.1,s.94,Yâkubî-Tarihc.1,s.15

Mes’üdî-Murucuzzehebc.1,s.4O,Sâlebî-Araiss.59,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.72-73,

Kurtubî-Tefsirc.9,s.41.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/100-101.

[116]. Ibn.Sa’d c.1,s.41, Taberî c.1,s.94-96, Sâlebî s.58, İbn.Esîr s.72,

Kurtubî-Tefsirc.9,s.36.

[117].Hûd:42.

[118].ibn.Sa’dc.1,s.41,Taberî94,96,Salebîs.58,İbn.Esîrs.72,Kurtubî36.

[119]. ibn.Kuteybe-Maarifs.11, Mes’udî-Muruc c.1,s.4O, Zemahşerî-Keşşaf

c.2,s.272,Ebülfida-Tefsirc.2,s.447,El-bidayevennihayec.1,s.1l6.

[120]. İbn.Kuteybes.11,Taberîd ,s.96,Zemahşerîc.2,s.272,Ebülfida-Tefsir

c.2,s.447,Elbidayevennihayec.1,s.116.

[121]. ibn Sa’d-Tabakat c.1,s.41, Taberî-Tarih c.1,s.96, Sâlebî s.59,

Zemahşeri c.2,s.272, İbn.Esîr c.1,s.72, Kurtubî c.9,s.41, Ebütfida-Tefsir

c.2,s.447.

[122].Yâkubî-TarihC.1.S.15.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/101.

[123]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s,42, Ibn.Habîb-Kitabülmuhabber s.384,

ibn.Kuteybe-Maarifs.12,Yâkubî-Tarihc.1,s.15,Taberî-Tarihc.1,s.96,Mes’ûdî-

Murucuzzehebc.1,s.41,Sâlebî-Araiss.59-60,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.73.

[124].Yâkut-Mûcemülbüldanc.2,s.84.

[125]. ibn.Habîb-Kitabülmuhabber s.384, İbn.Kuteybe-Uyûnülahbar

c.1,s.314,Taberî-Tarihc.1,s.96,İbn.EsîrKâmilC.1.S.73.

[126].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.41.

[127].Yâkut-Mûcemülbüldanc.2,s.179-180.

[128].Yâkubî-TarihC.1.S.15.

[129].Yâkut-Mûcemülbüldanc.2,s.84,MirHâvend-RavzatussafaTerceme

s.139.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/101-102.

[130].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.41,Yâkubî-Tarihc.1,s.15,Taberî-Tarihc.1,s.94,

Sâlebî-Arâis s.58, Zemahşerî-Keşşaf c.2,s.271, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.72,

Kurtubî-Tefsirc.9,s.41,Nesefî-Medarikc.2,s.189,Ebülfida-Tefsirc.2,s.447.

[131].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.41.

[132].Taberî-Tarihc.1,s.94.

[133]. Yâkut-Mûcemülbüldanc.2,s.179, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.1,s.115,Tefsirc.2,s.446,Süyûtî-dürrülmensurc.3,s.335.

[134].Hâzin-Tefsirc.2,s.332.

[135].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.4O,Yâkut-Mûcemülbüldanc.2,s.179.

[136].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.40.

[137].Yâkut-Mûcemülbüldanc.2,s.138.

[138].Yâkut-Mûcemülbüldanc.4,s.322

[139].Buhârî-Sahihc.4,s.104.

[140].Taberî-Tarihc.1,s.96,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.72-73.

[141].Dineverî-Elahbars.1.

[142].Yâkut-Mûcemülbüldanc.4,s.322.

[143].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.40.

[144].Fîrüzabadî-Kumusulmuhıtc.1,s.275-276.

[145].Fîrûzabadî-Kamusulmuhîtc.4,s.54.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/102.

[146].Kurtubî-Tefsirc.9,s.42.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/102.

[147].Ankebût:14-15.

[148].Taberî-Tefsirc.27,s.95,Zemahşerî-Keşşafc.4,s.38,Nesefî-Medârik

c.4,s.2O3, Kurtubî-Tefsirc.17,s.133, Ebülfida-Tefsir C.2.S.446, Hâzin-Tefsir

c.4,s.2O3,Ebüssuud-Tefsirc.8,s.17O.

[149].Taberî-Tefsirc.27,s.95,Kurtubî-Tefsirc.17,s.133.

[150].Dîneverî-Elahbars.1.

[151].Taberî-Tefsirc.20,s.136,Zemahşerî-Keşşafc.4,s.38,Nesefî-Medarik

c.4,s.2O3,Ebüssuud-Tefsirc.8,s.17O.

[152]. Zemahşerî-Keşşaf c.4,s.38, Nesefî-Medarik c.4,s.2O3, Ebülfida-

Tefsirc.2,s.446,Hâzin-Tefsirc.4,s.2O3,Ebüssuud-Tefsirc.8^.170.

[153].Taberî-Tefsirc.27,s.95,Zemahşerî-Keşşafc.4,s.38,Kurtubî-Tefsirc.

17,s. 133, Nesefi-Medarik c.4,s.2O3, Ebülfida-Tefsir c.2,s.446, Hâzin-Tefsir

c.4,s.2O3,Ebüssuud-Tefsirc.8,s.17O.

[154]. Taberî-Tefsir c.27,s.95, Kurtubî-Tefsir c.17,s.133, Ebülfida-Tefsir

c.2,s.446.

[155]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:1/103.

[156].Kamer:11-12.

[157].Kamer:14.

[158].Hûd:42-43

[159].Hûd:45-47.

[160].CudîCezîre’debirdağ‘dır.(Buhâri-Sahihc.4,s.1O4)

[161].Hûd:44.

[162].Hûd:48.

[163].Ankebût:14-15.

[164].Kamer:15-16.

[165].Hûd:49.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/103-105.

[166]. İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.40-41, İbn.Kuteybe-Maarif s.12, Taberî-

Tarihc.1,s.97, Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.4l, Sâlebî-Arais s.60, ibn.Esîr

c.1,s.68,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.12O

[167].Sâm,Tufandanyetmişsekizyılöncedoğmuştu.(Sâlebî-Araiss.60)

[168].Sâlebî-Arâiss.60,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.73

[169].Yâkubî-Tarihc.1,s.16

[170].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.88.

[171]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.17O, Buharî-Edebülmüfred s.144,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.119,Heysemî-Mecmauzzevaidc.4,s.219.

[172].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.87.

[173].Şâlebî-Araiss.60,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.73.

[174].İbn.Abd.Rabbih-Ikdulferîdc.3,s.173.

[175]. İbn.Abd.Rabbih-lkdulferîd c.3,s.173, Sâlebî-Arais s.60, İbn.Esîr-

Kâmilc.1,s.73,MîrHâvend-RavzatussafaTercemes.136.

[176]. ibn.Abd.Rabbih-Ikdülferid c.3,s.187, Ebû Nuaym-Hilyetülevliyâ

c.8,s.145

[177].Ezrakî-AhbaruMekked.s.68

[178].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.73

[179].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.68.

[180].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.87.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/105-107.

[181].Hâkim-Müstedrekc.2,s.546.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/107.

[182].Sâffât:77.

[183]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.10-11, Tirmizî-Sünen c.5,s.365,

Taberî-Tefsirc.23,s.67,Tarihc.1,s.1O2,Hâkim-Müstedrekc.2,s.546.

[184].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.42,Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.11,Tirmizî-

Sünenc.5,s.365,Taberî-Tarihc.1,s.1O6,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.115,

İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.6

184)

[185].Taberî-Tefsirc.23,s.67,İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.5,6.

[186].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.5

[187].ibn.Abd.Rabbih-Ikdülferîdc.3,s.4O5

[188].İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.4-5

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/107-108.

[189].Dîneverî-Elahbars.34,Yâkubî-Tarihc.1,s.15,Taberî-Tarihc.1,s.98,

Sâlebî-Araiss.61

[190].Taberî-Tarihc.1,s.98,Salebî-Araiss.61

[191].FeysunBelhırmağıdır.(Dineverî-Elahbars.34)

[192].Dîneverî-Elahbars.34,Taberî-Tarihc.1,s.98,Sâlebî-Araiss.61

[193].Dîneverî-Elahbars.34.

[194].Dîneverî-El’ahbars.34,Taberî-Tarihc.1,s.98,Sâlebîs.61.

[195].Taberî-Tarihc.1,s.98,Sâlebî-Araiss.61.

[196].Dineverî-Elahbars.34,Taberî-Tarihc.1,s.98,Sâlebîs.61.

[197].Yâkubî-Tarihc.1,s.15.

[198].ibn.Kuteybe-Maarifs.13,Yâkubî-Tarihc.1,s.16.

[199].Taberi-TarihC.1.S.103.

[200].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.75.

[201].İbn.kuteybe-Maarifs.12-13.

[202].ibn.Kuteybe-Maarifs.13.Yâkubî-Tarihc.1,s.15.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/108-109.

[203].Mirhavend-RavzatussafaTercemes.142.

[204].Yâkubî-Tarihc.1,s.17,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.43.

[205].Yâkubî-Tarihc.1,s.18

[206].Yâkubî-Tarihc.1,s.18,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.43.

[207].Yâkubî-Tarihc.1,s.18.

[208].Yâkubî-Tarihc.1,s.19,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.43.

[209].Yâkubî-Tarihc.1,s.18,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.43.

[210].Yâkubî-Tarihc.1,s.19.

[211].Yâkubî-Tarihc.1,s.19,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.43.

[212].Yâkubî-Tarihc.1,s.19.

[213].Yâkubî-Tarihc.1,s.19,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.43.

[214].Yâkubî-Tarihc.1,s.2O.

[215].Yâkubî-Tarihc.1,s.2O,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.43.

[216].Yâkubî-TarihC.1.S.20.

[217].Yâkubî-Tarihc.1,s.2O,Mesûdî-Murucuzzehebc.1,s.44.

[218].Yâkubî-TarihC.1.S.21.

[219].Yâkubî-Tarihc.1,s.21,Mesûdî-Murucuzzehebc.1,s.44

[220].Yâkubî-TarihC.1.S.22.

[221].İbn.Kuteybe-Maarifs.13.

[222].Yâkubî-Tarihc.1,s.22.

[223].Yâkubî-Tarihc.1,s.22,Mesûdî-Ahbaruzzamans.81,Salebis.62.

[224].Yâkubî-Tarihc.1,s.22.

[225].ibn.Kuteybe-Maarifs.12-13,Mesudî-Murucc.1,s.41-42.

[226]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.46, Taberî-Tarih c.1,s.119, ibn.Esîr-Kâmil

c.1,s.94.

[227].Mes’ûdî-Nurûcuzzehebc.1,s.42-43.

[228].İbn.Kuteybe-Maarifs.13.

[229].Taberî‘yegöre:ilkYemenKralı,KahtandıveKıralselamıylailkkez

selamlananda,oidi.(Taberî-Tarihc1.S.104)

[230].ibnKuteybe-Maarifs.13,271,Mes’udî-Murucuzzehebc.1,s.42-43

[231].İbn.Kuteybe-Maarifs.14

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/109-113.

HUDALEYHİSSELÂMHûdAleyhisselâmınSoyuVeMesleği:

Hûd (Âbir) b.Abdullâh, b.Rebah, b.Halud[1] b.Âd, b.Avs, b.İrem, b.Sâm,

b.NuhAleyhisselâmdır.[2]

HûdAleyhisselâm,ÂdkavmiiçindeBabaveAnasoyuyönündenenüstün

durumdaidi.[3]

Kendisi,dahaönceticaretleuğraşırdı.[4]

HudAleyhisselâmınŞekilVeŞemailiVeBazıFaziletleri:

HudAleyhisselâm;ortaboylu[5], esmer tenli, çoksaçlı[6], güzel yüzlü idi.

ÂdemAleyhisselâmabenzerdi[7]

Güçlü,kuvvetliidi.[8]

Zühd’ütakvaveibâdetehliidi.Çokcömerdveşefkatliidi.Yoksullarabol

bolSadakaverirdi.[9]

HûdAleyhisselâmınKavmi:HûdAleyhisselamınkavmi,Âdkavmiidi.

Âdkavmi,BirinciveİkinciÂddiyeikiyeayrılır.

Birincisi:Âdb.Avs,b.İrem,b.Sâm,b.NuhAleyhisselâm’dır.[10]

İkincisi:Semudb.Câir,b.İrem,b.Sâm,b.NuhAleyhisselâmdır.[11]

İsmail Aleyhisselâmdan önceki Birinci Âd kavmi, on, on üç kabileden

oluşan[12]üçdörtbinkişilikbirtopluluktu.

Âd,Semud,Cürhüm,Tasm,Cedis,Ümeym,Medyen,Imlak,Ubeyl,Câsim,

KahtanveKahtanoğullangibibirçokkabilelereArabul’âribe,

İsmailAleyhisselâmınoğullarındangelenkabilelerede,Arabulmüsta’rebe

denir.[13]

HûdAleyhisselâmınKavmiOlanÂdKavmininYurdlarıVeKötüTutumVeDavranışları:

Âdkavmininyurdları;Hudramevt’eveYemen’ekadaruzananyerlerolup

Allah’ınyerlerinden,engenişi,enotlu,sulu,bolnimetliolanıidi.[14]

Yerinüzerindeakanırmakları,bağları,bahçeleri,sürüsürüdavar/arı[15],

yeraltındada,sudepolarıvardı.[16]

Başkalarınaverilmeyenboybos,güçkuvvetde,onlara,verilmişti.[17]

Onlar,inatçıbirzorbanınemrinitutupardındangittilerde[18]:“Kuvvetçe,

bizdendahagüçlükimvarmış?”diyerekyeryüzündebüyüklüktaslamağa[19],

memleketlerinde azgınlık ve fesadlarını artırmağa’[20], halka zulm etmeğe

başladılar.[21]

Âhirethayatını,öldüktensonradirilmeyiinkârettiler.[22]

Şadda,SamudveHenna’adındakiüçputatapmaktanda,geridurmadılar.[23]

HûdAleyhisselâmınÂdKavminePeygamberGönderilişi:YüceAllah,âdkavmına,kardeşleriHûdAleyhisselâmı,Peygamberolarak

gönderdi.[24]

Oda,onları,BirolanAllah’aimanveibadete,insanlarazulmetmektenvaz

geç-meye()davetettiisede,redvetekzibilekarşılandı[25]

Bununüzerine,YüceAllah,üçyıl,onlardan,yağmuru,kesti.[26]

Onları,yağmurduasıiçin,Mekke’yebirheyetgöndermekzorundabıraktı.

Yağmuryağdıracağınısandıklarıbirkasırgailede,yokolupgittiler.[27]

Kur’ân-ıKeriminÂdKavmiHakkındakiAçıklaması:Hûd Aleyhisselâmın, Âd kavmına gönderilişi ve onların, tutum ve

davranışlarıveakıbetleriKur’ân-ıKerimdeşöyleaçıklanır:

“Âd(kavmine)da,kardeşleriHûd’u(gönderdik)

O,(kavmına):

“Eykavmim!Allah’a,ibadetediniz!

Sizin,O’ndanbaşkahiçbirilâhınız,yoktur.[28]

(hâlâ,Allah’dan)korkmayacakmısınız?[29]

Siz,(Allah’akarşı)yalandüzenlerdenbaşka(kimseler)değilsiniz!”dedi.[30]

Kavmininilerigelenlerindenkâfirbircemâatise:

“Biz,seni,muhakkak,birbeyinsizlikiçindegörüyoruz!

Seni,muhakkak,yalancılardansanıyoruz!”dediler.

(Hûd):

“Eykavmim!Bendehiçbirbeyinsizlikyoktur.

Fakat,ben,âlemlerinRabb’ıtarafındangönderilmişbirPeygamberim!

Size,Rabb’ımınVahyettiklerinitebliğediyorum.

Ben,sizinEminbirhayrhâhınızım.

Size,okorkunçakıbetihabervermekiçin, içinizdenbiradam(vâsıtasile)

Rabb’-ınızdan,sizebirihtargelmesituhafınızamıgidiyor?

Düşününüz ki: O (Rabb’ınız), sizi, Nuh kavmından sonra, Hükümdarlar

yaptı.Size,yaratılışta,onlardan(Nuhkavmından)ziyâdeboybos(vekuvvet)

verdi.

O halde, Allah’ın nimetlerini (unutmayıp) hatırlayınız ki: kurtuluşa

erebilesiniz!”dedi.

“Sen, bize, yalnız Allah’a ibadet etmemiz. Atalarımızın tapmakta

olduklarınıbırakmamıziçinmigeldin?!

O halde, doğruculardan isen, bizi, tehdid etmekte olduğun şeyi (azabı)

getirbize!”dediler.

Hûd:

“Rabb’ınızdan,üzerinizebirazab,birgazabhakkoldumuhakkak!

Kendinizin ve Atalarınızın takdığınız (düzme) bir takım adlar (putlar)

hakkında, Allah, onlara bir Hüccet indirmemişken, benimle mücâdele mi

ediyorsunuz?

Artık,bekleyiniz!

Şüphesizki,bende,sizinlebirlikteonu,bekleyenlerdenim[31]

Ey kavmim! Ben, buna (bu tebliğime) karşılık, sizden hiç bir ücret

istemiyorum.

Benimmükâfatım,ben’iYaratan’danbaşkasınaâiddeğildir.

Hâlâ,akıllanmayacakmısınız?!

Eykavmim!Rabb’ınızdanyarlıganmakdileyiniz.

Sonra, yine, Ona tevbe ve rücu ediniz ki, üstünüze bol bol (feyzini)

göndersin.Kuvvetinize,dahafazlakuvvetkatsın!

Günahkârlarolarakyüzçevirmeyiniz!”dedi.

“EyHûd!Sen,bizeaçıkbirMucizegetirmedin!

Bizde,seninsözünle,İlahlarımızıbırakıcıdeğiliz!

Sana,inanıcılarda,değiliz![32]

Sen,bize,İlâhlarımız(atapmak)tan,bizidöndürmekiçinmigeldin?!

Öyle ise, bizi tehdid etmekte olduğun şeyi -eğer (iddianda) doğru

söyleyenlerdenisen-getirbize!”dediler.

Hûd:

“(Bunun)İlmi,ancak,Allahkatındadır.

Ben,size,gönderildiğimşeyi,tebliğediyorum.

Fakat,ben,sizi,bilmezlergüruhuolarakgörmekteyim[33]

Allâh’dankorkunuzvebana,itaatediniz![34]

Ben,cidden,üstünüze(gelecek)büyükbirgününazabındankorkuyorum!”

dedi.[35]

Onlar:

“Va’zetsendeveyava’zedicilerdenolmasanda,bizegöre,birdir.

Bu,öncekilerinâdetindenbaşka(birşey)değildir.

Biz,azabauğrayacaklarda,değiliz!”dediler.[36]

Onun(Hûd’un)kavminden-kendi/erinedünyahayatındarefahverdiğim/z

halde,küfr(veinkâr)eden-birgüruhda:

“Bu,sizingibibirbeşerdenbaşkasıdeğildir.

Sizinyediklerinizdenyiyor,içtiklerinizden,içiyor!

Eğer, kendiniz gibi bir insanaboyuneğerseniz, andolsunki: o takdirde,

mutlaka,hüsranadüşenlersinizdir.

Öldüğünüzvebir toprak, bir kemikolduğunuzvakit, sizinherhalde (diri

olarakkabirlerinizden)çıkarılmışolacağınızımıva’d(vetehdid)ediyoro?

Tehdidolunageldiğinizoşey,nekadaruzak!Nekadaruzak!

O(hayat),bizim(şu)dünyahayatımızdanbaşkasıdeğildir.

Yaşarız,ölürüz.

Fakat,biz(tekrar)dirileceklerdeğiliz!

O(Hûd),Allâhakarşı,yalandüzenbiradamdanbaşkasıdeğildir.

Biz,onu,tasdikedicideğiliz!”dediler.

(Hud):

“Rabb’ım!Beni,yalanlamalarınakarşı,Sen,banayardımet!”dedi.

(Allah)Buyurduki:

Azbir(zamanda)herhalde,onlar,pişmanolacaklardır!

İşte, onları, o müthiş (azab) Sayha(sı), Allah’ın bir adâletfi) olmak üzre,

hemenyakalayıverdide,onları,birçörçöphalinegetirdik!

Artık,uzakolsunozâlimlergüruhu![37]

Onlar,onu,(azabı),vadilerineyönelerekgelenbirbuluthalinegörmüşlerdi

de;

“Bu,bizeyağmurvericibirbuluttur!”demişlerdi.

Hayır!Bu,çarçabukgelmesiniistediğinizşeydir!Kasırgadırki,onda,elem

vericibirazabvardır.

O,Rabb’ınınemriyle,herşeyihelakedecektir!

İşte, onlar, o hale geldiler ki, meskenlerinden başka bir şey görünmez

oldu!

Biz,işte,günahkârlargüruhunu,böylecezalandırırız![38]

…..Alayedegeldiklerişey,kendilerini,çepçevrekuşatıverdi.[39]

…..Her uğradığı şeyi (yerinde) bırakmıyor, mutlaka, onu, kül gibi

savuruyordu.[40]

Çünki,biz(haklarında)uğursuz(veuğursuzluğu)süreklibirgünde,onların

üstüne,çokgürültülübirkasırgasaldık.

(Öylebirkasırgaki) insanları,sanki,onlar,köklerindensökülmüşhurma

kütükleri imiş gibi, tâ temelinden koparfıp helake uğratıyordu. [41] (Allah)

onu,yedigece,sekizgünardıardınca,üzerlerinemusallatetti.

Öyleki (eğer,sende,hâzırolsaydın)okavmin(bumüddet) içinde(nasıl)

ölüpyıkıldığınıgörürdün!

Sanki, onlar, içleri bomboş hurma kütükleri idiler! Şimdi, onlardan bir

kalangörebiliyormusun?[42]

(Hûd’un)kendisinide,onunlabirlikteolan(Müslümanlarıda,katımızdan

birRahmetilekurtardık.

Âyetlerimiziyalansayıpimanetmemişolanlarınise,kökünükestik!’[43]

HudAleyhisselâmınHaccaGidişi:Peygamberimiz, Veda haccında, Osfan vadisine vardığı zaman, Hz.Ebu

Bekr’e: “EyEbûBekr!Bu,hangivadidir?”diyesormuş,Hz.EbûBekr”,Osfan

vadisidir!” deyince, Peygamberimiz: Hud Aleyhisselâmın da, beline Aba

tutunmuş, belinden yukarısını alacalı bir kumaşla bürümüş, genç ve kızıl,

yularıhurmalifindenörülmüşdişibirdeveüzerindeolduğuhalde,Hacciçin

buradanTelbiyeederekgeçmişolduğunuhabervermiştir.[44]

HudAleyhisselâmınMekke’yeGidişiVeVefatEdişi:Rivayete göre: Peygamberlerden, ümmeti helak olan Peygamber,

kendisineimanedenlerlebirlikteMekke’yegelir,vefatınakadarorada,Yüce

Allah’aibadetlemeşgulolurdu.[45]

Âdkavmihelakolunca,HudAleyhisselâmda,kendisine imanetmişolan

kimseleriyanınaalarakMekke’yegittiveoradanayrılmadı.[46]

Mekke’devefatedenPeygamberlerden,ZemzemileHacerülesvedarasında

yetmiş[47],diğerrivayettedoksandokuzPeygambergömülüdür.

HudAleyhisselâmda,oradagömülüPeygamberlerarasındadır.[48]

Hud Aleyhisselâmın Hadramevt’te vefat ettiği ve kabrinin, orada kızıl

kumdan bir tepe üzerinde bulunduğu[49] ve vefatında dört yüz altmış dört

yaşındaolduğuda,rivayetedilir.[50]

OnavegönderilenbütünPeygamberlereselâmolsun![51]

[1].VeyaCarud(Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.12O)

[2]. ibn.Kuteybe-Maarif s.14,Yâkubî-Tarihc.1,s.22,TaberMarihc.1 ,s.110,

Sâlebi-Araiss.62,Ebülfida-ElbidayevennihayeC.1.S.120.

[3].Dîneverî-El’ahbars.5,Sâlebî-Arâiss.62.

[4].ibn.Kuteybe-Maarifs.14,İbn.Asâkir-Tarihc.2,s.361.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/117.

[5].MirHâvend-RavzatussafaTercemes.146.

[6].ibn.Kuteybe-Maarifs.14.

[7]. İbn.Kuteybe-Maarif s.14, Hâkim-Müstedrek c.2,s.564, Muhyiddin

b.Arabî-Muhâdaratülebrar c.1,s.123, Mîr Hâ-vend. Ravzatussafa Terceme

s.146,147.

[8].Hâkim-Müstedrekc.2,s.563.

[9].MirHâvend-RavzatussafaTercemes.147.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/117.

[10].Taberî-Tarihc.1,s.109-110,Sâlebî-Araiss.61,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.85.

[11].Taberî-Tarihc.1,s.11O,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.89.

[12].ibn.Kuteybe-Maarifs.14.

[13].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.120-121.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/117-118.

[14].İbn.Kuteybe-Maarifs.14.

[15].Şuarâ:133,134.

[16].Şuarâ:129.

[17].Araf:69,Ahkaf:26,Salebî-Arâiss.61,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.85.

[18].Hûd:59

[19].Fussilet:15

[20].Hıcr:11,12

[21].Taberî-Tarihc.1,s.110,Sâlebî-Araiss.62,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.85

[22].Mü‘minun:35-37.

[23].Taberî-Tarihc.1,s.11O.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/118.

[24].İbn.Kuteybe-Maarifs.13,Dîneverî-El’ahbars.5,Yâkubi-Tarihc.1,s.22

(*)Yüzyıl(MîrHâvendRavzatussafa,Tercemes.147).

[25].Taberî-Tarihc.1,s.110,Sâlebî-Araiss.62,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.85.

[26].Yâkubî-Tarihc.1,s.22,Taberî-Tarihc.1,s.110,Mes’ûdî-Ahbaruzzaman

s.81,Sâlebî-Araiss.62,Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.78.

[27]. Yâkubîc.1,s.22, Taberîc.1,s.11O, Mes’udîs.81, Salebîs.62, Ebülferec

ibn.Cevz!c.1,s.78,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.85.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/118-119.

[28].Ârâf:65,Hûd:50.

[29].Ârâf:65,Şuarâ:124.

[30].Hûd:50.

[31].Ârâf:66-71

[32].Hûd:51-53.

[33].Ahkaf:22-23.

[34].Şuarâ:131.

[35].Şuarâ:135,Ahkaf:21.

[36].Şuarâ:135-138.

[37].Mü‘minun:33-41.

[38].Ahkaf:24-25.

[39].Ahkaf:26.

[40].Zâriyat:42.

[41].Kamer:19-20.

[42].40)Elhakka:7-8.

[43].Ârâf:72.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/119-122.

[44].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.232,ibn.Kayyım-Zâdülmaadc.3,s.239,

Heysemî-Mecmuazzevaidc.3,s.32O.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/122.

[45].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.68,Hâkim-Müstedrek,c.2,s.563,Sâlebî-

Araiss.66.

[46]. ibn.Kuteybe-Maarif s.14, Sâlebî-Arais s.66, Mîr Havend-

RavzatussafaTercemesis.146.

[47].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.73.

[48].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.68,Hâkim-Müstedrekc.2,s.563-654.

[49]. Hâkim-Müstedrek c.2,s.564, Aliyyülmüttakî-Kenzülummal

c.12,s.48O,MîrHâvend-RavzatussafaTercemesis.146-147.

[50].MîrHâvend-RavzatussafaTercemesis.147.

[51]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:1/122.

SALİHALEYHİSSELÂMSalihAleyhisselamınSoyuVeMesleği:

Salih b.Ubeyd[1], b.Esif[2] veya Asit[3], b.Kemaşic[4] veya Masic[5] veya

Masih[6] b.Ubeyd, b.Hadir[7] veya Hazir[8] veya Cadir[9] veya Hacir[10]

b.Semud[11]‘,b.Âbir[12]veyaCair[13]b.İrem,b.Sâm,b.NuhAleyhisse!amdır.[14]

SalihAleyhisselam;Semudkavmi içindeBabaveAnasoyuyönündenen

seçkinveüstünbirdurumdaidi.[15]

Kendisi,dahaönceticaretleuğraşırdı.[16]

SalihAleyhisselamınŞekilVeŞemaili:Salih Aleyhisselâm, İsâ Aleyhisselama benzerdi. Beyaza çalar kırmızı

benizliidi.

Düzsaçlıidi.Kıvırcıksaçlıdeğildi.

Kendisi,İsâAleyhisselamgibiyalınayakyürür,ayakkabıgiymezdi.[17]

SemuoKavmiVeYurdları:Salih Aleyhisselâm in kavmi, İkinci Âd diye anılan Semud kavmi olup

Arabul’-âribedendir.[18]

YüceAllah,BirinciÂd’ı, yâniHûdAleyhisselamınkavminihelakettikten

sonra,onlarınardındanSemudkavminiyeryüzünehâkimkılmıştı.[19]

YüceAllah,Semudkavmini,uzunömürlüyaratmıştı.

Hattâ,onlardan,birkimse,kendisinetaştan,çamurdanbirevyapar,adam,

dahasağiken,ev,yıkılırgiderdi.

Bununiçin,onlar,dağlardakayalarıoyarakkendilerineevleredindilerve

geçimbolluğuiçindeyaşadılardurdular.[20]

Semud kavmi; Hicaz’la Şam arasında Vâdilkura’ya kadar uzanan Hicr

bölgesindeotururlardı.[21]

(Hicr; Semud kavminin, Medine ile Şam arasında bulunan yurdlarının

adıdır.)

Istahrî, Hicr hakkındakimüşâhadelerini şöyle anlatır: Hicr, halkı, az bir

kariyedir.DağlararasındaolupVâdilkura’yabirgünlüktür.

Yüce Allah’ın buyurduğu gibi, Semud kavminin, dağlardan yontmuş

olduklarıevler(Şuarâ:149),buradadır.

Esâlis diye anılan dağlar içinde, bizim evlerimizin teşkilatına benzer

dağlargibiyükselmişevlergördüm.

Uzaktanbakan,onları,birbirinebitişikdağsanar.

Ortasına varınca, her birinin münferid ve kendi kendine dikili

durduklarınıgörür.

Dolaşacak olan, onlardan her birinin çevresini, seğirterek zahmetsizce

dolaşabilir.

Evlerdenherbiri,kendikendineayaktadurmaktadır.

İnsan,onlarınüzerine,ancak,sonderecedezahmetçekerekçıkabilir.

YüceAllah’ın:

“… İşte, dişi deve! Su içme hakkı, bir gün, onundur. Belli bir günün su

içme hakkı da, sizindir.” (Şuarâ: 155) buyurduğu Semud kuyusu da,

Hicrdedir.”[22]

Salih Aleyhisselamın Semud Kavmine Peygamber OlarakGönderilişi:

Semud kavmi, işi büsbütün azıtıp Allah’ın emrine aykırı olarak putlara

tapmağa[23], yer yüzünde fesad çıkarmağa[24], taşkınlık etmeğe başladıkları

zaman[25],

YüceAllah,onlara,SalihAleyhisselâmı,Peygamberolarakgönderdi.[26]

Salih Aleyhisselâm, Semud kavmini, bütün putları atarak[27] Bir olan

Allah’a,hiçbirşeyişerikkoşmaksızınimanveibadetetmeyedavetebaşladı.[28]

“Fakat, onlar; Salih Aleyhisselâmı ve tebligatını, küfr ve inkârla

karşıladılar.[29]

Zâten, Semud kavmi, kendilerine Salih Aleyhisselâmdan önce

gönderildikleri anlaşılan ve fakat, isimleri ve kıssaları, Kur’ân-ı Kerimde

açıklanmamışolanbaşkaPeygamberleride,yalanlamışdurmuşlardı.[30]

SalihAleyhisselâm,davetvetebligatınaısrarladevametti.

Davetini, kabul etmedikleri takdirde, Allah’ın gazabına ve azabına

uğrayacaklarını,onlarahaberverdi.[31]

Semudkavmiileyirmiyıluğraştı.[32]

İş,uzayıpgidince,SalihAleyhisselâmdan,söylediklerinidoğrulayacakbir

âyet,birMucizegöstermesiniistediler.

SalihAleyhisselâm,onlara:

“NasılbirMucizeistersiniz?”diyesordu.

Semud kavminin, her yıl belli bir günde putlarını yanlarına alarak çıkıp

kutladıklarıbirBayramlarıvardı.

Sen,kendiİlâhınayalvar.

Bizde,kendiilâhlarımızayalvaralım.

Eğer,seninİlahın,duanıkabulederse,biz,sanatâbiolalım.

Eğer,bizimilahlarımız,duamızıkabulederse,sen,bizetâbiol!”dediler.

SalihAleyhisselâm:

“Olur!”dedi.

Semud kavmi, Vesenleri, putları ile birlikte bu Bayramlarını kutlamağa

çıktılar.

SalihAleyhisselâmda,onlarlabirliktegitti.

Semud kavmi, dualarında: Salih Aleyhisselamın yapacağı duasından hiç

birşeyikabuletmemesiniVesenlerinden,putlarındanistediler.

Ozaman,SemudkavmininSeyyidi,UlukişisiolanCenda’b.Amr:

“EySalih! Şu kayanın yanınabizimle birlikte git.Kayanın içinden, bizim

için, şöyle şöyle vasıfda bir dişi deve çıkarırsan, senin Peygamberliğini,

doğrularvesana,imanederiz!”dedi.

Salih Aleyhisselam, bunu yaptığı takdirde, Peygamberliğini tasdik ve

kendisine iman edecekleri hakkında onlardan kesin söz aldıktan sonra[33],

kayanınyanındanamazkıldı[34],YüceAllah’aduaedince,kaya,sanki,doğum

sancısıgibisancılandı.[35]

Gebe bir kadının hareketi gibi, hareket etti. [36] Titredi, sonra da, ikiye

ayrılarak,içinden,istediklerivasıftabirDeveçıktı.[37]

Kaya,birdevedoğurdu.[38]

Semudkavmi,buDeve’yi,istediklerikadarsağarlar,kablarını,kaçaklarını

sütledoldururlardı.[39]

Bunun üzerine, Cenda’ b.Amr ile kavminden bazı kişiler, Salih

Aleyhisselamaimanetti.[40]

Cenda’b.Amr’ınamcasınınoğluŞihabb.HalifegibiSemudkavmininbazı

Eşrafı da, Salih Aleyhisselama iman etmek ve tâbi olmak istedilerse de,

Vesenleri-ninsahipleriolanEşraftanZuabb.AmrileHabbabveRebab,engel

oldular.Onlarda,bunlarauyarak,Müslümanolmaktanvazgeçtiler.[41]

Semud Kavminin Mucize Deveyi Öldürmeleri Ve SalihAleyhisselâmıDaÖldürmeğeKalkışmaları:

Salih Aleyhisselam, Rabb’inin, kendisine verdiği Devesinden hiç

ayrılmazdı.O,nereyeyönelse,onunyanındabulunurdu.[42]

Deve,birgün,Semudkavmininsuyundaniçer,birgünde,onlarDeve’nin

sütünüsağar,içerlerdi.

Semudkavmi,Rab’larınınemrinekarşı,kibirvegururadüştüler,azgınlık

ettiler,Deveyiboğazladılar.[43]

Deveyi boğazlıyanlardan birisi: kızıl.sarışın, gök gözlü, köse, kısa bir

adamdı.

Ötekide,uzunboylu,akılsızvetitrekbirkimseidi.[44]

Anadeve,kesilince,yavrusukaçıpdağaçıktı.[45]

Yavrudeve,SalihAleyhisselâmıgörünce,ağladıveüçkerreböğürdü.

SalihAleyhisselam;Semudkavmine:

“Her böğürüş, bir eceldir: Yurdunuzda, üç gün daha yaşayacaksınız! Bu,

ya-lanlanamayacakbirVa’d’dir!”dedi.[46]

Semud kavminden, Salih Aleyhisselâmı, öldürmeğe kalkışanlar, oldu.

Fakat,Allah,onu,korudu.[47]

SemudKavmininHelakOluşu:Semud kavmi, Salih Aleyhisselâmla alay ederek, azaba, ne zaman

uğrayacaklarını,sordular.

SalihAleyhisselam:

“Azab alâmeti: birinci günde, yüzleriniz, sararmış olarak sabaha

çıkacaksınız!

İkincigünde,yüzleriniz,kızarmışolaraksabahaçıkacaksınız!

Üçüncügünde,yüzleriniz,kararmışolaraksabahaçıkacaksınız!”dedi.

Gerçekten de, ilk günde sabaha çıktıkları zaman, küçük büyük, erkek,

kadın,hepsininyüzleri,sanki,halukkokususürünmüşgibisapsarıkesilmişti.[48]

Bununüzerine,Semudkavmi,helakolacaklarınıveSalihAleyhisselâmın

doğrusöylemişolduğunuanladılar.[49]

İkincigün,yüzleri,kızarmışolaraksabahaçıktılar.

Üçüncügün,yüzleri,karaboyasürünmüşgibikararmışolaraksabaha

çıktılar.[50]

Dördüncügün,pazargünü,sabahaçıktıklarızaman,kendilerine,azabdan,

cezadan neler geleceğini, gelecek azabın, hangi yandan[51], üzerlerinden

gökten mi? yoksa, ayaklarının altından, yerden mi? geleceğini[52]

bilmiyorlar[53]; kâhbaşlarını kaldırıp semayabakıyorlar, kâhgözlerini yere

dikiyorlardı![54]

Sabaha girdikleri sırada[55], güneş doğarken[56]‘, gökten, onlara göklerin

bütüngürlemelerini,yeryüzününbütünçığlıklarınıiçindetaşıyan[57]öylebir

bağırışlabağırıldıki,birandagöğüslerindekikalbleriparçalandı!’[58]

Canları,bedenlerindenuçtu!Solukları,kımıldamaları,kesiliverdi!

Altlarındanda,sondereceşiddetlibirsarsıntıilesarsıldılar.[59]

Allah’ınHareminin, bu azabdankoruduğubir tekkimsedenbaşka, doğu,

batıarasında,onlardan,helakolmadıkbirkimsekalmadı![60]

Kurtulanotekkişiise,EbûRigalidi.[61]

Âd kavminin helaki ile Semud kavminin helaki arasındaki süre, bes yüz

y.ld..[62]

Kur’ân-IKeriminSemudKavmiHakkındakiAçıklaması:SalihAleyhisselamınSemudKavminegönderilişiveonlarınkötütutumve

davranışlarıveakıbetleriKur’ân-ıKerim’deşöyleaçıklanır:

“Andolsunki:Eshab-ıHicrda,Peygamberleri,yalanlamışlardır.

Biz,onlara,âyetlerimizivermiştikte,onlar,bunlardanyüzçeviriciidiler.

Onlar,dağlardan,emîneminevler,yontar,oyarlardı.[63]

Andolsunki:biz,Semud(kavmına)da;

“Allah’a,ibadetediniz!”diyekardeşleriSalih’igönderdik.

Birde,negörsün:onlar,birbirleriyleçekişirikifırkadır!

Salih:

“Ey kavmim! Niçin iyiden (ve güzelden) önce, çarçabuk kötüyü (azabı)

istiyorsunuz?!

Allah’dan, yargılanmanızı istemeli değil misiniz? (Böyle yaparsanız)

umulurki,esirgenirsiniz.”dedi.

“Biz, senin yüzünden ve maiyyetinde bulunan kimseler (Mü‘minler)

yüzünden,uğursuzluğauğradık!”dediler.

(Salih):

“Sizin(bütün)emelvehareketleriniz),Allahkatındagizlideğildir.

Belki,siz,imtihanaçekilmekteolanbirkavmsiniz!”dedi.

O şehirde (Hıcrda, düşman) dokuz erkek vardı ki, bunlar, yer (yüzün)de

fesadçıkarıyorlar,iyiliktarafınahiçyanaşmıyorlardı.

Onlar,Allahadıylaandlaşarak:

Ona (Salih’e) ve Ehline, her halde bir gece baskın yapalımf hepsini

öldürelim) Sonra da, Velîsine: and olsun ki; biz, o ailenin helakinde hâzır

değildik.

Şüphesizki:biz,(busözümüzde)elbettesâdıklarız!diyelim.”dediler.

Onlar,böylebirtuzakkurdular.

Bizde,kendilerininhaberleriolmadan,onlarınplanlarını,altüstediverdik![64]

….O

Eykavmim!Allah’a,ibadetediniz!

Sizin,O’ndanbaşka,hiçbirİlâhınızyoktur.

O,sizi,topraktanmeydanagetirdi.

Sizi,oradaömürgeçirmeye(veyaimâra)memuretti.

Ohalde,O’ndan,yargılanmakdileyiniz.

Sonra,Onatevbeediniz.

Şüpheyokki,Rabbim(inRahmeti)çokyakındır.

O(dualarıda)kabuledendir.[65]

Düşününüzki:(Allah)sizi,Âd’dansonra,Hükümdarlaryaptı.

Yeryüzündesiziyerleştirdi.

Ovalarındanköşkleryapıyor,dağlarından,evleryontuyorsunuzdur.

Artık,(hepiniz)Allah’ınlütuflarınıanınız.

Yeryüzündefesadcılaroluptaşkınlıklaryapmayınız!”dedi.[66]

“EySalih!Sen,bundanönce,içimizdeümidbeslenenbiriidin.

(Şimdi) Atalarımızın taptığı şeylere tapmamızdan bizi vaz geçirmek mi

istie-yorsun?!

Senin, bizi (İbadete) davet ettiğin (Rab)dan, hakîkaten, şüphe içindeyiz,

şüphe-leniciyiz!”dediler.

(Salih):

“Ey kavmim! Ya ben, Rabb’ımdan (gelen) apaçık birMucizenin üzerinde

isem,veORab,Kendinden,banabirRahmet(Peygamberlik)vermişse,buna,

nediyeceksiniz?

O halde, Allah’ın (intikamından -eğer, Ona isyan edersem- (kurtarmak

hususunda)bana,kimyardımeder?

Demek,siz,beniziyanauğratmaktan,(bunu)banakarşıartırmaktanbaşka

birşeyyapmayacaksınız?[67]

Şüphesiz ki, ben, size (gönderilmiş) emîn bir Peygamber’im. Artık,

Allâh’dankorkunuzvebana,itaatediniz.

Ben,bunakarşılık,sizden,hiçbirücretistemiyorum.

Benimmükâfatım,âlemlerinRabb’ındanbaşkasınaaiddeğildir.

Siz, buradafki nimetlerin içinde), bağların, pınarların içinde, ekinliklerin

ve do-murcukları nazik ve yumuşak hurma ağaçlarının içinde emîn emîn

bırakılacakmısınız?

Dağlardan, şımarık şımarık evler yontuyorsunuz. Artık, Allah’dan

korkunuzvebana,itaatediniz.

Ifratcılarınemrineboyuneğmeyinizki,onlar,yer(yüzün)defesadyapar,

ıslahetmezkimselerdir.”dedi.

“Sen,ancak(hızlı)büyülenmişlerdensin!”dediler.[68]

Onunkavminden(imanetmeyi)kibirlerineyediremeyenilerigelenleride,

kendilerincehergörünenlere,onlarıniçindenimanedenlere:

“Siz, Salih’in, gerçekten, Rabb’ı katında gönderilmiş bir Peygamber

olduğunubiliyormusunuz?”dediler.

Onlarda:

“Biz,doğrusu,onunlanegönderildiyse,ona,imanedicileriz!”dediler.[69]

Yine,kibirlenenkimseler:

“Biz,doğrusu,o,sizinimanettiğinizemünkirvekâfirolanlarız![70]

Salih’ede:

“Sen,bizimgibibirbeşerdenbaşkasıdeğilsin!

Bununla beraber, eğer (Peygamberlik dâvasında) doğruculardan isen,

haydibirâyet(birmucize)getir!”dediler.[71]

(Salih):

“Ey kavmim! İşte, size bir âyet (birMucize) olmak üzereAllâhın şu dişi

Devesi!

Artık,onu,serbestbırakınız.Allâhınarzındaotlasın…[72]

İşte,buDişiDeve!

Suiçmehakkı,(birgün)onundur.

Bellibirgününsuiçmehakkıda,sizindir.

Ona,birkötülükleilişmeyiniz!

Sonra,sizi,büyükbirgününazabı,yakalar!”dedi.[73]

Derken.ODişiDeve’yi-ayaklarınıkeserek-öldürdüler.

Salih! Eğer, sen, gönderilmiş Peygamberlerden isen, bizi, tehdid edip

durduğunazabı,getirbize!dediler.[74]

Rab’lerinin,emrinden(uzaklaşarak)isyanettilerve:

Salih!Eğer,sen,gönderilrrmazabı,getirbize!dediler

…..Bununüzerine(Salih):

“Memleketinizdeüçgündahayaşayınız!

İşte,bu,yalanıçıkarılamayacakbirtehdiddir!”dedi.

Vaktâki,azabemrimizgeldi.[75]

Sabahagirdiklerisırada,onları,o(korkunç)Bağırış,yakalayiverdi!

Kazanageldiklerioşeyler,kendilerinden(hiçbirazabı)defedemedi.[76]

Salih’i de, onun maiyyetinde iman etmiş olanları da, tarafımızdan bir

rahmetolarak(azabdanve)ogününrüsvaylığındankurtardık.

Şüphesizki,Rabb’ın,O,çokkuvvetlidir,mutlakgalibdir.

Ozalimleriise,korkunçbirsesalıpgötürdüde,yurdlarındadizüstüçöken

(canlarıçıkan)kimseleroluverdiler!

Sanki,orada(hiç)oturmamışlardı!

Haberinizolsunki:Semud(kavmi),hakikaten,Rab’lerineküfrettiler.

Gözünüzü acınız, iyi biliniz ki: Semud’a (Allah’ın Rahmetinden) uzaklık

(verilmiştir.)[77]

Semud(kavmininhelakedilmesinde)de,(biribretvardır).Hani,onlara:

Birzamanakadar,yararlanadurunuz!denilmiştide,Rab’lannınemrinden

uzaklaşıpazmışlardı.

İşte (buyüzden)kendileri de, göregöre, onlarıYıldırım tutuvermişti de,

ayaktadurmağagüçyetiremediler,biryardımda,göremediler.[78]

İşte,sana!Onların,kendizulümleriyüzündenıpıssızkalmışevleri!

Şüphe yok ki, bilecek bir kavim için, bunda (ibret verici) bir nişane

vardır[79]

İmanedipte(fenalıktan)sakınırolanları,biz(dâima)kurtardık.[80]

SalihAleyhisselâmınHaccaGidişi:PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm,Veda’Haccında,Osfanvadisine

vardığızaman,Hz.EbÛBekr’e:“EyEbûBekr!Bu,hangivadidir?”diyesormuş,

Hz.Ebû Bekr: “Osfan vadisidir!” deyince, Peygamberimiz, Salih

Aleyhisselâmın da, beline aba tutunmuş, belinden yukarısını, alacalı bir

kumaşlabürümüş,gençvekızıltüylü,yularıhurmalifindenörülmüşdişibir

deve üzerinde olduğu halde, Hacc için, buradan, Telbiye ederek geçmiş

olduğunuhabervermiştir.[81]

Salih Aleyhisselâmın Helak Olan Kavmine Hitab Edişi VeMekke’yeGidişi:

Salih Aleyhisselâm; Semud kavmini, Yüce Allah’a iman ve ibâdete davet

etmekleuğraşmıştı.[82]

Semudkavmininhelakindensonra,Hicr’denayrılırken,onlaraşöylehitab

etti[83]:

“…..Ey kavmim! And olsun ki: ben, size, Rabb ‘imin Elçiliklerini tebliğ

etmişimdir.

Size,hayrhahlıkgöstermişimdir.

Fakat,siz,hayrhahlarısevmezsinizki!”dedi.[84]

SalihAleyhisselâm,yanındabulunanMü‘minlerede:

“Eykavmim!Şüpheyokki,burası,halkına,Allah’ıngazabetmişolduğubir

yerdir.

Buradan, hemen göç ediniz ve Allah’ın Harem’ine ve Emân’ına gidip

kavuşunuz!”dedi.

Abalarınıniçindeihramagirdiler.Lifdenyularlı,genç,kızıltüylüdeveleri

yedeklerine alarak yola düştüler. Telbiye ede ede gittiler, Mekke’ye varıp

kavuştular.Hayatlarınınsonunakadaroradakaldılar.

Kabirleri,Kâbeninbatısında,DârünnedveileHicrarasındabulunmaktadır.[85]

Rivayetegöre:SalihAleyhisselâmvefatettiğizaman ikiyüzelli sekiz[86]

veyaikiyüzseksenyaşındaidi.[87]

HareminAzabdanKoruduğuTekAdamEbûRigalVeAkıbeti:Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm; Tebük seferinde Hıcr’dan

geçerken, Semud kavminden, ancak, Harem’in korumuş olduğu bir tek

adamınsağkaldığınıhabervermişti.

Eshabı kiram: “Ey Allah’ın peygamberi! Kim’di o adam?” diye sordular.

Peygamberimiz:

“EbûRigal’dır!”buyurdular.[88]EbûRigal,Sakıtlarınatasıydı.[89]

SalihAleyhisselamında,kölesiidi.[90]

Onu,Mekketarafına,Sadaka,ZekâtTahsildarıolarakgöndermişti.

EbûRigal;sütüçekilmişyüzkoyunu,ayrıcabirkoçuvebirde,akşamleyin

annesiölmüşbiroğlançocuğubulunanbiradamınyanınavardı.

Ona:“Beni,sana,Resûlullâhgönderdi!”dedi.

Adam:“Resûlullah’ınElçisi,hoşgeldi,safageldi.İstediğini,al!”dedi.

EbûRigal,koyunlardan,sütlüolanı,aldı.

Adam: “O, annesinin ölümünden sonra, sağ kalan şu çocuğundur. Onun

yerine,onkoyunal!”dedi.

EbûRigal:“Hayır!”dedi.

Adam:“Yirmikoyunal!”dedi.

EbûRigal:“Hayır!”dedi.

Adam:“Ellikoyunal!”dedi.

EbûRigal:“Hayır!”dedi.

Adam:“Şubirkoyundanbaşka,koyunlarınhepsinial!”dedi.[91]

EbûRigal:“Hayır!”dedi.

Bunun üzerine, adam: “Eğer, sen, süt içmeyi seversen, ben de, severim”

diyerekokçantasındakiokları,serdi.Sonrada:

“Ey Allâhım! Sen, şâhid ol!” dedi. Yayına, bir ok yerleştirip Ebû Rigal’i

öldürdü. “Bunun haberi, Allah’ın Peygamberine, benden önce, erişmesin!”

dedi.SalihAleyhisselamınyanınavarıpEbûRigal’inyaptıklarınıhaberverdi.

SalihAleyhisselâm,ellerini,göğekaldırdı.Üçkerre:

“EyAllah’ım!EbûRigal’e,lanetet!”diyerekduaetti.[92]

EbûRigal’iöldüren,Kays.AylanlardanMünebbihb.Hevâzin’inoğluSakıf

idi.[93]

[1]. ibn.Kuteybe-Maarif s. 14, Taberî-Tarih c.1,s.H5, Sâlebî-arais s.67,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.89,Ebülfida-Elbidayevennihâyec.1,s.13O.

[2].Taberî-Tarihc.1,s.115,İbn.Esîr-Kâmilc.1,5.89.

[3].Sâlebî-AraiSs.67.

[4].Taberî-Tarihc.1,s.115.

[5].İbn.Esîr-Kâmilc.1,5.89.

[6].Salebî-Araiss.67,Ebülfîda-Elbidayevennihayec.1,s.13O.

[7].Taberî-Tarih6.1,s.l15.

[8].Salebî-AraisS.67.

[9].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.89.

[10].Ebülfida-ElbidayeVennihayec.1,s130.

[11].Taberîs.115,Salebis.67,Ibn.Esîrs.89,Ebülfidac.l.s.131.

[12].ibn.Kuteybe-Maarifs.14,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.131.

[13].Taberî-Tarihc.1,s.115.

[14].İbn.Kuteybe-Maarifs.1,Taberis.115,Ebülfidac.1,s.131.

[15].Sâlebî-Araiss.67.

[16].ibn.Kuteybe-Maarifs.14.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/125.

[17].ibn.Kuteybe-maarifs.14,Hâkim-Müstedrekc2,s.565.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/125.

[18].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.120.

[19].Sâlebî-Araiss.66.

[20].Taberî-Tarihc.1,s.115,Sâlebî-Araiss.67.

[21].Taberîs.116,Salebîs.66,ibn.Esîrs.89.

[22].Yâkut-Mûcemülbüldanc.2,s.22.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/125-126.

[23].Sâlebî-Araiss.67.

[24].Taberî-Tarihc.1,s.115,Sâleb:Araiss.67.

[25].Taberî-Tarihc.1,s.116.

[26]. ) Araf: 74, Hûd: 61, İbn.Kuteybe-Maarif s.14, Dîneverî-El’ahbar s.5,

Yâkubî-tarihc.1,s.22,Taberî-Tarihc.1,s.115,Sâlebî-Araiss.67.

[27].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.131.

[28].Dineveris.7,Taberîs.115,Salebis.67,İbn.Esirs.89,Ebülfidas.131.

[29].Ârâf:76.

[30].Hıcr:80,Şuarâ:141.

[31].Sâlebî-Arâiss.67,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.89.

[32].Taberî-Tarihc.1,s.119,Sâlebî-Araiss.72.

[33]. Sâlebî-Arais s.67, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.89-90, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.1,s.134.

[34].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.90.

[35].Sâlebî-Araiss.67,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.9O.

[36].İbn.Kuteybe-Maarifs.14.

[37]. Sâlebî-Arais s.67, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.89-90, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.1,s.134.

[38].İbn.Kuteybe-Maarifs.14.

[39].Taberî-Tarihd.s.116,Salebis.67,İbn.Esîrc.1,s.9O.

[40].Sâlebî-Araiss.67,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.9O.

[41].Salebî-Araiss.67,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.134.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/126-128.

[42].İbn.Kuteybe-Maarifs.14.

[43].Yâkıdî-Megazic.3,s.1007,Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.3,s.296.

[44].İbn.Kuteybe-Maarifs.14.

[45]. İbn.Kuteybe-Maarif s.14, Taberihc.1,s.117, Hâkim-Müstedrek

c.2,s.567,Salebî-Araiss.70,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.92.

[46]. Taberî-Tarih c.1,s.117,Hâkim-Müstedrek c.2,s.567, Sâlebî s.70,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.93.

[47].Nemi:48-50,Taberî-Tarihc.1,s.117,Hâkim-Müstedrekc.2,s.566-567,

Salebî-Araiss.70,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.92.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/128-129.

[48].Taberî-Tarih c.1,s.117,Hâkim-Müstedrekc.2,s,567,Sâlebî-Arais s.71,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.92,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.136.

[49].Sâlebî-Araiss.71.

[50].Taberî-Ta.c.1,s.118,Hâkimc.2,s.567,Salebîs.71,İbn.Esîrc.1,s.92,93

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.136.

[51].Taberî-Tarihc.11,s.118,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.136.

[52].Taberî-Tarihc.1,s.118.

[53]. Taberî c.1,s.118, Hâkim c.2,s.567, Sâlebî s.71, İbn.Esîr c.1,s.93,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.136.

[54].Taberî-tarihc.1,s.118,Sâlebî-Araiss.71,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.93.

[55].Hıcr:83.

[56].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.136.

[57].Taberî-Tarihc.1,s.118,Hâkim-Müstedrekc.2,s.567,Salebî-Araiss.71.

[58].Taberî-Tarihc.1,s.118,Hâkim-Müstedrekc.2,s.567,Sâlebî-Araiss.71,

İbn.Esîr-KâmilC.1.S.93.

[59].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.13.

[60].Taberî-Tarihc.1,s.118,Sâlebîs.71,İbn.Esîrc.1,s.93.

[61].Taberîc.1,s.118,İbn.Esîrc.1,s.93,Ebülfidac.1,S.137.

[62].Dîneverî-El’ahbars.7.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/129-130.

[63].Hicr:80-82.

[64].Nemi:45-50.

[65].Hûd:65.

[66].Ârâf:74.

[67].Hûd:62-63.

[68].Şuarâ:143-153.

[69].Araf:75.

[70].Araf:76.

[71].Şuarâ:154.

[72].Hûd:64.

[73].Şuarâ:155-156.

[74].Ârâf:77.

[75].Hûd:65,66.

[76].Hıcr:83-84.

[77].Hûd:66-68.

[78].Zâriyât:43-45.

[79].Nemi:52.

[80].Nemi:53.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/130-133.

[81].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.232,İbn.Kayyım-Zâdülmaadc.3,s.239,

Heysemî-Mecmauzzevaidc.3,s.32O.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/133-134.

[82].Hâkim-Müstedrekc.2,s.565.

[83].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.137.

[84].Ârâf:79.

[85].İbn.Kuteybe-Maarifs.14.

[86].MirHâvend-RavzatussafaTercemes.154.

[87]. Mîr Hâvend-Ravzatussafa Terceme s.154, Nişancı Mehmed Paşa

Tarihs.19.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/134.

[88].Vâkıdî-Megazic.3,s.1007,Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.3,s.296.

[89].Vâkıdî-Megazic.3,s.1007.

[90].Yâkutulhamevî-Mûcemülbüldanc.3,s.53.

[91].Vâkıdî-Megazic.3,s.1007-1008.

[92].Vâkıdî-Megazic.3,s.1008.

[93].ibn.Kuteybe-Kitabülmaarifs.41.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/134-135.

erkandeneme45452003-12-08T23:02:00Z2003-12-08T23:06:00Z1214481222561018286

14341811.56069021falsefalsefalseMicrosoftInternetExplorer4

İSMAİLALEYHİSSELÂMİsmailAleyhisselâmınSoyu:

İsmail Aleyhisselâm; İbrahimAleyhisselâmın,Hz.Hâcer’den doğan ilk ve

büyükoğludur.[1]

İsmailAleyhisselâmınDoğuşu,İsmail Aleyhisselâmın Annesiyle Birlikte Mekke’ye Götürülüşü, İsmail

Aleyhisselâmın Kurban Edilmek İstenilişi, İsmail Aleyhisselâmın Sünnet

Oluşu, İsmail Aleyhisselâmın Arapça Öğrenişi, İsmail Aleyhisselâmın Ok

Atıcılığı, İsmail Aleyhisselâmın Ata Biniciliği, İsmail Aleyhisselâmın

Davarcılığı,İsmailAleyhisselâmınEvlenişi;

İsmail Aleyhisselâmın Kabe’yi Babası ile birlikte yapışı… bahisleri için,

İbrahimAleyhisselâmaâidbölümebakınız![2]

İsmailAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:İsmail Aleyhisselâm: boylu, boslu, ak saçlı, güzel ve nurlu yüzlü,

kırmızımsı ten-li[3], küçük başlı, büyük gözlü, uzun burunlu, kalın boyunlu,

genişomuzlu,uzunelliveuzunayaklı,çokgüçlüvekuvvetliidi.[4]

İsmailAleyhisselâmınPeygamberliğiVeBazıFaziletleri:İsmailAleyhisselâm;BabasıİbrahimAleyhisselâmınvefatındansonrada,

gerekKabevegerekHaccamellerineâidhizmetleriyürütmekveyönetmekte

devametti.[5]

İlkolarakKabe’yeörtüörttü.[6]

YüceAllah,İsmailAleyhisselâmaPeygamberlikverdi.[7]

Onu;Mekke’deveMekkeçevresindeoturanCürhümveAmalikahalkıile

Yemenkabilelerine[8],Me’ribveHaciramevttaraflarına[9]Peygamberolarak

gönderdi.[10]

Elliyıl,onları,İslâmiyetedavetetti.[11]

Davetettiğikimselerdenbazısıiman,bazıinkâretti.[12]

İmanedenler,pekazidi.[13]

İsmailAleyhisselâm,vazifesindesabrvesebatedenlerdendi.[14]

Sözünde,sâdıktı.[15]

Günahkârları,MekkeHareminden,ilksürüpçıkarandı.[16]

Kendilerineüstünmeziyetlerverilenlerden[17],enhayırlıolanlardandı.,[18]

Namazlarını, kılmalarını, zekâtlarını vermelerini Ev halkına ve kavmine

emrederdi.

Kendisi,AllahkatındaRızâ‘yaermişti.,[19]

İsmailAleyhisselâm;Mekke’ninsıcaklığındanşikâyetlenince,YüceAllah:

“Ben,sana,Cennet’tenbirkapı(pencere),açacağım!

Kıyametgününekadar,oradan,sanaserinserinyelesecektir!”buyurdu.

Pencereaçılacağıbildirilenyer,kendisinin,vefatettiğizaman,gömüldüğü

Hicr

İdi.[20]

İsmailAleyhisselâmınBirVasiyetiVeVefatı:İsmail Aleyhisselâm, ölüm döşeğine düşünce, kızı Nesîme’yi, Ays’a

nikahlamasını,kardeşiİshakAleyhisselâmavasiyetetti.[21]

İshakAleyhisselâmda,Ağabeyininbuvasiyetini,yerinegetirdi.[22]

BabasıİbrahimAleyhisselâmınvefatındansonra,İsmailAleyhisselâmda,

ve-fatetti.[23]

Hicr’de gömülü bulunan annesi Hz.Hâcer’in yanına gömüldü. [24] İsmail

Aleyhisselâmvefatettiğizaman,yüzotuzyediyaşındaidi. [25]OnaveÂline

vegönderilenbütünPeygamberlereselâmolsun![26]

HatimKazılırkenİsmailAleyhisselâmınTabutunaRastlanışı:Abdullah b. Zübeyr; Haccac’ın, Mancınıkla attırdığı taşlarla yıkılan

Kabe’yi,yenidenyaptırırken(Hicrî:64),Hatîm’ikazdırdığısırada,orada,yeşil

taştanbirTâbutbuldu.

Bunun hakkında Kureyşîlerden bilgi istedi. İstediği bilgiyi, hiç birinde

bulamayınca,Abdullahb.Safvan’aadamgönderipondansordurdu.

Abdullahb.Safvan:

“Bu,İsmailAleyhisselâmınkabridir.Onu,yerindenkımıldatma!”dedi.

Abdullahb.Zübeyrde,Tâbut’u,olduğugibibıraktı.[27]

İsmailAleyhisselâmınOğulları:

İsmail Aleyhisselâm, ilk zevcesini boşadıktan sonra[28], Cürhümîlerden

Mudadb.Amr’ülCürhümî‘ninkızıileevlenmiş,kendisinin,ondanonikioğlu

doğmuştu.[29]

Mudad’ınkızınınismiRa’leidi.[30]

İsmailAleyhisselâmın,Ra’ledendoğanoğullarınınisimlerişöyleidi:

1)Nâbit,

2)Kaydar,

3)EzbelveyaEzbil

4)MebşaveyaMenşâ,

5)Mişma’veyaMeşmae,

6)Maşı,

7)Duma,

8)EzerveyaEzür,

9)Tayma,

10)Yatur,

11)NebişveyaNeyiş,

12)Kayzuma[31]

İsmail Aleyhisselâmdan Sonra Kabe Hizmetlerinin KimlerTarafındanİdareEdildiği?

İsmail Aleyhisselâmın vefatından sonra, Kabe hizmetini, oğlu Nabit,

üzerinealıpyönetti.[32]

Bu hizmetin, önce Kaydar, ondan sonra Nabit tarafından yönetildiği

rivayetolunduğugibi|[33];

İsmailAleyhisselâmınvefatındansonraKabehizmetiyle,önce,Kaydar’ın,

sonra, Teymen b. Nabt’ın, ondan sonra, Nabit b. Hemeysa’, b. Teymen, b.

Nabt’ınmeşgulolduğuveNabit’invefatıüzerinede,buhizmetin,Cürhümîler

tarafından görüldüğü rivayet ve Nabit’in şeceresi de, Nabit b. Hemeysa’, b.

Teymen,b.Nabt,b.Kaydar,b.İsmailAleyhisselâmolarakkaydedilir.[34]

Kaydar’ınBazıÖzellikleri:1) İsmail Aleyhisselâmın oğullarından Kaydar’ın yüzünde Muhammed

AleyhisselâmınNûr’uparıldardı.

2)Savaşçılık,

3)Güreşçilik,

4)Okatıcılık,

5)Avcılık,

6)Atabinicilik…gibibirtakımözellikleride,vardı.

Hergün,avsilahınınyanınavardığızaman,silahından,yadişibirgeyiğin,

yada,birkuşun:

“Allah’ın isminianmadıkça,beni,kesme!Besmeleçekmedikçede,yeme!”

diyeseslendiğiniişitirdi.[35]

İsmail Oğullarının Mekke’den Dağılışı Ve YönetiminCürhümîlereGeçişi:

Nâbıt vefat ettiği zaman, İsmail Aleyhisselâmın oğulları, geçim bolluğu

olanyerleredağıldılar.

İçlerindenbazısıise;

“Biz,AllanınHaremindenayrılmayız!”diyerekMekke’dekaldılar.

Mekke’de kalanlar arasında, İsmail Aleyhisselâmın küçük yaştaki

çocuklarıda,bulunuyordu.[36]

Bunun için, Kabe hizmetini, İsmail Aleyhisselâmın oğullarının ana

tarafındanbabalarıolanMudadb.Amr’elcühenî,üzerinealdı.[37]

[1].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.48,49.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/233.

[2]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:1/233.

[3]. Ebû Nuaym-Delâilünnûbüvve c.1,s.23, Beyhakî-Delailünnübüvve

c.1,s.29,Süyûtî-Hasâisülkübrâc.2,s.129,Diyar.Bekrî-Hamîsc.1,s.22.

[4].Hâkim-MüstedrekC.2.S.553-554.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/233.

[5].Yâkubî-Tarihc.1,s.221.

[6].ibn.Hacer-Fethulbâric.3,s.366.

[7].En’am:86,89,Taberî-Tarihc.1,s.161.

[8].Taberî-Tarihc.1,s.161,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.192-193.

[9].Diyar.Bekrî-Hamîsc.1,s.145.

[10]. Taberî-tarih c.1,s.161, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.192-193,

İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.39.

[11].Diyar.Bekrî-Hamîsc.1,s.145.

[12].İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.39.

[13].Diyar.Bekrî-Hamîsc.1,s.145.

[14].Enbiyâ:85.

[15].Meryem:54.

[16].Yâkubî-Tarihc.1,s.221.

[17].En’am:86.

[18].Sâd:48.

[19].Meryem:55.

[20]. Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.312, Taberî-Tarih c.1,s.162, Ebülfida-

Elbidayevennihayec.1,s.193.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/233-234.

[21]. Taberî-Tarih c.1,s.162, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.125, Diyar.Bekrî-Hamîs

C.1.S.145.

[22].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.125,Diyar.Bekrî-Hamîsc.1,S.145.

[23].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.52.

[24]. İbn.İshak, İbn.Hişam-Sîre c.1,s.6, İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.52, Ezrakî-

Ahbaru Mekke c.1,s.86, İbn.Kuteybe-Maarif s.17, Taberî-Tarih c.1 ,s.162,

İbn.Esîr-Kâmilc.1 ,s.125,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1 ,s.193, Ibn.Haldun-

Tarıhc.2,ks.1,s.39.

[25]. İbn.Kuteybe-Maarif s.16-17, Taberî-Tarih c.1,s.162, Mes’ûdî-

Murucuzzehebc.2,s.48,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.193.

[26]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:1/234-235.

[27].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.312.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/235.

[28]. Buharî-Sahihc.4,s.115, Taberî-Tarih c.1,s.132, Sâlebî-Araiss.83,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.1O4,Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.58.

[29]. İbn.İshak, İbn.Hişam-Sîre c.1,s.5, İbn.Sa’d-Tabakat c.1,8.51, Ezrakî-

Ahbaru Mekke c.1,s.81, İbn.Kuteybe-Maarif ş.16 Yâkubî-Tarih c.1,s.222,

Taberî-Tarihc.1,8.161,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.125

[30].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.51,Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.86

[31]. İbn.İshak, İbn.Hişam-Sîre c.1 ,s.5, İbn.Sa’d-Tabakat c.1 ,s.51,

ibn.Habîb-Muhabber s.386, Ezrakî-AhbaruMekke c.1,8.81, Yâkubî-Tarih

C.1.S.222, Taberî-Tarih c.1,s.161, Mes’udî-Murucuzzeheb c.1,s.62, İbn.Esîr-

Kâmil c.1,s.125, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.193, ibn.Haldun-Tarih

c.2,ks.1,s.39.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/235.

[32]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.52, Ezrakî-AhbaruMekke c.1,s.81-82,Yâkubî-

Tarihc.1,s.222,Dîneverî-El’ahbars.9, ibn.Kuteybe-Maarifs.16,Taberî-Tarih

c.2,s.198,Mes’ûdî-Nurûcuzzehebc.2,s.49,İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.3.

[33].Yâkubî-tarihC.1.S.222,İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.331.

[34].Belazürî-Ensabüleşrafc.1,s.8,12.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/236.

[35].Diyar.BekrMHamîsc.1,s.146.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/236.

[36].Yâkubî-TarihC.1.S.222.

[37]. ibn.İshak,İbn.Hişam-Sîrec.1,s.12O, Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.81,

Yâkubî-Tarihc.1,s.222,Taberî-Tarihc.2,s.198.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/236.

İSHAKALEYHİSSELÂMİshakAleyhisselâmınSoyuVeDoğuşu:

İshakAleyhisselâm; İbrahimAleyhisselâmın ikincioğluolupHz.Sâre’den

doğmuştur.[1]

Ozaman,İbrahimAleyhisselâm,yüzyirmiyaşındabulunuyordu.[2]

Ahd-i Atîk’da ise, İsmail Aleyhisselâmın, Babası seksen altı yaşında

bulunduğusırada,İshakAleyhisselâmında,Babası,yüzyaşındaolduğusırada

doğduğu

bildirilir.[3]

İshakAleyhisselâmındoğuşu,Kur’ân-ıkerimdeşöyleaçıklanır:“Andolsun

ki:Elçilerimiz!’[4], İbrahimemüjde ilegelip (Selâm!)dediler.Oda: (SelâmI)

dediveeğleşmedengidip(onlara)kızartılmışbirbuzağıgetirdi.

(İbrahim), onların, ellerinin, buna uzanmadığını görünce, hoşlanmadı.

Onlardan,kalbinebirnevi’korkugeldi.

Onlar:korkma!Biz,Lutkavminegönderildik!dediler.

(İbrahim)inzevcesi(hizmetiçin,ayaktaidi)güldü.

Bizde,ona,İshak’ı,İshak’mardındanda,(Torunu)Yâkubumüjdeledik.

(Kadın):vay,kendim,kocabirkarı,şuzevcimde,birihtiyariken,benmi

doğu-ruacakmışım?!

Bu,doğrusu,pekşaşılacakbirşey!dedi.

(ElçiMelekler):Allanınemrinemişaşıyorsun?!

EyEhl-iBeyt!AllanınRahmeti,Bereketleriüzerinizdedir.

Şüpheyokki,O,asılhamdelâyık,hayırveihsanıçokolandır!dediler.[5]

İshakAleyhisselâmınDoğmasınaHalkınŞaşması:İshakAleyhisselâmdoğunca,halk,bunaşaşıpkaldılar:

“Yüz yaşlarında bir ihtiyar kocanın, doksan yaşlarında bir koca karının

çocuğuolduhâi?”dediler.[6]

İshakAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:

İshak Aleyhisselâm: uzun boylu, kara gözlü, buğday benizli idi[7].

Kendisinin yüzü ve konuşması güzel, saçı, sakalı bembeyazdı. Sîret ve

suretçe, Babası İbrahim Aieyhisselâma benzerdi. [8] Yaşlanınca, gözleri,

görmezolmuştu.[9]

İshakAleyhisselâmınPeygamberliğiVeBazıFaziletleri:İshak Aleyhisselâm; Babası İbrahim Aleyhisselâmın vefatından sonra,

Şam’daPeygamberliklevazefelendirilmiş[10],YüceAllah,onu,seçkinlerdenve

hayırlıinsanlardaneylemiştir.

Kur’ân-ıkerimdeşöylebuyrulur:

“Biz,ona (İbrahim’e) İshak ile (Torun’u)Yâkubuihsanettikveherbirini,

hidayete(Peygamberliğe)erdirdik.[11]

“Ona (İbrahim’e), SâliMerden bir Peygamber olmak üzere de, İshak’ı

müjdeledik.Hemona(İbrahim’e),hemdeİshak’a(feyzve)bereketlerverdik.

Her ikisinin neslinden iyi hareket edeni de, vardır, nefsine, apaçık

zulmedenide,vardır[12]”

“Kuvvetvebasiretsâhibleriolankullarımızİbrahim’i,IshakıveYâkubuda,

an!’[13]

“Çünkü, onlar, bizim katımızda gerçekten seçkinlerden, hayırlı

(Zatlardandı.[14]

“Onları,emrimizledoğruyolugösterecekRehberlerkıldık.

Hayırlıişleryapmayı,dosdoğrunamazkılmayı,zekâtvermeyi,kendilerine

vahyettik.

Onlar,bizeibadetedicilerdi.‘[15]

İshakAleyhisselâmİleHz.Sâre’ninMekke’yeGelipHaccEdişi:Ezrakî‘nin, İbn. İshak’dan rivayetine göre: İshakAleyhisselâm ileAnnesi

Hz.Sâ-rede,Şam’danMekke’yegelipHaccetmişlerdir.[16]

İshakAleyhisselâmınOğulları:İshak Aleyhisselâm; Babası İbrahim Aleyhisselâmın vasiyeti üzerine

Ken’ânî-lerin kızları ile evlenmeyip[17] Refaka bint-i Betvil ile evlenmiş,

ondan, Ays ve Yâ-kub isimlerinde ikiz iki oğlu doğmuş[18], Ays’ı, Ağabeyi

İsmailAleyhisselâmınvefatısırasındakivasiyetineuyarak[19]Besime[20]binti

İsmailAleyhisselâmileevlen-dirmiştir.[21]

İshakAleyhisselâmınVefatı:

İshak Aleyhisselâm; Ken’an ilinde [22], yüz seksen beş[23] veya yüz

seksen[24]veyayüzyetmiş[25]‘,yada,yüzaltmış[26]yaşındavefatetti.

OnavegönderilenbütünPeygamberlereselâmolsun!

İshakAleyhisselâm,Babası İbrahimAleyhisselâmınMezreadakikabrinin

yanınagömüldü.[27]

Kabirleri, Beytülmakdise on sekiz mil uzaklıkta, Mescid-i İbrahim diye

anılanMescidinyanındabulunmaktadır.’[28]

[1].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.47,Taberî-Tarihc.1,s.16O.

[2].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.48,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.46.

[3].TekvinBab:16,Fıkra:15,16,Bab:21,fkr.5.

[4]. Büyük Meleklerden Cebrail, Mikâil ve İsrafil Aleyhisselâmlar

(Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.161).

[5].Hûd:69-73.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/239.

[6].Yâkubî-Tarihc.1,s.26.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/240.

[7].MîrHâvend-RavzatussafaTercemes.192.

[8].Hâkim-Müstedrekc.2,s.557.

[9]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.47, İbn.Habib-Kitabulmuhabber s.296, Taberî-

Tarihc.1,s.164,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.47,ibn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.39.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/240.

[10].Yâkubî-Tarihc.1,s.28.

[11].En’am:84.

[12].Sâffât:112-113.

[13].Sâd:45.

[14].Sâd:47.

[15].Enbiya:73.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/240.

[16].Ezrakî-AhbamMekkec.ı,s.68.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/241.

[17].ibn.Kuteybe-Maarifs.18,Yâkubî-Tarihc.1,s.29,Taberî-Tarihc.1,s.163,

Sâlebî-Araiss.101,İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.39.

[18].ibn.Kuteybe-Maarifs.17,Yâkubî-Tarihc.1,s.26,Taberî-Tarihc.1,s.162,

164, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.46, Sâlebî-Arais s.101, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.126.

[19]. Taberî-Tarih c.1,s.162, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.125, Diyar.Bekrî-Hamîs

c.1,s.145.

[20].Besime(Taberî-Tarihc.1,s.162).

[21]. Sâlebî-Arais s.102, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.125, Diyar.Bekrî-Hamis

c.1,s.145.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/241.

[22].İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.47.

[23].İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.4O.

[24].İbn.Kuteybe-Maarifs.17,İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.4O.

[25].Sâlebî-Araiss.102.

[26].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s,127.

[27].İbn.Kuteybe-Maarifs.17,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.47,Salebî-Arais

s.102,Ibn.Esîr-Kamılc.1,s.127.

[28].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.47.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/241.

LUTALEYHİSSELÂMLûtAleyhisselâmınSoyu:

Lûtb.Hâran,b.Târah[1],b.Nahor,b.Saruğ‘dur.[2]

LûtAleyhisselâm; İbrahimAleyhisselâmınYeğeni, yani kardeşiHaran’ın

oğluidi.[3]

LûtAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:

LûtAleyhisselâm;uzunaçalarortaboylu[4],beyaztenli,güzelyüzlü, ince

burunlu,küçükkulaklı,uzunparmaklı,güzelgülüştüidi.[5]

LûtAleyhisselâmın İbrahimAleyhisselâma İlk İmanVeOnunlaBirlikteHicretEdişiVeBazıFaziletleri:

LûtAleyhisselâm;İbrahimAleyhisselâmailk imaneden(Ankebût:26)ve

Allah yolunda, Onunla birlikte hicret etmek şerefine eren[6], İbrahim

Aleyhisselâmın yolunda ve Şeriatında, ibâdet ehli, cömerd, sabırlı,müttakî,

konuksever, çiftçilik eder, eker biçer, elinin emeğiyle geçinir mübarek bir

zattı.[7]

İbrahim Aleyhisselâmla yanındaki Muhacirler, Babil’den ayrılınca,

Harran’a’[8]varıporada,birmüddetoturdular.[9]

Oradan,Ürdün’e[10],Ürdün’dende,Mısır’agittiler.[11]

Şam’adönmeküzere[12],Mısır’danayrıldılar.[13]

İbrahimAleyhisselâmlayanındakiler,Filistintoprağında,FilistinileKudüs

arasında,ŞamçölündekiSeb’diyeanılanyerevarıpindiler.[14]

İbrahim Aleyhisselâm, Seb’ halkının, uygunsuz tutum ve davranışları

yüzünden, Seb’den ayrılarak Filistin toprağında Remle ile İlya (Kudüs)

arasındabiryeregelipyerleşti,[15]ki,orası,KattveyaKıttdiyeanılanyeridi.[16]

LûtAleyhisselâmınSedumVeAmure’yeYerleşmesi:Yüce Allah, İbrahim Aleyhisselâma, rızık ve geçim bolluğu, servet ve

hizmetçilerihsanetti.[17]

İbrahim Aleyhisselâmın kardeşi Haran’ın oğlu Lût Aleyhisselâmın da

oradamalıçoğaldı.

İbrahimAleyhisselâm,ona:

“YüceAllah,bizimmallarımızı,küçükbüyükbaşhayvanlarımızıçoğalttı.

Sen,yanımızdanayrılıpSedumveAmureşehirlerine[18]yerleş!”dedi.

Buşehirler,İbrahimAleyhisselâmınoturduğuyerinyakınındaidi,

LûtAleyhisselâm,orayagidipyerleşti.”[19]

Otaraflaragelenbirkral,LûtAleyhisselâmlaçarpıştı.[20]Kendisini,esir,

mallarınıiğtinamedipsürdürdü.

İbrahimAleyhisselâm,bunu,haberalıralmaz,318kişilikmaiyetiylegidip

çarpışarakLûtAleyhisselâmıkurtardıvegasbedilenmallarınıda,gerialdı.

Allah ve Resulünün düşmanlarından bir çoklarını öldürdü. Bozguna

uğratarakkaçırdıklarınıda,Dımaşk’ındoğusunavarıncayakadar takip etti,

kovaladı.[21]

SedumVeDiğerŞehirlerHalkınınİğrençAhlaksızlıkları:Sedumvediğerşehirlerhalkının,şehirdışında,yolüzerindebostanlarıve

mey-vabahçelerivardı.

Yağmursuzluktan, kuraklık ve kıtlığa uğradıkları zaman, birbirlerine:

“İçinde geçimliğiniz bulunan meyva bahçelerinizi, dışarıdan gelecek

yolculardankoruyunuz!”dediler.

“Nasılkoruyalım?”dediler.

Birbirlerininyanınagelipgittiler.

“Yurdlarınızın içinde bulunduğunuz ve tanımadığınız yabancıların

elbisesini,soyunuz,çekipırzınageçiniz!

Siz, böyle yapmayı, âdet edindiğiniz zaman, insanlar, şehirlerinize ayak

basamazlar!”dedilervedediklerinide,yapmağabaşladılar.[22]

Artık,yolları,kesiyorlar,yurtlarındangeçenerkekyolcularasataşıyorlar,

onlarla,alayediyorlar,yakaladıklarınınırzınageçiyorlardı!

Kendi toplantı yerlerinde.birbirleriyle osuruşmaktan,hattâ yollarda,

açıktanaçığabirbirlerininırzınageçmektenutanmıyorlardı![23]

Onlardanbiri,birkimseninzorlaırzınageçer,onu,döver,sonrada:

“Sanayaptığımbuişekarşılık,ücretimi,ver!”der,Hâkimleride,faillehine

hükümverirdir.[24]

Lûtkavmi,buhayasızlıklara,hayvanlargibivebelkihayvanlarıda,geride

bırakacakderecededevamediyorlardı.[25]

Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm, insanlardan, bu iğrenç işi

işleyenlerişöylelanetler:

“Lût kavminin annelini işleyen kimseye,Allah, lanet etsin! Lût kavminin

amelini işleyen kimseye, Allah, lanet etsin! Lût kavminin amelini işleyen

kimseye,Allah,lanetetsin![26]

“Lûtkavmininameliniişleyenkimse,mel’undur![27]

Lûtkavmininameliniişleyenkimse,mel’undur!”’[28]

“Ümmetimden, Lût kavminin amelini işleyerek ölen kimseyi, Allah,

onlarınyanınanaklveonlarlabirliktehaşreder!”[29]

“Kimi,Lûtkavmininamelini işlerhaldebulursanız’[30]‘,ofiili işleyenide,

kendisiyle

ofiilişlenenide,öldürünüz!”[31]

“Üsttekinide,alttakinide,Recmediniz![32]

“İkisinide,Recmediniz!”’[33]

Lûtkavmininerkekleri,kadınlarlaevlenmeyide,bırakmışlardı.[34]

Evlilerden,cinsîsapıklıklarını,karılarınada,uygulayanlarvardı.[35]

Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm, böyleleri hakkında da:

“Karısınınarkasındancinsî sapıklıkyapankimse,mel’undur!”buyurmuştur.[36]*

LûtAleyhisselâmınPeygamberliğiVeBazıFaziletleri:

Lût Aleyhisselâm; Allah tarafından, kendilerine yüksek Meziyyetler[37],

HükümveİlimverilenPeygamberlerdendi.[38]

YüceAllah,onu,küfürleriveahlaksızlıklarıdilleredestanolanSedumve

diğerdörtşehirhalkına[39]‘,Peygamberolarakgönderdi.[40]

LûtAleyhisselâm,onlarıniçindeyirmidokuzyılkadarkaldı.[41]

Onları, bir olan Allah’a ibâdete ve yapageldikleri haksızlık ve

ahlaksızlıkları bırakmağa davet etmekten’[42], davetini, kabul ve tevbe

etmedikleri takdirde azaba uğrayacaklarını haber vermekten geri durmadı.

[43]

Kur’ân-IKeriminLûtKavmiHakkındakiAçıklaması:Lût:

“Şüphesizki,ben,size(gönderilmiş)emînbirPeygamber’im!

Artık,Allah’dankorkunuzvebanaitaatediniz!

Ben,bunakarşılık,sizdenhiçbirücretistemiyorum.

Benimmükâfatım,âlemlerinRabb’ındanbaşkasınaâiddeğildir.

Siz, Rabb’inizin, sizin için yarattığı zevcelerinizi bırakıp ta, insanların

içindenerkekleremigidiyorsunuz?!

Hayır!(siz,helaldan,harama)tecavüzedenbirkavimsiniz![44]Siz,sizden

önce,âlemlerdenhiçbirininyapmadığıhayâsızlığımıyapıyorsunuz?!Demek

siz, kadınları bırakıp ta, şehvetle erkeklereyanaşıyorsunuzha!?Meğer, siz,

haddiaşanbirkavimişsiniz![45]

“Siz,gerçekten,öylehayasızlığı(meydana)getiriyorsunuzki,sizdenönce,

âlemlerdenhiçbiri,bunu,yapmamıştır!

Siz, mutlaka, erkeklere gidecek, yol kesecek, toplantı yerinde, meşru

olmayanı,yapıpduracakmısınız?!”dedi.[46]

Onlar:

“Ey Lût! Sen (bu dâvadan) vaz geçmezsen, and olsun ki: mutlaka

(memleketimizdenkovulup)çıkarılanlardanolacaksın!”dediler.[47]

(Lût)Onlara:

“Siz,gözünüzgöregöre,hâlâ,okötülüğü,yapacakmısınız?!

Gerçekten,siz,kadınlarıbırakıpda,şehvetlemutlaka,erkekJereyanaşacak

mısınız?!

Hayır!Siz,beyinsizliktedevamedegelenbirkavmsiniz!”dedi.[48]

(Bunakarşı)kavminincevabı:

“LûtHanedanını,memleketinizdençıkarınız!

Çünkü,onlar,temizliğezorlarinsanlardır!“[49]

“…..Eğer, sen, doğru söyleyenlerden isen, Allanın (bizi tehdid ettiğin)

azabını

getirbize!”demelerindenbaşka(birşey)olmadı.[50]

Deki:

“YâRab!Ofesadcılargüruhunakarşı,banayardımet![51]

Lût Kavmini Helak Etmeğe Giden Elçi Meleklerin İbrahimAleyhisselâmaUğramaları:

Sedum’unazgınhalkı,LûtAleyhisselâmı,yalanladılar.Kibirvegururlarını,

artırdıkça,artırdılar.[52]

YüceAllah,LûtAleyhisselâmınduasınıkabuledip[53]Resulüneyardımve

se-dum halkını helak etmeyi, irâde buyurduğu zaman[54], Cebrail

Aleyhisselâmı, ikiMelekle[55]‘ ki, Mîkâil ve İsrafil Aleyhiselâmlarla birlikte

gönderdi.

BuMelekler,gençvegüzelbirererkeksuretindeyürüyerekgidipİbrahim

Aley-hisselâmakonukoldular.[56]

Onlar; hem İbrahim Aleyhisselâma, İshak isminde bir oğlu doğacağını

müjdeleyecekler,hemde,Lûtkavminihelakedeceklerinihabervereceklerdi.[57]

YüceAllah,bunu,Kur’ân-ıkerimindeşöyleaçıklar:

“And olsun ki: Elçilerimiz (Melekler), İbrahim’e müjde ile gelip Selâm!

dediler.

Oda:Selâm!dedivehiçeğlenmeden,birbuzağı(kebabını)getirdi.

(İbrahim, konukların) buna, ellerinin uzanmadığını görünce, onlarfın

durumundan,hoşlanmadı.Onlardan,kalbinebirnevi’korkugizledi.

Onlar:

Korkma!Çünki,biz,Lûtkavminegönderildik!”dediler.[58]

(İbrahim):

“Eygönderilen(Elçi)ler!Sizinişiniz(vazifeniz)nedir?”diyesordu.

(Elçiler):

“Gerçekten,biz,günahkârgüruhunagönderildik![59]

“Biz,bumemleketinahalisinihelakedeceğiz!

Çünkü,onunahalisi,zâlimoldular!”dediler.[60]

Vaktâki,İbrahimdenokorkugitti.Kendisine,birde,müjdegeldi.

(Şimdi, o) Lût kavmi hakkında (adetâ) bizim (Elçilerimiz)le mücâdele

ediyor (Lûtla ona iman edenlerin de, azaba uğrayacaklarını sanarak

korkuyor,onlaraacıyor)du.

Çünkü, İbrahim, gerçekten, yumuşak huylu, yufka yürekli, kendisini,

tamamıylaAllâhavermişbirkişiidi[61]”

İbrahimAleyhisselâmınElçiMeleklerleTartışması:ElçiMelekler:

“Biz,şukariyeninhalkını,helakedeceğiz!

Çünki, oranın halkı, zâlim oldular!” dedikleri zaman, İbrahim

Aleyhisselâm;onlara:

“Siz, bir kariyeyi, içinde, dört yüzMü‘min bulunduğu halde, helak eder

misiniz?”diyesordu.

ElçiMelekler:“Hayır!”dediler.İbrahimAleyhisselâm:

“Siz, bir kariyeyi, içinde, üç yüz Mü‘min bulunduğu halde, helak eder

misiniz?”diyesordu.

ElçiMelekler:“Hayır!”dediler.İbrahimAleyhisselâm:

“Siz, bir kariyeyi, içinde, iki yüz Mü‘min bulunduğu halde, helak eder

misiniz?”diyesordu.

ElçiMelekler:“Hayır!”dediler.İbrahimAleyhisselâm:

“Siz, bir kariyeyi, içinde, yüz Mü‘min bulunduğu halde, helak eder

misiniz?”diyesordu.

ElçiMelekler:“Hayır!”dediler.[62]İbrahimAleyhisselâm:

“Siz, bir kariyeyi, içinde, elli Müslüman bulunsa, ne dersiniz?’[63]

Oradakileri,helakedermisiniz?”diyesordu.

ElçiMelekler:

“Hayır!”[64] O kariye halkının içinde, Müslümanlardan, elli kişi bulunsa,

onlara,azabetmeyiz!”dediler.[65]

İbrahimAleyhisselâm:

“Siz, bir kariyeyi,[66]‘ içinde, kırk Mü‘min bulunduğu halde, helak eder

misiniz?”diyesordu.

ElçiMelekler:

“Hayır!”dediler.[67]

İbrahimAleyhisselâm:

“Siz, bir kariyeyi, içinde, otuz Müslüman bulunursa, ne dersiniz?” diye

sordu.

ElçiMelekler:

“Bir kariye halkının içinde, otuz Müslüman bulunursa, azab etmeyiz!”

dediler.[68]

İbrahimAleyhisselâm:

“Siz, bir kariyeyi, içinde, on dört Mü‘min bulunduğu halde, helak eder

misiniz?”diyesordu.

ElçiMelekler:

“Hayır!”dediler.[69]

İbrahimAleyhisselâm:

“Siz, bir kariyeyi, içinde, on Müslüman bulunursa, ne dersiniz?” diye

sordu.

ElçiMelekler:

“Müslümanonkişibulunursada,azabetmeyiz!”dediler.

Bununüzerne,İbrahimAleyhisselâm:

“İçinde, onMüslüman bulunmayan ve hayr olmayan bir kavim yoktur!”

dedi.[70]

“Elçiler,ona:

“Eyİbrahim!Ondan(bumücâdeleden)vazgeç!

Çünkü,gerçek,şudur:

Rabb’ininemrigelmiştir.

Onlara,muhakkak,redolunmayacakbirazabçatıcıdır!”dediler.[71]

(İbrahim):

“OnlarıniçindeLûtta,var!”dedi.

ElçiMelekler:

“Biz,orada,kiminbulunduğunu,çokiyibileniz!

Onuda,Ehlinide,muhakkak,kurtaracağız,

Yalnız,geride(azapda)kalacaklardanolankarısımüstesna!”dediler.[72]

ElçiMeleklerinLûtAleyhisselâmınYurdunaGelişiVeOnaKonukOluşu:

YüceAllah;LûtkavminihelaketmeküzeregönderdiğiMeleklere:

“Lût, onlar aleyhinde dört defa şehâdette bulunursa, onları, helak

etmenizeizinverdim![73]

Lût, onlaraleyhindedört[74] kerre şehâdettebulunmadıkça, onları, helak

etmeyiniz!”buyurmuştu.[75]

Elçi Melekler; İbrahim Aleyhisselâmın yanından ayrılarak Lût

Aleyhisselâmınkariyesinedoğrugittiler.Gündüzünortasındaorayavardılar.

Sedum ırmağına ulaştıkları zaman, LûtAleyhisselâmın, Ev halkı için, su

doldurankızıilekarşılaştılar:Ona:

“Eygençkız!Konukolunacakyervarmı?”diyesordular.Gençkız:

“Evet!Konuklanacağınız,şurasıdır.

Fakat, ben, gidip yanınıza gelinceye kadar, içeri girmeyiniz!” dedi. Gidip

Babasına:

“Babacığım! Şehrin kapısı önündeki yiğitler, Senin yanına gelmek

istiyorlar. Ben, onların yüzlerinden daha güzel yüzlüsünü görmüş değilim.

Sakın,Seninkavmin,onları,yakalayıpkendilerinebirrezillikyapmasınlar!”

dedi. Lût kavmi, erkek konuk kabul etmekten, Lût Aleyhisselâmı, men

etmişler, ona: “Sen, aramızdan çekil! Erkekleri, biz konuklayacağız!”

demişlerdi.[76]

Lût Aleyhisselâm; genç konukları, içeriye gizlice almış, onlardan, hiç

kimseninhaberiolmamıştı.

Fakat,LûtAleyhisselâmınkarısı,gidipbunu,kavminehaberverdive:

“Lût’un evinde, öyle genç erkekler var ki, ben, şimdiye kadar, ne onlar

gibisini, ne de, onların yüzlerindeki güzelliğin bir benzerini[77] ve

kendilerindenyayılangüzelkokudandahagüzelini’[78]görmüşdeğilim!”dedi.

ElçiMelekler,LûtAleyhisselâma:

“Biz,bugece,sana,konukolmakistiyoruz![79]

Biz,bugece,sana,konuk’uz!”dediler.[80]

Lût(Aleyhisselâm):

“Herhalde,siz,yabancı,tanınmamışbircemâatsiniz?”dedi.[81]

“…..O,bunlaryüzünden,kaygıyadüştü.Bunlaryüzünden,göksüdaraldıve

(kendikendine):bu,çetinbirgündür!dedi.’[82]

LûtAleyhisselâm,onlara:

“Siz,bukariyehalkının,neyaptığını,biliyormusunuz?[83]

Siz,onlarınişini,işittinizmi?”dedi.

ElçiMelekler:

“Neimişonlarınişi?[84]Neyapıyormuşonlar?”diyesordular.[85]

LûtAleyhisselâm:

“İnsanlariçinde,onlardandahakötübirkimseyoktur![86]

Ben, yer yüzünde, kötü iş işlenen yer olarak onların kariyesinden daha

kötüsübulunmadığınaşehâdetederim![87]

Vallahi, ben, yeryüzünde, onlardandahahabîs insanlarbulunabileceğini

bilmiyorum!”dedivebusözünü,dör[88] kere tekrarladı vekavmialeyhinde

şeha-dettebulunmuşoldu.

Melekler,LûtAleyhisselâmlabirlikteevegirdiler.[89]

LûtAleyhisselâmınBaşıDertte:

“Şehirhalkı,sevinesevinegeldi.[90]LûtAleyhiselâmınevini,hertaraftan

kuşattılar.[91]LûtAleyhisselâm,kapıyıkapadı.

Elçi Meleklerle kendisi, içeride bulunuyor, kapının arkasından, onlarla

münâkaşaediyor,tartışıyor,içeriyegirmemeleriiçin,onlaraandveriyor[92],

yalva-rıyordu.[93]

Sedumlularise,eveinmeğe,girmeğeçalışıyorlardı.[94]

LûtAleyhisselâm:

“Eykavmim!”[95]

“Gerçekten,bunlar,benimkonuklarımdır.[96]

“Beni,konuklarımınyanındarüsvayetmeyiniz![97]

“Allah’dankorkunuz!Beni,tasalandırmayınız![98]

“Eğer(dediğinizi)yapıcılariseniz…[99]

“…..işte,kızlarım!Siziniçin,onlar,dahatemizdir.(Onlarla,evleniniz.)

Allâh’dankorkunuz!Beni,konuklarımıniçinde,küçükdüşürmeyiniz!

Sizin içinizde, aklı erer, doğru yolu gösterir bir adam da, yokmudur?!”

dedi.[100]

Onlar:

“Biz,seni,il’eâleme(bizimbugibiişlerimize)karışmaktan,menetmedik

mi?”[101]

Andolsunki:-seninde,bildiğinüzere-bizim,seninkızlarınlahiçbirhakk

(veilgi)ımızyoktur.

Sen,bizimneistediğimizi,elbette,bilirsin!”dediler.(Lût):

“Yasize(yetecek)birgücümolsaydı,yada,sarpbirkaleyesığınabilsey-

dirn[102]’”

“Ben,sizin,buyaptığınıza,elbettebuğzedenlerdenim!

Ey Rabb’im! Beni ve Ehlimi, onların yapageldikleri (bu kötülüğün

azâbın)dankurtar!”dedi.[103]

Elçi Melekler, Lût Aleyhisselâmın sıkıntıya ve zahmete uğradığını

görünce,

ona[104]

“EyLût!Emînolki:biz,Rabb’ininElçileriyiz!

Onlar,sana,kat’iyyendokunamazlar!

Sen,hemen,geceninbirkısmındaailenleyürü!(yolaçık!)

İçinizden,hiçbirigerikalmasın!

Yalnız,karınmüstesnadır!

Çünkü,onlaraisabetedecek(azab),hiçşüphesiz,onada,çarpacaktır!

Ohalde,geceninbirkısmındaaileni,yürüt.

Sende,arkalarındangit!

Sizden,hiçkimseardınadönüpbakmasın!

Emrolunacağınızyeregeçipgidiniz[105]

Onlara,va’dolunan(helak)vakti,sabahvaktidir.

Sabahvaktide,yakındeğilmidir?”[106]

Kapıyı,aç!Sen,bizi,onlarlabaşbaşabırak!”dediler.[107]

LûtAleyhisselâm,kapıyı,açınca[108],Sedumluazgınlar,içeridaldılar.Elçi

Meleklerinyanınagirdiler.[109]

ElçiMeleklere,kötülükyapmağakalkıştılar.[110]

Cebrail Aleyhisselâm, Sedumlu azgınları, cezalandırmak için, Rabbinden,

izinistedi.

İzin verilince, Cebrail Aleyhisselâm, kanadını, onların yüzlerine çarpıp

hepsiningözlerini,silmeköretti!

Onlar,hemengeridöndüler:

“EyLût!Sen,bizeSihirbazlargetirdin!Bizi,seningibi,sinirledin![111]

Hele,sabahabirçıkalım![112]

Yine, döneriz!” [113] diyerek Lût Aleyhisselâmı, tehdid ediyorlar[114], aynı

zamanda,birbirileriniçiğneyerekkörbirhaldedışarıçıkmağa’[115],tutunmak

içinduvarlarıbulmağaçalışıyorlar[116],fakatnegidecekleriyolubiliyorlar,ne

de,kendilerineevlerigösteriliyordu![117]

“Körolduk!Körolduk!

Yer yüzündeki halkın en Sihirbazları, Lût’un evindedir!” diye

söyleniyorlardı.[118]

LûtKavmininHelakEdilişi:Lût kavminin kötü tutum ve davranışları ve helak edilişleri, Kurân-ı

kerimdeşöyleaçıklanır:

“Ona(Lût’a)şu(kesin)emriVahyettik:

Sabahaçıkarlarken,onların,arkası,muhakkak,kesilmişolacaktır![119]

“Lûtkavmi,(kendileriniazabla)korkutan(emir)leri,yalansaydılar.[120]

“Andolsunki:(Lût),onlara(kendilerini)azablayakalayacağımızıda,haber

vermişti.

Fakat,onlar,bukorkutmaları,şüpheileyalanladılar.[121]

“Hayatına yemin ederim ki: onlar, sarhoşlukları (azgınlıkları) içinde,

muhakkak,serseribirhaldeidiler.[122]

“Andolsunki:onlar,konuklarına(bile)kötülükyapmayıkastetmişlerdi.

Bizde,gözlerini,silmekörediverdik!

İşte,azabımızıvetehdidlerimizi(nakıbetini)tadınız!”(dedik)[123]

“And olsun ki: onlara, bir sabah (yakalarını) asla bırakmayacak olan bir

azabbaskınyaptı.

İşte,(dedik)tadınızbenimazabımıvetehdidleriminakıbetini!”[124]

“Onları, Işrakvaktinegirdikleri sırada,o (korkunç) sayha (çığlık), birden

yakala-yıverdi!

Hemen(şehirlerinin)üstünü,altınagetirdik!

Tepelerinede,balçıktanpişirilmişbirtaş(yağmuru)yağdırdık!“[125]

Vaktâ ki, azab emrimiz geldi. (O memleketin) üstünü, altına getirdik!

Tepelerine de, balçıktan pişirilmiş, istiflenmiş taşlar yağdırdık ki, onlar,

Rabb’ininkatındahepdamgalanmış/ardı.Onlar, zâlimlerdenuzakdeğildir.”[126]

“Onlarınüzerine,bir(azab)yağmuruyağdırdık.

İşte,bak!Günahkârlarınsonu,niceolmuştur![127]

“Allah, küfredenlere Nuh’un karısı ile Lût’un karısını misal olarak

gösterdi:

Onlar,kullarımızdanikiiyikulun(nikâhı)altındaidiler.

Böyleiken,hainlikettilerde(oikizevç)onları,Allah’ınazabındanhiçbir

şeylekurtaramadılar.Onlara (o ikikadına): “Ateşegirenlerlebirlikte sizde,

giriniz!”denildi.[128]

“O (şehrin harabeleri[129] gerçekten, (herkesin görebileceği işlek) bir yol

üstünde(hâlâ)durucudur!”

“Bunda,imanedenleriçin,muhakkak,biribretvardır.“[130]

“And olsun ki: aklını, kullanacak bir kavim için, biz, oradan, apaçık bir

nişâne(‘bırakmışız.[131]

LûtAleyhisselâmınKarısınınHelaki:LûtAleyhisselâmınkarısı,duyduğukorkunçbirgürültüüzerinearkasına

dönüp: “Vaahkavimci-ğim!” diyerek açındığı sırada,YüceAllah, gönderdiği

şeyle[132],taşla[133]onuda,helakedip[134]özlediğikavminekavuşturdu.[135]

LûtAleyhisselâmınimansızkarısınınadı,Vâhileidi.[136]

LûtAleyhisselâmlaEvHalkınınŞamTaraflarınaGidişi:Seher vakti olunca, Yüce Allah, Lût Aleyhisselâm ile Ev halkını, Şam’a

doğruyollandırdı.[137]

LûtAleyhisselâmınFilistindeOturuşuVeVefatı:LûtAleyhisselâm; vefat edinceyekadar, Şam-Filistin toprağında,Amcası

İbrahimAleyhisselâmlabirlikteoturdu.

İbrahim Aleyhisselâm; Lût Aleyhisselâmın kızı ile, Medyen b.İbrahim’i

evlendirdi.

YüceAllah,onunneslinide,bereketlendirdi;Medyenhalkı,onlardanhâsıl

oldu.[138]

Lût Aleyhisselâmın, kavminin helakinden yedi yıl sonra vefat ettiği de

söylenir.

Lût Aleyhisselâmın, Hz.Şâre ile İbrahim Aleyhisselâm ve oğullarının

gömüldükleri kabirlerinin civarında, İbrahim Aleyhisselâma aid Yakîn diye

anılanMescid’ebirfersahkadaruzaklıktabulunanköydekikabrinegömüldü.[139]*

OnavegönderilenbütünPeygamberlereSelâmolsun![140]

[1]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.54, Taberî-Tarih c.1,s.125, Sâlebi-Arais s.102,

Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.13O,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.100.

[2].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.54.

[3].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.54,İbn.Kuteybe-Uyûnül’ahbarc.1,s.314,Yâkubî-

Tarihc.1,s.24,Taberî-Tarihc.1,s.125,

Hâkim-Müstedrek c.2,s.561, Sâlebî-Arais s.102, Ebülferec ibn.Cevzî-

Tabsırac.1,s.15O,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.100.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/245.

[4].Beyhakî-Delâilünnübüvvec.1,s.29O,Zehebî-Tarihulislam-Sîretünnebî

s.531, Muhyiddin b.Arabî-Muhâdaratülebrar c.1,s. 103, Hâkimden naklen

Ebülfida-Tefsir c.2,s.252, Süyûti-Hasâisülkübrâc.2,s.129, Diyar.8ekri-

Hamîsc.1,s.22.

[5].Hâkim-Müstedrekc.2,s.561-562.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/245.

[6].MîrHâvend-RavzatussafaTercemes.174.

[7]. Taberî-Tarih c.1,s.125, Sâlebî-Arais s.78-79, Ebülferec İbn.Cevzî-

Tabsırac.1,s.150,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.118.

[8]. Harran’a, Lut Aleyhisselâmın babası Haran’dan dolayı Harran ismi

verilmiştir.(İbn.Kuteybe-Uyûnül’ahbar

c.1,s.314).

[9].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.46,Taberî-Tarihc.1,s.159-160.

[10]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.46, İbn.Kuteybe-Maarif s.15, Taberî-Tarih

c.1,s.16O.

[11].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.46,Taberî-Tarihc.1,s.125.

[12]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.46, Taberî-Tarih c.1,s.125, Sâlebî-Arâis s.80,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.102.

[13].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.201-202.

[14].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.46-47,Taberî-Tarihc.1,s.127.

[15]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.47, Taberî-Tarih c.1,s.127, Sâlebî-Arais s.80,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.102.

[16]. Taberî-Tarih c.1,s.127, Sâlebî-Arais s.80, Yâkut-Mûcemülbüldan

c.4,s.373,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.1O2.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/245-246.

[17].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.47,Taberî-Tarihc.1,s.127,Sâlebî-Araiss.80-81.

[18]. (*) Lut Aleyhisselâmın Yerleştiği Sedum (Yâkut-Mucemülbüldan

c.3,s.20O)ŞamileMedinearasındadır.(Taberî-Tarihc.1,s.157)

Mü‘tefikediyeanılanbeşşehirdenmürekkepolupenbüyüğüSedumdu.

Rivayete göre: dört şehirden her birinde yüzer bin nüfus vardı (Taberî-

Tarihc.1,s.156-158,Hâkim-Müstedrekc.2,s.562,Sâlebî-Araiss.106,Ebülferec

İbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.152,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.122).

[19]. Yâkubî-Tarih c.1,s.24-25, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.152,

İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.36.

[20].Yâkubî-Tarihc.1,s.25.

[21]. Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.152-153, İbn.Haldun-

Ta.c.2,ks.1,s.36.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/246.

[22].Hâkim-Müstedrekc.2,s.562

[23].Taberî-Tarihc.1,s.151-152,Sâlebî-Araiss.101,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.118,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.178.

[24].Yâkubî-Tarihc.1,s.25

[25].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.178

[26]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.1,s.317, Münzirî-Ettirgib vetterhib

c.3,s.287

[27].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.317,Tirmizî-Sünenc.4,s.58,Ebülferec

İbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.153,Münzirî-

Ettergîbvetterhîbc.3,s.286

[28]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.1,s.317, Münzirî-Ettergıb vetterhib

c.3,s.286

[29].Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.153,Süyûtî-Câmiüssagirc.2,s.181

[30].EbûDavud-Sünenc.4,s.158,Tirmizî-Sünenc.4,s.57, ibn.Mace-Sünen

C.2.S.856

[31]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.1,s.300, Ebu Davud-Sünen c.4,s.158,

Tirmizi-Sünenc.4,s.57,İbn.Mace-Sünen

c.2,s.856Hâkim-Müstedrekc.4,s.355

[32].EbuDavud-Sünenc.4,s.158,ibn.Mace-Sünenc.2,s.856

[33]. Ebu Davud-Sünen c.4,s.158, İbn.Mace-Sünen c.2,s.856, Hâkim-

Müstedrekc.4,s.355.

[34].Yâkubî-Tarihc.1,s.25.

[35].Âiî-Künhüi’ahbarC.2.S.169.

[36]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.444, Ebu Davud-Sünen c.4,s.249,

Begavi-Mesabihussünnec.2,s.23

* Meallerini sunduğumuz Hadis-i şerifler; son zamanlarda, bazı İslam

düşmanlarınca, eş cinselliğin, Islamiyette kabul gördüğü hakkında yapılan

iddiaveiftiranın,nekadaryersizvetutarsızolduğunugöstermeğeyeterdir.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/246-248.

[37].En’am:86

[38].Enbiyâ:74.

[39]. Taberî-Tarih c.1 ,s.151, Mes’ûdi-Murucuzzeheb c.1 ,s.45, Hâkim-

Müstedrekc.2,s.562,Sâlebî-Araiss.103,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.118.

[40]. Sâffât: 133, Taberî-Tarih c.1,s.1S1, Hâkim-Müstedrek c.2,s.562,

Sâlebî-Araiss.103,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.118.

[41].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.46,Hâkim-Müstedrekc.2,s.562.

[42]. Hâkim-Müstedrek c.2,s.562, Ebülferec Ibn.Cevzî-Tabsıra c.1,s.15O,

İbn.Esîr-KâmilC.1.S.118,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.178.

[43].Taberî-Tarihc.1,s.152,Sâlebî-Araiss.103,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.118.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/248.

[44].Şuarâ:162.

[45].Araf:80-81.

[46].Ankebût:28.

[47].Şuarâ:163-167.

[48].Nemi:54-55.

[49].Nemi:56.

[50].Ankebût:29.

[51].Ankebût:30.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/248-249.

[52].İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.36

[53].Şâlebî-Araiss.103,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.178.

[54].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.118.

[55].Taberî-Tarihc.1,s.153,İbn.Esir-Kâmilc.1,s.118.

[56].Taberî-Tarihc.1,s.153,Salebî-Araisc.103,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.118.

[57]. Taberî-Tarih c.1,s.153, Sâlebî-Arais s.103, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.119,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.178.

[58].Hûd:69-70.

[59].Hıcr:58.

[60].Ankebût:31.

[61].Hûd:74-75.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/249-250.

[62]. Taberî-Tarih c.1,s.153, Sâlebi-Arais s.103, Ebülferec ibn.Ceyzî-

Tabsırac.1,s.151.

[63].İbn.EbîŞeybe-MusannefC.11.S.524,Taberî-TarihC.1.S.153,İbn.Esîr-

Kâmilc.1,s.119.

[64].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.524.

[65].Taberî-Tarihc.1,s.153,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.119

[66]. Taberî-Tarih c. 1 ,s.153, Sâlebi-Arais s. 103, Ebülferec İbn.Cevzî-

Tabsırac.1,s.151,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.179.

[67]. İbn.EbîŞeybe-Musannef c.11,s.524,Taberî-Tarih c.1,s.153,Ebülferec

İbn.Cevzi-Tabsırac-1.s151,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.179.

[68].Taberî-Tarihc.1,s.153,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.119

[69]. Taberî-Tarihc.1,s.153, Sâlebî-Araiss.103, Ebülferec İbn.Cevzî-

Tabsırac.1,s.151,Ebülfida-ElbidayevennihayeC.1.S.179.

[70].Taberî-Tarihc.1,s.153,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.119.

[71].Hûd:76.

[72].Ankebût:32.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/250-252.

[73].Taberî-Tarihc.1.s.154.

[74].Veyaüçkere(İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.523).

[75]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.11,s.523, Taberî-Tarih c.1,s.154, Sâlebî-

Araiss.104,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.120.

[76]. Taberi-Tarih c.1 ,s.154, Hâkim-Müstedrek c.2,s.563, Sâlebî-Arais

s.104,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.12O,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.179-180.

[77]. Taberî-Tarih c.1 ,s.154, Hâkim-Müstedrek c.2,s.563, Sâlebî-Arais

s.104İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.12O,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.179-180.

[78].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.524.

[79].Taberî-Tarihc.1,s.154.

[80].Taberî-Tarihc.1,s.154,Sâlebî-Araiss.104,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.12O.

[81].Hıcr:62.

[82].Hûd:77.

[83]. ibn.EEbîŞeybe-Musannefc.11,s.524,Taberî-Tarihc.1,s,154,İbn.Esîr-

Kâmilc.1,s.12O.

[84].Taberî-Tarihc.1,s.154,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.12O.

[85].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11.S.524.

[86].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.524.

[87].Taberî-Tarihc.1,s.154,Sâlebî-Araiss.104.

[88].Veyaüçkere(İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.524)

[89].Taberî-Tarihc.1,s.154,Sâlebî-Araiss.104,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.12O

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/252-254.

[90].Hıcr:67

[91].Taberî-Tarihc.1,s.156

[92].Sâlebî-Araiss.105.

[93].Taberî-tarihc.1,s.157.

[94].Sâlebî-Araiss.105,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.152.

[95].Taberî-Tarihc.1,s.157.

[96].Hıcr:68.

[97].Hıcr:68,Taberî-Tarihc.1,s.157.

[98].Hıcr:69.

[99].Hıcr:71.

[100].Hûd:78.

[101].Hıcr:70.

[102].Hûd:79-80.

[103].Şuarâ:168-169.

[104].Sâlebî-Araiss.105,Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.152.

[105].Hıcr:65.

[106].Hûd:81.

[107].Sâlebî-Araiss.105,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.152.

[108]. Sâlebî-Arais s.105, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c.1,s.152, İbn.Esîr-

Kâmilc.1,s.121

[109]. Taberî-Tarih c.1,8.156, Salebî-Arais s.105, Ebülferec İbn.Cevzî-

Tabsırac.1,s.152,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.121

[110].Kamer:37

[111].Taberî-Tarihc.1,s.156,Sâlebî-Araiss.105

[112]. Taberî-Tarih c.1,s.156, Sâlebî-Arais s.105, Ebülferec İbn.Cevzî-

Tabsırac.1s.152.

[113].Taberî-Tarihc.1,s.157.

[114].Sâlebî-Araiss.105,Ebülferec-Tabsırac.1,s.152.

[115].Taberî-Tarih c.1,s. 156,Hâkim-Müstedrek c.2,s.563, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.121.

[116].Taberî-Tarihc.1,s.155.

[117].Sâlebî-Araiss.105.

[118]. Taberî-Tarih c.1,s. 156, Hâkim-Müstedrek c.2,s.563, Sâlebî-Arais

s.105,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.153,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.121.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/254-256.

[119].Hıcr:66.

[120].Kamer:33.

[121].Kamer:36.

[122].Hıcr:72.

[123].Kamer:37.

[124].Kamer:39.

[125].Hıcr:73-74.

[126].Hûd:82-83.

[127].Ârâf:84.

[128].Tahrim:10.

[129].Mes’ûdîyegöre:Hicretin332.yılındaLutkavmininyurdu,harapbir

halde mevcud olup oralarda hiç bir kimse bulunmamakta, yerlerde de,

damgalanmış, siyah, parlak taşlar görülmekte idi. (Mes’ûdî-Murucuzzeheb

c.1,s.46).

[130].Hıcr:76-77.

[131].Ankebût:35.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/256-257.

[132]. Taberî-Tarih c.1,s.155, Sâlebî-Arais s.106, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.121,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.182,Diyar.Bekri-Hamisc.1,s.87

[133].Diyar.Bekrî-Hamîsc.1,s.87

[134]. Taberi-Tarih c.1,s.155, Sâlebî-Arais s.106, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.121-

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.182,Diyar.Bekrî-Hamisc.1,s.87

[135].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.182

[136].İbn.Habib-Kitabülmuhabbers.383.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/258.

[137]. Taberi-Tarih c.1,s.156, Hâkim-Müstedrek c.2,s.563, ibn.Esîr-Kâmil

c.1,s.121

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/258.

[138].İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.37,38,44

[139].MirHavend-RavzatussafaTercemes.174,Âlî-Künhül’ahbarc.2,s.173

*BirFersah:üçMil’dir.

BirMil:dörtbinZira’dır.

BirZira’:yirmidörtParmak’tır.

BirParmak:birininkarnı,diğerininarkasınagelmeküzrealtı taneArpa

enidir.

BirArpaeni:katırkuyruğunun,yanyanadizilenaltıtelikadardır.

(MirHavend-RavzatussafaTercemes.65)

[140]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:1/258.

YAKUBALEYHİSSELÂMYâkubAleyhisselâmınSoyuVeİsimleri:

Yâkub b. İshak, b. İbrahim Aleyhisselâmlardır.[1] Yâkub Aleyhisselâmın

Annesi:Refaka’dır.[2]

Yâkub Aleyhisselâmın, kardeşi Ays ile ikiz olarak doğarken, elini, Aysın

ökçesinden tutmuş olduğu halde, arkasından doğduğu için, Yâkub diye

anıldığı[3] ve kardeşi Ays, tarafından öldürülmek korkusuyla, Dayısının

yanına gitmek üzere, gündüzleri saklanıp geceleri yürüdüğü için de,

kendisineİsrailadıverildiğirivayetedilir.[4]

YâkubAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:

YâkubAleyhisselâm:kılsızvücutlu[5],zayıfyapılı,ağırbaşlı,vakarlı,uzun

boy-lu[6],güzelyüzlüidi.KardeşiAys’dandahagüzelkonuşurdu.[7]

İshakAleyhisselâmınYâkubAleyhisselâmaTebşirVeTavsiyeleri:

İshakAleyhisselâm;oğluYâkubAleyhisselâma:

“Allah, seni, Peygamber yapacak, oğullarının soyundan Peygamberler

çıkaracak,sendehayırvebereketvücudagetirecektir!”dedi.[8]

Ken’anlılardan hiç bir kadınla evlenmemesini, Feddan’da oturan Dayısı

Leban’ın yanına gitmesini[9], onun kızları ile evlenmesini emir ve tavsiye

etmişti.[10]

ZâtenAnneside,dayısınınyanınagitmesinitavsiyeetmişti.[11]

Bununüzerine,YâkubAleyhisselâm,Feddan’adoğruyönelipgitti.

Yolun bazı kesiminde, gece karanlığı çökünce, bir taşı, yastık yaparak

yatıpgeceledi.

Uyurken rü‘yâsında: başucunda, gök kapılarından bir kapıya doğru bir

merdiven kurulduğunu, veMeleklerin, ondan indiğini ve onun içinde göğe

çıktığınıgördü.

YüceAllah,ona:

“Muhakkak,Allah,ben’im.Ben’denbaşkahiçbirilâhyoktur.

Ben,seninİlâh’ın’ımveAtalarınında,İlâh’ıyım!

Şüphesiz ki: seni ve senin zürriyetini ve senden sonrakileri bu Arz-ı

mukad-des’e,vâriskıldım.

Orayı,sanaveonlaramübarekkıldım.

Kitabı,HikmetivePeygamberliğide,sizlerenasibkıldım.

Sonra, ben, senin yanındayım ve seni, o mekâna erişinceye kadar

koruyacağım.

Orada, içinde, senin ve zürriyetinin bana ibadet edeceğiniz bir Beyt de,

yapki,o,Beytülmakdis’dir.”diyeVahyetti.[12]

YâkubAleyhisselâm;önce,DayısıLeban’ınbüyükkızıLeyyaile,sonradan

da,küçükkızıRâhilileevlendi.Leyya’dan:

1)Rubil,

2)Yehuza,

3)Şem’un,

4)Laviadlarındakioğullarıdoğdu.

Râhil’dende:

1)Yûsuf,

2)Bünyaminadındakioğludoğdu.[13]

Leyya ile Râhil; Yâkub Aleyhisselâmla evlenirlerken, babaları Leban,

onlara,çehizolarak,birerCâriye(kadınköle)hediyeetmişti.

Onlar da, bunları, Yâkub Aleyhisselâma, oğlan doğursunlar diye, hediye

etmişlerdi.

Bunlarınherbirindende,YâkubAleyhisselâmınüçeroğludahadoğmuştu.[14]

YâkubAleyhisselâmınonikiyibulanoğulları[15],İsrailoğulları,Esbatdiye

anılırlar.[16]

YâkubAleyhisselamın SeyAhAtları, PeygamberOluşuVe BazıFaziletleri:

Yâkub Aleyhisselâm; Harran’da yirmi yıl oturduktan sonra, Ken’an iline

gitmesi, kendisine emrolununca, oradan ayrılıp Oraşalıma (Beytülmakdis’e)

geldi.

Orada,birtarlasatınalıpçadırınıkurdu.

Sahra mevkiinde yüksek ve sağlamca bir Beyt (Mâbed) yaptırıp ona İl

adınıverdi.

Sonra, Babası İshak Aleyhisselâmın Kenan ilindeki Habrun kariyesine

gidiporadaoturdu.

İshak Aleyhisselâm vefat edince, onu, Babası İbrahim Aleyhisselâmın

Mağaradakikabrininyanınagömdü.

YâkubAleyhisselâm,babasınınvefatındansonra,onunyerinegeçti.[17]

Yâkub Aleyhisselâmın Peygamberliği ve Faziletleri hakkında Kur’ân-ı

kerimdeşöylebuyrulur:

“Ona(İbrahim’e),İshak’ı,üstelikbirde,Yâkub’uihsanettik,veherbirini,

Salih(Zat)leryaptık.

Onları,Emrimiz(Vahyimiz)ledoğruyolugösterecekRehberlerkıldık.

Hayırlıişleryapmayı,dosdoğrunamazkılmayı,zekâtvermeyikendilerine

Vahyettik.

Onlar,bizeibadetedicilerdi.”(Enbiyâ:72-73)

“Biz,ona,İshakileYâkub‘uda,ihsanettik.

PeygamberliğiveKitapları,onunzürriyetinetahsisettik.

Dünyadaona,mükâfatınıverdik.

Gerçekten,o,Âhirettede,herhalde,Salihinsanlardandır.[18]

“Çünkü, onlar (İbrahim, İshak ve Yâkub), bizim katımızda, gerçekten,

hayırlı(Zatlardandı.”[19]

Tâbûtussekîne’ninYâkubAleyhisselamaTeslimEdilişi:Rivayete göre: Tâbut: tarak yapılan Şimşad (Cimşir) ağacından yapılmış

birsandıkolupaltundanlevhalarlakaplanmıştı.

Vefatına kadar Âdem Aleyhisselâmın yanında, ondan sonra da, vefatına

kadarŞisAleyhisselâmınyanındabulunmuştu.

Tâbut’a, İbrahim Aleyhisseiâma kadar Âdem Aleyhisselâmın oğulları,

zamanzamanvârisolagelmişler, İbrahimAleyhisselâmvefatedince,Tâbut,

İbrahimAleyhisselâmınbüyükoğluİsmailAleyhisselâmınyanındakalmış,o

da,vefatettiğizaman,oğluKaydar’ınyanındabulunmuştu.

İshak Aleyhisselâmın oğulları, Kaydar’a: “Peygamberlik, sizden başka

tarafa çevirildi. Sizin (Tâbut içindeki) bir tek Nûr’dan (Muhammed

Aleyhisselâmın Nûr’-undan) başka nasibiniz yoktur. Tâbut’u, bize ver!”

demişlerdi.

Kaydar ise; Tâbutu, onlara vermeğe yanaşmamış ve: “O, bana, Babamın

Vasiyetidir.Ben,onu,hiçkimseyevermem”demiştir.

Kaydar, bir gün, Tâbut’u, açmağa gitmiş, Tâbut’un açılması, kendisine

güçle-şince,semâdan,birseslenicinin:

“Ey Kaydar! Vaz geç! O Tâbut’u, açmağa, senin için yol yoktur! O,

Peygamberevasiyetedilmiştir.Onu,Peygamberdenbaşkasıaçamaz.

Sen, onu, Amcanın oğlu, Allah’ın İsrail’i Yâkub’a ver!” diye seslenmesi

üzerine, Kaydar, Tâbut’u, omuzuna alarak, o zaman, Yâkub Aleyhisselâmın

oturduğuKen’anilinedoğruyollanmış.

Kaydar yaklaştığı zaman, Tâbut, seslenmeğe başlamış. Yâkub

Aleyhisselâm,oğullarına:

“Allâhayeminederimki:Kaydar,Tâbût’lasizegeliyor!Kalkınız,onadoğru

varınız!”demiş.

Yâkub Aleyhisselâmla oğulları, ayağa kalkarak onu karşılamışlar. Yâkub

Aleyhisselâm,onugörünce,ağlayarakonadoğrukoşmuşve:

“EyKaydar!Ben,nediyeseninyüzününrenginisolmuş,gücünüzayıflamış

görüyorum?

Sen,düşmanzulmünemiuğradın?Yoksa,Babanİsmail’densonra,başına

birkötülükmügeldi?”diyesordu.

Kaydar:

Ben,nedüşmanzulmüneuğradım,nedebenimbaşımabirkötülükgeldi.

Fakat,sırtımdataşıdığım,Muhammed’inNûr’u,banaçokağırgeldi.

Bununiçinbenzimsarardı,bacaklarım,zayıfladı!”demiş.

YâkubAleyhisselâm:

“İshak’ınkızlarındannikâhınaltındabulunanvarmı?”diyesormuş.

Kaydar:

“Yoktur. Fakat, Cürhümî Araplarından Âminlerden bir kadınla evliyim.”

diyecevapvermiş.

YâkubAleyhisselâm:

“Ne güzel!Ne güzel!MuhammedAleyhisselâmın şerefi için, Allah, Onu,

iffetliArapkadınlarındanbaşkasındançıkarmayacaktır.

EyKaydar!Ben,seni,birmüjdeilemüjdeleyeceğim!”demiş.

Kaydar:

“Nediromüjde?”diyesormuş.

YâkubAleyhisselâm:

“Bilki:Âminlerdenolanzevcen,düngecebiroğlandoğurdu!”demiş.

Kaydar:

“EyAmcamınoğlu!Sen,Şamtoprağındasın,o ise,Haremtoprağındadır.

Sana,bunu,nebildirdi?”demiş.

YâkubAleyhisselâm:

“Ben,gökkapılarınınaçıldığınıgördüm!

GökleyerarasındaAygibiyuvarlakbirNûrgördüm!

Meleklerin,semâdan,bereketleverahmetleindiklerinigördüm!

Anladımki:bu,MuhammedAleyhisselâmiçindir!”demiş.

Kaydar, Tâbut’u, Amcasının oğlu Yâkub Aleyhisselâma teslim edip

ailesinin yanına dönünce, onu, bir oğlan çocuğu doğurmuş bularak ona,

Hamelisminivermiştir.[20]

YâkubAleyhisselâmın,elliyıl,halkı,YüceAllah’a itaatve ibadetedavetle

meşgulOlduğu[21]vekendisinin,Sâmb.NuhAleyhisselâmdansonra,Mescid-i

Aksâ‘nınyenileyicileriarasındabulunduğuda,bildirilir.[22]

YâkubAleyhisselâmınYûsufAleyhisselâmdanDolayıÜzüntülereDüşüşü:

YâkubAleyhisselâm:zayıflamış[23],yaşlanmıştı.

Kaşları[24],gözlerinin[25] yanaklarının yumrusu[26] üzerine düşer, onları,

bezlekaldırırdı.[27]

Birgün,onabirkomşusu:

“EyYâkub!Sendegördüğümşubaşınagelenhalnedir?”[28]

(İhtiyarolmadan)ihtiyarladın!Tükendin,gittin![29]

Sen (bu gidişle) Babanın[30], kardeşinin[31] eriştiği yaşa bile

erişemeyeceksin!”dedi.

YâkubAleyhisselâm:

“Zamanınuzunluğuveüzüntülerinçokluğu!”dedi.[32]

YüceAllah:

“Ey Yâkub![33]Sen, Beni, yaratığıma şikâyet mi ediyorsun?!” diye Vahy

edince,YâkubAleyhisselâm:

“YâRab!Ben,birhatâişledim!Onu,bana,bağışla!”dedi.

YüceAllah:

“Bağışladım!”buyurdu.

BundansonraYâkubAleyhisselâm,derdinisoranlara:

“Ben, taşankederimiveüzüntümü,yalnızAllâhaşikâyetvearzederim!”

derdi.[34]

Yâkub Aleyhisselâmın Bütün Ev Halkıyla Birlikte Mısır’a Gidişi Yâkub

AleyhisselâmınSuçluOğullarıİçinAllah’aYalvarışı

Yâkub Aleyhisselâmın Oğullarına Vasiyette Bulunuşu ve Vefatı bahisleri

(YûsufAleyhisselâmaaidbölümdedir.)[35]

[1]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.54, İbn.Kuteybe-Maarif s. 18, Taberi-Tarih

c.1,s.162-163,Hâkim-Müstedrekc.2,s.569.

[2]. İbn.Kuteybe-Maarif s.17, Taberî-Tarih c.1 ,s.162, Mes’udî-

Murucuzzehebc.1,s.46,Salebî-Araiss.101,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.126.

[3]. İbn.Kuteybe-Maarif s.17, Taberi-Tarih c.1,s.164, Salebi-Arais s.101,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.126.

[4].Taberi-Tarihc.1,s.165,İbn.Esir-KâmilC.1.S.127.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/263.

[5]. İbn.Kuteybe-Maarif s.18, Taberi-Tarih c.1,s.164, Salebi-Arais s.101,

İbn.Esir-Kamilc.1,s.126.

[6].İbn.Kuteybe-Maarifs.18.

[7].Hâkim-Müstedrekc.2,s.557.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/263.

[8].Yâkubi-TarihC.1.S.29.

[9].İbn.Kuteybe-Maarifs.19,Yakubi-Tarihc.1,s.29.

[10].İbn.Kuteybe-Maarifs.18.

[11].Taberî-Tarihc.1,s.164-165,İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.39.

[12].ibn.Kuteybe-Maarifs.18.

[13]. ibn.Kuteybe-Maarif s.19, Yâkubî-Tarih c.1,s.3O, Taberi-Tarih

c.1,s.163,Salebi-Araiss.102,İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.39.

[14].İbn.Kuteybe-Maarifs.19,Taberi-Tarihc.1,s.163,Salebi-Araiss.102.

[15]. Yakubi-Tarih c.1,s.31, Taberi-Tarih c.1,s.163,Mes’udi-Murucuzzeheb

c.1,s.47, Salebi-Arais s.102, Ebülferec İbn.Cevzi-Tabsıra c.1,s.178, İbn.Esir-

Kâmilc.1,s.126,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.197.

[16]. Yakubi-Tarih c.1,s.31, Mes’udi-Murucuzzeheb c.1,s.47, Hâkim-

Müstedrekc.2,s.57O,Salebi-Araiss.102,Ebülferecİbn.Cevzi-Tabsırac.1,s.178.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/263-264.

[17].İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.4O.

[18].Ankebut:27.

[19].Sâd:47.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/265.

[20].Şâlebî-Araiss.266-267.

[21].MîrHâvend-RavzatussafaTercemesis.225.

[22].ibn.Hacer-Fethulbâric.6,s.291.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/265-267.

[23].Sâiebî-Araiss.130.

[24].Taberî-Tefsirc.i3,s.46,Sâiebî-Araiss.135.

[25].Sâiebî-Araiss.135.

[26].Taberî-Tefsird3,s.46.

[27].Taberî-Tefsirc.13,s.46,Sâiebî-Araiss.135.

[28].TaberîTefsirc.i3,s.46.

[29]. Taberî-Tefsir c.i3,s.46, Sâiebî-Arais s.135, Zemahşerî Keşşaf

c.2,s.34O.

[30].Taberî-Tefsirc.13,s.46.

[31].Sâiebîs.135.

[32].Taberî-Tefsirc.i3,s.46,Sâiebî-Araiss.135.

[33].Taberî-Tefsirc.i3,s.46.

[34].Taberî-Tefsirc.13,s.46,Sâlebî-Araiss.135.

[35]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:1/267-268.

YUSUFALEYHİSSELÂMYûsufAleyhisselâmınSoyu:

Yûsuf b. Yâkub, b. İshak, b. İbrahim Aleyhisselâmlardır.[1] Yûsuf

Aleyhisselâmınannesi:Râhılbint-iLeban’dır.[2]

YûsufAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:YûsufAleyhisselâm;aktenli,güzelyüzlü,kıvırcıksaçlı,büyükgözlü,ince

burunlu, kalın pazulu, kalın bacaklı, düz karınlı, düz göbekli idi ve yanağı,

benliıdi.[3]

YûsufAleyhisselâm,suretçe,ÂdemAleyhisselâmıandırırdı.

Yüzü,güneşgibiparlardı.[4]

Kendisine,güzelliğinyarısıverilmişti[5]

YûsufAleyhisselâmınBaşınaGelenler:Yûsuf Aleyhisselâm, annesi Râhıl’den doğunca, babası, baksın diye, onu,

Halasınavermişti.

YûsufAleyhisselâmınilkibtilâsı,İshakAleyhisselâmınkızıolanbuhalası

ile

başladı.

Yıllar,geçmiş,YûsufAleyhisselâm,gezerdolaşırolmuştu.[6]

Babasıda,Halasıda,YûsufAleyhisselâmı,sondereceseviyorlardı.[7]

YâkubAleyhisselâm;kızkardeşine:

“Eykardeşim!Yûsuf’u,artık,banateslimet!

Vallahi,onun,bendenbirsaatbileuzakkalmasınadayanamıyorumdedi.

Kızkardeşide:

“Vallahi,bende,onu,birsaatbileterkedemem!”diyerekredcevabıverdi.

Yâkub Aleyhisselâm, Yûsuf Aleyhisselamı, almak için, ısrar edince, kız

kardeşi:

“Bari, onu, bir kaç gün, benim yanımda bırak ta, belki, bu, beni teselli

eder.”

dedi.[8]

YâkubAleyhisselâm,onunyanındançıkıpgittiktensonra[9],Halahanım,

Is-hak Aleyhisselamın büyük çocuğu olması dolayısıyla yanında

bulundurduğu kuşağını, Yûsuf Aleyhisselamın -elbisesinin altından- beline,

bağladı.Sonrada:

“Kuşak,kayboldu,bakınız!Onu,kimalmış?”dedi.

Ev halkının üzerleri aranınca, kuşak, Yûsuf Aleyhisselamın yanında

(belindebağlı)bulundu.[10]

Onların mezhebine göre: hırsızı, mal sahibi, tutar, hiç kimse, kendisine

itirazdabulunamazdı.[11]Bununiçin,Halahanım:

“Vallahi,ben,Yûsufhakkında,istediğimi,yapabilirim!”dedi.

YakubAleyhisselâmgelince,hâdiseyi,onada,anlattı.

YâkubAleyhisselâm:

“Yûsuf,şayet,böylebirşeyyapmışsa,O,sana,teslimedilmişolur.Benim

elimdenbirşeygelmez!”dedi.[12]

Halahanımda,ölünceyekadar,YûsufAleyhisselamı,yanındatuttu.

YâkubAleyhisselâm,ancak,onunölümündensonra,YûsufAleyhisselamı,

yanınaalabildi.[13]

YûsufAleyhisselâm,YâkubAleyhisselâma,oğullarından,ensevgilisiidi.

Yûsuf Aleyhisselamın annesi Râhıl da, Yâkub Aleyhisselâma,

kadınlarından,ensevgiliolanıidi.[14]

Yûsuf Aleyhisselamın, üvey annelerinden doğma kardeşleri, Babalarının,

Yûsuf Aleyhisselamı, gerek çocukluğu ve gerek gençliği çağında böyle

ço^sevdiği-ni ve onun üzerine titrediğini gördükçe, onu, kıskanmağa

başladılar.[15]

YûsufAleyhisselamınkardeşleriileolanibretlimacerası,Kur’ân’ıKerimde

de,genişçeanlatılır.[16]

YûsufAleyhisselâm, rü‘yaîinda, on bir yıldızla güneş ve ay’ın, kendisine,

secdeettiklerinigörüpbunu,babasınaanlatmıştı.YâkubAleyhisselâm,ona:

“Ey Oğulcuğum! Rü‘yanı, kardeşlerine, anlatma! Sonra, sana, tuzak

kurarlar.

Çünkü, şeytan, insanın, apaçık bir düşmanıdır!” demiş[17], rü‘yâsını

yormuştu.[18]

YâkubAleyhisselâmınkarısıLeyyahatun.YûsüfAleyhisselâmın,Babasına

söylediklerini,dinlemiş,işitmişti.

YâkubAleyhisselâm,ona:

“Yûsuf’un söylediklerini, gizli tut, oğullarına haber verme!” diye tenbih

etti.Leyyada:“Olur!”dedi.

YâkubAleyhisselâmınoğulları,otlaktangeldiklerivegizlitutulmasıemir

ve tenbih edilen rü‘yâ, kendilerine haber verildiği zaman[19], Yûsuf

Aleyhisselâma o kadar kızdılar ki, şah damarları, şişti, tüyleri, diken diken

oldu.[20]

Annelerine:

“Güneş, Babamızdan başkası değildir! Ay, senden başkası değildir!

Yıldızlarda,bizdenbaşkasıdeğildir!

Hiçkuşkusuz,Râhıl’ınoğlu,üzerimizehükümdarolmak:Ben, sizinSeyi-

dinizim?[21]

Sizler,benimkölemsiniz![22]demekistiyor!”dediler.[23]

Yûsuf Aleyhisselâma karşı kalblerinde taşıdıkları kıskançlık ve kini,

büsbütünartırdılar.[24]

Onu, öldürmek veya uzak ve ıssız bir yere atmak suretiyle, kendisinden

kurtulupBabalarınınteveccühünüvesevgisini,kendilerinemünhasırkılmak

istediler.

İçlerindeenfaziletlisiveenakıllısıolanYehuza[25]:

“Yûsuf’u,öldürmeyiniz!

Çünkü,adamöldürmek,büyükveağırbirsuçtur.

Onu,birkuyuyabırakınızda,oradangelipgeçenyolcukafilesindenbiri,

onu,bulupalsın,götürsün!

Yapacaksanız,böyleyapınız!”dedi.[26]

YûsufAleyhisselâmı,öldürmeyeceklerihakkındaonlardan,kesinsözaldı.[27]

Yâkub Aleyhisselâmın huzuruna çıkıp Yûsuf Aleyhisselâmı, kendileriyle

birlikte kıra göndermesi için konuşmayı kararlaştırdıkları zaman, Yâkub

AleyhisselâmınenbüyükoğluRubil:

“Babanız,Yûsufhakkında,sizegüvenmeyecektir.

Fakat,Yûsuf’unyanınavarıpkendisininönündeoyunoynayalım.

Bizim nasıl neşelendiğimizi, oynadığımızı, görünce, bizimle gitmeye

heveslenir.”dedi.

Gidip önünde gülüşe gülüşe oyun oynadılar ve onu, kendileriyle birlikte

oynamağaheveslendirdiler.

YûsufAleyhisselâm,onlara:

“Ey kardeşlerim! Siz, otlak yerinizde de, hep böyle oynarmısınız?” diye

sordu.

“Evet! Ey Yûsuf! Eğer, bizim otlak yerlerimizde oynadığımızı görseydin,

sende,yanımızdabulunmayıarzuederdin!”dediler.

Okadarheveslendirdilerki,bunu,kendisi,onlardanistemeğebaşladıve:

“Ey kardeşlerim! Beni, Babama götürünüz de, sizinle göndermesini

isteyiniz!”dedi.[28]

“EyYûsuf!Sen,bizimlegidipoynamak,avlanmakistiyormusun?”dediler.

YûsufAleyhisselâm:

“Evet!İsterim!”dedi.

“Öyleise,seni,bizimlebirliktegöndermesini,Babandaniste!”dediler.[29]

Onlar;YâkubAleyhisselâmınyanınagidipönündedurdular.

Kendisinden,birşeyisteyeceklerizaman,böyleyaparlardı.

YakubAleyhisselâm,karşısındasıralandıklarınıgörünce,onlara:

“Nedirhacetiniz,isteğiniz?”diyesordu.

Yûsuf Aleyhisselâmın, kendileriyle birlikte kıra gidip bol bol yemesine,

oynamasına müsâade etmesini istediler ve onu, iyice koruyacaklarını

bildirdiler.

Yâkub Aleyhisselâm, onların gaflete dalıp Yûsuf Aleyhisselâmı, kurda

yedirmelerindenkorktuğunusöyledi.

Onlar,kendileriningüçlübir toplulukolduğunu,böylebirmusibetinasla

vuku’bulamayacağınıilerisürdüler.

Yâkub Aleyhisselâma, oğullarına kurt tehlikesinden bahsettiren,

kendisinin,osıralardagörmüşolduğubirrü‘yâidi.

Yâkub Aleyhisselâm, rü‘yâsında, bir dağ başında, öldürmek için, Yûsuf

Aley-hısselâmın üzerine, on kurdun saldırdığını, onlardan bir kurdun ise,

onu, koruduğunu, sonra, yer yarılıp içine girdiğini, ancak, üç gün sonra,

oradançıkabildiğinigörmüş,bununiçin,YûsufAleyhisselâmhakkındakurd

korkusuna düşmüş[30], oğullarına: “Onu, kurt yemesinden korkuyorum!”

demişti.[31]

YûsufAleyhisselâm:

“Babacığım!Beni,onlarlagönder!”dedi.

YâkubAleyhisselâm:

“Sende,bunu,onlarlabirliktegitmeyiistiyormusun?”diyesordu.

YûsufAleyhisselâm:

“Evet!” deyince, Yâkub Aleyhisselâm, onun da, kardeşleriyle birlikte

gitmesineizinverdi.

YûsufAleyhisselâm,elbisesinigiydi.[32]

YâkubAleyhisselâm,onukardeşleriylebirliktegönderdi.

Kardeşleri, Yûsuf Aleyhisselâmı, yapmacık ikramlar göstererek

götürdüler.

Otlak yerine vardıkları zaman, düşmanlıklarını, açığa vurdular, onu,

dövmeğebaşladılar.

kardeşlerindenbiri,YûsufAleyhisselâmıdöver,YûsufAleyhiselâm,başka

birini,imdadınaçağırır,oda,gelipyardımyerine,onu,döverdi!

Kendisine, onlardan, bir acıyanını görmedi. Yûsuf Aleyhisselâmı,

öldüresiyedövdüler.[33]

Yâkub Aleyhisselâmdan, Yûsuf Aleyhisselâm için aldıkları yiyeceği,

köpeklerineyedirdiler.

YûsufAleyhisselâm,sonderecesusamıştı.Onlara:

“Öldürmedenönce, bana, azıcık su içiriniz!” diyeyalvardığıhalde, suda,

içir-mediler!Onlardanhiçbirinin,kendisineacımadığınıgörünce:

“EyBabacığım!EyYâkub!Câriyeoğullarının,Seninoğlunayaptıklarını[34]

bilmiyormusun?![35]Birbilsen![36]

Ey Babacığım! Onlar, Senin ahdini bozdular, vasiyetini, zayi ettiler!” [37]

diyerekferyadediyordu.[38]

Rubil, hemen tutup onu, öldürmek için, göğsünün üzerine yatırdı. “Ey

Râhıl’ın oğlu! Rü‘yâna söyle de, seni, kurtarsın!” dedi. Yûsuf Aleyhisselâm,

Yehuza’danistimdadetti,yardımdiledi.[39]

Yûsuf Aleyhisselâmın Teyzesinin oğlu olup diğerlerine nazaran Yûsuf

Aleyhisselâm hakkında biraz daha insaflı, biraz daha ileri görüşlü olan

Yehuza[40],onlara:

“Siz, onu, öldürmeyeceğiniz hakkında bana kesin söz vermiş değil-

miydiniz?![41]

Onu, kuyuya, bırakınız!” deyince[42], YûsufAleyhisselâmı, bırakmak için,

kuyununyanınasürüyüpgötürdüler![43]

Bu kuyu; Medyen ile Mısır arasında[44], Beytülmakdis bölgesinde yeri,

belli[45],YâkubAleyhisselâmınevineüçfersahlıkuzaklıktaidi.

Korkunç, karanlık, dibi geniş, ağzı dar, içine bırakılan, dibine kolayca

düşüphelakolur, içindençıkmak,düşeniçin,imkânsız,suyu,tuzlubirkuyu

idi.

Bukuyu,Sâmb.NuhAleyhisselâmınkazdığıkuyulardandı.AhzanKuyusu

diyede,anılırdı.

Kardeşleri, Yûsuf Aleyhisselâmı, bu kuyuya bırakmak maksadı ile[46],

kuyunun içine sarkıttıkları zaman, Yûsuf Aleyhisselâm, kuyunun kenarına

elleriyletutunmuştu.

Bununüzerine,onunellerini,boynunabağladılar.

Üzerindeki gömleğini de, soyduktan sonra, kendisini, kuyuya sarkıttılar.[47]

YûsufAleyhisselâm:

“Kardeşlerim! Gömleğimi, bana geri veriniz! Kuyuda, onunla örtüneyim.[48]

Kuyudakihaşeratı,onunlatutupkendimdendefedeyim![49]

Ölümümdensonrada,o,bana,kefenolsun!”dedi.[50]

Kardeşleri:

“Güneşi, Ay’ı ve on bir yıldızı, çağır da, seni, oraya alıştırıcı olsunlar!”

dedileı

YûsufAleyhisselâm:

“Ben,hiçbirşeygöremiyorum!”dedi.

Onu, kuyunun yansına varıncaya kadar sarkıtıp ölsün diye birden

bırakıverdiler!

YûsufAleyhisselâm,kuyudakisuyuniçinedüştü.

Kuyudakibirkayanınüzerineçıkıpdikildi.[51]

Kardeşleri,kuyuyabıraktıklarızaman,YûsufAleyhisselâm,ağlıyordu.[52]

Kuyunun başındaki kardeşleri, ona, seslenince, Yûsuf Aleyhisselâm

onlarınmerhametegeldiklerinisanıpcevapvermişti.

Hemen,üzerine,birkayaparçasıbırakıponu,öldürmekistediler.Yehuza,

kalktı,onları,böyleyapmaktanmenettive:

“Hani,siz,onu,öldürmeyeceğinizhakkında,banakesinsözvermiştiniz!?”

dedi.[53]

YûsufAleyhisselâm,kuyuyabırakıldığızaman,onyediyaşındaidi.[54]

Kardeşleri, Yûsuf Aleyhisselâmı, kuyuya bıraktıktan sonra, hemen

davarların cinden bir kuzu veya oğlak kesip kanını, Yûsuf Aleyhisselâmın

gömleğinebulaştırdılar.Kestiklerininetinide,yediler.[55]

Akşamleyin, ağlayarak ve Yûsuf Aleyhisselâmı kurt yediğini anarak

babalarınınyanınageldiler[56]

YâkubAleyhisselâm, yolun üst tarafında oturupYûsufAleyhisselâmı, ne

zamangetirecekler?diyeonları,bekleyipduruyordu.

Oğulları yaklaşıp hep birden ağlayarak seslerini yükseltince, Yâkub

Aleyhisselâm,onların,birmusibeteuğradıklarınıanladı.

Yanınageldiklerizaman,YâkubAleyhisselâmınönündeyakalarınıyırttılar

veağladılar.

YâkubAleyhisselâm,korktuve:

“Eyoğullarım!Size,neoldu?Yûsuf,nerede?”diyesordu.

Kurt, yediğini ve onun kanlı gömleğini getirdiklerini söyledikleri

zaman’[57]

“Gösterinizbanaonungömleğini?”dedi.

Gösterdiler.

“Vallahi,ben,bugünekadar,bundandahayumuşakhuylukurtgörmedim!

Oğlumu,yemişde,onungömleğini,yırtıpparçalamamış!?”diyerekferyad

ettivebayıldı.

Uzuncabirmüddetsonra,ayıldı.

Ayıldığı zaman, çok ağladı. Sonra da, gömleği alıp kokladı, öptü. [58]

Yüzünevegözlerinesürdü.[59]

YûsufAleyhisselâm,kuyudaüçgünkaldı.[60]

Yehuza, her gün, Yûsuf Aleyhisselâma -kardeşlerinden gizlice- yemek

getirirdi.[61]

Dördüncügün,Medyen’dengelipMısıragitmekisterken,yollarınışaşıran

biryolcukafilesi,kuyununyakınınageldiler,kondular.

Medyenhalkından,AraplardanMâlikb.Za’radındakibiradamı,kendileri

için,suaramağagönderdiler.

Adam,kuyuyakovayısalınca,YûsufAleyhisselâm,kovanınipineyapıştı.

Kova, kuyunun ağzına erişince, Mâlik, Yûsuf Aleyhisselâmı görüp[62]

arkadaşlarına,birgençbulduğunumüjdeledi.[63]

Yehuza, yine, Yûsuf Aleyhisselâma yemek getirmişti. Onu, kuyuda

göremeyince, bakıp Malik’le arkadaşlarının yanında bulunduğunu gördü,

Hemendönüpbunu,kardeşlerinehaberverdi.

Hepsi,Mâlik’inyanınageldiler.[64]

“Bu,bizdenkaçankölemizdir!”dediler.[65]

Yûsuf Aleyhisselâm, kardeşlerinin, kendisini, ondan alınca,

öldürmelerindenkorkuphalinigizledi.[66]

Malik:

“Öyleise,ben,onu,sizdensatınalayım!”dedi.

Kardeşleri, Yûsuf Aleyhisselâmı, Malik’e[67], yirmi[68] veya yirmi iki

dirheme,yada,kırkdirhemesattılar[69]

Malikvearkadaşları,YûsufAleyhisselâmı,satınalıpgiderlerken[70],Yûsuf

Aleyhisselâmınkardeşleri,onlara:

“Onu,sımsıkıbağlayınızki[71],kaçmasın! [72]Çünkü,okaçaktır,hırsızdır,

yalancıdır!

Biz, onun, size işleyeceği kusurlardan ve ayıplarından uzaklaşmış

bulunuyoruz!”dediler.

Malik,YûsufAleyhisselâmı,deveyebindiripMısır’agötürdü.

YûsufAleyhisselâm;annesininyoldabulunankabrinigörünce,kendisini,

devedenkabreatmamağakadirolamadı.

Kabrinüzerinekapandıve:

“Ey annem! Ey Râhıl! Başını, yerin altındaki topraktan kaldırıp oğlun

Yûsüf’ebakta,onun,sendensonranebelâlarauğradığınıbirgör!

Eyanneciğim!Düştüğümza’fvezilletibirgörmüşolsaydın,bana,nekadar

acırdın!

Ey anneciğim! gömleğimi, nasıl soyduklarını, beni, nasıl bağladıklarını,

yüzümü, nasıl tokatladıklarını, taşlarla, beni, nasıl taşladıklarını, kuyunun

içinenasılbıraktıklarını,bana,hiçacımadıklarını,

Beni,kölegibinasılsattıklarını,

Beni,esirgibinasıltaşıdıklarınıbirgörseydin!”diyordu.

Malik; devenin üzerinde, Yûsuf Aleyhisselâmı, göremeyince, yolcu

kafilesine:

“Haberinizolsunki:Uşak,ailesinedönmüş!”diyerekbağırdı.

Kafilehalkı,arayıpYûsufAleyhiselâmı,kabrinüzerindebuldular.

İçlerindenbirisi;YûsufAleyhisselâmınüzerinedikilip:

“Ey Uşak! Efendilerin, bize senin, kaçak, hırsız olduğunu, haber

vermişlerdi.

Biz,seninşuyaptığınıgörünceyekadar,buna,inanmamıştık!”dedi.

YûsufAleyhisselâm:

“Vallahi,ben,kaçmışdeğilim.

Fakat,sizanneminkabrineyoluğratınca,kendimi,onunkabrininüzerine

atmamağakadirolamadım!”dedi.

Malik,hemenelinikaldırıpYûsufAleyhisselâmınyüzünebirşamarindirdi

veçekipdevesininüzerinebindirdi.

Mısır’avarıncayakadarda,kendisini,bağlıbulundurdular.Malik,Mısır’a

varınca,ona,yıkanmasınıemretti.

Yusuf Aleyhisselâm, yıkandı. [73]Malik, ona, güzel bir elbise giydirdi ve

onusatışaçıkardı.[74]

Mısır çarşısında bulunan kimseler, Yûsuf Aleyhisselâmın bedelini

yükseltmeğe,artırmağabaşladılar.[75]

MısırAzîz’i[76]KutfîrveyaUtfîr-ki,MısırHazineleriBakanıidi[77]Yûsuf

Aley-hisselâmı,Malik’ten,yirmiDinar (altun) [78]vebirçiftayakkabı ile iki

beyazelbisekarşılığında[79]satınalıp[80]evinegötürdü.[81]

KarısıRâil’e:

“Bugenç,olgunlukçağına,bizimgörmekteolduğumuzişlerianlayacakbir

yaşagelince,bizeyararlı,yardımcıolur,yada,onu,oğulediniriz.”dedi.

MısırAzîz’i,kadınlarlamünâsebettebulunmayanbirzatidi.

Karısıise,hemgüzel,hemde,devletvedünyanimetleriiçindeyaşayanbir

kadındı.[82]

YûsufAleyhisselâmınHanımEfendiyleBaşıDertte:Yûsuf Aleyhisselâmın yüzünün güzelliği, HanımEfendinin kalbine, onun

sevgisinidüşürmüştü.[83]

Ensonunda,birgün,onu,kendisiyletemasaheveslendirmekmaksadıile,

YûsufAleyhiselâmıngüzelliklerinianmağabaşladı:

“EyYûsuf!Saçın,nekadargüzel!”dedi.

YûsufAleyhisselâm:

“Cesedimden,ilkdökülecekşey,odur!”dedi.

HanımEfendi:

“EyYûsuf!Gözlerin,nekadargüzel!”dedi.

“Cesedimden,ilkönce,yereakacakşey,o’dur!”dedi.HanımEfend’r.

“EyYûsuf!Yüzün,nekadargüzel!”dedi,YûsufAleyhisselâm:

“O,toprakiçindir,toprak,onu,yiyecektir!”dedi.[84]

Kur’ân-IKeriminYûsufAleyhisselâmHakkındakiAçıklaması:Yüce Allah; Yûsuf Aleyhisselâmın gördüğü rü‘yâdan itibaren başından

geçenlerişöyleaçıklar:

“Birvakit,Yûsuf,Babasına:

Babacığım!Gerçekten,ben,rü‘yâda,onbiryıldızlagüneşveay’ıgördüm.

Gördümki,onlar,bana,secdeedicilerdir!demişti.

(BabasıYâkub):

Oğulcağızım!Rü‘yânı,kardeşlerineanlatma!dedi.

Sonra,sana,birtuzakkurarlar.

Çünkü,şeytan,insanın,apaçıkbirdüşmanıdır.

Rabb’in,seni,öylece(rü‘yadagördüğüngibi)beğenipseçecek(Peygamber

yapacak,mülk’üsaltanataerdirecek)

Sana, rü‘yâ tabirine ait bilgi verecek. Sana karşı da, Yâkub Hanedanına

karşı da, nimetlerini -daha önce de, Ataların İbrahim’e ve İshak’a

tamamladığıgibi-tamamlayacaktır.

Şüphesizki,Rabb’in,herşeyibilendir,tamhükümvehikmetSahibidir.

Andolsunki:Yûsuf’unvekardeşlerininhaberlerinde(onları)soranlariçin,

niceibretlervardır.

Hani,onlar(okardeşler)şöyledemişlerdi:

Yûsuf’la kardeşi (Bünyamin), Babasının yanında,muhakkak, bizdendaha

sevgilidir.

Halbuki, biz (birbirimizi destekleyen güçlü) bir cemâatiz. Babamız, her

halde,açıkbiryanılgıiçindedir.Yûsuf’u,öldürünüz!

Yahud,onu (uzakve ıssız)biryereatınızki,Babanızın teveccühü,yalnız

sizemünhasırolsunvesiz,ondansonra,sâlihbirzümreolasınız!

İçlerinden,birsözcü:

Yûsuf’u, öldürmeyiniz! Onu, bir kuyunun dibine bırakınız da, bir yolcu

kafilesindenbiri,onu(yitikolarak)alsın!

Eğer(mutlaka)yapacaksanız(böyleyapınız!)dedi.

Bununüzerine;

EyBabamız!Sen,bize,Yûsuf’u,nediyeinanmıyorsun?

Halbuki,biz,onunenhayrhâhlarıyız!

Yarın,onu,bizimlebirlikte(kır’a)gönderde,bolbolyesin,oynasın.

Şüphesiz,biz,onunkoruyucularıyız!dediler.

(Babaları):

Onugötürmeniz,muhakkakki,beni,tasayadüşürür.

Siz,kendisindengafilbulunurken,onu,kurt(gelip)yemesindenkorkarım!

dedi.

Andolsunki:bizim(güçlü)bircemâatolmamızarağmen,onu,kurtyerse,

butakdirde,bizde,hüsranauğrayanlardanoluruz!dediler.

Nihayet,vaktâki,onu,götürdüler.

Onu,kuyunundibinebırakmayı,kararlaştırdılar.

Biz de, kendisine (Yûsuf’a) and olsun ki: Sen, onlara, hiç farkında

değillerken(birgün),buişlerini,habervereceksin!diyeVahyettik.

(Yûsuf’unkardeşleri)akşamleyin,ağlayaağlayaBabalarınageldiler:

EyBabamız!Hakikaten,bizgittik,yarışedecektik.

Yûsuf’uda,eşyamızınyanındabırakmıştık.(Birdenegörelim!!!)

Onu,kurt,yemiş!

Biz, doğru söyleyenler olsak ta, (biliyoruz ki) Sen, bize inanıcı değilsin!

dediler.

Birde,üstüneyalancıktanbirkan(bulaştırılmışolan)gömleğinigetirdiler.

(Yâkub):

Hayır!Nefisleriniz,sizialdatıp(böylebüyük)birişesürüklemiş!

Artık,(banadüşen)güzelbirsabırdır.

Sizinşuanlatışınızakarşı,yardımasığınılacak(ancak)Allâh’dır!dedi.

BiryolcukafilesigelipSakalarını(kuyubaşına)yolladılar.

Oda,kovasını,saldı.

ÂHMüjde!İşte,birCivan!dedi.

Onu,birticaretmalıgibisakladılar.

Allahise,neyapacaklarını,pekâlâbiliciidi.

Onu,değersizbirbahaya,birkaçdirhemesattılar.

Onlar,bununhakkındarağbetsizidiler.

Onu,satınalanbirMısırlı,karısına:

BununMakamını(katımızda)şereflitut!

Umulurki:bizeyararı,olur,yahud,onu,evladediniriz!dedi.

İşte, Yûsuf’u, böylece (Mısır) arz(ın)da, yerleştirdik ve ona, rü‘yânın

tâbirini(yorumunu)öğrettik.

Allah,emrinde(hâkimve)galibdir.

Fakat,insanlarınçoğu(bunu)bilmezler.

O,tamergenlikçağınagirince,kendisinehükümveilimverdik.

İşte,iyihareketedeninsanları,biz,böylemükâfatlandırırız.

Onunbulunduğuevdeki(kadın)onunnefsindenmuradalmakistedi.

Kapıları,sımsıkıkapadıve:

Sana,söylüyorum:berigel!dedi.

Oise:

Allah’a,sığınırım!Doğrusu,o(MısırAzîz’i),benimEfendim’dir.

O,bana,güzelbirmevkivermiştir.

Hakikat,şudurki:zâlimler,aslafelahbulmaz!dedi.

O(kadın)ise,andolsunki,ona,niyetikurmuştu.

Eğer, Rabb’inin Burhanını, görmemiş olsaydı, (belki Yûsuf’da) onu,

kasdetmişgitmişti.

İşte, Biz, ondan fenalığı ve fuhşu, bertaraf edelim diye böyle (Burhan

gönderdik).Çünkü,o,(tâatta)Ihlâsaerdirilmişkullanmadandı.

İkiside(Yûsuf,ondankaçıpkurtulmak,kadında,onututupbırakmamak

için)kapıyadoğrukoştular.

O (kadın), bunu, gömleğini, arkasından (tutup) boylu boyunca yırttı.

Kapının yanında (kadının) Efendisine rastgeldiler. (Suçunu kapatmak

maksadiylekadın,kocasına):

Zevcene,kötülüketmekisteyenincezası,zindanaatılmaktan,yahudacıklı

birazabdanbaşkaneolabilir?dedi.

Yûsuf:

O,kendisi,benimnefsimdenmuradalmakistedi!dedi.

Onun(kadının)yakınlarındanbirşahidde,şehâdetettiki:

Eğer, gömleği, önünden yırtıldı ise, (kadın) doğru söylemiştir, bu ise,

yalancılardandır.

(Yok)eğer,gömleği,arkadanyırtıldıise,(kadın)yalansöylemiştir.

Buise,doğrusöyleyidlerdendir.”dedi.

Vaktâ ki (zevci, Yûsuf’un gömleğinin) arkadan yırtılmış olduğunu gördü

ve:

Şüphesizki:bu,sizin(sizkadınların)fendinizdendir.

Çünki,sizinfendiniz,büyüktür.

Yûsuf!Sen,bundan(bumeseleyisöylemekten)vazgeç!

(Ey kadın!) Sen de, günahına istiğfar et! Çünkü, sen, gerçekten,

günahkârlardanoldun!dedi.

Şehirdekibirkısımkadınlar:

Azîz’in karısı, delikanlısının nefsinden murad almak istiyormuş! Sevgi,

yüreğininzarınaişlemiş!

Görüyoruzki:o,muhakkak,apaçıkbirsapıklıktadır!dediler.

Vaktâki,(kadın)onların,gizlidengizliyeyaptıklarıdedikoduları,işitti.

Kendilerine(dâvetci)yolladı.

Onlariçin(rahatça)yaslanacakbiryer(birde,sofra)hazırladı.

Onlardan,herbirine(etleri,meyvalarıkesmekiçin)birerbıçakverdi.

(Yûsuf’a):

Çıkkarşılarına!dedi.

Şimdi, onlar, bunu görünce, kendisini, büyük bir varlık olarak tanıdılar.

(Hayranlıklarından)ellerini,kestilerve:

Sübhânâllâh!Bu,birbeşerdeğildir?

Bu,çokşereflibirMelek’tenbaşkasıdeğildir!dediler.

(Kadın):

İşte,beni,kendisihakkındaayıpladığınız,şugördüğünüz(Zat)dır.

And ederim ki: onun nefsinden ben murad almak istedim de, o,

nâmuskârlıkgösteripreddet)di.

Yeminederimki: eğer, o, kendisineemredeceğimi, yapmazsa,herhalde,

Zindanaatılacakveherhaldezilleteuğrayacaklardanolacaktır!”dedi.

(Yûsuf):

“EyRabb’im!Zindan,bana,bunlarındavetedegeldiklerişey(iişlemek)den

dahasevgilidir.

Eğer,Sen,bunlarıntuzaklarını,bendendöndürmezsen(belki)onlarameyi

eder,câhillerdenolurum!”dedi.

Bunun üzerine, Rabb’i, onun duasını kabul etti, ve onların tuzaklarını,

kendisindensavdı.

Çünkü,O,hakkıyleişitenin,herşeyibilenintakendisidir.

Sonra,bütünodelillerigördüklerininardından,mutlaka,onu,birzamana

kadarZindanaatmalarıreyionlarazahiroldu.

OnunlabirlikteZindanaikide,delikanlıgirdi.Bunlardanbirisi:

Ben,rü‘yamda,kendimişarap(üzüm)sıkıyorgördüm!dedi.Öbürüde:

Ben de, rü‘yamda, kendimi, başımda ekmek götürüyor, kuşlarda, ondan

(kek-meleyip)yiyor!gördüm.

Bize,bununtabirini,haberver.

Çünkü,biz,seni,iyilikedenlerdengörüyoruz.”dedi.

(Yûsuf):

Size,rızıklanacağınızbirtaamgelecekoldumu,ben,muhakkak,onunne

olduğunu,sizedahagelmezdenönce,haberveririm.

Bu,Rabb’imin,banaöğrettiğiilimlerdendir.

Çünkü, ben, Allah’a inanmaz bir kavmin dinini -ki, onlar, Âhireti inkâr

edenlerin2kendisidirler-terkettim.

Atalarım İbrahim’in, İshak’ın,Yâkub’undinineuydum.Allah’a,herhangi

bir şeyi ortak katmamız, bizim için (doğru) olmaz. Bu (Tevhid), bize ve

insanlara, Allah’ın lütuf ve inâyetindendir. Fakat, insanların çoğu (buna)

şükretmezler.

Ey zindan arkadaşlarım! Darma dağınık bir çok düzme tanrılar mı

hayırlıdır,yoksa,hepsineveherşeyegalibveKahhârolanbirtekAllahmı?

Sizin,onubırakıptaptıklarınız,kendinizinveatalarınızıntakmışoldukları

(kuru)adlardanbaşkasıdeğildir.

Allah,bunlara,hiçbirBurhanindirmemiştir.

Hüküm,Allâh’danbaşkasınındeğildir.

O,kendisindengayrısınaibadetetmemeniziemreylemistir.

Dosdoğrudin,işte,budur.

Fakat,insanlarınçoğubilmezler.

Eyzindanarkadaşlarım!(Rüyalarınızınyorumunagelince):

Biriniz, Efendisine şarap içirecek, diğeri ise, asılıp tepesinden kuşlar,

yiyecektir!

işte,hakkındafetvaistemekteolduğunuzmesele(böylece)olupbitmiştir!

dedi.

(Yûsuf),buikisindenkurtulacağınıbildiğikimseye:

Beni,Efendininyanındaan!dedi.

Fakat, şeytan, Efendisine anmayı, ona, unutturdu da, (bu yüzden Yûsuf)

dahaniceyıllar,zindandakaldı.

(Birgün)Kral:

Ben, rü‘yâmda yedi arık (inek)in yemekte olduğu yedi semiz inekle yedi

yeşiloaşakvediğer(yedi)kuru(başak)görüyorum!

Ey ileri gelenler (Kâhinler)! Eğer, rü‘yâ, tâbir ediyorsanız, benim bu

rü‘yâmıda,nallediniz!dedi.

Onlarda:

“(Bunlar)karmakarışıkdüşlerdir.”

Biz, böyle düşlerin tabirini bilici (kimse)ler değiliz! dediler. (Zindandaki)

iki(arkadaş)dan,kurtulanı,nicezamansonra(Yûsuf’u)hatırladıda:Ben,size,

onuntâbirinihabervereyim.Beni,hemengönderiniz!dedi.(Zindanagidip):

Yûsuf!Eyçokdoğrusözlü!Kendisini, yediarık (inek)yemekteolanyedi

semizinekleyediyeşilvediğer(yedi)kurubaşakhakkındabizebirfetvaver.

Ümidederimki:insanlara(isabetlicevabınızla)dönerim.

Belki(busuretle)onlar,(Seninyücekadrini)bilirler,(dedi)

(Yûsuf):

“Yediyılâdetveçhileekinekiniz.

Yiyeceğiniz az bir miktar hâriç olmak üzere, biçtiklerinizi, başağında

bırakınız.

Sonra,bununardındanyedikurak(yıl)gelecek.

(Tohumlukiçin)saklayacağınızazbirmiktarhariçolmaküzere,önceden

biriktirdiklerinizi,yeyipgötürecek.

Sonra,bununardındanda,biryılgelecekki, insanlar,ozaman,yağmura

kavuşacakveozamansıkıpsağacaklar!”dedi.

(Bunuduyan)Kral:

“Onu(Yûsuf’u)banagetiriniz!”dedi.

Bununüzerine,onaElçigelince:

“Efendinedönde,ellerinikesenokadınlarınzoruneidi?Kendisinesor?

Şüpheyokki,benimRabb’im,onlarınfendini,hakkıylabilicidir.”dedi.

(Kral,okadınlarıtoplayıp):

Yûsuf’unnefsindenmuradalmakistediğinizzaman,nehaldeidiniz?”diye

sordu.

(Kadınlar):

Hâşâ!Allahiçin,biz,onunhakkındabirkötülükbilmiyoruz!”dediler.

Azîz’inkarısıda:

“Şimdi,hakmeydanaçıktı.

Ben,onunnefsindenmuradalmakistedim.

Oise,seksiz,şüphesiz,doğrusöyleyenlerdendir!”dedi.

(Elçigelipde,Yûsuf’abukesinitirafınaklettiktensonra,o,dediki:benim)

bu (itirafa lüzum görüşüm, Azîz’in) gıyabında kendisine hakîkaten hainlik

yapmadığımı ve Allah’ın, hâinlerin hilesini, hiç şüphesiz, muvaffakiyete

erdirmeyeceğini,onunda,bilmesiiçindi.

(Bununlaberaber)ben,nefsimi,tebrieetmem.

Çünkü,nefis,muhakkakki,olancaşiddetiylekötülüğüemredendir.

Meğerki,Rabb’iminesirgemişbulunduğu(birnefis)ola.

Zira,Rabb’im,çokyarlıgayıcı,çokesirgeyicidir.

Kral:

“Getirinizonu,bana!

Onu,kendimehâsbir(Müsteşar)edineyim!”dedi.

Onunlakonuşuncada:

Sen, bugünfden itibaren) bizim katımızda mühim bir mevkii sahibisin!

Emin(bir-rıüsteşar)sın!dedi.

(Yûsuf):

Beni,memleketinhazineleriüzerine(Memur)et!

Çünkü, ben, onları, iyice korumaya muktedir ve (bütün tasarruf

şekillerine)vâkı-‘tm!dedi.

İşte,oyerdeYûsuf’a,böylebirkudret(veşeref)verdik.O,neresini,isterse,

orada,konaklardı.

Biz, rahmetimizi, kimi dilersek, ona nasîb ederiz. İyi hareket edenlerin

mükâfatınızayietmeyiz.

İmanedipte,takvadadevamedenlerehâsolanÂhiretmükâfatıise,daha

hayırlıdır.

Yûsuf’un kardeşleri gelip onun huzuruna girdiler. (Yûsuf) onları, hemen

tanıdı. Onlar ise, bunu, tanımıyorlardı. Vaktâ ki, (Yûsuf), onların (zahire)

yüklerinihazırladı.Bana,bababirerkekkardeşinizide,getiriniz.Görmüyor

musunuz (size) tam ölçek veriyorum. Ben misafirperverlerin

(Konukseverlerin)hayırlısıyım.

Eğer,onu,banagetirmezseniz,artık,benimyanımda,sizehiçbirkileyok!

(boşuna)banayaklaşmayınız!dedi.

Onu, Babasından istemeye çalışırız ve her halde (bunu) yaparız, dediler.

(Yûsuf)uşaklarına:

Onlarınsermayelerini[85] yüklerinin içine koyuveriniz.Olur ki, ailelerine

döndüklerizaman,bunun, farkınavarırlarda,belki,yine (buraya)dönerler!

demişti.

BusuretleBabalarınadöndüklerizaman:“EyBabamız!Bizden,ölçek,men

olundu.

Busefer,kardeşimizide,bizimlebirlikteyollada,ölçekalalım.

Biz,herhalde,onu,muhafazaedicileriz!”dediler.

(Yâkub):

“Ben,size,onuinanırmıyım?

Meğerki,bundanönce,kardeşi(Yûsuf’u)inandığımgibiola.

Allah,enhayırlıkoruyucudur.

O,Esirgeyicilerinde,Esirgeyiçişidir!”dedi.

Meta’larını (zahire yüklerini) açtıkları zaman, sermayelerini, kendilerine

gerigönderilmişbuldular.

EyBabamız!Dahaneistiyoruz?İşte,sermayemizde,bizeiadeedilmiş!

(Biz,onunlatekrar)ailemizezahiregetiririz.

Kardeşimizi,koruruz.Birdeveyüküzahirede,artırırız.

Buseferkialdığımız,azbirölçektir.(Bizeyetmez!)dediler.

(Yâkub):

“Etrafınız kuşatılmadıkça (çaresiz kalmadıkça) onu, bana, her halde

getireceğinizedâirAllah’danbanasağlambirtaahhüdverilinceyekadar,onu

sizinlebirlikte,kabildeğil,gönderemem!”dedi.

Artık,Babalarınate’minatlarınıverince,oda:

Allah,benimvesizinbudileklerimizeVekil(şâhidolsun!)dedi.

(Hareketleriesnasındada):

“Oğullarım!(Mısıra)Hepiniz,birkapıdangirmeyiniz!

Ayrıayrıkapılardangiriniz.

(Bununla beraber, bu sözümle) Allâh(ın kazâsın)dan hiç bir şeyi

üzerinizdengi-deremem!

Hüküm,Allâh’danbaşkasınındeğildir.

Ben,ancak,Onagüvenipdayandım.

Tevekküledenlerde,yalnızOnagüvenipdayanmalıdır!”dedi.

Vaktâ ki, onlar, (Mısır’a) babalarının, kendilerine emrettiği veçhile,

girdiler.

Bu,Allah’ın(Kazasından)hiçbirşeyi,onlarınüzerindengideremedi.

Sâdece,Yâkub’unnefsindekidileği,meydanaçıkarmışoldu.

Şüpheyokki,(Yâkub),kendisini(Vahyile)öğrettiğimiziçin,birilimsahibi

idi.

Ancak,insanlarınbirçoğu(Kader’inSırrını)bilmezler.

(Kardeşler)Yûsuf’unhuzurunagirince,o,kardeşini,kendiyanınaaldı.[86]

(Ona):

Ben, senin kardeşinim. Onların (geçmişte bizlere) yapmış olduklarına

tasalanma!dedi.

Vaktâki,(Yûsuf)onların(zahire)yüklerinihazırladı.

Sukabını,özkardeşininyüküiçinekoydu.

Sonra,birMünâdî,arkalarındanşöylebağırdı:

EyKafile!(Durunuz!)Siz,seksiz,şüphesizhırsızlarsınız!

(Yâkub’unoğulları)onlara,dönerek:

Nekaybettiniz?(Nearıyorsunuz?)diyesordular.

Kralınsukabını,kaybettik,dediler.

Onu,getirene,birdeveyükü(bahşiş)var!Bende,buna,kefilim!

(Yâkub’unoğulları):

Allah!Allah!(bizimhüviyetimizi,ahlâkımızı)sizde,öğrenmişsinizdir.

Biz,buyere,andolsunki,fesadçıkarmakiçingelmedik.

Biz,hırsızkimselerde,değiliz!dediler.

Şimdi,yalancıolursanız(çalanın)cezası,nedir?dediler.

Onuncezası:yükünde(hırsızlıkmal)bulunankimseninkendisidir.

İşte,okimse,bununcezasıdır.

Biz(memleketimizde)zâlimleri(hırsızları)böylecezalandırırız!dediler.

Bunun üzerine (Yûsuf), kardeşinin kabından evvel, onların kablarını

(aramağa)başladı.

Nihayet,onu,kardeşininkabındançıkardı.

İşte,biz,Yûsufiçin,böylebirtedbirkullandık.

Yoksa,o,Kralındininegöre:kardeşi(esirolarak)tutabilecekdeğildi.

Meğerki,Allâhıniradesiola.

Biz,kimidilersek,onu,nicederecelerleyükseltiriz.

Herilimsahibininüstünde,dahaiyibilenvardır.

(Yâkub’unoğulları):

Eğer,o,çalmışbulunuyorsa,onun,bundanönce,birkardeşide,çalmıştı!

Dediler.[87]

O vakit, Yûsuf, bu (sözü) içine gizledi. Bu(nun hakikatini) onlara

açıklamadı.

(Kendikendine):

Sizindurumunuz,dahakötüdür.

Allah,sizinanlatmaktaolduğunuzunmâhiyetini,çokiyibilendir!dedi.

(Yâkub’unoğulları):

EyAzız!’Gerçekten,bunun,çokihtiyarbirBabasıvar.

Binâenaleyh,onunyerine,(bizden)birimizi,alıkoy!

Seni,muhakkak,iyilikedenlerdengörüyoruz!dediler.

(Yûsuf):

“Eşyamızı, nezdinde bulduğumuz kimseden başkasını yakalamamızdan

Allah’asığınırız.

Çünkü,otakdirde,elbettezâlimlerolmuşoluruz!”dedi.

Vaktâki,ondanümidlerinikestiler,fısıldaşarakbirtarafaçekildiler.

Büyükleri:

“Babanızın, sizden, Allah adıyla teminat almış olduğunu, daha önce de,

Yûsufhakkındakusurişlediğinizibitmedinizmi?

Artık, ben, ya Babam, bana izin verinceye, yahud benim için Allah

hükmedin-ceyekadar,buradankatiyenayrılmam!

O,hâkimlerinhayırlısıdır!

Siz,dönünüz,Babanızada,

EyBabamız!Oğlun,inanki,hırsızlıketti.

Biz,bildiğimizdenbaşkasınaşâhidlikyapmadık.

Gayb’ınbekçileride,değildik.

(İstersen)içindebulunduğumuz(vedöndüğümüz)şehir(Mısırhalkına)da,

aralarındageldiğimizkervanadasor!

Biz,seksiz,şüphesizdoğrusöyleyidleriz!deyiniz!”dedi.

(‘.’)

(Bununüzerine,Yâkub):

“Hayır!Sizi,nefislerinizaldatıp(böylebüyük)birişesürüklemiş.

Artık(banadüşen),güzelbirsabırdır.

Allah’ın,onlarınhepsinibirdenbanagetirmesi,yakınbirümiddir.

Gerçek, şudur ki: her şeyi bilen, yegâne hüküm (ve hikmet) sahibi olan

ancakOdur!”dedi.

Onlardanyüzçevirdive:

EyYûsuf’unüstünde(titreyen)tasam!(Gel,şimditamgelmenzamanıdır!)

dedi/ehüzünvekederinden,gözlerineakdüştü.

(Bununla beraber)O, artık, gamını, tamamen yutmakta idi. Sen, dediler,

hâlâ,Yûsuf’u,anıpduruyorsun.

Andolsunki;sonunda,yakederindenhastalanıperiyeceksin,yada,helake

uğrayanlardanolacaksın!

(Yâkubda):

“Ben,taşankederimi,mahzurluğumu,yalnızAllah’aşikâyetediyorum!

Ben,sizinbilemeyeceğinizniceşeyleride-Allahtarafından-biliyorum!

Oğullarım!Gidiniz!Yûsuf’lakardeşinden(bütünduygularınızla)birhaber

araş-

nrınız!

Allah’ınrahmetindende,ümidinizikesmeyiniz!

Çünkü, gerçek şudur ki: kâfirler güruhundan başkası, Allah’ın

rahmetindenümidinikesmez!”dedi.

Bununüzerine(Yâkub’unoğulları,tekrarMısır’agidipYûsuf’un)huzuruna

çıktıklarızaman:

“EyAziz!Bizide,ailemizide,darlıkbastı.

Pekehemmiyetsizbirsermayeilegeldik.

Bize,yine,tamölçekver!

Hakkımızda,ayrıcalütufkârlıkta,et!

Çünkü,Allah,lütufkârları,mükâfatlandırır!”dediler.

(Yûsuf):

“Siz (henüz) cahil kimseler iken, Yûsuf’a ve kardeşine neler yaptığınızı,

biliyormusunuz?”dedi.

(Kardeşleri):

“Âââ!dediler,Sen’misingerçekten,Yûsüf’musunSen?!”

Oda:

“Ben,dedi,Yûsuf’umbuda,kardeşim!

Allah,bize,(selâmetvekerametle)lütfetti.

Çünkü, hakikat şu ki, kim, (Allah’dan) korkar, (belâlara) katlanırsa, her

halde,Allah,iyibereketedenlerinmükâfatını,zayietmez.”

(Kardeşleri):

“Allah’ayeminederizki:Allah,Seni,gerçekten,bizdenüstünkılmıştır.

Biz,doğrusu,(sanayaptığımızhareketlerde)suçluidik!”dediler.

(Yûsuf)de:

“Size,bugün,hiçbirbaşakakmaveayıplamayok!

Sizi,Allah,yarlıgasın!

O,EsirgeyicilerdendahaEsirgeyicidir!

Şubenimgömleğimi,götürünüzde,onu,Babamınyüzünekoyunuz.İyice

görür(hale)gelir.

Bütünailenizide,bana,getiriniz!”dedi.Vaktâki,kafile,(Mısırdan)ayrıldı,

(Öteden)Babaları(Yâkub):

“Bana, bunak demezseniz, inanınız ki: (şimdi) Yûsuf’un kokusunu,

duyuyorum!”dedi.[88]

(Yanındakiler):

“Allah’ayeminederizki:Sen,hâlâ,eskiyanılgında(berdevâm)sın”dediler.

Fakat,müjdecigelipte,onu,(Yâkub’un)yüzünekoyduğu,oda,derhal(yeni

baştan)görürbirhalegeldiğizaman;

“Ben, size, bilmediğiniz şeyleri -Allâh’dan- muhakkak, biliyorumdur!

demedimmi?”dedi.

(Mısırdangelenoğulları):

“Ey Babamız! Bizim için (günahlarımıza) istiğfar ediver. Biz, hakîkaten,

suçlularidik?”dediler.(Yâkub):

“Sizin için, Rabb’ime, sonra, istiğfar ederim. Hakîkat, şu ki: O, çok

yarlıgayıcı,çokEsirgeyicidir!”dedi.[89]

YâkubAleyhisselâmlaBütünEvHalkınınMısır’aGelişi:YûsufAleyhisselâm,kardeşlerine:

“BütünEvhalkınızıda, bana,getiriniz!”deyip[90] bir takım teçhizatla iki

yüzsinekdevesigönderdi.[91]

YâkubAleyhisselâm;yetmiş[92]veyayetmişiki[93],yada,seksenüç[94]nü-

fusluk ev halkıyla birlikte[95]‘, Mısır’a yaklaştıkları zaman, Yûsuf

Aleyhisselâm,Mısır’ınBüyükKralıilekonuştu.

Dört bin askerin başında veMısırlılardan bir çok süvariler de, yanında

bulun-auğuhalde[96],şehrindışındaYâkubAleyhisselâmı,karşıladı.’[97]

YâkubAleyhisselâm,oğluYehûza’yadayanarakyayayürümekteidi.

Yâkub Aleyhisselâm; askerler ve süvarilerle halkın başında, Yûsuf

Aleyhisse-âmıngeldiğinigörünce:

“EyYehûza!Bu,MısırınBüyükFiravunumu?”diyesordu.

Yehûza:

“Hayır!Bu,oğlunYûsüf’dur!”dedi.

Baba, oğul, birbirlerine yaklaştıkları zaman, Yûsuf Aleyhisselâm, Ona,

selâm vermek istedi ve Yâkub Aleyhisselâm, buna daha lâyık ve müstahık

idiysede,

“Selâmolsunsanaeyhüzünvetasalarıgideren!”diyekendisi,önce,ona,

selâmverdi.[98]

YâkubAleyhisselâm,Mısır’agelipkral’aduaedince,yüceAllahMısır’daki

kıtlığınkalanınıda,kaldırdı.[99]

YûsufAleyhisselâmınRüyasınınGerçekleşmesi:YüceAllah;YûsufAleyhisselâmınrü‘yâsınınnasılgerçekleştiğinide,şöyle

açıklar:

“Sonra,vaktâki,onlar(Yûsuf’un)nezdinegirdiler.O,BabasınıveAnasını,

kucakladı. (Yanına aldı) ve: inşâallâh, hepiniz, emîn emîn Mısır’da sakin

olunuz!dedi.BabasınıveAnasını,Tahtınınüstüneçıkartıpoturttu.

Hepsi,onuniçinsecdeettiler.[100]

(Yûsuf):

EyBabam!dedi,işte,bu,evvelcegördüğümrü‘yânıngerçekleşmesidir.

Gerçekten,Rabb’im,onu,doğruçıkardı.Bana,iyiliketti.

Çünkü,beni,zindandançıkardı.

Şeytan, benimle kardeşlerimizin arasını bozduktan sonra da, O, sizi,

çöldengetirdi.

Şüphesizki,Rabb’im,dilediğişeyleri,çokgüzel,çokincetedbiredendir.

Hakkıylebilen,tamhikmetsahibiolanO’dur.

YâRab!Sen,banamülk(üsaltanat)vesözlerinte’vîlindenbirilimverdin.

Eygökleriveyeriyaratan!Dünyadada,Âhirettede,benimYâr’im,Sensin!

Benimcanımı,Müslümanolarakal!

Beni,Sâlihler’ekat![101]

YâkubAleyhisselâmınSuçluOğullarıİçinİstiğfarEdişi:Yüce Allah; Yâkub Aleyhisselâmın ev halkını Mısır’da topladığı zaman,

suçluoğulları,birbirlerine:

“Şeyh Yâkub’a ve Yûsuf’a, neler yaptığınızı, biliyorsunuz değilmi?” diye

sorup,

“Evet!dediler,eğer,onlar,sizinsuçlarınızı,bağışlarlarsa,Rabb’inizleolan

durumunuznasılolacak?

İşinizindoğrulması,düzelmesi,Şeyh’egitmenizdir!”dediler.

YâkubAleyhisselâmınyanınavarıpönüneoturdular.

YûsufAleyhisselâmda,Babasınınyanındaoturuyordu.

“EyBabamız!Biz,sana,şimdiyekadargelmediğimizbirişhakkındageldik.

Başımıza,şimdiyekadarbirbenzeridahagelmeyenbirişgeldi!

Peygamberler,halkınenmerhametlisidirler!”dediler.

YâkubAleyhisselâm:

“Eyoğulcuklarım!Nevarbaşınızda?”diyesordu.

“Bizim tarafımızdan sana ve kardeşimiz Yûsüf’e karşı yapılmış olanları,

biliyorsundeğilmi?”dediler.

YâkubAleyhisselâm:

“Evet! Biliyorum!” dedi. “Sizler, bizi affettiniz değil mi?” dediler. Yâkub

AleyhisselâmlaYûsufAleyhisselâm:“Evet!”dediler.

“Eğer, Yüce Allah, bizleri, affetmeyecek olursa, sizin, bizleri affetmeniz,

biziAllah’ınazabındankurtarmaz!”dediler.

YâkubAleyhisselâm:

“Eyoğulcuklarım!Benden,neyapmamıistiyorsunuz?”diyesordu.

“Bizimiçin,Allah’aduaetmeni,Allahtarafındanvahiygeldiğizaman,bizi,

af-‘etmesini,kendisindendilemeni,istiyoruz.

Eğer, dileğin kabul edilir de, hepimiz affedilirsek, gözlerimiz aydın ve

kalbleri-mizmutmainvemüsteriholacaktır.

Aksi takdirde, bizim için dünyada ebediyen göz aydınlığı ve sevinç

olmayacaktır!”dediler.

Bununüzerine,YâkubAleyhisselâm,ayağakalkıpkıbleyeyöneldi.

YûsufAleyhisselâmda,Onunarkasındaayaktadurdu.

Kardeşlerin hepsi de, zelil ve huşulu olarak ikisinin arkasında ayakta

durdular.

YâkubAleyhisselâm,duaetti.

YûsufAleyhisselâmda,âmîn!dedi.

Uzun yıllardan sonra, Yâkub Aleyhisselâmın vefatına yakın, Cebrail

Aleyhisselâm gelip oğulları hakkındaki duasının kabul edildiğini, onların,

yaptıklarışey-terdenaffedildiklerinimüjdeledi.[102]

YâkubAleyhisselâmınÇocuklarınaVasiyetiVeVefatı:Yâkub Aleyhisselâm; bütün ev halkıyla birlikte Mısır’a geldikten sonra,

YûsufAleyhisselâmınyanındaonyediyıloturdu.[103]

YâkubAleyhisselâm,ölümdöşeğinedüşünce,oğullarına:

“Benden (vefatımdan) sonra, neye ibadet edeceksiniz?” diye sorduğu

zaman:

“SeninİlâhınaveBabalarınİbrahim’in,İsmail’in,İshak’ınbirtekİlâholan

Allah’ına ibadet edeceğiz! Biz, Ona teslim olmuş (Müslüman)larız!” dediler.[104]

“Eyoğullarım!Allah,siziniçin(İslâm)dini(ni)beğenipseçti.

Ohalde,sizde,ancak,Müslümanlarolarakcanveriniz!”(dedi).[105]

Yâkub Aleyhisselâm, vefat edeceği sırada, bütün oğulları ve oğullarının

oğullarıtoplandı.

YâkubAleyhisselâm, onlara bereket duası yaptı.Onlardanher birisi için

birersözsöyledi.

Kılıcınıveyay’ını,YûsufAleyhisselâmaverdi.[106]

Cesedinin götürülüp Babası ishak Aleyhisselâmın kabirinin yanına

gömülmesini,onavasiyetetti.[107]

Yâkub Aleyhisselâm, yüz kırk yedi yaşında vefat etti. [108] Ona ve

gönderilenbütünPeygamberlereSelâmolsun!

Mısırhalkı,ona,yetmişgünağladılar.[109]

YûsufAleyhisselâm,doktorlaraemretti:Babasınıncesedini,güzelkokuile

ko-kuladılar.

Cesed,kırkgün,kokuiçindebekletildi.[110]

Yûsuf Aleyhisselâm, Babasının, saç‘dan tâbut’a konulan[111] cesedini, ev

halkının yanına gömmeğe gitmek üzere, Mısır Kralından izin istedi. İzin

verilince’[112], yanında, askerler, kardeşleri veMısırlıların büyükleri olduğu

halde,gitti.[113]Hab-run’avardı.[114]

Ays b. İshakAmca’nın vefatı da, o güne rastladığı için, bir anneden ikiz

olarakdoğduklarıgibi,YâkubAleyhisselâmlaAysb.İshakAleyhisselâm,aynı

gündebirkabrede,birliktegömüldüler.[115]

Yûsuf Aleyhisselâma, orada, yedi gün baş sağlığı dilendikten sonra

yurdlarınadöndüler.

Yûsuf Aleyhisselâmın kardeşleri de, Babasından dolayı, Yûsuf

Aleyhisselâmataziyedebulundular.[116]

Yâkub Aleyhisselâmın defninden boşaldıktan sonra, Yûsuf Aleyhisselâm:

“BenimlebirlikteMısır’adönünüz!”deyince,kardeşleri,korktular.“Babamız,

sana, bizim suçumuzu, bağışlamanı, tavsiye etmişti ya!?” dediler. Yûsuf

Aleyhisselâm:

“Siz,bendenkorkmayınız!

Çünkü,ben,Allâh’dankorkanbirkimseyim!”dedi.

Bunun üzerine, kalbleri rahatlaşan kardeşleri,Mısıra döndüler ve orada

oturdular.[117]

YûsufAleyhisselâmınMâliyeVezirliği:YûsufAleyhisselâm,Mısır’aonyediyaşındagelmişti.

MısırAzîz’ininevindeonüçyılkaldı.

Otuzyaşındabulunduğusırada,MâliyeVezîrioldu.[118]

Yûsuf Aleyhisselâm, Mısır’da vazifesini, adaletle yerine gteirdiği için,

kadınerkek…herkesinsevgisinikazandı.[119]

Kendisi,kıtlıkgünlerinde,doyasıyayemekyemezdi.[120]

“Yer yüzünün hazineleri elinde iken, ne için aç duruyor, karnını

doyuramıyorsun?”denildiğizaman:

“Tokolursam,[121]açları,unuturumdiyekorkarım”derdi.[122]

YûsufAleyhisselâm;Kralınaşçısına,Krala,geceligündüzlübirgündeöğle

vaktindebirkereyemekvermesiniemretti.

Bununla da, Kral’m, açlığı tadıp açları, unutmamasını ve muhtaçlara

ihsandabulunmasınısağlamakistedi.

Aşçı,böyleyaptı.

Artık,Kralların,yemeklerinin,günortasındaverilmesiâdetoldu.[123]

YûsufAleyhisselâmınKıtlıkYıllarındaHalkıHükümeteBesletenBirUygulaması:

Gelenilkkuraklıkvekıtlıkyılı,bollukyıllarındahazırlananherşeyisilip

süpürüpyoketti.

Mısır halkı, bu ilk yılda, bütün altun ve gümüşlerini verip Yûsuf

Aleyhisselâm’-dan,yiyeceksatınaldılar.

Mısır’danebirdirhem,nede,birdinarkaldı.Hepsini,böylece,Devletaldı.

Halk, ikinci yılda, bütün zinet eşyalarını, takımlarını verip Devletten,

yiyeceksatınaldıiar.

Halkınelindebirşeykalmadı.

Halk,üçüncüyılda,büyükküçükbaşhayvanlarınıveripDevlettenyiyecek

satınaldılar.

Dördüncü yılda, halk, bütün erkek, kadın kölelerini verip Devletten,

yiyeceksatınaldılar.

Halkınelindenalınmadıknebirerkek,nede,birkölekadınkaldı.

Beşinci yılda, halk, arazi, akar ve evlerini verip Devletten, yiyecek satın

aldılar.

Halkınelindehiçbirmülkkalmadı.

Altıncıyılda,halk,çocuklarınıveripDevletten,buğdayveyaarpasatınalır

oldular.

Hiçbirkimseninköleolmadıkneoğlan,nede,kızçocuğukalmadı.Yedinci

yılda, halk canlarını, Devlete satıpDevletten, yiyecek satın aldılar.Mısır’da

Kralınelinegeçmeyennebirhür,nede,erkekveyakadınkölekaldı.

Bundan sonra, Yûsuf Aleyhisselâm, bu icrâatını, nasıl bulduğunu sorup

takdirvetasvipilekarşıladığınısöyleyenMısırKralıFiravunReyyan’a:

“Ben,Allah’ı veSeni şâhid tutarımki:BütünMısırhalkınıâzâdettimve

kendilerine,mülklerini,akarlarını,köleleriniveoğullarınıgeriverdim!”dedi.

Halk,YûsufAleyhisselâmınbuişindenhayretleredüştüler:

“Vallahi,biz,bundandahaşanlıvedahabüyükbirVezîrgörmedik!dediler.[124]

YûsufAleyhisselâmınEvlenmesiVeDoğanÇocukları:

Mısır Kralı; Yûsuf Aleyhisselâmı, ölen Vezîr’in karısı Rail[125] ile

evlendirdi.YûsufAleyhisselâm,Râil’e:

“Senin,vaktiylebendenistemişolduğunşeyden,böylesi,dahahayırlıdeğil

midir?”dedi.

Râil:

“Eydost!Sen,beni,kınama!

Gördüğün gibi, ben, devlet ve dünya nimetleri içinde yaşayan güzel bir

kadınidim.

Efendiminise,kadınlarlatemasıyoktu.

Allah, senide,olduğungibi,güzelsuretveheyetteyaratmıştı.Gördüğün

gibi,nefsim,bana,galebeçalmıştı!”dedi.YûsufAleyhisselâmın,Râil’i,bakire

bulduğuda,söylenir.

Yûsuf Aleyhisselâmın, Râil’den, Efrâim ve Mîşa’ adındaki oğulları doğ-

muştur.[126]Efrâim;Yûşa’b.Nün,b.EfrâimAleyhisselâmındedesidir.

Mîşa’ın da, Mûsâ adında bir oğlu olup kendisi, Mûsâ b. İmran

Aleyhisseiâm-danöncePeygamberolmuştu.

TevratEhliise,HızırAleyhisselâmıarayanMûsâb.İmranAleyhisselâmın,

bu, Mûsâ b. Mîşa’ olduğunu zan ve iddia etmekle[127], ağır bir yanılgıya

düşmüşler,yalansöylemişlerdir.[128]

YûsufAleyhisselâmınPeygamberliğiVeBazıFaziletleri:YûsufAleyhisselâm;dahaonyediyaşındabulunduğuvekuyuyabırakıldığı

sırada[129], İlâhî Vahy’e mazhar kılınmış[130], Rabb’i tarafından beğenilip

seçil-miş[131],tâattaihlâsaerdirilmişkullardan1[132]birPeygamberdi[133].

Amr b. Imlak, b. Lavez, b. Sâm soyundan gelen Mısır kralı İkinci

Firavun[134]‘Reyyanb.Velîd’i,Allah’aimanadavetedipimanettirmişti.

Onun ölümünden sonra, yerine aynı soydan gelen Kabus b. Musab b.

Muâvi-ye’yide,imanadavetetmişisede,ona,kabulettirememişti[135]

Kendisi,kâfir[136]vezorbaidi.[137]

YûsufAleyhisselâm,Kral’ave ilerigelenlerineapaçıkburhanlargetirdiği

halde,onlar,onungetirdiğişeylerhakkındahepşüpheedipdurdular.

Hattâ,YûsufAleyhisselâm,vefatedincede:

“Bundansonra,Allah,aslaPeygambergöndermez!”dediler.

Allah,haddiaşanşüphecikimseleri,işte,böyleşaşırtır.[138]

YûsufAleyhisselâmınVefatı:YûsufAleyhisselâm;BabasıYâkubAleyhisselâmınvefatındansonra,yirmi

üçyıldahayaşadı.[139]

Yûsuf Aleyhisselâm; vefatı yaklaştığı sırada, İsrail oğulları kavminden

seksenerkeğiyanınatopladı.

Onlara; ecelinin geldiğini, yakında vefat edeceğini, Kıbtîlerden tanrılık

iddiasında bulunacak bir zorbanın kral olup İsrail oğullarının doğan erkek

çocuklarını öldürüp kız çocuklarını, bırakacağını ve İsrail oğullarına

işkencenin en kötüsünü tattıracağını, saltanatının, uzunmüddet süreceğini,

sonra, İsrail oğullarından La-vi b. Yâkub’un oğullarından Mûsâ b. İmran

adında,uzunboylu,kıvırcıksaçlı,esmertenlibirzatçıkacağını,YüceAllah’ın,

onun eliyle İsrail oğullarını, Kıbtî Fira-vun’un elinden kurtaracağını haber

verdi.[140]

Mısırdançıkıpgiderlerken,cesedini,Babalarınınyanınagömülmeküzere,

yanlarındagötürmelerinivasiyet[141],kardeşiYehuza’yıda, İsrailoğullarının

üzerineHalîfetayinetti.[142]

YûsufAleyhisselâm,vefatettiğizaman,yüzyirmiyaşındaidi.[143]Onave

gönderilenbütünPeygamberlereSelâmolsun!

YûsufAleyhisselâmın cesedi, kokulanıpmermer bir tabut içine konuldu.[144]Nilnehrininkenarınagömüldü.[145]

Üzerine,susalınıpkabir,sualtında,bırakıldı.[146]

Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâmın Mîrac GecesindeYûsufAleyhisselâmlaKarşılaşıpSelamlaşması:

Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm; Mîrac gecesinde Cebrail

Aleyhisselâm-labirlikteüçüncükatgöğeyükseldiler.

CebrailAleyhisselâm,göğünkapısınıçaldı,göğünbekçisine:

“Aç!”dedi.

“Sen,kimsin?”denildi.

CebrailAleyhisselâm:

“Cebrail’im!”dedi.

“Yanındakimsevarmı?”diyesoruldu.

CebrailAleyhisselâm:

“Muhammed(Aleyhisselâm)var!”dedi.

“O(Mîraciçin)gönderildimi?”diyesoruldu.

CebrailAleyhisselâm:

“Gönderildi!”dedi.

Kapı, açılınca, kendisine, güzelliğin yarısı verilmiş olan Yûsuf

Aleyhisselâmlakarşı-

laştılar.[147]

PeygamberimizAleyhisselâm:

“EyCebrail!Kimbu?”diyesordu.

CebrailAleyhisselâm:

“Bu,seninkardeşinYûsufb.Yâkub(Aleyhisselâm)dır.[148]

Selâmverona!”dedi.

PeygamberimizAleyhisselâm,selâmverdi.

Oda,PeygamberimizAleyhisselâmamukabeleettiktensonra:

“Hoşgeldin!Safageldin!Salihkardeş!SalihPeygamber!”dedi.[149]

[1]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.54, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.96, Buharî-

Sahih c.4,s.121, Tirmizî-Sünen c.5,s.293, Hâkim-Müstedrek c.2,s.347, 571,

Sâlebî-Arais s.108,Muhyiddin b.Arabî-Muhâdaralülebrar c.1,s.127 Ebülfida-

Elbidayevennihayec.1,s.194,199.

[2]. ibn.Kuteybe-Maarif s.18,19, Yâkubî-Tarih c.1,s.3O, Taberî-Tarih

c.1,s.163,Sâlebî-Araiss.102,İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.39.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/271.

[3].Sâlebî-Araiss.109.

[4].Beyhakî-Delâilünnübüvvec.1,s.290-291,Muhyiddinb.Arabî-Muhadara

c.1,s.1O3, Zehebî-Tarihulislam-Sîre s.531, Hâkimden naklen Ebülfida-Tefsir

c.2,s.252,Süyûtî-Hasaisülkübrâc.2,s.129.

[5]. Ibn.Ebî-Şeybe-Musannef c.14,s.3O3, A.b.Hanbel-Müsned c.3,s.148,

Müslim-Sahih c.1,s.146, Taberî-Tarih c.1,s.169, Beyhakî-Delail c.2,s.179

Begavî-Mesabîhussünnec.2,s.179.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/271.

[6].Taberî-Tarihc.1,s.169-l70,Salebî-Araiss.133.

[7].Salebî-Araiss.133,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.137.

[8].Taberî-Tarihc.1,s.17O,Sâlebî-Araiss.133,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.137.

[9].Taberî-Tarihc.1,s.17O.

[10].Taberî-Tarihc.1,s.17O,Salebî-Araiss.133,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.137.

[11].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.137.

[12].Taberî-Tarihc.1,s.170.

[13].Sâlebî-Araiss.133,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.137.

[14].Yâkubî-Tarihc.1,s.3O.

[15].Yâkubî-Tarihc.1,s.3O,Taberî-Tarihc.1,s.165,Mes’ûdî-Murucuzzeheb

c.1,s.47,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.137.

[16].Yûsuf:4-101.

[17].Taberî-TarihC.1.S.165,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.138.

[18].Sâlebî-Araiss.110-111,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.138.

[19].Sâlebî-Araiss.111,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.138.

[20].Sâlebî-Araiss.111.

[21].Sâlebî-Araiss.111,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.138.

[22].Sâlebî-Araiss.111.

[23].Salebî-Araiss.111,ibn.Esîr-Kamilc.1,s.138.

[24].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.138.

[25]. Veya en büyükleri olan Rubil (Ebülfida-Elbidaye vennihaye

C.1.S.200).

[26].Salebî-Araiss.111,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.138.

[27].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.138.

[28].Sâlebî-Araiss.111–112.

[29].Ebülferecibn.CevzîTabsırac.1,s.178.

[30].Sâlebî-Araiss.112,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.139.

[31].Sâlebî-Araiss.112.

[32].Sâlebî-Araiss.112,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.139.

[33].Taberî-Tarihc.1,s.17O,Sâlebî-Araiss.113,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.139.

[34].Aynıkaynaklar.

[35].Taberî-Tarihc.1,s.17O.

[36].Salebî-Araiss.113,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.139.

[37].Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.178.

[38].Taberî-Tarihc.1,s.17O,Salebî-Araiss.113,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.139.

[39].Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.178-179.

[40].Sâlebî-Araiss.113.

[41].Taberî-Tarihc.1s.17O,Salebî-Araiss.113,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.139.

[42].Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.179.

[43].Taberî-Tarihc.1,s.17O,Salebî-Araiss.113,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.139.

[44].Sâlebî-Araiss.113.

[45].Taberî-Tarihc.1,s.171,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.14O.

[46].Salebî-Araiss.113.

[47].Taberî-Tarihc.1,s.170,Salebî-Araiss.113,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.139.

[48].Sâlebî-Araiss.113,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.179.

[49].Sâlebî-Araiss.113.

[50].Salebî-Araiss.113,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.179.

[51]. Taberî-Tarih c.1,s.17O, 171, Sâlebî-Arais s.113, İbn.Esîr-Kâmil

C.1.S.139.

[52].Taberî-Tarihc.1,8.171,Sâlebi-araiss.113.

[53].Aynıkaynaklar.

[54]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.103, Taberî-Tarih c.1,s.172, Salebî-Arais

s.114,ibn.Esir-Kâmilc.1s155.

[55].Sâlebî-Araiss.114.

[56].Taberî-Tarihc.1,s.171,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.14O.

[57].Sâlebî-Araiss.114-115.

[58].Sâlebî-Araiss.115,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.14O.

[59].Salebi-Araiss.115.

[60]. Sâlebî-Arais s.116, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c.1,s.179, İbn.Esîr-

Kâmilc.1,s.14O.

[61].Taberî-Tarihc.1,s.176,Salebî-Araiss.116.

[62].Salebî-Araiss.116.

[63].Salebî-Araiss.116,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.141.

[64].Sâlebî-Araiss.116,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.141.

[65]. Sâlebî-Arais s.116, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c.1,s.179, İbn.Esîr-

Kâmilds.141.

[66].Sâlebî-Araiss.116,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.14t.

[67].Sâlebî-Araiss.116.

[68]. Taberî-Tarih c.1,s.172, Sâlebî-Arais s.117, Ebülferec-Tabsırac.1,s.179,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.141,Ebütfida-Elbidayevennihayec.1,s.202.

[69]. Taberî-Tarih c.1,s.172, Sâlebî-Arais s.117, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.141,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.2O2.

[70].Sâlebî-Araiss.117.

[71].Taberî-Tarihc.1,s.171,172,Sâlebî-Araiss.117.

[72].Taberî-Tarihc.1,s.171,172.

[73].Sâlebî-Araiss.117.

[74].Sâlebî-Araiss.117,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.141.

[75].Salebi-AraisS.118.

[76].Taberî-Tarihc.1,s.172,Şalebî-Araiss.118,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.147.

[77]. Taberî-Tarih c.1,s.172, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.141, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.1,s.2O2.

[78].Sâlebî-Araiss.118,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.2O2.

[79].Sâlebi-Araiss.118.

[80]. Taberî-Tarih c.1,s.172, Sâlebî-Arais s.118, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.141

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.2O2.

[81].Taberî-Tarihc.1,s.172,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.141.

[82].Taberî-Tarihc.1,s.172-173,Sâlebî-Araiss.118,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.141.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/271-280.

[83].Sâlebî-Araiss.118.

[84].Taberî-Tarihc.1,s.173,Sâlebî-Araiss.118-119,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.142.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/280.

[85].YâkubAleyhisselâmınoğullarınınsermayeleri:satmaküzereMısır’a

götürdükleri yapağı, erimiş tereyağı (Taberî-Tefsir c.13,s.51, Sâlebî-Arais

s.136,Zemahşerî-Keşşafc.2,s.34O,Kurtubî-Tefsirc.9,s.253)keşpeyniriveya

kuru yoğurt, kavut (Sâlebî-Arais s.136, Zemahşerî-Keşşaf c.2,s.34O), deri,

papuç.(Sâlebî-Araiss.130-136,Kurtubî-Tefsirc.9,s.253)gibişeylerdi.

[86]. Yûsuf Aleyhisselâm, ona: ismin nedir? diye sordu. Bünyamin:

Bünyamin! dedi. Yûsuf Aleyhisselâm: Bünyamin, ne demektir? diye sordu.

Doğduğu zaman, anası ölüp gaybolan, yiten demektir, dedi. Yûsuf

Aleyhisselâm: Ananın ismi nedir? diye sordu. Bünyamin: Râhıl’dir. dedi.

(Sâlebî-Araiss.131)YûsufAleyhisselâm:

Yok olan o kardeşin Yusuf’a karşılık, benim, sana kardeş olmamı, arzu

edermisin?diyesordu.Bünyamin:

EyHükümdar!Seninbenzerinbirkardeşikimbulabilir?

Seni, ne Yâkub, ne de, Râhıl dünyaya getirmiş değil ki?! deyince, Yûsuf

Aleyhisselâm, ağladı.KalkıpBünya-min’in yanına vardı, onu, bağrına bastı.

(Sâlebî-Araiss.131,Ebülferecİbn.Cevzî-TabsıraC.1,S.18O).

[87].YûsufAleyhisselâm;çocuklukçağındaannesiRâhıl’inbabasıLaban’ın

altınputunualıpkırmışveyolaatmıştı. (Taberî-Tarihc.1,s.183,Sâlebî-Arais

s.133)

Böyle yapmasını, kendisine,Müslüman olan annesinin emrettiği rivayet

edilir. (Sâlebî-Arais s. 133) Yâkub Aleyhisselâm, Dayısı ve kaim pederi

Lebanın yanından ayrılıp Beytülmakdis’e gideceği sırada, yol azıkları

bulunmadığı için, Zevcesi Râhıl’in, oğlu Yûsuf Aleyhisselâma “Babamın

putlarındanbirputal.Belki,yiyeceğimizionunlasağlarız,dediğiveonunda

aldığırivayetide,vardır.(Taberî-Tarihc.1,s.165).

[88]. Rüzgâr, sekiz gecelik, günlük mesafeden, Yûsuf Aleyhisselâmın

kokusunu,YâkubAleyhisselâmagetirmişti.

(Taberî-Tarih c.1,s.185, Sâlebî-Arais s. 138, Ebülfida-Elbidaye vennihaye

C.1.S.216).

[89].Yûsuf:4-98.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/281-292.

[90].Taberî-Tarihc.1,s.185,Salebî-Araiss.138,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.154.

[91].Sâlebi-Araiss.139

[92]. Taberî-Tarih c.1,s.187, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c.1,s.181,

Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrar c.1,s.127, Ebülfida-Elbidaye vennihaye

c.1,s.2l8,İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.41

[93].Sâlebî-Araiss.140

[94].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.218

[95].Taberî-Tarihc.1,s.187,Sâlebi-Araiss.140

[96].Sâlebî-Araiss.139-140

[97]. Mısır Kiralı Firavun’un da, karşılamağa gittiği rivayet edilir.

(İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.4O)

[98].Taberî-Tarihc.1,s.186,Sâlebî-Araiss.140,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.155

[99].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.218.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/293.

[100]. Bu secde; namaz ve ibadet secdesi değil, Meleklerin, Âdem

Aleyhisselâma secdeleri kabilinden olupUlulama ve Selâmlama secdesi idi.

(Sâlebî-Araiss.29).

O zaman, insanların selâmları, birbirlerine secde etmekti. (Taberi-Tarih

c.1,s.1Ş6,Sâlebî-Araiss.140,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.155)Buda,alnı,yerekoymak

suretiyle değil (Salebî-Arais s.140, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.155) hâlen krallara

yapıldığı gibi selâmlama sırasında tevazu ile eğilmek suretiyle yapılırdı.

(İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.155)

[101].YÛSüf:99-101.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/293-294.

[102].Sâlebî-Araiss.140-141.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/294-295.

[103]. İbn.Kuteybe-Maarif s.19, Yâkubî-Tarih c.1,s.3O, Taberi-Tarih

c.1,s.187, İbn.Esir-Kâmil c.1,s.155, Muhyiddin b.Arabî-Muhadara c.1,s.127,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.22O,Ibn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.4l.

[104].Bakare:133.

[105].Bakare:132.

[106].Yâkubî-Tarihc.1,s.31-32.

[107]. Taberî-Tarih c.1,s.187, Sâlebî-Arais s.141, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.156,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.22O.

[108]. İbn.Kuteybe-Maarif s.19, Taberî-Tarih c.1,s.198, Salebî-Arais s.141,

M.b.Arabî-Muhadaratülebrarc.1,s.126.

[109].Yâkubî-Tarihc.1,s.32,Ebülfida-Elbidayevennihayec.l,s.22O.

[110].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.22O.

[111].Sâlebî-Araiss.141.

[112].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.22O.

[113].Sâlebî-Araiss.141,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.22O.

[114].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.22O.

[115].Sâlebî-Araiss.141.

[116].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.22O.

[117].Yâkubî-Tarihc.1,s.32.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/295-297.

[118]. Taberî-Tarih c.1,s.178, Sâlebî-Arais s.118, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.147,

Muhyiddinb.Arabî-MuhâdaratülebrarC.1.S.127.

[119].Sâlebî-Araiss.128,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.21O.

[120].Sâlebî-Araiss.129,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.18O.

[121]. İbn.Kuteybe-Uyûnul’ahbar c.2,s.4O4, Sâlebî-Arais s.129, Hâzin-

Tefsirc.3,s.27.

[122]. İbn.Kuteybe-Uyûnul’ahbar c.2,s.4O4, Sâlebi-Arais s.129, Ebülferec

İbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.18O,Hâzinc.3,s.27.

[123].Sâlebî-Araiss.129,Hâzın-Tefsirc.3,s.27.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/297.

[124].Sâlebî-Araiss.128-129

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/297-298.

[125].Züleyha(İbn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.4O).

[126].Taberî-Tarihc.1,s.178Sâlebî-Araiss.128,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.147

[127].İbn.Kuteybe-Maarifs.19,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.48

[128]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.117, 120, 121, Buharî-Sahih c.1,s.38,

c.4,s.127,Müslim-Sahihc.4,s.1847,Tirmizî-Sünenc.5,s.3O9.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/298-299.

[129]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.128, Taberî-Tarih c.1,s.172, Salebî-Arais

s.114,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.155.

[130]. Yûsuf: 15, Taberî-Tarih c.1,s.171, Sâlebî-Arais s.114, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.14O,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.198-199.

[131].Yûsuf:6.

[132].Yûsuf:24.

[133].En’am:84,İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.54.

[134].İbn.Habîb-Kitabülmuhabbers.467.

[135]. Taberî-Tarih c.1,s.187, Sâlebî-Arais s.167, İbn.Esır-Kâmil

c.1,s.147,Muhyiddinb.Arabî-muhadarac.1,s.127.

[136].Taberî-tarihc.1,s.187.

[137].Yâkubî-Tarihc.1,s.33,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s,.4O,Sâlebî-Arais

s.167.

[138].Mü‘min:34.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/299.

[139]. İbn.Kuteybe-Maarif s.19, Taberî-Tarih c.1,s.187, Sâlebî-Arais s.142,

İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.155, İbn.Arabî-Muhâdara c.1,s.127, İbn.Haldun-Tarih

c.2,ks.1,s.41

[140]. Bunun üzerine, İsrail oğullarından herkes, doğan oğluna İmran,

İmran ismindeki kimseler de, doğan oğullarına Musa ismini koymağa

başladılar.(Sâlebî-Araiss.141).

[141].Taberî-Tarihc.1,s.187,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.22O

[142].Sâlebî-Araiss.141-142

[143]. İbn.Kuteybe-Maarif s.19, Taberî-Tarih c.1,s.187, Sâlebî-Arais s.142,

İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.155, ibn.Arabî-Muhadara c.1,s.127, İbn.Haldun-Tarih

c.2,ks.1,s.41.

[144].Sâlebî-Araiss.142,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.22O.

[145].Taberî-Tarihc.1,s.187.

[146].Taberî-Tarihc.1,s.215,Sâlebî-Araiss.197.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/300.

[147].ibn.Ebi-Şeybe-Musannef c.14,s.3O3, Ahmed b.Hanbel-Müsned

c.3,s.148. Müslim-Sahih c.1,s.146, Beyhaki Delâilünnübüwec.2,s.18,Begavî-

Mesâbihussünne c.2,s.179, Kadı lyaz-Şifâ c.1,s.137, ibn.Esîr-Câmiul’usûl

c.12,s.53,ibn.Seyyid-Uyûnüleserc.1,s.144.

[148].İbn.ishak,ibn.Hişam-Sîrec.2,s.48.

[149].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.4,s.208-209,Buhari-Sahihc.4,s.248.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/300-301.

EYYUBALEYHİSSELÂMEyyûbAleyhisselâmınSoyu:

Eyyûbb.Mûs[1],b.Ra’vil[2],veyaRazıh[3]veyaRizah[4]veyaZirah[5],b.Ays

b.İshak,b.İbrahimAleyhisselâmlardır.[6]

EyyûbAleyhisselâmınannesi,LutAleyhisselâmınkızıidi[7]

Eyyûb Aleyhisselâmın babası Mûs; Nemrud’un, İbrahim Aleyhisselâmı

ateşiatıpyakmakistediğigün,İbrahimAleyhisselâmaimanedenlerdendi.[8]

Eyyûb Aleyhisselâm, Yâkub Aleyhisselâmın zamanında idi. [9] ve Onun

Leyyıadındakikızıilede,evlenmişti.[10]

EyyûbAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:

EyyûbAleyhisselâm;uzunboylu,kıvırcıksaçlı[11],güzel[12],büyük[13]gözlü,

büyükbaşlı[14],genişgöğüslü,kalınkollu,kalınbacaklı,kısaboyunluidi.[15]

EyyûbAleyhisselâmınYurdu,ServetiVeOğulları:EyyûbAleyhisselâmınyurdu:Şam’ınDımaşkileCâbiyearasındakiÜrdün

beldelerindenolan[16]Beseniyenahiyesiidi.[17]

Şam’ın Beseniye köyünün doğu ve batısı arasında bulunan her şeyi[18],

dağları,ovaları[19],içindekilerlebirlikte[20]deve,sığır,davar,at,merkep,her

cinsmal[21],EyyûbAleyhisselâmaâitti.[22]

Kendisinin,oköyde,çobanlarıilebirlikte,binkoyunu,

Beşyüzöküzü,

Heröküzün,birersürücüsüköle,

Herköleninde,karısı,çocukları,malları,

Heröküzün,çiftâletinitaşıyandişimerkebi,

Hermerkebin,iki,üç,dört,beşvedahafazlasıpasıbulunmaktaidi.[23]

YüceAllah,ona,erkek,kadınbirçokevhalkıda,ihsanetmişti.[24]

Onüçerkekevlâdıvardı.[25]

EyyûbAleyhisselâmınPeygamberliğiVeBazıFaziletleri:

Eyyûb Aleyhisselâm; İbrahim, İsmail, İshak, Yâkub, Esbat ve İsâ

Aleyhisselâm-largibi, İlâhîVahy’emazharolmuş[26], YüceAllah tarafından

seçiliponada,Peygamberlikverilmişti.[27]

KendisinePeygamberlikverilişi,YâkubAleyhisselâmınzamanındaidi.[28]

EyyûbAleyhisselâmındini,İbrahimAleyhisselâmınTevhiddiniidi.[29]

Eyyûb Aleyhisselâmın Şerîatı: Yüce Allanın Birliğine iman ve insanlar

arasınıdüzeltmekti.[30]

Dâvud Aleyhisselâma göre: Eyyûb Aleyhisselâm: insanların, en halîm ve

uslusu,insanların,ensabırlısıveöfkelerini,ençokyeneniidi.[31]

EyyûbAleyhisselâm;yoksullar,züğürtleriçin,çokmerhametliidi.

Yetimlere,dullarabakar,konukları,ağırlar,bunlarıda,Allah’ın,kendisine

vermişolduğunimetlerinşükrânesiolarakyapardı.[32]

Eyyûb Aleyhisselâm, konuksuz, gecelemez, yoksul bulundurmadıkça,

yemekyemez[33],açlarınkarınlarınıdoyurmadıkça,kendikarnınıdoyurmaz,

çıplakları,giydirmedikçe,kendisi,giyinmezdi. [34]Dulları,giydirir,kuşatırdı.[35]

EyyûbAleyhisselâmınİbtilâyaUğrayışı:EyyûbAleyhisselâmınibtilâyauğramasınatürlüsebeplergösterilir.

Bucümledenolmaküzere:Beseniyehalkı, zorbalardanbirzorbaolanve

halkazulmedenkrallarınınhuzurunavarıponunlakonuştuklarıvekendisine,

ağır sözler söyledikleri halde, Eyyûb Aleyhisselâmın -ekinleri, hakkında-

ondançekinerek,konuşmasındayumuşakdavrandığı,Mârufu,emretmediği,

işlediğizulümhakkında,zâlimi,uyarmadığırivayetedilir.[37]

Şam toprağında kuraklık, kıtlık olup ta, Mısır Kralı Firavun: “Bize gel!

Bizim yanımızda, senin için, bolluk, genişlik vardır!” diye yazı gönderince,

EyyûbAleyhisselâm; çolukçocukları, atları, küçükbüyükbaşhayvanları ile

birliktekalkıpMısır’agider.[38]

Firavun,onlara,yiyecekler,elbiseler[39]veyerlerayırıpverir.[40]

Eyyûb Aleyhisselâm, Firavun’un yanında bulunduğu sırada, Şuayb

Aleyhisselâmgelipiçerigirerve:

“EyFiravun!Gökhalkı,yerhalkı,denizlervedağlarhalkı,kızınca,Allah’ın

da,gazabageleceğindenkorkmazmısın?”der.

EyyûbAleyhisselâmise,susar,konuşmaz.[41]

EyyûbveŞuaybAleyhisselâmlar,Firavun’unyanındançıkınca,YüceAllah,

EyyûbÂleyhisselâma:

“EyEyyûb!Sen,Firavun’unülkesinegittiğiniçin,sustun[42]

İbtilâ‘yahazırlan!”diyeVahyeder.

EyyûbAleyhisselâm:

“Ben,yetim’ingeçimini,üzerimealmadımmı?

Garîb’i,barındırmadımmı?

Ac’ı,doyurmadımmı?

Dul’a,yardımcıolmağaçalışmadımmı?”der.

O sırada; içinden, on binlerce yıldırımlar, korkunç gök gürlemeleri

duyulanbirbulutgeçervebulutuniçinden:

“EyEyyûb!Bunu,sanayaptırankim’di?”denilir.

EyyûbAleyhisselâm;hemen,biravuçtoprakalıpbaşınınüzerinekoyarak:

“Sen’dinyâRab!”der.

YüceAllah,ona:

“İbtilâyahazırlan!”diyeVahyeder.[43]

Bununüzerine,EyyûbAleyhisselâmınbütünservetiyokolur.[44]

Üzerlerine,evyıkılıpbütünoğulları,ölür![45]

Fakat,o,bunlararağmen,hepYüceAllah’ahamd’üsenadabulunmaktan,

ibâdetedevamdan,verdiğineşükür,uğradığı ibtilâyasabredipkatlanmaktan

ay-rılmaz.[46]

“Zâten,onlar,Allah’aâitt.Onları,bizeemânetolarakvermişti.Onları,ister

bırakır,istergerialır![47]

Ben, annemin karnından çıplak olarak çıktım ve çıplak olarak toprağa,

kabredöneceğim.Çıplakolarakta,Rabb’imehaşrolunacağım!”deyipAllah’a

hamdetmeğedevameder.[48]

EyyûbAleyhisselâm,aynızamandahastalanırda.[49]

İlkdefaolarakÇiçek[50]veyaCüzzamhastalığınatutulur.[51]

Yemeği,ancak,ikielinibirleştirerektutupağzınagüçlüklegötürür.

Dili,şişer,ağzını,doldurur.

Yemeği,ağzınagüçlüklesokar.

Barsakları,vazifesiniyapmazolur.

Yediğişey,karnınagirdiğigibi,çıkar,vücudunayararlıolmaz.

Ayaklarındagüçkalmaz,onları,taşıyamazhalegelir.[52]

Vaktiyle,kendilerini,evhalkıgibigeçindirdiğikimselereavuçaçarolur.

Onlar,birteklokmaverirler,onuda,başınakakarlar,kendisini,kınarve

ayıplarlar.

Bütünoğullarıölüpelindentutacak,yardımedecekkimsesikalmaz.

Ailesi,ona,küser.

Akrabaları,dostlarıda,kendisindenyüzçevirir,ilgilerinikeser.

Tanıdıkları,kendisini,tanımazolur.

Bütünhakları,inkâredilir.

Yaptığıiyilikler,unutulur.

Seslenişine,sesverilmez,aldırışedilmezolur.[53]

Köyhalkı,kendisini,köydışındakiçöplüğesürüpçıkarır.[54]

Üzerinegerilenbirgölgeliktebarınmağabaşlar.[55]

Yanına, zevcesinden başka pek uğrayan olmaz. Hacetini, yalnız zevcesi,

gidipgelipgörür.

EyyûbAleyhisselâm,uğradıklarıibtilânınkaldırılmasıiçinde,yıllarca,dua

etmez.[56]

ZevcesiLeyyahatun,birgün:

“Sen,duası,makbulbirZat’sın.Sana,şifâvermesi için,Allah’aduaetsen

a!”demişti.

EyyûbAleyhisselâm:

“Biz,yetmişyılnimetleriçindeyaşadık.

Bırakta,yetmişyılda,ibtilâiçindebulunalım!”dedi.[57]

Eyyûb Aleyhisselâm; kaybettikleri servet, evlad ve sıhhate ağlayan

zevcesine:

“Onları,bizekimihsanetti?”diyesordu.

Zevcesi:

“Allahihsanetti.”dedi.

EyyûbAleyhisselâm:

“Onlardan,kaçyılyararlandık?”diyesordu.

Zevcesi:

“Seksenyıl!”dedi.

EyyûbAleyhisselâm:

“Allah,bizi,onlarınibtilâsıilekaçyıldanberimübtelâkılıyor?”diyesordu.

Zevcesi:

“Yediyıldanberi!”dedi.

EyyûbAleyhisselâm:

“Yazıklarolsunsana!Vallahi,sen,Rabb’inekarşı,neadaletli,nede,insaflı

davrandın!

Geçim bolluğu ve rahatlık içinde bulunduğumuz gibi, Rabb’imizin, bizi

uğrattığışuibtilâyada,seksenyılkatlanmamızgerekmezmi?”dedi.[58]

EyyûbAleyhisselâmınİbtilâsıŞiddetleninceYüceAllah’aHamd’üSenası:

Eyyûb Aleyhisselâmın ibtilâsı şiddetlendiği zaman, Yüce Allah’a şöyle

hamd’üsenadabulunduğurivayetedilir:

“Hamd,Rabb’ül’âlemînolanAllah’amahsustur.

Ben, Rabb’im olan Sana hamd ederim ki: Sen, bana ihsanda bulundun:

bana,malveevladverdin.

Kalbimde,bunlarıngirmediğibirbölümkalmadı.

Sonra,hepsini,bendengerialdın,kalbim,onlardanboşaldı.

Artık,benimaramlaSeninarana,birşeygirerdeğildir![59]

“EyRabb’im!Bundanönce,beni,gündüzleri,malsevgisi,telâşı,oyalıyordu.

Geceleri de, beni -kendilerine olan şefkatimden dolayı- evlad sevgisi,

oyalıyordu.

Nemutluki:şuanda,onlardanboşalmışım!

Gözümü, kulağımı, gecemi, gündüzümü, Senin zikr’in, şükr’ün, takdis ve

Teh-lil’inilegeçiriyorum!”[60]

EyyûbAleyhisselâmıÜzenKonuşmalar:Eyyûb Aleyhisselâmın ibtilâsı, on sekiz yıl sürdü. Yakın, uzak, herkes,

ondanayrıldı.

Ancak, din kardeşlerinden özelliği bulunan ikisi, sabah, akşam, onun

yanınauğrarlardı.

Onlardanbiri,obirine:

“Vallahi, Eyyûb, her halde, âlemlerden hiç bir kimsenin işlemediği bir

günahişlemişolmalı!”dedi.

Arkadaşı:

“Nedemekbu?”diyesordu.

“Kendisi, on sekiz yıldan beri ibtilâ içindedir de, Allah, ona acımıyor ve

kendisindenbuibtilâyıkaldırmıyor!”dedi.

Onlar,yine,birgün,EyyûbAleyhisselâmınyanınagittiler.Kendisini,ibtilâ

içindebulunca:

“Allah, Eyyûb’da, bir hayır olduğunu, bilseydi, bu ibtilâ, ona, erişmezdi!”

dediler.

EvvûbAleyhisselâm,bunu,işittiğizaman;kendisinin,bundandahaağırına

gidenbirşeyolmadı![61]

EyyûbAleyhisselâm:

“EyAllah’ım!Sen,benim,birac’ınyerinibildiğimhalde,hiçbirgece,tok

olarak gecelemediğimi, biliyorsan -ki, biliyorsun- beni, doğrula!” diye

yalvardı.

Allah tarafından doğrulandı! Doğrulandığını, onlar da, işittiler. Eyyûb

Aleyhisselâm:

“EyAllah’ım!Sen,benim,birçıplağınyerinibildiğimhalde,üzerime,asla

gömlek giyinmediğimi, biliyorsan -ki biliyorsun- beni, doğrula!” diye

yalvardı.

Allahtarafındandoğrulandı!Doğrulandığını,onlarda,işittiler.’[62]

Eyyûb Aleyhisselâma iman edip ibtilâya uğraması üzerine, kendisinden

yüz çeviren, dinini bırakanlardan üç kişi daha vardı([63] ki, onlardan birisi

Yemenli,ikiside,Beseniyeköyühalkındandı.[64]

Bunlar, birgünEyyûbAleyhisselâmınyanınagittiler, onu, suçladılar, ağ-

lattılar.[65]

“İşleyipazabınıçektiğingünahındandolayı,Allah’atevbeet![66]

Sen,öylebirgünahişlemişsinki,ogünahı,hiçbirkimseişlememiştir!

Bununiçin,seninüzerindenazabkaldırılmayor!”dediler,ona,çatmalarını,

kınamalarınıuzatıpdurdular.[67]

O sırada, orada bulunan[68]‘ ve Eyyûb Aleyhisselâma iman ve onun

Peygamberliğini tasdik etmiş olan[69] ve arada sırada, söze katılıp onlara

cevaplarveren[70]birgenç:

“Siz ey olgunluk yaşındaki kişiler! Hep konuştunuz ve konuşmağa da

yaşınızbakımındandahalâyıkbulunuyorsunuz.

Fakat,siz,söylediğinizdendahagüzelolanbirsözü,

Siz,ilerisürdüğünüzgörüşten,dahayerindeolanbirgörüşü,

Siz, dile getirdiğiniz işten, daha güzel bir işi… terk ettiniz!… Geri

bıraktınız!

Eyyûb’un, sizin üzerinizde bir hakkı bulunmaktadır ve kendisinin

şahsiyeti,sizintavsifettiğinizinçoküstündedir![71]

Eyolgunlukyaşındakikişiler![72]

Siz, kimin hakkını, eksilttiğinizi, kimin hürmetini yırttığınızı, hangi Zâtı

ayıpladı-ğınızı[73],suçladığınızı[74]biliyormusunuz?

Eyyûb’un; Allah’ın Peygamberi ve bu gününüzde halkın en hayırlısı, en

üstünüveenseçkiniolduğunubilmiyormusunuzki:Allah,size,bildirmedimi

ki, bir şeye, Allah, kızdığı zaman, onun kullarına vermiş olduğu

kerametlerdenbirkerameti,çeker,koparır?

Siz, Eyyûb ile uzun müddet yaptığınız sohbet ve arkadaşlık sırasında,

kendisinin,hakvegerçektengayrıbirşeyyapmadığınıbilmiyormusunuz?!

Sizin yanınızda onun sırtına yüklenmiş olan ibtilâ, sizlere yüklenmiş

olsaydı,halinizniceolurdu?

Şunu, iyi biliniz ki: Yüce Allah, Peygamberlere, Sıddîklere, Şehidlere ve

Sâlih-lereibtilâverir.

Allah’ın, bunlara verdiği ibtilâ, onlara gazab veya hakaret ettiğini değil,

fakat,bunun,kendilerinebirkerametvebirhayırolarakverildiğinigösterir.[75]

Eyyûb,Allah tarafındanbudurumadüşmeden, sıhhatli halinde iken, siz,

onakardeşolmuşdeğilmiydiniz?

Hikmet Ehli’nin; ibtilâ sırasında tasalı ve üzüntülü olan kardeşini, ne

bilmeden kınaması, ne de, ihtilasından dolayı ayıplaması, kusurlaması iyi

olmaz.

Fakat, onun, ona acıması, onunla birlikte ağlaması, onun için Allâh’dan

mağfiret dilemesi, üzüntüsüne üzülmesi ve ona, işi üzerinde delil olması

yakışır!

Bunları,bilmeyenkişi,hakîmveaklıbaşındadeğildir.[76]Allah!Allah!Ey

olgunlukyaşındakikişiler!Allah’ınazametveCelâlinidüşününüz!

Dillerinizi, kesen, kalblerinizi, parçalayan’[77], delillerinizi, kesip atan[78]

şeyi,ölümü,anmanızgerekmezmi?

Âciz ve dilsiz olmadıkları halde, rastgele konuşmaktan korkarak Allah

için,susankullarbulunduğunubilmiyormusunuz?

Oysaki,onlar,Allâhı’veAllah’ınâyetlerinibilenvedilegetirenilim,akıl

vefasâhatsahibikişilerdi.

Fakat, onlar, Yüce Allah’ın azameti anıldığı zaman, kalbleri burkulur,

dilleri,tutulur,Allah’ınazametveheybetindenkorkarakakılları,başlarından

gider, kendilerine geldikleri zaman, pâk amellerle Yüce Allah’a doğru

yarışırlar.

Onlar; iyi ve Salih kişiler oldukları halde, kendilerini, zâlimlerle bir

sayarlar.

Onlar; akıllı ve Allâh’dan korkan kişiler oldukları halde, kendilerini,

kusurlukişilerlebirtutarlar…”der.[79]

Eyyûb Aleyhisselâm, onun, bu sözlerini dinleyince[80]‘: “Yüce Allah,

hikmeti, küçüklerin, büyüklerin kalbine rahmetle eker. Hikmet, ne zaman,

kalb de biterse, Yüce Allah, onu, dilde açığa vurur. Hikmet, yaştan, saç

ağarmasındanveyauzuntecrübedenoluşmaz.

Yüce Allah, kulunu, genç yaşında hikmet sahibi yaptığı zaman, onun

makamı,hikmetsahiplerikatındaaşağıdüşmez.[81]

Onlar, üzerlerinde Yüce Allanın keramet nûr’unu, görürler!” dedikten

sonra,ötekikişileredönüp[82]:

“Siz,çarçabukkızmışolarakbanageldiniz.[83]

Siz,korkutulmadanönce,korktunuz!

Siz,dövülmedenönce,ağladınız!

Ben,size:

(Mallarınızdan,benimiçin,Sadakaveriniz.

Belki,Allah,beni,buibtilâdankurtarır.)

Veya:

(Benimiçin,birkurban,kurbanediniz.

Belki, Allah, kabul eder ve benden razı olur.) deseydim, acaba nasıl

davranırdınız?

Hiçşüphesiz,siz,kendinizibeğenmektesiniz.

Siz, ihsanlarınızla, afiyete nail olduğunuzu, izzet bulduğunuzu

sanıyorsunuz.

Siz,kendiaranızlaRabb’inizinarasındaolanşeylerebaksaydınız,sonrada,

sadaka verecek olsaydınız, bir çok ayıplarınızı, YüceAllah’ın size giydirmiş

olduğuafiyetelbisesiyleörtmüşbulurdunuz!

Vaktiyle, içlerinde bulunduğum dost kişiler, benim sözlerimi dinlerler,

bana,saygıgösterirlerdi.

Düşmanımdanbile,insafagelen,hakkımıtanıyan,olurdu.

Bugün, sabaha çıktığımda, artık, benim için, sizinle, ne görüşme, ne de,

konuşmavardır!

Siz,bana,üzerimdekiibtilâmdandahaağırveşiddetligelmektesiniz!”dedi

veonlardanyüzçevirdi.[84]

EyyûbAleyhisselâma:

“Ey Allah’ın Peygamberi! Senin, en ağırına giden belâ, hangisidir?” diye

sorulunca:

“Düşmanlarınşamatasıdır!”demiştir.[85]

EyyûbAleyhisselâmınZevcesiniYanındanUzaklaştırışı:EyyûbAleyhisselâmınzevcesiLeyyaHatun’unrastlayıp:

“Şuhastayı,tedâvîedermisin?”diyesorduğubiradamın,kendisine,secde

edildiği[86]ve:

“Bana, sen, şifâ verdin!” denildiği’[87]‘takdirde, hem bütün kaybettikleri

şeyleri geri çevireceğini, hem de, kocasının hastalığını iyileştireceğini

söylediğinihaberverdiğizaman,EyyûbAleyhisselâm:

“Sen,onun,şeytanolduğunu,dahaöğrenemedinmi?[88]OAllahdüşmanı,

seni,dinindendöndürmekistemiş!’[89]Yazıklarolsunsana!Sen,onunsözüne

nasılkulakastın?!

Vallahi,Allah, bana şifâ verecek olursa[90], iyileşecekolursam, sana, yüz

sopavuracağım!”dedi,’[91]vekendisini,yanındanuzaklaştırdı:

“Senin, yemeğin, suyun, bana haram olsun! Senin getireceğin şeylerden

hiç birini tatmayacağım! Yanımdan, hemen uzaklaş! Artık, seni,

görmeyeyim!”dedi.

Bununüzerine,Leyyahatun,EyyûbAleyhisselâmınyanındanayrılıpköye

gitti.[92]

Eyyûb Aleyhisselâmın Allâha Münâcâtı Ve İbtilâsınınKaldırılışı:

Eyyûb Aleyhisselâm; din kardeşlerinden iki kişinin, kendisini, son

derecedeüzenkonuşmalarınıişittiği[93],kızıpzevcesinikovduğu,yanındane

biryiyecek,

nebiriçecek,nede,kendisinebakacakbirarkadaşbulunmadığınıgördüğü

za-man[94],secdeyekapandı,[95]ve:

“Ey Allah’ım! Sen, benim üzerimdeki ibtilâyı kaldırıncaya kadar, başımı,

secdedenkaldırmayacağım![96]

Hakîkat, bana (bu) derd (gelip) çattı. Sen, Esirgeyicilerin, Esirgeyicisisin![97]

Hakîkat, şeytan, beni, yorgunluğa (meşakkata) ve azaba (hastalığa)

uğrattı!”diyeseslenerekhaliniarzveihtilasınıkaldırmasınıRabb’indenniyaz

etti.[98]

YüceAllah,onu,(onunduasını)kabulbuyurdu.[99]

“Başını,kaldır!Seninduanı,kabulettim![100]

EyEyyûb!Seninhakkındaki’[101]hükmüm,yerinegeldi.

Rahmetim,gazabımı,geçti.[102]

Seni,yarlıgadım.[103]

Sendensonra,ibtilâyauğrayacakvesabredecekkimseleriçin,birmucize

ve ibret olsun diye ev halkını vemalını ve onlarla birlikte birmislini daha

sanageriverdim![104]

“Ayağınla,vur(yer’e)[105]

İşte,hemyıkanılacak,hemiçileceksoğuk(birsu!buyurdu).’[106]

“Onuniçindeşifâvardır.”[107]

YüceAllah;EyyûbAleyhisselâmdan,böylece,ozararıgidermiş[108],Allah

tarafından bir rahmef[109], ibâdet edenler için bir hâtıra[110], temiz akıl

sahipleriiçinde,biribret[111]olmaküzere,hemailesini,hemonlarlabirlikte

bir mislini daha ona bağışlamış[112], Eyyûb Aleyhisselâm, en ağır ibtilâlara

katlanmaktameselvedilleredestanolmuştur.[113]

Eyyûb Aleyhisselâm; yer’e ayağıyla vurunca, yerden bir su kaynayıp

akmağabaşladı.

Onunla,yıkandı.

Vücudunundışındakihastalıkverahatsızlıklardanhiçbirşeykalmadı.[114]

Eyyûb Aleyhisselâm, kırk arşın kadar yürüdükten sonra[115], ayağını,

tekraryerevurdu.

Yerden,diğerbirsudahakaynayıpakmağabaşladı.

EyyûbAleyhisselâm,osudanda,içti.[116]

Karnından,dışarıçıkmadıkhastalıkkalmadı.

Sıhhatli,sapasağlamolarakayağakalktı.’[117]

YüceAllah,ondan,bütünderdleriveelemlerigiderdi.[118]

Gençliğinivegüzelliğini,ona,geriçevirdi.’[119]

Kendisi,önceolduğundandahagüzel,dahaüstünoldu.’[120]

Kendisine, Allah tarafından, altlı üstlü iki parça kıymetli bir elbise de,

giydirildi.

Eyyûb Aleyhisselâm; ne tarafa baksa, orada, kendisine aid ev halkından

veya malından olup ta, Allah tarafından katlanmış olarak kendisi için

hazırlanmışbulunduğunugörmediğibirşeyyoktu!

Hattâ, kendisinin, içinde yıkandığı zikredilen suya varıncaya kadar

hepsini,yanındahâzırbuldu!

Yüksekçebiryereçıkıpoturdu.[121]

Leyya Hatunun Telaşlanışı Ve Eyyûb Aleyhisselâmın YanınaKoşusu:

EyyûbAleyhisselâmınzevcesiLeyyahatunise,kendikendine:

“O,kendisineyiyecekyedirmekten,beni,nediyemenvetardetti?![122]

Ben,onu,nediyebıraktımki?[123]

Kendisininyanındabirkimsede,yok![124]

Ya o, açlıktan[125], susuzluktan’[126] ölürse, ya onu, yırtıcı hayvanlar,

yerse’[127],helakederse,ben,neyaparım?

Ben, onun (söylediğine bakmayıp) muhakkak, yanına döneceğim!” dedi.[128]Döndü.’[129]

Onu;neçöplüktekigölgeliktebulabildi,nede, söylemişolduğuhallerden

herhangibirininbaşınageldiğinigörebildi.

İşler,tamamıyladeğişmişti.[130]

Leyya hatun, böyle, Eyyûb Aleyhisselâmı, yattığı yerde arayıp

bulamayınca,aklı,başındangitti.[131]

Gölgeliğinçevresinidönüpdolaşıyorveağlıyordu.

Ötede, gıcır gıcır elbiseli bir zâtın oturduğunu görünce, yanına gidip

EyyûbAleyhisselâmı,onasormaktançekindi.

Bunun üzerine, Eyyûb Aleyhisselâm, onu, yumuşak bir sesle yanına

çağırarak,kendisine:

“Ey Allah’ın kulu kadın! Ne istiyorsun?” diye sordu. Leyya hatun,

ağlayarak:

“Şu çöplükteki gölgeliğe bırakılmış olanmübtelâZâtı görmek istiyorum!

Kendisi, helak mı oldu? Kendisine, ne yapıldı? bilmiyorum. Onu, köpekler

veya kurtlar, yemiş olabilir.’[132] Ey Allah’ın kulu!’[133] Allah, sende olanı,

mübarekkılsın![134]‘Sen,şuradabulunan’[135],Allah’ınPeygamberiolan[136]‘

omübtelâZâtı’[137],gördünmü?[138]

Onun hakkında, sende bir bilgi var mı?” diye sordu. [139] Eyyûb

Aleyhisselâm:

“O,seninneyinolur?”dedi.

Leyyahatun,ağladıveağlayarak:

“O,benimkocamdı.

Sen,onu,gördünmü?Kendisi,şuradabulunuyordu”dedi.[140]

EyyûbAleyhisselâm:

“Sen,onugörsen,tanırmısın?”diyesordu.[141]

Leyyahatun:

“Evet!<[142]Ben,onu,nasıltanımam?’[143]

Onu,tanımazolurmuyum?’[144]

Görüp durduğum bir kişi, bana hiç gizli olurmu?” dedikten sonra, ona,

korkakorkabaktı.Sonrada[145]:

“Vallahi,sıhhatliolduğuzaman,ona,şuhalinle,seninkadarbenzeyenbir

kimsegörmedim![146]

Sıhhatli olduğu zaman, Allah’ın kullarından, sana, en çok benzeyeni o,

olurdu!”dedi.[147]

EyyûbAleyhisselâm:

“İşte,ben,o’yum![148]Allah,sanarahmetetsin!Ben,Eyyûb’um!”dedi.[149]

Leyyahatun:

“Allâh’dankork!Benimlealayetme![150]

EyAllah’ınkulu!Sen,benimlealaymıediyorsun?”dedi.

EyyûbAleyhisselâm:

“Allah,sanarahmatetsin?Ben,Eyyûb’um!

Allah,bana,cesedimiiadeetti!”dedi[151]vegülümsedi.

Gülünce,Leyyahatun,onu,tanıdıveonunboynunasarıldı.[152]

Kucaklaştılar.’[153]

Yüce Allah’ın, Leyya hatunu da, gençleştirdiği ve ondan, on altı oğul

dünyayageldiğide,rivayetedilir.[154]

BuluttanAltınÇekirgelerinYağışı:YüceAllah,EyyûbAleyhisselâmabirMelekindirdi.Melek:

“EyEyyûb!Belâyakarşısabrındandolayı,Allah,sanaselâmsöylüyor.

Harmanyerinekadargit!”dedi.[155]

EyyûbAleyhisselâm,orayagitti.[156]

YüceAllah,oraya[157],kızıl[158]birbulutgönderdi.

O buluttan, üzerlerine, altından çekirgeler, dökülmeğe, yağmaya başladı.[159]

Melek,EyyûbAleyhisselâmınyanındadikilipduruyordu.[160]

EyyûbAleyhisselâmın,Harmandışınaçıkanaltunçekirgeleride,harmana

sokmakiçintâkibettiğinigörünce:

“EyEyyûb!Harmanın içine girenlere doymadınmı ki, dışarıda kalanları

da,tâkibediyorsun?!”dedi.

EyyûbAleyhisselâm:

“Bu çekirgeler, benim Rabb’imin bereketlerindendir. Ben, ona, doyar

değilim!”dedi.[161]

PeygamberimizAleyhisselâm’danrivayetedilenbirHadîs-işerifegörede:

Eyyûb Aleyhisselâm, suda yıkandığı sırada, üzerine, altından bir sürü

çekirgedüşmüş,EyyûbAleyhisselâmda,onları,elbisesinedoldurmuştu.

Bununüzerine,YüceAllah:

“EyEyyûb!Ben, seni, -gördüğünüzere- zengin kılmadımmı?” diye nida

buyurunca,EyyûbAleyhisselâm:

“Evet!YâRab!Zenginkıldın!

Fakat; Senin fazl’u bereketinden, müstağni bulunmak, benim için,

mümkündeğildir!”dedi.[162]

Eyyûb Aleyhisselâmın Zevcesi Hakkındaki Yeminini YerineGetirişi:

Yüce Allah, Eyyûb Aleyhisselâma, zevcesi hakkında yapmış olduğu

yemininiyerinegetirmesinişöyleemretti:

(Ona):

“Eline,birdemetsapalda,onunla(zevcene)vur!Yeminindedurmamazlık

etme!(dedik).

Biz,onu,hakîkatensabırlıbulduk.

O,negüzelkuldu!

O,dâima(Allâha)dönen(birZat)idi.[163]

EyyûbAleyhisselâmınVefatıVeYaşı:Eyyûb Aleyhisselâm; ibtilâdan kurtulduktan sonra, yetmiş yıl daha,

İbrahimAley-hisselâmınHanîfolanTevhiddiniüzereyaşayıpvefatetti.

İbrahim Aleyhisselâmın Tevhid dinini, Eyyûb Aleyhisselâmdan sonra

değiş-tirdiler.[164]

Eyyûb Aleyhisselâmın, vefat ettiği zaman, doksan üç yaşında

bulunduğu’[165]bildirilmekteisede;kendilerinin,karıkocaolarak,yetmiş[166]

veyaseksenyıl’[167],nimetbolluğu içinde ibtilâsızyaşadıklarını[168], ibtilâya

uğradıklarının yedinci yılında ifâde ettikleri[169]‘, ve ibtilânın on sekiz yıl

sürdüğü’[170]‘,EyyûbAleyhisselâmında, ibtilâdankurtulduktansonrayetmiş

yıl dahayaşadığı[171]‘, gözönünde tutulacak olursa, yaşının, doksan üç değil,

hattâ,yüzellidende,birhayliyukarılardabulunduğunukabuletmekgerekir.

Nitekim, yaşının, iki yüz’[172], ikiyüz on yıl olduğu da, söylenmiştir.’[173]

Eyyûb Aleyhisselâmın kabri, Beseniye’de bulunmaktadır. [174] Ona ve

gönderilenbütünpeygamberlereselâmolsun![175]

[1]. ibn.Kuteybe-Maarif s.19, Taberî-Tarih c.1 ,s.165, Mes’ûdî-

Murucuzzeheb c.1 ,s.48, Hâkim-Müstedrek c.2,s.581, Ebülferec İbn.CevzT-

Tabsırac.1,s.191,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.128.

[2].İbn.Kuteybe-Maarifs.19,Taberî-Tarihc.1,s.165.

[3].Taberî-Tarihc.1,s.165.

[4].Hâkim-Müstedrekc.1,s.581,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.191.

[5].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.48,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.220.

[6]. Taberî-Tarih c.1,s. 165, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.48, Hâkim-

Müstedrekc.2,s.581,Sâlebî-Araiss.153,Ebülferec-Tabsırac.1,s.191,İbn.Esîr-

Kâmil c.1,s.128, Muhyiddin b.Arabî-Muhadaratülebrar c.1,s.128, Ebülfida-

Elbidayevennihayec.1,s.22O.

[7]. İbn.Kuteybe-Maarif s.20, Taberî-Tarih c.1,s.165, İbn.Asakir-Tarih

c.3,s.191,Ebülferec-Tabsıra c.1,s.191,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1 ,s.220-

221.

[8]. ibn.Kuteybe-Maarif s.20, Taberî-Tarih c.1,s.165, İbn.Asakir-Tarih

c.3,s.193, Ebülferec-Tabsıra c.1,s.191, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c1,s.220-

221.

[9]. İbn.Kuteybe-Maarif s.20,Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.48, Ebülferec-

Tabsırac.1,s.191.

[10].İbn.Kuteybe-Maarifs20,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.48,Ebülferec-

Tabsırac.1,s.191.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/305.

[11].Hâkim-Müstedrekc.2,s.581,Sâlebî-Araiss.153.

[12].Sâlebî-Araiss.153.

[13].Hâkim-Müstedrekc.2,s.581.

[14].Sâlebî-Araiss.153.

[15].Hâkim-Müstedrekc.2,s.581,Sâlebî-Araiss.153.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/305.

[16].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.48.

[17]. İbn.Kuteybe-Maarif s.20, Taberî-Tarih c.1,s.166, Mesûdî-

Murucuzzehebc.1,s.48,Ibn.Asakır-Tarıhc.3,s.194.

[18].Taberî-Tarihc.1,s.166,Sâlebî-Araiss.153.

[19].Sâlebî-Araiss.153.

[20].Taberî-Tarihc.1,s.166,Sâlebî-Araiss.153,Ibn.Esîr-Kâmılc.1,s.128.

[21].Sâlebî-Araiss.153,ibn.Asâkir-Tarihc.3,s.194.

[22].Taberî-Tarihc.1,s.166,Sâlebî-Araiss.153.

[23].Taberî-Tarihc.1,s.166,Salebî-Araiss.153,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.128.

[24].Taberî-Tefsirc.17,s.65,Sâlebî-Araiss.153

[25].İbn.Asâkir-Tarihc.3,s.198,Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s,191

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/306.

[26].Nisa:163.

[27].Taberî-Tefsirc.17,s.65.

[28]. İbn.Kuteybe-Maarif s.20, Yâkubî-Tarih c.1,s.32, Taberî-Tarih

c.1,s.167, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.195, Munyıddın b.Arabî-Muhâdaratülebrar

c.1,s.128.

[29].İbn.Asâkir-Tarihc.3,s.2O1,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.224.

[30]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.54, ibn.Asâkir-Tarih c.3,s,194, İbn.Esîr-

Kâmilc.1,s.128.

[31]. ibn Ebî Şeybe-Musannef C.13.S.201, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.106,

Hakimüttirmizi-Nevâdirül’usûls.224

[32]. Taberî-Tefsir c.17,s.65, Sâlebî-Arais s.153, Fahrurrazî-Tefsir

c.22,s.2O3.

[33].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.54.

[34].ibn.Asâkir-Tarihc.3,s.194.

[35].Taberî-Tefsirc.17,s.65,Hâkim-Müstedrekc.2,s.581.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/306-307.

[36]. ibtilâmn en şiddetlisi Peygamberlere, Peygamberlerden sonra,

dindarlık derecelerine göre kullara gelir ve onları, yeryüzünde günahsız

dolaşır hale getirir. (ibn.Sa’d-Tabakat c.2,s.2O9,Ahmedb.Hanbel-Müsnedd

,s.18O, Tirmizî-Sünen c.4,s.601-602, İbn.Mâce-Sünen c.2,s.1334)

Peygamberleregelenibtilâ,onlarınderecelerinikatkatyükseltmekiçingelir.

Kendileri, ibtilâ ilekarşılaşmaktan,sonderecesevinçduyarlar. (ibn.Sa’d-

Tabakatc.2,s.2O8,A.b.Hanbel-Müsnedc.3,s.94,ibn.Mace-Sünenc.2,s.1335).

[37].jbn.Asâkir-Tarihc.3,s.194,195.

[38].jbn.Asâkir-TarihC.3.S.194,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.129.

[39].ibn.Asâkir-Tarihc.3,s.194.

[40].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s,129.

[41].ibn.Asâkir-Tarihc.3,s.195,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.129.

[42].ibn.Asâkir-Tarihc.3,s,194.

[43].Ibn.Asâkir-Tarihc.3,s.195,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.129-130.

[44].Taberî-Tarihc.1,s.166,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.128.

[45].Taberî-Tefsirc.17,s.69,Beyzâvî-Tefsirc.2,s.79.

[46].Taberî-Tarihc.1,s.166,Sâlebî-Araiss.155,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.128.

[47].Sâlebî-Araiss.154.

[48].Taberî-Tefsirc.17,s.58,Sâlebî-Araiss.154.

[49].Taberî-Tarihc.1,s.166,Sâlebî-Araiss.156,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.129.

[50].İbn.Asâkir-Tarihc.3,s.199,Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.192.

[51].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s,129,Ebülfida-Tefsirc.3,s.188

[52].Taberî-Tefsirc.17,s.6O,Sâlebî-Araiss.157.

[53].Taberî-Tefsirc.17,s.68,Sâlebî-Araiss.157,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.134.

[54]. Taberî-Tarih c.1,s.166, Sâlebî-Arais s.156, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.129,

Fahrurrazi-Tefsirc.22,s.2O5.

[55]. Taberî-Tefsir c.17,s.59, Sâlebî-Arais s.156, Ebülferec İbn.Cevzî-

Tabsırac.1,s.192.

[56]. Taberî-Tarih c.1,s.166, İbn.Asâkir-Tarih c.3,s.196, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.129.

[57].İbn.Asâkir-TarihC.3.S.196.

[58].Taberî-Tefsirc.17,s.7O,Sâlebî-Araiss.161.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/307-310.

[59]. Sâlebî-Arais s.160, İbn.Asâkir-Tarih c.3,s.195, Ebülfida-Tefsir

c.3,s.188.

[60].Taberî-Tefsirc.17,s.69-70.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/310.

[61]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.54 Taberî-Tefsir c.23, s.167, Hâkim-

Müstedrek c.2,s.581, Sâlebî-Arais s.163, İbn.Asâkir-Tarih c.3s.199-200,

Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c.1,s.192-193, Fahrurrazi-Tefsir c.22,s.205-206,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.223, Heysemî-Mecmauzzevaid c.8,s.2O8,

Ibn.Hacer-Metalibül’âliyec.3,s.272.

[62].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.54.

[63].Taberî-Tarihc.1,s.166,Sâlebî-Araiss.156.

[64].Taberi-Tarihc.1,s.166,Sâlebî-Araiss.153.

[65].Taberî-Tarihc.1,s.166,Sâlebî-Araiss.156.

[66].Sâlebî-Araiss.156.

[67].İbn.Esîr-Kâmilc.1.s.132.

[68].Taberî-Tefsirc.17,s.67,Sâlebî-Araiss.156,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.132.

[69].Taberî-TefsirC.17.S.67,Sâlebî-Araiss.156.

[70].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s,132.

[71].Taberî-Tefsirc.17,s.67,Sâlebî-Araiss.156,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.132.

[72].Sâlebî-Araiss.156.

[73].Taberî-Tefsirc.17,.67,Sâlebî-Araiss.156,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.132.

[74].Sâlebî-Araiss.156.

[75].Taberî-Tefsirc.17,s.67,Sâlebî-Araiss.156,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.132.

[76].Sâlebî-Araiss.156.

[77]. Taberî-Tefsir c.17,s.67-68, Sâlebî-Arais s.156, Ibn.Esîr-Kâmıl

c.1,s.132.

[78].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.132.

[79]. Taberî-Tefsir c.17,s.68, Sâlebî-Arais s.156-157, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.132-133.

[80].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.133.

[81].Taberî-Tefsirc.17,s.68,Salebi-Araıss.157,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.133.

[82].Sâlebi-Araiss.157,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.133.

[83].Sâlebî-Araiss.157.

[84]. Taberî-Tefsir c.17,s.68, Sâlebî-Arais s.157, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.133-

134.

[85].Deylemî-Elfirdevsc.1,s.224.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/310-314.

[86]. Taberî-Tefsir c.17,s.66-67, Sâlebî-Arais s.162, İbn.Asakir-Tarih

c.3,s.197,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.13O.

[87].İbn.Asâkir-Tarihc.3,s.197,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.194.

[88].İbn.Asâkir-TarihC.3,s.197-198.

[89].Sâlebî-Araiss.162.

[90].Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.194.

[91]. Sâlebî-Arais s.162, İbn.Asakir-Tarih c.3,s.198, Ebülferec İbn.Cevzî-

Tabsırac.1,s.194.

[92].Taberî-Tefsirc.17,s.70-71,Sâlebî-Araiss.161,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.13O.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/314.

[93].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.54.

[94]. Taberî-Tefsir c.17,s.70-71, Sâlebî-Arais s.161, Ebülferec İBn.Cevzî-

Tabsırac.1,s.193,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.13O.

[95]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.54 Taberî-Tefsir c.17,s.71, Sâlebî-Arais

s.161,Ebülferec-Tabsırac.1,s.193,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.130

[96].Ahmedb.Hanbel-Ezzühd s.54 İbn.Asakir-Tarih c.3,s.196,Ebülferec-

Tabsırac.1,s.193,Ebülfida-Elbidayeven-nihayec.1,s.222

[97].Enbiyâ:83

[98].Sâd:41

[99].Enbiyâ:84

[100].Taberî-Tefsirc.17,s,71,Sâlebî-Araiss.161,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.13O

[101].Taberî-Tefsirc.17,s.65,Sâlebî-Araiss.159,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.135

[102].TaberMefsirc.17,s.Ş8,Sâlebî-Araiss.159,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.135

[103].Sâlebî-Araiss.159,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.135

[104].Taberî-Tefsirc.17,s.68,Sâlebî-Araiss.159,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.135

[105].Mes’ûdî (Vefatı: 346Hicrî);EyyûbAleyhisselâmın;Nevabeldesine

üçMilkadaruzaklıktakiMescidiileiçindeyıkandığısuyunveibtilâsırasında

zevcesiyle yanında barındıkları kayanın, kendi zamanına, yâni Hicrî 332

yılınakadarmalumvemevcudbulunduğunuaçıklar.(Mes’ûdî-Murucuzzeheb

c.1,s.48)

[106].Sâd:42.

[107].Taberî-Tefsirc.17,s.68,Sâlebî-Araiss.159,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.135.

[108].Enbiyâ:85.

[109].Enbiyâ:85,Sâd:43.

[110].Enbiya:85.

[111].Sâd:43.

[112].Enbiya:85,Sâd:43..

[113].Ebülfida-Tefsirc.3,s.188.

[114].Taberî-Tefsirc.17,s.71,Sâlebî-Araiss.161

[115].Taberî-Tefsirc.23,s.167

[116].Taberî-Tefsirc.17,s.71,c.23,s.167,Sâlebî-Araiss.161.

[117].Taberî-Tefsirc.17,s.71,Sâlebî-Araiss.161.

[118]. Taberî-Tefsir c.17,s.71, Hâkim-Müstedrek c.2,s.582, Sâlebî-Arais

s.161.

[119]. Taberî-Tefsir c.17,s.71, Sâlebî-Arais s.161, Ebülfida-Elbidaye

vennihayed,s.224.

[120].Taberî-Tefsirc.17,s.71.

[121].Taberî-TefsirC.17.S.71.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/314-316.

[122].Taberî-Tefsirc.17,s.71,Sâlebî-Araiss.162.

[123].Taberî-Tefsirc.17,s.71,Sâlebî-Araiss.162,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.131.

[124].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.131.

[125].Taberî-Tefsirc.17,s.71,Sâlebî-Araiss.162,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.131

[126].Sâlebî-Araiss.162

[127].Taberî-Tefsirc.17,s.71,Sâlebî-Araiss.162,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.131

[128].Taberî-TefsirC.17.S.71,Sâlebî-Araiss.162

[129].Taberî-Tefsirc.J7,s.71,Sâlebî-Araiss.162,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.131

[130].Taberi-Tefsirc.17,s.71,Sâlebî-Araiss.162

[131].Taberî-tefsirc.17,s.68,Sâlebî-Araiss.159

[132].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.223,Tefsirc.3,s.189

[133].Taberî-Tefsirc.17,s.68,Sâlebî-Araiss.159,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.131

[134]. Taberî-Tefsir c.23,s,167, Hâkim-Müstedrek c.2,s.582, ibn.Asâkir-

Tarih c.3,s.2OO, Ebülfida-Elbidaye vennihaye C.1.S.223, İbn.Hacer-

Metalilibül’aliyec.3,s.272

[135]. Taberî-Tefsir c.17,s.68, Sâlebî-Arais s.160, İbn.Esîr-Kâmil d.s.131,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.223

[136].Taberî-Tefsir c.23,s. 167,Hâkim-Müstedrekc.2,s.582,Sâlebî-Arais

s.160,İbn.Asakir-Tarihc.3,s.20O,İbn.Hacer-Metalibül’âliyec.3,s.272.

[137]. Taberî-Tefsir c.23,s.167, Hâkim-Müstedrek c.2,s.582, Salebi s.160,

İbn.Asâkir c.3,s.20O, İbn.Esîr c.1,s.131, Ebülfida c.1,s.223, Heysemî-

Mecmuazzevaidc.8,s.208.

[138]. Taberî-Tefsir c.23,s.167, Hâkim c.2,s.582, Salebî s.160, İbn.Asâkir

c.3,s.200,İbn.Esîrc.1,s.131,Ebülfida

c.1,s.223,İbn.Hacer-Metalibc.3,s.272.

[139].Taberî-Tefsirc.17,s.68,Sâlebî-Araiss.160.

[140].Taberî-Tefsirc.17,s.71.

[141]. Taberî-Tefsir c.17,s.69,71, Sâlebî-Arais s.160,162, ibn.Esîr-Kâmil

c.1,s.131.

[142].Taberî-Tefsirc.17,s.69,Sâlebî-Araiss.160,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.131.

[143].Sâlebî-Araiss.160.

[144].Taberî-Tefsirc.17,s.69,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.135.

[145].Taberî-Tefsirc.17,s.72,Sâlebî-Araiss.162.

[146]. Taberî-Tefsir c.23,s.272,273, Hâkim-Müstedrek c.2,s.582,

İbn.AsâkirTarihC.3.S.200,Ebülfida-Elbidayeveni-hayec.1,s.223,Heysemî-

Mecmauzzevaidc.8,s.2O8,ibn.Hacer-Metalibül’âliyec.3,s.272-273.

[147].Taberî-Tefsirc.17,s.72,Sâlebî-Araiss.162.

[148]. Taberî-Tefsir c.17,s.69, Hâkim-Müstedrek c.2,s,582, Sâlebî-Arais

s.160, İbn.Asakir-Tarih c.3,s.200, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.223,

Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.208,ibn.Hacer-Metalibc.3,s.273.

[149].Ebülfida-Tefsirc.3,s.189.

[150].Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.193.

[151].Ebülfida-Tefsirc.3,s.189.

[152].Taberî-Tefsirc.3,s.189.

[153].Taberî-Tefsirc.17,s.69,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.135.

[154].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.224.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/316-319.

[155].İbn.Asakir-Tarihc.3,s.2O1,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.131.

[156].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.131.

[157].İbn.Asakir-Tarihc.3,s.2O1,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.131.

[158].İbn.Asakir-Tarihc.3,s.2O1.

[159].İbn.Asakir-Tarihc.3,s.2O1,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.131.

[160].İbn.Asâkir-Tarihc.3,s.2O1.

[161].İbn.Asâkir-Tarihc.3,s.2O1,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.131.

[162].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.2,s.314,Buharî-Sahihc.4,s.124.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/319.

[163].Şâd:44.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/319-320.

[164].İbn.Asakir-Tarihc.3,s.2O1,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.135.

[165]. Taberî-Tarih c.1,s.166, Hâkim-Müstedrek c.2,s.582, Sâlebî-Arais

s.163,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.136,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.225.

[166].İbn.Asakir-TarihC.3.S.196,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.135.

[167].Taberî-Tefsirc.17,s.7O,Sâlebî-Araiss.161.

[168].Taberî-Tefsirc.17,s.7O,Sâlebî-Araiss.161.

[169].Aynıkaynaklar.

[170].Taberî-Tefsirc.23,s.167,Hâkim-Müstedekc.2,s.581,Sâlebî-Araiss.

163, İbn.Asakir-Tarih c.3,s.199, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c.1,s.192,

Fahrurrazi-Tefsir c.22,s.2O5, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.223,

Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O8,ibn.Hacer-Metâlibül’âliyec.3,s.272.

[171].ibn.Asâkir-Tarihc.3,s.2O1,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.224.

[172].ibn.Habîb-Kitabulmuhabbers.5.

[173].Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,s.128.

[174].BedrüddinAynî-Umdetülkarîc.15,s.383.

[175]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:1/320.

ZULKİFLALEYHİSSELÂMZülkiflAleyhisselâmınİsmiVeSoyu:

Bişr(Zülkifl)b.EyyûbAleyhisselâm’dır.[1]

ZülkiflAleyhisselâmınPeygamberliğiVeBazıFaziletleri:Yüce Allah; Eyyûb Aleyhiselam’dan sonra, Bişr b. Eyyûb Aleyhisselâmı,

Peygamberolarakgöndermiş[2] ve ona Zülkifl ismini vermiş, halkı, Tevhîd

akîde-sine = Allah’ın Birliğine inanmağa davet etmesini, kendisine

emretmiştir.

ZülkiflAleyhisselâm,Şam’daotururdu.[3]

Yüce Allah, Enbiyâ sûresinde Eyyûb Aleyhisselâm in kıssasından sonra,

Zül-KiflAleyhisselâmhakkındaşöylebuyurur:

‘ ‘İsmail’i, İdris ‘i, Zülkifl’i de (an! Bunların) her biri de, Sabr (ve sebat)

edenlerdendi. Onları da, rahmetimizin içine idhal ettik. Onlar, hakîkaten,

Sarihlerdendi.[4]”

Yine,YüceAllah,SâdsûresindeEyyûbAleyhisselâmınkıssasındansonra,

şöyleDuyurur:

“Kuvvetlerin ve basiretlerin sahipleri olan kullarımız İbrahim’i, Ishâk’ı,

Yâkub’uda,an!

Çünkü, biz, onları, katkısız (şaibesiz) bir hasletle -ki, yurd(lan)nı

hatırlamalarıjbonuniçin,çalışmalaradır-Hâlis(insanlar)yaptık.

Çünkü,onlar,bizimkatımızda,ciddenseçkinlerden,hayırlı (Zat)lardandı.[5]

”İsmail’i,Elyesa’ı,Zülkifl’ide,an!

(İşte)Bütünbunlar,hayırlı(insan)lardı.[6]

Zülkifl Aleyhisselâmın, Kur’ân-ı kerimde, böyle, Kendilerinden, övülerek

bahsedilen büyük Peygamberler arasında zikredilişi, kendisinin de,

Peygamberolduğunuaçıkçagösterir.

Meşhurolanda,budur.[7]

ZülkiflAleyhisselâm’a;Rumtoprağındakihalk,imanettiler,tâbioldularve

kendisini,doğruladılar.

Bunun üzerine, Yüce Allah, onlara, Allah yolunda cihad etmelerini,

emredince,bunu,yerinegetirmektenkaçındılarvezaa’fgösterdiler:

“EyBişr!Biz,hayatısever,ölümü,sevmeyiz.

Bununla beraber, Yüce Allâha ve Onu Resulüne âsi olmaktan da,

hoşlanmayız.

Eğer, ömürlerimizi, uzatmasını ve ancak, biz, dilediğimiz zaman, bizi

öldürmesini, Allâh’dan dilersen, Ona, ibadet ve Onun düşmanları ile cihad

ederiz!”dediler.

ZülkiflAleyhisselâm,onlara:

“Siz,benden,büyükbirşeyistediniz.Bana,ağırtekliftebulundunuz.”dedi.

Sonra,kalkıpnamazkıldıve:

“EyAllah’ım!Sen,Elçilikvazifelerinitebliğetmemi,bana,emrettin,tebliğ

ettim.

Düşmanlarınla,cihadetmemi,emrettin.

Sen de, biliyorsun ki, ben, kendimden başkasına güç yetirmeğe mâlik

değilim.

Kavmimin, bu hususta benden istediklerini, Sen, benden daha iyi

biliyorsun.

Beni,bendenbaşkasınıngünahıilemuâhazeetme!

Ben,Seningazabındanrızâna,ukubetindenaffınasığınırım!”dedi.

YüceAllah,ZülkiflAleyhisselâma:

“Sen kavmine, benim, onlar için seçtiğimin, kendilerinin, kendileri için

seçtiklerindendahahayırlıolduğunuöğretmedinmi?”diyevahyetti.

Bununüzerine,onlar,ecellerisonundaölmeyerazıoldularveecellerinde

öldüler.[8]

ZülkiflAleyhisselâmınVefatıVeYaşı:

ZülkiflAleyhisselâm,Şam’davefatetti. [9]Vefatettiğizaman,yetmişbeş

yaşındaidi.[10]Onavebütünpeygamberlereselâmolsun![11]

[1].Taberî-Tarihc.1,s.167,Hâkim-Müstedrekc.2,s.582,Sâlebî-Araiss.163,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.136,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.225.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/323.

[2].Taberî-Tarihc.1,s.167,Hâkim-Müstedrekc.2,s.582,Sâlebî-Araiss.163,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.136,Muhyiddin

b.Arabî-Muhâdarat’ülebrar c.1,s.128, Ebülfida-Elbidaye vennihaye

ç.1,s.225.

[3].Taberî-Tarihc.1,s.167,Hâkim-Müstedrekc.2,s.582,Sâlebî-Araiss.163,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.136,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.225.

[4].Enbiyâ:85-86.

[5].Sâd:45-47.

[6].Sâd:48.

[7].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.225.

[8].Sâlebi-Araiss.164.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/323-324.

[9].Taberî-Tarihc.1,s.167,Hâkim-MüstedrekC.2.S.582,Sâlebî-Araiss.164,

ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.136.

[10].Taberî-TarihC.1.S.167,Hâkim-MüstedrekC.2.S.582,İbn.Asakîr-Tarih

c.5,s.269, ibn.Esîr-Kâmil C.1.S.136, Muh-yiddin b.Arabî-Muhadaratülebrar

c.1,s.128.

[11]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:1/324.

ŞUAYBÂLEYHİSSELÂMŞuaybAleyhisselâmınSoyu:

Şuaybb.Mîkâil[1],b.Yeşcür[2],b.Medyen,b.İbrahimAleyhisselâmdır. [3]

Şuayb Aleyhisselâmın annesi: Lut Aleyhisselâmın kızı Mîkâil’dir. [4] Şuayb

Aleyşhisselâm,MûsâAleyhisselâmınKayınpederiidi.[5]ŞuaybAleyhisselâmın

dili:Arapçaidi.[6]

Şuayb Aleyhisselâmın Peygamber Gönderildiği Medyen VeMedyenliler,EykeVeEykeliler:

Medyen: Kulzum denizinin üst tarafında, Tebük şehrinin hizasında,

Tebük’e,altıMerhalekadaruzaklıkta,Tebük’tendahabüyükbirşehirdir.[7]

MedyenileTebük,birbirinekomşuikişehirdir.[8]

Mûsâ Aleyhisselâmın, Mısır’dan kaçtığı zaman, Şuayb Aleyhisselâmın

davarlarınısuladığıkuyu-üzerine,birbinayapılmışolarak-hâlâ,Medyende

bulunmaktadır.

Medyen’e, Medyen b. İbrahim Aleyhisselâm’dan dolayı, Medyen ismi

verilmiştir.[9]

Medyen; hem Medyen b. İbrahim Aleyhisselâm oğullarının, hem de,

yurtlarınınismiidi.[10]

Medyenhalkının,enbüyükgünahları:

Allah’a, şerik koşarak[11], çevresi, birbirine sarmaşık meşe ağaçlarıyle

sarılıbirmeşeağacınatapmaları[12],

Birçokgünahişlemeleri[13]

Ölçerken,tartarken,tamalıpeksikvermeleri[14]

Hafkıneşyasınakarşı,haksızfıketme/eri…fdr.[15]

Yolları,keserler,gelengeçenlerinmallarından,ondabirpayalırlar[16],

İnsanları,ŞuaybAleyhiselâmınyanınavarmaktan,korkutur[17],

Mü‘minleri, ölümle tehdid ederler[18], onları dinlerinden döndürmek

isterlerdi.[19]

“Şuayb,yalancıdır!Sizi,dininizdendöndürmesin!”derlerdi.[20]

Eykede:denizsahili ileMedyenarasındabulunan[21], sık ağaçlı,meşelik

biryerolup[22]buradaoturanhalk’a:Eshâb-ıEykedenilirdi,

Eshâb-ı Eyke; Şuayb Aleyhisselâmın -Medyen halkı gibi- kavmi, değildi.[23]

Gerek Medyen halkı, gerek Eshab-ı Eyke, kendilerine Peygamber

gönderilenikiayrıkavimidi.[24]

Eshabı-Eyke;Ehl-iBâdiye=Kırhalkıidi.[25]

Eshâb-ı Eyke de,müşrik oldukları gibi, aynı zamanda,Medyen halkının

kötüâdetlerinide,benimseyipâdetedinmişlerdi.[26]

Şuayb Aleyhisselâmın Peygamber Gönderilişi Ve BazıFaziletleri:

YüceAllah;ŞuaybAleyhisselâmı,hemkendikavmiolanMedyenkavmine,

hemde,Eshâb-ıEyke’ye,Peygamberolarakgönderdi.[27]

Şuayb Aleyhisselâm; Yüce Allah’ın, Âdem, Şis, İdris, Nuh ve İbrahim

Aleyhis-selamlaraindirdiğiSahifeleriokurdu.[28]

ŞuaybAleyhisselâm;kavmini,güzelveyükseksözlerleuyarmağaçalıştığı

için,kendisine(PeygamberlerHatîbi)denilmiştir.’[29]

ŞuaybAleyhisselâm,onları,YüceAllah’a,ibadetvetâatadavetetti.[30]

Yeryüzündefesadçıkarmaktan,

Halkı,Allahyolundanmenetmeğeçalışmaktan[31]

Zulümdenvebenzerikötülüklerden[32]

(Eksikveyakalp)parakesmekten…sakındırdı.’[33]

Yüce Allah’ın verdiği rızık bolluğu ve geçim rahatlığı, ancak, onların,

Allah’akarşıküfürleriniartırıpazaplarınıçabuklaştırmağayaradı.[34]

Azgınlıkvesapkınlıktadevamettiler.

Şuayb Aleyhisselâmın, onlara, Allah’ı hatırlatması, kendilerini, Allah’ın

azabıilekorkutması,birfaydavermedi.[35]

ŞuaybAleyhisselâm,yalnızhalkıdeğil,MısırFiravununubile:

“EyFiravun!Gökhalkı,yerhalkı,denizlervedağlarhalkı,kızdığızaman,

Allah’ın da, gazaba geleceğinden korkmaz mısın?” diyerek uyarmağa

çalışmaktangeridurmadı.[36]

O zaman, Peygamberlerin Asaları ve bu cümleden olarak Musa

Aleyhissela-mavermişolduğumucizeasada,ŞuaybAleyhisselâmınyanında

bulunuyordu.[37]

MedyenVeEykeHalkınınHelakOluşu:Medyen ve Eyke halkı, Şuayb Aleyhiselâmı, yalanladıkları ve onun

öğütlerinireddettikleriiçin,azabauğradılar.[38]

YüceAllah;yedigün,onlarınüzerlerinden,tatlıyelesintisinikesti.[39]

Üzerlerine,sonderecedeşiddetli,yakıpkavurucubirsıcaklıksaldı.

Sıcaklık,kendilerini,yakaladı,bunalttı.

Hemen,evleriniçinegirdiler.

Sıcaklık,evleriniçindede,kendilerini,yakaladı,bunalttı.[40]

YüceAllah,yedigün,Samyeliestirdi.

Sıcaklık;kuyularıvesukaynaklarındakisularıbilekuruttu!

Ayaklarınınaltındakiyerinsıcaklığından,ayaklarınınetleridöküldü.[41]

Sıcaklığa dayanamayarak kendilerini, yere attılar, yanlarının üzerine

yattılar.[42]

Kendilerine,negölge,nesu,birfaydavermedi.[43]

Nihayet,evlerdençıkarakSahra’yakaçtılar.

Bunun üzerine, Yüce Allah, onlara, güneşten gölgeleyecek bir bulut

gönderdi.

Obulutunaltındabiraz serinlikve rahatlıkbulunca,birbirlerini,bulutun

altındatoplanmağaçağırdılar.

Hepsi, bulutun altında toplandıkları zaman, altlarından, yer

sarsıntısına[44],üstlerindende,CebrailAleyhisselâmınSayhasınatutuldular.

CebrailAleyhisselâm,üzerlerineinipbağırınca,dağlarveyersarsıldı.[45]‘

Yüce Allah; gölgeyi, onların üzerlerinden kaldırıp açtı, güneşi, alevlendirdi.[46] Sonra da, üzerlerine, ateş saldı, yağdırdı. [47] Çekirgelerin, tava içinde

piştiklerigibiyanıpkavruldular![48]

Medyenhalkınınhelakindensonra,Eykehalkıda,yedigünsürenşiddetli

sıcakveateşlehelakedildiler.[49]

Yüce Allah; Suayb Aleyhisselâmla ona, iman edenleri, bu azaplardan

Rahmetiylekurtardı.[50]

Kur’ân-ıKerim’inŞuaybAleyhisselâmlaMedyenVeEykeHalkıHakkındakiAçıklaması:

“Medyen(halkına)da,kardeşleriŞuayb’ı(gönderdik,Şuayb,onlara):

Ey kavmim! Allah’a, ibâdet ediniz! Sizin, Ondan başka hiç bir ilâhınız

yoktur!

Rabb’inizden,sizeapaçıkbirBurhangelmiştir.

Artık,kileyi,teraziyi,tamtutunuz.

İnsanlarıneşyasına(karşı)haksızlıketmeyiniz!

Yeryüzünü-o,ıslahedildiktensonra-fesadavermeyiniz!

(Bana)inanıcıiseniz,(busöylediklerim),siziniçin,hayırlıdır.

Siz;Allah’a iman edenleri, tehdid ederek, (onları)Allah’ın yolundanmen

ederek (o yolun) eğriliğini arayarak, öyle bir caddenin başına tutup

oturmayınız!

Düşününüzki:vaktiylesiz,pekazidinizde,(Allah)sizi,çoğalttı.

Eğer, içinizdenbirkısmı,benimlegönderilenşeye, imanetmiş,birkısmı

da,inan-mamışsa,Allah,aramızdahükmünüverinceyekadar,sabrediniz.

O,hâkimlerinenhayırlısıdır.”dedi.

Onukavminden(imanetmeyi)kibirlerineyediremeyenkodamanlar:

“Ey Şuayb! Seni ve yanındaki iman edenleri, ya muhakkak,

memleketimizdençıkaracağız,yahud,mutlaka,bizimdinimizedöneceksiniz!”

dediler.

O:

Yabiz,istemesekdemi?dedi.

Allah,bizi,ondankurtardıktansonra,yine,sizindininizedönersek,Allah’a

karşı,muhakkak,yalandüzmüş,iftiraetmişiz(demek)tirki,ona,dönmemiz,

bizimiçin,olacakşeydeğildir.

Meğerki,RabbimizolanAllah,dileye!

Rabb’imizinilmi,herşeyikaplamıştır.

Biz,ancak,Allah’agüvenipdayandık.

EyRabb’imiz!Bizimlekavmimizinarasında,Sen,hakkolanı,hükmet!

Sen,hükmedenlerinenhayırlısısın!”

Onunkavmindenkâfirolanilerigelenleri:

“Şuayb’auyarsanız,andolsunki:otakdirde,muhakkak,enbüyükzarara

uğramışkimselerolacaksınız!”dediler.

Bunun üzerine, onları, o müdhiş zelzele ve sayha yakalayıverdi de,

yurtlarındadizüstüçöken(halâkeuğrayan)kimseleroldular.

Şuayb’ı, yalanlayanlar, sanki, (yurtlarında) hiç oturmamış gibi oldular.

Şuayb’ıyalanlayanlardırki,enbüyükzararauğrayanlar,onlar,olmuşlardır.

Bununüzerine(Şuayb),onlardanyüzçevirip(kendikendine)andolsunki,

dedi, ey kavmim! Ben, size, Rabb’imin gönderdiği (hükümleri) ulaştırdım.

Siziniyiliğiniziistedim.

Şimdi,ben,okâfirlergüruhuüzerinenasıltasalanırım?”dedi.

Biz,hangimemleketebirPeygambergönderdikise,onunhalkını,yalvarıp

ya-karsınlardiyemutlakafakirlikle,şiddetle,hastalıkla(sıkıp)yakaladık.

Sonra, bu sıkıntının yerine, iyilik (selâmet, bolluk) verdik. Nihayet,

çoğaldılar:

“Atalarımıza da (gâh böyle) fakirlik, şiddet, hastalık, (gâh böyle) iyilik,

genişlikdokunmuştur.”dediler.

Bunun üzerine, biz de, kendileri farkına varmadan, onları, ansızın tutup

yakala-yıverdik!

Eğer, o memleketler halkı, iman edip te (küfür ve isyandan) sakınmış

olsalardı,elbette,üzerlerinegöktenveyerdennicebereketleraçardık.

Fakat, onlar, (Peygamberlerini) yalanladılar da, biz de, kazanmakta

oldukları(küfürveisyan)yüzündenonları,tutupyakaladık!

O memleketlerin halkı, kendileri geceleyin uyurlarken, azabımızın gelip

çatmasından(korkmayıp)eminmioldular?

Onlar,artık,Allah’ın,(kendilerini)ihmalettiğindenmieminoldular?

Fakat, büyük zararı göze alanlar güruhundan başkası, Allah’ın

imhalindenemînolmaz.

(Evvelki) sahiplerinden sonra, yeryüzüne vâris olanlara, hâlâ şu hakîkat

belli olmadı mı ki: Biz, dileseydik, onları da, günahlarından dolayı

musibetlereuğratırdık.

Biz,onlarınkalbleriüzerinemühürbasarız.

Binâenaleyh,(hakîkati)işitmezler.

İşte, o memleketlerin hali!) Sana, onların haberlerinden bir kısmını

naklediyoruz.

And olsun ki: Peygamberleri, onlara, apaçık alâmetler (Mucizeler)

getirmişlerdir.

Fakat,dahaöncedenyalanlamışolduklarışeylereimanetmediler.

İşte,kâfirlerinyüreklerine-Allah,böylemühürbasar.

Biz,onlarınçoğundaahdfevefa)bulmadık.

Onlarınçoğunu,muhakkakki,itâattançıkmışkimselerbulduk,[51]

“Medyen’ede,kardeşleriŞuayb’ı(gönderdik):

Ey kavmim! Allah’a ibadet ediniz. Sizin, Ondan başka hiç bir İlâhınız

yoktur

Ölçeği,tartıyı,eksiktutmayınız.

Ben,sizi,hakîkatbirnimet(verefah)içindegörüyorum.

Şüphesiz ki, ben, bir gün, (hepinizi) çepeçevre kuşatıcı bir azabdan

korkmaktayım!

Eykavmim!Ölçektevetartıdaadaleti,yerinegetiriniz!

İnsanlarıneşyasını(mallarını,haklarını)eksiltmeyiniz!

Yeryüzündefesadcılarolarakfenalıkyapmayınız!

Eğer,Mü‘min iseniz, Allah’ın (helâlından) bıraktığı (kâr), sizin için, daha

hayırlıdır.

(Bununlaberaber)ben,sizinüzerinizdebirbekçide,değilim.”dedi.

“EyŞuayb!Atalarımızıntaptığışeylerden,yâhud,mallarımızanedilersek,

onu,yapmamızdanvazgeçmemizi,sana,namazınmıemrediyor?

Çünki,sen,muhakkakki,sen,yumuşakhuylu,aklıbaşında(biradam)sın!”

dediler.

“Ey kavmim! Ya ben, Rabb’imden (gelen) apaçık bir Burhanın üzerinde

isem,veO,bana,Kendisinden,güzelbirrızıkihsanetmişise,nedersiniz?

Size ettiğim yasağa, ben kendim muhalefet etmek istemiyorum ki. Ben

gücümün yettiği kadar ıslahdan başka bir şey arzu etmem! Benim

muvaffakiyetim, ancak, Allah’ın yardımıyladır. Ben, yalnız Ona güvenip

dayandımveyalnızOnadönerim.

Eykavmim!Banaolandüşmanlığınız,Nuhkavminin,yaHûdkavmininya

da,Salihkavmininbaşlarınagelenlergibi,sizebirmusibetyüklemesin!

Lutkavmida,sizeuzakdeğil!

Rabb’inizden,mağfiretdileyiniz!Sonra,Ona,tevbeilerücu’ediniz.

Çünkü,benimRabb’im,çokEsirgeyendir,(Mü‘minleri)çoksevendir”dedi.

“Ey Şuayb! Biz, senin söylemekte olduğundan bir çoğunu iyice

anlamıyoruz.

Senide,içimizdeciddenzaif(âciz)görüyoruz.

Eğer,kabilenolmasaydı,muhakkakki,seni,taşlaöldürürdük!

Sen,bizdenüstünbirşerefsahibideğilsinki…”dediler.

(Şuayb):

“Eykavmim!Sizegörebenimkabilemmi,Allah’dandahaşereflidirkionu

(tutup)arkanızaatılmış(değersiz)birşeyedindiniz?

Benim Rabb’imfin ilmi), şüphesiz, ne yaparsanız, hepsini, çepçevre

kuşatıcıdır! Ey kavmim! Elinizden geleni yapınız! Ben de, (vazifemi)

yapıcıyım.

Yakında bileceksiniz ki: kendisini rüsvay edecek azab, kimin başına

gelecektirveoyalancıkimdir?

Oazabıgözetleyiniz!

Bende,sizinlebirlikte(onu)gözetleyiçiyim?”dedi.

Vaktâki,(Azab)emrimizgeldi.

Şuayb’ı ve onun yanındaki iman etmiş olanları, bizden bir Esirgeme

olarak,kurtardık.

Zulümedenleriise,korkunçbirsesyakaladıda,yurdlarındadizüstüçöke

kaal-dılar(helakoldular).

Sanki,onlar,oradazâtenhiçoturmamışlardı…Haberinizolsunki:Semud(kavmi),İlâhîrahmettenuzaklaştıysa,Medyen

(kav-mına)da,öylebiruzaklık(verildi)[52]

“Eshâb-ıEykede,gönderilen(Peygamberleri,yalanlamıştır.

Ozamadaki,Şuayb,onlara:

(Allah’dan)korkmazmısınız?

Şüphesizki,ben,sizegönderilmişeminbirPeygamber’im.

Artık,Allah’dankorkunuzvebana,itaatediniz!

Ben,bunakarşı,sizdenhiçbirücretistemiyorum.

Benimmükâfatım,ÂlemlerinRabb’indenbaşkasınaâiddeğildir.

Ölçeği,tamölçünüz!Eksiltenlerdenolmayınız!

Doğruteraziiletartınız!

İnsanlarınhakkından,birşeyikısmayınız!

Yeryüzünü,bozgunculuklafesadavermeyiniz!

Gereksizi,gerek(sizden)öncekiümmetleriyaratan(Allâh)dan,korkunuz!”

dedi.

“Sen,dediler,ancak,fazlabüyülenmişlerdensin!

Sen,bizimgibibirbeşerdenbaşkasıdeğilsin?

Biz,senin,muhakkakyalancılardanolduğunusanıyoruz!

Eğer,doğruculardanisen,hemenüstümüzegöktenbirparçadüşür!

(Şuayb):

“Sizneyapıyorsanız,hepsini,Rabbim,dahaiyibilicidir!”dedi.

Hâsılı, onu yalanladılar da, kendilerini, o gölge gününün azabı

yakalayıverdi!

Gerçekten,bu,ogününbüyükazabıidi.[53]

“Kendilerini, bir Recfe (korkunç bir Sayha, şiddetli yer sarsıntısı)

yakalayıverdide,hepsiyurdlarında(ölüolarak)dizüstüçökekaldılar.[54]

ŞuaybAleyhisselâmİleMüminlerinMekke’yeHicretEdişi:MedyenveEykeliler,helakolduktansonra,ŞuaybAleyhisselâm,kendisine

imanedenlerlebirlikteMekke’yegidipyerleştilervevefatlarınakadaroradan

ayrılmadılar.[55]

Şuayb Aleyhisselâmla yanındaki Mü‘minlerin kabirlerinin, Kabe’nin

batısında Dârünnedve ile Benî Sehm kapısı arasındaki yerde bulunduğu

rivayetedilir.[56]

Zâten, Peygamberlerden, ümmeti helak olanPeygamber,Mekke’ye gelir,

orada,Allâha ibadetekoyulur,kendisiveyanındakiler,vefatedinceyekadar

oradakalırdı.

Nitekim, Nuh, Hûd, Salih ve Şuayb Aleyhisselâmların kabirlerinin

Zemzem’leHacerülesvedarasındabulunduğubildirilmektedir.[57]

ŞuaybAleyhisselâm,vefat ettiği zaman,yüzkırkyaşında idi. [58]Ona ve

gönderilenbütünPeygamberlereselâmolsun![59]

ŞuaybAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:Şuayb Aleyhiselâm: orta boylu, buğday benizli idi. Son zamanlarında,

gözleri,görmezolmuştu.[60]Âmâidi.[61]

[1].Taberî-Tarihc.1,s.167,Hâkim-Müstedrekc.2,s.568,Sâlebî-Araiss.164,

Muhyiddinb.Arabî-Muhadaratülebrarc.1,s.129,KurtubîTefsirc.7,s.247.

[2]. Taberî-Tefsir c.8,s.237, Sâlebî-Arais S.1Ş4, İbn.Arabi-Muhadara

c.1,s.129,Kurtubî-Tefsirc.7,s.248.

[3].Taberî-Tefsirc.8,s.237,Sâlebî-Araiss.164,Kurtubî-Tefsirc.7,s.248.

[4].Sâlebî-Araiss.164.

[5].MûsâAleyhisselâmBölümünebakınız!

[6].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.49.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/327.

[7].Yâkut-Mûcemülbüldanc.5,s.77.

[8].Yâkut-Mûcemülbüldanc.1,s.291.

[9].Yâkut-Mûcemülbüldanc.5,s.77.

[10].Taberî-Tefsirc.8,s.237,Yâkut-Mûcemülbüldanc.5,s.77-78,Ebülfida-

Elbidayevennihayec.1,s.184-185.

[11].ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.319.

[12].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.185.

[13].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.32O.

[14].Sâlebi-Araiss.165,ibn.Asâkir-TarihC.6.S.319-320

[15].Taberî-Tefsirc.8,s.237,Sâlebî-Araiss.165,İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.319-

320.

[16]. Taberî-Tefsir c.8,s.238, Sâlebî-Arais s.165, Ebülferec İbn.Cevzî-

Tabsırac.1,s.2O5,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.186.

[17].Taberî-Tefsirc.8,s.238,Sâlebî-Araiss.165.

[18].Taberî-Tefsirc.8,s.238.

[19].Taberî-Tefsirc.8,s.239.

[20].Taberî-Tefsirc.8,s.238,Sâlebî-Araiss.165.

[21].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.321.

[22]. Taberî-Tarih c.1,s.167, Hâkim-Müstedrek c.2,s.569, Sâlebî-Arais

s.164,ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.321.

[23].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.321.

[24]. Taberî-Tarih c.1,s.168, Hâkim-Müstedrek c.2,s.569, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.158.

[25].Taberî-tefsirc.19,s.1O7.

[26].ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.321.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/327-328.

[27].Taberî-Tarihc.1,s.168,Tefsirc.19,s.1O7,Hâkim-Müstedrekc.2,s.569,

Sâlebî-Araiss.164,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.158.

[28].İbn.Asâkir-Tarihc.6,S.322.

[29]. Taberî-Tarih c.1,s.168, Hâkim-Müstedrek c.2,s.568, Ebülferec-

Tabsırac.1,s.2O4,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.185.

[30].Taberî-Tefsirc.8,s.237,İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.32O,Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.1,s.185.

[31].Taberî-Tefsirc.8,s.237.

[32].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.32O,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.185.

[33].Taberî-Tarihc.1,s.169,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.159.

[34].Taberî-Tarihc.1,s.168,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.157.

[35].Taberî-Tarihc.1,s.168,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.157.

[36].ibn.Asakir-Tarihc.3,s.195,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.129.

[37].Sâlebî-Araiss.175.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/328-329.

[38].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.319,321.

[39].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.19O.

[40]. Taberî-Tarih c.1,s.168, Hâkim-Müstedrek c.2,s.568, Sâlebî-Arais

s.165,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.158.

[41].ibn.Asâkir-Tarihc.5,s.321

[42].Sâlebî-Araiss.165.

[43]. Taberî-Tarih c.1,s.168, Sâlebî-Arais s.165, İbn.Esîr-Kâmil c.1s.158,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.19O.

[44]. Taberî-Tarih c.1,s.168, Sâlebî-Arais s.165, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.1,s.19O.

[45].İbn.Asakir-Tarihc.6,s.32O.

[46].Taberî-Tarihc.1,s.168.

[47]. Taberî-Tarih c.1,s.168, Hâkim-Müstedrek c.2,s.569, Sâlebî-Arais

s.165,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.158.

[48]. Taberî-Tarih c.1,s.168, Hâkim-Müstedrek c.2,s.569, Sâlebî-Arais

s.165.

[49].Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.2O6.

[50].Hûd:94.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/329-330.

[51].Ârâf:85-102.

[52].Hûd:84-95.

[53].Şuarâ:176-189.

[54].Ankebût:37.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/331-334.

[55].ibn.Kuteybe-Maarifs.19.

[56].ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.322.

[57].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.68.

[58].Ebülferecibn.Cevzî-TabsıraC.1.S.207.

[59]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:1/335.

[60].MîrHâvend-RavzatussafaTercemes.235.

[61]. Taberi-Tarih c.1,s.167, Hâkim-Müstedrek c.2,s.568, Sâlebî-Arais

s.164, İbn.Asakir-Tarih c.6,s.32O, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.157, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.1,s.188.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

1/335.

MUSAVEHARUNALEYHİSSELÂMLARMusaAleyhisselâmınSoyu:

Mûsâb.İmran[1],b.Yashür[2],b.Kahis,b.Lâvi,b.Yâkub[3],b.İshak,b.İbrahim

Aleyhisselâm’dır.[4]

Mûsâ b.İmran Aleyhisselâmla Hârûn b.İmran Aleyhisselâm[5], Ana-Baba

bir[6]kardeşidiler.[7]

HarunAleyhisselâm,MûsâAleyhisselâmdanbiryaşbüyüktü.[8]

MûsâAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:

Musa Aleyhiselâm; uzun boylu, esmer tenli[9], yüksek burunlu[10], hafif

etli[11],kıvırcıksaçlıidi.[12]

Kendisinin, kulaklarına kadar uzanan düz saçlı olduğu da, rivayet edilir.[13]

Sağelinde(NübüvvetBen’i)vardı.[14]

Kendisinigören,Şenûekabilesierkeklerindenbirisisanırdı.[15]

HarunAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:

HârûnAleyhisselâm;MûsâAleyhisselâmdandahauzunboylu[16],dahaetli,

dahabeyaztenli,dahagenişsırtlıidi.[17]

Açık ve düzgün dilli, yumuşak huylu idi. Kendisinin alnında da, bir Ben

vardı.[18]

Mısırda İsrail Oğullarına Yapılan Zulümler Ve MûsâAleyhisselâmınDoğuşu:

Yûsufb.YâkubAleyhisselâmınzamanındakiikinciFiravun[19]Amrb.lmlak,

b.Lavez,b.SâmsoyundangelenReyyanb.VelîdolupYûsufAleyhisselâm,onu,

Allah’a,imanadavetetmişveimanettirmişti.

Reyyan’ın ölümünden sonra yerine geçen ve aynı soydan gelen Kabus

b.Mus’-ab’ıda,Allah’aimanadavetetmişsede,ona,kabulettirememişti.[20]

Kabus,kâfir[21]vezorbaidi.[22]

Âsiyebint-iMüzahimb.Ubeyd,b.Reyyan,b.Velîdilede,evliidi.

Kabusb.Mus’abölünce,yerine,kardeşiVelîdb.Mus’abgeçtiveKardeşinin

zevcesihayırlıkadınlardanÂsiyehatunlada,evlendi.

Velîdb.Mus’ab,kardeşiKabus’dandahaZorba,dahakâfir,dahaazgındı.

Mısır Firavunları arasında, ondan daha uzun ömürlüsü, dndan daha

kabası,dahakatıkalblisi, İsrailoğullarına,ondandahakötüveağır işkence

yapanı,görülmemişti.

FiravunVelîd;İsrailoğullarını,kölevehizmetçiolarakçalıştırırdı.Onları,

sınıflara ayırıp bir sınıfını, yapı işlerinde, Bir sınıfını, çift sürme ve ekin

ekmeişlerinde,Birsınıfınıda,pisliktemizlemeişlerindekullanırdı.

İsrailoğullarından,sanatıbulunmayanlarıise,Cizyeile,Vergiilemükellef

kılar,onlara,işkenceninenkötüsünüyüklerdi.[23]

Velidb.Mus’ab,MısırFiravunlarınınüçüncüsüidi.[24]

Velid b.Mus’ab; kavmini, elli yıl, putlara tapmağa davet edip kendisine

muhalefet edilmediğini, emrinin, yerine getirildiğini görünce, onları, bir

arayatoplamış:

“Ben, sizinenyüksekRabbinizim!”demiş,putlara tapmaktanmenederek

kendisinetapmağadavetetmiş.İsrailoğullarınada,bunuteklifedip:

“Eğer,banataparsanız,âzâdolursunuz,aksitakdirde,enağırişkencelere

uğratılırsınız!”demişti.

İsrail oğulları, Firavunun teklifini kabul etmemiş, Atalarının Millet ve

Şeriatındandönmemişlerdi.[25]

MûsâAleyhisselâmındoğumununyaklaştığısıralardaidiki,FiravunVelîd;

rü’-yâsında,Beytülmakdistarafındangelenbirateşin,Mısırevlerinisararak

Kıbtî evlerini yakıp harap ettiğini, İsrail oğullarına aid evlere ise,

dokunmayıpgeribıraktığınıgördü!

Bunun üzerine, Sihirbaz, Kâhin, Falcı ve İzcileri, yanına çağırarak

rü‘yâsını,onlaraanlattı.

Onlarda:

“Her halde, İsrail oğullarının geldikleri şu Beytülmakdis’den bir adam

çıkacak,Mısırı,mahvetmeyeyönelecek!”dediler.

MûsâAleyhisselâmındoğmazamanıyaklaşınca,FiravununMüneccimleri,

Kâhinleri,onunyanınagelerek:

“İyibilki:biz,ilmimizdebuldukki[26]:İsrailoğullarındanbirerkekçocuk

doğacaktır.

Kendisinin,doğmazamanıda,yaklaşmıştır.

O,seninmülk’üsaltanatını,sendençekipalacak,seninsaltanatınıyenecek,

seni,ülkendençıkaracakvesenindininide,değiştirecektir!”dediler[27]

Firavun ile adamları da, Allanın, İbrahim Aleyhisselâmın neslinden

Peygamber ve hükümdarlar göndermeyi va’d etmiş olduğu konusunu

konuştular.

Meclisdebulunanlardanbiri:

“İsrail oğulları: Bir Peygamber ve hükümdarın geleceği şüphesizdir!

diyerekbunubekliyorlar.

Onlar, eskiden, bu Peygamber ve hükümdar’ın Yûsuf olduğunu

sanıyorlardı.

Fakat, o, öldükten sonra, İlâhî Va’d’in, bundan ibaret olmadığı kanâatine

vardılar”dedi.

Firavun:

“Ohalde,İsrailoğullarıhakkındanedüşünüyorsunuz?”diyesordu.

Ellerine, kasap bıçağı verilecek Celladların, İsrail oğulları arasında

dolaştırılarak,herdoğanerkekçocuğunöldürülmesi!görüşünüilerisürdüler.[28]

Bunun üzerine, Firavun; İsrail oğullarından doğacak her erkek çocuğun

öldürülmesinivekızçocuklarınınsağbırakılmasınıemretti.

Kendi kavminden olan kadın Ebeleri de, yanına toplayarak onlara,

doğumda, İsrail oğullarından ellerine düşecek erkek çocukları, muhakkak

öldürmeleriniemretti.

KadınEbelerde,aldıklarıemriyerinegetirmeyebaşladılar:

İsrail oğullarının gebe kadınları, ya keskin kamışlar üzerinde ayakta

durdurulmakgibidayanılmazişkencelereuğratılarakçocuklarınıdüşürmek,

yada,keskinkamışlarınüzerinebasamayarakçocuklarınınüzerinebasmak

zorundabırakılıyor,böylece,bütünerkekçocuklar,yokediliyordu![29]

İsrailoğullarınınyaşlılarıarasındada,ölümhızlandı.[30]

Mısırınyerlileri;İsrailoğullarındandoğanerkekçocuklarınyokedildiğini,

ihtiyarların da, ecelleriyle ölüp gittiklerini görünce, telaşlandılar ve

birbirlerine:

“Onlar,böyleyokolupgittiktensonra,onlartarafındangörülenağırişler

vehizmetleri,biz,görmekzorundakalacağız.

Bununiçin,onlarındoğanerkekçocuklarını,biryıl,tamamıileöldürünüz

de,oğulları,azalsın.

Bir yıl da, sağ bırakınız, hiç birini öldürmeyiniz de, onlar, büyüyüp

yaşlılardanölenlerinyerinidoldursun!

İsrailoğulları,böylesağbırakılanlarlaçoğalamazlar!”dediler.

Yine de, onların çoğalmalarından ve öldürülenlerle azalmayacağından

korku-yorlardı.[31]

Bunun üzerine, Kıbtîlerin Başkanları, Firavunun huzuruna girerek: “Şu

İsrailoğullarıkavmiarasındaölüm,çoğaldı.

Yakında, bütün ağır işler, bizim üzerimize, bizim oğullarımızın ve

kölelerimizinüzerinekalacak!

Onların, bütün erkek çocuklarını öldürüyorsun.Küçükleri, büyüyemiyor,

büyükleride,tükeniyor.

Sen,onlarınerkekçocuklarınısağbıraksan,iyiolur!”dediler.

Bunu üzerine, Firavun,-erkek çocukların, bir yıl öldürülüp bir yıl sağ

bırakılmasınıemretti.

İşte, Hârûn Aleyhisselâm, erkek çocukların öldürülmediği yılda sağ

bırakılmıştı.

MûsâAleyhisselâma ise,annesi, erkekçocuklarınöldürülmesiemredilen

yıldahâmilekalmıştı.[32]

Mûsâ Aleyhisselâmın annesi, onu, doğuracağı zaman, başına gelecek

haldentasalanınca[33],YüceAllah,MûsâAleyhisselâmınannesine:

“Onu,emzir!

Onun hakkında sana bir tehlike gelirse, kendisini, denize (Nîl’e) bırak!

(Onunboğulacağından)korkma,kederlenme.

Çünki,biz,onu,sanageridöndüreceğiz

Hem,onu,Peygamberlerdenbiride,yapacağız!”diyeVahyetti.[34]

Mûsâ Aleyhisselâmın Evlad Edinilip Firavun’un SarayındaBüyütülmesi:

Annesi,MûsâAleyhisselâmı,doğurduveemzirdi.Sonrada,birMarangoz

çağırıpbirTâbutyaptırdı.

Anahtarını,tâbut’uniçinekoydu.

MûsâAleyhisselâmıda,Tâbut’un içineyerleştirdiktensonra,Tâbutu,Nil

nehrinebıraktı.

MûsâAleyhisselâmınkızkardeşinede:

“Kardeşininizinitâkibet!”dedi.

Kızkardeşi,uzaktan,onunpeşindengitti.

Firavun’un adamları, kızın, Mûsâ Aleyhisselâmın kız kardeşi olduğunu

veyaMûsâAleyhisselâmınTâbutunutâkibettiğinianlamadılar.

Dalga,tabutu,biryukarıyakaldırıyor,biraşağıyaindiriyordu.

Ensonunda,Tabutu,Firavununkonağıyanındakiağaçlığagötürüpsoktu.

Osırada,Firavun’unzevcesiÂsiyehatunun,Nîlnehrindeyıkanmaktaolan

cariyeleri,TâbutubulupÂsiyehatununönünekoydular.

Onlar,Tâbut’uniçindemalvarsanıyorlardı.

Âsiye hatun; Tâbut’un içindeki çocuğu görünce, kalbinde, ona karşı bir

şefkatvesevgiduydu.

Firavun’a haber verdiği zaman, Firavun; onu, boğazlamak istedi ise de,

Âsiyehatun,onuöldürmektenvazgeçirinceye,bıraktırıncayakadarkonuştu.

Firavunise:

“Ben,bunun, İsrailoğullarındanolmasındanvehelakimizin,bununeliyle

vuku’bulmasındankorkuyorum!”demekteidi.

MûsâAleyhisselâmiçinsütannesiaramağabaşladılar.

Fakat,MûsâAleyhisselâm,bulunankadınlardanhiçbirininsütünüağzına

al-mayordu.

Oysaki,kadınlar,FiravununkatındadereceveparakazanmakiçinMûsâ

Aleyhisselâmıemzirmeyiçokarzuediyorlardı.

MûsâAleyhisselâmınkızkardeşi,onlara:

“Ben, size; bu çocuğa iyi bakıp emzirecek ve terbiyesi hususunda kusur

göstermedenonaiyiliklerdebulunabilecekbirailegöstereyimmi?”dedi.

Bununüzerine,MûsâAleyhisselâmınkızkardeşiniyakalayıp:

“Sen,buçocuğu,tanıdın!Bize,onunailesinigöster!”dediler.

Oda:

“Ben,çocuğuda,ailesinide,tanımıyorum.

Ben, ancak, Kral hakkında iyi niyet ve dilekte bulunan bir aile demek

istedim!”diyecevapverdi.

Annesi, yanına geldiğinde,Mûsâ Aleyhisselâm, onunmemelerinden, süt

emmeyebaşladı.

Annesi,azkalsın:

“Bu,benimçocuğum!”deyiverecekti!

Fakat,YüceAllah,onu,bundankorudu.

Çocuğun Mûsâ adını alması, kendisinin, ağaçlık içinde ve suda

bulunmasındanilerigelmişti.

Çünki,Kıbtîce:Mu:su,Sada,ağaçdemektir.

MûsâAleyhisselâm,yürüyecekyaşageldiğinde,annesi,onuoynatıyordu.

Birgün,Âsiyehatun,onu,Firavun’auzatarak:

“Benimveseniniçingözaydınlığıolançocuğu,al!”demişti.

Firavun:

“Bu,benimiçindeğil,seniniçingözaydınlığıdır!”diyekarşılıkverdi.

Eğer,Firavun:

“Benim için de, göz aydınlığıdır!” demiş olsaydı, belki, kendisine imân

etmeknasîbolurdu.

Fakat,o,busözüsöylemektenkaçındı.

Firavun, onu, kucağına alınca, Mûsâ Aleyhisselâm, Firavunun sakalını

çekipyoldu!

Firavun,kızıp:

“Celladları,yanımaçağırınız!Bu,o’dur!”dediisede,Âsiyehatun:

“Buçocuğu,öldürmeyiniz!Belki,bize faydasıdokunur,yahud,kendimize

ev-ladediniriz!

O,dahaçocuktur.Aklı,ermez.Bunu,ancak,çocukluğundan,yapmıştır.

Sen, Mısırlılar arasında süs eşyası, benden daha zengin bir kadın

bulunmadığını,bilirsin.

Ben,onunönüne,süsyakutlarındanbirinikoyacağım.

Kendisinebirde,ateşkorukoyacağım.

Eğer,Yakutu,alırsa,o,akıllıdemektir.

Eğer,elineateşkorunualırsa,o,sabidir”dedi.

Âsiyehatun,onuniçin,birYakutçıkardı.

İçinde ateş koru bulunan bir tası da, Mûsâ Aleyhisselâmın önüne

koydurdu.

CebrailAleyhisselâmgelerekMûsâAleyhisselâma,ateşkorunaelattırdı.

Ateşi,ağzınagötürünce,MûsâAleyhisselâmındiliyandı.

Nihayet,Firavun,MûsâAleyhisselâmı,oğuledindi.Kendisine (Firavunun

Oğlu)denildi.[35]

Mûsâ Aleyhisselâmın Delikanlı Oluşu Ve Elinden Bir KazaÇıkışı:

Mûsâ Aleyhisselâm, Firavunun sarayında büyümüş, Firavunların

hayvanlarınabiner,onlarınelbiselerindengiyerolmuştu.

Kendisine:(FiravununOğluMûsâ!)derlerdi.

Birgün,Firavun,hayvanabinerekgezmeyegitmişti.

MûsâAleyhisselâm,sarayagelince,Firavun’un,hayvanabinerekgezmeye

gittiğinisöylediler.

Bunun üzerine, Mûsâ Aleyhisselâm da, bir hayvana binip Firavunun

arkasındangitti.Öğleyemeğizamanı,şehregirdi.

Dükkânlar,kapalıolduğundan,yollarda,hiçkimseyoktu.

Mûsâ Aleyhisselâm; yolda, biri, kendisinin kavmi İsraillerden, diğeri de,

onundüşmanı,Firavunlaramensubolanikikişininkavgaetmekteolduklarını

gördü.

Kendi kavminden olan adam, Mûsâ Aleyhisselâmdan yardım isteyince,

MûsâAleyhisselâm,Kıbtî‘ningöğsüne,biryumrukvurdu.Vururvurmaz,onu,

öldürdü.

MûsâAleyhisselâm:“Bu,şeytan’ınişidir.Şeytan,insanı,açıkçaazdıranbir

düşmandır.

EyRabb’im!Buadamı,öldürmekle,kendimeyazıkettim!Suçumubağışla!”

dedi.

RahmanveRahîmolanAllah,onu,afvetti.MûsâAleyhisselâm:

“EyRabb’im!Hakkımdagösterdiğinbu lutûfve ihsanakarşı,birşükrâne

olmak üzere, günahkârlara arka olmayacağıma ve onlara yardım

etmeyeceğimesözveriyorum!”dedi.

MûsâAleyhisselâm;yaptığışeydenkorkmuşvekötübirneticebeklerbir

halde,şehirdesabahaçıktı.

Sokaktadolaşırken,birgünönce,kendisindenyardımistemişolanadam,

tekraryardımisterveferyadederbirhalde,MûsâAleyhisselâmınkarşısına

çıktı.

MûsâAleyhisselâm:

“Sen, azgınlığı, apaçık gözüken bir kimsesin!” dedikten sonra, yine, ona,

yardımetmeküzereilerledi.

Kıbtî, ağır sözler söylediği için, Mûsâ Aleyhisselâm, onu, şiddetle

yakalamak üzere, yürüyünce, İsrail oğullarına mensup adam, kendisine

saldıracağınısanarak,MûsâAleyhisselâma:

“EyMûsâ! Dün öldürdüğün adam gibi, beni demi öldürmek istiyorsun?

Sen,Mısır toprağında, ancak, Zorba kesilen bir kimse oldun! Sulh ve iyilik

sevenbiradamdeğilsin!”dedi.

Bununüzerine,MûsâAleyhisselâm,onu,kendihalinebıraktı.

Fakat, Kıbtî, dünkü adamın, Mûsâ Aleyhisselâm tarafından öldürülmüş

olduğunuhalkarasındayaydı.

Firavun:

“Onu,yakalayınız.Bizimadamımızdır.

Onu,büyükcaddelerdedeğilde,küçükyollardaarayınız!

Kendisi,gençolduğuiçin,büyükyolları,bilemez!”dedi.

Gerçektende,MûsâAleyhisselâm,küçükyollardangiderdi.

Şehrinortasındanbiradam,koşarakgelip:

“EyMûsâ!MısırEşrafı,seni,öldürmeküzeretoplandılar.Seninhakkında

konuşuyorlar.

Hemen,buradançık,git!

Şüpheyokki,ben,seniniyiliğinidileyenlerdenim?”dedi.[36]

MûsâAleyhisselâmınMedyen’eGötürülüşü:MûsâAleyhisselâm;korkuiçinde,işinsonucunubeklerbirhaldeşehirden

çıktı.“EyRabb’im!Beni,buzâlimkavminelindenkurtar!”diyeyalvardı.

O sırada, elinde kısamızrak tutan, atlı birMelek,Mûsâ Aleyhisselâmın

yanınageldi,ve:

“Beni,arkamdantakipet!”dedi.

MûsâAleyhisselâmı,Medyen’ekadargötürdü.

MısırlaMedyenarası,sekizgecelikti.

MûsâAleyhisselâmın,ağaçyapraklarındanbaşkayiyeceğiyoktu.

Mûsâ Aleyhisselâm, Medyen şehrinin kapılarından birinin yanına

geldiğinde, toplanmış bir çok kişinin hayvanlarını sulamakta olduklarını

gördü.

Onların gerisinde iki kadın da, vardı ki, kalabalık yüzünden, suya

yaklaşamı-yorlardı.

MûsâAleyhisselâm,onlara:

“Nedirderdiniz?(Neiçinsuyayaklaşmıyorsunuz?)diyesordu.

Kızlar:

“Biz,zaitleriz,erkeklerinarasınasokulamıyoruz.

Çobanlar,hayvanlarınısulayıpgötürmedenönce,biz,sualamıyoruz.

Babamızda,çokihtiyarbirkimsedir.”dediler.

MûsâAleyhisselâm,onlaraacıdı.

Kuyuyayaklaşarakkuyununüzerindekibüyüktaşkapağı,kaldırdı.

Halbuki,Medyenlilerden,müteaddidkimselerbirarayagelmedikçe,onu,

kaldıramazlardı.

Mûsâ Aleyhisselâm, kovayı alıp kuyudan su çekti. Kızlar, koyunlarını,

suladılar.Sonra,babalarınınyanınadöndüler.

Halbuki,bundanönce,onlar,koyunlarını,ancakhavuzdaartakalansuile

sularlardı.

MûsâAleyhisselâm,oradakibirağacıngölgesineçekilerek:

“Ey Rabb’ım! Cidden ben, bana indirdiğin hayrdan dolayı bir fakirim!”

dedi.[37]“

O, bunu, söylediği zaman, biri, ona bakmış olsaydı, açlığın şiddetinden,

bar-saklarının,yeşillenmişolduğunugörürdü.

Böyle olduğu halde, o, Allâh’dan bir lokmadan fazla bir şey istemedi.[38]

Kızlar,evlerinedöndüklerizaman,babaları,onlara:“Geceolmadangelişiniz,

nedençabukoldu?”diyesordu.

Onlarda:

“Salih bir Zat bulduk. Bize, acıdı. Davarlarımızı, sulayıverdi” diyerek[39]

Mûsâ Aleyhisselâmın yaptığı iyiliği, Babaları Şuayb Aleyhisselâma haber

verdiler.[40]

ŞuaybAleyhisselâm,kızlarındanbirisine:

“Git, onu, bana çağır!” diyerek[41] onlardan birisini[42] -ki, Mûsâ

Aleyhisselâmazevceolacakolanını[43],ona,gönderdi.[44]

O da, yüzünü örtüp[45] utana utana Mûsâ Aleyhisselâmın yanına vardı.

Ona:

“Bize yaptığın sulama hizmetinin ücretini sana ödemesi için, Babam,

seni,çağırıyor!”dedi.[46]

Çağırılma sebebi hakkındaki söz, Mûsâ Aleyhisselâmın hoşuna

gitmediğinden, önce, davete icabet edip gitmek istemedi ise de, orasının,

yırtıcı ve vahşî hayvanların durağı korkunç bir yer olduğunu düşünerek,

onunlagitmektenbaşkaçârebulamadı.[47]

Kalkıpona:

“Haydi,yürü!”dedi.[48]

Kız,önedüşüpyürüdü.

MûsâAleyhisselâmda,onu,tâkıbetti.[49]

Giderlerken, rüzgâr, kızın elbisesini yukarı kaldırıp ta, arkası, açılıp

görününce[50],MûsâAleyhisselâm,onunarkasınabakmakistemedi[51]

Onabakmamakiçin,yüzünü,birkereondanbaşkatarafaçevirdi,birkere

de,gözünü,yumduve:

“EyAllâhınkulukadın!Sen,benimarkamdaol![52]Arkamdayürü![53]

Yanılırsam, [54] yanıldığım zaman, [55] sen, bana sözünle[56], doğru yolu

buluncayakadar,ayaklarımaatacağınçakıltaşlarıile[57]yolgöster[58].

Çünkü,bizEhl-iBeyt[59]YâkubOğulları[60],kadınların,açılanarkalarına

bakmayız!”dedi.[61]

Mûsâ Aleyhisselâm, gelip Şuayb Aleyhisselâmın yanına girdiği zaman,

akşamyemeğihazırlanmıştı.

ŞuaybAleyhisselâm:

“Eygenç!Otur,yemekye!”dedi.

MûsâAleyhisselâm:

“Allâhasığınırım!”’[62]diyerekyemekyemektenkaçındı.[63]

ŞuaybAleyhisselâm:

“Neiçinböyleyapıyorsun?[64]Sen,açdeğil’misin?”diyesordu.

MûsâAleyhisselâm:

“Evet! Ben, ac’ım. Amma, bunun, koyunlarınızı sulamanın karşılığı

olmasındankorkarım.

Ben, öyle bir Ehl-i Beyt’tenim ki, biz, Âhiret emellerinde hiç bir şeyi,

dünyadolusualtınasatmayız!”dedi.

ŞuaybAleyhisselâm:

“Hayır!Vallahi,eygenç!Buyemek,hizmetkarşılığı,değildir.[65]

Bu, ancak, Atalarımın[66] âdetidir[67] Biz, konukları, ağırlarız ve onlara

yemekye-diririz!”dediğizaman[68],MûsâAleyhisselâm,oturupyemekyedi.[69]

MûsâAleyhisselâm,ŞuaybAleyhisselâma,başındangeçenlerianlattı.

ŞuaybAleyhisselâm:

“Korkma!Ozâlimlergüruhundankurtuldun!”dedi.[70]

MûsâAleyhisselâmınŞuaybAleyhisselâmaDâmadOluşu:İki kızdan, Mûsâ Aleyhisselâmı, çağıranı Şuayb Aleyhisselâma:

“Babacığım!Onu,ücretleçobantut!

Çünkü,ücretleçalıştırdıklarınınenhayırlısı,hiçşüphesiz,ogüçlüveemîn

adamdır!”dedi.

ŞuaybAleyhisselâm:

“Haydi,onuncokgüçlüolduğunu,kuyununağzındakiağırtaşı,kaldırdığını

görünce,anladın[71];onunemniyetliolduğunu,sanaanlatanşeynedir?”dedi.[72]

Kız:

“Ben,onunönündeyürüyordum…O, bana, hıyanet etmek istemeyip arkasından yürümemi, emretti.” dedi.

[73]

Bunun üzerine, Şuayb Aleyhisselâmın, Mûsâ Aleyhisselâma rağbet ve

teveccühüarttı[74]:

“Ben, iki kızımdan birini -sen, bana, sekiz yıl ecîrlık etmek üzre- sana

nikâhla-mayıarzuediyorum.

Eğer, (hizmetini) on (yıl)a tamamlarsan, o da, kendinden. (Bununla

beraber)arzuetmemki,sana,zorlukçektireyim.

İnşâallâh,beni,Sâlihlerdenbulacaksın!”dedi.

Mûsâ(Aleyhisselâm):

“O,seninlebenimaramdadır.

Bu ikimüddetten hangisini ödersem, demek ki, bana karşı, bir husûmet

yoktur.

Allahda,şudediğimizinüstündebirVekîl’dir.”dedi.[75]

Şuayb Aleyhisselâm[76], kızlarından birine[77], Mûsâ Aleyhisselâmla

evlendirmek istediği kızı Safura’ya[78], Mûsâ Aleyhisselâmın, davarları

yayarkenyararlanmasıiçin[79]birAsagetirmesiniemretti.

Kız da; bir Asa getirdi ki, bu Asa, insan suretine girmiş bir Melek

tarafından,ŞuaybAleyhisselâmabirVedîa,biremânetolarak tevdi’ edilmiş

olup[80]yanındabulunuyordu.[81]

Ozaman,PeygamberlerinAsaları,ŞuaybAleyhisselâmınyanındaidi.[82]

Şuavb Aleyhisselâm, kızının Emânet Asayı getirdiğini görünce[83], onu,

geriverdi[84]vebaşkabirAsagetirmesini,onaemretti.[85]

Kız,Asalarınbulunduğuyeregirdi,birAsaalıpgetirdi.

Babası,onu,görünce;

“Hayır!Bundanbaşkasını,getir!”dedi.

Kız, her defasında, onu, yerine bırakıp başkasını almak istedikçe, hep

eline,oAsa,düşüyor,geliyor[86],eline,başkası,düşmüyor,gelmiyordu[87].

Nihayet,ŞuaybAleyhisselâm,oAsa’yı,MûsâAleyhisselâmaverdi:

“Al bunu, yanında bulunsun! Yırtıcı hayvanları, kendinden ve

koyunlarındanmenedersin!”dedi.[88]

MûsâAleyhisselâm,onu,elinealarakdavarları,yaymağagitti.[89]

Asa:Avsecağacındandı.[90]

Asanınbaştarafı,ikiçatallı,ucuda,eğrivekancalıidi.[91]

ŞuaybAleyhisselâm;Asa’yı,MûsâAleyhisselâmaverdiğizaman[92],onun,

yanındabirVedîa,birEmânetolduğunudüşünereknadimoldu.[93]

Asayı,MûsâAleyhisselâmdangerialmakiçin[94]gitti.Ona,kavuşunca[95]:

“Asa’yı,banageriver!”dedi.

MûsâAleyhisselâm:

“O,benimAsam’dır”[96]diyerekAsayıgerivermeğeyanaşmadı.[97]

Ensonunda,kendileriylekarşılaşacak[98],yanlarınagelecek[99] ilkadamı,

Hakemyapmağaveonunvereceğihükmerazıoldular.[100]

Osırada, insansuretinegirmiş[101]birMelek,yürüyerekyanlarınageldi.[102]

“Asa’yı, yere koyunuz!Onu, yerden, kim kaldırabilirse, o, onundur, diye,

hükümverdi.[103]

MûsâAleyhisselâm,Asa’yı,yerekoydu.[104]

ŞuaybAleyhisselâm,onu,kaldırmağagücyetiremedi.

MûsâAleyhisselâm,Asa’yı,eliyletutupkaldırdı.[105]

Şuayb Aleyhisselâm, bunu, görünce[106], Asayı, Mûsâ Aleyhisselâma

bıraktı.[107]

MûsâAleyhisselâm,ŞuaybAleyhisselâminyanında,Allâhındilediğikadar

kaldıktansonra,ayrılmakiçin,izinistedi.[108]

Kurân-ı Kerimin Mûsâ Aleyhisselâmla İlgili Hadiseler

HakkındakiAçıklaması:“…Bunlar(gerçekleri)apaçıkbildirenKitabınâyetleridir.

Mûsâ ile Firavun haberinden bir kısmını, iman edecek bir zümre(nin

yararlanması)için,hakkolaraksanaokuyacağız.

Hakîkat, Firavun, o yerde (Mısırda) tegallübe (aşın zulme) kalktı. Ora

ehâlisini,fırkalarhalinegetirdi.

Onlardan bir zümreyi za’fa uğratıyor, onların oğullarını boğazlıyor,

kızlarını,diribırakıyordu.

Çünki,o,fesadcılardandı.

Biz ise, istiyorduk ki, o yerde za’fa uğratılanlara lütfedelim, onları,

(hayrda) muk-tedâbihler yapalım. Onları (Firavun mülkünün) varisler(i)

kılalım.

Onlara,oyerdekudret(vehâkimiyet)verelim.

Firavun’a, Hâmân’a ve bunların ordularına da, onlardan gocunmakta

olduklarışeyi(başlarınagetirip)gösterelim.

Mûsânınanasına:

Onu,emzir!Sana,onaâidbirtehlikegelince,kendisini,denize(Nîle)bırak!

(Boğulacağından)korkma!Tasalanma.

Çünki,biz,onu,yinesanageridöndüreceğiz.

Hemonu,Peygamberlerdenbiride,yapacağız!”diyeVahyettik.

Bununüzerine,Firavununadamları,onu,yitikolarakaldılar.

Çünki,o,akıbet,kendileriiçinbirdüşmanvebirtasaolacaktı.

Çünki,Firavunda,Hâmanda,bunlarınordularıda,suçlulardı.

Firavununkarısı:

Benimiçinde,seniniçinde,birgözbebeği!Onu,öldürmeyiniz!

Olurki,bizeyararıdokunur,yahudonu,biroğuledinirizdedi.

Halbuki,onlar,işinfarkındadeğillerdi!

Musa’nınanası-yüreği,bomboşolarak-sabahladı.

Eğer, inananlardan olması için, kalbine rabıta vermeseydik, az daha

muhakkak,açıklayacaktı!

(Musa’nın)kızkardeşine:

“Onunizinitâkıbet!”dedi.

Oda,berikiler,farkındaolmayarak,onu,uzaktangözetledi.

Biz,dahaönce,ona,sütanalar(ınsütünüemmeyi)harametmiştik.

Bununüzerine,(kızkardeşi,onlara):

Sizin için onun bakımını sağlayacak, kendileri, buna hayrhâh olacak bir

ailehakkındasizedelilliktebulunayımmı?dedi.

İşte, (böylece) onu, anasına geri verdik, tâ ki, gözü aydın olsun,

tasalanmasın,Allâhınva‘dinin,şüphesizbirhakolduğunubilsin.

Fakat, onların çoğu, (bunu) bilmezler. Vaktâ ki, Mûsâ, civanlığına erip

olgunlaştı.Biz,ona,hikmetveilimverdik.

İyilikedenleri,biz,böylemükâfatlandırırız.

(Mûsâ) ehâlisinin gaflet üzere bulunduğu bir zamanda şehre girdi de,

(orada) birbiriyle kavga etmekte olan iki adam gördü. Şu, kendi taraf

darlarından,buda,düşman(lar)ındandı.

Derken,tarafdarlarındanolan(adam)düşmanakarşıimdadistedi.

Bununüzerine,(Mûsâ),onu,biryumrukvurupöldürdü.

“Bu,dedi,şeytanınişlerindendir.

O,hakikatşaşırtıcıapaçıkbirdüşmandır.

Rabb’ım!Ben,cidden,kendimeyazıkettim.Artık,beni,yarlığa!”dedi.

Bununüzerine,(Allah)onu,yarlıgadı.

Çünki,O,çokYarlıgayıcı,çokEsirgeyiciolanıntakendisidir.

Rabb’ım! Bana, in’am ettiğin şeyler hakkı için, artık, suçlulara asla arka

olmayacağım!dedi.

Hulâsa, şehirde korkarak (ve başına gelecek akıbete) intizar ederek

sabahladı.

Bir de, ne görsün: dün, kendisinden imdad isteyen (adam, yine) ona,

feryad(veondanistimdad)ediyor!

Mûsâ,ona:

“Sen,hakfkat,apaçıkbirazgınsın!”dedi.

Derken, (Mûsâ) ikisinin de, düşmanı olan birini yakalamak isteyince

(onun,kendisiniyakalamakistediğinisananistimdada):

“Mûsâ! Dün, bir can öldürdüğün gibi (şimdi) beni de mi öldürmek

istiyorsun?!

Sen,arabuluculardanolmayıarzuetmiyorsunda,buyerdeilleyamanbir

Zorbaolmakistiyorsun!dedi.

Şehrinötebaşındankoşarakbiradamgeldi;

Mûsâ! (şehrin) öne gelenleri, seni öldürmek için (toplandılar) Hakkında

müzâkereediyorlar.

Hemen(buradan)çık(git)

Şüphesizki,ben,seninhayrhâhlanndanım!dedi.

Bununüzerine,(Mûsâ)korkarak(veetrafı)gözetleyerekoradançıktı:

Rabb’ım!Beni,ozâlimlergüruhundankurtar!dedi.

(Mûsâ)Medyentarafınayönelince:

Umarımki,Rabb’ım,beni,doğruyolailetir!dedi.

Vaktâki,Medyensuyunavardı.

(Suyun)üsttarafında(vekenarında)birsürüinsanbulduki(hayvanlarını)

sulu-yorlardı.

Onlarıngerisinde(vealtyanında)da,(sürülerini)alıkoyanikikadıngördü.

(Onlara):

Nedirderdiniz?dedi.

(Onlar):

Çobanlar,(davarlarını)suvarıpdönünceyekadar,bizsuvarmayız.

Babamızise,büyükbirihtiyardır!”dediler.

Bununüzerine,(Mûsâ),onlarınkinisuvarıverdi.

Sonra,gölgeyedönüp:

Rabb’ım!Hakîkat,ben,banaindirdiğinhayrdandolayımuhtacım!dedi.

Derken,oiki(kadın)danbiri,utanautanayürüyerekonageldi.

Babam,bizfimdavarlarımızı)suvardığınınücretinisanaödemekiçin,seni,

çağırıyor,dedi.

Bununüzerine,(Mûsâ)onavarıpkıssayıanlatınca,o:Korkma!Ozalimler

güruhundankurtuldun!dedi.O ikidenbiri:Babacığım!Onu,ücretle (çoban)

tut.

Çünkü,ücretlekullandıklarınınenhayırlısı, şüphesizki,okuvvetli, emîn

(adamdır)dedi.

(OZat,Musa’ya):

Bu iki kızımdan birini -sen, bana sekiz yıl ecîrlık etmek üzre- sana,

nikahlamakistiyorum.

Eğer,(hizmetini)on(yıl)atamamlarsan,oda,kendinden.

(Bununla beraber) arzu etmem ki, zorluk çektireyim. İnşallah, beni,

Sâlihlerdenbulacaksın!dedi.

(Mûsâ):

O,seninlebenimaramdadır.

Bu ikimüddetten hangisini ödersem, demek ki, bana karşı bir husûmet

yok.

Allahda,şudediğimizinüstündebirVekil!”dedi.[109]

MûsâAleyhisselâmınMedyen’denAyrılmasıMûsâ Aleyhisselâm; Şuayb Aleyhisselâmın kızı ve kendisinin de, zevcesi

olan Safura hanımı yanına alarak[110] Medyen’den ayrıldığı zaman[111], kıs

mevsimiidi.[112]

Mûsâ Aleyhisselâm; zevcesi, koyunları ve çakmağı yanında ve Asası da,

elindeolduğuhalde,yoladevametti.

Gündüzün, Asası ile vurarak, ağaçlardan, koyunlarına yaprak döker;

akşamoluncada, çakmağını çakar, ateşyakarveateşinçevresindekendisi,

zevcesivekoyunları,gecelerdi.

Ertesigünü,sabahaçıkıncada,zevcesini,koyunlarınıyanınaalır,Asasına

dayanarakaynışekildeyoladevamederdi.[113]

Samdaoturankrallarınserlerineuğramamakiçin,şehirvemamurelerden

uzak, sapa yollardan gidiyorlar, gittikleri yolun, kendilerini, nereye

ulaştıracağınıbilmiyorlar,Şamçölündeyollarınadevamediyorlardı.

Birara,yollarınıda,şaşırmışlar,nereyegideceklerini,bilmiyorlardı.

Gittikleri yol, kendilerini, soğuk bir kış akşamında Tür dağının sağına

düşenbatıtarafınakadargötürmüştü.

Gecenin bütün karanlığı, üzerlerine çökmüş[114], gök gürlemeğe, şimşek

çakmağa,yağmurdökülmeğebaşlamıştı.

Zevcesinide,doğumsancısıtutmuştu.[115]

Mûsâ Aleyhisselâm, ateş yakıp çevresinde ailesini ısıtmak, geceletmek

için,çakmağınıçıkardı,çaktı.

Çakmakateşçıkarmadı.[116]

Yoruluncayakadaronu,çaktıdurdu.

Şaşırmıştı.Ayağakalktı,oturdu.

Tekrartekraruğraştıisede,çakmaktaşından,ateşçıkaramadı.

Çaresizlikiçindekaldı.Sonderecededaraldıvebunaldı.

Acababirses işitebilirmiyimveyabirhareketsezebilirmiyimdiyeetrafı,

dinlemeğe,gözetmeğebaşlamıştı.[117]

Mûsâ Aleyhisselâmın İlâhî Tecellîye, Vahy’e Mazhar VePeygamberOluşu:

Kur’ân-ıkerimdeaçıklandığıgibi;MûsâAleyhisselâm:

“BirAteşgörmüştüde,ailesine:

Siz(burada)durunuz!Hakikat,ben,birateşgördüm.

Belki,ondan,sizebirkorgetirir,yahudateşinyanındabiryol (gösterici)

bulu-rum.”dedi.[118]

MûsâAleyhisselâmınüzerindeyündencübbe, yündenkilim, yündendon

veyündengömlekbulunuyordu.

Papucuda,dabaklanmamışmerkepderisindendi.[119]

Mûsâ Aleyhisselâm; yerle gök arasında yükselen güneş şuâı gibi göz

kamaştıranNûrdireğiylekarşılaşınca,onu,önce,birateşyalınısanmıştı.

Halbuki,o,ateşdeğildi.YüceAllanınNûrundandı.[120]

Mûsâ Aleyhisselâm, gördüğü Nur’a doğru ilerleyip te, onun, Ullayktan,

(Böğürtlen, Mûsâ ağacından) veya Avsece ağacından yalınlandığını[121], tâ

semâdan oradaki büyük bir Avsece ağacına kadar uzandığını, dumansız,

büyük bir Ateş olduğunu ve yeşil bir ağacın ortasından yalınlandığı halde,

ağacın yeşilliğini artırmaktan başka bir şey yapmadığını, görünce, şaşırdı.[122]

MûsâAleyhisselâm,ona,yaklaşınca,ağaçveNûr,geriyeçekildi!

Onungerilediğinigörünce,korkupgeridönmekistedi.

Fakat,Ateşyalını,yine,kendisineyaklaştı.[123]

MûsâAleyhisselâmınkorkusu,arttı.

Gözlerini,eliylekapadı,yereyattı,yapıştı.

Kulağına;kulakların,birbenzerinidahaişitmediklerisesler,geliyordu!

Korkunun şiddetinden, az kalsın aklı, başından gidecek dereceye geldi![124]

Kendisine;feyizli,mümtazyerdekiVadininsağkıyısındaki[125]ağaçtan:

“EyMûsâ!”diyeseslenildiğizaman[126],MûsâAleyhisselâm:

“Lebbeyk!Lebbeyk!=Buyur!Buyur!Emrineamadeyim!”diyor,kendisini,

çağıranın,kimolduğunu,bilmiyordu.

“Ben,seninsesiniişitiyorum.

Fakat,yerini,göremiyorum.Sen,nerdesin?”diyordu.

“Ben, üzerinde, yanında, önündeyim! Sana, senden daha yakınım!”

buyuru-lunca,Mûsâ Aleyhisselâm, Yüce Allah’a yarasanın da, bu olduğunu

anlamıstı.[127]*

Diğerrivayetegöre:

Mûsâ Aleyhisselâm: “Yâ Rab: Sen, yakın mısın? (Yakınsan) Sana, yavaş

söyleyeyim.

Sen,uzakmısın?(Uzaksan)Sana,sesleneyim.[128]

Ben,Seninsesiniçokiyiişitiyorum,fakat,seni,göremiyorum.

Sen,neredesin?”dedi.[129]

YüceAllah:

“Ben,seninarkandayım,önündeyim,sağındayım,solundayım!

EyMûsâ!Kulum,beni,andığında,ben,onunyanındaoturanıyım.[130]

Duaettiğizamanda,onunyanındayım.”buyurdu.[131]MûsâAleyhisselâm:

Elhamdü lillâhi Rabb’il’âlemîn! = Âlemlerin Rabb’ı olan Allah’a hamd

olsun!”dedi.“EyMûsâ!ÂlemlerinRabbiolanAllah,ben’im!”buyuruldu.[132]

Rabb’inin,yücehuzurundabulunmanınheybetinden,MûsâAleyhisselâmı

kalbi, şiddetle çarpmağa başlamış, bacakları, titremiş, dili, tutulmuş,

vücudunungücü,azalmış,kendisi,ölügibihareketsizhalegelmişti.[133]

YüceAllah,birMelekgönderipMûsâAleyhisselâmınkalbini,güçlendirdi.

Aklı,başınageldi.[134]

Artık,o, İlâhîSes’eveSöz’e,birdereceyekadaralışmışbulunuyordu.[135]

“Ey Allah’ım Dinlediğim kelâm, Senin mi idi? yoksa, Elçinin mi idi?” diye

sordu.

YüceAllah:

“Evet!Seninlekonuşan,benidim.

Yaklaşbana!”buyurdu.[136]

“EyMûsâ!Osağelindekinedir?”diyesordu.

MûsâAleyhisselâm

“O,benimÂsamdır.”dedi.[137]

YüceAllah:

“Onunla,neyaparsın?”diyesordu.

MusaAleyhisselâm:

“Ona,dayanırım.

Onunla,vurupağaçtan,koyunlarımayaprakdökerim.

Onu, bana âid azık dağarcığımı, su tulumumu, üzerinde taşımak gibi

hacetlerdede,kullanırım.”dedi.

YüceAllah:

“EyMûsâ!Onu,(elinden)bırak!”buyurdu.

MûsâAleyhisselâm,(elinden,yere)bırakınca,Asa,koşarbiryılanoluverdi![138]

Asanınikiçatalı,yılanınağzı,sivriucuda,arkasındakuyrukşeklinialdı.

Yılanınazıdişleriise,titriyordu!

Yüce Allah, onun, ne şekle girmesini, istemişse, o, o şekli almış

bulunuyordu.[139]

MûsâAleyhisselâm,onu,böylekorkunçbirhaldegörünce,tâkıbedemeyip

geridöndü.[140]

Rabb’i,ona:

“EyMûsâ!Berigel,korkma!

Biz,onu,eskidenolduğugibi,Asahalineçevireceğiz!”buyurdu.’[141]

MûsâAleyhisselâm,sonderecekorkmuşbirhalde,geridönüp[142]gelince

de,YüceAllah:

“Tutonuvekorkma!

Elini,onunağzınasok!”buyurdu.’[143]

Mûsâ Aleyhisselâm, elini; yılanın ağzına sokmak için, sırtındaki yün

cübbesi-ninyeniylesardı.

“Elini,cübbeninyeniylesarmayıbırak!”diyeseslenildi.

Mûsâ Aleyhisselâm, elini, yeninden çıkardıktan sonra, yılanın çene

kemikleriarasınasokunca,yılan,elindeAsahalinegeldi,veelini,Asanıniki

çengeliarasındabuldu.

Asanınsivritarafıda,ucuoldu.

Bundasonra,MûsâAleyhisselâma:

“Elini, koynuna sokda, o, hiç bir kusursuzolarak, bembeyaz çıkıversin!”

denildi.

MûsâAleyhisselâm,esmertenliidi.

Elini,koynunasoktu.Sonra,onu,kargibi,beyazolarakçıkardı.

Sonra, elini, tekrar koynuna sokup çıkardı, eskiden olduğu gibi, esmer

tenlioldu.

Sonra,MûsâAleyhisselâma:

“İşte,buiki(Mucize),Firavunilecemaatına,Rabb’indanikibürhan’dır.

Çünkü,onlar,fâsıklargüruhudur!”buyuruldu.

MûsâAleyhisselâm:

“EyRabb’im!Ben,onlardan,biradamöldürmüştüm.

Bununiçin,onların,beni,öldüreceklerindenkorkarım!

KardeşimHarun-ki,o,dilbakımından,bendendahafasâhatlıdır-onuda,

benimlebirlikteyardımcıolarakgönderki,benimsözlerimi,doğrulasın.

Ben, konuşurken, sözlerimden, onların, anlamadıklarını, o, anlar ve

açıklar.Çünkü,ben,onların,beniyalanlayacaklarındankorkarım!”dedi.

“Seninpazunu,kardeşinlegüçlendireceğizvesizeöylebirsatvetvereceğiz

ki,onlar,sizeerişemeyecekler!

Gidinizâyetlerimizle!

Sizde,sizetâbiolanlarda,üstüngeleceksiniz!”buyruldu.[144]

Yüce Allah, Mûsâ Aleyhisselâmı, geceli gündüzlü[145] yedi gün, kendi

halinebıraktı.

Yedigecedensonra,ona:

“EyMûsâ!SanasöylediğişeyhakkındaRabb’ineicabetet!”buyruldu.[146]

Kur’ân-ı Kerimin Tuvâ VadisindekiMüşahede VeMükâlemelerHakkındakiAçıklaması:

Tuvâ vadisindeki Müşahede ve Mükâlemeler, Kurân-ı Kerim’de şöyle

açıklanır:

“Artık,Mûsâ,müddetinibitirince,ailesiyleyolaçıktı.

O,Tûr[147]yanındanbirateşhisetmişti.

Ailesine:

(Siz,burada)eğleşiniz.Çünkü,ben,birateşgördüm.

Olurki,size,ondanbirhaber,yâhud(ocakyakıp)ısınmanıziçin,birateş

parçası(kor)getiririm.”dedi.

Derken, oraya varınca, Feyizli (ve mümtaz) bir yerdeki vâdi’nin, sağ

kıyısından,Ağaçtan:

EyMûsâ!ÂlemlerinRabb’iolanAllah,şüphesizben’imben!”diyeveAsanı

(yere)bırak!”diyeseslenildi.

Şimdi (Mûsâ) onu, bir yılan gibi deprenir bir halde görünce, arkasını

dönüpuzaklaştı,geridönmedi.

EyMûsâ!Berigel!Korkma!

Çünkü, sen, emniyetteolanlardansın![148] Vaktâ ki, oraya varınca, (şöyle)

seslenildi:

Ateş (mahallin)de bulunana da, çevresinde olanlara da,muhakkak, (feyz

ve)bereketverildi.

ÂlemlerinRabb’iolanAllah,münezzehdir(hernoksandanuzaktır)

EyMûsâ!Hakikat şudurki:mutlakgalib olan, yegânehükümvehikmet

sahibiolanAllah,ben’im!

Asanı, (yere) bırak! (Mûsâ, Asasını bırakıp ta) onu, çevik bir yılan gibi

hareketedergörünce,arkasınadönüpkaçtıvegeridönmedi.

EyMûsâ!korkma!

Çünkü,ben(Var’ım)Benimyanımda,Peygamberler(hiçbirşeyden)kork-

maz(lar).[149]

Şüphesizki,seninRabb’in,ben’imben!

Haydi,pabuçlarını,çıkar!

Çünkü,sen,MukaddesVadi’de,Tuvâ‘dasın!

Ben,seni,(Peygamberliğe)seçtim.

Şimdi,Vahyolunacakşeyleri,dinle:

Şüpheyokki,Allah,ben’imben!Bendenbaşkahiçbirilâhyoktur.

Öyleise,banaibâdetet!

Benizikretmekiçin,namazkıl.

Çünkü,oSaat(Kıyamet),hiçkuşkusuz,gelecektir.

Ben, onu(n vaktini) hemen açıklayacağım geliyor ki, herkes, neye

çalışıyorsa,kendisine,onunlamukabeleedilmişolsun!

Mûsâ!Osağelindekinedir?

— O, benim Asam’dır. Ona dayanırım. Onunla, davarlarıma, yaprak

silkerim.Onda,banamahsusbaşkahacetlerde,vardır!dedi.(Allah):

Onu,(elinden,yere)bırak!buyurdu.

Oda,bıraktı.

Birde,negörsün:koşupduranbiryılanolmuşturo!

(Allah):

Tutonu!Korkma!Biz,onu,yineevvelkişeklineçevireceğiz!buyurdu.[150]

Elini, koynuna sok ta, Firavuna ve kavmine (göstereceğin) dokuz

Mûcize[151]içinde,o,kusursuz,bembeyazolarakçıkıversin[152]

“…İşte,buiki(Mucize),Firavunavecemaatına,Rabb’inden,ikiburhandır.

Çünkü,onlar,fâsıklargüruhudur!”diye(buyuruldu.[153]

Firavunagit!Çünkü,o,pekazdı.

Ona,deki:Senin(küfürden,azgınlıktan)temizlenmendemeylinvarmıdır?

Seni,Rabb’ini,tanıtmağairşadedeyimmi?(ki,Ondan)korkasın?[154]

Mûsâ:

EyRabb’im!Gerçekten,ben,onlardan,bircanöldürdüm.

Onuniçin,beniöldüreceklerindenkorkarım.

KardeşimHârûn.O,dilbakımından,bendendahafesâhatlıdır.

Onuda,benimlebirlikteYardımcı(birPeygamber)olarakgönderki,beni,

doğ-rulasın.

Çünkü, ben, onların, beni, yalanlayacaklarından endişeleniyorum! dedi.

(Allah):

Senin pâzunu, kardeşinle güçlendireceğiz ve size, öyle bir satvet (ve

galebe)vereceğizki,onlar,sizeerişemeyecekler.

Gidinizâyetlerimizle!

Sizde,sizetâbiolanlarda,galip(geleceksiniz!buyurdu![155]‘(Mûsâ):

“EyRabb’im!Benimgöğsümegenişlikver!İşimi,kolaylaştır!

Dilimden de (şu) düğümü, çöz ki, sözümü, iyi anlasınlar. Bana, kendi

ailemdenbirde,Vazîrver,kardeşimHarun’u.Onunla,sırtımıgüçlendir.Onu,

işimdeortakkıl!

Tâki,Seni,çokteşbihedelim,Seni,çokanalım.

ŞüpheyokkiSen,bizihakkıylegörensin!”dedi.

(Allah):

EyMûsâ!İstediğin,sanaverilmiştir.

And olsun ki: Biz, sana, diğer bir zamanda, anana Vahy olunacak şeyi

ilhamettiğimizvakittede,lütfetmiş,ve(kendisine)onu,Tâbut’a(sandığa)koy

da,denize(Nil’e)atki,deniz,onu,kıyıyabıraksın,Onu,benimde,kendisinin

de,düşmanıolanbirisialacak!diye(emreylemistik).

Sanakarşı(eyMûsâ!)Gözümünönündeyetiştirilmeniçin,kendimdenbir

sevgide,bırakmıştım.

Hanikızkardeşingidip(şöyle)diyordu:

Ona, bakacak bir kimse (sağlamak üzre) size delâlette bulunayım mı?

Böylece,seni, tekraranneneverdikki,gözüaydınolsun, tasalanmasın.Sen,

birde,adamöldürmüştünde,biz,seni,otasadanda,kurtarmıştık.Seni,türlü

türlü ibtilâlarla imtihan etmiştik. Bunun için, yıllarcaMedyen halkı içinde

kaldın. Sonra da, (hakkındaki) takdire göre (buraya) geldin! EyMûsâ! Ben,

seni, kendim için (Peygamber) seçtim. Sen, kardeşin de, beraber olarak

Mucizelerimlegit.İkinizde,benihatırlayıpanmaktagevşeklikgöstermeyiniz.

Firavuna gidiniz. Çünki, o, gerçekten, azdı. (Gidiniz de) Ona, yumuşak söz

söyleyiniz.Olurki,o,öğütdinler,yâhud(Allâh’dan)korkar.“[156]

MûsâAleyhisselâmınAilesininMedyeneGötürülüşü:MûsâAleyhisselâmın,Tuvâvadisindebiroğlançocuğudoğmuştu.

Mûsâ Aleyhisselâm; orada, İlâhî Vahyi telakkî ile meşgul olduğundan,

ailesininyanınauğrayamazolrouştu.[157]

Ailesi,MûsâAleyhisselâmınneredeolduğunu,neyaptığınıbilmiyordu.

Orada, yalnız başına oturduğu sırada, Medyenlilerden[158] ve Şuayb

Aleyhis-selâmınEvhalkından’[159]birçoban,orayauğrayınca,onları, tanıdı

vealıpŞuaybAleyhisselâmınyanınagötürdü.

Mûsâ Aleyhisselâmın ailesi ve çocuğu; Firavunun, denizde boğulduğu

haberi, alınıncaya kadar Medyen’de Babası Şuayb Aleyhisselâmın yanında

kaldı.[160]

MûsâAleyhisselâmınMısır’aGidişi:YüceAllah,MûsâAleyhisselâmı,Mısıragönderdi.

Mûsâ Aleyhisselâm; Mısırın yolunu bilmiyor, Yüce Allah, ona, yol

gösteriyordu.

Elinde Asasından, sırtında yün kaftanından, başında yün takyesinden,

ayaklarında da, bir çift ayakkabısından başka, yanında hiç bir şey

bulunmuyordu.

Avetindenveyerbakliyatındanyararlanıyordu.Gündüzlerioruçtutuyor,

geceleri namaz kılıyordu. [161] Nihayet, Mısıra ulaştı. Geceleyin, annesinin

evinevardı.

Ne kendisi, evin halkını, tanıyabildi, ne de, onlar, Mûsâ Aleyhisselâmı,

tanıyabildiler.

MûsâAleyhisselâm,Mercimekçorbasıyenileceğisırada,evinbirtarafına

oturdu.

HârûnAleyhisselâm gelip onu, görünce, annesine, bunun, kim olduğunu

sordu.

Annesi,onun,birkonukolduğunu,haberverdi.

Bunun üzerine, Hârûn Aleyhisselâm,Mûsâ Aleyhisselâmı, yemeğe davet

etti.

Yemeğeoturduklarızaman,konuşmağabaşladılar.

HârûnAleyhisselâm,MûsâAleyhisselâma:

“Sen,kimsin?”diyesordu.

MûsâAleyhisselâm:

“Ben, Musa’yım!” deyince, hemen ayağa kalktılar, birbirleriyle kucak-

laştılar.[162]

Zâten, Yüce Allah, Hârûn Aleyhisselâma, Mûsâ Aleyhisselâmın,

kendilerinedoğrugelmekteolduğunu,onunla,buluşmasınıVahyetmişti.[163]

Mûsâ Aieyhisselâm, Hârûn Aleyhisselâm’a: “Ey Hârûn! Sen, benimle

birlikteFiravun’agit!

YüceAllah,bizi,ona,Peygamberolarakgönderdi.”dedi.

HârûnAleyhisselâm:

“İşittimveitaatettim!”dedi.

Anneleri,hemenayağakalktıvebağırarak:

“Allahaşkına!Siz,Firavununyanınagitmeyiniz!

O,ikinizide,öldürür!”dedi.

Fakat,MûsâveHârûnAleyhisselâmlar,annelerininsözünükabuletmeye

ya-naşmadılar.[164]

Hârûn Aleyhisselâm,Mûsâ Aleyhisselâma Vezîr ve Destek olmak üzere,

YüceAllahtarafındanPeygamberliklevazifelendirilmişti.[165]

Mûsâ Ve Hârûn Aleyhisselâmların Allah’a Münacatları VeFiravunlaKarşılaşmaları:

MûsâveHârûnAleyhisselâmlar:

“Ey Rabb’imiz! Doğrusu, biz, Firavun’un, bize karşı aşırı gitmesinden

(cezalandırılmaktahızlı davranmasından) yahud, taşkınlığını, artırmasından

endişeediyoruz!”diyemünâcâttabulundular.

(YüceAllah):

“Korkmayınız!

Çünkü,ben,sizinleberaberim.Ben,(herşeyi)işitirim,görürüm!

Hemengidinizde,ona(şöyle)deyiniz:

Biz,Rabb’ininikiElçisiyiz.

Artık,İsrailoğullarını,bizimlegönder.

Onlara,işkenceetme!

Biz,sana,Rabb’inden,hakîkîbirâyetgetirdik.

Selâm(veselâmet),doğruyatâbi’olanlaradır.

Bize, şu hakîkat, Vahy olundu ki: hiç şüphesiz, azab, (Peygamberleri)

yalanlayanlarınve(hak’dan))yüzçevirenlerintepesindedir!”[166]

Bunun üzerine, Mûsâ ve Hârûn Aleyhisselâmlar, geceleyin, Firavun’a

gittiler.

Kapıyı,çaldılar.

Firavunda,korktu,kapıcıda,korktu.

Firavun:

“Kimdirbuki,şusaattebenimkapımıçalabiliyor?!”dedi.

Kapıcı,yukarıdan,onlarlakonuşupneistediklerinisordu.

MûsâAleyhisselâm,ona:

“Biz,Rabbül’âlemîn’inResulüyüz!”deyince,kapıcı,korktu.[167]

“Sen,böyle,kiminkapısınıçaldığını,biliyormusun?!

Sen,ancak,Seyyid’ininkapısınıçalıyorsun!”dedi.

MûsâAleyhisselâm:

“Bende,sende,Firavunda,YüceAllah’ınkulcuklarıdır!”dedi.[168]

Kapıcı,hemengidipFiravun’ahaberverdi.[169]ve:

“Orada,delibirinsanvar!

(Ben,Rabbül’âlemîn’inResulüyüm!)diyor!”dedi.[170]

Firavun:

“Onu,içerikoy!”dedi.[171]

İçerigirmelerineizinverilince[172],MûsâveHârûnAleyhisselâmlar, içeri

girdiler.[173]

Mûsâ Aleyhisselâmın sırtında yünden bir cübbe, Aba, belinde lif kuşak,

elindede,kapıyıçalıpaçtırdığıAsa’sıbulunuyordu.[174]

Firavun,MûsâAleyhisselâma:

“Sen,kimsin?”diyesordu.[175]

MûsâAleyhisselâm:

“Ben,Rabb’ül’âlemîn’inResulüyüm![176]

İsrailoğullarını,benimlegönderesindiye,beni,sanagönderdi.”dedi.[177]

Firavun,birazdüşününce[178],MûsâAleyhisselâmı,tanıdı[179]:

“Biz,seni,yenidoğmuş(birçocuk)iken,içimizdebüyütmedikmi?

Sen,ömründen,birhayliyıllar,bizimaramızdakalmadınmı?

Nihayet,oyapmışolduğunişide,senyaptın!

Sen,nankörlerdensin!”dedi.

(Mûsâ):

“Ben,bunu,ovakit,bilmezlerdenolarakyapmıştım.

Sizdenkorkuncada,hemeniçinizdenkaçtım.

Nihayet,Rabb’ım,banahükümverdivebeni,Peygamberlerdenyaptı.

Benim başıma kaktığın o nimet; İsrail oğullarını, kendine kul (köle)

edindiğiniçindi.[180]

Ben, daha doğmadan, sen, beni büyütmeden önce, sen, İsrail oğullarının

çocuklarınıellerindençekipalıyor,onlardan,istediğini,bırakıpkendineköle

yapıyor,istediğinide,öldürüyordun!

İşte, benim, senin sarayına ulastırılısım ve sana ilistirilisim, bu yüzden

olmuştu!”dedi.[181]

Firavun:

“ÂlemlerinRabb’i(dediğin)de,nedir?”dedi.

(Mûsâ):

“Göklerin,yer’invebunlarınarasındabulunanherşeyinRabb’idir!

Eğerhakîkatı,yakînenbilmeğeehliyetlikimse/erseniz(Onunvarlığınave

birliğineinanırsınız)dedi.

Firavun,çevresindebulunankimselere:“İşitmiyormusunuz?!”dedi.[182]

(Firavun,bunu,MûsâAleyhisselâmınsöylediğini,redveinkârmaksadıile

söylemiş ve çevresindekilere “Sizin, benden başka ilâhınız varmı? Yoktur!

demekistemişti.[183]

Mûsâ Aleyhisselâm, sözlerine devamla): “O, sizin de, sizden önceki

Atalarınızında,Rabb’idir!”dedi.Firavun:

“Her halde, size gönderilen (bu) Peygamberiniz (!), muhakkak, delidir!”

dedi.[184]

“Busöz[185],doğrudeğildir.

Sağlamakıllıadamsözüdeğildir.[186]Sizin,bendenbaşkailâhınızyoktur

demekistedi.[187]

(MûsâAleyhisselâm,sözlerinedevamla):

“(O),doğuilebatınınve ikisiarasındabulunanherşeylerinde,Rabb’idir,

eğer,aklınızı,kullanırsanız(anlarsınız)”dedi.

(Firavun):

“Andolsunki:eğer,bendenbaşkabirilâhedinirsen[188],bendenbaşkasına

tapar ve bana, tapmayı, terk edersen[189]‘, seni, muhakkak ve muhakkak,

zindanagirenlerdenederim!”dedi.

(Mûsâ):

Ya sana, apaçık[190], benim doğru söylediğimi, anlatacak, seni,

yalanlayacak;beni,haklı;seni,haksızvebâtılçıkaracak[191]birşeygetirdimse

demi(zindanaatacaksın)?”dedi.

Firavun:

“Doğrusöyleyenlerdenisen,haydigetironu?”dedi.[192]

MûsâAleyhisselâmınAsasınınEjderhaOluşu:

Bununüzerine,(Mûsâ),Asasını,yerebırakıverdi.

Bir de (ne görsünler!) O, apaçık bir Ejderhâ! [193] ki, iri gövdesiyle,

Firavunun önünü ve iki yanını doldurmuş, ağzını, açmış[194]‘, alt çenesini,

yere,üstçenesiniköşkünüzerinekoymuş!

Yutmak için, Firavun’a yönelince’[195], Firavun’un yanındaki adamlar,

korkupFiravun’unbaşındandağılıverdiler.[196]

Firavunda,kendisini,tahttan,yereatıpEjderhâyılanıtutmasıiçin,Mûsâ

Aley-hisselâma,Rabb’iadına[197]vesütemzirmehakkına[198]andverdi.[199]

“Artık, ben, sana imân edecek, İsrail oğullarını da, seninle birlikte

göndereceğim!”dedi.

Bunun üzerine, Mûsâ Aleyhisselâm, onu, tutup eski, Asa haline çevirdi.[200]Firavun,bundanönce,hiçişemezken,korkusundan,işedi![201]

Mûsâ Aleyhisselâm, Firavun’a, ikinci bir Mucize olmak üzere, elini de,

(koynundan)çekipçıkardı.

Birde(negörsünler!)bu,temâşâedenleriçin,bembeyaz(veNûrsaçanbir

el)[202]

Elinparlaklığından,Firavunungözlerikamaştı.

Mûsâ Aleyhisselâm, elini, koynuna sokup çıkardığı zaman, eski normal

renginialdı.

Bununüzerine,Firavun,MûsâAleyhisselâmı,doğrulamağameylettiisede,

Fi-ravun’unVezîr’iHâmân,hemenonunyanınavarıpönüneoturduve:

“Sen,şusırada,kendisinetapılanbirİlâh’sın!

Sen,ona,tâbiolunca,birkulolacaksındemek!?”dedi.

Firavun,MûsâAleyhisselâma:

“Bana,bugün,yarınakadarmühletver!”dedi.

YüceAllah:MûsâAleyhisselâma,ona,şöylesöylemesini,Vahyetti:

“EyFiravun!Sana,hiçihtiyarlamamaküzere,gençliğin,

Hiçelindenalınmamaküzre,Devlet’inverilecekolsa,

Evlenmelerden, yeyip içmelerden, hayvanlara binip gezmelerden zevk

almagücünsanaiadeedilecekolsa,

Öldüğündede,Cennet’egirdirilecekolsan…bana,imanedermisin?”dedi.

Busözler,Firavun’unkalbini,birazgevşetti,yumuşattı:

“Seningibi,Hâmânda,yanımabirgelsinbakayım!”dedi.[203]

Ertesigünü,HâmângelipFiravununyanınagirdi.[204]

Firavun,ona:

“ŞuZat,yanımageldi!”dedi.

Firavun,dahaönce,MûsâAleyhisselâma,ancak,Sihirbazderdi.

Bugünise,Sihirbazdemeyip(Mûsâ)dedi.

Hâmân:

“O,sana,nesöyledi?”diyesordu.

Firavun:

“Bana, şöyle şöyle söyledi” diyerek Mûsâ Aleyhisselâmın söylediklerini

nakletti.

Hâmân:

“Onu,reddetmedinmi?”dedi.

Firavun:

“HeleHâmângelsinde,ona,birdanışayımbakayım!dedim.”dediğizaman,

Hâmân,Firavun’a:

“Sanırımki:sonradan,tapanbirkulolmandan,kendisinetapılanbirRab

olman,seninhakkındadahahayırlıidi![205]

Ben,sana,gençliğini,geriçevireyim!”dedi.

Veşm (iğne) getirtip Firavunun yüzünü, onunla döğdürerek kan çıkan

yerineçividsürdürdü.Yeşileçalarsiyahbirtenmeydanageldi.

Buişi,ilkyapan,o,oldu.

MûsâAleyhisselâm,Firavununyanınagiripondabuhaligörünce,şaşırdı.

YüceAllah,MûsâAleyhisselâma:

“Gördüğünşey,seni,şaşırtmasın!

O,çoksürmez,ilkhalinedöner!”diyeVahyetti.[206]

Firavun, ne iman etti, ne de, İsrail oğullarının, Mûsâ Aleyhisselâm ile

birlikteMısırdançıkıpgitmesineizinverdi.[207]

TufanBelâsı:Bundan sonra ve Mûsâ Aleyhisselâmın Sihirbazlarla karşılaşmasından

önce, Yüce Allah, Mısırın Kıbtî halkına Tufan (Sağnak halinde sürekli

yağmurlar)gönderdi.[208]

Onlaraâidherşeyi,sularbastı.[209]Tufan,yedigünsürdü.

Kıbtî evlerine, o kadar sel suları doldu ki, evler, oturulamaz, oturanı da,

boğarhâlegeldi.

Arazilerini,sellerbastı.Hiçbirşeyekemez,yapamazoldular.’[210]

“EyMûsâ!Bizimiçin,Rabb’ineduaet:şufelâketi,üzerimizdenkaldırsın.

Biz, sana, iman edeceğiz. İsrail oğullarını da, seninle birlikte

göndereceğiz!”dediler.[211]

Mûsâ Aleyhisselâm, Yüce Allâha dua etti. [212] Yüce Allah, onlardan,

Tûfân’ı,kaldırdı.[213]Ekinleri,büyüdü.[214]

Yüce Allah; onlara, daha önce bitmeyen ot, ekin ve meyvalarını bitirdi.

Yurdla-rını,bolsulu,yeşillikli,bolnimetlihâlegetirdi.[215]

Fakat,onlar:

“Yağmursuzoluşumuz,pekhoşumuzagitmedi.[216]

Biz,böyleolmamızı,istememiştik.

O,olanyağışlar,bizimiçinbirnimettenbaşkabirşeydeğildi!”dediler.[217]

Onlar; ne iman ettiler, ne de, İsrail oğullarını, Mûsâ Aleyhisselâmla

birliktesaldılar.

Üzerindebulunageldiklerikötühaledöndüler.[218]

ÇekirgeBelâsı:

YüceAllah;biraysonra[219],onlara,çekirgegönderdi.

Bu çekirgeler; onların bütün ekinliklerini[220], meyvalarını, ağaçlarının

yapraklarınıveçiçeklerini[221]yiyipbitirdi.[222]

Hattâ, kapıları, elbiseleri, ev eşyalarını, evlerin tavanlarındaki ağaçları,

demirçivileriyemeyekalktılar!

Tavanlar,çökmeğebaşladı![223]

Kıbtîler,İsrailoğullarınınevlerindeböylebirşeyigöremeyince,şaşırdılar.[224]

Çekirge belâsını kaldırması için Rabb’ına dua etmesini Mûsâ

Aleyhisselâm-danistedilerveimanedeceklerinisöylediler.

Mûsâ Aleyhisselâm, dua edince, Yüce Allah, çekirge belâsını kaldırdı.

Onlarınekinlerinden,çekirgelerinyemediğibirartıkkalmıştı.Onlar:

“Biz, iman etmeyeceğiz. Ekinlerimizden, çekirgelerin yemedikleri artık,

bizeyeter!”dediler.[225]

KummelBelâsı:Bununüzerine,YüceAllah; onlaraKummel =Küçük, kanadsız çekirgeyi,

ekinbitini,karıncayımusallatetti.

Bunlar,yerdekibütünbitkiartıklarınıda,yaladı,tüketti.

Küçük karıncalar da, adamların elbiseleriyle vücudları arasına girip

vücudları-nıısırırlar,yedikleriyemekleriniçinedolarlardı!

Nihayet, evlerinin üzerinde kireç harcıyla tuğladan, kaypak, üzerlerine

çıkılamayacaksütunlaryapıpyemeklerini,onunüzerinekoydular.

Yemekleriniyemekiçin,orayaçıktıklarızaman,ellerindenkurtulduklarını

sandıkları hayvanları, orada da, yemeklerin içine dolmuş buldular!

Kendilerine,bubelâdandahaağırgelenbirbelâolmadı.

İşte,bu,YüceAllah’ın,Kur’ân-ıKerim’deRiczdiyeandığıbelâidi.[226]

Mısırlılar; üzerlerinden bu belânın kaldırılması için, Rabb’ına dua

etmesini,MûsâAleyhisselâm’danistedilerveimanedeceklerinisöylediler.

Üzerlerinden,bubelâda,kaldırıldığızaman,sözlerindedurmadılar,iman

etmeyeyanaşmadılar.[227]

Eskikötühallerinedöndüler:

“Biz, ne diye ona, iman edeceğiz? İsrail oğullarını, kendisiyle birlikte

salacağız?

O,bütünekinlerimizi,yoketti.Mallarımızı,giderdi.

Bize,buyaptıklarındandahaçok,dahaağırneyapacak?

Firavununizzetineandolsunki:biz,hiçbirzaman,neonu,tasdikederiz,

nede,kendisinetabi’oluruz!”dediler.[228]

KurbağaBelâsı:Bir müddet sonra, Yüce Allah; Mûsâ Aleyhisselâma, Nîl’in dar yeri

üzerinde durup Asasının ucunu, Nîl’in içine batırmasını, Nîl’in yakınına,

uzağına,aşağısına,yukarısına,onunlaişaretetmesiniVahyveemretti.

Mûsâ Aleyhisselâm, böyle yapınca, her taraftan bütün kurbağalar,

birbirlerinebildirdiler.

Yakındaolan,uzaktabulunana,seslendi.

Vakvaklayarak gecenin karanlığında sudan çıkıp acele şehrin kapısına

doğrugittiler.

Kıbtîlerinevlerinegirdiler.Çuvallarının,kapkacaklarının,binalarınıniçine

doldular.

Kıbtîlerin, elbisesini veya kabını veya yiyeceğini veya içeceğini açıp ta,

içindekurbağalarbulmayanbirkimseyoktu!

Onlarınyemektencerelerini,kurbağalardolduruyor,yaktıkları,ocaklarını,

kurbağalar,söndürüyor,yemeklerini,bozuyor,yenilmezhalegetiriyordu!

Sokaklar, kurbağa ölüleriyle doldu! Kokudan, geçilmez oldu! Kıbtîler,

tekrarMûsâAleyhisselâmagidipağlayarakderdyandılar,

“Duaedipbubelâyı,üzerimizdenkaldır.Budefa,tevbeedeceğizvetevbe-

mizdendönmeyeceğiz!”dediler.

Kurbağa belâsı kalkınca da, yine, sözlerinde durmadılar, eski hallerine

döndüler.[229]

KanBelâsı:Bunun üzerine, Mûsâ Aleyhisselâm, dua etti. Yüce Allâh’da, onlara kan

belasınıgönderdi.

Aynısudan;İsrailoğullarıveKıbtîlergelipsualır,İsrailoğullarınınaldığı,

su;Kıbtîlerinaldığıise,kanolurdu!

Buhal .Kıbtîlereçokağırgeldiği için,MûsâAleyhisselâmdan,bubelânın

kaldırılmasıiçin,duaetmesiniistedilerveimanedeceklerinisöylediler.

Belâkaldırıldığıhalde,onlar,yinede,imanetmeğeyanaşmadılar.[230]

KüfürVeAzgınlığınŞahlanışı:MûsâveHarunAleyhisselâmlar,bunca,mucizelerlegönderildiklerihalde,

Firavunveilerigelenleri,imanetmeyibirtürlükibirlerineyediremedilerde:

“Kavimleri,bizekulluk,kölelikedipdururlarken,biz,bizimgibiikibeşere

imanmıedecekmişiz?!”dediler.[231]

Firavunda,kavmininiçindebağırdı:

“Ey kavmim!Mısır Padişahlığı ve altımdan (Saraylarımın altından) akan

şuırmaklar,benimdeğilmi?

Hâlâ,gözünüzüaçmayacakmısınız?

Yoksa,ben,ondan(Musa’dan)hayırlıdeğilmiyim?

Oki,hakirdir(meramını)bilehemenhemenaçıklayamıyor.Öyleyaonun

üzerine (gökten) altun bilezikler atılmalı yahud beraberinde birbiri ardınca

(kendisinitasdikedici)meleklergelmelideğilmiydi.[232]

“O,yabirSihirbazdır,yâhudbirdelidir”dedi.[233]

MalVeServetinYokOlmaBelâsı:Mûsâ Aleyhisselâm; Firavunla kavminin imana gelmelerinden, ümidini

kesince[234],malveservetlerininyokolmasıiçin,duaetti.

HârûnAleyhisselâmda,Âmîn!dedi.[235]

MûsâAleyhisselâm,duasında:

“Ey Rabbimiz! Hakîkaten, Sen, Firavun’a ve ileri gelenlerine, dünya

hayatında zînet (ve haşmet) ve nice mallar verdin, Senin yolundan

saptırsınlardiyemieyRabb’imiz!

Sen,onlarınmallarınıyoketRabb’imiz!

Onların kalblerini şiddetle sık ki, artık, onlar, o çetin azabı görecekleri

zamanakadarimanetmeyeceklerdir!”dedi.

(Allah):

“İkinizinde,duası,kabulolunmuştur.

Ohalde,yine,istikamette(doğruhareketinizde)devamediniz!

Sakın,bilmezlerinyolunauymayınız!”buyurdu.[236]

YüceAllah;onlarınmallarını,DirhemveDinarlarını,taşaçevirdi![237]

Abdulazizb.Mervan’ın,Mısırdaelegeçirdiği,FiravunHanedanınaâidmal

kalıntılarından bir çanta içinde bulunan: soyulmuş iki yarım yumurta ve

soyulmuş bir ceviz çeni ile nohud ve mercimeğin taş kesildikleri

görülmüştür![238]

Mısırlıların imansızlıkları, kötü tutum ve davranışları yüzünden

uğradıklarıazab-lar,Kur’ân-ıKerim’deşöyleaçıklanır:

“And olsun ki: biz, Firavun Hanedanını, düşünüp ibret alsınlar diye,

yıllarca,kuraklıkla,mahsullerinkıtlığıiletutupsıktık.

Fakat,onlara,iyilikgelince:Bu,bizimhakkımızdır!dediler.

Kendilerine, bir fenalık da, gelirse, Mûsâ ile onun beraberindekilere,

uğursuzlukyüklerlerdi.

Gözünüzü açınız, iyi biliniz ki: onların uğursuzluğu, ancak, Allah

tarafındandır.

Fakat,çokları,bilmezler.

Onları;

“Bizi, büyülemek için, her ne mucize getirsen, biz, sana iman ediciler

değiliz!”dediler.

Bununüzerine,bizde,ayrıayrıMucizelerolmaküzere,başlarınaTufan,

Çekirge,Haşerat,KurbağalarveKangönderdik.

(Böyle iken) yine (iman etmeyi) kibirlerine yediremediler. Onlar, öyle

günahkârlargüruhuidiler.Üzerlerineoazabçökünce:

“EyMûsâ!Bizimiçin,Rabb’ine-SanaolanVa’d’ihürmetine-duaet!

Eğer, bu azabı, bizden ayırıp sıyırırsan, and olsun ki: sana, kesin olarak

imanedeceğiz,

Ve and olsun ki: İsrail oğullarını da, seninle birlikte mutlaka

göndereceğiz!”dediler.

Vaktâki,biz,kendilerininerişecekleribirmüddetekadar,onlardanazabı,

giderdik.Birde,nebakarsın,yeminlerinibozuyorlarbile![239]

Mûsâ Ve Hârûn Aleyhisselâmların Firavunla TekrarKarşılaşmaları:

MûsâveHarunAleyhisselâmlar,tekrarFiravun’unyanınavardılar.Ona:

“…Biz,seninRabb’inin,ikiElçisiyiz.

Artık,israiloğullarını,bizimlegönder.

Onlara,işkenceyapma!

Biz,sana,Rabb’ındanhakîkîbirâyet(Mucize)getirmişizdir.

Selâm(veselâmet),doğruyatâbiolanlaradır.

Bize, şu hakikat Vahy olundu ki: hiç şüphesiz, azab, (Peygamberleri),

yalanlayanların,(hakdan)yüzçevirenlerintepesindedir!”dediler.

Firavun:

“Ohalde,Mûsâ!SizinRabbiniz,kimdir?”dedi.

Oda:

“BizimRabb’imiz,herşeyehilkatiniveren,sonrada,yolunu,gösterendir.”

dedi.

(Firavun):

“Öyleise,evvelki(geçmiş)asırlar(halkının)halinedir?”dedi.

(Mûsâ):

“Onlarınilmi,Rabb’iminnezdindekibirKitabdadır.

BenimRabb’im,hatâda,etmez,unutmazda!”dedi.[240]

(Firavun):

“Ey Mûsâ! Sen, Sihr’inle, bizi, yerimizden çıkarman için mi geldin

bize?’[241] “…Mûsâ! Ben, seni, her halde, sihirlenmiş (büyülenmiş)

sanıyorum!”dedi.Mûsâda:

Andolsunki:bunları(herbiribasiretlegörülecek)bireribretolmaküzre,

göklerinveyer’inRabb’indenbaşkasınınindirmediğinibilmişsindir.

Bende,seni,eyFiravun!Herhalde,helakedilmişsanıyorum!”dedi. [242]

“Firavun’unkavmindenilerigelenler:

“Bu,sizi,yurdunuzdançıkarmakisteyenbilgiçbirsihirbazdırmuhakkak!”

dediler.[243]

Firavun:

“Bırakınızbeni,Musa’yı,öldüreyim!

(Varsın)oRabb’ineyalvarsın!

Çünkü, ben, onun, dininizi değiştireceğinden, yâhud yer(yüzün)de fesad

çıkaracağındankorkuyorum!”dedi.

Mûsâda:

“Ben,hesapgününeinanmayanherkibirli(insan)dan,benimde,Rabb’im,

sizinde,Rabb’iniz(olanAllah’a)sığınırım!”dedi.

FiravunAilesindenolupimanınıgizlemektebulunanbirMü‘min[244]:“Siz,

birAdamı,Rabb’im,Allâh’dırdemesiyleöldürürmüsünüz?!Halbuki,o, size,

Rabb’inizden,apaçıkmucizelerde,getirmiştir.Bununlaberaber;eğer,o,bir

yalancıise,yalanı,kendisinedir.

Eğer,doğrucuise,sizitehdidedegeldiği(azab)ınbirkısmıolsun(gelir)sizi,

çarpar!

Şüphesiz ki, Allah, haddi aşan (iddiasında) çok yalancı olan kimseyi

muvaffakkılmaz.

Ey kavmim! Bu gün, bu yerde, siz galip (kimse)ler olmak üzere, mülk,

sizindir.

Fakat,Allah’ınhışmıgelipçatarsa,kimbizeyardımeder?”dedi.

Firavun:

“Ben,sizehangireydebulunuyorsam,ondanbaşkasını,işaretetmiyorum.

Size,doğruyolunhilafınıda,göstermiyorum!”dedi.

Mü‘minolan(oZat,sözlerinedevamla):

“Ey kavmim! Hakikat, ben, o sürü sürü fırkaların gününe misal

(vermeniz)den,Nûhkavminin,Âd’ın,Semud’unvedahasonrakilerinhaligibi

(birmacerayasapıpfelâketeuğramanızdan)korkuyorum!

(Yoksa)Allah,kullarına,birzulümdileyecekdeğildir.

Ey kavmim! Hakikat, ben, size karşı, o bağırışıp çağırışma gününden

endişeetmekteyim.

(O gün, Hesap yerini) arkanızda bırakarak (Cehennem’e) döneceğiniz,

gündür!

(Ogün)sizi,Allâh(ınazâbın)dan,hiçbirkurtarıcıyoktur.

Allah,kimişaşırtırsa,onunyolunu,doğrultucuda,yoktur.

Andolsunki:(bundan)önce,Yûsufde,size,apaçıkburhanlargetirmişti.

Ovakitte,onunsizegetirdiğişeylerhakkındaşüpheedipdurmuştunuz.

Hattâ,o,vefatedincede:

“Bundansonra,Allah,aslapeygambergöndermez!”demiştiniz.

İşte,Allah,ohaddiaşanşüphecikimseleri,böyleşaşırtırdır.”dedi.[245]

FiravununAllah’ıOklaVurmağaKalkışı:Firavun:

“Eyilerigelenler!Ben,sizin,bendenbaşkaİlâhınızolduğunu,bilmiyorum!.[246]

“EyHâmân[247]Haydi,benimiçin,çamurunüzerindeateşyakta[248]bana,

yüksekbirkuleyap!

Belki, ben[249], o yollara, göklerin yollarına ulaşır[250], Musa’nın İlâhına

yükselipçıkarım.

Bununlaberaber,ben,onu,mutlaka[251],yalancılardan[252],biryalanc[253]

sanıyorum!”dedi.[254]

İsrail oğulları, en ağır şartlar altında çalıştırılarak yedi yılda bir kule

yapılıpbitirildi.[255]

Firavun,yapılanyüksekkuleninüzerineçıktı.

Kendisine,biryaygetirilmesini,emretti.

Semayadoğrunişanalıpokattı.

Ok,kanabulaşmışolarakona,geriçevirildi.

Bununüzerine,Firavun:

“Ben,Musa’nınİlâhını,öldürdüm!”dedi.[256]

SihrinMucizeİleKarşılaşmasıVeAğırBirYenilgiyeUğraması:Firavun;çevresindekiilerigelenlere:

“Hiç şüphesiz, bu, mutlaka çok bilgili bir sihirbazdır ki, sizi, sihri ile

yerinizden

(yurdunuzdan sürüp) çıkarmak istiyordur. Şimdi (buna) ne

buyurursunuz?”dedi.[257](İlerigelenler):“Onunlakardeşini,alıkoy!

Şehirlere,toplayıcılarsalda,nekadarbilgilisihirbazvarsa,hepsinisana,

getirsinler”dediler.[258]

(Musa’yada):

“Sen, Atalarımızı, üzerinde bulduğumuz (yoldan) bizi döndüresin de, bu

yerdedevlet,ikinizin(elinde)olsundiyemibizegeldiniz?

Biz,ikinizede,inanıcılardeğiliz!”dediler.

Firavun:

“UstanekadarSihirbazvarsa,hepsini,banagetiriniz!”dedi.[259]

Sihirbazlar,Firavunageldilerve:

“Galebeyi, kazananlar, biz olursak, elbet bize birmükâfat var değilmi?”

dediler.

Firavun:

“Varya!Hemsiz,muhakkak(benim)enyakınlar(ım)danda,olacaksınız!”

dedi.[260]

(Sihirbazlar) aralarında işlerini, çekişe çekişe konuştular. (Sonra) gizlice

müşavereettiler:

“Bunlar, (başka değil), her halde, iki sihirbazdır ki, sizi, sihirleri ile

yerinizdençıkarmak,enşerefliveüstünolandininizigidermekistiyor/ardır.

Onun için, bütün tuzaklarınızı bir araya toplayınız. Sonra, saf halinde

birdengeliniz(hücumediniz)

Bugün,galipolan,muhakkak,umduğunaermiştir!”dediler.[261]

(Firavun):

“EyMûsâ!Sen,sihrinle,bizi,yerimizdençıkarmaniçinmigeldinbize?

Şimdi,bizde,sana,onungibibirsihiryapacağız!

Şimdi,sen,kendinlebizimaramızdabirbuluşmayerivevaktitâyinetki,

nesenin,nebizimcaymayacağımızdüz(geniş)biryerolsun!”dedi.

O(Mûsâ)da:

“Sizinle karşılaşma zamanımız, zînet günü ve insanların toplanacağı

kuşlukvaktidir!”dedi.

“Bununüzerine,Firavun,arkasınıdönüpgitti.

Bütünhilesinitoplayıpgeldi.“[262]

İnsanlarada:

“Sizde,toplamalarmısınız?”denildi.

(Onlar):

“Umarız ki: (bizimkiler) galip olurlarsa, biz de, (kendi) Sihirbazlarımıza

uyarız!(dediler)”[263]

Toplanansihirbazlarınsayısı:

70’şi, İsrail oğullarından,2 side,KıbtîBaşkanlarından (İbn.Habîbegöre:

Fars-hlardan)olmaküzre,72idi.[264]

veya12.000idi.[265]veya15.000idi.[266]veya19.000idi.[267]

Toplanansihirbazlarınsayılarınındahaçokolduğudarivayetedilir.[268]

Sihirbazdan, ancak, 7000’i Usta Sihirbaz ve bunların içinde de, ancak

700’üseçkindi.[269]

Bunlarınarasındada:

Sâbur,

Âdur,

Hatvat,

Musfâadlarındadörtbaşkanbulunuyordu.[270]

Toplanansihirbazlardan15.000sihirbaz,toplantıyerindesafoldular.

Herbiri,ipleriniveasalarınıgetirmişlerdi,[271]

Sihirbazlarınasalarıveipleri,60deveiletaşınmıştı.[272]

Firavun,toplantıyerindekendisineayrılanyere,MısırınEşrafıilebirlikte

kuruldu.

Halkta,onunkarşısındahalkalandılar.

Mûsâ Aleyhisselâm, yanında kardeşi Hârûn Aleyhisselâm olduğu[273] ve

üzerlerindeyündenikigömlekbulunduğuhaldehalkınalayetmelerinealdırış

etmeden[274]Asasınadayanarakorayageldi.[275]

Sihir ve sihirbazlık, ötedenberi, birçokmilletlerde:Araplarda,Rumlarda,

Hind-lilerde, Acemlerde[276] , Mısırlılarda görülegelen tarihî bir vâkıadır.[277]

Dahhâk b. Ulvan, b.lmlîk, b.Âd, Babil taraflarına varıp Babil’i kurmuş,

çevrede ne kadar sihirbaz varsa, hepsini Babil’e toplamış, onlardan, sihri

öğrenmişvehattâsihirbazlarınbaşıolmuştu.[278]

Firavun Musa Aleyhisselamın karşısına çıkardığı sihirbazlara: “Bu gün,

karşısındakine üstün gelen, umduğuna, ermiştir!” dedi. [279] “Mûsâ, Onlara

(Sihirbazlara):Yazıklarolsunsize!Allah’akarşı,yalandüzmeyiniz!Sonra,O,

azabilekökünüzükurutur!

Allah’akarşıyalanuyduran(herkes)muhakkak,hüsranauğramıştır!”dedi.[280]Sihirbazlar,birbirlerine:“Busöz,Sihirbazsözüdeğildir!”dediler.[281]

Sihirbazlar:

“EyMûsâ!(Asa’nı)yasen(önce)at,yada,önceatankişilerbizolalım![282]

“EyMûsâ!Senmi (önce)atacaksın,yoksa, (önce)atanlar,bizmiolalım?”

dediler.[283]

Mûsâ,onlara:

“Neatacaksanız(önce)siz,atınız!”dedi.Onlar,iplerinivesopalarınıatıp:

“Firavunun izzeti hakkı için, galip olanlar, biziz biz!” dediler. [284]…Vaktaki, attılar. Halkın, gözlerini sinirlediler. Onlara, korku, saldılar, büyük

birsihir(meydana)getirmişoldular.[285]

Firavun’un zevcesi Âsiye hatun; Firavuna karşı, Mûsâ Aleyhisselâma

yardımetmesiiçin,YüceAllah’ayalvardı,durdu.

FiravunHanedanından, onun, bu halini görenler, kendisinin, Firavun ve

taraf-darlarına,şefkatındandolayı,Firavunlehindeduaediyorsandılar.[286]

Sihirbazların her biri, ellerindeki asalarını ve iplerini yere bıraktıkları

zaman, onlar, koşar yılanlar gibi, vadiyi dolduran ve birbiri üzerine binen

dağlargibigösterilerekseyircileringözlerinikamaştırdılar.[287]

Sihirbazlardan

Kimisi:Renk,renk,

Kimisi:Simsiyahyüzlü,

Kimisi:Upuzunboylu,

Kimisi:Kısaveenli,

Kimisi:Boynuzlu,

Kimisi:Kalkankadarkulaklı,

Kimisi:Maymunyüzlü,

Kimisininalnı,aşağıda,sakalı,yukarıdaidi!

Havadauçan,

Ağızlarınıaçan,

Ağızlarındanateşlersaçan…İrivekanadlıyılanlar…meydanıdoldurmuştu.[288]

“Mûsâ,onlara(Sihirbazlara):

Bu,sizin(meydana)getirdiğiniz(yaptığınız)şeysihirdir.

Allah,hiçşüphesiz,onunboşluğunu,asılsızlığınımeydanaçıkaracaktır.

Allah,elbette,fesadcılarınişinidüzenlemez.

Allah; günahkârların hoşuna gitmese de, hakkın, hak olduğunu

Kelimeleriyleisbatlardır.”dedi.[289]

Biz,(Musa’ya):

Korkma!dedik,çünkü,üstün(gelecek)muhakkak,sensinsen!

Elindekini(yere)bırakıver!

Bu,onlarınyaptıklarını,yutar!

Çünkü,onlarınsanatdiyeortayaattıkları,ancak,birsihirbaztuzağıdır.

Sihirbazise,neredeolsa,umduğuna,ermez.[290]

“Bununüzerine,Mûsâ,(elindeki)Asasını(yere)bırakıverdi.[291]

…Bir de, ne görsünler! Bu, onların uydurup düzdüklerini hep yakalayıp

yu-

tuyor![292]

Evet! Mûsâ Aleyhisselâmın, yere bıraktığı Ejderhâ kesilen Asası,

Firavunun ve halkın gözlerine, koşar yılanlar gibi görünen ipleri ve asaları

birerbirertoplayıpyutmağabaşlamıştı.

O derecede ki, vadide, Sihirbazların yere bıraktıkları asa ve iplerden az

veyaçok,hiçbirşeygörünmezoldu,yokolupgitti.

MûsâAleyhisselâm,EjderhaAsasını,elinealınca,eskidenolduğugibi,Asa

halinegeldi.

Sihirbazlar,buMucizekarşısında:

“Eğer, bu, bir Sihir olsaydı, asla, bize galebe çalamaz[293], onun işi, bize

gizlikalamazdı.

Eğer,bu,birSihirolsaydı, İplerimiz,Asalarımız,nereyegider,böyleyok

olabi-lirmiydi?[294]

Eğer,bu,birsihirolsaydı,sihrimizi,böyleyutmazdı.

Bu,muhakkak,YüceAllahtarafındanolanbirişdir!”dediler.[295]

SihirbazlarınBaşkanlarındanâmâolana,arkadaşları:

“Musa’nın asası, iri ve korkunç, erkek bir yılan oldu. İplerimizi ve

asalarımızı,yuttu!”dediklerizaman:

“Onlardan,bireserkalmadımı?Veyaonlar,eskihallerinedönmedimi?”

diyesordu.

“Hayır!”dediler.

Bununüzerine,âmâBaşkan:

“Bu,Sihirdeğildir!”dedi.[296]

“Sihirbazlar,derhalsecdeederekyerekapandılar:

“ÂlemlerinRabb’ine,MüsâileHarun’unRabb’ineimanettik!”dediler.[297]

Firavun:

“Ben,sizeizinvermeden,siz,ona,imanettinizhâ!

Hiçkuşkusuz,sizesihriöğretenbüyüğünüzimişo![298]

“…Hiç şüphesiz, şehirde -onun halkını, içinden çıkarmanız için,

kurduğunuzbirhilekârlıktırbu…[299]

“…Bende,elbette,sizinellerinizi,ayaklarınızıçaprazlamakeseceğim!Sizi,

muhakkak,hurmadallarınaasacağım!

Siz de, hangimizin azabı daha çetin ve sürekli olduğunu, elbette

öğreneceksiniz!‘1dedi.[300]

(SecdeyekapananSihirbazlar):

“Bunda,dediler,bizehiçbirzararyok…”[301]

“Biz,şüphesizki,Rabbimizedönücüyüz.”[302]

“Biz,seni,bizegelenşuapaçıkMucizelere,biziYaratan’a,katiyyentercih

edemeyiz!

Artık,sen,neyehâkimisen,hükmünüver!

Sen,hükmünü,ancak,budünyahayatındageçirebilirsin.

Biz, günahlarımızı ve bizi zorladığın sihr’i affetmesi için, Rabb’imize

gerçektenimanettik.

Allâh(ın sevabı, seninkinden) daha hayırlı (azabı da, seninkinden) daha

süreklidir.[303]

“Her halde, biz, iman edenlerin ilki olduğumuz için, Rabbımızın, bizim

günahlarımızıyarlıgayacağınıda,umarız!”dediler.[304]

“Sen, bizden -başka bir sebeple değil- ancak, Rabbimizin âyetlerinde -

onlar,bizegeldiğizaman-imanettikdiyeintikamalacaksın.

EyRabbimiz!Üstümüzesabıryağdır!

Bizi,Müslümanlıktasabitkimselerolaraköldür!”[305]

Firavun,dediğini,yaptı.Onlarınellerini,ayaklarınıkestirdivekendilerini,

hurmadallarınaastırdı.

Onlar,öldürülürlerken:

“EyRabbimiz!Üstümüzesabıryağdır!

Bizi,müslümanlıktasabitkimselerolaraköldür!”demekteidiler.

Günün başında kâfir olan bu sihirbazlar, günün sonunda şehidler

kafilesinedahiloldular.[306]

Firavunun kavmi, yenilgi ve korku içinde, toplantı yerinden, birbirlerini

çiğneyerekdöndüler.

Allah düşmanı Firavun da, yenilgiye ve lanete uğramış olarak oradan

sarayınadönüpküfründeısrar,kötülükişlemektedevametti.[307]

Firavununkavmindenilerigelenler:

“Musa’yı ve kavmini fesadcılık etmeleri, Seni de, Tanrılarını da, terk

etmesiiçinmi?butopraktatutacaksın?!”dediler.

Oda:

(Eskiden olduğu gibi, yine) oğullarını öldürürüz, yalnız kadınlarını sağ

bırakırız!

Şüphesizki,biz,onlarıntepesindekahredicileriz!”dedi.[308]

FiravununSarayındakiMüminlerVeBaşlarınaGelenler:FiravunHanedanındanHızkıl; imanınıgizleyenMü‘minlerdenolupMûsâ

Aley-hisselâmın, Sihirbazları yenmesi üzerine[309] veya daha önce, imanını

açıklamışveSihirbazlarlabirlikte,oda,idamedilmişti.[310]

Hızkıl’ınzevceside,FiravununkızlarınınbaştarakçısıidiveYüceAllah’ın,

iyihallikıldığıMü‘minkadınlardandı.

Kendisi, bir gün, Firavunun kızının başını tararken, tarak, elinden

düşünce,(Bismillah=Allah’ınismiyle)demişti.

Firavununkızı:

“Babamınismiylemidemekistiyorsun?”diyesordu.O:

“Hayır! Belki, benim Rabb’im ve Babanın Rabbi olan Allah’ın ismiyle

demekistiyorum!”dedi.

Firavununkızı:

“Ben,bunu,babamahabervereceğim!”dedivehaberverdi.

Firavun,onu,veonunoğlunuyanınagetirtti.Mü‘minekadına:

“SeninRabb’inkim?”diyesordu.

Oda:

“Benimde,Rabb’im,seninde,RabbinAllâh’dır!”dedi.

Firavun;bakırdantandıryapılıpkızdırılmasınıveonunveçocuklarının,o

tandırıniçineatılmasınıemretti.

Mü‘minkadın,Firavun’a:

“Benim,sendenbirdileğimvardır.”dedi.

Firavun;

“Nediro?”diyesordu.

Mü‘minkadın:

“Benimkemiklerimiveçocuklarımınkemiklerinibirleştiripgömmendir.”

dedi.

Firavun:

“Seninbudileğiniyerinegetirmek,bizedüşenbirhakvevazifedir.”dedi.

Sonrada,oğullarını,birerbirertandıraattırdı!

Hattâ,sonoğlançocuğu,dahasütemerbirsabiidi.Annesine:

“Anneciğim!Sabret!Çünkü,sen,hakküzerindesin!”demişti.

Anneleride,çocuklarıilebirliktetandıraatıldı![311]

FiravununzevcesiÂsiyehatun,hâlisMü‘minkadınlarındandı.[312]

Allah’a,gizliceibadetederdi.

Firavununkorkusundan,namazını,gizliyerdekılardı.

Âsiyehatun;Firavununkızlarınınbaş tarayıcısıkadını,nasıl işkencelerle

öldürdüğünü, köşkün penceresinden görmüş ve öldüğü zaman da, Allah’ın,

onu, şereflendirmeyi ve hayra erdirmeyi irade buyurup Meleklerin, onun

ruhunu,göklereyükselttiği,kendisineaçıkçagörünmüşolduğundan,Allah’a

yakînivetasdîkiartmıştı.

O sırada, Firavun, Âsiye hatunun yanına girdi ve Hızkıl’in zevcesi, baş

tarayıcısıkadınayaptığınıhaberverdi.

Bununüzerine,Âsiyehatun:

“YazıklarolsunsanaeyFiravun!

Sen,yüceAllah’akarşı,buna,nasılcür’etvecesaretedebildin?!”dedi.

Firavun:

“Her halde, Sahiben olan baş tarayıcısını tutan delilik, seni de, tutmuş!”

dedi.

Âsiyehatun:

“Beni,deliliktutmuşdeğildir.

Fakat,ben,benimRabb’im,seninRabb’inveÂlemlerinRabb’iolanAllah’a

imanetmişimdir!”dedi.

Firavun,Âsiyehatununannesiniçağırttıveona:

“Baş tarayıcısı kadını tutmuş olan delilik, senin kızını da, tutmuş!”

dediktensonra:

“Yeminederimki:o,yaMusa’nınİlâhını, inkâredecek,yada,muhakkak

ölümütadacaktır!”dedi.

Âsiyehatun,annesiylebaşbaşakalıpannesi,Firavununisteğinemuvafakat

etmesinidilediğizaman,ona:

“Allah’ı,inkâretmemiistiyorsunhâ?!

Hayır!Vallahi,ben,bunu,hiçbirzamanyapmam!”dedi.

Bunun üzerine, Firavun, Âsiye hatun için, yere dört kazık çaktırdı, ve

onlarınarasındacanverinceyekadarona,işkenceyaptırdı.[313]

Can verirken, gözüne Melekler ve kendisi için hazırlanan nimetler

görünüp gülmeğe başlayınca, Firavun: “Şunu tutan deliliğe bakınız ki:

işkenceleriçindeqü-lüyor!?”dedi.[314]

“Allah,imanedenlerede,Firavununzevcesinibirmisalolarakirâdetti.

Ovakito:

EyRabb’im!Bana,katında,Cennetiniçindebirevyap!

Beni,Firavundanveonun(kötü)amel(vehareketindenkurtar!

Beni,ozâlimlergüruhundanselâmeteçıkar!”demişti.”[315]

MûsâAleyhisselâmınİsrailOğullarıylaBirlikteMısırdanGizliceAyrılışı:

YüceAllah,MûsâAleyhisselâma:“Kullarımı,geceyolaçıkar.

Çünkü,tâkıbedileceksiniz!”[316]

…Kullarımla, geceleyin yola çık da, (düşmanların) yetişme(sin)den

korkmayarak(boğulmanızdanda)endişelenmeyerekonlara,denizdekurubir

yolaç!”diyeVahyetti.[317]

Firavunda,şehirlereaskertoplayıcılarsaldı.[318]

Mûsâ Aleyhisselâm, telakki eylediği Vahy üzerine[319], İsrail oğullarının,

herdörtevhalkının,birevdetoplanmasını[320],Mısırdanayrılmalarını,

Kıbtîlerden,süseşyalarını,emânetolarakalmalarını,

Hiçbirkimsenin,arkadaşına,yükseksesleseslenmemesini,

Kandillerin,sabahakadaryanıkbırakılmasını,

Yolaçıkanlardan,kimolduklarısorulunca,Parolaolarak“Amr”diyecevap

verilmesini,

Evinden ayrılan kimsenin, yola çıktığı bilinmeküzere, kapısına kan sür-

mesini[321],

Mayalanmalarınıbeklemeden,ekmeklerinipişirmelerini[322]emretti.

Bundansonra,MûsâveHârûnAleyhisselâmlar, İsrailoğullarıylabirlikte

Kıbtî-lerinhaberiolmadan,Mısırdanyolaçıktılar.

Mûsâ Aleyhisselâm, İsrail oğullarının başında ardcı kumandanı, Harun

AleyhisselâmdaöncüKumandanıolarakbulunuyordu.

MûsâAleyhisselâm;İsrailoğullarıcemaatininbaşındayolaçıktı.[323]

Yirmi yaşına basan, küçüklüğünden, altmış yaşına basan da,

büyüklüğündendolayı,sayımdışındabırakıldı.[324]

MısırdanNeZamanÇıkıldığı?HangiYollaVeNeTarafaDoğruGidildiği:

Mûsâ Aleyhisselâmın; İsrail oğulları ile birlikte Mısırdan çıkışı, Bahar

Mevsimininbaşındaveilkayında[325],venisanınonbirincigünüidi.[326]

Mûsâ Aleyhisselâm; gecenin evvelinde[327], soldaki, Şam’a doğru giden

yolu

bırakıp[328], İsrail oğullarını, denize doğru götürdü. [329] İsrail oğulları

arasında bulunan bir adam,Mûsâ Aleyhisselâm için: “Yolu, bıraktı!?” dedi.

MûsâAleyhisselâm:“Ben,böyleemrolundum!”dedi.[330]

Firavun;MûsâAleyhisselâmlaİsrailoğullarınınMısırdançıkıpgittiklerini,

ancak,geceninsonunadoğruöğrenebildi.[331]

YûsufAleyhisselâmınTâbut’ununBulunupGötürülüşü:İsrailoğulları,Mısırdançıktıklarızaman,yolu,şaşırdılar.

Üzerlerine,geceninkaranlığıda,çöktü.

Birbirlerine:

“Nedirbuhal?”diyesormağabaşladılar.

YaşlıBilginleri:

“Yûsuf Aleyhisselâm, vefat edeceği sırada, kendisinin kemiklerini,

yanımızda taşımadıkça, Mısırdan çıkmayacağız diye Allah adına, İsrail

oğullarındanAhd’üMîsakalmıştı!”dediler.

MûsâAleyhisselâm:

“Onunkabrininyerini,kimbiliyor?”diyesordu.

“İsrailoğullarınınKocakarısıbiliyor!”dediler.[332]

İsrailoğullarınınKocaKarısı,hemkötürüm,hemâmâidi.[333]

MûsâAleyhisselâm,habersalıponu,getirtti:

“Bana,Yûsuf(Aleyhisselâm)ünkabrinigöster!”dedi.

Kocakarı:

“Sen,banahükmümü[334],dörtşeyi[335]vermedikçe[336],sana,onu,haber

vermem!”dedi.[337]

MûsâAleyhisselâm:

“Hükmün,nedir?”diyesordu.[338]

KocaKarı:

1)Ayaklarımıçözüpyürürhalegetirmendir.

2)Gözümü,banageriçevirmendir.

3)Gençliğimi,banageriçevirmendir.[339]

4) Cennet köşküne seninle birlikte girmem[340] ve senin yanında

bulunmam-dır!”dedi.[341]

Koca karının bu istekleri, Mûsâ Aleyhisselâmın ağırına gitti[342].

İsteklerini,kabuletmekistemedi.

YüceAUâh,MûsâAleyhisselâma:

“Ona,hükmünüver![343]

Şüphesiz ki, senin taahhüdünü, yerine getirmek, bana düşer!” diye

Vahyetti.

MûsâAleyhisselâm,KocaKarınındileğinikabuletti.[344]

“Olur!”dedi.[345]

KocaKarı:

“Ben,çokyaşlıyım.Yürümektende,âcizim.Beni,taşıyınız!”dedi.

Taşıdılar.

Nîl’inyanınavarınca:

“İşte,o,şusuyuniçindedir!”dedi.[346]

Onları,suyuntoplandığıbiryeregötürdü.[347]

“Şusuyu,çekiniz!”dedi.

Çektiler.

“Kazınızyeri!”dedi.

Kazdılar.[348]

Nîl’inkenarında,Mermerbirsandık içindeolduğuhalde,onu,çıkardılar.[349]

Sandık,yereçıkarılınca,yol,gündüzünziyasıgibioldu.[350]

YûsufAleyhisselâmınTâbututaşınırken,ayda,doğmuş,yolu,gündüzgibi

aydınlatmış,doğruyolu,onunsayesindebulmuşlardır.

Yûsuf Aleyhisselâmın Tâbutu, Kenan ilinde kale dışındaki hâlen

bulunduğuyeregömülmüştür.[351]

FiravunOrdularınınİsrailOğullarınıTâkibEdişi:Mısırın yerlisi Kıbtîler; kütle halinde ölen gençlerinin defin işleriyle

uğraştıklarıiçin,MûsâAleyhisselâmilekavmininardlarına[352],ancak,güneş

doğarken,düşebildiler.[353]

Milyonluk Firavun ordularının öncü komutanı, Firavunun Vezîri Hâmân

idi.[354]

Bu orduların Yedi yüz bini, erkek atlı süvari olup[355] süvari atlarının

içindebirtanebilekısrakyoktu.[356]

Her süvarinin başındamiğfer ve elindede, harbe (kargı) vardı. [357]Her

binkişininbaşındaisebirKralbulunuyordu.[358]

Kralların oğullarından veya onların tebaasından hiç kimse geride

bırakılmamıştı.[359]

Firavun da; kır atlılar dışında yetmiş bin kara atlı ordusunun başında,

MûsâAleyhisselâmıtalepvetâkıbediyordu.[360]

İsrailOğullarındaTelaş,HeyecanVeKorku:Firavun; böylece, orduları ile birlikte Mûsâ Aleyhisselâmla İsrail

oğullarının ard-larına düşmüş, deniz de, onları, nasıl kapladıysa, öylece,

kaplayıvermişti.[361]

Musa’nınEshâbı:

“Muhakkak,erişilipyakalandık!”dediler.

(Mûsâ):

“Hayır!Hiçkuşkusuz,Rabb’im,benimleberaberdir.

O,beni,(selâmet)yol(un)ailetecektir!“[362]

Umulurki,Rabb’iniz,düşmanınızı,helakedecek,sizi,buyerdehükümdar

yapacakta,sizinnasılhareketedeceğinizebakacaktır.”dedi.[363]

İsrailoğullarındanbazılarıda:

“EyMûsâ!Bizeva’dettiğinyardımvezafer,neredekaldı?![364]

(Ey Mûsâ!) Sen, bize (Peygamber olarak) gelmezden önce de, bize

geldiğindensonrada,biz,işkenceyeuğratıldık…’[365]

Onlar,oğullarımızı,boğazlıyorlar,kızlarımızısağbırakıyorlardı,

Bugün ise, Firavun, bizi yakalayacak, yakalandığımızda da, bizi,

öldürecektir!

Önümüzdedeniz,arkamızdada,Firavunvar![366]

Denizegirersek,boğuluruz!”dediler.[367]

Denizinsuyu,sondereceçoğalmış,rüzgâr,denizindalgalarını,dağlargibi

kaldırıpkaldırıpgeribırakıyordu![368]

MûsâAleyhisselâm,İsrailoğullarınınarkasından,önünegeçti.

KendisininyanındakardeşiHârûnveYûşa’b.NûnAleyhisselâmlarolduğu

halde,dalgaları,birbirineçarpıpköpürendenizebakıyordu.[369]

İsrailoğulları,MûsâAleyhisselâma:

“Bizeva’dettiğinşeynerede?!

Şudeniz,önümüzü,kesti!Firavunveordularıda,arkamızıkıstı!”dediler.[370]

Nefiraraimkânvar,nekararadermanvar!?”dediler.[371]

Firavunveorduları;İsrailoğullarına,olancakinlerivekızgınlıklarilegelip

kavuşmuşbulunuyorlardı.

İş,büyümüş,çetinleşmiş,gözler,yerindenkaymış,yürekler,boğazlara

gelmişti.[372]

Yûşa’b.NûnAleyhisselâm:

“Ey Kelîmullâh! [373] arkamızdan, Firavunla, önümüzden de, denizle

kaplandık!”dedi.[374]

FiravunHanedanından birMü‘min de;Mûsâ Aleyhisselâma: “Önünü, şu

daniz, Firavun Hanedanı da, arkanı, bürüdü. Nereden geçmekle

emrolundun?”diyesordu.MûsâAleyhisselâm:

“Denizdengeçmekleemrolundum!”[375]deyince,buvebaşkaları,denizden

geçmeküzere,hayvanlarını,denizedalmağazorladılarsada,hayvanlarınön

ayakları,suya,batmağabaşlayınca,gerilediler.

Hiçbiri,denizegirmeğegüçyetiremedi.[376]

HârûnAleyhisselâm,ilerleyipdenize,Asasıilevurdu.

Deniz,vurulmakistemedive:

“Kimdirbu,banavuranCebbar?!”diyerekhomurdandı.[377]

YüceAllah,denizeVahyedip:

“Sana, kulum Mûsâ, Asası ile vurduğu zaman; Mûsâ ve yanındakiler,

geçecekşekildeohikibölümeayrıl!

Ondansonra,Firavunve tarafdarlarınınüzerinekapan,birleş!”buyurdu.[378]

MûsâAleyhisselâmada:

“Asanı,denizevur!”diyeVahyetti.[379]

İsrailOğullarınınDenizdeAçılanYollardanGeçipKurtuluşuVeFiravunlaOrdularınınDenizdeBoğuluşu:

MûsâAleyhisselâm,denize:

“Ey Ebâ Hâlid! [380] Allah’ın izniyle yarıl!” diyerek[381] Asasını, vurunca,

deniz,derhalyarıldı.

Denizinherparçası,kocamandağgibioldu.[382]

Denizde,İsrailoğullarınınonikikabilesiiçin,onikiyolaçılmıştı.[383]

YüceAllah,birde,rüzgârgönderipyaşyolu,kuruttu.(Yürümeyeelverişli

halegetirdi)[384]

Herkabile,biryolagiripilerlemeğebaşladı.

Yollar,birbirindenduvarlarlaayrılmışgibiolduğuvebuyollardagidenler,

birbirlerini göremedikleri için, her kabile, yalnız kendisini kurtulmuş

sanıyor,diğerlerihakkında:

“Herhalde,eshabımız,öldürülmüştür!”diyorlardı.[385]

MûsâAleyhisselâma:

“Eshabımız,nerededir?Onları,göremiyoruz!”dediler.

MûsâAleyhisselâm:

“Siz,yürüyünüz!Onlarda,sizinyolunuzunbenzeribiryolüzerindedirler!”

dedi.

İsrailoğulları:

“Onları,görmedikçe,bunu,kabuledemeyeceğiz!”dediler.[386]

Bununüzerine,MûsâAleyhisselâm,YüceAllah’aduaetti.

Yüce Allah da, o yolları, her birileri için, ön önündekinden, en

sonuncusuna kadar, hepsini, bakıp birbirlerini görebilecekleri şekilde

kemerlerhalinegetirdi.[387]

Mûsâ Aleyhisselâmla yanında bulunanlar, böylece, toptan kurtulduktan

sonra,YüceAllah;Firavunlaordularını,denizeyanaştırdı.[388]

Firavunvearkadaşları,yaklaşıpta,denizinyarıldığını,gördüklerizaman;

Firavun:

“Denizin,benden,benimheybetimdenkorktuğunu,düşmanlarımayetişip

onları,öldüreyimdiyebenimiçinnasılaçıldığını,görmüyormusunuz?!”dedi.[389]

Firavun; Mûsâ Aleyhisselâmla İsrail oğullarını yakalamak üzere, deniz

yollarınagirmekistediğizaman,FiravununVezir’iHâman:

“Ben,buyeredefalarcauğramışımdır.Bugünümekadar,burada,böylebir

yolgörmüşlüğümyoktur.

Ben,korkuyorum:bizimhelakimiz,eshabımızınhelakleriiçin,buyolunşu

adamtarafındankurulmuşbirtuzakolmadığındanemîndeğilim!”dediisede,

Firavun,onunsözünüdinlemedi.[390]

Firavununatı,deniziçindekiyolagirmektençekindi.

Osırada,CebrailAleyhisselâm,birkısraküzerindegelipFiravununatının

önündedurdu.

Erkek at, onu, kokladıktan sonra, Cebrail Aleyhisselâm, kısrağını,

denizdekiyolasürdü.

Firavununatıda,hemenonunardınadüştü.

Firavunun orduları, Firavunun, denizde açılan yola girdiğini görünce,

onlarda,Firavunlabirliktedenizyollarınagirdiler.

CebrailAleyhisselâm,önde,Firavunveordularıda,onatâbiolarakgittiler.

Mikâil Aleyhisselâm ise, arkada, at üzerinde durup gerideki kavmi!,

“Sahibinize,kavuşunuz!”diyerekteşvikediyor,gayretegetiriyordu.

Cebrail Aleyhisselâmın, denizden ayrılacağı zaman, önünde, denizden

dışarıya çıkmayan ve Mikâil Aleyhisselâmın arkasında da, denizin içine

girmeyen hiç kimse kalmamıştı ki, denizin kocaman dağlar gibi havaya

kalkmış bulunan su yığınları, Firavunla, ordularının üzerine kapanmağa

başlayınca,Firavun[391]:

“İnandım:gerçekten,İsrailoğullarınınimanettiğindenbaşkaİlâhyok!

Bende,Onateslimolanlardan,Müslümanlardan’ım!”[392]demekzorunda

kalmışsada,

“Şimdimi?!(Başındaragelincemi,imanediyorsun?)

Halbuki, sen, bundan önce (ömür boyunca) isyan etmiş, dâima

fesadcılardanolmuştun!

Biz de, bu gün, seni (cansız) bir beden olarak (karada yüksek bir yere

atacağız)bırakacağızki,arkandangeleceklerebiribretolasın!

Bununlaberaber, insanlardanbirçoğu,âyetlerimizdenciddengafildirler.”

buy-rulmuş[393],ye’simanınahiçitibaredilmemiştir.[394]

Çünkü, Yüce Allah’ın, kulları hakkındaki Sünneti, böyle cereyan

edegelmiştir:

(Onlar) gazabımızı gördüklerinde: Allah’ın birliğine inandık, Ona, şerik

koştuğumuzşeyleriinkârettik!dediler.

Amma,gazabımızıgördüklerivakitki imanları,kendilerinefaydaverecek

değildi.

Allah’ın,kullarıhakkındaolagelenkanunu,budur.

İşte,kâfirler,bunoktadahüsranadüştüler.[395]

Yüce Allah; Firavun’un da, hem dünyada, hem âhiretteki durumunu da.

şöyleaçıklamıştır:

“Kendisi de, askerleri de, o yerde (Mısırda), haksız yere büyüklük

tasladılarvehakîkatan,bizedöndürülmeyecek/erinisandılar.

Bunun üzerine, biz de, hem onları (Firavun ve ileri gelenlerini), hem

askerleriniyakalayıverdikte,deniziniçineattık.

Bak!zalimlerinakıbetiniceoldu?

Biz,onları(dünyada,insanları)ateşedavetedenrehberleryaptık.

Kıyamet gününde ise (azaplarının defi hususunda) asla yardıma

kavuşturulma-yacaklardır.

Bununlaberaber,budünyada,bizonlarınarkalarınalanetde,taktık.

Hele Kıyamet gününde onlar (suratları çirkin/eştirilen) çok menfur

(adamlardandır.“[396]

“Hemo(Firavun),Kıyametgünüde,kavmininönünedüşer.

Artık,o,onları,ateşegötürmüştür.

Onlarınvardıklarıoyer,nekötübiryerdir![397]

CebrailAleyhisselâm: “Yaratıklar içinde, iki kişiden, birisi, Âdem’e secde

etmektenkaçındığızaman,Cinlerden,İblis’den;

İkincisi de: Ben, sizin, en yüksek Rabbinizim! dediği zaman, Firavundan

nefretettiğimkadarhiçbirkimsedennefretetmemişimdir!”demiştir.[398]

SahihbirHadîs-işerifdede,CebrailAleyhisselâmın:

“Yâ Muhammed! Rahmetin, Firavun’a erişmesinden korkarak, denizin,

kara balçığından alıp onun ağzını tıkarken, beni, bir göreydin!” dediği

bildirilmiştir.[399]

FiravununCansızCesedininİsrailOğullarınaGösterilişi:Denizin; Firavun ve ordularının üzerina kapanırken, dalgaların

birbirlerine çarparak çıkarıldıkları dehşetli sesi, İsrail oğulları, işittikleri

zaman:

“Nedirbuçığlık?”diyesordular.MûsâAleyhisselâmda:

“Yüce AHâh, Firavunu ve onun bütün yanında bulunanları suda boğup

helaketti!”dedi.

İsrailoğulları:

“Sen, onun, insanların muhtaç olduğu hiç bir şeye muhtaç olmadığını

görmedinmi?!”dediler.[400]

Onlar[401], onlardan bazıları, Firavunun, ölüp ölmediğine şüphede idiler.[402]

“Firavun,ölmemiştir!”[403]

“O,hiçbirzaman,ölmez!”[404]

“O,sudaboğulmamıştır!”[405]

“O,şuanda,bizi,yakalayacakveöldürecektir!”diyorlardı.

MûsâAleyhisselâm,duaedince[406],YüceAllah,denize,emretti.

Deniz, onu, zırh gömleği üzerinde bulunduğu halde, [407] su üzerine

kaldırdı!

İsrailoğulları,onu,üzerindekizırhgömleğindentanıdılar.[408]

Denizin,sahileattığıFiravununcesedi,kızılbiröküzüandırmaktaidi.

İsrailoğulları,onu,seyrettiler.[409]

Nihayet,onunöldüğünekanâatgetirdiler,[410]ve:

“Evet! Yâ Mûsâ! Bu, Firavundur! Gerçekten, denizde boğulmuştur!”

dediler.

İsrail oğullarının kalblerinden şüphe gidince, deniz, Firavunu, önceden

olduğugibi,yuttu.[411]

Mûsâ Aleyhisselâmın İsrail Oğullarını Selâmetle Geçirdiği VeFiravunlaOrdularınınİçindeBoğulduklarıDeniz:

Mûsâ Aleyhisselâmın, İsrail Oğullarını, selâmetle içinden geçirip karaya

çıkardığı, Firavunla ordularının içinde boğuldukları deniz; Kulzum denizi

olup[412] 3. iklimde, 56 derece 30 dakika boylamda; 28 derece 20 dakika

enlemde bulunan ve Kızıl Deniz’in Suvays (Süveyş) Körfezi’ni oluşturan

kesimiidi.

DenizsahilindekiKulzumşehriileMısır’ınarası,3günlüktür.[413]

Kulzum: Mısırla Mekke arasında, Tur dağına yakın, eski ve harap bir

beldeninismiolupyerine,Suvays(Süveyş)şehrikurulmuştur.

Suvays(Süveyş)denizide,denilenKulzumdenizinede,girenvebinenlerin

çoğunuyuttuğuiçin,Kulzumismiverilmiştir.[414]

İngiliz Araştırma Ekiplerince Kızıldeniz Sahilinde Toprak Altından

Çıkarılıp Londra British Müzesi’nde Teşhir Edilen ve Denizde Boğulan

Firavun’a Âid Olması Kuvvetle Muhtemel Bulunan Mumyasız, Hiç

Bozulmamış Cesed Hakkında Zafer Dergisi’nin Mayıs 1983 Tarihli 77.

SayısındaYayınlananTeşhisYazısı:[415]

3000YıllıkMucizeDr.Müh.CelâlEDİZ

Londra’daki ünlü British Müzesi’ni gezenlerin hayret ve dikkatle

izledikleribirbölümvardır.Mumyalarbölümü.

Bubölümdekiendikkatçecikicesedise,cambirfanusiçindebulunanve

secdevaziyetindeduranbirinsanaaittir.Bucesedinbütünorganlarıtamdır.

Hatta başındaki sararmış saçları ile sakalları dahi rahatlıkla

görülebilmektedir.

Cesedin enhayret verici özelliği isemumyalanmamışoluşudur.Bilindiği

gibi mumyalanmış cesedlerin iç organlarından bazıları çıkarılmış ve diğer

kısımlarıilaçlanmışdurumdadır.Oysakibucesedeelsürülmemişvehiçbir

kimyevîmuameleyapılmamıştır.

Acaba cesedlerin birkaç haftada tamamen bozulduğu bilinen bir gerçek

iken,bucesednasılolmuşda30asırboyuncaçürümemiştir,dağılmamıştır?

Ve mumyaların dahi zamanla bozulduğu bilinen dünyada bir eşi daha

bulunmayanbucesedinbozulmamasındakisırnedir?

BusırrınçözümünümukaddeskitabımızKur’an’abırakıyorve1400sene

öncesinden bildirilen ve günümüzde açıklığa kavuşan bu hadiseyi, ayetlere

dayanarakaçıklıyoruz.

Hadisenin anlatıldığı ayet-i kerimelerin numaralarını tek tek verecek ve

bunların meallerini kelimesi kelimesine aktaracağız. Böylelikle mukaddes

kitabımızınbüyükbirmucizeolduğubirkeredahagösterilmişolacaktır.

Ele alacağımız ayetler,Hz.Musa’nın (A.S.) firavun ile olanmücadelesini,

ibretlibirşekildegözlerönünesermektedir.

Hz.Musa (A.S.)M.Ö. 1200yıllarındayaşamışvehayır ile şerarasındaki

mücadele,onunzamanındadadevametmiştir.

Bilindiği gibi firavun, onun can düşmanıdır. Bir rüyasında, doğacak bir

erkek çocuğun kendisini öldürüp saltanatına son vereceğini gören firavun,

yenidoğanbütünerkekçocuklarınöldürülmesiniemretmiş,fakatAllah,Hz.

Musa’yı (A.S.) muhafaza ederek, ileri yaşlarda peygamberlikle

şereflendirmiştir.

Firavunun Hz. Musa (A.S.) ile onun mücadelesi onun peygamber

olmasındansonradahadahızkazanır.Firavun,Hz.Musa(A.S.)ileonaiman

edenBeniİsrailkabilelerinepekçokezavecefayabaşlamıştı.Bununüzerine

Hz. Musa (A.S.) ve ona tâbi olanların Mısır’dan çıkıp gitmelerine taraf-ı

ilâhiden müsaade verildi. Bundan haberdar olan Firavun, pek kuvvetli bir

orduilebunlarıtakibebaşladı.[416]

Hz.Musa(A.S.)butakiptenkurtulmakiçinCenab-ıHakkınşevkiyleKızıl-

denizkenarınakadargelmişti.Önlerindedüşmangibideniz,arkalarındada

denizgibidüşmanvardı. İştebudehşetlivaziyette ikenAllah’ınemriyleHz.

Musa (A.S.)asasınıdenizevurdu.Oandabirmucizeolarakdenizyarıldıve

açılanyoldangeçerekselametsahilineulaştılar.[417]

Firavunve askerleri İsrailoğullarını takip ederken, denizin ayrılmış olan

sularınıdehşetlegörmüşler, fakatkinvedüşmanlıklarındandolayıbiranlık

tereddütten sonra onlar da deniz içinde açılan yola girerek takibe devam

etmişlerdi.Ancakdenizinayrılmışolansularıtekrarbirleşmeyebaşlamışve

sonunda Firavunla birlikte bütün ordusu, tek bir kişi dahi kurtulamadan

sularagömülmüştür.[418]

YineaynımealdeolanYunussuresinin90.ayeti,aynenşöyledir:

— İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve askerleri haksızlık ve

düşmanlıkla artlarına düştüler. Firavun boğulacağı anda: “İsrailoğullarının

iman ettiğinden başka (Allah) olmadığına inandım, artık ben de

müslümanlardanım”dedi.

FakatCenab-ıHakfiravununimanınıkabuletmemişveonaCebrail(A.S.)

vasıtasıileşöylehitapbuyurmuştur:

— Ona: “Şimdi mi inandın, daha önce baş kaldırmış ve bozgunculuk

etmiştin.”dendi.[419]

Yineaynı surenin92.ayetinde ise şöylebuyrulmaktadır: “Felyevmemü-

necciykebibedenike…”SudagarkolanFiravun’ader.

“Bugün senin gark olan (Boğulan) cesedine necat (Kurtuluş)

vereceğim.”[420]

“Ta ki, senden geridekilere bir ibret olsun. Ve şüphe yok ki, nastan

(insanlardan) birçokları bizim ayetlerimizden (Delillerimizden) elbette

gafillerdir.”[421]

Evet, Kur’an haktır ve hakikattir. Ve hiçbir hükmü yanlış çıkmamıştır.

Ayetlerde gayet bariz bir şekilde belirtilen firavun hadisesi de, bunun bir

başka örneğidir. Çünkü aradan asırlar geçmiş ve dünyada bir başka eşi

bulunmayanocesed,3000yıllıkbirmucizeyigözlerönününesermeküzere

asrımızınsahillerine(92.ayettebelirtilenyere)atılmıştır.

Cesedinbulunduğuyer,sonderecedikkatçekicidirvebumucizeninisbatı

içinoaşlıbaşınayeterlibirdelildir.Çünkücesed,hadiseninmeydanageldiği

yerde,kızıideniz’inkenarındakiCebeleinmevkiindebulunmuşveonukızgın

kumlar arasından çıkaran İngiliz araştırma ekibi tarafından ülkelerine

götürül-

Cesedlerinyaşınıtesbitetmekteuygulananmetodların,günümüzdekesin

birSOnuÇvermediğikabuledilmektedir.[422]FakatKarbon14metodunun

uygulandığı bu cesedin en az 3000 senelik olduğu, yani Hz. Musa (A.S.)

devrinde yaşadığı bilinmektedir, ouıün du delillerin, mucizenin isbatı için

yeterliolduğuortadadır.Çünküayet

vetefsirler,hadiseyiherbakımdanteyidedermahiyettedir.

Mesela 1144 yılında vefat eden Zemahşerî, Yunus suresinin 92. ayetinin

tefsirini aynen şu şekilde yapmakta ve kendisinden8 asır sonra bulunacak

olanbucesedi,âdetagörürgibitasviretmektedir.

“…Seni,denizkenarındabirköşeyeatacağız…Cesedini tam,noksansız

ve bozulmamış halde, çıplak ve elbisesiz olarak, senden asırlar sonra gele-

ceKieredırioretolmaküzerekoruyacağız.[423]

Ayetve tefsirlerde, firavuncesedinin “tam”olacağınınbildirilmesi, onun

mumyalanmamış durumda olacağını da isbat etmektedir. Çünkü

mumyalanmış cesedlerin iç organları eksiktir. O halde, bir benzeri daha

bulunmayan bu cesed, ayet ve tefsirlere bu noktadan da uygunluk arz

etmektedir.

Evet, bir cesedin 3000 yıl muhafaza edilmesi, mukaddes kitabımızın

sahibiolanRabbimizinkudretine,elbetteağırgelmeyecektir.Ancakbizler,o

secde vaziyetindeki cesedden ibret almalı ve Rabbimizin kudreti karşısında

secdeyevarmalıyız.[424]

Yûş‘aVeKâlibAleyhisselâmlarınMısırŞehirlerineGönderilişi:Yüce Allah; Mûsâ Aleyhisselâmla bütün İsrail oğullarını, denizden

selâmetle karaya çıkardığı, Firavunla ordularını denizde boğduğu zaman,

Mûsâ Aleyhisselâm,[425] , on ikişer bin kişilik iki orduyu, Yûşa’ b.Nûn

Aleyhisselâmla Kâlib b.Yu-fenna Aleyhisselâmın kumandası altında

Firavununşehirlerinegönderdi.

YüceAllah;oşehirlerinUlularını,Başkanlarını,kumandanlarınıvesavaş

erlerinidenizdeboğmuş;oralarda,kadınlar,çocuklarveihtiyarlardanbaşka

kimselerkalmamış,şehirler,bomboşhalegelmişti.

Yûşa’ ve Kâlib Aleyhisselâmların orduları, Firavunun beldelerine girip

oralardabulduklarımallarıvehazineleriiğtinamettiler.

Ganimet mallarından taşıyabildiklerini, taşıdılar, taşlamadıklarını da,

başkabirkavmesattılar.[426]

Yûşa’ b.Nûn Aleyhisselâm, Firavun halkının üzerine, onlardan birisini

VekiltâyinedipyanındakiMüslümanlarlabirliktevepekçokganimetalmış

ve Allah’a hamd ve şükre dalmış olarakMûsâ Aleyhisselâm yanına döndü.[427]

İsrail Oğullarının Tapmak İçin Mûsâ Aleyhisselâmdan Putİstemeleri:

YüceAllah;İsrailOğullarının-Tapmaküzre-MûsâAleyhisselâmdannasıl

putistediklerini,Kur’ân-ıKerim’deşöyleaçıklar:

“İsrailoğullarını,denizdengeçirdik.

Hemen,putlarınınönündetapanbirkavmerastladılar:

“EyMûsâ!Onlarınnasıl tanrılarıvarsa, sende,bize,öylebir tanrıyap!”

dediler.Mûsâ:

“Siz,cidden,nekadarcahillikederbirkavimsiniz!

Hiçşüpheyokki,bunların,içindebulundukları(din),helakemahkûmdur.

(İbadetdiye)yapmaktaolduklarışeyde,boşunadır.

İlâholaraksize,Allah’danbaşkasınımıarayacakmışım?!

Halbuki,O,sizi,âlemlerinüstünegeçirmiştir.

Hani,sizi,FiravunHanedanındankurtarmıştık.

Onlar ki, size, azabın kötüsünü yüklüyorlardı:Oğullarınızı, öldürüyorlar,

yalnızkızlarınızısağbırakıyorlardı.

Bunda,size,Rabb’inizden,büyükbirimtihanvardı.“[428]

Mûsâ Aleyhisselâmın uyarısı üzerine, İsrail oğulları, put istemeyi

bıraktılar.[429]

İsrailoğullarınınrastladıklarıkavm,inekheykelinetapmaktaidi.

Kendilerine, sorulunca, ona, tapmadıklarını, zaruret halinde, onlardan

yararlandıklarını ve zararlardan, onlarla korunduklarını, onlarla

rızıklandırıldıklarını söylemişler, kendilerinden bazı cahiller de, onları,

doğrulamışlardı.[430]

MûsâAleyhisselâmınTûrDağınaGidişi:MûsâAleyhisselâm;Mısırda iken, YüceAllâh’dan telakki eylediği Vahy’e

dayanarak;Mısırdançıkışlarından,düşmanlarınınhelaklerinekadarolanları

ve geriye bırakılanları içine alan bir Kitab getirmeyi, İsrail oğullarına va’d

etmişti.

Yüce Allah; Firavunu ve Firavunun kavmini helak edip İsrail oğullarını,

onların elinden kurtardığ.ı düşmanlarından, emîn bir hale getirdiği

zaman[431]; İsrail oğulları, bir Kitab ve Şeriat bulunmadığı için[432], Mûsâ

Aleyhisselâma:

“EyMûsâ!Bize,va’detmişolduğunkitabı,getir!”dediler.

MûsâAleyhisselâmda,bunu,Rabb’indendiledi.[433]

Bununüzerine,YüceAllah,MûsâAleyhisselâma:

Tür dağına gelerek, Kendisine ibadet ve münâcaatta bulunmasını, Vahy

etti.

CebrailAleyhisselâm,Onu,götürmeküzere,HayatAtıdenilenAtüzerinde

geldi.

Sâmirî,onu,görünce:

“Bu At için, muhakkak, önemli bir hal ve şan vardır!” dedi ve At’ın

tırnağınınbastığıyerdenbiravuçtoprakaldı.[434]

SâmirîMûsâb.Zafer[435];öküzetapanBâcermahalkındanolup[436]Mısıra

gelmişveİsrailoğullarıarasında,Müslümanolduğunuaçıklamış[437],kendisi

Ku-yumcu[438],dışıMüslüman,içi,münafıkbiradamdı[439].

Mûsâ Aleyhisselâm; Tûr’a giderken, kendisinin yerine, Hârûn

Aleyhisselâmı,İsrailoğullarınınbaşına,Vekilbıraktı.

Onlara,Tûr’daotuzgece-YüceAllah,bunu,kırkaçıkardı-kaldıktansonra,

döneceğiniva’detti.[440]

MûsâAleyhisselâm,Tûrdağınaçıktı.

YüceRabb’i,Onunla,konuştu.

İsrailoğullarıhakkında,ona,emirlerverdi.[441]

Sâmirî‘ninİsrailOğullarınıBuzağıyaTaptırışı:HârûnAleyhisselâm;İsrailoğullarına:

“Eyİsrailoğulları!ganimet,sizehelâldeğildir.

Kıbtîlerden, emaneten almış olduğunuz süs eşyaları ise, ganimettir.

Onlarınhepsini,birarayatoplayıpkazacağınızbirçukuragömünüz!

Mûsâ gelip te, onları, size helal kılarsa, çukurdan çıkarıp alınız. Aksi

olursa,sakın,onlardan,hiçbirşeyyemeyiniz!”dedi.[442]

YüceAllah’ın;MûsâAleyhisselâmiçintayinettiğiveongeceilede,kırka

tamamladığımüddettenotuzu,geçince,Sâmirî,İsrailoğullarına:

“Firavun Hanedanından, emaneten aldığınız ve onların, felâkete

uğramalarıüzerine,sizekalansüseşyalarını,getiriniz!”dedi.

Getirdilerveona,verdiler.

Sâmirîde,onlardan,birerkekbuzağıheykeliyaptı.

Cebrail Aleyhisselâm in atının ayağının bastığı yerden almış olduğu bir

avuç topraktan birazını, onun karnına koyup ortaya, böğüren bir buzağı

çıkardı.[443]

İsrailoğullarına:

“İşte,sizinİlâhınızveMûsânınİlâhı,budur!

Fakat,Mûsâ,onu,buradaunuttuda,aramağagitti.”dedi.[444]

İsrail oğullarından Hârûn Aleyhisselâmla birlikte bulunan on iki bin

kişiden başka, hepsi, bir benzeri daha görülmeyen bir sevgi ile buzağıya

bağlanıp[445]tapmağabaşladılar.[446]

HârûnAleyhisselâm,onlara:

“Eykavmim!Siz,bununla(Buzağıile)ancak,imtihanaçekildiniz.

SizinhakîkîRabb’iniz,Rahman’dır.

Haydi,banatâbiolunuz,benimemrimeitaatediniz!”dedi.

Onlarise:

Biz,Mûsâbize dönüpgelinceye kadar, ona (buzağıya tapmakta) kaimve

dâimolmaktankatiyenayrılmayacağız!”dediler.’[447]

Hârûn Aleyhisselâm ile İsrail oğullarından, onunla birlikte bulunan

kimseler, buzağıya tapanlarakarşı, ayaklandılarsada, onlarla savaşmadılar.[448]

Sâmirî‘nin ziynet eşyasından eriterek yapıp İsrail oğullarını azdıran

(BöğürenBuzağıHeykeli)hakkındaEshab-ıkiramdanİbn.Abbas:

“Hayır! Vallahi, hiç bir zaman, onun içinde ses bulunmamış, ancak, yel,

arkadeliğindengirer,ağzındançıkarda,buseslenme,bundan ilerigelirdi.”

de-miştir.[449]

Bununiçin,Yâkubîde;Buzağıheykelinin,karnınagirenyel’in,onubuzağı

gibiseslendirdiğinisöylemiştir.[450]

YüceAllah;MûsâAleyhisselâma,İsrailoğullarının,kendisininarkasından

nasılsaptıklarını,buzağıyataptıklarınıhaberverdi.[451]

HâdiseninYüceAllahTarafındanAçıklanışı:YüceAllah;MûsâAleyhisselâmın,Tûr’ane içingittiğini, oradanekadar

kaldığını, neler olduğunu, kendisinin arkasından İsrail oğullarının neler

yaptıkların, Mûsâ Aleyhisselâmın, onlara ve Hârûn Aleyhisselâma nasıl

kızdığını,Kur’ân-ıKerim’-deşöyleaçıklar:

“Mûsâileotuzgece(ibadetvemünâcattabulunmasıiçin)sözleşmiştikve

ona,birongecedahakattık.BusuretleRabb’ınıntayinbuyurduğuvakit,kırk

geceolaraktamamlandı.

Mûsâ,kardeşiHarun’a:

“Kavmiminiçinde,benimyerimegeç.(Onları)İslahet!

Fesadcılarınyolunauyma!”dedi.

Vaktâki,Mûsâ(ibadetiçin)tâyinettiğimizvakittegeldi.

Rabb’i,ona(İlâhîsözünü)söyledi.

(Mûsâ):

“Rabb’im!(Cemâlini)gösterbana(neolur?)Seni,göreyim!”dedi.

(Rabb’i,ona):

“Beni,katiyengöremezsin!

Fakat, şudağabak!Eğer,o, yerindedurabilirse, sende,beni, görürsün!”

buyurdu.

Derken,Rabb’i,odağa[452]tecellîedince,onu,paramparçaediverdi!

Mûsâda,baygın(birhalde)yeredüştü!

Ayılınca:

“Seni,tenzihederim.TevbeettimSana!

Ben,imanedenlerinilkiyim!”dedi.

(Rabb’i,ona):

“Ey Mûsâ! Ben, seni, Risâletimle, Kelâmımla (zamanındaki) bütün

insanlardanmümtazkıldım.

Şimdi,sana,şuverdiğimial!veşükreden/erdenol!”buyurdu.

Biz,onuniçin,levhalardaherbirşeyi,Mev’izayave(hükümlerin)tafsiline

âidherşeyiyazdık.

Haydi,bunları,kuvvetle(ciddiyetveazimile)tut!

Kavminede,onunengüzel(hükümleri)ni,tutmalarını,emret!

Size,ileridefâsıklarınyurdunugöstereceğim.

Yeryüzündehaksızlıklakibirlenenleri,âyetlerimiidrâk)dençevireceğim.

Onlar,herâyetigörseler,ona,inanmazlar.

Doğruyolugörselerde,onu,biryoledinmezler.

(Fakat)azgınlıkyolunu,görürlerse,yoldiyeişte,onu,tutarlar.

Buâyetlerimizi,yalansaydıklarından,onlardan,gafilolmalarındandır.

Halbuki, âyetlerimizi ve Âhirete kavuşacaklarını yalan sayanların bütün

işledikleri,boşagitmiştir.

Onlar,yapmaktaolduklarındanbaşkasıilemicezalandırılacaklardıya[453]

(Rabb’i,Musa’ya):

“EyMûsâ!Seni,kavminden (ayrılıpböylegelmekte)aceleettirennedir?”

buyurdu.

(Mûsâ):

“Onlar,işte,onlarda,benimardımca(geliyorlar)

Ben, sana yönelerek acele ettim ki, yâ Rab! (benden, daha çok) hoşnud

olasın!”dedi.(Rabb’i):

“Biz,sendensonra,kavmini,imtihanettik.

Sâmirî,onları,azdırdı!”buyurdu.

Mûsâ,derhal,öfkelivetasalıolarakkavmlınadöndü:

“Eykavmim!Rabbiniz,size,güzelbirva’dilesözvermedimi?

Yoksa(ayrılışımınüzerinden)sizce,çokzamanmı(geçip)uzandı?

Yahud, Rabbinizden, bir gazab vâcib olmasınımı istediniz de, bana olan

va’di-nizdencaydınız?!”dedi.

(Kavmi):

“Biz,sanaverdiğimizsözden,kendimizemâlikolarakcaymadık.

Fakat, biz, o kavmin (Kıbtîlerin) zînetinden, bir takım ağırlıklar,

yüklenmiştikte,onları,(ateşe)atmıştık.

Sâmirîde,(kendizînetini)böyleceatmıştı.”dediler.

Hulâsa,o,kendilerine,böğürenbirbuzağıheykeli(döküp)çıkarmıştı.

(Gereko,gerekonunavenesi):

“İşte,sizinde,Musa’nında,İlâh’ıbudur!

Fakat,Mûsâunuttu!”demişlerdi.

Bilmiyorlarmıydı ki: o (buzağı), onlara hiç bir sözlemukabele edemiyor,

onlara,nebirzarar,nede,biryararvermekkudretinemâlikolamıyordu?[454]

“Mûsâ,kavmine,öfkelivetasalıdöndüğüzaman:

“Sizebıraktığımşumakamımda,arkamdannekötüişleryapmışsınız?

Rabbinizinemrini(beklemeyip)aceleettinizha?!”dedi.

Elindeki Levhaları (yere) bırakıverip[455] kardeşinin başından tuttu.

Kendinedoğruçekiyordu.

(Hârûn):

“Anamoğlu!Bukavim,beni,ciddenzayıfgördüler(hırpaladılar).

Azkaldıki,beni,öldüreceklerdi!

Sen de, bana, bari, böyle, düşmanları sevindirecek harekette bulunma!

Beni,zâlimlergürûhuylebirtutma!”dedi.[456]

Mûsâ:

“EyHârûn! Bunların saptıklarını, gördüğün zaman, bana, tâbi olmaktan,

seni,menedenneidi?

Sen,benimemrimeisyanmıettin?”dedi.

(Hârûn):

“Eyanamınoğlu!sakalımı,başımıfnsaçını)tutma!

Hakîkat,ben,senin:

“İsrailoğullarıarasındaayrılıkçıkardın,sözüme,bakmadın!diyeceğinden

korktum”dedi.

(Mûsâ):

“YaseninzorunneidieySâmirî?”dedi.

Oda:

“Ben,onlarıngörmediklerini,gördüm:

Binâenaleyh, o Elçinin izinden bir avuç (toprak) alıp (erimiş ziynet

eşyasınıniçine)attım.

Bunu,bana,nefsimhoşgösterdi,böyle!”dedi.

(Mûsâ):

“Haydi,(defol)git!

Çünkü, senin hayatın boyunca (nasibin: benimle) temas etmeyiniz!

demendir.

Sana, senin için, hiç şüphesiz, asla vazgeçilemeyecek bir ceza günü de,

vardır.

Üstünedüşüptaptığınilâhınabak!

Biz,onu,yakacağız.Sonrada,onu,parçaparçaedipdenizeatacağız!

Sizinİlahınız,ancak,kendisindenbaşkahiçbirİlâhbulunmayanAllâh’dır.

Onunilmi,herşeyi,kuşatmıştır!”dedi.[457]

Vaktâ ki (İsrail oğulları, buzağıya tapmaktan) çok pişman oldular ve

kendilerinin,muhakkak,saptıklarınıgördüler:

“EyRabbimiz!Bizeacımaz,bizibağışlamazsan,herhalde,enbüyükziyana

uğrayanlardanolacağız!”dediler.[458]

(Mûsâ):

“EyRabb’im!Benide,kardeşlerimide,yarlığa!Bizi,rahmetininiçinesal!

Sen,esirgeyenlerden,dahaesirgeyensin!”dedi.

“Şüphe yok ki: buzağıya (ilâh diye) tutunanlara, Rab’larinden bir gazab

dünyahayatındada,birhorlukerişecektir.

İşte,biz,(Allah’akarşı)yalandüzenleri,böylecezalandırırız.

Kötülükler işleyip te, sonra, ardından tevbe ve bununla beraber iman

edenler(e gelince): şüphesiz ki, Rabb’in, bunun ardından (tevbe ve

imanlarından sonra) elbette (kendilerini) yarlıgayıcıdır, hakkıyle

esirgeyicidir.

Vaktâki,Musa’dan,oöfkeuzaklaşıpsükûnhasıloldu.

(Yerebıraktığı)Levhaları,aldı.

Onunbirnüshasında(şuda,yazılıidi):

(Sapıklıktankurtulup)Hidâyet(e),(Azabdansıyrılıp)Rahmet(ekavuşmak),

okimseleremahsusturki;onlar,Rab’terindenkorkarlar.“[459]

Sâmiri’ninVeYaptığıBuzağıHeykelininAkıbeti:Mûsâ Aleyhisselâm; Sâmirî‘ye yaklaşmamalarını, onunla düşüp

kalkmamalarını,İsrailoğullarınaemretti.

Bunun üzerine, Sâmirî, ne kimse ile ülfet eder, ne de, kendisiyle ülfet

olunurbirhalegeldi.

Hiçkimse,onunyanınayaklaşmazvehiçkimse,onadokunmazdı.Ohalde

olarakölüpgitti.[460]

Sâmirînin yapmış olduğu buzağı heykeli de, ateşte yakılıp toz haline

geldiktensonra,denizeatıldı.[461]

TevbeEtmekÜzereSeçilenYetmişKişininTur’dakiDavranışlarıVeAkıbetleri:

Mûsâ Aleyhisselâm; Tûr-i Seynâ‘nın karşısında konaklamış bulunan[462]

İsrailoğullarıarasındanseçtiğiyetmişkişiye[463]:

“Benimlebirlikte,gidinizde,yaptığınızşeydendolayı,Allah’atevbeediniz!

Kavminizden, arkanızda bıraktığınız kimseler için de, tevbe dileğinde

bulununuz!

Oruçtutunuz!

Temizleninizveelbiselerinizide,temizleyiniz!”dedi.

Onları,Rabb’inintâyinettiğivakitteTûr-iSeynâ‘yagötürdü.

Mûsâ Aleyhisselâm; Yüce Allah’ın katına, ancak, Onun izni ve

bildirmesiyle,varırdı.

Mûsâ Aleyhisselâmın yanında, Cenâb-ı Hakk’la buluşmak için giden bu

yetmişkişi:

“Bizim için dile de, Rabb’imizin Kelâmını işitelim!” dediler. Mûsâ

Aleyhisselâm:“Dileyeyim.”dedi.

Tûrdağınayaklaştığızaman,dağınüzerine,birbulutsütunudikildi,dağın

tümünükapladı!’

MûsâAleyhisselâm,yanaşıpbulutuniçinegirdi.Yetmişkişilikcemaatına

da:“Yaklaşınız!”dedi.

MûsâAleyhisselâm,Rabb’iilekonuşmağabaşladığızaman,alnındaöyle

birnûrparladıki,Âdemoğullarındanhiçkimse,ona,bakamazdı!

Bu nûr’un üzerine, bir de, perde örtüldü ve o, yetmiş kişi de, yaklaşıp

bulutuniçinegirince,secdeyekapandılar.

YüceAllah’ınKelâmını,işitmeyebaşladılar.

YüceAllah,MûsâAleyhisselâma,emirvenehiylerdebulunuyor.[464]

“Şunu,yap!Bunu,yapma!”buyuruyordu.[465]

Mûsâ Aleyhisselâma verilecek emirler, sona erdiği zaman, bulut, Mûsâ

Aley-hisselâmınüzerindenaçıldı.

MûsâAleyhisselâm,onlarınyanınageldi.

Onlar,MûsâAleyhisselâma:

“Biz,Allah’ı,apaçıkgörünceyekadar,sana,katiyeninanmayız!”dediler.

Derken,kendilerini,biryıldırımyakaladıda,ruhları,bedenlerindenuçup

ölü-verdiler![466]

MûsâAleyhisselâm,kalkıp[467]ağlayarakRabb’ineyalvarmağabaşladı:“Ey

Rab’im! Ben, İsrail oğullarının yanına gittiğim zaman, ne diyeyim? Sen,

onlarınhayırlılarını!helaketmişbulunuyorsun?

Ben, şimdi, yanımda onlardan, tek kimse bile bulunmaksızın İsrail

oğullarının yanına dönüyor olduğuma göre, onlar, beni,

doğrulamayacaklardır.[468]

YâRab!Eğer,di/eşeydin,onlarıda,benide,dahaöncehelakederdin.

İçimizden, bir takım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden, hepimizi

helakmiedeceksin?

Zâten,oda,Seninimtihanındanbaşka(birşey)değildi.

Sen, onunla, kimi dilersen, dalâlete götürür, yine, kimi dilersen (onuda)

doğruyolailetirsin.

Sen,bizimVelîmizsin!

Ohalde,biziyarlığa!

Bizi,Esirge!

Sen,Yarlıgayıcılarınenhayırlısısın!”diyordu.[469]

Yüce Allah, bu yetmiş kişinin, buzağıyı mâbud edinenlerden olduğunu,

MûsâAleyhisselâmaVahyilebildirdi.[470]

Bununla beraber, Kendisine, şükretmeleri için[471] onları, birbiri

arkasındandiriltipayağakaldırdı.

Onlar,dirilirlerkende,birbirlerininnasıldiriltildik/eriniseyrediyorlardı.[472]

İsrailOğullarınınMûsâAleyhisselâmaİtaatsızlıkları:Mûsâ Aleyhisselâm; İsrail oğullarına, Erîhâ‘ya, yâni Beytülmakdis

toprağınagitmeleriniemretti,[473]ve:

“Eykavmim!Allah’ın,sizetakdirettiğimukaddestoprağagiriniz!

Arkalarınıza,dönmeyiniz!

Sonra,nicezararlarauğrayanlarınhaline)adönmüşolursunuz!”dedi.

(Onlarise):

“EyMûsâ!Doğrusu,oradazorbalargüruhu(Âdkavmikalıntısı)var!

Doğrusu,onlar,oradan,çıkıncayakadar,biz,(oraya)katiyengiremeyiz!

Eğer (onlar), oradan çıkarlarsa, biz de, muhakkak (oraya) giricileriz.”

dediler.[474]

(Peygamberine aykırı davranmaktan) korkmakta olan kimselerden,

Allah’ın,kendilerinenimetihsanettiğiikier1h

“Onlarınüzerine(şehrin)kapısındangiriniz!

(Birkerre),onagirdinizmi,hiçşüphesizki,sizgalipsinizdir.

Artık,Allâh’a güvenip dayanınız,(gerçekten) imanetmiş

kimse/erseniz!r”dedi.[475]

Onlarise:

Ey Mûsâ! Onlar (Zorbalar), orada bulundukça, biz, oraya, ebediyen

giremeyiz!

Artık,sen,Rabb’inleberabergit!Busuretleikiniz(onlarla)harpediniz!

Biz,mutlaka(burada)oturucularız!”dediler.

(Mûsâ):

‘Yâ Rab! Ben, kendimle kardeşimden başkasına mâlik olamıyorum

(Sözümü,geçiremiyorum)

Artık,sen,ofâsıklargüruhununarasını,Sen,ayır!”dedi.[476]

ffillâhV

“Muhakkak,orası,kendilerine,kırkyılharamkılınmıştır.

Onlar(oldukları)yerde(Tîhçölünde)sersemsersemdolaşacaklardır.

Artık, sen, o fâsıklar güruhu hakkında tasalanma!” buyurdu. [477] “Hani.

Mûsâ,kavmine:

Eykavmim!Ben,size,hakîkatenAllah’ınPeygamberi(olarakgönderilmiş)

olduğumu,bildiğinizhalde,niçinbenicezalandırıyorsunuz?!”demişti.

İşteonlar, (hakdan) sapıpeğrildikleri zaman,Allahda,onlarınkalblerini

(hidâyetten)döndürdü.

Allah,fâsıklargüruhunahidâyetetmez.“[478]

İsrailOğullarınınTîhÇölündeKırkYılKalışı:MûsâAleyhisselâmlaİsrailoğulları,Mısırdançıkışlarınınüçüncüayında,

yazMevsimininbaşındaTîhçölünegirdiler.[479]

Tîh:Seyna’nınkırıdır.[480]

Eyle, Mısır, Kulzum denizi ve Şam’ın Serat dağları arasında

bulunmaktadır.[481]

Tîh çölüne girenlerden, kırk yıl içinde Yuşa’ b.NûnAleyhisselâmlaKâlib

b.Yu-fennaAleyhisselamdanbaşka,hepsiölmüşlerdir.[482]

İsrail oğullarından, Mûsâ Aleyhisselâma itaat eden ve onunla birlikte

olanları: “Ey Mûsâ! Bize, bunu, ne diye yaptın?!” dediler. [483] Mûsâ

Aleyhisselâm, İsrail oğulları aleyhinde dua ettiğine pişman oldu. [484] İsrail

oğulları:

“EyMûsâ!Burada,bizimiçinsuveyiyeceknasılveneredensağlanacak”

diyesordular.

YüceAllah,turunçağaçlarınınüzerlerinekudrethelvası indirdi,bıldırcın

kuşları,düşürdü.

İsrailoğullarındanherhangibirigelipkuşlarabakar,semizise,onu,tutar,

keser,zaifise,salardı.[485]

İsrailoğulları:

“Bu,yiyecektir.[486]

İçeceğimizsu,nerededir?”dediler.

Yüce Allah tarafından, Mûsâ Aleyhisselâma, Asası ile taşa vurması

emrolundu.

Taştan,herbirkabileniniçeceğisuayrıolmaküzere,onikipınarfışkırdı.[487]

İsrailoğulları:

“Bunlar,yiyecekveiçecektir.

Gölgeleneceğimiz[488]gölge,nerede?”dediler.

Bununüzerine,YüceAllah,onlarınüzerlerini,bulutlagölgeledi.[489]’

İsrailoğulları:

“Buda,gölgedir

Giyineceğimiz[490]elbise,nerededir?”dediler.

Bununüzerine,üzerlerindekielbiseleri, çocukların,büyüdükçeuzamaları

gibi,boylarınagöre,uzar,yırtılmazveeskimezoldu.[491]

Bundansonra, İsrailoğulları,MûsâAleyhisselâma tekrarbaşvurarakbir

çeşidyemektenbıktıklarını, buna,daha fazlakatlanamayacaklarını söyleyip

yerin bitirdiği bakliyattan da, yararlandırılmaları için, Allâha dua etmesini

istediler,[492]:

“Bize,kimetyedirecek?

Biz, Mısırda iken, balık, hıyar, kavun, karpuz, pırasa, soğan, sarımsak

yerdik!?”dediler.

İsrailoğullarınınbuistekleri,MûsâAleyhisselâmı,çoküzdü.[493]

İsrailoğullarınınTîhçölündekidurumvedavranışları,Kur’ân-ıkerimde

şöyleaçıklanır:

“Biz,onları,onikiye(okadar)torunlara(kabileye)ümmetlereayırdık.

(Tîh’dasusayan)kavmi,(Musa’dan)suistediğizaman:

“Asa’nıtaşavur!”diye(Vahyettik)de,ondanonikipınarkaynayıpaktı.

İnşalarınherkısmı,suiçecekleriyeri,iyicebelledi.

Onları,üstlerindekibulutlagölgelendirdik.

Onlara,kudrethelvasıilebıldırcınindirdik.

Size, rızık olarak verdiğimiz en temiz ve güzellerinden yeyiniz! (dedik)

Onlar, bize zulmetmediler. Fakat, kendilerine zulmediyorlardı. “[494] “…(Onlara demiştik ki): Allah’ın rızkından, yeyiniz, içiniz! (Fakat) yeryüzünde

fesadcılarolaraktaşkınlıkyapmayınız!“[495]“Hani,siz:

EyMûsâ! Bir çeşid yemeğe (kudret helvası ile bıldırcın etine) mümkün

değildayanamayız!

O halde, bizim için, Rabb’ine dua et te, yerin bitirdiği şeylerden, sebze,

acur,sarımsak,mercimekvesoğançıkarsın!”demiştiniz.

(Mûsâda):

Ohayırlıolanı,şudahaaşağıolanıiledeğiştirmekmiistiyorsunuz?!

(Öyleise)birşehireininiz.

Çünkü(orada)size,istediğiniz(sebzeler)var!”demişti.

Onlarınüzerine,horlukveyoksullukvuruldu.

Onlar,Allah’dan,birgazabada,uğradılar.

Bu,onların,Allah’ınâyetleriniinkârettiklerinden,Peygamberlerinihaksız

yere,öldürdük/erindendi.

Bu,isyanettiklerindenve(mâsiyetlerde)aşırıgittiklerindenidi.[496]

Ozaman,onlara:

Şuşehirdeyerleşiniz!

Onun,dilediğinizyerindenyiyiniz.Hıtta!deyiniz.

Kapısından,hepinizsecdeediciolarakgirinizki,suçlarınızı,yarlıgayalım.

İyihareketedenlere,ileridedahafazlasıilevereceğiz!denilmişti.

Fakat,içlerinden,ozulmedenler,sözü,kendilerine,söylenendenbaşkabir

şeklesoktu.

Bizde,zulmederolduklarıiçin,üstlerinemurdarbirazab(Taun)indirdik.”[497]

BirMaktulünDiriltilipKatiliniHaberVerişi:İsrail oğulları arasında vuku bulup faili bilinemeyen ve bir çok

tartışmalarayolaçanbirkatihâdisesi,MûsâAleyhisselâmaarzedilmişMûsâ

Aleyhisselâmda:

“Allahaşkına!şumaktulünişihakkındakimdebilgivarsa,bizebildirsin!”

diyerek halka seslenmiş, bu hususta hiç kimsede bir bilgi bulunmadığı

görülünce,kendisinin,bunu,Rabb’indensorupöğrenmesi,istenilmişti.[498]

Bunun üzerine, Yüce Allah, onlara, bir inek boğazlamalarını emretmişti.[499]

Buhâdise,Kur’ân-ıkerimdeşöyleaçıklanır:

“Birzamanda,Mûsâ,kavmine:

Allah,size,herhalele,birinekboğazlamanızı,emrediyor!”demişti.

Onlar:

“Bizi,eğlencemiediniyorsun?”demişti.

Mûsâda:

“Ben,câhillerdenolmaktan,Allah’asığınırım!”demişti.

(Onlar, öyle ise) bizim için, Rabb’ine dua et te, onun, ne olduğunu (kaç

yaşındaolacağını)bizeiyiceaçıklasın.”demişlerdi.

(Mûsâ):

Allah,diyorki:o,neçokyaşlı,nede,pekgençdeğil,ikisiortası,birdinç

(inek)tir.

Artık,emrolunduğunuzşeyi,yapınız!”demişti.

(Onlar,tekrar):

Bizim için, Rabb’ine, dua et te, onun rengi, nedir? bize, tam açıklasın?”

dediler.

Oda:

(Rabb’im)diyorki:

O,bakanlaraferahlıkvereceksapsarıbirinektir!”demişti.

Onlar:

Bizimiçin,Rabb’ineduaetde,o,nedir?Apaçıkanlatsınbize.

Çünkü,bizce,birçokinekler,birbirlerinebenzerler.

Allah,dilerse,(istenilenineğibulmağa)muvaffakoluruz.”demişlerdi.

(Mûsâ):

Rabb’im,buyuruyorki:o,neboyunduruğakoşuluparazisürecek,neekin

sulayacakbirinekdeğildir,salmadır.

Hiçalacasıda,yoktur.”dedi.

Onlar:

“İşte,şimdi,hakikatigetirdin(vasfını,tambildirdin)dediler.

Bunun üzerine, o ineği (bulup) boğazladılar ki, az kaldı (bunu)

yapmayacaklardı.

Hani,siz,birkimseöldürmüştünüzde,onun(katili)hakkındabirbirinizle

atış-mıştınız.

Halbuki,Allah,sizingizleyecekolduğunuzşeyi,açığavurandı.

Onun için, biz, ona (Öldürülen adama, boğazlanan ineğin) bir parçası ile

vurunuz!”demiştik.

İşte,Allah,böylece,ölüleri,diriltir,size,âyetlerini,gösterir.

Gerekirki,aklınızı,başınızaalasınız.ıl[500]

Boğazlananineğinbirparçasıilemaktulevurulunca,YüceAllah,maktulü,

diriltti.

MûsâAleyhisselâm,ona:

“Seni,kimöldürdü?”diyesordu.

Oda:kendisini,kiminöldürdüğünü,haberverdiktensonra,eskiölühaline

döndü[501]

Karun Ve Karun’un Mûsâ Aleyhisselâma İftira Edişi Ve YerTarafındanYutuluşu:

Karun’unKimliğiveYaşantısı:

Karun;MûsâAleyhisselâmınamcasınınoğluolup[502]büyükservetsahibi

veservetazgınıidi.

Hazînelerinin anahtarlarını, müteaddid adamlar, zorlukla taşıyabilirdi.[503]

Süslenmişüçyüzcâriyevedokuzbinadamlarıyanındabulunduğuhalde,

halkınyanınaçıkardı.

Konağının kapısını altından yaptırmış, duvarlarını, altın levhalarla

kap-latmıştı.[504]

FiravunveHâmangibi,Karunda,MûsâAleyhisselâmı;

“ÇokyalancıbirSihirbazdırl”diyerekredvetekzibetmişti.[505]

Mûsâ Aleyhisselâm; Karun’un, kötü tutum ve davranışlarını -akrabası

olduğu

için-afvemüsamahailekarşılardı.[506]Firavun;Karun’u,İsrailoğullarına

Valitayinetmişti.[507]İsrailoğullarınazulmünüvetaşkınlığını,onunvâsıtası

ileyapardı.[508]

Karun; Musa ve Hârûn Aleyhisselâmdan sonra, İsrail oğullarının en

bilgilisiveüstünüidi.[509]

Kendisi; İsrail oğulları arasından seçilip -tevbe etmek üzere- Tûr’a

götürülen ve orada, Yüce Allah’ın Kelâmını işiten yetmiş kişi arasında idi.[510]

Mûsâ Aleyhisselâm; İsrail oğullarına, zekâtı emredince, Karun, İsrail

oğullarınıtoplayıponlara:

“Bu, size, oruç, namaz ve bir takım şeyler getirmiş, siz de, onlara

katlanmış bulunuyorsunuzdur. Ona, birde, mallarınızı verme külfetini,

yüklenecekmisiniz?”dedi.

İsrailoğulları:

“Biz,ona,mallarımız(ınzekâtın)ı,vermekülfetini,yüklenmeyeceğiz!

Sen,negörüştesin?”dediler.

Karun:

“Benimgörüşüm:İsrailoğullarınınfahişesini,onagönderelim.

Onun,ona,kendisiyletemastabulunmakistediğiiftirasınıatmasını[511]ve

bunu,ordudumandanlarıvehalkarasındayaymasını,emredelim!”dedi.

Öyleyaptılar[512]

Karun;İsrailoğullarıarasındabulunanbirfahişeyi;MûsâAleyhisselâma,

cinsî münasebette bulunma suçu atmak üzere, kiraladı. Karun; İsrail

oğullarının, Meclislerinde toplandıkları gün, Mûsâ Aleyhisselâmın yanına

varıp:

“EyMûsâ!Hırsızlıkedenin,cezası,nedir?”diyesordu.

MûsâAleyhisselâm:

“Eli,kesilmektir!”dedi.

Karun:

“Hırsızlıkeden,senolsandamı,böyledir?”diyesordu.

MûsâAleyhisselâm:

“Evet!”dedi.

Karun:

“Zinaedenin,cezası,nedir?”diyesordu.

MûsâAleyhisselâm:

“Taşlanıpöldürülmektir!”dedi.

Karun:

“Zinaeden.senolsanda.böylemidir”diyesordu.

MûsâAleyhisselâm:

“Evet!”dedi.

Karun:

“Sen.zinaetmişsin!”dedi.

MûsâAleyhisselâm:

“Yazıklarolsunsana!

Kiminleetmişim?”dedi.

Karun:

“Filancakadınla!”dedi.

MûsâAleyhisselâm,hemenokadını,çağırdı:

“Tevratı,indirenAllahadına,sana,andveriyorum:

Karun,doğrumusöylüyordur?”dedi.

Kadın:

“Mademki,sen,bana,Allahadınaandverdin.

Bende,Allahiçin,yeminederekşehâdetederimki:Sen,buişdenberîsin,

uzaksınveAllah’ınResulüsün!

AilâhdüşmanıKarun,sana,busuçuatayımdiyebenikiraladı!”dedi.Mûsâ

Aleyhisselâm,hemenkalkıpsecdeyekapandı.[513]

Karun aleyhinde, Allah’a dua edince; Yüce Allah, Mûsâ Aleyhisselâma,

boyuneğmesiiçin,yer’e,emretti.[514]

MûsâAleyhisselâmada:

“Başını,secdedenkaldır!Yer’e,istediğini,emret!”diyevahyetti.[515]

MûsâAieyhisseiâm:

“Eyİsrailoğulları!YüceAllah,beni,Firavun’a,gönderdiğigibi,Karun’ada,

gönderdi.

Kim,onunyanındabulunuyorsa,yerindekalsın!

Kim,benimyanımdabulunuyorsa,onunyanındanayrılsın!”dedi.

Karun’unyanındaikikişidenbaşkakimsekalmadı.[516]

MûsâAleyhisselâm,Yer’e:

“Tutonları,yut!”dedi.

Yer,onları,topuklarınakadar,yuttu.[517]

Oniar:

“EyMûsâ!EyMûsâ”diyerekistimdadediyorlardı.[518]

MûsâAleyhisselâm,yere:

“Tutoniarı,yut!”dedi.

Yer,onları,dizlerinekadaryuttu![519]

Onlar:

“EyMûsâ!EyMûsâ!”diyerekistimdadedipdurdular.[520]

MûsâAleyhisselâm,yer’e:

“Tutonları,yut!”dedi.

Yer,onları,bellerinekadaryuttu!

Onlar,yine:

“EyMûsâ,EyMûsâ!”diyerekistimdadettiler,durdular.[521]

MûsâAieyhisselâm,yere:

“Tutonları,yut!”dedi.

Yer,onları,boğazlarınakadaryuttu![522]

Onlar,yine:

“EyMûsâ!EyMûsâ!”diyerekistimdadettiler.

MûsâAleyhisselâm,yer’e:

“Tutonları,yut!”dedi.

Yer,onları,yuttu!

Tamamıilekaybolupgittiler.

Bununüzerine,YüceAllah,MûsâAleyhisselâma:

“Ey Mûsâ! Kullarım, senden yardım istediler, durdular. Sen, yardım

etmedin!

Eğer, onlar, benden yardım istemiş olsaydılar, muhakkak, onların

imdadlarınayetişir,kendilerine,yardımederdim!”diyeVahyetti.[523]

Diğerrivayetegöre:

MûsâAleyhisselâm,Abdestalıpnamazkıldıveağladı:

“YâRab!Senindüşmanın,benimeziyyetedicim,benimrüsvayolmamıve

ayıplanmamı,istiyordur.

Beni,onunüzerine,musallatkıl!”diyerekduaetti.

“Yer’e,dilediğini,emret!Sana,itaatedecektir!”diyevahyolundu.

Bununüzerine,MûsâAleyhisselâm,Yer’e:

“Eyyer!Tutonları,yut!”dedi.

Karun’unkonağısarsıldı.

Yer,Karûnuveadamlarını,topuklarınakadar,tutupyuttu!

Karun:

“EyMûsâ!Bana,acı!”diyesesleniyordu.

MûsâAleyhisselâm:

“EyYer!Tutonlarıyut!”dedi.

Konak,sarsıldı.

Karunileadamları,dizlerinekadar,yerebattılar!

Karunise,MûsâAleyhisselâma:

“EyMûsâ!Bana,acı!”diyeyalvarıyorvesesleniyordu.

MûsâAleyhisselâm:

“EyYer!Tutonlarıyut!”dediğizaman,konak,sarsıldı.

Karunileadamları,alınlarına,kadar,yere,battılar!

Karunise,MûsâAleyhisselâma,yalvarıyor:

“EyMûsâ!Bana,acı!”diyordu.

MûsâAleyhisselâm,tekrar,yer’e:

“Ey yer! Tut onları, yut!” dediği zaman, yer, Karûnu ve adamlarını

konağıylebirliktetamamıylayuttu!

YüceAllahtarafından,MûsâAleyhisselâma:

“EyMûsâ!Sen,çokkatıdavrandın!

İzzetsıfatımhakkıiçin,onlar,banaseslenmişolsalardı,davetlerineicabet

ederdim!”buyruldu.[524]

Rivayete göre, Karun ve adamları, Kıyamete kadar, her gün, bir insan

boyu,yerindibinegeçirilmektedir![525]

Karun,helakolduğuzaman,İsrailoğulları:

“Musa, onu, ancak, konağını ve servetini ele geçirmek için, helak etti!”

dediler.

Karun’un helakinden üç gün sonra da, Yüce Allah, bütün konak ve

mallarını,yereyutturdu![526]

Kur’ân-ıKeriminKarunHakkındakiAçıklaması:Kur’ân-ıKerim’de,Karun’undurumuveakıbeti şöyleaçıklanır: “Aslında,

Karun,Musa’nınkavmindendi.Fakat,o,onlarakarşıserkeşliketti.

Biz, ona, öyle hazîneler verdik ki, anahtarlarını taşımak bile) güçlü

kuvvetlibüyükbircemaataağırgeliyordu.

Ovakit,kavmi(ndenMü‘minolanlar)ona;şöyledemişti:

Şımarma!Çünkü,Allah,şımarıkları,sevmez.

Allâh(ın),sanaverdiği(maldanharcayıp)Âhiretyurdunuara!

Dünyadan,nasibinide,unutma!

Allah’ın,sanaihsanettiğigibi,sende,(insanlarasadakavererek)ihsanda

bulun.

Yer(yüzünde)de,fesadarama.

Çünkü,Allah,fesadcıları,sevmez.

(Karun)dediki:

Bu(servet),bana,ancak,bendeolanilimle(ilimsayesinde)verilmiştir.

(O, madem ki, âlimdi) kendisinden önceki nesillerden, kuvvetçe ondan

daha üstün, cemiyetçe, daha kesretli kimseleri, Allah’ın, hakîkaten helak

etmişolduğunubilmedimi?

Mücrimlerden, günahları, sorulmaz. (Allah, sormadan, her şeyi bilir)

Derken, zîneti (debdebesi) içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını

arzuedenler:

NeolurduKarun’averilen (şuservet)gibi,bizimde, (malımız)olsaydı,o,

hakî-katan,büyükbirnasibsahibidir,dediler.

Kendilerineilimverilenlerde,şöylededi:

Yazıklar olsun size! Allah’ın sevabı; iman ve iyi amel (ve hareket) eden

kimseleriçin,dahahayırlıdır.

Bunada,sabır(vesebat)edenlerdenbaşkasıkavuşturulmaz.

Nihayet,biz,onuda,onunsarayınıda,yeregeçiriverdik!

Artık, onun, Allah’a karşı, kendisine yardım edecek hiç bir cemâati da,

yoktu.

O,bizzatkendisinimüdafaaedebileceklerdende,değildi!

Dün,onunmevkiinitemenniedenler,sabahleyin,şöylediyorlardı:

Hayret! Demek ki, Allah, kullarından, kimi dilerse, onun rızkını, yayıyor

(genişletiyor,yahud)daraltıyor.

Allah,bizelutfetmeseydi,bizide,muhakkak(yere)batırırdı!

Hayret!Demekgerçekşukikahirlerfelahbulmak!

İşte,Âhiretyurdu!

Biz, onu, yer (yüzün)de, ne tegallüb, ne fesad arsuzuna düşmeyeceklere

veririz.

(iyi)Sonuç,(Allah’ın/kabından)sakınanlarındır.

Kim,iyi(hal)ilegelirse,onun,için,bundandahahayırlısıvardır.

Kim de, kötü (hal) ile gelirse, o kötülükleri işleyenler, yapmış

olduklarındanbaşkasıilecezalandırılmaz(lar[527]

Karun’u,Firavun’uveHâmân’ıda,(helakettik)

And olsun ki:Mûsâ (daha önce) kendilerine apaçık burhanlar getirmişti

de,onlar,yer(yüzün)debüyüklüktaslamışlardı.

Halbuki,(azabın)önünegeçebilecekdeğillerdi.[528]

Mûsâ Aleyhisselâmın Hızır Aleyhisselâmla Buluşup ArkadaşlıkEtmesi

HârûnAleyhisselâmınVefatı:YüceAllah;MûsâAleyhisselâma,HârûnAleyhisselâmı vefat ettireceğini,

vahyilehaberverip[530]:

“Kendisini,dağa,şöyleşöylegetir!”buyurdu.[531]

MûsâAleyhisselâm,HârûnAleyhisselâmınelinden tutup[532] dağadoğru

gittiler.[533]

Hârûn Aleyhisselâmın Şibr ve Şibbîr adındaki oğulları da yanlarında

bulunuyordu. [534] Dağın üzerine çıktıkları zaman[535] ne görsünler: Bir

benzeridahagörülmemişbirağaçi

Yapılmışbirev!

EviniçindebirSedir!

Sedirinüzerindede,birdöşek!

Döşeğiniçindende,güzeibirkokuyayıimaktai

HârûnAleyhisselâm;odağa,oeve,oeviniçindekilerebakınca,onlarçok

hoşunagitti:

“EyMûsâ!Ben,şuSedir’inüzerindemuhakkakuyumamıarzuediyorum!

dedi.

MûsâAleyhisselâm:

“Haydi,onunüzerindeuyu!”dedi.

HârûnAieyhisseiâm:

“Ben,buevinsahibigeiipbanakızardiyekorkuyorum!”dedi.

MûsâAleyhisselâm

“Korkma!Buevinsahibihakkında,ben,sana,yeterim.Uyu!dedi.

HârûnAleyhisselâm:

“Hayır!EyMûsâ!Sende,benimyanımdauyu!

Evsahibigelirse,banavesanakarşı,toptankızmışolur!”dedi.

ikiside,yatıpuyudular.

HârûnAleyhisselâmı.ölümyakaladı.

Kendisininöleceğini,sezince:

“EyMûsâ!Benialdattın”dedi.[536]

Orada,HârûnAleyhisselâmınruhukabzolundu.[537]

Dağdagörüleno evde, o sedirde, semayakaldırıldı.Ağaç ise, kaybolup

gitti.[538]

MûsâAleyhisselâm,HârûnAleyhisselâmıncenazenamazınıkıldı’[539]‘ve

onuorayagömdü.[540]

Bununiçin,Yahudiler,HârûnAlehisselâmıngömülübulunduğudağaTûr-ı

Harunadınıvermişlerdir.[541]

Mûsâ Aleyhisselâm yanında Hârûn Aleyhisselâm bulunmaksızın, İsrail

oğullarınınyanınadönünce[542]israiloğullan:

Mûsâ; İsrail oğullarının, Harun’a gösterdiği sevgiyi kıskanarak onu

öldürdü!”dediler.

Gerçekten de, Hârûn Aleyhisselâm, Mûsâ Aleyhisselâma nazaran, İsrail

oğullarınakarşı,dahayumuşakvedahasakindavranışlıidi.

MûsâAleyhisselâmınise,onlarakarşı,bazısertvekatıdavranışıolmuştu.

Mûsâ Aleyhisselâm; İsrail oğullarının, kendisi aleyhinde söyledikleri bu

sözühaberalınca,onlara:

“Hey Allah’ın rahmetine uğrayasıcalar! Kardeşim olan bir kimseyi, Sen,

öldürdün!diyebanaiftiraediyorsunuzhâ!?”dedi.[543]

israiloğulları:

“Onu,senöldürdün!”dediler.

MûsâAleyhisselâm:

“Yanımdaikioğlubulunduğuhalde,benonu,nasılöldürürüm?!”dedi’[544]

İsrail oğulları, Mûsâ Aleyhisselâm aleyhindeki sözlerini çoğalttıkları

zaman,MûsâAleyhisselâmkalkıpikirekâtnamazkıldı.Sonrada,Allah’adua

etti.

Gökleyerarasınainensedirigördüler.[545]

“EyHârûn!Seni,kimöldürdü?”diyesordular.

HârûnAleyhisselâm:

“Beni,kimseöldürmedi,FakatAllah,benivefatettirdi!”dedi.[546]

HârûnAleyhisselâm;Tîh’de[547]vefatettiğizaman,yüzonyedi’[548]veya

yüzyir-

mj[549]yadayüzyir-

mjüçyaşındaidi.’[550]

“Musa’yada,Harun’ada,selâm!”[551]

Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâmın Mîrac GecesindeHârûnAleyhisselâmlaKarşılaşıpSelamlaşması:

Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm, Mîrac gecesinde Cebrail

Aleyhisselâmlabirliktebeşincikatgöğeyükseldiler.

CebrailAleyhisselâm;göğünkapısınıçaldı.

“Senkimsin?”denildi.

CebrailAleyhisselâm:

“Cebrailim!”dedi.

“Yanındakimsevarmı?diyesoruldu.

Cebrail Aleyhisselâm: “Muhammed (Aleyhisselâm) var!” dedi. “O (Mîrac

için)gönderildimi?”diyesoruldu.CebrailAleyhisselâm:“Gönderildi!”dedi.

Göğün kapısı açılınca, Hârûn Aleyhisselâmla karşılaştılar.[552]

Peygamberimiz::“EyCebrail!Kimbu?diyesordu.CebrailAleyhisselâm:

“Bu kavmi içinde sevdirilmiş Hârûn b. İmran (Aleyhisselâm)dır. [553]

“Selâmverona!”dedi.PeygamberimizAleyhisselâm,selâmverdi.

O da, Peygamberimizin selâmına mukabele ettikten sonra,

Peygamberimize: “Hoş geldin! Safa geldin! Salih kardeş! Salih Peygamber!”

dedi.[554]

MusaAleyhisselâmınHaccaGidişi:Peyamberimiz Muhammed Aleyhisselâm; Hicretin onuncu yılında Veda

HaccınagiderkenEzrakvadisineuğrayıp:

“Bu,hangivadidir?”diyesordu.

“Ezrakvâdisidir!”dediler.

Bununüzerine,PeygamberimizAleyhisselâm:

“Musa’nın; şehâdet parmaklannı, kulaklarına koyup yüksek sesle Allah’a

Telbiyeederekvadidengeçişini,görürgibiyim!”buyurdu.[555]

MûsâAleyhisselâm,Hacc’daBeytullâhıTavafedince,Sâfâtepeciğineçıktı.

Orada,CebrailAleyhisselâmlakarşılaştı.

CebrailAleyhisselâmona:

“EySafiyullah!Vadiyeindiğinde,sıkıgit!”dedi.

Mûsâ Aleyhisselâm, elbisesinin eteğini, beline, kuşağıyla bağlayıp Safa

tepeciğindenaşağıindivevadiyeerişince,Sa’y’ave:

Lebbeyk!Allâhümmelebbeyk!Lebbeyk!Eneabdükelebbeyk!Lebbeyk!

BuyurAllah’ımbuyur!

Ben,Seninkulun’um!

Buyur!BuyuıTEn-ırineamadeyim!”diyerekTelbiye’yebaşladı.[556]

MûsâAleyhisselâm,Arafat’agiderkende,enkısayololanDabbyolundan

gitmişti.[557]

TevratHükümlerininİsrailOğullarınaZorlaKabulEttirilişi:

Yüce Allah; Mûsâ Aleyhisselâma, önce, on Sahife indirmiş[558] sonra,

bunu,yüzSahife’yetamamlamıştı.

Bundan sonra, ona, bir çok emirleri, nehiyleri, haramları, helalları

sünnetleri ve hükümleri içinde taşıyan Tevrat’ı, İbranice olarak indirmişti.[559]

MûsâAleyhisselâm,Tûr’dan,İsrailoğullarınınyanınadönüp[560]Tevrat’ı

getirdiği zaman, onu kabullenmekten, onda, kendilerine yükletilen

mükellefiyetlere,Şeriathükümlerinegöre[561]ameletmektenkaçındılar.

Bununüzerine,Türdağı,başlarınınüzerinekaldırıldı!

Yüzlerininyamacından,kendilerinebirateşgönderildi!

Arkalarındanda,tuzlubirdenizgetirildi!

Onlara:

“Size verdiğimiz şeyi, kuvvetle tutunuz. (Ona, sımsıkı sarılınız) ve söz,

dinleyiniz!..

Yabunu,kabuledervesizeemrettiğimşeyleri,yaparsınız,yahudşudağ,

üzerini-zebırakılacaktır!

Yahutşudenizdeboğulacaksınız!

Yadaşuateşteyakılacaksınız!”denildi.

İsrail oğulları, kendileri için, kaçılacak yer olmadığını görünce, bunu,

kabullenmek zorunda kaldılar ve yüzlerinin yarısı üzerine, secdeye

kapandılar.Secdehalinde,üzerlerindekidağı,gözucuylasüzdüler.

Böyle, yüzlerinin yarısı üzerine secde etmeleri ve göz ucuyla yukarıya

doğru bakmaları, Yahudiler için, Sünnet ve âdet oldu. “YâMûsâ! işittik ve

itaatettik!”[562]Kabulettik!Kabulettik![563]Eğerdağ(tepemizde)olmasaydı,

yinede,sana,itaatetmezdik!”dediler.[564]

Kur’ân-IKeriminİsrailOğullarıHakkındakiBazıAçıklamaları:“Hani,sizden(Tevrathükümlerinegöreameledeceğinizedair)sapasağlam

sözalmıştık.

Tûr’u da (tepenize iniverecek bir şekilde) üstünüze kaldırmıştık (ve

demiştikki):

Sizeverdiğimiz(kitabınhükümlerin)i,kuvvetletutunuz.

Onuniçindekileri,hatırlayınız.Tâki,sakınmışolasınız.

Sonra,onun(Tevrat’ıkabuledişinizin)arkasından,yineyüzçevirmiştiniz.

İşte,eğer,üzerinizde,Allah’ın fazl’urahmetiolmasaydı,elbettemaddîve

manevîenbüyükzararauğrayanlardanolacaktınız.

And olsun ki: Cumartesi günüfne saygı göstermek) hakkında(ki dinî

hududu, balık avlamak suretiyle) çiğneyip geçenler(in hallerini, başlarına

gelenleri)de,herhalde,bil(ipöğren)mişinizdir.

İşte,bizonlara(Dâvudlisanıile):

“Horvezelilmaymunlar,olunuz!”dedik.

(Üçgünsonra,hepsihelakoldu.)

Binâenaleyh, onu, hem önündekilere (o zaman hazır olanlara), hem de

ardındaki-lere (sonradan geleceklere) ibret verici ceza ve (Mü‘minlerden)

Takvayaerenlerede,biröğütyaptık.”[565]

“Birvakit;

Size verdiğimiz (Tevrat)’!, kuvvetle tutunuz! (Ona, sımsıkı sarılınız, söz)

dinleyiniz! (diye) Tûr’u, tepenizin üstüne kaldırıp sizden, teminatlı va’d

almıştık.

“(Kulağımızla)dinledik.(Kalbimizle)isyanettik!”demişlerdi.

(Çünkü),Küfürleriyüzünden,özlerinebuzağı, (birsugibi) içirilmiş (iyice

işlemiş)ti.

De ki: Eğer, Mü‘min (kimse)ler iseniz, inancınız, size, ne kötü şey

emrediyor?!”[566]

“Hani,İsrailoğullarından:

Allâh’danbaşkasınaibâdetetmeyiniz!

Anaya,babaya,hısımlara,yetimlere,yoksullaraiyilikediniz!

İnsanlara,güzelliklesöyleyiniz!

Dosdoğrunamazkılınız!

Zekâtveriniz!diye(emretmiş),teminatlısözalmıştık.

Sonra, (busağlamsözünüzekarşı) içinizdenbirazınızhariçolmaküzere,

arkadöndünüzve(sizde,atalarınızgib)ihâlâyüzçevirmekteberdevamsınız!

Hani, sizden (ey Yahudiler! Birbirinizin) kanlarını (haksız yere)

akıtmayınız!

Kendinizi,kendiyurdlarınızdançıkarmayınız!diyekat’îsözalmıştık.

Sonra,sizde,(bunakarşı)ikrarvermiştiniz,vehâlâ,(buyoldaaleyhinizde)

şahid-likedipduruyorsunuzda.

(Öyle olduktan) sonra, sizler, yine onlarsınız ki: (işte) kendilerinizi

öldürüyor, içinizden bir fırkayı, yurdlarından çıkarıyor, aleyhlerinde günah

ile,düşmanlıklabirleşipyardım/aşıyorsunuz.

Eğer, size esir olup gelirlerse, kendileriyle fidyeleşir (esir mübadelesi

yapar,yine,

onlarınyurtlarındakalmasınamüsâadeetmez)siniz.

Halbuki,onlarınçıkarılması,sizeharamkılınmıştı.

Yoksa, siz, Kitabın (fidyeye aid) bir kısmına inanıyorsunuz da, (adam

öldürmeyi sürgün etmeyi, kötülükle yardımlaşmayımen eden) bir kısmını,

inkârmıediyorsunuz?!

Şu halde, içinizden böyle yapan(lar)ın cezası, dünya hayatında bir

rüsvaylıktan,(esirvemakhuryaşamaktan)başka(birşey)değildir.

Kıyametgünündede,onlar,azabınençetinineitileceklerdir.

Allah,neyaparsanız,(hiçbirinden)gafildeğildir.

Onlar,Âhiretebedel,dünyahayatınısatınalmışkimselerdir.

Bundan dolayı, kendilerinden azab kaldırılıp hafifletilmeyecek, onlara,

yardımdaedilmeyecektir.

Andolsunki:Musa’yaoKitabıverdik.

Ondan (Musa’dan) sonra da birbiri ardınca, (aynı Şeriatla memur)

Peygamberlergönderdik.

Meryem oğlu İsa’ya da, beyyineler (gayet açık burhanlar, mucizeler)

verdikveonu,Rûhülkudüslede,destekledik.

Demek sizene vakit birPeygamber, gönüllerinizinhoşlanmadığı bir şey

getirirse, kibirlenmek isteyeceksiniz de, kiminiz, yalanlayacak, kiminiz de,

öldüreceksinizöylem/?[567]

And olsun ki: sen, onları(lsrail oğllarını), insanlardan (hattâ) müşrik

olanlardanziyâdehayatadüşkünbulacaksın!

Onlardan,herbiriarzuederki,(kendisine)binyılömürverilsin.Halbuki,

onunçokyaşatılması,kendisini,azabdanuzaklaştırıcıdeğildir.Allah,onları,

neişlerse,hakkıylagörücüdür[568]

Mûsâ Aleyhisselâm’ın Yüce Allâh’dan Bazı Soruları VeDilekleri:

MûsâAleyhisselâm,birgün;

“EyRab!Kullarının,Sana,sevgilisi,hangisidir?”diyesordu.

YüceAllah:

“Onların,beni,ençokzikredenidir!”buyurdu.[569]

MûsâAleyhisselâm:

“YâRab!Kullarınınenzengini,hangisidir?”diyesordu.

YüceAllah:

“Kendisineverdiğimşeye,enrazıolanıdır!”buyurdu.

MûsâAleyhisselâm:

“Ey Rab! Kullarının en iyi hüküm vereni, hangisidir?” diye sordu. Yüce

Allah:

“insanlar hakkında, kendisi için hüküm verdiği gibi, hüküm verendir”

buyurdu.[570]MûsâAleyhisselâm:

“YâRab!Kullarının,Sanakarşıenhaşyetlisihangisidir?”diyesordu.Yüce

Allah:

“Onların,beni,eniyibilenidir!”buyurdu.[571]

“ilâhî! Ben, Sana nasıl şükredeyim ki: Bana, ihsan buyurduğun

nimetlerindenenküçükbirnimetebilebütünamellerimdenkgelmez!”dedi.

YüceAllah:

“Ey Mûsâ! işte, sen, şimdi, bana şükrettin!” buyurdu. [572] Mûsâ

Aleyhisselâm

“EyRabb’im!İyiliği,emir,kötülüktennehyveAllah’aimânedenhayırlıbir

Ü‘m-met’in,insanlariçin,ortayaçıkarılacağını,Tevrattayazılıbuldum.

Onları,benimümmetimyap!dedi.YüceAllah:

“Onlar,Ahmed(Aleyhisselâm)ınÜmmeti’dir.”buyurdu.

“EyRabb’im!Sonradangeldiklerihalde,kendilerindenöncekiÜmmetleri,

KıyametgünündegeçenbirÜmmeti,Tevratta yazılı buldum.Onları, benim

ümmetimyap!”dedi.YüceAllah:

“Onlar, Ahmed’in (Muhammed’in) Ümmetidir!” buyurdu. Mûsâ

Aleyhisselâm:

“EyRabb’im!Kendilerindenöncekiler,Kitaplarınıezberlemeyipyüzünden

okurlarken, indileri (İlim ve hikmetin aslı olan kitapları) kalblerinde

(ezberlerinde)bulunanbirÜmmet’i,Tevrattayazılıbuldum.

Onları,benimÜmmetimyap!”dedi.

YüceAllah:

“Onlar,Ahmed’inÜmmetidir!”buyurdu.

MûsâAleyhisselâm:

“Ey Rabb’im? Önceki ve sonraki Kitaba inanan ve dalâlet başları ile

savaşan ve hattâ yalancı kör (Deccal) ile de, savaşan bir Ümmeti, Tevratta

yazılıbuldum.Onları,benimÜmmetimyap!”dedi.YüceAllah:

“Onlar, Ahmed’in (Muhammed’in) Ümmetidir!” buyurdu. Mûsâ

Aleyhisselâm:

“Ey Rabb’im! Kendilerinden öncekilerin kabul olunan sadaka ve

kurbanları,YüceAllah’ıngönderdiğibirateşleyakılagelir,kabulolunmadığı

zaman yakılmazken, kurban ve sadakalarını, kendileri yiyen bir Ümmeti,

Tevrattayazılıbuldum.

Onları,benimÜmmetimyap!”dedi.

YüceAllah:

“Onlar,Ahmed’inÜmmetidir!”buyurdu.

MûsâAleyhisselâm:

“EyRabb’im!Ben,Tevrattayazılı birÜmmetbuldumki:Onlardanbirisi,

birkötülükyapmağaniyetlerinse,kendisine,bundandolayıgünahyazılmaz.

Okötülüğüişlerse,birgünahyazılır.

Onlardan birisi, bir iyilik yapmağa niyetlenir de, onu, yapmazsa,

kendisine,birHa-sene(sevap)yazılır.

Eğer, o iyiliği yaparsa, kendisine, on sevap yazılır ve bu sevap yediyüz

mislinekadarkatlanır.

Onları,benimÜmmetimyap!”dedi.YüceAllah:

“Onlar,Ahmed’inÜmmetidir!”buyurdu.MûsâAleyhisselâm:

“Ey Rabb’im! Ben, Tevratta yazılı bir Ümmet buldum ki: onlar, dilekte

bulunurlar,kendilerinindileklerikabulolunur.

Onları,benimÜmmetimyap!”dedi.

YüceAllah:

“Onlar,Ahmed’inÜmmetidir?!”buyurdu.[573]

Kur’ân-ı Kerim Ve Diğer Kitaplara Göre MuhammedAleyhisselâmVeEshâbınınSıfatlarıVeYahudilerinİnkârlarınınSebebi:

“Muhammed,Allah’ınResulüdür.

Onunlabirlikteolanlar,kâfirlerekarşıçokçetin,kendiaralarındaise,çok

merhametlidirler.

Onların, rükû ve secde ederek Allâh’dan, lütuf ve rızasını istediklerini

görürsün.

Yüzlerinde,secdelerineserindendolayınûrânflikvardır.

Bu,onların,Tevrattakivasıflarıdır.

İncil’deki vasıfları da: bir ekin gibidir ki, filizini, çıkarmış. Derken, onu,

kuvvetlendirmiş,kalınlaşmış, saplarıüzerinebirdüzeyedizilmiştir.Öyleki,

ekincilerinhoşunagider.

Bu(teşbih),onlarla,kâfirleriöfkelendirmekiçindir.

Allah,onlardan, imanedipiyiamel işleyenlerebirmağfiretvebüyükbir

ecirva’dbuyurmuştur[574]

“Onlar,yanlarındakiTevratveİncil’deyazılıbulacaklarıoÜmmîNebiolan

Resuletâbi’olanlardır.

O, kendilerine, iyiliği emir, onları, kötülükten nehy ediyor, onlara,

(nefislerine haram kıldıkları) temiz şeyleri helal, (helâl kıldıkları) murdar

şeyleride,üzerlerineharamkılıyor,onlardan,ağıryüklerini,sıtlarındaolan

zincirleriindiriyordun

İşte, ona, iman edenler, ona tazimde bulunanlar, ona yardım edenler ve

onunlabirlikteindirilenNûr’atâbi’olanlardırki,onlar,selâmeteerenlerinta

kendisidirler.[575]

“Kendilerinekitapverdiklerimiz,onu,özoğullarıgibitanırlar.

Böyleiken,içlerindenbirkısmı,gerçeği,bilebilegizlerler.[576]

Ata b. Yesar’dan rivayet edildiğine göre: Peygamberimiz Muhammed

Aleyhisselâ-mın Tevrattaki sıfatlarından sorulunca, Eshab-ı kiramdan

Abdullahb.Amrb.Âsdemiştirki:

“Evet!Vallahi,Kur’andaki:

Ey Peygamber! Şüphe yok ki Biz, seni, Şâhid, Müjdeci, Uyarıcı, olarak

gönder-dik.”[577]ayetindekibazıvasıtalarileTevrat’tadatavsifuyurmuştur.

Şöyleki: “Eypeygamber!Biz, seni,Şahit,Müjdeci,Uyarıcı,Ümmiler için

Koruyucuolmaküzeregönderdik.

Sen,benimKulum’sun,Peygamberimsin.

Ben,sana,Mütevekkilisminiverdim.

O, ne kötü huyludur, ne katı kalblidir, ne de, çarşılarda, pazarlarda,

bağırır,çağırır.

O,kötülüğü,kötülüklede,karşılamaz,fakat,afedervebağışlar.

Doğruyoldansapanmilleti,Lâilaheillallah=Allâh’danbaşkailâhyoktur!

diyerek doğrultmadıkca, kör gözleri, sağır kulakları, kapalı gönülleri

açmadıkça,Allahonunruhunualmayacaktır.”[578]

Ata b. Yesar; Yahûdî Bilginlerinden iken, Müslüman olan Abdullah b.

Selâm’ın da, bunu, aynen tekrarladığını ve yine, Yahûdî Bilginlerinden iken

Müslüman olan Kâ‘b’ul’ahbar’ın da, Abdullah b. Selâm’ın söylediklerinin

aynını söylerken işittiğini, Ebû Vâkıdülleysî‘nin, kendisine haber verdiğini,

aynızamanda:

“Onun, doğumyeriMekke, hicret yurduTaybe (Medine) olacak, kendisi,

Şamülkesinehükmedecektir.

Onun Ümmeti de, bollukta, ve darlıkta, her yerde Allah’a hamd ederler,

heryüksekyerdeTekbirgetirirler.

Güneşinseyriniizleyipvakitlerigelince,neredeolursaolsun,namazlarını

kılarlar.Bellerinefotabağlarlar.Kollarını,yıkarlar(Abdestalırlar)

Ezanlarının sesleri, geceleyin, gökboşluğunda arı uğultusugibi uğuldar”

dediğiniaçıklamıştır.

Abdullahb.Abbasda,Kâ‘b’a:

“Tevrat’ta,ResûlullâhAleyhisselâmınna’t’ini,nasılbuldun?”diyesorduğu

zaman,Kâ‘b:

“Tevrat’ta,onunna’ti:

Muhammed b. Abdullah, Mekke’de doğacak, Tâbe’ye (Medine’ye) hicret

edecek,Şam’ahâkimolacaktır.

Kendisi,nekötüsözsöyler,nede,çarşılarda,bağırır,çağırır.

Kötülüğü,kötülüklekarşılamaz,fakat,afeder,bağışlar.

Onun Ümmeti de, bollukta, darlıkta, her yerde, Allah’a hamd ederler,

Tekbirgetirirler,kollarını,yıkar(Abdestalır)lar.

Bellerine,fotabağlarlar.

Savaştasafolduklarıgibi,namazlarındasafolurlar.

Mescidlerinde,arıuğultusugibiuğuldarlar.

Ezanların sesleri, gök boşluğunda duyulur.” diye yazılı bulduk…demiştik’[579]

Geleceği müjdelenen üç Peygamberden birincisi Yahya Aleyhisselâmın,

ikincisi, Mesîh diye anılan isâ Aleyhisselâmın gelmesiyle gerçekleşmiş

bulunuyor[580]Müjde-lenenlerdenüçüncüsüolanvekendisinden, sâdece (O

peygamber) diye bahsolu-nan[581] son Peygamberin gelmesi ise, isâ

Aleyhisselâmdansonrabeklenipduruyordu.

Nitekim, putperest Medineli Evs ve Hazrec kabilelerinin, ne zaman,

MedineliYahudilerlearalarıaçılsa,Yahudiler,onlara:

“BirPeygamber,hemengönderilmek,gelmeküzeredir.

Onungeleceğizamanıngölgesidüştü.

OPeygambergelince,biz,onatâbiolacak, iremveÂdkavimlerigibisizi

öldürüpkökünüzükazıyacağız!”demekte[582]RâhibBahîrânında,dediğigibi,

Yahûdîler, gelmesini bekledikleri son Peygamberin, israil oğullarından

olmasınıarzuetmekteidiler.

Muhammed Aleyhisselâm, ise, İsmail Aleyhisselâmın soyundan gelen

Araplardan olduğu için, Medineli Yahûdîler, ona, kıskançlıklarından dolayı

imanetmemektevekarşıkoymaktadirendiler.[583]

Hz.Safiyye’ninbildirdiğinegöre:

Muhammed Aleyhisselâmın Medine’ye hicreti sırasında, Kubâ köyüne

geldiği işitilinçe, Hz. Safiyye’nin Benî Nadîr Yahudîlerinden olan babası

Huyeyb.AhtabileAmcasıEbûYâsirb.Ahtab,hemenKubâköyünegitmişler,

güneşbatarkende,çokbitkinveüzgünbirhaldeevedönmüşlerdi.

EbûYâsir,Huyeyb.Ahtab’a:

“Bu,geleceğibeklenilenOPeygambermidir?”diyesorduğuzaman,Huyey

b.Ahtab:

“Evet!Vallahi,O’dur!”demiş:

EbûYâsir:

“Bunun,O,olduğunu,iyiceanladın,tesbitettinmi?”diyesormuş:

“Huyeyb.Ahtab:

“Evet!”demiş.

EbûYâsir:“Ohalde,Onakarşı,kalbindenevar?”diyesormuş.

Huyeyb.Ahtab;

Vallahi, sağ oldukça, Ona karşı dâima düşmanlık besleyip duracağım!

demişvedediğinide,yapmıştır.[584]

Kur’ân-ıKerim’debuhusustaşöylebuyrulur:

“Vaktâki,onlara,Allahkatından,yanlarındakinitasdikedicivedoğrultucu

bir Ki-tab geldi ki, daha önce, kâfirlere karşı, Allâh’dan böyle bir fetih ve

yardımistiyorlardı.

Fakat,otanıdıkları,kendilerinegelince,onu,inkârettiler.

Artık,Allah’ınlaneti,okâfirlerinüzerinedir.,[585]

Ahdi-iKadîm’deise,buhusustaşöyledenir:

“Onlariçin,kadeşleriarasından[586]seningibibirPeygamberçıkaracağım

vesözlerimionunağzınakoyacağımveonlaraemredeceğimherşeyionlara

söyleyecek![587]

“Bende,kavimdenolmayanlarla,onları,kıskandıracağım!

Akılsızf[588]birmilletleonlarıöfkelendireceğim!”[589]

MusaAleyhisseyâmınVefatı:MûsâAleyhisselâm;kardeşiHarunAleyhisseiâmınvefatındansonraüçyıl

dahayaşadı.[590]

israil oğullarının, üzerlerine kaldırılan Tûr dağıyla korkutularak Tevrat

hükümlerine göre amel edecekleri hakkında, kendilerinden kesin söz

alındıktan[591]kırkgece[592]

veyakırkgün[593]‘sonra,MûsâAieyhisselâmıhiçkimsegöremedi.’[594]

Rivayete göre: Mûsâ Aleyhisselâm bir gün, bazı işlerini görmek üzere,

gölgelikten

çıkıpgitmişti.

Allah’ınyaratıklarındanhiçkimse,onun,nereye,gittiğini,bilmiyordu.[595]

MûsâAleyhisselâm;Meleklerden,kabirkazanbirtopluluğarastladı.Onların,

Melekolduklarınıanlayınca,yanlarınavardı.Üzerlerine,dikildi.Meleklerin;

ogünekadariçyeşilliğindevegüzelliğindeondandahagüzelive

benzerigörülmeyenbirkabirkazdıklarınıgörünce

“Ey Allah’ın Melekleri! Bu kabri, kimin için kazıyorsunuz?” diye sordu.

Melekler: “Bu kabri, Rabb’ine karşı, çok iyi davranıştı olan kul için,

kazıyoruz!” dediler. Mûsâ Aleyhisselâm: “Ben, bu güne kadar, Allah

tarafından,okulabahşedilenüstünmakamvekabrin,

birbenzerinigörmedim!”dedi.Melekler:

“Öyleise,inde,onuniçindeyanınınüzerine,yatveRabb’ineyönel!

Sonrada,şimdiyekadaralmadığımrahatnefesgibi,nefesal!”dediler.

Mûsâ Aleyhisselâm, hemen kabrin içine inip yanının üzerine yattı ve

Rabb’ine,yöneldi.

Sonra,nefesalmağabaşlayınca,YüceAllah,onunruhunukabzetti.

Bundansonra,Melekler,kabrininüzerinetoprakçektiler.

Allah’ın hâlis kuluMûsâAleyhisselâm, dünyada, dünyadan yüz çevirmiş

olarakveAllahkatındaolanıumarakyaşamıştı.[596]

MûsâAleyhisselâm,vefatettiğizaman,yüzyirmiyaşındaidi.[597]

“Musa’yada,Harun’ada,selâm!”’[598]

Eshab’danbazılarının,İsrâveMîrachakkındakirivayetlerinegöre:

PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm;

“Yürütüldüğüm gece, Mûsâ Aleyhisselâma, rastlamıştım ki, o, ayağa

kalkmış,kabrindenamazkılıyordu.[599]

Vallahi[600], ben orada olsam, kendisinin, yol kenarındaki kırmızı kum

tepesininyanındabulunankabrinisizegösterirdim!”buyurmuştur.[601]

MûsâAleyhisselâmaİndirilmişOlanKitabVeSahifeler:Yüce Allah tarafından Peygamberlere indirilen yüz dört kitaptan dördü

büyükkitapolupbudörtbüyükkitaptan:

Tevrat, Musa Aleyhisselâma, Zebur, Dâvûd Aleyhisselâma, incil, İsâ

Aleyhisselâ-ma, Furkan (Kur’ân-ı Kerim), Muhammed Aleyhisselâma

indirilmiştir.[602]

Tevrat’tansonraZebur,Zebur’dansonradaincilindirilmiştir.[603]

MûsâAleyhisselâma,Tevrat’tanöncede,onsahifeindirilmişti.[604]

EbûZerr’H’Gıfârîderki:

“YâResûlallâh!Musa’nınSahifelerindenelervardı?”diyesordum.

Hepsi,ibretidi.Şöyleki:

“Ölümeyakîneninanmışbulunankimsenin,nasılolupda,sevinebildiğine

şaşılır!

Ateşe (Cehenneme), yakînen inanmış bulunan kimsenin, nasıl olup da,

gülebildiğineşaşılır![605]

Dünyayı ve onun, üzerindekileri hep değiştirip durduğunu gören

kimsenin, nasıl olup da, onun üzerinde sükûnet ve rahatlık bulabildiğine

şaşılır!

Kadere yakînen inanmış bulunan kimsenin nasıl olup da, tasalandığına

şaşılır!

Yarın hesaba çekileceğine yakînen inanmış bulunan kimsenin nasıl olup

da,ameletmediğineşaşılır!”[606]buyurdu.

YâResûlallâh!İbrahimveMusa’nınSahifelerindebulunanşeylerden,Yüce

Allah’ınSanaindirdiğibirşeyvarmıdır?diyesordum.

EyEbûzer!Okusana!

“Hakikaten,iyi temizlenen ve Rabb’inin ismini zikredip de, namaz kılan

kimse,umduğunaermiştir.

Belki,siz,dünyahayatını,Âhirettenüstüntutarsınız.Halbuki,Âhiret,daha

hayırlı,dahasüreklidir.Hiçşüphesiz,bunlar,öncekiSahifelerde,İbrahimve

Musa’nınSahifelerindede,vardır.”[607]buyurdu.”[608]

Muhammed Aleyhisselâmın Mîrac Gecesinde MûsâAleyhisselâmlaKarşılaşıpSelamlaşması:

Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm; Mîrac gecesinde Cebrail

Aleyhiselâmlabirliktealtıncıkatgöğeyükseldiler.

CebrailAleyhisselâm,göğünkapısınıçaldı.

“Sen,kimsin?”denildi.

CebrailAleyhisselâm:

“Cebrail’im!”dedi.

“Yanındakimvar?”diyesoruldu.

CebrailAleyhisselâm:

“Muhammed(Aleyhisselâm)var!”dedi.

“O(Mîraciçin),gönderildimi?”diyesoruldu.

CebrailAleyhisselâm:

“Gönderildi!”dedi.

Göğünkapısıaçılınca,orada,MûsâAleyhisselâmlakarşılaştılar.[609]

PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm:

“EyCebrail!Kimbu?”diyesordu.[610]

CebrailAleyhisselâm:

“BukardeşinMûsâb.İmran’dır[611]Selâmverona!”dedi.

PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm,selâmverdi.

Oda,Peygamberimizinselâmınamukabeleettiktensonra,Peygamberimiz

Aleyhis-selâma:

“Hoş geldin! Safa geldin! Salih kardeş! Salih Peygamber! [612]‘ Ümmî

Peygamber!”dedi[613]veağladı.

“Sen, ne için ağladın?” diye sorulunca: “Ey Rabb’im! Benden sonra

göndermiş olduğun bu Olgun Genc’in Ümmeti, Cennet’e, benim Ümmetim

girmeden önce, girecek. Onlar, benim Ümmetimden daha çok, daha üstün

olacak!?”dedi.[614]

[1]. ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.55, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.79, Yâkûbî-Tarih

C.1.S.33, Taberî-Tarih c.1,s.198, Mes’ûdı-Murucuzzeheb c.1,s.48, Hâkim-

Müstedrekc.2,s.574,Sâlebî-Araiss.166,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.169.

[2]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.55, Sâlebî-Arais s.166, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.169,

Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,s.13O

[3]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.55, ibn.Kuteybe-Maarif s.20, Mes’ûdî-

Murucuzzehebc.1,s.48, Hâkim-Müstedrek c.2,s.574, Sâlebî-Arais s.166,

ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.169,İbn.Arabî-Muhâdarac.1,s.13O

[4]. İbn.Sa’d-Tabakatc.!,s.55,İbn.Kuteybe-Maarifs.20,Hâkim-Müstedrek

c.2,s.574,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.169,İbn.Arabî-Muhâdarac.1,s.13O.

[5].İbn.Sa’d-Tabakatc.1,s.55.

[6]. Taberî-Tarih c.1,s.198, Salebî-Arais s.166, İbn.Arabî-Muhâdara

c.1,s.13O.

[7]. İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.55, Taberî-Tarih c.1,s.198, Salebî-Arais s.166,

İbn.Arabî-Muhadarac.1,s.13O.

[8].Taberî-Tarihc.1,s.200.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/7.

[9]. ibn.lshak, İbn.Hişam-Sîre c.2,s.41,Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.257,

ibn.Kuteybe-Maarifs.20,Taberî-Tarihc.1,s.2O8,Hâkim-Müstedrekc.2,s.577,

Sâlebî-Araiss.172,ibn.Asakir-Tarihc.2,s.142.

[10]. ibn.lshak, İbn.Hişam-Sîre c.2,s.41,Taberî-Tarih c.1,s.2O8, ibn.Asakir

Tarihc.2,s.141

[11].İbn.ishak,İbn.Hişam-Sîrec.2,s.41,Tirmizî-Sünenc.5,s.300.

[12]. İbn.Kuteybe-Maarif s.20, Taberî-Tarih c.1,s.2O8, Hâkim-Müstedrek

c.2,s.574,Salebî-Araiss.172.

[13].ibn.ishak,İbn.Hişam-Sîrec.2,s.41,Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.257,

ibn.Asakir-Tarihc.2,s.142.

[14].Hâkim-Müstedrekc.2,s.577.

[15]. İbn.ishak, İbn.Hişam-Sîre c.2,s.41, Abdurrezzak-Musannef c.5,s.329,

Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.528, Buharî-Sahih c.4,s.84, Müslim-Sahih

c.1,s.152,Tirmizî-Sünenc.5,s.300.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/7.

[16].İbn.Kuteybe-Maarifs.20,Hâkim-Müstedrekc.2,s.577,Sâlebî-Araiss.

172.

[17].İbn.Kuteybe-Maarifs.20,Hâkim-Müstedrekc.2,s.577.

[18].İbn.Kuteybe-Maarifs.20.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/8.

[19].ibn.Habîb-Kitabulmuhabbers.467.

[20].Taberî-TKarihc.1,s.187,Salebî-Araiss.167,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.147.

[21].Taberf-Tarihc.1,s.187.

[22]. Yâkubî-Tarih c.1,s.33, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s,48, Salebî-Arais

s.167.

[23]. Taberî-Tarih c.1,s.199, Sâlebî-Arais s.166-167, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.17O

[24].ibn.Habib-Kitabuimuhabbers.467.

[25].MîrHavent-RavzatussafaTercemes.237.

[26].Taberî-Tarihc.1,s.199,200,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.17O.

[27].Taberî-Tarihc.1,s.199,Şâlebî-Araiss.167,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.17O.

[28].Taberî-Tarihc.1,s.2O2,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.170-171.

[29].Taberî-Tarihc.1,s.199-200,Sâlebî-Araiss.167.

[30]. Taberî-Tarih c.1,s.200, Sâlebî-Arais s.167-168, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.171.

[31].Taberî-Tarihc.1,s.2O2,Heysemî-Mecmauzzevaidc.7,s.56-57.

[32]. Taberî-Tarih c.1,s.200, Sâlebî-Arais s.167-168, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.171.

[33].Tabert-Tarihc.1,s.200,Sâlebî-Araiss.168,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.171.

[34].Kasas:7.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/8-11.

[35]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/12-14.

[36]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/14-15.

* Medyen: Kulzum denizinin üst tarafında, Tebük şehrinin hizasında

Tebük’e, altı merhale kadar uzaklıkta, Te-bükten daha büyük, birbirine

komşuikişehirdir.MusaAleyhisselâmın,davarlarısuladığıkuyu-üzerine,bir

bina yapılmış olarak-hâlâ bulunmaktadır. Medyen’e, Medyen b.ibrahim

Aleyhisselâmdan dolayı Medyen ismi verilmiştir. (Yâkut-Mûcemülbüldan

c.5,s.77,c.1,s.291)

[37].Kasas:24.

[38]. Taberî-Tarih c.1,s.199-205, Sâlebî-Arais s.166-174, ibn.Esîr-Kâmil

c.1,s.169-176.

[39].Sâlebî-Araiss.174.

[40].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Sâlebî-Araiss.174,ibn.Asakir-Tarihc.6,s.322,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.176.

[41].Sâlebî-Araiss.174,ibn.Asakir-Tarihc.6,s.322.

[42].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Sâlebî-Araiss.174,İbn.Asakir-Tarihc.6,s.322,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.176

[43].Sâlebî-Araiss.174

[44].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Sâlebî-Araiss.174,ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.322,

ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.176.

[45].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.322.

[46].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Sâlebî-Araiss.174,İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.322,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.176.

[47].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.322.

[48].Taberî-Tarihc.1,s.2O5.

[49].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Sâlebî-Araiss.174.

[50].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Sâlebî-Araiss.174,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.176.

[51].Sâlebî-Araiss.174.

[52].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.322.

[53].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Salebî-Araiss.174,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.176.

[54].Taberî-Tarihc.1,s.2O5.

[55].Sâlebî-Araiss.174.

[56].İbn.Asakir-Tarihc.6,s.322.

[57].Sâlebî-Araiss.174.

[58].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Sâlebî-Araiss.174,İbn.Asakir-Tarihc.6,s.322,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.176.

[59].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.176

[60].Sâlebî-Araiss.174.

[61].Sâlebî-Araiss.174,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.176.

[62].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.322.

[63].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.

[64].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.322,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.

[65].İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.322.

[66].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.

[67].İbn.Asakir-Tarihc.6,s.322,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.

[68].İbn.Asakir-Tarihc.6,s.322.

[69].İbn.Asakir-Tarihc.6,s.322,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.

[70]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/15-18.

[71].Taberî-Tarihc.1,s.2O5.

[72].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.176.

[73].Taberî-Tarihc.1,s.2p5.

[74].Sâlebî-Araiss.175,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.

[75].Kasas:27-28.

[76].Sâlebî-Araiss.175,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.177.

[77].Taberî-Tarihc.1,s.2O5.

[78].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.

[79].Sâlebî-Araiss.175.

[80].Taberîc.1,s.2O5,Sâlebîs.175,İbn.Esîrc.1,s,177.

[81].Sâlebî-Araiss.175.

[82].Şâlebî-Araiss.175.

[83].ibn.Esîr-Kârnilc.1,s.177.

[84].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Sâlebî-Araiss.175,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.

[85].Sâlebî-Araiss.175,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.

[86].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Şâlebî-Araiss.175,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.

[87].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.

[88].Sâlebî-Araiss.175.

[89].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.

[90].Taberi-Tefsirc.20,s.71,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s177.

[91].Taberi-Tarihc.1,s.2O7,Sâlebî-Araiss.176,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.

[92].Sâlebî-Araiss.175.

[93].Taberî-Tarihc.1,s.2O5,Sâlebî-Araiss.175,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177

[94].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.

[95].Taberî-Tarihc.1,s.205.

[96].Taberî-Tarihc.1,s.205-206.

[97].Taberî-Tarihc.1,s.2O6,Sâlebî-Araiss.175,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.

[98].Taberî-Tarihc.1,s.206,İbn.EsîrKâmilc.1,s.177.

[99].Sâlebî-Araiss.175.

[100].Taberî-tarihc.1,s.206,Sâlebî-Araiss.175.

[101].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.

[102].Taberî-Tarihc.1,s.2O6,Sâlebî-Araiss.175,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.

[103].Taberî-Tarihc.1,s.206,Sâlebî-Araiss.175

[104].Sâlebî-Araiss.175

[105].Taberî-Tarihc.1,s.2O6,Sâlebî-Araiss.175,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s,177

[106].Sâlebî-Araiss.175

[107].Taberî-Tarihc.1,s.2O6,Sâlebîs.176,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177

[108].Sâlebî-Araiss.175

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/18-20.

[109].Kasas:10-28.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/20-23.

[110].Taberî-Tarihc.1,s.198,Sâlebî-Araiss.178.

[111].Sâlebî-Araiss.178.

[112]. Taberî-Tarih c.1,s.206-207, Sâlebî-Arais s.178, ibn.Esîr-Kâmil

c.1,s.177.

[113].Taberî-Tarihc.1,s.2O7.

[114].Sâlebî-Araiss.178.

[115].Sâlebî-Araiss.178,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.

[116].Taberî-Tarihc.1,s.2O7,Sâlebî-Araiss.178,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177.

[117].Taberî-Tarihc.1,s.2O7,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.177-178.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/24.

[118].Tâhâ:10.

[119].Hâkim-Müstedrekc.2,s.379

[120].Taberî-Tarihc.1,s.2O6,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.178

[121].Taberî-Tarihc.1,s.2O7

[122]. Sâlebî-Arais ..178. ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.178, Ebülferec ibn.Cevzî-

Tabs.rac.1,s219-220.

[123]. Taberî-Tarih c.1,s.207, Sâlebî-Arais s.178, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.178,

Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.22O.

[124].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.80-81.

[125].Taberî-Tarihc.!,s.2O6,Sâlebî-Araiss.178,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.178.

[126]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.80, Taberî-Tarih c.1,s.2O6, İbn.Esîr-

Kâmilc.1,s.178.

[127].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.81,Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.22O.

*MûsâAleyhisselâma:“Seninlekonuştuğuzaman,konuşanın,YüceAllah

olduğunu,nasılanlayabildin?”diyesorulmuştu.

MûsâAleyhisselâm:Mahlukkelamı,ancakbirtekcihettengelirvebirtek

uzuvdan işitilir. Ben ise, Yüce Allah’ın kelâmını, her cihetten ve bütün

azalarımla işittim ve anladım ki: işittiklerim, Yüce Allah’ın kelâmıdır.”

demiştir.(Sâlebî-Araiss.181).

[128].Ahmedb.HanbeiEzzühds.86,Deylemî-Elfirdevsc.3,s.192.

[129].Deyiemî-Eifirdevsc.3,s.192.

[130].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.86,Deylemî-Elfirdevsc.3,s.192.

[131].Deylemî-Elfirdevsc.3,s.192.

[132]. Taberî-Tarih c.1,s.206-207, Sâlebî-Arais s.178, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.178

[133]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.81, Sâlebî-Arais s.178-179, Ebülferec

İbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.22O,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.178.

[134]. Sâlebî-Arais s.179, Ebülferec-Tabsıra c.1,s.22O, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.178.

[135].Taberî-Tarihc.1,s.2O8.

[136].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.80,Ebülferec-Tabsırac.1,s.22O.

[137]. A.b.Hanbel-Ezzühd s.81, Taberî-Tarih c.1,s.2O8, Ebülferec-Tabsıra

c.1,s.22O,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.178.

[138]. Tâhâ: 17-20 A.b.Hanbel-Ezzühd s.81, Taberî c.1,s.2O8, Ebülferec

c.1,s.22O,İbnEsîr-Kâmilc1s178-179.

[139].Taberî-Tarihc.1,s.2O8.

[140].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.81,Taberî-Tarihc.1,s.2O8.

[141].Taberî-Tarihc.1,s.2O8

[142].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.81-82.

[143]. Tâhâ: 21, A.b.Hanbel-Ezzühd s.82, Taberî c.1,s.2O8, Ebülferec

Tabsırac.1,s.221.

[144]. Taberî-Tarih c.1,s.2O8, Sâlebî-Arais s.179, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.179-

180.

[145].Sâlebî-Araiss.180.

[146].Sâlebî-Araiss.180,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.18O.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/25-28.

[147].Tûr-iSeynâ:Zeytinağacıbitenmübarekbirdağdır.(Mü‘minûn:20).

[148].Kasas:29-31.

[149].Nemi:8-10.

[150].Tâhâ:12-21.

[151].DokuzMucizeşunlardı:

1)Asa,

2)ElAklığı,

3)Tufan(Sağnakhalindevesürekliyağış),

4)Çekirge,

5)Kummel(Kanadsızçekirge,Ekinbiti,küçükkarınca…),

6)Kurbağa,

7)Kan,

8)Times(Mallarınmahvedilişi),

9)Denizinyarılıpyolverişi(Taberî-Tarihc.1,s.216,Sâlebî-Araiss.190-195,

Ebülfida-ElbidayevennihayeC.1.S.248).

[152].Nemi:12.

[153].Kasas:32.

[154].Nâziât:17-19.

[155].Kasas:33-35.

[156].Tâhâ:25-44.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/29-32.

[157].Sâlebî-Araiss.181.

[158].Sâlebi-Araiss.181,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.18O.

[159].Mes’udî-Ahbaruzzamans.244.

[160].Sâlebi-Araiss.181,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.18O.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/32-33.

[161].Sâlebi-Araiss.181.

[162].Taberî-Tarihc.1,s.2O8,Sâlebi-Araiss.182,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.18O.

[163].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.18O.

[164].Taberî-Tarihc.1,s.2O8,Sâlebî-Araiss.182,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.18O.

[165].Furkan:35,Kasas:35.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/33-34.

[166].Tâhâ:45-48.

[167].Taberî-Tarihc.1,s.2O8,Sâlebî-Araiss.182,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.18O.

[168].Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.223.

[169].Taberî-Tarihc.1,s.2O8,Sâlebî-Araiss.182,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.18O.

[170].Taberî-Tarihc.1,s.2O8,Sâlebî-Araiss.182.

[171].Taberî-Tarihc.1,s.2O8,Sâlebî-Araiss.183,ibn.Esîrc.1,s.18O

[172].Sâlebî-Araiss.183.

[173].Taberî-Tarihc.1,s.2O9,Salebi-Araiss.183,İbn.Esîrc.1,s.18O.

[174].Yâkubî-Tarihc.1,s.34.

[175].Sâlebî-Araiss.183.

[176].Taberî-Tarihc.1,s.2O8,Sâlebi-Araiss.183,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.181.

[177].Taberî-Tarihc.1,s.2O8,Sâlebî-Araiss.183,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.181.

[178].Sâlebi-Araiss.183.

[179].Taberî-tarihc.1,s.2O9,Sâlebî-Araiss.183,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.181.

[180].Şuarâ:18-22.

[181].Taberî-Tarihc.1,s.2O9,Sâlebî-Araiss.183.

[182].Şuarâ:23-25

[183].Taberî-Tarihc.1,s.209-210,Sâlebî-Araiss.183.

[184].Şuarâ:26-27.

[185].Taberî-Tarihc.1,s.21O,Sâlebî-Araiss.183.

[186].Sâlebî-Araiss.183.

[187].Taberî-Tarihc.!,s.21O,Salebî-Araiss.183.

[188].Şuarâ:28.

[189].Taberî-Tarihc.1,s.21O,Sâlebî-Araiss183.

[190].Şuarâ:28-30.

[191].Taberî-Tarihc.1,s.21O,Sâlebî-Araiss.183.

[192]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/34-37.

[193].Şuarâ:30-32.

[194].Taberî-Tarihc.1,s.21O,Sâlebî-Araiss.183.

[195].Taberî-Tarihc.1,s.2O9,Sâlebî-Araiss.183.

[196].Taberî-Tarihc.1,s.21O,Sâlebî-Araiss.183.

[197].Taberî-Tarihc.1,s.21O,Sâlebî-Araiss.183-184.

[198].Sâlebî-Araiss.184.

[199].Taberî-Tarihc.1,s.21O,Sâlebî-Araiss.184.

[200].Taberî-Tarihc.1,s.2O9,Sâlebî-Araiss.184.

[201].Taberî-TarihC.1.S.209.

[202].Şuarâ:33.

[203].Taberî-Tarihc.1,s.212.

[204].Sâlebî-Araiss.184.

[205].Taberî-Tarihc.1,s.212.

[206].Sâlebî-Araiss.184.

[207].Taberî-Tarihc.1,s.2O9.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/37-39.

[208].Taberî-Tarihc.1,s.211,Sâlebî-Araiss.191,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.186.

[209].Taberî-Tarihc.1,s.211,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.186.

[210].Sâlebî-Araiss.191.

[211]. Taberî-Tarih c.1,s.211-212, Sâlebî-Arais s.191-192, İbn.Esîr-Kâmilm

c.1,s.186.

[212].Sâlebî-Araiss.192.

[213].Taberî-Tarihc.1,s.212,Sâlebî-Araiss.192,ibn.Esîrc.1,s.186.

[214].Taberî-Tarihc.1,s.212,Sâlebî-Araiss.192,İbn.Esîrc.1,s.186.

[215].Sâlebî-Araiss.192.

[216].Taberî-Tarihc.1,s.212,Sâlebî-Araiss.192,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.186.

[217].Sâlebî-Araiss.192.

[218]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/39-40.

[219].Sâlebî-Araiss.192.

[220].Taberî-Tarihc.1,s.212,Sâlebî-Araiss.192,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.186.

[221].Sâlebî-Araiss.192.

[222].Taberî-tarihC.1.S.212,Sâlebî-Araiss.192,,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.186.

[223].Sâlebî-Araiss.192,Ebülfida-ElbidâyeVennihâyec.1,s.296.

[224].Sâlebî-Araiss.192Sâlebî-Araiss.192.

[225]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/40.

[226].Taberî-TarihC.1.S.211-212.

[227]. Taberî-Tarih c.1,s.212, Sâlebî-Arais s.192-193, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.186.

[228]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/40-41.

[229].Sâlebî-Araiss.193-194.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/41-42.

[230].Taberî-TarihC.1.S.212,Sâlebî-Araiss.194,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.186.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/42.

[231].Mü‘minûn:45-47.

[232].Zuhruf:51-53.

[233].Zâriyât:39.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/42.

[234].Sâlebî-Araiss.195,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.186.

[235].Taberî-Tarihc.1,s.216,Sâlebî-Araiss.195,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.186.

[236].Yûnus:88-89.

[237].Taberî-Tarihc.1,s.213,Sâlebî-Araiss.196.

[238].Taberi-Tarihc.1,s.216,Sâlebî-Araiss.195.

[239].Ârâf:130-135.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/42-44.

[240].Tâhâ:47-52.

[241].Tâhâ:57.

[242].Isrâ:101-102

[243].Ârâf:109-110

[244]. Firavunun Amucasının oğlu olduğu rivayet edilir. (Taberî-Tefsir

c.24,s.58,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.260).

[245].Mü‘min:26-34.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/44-46.

[246].Kasas:38.

[247].)Kasas:38,Mü‘min:36.

[248].Kasas:38.

[249].Kasas:38,Mü‘min:36.

[250].Kasas:38,Mü‘min:37.

[251].Kasas:38,Mü‘min:37.

[252].Kasas:38.

[253].Mü‘min:37.

[254].Kasas:38,Mü‘min:37.

[255].Sâlebî-Araiss.189,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.185.

[256].Taberî-Tarihc.1,s.2O9.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/46.

[257].Şuarâ:34-35.

[258].Ârâf:111-112.

[259].Yûnus:78-79.

[260].Ârâf:113-114.

[261].Tâhâ:62-64.

[262].Tâhâ:57-60.

[263].Şuarâ:39-40.

[264].İbn.Habîb-Kitabulmuhabbers.388,Sâlebî-Araiss.185.

[265].Sâlebî-Araiss.185,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.254

[266].Taberî-Tarihc.1,s.21O,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.182

[267].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.254

[268].Taberî-Tarihc.1,s.213,Sâlebî-Araiss.185,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.182.

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.254.

[269].Sâlebî-Araiss.185.

[270].Taberî-Tarihc.1,s.21O,Ebülferecİbn.Cevzi-Tahsırac.1,s.223.

[271].Taberî-Tarihc.1,s.211,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.254.

[272].Sâlebî-Araiss186.

[273].Taberi-Tarihc.1,8.211,Sâlebî-Araiss.186,İbn.Esîr-Kamilc.1,s.182.

[274].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.246

[275].Taberi-Tarihc.1,s.211,Sâlebî-Araiss.186,İbn.Esîrc.1,s.182.

[276].BedrüddinAynî-Umdetülkârîc.21,s.277.

[277].ibn.Habîb-Kitabulmuhabbers.338.

[278].Dîneveri-Kibulahbars.3-4.

[279].Taberî-Tarihc.1,s.211.

[280].Tâhâ:61.

[281].Sâlebî-Araiss.186.

[282].Tâhâ:65.

[283].Ârâf:115.

[284].Şuarâ:43-44.

[285].Ârâf:116.

[286].Heysemî-Mecmauzzevaidc.7,s.62.

[287].Taberî-Tarihc.1,s.211,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.225.

[288].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.245-246.

[289].Mes’üdî-Ahbaruzzamans.245-246.

[290].Tâhâ:68-69.

[291].Şuarâ:45.

[292].Ârâf:117,Şuarâ:45.

[293].Taberî-Tarihc.1,s.211,Sâlebî-Araiss.186.

[294].Sâlebî-Araiss.186.

[295].Heysemî-Mecmauzzevaidc.7,s.62.

[296].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.183.

[297].Şuarâ:46-48.

[298].Şuarâ:49,Tâhâ:71.

[299].Araf:123.

[300].Tâhâ:71.

[301].Şuarâ:50.

[302].Ârâf:125,Şuarâ:50.

[303].Tâhâ:72-73.

[304].Şuarâ:51.

[305].Araf:126.

[306]. Taberî-Tarih c.1,s.213, Sâlebî-Arais s.187, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.184,

Ebülfida-ElbidayevennihayeC.1.S.258.

[307].Taberî-Tarihc.1,s.211,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.265.

[308].Ârâf:127.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/46-53.

[309].Sâlebî-Araiss.187.

[310].Sâlebî-Araiss.187,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.184.

[311].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.309-310,Sâlebî-Araiss.187-188,

ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.184,Heysemî-Mecmauzzevaidc.1,s.65

[312].Sâlebî-Araiss.188,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.184.

[313].Şâlebî-Araiss.188,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.184-185.

[314].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.185.

[315].Tahrîm:11.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/53-55.

[316].Şuarâ:52.

[317].Tâhâ:77.

[318].Şuarâ:53.

[319].Zemahşerî-Keşşafc.3,s.114,Hâzin-Tefsirc.3,s.362.

[320]. Sâlebî-Arais s.196, Zemahşerî-Keşşaf c.3,s.114, Hazin-Tefsir

c.3,s.362.

[321]. Taberî-Tarihc.1,s.214, Sâlebî-Arais s.191, Zemahşerîc.3,s.114,

ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.187,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.223.

[322].Taberî-Tefsirc.19,s.76,Zemahşerî-Keşşafc.3,s.114,Hâzinc.3,s.362.

[323]. Taberî-Tarih c.1,s.214, Salebî s.191, ibn.Esîr c.1,s.187, Tabsıra

c.1,s.223,Ebülfida-Tefsirc.3,s.336.

[324].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.28O.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/55-56.

[325].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.28O.

[326].MirHâvend-Ravzatussafas.252(Terceme).

[327].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.250.

[328].Kurtubî-Tefsirc.13,s.100.

[329].Zemahşerî-Keşşafc.3,s.114,Kurtubî-Tefsirc.13,s.100,Hâzin-Tefsir

c.3,s.362.

[330].Kurtubî-Tefsirc.13,s.100.

[331].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.250.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/56-57.

[332].Sâlebî-Araiss.142,ibn.Hacer-Metalibül’âliyeC.3.S.274.

[333].Sâlebî-Araiss.142.

[334].Sâlebî-Araiss.142,ibn.Hacer-Metalibül’âliyec.3,s.274.

[335].Sâlebî-Araiss.142.

[336].Sâlebî-Araiss.142,İbn.Hacer-Metalibül’âliyec.3,s.274.

[337].Sâlebî-Araiss.142.

[338].Sâlebî-Araiss.142,ibn.Hacer-Metalibül’âlieyec.3,s.274.

[339].Sâlebî-Araiss.142.

[340].Taberî-Tarihc.l.s.214,Sâlebî-Araiss.197.

[341].Salebî-Araiss.142,ibn.Hacer-Metalib.c.3,s.274.

[342].Sâlebî-Araiss.142.

[343].Salebî-Araiss.142,ibn.Hacer-Metâlib,C.3.S.274.

[344].Sâlebî-Araiss.142.

[345].Taberî-Tarihc.1,s.215,Sâlebî-Araiss.197.

[346].Taberî-Tarihc.1,s.215,Sâlebî-Araiss.197.

[347].Sâlebî-Araiss.142,İbn.Hacer-Metalibül’âliyec.3,s.274.

[348]. Taberî-Tarih c.1,s.215, Sâlebî-Arais s.197, ibn.Hacer-

Metâlib.c.3,s.274.

[349].Taberî-Tarihc.1,s.215,Sâlebî-Araiss.142,197.

[350].İbn.Hacer-Metalibül’âliyec.3,s.274.

[351].Sâlebî-Araiss.142.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/57-59.

[352].Taberî-Tarihc.1,s.214,Sâlebî-Araiss.196.

[353].Şuarâ:60.

[354]. Taberî-Tarih c.1,s.214, Sâlebî-Arais s.196, Ebülferec İbn.Cevzî-

Tabsırac.1,s.224.

[355]. Taberî-Tarih c.1,s.214, Sâlebî s.196, Zemahşerî-Keşşaf c.3,s.114,

Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.224,Ebüssuud-Tefsirc.6,s.244.

[356].Taberî-Tarihc.1,s.214,Sâlebî-Araiss.199.

[357]. ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11 ,s.527,Sâlebî-Araiss.196,Zemahşerî-

Kesşafc.3,s,114,Ebüssuud-Tefsirc.6,s.244.

[358].Sâlebî-Araiss.196,Kurtubî-Tefsirc.13,s.1O1.

[359].Mes’ûdî-Ahbaruzzamans.250.

[360].Taberî-Tarihc.1,s.217

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/59.

[361].Tâhâ:78

[362].Şuarâ:61-62.

[363].Ârâf:129.

[364].Şâlebî-Araiss.197.

[365].Ârâf:129.

[366].Taberî-Tarihc.1,s.214,Sâlebî-Araiss.197.

[367].Sâlebî-Araiss.197.

[368].Taberî-Tefsirc.19,s.8O,Salebî-Araiss.197,Hâzin-Tefsirc.3,s.363.

[369].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.271.

[370].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.527.

[371].MîrHâvend-Ravzatussafâ

Tercemec.252.

[372].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.271.

[373]. Taberî-Tefsir c.19,s.8O, Sâlebî-Arais s.197, Zemahşerî-Keşşaf

c.3,s.115.

[374].Sâlebî-Araiss.197,Zemahşerî-Keşşafc.3,s.115.

[375].Zemahşeri-Keşşafc.3,s.115,Ebüssuud-Tefsirc.6,s.244.

[376].Taberî-Tefsirc.19,s.8O,Sâlebi-Araiss.198.

[377].Taberî-Tarihc.1,s.214.

[378].Hesyemî-Mecmauzzevaidc.7,s.63.

[379].Şuarâ:63,İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,8.527.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/59-61.

[380]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.11,s.527, Taberî-Tarih c.1,s.214, Sâlebî-

Araiss.198,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,8.271,RavzaTercemes.253.

[381]. Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.271,MirHâvendRavza Terceme

s.253.

[382].Şuarâ:63.

[383]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c. 11 ,s.529, Taberî-Tarih c. 1 ,s.214,

Mes’ûdî-Ahbaruzzaman s.251, Sâlebî-Arais s. 198, Ebülfedec-Tabsıra

c.1,s.224,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.187,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.271.

[384].Salebî-Araiss.198,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.271.

[385].Taberî-Tarihc.1,s.214,Sâlebî-Araiss.198.

[386].Zemahşerî-Keşşafc.1,s.28O,Süyûlî-Dürrülmensurc.5,s.87

[387].Taberî-Tarihc.1,s.214,Sâlebî-Araiss.198,RavzaTercemes.253

[388].Şuarâ:64-65.

[389]. Taberî-Tarih c.1,s.214, Sâlebî-Arais s.199, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.187-

188

[390].Sâlebî-Araiss.199

[391]. Taberî-Tarih c.1,s.214, Sâlebî-Arais s.199, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.187-

188.

[392].Yûnus:90.

[393].Yûnus:91-92.

[394]. Taberî-Tarih c.1,s.214, 217, SâlebrArais s.199, Kurtubî-Tefsir

c.8,s.377, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.272, Tefsir c.2,s.33O, Beyzâvî-

Tefsirc.1,s.456-457,Hâzin-Tefsirc.2,s.311-314,Ebüssuud-Tefsirc.4,s.173.

[395].Mü‘min:84-85.

[396].Kasas:39-42.

[397].Hûd:98.

[398].Taberî-Tarihc.1,s.214.

[399]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.1 ,s.3O9, Tirmizî-Sünen c.5,s.287,

Taberî-Tefsir c.11 ,s.163, Kurtubî-Tefsir c.8,s.378, Ebülfida-Tefsir c.2,s.43O,

Hâzin-Tefsirc.2,s.312-314,Ebüssuud-Tefsirc.4,s.173.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/61-64.

[400].Sâlebî-Araiss.199.

[401].Taberî-Tarihc.1,s.214,Sâlebî-Araiss.199,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.188.

[402].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.273

[403]. İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11.S.528,Taberî-Tefsirc.11.S.165,Sâlebî-

Araiss.199,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.273.

[404].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.528,Taberî-Tefsirc.11,s.165.

[405].Taberî-Tarihc.1,s.214,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.188.

[406].Taberî-tarihc.1,s.214.

[407].Sâlebî-Araiss.199,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.273.

[408]. Kurtubî-Tefsir c.8,s.38O, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.273,

Beyzavî-Tefsirc.1,s.457

[409].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.528,Taberî-Tefsirc.11,s.165,166.

[410].Taberî-Tefsirc.11,s.165.

[411].Kurtubî-Tefsirc.8,s.380.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/64-65.

[412].Zemahşerî-Keşşafc.3,s.115,KudaîdennaklenYâkut-Mûcemûlbüldan

C.4.S.387, Nesefî-Medarik c.3,s.185, Beyzavî-Tefsir c.2,s.159, Ebüssuud-

Tefsirc.6,s.245.

[413].KudaidennaklenYâkut-Mûcemülbüldanc.4,3.387,388.

[414].Fîrûzâbâdî-Kamusulmuhîtc.4,s.169.

[415]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/65.

[416].Eşşuarasuresi52.ayet.Tahasuresi77.ayet.ÖmerNasuhiBilmen,

Kur’an-ıKerim’inTürkçemealiveTefsiri,Cüz.11s.1426.

[417].Eş-şuara62,63,64.

[418].Eş-şuara,65,66.

[419].Yunussuresi91.ayet,Prof.SeyyidKutub,Fızılâl-ilKuranb.55.

[420].Sözler–373.

[421].Ö.N.Bilmen,K.K.Meâü,sûre:Yûnus,s.1425.

[422].(6)Piggot,S.TheRadio-CarbonDatefromDurrington

waiis-Antiquity,xxxııı.no.132,1959,s.289.

[423].KeşşafTefsiri,ait2,s.251-252.

[424]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/65-67.

[425].Taberî-Tarihc.1,s.214,Sâlebî-Araiss.198

[426].Sâlebî-Araiss.200,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.188

[427].Şâlebî-Araiss.200.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/68.

[428].Araf:138-141.

[429].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.188.

[430].Ebülfida-Elbidayevennihayec.f,s.276

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/68-69.

[431].Sâlebî-Araiss.200,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.188-189.

[432].Sâlebî-Araiss.200.

[433].Sâlebî-Araiss.200,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.189.

[434].Taberî-Tarihc.1,s.218,Sâlebî-Araiss.208.

[435].ibn.Kuteybe-Maarifs.20.

[436]. İbn.Kuteybe-Maarif s.20, Taberî-Tarih c.1, s.219, Sâlebî-Arais

s.208.

[437].Taberî-Tarihc.1,s.219.

[438].Sâlebî-AraisS.208İİbn.Esîr-Kâmilc.1,s.189.

[439].Sâlebî-Araiss.208.

[440].Taberî-Tarihc.1,s.218.

[441].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.28O.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/69.

[442].Taberî-Tarihc.1,s.218

[443].Taberî-Tefsirc.16,s.20O

[444].Taberî-Tarihc.1,s.218,Sâlebî-Araiss.209,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.19O

[445].Sâlebî-Araiss.209

[446].Taberî-Tarihc.1,s.218,Sâlebî-Araiss.209

[447].Tâhâ:90-91

[448].Taberî-Tarihc.1,s.218,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.190

[449]. Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.3O5, Heysemî-Mecmuazzevaid

c.7,s.64.

[450].Yâkubî-Tarihc.1,s.38

[451].Taberi-TarihC.1.S-218,Sâlebî-Araiss.210

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/71-72.

[452].Serçeparmağıkadar(Hâkim-Müstedrekc.2,s.576).

[453].Ârâf:142-147.

[454].Tâhâ:83-89.

[455].MûsâAleyhisselâma,OnSuhuf indirildikten sonra, on da, levha

indirilmişti.

MûsâAleyhisselâm, israiloğullarınınBuzağıheykelinetapmalarınakızıp

levhaları,elindenyerebıraktığızaman,levhalar,kırılmıştı.

Bununüzerine,MüsâAleyhisselâm,YüceAllah’aniyazederek levhaların

yeniden verilmesini istemiş, Yüce Allah da, Ona iki levha iade etmişti ki,

onlardanbirisiMîsak, diğeri Şehâdet levhası idi. (İbnünnedîm-Fihrist s.39-

40).

[456].Ârâf:150.

[457].Tâhâ:92-98.

[458].Ârâf:149

[459].Ârâf:151-154.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/72-75.

[460].Sâlebî-AraisS.212.

[461].Taberî-Tarihc.1,s.22O,Sâlebî-Araiss.211,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.191.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/76.

[462].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.28O.

[463].MeşhurZenginKarunda, seçilen veYüceAllanınKelâmını işiten

yetmişkişiarasındabulunuyordu.(Deylemî-Elfirdevsc.3,s.277).

[464]. Taberî-Tarih c.1,s.220-221, Sâlebî-Arais s.212, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.191-192.

[465].Taberî-TarihC.1.S.221.

[466].Taberî-Tarihc.1,s.221,Sâlebî-Araiss.212,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.192.

[467].Taberî-Tarihc.1,s.221,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.192.

[468].Taberî-Tarihc.1,s.221.

[469].Ârâf:155.

[470].Taberî-Tarihc.1,s.221.

[471].Bakare:56.

[472]. Taberî-Tarih c.1,s.221, Sâlebî-Arais s.212-213, ibn.Esîr-Kâmil

c.1,s.192.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/76-78.

[473].Taberî-Tarihc.1,s.221.

[474].Mâide:21-22.

[475].Mâide:23.

[476].Mâide:24-25.

*O Yûşa’ b.Nûn Alevhisselâmla Kâlib b.Yufenna Alevhisselam. fTaberî-

Tarihc.1.s.222.

[477].Mâıde:26.

[478].Saf:50.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/78-79.

[479]. Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.28O, ibn.Haldun-Tarih

c.2,ks.1,s.85

[480].Yâkubî-Tarihc.1,s.41

[481].Yâkut-Mûcemülbüldanc.2,s.69.

[482].Yâkut-Mûcemülbüldanc.2,s.69,MirHâvend-RavzatussafaTerceme

s.272-273

[483].Taberî-TarihC.1.S.222

[484].Taberî-TarihC.1.S.222,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.196

[485]. İsrail oğulları, Tih çölünde, kendilerine ihsan edilen Bıldırcın

kuşunun etinden, bir günlükten fazla aldıklarını ertesi güne bıraktıkları

zaman, fazla olan kısım, sabaha çıkmadan, muhakkak, bozulur, kokardı.

(Taberî-Tefsirc.1,s.298)PeygamberimizMuhammedAleyhisselâm:

“Eğer, israil oğulları olmasaydı, et, kokmazdı!” Hadîs-i şeriflerile, her

halde, bu vakıaya işaret buyurmuşlardır. (Buhari-Sahih c.4,s.1O3, Müslim-

Sahihc.2,s.1092)

[486].Taberî-TarihC.1.S.222

[487]. Taberî-Tarih c.1,s.222, Sâlebî-Arais s.244-245, ibn.Esîr-Kâmil

c.1,s.196.

[488].Taberî-Tarihc.l,s.222.

[489].Taberi-Tarihc.1,s.222,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.196

[490].Taberi-Tarihc.1,s.222

[491]. Taberi-Tarih c.1,s.222, Sâlebî-Arais s.245-246, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.196

[492].Taberi-TarihC.1.S.222

[493].Yakubi-Tarihc.1,s.4O

[494].Ârâf:160.

[495].Bakare:60.

[496].Bakare:61.

[497].Ârâf:162.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/79-81.

[498].Taberî-Tefsird.s.337.Ebûlfida-Elbidayevennihayed.s.293-94.

[499].Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.193,Ebûlfida-Elbidayevennihayec.1,s.294.

[500].Bakare:67-74.

[501].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.294.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/83-84.

[502].İbn.Kuteybe-Maarifs.20,Taberî-Tarihc.1,s.23O,Sâlebî-Araiss.213

[503].Taberî-Tarihc.1,s.23O,Sâlebî-Araiss.213-214,Ebülferecİbn.Cevzî-

Tabsıra c.1 ,s.252, İbn.Esîr-Kâmil c.1, s.2O4, Ebülfida-Elbidaye vennihaye

c.1,s.309.

[504]. Taberî-Tarih c.1,s.233, Sâlebî-Arais 215-216, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.2O4,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.253.

[505].Mü‘min:23-24.

[506].Taberî-Tarihc.1,s.233.

[507].Sâlebî-Araiss213.

[508].Sâlebî-Araiss.213,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.252.

[509].Sâlebî-Araiss.213.

[510].Deylemî-Elfirdevsc.3,s.277.

[511]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.11,s.532, Hâkim-Müstedrek c.2,s.408-

409.

[512].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.532.

[513]. Taberî-Tarih c.1,s.232, Sâlebî-Arais s.216, Ebülferec ibn.Cevzî-

Tabsırac.1,s.253,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.2O5

[514].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11.s.532.Hâkim-Müstedrekc.2,s.4O9

[515]. Taberî-Tarih C.1.S.232, Sâlebî-Arais s.216, Ebülferec-Tabsıra

c.1,s.253,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.2O5

[516].Sâlebî-Araiss.216.

[517]. Taberî-Tarih c.1 ,s.232, Hâkim-Müstedrek c.2,s.4O9, Sâlebî s.216,

Ebülferec-Tabsırac.1,s.252,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.2O5

[518].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.532,Hâkim-Müstedrekc.2,.409.

[519].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.532,Taberî-Tarihc.1,s.232,Hâkim-

Müstedrekc.2,s.4O9,Sâlebîs.216,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.2O5.

[520].Hâkim-Müstedrekc.2,s.4O9.

[521].jbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.532.

[522]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.11,s.532, Taberî-Tarih c.1,s.232,Hâkim-

Müstedrekc.2,s.4O9,Sâlebî-Araiss.216.

[523]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.11,s.532, Taberî-Tarih c.1,s.232,Hâkim-

Müstedrek c.2,s.4O9, Sâlebî-Arais s.217, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra

c.1,s.253,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.205-206.

[524].Taberî-Tarihc.1,s.234,Sâlebî-Araiss.216-217,Ebülferec lbn.Cevzî-

Tabsırac.1,s.253,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.2O6.

[525]. Taberî-Tarih c.1,s.234, Sâlebî-Arais s.217, Ebülferec İbn.Cevzî-

Tabsırac.1,s.253.

[526].Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.253.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/84-89.

[527].Kasas:76-84.

[528].Ankebût:39.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/89-90.

[529].BubahisHızırAleyhisselâmbölümündedir.

[530]. Yâkubî-Tarih c.1,s.41, Taberi-Tarih c.1,s.223, Hakim-Müstedrek

c.2,s.579,Sâlebi-Araiss.246,

[531].Taberî-Tarihc.1,s.223Hakim-Müstedrekc.2,s.579,Sâlebî-Arais

s.246,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.318.

[532].Yâkubî-Tarihd,s.41.

[533].Ibn.EbîŞeybe.Musannefc.11,s.53O,Taberî-Tarihc.1,s.223,Hâkim-

Müstedrek c.2,s.579, Sâlebî-Arais s.246, Ebülfida-Elbidaye vennihaye

c.1,s.318.

[534].Ibn.EbiŞeybe-Musannefc.11s.530.

[535].Yakubî-farihc.1,s.41.

[536]. Taberî-Tarih c.1 .s.223. Hâkim-Müstedrek C.2.S.579, Sâlebî-Arais

s.246.

[537].Ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.53O,Taberî-Tarihc.1,s.223,Hâkim-

Müstedrekc.2,s.579,Sâlebi-Araiss.246.

[538]. Taberî-Tarih c.1,s.223, Hâkim-Müstedrek c.2,s.579- Sâlebî-Arais

s.246.

[539].Yâkubî-Tarihc.1,s.41.

[540].Taberî-Tarihc.1,s.224,Sâlebi-Araiss.246.

[541].Yâkut-Mûcemülbüldanc.4,s.48.

[542].Ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.23OTaberi-Tarihc.1,s.223,Hâkim-

Müstedrekc.2,s.579,Sâlebî-Araiss.246

[543]. Taberî-Tarih c.1 ,s,223, Hâkim-Müstedrek c.2,s,579, Sâlebi-Arais

s.246

[544].Ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.53O

[545]. Taberî-Tarih c.1 ,s.223, Hâkim-Müstedrek c.2,s.579, Sâlebi-Arais

s.246

[546].Ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.53O

[547]. Taberî-Tarih c. 1 ,s.224,Mes’ûdî-Murûcuzzeheb c. 1 ,s.49, Sâlebi-

Araiss.246,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.197

[548].Ibn.Kuteybe-Maarifs.20,Hâkim-Müstedrekc.2,s.578

[549].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.50Hâkim-Müstedrekc.2,s.5O.

[550].Yâkubî-Tarihc.1,s,41,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.5O.

[551].Sâffâtri20..

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/90-92.

[552]. Ibn. Ebî Şeybe-Musannef c. 14,s.303, Ahmed b.Hanbel-Müsned

c.3,s.148. Müslim-Sahih c.1,s. 146, Beyha-kî-Delâllünnübüvve c.2,s.13O,

Begavî-Mesabihussünne c.2,s.179, Kadı İyaz-Şifâ c.1,s. 137, Ibn. Esîr-

Câmiul’usulc.12s.53,Ibn.Seyyid-Uyunleserc.1,s.144.

[553].Ibn.Ishak,Ibn.Hişam-Sîrec.2,s.48

[554].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.4,s.2O9,Buharî-Sahihc.4,s.249

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/92-93.

[555]. 513) Ibn. Mâce-Sünen c.2,s.965, Begavi-Mesâbihussünnec.2,s.166,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.316.

[556].Ezrakî-AhbaruMekkeC.1.S.73.

[557].Ezrakî-AhbaruMekkec.2,s.193.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/93-94.

[558].Mes’ûdî-Murûcuzzehebc.1,s.5O,Ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.357.

[559].Mes’ûdî-Murûcuzzehebc.1,s.5O.

[560].Sâlebî-Araiss.207,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.192.

[561].Sâlebî-Araiss.207.

[562].Sâlebî-Araiss.207,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.192.

[563].Hakîmüttirmizî-Nevâdirül’usûls.101.

[564].Sâlebî-Araiss.207.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/94.

[565].Bakara:63-66.

[566].Bakara:93.

[567].Bakara:83-87.

[568].Bakara:96.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/95-96.

[569].Ibn.EbiŞeybe-Müsannefc.13,s.211,Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.110.

[570].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.211,AhmedbHanbel-Ezzühds.110.

[571].Dârimî-Sünenc.1,s.86.

[572].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.85.

[573]. Beyhakî-Delâilünnübüwe c.1 ,s.281 -282, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.6,s.62.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/96-98.

[574].Fetih:29.

[575].Ârâf:157.

[576].Bakara:146.

[577].Ahzâb:45.

[578]. Ibn. Sa’d-Tabakat c.1,s.362, Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.174,

Buharî-Sahih c.3,s.21, Beyhakî-Delâ-lilünnübüvve c.1,s.278-279, Kadı lyaz-

Şifa c.1,s.19, Ebülferec Ibn. Cevzî-Elvefa c.1,s.37-38, ibn. SeyyidUyûnüleser

c.1,s.58,Zehebi-Tarihul’islamC.2.S.49,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.325.

[579]. Dârimî-Sünen c.1,s.14-15, Ebülferec Ibn. Cevzî-Elvefa c.1,s.38-39

Zehebî-Tarihulislâmc.2,s.5O.

[580].MattaİnciliBab:3,Fıkra:13.

[581].YuhannaİnciliBab:1,Fıkra:21-25.

[582]. Ibn. Ishak, Ibn. Hişam-Sîre c.2,b.7O, Taberî-Tarih c.2,s.234,

Beyhakî-Delâlünnübüvve c.1,s.344, Ibn. Esîr-Kâmil c.2,s.95-96, Ibn. Seyyid-

Uyûnûleserc.1,s.156,Zehebî-Tarihulislamc.2,s.193,Ebülfida-Elbidayevenni-

hayec.2,s.149.

[583].Ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.155.

[584].EbûNuaym-Delâilünnübüvvec.1,s.39.

[585].Bakare:89

[586]. İsrail oğullarının Atası Ishak Aleyhisselâm, Ümmi bir kavm olan

AraplarınAtasıda, İsmailAleyhisselâmolduğunagöre,YahudilerleAraplar,

kardeşoğullarıidiler.

[587].TesniyeBab:18,Fıkra:18.

[588].HerhaldeÜmmîdenilmekisteniliyordun.

[589].TesniyeBab:32Fıkra:21.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/98-101.

[590]. Ibn. Kuteybe-Maarif s.20,Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.l.s.50Hâkim-

Müstedrekc.2,s.5O,Hâkim-Müstedrekc.2,s.578.

[591].Salebî-Araiss.207,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.193.

[592].Salebî-Araiss.207.

[593].Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.193.

[594].Salebî-Araiss.207,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.193

[595]. Taberî-Tarih c.1 ,s.224, Hâkim-Müstedrek c.2,s.58O, Sâlebi-Arais

s.248

[596]. Taberî-Tarih c.1,s.224, Hâkim-Müstedrek c.2, s.580, Sâlebî-Arais

s.248,Ibn.Esir-Kâmilc.1,s.198.

[597]. Taberî-Tarih c.1,s.225, Hâkim-Müstedrek c.2, s.578, Sâlebî-Arais

s.248, Ebülferec Ibn.Cevzî-Tabsıra c.1,s. 224, İbn.Esîr-Kâmil c.1, s. 199,

Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,s.130,Ebülfida-Elbidayevenniha-

yec.1,s.319.

[598].Sâffât:120

[599]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.3,s.12O, Ezzühd s.95, Müslim-Sahih

c.4,s.1845,Nesâi-Sünenc.3,s.215,216,Begavî-Mesâbihussünnec.2,s.166.

[600].Müslim-Sahihc.4,s.1845,Begavî-Mesâbihussünnec.2,s.166.

[601]. Ahmed b. Hanbel-Müsned s.7634, Hadîs, Buharî-Sahih c.4, s. 131,

Müslim-Sahihc.4,s.1843.Begavî-Mesâbihussünnec.2,s.166.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/101-102.

[602].Ibn.Kuteybe-Maarifs.26.

[603]. Ibn.Kuteybe-Maarif s. 26, Ibn.Nedîm-Fihrist s.39-40,Ebülfida-

Elbidayevennihayec.2,s.78.

[604].EbûNuaym-Hilyetülevliyac.1,s.167,ibn.Asakir-Tarihc.2,s.357,

Süyûtî-Dürrülmensur c.6, s. 341, A.Aliyyülmüttakî-Kenzül’ummal c. 16, s.

132.

[605].Taberî-Tarihc.1,s.234,EbûNuaym-Hilyetülevliyac.1,s.167,168,

Ibn.Esîr-Câmiul’usûlc.2,s.506,Kurtu-bî-Tefsîrc.20,s.25,Hâzin-Tefsir

c.4, s. 371, Süyûtî-Dürrülmensur c.6, s. 341, A.Aliyyülmüttakî-

Kenzûl’ummalc.16,s.133.

[606].EbûNuaym-Hilyetülevliya c.1, s. 168, İbn.Asakir-Tarih c.2, s. 357,

Ibn.Esîr-Câmiul’usulc.2,s.506,Hazin-Tefsirc.4,s.371,Süyûtî-Dürrülmensur

c.6,s.341,A.Aliyyülmüttakî-Kenzül’ummatc.16,s.133.

[607].Âlâ:14-19.

[608]. Ebû Nuaym-Hilyetülevliya c.1, s. 169, Ibn.Esîr-Camiulüsul c.2, s.

505, Kurtubî-Tefsir c. 20, s. 25, Hâzin-Tefsir c.4, s. 371, Süyûtî-

Dürrülmensurc.6,s.341,A.Aliyyülmüttakî-Kenzül’ummalc.16,s.133.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/103.

[609].Ibn.EbtŞeybe-Musannefc.14,s.303,Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.3,

s.148,Müsiim-Sahihc.1,s.146,Bey-hakî-Delâilünnübüvvec.2,s.130,Begavî-

Mesâbîhussünne c.2, s. 179, Kadı lyaz-Eşşifâ c.1, s. 137, Ibn. Esîr-

Câmiul’usûlc.12,s.53,lbn.Seyyid-Uyûnüleserc.1,s.144.

[610].Ibn.Ishak,Ibn.Hişam-Sîrec.2,s.48,Buhari-Sahihc.4,s.107.

[611].Ibn.Ishak,Ibn.Hişam-Sîrec.2,s.48.

[612].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.4,s.209,Buharî-Sahihc.4,s.249.

[613].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.257.

[614].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.4,s.207,Beyhaki-Delâilünnübüvvec.2,s.

124-125,Begavî-Mesâbihussünnec.2,s.178.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/103-104.

HIZIRALEYHİSSELÂMHızırAleyhisselamınSoyu,İsmiVeBazıFaziletleri:

Rivayete göre: Hızır Aleyhisselamın soyu: Belya (veya İlya) b. Milkân,

b.Falığ, b.Âbir, b.Salih, b.Erfahşed, b.Sâm b.Nuh Aleyhisselam olup babası,

büyükbir’kral-dı.[1]

Kendisinin;ÂdemAleyhisselamınoğlu[2]veyaAysb.İshakAleyhisselamın

oğullarından olduğu[3] veya İbrahim Aleyhisselama iman ve Babil’den,

Onunla birlikte hicret edenlerden birisinin, ya da Farslı bir babanın oğlu

olduğu, kral Efridun ve ibrahim Aleyhisselam devrinde yaşadığı, büyük

Zülkarneyn’e Kılavuzluk ettiği, İsrail oğulları krallarından İbn. Emus’un

zamanında İsrail oğullarınapeygamberolarakgönderildiği, halen, sağolup

heryıl,HaccMevsimindeİlyasAley-hisselamlabuluştuklarıda,rivayetedilir.[4]

Hızır;HızırAleyhisselamınasılismiolmayıpKünyesiidi.[5]

Eshab’dan EbûHüreyre’nin rivayetine göre: PeygamberimizMuhammed

Aleyhisselam; Hızır Aleyhisselama, Hızır denilmesinin sebebini açıklayarak

“Hızır, otsuz, kuru bir yere otururdu da, ansızın, o otsuz yer, yeşillenerek

onunardısıradalgalanır-dı!”buyurmuştur.[6]

Hızır Aleyhisselama, Allah tarafından; Mûsâ Aleyhisselamın bile,

bilmediğiözelbirilimverilmiştiki,MûsâAleyhisselam,onuöğrenmekiçin,

uzunbiryolculuğu,gözealmıştı.[7]

Hızır Aleyhisselamın soyu, devri ve hâlen sağ olup olmadığı hakkındaki

türlü ihtilafları ve uzun tartışmaları bir yana bırakarak, Kur’an-ı Kerim ve

Hadis-işeriflerinverdiklerikesinbilgilerleyetinmeyidahauygunveyararlı

buluyoruz.[8]

Mûsâ Aleyhisselamın Hızır Aleyhisselamla Buluşup ArkadaşlıkEtmesi:

Abdullahb.Abbas;MûsâAleyhisselamınarkadaşıhakkında,birgün,Hür

b.Kays’latartışmış“O,Hızır’dır!”demişti.

O sırada, Übeyy b. KâVüT Ensarîye rastlamışlar, İbn.Abbas, Onu,

çağırmış[9]‘,kendisine“EyEbüttufeyl!Yanımızagel![10]

Ben, Mûsâ Aleyhisselamın, kendisiyle buluşma yolunu aramış olduğu

arkadaşıhakkındaşuarkadaşımlatartıştım.

Sen,onunhalveşanınıanlatırken,ResûlullâhAleyhisselâmdanişittinmi?”

dedi.

Übeyyb.Kâb[11]

“Evet! Onun hal ve şanını, anlatırken[12] Resûlullâh Aleyhisselâmdan

işittim,şöylebuyuruyordu:

Mûsâ (Aleyhisselâm), İsrail oğullarının ileri gelenlerinden bir topluluk

içindebulunduğusırada,ona,biradamgelip:

‘Sendendahabilgilibirkimsebiliyormusun?’diyesordu.

Mûsâ(Aleyhisselâm)da:

‘Hayır!Bilmiyorum!’dedi.

Bununüzerine,YüceAllah,Mûsâ(Aleyhisselâm)‘a:

‘Hayır! Kulumuz Hızır vardır!’ diye Vahy edince, Mûsâ (Aleyhisselâm),

onunlabuluşmakyolunuaradı.

YüceAllahda,balığı,onuniçin,biralâmetvenişanyaptı.

Kendisine:

‘Balığı, kaybettiğin zaman, geri dön! Muhakkak, ona, kavuşursun!

denildi.’[13]

Bununüzerine,Mûsâ(Aleyhisselâm),YüceAllah’ındilediğikadargitti’[14]

Gençadamına:

‘Kuşlukyemeğimizi,getir!’dedi.

Mûsâ (Aleyhisselâm), kuşluk yemeğini istediği zaman, Mûsâ

(Aleyhisselâm)’ıngençadamı[15]Mûsâ(Aleyhisselâm)‘a:

‘Bakhele!Kayanındibindebarındığımızsırada,ben,balığıngittiğinihaber

vermeyi,unutmuşum.

Onu,habervermemi,banaunutturanda,şeytandanbaşkasıdeğildir!’dedi.

Mûsâ(Aleyhisselâm):

‘Zâten,bizimistediğimizde,buidi!’dedi.

Hemen,izlerinebasabasageridönüpHızırAleyhisselâmıbuldular.

Yüce Allah’ın Kitabında anlatmış olduğu da, onlann hal ve şanlarından

ibarettir!”dedi.[16]

Saîdb.Cübeyrderki:

“Ben,Ibn.Abbas’a:

‘Nevfelbikâlî, israil oğullarının Sahibi olan Mûsâ Aleyhisselâm, Hızır

Aleyhisselâ-mınarkadaşıolanMûsâ[17]değildir.[18]O,başkabirMusa’dır[19]

diyeiddiaediyor!?’dedim.

Ibn.Abbas:‘YalansöylüyorAllahdüşmanı![20]

Bana,Übeyyb.Kâ‘brivayetedipdediki[21]

Ben,ResûlullâhAleyhisselâmdan,şöylebuyurduğunuişittim.[22]

“Mûsâ Aleyhisselâm, kavmi içinde, onlara, Allah’ın nimet ve imtihan

günlerini andığı, hatırlattığı[23] gözlerinden yaşlar boşandığı ve kalbler

rikkatageldiğibirsırada,biradam:

‘EyAllah’ınResulü!Yeryüzünde,sendendahaâlimbirkimsevarmı?’diye

sormuştu.”

Oda:Yoktur!demişti’.[24]

Diğerrivayetegöre:

MûsâAleyhisselâm,İsrailoğullaniçindehutbeirâdetmeğekalktığısırada,

kendisine:

tnsanlannenbilgilisi,hangisidir?diyesorulmuştu.

MûsâAleyhisselâmda:

Ben’im!demişti.

Buhususu,Allah,dahaiyibilir!diyerekAllah’ahavaleetmediğiiçin,Yüce

Allah,onahitabetmiş;

Sendendahabilgilivardır!buyrulmuştu.[25]MûsâAleyhisselâm

“YâRab!Neredediro?”diyesordu.[26]YüceAllah:

“İki denizin bitiştiği yerde kullarımdan biri vardır ki: o senden daha

bilgilidir?”diyevahyetti.

MûsâAleyhisselâm:

“YâRab!Ona,nasılbiryolbulayım?”diyesordu.[27]

“Azıklık,tuzlanmış[28]ölü[29]birbalıkal! [30]Onu,birzenbilin içinekoy![31]zenbiliçindeyanındataşı.[32]

Ona, nerede can verilirse[33], onu, nerede kaybedersen işte, o kulum,

oradadır!”bu-yuruldu.[34]

MûsâAleyhisselâm,birbalıkalıpzenbiliniçinekoydu.[35]

Gençadamı,Yûşa’b.Nûn’a:

“Seni, ancak, balık, nerede yanından aynlırsa, onu, bana haber vermekle

görevlendiriyorum!”dedi.[36]

MûsâAleyhisselâm,gitti.

Hizmetinigörengenci,Yûşa’b.Nûn’uda,yanındagötürdü.

İkidenizinbitiştiğiyerdekikayanınyanınavanpulaşınca,başlarını,yere

koyupuyudular.[37]

Yûşa’b.Nûn,uyanıpkayanıngölgesindeoturduğu,MûsâAleyhisselâmda

uyuduğusırada,tuzlubalık,kımıldamağabaşladı.

Yûşa’b.Nûn,kendikendine:

“Uyanıncaya kadar, onu, uyandırmayayım!” dedi ve ona, haber vermeyi

unuttu[38]

Balık;kımıldayarak,zenbildensıçrayıpçıktıvedenizedüştü!

YüceAllah;ondan,denizinakışını tuttuda,denizin içinde,sukünkügibi

birboşlukveböylece,balıkiçin,biryolmeydanageldi.

Deniz içinde, böyle bir yolun açılması,Mûsâ Aleyhisselâm ile hizmetini

görene,şaşılacakbirhâdiseoldu.

Uyandıktansonra,ogünlerininkalanıilebütüngecegittiler.

Sabaholunca,MûsâAleyhisselâm,gençarkadaşına:

“Kuşlukyemeğimizigetir!

Buyolculuğumuzdan,yorgunlukduymağabaşladık!”dedi.

•Halbuki,MûsâAleyhisselâm,Allahtarafından,kendisineemrolunanyerin

ötesinegeçmedikçe,yorgunlukduymamıştı.

Gençyoldaşı,MûsâAleyhisselâma:

“Bak hele! Kayanın dibinde barındığımız zaman, balığın çıkıp gittiğini

habervermeyiunutmuşum.

Onuhabervermemibanaunutturanda,şeytandanbaşkasıdeğildir.

Balık,şaşılacakbirsurettedeniziçindeyolunututupgitti!”dedi.

MûsâAleyhisselâm:

“Zaten,arayacağımızda,bu,idi!”dedi.

İzlerininüzerindegerisingeridöndüler.

Kayanınyanınavarınca,baktılarki:

Elbisesine, bürünmüş[39] elbisesinin bir tarafını, ayaklannın altna, bir

tarafını da, başının altına sermiş, arkasının üzerine dümdüz yatmış, orada,

HızırAleyhisselâm,duru-yordu.[40]

MûsâAleyhisselâm,ona:

“Esselâmüaleyküm=Sizinüzerinizeselâmolsun!”diyerekselâmverdi.[41]

HızırAleyhisselâm,yüzünden,örtüyüaçıp[42]

“Selâmbilmeyenşuyerde,buselâm,neredengeliyor?[43]

VeAleykümüsselâm=Sizinüzerinizede,selâmolsun!”dedi.[44]

“Kimsinsen?”diyesordu.

MûsâAleyhisselâm:

“Ben,Musa’yım!”dedi.

HızırAleyhisselâm:

“KiminMusa’sı’[45]İsrailoğullarınınMûsâsımı?”diyesordu.

MûsâAleyhisselâm:

“Evet[46]İsrailoğullannınMûsâ‘sıyım!”dedi.[47]

HızırAleyhisselâm;

“Seni,burayagetiren,nedir?[48]Hal’üsânın,nedir?”diyesordu.[49]

MûsâAleyhisselâm:

“Sende bir ilim bulunduğu, bana haber verildi. Sana arkadaş olmak

istiyorum. [50] Sana, öğretilen rüşd’ü hidâyetten bana da, öğretmen için,

geldim.”dedi.[51]HızırAleyhisselâm:“ElindeTevrat’ınbulunmasıvekendine

vahiygelipdurması,sana,yetmiyormu?![52]

Ey Mûsâ! Sende, Allah’ın Kendi ilminden, sana öğrettiği öyle bir ilim

vardırki:ben,onu,bilemem!

Bendede,Allah’ın,Kendiilmindenbanaverdiğiöylebirilimvardırki,sen

deonubilemezsin!

Hemsen,benimlearkadaşlıketmeğehiçdayanamazsın![53]

EyMûsâ!Bendebirilimvarki,onu,sanaöğretmem,lâyıkdeğildir.

Sendede,birilimvardırki,onuda,benimöğrenmemlâyıkdeğildir![54]

Haberini,ihataedemediğimşeye[55]içyüzünükavrayamadığın,görünüşü,

hoşa gitmeyen şeyleri görmeğe’[56]sen, nasıl sabredebilir, dayanabilirsin?”

dedi.[57]

MûsâAleyhisselâm:

“Seninbuyruğunu,yerinegetireceğim![58]

İnşâallâh,benisabırlıbulacaksın!

Sana,hiçbirişindede,karşıgelmeyeceğim!”dedi.

HızırAleyhisselâm:

“Eğer,senbana,busuretletâbiolursan,artık,ben,sanaanıpsöyleyinceye

kadar,bana,hiçbirşeysorma!”dedi.[59]

MûsâAleyhisselâm:

“Olur dedi. [60] Gemileri, olmadığı için[61], Hızır Aleyhisselâmla Mûsâ

Aleyhisselâm,denizkıyısındayürüyerekgittiler:

Bir gemiye rastladılar. Kendilerini, gemiye alsınlar diye gemicilerle

konuştular.

Gerniciler,HızırAleyhisselâmıtanıyıp[62]

“Allah’ın,Salihkulu!”dediler.[63]

Onları,gemilerine,ücretsizaldılar.[64]

Gemiye bindikleri zaman[65], bir serçe, geminin kenarına

konup[66]‘denizden,biryutumsualdı.

HızırAleyhisselâm:

“Ey Mûsâ! Benim ilmim ile senin ilmin, Allah’ın ilmini, şu serçenin

denizdenaldığıbiryudumsukadarbileeksiltmez![67]

Vallahi[68], senin ilmin, benim ilmim[69] ve bütün yaratıklann ilmi[70],

Allah’ın ilminin içinde şu serçenin gagasıyla aldığı damla kadar hiç kalır!”

dedi.[71]

Sonrada,elatıpgemitahtalarındanbirini,söktü!

MûsâAleyhisselâm:

“Şu kavim, bizi, gemilerine, ücretsiz bindirmişlerken, sen, onların

gemilerinekasde-dipiçindekileribatırmakiçinmi,gemiyideliyorsun?![72]

Doğrusu,sen,çokbüyükbirşey,birsuçişledin!?”dedi[73]

HızırAleyhisselâm:

“Ben, sana, benimle arkadaşlık yapmağa dayanamazsın?” demedim

miydi?”dedi.

MûsâAleyhesselâm:

“Şu unuttuğum şeyden dolayı, beni, sorumlu tutma ve bana, güçlük

gösterme?”dedi.[74]

Gerçekten de, Mûsâ Aleyhisselâmın, ona karşı, bu ilk davranışı, bir

dalgınlıkveunutkanlıkeseriidi.[75]

Gemidençıktılar.

Deniz sahilinde yürüyüp gittikleri sırada, bir de baktılar ki, bir oğlan

çocuğu[76],başkaoğlançocuklanilebirlikteoynuyor.

Hızır Aleyhisselâm, hemen, oğlanın başını, eliyle tutup kopardı ve onu,

öldürdü![77]

Mûsâ Aleyhisselâma onun yanında, son derecede bir korku ve dehşet

duydu.[78]

HızırAleyhisselâma:

“Sen, günahsız, masum bir canı, hiç bir can karşılığında olmaksızın

öldürdünhâ!?”dedi.

HızırAleyhisselâm:

“Ben, sana benimle arkadaşlık yapmağa dayanamazsın! demedimmiydi?

Bu,birincisindende,ağırdır!”dedi.[79]MûsâAleyhisselâm:

“Eğer, bundan sonra, sana, bir şey sorarsam,benimle arkadaşlık yapma!

Arkadaşlık yapmamakta, benim yönümden bir özre erişmişsindir.

mâzursundur.”dedi.Yine,gittiler.

Nihayet, bir kariye halkının yanına vardılar. [80] Onlann, bütün

Meclislerini dolaştılar. [81] Onlardan, yemek istediler. Ahali, bunları,

konuklamaktan kaçındılar. [82] Mûsâ Aleyhisselâm, çok acıktı. Onları,

konuklamadılar.[83]

Orada, yıkılmağa yüz tutmuş[84]eğilmiş[85] bir duvar buldular. [86] Hızır

Aleyhisselâm,eliylemeshederek[87]onu,doğrulttu.[88]MûsâAleyhisselâm:

“Bunlar, öyle bir kavimdir ki, yanlarına geldiğimiz halde, bizi, ne

konakladılar,nede,bizeyemekverdiler.[89]

İsteseydin, hiç olmazsa, şu hizmetine karşılık, onlardan, bir ücret

alabilirdin!?”deyince,HızırAleyhisselâm:

“İşte,bu,benimleseninayrılışındır!”dedi.[90]

PeygamberimizAleyhisselâm,kıssayı,burayakadaranlattıktansonra:

“Allah,bize[91]veMusa’yarahmetetsin![92]

Nekadar isterdim[93] isterdik[94] ki,neolurdu[95] o, sabretseydi de, ikisi

arasındageçenişler,bize,Allahtarafından,haberverilseydi[96]Eğer,o,acele

etmemişolsaydı,muhakkak,dahabirçokşaşılacakşeylergörecekti.[97]

Fakat,onu,arkadaşıtarafındanbirkınamatuttuda[98],utandı.”buyurdu.[99]

MûsâAleyhisselâm,HızırAleyhisselâmınelbisesininucundantuttu’.[100]

“Haydi,bana,(söyleyeceğini)söyle!”dedi.[101]

HızırAleyhisselâm:

“Şimdi,sana,üzerindesabredemediğin,dayanamadığınşeyleriniçyüzünü,

habervereceğim.[102]

Odelmişolduğumgemiki,denizdeişyapanyoksullarındı.[103]

Onun için,ben,onu,kusurluyapmak istedimki,arkalarında,hersağlam

gemiyizorlaalmaktaolan’[104]Hüdedb.Büdedadındabirhükümdarvardı.

Hükümdann, geminin yanına vardığı zaman, onu, kusuru yüzünden geri

bırakmasını ve onun yanından geçip gittikleri zaman, onanp ondan

yararlanmalannıistedim.

Gemicilerdenkimisi:

“Deliği,şişelerletıkayınız!

Kimiside:

Deliği,ziftletıkayınız!”diyordu.[105]

Gemiyi, bedelsiz olarak zabtedecek olan hükümdar, geldiği ve onu delik

haldebulduğuzaman,bıraktı,zabtetmektenvazgeçti.

Sonra,gemisahipleri,budelikgemiyibirtahtaileonardılar.[106]

Ondan,yararlanmağadevamettiler.’[107]

Oğlanagelince; o, dahayaratıldığı günden, kâfirlikle tabiatlı, vedamgalı

idi.[108]

Onunanasıvebabasıise,Mü‘minidiler.Oğullan,kâfirdi.[109]

Buanavebaba,oğullarınınüzerinetitremekteidiler.

Şayet, o oğlan çocuğu, olgunluk çağına erişseydi, anasını, babasını

azıtacak,onlarıda,küfrebürüyecekti.[110]

Ona,sevgileriyüzünden,onundininetâbiolmalarındankorkup[111]istedik

ki, onla-nn Rabbi, bunun yerine, kendilerine, dinen ondan daha hayırlısını,

anavebabasınadahayakınvemerhametlisiniversin.[112]

Duvara gelince; bu duvar, o şehirdeki iki yetim oğlanın olup altında,

onlaraaidbirdefinevardı.[113]buda,altınvegümüştenibaretti.[114]

Babalan, iyi bir adamdı. Bunun için, Rabb’in diledi ki: ikisi de, erginlik

çağınaersin-ler,defineleriniçıkarsınlar.

Bu,Rabb’inden,birmerhametveesirgeme idi.Ben,bunlan,kendireyve

görüşümleyapmadım.İşte,senin,üzerindesabredemediğinşeyleriniçyüzü!”

dedi.[115]MûsâAleyhisselâmın,HızırAleyhisselâmlabuarkadaşlığı,onsekiz

günsürmüştür.[116]

Kur’ân-IKeriminMûsâVeHızırAleyhisselamlarınBuluşmalarıHakkındakiAçıklaması:

Mûsâ Aleyhisselâmla Hızır Aleyhisselâmın buluşmaları ve aralarında

geçenler,Kur’ân-ıKerim’deşöyleaçıklanır:

“Birzaman,Mûsâ,gençadamınaşöyledemişti:“Ben,ikidenizinbirleştiği

yerevarıncayakadardurmayıpgideceğim.Yahud,(maksadımaerinceyedek)

uzunzamanlargeçireceğim!”

Bunun üzerine, onlar, bu iki deniz arasının birlekşik yerine ulaşınca,

balıklarını,unuttular.(Balık)denizdebirdeliğedoğruyolunututmuştu.Vaktâ

ki,(Oradangeçipgittiler)Mûsâ,genç(adamına):Kuşlukyemeğimizigetir!

Buyolculuğumuzdan,yorgundüştük!”dedi.

Genç:“Bakhele!Kayayasığındığımızvakitben,balığıunutmuşum!

Gerçek,onu,söylememi,şeytandanbaşkasıunutturmadı.

O,şaşılacakbirsuretledenize(atladı)yolunu,tutupgitti”dedi.

(Mûsâ):“İşte,bizimarayacağımız,buidi.“dedi.

Hemen,izlerininüzerinden,gerisingeridöndüler.

Derken,kullarımızdan,(öyle)birkulbuldularki,biz,ona,tarafımızdan,bir

rahmetvermiş,kendisine,nezdimizden(özel)birilimöğretmiştik.

Mûsâ, ona: “Sana öğretilen ilimden, bana da, öğretmeküzere, sana, tâbi

olayımmı?”dedi.

Oda(Musa’ya):

“Doğrusu,sen,benimyanımda,aslasabredemezsin!

(İçyüzünü)kavrayamadığınbirbilgiyenasılsabredebilirsin?”dedi.

Oda:

Allah,dilerse,benisabredicibulacaksın.

Sana,hiçbirişdekarşıgelmeyeceğimi”dedi.

(O da) bu suretle bana tâbi olursan, artık, ben, sana anıp söyleyinceye

kadar,bana,hiçbirşeysorma!”dedi.

Bununüzerine,kalkıpgittiler.

Nihayet,(bir)gemiyebindiklerizaman,o,bunu,deliverdi.

(Mûsâ):

“içindekileri(suda)boğasındiyemi,onu,dektin?I”

“Andolsunki:Senbüyükbirişişledin!”dedi.

Oda:

“Sen,beraberimdeaslasabredemezsin!demedimmi?”dedi.

(Mûsâ):

“Unuttuğum şeyden dolayı, beni sorumlu tutma! Şu arkadaşlığımızda

bana,güçlükyükleme!”dedi.

Yine,gittiler.

Nihayet,biroğlançocuğunarastladıklarızaman,o,hemen,onuöldürdü!

(Mûsâ):

“Sen, tertemiz (masum) bir can (diğer) bir canı karşılığı olmaksızın

öldürdünhâl?

Andolsunki:sençokkötübirşeyyaptın!”dedi.

(Ozat):

“Ben,sana:beraberimdeaslasabredemezsin!”demedimmi?”dedi.

(Mûsâ):

“Eğer, bundan sonra, sana, bir şey sorarsam, artık, benimle arkadaşlık

etme! (o takdirde) tarafından muhakkak bir özre ulaşmışsındır (benden

ayrılmaktamâzursun-dur)dedi.

Yine,gittiler.

Nihayet, bir memleket halkına vardılar ki, ora ahâlisinden, yemek

istediklerihade,kendilerinin,konuklamaktankaçınmışlardı.

Derken,yıkılmayayüztutmuşbirduvarbuldular.

O,bunu,hemendoğrultuverdi.

(Mûsâ):

“İsteseydin,herhalde,bunakarşılık,birücretalabilirdin!?”dedi.

O:

“İşte,dedi,bu,benimleseninaynlışımızdır.

Sana,üzerindeaslasabredemediğinşeyleriniçyüzünühabervereceğim:

Ogemiki,denizdeişyapanyoksullarındı.

Onuniçin,ben,onu,kusurluyapmakistedimki,arkalarında,her(sağlam)

gemiyizorlaalmaktaolanbirhükümdarvardı.

Oğlanagelince;Onunanasıda,babasıdaimanetmişkimselerdi.

Bunun için, onları, bir azgınlık ve kâfirlik bürümesinden endişe ettik te,

istedik ki, onların Rabbi, bunun yerine, kendilerine, temizlikçe daha

hayırlısını,merhametçedahayakınınıversin.

Duvaragelince;bu,oşehirdeikiyetimoğlancığındı.Altındada,onlaraait

birdefinevardı.

Babaları,iyibiradamdı.

Bununiçin,Rabb’indilediki,ikiside,erginlikçağınaersinler,definelerini

çıkarsınlar.

Bu,Rabb’indenbirmerhametti.

Ben,bunlarıkendireyvegörüşümleyapmadım.

İşte,üzerlerinesabredemediğinşeyleriniçyüzü![117]

[1].Taber-iTarih c.1,s.188, Sâlebi-Arâis s.220,lbn.Asâkir-Tarih c.5, s.144,

Ibn.Esir-Kâmilc.1,s.16OEbülfida-Elbidayevennihayeel,s.326.

[2].İbn.Asakir-Tarihc.5,s.145.

[3].ibn.Asâkir-Tarihc.5,s.144.

[4]. Taberi-Tarih c.1,s.188 Sâlebi-Arâis s.220,223,224, İbn. Esir-Kâmil

c.1,s.160-161,Ebülfida-Elbidayevennihayec.l,s.326-336.

[5].Sâlebi-Arâiss.220,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1;s.327

[6]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.312, Buhari-Sahih c. 4.S.129 Tirmizi

Sünenc.5,s.313,Taberi-Tarihc.l,s.194,Sâlebi-Arâiss.220.

[7]. Kehf: 65, Ahmed b. Hanbel-Müsned C.5,s.118-119, Buhari-Sahih

c.l,s.38Müslim-Sahihc.4,s.1847-1848,Tiri-mizî-SünenC.5.S.309.

[8]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/107.

[9].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.116,Buhari-Sahihc.1,s.2627,Müslim-

SahihC.4.S.1853

[10].Müslim-Sahihc.4,s.1853.

[11]. Ahmed b. Hanbel-Müsned c.5,s.116, Buharî-Sahih c.1 ,s.26-27,

Müslim-Sahîhc.4,s.1853.

[12].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.116,Buharî-Sahihc.1,s.26-27.

[13].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.116,Buharî-Sahihc.1,s.26-27,Müslim-

SahihC.4.S.1853.

[14].Müslim-SahîhC.4.S.1853.

[15].Ahmedb.Hanbel-MüsnedC.5.S.117,Müslim-Sahihc.4,1853

[16]. Ahmed b. Hanbel-Müsned C.5.S.117,122 Buharî-Sahih c.1,s.27-28,

MüslimSahihc.4,s.1853.

[17]. Zamanımızdaki MüslümanMüelliflerinden de, maalesef bu görüşü

benimseyerek Tavratta, böyle bir hâdiseden bahsedilmemiş olduğunu,

KılkamışDestanındaMûsâadındakibirBalıkçıdansözedildiğini,Buharînin

Sa-hih’inde bulunmadıkça, Müfessirlerin görüşlerini kabul edemeyeceğini

ileri sürenler bulunduğu işitildiğinden, hâdiseyi, Sahih-i Buharı ve diğer

HadisMecmualarındannakiletmeyiuygungördük.

[18]. Buharî-Sahih c.4,s.127, Müslim-Sahih c.4,s.1847, Tirmizî-Sünen

c.5,s.3O9.

[19].Buharî-Sahihc.1,s.38.

[20]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.117, Buharî-Sahih c.1,s.38 Müslim-

Sahihc.1,s.38c.4,s.127,Müslim-Sahihc.4,s.1847,Tirmizî-Sünenc.5,s.3O9.

[21].Buharî-SahihC.5.S.230.

[22].Müslim-Sahihc.4,s.1847,Tirmizî-Sünenc.5,s.3O9.

[23].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.121,Müslim-Sahihc.4,s.185O.

[24].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Buharî-Sahihc.5,s.232.

[25].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.118,Buharî-Sahihc.5,s.234.

[26].Buharî-Sahihc.5,s.232.

[27].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.118,Buharî-Sahihc.1,s.38,c.5,s.230,

Müslim-SahihC.4.S.1847-1848,Tirmi-ziSünenc.5,s.3O9.

[28].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.119-121,Müslim-Sahihc.4,s.1850.

[29].Ahmedb.Hanbel-MüsnedC.5.S.120Buhâri-SahihC.5.S.232.

[30]. Ahmed b. Hanbel-Müsned C.5.S.118-120, Buhâri-Sahih c.5,s. 230,

Müslim-Sahihc.4,s.185O.

[31].Ahmedb.Hanbel-MüsnedC.5.S.118-120Buharî-Sahihc.5,s.23O.

[32]. A.b.Hanbel-Müsned c.5,s.117, Buharî-Sahih c.1,s.38, c.5,s. 230

Müslim-Sahihc.4,s.1848,Tirmizî-Sünenc.5,s.3O9.

[33].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Buharî-Sahihc.5,s.232.

[34]. A.b.Hanbel-Müsned c.5,s.118, Buharî-Sahih C.1.S.38, c.5,s. 230

Müslim-Sahihc.4,s.1848,Tirmizî-SünenC.5.S.309.

[35].Ahmedb.Hanbel-MüsnedC.5.S.117,Buharî-Sahihc.5,s.230-232.

[36].A.b.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Buharî-Sahihc.5,s.232.

[37].Buharî-Sahihc.1,s.38-39.

[38].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12OBuharî-Sahihc.5,s.232.

[39]. Ahmed b. Hanbel-Müsned c.5,s.117-118,Buharî-Sahih c.1,s.39,

c.5,s.230-231,Müslim-Sahihc.4,s.1848-1849,Tirimizî-Sünenc.5,s.309-310.

[40].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Müslim-Sahihc.4,s.1851.

[41]. A.b. Hanbel-Müsned c.5,s.12O, Buharî-Sahih c.1,s.39,Müslim-Sahih

c.4,s.1851,Tirimizî-Sünenc.5,s.31O.

[42].A.b.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Müslim-Sahihc.4,s.1851.

[43].A.b.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Buharî-Sahihc.5,s.231,Müslim-Sahih

c.4,s.1848,Tirmizî-Sünenc.5,s.31O.

[44].Müslim-Sahihc.4,s.1851.

[45].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.119,Müslim-Sahihc.4,s.1851.

[46].A.b.Hanbel-Müsnedc.5,s.120,Buharî-Sahihc.1,s,39,Müslim-Sahih

c.4,s.1848,Tirmizî-SünenC.5.S.310.

[47]. A.b. Hanbel-Müsned c.5,s.119, Buharî-Sahih c.1,s.39, Müslim-Sahih

c.4,s.1848,Tirmizî-SünenC.5.S.310.

[48].Müslim-Sahihc.4,s.1851.

[49].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Buharî-Sahihc.5,s.233.

[50].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.119

[51].A.b.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Buharî-Sahihc.5,s.233,Müslim-Sahih

c.4,s.1851.

[52].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12OBuharî-Sahihc.5,s.233.

[53]. A.b. Hanbel-Müsned c.5,s.118-119, Buharî-Sahih c.1,s. 39, c.5,s. 231,

Müslim-Sahihc.4,s.1849,Tirmizî-Sünenc.5,s.31O.

[54].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.119.

[55].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.119.

[56].Müslim-Sahihc.4,s.1849,Tirmizî-Sünenc.5,s.31O.

[57]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s. 119, Müslim-Sahih c.4,s. 1849,

Tirmizî-Sünenc.5,s.310.

[58].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.119.

[59]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s. 119 c.5,s.231, Müslim-Sahih c.4,s.

1849,Tirmizî-Sünenc.5,s.31O.

[60]. Buharî-Sahih c.5,s.231, Müslim-Sahih c.4,s. 1849, Tirmizî-Sünen

c.5,s.310.

[61].Buharî-Sahihc.1,s.39.

[62]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s. 119-120 Buharî-Sahih c.1,s.39,

c.5,s.231,Müslim-Sahihc.4,s.1849Tirmizî-Sünenc.5,s.311.

[63].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Buharî-Sahihc.5,s.233.

[64]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s. 119-120, Buharî-Sahih c.1,s.39,

c.5,s.231,Müslim-Sahihc.4,s.1849,Tirmizî-Sünenc.5,s.311.

[65].Buharî-Sahihc.5,s.231.

[66].Buharî-Sahihc.1,s.39,Müslim-Sahihc.4,s.1850.

[67]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.118, Buharî-Sahih c.1 ,s.39, c.5,s.231,

Müslim-Sahihc.4,s.1850.

[68].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.235.

[69].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Buharî-Sahihc.5,s.235.

[70].Buharî-Sahihc.5,s.12O

[71].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12OBuharî-Sahihc.5,s.235.

[72].Buharî-Sahihc. 1 ,s.39,c.5,s.231Müslim-Sahihc.4,s. 1849,Tirmizî-

Sünenc.5,s.311.

[73]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.119, Buharî-Sahih c.4,s.231,Müslim-

Sahihc.4,s.1849Tirmizî-Sünenc.5,s.311.

[74].A.b.Hanbel-Müsnedc.5,s.119Buharî-Sahihc.1,s.39c.5,s.231,Müslim-

Sahihc.4,s.1849,Tirmizî-Sünenc.5,s.311.

[75].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Buharî-Sahihc.1,s.39, c.5,s.231,

Müslim-Sahihc.4,s.185O.

[76]. İsmi Ceysur idi. A.b. Hanbel-Müsned c.5,s.12O, Buhari-Sahih

c.5,s.233).

[77].A.b.Hanbel-Müsnedc.5,s.119,Buharî-Sahihc.5,s.235,Müslim-Sahih

c.4,s.1850,Tirmizî-Sünenc5.S.311.

[78].Müslim-Sahihc.4,s.1851.

[79]. A.b. Hanbel-Müsned c.5,s.118, Buharî-Sahih c.1 ,s.39, c.5,s.231

Müslim-Sahihc.4,s.1849,Tirmizî-SünenC.5.S.311.

[80].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.119,Buharî-Sahihc.1,s.39,c.5,s.231-

232Müslim-Sahihc.4,s.1849.Tirmizî-Sünenc.5.s.311.

[81].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.121,Müslim-Sahihc.4,s.1852.

[82]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.119, Buharî-Sahih c.1,s.39 c.5,s. 231,

Müslim,Sahih,c.4,s.1849Tirmizî-Sünenc.5,s.311.

[83].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.119.

[84]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.118, Buharî-Sahih c.1,s.39, Müslim-

Sahihc.4,s.1849,Tirmizî-Sünenc.5,s.311

[85]. Buharî-Sahih c.1,s.39, Müslim-Sahih c.4,s.1849, Tirmizî-Sünen

C.5.S.311.

[86]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.119, Buharî-Sahih c.1,s.39, Müslim-

Sahihc.4,s.1849,Tirmizî-Sünenc.5,s.311.

[87].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.12O,Buharî-Sahihc.5,s.233Müslim-

Sahihc.4,s.1849,Tirmizî-Sünenc.5,s.311

[88]. A.b.Hanbel-Müsned C.5.S.119, Buharî-Sahih C.1.S.39,Müslim-Sahih

c.4,s.1849,Tirmizî-Sünenc.5,s.311.

[89]. Buharî-Sahih c.5,s.31, Müslim-Sahih c.4,s.185O, Tirmizî-Sünen

c.5,s.311.

[90].A.b.Hanbel-Müsnedc.5,s.118-119,Buharî-Sahihc.1,s.39,c.5,s.23132,

Müslim-Sahihc.4,s.1850,Tirmizî-Sünenc.5,s.311.

[91].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.5,s.121Müslim-Sahihc.4,s.1851.

[92]. A.b.Hanbel-Müsned c.5,s.118-121, Buhârî-Sahih c.1,s.39 Müslim-

Sahihc.4,s.1850,Tirmizî-Sünenc.5,s.312

[93].Buharî-Sahihc.1,s.4O,Müslim-Sahihc.4,s.185O.

[94].Tirmizî-Sünenc.5,s.312.

[95].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.5,s.121.

[96]. A.b.Hanbel-Müsned c.5,s.118-121, Buharî-Sahih c.1,s.4O, Müslim-

Sahihc.4,s.1850,Tirmizî-Sünenc.5,s.312.

[97].Müslim-Sahihc.4,s.1851.

[98].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.5,s.119,Müslim-Sahihc.4,s,1851.

[99].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.5,s.119.

[100].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.5,s.119,Müslim-Sahihc.4,s.1852.

[101].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.5,s.119.

[102]. Buharî-Sahih c.5,s.235, Müslim-Sahih c.4,s.1852, Tirmizî-Sünen

c.5,s.311.

[103].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.5,s.119,Müslim-Sahihc.4,s.1852.

[104].A.b.Hanbel-Müsnedc.5,s.119,Buharî-Sahihc.5,s.233,Müslim-Sahih

c.4,s.1852.

[105].Buharî-Sahihc.5,s.233-234.

[106].A.b.Hanbel-Müsnedc.5,s.119,Müslim-Sahihc.4,s.1852.

[107].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.5,s.119.

[108]. A.b.Hanbel-Müsned c.5,s.119, Müslim-Sahih c.4,s.1852, Tirmizî-

Sünenc.5,s.312.

[109].Buharî-SahihC.5.S.234.

[110].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.5,s.119,Buharî-Sahihc.5,s.234,Müslim-

Sahihc.4,s.1852.

[111].Buharî-Sahihc.5,s.234.

[112].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.5,s.119,Buharî-SahihC.5.S.234,Müslim-

Sahihc.4,s.1852.

[113].Ahmedb.Hanbel.MüsnedC.5.S.119,Müslim-Sahihc.4,s.1852.

[114].Tirmizî-Sünenc.5,s.313.

[115].Ahmedb.Hanbel.Müsnedc.5,s.119,Müslim-SahihC.4.S.1852

[116].MîrHavend-RavzatussafaTercemes.276.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/108-116.

[117].Kehf:60-82.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/116-118.

YUŞAB.NUNALEYHISSELAMYûşa’B.NûnAleyhisselâmınSoyu:

Yûşa’ b. Nûn, b. Efrâim, b. Yûsuf, b. Yâkub[1], b. İshak, b. İbrahim

Aleyhisse-lâm’dir.[2]

Yûşa’b.NunAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:

Yûşa’ b. Nun Aleyhisselâm: orta boylu, buğday benizli, yassı yağrınılı,

büyükgözlü,mücâhid,gaziveyiğitbirzâtidi.[3]

Yûşa’ b. Nûn Aleyhisselâmın Peygamber Oluşu Ve BazıFaziletleri:

Mûsâ Aleyhisselâm; vefat edeceği sıralarda, Yüce Allah, Mûsâ

Aleyhisselâma, Yûşa’ b. Nûn Aleyhisselâm’ın, Kubbetüzzeman’a götürülüp

bereketinin ona geçmesi için, elini, onun üzerine koymasını, kendisinden

sonra,İsrailoğullarınınidaresini,üzerinealmasınıonavasiyetetmesiniemir

buyurdu.

MûsâAleyhisselâmda,böyleyaptı.İsrailoğullarına:

“BuYûşa’b.Nûn,bendensonra,içinizdesiziyönetecektir.

Onunsözlerini,dinleyiniz!Emirlerine,itaatediniz!

O,aranızdahakveadaletüzerehükmedecektir.Ona,muhalefetve isyan

eden,mel’undur!”dedi[4]

Tîh çölünde kırk yıllık mecburî ikamet sona erdikte[5] ve Mûsâ

Aleyhisselâm vefat ettikten sonra, Yüce Allah, Yûşa’ b.Nûn Aleyhisselâmı,

İsrailoğullarınaPeygamberolarakgönderdi.[6]

HızırAleyhisselâmla buluşmağa giderken,MûsâAleyhisselâma yoldaşlık

edengençadam[7],Yûşa’b.NûnAleyhisselâmdı.[8]

İsrailoğullarını;MûsâAleyhisselâmın,Erîha’dakizorbalarlasavaşemrine

itâ-ata davet ve teşvik ettikleri ve Allah’ın nimetine erdikleri bildirilen İki

Er’den[9]birisininde,Yûşa’b.NûnAleyhisselâmolduğurivayetedilir.’[10]

Erîha’da, Ken’an ilinde yerleşen Âmâlık[11]‘, zorbaları ile savaşmaktan

korkanyaşlıİsrailoğulları,kırkyıliçindeölüpgitmiş,onlarınyerlerini,güçlü

vegözüpeknesillerialmışbulunuyordu.[12]

Yûşa’ b. Nûn Aleyhisselâm; genç İsrail oğullarını çağırıp kendisinin

Peygamber olduğunu, yüce Allah’ın, Ken’an ilindeki zorbalarla savaşmayı,

kendisineemrettiğini,onlarahaberverdi.

İsrailoğulları,ona,bey’atettilervekendisini,doğruladılar.[13]

Yûşa’ b. Nûn Aleyhisselâm, İsrail oğullarını, Tîh çölünden çıkarıp[14]

Erîha’yı (Beytülmakdis’i) altı ay kuşatarak fethettikten sonra, Şam ve

çevresindekikrallarlada,çarpışıponları,yenilgiyeuğrattı.

ElegeçirdiğiŞamülkesineValilertayinetti.[15]

Yûşa’b.NûnAleyhisselâm;MûsâAleyhisselâmdansonra,İsrailoğullarını,

Tevrathükümlerinegöre[16]‘,yirmidokuz[17]veyayirmiyediyılidareetti.[18]

Bu yirmi yedi yılın, yirmi yılı Fars kralı Minuşihr (Cihr), yedi yılı da,

İfrasyabzamanındaidi.[19]

Yûşa’b.NûnAleyhisselâm,yüzyirmi[20],veyayüzyirmialtı[21]veyayüz

yirmiyediyaşındaiken[22]vefatedipEfrâimdağınagömüldü.[23]

Onavegönderilenbütünpeygamberlereselâmolsun![24]

[1]. İbn.Kuteybe-Maarif s.20, Taberî-Tarih C.1.S.225, Mes’ûdî-

Murucuzzehebc.1,s.51,İbn.Esir-Kâmilc.1,s.20O,Ebülfida-Elbidayevennihaye

c.1,s.319.

[2]. Taberî-Tarih c.1,s.225, Mes’ûdî-Murucuzzeheb C.1.S.51, İbn.Esîr-

Kâmilc.1,s.2OO,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.519.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/121.

[3].MîrHâvend-RavzatussafaTercemes.291.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/121.

[4].Yâkubî-TarihC.1.S.45,46.

[5].Taberî-Tarihc.1,s.225.

[6].Taberî-Tarihc.1,s.225,Sâlebî-Araiss.248,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.20O.

[7].Kehf:60.

[8]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.12O, Buharî-Sahih c.5,s.232, Taberî-

Tefsirc.15,s.271.

[9].Mâide:23.

[10].Taberî-Tefsirc.6,s.176,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.52,Sâlebî-Arais

s.250.

[11].Sâlebî-Araiss.240.

[12].Sâlebî-Araiss.243.

[13].Taberî-Tarihc.1,s.225,227,Sâlebî-Araiss.248.

[14].Yâkubî-TarihC.1.S.46

[15]. Taberî-Tarih c.1,s.228, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.50-51, Sâlebî-

Araiss.248,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.2O2,Ebülfida-Elbidayevennihayed.s.323.

[16].Ebülfida-ElbidayevennihayeC.1.S.325.

[17].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.51.

[18]. Yâkubî-Tarih c.1,s.47, Taberî-Tarih c.1,s.234, Sâlebî-Arais s.250,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.2O3,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.325.

[19]. Taberî-Tarih c.1,s.234, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.199, İbn.Haldun-Tarih

c.2,ks.1,s.89.

[20].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.52,Sâlebî-Araiss.250.

[21].Taberî-Tarihc.1,s.229,İbn.Esîr-Kâmilc.l.s.203.

[22].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.325.

[23].Taberî-tarihc.1,8.229,Sâlebî-Arasis.250.

[24]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/121-122.

HIZKILALEYHİSSELÂMHızkılAleyhisselâmınSoyuVeKünyesi:

Hızkıl[1]b.Bûzi[2],Bûri[3]veyaNûridir[4]

Hızkıl Aleyhisselâmın annesi yaşlanıp çocuk doğurmaz hale geldikten

sonra, Yüce Allâh’dan bir oğul dilemiş ve Hızkıl Aleyhisselâm, ihsan

olunmuştur.

Bunun için, Hızkıl Aleyhisselâm (İbnül’acûz = Koca Karının Oğlu) diye

anılmıştır.[5]

HızkılAleyhisselâmınPeygamberVeBinlerceÖlününDirilişineVâsıtaVeŞâhidOluşu:

Hızkıl Aleyhisselâm; İsrail oğulları Peygamberlerinden olup[6] Kâlib

b.Yufenna ve oğlunun vefatından sonra, Yüce Allah, onu, İsrail oğullarına

Peygamberolarakgöndermişti.[7]

Bakaresûresinin:

“(Sayıları)binlerceolduğuhalde,ölümkorkusuyla,yurdlarındançıkanları,

görmedinmi?

Allah,onlara:

“Ölünüz!”buyurdu.

Sonrada,kendilerini,diriltti.

Herhalde,Allah,insanlarakarşı,fazi(veinayet)sahibidir.

Fakat, insanların pek çoğu, şükretmezler.” mealindeki 243. âyetinin

tefsirindedeniliyorki:

İsrail oğullarından; belâya ve zamanın mihnet ve meşakkatına uğrayan

bazıinsanlar,uğradıklarıbelâvemeşakkatlerdenşikâyetlenmişlerve:

“Âh! Ne olurdu, keşke, biz ölmüş olsaydık ta, şu içinde bulunduğumuz

şeylerden,rahatakavuşsaydık!”demişlerdi.

Bununüzerine,YüceAllah,HızkılAleyhisselâmaVahyedip:

“Seninkavmin,belâdançığlıkkoparıyor.

Onlar, ölecek olurlarsa, rahata kavuşuvereceklerini sanıyor ve

arzuluyorlar!

Onlariçin,ölmektehangirahatlıkvar?

Onlar, benim, kendilerini, öldükten sonra, diriltemeyeceğimi mi

sanıyorlar?

Filanyerdekimakbere’yekadargit!

Orada,dörtbinölübulunmaktadır.

Onlarınarasındaayağakalkıpkendilerineseslen!

Onlarınkemikleri,darmadağınbirhaldedir.

Onlarınkemiklerini,kuşlarveyırtıcıhayvanlar,dağıtmışlardır!”buyurdu.

Bununüzerine,HızkılAleyhisselâm:

“Ey kemikler! Yüce Allah, sana, toplanmanı, emrediyor!” diyerek

seslenince,kemikler,ölülerdenherinsanınyanındatoplanıverdiler!

HızkılAleyhisselâm,ikincikez:

“Ey kemikler! Yüce Allah, sana ete bürünmeni emrediyor!” diyerek

seslenince, kemikler, hemen ete etten sonra da, deriye bürünüp cesedler

halinegeldiler.

HızkılAleyhisselâm;üçüncükez:

“Ey Ruhlar! Yüce Allah, sana cesedlerine geri dönmeni emrediyor!”

diyerekseslendi.

Allah’ın izniylehepsiayağakalktılarvebirkerre tekbirgetirdiler. [8] Bu

hususta,dahabaşkavedeğişikrivayetlerde,vardır.[9]

Nitekim,öleninsanların,yurdlarındaçıkanTâûn’ayakalanmaktan[10]veya

Allahyolundasavaşmaktan[11]korkupkaçtıklarıvevardıklarıyerdeöldükleri

derivayetedilir.[12]

HızkılAleyhisselâm,İsrailoğullarıarasındayirmiyediyılkalmıştır.[13]

İsrailoğulları,renktenrengegiren,değişikhallibirkavimolduklarından,

HızkılAleyhisselâmınemirlerinidinledikleride,dinlemedikleride,olurdu.

HızkılAleyhisselâm,onların,buhallerinden incinipBabildiyarınahicret

etti,vefatınakadar,oradakaldı.

Kabrinin, Halle (Hılle) ile Küfe arasında bulunduğu ve Yahudîlerin onun

kabrinesonderecedesaygısaygıgösterdiklerisöylenir.[14]

Halle:Bağdad’a,üçFersahuzaklıktabirkariyedir. [15]Onavegönderilen

bütünPeygamberlereselâmolsun![16]

[1]. İbn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.237, Sâlebî-Arais s.250,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.21O,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.3.

[2]. İbn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.237, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.2,s.3.

[3].Sâlebî-Araiss.250.

[4].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.21O.

[5].Taberî-Tarihc.1,s.237,Sâlebî-Araiss.250,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.21O.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/129.

[6].Taberî-Tarihc.1,s.237.

[7].Sâlebî-Araiss.250.

[8].Taberi-Tefsirc.2,s.586,Tarihc.1,s.237,Sâlebî-Araiss.252.

[9]. Taberî-Tarih c.1,s.237-238, Sâlebî-Arais s.251-252, ibn.Esîr-Kâmil

c.1,s.211-212.

[10]. ibn.Kuteybe-Maaril s.23, Taberî-Tarih c.1 ,s.237-238, Hâkim-

Müstedrekc.2,s.281,Sâlebî-Araiss.252,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.210.

[11].Taberî-Tefsirc.2,s.590,Sâlebî-Araiss.252.

[12]. ibn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1 ,s.237-238, Hâkim-

Müstedrek C.2.S.281, Sâlebî-Arais s.251-252, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.210,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.3.

[13].Yâkubî-Tarihc.1,s.64.

[14].MîrHâvend-RavzatussafaTercemes.293.

[15].Yâkut-MûcemülbüldanC.2.S.295.

[16]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/129-131.

İLYASALEYHİSSELÂMİlyasAleyhisselâmınSoyu:

İlyasb.Yasin,b.Finhas,b.Ayzar,b.Hârûn,b.İmran(A.S)‘dır.[1]

İlyasAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:

İlyasAleyhisselâm:uzunboylu,zayıfbedenli,kıvırcıksaçlı,[2]büyükbaşlı,

çekikveyapışıkkarınlı,incebacaklıidi.

Kendisininbaşındada,kırmızıbirbenvardı.[3]

İlyasAleyhisselâmınPeygamberOluşu:İlyasAleyhisselâm;YüceAllahtarafındangönderilenPeygamberlerdendi.

[4]

Kendisi,dağlarveçöllersahibiolupRabb’ine,tenhâlardaibâdetlemeşgul

olurdu.[5]

HızkılAleyhisselâmdansonra,İsrailoğullarıiçindebirçokbid’atlarihdas

edilmiş[6]onlar,YüceAllah’ın,kendilerindenaldığıAhdveMîsâkı,unutmakla

kalmamışlar,putlardikiponlaratapmağada,başlamışlardı.

Bununüzerine,YüceAllah,onlara,İlyasAleyhisselâmı,Peygamberolarak

gönderdi.[7]

MûsâAleyhisselâmdan sonra İsrail oğullarına gönderilen Peygamberler,

ancak,kendilerinin,Tevrat’tanunuttuklarını,onlarınhatırlarınagetirmekte,

yenilemekteidiler.[8]

İsrailoğulları,ozaman,Şamülkesindedağınıkbirhaldevebaşlarındada,

birçokkrallarbulunuyordu.

Çünkü,Yûşa’b.NünAleyhisselâm;Şamülkesinifethettiğizaman,oraya,

İsrail oğullarını hâkim kılmış ve Şam topraklarını, onlar arasında

bölüştürmüştü.

İsrailoğullarınınon ikiSıbtındanbiriolanİlyasAleyhisselâmınSıbtıda,

Bâle-bekvenahiyelerinialmışveoralarayerleşmişbulunuyordu.

YüceAllah,onlara,İlyasAleyhisselâmıPeygamberolarakgöndermişti.[9]

Şamkrallarındanherbirkral,hükmüaltınaaldığınahiyeyisömürmekteidi.[10]ŞamkrallarındanBâlebekkralı,diğerkrallararasında,doğruyoldaidi.[11]

Bunun için, İlyas Aleyhisselâm, onun yanında bulunur, işlerini, yoluna

koyardı.Gerek kral ve gerekse kralın zevcesi, İlyasAleyhisselâmı dinler ve

doğrulardı.Ötekiİsrailoğullarıvekrallarıise,edinmişolduklarıBa’lputuna

taparlardı.[12]

Ba’l: altundan yapılmış bir kadın heykeli olup göz bebekleri Yakuttan

yapılmış,başınada,incivecevherlerlesüslütackonulmuştu.[13]

İlyasAleyhisselâm,kavmine:“Siz(Allâh’dan)korkmazmısınız?!

O, en güzelYaratanı, sizin de, önceki atalarınızın da,Rabb’i olanAllah’ı,

bırakıpta,Ba’l’emitapıyorsunuz?!”dedi.[14]

Onları, Yüce Allah’a iman ve ibadete davet etti. [15] Fakat, onlar, İlyas

Aleyhisselâmı,yalanladılar.[16]

Bâlebek kralından başka hiç birisi, onu, dinlemediler ve söylediklerini,

kabuletmediler.[17]

Bâlebek kralının sarayının yanında, İsrail oğullarından sâlih bir zatın,

güzelbirbahçesibulunuyor,kendisi,oradan,geçiminisağlıyordu.

Kral ve karısı, orada, gezinirler, yerler, içerler, istirahat ederlerdi. Halk,

orayı, krala lâyık görürler, sahibinin elinden almadığına şaşarlardı. Kral;

bahçesahibinekarşı,komşulukhakkını,gözetir,çokiyidavranırdı.

Kralın karısı ise, bahçeyi, ele geçirmeyi, düşünür, kralı, bu hususta

kandıramazdı.

Kralın, uzun bir sefere çıkışından yararlanarak, bahçe sahibini, krala

sövmeiddiasıveyalancışâhidlerikamesiyleöldürtüpbahçesinigasbetti.

Kral,seferdendönünce,karısına;

“Sen,hükmünde,hiçde,hayraisabetetmemişsin.

Ben,bundansonra,hiçbirzaman,felahbulacağımızısanmıyorum!..

Senin,onakarşı,bircür’etin,ancak,cahilliğinden,kötügörüşlülüğünden,

sonucu, nereye varacağını, düşünememenden ileri gelmiştir!” diyerek

itabetti,çıkıştı.Kralınkarısı:

“Ben, ona, ancak, senin için kızdım ve senden dolayı, o hükmü verdim.”

dedi.Kral:

“Bir kraliçe olarak, senin, bir tek adamı ve onun komşuluk hakkını

korumak üzere göstereceğin geniş usluluğun, büyük hoşgörülüğün ve

affediciliğinneredekaldı?”dedi.

Kraliçe:

“Olmayacakşey,oldu!”dedi.

YüceAllah,İlyasAleyhisselâma,buhâdiseyivahyilebildirdi.

Yaptıkları şeyden dolayı, tevbe etmedikleri ve gasbettikleri bahçeyi,

öldürülen zatın varislerine geri vermedikleri takdirde, o bahçe içinde her

ikisinin de, öldürülüp bırakılacaklarını ve etlerinin, kemiklerinden

ayrılacağını,haberverdi.

Bununüzerine,kral,İlyasAleyhisselâmakızdı.[18]

Kralınyanına,putlaratapanlardanbirtoplulukgelmişti.Ona:

“Sen,dalâletveboşşeydenbaşkasınadavetolunmuyorsun!

Sende,krallarıntaptığışuputlaratap!

Üzerindebulunduğundini,bırak!”dediler.[19]

Bununüzerine,kral,birgün:

“Ey İlyas!Vallahi, ben, senindavet ettiğin şeyin, boşolmaktanbaşkabir

şey olmadığını görüyorum!” dedi ve İsrail oğulları krallarından, Allah’ı,

bırakıpputatapanlarıbirerbirersayarak:

“Onlarda,bizimgibiyiyor,içiyorvenimetleriçindehükümsürüyor!

Senin,bâtılveboşdediğindinve inanışları,onlarındünyasındanhiçbir

şeyeksiltmiyor.

Kendimizde ise, onlara nazaran, bir üstünlük görmüyoruz!” deyince[20]

İlyas Aleyhisselâmın, başının saçı ve vücudunun tüyleri ürperdi, dikenleşti.[21]

“İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn = Bizler, Allah’ın kullarıyız ve Ona,

dönücüleriz!”diyerekkralınyanındanayrıldı.

Kral da, putlara tapan öteki arkadaşlarının yaptıklarını, yaptı, Allah’ı,

bırakıpputlarataptı.[22]

Sonrada,ilyasAleyhisselâmıöldürmeğekalkıştı.

Bunun üzerine, İlyas Aleyhisselâm, dağlarda ve mağaralarda yedi yıl

gizlendi.

Yerdekibitkilerdenveağaçlardakimeyvalardanyiyerekyaşadı.

Kral,onu,yakalatmakiçin,adamlarsaldı isede,elegeçirmeğemuvaffak

olamadı.[23]

İlyasAleyhisselâm, kral tarafından arattırıldığı sıralarda, bir gece, İsrail

oğullarındanbirkadınınevinesığınmış,saklanmıştı.

Kadının,Elyesa’b.Ahtubadındakioğluçokhastaidi.İlyasAleyhisselâmın

du-asıylaiyileşince,Elyesa’Aleyhisselâm,İlyasAleyhisselâmaimanveonun

peygamberliğinitasdikedipartık,onunyanındanhiçayrılmadı.

İlyasAleyhisselâm,nereyegiderse,oda,orayagiderdi.İlyasAleyhisselâm,

yaşlanmışveyaşıda,birhayli ilerlemişti.Elyesa’Aleyhisselâmise,yetişmiş

birgençti.[24]İlyasAleyhisselâm,İsrailoğullarınınazdıklarınıgörünce:

“Ey Allâhı‘m! İsrail oğulları, Seni, tanımamağa, Senden başkasına

tapınmağabaşladılar.

Nimetlerinden,onlaraverdiklerini,değiştir!

EyAllah’ım!Onlardan,yağmuru,tut!”diyerekduaetti.

Üçyıl,yağmuryağmadı.

Büyükküçükbaşhayvanlar,böcekler,ağaçlar,kuraklıktan,mahvoldu.

İnsanlar,çokşiddetlibirkuraklıkvedarlıkiçinedüştüler.[25]

İlyasAleyhisselâm,İsrailoğullarınınyanınavarıp,onlara:

“Siz,kuraklıktan,darlıktan,mahvoldunuz.

Ehlî,vahşîhayvanlar,kurtlar,kuşlar,böcekler,ağaçlarda,sizinhatalarınız

yüzünden,mahvoldular.

Siz,boşşeyüzerindealdanıpduruyorsunuz.[26]

Eğer, bu filinizden dolayı, Allah’ın, size gazap ettiğini; kendisine

yalvardığınız ve hak ve hayırlı olduğunu söylediğiniz putların, öyle olup

olmadığını,öğrenmekistiyorsanız,onlarıçıkarınızvekendilerineyalvarınız.

Eğer, onlar, sizin duanızı kabul ederlerse, dediğiniz gibi, onlar, haktır.

Şayet, onlar, bunu, yapamazsa, biliniz ki: Siz, boş bir şey üzerindesinizdir.

Ondan,hemenayrılınız.

Ben de, üzerinizdeki belânın kaldırılması için, Allah’a dua edeyim.“‘dedi.

“Sen, insaflıdavrandın!”dediler.Hemenputlarınıçıkarıponlarayalvardılar.

Kendilerininnedualarıkabulolundu,nede,üzerlerindekibelâkaldırıldı.[27]

Dalâletteveboşbirşeyüzerindebulunduklarını,anladılar.[28]“Eyİlyas!Biz,

mahvolduk.Allah’a,bizimiçin,duaet!”dediler.

İlyas Aleyhisselâm da, onların üzerlerindeki belânın kaldırılması ve

yağmurakavuşmalarıiçin,Allah’aduaetti.

Allah’ınizniyle,denizinarkasındankalkangibibirbulutçıkarıldı.

Ona,bakıpdurduklarısırada,buluttan,iridamlalıyağmuratıştırmağave

sonra da, çoğalmaya başladı ve en sonunda, Allah, yağdırdığı yağmurla,

onlarıkuraklıktankurtardı.

Kuraklıktan yanıp kavrulmuş olan yurdları, canlandırıldı, içinde

kıvrandıklarıbelâ,üzerlerindenkaldırıldı.[29]

Fakat, onlar, ne putperestlikten ayrıldılar, ne de, hakka döndüler. [30]

Üzerindebulunduklarıhali,dahakötüolarakdevamettirdiler.

İlyas Aleyhisselâm; onların, böyle küfürlerinde direndiklerini gördüğü

zaman,artık,ruhunukabzetmesini,onlardankurtarıprahatakavuşturmasını,

Rabb’inden,diledi.Kendisine:

“Filangünü,bekle![31]Filanyere,git!

Orada, sana gelecek şeyi’[32], ateş gibi renkli hayvanı, gördüğün zaman,

ona,bin![33]Ondan,korkma!”buyruldu.[34]

Gidilecek gün, geldiği zaman[35]‘, İlyas Aleyhisselâm, yanında, Elyesa’

Aleyhisselâmolduğuhalde,kendisineanılanvegitmesiemrolunanyeregitti.[36]

At suretinde, ateş renginde[37], ateşten bir at gelip İlyas Aleyhisselâmın

önündedurdu.

İlyas Aleyhisselâm, hemen, onun üzerine sıçrayıp bindi ve gitti. Elyesa’

Aleyhisselâm,arkasından:

“Ey İlyas! Ey İlyas! Bana, ne emrediyorsun?” diyerek seslendi. [38] Yüce

Allah,İlyasAleyhisselâmı,Şam’akaldırdı,semâyadeğil.[39]

İlyasAleyhisselâm,kilimini,gökten,Elyesa’Aleyhisselâma,bıraktıki,bu,

kendisinin, onu, İsrail oğullarının üzerineHalîfe yaptığına bir alâmetti. [40]

Zâten,ayrılırken,onu,yerinebırakmışbulunuyordu.[41]

İlyas Aleyhisselâmın, hâlâ sağ olup her yıl Hac Mevsiminde Hızır

Aleyhisse-lâmlabuluştuklarıda,rivayetedilir.[42]

İlyasAleyhisselâm,gittiktensonra,YüceAllah,Bâlebekkralı,kıraliçesive

İsrail oğulları üzerine, düşmanlarını, musallat ve muzaffer kıldı. Akılları,

başlarından,gitti.Nereye,gideceklerini,kaçacaklarını,bilemediler.[43]

Kral da, kraliçe de, sahibini öldürüp gasbettikleri bostanda öldürülerek

bırakıldılar.

Etleri, dökülünceye,kemikleri çürüyünceyekadarcesedlerioradaortada

kaldı![44]

YüceAllah,İlyasAleyhisselâmhakkındaşöylebuyurur:

“Biz, ona, sonra gelen (Peygamberler ve ümmet)ler içinde (iyi bir nam)

bıraktık.

(Bizden)selâmİlyas’al

Şüpheyokki:Biz,iyihareketedenleri,böylemükâfatlandırırız.

Gerçekten,o,Mü‘minkullarımdandı!”[45]

OnavegönderilenbütünPeygamberlereselâmolsun![46]

[1]. ibn.İshak’dan naklen Taberî-Tarih c.1,s.239, Sâlebî-Arais s.252,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.212.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/135.

[2].Mîr-Hâvend-Ravza-tussafaTercemes.298.

[3].Hâkim-Müstedrekc.2,s.583.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/135.

[4].Sâffât:123.

[5].Hâkim-Müstedrekc.2,s.583.

[6]. Mûsâ Aleyhisselâmın Şeriatı ve Tevrat bozulmuş (Mîr Hâvend-

RavzatussafaTercemes.294).

[7]. Taberî-Tarih C.1.S.238-239, Sâlebî-Arais s.252, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.212,Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,s.132.

[8]. Taberî-Tarih c.1,s.239, Sâlebî-Arais s.252, İbn.Asâkir-Tarih c.3,s.98,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.212.

[9].Sâlebî-Araiss.252-253.

[10]. Taberî-Tarih c.1,s.239, İbn.Asâkir-Tarih c.3,s.99, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.212.

[11].İbn.Asâkir-Tarihc.3,s.99.

[12].Taberî-Tarihc.1,s.239.

[13].İbn.Asâkir-Tarihc.3,s.99.

[14].Sâffât:124-126.

[15].Taberî-Tarihc.1,s.239.

[16].SâHât:127.

[17].Taberi-Tarihc.1,s.239.

[18].Şâlebî-Araiss.253-254.

[19].İbn.Asâkir-Tarihc.3,s.99.

[20].Taberî-Tarihc.1,s.239,Şâlebî-Araiss.254, ibn.Asakir-Tarihc.3,s.99,

ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.212.

[21].Taberî-Tarihc.1,s.239,İbn.Asâkir-Tarihc.3,s.99.

[22]. Taberî-Tarih c.1,s.239, ibn.Asâkir-Tarih c.3,s.99, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.212.

[23].Sâlebî-Araiss.254.

[24].Taberîc.1,s.239,Salebîs.259,ibn.Asâkirc.3,s.99.

[25]. Taberî-Tarih c.1,s.239, Sâlebî-Arais s.258, İbn.Asâkir-Tarih

c.3,s.99,100.

[26].Taberî-Tarihc.1,s.24O.

[27].Taberî-Tarihc.1,s.24O,Sâlebî-Araiss.259.

[28].Taberî-Tarihc.1,s.24O.

[29]. Taberî-Tarih c.1,s.24O, Sâlebî-Arais s.259, İbn.Asakir-Tarih

c.3,s.100,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.213.

[30].Taberî-Tarihc.1,s.24O,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.213.

[31].Taberî-Tarihc.1,s.24O,Sâlebî-Araiss.259,İbn.Asakir-Tarihc.3,s.100

[32].Taberî-Tarihc.1,s.24O,Sâlebî-Araiss.259

[33].İbn.Asakir-Tarihc.3,s.1O0

[34].Taberî-Tarihc.1,s.24O,Sâlebî-Araiss.259.

[35].İbn.Asakir-Tarihc.3,s.100

[36].Taberî-Tarihc.1,s.24O,Sâlebî-Araiss.259

[37].İbn.Asakir-Tarihc.3,s.100

[38].Taberî-Tarihc.1,s.24O,Sâlebî-Araiss.259,İbn.Asakir-Tarihc.3,s.100.

[39].Hâkim-Müstedrekc.2,s.583.

[40].Sâlebî-Araiss.259,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.214

[41].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.4

[42].Taberî-Tarihc.1,s.188,Sâlebî-Araiss.224,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.16O.

[43].Sâlebî-Araiss.259

[44].Sâlebî-Araiss.259-260,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.214.

[45].Sâffât:129-132

[46]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/135-140.

ELYESAALEYHİSSELÂMElyesa’AleyhısselamınSoyu:

Elyesa’ b.Ahtub[1], b.Adiy, b.Şütlem, b.Efrâîm, b.Yûsuf, b.Yâkub, b.İshak,

b.İb-rahimAleyhisselâm’dır[2].

Elyesa’ Aleyhisselâm’ın, İlyas Aleyhisselâm’ın amcasının oğlu olduğu da

söylenir[3].

Elyesa’Aleyhisselâm’ınİlyasAleyhisselâm’aHalefVePeygamberOluşuVeBazıFaziletleri:

İlyas Aleyhisselâm, Bâlebek kralı tarafından arattırıldığı sıralarda, bir

gece,İsrailoğullarındançokyaşlıbirkadınınevinesığınmış,saklanmıştı.

Kadının,Elyesa’adındakioğlu,çokhastaidi.

İlyasAleyhisselâm’ınduasıylaiyileşince,Elyesa’İlyasAleyhisselâm’aiman

veonunPeygamberliğinitasdikettiveartık,yanındanhiçayrılmadı.

İlyas Aleyhisselâm, nereye giderse, Elyesa’a Aleyhisselâm da oraya

giderdi.İlyasAleyhisselâm,yaşlanmışveyaşıdabirhayliilerlemişti.Elyesa’

Aleyhisselâmise,yetişmişbirgençti[4].

İlyas Aleyhisselâm, Bâlebek kralından kurtulmak için Kasiyon dağında

gizlendiğizaman,Elyesa’Aleyhisselâmdakendisinininyanındabulunuyordu.

İsrailoğullarınınarasındanayrılıpgiderkende,onu,yerinebırakmıştı[5].

Yüce Allah: İlyas Aleyhisselâm’dan sonra, Elyesa’ Aleyhisselâm’ı İsrail

oğullarınapeygamberolarakgönderdi.[6]

İlyasAleyhisselâmgibi,onuda,vahyilete’yideyledi[7].

İsrailoğulları,Elyesa’Aleyhisselâm’aimanettiler,saygıgösterdiler.

Emirvere’yinegörehareketettiler[8].

Elyesa’Aleyhisselâm;ömrünün sonunakadar, İsrail oğullarının arasında

ka-lıp[9] İlyas Aleyhisselâm’ın yoluna ve şeriatına sarılarak onları, Allah’a

davetedevametti[10].

Yüce Allah; Kur’ân-ı keriminde, Peygamberlerden:Nûh, İbrahim, Lut,

İshak.Yâ-kub,Yûsuf,Eyyûb,Mûsâ,Harun,Dâvud,Süleyman,İlyas,Zekeriyya,

yahyâveİsâAleyhisselâmlarıöverekandıktansonra[11],

“İsmail’i,Elyesa’ıZülkifl’ide,an!

(İşte)bütünbunlar,hayırlıflnsanjlardı’[12].

“İsmail’i,Elyesa’ı,YûnüsüLut’uda(hidayete,peygamberliğekavuşturduk)

Herbirine,âlemlerinüstündeyüksekmeziyetlerverdik.

Onların babalarından, zürriyetlerinden, kardeşlerinden kimini de (yine

üstün imtiyazlara mazhar kıldık). Onları seçtik, onları doğru bir yola

götürdük.

İşte,o(yol),Allah’ınhidayetyoludurki,o,bunukullarından,kimedilerse

onanasîbeder.

Eğer, onlar da (Allah’a) şerîk koşsalardı, yapageldikleri her şey, kendi

hisapları-na,elbetteboşagitmişti.

Onlar, kendilerine Kitab, Hikmet ve Peygamberlik verdiklerimizdir…”

buyurur[13].Onavegönderilenbütünpeygamberlereselâmolsun![14]

[1]. Taberî-Tarih c.1,s.239, Sâlebî-Arais s.259, ibn.Esîr-Kâmi! 0.1,s.213,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.4.

[2].ibn.AsâkirdennaklenEbülfida-Elbidayevennihayec.2,s.4.

[3].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.4.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/143.

[4].Taberî-Tarihc.1,s.239,Sâlebî-Araiss.259,ibn.Asâkir-Tarihc.3,s.99,

[5].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.4

[6].ibn.Kuteybe-Maarifs.24,Taberi-Tarihc.1,S.240,SâlebîAraiss.261.

[7].İbnKuteybe-Maarifs.24,Sâlebî-Araiss.260.

[8].Sâlebî-Araîss.260.

[9]. Taberî-Tarih c.1,s.24O, Sâlebî-Arais s.260, Ebülfidâ-Elbidaye

vennihayec.2,s.4.

[10].Ebülfidâ-Elbidayevennihayec.2,s.4.

[11].En’am:74-85.

[12].Sâd:48.

[13].En’am:86-89.

[14]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/143-144.

YUNUSALEYHİSSELÂMYûnusAleyhisselâmınSoyu,AdıVeYurdu:

Yûnus b. Matta; Bünyamin b. Yâkub b. İshâk, b. İbrahim Aleyhisselâm

oğullarısoyundandı.[1]

Matta,YûnusAleyhiselâmınannesiidi.

Peygamberlerden,Yûnusb.Matta ile İsâ b.MeryemAleyhisselâmlardan

başkahiçbiri,annesinenisbetleanılmamıştır.[2]

YüceAllah,Kur’an-ıkeriminde,onu (Zünûn=Balıksahibi)diyerekanar.[3]YûnusAleyhisselâm;Musul’un[4]Ninevâşehrihalkındandı.[5]

YûnusAleyhisselâmınPeygamberOluşuVeBazıFaziletleri:

Yûnus Aleyhisselâm; İlâhî Vahy’e mazhar olan[6], âlemlerin üstünde,

yüksekmeziyetlerverilen[7]Peygamberlerdendi.[8]

YüceAllah;YûnusAleyhisselâmı,İlyasAleyhisselâmdansonra,Peygamber

olarakgöndermişti.[9]

Ozaman,kendisi,otuzyaşlarındaidi.[10]

YûnusAleyhisselâminkavmi,putlarataparlardı.

Yüce Allah; onları, putlara tapmaktan[11], küfürden[12]‘ nehy[13] ve bu

husustaki küfürlerinden dolayı Allah’a tevbe etmelerini[14] ve Allah’ın

Birliğineinanmalarını,emretmeküzere,göndermişti.[15]

Yûnus Aleyhisselâm; otuz üç yıl, kavmini, Allah’a iman ve ibadete davet

ettiğihalde,kendisine,ikikişidenbaşkaimanedenolmadı.[16]

İmanedenlerdenbirisiİlimvehikmetsahibiRubil,diğeride,âbidvezâhid

Tenuhidi.[17]

Ninevâ halkı, Yûnus Aleyhisselâmı, yalanladılar, küfürlerinde direndiler.[18]YûnusAleyhisselâm:

“EyRabb’im!Sen,beni,KitabınıinkârvePeygamberlerinitekzibedenbir

kavmenediyegönderdin?”dedi.

YüceAllah:

“Ey Yûnus! Sen, benim, tevbe edeceklerin tevbelerini kabul edeceğimi,

kıskanırgibisin!

Yoksa,sen,benimkalbleridoğrultuptevbelerikabuledeceğimivekalbleri

saptırıpmühürleyeceğimibilmiyormusun?!”buyurdu.[19]

Yûnus Aleyhisselâm; halkın, kâfirce tutum ve davranışlarına daha fazla

dayanamayarak,dağaçıkar,gider,orada,kendisini,ibâdeteverirdi.[20]

YûnusAleyhisselâm,kavmininimanagelmesindenümidinikesince,onlar

aleyhindeduaetti.[21]

Kendisine:

“Kavmin[22],kullarım[23]aleyhindeduaetmekteevme!

Onların yanına dön de, kendilerini, kırk[24] gece[25], kırk gün[26], imâna

davet

et|[27]

Eğer, davetini, kabul ederlerse, ne âlâ! Aksi takdirde, üzerlerine azab

göndereceğim!”buyuruldu.

Bunun üzerine, Yûnus Aleyhisselâm, geri dönüp[28] onları, otuz yedi[29]

gece[30], otuz yedi gün daha[31], Allah’a iman ve ibadete davet etti ise de,

kabulet-mediler.[32]

YûnusAleyhisselâm,ayağakalkıponlara[33]:

“Eğer, iman etmezseniz[34], üç güne kadar, muhakkak, size, azab[35]

gelecek-tir.[36]”diyerekihtarveinzardabulundu.[37]

“Bununalâmetide,renklerinizindeğişmesidir!”dedi.

Sabahaçıktıklarızaman,benizlerininrengideğişmişti.[38]

Birbirlerine[39]:

“Yûnüs’ünhaberverdiğişey,başınızagelipçattı.[40]

Zâten,biz,onda,hiçbiryalanarastlamadıkki!

Bakınız: eğer, o, geceyi, aranızda geçirirse, azabdan, selâmet ve

emniyettesinizdemektir.

(Eğer, içinizdençıkar,giderde)aranızdagecelemezse, iyibilinizki:azab,

sizi,erkendenyakalayacaktır!”dediler.[41]

Kırkıncı gece gelip te[42], halkın, benizlerinin değişmiş olduğunu

görünce[43], Yûnus Aleyhisselâm, onlara, azabın gelip çattığına kanâat

getirerekiçlerindençıkıpgitti.

Ninevâ halkı, sabaha çıktıkları zaman, başlarının üzerinde simsiyah

dumanlar çıkaran azab bulutunun kendilerini bürüdüğünü ve bütün şehri

kaplayıpevlerinüzerlerinikararttığınıgördüler.

Helakveazablakarşılaştıklarınıanladılar.[44]

PeygamberleriYûnusAleyhisselâmı,aradılarsada,bulamadılar.[45]

Yüce Allah, onların kalblerinde, tevbe etme ve Allah’a yönelme arzusu

uyandırdı.[46]

CebrailAleyhisselâm,YûnusAleyhisselamınyanınavarıp:

“Ninevâhalkına,git![47]

Tevbeetmezlerse, [48]kendilerine,azabınhazırlanmışolduğunuihtaret!”

dedi.

YûnusAleyhisselâm:

“Binecekbirhayvanbulayımda,gideyim!”dedi.

CebrailAleyhisselâm:

“Seningitmeişin,ohayvanbulmaişindendahaaceledir!”dedi.

YûnusAleyhisselâm:

“Bari,ayağımagiyecekbirayakkabıbulayımda,gideyim!”dedi.

CebrailAleyhisseiâm:

“Seningitmeişin,ayağınaayakkabıbulmaişindendahaaceledir!”dedi.

Bununüzerine,YûnusAleyhisselâm,kızdı,başkatarafaçekipgitti.[49]

HelakolacaklarınıanlayanNinevâhalkı[50],ilimadamlarınınyaşlılarından

sağkalan[51]birzat’ınyanınavardılar.Ona:

“Biz,şugördüğünazabauğramışbulunuyoruz.[52]

Bundan,kurtulmakiçin,neyapalım?”diyesordtular.

Ozat:

“Allah’aimanvegünahlarınızdandolayıda,tevbeediniz![53]ve:

“EydâimaDiriolan!

EykendiZâtıilekaimolan!vebütünvarlıkları,ayaktatutan![54]

Eyhiçbircanlıbulunmadığızaman,Diriolan!

EyölüleridiriltenDiri!

Ey Senden başka İlâh bulunmayanDiri!” diyerekmünâcatta bulununuz!”

dedi.[55]

Bunun üzerine, kaba elbiseler, giydiler, [56] kadın erkek, çoluk çocuk,

bütün şehir halkı, hayvanları ile birlikte[57], geniş ve yüksekçe bir yere

çıktılar.[58]

İnsanlardan,hayvanlardan,heranaileyavrusununarasınıayırdılar.[59]

Başlarına,toztopraksaçtılar.[60]

Niyetlerini,hâliskıldılar.

İmanlarını,açıkladılar.

GünahlarındandolayıAllah’atevbeettiler.

Seslerini,yükselterekAllah’ayalvarmağabaşladılar:

“Yûnüs’üngetirdiklerine,imanettik!”dediler.[61]

İnsanlarınvehayvanlarınsesleri,iniltileri,birbirinekarıştı.[62]

Erkek,kadın,oğlan,kız,hepsiağlaştılar.[63]

KırkgeceAllah’ayalvardılar.[64]

Aralarındakihertürlühaksızlıklarasonverdiler.

Oderecede ki, onlardan, herhangi biri, başkasına âid bir tası, binasının

temelinekoymuşsa,onu,bile,yerindensöküpsahibineiadeetti.[65]

Nihayet,YüceAllah,onlaraacıyıpdualarınıve tevbelerinikabuletti. [66]

Üzerlerineçökenazabıkaldırdı.[67]

YûnusAleyhisselâm,kavmininiçindençıkıpgittiktensonra,onlarınazaba

uğramaları,helakolmalarıhaberinibekleyordu.[68]

Karşılaştığıbiradama:

“Kariyeliler,neyapıyor?”diyesordu.[69]

Adam:

“Peygamberleri, içlerinden çıkıp gittikten sonra, onun, başlarına gelecek

azab hakkındaki sözünün doğruluğuna kanâat getirerek kariyelerinden

yüksekbiryereçıktılar.

Heranayı,çocuğundan,ayırdılar.YükseksesleAllah’ayalvarıpyakardılar,

günahlarındantevbeettiler.[70]

Tevbelerikabulolunupazablarıgeribırakıldı.”dedi.[71]

YûnusAleyhisselâm:

“Vallahi,ben,hiçbirzaman,onlarınyanına,biryalancı[72]

durumunadüşmüşolarakdönmem![73]

“Ben, kavmime va’d ettiğim şeye muhalefet etmiş bir durumda iken[74],

onlar, beni, bir yalancı olarak bulmuşlarken[75], onların yanına nasıl

dönerim?[76]

Ben, onlara filan gün, azaba uğrayacaklarını haber vermiştim!?” diyerek

kızgınbirhaldeyüzünündoğrusunaçekipgitti.[77]

Birgemiyebindi.[78]

Kendisinden,ücretalmadılar.

YûnusAleyhisselâm,gemiyebinince,gemi,sağasolayalpayapıyor[79]

Fakat,neileriye,nedegeriyegidebiliyordu.[80]

Gemihalkı,şiddetlibirfırtınayatutulmuşlardı.

“Bu,sizdenbirinizingünahıyüzündendir![81]

Herhalde,gemide,Efendisindenkaçmışbirkölevar!

Gemide,kaçakköleolunca,gemi,yürümez!”dediler.[82]

YûnusAleyhisselâm,anlamıştıki,günahsahibi,kendisidir![83]

“Geminize,neoluyorda,yürümüyor?”diyesordu.

“Bilmiyoruz!”dediler.

YûnusAleyhisselâm:

“Fakat,ben,biliyorumki:onuniçinde,Rabb’indenkaçanbirkulvardır!

Vallahi,siz,onu,denizeatmadıkça,gemi,hareketedemez![84]

Bu,benimkusurumyüzündendir.

Siz,beni,denizeatınız!”dedi.

YûnusAleyhisselâmı,denizeatmaktankaçındılar,[85]ve:

“Vallahi,eyAllah’ınPeygamberi!Biz,Seni,denizeatmayız!”dediler.

YûnusAleyhisselâm:

“Öyleise,kur’a,çekiniz!Kur’adaismiçıkanı,denizeatınız!”dedi.[86]

Bununüzerine,aralarındakur’açektiler.

Kur’a,YûnusAleyhiselâmaçıktı.YûnusAleyhisselâm:

“Ben, size, bu işin, muhakkak, benim kusurumdan ileri geldiğini, haber

vermiştim!”dedi.

Fakat, onu, yine, denize atmaktan kaçındılar. İkinci kez kur’a çektiler.

Kur’a,yine,YûnusAleyhisselâmaçıktı.YûnusAleyhisselâm:

“Ben, size, bu işin, muhakkak, benim günahımdan ileri geldiğini, haber

vermiştim!”dedi.

Fakat, yine, onu, denize atmaktan kaçınarak üçüncü kez kur’aya

başvurdular.Kur’a,yine,YûnusAleyhisselâmaçıktı.

Yûnus Aleyhisselâm, bunu, görünce, geceleyin, hemen kendisini, denize

attı.[87]

YüceAllah;YûnusAleyhisselâmı,balığınkarnındahapsetmekistediğiza-

man[88],balığa:

Onu,tutupyutmasını,

Fakat,onunetini,yaralamamasını,

Kemiklerini,kırmamasını,ilhametmişti.[89]

Balık,gemininyanınagelipkuyruğunu,sallamayabaşladı.[90]

Ona:

“Eybalık!Biz,sana,Yûnüsü,birrızıkyapmadık!

Seni, (senin karnını) ancak, ona, bir koruma ve secde yeri, kıldık!” diye

seslenildi.[91]

Balık; Yûnus Aleyhisselâmı, yutup denizin dibindeki meskenine kadar

indirdi.

Denizindibineulaştığızaman,YûnusAleyhisselâm,birsesduydu.

Kendikendine:

“Nedirbusesacaba?!”dedi.

YüceAllah,ona:

“Bu,denizhayvanlarınınteşbihlerininsesidir!”diyevahyetti[92]

Bunun üzerine, Yûnus Aleyhisselâm da, balığın karnında; karanlıklar

içinde:

“…..Sendenbaşkahiçbirİlâhyoktur!

Seni,tenzihederim.

Gerçekten, ben, haksızlık edenlerden oldum!” diyerek teşbih ve niyaza

koyuldu.[93]

Melekler;YûnusAleyhisselâmınteşbihiniişittiklerizaman:

“EyRabbimiz!Biz,uzakbiryerden,zayıfbirsesişitiyoruz!?”dediler.

YüceAllah:

“Siz,busesinsahibinitanımadınızmı?”diyesordu.

Melekler:

“YâRab!Kimo?”dediler.

YüceAllah:

“Bu, kabul olunan amel ve duaları yükseltilegelen[94] kulum Yûnüs’ün

sesidir.

Bana, âsi olduda, kendisini, denizin içinde, balığınkarnındahapsettim!”

buyurdu.

Melekler:

“Her gün, her gece, kendisinin, sâlih amelleri sana yükseltilmekte olan

sâlihkulha!?”dediler.[95]

YüceAllah:

“Evet!”buyurdu.

Bununüzerine,Melekler,onuniçin,şefâattabulundular.[96]

YûnusAleyhisselâm,balığınkarnındakendisininöldüğünüzannetmişti.

Ayaklarını,kımıldattı.

Ayakları,kımıldayınca,ölmediğini,anladıvehemen(imâile)secdeettive:

“Yâ Rab! Hic kimsenin secde etmediği yeri, ben, Senin için, Mescid

edindim!”dedi.[97]

Rivayetleregöre:YûnusAleyhisselâm,balığınkarnındaüçgünveyayedi

gün[98],yada,kırkgünkalmıştır.[99]

Balık;YûnusAleyhisselâmı,

Übülle’ye,

Übülle’densonra,Dicle’ye,

Dicledensonrada,Ninevâ‘yakadarkarnındagötürüp[100]kendisini,hasta

birhalde,denizsahilinebıraktı.

YûnusAleyhisselâmınvücudununetlerivekemiklerigevşemişti.

Kendisi,yenidoğmuşbirçocukgibihareketsizdi.

Bununlaberaber,vücûdundahiçbireksiklikyoktu.[101]

Yüce Allah; açık bir yerde yatan Yûnus Aleyhisselâmın üzerini, bacağı

olmayancinsdenbirnebat,kabakbitiriponungenişyaprakları ilegölgeledi

vekendisinegüçkuvvetgelinceyekadarda,ondansütdamlattı.

Yûnus Aleyhisselâm, bir gün, kabak bitkisinin yanına döndüğü zaman,

onu,kurumuşbulunca,üzülmüşveağlamıştı:

“Sen,birbitkihakkındaüzüldünveağladında.Yüzbinvedahaziyâdeolan

Ninevâhalkınıntoptanhelakleriniistemiştinvehiçüzülmemiştin!”denilerek

kınandı[102]

YüceAllah;YûnusAleyhisselâmiçin,Yabanîbirdağkeçiside,hazırlamıştı.

Keçi, ot ve yaprak yeyip sabah akşam gelir, bacaklarını, Yûnus

Aleyhisselâmınüzerineayırarakmemesindenona,sütiçirirdi.

Yûnus Aleyhisselâm, iyileşinceye kadar keçi, böyle yapmağa devam etti.[103]YûnusAleyhisselâm,gâhkabaktandamlayansütle,gâhyabankeçisinin

sütüilebeslendi.[104]YüceAllah;bundansonra,YûnusAleyhisselâma,

Kavminin yanına gidip tevbelerini, Allah’ın kabul ettiğini, kendilerine

habervermesiniemretti.[105]

YûnusAleyhisselâm,oradanayrılıpkavmiylebuluşmağagitti.[106]

Davargüdenbirçobanarastladı.Ona:

“Eydelikanlı!Sen,neredensin?”diyesordu.

Çoban:

“Ben,Yûnuskavminden’im!”dedi.’[107]

Yûnus Aleyhisselâm, ondan, Yûnus kavmini ve onların halleri nasıl

olduğunusordu.

Çoban,onların,iyibirhaldeolduklarınıvePeygamberlerinin,kendilerinin

yanınadönmesiniumduklarını,haberverdi.[108]

YûnusAleyhisselâm,çobana[109]:

“Onlarınyanınadöndüğünzaman[110]:

“Ben,Yûnüs’labuluştum!diyehaberver!”dedi.[111]

Çoban:

“Sen,Yûnusisen,Sende,bilirsinki,benimiçin,delilveşâhidolmadıkça,

ben,öldürülürüm!

Bana,kimşâhidlikedecek?![112]

Şâhidolmadıkça,ben,bunu,yapamam!”dedi.

Yûnus Aleyhisselâm, çobana, davarları içinden, dişi bir keçinin ismini

anarak:

“İşte,bu,senin,Yûnüs’labuluşmuşolduğunaşâhidlikeder!”dedi.

Çoban:

“Nededin?”dedi.

YûnusAleyhiselâm:

“Şu içinde bulunduğun yer, sen, Yûnüs’la buluştun diye, sana, şâhidlik

eder!’‘dedi.

Çoban:

“Nededin?”dedi.

YûnusAleyhisselâm:

“Şuağaçta,sen,Yûnüs’labuluştun!diye,sanaşâhidlikeder!”dedi.[113]

Çoban:

“Öyleise,bana,şâhidlikyapmalarıiçin,onlara,emirver!”dedi.

YûnusAleyhisselâm:

“Şudelikanlı,sizegeldiğizaman,ona,şâhidlikyapınız!”dedi.

Hepsibirden:

“Olur!”dediler.[114]

Bunun üzerine, çoban, kavminin yanına dönüp Yûnus Aleyhisselâmla

buluştuğunu,haberverince,onlar,çobanı,yalanladılarvekendisine,kötülük

yapmağakalkıştılar[115]

Çoban:

“Ben, sabaha çıkıncaya kadar, bana, bir şey yapmakta acele etmeyiniz!”

dedi.[116]

Sonra,kralınyanınavardı:

“Ben,Yûnüs’labuluştum.

Kendisi,sizeselamsöylüyor!”dedi.

Kral,çobana:

“Sen,yalansöylüyorsun!”dediveonun,öldürülmesini,emretti.

Çoban:

“Benimiçin,beyyine,şâhidvar!

Benimlebirisini,gönderde,şahidim,bana,şehâdetetsin!”dedi.[117]

Çoban, ertesi günü, sabahleyin, onları, Yûnus Aleyhisselâmla buluşmuş

olduğuyerekadargötürüpyer’i,söyletti.

Yer,onlara,çobanın,YûnusAleyhisselâmlabuluştuğunu,haberverdi.

Çoban,keçiyesordu.

Oda,Çoban’ın,YûnusAleyhisselâmlabuluştuğunu,onlarahaberverdi.

Ağacıdasöylettiler.

Oda,çobanınYûnusAleyhisselâmlabuluştuğunu,onlarahaberverdi.[118]

Gidenler,korkmuşbirhalde,geridöndülervekral’a:

“Bunun, Yûnüs’la buluştuğuna, yer de, keçi de, ağaç ta, şâhidlik etti!”

dediler.

Bununüzerine,kral;

“Sen, bumakama, benden, daha lâyıksın!” diyerek elinden tutup çobanı,

yanınaoturttu.

Yûnus Aleyhisselâmın kavmi de, Yûnus Aleyhisselâmı, aramağa gittiler.[119] Yûnus Aleyhisselâm, buluşma yerinde gizlenmişti. Onu, orada[120],

buldular ve çok sevindiler[121] Ellerini, ayaklarını, öptüler, alıp şehire

götürdüler.[122]‘Ona,imanettiler.[123]

Kurân-IKeriminYûnusAleyhisselâmHakkındakiAçıklaması:“(EyResulüm!)OBalıksahibinide,(hatırla!)

Hani, o öfkelenmiş olarak gitmişti de, bizim, kendisini, hiç bir zaman

sıkıştırmayacağımızı,sanmıştı.

Derken,o,karanlıklariçinde(kalıp):

“Sendenbaşkahiçbirİlâhyoktur!

Seni,tenzihederim.

Gerçekten, ben, haksızlık edenlerden oldum!” diyerek (Allah’a) niyaz

etmişti.

Bununüzerine,bizde,onu(nduasını)kabulettik.

Kendisini,gamdan,selâmeteerdirdik.

İşte,biz,imanedenleri,böylekurtarırız.*[124]

Hani,o,dolubirgemiyekaçmıştı.

Derken,kur’açekmiş(ler)dide,mağlublardanolmuştu.

Kınanmışbirhaldeiken,kendisini,hemen,Balık,yutmuştu.

Eğer, çok teşbih edenlerden olmasaydı, her halde, (insanların) tekrar

dirileceklerigünekadar,onunkarnındakalıpgitmişti!

İşte,biz,onu,hastaolarak,açıkbiryere(çıkarıp)bıraktık.

Üzerine,bacağıolmayancinsten(gölgelik)birnebatbitirdik.

Onu,yüzbine,Peygambergönderdik.Hattâ,dahaanıyorlardıda.

Nihayet, ona, iman ettiler de, kendilerini, bir zamana kadar geçindirdik.[125]

(EyResulüm!)Sen,(şimdilik)Rabbininhükmünü(bekleyerek)sabret!

OBalıksahibigibiolma!

Hatırlaki:o,gamladoluolarak(Rabbine)duaetmişti.

Eğer,Rabb’inden,ona,birnimeterişmişolmasaydı,mutlaka,(çıkarıldığı)o

çırılçıplakyerekınanmışbirhalde,atılacaktı!

(Bununardından)Rabb’i,onu,seçtide,kendisini,Sâlihlerdenyaptı.[126]

Yûnus Aleyhisselamın Kralla Birlikte Ömürlerini Yurt DışındaİbadetleGeçirmeleri:

Yûnus Aleyhisselâm; ailesi ve çocuklarının yanında kırk gece kaldıktan

sonra,krallabirlikte,seyahateçıktı.[127]

Yurd dışında, ömürlerinin sonuna kadar, Yüce Allah’a ibâdetle meşgul

oldular.[128]

YûnusAleyhisselâmınHaccaGidişGörüntüsü:Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm, Mekke ile Medine arasında

giderken,birtepeyegelipkavuştuklarızaman;

“Bu,hangitepedir?”diyesormuştu.“HerşaveyaLefttepesidir!”dediler.

“Yuları,hurmalifindenolankızılbirdeveninüzerinde,sırtındayündenbir

Ababulunduğuhalde,Yûnüs’ün,buradan:

Lebbeyk! Allâhümme lebbeyk! diye Telbiye ederek geçtiğini, görür

gibiyim!”buyurdu.[129]

Herşa:Mekke’ye giderken, Şam yolu ileMedine yolunun kavşağında bir

tepedir.[130]

YûnusAleyhisselâmınTelbiyesi:

Lebbeyk = Buyur emrine amadeyim! Sıkıntıları açan, gideren Lebbeyk =

Buyuremrineamadeyim!”tarzındaidi.[131]

OnavegönderilenbütünPeygamberlereSelâmolsun![132]

[1].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.55,İbn.Habib-Kitabulmuhabbers.388,Ebülferec

ibn.Cevzi-Tabsırac.1,s.327.

[2].Sâlebî-Araiss.406,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.

[3].Enbiyâ:87.

[4].Taberî-Tarihc.2,s.42,Sâlebî-Araiss.407,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.

[5]. ibn.Kuteybe-Maarif s.24, Taberî-Tarih c.2,s.4Z, Salebî-Arais s.407,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/147.

[6].Nisa:163.

[7].En’am:86.

[8].Sâffât:139.

[9].İbn.Kuteybe-Maarifs.24.

[10].Sâlebî-Araiss.408.

[11].Taberi-Tarihc.2,s.42,Esîr-Kâmilc.1,s.360.

[12].Sâlebî-Araiss.407.

[13].Taberî-TarihC.2.S.42,Sâlebî-Araiss.407,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.

[14].Taberî-Tarihc.2,s.42.

[15].Taberî-Tarihc.2,s.42,Sâlebî-Araiss.407,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.

[16].Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.

[17].Sâlebî-Araiss.408.

[18].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.232.

[19].Deylemî-Firdevsc.1,s.224.

[20].Sâlebî-Araiss.407.

[21].Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.

[22].Şâlebî-Araiss.408.

[23].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.

[24].Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.

[25].Sâlebî-Araiss.408.

[26].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.

[27].Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.

[28].Sâlebî-Araiss.408.

[29].Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.

[30].Sâlebî-Araiss.408.

[31].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.

[32].Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.

[33].Sâlebî-Araiss.408.

[34].Sâlebî-Araiss.408.

[35].Şâlebî-Araiss.408,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.

[36].ibn.Esîr-KâmilC.1.S.360.

[37].Sâlebî-Araiss.408.

[38].Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.

[39].Sâlebî-Araiss.408.

[40].Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.360.

[41].Taberî-Tefsirc.11,s.172,Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.

[42].Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.

[43].Sâlebî-Araiss.408.

[44]. Sâlebî-Arais s.408, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c. 1,8.327, ibn.Esîr-

Kâmilc.1,s.36O.

[45].Sâlebîs.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O.

[46].Taberî-Tefsirc.11,s.171,Sâlebî-Araiss.408, İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36O,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.232.

[47].Taberî-tarihc.2,.43,Sâlebî-Araiss.407.

[48].Sâlebî-Araiss.407.

[49].Taberî-Tarihc.2,s.43,Sâlebî-Araiss.407,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.363.

[50].Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.527.

[51].Taberî-Tefsirc.11,s.172,Sâlebî-Araiss.408.

[52].Taberî-Tefsirc.11,s.172,Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.36l.

[53].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.361.

[54].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.361.

[55].Taberî-Tefsirc.11,s.172,Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.361.

[56]. Sâlebî-Arais s.408, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c.1,s.327, Ebülfida-

Elbidayevennihayec.1,s.232.

[57].Sâlebî-Araiss.408.

[58].Sâlebî-Araiss.408,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.361.

[59]. Taberî-Tarih c.2,s.43-44, Sâlebî-Arais s.408, Ebülferec İbn.Cevzî-

Tabsıra c.1,s.327, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.361, Ebülfida-Elbidaye vennihaye

c.1,s.232.

[60].Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.327.

[61]. Taberî-Tefsir c.11,s.172, Sâlebî-Arais s.408, Ebülferec ibn.Cevzî-

TabsıraC.1.S.327.

[62].Sâlebi-Araiss.408.

[63].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.232.

[64].Taberî-Tefsirc.11,s.171.

[65].Sâlebî-Araiss.408,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.361.

[66].Sâlebî-Araiss.408,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.232.

[67]. Taberî-Tefsir c. 11,s. 171, Sâlebî-Arais s.408, Ebülfida-Elbidaye

vennihayeC.1.S.232.

[68].Sâlebî-Araiss.408-409,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.361.

[69].Taberî-TarihC.2.S.44,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.361.

[70].Taberî-Tarihc.2,s.44.

[71].Taberî-tarihc.2,s.44,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.361.

[72]. Ninevâ halkı arasında, yalan söyleyen ve kendisi için bir delil de,

bulunmayankimse,öldürülürdü.(ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.542,Taberî-

Tefsirc.11,s.172,Sâlebî-Araiss.408,409).

[73].Taberî-Tarihc.2,s.44,Sâlebî-Araiss.408,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.361.

[74].Sâlebî-Araiss.408.

[75].Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.327.

[76].Sâlebî-Araiss.408,Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.327.

[77].Taberî-TarihC.2.S.44.

[78].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.542,Taberî-tarihc.2,s.43,Sâlebî-Arais

s.408.

[79].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.542,Sâlebî-Araiss.409.

[80].Taberî-Tarihc.2,s.43.

[81].Taberî-Tarihc.2,s.44,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.361.

[82].Sâlebî-Araiss.409.

[83].Taberî-Tarihc.2,s.44.

[84]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.11,s.542, Ebülferec ibn.Cevzî-Tabsıra

c.1,s.32.

[85].Taberî-Tarihc.2,s.44.

[86].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.542,Ebülferec-TabsıraC.1.S.327.

[87].Taberî-Tarihc.2,s.44,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.361.

[88].Taberî-Tarihc.2,s.45,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.234

[89]. Taberî-Tarih c.2,s.45, İbn.Esîr-Kâmil C.1.S.361-362, Ebülfida-

ElbidayevennihayeC.1.S.234.

[90].Taberî-Tarihc.2s.43.

[91].Taberî-Tarihc.2,s.45,Sâlebî-Araiss.409,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.363.

[92].Taberî-Tarihc.2,s.45,Sâlebî-Araiss.409,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.361-62,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.234.

[93].Enbiyâ:87.

[94]. Taberî-Tarih C.2.S.45, Sâlebî-Arais s.409-410, ibn.Esîr-Kâmil c.1

,s.362, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1, s.234, A.Aliyyülmüttakî-

Kenzül’ummalc.12,s.477.

[95].A.Aliyyülmüttaki-Kenzül’ummalc.12,s.477.

[96]. Taberî-Tarih c.2,s.45, Sâlebî-Arais s.409-410, ibn.Esîr-Kâmil

c.1,s,362,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.234.

[97].Hâkim-Müstedrekc.2,s.585,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.233.

[98]. Sâlebî-Arais s.410, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra C.1.S.328, ibn.Esîr-

Kâmilc.1,s.362.

[99]. ibn.Ebî Şeybe-Musannef c.11 ,s.543Taberî-Tefsirc.17,s.79, Hâkim-

Müstedrek c.2,s.584, Sâlebî-Arais s.410, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra

c.1,s.328,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.362,Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.233.

[100].Taberî-Tarihc.2,s.43,Sâlebî-Araiss.409,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.363.

[101].Taberî-Tarihc.2,s.45.

[102]. ibn.Ebî Şeybe-Musannef c.11,s,542, Taberî-Tarih c.2,s.44, Sâlebî-

Araiss.410,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.362.

[103]. Taberî-Tarih c.2,s.45, Sâlebî-Arais s.410, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.362,

Ebülfida-Elbidayevennihayed,s.235.

[104].Sâlebî-araiss.410.

[105].Taberî-Tarihc.2,s.44,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.362.

[106].Taberî-Tarihc.2,s.44,Sâlebî-Araiss.410,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.362.

[107].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.542,Sâlebî-Araiss.410.

[108].Taberî-Tarihc.2,s.44,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.363.

[109]. ibn.Ebî Şeybe-Musannef c.11,s.542, Taberî-Tarih c.2,s.44, Sâlebî

s.410,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.363.

[110].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.542,Sâlebî-Araiss.410.

[111]. ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.542,Taberî-Tarihc.2,s.44-45,Sâlebî-

Araiss.410,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.363.

[112].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.542,Sâlebî-Araiss.410.

[113].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.542,Taberî-Tarihc.2,s.45.

[114].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.542-543,Sâlebî-Araiss.410.

[115].Taberî-Tarihc.2,s.45

[116].Taberî-Tarihc.2,s.45,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.363

[117].Sâlebî-Araiss.410.

[118].Taberî-Tarihc.2,s.45.

[119].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.543,Sâlebî-Araiss.410.

[120].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.363.

[121].Sâlebî-Araiss.410,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.363.

[122].İbn.Esîr-Kâmilc.1,ss.363.

[123].Taberî-TarihC.2.S.45,Sâlebî-Araiss.410.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/147-157.

* Bir Hadîs-i şerifde: Yûnus Aleyhisselâmın bu duasile düa eden

Müslümanın duasının, muhakkak, kabul olunacağı bildirilmiştir. (Ahmed

b.Hanbel-Müsned c.1,s.17O, Tirmizî-Sünen c.5,s.529, Hâkim-Müstedrek

c.2,s.583,Münzirî-Etergîbvetterhıbc.2,s.488)

[124].Enbiyâ:87-88.

[125].Sâffât:140-148.

[126].Kalem:48-50.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/158.

[127].Sâlebî-Araiss.411,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.363.

[128].Sâlebî-Araiss.411.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/158-159.

[129].İbn.Mâce-Sünenc.2,s.965,Hâkim-Müstedekc.2,s.584.

[130].Yâkut-Mucemülbüldanc.5,s.398.

[131].Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.73.

[132]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/159.

ŞEMÛYELALEYHİSSELÂMŞemûyelAleyhisselâmınSoyu:

Şemûyelb.Bali[1],b.Alkama[2],b.Yerham,b.Yehu,b.Tehu,b.Savf’dır.[3]

Şemuyel Aleyhisselâm, İsrail oğullarından[4]ve Hârûn Aleyhisselâmın

zürriye-tindendi.[5]

Şemuyel Aleyhisselâmın annesi Hanne olup[6] Lâvi b.Yâkub

AleyhisselâmınHanedanınamensuptu.[7]

Şemuyel Aleyhisselâmın Doğuşu, Peygamber Oluşu Ve BazıFaziletleri:

İsrail oğulları; bid’atları çoğaltıp günahlarını büyüttükleri zamanAllah’a

vermişolduklarısözüterkettiler.

Yüce Allah da[8], Gazze, Askalan[9] ve kral idaresi altında bulunan ve

Mısırla Filistin arasındaki sahillerde[10] oturan Amâlıka kavmini, onlara

musallatetti.[11]

İsrailoğullarınınyurdları,çiğnendi;erkekleri,öldürüldü.[12]

Pekçok[13]çocukları,esiredildi.[14]

Esirler arasında kralların oğullarından, dörtyüz kırk çocuk ta,

bulunuyordu.[15]

İsrail oğulları, her yıl, Amâlıka hükümetine Cizye ödemek zorunda

kaldılar.İsrailoğullarının,KutsalkitablarıolanTevrat’ları,ellerindenalındı.[16]

Düşmanlarıyla karşılaştıkça, sayesinde, yardıma kavuştukları ve içinde

Mûsâ ve Hârûn Aleyhisselâm Hanedanlarından kalan bir takımMukaddes

EmânetlerbulunanTâbûtüssekîne’leride,Âmâlıklarınelinegeçti.[17]

İsrail oğulları; düşmanlarıyla savaşırken, yanlarında bulunacak bir

Peygambergöndermesini,Allân’dan,dilemeğebaşladılar.[18]

Lavi b.YâkubAleyhisselâma dayanan[19] Nübüvvet Hanedanından, ancak,

hâmilebirkadınkalmıştı.[20]

İsrail oğulları içinde ikiHanedan vardı ki: biriNübüvvet (Peygamberlik)

Hanedanı,diğeride:HükümdarlıkHanedanıidi.

NübüvvetHanedanı: Lavi b.YâkubAleyhisselâma dayananHanedan olup

MûsâveHârûnAleyhisselâmlar,onlardandı.

Hükümdarlık Hanedanı da, Yehûza b.Yâkub Aleyhisselâma dayanan

Hânedân’-dıki,DâvudveSüleymanAleyhisselâmlarda,onlardandı.[21]*

İsrail oğulları; Lâvi b.Yâkub Aleyhisselâm Hanedanına mensub olan

hâmile kadının, bir oğlan çocuğu doğurması hakkında gösterdikleri arzuya

bakıp, kız doğurduğu takdirde, onu, bir oğlanla değiştirmesinden korkarak,

kendisini,birevdegözaltındatuttular.[22]

Kadın ise, kendisine, bir oğlan çocuğu ihsan etmesi için,Allâha yalvarıp

durmaktaidi.

Oğlandoğunca:

“Allah,duamı,kabuletti.”dediveona[23]:Şem’un[24]veyaŞemuyel[25],ya

da,İşmuyel[26]adınıverdi.

Şem’unAleyhisselâm[27],büyüdü.

Annesi,onu,TevratöğrensindiyeBeytülmakdis’eteslimetti.

Beytülmakdis Bilginlerinden[28], Salih bir zat olan[29] Şeyh, onu,

yetiştirmeyi,üzerinealdıveoğuledindi.[30]

Şemuyel Aleyhisselâm, erginlik çağına basıp onu, Yüce Allah, İsrail

oğullarınaPeygamberolarakgöndereceğizaman,CebrailAleyhisselâm,onun

yanınavardı.

ŞemuyelAleyhisselâm,osırada,ŞeyhBabasınınyanındauyumaktaidive

ŞeyhBabasındanbaşkahiçkimseyegüvenmezdi.

Cebrail Aleyhisselâm da, ona, Şeyh Babasının sesiyle: “Ey Şemuyel!”

diyerekseslendi.

Şemuyel Aleyhisselâm, korku ve telaşla, döşeğinden fırlayıp Şeyh’ın

yanınavardıve:

“EyBabacığım!Beni,Senmiçağırdın?”diyesordu.

ŞeyhBaba:

“Hayır!Seni,bençağırmadım!”deyiponu,korkutmakistemedive:

“EyYavrucuğum!Dönde,döşeğindeuyu!”dedi.

ŞemuyelAleyhisselâm,döşeğindedönüpuyudu.[31]

CebrailAleyhisselâm,ikincikezgelipŞemuyelAleyhisselâmaaynışekilde

seslendi.

Şemuyel Aleyhisselâm da, yine, aynı korku ve telaşla yerinden fırlayıp

Şeyh’inyanınavardıve:

“EyBabacığım!Beni,Senmiçağırdın?”diyesordu.[32]

ŞeyhBaba:

“Haydi,dönde,döşeğindeuyu!

Ben,seni,üçüncükerreçağırırsam,bana,cevapverme,aldırışetme!”dedi.[33]

CebrailAleyhisselâm,üçüncügelişinde,ŞemuyelAleyhisselâmagörünüp:

“Kavminin yanına git! Onlara, Rabbın tarafından Elçilikle

görevlendirildiğini,tebliğet!

Çünki, Allah; onların içinden, seni, Peygamber olarak göndermiş

bulunuyor.”

dedi.[34]

Şemuyel Aleyhisselâm, İsrail oğullarının yanına varıp Allah tarafından,

kendilerine, Peygamber olarak gönderildiğini söylediği zaman, onu,

yalanladılarve:

“Sen, Peygamberliğe özenmekle, acele ettin! Biz, senin sözüne önem

vermeyiz.

Eğer, doğru söylüyorsan, Peygamberliğine, bir delil ve alâmet olmak

üzere[35],bize,birhükümdargönder(tayinet)de,Allahyolundasavaşalım.”

dediler.

Oda,onlara:

“Yaüzerinizebirmuharebefarzkılınıpta,savaşıtutmayıverirseniz?”dedi.

Onlar:

“Biz,Allahyolundanediyesavaşmayalım?

Hemyurdlarımızdançıkarıldık,hemevladlarımızdan(mahrumolduk[36]

Hemde,Cizye’yemahkûmedildik!”dediler.[37]

İsrail oğullarının işlerinin kıvamı; kendilerinin, ancak, bir hükümdarın

başkanlığı altında toplanmalarına ve hükümdarın da, Peygamberi

dinlemesinebağlıidi.

Hükümdar,orduyu,sevkveidareeder,düşmanlasavaşırdı.

Peygamberde,hükümdarın işini,yolunakoyar,ona,doğruyolugösterir

veYüceAllâh’dantelakkîeylediğihaberlerigetirirdi.[38]

Şemuyel Aleyhisselâm; İsrail oğullarından, ıtâat, cemâat ve cihad

hakkındakesinsözaldığızaman,onlara,birhükümdargöndermesi için[39],

YüceAllâhadüaetti.[40]

Kendisine,birAsa[41],birde, içindebaşasürülenyağbulunanbirboynuz

verildi.[42]

“İçinde,başasürülecekyağbulunanboynuza,bak![43]

Boynuzdakiyağ,kaynamağabaşlarsa,yanınagirecekolanoadam, İsrail

oğullarınınhükümdarıdır.Yanınagirdiğizaman,yağdan,onunbaşınasürve

kendisini,İsrailoğullarınahükümdaryap!”denildi.[44]

ŞemuyelAleyhisselâm,İsrailoğullarına:

“İste, Sahibinizin boyunun uzunluğu, bu Asa’nın uzunluğu kadar

olacaktır!”dedi.[45]

Bununüzerine,İsrailoğulları,hemenkendiboylarını,oAsaileölçtülerse

de,hiçbirinin,Asakadaruzunboyluolmadığıgörüldü.[46]

Bünyaminb.Yâkub,b.İshak[47],b.İbrahimAleyhisselâmsoyundangelen[48],

Merkebinin üzerinde su satan Tâlût[49], Merkebini, gayb edince, yollarda,

onu,aramağaçıkmıştı.[50]

Tâlût’lauşağı[51],köylerindençıkıpgeceyekadar,Merkepleriniaradılarsa

da,bulamadılar.

Aramağa devam ederek İsrail oğullarının şehrine girdiler. Çok ta,

acıktılar.[52]

ŞemuyelAleyhisselâmın evine rastladılar. [53]Düşkünler,muhtaçlar, ona

sığınırlardı.[54]

Tâlût’unuşağı:

“Keski, şu Peygamberin yanına giripMerkebin işini, ona, bir sorsaydık,

herhalde,o,bizebiryolgösterirvebuhusustabizehayırdüaederdi.”dedi.

Tâlût:

“Olur!”dedi.[55]

ŞemuyelAleyhisselâmınyanınagirdilerveMerkebinyittiğini,onahaber

verdiler.

Yağ Boynuzundaki yağ kaynayıp taşmağa başlayınca, Şemuyel

Aleyhisselâm,kalkıp[56]sekizarşınuzunluğundaki[57]Asayı,Tâlût’unboyuna

ölçtü.Uzunluğu,tamgeldi.

Ona:

“Başını,bana,yaklaştır!”dedi.[58]

Yağboynuzunualıp[59]onunbaşına,Mukaddesyağısürdü.[60]

“EyMerkeparayıcısı!Bu,aradığınşeyden,seniniçin,dahahayırlıdır![61]

Sen,İsrailoğullarınınhükümdarısın![62]

Seni, İsrail oğullarına hükümdar yapmamı, bana, Rabbım emretmiştir.”

dedi.[63]

Tâlût:

“Demek,ben,İsrailoğullarınahükümdarolacağımhâ!?”dedi.

ŞemuyelAleyhisselâm:

“Evet!”dedi.

Tâlût:

“Sen,benimkabilemin,İsrailoğullarıHanedanlarıiçindeenaşağıseviyede

bulunduğunubilmiyormusun?”diyesordu.[64]

ŞemuyelAleyhisselâm:“Evet!Biliyorum!”dedi.Tâlût:

“Sen, benim Ev halkımın, İsrail oğulları Ev halkları içinde en aşağı

seviyedebulunduğunubilmiyormusun?”diyesordu.’”’

ŞemuyelAleyhisselâm:

“Biliyorum!”dedi.

Tâlût:

“Pekâlâ!Hükümdarlığımahangişeydelilvealrhetolacak?”diyesordu.

ŞemuyelAleyhisselâm:

“Senin hükümdarlığına delil, döndüğünde, Merkebi, babanın bulmuş

olmasıdır!”dedi.[65]

ŞemuyelAleyhisselâm,İsrailoğullarına:

“Gerçekten,Allah,size,hükümdarolarakTâlûtu,göndermiştir.”dedi.[66]

İsrailoğulları:

“Biz,onu,bulamadık!”dediler.

ŞemuyelAleyhisselâm:

“O,Merkeplerinsahibidir!”dedi.

İsrailoğulları:

“Neredediro?”dedilervearamağagittiler.

Bulupboyunu,ölçtülerveölçüyeuygunbuldular.Ona:

“Sen,hangikabiledensin?”diyesordular.

Tâlût;onlara,kabilesini,haberverince,kaçtılar,onu,istemediler.[67]

İsrailoğullarınınbüyükleri,ŞemuyelAleyhiselâmınyanınavarıp:

“Tâlût’unbizehükümdarlıkedeceknehalivar?:

Kendisi, ne içlerinden Peygamber çıkan[68] Peygamber

Hânedânındandır[69],

nede,içlerindenhükümdarçıkan[70]hükümdarlıkHânedânındandır![71]

Sende,bilirsinki:HükümdarlıkvePeygamberlik,LaviHanedanındanve

Ye-hûzaHanedanındanolur.[72]O,neLâvi,neYehûzaoğullarındandır.

O, ancak, Bünyamin Hânedânındandır. [73]Sen, (onun, Allah tarafından

hükümdar tayin edildiğini söylemekle) şu âna kadar bundan daha büyük

yalansöylemişdeğilsin![74]

Bizler,kralhanedanınamensubuz.[75]

Biz, hükümdarlığa, ondan daha lâyık iken ve ona, maldan da bir bolluk

verilmemişken,nasılolurda,bizimbaşımızda,hükümdarlık,onunolabilir?!”

dediler.

Peygamber:

“Şüphesizki:Allah,onu,sizinüstünüzebeğenipseçmiştir.

Ona,bilgice,vücudcada,birüstünlükvermiştir.

Allah,mülkünü,kimedilerse,ona,verirdir.

Allâh(ınrahmeti,ilmi,herşeyeyaygınvelutfukeremi)boldur.

GerçekBilicidir.”dedi.[76]

Tâlût’a;boyununuzunluğundandolayı,Tâlûtdenilmişti.

Omuzlarıvebaşı,halkınüzerindegörünürdü.

Kendisi,İsrailoğullarıiçinde,vücudca,engüçlü,kuvvetlisiolduğugibi,en

güzelyüzlüsüidide.[77]

Bilgide,savaşaaidbilgilerdede,herkestenüstündü.[78]İsrailoğulları:

“Yüce Allanın, onu, bizim üzerimize hükümdar yaptığını hangi alametle

anlayacağız?”dediler.[79]

ŞemuyelAleyhisselâm,onlara;

“Gerçekten, onun hükümdarlığının açık alâmeti, size, o Tâbût[80]‘un

gelmesi olacaktır ki, içinde, Rabbinizden, bir Sekînet veMûsâHanedanıyla

HârûnHanedanınınmetrûkâtındanbirbakıyyevardır.

Melekler,onu,yüklenecek(getirecek)lerdir.

Elbette, bunda size bir alâmetfve ibret)vardır eğer, iman etmiş

(kimse)lerseniz!”dedi.[81]

Bununüzerine,İsrailoğulları:“Razıolduk!”dediler.[82]

Tâbût’un Geri Gelişi Ve Tâlût’un HükümdarlığınınGerçeklenişi:

Âmâlıklar;İsrailoğullarınıhezimeteuğratmış,ellerinden,Tâbût’ualıp[83]

Filistin kariyelerinden bir kariyeye[84], Ürdün’e[85] götürmüşler, içinde,

taptıklarıputbulunanputhânedek[86] enbüyükputun[87]ayağının[88]altına

koymuşlardı.[89]

Buput,Amâlikaların putlarının en büyüğüolup altundan yapılmıştı. [90]

Böylece,put,yukarıda,Tâbutta,altakonulmuşbulunuyordu.[91]Ertesigünü,

sabahaçıkılınca,put,altta,Tâbutise,üsttedurmaktaidi.

Hemen, putu, alttan alıp Tâbût’u, alta, putun ayaklarını da, Tâbutun

üzerinekoydular.

Fakat, ertesi günü, sabaha çıkınca, pufun eli ve ayakları kırılmış ve

Tâbût’unaltınaatılmışbulundu!

Birbirlerine:

“İsrail oğullarının İlâhına hiç bir şeyin karşı koyamayacağını anladınız

değilmi?”dediler.

Tâbût’u,puthânedençıkarıpkariyelerininbirköşesinekoydular.Busefer,

oradakihalkta,boyunağrısınatutuldular,[92]ve:“Buda,ne?!”dediler.[93]

İsrail oğulları esirlerinden orada bulunan ve Peygamberlerin oğulları

soyundangelen[94]birkadın:

“BuTâbut,aranızdakaldıkça,hoşlanmadığınızşeylerinbaşınızageldiğini,

görürdurursunuz!

Onu,kariyenizdençıkarınız!”dedi.[95]

Amalıkalar:

“Sen,yalansöylüyorsun!”dediler.

Kadın:

“Sözümündoğruluğunaalâmet:hiçbir vakit sapanakoşulmamışolanve

buzağılarıda,yanındabulunanikiinekgetirirsiniz.

Onları, bir arabaya koştuktan sonra, Tâbutu, arabaya koyarsınız,

Buzağıları,geridebırakıpİnekleri,sürersiniz.

Onlar, Tâbutu götürürler. Sizin arazinizden çıkıp İsrail oğullarının

arazisine varınca, boyunduruklarını kırarak dönüp buzağılarının yanına

gelirler!”dedi.

Amalıkalar,böyleyaptılar.

İnekler, onların arazisinden çıkıp İsrail oğullarının arazisine varınca,

boyunduruklarınıkırdılar.

Arabayı ve arabanın üzerindeki Tâbutu, İsrail oğullarının biçilmiş

ekinlikleriiçindebırakarakbuzağılarınınyanınageldiler.[96]

Rivayetegöre: inekler; İsrailoğullarınınbiçilmişekinliklerinekadardört

Melektarafındansürülüpgötürülmüştü.[97]

Melekler; Tâbût’u, yüklenip halkın gözleri önünde, yer’le gök arasında,

Tâlût’-unevinekadartaşıdılar.[98]

Onunhükümdarlığı,böylecekararlaştıvegerçekleşti.[99]

KralTâlût’unCâlûtİleÇarpışmağaGidişi:Yaşlı,yaşlılığından,Hasta,hastalığından,Âmâ,âmâlığından,

Özürlüde,özründendolayıolmadıkça,hiçkimsegeridekalmamaküzere,

Tâ-lût’un askerleriyle birlikte Beyt-i Makdis’ten çıkıp Câlût ile savaşmağa

gitmesi,YüceAllahtarafındanŞemuyelAleyhisselâmaemredildiğiveTâbût’u

da,gördüklerizaman,İsrailoğulları;

“Bize, Tâbut, gelmiş olunca, o, bu hususta, hiç kuşkusuz, yardım eder!”

dedilervesavaşmağaseğirttiler.

Tâlût:

“Binasını,yapıpbitirmeyenbinayapıcısıadam,

Ticaretleuğraşantüccar,

Üzerindeborçbulunanadam,

Nişanlanmışvehenüzevlenmemişadam…bana,gerekmez!

Böyleleri,benimlebirliktegitmesin!

Bana,kalbi,herşeydenboşalmış,ferahgençlerdenbaşkasıtâbi’olmasın!”

dedi.

Bu şart üzere[100], yâni: yaşlılar, hastalar, özürlüler ve sanatı icâbı, geri

kalanlardışında,hiçkimsegerikalmaksızın[101]‘,seksenbinkişitoplandı.[102]

Çoksıcakbirgündeyolaçıktılar.[103]

İsrail oğulları, kendileriyle düşmanları arasında su azlığından şikâyet

ettiler.[104]

“Biz,susuzluğa,dayanamayız!

Bize,birırmakakıtmasıiçin,YüceAllah’adüaet!”dediler.[105]

ŞemuyelAleyhiselâm,Rabb’ineduaetti.

YüceAllah,onlariçin,birırmakakıttı.[106]

Bu ırmak: Filistin ırmağı[107], yâhud Ürdün[108], ya da, Ürdünle Filistin

arasındakitatlısuluEdma[109],yâhudÜrdün’dekiSehmırmağıidi.[110]

AmalıklarınhükümdarıCâlût;vücudca,insanlarınenirisi,engüçlüveen

cesaretlisiolupaskerlerininönündeyürürdü.

Adamları,ancak,onun,düşmanınıyenmesindensonra,yanındatoplanırdı.[111]

İsrailoğulları;Câlût’aveordusunabakınca:

“Bugün,bizim,Câlûtaveordusunadayanacakgücümüzyoktur!”dediler.[112]

Tâlût,ŞemuyelAleyhisselâmınemriyle[113],İsrailoğullarına:

“Şüphesizki,Allah,sizi,birırmaklaimtihanedicidir.

İşte,kim,ondan(kanakana)içerse,bendendeğildir.

Kim,onu,tatmazsa,artık,o,bendendir.

Eliyle,biravuçalanlar,başka,(onlara,okadarınamüsâadevar)dedi.

Derken (ırmağa varır varmaz) içlerinden birazı, müstesna olmak üzere

ondan,bolboliçtiler.

Nihayet, o (Tâlût) ve maiyetindeki Mü‘minler, vaktâ ki, onu (ırmağı)

geçtiler.

(Beriyandakalan,ırmağıgeçemeyenler):

“Bu gün, bizim, Câlût’a ve ordusuna karşı (duracak) takatimiz yoktur!”

dediler.

Âhirette, muhakkak, Allâha kavuşacaklarını bilenler (ve itâatla ırmağı

geçenler)ise:

“Nice az bir cemâat, daha çok cemaata -Allâhın izniyle- galebe etmiştir.

Allah, sabr (ve sebat) edenlerle beraberdir!” dediler. Onlar, Câlût ile

askerlerinekarşıçıktıklarızaman:

“Ey Rabbimiz! Üzerimize (yağmur gibi) sabr yağdır! Ayaklarımıza, sebat

ver!Bukâfirlergüruhunakarşı,bizeyardımet!”dediler.[114]

Tâlût’unaskerlerindenpekçoğu,Câlûtlakarşılaşmaktankorktukları için,

ırmaktaniçtiler.

Ancak, su içmeyenler, Tâlûtla birlikte ırmağı geçtiler. [115] Irmağın

suyundan,avuçtadeğilde,kanasıyaiçenler,susadılar.Avuçlarıileiçenlerise,

suyakandılarvesusamadılar.[116]

IrmağıgeçipCâlûtveonunordusuileçarpışanlarınsayısı,Eshab-ıBedr’in

sayısıkadar,üçyüzonküsurdu.[117]

Câlût ve askerleri; Tâlûtla ve askerleriyle karşılaşıp[118] birbirleriyle

çarpışmayahazırlandıklarızaman[119],Câlût,Tâlût’a:

“Benimkavmimveseninkavmin,neiçinöldürülsün?Yasen,karşımaçık,

benimleçarpış!Yada,istediğinkimse,karşımaçıkıpbenimleçarpışsın!

Eğer,ben,seniöldürürsem,seninmülkvesaltanatın,benimolsun!

Eğer, sen,beniöldürürsen,benimmülkvesaltanatım,seninolsun!”diye

habergönderdi.[120]

Buteklif,Tâlût’a,çokağırgeldi.[121]

Ordusununiçindenidaettirerek[122]:

“Kim,Câlût’u,öldürürse,kızımı,onunlaevlendireceğim![123]

Mülk ve saltanatımın[124] ve servetimin[125] yarısını, kendisine

bırakacağım![126]

MülkümdeonunMührünüde,geçerlikılacağım!”dedi.[127]

Câlût’la çarpışmaktan korkarak hiç bir kimse Tâlût’un dâvetine icabet

etmedi.

Bununüzerine,Tâlût,ŞemûyelAleyhisselâmabaşvuruponunbuhususta,

Allah’adüaetmesiniistedi.[128]

YüceAllah,ŞemûyelAleyhisselâma:

“Allah;Câlût’u,filanınoğullarındanfilanıneliyleöldürecektir!

Câlût’u, öldürecek olanın alâmeti de şu yağ boynuzu, onun başına

konulunca,içindekiyağkaynayacaktır![129]

İsa’nınoğlu,Câlût’u,öldürecekkimsedir!’

Ben,onu,sendensonra,Halîfeyapacağım..

O,davarçobanıdır.

İsa’ya,söyle:oğullarını,sana,birerbirergöstersin!”diyeVahyetti.

Bununüzerine,ŞemûyelAleyhisselâm,İsa’yıçağırıpkendisine:

“Oğullarını,banagetiripgöster![130]

YüceAllah,oğullarının içindenbirisinineliyleCâlût’uöldüreceğini,bana

Vahyetti!”dedi.

İşa:

“Olur ey Allah’ın Peygamberi!” diyerek[131], oğullarından, her biri direğe

benzeyenonikisinigetiripŞemûyelAleyhisselâmagösterdi.

İçlerinde en boylu boslu, güzel yüzlü ve görünüşte, en üstünü ve hoşa

giderolanıda,bulunuyordu.

Yağboynuzu,birerbireronlarınbaşlarıüzerinekonulduğuhalde,hiçbir

şeygörülmedi.[132]

Bununüzerine,YüceAllah,ŞemûyelAleyhisselâma;

Allah’ın, insanları suretlerine, görünüşlerine göre değil, kalblerinin

iyiliğineve

düzgünlüğüne göre, üstün tuttuğunu, Vahy ile bildirdi. [133] Şemûyel

Aleyhisselâm,İsa’ya:

“Senin,bunlardanbaşka,oğlunvarmı?”diyesordu.[134]İşa:

“Yoktur!”dedi.[135]ŞemûyelAleyhisselâm:

“YâRab! İşa, kendisinin, başkaoğlubulunmadığını söylüyor!” dedi.Yüce

Allah:

“Yalansöylüyoro!”buyurdu.ŞemûyelAleyhisselâm,İsa’ya:

“Rabb’im, senin, yalan söylediğini, bunlardan başka, bir oğlun daha

bulunduğunu,banahaberverdi!”dedi.[136]

İşa:

“EyAllah’ınPeygamberi!Doğrudur!Benim,Dâvudadındabiroğlumdaha

vardır.

Fakat, halkın, onun kısa boyluluğunu ve çelimsizliğini, görmesinden

utandığım için, koyunlarımı güttürmek üzere, kendisini, geride bıraktım!”

dedi.

ŞemûyelAleyhisselâm:

“Neredediro?”diyesordu.

İşa:

“Filanvadininfilanyerinde[137],filandağın,filanyerindedir.”dedi.[138]

ŞemûyelAleyhisselâm,hemen,otarafadoğrugittiveonu,oradakivadide

buldu.

Kendisinin, vadide akan sel sularına ve su biriken çukurlara davarları

düşürmemekiçin,ikişerikişertaşıyıpgeçirmeğeçalıştığınıgörünce[139]:

“İşte,hiçşüphesiz,buduro![140]

Hayvanlara,böyleacırsa,o,insanlara,dahaçokacır!”dedi.

Yağ boynuzunu, onun başına koyunca, içindeki yağ, kaynamağa başladı.[141]

DemirTennûr’uniçinegirincede,vücudu,onu,doldurdu![142]

Şemûyel Aleyhisselâm; Allah tarafından, kendisine verilen Yağ Boynuzu

iledemirdenyapılmışTennûr’u,Tâlût’agönderdi.[143]

Câlût’u, öldürecek olan adamınızın başına, Yağ boynuzu, konulunca,

içindeki yağ, kaynayacak, o, yağdan başına sürünecek, süründüğü yağ,

yüzüneakmayacaktır.

Yağ boynuzu, aynı zamanda, onun başında bir Tac şeklini alacaktır.

Kendisininvücududa,Tennûr’uniçinegirince,onu,dolduracaktır!”dedi.

Tâlût; İsrail oğullarını, birer birer çağırıp başlarına Yağ boynuzunu

koymakve vücudlarınada,Tennûr’u ölçmek suretiyle denemeyaptı ise de,

onlardan,hiçbirineuygungelmedi.[144]

Tâlût;böylece,denemeyiyapıpboşaldıktansonra,DâvûdAleyhisselâmın

babasına:

“Senin oğullarından, görmediğimiz, geride kalmış olan, var mı?” diye

sordu. Dâvûd Aleyhisselâmın babası: “Evet! Vardır. Oğlum Dâvûd kaldı.

Kendisi,bizeyiyecekgetirir.”dedi.[145]

[1]. Taberî-Tarih c.1,s.242, Sâlebi-Arais s.265, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.217,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.5.

[2]. Taberî-Tarih c.1 ,s.242, Sâlebî-Arais s.265, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.2,s.5.

[3].Taberî-Tarihc.1,s.242,Ebülfida-ElbidayevennihayeC.2.S.5

[4].ibn.Kuteybe-Maarifs.20

[5].Sâlebî-araiss.265,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.5

[6].ibn.Kuteybe-Maarifs.20

[7].Taberî-TarihC.1.S.242,Sâlebî-Araiss.263,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.217

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/163.

[8].Sâlebî-Araiss.262

[9].Sâlebî-Araiss.262,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.5

[10].Sâlebî-Araiss.262,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.217

[11]. Taberî-Tarih c.1,s.242, Sâlebî-Arais s.262, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.217,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.5

[12].Taberî-Tarihc.1,s.242

[13].Sâlebî-Araiss.262,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.5

[14].Taberîc.1,5.242,Sâlebîs.262,EbülfidaC.2.S.5

[15].Sâlebî-Araiss.262

[16].Taberî-Tarihc.1,s.242,Sâlebî-Araiss.262,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.217.

[17].Taberî-Tarihc.1,s.242.

[18].Taberî-Tarihc.1,s.242,Sâlebî-Araiss.263,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.217.

[19].Ebülfİda-Elbidayevennihayec.2,s.5.

[20].Taberic.1,s.242,Sâlebîs.263.İbn.EsîrC.1.S.217,Ebülfidac.1,s,5.

[21].Sâlebî-Araiss.266.

* Lâvi ve Yehuza Hanedanından başka Hanedandan Hükümdar ve

Peygamberçıkmamıştı.(İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.46)

[22].Taberî-Tarihc.1,s.242,Sâlebîs.263,İbn.Esîrc.1,s.217.

[23].Taberîc.1,s.242,Sâlebîs.263,İbn.Esîrs.217,Ebülfidac.2,s.5.

[24].Taberî-Tarihc.1,s.242.

[25].Sâlebî-Araiss.263.

[26].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.217,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.5.

[27].Taberî-Tarihc.1,s.242.

[28].Taberî-Tarihc.1,s,242,İbn.Esîr-Kâmilc.1s,.217.

[29].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.5.

[30].Taberî-Tarihc.1,s.242,Sâlebî-Araiss.263,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.217.

[31].Taberî-Tarihc.1,s.242,Sâlebi-Araiss.263,İbn.Esir-Kâmilc.1,s.218.

[32].Taberi-Tarihd.s.242,Sâlebî-Araiss.263,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.217-218.

[33].Taberi-TarihC.1.S.242,İbn.Esîr-Kâmilc.l.s.218.

[34].Taberî-Tarihc.1,s.242,Sâlebi-Araiss.264,İbn.Esîr-Kâmilc.1.s.218.

[35].Taberî-Tarihc.1,s.242.

[36].Bakare:246.

[37].Taberî-Tarihc.l.s.242.

[38].Sâlebi-Araiss.264.

[39].Sâlebi-Araiss.265.

[40].Taberî-Tarihd,s.242,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.218.

[41].Taberî-Tarihc.1,s.242,Sâlebîs.264,İbn.Esîr-Kâmilc.l.s.218.

[42].Sâlebi-Araiss.264,İbn.Esîr-KâmilC.1,S.218.

[43].Sâlebi-Araiss.265.

[44].Salebis.265,İbn.Asâkir-Tarihc.7s.46,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.218.

[45].Taberî-Tarihc.1,s.242,Sâlebî-Araiss.265,İbn.Esır-Kâmilc.1,s.218.

[46].AynıKaynaklar.

[47]. Salebi s.265, İbn.Asakir-Tarih c.7,s.45, ibn.Esîr c.1,s.218, Ebülfida-

ElbidayevennihayeC.2.S.6.

[48].Sâlebî-Araiss.265.İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.45.

[49].KendisininDebbağolupderidabakladığıda,rivayetedilir.(Mes’ûdi-

Murucuzzeheb c.1,s.54-55, Salebi s.265. İbn.Asakir C.7.S.46, İbn.Esir-Kâmil

C.1.S.218).

[50].Taberîs.242,Sâlebîs.265,ibn.Asâkirs.47,ibn.Esirs.218.

[51].Taberîs.245,Salebis.265,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.46.

[52].İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.45.

[53].Taberîs.244,Sâlebîs.265,İbn.Asakir-Tarihc.7,s.46..

[54]..İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.45.

[55].Sâlebî-Araiss.265.

[56].Sâlebî-Araiss.265,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.46.

[57].İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.45.

[58].Şâlebî-Araiss.265.

[59].ibn.Asâkirc.7,s.46.

[60].Sâlebî-Araiss.265,İbn.Asakir-TarihC.7.S.46.

[61].İbn.Asakir-TarihC.7.S.46.

[62].Taberî-Tarihc.1,s.244,Sâlebî-Araiss.265,İbn.Asakir-Tarihc.7,s.46.

[63].Sâlebî-Araiss.265,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.46.

[64]. Tâlût: Ne içlerinden Peygamber, ne de, hükümdar çıkan iki

Hanedandan birisine mensub olmayıp Bünyamin b.Yâkub Aleyhisselâmın

soyundangelenHanedanamensubdu.(Sâlebî-Araiss.266).

[65].Taberî-Tarihc.1,s.244,Sâlebî-Araiss.265.

[66]. Taberî-Tarih c.1,s.242, Sâlebî-Arais s.265-266, İbn Esîr-Kâmil

c.1,s.218.

[67].ibn.Asâkir-Tarihc.7,s.45.

[68].ibn.Asâkit-Tarihc.7,s.46,MîrHâvend-RavzatussafaTercemes.302.

[69].Yâkubi-Tarihc.1,s.49, İbn.Asâkirc.7,s.46,MîrHâvend-Ravzatussafa

Tercemes.302.

[70].ibn.Asâkir-Tarihc.7,s.46,MirHâvend-RavzatussafaTercemes.302.

[71]. Yâkubî-Tarih C.1.S.49, İbn.Asâkir-Tarih C.7.S.46,Mîr Hâvend-ravza

s.302.

[72].ibn.Asâkir-Tarihc.7,s.46.

[73].Yâkubî-Tarihc.1,s.49.

[74].Taberî-Tarihc.1,s.242,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.218.

[75]. Taberî-Tarih c.1,s.242-243, Sâlebî-Arais s.266, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.218.

[76].Bakare:247.

[77].Sâlebî-Araiss.266.

[78].Sâlebî-Araiss.266,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.46.

[79].İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.46.

[80]. Tâbut ile Mûsâ Aleyhisselâmın Asasının Taberiye gölünün içinde

bulunduğu ve Kıyametten önce çıkarılacağı da, söylenir. (Taberî-Tefsir

c.2,s.6O9)..

[81].Bakare:248.

[82].İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.47.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/163-170.

[83].Taberî-Tarihc.1,s.244,Sâlebî-Araiss.268,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.46.

[84].Sâlebî-Araiss.268,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.47.

[85].Sâlebî-Araiss.268.

[86].Taberî-Tarihc.1,s.244,Sâlebî-Araiss.268,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.47.

[87].Taberî-Tarihc.1,s.244,Sâlebî-Araiss.268.

[88].MirHâvend-RavzatussafaTercemes.286.

[89].Taberî-Tarihc.1,s.244,Sâlebî-Araiss.268,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.47,

MîrHâvend-RavzatussafaTercemes.286.

[90].İbn.Asakir-TarihC.7.S.47.

[91].Taberî-TarihC.1.S.244.

[92].Taberî-Tarihc.1,s.244,Sâlebî-Araiss.268.

[93].Taberî-TarihC.1.S.244.

[94].Sâlebî-Arasis.268.

[95].Taberî-Tarihc.1,s.244,Sâlebî-Araiss.268.

[96].Taberî-TarihC.1.S.244.

[97].Sâlebî-Araiss.26.

[98].Taberî-Tarihc.1,s.243,Sâlebî-Araiss.269,İbn.Esir-Kâmilc.1,s.219.

[99].Sâlebî-Araiss.269,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.219.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/170-171.

[100].Sâlebi-Araiss.269.

[101].İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.48.

[102].Taberî-Tarihc.1,s.243,Sâlebî-Araiss.269,ibn.Esır-Kâmilc.1,s.219.

[103].Sâlebi-Araiss.269.

[104].Sâlebi-Araiss.269.

[105].Sâlebi-Arais.269,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.48.

[106].İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.48.

[107].Taberî-Tarihc.1,s.243,ibn.Esîr-Kâmilc.1s.219.

[108].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.219.

[109].Sâlebi-Araiss.269.

[110].İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.48.

[111].Taberî-Tarihc.1,s.243.

[112].Taberî-Tarihc.1,s.243.

[113].Sâlebî-Araiss.269.

[114].Bakare:249-250.

[115].Taberî-Tarihc.1,s.243.

[116].Taberî-TarihC.1.S.243,Sâlebî-Araiss.269.

[117]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.4,s.29O, Buharî-Sahih c.5,s.5, Sâlebi-

Araiss.269,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.49,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.219.

[118].Sâlebî-Araiss.270.

[119].Taberî-Tarihc.1,s.248.

[120].Taberî-Tarihc.1,s.248,Sâlebî-Arâiss.270.

[121].Sâlabi-Araiss.270.

[122].Taberîc.1,s.248,Sâlebîs.270,ibn.Asâkir-Tarihc.7,s.48.

[123].TaberîC.1.S.245,Sâlebîs.270,ibn.Asâkirc.7,s.48.

[124].Sâlebî-Araiss.245,Sâlebîs.270,ibn.Asâkirc.7,s.48.

[125].ibn.Asâkir-Tarihc.7,s.48.

[126].Sâlebî-Araiss.270,ibn.Asakir-Tarihc.7,s.48.

[127].Taberî-Tarihc.1,s.245,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.22O.

[128].Sâlebî-Araiss.270.

[129].Taberî-Tarihc.1,s.247.

[130].Sâlebî-Araiss.270.

[131].Taberî-Tarihc.1,s.247,Hâkim-Müstedrekc.2,s.585.

[132]. Taberî-Tarih c.1,s.247, Hâkim-Müstedrek c.2,s.585, Sâlebî-Arais

s.270.

[133].Taberî-Tarihc.1,s.247,Sâlebî-Araiss.270,MirHâvend-Ravzatussafa

Tercemes.304.

[134].Hâkim-Müstedrekc.2,s.585,Sâlebî-Araiss270.

[135].Sâlebî-Araiss.270,MîrHâvend-RavzatussafaTercemes.305.

[136]. Taberî-Tarih c.1,s.247, Hâkim-Müstedrek c.2,s.585, Sâlebî-Arais

s.270-271.

[137].AynıKaynaklar.

[138].Taberî-Tarihc.1,s.247.

[139].Taberî-Tarihc.1,s.247,Sâlebî-Araiss.271,Mîr-HâvendRavzatussafa

Tercemes.305.

[140]. Taberî-Tarih c.1,s.247, Hâkim-müstedrek c.2,s.585, Ravzatussafa

Tercemes.305.

[141].Taberî-TarihC.1.S.247,Sâlebî-Araiss.271.

[142].Sâlebî-Araiss.271.

[143].Taberî-Tarihc.1,s.245,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.220.

[144].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebî-Araiss.270,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.22O.

[145].Taberî-Tarihc.1,s.245.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/171-176.

DAVUDALEYHİSSELÂMDâvûdAleyhısselamınSoyu:

Dâvûd b.İşâ[1] Aleyhisselâm; Yehûza b.Yâkub, b.İshak, b.İbrahim

Aleyhisselâmınsoyundandır.[2]

DâvûdAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:

DâvûdAleyhisselâm:kısaboylu[3],hastalıklı,aktenli,mavigözlü,kırmızı

yüzlü,incebacaklı,düz[4]veazsaçlıidi.[5]

Tepesininsaçıdökülüpaçılmıştı.[6]

Gürvegüzelsesli,güzelhuylu[7],temizkalbli[8]veçokanlayışlıidi.[9]

Dâvûd Aleyhisselâmın Hor Görülüşü Ve Kendisine DavarGüttürülüşü:

İsa’nın,DâvûdAleyhisselâmdanbaşka,duvargibionikioğludahavardı.

DâvûdAleyhisselâm, kısa boylu ve vücudca, çelimsiz olduğu için, babası

İşa, onu, hor görür, insanlar arasına çıkarmaktan utanır, ona, davarlarını

güttürürdü.

Onu,ŞemûyelAleyhisselâmada,ötekioğullarıylabirliktegöstermekiste-

memişti.[10]

DâvûdAleyhisselâmınDavarGüderkenKarşılaştığıHaller:

DâvûdAleyhisselâm,birgün[11],babasınınyanınagelip[12]:

“EyBabacığım!Ben, şu sapanımla, attığımher şeyi,muhakkak, vuruyor,

yeredüşürüyorum!”dedi.[13]

Babası:

“Ey oğulcuğum! Seni, müjdelerim: Allah, senin rızkını, Sapanının içine,

koymuştur!”dedi.

DâvûdAleyhisselâm,başkabirgün,yine,babasınınyanınagelip

“Eybabacığım![14]Dağlararasınagirdiğimde,yuvasındaduranbirarslana

rastladım!Hiçkorkmadan,onunüzerinebinipkulaklarınıtuttum!”dedi[15]

Babası:

“Müjdelerimsenieyoğulcuğum!Hiçşüphesiz,buda,Allanın,sanaverdiği

birhayırdır.”dedi.[16]

DâvûdAleyhisselâm,yine,başkabirgünde,babasınagelip[17]:

“Ey babacığım! [18] Ben, dağların arasında yürüyüp giderken, Allâhı,

Teşbihediyor(Sübhânallâh!)diyorum.

Hiçbirdağkalmamaküzere,bütündağlar,benimlebirlikte,Allah’ıTeşbih

ediyor,(Sübhânallâh!)diyorlar.”dedi.

Babası:

“Müjdelerimsenieyoğulcuğum!Hiçşüphesiz,buda,Allanın,sanaverdiği

birhayırdır.”dedi.[19]

DâvûdAleyhisselâmınbabası,çokyaşlıbirihtiyardı,

DâvudAleyhisselâmınkardeşleri,Câlut’lasavaşmaküzre,Tâlut’labirlikte

gitmişlerdi.

DâvûdAleyhisselâm,babasınındavarlarınıgütmeküzere,geridekalmıştı.

İsrail oğullarıyla Amâlıkalar, çarpışmak için, birbirlerine yaklaşmış

bulunuyorlardı.

DâvûdAleyhisselâm,davarlarınıyayarken,kendisinebirsesgeldiiki:“Ey

Dâvûd!Sen,Câlût’u,öldüreceksin!

Sen,şuradadurupneyapacaksın?Haydi,davarlarını,Rabb’ına,emânetet

de,kardeşlerinekavuş!

Tâlût; Câlût’u, öldürecek kimseye,malının yarısını vermeyi ve kızını da,

onunlaevlendirmeyiva’detmişbulunmaktadır!”diyordu.

Dâvûd Aleyhisselâm, hemen, davarlarını, Rabb’ine emânet etti. Gidip

babasınınyanınavardı.

Babası,ona:

“Sen,davarlarını,neyaptın?”diyesordu.

DâvûdAleyhisselâm:

“Ben, onlara, en koruyucu Birini, Vekil ettim!” deyince, babası, onun bu

sözünden, davarlara, ancak, çoban arkadaşlarından bazısını vekil ettiğini

sanmıştı.

Savaşagidenkardeşleriiçinazıkhazırlayıp:

“Eyoğulcuğum!Hemen,kardeşlerininyanınagit.Düşmanlarıkarşısında,

onları,güçlendirmeküzere,yaptığımızşeyleri,kendilerineteslimet!

Durumlarını,gör,benimyanımaveişininbaşınadönmekteaceleet!”dedi.

Dâvûd Aieyhisselâm, kardeşlerinin azıklarını, asasını, torbasını ve

sapanınıyükleniphemenyolaçıktı.

Yoldagiderken,birtaş:

“EyDâvûd!Beni, götür! Senin için -Allah’ın izniyle-Câlût’u, öldüreyim!”

diyerekseslendi.

DâvûdAleyhisselâm,onu,alıptorbasınakoydu.Sonra,yolunadevametti.

Başkabirtaş,ona:

“EyDâvûd!Benide,al!”diyeseslendi.

DâvûdAleyhisselâm,ona:

“Sen,kimsin?”diyesordu.

Taş:

“Ben,İshak’ıntaşıyımki,o,benimle,şunları,şunları,öldürdü!

Ben-Allah’ınizniyle-Câlût’u,öldürürüm!”dedi.

DâvûdAleyhisselâm,onuda,alıptorbasınakoydu.

Sonra,yolunadevametti.

Dahabaşkabirtaşarastladıki:

“EyDâvûd!Benide,yanınaal!”dedi.

DâvûdAleyhisselâm,ona:

“Sen,kimsin?”diyesordu.

Taş:

“Ben,Yâkub’untaşıyım.Ben-Allah’ınizniyle-Câlût’u,öldürürüm!”dedi.

DâvûdAleyhisselâm,ona:

“Sen,onu,nasılöldüreceksin?”diyesordu.Taş:

“Ben,rüzgârdan,beni-Câlût’untolgasınaulaştırıpalnınadeğdirmesiiçin-

yardımetmesiniisterimveonu,öldürürüm!”dedi.

Dâvûd Aleyhisselâm, onu da, alıp torbasına koydu.[20] İşte, Dâvûd

Aleyhisselâm;böylece,yoldarastlayıp:

“EyDâvûd!Bizial!Câlût’u,bizimlevurupöldürürsün!”diyerekseslenenüç

taşıalıptorbasınayerleştirmişti.[21]

DâvûdAleyhisselâmınCâlût’laKarşılaşıpOnuÖldürüşü:DâvûdAleyhisselâm,gelince,Tâlût,YağBoynuzunu,onunbaşınakoydu.

Boynuzdakiyağ,kaynamağabaşladı.

DâvûdAleyhisselâm,yağdan,süründü.

Tennûr’uda,vücûdu,doldurdu.[22]

Buna,ŞemûyelAleyhisselâmda,Tâlûtta,İsrailoğullarıda,sevindiler.[23]

Tâlût,DâvûdAleyhisselâma:

“Sen, Câlût’u, öldürürsen, kızımı, seninle evlendirsem ve ülkemde senin

hükmünüde,geçerlikılsamolmazmı?”dedi.

DâvûdAleyhisselâm:

“Olur!”dedi.

Tâlût;atını,zırhınıvesilahlarını,DâvûdAleyhisselâmaverdi.

DâvûdAleyhisselâm,ata,bindi.Silahlan,kuşandı.

Birazgittiktensonra,kalbinde,birbüyüklenmeveonurlanmahisedince,

acele,Tâlût’unyanınadöndü.

Tâlût’unçevresindekikimseler:

“Delikanlı,korktu!”dediler.

DâvûdAleyhisselâm,gelipTâlût’unönündedurdu.

Tâlût:

“Sana,nehaloldu?”diyesordu.

DâvûdAleyhisselâm:

“Bırakbenide,onunla,istediğimgibi,çarpışayım!”dedi.

Tâlût:

“İstediğini,yap!”deyince,atvesilahlarını,bıraktı.Sapanını,alıp[24]Câlût’a

doğruilerledi.

Câlût:insanlarınengüçlüsüveenkatıyüreklisiidi.[25]

Başına, ağır bir demir Tolga geçirmiş; irilikte ve güçlülükte benzeri

bulunmayanalacabiratada,binmişti.[26]

Câlût, Dâvûd Aleyhisselâmı görünce, Allah, onun kalbine bir korku

düşürdü.[27]

DâvûdAleyhisselâma:

“Senmi,benimleçarpışmakiçinkarşımaçıktın?”diyesordu.

DâvûdAleyhisselâm:

“Evet!”dedi.

Câlût:

“Hay oğulcuğum! Köpeğe taş atıldığı gibi, sen de, bana, Sapanla taş mı

atacaksın?!”dedi.

DâvûdAleyhisselâm:

“Evet!Sen,köpektende,kötüsün!”dedi.[28]

Câlût:

“Eygenç!Geridön!Seni,öldürmeyeacıyorum!”dedi.

DâvûdAleyhisselâm:

“Hayır!Belki,ben,seniöldüreceğim!”dedi.[29]

Câlûtkızdı:

“Sen, artık, hakettin: Ben, senin etini, vahşi hayvanlarla gök kuşları

arasındabölüştürecek,onlara,yemedeceğim!”dedi.

DâvûdAleyhisselâm:

“Bismillah!Belki,Allah,seninetini,vahşihayvanlarlagökkuşlarıarasında

bölüştürecek,yemedecektir!”dedi.[30]

Hemen, Torbasından bir taş çıkarıp sapanına koydu. Her taşı, çıkarıp

Sapanınakoyarken:“Bu,Atamİbrahiminismiyle!Bu,Atamİshak’ınismiyle!

Bu,Atamİsrail’in(Yâkub’un)ismiyle![31]diyordu.[32]Diğerrivayetegöre:

Torbasından ilk taşı alırken: (Bismillâhi İlâh-i İbrahim= İbrahimin İlâhı

olanAl-lâhınismiyle!”dediveonu,Sapanınayerleştirdi.

İkinci taşı alırkan: (Bismillâhi İlâh-i İshak = İshak’ın İlâhı olan Allah’ın

ismiyle!”dediveonu,Sapanına,yerleştirdi.

Üçüncütaşıalırken:Bismillâhiİlâh-iYâkub=YâkubunİlâhıolanAllah’ın

ismiyle!”dediveonu,Sapanınayerleştirdi.[33]

Dâvûd Aleyhisselâm, elini, Sapanın içine soktuğu zaman,’[34], koymuş

olduğuüçtaşın,birtaşhalınegeldiğinigördü.[35]

YüceAllah,Meleklerine,Vahyedip:

“KulumDavud’a,yardımediniz!”buyurdu.[36]

Dâvûd Aleyhisselâm, Sapanına koyup attığı üçüzlü taşla, Câlût’u, iki

gözününarasındanvurdu!

Taş, Câlût’un başını, delip arkasından çıktı. [37] Câlût’u, ölü olarak yere

düşürdü. [38] Ve değdiği, herkesi de, öldürdü. Câlût’un ordusu, bozguna

uğradı.[39]

Tâlût; düşmanına karşı, Allah’ın yardımıyla muzaffer olarak İsrail

oğullarıylabirliktesavaşmeydanındanayrıldı[40]

Tâlût,kızını,DâvûdAleyhisselâmlaevlendirdi. [41] Servetinin yarısını da,

ona,verdi[42].MülkündeOnunMührünüde,geçerlikıldı.[43]

Başkarivayetegöre:Tâlût,yönetiminüçtebirinide,DâvûdAleyhisselâma

bıraktı.[44]

Tâlût’unDâvûdAleyhisselâmıKıskanarakÖldürmeğeKalkışı:Halkın, Dâvûd Aleyhisselâma meyledip sevgi göstermeğe başladıklarını

görünce,Tâlût’un,kıskançlığıtuttu,onu,öldürmeğekalktı.[45]

Fakat,YüceAllah,DâvûdAleyhisselâmı,onunsû-ikasdindenkorudu.[46]

Dâvûd Aleyhisselâm, ona, mukabelede bulunmaktan[47], onun mülkünde

ona,kıskançlıkgöstermektenkaçındı.[48]

Ona:

“Allah,Davud’arahmetetsin!

O,bendendahahayırlıdır!

Ben,fırsatbulunca,onu,öldürmeğekalkıyorum!

Halbuki,o,fırsatbulunca,beni,öldürmektenelçekiyor!”dedirtti.[49]

Tâlût, en sonunda, yaptıklarına pişman olup Şemûyel Aleyhisselâmın

kabrine giderek tevbe etmiş, oğulları ile birlikte katıldığı savaşta

öldürüldükten sonra, Dâvûd Aleyhisselâm, İsrail oğullarının yönetimini,

tamamıileelealmış[50],işi,gittikçe,büyümüştür.[51]

Sanıldığına göre: Dâvûd Aleyhisselâmın hükümdarlığı; Rum kralı

Dakyanus ve Eshab-ı Kehf zamanında[52], Keyhusrev b.Syavş‘in asrında idi.[53]

DâvûdAleyhisselâmınPeygamberOluşuVeBazıFaziletleri:Yüce Allah; Dâvûd Aleyhisselâma saltanat verdiği gibi, Hikmet

(Peygamberlikle, vermiş[54], kendisinde hükümdarlıkla Peygamberliği

birleştirmiş[55],kendisine,semavîkitablardanZebur’uindirmiştir.[56]

DâvûdAleyhisselâm; İsrail oğullarınakral olduğu zaman,kılıkdeğiştirip

kendisini belirsiz ederek halk arasına karışmayı ve kendisinin icrâât ve

gidişatıhakkındasoruşturmayapmayıâdetedinmişti.[57]

Çarşıda,pazarda[58],gördüğükimsenin,hemenyanınavarır:Ona:

“Dâvûd hakkında ne dersin?” diye sorar, o da, onu öever ve hayırlı

olduğunusöylerdi.[59]

Kendisi hakkında soruşturma yapıp ta, ibâdette, gidişatta ve adalette

hayırlıolduğunuövmeyenbirkimseyoktu.[60]

DâvûdAleyhisselâm;böyle,herkarşılaşıpsorduğukimselerden:

“O, kendisi için de, ümmeti için de, Allah’ın, yaratıklarının hayırlısıdır!”

cevabını aldığı[61] günlerden bir günde idi ki[62], Yüce Allah insan suretine

koyduğubirMeleği,onunlakarşılaştırdı.[63]

DâvûdAleyhisselâm, onu, görünce[64], âdeti vechile[65], başkalarına sora

geldiğigibi[66],kendisini,onada,sordu.[67]:

“ŞukralDâvûdhakkındanedersin?”dedi.[68]

Melekinsan:

“O,neiyiadamdır![69]Kendisiveümmetiiçin,insanlarınhayırlısıdır![70]

Neolurdu,kendisindeolanbirşeyde,olmasaydı[71],Kâmilolurdu!”dedi.[72]

DâvûdAleyhisselâm,bunahayretvemerakederek[73]:

“EyAllanınkulu![74]Nediroşey?”diyesordu.[75]

Melekinsan:

“Dâvûd[76], Beytülmal’dan[77], Müslümanların malından[78], yiyor[79],

rızıklanıyor[80]evHalkınada,yediriyor.[81]

Neolurduo,Evhalkına,Beytülmaldanyedirmeseydi![82]

Keşke,kendisi,elininemeğindenyeseydi,faziletlerini,tamamlardı!”dedi.[83]

Bu,DâvûdAleyhisselâmı[84]uyarmağayetti.[85]

YüceAllah’a:

“EyAllâhım!Rızkın,engüzeli,hangisidir?”diyesordu.

“EyDâvûd!Elininemeğidir!”buyuruldu.[86]

DâvûdAleyhisselâm,hemengeridöndü.[87]

Kendisini ve Ev halkını[88], Beytülmal’a muhtaç etmeksizin[89], elinin

emeğiyle geçindirecek[90] bir geçim yolu ihsan etmesini[91], bir sanat[92]

öğretmesini[93]veonu,kendisinekolaylaştırmasını[94]YüceAllâh’dandiledi.[95]

YüceAllahda,ona,demiri,hamurgibiyumuşatacakbirkudretihsanetti.[96]

Demir;ateşesokulmaksızın,çekiçlevurulmaksızın,DâvûdAleyhisselâmın

elinde mum, hamur ve çamur gibi olur, Dâvûd Aleyhisselâm, onu, istediği

şeklekoyardı.[97]

Yüce Allah, ona, zırh gömlek yapma sanatını da, öğretti. [98] Bu, Yüce

Allah’ın, onun için seçtiği bir sanattı. [99] O, böylece, zırh gömlek yapıcısı

oldu.[100]

Dâvûd Aleyhisselâm, zırh gömlek yapanların ilki olduğu gibi[101], onu,

giyenlerinde,ilkiidi.[102]

Ondan önce, zırh, gömlek halinde değil, levha halinde yapılır ve

kullanılırdı.[103]

DâvûdAleyhisselâm,zırhgömlekyapmağakoyuldu.[104]

LukmanHakîm,hiçzırhgömlekgörmemişti.[105]

DâvûdAleyhisselâmı,zırhgömlekyaparkengörünce[106],teaccübetti.[107]

Bunun, ne olduğunu, bilmediği için, Dâvûd Aleyhisselâma sorup

öğrenmeğe isteklendi ise de, Dâvûd Aleyhisseiâmın onu örüp boşalmasına

kadarsusmayıtercihetti,[108]Hikmeti,onu,onasormasınaengeloldu.[109]

Neona,neyaptığınısordu,nedeo,haberverdi.[110]

DâvûdAleyhisselâm,kalkıpzırhgömleği,sırtınagiyindive:

“Savaşeriiçin,negüzelbirgömlektir!”dedi.

LukmanHakîm,onunla,neyapılmakistendildiğini,öğrenince[111]:

“Susmak,Hikmettir!

Fakat,susanı,pekazdır!”dedi.[112]

Dâvûd Aleyhisselâm; her gün, Bir zırh gömlek yapar[113], yaptığı[114] her

zırhı,dörtbinesatar[115],bundan,hemkendisinin,hemevhalkınıngeçimini

sağlar,hemde,yoksullaravezüğürtleretasadduktabulunurdu.[116]

Rivayetegöre:kazancınınüçtebirini,hemenfakirleretasaddukeder,üçte

biri ile kendisine ve Ev halkına yetecek geçimlik satın alır, üçte birini ise,

başka bir Zırh yapıncaya ve bir günden o bir güne kadar tasadduk etmek

üzre,yanındatutardı.[117]

Dâvûd Aleyhisseiâmın, hurma yaprağından yaptığı zenbili çarşıya

gönderipsattırarakonunparasıylageçindiğide,rivayetedilir.[118]

PeygamberimizAleyhisseiâmında,açıkladıklarıgibi:DâvûdAleyhisselâm:

“Kendi elinin emeğinden başkasını, yemezdi.” [119] Dâvûd Aleyhisselâm;

zamanını,üçeayırmış:

Birgününü,halkarasındahükümvermeğe,

Birgününü,tenhâyaçekilipRabbınaibâdetetmeye,

Birgününü,kadınlarıylameşgulolmayatahsisetmişti.[120]

Diğerrivayetegöre:Zamanını,dördeayırmış:

Birgününü,kadınlarilemeşgulolmaya,

Birgününü,ibâdete,

Birgününü,İsrailoğullarıarasındahükümvermeğetahsisetmişti.

Dördüncü günde ise, İsrail oğullarına hatırlatmada, uyarmada bulunur,

onlarda,ona,hatırlatmada,uyarmadabulunurlar’[121],o,onları,ağlatır,onlar

da,onu,ağlatırlardı.[122]

Dâvûd Aleyhisselâm; her gecenin yarısında uyur, üçte birinde namaz

kılardı.

Geceninaltıdabirindeyineuyurdu.[123]

Kendisi,insanlarınençokibadetlisiidi.[124]

YüceAllah,ibâdetiçin,onabüyükgücihsanetmişti[125]

DâvûdAleyhisselâm;Allâhaibâdetiçin,enfaziletlivakitleriaraştırırdı.

Nitekimbirgün,CebrailAleyhisselâma:

“EyCebrail!Hangigece,efdaldir?”diyesormuş,CebrailAleyhisselâmda:

“Ey Dâvûd! Seher vaktinde Arş’ın titreyişinden başkasını, bilmiyorum!”

demişti.[126]

Dâvûd Aleyhisselâm; bir gün oruç tutar, bir gün, iftar eder’[127], yılın

yarısını,oruçlugeçirirdi.[128]

Çokmütevazı’idi.

Mescidleregirer,gözucuyla,İsrailoğullarınınhalkalandıklarıyerebakar,

yanlarınavarıpotururve:

“Miskîn,miskinlerin aralarındayakışır!” derdi. [129]DâvûdAleyhisselâm,

çokağlardı.[130]’

Yerekapanıpokadarağlardıki[131]otlar,yeşerirdi…YüceAllah:

“EyDâvûd![132]Neistiyorsun[133]

Malını, çocuklarını[134], ömrünü[135], saltanatını[136] artırmamı mı

istiyorsun?”diyeVahyetti.[137]

DâvûdAleyhisselâm:

“YâRabb!Beni,yarlığa!”demiş[138]veyarlıganmıştı.[139]

DâvûdAleyhisselâm:

“İlâhî Ben, Sana, nasıl hakkıyle şükredebilirim ki: Senin nimetin

olmadıkça,Sana,şükretmeyede,gücyetiremem!”dedi.

YüceAllah,ona:

“Ey Dâvûd! Sana gelen nimetin, benden olduğunu, biliyorsun değil mi?

buyurdu.

DâvûdAleyhisselâm:

“EvetyâRab!”dedi.

YüceAllah:

“Ben,bunu,senintarafındanşükürolarakkabulettim!”buyurdu.[140]

DâvûdAleyhisselâm:

“İlâhî!Saçımınherteli,ikidilolupbütünzamanboyuncagecevegündüz,

Seni, Teşbih ve Takdis etselerdi, yine, Senin nimet hakkını ödeyemezdim

dedi.[141]

DâvûdAleyhisselâm;insanlarınençoksabırlısı,ençokuluslusu,öfkesini

ençokyeneniidi.[142]

Dâvûd Aleyhisselâmın Mescidi Aksâ‘yı Yaptırmağa TeşebbüsEdişi:

Dâvûd Aleyhisselâmın zamanında, israil oğulları, öldürücü bir Taun

hastalığınayakalanmışlardı.

Dâvûd Aleyhisselâm, İsrail oğullarını Beytülmakdis’te bir yere

götürmüş[143]Sahra’nınyerindedurupTaunu,onlardankaldırmasını,onların

kabullendikleriüçgünkütlehalindeölmecezasındanafvedilmelerini orada

Allah’dandilemiş,Allahda,onunduasınıkabulederekonlardanölümü[144]ve

Tâûnukaldırmıştı.[145]

DâvûdAleyhisselâm,osırada,Meleklerinellerindekisıyırılmışkılıçlarını,

kınlarına sokarak Sahra’dan, semâya, altun merdivenden yükseldiklerini

görmüş[146],İsrailoğullarına:

“Yüce Allah, size ihsan ve merhamet etti. Ona, şükrünüzü, yenileyiniz!

demişti.

İsrailoğulları:

“Neyapmamızı,bizeemredersin?”diyesordular.

DâvûdAleyhisselâm:

“Allah’ın, size merhamet ettiği şu Kaya’nın üzerini, Mescid edinmenizi,

emrediyorum![147]

Çünkü,orası,Mescidedinilmeğelâyıkbiryerdir.[148]

Onun içinde siz ve sizden sonrakiler, Allah’ı zikirden uzak

kalmayacaklardır”dedi.

Bununüzerine,oradabirMescidyapmakistediklerizaman,yanlarınaiyi

halli,fakirbiradamgelipİsrailoğullarına:

“Benim,buyeriniçindebiryerimvardırki,benim,onaihtiyacımvar!

Beni,hakkımdanmenetmeniz,sizehelalolmaz!”dedi.İsrailoğulları:“Ey

kişi!

İsrailoğullarından,şuKayaüzerindeseninhakkıngibihakkıolmayanbir

kimseyoktur!

Sen, insanların en pintisi olma ve bu hususta, bizi sıkıntıya sokma!”

dediler.Fakitadam:

“Ben,hakkımı,biliyorum.

Sizise,hakkınızı,bilmiyorsunuz!”dedi.

İsrailoğulları:

“Rızan ile, gönlünden koparak vermezsen, biz, onu, senden zorla alırız!”

dediler.

Fakiradam:

“Sizbuna,Allâhınhükmünde,Davud’unhükmündebirdayanakbuldunuz

mu?”dedi.

Durum,DâvûdAleyhisselâmahaberverildi.

DâvûdAleyhisselâm:

“Onu,razıediniz!”dedi.

İsrailoğulları:

“EyAllâhınPeygamberi!Orayı,ondan,kaçasatınalalım?”diyesordular.

DâvûdAleyhisselâm:

“Onu,yüzkoyunasatınalınız!”dedi.

Fakiradam:

“EyAllâhınPeygamberi!Bana,birazartır!”dedi.

DâvûdAleyhisselâm:

“Onu,yüzsığıra,satınalınız!”dedi.

Fakiradam:

“Birazdahaartır!”dedi.

DâvûdAleyhisselâm:

“Onu,yüzdeveyesatınalınız!”dedi.

Fakiradam:

“EyAllâhınPeygamberi!Birazdahaartır!

Sen,bunu,Allahiçinsatınalıyorsun.

Allahise,Kerîm’dir,pintideğildir!”dedi.

DâvûdAleyhisselâm:

“Haydi,sende,birşeysöyle,buhusustabirhükümver!”dedi.

Fakiradam:

“Hakkımı,birzeytun,birhurmavebirüzümbahçesikarşılığındasatın”

dedi.

DâvûdAleyhisselâm:

“Olur!”dedi.

Fakiradam:

“Onu,sen,YüceAllahiçinsatınal,pintiliketme!”dedi.

DâvûdAleyhisselâm:

“Sen,dilediğini,iste!”dedi.

Fakiradam:

“Sen,Allahkatındabendendahaşereflisindir.

Onunkarşısında,oğluma,yüksekbirduvaryaptırveonu,altunla,istersen,

gümüşledoldur!”dedi.

DâvûdAlmeyhisselâm:

Bu,kolaydır!”dedi.

Fakiradam,İsrailoğullarınadönüp:

“Bu,omuhlistevbekârdır!”dediktensonra,DâvûdAleyhisselâma:

“Ey Allanın Peygamberi! Allah’ın, benim bir tek günahımı bağışlaması,

bana,bağışlanacakherşeydendahasevgilidir..”dedi.[149]

Mescid-i Aksa arsası hakkındaki başka bir rivayette, fakir adam yerine,

birgençgösterilirvehâdise,şöyleanlatılır:

DâvûdAleyhisselâm,arsasahibigencinyanınavarıp:

“Ben,burada,oğluma,AllahrızasıiçinbirMâbedyapmaklaemrolundum!”

der.

Genç:

“Allah,sana,burayı,benimrızamolmaksızın,almanıda,emrettimi?”diye

sorar.

DâvûdAleyhisselâm:

“Hayır!”der.

YüceAllah,DâvûdAleyhisselâma:

“Yeryüzününhazinelerini,seninemrineverdim.Onu,razıet!”diyeVahy

eder.

Bununüzerine,DâvûdAleyhisselâm,gencinyanınagidip:

“Seni,razıetmekiçinemrolundum.

Sana,buyeriniçin,birKantaraltun!”der.

Genç:

“KabulettimeyDâvûd!

Fakat, sorarım sana: bu yer mi daha hayırlı ve kıymetlidir? Yoksa, bir

Kantaraltunmu?”der.

DâvûdAleyhisselâm:

“Hayır!Seninyerindahahayırlıvekıymetlidir!”diyecevapverir.

Genç:

“Öyleise,beni,razıet!”der.

DâvûdAleyhisselâm:

“Sana,üçKantar!”der.

Fakat,genç,artırıldıkça;

“Beni,razıet!”demeyedevameder.

DâvûdAleyhisselâm,dokuzKantarakadaryükseltir.

Yeri satınaldıktansonra,Mescid’in inşasınabaşlar,Duvarlarınörülmesi

bittiğisırada,üçteikisiyıkılır.[150]

DâvûdAleyhisselâm,Mescidinyapımınıtamamlayamadanvefatetmişve

tamamlamasını,oğluSüleymanAleyhisselâmavasiyetetmiştir.[151]

Kur’ân-ıKeriminDâvûdAleyhisselâmHakkındakiAçıklaması:DâvûdAleyhisselâmhakkındaKur’ân-ıKerim’deşöylebuyrulur:

“Derken (İsrail oğulları) Allanın izniyle, onları (düşmanlarını) bozguna

uğrattılar.

Dâvudda,Câlût’u,öldürdü.

Allahda,ona,saltanatveHikmeti(Peygamberliği)verdivedahadilemekte

olduğundanda,bazışeyleröğretti.

Eğer, Allah; insanların bir kısmını, bir kısmıyla önleyip savmasaydı, yer

(yüzü)muhakkak,fesadauğrardı.

Fakat,Allah,âlemlerekarşı,büyükfazi(veinayet)sahibidir.”[152]

“…..Andolsunki:biz,Peygamberlerinkimini,kimindenüstünkılmışızdır.

Davud’ada,Zeburverdik.’[153]

“İsrail oğullarından olup ta, küfredenlere, Davud’un da, Meryem oğlu

İsânında,diliylelanetolunmuştur.

Bununsebebi:isyanetmeleriveifratasapmalarıidi.

Onlar,işledikleriherhangifenalıktanbirinivazgeçirmeğeçalışmazlardı.

Gerçekten,yapmaktadevamettikleri(ohal)nekötüidi!”[154]

“Davud’uveSüleyman’ıda,(an!)

Hanionlar,ekin(bağmeselesi)hakkındahükümveriyorlardı.

Hani, kavmin davarı (geceleyin) çobansız olarak ekinin (bağın) içinde

yayılmış(zararyapmış)tı.

Onların(verdikleri)hükmünbizŞâhidleriidik.

Biz,o(nunfetvası)nı,hemenSüleymanaanlatmıştık.

(Zâten)biz,herbirinehükmveİlimvermiştik.

Dağları ve kuşları, Dâvûd ile birlikte Teşbih etmek üzre râm etmiştik.

(Bütün)bunları,yapanlar,bizidik.

Biz, ona, sizin için, sizi,muharebenin şiddetindenkorumak için, giyecek

(Zırh)sanatınıöğrettik.

Şimdi,siz(bundandolayı)şükredenlermisiniz?”[155]

Andolsunki:biz,Davud’aveSüleyman’aİlimvermişizdir.

(Bundandolayı)onlar:

“Bizi, Mü‘min kullarının bir çoğundan üstün kılan Allah’a hamd olsun!

dediler.

Süleyman,Davud’a,Mirasçıoldu.

“Eyinsanlar!Bize,kuşlarındiliöğretildi.

Bize,herşeydenverildi.

Şüphesizki:bu,apaçıkbirüstünlüğüntakendisidir”dedi.[156]

“Andolsunki:biz,Dâvûdatarafımızdanbirimtiyazvermişizdir.

(Dağlara):Eydağlar!OnunlabirlikteTeşbihediniz!(dedik)

Kuşlarada(bunu,emrettik).

Ona,demiride(mumgibi)yumuşattık.

“(Bütün bedeni örtecek) uzun Zırhlar, yap! (Onları) dokumada intizamı

gözet!”diye(emrettik)

(EyDâvûdHanedanı!)iyiamel(vehareketlerdebulununuz!

Çünkü,hakikat,ben,neyaparsanız,gören’im!”[157]

“(EyResulüm!)Onlar,nederlerse,sabret!

Kulumuzu,okuvvetsahibiDavud’u,hatırla!

Çünki,o,dâima,(Allâhınrızasına)dönenbir(Zat)idi.

Gerçekten,biz,dağları(kendisine)müsahharkıldıkki,bunlar,akşamleyin

vekuşlukvakti,onunlabirliktedurmayıpTeşbihederlerdi.

(Heryandan,onadoğru)toplanıpgelenkuşlarıda,kendisinerâmettik.

(Gerekodağlardan,gerekbukuşlardan)herbiri(itâatlaona)dönücüidi.

Ona,mülkünüde,kuvvetlendirdik.

Ona,HikmetveFasl-ıhitabverdik.

Sana,odavacılarınhaberigeldimi?

Hani,onlar,duvardanMescidetırmanmışlardı.

O vakit, Davud’un karşısına girivermişlerdi de, o, bunlardan, telaşa

düşmüştü.

Korkma!(biz)ikidâvâcı(yız)

Birimiz,öteki(ninhakkı)natecavüzetti.

Şimdi,sen,aramızdaadaletlehükmet,aşıngitme!

Bizi,doğruyolunortasınaçıkar”dediler.

(Onlardanbiri):

Şu,benimkardeşimdir.Onun,doksandokuzdişikoyunuvar.

Benimise,birtekdişikoyunumvar.

Böyleiken,o:onu,banaver!dedi.

Mücadeledebeniyendi.

(Dâvûd):

And olsun ki: o, senin dişi koyununu, kendi dişi koyunlarına (katmak)

istemesiyle,sana,zulmetmiştir.

Gerçekten, (Mallarını, birbirine) katıp karıştıran (ortak)ların çoğu,

mutlakabirbirinehaksızlıkedendir.

İmanedipte,güzelgüzelamel(vehareketlerdebulunanlarmüstesna!

“Fakat,bunlarda,nekadarazdır”dedi.

Dâvûd,sandıki,biz,kendisine,mutlakabirazabhazırladık.

Bununüzerine,o,Rabb’ındansetr(vehimaye)edilmesiniistedi.[158]

Rükûileyerekapandı.[159]

(Allâha)döndü.

Bizde,onu,Salih(birZatolarakintihab)ettik.

Nezdimizdeonunmuhakkakbiryakınlığıvebirakıbetgüzelliğivardır.

EyDâvûd!Biz,seniyeryüzündeHalîfeyaptık.

Ohalde,insanlararasındahak(veadâlet)lehükmet!

(Hükmünde) hevâ (ve hissiyatına) tâbi olma ki, bu, seni, Allah yolundan

saptırır.

Çünkü,Allahyolundansapanlar(yokmu?)hisabgününüunuttuklarıiçin,

onlara,pekçetinbirazabvardır.[160]

DâvûdAleyhisselâmınVefatı:DâvûdAleyhisselâm,sonzamanlarında,birgünYüceAllah’a:

“Yâ Rab! Ömrüm uzadı, yaşım, büyüdü. Bacaklarım, zayıfladı!” diyerek

haliniarzetmişti.

YüceAllah,ona:

“Ey Dâvud! Ne iyidir o kişi için ki, ömrü, uzamış, ve ameli, güzel

olmuştur!”diyeVahybuyurdu.[161]

Dâvûd Aleyhisselâmın hastalığı şiddetlenip ağırlaşınca, oğlu Süleyman

Aley-hisselâma:

“Sen,İlâh’ınolanRabb’ıntavsiyelerinegöreamelvehareketet!

O’nun,Mûsâb.İmran’aindirmişolduğuTevrat’takiMîsakları,Ahidlerive

Tavsiyeleri,koru!”dedi.[162]

DâvûdAleyhisselâm,ailesihakkındasonderecekıskançtı.

Dışarıya çıktığı zaman, kapılar, kilitlenir, kendisi, dönünceye kadar,

ailesininyanına,hiçkimsegiremezdi.

Kendisi,yine,birgün,dışarıçıkmış,kapılarkilitlenmişti.

Zevcelerinden birisi, evin kapısını açıp ta, evin ortasında bir adamın

dikilipdurduğunugörünce,kendikendine:

“Evde,birkimsevar!?

Ev,kilitliolduğuhalde,buadam,eve,neredengirdi?!

Vallahi,Dâvûd,bize,bağırır,çağırır,azabeder!”dedi.

Tamosırada,DâvûdAleyhisselâmda,gelipadamın,evinortasındaayakta

dikildiğinigörünce[163]ona:

“Seni,bueve,buvakitte,izinsizolarakkimsoktu?!dedi[164]ve:

“Sen,kimsin?”diyesordu.

Adam:

“Ben,öylebirkimseyimki:krallardankorkmamvehiçbirşeyde,benden

imtina’edemez,korunamaz![165]

Ben,krallarınyanlarına,izinsizgirerim!”dedi.[166]DâvûdAleyhisselâm:

“Öyleise,sen[167],Vallahi,[168]ÖlümMeleğisin!”dedi.[169]

Adam:

“Evet!”dedi.[170]

DâvûdAleyhisselâm:

“HoşgeldinAllah’ınemriyle!”dedi.[171]

“Sen, dâvetci olarak mı? Yoksa, ölüm haberi getirici olarak mı geldin?”

diyesordu.

ÖlümMeleği:

“Ölümhaberigetiriciolarakgeldim!”deyinceDâvûdAleyhisselâm:

“Bundanönce[172],ölümehazırlanmamiçin,bana,habergöndersenolmaz

mıidi?”dedi.

ÖlümMeleği:

“Ben,sana[173],kaçkereler[174],pekçokkereler[175]habergöndermişimdir.[176]

Sen,uyanmadın!”dedi.

DâvûdAleyhisselâm:

“Senin,banagönderdiğin[177]Elçin,kimdi?”diyesordu.[178]

ÖlümMeleği:

“EyDâvûd![179]Baban[180]İşa[181],nerede?[182]

Annen,nerede[183]

Kardeşin[184],nerede?’[185]

Komşun[186],nerede?[187]

Tanıdıkların[188],filan,filan[189]neredeler?”diyesordu.[190]

DâvûdAleyhisselâm:

“Onlarınhepsi[191],öldüler!”dedi.[192]

ÖlümMeleği:

“Bilemedinmiki[193]:onlar,sana:

Sen de,muhakkak, onlar gibi, öleceksin!” diyen[194], sana, ölüm nöbetini

tebliğeden[195],benimbirerElçilerimdi!”dedi.[196]

Dâvûd Aleyhisselâm, Mihrabından inerken, Ölüm Meleği, onun yanına

varmışbulunuyordu.

DâvûdAleyhisselâm,ona:

“Beni,bırakta,yaaşağıineyim,yada,yukarıçıkayım!”dedi.ÖlümMeleği:

“EyAllanınNebîsi!Yıllar,aylar,yiyecekveiçeceklertükendiartık!”dedi.

Dâvûd Aleyhisselâm, hemen Mihrabın basamaklarından bir basamağın

üzerindesecdeyekapandı.

ÖlümMeleği,onunruhunusecdedeiken,kabzetti.

DâvûdAleyhisselâmınvefatettiğigün,cumartesigünüidi.[197]

DâvûdAleyhisselâm,ozaman,yüzyaşındaidi.[198]

Dâvûd Aleyhisselâm, yıkanıp kefenlendikten sonra -Süleyman

Aleyhisselâmınemriyle-kuşlar,DâvûdAleyhisselâmıncesedini,kanadlarıyla

gölgelediler.[199]

DâvûdAleyhisselâmınondokuzoğluvardı.Hükümdarlığa,Hikmetineve

bilgisine ve Peygamberliğine, oğullarından, yalnız Süleyman Aleyhisselâm

vârisoldu.[200]

OnavegönderilenbütünPeygamberlereSelâmolsun![201]

DâvûdAleyhisselâmaPeygamberimizVeÜmmetiHakkındaİnenVahy:

Rivayete göre: Dâvûd Aleyhisselâma, Peygamberimiz Muhammed

Aleyhisse-lâmveÜmmetihakkındaşöyleVahyedilmiştir:

“Ey Dâvud! Senden sonra, Sâdık ve Seyyid bir Peygamber gelecektir ki,

onunismi:AhmedveMuhammed’dir.

Ben,ona,hiçbirzamankızmamveoda,beni,hiçbirzamankızdırmaz.

O,banaâsiolmazdanönce,ben,onunbütüngeçmişvegelecekkusurlarını

bağışlamışımdır.

Onunümmetide,rahmeteermiştir.

Nafilelerden,Peygamberlereverdikleriminmislinionlarada,vermişimdir.

NebilereveResullaraFarzkıldığımşeyleri,onlarada,Farzkılmışımdır.

Kıyamet günü, onlar, bana, gelecekler, onların nurları, Peygamberlerin

nurlarıgibidir.

Kendilerinden önceki Peygamberlere farz kıldığım gibi, her namazda

abdestalıptemizlenmelerini,onlarada,Farzkıldım.

Kendilerinden önceki Peygamberlere emrettiğim gibi, cünüplükten gusl

etmelerini,onlarada,emrettim.

Kendilerinden önceki Peygamberlere emrettiğim gibi, Hacc etmelerini,

onlarada,emrettim.

Kendilerinden önceki Peygamberlere emrettiğim gibi, Cihadı, onlara da

emrettim.

Ey Dâvud! Ben, Muhammed’i, ve onun Ümmetini, kendilerine verip

başkalarınavermediğimaltıhasletleki;

Yanılmaveunutmalarındandolayı,muâhazeetmemek,

Kasitsiz olarak işledikleri günahlarından dolayı, benden mağfiret

dilediklerizaman,bağışlamak,

Gönüllerinden koparak Âhiretleri için gönderdikleri şeylere, hemen

dünyada, kat kat karşılık vermek, Âhirette de, onlar için katımda kat kat

sevapbiriktirmek…suretiyle,bütünÜmmetlereüstünkıldım.

Onlar;kendilerineverdiğimbelâvemusibetlerekatlanır:“Bizler,Allah’ın

kullarıyızveOna,dönücüleriz!”derler.

Onlar, bana düa ederlerse, yâ acilen veya kendilerinden, kötülüğü

kaldırmak,yada,kendileriiçin,Âhirettesevapbiriktirmeksûretile,dualarına

icabetederim.

EyDâvud!Muhammed’inÜmmetinden,kim,“Allâh’danbaşkailâhyoktur,

O,birdir,onunşerîkiyoktur!”diyeşehâdetvetasdîkederekbanagelirse,o,

katımda,Cennetimdeağırlanır,ikramımıgörür.

Kim de, Muhammed’i, yalanlar veya onun, tarafımdan getirip tebliğ

ettiklerini yalanlar ve Kitabımla alay eder olduğu halde, bana gelirse,

kabrindeonunüzerineazapyağdırırdururum!

Melekler de, onun yüzüne ve arkasına vurur, sonra da, kendisini,

Cehennem’-inendibinesokarlar…”[202]

[1]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.S5, ibn.Kuteybe-Maarif s.21, Taberî-Tarih

c.1,s.247,Hâkim-Miistedrekc.2,s.585.

[2]. ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.55, Taberî-Tarih c.1,s.247, Hâkim-Müstedrek

c.2,s585,Sâlebi-Araiss.275,ibn.Asakir-

Tarihc5.S.190,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.223.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/179.

[3]. ibn.Kuteybe-Maarif s.21, Taberî-Tarih c.1,s.247, Hâkim-Müstedrek

c.2,s.585,ibn.Asâkir-Tarihc.5,s.19O,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.223.

[4].Sâlebî-Araiss.275.

[5]. Taberî-Tarih c.1,s.247, Hâkim-Müstedrek c.2,s.585, ibn.Esîr-Kâmil

C.1.S.223.

[6].ibn.Kuteybe-Maarifs.21.

[7].Sâlebi-Araiss.275.

[8].Taberî-Tarihc.1,s.247,Hâkim-Müstedrekc.2,s.585,Sâlebî-Araiss.275,

ibn.Asâkir-Tarihc.5,s.19O.

[9].Taberî-Tarihc.1,s.247,Hâkim-Müstedrekc.2,s.585,Sâlebî-Araiss.275.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/179.

[10].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebî-Araiss.270,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.219.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/179.

[11]. Taberî-Tarih c.1,s.245, Sâlebî-Arais s.270, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.219-

220.

[12].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebî-Araiss.270.

[13].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebîs.270,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.22O..

[14].Taberî-TarihC.1.S.245,Sâlebî-Araiss.270.

[15].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebî-Araiss.270,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.22O.

[16].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebî-Araiss.270.

[17].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebî-Araiss.270İbn.Esîr-Kâmilc.1,s220.

[18].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebî-Araiss.270.

[19].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebî-Araiss.270,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.220.

[20].İbn.Asâkir-Tarihc.5,s.190-191.

[21].Taberî-TarihC.1.S.245,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.22O.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/180-182.

[22].Taberî-Tarihc.1,s.245.

[23].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.22O.

[24].Sâlebî-araiss.271.

[25].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebî-Araiss.271.

[26].Sâlebî-Araiss.271.

[27].Taberî-Tarihd.s.245,Sâlebî-Araiss.271.

[28].Sâlebî-Araiss.271.

[29].Taberî-TarihC.1.S.245.

[30].Sâlebî-Araiss.271.

[31]. Davud Aleyhisselâm, Atalarına aid olan o taşları, onların adına,

düşmanaatacağınısöylemekistemiştir.

[32].Taberî-Tarihc.1,s.245.

[33].Sâlebî-Araiss.271.

[34].İbn.Asâkir-Tarihc.5,s.191.

[35].Taberî-Tarihc.1,s.245,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.55,Sâlebî-Arais

s.271,İbn.Asâkir-Tarihc.5,s.191,Ebülfidâ-Elbidayevennihayec.2,s.9.

[36].İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.49.

[37].Taberî-Tarihc.1,s.245,Sâlebî-Araiss.271,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.22O

[38].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.55,ibn.Asakir-Tarihc.7,s.49

[39]. Taberî-Tarih c.1,s.245, Sâlebî-Arais s.271,272, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.22O

[40].İbn.Asakir-TarihC.7.S.49

[41]. Taberî-Tarih c.1,s.245, İbn.Asâkir-Tarih c.7,s.49, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.22O

[42].İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.49

[43].Taberî-Tarihc.1,s.245,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.22O.

[44].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.56.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/182-184.

[45].Taberî-Tarihc.1,s.245,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.55,Sâlebî-Arais

s.277,İbn.Asâkir-Tarihc.7,s.49,Ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.220-221.

[46].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.56.

[47]. Taberî-Tarih c.1,s.245-246, Sâlebî-Arais s.272-273, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.221.

[48].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.56.

[49]. Taberî-Tarih c.1,s.245-246, Sâlebî-Arais s.273, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.221.

[50].Taberî-Tarihc.1,s.246,Sâlebî-Araiss.274,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.222.

[51].Mes’udî-Mrucuzzehebc.1,s.56.

[52].Dineverî-El’ahbars.18.

[53].Dineverî-El’ahbars.20.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/185.

[54].Bakare:251.

[55].Sâlebî-Araiss.275,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.223,Ebülfida-Tefsirc.3,s.226

Sâlebî-Araiss.275,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.223,Ebülfida-Tefsirc.3,s.226.

[56].Isrâ:55.

[57]. Sâlebî-Arais s.278, Zemahşerî-Keşşaf c.3,s.282, Kurtubî-Tefsir

c.14,s.266,Hâzin-Tefsirc.3,s.483,Ebüssuud-Tefsirc.7,s.124.

[58].İbn.lyas-Bedâyizzühûrs.151.

[59].Sâlebî-Araiss.278,Hâzin-Tefsirc.3,s.483.

[60].Ebülfida-Tefsirc.3,s.527

[61].ibn.Asakir-Tarihc.5,s.193

[62].Sâlebî-Araiss.278

[63]. Sâlebî-Arais s.278, Zemahşerî-Keşşaf c.3,s.282, ibn.Asâkir-Tarih

c.5,s.193, Nesefî-Medarik c.3,s.319, Hâzin-Tefsir c.3,s.483, Ebülfida-Tefsir

c.3,s.527,Ebüssuud-Tefsirc.7,s.124.

[64].Sâlebî-Araiss.278.

[65]. Sâlebî-Arais s.278, Zemahşerî-Keşşaf c3,s.282, Nesefî-Medarik

c.3,s.319,Hâzin-Tefsirc.3,s.483,Ebüssuud-Tefsirc.7,s.124.

[66]. İbn.Asâkir-Tarih c.,8.193, Nesefî-Medarik c.3,8.319, Hâzin-Tefsir

c.3,s.483,Ebülfida-TefsirC.3.S.527,Ebussuud-Tefsirc.7,s.124.

[67]. Sâlebî-Arais s.278, Zemahşerî-Keşşaf c.3,s.282, ibn.Asâkir-Tarih

c.5.8.193. Nesefî-Medarik c.3,8.319. Hâzin-Tefsir c.3,s.483, Ebülfida-Tefsir

c.3,s.527,Ebüssuud-Tefsirc.7,s.124.

[68].Kurtubî-Tefsirc.14,s.266.

[69]. Sâlebî-Arais s.278, Zernahşerî-Keşşaf C.3.S.282, Kurtubî-Tefsir

c.14,s.266, Nesefî-Medarik c.3,8.319, Hâzin-Tefsir, c.3,s.483, Ebüssuud-

TefsirC.7.S.124.

[70].ibn.Asâkir-Tarihc.5,s.193,Ebülfida-Tefsirc.3,s.527.

[71]. Sâlebî-Arais s.278, Zemahşerîc.3,s.282, İbn.Asakirc.5,s.193,Kurtubî-

Tefsir c.14,s.266, Nesefî-Medarik c.3,s.319, Hâzin c.3,s.483, Ebülfida-Tefsir

c.3,s.527,Ebüssuud-TefsirC.7.S.124.

[72].İbn.Asâkir-Tarihc.5,s.193,Ebülfida-Tefsirc.3,s.527.

[73]. Sâlebî-Arais s.278, Zemahşerî-Keşşaf c.3,s.282, Hâzin-Tefsir

c.3,s.483,Ebüssuud-TefsirC.7.S.124.

[74].Sâlebî-Araiss.278,Hâzin-TefsirC.3.S.483.

[75]. Sâlebî-Arais s.278, ibn.Asakir-Tarih C.5.S.193, Kurtubî-Tefsir

c.14,s.266,Hâzin-Tefsirc.3,s.483,Ebulfıda-TefsırC.3.S.527.

[76].Sâlebî-Araiss.278.

[77]. Sâlebî-Arais s.278, Kurtubî-Tefsir c. 14,8.266, Nesefî-Medarik

c.3,s.319, Hâzin-Tefsir c.3,s.483, Ebülfida-Tefsir c 3.S.527, Ebüssuud-Tefsir

C.7.S.124

[78].İbn.Asakir-Tarihc.5,s.193,Ebülfida-Tefsirc.3,s.527.

[79]. Sâlebî-Arais s.278, İbn.Asakir-Tefsir c.3,s.527, Ebüssuud-Tefsir

c.7,s.124

[80].Kurtubî-Tefsirc.14,s.266.

[81]. Sâlebî-Arais s.278, ibn.Asakir-Tarih c.5,s.193, Nesefî-Medarik

C.3.S.319,Hâzin-TefsirC.3.S.483,Ebülfida-Tefsir,c.3,s.257.

[82].Zemahşerî-Keşşafc.3,s.282,Ebüssuud-Tefsrc.7,s.124.

[83].Kurtubî-TefsirC.14.S.266.

[84]. Sâlebî-Arais s.278, ibn.Asakir-Tarih C.5.S.193, Nesefî-Medarik

c.3,s.319,Hâzin-Tefsirc.3,s483,Ebülfida-TefsirC.3.S.527.

[85].Sâlebî-Araiss.278,Hâzin-Tefsirc.3,s.483.

[86].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.91.

[87].Zemahşerî-Keşşafc.3,s.282,Kurtubî-Tefsirc.14,s.266.

[88].Sâlebî-Araiss.278,ibn.Asâkir-Tarihc.5,s.193,Hâzin-Tefsirc.3,s.483,

Ebülfida-Tefsirc.3,s.527.

[89]. Sâlebî c.278, Zemahşeri c.3,s.282, ibn.Asakir c.5,s.193, Fahrurrazi-

Tefsirc.25,s.246,Nesefî-Medarikc.3,s.319,Hâzinc.3,s.483,Ebüssuud-Tefsir

c.7,s.124.

[90].İbn.Asakir-Tarihc.5,s.193,Ebülfida-Tefsirc.3,s.527.

[91].Sâlebîs.278,Zemahşerîc.3,s.282,NesefîC.3.S.319,Hâzinc.3,s.483.

[92].Kurtubî-Tefsirc.14,sİ266.

[93].ibn.AsakirC.5.S.193,KurtubîC.14.S.266,EbülfidaC.3.S.527.

[94].Kurtubî-Tefsirc.14,s.266.

[95]. Sâlebî s.278, Zemahşerî c.3,s.282, ibn.Asakir c.5,s. 193, Nesefî

c.3,s.319,HazinC.3.S.483,Ebüssuudc.7,s.124.

[96]. Sebe’: 10, Taberî-Tarih c.1,s.248, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.56,

Sâlebî-Arais s.278, ibn.Asakir-Tarih c.5,s.193, Fahrurazî-Tefsir c.2),s.246,

İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.223, Kurtubî-Tefsir c.14,s.266, Hâzin-Tefsir c.3,s.483,

Ebülfida-TefsirC.3.S.527.

[97].Sâlebî-Araiss.278.

[98]. Taberî-Tarih c.1 ,s.248, Sâlebî-Arais s.278, Zemahşerî-Keşşaf

C.3.S.282, İbn.Asakir-Tarih c.5,s.193, Fahrurrazî-Tefsir c.25,s.246, İbn.Esîr-

Kâmil c.1,s.223, Kurtubî-Tefsir c.14,s.266, Nesefî-Medarik c.3,s.319, Hâzin-

Tefsirc.3,s.483,Ebülfida-Tefsirc.3,s.527,Ebüssuud-Tefsirc.7,s.124

[99].Fahrurrazî-Tefsirc.2),s.246.

[100].Hâkim-Müstedrekc.2,s.596.

[101]. Sâlebî s.278, İbn.Asakir c.5,s.194, İbn.Esîr c.1,s.223, Kurtubî

c.14,s.267,Hâzinc.3,s.483,Ebülfida-TefsirC.3.S.527.

[102]. Sâlebî s.278, Zemahşerî c.3,s.282, Kurtubî c.14,s.267, Nesefî-

Medarikc.3,s’.319,Ebüssuudc.7,s.124.

[103]. Sâlebî s.278, Zemahşerî c.3,s.282, Kurtubî c.14,s.267. Hâzin

C.3.S.483.

[104].İbn.Asakir-Tarihc.5,s.193,Ebülfida-Tefsirc.3,s.527.

[105].İbn.Abd.Rabbih-Ikdülferîdc.2,s.471.

[106].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.159. İbn.Abd.Rabbih-Ikdülferîdc.2,s.471,

Sâlebî-Araiss.279.

[107].ibn.Abd.Rabbih-Ikdülferîdc.2,s.471,Hâkim-Müstedrekc.2,s.422.

[108].Şâlebî-Araiss.279.

[109].HâkimMüstedrekc.2,s.422.

[110].ibn.Abd.Rabbih-lkdülferîdc.2,s.471.

[111].Sâlebî-Araiss.279.

[112]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.132, İbn.Abd.Rabbih-lkdülferîd c.2,s,471,

Sâlebî-Araiss.279,Hâkim-Müstedrekc.2,s.423.

[113]. Hâkimüttirmizî-Nevâdirül’usûl s. 112, Süyüfî-Dürrülmensûr

C.5.S.227.

[114].İbn.Asâkir-Tarihc.5,s.193-194,Kurtubî-Tefsirc.14,s.266,Ebülfida-

Tefsirc.3,s.527.

[115]. Sâlebî-Arais s.278, Zemahşerî-Keşşaf c.3,s.282, Kurtubî-Tefsir

c.14,s.267,Nesefî-Medarikc.3,s.319,Hâzin-TefsirC.3.S.483,Ebüssuud-Tefsir

c.7,s.124-125.

[116].AynıKaynaklar.

[117].İbn.Asâkir-Tarihc.5,s.194,Ebülfida-Tefsirc.3,s.527.

[118].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.11,s.551,Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.117.

[119]. Buharî-Sahih c.4,s.133, Taberânî-Mûcemüssagîr c.1,s.15, Deylemî-

Elfirdevsc.3,s.27O.

[120]. Taberî-Tarih c.1,s.249, Hâkim-Müstedrek c.2,s.586, Sâlebî-Arais

s.279,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.224.

[121].Taberî-Tarihc.l,s.25O,Sâlebî-Araiss.280.

[122].Taberi-Tarihc.1,s.25O.

[123]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.16O, Buharî-Sahih c.4,s.134, Ebû

Davûd-Sünenc.2,s.328,İbn.Mâce-sünen

C.1.S.546.

[124].İbn.Asâkir-Tarihc.5,s.192,Heysemî-MecmauzzevaidC.8.S.206.

[125].Taberî-Tarihc.1,s.248.

[126].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.24O,Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.89.

[127]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.16O, Buharî-Sahih c.4,s.134, Ebü

Dâvûd-Sünenc.2,s.328,ibn.MâceSünenC.1.S.546.

[128].Taberî-Tarih c.1 ,s.248, Salebi s.286, İbn.Asakir c.5,s.192, ibn.Esîr-

Kâmilc.1,s.223,Ebülfidâ-Elbidayyevenni-hayec.2,s.ıo.

[129].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.92,Hakîmüttirmizî-Nevâdirül’usûls.224.

[130]. Taberîc 1 s 248 Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.57, Sâlebîs.285,

İbn.Asakirc.5,s.196,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.223.

[131].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.210.

[132].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.210,Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.89.

[133].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.21O.

[134].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.210,Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.89.

[135].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.210.

[136].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.89.

[137].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.210,A.b.Hanbel-Ezzühds.89.

[138].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.89.

[139].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.21O.

[140].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.91-92.

[141].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.2O9,Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.88.

[142].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.106.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/185-190.

[143].Taberî-TarihC.1.S.252,Ibn.Esîr-Kâmild.s.227.

[144].Taberî-Tarihc.1,s.252.

[145].Sâlebî-Araiss.307,ibn.Esir-Kâmilc.1,s.227.

[146].Taberî-TarihC.1.S.252,Sâlebî-Araiss.307.

[147].Sâlebî-Araiss.307-308.

[148].Taberî-Tarihc.1,s.252.

[149].Sâlebî-Araiss.207-308.

[150].Semhûdî-Vefâülvefâc.2,s.484-485.

[151].Taberî-Tarihc.1,s.252,Sâlebî-Araiss.308,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.227.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/191-194.

[152].Bakare:251.

[153].İsrâ:55.

[154].Mâide:78-79.

[155].Enbiyâ:78-80.

[156].Nemi:15-16.

[157].Sebe’:10-11

[158].Ahd-iAtîk’inikinciSamuelbahsinin11.babındagörülenvedeğilbir

Peygamberin, hattâ her hangi namuslu bir insanın bile tenezzül ve irtikâp

etmeyeceği bir kötülüğü, Peygambere isnad eden -yâni hâşâ Dâvûd Aley-

hisselâmın, israil oğulları gazilerinden Oriyanın, karısına göz dikip onunla

temasta bulunması ve Oriyayı, tekrar tekrar savaşlara sokarak kendisinin

öldürülmesini sağladıktan sonra, karısını alması gibi, Peygamberlik şanile

asla bağdaşmayan bir israîliyata bazı tefsir ve tarihî kitaplarımızda yer

verilmesi,nebüyükgafletvehatadır.

Hz.Ali;DâvûdAleyhisselâmkıssasını,kıssacılarınrivayetettiklerişekilde

kabul ve nakl eden kimseye iki Hadd yâni yüz altmış sopa vuracağını

söylemiştir. (Sâlebî-Arais s.281. Kurtubî-Tefsir c.15,s.185. Nesefî-Medarik

c.3,s.38. Hâzin-Tefsir C.4.S.35, Beyzavî-Tefsir c.2,s.308, Ebüssuud-Tefsir

c.7,s.222)

[159].Secdeâyetidir.

[160].Sâd:17-26.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/194-196.

[161].ibn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.204.

[162].YâkutnTarihc.1,s.56.

[163]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.419 Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.2,s.17Heysemî-MecmauzzevaidC.8.S.206-207.

[164].Sâlebî-Araiss.292.

[165]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.419, Ebülfida-Elbidaye vennihaye

C.2.S.17,Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O7.

[166]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.419, Sâlebî-Arais s.292, İbn.Esîr-

Kâmilc.1,s.228.

[167]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.419, Sâlebî-Arais s.292, ibn.Esîr-

Kâmil C.1.S.228, Ebülfida-Elbidaye venniha-ye c.2,s.17, Heysemî-

Mecmauzzevaidc.8,s.2O7.

[168]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.419, Ebülfida-Elbidaye vennihaye

c.2,s.17,Heysemî-Mecmuazzevaidc.8,s.2O7

[169]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.419, Sâlebî-Arais s.292, ibn.Esîr-

Kâmil c.1,s.228, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.17, Heysemî-

Mecmauzzevaidc.8,s.2O7

[170].Sâlebî-Araiss.292,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.228

[171]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.419, Ebülfida-Elbidaye vennihaye

c.2,s.17,Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O7.

[172].SâlebîAraiss.292.

[173].Sâlebî-Araiss.292,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.

[174].Sâlebî-Araiss.292,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.228.

[175].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.

[176].Sâlebî-Araiss.292,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.

[177].Sâlebî-Araiss.292.

[178].Sâlebî-Araiss.292İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.

[179].Sâlebî-Araiss.292.

[180].Sâlebî-Araiss.292İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.

[181].Sâlebî-Araiss.292.

[182].Sâlebî-Araiss.292İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.

[183].Sâlebî-Araiss.292.

[184].Sâlebî-Araiss.292İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.

[185].Sâlebî-Araiss.292.

[186].Sâlebî-Araiss.292İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.

[187].Sâlebî-Araiss.292..

[188].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.

[189].Sâlebî-Araiss.292.

[190].Sâlebî-Araiss.292ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.

[191].Sâlebî-Araiss.292.

[192].Sâlebî-Araiss.292İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.

[193].Sâlebî-Araiss.292.

[194].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.

[195].Sâlebî-Araiss.292.

[196].Sâlebî-Araiss.292İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.

[197].Hâkim-Müstedrekc.2,s.433,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s,17.

[198]. İbn.Sa’d-Tabaksat c.1,s.28-29, Taberî-Tarih c. 1,8.252, Hâkim-

Müstedrekc.2,s.586,Sâlebî-Araiss.292,Deylemî-Firdevsc.3,s.269,İbn.Esîr-

Kâmil c.1,s.228, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.16, Heysemî-

Mecmauzzevaidc.8,s.2O6.

[199]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.419, Ebülfida-Elbidaye vennihaye

c.2,s.17Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O7..

[200].Sâlebî-Araiss.292ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.

[201]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/197-199.

[202]. Beyhakî-Delâilünnübüvve c.1, s.282-283, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.2,s.62-63.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/200-201.

SÜLEYMANALEYHİSSELÂMSüleymanAleyhisselamınSoyu:

Dâvûd b.İşa Aleyhisselâmın oğlu olan SüleymanAleyhiselâmın da, soyu,

Ye-hûzab.Yâkub,b.İshak,b.İbrahimAleyhisselâmlaradayanır.[1]

SüleymanAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:

SüleymanAleyhisselâm;uzunboylu[2]

Beyaztenli,

İrivücudlu,

Nurlu[3]vegüzel[4]yüzlü[5],

Büyükgözlü[6],

Çoksaçlıidi.[7]

Beyazelbisegiyerdi.[8]

Süleyman Aleyhisselâmın Kral Ve Peygamber Oluşu Ve BazıFaziletleri:

SüleymanAleyhisselâma;BabasıDâvûdAleyhisselâmınvefatındansonra,

krallıklabirlikte,Peygamberlikde,verildi.[9]

Başkabirdeyişle:

Babasının Peygamberliğine, krallığına[10], Hikmetine ve İlmine[11] vâris

oldu.[12]

Süleyman Aleyhisselâm; krallıkta ve Kadılıkta, Babasından üstündü.

Babasıise,Allâhaibâdette,oğlundandahailerideidi.[13]

GerekDâvûdvegerekSüleymanAleyhisselâmlarınkrallıkları,Keyhusrev

b.Syavş’ünasrındaidi.[14]

Süleyman Aleyhisselâm, daha on bir yaşında bir çocuk olduğu halde[15],

akıl ve ilmin çokluğundan dolayı, Babası, bir çok işlerinde[16] onunla

istişaredebulunurdu.[17]

Bir gece, bir davar sahibi, davarını, üzüm bağı (ekin) yanında yayarken,

davar, sahibinin haberi olmadan[18], girdiği üzüm bağındaki üzüm

salkımlarınıyemiş,ha-rabetmişti.[19]

Ertesi günü, sabahleyin, bağ (ekin) sahibi ile davar sahibi, Dâvûd

Aleyhisselâ-mınhuzurunaçıktılar.

Bağ(ekin)sahibi:

“Bu kişi, davarını, geceleyin boşlayıp bağımın (ekinimin) içine düşürdü.

Bağımdan(ekinimden)hiçbirşeybırakmayıphepsiniyoketti!”dedi.

Dâvûd Aleyhisselâm da, davarların, bağ (ekin) sahibine verilmesine

hükmetti[20]:

“Git!Davarlar,senindir!”dedi,davarları,bağ(ekin)sahibineverdi.

Bunlar; Dâvûd Aleyhisselâmın, o zaman, on bir yaşında bulunan oğlu

SüleymanAleyhisselâmarastladılar.

SüleymanAleyhisselâm,onlara:

“Aranızda,nasılhükümverdi?”diyesordu.

DâvûdAleyhisselâmınverdiğihükmü,ona,haberverdiler.[21]

SüleymanAleyhisselâm:

“Taraflarhakkında,bundanbaşkası,dahamülayimveuygundu.[22]

İşinizi,ben,üzerimealsaydım,bundanbaşkatürlühükümverirdim!”dedi.

Onun,busözünü,DâvûdAleyhisselâmahaberverdiler.

DâvûdAleyhisselâm,SüleymanAleyhisselâmıçağırıpona:

“Sen,onlararasında,bundanbaşka,nasılhükümverirdin?[23]

Peygamberlik veBabalıkhakkı için, dahamülayimveuygunolanı, bana

haberver!”dedi.[24]

SüleymanAleyhisselâm:

“Ey Allah’ın Peygamberi! Bu hususta, bundan başka, hüküm verilebilir.”

dedi.

DâvûdAleyhisselâm:

“Negibi?”diyesordu.[25]

SüleymanAleyhisselâm:

“Davarları; kuzularından, yünlerinden -vesâir menfeatlarından-

yararlanmasıiçin,bağ(ekin)sahibineteslimedersin!

Davar sahibi de, bağın (ekinin) eskimâmurhaline gelinceye ve sahibine

teslim edilinceye kadar, İslah ve imarına çalışır, sonra, davarları, sahibine

iadeeder!”dedi.[26]

DâvûdAleyhisselâm:

“Hüküm,seninverdiğinhükümdür!”dedi,vebunagöre,hükümverdi.[27]

(Dâvûd Aleyhisselâmın devrinde) iki kadın, yanlarında kendilerinin iki

oğlan çocukları bulunduğu halde, yolda giderlerken, kurt gelerek onlardan,

birinin(büyükkadının)çocuğunu,hemenkapıpgider.

Bununüzerine,(çocuğunu,kurtkapanbüyük)kadın,eşi(küçük)kadına:

“Kurt,senin,çocuğunu,götürdü!”der.

Öbürkadın:

“Hayır!Kurt,seninçocuğunu,götürdü!”der.

Nihayet,buikikadın,muhakemelerini,DâvûdAleyhisselâmaarzederler.

Oda,(kurtunkaptığıçocuğun,küçükkadına),sağkalançocuğunda,büyük

kadınaaidolduğunahükmeder.

Bunlar, muhakemeden çıkıp Dâvûd Aleyhisselâmın oğlu Süleyman

Aleyhisselâmagiderler,DâvûdAleyhisselâmınverdiğihükmühaberverirler.

SüleymanAleyhisselâm:

“Haydi, bana, bir bıçak getiriniz de, çocuğu, bunların arasında ikiye

ayırayım!”deyince,küçükkadın:

“Aman,öyleyapma!Allah,sanarahmetetsin!Buçocuk,okadınındır!”der.

Bunun üzerine, Süleyman Aleyhisselâm, çocuğun, küçük kadına âid

olduğunahükmeder.[28]

YüceAllah;DâvûdAleyhisselâma:

“Ey Dâvûd! Allah’ın, senden sonra, işe, Süleymanı memur kıldığını,

kendisinebeyanet!”diyeVahyedince,DâvûdAleyhisselâm:

“İlâhî! Bana lütufkâr olduğun gibi, Süleymana da, lutufkâr ol!” diye

niyazdabulundu.

YüceAllah;DâvûdAleyhisselâma:

“Süleymanadeki:o,bana,seninkulolduğugibi,kulolsunda,bende,ona,

sanalutufkârolduğumgibi,lutufkârolayım!”diyevahyetti.

Dâvûd Aleyhisselâm, vefat ettiği zaman, Yüce Allah, Süleyman

Aleyhisselâma: “Hacetini, benden dile!” diye Vahy buyurdu. Süleyman

Aleyhisselâm:

“Benim kalbimi de, Babamın kalbi gibi, Sana karşı haşyet ve muhabbet

taşırkılmanıdilerim!”diyerekniyazdabulundu.

Yüce Allah; onun kalbini, dilediği gibi, Allâha karşı haşyet vemuhabbet

taşırkıld.[29]

SüleymanAleyhisselâm;kraloluşundan,vefatınakadar,YüceAllah’akarşı

hu-şûundandolayı,başını semâyakaldırmamıştır. [30] Son derecemütevazı

(alçak gönüllü) idi. Miskîn (son derece fakir)lerin yanlarına varır, onlarla

oturur:“Miskîn,miskînleoturur.”derdi.[31]

HurmayaprağındanZenbilörüpsatar[32],elininemeğiilegeçinir[33],arpa

ekmeğiyerdi.[34]

Her ayın başında altı gün, ortasında üç gün, sonunda da, üç gün oruç

tutardı.[35]

SüleymanAleyhisselâm:

“Biz;yaşamanın,yumuşakolanınıda,sertolanınıda,denedik.

Onlardan,aşağıolanını,yeterlibulduk.[36]

İnsanlara verilmeyen şeyler, bize verildi. İnsanlara verilmeyen ilimler,

bize verildi. Fakat, şu üç kelimeden: Öfke ve sükûnet halinde, Hilm

(usluluk)den,Yoksullukvebollukhâlinde,tutumluluktan,

Gizlide ve açıkta, Allah korkusundan daha üstün bir şey bulamadık!”

demiştir.SüleymanAleyhisselâmın,oğlunada:

“Ey oğulcuğum! Miskinlikle birlikte günah işlemek, ne kadar kötüdür!

Hidâyetten sonra, dalâlete düşmek, ne kadar kötüdür! Kişinin, Rabb’ine

ibadetedipdururken,ibâdetibırakmasıise,bundandahakötüdür!”dediğide,

rivayetedilir.[37]

Süleyman Aleyhisselâmın Kudüs’ü Ve Mescid-i Aksâ’yıYaptırışı:

Mescid-iAksa;PeygamberimizAleyhisselâmın,Mîracgecesindeuğramış

olduğu[38],İlya=BeytülmakdisMescididir.[39]

Eshab-ı kiramdan Ebû Hüreyre, Mescid-i Aksâ‘ya[40] İiya Mescidi veya

Bey-tülmakdisMescid’i[41]

Eshâb-ıkiramdanEbûSaîd’ülhudrîde:BeytülmakdisMescidider[42]

Dâvûd Aleyhisselâm, vefat edeceği sırada, Beytülmakdis Mescidini

tamamlamasını,SüleymanAleyhisselâmavasiyyetetmişti.[43]

Süleyman Aleyhisselâm; Kudüs şehrinin çevresine, enli, uzun, beyaz

taşlarla hisar yaptırdıktan sonra[44], Hükümdarlığının dördüncü yılında

Beytülmakdis’inyapısınabaşladı[45] ki, bu,YüceAllâhın; çevresinimübarek

kıldığınıbildirdiğiMescid-iAksaidi.[46]

Eshab-ıkiramdanEbûZerr’ülgıfârîderki:

(YâResûlallâh!YeryüzündeilkkurulanMescid,hangisidir?)diyesordum.

ResûlullahAleyhisselâm:

(Mescid-iHaram’dır!)buyurdu.

(Sonra,hangisidir)diyesordum.

(Mescid-iAksâ‘dır!)buyurdu.

(Bunlarınarasındanekadarzamanvardır?)diyesordum.

(Kırkyıldır?

Neredenamazvaktigelirse,namazını,oradakıl!Orasıda,birmesciddir!)

bu-yurdu.”[47]

Bu Hadîs-i şerifin şerhinde, yetkili ilim adamları; ne İbrahim

Aleyhisselâmın,Kabe’nin,nede,SüleymanAleyhisselâmın,Mescid-iAksa’nın

ilk yapıcısı olmadığı, ancak, nice asırlardan sonra, bunların, yenileyicileri

oldukları,Hadîs-işerif-degeçenkırkyıllıkzamandanmaksadında,İbrahim

Aleyhisselâm ile Mescid-i Aksa’nın yenileyicileri arasında bulunan Yâkub

Aleyhisselâmarasındageçenzamanolduğuaçıklanmıştır.

Filvaki,; Kabe, ilk defa Melekler tarafından yapıldığı, sonra, Âdem

Aleyhisselâm, sonra,ÂdemAleyhisselâmınoğulları… en sonrada, İbrahim

Aleyhisselâm tarafından yenilendiği gibi, Mescid-i Aksa’da, ilk defa Âdem

Aleyhisselâm veya Melekler tarafından yapılmış, sonra, Sâm b.Nuh

Aleyhisselâm, sonra, Yâkub, sonra, Dâvûd ve Süleyman Aleyhisselâmlar

tarafındanyenilenmiştir.[48]

Süleyman Aleyhisselâm;Mescid-i Aksa için, yerdekimâdenlerden altun,

gümüşveyakut;denizdende,türlüincilerçıkarttırdı.

Sonra,ustalarhazırlattı.

Kestirdiğitürlütaşları,ustalarayontturdu.[49]

Çamveserviağaçlarıgetirtti.[50]

Ağaçlardan,biçilentahtaları,sırasıradizdirdi.

Toplanancevherleri,düzelttirdivesüsletti.[51]

Mescid’induvarlarını,beyaz,sarıveyeşiltaşlarlaördürdü,

Direğini,hâlis,billurtaştanyaptırdı.

Tavanını, duvarlarını, inciler, yakutlarla, türlü kıymetli cevherlerle

süsletti.

Mescid’intabanınaFîrûzec(Safirus)denilenkıymetlitaşlardöşetti.

Ozaman,yeryüzünde,bumâbeddendahasüslüsü,dahagüzeliveparlağı

yoktu.

BuMescid;geceninkaranlığını,dolunaygibiaydınlatırdı.[52]

İnsanlar,onunbirbenzerinigörmemişlerdi.[53]

MûsâAleyhisselâmdan kalan Tâbût’ussekîne’yi debu Beyt’ülmakdis’e

koydurdu.[54]

Mescid’inköşelerindenbirköşesinede,AbanusbirAsadikilmişti.

Bu Asa’ya, Peygamberlerin soyundan gelen çocuklardan birisi, dokunsa,

ona,hiçbirzararvermezdi.

Fakat,onlardanbaşkası,dokunsa,eli,yanardı.[55]

Süleyman Aleyhisselâm, Mescid’in yapı işinden boşaldığı zaman[56],

Sahra’-nınüzerinebirkurbangötürüpkestive:

“EyAllâhım!Bana,bumülk’üsaltanatı,Sen,bağışladın!

Üzerimdekiihsan,Sendendir!

Sen,beni,yeryüzüneHalîfenyaptın!

Hamd,sanamahsustur.

Ey Allâhım! Bu Mescid’e giren kimse hakkında, benim, Senden dileğim

şudur:

Buraya girip içinde halisane iki rekât namaz kılan kimse, anasından

doğduğugündekigibigünahındançıkıparınsın!

Burayagirengünahkâr,günahınatevbeetsin.Korkuyakapılanı,emniyete,

güvenliğe kavuştur! Hasta olana, şifâ ver! Kıtlığa uğrayana, bolluk ve

zenginlikihsanet!

Duamı kabul buyurup dileklerimi ihsan ettiğin zaman, Kurban’ımın

kabulünü,onunalâmetikıl!”diyerekdüaetti.

Bunun üzerine, gökten bir ateş indi. Şarkla garp arasını kapladı. Sonra,

boynunuuzatıp,kurbanıyüklenerekgöğeyükseltti.

Süleyman Aleyhisselâm, bundan sonra, İsrail oğullarının bilginlerini,

Me.^‘d-detopladı.Onlara,Mescid’inAllahiçinyapıldığınıbildirdi.[57]

Ogünüde,Bayramedindi.[58]

Yeryüzünde, o günki Bayramdan daha büyük ve yemesi, içmesi, o

günkündendahabolbirBayramedinilmemişti.Binlercedeve,sığırvedavar

boğazlanmış[59]buna,ondörtgündevamedilmişti.[60]

Süleyman Aleyhisselâm; Beytülmakdis’in, Mescid-i Aksa’nın yapımını

tamamladıktan sonra, kendisi için de, bir Beyt (Mâbed) yapmıştı ki, bu da,

KamamekilisesidiyeanılagelenveHıristiyanlarcaKudusteUluKilisesayılan

kilisedir.[61]

Mescid-İAksaVeSahranınBaşlarınaGelenler:Kudüs’ün, Buhtunnassar tarafından zabt ve tahribi sırasında Mescid-i

Aksa da, yıkılmış, bir müddet sonra, Fars krallarından Behmen’in

müsaadesiyle yeniden yapılan Beytülmakdis’i, Hirodos oğulları, Süleyman

Aleyhisselâmınyaptığışekildeikmaletmişlerdi.

Fakat, Rum krallarından Titoş, onu, tekrar yıktırmış, yerine, ekin

ektirmişti.

Rumların,Hıristiyanlığıkabullerindensonra,Konstantin’inAnnesi,Haç’ın

gömüldüğüçöplüktenHaçıçıkarttırarak,yerine,KamameKilisesidiyeanılan

Kiliseyi yaptırmış (ibn.Haidun-Tarih d,s.296-297), Yahudilerin Kıblesi olan

Sahra’yı da, onların yaptıklarına ceza olmak üzere, süprüntülük yaptırmak

suretiyle akıllarınca ÖC almak İStemİŞ[62], Sahra, Hz.Ömer’in, Kudüs’ü

fethinekadar,böylece,süprüntülükveçöplükolarak

kalmıştı.[63]

Hz.Ömer, Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâmın İsrâ gecesinde

Beytül-makdis’e girmiş olduğu yerden girip Davud Aleyhisselâmın

MihrabındaikirekâtTahiyyetülmescidkıldı.

Ertesigünü,oradasabahnamazınıda,Müslümanlarakıldırdı.

BirincirekâttaSadsûresiniokuyupsecdeetti,Müslümanlarda,kendisiyle

birliktesecdeettiler.

İkincirekâttaİsrâ(Benîİsrail)sûresiniokudu.

Sonra,Sahra’yavardı.Kâ‘bul’ahbar’dan,onunyerinigöstermesiniistedi.

Kâ‘b’ulahbar,arkatarafıişaretedince,Hz.Ömer:“Sen,Yahûdiyebenzedin!

Yahudiliğeözendin!”dedi.

Sonra,Sahra’dan,toprakları,Ridasınınvekaftanınınetekleriyletaşımağa

başladı.Müslümanlarda,kendisiylebirlikteböyleyaptılar.[64]

Sahra’nın üzeri, toprak ve süprüntülerden temizlenince, üzerine, Kır

MesciditarzındabirMescidyapıldı.

tmeviVteüitelefmöen»e^iıö‘D.NDö.tiiTneiiK-,NıescıtnVıatam,\$ıesütw

\*«8ae>»s>»eDımaşkMescidihakkındayaptığıgibi,duvarlarınıyükseltmek

ve sağlamlaştırmak suretiyle, onun da, imarına himmet edip adını hayırla

andırdı.

HicrîbeşinciyüzyıldaMüslümanların,Mısır,ŞamveHicazülkelerindeki

hâkimiyetlerinin zayıflamasından yararlanan Haçlılar, Şam taraflarıyla

Kudüs’ü ellerine geçirince, Sahra Mescidini yıkıp yerine, büyük bir kilise

yapmışlar[65],kubbesininbaşınada,altundan,kocamanbirHaçtakmışlardı.[66]

Kudüs,böylece,doksanikiyıl,Hıristiyanlarınelindekaldı.[67]

Hicrîbeşinci asrın sonlarınadoğru, İslamMücahidlerindenSalahaddin-i

Eyyû-bî, Haçlılarla savaşa savaşa, Şam taraftarıyla Kudüs’ü, onların

ellerindenkurtardı.[68]

Müslümanlar, Sahra kubbesinin üzerine çıkıp büyük altun Haçı sökerek

yere düşürdükleri zaman, Hıristiyanların üzüntülerinden kopardıkları

çığlıklarla, Müslümanların sevinçlerinden getirdikleri Tekbirlerle yerler

sarsıldı[69]

Mescid-i Aksa, içindeki Haçlardan, Çanlardan, Ruhbanlardan, dolaşan

domuzlardan, içindeki, dışındaki bütün pisliklerden temizlendi. İslâm

devrindeolduğuhalegetirildi.

Mü‘min ve Müslümanlar Mescid-i Aksâ‘nın içine girdiler. Ezanlar,

okundu. Kur’ân-ı Kerim tilâvet olundu. Yerlere sergiler serildi. Direklere

kandiller asıldı.[70] Halebde yapılmış olan Kıymetli Minber de, getirilip

yerleştirildi[71]

O güne kadar ziyaretçilere örtülü, kapalı bulundurulan Sahra da, önce,

temiz su ile, sonra da, gül suyu ve miskle yıkanarak ziyaretçilerin gözleri

önüneserildi.[72]

Salahaddin-i Eyyûbî, Hıristiyanların, Sahra üzerinde yaptıkları ve

övündükleri büyük kiliseyi de, yıktırıp yerine, bugün mevcud olan Sahra

Mescidiniyaptırdı.[73]

İkincicumanamazınıda,Müslümanlarlabirlikteoradakıldı.

Mescid-iAksâ‘nınimarıiçinhiçbirfedakârlıktangeridurmadı.[74]

Allah,ondanrazıolsun![75]

SüleymanAleyhisselâmınSaltanatVeFütuhatı:SüleymanAleyhisselâm;kendisindenbaşkahiçkimseyelâyıkolmayanbir

mülkvesaltanatvermesini,Rabb’ındandilemişti.

Yüce Allah, duasını kabul edip onu da, kendisine verdi.[76] İnsanları,

cinleri,kuşlarıverüzgârı,ona,uysalkıldı.[77]

Meclisine gitmek üzre, evinden çıktığı zaman, kuşlar, onun başının

üzerinden ayrılmazlar, Meclisine vardığı zaman da, insanlar ve cinler,

kendisinekıyameder,Serir’ineoturuncayakadar,ayaktadururlardı.[78]

Çoksavaşçıidi.Savaşmaktan,oturmağavakitbulamazdı.[79]

Yeryüzününnetarafındabirkralbulunduğunu, işitse,hemengidiponu,

ye-nervekendisine,boyuneğdirirdi.

Savaşa çıkmak istediği zaman, askerlerine emreder, tahtadan bir

ulaştırmaDöşeği (Uçağı) yapılır[80], o tahta Döşeğin üzerine de, kendisinin

tahtaSerîr’i,yerleştirilirdi.

Savaşerleri,savaşaraçlarınıvesavaşhayvanlarınıda,bindirdiktensonra,

şiddetle esici rüzgâra emreder, rüzgârda, bu tahtauçağın altınagirip onu,

yerden kaldırınca, Süleyman Aleyhisselâm, nereye gitmek isterse,

kendilerini,orayagötürmesini,yumuşakvemülayimesenyel’e,emrederdi.

Oda,tahtauçağıgötürürken,okadaryumuşakeserdiki,üzerindengeçip

gittiğitarlanınekinlerinibilekımıldatmazdı.

Sebe’ sûresinin on ikinci âyetinde açıklandığı gibi, rüzgârın sabahı ve

akşamı,bireraylıkyoldu.’[81]

İbn.İshak(85-151Hicrî),derki:

“Bana, Dicle taraflarından bir konak yerinde konaklayan bir zat, orada,

SüleymanAleyhisselâmınEshabından,yabircin,yada,birinsantarafından

yazılmışbiryazıbulduğunuveoyazıda:

“Biz,burayakonduk.Hiçbirşeybinaetmedik.Amma,burayı,binaedilmiş

bulduk.

Sabahleyin,Istahr’danhareketetmiştik.

Biz, buradan da, inşâallah, akşamleyin kalkıp Şam’da geceleyeceğiz!

demiştik.”diyeyazılıolduğunu,anlattı.”[82]

Süleyman Aleyhisselâm, Şam’dan Irak’a kadar olan yerleri fethetti.

Horasan’ı da, bu yerlere kattı. Belh şehrine indi. Orası, bundan önce

kurulmuştu.OradandönüpIrak’aindi.

Keyhüsrev, Süleyman Aleyhisselâmın, Irak toprağına indiğini işitince

korktu.Üzüntüsünden,zayıfladı.Çokgeçmedende,öldü.

SüleymanAleyhisselâm,Iraktan,Merv’eilerledi.

Sonra,Belh’avardı.

Belh’dan,Türkbeldelerine,ansızınbaskınyaptı.

Oradan,Çinbeldelerinegeçti.

Sonra,doğudan,sağlayarakdenizsahiliyoluylaKındıhar’ageldi.

OradanKeşker’eilerledi.

Sonra, Şam’a döndü, ve Tedmür’e kavuştu. Orası, kendisinin vatan

edindiğiyer’di.[83]

Rüzgâr;Allah’ınemriyle,SüleymanAleyhisselâmın, istediğiyeregidişve

gelişinisağlamaklakalmaz,aynızamanda,herkesinkonuştuklarışeyleride,

ona,iletir,haberverirdi.[84]

SüleymanAleyhisselâm,birgün,rüzgârabinerekbirekincininüzerinden

geçipgiderken,ekincibaşınıkaldırdı.Ona,baktı,ve:

“DâvûdHanedanınabüyükbirmülkvesaltanatverilmiştir!”dedi.

Rüzgâr, onun, bu sözünü, Süleyman Aleyhisselâmın kulağına eriştirince,

SüleymanAleyhisselâm,yereindiveekincininyanınavardı.Ona:

“Ben, senin söylediğin sözü işittim ve senin yanına, ancak, güc

yetiremeyece-ğinşeyitemennietme!demekiçinindim.

Allah’ın, senden kabul edeceği bir tek teşbih, DâvûdHanedanına verilen

şeylerdendahahayırlıdır!”dedi.

Bununüzerine,ekinci,SüleymanAleyhisselâma:

“Sen,benimüzüntümügiderdiğingibi,Allahda,seninüzüntünü,gidersin!”

dedi.[85]

SüleymanAleyhisselâm;ordusuile,Karıncavadisinegeldiklerizaman,bir

karınca:

“Eykarıncalar!Yuvalarınıza,giriniz!

Sakın,Süleymanveordusu,sizi-bilmeyerek-kırmasın!”demişti.

SüleymanAleyhisselâm,onunbusözünden,gülercesinegülümsedide,

“EyRabb’im!Banaveanavebabamalütfettiğinnimetineşükretmemive

(gerikalanömrümiçinde)Seninrazıolacağıniyi(işler)yapmamı,banailham

et!

Rahmetinlebenide,(Cennette)Salihkullarınınarasınaidhalet!”dedi.[86]

Rivayete göre: Süleyman Aleyhisselâm, karıncanın söylediğini, işittince,

üzerine,indive:

“Onu,banagetiriniz!”dedi.

Getirdiler.

SüleymanAleyhisselâm,ona:

“Sen,neiçinkarıncaları,sakındırdın?

Benim,zâlimolduğumumuişittiniz?

Yoksa,benim,adaletlibirPeygamberolduğumumubilemediniz?

Neiçinonlara:

“Sizi,Süleymanveordusukırmasın!dedin?”diyesordu.

Karınca:

“EyAllah’ınPeygamberi!Sen,benimsözümdeki(Onlar,bilmeden)kaydını

işitmedinmi?

Bununlaberaber,benim,cankırmasözümdenmaksadım,ancak,kalblerin

kırılmasıidi.

Senin bir şey vermeni temenni edip fitneye düşmekten, sana bakmakla

meşgulolupAllah’ıTeşbihetmektengerikalmaktankorktum!”dedi.

SüleymanAleyhisselâm:

“Bana,öğütver!”dedi.

Karınca:

“Babana,Dâvûdismininneiçinkonulduğunu,biliyormusun?”diyesordu.

SüleymanAleyhisselâm:

“Hayır!Bilmiyorum!”dedi.

Karınca:

“O,kalbyarasını,tedavietsindiyeverildi!”dedi.

“Sana,Süleymanismininneiçinkonulduğunu,biliyormusun?”diyesordu.

Karınca:

“GöğsüneselâmetverilinceyekadardayanasınveBabanDavud’aerişmeye

müstehakolasındiyeverilmiştir!”dedi.

Sonrada:

“YüceAllah’ın,sana,rüzgârı,ne içinuysalkıldığını,biliyormusun?”diye

sordu.

SüleymanAleyhisselâm:

“Hayır!Bilmiyorum!”dedi.

Karınca:

“Dünyanın tümünün, esen, gelip geçen bir Yel’den ibaret bulunduğunu

sanahabervermekiçin!”dedi.

SüleymanAleyhisselâm,karıncanınsözlerinehayrettekalarakgülercesine

gülümsedi ve Nemi sûresinin on dokuzuncu âyetinde açıklanan duasını

tekrarladı.[87]

SüleymanAleyhisselâm,halkı,yağmurduasınaçıkarmıştı.

Oradabirkarıncakafasınınüzerineyatıpayaklarını,semayakaldırmışve:

“EyAllâhım!Ben,Seninyaratıklarındanbiryaratık’ım.

Sen,bizi,yağmurunlasulasanda,Sen,bizi,kuraklıktanhelaketsende,biz,

Senin rızkından müstağnî değiliz!” diyordu. Bunun üzerine, Süleyman

Aleyhisselâm;halka:

“Geridönünüz!Siz,sizdenbaşkasınındüasıylayağmurakavuşturuldunuz!”

dedi.[88]

Ölüm Meleği, bir gün, Süleyman Aleyhisselâmın yanına girip yanında

oturanlardan,biradama,uzunuzunbakmışdurmuştu.

ÖlümMeleğiçıkıpgittiğizaman,adam,SüleymanAleyhisselâma:

“Kimbu?”diyesordu.

SüleymanAleyhisselâm:

“ÖlümMeleğidir!”dedi.

Adam:

“Onun,bana,bakışı,sanki,beniöldürmekistiyorgibiydi!”dedi.

SüleymanAleyhisselâmona:

“Peki,şimdi,benim,sananeyapmamıistiyorsun?”diyesordu.

Adam:

“Beni,rüzgârabindirmeniveHindistanabıraktırmanı,istiyorum!”dedi.

Süleyman Aleyhisselâm, rüzgârı çağırdı. Adamı, onun üzerine bindirip

Hindistanabıraktırdı.

Bundan sonra, Ölüm Meleği, Süleyman Aleyhisselâmın yanına geldi.

SüleymanAleyhisselâm,ona:

“Sen,yanımdaoturanlardan,biradama,niçinuzunuzunbakmıştın?”diye

sordu.ÖlümMeleği:

“Ben, onun ruhunu, Hindistan’da almakla emrolunduğum halde,

kendisinin,seninyanındabulunuşunahayretetmiştim.”dedi.[89]

Süleyman Aleyhisselâmın Hacca Gidişi, Sebe’ KraliçesiniMüslümanVeMağ-RibBeldeleriniFethedişi:

SüleymanAleyhisselâm;İlya=KudüsMescid’ininyapımındanboşaldıktan

sonra,Tihâmeyolunututtu.

Allah’ınBeyt-iHaramını,Tavafettiveona,örtüörttürdü.Onunyanında

kurbankestirdi.

Orada, yedi gün oturduktan sonra, San’â‘ya ilerledi. Sebe’ kraliçesinin

Müslümanolmasınısağladı.

Şam’a,döndü.

Mağrib beldelerine, Endelüs, Tanca, Franca, Ifrikıye ve Ken’an b.Ham,

b.Nûh Aleyhisselâm oğullarının beldelerinden olan taraflarına hâkim olan

Zorbakralıyenipkendisini,birolanAllah’aimanaveputlarıbırakmağadavet

etti.Küfründe,direnince,öldürdü.[90]

Kur’ân-ı Kerimin Süleyman Aleyhisselâm HakkındakiAçıklaması:

“Süleyman’a da, rüzgârı, (Müsahhar kıldık)ki, sabahı bir ayflık yol),

akşamı,biray(lıkyol)du.

Erimişbakırmâdenini,ona,selgibiakıttık.

Onunönünde-Rabbininizniyle-işgörenbazıcinlerde,vardı.

İçlerinden, kim bizim emrimizden ayrılıp saparsa, ona, çılgın azabdan

tattınrdık.

O, kalelerden,heykellerden, büyükhavuzlargibi çanaklardan, sabit sabit

kazanlardan,nedilerse,kendisineyaparlardı.

EyDâvûdHanedanı!Siz,(Allah’a)şüküriçinçalıştınız!

Kullarımdan(hakkıyle)şükreden,azdır.[91]

“Andoisunki:biz,Dâvûd’aveSüleyman’ai\imvermişizdir.

(Bundandolayı)onlar:

“Bizi, Mü‘min kullarının bir çoğundan üstün kılan Allah’a hamd olsun!”

dediler.

Süleyman,Davud’a,mirasçıoldu.

(Süleyman):

“Eyinsanlar!Bize,kuşlarındiliöğretildi.

Bize,herşeydenverildi.

Şüphesizki:bu,apaçıkbirüstünlüğüntakendisidir!”dedi.

Süleyman’ın,cinlerden,insanlardan,kuşlardanordularıtoplandı.

İşte,bütünbunlar,(onuntarafından)zabtveidareediliyorlardı.

Hattâ,Karıncavadisiüzerinegeldiklerizaman(dişi)birkarınca:

“EyKarıncalar!Yuvalarınızagiriniz!

Sakın,Süleymanveordusu-kendileri,bilmeyerek-sizikırmasın!”dedi.

(Süleyman)onunbusözündengülercesinegülümsedide:

“EyRabb’imBanaveAnaveBabamalütfettiğinnimetineşükretmemive

(geride kalan ömrüm içinde) Senin razı olacağın iyi (işler) yapmamı, bana,

ilhamet!

Rahmetinlebenide(Cennette)sâlihkullarınarasınaidhalet!”dedi.

(Süleyman)kuşlarıaraştırıp:

“Hüdhüd’ü,neyegörmüyorum?

Yoksa,gaiblerdenmi(oldu)?

Onu,herhaldeçetinbirazabauğratacağım!

Yâhud, onu,mutlaka, kestireceğim, ya da, bana, açık ve kat’îbir Burhan

getirir!”dedi.

Derken,(Hüdhüd)çokgeçmedengeldi:

“Ben,seninmuttali’olmadığınbir(hakîkat)avâkıfoldum:Sebe’den,Sana,

çokdoğru(vemühim)birhabergetirdim.

Hakikat,orada,birkadını,onlarahükümdarlıkederbuldum.

Kendisine,herşeyverilmiştir.

Onun,birde,çokbüyükbirTaht’ıvar.

(Gerek) onu, (gerek) kavmini, Allah’ı bırakıp güneşe secde ediyorlarken

buldum(gördüm).

Şeytan, onların yaptıklarını, süslemiş te, kendilerini yoldan alıkoymuş

(saptırmış)Onuniçin,onlardoğruyolagiremiyorlar.

(Bunu)göklerdekiveyerdekihergizliyi(meydana)çıkaran,(kalblerinde)ne

gizliyorlar, ne açıklayorlarsa, (hepsini) bilen Allâha secde etmesinler diye

(yapıyorlar)

Allah,O’durki,O,büyükArş‘inSahibiolanveO,kendisindenbaşkahiçbir

İlâhbulunmayandır.”dedi.

(Süleyman):

“Bakalımdoğrumusöyledin,yoksa,yalancılardanmıoldun?

Şumektubumugötür,onu,kendilerinebırak!

Sonra, onlardan biraz çekil de, bak, neye dönecekler (Ne cevap

verecekler?)dedi.

(Sebe’kıraliçesi):

“Ey İleri gelenler! Hakikat, bana, çok şerefli bir mektup bırakıldı ki, o,

Süleyman-dandırveo,hakfkatan,RahmanveRahfmolanAllâhınadiyle.

Banakarşı,başkaldırmayınız!

Müslümanlarolarakbanageliniz!”diye(yazılmıştır)

Eyilerigelenler!Bana,(bu)işimhakkındabirreyveriniz!

Siz, huzurumda bulununcaya kadar, ben, hiç bir işte kat’î(bir hüküm

sahibi)olamadım.”dedi.

“Biz,güc,kuvvetsahihleri,çetinsavaşerbabıyız.Emir,sanaâiddir.

Bak,sen,neemredeceksin.”elediler.(Kraliçe):

Şüphesiz ki: hükümdarlar, bir memlekete girdikleri zaman, orasını,

perişanederler.

Halkından, şerefli olanları, hor ve hakir kılarlar. Bunlar da, böyle

yapacaklardır.

Ben, onlara, bir hediye göndereyim, de, Elçiler, ne (cevap) ile dönecek

bakayım?”dedi.

Bununüzerine,vaktâki,(ogönderilenheyet)Süleymanageldi.

(Süleyman):

“Siz,bana,malileyardımmıediyorsunuz!?

İşte,Allah’ın,banaverdiği (nimetlerki,onlar) sizeverdiğindendahaçok

hayırlıdır.

Belki,siz,hediyenizleböbürlenirsiniz.

(Eyelçiheyetbaşkanı!)dönonlara!

Andolsunkiönünegeçemeyecekleriordularlaonlaragelir,onları,horve

hakirolduklarıhalde,oradançıkarırım!”dedi.

(Süleyman, kendi maiyetindekilere de) ey ileri gelenler! Onun (Belkısin)

Tahtını, kendilerinin, bana,Müslüman olarak gelmelerinden önce, hanginiz

bana,getirir?”dedi.

Cindenbirİfrit:

“Sen,Makamındankalkmadan,ben,onu,sanagetiririm!

Ben,bunakarşı,herhalde,güvenilecekbirgücemâlikim!”dedi.

NezdindeKitabdanbirilimbulunan(Âsafb.Berhıya):

“Ben, gözün, sana dönmeden (gözünü yumup açmadan) önce, onu, sana

getiririm!”dedi.

Vaktâ ki (Süleyman), onu (Tahtı) yanında durur bir halde gördü: “Bu,

Rabbımınfazi(velutf’undan)dır.

Şükürmüedeceğim,yoksa,nankörlükmüedeceğim,beni, imtihanettiği

içindir(bu).

Kimşükrederse,kendiyararınadır,kimde,nankörlükederse,şüpheyok

kiRab-bım(onunşükründen)tamamenmüstağnidir.

(HemO)Hakkıylekeremsahibidir.”dedi.

(Süleyman):

“OnunTahtını,bilinmezbirşeklegetiriniz.

bakalım (tanımaya) muvaffak olacak mı, yoksa, muvaffak

olamayacaklardanmıolacak?”dedi.

Artık(Belkıs)gelince,ona:“SeninTaht’ınböylemiidi?”denildi.(Belkıs):

“Sanki,bu,odur!

Ondan önce de, bize ilim verilmişti, ve biz, Müslüman olmuştuk! dedi.

(Hayır!) Onun, Allah’ı bırakıp tapmakta devam ettiği şey, kendisinin

İslâmiyeti)nemaniolmuştu.

Hakıkatta,okâfirlergürûhundandı.

Ona:

“Köşk’e,gir!”denildi.

(Belkıs)onu,görünce,derinbirsusandı.

İkiayağınıaç(ıpsıva)dı.

(Süleyman):

“O,hakîkatan,sırçadanyapılmış,düzeltilmiş(veşeffaf)biraçıklıktır.”dedi.

(Belkıs)

“EyRabb’ım!Hakikat,ben,kendimeyazıketmişim.

Süleyman’ın maiyetinde, âlemlerin Rabb’ı olan Allâha teslim oldum

(Müslümanoldum)dedi.[92]

SüleymanAleyhisselâmınVefatı:

SüleymanAleyhisselâm;ibâdetiçin[93],bazanbiryıl,ikiyıl,

Bazanbiray,ikiay,

Bazan da, bundan daha az veya çokmüddet, Beytülmakdis’te tek başına

kalırdı.

Kendisininyeyeceği,içeceğide,orayagötürülürdü.

Vefatıyleneticelenen sondefaki kalışındada, yiyeceği, içeceği götürülüp

yanınakonulmuştu.[94]

Süleyman Aleyhisselâm, böyle yalnız başına kalmayı âdet edindiği

Beytülmakdis’tenamazkılarken[95],hiçbirgünolmazdıki,sabahaçıksında,

orada,birağaçbitmemişolsun![96]

Başka bir deyişle: hiç bir namaz kılmazdı ki, önünde, bitmiş bir ağaç

bulunmasın.[97]

Süleyman Aleyhisselâm, namazgahında, namaza durduğu zaman[98],

önündebitmişolanağacıgörünc[99],yanınavarır[100],ona:

“Seninisminnedir?”diyesorar,ağaçta:

“İsmimşöyle!şöyle!”derdi.

SüleymanAleyhisselâm,ona:

“Sen,neşeyiçinsin?”diyesorar,

Oda:

“Şunun,şununiçin!”derdi.[101]

Kesilecek bir ağaçsa, SüleymanAleyhisselâm, emreder, o ağaç, kesilirdi.[102]

Eğer,oağaç,dikilmekiçin,bitmişse[103],onunüzerine:

“Filanyere,şöyleşöyledikilecektir!”diyeyazılı[104]dikilirdi.[105]

Eğer,bitenağaç,devaiçin,bitmişolur[106]:

“Şuderde,şuderdedevaiçin,bittim!”derse[107],onunüzerine:

“Şuderde,şuderdedevadır!”diye[108]yazılır[109]veonuniçingereği,ya-

pılırdı.[110]

İşte,Tıbfennindekinebatlatedavî,bununüzerinekurulmuştur[111]

SüleymanAleyhisselâm,birgün,namazkıldığısırada,önündebirağacın

bitmişolduğunu,gördü.[112]Ona:

“Seninisminnedir?”diyesordu.[113]Ağaç:

“Harrub![114]Harnub![115]Harnûbe![116]Ben,Harrûbe’yim!”dedi.[117]

SüleymanAleyhisselâm,ona:

“Sen,neşeyiçinsin?”diyesordu.

Ağaç:

Ben,şuMescidiharabetmekiçin’im!dedi.[118]

SüleymanAleyhisselâm:

“Ben,sağiken,Allah,buMescidi,harapetmeyecektir!

Demek, benim ölümüm ve Beytülmakdis’in harap oluşu, senin

yüzündendirhâ!”dedivehemen,onusöktü.[119]Kendisineaidbahçeyedikti.[120]

SüleymanAleyhisselâm;dayanmakiçin,Harrûbeağacından,kendisinebir

Asayontturdu.[121]

SüleymanAleyhisselâm,birgün,ÖlümMeleğine:

“Benimruhumu,almakistediğinzaman,bana,bildir!”demişti.

ÖlümMeleği:

“Ben,bunu,sendendahaiyibiliyordeğilim!

Bubilgi;ancak,banabırakılacakveiçinde,ölecekkimseninismianılacak

yazıdabulunur.[122]

İçinde isimler bulunan kitab ise, bana, ancak, Arş’ın altında olduğum

zamanbırakılırdır.”dedi.[123]

SüleymanAleyhisselâm,ÖlümMeleğine:

“Öyleise,sana,benimhakkımdaemirverildiğizaman,bana,bildir!”dedi.[124]

Nihayet,birgün,ÖlümMeleğigelip:

“EySüleyman!Seninhakkında,banaemirverilmişbulunuyor!

Senin,azıcıkbirvaktinkaldı!”dedi.

SüleymanAleyhisselâm,sabahleyin,köşkünegirdi.Kapıları,kilitlemelerini

emrvehalkı,yanınagirmektenmenetti.

Sonra, eline Asasını alıp koltuğunun altına yerleştirdi, ve ayakta ona

dayanarak ülkesine doğru bakınca, güzel yüzlü, üzerinde beyaz elbise

bulunanbirgençadamgördü.

Gençadam,köşkünbirtarafından,kendisininyanınagiriverdi.

“EsselâmüaleykeyâSüleyman!”diyerekselâmverdi.

SüleymanAleyhisselâm:

“Vealeykesselâm!

Sen,benimiznimolmadan,buköşkenasılgirdin?!

Ben,herkesi,burayagirmektenmenetmiştim.

Kapıcılar,Perdedarlar,seni,menetmedimi?

Sen,benimiznimolmadan,köşkümegirdiğinzaman,benden,korkmadın

mı?”dedi.

Gençadam:

“Ben,okimseyimki:bana,nePerdedarlar,neKapıcılarmâniolabilirdir,

nede,ben,krallardankorkarım!

Hemben,buköşke,izinsizgirmişde,değilim!”dedi.

SüleymanAleyhisselâm:

“Seninburayagirmenekimizinverdi?”diyesordu.

Gençadam:

“Rabb’ım!”dedi.

SüleymanAleyhisselâm,onunÖlümMeleğiolduğunu,anlayınca,ürperdi.

“Demek,sen,ÖlümMeleğisin!”dedi.

ÖlümMeleği:

“Evet!”dedi.

SüleymanAleyhisselâm:

“Neiçingeldin?”diyesordu.

ÖlümMeleği:

“Seninruhunukabzedeceğim!”dedi.

SüleymanAleyhisselâm:

EyÖlümmeleği!Ben,bugün,adamlarımı,yanımatoplayıponlardan,beni,

neşelendirmelerini ve bana, tasa verecek bir şey işittirmemelerini

istemiştim!”dedi.

ÖlümMeleği:

“EySüleyman!Sen,ancak,senineşelendirecek,içindesanatasavericibir

şeybulunmayanbirgünüyaşamakistiyorsun!

Halbuki,böylebirgün,dünyadayaratılmamıştır.

Rabbınınhükmünerazıol!

Çünki,bu,reddineaslaçâreolmayacakbirhükümdür!”dedi.

SüleymanAleyhisselâm:

“Öyleise,emrolunduğungibi,vazifeni,yerinegetir!”dedi.

Bunun üzerine, ÖlümMeleği; Süleyman Aleyhisselâmın ruhunu, kendisi

ayakta,Asasınadayanmışolduğuhalde,kabzetti.[125]

O zaman, Süleyman Aleyhisselâm, elli küsur yaşında[126], elli iki

yaşında[127]veyaelliüçyaşındaidi.[128]

OnavegönderilenbütünPeygamberlereselâmolsun!

Süleyman Aleyhisselâmın vefat ettiğini, cinler, şeytanlar, bir yıl

anlayamadılar.

SüleymanAleyhisselâmındayandığıAsayı, ağaçkurdunun, içindenyeyip

zayıflattığı ve Süleyman Aleyhisselâm, yere yıkıldığı zaman, cinler ve

şeytanlar,onunvefatettiğinianladılar.[129]

BuhususKur’ân-ıkerimdeşöyleaçıklanır:

“Sonra,biz,onaölümhükmünüinfazedince(dayandığı)Asasını,yemekte

olanağaçkurdundanbaşkabirşey,bununölümünü,onlaragöstermedi.

Busuretleyerekapanıpyıkıldığızaman,besbelliolduki,eğer,cinler,gaybı

bilmiş olsalardı, öyle horlayıcı bir azab (meşakkatli işler) içinde kalıp

durmazlardı.[130]

SüleymanAleyhisselâmınKabri:Rivayete göre: Süleyman Aleyhisselâm, Babası Dâvûd Aleyhisselâmın

kabrininyanınagömülmüştür.[131]

[1].ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.55.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/205.

[2].ibn.Asâkir-TarihC.6.S.253.

[3].Taberî-Tarih c.1,s.253, Sâiebî-Arais s.293. ibn.Asâkir-Tarih c.6,s.257,

ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.229.

[4].ibn.Asâkir-TarihC.6.S.229.

[5].Taberî-Tarih c.1,s.253, Sâlebî-Arais s.293, ibn.Asâkir-Tarih c.6,s.257.

ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.229.

[6].ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.257.

[7].Taberî-Tarihc.!,s.253,Sâlebî-Araiss.293,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.229.

[8].Taberîc.1,s.253,Salebis.293,ibn.Asâkirc.6,s.257,İbn.Esîrc.1,s.229.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/205.

[9].Taberî-Tarihc.1,s.252.

[10]. Sâlebî-Arais s.292, ibn.Esîr-Kâmil C.1.S.228, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.2,s.18.

[11].Sâlebî-Araiss.292,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.228.

[12]. Sâlebî-Arais s.292, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.228, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.2,s.18.

[13].Sâlebî-Araiss.292.

[14].Dîneverî-El’ahbars.20.

[15].Sâlebî-Araiss.289,Nesefî-Medarikc.3,s.85.

[16].Sâlebî-Araiss.293.

[17]. Sâlebî-Arais s.293, İbn.Asâkir-Tarih c.6,s.253, ibn.Esîr-Kâmil

C.1.S.229.

[18].Sâlebî-Araiss.289.

[19]. Taberî-Tarih c.1,s.253, Hâkim-Müstedrek c.2,s.588, Sâlebî-Arais

s.289, İbn.Asâkir-Tarih C.6.S.254, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.229, Ebülfida-Tefsir

c.3,s.186.

[20]. Taberî-Tarih c.1 ,s.253, Hâkim-Müstedrek C.2.S.588, Sâlebî-Arais

s.289,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.228,Ebülfida-Tefsirc.3,s.186..

[21].Sâlebî-Araiss.289.

[22].Sâlebî-Araiss.290,Nesefî-Medarikc.3,s.85.

[23].Sâlebi-Araiss.289-290,Ebülfida-Tefsirc.3,s.186.

[24].Sâlebî-Araiss.290

[25].Taberî-Tarihc.1,s.253,Hâkim-Müstedrekc.2,s.588,İbn.Asâkir-Tarih

c.6,s.254

[26]. Taberî-Tarih c.1,s.253, Hâkim-Müstedrek c.2,s.588, Sâlebî-Arais

s.288-289,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.229,Nesefî-Medarikc.3,s.85,Ebülfida-Tefsir

c.3,s.85.

[27].Sâlebî-Araiss.290,Nesefî-Medarikc.3,s.85.

[28]. Ahmed b.Hanbel-Müsned C.2.S.322, 340, Buharî-Sahih c.4,s. 136-

137,Nesaî-Sünenc.8,s.235-236,Ebülfida-TefsirC.3.S.187.

[29].İbn.Asâkir-TarihC.6.S.257.

[30].İbn.EbîŞeybe-MusannefC.13.S.206.

[31].Sâlebî-Araiss.293.

[32].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.115,İbn.Asâkir-Tarihc.2,s.361.

[33].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.23O.

[34].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.115.

[35].Hâkim-Müstedrekc.2,s.596.

[36]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.2O5, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.51,

EbûNuaym-Hilyetülevliyac.4,s.118,İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.271.

[37].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.51-53.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/205-209.

[38].isra:1

[39].İbn.ishak-Kitabülmübtedavelmeb’asc.),s.274

[40].Müslim-Sahihc.2,s.1O14

[41].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.6,s.7,Müslim-Sahihc.2,s.1O15

[42].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.3,s.45,53

[43].Taberî-Tarihc.1,s.252,Sâlebî-Araiss.308,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.228

[44].Salebi-Araiss.308,ibn.EsirKâmilc.1,s.228

[45]. Salebi-Arais s.328,Muhiddin b.Arabi-Muhadara c.1,s.134, Ebülfida-

Elbidayevennihayec.2,s.32

[46].Mes’udî-Murucuzzehebc.1,s.57,Sâlebî-Araiss.308

[47]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.15O, Buharî-Sahih c.4,s.117,Müslim-

Sahihc.1,s.37O,İbn.Mace-Sünenc.1,s.248,Nesai-Sünenc.2,s.32

[48].ibn.Hacer-Fethuibârîc.6,s.290-291.

[49].Sâiebî-Araiss.308.

[50].Yâkubî-Tarihc.1,s.58.

[51].Sâlebî-Araiss.308-309.

[52].Sâlebî-Araiss.310.

[53].Dîneverî-El’ahbars.21.

[54].Yâkubî-Tarihc.1,s.58.

[55].Sâlebî-Araiss.310.

[56].Sâlebî-Araiss.328,Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc1s134.

[57].Sâlebî-Araiss.310

[58].Yâkubî-Tarihc.1,s.56,Sâlebî-Araiss.310

[59].Sâlebî-Araiss.310

[60].Yâkubî-Tarihc.ı,s.58.

[61].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.57-58..

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/209-212.

[62].Ebülfida-Elbidayevennihayec.7,s.56,İbn.Haldun-Tarihc.1,s.297.

[63].İbn.Haldun-Tarihc.1,s.297.

[64].Ebülfida-Elbidayevennihayec.7,s.55-56.

[65].İbn.Haldun-c.ı!s.297.

[66].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.551.

[67].Ebülfida-Elbidayevennihayec,12,s.323.

[68].İbn.Haldun-Tarihc.1,s.297.

[69].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.551.

[70].Ebüifida-Eibidayevennihayec.i2,s.324-325.

[71].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.551-552,Ebülfida-Elbidayec.12,s.326

[72].Ebülfida-Elbidayevennihayec.12,s.324.

[73].İbn.Haldun-Tarihc.1,s.297.

[74].ibn.Esîr-KâmilC.1.S.552.

[75]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/212-213.

[76]. Sâd: 35, Taberî-Tarih c.1,s.252, Sâlebî-arais s.293, ibn.Esîr-kâmil

c.1,s.229.

[77]. Taberî-Tarih c.1,s.252 , İbn.Asâkir-Tarih c.6,s.257, İbn.Esîr-kâmil

c.1,s.229.

[78].Taberî-Tarihc.1,s.253,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.229.

[79].Taberî-TarihC.1.S.253.

[80].Taberî-Tarihc.1,s.253,Sâlebî-Araiss.293,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.230.

[81].Yânisabahtan,gün,yarılanıncayakadarbiraylık,gün,yarılandıktan,

geceyekadarda,biraylıkki,birgünde, ikiaylıkyolalınırdı. (Taberî-Tefsir

c.22,s.68-69)

[82].Taberî-Tarihc.1,s.253,Sâlebî-Araiss.293.

[83].Dîneverî-El’ahbars.20.

[84].Taberî-Tarihc.1,s.253,Sâlebî-Araiss.294,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.23O.

[85].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.51,Sâlebî-Araiss.293.

[86].Nemi:18-19.

[87].Sâlebî-Araiss.297.

[88]. jbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13, s.207, Ebû Nuaym-Hilyalülevliya

c.3,s.1O1.

[89]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13, s.205-206, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd

s.53,EbûNuaymc.4,s.118

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/213-217.

[90].Dîneverî-El’ahbars.21-22.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/217-218.

[91].Sebe’:12-13.

[92].Nemi:15-44.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/218-221.

[93].ibn.Esîr-KâmilC.1.S.243.

[94]. Taberî-Tarih c.1,s.261, Sâlebî-Arais s.326, ibn.Esîr-Kâmil C.1.S.243,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.31.

[95].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.242.

[96]. Taberî-Tarih c.1,s.261, Sâlebî-Arais s.326, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.2,s.31.

[97].İbn.Asâkir-TarihC.6.S.272.

[98].Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O7.

[99]. Sâlebî-Arais s.327, Deylemî-Elfirdevs c.3,s.271, ibn.Esîr-Kâmil

c.1,s.242, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.31, Heysemî-Mecmauzzevaid

c.8,s.2O7.

[100].Taberî-Tarihc.1,s.261,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.31.

[101]. Taberî-Tarih c.1,s.261, Sâlebî-Arais s.326, İbn.Asakir-Tarih

c.6,s.272, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.242, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.31,

Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.207.

[102].Taberî-Tarihc.1,s.261,Sâlebî-Araiss.326.

[103]. Taberî-Tarih c.1,s.261, Sâlebî-Arais s.326, Deylemî-Elfirdevs

c.3,s.271, ibn.Asâkir-Tarih c.6,s.273, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.242 Ebülfida-

Elbidayevennihayec.2,s.31,Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O7

[104].Sâlebî-Araiss.326.

[105]. Taberî-Tarih c.1,s.261, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.242, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.2,s.31,Heysemî-MecmauzzevaidC.8.S.207.

[106]. Taberî-Tarih c.1,s.261, Sâlebî-Arais s.326, İbn.Asâkir-Tarih

c.6,s.272, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.242, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.31,

Heysemî-Mecmauzzevaidc-8,s.2O7.

[107].Taberî-Tarihc.1,s.261,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s,31.

[108].Sâlebî-Araiss.326.

[109].Salebis.326,ibn.Asakirc.6,5.273,ibn.Esîrs.242,HeysemîC.8.S.207.

[110].Taberî-Tarihc.1,s.261,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.31.

[111].İbn.Asakir-Tarihc.6,s.273

[112]. Sâlebî-Arais s.326-327, İbn.Asakir-Tarih c.6,s.272, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.242, Muhyiddin b.Arabî-Muhâdaratülebrar c.1,s.13S, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.2,s.3O,Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O7.

[113].Taberî-Tarihc.1,s.261,Sâlebî-Araiss.327,ibn.Asâkir-Tarihc.6,s.272,

ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.242, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.3O, Heysemî-

Mecmauzzevaidc.8,s.2O7.

[114]. İbn.Asâkir-Tarih c.6,s.272, Muhyiddin b.Arabî-Muhâdara c.1,s.135,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.3O.

[115].Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O7.

[116].Sâlebî-Araiss.327.

[117].Taberî-Tarihc.1,s.26l,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.31.

[118].Taberî-Tarihc.1,s.261,Sâlebî-Araiss.327,ibn.Asakir-Tarihc.6,s.272,

ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.242, Muhyiddin b.Arabî-Muhâdara c.1,s.135, Ebülfida-

Elbidayevennihayec.2,s.3O,Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O7

[119]. Taberî-Tarih c.1,s.261, Sâlebî-Arais s.327, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.242,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.3l

[120]. Taberî-Tarih c.1,s.261, Sâlebî-Arais s.327, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.2,s.31

[121]. İbn.Asâkir-Tarih c.6,s.272, Muhyiddin b.Arabî-

Muhâdaratülebrarc.1,s.135,Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O8.

[122].Sâlebî-Araiss.327,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.31.

[123]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.2O3, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.53,

EbûNuaym-Hilyetülevliyac.4,s.118,

İbn.Asâkir-Tarihc.6,s.271.

[124].Sâlebî-Araiss.327,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.32..

[125].Sâlebî-Araiss.327.

[126].Taberî-Tarihc.1,s.262,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.32.

[127]. Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.58, Muhyiddin b.Arabî-

muhâdaratülebrarc.1,s.135,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.32.

[128].Sâlebi-Araiss.328,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.244.

[129]. Taberî-Tarih c.1,s.262, Sâlebî-Arais s.328, ibn.Asâkir-Tarih

c.6,s.272,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.243,Muhyiddin

b.Arabî-Muhâdara c.1,s.135, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.32,

Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.2O8

[130].Sebe’:14.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/221-225.

[131].Yâkubî-Tarihc.1,s.6O,ibn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.99.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/225.

LUKMANALEYHİSSELÂMLukmanAleyhisselâmınSoyu,YurduVeMesleği:

Lukman b.Sâran[1] veya Anka[2] veya Bâran[3], b.Mürîd, b.Savun[4] veya

Sedun[5]

Lukman Aleyhisselâm; Dâvûd Aleyhisselâmın devrinde yaşamıştır. [6]

Kendisi;MısırNubkabilesinemensubtu.[7]MedyenveEykehalkındandı.[8]

İsrailoğullarındanbiradamı[9]kölesi iken,onuntarafındanâzâdedilmiş

vekendisineayrıcamalda,verilmişti.[10]

LukmanAleyhisselâm,terziidi.[11]

Kendisinin,Marangozolduğuda,rivayetedilir.[12]

LukmanAleyhisselâmınŞekilVeŞemaili:LukmanAleyhisselâm:

Kısaboylu,

Yassıveçökükburunlu[13],

Simsiyahtenli,

Kalındudaklı[14],

Enli[15]veyarıkayaklıidi.[16]

Siyah tenli bir zat gelip Saîd b.Müseyyeb’e; teninin siyah oluşunun

hükmünüsormuştu.

Saîdb.Müseyyeb,ona:

“Sen,siyahtenlisindiyeüzülme!

Çünki, insanların hayırlılarından, üç siyah tenli: Bilal, Ömer b.Hattâbın

âzadlısıMihca’veMısırsiyahlarındankalındudaklıLukmanHakîmdesiyah

tenliidi!”demiştir.[17]

LukmanAleyhisselâma:

“Seninyüzün,neiçinçokçirkindir?”denilince;LukmanAleyhisselâm:

“Sen,nakşıveyanakşedeni,onunla,ayıplayabilirmisin?!”demiştir.[18]

LukmanAleyhisselâmınBazıFaziletleri:

Yüce Allah tarafından, Lukman Aleyhisselâma Hikmet verilmişti. [19]

Hikmet:Din’deFıkıh,akılvesözdeisabetdemektir.[20]

LukmanAleyhisselâm;Nübüvvet’le[21] veya krallıkla[22],Hikmet arasında

muhayyerkılınmış,oda,Hikmet’i,tercihetmiştir.[23]

Lukman Aleyhisselâm; Dâvûd Aleyhisselâma, ilmiyle[24], Hikmetiyle

Vezirlikederdi.Oda:

“Nemutlu sana eyLukman!Sana,Hikmet verilmiş ve senden, belâ, geri

çevi-rilmiştir!”derdi.[25]

Bilgininsanların[26]ittifakayakın[27]çoğunluğunun[28]görüşünegöre:

Lukman Aleyhisselâm, Peygamber[29] ve Vahy’e mazhar olmamıştır[30]

amma,Allâ-hın,Salihbirkuluidi.[31]

Kendisi, çok düşünen[32], keskin[33] ve iyi görüşlü’[34], çok susan[35] bir

kuldu.[36]

O,Allah’ı,sevmiş,Allahda,onu,sevmişvekendisineHikmetihsanetmişti.[37]

Vehbb.Münebbih:

“Lukman’ınHikmetlerindenonbinbapkadarokudum.

İnsanlar,onunsözlerindendahagüzelsözişitmemişlerdi.

Sonra, baktım ve gördüm ki: insanlar, onun sözlerini, kendi sözlerine

katıyorlar,hutbeverisalelerinde,ondan,yararlanıyorlardı.”demiştir,[38]

LukmanAleyhisselâm;BeytülmakdisyakınındakiRemle şehrindeoturur,

yanınagelenlereva’zeder,hikmetlisözlersöylerdi.[39]

Yüce Allah; Lukman Hakîmi, Hikmetiyle yükselttiği, onun da, yanında

toplananhalk’a,hikmetlisözlersöylediğisırada,tanıdığıbiradam,ona:

“Sen,filanyerdeçobanlıketmişolansiyahköle,Nuhasoğullarınınkölesi

Lukmandeğilmisin?!

Nihayet,sen,davarçobanısiyahsın!?”dedi.

LukmanAleyhisselâm:

“Evet!”dedi.

Adam:

“Sendegördüğümşuhal,sana,nasılveneredengeldi?!”diyesordu.

LukmanAleyhisselâm:

“Doğru sözlü olmak, emâneti, yerine vermek,Mâlâyâni’yi terk etmekle!”

dedi.

Diğerrivayetegöre:LukmanAleyhisselâm:

“Evet!Siyahtenliliğim,açıktır”dedive

“Benimişlerimden,seni,şaşırtannedir?”diyesordu.

Adam:

“Halk, senin döşeğine oturuyor! Senin kapının önünü buruyor! Senin

sözlerinidinleyipkabulediyor!?”dedi.

LukmanAleyhisselâm:

“Ey kardeşimin oğlu! Sana, söyleyeceğim şeyleri, yaparsan, sen de, öyle

olursun”dedi.Adam:“Nedironlar?”diyesordu.

LukmanAleyhisselâm:

“Ben,gözümü,yumarım.

Dilimi,tutarım.

İhtirasımı,önlerim.

Edepyerimi,korurum.

Kıyamımı(namazımı)uzatırım.

Verdiğimsözü,yerinegetiririm.

Konuğumu,ağırlarım.

Komşumu,korurum.

Mâlayânimi(Boşveyararsızsözveişlerleuğraşımı)bırakırım.

İşte,bunlar,benigördüğüngibiyaptı.”dedi.[40]

Lukman Aleyhisselâm, köleliği sırasında, Efendisine, kölelerinin, en yük

olmayanı,enproblemsiziidi.

Efendisi, onu; kendisine aid bostana, öteki arkadaşlarıyla birlikte,

bostandakimeyvadan,birşeylergetirsinlerdiyegöndermişti.

Topladıklarımeyvaları,ötekiköleler,yediler.

Yanlarında hiç bir şey bulunmaksızın, Efendilerinin yanına geldiler ve

suçlarını,LukmanAleyhisselâmınüzerineattılar.

LukmanAleyhisselâm,Efendisine:

“İkiyüzlükişi,Allahkatında,emînolamaz!

Sen, bana da, onların hepsine de, kusmak için, su, içir! Sonra da, bizi,

koştur!”dedi.

Efendi, böyle yapınca, ötekiler, yediklerimeyvayı, kusuşmağa başladılar!

LukmanAleyhisselâmise,yalnız,içtiğisuyu,kustu.

Efendi, Lukman Aleyhisselâmın doğru, olduğunu, ötekilerin yalan

söylediklerini,anladı.

LukmanAleyhisselâmınHekimliktekibilgisiise:

Tuvaletegiriporadaoturuşunu,uzatanEfendisine:

“Tuvaletteçokoturmaktan,ciğerağrır,basurmeydanagelir,hararet,başa

kadaryükselir.

Orada, hafifçe, otur ve kalk!” diyerek seslenmesinde görülmüş, Efendisi,

tuvalettençıkınca,onun,busözünü,tuvaletinkapısınayazmıştır.[41]

LukmanAleyhisselâma,Efendisi:

“Benimiçin,birkoyunboğazla!”demiş,LukmanAleyhisselâmda,boğaz-

lamıştı.

Efendisi:

“Onuniçindekieniyiolanikiküçükparçasınıçıkarıpbana,getir!”dedi.

LukmanAleyhisselâm,koyunundilinivekalbiniçıkarıpgetirdi.[42]

Efendisi:

“Bu koyun etinin içinde, bunlardan daha iyi olan parçası yok mu? diye

sordu.

LukmanAleyhisselâm:

“Hayır!”dedi.

Efendisi,susacağıkadarsustuktansonra[43]

“Benimiçin,birkoyundahaboğazla!”dedi.

LukmanAleyhisselâmdaboğazladı.

Efendisi:

“Onun içinde, en işeyaramazveenkötüolan iki küçükparçasını, çıkar,

at!”dedi.

LukmanAleyhisselâm,yine,dilinivekalbini, çıkarıpattı.Bununüzerine,

Efendisi,LukmanAleyhisselâma:

“Ben, sana, koyunun içindeki en iyi olan iki küçük parçasını, çıkarıp

getirmeni,emretmiştim.

Bana,dililekalbigetirmiştin.

Sonra, sana, onun içindeki en işe yaramaz ve en kötü olan iki küçük

parçasınıda,çıkarıpatmanı,emretmiştim.[44]

Sen,yine,dilivekalbiçıkarıpattın!?”dedi.[45]

LukmanAleyhisselâm:

“İyiolduğuzaman,buikisindendahaiyivegüzelolanbirşeyyoktur!

İşeyaramazvekötüolduğuzamanda,bu ikisindendaha işeyaramazve

kötüolanbirşeyyoktur!”dedi.[46]

LukmanAleyhisselâma:

“İnsanların,enşerlisi,hangisidir?”diyesorulmuştu.

LukmanAleyhisselâm:

“Kendisini,halkın,kötügörmesinealdırışetmeyendir!”dedi.[47]

LukmanAleyhisselâm,çokdüşünür,keskingörüşlübirzattı.[48]

Gündüzleri,hiçuyumazdı.

Hiçkimse,onun,netükürdüğünü,neabdestbozduğunu,neyıkandığını,ne

abesbirşeykonuştuğunu,nede,güldüğünügörmemiştir.

Hikmet gereği olmadıkça, sözünü, tekrarlamazdı. [49] Lukman

Aleyhisselâm,oğluna:“Eyoğulcuğum!Suskunluküzerindehiçpişmanolma!

Konuşmak,gümüştenise,susmak,altındandır!”[50]

“Ey oğulcuğum! Ben, konuşma üzerinde pişmanlık duymuşum, fakat

suskunluküzerindehiçpişmanlıkduymamışımdır.”[51]

“Oğulcuğum!Yemeğinennefîs,tatlıolanını,ye!Döşeğinise,ençiğnenmiş,

yassılanmışolanıüzerindeuyu!”[52]

“Eyoğulcuğum!Oruçtut!Şehvetini,keser.

Seni,namazdanalıkoyacakşekildeoruçtutma.

Çünkü,namaz,Allahkatında,oruçtandahabüyüktür.”[53]

“Eyoğulcuğum!Âlimlerleotur.Onlarındizlerinindibindenayrılma!

Çünki, Allah, yeri, göğün yağmuru ile dirilttiği gibi, kalbleri de, Hikmet

nuruilediriltir.”’[54]

“Ey oğulcuğum! Tevbe’yi. geciktirme. Çünkü, ölüm, ansızın gelir!” derdi.[55]

LukmanAleyhisselâmınVefatı:Lukman Aleyhisselâm; Beytülmakdis yakınındaki Remle şehrinde vefat

etti.[56]Mescidileçarşıarasındakiyeregömüldü.[57]Selâmolsunona![58]

Kur’ân-I Kerimin Lukman Aleyhisselâm HakkındakiAçıklaması:

“Andolsunki:biz,Lukman’a,Allah’aşükret!diye(rek)Hikmetverdik.

Kim,şükrederse,ancak,kendiyararıiçinşükreder.

Kimde,nankörlükederse,hiçşüpheyokki,Allah,Ganiydir(Müstağnidir.)

Herhamd’e,O,lâyıktır.

Hani,Lukman,oğluna-o,onaöğütverirken-(şöyle)demişti:

Oğulcağızım!Allah’a,ortakkoşma!

Çünkü,şirk,büyükbirzulümdür,haksızlıktır.[59]

“Oğulcağızım! Hakikat, (yaptığın iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi

kadarda,olsa,birkayaiçinde,veyagöklerde,yahudyeriniçinde(gizlenmiş)

de,olsa,Allah,onu,getirir(meydanaçıkarırvehesabınıgörür.)

Çünkü, Allah, Latîf’dir, hakkıyle haberdardır. Oğulcağızım! Namazını,

dosdoğrukıl!İyiliği,emret!Kötülükten,vazgeçirmeyeçalış!Sana,(Buemir

venehiyyüzünden)isabetedecekherşeyekatlan!Çünkü,bunlar,katisurette

farz kılınan umurdandır. İnsanlardan (kibirlenip) yüzünü, çevirme. Yer

yüzündeşımarıkyürüme!

Çünkü, Allah, her kibir taslayanı, kendini, beğenip övüneni, sevmez.

Yürüyüşünde,mutedilol!Sesini,alçalt.

Seslerinençirkini,eşeklerin,anırışıdır!”[60]

[1].ibn.Kuteybe-Maarifs.25,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.123.

[2].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.57,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.123.

[3].Muhyiiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,s.139.

[4].Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.57.

[5].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.123.

[6].ibn.Kuteybe-Maarifs.25,Mes’ûdî-Murucc.1,s.57,İbn.Arabî-Muhâdara

139.

[7].Mes’ûdî-Muruc.c.1,s.57,Sâlebî-Araiss.348,Ebülfidac.2,s.124.

[8].Mes’ûdî-Muruc.c.1,s,57,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.123.

[9].Kaynb.Cisr’in(Mes’ûdî-Muruc.c.1,s.57).

[10].ibn.Kuteybe-Maarifs.25.

[11].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.64, İbn.Kuteybe-Maarif s.25,Sâlebî-Arais

s.348,M.b.Arabî-Muhâdarac.1,s.139,Ebülfida-Elbidayevenihayec.2,s.127.

[12]. ibn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.214, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.64,

Taberî-Tefsir c.21,s.68, Sâlebî-Arais s.350, Ebülfida-Elbidaye vennihaye

c.2,s.124,127.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/229.

[13].Ebülfida-Elbidayevennihayec.1,s.124.

[14].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.213,A.b.Hanbel-Ezzühds.64,Ebülfida

s.124

[15].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.64,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.124.

[16]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.213, A.b.Hanbel-Ezzühd s.64, Sâlebî-

Araiss.348,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.124.

[17]. Taberî-Tefsir c.21,s.67, Sâlebî-Arais s.348, Ebülfida-Elbidaye

c.2,s.124.

[18].Sâlebî-Araiss.350.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/229-230.

[19].Lukman:12.

[20]. Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.64, Taberî-Tefsir c.21,s.67, Sâlebî-Arais

s.348,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.127.

[21].Sâlebî-Araiss.349,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.129.

[22].Hakîmüttirmizî-Nevadirül’usûl s.112,Sâlebî-Arais s.349, ibn.Asâkir-

Tarihc.5,s.192.

[23]. Hâkimüttirmizî-Nevadir s.112, Sâlebî-Arais s.349, ibn.Asakir-Tarih

c.5,s.192,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.129.

[24].Hâkimüttirmizî-Nevadirs.112,ibn.Asâkir-Tarihc.5,s.192.

[25].Hakimüttirmizi-Nevadirül’usûl s.112,Sâlebî-Arais s.349, ibn.Asâkir-

Tarihc.5,s.192,MirHâvend-RavzatussafaTercemes.333

[26].Sâlebî-Araiss.349.

[27].İbn.Kuteybe-Maarifs.25.

[28].Sâlebî-Araiss.349.

[29].İbn.Kuteybe-Maarifs.25.

[30].Ibn.Kuteybe-Maarifs.25,Taberî-Tefsirc.21,s.67,Sâlebî-Araiss.349,

Deylemî-Elfirdevsc.3,s.45O,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.129.

[31].Taberî-Tefsirc.21,s.67,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.129.

[32].Taberî-Tefsirc.21,s.67,Deylemî-Elfirdevsc.3,s.45O.

[33]. Hakîmüttirmizî-Nevadirül’usûl s.112, Sâlebî-Arais s.349, Deylemî-

Elfirdevsc.3,s.45O.

[34].Deylemî-Elfirdevsc.3,s.45O.

[35].Hakîmüttirmizî-Nevadirürusûls.112,Deylemî-Elfirdevsc.3,s.45O.

[36].Hakîmüttirmizî-Nevadirül’usûls.112.

[37].Hakîmüttirmizî-Nevadir.s.112,Sâlebî-Araiss.349,Deylemî-Elfirdevs

c.3,s.45O.

[38].ibn.Kuteybe-Marifs.25.

[39].ibn.iyas-Bedâyiüzzühûrs.169.

[40].Sâiebî-Araiss.350,Ebüifida-Eibidayevennihâyec.2,s.124.

[41].Sâlebî-Araiss.349.

[42]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.214, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.65,

Taberî-Tefsir c.21 ,s.68, Sâlebî-Arais s.350, Ebülfida-Elbidaye vennihaye

c.2,s.127.

[43]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.214, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.64,

Sâlebî-Araiss.350Ebülfida-ElbidayevennihayeC.2.S.127.

[44]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.214, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.65,

Taberî-Tefsir c.21 ,s.68, Sâlebî-Arais s 350 Ebülfida-Elbidaye vennihaye

c.2,s.127.

[45]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.214, Ebülfida-Elbidaye vennihaye

c.2,s.127.

[46]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.214, Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.65,

Taberî-Tefsir c.21,s.68, Salebî-Arais s.350, Ebülfida-Elbidaye vennihaye

c.2,s.127.

[47].Ahmedb.Hanbel-Ezzühd s.65,Sâlebî-Arais s.350,Ebülfida-Elbidaye

vennihaye c.2,s,128 Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.65, Sâlebî-Arais s.350,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s,128.

[48].Deylemi-Elfirdevsc.3,s.45O.

[49].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.124.

[50].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.65,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.128.

[51].ibn.Kuteybe-Uyunülahbarc.2,s.192.

[52].İbn.Kuteybe-Uyunülahbarc.3,s.245.

[53].Sâlebî-Araiss.350.

[54].Mâlik-Muvatta’c.2,s.1002,Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.133.

[55].Gazâli-ihyâuUlûmiddinc.4,s.15-16.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/230-234.

[56]. İbn.lyas-Bedâyiuzzühur s.169, Mîr-Hâvend-Ravzatussafa Terceme

s.332.

[57].İbn.iyas-Bedâyizzühurs.169.

[58]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/235.

[59].Lukman:12-13.

[60].Lukman:16-19.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/235.

ŞA’YAALEYHİSSELÂMSayaAleyhisselâmınSoyu:

Şâ‘yâb.Emus[1]veyaEmsıya’dır.[2]

İsrail Oğullarının Musa Aleyhisselâmdan Sonraki Durum VeTutumlarıŞâ‘yâAleyhisselâmınPeygamberliği:

Mûsâ Aleyhisselâmdan sonra, İsrail oğullarının başına bir hükümdar

geçtikçe,YüceAllah,ona,doğruyolugösterecekbirPeygambergönderirdi.[3]

Peygamber,kralileYüceAllaharasındavâsıtaolur[4],dilediğiniona,Vah-

yederdi.[5]

İsrailoğullarına,yenibirKitapta,inmezdi.[6]

Onlariçin,TevratŞeriatındanbaşkaŞeriatda,olmazdı.[7]

Ancak, Tevrat’a ve Tevratın içindeki hükümlere uymakla emrolunurlar;

mâsi-yettennehiy,tâattanbıraktıklarışeyleriyapmağadavetedilirlerdi.[8]

Zekeriyyâ,Yahya ve İsâ Aleyhisselâmların Peygamber olarak

gönderilişlerinden önce[9]; Sıddîka diye anılan hükümdar, İsrail oğullarının

başına geçtiği za-man[10], Yüce Allah, Şâ‘yâ b.Emsıya Aleyhisselâmı,

Peygamber olarak göndermişti, [11]ki, o, İsâ Aleyhisselâmla Muhammed

Aleyhisselâmı[12]:

“Merkebe binecek olanı ve ondan sonra da, deve’nin sahibini, size

müjdelerim!”diyerek[13]müjdelemiş[14]MuhammedAleyhisselâmı, tavsif ve

tarifde,etmişti.[15]

İsrail oğulları, bütün işlerinde, Şâ‘yâAleyhisselâmın emir venehiylerine

göre hareket eder, onu, dinler, ona, boyun eğerlerken[16]‘, kral Sıddîkanın

hükümdarlığının sonuna doğru[17], içlerinde yaramaz işler[18]‘, bid’atlar

çoğalmağ[19]‘, büyümeğe başlayınca’[20]; Yüce Allah, Babil kiralı Senharib

(Sencarib)i[21], altı yüz binBayraklı[22],Meydanları dolduran[23] ordularının

başınageçirip[24]İsrailoğullarınınüzerinesaldı.[25]

Babil kralı, gelip[26] Beytülmakdis’e[27]‘, Beytülmakdis’in karşısına[28],

Beytül-makdis Meydanına[29] konduğu’[30] ve Beytülmakdisi, kuşattığı

zaman[31],halk,[32]büyükveşiddetli’[33]birkorkuyadüştü[34]

Hemen,YüceAllah’atevbeettilervedöndüler.

Allahda,onlarıntevbelerinikabuledipdüşmanlarınınüzerineTaun(Veba)

hastalığınımusallatkıldı.[35]

Kral Senharib ile yanındaki beş kişi dışında hepsi[36] ölü olarak sabaha

çıktılar.[37]

Hükümdarla[38] İsrail oğulları, ölenlerinordugâhınagidipbulduklarıher

şeyiga-nîmetolarakaldılar.[39]

İsrailoğullarınınhükümdarı,BâbilhükümdarıSenharib’inölüsünüarattı

isede,ölülerarasındabulunamadı.

Onu,arayıpbulmalarıiçinhemenadamlarsaldı.

Arayıcılar; Sanharib ile içlerinde, Buhtunnassar’ın da bulunduğu

Yazıcılarından beş kişiyi[40], bir mağaranın içinde[41] yakalayıp ellerini

bağladılar.

Onları,hükümdarlarınınhuzurunagötürdüler.

Hükümdar,onları,görünce,Allah’aşüküriçinsecdeyekapandı.

Uzunmüddet,secdedekaldıktansonra[42]Senharib’e:

“EySenharib![43]Rabbimiz,[44]sana[45],size,gördünmüneyaptı?[46]

Bizimvesizinhaberimizyokiken,o,sizi,kuvvetvekudretiyleöldürmedi

mi?’dedi.

Senharib:

Ben,dahabeldelerimdençıkmadanönce[47],bana,Rabbinizin,sizeyardım

ettiği[48],İlâhîrahmetiyle,heprahmeteylemişolduğu[49]haberigelmişti.[50]

Fakat, ben, buna, kulak asmamış[51], doğru yol göstericiye itaat

etmemiştim. Beni, şakavete, yaramazlığa düşüren, ancak, benim aklımın

azlığıoldu.

Keşke,sözdinleseydimveyaakıletseydimde,sizinlesavaşmağakalkma-

saydım!

Fakat,şakavetveyaramazlık,banavebenimyanımdabulunanlaragalebe

çaldı”dedi.

İsrailoğullarınınhükümdarı:

“Rabbül’izzet olan Allah’a hamd olsun ki, size karşı, dilediği şeyle bize

yetti.

Rabbimiz, seni ve senin yanında olanları, sana ikram olsun diye sağ

bırakmadı.

Seni ve yanındakileri, sağ bırakması, ancak, dünyada kötülükleriniz, ve

yaramazlıklarınız,Âhirettede,azabınızartsıniçindir.

Rabbimizin[52], size ve sizin yanınızdakilere[53] yaptığını gördüğünüz

şeyleri,gerinizdekilerehabervermeniziçindir[54]

Sizden sonragelecekolanları, korkutmanız içindir.Böyleolmasaydı, sizi

de,sağbırakmazdı.[55]

Senin kanın ve senin yanındaki kimselerin kanları, Allah katında

maymunlarınkanındandahadeğersizdir!”dediktensonra,boyunlarınazincir

geçirilerek yetmiş gün Beytülmakdis civarında dolaştırılmalarını, Muhafız

kumandanınaemretti.

Onlardan, her birinin, her gün için, yiyeceği ikişer arpa ekmeğinden

ibaretti.

Senharib,İsrailoğullarıhükümdarına:

“Öldürmek,bizeyaptığınşeyden,dahahayırlıdır![56]

İstediğinşeyi,yap!”dedi.[57]

Bunun üzerine, hükümdar, onların, öldürülmek üzere, zindana

götürülmelerini,emretti.

YüceAllah,Şâ‘yâAleyhisselâma:

“İsrail oğullarınınhükümdarına söyle:Gerilerindekileri,Allah’ınazâbıyla

korkutmalarıiçin,Senharibileyanındakileri,salsın.

Onlara,ikramdabulunsun.

Beldelerineulaşıncayakadarda,kendilerini,hayvanüzerindetaşıtsındiye

vahyetti.

Şâ‘yâAleyhisselâm,bunu,hemenhükümdaratebliğetti.

Oda,İlâhîemri,yerinegetirdi.

Senharibileyanındakiler,Babil’evarıncayakadar,gittiler.

Babil’e vardıkları zaman, halkı, toplayıp ordularını, Allah’ın, nasıl yok

ettiğini,onlara,haberverdiler.

Senharib’inKâhinveSihirbazları:

“Ey Bâbil kralı! Biz, sana; İsrail oğullarının Rabbinin haberini de,

Peygamberinin haberini de, Allah’ın, onların Peygamberine neler Vahy

ettiğinide,anlatmıştık.

Fakat,sen,bizeitaatetmedin.

İsrail oğulları, Rablerinin yardımına mazhar olduklarından dolayı, hiç

kimsenin boyun eğdiremeyeceği bir ümmettir!” dediler. Senharib, yedi yıl

dahayaşadıktansonraöldü.

Rivayete göre: Senharib’den önce de, Bâbil hükümdarlarından Lifer de,

yanındaamcasınınoğluvekâtibiBuhtunnassarolduğuhalde,Beytülmakdis

üzerine yürümüş ise de, Yüce Allah, onların üzerlerine bir rüzgâr salarak

askerleriniyoketmiş,krallakâtibi,kaçıpkurtulmuştu.

Bukral,oğlutarafındanöldürülmüş,oda,Sahibininöldürülmesinekızan

Buh-tunnassartarafındanöldürülmüştür.[58]

Şâ‘yâAleyhisselâmınŞehîdEdilişi:Yüce Allah; İsrail oğulları hükümdarı Sıddîka’nın ruhunu kabzettiği

zaman,İsrailoğullarınınişleri,bozuldu,altüstoldu.[59]

Hükümdarlık işinde kıskançlığa[60], hattâ, birbirlerini, öldürmeğe

kalktılar. İçlerinde, azgınlıkve fesadbaşgösterdi. [61]Bir takımbid’atlarda,

ihdas ettiler. [62] Bid’atları[63], serleri[64], çoğaldı. [65] Allah’ın Kitabını, bir

tarafaattılar.[66]

Peygamberleri Şâ‘yâ, yanlarında bulunduğu halde, ona, başvurmazlar,

onunsözleriniveöğütlerinikabuletmezlerdi.

İsrail oğulları, böyle olunca, YüceAllah, Şâ‘yâAleyhisselâma: “Kavminin

içindeayağakalk!Dilinevahyedeceğim!”buyurdu.

Şâ‘yâAleyhisselâm,konuşmağakalkınca,YüceAllah,onundilinivahyile

ko-nuşturdu.[67]

Şâ‘yâAleyhisselâm,İsrailoğullarınava’zetti.Öğütlerverdi.

Allah’ı,hatırlattı.[68]

Tekzibvemuhalefetedecekolurlarsa,azabauğrayacaklarınısöyledi.[69]

Allah’ın,İsrailoğullarınaolansayısıznimetlerinisayıpdöktü.

Haldenhaledeğişerekperişanolacaklarını,hatırlatıponları,korkuttu.

Konuşmasını bitirdiği zaman, İsrail oğulları, öldürmek için[70], onun

üzerine,yürüdüler.

Şâ‘yâ Aleyhisselâm; onların aralarından sıyrılıp kaçtı. Karşılaştığı ağaç,

kendisiiçin,yarılınca,ağacıniçinegirdi.Eteğininucu,dışarıdakaldı.

İsrail oğulları, bunu, görünce, ağacı, ortasından testere ile biçmeğe

başladılar.

Ağacı biçtikleri, kestikleri zaman, ağacın ortasında bulunan Şâ‘yâ

Aleyhisse-lâmıda,biçtiler,kestiler![71]Şehîdettiler.[72]

İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn= Bizler, Allanın kullarıyız ve biz Ona,

dönücüleriz!“[73]

Onavegönderilenbütünpeygamberlereselâmolsun![74]

[1].Ibn.Kuteybe-Maarifs.23.

[2]. Taberi-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329, Ebülfida-Elbidaye

vennihayeC.2.S.32,ibn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.116.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/239.

[3].Taberî-Tarihc.1,s.277,Sâlebî-Araiss.329,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.255.

[4].Taberî-Tarihc.1,s.277,Sâlebî-Araiss.329.

[5].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.255.

[6].Taberî-Tarihc.1,s.277,Sâlebî-Araiss.329.

[7].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.255.

[8].Taberî-Tarihc.1,s.277,Sâlebî-Araiss.329.

[9]. Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.2,s.32.

[10].Taberî-Tarihc.1,s.277,Sâlebî-Araiss.329,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.255.

[11]. Taberî-Tarih c.1,s.277-278, Sâlebî-Arais s.329, ibn.Esîr-Kâmil

c.1,s.255.

[12]. ibn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329,

ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.255,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.32.

[13].Sâlebî-Araiss.329.

[14]. ibn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329,

ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.255,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.32.

[15].ibn.Kuteybe-Maarifs.23.

[16].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.32.

[17].Taberî-Tarihc.1,s.278,Salebî-Araiss.329,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.255.

[18]. İbn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329,

ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.255,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.32.

[19].ibn.Kuteybe-Maarifs.23.

[20]. Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329, ibn.Esîr-Kâmil c 1.S.255,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.32.

[21]. ibn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.255.

[22].Taberî-Tarihc.1,s.278,Sâlebî-Araiss.329.

[23].ibn.Esîr-Kâmild.s.255.

[24]. Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s,255,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s32.

[25]. ibn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329,

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.255.

[26].AynıKaynaklar.

[27].Sâlebî-Araiss.329,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.255.

[28].Taberî-Tarihc.1,s.278,Sâlebî-araiss.329.

[29].ibn.Kuteybe-Maarifs.23.

[30].ibn.Kuteybes.23,Taberîs.278,Sâlebîs.329,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.255

[31].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.255.

[32].Sâlebî-Araiss.329,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.32.

[33].Ebülfida-Elbidayevenihayec.2,s.32.

[34].Taberîs.278,Salebis.329,Ebülfidac.2,s.32.

[35].ibn.Kuteybe-Maarifs.23.

[36].ibn.Kuteybes.23,Taberîs.278,Sâlebîs.330,ibn.Esîrs.256,Ebülfida

s.33.

[37].İbn.Kuteybes.23,Taberîs.278,Sâlebîs.330,Ebülfidac.2,s.33.

[38].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.256.

[39].İbn.Kuteybe-Maarifs.23,ibn.Esir-Kâmilc.1,s.256.

[40].Taberî-Tarihc.1,s.278,Salebîs.330,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.256.

[41].Taberî-Tarihc.1,8.278,Sâlebî-Araiss.330.

[42].Taberî-Tarihc.1,s.278,Sâlebî-Araiss.330.

[43].Sâlebî-Araiss.330.

[44].Taberî-Tarihc.1,s.278,Sâlebî-Araiss.330,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.256.

[45].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.256.

[46].Taberî-Tarihc.1,s.278,Sâlebî-Araiss.330,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.256.

[47].Taberî-Tarihc.1,8.279,Sâlebî-Araiss.330.

[48].Taberî-Tarihc.1,s.279,Sâlebî-Araiss.330,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.256.

[49].Taberî-Tarihc.1,s.279,Sâlebî-Araiss.330.

[50].Taberî-Tarihc.1,s.279,Sâlebî-Araiss.330,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.256.

[51].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.256.

[52].Taberî-Tarihc.1,s.279,Sâlebî-Araiss.330.

[53].Sâlebî-Araiss.330.

[54].Taberî-Tarihc.1,8.279,Sâlebî-Araiss.330.

[55].Taberî-Tarihc.1,s.279.

[56].Taberî-Tarihc.1,s.279,Sâlebî-Araiss.330.

[57].Sâlebî-Araiss.330.

[58].Taberî-Tarihc.1,s.279,Sâlebî-Araiss.330.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/239-243.

[59].Taberî-Tarihc.1,s.28O,Sâlebî-Araiss.330.

[60].İbn.Kuteybe-Maarifs.23,Taberîs.280,Sâlebîs.330.

[61].Taberî-Tarihc.1,s.28O,Sâlebî-Araiss.330.

[62].İbn.Kuteybe-Maarifs.23.

[63].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.257.

[64].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.33.

[65].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.257,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.33.

[66].İbn.Kuteybe-Maarifs.23.

[67].Taberîc.1,s.280,Sâlebîs.330-331.

[68].Taberî-Tarihc.1,s.280,Sâlebî-Araiss.331,Ebülfida-Elbidayec.2,s.33.

[69].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.33.

[70].Taberî-Tarihc.1,s.280,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.33.

[71]. Taberî-Tarih c.1,s.28O, Sâlebî-Arais s.333, Ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.257,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.33.

[72].İbn.Kuteybe-Maarifs.23.

[73].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.33.

[74]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/243-244.

IRMIYAALEYHİSSELÂMİrmiyaAleyhisselâmınSoyu:

İrmiya b.Hılkıya; Lavi b.Yâkub Aleyhisselâm’ın soyundan gelen[1] Hârûn

b.İm-ranAleyhisselâmınsoyundandı[2].

Kendisinin,HızırAleyhisselâmolduğu[3] ve zaman zaman sahralarda ve

şehirlerde görüldüğü söylenmişse de[4], İrmiya Aleyhisselâmın Hızırlığı

hakkındakihaber,sahihdeğildenilmiştir[5].

İrmiyaAleyhisselâmınPeygamberOlarakGönderilişi:

İsrail oğulları; Şâ‘yâ Aleyhisselâmı şehid ettikten sonra[6], Yüce Allah,

onlaraİrmiyab.HılkiyaAleyhisselâmı,peygamberolarakgönderdi[7].

O zaman; İsrailoğulları arasında bid’atlar çoğalmış, büyümüş: serkeşliğe

başlamışlar,günahişlemeyedalmışlar[8],haramlarıhelallaştırmışlardı[9].

Peygamberleri öldürmüşler[10], Yüce Allah’ın, kendilerine yapmış olduğu

lutf ve ihsanlarını, düşmanları olan Senharib ve ordularından kurtardığını

unutmuşlardı[11].

Bununüzerine,YüceAllah,İrmiyaAleyhisselâma:

“Benİsrailoğullarınıhelakedeceğim!Onlardanintikamalacağım.

Sen,BeytülmakdisKayası‘nınüzerindeayaktadur!

Orada,sanaemrimveVahy’imgelecektir!”buyurdu.

İrmiya Aleyhisselâm kalkıp elbisesini yırttı, başına kül saçtı ve secdeye

kapandı.

“Yâ Rab! Anamın beni hiç doğurmamış olmasını, benim yüzümden

Beytülmak-dis’in harap ve İsrailoğullarının helak olacakları bir zamanda

beni, israiloğulları peygamberlerinin sonuncusu yapmamanı çok arzu

ederdim!”dedi.

“Secdedenbaşınıkaldır!”buyruldu.

İrmiyaAleyhisselâm,başınıkaldırdıveağlayarak:

“YâRab!Onlarakimimusallatedeceksin?”diyesordu.

YüceAllah:

“Ateşetapanları,azabımdankorkmayanları,sevabımıummayanları![12]

Kavmin olan İsrailoğullarına git de, onlar hakkında sana emrettiğim

şeylerikendilerineanlat![13]

Haklarındakinimetlerimihatırlat!

Bid’atveyaramazlıklarını,anlat[14]

Onları,banaitaatveibadetedavetet!”buyurdu[15].

İrmiyaAleyhisselâm:

“YâRab![16]Sen,beni,güçlendirmezsen,benzaif’im[17].

Sen, benim dilime belagat ve fesahat vermezsen, ben maksadımı

anlatmaktanâcizim![18]

Sen,benidoğrultmazsan,benyanılırım!

Sen,banayardımetmezsen,benrüsvayolurum!

Sen,banaizzetvermezsen,ben,zelîlvehakîrolurum!”dedi.

YüceAllah:

“Sen, bütün işlerin, benim irâdemlemeydana geldiğini ve benim, bütün

kalplerivedilleri,nasılistersem,elimdeeviripçevirdiğimi,bilmiyormusun?

Sen,banaitaatet!

Şüphesiz, benim ben o Allah ki, benim dengim olabilecek hiçbir şey

yoktur.

Göklerleyerveonlarıniçindekişeyler,benimkelâmımlakaimdirler.

Ben,denizleresöyledim.Sözümü,anladılar.

Onlara,emrettim,emrimiyerinegetirdiler.

Onların çevrelerini de, kumlu karalarla sınırladım.Onlar çizdiğim sınırı

geçemezler.

Dağ gibi dalgalar gelir, çizdiğim sınıra erişince onlara zillet, uysallık

elbisesinigiydiririm.

Onlar, korkarakvebana,boyuneğeceklerini ikrar ederekemrimiyerine

getirirlerdir.

Ben,seninyanındayım.Sen,benimyanımdabulundukça,sanahiçbirşey

erişmez.

Ben,senionlara,emirvenehiylerimitebliğedesindiyePeygamberolarak

gönderdim.

Sen,buvazifeyiyerinegetirmekle,onlardan,sanatâbiolanlarınsevabına

denksevapkazanacaksın.

Bununlaberaber,onlarınsevabındanda,birşeyeksilmeyecektir.

Eğer, bu vazifeyi, yerine getirmekte kusur edersen, bundan dolayı

kazanacağın günah, toz duman içinde bıraktığın kimselerin işleyecekleri

günahadenkolacaktır.

Bununla beraber, onların günahından da bir şey eksilmeyecektir! [19]

Kavmininyanınagitde:

Allah, size atalarınızın iyiliklerini hatırlatıyor ve bununla da, size

günahlarınızdantevbeettirmekistiyor!de![20]

Ve sor onlara: Atalarının, bana itaat etmeleri sonucunu, nasıl buldular?

Onların,banaisyanetmelerisonucunu,nasılbuldular?

Onlar;kendilerindenöncebana, itaatedipde, itâatındandolayıyaramaz

vemutsuzolmuş,veyabana,âsiolupda,asiliğindendolayımutluolmuşbir

kimsebulunduğunubiliyorlarmıdır?

Hayvanlar; rahat yuvalarını, hatırlayınca, oraya dönerler. Bu kavm ise,

felâketvehelakotlaklarındaotlamaktadırlar!

Onlarınbilginleriveruhbanlarıise;benimkullarımı,hizmetkâredindiler

ve halkı, bana ibâdetten vazgeçirip benden başkasına taptırıyor ve onları,

benimemrimibilmezhalegetirinceyevezikrimi,unutturuncayavebenden

gaflete düşürünce-ye kadar, onlar arasında -benim kitabıma aykırı olarak-

hükümveriyorlar!

Onların buyruk sahiplerine ve yedicilerine gelince: Bunlar da, nimetimi,

inkârettiler.

Demek, onlar vereceğim belâdan, emniyet ve selâmette oldular da,

Kitabımıbirtarafaattılar,Ahdimiunuttular,sünnetimi,değiştirdiler,hâ!

Kullarım,ancakbanaibâdetveitaatetmeleriyaraşırvegerekirken,bana

karşı,günahişlemekteonlaraveonlarındinimde-benimadıma-ihdasetmek

cür’e-tinigösterdikleribid’atlaratâbioluyorlarhâ!

Onlar, benim hakkımda ve Peygamberlerim hakkında yalan söylüyor ve

iftiradabulunuyorlarha!

Benim celâlim, Yüce Makamım, Ulu sânım, her türlü noksan ve eksik

sıfatlardanmünezzehdir,uzaktır.

Birinsana,banakarşıgünahişlenmesineitaatetmekyaraşırmı?

Benim yarattığım kullarıma, benden başka birtakım tanrılar edinmeleri

yaraşırmı?

OnlarınTevratokuyucularınavedinbilginlerinegelince:

Bunlar; Mescidlerde ibâdete, dindarlığa özenirler; orayı benden başkası

içinonarırlar;

Dünyayı, elde etmek için dini vasıta kılarlardır. Onların, orada Fıkıh

öğrenmeleri,ilimiçindeğildir.Orada,ilimöğrenmeleride,ameliçindeğildir.

Peygamberoğullarınagelince:

Onlar, çok konuşkan ve ezgin olmuşlar, gurura kapılmışlar, ahmakların,

cahillerinyanında,ahmakvecahilolmuşlar!

Kendilerininde,Atalarınayapılmışolanyardımgibi,yardıma;

Onlaraverilmişolankerametgibi,kerametenailolacaklarını,umuyorlar

vebuyardımveikramada-hiçdedoğruolmaksızın,düşünmeksizinveibret

almaksızın- kendilerinden daha lâyık bir kimse bulunmadığını iddia

ediyorlar!

Hatırlamıyorlarki:Onlarınataları,benimyardımıma,nasılkavuştular?

Emrimi,dinimideğiştiriciler,değiştirdiklerizaman,onlaremrime,dinime

nasılciddiyetlesarıldılar?

Buuğurda,canlarını,kanlarınıfedaetmektennasılçekinmediler?

Onlar; benimemrimyerinegelinceye, dinimüstüngelinceyekadar sabr

vesadâkatgöstermişlerdir.

Ben, şu kavmin azaplarını, onlar buyruklarımı kabul etsinler diye

erteledim,uzattım.

Onlar,düşünsünlerdiyegünahlarındanvazgeçtim.

Düşünsünlerdiyeonlarıuzunömürlükıldım,çokyaşattım.

Her defasında, onların üzerine, gök, yağmur yağdırdı, yer, onlar için ot

bitirdi.

Onlara,afiyetelbisesigiydirdimvedüşmanlarınagalipkıldım.

Bütün bunlar, onların, azgınlıklarını, artırmaktan, kendilerini, benden

uzaklaştırmaktanbaşkabirişeyaramadı.

Onların, davetimden yüz çevirmeleri, daha ne zamana kadar sürecek?

Yoksa,onlarbenialdatıyorlarmısanıyorlar?! [21]Yoksa,onlarbenimlealay

mıediyorlar?!Yoksa,onlarbanakarşıyiğitlikmitaslıyorlar?![22]

İzzet(sıfat)ıma yemin ederim ki: ben, onlara, öyle bir fitne, bir belâ

salacağım ki: o, usluları, hayrette bırakacak[23], görüş sahiplerinin

görüşlerini,hakimlerinhikmetleriniyanıltacak,şaşırtacaktır[24].

Onlara;Zorba,katıkalpli,aşırıderecedezâlim,kendisineheybetelbisesini

giydirdiğim, göğsünden, şefkat, merhamet ve yumuşaklık duygusunu

kaldırdığımbirkimseyimusallatedeceğim!

Onu;sayısı,karanlıkgeceninkaraltısınıandırancemâat,takipedecek[25].

Kendisinin,karabulutkümeleriniandıranveneolduklarıbelirsiz,hayırsız

pek çok askerleri olacak, onun bayrakları, Kerkes kuşlarının havada

uçuştuklarıgibi,dalgalanacak,süvarilerininsaldırışıda,Tavşancılkuşlarının

çığlıkkopararakavlarınınüzerineinişiniandıracaktır![26]

Onlar,mamureleri,harabeyeçevirirler,köyleriıssızbırakırlar.Yeryüzünü

ifsad,girdikleriyeritahripettikçetahripederler.Onlarınkalplerikaskatıdır,

acımak bilmez. Yüzleri gülmez, gözleri hiçbir şeyi görmez, kulaklarına söz

girmez.

Onlar, çarşılara, ürkmüş ve heybetinden, tüyler ürperten arslan gibi

dalarlar[27]…’

BenİsrailoğullarınıYâfesilehelakedeceğim!”buyurdu’[28].

Yâfes,BâbilhalkıolupYâfesb.NûhAleyhisselâmınoğullarındandı[29].

YüceAllah’dan,buazabemrigelince,İrmiyaAleyhisselâm,feryadederek

ağlamış, elbisesini yırtmış, başına kül saçmış[30]; İsrailoğullarından bu

felâketikaldırmasıiçinYüceAllah’ayalvarmışdurmuştu[31].

YüceAllah:

“Ey İrmiya! Demek, sana Vahy ettiğim şey, seni sıkıntılandırdı,

tasalandırdı”buyurdu.

İrmiyaAleyhisselâm:

“Evet yâ Rab! Keski, Sen daha önce beni helak etseydin de,

israiloğullarınınesiredilmelerinigörmeseydim”dedi[32].

YüceAllah:

“İzzetveCelâl(sıfat)ımayeminederimki:Buhususta,senintarafındanbir

emir(hüküm) verilmeden önce[33], Beytülmakdis de[34], İsrailoğulları[35] da,

helakedilmeyecektir!”buyurdu.

Bununüzerine,İrmiyaAleyhisselâm,sevindi[36].İçirahatlaştı[37].

“Musa’yıvediğerpeygamberlerinihakilegönderenAllah’ayeminederim

ki:Bende,İsrailoğullarınınhelakedilmeleriemrini(hükmünü)hiçbirzaman

verme-yeceğim![38]İsrailoğullarınınhelakinerazıolmayacağım!”dedi[39].

Aradanüçyılgeçmişti.

İsrailoğulları, isyanlarını artırdıkça artırdılar, kötülüklerini uzattılar

durdular.

Onlarınbuhalleri,helaklerininyaklaştığızamanakadardevametti.Vahy

gelmesideazaldı[40].Onlar,Âhiretihiçanmazoldular[41].

Dünyaya ve dünya işlerine dalınca, ahiretten geri durmakta idiler[42].

Hükümdarlarıda,onlara:

“Ey İsrailoğulları! Allah’ın azabı, size gelip çatmadan önce[43], Allah’ın

acımasız bir kavmi, üzerinize salmasından önce, işlemekte olduğunuz

kötülükleresonveriniz!

Çünkü, Rabbınız, tevbeye yakındır, kendisine, tevbe eden kimse için,

ellerinihayırlaaçmışbiresirgeyicidir?”diyereköğütverdi[44],onları,tevbeye

davet etti ise de, tevbe etmediler[45] ve işleyip durdukları kötülüklerden

hiçbirinibırakmağayanaşmadılar[46],kötülüklerinesonvermediler[47].

Nihayet Yüce Allah[48] İbrahim Aleyhisselâmla Rabbi hakkında tartışan

Nem-rud’un soyundan gelen[49] Buhtunnassar’ın kalbine[50],

Beytülmakdis’e[51], Bey-tülmakdis halkının üzerine[52] yürüme düşüncesini

düşürdü[53].

Buhtunnassar; geniş meydanları dolduracak kadar çok sayıda

askerlerinin[54], altıyüzbin bayraklı orduların başına geçip[55] daha önce

Senharib’in,Beytülmak-dishalkınayapamadığışeyiyapmakmaksadıylayola

çıktı[56].

İsrailoğullarınınecelleriyaklaşıpda[57],YüceAllah;onlarıhelaketmek[58],

mülkvesaltanatlarınasonvermekistediğizaman[59], İrmiyaAleyhisselâma

birMelekgönderdi[60].

Meleğe:

“İrmiya’yagitde[61]ondan,Fetvaiste!”buyurdu[62]‘.

Ondannehakkındafetvaisteyeceğinide,Meleğebildirdi[63].

Melek,İsrailoğullarındanbiradamınsuretinegiripİrmiyaAleyhisselâmın

yanınageldi[64].

İrmiyaAleyhisselâmona:

“Senkimsin?’diyesordu[65].

Melek:

“Ben,İsrailoğullarındanbiradamım![66]

Bazıislerimhakkında[67] sanasorusorupsendenfetvaalmak istiyorum”

dedi’[68]’

İrmiyaAleyhisselâm,izinverince[69],Melek:

“Ey Allanın Peygamberi! [70] Senden, akrabam hakkında bir fetva

istiyorum:

Ben, onların akrabalık haklarını[71], Allah’ın bana emrettiği şekilde[72]

yerinege-tirdim[73].

Onlarınyanlarına,ancakiyilikveihsandabulunmakiçingittim.

Ben, kendilerine ihsan ve ikramımı artırdıkça, onlar bana hep kızdılar

durdular[74].

EyAllah’ınpeygamberi![75]Sen,banaonlarhakkındabirfetvaver!”dedi.

İrmiyaAleyhisselâm,ona:

“Sen,seninaranlaAllah’ınarasındakişeyde,güzelhareketet!

Allah’ın,gözetmeniemrettiğiakrabalıkhaklarınıgözet![76]-

Seni,hayırlamüjdelerim!”dedi[77].

MelekİrmiyaAleyhisselâmınyanındanayrıldı.

Birkaç gün geçtikten sonra, Melek önceki adamın suretinde tekrar

gelip[78]İrmiyaAleyhisselâmınönüneoturunca[79],İrmiyaAleyhisselâm,ona:

“Senkimsin?”diyesordu.

Melek:

“Ben, yanına gelip senden akrabamın hali hakkında fetva istemiş olan

adamım”dedi[80].

İrmiyaAleyhisselâm:

“Onlar,sanakarşı,ahlaklarınıdahatemizlemedilermi?[81]Onlardan,arzu

ettiğinşeyigörmedinmi?”diyesordu.Melek:

“EyAllah’ınPeygamberi! SeniHaklaPeygambergönderenAllah’ayemin

ederimki,hiçbiriyilikbilemiyorumki,onuinsanlardanbirkimseyapsında,

bende,onuhattâondandahafazlasınıdayakınlarımayapmışolmayayım[82].

Onlar, bana karşı, kötü tutum ve davranışlarını, daha da arttırdılar!”

dedi[83].

İrmiyaAleyhisselâm:

“Sen,ailehalkınınyanınadönüponlaraiyiliketmektedevamet![84]

Salih kullarını düzelten Allâh’dan, sizin aranızı da düzeltmesini[85] ve

sizleri, rızâsını talep ve gazabından kaçınma hususunda birleştirmesini

dilerim”dedi[86]

BununüzerineMelek,İrmiyaAleyhisselâmınyanındanayrıldı.

Birkaç gün sonra İrmiya Aleyhisselâm, Beytülmakdis’in duvarı üzerinde

oturduğusırada,Melektekrargelipönüneoturdu.[87]

İrmiyaAleyhisselâm,ona:

“Sen,kimsin?”diyesordu[88].

Melek:

“Ben aile halkımın hali hakkında sana iki kerre gelmiş olan kimseyim!”

dedi.

İrmiyaAleyhisselâm:

“Hâlâ,onlarıniçindebulunduklarıhallerden[89]ayrılmaları[90],onlarabir

nihayetvermeleri[91]zamanıgelmedimi?”diyesordu.[92]

Melek:

“EvAllah’ınPeygamberi!Ben,bundanönceonlardanbanaisabetedenher

şeye[93]onlar,benikızdıranşeylerolduğuiçin[94]katlanıyordum.

Fakat, bugün, onlara gittiğim zaman[95], kendilerini Allah’ın razı

olmadığı[96]vesevmediği[97]birişüzerindegördüm!”dedi.

İrmiyaAleyhisselâm:

“Onları,hangiamelüzerindegördün?”diyesordu[98].

Melek:

“EyAllah’ınPeygamberi!BenonlarıAllah’ıgazablandıracakçokbüyükbir

amelüzerindegördüm![99].

Eğer onlar bundan önce bulundukları uygunsuz haller gibi, uygunsuz

haller üzerinde bulunsalardı, onlara kızgınlığım artmazdı[100],

sabrederdim[101].

Fakat,benbugünAllahiçin[102],seniniçin[103],kızdımveonlarınhaberini

sanahabervereyimdiyegeldim[104].

Şimdi, ben seni Hakla Peygamber gönderen Allah üzerine, sana and

vererek onların helak olmaları için, Allah’a dua etmeni, senden diliyorum!’

‘dedi.

Bununüzerine,İrmiyaAleyhisselâm:

“Ey göklerin ve yerin Mâliki! Eğer onlar, hak ve savab üzerinde iseler,

onlarıbulunduklarıhaldebırak!

Eğer, onlar, Seni gazablandıracak bir halde, Senin razı olmadığın bir

ameldeiseler,onları,hemenhelaket!”diyerekduaetti.

Bu sözler, İrmiya Aleyhisselâmın ağzından çıkar çıkmaz, Yüce Allah

Beytül-makdis’egöktenbiryıldırımgönderipKurbanyerinitutuşturdu.

Beytülmakdis’inkapılarındanyedikapıdayerindibinegeçti.

İrmiya Aleyhisselâm, bunu görünce feryad ederek elbisesini yırttı ve

başınatopraksaçtı.

“Ey göklerinMâliki! ve eyMerhametlilerin enMerhametlisi! Bana va’d

etmişolduğunva’d’innerede?”diyerekmünâcattabulundu.

Kendisine:

“Eyİrmiya!Onlaraisabetedenbumusibetancak[105],bizimElçimize[106],

seninverdiğinfetvân[107]veduanüzerine[108],isabetetti!”diyenidaedilince,

sorgu sahibinin kendisine Allah tarafından gönderildiğine vemusibetin de,

kendisininverdiğifetvaüzerinevukubulduğunakanâatgetirdi[109].

İrmiyaAleyhisselâm:

Tevbe edip kötü işlerini bırakmadıkları takdirde[110], Allah’ın gazabına

uğrayacaklarını[111],

Buhtunnassar tarafından, Beytülmakdis üzerine yürünüp savaşan

İsrailoğul-larınınöldürüleceğini,

Çolukçocuklarınınesiredileceğini[112],Mescidlerininyıkılacağını,

Kitaplarınınyakılacağını[113]haberverdi[114].

İsrailoğulları, uğrayacakları azab haberini işittikleri zaman, İrmiya

Aleyhisselâ-ma,isyanettiler,onuyalanladılarveyalancılıklasuçladılar:

“Sen, yalan söylüyorsun! Allah’a karşı çok büyük bir iftirada

bulunuyorsun!

Allah’ın, yeryüzünü, mescidlerini, kendisine ibadeti, tehvidi muattal

kılacağınıiddiayakalkışıyorsun!

Yeryüzünde bir Âbid, birmescid, bir kitap kalmazsa, Allah’a kim ibadet

edecek?!

Sen, Allah’a karşı, çok büyük bir iftira etmiş oluyorsun!” dediler ve

kendisinindeliolduğundasözbirliğietiler[115].

Kendisini dövdüler, zincire vurdular[116] ve zindana koydular[117]. Bunun

üzerine,YüceAllah,Buhtunnassar’ıonlarınüzerinesaldı[118].

BuhtunnassarBeytülmakdis’te:

Kısa bir müddet sonra[119], Buhtunnassar; çekirge sürüsünden daha çok

olan altıyüzbin bayraklı[120] askerleri ile gelip Beytülmakdis çevresine

kondu[121].

Sonra, Beytülmakdis halkını kuşattı[122]. İsrailoğulları, onlardan son

derecedekorktular.[123]

Kuşatma uzayınca, Buhtunnassar’ın hükmüne boyun eğerek kapıları

açtılar,sokaklarıtenhalaştırdılar.

İsrailoğulları hakkında câhiliye hükmüne göre: Zorba yakalayışı ile

yakalanmalarınahükümveriliponlardan,

Üçtebiri,öldürüldü!Üçtebiri,esiredildi!

Kötürümler, çok yaşlı erkekler ve kadınlar, geri bırakıldıktan sonra,

süvarilereçiğnettirildi!

Çocuklar,sürülüpgötürüldü!

Kadınlar,çarşılarda,çıplakdurduruldu![124]

Buhtunnassar,Beytülmakdis’teayaktadikilievbırakmadı!

BeytülmakdisMescidinitahripetti!

Mescid’iniçindebulunanbütünaltın,gümüşvecevherleri,

SüleymanAleyhisselâm’ınKürsüsünü[125],

Heykeldevedepolardabulunanbütünmalları,

Süleyman Aleyhisselâm’ın, Mescid için yaptırmış olduğu bütün kabları

kaçakları,…ganimetolarakaldı.

YıktığıKudüs’te,fakirlervezayıflardanbaşkabirşeybırakmadı[126].

TevratıvePeygamberlereaidolupheykeldesaklananbirçokkitapları,bir

kuyuyaattırdıveüzerindeateşyaktırdı[127].

Şehir, yıkıldıktan sonra[128], Buhtunnassar; askerlerinin her birine,

kalkanlarını toprakla doldurup şehrin harabesi üzerine atmalarını emretti.

Askerleremriyerinegetirdiler.Şehri,toprakladoldurdular.

Buhtunnassar, şehrin bütün halkını bir araya toplattı. İsrailoğullarının

aralarındanbüyükküçükyüzbinçocukseçti.

Alınan ganimetleri, askerleri arasında bölüştürmek isteyince, yanındaki

hükümdarlar:

“Bizhissemizedüşenisanabırakıyoruz.

Sen İsrailoğullarından seçtiğin şu çocukları bizim aramızda bölüştür”

dediler.

Buhtunnassaröyleyaptı.

Herbirinedörderçocukdüştü.

Oanyal, Hananya, Azarya veMişayel de bölüştürülen çocuklar arasında

bulu-nuyordu[129].

Çocuklardan;

YedibiniDâvûdAleyhisselâm’ınevhalkından,

Onbirbini, Yûsuf b.Yâkub Aleyhisselâm ve kardeşi Bünyamin’e mensup

ailelerden,

Sekizbini,Âşerb.YâkubAleyhisselâmailesinden[130],

Ondörtbini,Zebulunb.YâkubAleyhisselâmailesinden[131],Dörtbini,Rubil

ve Levi b.Yâkub Aleyhisselâm ailelerinden[132], Dörtbini, Yehûda b.Yâkub

Aleyhisselâm ailesinden[133], Ondörtbini, Dan b.Yâkub Aleyhisselâm

ailesindendi[134].Gerikalanlarıda, İsrailoğullarınınbaşkaailelerindendi[135].

Buhtunnassar, bu çocuklardan yetmişbinini Bâbil’e götürdü.

İsrailoğullarındanaldığıesirleri,üçebölerekbirkısmını,Şam’dayerleştirdi.

Birkısmınıesirolaraktuttu.Üçtebirinideöldürdü[136].

Buhtunnassar’ın öldürdüğü esirler arasında, İsrailoğullarının Tevrat

okuyanlarındanvebilginlerindenkırkbinkişibulunuyordu.

Uzeyr Aleyhisselâm’ın babası ve dedesi de öldürülenler arasında idi[137].

Buhtunnassar, Beytülmakdis’te ele geçirdiği tabak ve çanakları, Bâbil’e

götürdü.

Yüce Allah’ın, İsrailoğullarına gönderdiği bu musîbet; onların kötü

işlerinden,bid’atlarihdasetmelerindenvezulümlerindenilerigelmişti[138].

Bugerçek,Kur’ân-ıkerimdeşöyleaçıklanır:“Biz,Kitapta,İsrailoğullarına

şuhaberiverdik:

Siz,Arz(ıMukaddes)da,muhakkak ikidefafesadçıkaracakvemuhakkak

(banakarşı)çokbüyükbirserkeşlikyapıpkabaracaksınız!

İşte,oikidenbirinci(fesadlarınınCeza)vâde(si)gelince,(muharebede)çok

çetin bir kuvvetemalik olankullarımızı, üzerinizemusallat kıldık da, onlar

evlerinaralarınakadargirip(sizi)araştırdılar.

(Bu),yerinegetirilmişbirva’didi.

Sonra,bunlarakarşı,sizetekrardevletvegalebeverdik.

Mallarla,oğullarla,sizinimdadınızayetiştik.

Cemiyetinizide,(olduğunuzdan)dahafazlaçoğalttık.

Eğeriyilikederseniz,oiyiliği,kendinizeetmişolursunuz.

Eğer,kötülükederseniz(okötülüğüde,yinekendinizeetmişolursunuz)

Artık, diğer (cezanın) va’de(si) gelince, yüzlerinizi, kötülesinler,

Mescid(iniz)egir(ip tahripet)sinler,galebeve istilâettiklerini,mahvettikçe,

etsinlerdiye(başınıza,yinedüşmanları,musallatettik)

(Tevbe ederseniz) Rabbinizin, sizi esirgeyeceğini, umabilirsiniz. (Fakat,

tekrar fesada) dönerseniz, biz de (sizi cezalandırmağa) döneriz. Biz:

Cehennemi,kâfirlerebirzindanyaptık[139].

Buhtunnassar’ınİrmiyaAleyhisselâm’ıZindandanÇıkarışı:Buhtunnassar,İsrailoğullarınınzindanındaİrmiyaAleyhisselâm’ıbulunca,

ona:“Senburadanearıyorsun?”diyesormuştu.

Allah’ın,onu,kavminebaşlarınagelecekfelaketlerianlatıpkorkutsundiye

Peygamber olarak gönderdiği, kavminin ise, onu yalanladıkları ve zindana

attıklarıhaberverildi.

Buhtunnassar:

“Rab’larınınResulüneâsîolanbirkavim,nekötübirkavimdir!”dedi[140].

İrmiyâAleyhisselâm’ın,zindandançıkarılmasınıemretti.

Zindandançıkınca,ona:

“Sen,şukavmi,başlarınagelecekfelaketlekorkuttunmu?’diyesordu.

İrmiyaAleyhisselâm:

“Evet![141]

Çünki,benböyleolacağınıbiliyordum.

Allahbenionlaragönderdi.

Fakatonlarbeniyalanladılar!”dedi.

Buhtunnassar:

“Onlar demek seni yalanladılar, dövdüler ve zindana koydular?!” dedi.

İrmiyaAleyhisselâm:“Evet!”dedi[142].Buhtunnassar:

“Peygamberlerini yalanlayan, Rab’larının Elçiliğini yalanlayan bir kavim,

nekötübirkavmdir!

Senbenimyanımagelirmisin?

Bensanaikramveihsandabulunurum.

İstersen,ülkendeotur,sanaEmânvermişimdir!”dedi.

İrmiyaAleyhisselâm:

“Ben, şimdiye kadar, Allah’ın emânından ayrılmadım ve hiçbir saat da,

O’nunemânındançıkmam!

İsrailoğullarıbileO’nunemânındançıkmazlar.

Onlar,nesenden,nedesendenbaşkasındankorkmazlar.

Senin,onlarınüzerindebirbaskınolmaz!”dedi.

Buhtunnassar, İrmiya Aleyhisselâm’dan bu sözleri işitince onu kendi

halineb.rakt.[143].

Kendisineihsanlardabulundu.

İsrailoğullarının zaif takımları, İrmiya Aleyhisselâm’ın yanında

toplandılar:

“Bizgünahkârolduk.Zulmettik.

Biz,yapmışolduğumuzşeylerdendolayıAllah’atevbeediyoruz.

Senbizimtevbemizikabuletmesiiçin,Allah’aduaet!”dediler.

İrmiyaAleyhisselâm,Rabb’ineduaedince,YüceAllah:

“Onlar,söyledikleriniyapıcıdeğillerdir.

Eğer, sözlerinde sâdık iseler, seninle birlikte, şu beldede otursunlar!”

buyurdu.

İrmiyaAleyhisselâm,Allah’ınemrinionlarahaberverdiğizaman:

“Biz; Allah’ın ahalisine gazab ettiği harap bir beldede nasıl otururuz?”

dediler,oturmaktankaçındılar[144].

Ozaman,İsrailoğullarıbeldeleredağıldılar;

OnlardanbazılarıHicaz’daYesrib’e(Medineye),

BazılarıVadilkura’yavedahabaşkayerlereindi[145].

Onlardan az bir cemâat da Mısır’a gittiler[146]. Mısır Kralı‘na iltica

ettiler[147].

İrmiyaAleyhisselâmda,Mısır’agitti[148].

Buhtunnassar,MısırKralı‘nayazıyazarak:

“Kölelerim,benimyanımdan,seninyanınakaçtılar.

Onları,hemenbanagerigönder!

Göndermezsen,seninleçarpışırbeldelerinisüvarilereçiğnetirim!”dedi.

MısırKralıdaBuhtunnassar’a:

“Onlarseninkölelerindeğil,hürdürler,hürlerinoğullarıdırlar”diyecevap

verdi[149].

Bununüzerine,Buhtunnassar,MısırKralınınüzerineyürüdü.

Çarpıştılar.

Buhtunnassar,onumağlupveesiredip[150]öldürdü.

Mısırlılarıesiretti.

Sonra Mağrib diyarına yürüdü. Ülkenin, en uzak köşelerine kadar

ilerlediktensonradönüpMısır,Kudüs,FilistinveÜrdünhalkındanaldığıbir

çok esirlerle birlikte Babil’e döndü ki, esirler arasında Danyal

Aleyhisselâm’la[151]ondanbaşkaPeygamberlerdebulunuyordu[152]‘.

İrmiyaAleyhisselâmozamanMısır’dakaldı[153].

İrmiyaAleyhisseiâm;Mısırtoprağındaoturupküçükbirbahçeedinmişti.

Oraya,sebzeeker,onunlageçinirdi.

YüceAllahona:

“Küfür toprağındaoturmakta, ekipdikmekte, senin için sıkıntı veuğraşı

vardır.

İsrailoğulları hakkındaki gazabımı bilmene rağmen, yer seni nasıl

sığdırıyorveyataşıyor?!

İlya(Beytülmakdis)veonunhalkıhakkındavermişveuygulamışolduğum

ohüküm,senitasalandırsın!

Buzaman;mâmuryerzamanıdeğil, fakatyıkıkyerzamanıdır!Öyle ise,

hemenşubahçeciğinevarıpdayan,onunduvarlarınıyık!Sebzesiniyoket!Su

ırmağınıbatırveİlya’yakavuş!

KitabımoranınEcelinitebliğedinceyekadarİlyaseninbeldenolsun!”diye

vahy[154]vegeridönmesiniemretti[155].

Ozamanmahsulzamanıidi.

İrmiyaAleyhisselâm,içindeüzümveincirbulunanazıksepetinialdı.Yeni

birsutulumuedinipiçinesudoldurdu.

Merkebinibağlamakiçinyenibiripbüktü.

Korkulu bir halde, hemen merkebine binip İlya (Beytülmakdis) yolunu

tuttu[156].

İrmiya Aleyhisselâm; merkebinin üzerinde olduğu, sahtiyandan dikilmiş

sutulumununiçindeüzümsuyu,sepetindedeincirbulunduğuhalde[157]gelip

Bey-tülmakdis’inüzerindedurdu[158].

Şehri, tavsif edilemeyecek şekilde, son derecede[159] harap bir halde

görünce[160],kendikendine:“Sübhânallâh!

Allah,banabubeldeyeinmemiemretti.Orayıimarbuyuracağınıdahaber

verdi.Acababurayıne zaman imar edecek? [161].Allahburasınıölümünden

sonraacabanasıldiriltecek?”dedi’[162].Sonramerkebiniyeniiplebağladı.

YüceAllahosıradaİrmiyaAleyhisselâm’a,biruykuverdi’[163].Oda,başını

yere koyup uyudu’[164]. Uyuduğu zaman, kendisinin ruhu kabzolundu[165].

YüceAllah,onu,yüzyılölübirhaldebıraktı[166].Onunmerkebinideonunla

birlikteöldürdü.FakatYüceAllahonugözleregöstermedi[167].Hiçbirkimse

onugöremedi[168].

Beytülmakdis’inİmarEdilişi:Rivayetegöre:Buhtunnassar’laonundahaüstüolanbüyükkralLührasb

öldüktensonra,yerineBeştasbb.Lührasbgeçmişti.

Beştasb;Şamülkesininharapbirhaldeolduğunu[169],Filistin toprağında

vahşî,yırtıcıhayvanlarınçoğaldığını[170]veorada,insanlardanhiçbirkimse

kalmadığınıişitince;

“Babil toprağında bulunan İsrailoğullarından Şam’a dönmek isteyen

kimselerdönsün!”diyenidaettirmiş,DâvûdoğullarıHanedanındanbirZâtı

daonlarınüzerinekralyaparakkendisine:

Beytülmakdis’i imar etmesini[171] ve Beytülmakdis Mescid’ini yapmasını

em-retmişti[172].

Diğer rivayete göre: Beytülmakdis’in imarı, İran Hükümdarı Behmen

tarafından,BabilValiliğinetayinedilenAhşuYereşveoğluKireşzamanında

idi.

Behmenonayazıyazarak:İsrailoğullarınayumuşakdavranmasını,

Kendilerinin istedikleri yerlere gönderilmelerine, memleketlerine

dönmelerinemüsaadeedilmesini,

Seçeceklerikimseyibaşlarınakoymasını,emretmişti[173].Kendisi,Tevratı

öğrenmişveİsrailoğullarınındininegirmişti’[174].

Danyal Aleyhisselâm’la Hananya, Mişayil ve Azerya, Beytülmakdis’e

gitmek için Ahşu Yereş‘ten izin istemiş idiyseler de, kendisi izin vermeğe

yanaşmamış[175]:

‘Benim yanımda sizin gibi bin Peygamber bulunsa, ben sağ oldukça

onlardan bir tanesini bile yanımdan ayırmam!” demiş’[176], Danyal

Aleyhisselâmı, devletin kadılık işleri ile birlikte kendisinin her işini

yürütmeğedememuretmişti.

Hatta Buhtunnassar’ın Beytülmakdisten aldığı hazinelerde saklanan her

şeyin çıkarılıp Beytülmakdis’e iade edilmesini ve Beytülmakdis’in, onunla

yenidenyapılmasınıdaonaemretmişveyapılmıştı[177].

İrmiyaAleyhisselâm’ınYüzYıllıkÖlümündenSonraDiriltilişi:Yüce Allah; İrmiya Aleyhisselâm’ı, yüz yıllık ölümden sonra diriltip

gözleriniaçtırdı[178].

İrmiyaAleyhisselâm,şehrin,nasılimaredildiğineveyapıldığınabaktı[179].

Sonracesedinindiriltildiğinebaktı[180].

Sonra, merkebine baktı: kemiklerinin nasıl birleştirilip yerli yerine

geldiğinigördü.

Halbuki merkebi de kendisi ile birlikte ölmüş, damarları sinirleri hep

çürümüştü.

İrmiyâ Aleyhisselâm; bunların nasıl ete büründüklerini, düzgün bir hale

geldiğini,canverilerekayağakalktığınıgördü[181].

Hattâ,onunanırışınıbileişitti.[182]

Sonra,üzümsuyunaveincirinebaktı:

Onlarda,koyduğuzamandakigibi,hiçbozulmamışbirhaldeidiler.

İrmiyaAleyhisselâm:YüceAllah’ınkudretini,böyleapaçıkgörünce:

“Benbiliyorumki:Allahherşeyegücüyetendir!”dedi.

YüceAllahonubundansonradayaşattı[183].

OnavegönderilenbütünPeygamberlereselamolsun![184]

Yüz Yıllık Ölümden Sonra Diriltiliş Hadisesinin Kur’ân-IKerim’deAçıklamışı:

“Yâhud o kimse gibisini (görmedin mi) ki (binalarının) çatıları çökmüş,

duvarları üstüne yıkılmış, (kimsecikleri kalmamış) bir kasabaya uğrayarak

(kendi kendine): Allah burasını ölümünden sonra acaba nasıl diriltecek?

demiş. Allah da, onu yüz yıl ölü bırakmış, sonra dirilterek (kendisine): Ne

kadar eğleştin? demiş. O da: Bir gün yahud bir günden az! demişti. Allah,

(ona):

Hayır!Yüzyıl(ölü)kaldın!

İşte, yiyeceğine, içeceğine bak: daha bozulmamıştır! Bir de, merkebine

bak!

(Böyle yapmamız) Seni, insanlara ibret nişanesi kılmamız içindir.

Kemikleredebak:

Onları, nasıl birleştirip yerli yerine koyuyoruz? Sonra da onlara et

giydiriyoruz”dedi.

O (merkep dirilip eski haline geldiği ve) her şey, kendisine apaçık belli

olduğuzaman:

(Artık şu müşahedemle de) biliyorum ki: Allah, hiç şüphesiz, herşeye

hakkıylagücüyetendir!”dedi.[185].

[1].ibn.Asâkir-Tarihc.2,s.384,ibn.Haldun-Tarihc.2,ks.1,s.116.

[2].Taberî-Tarihc.1,s.285,Sâlebî-Araiss.333,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.269.

[3]. Taberî-Tarih c.l,s.285,289, Sâlebî-Arais s.343. ibn.Esîr-Kâmil c.1,

s.263,Muhyiddinb.Arabî-Muhâdarâtulebrarc.1,s.136.

[4].Taberî-Tarihc.1,s.289.

[5].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.33.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/247.

[6].Sâlebî-Araiss.333.

[7]. Taberî-Tarih c.1, s.285, Sâlebî-Arais s.333, ibn.Esîr-Kâmil c.1, s.263,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.34..

[8]. ibn Kuteybe-Uyunülahbar c.1 ,s.286, Taberî-Tarih c.1,s.286,

İbn.Asâkir-Tarih c.2,s.388, ibn.Esîr-Kâmil, c.1,s.263 Ebülfida-Elbidaye ven

nihayec.2,s.34.

[9].Taberî-Tarihc.1,s.286,

[10].ibn.Asakir-Tarihc.2s.388,Ebülfidac.2,s.34.

[11].Taberî-Tarihc.1,s.286,ibn.Asakir-Tarihc.2,s.389.

[12].İbn.Asâkir-Tarihc.2,s.388,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.35.

[13]. Taberî-Tarih c.1, s.286, İbn. Asâkir-Tarih c.2, s.389, Ebütfida-

Elbidayevennihayec.2,s.35.

[14]. Taberî-Tarih c.1, s.286, Sâlebî-Arais s.333, İbn. Asakir-Tarih c.2,

s.389,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.35.

[15].Sâlebi-Araıss.333.

[16].ibn.Asâkir-Tarihc.2,s.389.

[17]. Taberî-Tarih c.1, s.286, Sâlebî-Arais s.333, ibn. Asakir-Tarih c.2,

s.389,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.35.

[18]. Taberî-Tarih c.1, s.286, İbn. Asakir-Tarih c.2, s.389, Ebülfida-

Elbidayevennihayec.2,s.35.

[19]. Taberi-Tarih c.1, s.286, Ibn. Asakir-Tarih c.2, s.389, Ebülfida-

Elbidayevennihayec.2,s.35.

[20].Taberi-Tarihc.1,s.286,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.35.

[21].Taberî-Tarihc.1,s.286-287,Sâlebî-Araiss.333,İbn.Asakir-Tarihc.2,

s.390,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,ş.35-36.

[22].İbn.Asakir-Tarihc.2,s.390,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.36.

[23]. Taberî-Tarih c.1, s.287, Sâlebî-Arais s.333, ibn. Asakir-Tarih c.2,

s.390,ibn.Esir-Kamilc.1s.263,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2s.36.

[24].Taberî-Tarihc.1,s.287,İbn.Asakir-Tarihc.2,s.390,İbn.Esîr-Kâmil

c!,s.263,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s36.

[25]. Taberî-Tarih c.1, s.287, Sâlebî-Arais s.333, İbn. Asakir-Tarih c.2,

s.390,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.263,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.36.

[26].Taberî-Tarihc.1,s.287,Ibn.Asâkîr-Tarihc.2,s.39O,Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.2,s.36.

[27].İbn.Asakir-Tarihc.2,s.390,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.36.

[28].Taberî-Tarihc.1,s.287,Sâlebî-Araiss.333.

[29].Taberî-Tarihc.1,s.287,Sâlebî-Araiss.333.

[30].Taberî-Tarihc.1,s.287,Sâlebî-Araiss.333,İbn.EsîrKâmilc.1,s.263.

[31].İbn.EsîrKâmilc.1,s.263.

[32].Taberî-Tarihc.1,s.287,Sâlebi-Araiss.333-334.

[33].Taberî-Tarihc.1,s.287,Şâlebî-Araiss.334,İbn.EsîrKâmilc.1,s.263.

[34].Taberî-Tarihc.1,s.287,İbn.EsîrKâmilc.1,s.263.

[35].Taberî-Tarihc.1,s.287,Sâlebî-Araiss.334,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.

[36].Taberî-Tarihc.1,s.287,Sâlebî-Araiss.334,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.

[37].Taberî-Tarihc.1,s.287,Şâlebî-Araiss.334.

[38].Taberî-Tarihc.1,s.287,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.

[39].Sâlebî-Araiss.334.

[40].Taberî-Tarihc.1,s.287,Sâlebî-Araiss.334,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.

[41].Taberî-Tarihc.1,s.287,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.

[42].Taberî-Tarihc.1,s.287.

[43].Taberî-Tarihc.1,s.287,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.

[44].Taberî-Tarihc.1,s.287.

[45].Sâlebî-Araiss.334.

[46].Taberî-Tarihc.1,s.287.

[47].Sâlebî-Araiss.334.

[48]. Taberî-Tarih c.1, s.287, ibnAsakir-Tarih c.2, s.388, ibn. EsîrKâmil

c.1,s.264,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.34-35.

[49].Taberî-Tarihc.1,s.287.

[50].Taberî-Tarih c.1, s.287, İbnAsakir-Tarih c.2, s.388, ibn.EsîrKâmil

c.1,s.264,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.34-35.

[51].Taberî-Tarihc.1,s.287.

[52]. İbn Asakir-Tarih c.2, s.388, ibn. Esir Kâmil c.1, s.264, Ebülfida-

Elbidayevennihayec.2,s.35.

[53].Taberî-Tarih c.1, s.287, ibnAsakir-Tarih c.2, s.388, İbn. EsîrKâmil

c.1,s.264,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.35

[54].İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.

[55].Taberî-Tarihc.1,s.287,Sâlebî-Ariss.334.

[56].Taberî-Tarihc.1,s.287,

[57].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebi-Araiss.334,ibn.EsîrKâmilc.1,s.264.

[58].AynıKaynaklar.

[59].Taberî-Tarihc.1,s.288,İbn.EsîrKâmilr1,s.264.

[60].Taberî-Tarihc.1,s.288,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264,

[61].Taberî-Tarihc.1,s.288.

[62].Taberî-Tarihc.1,s.288,ibn.EsîrKâmilc.1,s.264.

[63].Taberî-Tarihc.1,s.288.

[64].Taberî-Tarihc.1,s.288,ibn.EsîrKâmilc.1,s.264.

[65].Taberî-Tarihc.1,s.288.

[66].Taberî-Tarihc.1,s.288,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.

[67].Taberî-Tarihc.1,s.288

[68].Taberî-Tarihc.1,s.288,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.

[69].Taberî-Tarihc.1,s.288.

[70].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334.

[71].Taberî-Tarihc.1,s.288,Şâlebî-Araiss.334,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264,

[72].Taberî-Tarihc.1,s.288,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.

[73].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,ibn.EsîrKâmilc.1,s.264.

[74].Taberî-Tarihc.1,s.288,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.

[75].Taberî-Tarihc.1,s.288.

[76].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,ibn.EsîrKâmilc.1,s.264.

[77].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334.

[78].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.

[79].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334.

[80].Taberî-Tarihc.1,s.288.

[81].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,İbn.EsîrKâmilc.1,s.264.

[82].AynıKaynaklar.

[83].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.264.

[84].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,EsîrKâmilc.1,S.265.

[85].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334.

[86].Taberî-Tarihc.1,s.288.

[87].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,ibn.EsîrKâmilc.1,s.265.

[88].Taberî-Tarihc.1,s.288.

[89].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334.

[90].Taberî-Tarihc.1,s.288.

[91].Sâlebî-Araiss.334.

[92].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334.

[93].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,ibn.EsîrKâmilc1s.265.

[94].ibn.EsîrKâmilc.1,s.265.

[95].Taberî-Tarihc.1,s.288.

[96].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334.

[97].Taberî-Tarihc.1,s.288.

[98].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334.

[99].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,ibn.EsîrKâmilc.1,s.265.

[100].Taberî-Tarihc.1,s.288,İbn.EsîrKâmilc.1,s.265.

[101].Taberî-Tarihc.1,s.288.

[102]. Taberî-Tarih c.1, s.288, Sâlebî-Arais s.334, İÖn. Esîr Kâmil c.1,

s.265.

[103].Taberî-Tarihc.1,s.288.

[104].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,ibn.EsîrKâmilc.1,s.265

[105].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,ibn.EsîrKâmilc.1,s.265.

[106].Taberî-Tarihc.1,s.288,ibn.EsîrKâmilc.1,s.265

[107].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,ibn.EsîrKâmilc.1,s.265.

[108].Sâlebî-Araiss.334.

[109].Taberî-Tarihc.1,s.288,Sâlebî-Araiss.334,İbn.EsîrKâmilc.1,s.265.

[110].Taberî-Tarihc.1,s.281.

[111].İbn.Kuteybe-Maarits.22Muhyıddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,s

136.

[112].Taberî-Taritıc.1,s.281,İbnAsakir-Tarihc.2,s.392,Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.2,s.38

[113].İbnAsakir-Tarihc.2,s.393,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.38

[114].ibn.Asakir-Tarihc.2,s.393,Muhyiddinb.Arabî-Muhâdarac.1,s.136,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.38.

[115].İbn.Asakir-Tarihc.2,s.393,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.38.

[116]. İbn.Kuteybe-Maarif s.22, IbnAsakir-Tarih c.2, s.393, Muhyiddin

b.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,S.136,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.38

[117]. İbn.Kuteybe-Maarif s.22, Taberî-Tarih c.1, s.281, İbn Asakir-Tarih

c.2,s.393,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2ş.38.

[118]. İbn.Kuteybe-Maarif s.22,Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,

s.136.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/247-257.

[119].Taberî-Tarihc.1,s.288,İbn.Asakir-Tarihc.2,s.392,Ebülfidac.2s.38.

[120].Taberî-Tarihc.1,s.288.

[121].Taberîc.1,s.288,Sâlebîs.334,ibnAsakirs.392.

[122].İbn.Asakir-Tarihc.2,s.392.

[123].Taberîc.1,s.288,Sâlebîs.334.

[124].ibn.Asakir-Tarihc.2,s.392-393,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.

38.

[125].Dineverî-Elahbers.23.

[126].ibn.Haldun-Tarihc.2ks.1s.106.

[127].Yâkubî-Tarihc.1,s.65,Mes’ûdî-Murucuzzehebc.1,s.61.

[128]. Taberî-Tarih c.1, s.281, İbn Asakir-Tarih c.2, s.392, Ebülfida-

Elbidayevennihayec.2,s.38.

[129].Taberî-Tarihc.1,s.289,Sâlebi-Araiss.335,ibnEsîrKâmilc.1,s.265-

266,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.38.

[130]. Taberî-Tarih c.1, s.289, Sâlebî-Arais s.335, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.2,s.38.

[131].Taberî-Tarihc.1,s.289,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.38.

[132]. Taberî-Tarih c.1, s.289, Sâlebî-Arais s.335, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.2,s.38.

[133].Taberî-Tarihc.1,s.289,Sâlebî-Araiss.335

[134].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.38.

[135].Taberîc.1,s.289,Sâlebîs.335,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.38.

[136].Taberîc.1,s.289,Sâlebîs.335,ibn.EsirKâmilc.1,s.265-266.

[137].Sâlebî-Araiss.344.

[138].Taberî-Tarihc.1,s.289,Sâlebî-Araiss.335.

[139].isrâ:4-8.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/257-260.

[140].Taberî-Tarihc.1,s.281.

[141].Ibn.Asakir-Tarihc.2,s.393,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.38.

[142].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.38.

[143]. ibn.Asakir-Tarih c.2, s.393, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2, s.38-

39

[144].Taberî-Tarihc.1,s.281,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.39.

[145].Taberî-Tarihc.1,s.281,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.39.

[146].İbn.Kuteybe-Maarifs.22,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.39.

[147].İbn.Kuteybe-Maarifs.22.

[148].Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,s.136,İbn.Haldun-Tarih

c.2,ks.l,s.107.

[149].Taberî-Tarihc.1,s.281.

[150].ibn.Kuteybe-Maarifs.22.

[151].Taberî-Tarihc.1,s.281,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.39-40.

[152].Taberî-Tarihc.1,s.281

[153]. İbn.Kuteybe-Maarif s.22, Muhyiddin b.Arabî-Muhâdatülebrar c.1,

s.136.

[154].İbn.Kuteybe-Maarifs.22.

[155].Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,s.136.

[156].ibn.Kutaybe-Maarifs.22.

[157].Taberî-Tarihc.1,s.289,Sâlebî-Araiss.343,ibn.EsirKâmilc.1,s.269.

[158].Taberî-Tarihc.1,s.289,Sâlebî-Araiss.343.

[159].ibn.Kuteybe-Maarits.22.

[160]. İbn. Kuteybe-Maarif s.22, Taberî-Tarih c.1, s.289, Sâlebî-Arais

s.343, İbn. Esîr Kâmil c.1, s.269, Muhyiddin b.Arabî-Muhâdaratülebrar c.1,

s.136.

[161].Taberî-Tarihc.1,s.281,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.42.

[162].İbn.Kuteybe-Maarifs.22,Taberî-Tarihc.1,s.289,Sâlebî-Araiss.343,

İbn.EsîrKâmilc.1,s.269,Muhyiddinb.Arabî-Muhâdarac.1,S.136,Ebülfida-

Elbidayevennihayec.2,s.42.

[163].Sâlebî-Araiss.343.

[164].Taberî-Tarihc.1,s.281,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.42.

[165].Sâlebî-Araiss.343.

[166].İbn.Kuteybe-Maarifs.22,Taberî-Tarihc.1,s.289,Sâlebî-Araiss.343,

İbn.EsîrKâmilc.1,s.269,Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,s.136.

[167].Taberî-Tarihc.1,s.289,Sâlebî-Araiss.343-344,İbn.EsîrKâmilc.1,

s.269.

[168].Taberî-Tarihc.1,s.289,Şâlebî-Araiss.344.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/260-263.

[169].Taberî-Tarihc.1,s.281,İbn.EsîrKâmilc.1,s.269,Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.2,s.42

[170].Taberî-Tarihc.1,s.281,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.42.

[171].Taberî-Tarihc.1, s.281, ibn.EsirKâmilc.1, s.269,Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.2,s.42.

[172].Taberî-Tarihc.1,s.281.

[173].Taberî-Tarihc.1,s.283.İbn.Haldun-Tarihc.2,kş.1,s.109.

[174]. Dineverî-Elahbar s.27, Taberî-Tarih c.1, s.284, İbn. Esîr Kâmil c.1,

s.267.

[175].Taberî-Tarihc.1,s.284,İbn.EsîrKâmilc.1,s.268,İbn.Haldun-Tarih

c.2,ks.1,s.108.

[176].Taberî-Tarihc.1,s.284,İbn.EsîrKâmilc.1,s.268.

[177].Taberî-Tarihc.1, s.284, İbn.EsîrKâmilc.1, s.268-269, İbn.Haldun-

Tarihc.2,ks.1,s.108,109.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/263-264.

[178].Taberî-Tarihc.1,s.281,İbn.EsîrKâmilc.1,s.269,Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.2,s.42

[179].Taberî-Tarihc.1,s.281,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.42

[180].ibn.EsîrKâmilc.1,s.269.

[181].Taberî-Tarihc.1,s.289,İbn.EsirKâmils.269-270.

[182].Taberî-Tarihc.1,s.289.

[183].Taberî-Tarihc.1,s.289,Sâlebî-Araiss.344,İbn.EsîrKâmilc.1,s.266.

[184]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/264-265.

[185].Bakara:259.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/265.

DANYALALEYHİSSELÂMDanyalAleyhısselamınSoyu:

Danyalb.Hızkıl’ül‘asgar[1],Peygamberoğullarından[2],Süleyrnanb.Dâvud

Aleyhisselamlarınsoyundandı.[3]

Danyal Aleyhisselâmın Resul Olmayan Bir Nebi (Peygamber)Oluşu:

Hz. Ali, Danyal Aleyhisselâm hakkında: “O, Resul olmayan birNebî idi.”

demiştir.[4]

DanyalAleyhisselâmınEsirEdilerekBabileGötürülüşü:Bâbil hükümdarı Buhtunnassar’ın, Beytülmakdis’i, yıkarak İsrail

oğullarının çocukları arasından seçip kumandanlarına paylaştırdığı[5] esir

çocuklararasındaDanyalAleyhisselâmda,bulunuyordu.[6]

DanyalAleyhisselâmlaÜçArkadaşınınZindanaAtılışı:Bâbilhalkı,Buhtunnassar’abaşvurarak;

“İsrail oğullarından esir edilen şu çocukları, bize vermeni, senden

istemiştik.

Sende,onları,bizevermiştin.

Vallahi, onlar, bizim yanımızda olalıdanberi, kadınlarımızın, bizi

tanımadıklarını, onlarla ilgilendiklerini ve yüzlerini, onlara çevirdiklerini

görüyoruz.

O çocukları, ya bizim aramızdan çıkar, al, ya da, onları, öldür!” dediler.

Buhtunnassar:

“İçinizden,herkim,elindekiniöldürmekisterse,öldürsün!”dedi.

Öldürülmek üzere çıkarılıp sağ bırakılmaları için, Allâha, yalvarmaları

üzerine, Buhtunnassar tarafından sağ bırakılan Danyal Aleyhisselâmla

Hananya,AzaryaveMişaye[7]BâbilZindanınaatılmışlardı.[8]

Osırada,Buhtunnassar;birrü‘yâgörmüş[9],fakat,gördüğürü‘yadagörüp

te,kendisinişaşırtanşeyiunutmuştu.[10]

Buhtunnassar,gördüğürü‘yadan,korkmuştu.

SihirbazlarlaKâhinlerden,bunun,yorumunusormuşsada,onlar,yorama-

mışlardı.

DanyalAleyhisselâm,arkadaşlarıylabirliktezindandabulunduklarısırada,

bunu,işitti.

Zindancı; Danyal Aleyhisselâmın hal ve gidişatındaki güzelliği ve

doğruluğunugörüphoşunagitmektevekendisinesevgigöstermekteidi.

DanyalAleyhisselâm,ona:

“Sen, banabir iyilik yap: Sahibinizinkatında aracı ol da, görmüşolduğu

rü‘yâ-yı,onayorayım.”dedi.

Zindancı, gidip Danyal Aleyhisselâmın dileğini, Buhtunnassar’a haber

verdi.[11]

Bunun üzerine, Buhtunnassar, Peygamber oğullarından[12] Danyal

Aleyhisselâmlaüçarkadaşınıhuzurunaçağırdı.[13]

Buhtunnassar’ınönünde,ona,secdeetmedikçe,hiçkimseduramazdı.

Fakat,DanyalAleyhisselâm,onunönündesecdeetmeksizinayaktadurdu.

Buhtunnassar,ona:

“Seni,bana,secdedenalıkoyannedir?”diyesordu.

DanyalAleyhisselâm:

“BenimbirRabb’imvarki,bana,ilimvehikmetverdi.

Kendisindenbaşkasınasecdeetmememide,bana,emretti.

Ben, kendisinden başkasına secde edersem, Onun, bana verdiği ilmi,

bendençekipalmasındanvebeni,helaketmesindenkorkarım!”dedi.

Buhtunnassar;DanyalAleyhisselâmınverdiğicevabahayretettive:

“Evet! Secde yapma! Sen, ahdine vefa etmekle, çok iyi etmiş ve sana

verilenilminşerefiniyükseltmiş,gözetmişoluyorsun.”dediktensonra:

“Sende,şugördüğümrü‘yânınilmiveyorumuvarmıdır?”diyesordu.

DanyalAleyhisselâm:“Evet!”dedi.[14]Buhtunnassar:

“Görmüş olduğum rü‘yâyı, sonra, bana isabet eden bir şeyden dolayı,

unuttuğum,benihayrettebırakanoşeyinneolduğunu,bana,haberverinizi”

dedi.

DanyalAleyhisselâmlaarkadaşları:

“Sen, o rü‘yâyı, bize haber ver de, biz, sana, onun yorumunu, haber

verelim.”dediler.

Buhtunnassar:

“Ben,or\u,t\a\wlayam\YOvum.[15]

Eğer, siz, bana, onu, onun yorumunu, haber vermezseniz, omuz

kemiklerinizi,sökeceğim!”dedi.

DanyalAleyhisselâmlaüçarkadaşı,Buhtunnassar’ınhuzurundançıktılar.

Allah’a,düaettiler.Tazarruveniyazdabulundular.[16]

Kendilerine,yardımetmesini[17],sorulanşeyinöğretilmesini,dilediler.

YüceAllahda,onlara,sorulanşeyiöğretti.

Onlar,hemenBuhtunnassar’ınhuzurunavardılar.Ona:

“Sen,birheykelgörmüşsün!”dediler.

Buhtunnassar:

“Doğrusöylediniz!”dedi.

DanyalAleyhisselâmvearkadaşları:

“Oheykelinikiayağıveikibacağı:seramikten,

İkidiziveikibaldırı:bakırdan,

Karnı:Gümüşten,

Göğsü:Altından,

Başıveboynu:Demirdendi!”dediler.[18]

Buhtunnassar:

“Doğrusöylediniz!”dedi.[19]

DanyalAleyhisselâmlaarkadaşları:

“Sen,onu,hayretleseyredipdurduğunsırada,Allah,onunüzerine,gökten,

birkayasaldıda,onu,ufatıverdi!

İşte,sana,rü‘yânıunutturanda,buidi.”dediler.

Buhtunnassar:

“Doğrusöylediniz!”dedive:

“Peki,burü‘yânınyorumu,nedir?”diyesordu.

DanyalAleyhisselâmlaarkadaşları:

“Burü‘yânınyorumu,şöyledir:

Sana, kralların kudret ve tasarruf durumları gösterilmiştir ki, onlardan,

bazısınınkudretvetasarrufu,bazısından,dahagevşekveyumuşaktı.

Bazısının,kudretvetasarrufu,bazısından,dahagüzeldi.Bazısınınkudret

vetasarrufuda,bazısından,dahasertvekatıidi.

İlk kudret ve tasarruf: Seramik olup o, kudret ve tasarrufun en zaifi ve

gevşeğidir.

Sonra,onunüstündebakırolupo,öncekindendahaüstünvedahaserttir.

Sonra,bakırınüstündegümüşolupo,bakırdandahaüstünvedahagüzeldir.

Sonra, gümüşün üstünde altun olup o, gümüşten daha güzel ve daha

üstündür.

En üstünde bulunan demir, senin kudret ve tasarrufundur ki, o,

hükümdarlarınenkatısıvekendisindenönceolanlarınenkudretlisidir.[20]

Seningörmüşolduğunveüzerine,göktenAllah’ınsalıpheykeliyereseren

Kayaise,Allanın,(semâdanindireceğiKitabla)Âhirzamanda[21]göndereceği

bir Peygamberdir ki, o, hepsini ufatacak, emir, onun olacak, ona, varıp

dayanacaktır!”dediler.[22]

DanyalAleyhisselâmınBuhtunnassarKatındaYüksekBir İtibarKazanışı:

Danyal Aleyhisselâm; Buhtunnassar’ın rü‘yâsını[23], haber verdiği[24] ve

yorduğuzaman[25],Buhtunnassar,onaveonunarkadaşlarına,çokikrametti.

Danyal Aleyhiselâmı, sık sık, huzuruna kabul eder[26], yapacağı işleri,

ona[27]veonunarkadaşlarına[28]danışırdı.[29]

DanyalAleyhisselâmı,üstünmevkileregetirdi.[30]

DanyalAleyhisselâm,Buhtunnassar’ınyanında, insanlarınen şereflisi ve

ensevgilisiolmuştu.[31]

DanyalAleyhisselâm’ınBuhtunnassar’danSonrakiDurumu:Rivayetegöre:Buhtunnassar’laonundahaüstüolanBüyükkıralLührasp

öldüktensonra,yerine,Beştaspb.Lühraspgeçmişti.

Beştasp; Şam ülkesinin harap bir halde bulunduğunu[32], Filistin

toprağındavahşî,yırtıcıhayvanlarınçoğaldığını[33]veorada,insanlardanhiç

kimsekalmadığınıişitince:

“BabiJ toprağında bulunan İsrail oğullarından, Şam’a dönmek isteyen

kimseler,dönsün!”diyenidaettirmiş,DâvudoğullarıHanedanındanbirZâtı

da,onlarınüzerinekıralyaparakkendisine,Beytülmakdis’iimâretmesini[34]

veBeytül-makdisMescid’iniyapmasınıemretmişti.[35]

Diğerrivayetegöre;

İran hükümdarı Behmen, Babil Valisi Ahşu Yereş‘e yazı yazarak, İsrail

oğullarına yumuşak davranmasını, kendilerinin, istedikleri yerlere

gönderilmelerine, memleketlerine dönmelerine müsâade edilmesini ve

kendilerininseçeceklerikimseyi,başlarınakoymasınıemretmişti.[36]

Danyal Aleyhisselâm’la Hananya, Azarya ve Mişayel, Beytülmakdis’e

gitmek için Ahşu Yereş‘ten izin istemiş idiyseler de, izin vermeğe

yanaşmamış[37]ve:

“Benim yanımda, sizin gibi, bin Peygamber bulunsa, ben, sağ oldukça,

onlardan, bir tanesini bile, yanımdan ayırmam” demiş[38], Danyal

Aleyhisselâmı, Devletin Kadılık işlerile birlikte kendisinin her işini

yürütmeğememuretmişti.

Hattâ,Buhtunnassar’ın,Beytülmakdis’tenaldığı,hazinelerdesaklananher

şeyin çıkarılıp Beytülmakdis’i iade edilmesini ve Büytalmakdisin, onunla,

yenidenyapılmasınıda,ona,emretmişveyapılmıştı.[39]

Enbiya Suretlerinin Danyal Aleyhisselâm Tarafından İpekKumaşlaraÇizilişi:

Âdem Aleyhisselâm, çocuklarından gelecek Peygamberleri görmeyi,

Rabbın-dan, dilemiş, Yüce Allah da, onların suretlerini[40], Cennet

ipeklerinden kumaşlara[41], onun için[42] çıkarttırıp[43] kendisine

indirmişti[44].

Bunlar; Âdem Aleyhisselâmın, güneşin battığı yerdekiMahzeninde saklı

bulunuyordu.[45]

ZülkarneynAleyhisselâm,onu,elegeçirdi[46]

Âdem Aleyhisselâmın Mahzeninden çıkarıp[47] Danyal Aleyhisselâma

verdi.[48]

Danyal Aleyhisselâm da, onlara göre[49], bu sûretleri[50], ipek

kumaşlara[51]çizdi.[52]

Danyal Aleyhisselâmın çizmiş olduğu bu suretler, Zülkarneyn

Aleyhisselâmınelegeçirdiğisuretlerinaynıidi.[53]

Zülkarneyn Aleyhisselâm tarafından verilen suretlere göre Danyal

Aleyhisselâmınipekkumaşlarüzerineçizmişolduğu,ÂdemAleyhisselâmdan,

Muhammed Aleyhisselâma kadar olan bazı Peygamberlerin suretleri[54],

kraldan krala -tevarüs sûretile- geçerek Kayser Herakliüse kadar gelip

erişmiş[55], o da, onları, Sandığından birer birer çıkarıp Hz. Ebû Bekr’in

Elçilerinegöstermişti.[56]

(TafsilâtiçinMedineDevriI.cildin294-304.sahifelerinebakınız.)[57]

DanyalAleyhisselâmınVefatı,CesediVeKabri:

DanyalAleyhiselâm,birmüddet,Bâbil’deoturdu.[58]

Bâbil’den ayrıldıktan sonra, Huzistan’ın[59] Sus[60] nahiyesinde kaldı. [61]

Orada,vefatetti.[62]‘Onavegönderilenbütünpeygamberlereselâmolsun!

Kendisinincesedi[63]kabri[64]Sus’tadır.[65]

Yüce Allah; Hz. Ömer’in Halifeliği zamanında Sus şehrini, EbûMûsâ El

Eş‘a-rî‘nineliylefethetti.

EbûMûsâ,SuskralıSabur’u,öldürdü.

Susşehrini,kuşattı.

Şehirdebulunanşeyleri,Sabur’unmalvemülkleriniganimetolarakaldı.

Maldepolarını,dolaşıponlarıniçindebulunanları,alırken,birmeydanda,

kilitlibirdepoyarastladıki,deponunkilidi,kalaylamühürlenmişti.

EbûMûsâ,Sushalkına:

“Budepodanevardır?

Ben,onunkilidininde,kalaylamühürlenmişolduğunugörüyorum.”dedi.

Sushalkı:

“EyEmîr!Onuniçinde,sanayarayacakbirşeyyoktur!”dediler.

EbûMûsâ:

“Onuniçindeneolduğunu,muhakkak,benim,bilmemlâzım!

Deponunkapısınıaçınızda,içindenevardırbirbakayım?”dedi.

Kilidi,kırdılarvekapıyıaçtılar.

EbûMûsâ,depoyagiripbakınca:

Uzun,havuzgibioyulmuşbir taşve içindede,altunsırmailedokunmuş

birkefenlekefenlenmiş,başıaçık,ölübiradamgördü!

Ebû Musa da, yanında bulunanlar da, ölü zatın boyunun uzunluğuna

hayrettekaldılar.

Sonra,onlar,onunburnunu,karışladılar.

Birkarıştanfazlaolduğunugördüler.

EbûMûsâ,Sushalkına:

“Yazıklarolsunsize!Kimbuadam?”diyesordu.

Sushalkı:

“Buadam,Iraklıdır.”

Irakhalkı, yağmurları kesildiği zaman,bununla, tevessül eder, yağmurla

sulanmakisterler,yağmurlasulanırlarmış!

Iraklıların kuraklığa uğramadıkları sırada, biz, yağmursuzluktan,

kuraklığauğramışız.

Iraklılaraadamsalıponuvesilekılarakyağmurdileyelimdiyebize,onu,

yollamalarını,istemişiz.

Iraklılar, göndermeğe yanaşmayınca, yanlarında elli adam rehin bırakıp

bunu, beldemize getirmiş, kendisile tevessül ederek yağmur dilemiş,

yağmurlasulanmışız.

Kendisini,Iraklılaraiadeetmemekgörüşünevarmışız.

Kendiside, ölümdöşeğinedüşünceyekadaryanımızdaoturmuşvevefat

etmiş.

İşte,onunkıssasıvehali,böyleimiş.”dediler.

Bununüzerine,EbûMûsâ,Sus’tabirmüddetoturdu.

Hz.Ömer’ebiryazıyazıpSusşehrinden,Allah’ın,kendilerinenasibettiği

şeylerihaberverdiveölüzâtınişinide,yazısında,yazdı.

Yazı,varıpHz.Ömer,onu,okuyunca,EshabınUlularını,yanınaçağırdı.

Onlara,ölüzathakkındabirbilgileriolupolmadığınısordu.

Onlardanhiçbirinde,onunhakkındabirbilgibulamadı.

Ancak,Hz.Ali:

“BuZat,DanyalHakîmdir.

Kendisi,ResulolmayanbirNebîdir.

Eski zamanda, Buhtunnassar’ın ve ondan sonraki krallardan bazısının

yanında bulunmuştu.” dedi ve onun, başından sonuna ve vefatına kadar

kıssasınıanlattıktansonra:

“Sahibine(EbûMusa’ya)yaz!Onunüzerine,cenazenamazınıkılmasınıve

onu, Sus’luların erişemeyecekleri bir yere gömmesini, kendisine, emret!”

dedi.

Hz.Ömer,bunu,EbûMusa’yayazdı.[66]

Yazısında:

“Onu,beyazKabatîbezindenkefenesar,vekefene,kokusür.

Üzerine,cenazenamazıkıl.

Sonra,onu,Peygamberleringömüldüğügibi,göm!

Malına,bak.Onu,MüslümanlarınBeytülmal’ınakoy!”dedi.[67]

Bunun üzerine, EbûMûsâ, Sus ırmağının yolunu, başka bir yola çevirip

akıtmalarını,Sushalkınaemretti.

Sonra,DanyalAleyhisselâmınüzerindebulunankefendenbaşkabirkefene

sarılmasını,emretti.

Sonra, yanında bulunan Müslümanlarla birlikte onun cenaze namazını

kıldı. Suyu çekilen ırmak yatağının ortasına kabrini kazdırıp, kendisini

gömdürdükten sonra, ırmağı eski yoluna çevirterek onun üzerinden akıttı.[68]

[1]. Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.38,40, İBn.Haldun-Tarih

c.2,ks.1,s.107,117

[2].Taberî-Tarihc.1,s.289,c.2,s.15.

[3].ibnHabîb-Kitabülmuhabbers.390.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/269.

[4].Sâlebî-Araiss.341.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/269.

[5].Taberi-tarihc.1,s.289.

[6].ibnKuteybeMaarifs.22-23,DineverielAhbarS.23TaberîTarihc.

1, s. 289, SalebiArais s. 335, İbnEsirKamil c.1, s.265,Muhyiddinb.Arabî

Muhadaratülbrarc.1,s.136.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/269.

[7].TaberiTarihc.1,s.290.

[8].Sâlebî-Araiss.338.

[9].TaberiTarihc.1,s.289,SâlebîAraisbs.338,ibnEsirKamilc.1,s.266.

[10].TaberîTarihc.1,s.289,EsirKâmilc.1,s.266.

[11].SâlebîAraiss.338.

[12].TaberiTarihc.1,s.289.

[13].Taberîtarihc.1,s.289,ibnEsirc.1,s.266.

[14].SâleîAraiss.338.

[15].TaberîTarihc.1,s.289.

[16].TaberîTarihc.1,s.289-290,ibnEsirKâmilc.1,s.266.

[17].TaberîTarihc.1,s.289.

[18].TaberîTarihc.1,s.290,İbnEsîr,c.1,s.266.

[19].TaberîTarihc.1,s.290.

[20].TaberîTarihc.1,s.290,EsirKâmilc.1,s.266.

[21].SâlebîAraiss.339.

[22].TaberîTarihc.1,s.290,ibnEsîrKâmilc.1,s.266.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/269-272.

[23].ibnKuteybeMaarifs.22,SâlebîAraiss.339.

[24].SâlebîAraiss.339.

[25].İbnKuteybeMaarifs.22,SâlebîAraiss.339.

[26].SâlebîAraiss.339.

[27].SâlebîAraiss.339,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.266-267.

[28].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.266-267.

[29].SâlebîAraiss.339,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.266.

[30].ibn.Kuteybe-Maarifs.23.

[31].SâlebîAraiss.339.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/272-273.

[32].TaberîTarihc. 1 s.281, IbnEsîrKâmil, c.1, s.269,EbülfidaElbidaye

vennihayec.2,s.42.

[33].TaberîTarihc.1s.281,EbülfidaElbidayevennihayec.2,s.42.

[34]. Taberî Tarih c.1 s.281, ibn Esîr Kâmil c.1, s.269, Ebülfida Elbidaye

vennihayec.2,s.42.

[35].TaberîTarihc.1s.281.

[36].TaberîTarihc.1s.283,IbnHaldunTarihc.2,ks.1,s.109.

[37].TaberîTarih c.1 s.284, IbnEsîrKâmil, c.1, s.268, IbnHaldunTarih

c.2,ks.1,s.108.

[38].TaberîTarihc.1s.284,IbnEsîrKâmilc.1,s.268.

[39].TaberîTarihc.1s.284,IbnEsîrKâmilc.1,s.269,IbnHaldunTarihc.2,

ks.1,s.108,109.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/273.

[40].EbûNuaymDelâilünnübüvvec.1,s.22,BeyhakîDelâilünnübüvvec.1,

s.291,EbülferacİbnCevziElvefac.2,s.731,Muhyiddinb.ArabîMuhâdaratül

ebrar c.1, s.104, Zehebî Tarihulislam c.2, s.374, Hâkimden naklen Ebülfida

Tefsirc.2,s.253,A.AliyyülmüttakîKenzül’ummalc.12,s.471.

[41]. Ebû Nuaym Delâil c.1, s.22, Ebülferec Elvefa c.2, s.731, ibn Arabî

Muhâdarac.1,s.104.

[42].Muhyiddinb.ArabîMuhâdaratülebrarc.1,s.104.

[43].EbâNuaymDelâilc.1,s.22,EbülferacElfvefac.2,s.731,İbnArabî104.

[44]. Beyhakî Delâil c.1, s.291, Zehebi Tarihulislam c.2, s.374, Ebülfida

Tefsirc.2,s.253,Kenzülummalc.12,s.471.

[45].BeyhakiDetailc.1,s.291,Elvefac.2,s.731,Muhâdarac.1,s.104,Zehebî

c.2,s.374,EbülfidaTefsirc.2,s.253.

[46]. Ebû Nuaym Delaîlünnübüvve c.1, s.22, Ebülferec İbn Cevzi Elfvefa

c.2,s.731.

[47]. Ebû Nuaym Delâil, c.A, s.22, Beyhatö Delâilünübüvve c.1, s.291,

EbülferecElvefac.2,s.731,Muhyiddinb.Arabî-Muhâdarac.1,s.104,Zehebî-

Tarihulislâmc.2,s.374,HâkimdennaklenEbülfidaTefsirc.1,s.22.

[48].BeyhakîDelâil c. 1, s.291,Zehebî-Tarihulislâmc.2, s.374,Hâkimden

naklenEbülfida-Tefsirc.2,s.253,DiyarBekriHamîsc.1,s.22.

[49].EbûNuaymDelâilc.1,s.22,İbnArabîMuhâdarac.1,s.104.

[50]. Ebû Nuaym Delâil c.1, s.22, Ebülferec Elvefa c.2, s.731, ibn Arabî

Muhadarac.1,s.104.

[51].ZehebîTarihulislamc.2,s.374,Kenzülummalc.12,s.471,DiyarBekrî

Hamişc.1,s.22.

[52]. Ebû Nuaym Delâil c.1, s.22, Ebülferec Elvefa c.2, s.731, İbn Arabî

Muhadarac.1,s.104,ZehebîTarihulislamc.2,s.374.

[53]. Ebü Nuaym Delâil c.1, s.22, Ebülferec Elvefa c.2, s.731, İbn Arabî

Muhadarac.1,s.104,ZehebîTarihulislamc.2,s.374,Kenzülummalc.12,s.471,

DiyarBekrîc.1,s.22.

[54]. Ebû Nuaym Delâil c.1, s.21-23, Beyhakî-Delâil c.1, s.287-291,

Ebülferec Elvefa c.2, s.731, İbn Arabî Muhadara c.1, s.100-104, Zehebî

Tarihulislamc.2,s.366-374,HâkimdennaklenEbülfida-Tefsirc.2,s.252-253,

DiyarBekrîHamîsc.1,s.22.

[55].DineverîEl’ahbars.19,ZehebîTarihulislamc.2,s.374.

[56]. Dineverî El’ahbar s.18-19, Ebû Nuaym-Delâil c.1, s.21-23, Beyhaki

Delâil.c.1,s.287-291,EbülferecElvefac.2,s.729-731,Muhyiddinb.Arabî

Muhadara c.1, s. 100 -104, Zehebî-Tarihulislâm c.2, s.366-374, Hâkimden

naklenEbülfidaTefsirc.2,s.252-253,DiyarBekrîHâmisc.1,s.22.

[57]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/273-274.

[58].ŞâlebîAraiss.340.

[59].İbnEsirkâmilc.1,s.268

[60].İbnKuteybeMaarifs.23.SalebiAraiss.340,İbnEsîrKâmilc.1,s.268

[61].İbnKuteybeMaarifs.23

[62].DineverîEl’ahbars.23,SalebiAraissb.340,İbnEsîrKâmilc.1,s.268.

[63].Dinever!El’ahbars.48.

[64]. İbn Kuteybe Maarif s.23, BeyhakiDelâilünübüvvec.1, s.292,

Muhyiddinb.ArabîMuhâdaratülebrarc.1,s.136.

[65]. İbnKuteybeMaarif s.23,DineveriEl’ahbar s.49,BeyhakiDelâil c.1,

s.292,Muhyiddinb.ArabiMuhadaratüleb-rarc.1,s.136.

[66].SâlebîAraiss.340-341.

[67].A.AliyyülmüttakîKenzül’ummalc.12,s.482.

[68].SâlebtAraiss.341.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/274-276.

UZEYRALEYHİSSELÂMUzeyrAleyhisselamınSoyu:

Uzeyr[1]b.Cerve[2]HârûnAleyhisselâmınzürriyetindendir.[3]

UzeyrAleyhisselâmınEsirliğiVePeygamberliği:Buhtunnassar; Beytülmakdis’i yıktığı zaman, İsrail oğullarının Tevrat

okuyanlarından ve Bilginlerinden öldürdüğü kırk bin kişi arasında, Uzeyr

Aleyhisselâmın babasını ve dedesini de, öldürmüş[4]; o sırada, küçük bir

çocukolanUzeyrAleyhiselâmı,küçükgördüğüiçin,öldürmemişti.

Kendisinin,Tevratokuduğunuda,kimsebilmiyordu.[5]

İsrail oğullarından alınan esir çocuklarla birlikte, o da, Bâbil toprağına

götürülmüştü.[6]

Buhtunnassar’ın elindeki esirler içinde, Danyal Aleyhisselâm gibi, Uzeyr

Aley-hisselâmda,bulunuyordu.[7]

Buhtunnassar, öldükten[8] ve Beytülmakdis imâr edildikten sonra, oraya

dönenİsrailoğullarıarasındaidi.[9]

Uzeyr Aleyhisselâm, kırk yaşına bastığı zaman, Yüce Allah, ona, hikmet

verdi.

Tevratı,onunkadarezberleyenvebilenyoktu.[10]

Allah’ın, Salih ve Hakîm bir kulu olduğu,muhakkak[11] ve İsrail oğulları

PeygamberlerindenbirPeygamberolduğumeşhurdur.[12]

İsrail oğulları, Beytülmakdis’e döndükleri zaman[13], yanlarında Tevrat

yoktu.

Çünki, Beytülmakdiste bulunan şeyler alınırken, Tevrat ta, ellerinden

alınıpyakılmışveyokedilmişti.[14]

YüceAllah, İsrailoğulları için,Tevratı,yenilesinvebu,kendileri içinde,

birMucizeolsundiye,UzeyrAleyhisselâmı,gönderdi.

Oda,onlara,Tevratıokuyupyazdırdı,ve:“Tevrat,işte,budur!”dedi.[15]

İsrail oğulları; Tevrattaki helalları, haramları, yeniden öğrenmiş oldular

ve Uzeyr Aleyhisselâma da, hiç bir kimseye göstermedikleri sevgiyi

gösterdiler.

Oda,onları,düzeltti.

Yüce Allah tarafından ruhu kabz olununcaya kadar, onların arasında

oturdu.

Onavegönderilenbütünpeygamberlereselâmolsun!

UzeyrAleyhisselâm’dan sonra İsrail oğulları arasındabir takımbid’atlar

çıktı.[16]

Yanlışinançlarasaptılar:

“Yüce Allah; Tevratı, kalblerimizden silip giderdikten sonra, onu, bizim

aramızdan,Kendisininoğlundanbaşkahiçbirkimseninkalbinekoymaz!”[17]

“Uzeyr,Allah’ınoğludur!”diyecekkadarilerigittiler.[18]

Yüce Allah, Yehûdîlerin ve Hıristiyanların bu husustaki dalâletlerini ve

kendilerine inen Kitapları nasıl değiştirdiklerini, Kur’ân-ı Kerimde şöyle

açıklar:

“Yahudiler:Uzeyr,Allah’ınoğludur!dedi(ler).Hıristiyanlarda:Mesih(İsâ)

Allanınoğludur!dedi(ler).

Bu,onlarınağızlarıyle(gevelediklericâhilce)sözleridirki,dahaönceküfr

edenlerinsözlerinitaklidediyorlar.

HayAllahkahredesiadamlar!(Hakdan,bâtıla)nasılda,döndürülüyorlar!

Onlar, Allah’ı, bırakıp Bilginlerini, Rahiplerini, Meryemin oğlu Mesih’i

tanrılaredindiler.

Halbuki,bunlarda,ancak,birolanAllah’aibadetetmelerindenbaşkasıyla

em-rolunmamışlardır.

O’ndanbaşkahiçbirİlâhyoktur.

O,bunlarıneştutageldikleriherşeydenmünezzehdir.[19]

“Elleriyle Kitabı (yalan yanlış) yazıp ta, sonra, onu, az bir baha ile

satabilmekiçin:

Bu,Allahkatındandırüdiyegelenlerinvayhaline!

Vayşukazanmaktaoldukları(günah)yüzündenonlara!”[20]

“Ehl-iKitab’danöylebirgüruhvardırki:

(Birşeyokuyorlarmışgibi)dillerini,Kitabadoğrueğipbükerler,siz,onu,

Kitab-dansanasınızdiye.

Halbuki,o,Kitabdandeğildir.

“Bu,Allahkatındandır!derler.

Oise,Allahkatındandeğildir.

Allâhakarşı,kendileribilipdururkenyalansöylerler.“[21]

YüzYılÖlüBırakılıpDiriltilenZatUzeyrAleyhisselâmMıydı?Bakara sûresinin 259. âyetinde yüz yıl ölü halde bırakılıp diriltildiği

açıklananınZat’ın,UzeyrAleyhisselâmolduğuda,ilerisürülmekte[22]ve:

“SelefveHalefUlemâsınınçoğunluğukatındameşhurolan,budur!”denil-

mektedir.[23]

(Uğranılan harap şehir Beytülmakdis olduğuna göre) Uzeyr

Aleyhisselâmın, oraya, ancak, Buhtunnassar, öldükten sonra geldiği[24] ve

kendisinin,Beytülmakdis imar edildiği zaman[25], İsrail oğullarından, oraya

dönen halk arasında bulunduğu da[26], unutulmamak, gözönünde tutulmak

gerekir.[27]

[1].SâlebîAraiss.344,EbülfidaElbidayevennihayec.2,s.43.

[2].EbülfidaElbidayevennihayec.2,s.43.

[3].SâlebîAraiss.344,IbnAsâkirdennaklenEbülfidaElbidayevennihaye

c.2,s.43.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/279.

[4].SâlebîAraiss.344.

[5].SâlebîAraiss.346.

[6].SâlebîAraiss.344.

[7].IbnKuteybeMaarifs.22-23.

[8].Muhyiddinb.ArabiMuhadaratülebrarc.1,s.136.

[9].TaberîTarihc.2,s.5,IbnEsirKâmilc.1,s.280.

[10].EbülfidaElbidayevennihayec.2,s.43.

[11].EbülfidaElbidayevennihayec.2,s.44.

[12].EbülfidaElbidayevennihayec.2,s.46.

[13].SâlebîAraiss.347,IbnEsîrKâmilc.1,s.280

[14].İbnesîrKâmils.270

[15].SâlebîAraiss.347

[16].IbnEsîrKâmilc.1,s.271

[17].SâlebîAraiss.347

[18].SâlebîAraiss.347,IbnEsîrKâmilc.1,s.271.

[19].Tevbe:30-31.

[20].Bakare:79.

[21].Âliimran:78.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/279-281.

[22].SâlebîAraiss.344,ibnEbîrKâmilc.1,s.270.

[23].EbülfidaElbidayevennihayec.2,s.43.

[24].Muhyiddinb.AbartMuhadaratülebrarc.1,s.136.

[25].TaberiTarihc.2,S.5,ibnEsirKâmilc.1,s.280.

[26].TaberiTarihc.2,s.5,İbnEsirKâmilc.1,s.270,280.

[27]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/281.

ZULKARNEYNALEYHİSSELÂMZulkarneyn Aleyhisselâmın İsmi, Soyu Ve Peygamber OlupOlmadığı?

Zülkarneyn Aleyhisselâmın ismi, soyu ve Peygamber olup olmadığı…Hakkındabirçokveçelişkilirivayetlerbulunmaktadır.

Kendisinin, Sa’b b.Abdullah’ülkahtânî olduğu söylendiği gibi, babasının

Hım-yerîlerdenolduğuda,ilerisürülmektedir.[1]

İbn.Habîb de; Hımyer krallarının isimlerini -Hişam b.Kelbî‘den sırasıyla

kitabına geçirirken, Sa’b b.Karîn b.Hemal’ı, -Yüce Allanın, Kitabında-

Zülkarneyn diye anmış olduğunu kayd ettikten sonra, kral Zeyd b.Hemal’ı

kaydediponada,YüceAllanınTübba’adınıvermişolduğunuaçıklar.[2]

ZülkarneynAleyhnisselâmhakkında:

“HemNebiidi,hemResulidi.”diyenlerolduğugibi[3],

“Hayır!O,ResulolmayanbirNebiidi.

ResulolmayanbirNebîoluşu,inşâallâh,Sahih’dir!”diyenlerde,vardır.[4]

Hz.Ali’yegöre,ZülkarneynAleyhisselâm:

NebirNebi,nede,birkraldı.

Fakat, Allanın Salih bir kulu idi ki, o, Allâhı, sevmiş, Allah da, onu,

sevmişti.[5]

ZülkarneynAleyhisselâmınFaziletleriVeYerYüzündekiSeyahatVeFetihleri:

Başkahiçbirkimseyeverilmeyen,ZülkarneynAleyhisselâmaverilmiş,her

türlüsebepler,imkânlar,onabahşedilmişti.

Yer yüzünün doğularındaki ve batılarındaki beldelerine, hattâ doğunun,

batınıngerisindehalkbulunmayanyerlerinekadarulaşmış,ayakbastığıher

yerinhalkınahâkimolmuştu.[6]

“Zülkarneyn’in; yer yüzünün, doğularına, batılarına varıncaya kadar

ulaşmağanasılgüçyetirebildiğihakkındakigörüşünnedir?”diyesorulunca,

Hz.Ali:

“Bulutlar,ona,yolaldırır;

Yollar,ona,düzeltilir;

Nurlar,ona,döşenipyayılır;

Kendisine,gece,gündüz,birolurdu!”demiştir.[7]

Kur’ân-IKeriminZülkarneynHakkındakiAçıklaması:(EyResulüm!)Sana,Zülkarneyn’i,sorarlar.

Deki:

Size,onun(hâlinden)de,habersöyleyeyim:

Hakîkatan biz, onu, yer yüzünde büyük bir kudret sahibi kıldık ve ona,

(muhtaçolduğu)herşeydenbirsebep(biryol)verdik.

Oda(batıyadoğru)biryoltuttu.

Nihayet,güneşinbattığıyereulaşınca,onu,karabirbalçıktabatarbuldu.

Bununyanındada,birkavmbuldu.

(Kendisine)dedikki:

Zülkarneyn! (Onları) azaba uğratmanda da, haklarında güzellik (tarafını)

tutmandada,serbestsin!

Dediki:

Ammakimzulmederse,biz,onu,azabauğratacağız.

Sonra da, o, Rabbına döndürülür de, O da, kendisini, şiddetli bir azâb)a

duçareder.

Ammakimde, imâneder,güzelde,hareketeylerse,onuniçin,en iyibir

mükâfatvardır.

Ona,emrimizdenkolay(taraf)ınıda,söyleyeceğiz.Sonra,o,başkabiryol

tuttu.

Nihayet,üstünegüneşin(ilkönce)doğduğuyereulaştığızaman,onu,öyle

birkavminüzerinedoğuyorbulduki,biz,onlariçin,bunakarşı(korunacak)

hiçbirsiperyapmamıştık.(Neelbiselerivardı,neevleri)

İşte(Zülkarneyn’inişi),böyleidi.

Halbuki,onunyanında(nelervardı)ki,biz,hepsini,İlm(imiz)lekuşatmışız.

Sonra(o),yine,biryoltuttu.

Nihayet, iki dağ arasına ulaştığı zaman, onların önünde, hemen hiç söz

anlamazbirkavimbuldu.

Onlar:

Zülkarneyn! Hakîkat, Ye’cüc ve Me’cüc, bu yerde fesad çıkaran

(kabile)lerdir.

Bizimle, onların arasına bir sed yapman üzerine, sana bir vergi verelim

mi?dediler.

(Zülkarneyn):

Rabb’imin, beni, içinde bulundurduğu (nimet, sizin vereceğinizden) daha

hayırlıdır.

Haydin, siz, bana (bedenî kuvvetle yardım ediniz de, sizinle, onların

arasınasağlambirmaniayapayım.

Bana, demir kütleleri getiriniz! (O karşılıklı iki dağın) İki yanı, tam

denkleştiğivakit:Lifleyiniz!dedi.

Nihayet, onu (demiri) bir ateş haline koyduğu zamanda:Getiriniz bana,

üstüne,erimişbakırdökeyim!dedi.

Artık, onu, aşmaya da, güc yetiremediler, onu, delmeye de, muktedir

olamadılar..Bu,Rabb’imden,birmerhamettir.Fakat,Rabb’iminva’digelince,

o, bunu, dümdüz yapar. Rabbımın va’di, bir hakdır! Dedi. [8] Ona ve

gönderilenbütünpeygamberlereselâmolsun![9]

[1].IbnAsâkirTarihc.5,s.254-255.

[2].IbnHabîbKitabülmuhabbers.365-366.

[3].EbülfidaElbidayevennihayec.2,s.103.

[4].SalebiAraisS.361.

[5].IbnİshakKutabülmabtedâvelmeb’asc.5,s.185,IbnAsâkirTarihc.5,

s.256.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/285.

[6].IbnIshak,IbnHişamSîrec.1,s.328.

[7].İbnishakKitabülmühtedavelmeb’asc.5,s.185.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/285-286.

[8].Kehf:83-98.

[9]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/286-287.

İSAALEYHİSSELÂMİsâ Aleyhisselâmın Annesi Hz. Meryem’in Soyu, Doğuşu,BeytülmakdisMescidineAdanıpBırakılışıVeBazıFaziletleri:

Hz. Meryem’in babası İmran b.Mâsân olup Hub’um b.Süleyman

Aleyhisselâ-mınsoyundandı.[1]

MâsânHanedanı da, İsrail oğullarının Başkanlarından, Din Bilginleri ve

Danışmanlarındanidiler.[2]

Zekeriyyâ Aleyhisselâmla İmran b.Mâsân, iki kız kardeşle evli olup

Zekeriyyâ Aleyhisselâmın zevcesinin adı Eşya’ (İşa’) bint-i Fâkud, İmran b.

Mâsân’ınzevcesininadıda,Hannebint-iFakudidi.[3]

Hanne;İsâAleyhisselâmınannesiHz.Meryem’inannesiidi.[4]

Hanne; yaşlanıp çocuk doğurmaktan âciz bulunduğu ve bir ağacın

gölgesinde oturduğu sırada[5], bir kuşun, yavrusunun ağzına yiyecek

verdiğinigörünce,kendisinde,biroğlançocuğuolmasıarzusuuyandı.[6]

BiroğlançocuğuihsanetmesiiçinAllâhayalvardı.[7]:

“EyAllâhım!Eğer,bana,birerkekçocuğuihsanedersen,onu,Beytülmak-

dis’e vakfetmek, adak ve şükrâne olarak onun hizmetinde bulundurmak,

üzerime,borçolsun!”dedi.[8]

Hanne’ninbuadağı,Kur’ân-ıkerimdeşöyleaçıklanır:

“Hani,(İmran’in)karısı:

Rabb’im!Karnımdakini,âzâdlıbirkulolarakSanaadadım.

Bendenolanbu(adağı)kabulet!

Şüphesiz,(niyazımı)hakkıyleişiten,(niyetimi)kemaliylebilenSensinSen!”

demişti.[9]

Adanılan çocuk;Mescid’in hizmetlerini görür, erginlik çağına basıncaya

kadar,hizmettenayrılmazdı.

Erginlik çağına girdikten sonra, orada kalmak veya ayrılıp gitmek

hususunda serbest bırakılır[10], gitmek isterse, arkadaşlarından izin alırdı.

Oradançıkıpgitmesi,onlarınbilgisidahilindeolurdu.[11]

Mescidhizmetine,erkekçocuklardanbaşkası,adanmazdı.

Kızlar, bununla mükellef tutulmazlar; Hayz görmeleri ve rahatsızlığa

uğramalarısebebiyle,buhizmeteelverişligörülmezlerdi.[12]

Hanne;Hz.Meryem’e gebe olup ta, karnındakini, adayınca, kocası İmran

“Yazıklarolsunsana!Sen,bunu,nediyeyaptın?!

Eğer, karnındaki, kız olursa, kız da, bu hizmete elverişli bulunmadığına

göre,şuyaptığınşeyigördünmü?!”dedi.

İkiside,üzüntüyedüştüler.[13]

Hanne,Hz.Meryem’egebeiken,İmranvefatetti.[14]

(Hanne) Kız çocuğunu doğurunca, Allah, onun ne doğurduğunu daha iyi

biliciiken,

“Rabb’im!Hakîkat,ben,onu,kızolarakdoğurdum.

Erkek,kızgibideğildir.

Gerçek,ben,(onun)adını,Meryemkoydum.

Onu da, zürriyetini de, o taşlanmış (koğulmuş) şeytandan, Sana sığınır

(ısmarlarım!”dedi.[15]

Hanne;erkek,kızgibideğildirdemekle,kızın,Mescidhizmetineveorada

ibadete -Mahrem olması, za’fı, Hayzdan, nifasdan, rahatsızlanmaktan berî

bulunmamasısebebiyle-erkekgibi,elverişliolmadığınısöylemekistemişti.

Sonra,onualıpbirbezesararakMescid’egötürdü.

Hârûn Aleyhisselâm oğullarından olan[16] ve o zaman, Beytülmakdis

Mescidindesayılarıotuzubulan[17]dinbilginlerininyanınakoydu.[18]

Şeybe oğulları[19] Kabe işlerine baktıkları gibi, bu Bilginler de,

BeytülmakdisMescidininişlerinebakarlardı.

Hanne,onlara;

“Şu önünüzdeki çocuk, bir adaktır!” deyince, namaz İmamları ve

kurbanlarınınVazifelisi İmran’ın kızı olduğu için, hepsi de, onu alıp bakma

arzusuylaçekiştiler.

ZekeriyyâAleyhisselâm,onlara:

“Ben,bunabakmağa,sizdendahalâyıkvemüstehakbulunuyorum:Çünkü,

bunun Teyzesi, benim yanımda(zevcem)dır.” dedi.[20] Öteki Bilginler;

ZekeriyyâAleyhisselâma:

“Böyle yapma! Eğer, o, kendisine, halkın en yakın ve en lâyık olanına

bırakılacakolursa,onun,doğuranannesinebırakılmasıgerekir.[21]

Fakat,biz,onunhakkındakur’açekelim.[22]

Kiminokunaçıkarsa,o,onunyanındakalsın!”dedilervebununüzerinde

söz birliği ettikten sonra, on dokuz kişi[23], Car (Ürdün) ırmağına kadar

gittiler.

Tevrat yazarken, kullandıkları kalemlerini, suyun içine attılar.Zekeriyyâ

Aleyhisselâmınkalemi,suyunüzerineçıktı.Öbürlerininkisuyundibineçöktü.

ZekeriyyâAleyhisselâmda,Hz.Meryem’in bakımını, üzerine aldı ve onu,

YahyaAleyhisselâmınannesiolanTeyzesineteslimetti.[24]

Büyüyünceyekadar[25],ona,birsütannesituttu.[26]

Hz.Meryem, erginlik çağına basınca[27], Zekeriyyâ Aleyhisselâm,

Mescid’de,onuniçin,birodayaptırdı.

Oraya,ortasındanbirkapıda,koydurdu.[28]

Kabe’nin içine, merdivensiz çıkılamadığı gibi[29], bunun içine de,

merdivensizçıkılamazdı.[30]

Kendisininyanına,ZekeriyyâAleyhisselâmdanbaşkası,çıkmazdı.

Zekeriyyâ Aleyhisselâm, her gün, ona, yiyeceğini, içeceğini, yağını,

kokusunu…götürüpbırakır,ayrılırken,kapısını,kilitlerdi.

ZekeriyyâAleyhisselâm,nezaman,onunodasınagirse,yanında,kışiçinde

yazmeyvası,yaziçindede,kışmeyvasıbulur[31],ona:

“EyMeryem![32]Bu,sana,neredengeliyor?!”diyesorar,oda:

“Bu,Allahtarafından!”diyecevapverirdi.[33]

BuhusustaKur’ân-ıkerimdeşöylebuyrulur:

“Bununüzerine,Rabb’i,onu,iyibirrızâilekabuletti.

Onu,güzelbirnebatgibi,büyüttü.

(Zekeriyyâ‘yıda),ona(bakmağa)memuretti.

Zekeriyyâ, ne zaman (onun bulunduğu yere) Mihrab’a, girdiyse, onun

yanında,biryiyecekbuldu:

“Meryem!Bu,sana,neredengeliyor?!”dedi.

Oda:

“Bu,Allahtarafından!

Şüpheyokki,Allah,kimi,dilerse,ona,sayısızrızıkverir!”dedi.[34]

(Ey Resulüm!) Bunlar, sana, Vahy etmekte olduğumuz Gayb

haber/erindendir.

Meryem’i, onlardan, hangisi himayesine alacak diye kalemlerini,

atarlarken,sen,yanlarındadeğildin.

(Buhususta)çekişirlerkende,yine,sen,yanlarındayoktun.[35]

PeygamberimizMuhammedAleyhisselâmda,Hz.Meryem’le ilgiliHadîs-i

şeriflerindeşöylebuyurmuşlardır:

“Kendizamanındakikadınlarınhayırlısı:îmran’ınkızıMeryemidi.

Buümmetinkadınlarınınhayırlısıda,Hatice’dir.”[36]

“Cennet[37]kadınlarınınüstünü:

Haticebint-iHuveylid,

Fâtımabint-iMuhammed,

Meryembint-iİmran,

FiravununZevcesiÂsiyebint-iMüzâhım’dır.”[38]

Hz.Meryem’inHâmileOluşuVeİsâAleyhisselâmıDoğuruşu:Hz.Meryem;Mesciddeki odasında, kendisini, öyle ibâdetlere vermişti ki,

buhususta,ozamanda,kendisininbirbenzeridahayoktu.

Hattâ kendisinde, Zekeriyyâ Aleyhisselâmı bile imrendirecek bir takım

fevkal’-âde haller zuhur ve melekler, kendisine, hitab etmeye, müjdeler

vermeyebaşlamıştı.[39]

Buhusus,Kur’ân-ıkerimdeşöyleaçıklanır:

“Hani,Melekler:

EyMeryem!demişti,şüphesizki,Allah,sana,seçkinbirhususiyetverdi.

Seni,tertemiz(büyüttü).

Seni,âlemlerinkadınlarıüzerine,mümtazkıldı.

EyMeryem!HuşuileRabb’ınDîvanınadur,secdeyekapan[40]

(Allah’a)RükûedenlerlebirlikteRükûet,eğil(cemaatlanamazkıl[41]

Melekler:

“EyMeryem!Allah,KendindenbirKelime’yi,sana,müjdeliyor:

Onunadı:İsâ,(lakabı)Mesîh.(Sıfatı):Meryemoğludur.

Dünyadada,Âhirettede,sânı,yücedir.

(Kendisi,Allah’a)çokyakınlardandırda.

Beşiğindede,yetişkinlikhalindede,insanlarasözsöyleyecektir.

(O) Sâlihlerdendir!” dediği zamanda, (EyResulüm! Sen, onların yanında

değildin.[42]

Hz.Meryem;yirmi[43]veyaonbeş,yada,onüçyaşındabulunduğusırada

idiki,CebrailAleyhisselâmlakarşılaşmıştı.[44]

Gerek bu karşılaşma ve gerek İsâ Aleyhisselâma hâmile kalış hâdisesi,

Kur’ân-ıkerimdeşöyleaçıklanır:

“Kitabda,Meryem(kıssasını)da,an!

Hani,oailesindenayrılıpşarktarafındabiryereçekilmişti.

Sonra,onlarınönündebirperdeedinmiş(çekmiş)ti.

Derken, biz, ona, Rûh’umuzu (Cebrail’i) göndermiştik te, o, kendisine,

hilkatitam(genç)birbeşerşeklindegörünmüştü.

(Meryem,ona):

Doğrusu,ben,senden,Esirgeyici’ye(Allah’a)sığınırım!

Eğer, sen, fenalıktan hakkıyle sakınan (bir insan) isen, (çekil yanımdan)

dedi.

(Ruhda):

Ben,ancak,sana(günahlardan)pâkbiroğulverme(yevesileolmak)için,(o

sığındığın)Rabb’ının(gönderdiği)Elçisiyim!dedi.

O(Meryem):

“Benim,nasılbiroğlumolacakmış?!

Bana,birbeşerdokunmamıştır!

Ben,biriffetsizde,değilim!?dedi.

(Ruh:Evet!)öyledir!

(Fakat)Rabb’in:

Bu,banagöre,pekkolaydır!

Çünki,biz,onu,insanlarabirâyet(birBurhan)vetarafımızdanbirrahmet

kılacağız.

Zâten,buiş,olupbitmiştir!buyurdudedi.[45]Meryem:

Ey Rabb’im Bana, bir beşer, dokunmamışken, benim nasıl çocuğum

olabilir?!”dedi.

(Allah):

Öyledir!

(Fakat),Allah,nedilerse,yaratır.

(O)birişe,hükmedince,ona,ancak:ol!der,oda,oluverir.

(Allah)Ona,yazmayı,Hikmeti,Tevratı,İncil’iöğretecek.

Onu,İsrailoğullarınaPeygambergönderecek.

(Oda,onlaradiyecekki):

Hakikat,ben,size,Rabbinizdenbirâyet(Mucize)getirdim.

Hakikat,ben,size,çamurdankuşbiçimigibibirşeyyapar,ona,üfürürüm

de, Allah’ın izniyle, (o) derhal (canlı) bir kuş olurdur. (Yine) Ben, Allah’ın

izniyle,anadandoğmakörüveabraşıiyiederveölüleridiriltirim!

Evlerinizde,neyiyor,nebiriktiriyorsanız,sizehaberveririm.

Elbette,bunlardasiziniçin-eğerimanedicilerseniz-kat’îbiribretvardır.

ÖnümdekiTevratıtasdikediciolaraksizevesizeharamedilenbazışeyleri

-yararmıza-helâlkılmakiçin,(geldim)

Size, Rabb’inizden, (Peygamberliğimi isbatlar) âyet (Mucize) getirdim.

Artık,Attâh’dankorkunuz!Banada,itaatediniz!Şüpheyokki,Allah,benim

de,Rabbim,sizinde,Rabbinizdir.Öyleise,Ona,ibadetediniz!

İşte,doğruyol(budur)!’[46]

“Irzını(muhkembirkalegibi)koruyanokızı(Meryem’i)de(yâdet)ki,biz,

ona, Ruhumuzdan, üflemiş, kendisini de, oğlunu da, âlemlere bir ibret

kılmıştık.”[47]

“Namusunu (muhkem bir kale gibi) koruyan İmran kızı Meryem’i de,

(Allahbirmisalolarakîradbuyurdu)

Biz, bundan dolayı ona, Ruhumuzdan, üfürdük.O, RabbınınKelimelerini

veKitablarınıtasdiketti.(Rabbına)itâatdesebatedenlerdendi,o!’[48]

Rivayete göre: Cebrail Aleyhisselâm, Hz.Meryem’in yanma vanp

gömleğinin yakasından üfürmüş ve üfürüğü, onun döl yatağına erişmiştir.[49]

“Nihayet,(Meryem),ona(İsa’ya)hâmilekaldı.[50]

Hz.Meryem’inAmcasınınOğluYûsuf’laMünâkaşası:Hz.Meryem’inhamileliğinigörünce;kendisinin,sonderecededindarlığını,

iffet ve nezâhetini ve ibâdetini yakından bildiği için, hayretten hayrete

düşen[51]vebuhusustailktepkiyigösteren,AmcasınınoğluMarangozYûsuf

b.Yâkuboldu.[52]

Ozaman,Mescid’e;Hz.MeryemleYûsuf’dendaha ziyâdehizmet eden ve

Al-lâha,bunlardan,dahaçokibâdetyapanbirkimsebulunduğubilinmiyordu.[53]

Yûsuf;Hz.Meryem’inhamileliğini,çokağırveaşırıderecedeişlenmişbir

kötülük sayarak, ne yapacağını, bilemiyor; onu, suçlamak istediği zaman,

kendisinin,iyihalliliğinivebukötülüğüişlemektençokuzakbulunduğunuve

yanından, hiç bir zaman uzaklaşmamış olduğunu, düşünerek kendisini,

temizeçıkarmakistiyordu.

Bu düşünce ve kuruntular, kendisine ağır gelmeye başlayınca, onunla

konuştuveona,ilksözolarak:

“Ben,seninişinhakkındakalbimedüşenşüpheyi,ölünceyekadarkalbimde

gizlemeyi,çokarzuetmiştim.

Fakat,buiş,beni,yendide,kalbimi,ferahlatmakiçin,buhusustaseninle

konuşmayıuygungördüm!”dedi.

Hz.Meryem:

“Öyleise,güzelbirsözsöyle!”dedi.Yûsuf:

“Bende, ancak, böyle söyleyeceğim!Haydi, söyle, bana:Tohumsuz, ekin,

bitermi?”dedi.Hz.Meryem:“Evet!Biter!”dedi.Yûsuf:

“Birağaç,ona,yağmurdüşmeksizin,yetişirmi?”diyesordu.Hz.Meryem:

“Evet!Yetişir!”dedi.Yûsuf:

“Hiçerkekolmadan,çocukolurmu?”diyesordu.Hz.Meryem:“Evet!Olur!

Sen,Allah’ın,ekini,ilkyarattığıgün,tohumsuzolarak,yarattığınıbilmiyor

musun?

Allah’ın, ilk defa, ağacı, yağmursuz olarak yarattığını, Onun, ağacı da,

yağmuruda,herbirini,ayrıayrıyarattıktansonra,yağmuru,ağacınhayatına

vesîlekıldığınıbilmiyormusun?

Yâhud, suyun yardımını istemedikçe, Allah’ın, bitirmeye güc

yetiremediğini,söyleyebilirmisin?

Eğer,öyleolaydı,Allah,ilkağacıbitirmeğegüçyetiremezdi!”dedi.

Yûsuf:

“Ben,öyledemiyorum.

Ben,çokiyibiliyorumki:Allah’ın,dilediğini,yapmağagücüyeterdir.

Bununiçinde,Ol!demesi,yeterveoşey,oluverirdir!”dedi.

Hz.Meryem:

“Sen, Yüce Allah’ın, Âdem’i ve zevcesini de, erkeksiz ve kadınsız

yarattığını,bilmiyormusun?”diyesordu.

Yûsuf:

“Evet!Biliyorum.”dedi.

Hz.Meryem,bunu,söyleyince,Yûsüfünkalbinde,Meryem’dekişeyin,Yüce

Allah tarafından gelen bir şey olabileceği ve her halde, onu, bunun için,

kendisindengizlediği,buhusustakendisi,birşeysöylemedikçe,kendisinebir

şeysormamakgerekeceğihissiuyandı.[54]

Bunun üzerine, Yûsuf, Mescid’in bütün hizmetlerini, üzerine aldı, Hz.

Meryem’inyapacağıişleride,kendisiyapmağabaşladı.

Çünki,Hz.Meryem’in,vücudcazaiflediğini,benzininsarardığını,yüzünün

çil-lendiğini, karnının büyüdüğünü, güçten düştüğünü, bakışlarının

değiştiğinigörüyordu.[55]

Halbuki,kendisi,bundanönce,hiçteböyledeğildi.[56]

Hz.Meryem,ağırlaşıpdoğumyapmazamanıyaklaşınca,YüceAllah,ona:

BeytülmakdisMescidinin,içinde,YüceAllah’ınismiyükseltilerekanılacak,

temiztutulacakMâbedlerindenbirMâbedolduğunuhatırlatmıştı.

Bunun üzerine, Hz.Meryem, oradan ayrılıp Teyzesinin, yâni, Yahya

Aleyhis-selâmınannesininevinetaşındı.

Orayavarınca,YahyaAleyhisselâmınannesi,ayağakalkarakHz.Meryem’i

karşıladı.[57]Evinekabulettive:

“Ey Meryem! Benim karnımdakinin, senin karnındakine eğildiğini

hisettim!”dedi.[58]

GebelikVeDoğumHadisesiyleBuHâdiseÜzerineOlanBitenlerinKur’ân-IKerimdeAçıklanışı:

Yüce Allah; Gebelik ve Doğum hâdisesini ve bu hâdise üzerine, olan,

bitenleride,Kur’ân-ıKerim’indeşöyleaçıklar:

“Nihayet,ona(İsa’ya)gebekalıpuzakbiryereçekildi.

Derken,doğumsancısı,onu,birhurmaağacına(dayanmağa)şevketti.

“Keşke,bundanönce,öteydimde,unutulupgideydim!”dedi.

Ona,aşağısından,şunidageldi:

Tasalanma!Rabb’in,seninaltyanındabirsuarkıvücûdegetirmiştir.

Hurma ağacını da, kendine doğru silk! Üstüne, derilmiş taze hurma

dökülecektir!

Artık,ye,iç!Gözünaydınolsun!

Eğer,beşerdenherhangibirini,görürsen:

Ben,OçokEsirgeyici(Allâh)aoruçadadım.

Onuniçin,ben,bugün,hiçbirkimseyekatiyensözsöylemeyeceğim!”de!

Derken,Onu(İsa’yı),yüklenerekkavminegetirdi.

“EyMeryem!Andolsunki:sen,acâipbirşeyyapmışsın!?

EyHarun’unkızkardeşi!Seninbaban,kötübiradamdeğildi.

Ananda,iffetsizbirkadındeğildi!?”dediler.

Bununüzerine,(Meryem),ona(İsâya)işaretetti.

“Biz,henüzbeşiktebulunanbirsabiilenasılkonuşuruz?!”dediler.[59]

(İsâdilegelip):

“Ben,hakikat,Allah’ınkuluyum!

O,bana,Kitabverdi.

Beni,Peygamberyaptı.

Beni,herneredebulunursam,mübarekkıldı.

Bana,ben,hayattaoldukça,namazı,zekâtıemretti.

Beni,annemehürmetkarkıldı.

Beni,birZorba,birbedbahtyapmadı.

Dünyayagetirildiğimgünde,öleceğimgünde,diriolarakkaldırılacağım

günde,Selâm(veselâmet)benimüzerimdedir.”dedi.[60]

Bundansonra,İsâAleyhisselâm,yaşıtlarıgibi,konuşmazamanıgelinceye

kadar,birdahakonuşmamıştır.[61]

Fakat,Hz.Meryem:

“Ben, tenhâda bulunduğumzaman, o bana karnımdan söyler ve benimle

konuşurdu.

İnsanlar içinde bulunduğum zamanda ise, karnımda Teşbih ederdi.” de-

miştir.[62]

İsrail oğulları,Hz.Meryem’in, zina ettiğini sanarak[63] kendisini, taşlayıp

öldürmekiçin,ellerinetaşalmışlardı!

İsâAleyhisselâm,konuşunca,Hz.Meryem’iserbestbıraktılar.[64]

İsrail oğullarının küfre düşmelerinin sebeplerinden birisi de[65],

namusunu, bir kale gibi koruyan[66] Hz.Meryem’e, zina isnad ve iftira

etmeleriidi.[67]

İsâ Aleyhisselâmın doğum yeri Beytüllahm’di. [68] Beytüllahm,

Beytülmakdis’inyakınında,biryerdir.[69]

Hz.Meryem’leİsâAleyhisselâmınMısır’aGidişi:

Yüce Allah; Hz.Meryem’e, kavmi olan İsrail oğullarının[70], kendisini de,

oğlunu da[71], öldürmeğe kalkacaklarını[72], kavminin yurdundan[73], hemen

çıkıpgitmesinivahyveilhametmişti.

Bunun üzerine, Hz.Meryemle İsâ Aleyhisselâmı, amcasının oğlu Yûsuf

Nec-car,merkebebindiripaceleMısır’akadargötürüpbıraktı.[74]

Anneoğul,Mısırdabirtepeyeyerleştiler.[75]

BuhusustaKur’ân-ıkerimdeşöylebuyrulur:

“Meryem’inoğlunuveOnunanasını(kudretimize)birâyetkıldık.

Onları,düzveakarsuyamâlikbirtepedebarındırdık.[76]

Mısır Hayatı Ve Halkın İsâ Aleyhisselâm’dan GördükleriŞaşılacakHaller:

Hz.Meryem,Mısır’da, on iki yıl kaldı. İsâAleyhisselâmı, halktan, gizledi.[77]Hiçkimse,İsâAleyhisselâmın,onunoğluolduğununfarkınavarmadı.

Hz.Meryem’in, ne oğlunun hayatı hakkında, ne de, geçimi hakkında, hiç

kimseyegüvenciyoktu.

Bir tarladan ekin biçildiğini işitti mi? [78] hemen, oğlunun beşiğini, bir

omuzu-na alır, toplayacağı başakları koyacağı kabı da, o bir omuzuna

yüklenerektarlayagidipbaşaktoplardı.

Hz.Meryem;İsâAleyhisselâm,on ikiyaşını tamamlayıncayakadar,böyle

yapmağadevametti.[79]

Hz.Meryem; Mısır halkından, bir çiftlik ağasının evine konuk olmuştu.

Çiftlikağasınınevindeyalnızfakirlerveyoksullar,otururdu.Osırada,Çiftlik

ağasınaâidbirmal,saklandığıyerden,çalınmıştı.Fakat,Ağa,evindebarınan

fakir ve yoksulları, suçlamıyordu. Hz.Meryem ise, ağanın uğradığı bu

musîbettendolayı,üzgündü.

İsâ Aleyhisselâm; annesinin, Ev sahibinin musibetine, üzüldüğünü

görünce,ona:

“Eyanneciğim!Çalınanmalını,ona,göstermemiistermisin?diyesordu.

Hz.Meryem:

“Evet!İsterimeyoğulcuğum!”dedi.

İsâAleyhisselâm:

“Öyleise,ona,söyle:benimiçin,yoksulları,evinetoplasın!”dedi.

Hz.Meryem,Evsahibine,yoksulları,evindetoplamasını,söyledi.

Yoksullar,toplanınca,İsâAleyhisselâm,ikikişiyisuçlubuldu.

Onlardan,birisi:âmâ,diğeri:kötürümdü!

İsâAleyhisselâm,kötürümü,kör’ünomuzunabindirdiktensonra,:

“Onunlabirlikteayağakalk!”dedi.

Âmâ:

“Ben,bunu,yapmaktanâcizim!”dedi.

İsâAleyhisselâm:

“Peki!Düngece,buna,ayağakalkmağa,nasılgücyetirdin?!”diyesordu.

İsâAleyhisselâmın,busözünü,işittiklerizaman,âmâyı,ayağakaldırdılar.

Körün, ensesine binen kötürüm, oradan, deponun penceresine kadar

uzandı.

İsâAleyhisselâm:

“İşte,düngece,seninmalını,âmâolan,gücüile,kötürümolanda,gözüile

birbirineyardımederekböyle,çalmışlardır!”dedi.

Kötürümveâmâ,İsâAleyhisselâmınsözünü,doğruladılar,ÇiftlikAğasına,

malını,geriverdiler.

Oda,onu,maldeposunakoyduve:

“EyMeryem!Bumalın,yarısını,senal!”dedi.

Hz.Meryem:

“Ben,bununiçin,yaratılmadım!”dedi.

Çiftlikağası:

“Öyleise,onu,alıpoğluna,ver!”dedi.

Hz.Meryem:

“O,halveşanyönünden,bendendahabüyüktür!”dedi.

Ozaman,İsâAleyhisselâm,onikiyaşındaydı.[80]

Hz.Meryem’leİsâAleyhisselâmınMısır’danŞam’aGidişleri:Mısırhalkı, İsâAleyhisselâmınyaptığı veAllah’ın, onaverdiği şeylerden

korkmağa başlayınca, Yüce Allah, İsâ Aleyhisselâmın annesi Hz.Meryem’e

oğlunu,Şam’agötürmesini,Vahyveilhametti.

Oda,emrolunanşeyi,yerinegetirdi.[81]

Sâm’ınNasırakariyesinde[82],Cebel-i’Halîl’de[83]yerleştiler.

Nasârâadıda,bukariyedendolayı,verilmişti.[84]

İsâAleyhisselâm,otuzyaşınakadar,oradanayrılmadı.[85]

İsâAleyhisselâmaVahyGelişiVeİncil’inNazilOluşu:

Otuzyaşındaiken,İsâAleyhisselâmaVahygeldi[86],İncil,naziloldu.[87]

YüceAllah,ona:

Halkı,Allah’aimanveibâdetedavetetmeğebaşlamasını,

Hastaları,

Kötürümleri[88],

Anadandoğma[89]körleri[90],

Delileri[91],

Alacalıları ve diğer her türlü hastalığa tutulmuş olanları, iyileştirmesini,

emretti.

İsâAleyhisselâmda,kendisineemrolunanı,yaptı.[92]

Halk,onu,sevdi.[93]

Ona,meyiettivealıştı.[94]

Kendisine,uyanlar,çoğaldı.

Anısı,yükseldi,ünlendi.[95]

Bâzan, hastalardan[96], kötürümlerden[97]… binlercesi gelip, İsâ

Aleyhisselâmınkapısındatoplanırdı.

Hastalardan, İsâ Aleyhisselâmın yanına, yürüyerek gelmeğe gücü,

yetenler,yürüyerekgelir,onlardan,gelecekgüçteolmayanlarınyanındaise,

kendisi,yürüyerekgider,onları[98],ancak,Allâhaimânşartiyle[99],düaedip

iyileştirirdi.[100]

İsâAleyhisselâm:

“Siz; Allah’ın Kelimesi ve Rûhu(ndan) olan; kötürümü, Alaca

hastalıklısını… iyileştiren ve ölüleri dirilten, benden başka bir kimse

bulunduğunu,biliyormusunuz?”diyesorar,onlarda:

“Hayır!”derlerdi.[101]

İsâ Aleyhisselâmın Hastaları İyileştirme Ve Ölüleri DiriltmeDuası:

“EyAllah’ım!Semâ‘daİlâh,Sen’sin!Yer’deİlâh,Sen’sin!

İkisindede,Sen’dengayrıİlâh,yoktur!

GöklerdeCebbarolan,Sen’sin!Yer’deCebbarolanSen’sin!

İkisindede,Sen’dengayrıCebbarolan,yoktur!

GöklerdeHükümdarolan,Sensin!Yer’deHükümdarolan,Sen’sin!

İkisindede,Sen’dengayrıHükümdaryoktur!

Göklerdehüküm,Senindir!Yerdehüküm,Senindir!

İkisindede,Seninhükmündengayrıhükümyoktur!

Senin,yeryüzündekiKudretin,semâdakiKudretingibidir!

Senin,yeryüzündekiSaltanatın,semâdakiSaltanatıngibidir!

Ben,SeninŞerefliİsimlerinle,Sen’dendilektebulunuyorum!

Hiçşüpheyokki,Sen,herşeyeKadirsin,Senin,herşeyegücünyeter!”[102]

İsâ Aleyhisselâm; ölüleri, Esmây-ı Hüsnâ‘dan Yâ Hayy’u Yâ Kayyûm!

Esmâsi-le,diriltirdi.[103]

İsâAleyhisselâmınzamanındatıb(Doktorluk)üstündü.[104]

Fakat, doktorlar; anadan doğma kör’ün gözünü açmaktan, baras

hastalığını,iyileştirmektenâcizlerdi.[105]

İsâ Aleyhisselâm ise, doktorların, gördürmekten âciz kaldıkları anadan

doğma körleri, gördürüyor, onların iyileştiremedikleri alaca hastalıklarını,

iyileştiriyor,hattâ,ölüleribilediriltiyordu.[106]

Şeytanın İsâ Aleyhisselâm Hakkında Halkı Dalâlete DüşürenTelkini:

Büyük şeytan; çok yaşlı, güzel yüzlü ve gösterişli bir adam şekline girip

kendisi gibi iki şeytanla birlikte gelince, halk, onların şekil ve şemaillerine

bakarak,İsâAleyhisselâmdan,döndüler,onlara,yöneldiler.

Yaşlı şeytan, onlara, şaşılacak şeyler haber vermeğe başladı ve İsâ

Aleyhisselâmhakkında:

“Buadamın,şaşılacakhalivar:Beşikte,konuştu!

Ölüleri,diriltti!

Gayb’dan,gelecektenhaberverdi!

Hastayı,iyileştirdi!

Bu,Allâh’dır!”dedi.

Yaşlışeytanınyanındakiadamlarındanbirisi:

“EyŞeyh!Sen,nekötübirsözsöyledin!

Allah’ın, ne kullarına tecellî etmesi, ne rahimlerde yerleşmesi, ne de,

kadınlarınkarınlarınasığması,mümkinvelâyıkdeğildir!

Fakat,o,Allah’ınoğludur!”dedi.Üçüncüşeytan:

“İkinizde,nekötüsözlersöylediniz!Söylediğinizşeyler,hatâvecehaletten

ibarettir.Allah’ın,biroğuledinmesi lâyıkdeğildir.Fakat,buadam,Allah ile

birlikte bulunan bir İlâh’dır!” dedi. Bu sözleri, söyleyip bitirdikleri zaman,

kayboldular.[107]

İsâAleyhisselâmınHavarileri:Rivayete göre: krallardan bir kral, yemek yaptırıp halkı, yemeğe davet

etmiş,İsâAleyhisselâmda,yemekçanağınınçevresindeoturmuştu.[108]

İsâ Aleyhisselâm, yemek çanağının, kendisinin önüne gelen tarafından

yiyor[109],çanaktakiyemek,hiçeksilmiyordu.

Kral,İsâAleyhisselâma:

“Sen,kim’sin?”diyesordu.

İsâAleyhisselâm:

“Ben,İsâb.Meryem’im!”dedi.[110]

Kral:

“Ben,krallığı,bıraktım,sana,tâbi’oldum!”dedi,[111]krallıktanayrılıpbazı

arkadaşlarıyla birlikte İsâ Aleyhisselâma tâbi oldu[112] ki, işte, İsâ

AleyhisselâmınHavarileri,bunlardı.

Havarilerin, Boyacılar[113] veya Avcılar, ya da, daha başka meslekten

olduklarıda,söylenmiştir.[114]

İsâAleyhisselâmınHavarilerihakkındaKur’ân-ıKerim’deşöylebuyrulur:

“Vaktâ ki, İsâ, onlardan (İsrail oğullarından, ısrarla taşan) küfrü, his etti

de:

“Allah’a(doğrugidenyolda)bana,yardımedeceklerkim?”dedi.

Havariler:

“Biziz,Allah’ınYardımcıları!

Biz,Allah’a,inandık.

Sende(Eyİsâ!)Şâhidolki:biz,muhakkak,Müslümanlarız!”dedifler).”[115]

İsâAleyhisselâmınyanındakiHavariler,onikikişiidiler.[116]

Onlarınisimlerişöyledir:

1)Butrus,

2)Enderais(Enderavüs),

3)Tumas,

4)Filibüs,

5)Yuhannes(b.Zebdî),

6)Yâkubüs(Yâkubb.Zebdî),

7)İbn.Selma(Telma),

8)Simun(Şem’un),

9)Matta,

10)Yâkubb.Halkya,

11)Tüddavüs,

12)YudüsZekeriyyaYuta.[117]

Havarîler,acıktıklarızaman,İsâAleyhisselâma:

“EyAllah’ınRuhu!Biz,acıktık!”derlerdi.

İsâAleyhisselâmda[118],ovadaveyadağda[119],elini,yerevururdu.

Oradan,herbirinsaniçin,ikiekmekçıkar[120],onları,yerlerdi.[121]

Susadıklarızamanda:

“EyRuhullâh!Biz,susadık!”derlerdi.

İsâAleyhisselâmda,ovadaveyadağda,elini,yerevurur,yerden,suçıkar,

içerlerdi.

Havariler:

“EyRuhullâh![122]Bizdendahafaziletlikimvar?:

İstediğimizzaman,bizeekmekyediriyorsun.[123]

İstediğimizzaman[124],bize,suiçiriyorsun![125]

Hemde,Sanaimanettikvesana,tâbiolduk!”dediler.

İsâAleyhisselâm:

“Eliileçahşan[126]

Elininkazancındanyiyenkimse,sizdendahafaziletlidir.”dedi.

Bununüzerine,Havariler,ücretleelbiseyıkayarakgeçiniroldular.[127]

Sâmb.NûhAleyhisselâm’danGemiHakkındaBilgiAlınışı:

İsâAleyhisselâm;birgün,Havarilerlebirlikte iken[128], İsâAleyhisselâm,

NûhAleyhisselâmıngemisinitavsif[129],NûhAleynisselâmdan,Tûfan’danve

Gemi’-denbahsedince[130],Havariler:

“Keski, gemiyi gören bir kimseyi, bize[131], diriltmiş[132], göndermiş[133]

olsaydında[134],o,bize,onu,anlatsa[135],tarifetseydi!”dediler.[136]

İsâ Aleyhisselâm, kalkıp küçük, düz bir tepeye[137], oradaki kabre kadar

gitti.[138]

Elini, yere uzatıp oradan bir avuç toprak aldı[139]: “Bu, nedir biliyor

musunuz?”diyesordu.Havariler:

“AllahveResulü,dahaiyibilir!”dediler.[140]

İsâAleyhisselâm:

“Bu,Sâmb.Nûh’un[141]kabridir!

İstiyorsanız,onu,siziniçin,dirilteyim!”dedi.

Havariler:

“Olur!Dirilt!”dediler.[142]

İsâAleyhisselâm,Allâh’a[143],İsm-iÂzam’ıyla[144]duaetti.[145]

Toprakyığınına,asasıylavurup:

“Allah’ın izniyle[146] diril![147] kalk!” deyince, başının saçı[148], saçının

yarısı[149] ağarmış olduğu halde[150], Sâm b.Nûh[151] veya Hâm b.Nûh[152],

başından,toprağısilkerekayağakalktı[153],kabrindençıktı.[154]

“Yoksa, Kıyamet mi koptu?” dedi. İsâ Aleyhisselâm: “Hayır! Kıyamet,

kopmadı.

Fakat, ben,Allâh’a[155], İsm-iÂzam’ıyla[156] dua ettim.[157] Allah da, seni,

diriltti.”dedi.[158]

İsâAleyhisselâm,ona:

“Sen,böyle,saçı,ağarmışolarakmıölmüştün?”diyesordu.

O:

“Hayır!Ben,gençikenölmüştüm.

Fakat,şimdi,kıyametkoptusandımda,saçımağardı!”dedi.[159]

Sâmb.NûhAleyhisselâm,beşyüzyılyaşamıştı.

Ozaman,saçhiçağarmazdı.

Halbuki,onunsaçınınyarısıağarmıştı.[160]

Havârîler,ona,gemihakkında,birtakımsorularsordular.[161]

Oda,onlara,gemininhaberini,haberverdi.[162]

NûhAleyhisselâmıngemisini,anlattı.[163]Sonrada:

“Bu,İsâb.Meryem’dir.Ona,tâbiolunuz!”dedi.[164]

İsâAleyhisselâm,ona:

“Ölartık!”dedi.

Sâmb.NuhAleyhisselâm:

“Bana,Allah,ölümsarhoşluğunutekrarlamamakşartıyla!”dedi.

İsâAleyhisselâm,YüceAllah’adüaetti.

Allahda,onunölümünü,öyleyaptı.[165]

İsrail Oğullarının İstekleri Yapılmazsa, İsâ AleyhisselâmıYakmağaKalkışmaları:

İsrailoğulları[166],İsâAleyhisselâma:“Bize,Uzeyr’i,dirilt!

Yoksa, seni, ateşteyakarız!”demişler[167] ve İsâAleyhisselâm için, üzüm

odunlarındanpekçokoduntoplamışlardı.

Ozaman,İsrailoğulları,ölülerini,taşsandıklariçinekoyarlar,sandıkların

üzerlerinede,taştan,iyicekapanankapaklar,geçirirlerdi.

Uzeyr Aleyhisselâmın kabrini de, arkasında ismi yazılı olduğu halde

buldular. Bütün uğraşmalarına rağmen onu, kabrinden çıkarmağa güc

yetiremediler.

DönüpİsâAleyhisselâmahaberverdiler.

İsâAleyhisselâm,içindesubulunanbirkabı,onlara,uzattıve:

“Busuyu,onunkabrininüzerinesaçınız!”dedi.

Saçtılar.

Kapak,açıldı.

İsâAleyhisselâmı,götürdüler.

UzeyrAleyhisselâm,kefenininiçinde,öyleceduruyordu.

Sonra,elbisesini,üzerindensoydular.[168]

İsâAleyhisselâm,YüceAllah’adüaetti.[169]

UzeyrAleyhisselâmada:

“EyUzeyr!YüceAllah’ınizniyle,diril!”dedi.

UzeyrAleyhisselâm,dirilipoturduğuzaman,İsrailoğulları,bütünbunları,

gözleriyle,gördüler.[170]

Kendileride;İsâAleyhisselâmhakkında[171]:

“EyUzeyr![172]ŞuAdamiçin,şehâdettebulunurmusun?”diyesordular,

UzeyrAleyhisselâm:

“Ben,onun,Allah’ınkuluveResulüolduğuna,şehâdetederim!”dedi.[173]

Bununüzerine,İsrailoğulları:

“Ey İsâ! Bizim için, Rabbine dua et te, onu, bizim aramızda, sağ olarak

bulundursun!”dediler.

İsâAleyhisselâm:

“Onu,kabrineiadeediniz!”dedi.

UzeyrAleyhisselâm,kabrineiadeedildiveöldü.

İsâAleyhisselâma, imaneden, imanetti;küfründe,direnende,küfründe

direndi.[174]

İsâ Aleyhisselâm; İsrail oğullarına, böyle, Mucizelerle gönderildiği

zaman,onlarınmünafıkvekâfirolanları,şaşırıyorlar,alayediyorlar:

“Filanın, dün gece yediği ve evinde biriktirdiği şeyleri, onlara, haber

veriyormuş!?”diyorlar;

Bu;Mü‘minlerinimanlarını,kâfirvemünafıkolanlarında,küfürlerinive

şüpheleriniartırıyordu.

Ölüleri, diriltme mucizeleri ise, kâfir ve münafık yahûdileri, büsbütün

kızdırıyordu.[175]

Mattaİncil’indebildirildiğinegöre:İsâAleyhisselâmın,Havradahikmetli,

ibretlitemsillerleyaptığıkonuşmadanda,şaşkınadönenYahûdîler:

“BuAdam’ın,buhikmetivebukudretişleri,buşeyieri,neredengeliyor?!”

dediler, Ona, Peygamberliği yakıştıramadılar ve Peygamberliğine

inanmadılar.

Bununüzerine,İsâAleyhisselâm,onlara:

“Bir Peygamber, kendi memleketinden ve evinden başka yerde itibarsız

değildir.”dedi.

Onlarınimansızlıklarındandolayı,oradaçokkudretişleriyapmadı.[176]

İsrail Oğulları İle Havarilerin Kendileri İçin Gökten Sofraİndirilmesiniİstemeleri:

İsâAleyhisselâm,İsrailoğullarına:

“Sizler, Allah için, otuz gün oruç tuttuktan sonra, ondan, isteyeceğinizi,

istesenizde,size,istediğinizşeyverilse,olmazmı?

Çünkü,işçininücreti,kendisininişiüzerine,verilir”dedi.

İsrail oğulları, İsâ Aleyhisselâmın, dediğini yaptıktan, otuz gün oruç

tuttuktansonra:

“Eyiyiliköğreticisi!Sen,bize:

“İşçinin ücreti, kendisinin işi üzerine, verilir!” dedin ve otuz gün oruç

tutmamızı,bizeemrettin.

Bizde,otuzgünoruçtutupemrini,yerinegetirdik.

Bizim, hiç bir kimseye otuz gün çalışıp ta, işimizi, bitirince, yemek

yedirilmedi-ğimizgün,olmamıştır.[177]

Eyİsâ!Biz,birkimseninişini,yapınca,yemekyediriliriz.

Biz,oruçtuttuk,acıktık.

Üzerimize,göktenbirsofraindirilmesiiçin,Allah’adüaet!”dediler.[178]

O zaman, İsâ Aleyhisselâm, otuz gün oruç tutmalarını, Havarilere de,

emretmişti.

Onlarda,otuzgünoruçtutmuşbulunuyorlardı.[179]

İnenyemek sofrasının sıfatı vemâhiyeti hakkındabilginlerin rivayetleri

çokdeğişiktir.[180]

Bazılarına göre: Meleklerin, semâdan[181] getirip İsrail oğulları ile

Havârîlerin önlerine koydukları sofranın üzerinde[182], arpa unundan

yapılmış[183]yediekmekle,yedibalıkvardı.[184]

İsâAleyhisselâm,ağladıve:

“Allah’ım!Beni,şükredenlerdeneyle!

Allah’ım!Busofrayı,birrahmetkıl!Onu,bircezaveazabkılma!”diyerek

duaetti.[185]

Sofra, inince; zenginler, fakirler, büyükler, küçükler, erkekler, kadınlar,

Sofranınbaşınayığıldılar.[186]

İsâAleyhisselâm’a:

“EyRûhullâh![187]Bundan,ilkönceyiyen,Senol!Sonrada,biz,yiyelim!”

dediler.[188]

İsâAleyhisselâm:

“Allah,onu,yemekten,benikorusun![189]

Fakat,ondan,isteyenyiyebilir!”dedi.[190]

Kendisi,ondan,hiçyemedi.[191]

Havarilerde[192],ondan,yemekten,korktular.[193]Yemediler.[194]

Bununüzerine,İsâAleyhisselâm;oyemeğe;

Fakirleri,

Hastaları,[195]

Kötürümleri,[196]

Cüzzamhastalığınatutulmuşolanları,çağırıponlara:

“Allah’ınrızkındanyiyiniz!

Bu,siziniçin,ihsan,sizdenbaşkalarıiçin,belâdır!”dedi.[197]

Kadın, erkek[198] fakirlerinden, kötürümlerinden, hastalarından,

mübtelâların-dan bin üç yüz kişi, ondan yediler, hepsi de, doydular[199],

genirdiler.[200]

Onların,ensonuncusu,ondan,enbaşındakininyediğigibi,yemişti’[201]Bir

cemâatgelipondan,yiyor,sonra,çıkıyor,başkaları,geliyordu.

Onlarda,yediktensonraçıkıyordu.

Böylece,onlarınhepsi,yemişler,dahada,artmışkalmıştı.[202]

İsâAleyhisselâm,balığabaktı,göktenindiğisıradakigibiduruyordu.[203]

Rivayetegöre,Sofradanyiyenlerinsayısı:Beşbindi.[204]Birazdahafazla

idi.[205]

Hattâ,yedibineyakındı.[206]

Ogün;hastaolupta,ondan,yiyince,iyileşmeyen,

Kötürümolupta,yürüyemeyen,

Mübtelâolupta,ihtilasındankurtulmayan,

Fakirolupta,zenginliğekavuşmayanveölünceyekadarda,zenginlikhali

devametmeyen,yoktu.[207]

Onlar, Sofraya bakarlarken, Sofra, semâya yükselip gözden kayboldu.

Havariler, sofradan yemediklerine pişman oldular. [208] Yüce Allah, İsâ

Aleyhisselâma:

“Soframıverızkımı, zenginlerdışında, fakirleretahsiset!” diyevah-

yetmişti.[209]

İsâ Aleyhisselâm da, öyle, yapınca[210], bu zenginlerin, çok ağırına gitti.[211]

Onun,gökteninişini,inkârettiler.[212]

Sofrahakkındaşüpheyedüştülervehalkıda,şüpheyedüşürdüler.[213]

“Siz,sofranın,gerçekten,semâdanindiğinimisanıyorsunuz?”dediler.[214]

Sofrayı,görmeyenlerde,[215],onu,inkârettiler.[216]:

“Yazıklarolsunsize![217]O,sizingözlerinizi,büyülemiştir!”dediler.[218]

Yüce Allah, kimin hayrınımurad ettiyse, o, basîret üzere, imanda sebat

etti.

Kimin de, fitneye tutulmasını, murad ettiyse, onlar da, küfürlerine,

döndüler.

İsâAleyhisselâm,onlara:

“Siz,helakoldunuz:Allah’ınazabına,hazırlandınız!”dedi.[219]

SofranınGöktenİndiğiniİnkârEdenlerinAkıbeti:

Sofranın,gökten indiğini inkâreden İsrailoğullarındanüçyüzotuz[220],

üçyüz otuz üç[221] kişi, yurdlarında geceleyin, döşekleri üzerinde aileleriyle

birlikteyatarlarken,domuzlaraçevrilmişolaraksabahladılar.[222]

Domuzlara çevrilmiş olanlar içinde ne bir kadın, ne de, bir çocuk vardı.[223]

Domuza çevirilen Yahûdîler, yolları ve meydanları, dolduruyor,

helâlardakipislikleri,yiyorlardı.[224]

Halk,onlarınbuhallerini,görünce,korktular.

İsâAleyhisselâmınyanınavardılar.Ona,ağladılar.

İsâAleyhisselâmda,onlarınEvhalklarınınbuhâledüşmelerineağladı.

Domuzlar; İsâ Aleyhisselâmı, gördükleri zaman, ağladılar ve çevresinde

dönüpdolaşmağabaşladılar.

İsâAleyhisselâm,onları,isimleriylebirerbirerçağırıyor.[225]Onlara:“Sen,

filan,senfilan,senfilandeğilmisin”diyesoruyor[226]Onlar;ağlıyor.[227]

“Evet! demek istiyor[228], başlarını sallayarak işaret ediyorlar[229],

konuşamıyorlardı.

Öylece,üçgünyaşadıktansonra,ölüpgittiler.[230]

Kur’ân-IKeriminSofraHakkındakiAçıklaması:“Ovakit,Havariler:

EyMeryemoğluİsâ!Rabb’in,bizimüstümüzegöktenbirSofraindirebilir

mi?”demiş,

O(da):

“Eğer, inanmış (adam)larsanız, Allâhfın kudretinden ve benim

Peygamberliğimdenkuşkuyasapmak)dankorkunuz!demişti.

(Havârîler):

İstiyoruzki:bizde,ondan,yiyelim,kalblerimiz,yatışsın.

Senin,bizehakîkatendoğrusöylediğini,bilelimvebizde,bununüzerine

şahid-likedenlerdenolalım!”dediler.

Meryemoğluİsâ(duaederek):

“EyAllah!EyBizimRabbimiz!Üstümüze,göktenbirsofraindirki,bizim

hemevvelimiz, hemâhirimiz için, bir bayramveSen’denbir âyet (Mucize)

olsun!Bizi,rızıklandırsın!

Sen,rızıkverenlerin,enhayırlısısın!”dedi.

Allah:

“Ben,onu,sizinüzerinize,şüphesizindiriciyim.

Artık (ondan)sonra, içinizden,kim,nankörlükeder (küfredöner)se, işte,

ben,onumuhakkakki,âlemlerden,hiçbiriniazablandırmayacağımbirazabla

azab-landırırım!”buyurdu.[231]

İsâAleyhisselâmınHaccaGidişiVeHacTelbiyesi:Revhâ vadisindeki Hacc yolundan, üzerlerine, yün Aba giyinmiş,

develerinin Lif’den yularlarını tutmuş oldukları halde, yetmiş Peygamberin

Hacciçin,Telbi-yeederekMekke’yegelipHayfMescidindenamazkıldıkları

rivayetedilir.

İsâ AleyhisselamınHacc Telbiyesi: “Lebbeyk…. = Buyur Allâhım, buyur!

Emrine,amadeyim!Ben,Seninkulun’um.

Senin,ikikulununKızıolanCâriyekulununoğluyum!”tarzındaidi.[232]

İsâ Aleyhisselâmın Havarilerden Ve Etba’dan Her TarafaDâvetcilerGönderişi:

İsâ Aleyhisselâm; uzak veya yakın ülkelere, Havarilerden, Dâvetciler

göndermekistediğizaman,yakınyeregönderdiği,sevesevegittiveselâmete

erdi.

Uzakyeregöndermek istediğikimseler ise,güçsündüler,yüksündülerve

kaçındılar.

Bunun üzerine, İsâ Aleyhisselâm, onların bu hallerinden, Yüce Allah’a

şikâyetlerdi.

Güçsünen ve yüksünenlerden her biri, gönderilecekleri kavmin dilini

konuşurolduğuhalde,sabahaçıktı.[233]

İsâAleyhisselâm:

1) Havarilerden Butrus’u, Havârî olmayan Etba’dan, Buluş ile birlikte

Rümiye’ye;

2)HavarilerdenEnderais’i,veMatta’yı,insanyeyenZencilerinyurduna;

3)Tumas’ı,DoğuülkesindekiBabil’e;

4)Filibüs’ü,KayravanveKartacanna’ya(Afrikaya);

5)Yuhannes’i,Eshab-ıKehfkariyesiEfsus(Defsus)a;

6)Yâkubüs’ü,Orışalım’a(İlya’ya,Beytülmakdis’e):

7)İbn.Selma’yı,HicazülkesineAraplara;

8)Simun’u,AfrikayanındaBerberlerinyurduna;

9) Havarilerden olmayan Yahuda’yı, -Yuzez (Yudis) Zekeriya Yuta’nın

yerine-Eryübüs’egönderdi.[234]

Antakya Halkının Elçileri Öldürmeğe Kalkışmaları Ve HelakOlmaları:

İsâAleyhisselâm;putperestAntakyahalkınada,Havarilerinden,içlerinde

Şem’-un’unda,bulunduğu,üçElçigöndermişti.

Elçiler;ilkönce,AntakyahalkındanHabibb.Mürrey’erastladılar.

Habib b.Mürreyyin evi, şehir kapılarının yanında, şehirden uzakça bir

yerdebulunuyordu.

İşi,urgancılıktı.

Kendisi,hastalıklıbirzatidi.Cüzzammiskinhastalığınatutulmuştu.

Hayra,eliaçıkmüminbirzatidi.Kazancını,akşamlayınbirarayatoplar,

ikiye böler, yarısı ile çoluk çocuğunu geçindirir, yarısını da, yoksullara

dağıtırdı.

Hastalığı,zayıflığıveişi,kendisini,ibadettenalıkoymazdı.

Habibb.Müreyy;Antakyahalkının,gönderilenElçileriöldürmeküzeresöz

birliği ettiklerinihaberaldığı zaman,koşupyanlarınavardı.Onlara,Allah’ı,

hatırlattı,kendileriniöğütledi,Elçilereuymağadavetetti.

Antakyahalkıise,onu,taşatuttular,ayaklarınınaltınaalıpçiğnediler.

Habibb.Müreyyise:“EyAllah’ım!Kavmimedoğruyolugöster!

EyAllâhım!Kavmimedoğruyolugöster!

EyAllâhım!Kavmimedoğruyolugöster!”diyeduaedeedecanverdi.[235]

Antakya halkını da, Cebrail Aleyhisselâmın bir Sayhası, haykırışı, helak

etmeğeyetti.

Habibb.Müreyy’inkabri,Antakyaçarşısındadır.[236]

Hâdise,Kur’an-ıkerimdeşöyleaçıklanır:

“Onlara,oşehir(Antakya)Eshabınımisalgetir:

Hani,oraya(gönderilen)Elçiler,gelmişti.

Biz, o zaman, kendilerine iki (Elçi) göndermiştik te, onlar, onları

yalanlamışlardı.

Bizde,birüçüncüile(bunları)takviyeetmiştik.

(Bunlar,onlara):biz,sizegönderilmişhakElçileriz!demişlerdi.

Onlar:siz,bizimgibiinsandanbaşka(kimseler)değilsiniz!

Hem,Rahman(olanAllah,Vahy’den,Risaletten)hiçbirşeyindirmemiştir.

Siz,ancak,yalansöyler(kimselersiniz!dediler.

(Elçiler):Rabbimizbiliyorki,biz,gerçekten,sizegönderilmişElçileriz!

Bizim üzerimize (düşen vazife) apaçık tebliğden başka (bir şey) değildir!

dediler.

(Şehirhalkı):doğrusu,biz,sizinyüzünüzdenuğursuz/andık.

Eğer, (bizimleuğraşmaktan)vazgeçmezseniz,andolsunki, sizi,mutlaka

taşlarız!Size,bizden,muhakkakacıklıbirişkencede,dokunur!dediler.

(Elçiler):sizinuğursuzluğunuz,kendiyanınızdadır(kendinizdendir)

Size öğüt verilirse mi (uğursuzluk sayacak ve küfrünüzde devam

edeceksiniz)?!

Hayır!Siz,haddiaşan,taşanlargüruhusunuz!dediler.

O şehrin en ucundan koşarak bir adam geldi ve: Ey kavmim! Uyunuz o

gönderilmişolan(Elçiler)e!

Uyunuz, sizdenhiç bir ücret istemeyeno kişilere!Onlar, hidayete ermiş

(kişi)lerdir. Ben, beni, yaratan’a, ne diye kulluk etmeyecekmişim?! Siz,

(hepiniz) ancak, O’na döndürüflüp götürüleceksiniz. Ben, O’ndan başka,

tanrılaredinirmiyimhiç?

Eğer,OçokEsirgeyici(Allah),bana,birzarar(yapmak)isterse,onların(o

putların iddiaettiğiniz) şefaati,banahiçbiryararvermez.Onlar,beni, asla

kurtaramazlar.

Şüphesizki,ben,otakdirde,muhakkak,birsapıklıkiçindeyim(demek)tir.

Gerçekten,ben,(sizinde)Rabbınız(olanAllâha)imanettim.

İşte,bunu,bendenduyunuz!”dedi.

(Şehidettiklerizaman,ona):Cennet’egir!”denildi.

(O da): ne olurdu, Rabbimin, beni, yarlıgadığını, beni, (Cennetle) ikram

edilenlerdenkıldığınıkavmimbilselerdi!”dedi.

Ondan sonra, onun kavminin üzerine, gökten hiç bir ordu indirmedik,

indiricilerde,değildik.

(Onlarıhelakeden)birtekSayha’dan(Cebrail’inhaykırışından)başka(bir

şey)değildiki,hemen,sönüverdiler!”(Yâsîn:13-29)[237]

İsâAleyhisselâmınÖlenBirDostunuDiriltişi:

Beytülmakdis’in bir kariyesinde[238] İsâ Aleyhisselâmın, Âzer adında bir

dostuvardı.[239]

Âzer, hastalanınca Âzer’in kız kardeşi, İsâ Aleyhisselâma: “Kardeşin,

ölüyor! Hemen, onun yanına gel!” diye haber salmıştı. Âzer’in arası ile İsâ

Aleyhisselâmınarasıüçgünlükyoldu.[240]

İsâ Aleyhisselâmla Eshabı[241], Âzer’in kariyesine[242] vardıkları zaman,

onu, üç gün önce, ölmüş[243], oradaki mağaranın içine gömülmüş[244]

buldular.[245]

İsâAleyhisselâm,okariyeyegelince,Âzer’in ikikızkardeşi,onunyanına

varıp:

“EyEfendimiz!DostunÂzer,ölmüşbulunuyor!”dediler.

İsâAleyhisselâm,üzüldüvekızlara:

“Onunkabri,nerededir?”diyesordu.[246]:

“Bizi,onunkabrinegötürünüz!”dedi.’[247]

Götürdüler.[248]

Âzer’in,mağarada,üzerine,taş[249]kapakkapatılmış[250]kabrinevardılar.[251]

İsâAleyhisselâm:

“Taşkapağı,açınız!”dedi.

“Dörtgündenberi,kokmuşbulunuyor!”dediler.

İsâAleyhisselâm,mağarayayaklaşarak:

“Rabbim!Hamd,sanamahsustur.[252]

EyyedikatgöklerinveyedikatyerlerinRabbiolanAllah’ım!

Beni,İsrailoğullarına,Sen,gönderdin.

Onları,senindininedavetettim.

Kendilerine-Seninizninle-ölüleri,dirilteceğimi,haberverdim.[253]

Ben,iyicebiliyorumki:herşeyi,veren,Sensin!

Fakat, ben, şu ayakta dikilen cemâat ta, Senin, beni peygamber olarak

gönderdiğineimanetsinlervebeni,doğrulasınlar,diyorum.[254]

Âzer’i,dirilt!’[255]dediktensonra,Âzer’e:“Kalk!”dedi.

Âzer, iki eli, iki ayağı, sımsıkı bağlanmış, üzerindeki kefenini, sürür bir

halde[256],kabrindençıkıp[257]ayağakalktı.[258]

Yahûdî kavminden, orada bulunanlar, İsâ Aleyhisselâma, hemen iman

ettiler;Âzer’e,bakıyorlar,onundirilişineşaşıpduruyorlardı.[259]

Yahûdî İleri Gelenleri Ve Din Bilginlerinin İsâ AleyhisselâmıÖldürmeyiKararlaştırmaları:

Bununüzerine,YahûdîlerinulukişileriveDinBilginleri,toplandılarve:

“Biz; bunun (İsâ Aleyhisselâmın), bize karşı, dinimizi, bozmasından ve

halkın,ona,uymasından,korkuyoruz!”dediler.

Şekillerden, izlerden, neseblerden, çok iyi anlayan Kâhinler Başkanı,

onlara:

“Bir tek adamı, vadide giderken tutup öldürmek, hayırdır!” dedi ve İsâ

Aley-hisselâmı,öldürmeküzere,sözbirliğiettiler.[260]

Kendisini,öldürmeyeyöneldiler.[261]

Yahûdîler, zamanın krallarından bazısına da, İsâAleyhisselâm aleyhinde

ihbardabulundularveonu,öldürmeyeveasmağaazmettiler.[262]

Kendisini,öldürmekiçin,aramağabaşladılar.[263]

İsâAleyhisselâmlaAnnesineDilUzatanYahudilerinDomuzlaraÇevrilişi:

İsâAleyhisselâm;merkepüzerindeOraşalim(Beytülmakdis)e,girmiş[264]

Yahudilerden,bazıkimselerlekarşılaşmıştı.

Onlar,İsâAleyhisselâmı,görünce:

“Sihirbaz kadının oğlu Sihirbaz, kötü işler yapıcısı kadının, kötü işler

yapıcıoğlugeldi!”dedilervebusözleriyle,onaveannesineisnadveiftirada

bulundular.[265]

İsâAleyhisselâm,bunları,işitince[266],onların,aleyhlerinde[267]:

“EyAllah’ım!Sen,benimRabb’imsin!

Ben, Senin eserin olan Rûh’undan çıkarıldım ve Senin Ol! Kelimenle

yaratıldım.

Ben,onlara,kendiliğimden,Peygambergelmedim.

EyAllah’ım!Banaveanamasövenkimselerelanetet,onlarırahmetinden

uzaklaştır!”diyerek[268]duaetti.

Yüce Allah, İsâ Aleyhisselâmın duasını kabul buyurup[269], ona ve onun

annesinesövüpsaymışolanları[270],domuzlaraçeviriverdi!

İsrail oğullarının başkanı, bunu görünce büyük bir korkuya düştü.

Yahudiler,İsâAleyhisselâmı,öldürmekhususundasözbirliğiyaptılar.[271]

İsâAleyhisselâmaDünyadanAyrılacağınınBildirilişi:Rivayetegöre:

Dünyadan ayrılacağı, Yüce Allah tarafından bildirildiği zaman, İsâ

Aleyhisselâm,Havarilerini,yanınaçağırmış,yemektensonra,onlara:

“Çoban, gidince, davar, dağılır!” demiş ve bununla, kendisinin öleceğini,

anlatmakistemiş.

İçlerinden, birisinin; horoz, üç kerre ötmeden önce kendisini, inkâr

edeceğini,

Birisinin de, kendisini, az bir karşılığa (otuz dirheme) satıp bedelini

yiyeceğini,habervermişti.

Gerçekten de, Yahûdîler; İsâ Aleyhisselâmı, öldürmek için, ararlarken,

HavarilerdenŞem’un’u,yakalayıp:

“İşte,bu,onunarkadaşlarındandır!”dediklerizaman,Şem’un:

“Ben, onun arkadaşı, değilim!” diyerek inkârda bulunmuş ve bırakılmış,

horozunöttüğünü,işitincede,üzülmüşveağlamağabaşlamıştı.

Havarilerdenbiriside,Yahûdîlerinyanınavarıp:

“Mesîh’in yerini, size gösterirsem, bana, ne verirsiniz?” demiş, onların

verdiği otuz dirhemi alıp İsâ Aleyhisselâmın bulunduğu yeri, onlara

göstermiştir.[272]

İsâAleyhisselâmın,YahudilerTarafındanÖldürülmekİstenilinceSemâyaKaldırılışı:

Rivayetegöre:

Yahudiler,birgün[273]toplanıpİsâAleyhisselâmı,sorguyaçektiler.

İsâAleyhisselâm,onlara:

“EyYahûdîcemaatları!Hiçşüphesiz,Allah,size,buğzediyor,sizdennefret

ediyordur!” deyince, İsâ Aleyhisselâmın sözlerine, son derecede kızdılar ve

öldürmekiçin,üzerine,yürüdüler.

O sırada, Yüce Allah, Cebrail Aleyhisselâmı, gönderdi. O da, İsâ

Aleyhisselâmı,birevincümlekapısınıniçindekiküçükkapısındaniçerisoktu.

Yüce Allah; evin tavanındaki pencereden İsâ Aleyhisselâmı, semâya

kaldırdı.YahûdîlerinBaşkanı,adamlarındanbirisine:

İsâAleyhisselâmınyanınagirmesini ve onu, oradaöldürmesini, emretti.[274]Adam,içerigirdiğizaman,orada,İsâAleyhisselâmı,göremedi.

Dışarıdakilerin yanına çıkmayı geciktirince, onun, İsâ Aleyhisselâmı,

öldürmeğeuğraştığını,sandılar.[275]

YüceAllah;adamı,İsâAleyhisselâmabenzetti.

Adam,dışarıdakilerinyanınaçıkınca,kendisini,İsâAleyhisselâm,sandılar,

hemen,onu,öldürdülerveastılar.[276]

Diğerrivayetlerdeise:

Yahûdîlerin; İsâ Aleyhisselâmı, yakalayıp bağladıkları ve hakaret ederek

götürdükleri ve asacakları sırada, İsâ Aleyhisselâmın semâya kaldırıldığı

bildirildiğigibi;[277]

Yakalayıp hakaret ederek götürdükleri, İsâ Aleyhisselâm olmayıp

Yahûdîlere,İsâAleyhisselâmınyerinigösterenHavârîolduğu[278];

İsâAleyhisselâmı, asmak istedikleri sırada, yer yüzünekaranlık çöktüğü

ve Meleklerin, Yahudilerle İsâ Aleyhisselâm arasına gerildikleri ve İsâ

Aleyhisselâmın yerini, Yahûdîlere gösteren ve İsâ Aleyhisselâma benzetilen

Havârî‘yi,yakalayıp[279],kendisinin:

“Ben, size, onun yerini, gösteren’im!” demesine bakmayarak’[280] İsâ

Aleyhisselâmın,yerine,onu[281]öldürüp[282]ağacaastıkları[283];

Yahûdîler tarafından kuşatıldıkları evde bütün Havârîlerin, İsâ

Aleyhisselâma benzetildikleri ve onlardan birisinin, İsâ Aleyhisselâm için,

kendisini, feda ettiği de, bildirilmekte ve bu hususta daha başka bilgiler de

verilmektedir.[284]

İsâAleyhisselâm,semâyakaldırıldığızaman,otuzüçyaşındaidi.[285]

Kur’ân-ıKeriminBuHusustakiAçıklaması:“Bir de, onların (İsa’yı) inkâr ile kâfir olmaları, Meryem’in aleyhinde

büyükiftiraatıpsöylemeleri,

Biz, Allah’ın PeygamberiMeryem oğluMesih İsa’yı, öldürdük! demeleri

sebebiyledirki,kendilerini,rahmetimizdenkovduk)

Halbukionlar,onuöldürmediler,onuasmadılarda.

Fakat,(öldürülenveasılanadam),kendilerine(İsâ)gibigösterildi.

(Zâten ve) hakîkatan (İsâ ve onun katli) hakkında, kendileri de, ihtilâfa

düşüpkat’îbirşekveşüpheiçindedirler.

Onların,buna(Onunkatline)âidhiçbirbilgileriyoktur.

Ancak(kupkuru)zannauymaktadırlar.

Onu,yakînenöldürmemişlerdir.

Bilakis,Allah,onu,yükseltipkendisinekaldırmıştır.

Allah,mutlakGalib’dir,yegânehükümveHikmetsahibidir.[286]

İsâAleyhisselâmınŞekilVeŞemailiVeZâhidâneYaşantısı:İsâAleyhisselâm:

Ortaboylu,

Hamamdançıkmışgibi,kırmızıyaçalarbeyazbenizli[287],

Dağınık[288],düzsaçlıidi.[289]

Saçını,uzatır,omuzlarıarasınasalardı.[290]

Saçına,hiçyağsürmezdi.[291]

Genişgöğüslü[292],

Küçükyüzlü[293],

Çokben’liidi.[294]

Sırtına,kıl[295],yünelbise[296],

Ayağına, ağaç kabuğundan yapılmış, tasması hurma lifinden

sandalgiyerdi.[297]

Çoğuzaman,yalınayakyürürdü.[298]

Kendisinin,negecelerivarıpiçindebarınacağı[299]birevi[300],

Nebireveşyası,

Nezevcesi,

Nede,ölmeyecekkadarbirgünlükyiyecektenbaşkabirşeyivardı.[301]

Hiçbirşeyi,yarıniçin,biriktirmez,saklamazdı.[302]

İsâAleyhisselâm, göğe kaldırıldığı zaman, yün bir kaftan, bir çift çoban

mesti,birde,deridağarcıktanbaşkabirşeybırakmamıştı.[303]

Onavegönderilenbütünpeygamberlereselâmolsun!

İsâ Aleyhisselâm; dünyadan yüz çevirip Âhireti, özler, Allâha, ibâdete

koyulurdu.

Yeryüzündedolaşır,nerede, güneşbatarsa, orada, iki ayağınınüzerinde

namazadurur,sabahlardı.[304]

Bütüngecelerinamazla,gündüzleride,oruçlageçirirdi.[305]

Arpaekmeği,yerdi.[306]

Havârîlerine:

“EyHavârîlertopluluğu!Mescidleri,meskenleredininiz!

Evlerinizi de, yolcumenzilleri gibi edininiz [307] ki, dünyadan, selâmetle

kurtu-lasınız!”derdi.[308]

İsâAleyhisselâma:

“Sen,suüzerindenasılyürüyebiliyorsun?”diyesorulmuştu.

İsâAleynisselâm:

‘Yakînile!”dedi.[309]

“Bizde,yakînsahibiyiz!?”denilince:

“Sizinyanınızda,taş,çamurvealtun,eşidvebirmidir?”diyesordu.

“Hayır!”dediler.

İsâAleyhisselâm:

“Bunlar,benimyanımda,eşidvebirdirler!”dedi.

Havariler, bir gün; İsâ Aleyhisselâmı, aramağa gittiler, Kendisini, su

üzerindeyürürbirhalde,buldular.

Onlardanbirisi:

“EyAllanınPeygamberi!Bizde,seninyanınayürüyüpvaralımmı?”dedi.

İsâAleyhisselâm:

“Olur!”dedi.

Havari,ayağını,basıncasuyuniçine,batıverdi.

İsâAleyhisselâm:

“Getirverelinieygüdükimanlı!

Eğer,Âdemoğlunun,zerrekadaryakîniolsaydı,suyunüzerindeyürürdü!”

dedi.[310]

İsâAleyhisselâm,biradamınhırsızlıkettiğinigörmüş,ona:

“Sen,çaldınha!?”demişti.

Adam:

“KendisindenbaşkaİlâhbulunmayanAllah’aandolsunki;hayır!”deyince,

İsâAleyhisselâm:

“Allâhaimanettim,kendigözümüiseyalanladım!”demiştir.[311]

İsâAleyhisselâmabiradamgelip:

“Eyiyiliköğreticisi!Sen,banabirşeyöğretki,o,beni,yararlandırsın,seni,

zararlandırmasın!”demişti.

İsâAleyhisselâm:

“Nediro?”diyesordu.

Adam:

“Kul,YüceAllah’akarşı,hakkıyletakvâlınasılolur?”dedi.

İsâAleyhisselâm:

“Bu,kolaybiriştir:

Allah’ı,kalbinden,hakkıyleseversin,

Onuniçin,gücünyettiğikadarameldebulunursun,

Benînev’inede,kendineacırgibi,acırsın!”dedi.

Adam:

“Eyiyiliköğreticisi!Benim,Benînev’im,kimlerdir?”diyesordu.

İsâAleyhisselâm:

“BütünÂdemoğullarıdır.

Sanagelmesini,istemediğinşeyi,sen,sendenbaşkasınada,getirme!

Ozaman,sen,Allah’akarşı,hakkıyleittikalıolursun!”dedi.[312]

İsâAleyhisselâmınbildirdiğinegöre:

“Zamanınsonunda;

Dünyadan,elçekmeğeözenenvefakat,dünyadan,elçekmeyen,

Âhireti,özlergörünenvefakat,âhireti,özlemeyen,

Başkalarını,Valilere,gitmekten,menedenvefakat,kendilerigiden,

Zenginlere,yaklaşanvefakat,fakirlerden,uzaklaşan,

Ellerini, ileri gelenlere, açan ve fakat, ellerini, fakirlere yuman bilginler

gelecektir ki, işte, bunlar, şeytanların kardeşleri, Rahman’ın ise

düşmanlarıdır!”[313]

İsâ Aleyhisselâmın Vazifesinin Mahiyetinin Açıklanışı VeMuhammedAleyhisseelâmınGeleceğiniMüjdeleyişi:

“Meryemoğluİsâda,birzaman:

Eyİsrailoğulları!Ben,size,Allah’ıngönderdiğiPeygamberiyim.

BendenöncekiTevrat’ı,tasdikedici,

Benden sonra gelecek Peygamberi de-ki, ismi: Ahmed’dir- müjdeleyici

olarakgeldim…”demişti.”[314]

İbn.İshak’ın (85-151 Hicrî) bildirdiğine göre: İsâ Aleyhisselâma Allah

tarafından indirilen İncil’de, Muhammed Aleyhisselâmın sıfatı ve ismi

hakkındaverilmişolanbilgiyi, İsâAleyhisselâmındevrindeHavârîYuhanna

dayazdığıİncilde[315]tesbitetmişbulunuyordu.

Nitekim,İsâAleyhisselâm,kendisini,inkâredenkavminekarşı:

“Rab tarafındançıkıpgelecekolanoMünhamennâ,Rab tarafındançıkıp

gelecekORûhulkudsgelmişolsaydı,O,bana,şehâdetederdi.

Siz,deşehâdetedersiniz.

Çünkü,ötedenberi,benimlebirliktebulunuyorsunuz.

Ben,bunları,sizesöyledimki,şüpheyedüşmeyesiniz!”demiştir.

Münhamennâ,Süryanca,Muhammeddemektir.

Bunun,Rumcası:Baraklitüs’dür.[316]

Ebülferec İbn.Cevzî‘nin (540-597Hicrî), İbn.Kuteybe’den (213-276Hicrî)

naklinegöre:

İsâAleyhisselâm,Havârîlerine:

“Ben,gidersem,sizeFaraklit,Rûhulhak,gelecektir.

O,kendiliğinden,sözsöylemeyecek,ancak,kendisine,nesöylenirse,onu,

söyleyecektir.

O,bana,şehâdetedecektir.

Sizde,şehâdetedersiniz.

Çünkü,siz,halktandahaönce,benimlebirliktebulunuyorsunuz.

Ben,gitmezsem,Feraklit,sizegelmez.”demiştir.[317]

GerekBaraklitüs,gerekFaraklitsözü,PericlotasşeklinesokulupYuhanna

İncilindeTesellîEdicidiyetercemeedilmiştir.

Şüphesizki:İsâAleyhisselâmınanadili,Yunancadeğil,İbraniceidi.

Kendisine, Allah tarafından indirilmiş olan İncil’in dilinin de, İbranca

olacağı,tabiîdir.

İsimleri terceme etmek, Ehl-i Kitap Bilginlerince, âdet olduğundan, İsâ

Aleyhisselâmın, kendisinden sonra, geleceğini, müjdelediği Âhir zaman

Peygamberinin ismini de, Yunancaya terceme etmişler ve Arapça

Mütercimlerde,onu,FaraklitolarakArapçalaştırmalardır.

Bir Papaz tarafından yazılıp Hicrî 1268 yılında Kalküta’da bastırılan bir

broşürde:

Faraklit olarak Arapçalaştırman ismin, İncil’in Yunanca nüshasında

Paraklitüs şeklindemi? Yoksa, Piraklütüs şeklindemi? geçtiği incelenerek,

birinci şekle göre: ismin, Tesellî ve YardımEdici, Vekilmânâlarına geldiği,

ifâdeveikincişeklegöreise,MuhammedveAhmedmânâlarınagelebileceği

itirafedilmişveMüslümanların,buşekliiltizamettikleriilerisürülmüştür.

Halbuki, ikikelimearasındaşekilvetelaffuzbakımından,pekazbirfark

vardır.Yunanharfleri,birbirlerinebenzerdir.

BazıİncilnüshalarındakiPiraklütüs,belkide,yazıcılarınhatasıyüzünden,

Paraklitüsolmuştur.[318]

İsâAleyhisselâmınAnnesininVefatı:İsâAleyhisselâmınAnnesiHz.Meryem,İsâAleyhisselâm’dansonraaltıyıl

dahayaşayıpvefatetmiştir.[319]

Yüce Allah’ın Kendi İlminden İlim Ve Kendi Hilm’inden HilimVererekGetireceğiÜmmet:

YüceAllah,İsâAleyhisselâma;PeygamberimizinÜmmetihakkındada:

“Eyİsâ!Ben,sendensonra,birümmetgetireceğimki:onlar,sevdikleribir

şeylekarşılaşırlarsa,Allah’ahamdveşükrederler,

Hoşlanmadıkları bir şeye uğrarlarsa, sabredip katlanırlmar veAllâh’dan,

ecirbeklerler.

Onlarınneilimleri,nede,hilimlerivardır.”buyurmuştu.

İsâAleyhisselâm:

“Yâ Rab! İlimleri, hilimleri olmadığı halde, onların, böyle davranmaları,

nasılmümkünoluyor?”diyesordu.

YüceAllah:

“Onlara,kendiilmimdenvehilmimdenihsanederim!”buyurdu.[320]

İncillere göre: İsâ Aleyhisselâm da, İsrail oğullarına, Muhammed

Aleyhisselâ-mınEshabveÜmmetihakkındaşöyledemiştir:

“Allah’ınMelekûtu,böyledir;Yere,tohumsaçanbiradamgibidir.

Gece,gündüzuyuyupkalkar;tohum,bitervebüyür;nasılobilmez.

Toprak,kendiliğinden,önceonu,sonrabaşağı,sonra,başaktadolutaneyi

verir.

Mahsulerdiğizaman,hemenorağısalar;

Çünkü,hasadzamanıgelmiştir.[321]

Yine,onlaradediki:

“Siz,kitapta:

Yapıcılarınredettikleritaş,köşeninbaşıoldu;

Bu, Rab tarafından oldu ve (o gözlerimizde şaşılacak iştir.) sözünü hiç

okumadınızmı?

Bundandolayı,sizederim:

Allah’ın Melekûtu, sizden alınacak ve onun meyvalarını yetiştirecek bir

Millet’e verilecektir. Ve bu Taş’ın üzerine düşen, parçalanacak, o da, kimin

üzerinedüşerse,onu,tozgibidağıtacaktır![322]

Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâmın Mîrac GecesindeYahyaVeİsâAleyhisselâmlarlaKarşılaşıpSelamlaşması:

Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm; Mîrac gecesinde Cebrail

Aleyhisselâm-labirlikteikincikatgöğeyükseldiler.

CebrailAleyhisselâm,ogöğünkapısınıçaldı.[323]Bekçisine:

“Aç!”dedi.

“Kimdiro?,[324]sen,kimsin?”denildi.[325]

CebrailAleyhisselâm:

“Cebrail’im!”dedi.

“Yanındakimsevarmı?”diyesoruldu.

CebrailAleyhisselâm:

“Muhammed(Aleyhisselâm)var!”dedi.

“O(Mîraciçin)gönderildimi?”diyesoruldu.

CebrailAleyhisselâm:

“Evet!”deyince,göğünkapısıaçıldı.[326]

İkincikatgökte,TeyzeOğullarıolanİsâb.MeryemveYahyab.Zekeriyyâ

Aleyhis-selâmlarlakarşılaştılar.[327]

CebrailAleyhisselâm,Peygamberimize:

“Bunlar,Yahyaveİsâ(Aleyhisselâmlar)dır.Selâmveronlara!”dedi.

PeygamberimizAleyhisselâm,onlaraselâmverdi.

Onlarda,PeygamberimizAleyhisselâmınselâmınamukabeleettilerve:

“Hoşgeldin!Safageldin!Salihkardeş!SalihPeygamber!”dediler [328]ve

hayırdüaettiler.[329]

Kur’ân-ı Kerim’in Muhammed Aleyhisselâmın Eshab VeÜmmetininBazıVasıflarıHakkındakiAçıklaması:

YüceAllah;MuhammedAleyhisselâmınEshabıınvasıflarınışöyleaçıklar:

“Muhammed,Allah’ınresulüdür.

Onunlabirlikteolanlar,kâfirlerekarşıçokçetin,kendiaralarındaise,çok

merhametlidirler.

Onların, rükû ve secde ederek Allâh’dan lütuf ve rızâsını istediklerini

görürsün. Yüzlerinde, secdelerin eserinden dolayı nûrânîlik vardır. Bu,

onların,Tevrattakivasıflarıdır.İncil’dekivasıflarıda:

Bir ekin gibidir ki, filizini çıkarmış, derken, onu kuvvetlendirmiş,

kalınlaşmış,saplarıüzerinebirdüzeyedizilmiştir.

Öyleki,ekincilerinhoşunagider.

Bu,işte,onlarla,kâfirleriöfkelendirmekiçindir.

Allah,onlardan, imanedipiyiamel işleyenlerebirmağfiretvebüyükbir

ecirva‘dbuyurmuştur.”(Fetih:29)

“(İslâmda)birincidereceyikazananMuhacirlerveEnsar ile iyiamellerle

olanlarınardıncagidenlerki,Allah,onlardanrazıolmuştur.

Onlarda,Allah’danrazıolmuşlardır.

(Allah), Onlar için altlarından ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları,

Cennetlerhazırladı.

İştebuenbüyükkurtuluşvemutluluktur.”(Tevbe:100)

“Şüphesiz ki, Allah; hak yolunda (savaşarak düşmanları) öldürmekte,

(onlar tarafından) öldürülmekte olan Mü‘minlerin canlarını ve mallarını -

kendilerineCennetvermekkarşılığında-satınalmıştır.

(Allah’ın), Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da (zikr olunan bu va’di) Kendi

üzerindehak(kat’î)birva’d’dir.

Allah’danziyâdeahdinevefaedenkimvar?

O halde (ey Mü‘minler!) yapmış olduğunuz bu alış verişten dolayı

sevininiz!

Bu,enbüyükkurtuluşvemutluluktur!”(Tevbe:m)

“Onlardan (Muhacirlerden) evvel (Medine’yi) yurd ve imân (evi) edinmiş

olankimseler(Ensar),kendilerinehicretedenleresevgibeslerler.

Onlara (Muhacirlere) verilen şeylerden dolayı, göğüslerinde bir ihtiyaç

(meyli)bulmazlar.

Kendilerinde fakr-u ihtiyaçolsabile, onlarıMuhacirleri), öz canlarından

dahaüstüntutarlar.

Kim, nefsinin (mala olan) hırsından ve cimriliğinden korunursa, işte,

umduklarınaerenler,onlarıntakendileridir.”(Haşr:9)

“İman edip te, Allah yolunda Hicret ve Cihad edenler, barındıranlar,

yardımedenlerdirki,işte,gerçekMü‘minolanlar,bunlardır.

Mağfiretvebitmeztükenmezrızıkonlarındır.”(Enfai:74)

“Bunların(MuhacirveEnsar’in)arkasındangelenler:

Ey Rabbımız! İman ile daha önden bizi geçmiş olan (din) kardeşlerimizi

yarlığa!

İmanetmişolanlariçin,kalblerimizdebirkinbırakma!

Ey Rabbımız! Şüphesiz ki, Sen, çok Esirgeyicisin, çok Merhametlisin!

derler.”

(Haşr:10)

“Onlar ki (sırf) Rab’larının rızâsını isteyerek (her zorluğa) katlanırlar,

namazı, dosdoğru kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan, gizli ve aşikâr

harcarlar,kötülüğü,iyiliklesavarlar.

İşte,onlardırki,onlariçin,bu,budâr(-ıdünyanın)(iyi)birsonucuvardır.

(ki,osonuç)AdnCennetleridir.

Onlar, -Atalarından, zevcelerinden, zürriyetlerinden salah erbabı olanlar

da, birlikte olmak üzere- oralara girecekler, Melekler de, her bir kapıdan

onlarınyanlarınavaracaklar(veşöylediyecekler):

SabrettiğinizekarşılıksizlereSelâm(veselâmet)olsun!

Dâr(ıdünyanın)negüzelakıbetidirbu!”(Ra’d:22-24)

“O, Rahman’in (hâs) kulları ki, onlar, yer yüzünde vakar ve tevazu ile

yürürler.

Kendilerine,beyinsizler(hoşagitmeyecek)laflarattığızaman:

Selâmfetle!)defyipgeçe)rler.

Onlarki,gecelerini,secdevekıyamlageçirirler.

Onlarki;

EyRabbimiz!derler.Bizden,Cehennemazabınıuzaklaştır.

Çünkü,onunazabı,birhelaktir!

Hakîkat,o,nekötübirKarargâhveikametgâh’dır!

Onlar ki, harcadıkları vakit, ne israf, ne de, cimrilik yapmazlar;

(Harcamaları)ikisiarası,ortalamaolur.

Onlarki,Allah’ınyanınabaşkabirTanrıdaha(katıp)tapmazlar.

Allanınharamkıldığıcana,haksızyere,kıymazlar.

Zina,etmezler.

Kim,(bunlardanbirini)yaparsa,cezayaçarpılır.

Kıyametgünüde,azabıkatmerleşirvekendisi(azabın)içindehorvehakir

temellibırakılır.

Meğer ki, (şirkten) tevbe ve iman edip iyi amel (ve hareket) de bulunan

kimselerola.

İşte,Allah,bunlarınkötülüklerini,iyiliklereçevirir.

Allah,çokYarlıgayıcıveçokEsirgeyicidir.

Kim, (günahlardan) tevbe (verücu)eder,güzelgüzelamelhareket)dede,

bulunursa,muhakkako,Allâha -tevbesimakbul veAllâhın rızasına erişmiş

olarak-döner.

Onlarki,yalanşâhidliketmezler,boşvekötülakırdıyarastladıklarıvakit,

şerefli(insanlar)olarak(ondanyüzçevirip)geçerler.

Onlarki,kendilerineRab’larınınâyetleriokunduğu(yahudonlarlava’zve

nasihatedildiği)zaman,bunlarakarşı,(Münafıklargibi),körvesağır(yıkılıp)

düşmezler.

Onlarki;

Ey Rabbimiz! derler, bize, zevcelerimizden ve nesillerimizden

gözlerimizin)bebeğiolacak(salihinsanlar)ihsanet.

Bizi,takvasahiplerineönderkıl!”

İşte, bütün onlardır ki, zorluklara katlanıp dayanmaları sebebile

Gurfe(ler)le (Cennetin en yüce dereceleriyle) mükâfatlandırılacaklar, orada,

sağlıkveselâmilekarşılanacaklardır.

Onlar,oradatemellikalıcıdırlar.

O,negüzelbirkarargâhdır,(negüzel)birikametgâhdır!”(Furkan:63-76)

“Öyle adamlar ki, onları, ne bir ticaret, ne bir alış veriş, Allâhı

zikretmekten,dosdoğrunamazkılmaktan,zekâtıvermektenalıkoymaz.

Onlar,kalblerinvegözlerin(dehşetle)döneceğigündenkorkarlar.

Çünkü, Allah,, kendilerini, işledikleri amellerin en güzeli ile

mükâfatlandıracak, onlara, fazlından da, daha ziyâdesini verecektir. Allah,

kimidilerse,onu,sayısızrızıklandırır(sevabakavuşturur).(Nûr37-38)”

“Rabbimiz, Allâh’dır! deyip te, sonra (bütün hareketlerinde) doğruluğu

iltizamedenlere,(evet)onlara,hiçbirkorkuyoktur.

Onlar,mahzunda,olmayacaklardır.Onlar,Cennetehlidirler.

İşlemektedevamettikleri(iyiamelvehareketlerinemükâfatolarakorada

temellikalıcıdırlar.”(Ahkaf:13-14)

“Yarattıklarımızdan öyle bir ümmet de, vardır ki, onlar, hakka rehberlik

ederler,adaletide,onunlauygularlar.”(Ârâf.181)

“Siz,insanlariçin(seçiliportaya)çıkarılmışenhayırlıbirÜmmetsiniz.

İyiliği,emreder,kötülüktenvazgeçirmeyeçalışırsınız.

(Çünki)Allâha,inanırsınız.

Kitaplılarda,hepinansaydı,kendileriiçin,elbetdahahayırlıolurdu.

(Gerçi) İçlerinden, iman edenler varsa da, onların pek çoğu (hak dinden

çıkmış)fâsıklardır.”(Al-iimran.110)[330]

Kur’ân-ı Kerimin Yahudiler Ve Hristiyanlar HakkındakiAçıklaması:

“Yahûdîler:Uzeyr,Allah’ınoğludur!dedi(ler).

Hristıyanlarda:Mesîh(İsâ)Allah’ınoğludur!dedi(ler).

Bu,onların, ağızlarile (geveledikleri câhilce) sözleridirki, (bununla)daha

önce,küfredenlerinsözlerinitaklidediyorlardır.

HayAllahkahredesiadamlar!(Hakdan,bâtıla)nasılda,döndürülüyorlar?

Onlar; Allah’ı, bırakıp Bilginlerini, Rahiblerini, Meryemin oğlu Mesih’i

tanrılaredindiler.

Halbuki,bunlarda,ancak,BirolanAllah’aibâdetetmelerindenbaşkasıyla

em-rolunmamışlardır.

O’ndanbaşkahiçbirİlâhyoktur.

O,bunlarıneştutageldikleriherşeydenmünezzehdir.”[331]

“Allah:

EyMeryemoğluİsâ!İnsanlara(Allah’ı,bırakıpda,beniveanamı,ikiİlâh

edininiz!)diyensenmisin?!dediğizaman,o(şöyle)dedi:

Seni, tenzih ederim (yâFtabb!)Hakkımolmadıkbir sözü söylemekliğim,

bana,yakışmaz!

Eğer,onu,söyledimse,elbette,bunu,bilmişsindir.

Benimiçimdeolanherşeyi,Senbilirsin.

Benise,Seninzatındaolanı,bilmem.

Şüphesizki:gaybları,hakkıylebilenSensinSen!

Sen,neemrettinse,ben,onlara,bundanbaşkasını,söylemedim.

(Dediğimhepşuidi):

Benim de, Rabbim, sizin de, Rabbiniz olan Allah’a ibâdet ediniz. Ben,

içlerindebulunduğummüddetçe,üzerlerindebirkontrolcuidim.Fakat,vaktâ

ki,Sen,beni(içlerinden)aldın,üstlerindenigâhbanyalnızSenkaldın.(Zâten)

Sen,(herzaman)herşeyehakkıyleşâhidsin!”[332]

“Muhakkak ki, İsa’nın hali de, (Babasız dünyaya gelişi de)Allah katında,

Âdeminhaligibidir.

(Allah) Onu (Âdemi) topraktan yarattı. Sonra, ona: O1! dedi. O da,

oluverdi.”[333]Allah,gerçekten,üçün(üçtanrının)biridir!diyenler,andolsun

ki,kâfirolmuştur.Halbuki,birtekİlâhdanbaşkahiçbirilâhyoktur.

Eğer, söyleyegeldikleri (bu sözden) vaz geçmezlerse, içlerinden o kâfir

kalanlarına,herhalde,acıklıbirazabdokunacaktır.[334]

“MeryemoğluMesîh(İsâ),birPeygamberdenbaşka(birşey)değildir.

Ondanöncede,Peygamberlergelipgeçmiştir.

(Onun)Anası,çoksâdıkbirkadındı.

İkiside,(birerkulvebeşerolarak)yemekyerlerdi.

Bak,biz,âyetleri,onlara,nasılapaçıkanlatıyoruz.

Sonrada,bak,onlar,nasıl(hakîkattan)çevriliyorlar?

Deki:Allâhıbırakıp ta,sizenebirzarar,nede,biryararyapmayagücü

yetmeyenşeyleremitapıyorsunuz?!

Halbuki(herşeyi)işiten,(herşeyi)bilen,Allanınkendisidir.

Deki

EyEhl-iKitap!Dininizde,haksızyerehaddiaşmayınız!

Bundanönce,hemkendilerisapmış,hembirçoğunusaptırmışvedümdüz

yoldanayrılıpsapagelmişbirkavminhevâ(veheve)sineuymayınız!

İsrailoğullarındanolupta,küfredenlereDavud’unda,Meryemoğluİsânın

da,diliilelanetolunmuştur.

Bununsebebi:isyanetmeleriveifratasapmalarıidi.

Onlar, işledikleri her hangi fenalıktan, birbirini vaz geçirmeye

çalışmazlardı.

Gerçekten,yapmaktadevamettikleri(ohal)nekötüidi!

İçlerindenbirçoğunugörürsünki,kâfirleredostlukederler.

Nefislerinin,kendileriiçin,önesürdüğü,andolsunki,neçirkinşeylerdir!

Çünkü, onların kazancı, Allah’ın, kendilerine gazab etmesi ve onların o

azabiçindetemellikalıcıolmalarıdır.

Eğer,Allah’a,Peygambereveona indirilene imanetmişolsalardı,onları,

dostlaredinmezlerdi.Fakat,onlarınbirçoğufâsıkkimselerdir.

İnsanların,imanedenlere,düşmanlıkbakımından,enkatısı,andolsunki,

YahudilerleAllah’aeşkoşanlarıbulacaksın.

Onların,imanedenleresevgisibakımından,dahayakınınıda,andolsun

“BizNasrânîleriz!”diyenleri,bulacaksın.

Bununsebebi,şudur:

Çünkü,onlarıniçindekeşişler,rahiplervardır.

Şüpheyokki,onlar,büyüklenmekistemezler.

Peygambere indirilenidinlediklerivakit te,hakkı, tanıdıklarındandolayı,

gözlerininyaşladoluptaştığınıgörürsün.

EyRabbimiz!derler,imanettik.Artık,bizi,(hakka)şâhidolanlarlaberaber

yaz!

Zâten, biz, Rabbimizin bizi de, sâlihler katarına katmasını, koymasını

umupdururkennediyeAllah’avebizegelenhakîkataimanetmeyelim?”[335]

“Yahudiler:

Hristıyanlar,birşeyesâhibdeğil!dedi(ler).

Hristıyanlarda

Yahudiler, bir şeye sahib değil! dedi(ler). Halbuki, hepsi de, Kitabı

okuyorlar.Bilmeyenlerde,tıpkıonlarındediklerinisöyledi.

Artık, Allah, ihtilafa düşmekte oldukları bu (dâvada) Kıyamet günü,

aralarındahükmünüverecektir.“[336]

İsrailOğullarınınİkiDefaAnlaşmazlığaDüşmeleri:İsrailoğulları;MûsâAleyhisselâmdanbeşyüzyılsonra,içlerinde,muhtelif

milletleremensupesirlerinoğullarıçoğaldığızaman,ihtilafadüştüklerigibi,

İsâAleyhisselâmdanikiyüzyılsonrada,ihtilafadüşmüşlerdir.[337]

İsrailOğullarınınAtlattıklarıİkinciKatliâm:İsrail oğulları, kendilerine gönderilen üç Peygamberden Zekeriyyâ ve

YahyaAleyhisselâmlarıöldürdükten[338]ve İsâAleyhisselâmıda,öldürmeye

kalktıkları zaman, kendisi, Allah tarafından göğe kaldırıldıktan sonra [339]

YüceAllah,BâbilkrallarındanHaridusadındakikralı,onlarınüzerine,saldı.

Haridus, Bâbil halkını, yanına alarak İsrail oğullarının üzerine yürüdü.

Onları,yenipŞam’a,girdi.

Ordukumandanlarınınkumandanı,FilsahibiNebuzerazandiyeanılanBas

kumandana:

“Ben,eğer,Beytülmakdishalkınagalebeçalarsam,öldüreceğimbirkiimse

bulamayıncaya ve ordugâhımın ortasından, kanlarını sel gibi akıtıncaya

kadar,onları,öldüreceğim!”diyetanrımüzerineyeminetmiştim!”dedivebu

dereceyeerişinceyekadar,onlarıöldürmeyedevametmesini,başkumandana

emretti.

Nebuzerazan,Beytülmakdis’egirdi.

İsrailoğullarının,kurbanlarını takdimettikleriyerdedurunca,orada,bir

kanın,kaynamaktaolduğunugördüve:

“Ey İsrail oğulları! Şu kaynayan kanın hali nedir? [340] Onun haberini,

banahaberveriniz!

Onunişinden,hiçbirşeyi,bendengizlemeyiniz!”dedi.[341]İsrailoğulları:

“Bu,bizimtakdimettiğimizhalde,kabulolunmayanbirkurbankanıdır.O,

bununiçin[342],gördüğüngibi[343]kaynıyor.[344]

Biz, sekiz yüz yıldan beri, kurban takdim ederiz. Bu kurbandan başka,

hepsikabulolunmuştur.”dediler.[345]

Başkumandan:

“Siz,bana,doğruhabervermediniz!”dedi.[346]

İsrailoğulları:

“Eğer, halimiz, önceki zamanımızdaki gibi olsaydı, kurbanımız,

kabulolunurdu.[347]

Fakat, bizden krallık, Peygamberlik ve Vahy kesildi. Bunun için,

kurbanlarımızkabuledilmezoldu!”dediler.

Baş kumandan Nebuzerazan, bu kanın üzerinde İsrail oğullarının

Başkanlarındanyediyüzyetmişkişiboğazladı.

Fakat,kan,sâkinleşmedi.[348]

Bunun üzerine, Baş kumandan, İsrail oğullarının gençlerinden ve

kadınlarındanyedibinkişinin,kanüzerindeboğazlanmasını,emretti.[349]

Baş kumandan, İsrail oğullarının Bilginlerinden yedi yüz kişinin daha,

kanınüzerindeboğazlanmasınıemretti.

Boğazlandı.

Fakat,kan,yinede,sâkinleşmedi,[350]soğumadı.[351]

Nebuzerazan,kanın,sâkinleşmediğini,görünce:

“Eyİsrailoğulları!Yazıklarolsunsize![352]Bana,doğrusunusöyleyiniz!

Rabbınızınemriüzerindesebatediniz.

Sizin saltanatınız, yer yüzünde, istediğinizi yapıncaya kadar uzamış

durmuştu.

Ben, sizleri, erkek kadın ateş üfleyebilecek hiç bir kimse bırakmaksızın

öldürmeyegirişmedenönce,bana,doğrusunu,söyleyiniz!”dedi.

İsrail oğulları, Baş kumandanın işi sıkı tuttuğunu ve öldürmekteki

katılığınıveacımasızlığınıgörünce,ona,işindoğrusunu,haberverdiler:

“Bukan,bizden,birPeygamberinkanıdırki,o,bizi,Allah’ın,gazabedeceği

birçokkötüişlerdennehyederdururdu.[353]

Keşke, biz, ona, bu hususta itaat etmiş olsaydık, muhakkak ki, o, bize,

doğruyolugöstermişti.[354]

Sizin,şuişinizide,bizehabervermişti.

Fakat,biz,onu,doğrulamadık.Kendisini,öldürdük![355]

İşte,bukaynayankan[356],onunkanıdır!”dediler.

Nebuzerazan:

“Onunismi,neidi?”diyesordu.

İsrailoğulları:

“Yahyab.Zekeriyyâ‘dır!”dediler.

Nebuzerazan:

“İşte,şimdi,bana,doğrusunusöylediniz!..

Onuniçin,Rabbiniz,sizdenintikamalıyor!”dedi.[357]

Onların,kendisine,doğrusöylediklerinigörünce[358],secdeyekapandı.

Çevresindekikimselere:

“Şehrin kapılarını, kapatınız ve şehirde Haridus’un askerlerinden olan

herkesi,dışarı,çıkarınız!”dedi.[359]

Başkumandanınistediğiniyaptılar.[360]İçeride,yalnızİsrailoğullarıkaldı.

Nebuzerazan[361],kaynayankana[362];

“Ey Yahya b.Zekeriyyâ! Benim Rabbim da, Senin Rabbin de, Senin için,

kavmininmusîbeteuğramışolduğunu,seniniçin,onlardannekadarkişilerin

öldürüldüğünübiliyor.[363]

Ben,seninkavmindenöldürmedikbirkimsebırakmadan[364],kavminden,

öldürülmedik bir kimse bırakılmadan[365]‘ önce, Allah’ın izniyle sâkinleş!”

dedi.[366]

Yahya Aleyhisselâmın kanı, Allah’ın izniyle[367] hemen sakinleşip

kaynaması,duruverdi.

Bununüzerine,Nebuzerazan,onları,öldürmektenel çekti,[368]ve: “İsrail

oğullarının inandıklarına, ben de, inandım ve onları, tasdik ettim. Ondan

başkaRabbulunmadığınakanâatgetirdim!”dedi.[369]

İsrailoğullarınada:

“Allahdüşmanı[370]Haridus,bana,kanlarınız,ordugâhınıntamortasından

selgibiakıncayakadarsizlerdenadamöldürmemi,banaemretti.[371]

Benbunu,yapacağım.[372]Ona,isyanetmeğeKadirdeğilim.”dedi.

İsrailoğulları;

“Emrolunduğunşeyi[373]yap!”dediler.

Nebuzerazan,onlara[374],hendekkazmalarını[375]emretti.

Birhendekkazdılar.

Sonra, onlara, emretti: At, katır, eşek, sığır, davar ve deve gibi

hayvanlardangetiriporadaboğazladılar.[376]

Akankanlar,çoğaldıveüzerinede,su,akıtıldı.[377]Kanlar,ordugâhıniçine

kadarakıpgitti.

İsrailoğullarındanöldürülmüşolanlarıncesedleriningetirilipboğazlanan

hayvancesedlerininüzerineatılmasınıemretti.

Atıldı.[378]

KıralHaridus,gerekhendektebulunancesedlerin,gerekordugâhakadar

akıpgelenkanınİsrailoğullarınaâidolduğunusandı.[379]

Nebuzerazan’a:

“Artık, onları, öldürmekten el çek![380] Akan kanları, bana kadar gelip

ulaşmıştır.[381]

Yaptıklarışeyinöcünü,onlardanalmışbulunuyorum!”[382]diyehaber

gönderdi.

Sonrada,Bâbilarzınadönmeküzere,onlardanayrıldıki,azkalsın,İsrail

oğullarınıyokedipgidecekti.[383]

YahudilerinAzgınlıklarıYüzündenUğrayacaklarıSonMusibet:Hadîs-işeriflerdehaberverildiğinegöre:Zamanınsonunadoğruçıkacak

Dec-cal’ın Tabii ve askeri, Yahûdîler, olacak[384]; Müslümanlar, onlarla

çarpışarak kendilerini bozguna uğratacak ve öldürecekler, hattâ taşın veya

ağacınarkasınasaklanacakYahudî‘yi,taşveyaağaç,dilegelip:

“EyMüslüman!EyAllah’ın kulu! Şu arkamdakiYahudî‘yi, gel de, öldür!”

diyecektir.[385]

[1].Taberî-Tarih.2,s13

[2].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.298.

[3].Taberî-Tarihc.2,s.113,Sâlebî-Araiss.371,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.298.

[4].Sâlebî-Araiss.371.

[5].Sâlebî-Araiss.371,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.298.

[6]. Sâlebî-Arais s.371, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.298, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.2,s.56.

[7].Sâlebî-Araiss.371,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.298.

[8].Sâlebî-Araiss.371.

[9].Âl-iİmran:35

[10].Sâlebî-Araiss.371,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.298.

[11].Sâlebî-Araiss.371.

[12].Sâlebî-Araiss.371,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.298.

[13].Sâlebî-Araiss.371.

[14].Sâlebî-Araiss.371,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.298.

[15].Âl-iİmran:36.

[16].Sâlebî-Araiss.372,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.299.

[17].Sâlebî-Araiss.372.

[18].Sâlebî-Araiss.372,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.299.

[19].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.299.

[20].Sâlebî-Araiss.372,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.29.

[21].Sâlebî-Araiss.372.

[22].Sâlebî-Araiss.372,İbn.Esîr-Kâmilc.1.8.299.

[23].Sâlebî-Araiss.372.

[24].Sâlebî-Araiss.372,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.299.

[25].İbn.Esîr-Kâmilc.l.s.299.

[26].Sâlebî-Araiss.372,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.299.

[27].Sâlebî-Araiss.372.

[28].Sâlebî-Araiss.372-373,İbn.Esîr-Kâmilc.1,8.299.

[29].Sâlebî-Araiss.373.

[30].Sâlebî-Araiss.372-373,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.299.

[31].Sâlebî-Araiss.373,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.299.

[32].Sâlebî-Araiss.373.

[33].Sâlebî-Araiss.373,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.299.

[34].Âl-iimran:37.

[35].Âl-iİmran:44.

[36]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.1,.s.84, Buhârî-Sahih c.4,s.23O,

Müslim-Sahih c.4,s.1886, Tirmizî-Sünen c.5,s.702-703, İbn.Abdulberr-

lstiabc.4,s,1824,ibn.Esîr-Usüdülgabec.7,s.84.

[37].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.316,ibn.Abdulberr-İstiabc.1895.

[38]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.1,s.316, Hâkim-Müstedrek c.2,s.594,

İbn.Abdulberİstiabc.4,s.1895.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/303-306.

[39].Ebülfida-Elbıdayevennihayec.2,s.64.

[40].Secdeâyetideğildir.

[41].Âl-iİmran:42-43.

[42].Âl-iİmran:45-46.

[43].SalebiAraiss.383,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O7

[44].Sâlebî-Araiss.381,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O7

[45].Meryem:16-21.

[46].Âl-iİmran:47-51.

[47].Enbiyâ:91.

[48].Tahrim:12.

[49].Taberî-Taihc.2,s.1B.

[50].Meryem:22.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/306-309.

[51].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.65.

[52].Taberi-Tarihc.2,s.18,Sâlebî-Araiss.382,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O8.

[53].Taberi-Tarihc.2,s.18,İbn.Esîr-Kâmilc1.S.208.

[54].Taberî-Tarihc.2,s.18-19,Sâlebî-Araiss.382,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.308-

309.

[55].Taberî-Tarihc.2,s.19,Sâlebîs.382,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O9.

[56].Taberî-Tarihc.2,s.19.

[57].Sâlebî-Araiss.383.

[58]. Taberî-Tarih c.2,s.22, Sâlebî-Arais s.383, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O9,

EbülfidaC.2.S.65.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/309-311.

[59]. İsrail oğulları, çok kızdılar: Onun, bizimle bu şekilde alay etmesi,

kendisinin, zina etmesinden, bize daha ağır geliyor!” dediler. (Taberi-Tarih

c.2,s.22,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.311)

[60].Meryem:22-33.

[61].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.l3,s.196,Sâlebî-Araiss.386,İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.311.

[62]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.196, C.11.S.544, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.31O,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.65.

[63].Taberi-Tarihc.2,s.22,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.311.

[64].Sâlebî-Araiss.386,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.311.

[65].Nisa:156.

[66].Enbiyâ:91,Tahrîm:12.

[67].Meryem:27-28,Nisa:156.

[68]. İbn.Kuteybe-Maarif s.24, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.63, Sâlebî-

Araiss.402,Yâkut-Mucemülbüldanc1.S.521671.

[69].Yâkut-Mucemülbüldand.s.521.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/311-312.

[70].Taberî-Tarihc.2,s.19,Sâlebî-Araiss.383,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.312.

[71].Sâlebî-Araiss.383,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3l2.

[72].Taberî-Tarihc.2,s.19,Sâlebî-Araiss.383,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.312.

[73].Taberî-Tarihc.2,s.19,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.312.

[74].Taberî-Tarihc.2,s.20,Sâlebî-Araiss.383,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.312.

[75].Taberî-Tarihc.2,s.19,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.312.

[76].Mü‘minûn:50.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/312-313.

[77].Taberî-Tarihc.2,s.20,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.312.

[78].Taberî-Tarihc.2,s.20.

[79].Taberi-TarihC.2.S.20.Sâlebî-Araiss.386.

[80].Taberî-Tarihc.2,s.20-21,Sâlebî-Araiss.387-388.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/313-314.

[81].Taberî-Tarihc.2,s.21.

[82]. İbn.Kuteybe-Maarif s.25, Yâkubî-Tarih c.1,s.69, Sâlebî-Arais s.390.

İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.

[83].İbn.Kuteybe-Maarifs.25,Sâlebî-Araiss.390.

[84]. İbn.Kuteybe-Maarif s.25, Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.63, Sâlebî-

Araiss.390,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.

[85]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/314-315.

[86].Taberî-Tarihc.2,s.21,Sâlebî-Araiss.390,Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsıra

c.1,s.355,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.

[87].Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.355.

[88].Sâlebî-Araiss.390,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.

[89].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.

[90].Sâlebî-Araiss.390,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.

[91].Sâlebî-Araiss.390.

[92].Sâlebî-Araiss.390,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.

[93].Sâlebî-Araiss.390,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.

[94].Sâlebî-Araiss.390.

[95].Sâlebî-Araiss.390,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.

[96].Taberî-Tarihc.2,s.21,Sâlebî-Araiss.390.

[97].Sâlebî-Araiss.390.

[98].Taberî-Tarihc.2,s.21,Sâlebî-Araiss.390.

[99].Sâlebî-Araiss.390.

[100].Taberî-Tarihc.2,s.21,Sâlebî-Araiss.390.

[101].Hâkim-Müstedrekc.2,s.549.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/315.

[102].Sâlebî-Araiss.390.

[103].Sâlebî-Araiss.394.

[104].Sâlebî-Araiss.392,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

[105].Sâlebî-Araiss.392.

[106].Sâlebî-Araiss.392,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/316.

[107].Taberi-Tarihc.2,s.21.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/316-317.

[108].Sâlebî-Araiss.391,ibn.Esir-Kâmilc.1,s.314.

[109].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.314.

[110].Sâlebî-Araiss.391,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.

[111].Sâlebî-Araiss.391.

[112].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.314.

[113].Sâlebî-Araiss.391,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.

[114].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.314.

[115].Âl-iİmran:52.

[116]. Yâkubî-Tarih c.1,s.68, Sâlebî-Arais s.390, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.315,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.92.

[117]. İbn.ishak, ibn.Hişam-Sîre c.4,s.255, Yâkubî-Tarih c.1,s.79, Taberî-

Tarih c.2,s.24, Tefsir c.6,s.14-15, Sâlebî-Arais s.390, Ebülfida-Elbidaye

vennihayec.2,s.92-93.

[118].Sâlebî-Araiss.391,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

[119].Sâlebî-Araiss.391.

[120].Sâlebî-Araiss.391,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

[121].Sâlebî-Araiss.391.

[122].Sâlebî-Araiss.391.

[123].Sâlebî-Araiss.391,ibn.Esîr-KâmilC.1.S.315.

[124].Sâlebî-Araiss.391.

[125].Sâlebî-Araiss.391,İbn.Esîr-KâmilC.1.S.315.

[126].Sâlebî-Araiss.391.

[127].Sâlebî-Araiss.391,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/317-319.

[128].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.315.

[129].Sâlebî-Araiss.394.

[130].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

[131].Taberî-Tarihc.1,s.91,Sâlebî-Araiss.394.

[132].Sâlebî-Araiss.394,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

[133].Taberî-Tarihc.1,s.91.

[134].Taberî-Tarihc.1,s.91,Sâlebî-Araiss.394,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

[135].Taberî-Tarihc.1,s.91.

[136].Sâlebî-AraisS.394.

[137].Sâlebî-Araiss.394,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

[138].Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.355.

[139].Taberî-Tarihc.1,s.91,Sâlebî-Araiss.394.

[140].Taberî-Tarihc.1,s.91.

[141].VeyaHâmb.Nuh(Taberî-Tarihc.1,s.91)

[142]..Sâlebî-Araiss.394.

[143].Sâlebî-Araiss.394,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315

[144].Sâlebî-Araiss.394.

[145].Sâlebî-Araiss.394,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

[146].Tâberi-Tarihc.1,s.91,Sâlebî-Araiss.394.

[147].Sâlebî-Araiss.394.

[148].Taberî-Tarihc.1,s.91.

[149].Sâlebî-Araiss.394.

[150].Taberî-Tarihc.1,s.91,Sâlebî-Araiss.394.

[151].Sâlebî-Araiss.394.

[152].Taberî-Tarihc.1,s,91.

[153].Taberî-Tarihc.1,s.91.

[154].Sâlebî-Araiss.394.

[155].Sâlebî-Araiss.394,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

[156].Sâlebî-Araiss.394.

[157].Sâlebî-Araiss.394,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

[158].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

[159].Taberî-Tarihc.1,s.91.

[160].Sâlebî-Araiss.394

[161].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

[162].Sâlebî-Araiss.394,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

[163].Taberî-Tarihc.1,s.91.

[164].Ebülferecİbn.Cevzî-Tabsırac.1,s.355.

[165].Sâlebî-Araiss.394.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/319-321.

[166].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

[167].Sâlebî-Araiss.394,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

[168].Sâlebî-Araiss.394.

[169].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.315.

[170].Sâlebî-Araiss.394.

[171].Sâlebî-Araiss.394,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

[172].Sâlebî-Araiss.394.

[173].Sâlebî-Araiss.394,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

[174].Sâlebî-Araiss.394.

[175].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.82.

[176].MattaBab:13,Fıkra:54,57,58.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/321-323.

[177].Taberî-TarihC.3.S.130.

[178].Sâlebî-Araiss.397.

[179].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.86.

[180].Sâlebî-Araiss.397.

[181].Taberî-Tefsirc.7,s.131.

[182].Taberî-Tefsirc.7,s.131,Sâlebî-Araiss.397,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.316.

[183].Taberî-Tefsirc.7,s.133,Sâlebî-Araiss.397.

[184]. Taberî-Tefsir c.7,s.133, Sâlebî-Arais s.397, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.316,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.86.

[185].Sâlebî-Araiss.398,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.316.

[186].Sâlebî-Araiss.399.

[187].Sâlebî-Araiss.398,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.

[188].Sâlebî-Araiss.398.

[189].Sâlebî-Araiss.398,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.

[190].Sâlebî-Araiss.398.

[191].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.

[192].Sâlebî-Araiss.398,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.

[193].Sâlebî-Araiss.398.

[194].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.

[195].Sâlebî-Araiss.398,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.

[196].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.

[197].Sâlebî-Araiss.398.

[198].Sâlebî-Araiss.399.

[199].Sâlebî-Araiss.399,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.

[200].Sâlebî-Araiss.399.

[201]. Taberî-Tefsir c.7,s.131,132, Sâlebî-Arais s.397, ibn.Esîr-Kâmil

c.1,s.316,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.86.

[202].Taberî-Tefsirc.7,s.133,Sâlebî-Araiss.397

[203].Sâlebî-Araiss.399

[204].Sâlebî-Araiss.398,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.316

[205].Sâlebî-Araiss.398.

[206].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.86.

[207].Sâlebî-Araiss.399.

[208].Sâlebî-Araiss.399,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.

[209].Sâlebî-Araiss.399.

[210].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.317.

[211].Sâlebî-Araiss.399İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.

[212].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.

[213].Sâlebî-Araiss.399,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.

[214].Sâlebî-Araiss.399.

[215].Sâlebi-Araiss.398.

[216].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.316.

[217].Sâlebî-Araiss.398.

[218].Sâlebî-Araiss.398,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.316.

[219].Sâlebî-Araiss.398,399.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/323-326.

[220].Sâlebî-Araiss.399,İbn.Esir-Kâmilc.1,s.317.

[221].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.

[222].Sâlebî-Araiss.399.

[223].Sâlebî-Araiss.398,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.316,317.

[224].Sâlebî-Araiss.399.

[225].Sâlebî-Araiss.399,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.

[226].İbn.lyas-Bedâyiuzzühurs199.

[227].Sâlebî-Araiss.399.

[228].İbn.lyas-Bedâyiuzzühurs.199.

[229].Sâlebî-Araiss.399,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317,İbn.lyas-Bedâyiuzzühur

s.199.

[230].Sâlebî-Araiss.399,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/326.

[231].Mâide:112-115.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/326-327.

[232].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.75,Ezrakî-AhbaruMekkec.1,s.73.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/327.

[233].İbn.İshak,ibn.Hişam-Sîrec.4,s.255.

[234].İbn.ishak,İbn.Hişam-Sîrec.4,s.255,Taberî-Tarihc.2,s.24.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/327-328.

[235].Taberî-Tefsirc.22,s.155,158-161.

[236].Sâlebî-Araiss.406,Zemahşerî-Keşşafc.3,s.319.

[237]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/328-330.

[238].Yâkubî-TarihC.1.S.75-76.

[239].Yâkubî-Tarihc.1,s.75,Sâlebî-Araiss.392,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

[240].Sâlebî-Araiss.392,İbn.Esîr-Kâmil,c.1,8.315.

[241].Sâlebî-Araiss.392.

[242].Yâkubî-Tarihc.1,8.76.

[243].Sâlebî-Araiss.392,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

[244].Yâkubî-Tarihc.1,s.76.

[245].Sâlebî-Araiss.392.

[246].Yakubi-Tarihc.1,8.76.

[247].Sâlebî-Araiss.393.

[248].Yâkubî-Tarihc.1,s.176,Sâlebî-Araiss.303,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

[249].Yâkubî-Tarihc.1,s,76.

[250].Sâlebî-Araiss.393.

[251].Yâkubî-Tarihc.1,s.76,Sâlebî-Araiss.393,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.315.

[252].Yâkubî-Tarihc.1,s76.

[253].Sâlebî-Araiss.393

[254].Yâkubî-Tarihc.1,s.76.

[255].Sâlebî-Araiss.393.

[256].Yâkubî-Tarihc.1,s.76.

[257].Sâlebî-Araiss.393.

[258].Yâkubî-Tarihc.1,s.76,Sâlebî-Araiss.393.

[259]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/330-331.

[260].Yâkubî-Tarihc.1,s.76.

[261].Dineverî-El’ahbars.41.

[262].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.84.

[263].Sâlebî-Araiss387.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/331.

[264].Yâkubî-TarihC.1.S.76.

[265].Sâlebî-Araiss.400,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.

[266].Sâlebî-Araiss.400.

[267].Sâlebî-Araiss.400,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.317.

[268].Sâlebî-Araiss.400.

[269].Sâlebî-Araiss.400,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.318.

[270].Sâlebî-Araiss.400.

[271].Sâlebî-Araiss.400,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.318.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/332.

[272]. Taberî-Tarih c.2,s.22-23, Sâlebî-Arais s.400-401, İbn.Esîr-Kâmil

c.1,s.318-319,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.93-94.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/332-333.

[273].Sâlebî-Araiss.400.

[274].Sâlebî-Araiss.400,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s,318.

[275].Sâlebî-Araiss.400.

[276].Sâlebî-Araiss.400,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.318.

[277].Taberî-Tarihc.2,s.23,Sâlebî-Araiss.401.

[278].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.319.

[279].Sâlebî-Araiss.401,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.319.

[280].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.319-320.

[281].Sâlebî-Araiss.401.

[282].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.320.

[283].Sâlebî-Araiss.401,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.320.

[284].Taberî-TefsirC.6.S.12-17.

[285]. Yâkubî-Tarih c.1,s.79, Sâlebî-Arais s.403, Ebülferec ibn.Cevzî-

Tabsırac.1,s.356,Ebülfida-Elbidayevenniha-yec.2,s.95.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/333-334.

[286].Nisa:156-158.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/334.

[287].ibn.İshak,İbn.Hişam-Sîrec.2,s.41,Abdurrezzak-Musannefc.5,s.329,

Buharî-Sahihc.4,s.14O,Müslim-SahihC.1.S.152.

[288].Sâlebî-Araiss.387.

[289].İbn.İshak,İbn.Hişam-Sîrec.2,s.41,Buharî-Sahihc.4,s.14O,Müslim-

Sahihc.1,s.152.

[290].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.97

[291].Sâlebî-Araiss.387.

[292].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.97.

[293].Sâlebî-Araiss.387.

[294].İbn.ishak,ibn.Hişam-Sîrec.2,s.41.

[295].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.192.

[296]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.13,s.193, Ebülferec ibn.Cevzî-Tabsıra

c.1,s.355.

[297].Ebülferecibn.Cevzî-Tabsırac.1,s.355.

[298].Sâlebî-Araiss.387.

[299].Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.82.

[300].Sâlebî-Araiss.387,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.82.

[301].Sâlebî-Araiss.387.

[302].Hâkim-Müstedrekc.2,s.596.

[303].Abdurrezzak-Musannefc.11,s.3O9.

[304].Sâlebî-Araiss.387.

[305].Hâkim-Müstedrekc.2,s.596

[306].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.193.

[307].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.13,s.197.

[308].İbn.EbîŞeybe-Musannefc.13.s.193.

[309].Yakîn:Lügatta:birşeyi,seksiz,şüphesizolarak,gerçektenbilmek

demektir.(Fîrûzâbâdî-Kamûsulmuhîtc.3,s.28O,Seyyid-Tarifats.175)

Yâkîn : İlm’in,Marifet, Dirayet ve benzerlerine üstün sıfatlarından olup

İlmülyakîn, Aynülyakin, Hakkulyakîn diye üç derecesi ve bunların da

aralarında bir takım farkları vardır. (Râkıb-Müfredâtülkur’an s.552) Din

TerimindeYakın:Birşeye,bu,böyledir!diyeitikadetmeklebirlikte,bunun,

vakıauygunvezevaliimkânsızolarakancakböyleolabileceğineitikadetmek,

kanâatgetirmekdemektir.(Seyyid-Târifâts.175).

[310].Ahmedb.Hanbel-Ezzühds.77,74.

[311]. Buharî-Sahih c.4,s.142, Müslim-Sahih c.4.s.1838, İbn.Mâce-Sünen

c.1,s.679,Nesaî-Sünenc.8,s.249.

[312].Ahmedb.Hanbel-Ezziihds.77

[313].ibn.Abd.Rabbih-Ikdülferîdc.2,s.227.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/334-337.

[314].Saf:6

Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm da, bir Hadîs-i şeriflerinde:

“Ben,Atamibrahim’induası,İsâb.Meryem’inmüjdesiveAnneminrü‘yâsıyım

ki,Annem,banahâmileiken,rü‘yâsında,Şamköşklerini,kendineaydınlatan

birNûr’un,kendisindençıktığınıgörmüştü.

Zâten,PeygamberlerinAnneleri,böylerü‘yâgörürlerdir!”buyurarakbunu

açıklamışlardır. (ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.149, Ahmed b.Hanbel-Müsned

c.4,s.128, Taberî-Tefsir c.1,s,556, Beyhakî-Delâilünnübüvve c.1,s.68, 71,

Ebülferec İbn.Cevzî-Elvefa c.1,s.36, Zehebî-Tarihulislam c.2,s.16, Ebülfida-

Elbidayevennihayec.2,s.3O7,Heysemî-Mecmauzzevaidc.8,s.223)

[315].Bab:16,Fıkra:7-14,Bab:15,Fıkr.26-27

[316].İbn.ishak,ibn.Hişam-Sîrec.1,s.248

[317].Ebülferecİbn.Cevzî-Elvefac.1,s.67.

[318].Rahmetullah.Hindî-lzhârulhakkTercemec.2,s.262-263.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/338-339.

[319]. Taberî-Tarih c.2,s.13, Hâkim-Müstedrek c.2,s.596, Sâlebî-Arais

s.403, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c.2,s.356, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O7,

Muhyiddinb.Arabî-Muhâdaratülebrarc.1,s.138.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/339.

[320]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.6,s.45O, Heysemî-Mecmauzzevaid

c.10,s.67

[321].Yuhanna:Bab:14,Fıkra:16,Bab:15,Fkr.26,Bab:16,Fkr.7.

[322].Matta:Bab:21,Fkr.42-44.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/339-340.

[323]. İbn.EbîŞeybe-Musannef c.14,s.302-303,Ahmedb.Hanbel-Müsned

c.3,s.148, Beyhakî-Delâilünnübüvve c.2,s.130, Begavî-Mesâbihussünne

c.2,s.179, Kadı lyaz-Şifâ c.1,s.137, İbn.Esîr-Câmiul’usûl c.12,s.53, ibn.Seyyid-

Uyûnüleserc.1,s.144.

[324]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.5,s.143 Buharî-Sahih c.1,s.92,Müslim-

Sahihd.s.148.

[325]. ibn.Ebî Şeybe-Musannef c.14,s.3O3, Ahmed b.Hanbel-Müsned

c.5,s.143, Buharî-Sahih c.1,s.92, Müslim-Sahih c.1,s.145, Beyhakî-

Delâilünnübüvve c.2,s.13O, Begavî-Mesâbihussünne c.2,s.179, Kadı lyaz-Şifa

c.1,s.137,İbn.Esîr-Câmiul’usûlc.12,s.53,İbn.Seyyid-Uyûnüleserc.1,s.144.

[326]. ibn.Ebî Şeybe-Musannef c.14,s.3O3, Ahmed b.Hanbel-Müsned

c.5,s.143, Buharî-Sahih c.1,s.92, Müslim-Sahih c.1,s.145, Beyhakî-

Delâilünnübüvve c.2,s.13O, Begavî-Mesâbihussünne c.2,s.179, Kadı lyaz-Şifa

c.1,s.137,İbn.Esîr-Câmiul’usûlc.12,s.53,İbn.Seyyid-Uyûnüleserc.1,s.144.

[327]. İbn.EbîŞeybe-Musannefc.14,s.3O3, A.b.Hanbel-Müsnedc.3,s.148,

Müslim-Sahihc.1,s.145,Beyhakî-

Delâilünnübüvve c.2,s.13O, Beygavî-Mesabih c.2,s.179, Kadı lyaz-Şifâ

c.1,s.137,İbn.Esîr-Câmiul’usûlc.12,s.53,İbn.Seyyid-Uyûnüleserc.1,s.144

[328].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.4,s.2O8,Buharî-Sahihc.4,s.248.

[329]. İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.14,s.3O3, Ahmed b.Hanbel-Müsned

c.3,s.148,, Buharî-Sahih c.4,s.248, Müslim-Sahih c.1,s.145, Beyhakî-

Delâilünnübüvve c.2,s.13O, Begavî-mesâbihussünne c.2,s.179, İbn.Esîr-

Câmiul’usûlc.12,s.53,İbn.SeyyidUyûnüleserc.1,s.144.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/340-341.

[330]. M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları:2/341-344.

[331].Tevbe:9/30-31.

[332].Mâide:5/116-117.

[333].Âl-iİmran:3/59.

[334].Mâide:73.

[335].Mâide:75-84.

[336].Bakare:113.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/344-347.

[337].Deyiemî-Eifirdevsc.1,s.406.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/347.

[338]. Taberî-Tarih c.2,s.16, Sâlebî-Arais s.342, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.303-

304.

[339].Taberî-Tarihc.2,s.16,Sâlebî-Araiss.342.

[340].Taberî-Tarihc.2,s.16,Sâlebî-Araiss.342,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.304.

[341].Taberî-TarihC.2.S.16,Sâlebî-Araiss.342.

[342]. Taberî-Tarih c.2,s.16-17, Sâlebî-Arais s.342, ibn.Esîr-Kâmil

c.1,s.304.

[343].Taberî-TarihC.2.S.17,Sâlebî-Araiss.342.

[344].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.304.

[345].Taberî-Tarihc.2,s,17,Sâlebî-Araiss.342.

[346].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.304.

[347].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342.

[348].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.304.

[349].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342.

[350].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.304.

[351].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.304.

[352].Taberî-TarihC.2.S.17,Sâlebî-Araiss.342.

[353].Taberi-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.304.

[354].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342.

[355].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O4.

[356].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342.

[357].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,ibn.Esîr-Kâmilc.l.s.304.

[358].Taberî-TarihC.2.S.17,Sâlebî-Araiss.342.

[359].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O4.

[360].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O4.

[361].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O4.

[362].İbn.Esîr-KâmilC.1.S.305.

[363].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.

[364].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342.

[365].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.

[366].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.

[367].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342.

[368].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.

[369].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.

[370].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342.

[371].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.

[372].Taberî-Tarihc.2,s.17.

[373].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.342.

[374].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.343,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.

[375].ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.

[376].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.343,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.

[377].İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.

[378].Taberî-TarihC.2.S.17,Sâlebî-Araiss.043,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.

[379].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.343.

[380].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.343,İbn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.

[381].Taberî-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.343.

[382].Taberî-Tarihc.2,s.17,ibn.Esîr-Kâmilc.1,s.3O5.

[383].Taberi-Tarihc.2,s.17,Sâlebî-Araiss.343.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/347-351.

[384]. ibn.Mâce-Sünen c.2,s.1361, Heysemî- Mecmauzzevâid c.7,s.338-

342.

[385].Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.417, Buharî-Sahih c.3,s.232,

Müslim-Sahihc.4,s.2238-2239,Begavî-Mesâbihussünnec.2,s.137,ibn.Esîr-

Câmiul’usûlc.11,s.76,Hatîbüttebrîzî-Mişkâtülmesabihc.3,s.14

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/351.

FETRETDEVRİFetret devri, Fetret çağı; Yüce Allah’ın gönderdiği Peygamberlerden iki

Peygamber arasındaki -İsâ Aleyhisselâmla Muhammed Aleyhisselâm

arasında olduğu gibi- Peygamberliğin, kesintiye uğradığı, Peygambersiz

zaman,durgunlukzamanıdemektir.[1]

Rivayete göre: İsâ Aleyhisselâmla Muhammed Aleyhisselâm arasındaki

Fetretmüddeti,altıyüzyıldır.[2]

Kur’ân-ıkerim’de,Fetretdevriileilgiliâyetteşöylebuyrulur:

“Ey Ehl-i kitap! Peygamberlerin arası kesildiği bir zamanda, gerçekleri

apaçık söyleyip duran Resulümüz (Muhammed) gelmiştir, ki, bize, ne

(Cennetle) bir Müj-deleyici, ne de, (Cehennemle) bir Uyarıcı gelmedi!

demeyesinizdiye,İşte,size,hembirMüjdeci,hembirUyarıcıgelmiştir.

Allah,herşeyehakkıylekadirdir.”[3]

Eshâb-ı kiramdanEbûHüreyre’nin rivayet ettiği birHadîs-i şerife göre:

MuhammedAleyhisselâm:

“Ben, dünyada da, Âhirette de, Meryem oğlu İsa’nın en yakınıyım!”

buyurunca,[4]Eshab:

“Nasıl yâ resûlallâh?” diye sordular.[5] Muhammed Aleyhisselâm da:

“Peygamberler,Bababirkardeştirler.

Anneleri,muhteliftir.[6]Fakat,dinleribirdir.

Benim aramla, O’nun arasında[7], yâni[8], benimle İsâ Aleyhiselâm

arasında[9]Peygamberyoktur!”buyurmuşlardır.[10]

Fetret devri halkından olup ta, Peygamberimizi, çocukluğunda görüp

kendisinin Peygamber olacağına inanan Hristiyan Rahiplerinden Bahîra

gibi[11] veya gelmesi beklenen Peygamberimize kavuşmak ve bağlanmak

arzusu ile Şamdan Medine’ye gelip yerleşen Yahudi Bilginlerinden İbn

Heyyiban gibi[12], ya da, putlardan ayrılmakla kalmayıp Yahudilerin,

Hıristiyanların ve bütün milletlerin dinlerine girmekten de, kaçınarak

İbrahim Aleyhisselâmın Hanîf ve Tevhid dini olan dinini aramaktan geri

durmayan[13]ve“Ben,İbrahim’inRabbınaibadetederim.”[14] “EyAllah!Ben,

Sana,nasılibadetedilmesiniistediğinibilseydim,Sana,öyleibadetederdim!”

diyen[15]Zeydb.Amr,b.Nüfeylgibi,PeygamberimizinPeygamberlikdevrine

erişmedenölenler,YüceAllahtarafındanyarlıganırveCennet’egirerlerdir.

Nitekim, Zeyd b.Amr’ın oğlu Eshab-ı kiramdan Saîd b.Zeyd: “Yâ

Resûlallâh! Babam, gördüğün, işittiğin gibi idi.[16] Senin Peygamberlik

devrineerişemedi.Eğer,erişmişolsayldı,Sanaimaneder,bağlanırdı.[17]

Onunyarlıganmasını,Allâh’dandile!”demiş,PeygamberimizAleyhisselâm

da“Olur!OnuniçinAllâh’danmağfiretdileyeyim![18]

Çünkü,o,Kıyametgününde,tekbaşınabirümmetolarakba’solunacaktır.[19]Allah,onu,yarlıgasın,ona,rahmetetsin!

Çünkü,o,İbrahimindiniüzerindeölmüştür.[20]

“Cennet’e girdiğimde, Zeyd b. Amr, b.Nüfeyl’e aid iki ulu ağaç

görmüşümdür.”[21]

“Onu, Cennet’te, eteklerini sürür bir halde gezer görmüşümdür!”

buyurmuştur.[22]

[1].İbn.Esîr-Vennihâyec.3,s.408

[2]. Buharî-Sahih c.4,s.27O, Taberî-Tefsir c.6,s.167, Hâkim-Müstedrek

c.2,s.598, Zemahşerî-Keşşaf c.1,s.6O2, Fahrurrazi-Tefsirc.11,s.194, Kurtubî-

Tefsir c.6,s.122, Nesefi-Medarik c.1,s.277, Ebülfida-Tefsir c.2,s.35, Beyzavi-

Tefsir c.1,s.269, Hazin-Tefsir c.1,s.449, Ebüssuud Tefsir c.3,s.22, Suyuti-

Dürrülmensurc.2,s.269

[3].Maide:19

[4]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.541, Buharî-Sahih c.4,s.142, Müslim-

Sahihc.4,s,1837,Deylemi-Elfirdevsc.1,s.48,Süyuti-Camiussaagîrc.1,s.1O8

[5].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.2,s.541,Müslim-Sahihc.4,s.1837

[6]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.541, Buharî-Sahih c.4,s.142, Müslim-

Sahihc.4,s.1837,Suyuti-Camiussagîrc.1,s.1O8

[7]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.437, Buharî-Sahih c.4,s.142, Müslim-

Sahihc.4,s.1837,EbuDavud-Sünenc.4,s.117-118,Suyuti-Camiussagîrc.1,s.1O8

[8].EbuDavud-Sünenc.4,s.118

[9].AhmedbHanbel-Müsnedc.2,s.463-464,Müslim-Sahihc.4,s.1837,Ebu

Davud-Sün.1c.4,s.118

[10]. Ahmed b.Hanbel-Müsned c.2,s.437, 463, Buhari-Sahih c.4,s.142,

MüslimSahih*..4,s.1837,EbuDavud-Sünenc.4,s.117-118,Suyuti-Camiussagir

c.1,s.108

[11]. İbn.ishak-Kitabülmübteda velmeb’as c.2,s.53-55, ibn.Sa’d-Tabakat

c.1,s.153-155, Taberî-Tarih c.2,s.194-195 Beyhakî-Delâil c.1,s.309-312,

İbn.Seyyid-Uyunüleser c.1,s.40-42, Zehebi-Tarihulislam c.2,s.28-29,

Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.283-284

[12]. İbn.ishak-Kitabülmübteda velmeb’as c.2,s.64-65, İbn.Hişam-Sîre

c.3,s.227-228,ibn.Sa’d-Tabakatc.1,s.160-161,Beyhakî-Sünenc.9,s.114

[13]. İbn İshak-Kitabülmübteda velmeb’as c.2,s.95-96, Zehebi-

Tarihul’islamc.2,s.47,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.238.

[14].İbn.İshak,ibn.Hişam-Sirec.1,s.239-240.

[15]. İbn.ishak-Kitabülmübteda velmeb’as c.2,s.96, İbn.Hişam-Sîre c.1

,s.24O, ibn.Esîr-Üsüdülgabe c.2,s.296, Zehebî-Tarihulîslam c.2,s.48,

İbn.Hacer-El’isabec.1,s.569.

[16]. İbn.ishak-Kitabülmübteda velmeb’as c.2,s.99, Ahmed b.Hanbel-

Müsned c.1,s.189, Hâkim-Müstedrek C.3.S.439-440, Beyhakî-Delâil

c.1,s.384, Muhıbüttaberî-Rıyadunnadra c.2,s.4O5, Zehebî-Tarihulislam

c.2,s.45, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.241, Heysemî-Mecmauzzevaid

c.9,s.417,İbn.Hacer-El’isabec.1,s.570

[17].Ahmedb.Hanbel-Müsnedc.1,s.190.

[18]. İbn.ishak-Kitabülmübteda velmeb’as c.2,s.99-100, Ahmed b.Hanbel-

Müsned c.1,s.189-190, Hâkim-Müstedrek c.3,s.439-440, Beyhakî-Delâil.

c.1,s.384, ibn.Abdulberr-İstiab c.2,s.295, Muhıbbüttaberî-Rıyadunnadra

c.2,s.4O5, Zehebî-Tarihulislam c.2,s.47, Ebülfida-Elbidaye vennihaye

c.2,s.241,Heysemi-Mecmauzzevaidc.9,s.417,İbn.Hacer-El’isabec.1,s.570.

[19]. İbn.ishak-Kitabülmübtedavelmeb’asc.2,s.99-100, İbn.Sa’d-Tabakat.

c.3,s.381,Mus’abuzzübeyri-NesebüKu-reyş s.365,Ahmedb.Hanbel-Müsned

c.1,s.189-190, Hakim-Müstedrek c.3,s.439-440, Beyhakî-Delâil. c.1,s.384,

ibn.Abdulberr, istiab c.2,s.295, Muhıbbüttaberi-Rıyadunnadra

c.2,s.4q5Zehebî-Tarihul’islamc.2,s.46, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.241,

Heysemî-Mecmauzzevaidc.9,s.417,İbn.Hacer-El’ısabec.1,s.57O

[20].İbn.Sa’d-Tabakatc.4,s.381,Ebülfida-Elbidayevennihayec.2,s.241

[21]. ibn.Asakîr-Tarih (Tehzib) c.6,s.35, Zehebi-Tarihulislam c.2,s.47-48,

Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.241, B.Ayni-Umdetülkari s.16,s.285,

ibn.Hacer-Felhulbaric.7,s.1O8

[22].İbn.Sa’d-Tabakatc.3,s.379,B.Ayni-Umdetülkaric.16,s.285,ibn.Hacer-

Fethulbaric.7,s.1O8

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:

2/352-354.