NAMİK KEMAL'İN SOSYAL VE EKONOMİK GÖRÜŞLERİ Prof. Dr. M...

14
NAMİK KEMAL'İN SOSYAL VE EKONOMİK GÖRÜŞLERİ Prof. Dr. M. Çadırcı* Bildiğimiz gibi Namık Kemal 2 Aralık 1888 yılında ölmüştü. İçin- de bulunduğumuz tarih O'nun ölümünün yüzikinci yılıdır. O günden bu yana geçen bir yüzyıl boyunca çeşitli dönemlerde çeşitli vesilelerle Namık Kemal anılmış, görüş ve düşünceleri, özellikle edebiyatımıza katkıları üzerinde durulmuştur. Bu yazımızda O'nun çeşitli konular- daki düşünceleriyle Osmanlı ekonomisi hakkında döneminde çıkan ga- zetelerde yazdığı yazılarından derlediğimiz bazı bilgileri aktarmaya çalışacağız. . Namık Kemal, Tanzimat Fcrmanı'nm öngördüğü düzenlemelerin uygulamaya konulduğu 1840 yılında gözlerini Dünyaya açmıştı. Onun için yapılan yeniliklerin ilk sonuçlarını görmüş olmakla birlikte çocuk- luk yıllarına denk geldiği için olup biteni anlamamıştı. Ancak, daha on dört yaşında iken Kırım Savaşı çıkmış, savaşın bütün olumsuzlukları- rını yaşamıştı. Arkasından Paris Antlaşması ile Osmanlı İmparatorlu- ğunun Avrupa Büyük Devletlerinin güvencesine girerek hukuklarından yararlanma olanağını elde ettiğini öğrenmişti. Daha yirmi yaşında iken gazetelerde çıkan yazılarıyla kendisini tanıtmaya başlamış, yirmi sekizinde düzene ve İmparatorluğu yöne- tenlere karşı büyük bir savaş başlatmıştı. Hürriyet ve meşrutiyet için yaptığı bu mücadelede yenik düşeceğini anlayınca Avrupa'ya kaçmak zorunda kalmıştı. Yurt dışında bir yanda bilgi ve görgüsünü artırırken bir yandan da yazdıklarıyla Padişah'ı sarayında, sadrazamı da Bâb-ı Ali'de diken üstünde oturur duruma getirmişti. Otuz üç yaşında iken bir tiyatro oyunu bütün İstanbul'u ayaklandırarak, Magosa'ya sü- rülmesine neden olmuştu. I. Meşrutiyetin ilânında görev almış, Os- manlı-Rus Savaşı'nm (1877—1878) bütün acılarını tatmış ve nihayet genç yaşta daha kırk sekiz yaşında iken dünyaya gözlerini kapamıştı. Namık Kemal, Osmanlı tarihinde etkin bir makama geçmeden, dev- letin sağladığı olanaklardan yararlanmadan, yalnız şiirleri, makaleleri, • Ankara Üniversitesi, D.T.C. Fakültesi öğretim Üyesi.

Transcript of NAMİK KEMAL'İN SOSYAL VE EKONOMİK GÖRÜŞLERİ Prof. Dr. M...

Page 1: NAMİK KEMAL'İN SOSYAL VE EKONOMİK GÖRÜŞLERİ Prof. Dr. M ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5143/5771.pdfrak, yapıcı, irade sahibi bir varlıktır. "... eline bir esrar yumağı

NAMİK KEMAL'İN SOSYAL VE EKONOMİK GÖRÜŞLERİ

Prof. Dr. M. Çadırcı*

Bildiğimiz gibi Namık Kemal 2 Aralık 1888 yılında ölmüştü. İçin-de bulunduğumuz tarih O'nun ölümünün yüzikinci yılıdır. O gündenbu yana geçen bir yüzyıl boyunca çeşitli dönemlerde çeşitli vesilelerleNamık Kemal anılmış, görüş ve düşünceleri, özellikle edebiyatımızakatkıları üzerinde durulmuştur. Bu yazımızda O'nun çeşitli konular-daki düşünceleriyle Osmanlı ekonomisi hakkında döneminde çıkan ga-zetelerde yazdığı yazılarından derlediğimiz bazı bilgileri aktarmayaçalışacağız. .

Namık Kemal, Tanzimat Fcrmanı'nm öngördüğü düzenlemelerinuygulamaya konulduğu 1840 yılında gözlerini Dünyaya açmıştı. Onuniçin yapılan yeniliklerin ilk sonuçlarını görmüş olmakla birlikte çocuk-luk yıllarına denk geldiği için olup biteni anlamamıştı. Ancak, dahaon dört yaşında iken Kırım Savaşı çıkmış, savaşın bütün olumsuzlukları-rını yaşamıştı. Arkasından Paris Antlaşması ile Osmanlı İmparatorlu-ğunun Avrupa Büyük Devletlerinin güvencesine girerek hukuklarındanyararlanma olanağını elde ettiğini öğrenmişti.

Daha yirmi yaşında iken gazetelerde çıkan yazılarıyla kendisinitanıtmaya başlamış, yirmi sekizinde düzene ve İmparatorluğu yöne-tenlere karşı büyük bir savaş başlatmıştı. Hürriyet ve meşrutiyet içinyaptığı bu mücadelede yenik düşeceğini anlayınca Avrupa'ya kaçmakzorunda kalmıştı. Yurt dışında bir yanda bilgi ve görgüsünü artırırkenbir yandan da yazdıklarıyla Padişah'ı sarayında, sadrazamı da Bâb-ıAli'de diken üstünde oturur duruma getirmişti. Otuz üç yaşında ikenbir tiyatro oyunu bütün İstanbul'u ayaklandırarak, Magosa'ya sü-rülmesine neden olmuştu. I. Meşrutiyetin ilânında görev almış, Os-manlı-Rus Savaşı'nm (1877—1878) bütün acılarını tatmış ve nihayetgenç yaşta daha kırk sekiz yaşında iken dünyaya gözlerini kapamıştı.

Namık Kemal, Osmanlı tarihinde etkin bir makama geçmeden, dev-letin sağladığı olanaklardan yararlanmadan, yalnız şiirleri, makaleleri,

• Ankara Üniversitesi, D.T.C. Fakültesi öğretim Üyesi.

Page 2: NAMİK KEMAL'İN SOSYAL VE EKONOMİK GÖRÜŞLERİ Prof. Dr. M ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5143/5771.pdfrak, yapıcı, irade sahibi bir varlıktır. "... eline bir esrar yumağı

4 0 • ..••:••• • MUSA ÇADIRCI " " • • • '

romanları, tiyatro yazılarıyla hem döneminde yaşayanları ve hem dedaha, sonra gelenleri büyük ölçüde etkilemiştir. Bu yönüyle üzerindeönemle durulması gerekir. Nitekim hayatta iken bile hakkında öykülersöylenmiş, adı etrafında ilginç söylentiler çıkarılmış, yalnız okur yazar-ların değil, okuma yazma bilmeyenlerin bile hayranlığını kazanmıştı.

Özellikle Türk Kurtuluş Savaşı'nın büyük önderi Mustafa KemalAtatürk ve arkadaşları üzerindeki etkileriyle Cumhuriyet dönemindeNamık Kemal, yeniden üzerinde önemle durulan bir vatan şairi olmuştur.Özellikle doğumunun 100. yılma raslayan 1940 yılında dönemin Maarifvekili Hasan Ali Yücel'in de isteği ve desteği ile Türk Dil Kurumu veDil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi gibi kurumlar, Namık Kemal'in yaşa-mını, yapıtlarını, ayrıntılarıyla ele alan, inceleyen, konu edinen eserlerhazırlatmışlardı. Ayrıca ülke düzeyinde Halk Evleri'nin önderliğindehemen hemen bütün illerde toplantılar düzenlenmişti. Ne var ki ölü-münün yüzüncü yılında benzeri bir çabanın görülmediğine tanık olduk.

Namık Kemal'in şiirlerini, bir edebiyatçı olarak çalışmalarını biryana bırakarak, din, toplum, ahlâk ve terbiye, eğitim, öğretim, yöne-tim ve politika ile vatan ve hürriyet konularındaki bazı düşünceleriniözet olarak ele alacağız. Namık Kemal'in bir sosyolog veya filozof ol-madığını biliyoruz. O, Osmanlı toplumunun sosyal meseleleri ile ilgile-nen, onlara çözüm yolu arayan bir yenilikçi idi. Düşüncelerini, önerile-rini kitaplarda değil, gazete makalelerinde dile getirmeyi daha uygungörerek çalışmalarının ağırlık noktasını bu noktada yoğunlaştırmıştı.

Ancak çeşitli gazetelerde belirli aralıklarla çıkan yazılarındaki fi-kirlerini bir arada değerlendirdiğimizde anlamlı, uyumlu bir bütün oluş-turmaktadır. Hiç şüphesiz Namık Kemal bir sistem kurmuş değildirama fikirleri sistemlidir.

Namık Kemal, toplum ve ailesinden aldığı telkin yoluyla Allah'aPeygamberine inanmış bir müslümandır. Şeriatın kurallarını benim-semekte samimi ve ateşli bir müslüman olarak dininin yüceliğini savun-maktadır. „. • ı •

tnsan ve toplum hakkındaki düşüncelerine gelince, o'nun gözündeinsan, mensub olduğu dinin öngördüğü insanlık anlayışına uygun ola-rak, yapıcı, irade sahibi bir varlıktır. "... eline bir esrar yumağı halindeteslim olunan dünya ve tabiatı, iplik iplik çözmeğe, fetih ve teshir et-meğe, tayin edeceği fayda sahalarında iş gördürmeğe memurdur". Ta-biatı istismar ve içtimaî hayat çerçevesinde beşerî bir faydaya hizmet

Page 3: NAMİK KEMAL'İN SOSYAL VE EKONOMİK GÖRÜŞLERİ Prof. Dr. M ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5143/5771.pdfrak, yapıcı, irade sahibi bir varlıktır. "... eline bir esrar yumağı

••'• ' NAMIK KEMAL'İN GÖRÜŞLERİ i l -

ettirmek gibi bir yeteneğe sahiptir. Bunun için de onun için en gerekliolan şey, müsbet bilgilerdir.

İnsanlar hür doğarlar ve birbirleriyle eşittirler. Hür olan kişi başkabirinin egemenliğine giremez. Ancak her kişinin hürriyetini diğerinintaarruzundan kurtarmak için devlet veya hükümete gerek vardır. Fa-kat devletin egemenliği ve özgürlüğü ancak kişilerin özgürlükleri veegemenliklerinin bir toplamı olabilir. Bunun için her toplumda egemen-lik hakkı toplumundur. Ancak, toplum ve devlet kişilerin üstünde, ayrıbir varlık olmadığından kişiler toplanıp devleti oluşturmakla özgürlük-lerinden vazgeçmiş olmuyorları. uHer kimse kendi aleminin padişahı-dır". Bu hak, hiç bir zaman hiç bir kimsenin elinden alınamaz ve devredilemez. O'na göre kişiler mevcut otoriteye itiraz etmeye isterlerseonu değiştirmeye hakları vardır. Kişiler bir araya gelerek ortak kararlabu haklarını kullanabilirler. Halkın müstebit, zalim bir idareye karşıisyan etme hakkı vardır. Bu hakkını kullanmak gereğini duyduğundaüzerine asker sevkedilemeyeceğini söylemektedir.

Namık Kemal, halkın egemenliğini biat, (Yani Halifeye, göreve gel-mesinden sonra yapılan ve yeni hükümdar ile tebaası arasındaki sözleş-meyi tamamlayan resmî itaat yemini) ile özdeştirmektedir. Meşveretve temsil yoluyla hükümet ilkeleri için bizzat Kura'ndan örnekler ver- "inektedir. İmparatorlukta yenileşme öncesinde temsilî hükümetin birşeklinin uygulanmış olduğunu savunmaktadır. Yeniçerileri bile kaldırıl-malarına kadar "bayağı silahlı bir meclis-i şûra-yı ümmet hükmünde"tanımlamaktadır. Böylece meşrutiyet fikri O'nun nazarında çağdaşla-rına göre daha geniş bir anlam kazanır. Ziya Paşa'da ve arkadaşlarındasadece öngörülen devlet idaresi şekli, az çok fenalıkları önleyecek birdüzen iken, bu Namık Kemal'de birden bire insana ait haklarla karışır.Londra'da bir taraftan mücadelesini sürdürürken, bir yandan da çıkar-dıkları gazetenin adı olan Hürriyet kelimesine yeni anlamlar kazandır-maya çalışır. Fransız ihtilâlinin getirdiği ufuk değişikliğiyle zenginleş-tirir. Böylece ortaya insanı kişi olarak ve toplum yaşantısı içinde ayrıayrı yer alan yeni bir değer konusu yapar. Bu bakımdan "Türkiye'deinsan haklarının bayrağını ilk kaldıran adamdır" diye nitelendirilmiştir.

Evrak-ı Perişan'da Fatih'i Olivier Cromwel'e benzettiğini görüyo-ruz. Bilindiği gibi bu kişi İngiltere'ye kişisel özgürlüğü getiren kimse-dir. Dünya ihtilalcilerinin öncüsüdür; rolü bütün insanlığa şamildir.Fatih'i öğmek isterken bu hürriyet kahramanından yararlanıyor. Nite-kim bütün yazılarında bu hürriyet aşkını buluyoruz. İnsan hür doğar.

Page 4: NAMİK KEMAL'İN SOSYAL VE EKONOMİK GÖRÜŞLERİ Prof. Dr. M ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5143/5771.pdfrak, yapıcı, irade sahibi bir varlıktır. "... eline bir esrar yumağı

42 ' : •• •" ' • , M U S A Ç A D I R C I '

işte Namık Kemal'in Türk toplumu içinde sürekli tekrarladığı büyükana fikir budur.

Önemle üzerinde durduğu ikinci konu ise buna bağlı olarak meşru-tiyet fikridir. Bu konuda çağının diğer düşünürleriyle birleşmektedir.Ziya" Paşa gibi kurulacak meşrutiyetin îslâmî esaslara ve fıkıha dayan-masını ister. Bu sistemin Islâmda öteden beri mevcut olan bir esas ol-duğunu, buna dönülmüş olacağını savunur.

Bu yönetim biçimi için îslâm hukukundan yararlanmayı önerir.Hattâ Kanun-i Esasî'nin bile her maddesinin fetvaya bağlanmasınıisteyecek kadar bu konuda eski ile yeninin aynı şeyler olduğuna inanır.Namık Kemal Avrupa'da Yeni Osmanlılar Cemiyeti'nin bir üyesi ola-rak çaba gösterirken bu görüşleri savunur. Yurda dönüşünde de baş-lattığı ikinci basın mücadelesinde etrafa yaymaya çalıştığı esas fikir-ler bunlardı.

Namık Kemal'in temel düşüncesinin insanın hürriyeti olduğunubelirtmiştik. Bu hürriyet iki türlüdür. Toplum içinde ve toplum halindehürriyet. İlki kişinin bütün olanaklarını geliştirmesini sağlar. Bununiçin de adalet ve eşitlik gerekir. İyi düzenlenmiş bir toplumda buiki koruyucu düşünce daima vardır ve geçerlidir. İnsanlar hür doğ-makla eşittirler, fakat eşit olarak doğmazlar, yaradılışın eşitsizliklerivardır. Bu görüşlerini II. Abdülhamit'e Kanun-i Esasi dolayısiyle birdaha sunmuştur. Mutlak eşitliğin olmayacağını açıklarken, İstanbul'dao zaman pek tanınmış bir deli olan Çıplak Mustafa'nın zekâda Sait Pa-şa ile, servette sarraf Zarifi ile eşit olmadığı örneğini verir. Bu demek-tir ki eşit doğmadıkları gibi eşit yaşamazlar da. Ancak kanun karşısın-da eşittirler. Adalet ise insanın erişmesiyle "mükellef olduğu mahasin-iulviyeden" olduğu için, insan vicdanının bir rüknü sıfatıyle mutlaktır.Kanun bu eşitliği, adaleti sağlar. Bu görüşten hareketle üçüncü bir te-mel prensibe geçiyoruz: Kanun yani cemiyetin nizamı. Namık Kemalçalışmalarının önemli bir kısmını hukuka ayırmıştır.

Ona göre hürriyetin bir de cemiyet halinde şekli vardır, bu istik-lâldir. Buradan vatan ve millet gibi büyük realitenin dünyasına geçer.Kişisel özgürlük, kanunun güvencesi altındadır. O çiğnenince vatan-daşa mücadele etmek, hakkını korumak görevi düşer. Toplum halindehürriyetin simgesi devlettir. O tehlikeye düşünce millet ve vatan teh-likeye düşer. Burada da vatandaşın görevi tehlikeye karşı mücadele et-mesi, istiklâlini, yani kütle halinde hür yaşama hakkını koruması lâzım-dır. Bu kişi olarak çok özel anlarda dahi yapılır; yani vazife hissi tek

Page 5: NAMİK KEMAL'İN SOSYAL VE EKONOMİK GÖRÜŞLERİ Prof. Dr. M ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5143/5771.pdfrak, yapıcı, irade sahibi bir varlıktır. "... eline bir esrar yumağı

NAMIK KEMAL'İN GÖRÜŞLERİ \ 43

başımıza kaldığımız zaman dahi bunu yapmamızı emreder. Fakat öncekütle halinde yapılması lazımgelen şeydir. Bunu devlet yapar. Devlet,cemiyetin manevi ve nizamlı yüzüdür. Bundan ötürü hem millet vecemiyet olarak, hem fert olarak icabında bu mücadeleyi başarabilecekhalde bulunmalıyız.

Kanun, fert olarak, devlet cemiyet ye kütle olarak hürriyetimizikefaleti altına alır. Fakat bunlar bütün eninde sonu da yine kişiye da-yanırlar. Başkalarının hürriyetleriyle sınırlı olan bir kişi hürriyeti gerçek-te hürriyetsizliktir. Bunun gibi behemehal bir vatana sahip olmak vemüstakil yaşamak endişesi, arzumuzla, hattâ seve seve hayattan vazgeç-memizi emreder. Bu iç gücü sağlayacak olan nedir? Değerler ve onunkuvvetini veren ahlâk ve ahlâkın aynası ve kaynağı olan vicdan. Böyle-ce Namık Kemal'in düşüncesi kişiye ve onun iç dünyasına varır. Şunuönemle belirtmeliyiz ki Namık Kemal bir ahlâkçı değildir. Bununla bir-likte çeşitli yazılarında, dolayısiyle olsa da bu konuya dokunduğunugörüyoruz. Edebî eserlerinde ise daima değerler üzerinde durmaktadır.O'nu bu konudaki anlayışını şöyle belirleyebiliriz. Namık Kemal, hayırve şer hakkındaki fikirlerini "iîufeufc" adlı makalesinde açıklar. Önce"acaba hukukun menbaı kâinatta vücudunu aradığımız bir mebde-ievvelde midir? Yoksa ihtiyar-i beşerde midir?" sorusunu sorduktan vebir ihtiyar-ı beşer tasavvurunun dahi bir mebde-i evvel tasavvurunabağlı olması lazımgeldiğine karar verdikten sonra, bu ihtiyarın hudutla-rını arar; "Ihtiyar-ı beşer ya hürr-i mutlaktır, veya bir kayıt ile bağlı-dır" der. Ona göre bu kayıt "hâkim-i kudretin tabiat-ı külliyede halkettiği hüsn ve kubh'de" (güzellik ve çirkinlikte) dir. -

O'na göre öncelikle doğada iyi ve kötü beraberce vardır ve insanoğluiyi ile kötünün, güzelle çirkinin uyumlu ile uyumsuzun olanaklarınakendinde sahip olarak doğar, yahut böyle olmasa bile tabiatındaki if-rat ve tefrit ile zarurî olarak kötüye, şerre, akıl ye ayırma duygusuylaözellikle, seçme yapma durumunda kaldığında iyiye ve güzele yöneh'k-tir. Fakat nasıl adalette şeriatı bir rehber olarak kabul ediyorsa fazilet-ler karşısında da terbiyeyi öylece rehber kabul eder.

Namık Kemal, îngiliz yönetim biçimini beğenmektedir. Ancak,meşrutiyet idaresini kurmak için gereken hukukî esasları dışardanalmaz. Çünkü ona göre Islamiyette meşveret esastır. Bunun gibi yenikanunlar çıkarmada da başkalarını taklit etmeye gerek yoktur.

Meşrutiyet yönetimini yalnız insan haklarını korumak için değil,tarihî gelişme ve zaruretlerin bir sonucu olarak gerekli görür. Impara-

Page 6: NAMİK KEMAL'İN SOSYAL VE EKONOMİK GÖRÜŞLERİ Prof. Dr. M ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5143/5771.pdfrak, yapıcı, irade sahibi bir varlıktır. "... eline bir esrar yumağı

4 4 ...-.-• ..•-• M U S A Ç A D I R C I , , ' ">

torluk, bfcr güçler dengesine sahipken, Yeniçeri Ocağının kaldırılmasıyladenge bozulmuştur. Adil yönetimin yerini zalimane bir anlayış ve yöne-tim almıştır. Kırım Savaşında bize yardım eden devletler "nihayet-imeselede bize irade-i zalimanemizin ıslahını teklif etmişlerdir." Hükü-met, meşruti bir yönetime geçme yerine, yalnız hıristiyanlara bazı hak-lar verme yolunu seçmiş, bunu da Avrupa devletlerinin güvencesi altı-na koymakla hata etmiştir. Bu Tanzimat'ın en büyük hatasıdır, şeklin-de özetlenebilecek görüşü savunmaktadır.

Namık Kemal'in üzerinde önemle durduğu bir konu da geçmişteher alanda ilerlemiş ve yüksek bir medeniyet kurmuş olduğumuz haldebugün neden ilerlemediğimizdir. Ona göre bunun başlıca nedeni son za-manlarda başımızda bulunan idarenin fenalığı ve cehaletidir, ilerlemekiçin ne yapmak gerektiğini de durmaksızın dile getirmektedir. Avrupa-nın bulunduğu düzeye gelmesi bir anda olmamış, uzun bir sürede ger-çekleşmiştir. Birkaç sene içinde İstanbul'u Londra veyahut Rumeli'yiFransa haline getirmek mümkün değildir. Avrupa bu seviyesine gelmekiçin iki asır çalışmıştır. Hatta yüz sene evvel Avrupanın bizim memle-ketten mamuriyetçe dahi farkı yoktur. Onların icat ettikleri terakkivasıtalarını hazır bulacağımıza göre biz de hiç olmazsa iki yüz senedeaynı merhaleye gelebiliriz. Bu amaca ulaşmamız için birçok engelinortadan kalkmasına, bazı durumların değişmesine gerek vardır. Ancakbizde herşeyden önce çalışma hayatını ve maarifi düzenleyerek ıslahetmek zaruridir demektedir.

Memurların her şeyden önce kuvvetli bir ahlâk ve seciye sahibi ol-maları gerekir. Bunun için de onların yetiştirilmesine önem verilmelidir.Modern esaslara göre kurulacak okullarda meslek alanlarına göre eğitil-melidirler. Yargı ile yönetim işlerini birbirinden ayırarak ona göre eği-tim verilmelidir.

Öte yanda bir müderrisin aidatı ile bir kazaskerin varidatı arasındahali hazırda mevcut azim fark bulundukça tedris ile uğraşacak ulemayıfıkıh ile meşgul olacaklardan ayırmak demek memleketimizde tedrisibütün bütün kapatmak demek olur. Ne zaman ki bir müderris de haysi-yet ve menfaatçe bir kazasker veya molladan aşağı kalmaz ve bu ikimeslek için de imtihan vermekten hiç kimse müstesna tutulmazsa veaynı zamanda tedris dahi asrımızın icabettirdiği şekilde ıslah edilirseo zaman Abdürrahim Efendi gibi kadılarımız ve Kâtip Çelebi gibi mü-derrislerimizin yetişeceklerine şüphe yoktur (Makalat, s. 140). Kıymetlirical yetiştirmek ve millî haysiyeti muhafaza etmek için muhakkak me-muriyete alacak olduğumuz kimseleri muayyen bir imtihana tabi tut-

Page 7: NAMİK KEMAL'İN SOSYAL VE EKONOMİK GÖRÜŞLERİ Prof. Dr. M ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5143/5771.pdfrak, yapıcı, irade sahibi bir varlıktır. "... eline bir esrar yumağı

.'."' NAMIK KEMAL'İN GÖRÜŞLERİ 45

mak mecburiyetindeyiz. Zira "Bâb-ı devlet Üsküdar Miskinhanesi de-ğildir." ••.•_,•_

Askerlerimizde görülen yetersizliğin nedeni mekteplerimizdir. Har-biyede okutulan dersler Avrupa ayarında ise de oraya öğrenci yetiştirenokullarımızın seviyesi pek düşüktür. Öncelikle idadiler kaldırılmalı,buralara harcanan paralarla daha iyi rüştiyeler açılmalı, mezunlarınayalnız Harbiyeye değil bütün yüksek okullara girme hakkı verilmelidir.Taşra'da da askeri okullar açılmalıdır.

Mülkiye memurları ise dairelerde, kalemlerde çalışmakla istenilenderecede yetişmezler. Nazari bilgileri olmayıp tecrübe ile işe başlayan-ların yetenekleri ne olursa olsun, tam başarı elde edemezler. Açılmış olanMülkiye Mektebinde biraz İbni Haldun ve biraz Ticaret Kanunnamesigibi şeyler okumak ve biraz yazı yazmayı öğrenmek, bir devletin memur-larına verilmesi gereken bilgi ve kültür için yeterli değildir. Bununlaümit ettiğimiz ıslahat başarılamaz. Tam ıslahat yapmak ve hatta mev-cut eksik nizamları bile tatbik edecek adam yetiştirmek için, sıralarındausul ve ahkâm-ı fıkıh ve hukuk, ilmi servet ve fenni idare gibi maarifisiyasiye öğretilen muntazam bir mektep vücuda getirmek ve buradaokunacak şeyleri telif ve tercüme yolu ile kendi dilimize nakletmek mu-hakkak lazımdır. Hasılı mektep, mükemmel mektep, memurların muh-taç bulundukları ehliyetin icadı için bir "destegahdır".

Namık Kemal, okullarımızda öğretimin Türkçe yapılmasından ya-nadır. Ancak, alanlarına göre memurların bir yabancı dil bilmelerini degerekli görmektedir. Avrupa uyguralığı düzeyine erişmemiz ve gelece-ğimizi güvenceye bağlamamız için öncelikle düzeltmek zorunda oldu-ğumuz kurum öğretim kurumudur. Bizde maarif pek geri ve noksan,devlet daireleri içinde en düzensiz olanı Evkaf Nezareti ile Maarif Ne-zaretidir. Avrupa ve Amerikada ise maarif o derecede yüksektir ki, bir-çok yerlerinde halkının yüzde doksanı okumak yazmak bilir. Onlardaokur yazar olmak okudukları her şeyi anlamak ve düşündüğünü sahihenyazmak iktidarına malik olan kimse anlaşılır... Buralarda kadınlar daerkekler gibi tahsil ve terbiye görürler ve içlerinden milletin birinci sınıfkâtip, şair ve âlimleri çıkar. Bazı yerlerde muallimelerin yarısından faz-lası kadındır. Bizde ise bu sözkonusu olmamakla birlikte Maarif Nizam-namesine nazari olarak bu hususlar konmuştur der. Şimdilik büyük pro-jelerden vazgeçip hiç olmazsa istanbul'da birkaç tane modern sibyanve rüştiye mektepleri açılmasını önerir. Namık Kemal'e göre kullanılanalfabenin bazı güçlükleri olmakla beraber değiştirilmesi düşünülmeme-

Page 8: NAMİK KEMAL'İN SOSYAL VE EKONOMİK GÖRÜŞLERİ Prof. Dr. M ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5143/5771.pdfrak, yapıcı, irade sahibi bir varlıktır. "... eline bir esrar yumağı

46 . , ; MUSA ÇADIRCI . • ' ."

lidir. Harflerin bir sakıncası olmadığı gibi Türkçe lisanı dahi dünyanınen mükemmel ve inkişafa uygun dillerinden biridir.

Namık Kemal, burada sözünü ettiğimiz ve edemediğimiz birçokhususu gerçekleştirmenin kolay olmadığını bilmektedir. Bütün bunlarıaz bir zamanda "vücuda getirmek sahhar veya sahib-i keramet olmağa

tevakkuf eder"., demektedir. Ancak memleketin ve milletin sahip ol-duğu yetenek ve olanaklarla otuz beş seneden beri Tanzimatçıların ger-çekleştirdiklerinden daha fazlası yapılabilirdi. Şimdi yapılacak şey, es-ki yönetimin kaçırdığı fırsatları telafi etmek ve onların acısını çıkar-maktır görüşündedir. Avrupa'nın hasta adam diye nitelendirdiği Os-manlı imparatorluğunun alınacak önlemlerle daha uzun süre ayaktakalacağı inancında olan düşünürümüz, İbni Haldun'un görüşlerine ka-tılmamaktadır. Devletlerin öyle tabii ömrü falan yoktur. O hasta adamtabiatın kurallarına göre hareket etse hem sıhhat bulur, hem kuvvetle-nir, hem dünya durdukça ömür sürer hükmüne varmaktadır.

Namık Kemal'in ekonomi hakkındaki görüşlerine gelince, bir sos-yolog veya filozof değildi. Ekonomi hakkındaki bilgileri gördüklerine,okuduklarına ve duygularına dayanmaktaydı. O, Osmanlı toplumununsosyal sorunları ile ilgilenen onlara çözüm arayan bir yenilikçi idi. Dü-şüncelerini, önerilerini kitaplarda değil, gazete yazılarında makalelerin-de dile getiriyordu. Çalışmalarının ağırlık noktasını gazete yazıları oluş-turuyordu. Bu tür yazılarda ayrıntılara girme, konuları derinlemesineişleme olanağı elbette yoktur. Kaldı ki çok yönlü olan bir yazardanihtisası gerektiren özel konularda ayrıntı ve kanıt beklemek de doğruolmasa gerek. İşte biz Namık Kemal'in Osmanlı ekonomi hakkındadüşündüklerini bu çerçevede ele alıyoruz. Değerlendirmelerimizi bunagöre yapıyoruz. Bununla birlikte her konuda olduğu gibi, ekonomi ko-nularında da çeşitli gazetelerde belirli aralıklarla çıkan yazılarındakifikirlerini bir arada değerlendirdiğimizde, anlamlı uyumlu bir bütünoluşturduklarını görmekteyiz. Bu bütünlük bizi bir sisteme, belirli birdünya görüşüne ulaştırmamakla birlikte liberal anlayışa uyum göster-mektedir. Ancak, yer yer bu anlayışa aykırı görüşleriyle de karşılaşıl-maktadır. Hürriyetçi, liberal olmasına karşın, iktisadî konularda Os-manlı benzeri ülkeler için devlet müdahalesinin gerekliliğini savunmak-tadır. O'na göre "... hürriyet-i ticaret, Osmanlılar için aynı mazzarratoldu.... Devlet hürriyet-i ticareti öyle bir zamanda ilân etti ki mülkü-müzde sanat ve marifet tamamiyle inkıraz halinde idi. 0 yolda haiz-ikemâl olan Avrupa halkı vatanımıza yığıldı..." (Hürriyet Gazetesi,Nr. 7).

Page 9: NAMİK KEMAL'İN SOSYAL VE EKONOMİK GÖRÜŞLERİ Prof. Dr. M ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5143/5771.pdfrak, yapıcı, irade sahibi bir varlıktır. "... eline bir esrar yumağı

NAMIK KEMAL'İN GÖRÜŞLERİ ' 47

Döneminin yazar ve düşünürleri içerisinde ekonomi konularıylaençok uğraşanlar arasında yer alan Namık Kemal'in üzerinde durduğuönemli konulardan birisi dış borçlar ve kapitülasyonlardır. Dış borçlan-maya karşıdır. Alınan borçların gereksiz yere harcandığı kanısındadır.Bütçe açığının iç borçlar ve tasarruf tedbirleriyle kapatılmasını savun-maktadır. "İstikrazlar Hakkında" başlıklı yazısında (Tasvir-i EfkârGazetesi, No: 445) Osmanlı Devletinin yaptığı dış borçların tahlil ve-tenkidini yapmaktadır. Dış borç alma yöntemini eleştirerek, bundanvazgeçilmesini, içborçlanmaya gidilmesini önermektedir. Bunun millîekonomi için daha yararlı ve önemli olduğunu belirtmeye çalışmaktadır.

1872'de ibret Gazetesinde çıkan "Ziraatimiz" başlıklı yazısında(İbret, No: 61), şöyle demekteydi: "... Ticaretimiz ecnebilerin elinde,sanatımız hiç hükmünde... Cenab-ı Hak ihsan ederse, topraklarımız-dan biraz mahsul alabilirsek, onunla geçinir gideriz. Dünya''da ziraatise hiçbir vakit zenginliğe sanat ve ticaret kadar hizmet edemez. Çünkükazanç hususunda ölçü, tacir için saat, ehl-i sanat için gün, ziraatçı içinyıldır. Ziraat ıslah edilmelidir...." dedikten sonra "Rençberimizin es-vabında tufandan biraz sonra insanların büründükleri hayvan derile-rinden terakkice nekadar fark varsa ziraatimiz dahi devri- Âdemdenberi o nisbette ya ilerlemiş ya ilerlememiştir.." gerçeğini vurgulamakta-dır. Bu alanda ilerlemenin ön koşulunu Avrupa'dan çiftçilik alanındakiilerleme ve tekniğin alınması olduğunu savunur. Bunun yanısıra hervilâyet dahilinde birkaç ziraat komisyonu ve birkaç numune çiftliğihasıl etmenin gerektiğini, ancak meclislerin bilgili kimselerden oluş-turulmasını, vurgulayarak, bunun için okullar açılmasını önermektedir."... Bu yolda ne kadar masraf ihtiyar olunsa pekaz zaman içinde hâsıledeceği semerâtın ortakçı ücreti hükmünde..." kalacağını belirtir.

Aşarın adaletsizliğinden sözettikten sonra bu verginin yerine vasıta-lı vergilerin konularak artırılmasını, İstanbul halkından da vergi alın-masını önerir. İstanbul'da oturanların emlâk vergisi vermemelerini bü-yük haksızlık olarak niteler ve şöyle der "...Hiç olmazsa tırnaklarıylayer kazıp da verdikleri tekâlif sayesinde bin türlü nimetine müstağrakolduğumuz köylüden utanalım.."

"Acaba İstanbul'dan Niçin Vergi ve Asker Alınmaz" (İbret Gaze-tesi, No: 60) başlıklı yazısında, hazinenin gelir sıkıntısı içinde olmasınakarşın, İstanbul'dan vergi alınmamasının anlamsızlığını belirterek bu-radan alınacak verginin önemi üzerinde durur. Eğer bu vergi alınırsahazinenin 100.000 kese kadar gelir sağlayacağını tahmin eder. Ayrıcaİstanbul halkının asker olmamasının doğurduğu tepkiler üzerinde durur.

Page 10: NAMİK KEMAL'İN SOSYAL VE EKONOMİK GÖRÜŞLERİ Prof. Dr. M ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5143/5771.pdfrak, yapıcı, irade sahibi bir varlıktır. "... eline bir esrar yumağı

M-1"' -'

48 ' , '...' - ; MUSA ÇADİRCİ

Namık Kemal, maliyedeki bozukluklardan da şikâyetçidir. Özellik-le bu alandaki düzensizliğin birçok fenalığın kökünü oluşturduğu üze-rinde durur. Siyaset biliminin gereği olarak, devletin düzenli bir bütçe-ye sahip olması gerektiğini savunur. Ona göre "... Devlet Hazinesi hersene büyüyen bir altın madeni hükmünde tutularak, bu seneki irâd kâfiolmamakla ne lazım gelir, bir parça terkin eder borç alırız'''' zihniyetikaldırılmalı; köylünün altında ezildiği ağır vergileri hafifletmek suretiy-le memleketin umumî servetini her gün biraz daha azaltmaktan kurtar-mak ve istikraz karşılıklarımıza müessir bir çare bulmak gerekir. Ay-rıca diğer yazılarında da maliyeye dair gözlem ve önerilerde bulunur."Maliyenin Muamelat-i Hesabiyyesıne Dair Bir Lâyihadır" (Tasvir-iEfkâr Gazetesi, No: 406), başlıklı yazısında maliye hesaplarındaki ha-talara, bunların nedenlerine, maliye memurlarının görevlerine ve yapı-lan yanlışlıkların düzeltilmesine ait bilgiler aktarmaktadır. "Ahval-ıMaliyeye Dair Bir Lâyihadır" (Tasvir-i Efkâr, 414, 20 Haziran 1866)adlı makalesinde de 1283 (1866) yılı bütçesinin tahlilini yapmaktadır.Bu vesile ile devlet maliyesinin nasıl ıslah edilebileceğine dair görüş vedüşüncelerini aktarmaktadır. Yine "Muvazene-i Maliye'1'' (Hürriyet Ga-zetesi, No: 62—63) başlıklı iki makalesinde 1285 (1860-70) yılı bütçe-sini ele almaktadır. Devletin malî konularda düştüğü hataları belir-terek, gelirlerin artırılması için yapılması gerekenler üzerinde ısrarladurmaktadır. Yine "Masraf ve İradımız'1'' (İbret Gazetesi, No: 90), adlıyazısında İmparatorluğun 1288 (1872—1873) yılı bütçesi üzerinde du-rur ve tahlilini yapar. O'nun Tezyid-i Varidat (İbret Gazetesi, No: 91)ve "Tekâlif" (İbret Gazetesi No: 87), "Mümteniat" (Hadika Gazetesi,No: 23) başlıklı yazıları da maliye ve vergilere ayrılmış bulunmaktadır.Diğer yazılarında da arada bir bu konulara dokunduğunu görmekteyiz.

Namık Kemal, Osmanlı ticaretini de yetersiz görmekte, bu konudatenkitlerde bulunmaktadır. Ona göre Ticaret Nezareti, şimdiye kadargösterdiği faaliyetlerine nazaran Adliye'nin bir şubesi olmaktan öteyegidememiştir. Ticaretimiz ise İstanbul'da hazinenin daima Galata Ban-kerleriyle muamelede bulunması dolayısıyle mevcut servetin en mühimkısmı sarraflığa münhasır kalmıştır. Şehrin büyüklüğüne oranla hiç de-nilebilecek kadar az olan servetin dahi yüzde doksan dokuzu ecnebilereline geçmiştir. Taşralara gelince, dahilde yolların olmaması ve ulaşımıngüçlükle yapılmasından dolayı, servet "madun bir dereceye inmiş veancak sahilde birkaç yer birkaçyüz ecnebi tacirine define-i istifade"olmuştur. Halbuki dünyada mevcut üç servet kaynağından en verimlisiticaret olduğuna göre, bizde ticaretin inkişafı için her ne lazımsa yapıl-malıdır. Nafia işlerimiz dahi bir iki demiryolu ile birkaç şoseye münhasır

Page 11: NAMİK KEMAL'İN SOSYAL VE EKONOMİK GÖRÜŞLERİ Prof. Dr. M ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5143/5771.pdfrak, yapıcı, irade sahibi bir varlıktır. "... eline bir esrar yumağı

; NAMIK KEMAL'İN GÖRÜŞLERİ . '; 49

kalmıştır. Nafianın bugünkü tahsisatı ile daha fazlasını yapmağa daimkân yoktur. Halbuki ticaretin ve ziraatın ilerlemesi, nafia işlerimizinilerlemesiyle kaim olduğundan hükümetin "bir suret-i mahsusa ve fev-kalâde ile himmet ve itina etmesi" gerekmektedir.

"Sanat ve Ticaretimiz" (ibret Gazetesi, No: 7) başlıklı makalesinde,Doğu sanayi ve ticaretinde Osmanlıların tarihteki önemli yerlerini özet-ledikten sonra bunun o sıralardaki Avrupa büyük sanayii karşısındanasıl hezimete uğradığını anlatmaktadır. Millî sanayinin korunması içinAvrupa ülkelerinden gelecek mallara fazla gümrük konmasını önerir.

Banka tesisinden, ticaret ve sanainin gelişmesinde çok önemverdiği yolların yapılması üzerinde durur. Bu önemli meseleleri tartı-şırken, gümrük tarifelerinin artırılmasına ve millî sanayiin himayesiniönleyen kapitülasyonların kötülüklerine dokunur. "Tezyid-i Varidat"(tbret, No; 91), adlı yazısında da gelirleri artırmanın yollarını belir-terek bazı çareler gösterir. İngiltere ve Fransa gibi devletlerin gelirle-rini artırmak için başvurdukları önlemlerden söz eder. Bunların başındagümrüklerin artırılması gösterir. Böylelikle hem gelir artar hem millîsanayi ve ticaret Avrupa'ya karşı korunmuş olur. Bundan başka rejiidaresinin devlete geçmesine, yabancıların elinde olan başka kurum vekuruluşların da millîleştirilmesine yorumlanabilecek imâlara da bu ya-zısında yer vermektedir. . , , .

"• ' . • • • • . " " - ^ S O N U Ç . ; : : • ••. ' '

Namık Kemal, bütün yazılarında Osmanlı İmparatorluğu'nun çök-mekte olduğunun bilincindedir. Bu çöküntüyü önlemenin yollarınıirdeler ve hangi yenilikler ve düzenlemeler yapılırsa çöküntü önlenirsorusuna cevap arar. O'nun yirmi beş yılı bulan yazarlığı süresincekendisine başlıca uğraş alanı olarak seçtiği bu sorunun çözümü içinönerdiği yolları şöyle özetlemek mümkündür:

İmparatorluk siyasal ve ekonomik nedenlerden çökmektedir. Bu-nu önlemenin yolu eğitimden geçmektedir. Ayrıca öncelikle Anaya-salı, merkeziyetçi, meşrutî bir rejim kurulmalı, sorunlar bu rejimin sağ-layacağı imkânlarla çözümlenmelidir. O'nun yazdıklarından çıkardı-ğımız bu sonuçlara uygun olarak, ilk kez çağdaş Batı uygarlığının felsefîtemeli olan "Doğal Haklar" düşüncesine yer verdiğini görmekteyiz.Batı'da bulunduğu, sıralarda öğrendiği doğal haklar ve toplumsal sözleş-

Page 12: NAMİK KEMAL'İN SOSYAL VE EKONOMİK GÖRÜŞLERİ Prof. Dr. M ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5143/5771.pdfrak, yapıcı, irade sahibi bir varlıktır. "... eline bir esrar yumağı

5 0 . . . . . . . M U S A Ç A D I R C I - ' • - "

me gibi ilerici sonuçları olan iki temel fikri "Şeriat" ile bağdaştırmayaçalışır. Yer yer zorlanarak bir senteze varmak ister.

Öte yanda bilindiği gibi 19. yüzyıl liberalizmi, hükümetin kişininhak ve hürriyetlerini korumaktan başka görevi o^adığını savunur. Dev-letin ekonomi ve kültür sahalarındaki faaliyetlerini kişisel özgürlükleresaldırı olarak niteler. Namık Kemal, bu görüşe şiddetle karşı çıkmakta-dır. Zorunlu öğretimin uygulanmasında buna "kişinin özgürlüklerinesaldırıdır" diye karşı çıkanları haksız bulur. Ona göre "Devlet efradınmarifetine, mülkün mamuriyetine, insaniyetin kemâline, medeniyetinterakkisine hizmet ederse hem kendinin hem ahalisinin hem de bütünâlemin menfaatine mürüvetmendâne bir muavenet ibraz etmiş olur,namı kıyamete kadar insaniyetin evliyayı nimeti olon eazimle beraber yadolunur..."

Namık Kemal'in Osmanlı maliyesi, tarımı, ticareti hakkındaki dü-şünceleri, devrinde dikkate alınmış, bu düşünceler doğrultusunda uy-gulamalar olmuştur. Ancak, o sıralarda onun gibi düşünen başkaları-nın bulunduğunu da gözönünde tutmamız gerekmektedir. Birçok yöne-tici, devlet adamı ve düşünür, benzer önerileri anılarında, verdikleri ra-porlarda dile getirmişler, İmparatorluğu çöküntüden kurtarmak içinönerilerde bulunmuşlardır. ı

Bunların içerisinde Namık Kemal'e özel bir yer vermemizin neden-leri arasında, onun düşüncelerini kamu oyuna aktarabilmiş olmasındankaynaklanmaktadır. Günümüzdeki kadar olmasa bile, Tanzimat'ın budöneminde gazete okuma alışkanlığı yaygınlaşmaktaydı. Ülke sorunla-rına çözüm arayanlar, gazete yazılarına, özellikle Namık Kemal gibi ün-lü bir şairin yazdıklarına elbette ki önem vermekte idiler. Bu yönüylede Namık Kemal'in etkisinin ayrıca araştırılması gerekir kanısındayım.

Namık Kemal'in aktarabildiğimiz bazı fikirlerinin yanısıra sözünüedemediklerimizi de bir arada değerlendirdiğimizde şu sonuca varıyoruz:O'nun üç ana fikri savunduğunu görüyoruz. İlki Batı uygarlığı, ikincisiİslâm-Osmanlı kültürü ve üçüncüsü ise arzulanan Osmanlı vatanı hak-kındaki fikirleridir. Belirttiğimiz gibi Namık Kemal'e göre Batı bizemaddî kültürde üstündür. Bunu Batıyla temasa geçtiğimiz ilk dönem-lerde kavrıyamadık. III. Mustafa döneminden II. Mahmut döneminekadar topun karşısına, şişhane, tüfeğin karşısına sopa ile çıktık ve hezi-mete uğradık. Şimdi anladık ki Batının ilmini, fennini sanayiini, iktisadîsistemini almamız gereklidir. Fabrikalar, şirketler, bankalar kurmamızlâzımdır. Tembelliği ve cehaleti bir tarafa bırakıp, çalışmamız, bin ka-

Page 13: NAMİK KEMAL'İN SOSYAL VE EKONOMİK GÖRÜŞLERİ Prof. Dr. M ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5143/5771.pdfrak, yapıcı, irade sahibi bir varlıktır. "... eline bir esrar yumağı

. . NAMIK KEMAL'İN GÖRÜŞLERİ 51

zanıp bir yememiz gerekir. Fakat bunları yapalım derken, Avrupa'nınkötü gelenek ve kurallarını alıyoruz ve taklit ediyoruz. Halbu ki bizimşerefli bir mazimiz vardır. Bu İslamın ve Osmanlılığın mazisidir. Mari-fet, intizam, şecaat, adalet, hürriyet ve terakkiperverliğin bu mazininsahifelerinde binlerce misalleri vardır diyor ve Hammer ile Ernest Re-Renan'a Osmanlı ve İslâm tarihlerini tahrif ettiklerinden dolayı şiddet-le karşı çıkıyor. Bunların Osmanlı tarihinde küçüklükler bulmak, İs-lâm dinine mensup olanın fikren geri kalmaya mahkûm olduğunu isbatetmek yolundaki tezlerini, Osmanlı ve İslâm tarihinden misaller getire-rek çürütmek istiyor. Bunu yeterli bulmayarak tarih yazıcılığına başlı-yor. Vatan mefkuresinin en kuvvetli bir şekilde tarihi eserlerinde ifadeetmeye başlıyor. Vatan adb makalesinde deneye dayalı ilimlerin günü-müzdeki ilerlemelere yararı büyük olmakla birlikte, bazı sakıncaları daberaberinde getirdiğini vurguluyor. Özellikle dünyada elle tutulması,gözle görülmesi mümkün olmayan her şeyi, yok hükmünde tutmak is-teyen materyalistlere karşı çıkıyor. Beşeri ruhun maddî âlemden farklıolduğunu, insanın kafasının ve vicdanının geometrik ölçülerde yapıl-pılmadığını, aklın 2x2=4 'ü ne kadar açıldıkla benimsiyorsa vicdan da" Vatan başkadır, vatandan gayrisi başkadır" sözünün doğruluğuna okadar itimat ediyor demektedir. Bütün duygular gibi vatan duygusu dasırf sebepsiz bir doğal içgüdüden ibaret değildir. "Her dinde, her millette,her terbiyede, her medeniyette vatan sevgisi en büyük faziletlerden

en mukaddes vazifelerdendir." Bu duygunun birçok nedenleri vardır.Vatanını seven kişi bütün yaşamında bunların etkisi altında yaşar.Bütün dünyanın vatandaş olacağını ummak şimdilik bir hayal besle-mekten başka bir şey değildir.

Namık Kemal, birçok etnik unsurların bir mozayiği olan Osmanlıİmparatorluğu hudutlarını vatan olarak tanır. Bu vatanın sınırlarıiçinde ne kadar muhtelif cins,- mezhep ve dil olursa olsun, bu farklarvatanın çöküşünü, parçalanışı gerektirmez. Her sınıf ahali umumîhukuk ve hürriyetten yararlandırılır ve umumî terbiye müesseseleriherkese vatanın kıymetini anlatırsa bütün farklara rağmen herkes buvatanı sevecektir. Vatan hudutları içinde biribirnden farklı ırkların,dinlerin bulunuşu hatta iyidir de. Eğer doğru hareket edilirse, bu birlik-ten doğacak güç karşısında hiç kimse duramaz. Bunun için de çok ça-lışmak çaba göstermek gerekir. Böyle bir gayret gösterildiğinde netice-sinde "Her tarafta servetti şehirler, her saat başında şehirlerden, büyük

kişverlerden mahfuz kariyekr, her sokakta saraylar, ziyneti kafalar,

metin haneler.... demir yollar, nehirler, kanallar damar kadar çok ve

birbirine karışmış bir halde her tarafa yayılmış... Hâkimiyet ümette,

Page 14: NAMİK KEMAL'İN SOSYAL VE EKONOMİK GÖRÜŞLERİ Prof. Dr. M ...acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5143/5771.pdfrak, yapıcı, irade sahibi bir varlıktır. "... eline bir esrar yumağı

52 MUSA ÇADIRCI

tefriki kuvva olmuş, istibdat yok, mebusan meclisi, mahkemeler kurul-muş, maarif intişar etmiş, usul-ü mesuliyet tessüs etmiş, ticaret, yenilikler, muhabere vasıtaları, telgraf intişar etmiş, velhasıl ahenkli bir cemi-yet... Fakat bu sadece bir rüya". Uyanınca bu mamure kayboluyor,bir daha görülmüyor. Ardından ünlü şairimizin dileği geliyor:

; • ölürsem görmeden millette ümit ettiğim feyzi, \ '

Yazılsın seng-i kabrimde vatan mahzun, ben mahzun.

t? , i.