İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu...

104
İnşaat Sanayii DOSYA ÇALIŞMA HAYATINDAN ÖNEMLİ BAŞLIKLAR TÜRKİYE İNŞAAT SANAYİCİLERİ İŞVEREN SENDİKASI YÜZELLİİKİ KASIM - ARALIK 2015

Transcript of İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu...

Page 1: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

İnşaat Sanayii

DOSYA

ÇALIŞ

MA H

AYAT

INDA

N ÖN

EMLİ

BAŞL

IKLAR

TÜRK

İYE İN

ŞAAT

SAN

AYİCİ

LERİ

İŞVE

REN

SEND

İKAS

IYÜ

ZELL

İİKİ

KASIM

- AR

ALIK

2015

Page 2: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok
Page 3: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

EditördenDergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık.

Konular elbette çok çeşitli. Ücretler, vergi yükümlülükleri, iş sağlığı ve güvenliği, iş gücünün belgelendirilmesi, sosyal güvenlik uygulamaları ve kayıt dışı ekonomi.

İnsan hayatında çalışma çok önemli bir yer tutar. Elbette çalışmanın asıl amacı hayatı idame ettirmektir. Bunun için de hak edilen ücretler önem kazanmaktadır. Ücretler arttıkça daha yüksek bir yaşam standardına sahip olmak mümkündür.

Bir işverenin çalışanına en az ödeyebileceği asgari ücret düzeyi işçi- işveren ve devlet kesiminin taraflarınca her yıl belirlenmektedir. Ülkemizde de asgari ücretlere ilişkin hükümler ulusal ve uluslararası kanunlarla güvence altına alınmıştır.

2015 yılının en çok tartışılan konularından birisi olan asgari ücretlerin belirlenmesine ilişkin izlenen politikaları devletimizin temsilcilerine, işçi ve işveren örgütlerinin önde gelen kuruluşlarına sorduk.

Bu kurumlar aynı zamanda haksız rekabet anlamına gelen kayıt dışı istihdam konusundaki görüşlerini de aktararak kayıt dışı ile mücadelede etkin yöntemlere ilişkin önerilerde bulundular.

T.C. 64. Hükümetimizin üyelerine nezaket ziyaretleri gerçekleştiriyoruz.

Yönetim Kurulu Başkanımız Celal Koloğlu ve Yönetim Kurulu Üyelerimiz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Süleyman

Soylu, Çevre ve Şehircilik Bakanımız Fatma Güldemet Sarı, Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu, Orman ve Su İşleri Bakanımız Prof. Dr. Veysel Eroğlu’nu ziyaret ederek sektörün sorunlarını aktardı. Önümüzdeki aylarda Bakanlarımız ile Sendikamızın Geleneksel Toplantılarında bir araya gelerek sektörün konularını ele alacağız.

Çalışma hayatının ilgiyle takip edeceği bir oluşumun adı, SGK TV. Kanal her geçen gün izleyici kitlesini arttırıyor. Kurumun yayın içeriği oldukça faydalı röportajları ve haberleri içeriyor. İnternet yayını ile SGK TV’yi takip edebilirsiniz.

Türkiye MYM, ülke genelinde belgelendirme faaliyetlerine devam ediyor. Yasal süreç hızlandı. 26 Mayıs 2016 tarihinden itibaren şantiyelerde belgesiz işçi çalıştıran işverenlere cezai müeyyideler geliyor. Sektörün önde gelen firmaları ile Türkiye MYM iş birlikleri kuruyor. İnşaat sektörünün ağır ve tehlikeli meslek grubu olarak kabul edilen alanlarında mesleki yeterlilik sınavları ülke genelinde gerçekleştiriliyor.

İnşaat Sanayinin duayenlerinden M. Emin Erdoğan’ın tecrübeler ile dolu hikâyesi sektörümüzün gelecek nesillerine ilham olacak. Yeni yayınlar bölümünde M. Emin Erdoğan’ın kitabına yer veriyoruz.

İlgiyle okuyacağınızı umduğumuz bir dergi hazırlamaya çaba gösterdik.

Bir sonraki sayıda farklı içerikle bir araya gelmek dileği ile sağlıcakla kalınız.

Page 4: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

YÜZELLİİKİ

İNTES İşveren Sendikası Adına SahibiCelal KOLOĞLU

Sorumlu MüdürH. Necati ERSOY

Yayına HazırlayanlarErcan DEVADemet SOMUNOĞLU

Yönetim Yeri4. Cadde 719. Sk. No: 3, Yıldız, Çankaya, AnkaraT: 0312 441 43 50 (pbx), F: 0312 441 36 [email protected] / www.intes.org.tr

‘’İnşaat Sanayii Dergisi® 556 Sayılı KHK Uyarınca Türk Patent Enstitüsü Tarafından Tescile Bağlanmıştır’’

İNTES Kuruluş Tarihi5 Şubat 1964

Sendikamız Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu üyesidir.

İnşaat Sanayii Dergisi Ocak-Şubat 2004 tarihinden itibaren hakemli dergidir.

İNTES İnşaat Sanayii Dergisi’nin adı da dahil olmak üzere tamamı üzerindeki telif hakları İNTES’e aittir.

Dergide yayınlanan yazılar yazarlarının kişisel görüşü olup hiçbir şekilde İNTES tüzel kişiliğinin görüşü olarak mütalaa edilemez.

Dergide yayınlanan yazıların her hakkı saklı olup, İNTES’ten yazılı izin alınarak ve kaynak gösterilmek suretiyle kullanılabilir.

ISSN: 1303-8028Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın,Ücretsizdir. İki ayda bir yayımlanır.Abonelerine ücretsiz olarak gönderilir.

YapımReta Reklamcılık ve Tanıtım Ltd. Şti.Ziyaurrahman Cd. 285. Sk. No: 26/19Çankaya, AnkaraT: 0312 440 20 56, F: 0312 440 53 [email protected] / www.reta.com.tr

BasımDesen Ofset San. ve Tic. A.Ş.Birlik Mh. 448. Cd. 476. Sk. No: 2Çankaya, AnkaraT: 0312 496 43 43, F: 0312 496 43 [email protected]

Basım Tarihi ve Yeri17 Şubat 2016 / ANKARA

04BAŞYAZI:Çalışma Yaşamında Barış OrtamıCelal KOLOĞLUYönetim Kurulu Başkanı

06

24

30

34

44

4820

DOSYA: Çalışma hayatından önemli başlıklar

DOSYA: Çalışma hayatının gündemi: Ücretler ve kayıt dışı ekonomiHulusi AYÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanı

DOSYA: Usulsüzlüklerden uzak durun, yaptırımlarımız oldukça ağırdırMustafa APAYDINSosyal Güvenlik Kurumu Rehberlik ve Teftiş Başkanı

DOSYA: Kayıt dışı istihdamı azaltmak için SGK büyük bir özveri ile çalışıyorAhmet AÇIKGÖZSosyal Güvenlik Kurumu Sigorta PrimleriGenel Müdürü

DOSYA: Asgari ücret işçinin ailesiyle birlikte değerlendirilmelidirMustafa ŞAHİNTürkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri SendikasıGenel Başkanı

DOSYA: Öncelikli tercihimiz diyalogZekeriya NAZLIMTürkiye ÇİMSE-İŞ Sendikası Genel Başkanı

52 KÜLTÜR / SANAT: SGK TV vatandaşın ilgi odağı

64TÜRKİYE MYM’DEN: TÜRKİYE MYM sektörün lider firmaları ile iş birliğine devam ediyor

DOSYA:Esnaf ekonomik ve sosyal yaşamın vazgeçilmez unsurudur Bendevi PALANDÖKENTürkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu Başkanı

DOSYA:Asgari ücret artışı emek yoğun sektörleri etkileyecek

M. Rifat HİSARCIKLIOĞLUTürkiye Odalar veBorsalar Birliği Başkanı

DOSYA:Koruma ücreti olması gereken asgari ücret, milyonlarca işçinin geçim ücreti

Ergün ATALAYTürkiye İşçi SendikalarıKonfederasyonu Genel Başkanı

DOSYA:Kalkınmanın anahtarı çalışma barışıdır

Yağız EYÜBOĞLUTürkiye İşveren SendikalarıKonfederasyonuYönetim Kurulu Başkanı

12 1608

Page 5: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

66TÜRKİYE MYM’DEN: Tekfen’in işçileri niteliklerini belgeliyor

94

86

88

89

90

91

SUMMARY

68

8070

72

76

78

74

İNŞAAT SANAYİCİLERİ:METGÜN İNŞAAT TAAHHÜT VETİCARET A.Ş.

GÖRÜŞ: Yapım işleri ihalelerinde iş deneyimi ve benzer iş kavramı üzerine Mustafa Kemal DURAKKamu İhale Kurumu DüzenlemeDairesi Başkanlığı Uzmanı

İNŞAAT SANAYİCİLERİ:KUR İNŞAAT A.Ş.

İNŞAAT SANAYİCİLERİ:NUR-SOY İNŞ.ULUSLARARASINAK.SAN.TİC.A.Ş.

İNŞAAT SANAYİCİLERİ:DORÇE PREFABRİK YAPI veİNŞ. SAN. TİC. A.Ş.

İNŞAAT SANAYİCİLERİ:RÖNESANS HOLDİNG A.Ş.

İNŞAAT SANAYİCİLERİ:TACA İNŞAAT

HABERLER: Türkiye Hazır Beton Birliği sektörü Ankara’da buluşturuyor

HABERLER: ARTANKARA ikinci kez Ankaralı sanatseverlerle buluşuyor

VEFAT: Celal ECE1935-2016

VEFAT: Gülseren ÖZDEMİR1948-2016

VEFAT: Mehmet TATOĞLU1942-2016

92

93

YENİ YAYIN:Emin Erdoğan Hayatı ve Hatıraları Yaşadıklarımın Bir Kısmı Bilinsin İstedim

YENİ YAYIN:Çimento Sektöründe “Endüstriyel Patlamalardan Korunma” Kılavuzu

ZİYARETLER:Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu Ziyareti

ZİYARETLER:Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı ziyareti

ZİYARETLER:Dışişleri BakanıMevlüt Çavuşoğlu ziyareti

ZİYARETLER:Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu ziyareti

56 58 60 62DOSYA:Asgari ücret artışı rekabet gücümüzü zayıflatacaktır

Nurettin ÖZDEBİRAnkara Sanayi OdasıYönetim Kurulu Başkanı

40

Page 6: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

4

BAŞYAZI

Celal KOLOĞLUYönetim Kurulu Başkanı

Türkiye’de ekonominin gelişmesiyle doğru orantılı olarak sosyal refahının artması en önemli önceliklerimiz arasındadır.

Kalkınmanın anahtarı işletmelerde verimlilik artışının sağlanmasıdır. Bunun için de çalışma barışı şarttır.

Çalışma barışı açısından, işçi ve işveren kesimleri arasında oluşacak diyalog ortamının kalıcı olması önemlidir. Son yıllarda devletimizin teşviki ile işçi-işveren kesimi arasında bu sosyal

diyalogun sürdüğünü görüyor ve bundan mutluluk duyuyoruz.

Özellikle inşaat sektöründe işçi ve işveren sendikaları arasında diyalog kültürü sağlıklı gelişmektedir.

Çalışma hayatının konuları arasında ilk sırayı kayıt dışı ekonomi almaktadır. Kayıt dışılık haksız rekabeti doğurmaktadır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın verilerine göre inşaat ve bayındırlık faaliyetlerinde kayıt dışı istihdam %36’lar dolayındadır.

Çalışma yaşamında barış ortamı

Page 7: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

5

Bu oran, inşaat sektörü açısından çok ciddi bir uyarı niteliği taşımaktadır. Kayıt dışılık, çalışanların sosyal haklarından yoksun çalışması, iş sağlığı ve güvenliğinde ciddi zafiyetlerin oluşması demektir.

Hükümetimizin son yıllarda uygulamaya koyduğu önlemler sayesinde kayıt dışılıkta ciddi azalma vardır. 2023 yılında ulusal istihdam stratejisi kapsamında tarım dışı sektörlerde kayıt dışı istihdam oranının %15’in altına indirilmesi hedefi son derece yerindedir.

Çalışma hayatını etkileyecek önemli hususlardan birisi de dengeli ücretler konusudur. Çalışma barışını tesis edecek en önemli araçlardandır. Bu

nedenle ücretler çoğu zaman bir sosyal politika aracı olarak da kullanılmaktadır.

Ülkemizde de son dönemde gerçekleşen asgari ücretlerin artışı çalışma hayatının önemli gündem maddesini oluşturmuştur.

İşverenler olarak misyonumuz yatırım yapmaktır. Yatırım yaparken devletimize katma değer sağlamak ve istihdam olanaklarını artırmaktır. Çalışanlarımıza geçinebilecekleri düzeyde ücret ödemek, onların iş yerlerine olan aidiyet duygularını artırmak da bizim görevimizdir.

Ancak ücretler üzerindeki yükümlülüklerimiz giderek ağırlaşmaktadır. İşçilerimizin alacakları ücretler ile işverene

maliyeti arasındaki farkın makul düzeylere indirilmesi yatırım kararlarını doğru yönde etkileyecektir.

Çalışma hayatında yükümlülüklerini yerine getirmeyen işverenlere elbette ceza uygulanmalı ama ceza kadar teşvik ve ödül mekanizmalarına yer verilmesi bizleri yüreklendirecektir.

Çalışma barışı herkes içindir. Bu ortamı tesis etmek işçi-işveren-devlet ortak hepimizin sorumluluğudur.

Günümüzde sosyal diyaloga, çalışma barışına ve işçi-işveren ve devlet olarak verilecek ortak kararlara her zamankinden daha çok ihtiyacımız vardır.

Saygılarımla.

Page 8: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

6

Sosyal diyalog ile huzurlu bir çalışma yaşamı inşa edilebilir. Son yıllarda bu konuda çok ilerleme kaydedildiğini görebiliyoruz. Çalışma hayatında kaydedilen reformlar sayesinde işletmelerde tam bir uyum sağlanabilir.

Çalışma hayatı artık günümüzde tamamen farklı bir boyuta taşınmıştır. “Ne iş olsa yaparım” anlayışı ortadan kalkmıştır. İş gücü arzı iş gücü talebini aştıkça nitelik unsuru ön plana çıkmaktadır. İş gücünün eğitimi, kendisini geliştirmesi, niteliklerini artırması işverenlerin tercih nedeni olmaktadır. Gelişmiş ülkeler istihdamın nitelikleri konusunda sistemini kurmuştur. Gelişmekte olan ülkelerde ise iş gücünün niteliği konusu kanunlarla güvence altına alınmakta, konu hükümetin eylem planlarına dahil olmaktadır.

Ülkemizin genç nüfusu istihdam kapasitesinde önemli potansiyele sahiptir. Üniversite mezunlarının sayısı artmakta, yüksek lisans ve doktora alanında eğitim gören gençlerimiz çoğalmakta, böylece iş gücümüzün niteliği yükselmektedir.

Ülkemizde ara eleman yetiştirilmesi konusunda da çok önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. 5544 Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu ile Türkiye’de mesleki yeterliliklerin yasal çerçevesi tamamlanmıştır. Ardından 6645 sayılı Kanun ile tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde mesleki yeterlilik belgesiz işçi çalıştırılamayacağına dair hüküm getirilmiştir. Böylece nitelikli iş gücü çalıştırılması konusunda çok önemli bir gelişme kaydedilmiştir. Konunun diğer önemli parçası da iş sağlığı ve güvenliği hususudur. Zira mesleki yeterlilik kriterlerinin

DO

SYA

Çalış

ma

haya

tında

n ön

emli

başl

ıkla

r

Çalışma hayatından önemli başlıklar

Page 9: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

7

önemli bir parçası iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin teorik ve pratik bilgi düzeyinin yeterliliğidir. Bu alanda bilgi sahibi olmayanlar mesleki yeterlilik belgesi sahibi olamayacak yani bir başka deyişle sahada çalışamayacaklardır.

Her yaşanan ölümlü iş kazasında konunun önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle işçi, işveren, devlet tüm kesimler tarafından seferberlik halinde sadece çalışanların değil, çocuk yaştan itibaren insanların konuya ilişkin eğitilmesi konusunda projeler yürütülmektedir. İş Sağlığı ve Güveliği Kanunları ile çok geniş düzenlemeler getirilmiştir.

Çalışma hayatının konuları çok geniştir. Toplu iş sözleşmeleri, sosyal sigortalar, genel sağlık sigortaları, işsizlik ödenekleri, yurt dışında işçi istihdamı, yabancıların çalışma izinleri konusu, kayıt dışı istihdamla mücadele, iş gücünün nitelikleri ve ücretler bu konuda önemli başlıklardır.

Ücretler ise çalışma hayatının her kesimini doğrudan etkilemektedir. Özellikle her yıl belirlenen asgari ücretler, her ülkede tüm tarafları yakından ilgilendirmektedir. Zira konunun merkezinde insan vardır. Yaşamını emeğiyle idame ettiren insanlar için en önemli husus kazandığı gelir karşılığında bir hayat standardı yakalayabilmektir. İnsan, kendisinin ve ailesinin önce gıda, barınma, sağlık gibi temel; sonra da sosyal ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çaba harcar.

Anayasa’da herkesin “Çalışma, iş güvenliği, insan onur ve haysiyetine uygun bir hayat sürmesini sağlayacak ölçüde adil ücret hakkına sahip” olduğu belirtilmektedir. Çalışma hayatında ücretlere ilişkin düzenlemeler getirilmektedir.

Asgari ücret en önemli sosyal politika aracı olup gerek hükümet programlarında gerekse kalkınma planlarında önemli yer tutmaktadır.

Son dönemde “Asgari Ücretlerdeki Artış” konusu çalışma hayatının en

önemli gündemini oluşturmuştur. 31 Aralık 2015 tarihinde Asgari Ücret Tespit Komisyonu, işçi ve hükümet temsilcilerinin oy çokluğu ile aldığı karar neticesinde 01 Ocak 2016-31 Aralık 2016 tarihleri arasında uygulanacak net asgari ücreti 1.300 TL olarak belirlemiştir. Asgari ücret aylık brüt 1.647 TL olarak belirlenmiş, işverene aylık maliyeti 1.935,23 TL olmuştur.

Asgari ücret artışı beraberinde birçok tartışmayı getirmiştir. Öncellikle işveren camiası olarak ifade edilen endişe işçiye daha çok ücret ödeme hususu değil, işverenlere yansıyacak maliyetlerdir. Orta Vadeli Mali Plan’da ücrette yapılan artışın işveren üzerinde oluşturacağı ilave maliyetin kısmen telafisine yönelik tedbir alınacağı belirtilmiştir. Ancak sadece asgari ücret artışı olarak değil, ücretler genel düzeyinde bir artış ihtiyacı ya da çalışanlardaki beklenti verimlilikten, maliyet artışlarına kadar pek çok kaleme yansıyacaktır.

Ülkemizde ücretlerdeki vergi ve sigorta yükleri kayıt dışı istihdamın en önemli sebeplerinden birisini oluşturmaktadır. Kayıt dışı istihdamın gerek doğrudan gerekse dolaylı olarak toplumsal maliyeti büyüktür. Bir taraftan vergi erozyonuna neden olurken diğer taraftan kayıt dışı çalışan işçide motivasyon eksikliği ile üretkenliğini azaltarak verimsizliğe neden olmaktadır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın etkin denetimleri ile özellikle son yıllarda bu konuda neredeyse bir seferberlik ilan edilmiştir. 2002 yılında kayıt dışı istihdam oranı %52 idi, yani her iki çalışandan birisi kayıt dışı çalışmaktaydı. 2005 yılında bu oran %48 seviyesine geriledi, son açıklanan Ekim 2015 verilere göre kayıt dışı istihdam oranı %33,8 düzeyine gerilemiştir.

Kayıt dışı istihdam ve kayıt dışı ücrete karşı caydırıcı ve özendirici tedbirlerle mücadele edilerek kayıtlı çalışan sayısını artırarak prim tabanı genişletilmektedir.

Ayrıca, sosyal güvenlik primlerinde düzgün çalışan işletmelere getirilen 5 puanlık indirim de işverenler için önemli bir teşvik unsuru olmuştur.

Ancak tüm çalışmalar ve de ekonomideki iyileşmelere rağmen kayıt dışında yaşanan %33,8’lik oran yüksektir. Düşen enflasyon oranları, bütçe disiplinin sürdürülmesi, mali piyasalardaki sağlam yapı, yüksek büyüme oranları kayıt dışına yeterince çözüm olamamıştır. Çünkü ülkemizde artan nüfus, genç nüfusun yoğunluğu ve kırsaldan kente göç sürecinde iş gücüne yeterli istihdam olanakları sağlanamaması, sosyal güvenlik bilincinin toplumda yeterli ölçüde olmaması kayıt dışını tetikleyen unsurlar olmuştur.

İstihdam vergilerinin yüksekliği ülkemizdeki işsizlik sorununun çözümünde her zaman engelleyici bir unsur olmaya devam edecektir. Ücretler için hem işveren hem de işçi payı adında kesintiler yapılmaktadır. Ama her iki prim yükü de işverenlere aittir.

Kayıt dışı istihdam adil gelir dağılımına ve ekonomiye olumsuz yansımaktadır. Kamu finansmanının sağlıklı bir yapıya kavuşması, ancak kayıt dışılığı azaltmak ile mümkündür. Kayıt dışı istihdamı önleme ekonomide rekabet gücünü de artıracaktır.

Kayıt dışılık bireylerin her türlü sosyal güvenceden yoksun kalması demektir. Böyle bir yapıda çalışandan verim almak da mümkün değildir.

Çalışma hayatının tüm konuları daima tarafların diyalogları ile çözüme kavuşturularak çalışma barışı tesis edilebilir.

Devlet-işçi-işveren tüm kesimlerin sorunların çözümüne yönelik sağlayacağı katkı önem arz etmektedir Bu nedenle dergimizde tüm tarafların görüşlerine yer verdik. Konuya ilişkin aktarılan yapıcı önerilerin çalışma hayatına ışık tutacağını umuyoruz.

Page 10: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

8

ÇALIŞMA HAYATINDAN ÖNEMLİ BAŞLIKLAR

İşçi ve işveren kesimleri arasında sürekli işleyen bir sosyal diyalog ortamı, çalışma barışının teminatlarından biridir. Diyaloğun olduğu yerde, çatışma ve uyuşmazlıklar en aza indirilebilir.

Ülkemizde işçi ve işveren ilişkilerindeki mevcut barış ve diyalog koşullarının sürdürülmesi, kalkınma çabalarımız açısından büyük önem taşımaktadır. Zira iş yerlerinde çalışma barışı olmadan kalkınmanın anahtarı olan işletmelerin verimlilik artışı sağlayarak, istihdam yaratarak, rekabet gücünü geliştirerek küresel piyasalarda başarıyı yakalamaları mümkün değildir. İşletmelerin ekonomik gücü de çalışanların en önemli istihdam garantisidir.

Türkiye’de son yıllarda gelişen sosyal diyalog anlayışı ve beraberinde getirdiği çalışma barışı, işçi ve işveren kesimlerinin

çalışanların mesleki eğitimi, meslek standartları, iş sağlığı ve güvenliği, sektörel sorunların çözümü gibi alanlarda birlikte çalışarak çözümler üretmelerine imkan tanımıştır. Metal, tekstil, inşaat, çimento, kimya, gıda, deri sektörlerinde işçi ve işveren sendikalarının ortak girişimlerde bulundukları ve projeler ürettikleri gözlenmektedir.

İNTES ve YOL-İŞ Sendikası’nın, sektörün nitelikli iş gücü ihtiyacını karşılamak üzere 2004 yılında kurdukları Türkiye Eğitim Şantiyesi bunun en güzel örneklerinden biridir.

Asgari ücret artışı ve tarafların çıkarları

64. Hükümet, aylık net asgari ücretin 2016 yılında 1.300 TL olarak uygulanmasını Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na önermiştir.

Kalkınmanın anahtarı çalışma barışıdır

Yağız EYÜBOĞLUTürkiye İşveren Sendikaları

KonfederasyonuYönetim Kurulu Başkanı

Yapılacak düzenlemeler ile

asgari ücret artışının ücret kademelerini

daraltması nedeniyle iş yerlerinde

ortaya çıkabilecek huzursuzluk ve

verim düşüklüğü de önlenecektir.

DOSYA

Page 11: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

9

Komisyon’da işveren kesimini temsil eden Konfederasyonumuz, enflasyon %8 düzeyinde iken asgari ücretin işverene maliyetinin %29,3 artmasının ve tüm ücret kademelerinde yapacağı yükseltici etkinin işletmelerin rekabet gücünü azaltarak özellikle istihdam, enflasyon, ihracat ve kayıt dışı istihdam alanlarında ciddi olumsuz sonuçlara neden olacağını bildirmiştir.

24.12.2015 tarihinde Konfederasyonumuz Yönetim Kurulu ve TÜRK-İŞ Yönetim Kurulu ortak açıklama yayımlayarak, Hükümet’ten aşağıda belirtilen tedbirlerin uygulanmasını talep etmiştir.

“Gerek işsizlik sigortası primlerinde gerek SGK primlerinde indirimler yapılması isabetli olacaktır. Tespit edilecek brüt asgari ücretin işçiye ödenecek net tutarında yılın ilerleyen aylarında gelir vergisi kesintisi nedeniyle azalma olmaması sağlanmalıdır. Bu kapsamda, asgari geçim indiriminin asgari ücret seviyesine getirilmesi ve vergi oranları ile gelir vergisi tarifesinde ücretli çalışanlar için iyileştirmeler yapılması isabetli olacaktır.

Yapılacak bu düzenlemeler; asgari ücret artışının ücret kademelerini daraltması nedeniyle iş yerlerinde ortaya çıkabilecek huzursuzluğu ve verim düşüklüğünü de önleyecektir.

Ülkemizdeki istihdamın artırılması ve sosyal politikalarla desteklenmesi, çalışma barışının sürdürülmesi için asgari ücret artışından kaynaklanacak vergi ve prim yükü artışlarının devlet tarafından önemli ölçüde azaltılması temel beklentimizdir.”

Yapılan girişimlere rağmen, Asgari Ücret Tespit Komisyonu 30.12.2015 tarihinde işçi ve Hükümet temsilcilerinin oy çokluğu ile aldığı kararla 2016 yılı boyunca uygulanacak asgari ücreti 2015 sonuna göre %29,3 artışla aylık brüt 1.647 TL düzeyinde belirlemiştir. Konfederasyonumuz bu karara katılmamış ve karara muhalefet şerhi koymuştur. Yeni asgari ücretin işverene aylık maliyeti; toplu iş sözleşmesi uygulamayan iş yerleri için 2015 sonuna göre 437 TL artarak 1935,23 TL olmuştur. Bu tutar toplu iş sözleşmesi uygulayan iş yerleri için 3.534 TL’dir.

Asgari ücretin geldiği seviyenin, özellikle emek yoğun iş kolları açısından maliyet artışı yönüyle olumsuz sonuçlar meydana getireceği değerlendirilmiştir.

Ayrıca asgari ücretteki %29,3’lük artışın yaratacağı domino etkisinin, en yüksek ücretler dâhil, tüm ücretleri yukarı itmesi söz konusu olduğundan, iş gücü piyasasında ortaya çıkabilecek çok boyutlu olumsuz etkilerin önlenmesi için Konfederasyonumuz, Hükümet nezdinde girişimlerde bulunmuştur.

İşverene destek içeren mevzuat düzenlemesinin yapılacağı, buna göre asgari ücretin 2016 başında zaten %11 oranında artacak olduğu varsayımı ile işverene aylık maliyette ortaya çıkan 274 TL’nin 110 TL’lik kısmının 2016’da SGK işveren priminden düşülmek

suretiyle Hazine’ce karşılanacağı açıklanmıştır.

Hazine’ce karşılanacak kısımdan yararlanma koşulları itibariyle birçok üyemizin destek kapsamı dışında kalacak olmasından hareketle Konfederasyonumuz, HAK-İŞ, MÜSİAD, TİM, TOBB, TÜRK-İŞ ve TÜSİAD ile birlikte 8 Ocak 2016 tarihinde kamuoyuna bir ortak açıklama yapmış ve “Hazine’ce yapılacak katkının, çalışanların tamamına veya daha büyük bölümüne yaygınlaştırılması konusunda” destek istemiştir.

Bu gelişmelerin ardından, TBMM’de görüşülen “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” çerçevesinde, yasalaştığı takdirde SGK işveren primlerine yapılacak desteğin kök ücret dışında, bazı yan ödemeleri de kısmen kapsayacak şekilde genişletilmesini sağlayacak düzenlemeyi içeren önerge Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilmiştir.

14 Ocak 2015 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaşan söz konusu Kanun Teklifi’ne göre 2015 yılının aynı ayına ilişkin Kuruma verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde prime esas günlük kazancı 85 TL (Aylık 2.550 TL) ve altında bildirilen sigortalıların (toplam prim ödeme gün sayısını geçmemek üzere) 2016 yılının cari aya ilişkin aylık prim ve hizmet belgelerinde bildirilen sigortalılara ilişkin toplam prim ödeme gün sayısının günlük 3,33 ile çarpımı sonucu bulunacak tutar (aylık 100 TL) üzerinden işverenlerimize devlet desteği sağlanacaktır.

Sağlanan destek işverenlerin Kurum’a ödeyecekleri sigorta primlerinden mahsup edilecektir.

Söz konusu destekten 2016 yılı içinde ilk defa Kanun kapsamına alınan iş yerlerimizde (brüt aylık ücretleri 2.550 TL’nin altında bulunan işçileri için) yararlanabileceklerdir.

Page 12: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

10

Bu suretle asgari ücretin yüksek oranda artırılmasının ekonominin rekabet gücüne, istihdama, yatırımlara, ihracatımıza ve kayıt dışılığa yapacağı olumsuz etkiler kısmen azaltılmış olmakla birlikte işverenler üzerine ağır bir yükün geldiği de bir gerçektir.

Önümüzdeki dönemde istihdam üzerindeki yüklerin en azından OECD ortalaması seviyesine çekilmesi yönündeki talep ve beklentilerimizi koruyor ve ısrarla dile getirmeye devam ediyoruz. Ülkemizin rakibi konumundaki ülkelerle eşit koşullarda rekabet edebilmenin yolu istihdam piyasasının da rekabetçi bir maliyet yapısına kavuşması ile gerçekleşebilir. Ayrıca toplu iş sözleşmeleri gereğince işçilere ödenen ikramiye, prim ve sosyal yardımların asgari ücret kapsamında kabul edilmemesi nedeniyle toplu iş sözleşmesi uygulayan iş yerlerinin yaşadığı haksız rekabetin önlenmesi için süreklilik arz eden söz konusu ödemeler asgari ücret içinde tanımlanmalı, yasal mevzuat bu yönde değiştirilmelidir.

TİSK’in araştırması ve sığınmacıların kayıt dışına katkısı

Son yapılan açıklamalar paralelinde sayıları yaklaşık 2,5 milyon kişi olan Suriyeli sığınmacıların, uzun bir süre daha

Türkiye’de kalacakları ya da önemli bir bölümünün artık yaşamlarını ülkemizde sürdürecekleri anlaşılmaktadır.

Suriyeli sığınmacıların iş gücü piyasası üzerinde önemli etkileri bulunmaktadır. Suriyeli sığınmacılar Türk iş gücü piyasasında işsizlik ve kayıt dışı istihdam baskısını artırmıştır. Bu baskının zaman içinde daha da ağırlaşması beklenmektedir.

Sığınmacıların önemli bir bölümü geçimlerini sağlamak için iş aramaktadır. İş gücü piyasasına dâhil olan bu yeni iş gücünün bir bölümü, sadece sınır illerinde değil, diğer illerde de güvencesiz, sigortasız, olumsuz iş sağlığı ve güvenliği koşullarında, düşük ücretle küçük ölçekli iş yerlerinde kayıt dışı olarak istihdam edilmektedir; son yıllarda azalmış olan çocuk işçiliği sorunu yeniden büyümektedir. Öte yandan Suriyeliler tarafından kurulan iş yerlerinin tamamına yakını da kayıt dışıdır.

Suriyeli sığınmacıların ucuz iş gücüne kaynaklık etmesi nedeniyle yoğun olarak bulundukları bölgelerde genel ücret düzeyinde düşme, vatandaşlarımızın işini kaybetmesi gibi olumsuzluklar gözlenirken kayıtlı iş yerleri ve işletmeler bakımından önemli bir haksız rekabet sorunu yaşanmaktadır.

Bakanlar Kurulu tarafından yapılacak düzenleme ile geçici koruma statüsünde olan sığınmacıların çalışmalarına ilişkin usul ve esaslar belirlenerek Geçici Koruma Yönetmeliği hükümlerine işlerlik kazandırılmalıdır.

Suriyeli sığınmacıların çalışma talepleri ile iş gücü piyasası ihtiyaçlarının dengelenmesi, üzerinde durulması gereken bir diğer konudur. Ancak sığınmacıların iş gücü piyasasında düzgün işlere ulaşmalarının önündeki en büyük engel, büyük bir

bölümünün eğitim seviyelerinin çok düşük olması ve gelir getirici bir mesleğe sahip bulunmamalarıdır.

Konfederasyonumuz, Türk iş gücü piyasasının, başta işsizlik ve kayıt dışı istihdam olmak üzere mevcut durumu dikkate alınarak Suriyeli sığınmacıların mesleki yeterlilikleri çerçevesinde bazı bölge ve sektörlerde sınırlı ölçüde istihdam edilmelerinin uygun olacağı, girişimci nitelikte olanların bu özelliğinden yararlanılması ve sığınmacıların kayıt dışı istihdam sorununu büyütmesini önleyecek tedbirler alınması gerektiği görüşündedir.

Ancak istihdam kararı alınmadan önce yapılması gereken işler vardır. Türkiye’deki Suriyeliler konusunda hala tam ve sağlıklı veriler bulunmamaktadır. Sığınmacıların kayıt altına alınması, demografik özelliklerinin belirlenmesi, eğitim, iş ve meslek bilgilerinin derlenmesi, demografi, eğitim, sağlık ve sosyal gelişimleri açısından takip edilmeleri, doğru politikaların uygulanması bakımından ön şart niteliği taşımaktadır.

Kayıtlı çalışan sayısını artırmayı teşvik

Ülkemiz iş gücü piyasasının çözüm üretilmesi gereken yapısal sorunlarından biri, hiç şüphesiz kayıt dışı istihdamdır.

Türkiye’de kayıt dışı ekonomi/istihdam kayıtlı işletmeler bakımından haksız rekabet yaratarak, iş yerlerinin büyüyüp kurumsallaşmasını önleyerek, büyümeyi, yatırımları, ihracatı, verimliliği sınırlayarak, çalışanlar bakımından sosyal hakların kullanımını engelleyerek, kamu gelirlerini azaltarak ekonomik ve sosyal kalkınmayı sekteye uğratmaktadır.

Ülkemizde son yıllarda uygulamaya konulan tedbirler sayesinde 2002’de %52,1 düzeyinde olan kayıt dışı istihdam oranı 2015 yılında

Suriyeli sığınmacılar Türk iş gücü

piyasasında işsizlik ve kayıt dışı istihdam baskısını artırmıştır.

Bu baskının zaman içinde daha

da ağırlaşması beklenmektedir.

Page 13: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

11

%34,8 seviyesine gerilemiştir. Bununla birlikte halen gelişmiş ülkelerdeki oranların üzerindedir. Ulusal İstihdam Stratejisi ile tarım dışı sektörlerde kayıt dışı istihdam oranının 2023 yılında %15’in altına indirilmesi hedeflenmiştir.

Vergi ve sosyal sigorta primi şeklindeki ücret dışı iş gücü maliyetlerinin yüksekliği, kayıt dışı istihdamı besleyen önemli etkendir. Söz konusu maliyetler 2004 yılından bu yana yapılan çeşitli düzenlemelerle azaltılmış olmakla beraber, halen OECD ortalamalarının 9,9 puan üzerindedir. İstihdam üzerindeki vergi ve sigorta prim yükünün azaltılmasına devam edilmeli; 2014 yılı itibariyle %36,8 olan söz konusu yük takvimli ve programlı şekilde %26,9 olan OECD ortalamasına indirilmelidir.

Sosyal güvenlik sisteminin kayıtlı olmanın avantajlarını artıracak

biçimde düzenlenmesi, kayıt dışı istihdamı azaltacaktır.

Örneğin yeni açılan iş yerlerinin SGK ile ilişkilendirilmesinde belli bir süre prim alınmaması ya da düşük oranlı olarak uygulanması, emekli aylığı almakta iken çalışmaya başlayanlar için uygulanan sosyal güvenlik destek primi oranının düşürülmesi ve ödenen primlerin emekli aylığına yansıtılması, ödenen primlerin tutarı ile sunulacak sosyal güvenlik hizmetleri arasında doğrudan ilişki kurularak, toplam ödeme tutarı yükseldikçe hizmetin artırılması gibi uygulamalar geliştirilmelidir.

Esnek çalışma biçimleri çalışma hayatına girmeli

İş gücü piyasasına ilişkin mevzuat altyapısının ILO ve AB normlarına uyum sağlaması ve ülke ihtiyaçlarını karşılaması amacıyla yeni Borçlar Kanunu, İş Sağlığı ve

Güvenliği Kanunu, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu gibi önemli yasal düzenlemeler sosyal diyalog mekanizması işletilerek gerçekleştirilmiştir. Bu kanunlar, getirdikleri değişiklikler ile birer reform niteliği taşımaktadır.

Belirtilen sürecin geliştirilerek devam ettirilmesi gereklidir. İş Kanunu’nun esneklik hükümlerine ilişkin uygulama sorunları giderilmeli ve özel istihdam büroları aracılığıyla geçici istihdam sistemi gibi yeni esnek çalışma biçimleri çalışma hayatımıza bir an önce kazandırılmalıdır. Aynı zamanda kıdem tazminatı müessesesinin yeniden düzenlenmesi, gerek alt işveren uygulamasında, gerek iş sağlığı ve güvenliği mevzuatındaki aksaklıkların da hızlı şekilde giderilmesi öncelikli gündem maddelerimiz arasındadır.

Page 14: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

12

Çalışma hayatında olumlu diyaloga süreklilik sağlayacak çalışma barışının güçlendirilmesi hususunda olması gerektiğini düşündüğümüz temel yaklaşım kamu, özel sektör ve çalışan kesimlerin iş birliği ve istişare anlayışıdır.

Bunu sağlayan önemli mekanizmalardan biri Karma İstişare Komitesi’dir. Bu komite, Türkiye ile AB arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi ve sosyal ve ekonomik diyalogun

kurumsallaşması amacıyla oluşturulmuştur.

Dönem başkanlığı çalışanlarla işverenler arasında iki yılda bir değişmektedir. Aynı masa etrafında bir arada oturup, meseleler konusunda ortak akıl oluşturacak mekanizmalar gerekiyor.

Bu çerçevede Türkiye bu sene düzenlenen G-20 zirvesinde ilk defa işçi ve işverenler temsil eden B-20 ve L-20 bir arada çalıştılar.

Asgari ücret artışı emek yoğun sektörleri etkileyecek

M. Rifat HİSARCIKLIOĞLUTürkiye Odalar ve

Borsalar Birliği Başkanı

İstihdamı ancak özel sektörümüz

sağlayabileceğinden işverenlerimizin

istihdam yaratma kapasitelerini

sınırlayan engellerin kaldırılması

gerekmektedir.

DOSYA ÇALIŞMA HAYATINDAN ÖNEMLİ BAŞLIKLAR

Page 15: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

13

Bunun bir diğer güzel yansıması olarak asgari ücret artışının işverene daha az yük getirmesi noktası TOBB ve TÜRK-İŞ mutabakata vardı ve ortak açıklamalar yapıldı.

Kıdem tazminatı sistemine kalıcı ve sağlıklı çözüm getirmek için de aynı istişare ve diyalog ortamını sürdürmeyi hedefliyoruz.

Asgari ücretin artışının ekonomiye etkileri

Asgari ücret işveren için zaten 1500 lira ama 500 lirasını kamu alıyor, işçiye 1000 lira kalıyor. Asgari ücretle çalışanların çok büyük bölümü KOBİ’lerde. Net asgari ücreti 300 lira artırmak için işverene 440 lira ilave yük geliyor.

Asgari ücret kapsamında yaklaşık 5 milyon kişi olduğu ifade ediliyor. Bu durumda KOBİ’lerde 26 milyar lira civarında ilave maliyet

oluşuyor. KOBİ’ler 40,5 milyar lira vergi öncesi kâr üretti.

Eğer asgari ücret artışından kaynaklanan yük tamamen reel sektöre yüklenirse KOBİ’ler %62 kâr kaybı yaşayacaklar.

Kârlılıklarının üçte ikisini kaybedecek KOBİ’ler ilave istihdam, yatırım, yeni pazarlara ulaşma gibi faaliyetlerinde çok büyük sıkıntılarla karşılaşacak. Bunlara kaynak ayıramayacak.

Hatta kesinti yapmak durumunda kalacak. KOBİ’lere bu kadar büyük ilave yük gelmesi adil ve sürdürülebilir değil. Emek yoğun sektörlerde faaliyet gösteren firmalar özellikle olumsuz etkilenecek.

Tüm bu nedenlerle asgari ücretteki artışın öncelikle KOBİ’lere daha az yansıması sağlanmalı.

Bu çerçevede normal asgari ücret artışının üzerinde kalacak kısım kamu idaresince karşılanmalı. Asgari ücretteki artışı, verimlilik artışı ile birleştirerek ekonomik büyümeye daha fazla katkı sağlar hale getirmeliyiz.

Bunun için mesleki eğitime ve beceri geliştirme politikalarına daha fazla ağırlık vermeliyiz.

Eğer asgari ücret artışından

kaynaklanan yük tamamen reel

sektöre yüklenirse KOBİ’ler %62 kâr

kaybı yaşayacaklar.

Page 16: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

14

Kayıt dışı istihdamın azaltılmasını sağlayacak araçlar

Son yıllarda hem istihdamda hem de “kayıtlı istihdamda” ciddi bir artış sağlandı. Burada en büyük katkıyı da reel sektörümüz üretti. Sosyal güvenlik primlerinde düzgün çalışan işletmelere getirilen 5 puanlık indirim, vergi oranlarındaki düşüşler reel sektörde hep olumlu karşılık buldu.

Bu da gösteriyor ki istihdam maliyetlerinde indirim sağlanmaya devam edilir ve istihdam üzerindeki mali olmayan çeşitli yükümlülükler, zorunlu istihdam uygulamaları ve mevzuat katılıkları giderilirse bu olumlu gidişat güçlendirilerek devam eder. Geldiğimiz nokta olumludur ama yeterli değildir.

Genç bir nüfus yapısına sahip olmamız nedeniyle hem mevcut işsizlerimize hem de iş gücüne her yıl yeni katılan bir milyon gencimize iş bulmak zorundayız.

Bu istihdamı ancak özel sektörümüz sağlayabileceğinden

işverenlerimizin istihdam yaratma kapasitelerini sınırlayan engellerin kaldırılması gerekmektedir.

Mesela kıdem tazminatı sistemi işsizlik sigortası yürürlüğe konuluncaya kadar uygulanmak üzere iş mevzuatımıza girmişti. Oysa şimdi işsizlik sigortası ve kıdem tazminatı yükü birlikte işverenin üzerindedir.

Ulaştığımız bugünkü noktada Sosyal Güvenlik Reformu’nu yürürlüğe koymakla işimizin bittiğini düşünmemeli, öncelikle istihdamın önündeki engelleri ortadan kaldıracak şekilde bu reformu geliştirmeye devam etmeliyiz.

TOBB olarak bu yönde gösterilecek çabalara gerekli destek ve katkıları sağlamaya devam edeceğiz

Suriyeli sığınmacıların kayıt dışı istihdama etkileri

Türkiye göçün ortaya koymuş olduğu sorunlarla son 5 yıldır artan

Şu anda dünyada en çok mülteci

Türkiye’de. Biz, hala onlara geçici olarak

buraya gelmişler gibi davranıyoruz.

Artık bu tavrı değiştirmenin, hakikati kabul

etmenin zamanı geldi. Suriye iç savaşı

nedeniyle ülkemize sığınanların çoğu

Türkiye’de kalıcıdır.

Page 17: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

15

şekilde boğuşan bir ülke haline geldi. Suriyeli mülteci sayısı 2,3 milyona ulaştı. Ayrıca Irak’tan gelen mülteciler de var.

Son 5 senede mülteciler için yapılan harcama yaklaşık 8 milyar dolara ulaştı. 400 bin çocuk okul çağında, okullara gidecek, eğitim ve sağlık hizmetleri verilmesi gerekecek.

Toplam rakama baktığınızda ise şu anda dünyada en çok mülteci Türkiye’de. Biz, hala onlara geçici olarak buraya gelmişler gibi davranıyoruz.

Artık bu tavrı değiştirmenin, hakikati kabul etmenin zamanı geldi. Suriye iç savaşı nedeniyle ülkemize sığınanların çoğu Türkiye’de kalıcıdır.

Türkiye’nin nüfusu artık 80 milyonu geçmiştir. Vakıa ile kavga etmeyi bırakıp hakikati kabullendiğimizde, vakıa üzerine yeni bir bakış açısıyla düşünmeye başlayabiliriz.

İkinci nokta Türkiye’den Avrupa’ya giden Suriyeli mülteciler, daha iyi eğitimli ve daha gençler. Mesela Yunanistan’dakilerin %43’ü üniversite mezunu iken Türkiye’dekiler arasında bu oran %10’un altında kalıyor.

Oradakilerin yüzde 70’i 18-35 yaş aralığında. Bizde ise 18 yaşındaki Suriyeliler, toplam rakamın %50’sini oluşturuyor. İşte bu rakamlar da neyi kaçırdığımızı ve Suriyeli mülteciler karşısındaki politikasızlığımızı gösteriyor.

Türkiye’nin bir an önce Suriyeli mültecilere yönelik bir beceri tespiti ve mesleki eğitim atağına kalkması gerekiyor. Onları kayıtlı istihdama dâhil etmesi gerekiyor. Yoksa beceri sahibi ve iyi eğitimli Suriyeliler Avrupa’ya gitmeye devam edecek.

Geçmişte Balkanlardan gelip Marmara Bölgesi’ndeki ekonomik gelişmeye büyük katkıları olan

göçmen soydaşlarımızı dikkate alarak ve Apple’ın kurucusu Steve Jobs’un da Amerika’ya göç eden Suriyeli bir babaya sahip olduğunu hatırlayarak gelen Suriyelilerin fırsatlar sunabileceğini düşünmeliyiz.

Prim tabanının geliştirmesine yönelik çalışmalar

İstihdam üzerinde yüklerde rakip ülkelerin üzerindeyiz. Ayrıca istihdamı cezalandıran pek çok mevzuat uygulaması var.

Belli bir sayı aşılınca ilave yükümlülükler veya çeşitli meslek gruplarından kişilerin istihdamını zorunlu hale getiren uygulamalar çok sayıda mevcut. İstihdam piyasasının katılığı anlamında da sıkıntılar var.

Özetle istihdamı cezalandıran değil ödüllendiren bir yaklaşım benimsenmeli. Bu çerçevede asgari ücret artışı, istihdam üzerindeki vergi yükleri, kıdem tazminatı ve zorunlu istihdam uygulamaları birlikte ele alınarak iş gücü piyasası reformlarının tamamı ile birlikte hayata geçirilmelidir.

Reel sektöre ilave mali yük yüklenecekse firmaları rahatlatacak diğer reformlar da eş zamanlı olarak hayata geçirilmelidir. Kıdem tazminatı yeniden düzenlenmelidir. Belli meslek gruplarının zorunlu istihdamında taban ücret sınırı da değiştirilmelidir.

Bunlara yönelik olarak OSB’lerde belli hizmetlerin toplu alınması imkanı getirilmelidir. Zorunlu istihdam koşulları cezalandırıcı nitelikte değil, teşvik edici nitelikte yeniden tasarlanmalıdır.

Çalışma hayatının önemli unsurları

Çalışma hayatının sağlıklı ve huzurlu olması ekonomi için

olmazsa olmaz. Bu konuda atılacak adımların işçi-işveren mutabakatı ile hayata geçirilmesini arzu ediyoruz.

Çalışma hayatı dinamik olmalı ki gençleri müteşebbis olmaya, iş kurmaya teşvik edebilelim.

Zira girişimcisi olmayan bir ülkenin kalkınma şansı bulunmuyor. Devlet eliyle kalkınma olamayacağı Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra anlaşıldı. Eğer Türkiye kalkınacaksa girişimcisiyle kalkınacak.

Risk alan, çalışan ve gayret eden insanlarıyla kalkınacak. Bu nedenle girişimcilik TOBB olarak da en fazla değer ve önem verdiğimiz konuların başında geliyor. Amacımız “Üniversiteyi bitireyim, devlete kapak atayım” anlayışını değiştirmek.

“Ben de iş dünyasına atılayım, işimi kurayım, yanımda birkaç insanı çalıştırayım, ben de üreteyim, ben de kazanayım, ülkemin ve milletimin refahını artırayım” anlayışını yerleştirmek.

Bunu başarırsak gelecekten endişeye duymaya gerek kalmaz. Bu çerçevede yenilikçilik ve girişimciliği, Türkiye’nin kalkınmasında iki anahtar kelime olarak görüyoruz. Üçüncü kilit kelime de istikrar.

İstikrarın olmadığı dönemlerde ekonomi ciddi darbe alıyor. Her kriz girişimcilik ruhumuza darbe vuruyor. Oysa girişimci bir milletiz.

Bu girişimciliğin yeşermesi Türkiye’nin istikrarına bağlı. Türkiye, istikrar içinde yoluna devam ederse Allah’ın izniyle bu milletin önünde hiçbir engel kalmaz.

Ülkemizin birlik, beraberlik ve istikrar içinde yoluna devam edeceğine inanıyorum.

Page 18: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

16

Çalışma hayatı oldukça dinamik bir alandır. Ülkede uygulanan ekonomik ve sosyal politikalar doğrudan çalışma hayatına yansır. Uluslararası alanda meydana gelen kimi gelişmeler de, ekonomik veya siyasal olsun, bir zaman sonra etkisini göstermektedir. ABD Merkez Bankası’nın alacağı faiz kararı, AB ülkelerindeki ekonomik büyüme ve işsizlik verileri, komşu ülkelerden gelen “misafir” mültecilerin iş gücü piyasasına etkisi ve benzeri birçok konuyu bu kapsamda değerlendirmek mümkündür.

Çalışma hayatında yaşanan sıkıntıların aşılmasında, devletin dengeleyici ve koruyucu rolü

önem kazanmaktadır. Sağlanan refahın geniş kesimler tarafından adaletli olarak paylaşılması için gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. İktisaden dar ve sabit gelirli kesimlerin geçim şartlarının iyileştirilmesi bu kapsamdadır. Devlet, uyguladığı politikalarla gelirin adaletli dağılmasını sağlar. Sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümenin ön şartı sağlanan refahın toplumda dengeli paylaşılmasıdır.

Uygulanan bütün politikalarda “insanın merkeze alınması” ve “insan onuruna yakışır” iş ve yaşama şartlarının sağlanması öncelikli olmalıdır. Bu çerçevede çalışanların hak

Koruma ücreti olması gereken asgari ücret, milyonlarca işçinin geçim ücreti

Ergün ATALAYTürkiye İşçi Sendikaları

Konfederasyonu Genel Başkanı

DOSYA ÇALIŞMA HAYATINDAN ÖNEMLİ BAŞLIKLAR

Ülkede ekonomik büyümenin

sağlanması ve sürdürülmesi,

istihdamın ve yeni iş imkanlarının

artması önemlidir. Ancak bu tek başına

yeterli değildir. Ne olursa olsun bir iş

değil, insana yakışır iş imkanlarının

çoğalması gerekir.

Page 19: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

17

ve menfaatlerinin korunarak geliştirilmesi, örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması, bu amacın gerçekleşmesine yardımcı olacaktır. Demokrasi, temel insan hak ve özgürlükleri, evrensel hukuk değerleri alanında yapılacak düzenlemeler, çalışma hayatının temelini ve çerçevesini oluşturmaktadır. Bu yönüyle konu dikkatle izlenmesi gereken önemdedir.

Çalışma hayatında mevcut sorunlara getirilecek çözümler sosyal taraf temsilcileriyle istişare içinde belirlenmelidir. Kuşkusuz sosyal diyalog sadece karşılıklı konuşmak ve görüş almak ile sınırlı görülemez. Bütün süreçlerde birlikte çalışmayı ve katılımcı olmayı gerektirir. Bu çerçevede, çalışan kesimin beklentilerinin karşılanması uygulanan bütün politikalarda, düzenlemelerde esas olmalıdır. Kuşkusuz bunun ifade edilmesi yanında uygulamada ortaya çıkması önem taşımaktadır. Çalışma hayatının tarafları arasında devletin hakem görevini yerine getirmesi, eşit mesafede durması ancak aralarında bir güç dengesi bulunuyorsa yerinde bir davranış olacaktır. Aksine bir durum, iktisaden güçsüz ve büyük bölümü örgütsüz çalışan kesimin hak kayıplarına yola açacaktır.

Çalışan kesimin temsilcileri olarak sürekli dile getirdiğimiz üzere işçilerin bir işe sahip olmaları ve buradan ücret geliri elde etmeleri önemlidir. Ülkede sağlanan ekonomik büyümeden pay alınabilmesi için bir işe sahip olmak gerekir. Bunun yanında işte çalışabilir olmanın güvencesinin karşılığı hukuki olarak var olmalıdır. Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO) tarafında ifade edilen “insana yakışır iş” kavramı, çalışma ve yaşama şartları, iş ortamı, iş güvencesi, sosyal güvenlik hakları çerçevesinde değerlendirilmelidir. Gerek çalışırken gerek işsiz veya çalışamaz durumda kalındığında sağlanan hakların ve gelir

teminatının niteliği çalışma hayatındaki huzurun ve iş barışının temelidir.

İstihdam ve yeni iş imkanları artmalı

Ülkede ekonomik büyümenin sağlanması ve sürdürülmesi, istihdamın ve yeni iş imkanlarının artması önemlidir. Ancak bu tek başına yeterli değildir. Ne olursa olsun bir iş değil, insana yakışır iş imkanlarının çoğalması gerekir. İşçiler, kendilerine -aileleriyle birlikte- insan onuruna yaraşır bir yaşam düzeyini sağlayabilecek geliri elde etmek, güvenli koşullarda ve temel haklarını kullanarak çalışmak istemektedir.

Bu noktada gündeme taşımak istediğiniz “ücretler ile kayıt dışı ekonomi” konuları, çalışma hayatının üzerinde konuşulmaya, tartışılmaya ve farklı bakış açısı geliştirilmeye ihtiyaç duyulan alanı olmaktadır.

Ücret, işçiler açısından önemlidir. İşçiler, yaşamlarını sürdürebilmek, kendileri ve ailelerinin temel ihtiyaçları olan gıda, giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık gibi ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışmak zorundadır. İşçilerin genelde tek gelir kaynağı, emekleri karşılığında elde ettikleri ücrettir. Elde edilen ücret, çoğu zaman haneye giren tek gelirdir. İşveren için ücret, üretim içinde bir maliyet öğesi olmasından dolayı önem taşımaktadır. Çalışanların elde ettiği ücret, üretimin bir girdisi olarak iş gücü maliyeti olmakta fakat geniş bir tüketici kesimi olarak harcamalarıyla da üretimi canlandırmaktadır. Asıl olan ücretleri değil üretimin maliyetini düşük tutabilmektir. Bunun da yöntemi verimliliktir. Siyasal iktidar açısından ücret ise her şeyden önce toplumun önemli bir kesimini doğrudan ilgilendiren özelliği nedeniyle sosyal yönü bulunan bir unsurdur.

Türkiye’de reel ücretlerin seyrine uzun bir dönem açısından

bakıldığında, bir anlamda ülkede uygulanan ekonomik ve sosyal politikaların yansımalarını görmek mümkün olmaktadır. İşçilerin ekonomik kazanımları ya da kayıpları, ücretlerin satın alma gücündeki gelişmelerle izlenebilmektedir. Bu seyir, aynı zamanda milli gelir içinde emeğin payını izlemek açısından da önemli bir gösterge olmaktadır. Ülkede yaşanan ekonomik krizler öncelikle ücretli çalışanları etkilemekte ve satın alma güçleri gerilemektedir. Ancak belirtmek gerekir ki ekonomik krizi aşmak için düşünülen tedbirler de çalışanların hak ve menfaatlerinin sınırlandırılması olmaktadır. Bu tercihle iş gücü piyasalarında ikili ve üçlü yapılar ortaya çıkmaktadır. Bir yanda kurallara uygun çalışan, sendikal örgütlenmenin olduğu bir yapı sözkonusu olurken, örgütsüz, genellikle asgari ücret üzerinden ücret ödenen iş yerleri yanında kayıt dışı istihdamın olduğu yerler de yaygın olarak bulunmaktadır.

Kayıt dışı ekonomi ve istihdam önde gelen sorun

Kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı istihdam ülkemizin önde gelen sorunlarından biri olarak önemini devam ettirmektedir. Kayıt dışılık, gelişmiş ülkeler için de sorun olma özelliğini taşımaktadır. Ancak ülkemiz ve ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkeler için daha

Ülkemizde yüksek oranda devam

eden kayıt dışılığın en başta gelen nedenleri kalıcı

nitelik kazanmış olan yüksek

orandaki işsizlik ile yoksulluktur.

Page 20: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

18

önemli ve daha ağır sorun olduğu tartışmasızdır.

Ülkemizde yüksek oranda devam eden kayıt dışılığın en başta gelen nedenleri, kalıcı nitelik kazanmış olan yüksek orandaki işsizlik ile yoksulluktur. Bu iki önemli nedene Suriye’den gelen göçmenler ile değişik yollardan çalışmak üzere ülkemize gelen yabancı işçiler de eklendiğinde kayıt dışı istihdam önemli oranda artmıştır.

Ülkemizde yaşayan yaklaşık 10 milyon civarındaki kişinin, çağdaş sosyal hukuk devletinin yapısına uymayacak şekilde sosyal güvenlikten yoksun, endüstriyel ilişkileri düzenleyen mevzuata aykırı, sağlıksız ortamlarda istismar edilerek çalıştırıldıklarının acı göstergesidir.

Ağırlıklı olarak yabancı uyruklu işçilerin olmak üzere kayıt dışında çalıştırılanların önemli bir kısmına asgari ücretin altında ücret verildiği de bilinmektedir. İş sağlığı ve güvenliğinin uygulanmadığı, yaşamlarının büyük risk altında olduğu ortamlarda çalışmaktadırlar. Kayıt dışı istihdam dürüst işverenler aleyhine de haksız rekabet oluşturmakta ve verimliliği de düşürmektedir.

Ülkemizde kayıt dışı istihdamın en yoğun olduğu sektörlerin, başta tarım olmak üzere inşaat, turizm ve tekstil olduğu bilinmektedir.

Kayıt dışı istihdam, çalışanların sosyal güvenlik hakkından tamamen yoksun kalmalarına, eksik bildirim nedeniyle emekli aylığı alamamalarına neden olduğu gibi, kamunun önemli miktarlarda kayıplarına neden olmaktadır. Çalışanların Sosyal Güvenlik Kurumu’na hiç bildirilmemesinden oluşan sigorta primi, işsizlik sigortası primi ve gelir vergisi kayıpları, Konfederasyonumuzca yapılan hesaplara göre yıllık 20 milyar liraya ulaşmaktadır. Eksik bildirim nedeniyle kurumların kayıpları ise tam veya yaklaşık olarak hesaplanamamaktadır.

Kamu ve özel sektörde artan taşeron uygulamalarının, kayıt dışı istihdamın artmasında önde gelen nedenlerinden biri olduğu da unutulmamalıdır. Özelleştirmeler ve hizmet satın alma yolu ile taşeron uygulamaları artıkça kayıt dışı istihdam oranını da artığı görülmüştür. Keza sendikal örgütlenme oranının düşmesi de kayıt dışı istihdamın artışına ortam hazırlamıştır. Hiç kuşkusuz kayıt dışı çalışmayı özendiren diğer önemli bir neden ise yanlış uygulanan sosyal yardım ve ödemeleri olmaktadır. Bu durum bilimsel araştırmalarla ortaya konulmuştur.

Kayıt dışı istihdamla mücadele tüm kesimlerin birlikte ve samimiyetle mücadele etmesi ile asgari seviyeye indirilebilir. Bütüncül bir anlayışla mücadele edilmediği sürece, kayıt dışı istihdamla yetersiz sayıdaki denetim elemanlarının baş etmesi mümkün değildir. Kayıt dışı mücadelede başarılı olunması için başta kamuda olmak üzere kayıt dışı istihdama ortam hazırlayan taşeron uygulamalarına son verilmesi ve sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması büyük önem taşımaktadır. Buna ek olarak denetim elemanlarının yeterli sayıya ulaştırılarak, gerekli donanımlarının tam olarak sağlanmasını ve özlük haklarının düzeltilmesini, caydırıcı yeterlikte cezai yaptırım uygulanmasını, işverenlerin uygun koşullarda teşvik edilmesi ile tüm toplumun konu ile ilgili olarak etkin bir şekilde bilinçlendirilmesini, kayıt dışı istihdamın asgari düzeye indirilmesi için gerekli görmekteyiz.

Gelişmiş ekonomilerde üretim ve katma değer artışı verimlilik temelinde olmaktadır. Ülke ekonomisinde veya firma düzeyinde sağlanan verimlilik artışı, ekonomik büyümenin ve yaşam standartlarının geliştirilmesinin temel şartıdır.

Bununla birlikte sağlanan verim artışından üretimi gerçekleştirenlerin adil pay alması da önem taşımaktadır.

Ulusal ve uluslararası piyasalarda rekabet edebilmenin ön şartı düşük ücretler olmamalıdır. Düşük işçilik maliyeti üzerinden rekabet anlayışı G20 üyesi ülkenin izleyeceği politika olamaz. Küreselleşen dünyada, ekonomide rekabet gücünün artırılması ancak toplumu oluşturan tüm kesimlerin birlikte hareket edebilecekleri ortak bir alanın oluşturulmasıyla mümkün olacaktır. Çalışanların hak ve özgürlüğünü daha da kısıtlayarak, geçim düzeyini daha da gerileterek bu ortak alanın oluşturulamayacağı açıktır.

Rekabet şartları düşük ücretlerle sağlanamaz ve esasında böyle bir yaklaşımın uzun süreli olması da mümkün değildir.

Asgari ücret şimdiye kadar sürekli baskılandı

Ücretlerin temelini oluşturan asgari ücret şimdiye kadar sürekli olarak baskılanmıştır. İşçilerin, ailesiyle birlikte geçimini sağlaması gereken ücret düşük tutulmuştur. Düşük ücret temelinde biçimlenen anlayış, sonuç itibariyle ülke ekonomisini ve giderek toplumsal yapıyı sarsmaktadır. Nitekim asgari ücret artışı yakın dönemin gündemine oturan ve neredeyse tüm siyasi partilerin seçim vaadinde yer bulan konu olmuştur.

Koruma ücreti olması gereken

asgari ücret, milyonlarca işçinin

geçim ücretidir. Çalışan işçilerin

neredeyse yarısının sosyal güvenlik primi

esas geliridir.

Page 21: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

19

Asgari ücret, işçi ve ailesinin günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre insanca yaşamasını mümkün kılacak, insanlık onuruyla bağdaşacak bir ücrettir. Çalışanların ücret gelirlerinin belirlenmesinde temel başlangıç niteliğindedir. Yaşama ve çalışma şartlarının düzenlenmesine yönelik önemli uygulamalardan birisidir.

Sosyal politika aracı olarak asgari ücretle çalışanların düşük ücretlere karşı korunması yanı sıra rekabetin emek sömürüsü ile yapılmaması amaçlanmaktadır. Ücretin sosyal yönü, işçilerin büyük çoğunluğunun tek gelir kaynağı olması bakımından daha fazla önem taşımaktadır.

Ücret hakkının, temel insan haklarının güvencesi altında bir “sosyal hak” niteliğini taşıması, asgari ücret kavramının da kaynağını ve temelini oluşturmaktadır. İnsan emeğinin fiyatı, piyasa kurallarına bırakılmayacak kadar değerlidir, kutsaldır. Böylece yasa yoluyla ödenecek ücretin en alt düzeyini belirleme yoluna gidilmiştir.

Ülkemizde de asgari ücreti yasal yoldan belirlemenin temelinde, özellikle niteliksiz işçilerin, yoğun işsizlik nedeniyle işveren tarafından istismarını kısmen engellemeye yönelik bir önlem olma niteliği ağır basmaktadır.

Sosyal ücret olması gereken, belirlenen ücretin altında işçi

çalıştırılmamasını öngören bu düzenleme, Türkiye’de yaygın kullanılan bir uygulama haline dönüşmüştür. Koruma ücreti olması gereken asgari ücret milyonlarca işçinin geçim ücretidir. Çalışan işçilerin neredeyse yarısının sosyal güvenlik primine esas geliridir.

2016 yılında geçerli olmak üzere net aylık asgari ücret 1.300 TL olarak uygulanacaktır. Brüt 1.647 TL olurken işverene maliyeti 1.935 TL olmuştur. Asgari ücretin 2015 yılının ikinci altı aylık döneminde 1.000 TL olduğu dikkate alındığında asgari ücretteki artış yüksek gibi değerlendirilebilir. Ancak devletin resmi kurumu Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tek bir işçinin yaşama maliyetini 1.600 TL olarak belirlemiştir. Bu tutar Konfederasyonumuz tarafından 29 yıldan bu yana yapılan açlık ve yoksulluk araştırması sonucuyla örtüşmektedir. Bilimsel, objektif yöntemler ve güvenilir verilerle belirlenen ve pazarlık ücreti olmayan bu tutar, sosyal taraflar arasında sürdürülen müzakerelerin başlangıç noktası olması gerekirdi. Anayasada ifadesini bulan asgari ücretin belirlenmesinde göz önünde tutulması gereken geçim şartlarının göstergesi, devlet tarafından belirlenen tutardır.

Yeterli, adil ve kalıcı bir ücret sisteminin temelinde, çalışanların kendilerinin ve ailelerinin geçimini ve sosyal ihtiyaçlarını sağlayacak

başlangıç ücretinin gerçekçi olarak belirlenmesi büyük önem taşımaktadır.

Başlangıç ücretini asgari yaşam standardını sağlayacak düzeye getirmeden “ücretlerde adalet” sağlamaya yönelik düzenlemeler yeni adaletsizliklere neden olacaktır.

TÜRK-İŞ, asgari ücret çalışmalarında ağırlıklı olarak “karşı oy” kullanarak görüşünü ortaya koymaktadır. Asgari Ücret Komisyonu’nun oluşumunda işveren, devlet ve işçi kesimi eşit ağırlıklı üyeyle temsil edilmekte ve fakat iki kesimin anlaşması durumunda kararlar oy çokluğuyla da alınabilmektedir. Asgari ücret çalışmalarında işveren-devlet kesimi sıklıkla uzlaşan kesim olmaktadır. Sadece son belirlemede işçi kesimi, işveren kesiminin muhalefeti karşısında, asgari ücretin 1 Ocak 2016 gününden yürürlüğe girmesini temin etmek için olumlu oy kullanmak durumunda kalmıştır.

Asgari ücret, ülkede uygulanmakta olan ekonomik ve sosyal politikaların bir yansıması ve önemli göstergesidir. Asgari ücretli 2016 yılının son üç ayında daha fazla vergi ödemek durumunda kalmakta ve bu nedenle net ücreti düşmektedir. Asgari ücret uygulamasından yola çıkarak sosyal taraflar, ücret üzerindeki kesintileri, bütüncül bir yaklaşımla yeniden değerlendirmelidir.

Page 22: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

20

Çalışma hayatında çalışma barışının güçlendirilmesi işçi ve işveren kesminin olduğu kadar esnaf sanatkar kesminin de öncelikli alanlarından bir tanesidir. Esnaf ve sanatkarlar işletmelerinde, işçi işveren ilişkisi yanında geleneksel ilişkilerin sürdürülüyor olması, esnaf ve sanatkarlarımızın bir bölümünün kendi başlarına bir bölümünün de kalfa ve çıraklarıyla birlikte çalışıyor olmaları esnaf ve sanatkarlar için çalışma hayatına farklı boyutlar katmaktadır.

Esnaf ve sanatkarların ülkemizin ekonomik ve toplumsal hayatında vazgeçilmez öneme sahip oldukları hepimizin malumudur.

Ülkemizde; ekonomik ve sosyal kalkınmanın dengeli biçimde sağlanması, dağıtılması ve sürdürülmesine yaptıkları katkı, işsizliğin azaltılması ve yeni istihdam alanlarının yaratılmasında oynadıkları rol ve piyasa koşullarında meydana gelen değişmelere hızlı uyum sağlayabilen esnek

Esnaf ekonomik ve sosyal yaşamın vazgeçilmezunsurudur

Bendevi PALANDÖKENTürkiye Esnaf ve Sanatkarlar

Konfederasyonu Başkanı

Çalışma hayatında meydana gelen

her türlü değişiklik dolaylı ya da

dolaysız olarak öncelikle esnaf ve sanatkar kesimini

etkilemektedir.

DOSYA ÇALIŞMA HAYATINDAN ÖNEMLİ BAŞLIKLAR ÇALIŞMA HAYATINDAN ÖNEMLİ BAŞLIKLAR

Page 23: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

21

yapıları esnaf ve sanatkarları ekonomik, toplumsal ve sosyal yönlerden vazgeçilmez konuma taşımaktadır. Fakat şunu da hiçbir zaman unutmamak gerekir: Esnaf ve sanatkar istikrarlı bir ekonomik ve siyasi ortamda yaşarlar. Esnafın sayısal olarak yaygın olduğu ülkelerde gelir dağılımı dengelidir ve bölgeler arasında gelişmişlik farkları azdır. Ekonominin canlanması yeni esnaf işletmelerinin açılmasıyla meydana gelir. Yani esnaf istihdam yaratır, işsizliğe çare olur, nitelikli iş gücünü iş yeri ortamında yetiştirir, ülkenin nitelikli insan kaynağı ihtiyacının karşılanmasına katkı verir.

Ülkemizde küçük ve orta ölçekli işletmeler, işletmelerin %99,9’unu oluşturmakta, istihdamdaki payları %81, katma değerdeki payları %59 olarak hesaplanmaktadır. KOBİ’ler yatırımların %62’sini, ihracatın %26’sını gerçekleştirmektedir. KOBİ tanımı içinde yer alan

işletmelerin %96,5’i ise mikro ölçekli işletme olarak adlandırılan 1-9 kişinin çalıştığı işletmelerdir. Bu işletmelerin çok büyük çoğunluğu Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) çatısı altında örgütlenen esnaf ve sanatkarlardır. TESK; 491 meslek dalında 1.586.507 esnaf ve sanatkar üyesi olan, bu esnafların ilçe merkezlerinde bir araya gelerek oluşturdukları 3.051 esnaf ve sanatkar odası, illerde örgütlenen 82 esnaf ve sanatkarlar odaları birliği, Ankara’da bulunan 13 mesleki federasyonu ile ülkemizin en yaygın örgütlenme ağına sahip, 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu ve Anayasa’nın 135. maddesi ile kurulmuş, yetki ve sorumluluklarının çerçevesi kuruluş kanunuyla çizilmiş, üyeliğin zorunlu olduğu, kamu kurumu niteliğinde tüzel kişiliği haiz meslek kuruluşudur.

Esnaf ve sanatkar camiası, yanlarında çalışanlar ve aileleri ile

birlikte ülkemizin neredeyse dörtte birini oluşturmaktadır. Özellikle esnaf ve sanatkar camiasının büyüklüğü düşünüldüğünde esnaf ve sanatkarların yaşadığı ve yaşayacağı olumsuzlukların sadece kendilerine değil, toplumun geneline de yansıyacağı açıktır. Unutmamak gerekir ki esnaf ve sanatkarın durumunun iyi olması işçi, memur ve çiftçinin gelirinin iyi olmasına bağlıdır. Bu nedenle diyebiliriz ki çalışma hayatında meydana gelen her türlü değişiklik dolaylı ya da dolaysız olarak öncelikle esnaf ve sanatkar kesimini etkilemektedir.

Öte yandan Eylül 2008’den beri ülkemizi de etkisi altına alan ancak ülkemizin 1995 ve 2001 yıllarında yaşadığı krizlerden edindiği tecrübenin de etkisiyle mali piyasaları diğer ülkelere göre nispeten daha az etkileyen küresel mali kriz reel sektör üzerinde olumsuz etkilerini göstermeye başlamıştır. Küresel mali kriz,

Page 24: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

22

ülkeleri genellikle mali piyasaları vurarak etkilemiştir. Ancak ülkemizde kriz etkilerini doğrudan reel sektör üzerinde göstermiştir. İşsizlik oranındaki hızlı artış bunun en önemli göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Küresel mali krizden en fazla etkilenen kesim esnaf ve sanatkarlardır. Tüketimin azalması sonucunda daralan iş hacmi esnafın iş yerini ayakta tutmasını imkansız hale getirecek boyuta ulaşmıştır. Bugün esnafın en önemli sorunu iş yapamamaktır. İş hacminin daralması ve düşen karlılık, esnafın zorunlu giderlerini bile karşılayamaz duruma düşmesine neden olmaktadır. Aldığı kredisini ödeyemeyen, vergi ve sosyal güvenlik primlerini yatıramayan esnaf ve sanatkar sayısı hızla artmaktadır. Ayrıca krizin bundan sonra da esnaf

ve sanatkarı olumsuz anlamda etkilemeye devam edeceği ekonomi çevrelerince var sayılmaktadır.

Konfederasyonumuz sadece krizden doğan sorunların aşılması için değil, aynı zamanda önümüzdeki süreçlerde esnaf sanatkar kesiminin çalışma yaşamında ekonomik faaliyetlerini düzenleyebilmesi ve ayakta kalabilmesi için ihtiyaç duyduğu bazı teşvik ve destek taleplerini Hükümetimizin takdirine sunmuştur. Söz konusu teşvik ve destekler ;

•Asgari ücrete bağlı olarak ciddi artış gösteren Bağ-Kur sigorta primlerinin acilen düşürülmesi,

•İş yeri kiralarında stopaj uygulamalarının kaldırılması,

•Asgari geçim indirimin esnafın tamamı için uygulanması,

•Nakliyeci esnafına indirimli akaryakıt sağlanması,

•Şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde KDV oranının sıfıra indirilmesi,

•Şoför, minibüsçü ve servisçi esnafına bir kereye mahsus KDV ve ÖTV alınmadan araçlarını yenileme imkanı sağlanması,

•Kalfaların sigorta primlerinin çıraklarda olduğu gibi devlet tarafından karşılanması,

•Enerji fiyatlarında indirime gidilmesi,

•Esnaf sağlık hizmetlerinden yararlanılmasının prim borcu bulunmaması koşuluna bağlı olmaktan çıkarılması,

•Bağ-Kur’un 1982 - 2000 yılları arasında vergi kaydı olduğu halde kuruma kaydetmediği esnaflara

Page 25: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

23

geriye dönük borçlanma hakkı verilmesi,

•Prim ödeme gün sayısını doldurup yaşı bekleyen 4/B’li sigortalıların durumunun gözden geçirilmesi,

•Esnaf ve sanatkarlarımız ayakta tedavilerde de 4/A’lı sigortalılar gibi geçici iş göremezlik ödeneği alabilmesi,

•Esnaflar için işsizlik sigortası benzeri bir fon kurulması,

•Kadın esnaf sanatkarlarımızı teşvik etmek amacıyla sigorta giriş tarihlerinden önceki doğumlarını borçlanmalarına imkan tanınması,

gibi doğrudan esnafı hedef alan destek ve teşvikler yer almalıdır.

Kayıt dışılık tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çalışma hayatının dinamiklerine zarar veren önemli sorunlardan bir tanesidir. Kayıt dışılığın sadece çalışana değil, işverene ve devlete de olumsuz etkileri bulunmaktadır. Küçük işletmelerin de hem işveren hem işçi olarak çalışan esnaf ve sanatkar kesimi için kayıt dışılık her iki yönünü kapsayacak şekilde olumsuz bir etki sağlamaktadır. Bu bağlamda, çalışma yaşamında kayıt dışılığa yol açan yapısal sorunların bir an önce çözüme kavuşturulması gerekmektedir.

Kayıt dışılık konusunda süre gelen sorunlara bugünlerde bir yenisi daha eklenmiştir. Bu sorun, sayıları iki milyonu aşan Suriyeli sığınmacılar konusudur. Hükümetimizin düzenlemekte olduğu politikalar yolu ile kayıt dışılık önlenmeye çalışılsa da olumsuz sosyal kabuller değişmeli, sığınmacı kardeşlerimiz de vergisini veren, istihdam eden ve istihdamda kalarak ekonomimize katkı sağlayan, esnaf sanatkarımızın ekonomik faaliyetini riske etmeyen kişiler olmalıdırlar.

Kayıt dışılığı arttıracağından korkulan bir diğer konu da

asgari ücrette meydana gelen artıştır. Asgari ücretin 1,300 TL’ye çıkması asgari ücretlilerin yaşam kalitesinin artması bakımından oldukça önem arz etmektedir. Ancak işçi ve işverenlere verilen teşvik ve desteklerin zor durumdaki esnaf için de yapılması gerekmektedir. Yeni uygulamada, esnafın yanında çalışan sigortalı için 100 TL prim desteği getirilmekte lakin esnaf için aynı destek uygulanmamaktadır. Aralık 2015 tarihinde 439 TL olan en düşük Bağ-Kur primi asgari ücretin 1.300 TL’ye çıkmasıyla 2016 yılında 568,22 TL olmuştur. Bağ-Kur primlerini ödemekte zorlanan esnaf ve sanatkarlarımıza gelen yük net 128 TL olmuştur. Esnafın bunu ödemesine imkan bulunmamaktadır.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Ekim 2008 yılında yürürlüğe girmesi ile Emekli Sandığı, SSK, BAĞ-KUR’lu sigortalılar için norm ve standart birliği sağlandığı söylense de ne yazık ki uygulamada farklılıklar bulunmaktadır.

En uzun süre primi Bağ-Kur’lu öderken, en az emekli maaşını yine Bağ-Kur’lu almaktadır. Esnafımızın sırtındaki yükün azaltılması için 2.550 TL’ye kadar ücret ile işçi çalıştıran işverenlere işçi başı verilen 100 TL’lik destekten esnafımızın da yararlandırılması ya da Aralık 2015 yılındaki en düşük Bağ-Kur sigorta priminin 2016 yılı için 5,58 olarak belirlenen yeniden değerlenme oranında artışının yapılarak esnafın 568,22- TL’lik sigorta primini ödemekten kurtarılması gerekmektedir. Bu iki ihtimalin de gerçekleştirilememesi halinde 5510 sayılı Kanun’un prim teşviklerini düzenleyen 81. maddesinde değişiklik yapılarak %5’lik sigorta teşvikinden esnaf ve sanatkarlarımızın da yararlanması acilen sağlanmalıdır.

Asgari ücretin 1300 TL’ye çıkması asgari

ücretlilerin yaşam kalitesinin artması

bakımından oldukça önem arz etmektedir.

Ancak, işçi ve işverenlere verilen

teşvik ve desteklerin zor durumdaki esnaf

için de yapılması gerekmektedir.

Page 26: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

24

İş Teftiş Kurulu Başkanlığı çalışma hayatında barışı ve adaleti sağlamayı amaç ve görev edinmiş bir Kurul olup bu amaçla; ulusal politikalar ve ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak çalışma hayatının riskleri ve öncelikleri ile Kurul Başkanlığı’nın kaynakları dikkate alınmak suretiyle programlı teftişler ve incelemelerden oluşan program dışı teftişler olmak üzere iki temel teftiş sistemi ile denetimlerini yürütmektedir. Başkanlığımızca yürütülen teftişler, klasik teftiş anlayışından farklı olarak tepkisel bir modele değil tarafları da bilgilendirmeye dayalı önleyici bir modele dayanmaktadır.

Başkanlığımızca gerek işin yürütümü gerekse iş sağlığı ve güvenliği yönünden çözüme yönelik, insan odaklı, risk esaslı etkin teftiş, izleme ve bilgilendirme faaliyetlerine devam edilmekte olup koruyucu, önleyici denetim modeli ile öncelikli risklerin belirlenmesi, risklerin ortadan kaldırılması, çalışma ortam ve koşullarında iyileştirilmelerin sağlanması ve iş yerlerinin çalışma mevzuatına uygun hale getirilmesini amaçlayan, sosyal tarafların gönüllü uyum içinde, iletişim ve bilgilendirmenin önemsendiği, farkındalık yaratmayı hedefleyen programlı ve program dışı teftişler gerçekleştirilmektedir.

Çalışma hayatının gündemi: Ücretler ve kayıt dışı ekonomi

Hulusi AYÇalışma ve

Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanı

Yapılan teftişler iş yerinin anlık

bir resmini görüntülemektedir.

İş yerinde iş müfettişlerinin

tespit ettiği mevcut şartların iyi olması durumunda da bu

durumu takip edecek ve sürekliliğini

sağlayacak işverendir.

DOSYA ÇALIŞMA HAYATINDAN ÖNEMLİ BAŞLIKLAR

Page 27: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

25

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında 3146 sayılı Kanun’un 15’inci maddesinde, İş Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın görev ve yetkileri sayılırken programlı teftişlere, program dışı teftiş, inceleme ve soruşturmalara nazaran öncelik verilmiştir. Uluslararası iş hukuku uygulamalarındaki yönelmeye bağlı olarak ülkemizde de çalışma hayatının denetlenmesinde önleyici yaklaşım benimsenmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu ve bağlı yönetmeliklerinde bu amaca dönük düzenlemeler yapılmıştır. Son olarak Avrupa Birliği Uyum Yasaları (89/391 sayılı çerçeve direktif) çerçevesinde 2012 yılında çıkarılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu da “ÖNLEME” özellikle de işverenin önleme kültürünü geliştirmesi ilkesi üzerine kurulmuştur.

28.08.1979 tarih ve 16738 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İş Teftişi Tüzüğü’nün 17’nci maddesine göre iş yerlerinin teftişi, teftiş

programlarına göre yapılır. Programlar, müfettiş sayısıyla denetlenecek, iş yerinin sayı ve büyüklükleri, işçi sayısı, işin niteliği, iş yerinin grup başkanlıklarına uzaklıkları ve ulaşım olanakları, işçi yakınmaları, iş kazalarının nitelik ve yoğunluk, sıklık ve yaygınlığı göz önünde tutulmak suretiyle yıllık olarak hazırlanır.

Iş yerlerinin teftiş sıklığı olanaklar (insan kaynakları, zaman, bütçe olanakları) ölçüsünde belirlenir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği’nde de programlı teftişler önceliklidir. Yönetmelik’in 44’üncü maddesine göre Yıllık Genel Çalışma Planı’nın iş teftişine ilişkin bölümü “işin yürütümü” ve “iş sağlığı ve güvenliği” teftişleri için ayrı ayrı hazırlanır. İş teftişi faaliyetleri, “programlı teftiş” ve “incelemelerden oluşan program dışı teftiş” olmak üzere planlanır, 45’inci maddesine göre programlı teftiş, Genel Çalışma Planı kapsamında programlanan ve çalışma hayatındaki sorunların değerlendirilmesi ve önceliklendirilmesi sonucu gerçekleştirilen teftişlerdir.

İş Teftiş Kurulu Başkanlığı, önlemenin, ödemekten daha insani ve daha ekonomik olduğu gerçeği ile çalışma barışının sağlanmasının toplumların gelişmelerine ve sosyal refahlarının artmasına olan etkisinden hareketle, iş yeri çalışma ortamı ve koşullarından kaynaklanan; sağlık ve güvenliğin korunmasına, çalışma koşullarının iyileştirilmesine, çalışma ortam ve koşulları konularında işçi ve işverenlerin bilgilendirilmesine, teftişlerde iş müfettişlerinin öncelikle bir rehber gibi davranmaları ve yol göstermelerine, yaş, cinsiyet ve benzeri nedenlerle özel olarak korunması gereken kişilerin korunmasına, güvenlik kültürü ve sosyal sorumluluk konularında bilinç oluşturulmasına katkı sağlayacak hedeflere yönelik

olarak “risk esaslı”, “işkolu/sektör esaslı” ve “alan esaslı” programlı teftişler yapılmaktadır.

Programlı teftişler, çalışma hayatındaki sorunların değerlendirilmesi ve önceliklendirilmesi sonucu belirlenen alanlarda veya sektörlerde yahut özel bir risk grubu hedeflenerek belirlenen iş yerlerinde çalışma hayatı ile ilgili mevzuat hükümlerinin tamamının veya bir kısmının uygulanmasının denetlenmesi amacıyla ve hedef koyularak gerçekleştirilen teftişlerdir. İncelemelerden oluşan program dışı teftişler ise programlı teftişler dışında kalan güvenlik raporu incelemesi; ihbar, şikâyet vb. talepler üzerine veya Kurul Başkanlığı’na intikal ettirilen evraklardan teftiş hizmetiyle bağdaşır nitelikte olanların teftiş programına alınması sonucu gerçekleştirilen teftişlerdir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu’nun yürüttüğü teftiş faaliyetlerinin temel amacı, çalışanların çalışma ortam ve koşullarının iyileştirilmesi, iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi, kadınlar, çocuk ve genç işçiler, özürlüler gibi dezavantajlı grupların korunması, sosyal güvenliğin sağlanması, bireysel ve toplu iş uyuşmazlıklarının en düşük seviyeye indirilerek çalışma barışının tesis edilmesidir.

Bu bağlamda Başkanlığımız, gerçekleştirdiği araştırma faaliyetleri ile en sorunlu sektör ve alanları belirlemekte, bu amaçla kamu kurumlarının elektronik veri sistemlerinden yararlanmakta, kurumsal istatistiki bilgileri kullanmakta ve bilgi edinmek amacıyla yine çeşitli kurum ve kuruluşlar ile yazışmalar yapmakta, öncelikli olarak giderilmesi gereken riskleri saptamakta ve teftiş faaliyetlerini bu alanlar ve riskler üzerinde yoğunlaştırarak kaynakların en etkin şekilde kullanılmasını

Page 28: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

26

sağlamaktadır. Ayrıca teftişten beklenen hedef ve sonuçlara ulaşılabilmesi için teftişi salt işveren ile müfettiş arasında yürütülen bir faaliyet olmaktan çıkarmakta ve sorunun çözümüne katkıda bulunacak, sendika ve konfederasyonlardan meslek odalarına, yerel yönetimlerden sanayi sitesi yönetimlerine, üniversitelerden sivil toplum kuruluşlarına kadar pek çok kurum ve kuruluşla iş birliği yapmaktadır.

Başkanlığımız, teftiş faaliyetleri ile uygun şekilde işçi ve işverenler başta olmak üzere tüm sosyal taraflara yönelik eğitim, bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetleri gerçekleştirerek önleyici bir yaklaşım da izlemektedir. Çalışma yaşamının risklerini konu alan yayınlar çıkararak bilgilendirme ve bilinçlendirmede daha geniş kitlelere ulaşmaya çalışmaktadır.

İş Teftiş Kurulu Başkanlığı, teftiş faaliyetlerinin sonuçlarının, teftiş raporları ile sınırlı kalmaması

gerektiği düşüncesinden hareketle her yıl sonunda o yıl farklı sektör ya da alanlarda yürütülen teftişlerle ilgili sonuç raporları hazırlayarak kitap halinde sektör temsilcilerine ulaştırmaktadır. Böylece o sektör ya da alanda yürütülen teftişlerde tespit edilen riskler, o risklerle ilgili alınması istenen önlemler, teftiş sonucunda giderilen sorunlar, uygulanan idari para cezaları, işverenlerin ve sosyal tarafların önerileri, iş müfettişlerinin değerlendirmeleri gibi birçok husus paylaşılarak, sektörün işverenleri ya da temsilcilerine, sektörde yapacakları iyileştirmelere yönelik önemli bir bilgi kaynağı sunulmaktadır.

2014 yılında İş Teftiş Kurulu Başkanlığınca işin yürütümü yönünden toplam 9.157 teftiş gerçekleştirilmiş olup bunun 6.877’si inceleme teftişi, 2.280’i ise öncelikli riskler ve risk grupları bazında gerçekleştirilmiş programlı teftişlerdir. Gerçekleştirilen teftişler sonucu

2.206 iş yerine idari para cezası uygulanması istenilmiştir.

01.01.2015-30.11.2015 tarihleri arasında işin yürütümü yönünden toplam 6154 teftiş yapılmıştır. Gerçekleştirilen teftişler sonucu 1.026 iş yerine idari para cezası uygulanması istenilmiştir.

2015 yılında işin yürütümü yönünden inşaat sektöründe büyük ölçekli iş yerlerinde toplam 443 teftiş yapılmıştır. Gerçekleştirilen teftişler sonucu 76 iş yerine idari para cezası uygulanması istenilmiştir.

01.01.2015-30.11.2015 tarihleri arasında iş sağlığı ve güvenliği yönünden toplam 11 bin 697 teftiş yapılmıştır. Gerçekleştirilen teftişler sonucu 4.020 iş yerine idari para cezası uygulanması istenilmiş, 2.159 iş yeri ile ilgili durdurma kararı alınmıştır.

Aynı tarihler arasında iş sağlığı ve güvenliği yönünden programlı ve program dışı olmak üzere inşaat sektöründe toplam 6.358

Page 29: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

27

teftiş yapılmıştır. Gerçekleştirilen teftişler sonucu 1.570 iş yerine idari para cezası uygulanması istenilmiş, 1.919 iş yeri ile ilgili durdurma kararı alınmıştır.

01.01.2015-30.11.2015 tarihleri arasında meslek hastalıklarına yönelik özel olarak planlanmış programlı teftişte ise meslek hastalığına yönelik 281 teftiş yapılmıştır. Gerçekleştirilen teftişler sonucu 154 iş yerine idari para cezası uygulanması istenilmiştir. Bunun dışında sektör esaslı planlanan diğer 6 adet programlı teftişte de meslek hastalıkları riskleri teftiş konuları içerisinde yer almıştır.

Böylelikle çalışma mevzuatının uygulanması ve sürdürülebilirliğinin tesisi amaçlanmaktadır. Çalışma hayatının gündemi açısından konu değerlendirildiğinde ücretler, kayıt dışı ekonominin çalışma hayatına yansımış bir boyutu olan kayıt dışı istihdam ile iş sağlığı ve güvenliği konuları ön plana çıkmaktadır.

Çalışma hayatının en önemli konularından biri olan ücret; ekonomik, sosyal, toplumsal ve politik yönleri bulunan bir kavramdır. Ülkenin ekonomik düzeyinden büyük oranda etkilenir. Ücretin seviyesi ve korunması da çalışanların refah düzeyini belirler. Günümüzde toplumsal yapı büyük ölçüde insanların üretime katılmaları ve karşılığında ücret alarak geçimlerini sağlamaları üzerine kurulmuştur. Birçok ülkede nüfusun büyük bölümü ücret geliri ile yaşamlarını sürdürmektedir. Dolayısıyla ücret, bir ülkede çalışanların gelir dağılımından adil pay alması ile çalışma barışının sağlanması ve sağlıklı bir toplum yapısının oluşturulmasında ve devamında önemli bir faktördür. Bu anlamda ücret, iş hukukunun en önemli konularından biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ücret, işçiler için geçim düzeyini belirlemesi sebebiyle önemliyken işverenler için maliyet düzeyini etkilemesi dolayısıyla rekabet ve karlılık üzerinde etkili olmaktadır. Devlet de üçüncü bir taraf olarak sosyal devlet ilkesi gereği sosyal refahı sağlayacak kamu harcamaları yapmakta ve yaptığı bu harcamaları finanse etmek üzere vergi, prim ve benzeri gelir kaynaklarına ihtiyaç duymaktadır.

Ücret, yasal olarak asgari ücretin altında kalmamak şartıyla taraflar-ca serbestçe belirlenebilir. Uygu-lamada ücretlerin tam anlamıyla yasal kayıtlara yansıtılmıyor olması ücret konusunun öneminin daha da artmasına sebep olmaktadır. Bu anlamda ücretler, ücretler üze-rinden yapılan vergi, prim ve ben-

zeri yasal kesintiler ile kayıt dışı istihdam önemli bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye İs-tatistik Kurumu (TÜİK) Eylül 2015 verilerine göre ülkemizde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan kayıt dışı çalışan toplam 9.439.000 kişi bulunduğu tahmin edilmektedir. Eylül 2015 döneminde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı ise %34,8’dir.

Kayıt dışı istihdamın iki boyutu bu-lunmaktadır. Birincisi ücretlilerin tamamıyla kayıt dışı çalıştırılması dolayısıyla ücretlerinin tamamının vergi matrahı ve prime esas ka-zanca dâhil edilmediği durumdur. İkincisi ise ücretlilerin sisteme kayıtlı olmakla birlikte fiili ücretleri ile kaydi ücretleri arasında daha az vergi ve prim ödemek maksa-dıyla yaratılan kısmi farkın olduğu durumdur. Bu durumda ücretlerin bir kısmı kayıtlı bir kısmı ise kayıt dışıdır. Belirtilen durumlarda, kamu açısından önemli zararlar ortaya çıktığı gibi ücretliler yönünden de önemli hak kayıpları meydana gelmekte ayrıca işverenler için de önemli boyutta idari para cezaları ve sağlanan teşviklerin kaybı ile karşılaşılabilmektedir.

Kayıt dışı istihdam faaliyetlerine yönelik olarak çeşitli mevzuatta caydırıcı nitelikte düzenlemelere yer verilmiştir. Örneğin;

•5510 sayılı Kanun’un 102/c/4 maddesi uyarınca hizmet veya kazançların Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmediği veya eksik bildirildiği tespit olunursa yani prime esas kazanç miktarı doğru olarak bildirilmezse aylık asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası uygulanır. Bir yıl içinde yeni bir tespit yapılması durumunda ise aylık asgari ücretin beş katı tutarında idari para cezası uygulanır. Ayrıca 89’uncu madde gereği Kurumun prim ve diğer alacakları süresi içinde ödenmezse, ödenmeyen kısım için sürenin bittiği tarihten itibaren gecikme cezası ve gecikme zammı

Teftiş faaliyetlerinin temel amacı

çalışanların çalışma ortam ve koşullarının

iyileştirilmesi, iş kazaları ve meslek

hastalıklarının önlenmesi, kadınlar,

çocuk ve genç işçiler, özürlüler gibi dezavantajlı

grupların korunması, sosyal güvenliğin

sağlanması, bireysel ve toplu iş uyuşmazlıklarının en düşük seviyeye indirilerek çalışma

barışının tesis edilmesidir.

Page 30: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

28

birlikte tahsil edilir. Kanun’un 81/ı maddesi gereğince de bir yıl süreyle işveren payının beş puanlık kısmına isabet eden Hazinece karşılanan teşvik tutarı da iptal edilmektedir.

•Gerçekte ödenen ücret ile yasal belgelere yansıtılan ücretin farklı olması durumunda 4857 sayılı Kanun’da yer alan ücret de eksik ödenmektedir. Böyle bir durumda 4857 sayılı İş Kanunu’nun 32’nci maddesi uyarınca ödenmesi gereken ücretin kasten ödenmemesi veya eksik ödenmesi sebebiyle yine aynı Kanun’un 102/a maddesi gereği bu durumda olan her işçi ve her ay için idari para cezası uygulanır. Ayrıca aynı Kanun’un 34’üncü maddesi uyarınca ücretin gününde ödenmemesi sebebiyle ücret alacaklarına mevduata uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Kayıt dışı istihdamın uygulamada karşılaşılan bir yönü olan fiili-kaydi ücret farklılığı, şüphesiz ki işçi için emekli olduğu dönemde daha düşük bir emekli aylığına yol açtığı gibi asıl ücretin düşük gösterilmesi sebebiyle ücrete ek ödemelerin (fazla çalışma, çalışılan hafta tatili ücreti gibi) ve işçinin işten çıkması halinde (hak kazanılması durumunda) daha düşük kıdem ve ihbar tazminatlarının ve işsiz kalması durumunda daha düşük işsizlik ödeneğinin hesaplanmasına sebep olarak işçinin aleyhine bir durum yaratmaktadır. Ayrıca böyle bir durumda yukarıda da açıklandığı gibi işveren kesimi için de ciddi idari para cezaları ortaya çıktığı gibi 5510 sayılı Kanun’un sağlamış olduğu 5 puanlık prime ilişkin teşvikte bir yıl süre ile iptal edilebilmektedir. Bu belirtilen olumsuzluklara ilaveten SGK ve İşsizlik Sigortası Fonu prim yönünden, Maliye Bakanlığı da vergi yönünden kayba uğrayacağından ortaya ciddi boyutlarda kamu zararı da çıkabilecektir. Ücretlerin tamamıyla kayıt dışı olması durumunda ise

sonuçlar bütün taraflar için daha da ağır olmaktadır.

Kayıt dışı istihdam özelinde konu değerlendirildiğinde; İş Teftiş Kurulu Başkanlığı gerek programlı teftişlerde gerekse de program dışı teftişlerde kayıt dışı istihdam konusuna özel önem vermekte ve her teftişte kayıt dışılık konusu incelenmekte ve sigortasız istihdam edilen personel tespit edildiğinde gerekli işlemlerin yapılması sağlanmaktadır.

İş sağlığı ve güvenliği açısından özellikle yapı iş yerleri özelinde konu değerlendirildiğinde ise teftişlerde ilk göze çarpan hususun işin pek çok alt işverene verilmesi ve iş yerlerinde asıl-alt işveren ilişkisinin çoğu zaman muvazaalı olmasıdır. İş Kanunu’na aykırı olmasına rağmen alt işverenler de üstlendikleri işlerin bir kısmını farklı farklı alt işverenlere vermektedirler. Denetimlerde, asıl işveren çalışanlarının iş sağlığı ve güvenliği koşullarının alt işveren çalışanlarına nazaran çok daha iyi şartlarda olduğu, alt işveren sayısı arttıkça buna paralel olarak iş yerinde iş sağlığı ve güvenliği koşullarının iyileştirilmesi amacıyla yapılan çalışmaların koordinasyonunun güçleştiği gözlemlenmektedir.

Yapı işlerinde sadece yapım maliyetleri dikkate alınarak bedeller belirlenmekte, işi yüklenen işletmeler de maliyetlerini en aza indirgemeye çabalamakta, en gereksizmiş gibi görülen iş sağlığı ve güvenliği konularında yapılacak çalışmaları ve yatırımları göz ardı etmektedirler.

Yine pek çok iş yerinde 6331 sayılı Kanun’un şart koştuğu organizasyon yapısının (iş güvenliği uzmanı, iş yeri hekimi, iş sağlığı ve güvenliği kurulu, çalışan temsilcisi, destek elemanı vs.) hiç oluşturulmadığı ya da eksik oluşturulduğu tespit edilmektedir.

6331 sayılı Kanun’a dayanılarak çıkarılan Yapı İşlerinde İş Sağlığı

ve Güvenliği Yönetmeliği uyarınca özellikle yapı işlerinde Sağlık ve Güvenlik Planı konusu önem arz etmekte olup güvenlik yönetim sistemi kurulması, işverenden çalışana kadar organizasyonel önlemler alınması ve doğrudan yapı işinin safhalarına yönelik hükümlere uyulması gerekmektedir. Ancak denetimlerde bu hususlar konusunda da eksiklikler bulunduğu gözlemlenmektedir.

Sahada yapılan incelemelerde ise genellikle yüksekten düşme, malzeme düşmesi, elektrikle temas, yangın, parlama, patlama riskleri ile iş ekipmanlarının kullanımından ve kazı ve/veya tünel çalışmalarından kaynaklı risklerin öne çıktığı görülmekte, yapılan teftişlerde daha ziyade bu hususlarla ilgili tespitler yapılmaktadır.

İşin yürütümü ile iş sağlığı ve güvenliğinin iyileştirilmesi maksadıyla Başkanlığımızca yürütülen teftiş faaliyetleri hızla devam etmektedir. Son 10 yıla ilişkin iş kazası ve meslek hastalıkları verilerinden de görüleceği üzere bütün sektörler dikkate alındığında ülkemizde iş kazası oranları düşme eğilimi göstermektedir. Ancak üstesinden gelmekte zorlandığımız bazı konular da bulunmaktadır. Bunların başında güvenlik kültürünün istenilen seviyeye getirilememiş olması gelmektedir. Bilinçli ve kendiliğinden tedbir alacak bir insan profili, kazaları önleyecek temel unsurdur. İkinci bir husus da özellikle yapı ve maden sektörlerinde diğer sektörlerde kaydedilen iyileşmenin görülememesidir.

İş kazası istatistiklerine göre en çok ölümlü iş kazası, yapı iş yerlerinde (toplam ölümlü iş kazasının %34’ü) meydana gelmektedir.

Yapı iş yerlerinde iş kazalarının azaltılamamasının nedenleri:

Page 31: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

29

1. Yapısal sorunlar:

Yapı iş yerleri en tehlikeli sektörler arasında yer almasına rağmen eğitimsiz ve güvenlik kültürü gelişmemiş işçi profili bu sektörde istihdam edilmektedir.

İşverenlerinde aynı şekilde iş güvenliği kültürü yeterince gelişmemiştir.

Iş yerlerinde sürekli işçi sirkülasyonu olmakta, çalışmalar hızlı tempoda devam etmektedir. Sürekli değişen şartlar ve işin dinamik yapısı, yapı iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliğini olumsuz yönde etkilemektedir.

2. Kanunda yer alan iş sağlığı ve güvenliği organizasyonunun sahaya yansımaması:

İşverenlerimiz iş güvenliği uzmanı çalıştırmakla, iş sağlığı ve güvenliği

konusunda yasal yükümlülüklerini tamamıyla yerine getirdiğini düşünmektedirler. Halbuki iş güvenliği uzmanı, alınması gerekli tedbirlerin belirlenmesinde ve hayata geçirilmesinde işverene yol göstermesi bakımından yasal bir zorunluluktur ancak yeterli değildir. Tedbirlerin de layıkıyla alınması gerekmektedir. Ayrıca İSG uzmanlığının yaygınlaştırılması ve niteliğinin arttırılması önem taşımaktadır.

3. Devlet-işveren arasındaki görev ve sorumlulukların karıştırılması:

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda da olduğu gibi çalışma hayatını düzenleyen diğer kanunların tamamında yasal yükümlülüklerin esas muhatabı işverenlerdir. Alınması gerekli bütün tedbirler, yapılması gereken bütün iş ve işlemlerin yükümlülüğü ve sorumluluğu işverenlerdedir.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4’üncü maddesinde de açıkça belirtildiği gibi işveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlüdür.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı’nda görevli iş müfettişleri, iş yerlerinde yürüttükleri teftiş kapsamında iş yerindeki iş sağlığı ve güvenliği mevzuatının uygulanıp uygulanmadığını mevcut durum üzerinden tespit etmektedir. Yapılan teftişler iş yerinin anlık bir resmini görüntülemektedir. İş yerinde iş müfettişlerinin tespit ettiği mevcut şartların iyi olması durumunda da bu durumu takip edecek ve sürekliliğini sağlayacak işverendir.

Iş yerlerinde gerçekleştirilen teftişler sırasında tespit edilen ve işverenler tarafından giderilen mevzuata aykırılıklar, o iş yerinde teftiş sonrasında sürekli mevzuata uygun çalışılmasının garantisi de değildir. İşverenin bu durumun

sürekliliğini sağlama görevi devam etmektedir.

Bütün bu değerlendirmelerin aksine kamuoyunda denetim-iş kazası ilişkisi sürekli vurgulanmakta, bütün iş kazaları bir şekilde denetim zafiyetine bağlanmaktadır. Kamuoyunda oluşturulan denetim-iş kazası ilişkisine dair yanlış algı, işverenlerimizi de yanlış yönlendirmektedir. Artık işverenlerimiz de iş kazalarından kendilerini değil, Devleti sorumlu tutmaktadır. En büyük tehlike de bu anlayıştır. İş kazalarının önlenmesinde denetimi birincil faktör olarak öne süren bütün bu yaklaşımlar, işverenlerin sorumluluklarını yerine getirmelerinde ciddiyetsiz davranmalarına sebep olmaktadır.

Bu durum, yalnızca denetim olduğunda mevzuatla ve dolayısıyla sorumluluklarıyla yüzleşmeyi kabullenen bir işveren profilinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınmamasından ve sonuçta meydana gelen iş kazalarından dolayı işverene ait olan sorumluluğa ortak aranması anlayışının kesin bir şekilde değiştirilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Bütün bu açıklamalar ışığında çalışma barışının tesisinde en önemli unsur; mevzuata gönüllü uyumun sağlanması konusunda tüm sosyal tarafların hassas, katılımcı bir yaklaşım sergilemesi, iş birliği içinde hareket etmesi, yapılan iş birliği sonucunda çıktılar elde edilerek bu çıktıların sonuçları hakkında değerlendirmelerde bulunulmasını sağlayacak mekanizmalar geliştirilmesi, hak ve sorumluluklar noktasında güvenlik kültürüne de uyularak insan odaklı ve önleyici yaklaşımların temel alınmasıdır.

Fiili-kaydi ücret farklılığı, işçi için

emekli olduğu dönemde daha

düşük bir emekli aylığına yol açtığı gibi işçinin işten çıkması halinde

hak kazanılması durumunda daha

düşük kıdem ve ihbar tazminatlarının

ve işsiz kalması durumunda daha

düşük işsizlik ödeneğinin

hesaplanmasına sebep olmaktadır.

Page 32: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

30

İnşaat ve bayındırlık faaliyetlerinde kayıt dışı istihdamın %36 dolaylarında, tarım faaliyetlerinde ise çok daha yüksek olduğunu tahmin ediyoruz.

Sosyal güvenliğe ilişkin hükümlerin uygulanmasını denetleyen bir kuruluş olarak ülkemizde, “rehberlik” ad ve fonksiyonu verilen ilk teftiş birimi biziz. Bugüne kadar rehberlik alanında çok önemli uygulamalara imza attık ve aşama kaydettik. Kurumumuzun görev ve hizmet alanına giren tüm uygulamalar üzerinde çeşitli denetimler yapıyoruz. Konularına göre denetim yaptığımız alanlar dört ana kategoriye ayrılıyor. Özellikle bunların ikisi üzerinde duracağım. Bunlardan ilki sağlık hizmet sunucuları dediğimiz sözleşme yaptığımız hastaneler, tıp

merkezleri, eczaneler vs. Kısaca biz bu kategoriye sağlık denetimleri adını veriyoruz. Bu alanda birçok usulsüzlükle karşılaşıyoruz. Bunlara birkaç örnek vermemde fayda var: Tümüyle sahte faturalandırma. Bu, sağlık tesisine hiç gitmemiş, muayene ve tedavi görmemiş birinin, sanki kendisine tıbbî bir muayene veya işlem yapılmış gibi Kurumumuza fatura ibraz edilerek haksız kazanç elde edilmesi. Acil durumda olmayan vatandaşlarımızın acil bölümden giriş kaydının yapılması. Kurumla sözleşmeli sağlık tesisinde görevli hekimlerle eczacı ya da eczane çalışanlarının iş birliği yaparak veya hekim şifresiyle bu kişilerin sahte reçete düzenleyip kuruma fatura etmeleri. Bu örnekler tabii ki uzatılabilir.

Usulsüzlüklerden uzak durun, yaptırımlarımız oldukça ağırdır

Mustafa APAYDINSosyal Güvenlik Kurumu

Rehberlik ve Teftiş Başkanı

Prim kaçırma ve kayıt dışılık tespit

ettiğimizde kaçırılan primleri, gecikme

zamlarını aldığımız gibi zaman zaman

yüksek tutarlara ulaşan idari para

cezaları uyguluyoruz.

DOSYA ÇALIŞMA HAYATINDAN ÖNEMLİ BAŞLIKLAR

Page 33: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

31

İkinci ana denetim kategorimiz sosyal sigorta mevzuatı uygulamalarının denetimini içeriyor. İş yeri genel denetimleri, asgari işçilik incelemeleri, iş kazası ve meslek hastalıkları soruşturmaları, kayıt dışı istihdam ile mücadele bu kapsama giriyor. Bu alanda en çok karşılaştığımız usulsüzlükler sigortalı olarak çalıştırılıp kuruma bildirilmesi gereken işçi statüsündeki vatandaşlarımızın kaçak çalıştırılması yani sigortalarının hiç yapılmaması. Bir de kısmi kayıt dışılık olgusu var: işçi, kuruma sigortalı olarak bildirildiği halde çalışma gün sayısının eksik bildirilmesi veya ücretlerinin eksik bildirilmesi. Bunların dışında bir de sahte sigortalılık olgusu mevcut. Bu, bir iş yerinde çalışmayan kişilerin Kurumumuza çalışıyor gibi bildirilmesi. Bu amaçlarla kurulmuş, gerçekte hiçbir ticari faaliyeti bulunmayan şirketler bile var. Bu tür şirket yahut işverenler, “emekli edeceğiz” vaadiyle vatandaşımızdan para alıyor fakat Kuruma prim bile yatırmıyorlar. Yani resmen vatandaşlarımızı dolandırmaya yönelik suç şebekesi gibi hareket ediyorlar. Sahte belgelerle emekli edilen vatandaşlarımıza ödenen yersiz

aylık ve gelirleri tespit ettiğimizde sahte bildirimleri iptal ediyor, aylığı kesiyor ve ödenmiş olanları da geri alıyoruz.

Sosyal sigorta suiistimalleri ile mücadele yöntemleri

İzlediğimiz yöntemler, suiistimal alanına göre farklılık gösteriyor. Genel anlamda iş yerinde fiili denetimler yaparak işe başlıyoruz. Mevzuat gereğince işverenlerce tutulması gereken defter ve belgeleri inceliyoruz. Iş yerinin faaliyet gösterdiği işkoluna göre ilgili odalardan, sendikalardan veya kamu kurumlarından bilgi ve belge talep ederek çapraz kontroller yapıyoruz. Geçici ve sürekli iş yerlerinde asgari işçilik incelemeleri yapıyoruz. Sürekli iş yerlerinde yaptığımız asgari işçilik incelemeleri genellikle planlı denetimler kategorisinde yer alıyor. 35 sektör ve iş kolunda, bu incelemelerin nasıl yapılacağını ve nelerin esas alınacağını gösteren kitapçık şeklinde denetim rehberleri hazırlayıp müfettişlerimize dağıttık. Bu incelemelerde; iş yerinde üretilen mal veya hizmet miktarları, kullanılan enerji miktarları, hammadde veya diğer üretim girdileri, kapasite, fiziksel ölçek

gibi faktörlerden yola çıkarak, Kurumumuza bildirilmesi gereken en az işçilik matrahını hesaplıyor ve bildirilen tutarlar ile arada pozitif fark var ise buna tekabül eden tahsilatı yapıyoruz. Elbette bir de Kurumumuzun veri tabanı üzerinden yaptığımız risk ve veri analizlerimiz var. Bu analizlere göre ilave gelir tahakkuku yapabildiğimiz gibi yersiz gider tespit ettiğimizde bunların iptali cihetine gidiyoruz. Denetim alanı ve konusuna göre daha birçok tespit usulümüz var.

Usulsüzlük tespit edildiğinde malî, idarî ve cezaî yaptırımlar uyguluyoruz. Yaptığımız denetim, bir kurum personelini ilgilendiriyorsa elbette disiplin yönünden de işlem yapılmasını öneriyoruz. Prim kaçırma ve kayıt dışılık tespit ettiğimizde, kaçırılan primleri, gecikme zamlarını aldığımız gibi zaman zaman yüksek tutarlara ulaşan idari para cezaları uyguluyoruz. Sahte sigortalılık ve sahtecilik tespit ettiğimizde Cumhuriyet Savcılıklarına suç ihbarında bulunuyoruz. Yersiz aylık veya gelir tespit ettiğimizde aylık ve gelirleri kestiğimiz gibi geçmişte yersiz ödenen toplam tutarın da tahsilini istiyoruz. Sağlık denetimlerinde kurum zararı tespit ettiğimizde bu zararın tahsiliyle birlikte cezaî şart öneriyoruz. Bazen bu cezai şart tutarı çok yüksek rakamlara ulaşabiliyor. Bir örnek vermek istiyorum. Denetimini yaptığımız bir tıp merkezinin sahte faturalandırma yöntemiyle 4,9 milyon liralık bir kurum zararına sebep olduğunu tespit etmiştik ve bu tıp merkezi için yaklaşık 828 milyon lira da cezai şart önermiştik. Tabii bu alanda da Türk Ceza Kanunu açısından suç teşkil eden fiiller için ilgililer hakkında savcılıklara suç duyurusunda bulunuyoruz. Birçok durumda cumhuriyet savcılarımız ve emniyet yetkililerimizle birlikte yahut koordineli soruşturmalar da yürütüyoruz.

Page 34: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

32

Özetle yaptırımlarımız oldukça ağır. Bu yüzden tüm vatandaşlarımızı, usulsüzlüklerden uzak durmaya, helal ve meşru kazanç ile yetinmeye davet ediyoruz.

Prim ödeme yükümlülerinde en riskli sektörler

Gerek başkanlık olarak yaptığımız analizlere gerekse TÜİK ve bilimsel çalışmalardan elde ettiğimiz bilgilere göre kayıt dışı istihdam açısından en riskli gördüğümüz sektörlerin; tarım, ormancılık ve balıkçılık ile inşaat ve bayındırlık iktisadi faaliyet gruplarına ait sektörler olduğunu ifade edebilirim. İnşaat ve bayındırlık faaliyetlerinde kayıt dışı istihdamın %36 dolaylarında, tarım faaliyetlerinde ise çok daha yüksek olduğunu tahmin ediyoruz. Bunların haricinde idari danışmanlık, kara taşımacılığı, yiyecek ve içecek hizmetleri, eğitim ve giyim eşyaları imalatı iş kollarında da tam ve kısmi kayıt dışı istihdam yaygın gözüküyor.

Denetim ve incelemelerde 2015 sonuçları

2015 yılı sonuçlarını tam almamız için biraz daha zamana ihtiyacımız var. Bununla birlikte ben, şu ana kadar ulaştığımız sonuçlar hakkında bilgi vereyim.

Bu yılın ilk 10 ayında Kurumumuzun 23 biriminin teftişini bitirdik. 671 personelimiz hakkında disiplin soruşturması veya ön inceleme yaptık.

Yine bu yılın ilk 11 ayında 6.448 iş yeri denetimini bitirdik. Bu rakam son üç yılın en yüksek rakamı. Bu iş yerlerinden 476’sının tescilsiz yani kaçak iş yeri olduğunu tespit edip tescilini sağladık. Bu, denetimini yaptığımız iş yerlerinin %7,4’üne tekabül ediyor. Aynı dönemde 171.601 sigortalının sigortalılık denetimini gerçekleştirdik ki bu rakam son 6 yılın en yüksek rakamıdır. Bu rakam 2012 yılında 46.318’e kadar düşmüştü. 2015 yılında 6.375 kaçak (tescilsiz) sigortalı tespiti ve 354 sahte sigortalılık bildirimi tespiti yaptık. 2014 yılında tespit ettiğimiz sahte sigortalı sayısı çok daha yüksekti; 6.539 idi. 2015 yılının son rakamları geldiğinde bu rakamlar da artacaktır. Bu denetimlerde yılın ilk 11 ayında yaklaşık 60 milyon lira fark prim matrahı tespit ettik ve iş yerlerine yaklaşık 27,3 milyon lira idari para cezası uyguladık. Yılın kesin rakamları geldiğinde bu tutarların en az iki katına çıkacağını tahmin ediyoruz.

Aynı dönemde toplam 5.212 iş kazası soruşturmasını sonuçlandırdık. Bu rakam da son 6 yılın en yüksek rakamıdır. 2012 yılında 1.988 olan bu rakam, 2014 yılında 2.826 olarak gerçekleşmişti. Soruşturduğumuz iş kazalarından 3.694’ünde işverenlerimizin sorumluluğunu tespit ettik.

2015 yılının ilk 10 ayı verilerine göre 68 devamlı iş yerinde asgari işçilik incelemesi sona erdi. Bu incelemelerde tespit edilen kayıt dışılık oranı %17,4. 2015 yılı rakamları kesinleştiğinde bu rakamlar da yükselecektir. 2016 yılında en az 500 iş yerinde asgari işçilik incelemesi yapılmasını hedefledik. Bu rakamı aşacak tedbirlerimizi de aldık. Kayıt dışılığı tespit etmede asgari işçilik incelemeleri çok daha etkili

olduğu için bu alana daha fazla ağırlık vermek istiyoruz. Şöyle ki yaptığımız bir hesaplamaya göre denetime ayırdığımız tüm zamanın ancak %6’sını asgari işçilik incelemeleri için kullanmışken aynı dönemde kurumumuza sağladığımız parasal katkının %42,6’sı asgari işçilik incelemesi kaynaklı. Bu hesaplama bu yıla ilişkin değil. Yıl sona erdiğinde aynı hesaplamayı 2015 yılı için de yapacağız.

2015 yılında yenilikçi bir anlayışla, kurum tarihinde ilk kez bir pilot uygulama yaptık. Denetim dışı bir yöntemle, işverenlerle görüşerek ve iş yerlerini takibe alarak 313 iş yerinden kuruma bildirilen prim matrahının %33 artmasını sağladık. 2016 yılında aynı uygulamayı 1.500 iş yerinde yapmayı planlayıp hedef olarak koyduk.

Yine 2015 yılının ilk 11 ayında, inceleme ve soruşturmasını tamamladığımız sağlık hizmet sunucusu (hastane, tıp merkezi, eczane, optik firması…) sayısı 498 olup bu sayı 2014 yılında 650, 2013 yılında 527 ve 2012 yılında 382 olarak gerçekleşmiştir. Giderek daha çok sayıda sağlık hizmet sunucusunun denetimini yapmaktayız. Az önce bahsettiğim hesaplamamıza göre denetimlere ayırdığımız toplam sürenin çok büyük bölümünü, yaklaşık %54,6’sını sağlık incelemeleri için kullanıyoruz. Sağlık alanında yaptığımız inceleme ve soruşturmalarda, 2014 yılında 39,2 milyon lira kurum zararı tespit ettik ve buna tekabül eden cezai şart miktarı 2 milyar 896,9 milyon lira oldu. Bu cezai şart rakamı oldukça olağanüstü. Bu yıl ve önceki yıllarda bu rakama ulaşılamadı. Özel bazı durumlardan kaynaklanan bir rakam.

Denetimlerde etkinliğin artırılması için gelişmiş teknoloji

Kayıt dışı istihdamla mücadelede teknolojiden en iyi şekilde yararlanma çabaları, 2015

Kayıt dışı istihdam açısından en riskli

gördüğümüz sektörlerin; tarım,

ormancılık ve balıkçılık ile inşaat

ve bayındırlık iktisadî faaliyet gruplarına ait

sektörler olduğunu ifade edebilirim.

Page 35: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

33

öncesinden beri sürüyor. 2008 yılında kendi insan kaynaklarımızı harekete geçirerek bir bilgisayar programı ortaya çıkarmıştık. Bizim kısaca GRİ (Görevlendirme, Rapor, İstatistik) adını verdiğimiz bu programı hala kullanmaktayız. Bu program artık ihtiyacı karşılayamaz hale geldiği için Kurumumuzun teknik birimleriyle yeni bir yazılım oluşturma çalışmalarımız devam ediyor. Bütün müfettişlerimize mobil olarak kurum veri tabanıyla uzaktan bağlantı sağlayacak tablet bilgisayarlar dağıttık. Müfettişlerimiz, denetimini yapacakları iş yerlerinin kurumdaki bilgilerine istedikleri yerden ulaşabiliyorlar. Veri analizinde kullandığımız özel

yazılımlarımız var ve bunlara ilişkin personelimize gerekli teknik eğitimleri de verdik. Kayıt dışı istihdamla mücadelede önemli katkısı olan teknolojik imkanlardan daha fazla faydalanmaya yönelik çabalarımız sürüyor.

Kayıt dışı çalıştırma olgusunun olumsuz etkileri

Kayıt dışı ekonomi ve bunun çalışma hayatına yansıyan kısmı olan kayıt dışı istihdam, ülkemizin en önemli sorunları arasında. Sosyal Güvenlik Kurumumuzun finansman açıklarının belki de en önemli sebeplerinden birisi kayıt dışı çalıştırma olgusu. Son yıllarda kayıt dışı istihdam oranında çok önemli düşüşler olduğunu, kurumun aktüeryal yapısının da buna bağlı olarak olumlu yönde etkilendiğini biliyoruz. Aktüeryal yapı ve sosyal güvenlik açıkları bir yana, konunun bir de sosyal ve insanî boyutu var. Bu belki de en önemlisi. Sigortalı olması gereken bir vatandaşımızın kayıt dışı çalıştırılması, o vatandaşımızın haklarının gasp edilmesi anlamına geliyor. İnancımıza göre kul hakkıdır. Mevzuatımıza göre, ağır yaptırımları vardır. Bu yola tevessül eden işverenlerimiz de müfettişlerimizle karşılaştıklarında

ve bu durum tespit edildiğinde çok mağdur olmaktadırlar. İdari para cezaları, asgari ücretin katlarına bağlıdır. Brüt asgari ücret baz alınarak hesaplanmaktadır. Hükümetimizin programı ve eylem planına göre asgari ücret 2016 yılının Ocak ayından geçerli olmak üzere daha da yükselmiştir. Hem işçilerimizin haklarının tam olarak gözetilmesi hem de işverenlerimizin ağır yaptırımlarla karşılaşmaması, SGK Rehberlik ve Teftiş Başkanı olarak benim ve tüm müfettişlerimizin dileğidir.

İşverenlerimizin mevzuatı tam olarak bilememekten kaynaklanan mağduriyetlerinin önüne geçilebilmesi amacıyla planlı rehberlik ve bilgilendirme faaliyetlerinde bulunduğumuz gibi işveren birliklerinin ve meslek kuruluşlarının talepleri üzerine müfettişlerimiz vasıtasıyla bilgilendirici toplantılara katılım sağlıyoruz. Bu da bir kamu hizmeti olduğundan pek tabii hiçbir ücreti de yoktur. Bu taleplere de her zaman açık olduğumuzun bilinmesinde fayda görüyorum.

Bana bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür eder, başarılı çalışmalarınızın devamını dilerim.

Sigortalı olması gereken bir

vatandaşımızın kayıt dışı çalıştırılması, o vatandaşımızın

haklarının gasp edilmesi anlamına

geliyor.

Page 36: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

34

Kayıt dışı istihdam, sosyal güvenlik açısından niteliği itibariyle yasal işlerde çalışarak istihdama katılan kişilerin, çalışmalarının gün veya ücret olarak ilgili kamu, kurum ve kuruluşlarına hiç bildirilmemesi ya da eksik bildirilmesi olarak tanımlayabiliriz. Bu tanıma göre üç türlü kayıt dışı çalışma söz konusudur: Sigortalıların Sosyal Güvenlik Kurumuna hiç bildirilmemesi, çalışma gün sayılarının eksik bildirilmesi, sigorta primine esas kazanç tutarlarının eksik bildirilmesidir.

Ülkemizde kayıt dışı istihdamı artıran birçok faktör

bulunmaktadır. İşsizlik oranının yüksek olması, iş gücünün eğitim seviyesinin düşüklüğü, gelir dağılımındaki dengesizlik, küçük ölçekli işletmeler gibi ekonomik etkilerinin yanında erken yaşta emeklilik ve sosyal güvenlik bilgi ve bilincin eksik olması gibi faktörlerde kayıt dışı istihdamın artmasına neden olan önemli faktörler arasında sayabiliriz.

Kayıt dışı istihdamın toplumun sosyal ve ekonomik değerleri üzerinde birçok olumsuz etkisi bulunmaktadır. Zira kayıt dışı istihdam çerçevesinde gerçekleştirilen faaliyetler;

ÇALIŞMA HAYATINDAN ÖNEMLİ BAŞLIKLAR

Ahmet AÇIKGÖZSosyal Güvenlik Kurumu

Sigorta PrimleriGenel Müdürü

Kayıt dışı istihdamın çalışanlar

üzerindeki en büyük etkisi şüphesiz sosyal güvenlik olanaklarından

yoksun kalmalarıdır.

DOSYA

Kayıt dışı istihdamı azaltmak için SGK büyük bir özveri ile çalışıyor

Page 37: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

35

toplumumuzda yasal olmayan şekilde, haksız ve kolay yoldan para kazanma düşüncesinin kabul görmesine neden olmakla birlikte çalışanların haklarının gasp edilmesine ve aynı zamanda devletin zarar görmesine sebep olmaktadır. Yani kısacası kayıt dışı istihdam, hem çalışanlar hem işverenler hem de devlet açısından birçok olumsuz etkiye yol açmaktadır.

Çalışanlar üzerindeki etkileri:

Kayıt dışı istihdamın çalışanlar üzerindeki en büyük etkisi şüphesiz sosyal güvenlik olanaklarından yoksun kalmalarıdır. Gerek sağlık hizmetleri gerekse yaşlılık aylıklarından mahrum kalan sigortalılar, gelecek için kendilerini korumaya alamamaktadırlar. Anayasamızın 60. maddesinde; “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir ve devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır teşkilatı kurar” denmiştir. Bu surette sosyal güvenliğe sahip olmak anayasal bir haktır. Kayıt dışı istihdam bu hakka karşı gelerek aslında anayasal bir suç işlemektir.

Yine kısmen kayıtlı gösterilen sigortalılar da bundan zarar görmektedirler. Zira bu kişilerde emeklilik süreleri uzamakta ve primleri eksik ödendiği günler eksik gösterildiği için geç emekli olmakta ve yaşlılık aylıkları geç bağlanmakta veya daha az tutarda prim ödemesi yapılmaktadır.

Kayıt dışı istihdamın çalışanlar açısından bir diğer olumsuz yanı kayıt dışı istihdam edilenlerde asgari ücret gibi bir koruyucu hükmün bulunmamasıdır. Ücret tamamen işverenle işçi arasındaki pazarlıkla belirlenmekte işsizliğin yoğun olduğu ülkelerde pazarlıkta işveren öne çıkmaktadır. İşçi işi kabul etmez ise ondan daha zor durumda olan ve kabul edecek birçok işçi kolayca bulunabilmektedir.

İşverenler üzerindeki etkileri:

Çalışanlarını kayıt dışı istihdam eden bir iş yeri şüphesiz ki çalışanlarını kayıtlı gösteren bir iş yerine oranla çok daha düşük maliyetle çalışma olanağına sahiptir. Bu maliyet farkını gerek ürettiği mamullerin fiyatını düşük

tutarak gerekse de gene üretimini daha ucuza yapmasını sağlayacak teknolojik donanıma yatırım yaparak kullanabilir. Bu hem haksız rekabeti doğurmakta hem de kayıtlı iş yerinin devlete olan güvenini sarsmakta ve onu da kayıtlı ekonomiden uzaklaştırmakta etken olmaktadır.

Bununla birlikte kişilerin kayıt dışı çalıştırılması ve bunun denetim veya diğer kontrol mekanizmaları ile anlaşılması halinde işverenlerin devlet tarafından sağlanan hibe, kredi ve desteklerden yoksun kalmaları söz konusu olmaktadır. Ayıca kayıt dışı faaliyetlerde bulunan işletmelerin büyük bölümü ölçek ekonomilerinden yararlanamamakta ve büyük ölçekli bir statüye ulaşamamaktadırlar. Cezaları da buna dahil ettiğimizde aslında kayıt dışı işçi çalıştırmanın maliyetinin çok daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.

Devlet üzerindeki etkileri:

Kayıt dışı istihdamın devlet açısından olumsuz etkileri ise

• Vergi ve prim kaybı,

• Primsiz ödemelerin artması,

• Sosyal güvenlik sisteminde çalışan/emekli dengesinin bozulması,

• Ekonomik verilerin güvenilirliğine zarar vermesi ve bu verilere dayanılarak verilecek olan ekonomik kararların öngörülen etkileri yaratmasına engel olması,

• Gelir dağılımının bozulması,

• Kaynak dağılımında etkinliğin bozulması,

• Sendikaların güç kaybetmesi,

• Ekonomide kurumsallaşma eğiliminin azalması

şeklindedir.

Kayıt dışı istihdamla etkin mücadele

Sosyal Güvenlik Kurumu olarak kayıt dışı ile mücadele noktasında birçok çalışma yürütmekteyiz.

Page 38: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

36

Bu nokta da hedef olarak belirlediğimiz 5 ana stratejimiz bulunmaktadır. Bu stratejilerden kısaca bahsedersek:

1- Sosyal güvenlik bilinci ve kültürü oluşturulması:

Gerek vatandaşlarımızın sosyal güvenliğin önemi ve kayıt dışı istihdam konusunda bilinçlendirilmesi gerekse işverenler ve çalışanların hak ve yükümlülükleri konusunda bilgilendirilmeleri amacıyla çok sayıda faaliyet yapılmaktadır. Kurumumuz tarafında yapılan bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetleri oldukça dinamik bir yapıya sahiptir. Yani gerek merkez birimlerimiz gerekse il müdürlüklerimiz tarafından kamu kurumları, sivil toplum örgütleri, üniversiteler, medya organları vb. ile iş birliği içerisinde, sürekli olarak bu faaliyetler düzenlenmektedir.

2- Kurumlararası bilgi ve veri paylaşımı suretiyle çapraz denetim yapılması:

Kayıt dışı istihdamla etkili şekilde mücadele edilebilmesi için kurumlararası iş birliğinin kaçınılmaz olduğu anlayışından hareketle 5510 sayılı Kanun’da yapılan düzenleme ile tüm bankalar ve kamu kurum ve kuruluşlarına önemli yükümlülükler getirilmiştir. Bu kapsamda: 14 bakanlık ile 3 farklı kurum tarafından yapılan yaklaşık

100 işleme ilişkin işlem yaptıran kişilerin “T.C. kimlik numaraları” ile birlikte “mesleki bilgileri” alınarak sigortalılık kontrolleri yapılarak Kurumumuzda çapraz denetim sistemi oluşturulmuştur.

3- Denetim sisteminin etkinleştirilmesi ve risk odaklı denetim modeline geçiş:

Kurumumuz tarafından yapılan denetimlerde etkinliğin artırılması için öncelikle il müdürlüklerimizde görev yapmak üzere Sosyal Güvenlik Denetmeni istihdamı sağlanmıştır. Ayrıca yapılan denetimlerde etkinliğin artırılması için risk odaklı denetim modelini benimsenerek rutin ve rastgele denetimlerin yerine risk analizi yapılarak belirlenen bölgeler, sektörler ve iş yerlerinin denetimi sağlanmaktadır.

4- İstihdam üzerindeki maliyetlerin yeniden değerlendirilmesi:

İşverenler üzerindeki mali yüklerin azaltılması amacıyla çok sayıda teşvik uygulanmaktadır. Tüm sigortalılara yönelik teşviklerle birlikte gerek bölgesel ve sektörel önceliklere göre gerekse kadınlar, gençler, engelliler gibi bazı özel gruplara yönelik uygulanan teşvikler ile işverenlerce ödenmekte olan sigorta primlerinin Hazine tarafından karşılanması sağlanmaktadır.

5- Sosyal güvenlik hizmetlerinin kalitesinin artırılması:

Gelişen teknolojinin de yardımıyla sigortalı ve işverenlere sağlanan hizmetlerin kalitesi artırılmış, vatandaşlara ve işverenlere kolay erişilebilir, sürdürülebilir ve daha nitelikli hizmet almaları sağlanarak kayıtlı çalışma cazip hale getirilmiştir. Nitekim son yılarda benimsenen insan odaklı hizmet anlayışının sonucu olarak yapılan anketlerde Kurumumuzun sunduğu hizmetlerden memnuniyet oranları hizmet alanlar için (aktif/pasif sigortalı ve hak sahipleri) %71, paydaşlar için de (işveren, mali

müşavir, hastane, eczane) %74,7’ye çıkmıştır.

Ayrıca Kurumumuzun yeniden yapılandırılması çalışmaları kapsamında kayıt dışı istihdamla mücadele konusunda yapılan çalışmaları merkezden koordine etmesi ve gerekli stratejileri oluşturması amacıyla bir birim (Kayıt Dışı İstihdamla Mücadele Daire Başkanlığı), bu çalışmaların yerel bazda yürütülmesi için de tüm illerde “Kayıt Dışı İstihdamla Mücadele Servisleri” oluşturulmuştur.

Meslek kodu uygulaması

Kayıt dışı istihdam noktasında en sık rastlanan olgulardan birisi de ücretlerin eksik bildirimidir. Ücretlerin Kurumumuza eksik bildirilmesi yoluyla neden olunan kayıt dışılığın önlenmesi amacıyla “meslek kodu” uygulamasına geçilmiştir. 2012 yılı Kasım ayı itibariyle işverenlerin, çalıştırdıkları sigortalıların mesleklerini, ILO tarafından belirlenen standartlara uygun olarak TÜİK ve İŞKUR tarafından hazırlanan Uluslararası Standart Meslek Sınıflaması kodlarına uygun olarak bildirmeleri sağlanarak meslek-ücret ilişkisi kurulabilmektedir. Bu uygulama ile amaçlanan, arz-talep ilişkisi sonucunda piyasa tarafından belirlenen ücret seviyelerine müdahale etmek değil, kişilerin Kurumumuza gerçek ücretleri üzerinden bildirilmesini sağlamaktır.

Eylem planları

Oluşturulan stratejiler doğrultusunda da birçok çalışma yürütmekteyiz. En başta, 2008 ve 2009 yılları “kayıt dışı ekonomiyle mücadele yılları” olarak ilan edilmiş, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın koordinasyonunda, tüm Bakanlık ve Kamu Kurumları ile toplantı yapılarak “Eylem Planı Taslağı” hazırlanmış, söz konusu taslak Bakanlar Kurulu’na sunularak “Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele

Kayıt dışılık hem haksız rekabeti

doğurmakta hem de kayıtlı iş yerinin

devlete olan güvenini sarsmakta ve onu da

kayıtlı ekonomiden uzaklaştırmaktadır.

Page 39: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

37

Stratejisi” olarak Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Buna göre SGK da dahil tüm kurum ve kuruluşlar arasında kayıt dışı ile ilgili iş birliği çerçevesinde mücadele edilmesi öngörülmüştür. İllerde bulunan KOSGEB birimleri, organize sanayi bölgeleri, küçük sanayiler, esnaf ve sanatkar odaları, ticaret ve sanayi odaları, ziraat odaları, SMMM odaları, işçi sendikaları ve istihdama yönelik faaliyetleri bulunan diğer sivil toplum kuruluşları yerel yöneticileri ile iş birliği içerisinde kayıt dışı istihdam konusunda toplantı ve seminerlerin organize edilmesi, bu toplantı ve seminerlerde yerel yazılı ve görsel basının toplantılara katılımının sağlanması, yazılı ve görsel basında toplantılara ait haber ve yorumların yer almasına çalışılması gibi çalışmalar yapılmıştır. Yani kayıt dışı istihdamla mücadele sorununun çözümü kısa, orta ve uzun vadeli bir perspektifle ele alınmış ve öncelikle rehberlik faaliyetlerine ağırlık verilmiştir.

Yine 2008-2010 yılları için Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı hazırlanmış teşvikler, kadın

istihdamının artırılması, bilgi paylaşımı gibi önemli birçok konu hayata geçirilmiştir.

Bu eylem planının başarıyla tamamlanması sonucu devamında 2011-2013 Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı oluşturulmuş meslek kodu uygulaması, risk analizi, veri paylaşımının artırılması, bilgilendirme faaliyetleri gibi önemli birçok konu sonuca ulaşmıştır.

Son olarak da 2015 – 2017 yıllarını kapsayan Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı hayata geçti. Bu eylem planı kapsamındaki yürüttüğümüz faaliyetler de şu şekildedir:

•• Kayıt dışı istihdam konusu ve boyutu, düzenlenen bir çalıştayda değerlendirildi ve kayıt dışılığın yoğun olduğu tarım dışı sektörlerde durum analizi yapıldı. Sonuçlar önümüzdeki süreçte kamuoyu ile paylaşılacaktır.

•• İnşaat sektöründe kayıt dışı çalışanların sosyal güvenlik sistemine alınmasına yönelik gerekli hukuki, idari ve teknik

altyapının oluşturma çalışmaları sürdürülmektedir.

•• Prime esas kazançların meslek koduyla uyumlu olarak bildirilmesini sağlayacak yasal altyapı oluşturularak, meslek kodlarıyla yapılacak analiz sonucunda prime esas kazançların eksik bildirildiği düşünülen iş yerlerinde rehberlik ve denetim süreçleri başlatılacaktır.

•• Kayıt dışı istihdamla ilgili denetimlerde etkinliğinin artırılması amacıyla tüm denetim sürecinin elektronik ortamda yürütülmesini sağlayacak

İnşaat sektöründe kayıt dışı çalışanların

sosyal güvenlik sistemine

alınmasına yönelik gerekli hukuki, idari

ve teknik altyapı için çalışma yapılıyor.

Page 40: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

38

otomasyon programları hazırlanacak ve denetim kapasitesinin artırılması amacıyla SGK’da görev yapan denetmen sayısı 5.000’e çıkarılacaktır.

•• İşçi, işveren ve diğer sosyal tarafların kayıt dışı ekonomi ve onun bir parçası olan kayıt dışı istihdam konusunda bilinçlendirilmesi, sosyal güvenlik bilincinin yaygınlaştırılması, kayıt dışı çalışmanın işçi ve işveren üzerindeki gerek çalışma hakları, gerekse iş sağlığı ve güvenliği yönünden olan olumsuz etkileri ve sigortalı işçi/işveren hak ve yükümlülükleri konularında bir eğitim modülü hazırlanacak ve toplumsal farkındalığın artırılmasına yönelik faaliyetlerin kapsamı genişletilecektir.

Yine 2013 yılında yasalaşan Onuncu Kalkınma Planı kapsamında “Kayıt Dışı Ekonominin Azaltılması Programı” kapsamında aşağıda yer alan eylemlerin sorumluluğu Kurumumuza verilmiştir.

•• Sosyal Güvenlik Denetmeni sayısının kalkınma planı süresinde 3.000’e çıkarılması,

•• Kurumda görev yapan sosyal güvenlik denetmenlerinin iş ve işlemlerinin tüm süreçlerinin takip edilebileceği bir otomasyon programın hazırlanması,

•• Bankalarla Sosyal Güvenlik Kurumu arasında veri paylaşımı sağlanması,

•• Belirlenecek sektörlerde prime esas kazanca karine teşkil edecek ücret skalaları belirlenerek bu sektörlerde rehberlik ve denetim yapılması,

•• Kamu alımlarında, sigortasız işçi çalıştırdığı tespit edilen işverenlerin 2 yıl süreyle ihalelerden men edilmesini sağlayacak yasal altyapının oluşturulması,

•• Prime esas kazançların meslek koduyla uyumlu olarak bildirilmesini sağlayacak yasal altyapının oluşturulması,

•• Sosyal yardım almakta olanlara yönelik bilgilendirici ve bilinçlendirici faaliyetler yapılması,

•• Tarım sektöründe kayıt dışı istihdamın azaltılmasına yönelik bilgilendirici ve bilinçlendirici faaliyetler yapılması.

Diğer taraftan Merkez Eylem Planı kapsamında sektörlere yapılan bilgilendirme faaliyetleri, diğer Kurumlardan alınan verilerin elektronik ortama aktarılması için altyapı çalışmaları, televizyon programları ve dizilerde sosyal güvenliğin önemine ilişkin yapımcı ve dizi senaristleriyle bilgilendirme toplantıları gibi önemli konularda çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.

Kayıtlı istihdamın teşviki ve denetimi

Kayıt dışı istihdamın önlenmesi noktasında Kurumumuzca iki önemli proje hayata geçirdik. Yenilikçi Önlemler ile Kayıtlı İstihdamın Teşvik Edilmesi Projesi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın koordinasyonunda ve İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Operasyonel Programı (İKG OP) kapsamında Kurumumuz tarafından 2010 yılı Eylül ayında uygulamaya kondu. Bütçesi 15 milyon avro olan ve bu bütçenin %85’i Avrupa Birliği’nin hibesi olarak sağlanan bu operasyon,

kayıtlı istihdamın teşvik edilmesi amacı doğrultusunda teftiş mekanizmasının ve rehberlik hizmetlerinin desteklemesi stratejisi doğrultusunda uygulandı ve tamamlandı.

Birincisinin başarı ile tamamlanmasının ardından Etkin Rehberlik ve Denetim Yoluyla Kayıtlı İstihdamın Teşviki II (KİTUP II) Projesi hayata geçirilmiştir. İnsan Kaynakları Operasyonel Programı kapsamında Kurumumuzca yürütülen ve 15 milyon avro bütçeye sahip bu projenin mal alımı, hibe ve teknik destek olmak üzere üç ana bileşeni bulunmaktadır.

Mal alımı bileşeni kapsamında;

Denetimlerin yerinde daha hızlı ve etkili bir şekilde yapılması amacıyla 2.000 adet internet bağlantılı tablet bilgisayar alındı ve Kurumumuz denetim elemanlarına dağıtıldı. Yine yapılan denetimlerde ve sunulacak hizmetlerde kullanılmak üzere diz üstü bilgisayar, yazıcı olan donanımlı 35 adet araç temin edilerek il müdürlüklerine iletildi.

Projenin hibe bileşeni kapsamında;

STK ve ilgili yerel kurumlarca hazırlanan 150.000 ile 300.000 avro arası bütçeli projelerden başarılı bulunan yaklaşık 55 proje fonlanacaktır.

Son bileşen olan teknik destek bileşeni kapsamında ise, kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi ve kamuoyunda sosyal güvenlik bilincinin oluşturulması amacıyla çok sayıda faaliyet gerçekleştiriliyor.

Bu kapsamda;

•• Kayıt dışı istihdama ilişkin raporlar hazırlamak üzere akademisyenler, bürokratlar, kamu kurumları ve sosyal tarafların temsilcilerinden oluşan Akademik Danışma Kurulu oluşturuldu.

13 üniversitenin iletişim

fakültelerinde okuyan 70 öğrencinin

katılımı ile bir haftalık “Sosyal

Güvenlik ve Medya Atölyesi” çalıştayı

gerçekleştirildi.

Page 41: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

39

•• İşverenleri yönlendirmek üzere 36 farklı sektöre ilişkin sektörel rehberler ve yapılan denetimlerde etkinliğin artırılması amacıyla risk değerlendirme kılavuzu hazırlanıyor.

•• Kayıt dışı istihdamın yapısal durumunu ortaya koymak amacıyla çeşitli sektörler ve bölgelerde bölgesel analizler gerçekleştiriliyor.

•• Kurumumuz ve ilgili kurum ve kuruluşlarda görevli yaklaşık 1.750 personele yönelik eğitimler düzenlenmektedir.

•• Kayıt dışı istihdam konusunda 3 kamu spotu, 2 radyo spotu ve

2 bant reklam, çocuklar için 6 farklı hikaye kitabı ve çizgi filmin hazırlık çalışmaları devam etmekte. Gençlerin de fikirlerinin alınması amacıyla 13 üniversitenin iletişim fakültelerinde okuyan 70 öğrencinin katılımı ile bir haftalık “Sosyal Güvenlik ve Medya Atölyesi” çalıştayı gerçekleştirdik.

•• Ülke genelinde meslek liselerinde, ilkokullarda ve üniversitelerde sosyal güvenliğin öneminin anlatıldığı çok sayıda farkındalık artırma faaliyetleri halen yapılıyor.

•• Köy muhtarları ve imamlar gibi kanaat önderleri ile televizyon program yapımcıları, senaryo

yazarları ve yerel medya temsilcileriyle çok sayıda toplantı gerçekleştirdik ve bu toplantılar hâlihazırda aralıksız devam ediyor.

Kayıt dışının kamu finansmanına etkisi ve asgari ücret

Kayıt dışı istihdam ile ilgili istatistiklere aşağıdaki tablodan incelediğimizde genel itibariyle bir düşüş eğilimi içinde olduğunu görmekteyiz. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre 2002 yıllarında %52 seviyelerinde olan kayıt dışı istihdam oranı bugün, 2015 yılı Eylül ayı itibariyle %34,76 olarak gerçekleşmiştir. Tarım dışında ise bu oran %21,95 olarak gerçekleşmiştir.

Ancak Türkiye İstatistik Kurumu ile Sosyal Güvenlik Kurumu’nun verileri arasında farklılıklar bulunmaktadır. 2015 eylül ayında Sosyal Güvenlik Kurumu’na kayıtlı 19 milyon 570 bin sigortalı kişi bulunmakta iken TÜİK 17 milyon 718 bin kişinin istihdamda olduğunu hesaplamıştır. Diğer taraftan tarımda uygulanan muafiyet uygulamaları nedeniyle tarım sektöründe muafiyet kapsamında olan kişiler kayıt dışı çalışıyormuş gibi görünmektedir.

Yine de TÜİK verilerine göre incelediğimizde 2015 eylül ayı itibariyle 9 milyon 439 bin kişi kayıt dışı çalışmaktadır. Bu

kişilerin asgari ücrette çalıştığını düşündüğümüzde ise işsizlik primi de dâhil yaklaşık 4 milyar 508 milyon TL prim kaybı olduğu söylenebilir.

Bunun yanında kayıt dışı işçi çalıştırmanın cezası da oldukça yüksek. Bir yıl boyunca kayıt dışı işçi çalıştırdığının denetim yoluyla tespit edilmesi halinde prim dâhil yaklaşık 39 bin TL idari para cezası kesilmektedir. Ayrıca kayıt dışı işçi çalıştıran işverenler bir yıl teşviklerden de faydalanamaz.

Kısa bir dönem içinde asgari ücrette bir artış söz konusu olsa da bunun prim tahsilatında

önemli bir etki yaratamayacağı inancındayız. Yenilenen teknoloji ile işlemlerin hızlanması ve denetimin kolaylaşmasının yanında yapılan bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları ve ayrıca vatandaş odaklı hizmet anlayışı ile kamuoyunda büyük bir etki yaptığımızı, gün geçtikçe Kurum olarak gelişmeye devam ettiğimizi belirtmek isterim. Kayıt dışı istihdamın makul seviyelere indirilmesi için gerek projelerle gerekse yürüttüğümüz diğer faaliyetler suretiyle gerekli her türlü çalışmayı Kurum olarak büyük bir özveri ile yapmaya devam etmekteyiz.

Tablo 1: Sektörlere ve Cinsiyete Göre Kayıt Dışı İstihdam Oranları (2014 sonrası)

  Genel Tarım Tarım Dışı Sanayi Hizmet İnşaat Kadın Erkek

2015 Eylül 34,76 81,65 21,95 19,35 20,46 38,92 46,96 29,46

2014 34,97 82,27 22,32 20,26 21,09 36,61 48,44 29,29

Kaynak: TÜİK Hanehalkı İş Gücü Anketleri

Tablo 2: Sektörlere ve Cinsiyete Göre Kayıt Dışı İstihdam Oranları (2014 sonrası)

Kaynak: TÜİK Hanehalkı İş Gücü Anketleri

  Genel Tarım Tarım Dışı Sanayi Hizmet Kadın Erkek

2013 36,75 83,28 22,40 25,23 20,90 52,00 30,22

2012 39,02 83,61 24,51 27,89 22,73 54,17 32,70

2011 42,05 83,85 27,76 31,50 25,71 57,79 35,65

2010 43,25 85,47 29,06 32,68 27,11 58,49 37,20

Page 42: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

40

Çalışma hayatında barış ve huzurun korunması, üretim, istihdam ve verimlilik artışı için gereklidir. Ancak mevcut mevzuat ve uygulamalar ne yazık ki çalışma barışının sağlanmasını zorlaştırmaktadır. Örneğin çalıştığı iş yerinden ayrılmak isteyen ancak istifa ederek kıdem tazminatını kaybetmek istemeyen bir çalışan, kendini işten attırabilmek için iş yerindeki huzuru ve üretimi olumsuz etkileyebilmektedir. İş mahkemelerinin tutumu da çalışma barışını olumsuz etkileyebilmektedir. İş mahkemesine düşen bir işveren,

çoğu kez baştan haksız muamelesi görmekte, haklılığını ispat etmekte güçlük çekmektedir. Mahkemelerin bu tutumları uyumsuz çalışan davranışlarını özendirmekte ve çalışma barışını olumsuz etkilemektedir.

Sendikalar daha çağdaş olmalı

İş olmazsa işçinin de olamayacağını bir türlü kavrayamayan, temsil niteliklerini kaybetmiş sendikalar da uzlaşmaz tutumları ve iş yerinin karşılayamayacağı taleplerle çalışma barışını olumsuz etkilemektedir. Sendikaların

ÇALIŞMA HAYATINDAN ÖNEMLİ BAŞLIKLAR

Nurettin ÖZDEBİRAnkara Sanayi Odası

Yönetim Kurulu Başkanı

Asgari ücretteki yüksek oranlı artış,

enflasyonu ve büyümeyi olumsuz

etkileyecektir. Bu nedenle ücretlerdeki

artışın etkisi kısa sürecek, bir süre sonra artan

enflasyon bu ücret artışını eritecektir.

DOSYA

Asgari ücret artışı rekabet gücümüzü zayıflatacaktır

Page 43: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

41

bu tutumları ülkemizde çağdaş bir sendikacılığın gelişimini de olumsuz etkilemekte, sendikaların üye kaybetmelerine yol açmaktadır. Sendikaların da küresel rekabet ortamında daha çağdaş bir sendikacılık faaliyeti göstermelidirler.

Devlet asgari ücret artışının getirdiği yükün bir kısmını üstleniyor. Asgari ücret 2016 başında zaten 1,120 TL olacaktı. Bu durumda asgari ücret artışının işverene getirdiği ek maliyet 274 TL oluyor. Devlet bu artışın %40’ını üstlenecek. Bu katkıya rağmen işverenin maliyetlerinde küçümsenemeyecek bir artış olmaktadır. Asgari ücretteki artış, diğer ücretlerde de bir artışa yol açacaktır. Bunun sonucu olarak hem rekabet gücümüz zayıflayacak, hem de işsizlik artacaktır. Asgari ücretteki bu yüksek oranlı artış, enflasyonu ve büyümeyi olumsuz etkileyecektir.

Bu nedenle ücretlerdeki artışın etkisi kısa sürecek, bir süre sonra artan enflasyon bu ücret artışını eritecektir. Diğer yandan yüksek asgari ücret, reel sektörün gelir ve kârlarında da büyük düşüşlere yol açacaktır.

Kayıt dışılık ve haksız rekabet artacak

Asgari ücretteki artışın en önemli etkisi, firmalar üzerindeki kıdem tazminatı yükü üzerinde olacaktır. Asgari ücretteki %30’luk artış kıdem tazminatı yükünü de %30 arttırmaktadır. Zaten kıdem tazminatı yükünü karşılamakta zorlanan firmalar bu ek yük ile daha da zor duruma itilmektedir. Bunlara ek olarak asgari ücret artışı kayıt dışı istihdamı artırarak firmalar arasındaki haksız rekabeti de artıracaktır. Bu nedenle devlet katkısı, asgari ücrette normal artış olan 1,120 TL’nin brütünü değiştirmeyecek şekilde kurgulanmalıdır.

Kayıt dışılık, ekonomide gelir ve

prim kayıplarına yol açtığı için bütçe

dengelerini de bozmakta, bozulan

bu dengeler bize yüksek faiz ve vergi

yükü olarak geri dönmektedir.

Page 44: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

42

Page 45: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

43

Eğer, ücretlerin reel olarak artması ve

halkımızın refah düzeyinin yükselmesi isteniyorsa yapılması

gereken, başta yeni bir Anayasa olmak üzere ekonominin

ihtiyaç duyduğu yapısal reformları

bir an önce gerçekleştirerek büyüme hızımızı

yükseltmektir.

Eğer ücretlerin reel olarak artması ve halkımızın refah düzeyinin yükselmesi isteniyorsa yapılması gereken, başta yeni bir Anayasa olmak üzere ekonominin ihtiyaç duyduğu yapısal reformları bir an önce gerçekleştirerek büyüme hızımızı yükseltmektir.

Kayıt dışılık ekonomideki haksız rekabetin en önemli kaynaklarından biridir. Kayıt dışı çalışan firmalar, sigorta primi ve vergi ödemedikleri için işlerini düzgün yürüterek kayıt içinde kalan firmalara karşı bir maliyet avantajı sağlamakta ve bu avantajı sonuna kadar kullanmaktadırlar. Kayıt dışılık, ekonomide gelir ve prim kayıplarına yol açtığı için bütçe dengelerini de bozmakta, bozulan bu dengeler bize yüksek faiz ve vergi yükü olarak geri dönmektedir.

Son yıllarda ülkemize gelen Suriyeli sığınmacılar da kayıt dışılığı ve firmalar arasında haksız rekabeti artıran bir rol oynamıştır. Bu durumun engellenmesi gerekmektedir. Son günlerde Suriyeli sığınmacıların

çalışma hayatına katılmalarının düzenlenmesi konusunda bir çalışma yürütüldüğü anlaşılmaktadır. Bu çalışmanın bir an önce sonuçlandırılması yerinde olacaktır.

Kayıt dışılıkla mücadelede kayıt dışılığın nedenlerinin ortadan kaldırılması zorunlu ve gerekli koşuldur. Öncelikle vergi tabanının yaygınlaştırılıp vergi oranları düşürülerek vergi yükü düşürülmelidir. Ayrıca kıdem tazminatı ve zorunlu istihdam gibi istihdam üzerindeki yüklerin hafifletilmesi de kayıt dışılığın azaltılmasında etkili olacaktır.

Bugüne kadar hükümetler kayıt dışılıkla mücadele ederken hep cezalandırma yöntemini kullanmışlar, doğru davranışları ödüllendirmeyi düşünmemişlerdir. 64. Hükümet, vergilerini düzenli ödeyen firmalar lehine bir düzenleme yapmayı planlamaktadır. Bu uygulama, sigorta primlerini düzenli ödeyen firmaları da kapsayacak biçimde genişletilmelidir.

Page 46: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

44

Günümüzün temel kurumlarından biri sosyal diyalogdur. Ancak bunu gerçekleştirmek için öncelikle iş yerlerinde endüstriyel demokrasinin kurallarının hayata geçirilmesi zorunludur. Bunun için de sendikal örgütlenme olmazsa olmaz bir kuraldır. Biz, sendikalar olarak çalışma hayatının sorunlarının sosyal diyalog zemininde geliştirilen önerilerle çözülebileceğine inanmaktayız. Ortak sorunlara karşı ortak sorun çözme yaklaşımı çağımızın demokrasi anlayışının bir gereğidir.

Türkiye’de piyasa ekonomisi uygulanmaktadır. Egemen olan yaklaşım, ekonomik büyümenin lokomotifi olarak özel sektöre önem verilmesini beraberinde

getirmektedir. Türkiye’de yaygın yaklaşım, iş gücü maliyetini en aza indirme politikasıdır. Bu yaklaşım kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Düşük ücret temelinde biçimlenen bir anlayış, sonuç itibariyle ülke ekonomisini ve giderek sosyal yapıyı sarsmaktadır. Üretimin her aşamasında adil ve dengeli gelir dağılımı, çalışma barışı açısından önemlidir.

Asgari ücret artışının ekonomiye etkileri

Asgari ücret her türlü ekonomik yaklaşımın dışındadır. Sosyal bir ücret olarak kabul edilmektedir. İşçinin ailesi ile birlikte insan onuruna yakışır yaşam sürdürebilmesi için gerekli tutardır. 

Asgari ücret işçinin ailesiyle birlikte değerlendirilmelidir

Mustafa ŞAHİNTürkiye Enerji, Su ve

Gaz İşçileri SendikasıGenel Başkanı

DOSYA ÇALIŞMA HAYATINDAN ÖNEMLİ BAŞLIKLAR

Asgari ücret tespitinde işçilerin

ailesiyle birlikte değerlendirilmesi

gereğini dikkate almayan bir

yaklaşım hatalı ve eksiktir.

Page 47: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

45

Asgari ücret milyonlarca işçiyi ve ailesini doğrudan ilgilendirmektedir. Anayasa, “Asgari ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur” hükmüne yer vermektedir. Bu bir temenni değil, yerine getirilmesi gereken bir zorunluluk olarak kabul edilmelidir.

Aslında asgari ücret ülkede uygulanmakta olan ekonomik ve sosyal politikaların önemli bir göstergesidir. Ülkedeki vergi ve sosyal güvenlik sisteminin yansımasını asgari ücrette görmek mümkündür. Çoğu mükellefin ödemediği vergi tutarından fazlasını asgari ücretli devlete vergi olarak ödemektedir. Yapılan kesintiler nedeniyle asgari ücret daha başlangıçta eksik ödenmektedir. Böylece asgari

ücret tespit edildiği andan itibaren yetersiz, çelişkili ve tutarsız olmaktadır.

Asgari ücret tespitinde işçilerin ailesiyle birlikte değerlendirilmesi gereğini dikkate almayan bir yaklaşım hatalı ve eksiktir. Büyümenin nimetlerinin herkesçe paylaşılması esastır. Bu yönüyle büyümenin kapsayıcı ve toplumun tüm kesimlerine fayda sağlaması temin edilmelidir. Bunu sağlayacak politika uygulaması, asgari ücretin insan onuruna yaraşır, yeter ücret düzeyine getirilmesi ve emeğin milli gelir içindeki payının artırılmasıdır. 

İnsan odaklı politikaların uygulandığı ülkelerde asgari ücret uygulaması bu şekildedir. Türkiye, düşük ücret politikasıyla rekabet şartlarını sağlamaya çalışan bir ülke olmamalıdır.

İnsanların çaresizliği istismar edilmemelidir.  Sosyal devlete yakışan, buna izin vermemektir. 

Kayıt dışı istihdamı önleyici araçlar

Türkiye’deki iş gücü piyasasının yapısıyla ilgili dikkati çeken önemli bir husus kayıt dışı istihdamın yaygın olmasıdır. Kayıt dışı istihdam özellikle ücretsiz aile işçiliği ve kendi hesabına çalışanlar ile yevmiyeli olanlarda yüksektir.

Kayıt dışı çalıştırmanın ortaya çıkmasında ve yaygınlaşmasında rol oynayan faktörler, bir bütün olarak toplumun ekonomik, mali ve sosyal özellikleri tarafından belirlenmektedir. Yaygın işsizlik, düşük ücret ve düşük verimlilik Türkiye’de kayıt dışına yönelmenin temel gerekçesini oluşturmaktadır. Kayıt dışı istihdamın yaygınlığı

Page 48: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

46

Türkiye’de sendikal örgütlenmenin önündeki en önemli engellerden birisidir.

Kayıt dışılığa yol açan sebepler; daha çok faaliyetlerin belge düzenine dayandırılmaması ve beyan edilmemesi, vergi ve sosyal güvenlik payları gibi mali yükümlülüklere ve diğer düzenlemelere uyulmaması biçiminde ortaya çıkmaktadır.

Kayıt dışı istihdam edilen işçiler açısından başlıca gerekçe, kayıtlı faaliyette bulunma imkanlarının sınırlı olmasıdır. Çalışanların büyük bir bölümü iş tercih edecek konumda değildir. Yoğun işsizlik ortamında, çalışma koşulları ne denli kötü de olsa, kişi bulabileceği bir işte çalışmak zorundadır. Sosyal güvenlik sisteminin etkin çalışmayışı, sisteme kayıtlı olmakla olmamak arasında fayda-maliyet kıyaslamasına yol açmakta ve tercihi belirlemektedir. Etkin ve verimli bir sosyal güvenlik sistemi olmadığı, cezai yaptırımların caydırıcı olmadığı veya denetimin yetersiz olduğu, sosyal güvenlik primleri gibi istihdamla ilgili kesintilerin yüksek bulunduğu, kısacası kayıtlı sektörde bulunmaya göre alternatif maliyetin düşük olduğu bir yapıda kişiler kayıt dışında kalmayı tercih etmektedir.

Kayıt dışı ekonominin olumsuz sonuçları öncelikle çalışma

hayatında ortaya çıkmaktadır ve bu durum kayıt dışı istihdamdan kaynaklanmaktadır. Kayıt dışı istihdam, her şeyden önce sosyal güvenlik sisteminin etkinliğini bozmaktadır.

Kayıt dışı istihdam demek çalışanların gerekli vasıflara sahip olmaması ve asgari yaş haddi (çocuk çalıştırma), asgari ücret, fazla mesai, iş yeri standartları, işçi sağlığı ve güvenliği gibi konulardaki düzenlemelere uyulmaması, gerekli sosyal güvenlik, vergi ve diğer fonların eksik ödenmesi veya hiç ödenmemesi demektir. Böylesi bir durumda, çalışan nüfus sosyal güvenlik şemsiyesi altında kapsanmamakta, yeterli prim toplanamamakta, sosyal güvenlik kuruluşları da başta finansman zorlukları olmak üzere çeşitli sıkıntılarla karşılaşmakta ve kendilerinden beklenen hizmeti yerine getirememektedir.

Türkiye’de kayıt dışı istihdamın ülke ekonomisine maliyeti fazladır. Asgari ücret temel alınarak yapılacak bir hesaplama, kayıt dışı istihdam nedeniyle alınamayan sosyal sigorta ve vergi kaybının boyutunu ortaya koymaktadır.

Kayıt dışı istihdamın bir diğer yönü de kayıt dışı çalışanların sendikal haklardan yoksun olmasıdır. Çeşitli gerekçelerle kayıt dışı çalışmak zorunda kalanlar, sendikasız olma ve sosyal güvenlik kapsamı dışında olma, sağlıksız ortamlarda, iş yeri ve iş güvenliği olmadan, pazarlık gücünden yoksun ve korumasız, istismara açık ve sigortasız olarak çalışmak zorunda kalmaktadırlar. Sendikal örgütlenmenin olduğu yerlerde kayıt dışı istihdam söz konusu olmamaktadır. Çünkü sendikaların etkin bir denetimi bulunmaktadır.

Kayıt dışı istihdama yönelik yaptırımının artırılması önem taşımaktadır. Yaptırımın uygulanabilmesi ise bu alandaki denetiminin etkin yapılması gerekmektedir.

Suriyeli sığınmacıların kayıt dışı istihdama etkileri

Kayıt dışı istihdamın önemli bir bölümünü yabancı kaçak işçilik oluşturmaktadır. Ülkemizdeki göçmen işçiler yasal mevzuata bağlı olarak ülke işçisi ile aynı şartlara sahiptir. Ancak yasal göç yollarının geliştirilmesi ve sürdürülmesi büyük önem taşımaktadır. Yabancı işçilerin çalışma izinleriyle ilgili düzenlemeler bu kapsamda olmalıdır. Kısıtlayıcı politikalar, kayıt dışı ve dolayısıyla yasa dışı göç hareketlerini artırmaktadır. Yönlendirme faaliyetlerinin sağlıklı düzenlenmesi gerekmektedir. Emeğin göçüne yönelik düzenlemelerde, küresel düzeyde faaliyetler yanında bölgesel iş birliği de geliştirilmelidir. Bu kapsamda ilgili ülkeler ile “ortak çalışma grupları” oluşturularak anlaşmalar yapılması sağlanmalıdır.

Kayıt dışı istihdamla mücadele edilmesi, tüm sosyal taraflar ile kamu kurum ve kuruluşlarının başta gelen görev ve sorumluluğudur.

Suriyeli mülteciler ise ülkemizdeki kaçak işçiliği artırmıştır. Araştırmalar, Türkiye’deki neredeyse tüm Suriyelilerin kaçak çalıştığını göstermektedir. Suriyeli sığınmacılara verilen “misafir” statüsü, kalıcı mültecilerden farklı olarak çalışma iznini içermemekte ve bu nedenle Suriyeliler yasa dışı yollardan çalışmaktadır.

Türkiye’deki sığınmacıların da insan onuruna yakışır koşullarda çalışma ve yaşam hakları vardır. Yapılan G-20 zirvesinde mülteci meselesi geniş bir şekilde ele alınmış ve bu konuda çözüm üretilmeye çalışılmıştır. Bu sorun sadece Türkiye’nin değil, dünyanın sorunudur ve ancak dünya ülkelerinin katkılarıyla çözüm bulunabilecektir. Dileğimiz G-20’de alınan bir dizi kararın hayata geçirilmesidir.

Kayıt dışı istihdamın ülke ekonomisine

maliyeti fazladır. Kayıt dışı istihdamın

yaygınlığı Türkiye’de sendikal

örgütlenmenin önündeki en önemli

engellerden birisidir.

Page 49: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

47

Kayıtlı ekonomiye geçişin toplumsal önemi

İşsizlik ve istihdam, uygulanan ekonomik ve sosyal politikaların önemli göstergeleri arasında yer almaktadır. Çoğu ülkede yüksek işsizlik oranları en ciddi sorun olarak kabul edilmekte, çözümü doğrultusunda özel çaba

gösterilmektedir. Siyasal iktidarın öncelikli hedefleri arasında istihdamı artırıcı ve işsizliği önleyici politikaların bulunması gerekmektedir.

Türkiye’nin temel sorunu yeterince istihdam olanakları yaratamamasıdır. Türkiye’nin nüfusu her yıl artmakta, yüz binlerce genç iş gücüne dahil olmakta ve fakat bunlara yeni iş imkanları sağlamak mümkün olmamaktadır. Çünkü ülkemizde yeni yatırım yapma şartları bulunmamaktadır. Nüfus artış hızının gerisinde kalan yeni yatırım ve iş olanakları, iş gücü piyasasını olumsuz etkilemekte, çalışan nüfusun iktisaden faal nüfusa oranını geriletmektedir.

Ülkede çalışmak isteyip de iş bulamama durumunda kalınması,

çoğu defa sanıldığı gibi kişisel kusur değil, uygulanan ekonomik ve sosyal politikalarla ilişkilendirilmesi gereken bir sonuç olmaktadır.

Kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması hem sosyal hem de ekonomik dengeler açısından bir zorunluluktur.

Türkiye’de kayıt dışı istihdamın ve işsiz olarak gözükmesine karşın geçimini sağlamak üzere geçici ve kayıt dışı çalışma olasılığı yüksek olanların, kayıtlı ekonomiye ve sosyal güvenlik sistemine maliyeti fazladır. Asgari ücret temel alınarak yapılacak bir hesaplama, kayıt dışı çalışanlar nedeniyle alınamayan sosyal sigorta ve vergi kaybının boyutunu ortaya koymaktadır. Bu kaynak ekonomiye kazandırılmalıdır.

Kayıt dışı ekonominin kayıt

altına alınması hem sosyal hem de ekonomik dengeler

açısından bir zorunluluktur.

Page 50: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

48

Çalışma barışı, göreve geldiğimiz ilk günden itibaren üzerinde dikkatle durduğumuz hayati bir konudur. İnsana verilen en kuvvetli iletişim kurma yolu konuşmaktır, öyleyse konuşarak çözülmeyecek hiçbir sorun yoktur.

Sivil toplum kuruluşlarının amacı, toplumda oluşan veya oluşması muhtemel olan sorunları en insancıl yöntemlerle çözüme kavuşturmaktır. İşte biz de bu amaçla önce temsilcisi olduğumuz işçilerimizin sorunlarını dinliyoruz, talep ve isteklerini alıp sendikal manada değerlendiriyoruz, daha sonra muhatabımız olan işveren temsilcilerimizle sorunları masaya yatırıyoruz.

Masaya otururken ilk söylediğimiz şey, sorunları burada çözeceğiz ve masadan kalkan biz olmayacağız. Hırslarımızı, ön yargılarımızı bir kenara bırakarak her iki tarafın buluşacağı ortak noktayı belirliyoruz. Bunu yaparken hem emeğin hakkını hem de üretimin süreliliğini gözetmeye son derece özen gösteriyoruz.

Zaman zaman anayasal haklarımızı kullanarak biz de eylemler yapıyoruz. Eğer masada anlaşma sağlayacak muhatap bulamazsak bu yola başvuruyoruz. Bunu kesinlikle anayasal haklar çerçevesinde tutuyoruz.

Öncelikli tercihimiz tabii ki diyalog yöntemidir. Şükürler olsun

Öncelikli tercihimiz diyalog

Zekeriya NAZLIMTürkiye ÇİMSE-İŞ Sendikası

Genel Başkanı

DOSYA ÇALIŞMA HAYATINDAN ÖNEMLİ BAŞLIKLAR

Sektörümüzdeki olumlu diyalog

çalışma hayatında sağlanan huzur,

üretime, ücretlere ve en önemlisi iş

sağlığı ve güvenliği konusuna etkilerini

göstermeye başladı.

Page 51: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

49

sektörlerimizde, karşılıklı anlayış çerçevesinde olumlu diyalogu sürekli hale getirdik. Sektörlerde hakim olan bu olumlu hava, işçinin işverene, işverenin işçiye ve her iki tarafın da sendikaya bakışını değiştirdi. Aynı zamanda çalışma hayatında sağlanan huzur, üretime, ücretlere ve en önemlisi iş sağlığı ve güvenliği konusuna etkilerini göstermeye başladı.

Asgari ücret artışlarının etki alanları

TÜRK-İŞ Konfederasyonu adına 4 yıldır Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda görev almaktayım. Bu yıl %30’luk bir artış yapıldı ve bu son yılların en yüksek zammı oldu. Evet, geçmiş yıllara göre zam oranı yüksek. Fakat önemli olan zam oranları veya ele geçen paranın ne kadar olduğu değil, asgari ücretin tanımıdır. Biz TÜRK-İŞ olarak bu komisyonda yıllardır şunu anlatmaya çalışıyoruz; verilen

asgari ücret devletin belirlediği açlık sınırının altında kalıyor ve bu ücret aileyi değil kişiyi baz alıyor. Bizim isteğimiz kişinin ailesiyle birlikte bir aylık asgari masraflarını karşılayacağı ücret.

Ülkemiz her ne kadar küresel krizler ve etrafımızdaki savaş ortamından etkilense de güçlü bir ekonomiye sahip. Yapılan bu zammın işverenlerimize çok büyük bir yük olacağını düşünmüyorum. Fakat oranın yüksek olması ve maliyetleri planlanandan daha yükseğe çıkarması kısa vadeli sıkıntılara sebep olabilir. İşte bu durumda hükümet devreye girecek ve vaat edilen asgari ücretin verilebilmesi için işverenlerimize gerekli desteği sağlayacaktır.

Sendikamız, 11 sıra numaralı Çimento, Toprak ve Cam İşkolu’nda kurulu bulunmaktadır. 2015 yılının Mayıs ayında çimento sektöründe yaptığımız istatistiklere göre

üyelerimizin %7’si ilkokul, %9’u ortaokul, %73’ü lise/meslek lisesi ve %11’i yüksekokul/üniversite mezunudur. Sendikamızın örgütlü bulunduğu iş kolu itibariyle istihdam yapısı incelendiğinde ağırlıklı olarak lise–meslek lisesi eğitim düzeyinde, 25 - 35 yaş arası genç nüfusun istihdam edildiğini söyleyebiliriz.

Kayıt dışı istihdamın nedenleri ve önleyici tedbirler

Kayıt dışı istihdam, adından da anlaşılacağı üzere gizli olanı ifade etmektedir. Resmi kayıtlara geçmeyen bir özelliğe sahip olduğundan kayıt dışılığın boyutlarını tespit etmek de oldukça zordur. Sendikamız çimento sektöründe faaliyet gösteren fabrikaların çok büyük bir bölümünde örgütlüdür ve sendikal örgütlülüğün bulunduğu iş yerlerinde kayıt dışı istihdam çok rastlanan bir durum değildir.

Page 52: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

50

Ancak seramik, cam ve tuğla sektörlerinde özellikle alt işveren uygulamalarının çok yaygın olması, iş yerlerinin küçük ölçekli olması ve rekabet koşullarının ağırlığı, bu sektörlerde kayıt dışı istihdama yönelmeye neden olmaktadır.

Vergi, sigorta ve benzeri kesintiler nedeniyle istihdam üzerindeki maliyetlerin yüksek olması, hem işçiyi hem de işvereni kayıt dışı istihdama yönelten önemli bir etkendir. İstihdam üzerindeki maliyetlerin yüksek olması, işverenlerin bu maliyetlerden kısmen veya tamamen kurtulma çabası içine girmelerine neden olabilmektedir. İşverenler bu maliyetlerden kısmen veya tamamen kurtulmak için iki farklı yönteme başvurmaktadırlar. Bunlardan birincisi, işverenlerin çalıştırdıkları işçilerin maaşlarını tamamen kayıt dışında tutarak istihdam üzerindeki maliyetlerden tamamen kurtulmalarıdır. İkincisi ise çalıştırılan işçilerin maaşlarını asgari ücret üzerinden göstererek ücret farkını açıktan vermek suretiyle söz konusu maaşlar üzerinden daha az vergi, sigorta ve benzeri kesintilerin ödenmesiyle istihdam üzerindeki maliyetlerden kısmen kurtulmalarıdır.

Kayıt dışı ekonomik faaliyetler daha çok şirketleşmemiş girişimler

ve küçük işletmeler tarafından gerçekleştirilmektedir. Türkiye’de kayıt dışı ekonominin büyümesinin en önemli nedenlerinden biri, bazı sektörlerde belge düzeninin yeterince yerleşmemiş olmasıdır. Özellikle kendine özgü niteliklerinden dolayı tarım ve hizmet sektörlerinde belge düzeni yeterince yerleşmemiştir. Türkiye’de ekonominin büyük ölçüde tarım ve hizmet sektörüne dayalı olması ve bu sektörlerdeki işletmelerin büyük çoğunluğunun küçük ve orta büyüklükteki işletme niteliğinde olması, bu sektörlerde kayıt dışı ekonominin boyutlarını artırmıştır.

Yaşanan ekonomik krizler, kayıt dışı faaliyetlerin artmasına zemin hazırlamıştır. Ekonomik kriz dönemlerinde, işsiz kitleler kayıtlı ekonomide bulamadıkları istihdam imkanlarını kayıt dışı faaliyetlerde aramaktadırlar. İşletmeler de krizin olumsuz etkilerini azaltmak için üretimlerini kayıt dışı faaliyetlere yönelterek istihdam ve üretim maliyetlerini düşürmeye çalışırlar.

Özellikle sanayi sektöründe, teknolojik gelişmelerden dolayı emeğe dayalı üretim, yerini makineye dayalı üretime bırakmıştır. Bu durum niteliksiz iş gücünün işsiz kalmasına neden olmuştur. İşsiz kalan bu iş gücü de geçim kaygısıyla kayıt dışı faaliyetlere yönelmiştir.

Kayıt dışı ekonomi ile mücadelede başarı kazanılması ve kayıt dışılığın azaltılması için kayıt dışı ekonomi ile mücadelenin devlet politikası olarak belirlenmesi bu konuda sürekli bir çalışma grubunun oluşturulması, stratejik eylem planının hazırlanması, kurumlar arası iş birliği ile eş güdüm sağlanması ve etkin bir izleme ve değerlendirme sisteminin oluşturulması gerekmektedir

Sosyal güvenlik sisteminde yer alan isteğe bağlı sigortalılık ve

işsizlik sigortasının suiistimal edilerek kullanılması kayıt dışı istihdamın boyutlarını artırıcı etki yapmıştır. Bu nedenle bu uygulamalar tekrar gözden geçirilerek aksayan yönleri dikkate alınmalı sonra uygulamaya konulmalıdır.

Kayıt dışı istihdamdan kayıtlı istihdama geçiş, iki yönlü bir süreçtir. Birincisi, devletin denetim mekanizmasını çalıştırarak kayıt dışı istihdamla mücadele etmesidir. İkincisi ise kayıtlı istihdamı destekleyecek önlemler alması ve kayıtlı istihdamın teşvik edilmesi için fonlar ayırmasıdır.

Kayıt dışı kalmanın kişilere hangi sonuçlar doğurduğu, devlet ve kişiler arasında ne gibi adaletsizliğe yol açtığı, hak ve yükümlülükler açısından nelerin kaybedildiği çok iyi anlatılmalı, ayrıca işçinin işveren tarafından yapılan kayıt dışı uygulamalar hakkında gerekli mercilere başvuruda bulunma hakkı ve bu gibi durumda istihdam güvencesi sağlanmalıdır.

Suriyeli sığınmacılar hakkında öncelikle şunu belirteyim, kayıt dışı istihdamın Suriyelisi, Türkiyelisi olmaz. Kayıt dışı çalıştırmak, hem çalıştırılan kişiye hem devlete hem de diğer insanlara karşı işlenmiş bir suçtur.

Sığınmacıların kayıt dışı istihdama etkileri

Suriye’de yaşanan iç savaş yüreklerimizi burkan bir drama dönüşmüştür. Suriyeli mülteciler elbette ülkemiz için hem maddi bir külfet hem de güvenlik tehdidi oluşturmaktadır. Fakat böylesine bir medeniyetin evlatları olarak sahile vuran çocuk bedenlerine tahammülümüz yoktur ve ne pahasına olursa olsun bu mültecilere sahip çıkmamız gerekmektedir.

Vergi, sigorta ve benzeri kesintiler

nedeniyle istihdam üzerindeki

maliyetlerin yüksek olması, hem işçiyi

hem de işvereni kayıt dışı istihdama yönelten önemli bir

etkendir

Page 53: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

51

Tabii ki bu konuda da insanda bulunması gereken ilk duygu iyi niyettir. Muhtaç olduğu için Suriyeli insanları köle gibi görüp onları yok pahasına çalıştıran işverenlere dur denilmesi gerekmektedir. Devletin ilgili kurum ve kuruluşları böylesi durumları tespit ederek kayıt dışının önüne geçmesi son derece önemlidir. Öncelikle mültecilerin misafir konumunun korunması ve ilk etapta istihdama katılmaları yerine ihtiyaçları karşılanarak bu durumlara mahal verilmemelidir. Ülkemizde çalışmak isteyen Suriyeliler için yeni bir düzenleme yapılmalı, çalışma ve yerleşme izinleri konusu çok iyi ele alınmalı ve eğer olacaksa bu istihdam kayıt altına alınmalıdır.

Aksi takdirde bu durum, haksız rekabete sebep olur ve üretime olumsuz bir etki yapar. Ayrıca bir sendika olarak güvencesiz,

sendikasız çalışma ve çalıştırmanın her türlüsüne karşı olduğumuzu da bildirmek isterim.

Umulur ki komşumuz Suriye en kısa zamanda barış ortamına kavuşur ve misafir ettiğimiz milyonlarca mülteci kardeşimiz ülkelerine döner. Kendi ülkelerinde huzurlu bir çalışma ortamına tekrar kavuşur.

Çalışma hayatının önemli konusu

Çalışma hayatımızda çözüm bekleyen, diyaloga muhtaç birçok konu var. Bunları zaman içerisinde sağduyu çerçevesinde ele alarak çözüme kavuşturacağımıza ve ülkemiz için yeni atılımlar sağlayacağımıza can - ı gönülden inanıyorum.

Bunlardan bir tanesi, geçmişte gündemi çok meşgul etmiş ve gelecekte de meşgul etmeye

devam edecek olan kıdem tazminatı konusudur. Biz emekçiler olarak bu konuda kazanılmış haklarımızdan asla geri adım atmayacağız. Bu konunun bizler için ne kadar hassas olduğu Türk-İş Konfederasyonumuzun genel kurul kararı ile sabittir. Her konuda olduğu gibi haklarımıza dokunulmadan, bu konuda da diyaloga açık olduğumuzu da belirtelim.

Gelişmekte olan ve artık belirli bir seviyenin üzerinde bir ülke olarak, çalışma hayatımızın konusu kısır çekişmeler ve şahsi menfaatler olmak yerine, üretim, kalkınma, emeğe saygı ve insana sevgi olmalıdır. 2016 yılıyla birlikte iş kazalarından uzak, ülkemizi mutlu yarınlara taşıyan, çalışanını ve işverenini memnun eden bir çalışma hayatı diliyorum.

Page 54: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

52

KÜLTÜR / SANAT

SGK TV vatandaşın ilgi odağı

SGK TV, sosyal güvenliğin

anlatılması ve vatandaşın

bilinçlendirilmesi anlamında büyük

bir boşluğu doldurdu.

Sosyal Güvenlik Reformu ile sosyal güvenlik alanında emeklilikten sağlığa kadar çalışma hayatını etkileyecek çok önemli değişiklikler yapıldı. Sosyal Güvenlik Kurumu da bu dinamik yapıya hızla ayak uydurmak ve gelişen teknolojiden geniş kitleleri yararlandırmak için 2013 yılında SGK TV’yi kurdu. SGK Televizyonu üç yıl içinde vatandaşların ilgi odağı haline geldi.

SGK TV’nin yetkilileri, bu örnek televizyonun sunduğu hizmetlerle ilgili dergimizin sorularını cevaplandırdılar:

SGK TV’nin kuruluşunu ve amaçlarını anlatabilir misiniz?

Sosyal güvenlik reformuyla birlikte vatandaşlarımıza mevzuatta yapılan değişiklikleri ve yeni düzenlemeleri ilk ağızdan anlatmayı, doğru ve eksiksiz bilgi vermeyi hedefledik. Çünkü Cumhuriyet tarihinin en köklü reformu olarak gösterilen Sosyal Güvenlik Reformu emeklilikten sağlığa, çalışma hayatının her alanını etkileyecek önemli değişiklikleri kapsıyor. Yapılan bu değişimi sigortalılarımıza anlatmak ve uygulamaya konulan projeleri

Page 55: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

53

tanıtmak amacıyla SGK TV’yi 2013 yılında kurduk.

Buradaki amacımız gelişen teknolojiyi etkin ve verimli kullanarak Kurumun verdiği hizmet kalitesini en üst seviyeye taşımak. Son dönemlerde ülkemizde internet alt yapısının geliştirilmesi ile ilgili önemli yatırımlar yapıldı. İnternetin gelişimi ile birlikte bilgiye ulaşım daha da kolaylaştı. SGK olarak bizler de bu gelişim ve değişimin içinde yer almak istedik. Dijital medyayı doğru kullanırsanız hedef kitlenize hem daha kolay ulaşırsınız hem de doğru bilgiyi kısa yoldan ileterek zaman kaybını, kırtasiye masrafını ve bürokratik engelleri büyük ölçüde ortadan kaldırmış olursunuz. Nüfusun neredeyse tamamının yararlandığı sosyal güvenlik sisteminden bilgi almak isteyen vatandaşlarımıza dijital medyayı kullanarak daha kolay ulaşıyoruz. Vatandaşlarımıza yol gösterecek bilgi ve enformasyonu dijital platformda sunuyoruz.

SGK TV, www.sgktv.gov.tr adresinden 7/24 yayın yaptığı gibi mobil platformlarda da yer alıyor. Mobil cihaz kullananlar IOS ve Android dijital marketlerden SGK TV uygulamasını indirerek istedikleri programı, haberi veya içeriği izleyebilirler. SGK TV’nin yayın hayatına başlaması ile birlikte çalışma hayatı ve sosyal güvenlik konularıyla ilgili doğrudan bilgi edinmek artık daha kolay

Dünyada sosyal güvenlik bilincinin yaygınlaştırılması adına SGK TV gibi örnekler var mı?

Dijital medyada WEB TV uygulaması çok yaygın kullanılıyor ama SGK TV gibi bilgi veren, kamu adına yayın yapan bir uygulamaya biz daha rastlamadık. Ülkemizde sosyal güvenlik sisteminde yapılan değişim tüm ülkelerin ilgisini çekiyor ve bu değişime gıpta ile bakıyorlar. Asya’dan, Güney Amerika’dan,

Page 56: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

54

Afrika’dan ve Avrupa’nın birçok ülkesinden heyetler Kurumumuzu ziyaret ederek incelemelerde bulundular. Yapılan ziyaretlerde ve ikili görüşmelerde SGK TV’yi anlatarak bilgi veriyoruz. Yabancı ülke temsilcileri kendilerinin de sosyal güvenlik sistemlerin de değişiklik yapmak istediklerini ama çeşitli nedenlerle yapamadıklarını, özellikle bu değişiklerle ilgili kamuoyu oluşturmakta zorluk yaşadıklarından bahsediyorlar. Biz de kamuoyu oluşturmak ve doğru bilgiyi doğru adresten vermek için SGK TV’nin iyi bir iletişim aracı olduğunu anlatıyoruz. Bizi dinledikten sonra sistemi yakından inceliyorlar ve detaylı bilgi

alıyorlar. Hatta Azerbaycan Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan gelen heyet, sistemi kendi ülkelerinde de kurmak istediklerini belirterek bizden yardım istemişlerdi.

Program içeriklerinden söz edebilir misiniz? En çok hangi programlar izlenmektedir?

Bizim temel amacımız bilgi vermek. Çünkü farklı iletişim araçları ile kamuoyuna yanlış bilgi vererek vatandaşlarımızın mağdur olmasına neden olan kimseler var. Biz bu yanlış bilgi enformasyonunun önüne geçerek doğru bilgiyi doğru kaynaktan

alarak direk vatandaşımıza sunmak istiyoruz.

Sosyal güvenlik konusunda vatandaşlarımızın hak ve yükümlülüklerini anlatan programlara öncelik veriyoruz. Kamuoyunda en çok merak edilen soruları alarak alanında bilgi sahibi uzmanlarımızın cevaplamasını istiyoruz.

Çocuklara yönelik programlarınız da var mı? Bu konuda nasıl bir strateji izliyorsunuz?

SGK ÇOCUK uygulamamız ile çocuklarımıza yönelik pek çok programımız var. Çizgi filmler ve

Page 57: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

55

birbirinden renkli oyunlarla bir yandan çocuklarımızın eğlenmesini ve öğrenmesini sağlarken diğer taraftan sosyal güvenlik alanında bilinçlendiriyoruz. Çocuklarımız bizim geleceğimizdir, dolayısıyla küçük yaştan itibaren sosyal güvenlik bilinciyle yetiştirilen çocuklar, sosyal güvenlik sistemimizin çok daha iyi seviyelere getirilmesini sağlayacaklardır.

SGK TV’nin izlenmesinin yaygınlaşması adına yapılan çalışmaları anlatabilir misiniz?

Kamu kurum ve kuruluşlarıyla, sivil toplum örgütleriyle ve paydaşlarımızla

gerçekleştirdiğimiz tüm toplantılarda SGK TV tanıtım filmlerini, videolarını ve imzamızı taşıyan programlarımızı sunuyoruz.

Sosyal medya hesaplarımızı da etkin bir şekilde kullanıyoruz. Haber ve programlarımızı sosyal medyada paylaşarak SGK TV’nin daha büyük kitleler tarafından bilinmesini sağlıyoruz.

Tüm Türkiye’ye yayılan sosyal güvenlik merkezlerimizde bulunan kurumsal bilgi ekranlarında SGK TV’nin programlarına yer verilmektedir. Böylece, sosyal güvenlik merkezlerine gelen vatandaşlarımızın SGK TV hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlıyoruz.

Yapılan yayınların geri bildirimleriyle elde edilen sonuçlar hakkında bizi bilgilendirebilir misiniz?

Bu anlamda çok güzel dönüşler alıyoruz ve bu bizi çok mutlu ediyor. SGK TV’nin sunumunu yaptığımız tüm toplantılarda katılımcılar tarafından övgü dolu sözler aldık. Sosyal güvenliğin anlatılması ve vatandaşın bilinçlendirilmesi anlamında büyük bir boşluğu doldurduğumuzu ifade ettiler. Ankara içinde gerçekleştirdiğimiz sokak röportajlarında SGK TV’nin varlığının herkesi mutlu ettiğini gördük. Ayrıca il ziyaretlerimizde mikrofon uzattığımız vatandaşlarımızdan da çok olumlu tepkiler aldık.

SGK ÇOCUK uygulaması ile

çocuklara yönelik pek çok program

var.

Page 58: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

56

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu Ziyareti

ZİYARETLER

İNTES Başkanı Celal Koloğlu ile Yönetim Kurulu üyeleri, 9 Aralık 2015 Çarşamba günü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu’yu makamında ziyaret etti

Bakan Süleyman Soylu, İNTES Yönetim Kurulu’nu kabul ederken yaptığı konuşmada istihdamın önemini vurguladı. Soylu, standartların geliştirilmesi, gelirlerin artırılması, işverenlerin önünün açılması ve daha çok iş yapmalarının sağlanmasının gerekliliğine dikkat çekti. Artık fetihlerin bilgi ve iş yapabilme ile gerçekleştiğini dile getiren Soylu, yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinin artırılması gerekliliğini vurguladı ve bu konuda çalışma ve önerilere açık olduklarını kaydetti.

İNTES Başkanı Celal Koloğlu, Soylu’ya yeni görevinde başarılar diledi, sektörel konularda her türlü göreve hazır olduklarını söyledi. 

Koloğlu, Bakan Soylu’ya sektörün çalışma hayatından kaynaklanan sorunlarını aktardı.

Yurt dışı müteahhitlik hizmetlerine ilişkin sorunlara yönelik olarak sosyal güvenlik anlaşması olmayan ülkelerde çalışan Türk işçileri için Türkiye’de ve ilgili ülkede ayrı ayrı sigorta ödenmekte olduğunu, bu ve benzeri konular ile yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde Türk işçi istihdamının azaldığını, 2003 yılında 1 milyar dolar iş hacmi varken 34 bin 151 işçimizin yurt dışında çalıştığını, 2014 yılında ise 30 milyar dolar iş hacmi olduğunu ve 39 bin 644 Türk işçisi çalıştığını dile getirdi. Oysa şimdi yurt dışında bir milyon Türk işçisinin çalışması gerektiğini vurguladı.

Yurt dışı müteahhitlik hizmetleri ile ilgili İNTES üyelerinin ciddi davalar ile karşı karşıya olduğunu

Koloğlu, Soylu’ya inşaat sektörünün

çalışma hayatından kaynaklanan

sorunlarını aktardı.

Page 59: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

57

aktaran Koloğlu, İŞKUR Yurt Dışı Hizmet Sözleşmesi’nde yıllık izin ve hafta tatili hükümlerinde öncelikle çalışılan ülke hukukunun uygulanacağı, konu ile ilgili çalışılan ülke hukukunda hüküm yok ise Türk hukukunun uygulanacağı yönündeki hükme rağmen işçilerin geriye dönük kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili alacağı talep ettiklerini dile getirdi.

Koloğlu, işverenin yükümlülüklerinin çok ağır olduğundan söz ederek  kıdem tazminatı yüklerinin artık dayanılmaz hallerde olduğunu, tarafların gerekli fedakarlığı ile makul oranlarda yük yüklenilmesi gerektiğini kaydetti. Ayrıca geçmiş dönem anlayışı ile işin ve işletmenin zora gireceği bir ücret ve çalışma anlayışının sonlandırılmasını önerdi. Talep edilen şartlar ile sosyal güvenlik teşviklerinden yararlanmanın neredeyse imkansız hale geldiğini, yaş sınırı, bölge sınırı, işsizlik sınırı ve belgeli işçi gibi birçok engel ile teşvikten yararlanmanın zorlaştırıldığını belirtti.

İNTES Başkanı Koloğlu, sektörü yakından ilgilendiren asgari işçilik oranlarının güncellenmesi konusuna da değindi. Oranların teknolojik gelişmelere uyum sağlanması adına güncellenmesi gerektiğini belirten Koloğlu,

bu kapsamda Sosyal Güvenlik Kurumu, Asgari İşçilik Komisyonu ve sektör temsilcilerinin bir araya geleceği bir toplantı yapılmasının önemine değindi. Bakan Soylu ise bu konuda en kısa sürede bir talimat vereceğini belirtti.

Koloğlu, asgari ücretin net 1.300-TL olmasının işverene ağır yük getireceğini, asgari ücretli çalışanın işverene maliyetinin 1.933,47-TL olduğunu, bu kapsamda, işverenin yükünün devlet ile paylaşılmasının talep edildiğini dile getirdi. Asgari ücretin artmasıyla bunun taban ücrette yukarıya doğru domino etkisi doğuracağını, net asgari ücret 1.300 TL olduğunda gelir vergisi, işsizlik sigortası primi ve SGK primlerinde tüm ücretliler açısından ele geçen net ücretin artacağını, bunun iş gücü maliyetini de artıracağını, ayrıca toplu iş sözleşmesi uygulamayı dezavantajlı olmaktan çıkaracak yönde ne tür düzenlemeler yapılmasının değerlendirilmesi gerektiğini dile getirdi.

Ziyaret sırasında Bakan Soylu’ya İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü ile yapılan çalışmalar hakkında da bilgi aktarıldı.

Son olarak Mesleki Yeterlilik Kurumu ile İNTES’in yaptığı ortak çalışmalar hakkında da Bakan Soylu’ya bilgiler sunuldu. İNTES ve MYK arasında imzalanan protokol kapsamında şu ana kadar

inşaat sektöründe 48 mesleğin meslek standardı yayınlandığı ve 6 mesleğin çalışmalarının devam etmekte olduğu hususları iletildi. Standart çalışmalarına paralel olarak, Resmi Gazete’de yayımlanmış mesleklerden 25 tane mesleğin Ulusal Yeterliliği’nin hazırlanmış olduğu ve İNTES’in iktisadi işletmesi olan TÜRKİYE MYM’nin inşaat sektöründe 18 meslekte MYK tarafından yetkilendirildiği ve TÜRKAK tarafından akredite edildiği bilgisi de verildi.

Bakan Soylu, yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde sektör sorunlarına dair konularda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve İNTES arasında bir toplantı yapılması ve çözüm arama konferansı düzenlenmesi hususunda talimat verdi. 

Ayrıca Koloğlu, İNTES’in düzenleyeceği Geleneksel Toplantıya onur konuğu olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman SOYLU’yu davet etti. Soylu, bu davete katılacağını kaydetti.

Ziyarete İNTES Başkanı Celal Koloğlu, Başkanvekili Gürhan Özdemir, Yönetim Kurulu Üyeleri Kemal Güleryüz, Deha Emral, Gültekin Güvensoy ve Asude Öztürk Camadan ile Genel Sekreter H. Necati Ersoy katıldı.

Page 60: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

58

Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı ziyareti

İNTES Başkanı Celal Koloğlu Yönetim Kurulu ile birlikte 22 Aralık 2015 Salı günü Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı’yı ziyaret etti. Bakan Sarı’yı tebrik eden Koloğlu, sektörün sorunları hakkında da bilgiler aktardı.

İNTES ve Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın kuruluşundan bugüne yakın iş birliği ve diyalog içerisinde çalıştığını belirten Koloğlu, ziyaret sırasında inşaat sektörünün sorunlarını anlattı.

Kamu İhale Kanunu ve mevzuatından kaynaklanan sorunların ve çözüm önerilerinin Bakanlık tarafından takibi ve mevzuat çalışmalarında tecrübelerin aktarılmasının önemli

olduğunu, kamu ihalelerinde yaklaşık maliyet hesaplamasında yaşanan sorunların sektör mensuplarını etkilediğini belirten Koloğlu, enerji yatırımlarına ilişkin yaşanan sorunlara yönelik şu ifadeyi kullandı:

“Özel sektörün enerji yatırımlarının gecikmelerine neden olan çevresel etki değerlendirme raporlarının hızla hazırlaması ve yaşanan sorunların giderilmesi önem taşıyor. Yerindelik kararları yatırımları zorlamaktadır.”

Kamuya ait üstyapı yatırımlarının gerçekleşmesinde Yapı İşleri Genel Müdürlüğü’nün daha aktif rol almasının faydalı olacağının altını çizen Koloğlu, Yüksek Fen

Koloğlu, sektörün sorunlarıyla ilgili

Bakan Sarı’ya rapor sundu.

ZİYARETLER

Page 61: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

59

Kurulu’nun özellikle ihale sonrası işlerde sözleşme uygulaması aşamasında mevcut deneyimlerini paylaşmasının kamuoyuna, sektöre ve yargıya önemli faydalar sağlayacağına işaret etti.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, İNTES Yönetim Kurulu’nun ziyaretinin son derece faydalı olduğunu, yeni bir çalışma anlayışını ortaya koyacaklarını, sektörü yakından tanıdığını ve yapacakları çalışmaları İNTES’le istişare ederek sürdüreceklerini söyledi.

İNTES’in Geleneksel Toplantıları’ndan birine onur konuğu ve konuşmacı olmayı prensipte kabul eden Bakan Sarı, toplantı tarihinin karşılıklı görüşmeyle planlanacağını ifade etti.

Ziyaret sırasında İNTES Yönetim Kurulu Başkanı Celal Koloğlu, Bakan Sarı’ya kısa bir rapor da sundu. Raporun içeriğinde, İNTES’in değerlendirilmesini önemli gördüğü konular anlatıldı.

Koloğlu, inşaat sektöründe sürdürülebilir bir yatırım ortamının tesis edilebilmesi için aktarılan sorunlara yönelik tespitlere çözüm getirilmesinin büyük önem arz ettiğini belirtti.

Raporun içeriğinden başlıklar şöyle:

Kamu İhale Kanunu’ndan kaynaklanan sorunlar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın teknik düzenleyici işlemlerde tek otorite olmasının devam ettirilmesi, kentsel dönüşüm, yapıların inşasında afetlere duyarlı yer seçimi ve yeni iskan alanlarının belirlenmesi, Yapı Denetim Kanunu uygulamalarında sorunların giderilmesi, yapı denetim ücretlerinin müteahhitler tarafından değil, mal sahiplerince ödenmesinin sağlanması, Bakanlıkca başlatılan “Yetki Belgeli Usta Çalıştırılması” zorunluluğunun aktif olarak denetlenmesi ve Bakanlığın mahalli teşkilatlardan denetim

ve uygulamaya ilişkin istatistiki verilerin istenmesi, Binalarda Enerji ReformYönetmeliği”nin etkin takibi uygulamalarında karşılaşılan sorunların giderilmesi, rayiç ve birim fiyatların piyasa koşullarına uygun gerçekçi fiyatların belirlenmesi, kent planlamasında her geçen yıl artan yapılaşmaya karşın eksikliği hissedilen sürdürülebilir kent içi ulaşım gibi kentsel alt yapı yatırımlarının gündeme alınarak hızlandırılması, çevresel duyarlılık saiki gereğince atık yönetiminin daha etkin uygulanmasının sağlanması, hususlarının değerlendirilmesi.

Ziyarete İNTES Başkanı Celal Koloğlu, Başkanvekili İlhan Adiloğlu, Mustafa Demir, Gürhan Özdemir, Yönetim Kurulu Üyeleri, Deha Emral, Gültekin Güvensoy ve İNTES Genel Sekreteri H. Necati Ersoy ve Yönetim Kurulu Başdanışmanı Mahmut Küçük katıldı.

Page 62: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

60

Dışişleri BakanıMevlüt Çavuşoğlu ziyareti

İNTES Yönetim Kurulu Başkanı Celal Koloğlu, Yönetim Kurulu üyeleriyle birlikte 23 Aralık 2015 Çarşamba günü Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu makamında ziyaret ederek kutladı.

Yeni dönemde yapacağı çalışmalarla ilgili olarak Bakan Çavuşoğlu’na başarı dileklerini sunan Koloğlu, özellikle Rusya ile yaşanan sorun nedeniyle ülkede iş üstlenen firmaların endişeli olduklarını aktardı. Rusya’da İNTES üyesi bazı firmaların önemli projeler üstlendiklerini ve bu firmaların çok sayıda işçi istihdam ettiğini belirten Koloğlu, önümüzdeki dönemde Türkiye-Rusya ilişkilerinde bir iyileşme

ihtimali olup olmadığını sordu. Bakan Çavuşoğlu, sorunların giderek bir iyileşme sürecine gireceğine inandığını kaydetti, her iki ülkenin de bundan karşılıklı fayda sağlayacağını söyledi.

Koloğlu, Rusya’nın Türk inşaat sektörü açısından çok ciddi bir ağırlığı olduğunu belirterek, Bakan Çavuşoğlu’na, “Bu güzel beklentileriniz bizi rahatlattı. İki ülke arasında yaşanan sorunların en kısa sürede giderilmesi tek dileğimiz. Samimi çabalarınız için teşekkür ediyoruz” dedi.

Koloğlu, Bakan Çavuşoğlu’na İNTES üyelerince yurt dışında gerçekleştirilen işlerin önemli bir bölümünün üstlenildiğini, “Bugün

Çavuşoğlu “Rusya ile Türkiye

arasındaki sorunların

giderilmesini diliyoruz”dedi

ZİYARETLER

Page 63: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

61

Türk müteahhitlik sektörünün marka değerinin yükselmesinde başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Başbakanımız ve Hükümetimizin sektörümüze verdiği desteğin önemli rolü olduğunu” aktardı. Sektörün daha büyük işler üstlenebilmesi ve pazar alanlarını genişletebilmesi için Hükümetin desteğine daima ihtiyaçları olduğuna vurgu yaptı.

Ziyaret sırasında Bakan Çavuşoğlu, başta komşu ülkeler olmak üzere dış politikada yaşanmakta olan sorunların aşılması için diplomatik kurallar içinde gerekli girişimlerde bulunduklarını da hatırlattı, Türkiye’nin komşu ülkeler açısından stratejik konumunun son derece önemli olduğunu, bu gerçeği herkesin gördüğünü söyledi.

Koloğlu, Bakan Çavuşoğlu’nun son dönemde sıklıkla gündeme gelen AB ile ilgili olarak sarf ettiği “Avrupa Birliği’nin bize dün de ihtiyacı vardı, bugün de var, yarın da olacak” sözlerine katıldığını ifade ederek konuya ilişkin görüşlerini şöyle aktardı:

“AB ile müzakere süreçlerinin ilerlemesi ve AB çıpasının yeniden gündeme gelmesi ülkemiz için olumlu bir gelişmedir. Ülkemiz güçlenen, kalkınan bir ülke konumu ile her geçen gün eğitim seviyesi, demokrasisi, toplumun yaşam biçimi ve olanakları ile Avrupa seviyesinde bir ülkedir. Bugün Türkiye, AB ülkeleri arasında olmayı fazlasıyla hak etmektedir. Gelişmişlik seviyesi ile ilintili parametreler göz önüne alındığında bugün AB’ye yeni girmiş ülkelerin çok ileri

seviyesindeyiz. 1963 yılından beri AB standartlarını yerine getirmek için çalışıyoruz. Sadece resmileştirilmesini bekliyoruz. “

Bu kapsamda ülkenin çalışması gereken alanlar olduğunu hatırlatan Koloğlu, yerel hukukun tam olarak AB normlarına uygun olmasının önemini vurguladı,” Türkiye’de iyileşme olmakla beraber bürokrasinin ağırlığını işlerimizi yürütürken hissediyoruz. Oysa bu noktadaki çözümler Türkiye için daha çok yabancı yatırım anlamını taşıyacaktır” dedi.

Görüşmeye Başkan Koloğlu ile birlikte Başkan Vekilleri Gürhan Özdemir, Mustafa Demir, Yönetim Kurulu Üyeleri Deha Emral, Gültekin Güvensoy, Asude Öztürk Camadan ve İNTES Genel Sekreteri H. Necati Ersoy katıldı.

Page 64: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

62

Orman ve Su İşleri BakanıProf. Dr. Veysel Eroğlu ziyareti

Eroğlu, boru fiyatlarında meydana gelen beklenmeyen artışların neden olduğu soruna yönelik çözüm için İNTES’in yaptığı çalışmalar çerçevesinde Fiyat Farkı Kararnamesi’nin ve tasfiye haklarının verilmesi için öncelikle Maliye Bakanlığı nezdinde çalışmaların başlayacağını söyledi.

İNTES Başkanı Celal Koloğlu Yönetim Kurulu ile birlikte 15 Aralık 2015 Salı günü Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu’nu ziyaret etti.

Prof. Dr. Eroğlu, İNTES Yönetim Kurulu’nu kabulü sırasında yeni dönemde de aynı azimle çalışmaları sürdüreceğini ve her zamanki gibi en büyük desteği de inşaat sektöründen ve İNTES Yönetimi’nden alacağını söyledi. 

Bakan Eroğlu, 2015 yılında özellikle borulu sulama işlemlerinde idare ve müteahhitliğin ciddi sorunlar yaşadığını ödenek harcamalarının ve işlerin bir kısmının tamamlanamadığı kaydetti. Eroğlu, boru fiyatlarında meydana gelen beklenmeyen artışların

ZİYARETLER

Page 65: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

63

neden olduğu bu soruna geçmişe yönelik çözüm için İNTES’in Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve Kamu İhale Kurumu nezdinde yaptığı çalışmalar ve hazırladığı kararname taslağı çerçevesinde Fiyat Farkı Kararnamesi’nin ve tasfiye haklarının verilmesi için öncelikle Maliye Bakanlığı bilahare ise Bakanlar Kurulu nezdinde çalışmaların başlayacağını söyledi. Eroğlu, ayrıca gelecek dönemde sorun yaşanmasını engellemek için boruların DSİ tarafından alınması yönünde çalışmalar yapıldığını da açıkladı.

İNTES Yönetim Kurulu Başkanı Celal Koloğlu, gelecek döneme ilişkin boruların DSİ tarafından satın alımının planlanmasının önemli olduğunu söyledi. Koloğlu, sektör açısından önemli olan hususları şöyle açıkladı:

“Öncelikle boruların tesliminin DSİ müteahhitlerinin iş programına uygun yapılması çok önemlidir. Boru tutarlarının istihkaklara yansımaması nedeniyle iş deneyim belgelerinin çok küçüleceği ve bunun önüne geçilmesi için boru tutarlarının %80-90 seviyesinde iş deneyimine eklenmesi uygun olacaktır. İhale şartnamelerinde iş deneyiminin ve cirolarının bu şekle uygun olarak talep edilmesi haksız rekabetin önüne geçecektir.”

Başkan Koloğlu, bu kapsamda 2013 yılı ortasından 2015 yılı sonuna kadar olan dönemde sektör temsilcilerinin çok zarar gördüğünü, bu nedenle dövize dayalı malzeme alımlarında fiyat farkı ödenmesi için İNTES tarafından hazırlanan Fiyat Farkı Kararnamesi ve tasfiye hakkının verilmesinin önemli olduğunu söyledi.

Koloğlu, sektörün 2016 yılında rahat çalışması ve işlerin zamanında bitirilerek ekonomiye kazandırılmasını teminen bu sorunların ortadan kaldırılmasının önemini de vurguladı. 

Ziyarette İNTES Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri de sektörün sorunları ve çözüm önerilerine yönelik görüşlerini Bakan Eroğlu’na ifade etme imkânı buldular.

Yapılan görüşmeye İNTES Yönetim Kurulu Başkanı Celal Koloğlu, İNTES Başkan Vekili Mustafa Demir, İNTES Yönetim Kurulu Üyeleri Deha Emral, Gültekin Güvensoy, Denetleme Kurulu Başkanı Haydar Kurt, Kemal Erdoğan ve İNTES Genel Sekreteri H. Necati Ersoy katıldı.

Page 66: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

64

Bugüne kadar binlerce mesleki yeterlilik belgeli işçiyi inşaat sektörüne kazandıran Türkiye MYM, bu alandaki faaliyetlerini gerçekleştrdiği iş birlikleri ile güçlendiriyor.

Gerek sivil toplum kuruluşları gerekse sektörün önde gelen profesyonel firmaları ile protokoller imzalayan Türkiye MYM, bu alandaki çalışmalarının sonuncusunu Eczacıbaşı VitrA

Karo ile gerçekleştirdi. Söz konusu protokol kapsamında seramik karo kaplamacılarının mesleki yeterliliklerinin belgelendirilmesi için iş birliği yapıldı. İş birliği protokolünü Türkiye MYM Genel Müdürü H. Necati Ersoy ve Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Başkan Yardımcısı Zeki Şafak Ozan 6 Ocak 2016 tarihinde gerçekleştirilen toplantıda imzaladı. Protokol gereğince VitrA Karo yetkili servislerinde

TÜRKİYE MYM sektörün lider firmaları ile iş birliğine devam ediyor

VitrA Karo, yetkili servislerinde

çalışan seramik karo kaplamacısı

ustalarına mesleki yeterlilik belgesi verilecek.

TÜRKİYE MYM'DEN

Page 67: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

65

çalışan seramik karo kaplamacısı adaylarına mesleki yeterlilik belgesi verilecek.

VitrA Karo, sınavlardan önce yetkili servislerinde çalışan seramik karo kaplamacısı adaylarına, Türkiye Eğitim Şantiyesi’nde 16’sı teorik, 24’ü pratik olmak üzere toplamda 40 saatlik eğitim verecek. Eğitim; seramikle ilgili temel bilgiler, seramikte kullanılan temel malzemeler ile teorik ve pratik uygulama süreçlerinden oluşacak.

Adaylar, eğitimin ardından Türkiye MYM’nin düzenleyeceği teorik ve pratik sınavlara girecek ve tüm birimlerde başarılı olanlar “Mesleki Yeterlilik Belgesi”ni almaya hak kazanacak. Kaliteli ürünleri ile sektöründe fark yaratan VitrA, ürün kalitesini çalışanlarına da yansıtmış olacak.

Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Başkan Yardımcısı Zeki Şafak Ozan, protokol imzalanırken yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“TÜRKİYE MYM ile bugün başlayacak iş birliğimiz, VitrA Karo’nun her süreçte kaliteyi ön planda tutan yönetim anlayışı doğrultusunda atılan değerli bir adımı temsil ediyor. Kuruluşumuzdan bu yana yalnız kendi ürün ve hizmetlerimizin kalitesinin değil, sektördeki hizmet kalitesinin de yükseltilmesine yönelik çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bunlardan birisi de mesleki yeterlilik belgesi sahibi olmaları için seramik döşeme uzmanlarına gerekli eğitimi aldırıp sınavlara hazırlamak. İş birliğimizin uzun soluklu olmasını, sektöre kalifiye eleman yetiştirilmesine katkıda bulunmasını diliyoruz. Bildiğiniz gibi nitelikli ve belgeli iş gücünün artması, kaliteli ürün ve hizmet

sunumunu yaygınlaştırıyor, yaşam standardımızın yükselmesini sağlıyor. Uzmanların ulusal standartlar doğrultusunda aldığı belgeler, sahip olduğu bilgi, beceri ve yetkinliği kanıtlıyor. İşin gerektirdiği bilgi ve becerilere sahip uzmanların istihdam edilmesi ise işverenin rekabet gücünü global anlamda artırıyor.”

Toplantıda konuşan Türkiye MYM Genel Müdürü H. Necati Ersoy, inşaat sektörünün ağır ve tehlikeli meslek gruplarına girmesi dolayısıyla mesleki yeterlilik belgelendirme faaliyetlerinin büyük önem kazandığını söyledi ve Türkiye MYM’nin bu alanda VitrA gibi kaliteden ödün vermeden çalışarak kuruluşundan bugüne faaliyetlerini yürüttüğünü aktardı. Ersoy, seramik kaplama alanında verilecek belgelerin hanımefendileri de ilgilendirdiğini, çünkü işin en uygun şartlarda ve kalite ile yapılmasının yanında estetik duygulara da hitap ettiğini belirtti.

Seramik sektörünün, inşaat sektörü için önemli bir kol olduğunu kaydeden Ersoy, Eczacıbaşı VitrA’nın ürettiği işlerin kalitesi ile pazar payı yüksek, sektörün öncülüğünü üstlenmiş kurumsal firmalardan birisi olduğunu ifade etti. VitrA ile yapılacak iş birliğinin Türkiye MYM için de önemli bir deneyim olacağını söyleyen Ersoy, Eczacıbaşı gibi grupların mesleki eğitime verdiği önemin, iş sağlığı ve güvenliğine gösterdiği hassasiyetin tüm firmalar için örnek oluşturduğunu belirtti.

İNTES’in mesleki yeterlilik sistemine ilişkin tecrübe sahibi olduğunu ve sistemin içinde 1992 yılından beri çaba harcadığını kaydeden Ersoy, Mesleki

Yeterlilik Kurumu ile imzalanan protokoller kapsamında inşaat sektöründe ulusal yeterliliklerin belirlenmesinde etkin rol aldıklarını belirtti. Ersoy, sistemin Türkiye’de tam anlamı ile yaygınlaşması, işçi ve işveren arasında farkındalık yaratılması için konuya ilişkin devlet ve özel sektörün yaygın bilgilendirme yapmasının önemine değindi.

Ersoy, 2016 yılında yapılması planlanan eğitimlerin ardından gerçekleşecek sınavlarda en önemli unsurun ulusal yeterlilikler çerçevesinde mesleki yeterliliklerin ölçülmesi ve sistem içerisinde yer alan iş sağlığı ve güvenliği unsurlarına ilişkin bilgi yeterlilikleri olacağını aktardı. Teorik ve pratik sınavlarda başarı kriterlerini tamamlayacak adayların sektörde güvenle istihdam edileceğini belirten Ersoy, bu işçilerin yapıda kalite ve estetik unsurunu en üst seviyede gözeteceklerine inandığını aktardı.

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6645 sayılı Kanun, 23 Nisan 2015 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmişti. Ardından 25 Mayıs 2015 tarihinde bir Tebliğ yayımlanarak Kanunun belgelendirmeye ilişkin hükümleri olan tehlikeli ve çok tehlikeli mesleklerde çalışanları ilgilendiren çok önemli düzenlemeler getirilmişti. Söz konusu düzenlemeler ile ülke genelinde mesleki yeterlilik ve belgelendirme faaliyetleri yaygınlaştı. Özellikle Tebliğ kapsamında yer alan 40 mesleğe ilişkin mesleklerin 17’sinde mesleki yeterlilik belgesi verme yetkisine sahip olan Türkiye MYM, inşaat sektörünün etkin kuruluşu olarak hizmet veriyor.

Page 68: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

66

Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) Projesi’nin 3. Lot’unu üstlenen Tekfen İnşaat ve Tesisat A.Ş. sahada çalışan elemanlarını iş sağlığı ve güvenliği sınavına tabi tutarak bu dalda yetkinliklerini ispatlayıp Mesleki Yeterlilik Belgesi sahibi yapmaktadır.

Gerçekleştirdiği işlerle küresel bir marka olan Tekfen, sadece üstlendiği işlerin büyüklüğü ile değil, insan kaynaklarına verdiği değer ile de alanındaki firmalardan farklı olduğunu ortaya koymaktadır.

Bugüne kadar üstlendiği tüm projelerde sıfır iş kazası hedefi ile yola çıkan Tekfen, İş Sağlığı ve Güvenliği alanında çok sayıda projeye de destek vermiştir.

Tekfen’in bu alanda yürüttüğü son projelerden birisi de Türkiye MYM ile imzaladığı sözleşme kapsamında çalışanlarının “İş Sağlığı ve Güvenliği Elemanı” Seviye 4 sınavlarına tabi tutarak Mesleki Yeterlilik Belgesi sahibi yapmasıdır. Buna göre sahada çalışan işçiler kendi alanlarının yanı sıra İş Sağlığı ve Güvenliği Elemanı Seviye 4 sınavlarına tabi

Tekfen’in işçileri niteliklerini belgeliyor

TÜRKİYE MYM'DEN

Page 69: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

67

olacak böylece kendi mesleği dışında ki bir alan olan İş Sağlığı Ve Güvenliği Elemanı olarak da istihdam edilebileceklerdir.

Tekfen’in bu projedeki hedefi sahada iş sağlığı ve güvenliği alanında eksik bilgi sahibi kişilerin istihdam edilmesini önlemektir. Böylece hem kendilerinin hem de yanında çalıştığı iş arkadaşlarını hayati tehlikeden uzak tutmaktır.

İş Sağlığı ve Güvenliği Elemanı Seviye 4 sınavları iki aşamada gerçekleştirilmektedir. Öncelikle adaylar teorik sınavlara tabi tutulmakta, ardından pratik (uygulama) sınavları yapılmaktadır. İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları tarafından gerçekleştirilen teorik ve pratik sınavların tamamı kamera ile kayıt altına alınmaktadır. Teorik sınavdan %70, pratik sınavdan %80 başarı gösteren adaylar TÜRKAK ve Mesleki Yeterlilik Kurumu onaylı “TÜRKİYE MYM Mesleki Yeterlilik Belgesi” almaya hak kazanmaktadır.

Adaylar sınavlardan önce İNTES’in web sayfasındaki İş Sağlığı

ve Güvenliği Elemanı Seviye 4 adlı ders notundan sınavlara hazırlanabilmekte; ayrıca Tekfen tarafından işçilere yönelik İSG uzmanları tarafından mesleki eğitimler verilmektedir.

Proje kapsamında bugüne kadar Türkiye MYM 256 adayın sınavını gerçekleştirmiştir. Proje sonunda 1000 adayın sınava tabi tutulması ve İş Sağlığı ve Güvenliği Elemanı Seviye 4 Mesleki Yeterlilik Belgesi verilmesi hedeflenmektedir. Gerçekleştirilen eğitimler ile TEKFEN’in nitelikli personel istihdamı politikası ile adaylardan yüksek ölçüde başarı beklenmektedir.

TANAP, Türkiye’nin Gürcistan sınırında Ardahan ili Posof ilçesi Türkgözü köyünden başlayarak Ardahan, Kars, Erzurum, Erzincan, Bayburt, Gümüşhane, Giresun, Sivas, Yozgat, Kırşehir, Kırıkkale, Ankara, Eskişehir, Bilecik, Kütahya, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ ve Edirne olmak üzere 20 ilden geçecek ve Yunanistan sınırında Edirne’nin İpsala ilçesinde son bulacaktır. Bu noktadan,

Avrupa ülkelerine doğal gaz aktaracak olan TAP Doğal Gaz Boru Hattı’na bağlanacaktır. TEKFEN 509 kilometre uzunluğundaki Lot 3’ün inşaatını, 565 milyon ABD doları bedelle üstlendi. TANAP Projesi kapsamında ilk gaz akışının 2018’de başlaması ve başlangıç için yıllık 16 milyar metre küp olacak taşıma kapasitesinin kademeli olarak önce 24 milyar metre küpe ve ardından 31 milyar metre küpe çıkarılması hedefleniyor.

Böylesi büyük bir projenin nitelikli iş gücü ile gerçekleştirilmesi işin istenen zaman ve kalitede sonuçlanmasına da katkı sağlayacaktır.

TÜRKİYE MYM, 2012 yılından beri TÜRKAK ve MYK (Mesleki Yeterlilik Kurumu) tarafından akredite edilen bir kuruluş olarak, İş Sağlığı ve Güvenliği Elemanı için mesleki yeterlilik belgesi vermektedir. Belgeler 5 yıl süre ile geçerli olup ilgili alanda 4 yıl içerisinde 18 ay çalıştığını ispat eden işçilerin belge süresi 5 yıl daha uzatılmaktadır.

Page 70: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

68

Kuruluş Tarihi

1986

Firma yetkilileri

Halis EZER Yönetim Kurulu Başkanı

Ergin YAVUZ Genel Müdür

M. Akif SARIDOĞAN Genel Müdür Yardımcısı (Teknik İşler)

Orhan SARIOĞLU Genel Müdür Yardımcısı (Finans-Muhasebe)

İletişim Bilgileri

Adres: Nispetiye Caddesi Gülşen Sokak Beyazevler 3 No: 5 Etiler, İstanbul

T: 0 212 3582010

F: 0 212 3581869

[email protected]

www.metgun.com

Faaliyet Alanları

Yol

Köprü

Tünel

Altyapı

İçme Suyu

Yağmur Suyu

Baca Yükseltme

Köprülü Kavşaklar

Dere Islahları

Asfalt Üretimi

Agrega Üretimi

Demiryolu İşleri

Dekapaj İşleri

Gruba dâhil firmalar, Ortak girişimler

Metgün&Gökçe İş Ortaklığı Metgün&Fernas iş Ortaklığı Fernas&Metgün İş Ortaklığı

İNŞAAT TAAHHÜT VE TİCARET A.Ş.

METGÜN

İNŞAATSANAYİCİLERİ

Page 71: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

69

İstanbul E5 ve Metrobüs Yolu

Sarıyer Tünel YoluBala Ayr.-Aksaray-Ereğli Ayr. Yolu

Çan Dekapaj İşiİstanbul E5

Page 72: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

70

Kuruluş Tarihi

04.04.1983

Firma yetkilileri

Mustafa Kemal TANKALYönetim Kurulu Başkanı

Zafer TANKAL Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

Ruhi TANKAL Yönetim Kurulu Üyesi

Cenk TANKAL Yönetim Kurulu Üyesi

İletişim Bilgileri

Adres: Oğuzlar Mahallesi 1391 Sokak No: 5 Balgat, ANKARA

T: 0 312 285 22 44

F: 0 312 285 04 06

[email protected]

www.kur.com.tr

Faaliyet alanları

Konut

Oteller ve Turistik Tesisler

İş Merkezleri

Sosyal ve Kültürel Tesisler

Sağlık Tesisleri

Askeri Tesisler

İdari Binalar

Endüstriyel Tesisler

Sulama

Kentsel Altyapı

İçme Suyu

Arıtma

Limanlar

Otoyol

Gruba dâhil firmalar, Ortak girişimler

Kur İnşaat A.Ş.

Kur Dış Ticaret A.Ş.

Periler Turizm A.Ş.

KZR Elektrik Üretim A.Ş.

İNŞAAT A.Ş.

KUR

İNŞAATSANAYİCİLERİ

Page 73: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

71

İzmir Aliağa Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü

İzmir Aliağa Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü

Cezayir Constantine Şehri 2500 Konut ve Sosyal Donatı İnşaatı

Denizli Terminal Kompleksi İnşaatı

Kur Enerji Elektrik Üretim A.Ş.

BMK Doğaltaş Madencilik İç Ve Dış Ticaret Ltd. Şti.

İlk üstlenilen proje

TEK Genel Müdürlüğü, Aliağa Kombine Çevre Santrali Çevre Tanzimi ve Noksan İşleri

Yurt dışında ilk üstlenilen proje

Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Şehircilik ve Yerleşim Bakanlığı

Constantine şehri El Khroub’ta 2.500 sosyal konut yapımı (site b, site 3, site 4)

Yurt dışında faaliyet gösterilen ülkeler ve faaliyet alanları

Cezayir ve Irak, Konut, İdari Binalar, Sağlık Tesisleri, Sosyal Ve Kültürel Tesisler, Yol Projeleri

Page 74: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

72

Kuruluş Tarihi

1992

Firma yetkilileri

Orhan NURDUHANYönetim Kurulu Başkanı

Celalettin KILIÇOĞLU Genel Koordinatör

İletişim Bilgileri

Koza Sok. 114/5 G.O.P. Çankaya, Ankara

T: 0 312 437 75 76

F: 0 312 437 25 30

[email protected]

www.nursoy.com.tr

Faaliyet alanları

Barajlar ve H.E.S. İnşaatları

Barajlar, Hidroelektrik Santralleri, Sulama Tesisleri

Ulaşım Tesisleri İnşaatı

Otoyollar, Karayolları, Köprüler, Tüneller, Demiryolları, Havaalanları, Kıyı Liman ve İskele Yapıları, Gemi ve Feribot yapımı.

Altyapı İşleri

Kanalizasyon ve Yağmur Suyu Şebekeleri, Atıksu Arıtma Tesisleri, İçme suyu İletim, Dağıtım ve Şebekeleri, İçme Suyu Arıtma Tesisleri, Katı Atık Tesisleri, Dekapaj İşleri

Üstyapı İnşaatı

Toplu Konutlar, Lüks Konutlar, Alışveriş Merkezleri, Eğitim Tesisleri (Okul, Üniversite vb.), Sağlık Yapıları (Hastane, Sağlık Ocağı vb.), İdari Sosyal Yapılar, Turizm Tesisleri, Askeri Tesisler, Park, Peyzaj ve Rekreasyon İşleri

İNŞ.ULUSLARARASI NAK. SAN. TİC. A.Ş.

NUR-SOY

İNŞAATSANAYİCİLERİ

Page 75: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

73

Khasa Çayı Barajı Kerkük, Irak

2 Adet 50 Vagon Kapasiteli Feribot Alımı ve İskele Yapımı Tatvan, Bitlis, Türkiye

Erbil 700 toplu Konut Erbil, Irak

Elektrik Tesis İnşaatları

Alçak, Orta ve Yüksek Gerilim Enerji Nakil Hatları.

Demiryolu ve Karayolu Sinyalizasyon İşleri, Elektrik Enerjisi Üretim Tesisleri, Yol ve Saha Aydınlatma İşleri

Endüstriyel Tesisler

Fabrikalar, Hazır Beton Üretim Tesisleri, Beton Boru Üretim Tesisleri, Beton Parke-Bordür Üretim Tesisleri, Depolama Tesisleri, Hangarlar, Konkasör Tesisleri

İlk üstlenilen proje

İller Bankası Genel Müdürlüğü, Sarıyahşi (Aksaray) Kanalizasyon İnşaatı, 2000

Yurt dışında ilk üstlenilen proje

Erbil 700 Konut İnşaatı, 2004

Page 76: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

74

Kuruluş Tarihi

1988

Firma yetkilileri

Tayyar AKKURT Genel Müdür

Tolga AKKURT Operasyon Genel Müdür Yardımcısı

Ugur Servet KELEŞ Teknik Genel Müdür Yardımcısı

Aykut ÜRETEN Kurumsal Hizmetler Genel Müdür Yardımcısı

Halil İbrahim ÖZKAYA İç Denetim

İletişim Bilgileri

İstanbul / Merkez Ofis Kampanaki Yalısı Köybası Caddesi No: 63 34464 Yeniköy Sarıyer, İstanbul  T : 0 212 280 09 40 F : 0 212 280 09 44 [email protected] www.taca.com.tr

Faaliyet Alanları

Kültür ve Kongre MerkezleriLüks Oteller ve Tatil KöyleriAlışveriş MerkezleriOfis BinalarıKonut Kuleleri MarinaHastaneHavalimanıLimanYol, Köprü ile Sıhhi TesisatSu ArıtmaElektrik Santrali Rafineri

Gruba dâhil firmalar, Ortak girişimlerTagroup - ABDTaca Almana - KatarTaca Sinomag - ÇinMata Dubai - DubaiTatweerr Taca - LibyaTaca Saudia - Suudi ArabistanSeta Otelcilik Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. - TükiyeAkyal Gayrimenkul Yatrım İnşaat Ticaret L.T.D. - Türkiye

İNŞAAT

TACA

İNŞAATSANAYİCİLERİ

Page 77: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

75

Corpera Soho Hotel

Taksim Acıbadem HastanesiEXPO 2016 Kulesi

Terracity AVM

Hamdullah Paşa Hotel

Manpower - DubaiVerde Construction - İngiltere

İlk üstlenilen proje

Hamdullah Paşa Hotel - Antalya

Yurt dışında ilk üstlenilen proje

Ghamdy Commercial Center - Suudi Arabistan

Jeddah, Suudi Arabistan’da bulunan Ghamdy Ticaret Merkezi Taca’nın ilk ticari ve yurt dışında üstlenmiş olduğu projedir. 10.500 m² alışveriş merkezi ve 17.000 m² ofis alanından oluşan proje 10,5 ayda tamamlanmıştır.

Yurt dışında faaliyet gösterilen ülkeler ve faaliyet alanları

Dubai - İnşaat TaahhütDubai - İnsan KaynaklarıKatar - İnşaat TaahhütABD - Proje Yönetimi / İnşaatİngiltere - Ticaret Suudi Arabistan - İnşaat TaahhütLibya - İnşaat Taahhüt

Page 78: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

76

Kuruluş Tarihi1989

Firma yetkilileriİbrahim Deniz COŞKUNSU Yönetim Kurulu Başkanı

Süheyla ÇEBİ KARAHANYönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

Reşat Doruk COŞKUNSUYönetim Kurulu Üyesi

İletişim Bilgileri Aşağı Öveçler Mah. 1325 Sok. No:6 Çankaya 06460 Ankara, Türkiye

T: 0 312 472 82 10

F: 0 312 472 82 18

[email protected] www.dorce.com.tr

Faaliyet Alanları

İnşaat, Petrol, Doğal Gaz ve Maden, Bakanlıklar, Askeriye, Yardım Örgütleri

Genel Müteahhitlik Projeleri

Konutlar, Okullar, Oteller, Üniversite Kampüs Binaları, Sanayi Yapıları, Fabrika Yapıları, İş ve Alışveriş Merkezleri, Hastaneler, Hapishaneler, Uçak Hangarları, Çelik Yapı İmalatı, Spor Salonları

Üretimlerimiz

Anahtar Teslim Kamp Binaları: (Ofisler, Yatakhaneler, Yemekhane ve Mutfaklar, WC-Duş Üniteleri, Çamaşırhaneler)

İşçi Yaşam Kentleri, İşçi Kampları, Askeri Kamplar, Mülteci Kampları, Acil Yerleşim Kampları, Yaşam Destek Kampları, Lojistik Destek Üs Kampları

Anahtar Teslim Endüstriyel Tesisler:

Sanayi Yapıları, Fabrika Binaları, Uçak Hangarları, Jimnastik Salonları, Atölyeler, Depolar, Soğuk Odalar, Garajlar

Anahtar Teslim Sosyal Tesisler:

Konut ve Rezidanslar, Oteller, Tatil Köyleri, Okullar, Öğrenci Yurtları, Kreşler, Hastaneler, Klinikler, Ofis ve Yönetim Binaları, Polis İstasyonları, Polis Okulları, Cezaevleri, Spor Salonları, GSM Kabinleri

Servisler

Mimarlık ve Mühendislik Tasarımı

Saha Araştırması

Bina Temini

Altyapı İşleri Ve Tesisler: Saha Hazırlanması, Zemin ve Temel İşleri, Site Bağlantı Yolları ve Park Alanları, Saha Elektrik Tesisat İşleri, Saha Mekanik Tesisat İşleri, Su Arıtma Sistemleri, Yangın

PREFABRİK YAPI ve İNŞ. SAN. TİC. A.Ş.

DORÇE

İNŞAATSANAYİCİLERİ

Page 79: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

77

Tasiast Altın Madeni Projesi - Tasiast Ekibi 8,400 Kişilik Yaşam Kasabası / Tasiast - MORİTANYA

4 adet 160 Yataklı Genel Hastane / Apure, Barinas, Guarico, Merida - VENEZUELA

26.000 Kişilik İşçi Yerleşim Şehri, Al Mafrak - Abu Dabi - BAE

16 Katlı 446 Yataklı Basra Üniversitesi Hastanesi, Basra - IRAK

Algılama, Mücadele ve Kontrol Sistemleri, Jeneratörler, Atık Su ve Temiz Su Depoları, Peyzaj, Güvenlik Çitleri

HVAC Sistemleri

Mobilya

Nakliye

Montaj ve Demontaj

İşletme ve Bakım

Gruba bağlı firmalarKAZAKİSTAN / ATRAU - Dorcekazak Construction And Prefabricated Building Industry Co. Ltd.

MALEZYA / JOHOR - Dorce Construction Malaysia Sdn. Bhd

LİBYA / TRİPOLİ - Dorce Libya General Contracting Inc.

MORİTANYA / NOKŞAT - Dorce Mauritania Srl (Socıete A Responsabilite Limitee)

GABON / LIBREVILLE - Dorce Gabon Suarl

ALGERIA / ALGER - Sarl Yazıcı Projet

Dorçe Prefabrik Yapı Ve İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş. Şube Ofisleri

Irak - Bağdat, Kazakistan - Atrau, Gürcistan - Tiflis, Azerbaycan - Bakü, Suudi Arabistan - Riyad, Şili - Santiago , Afganistan - Kabil, Rusya - Moskova

İlk üstlenilen proje

1989 Bulgaristan Göçmenleri Konutları - Türkiye

Yurt dışında ilk üstlenilen proje

İşçi Yerleşim Kampı - Özbekistan

Yurt dışında faaliyet gösterilen ülkeler ve faaliyet alanları

Orta Doğu: Irak, Katar, Abu Dabi, İran, Kuveyt, Ürdün, Yemen, Umman, Suudi Arabistan

Asya / Uzakdoğu: Afganistan, Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Moğolistan, Nepal, Rusya Federasyonu, Ukrayna, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan, Pakistan

Avrupa: Türkiye, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Makedonya, Moldovya, Romanya, İrlanda, İngiltere, Kosova, Ukrayna

Afrika: Cezayir, Kongo Cumhuriyeti, Ekvator Ginesi (Malabo Adası), Libya, Mali, Nijerya, Sudan, Kamerun, Cibuti, Nijer, Moritanya, Gabon, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Orta Afrika Cumhuriyeti,

Avustralya: Avustralya

Güney Amerika: Venezuela

Page 80: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

78

Kuruluş Tarihi

1993

Firma yetkilileri

Dr. Erman ILICAK Rönesans Holding Başkanı

İpek ILICAK KAYAALP Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı

Levent DORUK Rönesans Holding CEO

İletişim Bilgileri

Portakal Çiçeği Sokak, No. 33

Y. Ayrancı, Ankara 06540, Türkiye

T: 0 312 441 31 41

F: 0 312 442 58 16

Faaliyet Alanları

Rönesans Holding inşaat, gayrimenkul geliştirme, enerji ve sağlık ana dallarında faaliyet göstermektedir.

Gruba dâhil firmalar, Ortak girişimler

Rönesans, 2013 yılında ALPINE Group’un İsviçre’deki iştiraki ALPINE Bau GmbH, Hergiswil Şirketi’nin, 2014 yılında ise Heitkamp Ingenieur und Kraſtwersbau GmbH şirketinin de yüzde 100’ünü satın alarak Avrupa’daki faaliyetlerine devam etmektedir. 2015 yılı Temmuz ayında ise Hollanda merkezli Ballast Nedam NV şirketinin yüzde 97,8 hissesini satın alarak, 1877 yılından beri genel bina, ulaşım ve altyapı projelerine imza atan şirketin en büyük hissedarıdır.

Yurt dışında ilk üstlenilen proje

Rönesans İnşaat’ın yapımını üstlendiği ilk proje, Rusya St. Petersburg’ta bulunan Baltika Breweries Fabrikası’dır.

HOLDİNG A.Ş.

RÖNESANS

İNŞAATSANAYİCİLERİ

Page 81: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

79

Küçükyalı Ofis ve AVM - İstanbul Türkiye Evolution Tower - Moskova Rusya

Comcity - Moskova Rusya

Üre ve Amonyak Üretim Tesisi - Mary Türkmenistan

Yurt dışında faaliyet gösterilen ülkeler ve faaliyet alanları

Rönesans Holding bugün 37 bin üzerinde çalışanı ile alışveriş merkezleri, ofisler, oteller, konutlar, karma yapılar, ağır sanayi tesisleri, altyapı projeleri, imalat sanayi tesisleri, kimyasal ve ilaç üretim tesisleri, yiyecek ve içecek işleme tesisleri, otomotiv ve makine fabrikaları, devlet binaları, sağlık kompleksleri ve enerji santralleri inşa etmektedir. Türkiye, Rusya, Türkmenistan, Belarus, Kazakistan, Azerbaycan, Libya, Irak, Katar, S. Arabistan, Gabon, Nijerya, Cezayir, Fas, Mozambik, Almanya, Avusturya, Finlandiya, Hollanda İsviçre ve İsveç’te faaliyetlerini sürdüren Rönesans, Bağımsız Devletler Topluluğu, Orta Doğu, Afrika ve Avrupa ülkelerinde yeni projelere imza atmayı hedeflemektedir.

Page 82: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

80

GÖRÜŞ

Yapım işleri ihalelerinde iş deneyimi ve benzer iş kavramı üzerine Kamu yapım işleri ihalelerinde katılımcıların iş deneyiminin değerlendirilmesi fazlaca uyuşmazlık yaşanan konuların başında gelmektedir. Konu ile ilgili mevzuatın geniş ve görece karmaşık olması, ayrıca her vakanın kendine özgü koşullar içermesi özellikle yaklaşık maliyeti yüksek olan ihalelerde anlaşmazlıklara yol açmaktadır. Bu bakımdan, konu ile ilgili temel kavramlara hakim olmak ve uyuşmazlık yaşanan hususlar bakımından kamu ihale mevzuatı, hukukun genel ilkeleri ve yapım

işinin gerekleri çerçevesinde isabetli değerlendirmelerde bulunmak büyük önem taşımaktadır.

Bu çalışmada yapım işleri ihalelerinde aday veya isteklilerin işi deneyiminin değerlendirilmesi ile ilgili olarak genel bir bilgilendirmenin ardından uygulamada sıklıkla karşılaşılan sorunlara yönelik değerlendirmelere ve mümkün olduğunca Kamu İhale Kurulu (KİK) ile yargı görüşlerine yer verilecektir.

Mustafa Kemal DURAKKamu İhale Kurumu

Düzenleme Dairesi Başkanlığı Uzmanı

Page 83: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

81

İş deneyiminin niteliği ve yaşanan sorunlar

Kamu yapım işleri ihalelerine katılacaklar tarafından karşılanması gereken yeterlik koşulları arasında ülkemiz ve dünya uygulamalarında dikkate alınan en önemli unsur yüklenicinin deneyim sahibi olması hususudur. Esasen, inşaat sektöründe faaliyet gösteren müteahhitlerin yapım işleri ile ilgili genel deneyim sahibi olduğu kabul edilebilir ise de yapım işlerinin sınırlarının çok geniş olması ve her bir yapım işi türünün kendine özgü teknik, mali ve organizasyonel yapılanmalar gerektirmesi nedeniyle kamu kaynakları kullanılarak finanse edilecek bir yapım işinin daha önce ihale konusu işi ya da bu işe benzer nitelikteki işleri gerçekleştirmiş olan yüklenicilerin yarışması sonucunda, diğer yeterlik kriterleri ile birlikte ilgili alanda özel deneyim sahibi olan yapım müteahhidine yaptırılmasının farklı bir anlamı vardır.

Bu çerçevede ulusal mevzuatımızda, kamu kurum ve kuruluşlarının yapacakları ihalelerde uygulanacak esas ve usullerin belirlendiği 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun ihaleye katılımda yeterlik kurallarını düzenleyen 10’uncu maddesinde; yapım işleri ihalelerine katılacakların mesleki ve teknik yeterliklerinin belirlenmesi için diğer sayılan belgelerle birlikte ihale konusu iş veya benzer işlere ilişkin iş deneyim belgelerinin istenebileceği hükme bağlanmıştır. Bu hüküm ve Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nde yer verilen ilgili düzenlemeler uyarınca tüm yapım işi ihalelerinde idarelerce ihaleye katılanlardan yeterlik koşulu olarak iş deneyimini gösteren belgeler istenmektedir. Hangi nitelikteki iş ya da işlerin ihale konusu işe benzer kabul edileceği, benzer işlerin belirlendiği Tebliğ’de belirtilen esaslara uygun biçimde idarelerce tespit edilmekte, ihalelere ilişkin ilan ve dokümanda bu hususa yer verilmektedir.

İş deneyimi ile ilgili olarak uygulamada yaşanan bazı tereddütler ve bunlara ilişkin değerlendirmelere aşağıda değinilmektedir:

İş deneyim belgelerinde ayrıştırma

İhale konusu iş veya benzer iş kapsamında bulunmayan işlerin tutarlarının iş deneyim tutarından ayrıştırılması hususu en önemli uyuşmazlık konularından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Uygulamada çok çeşitli anlaşmazlıklar yaşanmakla beraber, değerlendirmede olaya özgü koşulların kilit rol oynadığı bu konuda esasen temel nitelikte bir hususun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir: Her yapım işi ihalesinde, aday veya isteklilerce sunulan her iş deneyim belgesi, belge kapsamındaki benzer olan/olmayan iş kısımları ayrıştırılarak mı değerlendirilecektir?

Belirtmek gerekir ki kazı, dolgu, beton imalatları gibi işler hemen her yapım işinde yer almakla birlikte, her yapım işi ayrıca kendine özgü karakteristik unsurlar da barındırmaktadır. Bu anlamda herhangi bir yapım işi bir diğeriyle birebir aynı olmayıp mevzuatta “benzer iş” kavramına yer verilmesinin temelinde de bu “eşsizlik” unsuru yatmaktadır. Örneğin kimi bina yapım işlerinde asansör, öngermeli tabliye, granit yer döşemesi gibi değişik nitelikte ve maliyette imalatlar bulunurken bazılarında bu gibi işler bulunmayabilir. Yahut bir yol yapımı işinde köprü, büz gibi sanat yapıları bulunmakta iken bir başka bir yol yapımı işinde tünel, menfez gibi farklı nitelikte sanat yapıları bulunabilir. Sonuç itibariyle nitelik olarak her ikisi de yol işidir ve benzer yapı tekniği, organizasyon, makine-ekipman gibi unsurlar gerektirirler. Bu çerçevede değerlendirme yapıldığında, her ihalede her iş deneyim belgesinin bu şekilde en ince ayrıntısına kadar incelenip ayrıştırılarak değerlendirmeye tabi tutulmasının, mevzuatta “benzer iş” kavramına yer verilmesiyle ulaşılmak istenen amaca aykırılık taşıyacağı ve büyük bir zaman ve emek kaybına yol açacağı ortadadır.

Açıklanan hususlar paralelinde, iş deneyim belgelerinin değerlendirilmesi aşamasında, belge adı ve yapı tekniği kısımlarında yer alan bilgilerle ihale konusu iş veya benzer işler arasında tereddüde yol açan önemli bir farklılık bulunmaması halinde belgelerin ayrıştırma yapılmaksızın tam olarak değerlendirilmesi ancak açık bir uyumsuzluk söz konusu ise Yapım İşlerinde Benzer İş Grupları Tebliği’nin ilgili maddelerinde yer verilen açıklamalar çerçevesinde değerlendirme yapılması gerektiği düşünülmektedir. Örneğin bir devlet yolu yapım işine ilişkin ihalede AV grubu işler benzer iş olarak belirlenmişken bahse konu

Page 84: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

82

grubun içinde yer alan il yolu, otoyol veya yine devlet yolu işine ilişkin iş deneyim belgesi sunan isteklilerin iş deneyim belgelerinin tam olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu gibi belgelerin ayrıştırmaya tabi tutularak köprü, tünel, menfez, korkuluk gibi bazı imalatların benzer iş grubunda yer almadığı gerekçesiyle iş deneyim tutarına dahil edilmemesi yönünde bir uygulamanın isabetli olmadığı değerlendirilmektedir. 2010/UY.I-3334 sayılı KİK Kararı’nda da konuyla ilgili benzer düşüncelere yer verilmiştir.

Yap-İşlet-Devret (YİD) ve diğer Kamu Özel Iş birliği (KÖİ) Deneyim Modelleri ile Gerçekleştirilen İşlerde Deneyim Tutarı

YİD ve diğer KÖİ modelleri ile gerçekleştirilen işler için iş

deneyim belgesi düzenlenip düzenlenmeyeceği, düzenlenmesi gerekiyorsa belgelerdeki iş deneyim tutarının ne şekilde belirleneceği hususlarında tereddütler yaşandığı görülmektedir.

Kamu İhale Genel Tebliği’nin 42.1’inci maddesinde; sözleşmesinde yapım işine ait bir bedel yer almayan YİD modeli ile gerçekleştirilen yapım işleri için düzenlenmiş belgelerin iş deneyimini tevsik eden belge olarak kullanılamayacağı ifade edilmiştir. Bununla birlikte çeşitli yargı kararları ve sonrasında alınan KİK kararları incelendiğinde; bu gibi işlerin sözleşme bedelinin, işletme döneminde elde edilecek gelirlerin sözleşme tarihindeki karşılığı niteliğinde olduğu hususlarında görüş

birliği oluşmuş, bu işlere ilişkin düzenlenen deneyim belgelerinin Kanun kapsamındaki yapım işleri ihalelerinde kullanılması hususunda herhangi bir şüphe kalmamıştır. Burada açıklığa kavuşturulması gereken husus iş deneyim tutarının ne olduğudur.

Danıştay 13. Dairesinin E:2012/3587, K:2014/4079 sayılı kararında; YİD modeli ile gerçekleştirilen bir yapım işi için düzenlenmiş iş deneyim belgesine ilişkin dikkate alınacak iş deneyim tutarı hesabında, yapım işi kapsamında olmayan tefrişat vb. imalatların bedeli hariç işin sözleşmesinde yer alan toplam yatırım tutarının esas alınması gerektiği belirtilmiştir. Bu hesabın gerçek iş deneyimini yansıtmaktan uzak olacağı değerlendirilmektedir. Şöyle ki bahse konu toplam

Page 85: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

83

yatırım tutarı genellikle işin ihalesinin sonuçlandırılmasında bir değerlendirme kriteri olarak kullanılmayan, sadece sözleşme kapsamındaki finansman, teminat, ceza gibi uygulamalarda esas alınan tahmini bir bedel niteliğindedir. İlgili yapım işlerinin fiilen bu bedelin oldukça altında veya üzerinde bir maliyetle tamamlanması olasılık dahilindedir. Dolayısıyla bu bedelin iş deneyim tutarı olarak kabul edilmesi isabetli bir yaklaşım olmayacaktır.

Konuya ilişkin olarak KİK tarafından kat karşılığı işler için mevzuatta yer verilen düzenlemelere kıyasen, inşaatın yüz ölçümü ile sözleşmenin imzalandığı yıla ait Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak Yapı

Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ’de belirtilen yapı birim maliyetinin çarpılması suretiyle hesaplanan bedelin % 60’ı esas alınarak iş deneyim tutarının belirlendiği görülmektedir. (Ör: 2015/UY.III-2407 sayılı karar) İlk bakışta belirli bir standardizasyon sağlaması bakımından yerinde bir uygulama gibi görünen söz konusu hesaplamanın da bazı sakıncalarının bulunduğu düşünülmektedir:

Öncelikle bahse konu Tebliğ’de bina benzeri yapıların birim maliyetleri yer almakta, YİD ve diğer KÖİ modelleri ile sıklıkla gerçekleştirilen otoyol, her türlü su yapıları, enerji tesisleri, su altı geçitleri, sağlık kompleksleri, hızlı tren hatları, arıtma tesisleri gibi yapılara yer verilmemektedir. Dolayısıyla Kurul’un bahse konu

uygulamasında bu gibi yapılara ilişkin iş deneyim tutarı hesabının karşılığı bulunmamaktadır.

Ayrıca YİD ve diğer KÖİ modelleri ile gerçekleştirilen yapıların Tebliğ’de yer verilenlere oranla büyüklük, nitelik, organizasyon, finansman gerekleri vb. açılardan önemli farklılıklar arz etmesi dolayısıyla söz konusu hesabın bu bakımdan da doğru olmayacağı değerlendirilmektedir.

Öneri olarak YİD ve diğer KÖİ modeli ile gerçekleştirilen işlere ilişkin iş deneyim tutarının finansman, kamulaştırma, tefrişat gibi yapım işi kapsamı dışındaki maliyet kalemleri dikkate alınmaksızın;

a) Yüklenicinin yapım işlerine ilişkin gerçekleşen maliyetlerinin idarece takip ediliyor olması

Page 86: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

84

halinde (Hazine garantisi ile finansman temin edilen işlerde Hazine Müsteşarlığı Tarafından Gerçekleştirilecek Borç Üstlenimi Hakkında Yönetmelik gereğince ilgili idarelerce takip edilmektedir.) gerçekleşen toplam maliyet tutarının esas alınması,

b) Aksi halde işletme dönemi öncesi tamamlanmış olan yapım işlerine ilişkin nihai uygulama projesi (as-built proje) dikkate alınarak Yönetmelikte yaklaşık maliyetin hesaplanması hususunda yer verilen düzenlemelerin esas alınması (Yapım işlerinin kontrolünü yapan müşavire de hesaplattırılabilir.) suretiyle iş sahibi idare tarafından hesaplanması daha uygun bir yaklaşım olacaktır.

Öte yandan bu gibi işlerde ilgili mevzuat gereğince genellikle, ihaleyi kazanan kişi veya ortak girişim tarafından iştigal konusu sadece ilgili iş olan yeni bir şirket kurulması zorunluluğu bulunmakta (Ör: 3996 ve 6428 sayılı kanunlar), bu görevli şirket tarafından yapım işlerinin bizzat yapılması veya ortaklardan biri veya birkaçına ya da üçüncü bir yapım müteahhidine yaptırılması söz konusu olabilmektedir. Bu bağlamda sadece ilgili yapım işlerini gerçekleştirene “yüklenici iş bitirme belgesi” düzenlenmesi, genellikle dile getirilen “bir işten çok sayıda iş deneyim belgesi türetilmesi” eleştirisini bertaraf edecektir. Ayrıca ilgili mevzuat uyarınca yeni şirket kurulmasının zorunlu olduğu durumlarda, bu şirketin ortaklarından her birinin Kanun kapsamındaki ihalelere katılımında şirkete düzenlenmiş belgeyi sunmaları halinde her bir ortağın ortaklık oranı nispetinde iş deneyimi bulunduğunun kabul edilmesi isabetli olacaktır.

İkmal İşlerinden Elde Edilen İş Deneyiminin Kullanımı

Tamamlama, onarım, güçlendirme gibi işler kapsamında elde edilen

iş deneyim belgelerinin yeni inşa edilecek yapılara ilişkin ihalelerde kullanılıp kullanılamayacağı hususu da tartışmalıdır.

Yapım İşlerinde Benzer İş Grupları Tebliği’nde yapılan açıklamalar, yeni bir yapının meydana getirileceği bir işe ilişkin ihalede tamamlama, onarım, güçlendirme vb. yapım işlerine ilişkin iş deneyim belgelerinin kabul edilip edilmeyeceğinin cevabını vermemektedir.

Kanaatimce sıfırdan imal edilecek bir yapının ihalesinde onarım, güçlendirme gibi işlere ilişkin iş deneyim belgelerinin uygun kabul edilmemesi gerekir. Zira bu gibi işler; inşaat tekniği, kullanılan makine-ekipman, ihtisas ve organizasyon gerekleri itibariyle baştan sona bir yapıyı meydana getirmekle benzer nitelik taşımamaktadır.

Diğer taraftan ikmal (tamamlama) işine ilişkin iş deneyim belgesiyle yeni bir yapının meydana getirilmesine ilişkin ihaleye katılım halinde belgenin iş deneyim kriterini sağlayıp sağlamadığına karar verilebilmesi için belgeye konu iş kapsamında hangi imalatların gerçekleştirilmiş olduğunun tespiti büyük önem taşımaktadır. İkmal iş deneyim belgesine konu iş, önceki sözleşmenin/sözleşmelerin uygulanma aşamasının henüz başlarında fesih veya tasfiye edilmiş ve bu suretle daha sonra ikmalen inşa edilmiş nitelikteyse (Örneğin; henüz kazı aşamasında sözleşmesi fesholunmuş, daha sonra yapılan ikmal ihalesi sonucunda ilgili istekli tarafından yüklenici sıfatıyla tamamlanmış bir bina yapım işi olması halinde) veya tamamlama işi kapsamında ihale konusu iş veya benzer işler bütün olarak gerçekleştirilmiş yada bu kabule götürecek imalatlar gerçekleştirilmişse (Örneğin; bir yol tamamlama işi kapsamında yol üst yapısı işlerinin bütünüyle gerçekleştirilmiş

olması halinde), daha genel bir ifadeyle ikmal işini gerçekleştirmiş yüklenicinin esasen, ilgili işi baştan sona kusursuz bir şekilde tamamlamış olduğunun kabulünü haklı kılacak nitelikte imalatları gerçekleştirmesi durumunda, bahse konu tamamlama işlerine ilişkin iş deneyim belgesinin sıfırdan bir yapının inşa edilmesine ilişkin ihalede uygun kabul edilmesi mevzuatta “benzer iş” kavramına yer verilmesiyle ulaşılmak istenen amaca uygun düşecektir.

Bu hususta alınan bir Kurul kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada, Ankara 11. İdare Mahkemesi’nce alınan E: 2015/1335 sayılı kararda “... işin içeriği, niteliği ve boyutu gibi noktalarda bir değerlendirme yapılmaksızın sırf iş deneyim belgesinin tamamlama işi olması sebebiyle davacının teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasının uygun görülmesine dair Kurul kararının bu kısmında hukuka uygunluk bulunmamıştır.” ifadelerine yer verilmiştir. Bahse konu yargı karar sonrasında yapılan yeniden incelemeye ilişkin 2015/UY.III-2498 sayılı Kurul Kararı’nda da yukarıda aktarılan kişisel kanaat ile paralellik gösteren ifadelere yer verilmiştir.

Tasfiye Edilen İşlerde İş Deneyimi

Tasfiye edilen işlere ilişkin iş deneyim belgesi düzenlenip düzenlenemeyeceği hususu da tartışmalı konulardandır. 4735 sayılı Kanun’da öngörülen haklı sebeplerle idarece feshedilen sözleşmelere konu işler için iş deneyim belgesi düzenlenmeyeceği hususunda şüphe bulunmamakla birlikte mücbir sebep halleri, yüklenicinin ölümü, iş artışı limitlerinin aşılması gibi yüklenicinin kusuruna bağlanamayacak durumlarda zorunlu olarak tasfiye edilen işlere ilişkin iş deneyim belgesi düzenlenmesi hususu tartışmaya açıktır.

Page 87: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

85

Kamu ihale mevzuatında iş deneyim belgesi düzenlenebilmesinin kuralı, belgeye konu işin geçici kabulünün yapılması veya devam eden işler için ilk sözleşme bedelinin tamamlanması şartıyla, son on beş yıl içinde gerçekleşme oranının toplam sözleşme bedelinin en az % 80’ine ulaşması ve kusursuz olarak gerçekleştirilmesidir.

Diğer taraftan Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin sözleşmenin feshi ve tasfiye durumlarını düzenleyen 47’nci maddesinde, tasfiye halinde işin yüklenici tarafından gerçekleştirilmiş kısımları için normal şekilde bitirilmiş işlerdekiyle aynı uygulamaların yapılacağı belirtilmiştir. Ayrıca iş deneyim belgelerine ilişkin standart formlarda “İşin geçici kabul/tasfiye” bilgisinin belirtilmesi öngörülmüş ve ilgili dipnotta “Kamu sektörüne taahhüt edilen işlerde geçici kabul tarihi/tasfiye tarihi ... yazılacaktır.” ifadesine yer verilerek bir anlamda, tasfiye edilen işlere ilişkin olarak da iş deneyim belgesi düzenlenebileceği hususu zımnen kabul edilmiştir.

Ancak bahsedilen düzenleme nedeniyle tasfiye edilen işlere ilişkin olarak her koşulda iş deneyim belgesi düzenleneceği sonucuna varılmamalıdır. Burada tasfiyenin hangi aşamada gerçekleştiği hususunun önem arz ettiği değerlendirilmektedir. Tasfiyenin; sözleşme konusu işin karakteristik özelliklerinin önemli ölçüde ortaya çıktığı, işin bütününe veya kendi içinde bütünlük teşkil eden kısımlarına ilişkin ana imalatların büyük bölümünün kusursuz bir biçimde gerçekleştirilmiş olduğu bir aşamada meydana gelmesi halinde yüklenicinin bu işten gerekli deneyimi elde ettiği kabul edilerek yükleniciden kaynaklanmayan sebeplerle işin tasfiye edilmesi halinde yükleniciye iş deneyim belgesi düzenlenmesi gerektiği düşünülmektedir. Bununla birlikte sözleşme konusu işin bütününe veya kendi içinde bütünlük teşkil eden kısımlarına ilişkin ayırt edici imalatların henüz önemli ölçüde tamamlanmadığı bir aşamada tasfiyenin gerçekleşmesi halinde, taahhüt edilen işin

gerçekleştirilmesine yönelik gerçek bir deneyimin henüz kazanılmamış olacağı, buradan elde edilen deneyimin ileride sözleşme konusu iş veya benzeri işlerin kusursuz gerçekleştirilebileceğine karine teşkil etmeyeceği, bu nedenle böyle bir aşamada tasfiye edilmiş bir işe ilişkin iş deneyim belgesi düzenlenmemesi gerektiği değerlendirilmektedir. Örneğin; bir yol yapım işinde yolun bütününe ilişkin ana imalatların veya sadece yolun altyapısına ilişkin ana imalatların büyük ölçüde tamamlandığı bir aşamada ortaya çıkan bir mücbir sebepten ötürü işin tasfiye edilmesi halinde yükleniciye ilgisine göre yolun tamamına veya sadece yol altyapısına ilişkin iş deneyim belgesi düzenlenmesi gerekecekken, bir yapım işini diğerinden ayıran bir niteliğe sahip olmayan, birçok yapım işi kapsamında doğal olarak yer alan kazı, dolgu, beton vb. işlerin tamamlanmış olduğu bir aşamada iş tasfiye edilmişse bu işlere ilişkin iş deneyim belgesi düzenlenmesi isabetli olmayacaktır.

Page 88: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

86

Türkiye Hazır Beton Birliği sektörü Ankara’dabuluşturuyor

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) tarafından bu sene sekizincisi düzenlenen “Beton 2016 Hazır Beton, Çimento, Agrega, İnşaat Teknolojileri ve Ekipmanları Fuarı”, inşaat, hazır beton ve agrega sektörlerini 18-20 Şubat 2016 tarihleri arasında Congresium Ankara’da buluşturuyor.

Türkiye Hazır Beton Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık yaklaşan fuarla ilgili yaptığı açıklamada, “Türkiye, 107 milyon metreküp hazır beton üretimi ile Avrupa’nın yıldızı. Türkiye, üretim açısından dünyada Çin ve ABD’den sonra da en büyük beton üreticisi durumunda. Türkiye Hazır Beton Birliği olarak hedefimiz bu konumumuzu daha da güçlendirmek ve dünyada sahip olduğumuz bilgi birikimi ve tecrübe ile referans bir ülke

konumuna ulaşmak. Bunun için de sektörel diyalog ve iş birliğinin çok önemli olduğuna inanıyoruz. Beton 2016 Fuarı firmalar arası bilgi alışverişinin yanı sıra sektörümüzün vizyonunu ve yol haritasını belirlemek açısından da çok önemli bir buluşma” dedi.

Beton 2016 Fuarı; Ankara Sanayi Odası, Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası ve Türkiye Müteahhitler Birliği tarafından da destekleniyor. Beton 2016 Fuarı’nı Orta Doğu başta olmak üzere Afrika ve Asya’dan firmaların ziyaret etmesi bekleniyor.

Fuarda beton santralleri, iş makineleri, kamyon ve çekiciler, transmikserler, pompalar, kalıp sistemleri, vinçler, çeşitli beton kimyasalları, otomasyon sistemleri, lastik ve akaryakıt ürünleri,

HABERLER

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB),

ekonominin lokomotifi olan inşaatın en

temel kollarından hazır beton ve ilgili sektörleri aynı çatı

altında buluşturuyor. Avrupa, Asya, Afrika ve

Orta Doğu’nun büyük aktörleri 18 - 20 Şubat 2016 tarihleri arasında Congresium Ankara’da

olacak.

Page 89: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

87

sektörel makineler başta olmak üzere çok geniş bir ürün yelpazesi beton ve agrega üreticilerine ve inşaat yapımcılarına sunulacak. Fuarda ziyaretçiler sektördeki yenilikleri anlama, toplu alım yapabilme ve sektörü yakından takip edebilme imkânına sahip olabilecek.

Beton 2016 Fuarı’na katılmak için www.thbb.org adresinden bilgi alınabilir.

THBB’nin düzenlediği diğer fuarlar

THBB, toplumsal ve sektöre sorumluluktan hareketle ülkemizde üretilen ve kullanılan betonların gerek niteliğinin gerekse kullanım miktarının artırılması konusunda tüm sektörün desteğiyle yapmış olduğu çalışmaların yanısıra ilk olarak 1995 yılında Uluslararası ERMCO Avrupa Hazır Beton Birliği Kongresi’ni düzenledi. THBB bu

uluslararası deneyimin ardından 2004, 2008, 2011, 2013, 2014 ve 2015 yıllarında Hazır Beton Kongresi ve Fuarlarını düzenledi. THBB son olarak 4-5 Haziran 2015 tarihlerinde yine İstanbul’da düzenlenen XVII. ERMCO Kongresi’ne ev sahipliği yaparak ülkemizi en iyi şekilde temsil etti. İlk olarak 2014 yılında Ankara’da fuar düzenleyen THBB, ikinci kez Ankara’da fuar düzenlemek üzere çalışmalara başladı.

Page 90: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

88

ARTANKARA ikinci kez Ankaralı sanatseverlerle buluşuyor

Ankara sanat şöleni için gün sayıyor

İlki geçen yıl düzenlenen ve ses getiren ARTANKARA, bu yıl ikincisi ile Türkiye ve dünyadan pek çok galeri ve müzenin koleksiyonlarını sanatseverlerin beğenisine sunacak. 

Önümüzdeki yıllarda uluslararası sanat fuarları arasına girmeye hazırlanan etkinlik 9-13 Mart 2016 tarihleri arasında ATO

Congresium’da kapılarını yeniden sanatseverlere açacak. Çocuklara yönelik sanat galerilerinin ve etkinliklerinin de yer alacağı bu fuarda, galerilerin yanı sıra müzeler, üniversitelerin güzel sanatlar fakülteleri, sanatsal ürün malzemeleri, kitabevleri ile 90’ı aşkın kurum ve kuruluşun yer alacağı etkinliklerde sanatçılar ve sanatseverler bir araya gelecek. 

Dünyanın her yerinden sanatçı buluşacak

Uluslararası arenada da adını duyuran ARTANKARA’da, Türkiye’nin yanı sıra Almanya, Azerbaycan, İsviçre, Kanada, Kazakistan, Kore, İran, Rusya, Venezuela ve Ermenistan’dan galeri ve sanatçıların eserleri yer alacak. Bu yıl geçtiğimiz yıldan farklı olarak modern Alman sanatının önemli isimleri Ralph Fleck, Michael Kmoth, Markus Lüpertz, Andreas Lutherer Galerie Purmann Edition standında, Claudia Schmidt İsviçre standında, KIM Tae-Jong, SUN Jong-Hoon, JUNG Young-Mo, KANG Chang-Yeol, Victor SHTIVELBERG, LI Jun ise Kore AB Gallery standında eserlerini görücüye çıkaracak.

ARTANKARA’da resimden fotoğrafa, heykelden enstalasyona kadar sanatın her dalından çağdaş sanatın önde gelen isimleri çeşitli söyleşiler, konferanslar, canlı performanslar gerçekleştirilecek. Zengin içeriğiyle ARTANKARA, sanatseverlere unutulmaz bir sanat şöleni yaşatmaya hazırlanıyor.

HABERLER

Page 91: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

89

VEFAT

Sektörümüzde önemli işlere imza atmış duayen inşaat sanayicisi Celal Ece 8 Ocak 2016 tarihinde aramızdan ayrıldı.

Ece, 09.09.1935 tarihinde Kastamonu İli Cide İlçesi Ece Mahallesi’nde doğdu. İlkokulu Cide Cumhuriyet İlkokulu’nda 1948 yılında tamamladı. Çok partili döneme geçişten sonra, 1951 yılında, Cide’de ortaokul açılmasını takiben ortaokula başladı ve okul müdürünün yönlendirmesi ile devlet parasız yatılı (Leyli Meccani) imtihanını kazanarak, 1953 yılında Kastamonu Abdurrahman Paşa Lisesi’ne parasız yatılı öğrenci olarak başladı. 1957 yılında liseden mezun oldu. Aynı yıl sınavla İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’ne girdi ve 1961 yılında mezun oldu.

Mezuniyetini takiben İller Bankası’nda kontrol mühendisi olarak işe başladı. Muhtelif kentlerin altyapı inşaatlarında kontrol mühendisliği yaptı. 1965 yılında İller Bankası’ndan kendi isteği ve özel sektörde çalışma amacı ile ayrıldı.

Birçok şehrin içme suyu ve kanalizasyon inşaatlarında şantiye şefi olarak çalıştı.

1972 yılında kendi adına “Celal ECE - İnşaat Müteahhitliği” firmasını kurdu ve kentsel altyapı projelerinde yüklenici olarak işe başladı.

1980 yılından sonra da Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Ecesan İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş., Ecetaş İnşaat Sanayi ve Ticaret

A.Ş. ve Beyataş Beton Yapı Elemanları Sanayi ve Ticaret A.Ş. şirketlerini kurarak birçok kentsel altyapı projesini yüklenici olarak tamamladı.

2000 yılında ülkemizin uluslararası alanda tanıtımına ve yat turizmine katkı sağlamak maksadıyla Fethiye’de (Ecesaray Marina & Resort) marina ve butik otel işletmeciliği alanlarında yatırımlar yaptı.

Öngörüleri ve tecrübeleriyle firmasını Türkiye’nin en önemli inşaat firmalarından birisi olarak başarıya taşıyan Celal Ece’ye Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyoruz.

Celal ECE1935-2016

Page 92: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

90

VEFAT

Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve İNTES Yüksek Danışma Kurulu Üyesi Nihat Özdemir’in eşi Gülseren Özdemir vefat etti.

1 Ocak 1948 yılında Isparta’da doğan Özdemir, Gazi Üniversitesi Ankara Devlet Mühendislik Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu.

Sosyal sorumluluk projelerine verdiği katkılarla tanınan, başta kadın ve çocuk konusunda her alanda hayır işlerine önem veren Özdemir, toplumda çok sevilen ve sayılan bir şahsiyet idi.

Özdemir, 27 Ocak 2016 tarihinde Kocatepe Camii’nde düzenlenen cenaze töreninde Başbakan Ahmet Davutoğlu, bakanlar, siyasetçiler,

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, spor ve basın camiasının temsilcilerinden oluşan kalabalık ile son yolculuğuna uğurlandı.

Merhume Gülseren Özdemir’e Allah’tan rahmet, başta Özdemir ailesi olmak üzere, tüm Limak camiasına, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı ve sabırlar diliyoruz.

Gülseren ÖZDEMİR1948-2016

Page 93: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

91

1942 yılında Antalya’da doğan Mehmet Tatoğlu, ilkokul, ortaokul ve lise eğitimini Antalya’da tamamladıktan sonra 1961 yılında liseden sonra İstanbul Hukuk Fakültesi Bölümü’nde öğrenimine devam etmiştir.

Mehmet Tatoğlu, 1970 yılında Tatoğlu Oteli İşletmecisi olarak ticaret hayatına atılmıştır. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nda

birçok dönemlerde Meclis Üyeliği görevlerinde bulunmuştur.

1974 yılında Tatoğlu Kolektif Şirketi ve 1975 yılında da Kanalet İnşaat ve Ticaret Kolektif Şirketi’nin kurucu ortağı ve yöneticisi olarak görev yapmıştır.

İnşaat sektöründe pek çok önemli sulama, baraj ve liman gibi büyük eserlerin yapımını

gerçekleştirmiştir. 1994 yılında Kanalet İnşaat ve Ticaret Kolektif Şirketi firmasının Kolektif Şirket statüsünün bazı konularda yetersiz kalması nedeniyle anonim şirkete çevrilmesi ile inşaat sektöründe yeni ve daha büyük sorumluluklar almıştır.

Kanalet İnşaat Elektrik Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin kurucu ortağı ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı ve Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerinde bulunmuştur.

Mehmet Tatoğlu, Kanalet Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfını kurucularındandır. Vakıf, ihtiyacı olanlara eğitim konusunda gerekli yardımda bulunmaktadır. Tatoğlu, 1986 yılında Kırklareli Hakkı Tatoğlu İlköğretim Okulu, 1998 yılında Denizli Kanalet İlköğretim Okulu ve Antalya H.Tatoğlu İlköğretim Okulu’nu yaparak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışlamıştır.

Mehmet Tatoğlu, 05 Ocak 2016 tarihinde Antalya’da tedavi gördüğü hastanede kalp krizi nedeniyle vefat etmiştir. Kendisine Allahtan rahmet; camiamıza, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyoruz.

Mehmet TATOĞLU1942-2016

Page 94: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

92

Yaşadıklarımın

Bir Kısmı Bilinsin İstedim

Emin Erdoğan Hayatı ve Hatıraları

İNTES üyelerinden Öz İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkanı, duayen iş adamı Emin Erdoğan’ın yaşamını konu alan “Emin Erdoğan Hayatı ve Hatıraları/ Yaşadıklarımın Bir Kısmı Bilinsin İstedim” adlı kitap yayımlandı.

Osman Çakır’ın deneyimli kaleminden çıkan bu kitap, her şeyin başının güven olduğunu gözler önüne seriyor. Duayen işadamı Emin Erdoğan’ın hiçbir zaman adama

göre işi değil, işe göre adam prensibi ile hareket etmesi yaklaşımı yeni nesillere yönelik önemli bir mesaj niteliği taşıyor.

Kitapta çalışanlara tavsiyeler arasında yer alan “Kimse kimseyi şikayet etmeyecek”, “Kimse birbirinden borç para almayacak” ve “Kimse kimsenin maaşı ile ilgilenmeyecek” şeklindeki tespitler geçmiş yıllarda olduğu gibi bugün de önemini ve ağırlığını koruyor.

Kitapta duayen işadamı Emin Erdoğan’ın çocukluğundan, hayat okuluna girişine, İNTES’in saygın üyelerinden Öz İnşaat Şirketi’nin doğuşuna, rahmetli Turgut Özal’la ilişkilerine kadar yaşadığı birçok olay aktarılıyor.

Yaşamda azimle, kararlılıkla çalışmanın ve güvene dayalı ilişkiler kurmanın incelikleri de kitapta yer alıyor.

YENİ YAYIN KİTAP

Page 95: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

93

“Endüstriyel Patlamalardan Korunma”

Kılavuzu

Çimento Sektöründe

Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS), sektörün iş sağlığı ve güvenliği alanında yıllardır sürdürdüğü eğitim ve farkındalık çalışmalarına bir yenisini ekledi. Sendika, “Çimento Sektöründe endüstriyel patlamalardan korunma kılavuzu” adıyla önemli bir çalışmaya imza atarak örnek sektör olma konusundaki kararlılığını sürdürdü.

ÇEİS, 2013 yılından bu yana İş Sağlığı ve Güvenliği Komitesinin katkılarıyla çimento sektörüne özgü riskli faaliyetlerin güvenli biçimde gerçekleşmesini desteklemek amacıyla İSG kılavuzları hazırlıyor.

ÇEİS’in hazırladığı yeni kılavuz, iş yerlerinde yaşanabilecek patlamaları gerekli hesaplamalar yapılarak önceden tespit

edilmesi konusunda risk kontrol yöntemlerine ilişkin son derece ayrıntılı bilgiler içeriyor.

Kitap, çimento sektörü açısından önemli bir başvuru kaynağı niteliğini taşıyor.

Page 96: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

94

An ongoing effective social dialogue environment between workers and employers, is the assurance of the labor peace. Without labor peace in workplaces, it is possible neither to improve competitiveness nor to succeed in global markets.

Turkish Training Site established by İNTES and YOL-İŞ Association in 2004 with the purpose to meet the qualified labor force requirement of the sector, is one of the best examples of this.

One of the structural problems of the labor market in our country which should be dealt with is, with no doubt, unregistered employment.

By means of the measures implemented in the recent years, the unregistered employment rate which was at 52,1 per cent level in 2002, was reduced down to 34,8 per cent in 2015. Yet, it still remains above the rates in developed countries. With the National Employment Strategy, the unregistered employment rate in the non-agricultural sectors is targeted to be reduced to less than 15 percent in 2023.

Restructuring of the social security system to enhance the advantages of registration will decrease unregistered employment.

For instance, certain implementations can be developed: A certain grace period may be granted for a newly established workplace regarding social security premiums, or their premiums may be lowered; the rate of social security support premium applied for those who start to work while receiving retirement pays can be lowered and these premiums may be compensated in the retirement pays; a direct correlation can be formed between the amount of the premiums paid and the social security services received and thus, the increase of the total amount of payments would enhance the services.

SUMMARY

Yağız EYÜBOĞLU: Chairman of Turkish Confederation of Employer Associations (TİSK)

In the recent years, there has been a considerable rise both in employment and also in “registered employment”. Here the largest contribution belongs to our real sector. 5 point discount applied for corporations which are precise with their social security premiums, reductions in tax rates, found a positive response in the real sector.

If reductions in employment costs will continue to be provided and the rigidity of legislations will be eliminated, this ongoing positive trend will even improve.

Because that we have a young population, we are supposed to find jobs not only to our existing

unemployed people, but also to the one million young ones joining the workforce every year.

As such employment can be provided only by our private sector, the obstacles which limit their capacity to provide employment requires to be removed.

We have gone far ahead of the competing countries in terms of the burden on employment. In addition, there are many legislative implementations deterring employment.

For this reason, we must first continue to promote this reform in a way that will eliminate barriers to employment.

An approach to award rather than to deter employment must be adopted. Within this framework, the increase of minimum wage must be handled in conjunction with the tax burden on employment, severance payments and obligatory employment applications and all must be put in practice together with the labor force market reforms.

Other reforms that would relieve companies must also be implemented simultaneously. As TOBB, we will continue to strive in this direction to provide the necessary support and contributions.

M. Rifat HİSARCIKLIOĞLU: President of the Union of Chambers and Commodity Exchanges of Turkey (TOBB)

Page 97: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

95

Wage, being one of the most key issues of working life, is a concept which covers economic, social, and political aspects. Wage is crucial for the workers in terms of determining their level of subsistence; while it has an impact on the cost level affecting competitiveness and profitability for the employers. Being the third party, state also makes public expenditure to ensure social welfare as a requisite of the welfare state, and requires taxes, premiums and other revenue sources to finance these expenditures.

Wages can be freely determined by the parties on the condition that it shall not remain below the legal minimum wage. With

the taxes, premiums and other statutory deductions over the wages, unregistered employment emerges as an important issue. According to the Turkish Statistical Institute September 2015 data, the rate of people working without any coverage under social security institutions is 34.8%.

Unregistered employment has weighty losses not only for the public, but also for the wage earners with major drawbacks in terms of rights. For this reason, deterrent regulations are included in various legislative provisions concerning unregistered employment proceedings. For instance, in case it is found out that employments or wages are

not reported to the Social Security Institution or the amount of earnings are reported less; that is, if the correct amount of earnings taken as basic to the premium is not reported, an administrative penalty is applied at twice the amount of the monthly minimum wage.

Labor Inspection Board Presidency dedicates particular importance to unregistered employment. With every inspection, either scheduled or unscheduled, thorough investigations are made on unregistered employment issues and necessary actions are provided to be taken when unregistered workers are identified.

Hulusi AY: Ministry of Labor and Social Security, Labor Inspection Board President

The stabilizing and protective role of the state in overcoming the difficulties in working life, is gaining importance. Solutions to be brought to the current problems in working life should be determined in consultation with the representatives of the social partners. The state must act as a referee between the parties of working life.

The increase of employment and new business opportunities is crucial for achieving and sustaining economic growth in the country. However, this alone is not enough. No matter what, humanely job opportunities must increase. The

workers want to work under safe conditions respecting their basic rights and expect an income level that would provide themselves -with their families – a humanely living.

At this point, “wages and unrecorded economy” remain to be the areas of working life which need to be spoken and discussed over.

Unrecorded economy and unregistered employment continue to be the leading problems in our country, with growing importance.

The main causes of this increasing informality in our country are,

high rates of unemployment which has even acquired a permanent character, and poverty.

In our country, particularly agriculture, construction, tourism and textile are known to be the main sectors having intensive unregistered employment.

It is necessary for all sectors to fight against unregistered employment together with close cooperation and determination. Unless a holistic approach is adopted, it cannot be possible to fight against unregistered employment.

Ergün ATALAY: General President of the Confederation of Turkish Trade Unions (TÜRK-İŞ)

Page 98: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

96

SUMMARY

Social Security Institution Guidance and Inspection Presidency is an organization which supervises the implementation of the social security provisions. It carries out various inspections on all applications under its field of responsibility and service, one of which covers the inspection of the implementation of social security legislation. Fighting unregistered employment falls into this scope.

Among the most important issues of our country are the unrecorded economy and its reflection in working life, which is unregistered

employment. There has been a very significant decline in the rate of unregistered employment during the recent years. Employing a citizen who must be registered, under no coverage, means the usurpation of the rights of that citizen. In such cases, severe penalties are applied.

For the purpose of preventing the problems resulting from the employers’ lack of knowledge on the legislation, planned guidance and information activities are carried out by the Presidency.

We are making high efforts to optimally exploit the technology in fighting unregistered employment. In 2008, a computer program named Tasking, Reporting, and Statistics was used by our Presidency. A new software for this program is under progress. All our inspectors are given tablet computers enabling remote access to our main database. As a result, our efforts to benefit more from the opportunities of technological improvements which have significant contributions in fighting unregistered employment, continue.

Mustafa APAYDIN: Social Security Institution Guidance and Inspection President

There are various factors in our country that increase unregistered employment. In addition to economic reasons such as the high rate of unemployment, low levels of education and workforce, imbalance in the distribution of incomes, small-scale enterprises; lack of knowledge and awareness of social security as well as early retirement can also be considered among the major factors causing increase in unregistered employment.

Unregistered employment has quite a lot of negative impacts on the social and economic values of society. Not only the workers lose their rights or the state comes to harms, unregistered employment leads to the admission of an attitude of quick and easy yet unfair and illegal way of making money in our society.

The biggest impact of unregistered employment on the employees without doubt is that they will be deprived of social security opportunities. Another negative aspect of unregistered employment is that, no protective provisions such as minimum wage will apply to those who are employed without any coverage.

In case any workplace is identified through inspections or other control mechanisms to be employing unregistered employees, those employers shall be banned from any grants, credits and supports provided by the state.

Various studies are conducted by the Social Security Institution on fighting unregistered employment. Among those studies are; Building up Social Security Awareness and Culture,

Making Cross Checks through Inter-institutional Information and Data Sharing, Enabling Effectivity of Inspection System and Transition to Risk Oriented Inspection Model, Reassessment of Employment Costs, Improving Quality of Social Security Services.

Additionally, “Fighting Unregistered Employment Units” are formed by SSI for fighting extended unregistered employment. Action plans are defined with the “Informal Economy Depletion Program” under the scope of National Development Plan. Finally, Informal Economy Depletion Strategy Action Plan covering the years 2015 - 2017 has been actuated. Multidimensional activities are carried out under this action plan.

Ahmet AÇIKGÖZ: Social Security Institution Insurance Premiums General Manager

Page 99: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

97

İNTES President Celal Koloğlu, together with the Board of Directors, visited the Minister of Labor and Social Security Süleyman Soylu in his offices on Wednesday, December 9, 2015.

With his speech during his reception of İNTES Board, Minister Süleyman Soylu emphasized the importance of employment. Soylu drew attention to the need for the development of standards, increasing incomes, paving the way for the employers to enable them to accomplish more projects. İNTES President Celal Koloğlu wished Soylu success in his new assignment, telling that they will be at his disposal for any work to be done regarding sectoral issues. Koloğlu told Minister Soylu about the problems of the sector resulting from working life.

Stating that the employers are suffering heavy obligations, Koloğlu

said that the burden of severance pays are even unbearable now, and that it should be undertaken at reasonable rates with the necessary sacrifice by the parties. In addition, he suggested that the past understanding of wages and work putting both the business and the company into difficulty should be ended. He further noted that, making any use of social security incentives has become almost impossible with the required conditions, and that, because of various obstacles like the age limit, the regional limit, unemployment level and certified worker, etc., it is made harder to benefit from such incentives.

İNTES President Koloğlu also referred to the issue of updating the minimum labor rates which is of particular concern to the sector. Indicating that the rates should be updated in order to ensure falling in line with technological advancements; Koloğlu underlined

the importance of a meeting to be held where the Social Security Administration, Minimum Wage Determination Commission and the representatives of the sector will be brought together. Minister Soylu communicated in return that necessary instructions on this issue will be given as soon as possible.

During the visit, Minister Soylu was also informed about the studies conducted with the Occupational Health and Safety General Directorate.

Finally, information on the joint works made by İNTES with the Vocational Qualifications Authority was also presented to Minister Soylu. Minister Soylu gave instructions for a meeting between Ministry of Labor and Social Security and İNTES on issues relating to the sector problems in overseas contracting services, as well as for the organization of a solution seeking conference.

Visit to the Minister ofLabor and Social Security, Süleyman Soylu

Page 100: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

98

SUMMARY

İNTES President Celal Koloğlu, together with the Board of Directors, visited the Minister of Environment and Urbanization Fatma Güldemet Sarı on Tuesday, December 22, 2015. Koloğlu congratulated Minister Sarı and expressed that since its foundation, INTES and the Ministry of Environment and Urbanization have been working in close cooperation.

During the visit, Koloğlu gave information on the issues of the construction sector. He highlighted the importance of the problems arising from the Public Procurement Law and legislations, and the suggested solutions to be followed by the Ministry along with the importance of the transfer of its experiences in legislative studies. Koloğlu also indicated that the problems with approximate cost accounts in public tenders have a considerable effect on the sector members. Referring to the issues in energy investments, Koloğlu emphasized the significance of rapid preparation of the environmental impact assessment reports for

eliminating the problems, which otherwise lead to delays in the energy investments by the private sector.

Underlining that it would be highly supportive of the General Directorate of Construction Works to take a more active role in the realization of the public superstructure investments; Koloğlu further conveyed that sharing of obtainable experiences by the Supreme Technical Board, particularly with the procedures after the tender and during the execution stage of the contract, will provide significant benefits to the sector and jurisdiction, as well as in terms of public opinion.

Stating that the visit of the İNTES Board was exceptionally useful; Environment and Urbanization Minister Fatma Güldemet Sarı further communicated that a new notion of work will be introduced henceforth.

During the visit, İNTES Chairman Celal Koloğlu also presented a brief report to Minister Sarı. In order to be able to implant a sustainable investment climate in

the construction sector, he drew attention to the following points to be evaluated:

Problems arising from the Public Procurement Law, Urban Transformation, disaster-sensitive siting in the construction of buildings and determination of new housing areas, elimination of the problems arising from the implementation of the Construction Inspection Law, ensuring the construction inspection wages to be paid by the proprietors instead of the contractors, active inspection of the execution of the “Employment of Certified Masters” obligation and the Ministry’s requirement of the statistical data relevant to the subject inspections and implementations, to be provided by the local administrations, effective execution of the Regulations for Energy Reform in Buildings and elimination of the problems encountered in the relevant implementation, bringing into agenda urban infrastructure investments like sustainable local transportation which falls short despite the progressively increasing housing under urbanization.

Visit to the Minister of Environment and Urbanization, Fatma Güldemet Sarı

Page 101: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

99

İNTES President Celal Koloğlu, together with the Board of Directors, visited the Minister of Foreign Affairs Mevlüt Çavuşoğlu in his offices on Wednesday, December 23, 2015, and presented their congratulations.

Wishing Minister Çavuşoğlu success for his studies in his new assignment period; Koloğlu mentioned about the concerns of the contractors that have undertaken projects in Russia, particularly because of the recent problem with the country. Indicating that there are some İNTES member contractors carrying out important projects in Russia with a large number of workers; Koloğlu asked whether there is any possibility of an improvement in Turkey-Russia

relations within the upcoming period. Minister Çavuşoğlu told that he believed that the problems would progressively enter into a healing process, from which both countries will provide mutual benefits.

Noting that Russia has a huge significance for the Turkish construction sector, Koloğlu responded Minister Çavuşoğlu as follows: “We are comforted with your good prospects. Our only hope is that the issues between the two countries are settled as soon as possible. We thank you for your sincere efforts.”

Stating that a weighty part of the works accomplished abroad were those undertaken by the İNTES Members; Koloğlu highlighted as

follows: “The supports given by our President Recep Tayyip Erdoğan notably, our Prime Minister and all the Government play an essential role in the rise of the brand value of the Turkish construction sector today.” He also emphasized that the support of the Government is always needed for the sector to expand its market and to undertake even bigger contracts.

During the visit, Minister Çavuşoğlu also reminded that they have taken the necessary steps as is due by diplomatic rules, in order to settle the ongoing issues in foreign policy, particularly with the neighboring countries. He further noted that Turkey’s strategic location in terms of the neighboring countries is of extreme importance, which he said was in fact obvious to everyone.

Visit to the Minister of Foreign Affairs,Mevlüt Çavuşoğlu

Page 102: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok

100

SUMMARY

İNTES President Celal Koloğlu, together with the Board of Directors, visited the Minister of Forestry and Water Affairs Prof. Dr. Veysel Eroğlu on Tuesday, December 15, 2015.

During the reception of the İNTES Board, Prof. Eroğlu stated that he will continue his work with the same determination also in the new period, receiving the biggest support from the construction sector and the İNTES Management, as usual.

Minister Eroğlu, conveyed that the contracting administration and the construction sector endured serious problems in 2015 in particular regarding the pipe irrigation works, namely, the allowances could not be settled in full and the works could not

be finalized completely. Eroğlu indicated that the required actions will be taken initially by the Ministry of Finance and later by the Council of Ministers for the granting of the liquidation rights and the issue of the Price Difference Decree within the framework of the draft prepared by INTES under the scope of its earlier studies with State Hydraulic Works and Public Procurement Authority for the solution of this problem caused by the unexpected increases in pipe prices.

INTES Chairman Celal Koloğlu communicated that they would lean towards the procurement of the pipes planned for the next period to be made by DSI. President Koloğlu also indicated that the representatives of the sector suffered highly throughout

the period starting from mid- 2013 till the end of 2015 within this context, and that for this reason, it was crucial to grant the liquidation rights and issue the Price Difference Decree prepared by INTES for the clearance of the price difference with currency indexed purchase of materials.

Koloğlu further highlighted the importance of eliminating these problems for the sector to work at ease in 2016 and the projects to be finalized and brought in the economy.

During the visit, İNTES Board of Directors and the Supervisory Board Members also had the opportunity to convey to Minister Eroğlu, their views on the problems of the sector and suggestions on possible solutions.

İntes Board Visit to the Minister of Forestry and Water Affairs, Prof. Dr. Veysel Eroğlu

Page 103: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok
Page 104: İnşaat Sanayii - Admindintes.admind.com.tr/wp-content/uploads/2017/12/152.pdf · Dergimizin bu sayısını Çalışma Hayatının Konuları’na ayırdık. Konular elbette çok