MODERNİZM

34
MODERNİZM Modernizmin ilk öncüleri ve mimariyi burjuvaziden ayıran 1897’de aralarında Otto Wagner ve Josef Olbrich’in de bulunduğu bir grup mimar ve sanatçı Viyana’da, Viyana Ayrımcıları adını verdikleri bir grup oluşturdular. Modernizim kavramı geç V. Yüzyılda ortaya çıkmış Latince’de “bugüne özgü” anlamına gelen Modermus’ dan gelmektedir.

description

MODERNİZM. Modernizmin ilk öncüleri ve mimariyi burjuvaziden ayıran 1897’de aralarında Otto Wagner ve Josef Olbrich’in de bulunduğu bir grup mimar ve sanatçı Viyana’da, Viyana Ayrımcıları adını verdikleri bir grup oluşturdular. - PowerPoint PPT Presentation

Transcript of MODERNİZM

Page 1: MODERNİZM

MODERNİZM

Modernizmin ilk öncüleri ve mimariyi burjuvaziden ayıran 1897’de aralarında Otto Wagner ve Josef Olbrich’in de bulunduğu bir grup mimar ve sanatçı Viyana’da, Viyana Ayrımcıları adını verdikleri bir grup oluşturdular.

Modernizim kavramı geç V. Yüzyılda ortaya çıkmış Latince’de “bugüne özgü” anlamına gelen ‘Modermus’ dan gelmektedir.

Page 2: MODERNİZM

“biz sanat ve mimarlığın tarihsel gücünü (Academi, National İnstitü V.b.)

resmi kurumların elinden aldık, bu güç şimdi bizimledir, bizim

birliğimizde bulunmaktadır. Bundan böyle artık ne tüccar ne de devlet

ne de bizim dışımızdaki güçlerin desteğine ihtiyacımız vardır. Artık

sanatın kutsal ışığında yıkanmak isteyenler birliğimize katılıp bizim

normlarımızı kabul etmelidir. Müşterinin değişiklik önerileri, özel

siparişleri, direktifleri kabul edilemez. Her şeyin en iyisini biz biliriz .

mimarinin gelecekteki gerçek yolunu biz görüyoruz.”

Page 3: MODERNİZM

İşte modern dönem geçmişin bu normatif değerlerinin yıkılması ile

başlamaktadır. Bu dönemde artık pozitif bilimlere olan inanç, dini,

siyaseti, devleti sorgulamakta ve sınamaktadır.

Toplumsal yaşamda, ahlaki değerler, toplumsal kurallar hepsi

sorgulanmaktadır. Her şeyin neden ve sonuçları sorgulanmaya

başlamıştır.

Page 4: MODERNİZM

Buna paralel olarak mimaride ise “biçim işlevi izler” anlayışı etkili

olmaya başlamıştır. Bu anlamda fonksiyon “neden” e karşılık ,

gelirken, formda “sonuç” olmaktadır.

20. Yüzyılın ilk yarısında dünyadaki mimari alışkanlıklar tümüyle

değişmiştir. Bu dönemde, değişim sürecinin merkezinde bugün

genellikle “modern hareket” olarak adlandırdığımız tarihsel olguyu

görürüz.

Page 5: MODERNİZM

Söz konusu hareketin başlangıcı 1914’den önceki 10 yıla dayanır;

yaratıcı gücünün en yüksek noktasına 20’li yıların sonlarında ulaşmış,

I.Dünya savaşının ardından ise savaş yıllarının getirdiği büyük boşluğu

doldurmak istercesine gecikmiş bir patlama ile yeniden ortaya

çıkmıştır.

Page 6: MODERNİZM

Modern hareketin etkileri, hızla yayılarak bu güne gelmiştir;

endüstrileşmiş dünyanın her köşesine ince yüksek ve parlak bloklarla,

beton taşıyıcıların verdiği görüntülerle ve pencere açıklıklarının yarattığı

noktalı dokuyla taşınmıştır

Page 7: MODERNİZM

Yüzyılın mimari devrimi işte böyle ortaya çıkmıştır. Bu dünya tarihindeki

en köklü ve evrensel dönüşümdür. Bu büyük süreçte mimari biçim

sorunları aslnda arka plandadır; teknoloji ve endüstrileşme, büyük

ölçekli planlama ve toplumsal ihtiyaçlara yönelik kitlesel üretim gibi

sorunlar mimarlıktan çok inşaat alanın ilgilendiren konulardır.

Page 8: MODERNİZM

Artık geçmişin süslü binalarının karşısında son derece pür bir anlayışla

inşa edilmiş binalar yükselmeye başlamıştır. Bu da Pürist anlayışın

doğmasına neden olmuştur. Ancak Pürist yaklaşımın ustaları olan

Mies, Corbusier ve Alto gibi sanatçılar bir tek akımın Modernizmin

savunucuları oldukları halde her birinin kişisel üslupları olmuştur.

Page 9: MODERNİZM

-Le Corbusier: (1887-1965)

Sanatçı özellikle Behrens’le birlikte I. Dünya Savaşı yıllarında inşa

edilen ilk konut tasarımlarında etkili olmuştur. Savaş sonrasında

Amédéé Ozenfant’la birlikte yakında doğacağını his ettikleri Kübizme

matematiksel bir içerik kazandırmak üzere Pürizm hareketini

başlatmışlardır.

Page 10: MODERNİZM

1920’de mimarlık üzerine yazılar yazmaya başlamış, makaleleri

1923’de basılan “Bir Mimarlığa Doğru” adlı kitapta bir araya

getirilmiştir. Le Corbusier’in mimari başarısının özetlemek gerekirse

Modern mimarlığı tümüyle tersine döndürmüş ve baş aşağı etmiştir.

Kendinden öncekiler deneysel mühendislikten ve endüstriyel

İnşaatdan kaynaklanan kaousu denetim altına almışlar ve bunu klasik

ilkeler göre tasarlmış ve bir çerçeveye oturtmuşlardır. Le Corbusier

ise bu çerçeveyi kırmış ve endüstriyel biçimlerin özgün hatta

yadırgatıcı diline konuşma olanağı tanımıştır

Page 11: MODERNİZM

Bunu de yeni düzenleme çizgileri adını verdiği bir yöntem uygulamıştır.

Le Corbusier bu yolla Alberti ve Palladio’nun yapıtlarına temel oluşturan

Rönesans’a özgü bir denetim anlayışını tekrar tasarıma getirmiştir.

Buna göre; mimarlıkta uyumlu ilişkiler ancak mekan biçimleri, duvar

açıklıkları ve yapıdaki diğer tüm öğeler belli oranlar gözetilerek

tasarlandığında kurulabilir, bu oranlar ayrıca yapıda kullanılan diğer

oranlarla da ilişki içinde olmalıdır.

Page 12: MODERNİZM

Sanatçı için uyumlu olanın sergilenmesi her zaman önem taşımıştır. II.

Dünya savaşının ilk yılarında “Modulor” adını verdiği bir sistem

kurmuştur. “Modulor” modül (ölçü birimi) ve section d’or (altın kesim)

sözcüklerinden oluşmaktadır.

Page 13: MODERNİZM

Modulor; mutlak bir geometriye dayanan ve bir boyutlar bütünü

oluşturan mekan ölçü sistemidir.

Page 14: MODERNİZM

1920’lerde yeni bir çağın başladığnı bildiren Le Corbusier , Endüstri

çağının gerektirdiği yeni estetik değerlerin oluşmasına çaba

harcamıştır. Bu estetik değerleri Pürizmin saf, yalın birincil geometrik

formlarda bulmuştur.

Le Corbusier’nin güzelik anlayışı Platon’unkiyle bağdaşır; bu açıdan

kökleri Antikiteye kadar gider: bu anlayış, klasik olarak adlandırılabilir.

Esas olarak üzerinde durulan konu yalınlıktır.

Page 15: MODERNİZM

Buna göre Pürizm; her türlü karışıklıktan, dekorasyondan uzak, saflık, arınmışlık ve yalınlık gibi özellikleri içermektedir ve mimarlıkta esas olarak birincil soyut gometrik formlarla ifade edilirler (küp, küre, silndir v.b.).

Bu formlar evrensel formlardır dolayısıyla bu formarla yapılan tasarımlar da evrensel olacaktır. Böylece Pürizm, Rasyonalizme yol açıyor ve giderek “Uluslararası Mimarlık” akımını doğuruyordu.

Page 16: MODERNİZM

Citrohan Evi (1920)

Page 17: MODERNİZM

Villa Savoye (1929-1931)

Page 18: MODERNİZM
Page 19: MODERNİZM

Marsilya Toplu konut Binası (1945-1952)(Brütalis bir anlayışla inşaa edilmiştir)

Page 20: MODERNİZM

Ronchamp Katedrali

(1950-1953)

(Dışavurumcu bir anlayışla inşa

edilmiş)

Page 21: MODERNİZM

-Mies Van Der Rohe

Le Corbusier’in savunduğu Pürist-Rasyonel anlayışı, tasarımcı daha da ileri götürmüştür. Mekanı, total bir mekan olarak ele almış ve binayı

tek bir dikdörtgen prizmadan oluşan mekan şeklinde ifade edecek şekile getirmiştir.

Tasarımcı kendi mimarlığını “Az Çoktur (les is more) ile açıklamaktadır. Ona göre mimari kompozisyonlar, mümkün mertebe yalın, az, saf elemanlarla yaratılmalıdır.

Page 22: MODERNİZM

Tasarımcı eserlerinde dikdörtgen prizmatik formları gayet yalın, saf bir

biçimde kullanmış ve bu konudaki fikrini şöyle açıklamıştır;

“ Biz formal problemlerle uğraşmayı red ediyor, fakat sadece binanın

problemleriye uğraşmayı kabul ediyoruz”

Tasarımcı bu söylemi iel tümdengelim metodunu uyguladığını

vurgulamaktadır.Tamamen saf yalın cam kutular tasarımcının mimari

dilini oluşturmaktadır.

Page 23: MODERNİZM

Barselona-Alman

Pavyonu(1929)

Page 24: MODERNİZM

Tugendhat Evi (1930)

Page 25: MODERNİZM

Sagram Büro Binası (1958)

Page 26: MODERNİZM

Lake Shor Dreiv Ap

Page 27: MODERNİZM

Berlin National Galeri

Page 28: MODERNİZM

-Frank Lloyd Wright:

“İç ve dış mekan diye iki ayrı mekan yoktur.... içinde yaşadığmız mekan

dışarıya çıkabilmeli, dış mekanla serbestçe birleşebilmelidir....”

Tasarımcı, iç mekanı kapalı bir kutu olarak tanımlamakta ve bundan

kurtulunması gerektiğini savunmaktadır. Bu kapalılık ortadan kalkmadığı sürece, hakiki mekanı doğa ile bütünleştirmeye imkan

yoktur demektedir.

Page 29: MODERNİZM

Kutudaki bu kapalılığın en çok dikey elemanların birleşme yeri olan

köşelerde olduğunu savundu ve ilk olarak KÖŞELERİ açmıştır

Diğer bir dış mekan –iç mekan ilişkisini kurma eylemi ise ilişkiyi

güçlendirmek için dikey elemanları iç çekmek olmuştur.

Page 30: MODERNİZM

Tasarımcıya göre çatının ayırıcı değil birleştirici bir özelliği vardır.

Bunun için diğer elemanlardan kurtulup serbestce uzanabilmeli ve

mekanı dışarıya taşıya bilmelidir.

Tasarımcı mekanı bu şekilde parçalayarak organik mimariyi

savunmuştur ve organik mimariyi şu şekilde tanımlar;

“Bütünün parçasıyla ilişkisi neyse, parçanın bütünle ilişkisi odur.

Dolayısıyla organiğin esas anlamı bütüncül olarak var olan şeydir”

Page 31: MODERNİZM

Şelale Evi (1936)

Page 32: MODERNİZM
Page 33: MODERNİZM

Robie Evi (1908-1909)

Page 34: MODERNİZM

Guggenheim Müzesi (1943-1959) (Dışavurumcu bir anlayışla inşa edilmiş)