Marks ve engels hayatı üzerine 2

12
Yazıda kalın olarak yazılmış yerlere çok iyi dikkat edilmesi gerekmektedir, devamında bütünlük kurulması açısından yararlı olacaktır. Fransız Devriminde Marksist yorumun dışında yaygın bir yorum da, Komplo Kuramıdır. Bu görüşe göre Fransız Devrimi, Yahudilerin ve Masonların komplosudur. Fransız devrimi, Fransa'da acımasız bir iç savaş biçiminde gelişti ve siyasal erkin el değiştirmesi ile son buldu. Fransız burjuvazisi (tüccarlar, sanayiciler, bürokratlar ve kentli işsizler) ve köylüsü, siyasal erki elinde bulunduran soyluları ve soyluların arkasındaki gerçek gücü, kilise adamlarını(kardinalleri, bishopları) kanlı bir başkaldırı süreci içerisinde acımazda öldürdüler; sokaklarda, kırlarda, konaklarda, kiliselerde, bu bin yıllık efendilerini yargılamadan öldürdüler; bir kısmını da yargıladıktan sonra giyotinle başlarını kestiler. 10 Ağustos 1792’de soylu ve papaz olmayan Fransızlar Tuileries Sarayını işgal ettiler; Kral XVI. Louis'i ve ailesini tutuklayarak le Tample hapishanesine kapattılar; başka ülkelere kaçamayan soyluları ve din adamlarını acımasızca katlettiler. Kral dört ay daha yaşadı; Kralın Kafası 21 Ocak 1793’te giyotinle kesildi[yukarıdaki resim]. Ayaklanan kalabalıkların tek bir parolası vardı: Öldür, yok et; ancak o zaman haklı olursun. Bastille düştüğünde de Mirabeau ''Monarşi, Tapınakçılar örgütünün torunlarından öldürücü bir darbe aldı.'' demişti. Sonraki yıllarda kilise ve yandaşları başkaldırıyı Yahudi diasporasının denetiminde bulunan Mason örgütünün bir komplosunun sonucu olarak gördüler; Tapınakçılar Jacques de Molay'ın öcünü almak istiyorlardı.

description

 

Transcript of Marks ve engels hayatı üzerine 2

Page 1: Marks ve engels hayatı üzerine 2

Yazıda kalın olarak yazılmış yerlere çok iyi dikkat edilmesi gerekmektedir, devamında bütünlük kurulması açısından yararlı olacaktır.

Fransız Devriminde Marksist yorumun dışında yaygın bir yorum da, Komplo Kuramıdır. Bu görüşe göre Fransız Devrimi, Yahudilerin ve Masonların komplosudur. Fransız devrimi, Fransa'da acımasız bir iç savaş biçiminde gelişti ve siyasal erkin el değiştirmesi ile son buldu. Fransız burjuvazisi (tüccarlar, sanayiciler, bürokratlar ve kentli işsizler) ve köylüsü, siyasal erki elinde bulunduran soyluları ve soyluların arkasındaki gerçek gücü, kilise adamlarını(kardinalleri, bishopları) kanlı bir başkaldırı süreci içerisinde acımazda öldürdüler;

sokaklarda, kırlarda, konaklarda, kiliselerde, bu bin yıllık efendilerini yargılamadan öldürdüler; bir kısmını da yargıladıktan sonra giyotinle başlarını kestiler. 10 Ağustos 1792’de soylu ve papaz olmayan Fransızlar Tuileries Sarayını işgal ettiler; Kral XVI. Louis'i ve ailesini tutuklayarak le Tample hapishanesine kapattılar; başka ülkelere kaçamayan soyluları ve din adamlarını acımasızca katlettiler. Kral dört ay daha yaşadı; Kralın Kafası 21 Ocak 1793’te giyotinle kesildi[yukarıdaki resim]. Ayaklanan kalabalıkların tek bir parolası vardı: Öldür, yok et; ancak o zaman haklı olursun. Bastille düştüğünde de Mirabeau ''Monarşi, Tapınakçılar örgütünün torunlarından öldürücü bir darbe aldı.'' demişti. Sonraki yıllarda kilise ve yandaşları başkaldırıyı Yahudi diasporasının denetiminde bulunan Mason örgütünün bir komplosunun sonucu olarak gördüler; Tapınakçılar Jacques de Molay'ın öcünü almak istiyorlardı.

Page 2: Marks ve engels hayatı üzerine 2

Mason örgütü başlangıçta tapınakları ve sarayları inşa edebilmek için gerekli olan bilgiyi elinde bulunduran bir grup ustanın oluşturduğu bir örgüttü. Bu ustalar son derece değerli olan bu bilgiyi yalnız kendileri ve seçtikleri adına koruyabilmek için localar (hücre) biçiminde disiplinli bir örgüt oluşturmuşlardı; Eski Mısır kaynaklı ritüeller ve ağır yaptırımlarla yapı mühendisliği bilgilerinin dışarı sızmasını önlüyorlardı. Tapınakçıları; 1300lerde Fransa ve İtalya'da ağır bir kıyıma uğradıklarında, taktik değiştirerek İskoçya'da açığa çıkan kendi örgütlerini Operatif Mason örgütüne taşıdılar. Eski Operatif Masonluk Tapınakçıların sığınağı oldu; kendi gelenek ve ritüellerini masonik ritüellerle kaynaştırarak Mason örgütünü yeni baştan kurdular.

Tapınakçıların denetimine geçtikten sonra son derce gizemli ve disiplinli bir yapı kazanan Mason örgütü,1400lerden sonra tüccarları, sanayicileri ve soyluları da kabul etti. Fransız ve İngiliz devrimlerinin kuramcıları ile eylemcilerinin büyük bir bölümü masondu; Rousseau, Montesquieu, Diderot, Voltaire, Marat, Robespierre, Cromwell ve daha birçok aydın ve devrimci resmi olarak masondu. Mason örgütünün Yahudilerin denetiminde olduğunun kanıtı olarak bu düşünürlerin bir kısmı Kiliseye karşı kesin tavır alırken Yahudiler için özgürlük ve kutsal vatan Sion 'un kurtarılması istemlerini gösteriliyordu.

Page 3: Marks ve engels hayatı üzerine 2

J. J. Rousseau bu konuda şunları yazıyordu: ''Yahudiler bize hiç sona ermeyen bir birikim sunuyorlar. Atina, Sparta, Roma ve onların insanları tümüyle yok oldu, bütün zorluklara rağmen Sion çocuklarını yitirmedi. Onlar her milletin arasına girdiler ama hiçbirinde erimediler. Lidersiz kaldılar ama hala bir milletler, ülkesiz kaldılar ama hala bir yurttaşlar'' (Encyclopaedia Judica, vol. 14, s. 352-353) Gene aynı ansiklopedi şunları yazar: ''1796-1798 yıllarında, Napoleon İtalya'nın büyük kısmını işgal eti. Ülkeyi ele geçiren Fransız orduları, girdikleri her yerde artık Yahudiler için eşitlik döneminin başladığını ilan ettiler... Napoleon'un Mısır seferi sırasında başlayan karşı devrimci hareketlerin sloganı 'Yahudilere ve Jakobenlere karşı mücadele' idi... Napoleon'un 1825'teki dönüşüne kadar İtalya'da Yahudi eşitliği güvence altında kaldı.'' (Encyclopaedia Judica, vol.7,s.154-158).

Fransız Devrimi ile Mason örgütü veya Tapınakçılar arasında bir neden -sonuç bağı kuranlar kanıt olarak Cagliostro Kontu Alessandro'nun (asıl adı Gıuseppe Balsame, 1743-1795) Engizisyon'da verdiği ifadesini ileri sürerler. Kont Cagliostro 'uzun yaşam iksiri' satmak ve geleceği okumakla ünlenmişti; Alman Mason örgütünün klasik locası ve İlluminati locasına üye olmuştu. İfadesine göre, Mason örgütü içinde yükseldi ve Masonların 1785'teki büyük kongresinde kilise ye karşı halkı örgütlemekle görevlendirildi. Kont Cagliostro Fransız Devriminden hemen önce Engizisyon tarafından tutuklandı ve işkence altında ifadesi alındı. Kont ifadesinde “Tapınakçıların devamı olan Mason örgütünün Katolik Kilisesine tüm Avrupa'yı kapsayacak bir ayaklanma başlatma kararı aldığını, amaçlarının Katolik Kilisesini tüm dayanakları ve kültürü ile yok etmek olduğunu ve Yahudi banker Rothschild tarafından finanse edildiklerini” söyledi. Bu konuda pek çok kitap yayınlandı ve kanıtlar getirildi; ama kanıt diye ileri sürülen şeyler kuşkuluydu ya da bir süre sonra ortadan kayboluyorlardı. Örneğin Kont'un Engizisyonda alınan ifadesi de kayboldu; ayrıca ifadenin işkence ile alınmış olması nedeni ile doğruluğu konusunda kuşkular doğuruyordu. Katolik Kilisesinin ve devrim karşıtlarının açıklamaları kanıtlanamayan bir komplo kuramına dayanır; Fransız Devrimi, masonların ve Yahudilerin İsa'nın Kilisesine karşı bir komplosu olarak görülür.

Page 4: Marks ve engels hayatı üzerine 2

Mason örgütünün Yahudi çıkarlarına hizmet eden bir örgüt olduğu savı kuşku içerir. Tapınakçılar Yahudi değildi. Fransa'daki ve İtalya'daki Tapınakçılar 1314'ten sonra büyük oranda yok edildiler; İskoçya'daki örgüt (Şövalyelerin hepsi İskoç ve İngiliz'di) bu büyük kıyımdan kayıp vermeden kurtuldu ve uzun süre ne yaptıkları bilinemedi. Sion Manastırı Tarikatı da Yahudi değildi; İtalyan, Alman, Fransız ve İngiliz papazlardan oluşmuştu. İddia edildiği gibi Mason örgütü Yahudi örgütü olsaydı, Tapınakçılar ve Sion Manastırı Tarikatı üyelerinin de Yahudi olması gerekirdi.

Kilise için Yahudiler İsa'yı çarmıha geren şeytanın çocukları idiler. Kilisenin tüm yapısı Yahudi düşmanlığı üzerine kurulmuştu; Hristiyan ideolojisi ancak Yahudi düşmanlığı ile ayakta durabilirdi. Bu nedenle Kilise, kendisine yönelik her hareketi bir Yahudi komplosu olarak görüyordu. Tapınakçılar, Sion Manastırı Tarikatı, Protestanlar ve Yahudiler, Katolik Kilisesine karşı doğal bir birliktelik oluşturuyorlardı. Devrimci Fransız Meclisi, Katolik papazlardan devrime karşı çıkmayacaklarını yazılı bir yeminle kanıtlamalarını istedi. Bu istek bir kutuplaşma yarattı ve safları belirledi. ''Rahiplerin yemini kabul etmesine karşı çıkanlar: Avrupa'nın bütün Katolik kiliseleri, yabancı milletler, dinin savunucuları... Yemine taraf olanlar: Jakoben Kulübü üyeleri, Yahudiler, Protestanlar ve Deistler.'' Kilise ve taraftarları geleneksel Yahudi düşmanlığından hareket ederek, Mason örgütünü bir Yahudi komplo örgütü ve her türlü aydınlanmacı ve yenilikçi hareketi ise Yahudi komplosu olarak gördü.

Eğer Mason örgütü bir ulusun çıkarları için kurulmuş gizemli bir komplo örgütü ise büyük bir olasılıkla bu ulus, İngiliz ulusudur. Çünkü Operatif Masonluğu eğer Tapınakçılar ele geçirdilerse, bunlar İngiliz ve İskoç kökenli Tapınak Şövalyeleriydi ve eğer bazı ulusları sömürmeye yönelmiş bir komplo var idiyse, İngiliz İmparatorluğu'nun bir komplosu olması gerekirdi. ''Konuyla ilgili çoğu kaynak tarafından, büyük üstat Jacques de Molay'in ölümü ile birlikte, hayatta kalan Tapınakçılar tarafından bir komplo tasarladığı öne sürülür. Buna göre, Tapınakçıların amacı, kendilerini yasaklayıp Üstatlarını öldüren papalığın bazı Avrupa krallıklarının yıkılmasıdır. Bu amacın nesiller boyunca aktarıldığı ve Tapınakçıların devamı olan İlluminati ve Masonluk gibi örgütlerce sürdürüldüğü söylenir.

Page 5: Marks ve engels hayatı üzerine 2

Masonluğun etkisiyle gelişen ve Fransız tahtının yok olmasını sağlayan Fransız Devrimi de bunun bir sonucu olarak yorumlanır.'' Tapınakçılar ya da Sion Manastırı Tarikatı, Hıristiyan ideolojisinin yerine aklın ve bilimin egemen olduğu yeni bir din kurmak istemiş olabilirler ve bu amaçları içinde Mason örgütünü kullanmış olabilirler; F. Bacon, R. Boyle, Newton, bu örgütlerde üstatlık derecesine yükselmiş bilim adamları idiler.

Fransız Devrimi'nde Sans-Culotte adı verilen Jakobenlere bağlı sokak çeteleri tüm Fransa'yı bir kan gölüne çevirerek Fransa’nın ve Avrupa’nın bin yıllık birikimini bu kan banyosuyla yıkadılar. Doymak bilmez bir kinle her şeyi yakıp yok etmek için tüm güçleri ile saldırdılar. Bu vahşet kendiliğinden ve denetimsiz değildi. Vahşetin itici gücü bin yıllık kilise zulmüne karşı duyulan kin, yönlendirenler ise aralarında Marat ve Robespierre gibi ünlü devrimcilerin yer aldığı Jakobenler kulübü idi. Marat yayınladığı Halkın Dostu gazetesinin Temmuz 1790 tarihli sayısında şunları yazıyordu: '' Beş ya da altı yüz kesilmiş kafa sizin dinginliğinizi, özgürlüğünüzü ve mutluluğunuzu sağlayacaktı. Yanlış bir acıma sizin ellerinizi ve yumruklarınızı geciktirdi. Şimdi

on bin kelleye lüzum var. Belki gelecek sene yüz bin kellenin koparılması şart hale gelecektir.''

Sans-Colotte'ler ateş ve demirle Fransız kentlerini ve köylerini temizlerken, düşünür ve filozoflar da yeni düzeni kuruyorlardı.

Page 6: Marks ve engels hayatı üzerine 2

Kültür alanında eski rejimi anımsatır ne varsa ortadan kaldırıyor yerine aklın ve bilimin buyurduğunu ileri sürdükleri yeni yapıları, düşünceleri, yaklaşımları yerleştirmeye çalışıyorlardı. Büyük kitleler halinde Hıristiyanlıktan çıkma hareketleri başladı. Akla ve bilime dayanan yeni bir dün yaratılmaya çalışıldı; 'Yüce Varlığa Tapınma' adı verilen yeni ayin biçimleri ve ritüeller düzenlediler. Kiliselerdeki resim ve heykeller söküldü, yerlerine 'Yüce Varlığa Tapınma' sembolleri kondu. Dindeki bu yeniden yapılanmanın en ilginç örneği ünlü Notre Dame Kilisesine 'Aklın Tapınağı' adının verilmesidir; kilisenin orta yerine de 'Aklın Tanrıçası' adı verilen kocaman bir heykeli yerleştirdiler(Solda, Notre Dame'ın "akıl tapınağı" haline getirilişini tasvir eden bir illüstrasyon). Bu heykelin bir benzeri sonradan 'Özgürlük Anıtı' adıyla ABD'ye hediye edildi; heykel New York girişindedir. Heykel 'Aydınlanma'nın ve yeni seküler düzenin sembolüdür. Heykel özgürlüğü, ideolojinin belirlediği yaşamdan doğal yaşama geçişi, Kilisenin baskısından kurtuluşu ve seküler toplumu temsil ediyor, Ortaçağdan kurtuluşu müjdeliyordu.

Bu yeni dinin ilk kitlesel gösterisi 14 Temmuz 1790 tarihinde Federasyon Bayramı sırasında yapıldı. 'Zaman'ı da Hıristiyan ideolojisinin gerici etkisinden kurtarıp ilerici ve devrimci yaptılar; 5 Ocak 1793 tarihli konvensiyon oturumunda gerici Gregoryan Takvimindeki bırakılarak ilerici bir takvim kabul edildi. Gregoryan takvimindeki Hıristiyan aziz adları ile ilişkili olan gün adları yerine, tohum, ağaç, çiçek, yemiş gibi adlar kabul edildi. Gregoryan takvimindeki Hıristiyan kalıntıları tümüyle temizlemek için 22 Eylül 1792 tarihinde alınan bir kararla bu tarih ' 1 Vende - miaire 1' yılın birinci günü ve birinci yıl kabul edildi. Bu uygulamaya 1 Ocak 1806 tarihinde son verilerek Gregoryan takvimi kabul edildi.

Tuncer Tuğcu – Batı Felsefesi

Peki ne olduğu iddia ediliyor bu akıl dininin?

Fransız Devrimi’nin ilk dönemlerinde devrimcilerin Katolikliği Fransız toplumundan silmek amacıyla Katoliklik karşısına çıkardıkları kült.

Page 7: Marks ve engels hayatı üzerine 2

Fransız devrimi sonrası 21 Ocak 1793'te kralla kraliçenin idam edilmelerinin ardından hıristiyanlığın son izlerinin ortadan kaldırılabilmesi için yeni bir takvim hazırlandı. Pazar ayinlerinin

engellenmesi amacıyla pazar günleri tatil olmaktan çıkarıldı. Ruhbanların ücretleri kesildi, geleneksel giysilerini giymeleri yasaklandı. Meydanlarda ve göze çarpan yerlerde bulunan haçlar ve dini tasvirler kaldırıldı. Kiliseler ibadet dışı işlere tahsis edildi. Mesela, Paris’te bir kilisede balo düzenlendi. [1]

Ancak bütün bunları yapan devrimciler Katolikliğin karşısına Protestanlık veya ateizmle karşı çıkıyor değillerdi. Onlar, "akıl dini" adını verdikleri yeni dini, Katolikliği kaldırarak [2] Fransız halkına benimsetmek için çaba göstermeye başladılar. Bu hedefte, halkın gözünde Katolikliği küçültmek ve akıl dinini yüceltmek amacı taşıyan ayinler düzenliyorlardı.

İçlerinden bir kısmı da yeni yeni dinler üretiyorlardı. [3]

Jacques Hébert ve Pierre-Gaspard Chaumette'in önderliğindeki akıl kültü'nün aktif olduğu devrimin ilk iki senesinde Paris’te çeşitli kiliselerdeki ikonalar, dini simgeler, kaldırılarak yerlerine devrimin önderlerinin resimleri konuldu ve bu şekilde "akıl tapınakları"* haline getirildiler. [4]

Page 8: Marks ve engels hayatı üzerine 2

10 Kasım 1973' te düzenlenen "hürriyet festivali"*'de Pierre-Gaspard Chaumette tarafından organize edilen seremonilerde kült, genç bir kadın olarak görselleştirilen akıl tanrıçası üzerine inşa edildi. [5]

Milli devrim meclisi 10 Kasım 1973 tarihinde akıl dinini resmen kabul ettiğini Fransız halkına şu bildiriyle duyurdu:

"Paris halkının bir meclis üyesi aracılığıyla ilettiği rica üzerine milli devrim meclisi, devlet kilisesinin bundan böyle "akıl tapınağı" olarak adlandırılmasına karar vermiştir.

Cumhuriyet adına devlet geçici yürütme kurulu, bütün idarî ve adlî mercilere ilişikteki yasayı kayda almalarını ve kendi il ve ilçelerinde okutmalarını, yayınlatmalarını, yasanın yürütülmesini ve sonucun denetlenmesini sağlamalarını emreder ve onları bununla görevlendirir." [6]

Yine bu tarihlerde, akıl kültü, yerini, bir deist olan Maximilien Robespierre'in başını çektiği, akıl tanrıçasının "yüce varlık" olarak tasvir edildiği ve ruhun ölümsüzlüğü vurgusunu da içeren "yüce varlık kültü/dini"* ne bıraktı. Bir süre sonra meclis yeni dinin on beş maddelik ilmihalini yasalaştırdı. Bu yasanın birinci maddesine göre, akıl dininin tanrı[ça]sı "yüce varlık" adını taşıyordu ve ölümsüzdü. İkinci ve üçüncü maddelerde, yüce Varlık’a karşı müminlerin ödevleri sayılıyordu. Daha sonraki maddelerde ise yeni dinin bayramları düzenleniyordu. [7] Paris’teki ünlü Notre Dame Kilisesi "yüce varlık tapınağı" adıyla akıl dininin merkezi oldu ve Fransa’nın çeşitli yerlerinde bu yeni tanrı için ayinler yapıldı. [8]Fransız devriminin dine bakışını simgeleyen bu iki ilginç kült, Napoleon Bonaparte'ın 1801 yılında papalıkla imzaladığı Konkordaya kadar varlıklarını sürdürebildiler. [9] [1] pierre gaxotte, fransız ihtilâli tarihi, çev.: samih tiryakioğlu, varlık yayınevi, istanbul 1962, s.123-127 [2] devrimcilerin katolikliği gerekten ortadan kaldırmayı ciddi olarak düşündükleri ve bu amaçla napolyon'a başvurdukları hakkında bkz. a. aulard, fransa inkılâbının siyasi tarihi, çev.: nâzım poroy, 2. baskı, t.t.k., ankara 1987, cilt 3, s.886-887 [3] devrim döneminde üretilen dinler için bkz. a. aulard, age, cilt 3, s.887-895 [4] notre dame'ın "akıl tapınağı" haline getirilişini tasvir eden bir illustrasyon:http://en.wikipedia.org/wiki/File:Temple_of_Reason_Strasbourg_1793-1794.jpg [5] http://en.wikipedia.org/wiki/cult_of_reason tanrıça figürünün temsilinde "özgürlük-eşitlik-kardeşlik"* şeklindeki devrim mottosunun mucidi, Fransız politikacı antoine-françois momoro'nun eşi thérèse momoro görev almış. bkz. http://en.wikipedia.org/wiki/goddess_of_reason konu hakkında daha detaylı bilgi için bkz. michel vovelle, "the adventures of reason*, or from reason to the supreme being", iç. rewriting the french revolution (edited by: colin lucas), oxford university press, 1991, s.132-150 [6] proklamationen und manifeste, band 1, s.163 [7] pierre gaxotte, age, s.275-277 [8] "yüce varlık tapınağı" adını alan notre dame kilisesi yanında onbeş kilisenin daha adları devrimin ilkeleri doğrultusunda değiştirildi. Bunlardan sözgelişi sainte-marguerite kilisesine "özgürlük ve eşitlik tapınağı", saint-gervais kilisesine "gençlik tapınağı" adları verildi. a. aulard, age, c.3, s.923 "yüce varlık festivali"ni tasvir eden bir illustrasyon ve bir resim: http://en.wikipedia.org/wiki/File:F%C3%AAte_de_l%27Etre_supr%C3%AAme_1.jpg http://en.wikipedia.org/wiki/File:F%C3%AAte_de_l%27Etre_supr%C3%AAme_2.jpg bu dönemden kalma clermont-ferran katedralinden bir tabela: "fransız halkı yüce varlığı ve ruhun ölümsüzlüğünü kabul eder/tanır.": http://en.wikipedia.org/wiki/File:Clermont_etre_supreme_2.jpg [9] hulusi yazıcıoğlu, bir din politikası olarak laiklik, şa-to yay., birinci baskı, istanbul 2005, s.165-167

Page 9: Marks ve engels hayatı üzerine 2

Bazı Alıntılar: "O günden beri, en başta Cromwell ve Fransa Kralı IV. Henri'nin katili olmak üzere, Portekiz, Brezilya ve İsveç'teki tüm komplocular ve elbette Robespierre ve Danton dâhil tüm caniler ve devrimciler aynı Tampliye locasının üyesidirler."

Edward Burman, The Assassins - Holy Killers of Islam "Rousseau'nun da desteği ile kurulan bir mason locası, o dönemde Fransa'daki devrim hareketinin merkezi oldu ve ne gariptir ki, bu locanın üstadı olan ve kraliyet kanı taşıyan Orleans Dükü, Jacques de Molay'ın mezarı üstüne, IV. Philip ve ardıllarından Tampliyeler'in öcünü almak için and içti."

"...Tampliyeler'in tahta ve tiara'ya (Papa'nın tacı) karşı giriştikleri entrikaları herkese açıklamaları olanaksızdı. Bunu yapmak, İsis'in peçesini kaldırmak ve üstadların gizlerini kalabalıklara yaymak anlamını taşıyacaktı."

"...XVI. Louis giyotinde can verince işin yarısı tamamlanmış oldu. Artık Tapınak Ordusu tüm gücünü Papa'ya karşı yöneltebilecekti."

General Albert Pike, Morals and Dogma

"1789 Yılının ilkbahar ve yaz aylarında İlluminatilerin tahıl piyasasında gerçekleştirdikleri manipulasyonlar sonucunda yapay bir buğday darlığı yaratıldı. Bu durum o denli geniş bir açlığa yol açtı ki, tüm ülke kısa zamanda ayaklandı. Olayların başını çeken kişi, Fransa Büyük Doğusu'nun Büyük Üstadı Orleans Dükü idi. İlluminatiler, halkın çektiği acıları bir araç olarak kullanarak yarattıkları huzursuz ortamın devrimci eylemlerine yararlı olacağını planlamışlardı. Gerçekten de, besin stoklarını bloke ederek ve Ulusal Meclis'te tüm reform girşimlerini engelleyerek, durumu iyice kötüleştirdiler ve halkı tam anlamıyla açlığa mahkum ettiler."

"...14 Temmuz günü Bastille yağmalandı. Özgür bırakılan tutuklu sayısı yalnızca yedi idi. Fransız tarihçiler bugün, eylemin asıl amacının Bastille'i yıkmak ve tutukluları kurtarmak olmadığını belirtiyorlar; asıl amaç Bastille'de saklanan barut ve silâhları ele geçirmekti. Böylece silâhlanan Jakobenler, 22 Temmuz gününden başlayarak o güne dek eşi görülmemiş ve titizlikle planlanmış bir ihtilâl girişimini sahneye koydular. Bu dönem tarihte "Büyük Korku" diye adlandırılacaktır."

William T. Still, New World Order

Page 10: Marks ve engels hayatı üzerine 2

"...Öncelikle tüm ülkede eşzamanlı bir panik duygusu yaratıldı. Köyden köye, kentten kente giden atlılar, yurttaşlara "haydutların !" yaklaşmakta olduğunu ve kendilerini korumak istiyorlarsa silâha sarılmaları gerektiğini bildirdiler. Ayrıca, tüm bu olayların sorumlularının malikânelerde ve şatolarda gizlendikleri, bizzat Kralın buraları ateşe vermelerini buyurduğu yurttaşlara söylendi. Fransa Kralına bağlı olan halk bu emirlere uydu. Artık alevlerin denetlenmesi olanaksızdı, yağma ve yıkım sürerken, anarşi gittikçe yaygınlaşıyordu."

William T. Still, New World Order

"1789 Yılında Krallığın yıkılması ile birlikte, 10 Ağustos gününden başlayarak üç renkli Fransız bayrağı devrimin kızıl bayrağı ile değiştirildi. "Yaşasın Kral Orleans" çığlıkları ile masonların "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" seslenişi sokakları kapladı."

Nesta H. Webster, Secret Societies and Subversive Movements

"Paris sokakları teröre teslim olmuştu...1793 Kasım'ında tüm Fransa'da rahiplerin öldürülmeye başlanması, dine karşı bir kampanyanın yürürlüğe girdiğini ortaya koyuyordu. Tüm mezarlıklara, İlluminatilerin ünlü sloganı olan "Ölüm Sonsuz bir Uykudur" sözlerini içeren yazılar asılmaya başlandı.”

"...Thomas Jefferson, 1791 yılında üç yıl süren Fransa elçiliğinden Amerika'ya geri dönüşünde, tüm bu kıyımı "ne güzel bir devrim" diye tanımlamış ve tüm dünyaya yayılmasını umut ettiğini yazmıştır. Jefferson, neredeyse tüm Fransa halkının Jakoben olduğuna inandığını açıklamıştır. Ona göre, bu büyük çoğunluk, ulusal iradeyi açıkça ortaya koymaktadır."

"1793 Yılının sonlarına doğru, yeni devrim yönetimi sayıları yüzbinlere ulaşan işsizlerle yüz yüze kaldı. Devrimin önderleri, sonradan bütün diktatörlerin taklit edeceği yeni bir "terör" projesini uygulamaya geçirdiler: "nüfus azaltılması".

"Amaç Fransa'nın yirmibeş milyona ulaşan nüfusunu onaltı milyona indirmekti. Robespierre, nüfusun azaltılmasını kaçınılmaz buluyordu".

William T. Still, New World Order

Page 11: Marks ve engels hayatı üzerine 2

KOMPLOLAR VE ELEŞTİRİLERLE FRANSIZ DEVRİMİNİN MİMARLARI

“MARX’TAN MANCHESTER’DEKİ ENGELS’E”

“… 1789 devrimi, eski rejimi devirdi. Ama yeni bir toplum yaratmayı ya da toplumu yeni bir toplum yapmayı unuttu. O, ekonomi politik yerine, yalnızca politikayı düşündü. Bugün ise “ekonomik güçlerin anarşi”si var, “toplumun yoksulluğa kayışı” bundan. Bu, kendini işbölümünde, makinelerde, rekabette, krediler sisteminde gösteriyor. Yoksulluğun ve suç oranının artması. Daha ötesi: devlet, sürekli olarak bütün nitelikleriyle mutlak olarak daha büyümüş, bağımsızlığı ve gücü artmıştır. Kamu borçlarının artması. Devletin zenginliği yoksulluğa karşı koruması. Kokuşma. Devlet, toplumu köleleştirmektedir. Yeni bir devrim zorunluluğu. Devrimin görevi, toplumun kötü yönelimini değiştirmek, doğru yola sokmaktır. Toplumun kendisine dokunulmamalı. Toplumun, kendi keyfine göre yeniden kurulması söz konusu olamaz. …”

[Londra, 8 Ağustos 1851/ 28, Dean Sokağı, Soho]

“VİCTOR HUGO – SEFİLLER”

“GAVROCHE:

There was a time we killed the King;

We tried to change the world too fast.

Now we have got another King;

He is no better than the last.

This is the land that fought for liberty -

Now when we fight we fight for bread!

Here is the thing about equality -

Everyone’s equal when they’re dead.

Take your place!

Take your chance!

Vive la France! Vive la France!”

(Kralı öldürdüğümüz bir zaman olmuştu, dünyayı çok hızlı değiştirmeye çalıştık. Şimdi başka bir kralımız var, ama o öncekinden daha iyi sayılmaz. Burası özgürlük için savaşılmış olan toprak ve artık ne zaman savaşırsak ekmeğimiz için savaşırız, işte eşitlikle ilgili şey burada: herkes öldüğünde eşittir. Yerlerinizi alın, şansınızı deneyin, yaşasın Fransa. Yaşasın Fransa.)

Page 12: Marks ve engels hayatı üzerine 2

Victor Hugo’nun bu eseri, 1815-1833 yılları arasında geçmektedir. Hugo’nun eseri yazma sebebi; 19. yüzyıl Fransa'sında özellikle Fransız İhtilali (14 Temmuz 1789) sonrasında gelen ölümlerin ve yaşanan politik karışıklıkların halkın genelini büyük bir yasa sürüklemiş olmasından ötürü insanların kendilerini bu şartlardan uzaklaştıracak, duygu yüklü eserlere ihtiyaç duymuş olmalarıdır. 18. yy'da verilen eserler sadece akla dayandırılmış eserlerdir ve halkın bu isteğine yeterli karşılığı veremez; onların sesini duyurabilmek için romantizm akımı bu dönemde doğmuştur ve Victor Hugo da eserlerini bu akımda vermeyi seçmiştir. Eserde dönem (1800ler, yani devrim sonrası “yeni toplum”(?)) Fransa'sına pek çok eleştiride bulunulmaktadır. Sefiller, bir nevi toplum aynası görevi görür. Jean Valjean üzerinden ölüm cezasının yanlışlığı gösterilir; Cosette, çocuk işçileri eleştirmek için yaratılmış bir karakterdir; Fantine ise kadınların yaşayışını, ahlaksızlığa itilişini insanlara gösteren karakterdir.

Görüldüğü gibi Marx ve Hugo, açık bir biçimde “Devrimi onarken” devrim sonrasını onamada suskun kalmışlar ve devrim sonrasının niteliksizliğini belirtmişlerdir. Çünkü devrimler, devamlılıklarını ve yararlılıklarını sağlayabildikleri, amaçlarına ulaşabildikleri ölçülerde başarılıdır. Aksi takdirde devamlılık ve halkçı devrim sağlanamaz. Çünkü Marx’ın dediği gibi: Devrimin görevi, toplumun kötü yönelimini değiştirmek, doğru yola sokmaktır. Toplumun kendisine dokunulmamalıdır. Toplumu akmakta olan bir su olarak değerlendirecek olursak devrimin amacı onun doğru yönde akmasını sağlamaktır, Fransız devriminde yapılmaya çalışıldığı gibi suyu ve akıntıyı tamamen kontrol altına çalışmak ve akı karakterini düzenlemek, sadece suda boğulmakla sonuçlanacaktır.

Robespierre, Marat ve Danton, toplumun bizzat kendisine dokunmuşlardır. Yukarıda her ne kadar yer yer bahsettiysek de, bir sonraki yazımızda; detaylı olarak kronolojik süreçler ve rakamsal verilerden yararlanarak bahsedeceğiz. Bizi izlemeye devam edin.