label etiket - TMMOB Makina Mühendisleri Odasılaptop dizüstü laptop computer dizüstü...
Transcript of label etiket - TMMOB Makina Mühendisleri Odasılaptop dizüstü laptop computer dizüstü...
label etiket
label identification etiket tanıma
label/identification tanıtıcı etiket
labelling etiketleme
labelled etiketli
labelled set etiketli küme
labelling etiketlendirme
labile kararsız, çabuk değişen
labile road emulsion kararsız yol emülsiyonu (uygulamada çabuk kırılması ile karakterize edilen
ve agrega ile karıştırma işlemi için uygun olmayan bir emülsiyon)
lability 1. dayanıksızlık; 2. kararsızlık
lability of an emulsion bir emülsiyonun kararsızlığı (bir emülsiyonun buharlaşma ve mekanik
karıştırmanın ortak etkisi ile kırılma yatkınlığı)
labour iş, işçilik, emek, çalışma
laboratorian laborant
laboratory laboratuvar
laboratory assistant laborant
laboratory experiments laboratuvar deneyleri
laboratory investigations labaratuvar incelemeleri
laboratory test laboratuvar testi
laboratory, field bkz. field laboratory
laboratory laboratuar, deney yeri
labourer işçi, emekçi, amele
labour emek, işçilik
labour bureau iş bürosu
labour force iş gücü
labour intensive iş gücü ağırlıklı
labour saving işçilik tasarrufu
labour union sendika
labourer amele, emekçi, işçi
labour‐saving işçiliği kolay
labrum (çoğ. labra), 1. kenar; 2. dudak
labyrinth kanal, geçit, labirent, yekpare bir blok içinde açılmış yağ soğutma suyu, vb kanalı
labyrinth labirent
labyrinth packing labirent salmastra
labyrinth packing or seal sızdırmazlık segmanı, pistonlu makinelerde piston içersine açılan
yuvalara konan ve sızdırmazlik sağlayan bilezik şeklindeki eleman, segman
labyrinth seal labirent kepçe
lac süt, lactis
laccolite lakolit, tortul tabakalar arasında katılaşmış yüzeyde kabarma oluşturan magmatik
taşlar
laccolith bkz. laccolite
lace kordon
lace machine ipleri bükerek sicim haline getiren makine
laced beam kafes kiriş
lacer (çoğ. lacera), yırtık, lacerum
lacerate yırtmak, yaralamak
lacerated yırtılmış, yırtık
laceration yırtma, yaralama, yırtılma yarası, yırtık
lacing süs mahiyetinde konan panjur, binek otomobillerinin içindeki süs panjuru, şerit, bağlama
lacing wire şerit bağlama teli
lacinia saçak, püskül
laciniate püskül şeklinde uzantılar gösteren, saçaklı
lack eksiklik, yetersizlik
lack of air hava eksikliği
lack of control kontrol eksikliği
lack of grease gres azlığı, gres eksikliği
lack of oil yağ yetersizliği, yağ eksikliği
lack of power gücün düşüklüğü, kuvvet yetersizliği, enerjinin kafi gelmemesi
lacking eksik
lacquer lake
lacquer coating vernik tabakası, cila tabakası
lacquer, lacker 1. sarı vernik 2. reçinalı herhangi bir vernik
lactacidase lastik asidi mayalandıran laktik asit bakterilerinin enzimi, laktasidaz
lacuna (çoğ. lacunae) boşluk
lacunar 1. küçük boşluk veya aralıklarla ilgil; 2. küçük boşluk veya aralıklar gösteren
lacune bir boşluk, eksiklik
lacunule lakunacık
lacus göl
lacustrine göle ait
lacustrine clay göl kili
lacustrine deposit göl çökeli
lacustrine environment gölsel ortam
ladder merdiven
ladder network merdiven devre
ladder/erection montaj merdiveni
lade yüklemek
laden yüklü, dolu
lading yükleme
ladle kepçe, pota
leader öncü, lider
lag 1. faz gecikmesi, indeks değeri sapması geciktirme, geciktirmek, geri kalmak; 2. boruları
kaplayıp yalıtmak
lag wrench iki ağızlı anahtar
lag (a) fıçı tahtası dilimi, kaplama çıtası, (b) faz farkı , birbiri ardı olan iki olay arası zaman farkı,
(c) yapılan bir dizayna ısı yalıtımınında ilave edilmesi
lageniform şişebiçim
lagged yalıtılmış
lagging kaplama
lagging of a cut bir hendeğin iksalan‐ması, bir hendeğin desteklenmesi
lagging/phase faz gecikmesi
lagoon sığ göl, bataklık, mercan adası, atol, lagün, denizle bağlantısı olan göl, lağım çamurunun
işlenmesinde kullanılan oksitleme havuzu
lagooning of waste water atık suyu havuzda dinlendirme
laitance betonda üstünde çimento kaymak tabakası
lake 1. mora çalan koyu kızıl boya; 2. eritrositlerden hemoglobini ayırmak
lake asphalt göl asfaltı (sınırları belli açık yataklar halinde bulunan, bitüm ve çok ince şekilde
ufalanmış mineral maddelerden oluşmuş doğal asfalt)
lake marl göl tebeşiri, traverten, göl marnı
lambdoid yunan harfi lambdaya benzeyen, lambda şeklinde, lambdoid, lambdoides
lambertian reflection lambert yansıması
lamella ince levha, lamel, tabaka, yaprak levha
lamella magnet yaprak mıknatıs
lamellar lamele ait
lamellar structure yaprak yapı, pul yapı
lamellous lamelli
lameness topallık, sakatlık
lamimated hook lamelli kanca
lamina levha, plaka, madeni yaprak
lamina coupling yaprak levha kavrama
laminar yapraklı, pul pul
laminar (s) laminer
laminar flow yaprak tipi akış
laminar, laminated 1. lama (laminarya) ait; 2. lamlı; 3. lamsı
laminate tabakalı malzeme, yaprak yaprak etmek, plakalardan meydana gelmek
laminated lamine edilmiş, yekpare olmayıp üst üste levhalardan yapılmış, levhalı, yapraklı
laminated clay tabakalı kil, yaprak yapılı kil
laminated contact yaprak kontak
laminated core levhalardan oluşan göbek, yapraklı kondansatör göbeği veya transformatör
göbeği
laminated cover çok tabakalı kaplama
laminated crystalline structure yaprak kristalli yapı
laminated floor kat kat döşeme
laminated iron haddeden geçirilmiş demir
laminated iron core yaprak levha demir göbek
laminated shale yapraklı şist
laminated shim yaprak levha şim
laminated soil yaprak yapılı zemin
laminated splitter proof glass çok katlı dağılmaz cam
laminated spring yaprak levhalı yay
laminated spring yapraklı yay, yaprak katlı makas yayı
laminated structure ince tabakalı yapı, tabakalı yapı
laminated structure, glued bkz. glued laminated structure
laminated wood tabakalı ahşap, lamine ahşap
laminated ince plaka veya saçlardan oluşan katlı, katmerli, tabakalı malzeme
lamination lamine etme, tabakalaşma, levha kaplama
lamp lamba
lamp black is siyahı, toz siyah boya, is
lamp bulb ampul
lamp circuit ışık devresi
lamp cord lamba kordonu
lamp fitting ampul duyu
lamp fuse lamba sigorta
lamp panel ışık panosu
lamp signal ışıklı sinyal
lamp socket ampul duyu
lamp, pilot bkz. pilot lamp
lamp/hand lamba/seyyar
lamp/head far
lamp/incandescent lamba/ak kor
lamp/inspection lambası/kontrol
lamp/portable lamba/seyyar
lamp/signal lambası/sinyal
lamp/test lambası/deneme
lan yerel alan ağı
lancet neşter, lanset
lancet window sivri kemerli pencere
land arazi, toprak
land acquisition arazi kamulaştırmak
land charges gayrimenkul mükellefiyeti, taşınmaz yükümlülüğü
land cultivated field ekili alan
land degradation arazi bozulması
land disturbance arazi bozulması
land existing plan hali hazır plan
land map arazi haritası
land mark sınır taşı, nirengi noktası, nirengi
land mark nirengi, sınır işareti
land measuring instrument arazi ölçme aleti
land planning arazi planlaması
land reclamation toprağı kullanılır hale getirmek (özellikle tarıma), arazi kazanmak
land register kadastro (yer yazım), tapu kaydı
land register survey kadastro ölçüsü
land registry arazi kadastrosu
land resource arazi varlığı, arazi kaynağı
land subsidence göçme, arazi çökmesi
land survey yersel ölçmeler, arazi etüdü, topografik etüt, kadastro
land surveying arazi haritacılığı
land surveyor jeodezici, harita mühendisi, arazi ölçüm elemanı
land tax arazi vergisi
land transportation kara taşıması
land upheaval arazi yükselmesi, toprak kabarması
land use arazi değerlendirilmesi, araziden faydalanma, toprak kullanımı, arazi kullanımı
land value arazi değeri
land (a) raybalama takımında olduğu gibi takımın kesme kenarı arkasındaki kısım, (b) dişli dişi
üstü düz kısmı, dişli dibi iki dişli arası düz kısım
land/by kara yolu ile
landed property gayrimenkul (taşınmaz)
landfill araziyi yükseltme, doldurma, atık gömme, toprak dolgu (atığın toprak katmanları arasına
gömülmesinden ibaret, katı atık tasfiyesinin en yaygın yöntemi)
landfill gas çöp gazı
landing sahanlık, platform
landing beacon inme parıldağı
landing bridge yükleme veya boşaltma için yapılan geçit köprüsü
landing cable yer kablosu
landing charges tahliye masrafları
landing field iniş pisti
landing gear iniş takımı
landing gear uçak iniş takımı uçağın iniş esnasında belirti bir düşey iniş hızına dayanımı
sağlayan iniş takımı
landing place sahanlık
landing platform sahanlık
landing strip iniş pisti
land‐levelling arazi düzenlemesi
lands and grooves yivler ve setler
landscape peyzaj
landscape application bkz. landscaping
landscape architect peyzaj mimarı
landscape architecture peyzaj mimarisi
landscape printing sayfa boyuna yazım
landscape project peyzaj projesi
landscaping peyzaj düzenlemesi (bitki örtüsünü, diğer doğal ya da insan yapımı öğeleri
düzenleyerek doğal peyzajı insanların kullanması amacıyla başkalaştırma sanatı ve işi)
landslide toprak kayması heyelan, zemin çökmesi
land‐tipped fill karadan doldurma
land‐use capability class arazi kullanım kabiliyet sınıfı
land‐use capability map arazi kullanım kabiliyet haritası
land‐use plan arazi kullanım planı
lane kulvar
lane balance şerit dengesi (ayrılma noktasında, ayrılma noktasını terkeden şerit sayısının,
ayrılma noktasına yaklaşan şerit sayısından bir fazlasına eşit olduğu durum)
lane closure şerit kapama
lane computer gişe bilgisayarı, şerit bilgisayarı (gişenin elektronik ve elektromekanik
ünitelerinden gelen sinyalleri işleyerek istasyon bilgisayarına aktarmaya yarayan endüstriyel
tipteki bilgisayar)
lane distribution factor şerit dağıtma faktörü (aynı yöndeki trafiğin şerit sayısına göre
dağılımında kullanılan katsayı)
lane group kavşak yaklaşımında, ayrı kapasite ve ayrı hizmet seviyesi analizi için oluşturulmuş
şerit grupları
lane line şerit çizgisi (eksen çizgisi olmamak şartı ile aynı yöndeki şeritleri ayıran devamlı veya
kesikli çizilen uzunluğuna çizgi)
lane load şerit yükü
lane loading şerit yüklemesi
lane separator şerit ayırıcı (aynı yönde hareket eden trafik akımlarının arasındaki ayırıcı,
seperatör)
lane width şerit genişliği
lane, acceleration bkz. acceleration lane
lane, auxiliary bkz. auxiliary lane
lane, bus bkz. bus lane
lane, center bkz. center lane
lane, climbing bkz. climbing lane
lane, deceleration bkz. deceleration lane
lane, double bkz. double lane
lane, left turn bkz. left turn lane
lane, median bkz. median lane
lane, one bkz. one lane
lane, parking bkz. parking lane
lane, reversible bkz. reversible lane
lane, right turn bkz. right turn lane
lane, speed change bkz. speed change lane
lane, traffic bkz. traffic lane
lane, turn‐out bkz. turn‐out lane
lane‐changing şerit değiştirme
lane‐keeping şerit takibi, şeritte kalma
langs lay çapraz sarım
Långström bkz. Långström turbine
language lisan, dil
languor 1. halsizlik, dermansızlık, bitkinlik; 2. gevşeklik, uyuşukluk, ağırlık, isteksizlik
lanolin yünden çıkarılan yağlı bir madde, lanolin
lantern fener
lantern frame patternkrank yatakları tabanda olan piston çaprazı ana silindirik delik içersinde
çalışan ters silindirli motor
lantern pinion bkz. pinion, fener dişlisi
lantern ring bir sübabın, salmastra kutusu içersine yerleştirilmiş olan ve basınç düşürmeyi veya
yoğunlaşma ortamını oluşturan segmanı
lantern wheel fener çarkı
lantern wheel fener çarkı, fener dişlisi, değirmenlerde kullanılan tahta dişli çark
lantern/kerosene feneri/gaz
lanthanide lantanit
lanthanum la sembolü ile bilinen, atom no:57 ve atom ağırlığı: 138, 92 olup, aluminyumla alakalı
kimyasal element, lantan
lap bir devir, tur
lap joint derz eki, ek yeri, beton döküm birleşme yeri, bindirme kaynak eki, birbiri üzerine
bindirmeli ek
lap joint iki parçanın üst üste bindirilmesi ile yapılan perçinii veya kaynaklı bağlantı, ek
lap joint/riveted perçinli bindirme ek
lap joint/welded kaynaklı bindirme ek
lap over sıkı geçme ile kavramak (enjektörün planceri ve yatağı arasındaki sıkı geçme gibi)
lap riveting perçinli bindirme
lap seam bindirme dikişi (jeoteks‐tillerde ek yerinde iki parçayı üst üste getirip, dikiş ile
birleştirme)
lap splices bindirmeli ek
lap weld bindirme kaynak
lap welding bindirme kaynak
lap (a) bir plakanın diğeri üzerine bindirme miktarı,
(b) bir buhar makinasında sübapın orta noktadan itibaren buharı veya egzozu boşaltmak için
hareket etme miktarı, (c) bir zincir veya halatın baba etrafındaki bir dönüşü, (d) bir zincirin
zincir dişlisi et
lapel kaplama
lapicide taş traşçısı
lapina tavşanlardan elde edilen aşı maddesi, lapina
lapis taş
laplacian laplas işleci
lapped joint bindirilmiş ek yeri
lapped splice bindirme ek
lapping bindirme
lapping compound ince zımpara macunu, alıştırma macunu
lapping machine boruların veya silindirlerin iç yüzeylerini perdahlama, parlatma takımı, tezgahı
lapping bindirme, taşırma, aşma, çıkıntı, katlama, kıvırma, parlatma, perdahlama, tesviye,
alıştırma
laptop dizüstü
laptop computer dizüstü bilgisayar
lap‐welding bindirme kaynak
laqueus bağ, kuşak, şerit, kiriş, tel
larch kara çam
lard domuz yağı
large büyük, geniş
large city büyük şehir
large gear büyük dişli
large hammer balyoz, varyoz
large lumped büyük parçalı
large opening geniş açıklık
large panel büyük pano
large panel wall system büyük panellerde yapı tarzı
large pebble kaba çakıl, iri yassı çakıl, sahil çakılı
large scale büyük ölçek, gerçek büyüklüğe yaklaşım oranı, tabii büyüklükte, gerçek büyüklükte
large scale integration büyük çapta tümleşim
large scale map büyük ölçekli harita
large shingle kaba çakıl, iri çakıl, yassı çakıl, sahil çakılı
large sun gear büyük güneş dişli
large scale geniş kapsamlı, kapsamlı
large scale manufacture geniş kapsamlı üretim
large‐ cale map büyük ölçekli harita
largest principal stress en büyük veya maksimum asal gerilme
larvate 1. maskeli; 2. saklı, gizli; 3. larv şeklinde
laser laser, lazer
laser beam bir çeşit ışık enerjisi
laser beam cutting lazer ışını ile kesme
laser beam drilling lazer ışını ile delme
laser printer lazer yazıcı
laser trimming lazerle budama
laser videodisc lazer videodisk
lash bağlamak
lashing halat, ip
lashing wire bağ teli
lashlock iki uzvun relativ hareketini veya ters yüklemeyi önleyen parçalı‐esnek dişli veya
somunun oluşturduğu kendinden kilitlenme
lasso kement
last devam etmek, sürmek
last in first out queue son giren ilk çıkar kuyruğu
last in first out stack son giren ilk çıkar yığıtı
last/at sonunda
lasting/long çok dayanan, uzun ömürlü
lata geniş
latch mandal
latch needle dikiş yapılıriken ilmiğin açılıp kapanmasını sağlayan ve her dikişte mandala yeni ip
veren mandallı iğne
latch spring mandal yayı, kilit kolunu çekerek kaputu kilitleyen yay
latching circuit mandal devresi
latching current kilitlenme akımı
late geç
late ignition geç ateşleme, rötarlı ateşleme
latency gizlilik, saklılık
latency yataklık süresi, gecikme süresi
latency time gecikme süresi
latent gizli, belirti göstermeyen, latant
latent heat kalıcı ısı
latent heat algılanmayan ısı, gizli ısı
latent heat of fusion füzyon gizli ısısı
latent heat of melting ergime gizli ısısı
latent heat of vaporization buharlaşma ısısı
latent variable gizli değişken
laterad yana yöneli, yan yüze yakın, yana dönük
lateral yanal
lateral acceleration yanal ivme
lateral adjustment yanal ayarlama
lateral area yanal alan
lateral axis yanal eksen
lateral beams göğüsleme kirişleri, enleme krişleri
lateral bracing boyuna destekleme
lateral buckling stress enine burkulma gerilmesi
lateral bulging zeminin yatay hareketi, zeminin kabarması
lateral clearance yatay açıklık, yanal açıklık, yatay gabari
lateral compression yanal basınç, yanal itki, yanal sıkışma
lateral conductor yan iletken
lateral confinement önlenmiş yanal genişleme
lateral cross section yanlamasına kesit
lateral deformation yanal deformasyon, yanal şekil değiştirme
lateral deviation yanal sapma
lateral dimension en ölçüsü, enine ölçü
lateral displacement enine yer değiştirme, yanal deformasyon
lateral drainage ability yatay drenaj kapasitesi, jeotekstillerin iç yüzeyi boyunca su geçirme
kapasitesi
lateral earth pressure yanal toprak basıncı
lateral edge yan kenar
lateral expansion yanal genişleme, yanal yayılma
lateral face yan yüz
lateral force yanal kuvvet (enine eğim ve kurblarda merkezkaç kuvvetten ileri gelen ve taşıta
hareket doğrultusuna dik yönde etkiyen kuvvet)
lateral friction yanal sürtünme, yan sürtünme, çeper sürtünmesi
lateral height yanal yükseklik
lateral load yanal yük
lateral motion yanal hareket
lateral opening yanal açıklık
lateral overlap yanal bindirme
lateral pressure yanal basınç, yanal sıkışma, yanal itki
lateral reinforcement yatay donatı
lateral restraint reinforcement yatay tutulmuş donatı; malzemenin yatay yönde hareketini
engellemek amacıyla jeotekstil üzerine serilen toprak dolgunun yük‐deformasyon modülünü ve
nihai taşıma kapasitesini artırmak için yerleştirilen donatı
lateral section yan kesit, yan kısım, enine kesit
lateral squeezing out of soft soil yumuşak zeminlerin yanal genişlemesi
lateral strain yanal birim boy değişimi
lateral support yanal destek, yanal mesnet
lateral surface yan yüzey
lateral sway yanal kayma
lateral thrust yanal basınç, yanal itki, yanal sıkışma
lateral tie yatay sargı
lateral velocity yanal hız
lateral view yan görünüş
lateral yield yanal şişme
laterally confined yanal olarak genişlemesi önlenmiş
laterally confined compression test ödometre deneyi, konsalidasyon deneyi, yanal genişlemesine
mani olunmuş numune üzerine sıkıştırma deneyi
laterally confined sample yanal genişlemesi engellenmiş deney numunesi
laterally confined specimen bkz. laterally confined sample
laterally constrained yanal olarak genişlemesi sınırlandırılmış
laterally loaded piles yatay yüklü kazıklar
laterite kırmızı kil, laterit, lateritli zemin, belirli volkanik taşların ayrışması ile meydana gelen
kırmızı renkli bir çeşit mineral
lateritic clay lateritli kil
laterization laterizasyon, lateritleşme
lateroflexion yana bükülme, yana yapılan fleksiyon hareketi
lateropulsion yürürken istemdışı yana doğru gitme, istemdışı sağa veya sola sapma eğilimi
gösterme (bazı beyin hastalıklarında görülür)
laterotorsion uzun ekseni çevresinde yana bükülme, yan tarafa burulma
lateroversion yana anormal dönme
latest en son, en yeni
latest model en son model
latest type en yeni tip
latest/at the (edat) en geç
latex lateks, kauçuk köpüğü, kauçuk ham maddesi (kauçuk ağaçlarından çıkan ve doğal
kauçuğun kaynağı olan süt görünümünde öz suyu için kullanılan genel deyim)
latex kauçuk/hammadde
lath bağdadi çıta, sıva çıtası, tiriz
lath and plaster sıva
lath work bağdadi, çatı makasındaki yan dikme
lathe torna tezgahı
lathe bastard dikdörtgen kesitli, tek sıra dişli torna eğeleme eğesi
lathe bearers torna aynası, torna mandreli, torna yatağı yanak kenarları
lathe bed torna kızağı
lathe carriage bıçak tertibatının bloğu, yatakta ileri geri hareket eden takım, torna arabası
lathe carrier torna arabası
lathe carrier torna mesnedi, torna kalem mesnedi
lathe center torna puntası
lathe centers torna mesnetleri, torna karşılık puntası, torna puntaları
lathe center grinder torna aynası ve torna punta başlığı arasına mesnetlenmiş konik sert
noktaları taşlamada kullanılan üstten tahrikli zımpara taşı
lathe cheeks torna kızak yanakları
lathe chuck torna aynası
lathe cutting tool torna kesici takımı
lathe dead center torna sabit puntası
lathe dog torna fırdöndüsü, büyük parçalar için torna ara mesnedi
lathe face plate torna plakası aynası
lathe feed rod torna talaş mili
lathe heads torna aynası ve torna punta mesnedi
lathe headstock torna fener tertibatı
lathe jaw torna ayağı
lathe lead screw torna ana mili
lathe live center torna döner puntası
lathe planer torna aynasına bağlanan freze bıçağı ile metal yüzeyi işleme işini yerine getiren
torna yatağına bağlı bir tip mekanizma
lathe shop torna atölyesi
lathe spindle torna mili
lathe standards torna yatak mesnetleri
lathe support torna kalem taşıyıcısı
lathe tail stock torna karşı puntası
lathe tailstock torna hareketli punta tertibatı
lathe tools torna takımları
lathe traverse torna yastığını dönme ve karşılama işlevini yerine getirmesi için hareket ettiren
tahrik mekanizması
lathe turning tornalama
lathe torna, torna tezgahı, çıkrık tezgahı, çömlekçi çarkı
lathe/turning torna tezgahı
lather sabun köpüğü
lathery köpüklü
latissimus en geniş
latitude enlem
latten ince saç levha
latter en son
lattice örü, kafes
lattice beam kafes kiriş
lattice coil çapraz sargılı bobin
lattice filter kafes süzgeç
lattice girder kafes kirişli köprü, kafes kiriş
lattice network kafes devre
lattice structure kafes yapı
lattice tower kafesli kule
lattice truss kafes makası, kafes kiriş
lattice vibration kafes titreşimi
lattice winding kafesli sargı
lattice window kafes pencere
latticed arch kafes kemer
latus geniş
latus rectum özkiriş
laugh (f) gülme, gülüş
laughing‐gas gülme gazı, azot oksit gazı (uyuşturucu olarak kullanılır)
launch fırlatma; başlatma (ürün)
launcher fırlatıcı
launching sürme, fırlatma, denize atma, yüzdürme
lava lav
lavabo lavabo
lavatory lavabo
lavatory bowl trap lavabo tas sifonu
lavatory p trap lavabo deve boynu sifonu
lavatory trap lavabo sifonu
lavatory ventilation tuvalet havalandırması
Açıklama [GY3]: Karşılık yanlış olduğu için değiştirdim.
law kural, kanun
law of acceleration ivme yasası
law of attraction/Newton’s Newton genel çekim yasası
law of boiling kaynama yasası
law of Boyle‐Mariotte Boyle‐Mariotte yasası
law of conservation of energy enerjinin korunumu kanunu
law of conservation of mass kütlenin korunumu kanunu
law of conservation of matter maddenin korunumu yasası
law of Coulomb Coulomb yasası
law of definite proportions sabit oranlar yasası
law of floating yüzme kanunu
law of inertia eylemsizlik yasası
law of joule joule yasası
law of large numbers büyük sayılar yasası
law of Lavoisier Lavoisier yasası
law of magnets mıknatıslık yasası
law of obligations borçlar hukuku
law of Ohm Ohm yasası
law of photoelectric fotoelektrik yasası
law of reflection yansıma yasası
law of small numbers küçük sayılar yasası
law of superposition kuvvetlerin süperpozisyonu kanunu
law office avukatlık bürosu
lawn çim, çimen
lawn sprinkler çimen fıskiyesi
lawrencium lavrensiyum, simgesi Lr, atom ağırlığı 103 olan element
laws of Faraday electrolysis Faraday elektroliz yasaları
laws of Keppler Keppler yasaları
laws of melting erime yasaları
laws of Newton’s motion Newton hareket yasaları
laws of similitude benzeşim kanunları
laws of the sea deniz hukuku
laws of thermodynamics termodinamik yasaları
laws of vortex motion girdap hareketi kanunları
lawsuit dava, hukuk davası
lawyer avukat
lay sermek, yatırmak, yaymak
lay a bridge köprü yapmak
lay a cable kablo döşemek
lay a pavement kaldırım döşemek
lay barge boru döşeme gemisi
lay brick tuğla döşemek
lay shaft karşı mil, yardımcı dişli mi
lay (a) yüzey dokusunda takım işareti veya çizgisi ana yönü, (b) dokuma tezgahlanndaki tiriz
lay‐by 1. cep, durak cebi (taşıtların kısa süreli duruşlar için faydalandıkları belirli uzunluktaki
genişletilmiş yol kısmı); 2. kenara ayırmak
layer katman
layer lattice structure tabaka kafes yapı (atomların kristalin madde içinde mükerrer aranjmanı)
layer of gravel çakıl tabakası, çakıl yatağı, çakıl bantı, çakıl deposu
layer of humus bitkisel toprak tabakası, humus tabakası
layer of insulation izolasyon tabakası
layer of loose rock küskülük kaya tabakası
layer of peat turba tabakası
layer of rock kaya tabakası
layer of sand kum deposu, kum tabakası, kum bantı
layer of security güvenlik katmanı
layer of silt silt tabakası
layer strength coefficient tabaka dayanım katsayısı
layer thickness tabaka kalınlığı
layer, continuous bkz. continuous layer
layer, discontinuous bkz. discontinuous layer
layer, half closed bkz. half‐closed layer
layer, impermeable bkz. impermeable layer
layer, load bearing bkz. load bearing layer
layer, open bkz. open layer
layer, soft bkz. soft layer
layered architecture katmanlı mimari
laying serme, yatırma, yayma
laying and finishing machine serme ve düzeltme makinesi (yol malzemesini alan, seren ve onu
nihai yol kaplaması şeklinde kısmen veya tamamen sıkıştıran kendiliğinden hareketli makine)
laying concrete beton dökmek
laying of pipes boru döşeme
laying out işlem yapmaya hazırlama
laying out a curve kurbun aplikasyonu
laying underground toprak altına döşeme
laying‐out iş parçasını işaretleme, çaplama,
tezgaha monte edip işlenecek duruma getirme
lay‐off işe ara verme, işten çıkarma
layout vaziyet planı, yerleşim planı
layout düzen, vaziyet planı, şema, montaj planı, montaj şeması, tertip, donanım, tesisat, tertibat,
belirli bir imalat için kurulmuş makineler ve tezgahlar grubu, gruplamak, planlamak
layout yerleşim
layout plan genel yerleşim planı, vaziyet planı
layshaft hız kutusu grup dişli mili, yardımcı mil
lazy suzan otomatik sondaj borusu besleme sistemi
lazy tongs , körüklü maşa, körüklü kıskaç
LDV bkz. light duty vehicle
leach filtre
leachate süzme, filtre etme, sıvının zararlı istenmeyen atıklardan süzülmesi, filtre edilmesi,
yıkanması
leaching katıdan özünleme, süzme, filtre etme, yıkama, bir çözelti içindeki maddenin, sızdırma
veya su geçirme yöntemiyle çıkarılması
leaching of concrete betonun, betona zararlı maddeler tarafından yenilmesi
leaching/concrete surface çözünmesi/ beton yüzeyi
lead kurşun
lead acid kurşun asidi
lead additive kurşunlu kirletici maddeler
lead alloy kurşunlu alaşım
lead and acid storage battery kurşunlu asitli akümülatör
lead bath kurşun banyosu
lead coated kurşunlu, kurşun kaplı
lead free gasoline kurşunsuz benzin
lead gasket kurşun conta, kurşun pul
lead in giriş, giriş kablosu
lead in wire giriş kablosu
lead line ındikatör diyagramının sol tarafındaki çalışma stroğu başlangıcındaki basınç
yükselmesini gösteren düşey çizgi
lead of valve buhar makinalarında kayar valf avansı
lead ore kurşun filizi, kurşun madeni
lead out çıkış, çıkış donanımı, çıkış kabloları
lead packing kurşun dolgu
lead pencil kurşun kalem
lead pipe kurşun boru
lead plate kurşun levha
lead screw (leading screw, guide screw) bir torna tezgahında yatak önünde yatay olarak hareket
eden vida ve vida dişi açmak için kullanılan ana vida
lead sheet kurşun kaplı sac
lead soldering kurşunlu lehim
lead terminal kutup başı
lead time teslim süresi, yapım süresi
lead tin overlay kurşun‐kalay kaplama
lead wire ana kablo, giriş veya çıkış kablosu
lead (a) helezon açıklığı, helezon aralığı, (b) ateşleme avansı, (c) kurşun, kurşunla kaplama ,
kurşun plaka
leader öncü
leader character (tab) iz karakteri (sekme)
leader drain yağmur borusu
leader firm lider firma
leading vücuda devamlı kurşun girişine bağlı zelirlenme hali, kronik kurşun zehirlenmesi
leading axle ön dingil, klavuz dingil, lokomotif ön dingili
leading bogie ön boji
leading cable iletken kablo
leading characters önde gelen karakterler
leading coefficient baş katsayı
leading current evresi önde akım
leading edge of a pulse darbenin ön kenarı
leading edge ön kenar, kanad başı, kanad ön ağzı, uçak kanadı veya türbin kanadı ön kısmı
leading flank vida dişinin ön yüzü eş çalışan yüzü
leading springs lokomotif dingil kutusu ve edevatını taşıyan yaylar
leading term başat terim, en önemli terim
leading wheels lokomotif ön tekerleri
leading zero öndeki sıfır
lead‐rubber bearing kurşun kauçuk mesnet
leads kılavuz, şahmerdan kılavuzu
leads of a pile driver şahmerdan iskelesi, çakma iskelesi
leads yatak boşluklarını kontrol etmek için montaj esnasında kullanılan değişik boydaki ince
kurşun teller
leaf yaprak, levha, tabaka, madeni şerit, yaprak makasın katı
leaf compound magneto yaprak manyeto
leaf spring yaprak yay
leaf spring (laminated spring) yassı yay, yaprak yay, susta
leaf spring steel yaprak yay çeliği
leaf (a) piniyon dişli dişi, (b) yaprak yayları oluşturan tek yay
leaflet broşür
league fersah, bir uzaklık ölçüsü birimi
leak sızma
leak (leakage) sızma, kaçak, sızıntı
leak detection kaçak arama
leak detection kaçak tespiti, sızma tespiti, akma tespiti, kaçak bulma, sızma bulma
leak detector kaçak dedektörü
leak locator bkz. leak detector
leak proof sızdırmaz
leak proofness geçirmezlik
leak rate sızdırma kayıpları
leak test kaçak testi
leakage sızıntı
leakage current kaçak akım
leakage detector kaçak dedektörü
leakage flux kaçak akı
leakage line sızıntı hattı
leakage path kaçak yolu, sızıntı yolu
leakage radiation kaçak ışıma
leakage test kaçak testi
leaking sızan, sızdıran, kaçıran
leakproof gasket sızdırmazlık contası
leakproof joint sızdırmaz şekilde birleşme veya bağlantı
leakproof sızdırmaz, gaz kaçırmaz
leakproofing material sızdırmazlık maddesi
leaky sızıntılı
leaky pipe kaçaklı boru, sızdıran boru
leaky valve sızıntı yapan supap
lean yatırma
lean burn engine zayıf yanmalı motor
lean clay yavan kil, düşük plastisiteli kil, zayıf kil
lean concrete zayıf beton, dolgu betonu, düşük dozlu beton
lean gas jeneratör gazı
lean mix zayıf karışım, düşük dozlu karışım
lean mixture fakir karışım
lean of tower kule meyili
lean sand asphalt zayıf kum asfalt (filtre tabakası olarak kullanılan % 3‐5 kum‐bitüm karışımı)
leaning thread ince vida dişi
leap atlamak
leap year artık yıl
learn öğrenmek
learning algorithm öğrenme algoritması
learningware bkz. courseware eğitim yazılımı
lease kiralamak
lease rods dokuma makinasında ipleri ayırıp onları doğru konumda tutan iki çubuk
leased line kiralanmış hat
lease‐develop‐operate kirala‐geliştir‐işlet
least en az, en küçük, asgari
least action en küçük eylem
least angle of traction sürtünme açısı
least common multiple en küçük ortak kat
least dimension en küçük boyut (flambajda)
least element en küçük eleman
least mean squares en küçük ortalama kareler
least significant bit en önemsiz bit
least significant character en önemsiz damga, en sağdaki damga
least square adjustment en küçük kareler yöntemiyle dengeleme
least squares en küçük kareler
least squares estimator en küçük kareler kestiricisi
least squares method en küçük kareler yöntemi
least upper bound en küçük üst sınır
leather deri
leather belt kösele kayış, kösele transmisyon kayışı
leather cup washer kösele rondela
leather cushion kösele tampon, deri yastık
leather gasket kösele conta, kösele pul
leather packing kösele salmastra
leather packing ring kösele salmastra halkası
leather strap taşıma kayışı
leave gitmek, kalkmak, terketmek
lectual yatağa ait
lectulum küçük yatak
lecture ders, ders vermek, konferans, konferans vermek
led (light emitting diode) ışık veren diyot
ledge kıyı, kenar, bordür, pervaz, çıkıntılı, çapraz parça, bir duvar veya kayalığın üzerindeki rafa
benzer uzantı
ledge rock ana kaya, kaya temel, kaya tabanı
ledger purlin duvar üstü aşığı
left sol
left adjust, to sola yanaştırmak
left aligned sola yaslanmış
left alignment sola yaslama
left backbone gidiş yönüne göre tip enkesitte soldaki şev kazığıyla yol ekseni arasında kalan
parça
left hand (lh) sol taraf
left hand bend sol viraj
left hand direction sol yön, sol taraf
left hand drive (lhd) soldan direksiyonlu
left hand nut sol dişli somun
left hand screw sol dişli vida, sol ağızlı vida
left hand steering sol direksiyon
left hand thread sol vida dişi, sol diş
left hand threading attachment sol vida dişi açma tertibatı
left hand wheel sol el çarkı
left handed engine motordan pervaneye doğru bakıldığında türbin şaftı saat ibresi tersi yönde
donen uçak motoru
left handed screw sol diş, sol vida dişi
left handed tool sol elle kullanmak için yapılmış alet
left justify, to sola yanaştırmak
left lane sol şerit
left margin sol boşluğu
left side view sol yandan görünüş
left turn sola dönüş
left turn lane sola dönüş şeridi (bir kavşakta sola dönüş yapan taşıtlara ayrılmış, platformun
normal kaplanmış genişliği içindeki bir trafik şeriti veya refüje bitişik veya refüj içinde yardımcı
şerit)
left wing switch sol kumanda anahtarı
left footed sol ayağını, sağ ayağına oranla daha hakim ve hünerle kullanan (herhangi bir hareketi
yaparken)
left hand derivative soldan türev
left‐hand engine sol dönüşlü motor
left‐hand engine silindirlerden bakıldığında volanın solunda bulunan yatay motor
left‐hand screw sol vida, vidalanması saatin tersi yönünde döndürülmesi ile gerçekleşen vida
left‐hand steering sol direksiyon
left‐hand thread sol diş
left‐hand thread ekseni boyunca bakıldığında gözlemciden uzaklaşan izlemini veren ve saatin
tersi yönünde dönüyormuş gibi gözüken vida dişi, sol vida dişi olarak da adlandırılır
left‐hand tools klasik tomalardaki aynadan uzaklaşır yönde soldan sağa doğru kesme yapan ve
kesme ağzı sağda olan torna yan takımı
left‐hand twist drill kesme ağzı saatin tersi yönünde hareket eden helezon matkap
left‐hand winding sol sargı
left‐handed solak
left‐handedness solaklık
leg bacak, ayak, kol, poligonda baz, sehpa
leg of compass pergel ayağı
legal kanuna uygun, meşru
legal adviser hukuk müşaviri, hukuk danışmanı
legal document resmi evrak
legal domicile yasal ikametgah
legal fees yasal ücretler
legal file name geçerli kütük adı
legal interest yasal faiz
legal notice yasal ihbar
legal precautions resmi tedbirler
legal process yasal işlem
legal request yasal ihtiyat
legal science hukuk bilimi
legal successors kanuni varisler, yasal mirasçılar
legalise bkz. legalize
legality kanuna uygun olma
legalization fees yasallaştırma ücreti, noter tasdik ücreti
legalize kanuna uygun hale getirmek, meşru kılmak
legalized kanuna uygun, yasallaştırılmış
legally resmen, resmi olarak
legend açıklamalar
legend‐key harita lejandı, açıklama anahtarı
legible okunaklı, okunaklı olarak
legislate kanun yapmak
legislation yasa
legislature yasa yapıcı, yasama meclisi
legislations mevzuat
legitimacy 1. kanuna uygun olma hali, kanuna uygunluk; 2. nikahlı evlilikten doğmuş olma hali
legitimate 1. kanuna uygun, kanuni, yasal, meşru; 2. nikahlı evlilikten doğmuş, gayrimeşru
olmayan
legitimation meşru kılma
leio (ön‐ek) düz anlamına önek
lemma yardımcı teorem
length uzunluk, mesafe
length of backwater su tutma uzunluğu
length of creep line sünme boyu
length of curve kurp uzunluğu, yay boyu
length of haul taşıma mesafesi
length of life dayanma ömrü
length of parabolic vertical curve parabolic düşey kurp boyu
length of span kiriş boyu, açıklıkların uzunluğu
length of strip çizgi boyu
lengthen uzatmak, uzamak
lengthening uzatma, uzanma, genleşme, uzama
lengthwise boyuna, uzunlamasına
lens mercek, objektif
lenses of clay kil mercekleri
lens‐ (ön‐ek) mercek anlamına önek
leprosy cüzzam, miskin hastalığı, lepra
less daha az
less discount tenzilatı düşülerek
less than küçüktür
lessee kiracı
lessen azaltmak, küçültmek
lessonware eğitim yazılımı
lessor kiraya veren kimse
let bırakmak, izin vermek, kiralamak
let cool soğutmak, soğumaya bırakmak
leteral traverse keskin virajları alabilmesi için lokomotif arka aksına verilen uç boşluğu
lethal öldürücü
lethal chemical agent öldürücü kimyasal
lethal concentration öldürücü konsantrasyon
lethality letalite, bütün hastalara nisbetle ölenlerin sayısı
letter 1. mektup; 2. harf
letter feed dog harf aralık pençesi
letter feed lever harf aralık levyesi
letter feed link harf aralık bağlantısı
letter founder harf dökümcüsü
letter foundry harf dökümhanesi
letter key harf tuşu
letter of application başvuru mektubu, başvuru yazısı
letter of attorney vekaletname
letter of conveyance konşimento
letter of credit kredi mektubu, akreditif
letter of guarantee garanti mektubu
letter of instructions talimat mektubu
letter of intent niyet mektubu
letter quality mektup niteliği
letterhead antet
lettering stencil yazı şablonu
levee koruma seddesi, sedde, bağlama, rıhtım
level seviye, düzey
level adjustment düzey ayarı
level book nivelman defteri
level controller seviye kontrolörü
level correction düzeçleme düzeltmesi
level country düz arazi
level crossing eş düzey geçiş, eş düzey kesişme, hemzemin geçit
level cut düz kesme
level cylinder seviye silindiri, kepçeyi sıyırma durumunda yatay tutan silindir
level gauge seviye göstergesi
level ground bkz. level country
level indicator seviye müşiri
level limiter sınırlayıcı
level line nivelman hattı, seviye çizgisi
level luffing yaklaşma seviyesi
level measuring seviye ölçüsü (ses için)
level measuring set desibelmetre
level net nivelman ağı
level of accuracy doğruluk derecesi
level of ground arazi kotu
level of ground water yeraltı su seviyesi
level of intervention müdahale seviyesi (aşılması durumunda, üstyapının bakıma ihtiyaç
göstereceği kondüsyon göstergesi seviyesi)
level of service hizmet seviyesi, hizmet düzeyi (verilen bir şerit veya platformun değişik trafik
hacimlerini taşırken, işletme koşullarının birbirinden farklı sonsuz sayıda kombinezonlardan
herhangi biri)
level of significance anlamlılık düzeyi, birinci tür hata olasılığı
level of the base of the footing temel taban kotu
level of the water table yeraltı su seviyesi veya tablası, durgun su tablası, hidrostatik seviye
level of the water, average bkz. average level of the water
level off yatay duruma getirmek
level off flush seviyesine getirmek, tıraş etmek
level out düzlemek
level party nivelman ekibi
level reading seviye okuma
level rod mira, nivelman mirası
level section düz kesim, palye
level surface düzey
level surface düz yüzey, düzeç yüzeyi
level terrain düz arazi (ağır vasıtaların otomobillerle yaklaşık aynı hızda gitmelerine imkan
sağlayan yatay ve düşey güzergah kombinasyonları)
level the ground araziyi düzeltmek
level variation seviye değişikliği
level width seviye genişliği
level, sea bkz. sea level
leveler nivelmancı
leveling yüzey düzeltme
leveling blade tesfiye bıçağı
leveling calculation nivelmanda kot hesabı
leveling circuit kapalı nivelman
leveling coat tesviye tabakası
leveling concrete tesviye betonu
leveling course düzeltme tabakası (mevcut bir yüzeydeki düzensizlikleri, üzerine yapılacak
kaplama veya inşaattan evvel gidermek için kullanılan, değişebilen kalınlıktaki tabaka)
leveling error of closure nivelman kapanma hatası
leveling instrument nivo
leveling network nivelman ağı
leveling observation nivelman gözlemi
leveling of the ground toprağı düzleme
leveling rod bkz. level rod
leveling screw ayar çubuğu, düzeçleme çubuğu, tesviye vidası
leveling surface yüzeysel düzeçleme, yüzey nivelmanı
leveling wedge tesviye takozu
leveling work yer altında işletme
leveling, check bkz. check leveling
leveling, digital bkz. digital leveling
leveling, electronic bkz. electronic leveling
leveling, line bkz. line leveling
leveling, precise bkz. precise leveling
leveling, precision bkz. precision leveling
levelled bir seviyeye getirilmiş, düzlenmiş
leveller bkz. straightening machine
levelling bkz. levelling seviyelendirme
level‐luffing crane bkz. crane
lever manivela
lever apparatus manivela aleti
lever arm kaldırma kolu, kuvvet kolu, moment kolu, levye kolu, manivela kolu, kaldıraç kolu
lever bar manivela demiri
lever box (lever bracket) krenlerde kaldırma, döndürme ve iletme kollarını taşıyan dökümden
yapılmış içi oyuk kısım
lever bracket bkz. lever box
lever brake manivela freni
lever chuck müşterek göbekli tek merkezli vida yerine kol ile çalıştırılan mengene
lever differential or floating bkz. differential gear
lever escapement bkz. escapement
lever escapement paletleri taşıyan mafsalı ı levye ve impuls pimini taşıyan merdaneler
tarafından boşaltma tekerleğindeki impulsu pandüle aktaran maşa
lever handle levye el tutacak yeri, vites kolu sapı, levye sapı
lever jack (a) kollu kriko, (b) örgü makinasındaki tarağın altında bulunan ve kilitli kızağı kontrol
eden kısım , aksesuar
lever key levye tespit kaması
lever lock levye kilitleme tertibatı, levye tespit tertibatı
lever pin levye pimi
lever pumps piston kolları çapraz mafsalından tahrik alan kollar ile çalıştırılan gemi makinaları,
hava ve sirkülasyon pompası
lever shaft bushing levye burcu
lever watch saat maşası ihtiva eden saat
lever, control bkz. control lever
lever, floating bkz. floating lever
lever, gear shaft bkz. gear shaft lever
lever saat maşasında paletleri taşıyan mafsallı kol, ayrıca; manivela, manivela çubuğu, kol, küskü
leverage manivela kuvveti, kaldıraç gücü
lever‐type grease gun kollu tip gres pompası
levigate bir maddeiy henüz nemli iken ezip toz
haline getirmek, düz etmek
levogyration sola dönme veya döndürme
levorotation sola dönme, sola çevirme veya çevrilme
levotorsion sola bükme veya bükülme
levoversion sola dönme
lewis levye, manivela, kaldıraç
lewis kırlangıç kuyruğu maşası, demir kanca, demir
lexicographic order sözlük sıralaması
lexicon sözlük, terminoloji sözlüğü
lh bkz. left hand
lh (left hand) sol taraf
lhd bkz. left hand drive
LIBOR bkz. London Interbank Offered Rate
line çizgi, hat
linear doğrusal
liabilities bilançoda borçlar (evvelce yapılan işlemlerden doğan ve ödenecek kalemleri, belirten
ileri bir tarihte tasfiyesi veya ödenmesi icap eden borçlar ile kanuni taahhütlerin tümü)
liability sorumluluk, yükümlülük
liability account pasif hesap
liability insurance sigorta mükellefiyeti
liability period kusur sorumluluk dönemi
liability/civil hukuki sorumluluk
liability/transfer of sorumluluğun devri
liable sorumlu, yükümlü
liaison irtibat
liaison office irtibat bürosu
lib curb alt düşey kurb
libra (çoğ. librae) 1. 325 gramlık libre;
2. muvazene, denge
library kitaplık
library (of data) veri kitaplığı
library (software) kitaplık, belgelik (yazılım)
library automation kütüphane otomasyonu
library routines belgelik programları
licence (ayrıca license) lisans, patent, imtiyaz, ruhsat,
ehliyet, belge
license agreement lisans anlaşması
license holder lisans sahibi
license plate plaka
license/construction inşaat ruhsatı, yapı ruhsatı
licensed lisanslı
licensed (s) lisanslı, izinli
licensed aircraft engineer uçak motoru ve aksamının günün talimatnamelerine uygun olup
olmadığını belirleme yetkisine sahip mühendis
licensed program lisanslı program
licensed user (software) yetkili kullanıcı
licensee lisans sahibi
licensor lisansör
lichen liken, her cins yosunun genel ismi
licit kanuna uygun
licker‐in hallaç makinasına giren pamuk tabakalarını koparıp atmak için kullanılan testere dişi
gibi dişlere sahip silindir
lid kapak
lid catch kapak kilidi
life hayat, yaşam, ömür
life belt emniyet kemeri
life cycle yaşam çevrimi
life cycle cost yaşam çevrim maliyeti
life expectation beklenen dayanma süresi, olası yaşam süresi
life factor ömür faktörü
life factor yorulma deneyinin sonuçlarının dağılımını, çalışma esnasında mümkün yan etkileri ve
belirlenen sürekli yüklemelerden saplamaların etkilerini göz önüne alan dizayn faktörü, güvenli
yorulma süresini bulmak için ölçülen ortalama
yorulma süresi bu faktöre böl
life function hayat fonksiyonu
life insurance hayat sigortası
life insurance association hayat sigortası şirketi
life insurance policy hayat sigortası poliçesi
life of service hizmet verebildiği süre, hizmet ömrü
life sever cankurtaran simidi, hayat kurtaran
life size doğal büyüklük
life size model doğal boyda model
life test ömür deneyi
lifetime hayat süresi, ömür, dayanma süresi
life vest cankurtaran yeleği
lifelong ömür boyu süren
lifetime ömür boyu
lift asansör
lift & tilt system kaldırma ve tilt sistemi
lift bkz. elevator (a) insanları, malları veya araçları bir kattan öbürüne taşımak için dikey yönde
çalışan sargı kasnağı veya çekme makarası ile elektrik, hidrolik veya pinömatik olarak işleyen
kapalı platform,
(b) tulumbanın suyu veya diğer akışkanları yükseltebildiği aşama
lift arm kaldırma kolu
lift bridge tabliyesi kalkan köprü
lift car asansör kabini
lift chain kaldırma zinciri
lift cylinder kaldırma silindiri
lift eye yük kaldırma halkası, mapa
lift in the bearing yatakta fazla boşluk bulunması
lift kick out lift otomatiği
lift pump emme tulumba
lift shaft asansör boşluğu, asansör kulesi
lift truck kaldırıcı kamyon, vinçli kamyon
lift truck forklift
lift type check valve taşıt oturağını ekseni doğrultusunda kaldıran bir disk ve piston ihtiva eden
mekanizma
lift up doğrultmak, dikmek, kaldırmak, yükseltmek
lift valve dik açılır valf, kalkar valf, içindeki top, disk vb, kısmın sıvının akabilmesi için dik
açılması gereken valf
lifter itici, lifter
lifter eyes kaldırma gözleri
lifter spring itici yayı
lifter, valve bkz. valve lifter
lifting kaldırma, yükseltme, asansörle çıkarma
lifting appliance kaldırma ekipmanı
lifting blocks bloklara monte edilmiş makaralara sarılmış iplerin serbest ucuna uygulanan bir
kuvvet ile en aşağıdaki bloğa tespit edilmiş kancaya bağlı uygulanan kuvvetten daha büyük bir
yükün kaldırılması ile mekanik bir avantaj sağlanması işi, planga takımı
lifting boom kaldırma kolu, ok,
lifting capacity kaldırma kapasitesi
lifting chain kaldırma zinciri
lifting cylinder hidrolik vinçlerde yükleri kaldırmak için kullanılan silindir
lifting device kaldırma aracı
lifting eye askı çengeli, kaldırma halkası, indirme kulağı
lifting eyes bkz. lifter eyes
lifting force kaldırma kuvveti
lifting fork kaldırma çatalı
lifting gate yukarı kalkar kapak veya kapı
lifting height kaldırma yüksekliği
lifting hole prekast kirişlerin kaldırma deliği
lifting hook prekast krişlerin kaldırma kancası
lifting jack kriko
lifting machine kaldırma makinası
lifting machinery kaldırma makinası
lifting magnet vinç mıknatısı
lifting piece çalar saatlerde her saat veya yarım saatte bir dişli mandalı kaldıran, bir ucunda uyan
parçasını taşıyan krank kollu dişli çalma mekanizması
lifting pin saatlerdeki çalma mekanizması vurma uzvunu serbest bırakan saat çarkındaki pim
veya ripitır (tekrarlıyıcı)
lifting plan bkz. peg plan
lifting plow sökme pulluğu
lifting power kaldırma gücü
lifting pump emme tulumba
lifting ram hidrolik dövme presinde her stroktan sonra çapraz mafsalı ve şahmerdan başını
kaldıran iki koçtan küçük olanı
lifting range kaldırma aralığı
lifting speed kaldırma hızı
lifting tackle kaldırma düzeneği
lifting tackle kaldırma düzeneği, vinç tertibatı, makara düzeni, takım, tertibat, halat donanımı,
maden ocağı vinci
lifting tong vinç kaldırma kıskacı, kaldırma kıskacı
lifting tongs vinç kıskacı
lifting up yukarı çıkmak, yükselmek
light hafif
light absorption ışık soğurulması
light aggregate hafif agrega
light alloy hafif alaşım
light alloy casting hafif metal döküm
light alloy pistone hafif metal pistonu
light atom hafif atom
light beacon parıldak
light beam ışık demeti, ışık hüzmesi
light clay hafif kil
light concrete hafif beton
light concrete aggregate hafif beton agregası
light concrete building unit hafif beton elemanı
light disc bearing alçak yüklü disk yatak
light duty hafif iş
light duty vehicle (LDV) hafif hizmet aracı
light emission ışık yayma
light emitting diode ışıma yapan diyot (led)
light emitting diode, led ışık yayan diyot
light emitting diyote az ışımalı diyot
light foundation zayıf temel
light house fener
light intensity ışık yoğunluğu
light oil hafif yağ (kömür katranının destilasyonu esnasında yaklaşık olarak 2000 °c a kadar
alınan hafif bir fraksiyon)
light partition hafif bölme duvarı
light pen ışık kalemi
light running yüksüz hafif çalışma
light running mekanizma veya makinenin boşta (en az sürtünme halinde ve yüksüz) çalışma
durumu
light sensitive ışığa duyarlı
light sensor ışık sensörü
light source ışık kaynağı
light switch aydınlatma lamba düğmesi
light vehicle hafif taşıt
light year ışık yılı
lighten hafifletmek
lightening at sea denizde yük azaltma
lighter çakmak
lighter than daha hafif
lighterage mavna ücreti
lightguide cable optik kablo
lighthouse fener kulesi
lighting aydınlatma
lighting chamber ateşleme odası
lighting cock gaz motorları silindirleri içersindeki karışımı ateşleyen jet
lighting engineering aydınlatma tekniği
lighting equipment aydınlatma ekipmanı
lighting fixture aydınlatma armatürü
lighting flash şimşek
lighting installation aydınlatma tesisatı
lighting load aydınlatma yükü
lighting mast elektrik direği
lighting panel aydınlatma panosu
lighting point paratoner ucu
lighting pole aydınlatma direği
lighting power aydınlatma gücü
lighting source ışık kaynağı
lighting switch aydınlatma anahtarı
lighting system aydınlatma sistemi
lighting transformer aydınlatma transformatörü
lighting tube fluoresan lamba
lighting aydınlatma, ışıklandırma, yakma, tavlama
lighting/street aydınlatması/sokak
lightning şimşek
lightning arrester paratoner
lightning arrestor bkz. lightning arrester
lightning conductor yıldırım iletkeni, paratoner
lightning protection yıldırımdan korunma
lightning rod paratoner iletkeni
lights lambalar, ışıklar
light‐spring diagram diyagramın düşük basınç kısmında büyük bir skala oluşturmak için
yumuşak kontrol yayı veya diyafram kullanılarak oluşturulan indikatör diyagramı
light‐water hafif su
light‐water reactor hafif su reaktörü
lightwave ışıkdalga
lightweight hafif, hafif siklet
lightweight aggregate hafif agrega (zahiri yoğunluğu doğal taş agregalarına oranla daha düşük
olan ve hafif beton yapımında kullanılan agrega)
lightweight concrete hafif beton
ligneous ağaçsıl, odunlu
ligneous asbestos tahta amyant
lignification odunlaşma
lignify odunlaştırmak
lignin lignin, odun özü
lignite linyit kömürü
lignite coal linyit kömürü
lignitiferous linyitli
ligno‐ odun, ahşap anlamı veren önek
lignose odun özü, odunlu
like benzer, gibi
like fraction benzer kesir
like monomial benzer tek terimli
like pole benzer kutup
like term benzer terim
like terms benzer terimler
likelihood olabilirlik
likelihood ratio olabilirlik oranı
likelihood ratio test olabilirlik oranı testi
likeness benzerlik, benzeyiş, benzeme
likewise aynı şekilde
limb kol veya bacak
limbic 1. kenarlı, kenarı olan, çevresel; 2. kenara ait, marjinal
limbus (çoğ. limbi), kıyı, kear
lime kireç
lime ‐ gypsum mortar kireç‐alçı harcı, alçılı kireç harcı
lime acetate kalsiyum asetat
lime constant zaman sabiti
lime content kireç içeriği
lime cream kireç şerbeti, kireç kaymağı
lime crucible kireç potası
lime deposite kireçli suyun bıraktığı çökelti
lime feldspar kalsiyumlu feldspat
lime green kireç yeşili, açık yeşil
lime grinding kireç ezme değirmeni
lime ground kireç tabakası
lime kiln kireç ocağı
lime liquor kireçli sıvı, kireç şerbeti
lime marl marnlı kalker
lime mortar kireç harcı
lime pit kireç ocağı, kireç kuyusu, kireç çukuru
lime scum kireç köpüğü, kireç tuzlarını ayırma
lime sediment kireç tortusu
lime shaft kiln yatık kireç ocağı
lime skin kireçle derileri tabakalamak
lime soda feldspar gabro (bir çeşit bazik kompozisyonda oluşmuş volkanik derinlik kayacı)
lime stabilisation kireç stabilizas‐yonu
lime sulphate alçı, jips, kalsiyum sülfat
lime, dead bkz. dead lime
lime, hydrated bkz. hydrated lime
lime, hydraulic bkz. hydraulic lime
lime, masonry bkz. masonry lime
lime, pulverized bkz. pulverized lime
lime, slaked bkz. slaked lime
lime, water bkz. water lime
lime/burnt kireç/sönmüş
lime/caustic kireç/kostik
lime/quick kireç/sönmemiş
lime/slaked kireç/sönmüş
limelight karpit lambası
limen (pl, limina), eşik, girek
limestone kireçtaşı
limestone rock, stratified bkz. stratified limestone rock
limestone slurry kireç sütü
limestone, friable and fissured bkz. friable and fissured limestone
limestone, siliceous hard bkz. siliceous hard limestone
limestone, stratified bkz. stratified limestone
lime wash kireç badana
lime wash coat kireç badana tabakası
limey kalkerli, kireçli
limey clay kireçli kil, kalkerli kil
liminal bilinç eşiğine ait
limit limit, sınır
limit analysis limit analizi, sınırsal çözümleme
limit applied to area alana uygulanan limit
limit control sınır kontrolu, limitlerin kontrolu
limit cycle limit döngü
limit equilibrium limit denge, plastik denge
limit gauge limit mastarı
limit gauge bir parçanın belirlenmiş boyut limitleri arasında olduğunu tesbit etmek için
kullanılan sabit mastar
limit gauging iki uzvun (parçanın) belirli bir limit boşluğu ile birbiri ile birleşmesine (uymasına)
ve uzuvların değiştirilebilmesine olanak sağlayan mastar, geyç
limit load limit yük, sınır yük
limit of deformation deformasyon limiti, şekil değiştirme limiti
limit of elastic strain elastik boy değiştirmesi veya deformasyon sınırı
limit of elasticity esneklik sınırı
limit of expansion genleşme sınırı
limit of friction sürtünme sınırı
limit of proportionality orantı sınırı
limit of size limiti/ölçü
limit of the bearing capacity taşıma gücü sınırı
limit of the equilibrium denge limiti, denge sınırı
limit switch limit anahtarı
limit system makul standart toleranslar içersinde temel boyutların seçilmesi ve
boyutlandırılması metodu
limit temperature sınır sıcaklık
limit, elastic bkz. elastic limit
limit, liquid bkz. liquid limit
limit, plastic bkz. plastic limit
limit/left hand sol taraf limiti, sol sınır
limit/right hand sağ taraf limiti, sağ sınır
limit/uniqueness of limitin tekliği
limitans sınırlayıcı
limitation sınırlama, limit koyma
limited sınırlı
limited access road erişme sınırlı yol (giriş‐çıkış yerlerinin sayısı sınırlandırılmış, giriş çıkışı
kontrol altına alınmış yol)
limited diode sınırlandırıcı diod
limitedly or marginally stable system ucu ucuna kararlı sistem
limiter sınırlayıcı
limiting sınırlama, sınırlayıcı, ayarlama, sınırlandırma, limite ayarlama
limiting case sınır durumu
limiting condition sınırlı şart, sınırlı koşul
limiting conditions sınır koşulları
limiting device limitleme mekanizması
limiting friction sürtünmeyi sınırlama
limiting friction sınırlama sürtünmesi, biraz artırıldığı zaman kaymanın meydana geleceği
sürtünme kuvveti
limiting range of stress metalin sıfır ortalama gerilmesi civarında sonsuza kadar dayanabileceği
en büyük gerilme sınırı, buna dayanıklılık aralığı da denir, yorulma sınırı bu aralığın yarısı
kadardır
limiting resistance sınır dayanımı, sınır mukavemeti
limiting screw sınırlandırma vidası, belirli bir dereceye ayarlama vidası
limiting speed, mechanical single weight bkz. single weight mechanical limiting speed
limiting state sınır durum, sınır hal
limiting state of stress sınır gerilme hali, limit gerilme hali
limiting stress sınır gerilme, kritik basınç veya gerilme, nihai basınç
limiting value sınır kıymeti, limit değer, sınır değer, kritik değer, kritik kıymet
limitless sınırsız
limits (metal) sınırlar, hudut, bir cismin müsade edinebilir en büyük ve en küçük yüzey sınırları
limits of error of a measuring instrument ölçme aygıtının hata sınırları
limits of size bir boyut için müsade edilen maksimum ve minimum ebatlardır, bu ebatlar
arasındaki fark toleransa eşittir
limits of tolerance bkz. tolerance
limits of validity geçerlilik limitleri, geçerlilik sınırları, geçerlilik bölgesi
limits of variation istatistik saçılma sınırları
limonite limonit (çeşitli demir hidroksitleri karışımından oluşan önemli demir cevheri)
limophoitas açlığın sebep olduğu çılgınlık hali
limosis aşırı açlık hali, anormal açlık
limousine limuzin
limp 1. gevşek, yumuşak; 2. topallama
limpid berrak, şeffaf, duru
limpidity berraklık, duruluk
limping topallama, topallayarak yürüme, aksarayak yürüme
Lincoln milling machine sabit tabladan düşey yüksekliği ayarlanabilir yatay milli freze tezgahı
line hat
line adapter hat uyarlayıcı
line amplifier hat yükselteci
line balance hat dengesi
line battery hat bataryası
line beam hat hüzmesi
line bearing kovan yatağı
line blanking interval satır karartma aralığı
line boring delikleri raybalanacak olan veya torna edilecek iki parçanın (burç, yatak, vs)
birbirine hizalanarak torna edilmesi (raybalan‐ması)
line boring machine motor yatak tornası tezgahı
line capacity hat kapasitesi
line carrying very high voltage çok yüksek gerilim taşıyan hat
line circuit hat devresi
line command satır komutu
line conditioning hat iyileştirme
line control hat ayarlayıcı
line driver hat sürücü
line enhancer ton pekiştirici
line equalizer hat dengeleyicisi
line fault hat arızası
line feed satır atlama
line frequency satır sıklığı
line hit hatta parazit darbe
line integral hat tümlevi
line leveling doğrusal nivelman
line load çizgi yük, çizgisel yük, lineer yük
line loss hat kaybı
line losses hat kaybı, hat zayiatı
line monitor hat gözleyicisi
line of action of a force bir kuvvetin etki çizgisi, kuvvet etki hattı
line of centers (a) bir makine veya mekanizmada iki veya daha çok merkezden geçen hat, çizgi,
(b) bir saatte iki veya daha çok çark merkezini birleştiren hat, çizgi, (c) saat masasındaki pandül
mili ve palet milini birleştiren hat line of collimation yöneltme (gözleme) ekseni
line of communication irtibat hattı, iletişim hattı
line of creep sızıntı yolu, akma çizgisi, akma hattı
line of creep, length of bkz. length of line of creep
line of flow akım çizgisi
line of force kuvvet doğrultusu
line of level nivelman hattı, düzeç hattı
line of pressure basınç çizgisi
line of rupture kırılma çizgisi, kırılma hattı
line of seepage sızma çizgisi, sızıntı çizgisi, doygunluk çizgisi, sızıntı hattı
line of sight görüş çizgisi, görüş hattı, bakış doğrultusu
line of sliding kayma çizgisi
line of sliding, curved bkz. curved line of sliding
line of sliding, straight bkz. straight line of sliding
line of soundings sondaj çizgisi, sondaj hattı
line of symmetry simetri ekseni
line of vision görüş doğrultusu
line of wave propagation dalga yayılma çizgisi
line post eksen çizgisi röperi
line pressure hat basıncı
line printer satır yazıcı
line production hat üretimi
line profile hat profili
line protocol hat protokolu
line reaming delikleri raybalanacak veya torna edilecek iki parçanın (burç, yatak, vs) birbirine
hizalanarak torna edilmesi, raybalanması
line relay hat rölesi
line ringing current hat arama akımı
line sampling çizgi örneklemesi
line scan doğrusal tarama
line scanning satır taraması
line segment doğru parçası
line segment in proportion doğru parçası/ orantılı
line shafting transmisyon mili, ana mil, bir fabrikada güç kaynağından makinalara güç iletimini
sağlayan ana şaft
line source doğrusal kirletici kaynak (bir doğru boyunca kirlilik emisyonu veya deşarjı)
line spacing satır aralığı
line spectrum çizgisel izge (spektrum)
line speed hattın hızı
line splitter hat üleştirici
line standard belirli şartlar altında bir metal çubuk üzerindeki iki ince çizgi arasındaki mesafeyi
ölçmek için kullanılan standart uzunluk, bu standart uzunluklar mastar kontrolunda kullanılırlar
line test equipment hat test donatımı
line thickness çizgi kalınlığı
line turnaround hattın yön değiştirme gecikmesi
line up hizaya getirmek, karşılamak
line voltage hat voltajı
line voltage drop hat voltaj düşüklüğü
line weight çizgi kalınlığı
line welding çizgi kaynak, hat kaynağı
line width çizgi genişliği
line, balance bkz. balance line
line, barrier bkz. barrier line
line, break bkz. break line
line, broken bkz. broken line
line, utility bkz. utility line
line/auxiliary çizgi/yardımcı
line/broken çizgi/kırık
line/curved çizgi/eğri
line/horizontal çizgi/yatay
line/oblique çizgi/eğik
line/vertical çizgi/düşey
linea (çoğ. lineae) bkz. line
lineal çizgiye ait
lineament 1. yüzün ana çizgileri, çehreyi belirleyen ana hatlar; 2. embriyo’nun ana çizgileri,
embriyonun dış görünümünü belirleyen hatlar
linear çizgiye ait
linear acceleration lineer ivme, doğrusal ivme
linear advance lineer avans
linear advance krankın 90 derecelik açısal konumunu geçince pistonun ileri doğru hareketindeki
tasma miktarı
linear algebra doğrusal cebir, lineer cebir
linear algebra lineer cebir
linear array doğrusal dizilim
linear case kalın sargı kağıdı
linear combination doğrusal katışım
linear combination lineer birleşim
linear density doğrusal yoğunluk, deniyer, lif yoğunluğu (jeo‐tekstillerin veya jeotekstil ile ilgili
lif, iplik, şerit gibi ürünlerin doğrusal elemanları için kullanılan, birim boydaki ağırlıkları)
linear dependence lineer bağımlılık, doğrusal bağımlılık
linear dependence of vectors vektörlerin lineer bağıntısı, vektörlerin doğrusal bağıntısı
linear dependent lineer bağımlılık, doğrusal bağımlılık
linear detector doğrusal algılayıcı (sezici)
linear differential equation doğrusal diferansiyel denklem, lineer diferansiyel denklem
linear diffuser doğrusal (çizgisel‐düz) menfez
linear dimension doğrusal boyut, uzunluk ölçüsü
linear discriminant doğrusal ayırtaç
linear drainage doğrusal drenaj
linear equation lineer denklem, doğrusal denklem
linear estimator doğrusal kestirici
linear expansion lineer genleşme, doğrusal genleşme veya şişme
linear flow lineer akım, doğrusal akım
linear function doğrusal işlev
linear independence doğrusal bağımsızlık
linear inequality lineer eşitsizlik
linear integrated circuit doğrusal tümdevre
linear interpolation doğrusal enterpo‐lasyon
linear load doğrusal yayılı yük, yayılı yük
linear mapping lineer görüntüleme
linear measure doğrusal uzunluk ölçüsü
linear model doğrusal model
linear motion lineer hareket, doğrusal hareket
linear operator doğrusal işleç
linear pair lineer çift
linear phase doğrusal evre
linear potentiometer doğrusal potansiyometre
linear programming, lp doğrusal programlama (izlenceleme)
linear regression equation doğrusal bağlanım denklemi
linear relation lineer bağıntı
linear relationship lineer bağıntı, doğrusal bağıntı
linear roller bearing lineer hareketli rulman
linear sander elektrikli bir matkaba bağlanabilir gidip gelme hareketi yapan uzvuna tespit
edilecek cismin yüzeyine bağlı olarak zımparalama veya parlatma işi yapan cihaz
linear scale doğrusal ölçek
linear scale division doğrusal ölçek bölümü
linear scan lineer tarama
linear set lineer küme
linear shrinkage doğrusal büzülme
linear space doğrusal uzay
linear strain lineer deformas‐yon, doğrusal şekil değiştirme, doğrusal yönde birim boy
değiştirme
linear stress lineer gerilme, doğrusal gerilme
linear sweep lineer süpürme
linear system doğrusal dizge (sistem)
linear term lineer terim
linear time invariant doğrusal zamanda değişmez
linear transformation lineer dönüşüm
linear velocity lineer hız, doğrusal hız
linearisation lineer şekle getirmek, doğrusallaştırma
linearity doğrusallık
linearly dependent set doğrusal bağımlı set
linearly independent set doğrusal bağımsız set
linearly separable doğrusal ayrılabilir
lineated çizgili
lineation çizgisellik
lined çizgili, astarlı, kaplamalı, balatalı
lined bore hole mahfazaya alınmış sondaj deliği, kılıflı sondaj deliği
liner astar
liner plate ezici plakası
lines of equal principal stress eş asal gerilme çizgileri
lines of principal stresses asal gerilme çizgileri
lines per inch satır/inç
lingua bkz. tongue
lingual dile ait, dilsel, lingualis
linguiform dil şeklinde, dil biçiminde
lini‐ odun, ahşap anlamı veren önek
lining kaplama, balata
lining brick kaplama tuğlası
lining damage kaplamanın hasara uğraması
lining deterioration bkz. lining damage
lining material kaplama malzemesi
lining wall kaplama duvar
lining, tunnel bkz. tunnel lining
lining‐out işaretleme
lining‐up (a) motor krank yataklarını doğru sıraya dizme, (b) bir montajın yapılış sırası
link bağlantı, halka, zincir halkası, bakla, zincir baklası, palet baklası, ara bağlantı parçası, oynak
iki parçayı birbirine birleştiren parça, bağ, bağlantı kurmak, birleştirmek
link access protocol bağ erişim protokolu
link address bağlama adresi
link arrangement planya tezgahında koça hızlı geri dönüş sağlayan mafsal ve kayar burç
düzeneği
link belt conveyor mafsallı konveyör
link belting çok sayıda parelel kısa uzvun pimlerle oynak mafsal oluşturacak şekilde birbirlerine
bağlanıp zincir oluşturarak (kayış şeklinde) küçük kasnakların çevresinden dolaşıp kısa
mesafelere güç ilettiği kayış kasnak düzeneği
link block mekanizma takozu, ara takozu, sübab kolu ucuna mafsallanmış kanallı bir uzuv
içersinde çalışan kayar blok
link bracket bağlama konsolu, konsol bağlantısı
link by link encipherment bağdan bağa kriptolama
link chain zincir baklası
link circuit bağlantı devresi
link coupling mafsallı kavrama, ara parçalı kavrama, vasıtalı kavrama
link grinding machine bir merkez etrafında hareket eden yarıçapları ayarlanabilen kollara ve
planet tipi millere sahip uzuvların
oluşturduğu eğrisel kanal yüzeylerini taşlama mekanizması
link margin bağ sınırı (marjı)
link mechanism bağlantı tertibatı
link mechanism kollu mekanizma, mafsal mekanizması
link motion (Stephenson’s) , buhar makinelerinde istim kesimini kontrol etmek veya tersine
çevirmek için kullanılan sübab çubuklarının bağlı olduğu kayar uzuv taşıyan kanallı uzvun
uçlarına mafsaliı bir çift eksantriğin oluşturduğu sübab mekanizması
link pin mafsal pimi, direksiyon pimi, zincir baklası mili, çatallı mafsal pimi, palet baklası pimi,
ara parça pimi, ara parçalı kavrama pimi
link pin retainer ara parçalı kavrama pimi tutucusu
link pin retainer clip ara parçalı kavrama pimi tutucusu, maşası
link protokol bağ protokolu
link reversing motion kendi şaftı üzerindeki tek eksantrikli direk ters dönüşümden farklı olan,
iki eksantrik üzerinde çalışan kanallı bir uzvun olşturduğu ters hareket
link road bağlantı yolu
link rod bağlantı çubuğu
link rods radyal motorlarda ana kolun taşıdığı krank pimi üzerinde çalışan oynak mafsaliı
yardımcı kol
link rope bağlama halatı
link throttle gaz kolu bağlantısı
link to link signalling bağdan bağa imleşim
link transmitter röleli verici
link up birleştirmek
link word bağlama sözcüğü
link bkz. linkage bağ
link (a) zincir baklası, (b) makinelerde iki tarafı mafsaliı uzuv, (c) eğrisel kanallı uzuv
linkage çubuk, bağlantı parçası
linkage (computing linkage) çıktı uzvunun hareketi, mekanizmayı oluşturan uzuvların
boyutlarının, yapılarının ve girdi hareketinin fonksiyonu olarak hesaplanabilen, kol, kayar
eleman ve mafsalların oluşturduğu mekanizma
linkage editor bağ düzenleyicisi, bağlayıcı
linked bağlantılı, ilgili
linked system koordine çalışma, bağlı çalışma, ışıklı işaret cihazlarının beraber çalışması
linked traffic signal system koordine çalışan ışıklı trafik lambaları
linker bağ düzenleyicisi, bağlayıcı
linking bağlantı kuran
linking otomasyonda parçaların otomatik olarak imalat ve montaj için birbiri ardı gelen
makinalara geçme prosesi, imalat hattı
linking‐up bkz. link motion
link‐plate chain lamelli‐baklalı zincir
linolenic acid doymamış temel bir yağ asidi
linoleum linolyum, muşamba
linoleum cement muşamba yapıştırıcısı
linoleum flooring linolyum yer kaplaması
linoleum varnish muşamba cilası, linolyum cila
linoleum wax bkz. linoleum varnish
linotype linotip, dizgi makinesi
linotype machine bakınız composing machine
lip dudak, kenar
lip curb yatık kaldırım taşı, yatık bordür (yüzü düzlem yüzey olup, düşeyle en az 60 derece açı
yapan kaldırım taşı)
lip drill takıma ön kesmeyi vermek için kesme yüzleri kesme kenarlarının hemen üzerinde
geriye doğru yuvarlanmış matkap
lip formation meme yapma, balon yapma
lip type seal kenarlı keçe, kenarları kıvrık keçe
lip(o) (ön‐ek) yağ
lip 1. dudak; 2. yaranın kenarı
lip (a) kesme takım ağzı, kesme kenarı, dudak, (b) saatlerdeki boşaltma çarkından gelen impulsu
karşılayan silindir masası kenarı
liquefied natural gas (LNG) sıvılaştırılmış doğal gaz
liquefied petroleum gas (LPG) sıvı petrol gazı, sıvılaştırılmış petrol gazı
liquefied refinery gas LRG sıvılaştırılmış rafineri gazı, LRG
liquefier kondenser, sıvılaştırıcı
liquefy sıvılaşmak
liquefy by pressure basınçla sıvılaşmak
liquefying point sıvılaşma noktası
liquescent sıvılaşır, erimeğe müsait
liquid sıvı
liquid (s) sıvı
liquid air sıvı hava
liquid asphalt sıvı asfalt (bir çözücü veya su ile akıcı hale getirilmiş ve kıvamlılığı maksimum
limiti 300 olan normal penetrasyon deneyi ile ölçülmeyecek kadar akıcı veya yumuşak olan
asfaltik bir malzeme)
liquid asphaltic materials sıvı asfaltik malzemeler (kıvamlılıkları normal sıcaklıkta penetrasyon
deneyi ile ölçülemeyecek kadar yumuşak olan asfaltik ürünler)
liquid assets paraya çevrilebilir servet
liquid bituminous materials bkz. liquid asphaltic materials
liquid chiller sıvı çiller
liquid constituents of soil zeminin sıvı bileşenleri
liquid coupling hidrolik kavrama
liquid crystal sıvı kristal
liquid crystal display sıvı kristal görüntü birimi
liquid crystal screen sıvı kristal ekran
liquid detergent sıvı deterjan
liquid drive hidrolik tahrik
liquid electrolyte sıvı elektrolit
liquid fuel sıvı yakıt
liquid gas sıvı gaz, likid gaz, sıvılaştırılmış gaz
liquid gasket sıvı conta
liquid gasket compound sıvı conta maddesi
liquid hydrogen tank sıvı hidrojen deposu
liquid in glass thermometer sıvılı sıcaklıkölçer
liquid in metal thermometer metal termometre
liquid injection sıvı enjeksiyonu
liquid level sıvı seviyesi
liquid level control sıvı seviye denetimi
liquid level indicator sıvı seviyesi göstergesi
liquid limit likit limit, akma limiti (zeminin plastik durumdan sıvı duruma geçtiği andaki su
içeriği)
liquid limit test likit limit deneyi
liquid limit test apparatus of Casagrande Casagrande likit limit aleti
liquid manometer sıvılı basınçölçer
liquid mixture sıvı karışımı
liquid overfeed system akıcı maddeyi fazla besleme sistemi, gereğinden fazla mayi besleme
sistemi
liquid oxygen sıvı oksijen
liquid oxygen tank sıvı oksijen deposu
liquid phase sıvı hali, sıvı fazı, likit faz
liquid pressure sıvı basıncı, akışkan basıncı
liquid products sıvı ürünler
liquid recirculation mayı dolaşımı, akışkan dolaşımı, mayı devri, akışkan devri, akışkan
sirkülasyonu
liquid sealed bell sızdırmaz sıvılı çan
liquid separator sıvı ayırıcı
liquid spring hidrolik yay
liquid spring hidrolik yay, uçakların süspansiyon ünitelerinde kullanılan pistonun akışkanı
küçük bir delikten geçmeye zorlaması seklinde çalışan piston silindir mekanizması
liquid state likit hal, sıvı durum, sıvı hal
liquid volume sıvı hacmi
liquid water serbest su, normal su, boşluklardaki serbest su, sıvı su
liquid, viscous bkz. viscous liquid
liquid akıcı madde, akışkan, mayı, sulu madde
liquidate 1. tasfiye etmek; 2. ödemek
liquidated tasfiye edilmiş iş, hesap, vb
liquidated damage parası ödenen zarar, tazmin edilmiş zarar ziyan
liquidated damage for delay gecikme tazminatı
liquidated damages tazminat
liquidation tasfiye (iş, ihale ortaklık vb)
liquidator tasfiye işlemlerini yapan, tasviye görevlisi
liquidity likidite
liquidity index likitlik indeksi (doğal nem içeriği ile plastik limit arasındaki farkın, plastisite
indeksine oranının yüzdesi)
liquidize suyunu çıkartmak
liquor bkz. fluid
list liste
list handling liste kotarma
list of material parça listesi, parça cetveli
list price liste fiyatı
list processing liste işleme
list, to listelemek
listen dinlemek
listener dinleyici
listening dinleme
listing kaydetme, liste yapma
lit (s) tutuşmuş, yanmış
liter litre
liter, litre litre, metre usulüne göre bir desimetre kübe eşit hacim ölçüsü
literal hazır bilgi
literally harfi harfine
literature edebiyat, literatür
literature information yayın bilgisi
lith(o) (ön‐ek) taş
litharge kurşun oksidi, mürdesenk
lithe esnek
lithia lityum oksidi
lithium Li sembolü ile bilinen atom no:3 ve atom ağırlığı: 6, 940 olan kimyasal element, lityum
(en hafif maden)
lithium bromide lityum bromit
litho düz baskı
lithograph taş basması ile basmak, taş basması, resim taş basması
lithology of aggregate agrega litolojisi
lithosis taş tozlarını teneffüs etmekten ileri gelen akciğer hastalığı
lithosphere litosfer (genellikle yer yüzeyinden yaklaşık 80 kilometre derinliğe kadar uzanan yer
kabuğu katmanı)
lithosphere litosfer
lithostatic litostatik
litmus bir çeşit ciğer otundan çıkarılıp asit etkisi ile rengi kırmızılaşan ve alkali etkisi ile tabii
rengini alan mavi boya, turnusol
litmus turnusol
litmus blue turnusol kağıdı mavisi
litmus paper turnusol kağıdı
litmus red turnusol kağıdı kırmızısı
litmus test turnusol testi
lithography, litho taşbaskı
litre litre
litter sedye
litter bag çöp torbası
litter carrier iki tekerlekli hasta nakil arabası, tekerlekli sedye
little küçük
littoral sahil, kıyı şeridi, yalı
littoral deposite kıyı depoları, kıyı çökeltileri
littoral zone kıyı bölgesi
live gerilim altında, canlı
live axle yürütücü aks
live broadcast canlı yayın
live head bu terim bazen torna aynası için kullanılır
live line akım verilmiş hat
live load hareketli yük
live load, normal bkz. normal live load
live loading hareketli yükleme
live plus impact load hareketli yük ve çarpma yükü
live rail akımlı ray, elektrik akımlı ray, üçüncü ray
live relay canlı yayın, naklen yayın
live ring döner tabla veya döner krenlere mesnet teşkil eden büyük rulmanlı yatak
live roller , kendi yörüngesi üzerinde dönerek hareket eden herhangi bir mil etrafında
dönmeyen makara, bu makaralar ağır makinaların dönme hareketleri için ve döner platform
merkezlerinde kullanılırlar
live spindle bir takım tezgahında dönen mil ile kalem mesnedi arasındaki hareket ilişkisini kuran
mil, ,
live steam taze buhar
live wire canlı kablo teli
live‐born canlı doğmuş, canlı doğmuş bebek
livedo ciltte bulunan uçuk renkli lekeler
liver karaciğer
livid ezilme veya berelenme sebebiyle cildi (vücudu) morarmış
living room oturma odası, salon
living tree fence canlı bitkisel siper, ağaç çit
Ljungström turbine radyal akıştı aynı merkezli halkalar içersinde oluşturulan kanat guruplarına
sahip çift yönlü reaksiyon türbini, birbiri ardı gelen halka guruplarındaki kanatlar zıt yönde
dönerler ve farklı hızlı kontra şafta monte edilmişlerdir, birinci halka hariç şa
l‐line l hattı
lndex centers tezgahlarda ayarlı ayna puntası
lndex peg ayarlı ayna pimi, taksimat pimi
lndex pins ayarlı ayna pimi
lndex plate ayarlı ayna delikli levhası
lndex gösterici, klavuz, fihrist, içindekiler cetveli, cetvel, indeks, üs, müşir, ibre, nişan, alamet,
işaret, taksimat, iğne, nispet, mikyas, bölüm, ölçü taksimatı, emsal, numune
lndexing head bölümlü başlık, ayarlı başlık, ayarlı ayna tertibatı, ayarlı ayna düzeni
LNG bkz. liquefied natural gas
load yük, yükleme
load associated cracking yük nedeniyle oluşan çatlama
load balancing yük dengelemesi
load bearing capacity taşıma gücü
load bearing layer yük taşıyıcı tabaka, taşıyıcı tabaka
load bracket yük desteği
load capacitance yük sığallığı
load capacity yük kapasitesi
load capacity yük kapasitesi, taşıma gücü, taşıma kapasitesi
load capacity of pile kazığın taşıma gücü
load carrier yük taşıma kabı
load carrying capacity yük taşıma kapasitesi
load case yük hali, yüklü durum
load catculation yük hesabı, ısıtma ve soğutma hesaplarında ısı yükü hesabı
load cell yük ölçüm hücresi
load chain yük zinciri
load check valve yük tutma valfi
load circuit yük devresi
load coils yük sargıları
load combination yük terkibi, yük kombinasyonu
load compensation yük dengelemeli
load condition yükleme şartı
load consolidation curve yük konsolidasyon eğrisi, yük oturma eğrisi
load constant bkz. constant load
load control tüketim denetimi, yük denetimi
load control valve yük denetim valfi
load controlled consumer yük kontrolü yapılan müşteri
load curve yük eğrisi, yük‐zaman eğrisi
load cycle yük periyodu
load cycling bkz. load shedding yük atma (azaltma)
load design yük hesabı
load diagram yük eğrisi
load disconnector yük ayırıcısı
load dispatching yük dağıtımı
load distribution yük dağılımı, yükün dağılışı
load distribution yük dağılımı
load drum yük kampanası, yük kasnağı
load duration yükleme süresi
load factor yükleme faktörü
load factor design taşıma gücü metodu
load factor (a) ortalama yükün maksimum yüke oranı, (b) belirli uçuş şartlarında uçağın taşıdığı
yükün uçağın ağırlığına oranı, (c) bir araçtaki yolcu sayısı (yük)’nın taşıyabileceği maksimum
yolcu sayısına (yüke) oranı
load fluctuation yük değişimi
load free start yüksüz kalkış
load holding and lowering valve yük tutma ve indirme valfi
load impedance diagram yük çeli (empedans) çizeneği
load in the joints düğüm noktasına binen yük
load increase yük artışı
load increment yük artması, yükteki artma
load intensity yük şiddeti
load leveling yük dengeleme
load limit yükleme sınırı (limiti)
load limit screw yük sınırlandırma vidası
load limitation regulator yük sınırı düzenleyicisi
load line yük hatt
load module yükleme birimi
load peak yük tepe değeri
load per pile bir kazığa gelen yük
load per unit of area birim alana gelen yük
load platform yükleme tablası
load pressure yük basıncı
load pressure feedback yük basıncı geri beslemesi
load rating taşıyabileceği yükün tespiti, yüke göre sınıflandırma
load regulation yükle değişme
load removal yük boşaltma, yük nakli
load resistance yük direnci
load reversal periyodik yükleme, yükün kaldırılması
load sensing hydrolic yükü hisseden hidrolik
load sharing yük paylaşımı
load shedding yük atma (azaltma)
load side yük tarafı
load span yüklü açıklık
load specification yükleme şartnamesi
load stage yük kademesi, yükleme kademesi
load suspending yük tutma
load test yük deneyi, yükleme deneyi, taşıma deneyi
load test at a constant strain rate sabit deformasyon hızında yükleme deneyi
load transfer yük aktarması, yük nakli
load transfer bridge yükleme köprüsü
load variation yük değişimi (salınımı)
load variation yük değişimi
load, allowable bkz. allowable load
load, applied bkz. applied load
load, apply a bkz. apply a load
load, centric bkz. centric load
load, concentrated bkz. concentrated load
load, dead bkz. dead load
load, eccentric bkz. eccentric load
load, impact bkz. impact load
load, lateral bkz. lateral load
load, live bkz. live load
load, live plus impact bkz. live plus impact load
load, moving bkz. moving load
load, moving live bkz. moving live load
load, oblique bkz. oblique load
load, permanent bkz. permanent load
load, permanent dead bkz. permanent dead load
load, permissible bkz. permissible load
load, safe bkz. safe load
load, sidewalk bkz. sidewalk load
load, single concentrated bkz. single concentrated load
load, static bkz. static load
load, sustained bkz. sustained load
load, temporary bkz. temporary load
load, to yüklemek
load, transverse bkz. transverse load
load, truck bkz. truck load
load, unequally distributed bkz. unequally distributed load
load, uniform bkz. uniform load
load, uniformly distributed bkz. uniformly distributed load
load, wind bkz. wind load
load, working bkz. working load
load bir makinanın veya güç santralının verilen şartlardaki güç çıktısı
load/test deneme yükü
load‐carrying member yük taşıma elemanı
loaded dolu, yüklü
loaded area yüklü alan
loaded at the end ucundan yüklü
loaded cable akımlı hat
loaded circuit akımlı devre, yüklenmiş devre
loaded clay yüklenmiş kil
loaded footing yüklü temel, yüklenmiş temel
loaded inverted filter yüklü ve ters filtre
loaded layer yüklü tabaka
loaded soil yüklü zemin
loaded span yüklü açıklık
loaded state yüklü hal, yüklü durum
loaded strand yüklü şerit
loaded stratum bkz. loaded layer
loaded vessel yüklü gemi
loaded wagon yüklü vagon
loader yükleme makinesi, yükleyici, loder
loader conveyor götürücü‐yükleyici
loader frame yükleyici şasisi
loader yükleyici, kamyonları yüklemeye yarayan araç
load‐free start yüksüz kalkış
loading doldurma, yükleme
loading and unloading yükleme ve boşaltma
loading and unloading platform yükleme boşaltma platformu
loading area yükleme alanı
loading band yükleme bandı
loading block yükleme bloğu
loading bridge yükleme köprüsü
loading capacity yükleme kapasitesi
loading capacity bkz. load capacity
loading chamber doldurma odası
loading coil şarj bobini, yükleme bobini
loading condition yükleme şartı
loading device yükleme aracı
loading dock yükleme rampası
loading efficiency yükleme verimi
loading frame yükleme çerçevesi
loading in steps kademeli yükleme
loading island durak adası (sabit bir tramvay veya otobüs durağının caddenin ortalarında
bulunması halinde, durak yerlerindeki yolcuların korunması için yükseltilmiş bir emniyet
bölgesi)
loading limit azami yük, yükleme haddi
loading period yükleme süresi
loading plate yükleme plakası
loading platform yükleme rampası, peron
loading port yükleme limanı
loading ramp yükleme rampası
loading specification yükleme şartnamesi
loading speed yükleme hızı, yük tatbik hızı
loading spout yükleme oluğu
loading test yükleme deneyi, yük deneyi, taşıma deneyi
loading test, static bkz. static loading test
loading to failure kırılmaya kadar yükleme
loading wharf yükleme iskelesi
loading yard yükleme yeri, yükleme alanı
loading, application of bkz. application of loading
loading, charging yükleme
loading, classes of bkz. classes of loading
loading, combined bkz. combined loading
loading, constant rate of bkz. constant rate of loading
loading, designation of bkz. designation of loading
loading, highway bkz. highway loading
loading, lane bkz. lane loading
loading, live bkz. live loading
loading, longtime bkz. longtime loading
loading, railway bkz. railway loading
loading, rate of bkz. rate of loading
loading, resumption of bkz. resumption loading
loading, truck bkz. truck loading
loading, truck train bkz. truck train loading
loading, uniform bkz. uniform loading
load‐lifting capacity yük kaldırma kapasitesi
load‐lifting height yük kaldırma yüksekliği
load‐lowering height yük indirme yüksekliği
load‐settlement curve yük‐oturma eğrisi, yük konsolidasyon eğrisi
load‐settlement tests yük‐oturma deneyleri
load‐swelling curve yük‐şişme eğrisi
loam lem, tınlı toprak, bitkisel toprak (kum, silt, kil veya bunlardan herhangi birinin organik
madde ile karışımı)
loam seal kille geçirimsizlik sağlama
loam soil balçıklı toprak
loam, gravelly bkz. gravelly loam
loam, sandy bkz. sandy loam
loamy balçıklı
loan borç, kredi
loan agreement ikraz anlaşması, borç anlaşması
lobe eksantrik kamı
lobe nose eksantrik kamının sivri ucu
lobe (a) yuvarlatılmış çıkıntı veya kam, (b) ateşleme otomatik anahtarındaki çıkıntılar, (c) radyal
uçak motorunun bir halkası üzerinde bulunan bir kaç kam, (d) helozonik vidalı kompresörün
çevre çıkıntısı
local mevzii, lokal, yerel, mahalli
local anaesthesia mevzi anestezi
local area network yerel bölge şebekesi
local area network (LAN) yerel bilgisayar ağı
local attraction yerel çekim, yerel çekicilik
local authorities yerel idareler
local average yerel ortalama
local borrow yerel ariyet
local bus yerel veriyolu
local call şehiriçi konuşması
local connection yerel bağlantı
local distributor road yerel toplama yolu, toplayıcı yol
local exchange yerel santral
local government mahalli idare, yerel yönetim
local hardening yerel sertleştirme, bölgesel sertleşme
local heave yerel kabarma, yerel patlama
local illumination yerel aydınlatma
local infection lokal enfeksiyon
local inspection lokal muayene
local loopback yerel döngüde sınama
local manufacture yerli üretim
local memory yerel bellek
local minimum yerel minimum
local network yerel ağ
local noon yerel öğle
local oscillator yerel salıngaç
local paralysis vücudun bir bölümünde meydana gelen felç
local pressure yerel basınç
local production yerli üretim
local resistance lokal direnç
local road yerel yol (genellikle oturma yeri, işyeri, fabrika vb yerlere veya diğer komşu araziye
erişme sağlayan tali derecedeki yol)
local service road yerel servis yolu (gelecekte çok az gelişme göstermesi beklenen izole olmuş
alanlara ve minimum düzeyde parsele hizmet veren yollar)
local shear failure bölgesel kayma, yerel göçme
local street yerel yol, mahalli yol, mahalli cadde (çoğunlukla, evlere, dükkan ve mağazalara ve
diğer komşu mülklere giriş‐çıkışı sağlayan yol veya cadde)
local switch yerel santral
local time bölgesel zaman, lokal saat, mahalli saat
local traffic yerel trafik
local traffic yerel veya bölgesel trafik (tayin edilen bir bölgedeki trafiğin hem çıkış hem de varışı
bu bölgede olan kısmı)
local usage yerel kullanım
local, home yerel
local, native yerel
locality yer, mevki, mekan
locate yerleştirmek, koymak
locate yerini bulmak, yerleştirmek
locate, to yerini belirlemek; yersemek
located mevzilendirilmiş, yerleştirilmiş
locating dowel tespit pimi
locating lamp sinyal lambası
locating pin yerleştirme pimi
locating plan yerleştirme planı
locating sleeve tespit manşonu
locating stud delikli vida
locating the trouble arızayı bulma
locating washer mevzilendirme rondelası
location yer
location plan yerleşim planı
location plan vaziyet planı, konum planı
location survey güzergah etüdü
lock kilit
lock and trip relay kapama ve açma rölesi
lock ball kilitleme bilyası (hız kutusu vites dişlilerini millerin üzerindeki yuvada tutmak suretiyle
dişlileri verilen durumda tutan bilya)
lock bar kilit dili, kilit çubuğu
lock bolt kontralı cıvata, gevşemez cıvata
lock in kenetlenme
lock nut kontra somun
lock out system kilitleme sistemi
lock pin kopilya, tespit pimi
lock plate kilit sacı
lock ring tespit halkası, jant kilit halkası, kilit çemberi
lock screw tespit vidası
lock shaft kilitleme mili
lock shaft bracket kilitleme mili braketi
lock shaft connecting rod kilitleme mili bağlantı çubuğu
lock shaft rod yoke pin kilitleme mili mafsal çatalı pimi
lock shaft with lever and pin kilitleme mili ile levye ve pimi
lock shraft rod yoke kilitleme mili mafsal çatalı
lock stitch çapraz dikiş
lock up (network) karşılıklı kilitlenme
lock valve kilit valfi
lock washer yaylı rondela
lock wire emniyet teli (bazı önemli yerlerde cıvataların gevşememesi için başlarından geçirilen
ve bağlanan tel)
locked kilitli, kilitlenmiş, kapalı, kontralı, sabit
locked oscillator eşzamanlanmış salıngaç
locked stator kilitlenmiş statör, tespit edilmiş statör
locked‐coil rope kapalı halat
locker kilitli dolap
locker rack her iki tarafındada diş açılmış ve üzerinde yatay
locker room soyunma odası
locking kilitleme
locking angle saatlerin palet merkezinden ölçülen, paletlerin açma işlemini yerine getirmeden
önce hareket etme zorunda oldukları açısal miktar
locking bolt kilitleme cıvatası
locking collar kilitleme bileziği
locking device kilitleme tertibatı, emniyet tertibatı, kilitleme düzeni
locking face kilitleme için boşaltma çarkı dişlerinin üzerine binen palet bölümü
locking lever kilitleme kolu
locking lever (locking piece) saatlerde çalma (alarm) mekanizmasını kilitleyen kol
locking pawl kilitleme tırnağı, tespit tırnağı
locking pawl spring kilitleme (tespit) tırnağı yayı
locking piece bkz. locking lever
locking pin kilit pimi
locking plate kilitleme plakası
locking post son dişle temas ettikten hemen sonra toplama paleti ile temasa geçerek saatin vuruş
takımını kilitleyen ve krameyerin dolu kısmına vidalanmış çelik direk
locking relay kilitleme rölesi
locking ring kilitleme halkası, kilit çemberi, kilitleme bileziği
locking spring tespit yayı
locking type kilitleme tip, kilitleyen tip
locking wheel bkz. locking lever velocking pin, pinyon ucunda kare seklinde eğelenmiş toplama
paletine tespit edilmiş
uzun büyük milli uyarı pinyon dişlisi ile eş çalışan dişli çark
locking‐in kenetlenme, eşzamanlılık
lockout system kilitleme tertibatı
locksmith çilingir
locksmith’s work çilingir işleri
lock‐up lokap kilit altında saklamak
locomotion bir yerden diğer yere gitme hareketi veya bu hareketi gösterebilme gücü
locomotive lokomotif
locomotive boiler lokomotif kazanı çok borulu kazan
locomotive crane lokomotif kreni
locomotive wheel lokomotif tekerleği
locomotive lokomotif, buhar, elektrik veya mazot ile çalışan ve vagonları çeken demiryolu taşıtı
locomotor 1. müteharrik, yer degiştirebilen, oynar, devingen; 2. işleyen, çalışan
locomotory bkz. locomotive
lode maden damarı
lodge 1. yerleştirmek, beyan etmek, emanete teslim etmek; 2. loca, kalınan yer
lodge pansiyon
loess lös (başlıca milden ve az miktarlarda çok ince kumda veya kilden oluşmuş, yüksek
kohezyonlu, sertleşmiş, tabakalanmamış homojen buzul çökeli, buzul kalıntısı)
loess loam lös lemi (tamamen kimyasal ayrışmaya uğrayıp değişmiş lös)
loft çatı arası, tavan arası
log book sicil defteri
log bridge ağaç köprü
log cabin ahşap ev
log clamp kütük çatalı
log file günlük kütüğü
log grapples kütük kıskaçları
log in, login, log on, logon oturum açmak
log in, to oturum açmak
log mean temperature difference logaritmik sıcaklık farkı
log off, log out oturum kapamak
log off, to oturum kapamak
log on, to oturum açmak
log out, to oturum kapamak
log record of system events bilgisayar günlüğü
log screw ahşap vidası longitude
log skidder kütük iticisi, skider
log, to günlük tutmak
logarithm logaritma
logarithm/common logaritma/bayağı
logarithm/computation of logaritmanın hesaplanması
logarithm/natural logaritma/doğal
logarithmic logaritmik
logarithmic amplifier logaritmik yükselteç
logarithmic curve logaritmik eğri
logarithmic decrement logaritmik düşüş
logarithmic decrement (log‐dec) sönümlü titrşen ve genlikleri eksponensiyal olarak azalan bir
cismin birbiri ardı gelen iki genlik oranının tabii logaritmasına logaritmik dekreman denir
logarithmic differentiation logaritmik diferansiyel alma
logarithmic function logaritmik fonksiyon
logarithmic gain logaritmik kazanç
logarithmic scale logaritmik ölçek
logarithmic table logaritma tablosu, logaritma cetveli
logger günlük kayıtçısı
logging günlük tutmak
logging printer rapor yazıcısı
logic mantık
logic board mantıksal çevrim kartı
logic bomb yazılım bombası
logic diagram mantık çizeneği
logic instruction mantıksal komut
logic operation mantık işlemi
logic system mantıksal dizge
logical mantıksal, lojik
logical comparison mantıksal karşılaştırma
logical connection mantıksal bağlantı
logical difference küme farkı, mantıksal fark
logical expression mantıksal deyim
logical falsity mantıksal yanlış oluş
logical operations bilgisayarda mantık işlemleri
logical operator, boolean operator mantık işleci, boole işleci
logical product mantıksal çarpım
logical record mantıksal tutanak
logical sum mantıksal toplam
logical variable mantıksal değişken
logically connective mantıksal olarak bağlanabilir
logically equivalent mantıksal denk
logically true mantıksal olarak doğru
logistic lojistik
logistic missile lojistik füze
log‐lumber fork kütük‐kereste çatalı
log‐lumber grapple kütük‐kereste kıskacı
logo logo
lomulizer plastik bir taşıyıcı içinde bulunan tozların, ağıza alınan bir kısım aracılığıyla
dağıtılmasını sağlayan aygıt
london interbank offered rate (libor) londra bankaları arasında günlük olarak belirlenen ve
uluslararası kredi işlemlerinde referans olarak kabul edilen dolar mevduatı faiz teklif oranı
lone electron tek elektron
long uzun
long dash me çizgi
long distance uzun mesafe
long distance call uzun mesafeli telefon konuşması
long distance communication şehirlerarası iletişim
long distance dialling şehirlerarası arama
long distance signal şehirlerarası sinyal
long focal length uzun odak uzaklığı
long haul uzun erimli
long link uzun baklalı
long pliers kargaburun
long range uzun menzilli
long range camera uzaktan alım kamerası
long run uzun çalışma
long shaft uzun mil, aks milinin uzun olanı
long shank drill uzun matkap ucu
long side uzun kenar
long sighted pirenit, uzak görme
long span uzun açıklık, uzun açıklıklı
long term uzun vadeli
Long Term Pavement Performance (LTPP) Amerika’da Strategic Highway Research Program
(SHRP) programı tarafından yürütülen uzun dönem üstyapı performansı araştırma
çalışmalarının genel adı
longevity uzun süre yaşama hali, uzun ömürlülük
long‐flame coal gaz alevli kömür
longissimus en uzun
longitude boylam
longitude boylam derecesi, meridyen boylam, uzunluk
longitudinal uzununa, longitudinalis
longitudinal axis boyuna eksen
longitudinal beam boyuna kiriş
longitudinal bracing boyuna takviye, uzunlamasına takviye, tulani takviye
longitudinal breech uzunluğuna kama
longitudinal center joint boyuna simetri derzi
longitudinal contraction boyuna kısalma
longitudinal crack boyuna çatlak, uzunlamasına yarık, boyuna çatlamalar (merkez çizgisine
hemen hemen paralel yöndeki çatlaklar)
longitudinal deviation uzunlamasına sapma
longitudinal direction boyuna yön, jeotekstilin boyuna yönü
longitudinal drainage boyuna drenaj, yatay drenaj
longitudinal expansion boylamasına genleşme
longitudinal fin uzunlamasına kanatçık
longitudinal flooring boylamasına döşeme, boyuna döşeme
longitudinal flute uzunlamasına oluk
longitudinal force boyuna kuvvet, yatay olarak etki eden kuvvet
longitudinal force due to friction sürtünmeden doğan boyuna kuvvet
longitudinal force due to live load hareketli yükten doğan boyuna kuvvet
longitudinal fracture uzunlamasına çatlak
longitudinal girder boyuna kiriş
longitudinal joint uzunlamasına ek, boyuna derz, uzunlamasına derz
longitudinal motion boyuna devinim
longitudinal parity check yatay eşlik denetimi, boylamasına eşlik denetimi
longitudinal profile boykesit, profil
longitudinal reinforcement boyuna teçhizat, boyuna donatı
longitudinal section boy kesit
longitudinal sleeper boyuna travers
longitudinal sliding boyuna kayma hareketi
longitudinal slope boyuna eğim
longitudinal stiffener boyuna berkitme
longitudinal stiffness parameter boyuna rijitlik parametresi
longitudinal turning uzunluğuna torna etme
longitudinal ventilation boyuna havalandırma (tünelde, taze havanın tünelin boyu yönünde
sağlandığı sistem)
longitudinal ventilation with booster fans yardımcı fanlarla boyuna havalandırma (tünelin
tavanına veya yan duvarlarına monte edilen ve iki yönlü çalışabilen fanlarla yapılan
hızlandırılmış havalandırma)
longitudinal view boyuna görünüş
longitudinal wall boyuna duvar
longitudinal wave boyuna dalga
longitudional uniformity boyuna parıltı düzgünlük oranı (minimum parıltı değerine bağlı olarak
izin verilen maksimum parıltı değeri)
long‐live uzun ömür
long‐lived waste uzun ömürlü atık
long‐term uzun vadeli
longtime loading bir yükün desteklenerek tatbiki, uzun süreli yükleme
longus uzun
look over araştırmak, onarmak, tamir etmek
lookup arama
lookup table başvuru çizelgesi
loom dokuma tezgahı
looming (healding) argaç ipliğini gücü şaftının gözlerine doğru düzenli sırada dokuma öncelikli ,
düğümleme ve bükme şeklinde çekme işlemi
loop lup
loop ilmek
loop analysis döngü yöntemi
loop antenna döngü anten
loop attenuation döngü zayıflaması
loop back mode geri yansıtarak doğrulama
loop bars ek demiri
loop check yankılayarak denetim
loop current döngü akımı
loop detector araçların varlığını algılamak için kullanılan döngü dedektörü
loop gain döngü kazancı
loop gain characteristic döngü kazanç işlevi
loop phase angle bukleli faz açısı
loop resistance döngü direnci
loop road detour varyant (tıkanıklıklara engel olmak ve trafik için ikinci bir yol sağlamak
amacıyla, bir karayolu veya bir karayolu grubunun oluşturduğu yol)
looped wire halkalı kablo
looped wire support halkalı kablo mesnedi
looper makinede ilmik yapan mekanik düzenek
looping ill koyunlarda görülen ve keneler tarafından bulaştırılan bir meningo‐ensefalit çeşidi
loose laçka
loose barth gevşek zemin, gevşek toprak
loose centres iş parçasının döndürülebilmesi için planya veya taşlama tezgahı tablası özerinde iş
parçasının mesnetlendiği, torna kızağı gibi kafalar
loose coupling ani ayrılabilir kavrama
loose coupling anında ayrılabilme özelliğine sahip şaft bağlsantısı, şaft akuplajı
loose earth gevşek toprak
loose eccentric küçük buhar makinalarında şaft üzerindeki iki durak arasında hareket ederek
onun konumunu ayarlayıp ileri ve geri dönmesini sağlayan eksantrik
loose end play gevşek geçmeli gezinti boşluğu
loose fit gevşek alıştırma, gevşek geçme
loose gravel gevşek çakıl
loose ground gevşek zemin, gevşek toprak
loose headstock bakınız taitstock
loose liner değişebilir gömlek
loose material gevşek malzeme
loose packing gevşek halde (zemin), gevşek sıkılıkta
loose pulley avara kasnak
loose putley avare kasnak, şafta serbest olarak mesnetlenmiş, dönebilir kasnak
loose radial play asgari radyal hareket
loose rivet gevşek perçin
loose rock küskülük kaya
loose sand gevşek haldeki kum, gevşek kum
loose soil gevşek zemin, gevşek toprak, gevşek temel
loose stanchion sökülebilir payanda
loose state gevşek halde, gevşek sıkılıkta (zemin için)
loose/let kurtulmak
loose‐leaf sayfaları çıkartılabilen
loosely coupled gevşek bağlı
loosely packed sand gevşek haldeki kum, gevşek olarak yığılmış kum
loosen çözmek, gevşetmek
loosen gevşetmek
loosen a bolt cıvatayı gevşetmek
loosen the soil zemini gevşetmek
loosened soil gevşetilmiş zemin
loosening gevşetme, gevşeklik, gevşeme, zemini gevşetme
lorry kamyon
Los Angeles abrasion machine los angeles aşınma deneyi makinesi
Los Angeles abrasion test los angeles aşınma deneyi (kırılmış taşın, cürufun veya çakılın aşınma
direncini tayin için yapılan deney)
lose kaybetmek
lose color ağarmak, solmak
loss kayıp
loss angle kayıp açısı
loss coefficient kayıp katsayısı, kayıp sabiti, zayiyat katsayısı, eksilme katsayısı, kaçak katsayısı
loss due to friction sürtünme nedeniyle meydana gelen güç kaybı
loss factor kayıp faktörü
loss in moisture rutubet kaybı
loss in strength mukavemet kaybı
loss indemnity tazminat
loss matrix kayıp (yitim) matrisi
loss of accuracy doğruluk kaybı
loss of friction sürtünme kaybı
loss of head yük kaybı, basınç kaybı, basınç düşmesi
loss of motion laçkalık
loss of power güç kaybı
loss of pressure basınç kaybı, basınç düşmesi, azalması, yük kaybı, yükte düşme
loss of prestress öngerilme kaybı
loss of prestressed force ön gerilim kuvveti kaybı
loss of speed hız kaybı
loss of time zaman kaybı
loss of water su kaybı
loss of water by percolation sızıntı ile su kaybı
loss on heating test ısıtma kaybı deneyi (asfalt çimentolarının uçuculuğunu tayinde kullanılan
bir metot)
loss on ignition ateşlemede kayıp
loss on ignition method yakma ile kayıp metodu
loss/head sürtünme kaybı
losses by evaporation buharlaşma kayıpları
losses suffered uğranılan zarar ve ziyan
lossless coding kayıpsız (yitimsiz) kodlama
lossless line yitimsiz hat
lossless network kayıpsız (yitimsiz) devre
losslessness yitimsizlik, kayıpsızlık
lossy coding kayıplı (yitimli) kodlama
lossyness yitimlilik, kayıplılık
lost kayıp, kaybedilen
lost call yitik çağrı
lost force kayıp güç
lost head sürtünme kaybı
lost heat kayıp ısı
lost motion bir mekanizmada çalıştıran ve çalıştırılan (tahrik eden ve tahrik olan) uzuvların
hareket miktarları arasındaki fark
lost time zaman kaybı, kavşakların efektif olarak kullanılmamasından doğan zaman kaybı
lot yığın
lot formation parti oluşumu
lot number parti numarası
lottery sampling adçekme örneklemesi
loud gürültülü, yüksek sesli
loud speaker hoparlör
loudness ses şiddeti
loudness level ses şiddeti seviyesi
loudness of sound ses şiddeti
loudness of sound ses gürlüğü
loudspeaker sesyükseltir, hoparlör
lounge bekleme salonu, dinlenme salonu
loupe konveks mercek, lup
louver panjur
louver grille panjur ızgarası
louvre panjur
louvred grille panjur ızgarası
louvred shutter panjur kilidi
low düşük
low alkali alkalice zayıf
low alkali cement düşük alkali içeren çimento, zayıf alkali çimento
low alloy düşük alaşımlı
low alloy structural steel zayıf alaşımlı yapı çeliği
low ambient temperature düşük ortam sıcaklığı
low and reverse gear birinci ve geri vitesli müşterek dişlisi, birinci ve geri vites kayar dişlisi
low and reverse gear shifter rail and fork birinci ve geri vites müşterek dişlisi vites sürgü mili ve
çatalı
low barrier alçak bariyer, alçak korkuluk
low beam kısa far, kısa hüzme
low carbon steel karbonca zayıf çelik, düşük karbonlu çelik
low ceiling basık tavan
low conductivity düşük iletkenlik
low consumption düşük tüketim, ekonomik
low cost düşük maliyetli
low cost road düşük maliyetli yol
low density düşük yoğunluklu
low density [disks] düşük yoğunlukta
low earth orbit alçak yörünge
low end alt uç
low energy building düşük enerji yapıları
low frequency alçak frekans
low frequency, lf (30‐300 khz) alçak sıklık
low friction düşük sürtünme
low gear birinci vites dişlisi, birinci vites
low grade alt kalite, düşük kalite
low grade anthracite taş kömürü
low grade fuel ısıl değeri düşük
low grade ore düşük oranlı cevher
low head alçak irtifa, alçak kot
low heat cement hidrasyon ısısı düşük çimento
low hydrogen type coated electrode düşük hidrojen tipli kaplanmış elektrod
low idle düşük rölanti
low idle speed alçak rölanti devri
low insulation kötü yalıtım, zayıf yalıtım
low level alçak seviye
low level alarm alçak seviye alarmı
low level cut‐out alt seviye emniyeti
low level language alt düzey dil
low level modulation küçük miktarda kiplenim
low level representation alt düzey gösterim
low level safety cut‐out alçak seviye emniyet şalteri
low load consumption düşük yüklü tüketim
low maintenance az bakım gerektiren
low melting point alloy alçak erime noktalı alaşım
low noise düşük gürültülü
low noise amplifier, LNA düşük gürültülü yükselteç
low order detonation noksan ve ağır patlama
low order speed circuit carburetor karbüratör rölanti devresi
low pass filter alçak geçiren süzgeç
low pass process alçak geçen süreç
low potential alçak gerilim
low pressure düşük basınç
low pressure area alçak basınç bölgesi
low pressure blow pipe alçak basınç şalumosu
low pressure boiler alçak basınçlı buhar kazanı
low pressure control alçak basınç kontrolü, düşük basınç kontrolü
low pressure fan alçak basınç fanı
low pressure gas holder alçak basınçlı gaz tankı
low pressure heating alçak basınçlı buharlı ısıtma
low pressure safety alçak basınç emniyeti, düşük basınç emniyeti
low pressure safety cut‐out alçak basınç emniyet şalteri
low pressure sodium lamps alçak basınçlı sodyum buharlı lambalar (ışık rengi sarı‐kavuniçi olan
kızgın elektrotlu, alçak basınçlı ve alçak gerilimli deşarj lambaları)
low pressure steam alçak basınçlı buhar, düşük basınçlı buhar
low price ucuz fiyat, düşük fiyat
low section tire basık seri araç lastiği
low section tyre bkz. low section tire
low shoulder alçak banket
low solubility düşük çözünürlülük
low speed alçak hız, düşük hız
low speed engine düşük devirli motor
low speed noise test alçak devirde ses muayenesi
low speed range alçak devir
low speed spring alçak hız yayı
low speed spring cap alçak hız yay başlığı
low starting ilk hareket devri az
low strength düşük dayanım
low temperature düşük ısı derecesi, alçak sıcaklık
low temperature coke alçak sıcaklık koku
low tension alçak gerilim, alçak voltaj
low tide level su çekilmesinin en alçak seviyesi
low tone kalın ses
low traffic road düşük trafikli yol
low vacuum mercury vapour alçak vakumlu cıva buharı lambası
low viscosity düşük özlülük, viskozitesi düşük, düşük vizkoziteli
low voltage alçak gerilim
low voltage cable alçak gerilim kablosu
low voltage current zayıf akım
low voltage line alçak gerilim hattı
low volume roads düşük hacimli yollar
low water alçak su
low water level alçak su seviyesi
low water mark alçak su seviyesi izi
low‐bed trailer alçak kasa treyler
lower indirme
lower base alt taban
lower boundary alt sınır
lower brake shoe alt fren pabucu
lower case letter küçük harf
lower casing küçük harfe çevirme
lower clamp genel bağlama vidası, lemb bağlama vidası
lower course aşağı çığır, mansap
lower deck alt güverte, alt tabliye
lower end alt uç
lower fixed point alt sabit nokta
lower flange alt flanş, putrelin alt başlığı
lower idler alt makara
lower into indirmek, çukura indirmek
lower layer alt tabaka
lower level alt seviye
lower limit minimum limit, asgari sınır, alt sınır
lower management yönetim alt kademesi
lower rail alt korkuluk rayı
lower release fork alt boşlama çatalı
lower release fork bearing alt boşlama çatalı yatağı
lower sideband alttaki yanbant
lower sum alt toplam
lower support alt destek, alt mesnet
lower support arm alt destek kolu, alt mesnet kolu
lower tangent screw lemb az hareket vidası
lower tank alt depo
lower the melting point erime noktasını alçaltmak
lower the voltage voltajı azaltmak, gerilimi düşürmek
lower the water level su seviyesini alçaltmak
lower the water table bkz. lower water level
lower triangular matrix alt üçgenel matris
lowercase küçük harf
lowering device alçaltma tertibatı
lowering of machine parts makine parçasını alçaltma
lowering of pressure basıncın azaltılması
lowering of the freezing point donma noktasının düşürülmesi
lowering of the melting point erime noktasının düşürülmesi
lowering of the prices fiyatların düşürülmesi
lowering of the voice sesi kısma
lowering of the water table su tablasının alçalması, yeraltı su seviyesi alçalması, su tablasının
düşmesi, düşürülmesi
lowering the voltage gerilimi azaltma
lowermost point en alçak nokta
lowest en alt, en düşük
lowest common denominator en küçük ortak payda
lowest common multiple en küçük ortak kat
lowest common multiple en küçük ortak kat
lowest price en düşük fiyat, en son fiyat
lowest speed en düşük hız
lowest term en basit terim
low‐grade düşük vasıflı
low‐grade fuel düşük ısı değerli yakıt
lowland ova
low‐level language alt düzey dil
low‐low level alçak‐alçak seviye
low‐pressure air conditioning system alçak basınçlı klima sistemi
low‐pressure cylinder çok genleşmeli bir buhar makinesinde buharın en son genleştiği en büyük
silindir, düşük basınç silindiri
low‐pressure engine çıkış buharını kondensere veren makina, düşük basınç makinası
low‐pressure hot water heating alçak basınçlı sıcak su ısıtma
low‐pressure steam basıncı, atmosfer basıncının altında veya biraz üzerinde olan buhar
lpg (liquid petroleum gas) akışkan haldeki petrol gazı, mayi petrol gazı
lpg (liquid petroleum gas) sıvılaştırılmış petrol gazı
l‐rest , el ile döndürmek için ters l şekline benzeyen torna
LTTP bkz. Long Term Pavement Performance
luadable sıhhatli, zararlı olmayan
lubb‐dupp dinleme sırasında duyulan kalb seslerinin tasvir edilmesi içn kullanılan iki kelime
lube lubricant kelimesinin kısaltılmışı
lube oil makina yağı, motor yağı
lubricant kayganlaştırıcı madde, yağlayıcı madde, hareket esnasında birbirine değen yüzeylerin
kayganlığını sağlama veya müdahale yapacak el veya aleti kaygan hale getirme amacıyla
kullanılanl sıvı yağ, krem veya benzeri bir madde
lubricant yağlama yağı, gres
lubricant nipple yağ memesi, gresör, yağdanlık
lubricant retainer seal yağ keçesi
lubricate yağlamak, kaygan yapmak, yağ sürmek
lubricated yağlı
lubricating yağlama
lubricating chart yağlama çizelgesi
lubricating device yağlama tertibatı, yağlama cihazı
lubricating effect yağlama etkisi
lubricating equipment yağlama ekipmanı
lubricating equipment yağlama ekipmanı, yağlama makinesi
lubricating equipment, mobile bkz. mobile lubricating equipment
lubricating fitting yağlama deliği, gresör
lubricating grease gres yağı
lubricating gun yağ tabancası, gres pompası
lubricating interval yağlama aralığı
lubricating liquid yağlayıcı sıvı
lubricating oil makina yağı, motor yağı
lubricating order yağlama sırası
lubricating pump yağlama pompası
lubricating schedule yağlama planı
lubrication yağlama
lubrication chart yağlama şeması
lubrication diagram yağlama şeması
lubrication machine yağlama makinası, yağlama düzeneği
lubrication oil yağlama yağı
lubrication order yağlama sırası
lubrication schedule yağlama talimatı, yağlama şeması
lubrication system yağlama sistemi
lubrication birbiri ile temas eden hareketli yüzeyler arasındaki sürtünmeyi azaltmak için bu
yüzeyler arasına yağ dağıtılması işlemi
lubricator yağlama düzeni, yağlayıcı
lubricator fitting gres memesi
lubricator pipe yağlama borusu, doğrudan doğruya yağ basılmayacak yerlere hariçteki memeden
yağ ulaştıran boru
lubricator tube bkz. lubricator pipe
lubricator wick yağlama fitili
lubricator yatak yüzeylerine (yağlanacak yüzeylere) yağ basan düzenek, cihaz
lubricator/drip damlalıklı yağdanlık
lubricity kayganlık
luff tackle adi palanga
luff adi palanga, orsa palangası, 3 inç veya daha kalın halata sahip ikili ve tekli makaralı palanga
luffing (a) yön değiştirme, (b) yelkenlinin başını rüzgara çevirme
luffing‐jip crane hareket yarıçapında değişiklik yapılabilmesi için vinç kolu, alçak ucundan vinç
gövdesine mafsallanmış kren, vinç
lug bayılma
lug tread çeker tip dişli araç lastiği sırt deseni
lug kulak, tırnak, kulp, sap, halka, yan köşebenti
lugeon test basınçlı su deneyi
luggable computer taşınabilir bilgisayar
luggage bagaj
luggage compartment arka bagaj, bagaj bölmesi, ön portbagaj, yük bölmesi, bagaj yeri
luggage rack portbagaj
lugging engine motorun aşırı derecede yüklenmesi
lukewarm 1. ılık, orta derecede sıcak, ne sıcak ne soğuk (sıvı hakkında); 2. isteksiz, gayretsiz,
kayıtsız, gevşek
lumber kereste
lumber fork kereste çatalı
lumber grapple kereste kıskacı
lumber kiln kereste kurutma fırını
lumbering industry kereste sanayi
lumen (lm) aydınlık ölçüsü, tümen, yoğunluğu 1 mum olan 1 dolu steradian açı ile bir nokta
kaynağından yayılan ışık akımı
luminaire aydınlatma cihazı
luminaire efficiency ışık randımanı
luminal 1. lumene ait; 2. uyutucu bir ilaç, lüminal
luminance parıltı, parlaklık, yoldan sürücü gözüne yansıyan ışık miktarı
luminance signal ışıklılık işareti
luminarie supports aydınlatma direkleri
luminary ampul
luminescence ışıldama
luminescent gazışıl, ışık yayan
luminescent materials ışıklı malzemeler
luminescent substance ışık yayan madde
luminiferous 1. ışığı geçiren; 2. kendinden ışık veren, ışık saçan
luminosity parlaklık
luminosity ışıklılık
luminous kendi ışığı ile parlayan, ışıldayan, parlak
luminous cone ışık konisi, ışıklı koni
luminous dial karanlıkta ışıksız görülebilen ölçü aleti kadranı
luminous efficiency ışıma verimi
luminous environment ışıksal çevre, ışıklı çevre
luminous flux ışık akısı
luminous intensity ışık şiddeti
luminous mark ışıklı işaret, ışıklı nokta
luminous paint fosforlu boya
luminous point ışıklı nokta
luminous sign ışıklı işaret, fosforesant boya ile yazılmış işaret levhaları (trafik levhaları gibi)
luminous source ışık kaynağı
lumnite cement boksitli çimento
lump küme, yığın, topak
lump clay topak halinde kil
lump formation topaklaşma, topak oluşması
lump size parça boyutu
lump sum götürü, götürü fiyat
lump sum contract götürü usulü sözleşme
lump sum items götürü iş kalemleri
lump sum offer götürü fiyat teklifi
lump sum price götürü fiyat, bütün inşaat için tek fiyat, anahtar teslimi fiyat
lumped circuit toplu öğeli devre
lumped parameter system toplu parametreli dizge
luna ay
lunar ay şeklinde, aysel
lunar month kameri ay, kemeri ay
lunar year ay yılı
lunchbox computer taşınabilir bilgisayar
lunette ekleme halkası, bağlantı halkası
luster cilalı, sırlı
lusterware sırlı çanak çömlek
lustrous parlak
lusus oyun, spor
lute dolgu maddesi
lutetium lu sembolü ile bilinen, atom no: 71 ve atom ağırlığı: 174, 99 olan kimyasal element
lux lüks
lux (lx) aydınlatma birimi, 1 im/ m
luxate ekleminden çıkarmak
luxmeter lüksmetre
luxus ifrat, fazlalık, aşırılık
lyze eritmek
‐M‐