Kur'an Nesli Dergisi

50

description

Kur'an Nesli Dergisinin ikinci sayısı

Transcript of Kur'an Nesli Dergisi

Page 1: Kur'an Nesli Dergisi
Page 2: Kur'an Nesli Dergisi

Adýmlarýmýzý yere daha saðlam basmanýn heyecanýyla selamlýyoruz sizleri. Ýlk sayýmýzla

çýktýðýmýz yolculuðumuz; Kur’an’ý anlama çabalarýmýzýn daha da yoðunlaþtýðý bir çerçeveye

bu sayýyla birlikte daha da odaklanmýþ durumda. Karanlýklarýn daha zifiri olduðu ama buna

karþýn farklý yerlerden ayný umutla yakýlan mumlarýn o karanlýklardan daha kararlý olduðu

bir dönemden geçmekteyiz. Haksýzlýklarýn resmileþtiði, güven ortamýnýn artýk ütopya olarak

görülmeye baþlandýðý bir çaðda, gerek yaþadýðýmýz yerel coðrafyada gerekse de küresel

planda insanýn insan üzerinde kurduðu egemenliklerin, hayatýn anlamýný silikleþtirdiði bir

dönemden geçmekteyiz. Bu süreçte dergimizin temel misyonu Kur’an Nesli’ni yeniden

inþaa etmeye yönelik mütevazi bir katkýda bulunmaya yöneliktir.

Rabbimizden duamýz bu mütevazi katkýnýn her sayýsýnda hem kendini hem de

muhataplarýný daha da geliþtirmesi öðrenirken öðretmesi hiç kuþkusuz. Bizler biliyoruz ki

bizimle ayný kaygýlarý paylaþan ama bu kaygýlarýný organize biçimde buluþturamayan, kendi

içlerindeki fýtrat çaðrýsýna kulak kabartmýþ birçok kayýp kardeþimiz var… Ýþte bizim çabamýz

kayýp kardeþlerimizle buluþarak heyecanlarýmýzý, kaygýlarýmýzý, birikimlerimizi, hata ve

kazanýmlarýmýzý buluþturmak; özeleþtiriyi yaygýnlaþtýrarak daha iyiye doðru birlikte yola

devam etmektir…

Kendilerini farklý kanallarla ve algýlarla da olsa Ýslam ile tanýmlayan ancak ayný kavramlarý

kullanmadýklarý için ayný dili kulanamayan, ayný dili kullanamadýklarý için de birbirlerini

anlayamayan ve bu çeliþkinin sonucunda birbirlerine karþý önyargýlar, husumetler ve

adaletsizlikler içinde gruplara ayrýlan insanlarýn, ortak kavramlarla ortak bir dil inþa etmeleri

ve bu dille birbirlerini anlayarak tek tipleþmeden kimlik zemininde aynileþmeleri

gerekmektedir. Ümmetin vahdeti ancak bu ortak paylaþýmla mümkün olabilir.

Ýþte bu yüzden Kur’an’da Allah’ýn adýyla inþa edilen ortak Müslüman zihnini yeniden

kazanmak için kavramlarýmýzý Kur’an’ýn bütünlüðünde tekrar gözden geçirmeliyiz. Ortak

Kavramlar, Ortak Dil ve Ortak Zihniyet Bilinci hedefiyle dergimizin bu sayýsý Kavram

çalýþmalarý açýsýndan daha da zengin hale getirildi. 1. sayýmýzýn ilk olmasý nedeniyle

barýndýrdýðý incelik ise bu sayýda sayfa sayýsý daha da arttýrýlarak giderilmeye çalýþýldý.

Allah’ýn izniyle gelecek sayýlarýmýzda daha da zengin bir içerik hazýrlamaya özen

göstereceðiz.

Bu sayýmýzda Mustazaf, Hikmet, Takva/Sorumluluk Bilinci gibi kavramlarýn yaný sýra çeþitli

metodolojik çalýþmalarý da sizlerle paylaþýyoruz. Güncelliðin ancak Kur’an merkezli

çabalarla anlamlý olabileceðinden hareketle, Kur’an çalýþmalarýna aðýrlýk vermeye devam

edeceðiz. Bununla birlikte derginin hem içeriði hem de teknik iþleyiþi gibi konularda bizimle

beraber olmanýzdan, olumlu ve olumsuz eleþtirilerinizi paylaþmanýzdan memnuniyet

dýyacaðýz. Bunun için iletiþim noktamýz dergimiz telefonlarý, www.kurannesli.net adresimiz

ve [email protected] e-postamýzdýr.

Rahman’ýn bereketiyle çiçeklenen çabalarýmýzýn

Yardýmlarýnýzla daha iyiye taþýnmasý duasýyla.

Kur’an Nesli

Page 3: Kur'an Nesli Dergisi

içindekileriçindekiler

Sorumluluk Bilinci

Sabýr Atýl Kalmak Deðil, Direnç Göstermektir

Bedevileþmek Üzerine

Kur’an Açýsýndan Duygu ve Düþünce Yöntemi

Kur’an’ýn Hz. Muhammedi -2.Bölüm-

Hz. Peygamber’in Kur’an Öðretim Modeli

Bir Eðitim Süreci Olarak Teblið

Yeryüzünün Varisi (Hangi) Mustazaflar

Kendimizle Yüzleþmek Secdelerle Yükselmek

Hikmet Kavramý

Vahy Karþýsýnda Müfessir ve Okuyucu

Alak Suresi Tefsiri -1. Bölüm-

Gündemden Baþlýklar

Zafere Þafak Sayarken

Güvercin Yokuþu

Tusunami

4

7

9

11

16

19

22

26

29

32

37

39

42

45

46

48

Gül Suyubol

Þükrü Hüseyinoðlu

Murat Eraslan

Dr. Abdullah Mavi

Bülent Þahin Erdeðer

Dr. Mehmet Sürmeli

Murat Kurtuldu

Esra Aydýn

Fatma Zehra

Þaban Piriþ

Seyyid Kutub

A. Paksu

Kur’an Nesli

Hatice Kübra Eroðuz

Palo

Kamer Kaan

11

Kur’an AçýsýndanDuygu ve Düþünce

Yöntemi

Kur’an’ý iyi anlamak için insaný tanýmaya ihtiyaç

vardýr. Eksiklerimizi bilmek, zaaflarýmýzýn bilincinde

olmak vahiyle temas kurarken doðru bir bakýþ

açýsý geliþtirmemize yardýmcý olabilir.

Dr. Abdullah Mavi bu yazýsýnda insana anlam

kazandýran “duygu ve düþünce” yöntemini

psikolojik bir yaklaþýmla sorgulamaktadýr.

SAYFA

Page 4: Kur'an Nesli Dergisi

nesliiman ve amel b i r l ik te l ið inde

Ýki Aylýk Araþtýrma - Fikir DergisiYýl: 1 Sayý:2 Aralýk - Ocak 2006

Sahibi

Murat Kurtuldu

Yazý Ýþleri Sorumlusu

Esra Saraç

Editör

Bülent Þahin Erdeðer

Yayýn Kurulu

Murat Kurtuldu Bülent Þahin ErdeðerEsra SaraçGül SuyubolEsra AydýnYýldýz Yýldýrým Cenk Að

Yazýþma Adresi

PTT Cad. Deniz Mah. Balcýoðlu Ap.No: 24/7 Derince / KOCAELÝ

Web

www.kurannesli.org

Kurumsal Web

www.kurannesli.net

E-Posta

[email protected]

Abonelik

Altý Sayý: 15 YTL (15.000.000 TL) Tel: 0216 443 85 43 - Bülent Þ. Erdeðer

Posta Hesap Çeki

Murat Kurtuldu - 5092687

Grafik - Tasarým

Kur’an Nesli Tasarým [email protected]

Baský

Diner Ofset

Tüm yazýlarýn sorumluluðu yazarlarýna aittir.Kaynak gösterilmek kaydýyla alýntý yapýlabilir.

19

Hz. Peygamber’inKur’an Öðretim Modeli

SAYFA

Ýslam’ýn en büyük öðretmeni Hz. Muhammed’in Kur’an öðretimine verdiði önem ve eðitim metodlarýüzerine Dr. Mehmet Sürmeli’nin

araþtýrmasý

9SAYFA

BedevileþmekÜzerine

32SAYFA

Hikmet Kavramý

Hikmet ne demektir? Kur’an hikmeti nasýl tanýmlar? Gibi

sorulara yanýtlar arayan Þaban Piriþ’e ait araþtýrma

22SAYFA

Bir EðitimSüreci Olarak

Teblið

Page 5: Kur'an Nesli Dergisi

“Siz ey imana ermiþ olanlar; Allah'ýn size helal kýldýðý hayatýn güzelliklerinden kendinizi yoksun býrakmayýn, “Gerçek þu ki , biz (akýl ve irade) emaneti(ni) göklere ve ama hakkýn sýnýrlarýný da aþmayýn; Allah sýnýrlarý aþanlarý yere sunmuþtuk; ama(sorumluluðundan ) korktuklarý için sevmez. O halde Allah'ýn rýzýk olarak size baðýþladýðý onu yüklenmeyi reddettiler . O(emaneti) insan üstlendi; meþru güzelliklerden yararlanýn ve iman ettiðiniz Allah'a zaten o, daima haksýzlýða ve akýlsýzlýða son derece meyyal karþý sorumluluðunuzun bilincinde olun.” (5/87-88) biridir. (Ahzab 33/72)

Bu gibi bir çok ayette, Rabbimiz bizleri sorumluluk bilincine Ýnsaný deðerli kýlan yaratýlýþ gayesine uygun manayý tam olarak sahip bireyler olmamýz konusunda uyarmaktadýr. Kur'an'ýn þahsýnda taþýmasýdýr. “Allah Teala melekleri þehvetsiz (yani, muhatab aldýðý insan yeryüzüne halife olarak seçilmiþtir. her türlü maddi lezzet, þevk ve arzudan uzak ) ve fakat akýllý Halifelik görevi baþlý baþýna büyük bir sorumluluk demektir. (yani kendisi için nihai anlamda faydalý olacak iþlerin bilincinde)

olarak yaratmýþtýr. Hayvanlarý da akýlsýz fakat þehvetli olarak “O ki, sizi yeryüzünün halifeleri kýldý ve sizi size yaratmýþtýr. Ýnsanlarý ise hem akýllý, hem de þehvetli olarak

yaratmýþtýr” (Katâde). Yaratýcý her varlýðý, bir amaç için verdiklerinde denemek için kiminizi kiminizden yaratmýþ ve bundan dolayý her varlýða kendine özgü bir yaratýlýþ derecelerle üstün kýldý..” (En'am 6/ 165) amacý yüklemiþtir. Bir varlýk hangi amaç için yaratýlmýþsa , onun deðeri, ancak uðruna yaratýldýðý vazifeyi yerine getirmesiyle Ayette insanýn halife kýlýnarak imtihana tabi tutulduðu tamamlanýr. Ýnsanýn görevi ise halifelik sorumluluðunun belirtilmektedir. Ýmtihan ise irade sahibi olmakla mümkündür. bilincinde olmasýdýr. Bu bilinçle hareket ettiði taktirde deðerli bir Ýrade sahibi olmak seçme özgürlüðü demek olduðundan, insan varlýktýr . iyiyi ve kötüyü seçme konusunda serbesttir. Bu noktada iyi ve

kötünün ne olduðunu gösterecek bir kýlavuza ihtiyaç duyar. “Allah, insan koþulunun vazgeçilmez unsuru olan özgürlüðe Kýlavuzdan sorumluluðunu anladýðý taktirde doðrularý eyleme uygun yolu çizmek için peygamberleri aracýlýðýyla kendi köksel dökebilir .

Gül SUYUBOL

“Yaratýcý her varlýðý, bir amaç için yaratmýþ ve bundan dolayý her

varlýða kendine özgü bir yaratýlýþ amacý yüklemiþtir. Bir varlýk

hangi amaç için yaratýlmýþsa , onun deðeri, ancak uðruna

yaratýldýðý vazifeyi yerine getirmesiyle tamamlanýr. Ýnsanýn görevi

ise halifelik sorumluluðunun bilincinde olmasýdýr. Bu bilinçle

hareket ettiði taktirde deðerli bir varlýktýr .”

Sorumluluk Bilincinesli 4

Page 6: Kur'an Nesli Dergisi

“De ki: "Babalarýnýz, oðullarýnýz, kardeþleriniz, eþleriniz, özümüne sadýk kalmak ve özgür olma kaderimizi tamamlamak akrabanýz, elde ettiðiniz mallar, durgun gitmesinden için takip etmemiz gereken yolu vahyetmiþtir. Ýnsan, bu yolu

takip ederek ve kurallara uyarak Allah'a gerçek imanýn yolunu korktuðunuz ticaret, hoþunuza giden evler sizce Allah'tan bulur ve ona kavuþur : özgürlüðün bu kullanýmý, kalben olduðu peygamberinden ve Allah yolunda mücadele etmekten kadar zeka olarak da hayvanlarýn içgüdülerine göre yaþayarak daha sevgili ise, Allah'ýn buyruðu gelene kadar bekleyin. ulaþmýþ olduðu düzeye ulaþmayý saðlar. Böylece insan ilahi Allah fasýk kimseleri doðru yola eriþtirmez." Tevbe 9/24iradeyi doðal düzene baðlayan bað ile ifade edilen uyuma ulaþabilir: bütün diðer unsurlar için doðal denge ne ise, Allah'ýn Allah insana ruhunu, bedenini ve kendine özgü nitelikleri sevk ona emrettiði yolu takip etmek de insan aklý için odur. Onun ve idare etme sanatý bahþetmiþtir. Kendini idare etme sýnýrlý bilinci, Allah'ýn haklarý ile kendi sorumluluklarý arasýnda konusunda baþarýsýz olan insan baþkalarýný da idare edemez. uyumu saðlar[1]: Bu kendimize karþý sorumsuzluðumuzun belirtisidir.

“…Bunlar -Allah'ýn sýnýrlarýdýr (sakýn) onlara yanaþmayýn. “Kitab'ý okuduðunuz halde, kendinizi unutup insanlara Ýþte Allah insanlara ayetleri böyle açýklar umulur ki iyilikle mi emrediyorsunuz. Hiç aklýnýzý kullanmýyor sakýnýrlar.” (Bakara 2 /187 ) musunuz!?” (Bakara 2/44)

Ýnsan yaratýlýþ olarak özgür bir yapýya sahiptir:ayný zamanda Kendimizi eðitmemiz emir, emir olan her þey sorumluluk Allah'ýn emanetinin koruyucusudur. Bu aðýr görevi yerine demektir. Emirlerin sorumluluðunu anlamadan eyleme dökmek getirmesi hayatýný kuþatan bir vazifedir. Bu sorumluluðun aklýmýzý, düþünsel anlamda kullanmadýðýmýzýn göstergesidir. bilincinde olduðu müddetçe emanetinin koruyucusu olabilir . Örneðin; Ýnsanlar ibadetin gerçek anlamýný unuttular. Ýbadeti

birtakým kulluk merasimleri ve ayinleri haline getirdiler. Bunlarý Kur'an'ýn özellikle vurguladýðý konularýn içerisinde; düþünmek, yerine getirerek üzerlerine düþen kulluk görevlerini yerine akýl etmek ve bu ikisinin bileþimi sonucunda anlayabilmek getirdikleri düþüncesiyle geriye kalan zaman içerisinde iþlerine vardýr. Ancak aklýn sorumluluðunu kavrayanlar, bu verilmiþ olan geldiði þekilde davranýr oldular. Oysaki günün belirli nimetleri gereðiyle yerine getirebilirler. Aklýn sorumluluðunun vakitlerinde kýldýðýmýz namazýn mahiyeti üzerinde düþünüp bilincinde olmayanlar hakkýyla düþünme fonksiyonunu yerine bizlere yüklediði sorumluluklarý yerine getirmemiz, bir çok þeyin getiremediklerinden dolayý kör, saðýr ve dilsiz olarak bilincine varabilmemiz demekti.vasýflandýrýlmýþtýr.

“ Ýnsandan istenen ibadet sadece maddi yapýnýn uymak Sorumluluk; yüklenmiþ olduðumuz iþlerden ötürü hesap zorunda olduðu kanunlara zorunlu olarak uymak deðil, vermemizdir. Ýnsanoðlu, þehadet getirip teslim olduðu andan ayný zamanda þer'i hükme de bilinçli olarak uymaktýr .”[2]itibaren, Rabbine, kendisine, ailesine, içerisinde bulunduðu topluma; en önemli görevlerden biri olan teblið görevini yerine “O halde, hangisi daha iyidir ? Yapýsýný Allah'a karþý getirme konusunda paylaþýmda bulunduðu kardeþlerine ve saðlam bir sorumluluk bilinci ve O'nun hoþnutluðu(nu Rabbimizin bize lütfetmiþ olduðu doðaya karþý büyük bir kazanma çabasý ) üzerin de yükselten mi; yoksa yapýsýný sorumluluk üstlenmiþtir. Bizlere lütfedilen emanetlerin kaygan bir yar kenarýna kuran ve sonra da onunla beraber bilinçsizce kullanýmý tam anlamýyla teslimiyet bilincini yuvarlanýp cehennem ateþini boylayan mý?” ( Tevbe 9/109) kavrayamadýðýmýza iþaret etmektedir. Bu noktada kendimize sürekli , kime ve neye karþý sorumlu olduðumuzu düþünmek ve Ýslam yaþantýmýzýn tüm sorunlarýna cevap verebilecek bir bu sorulara Kur'an eksenli bir düþünce sürecinde cevaplar hayat tarzýdýr. Sadece inançlarý deðil; sosyal davranýþ aramak doðru sonuçlara ulaþmamýzý saðlayacaktýr. kurallarýný da emreder. Bu davranýþ kurallarýnda birinci önemli

“Kur'an'ýn özellikle vurguladýðý konularýn içerisinde;

düþünmek ,akýl etmek ve bu ikisinin bileþimi

sonucun da anlayabilmek vardýr. Ancak aklýn

sorumluluðunu kavrayanlar, bu verilmiþ olan

nimetleri gereðiyle yerine getirebilirler. Aklýn

sorumluluðunun bilincinde olmayanlar hakkýyla

düþünme fonksiyonunu yerine getiremediklerinden

dolayý kör, saðýr ve dilsiz olarak vasýflandýrýlmýþtýr.”

Sorumluluk Bilinci nesli5

Page 7: Kur'an Nesli Dergisi

madde; sorumluluðumuzu kavrama içerisinde kendimizi

eðitmemizdir .Bugünkü müslümanlarýn ciddi sorunu kendilerini

deðerlendirip eðitme konusunda pasif kalmalarýdýr. Eðitilmemiþ

bir kiþilik sorumluluk kaldýramayacak kadar güçsüzdür. Eðitim

bir olgunlaþma evrenidir; hislerin olgunlaþmasý demek kiþiliðin

oluþmasý demektir .

Eðer bizler sorumluluklarýmýzýn neler olduðunu düþünmeden,

hayatýmýzý bilinçsiz devam ettirirsek eksikliklerimizden dolayý,

deðerlendirme noktasýnda zayýf kaldýðýmýz için eylemlerimizde

problemler doðacaktýr. Bu problemler hayatýmýzý paylaþtýðýmýz

kiþileri etkileyecek sorunlarla karþýlaþmamýz bizi çözümsüzlüðe

itecektir. Hz Ali, Kufelilerin sorumsuz davranýþlarýndan

bahseden bir konuþmasýnda þunlarý söylemektedir;

“Düþmanlar boþ durmayýp sürekli tuzak ve hile hazýrlayýp

kendini yeniliyor, sizinle oynuyor. Sizler ise bir önlem

düþünmüyorsunuz. Düþman kurnazca sizden gurup gurup,

parça parça almakta, sizler ise sadece öfkeyle dolup

taþmaktasýnýz. Onlar ise sizi bir dakika unutmaz iken siz

habersiz baþýnýzý alýp gitmekte, sorumluluklarýnýzý ihmal

etmektesiniz... Allah'a yemin ederim ki birbirinin yardýmýna

koþmayan ve iþi hep diðerine havale ederek, sorumluluktan

kaçýnanlar maðlup olurlar, üzülürler, yenilgiyi tadarlar.”

“(Ama) ahiret yurduna gelince, Biz orayý yeryüzünde

büyüklük taslamayan ve bozgunculuk çýkarmak istemeyen

kimselere ayýrmýþ bulunuyoruz; çünkü gelecek Allah'a

karþý sorumluluk bilinci taþýyan kimselerindir.” (Kasas 28/

83 )

Ey Ademoðullarý! Size yücelerden, hem çýplaklýðýnýzý

örtesiniz diye hem de bir görkem güzellik nesnesi olarak

giyim kuþam ( yapma bilgisini ) bahþettik; ama Allah'a karþý

sorumluluk bilinci örtüsü her þeyin üstündedir . iþte bunda

(da) Allah'ýn ayetlerinden biri var ki , insanoðlu belki ders

alýr.” (A'raf 7/ 29)

Sonuç olarak Ýslam'ý anlamak ve yaþamak bireyin içsel

arýnmasýyla sýnýrlandýrýlmýþ rahat bir meditasyon deðildir. Ayný

zamanda sadece sosyal ve siyasal geliþmelere odaklanmýþ bir

politik hareket de deðildir. Sorumluluklardan, Rabbimizin

bizden istediði adanmýþlýðý, dünya merkezlilikten Ahiret

merkezli bir bakýþ açýsýný anlamaktayýz. Sorumluluklarýmýzýn

göz ardý edildiði günümüzde Ýslam'ýn mistik ya da sosyalist bir

dünya görüþü olmadýðýnýn altýný defalarca ve ýsrarla çizmeliyiz.

DÝPNOTLAR

[1] Tarýk Ramazan, Avrupada Müslüman Olmak, Anka Yay.

Eylül 2005 sf. 95

[2] Pýnar yayýnevi-Mevdudi :Ýslami kavramlar .

“Sonuç olarak Ýslam'ý

anlamak ve yaþamak bireyin

içsel arýnmasýyla

sýnýrlandýrýlmýþ rahat bir

meditasyon deðildir. Ayný

zamanda sadece sosyal ve

siyasal geliþmelere

odaklanmýþ bir politik

hareket de deðildir.

Sorumluluklardan,

Rabbimizin bizden istediði

adanmýþlýðý, dünya

merkezlilikten Ahiret

merkezli bir bakýþ açýsýný

anlamaktayýz.

Sorumluluklarýmýzýn göz ardý

edildiði günümüzde Ýslam'ýn

mistik ya da sosyalist bir

dünya görüþü olmadýðýnýn

altýný defalarca ýsrarla

çizmeliyiz.”

Sorumluluk Bilincinesli 6

Page 8: Kur'an Nesli Dergisi

Herhangi bir inanç ve düþünce ekolünün üzerinde yükseldiði pasifleþmesi ve bir köþeye çekilip olup bitenin sonucunu temel yapýtaþlarýndan biri de kavramlardýr. Kavramlar, ait beklemesi olarak deðil, hayatýn zorluklarýyla mücadele olduklarý inanç ve düþünce sisteminin bir anlamda kodlarýný ederken direnç göstermesi, dayanýklýlýk göstermesi þeklinde oluþtururlar ve o sistemin temel yaklaþýmlarýný ifade ederler. Bu tanýmlar. Yani sabýr insanýn mücadele alanýný terk etmesi deðil, itibarla kavramlarý tanýmadan ve onlarýn içeriðine doðru bir mücadelede sebat etmesidir.þekilde vakýf olmadan bir inanç veya düþünce sistemini anlamak mümkün deðildir. Nitekim Kur'an-ý Azimüþþan'da sabýr kavramý, genellikle mücadele, cihad, Müslümanlarýn karþýlaþtýklarý zorluk ve Bu itibarla Ýslam'ýn doðru anlaþýlmasý da, öncelikle sahip sýkýntýlarla ilgili ayeti kerimelerde geçmektedir:olduðu kavramlarýn doðru algýlanmasýyla mümkündür. Zira

“Sizin sabýrlý yirmi kiþiniz onlardan iki yüz kiþiyi yener” kavramlarýn doðru algýlanmamasý, beraberinde çeþitli yanlýþ (Enfal 8/65)yaklaþým ve pratikleri getirmektedir.

“Onlarýn söylediklerine sabret, yanlarýndan güzellikle Yanlýþ algýlanmaya sýkça maruz kalmýþ olan kavramlar ayrýl” (Müzemmil 73/10)arasýnda sabýr kavramý ön sýralarda bulunmaktadýr. Kur'an'da, “Ey inananlar! Sabýr ve namazla yardým dileyin. Allah bela, musibet ve sýkýntýlar karþýsýnda Allah'a dayanarak direnç muhakkak ki sabredenlerle beraberdir. Allah yolunda gösterme karþýlýðý kullanýlan sabýr kavramý, zamanla öldürülenlere “Ölüdür” demeyin; zira onlar diridirler. Fakat teslimiyetçilik, pýsýrýklýk, tembellik ve her þeyi Allah'a havale siz farkýnda deðilsiniz. Muhakkak sizi biraz korku, biraz edip zorluklarla mücadeleden kaçýþ olarak algýlanmaya açlýk ve mallardan, nefislerden, ürünlerden biraz baþlamýþtýr. Bu durum sadece halk arasýnda böyle olmakla eksiltmekle deneriz, sabredenleri müjdele. Onlara bir kalmamýþ, bazý yazýlý eserlere bile yansýmýþtýr. Örneðin; Türk musibet geldiðinde; 'Biz Allah'a aitiz ve elbette O'na Dil Kurumu tarafýndan yayýnlanmýþ olan iki ciltlik Türkçe döneceðiz' derler.” (Bakara 2/153156)Sözlük'te sabýr kavramý þu þekilde açýklanýyor: “Acý, yoksulluk, haksýzlýk gibi üzücü durumlar karþýsýnda ses çýkarmadan Görüldüðü gibi Kur'an, sabrý, “hayat sahnesinde zorluklar onlarýn geçmesini bekleme erdemi, dayanç.” Ayný sözlükte karþýsýnda direnç göstermek, umutsuzluk ve yenilgi sabýr kavramýyla yakýn alakasý bulunan tevekkül kavramý ise psikolojisine kapýlmamak, dimdik ayakta ve sebat üzere benzer bir yaklaþýmla þöyle açýklanýyor: “Her þeyi Allah'a bulunmak” olarak tanýmlamaktadýr.býrakma, Allah'tan bekleme, kadere boyun eðme.” “Ey iman edenler! Sabredin, direnip üstün gelin. Cihada Oysa hayýr, ne sabýr “Acý, yoksulluk, haksýzlýk gibi üzücü hazýrlýklý, uyanýk bulunun ve Allah’tan korkun ki, baþarýya durumlar karþýsýnda ses çýkarmadan onlarýn geçmesini eriþesiniz.”(Al-i Ýmran 3/200)bekleme”dir, ne de tevekkül “Her þeyi Allah'a býrakma, Allah'tan bekleme”dir. “Andolsun biliyoruz, onlarýn dedikleri elbette seni üzüyor, gerçekteyse onlar seni yalanlamýyorlar, fakat o zalimler Kur'an, sabrý insanýn karþýlaþtýðý sorunlar karþýsýnda bile bile Allah'ýn ayetleri karþýsýnda diretiyorlar.

Þükrü Hüseyinoðlu

“ Kur'an'da,bela, musibet ve sýkýntýlar karþýsýnda Allah'a dayanarak

direnç gösterme karþýlýðý kullanýlan sabýr kavramý, zamanla

teslimiyetçilik, pýsýrýklýk, tembellik ve her þeyi Allah'a havale edip

zorluklarla mücadeleden kaçýþ olarak algýlanmaya baþlamýþtýr.”

Sabýr Atýl Kalmak Deðil, Direnç Göstermektir nesli7

Page 9: Kur'an Nesli Dergisi

tevekkül etmiþim. Artýk siz ortaklarýnýzla toplanýp

yapacaðýnýz iþi karara baðlayýn da iþiniz size örtülü

kalmasýn (veya tasa konusu olmasýn), sonra hakkýmdaki

hükmünüzü -bana süre tanýmaksýzýn verin.” (Yunus 10/71)

“Allah'tan bir rahmet dolayýsýyla, onlara yumuþak

davrandýn. Eðer kaba, katý yürekli olsaydýn onlar

çevrenden daðýlýr giderlerdi. Öyleyse onlarý baðýþla, onlar

için baðýþlanma dile ve iþ konusunda onlarla müþavere et.

Eðer azmedersen artýk Allah'a tevekkül et. Þüphesiz Allah,

tevekkül edenleri sever.” (Al-i Ýmran 3/159)S e n d e n ö n c e d e r a s u l l e r y a l a n l a n m ý þ t ý d a , yalanlanmalarýna ve eziyet edilmelerine ne sabýr ettiler, “Böylece biz seni, kendisinden önce nice ümmetler gelip-nihayet kendilerine yardýmýmýz yetiþti. Allah'ýn kelimelerini geçmiþ olan bir ümmete (elçi olarak) gönderdik; sana deðiþtirecek yoktur. Sana da rasullerin haberinden geldi.” vahyettiklerimizi onlara okuyasýn diye. Oysa onlar (En'am 6/3334) Rahman'a nankörlük ediyorlar. De ki: 'O, benim Rabbimdir, O'ndan baþka ilah yoktur. Ben O'na tevekkül ettim ve son “Sabýr çok genel bir kelime olup, sözgelimi, musibet anýnda dönüþ O'nadýr.'” (Rad 13/30)dayanmak sabýrdýr, zýddý acelecilik ve dayanýksýzlýktýr; savaþta, savaþ meydanýndan kaçmayýp direnme sabýrdýr, zýddý “Korkanlar arasýnda olup da Allah'ýn kendilerine nimet korkaklýk ve firardýr; gerektiðinde sýr saklama, dili gereksiz verdiði iki kiþi: 'Onlarýn üzerine kapýdan girin. Girerseniz, sözlerden koruma sabýrdýr, zýddý 'boþ boðazlýk'týr…”(Kur'an'da þüphesiz sizler galibsiniz. Eðer mü'minlerdenseniz, Temel Kavramlar, Ali Ünal, Kýrkambar Yayýnlarý, sh.442) yalnýzca Allah'a tevekkül edin.' dedi.” (Al-i Ýmran 3/23) (Ayrýca bakýnýz: 9/129, 14/12, 33/48)“Kur'an, savaþta düþman karþýsýnda sabýr ve namaz tavsiyesinde bulunur. Korku, açlýk, mal, can ve meyve “Size verilen herhangi bir þey, dünya hayatýnýn metaý (kýsa eksikliðinin sebep olduðu þiddetli ve zor problemler karþýsýnda süreli faydalanmasý)dýr. Allah katýnda olan ise, daha hayýrlý sabýr ve namaz öðüdünü verir. Kur'an müminlere sabýr ve ve daha süreklidir. (Bu da) iman edip Rablerine tevekkül namazý öðütlemektedir. Çünkü her ikisinde görünür bir edenler içindir; kararlýlýk mevcuttur. Mümin namazda Allah'ý ve O'na olan inancýný; sabýrda Allah rýzasýný gözettiðini hatýrlatýr. Artýk (Bunlar,) Büyük günahlardan ve çirkin -utanmazlýklardan kendisine çullanan bir dünya ve istekler için çýrpýnan bir bedeni kaçýnanlar ve gazablandýklarý zaman baðýþlayanlar, yoktur. Sabýr dayanma gücüdür ve dayanmaya devamda kararlýlýktýr, gaye ve hedefe inanmaktýr.”(Ýnanç ve Amelde Rablerine icabet edenler, namazý dosdoðru kýlanlar, iþleri Kur'ani Kavramlar, Muhammed el-Behiy, Yöneliþ Yay. Sh. 243) kendi aralarýnda þura ile olanlar ve kendilerine rýzýk olarak verdiklerimizden infak edenler, Evet, sabýr pasifize olmak, hayat ve mücadele sahnesinden çekilmek deðil, mücadelede sebat etmek, zorluklara ve nefsin Ve haklarýna tecavüz edildiði zaman, birlik olup karþý ölçüsüz taleplerine göðüs germektir. koyanlardýr.” (Þura 42/36-39) Ayný þekilde tevekkül de, insanýn kendi sorumluluklarýný terk Görüldüðü gibi tevekkül, insaný Allah'a yönelten ve edip atýl kalmasý ve bir köþeye çekilerek her þeyi Allah'tan yakýnlaþtýran, insana, alemlerin Rabbi Allah'a yönelmekten beklemesi deðil, kendi sorumluluklarýný/yükümlülüklerini yerine aldýðý güç ve güvenle zalimlere meydan okutturan aktif ve getirme çabasý içerisinde olup sonucu Allah'tan beklemesi, dinamik bir tutumdur. Kýsacasý tevekkül, mücadele sahnesini zorluklar ve musibetler karþýsýnda Allah'a güvenmesi terk edip, Ýsrailoðularý'nýn Hz. Musa'ya “… “Ey Mûsa! Onlar dayanmasý anlamýna gelmektedir. orada bulundukça biz oraya asla girmeyeceðiz. Sen ve Rabbin gidin onlarla savaþýn. Biz burada oturacaðýz.” Yani Kur'an'ýn anlam dünyasýnda tevekkül, kesinlikle insaný (Maide 5/24), dediði gibi mücadele sahnesinden kaçmak ve pasif kýlan bir tutum olmadýðý gibi, bunun da ötesinde insanýn her þeyi Allah'tan beklemek deðil, Allah'a dayanýp mücadeleye Allah'la olan baðýný güçlendirerek zorluklar ve musibetler giriþmek ve alemlerin Rabbine olan güvenden alýnan güçle karþýsýnda da ayakta kalmasýný saðlayan dinamik ve aktivist bir Firavunlara, Nemrudlara meydan okumaktýr.tutum olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Güzel bir söz vardýr; “Ýnsan güvendikleri kadar güçlüdür” diye. Bu noktada bir kere daha hidayet rehberimiz Kur'an-ý Sabýr ve tevekkül gibi kavramlar da zaten insaný pasifleþtirmek Azimüþþan'a kulak verelim: için deðil, aktif ve güçlü kýlmak için vardýr. “Onlara Nuh'un haberini oku. Hani kavmine demiþti ki: 'Ey Allah'a tevekkül eden, Allah'a dayanýp sabýr ve sebat gösteren kavmim, Ýçinizde bulunmam ve Allah'ýn ayetlerini insanlardan/topluluklardan daha güçlüsü olabilir mi? hatýrlatmam eðer size aðýr geliyorsa ben, þüphesiz Allah'a

Sabýr Atýl Kalmak Deðil, Direnç Göstermektirnesli 8

“Evet, sabýr pasifize olmak,

hayat ve mücadele

sahnesinden çekilmek deðil,

mücadelede sebat etmek,

zorluklara ve nefsin ölçüsüz

taleplerine göðüs germektir.”

Page 10: Kur'an Nesli Dergisi

barbar Batý'nýn eseri olarak karþýmýzda durmaktadýr. Batý'nýn bu barbar uygarlýðýna karþý insanlýðýn tek kurtuluþ ümidi olan biz Müslümanlar ne haldeyiz peki? Bedeviliði yýkýp yeryüzüne medeniyet taþýmýþ inancýmýzý ne kadar temsil Biliyoruz ki, kitabýmýz Kur'an, insaný fazilet ve erdem hamuru ile edebiliyor, insanlýk için bir umut olma sorumluluðumuzu ne yoðurmuþ, onun ilk talebeleri bu yoðrulma sonucunda kadar ciddiye alýyoruz? cahiliyyeyi ortadan kaldýrýp Ýslam medeniyetini hakim kýlýp,

Yesrib'i Medine'ye çevirmiþlerdi. Tarih boyu Kur'an'la yol alan Müslümanlar yeryüzüne hep erdemi, fazileti, medeniyeti Kur'an medeniyete, Kur'an'sýzlýk bedeviliðe götürür yaymýþlardýr.

Bedevi, lügat anlamý olarak “çölde yaþayan, göçebe ve savaþçý Günümüzde Batý'nýn temsil ettiði gücü hukukun üstünde tutan Arap kabilelere” verilen addýr. Fakat kavram olarak medeni zalimler ise hep barbarlýðý, baðnazlýðý, güce tapýnmayý olmayan, kaba-saba davranýþlar sergileyen insanlar yeryüzüne hakim kýlmak için çalýþmýþlar, bu amaçlarý anlamýnda kullanýlmaktadýr. doðrultusunda ülkeler iþgal edip, akla hayale sýðmaz katliamlar gerçekleþtirmiþlerdir. Biz Müslümanlar Kur'an'la idrakimizi ve pratiðimizi inþa

ettiðimiz her dönemde, yeryüzünde hakk ve adalete dayalý Tarih boyunca Ýslam'la küfür arasýnda süren hakk-batýl Rabbani medeniyetin ýþýðýný parlatmýþýz. Fakat Kur'an'ý mücadelesini bu açýdan medeniyet ile barbarlýk arasýndaki bir idrakimizden ve hayatýmýzdan uzaklaþtýrdýkça hem kendimizi, mücadele olarak da adlandýrabiliriz. Evet, gücü her þeyden hem de yeryüzünü bu rahmet ýþýðýndan mahrum býrakmýþýz. üstün gören, güçlünün haklýlýðýna iman eden Batý hep barbar Kur'an Ýslam toplumlarýnýn hayatýndan koparýldýkça, medeniyet olagelmiþtir. Öyleki insanlýk tarihinde ne kadar dram varsa bayýrýndan süratle bedevileþme ovasýna doðru koþmuþuz. altýnda hep Batý'nýn bugün temsil ettiði gücü üstün tutan barbar Kur'an kiþisel olandan toplumsal olana hayatýn her alanýnda en anlayýþ vardýr. Ýki dünya savaþý, Hiroþima ve Nagazaki'ye iyi bir pedagog ve sosyolog olarak bizleri inþa etme yapýlan nükleer saldýrýlar, Afrika'dan kitleler halinde susamýþlýðýyla beklerken, umursamaz bir tavýrla varlýðýndan gerçekleþtirilen ve sadece yollarda 12 milyon Afrikalý'nýn habersiz yaþýyor gibi bir haleti ruhiye içerisinde bulunmak hem ölümüne yol açan köle ticareti, yakýn zamanda Bosna'da, Ýslam toplumlarýný hem de insanlýðý sahip olabileceði en büyük Ruanda'da, Çeçenistan'da gerçekleþtirilen katliamlar… Hepsi hazineden mahrum býrakmaktadýr.

Murat ERASLAN

Bedevi, lügat anlamý olarak “çölde yaþayan, göçebe ve savaþçý

Arap kabilelere” verilen addýr. Fakat kavram olarak medeni

olmayan, kaba-saba davranýþlar sergileyen insanlar anlamýnda

kullanýlmaktadýr.

Bedevileþmek Üzerine nesli9

Page 11: Kur'an Nesli Dergisi

Bizlerin ahlaký Kur’an olduðunda onunla tüm dünyayý Ýslam'ýn Ebu Sa'idi'l-Hudri (r.a.) anlatýyor: "Bir bedevi Resulullah'a (s)

medeniyet ýþýðýyla aydýnlatma imkânýna kavuþacaðýz. Bilindiði gelerek, alacaðýný istedi ve bunu yaparken sert davrandý.

gibi Mü'minlerin annesi Hz. Aiþe'ye, Peygamber Efendimiz(s)'in Hatta: 'Borcunu ödeyinceye kadar seni taciz edeceðim' dedi.

ahlakýndan sorulduðunda “Siz hiç Kur'an okumuyor musunuz? Ashab-ý Kiram bedeviyi azarlayýp: 'Yazýk sana! Kiminle

O'nun ahlaký Kur'an'dý” diye cevap vermiþtir. konuþtuðunu bilmiyorsun galiba' dediler. Adam: 'Ben hakkýmý

talep ediyorum' dedi. Hz. Peygamber de, ashabýna: 'Sizler niçin

Kur'an'la ahlaklanmak hak sahibinden yana deðilsiniz?' buyurdu ve Havle Bintu

Kays'a (r.a.) adam göndererek: 'Sende kuru hurma varsa

Böylece görülmektedir ki, medeni olmak demek Kur'an'la benim borcumu ödeyiver. Hurmamýz gelince borcumuzu sana

ahlaklanmak demektir. Ýnsanýn nefsini terbiye etmekten öderiz' dedi. Havle: 'Hay hay! Babam sana feda olsun ey

baþlayarak tüm hayatýný Kur'an'a inþa ettirmesidir. Kur'an'la Allah'ýn Resulü!' dedi. Kadýn, Resulullah'a borç verdi, O da

ahlaklanmayan insan ve toplumlar barbarlýktan kurtulamazlar. bedeviye olan borcunu kapattý ve ayrýca yemek ikram etti. (Bu

Zira barbarlýk insanýn kendini müstaðni görmesiyle baþlar. tavýrdan memnun kalan) bedevi: 'Borcunu güzelce ödedin.

Barbarlýðýn belirgin özelliklerinden biri insanýn kibirli olmasý, Allah da sana mükâfatýný versin' diye memnuniyetini ifade etti.

kendini müstaðni görmesidir. Bilindiði gibi kibir büyük Hz. Peygamber (s) de: 'Ýþte bunlar (borcunu hakkýyla

günahlardan olup, ateþe yaklaþtýran bir davranýþ olarak kabul ödeyenler) insanlarýn hayýrlýlarýdýr. Ýçindeki zayýflarýn,

edilir. Gazali'nin de belirttiði gibi, kibir, insanýn kendi kendine incitilmeden haklarýný alamadýklarý bir cemiyet iflah olmaz'

tapmasý (narsizm,) dolayýsýyla Allah'a ortak koþmasýdýr. buyurdular." (Kütüb-i Sitte Rivayet No: 6703)

Rabbimiz Kur'an'da þöyle buyuruyor: “Yeryüzünde

Kur'an'ýn inþa ettiði insanlarla bedevi insanlar arasýnda daðlar böbürlenerek yürüme! Sen, ne yeri yarabilirsin ne de kadar fark var. Ve günümüzde tüm medeniyet, ilerleme gibi boyca daðlara eriþebilirsin.” (Ýsra, 37) Bu Kur'ani hakikatlere söylem ve iddialarýna raðmen insanlýk barbarlýðýn ve iman edip kendini bu hakikatlere inþa ettiren kiþi ya da bedeviliðin pençesinde inim inim inlemekte… toplumlar barbarlýðýn kapýsýndan geçer mi?

Asýl üzücü olan ise bedeviliðin kapýlarýndan bile geçmemesi Kendini müstaðni görmek, mütekebbir bir çizgi takip etmek gereken Müslümanlar arasýnda zaman zaman bedevice Allah'a saygýsýzlýk olduðu gibi, yeryüzünde huzursuzluklarýn, davranýþlarýn görülmesi. Kaba-saba tavýrlar, kaþ yapayým kargaþalarýn ortaya çýkmasýna, bir sen-ben kavgasýnýn var derken göz çýkarmalar, insanlarý kolayca dýþlamalar, insanlarý olmasýna sebep olmaktadýr. kazanmaya deðil kaybetmeye dönük yaklaþýmlar…

Özetle, Müslüman olmak, insan-ý kâmil olma çabasý içerisine Ýnsanlýðýn yeniden medeniyetle, merhametle, insani olanla girmek, tüm canlýlarýn hukukunu gözetmek gibi hayati tanýþmasý ancak Ýslam'la mümkün olacak. Bunun için fert ve sorumluluklar getirmektedir ve bu sorumluluklar yerine toplum olarak öncelikle biz Müslümanlarýn kendimizi Kur'an getirildiðinde cahiliyye yerini medeniyete terk etmekte, ölçüleriyle donatmamýz, Kur'an'ý ahlak edinmiþ olan Hz. Yesribler Medine'ye dönmektedir. Peygamber'i kendimize kýlavuz edinmemiz ve Ýslam'ýn insaný

inþa eden muhteþem ölçüleriyle hareket etmemiz gerekir. Yüce Allah'a, güzel, yaraþýr kul olabilmemiz için, Rabbimden dilek ve duamýz, bedevilikten, yani kaba-saba sorumluluklarýmýzý yerine getirmemiz gerekir. Böylece bizler davranýþlardan, kalp kýrýcý yaklaþýmlardan uzak, Ýslam'ýn için eskimez model olan, Allah'ýn alemlere rahmet olarak merhamet taþýyýcý ve müjdeleyici mesajýnýn hakim olduðu bir gönderdiði Hz. Peygamber'in izinden gidip örnek insan olmak hayat ve bu hayatýn akibetinde ebedi kurtuluþtur. varken, bedeviliði hayat tarzý edinip düz bir insan olmak ne Þüphesiz ki Allah doðruyu söyler. Selam ve dua ile… büyük bir kayýptýr.

“Kur'an'la ahlaklanmayan insan ve

toplumlar barbarlýktan kurtulamazlar.

Zira barbarlýk insanýn kendini müstaðni

görmesiyle baþlar. Barbarlýðýn belirgin

özelliklerinden biri insanýn kibirli olmasý,

kendini müstaðni görmesidir.”

Bedevileþmek Üzerinenesli 10

Page 12: Kur'an Nesli Dergisi

dikkat çekici bir þekilde "Görmüyor musunuz?" demekle adeta, Ýnsan, akýl ve irade sahibi bir varlýk olarak, sorumluluk taþýdýðý dünyayý fizikî olarak görüp anladýðýmýz gibi, en az onun kadar, ve ölüm sonrasý sorgulanacaðý için diðer canlýlardan çok farklý gözle görecek, aynel-yakîn hasýl edecek þekilde insanýn bir konuma sahiptir. Doðumundan ölümüne kadar, onun psikolojik olarak da okunmasýný istemektedir. Bir baþka ayette hayatýnda duygu, düþünce ve davranýþlarýna anlamlar de, insanýn dýþ dünyasýnda olduðu kadar iç dünyasýnda ve yüklenecek, eðitilmesi, olumlu davranýþlar sergilemesi için çok psikolojik yaþamýnda da pek çok gizli kalmýþ yönlerin açýða farklý yöntemler uygulanacaktýr. çýkarýlacaðýna iþaretle insan, bu konuda çalýþmaya teþvik Bilimlerin koþarcasýna mesafe kaydettiði, teknolojinin seyrinin edilmektedir (41/53). Ne yazýk ki insanlýk, yerin, denizin ve takip edilemez bir ivme kazanýp hýzla yükseldiði çaðýmýzda uzayýn derinliklerine indiði ve araþtýrdýðý kadar, insanýn içine insanlýk, insanýn iç dünyasýný ihmal ettiðini ve kendi eliyle girip araþtýramamýþ, duygu ve düþünce dünyasýný aydýnlatacak ürettiklerinin çok gerisinde kaldýðýný fark etmiþ bulunmaktadýr. yolculuklar yapamamýþtýr. Sonuçta da kendisini, duygu ve düþünce dünyasýný obje yapmaya, davranýþlarýný mercek altýna almaya baþlamýþtýr. Ýnsanlýk tarihinde Kur'an kadar insanýn iç dünyasýný açýklamýþ Psikoloji ilminin, 2005 itibariyle ilk üç içinde yer almasýnýn ve insanlýðý etkilemiþ, evrensel iletiþim metotlarýný insanlýða öngörülmesi, kiþisel bozukluk, ruh hastalýklarý ve kiþisel sunmuþ, baþka bir kitap ve Peygamberimizden baþka ikinci bir geliþimle ilgili konularý iþleyen kitaplarýn vitrinleri doldurmasý ve insan göstermek asla mümkün deðildir. Bu itibarla insanýn iç susamýþ insanlar tarafýndan okunmasý. Psikiyatr ve dünyasýnda tüm olup biteni (50/16), ruhi yapýsýný ve psikolojik psikologlarýn en az diðer branþ doktorlarý kadar ilgi görür hale hayatýný en mükemmel þekilde bilen ve anlatan Allah'týr, Allah'ýn gelmesi, basýn yayýn yoluyla izlenmekle bitmeyen insanlýk Kelamý ve nebileridir. dramlarý hep bu arayýþý açýk bir þekilde ortaya koyan göstergelerdir. Ýnsanýn çaðýmýzdaki bu hayatî ihtiyacý sebebiyle, Kur’an’a ve

Peygamberimize müracaat edenler, hiç bir zaman elleri boþ Kur'an evrenseldir, yeryüzündeki bütün insanlara ve her dönmeyecek, sadre þifa verecek, insaný çaðýn getirdiði insanýn tüm varlýk boyutlarýna hitap etmek için inmiþtir ve her bunalýmlardan çekip alacak pek çok tedavi yöntemleriyle insanýn her problemiyle ilgilenmek için gelmiþtir. Ayetin karþýlaþacaklardýr. Kur'an, bir gen haritasý gibi insanýn ifadesiyle o, hem insanlara, Peygamberimiz (S.A.V.) gibi bir psikolojik yol haritasýný elimize tutuþturmuþtur denebilir. Týpký Rahmet (17/82) hem de sinelerde olana (iç dünya ile ilgili her bir arama motoru gibi insan, insaný baþ konu yapan Kur'an'a psikolojik hastalýða) bir þifa gibidir (Yunus, 10/5). Kur'an, bakýp kendini arasa, bütün ruhun kataloðunu, duygu ve insana, tetkik edeceði, derinlemesine araþtýracaðý iki ana alan düþüncelerin firhristini karþýsýnda bulacak, insan Kur'an'da sunmaktadýr: Birbirini tamamlayan ve bir yönüyle de þerh eden kendini okuyacaktýr. bu ana alanlar evren ve insanýn iç dünyasýdýr.

Kur'an, bir insan eðitimi ve yönetimi kitabýdýr. Bu sebeple Bu iki dünyadaki ayetlere vurgu yapan (51/21-22) Kur'an, doðrudan insaný hedef alýr. Verdiði diðer bilgiler yaptýðý bütün

Dr. Abdullah MAVÝ

Kur’an Açýsýndan Duygu ve Düþünce Yöntemi nesli11

Page 13: Kur'an Nesli Dergisi

dille de olsa Allah'ýn yarattýðý insanýn ruhsal yapýsýný anlamaya, uyarýlar hep insan hedeflidir. Kur'an, insan benliðinin, içiyle ve kiþiliðini, duygu ve düþüncelerini çözmeye, ruhsal dýþýyla olan tüm irtibat noktalarýna iþaret eder ve bunlarý bozukluklarýný gidermeye ve insanla iletiþim kurarak, Yaratýcý’ya ulaþtýran birer yol ve vesile olarak sunar. Temelde davranýþlarýna en uygun biçimi vermeye çalýþmasý yönüyle duygulanan ve düþünen bir varlýk olarak insan, sahip olduðu bu Psikoloji; denebilir ki, çaðýmýzda baþta insanýn ve insanýn içsel özelliklerini, kendisine veren Yaratýcý namýna iþlettiði baþucu kitabý olan Kur'an'ýn anlaþýlmasýnda en önemli rolü takdirde gerçek huzur ve saadeti elde edebilecek, ruhunun oynayabilecektir... gerçek yöneticisi olabilecektir.

Matematik, Fizik, Biyoloji, Türkçe-Edebiyat vb. branþ Psikoloji ilmi de, bir yönüyle insaný tanýma ve anlama diðer öðretmenleri ve akademisyenler, "Benim ilmim insanlýkla yönüyle de onunla iletiþim kurma, etkileme, insana kendini baþladý!", "Her bilim benden doðdu!" gibi tatlý çekiþme yaþarlar. duygu ve düþünecelerini yönetmesini ve insanlarla etkili iletiþim Hoþ bir þeydir!..Aslýnda hepsi de haklýdýr. Hepsinin insana ve kurmasýný öðretme sanatý sayýlabilir. Referansýmýz Allah'ýn evrene anlam kattýðý doðrudur. Çünkü hepsi Allah'ýn isimlerine Kelamý'dýr. Günümüzün Psikoloji ilmi de þüphesiz ayetleri daha dayanmaktadýr. Bütün ilim dallarý Allah'ýn güzel isimlerine iyi anlayýp ifadelendirmemizde daima yardýmcý olacaktýr. tercüman olan birer dildir. Herkesin dili kendince güzeldir.

Sonuçta her bilim dalý gibi Psikoloji de Allah'ýn en deðerli olarak Psikoloji ilminin "Fýtrî Sesi", psikolojik bir kavramla ifade etmek yarattýðý insana deðer ve önem vermekte, insan kitabýný gerekirse, hep bastýrýlmýþtýr. Fizik ilimlerine yoðunlaþan okuyan ve analiz eden bir göz ve bir dil olmaktadýr. Bir farkla ki, insanoðlu iç dünyasýna tercüman olacak bu ilimle, geç Kur'an, bütün bilim dallarýný inceleyen, geliþtiren yeni buluþlar buluþmuþtur. Ýnsan daima dýþ dünyaya, gördüðü þeye, peþin yapan ve bu muhassalayý insanlýðýn lehine ya da aleyhine ücrete daha çok meyilli olduðundan, arzularý, menfaaleri ve kullanan insan unsurunu temel almakta, yaratýcýsýyla baðlantý ihtiyaçlarý da onu buna zorladýðýndan, bilgi yolculuklarýný, kurmakla, ruh hastalýklarýna þifa arayarak onu insanlýða en

keþifler yapar gibi daha çok dýþ dünyasýnda gerçekleþtirmiþ, verimli hale getirmektedir. ayette belirtilen çift kanada sahip olamamýþtýr.

Kur'an bilgisi kýyamete kadar deðiþmez. Deðiþmez fakat Yüzlerce robota ve robotlar aracýlýðýyla binlerce makinaya deðiþik anlaþýlabilir. Çünkü her asrýn ilim, anlayýþ düzeyi, çapý hükmeden insan, bir insana hükmetmesini beceremez hale hep farklýdýr ve durmadan geliþme kaydetmektedir. Dün doðru gelmiþtir. Bunu anlamak için, dünya gençliðinin caddelerdeki olarak bildiklerimiz, bugün deðiþtiði gibi, bugünküler de yarýn durumlarýný bir tarafa býrakýp, evimizdeki iki üç çocuðun eðitimi deðiþebilir veya geliþebilir. Bu, insanýn bedensel ihtiyaçlarý gibi konusunda ne kadar baþarýlý olduðumuza bakmak yeterli ruhî niteliklerinin ve ihtiyaçlarýnýn da durmadan geliþtiði ve olacaktýr. Varlýk ruh ile baþlar. Madde ötesi esastýr. yenilendiði anlamýna gelir.

Bizce ilk ilahî esas yöneliþ Ruha olmuþtur ve insanýn bütün Bu, ayný zamanda Psikoloji ilminin de insan kadar önem ve duygu, düþünce ve davranýþlarý ruhsal aktivitelere baðlý anlam kazanmasý demektedir. Bu sebeple hem ilahiyatçýlar bulunduðu için, Psikoloji ilmi, bütün bilimlerin baþ danýþmaný hem de psikiyatrlar ve psikologlar, çaðýmýzýn insanýna bilgiyle olarak görülmelidir. Din ile Psikolojinin, diðer ilimlerden farklý ve hassasiyetle yaklaþmalý, birbirine esnek ve açýk olmalý, olarak bir ortak buluþma noktalarý vardýr. Ýkisi de erkek-kadýn hoþgörülü ve objektif davranmalý, önyargýlý olmadan, konularý her yaþtaki ve kültürdeki insanýn günlük hayatýnýn her âný ve tartýþmalý, birbirlerinden yararlanmalý, ayný "Nefis merkezli ruh haliyle doðrudan ilgilidirler. Biz hem kendimize hem de bir hastalýklarý" platformunda buluþmalýdýrlar. baþkasýna bakarken, bir gözümüzü Din diðerini Psikoloji olarak varsayabilir ve o gözlerle bakabiliriz. Kuran'ýn insan hakkýndaki deðerlendirmelerini daha iyi

anlamak için psikoloji ilmine kesinlikle ihtiyaç vardýr. Zira farklý

Kuran'ýn insan hakkýndaki deðerlendirmelerini iyi anlamak

için psikoloji ilmine kesinlikle ihtiyaç vardýr. Zira farklý dille

de olsa Allah'ýn yarattýðý insanýn ruhsal yapýsýný anlamaya,

kiþiliðini, duygu ve düþüncelerini çözmeye, ruhsal

bozukluklarýný gidermeye ve insanla iletiþim kurarak,

davranýþlarýna en uygun biçimi vermeye çalýþmasý yönüyle

Psikoloji; denebilir ki, çaðýmýzda baþta insanýn ve insanýn

baþucu kitabý olan Kur'an'ýn anlaþýlmasýnda en önemli rolü

oynayabilecektir...

Kur’an Açýsýndan Duygu ve Düþünce Yönteminesli 12

Page 14: Kur'an Nesli Dergisi

psikolojinin ise, her an deðiþme eðilimi gösteren insan duygu Çünkü her birimiz insan olarak bir duygu ve düþüncenin etkisi ve düþünceleri için, o anki duruma uygun bir tutum belirleme, altýnda belli bir ruh halini yaþar ve nefis fonksiyonlarýyla içli dýþlý kýsa, orta ve uzun vadede tedbirler alma gibi ayrýcalýklý ortak durumda oluruz. Bir yere bakma, dinleme okuma, bir þey özellikleri dolayýsýyla diðer ilim dallarýna faikiyetleri yeme, bir söz söyleme, tutum ve davranýþta bulunma, hayaller bulunmaktadýr. kurma, iç planlama, cinsellik, bilinçaltý-bilinç çatýþmalarý,

yüzümüzdeki ifade, korku, üzüntü, öfke vb duygularýmýzý Büyük çapta insanoðlu, kendisiyle Din ve Psikoloji arasýna, yaþama, oturma yürüme uyuma bile, din ve psikoloji konusu nefis isteklerini, bedenini, bilimleri ve teknolojiyi koymuþ, olabilecek anlamlar taþýr. Bir de her ilmin, zamanýn ve þartlarýn gerçekte kendine yabancý ve yalancý bir dünya kurmuþ, durumuna göre bir "Gereklilik Keyfiyeti" vardýr, psikoloji ilminin kendinin cahili aslýnda katili olarak; kendi eliyle kendisiyle gerekliliði ise bir baþkadýr. Dinin anlatýlmasý bir Peygamber için arasýndaki mesafeyi açmýþ, bir üçgenin iç açýlarýný hesaplama ne kadar zorunlu bir görev ise, her insanýn durumuna göre dinin hassasiyetini kendi iç açý ve acýlarýný hesaplamada takdim edilmesi de ayrý bir zorunlu vazife olmuþtur. Kur'an'da gösterememiþ, asýrlar süren acý deneyimlerden sonra, ele alýnan Peygamberlerin insanlarla olan iletiþimleri kendisiyle buluþmayý yeni milenyuma taþýmýþtýr. Bizce Psikoloji incelenirse bu durum gözlenecektir. için en büyük handikap, insaný tanýma ve anlamada daha çok "Nasýl?" çerçevesiyle sýnýrlý kalmak, mevcut insaný obje Fetanet (Evrensel fonksiyoner beþerî akýl) gücüne sahip olan yapmak, anatomik kalýplar içinde insanýn içinde bulunduðu her Peygamber gerçek bir psikoloji uzmaný gibi hareket etmiþ ruhsal problemlere yoðunlaþmak, küçük meselelere takýlýp küllî insanlarýn eðitilmesi ve yönetilmesi adýna üzerlerine düþeni prensiplere ulaþamamak ve insan Ruhu için; doðum öncesi ve hakkýyla yapmýþlar, insanlýðý gerçek huzur ve menediyet ölüm sonrasý irtibat noktalarý göstermemektir. Bizce bu, insan ufkuna yükseltmiþlerdir. Peygamberler Allah'a en yakýn olan oðlu baþlýklý ezelî ve ebedî renk ve çizgilerle hazýrlanmýþ hayat insanlar olarak, Psikolojik durumlarý da en saðlýklý olan insanlar filminin ortasýndan, üç beþ kareyle, topyekün bir insan olarak karþýmýza çýkarlar. Deyim yerindeyse Peygamberler,

serüvenini açmaya ve çözmeye çalýþmanýn, "Fil" tanýmý yapar kitle psikolojisi içinde bireysel psikolojileri bozulmuþ, ruhlarýný gibi, insan bütünlüðünü bozmanýn ifadesidir. kaybetmiþ, duygu ve düþünce yönetimini yitirmiþ insanlara þifa

yetiþtirmek için çýkýp görev yapmýþlardýr. Daha da acýsý, insanýn ana-temel yapýsýnýn, bilinçaltý-id (Özgür nefis) dünyasýndan ibaret olduðu, ego (Bilinçli benlik) ve süper Peygamberlerin karþýsýna dikilip, inanmayý reddeden, Bir egonun (Vicdan) ruha sonradan monte edildiði yolundaki, Yaratýcýya ibadete ve ahlaksýzlýk ile zulmü terketmeye kimilerinde yerleþmiþ olan, gerçeði tam yansýtmaktan uzak yanaþmayan her insanýn belli bir psikolojik rahatsýzlýðýn yüzeysel bir görüþün savunulmuþ olmasýdýr. Oysa, Din, ahlak, temsilcisi olduðunu açýkça görebiliyor, kiþilik bozukluðu aile, eðitim, gelenek gibi dýþ etkenlerden baðýmsýz kalan modelleri olduðunu fark edebiliyoruz. Bu itibarla günümüzde, Libido-nefsanîliðin fotoðraflarý, son yarým asýrda dijital bir inanan insanlar için, dinin güzelliklerini anlatmak ve temsil geliþme göstermiþ; cinsellik, zevk, yeme-içme-eðlence, israf, etmek bir görev olduðu gibi, Peygamberlerin öðretilerine uygun zulüm, kan ve ceset görüntüleri adýna insanlýðýn yüz karasý þekilde, psikolojik gerçeklere uygun olarak takdim edilmesi de kataloðunu oluþturmuþtur!.. ayrý bir görevdir. Üç gündür aç veya uykusuz bir insan nasihat

dinlemez. Ýnat ve inkar psikolojisi içindeki insanla da iman Ve onca baskýya raðmen, inanç kavramýnýn insanlýðýn içinden konusunda diyalektik yapýlmaz! sökülüp atýlamamasý ve tekrar dine dönüþün yaþanmasý, aslýnda vicdanýn ve dinin, insanýn ana yapýsýna ve fýtratýna ait Psikolojinin bir özelliði, insan psikolojisine baðlý olarak çok olduðunu göstermiþtir. Ýnsanlýk id-varlýk olmayý dýþlamýþ, süper yönlü ve deðiþken olmasýdýr. Diðer ilim dallarýnda genellikle egoya dönüþ yapmýþtýr!.. Ancak insan, kendini Psikoloji ilminde kurallar ve kanunlar belirlenmiþtir. Çok cüz'î planda deðiþme bulayým derken büsbütün kaybetmemelidir. Ýnsan, davranýþ söz konusudur, daha çok geliþme gözlenir. Gerek dinin gerekse

Fetanet (Evrensel fonksiyoner beþerî akýl)

gücüne sahip olan her Peygamber gerçek bir

psikoloji uzmaný gibi hareket etmiþ

insanlarýn eðitilmesi ve yönetilmesi adýna

üzerlerine düþeni hakkýyla yapmýþlar,

insanlýðý gerçek huzur ve menediyet ufkuna

yükseltmiþlerdir.

Kur’an Açýsýndan Duygu ve Düþünce Yöntemi nesli13

Page 15: Kur'an Nesli Dergisi

demektir. Bizce bu nokta ruhsal olaylarýn çözümünde dikkate sebepleri, süreçleri ve nitelikleri yönüyle olduðu kadar, çok alýnmasý gereken temel çýkýþ noktasý olmaktadýr. Ruhun yönlü þekilde davranýþlara kaynaklýk yapan (kalp ve nefis gibi) kendini çözüþü, buluþu, biliþi, benliðe eriþi, varlýðýný tadýþý ve mekanizmalarýyla da irdelenmeli, ruhanî ve manevî boyutu kendini, kendini var eden yüce Varlýða baðlayýþý ve adayýþý...Bu dýþlanarak sadece psikolojik kimlik, libidal benlik ve sosyal bilincin eksikliði insan için en büyük bir boþluk olacak, kimlik ve etkinlik çerçevesinde donuklaþtýrýlmamalýdýr. kiþilik çatýþmalarýna yol açacaktýr. Ýnsanýn temel Psikolojik kimliðinin adý, ilk var ediþ oturumunda, Allah ve insan arasýnda Psikoloji ilmi, Allah inancýna yer verirse kendini bulabilir. Avrupa belirlenmiþ ve onaylanmýþ olmaktadýr. kültürü bir yönüyle Helenizm etkisiyle tanrýlara karþý bilgi savaþý

açmýþ, diðer yönüyle de ortaçað boyunca tanrý adýna kiliseden Ayette belirtildiði gibi (15/28-29) insan: "Ben bir toprak gördüðü baský, bilinçaltýna yerleþmiþ olduðundan, "Ego" yu varlýðýyým, ben ayný zamanda bir ruh varlýðýyým, ben beni bana alternatif bir varlýk gücü olarak öne sürmüþ bilinçaltýný veren, bana nefes eden kendinden ruh ve sýfatlar verip var özgürleþtirme adýna da insaný ve aklý tanrý yerine koyan eden Rabbimin eseriyim!" bilincine sahip olursa, Psikolojik (varoluþçuluk, pozitivizm gibi) akýmlarla savrulmuþ, sanayi, hayatýna çok büyük bir adým ve avantajla hatta bir zaferle bilim, emek ve para amaç olmuþ, özgür cinsel yaþam ahlakî baþlamýþ olacaktýr. olmaktan çýkarýlmýþ; geliþen Psikoloji de bunlardan nasibini

almýþtýr. Ýkinci olarak ayetlerde, Allah'ýn yaratma konusundaki ilmini meleklerle paylaþtýðý sezilmektedir. Allah'tan kopmuþluðuyla Psikoloji, köksüz ve meyve vermeyen

kütük gövdesi durumuyla, kara ve kuru bir görüntü vermekten Üçüncü olarak, Adem ile Havva'ya hitap ve yasaklama emri kurtarýlmalýdýr. Buna raðmen þayet bir öncelik düþünülecekse gelir. Adem ve Havva'nýn yasak meyveye dokunmalarý ve ayýp bu yine Kur'anî bilgiyle denge kazanmýþ ve kendini bulmuþ yerlerinin açýlmasý sonucu, ruh dünyalarýnda utanma, Psikoloji ilmine verilebilir. Çünkü daha matematik, fizik, kimya,

piþmanlýk suçluluk, üzüntü ve özür dileme gibi duygular oluþur. biyoloji gibi ilimlerin, konu edindiði madde alemi, hatta Allah'ýn affý ile ruhlarýna huzur verilerek bir çeþit tedavi Hz.Adem yokken, Ruhlar aleminde, tamamen ruh boyutlu uygulanýr ve yeni hedefler gösterilir. diyaloglar, psikolojik boyutlu yaklaþýmlar gerçekleþmekteydi.

Dördüncü olarak da, Allah'ýn secde emrine muhalefet eden Ve deyim yerindeyse ilk psikoterapi oturumlarý ve psikolojik Þeytanýn ruhsal bozukluk durumu, oluþturduðu kimlik ve kiþilik iletiþimler; dünya ötesi alemde, Allah ile Ruhlar, Allah ile yapýsý ve davranýþlarý rapor edilir. Benzetmekte hata olmasýn, melekler, Allah ile Þeytan, Allah ile Adem-Havva ve Þeytan ile bir psikologun empatiyle sorular sormasý ve hastasýnýn duygu Adem-Havva arasýnda gerçekleþmiþti. Hiç bir insan, insanýn ve düþüncelerini açmasýný saðlamasý gibi, Allah þeytana, varlýk yapýsýnýn, ruh dünyasýnýn detayýna þahit tutulmamýþtýr kendisini secde etmekten men eden þeyin ne olduðunu sorar (18/51). Bu sebeple, insanýn gerçek iç dünyasýnýn keþfi ancak (15/42), duygusunu ifadede yardýmcý olmasý adýna da; bu elimizdeki ilahî kelamla mümkün olabilecektir. Bu açýdan sebebin kibir mi yoksa ulûhiyete yakýþan bir yücelik mi olduðu bakýnca diyebiliriz ki Psikoloji ilmi hangi geliþme çizgisine sorusunu yöneltir (38/75). ulaþýrsa ulaþsýn, belirlediði her doðrunun önünde, bir ayetin yol

olduðunu, iz çizdiðini görecektir... Bu yaklaþým þekilleri bize, insan psikolojisini anlamada, insan dýþý varlýk olarak, insan psikolojisini en iyi okuyan tek yaratýk Kur'an'da gördüðümüz kadarýyla ilk iletiþim Allah'ýn ruhlara: olan þeytanýn da ayrý bir kategoride incelenmesi gerektiðini "Ben sizin Rabbiniz deðil miyim!" sorusunu yöneltmesi, onlarýn düþündürmektedir. Þeytan, kýyamet noktasýna kadar da "Evet Rabbimizsin!" þeklindeki cevaplarýyla gerçekleþmiþ sürdürebileceði üstün doðal bir kariyere, özel yetki ve yeteneðe olmaktadýr(7/172). Bu, iç görü denilen bir benlik oluþumu, bilinç sahip tek mahluktur. O, Ýnsaný, kýyamet noktasýna farkýndalýðý, kendini ve kendini var edeni bir kabulleniþ

“Allah'tan kopmuþluðuyla Psikoloji, köksüz ve

meyve vermeyen kütük gövdesi durumuyla,

kara ve kuru bir görüntü vermekten

kurtarýlmalýdýr. Buna raðmen þayet bir

öncelik düþünülecekse bu yine Kur'anî

bilgiyle denge kazanmýþ ve kendini bulmuþ

Psikoloji ilmine verilebilir.”

Kur’an Açýsýndan Duygu ve Düþünce Yönteminesli 14

Page 16: Kur'an Nesli Dergisi

kadar bütün ruhsal yönleriyle okuyabilen bir varlýktýr. Bu

itibarla þeytan, Psikoloji uzmaný, insanýn kaþifi varlýktýr

denebilir. Çünkü o, bir psikiyatrýn veya psikologun

kullandýðý ilaç, iletiþim ve terapi gibi dolaylý yöntemlerin

ötesinde, doðrudan insanýn iç dünyasý irtibat kurmakta, iç

dinamiklerine yönelmekte, duygu ve düþüncelerle,

bilinçaltý ve hayallerle ve özellikle de nefis boþluklarýyla,

yakýndan ilgilenmektedir.

Bu durumda psikolojik ruhsal rahatsýzlýklarýn ve kiþilik

bozukluklarýn temelinde çýkýþ noktasý olarak gördüðümüz

nefsin arka planýnda tüm üstün yetenekleriyle oturan

þeytan olgusu da irdelenmelidir.

Ýnsanýn kendindeki nefis, nefisle göbek baðý bulunan

þeytan kaynaklý tüm ruhî rahatsýzlýklarý karþýsýnda

tutunabilecek ve baþ edebilecek bilgi ise ancak Vahiy

bilgisi, eylem olarak da inanç, ibadet ve hayýr hizmetleri

olabilir. Psikiyatrist ve psikologlar bu gibi durumlarý göz

önünde bulundurmalýdýr. Ön yargýyla davranýp, ruhsal

hastalýklarý sadece beyin hücrelerine baðlamamalý, ilaçla

tedaviyi yeterli görmemeli, inanç ve ibadet konularýna da

açýk olmalarý ve konuyu sadece ruh hastalýklarý kavramýyla

sýnýrlý tutmayýp insan gerçeðinden hareketle, "Nefis

hastalýklarý" yaklaþýmýna da yer vermelidir.

Bu, onlara hem hastalarý açýsýndan bir ufuk hem de erdem,

ayný zamanda geleceðe uzanacak meslekî geliþim ve

baþarý kazandýracaktýr diye düþünmekteyiz. Ayný þekilde

Ýlahiyatçýlar da peþin hükümle davranýp, ruh hastalýklarýna

ve kiþilik bozukluklarýna yaklaþýrken, tefsir çalýþmalarýnýn

yanýnda mutlaka psikoloji ilmine ve bilimsel yöntemlerle

çalýþan uzman olanlarýn görüþ ve bi lgi lerine

baþvurmalýdýrlar. Kur'an'ýn psikolojik yaklaþýmlarla daha iyi

anlaþýlmasý için bu alanýn akademisyenlerinden yardým

almalýdýr.

Kuran'ýn insan hakkýndaki deðerlendirmelerini iyi anlamak

için psikoloji ilmine kesinlikle ihtiyaç vardýr. Zira farklý dille

de olsa Allah'ýn yarattýðý insanýn ruhsal yapýsýný anlamaya,

kiþiliðini, duygu ve düþüncelerini çözmeye, ruhsal

bozukluklarýný gidermeye ve i letiþim kurarak,

davranýþlarýna en uygun biçimi vermeye çalýþmasý yönüyle

Psikoloji; denebilir ki, çaðýmýzda Kur'an'ýn anlaþýlmasýnda

insanlarla iletiþim kurmada baþ rolü oynayabilecektir...

“ Ayný þekilde Ýlahiyatçýlar da

peþin hükümle davranýp, ruh

hastalýklarýna ve kiþilik

bozukluklarýna yaklaþýrken,

tefsir çalýþmalarýnýn yanýnda

mutlaka psikoloji ilmine ve

bilimsel yöntemlerle çalýþan

uzman olanlarýn görüþ ve

bilgilerine baþvurmalýdýrlar.

Kur'an'ýn psikolojik

yaklaþýmlarla daha iyi

anlaþýlmasý için bu alanýn

akademisyenlerinden

yardým alýnmalýdýr.”

Kur’an Açýsýndan Duygu ve Düþünce Yöntemi nesli15

Page 17: Kur'an Nesli Dergisi

Nitekim, size âyetlerimizi okumasý, Sizi tertemiz hale Kur'an'da Resûlullah'ýn Konumu getirmesi, size kitap ve hikmeti ve bilmediðiniz nice þeyleri Ýnsan Olarak Resûlullah: öðretmesi için sizden birini elçi gönderdik. 2/151

De ki: «Size bir tek nasihat edeceðim: Ýkiþer ikiþer veya Resulullah ve diðer tüm Resuller Olaðanüstü varlýklar teker teker Allah hakki için durup düþünmenizi, hem sonra deðildirler. Onlar da her insan gibi birer insan olup Allah'a bu arkadaþýnýzda delilikten eser olmadýðýný iyi anlamanýzý kullukta diðer tüm kullarla eþit düzeydedirler. Kur'ân istiyorum. O, ancak þiddetli bir azaptan önce sizi peygamberleri aþýrý tazim ve ululama eðiliminin en güzel örneði sakýndýrmak için gelen bir elçidir.» 34/46olarak Ýsa (as) takipçilerinin içine düþtükleri durumu örnek göstermektedir. Cahilce bir eðilim olan peygamber Allah'ýn Kuludur: kutsamasýndan ayýrarak peygamberlerin getirdikleri mesajý ve örneklikleri merkeze oturtan Kur'an, Peygamberleri Hz. Peygamber tüm Müslümanlara örnek olduðundan en melekleþtirmek ya da sýradanlaþtýrmak yerine getirdikleri büyük örneklik olarak TEVHÝD mesajýna dikkat çekmiþ Mesajý dinlemek ve örnek almayý öðütlemektedir. kendisinin kullukta sýradan bir kul olduðunu belirtmiþtir:

Zaten, insanlarýn ekserisinin, kendilerine hidâyet geldiði Allah'ýn vahiy, saðlam muhakeme ve peygamberlik halde iman etmemelerinin baþlýca sebebi: «Allah bula bula baðýþladýðý hiç kimsenin bundan sonra halkýna, "Allah'ýn bir insan mý seçip halka elçi gönderdi?» demeleridir. De ki: yanýsýra bana da kulluk edin!" demesi düþünülemez; «Sizinle benim aramda þahit olarak Allah yeter! Doðrusu O aksine, (onlara þöyle öðüt verir): "ilahî kelâmýn bilgisini kullarýnýn bütün hallerini bilip görmektedir.» 17/95-96 yayarak ve kendiniz (onu) derinlemesine inceleyerek Allah De ki: «Allah'ýn dilemesi dýþýnda kendim için yarardan ve adamlarý olun!" 3/79zarardan (hiç bir þeye) malik deðilim. Eðer gaybý De ki: "Ey insanlar, eðer benim imanýmdan þüphede bilebilseydim muhakkak hayýrdan yaptýklarýmý arttýrýrdým iseniz, (bilin ki,) kulluk etmem, sizin Allah'tan baþka kulluk ve bana bir kötülük dokunmazdý. Ben, iman eden bir ettiðiniz varlýklara; ben yalnýzca, sizi(n hepinizi) öldürecek topluluk için, bir uyarýp-korkutucu ve bir müjde vericiden olan Allah'a kulluk ederim: çünkü ben (yalnýz O'na) inanan baþkasý deðilim.» 7/188 kimselerden biri olmakla emrolundum" Þu da emredildi: De ki: «Ben sadece sizin gibi bir insaným. Ancak þu farkla ki "Yüzünü, bir hanif olarak dine çevir! Sakýn müþriklerden bana «sizin ilahýnýz tek Ýlahtýr» diye vahyediliyor. Artýk kim olma!" 10/104-105Rabbine âhirette kavuþacaðýný umuyorsa, makbul ve güzel Ben, cinleri ve insanlarý sadece bana ibadet/kulluk etsinler iþler iþlesin ve sakýn Rabbine ibadetinde hiç bir þeyi O'na diye yarattým. 51/56ortak koþmasýn.» 18/110

Ayrýca bakýnýz: 10/49; 25/7,8,20; 34/46; 41/6; 43/31; 93/6-8 Vefat Etmiþtir:

Hz. Muhammed Ýçimizden biridir melek ya da gizemli- Resulullah içimizden biri ve Allahýn kullarýndan bir kul olduðu esrarlý-mistik bir varlýk deðildir: için her insan gibi ölümlüdür. Resulullah vefat etmiþ ve bu

dünyayla iliþkisi kesilmiþtir:Muhammed Resulullah yaþadýðý dönemde çevresinden kopuk inzivada yaþayan ulu kutsal bir kiþilik deðil bizzat hayatýn içinde MUHAMMED yalnýzca bir elçidir; ondan önce de (baþka) ve muhataplarýyla beraber olan onlardan biriydi. Bunu þu elçiler gelip geçtiler: Öyleyse, o ölür yahut öldürülürse, ayetlerde net olarak görüyoruz: topuklarýnýz üzerinde gerisin geri mi döneceksiniz? Ama,

topuklarý üzerinde gerisin geri dönen kiþi hiçbir þekilde

Bülent Þahin ERDEÐER

2.BÖLÜM

Kur’an’ýn Hz. Muhammed’inesli 16

Page 18: Kur'an Nesli Dergisi

Allah'a zarar veremez -halbuki Allah, (Kendisine) þükreden zaman!" diye yakarýyordu.Haberiniz olsun ki, Allah'ýn yardýmý herkesin karþýlýðýný verecektir. 3/144 çok yakýndýr. 2/214Ve (bu söylediklerimiz doðrultusunda) onlara (hakký inkar Ayrýca bakýnýz: 9/61; 10/107; 16/127; 93/6,8; 94/1-8 edenlere) hazýrladýðýmýz þeylerden bazýlarýný sana ya (bu dünyada) gösteririz ya da (ceza gerçekleþmeden önce) Gayb’ý Bilmez:

senin canýný alýrýz; (ama bil ki,) onlarýn dönüþü er geç Resulullah ancak vahye tabi olduðundan ve bizden biri Bizedir; ve Allah, onlarýn bütün edip-eylediklerine tanýktýr. olduðundan Kur’an’da bildirilen gaybî bilgiler dýþýnda gaybý 10/46bilemez:Onlara söz verilenlerin bir kýsmýný sana göstersek de,

senin canýný alsak da, sana düþen görev bildirmektir. De ki: «Ben, size «Allah’ýn hazîneleri benim yanýmdadýr» Hesap ise bize düþer. 13/40demiyorum. Yok, «Ben gaybý bilirim.» Yok, «Ben meleðim» (EY PEYGAMBER) Biz senden önce de hiçbir insana de demiyorum. Bana ne vahyediliyorsa, ben ancak ona ölümsüzlük vermedik; ve þimdi, sen ölürsen bunlar tabi olurum» De ki: «Kör, görenle bir olur mu? Hiç kendilerinin sonsuza kadar yaþayacaklarýný mý sanýyorlar? düþünmüyor musunuz?» 6/50 Bu ayetler, sana 21/34vahyettiðimiz gayb haberleridir. Ne sen, ne de senin halkýn Bu Kur'an'ý sana farz kýlan, elbette ki seni vaat edilen bundan önce onlarý bilmezdi. Sabret. Sonuç, yere/belirlenen sona (ölüme) götürecektir. De ki: "hidayeti erdemlilerindir. 11/49getireni de açýk bir sapýklýk içinde olaný da en iyi Rabbin Biz bu Kur’an'ý vahyederek, sana en güzel kýssalarý bilir." 28/85anlatýyoruz.. Oysa daha önce sen bunlardan habersizdin. Sen, ölülere iþittiremezsin. Eðer dönüp giderlerse, 12/3saðýrlara da çaðrýyý duyuramazsýn. 27/80Bu Sana vahyettiðimiz gayb haberlerindendir. Meryem'e Elbette sen ölülere asla duyuramazsýn: ve sýrtlarýný (sana) hangisi kefil olacak diye kalemlerini atarlarken sen dönüp uzaklaþan (kalbi) saðýrlara (da)! 30/52yanlarýnda deðildin, çekiþirlerken de orada bulunmadýn. Ne de diriler ile ölüler birdir. ALLAH, kim/kimi dilerse ona 3/44iþittirir. Sen mezarlarda bulunanlara iþittiremezsin. 35/22De ki: "Ben peygamberlerin ilki deðilim; benim ve sizin baþýnýza gelecekleri bilmem; ben ancak bana vahyolunana Halk arasýnda yaygýn olan Hz. Muhammed’in ruhunun uymaktayým; ben sadece apaçýk bir uyarýcýyým." 46/9yaþadýðý, ona salat ve selam ettiðimizde bizi duyduðu, gördüðü

gibi inanýþlarýn yukarýdaki ayetlere göre geçersiz, cahilî kurgulardýr. Resulullah’ýn iyiliði için ona dua etmek, onun Kur’an’dan Önce Boþluktaydý:davasýna yardým etmek ve O’nun takipçileri olduðumuzu beyan etmek demek olan Salatû Selam’ý bu anlamlarý dýþýnda Kur’an’ýn tanýmýyla onlar peygamber olmazdan evvel, algýlamamamýz gerekmektedir. kendilerine daha kitap verilmediðinden dolayý elbette bir kitap

okuyor deðiller, hidayette deðil, dalalettedirler, kitap nedir, iman nedir bilmezler: ‘Seni yetim bulup barýndýrmadý mý? Ve seni Darlýk Çekti: dalalette bulup doðru yolu göstermedi mi?’ 93/6-7

Resulullah yaþamý boyunca çeþitli sýkýntýlar çekmiþ saltanat ve ‘Bundan önce sen hiç bir kitap okuyor deðildin ve onu sefahat içinde yaþamamýþtýr. Sýkýtý çeken bir önder olarak

mazlumlara sabýrda örnek olmuþ kendini halktan elinle de yazmýyordun’ Sen, sana bu Kitap'ýn verileceðini soyutlamamýþtýr: ummazdýn. O ancak Rabbinin bir rahmetidir. Öyleyse sakýn

inkarcýlara yardýmcý olma. 28/86Yoksa siz, sizden önce gelip geçmiþ olanlarýn karþýlaþtýklarýnýn benzeri baþýnýza gelmeden cennete gireceðinizi mi sandýnýz? ‘Biz Kur’an’ý sana vahyetmekle kýssalarýn en güzelini Onlar þiddetler, belalar ve zorluklar gelip çattý; sarsýldýlar.Öyle anlatýyoruz. Sen bundan önce gafillerdendin’ 12/3ki, resul ve onunla birlikte inananlar, "Allah'ýn yardýmý ne ‘Sen Kitap nedir, iman nedir bilmiyordun’ 42/52

‘Bundan önce sen hiç bir kitap okuyor deðildin ve onu elinle

de yazmýyordun’ Sen, sana bu Kitap'ýn verileceðini ummazdýn.

O ancak Rabbinin bir rahmetidir. Öyleyse sakýn inkarcýlara

yardýmcý olma. 28/86

Kur’an’ýn Hz. Muhammed’i nesli17

Page 19: Kur'an Nesli Dergisi

Ayrýca Bakýnýz: 40/55, 47/19, 10/105-106En’am Suresi, ayet 84-86’da Allah’u Teala peygamberlere de hidayet ettiðinden bahsetmektedir. Onlarýn da hidayete, bir doðru yol gösterene ihtiyaçlarý vardýr. Yoksa ne yapacaklarýný, hangi yoldan gideceklerini bilemezler. Peygamber Kur’an Olmasaydý Þeytan Unutturabilir, Kandýrabilirdi: olduklarýndan dolayý sevilmeye ve sayýlmaya, hayr ve selam ile Hz. Peygamber’in içimizden bizim gibi bir insan olmasý ve yadedilmeye layýktýrlar, tabi tapýlmaya deðil: Beþerden hiç yukarýda ifade ettiðimiz örnekliði gereði o Þeytan’dan ancak kimsenin, Allah kendisine Kitabý, hükmü ve peygamberliði vahiyle yapýlan uyarýlarla korunmuþtur. Bu uyarýlar gelene versin de sonra o, insanlara: ‘Allah’ý býrakýp bana kulluk edin’ kadar ise Resulullah tüm Kur’an muhataplarýyla ayný deme (hakký ve yetki)si yoktur. Fakat o, ‘Öðretmekte olduðunuz düzlemdedir. Onun örnekliði bu noktada baþlar. O Kur’an’ýn ve ders alýp-vermekte olduðunuz Kitaba göre Rabbaniler uyarýlarýna uyarak hatalarýný düzeltip bizlere örnek olur. Biz de olunuz (deme görevindedir)’ 3/79 onu böyle örnek almalýyýz:

Peygamberlerin doðuþtan bir kutsallýklarý yoktur. Peygamber Ayetlerimizi çekiþmeye dalanlarý görünce, baþka bir bahse olmadan evvel hata yapsalar, günah iþleseler, kendilerine vahiy geçmelerine kadar onlardan yüz çevir. Þeytan sana gelmediðinden, peygamber olmadýklarýndan dolayý unutturursa hatýrladýktan sonra artýk zulmedenlerle uyarýlmazlar. Fakat peygamber seçildikten sonra hata beraber oturma. 6/68yapsalar, kendilerine vahiy geldiði için yine vahiy ile uyarýlýrlar Þeytan seni dürtecek olursa Allah'a sýðýn, doðrusu O iþitir ve düzeltilirler. ‘(Musa) Halkýnýn haberi olmadýðý bir zamanda ve bilir. 7/200þehre girdi, orada kavga etmekte olan iki adam buldu, biri kendi Biz senden önce hiçbir resul ve nebi göndermedik ki, o bir taraftarlarýndan (Ýsrailoðullarýndan), diðeri de düþmanlarýndan þey dilediðinde, þeytan onun düþünce ve dileði içine bir (kýptilerden). Derken, taraftarlarýndan olan, düþmanlarýndan þey atmýþ olmasýn. Ama Allah, þeytanýn attýðýný siler, sonra olana karþý ondan yardým istedi. Bunun üzerine ona bir yumruk kendi ayetlerini muhkemleþtirir. Allah Alim'dir, Hakim'dir. attý ve iþini bitiriverdi. (Sonra da) ‘Bu þeytanýn iþindendir; o, 22/52gerçekten açýkça saptýrýcý bir düþmandýr’ dedi. Dedi ki: Ayrýca Bakýnýz: 17/72-75 23/93-98Rabbim, gerçek þu ki, ben kendi nefsime zulmettim, artýk beni baðýþla’. Böylece (Allah) onu baðýþladý. Hiç þüphe yok ki O, Duasý Kabul olmayabilirdi: baðýþlayandýr, esirgeyendir’. Dedi ki: ‘Rabbim, bana verdiðin Resulullah’ýn dualarýnýn illa da kabul olunma garantisi yoktur. nimetler adýna, artýk suçlu günahkarlara destekçi Bu onun Allah katýnda ayrýcalýklý, torpilci bir kiþi deðil, Ýlahi olmayacaðým’ 28/15-17 adalete boyun eðen ve tüm kardeþleri için hayýr dualar eden bir

Muvahhid olduðunu göstermektedir:Görüldüðü gibi, peygamber olmadan önce peygamberler hata yapsalar, Allah tarafýndan uyarýlmamaktadýrlar. Günah Onlarýn ister baðýþlanmasýný dile, ister dileme, birdir. iþleyebilir, þaþabilir: Onlara yetmiþ defa baðýþlanma dilesen Allah onlarý

baðýþlamayacaktýr. Bu, Allah'ý ve peygamberini inkar Hz. Peygamber tüm insanlýða örnek olacaðýndan ve örnekliðin etmelerinden ötürüdür. Allah fasýk topluluðu doðru yola þartlarýndan birinin de örnek alacaklara örnek olunanýn eriþtirmez. 9/80benzemesi, ayný olmasý gerektiðinden Resuller de tüm Bedevilerden, Allah'a ve ahiret gününe inanan, sarfettiðini, insanlarla bu konuda eþit konumdadýr: Allah katýnda ibadet ve peygamberin dualarýna nail olmaya

vesile sayanlar da vardýr. Bilin ki, verdikleri onlar için Yeryüzünde savaþýrken, düþmaný yere sermeden esir ibadettir. Allah, onlara rahmet edecektir. Allah þüphesiz almak hiçbir peygambere yaraþmaz. Geçici dünya malýný baðýþlar ve merhamet eder. 9/99istiyorsunuz, oysa Allah ahireti kazanmanýzý ister. Allah Sen, sevdiðini doðru yola eriþtiremezsin, ama Allah, Güçlü'dur, Hakim'dir. Daha önceden Allah'tan verilmiþ bir dilediðini doðru yola eriþtirir. Doðru yola girecekleri en iyi hüküm olmasaydý, aldýklarýnýzdan ötürü size büyük bir O bilir. 28/5azap eriþirdi. 8/67-68

“Peygamberlerin doðuþtan bir kutsallýklarý yoktur. Peygamber

olmadan evvel hata yapsalar, günah iþleseler, kendilerine

vahiy gelmediðinden, peygamber olmadýklarýndan dolayý

uyarýlmazlar. Fakat peygamber seçildikten sonra hata

yapsalar, kendilerine vahiy geldiði için yine vahiy ile uyarýlýrlar

ve düzeltilirler.”

Kur’an’ýn Hz. Muhammed’inesli 18

Page 20: Kur'an Nesli Dergisi

Kur'an-ý Kerim, Hz. Muhammed'i Kur'an öðretmeni,[1] Kitabýn kurumlarý oluþturamayan Hz. Muhammed, eline geçen tüm açýklayýcýsý,[2] örnek alýnýp hayatýnýn tüm boyutlarý öðrenilmesi fýrsatlarý sahâbenin eðitimi ve öðretimi yönünde kullanmýþtýr. gereken bir lider,[3] anlaþmazlýklarý karara baðlayýp adaletle Özellikle, cemaatle kýlýnan namazlarda Kur'an'dan ayetler hükmeden bir hâkim[4] olarak insanlýða takdim etmektedir. okuyor ve arkadaþlarýný hem kýraat bakýmýndan hem de Kur'an'da ifade edilen Hz. Muhammed'e izafe edilen tüm Kur'an'ýn içeriði bakýmýndan dinî eðitimden geçiriyordu. Ýlgili özellikler, onun eðitici ve öðretici kimliðini tanýtmaktadýr. kitaplara baktýðýmýzda görürüz ki, sahâbe, Hz. Peygamber'in

hangi namazda neleri okuduðuna þahit oluyordu.[8] Sabah Hz. Muhammed'in eðitim ve öðretim faaliyetleri alanýna giren namazlarýný uzun tutan Hz. Peygamber, altmýþ ile yüz arasý hususlarý üç ana grupta toplamak mümkündür: ayet okumak suretiyle[9] Sahâbeye her sabah imamlýkla 1.Kendisine gelen vahiyleri okumak veya Müslümanlarýn takip beraber öðretmenlik yapmaktaydý. Namaz dýþýnda Hz. edecekleri yolu duyurmak ya da amel edecekleri çerçevenin Peygamber'in hayatýný incelediðimiz zaman görürüz ki, hiç bir sýnýrlarýný belirlemek. þey onu Kur'an okumaktan ve öðretmekten alýkoymamýþtý.[10]

Sahâbesinin anlamasý, ezberlemesi ve kapalýlýklarý çözmesi 2.Ümmetin güzel niteliklerini geliþtirmek ve kötü huylarýna için ayetleri aðýr aðýr okur ve Kur'an-ý Kerim'i, sözüyle ameliyle, engel olmak sûretiyle onlarý terbiye etmek. güzel þeyleri onaylamak suretiyle ve ahlâkýyla tefsir ederdi.[11]

Hem Mekke'de hem de Medine'de sahâbesini Kur'an 3.Kitab'ýn birey ve toplum için bir nizam olarak getirdiði tafsilî öðretiminden geçiren Hz. Peygamber, “Kendisine vahyedilen hükümleri anlatmak.[5] ayetleri dinleyenlere öðrettiði gibi iþitemeyenlere de bir yolunu

bulup ulaþtýrýyordu. Herkes vahyin gelmesini bekliyor; gelir Hz. Aiþe (ö: 58/677), “Hz. Peygamber'in tüm huylarýnýn ve gelmez de hemen öðrenmek için can atýyordu.”[12]ahlâkýnýn bizzat Kur'an”[6] olduðunu belirtmek sûretiyle onun her an eðitim ve öðretim faaliyetinin içinde olduðunu Hayatýn her anýnda öðretmen olan Hz. Muhammed, toplumu söylemiþtir. Kendisine gelen vahiyleri her sene Ramazan Kur'an öðretiminden geçirmek için canla baþla çalýþýyor ve ayýnda Cebrail'e arz eden Hz. Muhammed de ilahî öðretimden hayatta hiçbir boþluk býrakmýyordu. Onun öðretim geçiyordu.[7] Dolayýsýyla, onun eðitim ve öðretiminin temeli, faaliyetlerinin geniþlik alanýyla ilgili en güzel örneklerden biri de Allah'tan öðrendiklerine göre insanlýðý dîni eðitime tabi yazmýþ olduðu mektuplardýr. Sahâbe bu mektuplarý bilen ve tutmaktan ibaretti. yazýmýna þahit olan insanlardý. Mektuplara baktýðýmýz da

görürüz ki, mektuplarýn içi ayetlerle doludur.[13]Mekke döneminde dinî hükümleri hayata katacak tüm

BÝR ÖÐRETÝM MODELÝ OLARAK

Hz. Peygamber’inKUR’AN ÖÐRETÝM MODELÝ

Dr. Mehmet SÜRMELÝ

“Namaz dýþýnda Hz. Peygamber'in hayatýný incelediðimiz zaman

görürüz ki hiç bir þey onu Kur'an okumaktan ve öðretmekten

alýkoymamýþtý. Sahâbesinin anlamasý, ezberlemesi ve kapalýlýklarý

çözmesi için ayetleri aðýr aðýr okur ve Kur'an-ý Kerim'i, sözüyle

ameliyle, güzel þeyleri onaylamak suretiyle ve ahlâkýyla tefsir

ederdi.”

Hz. Peygamber’in Kur’an Öðretim Modeli nesli19

Page 21: Kur'an Nesli Dergisi

Örneðin, Habeþ Ýmparatoru Necaþi'ye yazmýþ olduðu merkezi olarak seçmiþtir. Burada Kur'an ayetleri okunuyor, mektupta, kralý hem Ýslâm'a davet ediyor hem de Ýslâm'ý tanýtan yazýlýyor, dinî bilgiler öðreniliyor ve bu bilgilerin uygulamasý birçok ayeti ona gönderiyordu.[14] Hz. Peygamber'in tâlimatý yapýlýyordu. Ýslâm'ý öðrenmek isteyenler buraya geliyorlardý. ile Kilab, Amr b. Sa'sa ve Abdu'l-Kays heyetine tayin edilen tüm Hz. Peygamber, hicretten iki yýl önce Mekke'ye gelip Akabe görevliler de gittikleri yerlerdeki insanlara Kur'an mevkiinde Müslüman olan Medinelilerin eðitimi ile öðretiyorlardý.[15] ilgilenmiþ;[24] onlarýn isteði üzerine Kur'an'ý ve Ýslâm'ýn

prensipler ini öðretmek iç in Medine'ye öðretmen Kendisine indirilen vahiyleri açýklayýp öðretmek üzerine farz göndermiþtir.[25] Erkam'ýn evinden ayrý olarak her ev, olan[16] Hz. Muhammed, mektuplarý gibi Cuma ve Bayram Peygamber'in arzusu doðrultusunda Kur'an enstitüsü haline hutbelerini sahâbesinin Kur'an öðrenimi için bir vasýta olarak getirilmiþ ve insanlarýn gerekli Kur'an eðitimini almasý için Ýlahî deðerlendiriyordu. Onun bütün hutbeleri incelenirse görülür ki, vahye vâkýf öðretmenler, öðretici sýfatýyla bu makamlara tayin tüm konuþmalarýnda Kur'an'dan alýntýlar vardýr.[17] Hutbe edilmiþtir. Nitekim, Hz. Ömer böyle bir evde kýz kardeþi ve makamýnda öðreticiliði seçen Hz. Peygamber'in aðzýndan; eniþtesine öðretilen Kur'an ayetlerini dinleyince Müslüman Cuma günü minberde iken sûre ezberleyen insanlar bile olmuþtu.[26] Evde öðretilen sûre 'Tâ-hâ' suresiydi ki, Hz. Ömer vardý.[18] bu sûreyi dinleyince çok etkilenmiþ ve hemen Ýslâm'ý kabul

etmiþti.[27] Hz. Muhammed, insanlarýn anlamasý ve gerekli Ýslam davetini hayatýnýn tüm geniþlik boyutunda insanlara tefekkürü yapmasý için âyetleri dura dura[28] ve sükunetle arzeden Hz. Peygamber, davet Mekke'de çýkmaza girince okuyordu.[29] Çünkü aðýr aðýr okunduðu zaman olaylarýn kendisini kabile baþkanlarýna arzetmiþ ve, “Kureyþ, Rabbimin akýþýna göre inen ayetlerin anlaþýlmasý ve ezberlenmesi kelâmýný teblið etmemi engelledi beni kavmine götürecek yok mümkün olurdu.[30] Dinî tekliflerin yavaþ yavaþ yerleþmesi ve mu?” diyerek Ýlahî hitabý Mekke dýþýna çýkarmak istemiþtir.[19] insanlarýn ilahî dine aðýr aðýr alýþtýrýlmalarý için Kur'an birden Bu amacýný gerçekleþtirmek için Mekke ve Medine'de Ýslâm'a deðil, azar azar indirilmiþtir.[31] Ýniþiyle baðlantýlý olarak davet baðlamýnda çeþitli banliyölere Kur'an öðretmenleri öðretilmesinin saðlanmasý için Peygamber'e okumasýnýn göndermiþtir. Mü'minler Medine'ye hicret etmeye baþlayýnca keyfiyeti bile bildirilmiþtir.Mus'ab b. Ümeyr (ö: 3/625) de hicret etmiþ, onlara Kur'an-ý Kerim öðretmiþtir.[20] Birisi Medine'ye hicret ettiði zaman, Mekke'de Kur'an öðretiminden geçirilen sahâbe Medine'de de Peygamber hemen ona Kur'an öðretecek bir adam Rasûlullah'ýn eðitiminden geçmiþtir. Medine'de yönetim gönderirdi.[21] Tüm bu olaylar sahâbenin Kur'an eðitimi ve faaliyeti Müslümanlarýn elinde olduðu için daha özgür bir öðretimiyle Hz. Peygamber'in birebir ilgilendiðinin ve ortama kavuþan mü'minler, burada çeþitli öðretim kurumlarý sahâbenin dinî eðitimden geçirildiðinin birer kanýtýdýr. Bu oluþturdular. “Sahâbenin Peygamberin eðitiminden konuyla ilgili örnekleri çoðaltmak kabilinden þu bilgileri geçirilmesinde en çok kullanýlan mekân 'Mescid-i Nebevî'dir. aktarmakta fayda var: Rasûlullah, Mustalik Oðullarý kabilesi Mescid-i Nebevî tüm Müslümanlarýn eðitim ve öðretim Ýslâmiyeti kabul edince onlara Kur'an öðretmeni olarak Abbad faaliyetinin icra edildiði mekân olmaya yetersiz kalýnca buraya b. Biþr'i tayin etmiþtir.[22] Bundan ayrý olarak hicretin ek olarak Medine'de dokuz mescid daha açýlmýþtýr.”[32] dokuzuncu yýlýnda Tevbe sûresinin ilk bölümündeki ayetler Müslümanlar Kur'an öðrenimi için Medine'de 'Dâru'l-Kurra' adlý nâzil olunca hemen onlarý Mekkelilere duyurmasý için Hz. Ali'yi bir Kur'an okulu açtýklarý gibi, Ýslâmiyeti kabul eden Muaz b. görevlendirmiþtir.[23] Neticede, ayetler topluma öðretilmiþ ve Afra ve Râfi b. Malik de içerisinde Kur'an okunan 'Mescid-i Benî peygamberin eðitimi sayesinde kapalýlýklar aþýlmýþtýr. Züreyk' i yapmýþlardýr.[33]

Hz. Peygamber davete baþladýðýnda bugünkü gibi öðretim Hz. Peygamberin sahâbesini Kur'an öðretiminden geçirdiði en kurumlarý oluþturamamýþtýr. Daha çok, evler, sahâbenin önemli yer Mescid-i Nebevî'nin arkasýnda bulunan 'Suffa'dýr. öðretim faaliyeti için mekân olarak kullanýlmýþtýr. Mekke Suffa, gölgelik ve üstü örtülü yer demektir. Bir okul gibi faaliyet döneminin ilk yýllarýnda Dâru'l-Erkam'ý bir eðitim ve öðretim gösteren bu yerde okuyanlara 'Ashabu's-Suffa' denir. “Suffa ilk

“ Kendisine indirilen vahiyleri açýklayýp

öðretmek üzerine farz olan Hz. Muhammed,

mektuplarý gibi Cuma ve Bayram hutbelerini

sahâbesinin Kur'an öðrenimi için bir vasýta

olarak deðerlendiriyordu. Onun bütün

hutbeleri incelenirse görülür ki, tüm

konuþmalarýnda Kur'an'dan alýntýlar vardýr.”

Hz. Peygamber’in Kur’an Öðretim Modelinesli 20

Page 22: Kur'an Nesli Dergisi

Ýslam üniversitesidir. Okuma yazmayý ve Kur'an-ý Kerim'i [12] Draz, Abdullah, Kur'an'a Giriþ (trc.: Salih Akdemir),

öðretmek üzere baþka öðretmenler de burada vazife görürdü. Kitabiyyat Yay., Ankara 2000, s. 30.

Kur'an dersleri, bazý surelerin ezberlenmesinden ve ayet [13] Ýbni Kesîr, el-Bidaye, III, 83.

metinlerinin tefsirinden ibaretti. Bazý Müslümanlar Kur'an-ý [14] Ýbni Sa'd, Tabakât, II, 23.

Kerim'i kendi dillerini konuþur gibi, kelimelerin son seslerine ve [15] Ýbni Sa'd, a.g.e. s. 65-79.

harekeleme esaslarýna riayet etmeksizin, ayrýca ahenk ve [16] Ýbni Receb, Abdurrahman b. Þihabuddin b. Ahmed,

tegannî kaidelerine uymaksýzýn okuyorlardý. Rasûlullah bu Câmiu'l-Ulûm ve'l-Hikem fî þerhi Hamsîne Hadisen min

þekilde okumayý yasaklamýþtýr. Bazýlarý da mekânik bir Cevâmii'l-Kelîm, Riyad trsz., I, 5.[

vazifeymiþ gibi pek süratli tilâvet ediyorlardý. Onlar, az ama 17] Ýbn Kesir, el-Bidaye, III, 213.

güzel bir biçimde; ayette geçen her þeyi düþünüp tefekkür [18] Nesâî, 14, Cum'a 28, III. 107.

ederek okumalarý hususunda ikaz edilmiþlerdi.”[34] Medineli [19] Abdullah b. Ahmed Hanbel, Ebû Abdurrahman, Kitabu's-

cömert sahâbe Sa'd b. Ubade (ö: 14/635) Ashab-ý Suffa'dan 80 Sünne, Tahkik: Muhammed b. Said b. Sâlim el-Kahtanî, Riyad

kiþiyi her akþam yemeðe götürerek[35] Hz. Peygamberin 1964, I, 136.

hususi eðitiminden geçen bu insanlara hizmet etmeyi bir þeref [20] Ýbn Kesir, Ýsmail b. Ömer, Câmiu'l-Mesânid ve's-Sünen,

kabul ediyordu. Çünkü burada kalan kimselerin evleri yoktu. Bu Dâru'l-Fikr, Lübnan trsz., II, 103; Ýbn Sa'd, Tabakât, I, 204 [21]

bakýmdan bu öðrencilerin iaþesini Medineli zengin Zerkânî, Menâhil, I, 241.

Müslümanlar karþýlýyorlardý.[36] [22] Ýbni Sa'd, Tabakât, III, 214

[23] a.g.e.., III, 222

Gerek Suffa'da gerekse Mescid-i Nebevî'de sabah [24] Ýbni Kesîr, el-Bidaye, III, 147.

namazýndan sonra Kur'an halkalarý oluþurdu. Bu seslerin [25] Sarýçam, Ýbrahim, Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajý,

birbirine karýþarak anlamlarýn karýþmamasý için Rasûlullah, Ankara 2001, T.D.V. Yay., s. 281.

sahâbenin daha alçak sesle okumasýný istemiþti. [26] Filibeli, Ahmet Hilmi, Ýslâm Tarihi, s.120; Mevdudî, Hz.

Peygamber'in Hayatý, II, 549

DÝPNOTLAR [27] Ýbni Hiþam, es-Sîretu'n-Nebeviyye, Kahire 1987, Dâru'r-

[1] 2/Bakara 129, 151; 3/Âl-i Ýmran 164. Reyyan, I, 370-372; Ýbn Kesir, el-Bidaye, III, 80

[2] 16/Nahl 44. [28] 17/Ýsra 106

[3] 33/Ahzab 21. [29] Nahhas, Meâni'l-Kur'an, IV, 205; Zemahþerî, Keþþaf, II,

[4] 4/Nisa 105. 671

[5] Gazzalî, Muhammed, Fakihlere ve Muhaddislere Göre [30] Taberî, Câmiu'l-Beyan, VIII, 162-3; Alûsî, Rûhu'l-Meânî,

Sünnet (trc: Ali Özek), Ýstanbul 1992, Ýslâmî Araþtýrmalar, s. VIII, 178.

173. [31] Ateþ, Süleyman, Kur'an-ý Kerim Tefsiri, Milliyet Yay.,

[6] Ýbni Hemmam, Abdurrezzak, Musannef, Beyrut 1971, Ýstanbul 1995, III, 1561.

Mektebetu'l-Ýslamî, III, 40; Ýbn Sa'd, Tabakât, II, 126. [32] Hamidullah, Ýslâm Peygamberi, II, 771.

[7] Ýbn Sa'd, Tabakât, IV, 8 [33] Ýbn Sa'd, Tabakât, I, 202

[8] Abdurrezzak, Musannef, II, 104-120. [34] Hamidullah, Ýslâm Peygamberi, II, 768-9.

[9] Ýbn Ebî Þeybe, Abdullah b. Muhammed, el-Musannef fi'l- [35] el-Kettanî, et-Terâtibu'l-Ýdariyye, III, 217.

Ehâdisi ve'l-Âsâr, Tahkik: Said Muhammed Liham, Beyrut [36] Duman, Zeki, Nüzulünden Günümüze Kur'an ve

1989, Daru'l-Fikr, Kitabu's-Salat, I, 389. Müslümanlar, Fecir Yay., Ankara 1997, s. 138

[10] Ýbn Ebî Þeybe, Musannef, I, 124; el-Humeydî, Abdullah b. Bu yazý Yeni Dünya Dergisinden özetlenmiþtir.Zübeyr, el-Musned, Beyrut trsz, Âlemu'l-Kutub, I, 31.

[11] ez-Zerkanî, Menâhilu'l-Ýrfan, I, 29.

“Gerek Suffa'da gerekse Mescid-i Nebevî'de

sabah namazýndan sonra Kur'an halkalarý

oluþurdu. Bu seslerin birbirine karýþarak

anlamlarýn karýþmamasý için Rasûlullah,

sahâbenin daha alçak sesle okumasýný

istemiþti. “

Hz. Peygamber’in Kur’an Öðretim Modeli nesli21

Page 23: Kur'an Nesli Dergisi

a1) Kur'an Mesajý'nýn Dönüþtürücü ve Evrensel Etkisi 1- TEBLÝÐ ve SORUMLULUKLARI Kur'an'ýn getirdiði yaþam tarzý, vahyin ilkelerini hayatýn her a) Teblið ve Gerekliliði katmanýnda mutlak belirleyici ve düzenleyici hale getirme Kur'an; Ýslam Tarihi'nde farklý birçok açýdan incelenmiþ, tarihsel misyonu, onu indirildiði arap toplumunun döneminden ve süreçte Müslümanlarýn yaný sýra kendisini Ýslam þemsiyesi kültürel çerçevesinden evrensel bir düzeye ulaþtýrmýþ, altýnda tanýmlamayan farklý inanç ve düþünce gruplarý böylelikle tüm insanlar için doðrudan baðlayýcý ve kurtuluþa tarafýndan da tartýþýlmýþ ve irdelenmiþtir. Ýslam Tarihi'nin birçok giden mutlak gerekli ilahi anahtar vasfýný kazandýrmýþtýr. aþamasýnda Kur'an sadece ahlaki faktörler ve insan psikolojisinde getirdiði köklü deðiþimlerle dikkat çekmemiþ, Bu süreçte Kur'an'ýn geldiði toplum ve insanlýk açýsýndan ayný zamanda birçok bilimsel çabayý disipline etmiþ, insanlýða öncelikli hedefi insaný yaratýlýþ amacýna uygun bir çizgiye yepyeni ufuklar kazandýrmýþtýr. Fakat Ýslam Tarihin'de Vahyin yöneltmek için ona telkin ve tebliðde bulunmak, onu doðal rehberliði ve Hz. Muhammed'in güzel örnekliðiyle oluþturulmuþ þartlar ve insani gereksinimlerle baþ baþa kaldýðý “ihtiyaçlar ilk Kur'an Nesli'nden sonra gerek siyasal çýkarlar ve gerekse de dünyasýnda” Rabbani hudutlarý hatýrlatmak ve Mutlak kurtuluþ islam'a karýþan farklý kültürel etkenlerle onun hayatý kuþatarak için gereken bilinç düzeyine eriþtirmek; böylelikle ona rehberlik vahiyle düzenlediði gerçeði gözardý edilmiþtir. Ýslam Emevilerle etmek ve en nihayetinde vahiyle eðitmektir. birlikte önce devlet katmanlarýndan ve ardýndan da sosyal Bu ayný zamanda vahyin ilk tebliðcisi olan Resul Muhammed'in yaþamda belirleyici / etken konumundan uzaklaþtýrýlmýþtýr. (s.a)de en öncelikli görev alaný ve peygamberliðinin mutlak amacýdýr. Bozulmanýn ve algý kirliliðinin yaþandýðý yepyeni bir sürece tanýklýk eden Ýslam Tarihi ve Müslüman toplum, Ýslam'ýn en çok “Ey resul! Rabbinden sana indirileni teblið et. Eðer bunu da sosyal yaþamdan izole edildiðini, vahyin belirleyiciliðinin yapmazsan onun verdiði peygamberlik görevini yerine yerini kültürler, mitler, felsefi üretimler ve uydurma din getirmemiþ olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, kaynaklarýnýn aldýðýna þahit olmuþlardýr. Kur’an’ýn toplumsal küfre batmýþ topluluða kýlavuzluk etmez. “yaþamda belirleyiciliðini yitirdiði bir süreçte vahyin muhataplarý; (5/ 67) Kur'an'ýn yeni bir toplum oluþtururken ortaya koyduðu “Rabbinin yoluna bilgelikle ve güzel bir aydýnlatma ile gerçekleri, getirdiði / sistemleþtirdiði deðerler ve eðitim / teblið çaðýr. Onlarla en güzel biçimde tartýþ. Rabbin, yolundan alanýndaki kurallarýný yaygýnlaþan algý kirliliði içinde ya sapanlarý ve doðru yolda olanlarý en iyi bilendir. Karþýlýk tamamiyle ihmal etmiþ ya da yeterince dikkate almamýþlardýr. verecekseniz, size verilen karþýlýðýn bir benzeriyle karþýlýk verin. Sabrederseniz, elbette bu sabredenler için daha Bu açýdan çeþitli platformlarda zaman zaman üslûbumuzun hayýrlýdýr.” (16 / 125-126) .(Ayrýca Bakýnýz: 88/21-24 , 48/8-9)sorgulanmasý ile tekrar gündeme gelen teblið nedir? Ne deðildir? Sorunsalý yaþamýný Kur'an merkezinde düzenlemeye Resul Muhammed vahy süreci olan 23 yýl boyunca tebliðe çalýþan Müslümanlarýn da benzer ihmalkarlýklar gösterdiðini devam etmiþ, Allah'ýn Kur'an'la birlikte insanlara indirdiði tekrar gözler önüne sermektedir. Son yýllarda Müslümanlarýn siyasi/sosyal, ekonomik/kültürel alanlarý ilgilendiren, adým bu alanda baþlattýðý çalýþmalar önemli de olsa henüz yeterli ilmi adým mevcut problemleri çözecek nitelikte deðerler sistemi düzeyi yakalayamamýþ ve gerektiði kadar “tebliðde oluþturulmuþtur. Resulullah Muhammed'in vahy kültürüyle metodolojinin islami mücadelede belirleyici niteliði” oluþturduðu kiþiliði, tebliðde kullandýðý Rabbani metodoloji ve vurgulanmamýþtýr. vahyin mevcut toplumun tüm deðer yargýlarýný deðiþtiren / aþan yapýsýyla Kur'an Mesajý, halkýn her kademesinde ciddi yanký

bulmuþ ilerleyen yýllarda ilk Ýslam ümmeti böylelikle

Murat KURTULDU

Bir Eðitim Süreci Olarak Tebliðnesli 22

Page 24: Kur'an Nesli Dergisi

oluþmuþtur. Kur'an; geldiði ve tebliðine muhatap ettiði toplumu Kur'an'ýn pratiði olmuþtur. Kur'an'ýn rehberliðiyle þekillenerek eðitip sosyal düzlemde tarihin övgüsünü hak edecek kadar geliþen üslup, sosyal iliþkiler, psikolojik çözümlemeler yani sistemleþtirip deðiþtirmesi, baþka bir deðiþle “insan merkezli” teblið stratejisi Ýslam'ýn yarým yüzyýl içinde evrensel anlamda sosyal algýyý “Allah merkezli” dünya görüþüne dönüþtürmesi kabul görmesini saðlamýþ önemli faktörlerden biridir.bugün batýlý eðitmenlerin ve pozitivizmin toplumsal deðiþim için öngördüðü sürenin çok daha azýnda ciddi bir baþarý Resul Muhammed'in teblið sürecinde Ebubekir gibi bir arap, saðlamýþtýr. Sadece 23 yýl içinde iki önemli kültür arasýnda Bilal gibi bir Habeþ, Suheyb gibi bir Rum ve Selman gibi bir sýkýþmýþ bir topluluðun tüm inanç anlayýþý köklü deðiþime Farslýnýn iman etmesi kuþkusuz Resul'un Kur'an mesajýný uðramýþ, beraberinde geliþtirilen yepyeni bir toplum modeliyle teblið etmede izlediði “Rabbani Metodolojinin” büyük etkilerinin bugün hala örnek / ideal birliktelik olarak gösterdiðimiz bir yapý bir sonucudur. Ýslam'ýn din, dil, ýrk, kültür, bölge, zaman, inþa edilmiþtir. cinsiyet gibi tüm sosyolojik farklýlýklarý aþarak geniþ bir kitleye bu mesajý etkileyici biçimde anlatmasýnýn altýnda “tebliðde nasýl A2) Evrensel Mesaj Olan Kur'an'ýn Teblið Gerekliliði ve bir yöntem izledi?” sorusunun belirleyici cevabý yatmaktadýr.Rabbani Metodolojinin Resul Muhammed'in Örnek

Resulullah'ýn teblið sürecinde nasýl baþarýlý olduðunu bilmek, Yaþamýnda Beliren Baþarýsýbüyük ve farklý etnik kimliklere sahip kitleleri Kur'an mesajýnýn kaynaþtýrýcý okuluna nasýl taþýdýðýný / tanýþtýrdýðýný öðrenmek Tüm düþünsel üretimler eðer belirli bir kitlenin iç dinamikleri kuþkusuz onunda tebliðine kaynaklýk eden Rabbani içinde sýkýþýp kalmamayý önemsiyorsa anlatýlmaya, metodolojiyi dolayýsýyla Kur'an'ý incelemeyi gerekli kýlmaktadýr. aktarýlmaya ihtiyacý vardýr. Ýnsanlýðýn sosyal iliþki formu olan “iletiþim”in ideolojik bazda disipline edildiði biçimi olan “teblið” Bu açýdan Kur'an'ý doðrudan incelemek, onun sunduðu yani tanýtým ve eðitim faaliyetleri Ýslam için gerekliliði evrensel mesajý ve ideal yaþam tarzýný günümüz insanlýðýna ertelenemez en önemli unsurlardan biri olarak belirmiþtir. taþýmanýn yollarýný netleþtirmek adýna önemli hatta zorunludur. “Kur'an'ýn tebliðde takip ettiði metodoloji nedir?, Toplumsal Nitekim yukarýda Resul Muhammed'in görevleri arasýnda deðiþim alanýnda baþarýya bu kadar kýsa sürede etkili bir zikredilen ve önemine çeþitli açýlardan defalarca vurgu yapýlan biçimde nasýl ulaþmýþtýr? Ve bunun için nasýl bir yol izlemiþtir?” teblið, mü'minler içinde ihmal edilemeyecek temel bir görevdir. gibi sorularýn yanýtlarý Ýlahi vahyin ayetlerinde gizlidir. “Siz, insanlar için çýkarýlmýþ en hayýrlý ümmetsiniz: Ýyiyi-Ýslam'da davet ve teblið metodolojisinin ana hatlarýný, güzeli emredersiniz, kötü ve çirkinden alýkoyarsýnýz, hudutlarýný ve aþamalarýný belirleyen Kur'an kuþkusuz bu Allah'a iman edersiniz. Ehlikitap da iman etseydi, kendileri yönüyle bulunmaz bir eðitim ve dönüþüm kitabýdýr da. Evet, için elbette hayýrlý olurdu.Ýçlerinde müminler vardýr ama teblið Ýslam gerçeklerinin toplumun her kademesine ilkesel bir onlarýn çoklarý fasýklardýr.” (3/110) “Ýçinizde, iyiliðe taviz söz konusu olmadan aktarmanýn adýdýr. Bu anlamda çaðýran, saðduyuyu öðütleyen ve kötülükten sakýndýran teblið Kur'ani mesajýn insanlara ulaþmasý için bir araçtýr asla bir topluluk olsun. Bunlar baþaranlardýr.” (3/104).amacýn yerini tutamaz… Fakat bu gerçeðin önemiyle paralel (Ayrýca bakýnýz: 2/143 , 9/71 , 3/113-114 - 3/104)olan bir diðer gerçek daha vardýr ki o da týpký Resulullah'ýn teblið metodunda yaþam bulduðu gibi insan faktörünü Ýslami gerçekleri toplumla paylaþma görevine getirilmiþ ilk gözetmenin gerekliliðidir. Sonuç getirmesi için azami çaba Müslüman olan Resul Muhammed (s.a)'în yaþamýnda teblið göstermediðimiz, muhatabýmýzý dikkate aldýðýmýz, onun zorunluluðu ve gerekliliði Ýslam toplumunun ilk yýllarýnda da inançlarýný ve algý dünyasýný net olarak okuyamadýðýmýz bir önemli bir örnek olarak belirginleþmiþtir. Ýslam davasýnýn birinci zeminde yapýlan tebliðin baþarýsýndan ne kadar umutlu yüzyýlýnýn baþlarýnda Resul Muhammed (s.a)'in herhangi bir olabiliriz? Dahasý sorumluluðumuzun getirdiði gerekli altyapýyý siyasal ya da sosyal gücünden veya toplum üzerinde baský tamamlamadan ve þartlarý oluþturmadan gerçekleþtirilmiþ bir oluþturacak askeri yeterliliðinden bahsetmek mümkün deðildir. eylemle “teblið” sorumluluðumuzu yerine getirdiðimizi nasýl Fakat ne var ki Resulullah ilk yýllarda dört kiþiyle baþladýðý söyleyebiliriz? Rabbani metodun izlerini taþýmayan, insani mücadelede vahyi bilginin gerçeklerle bütünleþen mesajýnýn sýnýrlarý aþmýþ, amacýndan sapmýþ ya da anlaþýlmasý yaný sýra Kur'an'ýn Müslümanlar aracýlýðý ile kendini topluma tebliðcinin hatalarýyla engellenmiþ bir davetin muhatap zihinde sunuþ tarzý diyebileceðimiz teblið metodolojisinin önemli bir yarattýðý tahribat ve olumsuz imajýn sorumluluðunu nasýl yeri vardýr. Toplumsal bazda yaþanan bu deðiþim sürecinde üstleniriz? Resul Muhammed sünneti ve uyguladýðý teblið metodlarý

“Kur'an'ýn rehberliðiyle þekillenerek geliþen

üslup, sosyal iliþkiler, psikolojik çözümlemeler

yani teblið stratejisi Ýslam'ýn yarým yüzyýl içinde

evrensel anlamda kabul görmesini saðlamýþ

önemli faktörlerden biridir.”

Bir Eðitim Süreci Olarak Teblið nesli23

Page 25: Kur'an Nesli Dergisi

Tüm bu kaygýlar bizim “teblið” inanýþýmýzý Kur'an'ýn Ýlahi vahyin insanlýk için sunduðu ideal prototipe en uygun ve rehberliðinde tekrar sorgulamamýzý gerekli kýlmaktadýr. Her yaklaþýk hale getirmenin sürecini ifade etmektedir. Bu açýdan mü'minin öðrendiði / uyguladýðý vahyi gerçeklikleri öðretmekle teblið görevi vahyin etkinliði ve deðerliliðini korumasý için kilit görevli bir eðitimci olduðunu göz önünde bulundurursak bu konumda bulunmaktadýr. sorgulama sürecinde Kur'an'a bir de eðitsel nitelikleriyle bakmanýn yararlarý daha net anlaþýlabilir. Kur'an'ýn teblið için Bir dinin ya da sistemli bir görüþün içerdiði derin ve yüksek çizdiði sýnýrlarý bilmemenin yarattýðý “tebliðde dejenerasyon”un hakikatler, insana ya da topluma dair öngördüðü hedeflerin önüne geçmek adýna kendi anlayýþýmýzý; kalitesi ne denli önemli olursa olsun gereði gibi tanýtýlmadýkça -Kur'an'da Tebliðîn önemi hakkýnda yeterince bilgi sahibi etkisinden ve dönüþtürücü gücünden bahsetmek mümkün miyiz?, deðildir. Sistemin bütünlüðü, tutarlýlýðý ya da yukarýda ifade -Kur'an teblið sürecinde tebliðciden hangi eðitsel ve psikolojik ettiðimiz gibi kuþatýcý hedeflerinin niteliði kadar bu bilginin þartlar aramaktadýr?, hedef kitleye yani bireye ve topluma duyurulmasý, neticede -Toplumsal realiteyi ve sosyolojik durumumuzu Kur'an'ýn bunun davranýmlarda / algý dünyasýnda nasýl etki edeceðinin rehberliðinde net okuyup tanýmlayabiliyor muyuz?, yöntemlerini bilmek “mesajýn toplumsal kabulü” için -Bu tanýtýmda ortaya koyduðu deðerlendirmelerin evrensel vazgeçilmez önþarttýr. ölçeðini ve ortak niteliklerini ne kadar biliyoruz?, -Günümüzde Kur'an'ý teblið ederken kullandýðýmýz Ýngiliz düþünür Bacon bu durumu “Doðru yolda yürüyen bir yöntemlerde vahyin belirleyiciliði ne derecededir?, topal, yolunu þaþýrmýþ bir koþucudan daha önce hedefine varýr” -Bu açýdan Kur'an bugün bizim teblið stratejimiz için ne tür sözleriyle öðretimde ilkeler kadar metodolojinin de önem yöntemler önermektedir? arzettiðini örneklemiþtir. ve benzeri sorular çerçevesinde teblið anlayýþýmýzý olabildiðince objektif bir duruþla tekrar tahlil etmemiz ciddi bir Bu anlamda Tebliðde metodoloji belirlemek; çalýþmalarý sorumluluktur. düzenleyip disipline ettiði gibi ayný zamanda aktarýmý yapýlan

bilgilerin deðerini yükseltir ve amaca ulaþmada önemli bir rol A3) Tebliðin Yapýsal Niteliði Hakkýnda Bir Özeleþtiri: oynar. “Teblið Bilgi Yarýþtýrma ve Sadece Muhatabý Bilgilendirme Görevi midir? Yoksa Kapsamlý ve Sorumluluk Gerektiren Günümüzde teblið ve davet “eðitim” ekseninden çoðunlukla Bir Eðitim Sürecinin Ýlk Adýmý mýdýr? koparýlarak salt bilgi edinme, kelami tartýþmalarla paylaþýmda bulunma ya da muhatabýn sosyolojik ve psikolojik durumunu iyi Teblið kelimesinin etimolojik olarak analizi bir yana kavramýn okumadan yapýlmýþ bilgilendirme faaliyeti olarak kalmaktadýr. psikolojik ve eðitsel esaslarýn dikkate alýnmasýný zorunlu kýlan Doðru bir yöntemle yapýlmamýþ teblið insanýn yaratýlýþýnýn bir bir etkileme ve bilgilendirme faaliyeti olduðunu tekrar parçasý olan “bozgunculuk, nankörlük, zalimlik, acelecilik vs.” hatýrlamak gerekmektedir. Zihinsel aktiviteyi ve düþünmeyi gibi yönleriyle birleþince algý dünyasýnda yeniden bir saðlayacak bir öðretim ve bilgilendirme sürecini de ifade eden yapýlanma yerine yepyeni önyargýlarýn oluþmasýna neden teblið ve davet ayný zamanda önemli bir görevin yerine olmaktadýr. getirilmesinin en önemli aracýdýr. Bu görev, insaný varlýðýnýn özüne döndürmek, davranýþlarýný, yaþam felsefesini, hayata Belirli bir gruba odaklanarak mesajýn evrenselliði ve tevhidin bakýþýný, görevini, sorumluluklarýný vahyin süregelen evrensel kuþatýcý niteliði yerine tebliðin kiþisel çekiþme haline mesajýyla deðiþtirmek ve ýslah edilmiþ bir kimlikle yeniden getirilmesi, üslup sorunsalý ve geçerli / saðlam ikna oluþumunu saðlamaktýr. Dolayýsýyla “teblið” aslýnda insanýn metodlarýnýn olmadýðý bir tebliðin “ifade ettiði doðrularýn niteliði mesajý doðru tanýmasýný saðlayan ve davet ile deðiþime ön ne olursa olsun” muhatabýn zihninde olumlu bir imajla kalmasý hazýrlýðýn bir adýmýný ifade etmektedir. mümkün deðildir. Allah'ýn terbiyesine muhtaç olan insanoðlu yaratýlýþýnýn ilk Nuh a.s'ýn teblið görevinde, Resulullah'ýn toplumla olan aþamasýndan bugüne deðin sürekli olarak bilgilendirilmesi, iliþkilerinde ve diðer Resullerin de tebliðde “toplumu ve bireyi taþýdýðý yapýsal zaaflar nedeniyle çok daha önemli bir konuma dönüþtürme” amacýný vazgeçilmez önþart olarak belirlemesine oturmaktadýr. Çünkü eðitim kavram olarak bireyde zihinsel ve karþýn görmemezlikten gelmek aslýnda bugün mü'minlerin bedensel dönüþümü meydana getirme anlamýný içermektedir. yukarýda bahsettiðimiz birçok önemli ilkeyi ihmal etmesinin en Genel olarak eðitim ve teblið bireyi ya da birey bazýnda toplumu önemli gerekçesidir. Muhatabý kötülüklerden sakýndýrmak ve

“Bir dinin ya da sistemli bir görüþün içerdiði

derin ve yüksek hakikatler, insana ya da

topluma dair öngördüðü hedeflerin kalitesi ne

denli önemli olursa olsun gereði gibi

tanýtýlmadýkça etkisinden ve dönüþtürücü

gücünden bahsetmek mümkün deðildir.”

Bir Eðitim Süreci Olarak Tebliðnesli 24

Page 26: Kur'an Nesli Dergisi

doðru yola kanalize etmenin gerekliliði çerçevesinde yapýlan teblið stratejimizde ilke haline getirmiþtir. Bu ilke, vahyin

bir teblið bilgi yarýþmasýný ya da karþýlýklý düelloyu muhataplarýnýn hýrçýnlaþtýðý, önyargýlarýyla hareket ettiði ya da

andýrmamalý, muhatabýn vahye ýsýnmasýný ve gerçekleri çok gerçekleri kabullenmek istemediði durumlarda bile “haddi

daha net algýlamasýný saðlamalýdýr. aþmamayý” ve ilkelerden taviz vermeden ama uslupta ve

söylemde sabretmeyi erdemlilik olarak hatýrlatmaktadýr. Nahl

Nitekim Kur'an bu gerçeði tartýþma kurallarýyla ilgili hududullahý suresinin 125. ayetinden sonuna kadar bir bütünlük

belirlerken vurgular: çerçevesinde tebliðin ana ilkelerinden bahseden Allah, ayný

zamanda vahyin aktarýlmasýnda Resul Muhammed'in

[BÜTÜN ÝNSANLIÐI] hikmetle ve güzel öðütle Rabbinin þahsýndan tüm insanlýk için önemli bir örnekliði de

yoluna çaðýr; ve onlarla en güzel, en inandýrý-cý vurgulamaktadýr. Yine Kur'an'ýn Ankebut Suresinin 46.

ayetinde kitap ehli ile tartýþma sýrasýnda belirli ön koþullar yöntemlerle tartýþ; þüphesiz, O'nun yolundan kimin

yerine geldiðinde “en güzel þekilde” tartýþmanýn saptýðýný en iyi bilen senin Rabbindir; ve yine doðru yola

emredilmesinin altýnda yatan ilahi hikmet, tebliðin bilgi eriþenleri de en iyi bilen O'dur.

yarýþtýrma deðil dönüþtürme ve eðitme sürecini ifade ettiði

gerçeðidir. Bunun içindir ki, [tartýþmada] zora baþvurmanýz gerekirse,

ancak onlarýn sizi zora koþtuklarý kadar zora baþvurun. Sonuç olarak teblið görevi bireyin doðal ve çevresel etkilerle Fakat eðer kendinizi tutarsanýz, bilin ki, güçlüklere göðüs ifsad olmuþ algý dünyasýný aþarak onu fýtratýn saflýðýna ve germesini bilen kimseler için bu daha iyi, daha hayýrlýdýr.vahyin yönlendirici niteliðine kanalize etmek demektir. Allah'ýn

uyarýcý, yönlendirici ve eðitici prensipler içeren ilahi mesajlar Öyleyse, [hakký inkar edenlerin söylediklerine karþý] sabýr indirmesi, ayný zamanda O'nun teblið sürecinde davetçilere göster ve daima hatýrla ki, sana güçlüklere göðüs germe metodolojileri hakkýnda önemli nitelikler kazandýrmayý da gücünü veren yalnýzca Allah'týr; ve onlardan yana üzülme; hedeflemektedir. hele onlarýn o asýlsýz iddialarý seni hiç sýkmasýn:

Davetçi insanlýða teblið ettiði mesajýn, tüm insanlýðýn küfürleri Çünkü, Allah elbette, Kendisine karþý sorumluluk bilinci ve aþýrýlýklarý ile yok olmasýný kolaylaþtýrmak deðil taþýyanlarla beraberdir, yani iyi olan ve iyilikte devamlý dönüþtürmek / ýslah etmek amacýnda olduðunu kavrayabilirse, olanlarla! (Nahl Suresi 125 / 128)muhatabýyla kurduðu iliþkileri de bu amacý en uygun ve anlamlý

hale getirecek biçimde düzenleyebilecektir. Allah'ýn Nahl suresinde vurguladýðý tartýþma adabý bu

anlamýyla ayný zamanda tebliðin “amacýna” ve “metoduna” dair 14/52 Bu Kuran, onunla uyarýlsýnlar ve tek bir Tanrý önemli ilkeleri belirlemektedir. Nahl Suresinin 125. ayetinde bulunduðunu bilsinler ve akýl sahipleri öðüt alsýnlar diye “hikmetle ve güzel öðütle Rabbinin yoluna çaðýr ve onlarla en insanlara teblið edilmiþtir.güzel, en inandýrýcý yöntemlerle tartýþ” ifadesi baþka inançlarýn baðlýlarýna karþý yumuþak, akla ve sað duyuya en uygun 7/2 Bir kitaptýr bu; sana indirildi, onunla uyarýda bulunasýn metodolojiyi seçmeye bizi itmektedir. Nitekim bu ifadeler ayný diye ve inananlar için bir öðüt ve düþündürme olarak... O zamanda Kur'an'ýn davetçilerine tebliðin vahyi muhataplarýna halde, bundan dolayý göðsünde bir sýkýntý olmasýn.sorumsuzca anlatmak demek olmadýðýný, aksine zihinsel ve

bedensel bir dönüþtürme / arýndýrma gayreti taþýmasý Ýnsanlýk için bir uyarý ve akýl sahiplerinin düþünmesini gerektiðini de vurgulamaktadýr. Akla ve sað duyuya en uygun saðlayacak öðütlerin gerçekten muhatapta istenilen etkiyi tartýþma metodunu seçmek ve kýrýcý olmamak ayný zamanda oluþturmasý kullandýðýmýz dilin, iletiþim araçlarýnýn teblið muhatabýn dillendirdiðimiz vahyi gerçekleri çok daha net bir stratejimizin ilkeleriyle doðru orantýlý olduðunu unutmamalýyýz. biçimde anlamasýný da saðlayacak önemli bir ilke olarak

belirmektedir. Yine bir sonraki ayetin baþýnda Allah, tartýþmada (Devam edecek)zora baþvurmanýn gerekli olduðu durumlarda ancak onlarýn bizi

zora soktuðu kadarýna müsaade ederek bir baþka vahyi ölçütü

“Ýnsanlýk için bir uyarý ve akýl sahiplerinin

düþünmesini saðlayacak öðütlerin gerçekten

muhatapta istenilen etkiyi oluþturmasý

kullandýðýmýz dilin, iletiþim araçlarýnýn teblið

stratejimizin ilkeleriyle doðru orantýlý olduðunu

unutmamalýyýz.”

Bir Eðitim Süreci Olarak Teblið nesli25

Page 27: Kur'an Nesli Dergisi

Ýnsanlýk bugün; ufak bir çocuðun elinde bulunan, nereye Zulmün ve zorbalýðýn, mazlumiyetin ve çaresizliðin bu denli savrulursa o yöne giden bir topaç gibi bir avuç azýnlýðý elinde somutlaþtýðý bir çaðda müstekbir ve mustaz’af kavramlarýnýn oyuncak haline getirilmiþtir. Bir avuç azýnlýk evrene incelenmesi son derece önemlidir. Bu sebeple biz de bu hükmediyor, tüm insanlýðý akledemeyip, hissedemeyen birer sayýmýzda bu kavramýn incelenmesini uygun gördük. Ýnsan nesneymiþçesine eziyor, iþgal ediyor, aç býrakýyor, öldürüyor. zayýf (zaaf sahibi) olarak yaratýlmýþtýr (30/54). Kiþi fiziki veya Afganistan, Irak, Filistin, Çeçenya; bakýldýðýnda aslýnda ne maddi güçsüzlükten dolayý zayýf olabilir. Bunun yaný sýra tüm kadar trajikomik vakýalar olduðunu görmek hiçte zor deðil. Belki insanlar fýtrat gereði de bir takým zayýflýklara kapýlmaktadýr. artýk kliþeleþmiþ, insanlarý etkilemekten aciz sözler ama bu Kiþinin bu zayýf yönleri cezayý gerektirecek asilikler boyutunda insanlar kendi evlerinden, kendi topraklarýndan, kendi yaþayýþ olmadýðý sürece, hafifletici sebepler getirilebilir. Ancak bu kültürlerinden ihraç ediliyorlar. Bu bir insanýn sizin bir insanlar, zaaflarýný bahane edip, çeþitli yanlýþlýklara kapýlarak, organýnýzý, size ait olan bir uzvunuzu sahiplenmesi gibi aptalca hatalarýnda ýsrar eder ve Allah yolundan saparlarsa bu bir þey. Ama böyle.... Onlar güçlü siz güçsüzsünüz. Onlar hafifletici sebeplerden yararlanamaz.müstekbir siz mustaz’afsýnýz (mazlumsunuz).

“Allah ve elçisine karþý ‘içten baðlý kalýp hayra çaðýranlar’ Batý ülkelerinde insanlar þiþmanlýktan zayýflamak için dolarlar olduklarý sürece, güçsüz- zayýflara, hastalara ve infak savururken , Etiyopya’da, Nijer’de, Somali’de insanlar açlýktan etmek için bir þey bulamayanlar için bir sorumluluk ölebiliyorlar. Çünkü dünyayý her yönden sömürenler güçlü siz (günah)yoktur. Ýyilik edenlerin aleyhinde de bir yol yoktur. güçsüzsünüz. Onlar müstekbir, siz mustaz’afsýnýz… Allah, baðýþlayandýr, esirgeyendir.” (Tevbe, 9/91)

Esra AYDIN

Zulmün ve zorbalýðýn, mazlumiyetin ve çaresizliðin bu

denli somutlaþtýðý bir çaðda müstekbir ve mustaz’af

kavramlarýnýn incelenmesi son derece önemlidir. Bu

sebeple biz de bu sayýmýzda bu kavramýn

incelenmesini uygun gördük.

Yeryüzünün Varisleri (Hangi) Mustazaflarnesli 26

Page 28: Kur'an Nesli Dergisi

1) Bilinçsiz ve gerçekten güçsüz olanlar: Ve bu zaaflarýna kapýlanlarýn sonu müstekbirlerden farklý olmayacaktýr.

Bunlar uðradýklarý zulme karþý çýkamayan, iradesiz, yaþlý, “ Ve (O Yargý Gününde insanlarýn) hepsi Allah’ýn huzuruna kadýn, çocuk ve fiziki ya da ruhsal engellilerdir. Bunlar iradeli biri çýkacaklar; iþte o zaman, zayýf olanlar bir vakitler büyüklük gibi olmamakla birlikte zulme karþý gelmek zorundadýrlar. Ve taslamýþ olanlara: “Bakýn, bizler sizin izcilerinizdendik” bunlar için umulur ki Allah onlarý affetsin.

diyecekler, “o halde þimdi bizden Allah’ýn azabýný biraz olsun savabilecek güçte misiniz?” (Ötekiler buna þöyle) “Ancak erkeklerden , kadýnlardan ve çocuklardan

cevap verecekler: “Eðer Allah bize (kurtuluþ) yolunu mustaz’aflar olup hiçbir çareye güç yetiremeyenler ve bir

gösterirse, þüphesiz, biz sizi de peþimizden sürükleriz; yol( çýkýþ) bulamayanlar baþka. Umulur ki Allah bunlarý

fakat, görebildiðimiz kadarýyla, þimdi artýk sýzlansak da, affeder. Allah affedicidir, baðýþlayýcýdýr.” (Nisa,4/98-99)

(hak ettiðimiz azaba) katlansak da, hepsi bir: bizim için Mü’minler ise baský altýndaki mustaz’af kardeþlerini gözetmek, artýk kurtuluþ yolu yok!” (Ýbrahim 14/21) onlar adýna savaþmakla sorumludur.

Ýnsanýn kendini zayýf düþürmeye hakký yoktur. Kiþi veya toplum zaafa kapýlmýþsa ve bunun bir çözüm yolu varsa, zaafa “Nasýl olurda Allah yolunda savaþmayý ve ‘Ey Rabbimiz!

Bizi halký zalim olan bu topraklardan kurtar ve bizim için bir düþüren unsurlara karþý koymalýdýr. Aksi halde hiçbir mazeret koruyucu ve destek olacak bir yardýmcý gönder!’ diye kabul edilemez. Bunlar mustazaf da sayýlmaz. Musta’zaf; yalvaran çaresiz erkekler, kadýn ve çocuklar için müstekbirin (kibirlenen, büyüklenen) zýttý olarak; fikri ve fiziki,

maddi ve manevi anlamda zayýf düþürülmüþ kimseler için savaþmayý reddedersiniz.”(Nisa’,4/75) kullanýlan Kur’ani bir terimdir. Mustaz’af, cahiliyye toplumlarýnda, toplumun çoðunluðunu teþkil eden ezilmiþ, 2) Bilinçli olupta zulme rýza gösterenler: güçsüz býrakýlmýþ halk tabakasýdýr. Tevhid anlayýþýnýn ortaya çýkmasýyla, toplumda görülen farklýlaþma olayý toplumdaki Bunlar menfaatleri gereði zulme sessiz kalanlardýr. güçlülerin mevki sevdasýný azamiye çýkartýr. Bu ise onlarý Baþkaldýrdýklarý takdirde karþýlaþacaklarý baský ve kendilerinden güçsüz olanlarý kendi egemenlikleri altýna iþkencelerden çekindikleri için müstekbirlere karþý çýkmayýp, almaya sürükler. Ki Hz. Adem’den bu yana Tevhid davasýný ilk zulme rýza gösterenlerdir. Allah, nefsini putlaþtýran bu çilekeþleri hep mustaz’aflar olmuþtur. Rasullere ilk inanlar mustaz’aflar için azap vaat etmiþtir. olmuþ ve bu nedenle çeþitli baský ve iþkencelere maruz

“Melekler kendilerine zulmeden kimselere canlarýný kalmýþlardýr. Kur’an’da mustaz’aflarý gösterdiði bu azim dolayýsýyla kendilerin den övgüyle bahsedilmiþ ve onlarý alýrken soracaklar: ‘Neyiniz vardý sizin?’ Onlar: ‘Biz mükafatlandýrmýþtýr. yeryüzünde çok güçsüzdük’ diye cevap verecekler. (Melekler) ‘ Allah’ýn arzý sizin kötülük diyarýný terk etmenize “(Vaktiyle) hor görülen /güçsüz býrakýlan insanlarý ise kutlu yetecek kadar geniþ deðil miydi?’diyecekler. böylelerinin kýldýðýmýz ülkenin doðu ve batý taraflarýna mirasçýlar kýldýk. varýþ yeri cehennemdir, ne kötü bir varýþ yeri!” (Nisa,4/97) Ve Rabbinizin Ýsrailoðullarý’na verdiði söz, onlarýn darlýkta gösterdikleri sabrýn bir karþýlýðý olarak (iþte böylece) Menfaatleri nedeniyle müstekbirlere karþý ses çýkarmayan bu gerçekleþmiþ oldu; Firavun ve halkýnýn özenle iþlediklerini mustaz’aflar sadece kendilerine deðil diðer güçten düþürülmüþ ise hepsini, hepsini yerle bir ettik.” (A’raf,7/137) kimselere de zarar vermiþ, maðdur etmiþ olurlar. Bilinmelidir ki

müstekbirleri müstekbir kýlan, önlerinde diz çökmüþ olan aslýnda kendilerine zulmeden mustaz’aflardýr. Bunlar Ayrýca mustaz’aflar, Kur’an’da toplumlarýndaki konumuna göre müstekbirlerle birlikte zulme ortak olmuþlardýr. Ve ahiret günü üç gruba ayrýlýr; haklarýnda verilecek olan karar müstekbirlerin hakkýnda verilen karardan farklý olmayacaktýr:

“Ancak erkeklerden , kadýnlardan ve çocuklardan

mustaz’aflar olup hiçbir çareye güç yetiremeyenler ve

bir yol( çýkýþ) bulamayanlar baþka. Umulur ki Allah

bunlarý affeder. Allah affedicidir, baðýþlayýcýdýr.”

(Nisa,4/98-99)

Yeryüzünün Varisi (Hangi) Mustazaflar nesli27

Page 29: Kur'an Nesli Dergisi

“Hakikati inkara þartlanmýþ olanlar, ‘Biz ne bu Kur’an’a Bugün Ýslam coðrafyalarýnýn çeþitli bölgelerinde hatta yaný inanýrýz, ne de önceki vahiylerden bugüne kalanlara’ baþýmýzda bir çok halk zulüm görüyor/görüyoruz. Ýþte Filistin,

Irak, Afganistan ve Çeçenya. Rusya’nýn, Siyonist Ýsrail’in ve en dediler. Sen (Hesap Günü) Rablerinin huzurunda suçu büyük müstekbir (Büyük Þeytan) olan Amerika’nýn bugün birbirlerinin üzerine atýp durduklarý zaman bu zalimleri bir dünya Müslümanlarýna yaptýklarý zulüm hepimizin malumu. görsen! (Yeryüzünde) güçsüz olanlar küstahça Kardeþlerimize yapýlan iþkencelerin þiddeti arttýrýlýrken her böbürlenenlere: ‘Siz olamasaydýnýz kesinlikle geçen gün bir þehidimizi daha uðurluyoruz. Ancak Müslüman inanmýþlardan olurduk!’diyeceklerdir. Küstahça kardeþlerimiz kimi zaman kendilerine uzanan teknoloji harikasý böbürlenenler ise güçsüzlere: ‘Nasýl olur? Doðru yol ölüm makinelerine karþý ellerindeki bir taþla kimi zaman açýkça size gösterildikten sonra biz mi sizi([zorla) daðlarda kendilerine uzanan namlularýnýn ucunu tersine alýkoyduk? Hayýr suçlu olan sizdiniz.! Diyecekler. Ama çevirerek direniþlerini sürdürürken müstekbirlere cevap güçsüzler küstahça büyüklük taslayanlara: ‘Hayýr veriyorlar. Ve yine sömürülen Müslüman Afrika ülkelerinde her diyecekler. (Bizi ondan alýkoyan, sizin) gece gündüz yanlýþ an bir can daha açlýktan topraða veriliyor. Bir bebek daha ve yanýltýcý itirazlar geliþtirmenizdi;(týpký) Allah’ý doðduðuna piþman ediliyor.tanýmamayý ve O’na rakip güçler bulunduðunda bizi ikna

ettiðiniz (gibi)’ diyeceklerdir. Ve onlar azabý görünce Ve yaný baþýmýzda(!) bir yandan baþörtüleri nedeniyle sosyal piþmanlýklarýný ifade etmeye imkan bulamayacaklar: hayattan ihraç edilen Müslüman kardeþlerimiz, öte yandan çünkü biz hakikati inkara þartlanmýþ olanlarýn boyunlarýna farklý bir dile, farklý bir kültüre sahip olduklarý için yok sayýlan halkalar geçireceðiz. Bu yaptýklarýnýn (adil)bir karþýlýðý Kürt kardeþlerimiz, yine zulme sessiz kalmadýklarý için deðil midir?” ( Sebe 34/31-33) öldürülen ya da F Tipi cezaevlerine, hücrelere hapsedilen, olmadýk iþkenceler gören gerçek mustaz’aflar. Günümüz 3) Bilinçli olup, zulme karþý direnç gösteren mustaz’aflar: mustaz’aflarý direniþlerine devam ederken mustaz’af gibi görünen zalim iþbirlikçileri de unutmamak gerekiyor. Çoðu Bunlar kendileri gibi zulüm gören mustaz’aflarý kurtarmaya zaman direniþlerinin zirvesinde olan Müslüman kardeþlerimiz gayret ederler. Onlarý gördükleri zulümden haberdar edip, bu iþbirlikçi münafýklar sebebiyle zulüm ve baský altýnda baþkaldýrmalarý yönünde bilinçlendiren kimselerdir. Nitekim kalmaya devam ediyorlar.müstekbirlere ve zulme karþý yapýlacak ayaklanma,

mustaz’aflarýn bilinçlendirilmesiyledir. Ancak gerekli Þu çok iyi bilinmelidir ki; müstekbir ile mustaz’afýn savaþý, hak bilinçlenme olduðu sürece direniþ zaferle sonuçlanýr. ile batýl-zulüm ile adalet arasýndaki mücadelenin bir boyutudur. Nitekim bu savaþýn galibi ve yeryüzünün mirasçýlarý, Allah Ve Allah mustaz’aflarýn çabasýný boþa çýkarmamak için çoðu yolunda savaþan, zulme sessiz kalmayan mustaz’aflardýr. zaman bir takým sebepler yaratmýþtýr ki üzerlerindeki aðýn

farkýna varsýnlar ve kurtulup þifa bulsunlar. Anlasýnlar ki Allah “Bizde istiyorduk ki, zayýf düþürülenlere lutfedelim, onlarý onlarý zayýf , müstekbirleri de güçlü ve zorba olarak önderler (imamlar) yapalým, onlarý mirasçý kýlalým. Ve yaratmamýþtýr. Allah insanýn yaradýlýþýnda ayrým yapmamýþtýr. onlarý yerde hakim (iktidar) yapalým.” (Kasas, 28/5-6) Tüm insanlar kavrama ve irade yeteneðine sahiptir. Ýnsan kendi

iradesiyle zulmetmeyi veya adil olmayý, zulüm karþýsýnda susmayý veya baþkaldýrmayý kabul eder. Ama bir Müslüman asla ilkesel olarak zulme rýza gösteremez.

Þu çok iyi bilinmelidir ki; müstekbir

ile mustaz’afýn savaþý, hak ile batýl-

zulüm ile adalet arasýndaki

mücadelenin bir boyutudur. Nitekim

bu savaþýn galibi ve yeryüzünün

mirasçýlarý Allah yolunda savaþan,

zulme sessiz kalmayan

mustaz’aflardýr.

Yeryüzünün Varisleri (Hangi) Mustazaflarnesli 28

Page 30: Kur'an Nesli Dergisi

“Andolsun Biz Kur'an'ý zikr (öðüt alýp düþünmek) için deðiþtirmek için deðil de, entelektüellerin birikimleri artsýn diye

kolaylaþtýrdýk. Fakat öðüt alýp-düþünen var mý?” 54/17 inmiþ gibi .

Öyleyse ilk Kur'an neslinden farkýmýz var. Peki nerede bu “Eðer biz onu Arapça olmayan bir dilde olan bir Kur'an farklýlýk? Okuyuþ farklýlýðý mý yoksa kültür farklýlýðý mý dersiniz? kýlsaydýk, herhalde derlerdi ki: 'Onun ayetleri açýklanmalý Hayýr, hiçbirisi deðil tabii ki. Asýl farklýlýðýmýz, ilk Kur'an deðil miydi? Arap olana, A'cemi (Arapça olmayan bir Nesli'nin, Kur'an'a yaklaþýmýnda; bizim, lafzýndan dil)mi?' De ki: 'O, iman edenler için bir hidayet ve bir þifadýr. anlayamayýþýmýz, anlamak için de hiç bir çaba Ýman etmeyenlerin ise kulaklarýnda bir aðýrlýk vardýr ve o harcamayýþýmýzda. Yine ayný þekilde ilk Kur'an neslinin, (Kur'an), onlara karþý bir körlüktür. Ýþte onlara (sanki) uzak Kur'an'ý hayatlarýna uyarlamak için okumalarýnda. Bizimse bir yerden seslenilir.” 41/44lafýzlarýný tekrarladýkça alacaðýmýz sevabý yeterli görmemizde ya da ayetleri yalnýzca fýkhi ve kelami tartýþmalarda delil amaçlý Bu ve benzeri ayetleri her gün okumaktayýz. Allah’ýn, biz kullanmamýzda. Þu halde Kur'an hayatýmýzýn neresinde olmuþ müminlere bir hidayet ve þifa kýldýðý (41/44), öðüt alýp oluyor?düþünülmesi (zikr) için kolaylaþtýrdýðý (54/17), þerefli ve üstün

bir Kur'an (Kur'an'un mecîd) olarak nitelendirdiði (85/21), “Sonra Biz, kitabý seçtiðimiz kullarýmýza miras verdik. güçlük çekmemiz için deðil, yalnýzca öðüt ve hatýrlatma olsun Kullarýmýzdan kimi nefsine zulmeder. Kimi mûtedildir, orta diye indirdiði (20/2) Allah'a karþý sorumluluk bilincinde olan yolu tutar. Kimi de Allah'ýn izniyle hayýrlarda öne geçer. Ýþte kimselere yol gösterici/rehber bir kitap olan Kur'an'ý…büyük lütuf budur.” 35/32

Hiç deðil günde en az beþ vakit muhatap olmaktayýz onunla. Sonuç olarak; Kur'an okuyucusunun çözmesi gereken sorun, Buna raðmen ne kadarýmýz O’ndan öðüt alýp düþünmekte? Kur'an'ý yaþantýmýzda uygulayamayýþýmýza neden olan Kalplerde olana þifa kýlýnan Kur'an bizim için neye deva anlayýþtýr. O'nu yaþantýmýzda karþýlaþtýðýmýz her durumda yol olmakta? Týpký ilk Kur'an Nesli gibi onu hayatýmýza rehber gösterici edinemeyiþimizin sebepleri nelerdir? O, neden tam edinebilmiþ miyiz? Yoksa onu, sadece okumuþ, ezberlemiþ, anlamýyla rehberimiz olamamaktadýr? Müslüman olduklarýný ilmi tartýþmalarýmýzda anýnda delil göstermiþ, sadece kültürel söyleyen insanlar, Kur’an’a aykýrý tutumlarýný nasýl içselleþtirip bir alana -yani olmazsa olurlar arasýna- hapsetmiþ ya da onu normalleþtirmiþlerdir?kutsayýp yüceltmekte o derece ileri gitmiþiz ki günahlarla dolu

yaþantýmýzda onun için temiz bir yer bulamayýp sonunda tümden uzaklaþtýrmýþýz kendimizden. Sanki Kur'an bizi

Fatma Zehra

Kendimizle yüzleþmek

Secdelerleyükselmek

“Sonra Biz, kitabý seçtiðimiz kullarýmýza miras verdik.

Kullarýmýzdan kimi nefsine zulmeder. Kimi mûtedildir, orta

yolu tutar. Kimi de Allah'ýn izniyle hayýrlarda öne geçer. Ýþte

büyük lütuf budur.” 35/32

Kendimizle Yüzleþmek, Secdelerle Yükselmek nesli29

Page 31: Kur'an Nesli Dergisi

Çözülmesi gereken bu sorunlarýn nedenlerini iki baþlýkta kitabý olarak kabul etmiþtir. Her durumda belirleyici kriteri

toplamak mümkün: Kur'an olmayan, Ýslam'a kendini nispet eden bu modern

“Müslüman” tiplemesinin yaþam tarzý/dini þirk ile kuþatýlmýþtýr.

1.Ýç Etkenler; Nefis ve Þeytan Çünkü fýtrat; vicdana hapsolmuþ, tanrýyý sadece bazý alanlara

yerleþtirmiþ bir din anlayýþýný kabullenmez. Bu insan tipi ne dini (Yusuf:) «Ben nefsimi temize çýkarmam; çünkü nefs,

ne de dünyayý fýtratýyla çatýþmadan uyumlu bir þekilde Rabbimin merhameti olmadýkça, kötülüðü emreder.

yaþayabilir.Doðrusu Rabbim baðýþlayandýr, merhamet edendir.» 12/53

Öte yandan çeþitli kültür ve yaþam tarzlarýndan etkilenmiþ, Ayette belirtildiði gibi nefs, kendine ilham edilen her iki yola da

Kur’an’ý hayatýn merkezinden çýkartýp yerine atalarý, geçmiþ meyillidir. Ancak o kendini ilahi öðretiye kapatýrsa þeytanýn

önderleri, insan ürünü kitaplarý koymuþ muharref bir geleneksel kýþkýrtmalarýna kapýlýr ve onun yolunu (fücur) izler. Bu husus

dinle karþý karþýyayýz. Adýna islam denilen ama gerçekten Hz.Yusuf'un yaþamýyla teyit edilmektedir.

vahye teslim olmayan bir anlayýþ... Yeniliklere, farklýlýklara

kapalý olan, güzel-iyi ve doðrularý bugüne taþýmýþ olsa da Nefis (insanýn özbenliði) aslen temizdir. Ancak unutma-

islamýn öncelemediklerini önceleyen, içi boþaltýlmýþ-tahrif þaþýrma ve hata yapmaya meyillidir. Þeytanýn etkisiyle

edilmiþ bir tevhid anlayýþýný öngören, böylece fýtrata aykýrý olan sapmalar olduðu gibi vahyin etkisiyle ilahi ýslaha da açýktýr.

bir gelenek... Bu anlayýþýn, insanlarýn islamdan Fücuru izleyerek ilahi olana kapalý kalan insan nefsi,

uzaklaþmasýna, ilgisinin azalmasýna sebep olduðunu görmek davranýþlarýnýn neden olabileceði kötü sonuçlarý hiç

gerçekten üzücüdür. Artýk bu noktadan sonra, hak ve batýl düþünmez. Her zaman için o, adil ve makul olaný deðil,

birbirine bu kadar karýþtýktan sonra müslümanlar ne menfaatine ve hevasýna uygun düþeni tercih eder. Zira nefs,

yapacaktýr? Dünyanýn yaþamakta olduðu olumsuz gidiþata kolayý sever. Kuranda üzerinde sýklýkla durulan adalet ve

baktýðýmýzda bunun nedenini kendimize sorabilmeliyiz. Bu akletmekle ilgili emirler ona zor gelir. Sorumluluk almamak ya

olumsuz gidiþat, bütün bir insanlýðý dirilecekleri güne kadar da onu yerine getirmemek de yine ayný nefs faktöründen

buhran bataklýðýna sürükleyecek þeytani zihniyetin eseridir kaynaklanýr. Ýþte bu noktada bizlere düþen hakký hakim kýlma

(7/14-16). Ýnsanlýk her zamankinden daha fazla kardeþliðe, sorumluluðumuzu (5/8), nefs faktörünün bilincinde olarak

huzura ve güven ortamýna muhtaçtýr. Bu da ancak fýtratla gerektiði þekilde yerine getirmemizdir.

çeliþmeyen bir hayatý yaþamakla mümkündür. Modernizm'e

alternatif, kardeþliði ve her alanda adaleti esas alan bir yaþam 2.Dýþ Etkenler; Toplum

tarzý sunmak, Kur'an'ýn bize yüklediði en büyük sorumluluktur Yalnýzca içinde yaþamakta olduðumuz toplum deðil, tüm dünya

(5/8). Ancak öncelikli olarak bu adalet ve kardeþlik ortamýný toplumlarýnýn yaþam tarzlarýný belirleyen modern zihniyet bizi,

bizimle ayný sorumluluða sahip, ayný hareketin içinde bulunan fý tratýn gerekt irdiði gibi yaþamaktan biraz daha

kimseler arasýnda oluþturmalýyýz. Ýnsanlýðýn kurtuluþ reçetesi uzaklaþtýrmaktadýr. Modern zihniyetin birçok algýsý gibi din

elimizde olduðu halde onu kendi yaþamlarýmýzda algýsý da fýtratla çeliþmektedir. Modernite kendi dinini kendisi

pratikleþtiremeyiþimizin iç ve dýþ etkenlerinden yine Kur'an'ýn oluþturur. Bu açýdan baktýðýmýzda Ýslam'ý tercih eden bir

öðretisine sýðýnarak kurtulmalýyýz. Modernizm'in bireysellik modern bireyin, Kur'an'ý hayatýna uygulayamadýðýný görürüz.

illetinden kurtulmak için þifa kaynaðý Kur'an'a yönelmeli ve Özellikle medya gibi bu zihniyetin tekelinde olan bir kurumun da

insanlýða hakikatin þahitliðini yapmalýyýz.yönlendirmesiyle Kur'an'ý realiteden uzak sadece bir ahlak

“Ýnsanlýðýn kurtuluþ reçetesi elimizde olduðu

halde onu kendi yaþamlarýmýzda

pratikleþtiremeyiþimizin iç ve dýþ

etkenlerinden yine Kur'an'ýn öðretisine

sýðýnarak kurtulmalýyýz. Modernizm'in

bireysellik illetinden kurtulmak için þifa

kaynaðý Kur'an'a yönelmeli ve insanlýða

hakikatin þahitliðini yapmalýyýz.”

Kendimizle Yüzleþmek Secdelerle Yükselmeknesli 30

Page 32: Kur'an Nesli Dergisi
Page 33: Kur'an Nesli Dergisi

HÝKMETÝN ANLAMI NEDÝR?"Nitekim size, kendi içinizden ayetlerimizi okuyan, sizi

Kur'an-ý Kerim'de hikmet kavramý anahtar kavramlardan biridir. arýndýran, size kitap ve hikmeti öðreten ve bilmediðiniz 20 kez tekrar edilmiþtir. þeyleri de belleten bir elçi gönderdik." (Bakara: 151)

Hikmet, �á - �Ù �¡ kök harflerinden oluþur. Hüküm, hakem, "Ümmiler içinde, onlara ayetleri okuyan, onlarý arýndýran, hakim, mahkeme, mahkum, muhkem, hükümet gibi kelimeler onlara kitabý ve hikmeti öðreten, kendilerinden birini elçi de bu kökten gelir. gönderen O'dur. Onlar daha önce apaçýk bir sapýklýk içinde

idiler." (Cuma: 2) Kelimenin anlamý, bilgiye ve belgeye dayalý muhakeme yeteneðidir. Ýnce kavrayýþ ve uygulama þeklidir. Türkçe Hikmet Kur'an ve ondaki hükümlerdir:sözlükte hikmet: akliyat, bilgelik, bilgi, bilim, biliþ, ekin, fen, hars, ilim, irfan, kültür, vukuf, gerekçe, mazeret, neden, veri, "Elif Lâm Râ, Ýþte bunlar hikmetli kitabýn ayetleridir." vesile olarak açýklanmýþtýr. (Yunus:1)

Elif, Lam, Mim. Ýþte bu, hikmetli kitabýn ayetleri." (Lokman: Arapça Sözlükte: h-k-m maddesine hükmetmek, yönetmek, 1-2) idare etmek anlamlarý verilmiþtir. "Hikmet dolu Kur'an'a andolsun ki.." (Yasin: 2)

“O (Kur'an), katýmýzdaki ana kitaptadýr. Yüce ve hikmet Hikmet kelimesinin çoðulu �â�ô�Ü�ö�£ "hikem"dir. hikmet sahibine sahibidir." (Zuhruf: 4) �â�ô�ö�Ü�ô�£� "hakîm" denir. �ï�Ž�ô�ä�ô�Ü�õ�£ "hukemâ" çoðul halidir.

"Ýþte bu, Rabbinin sana hikmet olarak vahyettiði þeylerdir. Kur'an-ý Kerim'de Allah'ýn bu vasfý, 81 kez �â�ô�ö�Ü�ô�£� olarak; 16 kez Allah ile birlikte bir baþka ilah edinme! Yoksa, kýnanmýþ ve �ñ�Ž�ä�ô�ö�Ü�ô�£� 2 kez de �â�ô�Ü�ø�£�ô��� halinde olmak üzere toplam 99 kez kovulmuþ olarak cehenneme atýlýrsýn." (Ýsra: 39)geçmektedir. 46 kez "Aziz" ismiyle; 36 kez "Alîm" ismi ile geçmektedir. Bu da bize hikmetin hem bilgi hem de güç ve Kur'an'ýn bir vasfý olarak "hikmet"in zikredilmesi, o kitabýn kudret kavramlarýyla baðlantýsý olduðunu gösteriyor. Hakîm bir hüküm kaynaðý ve uygulama kýlavuzu olduðu gerçeðini vasfý Kur'an'ýn kendisi için de söz konusudur. göstermektedir. Bu hüküm kaynaðý tüm hayatý içine

almaktadýr. Sosyal, yönetimsel, ekonomik, kültürel, "Ýþte bu sana okuduklarýmýz, ayetlerden ve hikmetli hukuksal vs. zikirdendir." (Âl-i Ýmran: 58)

" Kadýnlarý boþadýðýnýzda bekleme süreleri sona ererken, Peygamberin bir vasfý olarak da "Kitap ve hikmet öðreticiliði"ni ya onlarý güzellikle tutun; ya da güzellikle býrakýn fakat yine bize Kur'an haber veriyor. haklarýna tecavüz etmek için, onlara zararlý olacak þekilde “Rabbimiz onlara içlerinden senin ayetlerini onlara tutmayýn; böyle yapan þüphesiz kendisine zulmetmiþ olur. okuyan, kitap ve hikmeti öðreten ve onlarý (þirkten) Allah'ýn ayetlerini eðlence edinmeyin. Allah'ýn üzerinizdeki arýndýran bir resul gönder. Þüphesiz aziz ve hakim olan nimetini ve size öðüt vermek için indirdiði kitabý, hikmeti ancak sensin." (Bakara: 129)

Þaban PÝRÝÞ

Hikmet Kavramýnesli 32

Page 34: Kur'an Nesli Dergisi

düþünün. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah, þüphesiz her verdi, Ona dilediðinden öðretti." (Bakara: 251) þeyi bilendir." (Bakara: 231)

Burada da hikmet, elindeki gücü en iyi þekilde nasýl Bu ayette görüldüðü gibi, boþanma hukuku ile ilgili alanda kullanacaðýný bilmek ve onu deðerlendirmek anlamýnda uygulanmasý gereken bir ilkeyi öðretiyor ve bu ilkenin niçin kullanýlýyor.konulduðunu da düþünmeyi, yani hikmeti öðütlüyor. Allah, oyun ve eðlence olsun diye ayet indirmiyor. Uygulanmayacak Hikmet, gerçek gücü görebilme kabiliyetidir:hükümlere o kitapta yer vermiyor. Verdiði her hükmün de ne

Bakara 260. ayette ise Ýbrahim'e yaratýlýþla ilgili ilahi kudret ve kadar önemli ve hayatý düzenleyici olduðunun bilinmesini bilgi anlatýlýrken hikmet kavramý kullanýlýyor:istiyor.

"Ýbrahim: "Ýçinizden ölüp geriye eþler býrakan erkekler, bir seneye

-Rabbim, bana ölüleri nasýl dirilttiðini göster, demiþti. kadar eþleri evlerinden çýkarýlmayacak bir geçimlik vasiyet

(Allah da:) etmiþ olmalýdýrlar. Þayet kadýnlar kendileri çýkarlarsa,

-Ýnanmýyor musun? buyurunca:kendi haklarýnda uygun olaný yapmalarýndan dolayý size

-Þüphesiz inanýyorum, fakat kalbimin tatmin olmasý için! bir mesuliyet (günah) yoktur. Allah mutlak galiptir, hüküm Ayeti de bunu açýklýyor. (istiyorum) demiþti.ve hikmet sahibidir." (Bakara:240)

-Öyleyse dört kuþ tut. Onlarý kendine alýþtýr, sonra onlarý Miras hukuku ile ilgili ayetlerin sonunda Allah'ýn alim ve hikmet (parçalayýp) her parçasýný bir daðýn üzerine koy, sonra da sahibi oluþu vurgulanýyor. onlarý çaðýr. Sana koþarak gelirler. Bil ki Allah, üstün ve

güçlü olandýr, hüküm ve hikmet sahibidir." "Allah, çocuklarýnýz hakkýnda, bir erkeðe iki kadýnýn payý kadar tavsiye eder. Eðer kadýnlar ikiden çok olursa, onlara Hikmet, Allah'ýn dileyen kimseye verdiði üstün bir mirasýn üçte ikisi þayet bir tek kýz ise, o zaman yarýsý kabiliyettir. onundur. Ana babaya gelince; ölenin çocuðu varsa her birine altýda bir; çocuðu yok da mirasçýsý ana ve babasý ise Bakara, 269. ayette Allah'ýn hikmeti dileyen kimseye verdiði þu üçte biri anasýnýndýr. ifadelerle yer alýr:Kardeþleri de varsa, altýda biri anasýnýndýr. (Bütün bu

"O, hikmeti dileyen kimseye verir. Hikmet verilen kimseye hükümler) ölünün vasiyetinin yerine getirilmesinden ve

pek çok hayýr da verilmiþtir. Temiz akýl sahiplerinden borcunun ödenmesinden sonradýr. Babalarýnýzýn ve

baþkasý öðüt alýp düþünmez." (Bakara: 269)oðullarýnýzýn hangisinin size fayda bakýmýndan daha yakýn olduðunu bilmezsiniz. Bunlar, Allah tarafýndan (belirlenmiþ) birer farzdýr. Þüphesiz Allah her þeyi bilendir, Bu ayette ayný zamanda, hikmetle "hayýr" yani iyilik ve "temiz hikmetle yapandýr." (Nisa: 11) akýl sahibi olmak" birlikte anýlmaktadýr.

Allah, bir kiþiyi "hikmet"e layýk görmüþse, aslýnda o kiþi "temiz Hikmet, gerçeði görüp, hatadan döneni affetmektir:akýl sahibi" ve "hayýrlý iþlere" eðilimli bir kimsedir. Hikmet onlarý; onlar da hikmeti destekler."Allah'ýn kabul ettiði tevbe yalnýzca; cahillikle/bilmeyerek

günah iþleyenin hemen ardýndan yaptýðý tevbedir. Allah, Hikmet bir ayrýcalýk ve üstünlüktür:her þeyi bilen ve hikmetle yapandýr." (Nisa: 17)

"O'na kitabý, hikmeti Tevrat ve Ýncil'i öðretecektir ve O'nu Hikmet, Gücü etkiye dönüþtürme sanatýdýr: Ýsrail oðullarýna peygamber olarak gönderecektir." (Âl-i Ýmran: 48)Bakara, 251. ayetinde ise Davud'a "hükümdarlýk"la birlikte

"hikmet" verilmesinden bahsediliyor. Bu ayrýcalýk bilgeliktir ayný zamandýr. Ýlim ve kitap ehli olma niteliklerini de kapsamaktadýr."Neticede Allah'ýn izniyle onlarý bozguna uðrattýlar. Davut

da, Câlût'u öldürdü. Allah, Davud'a hükümdarlýk ve hikmet

“Allah, bir kiþiyi "hikmet"e layýk görmüþse, aslýnda

o kiþi "temiz akýl sahibi" ve "hayýrlý iþlere" eðilimli bir kimsedir.

Hikmet onlarý; onlar da hikmeti destekler.”

Hikmet Kavramý nesli33

Page 35: Kur'an Nesli Dergisi

"Ýþte bu sana okuduklarýmýz, ayetlerden ve hikmetli onlardan bir grup seni saptýrmaya çalýþmýþtý. Onlar, zikirdendir." (Âl-i Ýmran: 58) kendilerinden baþkasýný saptýramazlar ve sana hiç bir

þeyle zarar veremezler. Allah sana kitabý ve hikmeti Hikmet aþýrýlýk ve þýmarýklýk yapýlmasýna engel olacak dengeyi indirmiþ, önceden bilmediklerini öðretmiþtir. Allah'ýn koruma özelliðidir: senin üzerindeki lütuf ve ihsaný çok büyüktür." (Nisa: 113)

Kitabýn inzali vahiy iledir. Hikmetin inzali ise vahyin hayata "Allah'ýn kendisine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiði uygulanmasý iledir.bir insanýn, bütün bunlardan sonra, "Allah'ý býrakýp, benim

kullarým olun" demesi mümkün deðildir. Fakat:-Kitabý okuyup, incelediðinize göre Rabbe kul olunuz, der." Hikmet insanlarý etkiler:(Âl-i Ýmran: 79)

Maide:Görüldüðü gibi hikmet sahibi gerçekleri gören ve hayallerle "Allah der ki:deðil doðrularla hayata bakan ve insanlarla iliþkisinde bunu -Ey Meryemoðlu Ýsa, sana ve annene verdiðim nimetimi gözeten kimsedir. hatýrla! Hani seni Rûhu'l Kudüs (Cebrail) i le

desteklemiþtim. Beþikteyken de yetiþkinken de insanlarla "Allah, peygamberlerden: konuþuyordun. Sana, Kitabý, hikmeti, Tevratý ve Ýncil'i -Size kitap ve hikmet verdim, sonra sizden olaný öðretmiþtim. Benim iznim ile çamurdan kuþ þeklinde bir doðrulayan bir peygamber gelecek, ona kesinlikle iman þey yapmýþ, sonra da ona üflemiþtin de, o da benim iznim edecek ve ona yardým edeceksiniz! diye söz aldýðý zaman ile kuþ oluvermiþti. (sormuþtu): Yine benim iznim ile körü ve alacalýyý iyileþtiriyor, iznimle -Karar verdiniz ve size yüklediðim bu aðýr yükü kabul ölüleri diriltiyordun. Ýsrailoðullarý'nýn elini senin üzerinden ettiniz mi? demiþti. Onlar: çekmiþtim. Onlara belgeleri getirdiðinde, Onlardan inkarcý -Kabul ettik diye cevap verdiler. olanlar:-Þahit olun, ben de sizinle birlikte þahitlik edenlerdenim, -Bu apaçýk bir sihirden baþka bir þey deðildir, demiþlerdi." buyurmuþtu." (Al-i Ýmran: 81) (Maide:110)

Hikmet, ince kavrayýþ ve deðerlendirme kabiliyetidir:Hikmet, dalaletten kurtuluþ reçetesi öðretisidir:

"Allah, müminlere; onlara ayetlerini okuyan, arýndýran, "Erginlik çaðýna ulaþýnca ona hikmet ve ilim verdik. Ýyileri kitap ve hikmeti öðreten aralarýndan bir peygamber iþte böyle ödüllendiririz." (Yusuf: 22)göndermekle büyük lütufta bulunmuþtur oysa, bundan önce onlar apaçýk bir sapýklýk içindeydiler." (Al-i Ýmran: Hikmet, kime ne zaman ne söyleyeceðini, nasýl söyleyeceðini

ve etkisinin ne olacaðýný iyi bilmektir:164)

"Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öðütle çaðýr. Onlarla Hikmet, kitaba dayalý bir güçtür:en güzel þekilde mücadele et. Þüphesiz Rabbin, kimlerin kendi yolundan saptýðýný, kimlerin de doðru yolda "Yoksa onlar, Allah'ýn kendi fazlýndan insanlara olduðunu en iyi bilendir." (Nahl: 125) verdiklerini mi kýskanýyorlar? Biz, Ýbrahim'in ailesine kitabý

ve hikmeti vermiþizdir. Onlara büyük bir mülk verdik." Hikmet, çocuklukta da elde edilebilecek bir kabiliyettir:(Nisa: 54)

"Ey Yahya, kitaba kuvvetle sarýl. Ona daha çocukluðunda "Onun iktidarýný güçlendirmiþ, ona hikmet ve açýk sözlülük hikmet vermiþtik." (Meryem: 12)vermiþtik." (Sa'd:20)

Hikmet, ahlaksýzlýktan uzak durabilmektir:Allah kitabý ve hikmeti sunmuþtur:

"Lut'a da hikmet ve ilim verdik. Onu çirkin iþ yapan "Eðer Allah'ýn lütfu ve rahmeti senin üzerinde olmasaydý,

"Allah, müminlere; onlara ayetlerini okuyan, arýndýran,

kitap ve hikmeti öðreten aralarýndan bir peygamber

göndermekle büyük lütufta bulunmuþtur oysa, bundan önce

onlar apaçýk bir sapýklýk içindeydiler." (Al-i Ýmran: 164)

Hikmet Kavramýnesli 34

Page 36: Kur'an Nesli Dergisi

memleketten kurtardýk. Gerçekten onlar, yoldan çýkmýþ HÝKMET VE SÜNNET kötü bir toplum idi." (Enbiya: 74) Hikmet, ayeti kerimelerde de görüldüðü gibi, hükümlerin

temelindeki ilkelerdir. Hak ile batýlý ayýrt edebilme yeteneðidir. Sebep- sonuç iliþkisidir.Hikmet, daðlar ve kuþlarla Rabbi tesbih edebilmektir:

Allah, Kur'an'dan "hikmet" olarak bahsettiði gibi, "Onu Süleyman'a öðretmiþtik. Her birine hikmet ve ilim Peygamberlere ve toplumlara "hikmet" verildiðinden verdik. Davud ile birlikte tesbih etsinler diye daðlarý ve bahsetmektedir. Bu hikmet hem kitaptýr, hem kitapta yazan kuþlarý hizmetine verdik. Bunlarý yapan biz idik." (Enbiya: hükümlerdir; hem de uygulama ilkeleridir. Neyin ne zaman, 79)nerede, ne þekilde, niçin ve nasýl uygulanacaðýnýn bilinmesi ve uygulanmasýdýr.Hikmet, Allah'a þükretmeyi bilmektir:

Demek ki, hikmet sadece Peygamberimize mahsus bir özellik "Allah'a þükretsin diye Lokman'a hikmet vermiþtik. Kim deðildir. þükrederse, ancak kendisi için þükreder; Kim de

nankörlük ederse, þüphesiz Allah'ýn ihtiyacý yoktur, hamde "O, hikmeti dilediði kimseye verir. Hikmet verilen kimseye layýktýr." (Lokman: 12)pek çok hayýr da verilmiþtir. Temiz akýl sahiplerinden baþkasý öðüt alýp düþünmez." (Bakara: 269)Hikmet, Allah'ýn ayetlerini ve onlarýn içerdiði üstün

özellikleri düþünmektir:Hikmeti, sadece Allah Resulü'nün sünneti olarak yorumlamak, hikmet kelimesinin alanýný daraltmak anlamýna gelir. Hikmet, "Evlerinizde okunan Allah'ýn ayetlerini ve hikmeti hükümlerin illetini; sebep ve sonucunu bilme melekesi iken onu düþünün. Allah, lütufkardýr, haberdardýr." (Ahzab: 34)dar anlamda "Peygamberin uygulamalarý taklit etmekle" sýnýrlamak doðru deðildir."Ýsa belgelerle geldiði zaman þöyle demiþti:

Elbette, Peygamberin tüm hayatý Kitabýn hikmet üzere hayata -Size hikmet ile hakkýnda ihtilafa düþtüðünüz þeylerin bir uygulanmasýndan ibaretti. Bu açýdan baktýðýmýzda kýsmýný açýklamak için geldim. Allah'tan korkun ve bana Peygamberin yaþam tarzý; sünneti, hikmetin ta kendisiydi. Bu uyun!" (Zuhruf: 63) manada sünnete hikmet demek doðrudur.

Hikmet, toplumsal alanda da bir kazaným ve ayrýcalýktýr:Ancak, genelde yapýlan hata ise, sünneti de hikmeti de tam olarak kavrayamayýp, Peygamber adýna söylenen her sözü "Ýsrailoðullarý'na da kitap, hikmet ve peygamberlik hadis-i þerif sanmak ve ona atfedilen her rivayete sünnet vermiþtik. Onlarý iyi þeylerle rýzýklandýrmýþ ve toplumlara gözüyle bakmak ve hatta daha da ileri giderek, Hz. üstün kýlmýþtýk." (Casiye: 16)Peygambere, Kur'an'ýn dýþýnda baþka bir vahyin indirildiðine inanmak ve bu kesinliði tartýþma götüren rivayetleri Kur'an ile Hikmet, Adalettir:eþdeðer görmek ve mutlak Kur'an referansýný etkisiz hale getirmektir. "Tam bir adalet ile.. Fakat uyarýlar bir yarar saðlamadý."

(Kamer: 5) Sünnet, Kur'an'da Peygamber'e deðil; Allah'a atfedilerek kullanýlmaktadýr. "Allah'ýn sünneti" tabiri, Allah'ýn doðaya Hikmetli iþ ne demektir:koyduðu kanunlarý ve toplumsal planda uygulaya geldiði kurallarý göstermektedir. "O gece, her hikmetli iþ ayrýlýr." (Duhan: 4)“Daha öncekiler için de Allah'ýn sünneti/yasasý buydu. Allah'ýn yasasýnda bir deðiþiklik bulamazsýn." (Ahzab: 62) "Melekler ve Ruh, Rabbinin izni ile her iþ için o gece iner." Ayeti bu gerçeði açýklamaktadýr.(Kadr: 4)

Peygamberlerin baþýna gelen sürgün hadisesini de her toplumun kendi içinden çýkan peygamberine tepki gösterip

“Hikmeti, sadece Allah Resulü'nün sünneti olarak yorumlamak,

hikmet kelimesinin alanýný daraltmak anlamýna gelir. Hikmet,

hükümlerin illetini; sebep ve sonucunu bilme melekesi iken onu dar

anlamda "Peygamberin uygulamalarý taklit etmekle" sýnýrlamak

doðru deðildir.”

Hikmet Kavramý nesli35

Page 37: Kur'an Nesli Dergisi

yurdundan çýkarmasýný bir "sünnet" olarak açýklýyor ve: yetinmeye çalýþan ve deðiþen dünyanýn dinamiklerini "Bu, senden önce gönderdiðimiz peygamberlerin sünnetidir. görmezden gelen ve sorunlara çözüm üretmek yerine, kendileri Bizim sünnetimizde bir deðiþiklik bulamazsýn." (Ýsra: 77) birer sorun haline gelen bir anlayýþ elbette "hikmet"i kavrayamaz.Peygamberin vahye dayama-yan Kur'an'dan baðýmsýz bir "sünnet" icat etmesi düþünülemez. Yaþayan Kur'an olan Hz. Hikmeti kavrayamayan bir toplum da Kur'an'ýn hükümlerini Muhammed (s.a.v.) her þeyi ile Yüce Rabbinin buyruðuna adaletle uygulayamaz. Eðer Kur'an'ýn hükümleri adaletle ve amade bir kuldu. Ondan aldýðý vahyi; hikmet ile insanlara hikmetle uygulanmazsa bir zulüm aracý haline getirilebilir. açýklýyor ve hikmet ile uyguluyordu. Sonuçta onun yaþantýsý ise, tamamen Kur'an'a dayalý örnek bir hayattý. Son olarak þunu diyebiliriz ki, gerek Kur'an'ýn hükümleri;

gerekse Hz. Peygamber'in Kur'an'dan kaynaklanan O'nun yolunda giden ashab da Kur'an'ý hayatlarýnýn uygulamalarý doðru olarak anlaþýlmalý, hangi hükmün hangi merkezlerine koymuþlar ve mutlak referans olarak nedenle konulduðunun farkýnda olunmalý ve hangi þartlarda görmüþlerdi. Ama onlar da Kur'an'ýn hükümlerini "hikmetle" uygulanacaðý çok iyi tahlil edilmelidir. uyguluyorlardý.

Hz. Ömer'in Kur'an'da yazmasýna raðmen niçin müellefe-i Hz. Ömer'in "muellefe-i kulûb"e zekattan pay ayýrmamasý, Kulûb'e zekattan pay ayýrmadýðý, Kur'-an'da yazmasýna zekat daðýtýmýný açýklayan ayetin hikmetini tam kavramamýþ raðmen savaþ hazýrlýðý olarak "at beslememizin", nükleer silah bazý kimselerce eleþtirilmiþ ve Ömer, Allah'ýn kitabýna aykýrý ü re ten düþman la r ýmýz la boy ö lçüþmemiz i as la hüküm vermekle suçlanmýþtý. Oysa Ömer, Allah'ýn kitabýný ve o saðlayamayacaðý ancak hikmet ile bilinir.kitapta yer alan hükümleri, "hikmet"i kavrayan ve uygulayan gerçek bir önderdi. Hikmet, içinde yaþadýðýmýz ortamýn þartlarýný Kitabýn ilahi

rehberliði görebilmek ve sorunlarý çözebilecek bir gücü Sünneti, hikmetten soyutlayýp; hikmete "sünnet" þablonunu içimizde göstermektir.giydirmek Ýslam Toplumunun kendi iç dinamiklerinin tüketilmesi anlamýna gelir. Hayata "sünnete uymak" þablonu ile donuk ve Eskilerin "hikmetinden sual olunmaz." diyerek kendilerini uzak katý bir bakýþ açýsý, canlý ve deðiþken aktif hayatýn dýþýnda tuttuklarý hikmete dört elle sarýlmamýz gerekir. Hikmeti yeniden kalmayý ve pasifize olmayý getirir. keþfetmemiz, hikmet ile hayatýmýza ve kitabýmýza anlam

kazandýrmamýz pek çok hayrýn da baþlangýç noktasý olacaktýr.Genelde Ýslam Aleminde de bu sorun çok yaygýndýr. Toplamacý ve korumacý anlayýþ, geçmiþten bize intikal eden her þeyi "O, hikmeti dilediði kimseye verir. Hikmet verilen kimseye pek kutsayarak korumaya meyyaldir. Her yeniliðin ve geliþmenin de çok hayýr da verilmiþtir. Temiz akýl sahiplerinden baþkasý öðüt karþýsýndadýr. Minareleri bidat olarak görmekle baþlayan, alýp düþünmez." (Bakara: 269)matbaaya gavur icadý diye savaþ ilan eden, Uzay çaðýnda oruca baþlamak için hilali görmeye çalýþan, içtihad kapýsýný kapatýp, sanayi toplumu öncesi verilen fýkhî fetvalarla

“Eskilerin "hikmetinden sual olunmaz."

diyerek kendilerini uzak tuttuklarý

hikmete dört elle sarýlmamýz gerekir.

Hikmeti yeniden keþfetmemiz,

hikmet ile hayatýmýza ve kitabýmýza

anlam kazandýrmamýz pek çok

hayrýn da baþlangýç noktasý olacaktýr.”

Hikmet Kavramýnesli 36

Page 38: Kur'an Nesli Dergisi

zorunda idik. Uzun zamanlar geçmiþti insanlarýn Kur'an'ýn nazil Çok durmuþumdur þu Kur’an-ý Kerim’in âyetleri karþýsýnda. olduðu hava içinde yaþamakta uzaklaþmalarý üzerinden. Korkak bir insan gibi kýsa ve güçsüz beþer üslûbumla nasýl el Kur'an'ýn Ýndiði gaye ve hedefler yitirileli epey vakit olmuþtu. atabilirim ona diye. Fâni ve beþerî ifademle onu anlaþýlmaz Ayrýca bu insanlarýn duygu ve düþüncelerinde Kur'an'ýn gerçek hâle sokmaktan çok çok çekinmiþimdir. Rad Suresi de mânasý kaybolmuþ, ýstýlahý anlamý yitmiþ, porsumuþ, solmuþ bütünüyle —daha Önceki En'am sûresi gibi tefsir etmek ve bir hâl almýþtý. Ve bugün týpký Kur'an'ýn Ýnmeye baþladýðý açýklamak için el sürmekten korktuðum ve çekindiðim sûreler devrelerdeki cahiliyetler cinsinden bir cahiliyet bataklýðý içinde arasýnda yer alýr. yaþar olmuþlardý, ilk defa bu Kur'an ile harekete giriþen Ama ne yapabilirdim ki, biz öyle bir neslin içinde yaþýyorduk ki, nesillerin cahiliyeti yok etmek için giriþtikleri hareketin izlerine mutlaka bu nesli Kur'an'dan haberdar etmek, onun mahiyetini, rastlanmaz olmuþtu artýk. Halbuki böyle bir harekete tabiatýný ve metodunu çeþitli yönlerden bu nesle açýklamak katýlmadan da bu Kur'an'ýn sýrlarýný çözmek ve anlamak imkân

Vahy Karþýsýnda Müfessir ve Okuyucu nesli37

Page 39: Kur'an Nesli Dergisi

harici idi. Þurasýný asla hatýrdan uzak tutmamalýdýr ki, yerinde da Kur'an'ýn getirdiði gerçekler, deðerler ve düþünceler

oturup duranlar bu Kur'an'ýn esrarýný çözemezler. Ona candan doðrultusunda keyfiyet kazanýyorlardý...

inanarak, gereklerini yerine getirmek üzere karþýsýnda bulunan

cahiliyet cemiyetine karþý harekete giriþmeyenler hiç bir zaman Bize gelince bugün, falan ve filanýn kâinat hayat ve deðer

için Kur'an'ýn mefhumlarýný anlayamazlar... anlayýþýna göre þekil veriyoruz kendimize. O baðlandýðýmýz

falanca da filanca da fâni birer beþer evladý olan fanilerden

Bütün bunlara raðmen bir korku kaplýyor beni, bir dehþet baþka bir þey deðiller...

sarýyor ve tiril tiril titretiyor benliðimi bu âyetlerin izahýna

kalkýþtýðým zaman... Þu gerçeði açýk olarak söylemeliyim ki, bu Sonra bîr de kalkýyor onlarýn hayatlarýnda tahakkuk ettirdikleri

Kur'an'ýn doðrudan doðruya benim ruh dünyama yaptýðý harikalara ve fevkâlade muvaffakiyetlere bakýyor, kendilerini ve

tesirleri kendi ifade ve üslûbum Ýçinde anlatmam mümkün çevrelerini nasýl birden bire deðiþiverdiklerini görüyor ve onlarý

deðildir. Dile getiremem hiç birisini. Bunun için de hep korkunç kendi kýsýr mantýk ölçülerimizle deðerlendirmeye kalkýþýyoruz.

bir uçurum hissediyorum bu âyetler karþýsýnda duyduðum Düþüncesini deðer ölçüsünü ve hayat görüþünü baþka baþka

hislerle bu "Kur'an'ýn Gölgesinde" anlattýðým ve dile getirdiðim kaynaklardan alan kendi düþüncemize, deðer ölçümüze ve

þeyler arasýnda. hayat görüþümüze göre izah etmeye kalkýþýyoruz. Bunun için

de þüphesiz yanýlýyoruz. Sebepleri izah etmekte, âmilleri

Ve þu anda derinden derine hissediyorum bizim neslimizle bu açýklamakta ve neticeleri belirlemekte yanlýþ ölçülere

Kur'an'a ilk muhatap olan nesiller arasýndaki büyük farký ve baþvuruyoruz.. Halbuki onlar bambaþka yaratýklardý, onlar

uçurumu. Doðrusu onlar bilfiil muhatap oluyorlardý bu Kur'an’la. Kur'an tarafýndan var edilmiþ eþsiz varlýklardý...

Doðrudan doðruya hislerine iniyordu tesiri bu hitabýn. Þekil ve

izleri, Ýma ve iþaretleri yaþadýklarý hayatta gösteriyordu Bu "Kur'an'ýn Gölgesinde" eserimizin kurallarý, asýl hedefleri

kendisini ve direkt olarak onunla dile geliyordu heyecanlarý. bizim kaleme aldýðýmýz þu kitabý okumak olmasýn. Onu sadece

Hemen ona koþuyor ve ona veriyorlardý kendilerini. kendilerini biraz daha Kur'an'a yaklaþtýrmasý için okusunlar.

Düþüncelerinde yer eden mefhumlarýný bizzat hayatlarýnda Sonra doðrudan doðruya Kur'an'a yaklaþsýnlar ve onun

yasamak için onunla karþý koyuyorlardý doðrudan doðruya gerçeklerine uzanarak benim yazdýklarýmý bir kenara atsýnlar...

çevrelerindeki cahiliyete. Ýþte bunun için kýsacýk beþeri Ama þunu da unutmasýnlar ki, hayatlarýný bu Kur'an uðrunda

hayatlarýnda o fevkelade harikalarý tahakkuk ettirmiþler ve vermedikçe, onun buyruklarýný hayatlarýnda tahakkuk ettirmek

yeryüzünde meydana getirdikleri büyük inkýlâp önce onlarýn için kendilerini feda etmeyi göze almadýkça ve içinde

kalblerinde, düþüncelerinde ve hayatlarýnda tahakkuk etmiþ bulunduklarý cahiliyet cemiyetiyle Kur'an adýna ve Kur'an'ýn

sonra da çevrelerinde bulunan insanlarýn hayatýna tesir sancaðý altýnda amansýz savaþlara giriþmedikçe onun

etmiþtir. Böylelikle de o günkü dünyanýn kaderini mefhumlarýný bütünüyle anlayamazlar...

deðiþtirmiþlerdi. Yeryüzünün tarihinin gidiþ yönünü Kaynak: deðiþtirmiþler ve Allah'ýn kendilerini yeryüzüne halife seçerek Fi’Zilal-i Kur’an, dünyanýn mirasçýsý olmalarýna hak kazanmýþlardý.Rad Suresi Tefsiri Giriþi

Hiç bir aracý olmaksýzýn doðrudan doðruya Kur'an

kaynaðýndan besleniyorlardý. Bütün benlikleriyle göz kulak

kesilip duygularýný onun tesirine veriyorlardý. Onun verdiði

sýcaklýk, aydýnlýk ve iþaretlerle geliþip olgunlaþýyorlardý. Sonra

“Ve þu anda derinden derine hissediyorum bizim neslimizle

bu Kur'an'a ilk muhatap olan nesiller arasýndaki büyük farký ve

uçurumu. Doðrusu onlar bilfiil muhatap oluyorlardý bu

Kur'an’la. Doðrudan doðruya hislerine iniyordu tesiri bu

hitabýn.”

Vahy Karþýsýnda Okuyucu ve Müfessirnesli 38

Page 40: Kur'an Nesli Dergisi

Mesajýn sahibi ile ileticisi arasýndaki konum farký ortaya konulmalý ayný zamanda bu farkla beraber mesaj sahibinin elçiye olan yakýnlýðý rahmet ve merhameti de göz ardý Oku Rabb’inin Adýna Ki Yarattý,edilemeyecek þekilde belirtilmelidir.Yarattý Ýnsaný Alak’tan.

Oku ! Rabb’in En Büyük Kerem Sahibi ; Kalemle Öðreten , OKU RABB’ÝNÝN ADINA KÝ YARATTIÝnsana Bilmediðini ÖðretenAyette karþýmýza çýkan RABB kavramý Kuran içersinde yer alan son derece önemli ve mesajýn doðru algýlanabilmesi için, içinin Muhakkak Ýnsan Azar. Kendini Kendine Yeterli Görürse.doðru olarak doldurulmasý gereken bir kavram.Dönüþ Gerçekten Rabb’inedir.

Gördün Mü Engelleyeni Salat Eden Bir Kulu? Gördün Mü, RABB:Ya O Salat Eden Doðru Yolda Ve Takvayý Emrettiyse?Kefil olan, murakabe eden, durumu düzelten ve sorumluluðu Gördün Mü ? Yalanlasa Ve Yüz Çevirse, Bilmiyor mu ki üzerine almayý tekeffül eden. Mürebbi, ihtiyaçlarýn Allah Görüyor.giderilmesinde kefil, terbiye ve yetiþtirme iþlerini gören. Ýtaat edilen hakim, sözü geçen otorite, efendilik ve üstünlüðü kabul Hayýr ! Vazgeçmez Ýse Alnýndan Yakalarýz. Yalancý Ve edilen, tasarruf yetkilerinin sahibi.Günahkar Alnýndan.

O Zaman Çaðýrsýn Meclisini Yardýma . Biz De Çaðýracaðýz Kavmi arasýnda odak kiþiliðe sahip olduðundan, etrafýnda Zebanileri.toplandýklarý efendi, baþkan. Melik (kral) ve efendi.

Hayýr ! Ona Ýtaat Etme. Secde Et Ve Yaklaþ.Yaþanan toplum içerisinde kelime anlamý itibarý ile bir çok rabbler var ve bunlara da rabb deniliyor. Mesaj sahibi olan GÝRÝÞ Rabb’in bu rablerden farklý olan en bariz özelliði öncelikle Ýkra vahyin ilk emri. Kökü K-R-E olan fiil ; okumak, teblið etmek, gündeme getiriliyor.taþýmak anlamlarýna geliyor.

Öyle sýradan bildiðiniz rablerden bir Rabb deðil. Yaratan Rabb. Birisine selamýnýn götürülmesini isteyen kiþi, bu iþ için Diðer bütün özellikleri üzerinde bulundurmakla beraber diðer görevlendirdiði elçiye; “igra selami ala …………..” rablerden ayrýlan en büyük özelliði yaratan RABB olmasý. Bu (“……………’e/a selamýmý oku”) der. Kelime bu cümlede “ala”' özelliði diðer rabbleri de O’nun yaratmasý demektir. Kuranda ön edatýyla teblið et (bellið) anlamýnda, “ karaet en-nakatu” Allah kendisini Alemlerin Rabbi olarak tanýmlar.cümlesinde ise, (diþi) deve taþýdý (hamele) anlamýnda

kullanýlýyor.26:77. Ýyi bilin ki onlar benim düþmanýmdýr; ancak alemlerin Rabbi öyle deðil; Kavram bir mesajýn, muhataplarýna teblið edilmesi ve 26:78. Beni yaratan ve bana doðru yolu gösteren O'dur. anlatýlmasýný ifade ettiði gibi bu fiili gerçekleþtirmek için elçilik 26:79. Beni yediren, içiren O'dur. yapacak bir kiþiyi gerekli kýlar.Kýraat edilmesi istenen mesajýn 26:80. Hastalandýðým zaman bana þifa veren O'dur.içeriði hakkýnda elçinin bilinçli olmasý gerektiði okumanýn doðal

bir sonucudur. Mesajýn anlamý kavranmadan ve gereði yerine 16:53. Nimet olarak size ulaþan ne varsa, Allah'tandýr. getirilmeden elçilik vazifesi de yerine getirilemez.Burada Sonra size bir zarar dokunduðu zaman da yalnýz O'na Resulün Risalet görevi ortaya çýkar. Bu görevi kimin verdiði , yalvarýrsýnýz. 16:54. Sonra da sizden o zararý giderdiðinde, Resulün bu görevi icra ederken dayanak noktasýnýn kim içinizden bir zümre, hemen Rablerine ortak koþarlar!olacaðý ve neyi anlatacaðý son derece önemlidir.

A. PAKSU

ALAKS U R E S Ý T E F S Ý R Ý

Alak Suresi nesli39

1 . B Ö L Ü M

Page 41: Kur'an Nesli Dergisi

73:9. O, doðunun da batýnýn da Rabbidir. O'ndan baþka ilâh ayýrma Rasulullah'ýn Ýlahi Kitab'ý Rabbi adýna okumasý yoktur. Öyleyse yalnýz O'nu vekil edin. (Besmele) ile ifade edilir. Bunanla bir yandan elçinin insan

olarak irade ve gücünün sýnýrlýlýðý açýklanýrken, diðer yandan mesajýn, kendi istek ve görüþleri doðrultusunda deðil Rabbinin 39:7. Eðer inkar ederseniz, þüphesiz Allah, size muhtaç adýna, O'na dayanarak, O'nun dileðine göre açýklandýðý deðildir. Bununla beraber O, kullarýnýn küfrüne razý olmaz. kesinlik kazanýr .Bu konu hiçbir zaman önemini yitirmeden Eðer þükrederseniz sizden bunu kabul eder. Hiçbir Kitab içersinde farklý boyutlarý ile sýk sýk iþlenir. günahkar diðerinin günahýný çekmez. Nihayet hepinizin

dönüp gidiþi, Rabbinizedir. Yaptýklarýnýzý O size haber 53:1. Battýðý zaman yýldýza andolsun ki; verir. Çünkü O, kalplerde olan her þeyi hakkýyla bilendir.53:2.Arkadaþýnýz / sahibiniz sapmadý ve azmadý. 53:3.O,arzusuna ( hevasýna ) göre de konuþmaz. 36:51. Nihayet Sur'a üfürülecek. Bir de bakarsýn ki onlar 53:4. O (bildirdikleri) vahyedilenden baþkasý deðildir.kabirlerinden kalkýp koþarak Rablerine giderler.

69:40. Hiç þüphesiz o , çok þerefli bir elçinin sözüdür. 9:31. Allah'ý býrakýp ahbarý , ruhbaný ve Meryem oðlu 69:41. Ve o, bir þair sözü deðildir. Ne de az iman Mesih'i rabbler edindiler. Halbuki onlara ancak tek ilaha ediyorsunuz! kulluk etmeleri emr olundu. O'ndan baþka ilah yoktur. O, 69:42. Bir kahin sözü de deðildir . Ne de az bunlarýn ortak koþtuklarý þeylerden uzaktýr.düþünüyorsunuz! 69:43. Alemlerin Rabbi tarafýndan indirilmiþtir. 3:64. De ki: Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramýzda müþterek 69:44. Eðer bize atfen bazý sözler uydurmuþ olsaydý, olan bir söze geliniz: Allah'tan baþkasýna kulluk 69:45. Elbette onu kýskývrak yakalardýk.etmeyelim. O'na hiçbir þeyi ortak koþmayalým ve Allah'ý 69:46. Sonra onun can damarýný koparýrdýk (onu býrakýp da kimimiz kimimizi rabb edinmeyelim. Eðer onlar yaþatmazdýk). 69:47. Hiçbiriniz buna mani de olamazdýnýz. yine yüz çevirirlerse, iþte o zaman: “ Þahit olun ki biz 69:48. Doðrusu o (Kur'an), muttakiler için bir öðüttür.Müslümanlarýz” deyin.

10:37. Bu Kur'an Allah'tan baþkasý tarafýndan ortaya 12:41. Ey zindan arkadaþlarým ! Biriniz rabbine þarap konabilecek bir þey deðildir. Ancak kendinden öncekini içirecek; diðeri ise asýlacak ve kuþlar onun baþýndan doðrulayan ve o Kitab'ý açýklayandýr. Onda þüphe yoktur, o yiyecekler. Yorumunu sorduðunuz iþ .Alemlerin Rabbindendir. 10:38. Yoksa, Onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? De 12:50. Melik dedi ki: "Onu bana getirin!" Elçi, Yusuf’a ki: Eðer sizler doðru sözlülerseniz , Allah'tan baþka, geldiði zaman, (Yusuf) dedi ki: "Rabbine dön de ona: gücünüzün yettiklerini çaðýrýn da (hep beraber) onun Ellerini kesen o kadýnlarýn zoru neydi? diye sor. Þüphesiz benzeri bir sure getirin.benim Rabbim onlarýn hilesini çok iyi bilir."

''Bu Sözlerin'' okunmasý Muhammed el- Emin'in beþeri gücü ve 37:5. O, hem göklerin, yerin ve ikisi arasýndakilerin Rabbi, iradesinin üstündedir. Ne Muhammed el-Emin'in ne de bir hem de doðularýn Rabbidir.baþkasýnýn bilgi ve benzer yetenekleri böyle bir “ ayeti “ ortaya koyabilmek için asla yeterli deðildir . Ama kuþkulananlar ''Bu “ OKU RABBÝNÝN ADINA KÝ YARATTI “ Ayeti mesaj sahibinin Sözleri'' bir insanýn sözü olarak deðerlendiriyorlar. elçiye olan yakýnlýðýný belirten bir ayettir . Resul mesajý kýraat

ederken yalnýzca O’na güvenecek, O’ndan yardým isteyecek Allah 'ýn vahyettiði gibi vahyetmeye kalkýþmak (6/93), ve O’nun teveccühünü umacaktýr.peygamberden -sanki gücü yetiyormuþ gibi- baþka bir Kur'an istemek (10/15), peygamberin bir beþer tarafýndan öðretildiðini Ayet öncelikle, uluhiyyetin üstün bir tecellisi olan Ýlahi Mesaj ile öne sürmek (16/103), Kur'an'ý beþer sözü olarak tanýmlamak peygamberin bir insan olarak söyleyeceklerini ayýrmaktadýr. Bu

“ OKU RABBÝNÝN ADINA KÝ YARATTI “ Ayeti

mesaj sahibinin elçiye olan yakýnlýðýný belirten

bir ayettir . Resul mesajý kýraat ederken

yalnýzca O’na güvenecek, O’ndan yardým

isteyecek ve O’nun teveccühünü umacaktýr.”

Alak Suresinesli 40

Page 42: Kur'an Nesli Dergisi

olsun. Bizi rýzýklandýr; zaten sen, rýzýk verenlerin en (74/25), kendi sözlerini, görüþlerini ve düþüncelerini aðýzlarýný hayýrlýsýsýn. eðip-bükerek Allah'a isnad etmek (3/78) veya en uç örnek

olmak üzere -Ýsa peygamber örneðinde olduðu gibi- resule 5:115. Allah da þöyle buyurdu: Ben onu size þüphesiz uluhiyyet izafe etmek (5/111-120) gibi yanlýþ tutum , davranýþ ve indireceðim; ama bundan sonra içinizden kim inkâr inançlarla ilahi mesaja karþý çýkýyorlardý. Sonuçta bunlarýn ederse, kâinatta hiç bir kimseye etmediðim azabý ona hepsi insanýn düþünce ve görüþlerini, bilgi ve tecrübelerini edeceðim!mutlak þekilde esas alan, kutsayan, yüceleþtiren insan 5:116. Allah: Ey Meryem oðlu Ýsa! Ýnsanlara, "Beni ve merkezli bir akide sisteminin tezahürleridir. anamý, Allah'tan baþka iki ilah bilin" diye sen mi dedin,

buyurduðu zaman o, "Hâþâ! Seni tenzih ederim; hakkým 6:93. Allah'a karþý yalan uydurandan yahut kendisine olmayan þeyi söylemek bana yakýþmaz. Hem ben hiçbir þey vahyedilmemiþken "Bana da vahyolundu" söyleseydim sen onu þüphesiz bilirdin. Sen benim diyenden ve "Ben de Allah'ýn indirdiði âyetlerin benzerini içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zâtýnda olaný bilmem. indireceðim" diyenden daha zalim kim vardýr! Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnýzca sensin.10:15. Onlara âyetlerimiz açýk açýk okunduðu zaman 5:117. Ben onlara, ancak bana emrettiðini söyledim: Benim (öldükten sonra) bize kavuþmayý beklemeyenler: Ya de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, bundan baþka bir Kur'an getir veya bunu deðiþtir! dediler. dedim. Ýçlerinde bulunduðum müddetçe onlar üzerine De ki: Onu kendiliðimden deðiþtirmem benim için olacak kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artýk onlar üzerine þey deðildir. Ben, bana vahyolunandan baþkasýna uymam. gözetleyici yalnýz sen oldun. Sen her þeyi hakký ile Çünkü Rabbime isyan edersem elbette büyük günün görensin.azabýndan korkarým. 5:118. Eðer kendilerine azap edersen þüphesiz onlar senin 16:103. Þüphesiz biz onlarýn: "Kur'an'ý ona ancak bir insan kullarýndýr (dilediðini yaparsýn). Eðer onlarý baðýþlarsan öðretiyor" dediklerini biliyoruz. Kendisine nisbet ettikleri þüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin" dedi. þahsýn dili yabancýdýr. Halbuki bu (Kur'an) apaçýk bir 5:119. (Bu konuþmadan sonra) Allah þöyle buyuracaktýr: Arapçadýr. Bu, doðrulara, doðruluklarýnýn fayda vereceði gündür. 74:25.” Bu, insan sözünden baþka bir þey deðil." Onlara, içinde ebedî kalacaklarý, zemininden ýrmaklar akan 3:78. Ehl-i kitaptan bir gurup, okuduklarýný kitaptan cennetler vardýr. Allah onlardan razý olmuþtur, onlar da sanasýnýz diye kitabý okurken dillerini eðip bükerler. O'ndan razý olmuþlardýr. Ýþte büyük kurtuluþ ve kazanç Halbuki okuduklarý Kitap'tan deðildir. Söyledikleri Allah budur. katýndan olmadýðý halde: Bu Allah katýndandýr, derler. 5:120. Göklerin, yerin ve içlerindeki her þeyin mülkiyeti Onlar bile bile Allah'a iftira ediyorlar. Allah'ýndýr, O, her þeye hakký ile kadirdir.5:111. Hani havârîlere, "Bana ve peygamberime iman edin" diye ilham etmiþtim. Onlar (da), "Ýman ettik, bizim Allah'a Beþerin iradesi ve kudreti kendi olaðan sýnýrlarýnýn ötesine teslim olmuþ kimseler (müslümanlar) olduðumuza sen de taþýnca artýk ondan ancak üstün bir ÝLAH'ýn ortaya koyabileceði þahit ol" demiþlerdi. ayetler beklenebilir .Bu durumda, tanrýsal nitelikler taþýdýðý için 5:112. Hani havârîler "Ey Meryem oðlu Ýsa, Rabbin bize uluhiyyette bir payý olduðu varsayýlan peygamberin, beþere gökten, donatýlmýþ bir sofra indirebilir mi?" demiþlerdi. O, örnek olma niteliðini iptal edecektir .Artýk karþýnýzda insan üstü "Ýman etmiþ kimseler iseniz Allah'tan korkun" cevabýný vasýflarý olan, mucizeler istenebilen ama insanlara güzel örnek vermiþti. olmayan biri vardýr .5:113. Onlar "Ondan yiyelim, kalplerimiz mutmain olsun, Bu düþüncenin yanlýþlýðý Kuran da resulün aðzýndan þöyle dile bize doðru söylediðini (kesin olarak) bilelim ve ona getirilir.

gözleriyle görmüþ þahitler olalým istiyoruz" demiþlerdi. -De ki; ''Ancak Rabbýmýn yüceliði sýnýrsýz ve her þeyi

5:114. Meryem oðlu Ýsa þöyle dedi: Ey Rabbimiz! Bize aþandýr Ben ancak resul olan bir beþer deðil miyim?

gökten bir sofra indir ki, bizim için, geçmiþ ve (17/93) Devam edecek...geleceklerimiz için bayram ve senden bir âyet (mucize)

“Ben onlara, ancak bana emrettiðini söyledim: Benim

de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin,

dedim. Ýçlerinde bulunduðum müddetçe onlar

üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artýk onlar

üzerine gözetleyici yalnýz sen oldun. Sen her þeyi

hakký ile görensin.” (Maide Suresi 117)

Alak Suresi nesli41

Page 43: Kur'an Nesli Dergisi

Þemdinli'de Devlet Terörüne Suçüstü Kolombiya: Ordu zýrhlý araçlarla barýþçý yerli topluluklarýna saldýrýyor9 Kasým 2005 Çarþamba günü, Hakkari'nin Þemdinli ilçesinde Umut Kitabevi'ne el bombasýyla düzenlenen saldýrýda Mehmet 10 Kasým 2005 Perþembe günü 16 yaþýndaki bir yerli korumasý Zahit Korkmaz adlý kiþi yaþamýný yitirdi, 6 kiþi yaralandý. isyan polisi tarafýndan öldürüldü, bir kiþi vurularak olmak üzere Patlamanýn ardýndan olay yerinden uzaklaþmak için bir araca 25 yaralandý. Pisochago'da da polisin saldýrýsý sonucu 12 kiþi koþan saldýrgan ve araçta bulunan iki kiþi halk tarafýndan ele yaralandý. Polis yerli halka karþý silahlý zýrhlý araçlar kullanýyor. geçirildi. Bombalý saldýrýyý gerçekleþtiren kiþinin Jandarma Ýsyan polisi (ESMAD) ve bu silahlý araçlar El Japio'daki Nasa Ýstihbarat Teþkilatý (JÝT) tarafýndan kullanýlan PKK itirafçýsý yerlilerini tahliye etmeye çalýþýyor, Misak yerlileri ise Besil Ateþ olduðu iddia ediliyor, araçta kendisini bekleyenlerin Piendamó'da bulunan Corazón plantasyonunu (hacienda) de jandarma astsubay olduðu ortaya çýktý. Saldýrganlarý halkýn iþgal etti.elinden güçlükle alan polisin bu kiþileri nereye götürdüðü belirlenemedi. Araçta bulunan iki astsubayýn gözaltýna alýndýðý Toprak talep eden Guambiano'lar, Kokonuko ve Nasa yerlileri da açýklanmadý. ve binlerce çiftçi 12 Ekim'den bu yana Cauca'nýn çeþitli bölgelerindeki hacienda çiftliklerini iþgal etti. INCODER Saldýrýda kullanýlan JÝT mensuplarýna ait 30 AK 933 sivil ve (Kolombiya Tarým Yapýlanma Enstitüsü) Cauca'da veya ülkenin 730198 askeri plakalý beyaz renkli Renault 19 marka araçta baþka bir bölgesinde toprak reformu için ne yasal yetki ne de polis ve asker yeleði, üç kalaþnikof tüfek, 10 þarjör ve patlayýcý fon vermediði için yerli halk tarafýndan protesto ediliyor. madde bulundu. Araçta ayrýca Umut Kitabevinin ve içinde Devletin toprak reformuna yönelik taleplere iliþkin bulunduðu Özipek Pasajý'nýn bir krokisi de bulundu. Krokide hareketsizliðinin sorumlusu olan tarým bakaný Andrés Felipe jandarmaya giden yol bir okla gösteriliyor. Araçta bulunan Arias da, hükümetin yerlilerle müzakerede bulunmayacaðýný belgeler arasýnda Umut Kitabevinin sahibi Seferi Yýlmaz'ýn açýkladý. Kaba kuvvet ve göz yaþartýcý gaz kulanmlarýna evinin bir krokisi, Jandarma Ýstihbarat Teþkilatý (JÝT) tarafýndan raðmen devlet yetkilileri yerli halký tahliye etmeyi baþaramadý.“Ali Kaya” adýna düzenlenmiþ bir kimlik, Jandarma Ýstihbarat Þube Müdürlüðünde görev yapan uzman baþçavuþ Ümit Harold Pinter, 'Biz Irak halkýna sefalet, çürüme ve Sevinç ve kýdemli çavuþ Halit Çaðlar'a ait biri 10 gün, diðeri 20 ölüm getirdik!' günlük olmak üzere iki adet personel izin belgesi de bulundu. Jandarma aracýyla ilgili, Hakkâri Ýl Jandarma Komutaný Albay

2005 Nobel Edebiyat.Ödülü sahibi Harold Pinter: "Gerçek ile Erhan Kubat imzalý, 7 Kasým ve 9 Kasým 2005 tarihli iki gerçek olmayan ya da hakiki ile sahte arasýnda kesin ayýrýmlar görevlendirme yazýsý da araçta halk tarafýndan ele geçirilen yoktur. Bir þeyin hakiki veya sahte olmasý mutlaka gerekmez, o belgeler arasýnda yer alýyor.þey hem hakiki hem sahte olabilir. Bu iddialarýmýn geçerli olduðu ve gerçeði sanat yoluyla keþfetmeye uygulanabileceði Halkýn olay yerini terketmemesi üzerine ilçe savcýsýnýn kanýsýndayým. Bu nedenle, onlarý bir yazar olarak savunurum, inceleme yapmak için geldiði sýrada, 42 plakalý sivil bir otodan ama bir yurttaþ olarak savunamam. Yurttaþ olarak, ne gerçektir, açýlan ateþ sonucu altý kiþi yaralandý, yaralýlardan Ali Yýlmaz ne deðildir sorgulamak zorundayým. Tiyatro sanatýnda kaldýrýldýðý hastanede yaþamýný yitirdi. Þemdinli halký 10 Kasým hakikatin anlaþýlmasý daima zordur. Onu hiç bir zaman kolay Perþembe günü sabah saatlerinde yeniden toplanarak, JÝT keþfedemezsiniz, ama ister istemez ararsýnýz. [Yazar tiyatroda mensuplarýnýn provokatif terörist saldýrýsýna karþý bir protesto gerçek dýþýlýk kapsamýnda kendi piyeslerinden örnekler gösterisi gerçekleþtirdi. Kentin çýkýþýnda bulunan bir polis veriyor.] Siyasetçilerin kullandýðý dil bu alanda verdiðimiz noktasý da molotof kokteyliyle yakýldý. Bölgede gerginlik örneklerin hiç birisine girmez, çünkü, gördüðümüz kadarýyla sürüyor.politikacýlarýn çoðu gerçekle ilgilenmez, iktidarla ve o iktidarý

Gündemden Baþlýklarnesli 42

Page 44: Kur'an Nesli Dergisi

üzere uluslar arasý þeytani mihraklarý seçim öncesinde korkutmaya ve kaygýlarýna neden oldu. Bu doðrultuda Filistin'de 25 Ocak'ta yapýlacak genel seçimlere iliþkin bir kamuoyu yoklamasý, HAMAS'ýn çok önemli oranda ve düþmanlarýn beklentilerinin aksine ciddi sandalye kazanabileceðini ortaya çýkardý. Gazze Þeridi'ndeki Nablus kenti en'Neccah Üniversitesi tarafýndan yapýlan kamuoyu araþtýrmasý, seçimlerin bugün yapýlmasý halinde Filistinlilerin yüzde 31'inin HAMAS'ý, yüzde 27'sinin Ýsrail cezaevinde bulunan Mervan Barguti'nin lideri olduðu ''Müstakbel'' hareketini seçeceðini gösterdi.Araþtýrmaya göre, Filistin Devlet Baþkaný Mahmud Abbas'ýn lideri olduðu El Fetih'e destek ise yüzde 18 ile üçüncü sýrada kaldý. Bilindiði gibi HAMAS hareketi korumakla ilgilenir. O iktidarý sürdürmek için halkýn hakikatten, Gazze Þeridi'nde yerel seçimlerde sürpriz bir þekilde 4 hatta bizzat kendi hayatlarýna ait hakikatlerden yoksun belediyeden 3'ünü almýþ bu durum baþta Amerika ve býrakýlmasý özellikle önem taþýr. Þu halde, etrafimýz çepeçevre Avrupa'nýn olmak üzere Küfür Cephesi'nin kaygýlarýna ve hatta yalanlarla çevrilmiþtir ve biz yalanla beslenmekteyiz. Buradaki Filistin halkýný HAMAS'a oy vermeme doðrultusunda tehdide herkes gayet iyi biliyor ki, Irak'ýn iþgal edilmesinin mazereti kadar gitmiþti.Saddam Hüseyin'in son derece tehlikeli bir kitle imha silahlarý

kitlesine sahip olduðu, bunlardan bazýlarýnýn 45 dakika içinde ateþlenebilecekleri ve korkunç yýkýmlara yol açabilecekleri Danimarka'da 5 bin kiþi Ýslam'la þereflendiþeklindeydi. Bize bunun gerçek olduðu söylendi. Ama deðildi. Irak'ýn El Kaide'yle ve 11 Eylül 2001 saldýrýlarýyla iliþkili olduðu Haber kaynaklarýna göre, Danimarka'da 2005 yýlýnda en az 5 dile getirildi. Bunun da gerçek olduðu söylendi. Ama deðildi. bin kiþinin Ýslam'la müþerref olduðu bildirildin.Danimarka Irak'ýn dünya güvenliðini tehdit ettiði söylendi. O da doðru basýnýnýn yazdýðýna göre, bu ülkede her gün bir çok kiþi deðildi." Ýslam'la þerefleniyor.Müslümanlýðý seçen Danimarkalýlarýn çoðunu gençler oluþturuyor. Danimarkalý 180 bin müslümanýn Amerika tarafýndan tahrif edilen Kur'an bulunduðu ve bu rakamýn da Danimarka nüfusunun yüzde

3'ünü teþkil ettiði bildiriliyor.Metinleri'nin Hindistan'a girmesi yasaklandý

Hindistan, Amerikanýn tahrifle hazýrladýðý Kuran, Furkanülhak Lübnan sýnýrlarýndaki Ýsrail askerleri alarmda!kitabýnýn ülkesine giriþini yasakladý. Hindistan hükümeti mecliste bir gümrük genelgesi onaylatarak güvenlik gerekçesiyle Furkanulhak adlý kitabýn ülkesine giriþini yasakladý. Amerika'da bu kitabýn yayýnlanmasý Müslüman çevreleri son derece öfkelendirdi. Müslüman liderlere göre Furkanulhak Kur'an'ýn tahrif olmuþ tercümesi olup Müslümanlara açýkça hakaret sayýlýyor.

Filistin'de HAMAS'ýn yükselen çýtasý, Ýþgalcileri korkutuyor!

Lübnan topraklarýnýn bir bölümünü hala iþgalinde tutan Ýsrail rejimi, Lübnan sýnýrlarýndaki askerlerini alarma geçirdi.Siyonist rejim kaynaklarýnýn iddialarýna göre, sözkonusu Ýsrail güçlerinin, Lübnan Ýslami direniþ güçleriyle girecekleri muhtemel bir askeri saldýrý için alarma geçirildiði anlaþýlýyor. Korsan rejim Ýsrail, Lübnan topraklarýna saldýrmasý halinde, direniþ güçlerinin de Ýsrail mevzilerine saldýrmasý ve bu rejimin askerlerini rehin almasýndan korkuyor.Lübnan Hizbullah direniþ hareketinin genel sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, önceki ay 3 direniþçinin Ýsrail güçlerince þehid edilmesi münasebetiyle yaptýðý açýklamada, Lübnan Filistin topraklarýnýn iþgalden kurtarýlmasý için yýlmadan ve direniþ güçlerinin Ýsrail'e misillemede bulunma ve onlarý rehin kararlýlýkla silahlý mücadele ve binlerce þehid veren Filistin alma hakkýna sahip olduðunu ve Hizbullah'ýn hakkýný mahfuz Ýslami Direniþ Hareketi'nin (HAMAS) öte yandan siyasi tuðunu söylemiþti.platformda da büyük baþarý yakalamasý, baþta Ýsrail olmak

Gündemden Baþlýklar nesli43

Page 45: Kur'an Nesli Dergisi

sterline mal olacak projenin ise þöyle bir sorunu var. Set Chavez: Müslümanlara Kulak veriyorum baharda bittiðinde 150 köyde 100 bin Hindistan vatandaþý yanlýþ tarafta yaþayýp geçiniyor olacak. Bunun için þimdi Hindistan seti, 30 yýl önce savunma yapýlarý kurulmamasý kararlaþtýrýlan sýnýr hattýndan geçirmek için Bangladeþ'ten izin istiyor."

Sarýkamýþ Dramý Anýldý. Aralýk 1915'te yaþanan ve onbinlerce Osmanlý Askerinin donarak vefatýyla sonuçlanan Sarýkamýþ Dramý anýldý. 1914-1915 yýlarý arasýnda yaþanan trajik ölümler, Enver Paþa'nýn ulusalcý ihtiraslarýnýn kurbaný mazlum Anadolu insaný olmuþtu. Allahuekber daðlarýnda yazlýk elbiselerle tipiye tutulan Osmanlý ordusu da bu ihtiraslardan payýný almýþtý. Kur'ani Islahat Þairimiz Mehmet Akif AnýldýVenezüella cumhurbaþkaný Hugo Chavez, Hiçbir zaman antiemperyalist Müslüman liderlerin yönetim ahlaký ve “Mýsýr'ýn en muhteþem üstadý Muhammed Abduh yöneticilerin halka karþý tutumlarýnýn nasýl olacaðýna dair

kýymetli tavsiyelerini unutmadýðýný söyledi.

Dünyanýn Dört Bir Yaný Duvarlarla Örülüyor

Çin Seddi'nden Berlin Duvarý'na, Hadrianus Duvarý'ndan Konuþurken neye dairse Cemaleddinle

Magino Hattý'na ve son olarak Ýsrail-Batý Þeria Duvarý'ndan Der ki Tilmizine Afganlý

Hind Seddi'ne tarihin eski bir koruma geleneði 21. yüzyýlda Muhammed dinle

yeniden yaygýnlaþýyor. Rusya Kafkaslarda, ABD Meksika'da ve Ýnkýlab istiyorum hem çabucak

AB ise Polonya ve Macaristan sýnýrýnda duvar inþasýna Önce bizler düþüp Ýslam'ý da kaldýrmazsak

baþlýyor.. Nazariye ile bir þeyler olur zannetme

O berahini de artýk yetiþir dinletme.”

Kadim yüzyýldan bugüne insanoðlu hâlâ eski koruma geleneði ve

olan duvar inþasýndan vazgeçmiyor. Son olarak Ýsrail'in Filistin Doðrudan doðruya Kur'an'dan alarak ilhamý

topraklarýnda birkaç yýldýr yaptýðý duvarýn benzerini birçok ülke Asrýn idrakine söyletmeliyiz Ýslamý!''

kendi sýnýrýnda uygulamaya soktu. Rusya'nýn Kafkaslarda, Dizelerinin sahibi Mehmet Akif Ersoy vefatýnýn yýldönümünde

ABD'nin Meksika'da, AB'nin Poloya-Macaristan sýnýrýnda ve anýldý. Günümüzde Kur'an mesajýnýn günümüzde anlaþýlmasý

Hindistan'ýn ise komþusu Bangladeþ sýnýrýnda duvar ve yaþanýlmasý hedefini þiiriyle dile getiren þair Ýslami

çalýþmalarýna baþladýklarý ifade edildi. Ýngiliz The Times yenilikçilik çizgisinin temsilcilerindendi. Özellikle Afgani ve

gazetesi dünkü sayýsýnda, Hindistan'ýn Müslüman komþusu Abduh'tan etkilenen Akif Kur'an üzerine çalýþmalar yapmýþ ve

Bangladeþ'in çevresini "Çin Seddi'ne rakip" dediði bir duvarla eserlerini gerek manzum gerekse de nazým tarzýnda

çevirdiðine dikkat çekti. Gazete, "Dünya Ýsrail'in duvarý ile yayýnlanmýþtý.Son çalýþmasý olan Kur'an tefsirini ise Dini

ilgilenirken Hindistan son altý yýldýr silahlý Ýslamcýlarýn uluslaþtýrma ve Protestanlaþtýrma projelerine alet olacaðý

sýzmasýný, sýnýrötesi mal ve insan kaçakçýlýðýný önleme endiþesiyle ortadan kaldýrmýþtý. Akif'in sorumlu aydýn tavrýný

gerekçesiyle dört bin kilometrelik bir çelik set inþa ediyor" dedi. “Safahat” isimli baþyapýtýndan okuyabilmekteyiz.

Gazetede yer alan haber þunlara da yer verildi: "600 milyon

Gündemden Baþlýklarnesli 44

Page 46: Kur'an Nesli Dergisi

Bir kuþun, özgürlüðün ne demek olduðunu hayatý boyunca Öyle ya kardeþliði yaþamadan diriliðe, diriliði yaþamadan

anlayamayacak olan bir avcý tarafýndan öylesine keyfi için- bilgiye, bilgiyi yaþamadan birliðe nasýl erelim?

kanadýndan vuruluþuyla deðil, özgürlüðü hiç tadamayacak …

olan Baðdatlý bir çocuðun kurþun sesleri arasýndaki

haykýrýþlarýyla yazýyorum. Teslim olunacak kutsal bir dava varken,

neydi esarete teslim olmanýn sebebi? Böyle olmakla kendimizi

Doluyum ve olduðunca deðil alabildiðince yazmak istiyorum. inancýmýza mý verdik, inancýmýzý mý devirdik?

Lâkin, insan yazabildiði ölçüde anlaþýlýr önyargýsý içime Devrilmez inancý, mücadele erleri omuzlarýnda yükseltip

oturuyor. Bu yüzden yazamadýklarým için de yazýyorum. Ýslam'a yeni doðan kardeþlere devrediyorlar, tesellim bu!

Susarak anlatýyorum… Küçük iþlerin oyuncaðý olmak için deðil, Devredilen devrilir mi hiç???

hele büyük iþlerin adamý olmak için hiç deðil; daðlarýn

taþýmakla yükümlendirilip, insanlýðý halifeliðe yükselten, Sitemim, avcýnýn keyfi için eðilen kuþadýr; ölene deðil. Sitemim,

mukaddes davanýn, sarsýlmaz inanç sisteminin emanetçisi mü'min çocuklarýn kurþun yaralarýnda darbe görmeyenler

olarak ehil bilindik. Er seçildik. Tez giriþtik. El verip birleþtik. için… Onlar ki esarete esir!

Ama yine de iyi biliriz ki;

Yolda yoldaþým!

“Zalimler peteði tütsüledikleri gün, arý balý býrakýp dumandan Biliyorum, umutsuz sözlerle tartýlan muhasebe ne senin, ne

kaçar oldu…” benim. Bu dava bu yüreklerin, yüreklerimizin.

Oysa ya tahammül ya seferse eðer ayyuka çýkan 'feryad' deðil, Omuzsa omuz, cansa can… feda olsun!

kalkýþa hazýrlayan 'harekat' bizim olmalýydý. Çile ilmeðe Son söz yok, son yok.

dayandýysa eðer 'Allahuekber nidasý', ötelerden yükselen Ve avcýnýn önünde diz çökmek de yok!

yalnýz adam Ebuzer'in sesine karýþmalýydý. Yalnýzlýk

haykýrmaya engel deðilmiþ demek ki; “o” ilkti haykýran belki Þimdi olgunluk zamaný, oluþum aný.

de… Þimdi de biz haykýralým! Kayan ayak toparlansýn, zira;

… Adýmýn kadar büyük olacaksýn,

bir varmýþ, bir yokmuþ, Yükün kadar aðýr…

zalimin zulmü çokmuþ,

buna raðmen kardeþlik ölmüþ de yok olmuþ… Vahyin aydýnlýðýnda beraber olmak duasýyla…

Ýslam'ýn çiçekleri solmuþ!..

-Masal mý?

-Hayýr! Tamamen gerçek.

-Peki o halde?!

Hatice Kübra Eroðuz

Zafere Þafak Sayarken nesli45

Page 47: Kur'an Nesli Dergisi

hitlerin mezar taþýný

filistinli çocuklarýn cesetlerinden dikin gözyaþlarýnýzla.

uçurtma göklerinin trafiðini kapatýn uçaklarla,

pist yapýn geceyi kininize,

yüksek bir duvar örün umut kýrýklarýndan,

doðmasýn diye güneþ Filistin in hurmalýklarýna.

hayýr hayýr aðlamayacaðýz sana,

salýncakta sallanýrken yüzlerinin dýþ cepelerinde korku,

biraz daha öfkeleneceðiz sana vurana,

bir gün daha yakýnlaþacaðýz enselerine,

bir gök dikeceðiz direniþten baþlarýna

bütün yýldýzlar göz olacak mendilimizde,

göreceðiz en son güleni portakallarla.

þimdi Filistin gözyaþý dökmeyeceðiz sana,

hurma aðaçlarýnýn hýþýrtýsýný kýsamazlar tanklarla,

kuþ sürülerini silemezler gözbebeklerinden,

çünkü tohumu sendedir güneþin.

gök þarkýsýný söyleyecek yaðmur damlalarýyla,

yer eþlik edecek filizlenen menekþelerle,

kalbimizde intifadalarýn kök salacak tarihe.

gazete kupürlerini örtsünler acýnýn üzerine

ekranlarýn kaþýný gözüne makyaj yapsýnlar dilleriyle,

altýný baðlasýnlar yüzlerinin, yalanlarla

taþ atan çocuðunu silemezler sapandan,

adýný alamazlar hilalin kaþýndan.

kötürüm gecelerle dolacak uykularý,

kanlarýna hücreleri pisleyecek,

kelimelerin köpüklerini içiremezler sözlüklere,

görüyoruz sana yapýlanlarý Filistinli kardeþ.

yüz çukurlarýmýz mezar oldu gözyaþlarýna,

insan laðýmý necis maymunlar,

domuz pisliði aðýzlarýndan akar,

göðü kemirirler sinsice,

namus tüccarlarý dolar,

yýldýzlarý indirmeye kalkýþýrlar,

murdar suratlarýnýn eteklerine.

ses verirler kargalara bulanýklaþtýrmak için hýçkýrýklarý,

þeytan asmalarý var gülümseyiþlerinde,

kerberos soyundandýr zindanlarý.

kemik torbalarýna çevirdiler mevsimleri,

kuþ söküklerinden yüzün dikilmiyor þafaða,

beþikteki bebeklerin kanýndan

mühür bastýlar topraða,

filizlenmesin diye bir daha düþlerin

yalýnayak býraktýlar daðlarý,

ebabil kuþlarýný kanatsýz býraktýlar kurak yürekliler

diktiler ustura, dudaklarýnýn tepesine

konmasýn diye güvercinler bakýþlarýna.

Page 48: Kur'an Nesli Dergisi

göreceksin konuþacaklar aðlayacaklar,

konferans salonlarýnda masalarý yumruklayacaklar,

ve sonunda

Abd nin sofrasýnda kalan kemikleri toplayacaklar,

utanmadan sýkýlmadan çanak yalayacaklar.

acýdan kel oldu denizin dalgalarý,

maske taktýlar gökyüzüne

aðlayan melekleri görmememiz için,

duvarlar ördüler aramýza Filistin

kesmek için senin sesini kulaklarýmýzdan,

ama toprak sýrtladý kelimelerini

ve penceremize astý bir sabah vakti þarkýný.

yerin altýna dinleme cihazý yerleþtirdiler,

nabzýný yoklamak için yanardaðlarýn,

gökyüzünde çatlaklar oluþtu çýðlýðýndan,

ama kulaklarýnda dolar köpeðini baðlayanlar

duymadýlar senin kezzaptan feryadýný.

yýldýzlara çýkarma yaptýlar Filistin

kýmýldayan düþlerini kurutmak için,

oysa gözyaþý kýrbacý altýnda sabahlýyordu güneþ.

görülmeyecek kadar parlaktýr senin ýþýðýn,

gözlerin görmeyeceði kadar aydýnlýktýr þafaðýn.

ayaklarýn yokuþa dayansa da,

bir bilet kesti rabbim gülümsemenden

Adn firdevs cennetlerine varacak bu tren.

kimliksiz býrakacaklarsa aþkýmýzý,

býraksýnlar zebun kuþlarý býrak,

en son bahar vagonuna bizim gülümsememiz eklenecek,

ekmek yedirmeyeceklerse yedirmesinler býrak,

göðün ambarlarýnýn kilidini bizim dualarýmýz açacak,

öldüreceklerse öldürsünler ellerinden geliyorsa,

kurak çöllere ýrmaklar kalbimizden akacak.

and olsun Meryem in masumiyetine

and olsun kuru ekmeðin üzerine,

Ýsrafil in sur u üfleyiþinde,

senin kara gözlerin

mazlum muztaz'af larýn marþlarýný çalacak.

PALO

Page 49: Kur'an Nesli Dergisi

Sayýlardan sayý çýkarttýðýmýz yýllarýn son saatleri. Elifbasý yirmidokuz harf olan dünyada

karþýlýðýný bulamamýþ sorularla kalakalmýþsa insan neye umut etmeli ki sonra baktýðýnda

önce göreceði birþey yoksa ya da umutsuzluðun karamsarlýða dönüþtüðü dakikada

elifbadan bir harf daha düþmüþse giden gelmiyorsa ve bir bir boþalýyorsa sokaklar

caddelerde insan gölgesinin saye-si kalmamýþsa.

Felaketin üstüne çöreklenen insan kalplerinin kirliliðine dair raviler kayýt düþmüþse

varaklara, elifbasý yirmidokuz harf olan dünyanýn kerahat cetvelindeki yeri saptanmalý ve

batmayan güneþler ülkesinden kýtalar arasý dünyaya uzanan acýnýn hesabý kerahat

cetvelinde sorulmalý. Sayý sayýlardan çýkarýlýrken yüzbinlere bölünen ölümlere mezarlar

hazýrlanmalý.

Yaðmur gökten thsunami olarak yaðmazdý ki sonra yaðan önce yaðdýðýný alýp götürmezdi.

Acý üstüne biriken çamurlar eþittirle ölçülmezdi.

Gök, içinde thsunami saklamazdý. Rahmet olarak yaðan felaket olarak algýlanmazdý.

Kalbin içine düþtüðünü saklayamadýðý bu dünyada kirlenen eller temiz yüreklere su

serpemezdi. Yeni dünya eski dünyaya dönüþ hazýrlýðýnda bugün. Vakitsiz sorular

zümresinin son harfine acý dokundu bugün. Elifbasý yirmi dokuzken yirmi dokuz yerinden

vuruldu insanlýk bugün.

Saye-nizde efendim sayeniz-de...

Ýnsanlýðýn son kalesi rahmet yaðmuruna vuruldu, arkalarýnda gizli ellerin olduðunu bile bile

ladeslendi dünya, küçük bir çocuðun elma þekerine kandýðý gibi kandý.

'Ýncire , zeytine ve o mübarek þehir mekke' ye yemin ederim ki Rabbin seni terk etmedi'.

Bugün insanlýk seni terk etmedi.

Nuh'un gemisi seni terk etmedi.

Elifbasý yirmi dokuz harf olan dünyanýn kalbi seni terk etmedi.

KAMER KAAN

Tsunaminesli 48

Page 50: Kur'an Nesli Dergisi