KUR'AN A TEFSIR •ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D078285/2000/2000_GUMUSS.pdfolduğunu ifade ettiği gibi,...

14
TOPLANTlLAR 32 A KUR'AN ve TEFSIR I Prof. Dr. Sadreddin Yrd. Doç. Dr. A. Cüneyt EREN ProfDr. Suat YILDIRIM Prof. Dr. Ömer Faruk HARMAN Prof. Dr. Ali BARDAKOÖLU Prof. Dr. Süleyman ULUDAÖ Dr. Tahsin GÖRGÜN Prof. Dr. Bayraktar BAYRAKLI Prof. Dr. Mustafa TAHRALI Prof. Dr. Celal KIRCA Prof. Dr. Arniran KURTKAN- Prof. Dr.Ali Murat DARYAL - 2000

Transcript of KUR'AN A TEFSIR •ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D078285/2000/2000_GUMUSS.pdfolduğunu ifade ettiği gibi,...

TARTIŞMALI İLMI TOPLANTlLAR DİZİSİ: 32

A •

KUR'AN ve TEFSIR ARAŞTİRMALARI

I

Prof. Dr. Sadreddin GÜMÜŞ Yrd. Doç. Dr. A. Cüneyt EREN

ProfDr. Suat YILDIRIM Prof. Dr. Ömer Faruk HARMAN

Prof. Dr. Ali BARDAKOÖLU Prof. Dr. Süleyman ULUDAÖ

Dr. Tahsin GÖRGÜN Prof. Dr. Bayraktar BAYRAKLI

Prof. Dr. Mustafa TAHRALI Prof. Dr. Celal KIRCA

Prof. Dr. Arniran KURTKAN- Prof. Dr.Ali Murat DARYAL

BİLGİSEVEN

İstanbul - 2000

ENSAR NEŞRİY AT : 65 İSLAMi İLİMLER ARAŞTIRMA V AKFI Tartışmalı ilmi Toplantılar Dizisi: 32

Tebliğlerin,

bilim ve dil bakımından sorumluluğu tebliğ sahiplerine aittir.

Yayma Hazırlayanlar: Prof. Dr. Bedreddin ÇETİNER

Dr. İsmail KURT Seyid Ali TÜZ

Dizgi: Selahattin Uslucan

Baskı:

ENSAR NEŞRİYAT Süleymaniye cad. ll Beyazıt-İstanbul

Tel/Fax: (0212) 513 43 41

KUR'AN-SÜNNET BÜTÜNLÜÖÜ

Prof. Dr. Sadrettin GÜMÜŞ M. ii. İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

Tebliğimize isim verdiğimiz "Kur'.3.n-Sünnet Bütünlüğü"nden mak­sadımız, her ikisinin de aynı kaynaktan gelmiş bulunduğunu ve birinin diğerini tamamlayıcı olduğunu, dolayısıyla bunların bir bütünlük mey­dana getirdiğini vurgulamaktır. Ancak Kur'&n-Sünnet bütünlüğünü an­latmadan önce, her ikisinin de tanımını yapmamız gerekmektedir. Çün­kü bunların ne olduğunu tanıtmadan bütünlükleri hakkında söylenecek söz kanaatimizce eksik kalır.

Kur'an'ın birçok tarifi yapılmış olmakla birlikte burada, ötedenberi ilim adamlarının büyük çoğunluğu tarafından kabul görmüş olan gele­neksel tarif verilmiştir. Buna göre Kur'§.n, "Hz. Peygamber'e (s.a.v.) va­hiy yoluyla indirilmiş, mushaflarda yazılmış, tevatürle nakledilmiş, okunmasıyla ibadet olunan il§.hl mu'cize kelamdır."ı

Taritin geniş bir şekilde tahliline lüzum olmamakla birlikte tarifte, gerek Kur'an'ın gerekse Sünnet'in müşterek vasfı olması dolayısıyla açıklanması gereken bir terim var; o da "vahiy" dir. O halde vahiy nedir?

Vahiy, "Yüce Yaratıcı'nın, genel olarak varlıklara hareket tarzlarını bildirmesi, özel olarak da insanlara ulaştırmak istediği ilahi emir, yasak ve haberlerin tümünü vasıtalı veya vasıtasız bir tarzda, gizli ve s üratli bir yolla peygamberlerine iletmesidir."2 Bu şekilde peygambere ulaştırı­lan bilgilere de vahiy denir. 3 Şu halde Allah tarafından -vasıtalı veya va-

1 Zerkani, Meniilıilu '[.İrfiin, I, 12. 2 Demirci, Muhsin; Vahiy Gerçeği, s. 27, İstanbul 1996. 3 Demirci, Muhsin, Kur'fın Tarihi, s. 24, İstanbul 1997.

srtasiz olarak- Hz. Peygamber'e ulavt~rllan Kur'Bn veya Kur'8n dig1 biigi- ler vahiydir.

Siinnet, sozliikte "iglek yol, gdet, gidig tarzl ve tabiat" gibi anlamla- ra gelir, qogulu "siinenWdir. Genig anlamda Allah'in yolunu (evrende ya- ratiklar iqin koymuq oldugu hiikmu, kanunu) veya insan~n Sdet hfiline getirdigi iyi veya kotii davran~g ve hareketini ifade eder.4 Kur'gn-1 Ke- rim'de 16 yerde geqen "Siinnet" tgbiri bu anlamlarda kullanilmrgtir. Siin- netullah-Allah'ln ~ijnneti: iinceki peygambederin Siinneti;6 omceki mil- letlerin kendi peygamberlerine karqi, il3hi cezayl gerektiren k2fiir ve kii- tiiluk anlamindaki davranl$lar17 gibi.

Terim oIarak Siinnet, baslica iki anlarnda kullanilmigtir:

1. UsulciiIere gore Sunnet, "Resfiliillah'in (s.a.v.) sozleri, fiilleri ve ' takririeridir" (onayladi@ soz ve davranqlard~r).

2. Frk~hplara gore Sunnet, "Yapildx~lnda sevap kazandlran, yapll- mamas1 hglinde herhangi bir ceza veya gunah terettiip etmeyen qer'i hu- kiirndiir." Ba~lra bir ifade ile, "I-Iz. Peygamber'in (s.a.v.) yolunu izleyerek yapzlan fakat farz ve vgcip kapsam~nda olmayan fiiller" anlamlna gelir.

Usulciilere gore Siinnet (vucub, nedb, ibahat, hiirmet, kerahat gibi), rniikellefin Eiillerinin tiimiinii kapsar. Flklhplar xstllahlnda ise az once 1

a n l a t ~ l d ~ s gibi bu be? biikumden sadece birini (Siinneti) kapsar. Siin- ,

net'e aynl zamanda "hadis" de deair. Sozlukte "yeni" anlamlna gelen ha- dis, terim olarak -fikihplara gore- siinnetle eq anlamhdlr.8

1

KURAN VE S~NNET'IN B ~ N L W K TESK~I, EDEN YONI,ER~:

I- Kaynak Aqlslndan Kur'An-Siinnet Biitiinliis

Gerelr Kur'Bn'da gerekse Sunnet'te, Kur'Bn1ln vahiy iirunii oldugunu gosteren aplr deliller vard1r.Q~ sebeple, oaun vahiy iiriinii oldugunda Muslurnai~lar qiiphe etrnezler. Siinnet'in vahiy iiriinii olup o lmad~g~ ko-

4 IA, Siinnet md. I. 5 Ahzfib, 33/38. 6 isrd, 17/77. 7 Ei~fgl, 8/38. 8 Ahmed Naim, Saitih-i Blil~sri Muhtnsol-6 Tecrzcl-i So.~.ilz Ter.cemesi ue Feri~.i, I ,

8. 9 Enrim, 6fl.9; Yusuf, 1213; $fir$, 4217.

Kur'Çın-Sünnet Bütünlüğü 17

nusunda bazı farklı görüşler olmakla birlikte Müslümanlarm çoğunluğu Sünnet'i:r- de vahiy ürünü olduğu kanaatindedir.

İlim adamları vahyi, "metlılv" (okunm.uş vahiy) ve "gayr-i metlüv" (okunmamış vahiy) olmak üzere ikiye ayırmışlardır. Birincisini Kur' an, ikincisini Sünnet temsil eder. 10 Aşağıda geniş bir şekilde anlatılacağı. üzere Sünnet -her ne kadar vahy-i gayr-i metluv ise de- önemini ve gü.­cünü Hz. Pegyamber'e (s.a.v.) indirilmiş vahiy olmasından almaktadır. O halde Kur'an da Sünnet de aynı kaynaktan gelmekte ve parçalanmaz bir bütün teşkil etmektedir. Ancak vahy-i metluv denilen Kur' an, lafız kalıp­larına vahyin kaynağı olan Yüce Allah tarafından dökülmüşken, vahy-i gayr metluv denilen Sünnet ise Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından yaşan­mış veya onun laflzlarıyla ifade edilmiştir; baş~a bir anlatımla Kur'an hem lafız hem demana itibariyle Allah kelamı iken, Sünnet Hz. Peygam­ber tarafından yaşanan ve ifade edilen vahiydir. Takriri Sünnet ise vah­yin kabul edip reddetmediği bir olaydır. Bu sebeple, bunlardan biriyle yetinilip diğerinden müstağni kalmak mümkün olmadığı gibi, birini di­ğerine tercih etmek de sözkonusu değildir. "Hayatın ilahı irade doğrultu­sunda şekillenmesi konusunda Sünnet, Kur'an ile birlikte' hemen onun yambaşında, birinci dereceden bir görev üstlenmiş bulunmaktadır. "11

Sünnet'in vahiy ürünü olduğunu gösteren birçok ayet ve hadis vb.r­dlT. Bunları mealen şöyle sıralayabiliriz:

"İçinizden size §.yetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, si­ze Kitab'ı ve hikmeti (Sünneti) talim edip bilmediklerinizi size öğTeten bir ResUl gönderdik."12

"Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini (size verdiği hid§.yeti), size öğüt vermek üzere indirdiği Kitab'ı ve hikmeti hatırlayın." 13

"Allah sana Kitab'ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğini öğret­miştir."14

"İşte bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmettendir.''15

10 Şafii, Ris&le, 91-92. 11 Kandemir ve arkadaşları, Riyfı.zu's-S&lihf.n Tercii.nıe ve Şerhi, I, 1.7. 12 Bakara, 2/151. Hikmettefı maksat, Sünnettir (Ebu'l-Ferel: İlmrı't-Cevzı.

Zildu 'l-Mesir, I, 160). 1.3 Bakara, 2/231. Hikmetten maksat, fıkıhtır (Zadu'l-Mesir, I, 268). 14 Nisa, 4/113. Hikmetten maksat vahy ilc hükmetmek, hel S.! ve haram,

kitapta olanı açıklamaktır (Zadu'l-Me.~ir, U, 197). 15 İsd, 17/39. Hikmetten maksat, farzlar ve sünnetlerdir (Zfı.du.'f-Mesir, V,

37).

"Evlerinizde okunan Allah'm &yetlerini ve hikmeti h a t i ~ l a ~ ~ n . " ~ ~

"0 (Hz. Muhammed), arzusuna gore de konuqmaz. 0 (bildirdikleri) vahyedilenden bagkasl degildir."17

Miifessirler bu Gyetlerde geFen kitabl "Kur'hn", hikmeti de "Siinnet, vahiy ve f i h h anlamlnda tefsir etmiglerdir.18

Hz, Peygamber (s.a.v.) de, "guphesiz bana Kitap ve beraberinde onun misli de ~er i l rn i~ t i r" '~ buyurarak kendisine Kitab'ln yani Kur'dn'm drglnda da vahiy geldigini haber vermigtir.

Kur'Bn'ln hem lafzan hem m5nen vahyedilmig olmasi, rnficize olmasx ve okunmasiyla ibadet edilmesi gibi, Sunnet karglslndaki farkllllklar~na ragmen aynl kaynaktan olmalarl sebebiyle Haned ulemasl Sunnet'in Kur'bn'i neshedebilecegine hiikmetmiglerdir. Onlara gore burada Kur'iin't nesheden Hz. Peygamber'in (s.a.v.) kendisi degiil vahiydir. Dola- ylslyla nasihin de rnensiihun da kaynakl Yiice Aliah'tlr. Bu durum Hanefi Blimlerinin Siinnet'in vahiy iiriinii olduguna dair kesin kanaat sahibi olduklarin~ gosterir.

11- Siinnet'in, Kur'An'in Aglklayxclsi Olmas~ Bakirn~ndan Kur'Pn-Siinnet Biitiknliigii

Siinnet, Kur'gn tefsirinin ana kaynaklarlndan biridir. Ciinkil Siin- net'in sahibi Hz. Peygamber (s.a.v.), Kur'gn'r. teblig etrnenin yanlnda ay- nl zamanda onu tefsir etmek, apklamak ve yagamakla da gorevli idi. Bu hususta Yiice Allah ona goyle emretmiqtir:

"Ey Resiil! Rabbin'den sana indirileni teblig et. Eger bunu yapmaz- san, onun ei~iligini yapmamiq ~lursun!"~ '

"Sana da zikri (Kur'gn'r) indirdik ki kendilerine ineni insanlara aqk- layasln. Belki diigiiniip ibret al~rlar ."~ '

.I6 AhzBb, 33/34. Hikmetten maksat, siinnel;, emir ve nehiydir (Z&drc'l- Mesir, VI, 383).

17 Nccirn, 5313, 4. 18 Bak. Ebu'l-Ferec ibnu' l -~evzi , ZBdu'l-Mesir, I , 160, 268. 19 Ebfi Dgvfid, Sunno, 5 (4i200). 20 Mgide, 5/67. 21 Nahi1, 16/44.

Kur'dn-Sünnet Bütünlüğü 19

"Biz sana Kitab'ı sırf ayrılığa düştükleri şeyi onlara açıklayasın ve inanan bir topluluğa yol gösterici ve rahmet olsun, diye gönderdik."22

"Biz gönderdiğimiz her peygamberi kendi kavminin dili ile gönder­dik ki onlara açıklasın. "23

Bu ayetler, Resülüllah'ın (s.a.v.} Kur'ftn'ı tebliğ ve tefslr ile görevli olduğunu ifade ettiği gibi, her peygamberin, getirdiği kitabı, ümmetine açıklamakla görevli olduğu da vurgular. Öte yandan Hz. Aişe'ye ResUlüllah'ın (s.a.v.) ahlftkı sorulduğunda, Hz. Aişe onun ahl8.kının Kur'an'dan ibaret olduğunu bildirmiştir ki bu da Resfılüllah'ın (s.a.v.) din konusunda söylediği sözlerin ve gösterdiği davranışların Kur'an'ı tefsir ettiğini göstermesi bakımından önemlidir.

İmam Evzai (ö. 1571774) Hassan b. Atiyye'nin (ö. 120-1301737-747?) şöyle dediğini rivayet eder: "Reslllüllah'a (s.a.v.) vahiy iniyordu, (bu es­nada) Cebra.il ona vahyi tefslr edecek Sünneti de getiriyordu."24 Yine Evzai, Mekhiil'den (ö. 1181735) şöyle rivayet etmiştir: "Kur'an'ın Sün­net'e olan ihtiyacı, Sünnet'in Kur'an'a olan ihtiyacından daha f8.zladır."25

Ayrıca "Sünnet Kur'an'a hükmeder (onu açıklar), Kur'an ise Sünnet'e hükmedemez" denilmiştir. Bu söz Ahmed b. Hanbel' e (ö. 241/855) sorul­duğunda, "Böyle bir SÖZ söylemeye cesaret edemem, fakat Sünnet Kitab'ı tefslr ve tebyin eder, derim''26 demiştir. Zaten buradaki hükmetmekten maksat da açıklamadır.

Sahabeden İmran b. Husayn (ö. 52/672)'in bulunduğu bir mecliste bir adam, "Kur'an'da bulunamu dışında bir şeyden söz etmeyin" dedi. Bunun üzerine İmr&n, "Sen gerçekten ahmak bir adamsın! Öğle namazı­nın dört rekat olduğunu, onda açıktan okunmayacağını Allah'ın kitabın­da gördün mü? Sonra namazi, zekatı ve benzeri konuları saydı. Sonra da dedi ki: Bütün bunları Allah'ın Kitabı'nda açıklanmış olarak bulabiliyor musun? Allah'ın Kitabı bunları kapalı bırakmıştır. Şüphesiz ki bunları Sünnet tefsir etmiştir.''27

22 N ahil, 16/64. 23 İbrahim, 14/4. 24 Kurtubi, el·Ci'ımi', I, 39; Şatibi, el-Mııviifakat, IV, 15. 25 Aynı eserler göst. yerler. 26 Bu söz Yahya b. Eb'i Kesir'e (ö. 1291764) aittir (Kurtub~, I, 39; Ş.fttıbi,

a.g.e., IV, 15). 27 Kurtubi, I, 39; ŞB.tıbi, el-Muu&falwt, IV, 15. Müfessirler, Sünnet'in

Kur'S.n'ı tefsir ettiğinde ittifak etmişlerdir. Ancak ResU.lüllah'ın (s.a.v.), Kur'8.n'ın ne kadarını tefslr ettiği hususunda ihtilaf vardır. "Kur'an'ın tümünü tefslr etti," diyenler olduğu gibi, "Pek azını tefsir etti" diyenler de vardır. '

20 Kur'an-Sünnet-İlimler

İmam Şafı'i (ô. 204/819-20), Sünnetin Kur'an karşısındaki tutumunu şöyle aÇJklar: "Resülüllah'ın (s.a.v.) Sünnetlerinin Kur'an karşısında iki tutumu vardır. Birincisi, Kur'an'ın açıkça ifade ettikleri karşısındaki tu­tumudıır. Bu hususta Resuluilah (s.a.v.), Yüce Allah'ın indirdiğine oldu­ğu gibi uyar. İkincisi ise, mücmeller karşısındaki tutumudur. Burada Resi'ılullah (s.a.v.), Allah'ın mücmelden ne kasdettiğini onun adına açık­lar. UmUmi mi, yoksa husüsi mi, nasıl farz kılındığını ve kulların bunu nasıl yapmalarını istediğini izah eder. Her iki şekilde de ResUluHalı (s.a.v.) Allah'ın Kitabı'na tabi olmuştur."28

Yine Şafii şöyle der: "Yukarıda anlattığımız üzere, Allah'ın insanla­ra, peygamberine itaatı farz kılması ve dini hususunda peygamberine vermiş olduğu makamı açıklaması göstermiştir ki, Allah'ın Kitabı'nda n ass ile farz kılınan şeylerin tefs'iri aşağıdaki şekillerden birine girmek­tedjr:

A. Te'kid: Sünnet, Kur'an'ın koymuş olduğu herhangi bir hükmü te'kld eder. Mesela ·"Namazı kılın, zekatı verin"29; "Ey iman edenler! Oruç size farz kıhndı"30 ; "Ka'be'ye gitmeye gücüyetenin o evi ziyaret et­mesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır,"31 mealindeki ayetlerde mutlak olarak zikredilen hükümleri (İslam'ın Şartlarını), "İslam beş te­mel üzerine kurulmuştur"32 diye başlayan hadis te'kld etmektedir.

B. Tefsir: Bir şeyin farz olduğu Kur'an'da açık bir şekilde ifade edil­miş, Peygamber'e itaat da farz kılınmıştır. Bu durumda Peygamber (s.a.v.) o şeyin kime farz olduğunu, o hükmün bir kısmının ne zaman kal­kacağını, ne zaman sabit ve farz olacağını Allah adına açıklar. Mesela namazın nasıl kılınacağını, orucun nasıl tutulacağım, zekatın hangi mal­dan, ne miktarda, nasıl verileceğini ve hacc menasikinin büyük bir bölü­münü hep Sünnet açıklamıştır.

C. Teşri: Kur'an'da herhangi birnass bulunmayıp, Yüce Allah'ın, sadece Peygamber'inin Sünneti'yle açıkladığı hükümler. İşte bunların hepsi "Allah'ın Kitabı'nın tefsiridir."33

Yukarıda meallerini verdiğimiz ayetler ve getirdiğimiz diğer deliller­den anlaşılıyor ki, Yüce Allah'ın Peygamberi'ne indirdiği Kur'an'da öyle

28 Şafii, er·Risfıle, s. 91. 29 J3akara, 2/110. 30 Bakara, 2/183. 31 Al-i İmran, 3/96. 32 Buh8.ri, İman, 1/2; Müslim, İman, 19-22. 33 ŞS.fıl, a.g.e.., s. 31-33.

Kur'fin-Sünnet Bütünlüğü 21

ayetler vardır ki Sünnet'in açıklaması olmaksızın onlann manasını anla­mak mümkün değildir, 34 Hz. Peygamber'in tefsiri Kur'an'ın mücmel olan

ayetlerini tafsil, umüml hükümlerini tahsis, müşkilini tavziheder.')G

III~ Her İkisinin de Teşri Kaynağı Olması Bakımından Kur13.n-Sünnet Bütünlüğü

Sünnet, mertebe bakımından Kur'an'dan sonra olmakla birlikte İslam Teşri'nin ana kaynaklarından biridir. Kur'an'ın müsbet veya menfı', hakkında herhangi bir açıklamada bulunmadığı bir konuda Sün­net bir hüküm getirebilir ve Sünnet'in getirdiği hüküm bağlayıcıdır. Sün­net'in Teşri kaynağı olduğu aşağıda·mealleri verilen ayetlerde açıkça ifa­de buyurulmuştur. Yüce Allah mea.Ien şöyle buyurmaktadır:

"Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümmi Peygamber' e uyanlar var ya, işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, on­ları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri hel8J, pis şeyleri haram kı­lar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir." 36

"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ulülemre (jdarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa dü­şerseniz -Allahıa ve ahirete gerçekten inanıyorsamz- onu Allah'a ve ResUl' e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırh hem de netice bakımından daha güzeldir. "37

"Allah ve Resıllü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve

Resülü'ne karşı gelirse apaçık bir sapıklığa düşmüş olur." 38

_________ _j~ 34 Taberi'nin açıkJimalarma göre vucüb, nedb ve irşad şeklindeki çeşitli

emirler, nehiy nevileri, haklar ve hadler fer.§.izin miktarları, malılükatın birbirlerine karşı haklarıyla ilgili hükümler ve benzerleri bu cümleden­dir. Resülüllah'ın (s.a.v.) açıklaması olmadan bu ayetlerin manası anla­şılamaz. Bunların tefslriyle ilgili ondan herhangi bir açıklama gclrne­dikçe hiç kims~nin söz söylemesi doğru değildir.

35 "Hz. Peygambet'in tefslri Kur'an'ın mücmel olan ayetlerini tafsll, umU­mi hükümlerini tahsis, müşkilini tavzlh, neshe del§.let etme, m üp hem olanını açıkl:ama, garip kelimeleri beyan etme, tavslf ve "tasvir ederek müşahhas h8.le getirme, edebi incelikleri muhtevi 8.yetlerin maksUdunu bildirme gibi belli başlı kısırnlara taalluk eder" (Yıldmm, Suat, Peygam· berimiz'in Kuı·'an'ı Tef<;iri, S. 31, İstanbul, 1983).

36 A'rilf, 7/157. 37 Nisa, 4/59. 38 Ahzab, 33/36.

gunu da ifiide etmeliyiz ki, hadis Blimleri hadisi, gerek metin ve ge- rekse senet yonanden tenkide tdbi tutrnuglar, onu sahih, hasen ve zaif; mutevatir, meghtir ve garib gibi qegitli bijiiimlere ayrll~n~glar ve bu vasif- l a r ~ taglyan hadislerin nerelerde Tegri kaynag~ ve baglaylc~ olduklarinl yani, hadisin derecesine gore itikAd, ibgdet, mu8meltit ve fedgil gibi ko- nularda baglay~cl olup olrnad~hnl da aqlklamlglardir. Biz, bu husustaki genig bilgileri hadis usfilii kitaplarina blrakarak, deriz ki, Siillnet (hadfs) mutlak olarak, Kur'&n'ln hem baglayla tefsiri hem de tarnamlaylclsldxr. Bilhassa namaz, oruq, hacc ve zekiit gibi ibadetler; evlenrne, hoqanma, ah?-veriq ve diger hukuki alanlarla ilgili Byetlerin tatbiki tamamen Siin- net'in tefsirine baghdlr.

IV- Baglayic~lik Aq~smdan Nur'bn-Siinnet Biitunliigii

Kur'gn'ln emir ve yasaklarlna itaat etmek nas11 gerekli ise Siinnet'e itaat etxnek de oyle gereklidir. Siinkii her ikisi de aynl kaynaktan gel- migtir. Bu hukmii hem Kur'fin'da hem de ResGliillah'zn (8.a.v.) hadisle- rinde gormekteyiz. Yuce Allah, Hz. Peygamber'in (s.a.v.1 emir ve yasak- larlna uyulmasinl, Peygamber'e itaat etmenin Allah'a itaat etmek oldu- @nu, anlagmazhklarin qozumii iqin meselenin Allah ve Resillu'ne gotii- riilmesini, onun verecegi hiikme muhalefet edilmemesini, muhalefet edenlerin cezalandirilaca@nl, itaat edenlerin ise miik2fatland1nlaca$m bize bildirmektedir. Yiice Allah bu konuda goyle buyurmaktadlr:

"0, havadan konugmaz. 0 (yani onun soyledigi), vahyedilen vahiy- den bagka bir qey ~ le&ld i r . "~~

"Peygamber size ne getirdiyse onu alln, size neyi yasakladrysa on- dan s a k l n ~ n . " ~ ~

"Kim Peygamber'e itaat ederse Allah'a itaat etmiq o l ~ r . " ~ l

"Eger herhangi bir geyde anlagmazl~&i dugerseniz oriu Allah'a ve Resiilii'ne gotiiriin."" 2uphesiz ki Allah'a gottirmek, O'nun Ktabl'na gij- tiirmek demektir. Peygamber'e gotiirmelc de snglxklnda kendisine, 6 1 ~ - miinden sonra da Siinneti'ne bag vurmak demektir.

- - . -- - -. - 39 Necim, 53/3,4. 40 Hagir, 5917. 41 Nis$ 4/80. 42 Nisil, 4/59.

Kur'Cın-Sünnet Bütünlüjjü 23

Diğer ayetlerde de şöyle buyuruluyor:

"Allah ve Restllü bir işte hüküm verdiği zaman, artık inanmış bir kadın ve erkeğe, o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. "43

"Onun emrine aykırı davrananlar, kendilerine bir belanın çarpma­sından ... sakınsınlar." 44

"Kim Allah'a ve Restllü'ne itaat ederse işte onlar, Allah'ın nimet ver­diği peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihlerle beraberdir."45

Yukarıda meallerini verdiğimiz ayetler, Sünnet'in vahiy mahstllü ol­duğunu ve onunla amel etmenin gerekliliğini açık bir şekilde vurgular. Bunun yanında bizzat Resülullah (s.a.v.), Sünneti'nin önemini ve bağla­yıcılığını bize bildirmiştir. O şöyle buyurmaktadır:

"Şunu kesin olarak biliniz ki, bana Kur'an ve onun bir misli daha verihniştir. Karnı tok bir halde koltuğuncia oturarak, "Bu Kur'§.n'a sarılı­nız, bunda neyin hel§.l olduğui:ıu gördüyseniz onu hel§.l kabul ediniz, ne­yin de haram olduğunu gördüyseniz onu haram sayınız!" diyecek bazı kimseler gelmek üzeredir. Bilesiniz ki evcil eşek eti, yırtıcı hayvanlardan azı dişi olan· her hayvan ve aranızda anlaşma bulunan kavimden birinin yitiği sizin için helıli değildir. Ancak yitiğin sahibi, ihtiyacı olmadığı için onu bırakmışsa o bu hükmün dışındadır. Kim bir kavme misafir olarak giderse, o kavmin onu ağırlaması gerekir. Ağırlamazlarsa misafirin ken­disine yetecek kadar onların malından alma hakkı vardır."46

el-Hattabi (ö. 388/398), bu hadisi şöyle yorumlar: "'Bana Kur'an ve onun bir misli daha verilmiştir," sözü iki türlü yorumlanabilir. Birincisi: Resulüllah'a (s.a.v.) tilavet edilen zahiri vahy verildiği gibi, tilavet edil­meyen batıni bir vahiy de verilmiştir. İkincisi ise, tilavet edilen vahiy olarak Kur'3.n, bir misli olarak da ona açıklama yetkisinin verilmiş olma­sıdır. Yani Kur'an'da bulunanları açıklamasına, hassı ta'mim, arnını tahsis, Kur'an'dan fazla olarak onda hükmü bulunmayan konularda hü­küm koymasına izin verilmesidir. Bunlar, hükmün vucubu ve onunla amel edilmesinin lüzumu bakımından Kur'an'ın tilavet edilen zahiri gibi­dir. " ... Karnı tok bir. haldekoltuğuna yaslanarak, siz sadece bu Kur'an'a sarılın, diyecek kimseler gelmek üzeredir ... " sözü ile de RestllüVah (s.a.v.), Kur'an'da zikredilmeyip de kendisinin koyduğu Sünnetiere ay kı-

43 Ahzab, 33/36. 44 Nür, 24/63. 45 Nisa, 4/69. 46 E bii Davıld, Sünen, bab 6, hadis no. 4604.

24 Kur' an -S ilnnet-i li mler

rı davranmaktan salondırmaktadır. Nitekim bariellerle rafızller böyle yapmış, Kur'an'ın zahirine tutunup, onun tefslrini ihtiva eden Sünnetleri bırakmışlar, dolayısıyla şaşırmış ve sapıtmışlardır."47

Bu hususta Şafii de şöyle der: Sünnet'in hepsi Allah'ın Kitabı'nın tefsiridiı:. Allah'ın Kitap'ta farz kıldıklarını kabul eden herkes, Resölü'nün Sünnetlerini de kabul eder. Çünkü Allah, Resülü'ne itaatı ve kendi görüşlerini terk edip onun hükmüne uymayı insanlara farz kılmış­tır. Allah'ın Resülü'nün hükmünü kabul eden, Allah'ın hükmünü kabul etmiş demektir. Şu halde Allah ve Res·G.lü'nden kabul edilen şeylerin se­bepleri her ne kadar farklı da olsa Allah'ın Kitabı'n'da ve Reslılü'nün Sünnetinde olanlan kabullenmek, bunların herbidni Allah'ın emri ola­rak kabullenmeyi neticelendirir.48 Taberi'nin de te;fsirinin birçok yerinde, ayetleri izah ederken, ayetlerle ilgili olarak kendisinin daha mütemayil olduğu görüşünü bırakıp, ayeti Sünnet'le tefsir ettiği ve Sünnet'in hük­müne tesilm olmanın vıicip olduğunu-savunduğu bildirilmiştir. 49

Hz. Peygamber'in (s.a.v.) Bütün Tasarrufları Bağlayıcı mıdır?

Şüphesiz ki Hz. Peygamber (s.a.v.) de diğer insanlar gibi bir beşer­dir, nefret ettirici ve tiksindirici vasıflar ve hastalıklar dışında beşerin taşıdığı özelJikleri taşır. Yemiş, içmiş, çarşıcia pazarda dolaşmış, evlen­miş, çoluk çocuk sahibi olmuş, sevilecek veya kızılacak şeylere tepki gös­termiştir. Bu durum onun bütün tasarruflarının bağlayıcı olmadığını gösterir. Bu sebeple onun bağlayıcı olan davranışlarını diğerlerinden ayırt etmek gerekir.

Yukarıda Sünnet'in, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) sözleri, fiilieri ve tak­rirlerinden ibaret olduğunu söylemiştik. Sözlü Sünnet'in (hadi.sin) hangi­sinin bağlayıcı olduğu hangisinin bağlayıcı olmadığı fıkıh usulü ölçüleri­ne göre tesbit edileceği için bu konuda herhangi bir problem yoktur. Fiili ve Takrirl Sünnetleri'ne gelince ilim adamları bunları kısımlarına ayıra­rak bağlayıcı olanını olmayanından ayırt etmişlerdir. Buna göre Hz. Pey­gamber'in (s.a.v.) fiilieri aşağıdaki kısırnlara ayrılmaktadır:

47 EbU DavUd, K. es-Sünne, 4604 no.lu hadisin dipnot şeklinde şerhi (HaWlbi'.nin Me8.limu's-Sünen'inden).

48 Ş8fi'i, er-Ris8le, s. 33. 49 Yıld1rım Suad, Peyga.m.berimiz'iıı Ku.r'a.n'ı 1'efsiri, s. 40.

Kur'ô:n-Sünnet Bütünlüğü 25

A. Bağlayıcı olmayanlar:

ı. İçgüdüsel fiilieri ile kendiliğinden çalışan organların hareketleri.

2. Beşeri, fıtri hareketleri (oturma, kalkma, yeme-içme, uyuma, uya-nık olma ve benzeri davranışları).

3. Kendisine mahsus olan fıilleri. (visal orucu, zekftt almaması, dört kadından fazla hanımla evlenmesi vb. fıilleri).

4. Kadı olarak verdiği hükümler. "Hz. Peygamber'in (s.a.v.) kaza ta­sarrufu olarak ortaya koyduğu Sünnet, sadece davacı ve davahyı bağlar. Ancak hüküm verirken takip ettiği usul, dikkate aldığı esaslar, kaza ve hukuk usulünde bize örnek olmuştur."50

5. Devlet Başkanı olarak yaptığı işler. "Hz. Peygamber'in devlet baş­kanı sıfatıyla yaptıkları, hem diğer devlet başkanlarını bağlamaz hem de zamanın devlet başkanı izin vermedikçe, benzeri haklar mü'minler tara­fından re' sen elde edilemez." 5 ı

B. Bağlayıcı olanlar.

Hz. Peygamber'in (s.a.v.), Peygamber olarak ortaya koyduğu tasar­rufları bağlayıcıdır. "Yani Peygamberlik vasfıyla ortaya koyduğu Sünnet, genelde ayetleri özelliklerine göre açıklama (tefsir), belJi bir şarta bağla­ma (takyid), muayyen fertlere özel kılma (tahsis), helıli ve hararnı açıkla­ma, akaid ve ahkfrmı beyan etme maksadını taşır. Bu çeşit Sünnet, ilahi ahkfrmın bir beyan ve tefsiri demek olduğu için, hükmü kıyamete kadar devam edecek olan bir Teşri anlarnındadır. Zira Hz. Peygamber bu tebliğ ve beyan tasarrufunda bir tebliğci ve nakilci durumundadır. Allah tara­fından kendisine bildirilen gerçekleri nakil ve beyfrn etmektedir. "52

Takriri Sünneti'ne gelince bu da Fiili Sünneti'ne mukayese edilerek değerlendirilir. Yani Fiili Sünnet'teki bağlayıcı davranışlar burada da bağlayıci>dır; orada bağlayıcı olmayan davranışlar burada da bağlayıcı değildir.

50 Riytizu's-Sali/ıf.n, (Terc. Kandemir Yaşar ve arkadaşları), I, 26. 51 Aynı eser, gösterilen yer. 52 Aynı eser, gösterilen yer.

26 Kur'an-Sil!ınet-İlinıler

Sonuç olarak şunu ifade etmek gerekir: Yüce Allah Hz. Peygamber'i

yüce bir ahlak ile donatıp,53 alemiere rahmet olarak göndermiş54 ve "Al­lah'ın Resülü'nde sizin için güzel bir örnek vardır,"55 buyurarak insanla­rın onun ahl§.kıyla ahl§.klanmalarını istemiş, ona itaati Allah'a itaat say­mıştır.56 Bu sebeple Hz. Peygamber (s.a.v.)'de Sünnetini insanlığın hiddyeti için gönderilmiş olan Kur'an'la birlikte zikrederek buyurmuşlar ki, "Size öyle bir şey bıraktım ki ona sarılırsanız artık asla sapmazsınız, Allah'ın Kitabı ve Resıllü'nün Sünneti."57

Bütün bunlar Kur'an-Sünnet bütünlüğünü, Sünnet'in Kur'ıin'dan ayrılamayacağını, onun Kur'an'la birlikte insanlığın hidayeti için gönde­rilmiş olduğunu ifade eder.

53 Kalem, 68/4. 54 Enbiya, 21/107. 55 Ahziib, 33/21. 56 N isa, 4/80. 57 Muhtasar et~Tergib ve't-Terhib, s. 5.