KÝTAP - KANAT: Türk Edebiyatı Merkezikanat.bilkent.edu.tr/pdf/guz2009.pdf · Diðer dört...

12

Transcript of KÝTAP - KANAT: Türk Edebiyatı Merkezikanat.bilkent.edu.tr/pdf/guz2009.pdf · Diðer dört...

Page 1: KÝTAP - KANAT: Türk Edebiyatı Merkezikanat.bilkent.edu.tr/pdf/guz2009.pdf · Diðer dört bölümde ise Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, ... “Bir’ler”, “Poems in English”
Page 2: KÝTAP - KANAT: Türk Edebiyatı Merkezikanat.bilkent.edu.tr/pdf/guz2009.pdf · Diðer dört bölümde ise Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, ... “Bir’ler”, “Poems in English”

KÝTAP

2 kanat

Hilmi Yavuz’un 2009 yýlý Mayýs ayýnda biri Ýslam’ýnZihin Tarihi diðeri Türkiye’nin Zihin Tarihi olmak

üzere iki kitabý Timaþ Yayýnlarý tarafýndan yayýmlandý.Ýki kitabýn isminde de “zihin tarihi”nin geçiyor olmasýbaþlangýçta okuyucunun zihninde sistematik bir düþüncetarihi çalýþmasý izlenimi uyandýrsa da kitaplar, HilmiYavuz’un ders notlarý ve bu konularda yazýlmýþ makalelerininbir araya getirilmesinden oluþuyor.

Ýslam’ýn Zihin Tarihi, Hilmi Yavuz’un “Sunuþ”ta belirttiðigibi, “Ýslam felsefesinden, Ýslam kelamýna, Ýslam ve politikailiþkisinden, tasavvuf düþüncesine, oradan da Ýslamantropolojisi ve sosyolojisine eklemlenen geniþ bir spektrumukuþatýyor” (5). Yavuz, “Sunuþ”ta kitabýn amacý için,“Ýslam’ýn entelektüel meselelerini, analitik ve kuramsal birarka planýn verili tespitlerinden yola çýkarak okumaktanöteye geçmiyor” (5) demesine karþýn kitaptaki makalelerÝslam’la ilgili güncel tartýþma konularýný meselelerin tarihselarka planýyla birlikte ortaya koyarken aynýzamanda yazarýn söz konusu meselelerinnasýl ele alýnmasý gerektiði konusundakitutumunu gösteriyor. Kitap, “Bir MüslümanAydýnýn Ýslam Üzerine Düþünceleri” altbaþlýðý göz önünde bulundurularak ince-lendiðinde yazarýn “Müslüman bir aydýn”olarak Ýslam’la ilgili konularda belli birbakýþ açýsýna sahip olduðu, özellikle de elealýnan problemlerin çözümü için ideolojikve milliyetçi önyargýlara dayanan yaklaþým-lardan arýnmýþ bilimsel bir yöntemgeliþtirdiði görülüyor.

Ýslam’ýn Zihin Tarihi’nde üzerinde enfazla durulan konulardan biri, Ýslam vefelsefe iliþkisi. Yavuz, Ýslam-felsefekonusundaki önemli bir kabulü, Müslümandüþünür Gazali’nin Ýslam’da felsefenin yo-lunu kapattýðý yargýsýný eleþtirmekle baþlý-yor. Ona göre Gazali, felsefeye deðil, baþta Ýbn-i Sina olmaküzere Aristoteles etkisindeki filozoflarýn düþüncelerinde bulu-nan “örtük bir ateizm”e (23) karþýdýr. Sorunu tarihsel refe-ranslarýyla ortaya koyarak getirdiði bu nokta Yavuz için Ýslamdünyasýnda felsefenin yapýlabileceði, dahasý yapýlmasý gerek-tiði düþüncesi için geçerli argümaný saðlýyor. Bunun yaný sýraHilmi Yavuz, Ýslam-felsefe iliþkisinin nasýl olmasý gerektiði-ni, baþka bir deyiþle bu konuda temel problem olan akýl-vahiy iliþkisini Ýbn-i Rüþd’ün “çifte hakikat” doktriniyleçözümlüyor. Din ve felsefe alanlarýnýn birbirinden ayrýlmasýanlamýna gelen bu düþünceye göre “ne felsefe, dini doðru-layabilir ya da yanlýþlayabilir ne de din, felsefeyi” (45). Akýl-vahiy ve din-felsefe alanlarýnýn kesin bir biçimde birbir-lerinden ayrýlmasý, Ýslam dünyasýnda kelam ya da din felsefe-si dýþýnda seküler bir felsefenin de olabilirliðine iþaret ediyor.

Kitabýn önemli bir özelliði Ýslam dünyasýndaki tartýþmakonularýnýn kavramsallaþtýrýlmasý. Örneðin tasavvuf konusun-da “vahdet-i vücud”un yapýsalcý bir kavramsallaþtýrmayla“ikili karþýolumlar üzerine inþa edil[diði]” (95), “âlem-imana”nýn de Saussure’ün kavramsallaþtýrmasýyla “gösterileni

içeren dünya” (97) olduðu, tasavvuftaki “mana”kavramýyla Heidegger’in “hakikat” kavramý arasýnda birbað kurulabileceði (98) belirtiliyor. Ayný þekilde bilim vefelsefenin seküler kavramlarýyla tasavvuf terimlerininbire bir örtüþmeyeceði, aradaki anlam farklýlýklarý ortayakonarak dile getiriliyor. Böylelikle bir yandan dinî alana

ait olan, teorik kavramsallaþtýrmayla yeniden yorumlanýrken,öte yandan farklýlýklara vurgu yapýlýyor. Böylelikle sözkonusu kavramlar yeniden yorumlanarak “bilgininÝslamileþtirilmesi” (133) gerçekleþtiriliyor. Kitap, deðindiðidiðer konularda da belirli bir bakýþ açýsýný yansýtýyor.Demokrasinin Ýslam’a aykýrý olmadýðý, Ýslam’ýn bilime veilerlemeye karþý bir engel teþkil etmediði, Ýslam medeniyetinesahip çýkacak bir Müslüman burjuva sýnýfýnýn çýkmasýnýngerekliliði bu konulardan bazýlarý.

Türkiye’nin Zihin Tarihi kitabýný, Ýslam’ýn Zihin Tarihi’nindevamý ve tamamlayýcýsý saymak mümkün. Yavuz “Sunuþ”ta

“Ýslam büyük ve muhteþem birmedeniyetse eðer, Osmanlý da büyük vemuhteþem bir kültürdür” (7) diyerek Ýslamve Osmanlý arasýnda dolaysýz bir iliþkikuruyor. “Osmanlý’yý Tanýyor muyuz?”(13) sorusuyla baþlayan Hilmi Yavuz;Ülgener, Köprülü ve Mardin dýþýndaTürkiye entelektüellerinin bu konuylakuþatýcý bir þekilde uðraþmadýðýnýbelirterek Osmanlý kültürü ve toplumsalyapýsý hakkýnda önemli saptamalardabulunuyor. Bu kitapta da teorik kavramsal-laþtýrma bir yöntem olarak öne çýkýyor.Osmanlý kültürünün doðayý “temaþa objesiolarak kav[radýðý]” ve “gündelik yaþamdahaz duyabilmek için kullan[dýðý]” (16) sap-tamasýný, Heidegger’in “objelerin iki idrakarasýnda öngördüðü farkla” (17) temel-lendiriyor. Ayný þekilde Max Weber’den

yola çýkarak Osmanlý’da sýnýfsal bir ayrýþmanýn deðil bir“statü tabakalaþmasýnýn” söz konusu olduðunu dile getiriyor.

Yavuz sadece Osmanlý kültürünü kavramsallaþtýrmaklayetinmiyor. Cumhuriyetle birlikte Türk kültürünün alýmlan-masý konusunda Batýcýlýðýn aþýrý pozitivist ya da aþýrý roman-tik eðilimlerinden doðan bir Osmanlý karþýtlýðýnýn varlýðýnaiþaret ediyor (109). Bu þekildeki yaklaþýmlarla kültürüntemellendirilemeyeceðini belirterek, Türk kültürünün anlaþýl-masý için toplumun geçirdiði tarihsel dönüþümlerin gözönünde bulundurulmasý, kültür verilerinin temelindeki“yapý”larýn saptanmasý ve söz konusu “yapý”larýn baðlý olduk-larý “sistem”ler içine oturtulmasýný bir yöntem olarak öneri-yor.

Özetle, Hilmi Yavuz’un Ýslam’ýn Zihin Tarihi veTürkiye’nin Zihin Tarihi adlý kitaplarýný güncel tartýþmalaraodaklanan ve ele aldýðý konulara iliþkin sorunlarý kavramsal-laþtýrýp bilimsel bir zemine taþýyan çalýþmalar olarak deðer-lendirebilmek mümkündür.

Hilmi Yavuz’dan Zihin Tarihimizin BugünüÖmer Faruk Yekdeþ

<[email protected]>

Page 3: KÝTAP - KANAT: Türk Edebiyatı Merkezikanat.bilkent.edu.tr/pdf/guz2009.pdf · Diðer dört bölümde ise Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, ... “Bir’ler”, “Poems in English”

3kanat

KÝTAP

Talat S. Halman'ýn Popular Turkish Love Lyrics andFolk Legends (2009), Soneler (çeviri) (2009), Çiçek

Dürbünü (2008) ve Ümit Harmaný (2008) kitaplarý ileokura sunduðu sesleri, sözleri, renkleri, biçimleri vebunlarýn bir araya gelerek oluþturduðu güzellikleri bukýsa yazýda ifade edebilmek oldukça zor. Popular

Turkish Love Lyrics and FolkLegends, Syracuse UniversityPress’ten, Hasan Âli YücelKlasikler Dizisi kitaplarýnýn on bi-rincisi olan Soneler ve ÜmitHarmaný Türkiye Ýþ BankasýKültür Yayýnlarý’ndan, ÇiçekDürbünü ise Hece Yayýnlarý’ndançýktý.

Popular Turkish Love Lyricsand Folk Legends’in arka kapaðýn-da da belirtildiði gibi bu eserAmerika’da yayýmlanan ilk resimli

Türk halk þiiri ve hikâyeleri antolojisidir. Toplamda yedibölümü bulunan eserin bölümlerinden üçünü, Halman’ýnanlatýmý aracýlýðýyla okura ulaþan üç halk hikâyesi oluþturu-yor: “The Black Sheep” (Kara Koyun), “The Empty Cradle”(Boþ Beþik) ve “The Gourd Bowl That Went Ticktock” (TikTak Eden Kabak). Diðer dört bölümde ise Yunus Emre, PirSultan Abdal, Köroðlu ve Karacaoðlan’ýn yaþam öyküleri veþiirlerinden örnekler bulunuyor. Zeki Fýndýkoðlu’nun, üçhikâyeyle dört büyük ozanýn çizgiler ve renklerin aynasýnda-ki yansýmalarýný görselleþtirdiði ipek baskýsý resimler, kitap-taki anlatýlarý âdeta canlandýrýyor ve okuru Anadolu’nunbereketli coðrafyasýnda yeþermiþ hikâyelerin ve þiirlerindünyasýna davet ediyor. Eseri yayý-na hazýrlayan ise Jayne L. Warner.Kitabýn sonunda yer alan “ÖnerilenOkumalar” bölümünde Türkmasallarý, Türk halk edebiyatýürünleri üzerine yapýlmýþ çeþitliçalýþmalar ve halk þiiri antolojilerigibi Ýngilizce kaynaklarýnkünyelerinin verilmesi eserin bib-liyografik bir baþvuru kaynaðýolarak da kullanýlabilmesine olanaktanýyor.

Soneler, William Shakespeare’in tüm sonelerini ve busonelerin Halman tarafýndan Ýngilizceden Türkçeye yapýlmýþçevirilerini içeriyor. Eserin, yalnýzca sone çevirilerinin biraraya getirilmesi yerine Ýngilizce asýllarý ile birlikte yayým-lanmasý, sonelerin hazzýný iki dilde de almak isteyen okurlar,þiir çevirisi sanatýna ilgi duyanlar ve bu sanatýn -GüngörDilmen'in deyiþiyle- “hem [þaire] çok sadýk, hem deolaðanüstü güzel olmanýn çifte erdemini taþýy[an]” (ix) birörneðiyle tanýþmak isteyenler için çok hoþ bir fýrsat. Kitabýnön sözünde “Sonelerin Yayýmlanmasý”, “Sonelerin Biçim veÖzellikleri”, “Sonelerin Yazýldýðý Yýllar”, “Sonelerde Dil veSöyleyiþ”, “Sonelerde Shakespeare’in Kiþiliði”, “SonelerinKonularý” ve “Çeviri Ýlkeleri” gibi alt baþlýklar dâhilinde ve-

rilen bilgiler okura yol göstermektedir. Bu bölümler,sone türünün özellikleriyle edebî altyapýsýný ortayakoyarak ve bu genel yapýnýn özellikle Shakespeare'insonelerindeki yansýmasýný ele alarak okurun sonelerlebuluþmasýný daha da zengin bir deneyime dönüþtürüyor.

Çiçek Dürbünü, Halman'ýn edebiyat ve kültüryazýlarýnýn derlendiði bir eser.1951-2000 yýllarý arasýndaHalman'ýn çeþitli dergilerde,gazetelerde ve kitaplarda yayýmlan-mýþ yazýlarýndan ve bazý konfe-ranslarda yapmýþ olduðu konuþ-malardan oluþmakta. Halman, ken-disinin de kitabýn ön sözündebelirttiði gibi, yazýlarýnda çeviridenmüziðe, þiirden Türk kültürünekadar birçok farklý konuya deðini-yor. Kitapta yer alan yazýlarýnkonularýna göre tasnif edilmiþ

olmasý, okura Halman’ýn kaleminden, edebiyat ve kültür tari-hini kesitler hâlinde okuma fýrsatý sunuyor. Halman’ýn de-neme, bilimsel makale, edebî inceleme gibi farklý türlerdekaleme aldýðý yazýlarýnýn ayný derlemede yer almasýnýngetirisi olan türsel çeþitlilik, eseri düþüncelerden yapýlma bir“çiçek dürbünü” hâline getiriyor. Ayrýca kitabýn sonundakiayrýntýlý dizin, okurun eserin zengin içeriðine ulaþmasýnýkolaylaþtýrýyor.

Jayne L. Warner tarafýndan yayýna hazýrlanan ÜmitHarmaný’nda Halman’ýn, yaþamýnýn 70 yýlýnda yazdýðý,bazýlarý daha önce yayýmlanmýþ, bazýlarý ise þimdiye deðinyayýmlanmamýþ þiirleri yer alýyor. Halman’ýn þiirlerininbüyük bir çoðunluðunun bir aradasunulduðu bu eser, okura þiirinbirçok perdesinden sesleniyor.Serbest vezinle yazýlmýþ þiirlerinyanýnda hece ve aruz vezinleriyleyazýlmýþ olanlar, çok sayýda rubai,tuyuð, birler, ikiler, üçlem...Okurun þiirle kurduðu baðý kuþatanve baþta Mevlana, Yunus Emre,Shakespeare olmak üzere þiir tari-hinin tüm büyüklerine, bugünyaþayan ustalara ve þiirseverlerinhepsine armaðan edilen Ümit Harmaný’nda, Halman’ýn ken-disine ait Türkçe þiirlerinden uyarladýðý ve Ýngilizce olarakkaleme aldýðý þiirleri de bulunuyor.

Halman’ýn “Þiirler”, “Tuyuðlar”, “Aþk Rubaileri”,“Adalet Rubaileri”, “Göçebe Rubaileri”, “Yunus Emre’yeRubailer”, “Kýtalar”, “Üçlem”, “Ýki’ler”, “Bir’ler”, “Poemsin English” ve “Shadows of Love” baþlýklarý altýnda biraraya getirilmiþ þiirlerinde bazen gelenek “þimdi”de ve bazende “þimdi” geleneðin yýllanmýþlýðýnda bedenleþiyor. Okurada þiirin bu engin sentezden doðan ruhu, sesi, aklý, mimarisive musikisinden keyif almak kalýyor.

Popular Turkish Love Lyrics & Folk Legends ve Soneler Eþliðinde, Çiçek Dürbünü'nden, Ümit Harmaný'na Bakmak

Ezgi Ulusoy Aranyosi

<[email protected]>

Page 4: KÝTAP - KANAT: Türk Edebiyatı Merkezikanat.bilkent.edu.tr/pdf/guz2009.pdf · Diðer dört bölümde ise Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, ... “Bir’ler”, “Poems in English”

SEMPOZYUM

4 kanat

Daðlýk Altay’da Uluslararasý Türkoloji SempozyumuSemih Tezcan

Altay Cumhuriyeti’nin baþkenti Daðlýk Altay kentinde,Daðlýk Altay Devlet Üniversitesi ile Frankfurt, Johann

Wolfgang Goethe Üniversitesi’nin birlikte düzenledikleri“Runik Yazýlý Türkçe Kaynaklarýn Yorumlanmasý ve BuKaynaklar Arasýnda Altay Yazýtlarýnýn Yeri” baþlýklý ulus-lararasý Türkoloji sempozyumu 21-24 Mayýs 2009 gün-lerinde yapýldý.

Önce Altay Cumhuriyeti ve baþkenti üzerine kýsaca bilgi ver-mek yararlý olabilir. Batý Sibirya’nýn güneyinde “Altay” adýnýtaþýyan iki ülke vardýr. Bunlardan biri baþkenti Barnaul olanAltay Bölgesi’dir (Rusça: Altayskiy Kray), burasý doðrudanRusya’ya baðlý düzlük bir ülkedir. Bir de bunun güneyindeRusya Federasyonu içerisinde yer alan Altay Cumhuriyeti vardýr(Altayca adý: Altay Respublika ve Altaydýng Respublikazý; Rusçaadý: Respublika Altay). Baþkentinin adý Daðlýk Altay (Altayca:Tuulu Altay; Rusça Gorno Altaysk) olan bu Cumhuriyet’inyüzölçümü 92.960 km² (Türkiye’ninyaklaþýk 8,5’te biri), nüfusu ise 210.000kiþidir (Türkiye’nin yaklaþýk 338’debiri); yani nüfus yoðunluðu pek az olanbir ülkedir. Altay Cumhuriyeti’ndeyaþayanlarýn ancak yüzde 30’uAltaylýlardýr (62.000 kiþi). Altaylýlar,ana dili olarak Güney Sibirya Türk dil-lerinden Altaycayý konuþur.Cumhuriyet’teki tek þehir olan baþkentDaðlýk Altay’ýn nüfusu 53.000’dir.Günümüzde bütün Sibirya kentlerindeolduðu gibi burada da zenginlik, gösteriþve yoksulluk yan yanadýr.

Türk dillerini konuþan insanlarýn“bilinen en eski yurdu” olan Altay, adýnýBatý Sibirya’dan baþlayýp Moðolistanüzerinden Çin’e kadar uzanan “AltayDaðlarý”ndan alýr. Altay Cumhuriyeti,iþte bu sýradaðlarýn batý kanadýnýnbulunduðu bölgedir. Üzerinde binlerceküçük göl olan ülkenin çok büyük birkýsmý daðlar ve ormanlarla kaplýdýr.

Altay Cumhuriyeti’nde bugüne kadar “Eski Türk Çaðý”ndankalma birçok taþtan insan yontusu ve üzerine runik Türk yazýiþaretleri kazýlmýþ 90’a yakýn taþ bulunmuþtur. Çoðu “taslakyontu” diye nitelendirilebilecek olan taþ heykellere Altaycada“köjögö taþ” (perde taþ) adý verilir. Köþik, Eski Türkçede “perde,örtü” demektir. Bu Türkçe kelime Moðolcada “köþige” biçi-minde korunmuþ, bu dilden Altaycaya “köjögö” olarak geri alýn-týlanmýþtýr. “Köjögö taþ” deyimi belki de eski Altaylýlarýninancýnda, söz konusu taþlarýn bu dünya (üzerinde insanlarýnyaþadýðý orta dünya) ile öteki dünya (ölülerin gittiði yer altýndakidünya) arasýnda bir perde olarak görüldüðünü göstermektedir.

Bugüne kadar bulunmuþ 90 kadar yazýlý taþtan baþka henüzkeþfedilmemiþ, dað yamaçlarýnda saklý kalmýþ taþlarýn olduðu datahmin edilmektedir. MS 8. yüzyýl ile 10. yüzyýl arasýnda üze-rine runik iþaretler kazýlmýþ taþlardan ne kadarýnýn aradan geçen1000-1200 yýllýk süre içerisinde toprak kaymasý, deprem vb.doða olaylarý yüzünden yok olduðunu ya da yol yapýmlarý vb.

insan giriþimleri sýrasýnda yok edildiðini kestirmekolanaksýzdýr.

Altay yazýtlarýnýn hepsi kýsadýr. Üzerinde ancak birkaçkelime okunabilen (veya görülebilen fakat okunamayan)yazýtlar bile vardýr. Yine de deyimin en geniþ anlamýyla

“eski Türk yazýný”nýn baþlangýç dönemine ait belgeler olmalarýbakýmýndan bu yazýtlarýn Türk filolojisinde önemli bir yerivardýr. Ýþte bu yüzden Alman Bilimsel Araþtýrmalar Kurumu(DFG) ile Rusya Temel Araþtýrmalar Vakfý’nýn (RFFÝ) ortak birprojesi çerçevesinde Altay Cumhuriyeti topraklarýnda bulunmuþbütün “Eski Türk Çaðý yazýtlarý” tam olarak yeniden araþtýrýlýpincelenmektedir. Proje, Frankfurt Üniversitesi Türkoloji Kürsüsüile Daðlýk Altay Devlet Üniversitesi Türkoloji Kürsüsü tarafýn-dan birlikte yürütülmektedir.

Sempozyumu açýþ konuþmalarýnda, Altay Cumhuriyeti KültürBakanlýðý temsilcisi, Daðlýk Altay Devlet Üniversitesi rektörü,

üniversitenin Türkoloji kürsüsü baþkaný,heykel ve yazýtlarýn korunabilmesi içinalýnmasý gereken önlemler üzerindeýsrarla durdular. Tutulacak en doðruyolun, taþlarý Daðlýk Altay’daki müzedekoruma altýna almak olduðu, bunun daancak müzenin geniþletilip modernleþti-rildiði takdirde mümkün olabileceðibelirtildi. Bu konuda UNESCO’nun veTürkiye Cumhuriyeti’nin desteðinegereksinim duyulacaðý vurgulandý.Daðlýk Altay’da ilk kez bir Türkolojisempozyumu düzenlenmesinin, buradakikültür varlýklarýna karþý dünyada ilgiuyandýrmasý ümidi dile getirildi.

Sempozyuma “Eski Türk Çaðý”üzerinde uzmanlaþmýþ Türkologlaryanýnda, ayný dönem üzerine çalýþanarkeologlar da davet edilmiþti, önceonlarýn bildirilerinden söz etmek istiyo-rum. “Eski Türk Çaðý” üzerine büyükbaþarýyla çalýþmýþ olan ünlü arkeologÝgor Leonidoviç Kýzlasov (Moskova),

sempozyuma Altay runik yazýtlarýný MS 8-10. yüzyýllar arasýndadinsel yaþamýn ürünleri olarak ele alan bir bildiriyle katýldý.Özellikle Moðolistan’daki eski Türk yazýtlarý hakkýnda deðerliaraþtýrmalar gerçekleþtirmiþ bir baþka arkeolog VladimirKubarev’in (Novosibirsk) bildirisi runik yazýlý Kalbak Taþ yazýt-larýnýn ve kaya resimlerinin araþtýrma tarihi üzerineydi. Onunoðlu Gleb Kubarev (Novosibirsk), Angara Nehri üzerindekiBratsk büðeti yakýnýnda bulunmuþ olan gümüþ bir maþrapa üze-rine konuþtu. Bu maþrapanýn nasýl bulunduðunun, bugüne kadarnasýl muhafaza edildiðinin ilgi çekici hikâyesini anlattý. GlebKubarev’in bildirdiðine göre aslýnda altý maþrapa bulunmuþ, son-radan bunlarýn dördü kaybolmuþtur. Geri kalan iki maþrapadanbirinin dibinde kýrk sekiz runik iþaretten oluþan bir yazýt vardýr,fakat okunamamaktadýr. Sergey Klyaþtornýy, Marcel Erdal veTakashi Osawa yazýtý okumayý denemiþlerse de Türkçe olarak yada baþka bir dilde anlam verecek biçimde çözememiþlerdir.Dolayýsýyla bu yazýtýn þimdiye kadar bilinmeyen bir dilde

Köjögö Taþ (Perde Taþ)

Page 5: KÝTAP - KANAT: Türk Edebiyatı Merkezikanat.bilkent.edu.tr/pdf/guz2009.pdf · Diðer dört bölümde ise Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, ... “Bir’ler”, “Poems in English”

5kanat

SEMPOZYUM

<[email protected]>

yazýlmýþ olduðu görüþü aðýrlýk kazanmaya baþlamýþtýr. Burada,Doðu Avrupa’da Urallar’dan Macaristan’a kadar uzanan bölge-lerde bugüne deðin okunamadan / çözülemeden kalmýþ çok sayý-da yazýt bulunduðunu, bunlarýn da Türk runik iþaretlerine benzeriþaretlerle yazýlmýþ olduðunu anýmsatmak yerinde olacaktýr.Tarihçi ve arkeolog Toshio Hayashi’nin (Tokyo) bildirisi, kurganyapma geleneðinin nereden kaynaklandýðý üzerineydi.

Sempozyuma katýlan Türkologlardan Marcel Erdal(Frankfurt), Altay Daðlarý’nda bulunmuþ olan Eski Türkçe runikharfli yazýtlarýn yorumlanýþýnda ortaya çýkan sorunlar hakkýndabir bildiri sundu. Bu satýrlarý yazanýn bildirisi “TonyukukYazýtý’nda ve Öteki Yazýtlarda Yeni Okuyuþ Önerileri” baþlýðýnýtaþýmaktaydý. Türkolog ve arkeolog Takashi Osawa (Osaka,Japonya), Ongi buluntu yeri, oradaki yazýtýn tarihsel önemi vebu yazýta iliþkin yeni okuyuþ önerileri üzerine bir bildiri okudu.Sempozyumun düzenleyicilerinden Ýrina Nevskaya (Berlin,Novosibirsk), bildirisinde runik Altay yazýtlarýnýn kimi pale-ografik özelliklerini ele aldý. Volker Rybatzki (Helsinki) runikyazýyla yazýlmýþ Eski Türkçe fal kitabý Irk Bitig’in düzenine veiçeriðine iliþkin yeni buluþlar hakkýnda konuþtu. SovyetlerBirliði’nin daðýlmasýndan sonra Kýrgýzistan’ýn yetiþtirdiði endeðerli bilim insanlarýndan biri olarak nitelemek istediðimRýsbek Alimov (Doðu AkdenizÜniversitesi, Gazimaðusa) “Tien ÞanYazýtlarýndaki Bir Runik ÝþaretinFonetik Deðeri Üzerine Birkaç Not”baþlýðýný taþýyan bir bildiri sundu.Daðlýk Altay Devlet ÜniversitesiTürkoloji Kürsüsü Baþkaný LarisaTýbýkova, sadece Altay yazýlýtaþlarýnda görülen özellikler üzerinekonuþtu. Tataristan’dan FanuzaNuriyeva (Kazan), Ýdil-Ural böl-gesindeki runik yazýtlarýn nerelerdebulunduðunu, nasýl korunduðunu vebunlar üzerinde yapýlan çalýþmalarýanlattý. Ev sahibi kurumun öðretimüyelerinden Nina Kindikova’nýn(Daðlýk Altay) “Eski Türkçe Metinler ve Sibirya TürkHalklarýnýn Edebiyatlarý” baþlýklý bildirisi, sempozyumda doðru-dan doðruya edebiyatbilim alanýyla ilgili olarak sunulan tekbildiriydi. Oleg Sosedko (Novokuznesk), proje çerçevesindeÝnternete koyulmuþ olan Altay runik yazýtlarý veri tabaný üzerinekonuþtu. Bu veri tabaný için bkz. <www.altay.uni-frankfurt.de>(Rusça ve Ýngilizce). Mehmet Ölmez (Ýstanbul), bildirisinderunik yazýlý Sibirya yazýtlarýnýn kimi dil özellikleri üzerindedurdu. Eski Türkçenin ilk toplu sözlüðünü (DrevnetyurkskichSlovar, Leningrad,1969) hazýrlayarak Türkolojinin geliþmesinebüyük katký saðlamýþ olan grubun bugün hayatta olan tek üyesibüyük usta Dmitriy Nasilov (Moskova) runik yazýtlardaki kimieylem biçimleri üzerine konuþtu. Uygurlarýn önde gelen EskiTürk filolojisi uzmaný Abduriþid Yakup (Berlin-BrandenburgBilimler Akademisi, Turfan Araþtýrmalarý Projesi) sempozyumametin onarýmýna iliþkin sorunlarý konu alan bir bildiriyle katýldý.Ev sahibi kurumun öðretim üyelerinden Evgeniy Matoçkin’in(Daðlýk Altay) bildirisi, “Taþlar Üzerinde Çizimler ve AltayYazýtlarý” baþlýðýný taþýyordu. Valeriy Borgoyakov, Hakasçanýnlehçeleri ile Yenisey runik yazýtlarýnýn dili arasýnda karþýlaþtýr-malar yapan bir bildiri okudu. Larisa Týbýkova’nýn annesi,Daðlýk Altay Devlet Üniversitesi Türkoloji Kürsüsü’nün daha

önceki baþkaný Aleksandra Týbýkova (Daðlýk Altay), AltayCumhuriyeti’ndeki runik yazýtlarýn -kendisinin son yarýmyüzyýlýna görgü tanýðý olduðu- araþtýrma tarihini anlattý.Tataristan’dan Fagima Chisamova (Kazan), Orhon-Yeniseyyazýtlarýnda ve Tatarcada partisipler üzerine konuþtu. NurlanCumageldinov (Novosibirsk) bildirisinde, runik iþaretlere uni-code sistemine göre kod verilmesini saðlamanýn nasýl mümkünolacaðýný açýkladý. Viktor Koçeyev (Daðlýk Altay) AltayCumhuriyeti’nin Üst-Kan bölgesinde yeni bulunan runik yazýlýyazýtlar üzerine konuþtu.

22 Mayýs 2009 akþamüstü sempozyuma katýlanlar, toplucaDaðlýk Altay’daki müzeyi ziyaret etti. Kentin yetiþtirdiði en ünlükiþi sayýlan müzikbilimci ve besteci Andrey Anochin’in (1867-1931) adýný taþýyan müzede zengin arkeoloji ve etnografyamalzemesi (perde taþlar, yazýlý taþlar, kaya resimleri, þaman giysive davullarý vb.) bulunmaktadýr. Altay Daðlarý’nda yaþayan çokçeþitli hayvanlarýn doldurulmuþ postlarýnýn ve doldurma kuþlarýnda sergilenmesi, müzede tarihle doðanýn iç içe geçtiði bir ortamyaratmýþtýr. Ýnsaný sürükleyip geçmiþ zamana, “Eski TürkÇaðý”na götüren bu þirin müzenin geniþletilip bütün “köjögötaþ”larýn ve runik yazýtlarýn burada toplanmasý kuþkusuz büyükbir kültür hizmeti olur.

23 ve 24 Mayýs günleri Ongudaybölgesine yapýlan gezide, çoðuyamaçlarda bulunan yazýlý taþlarla yüzyüze geldik. Runik iþaretlerin oldukçaküçük olmasý (yükseklikleri genellikle2-4 cm.) ve nispeten küçük denebilecekkayalarýn alt kýsýmlarýna fazla dikkatçekmeyecek biçimde kazýlmýþ olmalarýilgi çekiciydi. Kayalarý kaplayan yosun-larýn ve oksitlenmeyi andýran doðal et-kilerin yer yer runik yazýlarý tahrip edipokunamaz hâle getirmiþ olduðunugördük.

Söz konusu runik yazýlý taþlardan veinsan tasviri olan “perde taþlar”danbaþka bir de eski mezarlýklar olduðu

kabul edilen yerlerde topraða dikilmiþ büyük yazýsýz taþlarbulunmaktadýr. Fakat her mezar için ayrý taþ dikilmemiþtir.Arkeologlarýn açýkladýklarýna göre dikilen bir veya birkaç büyüktaþ, orasýnýn bir mezarlýk olduðunu göstermek için yeterli sayýl-maktaymýþ. Gezimiz sýrasýnda Sibirya’daki en ünlü buluntu yer-lerinden Pazýrýk Kurganý’na da uðradýk. 1920-1993 yýllarýarasýnda yapýlan kazýlarda, kurganýn altýndaki mezarlarýn kütük-leri de dâhil olmak üzere buradan çýkartýlmýþ olan her þey St.Petersburg’daki Ermitaj Müzesi’ne götürülmüþ olduðu içinPazýrýk’ta ancak doðayý ve tarihi soluyabildik.

Altay kültürünün anasý Profesör Aleksandra TýbýkovaHanýmefendi, sempozyuma katýlanlara pek çok konuda, özellikleAltaylýlar arasýnda yaþayan eski inanç ve gelenekler konusundageniþ bilgi verdi. Profesör Larisa Týbýkova Hanýmefendi deAltaylýlarýn benliklerini, dil ve kültürlerini korumak konusunda-ki kararlýlýklarýný birçok kez gururla dile getirdi.

Sadece seçkin uzmanlarýn katýlýmýyla gerçekleþen DaðlýkAltay Sempozyumu’nun Türkoloji tarihinde yer alacaðýnainanýyor, bu önemli toplantýyý düzenleyen bilim insanlarýnýiçtenlikle kutluyorum.

Pazýrýk Kurganý’ndan Bir Motif

Page 6: KÝTAP - KANAT: Türk Edebiyatı Merkezikanat.bilkent.edu.tr/pdf/guz2009.pdf · Diðer dört bölümde ise Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, ... “Bir’ler”, “Poems in English”

SÖYLEÞÝ

6 kanat

Eserleri Türkiye sýnýrlarýný aþarak dünyanýn dört biryanýnda okunan usta kalem Yaþar Kemal hakkýnda,

yazarýn Anadolu kültüründen beslenen onlarca eserindenincelikli üslubuna, toplum sorunlarýna temas eden eleþtirelyaklaþýmlarýndan edebiyatýn iþlevi konusuna iliþkin isabetlisöylemlerine kadar elbette söylenecek çok söz var. Ancakbiz, edebiyatýmýza yön veren en önemli isimlerden biri olanYaþar Kemal ile gerçekleþtirdiðimiz bu söyleþide yazarýn sondönemde aldýðý ödüller ve Türkçe edebiyatýn seyri konusundakigörüþlerini aldýk.

Bugüne kadar Doðan Hýzlan’ýn deyiþi ile “birçok unvanýonurlandýrdýnýz”. Son olarak Boðaziçi Üniversitesi’nin fahridoktora unvanýný kabul ettiniz. Törende yaptýðýnýz konuþma-da edebiyata getirmek istediklerinizi “Benim kitaplarýmýokuyan katil olmasýn, savaþ düþmaný olsun. Ýnsanlarý asimileetmeye can atan devletlere, hükûmetlere olanak verilmesin”ifadeleriyle dile getirdiniz. Bilkent Üniversitesi TürkEdebiyatý Bölümü tarafýndan 2002’de gerçekleþtirilen“Uluslararasý Yaþar Kemal Sempozyumu”nda yaptýðýnýzkonuþmada da “Türkiye bir geliþmenin eþiðinde diyedüþünebilir miyiz, kuþkuluyum” demiþ ve “topraklarýmýzda-ki tüm kültürleri neredeyse Türkkültürünü bile yasakladýðýmýzý”belirtmiþtiniz. Geçmiþten bugünebakýnca Türkiye’de çok kültür-lülüðün kendine yer edinmesi veher unsurun özgür bir ifade zemi-ni bulmasý konusundaki mevcutdurumu nasýl deðerlendiriyor-sunuz?

Doðan Hýzlan eski birarkadaþýmdýr. Benim romanlarýmýsever. Anadolu topraðý kültürlertopraðýdýr, büyük Akdeniz toprak-larýnýn geniþ bir parçasýdýr. Butoprak, Akdeniz topraklarýnýbeslediði gibi dünya kültürünü de beslemiþtir. Örnek olarakAnadolu filozoflarýný, Homeros’u, Kafkasya’yý,Mezopotamya’yý, Karadeniz’i ve dünyadan akýp gelen bütünkültürleri düþünürsek bu toprak üstünde yaþamak her ülke içinbir mutluluktur. Biz böyle bir topraðýn üstünde oturuyoruz.Halklarýn kültürlerini yok etmek cinayettir. Bir kültürün yokedilmesi bütün kültürleri etkiler. Kültürler hep birbirlerini besler,zenginleþtirir. Dünya binbir renkli bir bahçedir, o bahçeden birçiçeði yok etmek, bir kokuyu, bir rengi yok etmektir. BoðaziçiÜniversitesi’nde bunlarý söylemeye çalýþtým.

Türkiye’de bazý dillerin 80 yýl yasak edildiðinin altýný çizen,Kürt meselesini yazdýðý için mahkûm edilen, tek bir kimlikaltýnda kültürlerin eritilmesi çabasýnýn karþýsýnda duran biryazar olarak bazý illerde kurulmasý planlanan Kürdolojikürsüleri hakkýndaki görüþlerinizi öðrenebilir miyiz?

Ülkemiz binbir çiçekli bir kültür bahçesiydi. Cumhuriyettensonra Türk kültüründen baþka bütün kültürlerle birlikte diller deyasaklandý. Onlarla birlikte Türk kültürü de geliþemedi. Birülkede bütün kültürleri yasaklamak, kültürü yasaklamaktýr.

Bütün bu kültürlerle birlikte Türk kültürünün de geliþe-memesidir. Benim bu konuda konuþmam, durmadan yaz-mam bir çaðrýdýr. Dünya kültür merkezlerinden biri olanAnadolu kültürlerinin yolunu kesmememiz içindir. Türkiyebugüne kadar gerçek bir demokrasiye ulaþamadý. Oysahalkýmýz, bir kýsým aydýnlarýmýz demokrasiye can atýyor.

Demokrasiye ulaþamama sebebini herkes biliyor, ama kimseyesöyleyemiyoruz. Korkumuz demokrasiden daha güçlü. Türkiyebu kafayla giderse, bazý insanlýk dýþý partiler çaða meydan oku-mayý sürdürürse, adým attýðý eþikten geriye dönerse demokrasiyüzü göremeyecektir. Bundan sonrasýný da Allah bilir.

“Benim romanlarýmý okuyanlar katil olmasýn, savaþ düþmanýolsun”. Bunu Sait Faik’le birlikte söylüyorduk. Dilimize pele-senk etmiþtik. Sonra bizi okusalar da okumasalar da ne olacakdedik. Biz iki kiþiyiz dedik. Sonra Nâzým Hikmet’i de yanýmýzaaldýk. Yýllar sonra Nâzým Hikmet’le Paris’te buluþunca onuyanýmýza aldýðýmýzý söyledim. Nâzým çok sevindi. “Bundansonra seninle birlikte baþka yazarlar bulalým” dedi Nâzým.“Bulalým” dedim. “Þimdi hemen söylüyorum” dedi. “Söyle”dedim. “Aragon” dedi. Sonra Nâzým’la Paris’te bir ay yürüdük.Baþta Abidin Dino olmak üzere Nâzým’ýn dostlarý, bana Paris’teNâzým’ý yürütme ödülünü verdiler. Hasta kalbine yürümek iyi

gelecekti.Paris’te güzel parklarda yürüyor-

duk. Yorulunca da güzel bir yere otu-ruyor, konuþuyorduk. Her oturuþtabir yazar, bir þair buluyorduk.Otururken “Orhan Veli’yi, MelihCevdet’i, Ahmet Arif’i, GünterGrass’ý, Faulkner’ý da buldum”dedim. “Ýyi ki bulduk” dedi. Paris’teyürürken önemli sanatçýlar bulu-yorduk. Sonra 63’te Macaristan’dabuluþacaktýk, gene deðerli þairler,yazarlar bulacak, orada da bir ayyürüyecektik. Ben Macaristan’agitmeden birkaç gün önce Nâzým’ýn

acý haberi geldi.

Þimdiye kadar aldýðýnýz sayýsýz ödülden biri de gündemdebüyük yankýlar uyandýran “Cumhurbaþkanlýðý Kültür veSanat Büyük Ödülü”. Sizce bu ödül, Türkiye’de siyasalduruþun dýþlanmamasý gerektiði konusunda atýlmýþ bir adýmolarak yorumlanabilir mi? Nazým Alpman’la 2008Aðustos’unda gerçekleþtirdiðiniz bir söyleþide sadeceÇukurova’da traktör sürücüsüyken mutlu olduðunuzu veifade özgürlüðünüze getirilen sýnýr nedeniyle devleti aslaaffetmediðinizi dile getirmiþsiniz. Hükûmetin son dönemdeedebiyat alanýndaki giriþimleri, ideolojik tavýrlarýný koruyanedebiyatçýlara “ýlýmlý” yaklaþtýðý düþüncesini doðurabilecekeðilimler olarak kabul edilebilir mi? Bu baðlamda NâzýmHikmet’in Türk vatandaþlýðýna kabul edilmesi yönündekitartýþmalarý nasýl yorumluyorsunuz?

Bütün zamanlarýn büyük þairi olan Nâzým Hikmet için iyiveya kötü ne yapýlsa sorun deðil. Cumhurbaþkaný iyi niyetliydi.Bundan önce devletten bir þey almak istemedim de, almadým da.Niçin almadýðýmý sorarsanýz, gençliðimi elimden almýþlardý.

Yaþar Kemal ile SöyleþiSeda Uyanýk

Page 7: KÝTAP - KANAT: Türk Edebiyatı Merkezikanat.bilkent.edu.tr/pdf/guz2009.pdf · Diðer dört bölümde ise Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, ... “Bir’ler”, “Poems in English”

Ordusu Ýaþe Kumandaný olmasaydý bir savaþ gerçeðini yepyeniyazabilir miydi? Stendhal’e kadar yazýlmýþ savaþlarý yazanlarÝlyada gibi yazarlarmýþ, edebiyat ustalarý çoðunlukla böylesöylüyor. Büyük Tolstoy, Stendhal’den çok etkilenmiþtir.Homeros’a hayranlýðý büyüktür. Ýlk kitaplarýndan olan Gençlikkitabý için “Ben bir Ýlyada yazýyorum” demiþtir. Savaþ ve Barýþ’ýbitirdikten sonra da “Ýþte bu bir Ýlyada’dýr” demiþtir. OysaTolstoy’un yazdýðý savaþ, roman savaþýdýr, destan deðil.

Günümüzden önceki yazarlar ve þairler hem edebiyata yeni-likler getirmiþler, hem de bambaþka savaþlar, bambaþka savaþdünyalarý yazmýþlardýr, birkaçýný söylemem gerek: Rusya’danÞolohov, Amerika’dan Faulkner, Fransa’dan Aragon,Türkiye’den Nâzým Hikmet. Bizim dünyamýzda da çok büyükyazarlar, þairler yetiþmiþtir. Büyüklerin çoðu savaþlara karþýolmuþlar, kötülükleri, zulümleri, insanlarý aþaðýlayanlarý,sömürenleri yerin dibine sokmuþlardýr.

Dünden bugüne kadar bizim halk þairlerinin yarattýklarý halk-larýn yaþamlarý üstünedir. Ayný zamanda savaþlar üstünedir.Yüzlerce aðýt da kadýnlarýndýr.

Bizim þiirimizden küçük bir iki örnek vereceðim:13. yüzyýldan Yunus Emre. Yüzlerce þiirden dört mýsra:

“Gitti beylerin mürveti / Bindikleri Arap atý / Yedikleri insan eti / Ýçtikleri kan olusar”.

17. yüzyýldan Karacaoðlan: “Yeme el malýný er geç verirsin / Ýðneden ipliðe sorulur bir gün”.

Âþýk Hacý, 20. yüzyýl: “Kimi çeltik eker çýkarýr nifak / Aðzýnýaçarsan yapýþýr þaplak / Böyle midir elbirlikle ittifak / Efendimizadlý köl ölüyor / Evler yýkýlýyor kasa doluyor” (?).

Dadaloðlu, 18. yüzyýl: “Belimizde kýlýcýmýz Kýrmani / Taþý delermýzraðýmýn temreni / Hakkýmýzda devlet etmiþ fermaný / Fermanpadiþahýn daðlar bizimdir”.

Evet, ferman padiþahýn, daðlar bizimdir. Anadolu tarihi boyuncahep ferman padiþahýn, daðlar bizim olmuþtur.

Geçtiðimiz Mayýs ayýnda Berlin’de Nobel ödüllü Almanyazar Günter Grass ile buluþmanýzda yaptýðýnýz konuþmadaedebiyatýn büyük bir güç olduðunu belirttiniz ve “Türküleriyapanlar, yasalarý yapanlardan daha güçlüdür” diyerek sözlükültürün, edebiyatýn önemli bir unsuru olduðuna dikkat çek-tiniz. Eserlerinizde de sözlü edebiyatýn yazýn dilinizi et-kilediðini görüyoruz. Sizce son dönemde Türkçe roman ilesözlü edebiyat arasýndaki etkileþim sürdürülüyor mu?

Günter Grass’la konuþmamýza Miletli filozof Thales’in söz-leriyle baþlamýþtým. Edebiyattan konuþtuðumda hep o sözlerlebaþlarým: “Türküleri yaratanlar yasalarý yapanlardan güçlüdür”.Bu çað yalanlarýn, korkularýn çaðýdýr. Genç yazarlar türküleringüçlü olduðunu bir bilseler, öðrenseler... Her þeyden önce yarat-maya önem verirler, gerçeklerden korkmazlar.

Son olarak sürmekte olan ve yakýn gelecekteki pro-jelerinizden biraz bahsedebilir misiniz?

Elbette birtakým düþüncelerim var. Örneðin Akçasaz’ýnAðalarý dizisinin, Demirciler Çarþýsý Cinayeti ve YusufçukYusuf’un üçüncü cildini yazacaðým. Bu kitaptan baþka hazýrlýk-larým da var. Ýnce Memed’i de böyle yazmýþtým. Yýlllar sonra daAnavarza romanýný yazmak için vaktim olursa sevineceðim.

SÖYLEÞÝ

Traktör þoförlüðüne baþlarken adýmý deðiþtirmiþ, sonra traktör-cülüðe baþlamýþtým. Akdeniz kýyýlarýnda candarmalar, polislerbeni bulamamýþlardý. Polissiz yaþamak büyük sevinçti. Bunlarýanýlarýmý yazdýðýmda anlatacaðým. Ben 1995’te bir yýl sekiz aya,sekiz yýl da Kürtler üstüne yazý yazmamaya mahkûm edildim.

Türkiye demokrasiye kavuþmazsa Türkiye’deki halklarýnyanýnda bizler de insanlýða kavuþamayacaðýz. Yýllar önceverdiðim bir konferansý þöyle bitirmiþtim: “Ya demokrasi yahiç”. Ha unuttum, Avrupa Birliði Mahkemesi benim suçlarýmýkaldýrdý.

Yurt dýþýnda, özellikle de uluslararasý kitap fuarlarýnda Türkedebiyatýnýn tanýtýlmasý konusundaki düþünceleriniziöðrenebilir miyiz? Türkiye’de “düþünce suçu”ndan ömrünühapiste geçiren, sürgün edilen, iþkenceye maruz býrakýlanhatta yakýlan aydýnlarýn olduðu göz önüne alýndýðýnda, hâli-hazýrda, yazarlar üzerindeki baskýlarýn kalktýðý ve edebi-yatýmýzýn yurt dýþýnda bütünlüklü bir þekilde tanýtýldýðýsöylenebilir mi?

Frankfurt Kitap Fuarý’nda bir þeyler yapýldý da, yeterli sayýl-maz. Ne yapýlmalýydý diyeceksiniz. Bir edebiyat birkaç gündeyaratýlamaz. Uzun yýllardýr Sait Faik çapýnda bir romancý, birhikâyeci yetiþti diyemeyeceðim. Bir ülkede her zaman bir SaitFaik, bir Orhan Kemal, bir Sabahattin Ali, bir Yakup Kadri, birHalide Edip yetiþemez. Þairlerimizin baþlarýna neler geldiðinibiliyoruz. Bir Nâzým Hikmet, bir Orhan Veli, bir Melih Cevdet,bir Ahmet Arif, say babam say. Bunlar bu kadar aðýr polisbaskýsýnda nasýl yetiþtiler, bu araþtýrýlmýþ deðil. Bunlarýn baþlarý-na gelenlerden dolayý mý bu duruma düþtük? Üstümüzdeki aðýr-lýk daha büyüdü. Gazetelerin, gazetecilerin hâline bir bakýn.Herkes korku içinde. Türkiye demokrasiye ulaþmazsa gittikçeçöker. Kendimizi bitirmekten baþka iþimiz yok, Avrupa’yý taklitediyoruz. Yakýnda biz de tek kültürlülüðün baþý olacaðýz.Ülkesindeki kültürleri zalimcesine yok etmeye çalýþanlarýn duru-mu kötü olur. Yalnýz bizim þöyle bir huyumuz var. Böyle durum-lara düþtüðümüzde bir kurtuluþ yolu ararýz. Bu deneyimimizeben güveniyorum. Belki yakýnda tek kültür sevdasýndan kurtulu-ruz. Nâzým Hikmetler, Yahya Kemaller, Halide Edipler diye-meyeceðim ama, belli olmaz belki de iyi bir edebiyata koþacaðýz.Yeter ki bu korkunç baskýlardan kurtulalým.

1940’lý yýllardan beri toplumcu çizgisiyle öne çýkan yazýnanlayýþýnýzda romana yüklediðiniz iþlev oldukça belirgin.Romanýn, insanlýða karþý zulmü yansýttýðýný ve insanlarýnözlediði deðerleri ortaya çýkardýðýný belirterek ayný zamandaedebiyatçýnýn toplumsal çatýþmalar, sömürge iliþkileri,savaþlar gibi konularda yönlendirici bir rolü olmasý gerek-tiðinin altýný çiziyorsunuz. Size göre bugünün tüketimtoplumunda Türkçe roman söz konusu iþlevi koruyabiliyormu?

Çaðýmýzda dünya savaþlarý olduðunda yazarlar baþeserleriniyazýyor. Bunlarýn ilki Homeros’tur. Truva Savaþý olmasaydýHomeros Ýlyada’yý, böyle bir baþ destaný yazabilir miydi?Donkiþot bile bir savaþçýnýn eseridir. Cervantes tutsak olmasa,yýllarca Cezayir’de kalmasa, baþýndaki belalarý yaþamasaDonkiþot’u yazabilir miydi? Stendhal, Parma Manastýrý’nýsavaþlar görmese, yaþamasa ona kadar böyle yazýlmamýþ birbaþeseri yazabilir miydi? Stendhal olmasa, Tolstoy onu okumasa,savaþ ve barýþ gerçeðini böylesine yazabilir miydi? Bir deTolstoy’un mareþal rütbeli dedesi, Napolyon Savaþý’nda Rus

7kanat

<[email protected]>

Page 8: KÝTAP - KANAT: Türk Edebiyatı Merkezikanat.bilkent.edu.tr/pdf/guz2009.pdf · Diðer dört bölümde ise Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, ... “Bir’ler”, “Poems in English”

KÝTAP

8 kanat

HABER

Somut Olmayan Kültürel Miras Nedir?

Yeliz Özay

“Somut olmayan kültürel miras”, 21. yüzyýlda,kültürlerin küreselleþmeye karþý korunma

sürecinde eðitim, bilim, kültür, siyaset, ekonomigibi birçok alanda, tartýþýlan bir kavram olmuþ-tur. Kuþkusuz bu duyarlýlýðýn yaratýlmasýnda enönemli rolü kýsa adý UNESCO olan Birleþmiþ

Milletler Eðitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün çalýþmalarýüstlenmiþtir. Somut olmayan kültürel mirasý koruma vegeliþtirme amacýyla UNESCO’nun baþlattýðý çalýþmalarsonucunda, 2003 yýlýnda UNESCO’ya üye 192 devletin oyuve onayýyla “Somut Olmayan Kültürel Mirasýn Korunmasýve Geliþtirilmesi Sözleþmesi” yürürlüðe girmiþtir.Sözleþmeye taraf olan ya da olmayan, ancak kültür adýnasözleþmenin içeriðinin ne tür sonuçlar doðurabileceðinisorgulayan devletler “somut olmayan kültürel miras”

kavramýna analitik sorularsormakta, bu kavramýndaha iyi tanýnmasý veyaygýnlaþmasý için örgün veyaygýn eðitimde ona yervermektedir.

Türkiye, 27 Mart 2006tarihinden itibaren sözleþ-menin taraf devletlerindenbiri olmuþtur ve hem ulus-lararasý hem de ulusaldüzlemde kurumlarý vegönüllü çalýþanlarý ileoldukça etkili ve aktif çalýþ-malar yürütmektedir. Diðertaraftan, somut olmayan

kültürel miras kavramý, ne akademik çevreler ne de kitleiletiþim araçlarý tarafýndan yeterince irdelenmiþ ve tartýþýl-mýþtýr. Bu da kavramýn yaygýnlaþmasýný önlemiþtir. Bu nok-tada, M. Öcal Oðuz’un 2009 yýlýnda GelenekselYayýnlarý’ndan çýkan Somut Olmayan Kültürel Miras Nedir?adlý kitabý kültür çalýþanlarý ve gönüllüleri için özellikleUNESCO þemsiyesi altýnda, dünyada ve Türkiye’de kültürelmirasý koruma çalýþmalarýný bütünlüklü bir þekilde takip ede-bilmek adýna önemli bir fýrsattýr.

Somut olmayan kültürel miras ve kültürel ifadelerinçeþitliliðine iliþkin süreçleri yurt içinde ve dýþýnda ilgiliuzman olarak takip eden M. Öcal Oðuz, kitabýnda öncelikle“UNESCO, Kültür ve Türkiye” iliþkisini kurmaktadýr. Oðuz,kitabýnýn birinci bölümünde, “Somut Olmayan KültürelMirasýn Korunmasý ve Geliþtirilmesi Sözleþmesi”nin hazýrlýkçalýþmalarýna iliþkin bilgi verir ve gözlemlerini aktarýr.“Sözleþmeyi Uygulama” baþlýðýný taþýyan ikinci bölümde iseOðuz, ilk olarak somut olmayan kültürel mirasýn Türkiyeiçin önemini sorgular. Millî eðitim, ana dil, kitle iletiþimaraçlarý, kent ve geleneksel çocuk oyunlarý, turizm ve ani-masyon kavramlarý odaðýnda somut olmayan kültürelmirasýn yeterince tanýnmamasý ve duyarlýlýðýn oluþmamasýnailiþkin görüþlerini belirtir ve bazý çözüm önerileri getirir.Ardýndan Oðuz, UNESCO’nun kültürlerin korunmasýnayönelik üç sözleþmesini karþýlaþtýrmalar yaparak ayrýntýlý birbiçimde inceler. Bunlar sýrasýyla, “Dünya Kültürel ve Doðal

Mirasýn Korunmasý Sözleþmesi”, “Somut Olmayan KültürelMirasýn Korunmasý ve Geliþtirilmesi Sözleþmesi” ve“Kültürel Ýfadelerin Çeþitliliðinin Korunmasý veGeliþtirilmesi Sözleþmesi”dir. Bu bölümde, “Somut OlmayanKültürel Mirasýn Mekâný”, “Sivil Toplum KuruluþlarýnýnMiras Açýsýndan Önemi”, “Kayýt Altýna Alma ve EnvanterOluþturma Süreçleri”, “Somut Olmayan Kültürel Miras veHalkbilimi” konularý yer almaktadýr. M. Öcal Oðuz, kitabýnýnson bölümünde “Somut Olmayan Kültürel MirasýnKorunmasý ve Geliþtirilmesi Sözleþmesi”ne göre halkbilimkadrolarýný listeler. Halkbilim kadrolarýnýn bu sözleþmedoðrultusunda neden farklýlaþtýðýný açýklayan yazar, yapýla-cak çalýþmalarda dikkat edilmesi gereken konularý belirtir vesýnýflandýrmasýný maddeler hâlinde sunar. Kitabýn eklerbölümünde, kitaptaki tartýþmalarýn odaðýna yerleþtirilensözleþmeler ve ilgili belgelerin tam metnine yer verilmiþtir.

Somut Olmayan Kültürel Miras Nedir? hem kültürelmirasý koruma çalýþmalarýnýn çýkýþ noktasý ve süreçlerineiliþkin bilgi aktarýþý hem de küreselleþmenin ve kültürel tek-tipleþmenin doðurduðu sonuçlarýn Türk kültürü özelinde birtartýþmasýný sunuþu ile belgelerden hareketle çözüm önerileriüreten bir folklorcunun ufuk açýcý ve özgün bir çalýþmasýdýr.

Millî Folklor ve Genç Akademisyenler Sayýsý

M illî Folklor: Uluslararasý Kültür AraþtýrmalarýDergisi’nin 2009 yýlý Güz dönemi sayýsý çýktý. 2002

yýlýndan beri, her güz mevsiminde olduðu gibi doktoralarýnýhenüz tamamlamamýþ “genç folklorcu”lara ayrýlan bu “gençsayý”da da ilgi çekici sorular, kültür kuramlarýyla yoðrulmuþanalitik yanýtlarýný arýyor. Dergide ilk olarak yayýn yönetmeniM. Öcal Oðuz’un kültür eðitiminin ihmali ve bunun doður-duðu sonuçlarý tartýþtýðý “Çürümeye Karþý Kültür Eðitimi”baþlýklý kýsa yazýsý yer alýyor. Bu sayýda üç dosya bulunuyor.Yayýn süreci editör yardýmcýsý Yeliz Özay tarafýndanyürütülen birinci dosyanýn konusu “Metinlerarasýlýk”. YelizÖzay, Gökhan Tunç, Seda Uyanýk, Nuh Bektaþ, Burcu Çetin,N. Gamze Korkmaz, Meriç Kurtuluþ ve Tuna Yýldýz,makalelerinde sözlü ve yazýlý edebiyat metinlerinin kimiögelerinin baðlam deðiþtirme yoluyla yeni metinlerdeyeniden üretimini metinlerarasýlýk yaklaþýmlarýyla tartýþýyor.Editör yardýmcýsý Selcan Gürçayýr tarafýndan hazýrlanan ikin-ci dosya “Halk Anlatýlarý” adýný taþýyor. Aslý Uçar, GürolPehlivan, Nefise Abalý ve Oðuz Güven halk hikâyeleri veefsanelerine sorduklarý özgün sorularýn yanýtlarýný arýyor.Dergideki üçüncü dosya ise editör yardýmcýsý Tuba SaltýkÖzkan tarafýndan hazýrlanmýþ. Dosya, “Ýkincil Sözlü Kültür”çaðýnda iletiþim ile kültür arasýndaki iliþkiye odaklananSelcan Gürçayýr, Belde Aka ve Nermine Memmedova’nýnyazýlarýný içeriyor. Bu sayýnýn “çeviriler” bölümünde JackGoody’nin “Sözlü Kültür” baþlýklý yazýsý, kitap tanýtýmýbölümünde ise Prof. Dr. Umay Türkeþ-Günay’ýn TürkKültürüne Eleþtiri adlý yapýtýnýn Prof. Dr. Ahmet BicanErcilasun tarafýndan yapýlan eleþtirel okumasý yer alýyor.

<[email protected]>

Page 9: KÝTAP - KANAT: Türk Edebiyatı Merkezikanat.bilkent.edu.tr/pdf/guz2009.pdf · Diðer dört bölümde ise Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, ... “Bir’ler”, “Poems in English”

9kanat

KÝTAP

Nâzým Hikmet Çalýþmalarýnda Yeni Bir Soluk

R. Aslýhan Aksoy Sheridan

Bölümümüz doktora öðrencilerinden ÖyküTerzioðlu’nun Nâzým Hikmet ve Sömürgecilik

Karþýtlýðýnýn Poetikasý adlý kitabý Phoenix Yayýnevitarafýndan 2009 yýlýnýn Ekim ayý içinde yayým-landý. 2008 yýlýnda Talat S. Halman ve HilmiYavuz’un danýþmanlýðýnda hazýrladýðý “Nâzým

Hikmet’in Sömürgecilik Karþýtý Þiirlerinde Romanlaþma, ÇokSeslilik ve Mizah” baþlýklý yüksek lisans tezinin gözden geçi-rilmiþ ve üzerinde deðiþiklikler yapýlmýþ metnine dayanankitabýnda Öykü Terzioðlu, Nâzým Hikmet’in 1929 ile 1935 yýl-larý arasýnda kaleme aldýðý ve bugüne deðin üzerinde yeterincedurulmamýþ Jokond ile SÝ-YA-U, Benerci Kendini NiçinÖldürdü? ve Taranta-Babu’ya Mektuplar adlý yapýtlarýndaki tür,biçim ve içerik iliþkisi üzerine yoðunlaþmakta, bu iliþkinin ta-rihsel ve ideolojik içerimlerini kuþatýcý bir biçimde ortaya koy-

maktadýr. Nâzým Hikmet ve Sömürgecilik

Karþýtlýðýnýn Poetikasý’nda ÖyküTerzioðlu, þairin çaðdaþý Sovyetkuramcý Mikhail Bakhtin’in“roman” ve “romanlaþma”konusundaki görüþlerine dayananbir kuramsal arka plandan hare-ketle, Nâzým Hikmet’in bu yapýt-larýna, tür, biçim ve içerik iliþkisitemelinde yeni bir okuma modeliönerirken bu yapýtlarda þiirinromanlaþtýðýný ve böylece yapýt-

larýn ortak izleði olan sömürgecilik karþýtlýðýnýn tarihsel madde-ci bir bakýþ açýsýyla sunulmasýnýn da önünün açýldýðýný metinler-den yapýlan çarpýcý alýntýlarla gösteriyor. Terzioðlu, bu yapýtlarýnhem yaratýldýklarý dönemin siyasi ve edebî tarihsel düzlemiiçinde yer aldýðý konumu açýmlamakta, hem de NâzýmHikmet’in burada ortaya koyduðu içeriksel dönüþüm ve biçim-sel kýrýlmayla yapýtlarýný “çok sesli”leþtirirken ayný zamanda“mizah” unsurunu harekete geçirerek tarihin daha önce sesiduyulmayanlarca yeniden yazýlmasý fikrini yeþerttiðini gözlerönüne sermektedir. Nitekim yazar, Nâzým Hikmet’in, Jokond ileSÝ-YA-U, Benerci Kendini Niçin Öldürdü? ve Taranta-Babu’yaMektuplar adlý yapýtlarýnda, “alternatif bir tarih anlatýsý” fikrininasýl “çok seslileþme” ve “mizah” yoluyla ortaya koyduðunuörneklerle kanýtladýðý kitabýný þu sonuç saptamasýyla tamamlar:“Nâzým Hikmet’in romanlaþtýðý ortaya koyulan þiirlerinde çokseslileþme, Marksist öðreti doðrultusunda, sömürgeci üst sýnýflarile doðal iþçi sýnýfý olarak görülen sömürge halklarý arasýndakisýnýfsal çatýþmanýn temsilini, mizah da bu çatýþmanýn sembolikdüzlemde bir devrimle sonuçlanmasýný saðlamýþ, yani […] met-nin biçimi, içeriðini görünür kýlmýþtýr” (192).

Hilmi Yavuz’un kitabýn “Sunuþ” yazýsýnda belirttiði üzere,“Öykü Terzioðlu’nun bugüne kadar Nâzým Hikmet üzerineyapýlan akademik çalýþmalardan çok farklý ve kýþkýrtýcý” çalýþ-masýnýn Türk edebiyatý çalýþmalarý alanýnda büyük bir boþluðudoldurduðu ve Nâzým Hikmet’e yönelik akademik çalýþmalarayeni bir yön kazandýrdýðý görüþü, kanýmýzca Nâzým Hikmet veSömürgecilik Karþýtlýðýnýn Poetikasý’nýn tüm okurlarýnca dapaylaþýlacaktýr.

<[email protected]>

Edebiyat ve Ýktidar: Tutsan Elini Ben Fakîrin

Oðuz Güven

Baþkent Üniversitesi öðretim üyesi Tûbâ IþýnsuDurmuþ’un Tutsan Elini Ben Fakîrin: Osmanlý

Edebiyatýnda Hamilik Geleneði baþlýklý çalýþmasý,2009 yýlý Mayýs ayýnda Doðan Kitap tarafýndanyayýmlandý. Tutsan Elini Ben Fakîrin, yükseklisans ve doktorasýný Bilkent Üniversitesi Türk

Edebiyatý Bölümü’nde tamamlayan Durmuþ’un Mustafa Ýsen ilebirlikte hazýrladýðý Balkanlarda Türk Çocuk HikâyeleriAntolojisi’nden sonra yayýmlanan ikinci kitabý. Durmuþ, çoksayýda minyatüre de yer verdiði kitabýnda Osmanlý edebiyatýnýII. Selim dönemi sonuna kadar ve edebiyat-iktidar iliþkisibaðlamýnda inceliyor.

Osmanlý edebiyatýný incelerken bugünün estetik anlayýþýndansýyrýlmak ve patrimonyal Osmanlý toplumunda patron-kul iliþ-kisinin önemini anlamak zorunludur, zira þairlerin de aralarýnda

bulunduðu Osmanlý sanatçýlarý, bupatrimonyal düzen içinde eser ver-mekteydiler. Patronaj ya da hamilikolarak adlandýrýlan gelenek ise pat-rimonyal toplum düzeninde sanatýnyaþamasý ve geliþmesi için zorunlubir uygulamaydý. Tûbâ IþýnsuDurmuþ, Tutsan Elini BenFakîrin’de, edebî hamilik geleneði-ni bütün boyutlarýyla inceleyerekOsmanlý toplumuna ve eski Türkedebiyatýna ýþýk tutuyor.

Durmuþ, hamilik geleneðininOsmanlý hanedanýna özgü olmadýðýný belirterek, benzer uygula-malarýn Orta Çað’da, Avrupa’da ve Osmanlý’dan önce Abbasiler,Karahanlýlar, Selçuklular ve Anadolu Beylikleri zamanýnda damevcut olduðuna dikkat çekiyor (21-28). Yazar, Osmanlý’dahamilik geleneðinin saraydan baþlayarak taþraya kadar uzananbir uygulama olduðunu söylüyor ve padiþahtan vilayetlerdeyaþayan küçük memurlara kadar edebî hamilerin izini sürüyor(56-58). Kitapta, hamilik geleneðine yönelik eleþtirilere veTanzimat’tan baþlayarak özellikle kaside türü çevresinde ortayaçýkan kalem kavgalarýna da deðinilerek hamilik geleneðininOsmanlý toplumu baðlamýnda yorumlanmasý gerektiði ifadeediliyor (95-104). Durmuþ, sanat hamilerinin hem koruyucuhem de eleþtirmen olarak Osmanlý þiirinin geliþimine katkýsaðladýklarýný belirtiyor (78). Yazar, hamilik geleneðine yönelikeleþtirilere, bu büyük geleneðin ihsan ve caize kaygýlarýnýnötesinde insani ve duygusal bir yönünün olduðunu vurgulayarakyanýt veriyor (79-94). Bu konuyla ilgili olarak, bazý hamiler ilekoruduklarý þairler arasýndaki güçlü duygusal baða da deðinerekhamilik geleneðinin manevi boyutuna iþaret ediyor (51-52).

Tûbâ Iþýnsu Durmuþ’un kitabý, yazarýn Bilkent Üniversite-si’nde hazýrladýðý doktora tezine dayanan uzun ve itinalý birçalýþmanýn ürünü. Durmuþ, çalýþmasý için biyografi kay-naklarýnýn, divanlarýn ve mesnevilerin yaný sýra Topkapý SarayýHazine Arþivi’nde ve Baþbakanlýk Osmanlý Devlet Arþivi’ndebulunan çok sayýda kaynaktan da yararlanmýþ. Tûbâ IþýnsuDurmuþ bu çalýþmasýyla, konuyla ilgili diðer çalýþmalardan fark-lý bir kuramsal çerçeve oluþturuyor.

<[email protected]>

Page 10: KÝTAP - KANAT: Türk Edebiyatı Merkezikanat.bilkent.edu.tr/pdf/guz2009.pdf · Diðer dört bölümde ise Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, ... “Bir’ler”, “Poems in English”

10 kanat

KÝTAP

Batýlýlaþma ve Türk Edebiyatý

Nefise Abalý

Yeditepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatýbölümü öðretim üyesi Ali Budak’ýn Batýlýlaþma

ve Türk Edebiyatý-Lale Devri’nden Tanzimat’aYenileþme baþlýklý kitabý, 2008 Eylül ayýnda BilgeKültür Sanat yayýnlarýndan çýktý.

Batýlýlaþmanýn Tanzimat sonrasýnda bir andagerçekleþmediðine dikkat çeken Budak, kitabýn ana düþüncesinikýsaca þu sözlerle ifade ediyor: “Edebiyatla Osmanlý Ýmparator-luðu’nun Batýlýlaþmasý arasýndaki münasebet, sanýldýðýndan dahasýkýydý ve yenileþme, çok daha erken bir dönemde baþlamýþtý”(16).

Batýlýlaþmayý 18. yüzyýlýn baþýndan 19. yüzyýl ortasýna kadaryaklaþýk 150 yýllýk bir çerçevede ele alan Batýlýlaþma ve TürkEdebiyatý üç ana bölümden oluþmakta: “Uyanýþ”, “Yenileþme”,“Batýlýlaþma”. Bu bölümlerde ilk olarak Batýlýlaþma baðlamýnda

dönemin siyasi ve toplumsalyapýsýnýn çerçevesi çizilmekte,ardýndan edebiyatla arasýndakiiliþkiye geçilmektedir.

Kitabýn birinci bölümündeBatý’ya doðru ilk adýmlar veBatý’dan ilk aktarmalar üzerindeduruluyor. Matbaanýn kurulmasüreci ve önemi ayrýntýlý birbiçimde anlatýlýyor. Nedim’denSeyyid Vehbi’ye, Koca RagýpPaþa’dan Fýtnat Haným’a kadarbirçok þair yenileþmeye katkýlarý

baðlamýnda ele alýnýyor. “Nesir” baþlýðý altýnda Kâtip Çelebi,Evliya Çelebi, Koçi Bey ve Naima’nýn eserleri dil, üslup veiçerik açýsýndan deðerlendiriliyor. Ayrýca diðer tarih kitaplarý,tezkireler, sefaretnameler, münþeat kitaplarý da Batýlýlaþmaçerçevesinde irdelenmekte.

“Yenileþme” bölümünde Fransýz Ýhtilali ve bunun OsmanlýDevleti’ne nasýl yansýdýðý anlatýlýyor. Ayrýca bu bölümdegazetelere ve gazeteciliðe de geniþ yer verilmiþ. Budak, basýn veekonomi arasýndaki iliþkiye dikkat çekerek basýnýn geliþimi ileBatýlýlaþma üzerinde duruyor. Eski þiirin üstadlarý Þeyh Galip,Enderunlu Fazýl, Sünbülzade Vehbi ve Enderunlu Vâsýf aynýzamanda yeni þiirin de baþlangýcýnda ele alýnýyor. Özellikle ÞeyhGalip yenileþme baðlamýnda ayrýntýlý olarak irdeleniyor. Þiirinyaný sýra tarih ve münþeat kitaplarýna, halk hikâyelerine de yerveriliyor. Hikâye-i Bey Böyrek, Âsuman ile Zeycân Beyân,Muhayyelât-ý Aziz Efendi ve Hançerli Haným Hikâye-i Garîbesialt baþlýklar hâlinde ayrý ayrý ele alýnýp inceleniyor.

“Batýlýlaþma” bölümünde II. Mahmud’un reformlarý üzerindedurularak Batýlýlaþmanýn siyasi ve sosyal arka planý daha geniþele alýnýyor. Bu bölümde ilk çevirilerin baþlangýcýyla ilgili önem-li bilgiler sunulmakta. Budak, Batý düþüncesinin Fransýz kay-naklý deðil de Alman kaynaklý olduðunu belirtiyor ve çeviri tari-himizi bilinenin aksine otuz yýl geriden ele alýp inceliyor.

Batýlýlaþma ve Türk Edebiyatý’ný, bu konuda yazýlmýþ en kap-samlý kitap olarak tanýmlamak mümkün. 616 sayfalýk bu kitap,gölgede kalmýþ birçok konuyu gözler önüne sererek TürkBatýlýlaþma tarihini yeniden sorgulamamýzý saðlayacak bir eserniteliði taþýyor. <[email protected]>

Susanlar’ýn Ýzinde Bilge Karasu

Hazel Melek Akdik

2009 yýlýnýn Ocak ayýnda yayýmlanan Susanlar,Bilge Karasu’nun dergilerde kalmýþ ve ki-

taplarýna girmemiþ deðiþik türlerdeki metinleriniiçeren bir derlemedir.

Kitaba adýný veren Susanlar, Bilge Karasu’nun1952-1953 yýllarýnda Seçilmiþ Hikâyeler dergisinde

yayýmladýðý bir dizi öyküsünün üst baþlýðýdýr. Kitabýn ilkbölümünde bu öyküler bir araya getirilmiþtir. Bu öyküler,anlatým teknikleri ve dil arayýþý bakýmýndan Karasu’nun diðeröykülerinden uzak sayýlmamaktadýr.

Kitabýn ikinci bölümünde Karasu’nun 1956-1958 yýllarýndaçeþitli dergilerde yayýmladýðý beþ þiirine yer verilmiþtir. “Yazar-Okurun Defteri” baþlýklý üçüncü bölümde, Karasu’nun 1957 ve1958 yýllarýnda Forum ve Pazar Postasý’nda yayýmladýðý on biradet deneme ve eleþtiri yazýsý bulunmaktadýr. Bu yazýlarda

Karasu’nun eleþtirmen kimliði vedönemin edebiyat tartýþmalarý için-deki konumu ön plana çýkmaktadýr.Karasu, Vüs’at O. Bener üzerineyazdýðý yazýlarda, Bener’in odönemde yadýrganan dilini veanlatýmýný tartýþarak metinlerininsoyut yapýsý ve derinliði üzerindedurmaktadýr. Bunun yaný sýra,Nurullah Ataç’ýn dilin kullanýmýnave Türkçeleþmesine dair fikirleri iledönemin genç kuþaðýna etkisi, dildevriminin önemi ve eksiklikleri,

Atatürk’ün eseri Nutuk gibi konularda yazdýðý deneme ve eleþti-riler yer almaktadýr. Karasu, bu bölümdeki yazýlarýnda, OktayAkbal, Muzaffer Buyrukçu, Sait Faik Abasýyanýk, Tarýk DursunK. gibi yazarlarýn yapýtlarýna dair izlenimlerini açýklamaktadýr.

“Diðerleri” baþlýklý dördüncü bölümde Karasu’nun 1952-1991 yýllarý arasýnda çeþitli dergilerde yayýmladýðý yazýlarý vekonuþma metinleri yer almaktadýr. Bu yazýlarda, edebiyat vesanatý felsefi düzlemde sorgulayan ve yazarlýk-okurluk kavram-larýný tartýþan Karasu, eleþtirmenin rolü, dilin kullanýmý gibi ede-biyat dünyasýnýn genelini ilgilendiren meselelere açýklýkgetirmektedir. Yine bu kýsýmda Cemal Süreya’nýn þiir ve öyküiliþkisini yorumladýðý bir yazýsýný eleþtirel bir perspektifle deðer-lendirerek edebiyat ve sanat kollarý arasýndaki sýnýrlarýn aþýlmaz-lýðýnýn sorgulanmasý gerektiðini belirtmektedir. Karasu’nun buyazýlarýnda öykünün tanýmý, masal kavramýna yaklaþýmý vemetinlerinde masalla kurduðu iliþki hakkýnda açýklamalarýnýiçeren birtakým kuramsal analizler de yaptýðý görülmektedir.

Kitabýn son bölümünde, Karasu’yla yazarlýðýnýn son yirmiyýlýnda Murathan Mungan, Füsun Akatlý, Güven Turan gibi yazarve araþtýrmacýlar tarafýndan yapýlmýþ söyleþiler yer alýyor. Busöyleþilerde Karasu’nun yaptýðý açýklamalar, metinlerinindüþünsel arka planlarýný yorumlamak, kullandýðý temel izleklerve imgeleri anlamlandýrmak açýsýndan oldukça önemlidir.

Kýsaca, Susanlar’ýn, Bilge Karasu üzerine yetkin ve bütün-lüklü akademik çalýþmalar yapýlabilmesi için Karasu külliyatýnaönemli bir katký sunduðu söylenebilir.

<[email protected]>

Page 11: KÝTAP - KANAT: Türk Edebiyatı Merkezikanat.bilkent.edu.tr/pdf/guz2009.pdf · Diðer dört bölümde ise Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, ... “Bir’ler”, “Poems in English”

11kanat

Bölümü'nde araþtýrma görevlisi olarak çalýþmakta ve AnkaraÜniversitesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümü’nde doktoraeðitimini sürdürmektedir.

Elif Türker:2009 yýlýnda “Hasan Ali Toptaþ Romanlarýnda‘Belirsizliðin Bilgeliði’: Bir Okuma Önerisi”baþlýklý teziyle yüksek lisans derecesini alan ElifTürker, þu an Doðuþ Üniversitesi Türk Dili veÝnkýlap Tarihi Bölümü’nde Türk Dili dersi vermektedir.

Baþak Bingöl Yüce:2009 yýlýnda “Galatât-ý Terceme Defterleri'ndeÇeviri Normlarý” baþlýklý teziyle yüksek lisansderecesini alan Baþak Bingöl Yüce, þu andaWashington’da Anadolu Ajansý’nda muhabirolarak çalýþmaktadýr.

Sibel Kocaer:2009 yýlýnda “Osmanlý’ya Nasihat: Pendnâme-i‘Azmî” baþlýklý teziyle yüksek lisans derecesinialan Sibel Kocaer, 2007-2009 yýllarý arasýndaTOBB - ETÜ (Türkiye Odalar ve BorsalarBirliði Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi) Türk

Dili ve Edebiyatý Bölümü'nde okutmanlýk yaptý; ayný üniver-sitede Osmanlý Türkçesi dersleri (Matbu ve El YazmasýMetinler) verdi. Sibel Kocaer, þu anda SOAS (School ofOriental and African Studies) / University of London’daNear and Middle East bölümünde doktorasýna devam etmektedir.

Nurdan Tuhfe Toçoðlu:2008 yýlýnda “Necati Bey, Baki, Nef'i veNedim'de Doða'dan Mekân'a Dönüþüm” baþlýklýteziyle yüksek lisans derecesini alan NurdanTuhfe Toçoðlu, þu anda TED Koleji’nin lisebölümünde Türk Dili ve Edebiyatý dersi vermek-

tedir. Ayrýca Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve EdebiyatýBölümü’nün doktora programýna özel öðrenci olarak devametmektedir.

Þehnaz Þiþmanoðlu:2003 yýlýnda “Behçet Necatigil ve Þiirin EvHâli” baþlýklý teziyle yüksek lisans derecesinialan Þehnaz Þiþmanoðlu, bir süre SabancýÜniversitesi'nde Türkçe okutmaný olarakçalýþtýktan sonra 2009-2010 öðretim yýlýnda

Kadir Has Üniversitesi'nde Türkçe Dersi Koordinatörlüðügörevine baþladý. Ayný zamanda Boðaziçi Üniversitesi TürkDili ve Edebiyatý Bölümü’nde doktora çalýþmalarýna devamediyor.

Süreyya Elif Aksoy:2004 yýlýnda “Aþk-ý Memnu’da Cennet Ýmgeleri”baþlýklý teziyle bölümümüzün yüksek lisansprogramýný, 2009 yýlýnýn Eylül ayýnda “PeyamiSafa'nýn Romanlarýnda Modernleþme ve Mekân”baþlýklý teziyle de doktora programýný tamam-

layan Süreyya Elif Aksoy, ayný dönemde Doðuþ Üniversite-si, Ýnsan ve Toplum Bilimleri Birimi’nde Yardýmcý DoçentDoktor olarak göreve baþladý. Aksoy, Fen-EdebiyatFakültesi’ne baðlý Ýnsan ve Toplum Bilimleri Birimi’nde“Uygarlýk Tarihi” dersleri veriyor.

Beyhan Uygun Aytemiz:Yüksek lisans derecesini 2001 yýlýnda “HalideEdib-Adývar ve Feminist Yazýn” adlý teziyle alanBeyhan Uygun Aytemiz, 2005 yýlýnda da “ReþatNuri Güntekin’in Romanlarýnda Aþk Ýliþkileri”adlý doktora teziyle bölümümüzden mezun oldu.

Þu anda Doðuþ Üniversitesi, Türk Dili Bölümü'nde Türkçedersleri veriyor.

Özge Soylu Bozdað:2001 yýlýnda “Nahid Sýrrý Örik, Kýskanmak vePsikanaliz” adlý teziyle bölümümüzden yükseklisans derecesini alan Özge Soylu, þu andaSabancý Üniversitesi’nde Türkçe okutmanlýðýgörevini yürütüyor. Soylu, burada “Türkçe

Ýletiþim Becerileri”, “Türk Dili ve Edebiyatý I”, “Türk Dilive Edebiyatý II” derslerini vermektedir.

Hülya Dündar:2008 yýlýnda Kocaeli Üniversitesi EðitimFakültesi'nde Türkçe ve Ýngilizce Öðretmenliðibölümlerinde dersler veren ve Doðuþ Üniversite-si Türk Dili Birimi'nde görev yapan HülyaDündar, 2009 yýlýnýn Haziran ayýnda “Nahit Sýrrý

Örik'in Romanlarýnda Narsisist Entrikalar” baþlýklý teziyledoktora derecesini aldý. Eylül ayýndan beri AcýbademÜniversitesi'nde Türk Dili Koordinatörü olarak çalýþmaktadýr.

Senem Timuroðlu:2006 yýlýnda “Esat Mahmut Karakurt’unRoman(s)larýnda Erkek Kahramanlar” adlýteziyle yüksek lisans derecesini alan SenemTimuroðlu, þu anda Özyeðin Üniversitesi’ndeokutman olarak çalýþmaktadýr.

Gökhan Tunç:2006 yýlýnda “Çaðdaþ Mesnevînin Peþinde”baþlýklý teziyle yüksek lisansýný tamamlayanGökhan Tunç, þu an Yozgat Bozok ÜniversitesiFen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatý

MEZUNLAR

Mezunlarýmýz

Page 12: KÝTAP - KANAT: Türk Edebiyatı Merkezikanat.bilkent.edu.tr/pdf/guz2009.pdf · Diðer dört bölümde ise Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, ... “Bir’ler”, “Poems in English”