KRĠZ VE DUYUSAL YOKSUNLUK ARASI HEDEFLER …...inkâr etmek değil, üzüntü, acı, öfke gibi...
Transcript of KRĠZ VE DUYUSAL YOKSUNLUK ARASI HEDEFLER …...inkâr etmek değil, üzüntü, acı, öfke gibi...
HAFTA
14
KĠġĠLERARASI ĠLĠġKĠLERĠ ETKĠLEYEN
KAVRAMLAR
KRĠZ VE DUYUSAL YOKSUNLUK
HEDEFLER
Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
Krizi tanımlayabilme ve anlamını kavrayabilme
Krizin özelliklerini bilme ve herhangi bir kriz durumunda
belirtileri önceden fark edebilme
Kriz çeşitlerini tanımlayabilme ve belirtilerini fark
edebilme
Krizin tehlikelerinin farkında olma ve müdahale için yeterli
bilgiye sahip olabilme
Krizde yapılması gereken hemşirelik girişimlerini bilme ve
uygulayabilme
Duyusal yoksunluğu tanımlayabilme
Duyusal değişiklik tiplerini tanımlayabilme ve özelliklerini
ayırt edebilme
Hastanede duyusal yoksunluğa yol açan etmenleri bilme ve
bunları ortadan kaldırabilme
Duyusal yoksunluğu etkileyen faktörleri bilme ve bunlarla
mücadele edebilme
Duyusal yoksunlukta yapılması gereken hemşirelik
girişimlerini bilme ve uygulayabilme
ĠÇĠNDEKĠLER
Giriş
Krizin tanımı ve anlamı
Krizin özellikleri
Krizin çeşitleri
Krizin bulguları
Krizin tehlikeleri
Krize müdahale
Krizde hemşirelik süreci
Duyusal Yoksunluk
Duyusal uyum
Duyusal yoksunlukta hemşirelik girişimleri
Özet
Değerlendirme
Kaynaklar
Yaralanılabilecek diğer kaynaklar
KĠġĠLER
ARASI
ĠLĠġKĠLER
VE ĠLETĠġĠM
KRĠZ VE DUYUSAL YOKSUNLUK
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
2
GĠRĠġ
Yaşam birçok iniş-çıkışlar ve tehdit edici deneyimlerle doludur. Birey bu tehdit
edici durum ile başarılı bir biçimde başa çıkabildiğinde kriz durumu oluşmaz, ancak
eğer tehdit eden duruma alışageldiği problem çözme yöntemleri ile çözemezse
bireyde kriz durumu ortaya çıkar
Duyusal organların ve çevre ile etkileşiminin niteliği, yaşamın
anlamlandırılmasındaki ve yaşam kalitesinin yükseltilmesindeki önemi yadsınamaz bir
gerçektir. Günlük yaşamında sağlıklı bir biçimde yaşamını sürdüren birey, sağlığının
kaybıyla birlikte hasta rolüne girmektedir. Bu yeni rol, hastanın fiziksel hastalığa
kendisine özgü anlamlar yüklemesi nedeniyle homeostatik dengesini bozarak duygusal
tepkilere neden olmaktadır.
KRĠZ
Psikiyatride kriz kavramı ve krize müdahale olgusu II. Dünya Savaşını izleyen
yıllarda gündeme gelen bir konudur. Ancak "kriz" teriminin bugünkü anlamıyla
yerleşiklik kazanması oldukça yeni sayılır.
Sözlüklerde kriz, bir kimsenin yaşamında görülen ruhsal bunalım, belli bir olayı
izleyen ve hayati önem taşıyan kritik bir dönem olarak tanımlanır. Burada sözü edilen
duygusal krizler olup Caplan ve Cullberg tarafından bireyin çeşitli durumlar veya yaşam
olayları ile karşılaştığında bunlarla başedemeyecek şekilde ruhsal dengesinin sarsılması
hatta kaybı olarak tanımlanmıştır.
Aslında kriz kişilik gelişimi için bir fırsat oluşturur. Ancak psiko-patolojik tepkilerle
sonlanabilme tehlikesi de taşır. Caplan’a göre krizler 1 – 5 haftalık dönemler içinde iyi ya
da kötü sonlanacak durumlardır. Bu süre içinde yapılacak müdahale çok etkili olabilir.
Kriz sırasında birey ve ailesi yardım arayışı içindedirler, müdahaleye açık ve hazırdırlar.
KRĠZĠN ÖZELLĠKLERĠ:
1) Krizi ortaya çıkaran etmen, mevcut olan sorunu birden akut hale getiren ve
bardağı taşıran son damladır.
2) Kriz evrenseldir. Her ırk, kültür ve sosyoekonomik durumdaki bireyler krizle
karşı karşıya kalabilirler.
3) Kriz, patolojik bir durum değildir.
4) Bir ile sekiz haftalık süre içerisinde çözüm getirebilecek bir durumdur.
5) Daha önce kullanılan problem çözme yöntemleriyle çözülemeyen bir durumdur.
6) Krizdeki kişi, kendisini çok çaresiz hisseder, büyük bir sıkıntı yaşar. Artık hiçbir
şeyin değişmeyeceğini, en azından iyi yönde değişmeyeceğini dönüşür,
7) Aynı durum, farklı insanlarda farklı reaksiyonlara ve etkilere neden olabilir.
8) Yine aynı kişi yaşamının farklı dönemlerinde aynı olay karşısında farklı tepkiler
verebilir.
KRĠZ VE DUYUSAL YOKSUNLUK
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
3
Caplan'a göre krizler, iç ve dış değişikliklerin bir sonucudur. İç değişiklikler bir
hastalık veya bir travmanın ardından ortaya çıkan değişiklikleri, dış değişiklikler ise bir
kişinin kaybı veya uyum kapasitesini aşan değişiklikleri gösterir. Hafner ise, kriz
sebepleri olarak çevre şartlarını, krize yatkınlık olarak da bireyin gelişim öyküsünü
göstermektedir.
KRĠZĠN ÇEġĠTLERĠ
Caplan ve Cullberg krizleri ikiye ayrılmaktadır .
A- Travmatik krizler
B- Gelişimsel krizler (Değişim krizleri)
A- TRAVMATĠK KRĠZLER
Bunlar, birden ortaya çıkan, acı verici olan, psişik durumu, sosyal kimliği,
güvenliği ve hoşnutluk durumunu tehdit eden durumlardır, örn: Bir yakının ölmesi,
hastalık, ani bir sakatlık, ayrılık, doğal felaketler gibi.
Travmatik krizlerde süreç 4 dönemden oluşur.
1. ġok Dönemi: Gerçek mümkün olduğu kadar uzak tutulmaya çalışılır. Dışarıdan
2. herşey düzgün ve yolunda gibi görünse de içte her şey karmakarışıktır. Amaçsız
aktiviteler ortaya çıkabilir.
3. Tepki Dönemi: Gerçekle yüzleşme artık kaçınılmazdır. Savunma mekanizmaları
4. devreye sokularak gerçek, mümkün olduğu kadar adaptiv bir şekilde integre
edilmeye çalışılır. En sık kullanılan savunma mekanizmaları: Bastırma, inkâr,
rasyonallzasyondur. Kişide, yıkıcı eğilimler ortaya çıkabilir. ( Örneğin alkol,
madde kötüye kullanımı, ......)
5. ĠĢlemDönemi: Yavaş yavaş travmadan uzaklaşılır. İlgiler yeniden su yüzüne
çıkar, gelecek konusunda plânlar yapılır..
6. Yeniden Uyum Dönem: Kişinin benlik saygısı yeniden yükselmiştir. Yeni
ilişkiler kurulur ve devam ettirilir.
B. GELĠġĠMSEL KRĠZLER (DEĞĠġĠM KRĠZLERĠ)
Yaşam değişikliği krizleri, yaşama ait olan ve kişi tarafından olumlu olarak
yaşanan durumlardır. Örneğin: ana-baba evinden ayrılma, evlenme, gebelik, çocuk sahibi
olma, taşınma gibi. Bu krizler, 6 haftaya kadar değişen sürelerde ortaya çıkarlar ve
Caplan'a göre 4 dönemi içerirler.
KRĠZ VE DUYUSAL YOKSUNLUK
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
4
1. Dönemi: Sorunla karşılaşan kişi, artan gerginliğine karşı duygusal dengesini yeniden
kurmak için alışageldiği problem çözme tekniklerini kullanır.
2. Dönem: Bu dönemde, alışılagelen yöntemlerin başarısız olduğu, tehdidin sürdüğü,
gerginliğin daha da artarak yetersizlik duygularının ortaya çıktığı dönemdir. Birey
dezorganize olur.
3. Dönem: Bu dönemde, problem çözme konusunda başarısızlık sürmektedir. Gerginlik
artmıştır. Bu ise acil ve yeni problem çözme yollarının harekete geçirilmesi için bir
uyaran oluşturur. Bütün iç ve dış kaynaklar kullanılır. Bunun sonunda bazen krizin
üstesinden gelinir. Ulaşılmaz görünen amaçların bir kısmından vazgeçilir, teslimiyet
duygusu yaşanır. Bir tür kaçınma davranışı seçilir.
4. Dönem: Sorun devam ediyor, çözülmüyor, giderek artıyorsa, kriz tablosu gelişir. Bu
dönemde gerginlik katlanılmayacak ölçüdedir. Kişilik dezorganizasyonu şiddetle kendini
gösterir. Davranış bozuklukları, örneğin: antisosyal, saldırgan davranışlar, depresyon
gerginlik, letarji, intiharlar v.b. ile kendini gösterir.
KRĠZDEKĠ PSĠġĠK VE BEDENSEL BULGULAR
Kaygının yarattığı bedensel semptomlar,
• Çarpıntı,
• Nefes darlığı,
• Boğulma hissi,
• Terleme,
• Motor huzursuzluktur,
Depresyona bağlı bedensel semptomlar,
• İştah azalması,
• Kilo kaybı,
• Uyku bozukluğu,
• Motor yavaşlama,
• Bitkinliktir.
Gerginliğe bağlı bedensel semptomlar,
• Uyku bozuklukları,
• Baş ağrısı, dolaşım,
• Bozuklukları,
• Sindirim sistemi bozuklukları,
• Titremedir.
KRĠZĠN TEHLĠKELERĠ
a) Bazı şartlar altında ırreversibl sonuçlar doğurabildiği için (ölüm veya intihar)
KRĠZ VE DUYUSAL YOKSUNLUK
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
5
agressif ve impulsif davranışlara yol açabilir,
b) Kişinin ruhsal bozukluklara yatkınlığı varsa ruhsal hastalıkları ortaya çıkarabilir,
c) Somatizasyona neden olabilir. Eşlik eden bedensel semptomların kriz reaksiyonu
olabileceği doktor tarafından atlanır ve gereksiz tanı işlemleri uygulanırsa veya kişinin
sorunu anlatmasında yetersizlik varsa,
d) Kronikleşebilir
KronikleĢmeyi kolaylaĢtıran etkenler:
Sosyal faktörler: Hastalığın getirdiği maddi kazançlar (erken emeklilik gibi) ve sosyal
kazançlar (hasta olarak sosyal kabul görme).
PsiĢik faktörler: Hastalığın getirdiği psişik kazançlar (hastalık kişiyi çeşitli
sorumluluklardan kurtarır).
ÖZKIYIM
Özkıyım yani intihar hastanın sebepli ya da sebepsiz hayatına son verme
girişimidir. Genelde psikolojik olarak ağır tablo içerisinde bulunanlar, kronik hastalar, ani
şok ya da kriz geçiren bireyler, depresyon hastaları, ergenlik çağındaki gençler, madde
bağımlıları bu konuda risk altındadır. Özkıyım riski bulunan hastanın yakın müşahade
altında tutulması gerekmektedir.
Özkıyım konusunda yapılması gereken hemĢirelik giriĢimleri Ģunları içerir:
• Özkıyım riskinin derecesini değerlendirmek için hastanın dikkatlice gözlenmesi,
• Hastanın yalnız bırakılmaması ve güven ortamının oluşturulması
• Empatik yaklaşımın geliştirilmesi
• Zarar verici materyallerin ortadan kaldırılması(delici kesici aletler,ip kravat vb..)
• Duygularını açıklama imkânının verilmesi(böylece düşmanca olan duygularını
boşaltma imkânı bulacaktır)
• Hastanın korkularının küçümsenmemesi ve söylediklerinden dolayı
yargılanmaması
• Kişisel açıklamaların güven oluşturduktan sonra yapılması
• Hastayla görüşme sırasında sözlerden çok beden dilinin etkili olduğunu bilinerek
beden dilinin iyi kullanılması gerekir.
KRĠZE MÜDAHALE
Krize Müdahalenin Hedefleri:
1) Yaşam biçimini yeniden oluşturmak
2) Hastalıkları, krizlerin kronikleşmesini, sağlığa zararlı çözümleri engellemek
3) Sosyal çöküntülerden, psişik dengenin korunmasını sağlamak
4) Hastaneye yatışları azaltmak.
5) Kendi kendine yardım yönünde kişiyi ve çevresini desteklemektir.
KRĠZ VE DUYUSAL YOKSUNLUK
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
6
Krize müdahalenin temel ilkeleri:
1. Kriz müdahalesinin birincil amacı, müracaatçıların en kısa surede kriz öncesi
fonksiyonelliğine dönmesini sağlamaktadır.
2. Kriz müdahalesinin en önemli ilkesi acil bir müdahaledir.
3. Kriz müdahalesinde belirli gözlenebilir güçlükler hedef alınmalıdır. Bu çerçevede
krizle ilişkisi olmayan geçmiş yaşantılar bu müdahalelerin odağında olmamalıdır.
4. Yardım eden kişinin görevi, kaybedilenin yerini doldurmak veya acı veren gerçeği
inkâr etmek değil, üzüntü, acı, öfke gibi duygulan ifade etmesi yönünde kişiyi
cesaretlendirmek, desteklemek, duygularım paylaşmak şeklinde olmalıdır.
5. Kişi krizin sebepleri ve olası sonuçları ile yüzleştirilmelidir.
6. Çevrenin tedavi planı için dahil edilmesi gerekir.
7. Gerekliyse ilaç tedavisi uygulanmalıdır.
KRĠZE MÜDAHALE AġAMALARI
Aguiller ve Messick kriz müdahalesinde genelci uygulama sürecinin bireysel boyutunun
başlamasını şu şekilde ele almaktadır.
1. Ön değerlendirme ve kriz yaĢayan kiĢi ile Bağlantı AĢaması:
Kriz müdahalesindeki ilk aşama kriz içerisinde bulunan kişinin içinde bulunduğu
durumun değerlendirildiği aşamadır.
2.Uygulama AĢaması
Uygulama aşamasında uzmanın çalıştığı alan ve uzmanlığı her ne olursa olsun,
kriz müdahalesi yaparken, iyi bir mülakat ve ilişki kurma becerisine sahip olması gerekir.
Uzman, kriz durumundaki müracaatçıyla çabuk ve dikkati yürütülen bir iletişim kurması
gerekir. Bu süreçte 4 önemli boyut söz konusudur.
3.Gelecek Planlaması AĢaması:
Bu aşama, müracaatçının gelecekte benzer kriz durumlarıyla karşılaştığında onun
daha hazır hale getirilmesinde yardımcı olur. Uzman, müdahale sürecinde müracaatçının
krizle baş etmede neleri öğrendiğini özetleyebilir. Uzman, müracaatçının öğrendiği baş
etme stratejilerinden en çok işe yarayanları tekrar vurgulamasını teşvik eder. Bu süreç
KRĠZ VE DUYUSAL YOKSUNLUK
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
7
kriz müdahalesinin son değerlendirmesini de içerir.
KRĠZDE HEMġĠRELĠK SÜRECĠ
Bireyin kriz durumu değerlendirilirken hemşire fiziksel, duygusal, zihinsel, sosyal
ve inançsal yönlerle ilgili verileri toplar.
Fiziksel boyutta:
Kriz yaşayan bireyler birkaç günden birkaç haftaya kadar uykusuzluk sorunu
yaşarlar. İştah azalır, kilo kaybı ve mide şikâyetleri ortaya çıkar.
Duygusal boyutta:
Bireylerin krize karşı heyecansal tepkileri farklı olmaktadır. Kriz bireyi tehdit
eden bir durum olduğu için anksiyete yaşanır. Depresyon, özkıyım riski, yaşanan öfke
sebebiyle başkalarına zarar verme riski oluşabilir.
Zihinsel boyutta:
Burada bireyin olayı nasıl algıladığı önemlidir. Birey olayı ne kadar çarpıtarak
algılarsa sorunu çözmeside o denli zor olacaktır. Bu durumda birey baskılama Ya da inkâr
gibi başa çıkma mekanizmaları kullanabilir. Durum gerçekçi biçimde algılandığında
durumla mücadele edilebilir Ya da uzaklaşılır.
Sosyal boyutta:
Hemşire bireyin kendisine destek verebilecek kişilerle olan ilişkilerini
değerlendirir ve gereksinimini belirler.
Ġnanç boyutunda:
Birey kendini yalnız ve umutsuz hissettiği dönemlerde Allah'ın onu görmediğini,
hesaba katmadığını Ya da cezalandırdığını düşünebilir. Buda onun özdeğerini azaltır.
Toplanan verilerle birlikte hemşirelik tanısı konulur. Kriz anında genelde aşağıdaki
hemşirelik tanıları görülebilir.
• Anksiyete
• Kendine zarar verme riski
• Bireysel baş etmede yetersizlik
• Toplumsal baş etmede yetersizlik
• Evdeki sorumluluklarını sürdürmede yetersizlik
• Ümitsizlik
• Güçsüzlük
• Yorgunluk
• Üstlendiği rolü yerine getirmede değişiklik
• Bireysel bakımda yetersizlik
• Düşük benlik saygısı
• Duygusal algısal değişiklikler
• Uyku düzeninde bozukluk
• Sosyal ilişkilerde bozulma
KRĠZ VE DUYUSAL YOKSUNLUK
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
8
• Sosyal izolasyon
• Düşünme sürecinde değişiklik
• Kendine veya başkalarına yönelik saldırı riski vb.
KRĠZDE HEMġĠRELĠK GĠRĠġĠMLERĠ:
• Önyargısız ifadeler ve davranışlar kullanılmalıdır
• Aktif olarak dinlenmeli
• Kişiyi değil davranışı nitelendirmeli
• Alternatif öğelerin ve ümidin varlığının farkında olmasına yardım edilmeli
• Eski duygu ve düşünce örüntülerini yeniden şekillendirmesine yardım edilmeli
• Doğru olan baş etme becerileri onaylanmalı
• Pozitif düşünme, meditasyon, gevşeme teknikleri gibi egzersizleri kullanması için
cesaretlendirilmeli
• Kontrolü tekrar kazanmasına yardım etmek ve duygusal patlamayı önlemek için
geç kalınmadan girişimlere başlanılmalı
• Alternatifleri kullanmayı geliştirmeli:
-her zaman alternatif bulunduğunu vurgulamak
-duygu ve düşüncelerin sözel olarak ifade edilmesi için fırsat tanımak
Gerekli ise toplumdaki destek sistemlerini başlatmak
-aileye eğitim verme
-24 saat acil arama yapabileceği bir numara verme
-danışmanlık sağlama
DUYUSAL YOKSUNLUK
Duyusal organların ve çevre ile etkileşiminin niteliği, yaşamın
anlamlandırılmasındaki ve yaşam kalitesinin yükseltilmesindeki önemi yadsınamaz bir
gerçektir.
Günlük yaşamında sağlıklı bir biçimde yaşamını sürdüren birey, sağlığının
kaybıyla birlikte hasta rolüne girmektedir. Bu yeni rol, hastanın fiziksel hastalığa
kendisine özgü anlamlar yüklemesi nedeniyle homeostatik dengesini bozarak duygusal
tepkilere neden olmaktadır.
Duyusal yoksunluk fizyolojik bir sebep olmadığı halde, herhangi bir nedenle duyu
organlarının yeterli düzey ya da kalitede işlev görmemesidir.
Örnek; Uzun süre yoğun bakımda yatan bir hastanın servise alınınca sesleri ayırt
edememesi ya da görüntüleri net olarak algılayamaması.
KRĠZ VE DUYUSAL YOKSUNLUK
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
9
Normal duyusal iĢlevler:
UYARI İLETİŞİM MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ ALGI
Çevre hakkındaki bilgi:
• Duyusal algı
• Sinirsel uyarımlar alma
• Yorumu anlamlı hale getirme ile elde edilir.
DUYUSAL YOKSUNLUĞUN NEDENLERĠ:
• Duyusal uyaranların tam olarak azaldığı durumlar
• Algı yoksunluğu Ya da uyaranların özelliklerinin değişmesi
• Monotonluk, çevre değişkenlerinin yokluğu; sürekli olarak aynı uyaranların
varlığı
• Duyu yüklenmesi ve uyarım yokluğunun artması
DUYUSAL YOKSUNLUĞUN ETKĠLERĠ:
a) Kavramsal etkiler:
• Bireyin öğrenme kapasitesi azalır
• Problem çözmede yetersizlik
• Sorumluluklarını yerine getirmede güçlük
b) Duyusal etkiler:
• Aşırı derecede can sıkıntısı ve anksiyete
• Duyusal değişim, fiziksel uyarım sosyalizasyon gereksinimi artar
• Algılama alanına etkileri:
• Dikkati toplamada güçlük
• Motor koordinasyon, oryantasyon ve uyku düzeninde bozulma. illüzyon
halüsinasyon...
HASTANEDE DUYUSAL YOKSUNLUĞA YOL AÇAN FAKTÖRLER
• Bireyin alışık olduğu çevreden ve insanlardan ayrılması
• Bilmediği yabancı uyaranlara maruz kalması
• Sosyal izolasyon yaşaması
• Yoksunluğun uzun sürmesi
• Azalmış veya değişmeyen uyarı biçimleri
• Monotonluğun sürmesi ve çevre değişikliğinin olmaması
• Duyu organlarında işlev kaybı olması
• Duyuların yeterli düzeyde olmaması
KRĠZ VE DUYUSAL YOKSUNLUK
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
10
• Personel ve ziyaretçiler tarafından yeterli iletişim kurulmaması
• Hastane politikaları nedeniyle ziyaretçi azlığı veya yokluğu
• REM uykusunun engellenmesi
•
Yoğun bakım üniteleri tedavi yöntemleri, teknik donanımı, fiziksel görünümü ve duyusal
çevresi açısından hastanenin diğer bölümlerinden farklıdır. YBÜ’de aşırı gürültü, ışık,
irrite edici seslerin olduğu uyaranlar olabildiği gibi, bazı tıbbi araç gereçten çıkan tekdüze
sesler, hareketsizlik, sessizlik gibi duyusal uyaranların az olduğu durumlar da olabilir.
Yoğun bakım hastalarının çevreden gelen uyarıları seçme şansları ve bunları kontrol etme
yetenekleri bulunmamaktadır. Bu nedenle yoğun bakım hastaları, duyusal yüklenme ve
duyusal yoksunluk gibi duyusal girdi sorunları açısından risk grubundadırlar.
Hareket ve vücut duruşundaki kısıtlılık ve sosyal izolasyon yoğun bakım
hastalarında duyusal yoksunluğa sebep olmaktadır.
Uyaran fazlalığı ya da duyusal yüklenme; duyusal girdilerin nitelik ve niceliğinin
artması sonucunda ortaya çıkan semptomları tanımlar.
Uyaran fazlalığı farklı şekillerde olabilir bunlar:
• Uzun süre az uyarana maruz kaldıktan sonra normal uyaran düzeyine geçme
• Aniden aşırı uyaranlara maruz kalma
Yoğun bakım ünitelerinde duyusal yüklenme sebepleri;
• Hastalığın sürekli ağrı yaşatması
• Sık tekrarlanan ağrılı işlemlerin yapılması
• Vücutta bulunan drenaj tüpleri
• Alışık olunmayan ve oldukça fazla tıbbi araç ve gerecin olması
• Uzun süreli insan Makine sesleri gibi yüksek gürültüye maruz kalma
• Entübasyon
Ayrıca yoğun bakım ünitelerinde hastaların karşılaştıkları fiziksel dokunma,
rahatlatıcı ve tedavi edici olmaktan daha çok bakım ve tedavi amaçlı çoğuda ağrılı acılı
girişimlerdir. bu nedenle bu girişimlerde duyusal yüklenmeye neden olabilmektedir.
Duyusal yoksunluk ve duyusal yüklenme sorunlarının yoğun bakım hastalarında,
bilişsel fonksiyonlarda azalma, huzursuzluk, saldırganlık, uyku-uyanıklılık döngüsünde
bozulma, oryantasyon bozukluğu belirtileri ile ortaya çıkan YBÜ sendromu gelişmesine
yol açtığı belirtilmektedir.
DUYUSAL UYUM
Birey dışarıda kullandığı bir parfümün kokusunu birkaç dk koklayabilir yâda
pişen yemeğin kokusunu eve ilk girdiğinde kuvvetli algılar daha sonra koku algılanmaz.
KRĠZ VE DUYUSAL YOKSUNLUK
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
11
Aydınlık bir ortamdan karanlık bir odaya girildiğinde önce etrafı görmekte zorluk çekilir,
fakat daha sonra göz bebekleri ortama uyum sağlar ve görme kolaylaşır. Bunlar duyusal
uyuma örnektir. Çevredeki tüm duyusal uyaranlar algılansaydı uyaran fazlalığı olur ve
dikkat gerektiren işlemler yapılamazdı.
DUYUSAL DEĞĠġĠKLĠKLER
Duyusal değişiklikler farklı biçimlerde oluşabilir.
Bunlar:
• Hastaneye gelmeden önce var olanlar
• Hastanede ve hastalık süreciyle ilişkili olarak ortaya çıkanlardır.
Hastalar hastane ortamına gelmeden önce belirli bir ortama uyum sağlamış
olmalarından dolayı hastane kokusu, gürültüsü, aydınlatması, hastane odaları gibi hastane
ortamından kaynaklanan değişikliklere uyum sağlamakta zorluk çekebilirler. Özellikle
çocuk hastalarda bu daha sık görülür.
DUYUSAL DEĞĠġĠKLĠK TĠPLERĠ:
1. Duyusal kayıplar ya da eksiklikler
• Duyu organlarındaki işlev bozukluklarından kaynaklanır.
• Duyu organlarından herhangi birinin işlevinin bozuk olması halinde diğer duyu
organları daha fazla gelişir ve bu durumu dengelemeye çalışır.
2. Uyaran yoksunluğu ya da algısal yoksunluk
• Algısal yoksunlukta çevreden gelen uyarıların sürekliliği ve azalmış homojen bir
uyaran vardır.
• Bedende hissedilen uyarımlar belirsizdir.
• Uyaran yoksunluğunda genelde uyaranla ilgili bir sorun yoktur. Sorun hasta
bireyin çevresini algılama sürecindedir. Hasta birey için çevresindekiler anlamlı
olmadığında veya çok az anlamı olduğunda ortaya çıkabilir.(Örn: Yatağa bağımlı bir
hastanın odasının duvarlarının mat rengi, küçük penceresi, dolabı, Hastanın monoton
yaşantısında hiçbir anlam ifade etmeyebilir.)
3. Duyusal yoksunluk
• Duyusal girdilerde ve duyusal girdi kalitesinde bir azalma söz konusudur.
• Konuşma, görme ve hissetme ile ilgili duyusal kısıtlılık, yalnız başına kalma,
izolasyon ve hareket aktivitelerinin kısıtlanması gibi duyusal girdinin nitelik ve
niceliğindeki azalma sonucu ortaya çıkan durumdur. (Örn: Uzun süre bir yere kapatılma,
uzun süre yolculuk etme, uzun süre uçak kullanma vb)
• Amerikan haber alma teşkilatı 1983 basımı el kitabında işgence teknikler arasında
duyusal yoksunluk havuzu deneyi yer almaktadır. Bu deneyde kişi boğazına kadar suya
sokulur, başına yalnızca nefes alıp vermesi için siyah ve dar bir maske geçirilir. böylece
KRĠZ VE DUYUSAL YOKSUNLUK
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
12
kişi yalnızca kendi nefes alıp verişini ve suyun sesini duyabilir. Sonuçta birey bu
durumda dayanılmaz bir korku ve strese kapılır.
DUYUSAL DEĞĠġĠMĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER;
• Yaş
• İlaçlar Ya da tıbbi uygulamalar
• Çevre
• Sigara içme
• Gürültü düzeyi
DUYUSAL YOKSUNLUKTA HEMġĠRELĠK GĠRĠġĠMLERĠ;
Sağlık öyküsü alınmalı
Gerçeği değerlendirme yetisi test edilmeli
Hastayı tanıyan ve hasta hakkında bilgi verebilecek birinden bilgi toplanmalı
Hastanın bakım ve tedavisinden sorumlu kişilerin sürekli olarak aynı kişiler
olması sağlanmalı
Aile ve arkadaşlarının hastayı ziyaret etmesi sağlanmalı
Hastaya yapılan rutin işlemler, bakım ve tedavisi hakkında bilgi verilmeli
Hasta yakınlarını hastanın durumu hakkında ve hastaya nasıl yaklaşacakları
konusunda bilgilendirilmeli
Gereksinildiği kadar güvenilir bilgi verilmeli
Anlamlı bir duyusal uyarı yaratmak için güvenli çevre sağlanmalı
Ses alarmlı monitörler yerine, ışık alarmlı monitörler kullanılmalı
Personel ve ziyaretçilerin yüksek sesle konuşmaları önlenmeli
Yatağı itme ve çekme,asansör,kapı kapatma yada açma seslerini en aza indirmeli
Gürültüyü önlemek için tıbbi araç gereçleri dikkatli kullanmalı ,
Gürültünün hasta üzerine etkilerini ekip ile paylaşmalı, aile ve ziyaretçiler
bilgilendirilmeli
Tükenmeyi önlemek için uyku süresi düzenlenmeli
24 saatlik bir sürede hasta için sakin bir ortam sağlanmalı
Hastaya en az 1,5-2 saat kesintisiz bir REM uykusu sağlanmalı
Hastanın uyku süresini arttıracak ve rahat uyumasını sağlayacak şekilde tedavi,
bakım ve ziyaretçi saatleri düzenlenmeli
Duyusal yetersizliğin olup olmadığı değerlendirilmeli
Tepki vermeyenler için uygun duyusal girdi sağlanmalı
Hemşireler yoğun bakım hastalarının duyusal girdi sorunlarını azaltmak ve
kontrol altına almak için hasta bakımında tamamlayıcı tedavilere de yer vermelidirler.
KRĠZ VE DUYUSAL YOKSUNLUK
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
13
Tamamlayıcı tedavi yöntemleri şunlardır:
1.Ekspresif dokunma;
Planlı duyusal girdi uygulamalarından biri olan ekspresif dokunma, duygusal
içerikli dokunmadır. Deriye uygulanan dokunma hareketi ile alıcılar uyarılır, beyne giden
iletiler kişi tarafından yorumlanarak yanıtlanır. Dokunma, hastaya kendisine değer
verildiği duygusunu yaşatır, hasta-hemşire iletişimini artırır, hastanın psiko-sosyal
sorunlarını azaltır, solunum, kan basıncı ve nabızı düzenleyerek fizyolojik iyileşme
üzerine de etki eder.
2.Müzik terapi ;
Müzik terapi, kan basıncını düşürmekte, solunum sayısını düzenlemekte, nabız
değerinde düşmeye yol açmakta ve tamamlayıcı bir yöntem olarak hasta bakımında
kullanılmaktadır.
3. Aromaterapi;
Planlı duyusal girdi uygulamalarından olan aromaterapi, bitkisel öz yağlarla
yapılan tamamlayıcı bir tedavi yöntemidir. Aromaterapi için kullanılan melisa, okaliptüs,
lavanta gibi birçok yağ özü vardır. Bu yağlar, ağrı, stres ve anksiyeteydi azaltmada,
stresle başa çıkma mekanizmalarını geliştirmede, psikolojik olarak iyilik hali duygusunu
artırmada etkilidir.
ÖZET
Sözlüklerde kriz, bir kimsenin yaşamında görülen ruhsal bunalım, belli bir olayı
izleyen ve hayati önem taşıyan kritik bir dönem olarak tanımlanır. Caplan ve Cullberg
krizleri travmatik ve gelişimsel olarak ikiye ayırmaktadır. Travmatik krizler ani gelişen,
şok, kaza, kayıp vb olaylar sonucu gelişirken; gelişimsel krizler belli bir zaman sürecinde
gerçekleşen ve üstesinden gelinemeyen olağanüstü durumları ifade eder.
Konuşma, görme ve hissetme ile ilgili duyusal kısıtlılık, yalnız başına
kalma,izolasyon ve hareket aktivitelerinin kısıtlanması gibi duyusal girdinin nitelik ve
niceliğindeki azalma sonucu ortaya çıkan durumdur. Özellikle yoğun bakım gibi uzun
süreli tedavi gerektiren ve bası sınırlamalar içeren bölümlerde daha fazla görülen bir
kavramdır.
KRĠZ VE DUYUSAL YOKSUNLUK
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
14
DEĞERLENDĠRME SORULARI
1)_ AĢağıdaki terimleri doğru anlamlarıyla eĢleĢtiriniz?
a) Kriz
b) Duyusal yoksunluk
c) Güdü
d) Duyu
e) Algı
f) Özkıyım
Cevap:
Kişinin hayatına son verme eylemi (özkıyım)
Belli bir olay sonucu gelişen ve hayati önem taşıyan kritik devre (kriz)
İnsanı belli bir hedefe götüren ,harekete geçiren itici güçtür (güdü)
Duyu organları yoluyla objelerin nitelik ve ilişkilerinin farkında olma (algı)
Verilerin örgütlenip yorumlanarak çevredeki nesne ve olaylara anlam verme aracı
(duyu)
Konuşma, görme ve hissetme ile ilgili duyusal kısıtlılık, yalnız başına kalma,
izolasyon gibi duyusal girdinin nitelik ve niceliğindeki azalma sonucu ortaya
çıkan durum (duyusal yoksunluk)
2)_ AĢağıdakilerden hangisi krizin özelliklerinden değildir?
a) Kriz, potolojik bir durumdur.
b) Bir ile sekiz haftalık süre içerisinde çözüm getirebilecek bir durumdur.
c) Daha önce kullanılan problem çözme yöntemleriyle çözülemeyen bir
durumdur.
d) Krizdeki kişi, kendisini çok çaresiz hisseder, büyük bir sıkıntı yaşar.
e) Aynı durum, farklı insanlarda farklı reaksiyonlara ve etkilere neden olabilir.
Cevap: A
3)_ AĢağıdakilerden hangisi krizde yapılması gereken hemĢirelik
giriĢimlerindendir?
a) Kişiyi değil davranışı nitelendirmeli
b) Alternatif öğelerin ve ümidin varlığının farkında olmasına yardım edilmeli
c) Eski duygu ve düşünce örüntülerini yeniden şekillendirmesine yardım
edilmeli
d) Doğru olan baş etme becerileri onaylanmalı
e) Hepsi
KRĠZ VE DUYUSAL YOKSUNLUK
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
15
Cevap: E
12)_ Aşağıdakilerden hangisi yoğun bakım ünitelerinde duyusal yüklenmeye sebep
olmaz?
a) Sık tekrarlanan ağrılı işlemlerin yapılması
b) Yapılacak işlemlerden önce hastaya açıklama yapılması
c) Vücutta bulunan drenaj tüpleri
d) Alışık olunmayan ve oldukça fazla tıbbi araç ve gerecin olması
e) Uzun süreli insan Makine sesleri gibi yüksek gürültüye maruz kalma
Cevap:B
YARARLANILAN KAYNAKLAR
1)Sözer Y., Psikiyatride kriz kavramı ve krize müdehale , kriz dergisi , Kriz Dergisi, 1 (1)
: 8-12
2)Erdemir F., Hemşirelik tanıları el kitabı, nobel tıp kitapevi, 1997
3)Poal P., INTRODUCTION TO THE THEORY AND PRACTICE OF CRISIS
INTERVENTIONQuaderns de Psicologia, 1990, 10, 121-140
4)Aktaş, Aliye, Kriz Durumlarında Sosyal Hizmet Müdahalesi. Kriz Dergisi. Cilt II, Sayı
3. A.Ü. PKUAM Yayınları, Ankara, 2003.
5)Özgüven H., İntihar girişimlerinde krize müdehale, Kriz Dergisi 11 (1): 25-34,2003
6)Ekinci M., İntihar ve hemşirelik girişimleri
7)Öz F., Sağlık alanında genel kavramlşar, yenilenmiş 2. baskı,Ankara,2010
8)Kelleci M., Aydın D. ve ark.,Hastanede Yatan Hastaların Bazı Tanı Gruplarına Göre
Anksiyete ve Depresyon Düzeyleri, Klinik Psikiyatri 2009;12:90-98
9)Özer N., Arslan S.,Yoğun bakım hastalarının duyusal girdi sorunlarında tamamlayıcı
tedaviler, Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi, 2010; 13: 2
10)Kutlu L, Yıldırım A (2001). Hastalarda duyusal yoksunluk. Yoğun Bakım Hemşireliği
Dergisi 5(2): 83-86.
11)Mollaoğlu M (1997). Kritik bakım ünitelerinin duyusal girdilere etkileri ve hemşirelik
girişimleri. Yoğun Bakım Hemşireleri Dergisi 1 (2): 86-90.
12)Öztürk O., Ruh sağlığı ve Bozuklukları, yenilenmiş 11. baskı, ANKARA,2008