KONUŞMADA ALTIN KURALLAR... · 2016. 8. 9. · kemiklerden biri, 2. Yapı çatılarında uzun...

36

Transcript of KONUŞMADA ALTIN KURALLAR... · 2016. 8. 9. · kemiklerden biri, 2. Yapı çatılarında uzun...

  • 1

    KONUŞMADA

    ALTIN KURALLAR

    Eren SARI

  • 2

    Konuşmada Altın Kurallar

    Copyright © 2016, (Eren SARI)

    Tüm hakları yazarına aittir. Yazarın izni alınmadan kısmen veya tamamen çoğaltılması veya farklı biçimlere çevrilmesi yasaktır.

    BİRİNCİ BASKI: 2016

    Yayınevi Adresi:

    NoktaE-Book Publishing

    Aşağı Pazarcı Mah.1063 Sokak.No:7

    Antalya / TÜRKİYE

    Iletişim: [email protected]

    Web:http://www.noktaekitap.net http://www.noktaekitap.com

    Bu kitabın tüm hakları ve sorumluluğu Eren SARI’ya aittir..

    Kapak: NOKTA E-KİTAP

    Yayınlayan: NET MEDYA YAYINCILIK

    Nokta E-Book International Publishing

  • 3

    GÜZEL KONUŞMA SANATI

    Güzel konuşma; yerine, zamanına, kişisine uygun olarak yapılan konuşmadır. Neyi, nerede, ne zaman, kime nasıl söyleyeceğini bilen bir kişinin güzel konuşmayla ilgili önemli bir problemi yok demektir. Hazırlıklı veya hazırlıksız herhangi bir sözlü anlatımın güzel ve etkili olması, konuşma yanlışları yapılmamasına bağlıdır. Şu hâlde, güzel konuşmayı içinde konuşma yanlışlarının olmadığı sözlü anlatım şeklinde tanımlamak da mümkündür.

    KONUŞMA YANLIŞLARI

    Konuşma yanlışları çevreye, eğitime, dilin kurallarını bilme seviyesine, alışkanlıklara ve kişiye göre değişmekle birlikte bunları;

    1. Alışkanlıklardan kaynaklanan davranışla ilgili konuşma yanlışları,

    2. Söyleyiş tarzıyla ilgili konuşma yanlışları,

    3. Konuşma kurallarını bilmemekten kaynaklanan konuşma yanlışları, olmak üzere üç başlık altında toplayabiliriz.

    1. ALIŞKANLIKLARDAN KAYNAKLANAN DAVRANIŞLA İLGİLİ KONUŞMA YANLIŞLARI

    Kişinin kendi çevresindeki diğer insanlarla (sözlü olarak) sağlıklı bir iletişim kurmasında alışkanlıklarının ve anlayışının payı büyüktür. Can çıkmadan huy çıkmaz.

  • 4

    Atasözünde güzel bir şekilde ifadesini bulan bu gerçeğin güzel konuşma ile çok yakından ilgisi vardır. Çünkü, aşağıda bazılarını sıraladığımız olumsuzlukların pek çoğu kötü huylar ve alışkanlıklarla ilgilidir.

    Kibirlenmek: Kişinin kendini diğer insanlardan üstün görmesi, onlara tepeden bakması, gururlanması demektir. Kibirli insanlar, ister istemez bu huylarını konuşmalarına da yansıtırlar. Başkalarına saygı göstermedikleri için kendileri de saygı görmezler. Toplum içinde sevilmeyen bu kişilerle kimse muhatap olmak da istemez.

    “Hep ben bilirim, sen bir şeyden anlamazsın, en iyisini ben yaparım, o da bir şey mi, benim dediğim doğrudur” tarzındaki ifadeler kibirli insanlara özgü sözlerdendir.

    2. İlgisizlik: Kibirli insanlar kendilerinden başka kimseye önem verme¬dikleri için çoğu zaman muhataplarını dinlemezler, yerli yersiz sorularla ilgisizliklerini de göstermiş olurlar. Böyle bir davranış, kişinin kendisine ve karşısındakine saygısızlığının da bir göstergesidir.

    Konuşanın sözünü kesmek: Birisi konuşurken araya girmek, sorular sormak, sabırsızlık göstermek, itiraz etmek sözü kesmeyle ilgili bir davranış yanlışıdır. Birini dinlerken anlaşılmayan hususlar olabilir. Bunlar, kişinin sözünü tamamlaması beklendikten sonra uygun bir dille sorulmalıdır.

  • 5

    Özellikle televizyonlardaki bazı tartışma programlarında muhatapların birbirlerini dinlemeyerek bir an önce kendi söyleyeceklerini bitirme yarışına girmeleri sırasında sergiledikleri tutum, bu konunun ilginç örnekleri arasındadır. Böyle bir anlayışla yapılan tartışmanın seyirciler tarafından beğenilmeyeceği de bir gerçektir.

    Kendini yetersiz görmek: Kendini beğenmek kadar olmasa da kendini yetersiz görmek de bir davranış yanlışıdır. Çünkü başarılı bir konuşmanın temelinde kendine güven duymak vardır. “Ben yapamam, ben bilmem, ben bu işin üstesinden gelemem” gibi yanlış telkinler kişiyi başarısızlığa sürükleyen olumsuzluklardandır.

    Alay etme alışkanlığı: Başkalarını hafife alarak onları toplum içinde güç duruma düşürmek, kişilerin fizikî yapıları için hoş olmayan sıfatlar kullanmak, birtakım eksiklikleri güzel olmayan bir üslûpla söylemek alay etme alışkanlığıyla ilgilidir. “İstediğini söyleyen istemediğini işitir.” sözünü her zaman hafızada tutmakta yarar vardır. Aşağıya aldığımız Mehmet Âkif’in şu nüktesi uygun bir örnek olacaktır:

    Bir toplantıda sonradan görme gençlerden biri aklınca Âkif’i küçük düşürmek için alaylı bir sesle:

    ― Üstat, siz baytardınız değil mi, diye sorar.

    Âkif gayet sakin, cevabını yapıştırır:

  • 6

    ― Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?

    Boşboğazlık: Söylenmemesi gereken bir sözü yerli yersiz söyleme alışkanlığıdır. Böyle kişiler iyi niyetli bile olsalar toplum içinde yalnız kalmaya mahkûmdurlar. Çünkü bunların çevresindeki insanlar şimdi bu yine bir boşboğazlık yapacak diye âdeta diken üstünde olurlar. Aşağıdaki fıkrada bir boşbo¬ğazlık örneği vardır:

    Kulaklarının büyüklüğüyle ünlü Galileo’ye edepsizin biri:

    ― Üstat, kulaklarınız bir insan için biraz büyük değil mi, demiş.

    Galileo:

    ― Doğru, demiş. Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük; ama seninkiler de bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?

    Gevezelik: Bir anlamda başkalarına konuşma hakkı tanımayan, ilgili ilgisiz sürekli olarak ben konuşayım, bu konuya bir açıklama da ben getireyim anlayışıyla sözü gereğinden fazla uzatan kişilerin ortaya koyduğu bir davranış yanlışıdır. Geveze insanlar, çoğu zaman ölçüyü kaçırarak dinleyenleri sıktıkları için toplum tarafından sevilmezler.

    Usulsüz eleştiri yapmak: Başkalarına ait düşüncelere her zaman katılma gibi bir zorunluluk olmamakla birlikte katılmadığımız fikirlerle ilgili eleştirileri de söylemenin uygun bir yolu vardır.

  • 7

    Sıra gözetilmeden, saygısız bir üslûpla, kaba sözlerle yapılacak eleştiri, elbette konuşma kurallarını bilen, aydın bir insanın sergileyeceği tavır değildir.

    İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır. sözündeki incelik, ölçü olarak alınabilir.

    Yapmacıklık: Kişinin tavırları, kıyafeti, konuşma- ları, anlayışı, düşünceleri; yetiştiği ortamla, aldığı eğitimle, kültürle uyum içinde olmalıdır. Mevlânâ’nın ifadesiyle kişi ya olduğu gibi görünmeli ya da göründüğü gibi olmalıdır. Aksi hâlde insan, bülbülü taklide çalışan karga gibi gülünç bir duruma düşer. Bu sebeple yapmacık tavırlardan vazgeçmek gerekir. Zaten konuşmada inandırıcı olmanın yolu da samimiyetten geçmektedir.

    Bencillik: Sürekli olarak kendi nefsini ön plânda tutan, hemen her işte kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden, hep ben kelimesiyle kendinden bahsetmek isteyen kişilerin ortaya koyduğu davranış şeklidir. Bu anlayıştaki kişilere güvenilmez.

    Bunlarla kolay kolay arkadaşlık kurulmaz. Basit bir şekilde örneklersek, bir ekmeği bölüşmek gerektiğine bir bakınız, arkadaşınız ekmeğin ne kadarını size ne kadarını kendisine ayırıyor.

    En küçük bir menfaat söz konusu olduğunda bencillik kendisini gösterecektir.

    Kur’anıkerim’de ben zamirinin kullanılmadığını yeri gelmişken hatırlatalım.

  • 8

    Övünmek: Kişinin diğer insanlardan farklı ve üstün yönlerini ön plâna çıkarmaya çalışması övünmektir. Konuşma, başkalarına övünmek ya da başkaları tarafından övülmek düşüncesiyle yapılmamalıdır. “Ali’nin boyu kısadır.” demenin “Ben ondan uzunum.” anlamına geleceği de unutulmamalıdır.

    Dedikodu etmek: Basit ruhlu insanların eğlencesi olan dedikodu, konusu kınama ya da çekiştirme olan konuşmadır.

    Dedikoducu kişiler, birinin arkasından konuşarak onu kötülemeye çalışırlar, kınarlar, kendilerinin öyle olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat bu arada konuştukları kişiye “Bak ben senin yanında falancayı nasıl çekiştiriyorsam seni de başkasına öyle çekiştiririm.” mesajını verdiklerini unuturlar.

    Kesin konuşmak: Başkalarının düşüncelerine saygı duymayan, kendi düşüncesini ister doğru ister yanlış olsun kabul ettirmeye çalışan, kestirip atma alışkanlığında olan, hoşgörüye tahammülü olmayan kişilerin ortaya koyduğu davranış yanlışlarından biri de kesin konuşmaktır. Özellikle tam olarak bilinmeyen konular hakkında bu anlayışla fikirler yürütmek, haberler vermek, zaman zaman kişiyi yalancı durumuna da düşürür. Meselâ, “Türkçe Sözlük’ün son baskısında 95.000 kelime vardır.” cümlesine ilâve edilecek “zannedersem, yanılmıyorsam, herhâlde” gibi bir kelime kişiyi yanlış bilgi vermekten, yalancı durumuna düşmekten kurtaracaktır.

  • 9

    Sert konuşmak: Kişinin birilerine karşı kendini daima güçlü, haklı, kabadayı göstermek ister gibi bir anlayışla ve sert bir ses tonuyla, birilerini tehdit eder gibi konuşması da bir davranış yanlışıdır. Yanlış bir düşünce ne kadar kaba, sert bir üslûpla söylenirse söylensin doğru olamaz, kişiyi haklı çıkarmaz, sadece konuşanın ne kadar kaba birisi olduğunu gösterir.

    2. SÖYLEYİŞ TARZIYLA İLGİLİ KONUŞMA YANLIŞLARI

    Etkili ve güzel bir konuşmada konunun içeriği kadar söyleyiş tarzı da önemlidir.

    Neyi, ne zaman, nerede, nasıl söyleyeceğini bilmeyen bir kişinin güzel konuşması çok zordur.

    Herhangi bir isteğin ifadesinde, seçilen kelimelerin ve söyleniş tarzının kişiler üzerinde farklı etkiler uyandıracağı unutulmamalıdır. Aşağıdaki cümleler, bu konuyu örnekleyen özlü sözlerdendir:

    Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. (Atasözü)

    Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı

    Söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ede bir söz.

    (Yunus Emre)

    Konuşmanın etkisini azaltan ve ahengini bozan söyleyiş tarzıyla ilgili bazı yanlışlıklar aşağıda sıralanmıştır:

  • 10

    Aynı kelimeleri tekrarlamak: Konuşma sırasında hiç gerekmediği hâlde kelimeleri aynen tekrarlamak, dinleyenlerin dikkatini çekecek sıklıkta anlaşıldı mı, bilmem anlatabiliyor muyum, binaenaleyh, çocuklar, efendime söyleyeyim, sana bir şey söyleyeyim mi, demem o ki, evet, işin garip tarafı, sizin anlayacağınız, şey, şey yani… gibi sözleri tekrarlamak anlatım ve söyleyiş güzelliğini bozar.

    Söyleyiş yanlışları yapmak, anlamsız sesler çıkarmak: Güzel bir konuşmada vurgu ve tonlamanın doğru yapılması kadar kelimelerin doğru telaffuzu da önemlidir. Bazen yanlış söylenen bir kelime, anlamı bilinmeden kullanılan bir söz, konuşmacının eğitim durumu, anlayışı, görgüsü… hakkında fikir vermeye yetecektir.Başka dillerden Türkçeye giren kelimelerin söylenişine özellikle dikkat edilmelidir. Aksi hâlde söylenmek istenenle söylenen birbirinden farklı olur: Aşık oldum ben sana. (aşık: 1. Ayak bileğindeki küçük kemiklerden biri, 2. Yapı çatılarında uzun mertek – Âşık oldum ben sana.) Türkiye hala ayakta. – Türkiye hâlâ ayakta. (hala: babanın kız kardeşi)

    Konuşmacı anlatacağını gevelemeden açıkça söylemeli, sözü gereksiz yere uzatarak dolambaçlı yolları tercih etmemelidir.Hatırlanamayan sözlerin yerine bilerek veya bilmeyerek aaa…, eee…, ııı… gibi anlamsız sesler çıkarmak veya arada boşluklar bırakmak konuşmanın ahengini bozan diğer yanlışlıklardandır. Biraz çaba göstererek bu olumsuzluğun önüne geçmek mümkündür.

  • 11

    Ses tonu, konuya ve konuşmanın yapıldığı yere göre ayarlanmalıdır. Gereksiz yere bağırmak veya zor işitilen bir sesle isteksiz bir ses tonuyla konuşmak, sunuşun etkisini azaltır.Argo sözleri kullanmak ve kaba konuşmak: Türkçe Sözlük’te; kullanılan ortak dilden ayrı olarak aynı meslek ya da topluluktaki insanların kullandığı özel dil ya da sözcük dağarcığı; serserilerin, külhanbeylerinin kullandığı söz ya da deyim olarak tanımlanan argo -özgünlüğü korumak gereken durumlar dışında- edebî dilde asla kullanılmamalıdır. Bir de buna kaba sözler, küfürler eklenecek olursa konuşma, edep sınırlarının dışına taşar. Kendisine ve çevresindekilere saygısı olan aydın bir insanın konuşmasında argoya ve kaba sözlere rastlanmaz.

    3. KONUŞMA KURALLARINI BİLMEMEKTEN KAYNAKLANAN KONUŞMA YANLIŞLARI

    Güzel ve etkili konuşma kurallarını bilmeyen, bu konuda deneyimi olmayan, konuşma sırasında yapılan yanlışlıkların neler olduğundan habersiz bir konuşmacının başarılı bir sunuş yapamayacağı, konuşmasının yanlışlarla dolu olacağı muhakkaktır. Konuşmacı, karşılaştığı kötü örnekleri kendisine devamlı ölçü kabul ederse başarılı olamaz.

    Üslûp yanlışları: Yerine, kişisine, zamanına ve konusuna göre nasıl konuşacağını bilmeyen bir şahsın, asker arkadaşıyla konuştuğu şekilde amiriyle konuşmasını yadırgamamak gerekir.

  • 12

    Konuşma türlerini ve bunların özelliklerini bilmeyen bir konuşmacı, kime nasıl hitap edeceğini; panelde nasıl, forumda nasıl, açık oturumda nasıl konuşulacağını bilmezse üslûp yanlışları yapacaktır.

    Plânsızlık: Bir dinleyici grubu önünde yapılan sunuş konuşmaları, konuşma plânı yapmayı gerektirir. Konuşma plânı nedir, nasıl yapılır, plânda nelere dikkat edilir, süre ne kadardır gibi soruların cevaplarını bilmeyenlerin yapacağı sunuş konuşmalarında, plânsızlıktan kaynaklanan yanlışlıkların olması kaçınılmazdır.

    Toplumda sevilmek ve sayılmak, kendini dinletmek, aranan bir kişi olmak, konuşma kurallarını iyi bilmek ve bu kuralları başarılı bir şekilde uygulamakla mümkündür.

    Konuşma yanlışlarını ana hatlarıyla bu şekilde özetledikten sonra güzel konuşma kurallarına geçebiliriz

    GÜZEL KONUŞMA KURALLARI

    Sözlü anlatımda konuşmacının önünde geniş bir zaman, tekrar tekrar okuma ve düzeltme imkânı yoktur. Bu sebeple usulüne uygun etkili ve güzel bir konuşma yapmak, aynı konu hakkında yazı yazmaktan daha zordur. Güzel yazı yazan biri aynı derecede iyi bir konuşmacı olmayabilir.

  • 13

    Güzel ve etkili konuşmak her ne kadar kolay bir iş olmasa da yukarıda sıralanan konuşma yanlışlarından sakınmakla, bu konuyla ilgili kaynakları ve örnekleri incelemekle, biraz çaba ve dikkatle en azından öncekilerden daha iyi ve başarılı bir konuşma yapmak mümkündür. Konuşma eyleminin gerçekleştiği bir ortamda konuşmacı veya dinleyici olarak bulunuyorsanız aşağıdaki hususlara dikkat etmelisiniz.

    1. Muhatabınıza önem veriniz, saygılı olunuz ve övünmeyiniz. Bu aynı zamanda kişinin kendisine olan saygısının da gereğidir. Siz muhatabınıza saygı göstermezseniz o da size saygı göstermeyecektir.

    2. Dinlemesini biliniz. Siz muhatabınızı dinlemezseniz karşı tarafın sizi dinlemesini istemeye hakkınız olmayacaktır. Her kafadan bir sesin çıktığı, herkesin aynı anda konuşmaya çalıştığı, gürültülü ve ilgisiz bir ortamda güzel konuşmak mümkün değildir.

    3. Samimî olunuz ve yapmacıklıktan sakınınız. Sözlerinizin ve tavırlarınızın birbirini desteklemesi inandırıcılığınızı artıracaktır. Söylediklerinize öncelikle sizin inandığınız her hâlinizden belli olmalıdır.

    4. Yere, zamana, duruma, muhataba uygun bir konu seçiniz ve boş konuşmayınız. Düşündüklerinizin hepsini söylemeyin fakat söylediklerinizi düşünüp söyleyiniz. Söyleyecek sözünüz olmadığı zaman susmasını biliniz. Sözü gereksiz yere uzatmayınız. Konuşmanın sabır taşıracak uzunlukta olmamasına dikkat ediniz. Sözün, düşünceyi tam olarak ifade etmesine özen gösteriniz.

  • 14

    5. Çevrenizdekilere sık sık nasihat vermeye kalkışmayınız. Sizin düşünceniz sorulursa usulüne uygun olarak karşılık veriniz.

    6. Konuşurken kelime seçimine, bunları doğru söylemeye ve üslûbunuza özen gösteriniz. Söz varlığınızı genişletmeye çalışınız. Sınırlı bir dille, tekrarlanan kelimelerle konuşmayınız. Anlamını tam bilmediğiniz kelimeleri kullanmaktan sakınınız ve kelimeleri doğru telaffuz ediniz. Kelimelerin söylenişine ağız özelliklerini yansıtmayınız. Edebî dille, kültür diliyle konuşmaya çalışınız. Yakın anlamlı kelimeler arasındaki anlam inceliğine dikkat ediniz. Konuşmanızda kaba sözlere ve argoya yer vermeyiniz.

    7. Mümkün olduğu kadar sağlam cümleler kurmaya çalışınız. Uzun cümlelere hâkim olamıyorsanız kısa cümleleri tercih ediniz.

    8. Sesin insanın kişiliğini yansıtan önemli bir unsur olduğunu unutmayınız. Dalgınlık, yorgunluk, hastalık, korkaklık, zayıflık, çekingenlik, kendini beğenmişlik gibi nitelikleri konuşmaya yansıtmamaya özen gösteriniz. Pürüzlü, kaba, sert, çok ince, hım hım, genizden gelen sesin dinleyenler üzerinde olumlu etki bırakmayacağını unutmayınız.

    9. Sesinizin tonunu duygu ve düşüncenizin özelliğine göre ayarlayınız. Tek düze ses tonuyla konuşmayınız, gerektiği yerde ses tonunuzu değiştiriniz. Vurgulara dikkat ediniz.

  • 15

    10. Konuşmada jest ve mimiklerden aşırılığa kaçmadan, gerektiği ölçüde söz ve düşüncenin ahengine uygun olarak yararlanınız.

    11. Bir sunuş konuşması yapmanız gerektiği zaman (konuyu ne kadar iyi bilirseniz bilin) mutlaka hazırlık yapınız, en azından konuşma plânınızla ilgili kısa notlar alınız.

    12. Dinleyicilerinizle göz irtibatını kesmeyiniz. Konuşma sırasında bir noktaya, bir yere veya bir kişiye değil, dinleyicilerinizin hepsine ve her tarafa bakarak konuşunuz.

    13. Konuşma sırasında doğruyu güzel bir üslûpla ifade etmeye özen gösteriniz. Kendinize ait bir üslûp geliştirmeye çalışınız. Yeri geldikçe benzetmelerden, mecazlardan, tezatlardan, kişileştirmelerden, özlü sözlerden, fıkralardan yararlanınız.

  • 16

    İYI BIR KONUŞMANIN ÖZELLIKLERI

    • Konuşma, konuya yeni ve özgün bir yaklaşım getirmelidir. Panel, açık oturum gibi çok konuşmacının yer aldığı bir toplantıda konuşuluyorsa, bir öncekinin söylediklerini aynen tekrar etmemeye dikkat edilmeli, paylaşılan görüşlerde ayrıntılara dikkat çekilmelidir.

    •Konu belirli bir ana düşünce çevresinde toplanmalıdır.

    • Neden-sonuç, soru-yanıt, sav(iddia)-kanıt ilişkisi gözetilmelidir.

    •İnandırıcılık esas alınmalıdır. Bunun için sav, kanıtlara, tanıklara, belgelere dayandırılmalıdır.

    •Tekrarlardan, konuyu dağıtacak sapmalardan kaçınılmalı; konuşma süresince odak nokta gözden kaçırılmamalıdır.

    • Konuşmacı konusuna hakim, alanında bilgili bir kişi olduğunu dinleyicisine hissettirmelidir.

    •Konuşmaya yapıcı, güvenilir bir hava hakim olmalıdır.

    • Uzun cümlelerden kaçınılmalı; anlaşılır, kısa cümleler kurulmalıdır.

    •Soyut ifadeler, aşırı teknik terimler kullanılma- malıdır.

  • 17

    • Kitap ifadelerinden, yapmacıklıktan, “edebiyat parçalamaktan” uzak durulmalıdır.

    • Topluluğu galeyana getirecek, çatışma ve kargaşa yaratacak üsluptan sakınılmalıdır.

    • Doğal, rahat, sakin bir tavırla konuşulmalıdır.

    •Konunun ilgi çekici, özgün yanları vurgulanma- lıdır.

    • Tekdüzelikten kaçınılmalı, konu ilginç örneklerle renklendirilmelidir.

    • Konuşma sırasında görsel, işitsel, yazılı araçlar etkin ve işlevsel bir şekilde kullanılmalı, dinleyicinin dikkati uyanık tutulmalıdır.

    • Ne tür bir konuşma yapılacağına bağlı olarak konuşma süresi 15 dakika ile 60 dakika arasında tutulmalı, süre aşılmamalıdır. Süre iyi ve doğru kullanılmalıdır.

    •Dinleyicilere soru sorma şansı ve zamanı tanınmalıdır.

    • Jest ve mimiklere dikkat edilmelidir.

    • Vurgu ve tonlama hatalarından kaçınılmalıdır.

    • Diksiyon ve telaffuz hataları yapılmamalıdır.

    • Açık, düzgün, sağlam bir Türkçeyle topluluğa hitap edilmelidir.

  • 18

    SÖZLÜ ANLATIMIN

    TEMEL KURALLARI

    a. Konuşma, bir kez işitildiğinden dolayı dinleyicilerin ilgi duymaması durumunda önemini hemen yitirir. Metinleri ise, geriye dönmek ve tekrar okumak mümkündür.

    b. Konuşmacı, dinleyici grubun ve çevredekilerin dikkatini sağlama gereğini her zaman göz önüne almalıdır. Yazar ise, yazdığı sürece okuyucu kitlesinden uzaktır. Her dinleyici kitlesi, her topluluk; bir sorunun belirlenmesi, açıklanması için toplanır. Konuşmacı; dinleyici sayısını, ortalama düzeyini, öğrenim derecesini, özel ilgilerini vb. göz önünde bulundurmalıdır.

    c. Konuşma üslûbu, yazı üslûbundan faklıdır; konuşma, o anda anlaşılır olmalıdır. Çünkü dinleyenler, o şeyi anlamak için geri dönemez; o cümle üzerinde uzun uzun düşünemez; cümleyi anlaşılır şekle koymak için çalışamaz. Konuşmacının cümleleri; kısa, anlatımı basit ve yazı dilinden daha açık olması şarttır.

    ç. Sözlü anlatımda da, yazı türlerinden hiçbirinde önemi olmayan konuşmacının sesi, dikkate alınması gereken hususlardandır.

    d. Konuşmacının anlatımının daha açık ve etkili olabilmesi için beden dili de son derece önemlidir.

  • 19

    DİKSİYON

    Ses, insanın kişiliğini yansıtır. Gözlem yeteneği güçlü bir kimse, her hangi biri ile birkaç dakikalık konuşma sırasında, onun hangi özellikte bir insan olduğu hakkında genel yargıya varabilir.

    Diksiyonda başarı; kişinin okuduğunu, söylediğini içinde duyabilmesine, içinden geldiği gibi sıcak, içten söyleyebilmesine bağlıdır. Havasına girebilen bir kişi, söylediklerine bir anlam derinliği ve inceliği kazandırır. Bazen bir tek kelimenin telâffuzu bile, o kişinin geçmişi, öğrenim derecesi, zihin faaliyeti ve yeteneği hakkında fikir verebilir. Ses; dalgınlık, kayıtsızlık, korkma, utanma, kibirlilik, kendini beğenme, dikkatsizlik, bünyece zayıflık vb. birçok özellikleri ortaya koyabilir. Aynı zamanda o kimsenin uyanık, yetenekli, dengeli, atak, makul, cesur olduğunu da gösterebilir. Kaba, pürüzlü, sert, haşin, genizsil, çok ince sesler; dinleyenler üzerinde iyi bir etki bırakmaz.

    Sesimizin niteliği hakkında bilgi sahibi olabilmek için kimi basit paragrafları yüksek sesle birçok kez okumak yararlıdır. Böylelikle sesimizin başkaları üzerinde bırakabileceği etkileri ve kusurlarımızı öğrendikten sonra, sıkı bir çalışmayla sesin az çok eğitilebilmesi mümkündür.

    Bu alanda başarılı olabilmek için aşağıda belirtilen iyi bir konuşma sesinin niteliklerini bilmek gerekir.

    * Sesin işitilebilir olması

  • 20

    * Canlılık

    * Sesin ayarlanması

    * Anlatımda değişiklik

    * Temiz ve doğru söyleyiş"Hitabette galip gelen, kelimeler değil; kelimelerin nasıl söylendiğidir."

    Karşılıklı konuşmanın ilk istediği şey açıklık ve bütünlüktür.

    Sözün ağızdan çıktığı anda anlaşılmasını sağlayacak bir telâffuz yeteneği, topluluk önünde konuşanlar için son derece önemlidir.

    Dinleyiciler, hatibin sesinin tonundan ya da kalitesinden ötürü, hatip hakkında yanlış intiba edinirlerse büyük bir ihtimalle kabahat hatibindir. Sert, tiz ya da zayıf bir ses, gevşek bir telâffuz, hatibin mesajından çok şey eksiltir.

    Sözlü anlatım çalışmalarının ilk kısmında sesin yeterli ve uygun olup olmadığı kontrol edilmelidir. Ses doğru çıkaklarında çıkarılmalı ve iyi tınlamalıdır. Bazı sesler, tınısı bakımından kulağa hoş gelir; ama bazıları da ses tonunun iyi ayarlanamamasından ya da çok sert, çok tiz olduklarından kulağı tırmalar.

    Tınısız ya da donuk bir ses, inandırıcı olamaz ve beklenen etkiyi meydana getiremez. Bunun için çıkarılan ses, iyi ayarlanmış ve ahenkli olmalıdır.

  • 21

    Söyleyişte en küçük bir yanlışa bile rastlanmamalı- dır; ton değişikliği, duygu ve düşüncelerin bütün özelliklerini en iyi şekilde yansıtmalıdır.Ses perdesinin düzeyi (esneklik); pes, orta ya da tiz olabilir. Esneklik, ses hacminin değişikliğe bağlı olan ses tonunu ya da perde değişikliğini kap-sar. Ses, yükseltildiği zaman hacimce büyür; alçaltıldığı zaman ise küçülür. Konuşmaların tekdüzelikten kurtulması için, ses hacminin ve perdelerinin karışık olarak kullanılması gerekir.

    Sesin esnek olmasının şu anlamları vardır:

    Kuvvetli ve yüksek ton: öfke, hoşnutsuzluk

    Tatlı ve biraz yükselen ton: sevgi, şefkat

    Hafif sesle orta ton : düşünce ve sükûnet

    Bir yukarıdakinin daha üstünde ton : ateşlilik ve ciddiyet

    Kuvvetli bir sesle alçak ton: duygu ve düşüncede dayanıklılık

    Tatlı bir ses ve alçak ton: ağırlık

    Fısıltı hâlinde ton: sinsi ve aldatıcı bir durum Sesin ton değişiklikleri, önemli yerleri vurgulamayı ve tekdüzeliği önlemeyi sağlar.

    Genel olarak konuşmaya orta bir tonla başlanır, ses yavaş yavaş yükseltilir.

  • 22

    Nasıl Güzel ve Etkili Konuşma Yapılır?

    Hitabet’e Hazırlık Yolunda 5 Altın Kural

    1. Bilgi seviyenizi mutlaka yükseltin. Çünkü bilgi, insanın kendine olan güvenini artırır. Bilgi renkliliktir, canlılıktır, konuşmacıya kan pompalar. Konuştuğunuz konuyla ilgili hitabete başladınız andan itibaren bilgi, düşünce ufkunuzun tepesinde bir güneş gibi doğar. Ancak düşünce, tefekkür ve ruh dünyasıyla bilgiyi iyi harmanlayabilmek gerekir. Bilgi içerisinden bilgi çıkarmak metedolojik bir yaklaşımla olacağı için küçük notlar almayı unutmayınız. Malını en iyi satabilecek olan esnaf, malı hakkında en çok bilgisi olan esnaftır.

    2. Bir konuyla ilgili konuşma hazırlığı içerisinde- yken beyin ve benlik otomatikman o konu üzerinde çalışmaya başlar. Konu üzeride düşünüldüğü- nde, o konuya ait gerçekler negatif ve pozitif yönleriyle birer birer ortaya çıkar. Öyleyse sahip olunan tecrübeler eşliğinde düşünce ve bilgiler arasında koordine kurmalısınız.

    3. Planlı olmaya önem verin. Eşgüdümsel bir çalışma olmadan cesaret de toplanamaz. Dağınıklık, kafa karışıklığına yol açar. Böyle bir durumun sonunda da başarısızlık kaçınılmazdır. Kağıt üzerinde projesi çizilmeyen hiç bir bina yoktur; konuşma sanatı da bir projedir, plan ister. Dar çerçevelere sıkıştırılmış sığ ve yapısal yaklaşımlardan bahsetmiyoruz.

  • 23

    Gereken tek şey, uygulanması gereken birkaç kuralı, yuvarlanıp bir araya gelerek bütün teşkil eden deve dikenleri gibi düşünmektir. Bu dikenler ayrı ayrı hareket ederse yere basılacak zemin kalmaz, ama bir bütün şeklinde toparlanırsa bilakis faydalı hale getirilebilir.

    4. Gerçek hatip düşünen, düşünen, düşünen ve sonra düşünmekten yorulduğunda ne düşünmüş olduğunu düşünen insandır. Periyodik notlarınız olsun. Bunun içerisinde öyküler, kısa fıkralar, önemli sözler yer alsın. Ama bu notların hiç birisi geçici değildir; sizin demirbaşınızdır.

    5. New York Hürriyet Abidesi’nin açılış töreninin bir nutukla yapılması kararlaştırılmıştı. Nutuk için Amerika’nın en ünlü hatibi George Curtis düşünüldü. Hemen teklif götürüldü. Gelen cevap herkesi şoke etti. Çünkü Curtis teklifi reddetmişti. Böylesi önemli bir teklif nasıl reddedilirdi? Üstelik bu tören tarihi bir törendi.

    Curtis, bu önemli tarihi teklifi üç sebepten dolayı reddedişini şöyle anlatıyor:“Nutuk için törenden ancak bir ay önce haber verdiler. Ben ise üç ay mühlet verilmedikçe, önemli nutukları her zaman reddederim. Evet, üç ay. Bir ay araştırmak ve dikkatli bir hazırlık için; bir ay, hazırladıklarımı bir kenarda tutmak ve kafamın konu üzerinde, benim zorlamama gerek kalmadan kendiliğinden durması için; ve son bir ay da, mükemmel bir nutkun gerektirdiği ilaveler ve nihai hazırlık için.”

  • 24

    Konuşmaya Başlamadan Önce İmdadınıza Yetişecek Uygulamalar

    1) Bedensel Prova Yapınız: Bir aynanın karşısına geçip yüz ve mimik hareketleri yapınız. Sesli bir şekilde konuşarak el, mimik ve konuşma hız ve tonunuzun uyumunu seyrediniz. Konuşurkenki el hareketleri ağzınızdan çıkan cümlelerle uyum içerisinde olmalıdır. Eğer bunu sağlarsanız konuşma konsantrasyonunuz daha rahat olur.

    2) Zihinsel Prova Yapınız: Mutluluk anılarınızı düşününüz. Bir çok insanın sizin imkanlarınız içerisinde olmadığını kendi kendinize hatırlatınız. Çünkü onlarca insana konuşma yapmak, unutmayınız ki ayrıcalıktır. Bu ayrıcalığı en iyi şekilde kullanmaya çalışın. Güzel hayaller kurun. Romantik veya komedi tarzındaki bir filmi anımsayın; duygusal bir müzik ritmini ve sözlerini hatırlayın.

    3) Pozitif Olunuz: “Buraya kadar geldim, bu seviyeye çıktım, demek ki ben başarılı bir insanım. Çünkü bir sürü insana konuşma yapacağım, ben en iyisiyim.” gibi kendi kendinize telkinlerde bulununuz. Kendinize göre iyi bir konu seçtiyseniz çok iyi bir konuşma yapacağınıza inanınız. Olumsuzlukları asla aklınıza getirmeyiniz. Çünkü olumluluk hâli içerisindeyseniz, inanınız ki konuşmalarınız da öyle olacaktır.

    4) Konuşma Yapacağınız Yere Herkesten Önce Geliniz: Herkes kalabalık olarak toplu bir vaziyette oturmuşken, siz eğer bu manzarayı sonradan bir anda görürseniz platform ve salon sizi negatif koşullandırır.

  • 25

    Salonun bulunduğu yeri, giriş-çıkış kapısını, kürsüyü, mikrofonu önceden görmeniz şartlı heyecanınızı en aza indirir. Salonun büyüklüğünü görüp hangi ses tonunda konuşacağınıza da karar verirsiniz.

    Konuşma Sırasında Eli Ayağına Dolaşanlara…

    < Konuşmaya nasıl başlarsanız öyle gidersiniz. Bu her iş için geçerli bir kuraldır. Şu halde yapacağınız ilk hareket tebessüm etmek olsun. Küçük bir espri ve nitelikli bir jestle kürsüye çıkmanız başlangıç için olumlu bir hava yaratacaktır. Derin nefes almayı unutmayın; ama bunu karşınızdakilere belli etmeyin.

    < Kürsüde ayakta duruş pozisyonunuza dikkat edin. Sizin için en rahat duruş hangisiyse öyle cephe alın. Kendinizi donuklaştıracak en ufak bir ihtimale dahi fırsat tanımayın. Bunun yapmak tamamen sizin elinizde.

    < Ağzınızın kuruluğuna yol açacak durumlara dikkat edin. Bu genellikle heyecandan olur. Ama kürsünün başına bir bardak su koydurtmayı unutmayın. Şunu hatırdan kesinlikle çıkarmayın: Konuşurken karşılaşabileceğiniz en büyük tuzak ağız kuruluğudur. Çünkü böyle bir durumda dudaklar oynamaz, dişler âdeta kilitlenir.

    < Konuşmaya başladığınızda kürsü korkusu diye bir durumun varlığını aklınıza getirmeyin. Böyle bir durumu yaşamak istemiyorsanız konunuzla ilgili sizi kürsü başında farklı hareketlere sevk edecek el kol hareketleri yapınız ki dikkatiniz genişleşin.

  • 26

    Kürsünün hemen yanı başında yazı tahtası varsa buraya konunu daha iyi açıklanması açısından katogorisel yazımlar veya çizimler yapabilirsiniz. Göreceksiniz ki böyle bir atraksiyon, dinleyicilerden size yöneltilen kabul edilmez negatif göndermeleri yok edecektir.

    < Bir sonraki cümleyi unuttuğunuzda tekrardan kaçınmayın. Ama konuşmanızın gerisini unuttuğunuzu kesinlikle dinleyicilere hissettirmeyin. Hemen konuya yakın fıkra veya öykü anlatmaya başlayın.

    < Konuşurken hızlı konuşmayın. Bu durum hem heyecana hem de yanlışlara yol açabilir. Yanlış bir kelime kullandığınızda veya diliniz sürçtüğünde özür dilemeyiniz; bu defa olumsuzluk noktasında daha çok dikkat çekersiniz. Konuşmanızı telaşsız şekilde sürdürün.

    < Baktınız ki sesiniz hafif titrek bir şekilde heyecana çalıyor, gözlerinizi bilakis dinleyicilerden kaçırmayın, kalabalığın üzerine bakışlarınızı iyice dikin. Bu, kürsü otoriteri olmanızı sağlayacaktır.

    < Terlemeniz durumunda hiç panik yapmadan cebinizde taşıdığınız mendilinizi çıkarınız ve ağır ağır yüzünüzü siliniz; bunu, anormal bir durummuş gibi görmeyiniz.

    Fakat sakın kağıt mendil kullanmayınız. Teri gidermeyeceği gibi, kağıt parçalanıp yüzünüze yapışabilir.

  • 27

    < El ve ayaklarınızın titrediğini hissediyorsanız sağınıza ve solunuza dönerek profildeki dinleyicilere el hareketleri kullanarak konuşma tarzını seçin. Yani kürsü başında hareketli olun, durağan olmayın. Gerçi şunu hatırlatmakta fayda var; el ve ayağınızın titrediğini ancak siz hissediyorsunuzdur, bunu seyircilerin fark edeceğini sanmayın.

    < Heyecanı ve hızlı kalp atışını dindirmenin güzel yollarından birisi duygusal bir havaya girmektir. Dinleyicilerin vicdan ve merhamet duygularını harekete geçirici bir öykü, kısa bir anektod ortama samimi ve doğal bir hava katar. Konuşmanızın konusu ne olursa olsun mutlaka duygusal moda giriniz. O zaman daha rahat konuştuğunuzu göreceksiniz.

    < Öksürme ve aksırma ihtiyacı çok doğal bir haldir. Yalnız mikrofonla konuşuyorsanız bunu yaparken dikkatli olmakta fayda var.

  • 28

    GÜZEL SÖZ SÖYLEMEK İSTEYENLER, BU SÖZLER KULAĞINIZA KÜPE OLSUN!

    < Konuşurken veya dinlerken güvensizlik uyandırmak istemiyorsanız, mutlaka karşınızdaki insanların gözünün içine bakın.

    Kautz

    < Bir güzel söz söyleme sanatı varsa, bir de güzel dinleme ve anlama sanatı vardır.

    Köle Epiktetos

    < Doğru anahtarla her şeyi söyler, yanlış anahtarla hiçbir şeyi söyleyemezsiniz. İşin tek inceliği anahtarı oluşturmaktır.

    Bernard Shaw

    < Güzel konuşmanın sırrı, lüzumsuz sözleri terk etmektir.

    Hz. Ebubekir

    < Kelimelerin gücünü bilmeden insanı anlamak imkansızdır.

    Konfüçyüs

    < Doğru kelime en önemli araçtır. Yoğun bir doğruluğa sahip o kelimelerle karşılaştığınızda, ortaya çıkan sonuç hem fiziksel, hem de ruhsal olur, elektrik gibi de çarpar.

    Mark Twain

  • 29

    < Söyleyecek bir şeyi olmayan hiçbir şey söylemesin.

    Colton

    < Bu gün karşılaştığımız en büyük, en acil ve en hayati görevin konuşmak, doğru dürüst, yüksek sesle konuşmak, ıstırap duygusuyla haykırmak, kesin ve bilimsel konuşmak ve böylece bizi üzen şeyi analiz etmek olduğuna inanmışımdır.

    Ali Şeriati

    < İki şey ruhumuzu karartır: Konuşacakken susmak, susacakken konuşmak.

    Sadi

    < Geleceğinizi berbat etmemesi için, konuşmanızı bir parça düzeltin.

    Shakespeare

    < Sözcükleri boş yere harcayamayacak kadar çok seviyorum.

    Rene Char

  • 30

    GÜZEL KONUŞMANIN PÜF NOKTALARI...

    Güzel ve etkili konuşmayı çoğunlukla eksik tanımlar ve anlarız. Güzel konuşma bir spikerin, bir tiyatro sanatçısının, kendisine verilen metni veya düşünceyi tonlama, vurgu ve benzeri kurallara bağlı kalarak canlandırması şeklinde sanılmaktadır. Oysa bu güzel ve etkili konuşmanın yalnızca bir yönünü oluşturmaktadır. Sadece kulağa hoş gelen duygu ve dileklerin dışa vurumu konuşmanın tamamı değil yalnızca bir bölümüdür.

    Güzel konuşma bir kimsenin başkaları karşısında, önceden planlanmamış bile olsa duygu, dilek ve düşüncelerini etkili bir biçimde anlatma becerisidir. Bu yüzden güzel konuşma tıpkı okumada olduğu gibi, beyinden başlayarak vücudumuzdaki birçok organın birbiri ile uyum içinde çalışması ile oluşan bir yetenek, alışkanlık, beceri ve sanat olarak tanımlanabilir. Bu işin sırrı nedir?

    Öyle insanlar vardır ki; onlar konuştukları zaman soluduğunuz havanın bile onların sayesinde olduğunu zannedersiniz. Yani; konuşmaları öylesine etkilidir ki, bulundukları her ortamda, kısa bir sürede insanları etraflarında halka yapmayı başarırlar ve çevreleri üzerinde kıskanılacak bir etkileri vardır. Konuya başka bir açıdan bakacak olursak, bildiğiniz gibi iş görüşmelerinde işveren personelini işe almadan evvel bir mülakattan geçirir. Burada amacı sınırlı bir sürede karşısındakini maksimum ölçüde tanımaya çalışmaktır.

  • 31

    Bu görüşmelerin sonunda bazen bir bakarsınız sizden çok daha az özelliklere sahip birisine, o çok istediğiniz işi, kaptırıvermişsiniz, hatta bazen hoşlandığınız kişiye bile...

    "Bu işin sırrı nedir?" diyecek olursanız bu cevap son derece açık; güzel konuşmayı becerebilmek... Çünkü konuşmak yalnızca düz bir iletişim aracı değildir. Kişinin tüm duyguları yanı sıra tüm düşüncelerini de çevresine ulaştırabildiği en etkin yoldur.

    İlgiyi dağıtmadan...

    Güzel konuşmak için Psikolog Jack Marrison Pollack'a kulak verelim: Birçoğumuz, ne söyleyeceğimizi düşünmekten, başkalarının söylediklerini doğru dürüst dinlemeyiz. Eğer siz onları dikkatle dinlerseniz, onlar da sizi, ilgiyle dinler. Karşınızdakine yetenekli olduğu konuda konuşma imkanı verirseniz, sıkıntılı bir sessizliği önlersiniz ve çoğunlukla karşınızdaki, anlattıklarına o denli dalar ki, iki insanın konuşmasına en çok engel olabilecek olan sıkılganlığı, unutmuş olur. Konuşurken, en küçük ve gereksiz; hiçbir noktayı atlamadan anlatırsanız, karşınızdaki kişi, siz daha ana konuya gelinceye kadar sıkıntıdan patlar ve ilgisi dağılır. Konuşmaya, başlamadan durup, önce aklınızda kelimeleri seçin. Bir konudan ötekine atlamayın. Konuşurken, konuştuğunuz kişinin yüzüne bakın, mırıldanmayın. Bir sorunun akıllıca sorulmasıyla, karşınızdaki kişinin "açılmasına" sebep olursunuz. "İşler nasıl?" ya da "ne haber?" gibi sorular gereksizdir.

  • 32

    Fakat, "işe nasıl başladınız?" veya "sizce nasıl" gibi sorular karşınızdaki kişiyi konuşturur ve sizin de gerekenden fazla konuşmanızı önler. Çoğu kez, ne konuştuğunuz değil de, nasıl konuştuğunuz önemlidir. Dostça bir tartışma konuşmayı zenginleştirir, fakat sertçe sarf edilen bir söz, iki tarafın da hırsa kapılıp, birbirlerinden uzaklaşmalarına sebep olur.

    Eğer biri konuşurken konuşmaya girmeniz gerekirse, konuşmayı keserken yumuşak bir cümle kullanmanız gerekir. Çoğu kez bizi sinirlendiren ve rahatsız eden kişilerle konuşmak zorunda kalırız. Böyle durumlarda konuşulan konu ile ilgilenmeye çaba harcayın. Birini haklı olarak övmek onun ilgisini kazanmak olur. İnsanlara kompliman yapmayı öğrendiğiniz an, sohbetiniz de daha zenginleşir. Nelere dikkat etmeli? Sözlü anlatımda konuşmacının önünde geniş bir zaman, tekrar tekrar okuma ve düzeltme imkânı yoktur. Bu sebeple usulüne uygun etkili ve güzel bir konuşma yapmak, aynı konu hakkında yazı yazmaktan daha zordur. Güzel yazı yazan biri aynı derecede iyi bir konuşmacı olmayabilir. Güzel ve etkili konuşmak her ne kadar kolay bir iş olmasa da yukarıda sıralanan konuşma yanlışlarından sakınmakla, bu konuyla ilgili kaynakları ve örnekleri incelemekle, biraz çaba ve dikkatle en azından öncekilerden daha iyi ve başarılı bir konuşma yapmak mümkündür. Konuşma eyleminin gerçekleştiği bir ortamda konuşmacı veya dinleyici olarak bulunuyorsanız aşağıdaki hususlara da dikkat etmelisiniz.

  • 33

    -Muhatabınıza önem verin, saygılı olun ve övünmeyin. Bu aynı zamanda kişinin kendisine olan saygısının da gereğidir. Siz muhatabınıza saygı göstermezseniz o da size saygı göstermeyecektir. -Samimî olun ve yapmacıklıktan sakının. Sözlerinizin ve tavırlarınızın birbirini desteklemesi inandırıcılığınızı artıracaktır. Söylediklerinize öncelikle sizin inandığınız her hâlinizden belli olmalıdır. -Yere, zamana, duruma, muhataba uygun bir konu seçin ve boş konuşmayın.

    Düşündüklerinizin hepsini söylemeyin fakat söylediklerinizi düşünüp söyleyiniz. Söyleyecek sözünüz olmadığı zaman susmasını biliniz. Sözü gereksiz yere uzatmayınız.

    -Çevrenizdekilere sık sık nasihat vermeye kalkışmayın. Sizin düşünceniz sorulursa usulüne uygun olarak karşılık verin.

    -Konuşurken kelime seçimine, bunları doğru söylemeye ve üslûbunuza özen gösteriniz. Söz varlığınızı genişletmeye çalışın. Sınırlı bir dille, tekrarlanan kelimelerle konuşmayın.

    -Mümkün olduğu kadar sağlam cümleler kurmaya çalışın. Uzun cümlelere hâkim olamıyorsanız kısa cümleleri tercih edin.

    -Sesin insanın kişiliğini yansıtan önemli bir unsur olduğunu unutmayınız. Dalgınlık, yorgunluk, hastalık, korkaklık, zayıflık, çekingenlik, kendini beğenmişlik gibi nitelikleri konuşmaya yansıtmamaya özen gösterin.

  • 34

    -Sesinizin tonunu duygu ve düşüncenizin özelliğine göre ayarlayın. Tek düze ses tonuyla konuşmayınız, gerektiği yerde ses tonunuzu değiştirin. Vurgulara dikkat edin.

    -Konuşmada jest ve mimiklerden aşırılığa kaçmadan, gerektiği ölçüde söz ve düşüncenin ahengine uygun olarak yararlanın.

    -Bir sunuş konuşması yapmanız gerektiği zaman (konuyu ne kadar iyi bilirseniz bilin) mutlaka hazırlık yapın.

    -Dinleyicilerinizle göz irtibatını kesmeyin. Konuşma sırasında bir noktaya, bir yere veya bir kişiye değil, dinleyicilerinizin hepsine ve her tarafa bakarak konuşun.

  • 35

    GÜZEL KONUŞMA VE DIKSIYON

    Güzel ve etkili konuşmada diksiyon (söyleniş-telaffuz-pronounciation) yani seslerin doğru çıkarılması son derece önemlidir. Fonetik bilgisi seslerin çıkarılışını inceler. Diksiyon ise buna ek olarak daha geniş bir kapsamda, ses organlarının doğru sesleri çıkarabilecek şekilde eğitilmeleri üzerinde odaklanır. Bu yönüyle diksiyon önemli ölçüde fonetiğe dayanır. Ancak biz bu bölümde konunun fonetik yönü üzerinde ayrıntılı durmayacağız.

    Türkiye?de seslerin çıkarılmasında yörelere göre farklılık vardır. Ancak güzel seslendirmede daha çok İstanbul ağzı esas alınır. Seslerin gerektiği gibi çıkarılabilmesi için ses aletlerinin- gırtlaktan başlayarak dil, dudaklar, çene ve buruna kadar tüm ses aletlerinin eğitilmesi gerekir. Bu çerçevede aşağıda çeşitli alıştırmalar yer alacak.

    Alıştırmaları yaparken ses çıkışlarını netleştireceğiz. İyi boğumlanma yani heceleri netleştirerek seslendirebilmek için dudak tembelliğini ortadan kaldırmamız gerekir. Sesleri ses organlarını abartılı kullanarak çıkaralım. Aşağıdaki doküman dört bölümden oluşmuştur: Birinci bölüm ses organlarının eğitimine ilişkin alıştırmalar; ikinci bölüm, sesli harflerin çıkarılışı; üçüncü bölüm sessiz harflerin çıkarılışı ve kullanımını anlatmaktadır. Dördüncü bölüm ise sesli ve sessiz harflerin cümle içinde karışık şekilde kullanımına ilişkin alıştırmalardan oluşmaktadır.