KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine...

32
1 KÜRDİSTAN BİLİMSEL ARAŞTIRMA MERKEZİ 28 Temmuz 2015 de Bruxelles de düzenlenen Basın Konferansına hitaben KUZEY KÜRDİSTAN BARIŞ GÖRÜŞMELERİ BM DE GÖRÜŞÜLSÜN 1 Dr Ali KILIÇ, Paris 28 Temmuz 2015 Dünya Barış Konseyi’nin kurucu başkanı Frederic Joliot-Curie "Barış herkesin işidir" diyordu. Gerçekten, Dünya Barış Konseyi kurulduğu 1949 yılından bu yana barış, silahsızlanma küresel güvenlik, ulusal bağımsızlık, ekonomik ve sosyal adelet ve gelişim, çevrenin korunması, insan hakları, bağımsızlık mücadelesi veren halklarla dayanışma için emperyalizme sömürgeciliğe ve yeni sömürgecilere karşı verilen mücadeleleri destekledi.Libya ‘ya İngiltere,Fransa, ABD, NATO ,Avrupa Birliği,Arab Biriliği Türkiye’nin desteği ile yaptığı emperyalist saldırganlığı mahkum etti.(1) Ama, Dünya Barış Konseyi Kürdistan özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini desteklemedi. Niçin? Buna pasifistlerin kendileri yanıt versinler. Burada sorulacak soru, Abdullah Öcalan ile MİT arasında ortaklaşa hazırladıkları ortak bildiri bir barış çağrısı mı ? Bu çağKürdistan Ulusal sorununa çözüm getirebilecek mi ? SORULACAK SORULAR Sorulacak soru, otuz yıldan beri şavaşan Kürtlerle Türkler arasında hangi temelde bir antlaşmaya, bir barış sağlıyabilecek mi ? Çaldırandan bu yana 1639 de Kürdistan bölüşülmesi siyasetinin yarattığı tüm düşmanlıklar sona erebilecek mi ? Jenosidlerin hesapları sorulacak mı ? Koçgiri.Palu,Zilan Dersim jenosidleri sorgulanacak mı ? Ermenilerin, Greklerin Assyro Keldaniler Jenosidleri kabul edilecek mi ?Ortadan kaldırılan 4500 köy yeniden kurulabilinir mi? Barajlar nedeniye topraklardında çıkarılan 900000 Kürd ile savaştan ötürü göçe zorlanan beş milyondan fazla Kürdler kendi topraklarına dönebilecekler mi? AKP nin orman bölgesidir diye Kürdlerin el konulan toprakları iade edilebilnir mi? Dersimde ve diğer bölgelerde kurulan Barajlar iptal edileck mi? Toprakları mayınlanan Kuzey Kürdistan mayınlardan arınabilecek mi? Kürd halkı kendi toprakların özgür ve bağımsız yaşama hakkına kavuşabilecek mi? TC 2015 yılında Ermenilerin, Greklerin Kürdlerin Assyro Keldanilerin jenosidini kabul edecek mi ? Biz MİT ve Öcalan arasındaki görüşmelerde bütün bu hakları halklar için teminat altına alabilecek bir güvence görmüyoruz.Ululararası hukuka göre böyle bir antlaşma ve güvence sağlanamıyacaktır. Görüşmeler sürerken, Türk ordusu savaşı şimdiden sürdüyorsa, bu durum, şimdi olduğu kadar, gelecekte yeni bir savaş açılmasının koşulunu içeriyorsa, MİT ile Öcalan’nın görüşmeleri barışla sonuçlanması mümkün değildir. Geri çekilmeye zorlanan gerillar, ABD üsleri 1 Paris 29 Mart 2013 tarihli açıklamamızın özetidir. Hiç bir sözcük değiştirilmemiştir.

Transcript of KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine...

Page 1: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

1

KÜRDİSTAN BİLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ

28 Temmuz 2015 de Bruxelles de düzenlenen Basın Konferansına hitaben KUZEY KÜRD İSTAN BARIŞ GÖRÜŞMELER İ BM DE GÖRÜŞÜLSÜN1

Dr Ali KILIÇ, Paris 28 Temmuz 2015

Dünya Barış Konseyi’nin kurucu başkanı Frederic Joliot-Curie "Barış herkesin işidir" diyordu. Gerçekten, Dünya Barış Konseyi kurulduğu 1949 yılından bu yana barış, silahsızlanma küresel güvenlik, ulusal bağımsızlık, ekonomik ve sosyal adelet ve gelişim, çevrenin korunması, insan hakları, bağımsızlık mücadelesi veren halklarla dayanışma için emperyalizme sömürgeciliğe ve yeni sömürgecilere karşı verilen mücadeleleri destekledi.Libya ‘ya İngiltere,Fransa, ABD, NATO ,Avrupa Birliği,Arab Biriliği Türkiye’nin desteği ile yaptığı emperyalist saldırganlığı mahkum etti.(1) Ama, Dünya Barış Konseyi Kürdistan özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini desteklemedi. Niçin? Buna pasifistlerin kendileri yanıt versinler. Burada sorulacak soru, Abdullah Öcalan ile MİT arasında ortaklaşa hazırladıkları ortak bildiri bir barış çağrısı mı ? Bu çağrı Kürdistan Ulusal sorununa çözüm getirebilecek mi ?

SORULACAK SORULAR Sorulacak soru, otuz yıldan beri şavaşan Kürtlerle Türkler arasında hangi

temelde bir antlaşmaya, bir barış sağlıyabilecek mi ? Çaldırandan bu yana 1639 de Kürdistan bölüşülmesi siyasetinin yarattığı tüm düşmanlıklar sona erebilecek mi ? Jenosidlerin hesapları sorulacak mı ? Koçgiri.Palu,Zilan Dersim jenosidleri sorgulanacak mı ? Ermenilerin, Greklerin Assyro Keldaniler Jenosidleri kabul edilecek mi ?Ortadan kaldırılan 4500 köy yeniden kurulabilinir mi? Barajlar nedeniye topraklardında çıkarılan 900000 Kürd ile savaştan ötürü göçe zorlanan beş milyondan fazla Kürdler kendi topraklarına dönebilecekler mi? AKP nin orman bölgesidir diye Kürdlerin el konulan toprakları iade edilebilnir mi? Dersimde ve diğer bölgelerde kurulan Barajlar iptal edileck mi? Toprakları mayınlanan Kuzey Kürdistan mayınlardan arınabilecek mi? Kürd halkı kendi toprakların özgür ve bağımsız yaşama hakkına kavuşabilecek mi? TC 2015 yılında Ermenilerin, Greklerin Kürdlerin Assyro Keldanilerin jenosidini kabul edecek mi ?

Biz MİT ve Öcalan arasındaki görüşmelerde bütün bu hakları halklar için

teminat altına alabilecek bir güvence görmüyoruz.Ululararası hukuka göre böyle bir antlaşma ve güvence sağlanamıyacaktır. Görüşmeler sürerken, Türk ordusu savaşı şimdiden sürdüyorsa, bu durum, şimdi olduğu kadar, gelecekte yeni bir savaş açılmasının koşulunu içeriyorsa, MİT ile Öcalan’nın görüşmeleri barışla sonuçlanması mümkün değildir. Geri çekilmeye zorlanan gerillar, ABD üsleri

1 Paris 29 Mart 2013 tarihli açıklamamızın özetidir. Hiç bir sözcük değiştirilmemiştir.

Page 2: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

2

NATO AWACS casus uçakları tarafından lokalize edilerek toptan imha etmelerine neden olacaktır.Halklarımız ve dünya halklar bu toplu kıyımlardan MİT’i TC yi Genel Kurmay’ı ve Öcalan’ı şimdiden sorumlu suçlu tutatacaktır. Hiç bir gerilla kendi bölgesi ve üssünü terketmemelidir.Geri çekilmemelidir.

SONUÇ : AKP Başbakanın «Silahlar bırakılmalıdır ve eyleme karışmış,

karışmamış (insanlar) ülkemizi terk etmelidir.(11) » açıklaması bir MİT açıklamasıdır. Gerek Erdoğan, Öcalan’nın önerisinin pazarlık konusu olmadığı ileri sürmesi, gerekse, İçişleri Bakannın Öcalan’ın posterinin taşımasının suç ve ceza olarak nitelemesi ve AKP Adalet Bakanının açıklaması, TC devletinin Strateji içinde taktik politikası MİT ve Öcalan görüşmelerinin olumsuz olarak sonuçlanacağını ortaya koyuyor,koyacaktır. Bu açıdan Öcalan’ın 21 Mart da okunana mesajı Kuzey Kürdistan ulusal sorunun çözümünde gerçek siyasal perspektif vermekten yoksundur. "Artık silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun(12)" deniliyorsa, burada Silahları kayıtsız şartsız bırakacak olan İşgalci TC Ordularıdır başka bir değişle,bu ülkeyi terkedecek olanlar Kürdistan gerilları değil, emperyalist ve sömürgeci TC develetinin ordularıdır. Bunsuz bir barış olamaz,düşünülemez. Sömürgeci ve emperyalist TC Kuzey Kürdistanı terketmek zorundadır. Yoksa. geri çekilme safsataları altında, Misakk i Milli çıpınmaları için gerillaları ilhakçı TC emelleri için kullanma siyaseti uzun sürmeyecektir.

SOMUT GERÇEKL İK NEDİR?

Sadece Kasım ayı bilançosunu ele alırsak, Kasım 2012 boyunca Türk

ordusu 16 kara,34 hava,24 topçu saldırı yaptıç HPG ise,47 eylemle karşılık verdi.201 Türk askeri,öldü14’ü yaralandı. Kasım ayında 41 Kürdistan gerillası da yaşamını yitirdi. Kasım ayı içinde 1 Skorsky helikpter düşürülürkrn. 5 Skorsky ve 1 Kobra tipi helkopter de gerilalar tarafından darbelendi. Ayrıca 4 tank.1 kjirpi araç,1 zırhlı araç,1 dağgeyiği aracaı 4 A4 ağır otomatik silah et 1 uçaksavar silahı imha edildi. Kısmen 2012 yılının Bilançosuna bakarsak Türk ordusu bir yıl içinde toplam 320 kara operasyonu, 184 hava saldırısı, 140 kobra saldırısı, 406 tank ve top saldırısı gerçekleştirirken, operasyonlar sonucu 203 kez çatışma yaşandı. Bilançonun detaylarında en fazla kara operasyonunun 55 ile Temmuz ayında, en düşük ise 2 ile Aralık ayında gerçekleştiði görülüyor. Hava operasyonlarının 44 ile Eylül’de en yüksek orana ulaştıðı, tank ve top saldırılarının ise 77 defa ile Ağustos ayında en fazla olması dikkat çekiyor. Türk ordusunun operasyonları sonucu en fazla çatışmanın 44 kez Haziran ayında yaşandığı, Ocak-Nisan arasında 12 kez, Aralık ayında ise 1 kez yaşandıðı görülüyor. Buna karşın 2012’de gerillanın 736 kez eylem düzenlediði ve 230 kez sonucu netleştirilemeyen çatışma yaşandıðı kaydediliyor. Gerilla güçleri, Ağustos’ta 183, Eylül’de 188 ve Ekim’de148 eylem gerçekleştirirken, yıl içinde yaşanan çatışmalarda HPG tarafından tespit edilen 2221 silahlı devlet gücü

Page 3: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

3

öldürüldü. Bilançoya göre 859 devlet gücü de yaralanırken, gerilla kayı 314 olarak kayda geçti. Bilançoya göre Ocak-Nisan arasında 79, Mayıs�ta 24, Haziran�da 24, Temmuz’da 22, çatışmaların en yoğun yaşandığı Ağustos’ta 31, Eylül’de 46, Ekim’de 45, Kasımda 41 ve Aralık’ta 2 gerilla hayatını kaybetti. Yıllık bilançoda 15 skorsky helikopterin düşürüldüğü, 42 skorsky helikopter (12’si Eylül ayına) ile 11 kobra helikopterin darbelendiði vurgulandı. (13) Son açıklamasında Karayılan « Devrimimiz bugün çok önemli bir aşamaya girdi. Önümüzde tehlikelerin olduğu da doğru. Herşey kesinleşmiş değil. Ama bizlerin mücadeleyi yükseltmesi lazım. Riskler var, ama riskleri azaltmak için ve Önder Apo’nun perspektifine göre hareket edebilmemiz için bizlerin daha fazla birlik olması gerekir. Ulusal birlik olmalı. Örgütsel birlik, disiplin ve fedakarlık olmalı. Kahraman şehitlerin yolunda bu şekilde hareket edersek biz bu tarihi süreçte başarılı oluruz.”» (14) Karayılan’ın ateşkes ilan etmesi, MİT ve Öcalan’ın ortak açıklamasını anlamaktan, gerillanın savaş sanatını kavramaktan uzaktır. Karayılan, her ne kadar «Bugünden sonra biz hareket olarak, KCK, PKK ve HPG olarak resmi ve açık bir şekilde ateşkes ilan ediyoruz. Özgür Kürdistan gerillaları hiçbir askeri eylem yapmayacaklardır. Türkiye sınırlarında olan askeri faaliyetleri, ateşkes çerçevesinde planlanacaktır » diyorsa da, hatırlatmak gerekir ki Sun Tzu, Şavaş Sanatı adlı denemesinde, « savaşın devlet için haayti bir önemi vardır. Yaşam ve ölüm alanıdır,imparatorluğu korumak ya da yitirmek ona bağlıdır » (15)

PKK’nin kayıtsız şartsız silah bırakmasını istiyeyen TC Genel Kurmayının kaşarlanmış mehmetçik gazetecilerinin, CİA için çalışan uluslararası yüzlerce örgütler devletler düzeyinde faaliyetler gösteren NATO gönüllü ajanlarının temel amacı PKK gerilla güçlerini tamamiyle silahsızlandırmak,onları yoketmek,onların iradesini teslim almaktır. Bu yüzden, TC ordusu saldırılarını durdurmazsa, barış sağlanamaz. TC Başbakanı MİT’in yöneticidir, AKP Adalet Bakanı uluslararası hukuka ters davranmaktadır ve gerillanın kendi ülkesini terketmesi kadar adi ve şerefsizce bir öneri olamaz.Kim kimi topraklarımızdam bizi kovuyor? AKP Adalet Bakanı nihal Atsız mı ? Bu durumda her iki kesimin BM ler gözleminde ateş-kes ilan etmeleri gerekirken TC emperyalist ve sömürgeci politikasını dayakmaktadır. Düşmanlıkların bir süre zarfında geçici olarak durdurulmasınası zorunludur. Barış, tüm düşmanlıkların sona ermesidir. Burada sadece, saldırgan durumların ortadan kaldırılması değil, aynı zamanda düşünce ve yaklaşım olarak da barışı kabul etmek gerekmektedir. Barış görüşmeleri yeni bir savaşa vesile olabilecek şartlar içermemelidir. Otuz yıllık savaş TC devleti ile Küzey Kürdistan halkı arasında geçtiği halde, görüşmeler MİT ile Öcalan arasında geçmesi kuşkuludur. AKP Hükumeti Öcalan’ın “Silah meselesini de hızla ve zaman kaybetmeden, tek bir can dahi yitirilmeden çözmek istiyorum. Bütün bunların pratikleşmesi için yüce iradeyi temsil eden Parlamento'nun ve siyasi partilerin

Page 4: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

4

sunacağı desteği çok değerli buluyorum. Geri çekilmenin hızla gerçekleşmesi ve barışın kalıcı hale gelmesi için ümit ediyorum ki Parlamento da aynı hızla üzerine düşen tarihi misyonun gereğini yapacaktır » (18)önerisine yanıtlalamıştır. Biz göreceğiz TC kabul etmemekte diretecektir. Çünkü bu görüşmeler uluslararasu hukuk ilkelerinden ve BM lerin Anayasasının güvencesinden yoksundur.Sorun TC’nin bir iç sorununa indirgenmiştir. Uluslararası Hukuk bağlıyacaklığı yoktur. Yazımınzın hareket noktası başlıktaki sorgulaması bu trajedinin esasıdır.

Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim ettiği bu gerillalar, asla bu karşı devrimci,işbirlikçi unsuru dinlememeliy diler. Çünkü, gerilla savaşçısı, düşmanın bu çözüme ulaşmak için hangi çarelere güvendiğini, hangi araçlara dayandığını, insan, hareketlilik, halkın desteği, silahlanma ve kumandanın niteliği durumlarını tahlil etmek zorundadır. Bu anlamda stratejimiz, son hedefimizin düşmana teslim olmak değil, onu yenilgiye uğratmak olduğunu aklımızdan çıkartmayarak bu sonuçlara uygun olarak saptanmalar yapmaktı. Devrimin zeminini yaratır ve takatsız kalan kitleleri güç sahibi haline getirmekti. Gerilla ezilen, fakir, geri bırakılmış, örgütsüz ve inançsız halka moral vermek, onu örgütlendirmek ve düşman ile onun arasında bir güç dengesi yaratmak için kullanılan bir silahtır. Tarihte de örnekleri görüldüğü gibi birçok halk bu şekilde güç olmuş ve başarı kazanmıştır. Şüphesiz gerilla Kürdistan'da aynı rolü oynamıştır.

Bu strateji doğrultusunda yürütülen mücadele üç aşamadan oluşmaktadır. Birincisi stratejik savunma aşaması yani gerilla savaşıdır. Bu aşamanıngelişmesi sonucunda gerilla biraz büyüdüğünde halk örgütlendirilip bununla beraber dağlarda da kızıl alanlar oluştuğunda ikinci aşama olan denge aşamasına geçilir. İkinci aşamanın örgütlenme sistemi yarı gerilladır. Bazen klasik ordu sistemine ya da yarı sistemde orduya geçiş yapılabilmektedir. Düşman ya bu araziye kolay

Page 5: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

5

kolay girmemeli ya da girdiğinde de gerilla düşmanın geldiği gibi çıkamamasını sağlamalıdır.

İkinci aşama olarak nitelenen bu denge aşamasında üçüncü aşama yani stratejik saldırı aşaması için hazırlıklar yapılır. Gerillanın stratejik saldırı aşamasına getirilebilmesi için sayı ve teknik bakımından kendisini büyütmesi esastır. Yani elinde bulundurduğu kızıl alanlarda koruyabileceği ağır silahlara sahip olması gereklidir. Bu ağır silahlara sahip olmak ve üçüncü aşamaya geçmek için de gerillanın dışardan stratejik müttefiklerden destek alması gerekmektedir. Şüphesiz siyasi alandaki destek bu noktada oldukça gereklidir. Bunun yanında halkta şehirlerde hazırlanmalıdır.

Üçüncü aşamada gerillanın dağdan saldırması ve halkın da şehirlerde

başkaldırması sonucunda düşman yenilecektir. Devrimin sonuca ulaştığı bu üçüncü aşamada stratejik saldırı aşaması olarak nitelenmektedir Gerilla savaşında taktik, büyük stratejik hedefleri izlemenin pratik yöntemidir. Başka bir deyişle taktik, stratejinin tamamlayıcısı ve bazı yönlerden, uygulanmaya konuluşudur. Son hedeflere göre çok daha değişken, çok daha esnek olan taktik yöntemler, savaşın bütün koşullarına uymak zorundadır. Savaş süresince, sabit ve değişen taktikler vardır. Her şeyden önce, gerilla eyleminin, düşmanınkine uydurmaya dikkat etmelidir.

Bu açıdan bir gerilla birliğinin belirleyici özelliği, birkaç dakika içinde

eylem yerinden uzaklaşmasını, hatta gerekli ise, birkaç saat içinde harekât bölgesinden uzak yerlere gitmesini sağlayan hareketliliğidir. Hareketlilik, sürekli olarak cephe değiştirmesini ve kuşatılmanın her türlüsünü önlemesini sağlar. Savaşın aşamalarına göre, gerilla, kuşatmadan kurtulmak için kendini özellikle geri çekilmeye hasredebilir, bu, kuşatıcıları, belki de kendileri için özellikle elverişsiz olacak bir savaşa sürüklemenin tek yoludur, kuşatmaya karşı savaşlara da girişebilir: küçük bir grup, görünüşte düşman tarafından sarılmış gibi yaparken, düşman birden bire kendini sayıca daha üstün bir grup tarafından çevrilmiş bulur, ya da bu küçük grup, ele geçirilmez bir mevzide sipere yatar, bunlar yem rolü oynar, bütün askeri birlikler ve bütün malzeme düzenli ordunun yardımına geldiğinde, çevrilir ve yok edilir. Bu savaş hareketine, bu adı taşıyan dansla alan benzerliğinden dolayı "menüet" denir: örneğin, gerillalar, her önemli noktada beş-altı adam olmak üzere bir yürüyüş kolunu çevirir, yalnız, kendileri sarılmamak için yeteri kadar uzakta dururlar. Gruplardan biri çarpışmayı başlatır; otomatikman yürüyüş kolu bütün gücünü bu grubun üzerine yöneltir. Bu anda, düşmanla teması kaybetmeksizin, gerillalar geri çekilir, aynı anda bu kez diğer bir gruptan gelen saldırı başlar. Ordu, daha önceki manevrasını tekrarlar, gerillalar yeniden geri çekilir. Böylece büyük bir tehlikeyle karşı karşıya gelinmeden, bir düşman kolunu hareketsiz bırakmak, büyük miktarda cephanesini boşu boşuna harcatmak ve moralini bozmak mümkündür.

Page 6: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

6

Bu konuda Mao için “Gerilla stratejisi öncelikle uyanıklığa, hareketliliğe vesaldırıya dayanmalıdır. Strateji düşmanın durumuna, araziye, mevcut iletişim hatlarına, göreli güçlere, havaya ve halkın durumuna göre ayarlanmalıdır. “ der. Bunun taktik saldırısını şöyle dile getirir.” Gerilla savaşında doğudan geliyormuş gibi görünen ve batıya saldıran taktiği seçin; içi dolu olandan kaçının, içi boş olana saldırın; saldırın; geri çekilin; yıldırım gibi indirin, kararları yıldırım gibi alın. Gerillalar daha güçlü bir düşmanla çarpışırken, düşman ilerleyince onlar çekilir; durunca onu taciz ederler; yorgun düştüğünde ona darbe indirirler; geri çekilirken kovalarlar. Gerilla stratejisinde düşmanın arkası, yanları ve diğer hassas noktaları onun yaşamsal noktalarıdır ve işte bu noktalar tacizin, saldırının, dağıtmanın, yorma ve yok etmenin gerçekleşmesi gereken yerlerdir.” (19)

Mao’dan çok General VoNguyen Giap’ın tezleri Kürdistan’”da verilecek yeni dönem için gerçerlidir. « Ayaklanmacı hareket daha iyi örgütlenip, disiplin ve ekipman kazandıkça düzensiz savaş savaşçılarının zorunlu olarak yarıkonvansiyonel veya konvansiyonel savaşa (‘hareketli’ savaş) doğru dönüşmeleri yahut yükselmeleri/ilerlemeleri gerekiyordu, der,Incelememizin ilgili bölümünde General Giap’a önemli yer vereceğiz. “ Mao’ya gelince,,” Gerilla formasyonlarından Ortodoks alay örgütlenmesine doğru aşamalı bir geçiş olmalıdır. Hem siyasi hem askeri anlamda gerekli bürolar ve personel sağlanmalıdır. Aynı zamanda uygun ikmal birimleri, tıbbi ve hijyen birimlerinin yaratılmasına dikkat edilmelidir. Ekipman standardı yükseltilmeli ve silah tipleri çoğaltılmalıdır. İletişim ekipmanları unutulmamalıdır. Ortodoks disiplin standartları tesis edilmelidir.(20) demektedir.Onun için Öcalan’ın gerilları teslim etme siyaseti yanlış bir siyasetdir.Gerilla hareketi bunu red etmelidir. Nitekim Başbakanın konuşmasına karşı Karayılan gerekli yanıtı verdi ve Gerilla hareketinin Erdoğan’ın anladığı biçimde geri çekilme Gerilla’nın gündeminde olmadığı dile getirildi.

HAREKET NOKTAMIZ :ÖZGÜR VE BİLİMSELCE DÜŞÜNMEK Yüzyılımızda Kurdistan halkının yaşadığı trajedilerin başka örneklerine rastlamak imkânsızdır. Kürdistan çözülmemiş bir moleküler biyoloji sorunundan ya da nükleer fiziğin gizemli atomunun henüz bütünüyle çözülmemiş bir sırrından daha gizemli duruşa sahip gibi gösteriliyor. Oysa yaşadığımız güncel trajedisi bir gerçeklik.Bu görülmeyen gizemi molekülere benziyor. Bilimsel olarak vardırlar,ama molekülerler görülmezler. Bu duruş çağımızı, insanlığımızı ve felsefi düşüncemizi sorguluyor. Bu kadar güzel, bu kadar zengin, bu kadar tarihsel olan ülke, nasıl olur da zaman ve mekanının bu hiçlik boşluğunda anlamsız kala biliyor ? Sorulması gereken soru, sömürgeci ve emperyalist devletlerin yoksayıcı politikasında Kürdistan ulusunu yoksaymaya, yoketmeye kimin hakkı vardır ? Onun geleceği üzerine dünya pazarlarındaki

Page 7: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

7

pazarlıklara hangi emperyalist ve sömürgeci güç cesaret edebilir ? Başka bir değişle, varlıkla yokluk arasında, Mİ T ile Öcalan’a bu görüşmeler hakkını ve yetkisini kim verdi ? Kürdistanlı politikacılar, milletvekilleri bu sonsuz tarihsel hatayı nasıl gerçekmiş gibi kamuoyuna sunabilirlar ve bu tarihsel hatayı gerçek bir çözüm olarak kabul edebiliyorlar ? Hem sömürgeci devletlerin, ABD ve Avrupalı emperyalist devletlerinin ,hem de siyasal aktörlerin insanlık tarihine karşı işledikleri suçun cezasının tarih karşısında çok ağır olacağı şimdiden bilinmelidir. Bu iki yüzlü, iğrenç siyasal bir jenosidin amacı 2014 seçimlerine endexlidir. Başka bir değişle, amaç, Batı Kürdistan sorununun çözümünü, TC bağımlı kılmak, Kürdistan ulusal birliğine ve Kuzey Kürdistan’ın kendi geleceğini tayin etme hakkına karşı çıkmak, TC’nin ilhakçı emperyalist Osmanlı İmparatorluğuna yeni islami sömürgeler katmak, kişisel özgürlük temelinde yeni bir İdrissi Bitlisiler bulmaktır. Öcalan « Cumhuriyet tarihinin bu en zor sorunu çözümlendiğinde, Türkiye’nin iç barışında aldığı güçle bölgede lider bir ülke olarak hamle gücüne kavuşacağı kesindir. Ortadoğu’da liderlik dönemi Orta Asya’dan Balkanlar ve Kafkaslara kadar etkili olma anlamına gelecektir. Demokratik sistemin çözüm gücü, başta barış olmak üzere, birçok çelişki ve sorun olan bu bölgelere haklı bir müdahale ve desteğin verilmesi ve istenmesine de yol açacaktır. Bu, aynı zamanda gelişmiş ekonomi ve kültürel gelişmenin de taşırılarak zenginleşmeye yol açacaktır. Türkiye iki binli yıllara bu perspektifle girmektedir. Kürt sorunu ayak bağı idi” Öcalan’nın Türkiye’nin emperyalistleşmesine katılması ve Kürdistan ulusal birliğine karşı çıkmasının hareket noktası budur. Yoksa, bir gazetecinin belirttiği “Soykırım kıskacındaki halkı savunmak”, “Ortadoğu halkları federasyonu” önererek halkların kardeşliğini, milliyetçilik yerine “demokratik ulus” tezini » savunmak değil, Kürdistan ulusunun kendi geleceğini tayin etme hakkını inkâr etmektir.«PKK’nin politik çizgizinde aydınlatılması gereken en önemli konu ayrı bir devlet içerip içermediğine ili şkindir. »Bağımsız Kürdistan » sloganını kullanılmasına rağmen,bunun bağımsız bir devlet anlamına geldiğini söylemek zorduır.» (21) Ahmet Zeki Okçuoğlu’nun dürtmesiyle « 1970 İstanbul DDKO üyesi » (22) olduğunu ileri süren Öcalan,« Elde duygusal yanı ağır basan ilkel milliyetçi yorumlarla,réel sosyalizmin dogmatik « ulusların kaderini tayin hakkı » yorumları gerçeği vermekten uzaktı.»(23) diyordu. Öcalan’a göre « devlet amaçlı ulusla ulus amaçlı devlet mücadeleri çağın kanlı gerçeğinin ana etkenidir. Iktidar ve devlet ulusu buluşturmak, modernite çağının ana kaynağıdır. Marxizmin ve genel olarak sosyolojinin ulus devletin baskı ve sömürü ile bağlantısını göremeemsi veya ulus develti çok sıradan bir üstyapı kurumu olarak sunması temel bir eksiklik ve çarpıtmadır » (24)Asıl çarpıtmayı yapan

Page 8: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

8

Öcalan’ın kendisidir..Gazetecinin söylediğinin aksine, kitabın kapağında « soykırım » değil kültürel soykırımdır, « halk » değil, « Kürtler » yazılı. Öcalan, »soykırım » değil, « kültürel soykırımındaki Kürtleri savunmak » tezinden bahsediyor. Oysa Öcalan konuyu çarpıtıyor. « Fiziki soykırımı yötemi genellikle hakim elit kütürüne,yani ulus devlet kültürüne göre, üstün konumda olan kültürel guruplara uygulanır.(..) İkinci soykırım yöntemi olan kültürel soykırımı, daha çok hakim elit ve ulus devlet kültürüne göre zayıf gelişmemiş durumda bulunan halk,etnik topluluk ve inanç guruplarına uygulanır»(25) diyor.Oysa, BM sözlerşmesine göre « jenosid oluşturan eylemler Bu Sözleşme bakımından, ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen aşağıdaki fiillerden her hangi biri, jenosid suçunu oluşturur. a. Gruba mensup olanların öldürülmesi; b. Grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi; c. Grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak, yaşam şartlarını kasten değiştirmek;d. Grup içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler almak; e. Gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletmek; Sözleşmenin 3 maddesine:1-Jenosid de bulunmak;-2-Jenosid de bulunulması için işbirli ği yapmak;3-Jenosid de bulunulmasını doğrudan ve aleni surette kışkırtmak;4- Jenosid de bulunmaya teşebbüs etmek;5-Jenoside iştirak etmek; Sozlesmenin 4 maddesine göre Kişilerin cezalandırılması -Jenosid suçunu veya üçüncü maddede gösterilen fiillerden birini i şleyenler, anayasaya göre yetkili yöneticiler veya kamu görevlileri veya özel kişiler de olsa cezalandırılır. Sozlesmenin 5 maddesine göre« Sözleşmeci Devletler, bu Sözleşmenin hükümlerine etkililik kazındırmak, ve özellikle soy kırımdan veya üçüncü madde belirtilen fiillerden suçlu bulunan kimselere etkili cezalar verilmesini sağlamak için, kendi Anayasalarında öngörülen usule uygun olarak gerekli mevzuatı çıkarmayı taahhüt eder.» Sözleşmenin 6. maddesine göre« Jenosid suçu ile suçlanan kişilerin yargılanması Jenosid fiilini veya Üçüncü maddede belirtilen fiillerden birini işlediğine dair hakkında suç isnadı bulunan kimseler, suçun işlendiği ülkedeki Devletin yetkili bir mahkemesi, veya yargılama yetkisini kabul etmiş olan Sözleşmeci Devletler bakımından yargılama yetkisine sahip bulunan uluslararası bir ceza mahkemesi tarafından yargılanır.» Sözleşmenin 7. maddesine göre « Suçluların iadesi jenosid fiili ve Üçüncü maddede belirtilen diğer fiiller, suçluların iadesi bakımından siyasal suçlar olarak kabul edilmez. Sözleşmeci Devletler bu tür olaylarda kendi yasalarına ve yürürlükteki sözleşmelere göre suçluları iade etmeyi üstlenir.»

Buna karşılık, Öcalan’ın yaklaşımı uzlaşmacıdır. Öcalan sınıf mücadelesini redder, Sömürgeci TC devleti ile uzlaşmayı ve ittifak politikasını arar. Kendi ezilen ulusunun devlet kurma hakkını inkâr eder. Bu aynı zamanda diğer ezilen ulusların kendi geleceklerini tayin etme hakkının da inkârıdır.Sömürgecilere karşı savaşan ezilen Kürd ulusun ayrıma hakkına

Page 9: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

9

sahiptir. Sınıf mücadelesi açısından milli baskılara eğemen türk ulusun eğemen sınıflarının Kuzey Kürdistan pazarlarına kayıtsız ve şartsız eğemen olma hakkını karşı çıkmak ilhakçı ve gaspçı politikasına tâbi kılma politikasına son vermek Kürdistanlı işçi ve köylülerinin gerilla hareketiyle birleşip işbirlikçi Öcalan siyasetini alaşağı etmektir..Aksi bir politika AKP li sömürgecilerin imtiyazcı,ilhakçı politikasına, Kürd toprak ağaları ve Ticaret burjuvazisinin islamcı politıkasına boyun eğmektir, sömürgecilerin jenosidçi politikasının devamını istemek demektir. Böylece ,ezilen ulusların kendi bağımsız devletlerini kurma hakkına karşı çıkmaktır.Ulusal sorunu ulusal özerkliğe indirgemektir. Bu konuda Öcalan’ın açık ulusal ve sömürgesel programı yoktur.Öcalan her alanda Türk ulusunun eğemen sınıflarının çıkarları Kuzey Kürdistandaki imtiyazlar politikasını savunmaktadır.. “Kemalist kültür milliyetçisiyim”,anam türktür” söylemi bu noktada düğümleniyor.Öcalan,«Kürt insanının önünde tek yol bırakılmış gibidir.Hakim ulus devleti içinde erimek,tümüyle değerlerinden vazgeçmek! Bundan başka yaşam yolu yoktur.» (34) Ferda Çetin” Ulusların kaderlerini tayin hakkı bir hak ise eğer ve bir halk da tercihini bu yönde kullanıyorsa, bu iradeye ve bu tercihe saygı duymak olağan bir hal alır. » (35) diye yazıyor. Doğru. Acaba Öcalan Kürdistan Ulusunun kendi kaderini tayin etme hakkına saygı duyuyor mu, savunuyor mu? Yoksa, niye inkâr edip, Bundan başka yaşam yolu yoktur» diyor . Batı Ermenistan sorununda aynı inkârcı tutumu sergilemiyor mu ? Öcalan kime hizmet etmek için yapıyor bunu? Başka bir değişle, Ferda Çetin hangi temelde MİT ile Öcalan’ının çağrısını mutlak ve doğru olarak kabul ediyor ve savunuyor ? Ferda’nın kaderi,Öcalan’ın kapısındaki, « bütün küçük insanların kaderidir » değil de nedir ?

Öcalan Kürdlerin Kurtuluşunu kendi devletlerini kurma hakkında görmüyor. Birinci ve ikinci dünya savaşlarının sonucunda, bütüm emperyalistler Kürdistan decletinin kurulmamsı için hem fikirdi. 75.000 kişilik Doğu Timor devleti kuruldu, Filistin BM girdi. Öcalan açıkça Orta Doğudaki emperyalist paylaşım faktörünü ve faktörün Kürdistan’da bir devletin kurulmasına karşı çıkışını gözardı ediyor. Emperyalizm faktörünü kapitalizmden ayırarak sahte bir model sunuyor ve bu modeli Ortadoğu’da genelleştiriyor..« Demokratik

modernitenin iktidar tekelini (ulus-devleti) amaçlamayan demokratik ulus

kavramıyla, kapitalizme alternatif toplumcu komünalite kuramı; bölgeyi kanlı

savaşların, katliam ve soykırımların, sürekli kriz ve kaosun alanı olmaktan

çıkaracak ideal modeli sunmaktadır.”

Öcalan arap emperyalizminin,ingiliz,fransız,alman, türk ve rus emperyalistlerinin bir asırdan beri Kürdistan devletinin kurulmasını engellemek için oynadıkları rolü görmemezlikten geliyor. Kendisi “Arap

Page 10: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

10

sorunları için kapsayıcı bir çözüm modeli demokratik ulus ve toplumcu

komünalite temelinde aranmak durumundadır.” diyor. Aynı şeyi “Ortadoğu’da diğer önemli bir çoğul ulusu Türk ve Türkmenler” için düşünüyor. Öcalan’a göre” “.Türk ulusal sorunları da hacimlidir. Çin’deki Uygur Türklerinden Rusya

hegemonyasında yaşayan çok sayıdaki özerk ve devlete sahip Türklere,

Anadolu’daki Türkiye Cumhuriyeti Türklerinden Balkan, Kafkas ve

Ortadoğu’daki, hatta Avrupa’daki Türklere kadar hepsinde ulusal sorunlar

yaşanmaktadır.” Oysa Türklerin ve Türkmenlerin ulusal sorunu çözüme ulaşmıştır. Devletleri vardır. TC devleti emperyalist bir devlet durumuna gelmiştir. Onun bu anlayışının aksine “Türk ve Türkmen toplulukları arasında

sert bir iktidar savaşı” yoktur. Emperyalist TC nin Türkmenistan’la askeri ve siyasi ilişkileri ne ise, Orta Doğu’da Kerkük’teki Türkler için siyaseti emperyalist bir siyasettir. Bu açıdan.”Günümüzde Türk ulusal toplulukları için

demokratik modernite kuramı en uygun çerçeveyi “oluşturmuyor. Öte yandan,” Demokratik Türk Konfederasyonu projesi “ fikri, pantürkçü ve panislamcı bir fikirdir.emperyalist hegemomyacı özellik taşımaktadır. Bu proje” dünya barışı

ve demokratik modernite sistemi için büyük katkı “sunamaz. Bu projenin başlangıcı, Ermenilerin, Greklerin Küdlerin ve Assyro Keldanilerin ve Kürdlerin jenosidleri ile gerçekleşti.

Öcalan Kürdistan ulusal sorunun çözümünü emperyalist ve sömürgeci yapının ortadan kalmasında görmüyor. Öcalan, binlerce yıl yerleşik yaşamını sürdüren Kürdistan halkının büyük bir kesiminin jenoside maruz bırakıldıkları, topraklarından zorla kovulduklarını, ulusal ve sömürgeler sorunun çözümünün Kürdistan halkının kendi uşusal devletlerini kurmakla mümkün olacağını anlamıyor. O,” Kapitalist modernite döneminde dıştan dayatılan ulus-devlet

egemenliği gücü yettikçe kültürel soykırımlar ve zaman zaman fiziki kırımlarla

kendi içinde eritmek istemişlerdir. İslam uygarlığı döneminde de aynı politikalar

din aracılığıyla meşru kılınmak istenmiştir. Kürtler ulusal toplum olmayı

iktidar-devlet gücüyle sağlama şansına pek sahip değildir. ” diyor.

Kuzey Kürdistan’da, emperyalist ve sömürgeci TC ye karşı verilen otuz yıllık silahlı mücadele, Abdullah Öcalan’nın yakalanıp TC ye teslim olmasından bu yana, Kürdistan’ın özgürlük ve bağımsızlık stratejisi tamamen tasviye edildi. Öcalan« Staratejik hedef”Türk sömürgeciliği,iç ve dış dayanakları” gibi bir saptamanın aşılması bunun yerine “ oligarşik yapı ve uzanltıları” demenin daha gerçekçi ve cözümleyici olacağı kanısındayım. Yine “ulusal kurtuluşçuluk “yerine” Demokratik kurtuluş” kavramının daha doğru bir mücadele anlayışına

Page 11: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

11

hizmet edeceği,legal legal mücadele diline uygun olduğu açıktır» (42) diyordu. Aradan ondört yıl geçmesine rağmen, bir halkın, bir ulusun özgürlüğü ve bağımsızlığı tek kişilik hücreye mahkum edilen bir tutuklunun özgürlüğüne, sağlık sorunlarına indirgendi. Siyasal bir Partinin TC Parlementosundaki milletvekilleri MİT ile Öcalan arasındaki görüşmeleri göklere çıkardı.Onlar bu sorunun niçin MİT ile Öcalan arasında kilitlendiğinin sorusunu sormadılar.Kuzey Kürdistan sorunu, TC nin bir iç sorunu mu yoksa uluslararası hukukun bir sorunu mudur? Eğer öyle ise, MİT ile Öcalan arasındaki görüşmeler, BM Milletler anayasasının ikinci maddesine, (43) aykırı mı değil mi?

Öcalan bu aykırılığı 15 Mart 1993’de yaptığı basın toplantısında şöyle dile getirdi« Biz hemen Türkiye’den ayrılalım diye bir yaklaşım içinde değiliz. Bu konuda gerçekçiyiz. Bu tutumu basit bir taktik olarak anlamak gerekir» (44)Öcalan,”savunmamaın ana özü,çok tekrara içerse de “demokratikçözüm” kavramında yoğunlaştırıldı. Daha önceleri sınırlı değindiğim bu yaklaşımı oldukça aştım. Bunda tesadüfen elime geçen Leslie Lipson’un”Demokratik uygarlık” adlı kitabının katkısı oldu.” (45) diyor.Öcalan’a göre “sadece ayrı devlet anlamında yorumlanan “ulusların kaderlerini tayin hakkı,gerçekten bu yorumuyla çıkmazdı. Kürdistan pratiğine sorunu yokuşa sürme yanı ağır basıyordu.” Aslında sorunu yokuşa süren MİT ile Öcalan arasındaki bu görüşmeler BM’lerin “Uluslar arasında, halkların hak eşitli ği ve kendi geleceklerini kendilerinin belirlemesi ilkesine saygı üzerine kurulmuş dostça ili şkiler geliştirmek ve dünya barışını güçlendirmek için diğer uygun önlemler » almaya ilişkin ilkesine, aykırıdır. Bu tutum « Sömürge yönetimi Altındaki Ülkelere ve Halklara Bağımsızlık veerilmesine ilişkim BM Genel Kurul’un 1514(XV) sayılı 14 Aralık 1960 tarihli bildirgesine» aykırı bir tutumdur.Başka bir değişle bu görüşmeler BM lerin “Halkların eşit hakları ve self-determinasyonu ilkesinin çağdaş milletlerarası hukuka önemli bir katkıda bulunduğuna ve bunun etkin şekilde uygulanmasının Devletler arasında egemen eşitlik ilkesine saygı esasına dayalı dostane ilişkilerin geliştirilmesi için büyük önemi » (46) olan bu ilkesini nasıl yok saymaktadır. Üstelik MİT ile Öcalan bu görüşmeler Birleşmiş Milletler Yerleşik Halklar Hakları Sözleşmesinin 3 maddesine tamamen aykırıdır. Çünkü bu sözleşmeye göre « Yerleşik halklar kendi geleceklerini kendileri belirleme hakkına sahiptir. Bu hakkın tabiatı dolayısıyla kendi siyasi statülerini belirleme ve ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınma için izlenecek yolu özgürce seçme hakkına sahiptirler.» (47) O halde MİT ile Öcalan Kuzey Kürdistan halkının uluslararası hukuk gereğince yararlanacağı haklardan hangi hakla, nasıl mahrum bırakabiliyorlar ? Bunlara bu hakları kim verdi ? BDP milletvekilleri nasıl bu hazsızlığı alkışlıyabilirler ? Bunlara sormak gerek MİT’in PKK ve Kürdler hakkındaki görüşü nedir ? Jenosidlerin kitle kıyımlarının uygulayıcısı aydınlarımızı diri diri yakan, JİTEM ve KONTGERİLLA ile jenosidleri işleyen MİT’in Öcalan’la ahpap çavuşluğu nereden kaynaklanıyor ? Öcalan ‘ın görüşleri MİT’in görüşleri arasındaki ortak

Page 12: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

12

noktalar nelerdir ? Kuzey Kürdistan sorunun Türkiye’nin iç sorununa indirgenmesinde MİT’in ve Öcalan’ın ortak ideolojik ve politik tezleri hangi noktalarda birleşiyor ? Niçin Öcalan Kuzey Kürdistan ulusunun kendi kaderini tayin etme hakkına karşı çıkıyor, onu inkâr ederek Demokratik Özerkliğe, kişisel haklara indirgiyor ? Kürdistan halkının kendi devletini kurma hakkına karşı çıkışı TC nin sömürgeci ve ilhakçı politikası ile uzlaşmıyor mu ? Bu karşı çıkmada MİT ile Öcalan arasındaki ortak düşünce uyumunun temeli nedir ? Neden Öcalan Batı Kürdistan halkının Güney Kürdistan yönetimine yaklaşmasına karşıdır ? Neden Öcalan bu konuda TC devletinin ilhakçı sömürgeci politikasını, Suriye Baass politikasını kendisine yakın görüyor ve Güney Kürdistan halkıyla birleşmesine karşı çıkıyor ? Bu işbirlikçiğin kaynağı nedir ? Hangi teorik tezlerden kaynaklanıyor ? Niçin, neden Öcalan Marxizmin düşmanı CİA ajanlarının tezlerine dayanıyor ?,Marx Engels, Leninin ulusal sorun konusundaki tezlerine karşı çıkıyor ? KCK ve PKK,PJAK bu askeri ve siyasi kararlara karşı ne diyorlar ? Toptan ve koşulsuz silahsızlamaya evet demek otuz yıllık silahlı mücadelenin toptan imhası değil mi ? Niçin Türk ordusu silahsızlanmıyor, Kürdistan’dan def olup gitmiyor,onun yerine gerilların teslim olmaları isteniyor ? Niçin TC, ABD, NATO ve Avrupa emperyalist ülkelerinden PKK’ye savaşmak için yardım diliyor ? ABD ve Avrupa emperyalistler TC sömürgeciliğine karşı verilen silahlı mücadele,Türk ordusunun saflarında yer almadılar mı ? Emperyalist Fransa 1989’da Mitterrand ve Özel arasında 75 askeri proje imzaladı.2000 yılında TC ile Fransa askeri işbirliği Antlaşmasını imzalandı. Buna Sosyalist Başbakan Lionel Jospin Chirac General Kıvrıkoğlu ortak imza attılar. 7 Ekim 2011 de Fransa İçişleri Bakanı Claude Guéant Naim Şahin le birlikte PKK ye karşı savaşmak için ortak anti terrör sözleşmesi imzaladılar. MİT bu sözleşme de yer alıyordu. ABD ve Avrupalı emperyalistler PKK yi terrörist listesine alırken, Kürd ulusunun kendi geleceğini tayin etme hakkına karşı çıkıyorlardı ve sorunun BM getirilmesine engeller çıkartıyorlardı.Bunun temelinde, sorunu TC nin bir iç sorunu haline getirmek değil miydi ? PKK ve KNK yöneticileri bunu nasıl kabul edebilecekler ? Bunun hesabını nasıl verecekler ? KCK adına Murat Karayılan, Önderliğin ortaya koyduğu perspektifin doğru olduğuna ve katılacağımıza dair karar kılmış bulunuyoruz; ancak bir takım görüş ve önerilerimizi de cevabi mektubumuzda sunmuş bulunmaktayız (48)diyor. KNK yöneticileri, uluslararsı emperyalizmin piyonu olan ONG lerin peşine takılırken, izledikleri çizgi uluslararası emperyalist karşı devrime hizmet ettiklerinin farkındalar mı ?

TC ASKERİ SALDIRISI GEN İŞ BOYUTLARA VARIYOR

“Diyarbakır 2'inci Hava Kuvvet Komutanlığı 8. Ana Jet Üssü'nden dün de savaş uçakları kalkış yaptı. Güney Kürdistan'ı bombalayan savaş uçaklarının kalkış yaptığı bu üsse son 10 gündür ise CASA CN235 tipi askeri kargo uçakları iniş yapıyor. Daha önce genelde gece saatlerini tercih eden nakliye uçakları artık

Page 13: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

13

gündüz saatlerinde de görülebiliyor. Öte yandan Diyarbakır 2'inci Hava Kuvvet Komutanlığı'na Eskişehir, Balıkesir ve Amasya'dan 25 savaş uçağı geldiği bildirildi.

Türk ordusu askeri operasyonlarını aralıksız sürdürüyor. En şiddetli savaş yıllarından biri olarak değerlendirilen ve 320 kara operasyonu ile 324 hava saldırısının gerçekleştiği 2012 yılının ardından, 2013’e yine operasyon ve can kayıpları ile girildi. 31 Aralık 2012 tarihinde Amed’in Lice İlçesi kırsalında düzenlenen operasyonda aralarında HPG Askeri Konsey Üyesi Ertem Karabulut’un da bulunduğu 10 gerilla yaşamını yitirdi. Bir hafta sonra ise, 7 Ocak’ta Hakkari’nin Çelê (Çukurca) ilçesi kırsalında düzenlenen operasyonlara eylemle karşılık veren HPG gerillalarından 14’ü hayatını kaybetti.31 Aralık’ta Avaşin bölgesi obüs ve havan toplarıyla bombalanırken yılın ilk kapsamlı saldırısı 14 Ocak’ta gerçekleşti. Kandil bölgesinde Zergele ve Enze köyleri, Zagros bölgesindeki Avaşin Basya vadisi, Gare bölgesindeki Şeranê ve Zewkê köyleri, Zap bölgesindeki Sîda köyü ve çevresi bombalandı. Oldukça geniş bir hatta yayılan hava saldırısında; Selam Şadır (Afat İntikam), Cebrail Ölmez (Dijwar Colemêrg), Erdal Şalo (Koçer Zozan), Lokman Göktaş (Zana Koser), Muhammed Elver (Zerdeşt Tolhildan), Şaxwan Miradi (Erdal Ciwan), Özkan Buzak (Brusk Dorşin) isimli 7 HPG gerillası yaşamını yitirdi. Saldırıda siviller de zarar gördü. Silê köyünde bulunan 6 ev tamamen yerle bir edildi.Türk resmi kaynakları 8 saat süren bombardımanlarda ilk kez “beton delici bombaların” kullanıldığını açıklıyordu. Türk Başbakan Recep T. Erdoğan’ın gerillaların ‘geri çekilmesini’ daha fazla dillendirdiği Şubat ayıyla birlikte hem Kuzey’de operasyonlar, hem de gerilla alanlarına bombardımanlar yoğunluk kazandı. Şubat ayına girişle Dersim, Mazıdağ, Lice-Genç-Muş üçgeni, Şırnak’ın Besta ve Cudi alanları, Amed'in Lice, Hani, Silvan-Kulp İlçeleri kırsalı, Mardin, Bingöl’den ardı ardına operasyon haberleri geldi. Bunlardan 14 Şubat’taki Lice-Genç-Muş üçgeni, 21 ve 25 Şubat’ta Lice’de düzenlenen operasyonlar halkın canlı kalkan eylemleri nedeniyle durdu. Sınırdaki askeri yığınak ise, kapsamlı bir operasyon hazırlığı olarak yorumlandı.

Page 14: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

14

Henüz başlangıç aşaması olarak nitelendirilen ‘süreç’le ilgili gelişmeler hız kazanırken, Türk savaş uçakları hemen her gün Medya Savunma Alanları’na bombardıman ya da taciz uçuşu için Amed'den havalanır oldu. Kandil, Zap, Gare, Metina, Haftanin gibi alanlarda sadece gerilla güçleri değil sivil halk da hedef alındı. 8 Şubat’ta Kandil’in Zergele Köyü ve çevresine dönük bombardımanda köylülere ait araziler zarar gördü. Köylülerin oluşturduğu gençlik merkezi yerle bir edildi. 13 Şubat’ta Haftanin’e bağlı Şeraniş ve Keşan Köyleri; 20 Şubat’ta Kandil’in Lewce Köyü ve çevresi, Metina’da ise Dergine Köyü ve çevresine tonlarca ağırlıktaki bombalar yağdırıldı. Daha sonraki açıklama da Karayılan « Türk devlet güçlerinin saldırıları söz konusu oluyorsa, gerillanın da buna karşı kendini savunma ve misilleme hakkı vardır ve gerilla bunu yapacaktır. Yapmak zorundadır. Hiçbir biçimde bizim şiddet karşısında boyun eğmemiz ve geri adım atmamız söz konusu değildir.Aynı açıklamada Karayılan’ın çelişkili ifadesine tanık oluyoruz.(..)Biz kendi açımızdan kararlı bir biçimde bunu ifade etmek durumundayız. Hareketimizin sağladığı güçlü birlik ruhu ve Önderlik etrafında kenetlenme gerçeği, bu konuda her türlü engeli kararlıca aşma olanağını sunmaktadır. »(49) Erdoğan bilmeli ki biz Kürdistanlıyız, bu ülkeyi çok seviyoruz ve bu ülke için çok bedel verdik. Erdoğan ‘ya Türkleşerek tek milleti kabul edeceksiniz ya da nereye gidiyorsanız gidin’ diyor. Ben de diyorum ki; sizin ne işiniz var ülkemizde. Burası Kürdistan’dır. Bizim ülkemizdir. Asıl siz çekin gidin ülkemizden. Kürt halkı üzeride silahlı baskı ve siyasi soykırım olduğu sürece bu özgürlük gerillası ve Kürt halkının direnişi de olacaktır. Bunu herkes iyi bilmelidir- Sayın Kışanak “Barış süreçlerinde tarafların farklı amaçları olabilir. Hükümet ve devletin önceliği PKK’nin silahlarını almaktır. Kürtlerin ise haklarının anayasal güvenceye alınması. Bu süreç bir tarafın beklentileri yok sayılarak yürütülemez” dedi. Burada ciddi bir yaklaşım olmasaydı, askerlerin bırakılması gündeme gelmezdi. Kürt tarafının onurlu bir barışın sağlanması konusunda ciddi bir refleks gösterdiğinin ifadesidir. Hükümetin de ciddiyetle meseleye yaklaşması gerekiyor. Biz, bir insanın ailesine kavuşmasının ne olduğunu, ne anlama geldiğini çok iyi bilen insanlarız. Biz bundan sadece mutluluk duyarız. Konuyu insani yönüyle ele alıyoruz. Biz, barışın kalıcı ve gelişmesi için karşılıklı adımların atılması gerektiğini söyledik. Biz, bunu söylediğimiz zaman birileri hemen pazarlık olarak değerlendiriyor. Oysa ki barış olacaksa, yeniden kucaklaşmayı sağlayacaksak, karşılıklı olarak toplumu rahatlatacak adımların atılması gerekir, . (50)

TC,AKP hiç bir somut atmıyor. MİT Öcalan’la görüşmeler yaparken,öte yandan Diyarbakır’da tutuklamalara devam ediyor. Genel Kurmay askeri saldırılarına ve gerillara pusu kurup onları toptan yoketme planlarını adım adım yerine getiriyor. Bu insalığa karşı,halklara karşı işlenmiş ve işlenecek olan savaş ve jenosid suçudur.

Page 15: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

15

Türk ordusu, operasyon ve saldırılarını sürdürüyor. Medya Savunma Alanları ile Kuzey’deki bazı bölgeler bombardımana tabi tutulurken bazı bölgelerde de operasyon başlatıldı. Sınıra askeri yığınak yapmaya devam eden Türk ordusu, karakol inşaatlarının yanı sıra teknik donanıma da ağırlık verdi.

HPG Basın ve İrtibat Merkezi yaptığı yazılı açıklamayla Medya Savunma Alanları’na bağlı Zap bölgesinin de önceki akşam saatlerinde obüs ve havan toplarıyla bombalandığı belirtildi. Açıklamada, “13 Mart günü 16.00 ile 18.00 saatleri arasında Medya Savunma Alanları’nın Zap bölgesi sınırları içinde bulunan Şehit Karwan alanına yönelik işgalci TC ordusu tarafından obüs ve havan toplarıyla bir bombardıman düzenlenmiştir” denildi. Medya Savunma Alanları geçtiğimiz hafta da Türk savaş uçakları tarafından bombalanmıştı. Amed’deki hava hareketliliği ise sürüyor. Diyarbakır 2. Taktik Hava Kuvvetleri Komutanlığı 8. Ana Jet Üssü’nden dün sabah saatlerinde 7 savaş uçağı kalkış yaptı. Şenlik Köyü'nde yaşayan 27 yaşındaki Leyla Benice, helikopter sesleriyle uyandıklarını belirterek, "Dışarıya çıktık dağlar bombalanıyordu. Köydekiler ani bir refleks ile operasyon bölgesine akın etti. Herkes tepelere çıkmaya çalışıyordu" dedi. Askerlerin engelleme girişimlerinin sonuçsuz kaldığını belirten Benice, şöyle konuştu: "Askerler önümüzü kesti 'Nereye gidiyorsunuz geri dönün' diye bağırdı. Biz yolumuza devam ettik. Halk askerlere 'Siz gidin dağlarımızdan bu dağlar bizimdir, sizin ne işiniz var buralarda' diye tepki gösterdi. Lice halkı dağlarda işgalci Türk ordu birliklerine karşı “defolun gidin, bu dağlar bizim” diyebiliyorsa ve güçlü bir direniş sergileyebiliyorsa, halkımız, gençlerimiz neden Kürdistan şehir-kasabalarında aynısını yapmasın? Neden hala sömürgeci Türk polis sürüleri sokaklarımızda rahat dolaşabiliyor? Neden hala gençlerimizi, çocuklarımızı katledebiliyorlar? İstediğini, istedikleri zamanda evlerinden, işyerlerinden alabiliyorlar?

Cemil Bayık “Erdogan dibêje bila derkevin derveyî sînoran wê demê pêvajo dest pê dike. Tiştê ku ji çareseriyê fêm dike ne çareseriya pirsgirêka Kurd e, derxistina gerîlayan a derveyî Tirkiyeyê û bêparastin hiştina Kurda ye. Beyî avêtina gaveke bi tenê anîna rojevê ya derketina gerîlayan, tê wateya mikûrkarina; ‘ezê careke din li ser Kurdan serdestiya siyasî, leşkerî, civakî û çandî pêk bînim.’ Yanî tê wateya mikûrhatina ku careke din wê li ser civakê, xwe ferz bikin û demokrasî û azadî pêk neyê. Ev tev nîşan didin ku têgihiştina çareseriyê tune ye û polîtîkayên berê tên parastin. Ev nêzîkbûn didin xwuyakirin ku hikûmeta AKP’ê dixwaze tevkujiya çandî bidomîne, serdestiya xwe ferz bike û polîtîkayên heta niha meşandina berdewam bike.

Dema li polîtîkayên AKP’ê û dewleta Tirk tê mêze kirin, peşve vekişîn li aliyekî; dikare were gotin ku şert û mercê agirbestekê jî tune ne. Rêberê Gelê Kurd dixwaze polîtîkayên bêencam ên dewleta Tirk derbas bike û pêvajoyeke

Page 16: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

16

çareseriyê biafirîne. Lê belê dewleta Tirk û AKP ne çareseriyê berovajî dixwazin têgihiştin û polîtîkayên berê li gor şert û mercên demê bidomînin. Yanî di neçareseriyê de israr dikin. Gotina bila dervekin derveyî sînor tê vê wateyê. Bi rengekî vekirî ev tê wateya xistina pêşiya hespê ya erebeyê. Diyare ku ev yek pêk nayê. Gelê Kurd îradeya xwe teslîmî AKP’ê nake. Ji ber vê yekê jî heta îradeyeke çareseriyê dernekeve holê û ji bo çareseriyê gavên cidî neyên avêtin ne mijara gotinê ye ku pozîsyona gerîlayan were guhertin. »51)

Güney Kürdistan Devlet Başkanı sayın Barzani, Güney Kürdistan’da TC verdiği askeri üslerden onlarla yaptığı askeri sözleşmelerden hiç bahsetmeden Kuzeydeki gelişmeler konusunda şunları söylüyor.

“Peyama birêz Abdullah Ocalan li Newroza îsal da ku têda daxwaza dawî anîna tundutîjiyê û li ber girtina awayê siyasî û demokratiyan dike, ji bo çareserkirina aştiyaneya pirsa Kurd hengavekî girînge. Ji bilî piştgirî û pêşwaziya wê peyama birêz Ocalan em bawerin ew rêya rast û diruste ku çendîn sale me pêdagîriyê li ser kiriye ku pirsa Kurd siyasiye. Ew pirs ne li rêya serbazî û ne jî bi awayê çekdarî nayê çareser kirin.

Pêvajoya aştî babeteke pêwîstî bi pabendbûna prensîpên serxistina aştî û bîhnvedana hemû aliyek heye û neku taktîkekî siyasî û demkî pêwîste wekî stratejiyek bê temaşe kirin. Daxwaz ji hemû aliyek dikîn bi cîddî hevkar bin ji bo wê yekê ku hengavên praktîkî li pêşkêşî bi cîhbûn û berqerarbûna aştî û çareserbûna siyasî û aştiyaneya pirsa Kurd bê avêtin. Herêma Kurdistanê jî wekî çawa salên berê amadeyê yarmetîdana pêvajoya aştiyê bûye, ji bo serxistina aştî û çareseriya siyasiyaneya pirsa Kurd li Tirkiye, niha jî amadeye bi hemû şiyanek ve yarmetiya her du aliyan bide.» (52)

Amcasının ve babasının yolunda yürüyen, Nakşibendici TC şeriatçılarına gönül borcunu ifade eden Güney Kürdistan Başbanı aynen :

« Nêçîrvan Barzanî di axavtina xwe de li hember wan pêngavên li Tirkiyeyê ji bona çareserkirina pirsa kurd tên avêtin kêfxweşiya xwe nîşan da û got ku, hikûmeta herêma Kurdistanê piştgiriya wê pêvajoyê dike û amadeye hevkariyê jî digel bike. Nêçîrvan Barzanî pêngavên her du aliyan ji bo aşitiyê bi pêngavên giring wesif kirin û hêvî kir ku, ew pirosesa li Tirkiyeyê destpêkirî bigehe armanca xwe û çaresr, xêr û xweşiyê bo her du gelê kurd u turk bi xwe re bîne: » (53)

Buna karşılık Sayın Kışanak MİT ile Öcalan arasındaki görüşmeler konusunda «Bu görüşmelerden bir şey çıkar mı? Güvenmiyorsunuz biliyorum, kuşkuyla yaklaşıyorsunuz biliyorum. Ama yıllardan beri bugüne halkımızla beraber direnerek, bedel ödeyerek, geldik. Bugünden sonra da, aynı direniş, aynı inançla şehitlerimizin özgürlük mücadelesini bizler tamamlayacağız» (54)

Page 17: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

17

KUZEY KÜRD İSTAN DA AYKIRILIK VE UYUMSUZLUK DURUMU

Bu durum, Kürdistan ulusal Kurtuluş hareketi önünde, bir aykırılık ve uyumsuzluk ortaya koyuyor. Bir aykırılıktır , çünkü, Parti ulusal Kurtuluş mücadelesine öncülük edecek, kitleleri silahlı mücadeleye katacağı, özgür ve bağımsız bir Kürdistanı kuracağı yerde insiyatif bir kişinin eline bıraktı. Barış görüşmeler uluslararası düzeyde BM de olacağı yerde, sömürgeci TC devletinin bir iç sorununa, MİT Öcalan görüşmelere indirgendi. Öcalan, “PKK bir nevi milis güç olarak örgütlemek zorundaydı” (55) derken pratikte işlevi Kürdistan ulusunun kendi geleceğini tayin etme yerine, partiyi TC devleti lehine dönüşen bir siyasette « bir nevi milis güç olarak » kullandığını savundu. Şimdi Öcalan MİT ile görüşmelerinde bu« milis güç » rolünü oynuyor.Daha önce herkes bu gücün kimlere karşı nasıl kullanıldığı çok iyi biliyor. Türkiye’nin iç politikasına bağımlı kılınan bu güdümlü,geleceği olmayan bu görüşmelerin hiç bir kalıcı çözüm ve sonuç vermeyeceğini şimdiden açık ve seçiktir.. Arınç, “Biz bu aktörden etkisini, Türkiye için örgüt üzerinde gösterebilir miyizin peşindeyiz” diyor.

Uyumsuzluktur, çünkü,Kürdistan’ın özgürlük ve bağımsızlığı için silahlı mücadeleyi başlatan PKK, kendi çizgisinden asla vaz geçmemeliydi. Öcalan yakalandığında,çözülmesi, kişisel kurtuluşu için devlet hizmet etme sözünü vermesi TC bayrağını öpmesi itirafları parti suçuydu. Kendisini Hz İbrahime, Musa’ya ve Eyüb’e benzetmesi, çekinmesi, , polise tokat atan milletvekili Sabahat Tuncel’i “ka şmer” olarak nitelemesi bir uyumsuzluktur . Sabahat Tuncel’i “kaşmer olarak niteleyen Öcalan TC polisinin gaddarlığını savunuyor. Öcalan düşmana Parti hakkında verdiği bilgilerden, itiraflarından ötürü, ve bu görüşmelerin sonuçsuz kalacağı gözönüne alınarak düzenlenecek olan Kongrede Öcalan Parti tarafından yargılanmalıdır ve partiden atılmalıdır Sonuçta insiyatif gerilla mücadelesine ve silahlı halk hareketine bırakılmalıdır. Öcalan’dan ötürü PKK asla özgürlük ve bağımsızlık stratejisinden vazgeçmemelidir. Geri çekilmeyi red etmelidir. Geçmişte olduğu kadar şimdi de gerillanın mevzi değiştirmesi geri çekilmesi binlerce savaşçının yaşamına malolacağı açıktır.

IV.NEDEN GÖRÜŞMELER BM LER İN KOM İSYONLARINDA GÖRÜŞÜLMÜYOR?

Birleşmiş Milletlerin asıl amacı uluslararası barış ve güvenliği gerçekleşmektir. Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen insan haklarının ve temel özgürlüklerin uygulanması için öncelikli bir uluslararası önkoşul olduğuna kanaat getirilir. (87) Başka bir değişle, Birleşmiş Milletler,uluslararası barış ve güvenliği korur uluslararası uyuşmazlık veya durumların düzeltilmesini ve çözümlenmesi için barışçı yolları arar. Bunu adalet ve uluslararası hukuk ilkelerine uygun olarak gerçekleştirmek ister. Uluslar arasında, halkların hak

Page 18: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

18

eşitli ği ve kendi geleceklerini kendilerinin belirlemesi ilkesine saygı üzerine kurulmuş dostça ilişkiler geliştiri5r ve dünya barışını güçlendirmek için diğer uygun önlemleri alır.Fakat BM hiç bir zaman Kürdistan ulusunun kendi kaderini tayin etme hakkını,BM Anayasının 1.maddesini ve Aralık 1960 1514 nolu deklarasyonu,bağımlı ve sömürge Kürdistan’a uygulamadı. BM, dahil olmak üzere Halkların henüz kendi kendilerini tam olarak yönetmediği bölgelerin yönetilmesinden sorumlu olan ya da bu sorumluluğu yüklenen Birleşmiş Milletler üyeleri, Kürdistan’da yaşayan halkların çıkarlarını savunmadı. Kürdistanlılar yerli halkı olduğu halde BM, Yerleşik halklarla ilgili kabul ettiği kararnameyi Kürdistan özeline uygulamadı. Sözkonusu halkların kültürüne saygı göstermedi, onların siyasal, ekonomik ve sosyal bakımdan ilerlemelerini ve eğitim alanında gelişmelerini sağlamayı, onlara hakça davranmayı ve onları baskılardan korurmaya yanaşimadı. Kürdistani olarak ortaya çıkan pek çok kuruluş ve örgüt ( Sürgünde Kürdistan Parlamentosu, KNK vs.) zımmi olarak sömürgeci güçlerle uzlaşlaşma yolunu seçtiler.1989 dan itibaren Paris Kürd Enstitüsü, Mitterrand’ın poltitikasının peşine takılarak, Kürdlerin statütüsünü Çingenelerin statüsüne indirgediler.Elikanlı emperyalistlerin uşağı S.G. ingiliz Lord Russell Johnston ve TC yöneticilerinin katıldığı Konferans’da aynı statukoyu sürdürdü. Lord Russel’a yazdığım mektupta« Kürdistan 40-45 milyonluk bir ulustur.1916 ‘da ingiliz ve fransız emperyalistlerinin kendi aralarında bölüştüğü bu sömürge ülkenin halkı çingeneler bir tutulamaz. Biz çingenelerin haklarına karşı değiliz, ama siz ingilizler kendinizi çingene olarak kabul ediyorsanız, onlara tanıdığınız aynı haklardan yararlanın, biz değil, biz kendi özgürlük ve bağımsızlığımızı kendimiz tayin ederiz.» (88)diye yazdım. Apocu sahte diplomatlar emperyalizmin aynı politikasına yattılar. Sorunu BM getirmek için en ufak bir çaba göstermediler.

Görüşmelerin MİT ile Öcalan arasında değil, BM Komisyonlarında görüşmelerini sağlamada TC saflarında kaldılar. Oysa, Kürdistan bir sömürgedir. Birincisi “Sömürge yönetimi Altındaki Ülkelere ve Halklara Bağımsızlık veerilmesine ilişkim BM Genel Kurul’un 1514(XV) sayılı 14 Aralık 1960 tarihli bildirgesi üilkemizin ba ğımsızlığını istememiz uluslararası hukukun uygulanması demektir. Çünkü” Kürdistan sorunu, sömürgeciliğin tasfiye edilmesi çerçevesindeki bir çözüm ile barışa varmalıdır. Gerçek barış; ülkeye(toprağa),Kürdistan ulusunun kolektif varlık ve haklarına, bağımsız siyasal iktidar üçlüsüne bağlı olarak gelişecektir. Sorun ile çözümü bu çerçeveye oturtulmadıkça; dile getirilecek her “çözüm ve barışın” sahte olacağı ve hakikatteki çözüm ile barışın gelişi için yeni mücadelelere yol açacağı da sır değildir.”

Bu konuda, BM Genel KuruluGenel Kurul, Dünya ezilen, sömürge ve bağımlı uluslarınınn « temel insan haklarına insanın vakar ve değerine, erkeklerin ve kadınların ve büyük ve küçük (bütün)milletlerin eşit haklarına olan inançlarını yeniden teyid etmek ve daha geniş hürriyet içinde sosyal

Page 19: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

19

gelişmeyi ve daha iyi hayat standartlarının iyileştirmek için Birleşmiş Milletler Şartı’da ilan ettikleri kararlılığı akılda tutarak, İstikrar ve refahın ve bütün halkların eşit haklarına ve kendi kaderini kendi tayin etme hakkına, ve ırk, cinsiyet, dil veya din ayırımı yapmadan, herkes için insan haklarına ve temel hürriyetlerine evrensel saygı ve riayet ilkelerine dayalı, barışçı ve dostane ili şkilerin şartlarını yaratma ihtiyacınının bilincinde olarak, Bütün bağımlı halkların ihtiras halindeki özgürlük isteğini ve onların bağımsızlıkllarını elde etmedeki belirleyici rolünü kabul ederek, Bu hakların özgürlüklerinin inkârından ve ya onların önündeki engellerden, gittikçe artan ihtilafların ortaya çıktığını bunun dünya barışı için ciddi bir tehlike teşkil ettiğinin farkında olarak, Birleşmiş Milleterin Vesayet altındaki ve özgür olmayan ülkelerde bağmsızlık hareketini,kolaylaştırmadaki önemi rolünü göz önünde tutarak, Dünya halkları nın ateşli bir şekilde bütün tezahürleriyle sömürgeciliğin sona ermesini arzu ettiğini kabul ederek,sömürgeciliğin devam etmesinin milletlerarasõ ekonomik işbirliğinin gelişmesini önlediğine, bağımlı halkların sosyal, kültürel ve ekonomik gelişmesini engellediğine ve Birleşmiş Milletler’in evrensel barış idealine aykırı olduğuna kani olarak, Halkların doğal zenginliklerini ve kaynaklarını, karşılıklı yararlanma ilkesi ve uluslararası hukuka istinat eden uluslararasekonomik işbirliğinden doğan herhangi bir yükümlülüklerine halel gelmeksizin, serbest bir şekilde kendi amaçları için tasarruf edebileceklerini teyit ederek, Kurtuluş sürecinin karşı konulmaz olduğuna ve ciddî buhranlardan sakınmak için sömürgeciliğe ve onunla bağlantılı bütün ayırma ve ayırımyapma uygulamalarına son verilmesi gerektiğine inanarak, son yıllarda çok sayıda bağımlı ülkenin özgürlük ve ve bağımsızlığına kavuşmalarını alkışlayarak ve bağımsızlığı henüz kazanmamış olan bu ülkelerde gittikçe artan güçlü istemi ve yönelimini kabul ederek; Bütün halkların devredilmez tam özgürlük ve bağımsızlık , egemenliklerini kullanma, ve ulusal ülkelerinin bütünlüğü hakkına sahip olduklarına kani olarak, sömürgeciliği bütün şekil ve tezahürleriyle çabuk ve şartsız olarak sona erdirme zaruretini resmen ilân eder. (89) Ve bu amaçla; Aşağıdaki hususlanrı beyan eder; 1. Halkların yabancı tahakkümüne, hakimiyetine ve sömürüsüne tabi kılınması temel hakların inkârıdır. Birleşmiş Milletler Şartı’na aykırıdırr ve dünya barış ve işbirliği için bir engeldir. 2. Bütün halkların kendi kaderini kendilerinin tayin etme hakkı vardır; o hakka binaen serbest bir şekilde siyasî statülerini tespit ederler ve ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmelerini serbestçe takip ederler. 3. Siyasî ekonomik, sosyal veya eğitsel hazırlığın yetersiz olması hiçbir surette bağımsızlığı geciktirmenin bir mazereti olmamalıdır. 4. Bağımlı milletlerin tam bağımsızlık haklarını barışçı bir şekilde ve serbestçe kullanmalarına imkân vermek için, onların aleyhine yöneltilmiş olan bütün silahlı hareketler veya her çeşit baskıcı tedbirler sona erecektir; ve ulusal ülkelerin bütünlüğüne saygı gösterilecektir.

Page 20: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

20

5. Sömürgeci baskı altında ve özgür olmayan Ülkelerde veya bağımsızlıklarını henüz elde edememiş olan diğer bütün ülkelerde tam bağımsızlık ve özgürlük haklarını kullanmalarına imkân vermek için, onların serbestçe açıklanmış irade ve arzularına uygun şekilde herhangi bir ırk, din ve ya renk ayırımı yapmadan bütün yetkilerin bu ülkelerin halklarõna şartsız ve kayıtsız bir şekilde devri için acil tedbirler alınacaktır. 6. Bir ülkenin millî birliğinin ve ülke bütünlüğünün kısmen veya tamamen bozulmasını amaçlayan herhangi bir teşebbüs Birleşmiş Milletler Şartı’nõn amaç ve ilkeleri ile bağdaşmaz. 7. Bütün Devletler, Birleşmiş Milletler Şartı’na, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ne ve bu Bildiri hükümlerine, bütün Devletlerin eşitli ğine ve iç işlerine karışmama ve bütün halkların egemen haklarına ve ülke bütünlüğüne saygı esasına göre sadakatle harfiyen riayet edeceklerdir. (90) BU sözleşmenin 1 bölümü halkların kendi kaderlerini tayin etme hakkına ili şkindir. Birinci maddeye göre; Halkların kendi kaderlerini tayin hakkı 1. Bütün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir. Bu hak vasıtasıyla halklar kendi siyasal statülerini serbestçe tayin edebilir ve ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerini serbestçe sürdürebilirler. 2. Bütün halklar uluslararası hukuka ve karşılıklı menfaat ilkesine dayanan uluslararası ekonomik işbirliği yükümlülüklerine zarar vermemek koşuluyla, doğal kaynakları ve zenginlikleri üzerinde kendi yararına serbestçe tasarrufta bulunabilir. Bir halk sahip olduğu maddi kaynaklardan hiç bir koşulda yoksun bırakılamaz. 3. Kendini Yönetemeyen ve Vesayet altındaki Ülkelerden sorumlu olan Devletler de dahil bu Sözleşmeye Taraf bütün Devletler, kendi kaderini tayin hakkının gerçekleştirilmesi için çaba gösterir ve Birleşmiş Milletler şartının hükümlerine uygun olarak bu hakka saygı gösterir. Sözleşmeninim ikinci maddesi, Sözleşmenin iç hukukta uygulanması ve ayrımcılık yasağına ilişkindir. 1. Bu Sözleşmeye Taraf her Devlet, gerek kendi başına ve gerekse uluslararası alanda özellikle ekonomik ve teknik yardım ve işbirliği vasıtasıyla bu Sözleşmede tanınan hakları mevcut kaynakları ölçüsünde giderek artan bir şekilde tam olarak gerçekleştirmek için, özellikle yasal tedbirlerin alınması da dahil, gerekli her türlü tedbiri almayı taahhüt eder. 2. Bu Sözleşmeye Taraf Devletler, bu Sözleşmede beyan edilen hakların ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya diğer bir fikir, ulusal veya toplumsal köken, mülkiyet, doğum gibi her hangi bir statüye göre ayrımcılık yapılmaksızın kullanılmasını güvence altına almayı taahhüt ederler. 3. Gelişmekte olan ülkeler, insan haklarını ve ulusal ekonomik durumlarını dikkate alarak, bu Sözleşmede tanınan ekonomik hakları vatandaş olmayan kişilere hangi ölçüde tanıyacaklarına karar verebilirler.»

Page 21: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

21

Barışı koruma faaliyetleri, BM’nin uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden uyuşmazlıkların çözümüne yönelik çabalarının büyük çoğunluğunu oluşturuyor. (91)

17 Haziran 1992’de Güvenlik Konseyi’ne sunulan bu rapor, uluslararası

barışın sağlanmasını dört ana kavram çerçevesinde ele almıştır. Bunlar sırasıyla “çatışma önleyici diplomasi”, “barışı oluşturma”, “barışı koruma” ve “çatışma sonrası barışı inşa etme” kavramlarıdır. Bu kavramlardan ilk üçü, daha önce kullanılan ancak Genel Sekreterce yeniden tanımlanmış kavramlardır. Örneğin, “çatışma önleyici diplomasi” kavramı eski Genel Sekreterlerden Dag Hammarskjöld tarafından geliştirilmi ştir. (92)

Raporun “Tanımlar” başlığını taşıyan II’nci Bölümünde “önleyici

diplomasi”, “barış yapma” kavramları klasik biçimde ve BM Anayasası’nda yer aldığı biçimde tanımlanırken, “barışı koruma (peacekeeping)” kavramı şöyle tanımlanmıştır: “Barışı koruma hem çatışmaları önleme, hem de barışı inşa etme imkânlarına açılım sağlayan bir tekniktir.” (93)

Birleşmiş Milletler’in ana kuruluş amaçlarından biri uluslararası barışın

sağlanmasıdır. Son yıllarda edinilen deneyimler Birleşmiş Milletler'in daha önce olmadığı kadar yoğun bir şekilde barışın inşasına –yani barış ortamını güçlendirecek ve pekiştirecek altyapıyı oluşturma çabalarına odaklanmasına neden olmuştur. Edinilen tecrübe, kalıcı barışın ancak sosyal adaleti, insan haklarına saygıyı, iyi yönetim ve demokratik süreç ile ülkelerin ekonomik olarak kalkınmalarına yardımcı olarak elde edilebileceğini göstermektedir. Hiçbir kurum söz konusu amaca ulaşılması için gerekli olan uluslararası deneyim,ehliyet, eşgüdüm sağlama yeteneği ve tarafsız tutuma Birleşmiş Milletler’den daha fazla sahip değildir. BM lerin Amacı, uluslararası barıs ve güvenligi korumak olan BM, uluslararası barıs ve güvenligin korunmasında, öncelikle sorunun giderilmesi için barısçı çözüm yollarına basvurmaktadır. Durum böyle iken Kürdistan’da otuz yıllık silahlı mücadele niçin BM leri ilgilendirmiyor ? Ancak, BM’nin faaliyetleri barışı korumak ve ihtilaflara çözüm bulmak ile sınırlı değil. BM ve bağlı kuruluşları, çoğu kez pek fark edilmese de, yeryüzünde insanların yaşam kalitesini artırmak amacıyla pek çok alanda kapsamlı çalışmalar gerçekleştirdiği halde Kürdistan’da soykırımlara göz yummuştur. BM, Dünya’nın dört bir yanında demokratik kuruluşları devlet kurarken Kürdistan sorunun adil bir barışla çözüme bağlanması konusunda sağır ve dilsiz kalmaya devam etmiştir. Pratikte, BM, Ateşkes ve çatışan güçlerin birbirlerinden ayrılması: Dar kapsamlı bir harekât dahi taraflara nefes alma

Page 22: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

22

zamanı tanıyacağından görüşmelerin başlatılması için bir fırsat sağlarken Kürdistan’da sekiz kez ilan edilmiş terk taraflı ateş kese karşı sessiz kalmıştır.. Kapsamlı barış anlaşmalarının uygulanmasını Kürdistan’da kasten uygulamamıştır.

BM, Uyusmazlıkların barısçı yollarla çözülmesine iliskin düzenlemeler, Antlasma’nın VI. Bölümünde "Uyusmazlıkların Barısçı Yollarla Çözülmesi" baslıgı altında ele alınmaktadır.6 VI. Bölümdeki hükümler Antlasma’nın 33. ve 39. maddelerini kapsamaktadır. Uyusmazlıkların barısçı yollardan çözülmesinde Güvenlik Konseyi ön plana çıkmaktadır. 33. maddenin birinci fıkrası, uluslararası barıs ve güvenligi tehlikeye düsürecek nitelikte bir uyusmazlıga taraf olanların her seyden önce görüsme, sorusturma, arabuluculuk, uzlasma, hakemlik ve hukuki çözüm yolları ile, bölgesel örgütler ya da antlasmalarla veya kendi seçecekleri baska yollarla bu uyusmazlıgı gidermelerini öngördüğü halde, BM, üyelerine uyusmazlıklarını kendi seçecekleri yöntemlerle çözmeleri sorumluluğunu yüklememiştir.

Görüsme

MİT ile Öcalan görüşmesi Kürdistan sorununu TC nin iç sorununa indirdediğinden, bu görüşmelerin uluslararası hukuk güvencesi yoktur. TC devlet politikası bir inkâr ve imha politikasıdır. Halkların jeneosidi üzerine kurulmuştur. Bu açıdan devlet olarak MİT ile Öcalan arasındaki görüşmeleri bile kabul etemmektedir. MİT ile Öcalan arasındaki çağrı MİT’in çağrısıdır. TC sömürgeciliğinin psyholojik savaş politikasının ülke düzleminde BDP milletvekillerini ed kullanarak uygulanmasıdır. Oysa. Barış Görüşmeleri, BM lerde ,Uluslararası iliskilerde uyusmazlıkların çözülmesinde en sık basvurulan yöntemdir. Taraflar dogrudan bir araya gelerek her türlü diplomatik girisimlerde bulunurlar ve uyusmazlıgın bitirilmesi için çözüm ararlar. Görüsmelerde karsılasılan ilk sorun, görüsmelerin nerede yapılacagıdır. Görüşmeler için en uygun yer genellikle tarafsız bir ülke olmaktadır. Görüsmelerde, tarafların uzlasabilecegi konuların öncelikle ele alınması çözüme ulasılmasını kolaylastırabilir Sorusturma TC sömürgeciliğ. Savaş ve jenosid suçlarını işlemiş bir ülkedir. Bu suçlar, BM anayasına aykırı suçlardır. Buna rağmen BM Güvenlik Konseyine bağlı ,Uluslararası Ceza Mahkemesi insancıl hukuk kapsamındaki kimi suçları kovuşturan ve 20. yüzyılın sonlarında kurulup 21. yüzyılda uluslararası insancıl hukukun egemenliğine katkı yapan ilk uluslar-üstü hukuksal bir mekanizma olduğunu kabul edenler var. Bu haliyle insanlığa karşı işlenen en ağır suçların faillerinin cezasız bırakılmaması yönünde büyük bir adımı temsil eden ve

Page 23: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

23

kuruluşundan bu yana 106 ülkenin yargı yetkisini tanıdığı Mahkeme, henüz Ermeniler, Grekler, Assyro Keldaniler özellikle Koçgiri, Zilan Dersim jenosid suçları ve savaş şuclarını işleyen devletleri yargılama konusunda da yetersizliği,pratiksizliği ortadadır. Çağrı metninde bu olguyu gözlemliyoruz. BM Güvenlik Konseyi tarafından Kontrol edildiği için bu Mahkeme bağımsız bir mahkeme değildir. Jenosid ve savaş suçlarını yargılama da 2002 tarihinden önceki işlenmiş savaş ve jenosid suçlarını yargılamaması bu mahkemenin hukuksal procedürlerindeki anti demokratik niteliğini ortaya koyuyor. Bu aksaklık ve çelişkiler Mahkemenin evrensel hukuk normlarına aykırı olduğunu dile getiriyor. Mahkemenin insan hakları hukuku açısından da yeni bir döneme işaret ettiğini söylemek mümkün değildir.

Uluslararası Ceza Mahkemesinin yargı yetkisine giren jenosid suçları , insanlığa karşı suçlar ile savaş suçlarının yeryüzünde işlenmiş en ciddi suçlar olduğu olduğu halde, yargılama usulu kanununa getirdiği şartlar suçlu devletlerin, sömürgecilerin ellerini kollayarak serbest dolaşmalarına Mahkeme izin vermektedir. Bu yanıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi ciddi uluslaraarsı bağımsız hukuk kuruluşu değildir. Başka bir değişle, Mahkeme Uluslararası Ceza Hukuku ve İnsan Hakları Hukukuna dinamik bir katkıda bulunmamamaktadır. Örneğin Türkiye, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni kuran Roma Statüsü'nü imzalamadığı için, Dersim Koçgiri savaş jenosid suçlarını işlemiş TC ye karşı bu mahkemede dava açmak mümkün değildir. Bu açıdan Uluslararası Ceza Mahkemesi, insanlığa karşı işlenen en ağır suçların kovuşturulduğu, ilk kalıcı ve bağımsız uluslararası mahkeme olduğunu ileri sürmek inandırıcı değildir. Yargı alanına giren, soykırım, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve saldırı suçlarından dolayı şahısları, üst düzey devlet yetkilisi ya da asker olmalarına bakmaksızın, yargılayabildiği bir gerçek olduğu halde, suçları,suçluları yargılamaya zaman sınırını koyduğu ve yargılama yetisinin BM Milletler Konseyine bir devlet tarafından getirilmiş olma şartına bağlı kıldığı için bu durum uluslararası Hukukun bağımsızlık ilkesine aykırı evrensel hukuk normlarıyla çelişmektedir. Jenosid suçlarını işlemiş devletleri,temsilcilerini yargılamak gerekir. Bu gerçekleşmezse, daha önce kurulan Mahkemelerin sonucunun "ütopya"nın gerçeğe dönüşmesine (94)olanak vermiyecektir. Çağrının birinci çelişkisi bu noktada kaynaklanıyor. Sorunun “BM, İnsan Hakları Komitesine de taşın »masına gelince, 26 Ağustos 1998 Dersim Jenosid suçlularının yargılanması için BM yaptığımız başvuru, İnsan Hakları Azınlıklar Komisyonuna havale edildi. O Zaman BM Milletler nezdinde Güvenlik Konseyi denetiminde Jenosid ve Savaş Suçlarını yargılayan bir Mahkeme yoktu. Uluslararası Adalet Divanına davayı götürmek te BM Milletler Güvenlik Konseyine endexliydi. Aynı yıl Birleşmiş Milletlerin ev sahipliğinde gerçekleştirilen, Uluslararası Ceza Mahkemesi Kurulmasına Dair Tam Yetkili Temsilciler Diplomatik Konferansı'nda kabul edilen

Page 24: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

24

Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü, Birleşmiş Milletlerin kurulmasından bu yana, en yenilikçi ve heyecan verici gelişmelerden birisi olarak nitelenmiş (95) olsa bile ve dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından, "... gelecek kuşaklara hediye edilen bir umut ve evrensel insan hakları ile hukukun üstünlüğüne doğru atılan dev bir adım" olarak tanımlanmıştır96) yargısı Jenoside maruz kalmış halkların davalarının görülmesine mutlak bir yanıt vermemektedir. Bu açıdan TC sömürgeciliğnin, savaş ve jenosid suçlarından yargılanma girişimi olmamıştır. Bu nedenle,uyuşmazlıkların nedeninin dogru degerlendirilmesini sağlamaya yönelik çabaların çözümünü MİT ile Öcalan arasına kilitleme son derece sakat bir yötem ve girişimdir. MİT ve Öcalan yötemleri dar anlamda sorusturma, bir çözüm saglamaktan daha çok çözüm bulmaya yönelik bir çaba olmaktan uzaktır. Biz bu görüşmeleri yanlış çürük,Kuzey Kürdistan’a barış getireceğine inanamıyoruz. MİT ile Öcalan görüşmelerine HAYIR. Bunun yerine 1907 La Haye Sözlesmesi çeçevesinde yeni bir sistem oluşturma Sözlesmede, sorusturma komisyonlarının, BM lerde kurulmasını ve uyusmazlıga taraf olan devletlerin aralarında yapacakları özel bir anlasma ile kurulacağı, ele alınacak konuların, komisyonun kuruluş şekli ve yetkilerinin de bu anlaşmada belirlenecegi ifade edilebileceğine kanaat getiriyoruz. Arabulma ABD ve AB MİT ile Öcalan arasınadki görüşmeleri olumlu görürken, Genel Kurmay sitesinde yayınlanan uluslararası planda ulusal kurtuluş hareketlerine karşı verdikleri mücadeleye MİT ile Öcalan arasındaki mücadele denk düştüğü için TC sömürgecliği lehine bir destek vermektedirler. Kürdistan Ulusal sorununun çözümü lehinde arabuluculuk yapmak niyetinde değidir. Bu açıdan Obama’ın İsrail’e ziyareti ilginç bir gelişmedir. Bu açıdan MİT ile Öcalan görüşmeleri,uyuşmazlıklarda görüş ayrılıklarını azaltmak ve çözüm saglamak için üçüncü tarafların devreye sokma girişiminden uzaktır. Zira, devletlere arası arabuluculuk sadece uyuşmazlığın taraflarını bir araya getirip görüsmelerini sağlamakla yetinmek değil, fakat aynı zamanda taraflar arasındaki Kürdistan sorununun görüsmeler yoluyla sadece Kuzey Kürdistan’daki ulusal sorunu çözmekle uzlaşma sağlamakla sınırlı kalmayıp,ezilen halkların ve azınlıkların sorunlarını da çözmeye çalışmaktır. Bu konda MİT ile Öcalan değil, Devletler arabulucu olabilirler.. Arabulucu ile çözüm arama BM tarafından oldukça fazla kullanılan bir yöntemdir Uzlaştırma Taraflara aralarındaki uyuşmazlığı çözmeleri için izlemeleri gereken yol veya doğrudan uyuşmazlıgın çözümü konusunda belirli bir görüş bildirilmektedir. Uyuşmazlıga taraf olanların, ortaklaşa seçtikleri üyelerden oluşan komisyonlar aracılıgı ile barışın sağlanması çabalarıdır. Bu yöntemde komisyon üyeleri

Page 25: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

25

taraflara uyuşmazlıklarını gidermeleri için önerilerde bulunurlar. Genellikle Birleşmiş Milletler bünyesinde olusturulan uzlastırma komisyonları, görünümleri itibariyle arabulucudan daha fazla bir ağırlığa sahiptirler. Sürecin işleyişi daha resmi bir görünüm taşır. Görüsmeler komisyon tarafından belirlenen takvime göre yapılır. Sonuçta taraflara çözüm için sunulan önerilerin baglayıcılıgı BM ler sözleşme ve yalarına göre böyle bir yol izlemelir.

Biz görüşmelerin BM’lerin “Uluslar arasında, halkların hak eşitli ği ve kendi geleceklerini kendilerinin belirlemesi ilkesine saygı üzerine kurulmuş dostça ili şkiler geliştirmek ve dünya barışını güçlendirmek için diğer uygun önlemler » almaya ilişkin ilkesine, uygun olarak yürütülmesinden yanayız. Zira bu « Sömürge yönetimi Altındaki Ülkelere ve Halklara Bağımsızlık veerilmesine ili şkim BM Genel Kurul’un 1514(XV) sayılı 14 Aralık 1960 tarihli bildirgesine» uygun düşen bir tutumdur.Başka bir değişle bu görüşmeler BM lerin “Halkların eşit hakları ve self-determinasyonu ilkesinin çağdaş milletlerarası hukuka önemli bir katkıda bulunduğuna ve bunun etkin şekilde uygulanmasının Devletler arasında egemen eşitlik ilkesine saygı esasına dayalı dostane ili şkilerin geliştirilmesi için büyük önemi » (97) olan bu ilkesine göre ele alınması temel görevlerden biridir. MİT ile Öcalan bu görüşmeler Birleşmiş

Page 26: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

26

Milletler Yerleşik Halklar Hakları Sözleşmesinin 3 maddesine tamamen aykırı buluyoruz. Çünkü bu sözleşmeye göre « Yerleşik halklar kendi geleceklerini kendileri belirleme hakkına sahiptir. Bu hakkın tabiatı dolayısıyla kendi siyasi statülerini belirleme ve ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınma için izlenecek yolu özgürce seçme hakkına sahiptirler.» (98) Bu açıdan Kürdistan Ulusunun BM Genel Kurul’un 1514(XV) sayılı 14 Aralık 1960 tarihli bildirgesi gereğine TC sömürgeciliğine son verme hakkı vardır. Bütün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir. Bu hak vasıtasıyla halklar kendi siyasal statülerini serbestçe tayin edebilir ve ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerini serbestçe sürdürebilirler. Bütün halklar uluslararası hukuka ve karşılıklı menfaat ilkesine dayanan uluslararası ekonomik işbirliği yükümlülüklerine zarar vermemek koşuluyla, doğal kaynakları ve zenginlikleri üzerinde kendi yararına serbestçe tasarrufta bulunabilir. Bir halk sahip olduğu maddi kaynaklardan hiç bir koşulda yoksun bırakılamaz. Hele hele TC sömürgeciliği ve Öcalan bunun önüne geçemez. Dağların en katı soğuğunda Tcsömürhecilerine karşı Kürdistan’ın Özgürlük ve Bağımsızlık savaşçıları, bir gün gelecek verdikleri silahlı mücadeleye,bağımsızlık mücadelesine ihanet edenleri yar4gılıyacaklar. Buna inanacım sonsuzdur. Biz Dersim Koçgiri Parlamentosu bildirgesinin başlangıcında Barış,İnsan Hakları, Ulusların kendi geleceklerini tayin etme hakkının temelinde evrensel boyutta ele aldık. hiç bir ulusa imtiyaz, her ezilen bütün uluslaraa,ezilen halklara tam hak eşitli ği ve tam özgürlük ve bağımsızlık hakkını istiyor ve bunu tanıyoruz. Böyle bir sistemin kurulmasının birinci şartı TC sömürgeci sistemine son vermek özgür ve bağımsız Kürdistan’ı kurmaktır.

Kuracağımız sistemimizin temelinde insan hakları evrensel bildirgesinin değerleri vardır. Kuzey Kürdistan yaşayan bütün ezilen uluslara ve halklar bundan eksisiz yararalanacaklar. Bunu cesaretle haykırıyoruz.

Bütün insanlar hür ve eşit doğarlar. Akıl ve vicdan sahibidirler; birbirlerine karşı kardeşçe davranmalıdırlar. Herkes ırk, renk, cins, din, siyasal ya da başka herhangi bir ayrılık gözetmeksizin, bildiride yazılı bütün haklardan ve özgürlüklerden yararlanma hakkına sahiptir. Yaşamak, özgürlük ve can güvenliği herkesin hakkıdır. Hiç kimseye işkence, zulüm, onur kırıcı ceza ya da işlem uygulanamaz.Yasalar önünde herkes eşittir. Hiç kimse yasalara aykırı olarak tutuklanamaz, alıkonulamaz, sürülemez. Herkes davasının bağımsız bir mahkemede görülmesi hakkına sahiptir. Herkesin özel hayatı, ailesi, konutu ve haberleşmesi yasayla korunmalıdır. Evlilik çağına gelen her erkek ve kadın, hiçbir ırk, renk, din şartına bağlı olmaksızın evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir; aile, toplumun temel öğesidir. Toplum ve devlet tarafından korunma hakkına sahiptir. Herkes mal ve mülk edinme hakkına sahiptir. Herkesin

Page 27: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

27

düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğü vardır. Herkesin çalışma, işini özgürce seçme ve işsizlikten kurtulma hakkı vardır. Herkesin eğitim hakkı vardır, ilk eğitim parasızdır. Kölelik ve kulluk yasaktır. Herkes nerede olursa olsun yasalar çerçevesinde korunur. Bütün insanlar Anayasaya uygun olarak yargı organına başvurma hakkına sahiptir. Bir suç işlemekten sanık olan herkese, savunması için gerekli bütün haklar sağlanmaktadır. Herkes dilediği devletin ülkesinde gezebilir, dilediği an terk edebilir veya ülkesine geri dönebilir. Herkes işkence karşısında yabancı bir ülkeye kaçabilir. Kaçtığı ülkede kendisine “Sığınmış İnsan” muamelesi yapılmalıdır. Her insan bir vatandaşlığa sahiptir. Her insanın düşünce, inanç ve din özgürlüğü vardır. Hiç kimse düşünce ve sözlerinden dolayı sorumlu tutulamaz. Herkes toplanma ve dernek kurma hakkına sahiptir. Hiç kimse bir derneğe girmek için zorlanamaz. Herkes doğrudan doğruya veya özgürce seçtiği temsilcilerle ülke yönetimine katılır. Kişinin sosyal güvenliğe kavuşturulması, uluslar arası işbirliği ya da devletin kaynaklarına uygun olarak gerçekleştirilir.Herkes dinleme, eğlenme, çalıştıktan sonra ücretli tatil yapma hakkına sahiptir. Herkes güzel sanatların her dalında çalışmak ve bu çalışmalara katılmak hakkına sahiptir. Bütün insanlar bu bildiride yazılı hak ve özgürlüklerin uygulanmasını sağlayacak bir sosyal düzeni hak etmiştir.

İkincisi, çağımızda Kürdistan ve bölge halklarının geleceğini karartanlara,

Kürd ulusunun ve diğer ezilen ululslar kendi geleceklerini tayin etme ve onları özgürlüklerini TC emperyalist hegemonyacı.ilhakçı politikalarına bağlamak isteyenleri cesurca dünya kamu oyununa duyuracağız. Halkımıza gerçekleri anlatma da cesurca davranacağız. Bugünkü yazısında, değerli dostum bir yazar (99) Berthold Brecht’den bahsetti. Yazımı çağımızın sorunları karşısında Alman Faşizmine ve Nazizme karşı savaşan ve yazarlığın etik değerler ilkelerini yaşamıyla birleştiren, dönüştüren her türlü övgüye lâyık Berthold Brecht söylemleriyle sonuçlandırmak istiyorum.

Brecht’e göre« Yazar; hakikati yazmada diyalektik yöntemi ve düşünme

biçimini iki başlı bir silah gibi kullanabilir. Yazar konuları bütün ayrıntılarıyla yazma yürekliliğini göstermelidir. Bütün kötülüklerin, insanı insandan uzaklaştıran, halkları birbirine kırdırtan, halklar arasına kin ve düşmanlık sokan, savaş kışkırtıcılığı yapan şeyin kapitalizm ve emperyalizmin doğasından ortaya çıktığını açık, açık yazmalıdır. [ ....]Hakikati bilmek, kimlere yararsa, kimler yararlanabilirlerse, hakikaten işte onlara ulaştırmanın yollarını aramalıdır. Hakikat, ulaştırdığımız kişilerin elinde bir silaha dönüşebilmeli. Bunu sağlayabilmeliyiz. [....]Hakikate ilişkin bilgilerin edinilmesi, yazarlar ve okurlar açısından ortak bir süreçte gerçekleşebilir. [....]Yazar; hangi hakikatın söylenmeye değer olduğunu bulup, ortaya çıkarmak

Page 28: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

28

zorundadır. Bu sanıldığı kadar kolay değildir, güç bir iştir. Hakikat sonuçları dolayısıyla dile getirilmelidir. Çünkü hakikatten çıkarılacak sonuçlar, tutumları belirlerler. Yazar hakikati yazmak zorunda. Hakikati ört-bas etmeye ça1ışmamalı, onu gizlememeli ve hakikate uymayan hiç bir şey yazmamalı. [....]Hakikati bulmak, daha yalın yöntemlerle olasıdır. Araştırmak isteyen kişinin bir yöntemi olmalı; ama yöntem olmadan da hakikat bulunabilir. Yalnızca basit sıradan olguları kaleme alanlar, dünyamızın sorunlarını kullanamazlar, onlardan yararlanamazlar. Oysa hakikati yansıtmanın amacı salt budur. Yazar; baskı, zulme, sömürüye karşı, ezilen yığınların yanında yer almak istiyorsa, hakikati onlara ulaştırmadaki tüm zorluklara katlanmak zorundadır. [....]Hangi alanda olursa olsun, düşüncenin teşvik edilmesi, hep ezilenlerin yararınadır. Bu çok gereklidir. Çünkü sömürü düzenine hizmet eden yönetimler hep düşünmeyi aşağılar, horlar, yok sayar. [....]Doğru düşünmeyi öğretebilmek, her şeyi ve her olayı geçici değişebilir yanıyla kurcalayan düşünme tarzının insanlara aşılanabilmesidir. [.....]Geçici olanı araştıran bir düşünce tarzı ezilenleri yüreklendirmek için çok iyi bir araçtır. Her şeyin ve her durumun kendi iç çelişkisini içinde taşıdığı ve çelişkinin giderek büyüdüğü gerçekliği, güçlülere karşı bir koz o1arak kullanılmalıdır. [....] İzleyenler, izledikleri için kötüdürler; onlar ise, iyi oldukları için izleniyorlardır. Ama bu iyilik ayaklar altına alınmıştır...İyilerin iyi oldukları için değil de, güçsüz oldukları için yenildiklerini söylemeye yürek ister. [....]Yazar; her alanda çalışanların, ezilenlerin hakkını savunmalı, bunu yüreklice yapmalıdır. Bazen, hakim sınıflar, kitleleri sömürmek için çeşitli manevralara başvurabilirler. Ezilenleri daha da ezer, sömürür, onları aç sefil, işsiz bırakır, haksız savaşların kurbanı yapabilirler. Ama yazar bütün bu haksızlıklara karşı çıkmalıdır. Yüreklilik göstermelidir. Yazar; faşizmin açlık, sefalet, sömürü, zulüm düzeninin en büyük yıkım ve savaşların nedeni olduğunu dile getirebilmelidir. Zira faşizm, kapitalizmin ulaştığı bir aşamadır. Tekelci sermayenin diktatörlüğü olarak faşizm, emperyalizm olgusundan bağımsız değildir. [....]Kapitalizmin en saldırgan, en açık, en baskıcı, en yalancı, biçimi olan faşizme karşı mücadele vermek, ancak kapitalizmle mücadele etmekle gerçekleşir.” (100)

Ezilen yığınların dikkatlerini onların kendi öz koşullarına çevirmek, onlarda mücadele bilinci geliştirmek, yazarın aktarmasının temel noktalarından biridir. Yazar, araştırmacı, basın emekçisi olarak bu ilkeleri yerine getirdiğimizde hakikati yazmadaki beş güçlüğü yenmiş olacağız. Aristo “Bilim, iyi zamanlarda servet, kötü zamanlarda bir sığınak ve iyi bir yol göstericidir.”der. Naziler, kitapları yakmaya başlarlar. Buna rağmen dünya da kitap yakılan ülkeler sıralamasında Osmanlı ve ardındaki TC. baştadır. Naziler, Yahudileri, Romanları yakma örneklerini bizzat Enver paşa gibi, Kemalistlerin

Page 29: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

29

pratik ve tecrübelerinden esinlenerek uygulamaya koyarlar. Bugün de TC’de yasaklanan yazarlar, yasaklanan kitaplar yakılmaya aday “ulusal düşmanlar” olarak görülmekteler. Fanatikleştirdikleri linç kitlelerine Sivas’ta “yakın” emrini verenler yeni emirler vermek için uygun zamanı kollamaktadırlar (101)

Bu edenlerden ötürü MİT ile Öcalan arasındaki görüşme çağrısına

HAYIR diyorum. MİT ile Öcalan Kürdistan sorununu çarpıtmadan ellerini çeksinler. Bunu Kürdistan halkına,aydınlarına,yazarlarına, dünya halkarına,yazarlarına, bilim adamlarına cesurca ve onurla duyuyorum.

Birinci Bölümün sonu. Dr Ali KILIÇ Paris 29 Mart 2013

BİBLİOGRAFYA 1-Conseil Mondial de la Paix,23032011 2-A.Öcalan 21 Mart 2013 mesajı,YÖP,22 mart 2013. 3-Yrd Doç.Dr..Maya Arakon , Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü YÖP,28 mart 2013 4--missions scientifiques en Transcaucasie, Asie mineure et Syrie, 1890-1894 / par Ernest Chantre 5-Fransa Genel Kurmay Gizli Arşivi 6-Ahmet Emin Yalman,Traihte gördüklerim ve Geçirdiklerim Cilt 3,Yenilik Basımevi 1970 s.33 7-Mustafa Kemal. 8-Dr İsmail Beşikçi , 'İslam kardeşliği' Kürtleri Kandırma Sloganı, http://www.kurdistan-post.eu/tr/guncel/ismail-besikciislam-kardesligi-kurtleri-kandirma-slogani 9-Fransa Genel Kuymay Gizli Arşivi 10- Kemal Süphandağ,Büyük Osmanlı Entrikası Hamidiye Alayları,Komal Yayınlar,Ekim 2006,s.102 11 R.T.Erdoğan.22-03-2013http://www.taraf.com.tr/haber/ocalan-in-cagrisini-olumlu-buldum.htm 12-A Öcalan,21 Mart 2013, YÖP,22 mart 2013 13-Yeni Özgür Politika,YÖP 14-M.Karayılan .TÖP,25 Mart 2013 15-Sun Tzu, l’art de guerre, Editions Mille et une nuits2012, p.7 16-Carl von Clausewitz, De la Guerre,Collection Tempus, Editions Perrin,2006,pp39-.40 17-Carl von Clausewitz in Anthologie Mondiale de la Strategie,Robert Lafont,2009,s.826 18-YÖP,20 mart 2013 19 Mao Tse Toung, On GuerrillaWarfare, çev. Samuel Griffith, New York: FrederickPraeger, 1962, s. 46 20-Mao Tse Tung, On GuerrilaWarfare, Translatedby General Samuel Griffith, New York: PraegerPublishers, 1962, s. 113. 21- Abdullah Öcalan, Bir Halkı Savunmak,Weşanen Mezopotamya,Köln,hazira,2004,s.335 22- Abdullah Öclalan,age,s.334 23-1 Abdullah Öcalan,age,s.325 24-Abdullah Öcalan, Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü, Kültürel soykırım kıskacıcında Kürtleri Savunmak, Mezopotamya Yaınlarışnisan 2012,Neuss,s.50 25-Abdullah Öcalan,age,s.40 26- Prof.Ramonde Kévorkian,Le Génocide des Arméniens ,Odile Jacop,2006,s.343 27- Les atrocités turques en Asie Mineure et dans le Pont, Athenes, 1922 28- http://www.milliyetciler.de/haberoku1676/hokumetin-soy-agacindan-isimler ) 29- Dr Ali KILIÇ ,Dersim Genosid Gerkeliği,s.100 30-Abdullah Öcalan, III.Kitap, Özgürlük Sosyolojisi, Mezopotamya Yayınları,2009,329 31-Abdullah Öcalan, Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü, Kültürel soykırım kıskacıcında Kürtleri Savunmak, Mezopotamya Yaınlarışnisan 2012,Neuss,s.455 32-Abdulah Öcalan.age,ss424-425 33- Viladimir İliç Lenin Devlet ve Devrim,Marksist Devret Öğretisi ve Proletaryanın Devrimdeki Görevleri Ağustos-Eylül 1917'de yazıldı, İlk kez, 1918 yılında Zhizn Znaniye yayınlandı 34 Abdullah, Öcalan,Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü,s.40 35-Ferda Çetin,YÖP,25032013 36-Lenin Doğuda Ulusal Kurtuluş hareketleri,s.155 37- Abdullah Öcalan.YÖP,20 mart 2013

Page 30: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

30

38- Mustafa Karasu,YÖP,20 mart 2013 39-Karl Marx, Sur la Révolution française, Paris, Éditions sociales, 1985, « La critique moralisante et la morale critique... », p. 91 40- Bıra Xıdır diyor “ hele bakın şu yaptığımız körlüğe/ Silahlarımız toplayıp götürüp Nazmiye de düşmana teslim ettik,verdik/Bıra Xıdır diyor ki” işte o vakit bütün ziyaretler,kutsal diyarlar/ Darıldılar bizden” Kaynak Mesut Özcan Öyküleriyle Dersim Ağıtları, cilt I. S.115-116 Kalan Yayınları 2002 Ankara 41-Dr Ali KILIÇ , 14.03.2006 Peyamaazadi 42-1 Abdullah Öcalan, Dönüşüm süreci üzerine ,Pesrpektifler,Poltitik Rapor4 aralık 1999,imralı,weşanen Serxwebûn 99,Mart 2000 43-26 Haziran 1945 tarihinde San Francisco’da imzalanmõş ve 110. maddeye uygun olarak 24 Ekim 1945’de yürürlüğe girmiştir. Türkiye Antlaşmayı Milletlerarası Adalet Divanõ Statüsü’yle birlikte 15 Ağustos 1945’te onaylamıştır. 4801 Sayılı Onay Kanunu 24 Ağustos 1945 gün ve 6902 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. 44-Abdullah Öcalan,Savunmalarım,Demokratik çözüm sürecinde bir döneme.,weşanen Serxwebûn,Haziran 1999,s.7 45-Abdullah Öcalan,age s.9 Dr. Leslie M. Lipson. Demokratik Uygarlık, İş Bankası yayınları, Department of Political Science. University of California La Civilisation démocratique [Texte imprimé] / Leslie Lipson ; [adaptation traduite par Pierre Nicolas]Traduction de : The Democratic civilization Publication : Paris : Éditions inter-nationales, 1972 46- Devletler Arasında Birleşmiş Milletler Şart'na Uygun Şekilde Dostane Münasebetler Kurma ve İşbirği Yapmaya Dair Milletleraras Hukuk İlkeleri Hakkında Bildiri (2625(XXV) say 24 Ekim 1970 tarihli Genel Kurul kararyla kabul edilmiştir) 47- Genel Kurul’un 61/295 Sayılı Kararı: Birleşmiş Milletler Yerleşik Halklar Hakları Bildirisi 48- Murat, Karayılan YÖP,16 mart 2013. 49- Karayılan,Önderliğimize güveniyoruz’.YÖP 7 mart 2013 50- Gültan Kı şanak,YÖP 15 mart 2013

51- Cemil Bayık, Pêvajo bi gavên dewleta Tirk re wê dest pê bike,Yeni Özgürpolitika,5 mart 2013.

52-Mesûd Barzanî,Serokê Herêma Kurdistanê,22.03.2013 http://www.krp.org/kurdil/articledisplay.aspx?id=uefsNnT31c4=

53-Nêçîrvan Barzanî: Ew mesajên vê dawiyê Ocelan ji bo aşitiyê hinartine cîyê dilxweşiyê ne http://www.krg.org/a/d.aspx?s=010000&l=16&a=46839

54-Gültan Kı şanak, Newroz Konuşması 19 mart 2013, Yeni Özgür Politika55-Abdullah Öcalan, Demokratik Uygarlık Manifestosu,beşinci kitap, Kürt sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü,mezopotamya yayınları, Nisan 2012,s.264

56- A.Öcalan,age,s.271-272

57- Seve Evin Çiçek, Dersim Kiçgiri Jenosidi (Arşivi)

58-Bayram Kodaman, SDÜ Fen Edebiyat FakültesiSosyal Bilimler Dergisi Mayıs 2010, Sayı:21, ss.131-138. 59-Lenin,UKKTH,

60-A.Öcalan, Ulus-devlet ve açılan travmalar-1,YÖP,16 Ocak 2013

61-Abdullah Öcalan,üçüncü kitap, Özgürlük Sosyolojisi,Mezopotamya Yayınları Temmuz 2009,s.150 62-18Mart 2013 tarihli açıklama. 63- Stoddard, Philip Hendrick, The Ottoman Government and The Arabs 1911 to 1918 A Preliminary Study of the Tesşkilat ı Mahsusa,ıı Mars 1963, Princeton Universıty, Sumbitted in Candidacy for the degree of Doctor of Philosophy,p.175 64- Stoddard, Philip Hendrick,age,s.2 65-Stoddard, Philip Hendrick,age,s.10 66-Stoddard, Philip Hendrick,age.s.80

67-1 Dr. Erdal İlter , Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Yeniçağ Kürsüsü mezunudur (1967-1968

öğretim yılı). Ermenilik konusundaki Yüksek lisansını ve doktorasını Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümü’nde

Page 31: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

31

tamamlamıştır. 1989-1992 yılları arasında, Bulgaristan’da Türkiye’nin Filibe Baş Konsolosluğu’nda Ataşe

olarak görev yapmıştır. Bir dönem (2003’de), ASAM Ermeni Araştırmaları Enstitüsü’nün Başkanlığını yapmış

olup, halen “Ermeni Araştırmaları Dergisi” ile “Review of Armenian Studies”nin yazı kurullarında faaliyet

yürütmektedir. Ermeni faaliyetleriyle ilgili çalışmalarıyla tanınmış olup, bu konuda, basılı birçok bilimsel kitabın

ve makalenin sahibidir. Bu sebeple, Kâmuran Gürün ve Dr. Bilâl N. Şimşir ile birlikte, 2002 yılında “Ermeni

Araştırmaları Onur Ödülü”ne lâyık görülmüştür. Basılı kitapları arasında, “İçel’de Ermeni Faaliyetleri” (Ankara:

Güven Matbaası, 1974); “Ermeni Propagandasının Kaynakları” (Ankara: Kamu Hizmetleri Araştırma Vakfı,

1994); “Ermeni Meselesi’nin Perspektifi ve Zeytûn İsyânları (1780-1915)” (Ankara: Türk Kültürünü Araştırma

Enstitüsü, Genişletilmiş 2. Baskı, 1995); “Türkiye’de Sosyalist Ermeniler ve Silâhlanma Faaliyetleri (1890-

1923)” (Ankara: Turhan Kitabevi, 2. Baskı, 2005); “Büyük İhânet: Ermeni Kilisesi ve Terör-Tarihî Seyir-”

(Ankara: Turhan Kitabevi, Genişletilmiş 3. Baskı, 2007); “Armenian Church and Terrorism” (Ankara: KÖKSAV

Yayınları, 1999); “Ermeni ve Rus Mezâlimi (1914-1916) (Tanık İfadeleri)” (Ankara: KÖKSAV Yayınları, 2.

Baskı, 1999) ve “Türk-Ermeni İli şkileri Bibliyografyası/Bibliography of Turco-Armenian Relations” (Ankara:

Türk Tarih Kurumu, Genişletilmiş 3. Baskı, 2004) sayılabilir. Dr. Erdal İlter’in, Halil Kemal Türközü müstear

adıyla hazırladığı kitapları ve makaleleri de bulunmaktadır. Bunlar arasında şunlar sayılabilir: “Osmanlı ve

Sovyet Belgeleriyle Ermeni Mezâlimi” (Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, 3. Baskı, 1995);

“Armenian Atrocity According to Ottoman and Russian Documents” (Ankara: Türk Kültürünü Araştırma

Enstitüsü, 1986); “Türkmen Ülkesi (=Doğu Anadolu) Adı ve Emperyalizmin Etkileri” (Ankara: Türk Kültürünü

Araştırma Enstitüsü, 1985). Türk İstihbarat Tarihi ile ilgili çalışmaları da bulunan Dr. Erdal İlter’in bu konudaki

en önemli çalışması, “Millî İstihbarat Teşkilâtı Tarihçesi: Millî Emniyet Hizmetleri Riyâseti (M.E.H./MAH)

(1927/1965)” (Ankara: Millî İstihbarat Teşkilâtı Müsteşarlığı, 2002) adlı kitabıdır.68-

http://www.mit.gov.tr/giris_1.html69-Dr. Erdal İlter , Millî İstihbarat Teşkilâtı Tarihçesi: Millî Emniyet

Hizmetleri Riyâseti (M.E.H./MAH) (1927/1965)” (Ankara: Millî İstihbarat Teşkilâtı Müsteşarlığı, 2002,II.a

70- S.R.Marine,Turquie, N-1898 F 4, Constinople, gizli Belege,23 Mart 1920( Archive –Seve Evin Çiçek) 71- Dr Ali KILIÇ ,Dr İsmail Beşikçi’ye saygı,Paris 1 Aralık 2008 72- Abdullah,Öcalan,Savunmalarım, Demokratik çözüm sürecinde bir dönemeç,Weşanen Serxwebun,94 Haziran ,1999,s.101 73-Bakınız A.Ocalan, Devrimin Dili ve Eylemi, s. 116, A.Ocalan, age. s. 92 s. 110-111,s.114,s.93,ss.97-98,s.115 ,s.116,s.93. 74-A.Öcalan,Devrimin Dilili ve Eylemi,s.116. 75-A.Öcalan,Devrimin Dilili ve Eylemi,s.92 76-Öcalan,Devrimin Dilili ve Eylemi,s.111-112 77-Öcalan,Devrimin Dilili ve Eylemi,s.111 78-Öcalan,Devrimin Dilili ve Eylemi,s.114 79-Öcalan,Devrimin Dilili ve Eylemi,s.93 80-A.Öcalan, Devrimin Dili ve Eylemi, s. 97-98 81-A.Ocalan, Devrimin Dili ve Eylemi, s. 115 82-A.Ocalan, Devrimin Dili ve Eylemi, s. 116 83-A.Ocalan, Devrimin Dili ve Eylemi, s. 114 84-A.Ocalan, Devrimin Dili ve Eylemi, s. 118 85-A.Ocalan, Devrimin Dili ve Eylemi, s. 123 86- Bakınız Dr Ali KILIÇ , Dr İsmail Beşikçi’ye saygı 1 Aralık 2008. 87-Halkların Barış Hakkı bidirgesi BM Genel Kurulunun 12 Kasım 1984 tarihli ve 39/41 sayılı Kararıyla onaylanmıştır.

88- CRSK,Dr Ali KILIC , Lettre ouverte-I á Monsieur Lord Russell-Johnston Président de l’Assemblée parlementaire du Conseil de l’Europe, Paris le 20-07-2006,www.pen-kurd.org

89- BM Enformasyon Merkezi UNIC-Ankara UNIC Turkey 2 A nkara, 12.03.2002 90- Sömürge yönetimi Altındaki Ülkelere ve Halklara Bağımsızlık veerilmesine ilişkim BM Genel Kurul’un 1514(XV) sayılı 14 Aralık 1960 tarihli bildirgesi

Page 32: KÜRD İSTAN B İLİMSEL ARA ŞTIRMA MERKEZ İ...Öcalan, uzun yıllar gerilla mücadelesine katılan birliklerden seçip, TC ye teslim etti ği bu gerillalar, asla bu kar şı devrimci,i

32

91- WHITE, N. D., The United Nations and the Maintenance of International Peace and Security, Manchester University Press, Manchester, 1990, s.166. 92-CLAUDE, I., Swords Into Plowshares, Random House, New York, 1964, s.286. 93-BOUTROS-GHALI, B., An Agenda for Peace, United Nations, NewYork, 1992, s.11. 94- Victims' Guide To The International Criminal Court; Pierre Hazan; Reporters Without Borders- Damocles Network; 2003; syf:7 95-Uluslararası Ceza Mahkemesine Giriş; William Schabas; Çev. Gülay Arslan; Uluslararası Af Örgütü; 2008; syf:20 96-Journalist's guide to the International Criminal Court ; Mike Crawley ; Institute for Media, Policy and Civil Society;2002; syf:1 97- Devletler Arasında Birleşmiş Milletler Şart'na Uygun Şekilde Dostane Münasebetler Kurma ve İşbirği Yapmaya Dair Milletleraras Hukuk İlkeleri Hakkında Bildiri (2625(XXV) say 24 Ekim 1970 tarihli Genel Kurul kararyla kabul edilmiştir) 98- Genel Kurul’un 61/295 Sayılı Kararı: Birleşmiş Milletler Yerleşik Halklar Hakları Bildirisi 99- DAS PALAVER DER PKK, Von Robin Fermann, 29.03.2013 100- B.Brecht, 101- Seve Evin Çiçek, B.Brecht üzerine