kimyai saadet

2012
MRST İMAM-I GAZALİ 'NİN HAYATI ve ESERLERİ HAYATI İslam düşünce tarihinin en seçkin simalar ından biri olan İmam-ı Gazali, miladı 1058 tarihinde Tus şehrinde dünyaya geldi. Adı Muhammed, babas ının adı da yine Muhammed'dir. Hüccetül İslam ve Zeynüddin lakaplar ıyla tanınır. Babası el emeğiyle geçinen fakir, fakat salih bir insand ı. Oğullarının iyi yetişmeleri için elinden geleni esirgememi şti. Gazali ilk tahsilini do ğduğu şehir olan Tus'ta sonra da Cürcan'da yapt ı. Cürcan'da okurken devaml ı not tuttuğu bir defteri vardı. Memleketine döndüğünde yolda soyuldu ve defteri haydutlar taraf ından al ındı. Gazali haydutlar ı n reisinden defterinin geri verilmesini istedi. Reis "Defteri ne yapacaks ın?" diye sorunca: "O defteri içindeki bilgileri elde etmek için memleketimi bırak ıp yıllarca gurbette yaşadım. Bütün bildiklerimi oraya yazd ım" dedi. Reis güldü ve: "Ne biçim ilim öğrenmek ki, defterin al ınınca bilgin kalmıyor!" dedi. Defterini geri verdi. Bu olay ın Gazali üzerinde büyük

Transcript of kimyai saadet

HAYATI
geldi. Ad  Muhammed, babasnn ad  da yine
Muhammed'dir. Hüccetül slam ve Zeynüddin lakaplaryla
tannr.
Oullarnn iyi yetimeleri için elinden geleni esirgememiti.
Gazali ilk tahsilini doduu ehir olan Tus'ta sonra da
Cürcan'da yapt. Cürcan'da okurken devaml not tuttuu bir
defteri vard. Memleketine döndüünde yolda soyuldu ve
defteri haydutlar taraf ndan alnd. Gazali haydutlarn
reisinden defterinin geri verilmesini istedi. Reis "Defteri ne
yapacaksn?" diye sorunca: "O defteri içindeki bilgileri elde
etmek için memleketimi brakp yllarca gurbette yaadm.
Bütün bildiklerimi oraya yazdm" dedi. Reis güldü ve: "Ne
biçim ilim örenmek ki, defterin alnnca bilgin kalmyor!"
dedi. Defterini geri verdi. Bu olayn Gazali üzerinde büyük
 
tümünü ezberlemitir.
alanlarda büyük kargaalk vard. Abbasi hakimiyeti
zayflamaya yüz tutmu, Alparslan ve Melikah'n
hükümdarlndaki Selçuklu Devleti ise büyük ilerlemeler
kaydediyordu. Devlet idaresinde büyük beceriklik gösteren
Nizamül Mülk o devrin en parlak ilim yerleri olan slam
medreselerini açyordu. O devirlerde ileri olan ilim
medreseleri, Gazali gibi güneleri yetitirdii gibi Hasan bn-i
Sabbah gibi delileri ve Ömer Hayyam gibi hayalcileri de
türetiyordu.
karklk, fikri alanda da en yüksek dereceye çkmt. Ehl-i
sünnet, slam kendisine uydurmaa çalan Yunan Felsefesi
ve Kur'an-  kendi karanlk düüncelerine göre yorumlamaya
çalan batnilerin her biriyle ayr  ayr  mücadele etmek
zorundaydlar. Gazali'nin yaad  bu atmosferi gözönünde
tutmadan, Gazali'yi anlamaya kalkmak gerçekçilik olamaz.
Gazali, en önemli tahsilini Niapur'da, zamann en büyük
âlimlerinden biri olan Ebul Maali el Cüveyni'nin yannda ald.
 
müderris olarak tayin edildi. Etraf nda kalabalk bir talebe
topluluu olutu ve halk taraf ndan da çok sevildi. Fakat 38
yana gelen Gazali'nin ruh âleminde büyük sarsntlar
meydana geldi ve parlak hayat  terk etti. Gazali, kendi
yazd  "El-Mûnkizu Mineddalaf" adl  otobiyografisinde bu
durumunu geniçe anlatmaktadr.
balayan ve gittikçe büyüyen bir üpheden ileri geliyordu. Bu
depresyon maddi bakmdan da onu yormu, vücudu
rahatszlk geçirmee balamt. Medreseden ayrlan Gazali
Badat'  terk edip, yalnzla çekildi. Sofiyane bir yaayla
seyahate çkt. ki yl am'da yaad. Sonra da Kudüs'e gitti.
Uzun süren nefis mücadelesinden sonra, Yüce Allah'n lütfu
ile, üphelerinden kurtulup, tam bir imana kavutu. Badat'a
tekrar dönüp en büyük eseri olan "hya"y tekamül ettirmeye
balad. Sonra sklp tekrar yalnzla çekildi. On yl süre ile
Tus ehrinde bu hayatn sürdürdü.
O sralarda slam âleminde bozgunculuk had safhaya
varmt. Nizamül Mülk'ün ricas ve âlimlerin isteiyle tekrar
 
Tus'a döndü. Orada bir tekke ve medrese ina ettirip,
ömrünü irad ve ibadetle geçirmee balad. 19 Aralk M.
1111 tarihinde vefat etti. Allah'n rahmeti üzerine olsun.
Amin...
ilerleme kaydetmitir.
Sayn okuyucu!
sunmann sevinci içindeyiz.
inançszln alabildiine taknlat  günümüzde dini
eserlere olan ihtiyaç çok güçlü bir ekilde kendini
hissettirmektedir. Bu ihtiyac  bir nebzecik olsun gidermek
 
sizlere sunamamann ezikliini hep hissediyorduk.
te imdi onun bayaptlarndan birini "KMYA-I SAADET"i
istifadenize arz ediyoruz.
geniçe özeti mahiyetindedir.
yazldklar andan günümüze dek Müslümanlar taraf ndan en
çok okunan yaptlardr.
açm, ehl-i sünnet yolunun daha iyi anlalmas  ve tatbik
edilmesi için vesile olmutur.
ihtiyaç duyulmaktadr.
kar  karya bulunan günümüz Müslüman, bu tehlikelere
kar  koyabilmek için yüklü bilgi ile donanm  olmas 
 
bedbahtln yayor.
eser çok büyük deer tayor.
Gerçi daha önce çeitli tercümeleri yapld. Fakat bazs 
hatal, bazs  da yeni nesil taraf ndan anlalmayacak kadar
ar dille tercüme edilmitir. Biz, bunlar  gözönünde
bulundurarak sade, anlalr bir Türkçe kullanmaya özen
gösterdik.
Kitap iki cilt bir arada dört ana bölümden meydana gelmi,
her bölümde on konu ilenmitir. Yani her biri bal  bana
bir kitap saylabilecek krk konudan olumutur.
Sayn Okuyucu!
derinlie sahiptir. Manta büyük önem vermi, tatmin edici
açklamalarda bulunmutur. Biz de anafikirden ayrlmadan
elimizden geldii kadar Gazali'nin yazdklarn  anlalr bir
hale getirmee çaltk. Hata yapmamaya uratk. Fakat
hatasz olan yalnz Yüce Allah'tr.
 
Allah'tan bu eseri hepimiz için hidayet vesilesi yapmasn 
niyaz ederiz.
saysnca hamd ve senalar olsun. Büyüklük, yücelik, ululuk,
teklik ona mahsustur. Onun birliinin delilleri güne  kadar
parlak ve açktr. Sfatlar  da kesin deliller ile bellidir. Onun
ululuunun üst derecesini hiçbir yaratk bilemez. Hiç kimse
onu tam anlamyla anlayamaz.
katettikçe onu hakk  ile tanmaktan aciz olduklarn 
buyruklarna uymaktan kusurlu bulunduklarn idrak ederler.
Bu velilik makamnn en üst derecesidir. Ham ve senada
 
en üst derecesidir.
tanmamazlktan gelmek, derin bir sapklktr. Onu tam
anlamyla tanmak için benzetme yapmak veya örneklerle
açklamalar yapmaya çalmak da faydaszdr. Kullara
yaraan ey "Ben insanlar  ve cinleri ancak bana ibadet
etsinler diye yarattm." ilahi düsturu unutmamak ve bunun
  altnda O'na tapmay  elden brakmamaktr. Yaratlann
vazifesi, yaratcsnn akllara durgunluk veren ilerini ve
sfatlarnn büyüklüünü bir an olsun aklndan çkarmamak
ve ona ibadetten geri kalmamaktr. Böylece âlemde bulunan
hereyin, O'nun nurunun bir parlts  olduunu anlar ve
kendisini "Her ey Allah'ndr. O'ndan baka bir ey yoktur"
fikri kaplar.
peygamberlerin sonuncusu, ilahi srlarn kendisine
gösterildii seçkin insan Muhammed Mustafa (S.A.V.) ya ve
her biri ümmetinin yol göstericisi ve eriatn bildiricisi olan
ashabna olsun.
Sayn okuyucu!
yaratlmamtr. Hatta yalnz insan deil, var olan hiçbir ey
bouna yaratlmamtr. Kainat her haliyle göz ve ruha hitap
eden deiik eylerin, ztlklarn ve akl almaz
uyumsuzluklarn bulunduu bir hikmet ve ibret aynasdr.
nsann dünyadaki varl  için bir balangç  var ise de,
ahiretteki varl  devaml  ve sonsuzdur. Vücudu gerçi
topraktan yaratlm  ve basit ise de ruhu ulvi ve yüksektir.
Yaradlnn balangcnda kötü ve hayvani sfatlar karm 
nefsin kötü önderciliine düçar olmusa da, kötülükle
mücadele çukurunda yorulup, iyilii arama potasnda
pierek bu kötü ve hayvani sfatlardan arnr. "Ey nefs,
Rabbine dön" çars  ile Esfel-i safilinden (alçaklarn en
alçandan), a'lay-  illiyyine (yükseklerin zirvesine) kadar her
derece onun içindir. Tembellik yapar, asi olursa en çukura
düer, akln  kullanr, Allah yolunda çalrsa en yüksee
trmanr.
derecesine inip, ehvet ve öfkesine esir olmaktr. En yüksek
dereceyi elde etmek de, ehvet ve öfkesine sahip olmak ve
kesin olarak onlarn yönetimini ele geçirmektir. nsan ehvet
ve öfkesinin yönetimini ele alnca, Yüce Allah'a kulluk
 
nsann elde edebilecei en yüksek derece budur. Bu derece
elde edilip Yüce Allah'a yakn olunca, bir an için olsun ondan
ayrlmaya dayanamaz. Onun cenneti bu olur. Göz mide ve
dier organlarn arzu ettii cennet bunun yannda aa kalr.
nsan yaradlnn balangc  noksan ve aa  olduu için,
nefsiyle uraya girmeksizin ve onu köreltici ilaçlar
almakszn bu yüksek dereceye kavumak mümkün olmaz.
Altn bakr, pirinç ve dier madenlerden ayrmak nasl güç
ise, insan  da hayvanlk sfatlarndan arndrp meleklerin
saflna ulatrmak için gereken ilac elde etmek te o derece
zordur.
bütün bileimleriyle beraber okuyuculara açklamaktr. Onun
için bu kitaba Kimya-  Saadet (Kurtulu  reçetesi) ismini
verdik. Balayc  olan Allah'tan yalvar  ve yakarm bu
kitab  ismine uygun olarak insanlarn kurtuluuna vesile
klmasdr.
"HYA" kitab, bu cephesinin meyvesidir.
Gazali, ehl-i sünnete aykr  f rkalarla, bilhassa mutezile ve
batinilerle mücadele etmi, yazd  eserlerle onlarn bozuk
fikirlerini çürütmütür.
Sina ile Farabi'ye çatm, yanl  taraflarn  apaçk ortaya
çkarmtr.
ilahi nurdur.
eseridir. Fkh ve tasavvuftan bahseder. Dört ksmdan
meydana gelmi, her ksm on bölüme ayrlmtr. hya,
yazldndan bugüne dek slam âleminde en çok okunan
kaynak kitaplardan birisidir.
söylenmi birkaç övgüyü belirtmeden geçemeyeceiz:
Hadis haf z mam Zeyneddin Ebul-Fazl el-Iraki diyor ki:
"hya slam dini hakknda yazlm  en büyük kitaplardan
birisidir."
"Eer bütün ilimler yok olursa, hepsi "hya"dan çkabilir."
2- KMYA-I SAADET: hya'nn farsça yaplm özet-tercümesi
mahiyetindedir. man, amel, tasavvuf ve ahlaktan bahseder.
3- EL-MÜNKZU MNED-DALAL: mam-  Gazali'nin fikri
otobiyografisidir. Gazali bu kitabnda kalbini kaplayan
üphelerden ve bu üphelerden nasl kurtulduundan
bahseder.
belirtir.
anlalr bir eklide halka hitaben yazlmtr.
Gazali'nin bilinen bütün eserlerinin says 75'i bulmaktadr.
MRST
tanmasdr. Bunun için,
Peygamberimiz buyuruyor ki:
hem d dünyada, hem de kendi içlerinde göstereceiz."
FUSSLET SÜRES, Ayet: 53
nsana kendi nefsinden daha yak n bir ey yoktur. O halde
kendini bilmeyen, Allah' nasl bilebilir? "Kendimi tanyorum"
iddiasnda bulunan kimsenin delillerine bakmak gerekir. Eer
delilleri görünürdeki el-yüz ve dier organlarn  bilmek,
görünmeyende de acktn, susadn, kzd  zaman
intikam almak arzusunu, ehvetine kapld  zaman onu
tatmin yolunu ilmek ise, bu özellikler hayvanlarda da vardr.
O halde bu ekilde kendini bilmek, Yüce Allah'  tanmaya
anahtar olamaz. Kendini bilmek demek kendi hakikatini,
dünya yolculuuna nereden gelip nereye gideceini, niçin
yaratldn, dünyaya niçin geldiini, saadet ve felaketinin
nelere bal olduunu bilmek, düünmek demektir.
nsann görünmeyen yapsnda dört sfat vardr:
a) Hayvanlar sfat,
her birisinin ayr gdas ve ayr saadeti vardr.
Örnein: hayvanlarn gdas ve saadeti yem yemek, uyumak
ve çiftlemektir. Yrtclarn saadeti öldürmek, öfke ve
intikamdr. eytann gda ve saadeti, düzen kurmak,
aldatmak, bedbaht etmektir. Meleklerin saadet ve gdas ise,
Yüce Allah' görmektir. Meleklerde hiçbir ekilde, hayvan ve
yrtclarn sfat yoktur.
ehvet ve öfkenin elinden kendini kurtarp, hayvan ve
yrtclarn sfatlarnn neden kendisine verildiini anlamaya
çalr. Acaba insanlardaki bu sfatlar, insanlarn onlara esir
olmas, hizmetlerinde çalmas  için mi yaratmlar, yoksa
insanlarn bunlar  kendisine esir etmesi, ilerde meydana
 
olarak yararlanmas için mi? üphesiz ki dünyada geçen ksa
içinde onlardan faydanlmak için yaratlmlardr. Ancak
böylece insan saadet tohumunu elde edebilir. Saadete
kavumak isteyen bu kötü sfatlar  ayaklarnn altna alr ve
yüzünü saadetinin bulunduu tarafa çevirir. Oras  seçkin
kullar için Yüce Allah'n zat, halk içinse cennettir.
O halde insann bütün bunlar  bilmesi gerekir ki, kendini
biraz tanyabilsin. Bunlar  bilmeyen dinin özünden
habersizdir.
GR 
karnn sandnda veya derbederin torbasnda deil,
padiahlarn hazinelerinde bulunur. nsan  kötülüklerden
arndrp, ebedi saadete kavuturan ilaç da Yüce Allah'n
hazinesindedir.
kurtulu  ilacn  yeryüzünden peygamberlerin kalplerinden
baka bir yerde arayan yanlm  olur. Böylelerin sonu
 
ve hayaldir. Kyamette kalpazanlklar  ve kuruntular  aça
çkar ve iflas eder.
peygamberleri insanlara göndermesidir. Böylece
öretirler. nsanlar da nefsleriyle nasl mücadele
edeceklerini, kalplerini kir ve pastan arndracaklarn,
kalpteki çarpklklarn düzeltilip çirkin huyun güzel huya
dönütürülmesini örenirler.
ve büyüklüüyle övünüyor, sonra da kullarna
peygamberlerini gönderip doru yolu göstermekle minnet
ediyor ve:
öyle buyuruyor:
          
kuddüs (bütün noksanlklardan uzak), aziz (her eye gücü
yeten) ve hakim (her iinde hikmet sahibi) Allah'  tesbih
ederler. Ümmi (yaz  yazmasn  bilmeyen) araplar için
peygamber gönderen O'dur. (O peygamber, yani Hz.
Muhammed) onlara Allah'n ayetlerini okuyor, onlar  (ortak
komak pisliinden) arndryor, kendilerin Kur'an ve ilim (din
yolunu) öretiyor. Oysa onlar peygamber gelmeden önce
açk bir sapklk içindeydiler."
CUM'A SURES, ayet: 1,2
hayvani sfatlardan, kötü ahlaktan temizlemek olduunu;
"Onlara kitap ve hikmet öretiyor" sözünden gayenin ise
onlar  temizledikten sonra bilinç giysisiyle süslemek,
meleklerin ahlakn onlara örtü yapmak olduunu söylerler.
Kimyadan gaye, nefsi dünya balarndan korumak, yüzünü
Allah'a çevirmek ve kalpte Allah'tan baka hiçbir eye yer
vermemektir. Nitekim,
 
1. KISIM: NSAN NELERDEN YARATILMITIR?
nsan yaratl bakmndan ikiye ayrlr.
a) Zahiri (görünen),
b) Batni (görünmeyen)
Zahiri ksm gözle görülen el, ayak vs. gibi organlardr. Batni
ksm ise, bazen nefs, bazen ruh, bazen de kalb dediimiz
ksmdr. nsann asl, batni yani gözle görülmeyen ksm ruh,
nefs veya kalb dediimiz eydir. Görülen organlar, bunun
askeri ve hizmetçileridir.
dediimiz zaman vücudun sol taraf nda bulunan yuvarlak et
parças  deil, insann asl  anlalmaldr. Yoksa kalpten gaye
et parças  ise ondan hayvanda ve ölüde de vardr. Gözle de
görüldüüne göre de zahiri ksmdadr. Bizim kalb dediimiz
varlk bu dünyada geçici olarak gelmi  bulunan eydir.
 
Yuvarlak et parças sadece onun aleti dier organlar da onun
asker ve ordulardr.
knama ceza onadr. Saadet ve felaket de onun içindir. Bütün
organlar onun emir ve komutasndadr. Onun asln  bilmek
ve tanmak, Yüce Allah' tanmann anahtardr.
O halde onu tanmaya çalmak gerekir. Zira o, çok yüksek
bir cevher olan meleklerin cevherindendir. Asl madeni Yüce
Allah'tr. Oradan gelmi  tekrar ora dönecektir. Bu geçici
dünyaya ticaret etmek ve tohum ekmek için gelmitir. Öyle
ise bu anlamdaki ticaret ve ekmek ilemini bilmek gerekir.
2. KISIM: KALBN ASLINI BLMEK
Akll  insanlar bir eyin varln  bilinmeden, varlnn
anlalamayacan  bilirler. O halde önce kalbin varln 
sonra emrinde
bilince de, bunun Yüce Allah'  tanmaya nasl vesile
olduunu, saadet ve felakete nasl sermaye tekil ettii
anlalr. Bunlarn her birini ayr ayr açklayacaz.
 
a) nsann kendi varlndan üphesi olamaz. nsan var
olmasnn sadece fiziki yanyla olmad  da gerçektir. Zira
ölülerin de fiziki yaplar  vardr, ancak kalpleri yani ruhlar 
yoktur.
koruduu anda bile, var olduunu kesinlikle bilir.
Buradan kalbin (ruhun) vücut olmadan da mevcut olduu
anlalyor. Yine buradan kyametin varl  anlalyor. Zira
vücudun yok olmasyla insan aslnn yok olmad ortadadr.
3. KISIM: KALBN (Ruhun) ASLI
Ruhun aslnn ve ona ait sfatlarnn neler olduunu
bildirmeye dinimiz müsaade etmemitir. Nitekim Yüce Allah
Peygamber'e öyle buyuruyor:
                                         

Ruh, Rabbimin emrinden ibarettir."
eylerden, emir âlemindedir.
A'RAF SURES, Ayet: 54
ölçüdür.
Oysa ruh için miktar ve ölçü yoktur. Ruh bölünmez bir
cevherdir. Eer bölünebilseydi, o zaman ksmn  bilinip bir
ksmn  bilmemek caiz olurdu. Böylece bir eyin bir anda
hem bilinmesi, hem de bilinmemesi olurdu ki, bu doru
olmazd. Ruh, her ne kadar bölünmeyi kabul etmiyor ve
ölçülmüyorsa da yine de mahluktur (yarat ktr). Zira halk iki
manaya gelir: Biri yaratmak, dieri de takdir etmek
(miktarn  belirlemek). Ruh, takdiri anlamda deil -zira
ölçülemez- yaratlmak anlamnda mahluktur.
  O halde ruha kadim (ezeli) diyenler de, araz (sfat) diyenler
de yanlyorlar. Zira araz, kendi kendine var olmayp, baka
bir cisim ile varln  gösterebilen sfattr: Renk gibi. Ruh
kadimdir diyenler de yanlyor. Zira ruh yaratlmtr ve
yaratlm olan hiçbir ey kadim (ezeli) olamaz.
Ama bölünebilen baka bir ey var. O, ruh deil, candr. Bu
can hayvanlarda da vardr. Bizim kasdettiimiz ruh bu deil.
Yüce Allah'  tanma ve bilme yeri olan ruhtur. Hayvanlarda
bu yoktur. Bu ne cisim ne de arazdr, meleklik cevherinden
bir cevherdir. Asln  bilmek zordur. Zaten anlatmaya izin
yoktur. Balangçta bilmek te pek gerekmez.
Balangçta izlenmesi gereken yol, din yolunda nefisle
mücadele etmektir. artlarna uygun olarak bu uray 
verenlerde, ruhu tanma bilgisi kendiliinden meydana gelir.
Bakasndan dinlemeye gerek yoktur. Zira bu bilgi Yüce
Allah'n hidayet lütfudur. Nitekim,
Yüce Allah buyuruyor ki:
kavuturacaz."
Celilede de buna iaret edilmitir. Ancak nefisle savamaya
balarken ruhun askerlerini tanmak lazmdr. Zira
askerlerinden habersiz olan kumandann, savaa gitmesi
büyük hatadr.
Vücud ülke, kalb de onun sultandr. Kalbin vücutta saysz
asker ve ordular vardr.
Yüce Allah buyuruyor ki:
"Rabbinin askerlerini, O'ndan bakas bilmez."
MÜDESSR SÜRES, Ayet: 31
aramaktr. Saadeti Yüce Allah' bilip tanmaya baldr. Yüce
Allah'  tanyp bilmek de, Yüce Allah'n yaratt  eyleri
bilmekle mümkün olur ki, o da bütün âlemdir. âlemdeki
 
varl da vücutladr.
O halde Yüce Allah' bilmek kalbin av, duyular o avn ba ve
tuzadr. Vücut ise onun binek hayvandr. Onun için kalbin
vücuda ihtiyac  vardr. Vücut su, toprak, hava ve ateten
meydana gelmitir. Bu yüzden zayf ve muhtaçtr. Her an yok
olmasndan korkulur. Vücudun iki çeit tehlikesi vardr. Biri
içerdendir; açlk, susuzluk gibi. Biri de dardandr; ate, su
ve dier dümanlar.
için iki snf askere ihtiyaç vardr: Biri görünürdedir: El, ayak,
az ve mide gibi. Dieri de gizlidir: Yemek ve içmek arzusu
gibi. Dardaki dümanlardan korunmak için de iki çeit
askere ihtiyaç vardr. Görünürde: El, ayak ve silah gibi.
Görünmeyende de öfke ve krgnlk gibi.
Bu anlattmz askerler gözle görülen tehlike ve ihtiyaçlar
içindir. Gözle görülmeyen tehlike ve ihtiyaçlar için de
duyulara ihtiyaç vardr. Onlar da bei görünür, bei de
görünmez olmak üzere ondur.
koklamak, tatmak ve dokunmak.
Hayal kuvveti, ezberleme kuvveti, hatrlama kuvveti vehim
kuvveti (zan).
aksar.
emrederse, onu yerine getirirler. Mesela: Dile emredince
hem konuur, el ve ayaklara emredince harekete geçerler.
Göze emir verince, bakar. Düünme kuvvetine emir verince,
düünür. Böylece vücudu korur. Bu i, kalb azn  alncaya,
avn  elde edinceye, ahiret ticaretini bitirinceye ve kendi
saadet tohumunu ekinciye kadar devam eder. Askerlerin
kalbe itaat etmesi, meleklerin Yüce Allah'a itaat etmelerine
benzer ki, emre kar koymak asla mevzubahis olamaz. Hatta
emre uymalar yaradl icab ve isteyerektir.
5. KISIM: KALB ASKERLERNN BR ÖRNEKLE AÇIKLANMASI
 
anlatmak uzun sürer. Onun için biz gayemizi bir örnek
vererek anlatmakla yetineceiz.
El ve ayaklar; ehrin sanatçlar,
ehvet; maliye müdürü,
Öfke: emniyet müdürüdür.
korunmas  için padiahn halka ihtiyac  olduu gibi, kalb
padiahnn da bunlara ihtiyac vardr. Ancak bunlarla vücut
ülkesi memur ve ordusu muzaffer olur.
Ancak ehvet haraç dükünü, bozguncu, yalanc  ve kötü
huyludur. Vezir ne emir verirse, onun aksini yapmaya çalr.
Daima memlekette bulunan bütün mallar  alp toplamak
ister. Emniyet müdürüne benzettiimiz öfke ise, kzgn, azgn
ve saygszdr. Devaml  bozmak, asmak, ykmak ve yakmak
ister.
danrsa, yalanc  ve cimri olan maliye müdürüne, vezire
kar  koymasn diye deer vermezse, onu küstahlktan
alkoymas  için emniyet müdürünü peine takarsa ve
emniyet müdürünü de, yapmak istedii hakszlklardan
dolay döver ve incitirse memlekette asayi tam olur.
Böylece vatanda  memnun olur ve vücut ülkesinde Allah'a
giden saadet yolu kapanmaz. Eer tersi olursa yani akl ve
ruh malup olur ve ehvet ile öfke galip olursa memleket
harap olur, vücut ykntya döner vatanda ikayetçi olur ve
padiah da perian olur.
ORGANLARINI DORU YOLDA KULLANMAK
içmek ve vücudu korumak için yaratldn  anladk. ehvet
de, öfke de vücuda hizmet ediyorlar. Yemek - içmek vücudun
gdasdr. Vücud da duyularn hamaldr. Demek ki vücud
duyulara hizmet ediyor. Duyular ise akln casus ve tuzadr.
Akl onlar vastasyla Yüce Allah'n yaratm  olduu
eylerdeki acaiplii bilir. Demek ki duyular da akln
hizmetçisidir. Akl ise kalbin hizmetçisidir. Kalb de Yüce
 
Yüce Allah buyuruyor ki:
yarattm."
emrine verdi. Dünya âleminden hareket edip, mana âlemine
kavumas için vücut bineini ona esir yapt. Kalb bu nimetin
hakkn  gözetir ve kulluk artlarn  yerine getirmek isterse,
padiah gibi memleketin ortasnda oturur. Yüce Allah' kble,
ahireti vatan, vücudu binek hayvan, dünyay  konaklama
yeri; el, ayak ve dier organlar  hizmetçi, akl  vezir; ehveti
maliye müdür; öfkeyi emniyet müdürü, duyu organlarn 
istihbarat memuru yapar. Her birini bir ile vazifelendirir.
ehrin haberlerini toplarlar.
yapar. Casuslar bütün haberleri ona getirirler. Beynin arka
 
gelen haberlere göre tedbir alr ve bu tedbirleri padiaha arz
eder. ehvet, gazap ve dierleri padiaha ihanet edip,
itaattan dar çkar asi ve dümanla meyleder ve padiaha
suikast hazrlarsa, zamannda tedbir alr, onlar itaate zorlar.
Vezir bu düzen içinde memleketi yönetirse, insan mutlu,
nimetin hakkn vermi ve yaptklarnn mükafatn haketmi 
olur. Eer bunun tersini yaparsa, bakaldrm, isyan etmi 
ve nimete nankörlük yapm  olur. Bunun cezasn  ise hem
dünyada, hem de ahirette görür.
7. KISIM: NSANDAK Y VE KÖTÜ SIFATLAR
nsan kalbinin, içinde bulunan bu iki askerle ilikisi vardr.
Bunlarn her birinden kalpte bir ahlak meydana gelir. Bu
ahlaktan bazs  kötü olur; onu mahfa sürükler. Bazs  da iyi
olur; onu saadete kavuturur. Bu ahlakn adede çok ise de
hepsi dört çeitte toplanr:
ait iler yapar: Yemek, içmek, cinsi münasebette çok arzulu
olmak gibi. Kendisine verilen öfke itibariyle köpek, kurt ve
aslan gibi yrtclara ait iler yapar: nsanlar  öldürmek,
yaralamak, onlara eziyet etmek gibi. Kendisine verilen
eytan ahlak  nedeniyle eytanca iler yapar: Hile, aldatma,
yalan ve bozgunculuk gibi. Kendisine verilen ak l nedeniyle
de meleklerin yaptklarn  yapar: limle uramak, iyilik
yapmak, kötülüklerden kaçnmak, insanlarn arasn bulmak,
cehalet ve bilgisizlikten utanmak, amel ileme yolunu elde
etmek gibi.
eytanlk ve meleklik. Köpein sevimsiz ve çirkin olmas ekli
yani el ve ayak yönüyle deil, kendisinde bulunan
saldrganlk ve insanlara eziyet etme nedeniyledir. Domuzun
da kötü ve çirkin oluu ekil ve organlar yönüyle deil, sahip
olduu kötü sfatlar  nedeniyledir; hrs, kötü eylere rabet
vs. gibi.
anlamas emredildi. Böyle olunca eytan rezil ve kepaze olur
hiçbir bozgunculuk yapamaz. Bu konuda,
Peygamberimiz buyuruyor ki:
Fakat Yüce Allah onu yenmem için bana yardm etti, ona
hiçbir kötülük yaptrmad, eytan benim yanmda hor ve
hakir oldu."
köpeini terbiye etmesi emri altna almas  görevi verildi.
Böylece insann emri olmadan hiçbir hareket yapamazlar. Bu
ekilde hareket eden insanlarda da iyi ahlak ve sfatlar
meydana gelir. Bu iyi ahlak ve sfatlar da insann
mutluluunun tohumu olur.
ehvet domuzunu ve gazap köpeini emri altna almazsa,
 
olur.
veya köpein hizmetçisi gibi görür. Bir Müslüman  Kâfirin
elinde esir brakann ne hale gireceini herkes bilir. te
melei, köpee, domuza ve eytana esir edenin durumu
bundan daha kötüdür.
gündüz arz  ve isteklerini yerine getirmek için hazr
bekliyorlar. Görünüte insana benziyorlarsa da asl kurumlar 
böyledir. Yarn kyamette manalar görünecektir. ekiller
manaya dönüecektir. O zaman dünyada ehvet ve hrsna
malup olanlar domuz eklinde, öfkesine malup olanlar da
kurt eklinde görünür.
uzaklam, görüntü manaya dönümütür. Böylece herkes
 
Kitabmz bu konuyu kaldramaz.
ETMEK
anlayabilirsin.
dolay kalbinde, seninle öbür dünyaya giden senin benzerin
bir sfat meydana gelir. Bu sfata ahlak denir. Ahlak ta
söylediimiz dört kuvvetten meydana gelir.
Eer ehvet domuzunun emrine girersen sende çirkeflik,
murdarlk, utanmazlk, hrszlk, ikiyüzlülük, harislik,
kskançlk, bakasnn üzüntü ve sknt  çekmesine memnun
olma ve bunlar gibi sfatlar meydana gelir. Eer onu emrin
altna alrsan, terbiye eder akln ve eriatn denetiminde
bulundurursan sende kanaat, kendine hakim olma, sab r,
 
fazla ey istememe ve mertlik sfatlar meydana gelir.
Öfke köpeinin emrine girersen sende kibir, pervaszlk,
pislik, münakaa etme, büyüklük taslama, aldatma, kavga
etme, hakszlk yapma, bakalarn  aalama-horlama ve
insanlara saldrma gibi sfatlar meydana gelir. Eer bu köpei
terbiye eder, emrin altna alrsan sende sabr, soukkanllk,
af, dayankllk, cesaret, sükunet, acma ve cömertlik sfatlar 
meydana gelir.
cesaret verme ve kandrma vazifesini yüklenen eytann
emrine girersen, sende hile, huzur bozma, kötü kalpli olma,
aldatma ve olduundan daha baka görünme sfatlar 
meydana gelir. Eer bu eytan emrin altna alr, aldatmasna
ve doruyu söylermi  gibi taknmasna kanmazsan, akl
gücünün yardmna bavurursan sende zekilik, bilgiçlik, ilim,
hikmet, insanlarn arasn  bulmak, efendilik ve önderlik
sfatlar  meydana gelir. Sana benzeyen bu güzel ahlaklar
iyiliinin ve saadetinin tohumu olurlar.
Kötü sonuçlar douran ilere günah denir. yi sonuçlar
douran ilere de itaat denir. nsanlarn bütün hareket ve
 
davranlar bu iki ktan birisine girer. Yani insan yapt her
hareketle ya günah ilemi veya itaat etmi. Allah'n emrine
uymu olur.
birer leke ve i  gibidir. Onu karartr. Bu karartdan dolay 
Yüce Allah'n gösterdii doru yolu göremez. Önüne
perdeler, engeller çkar.
lekelerinden, kötülük karartlarndan temizler. Bunun için
Peygamber efendimiz öyle buyurmutur:
"Her günahtan sonra, bir sevap ile ki onu yok etsin."
Kyamette de parlak kalpler ile siyah kalpler bir meydanda
toplanr. Yüce Allah: "O halde, Allah'n huzuruna (irk ve
üpheden) temizlenmi  kalble gelenlerden bakas 
kurtulamaz." uara: 89 buyurmutur.
gibidir. Bütün âlem bu aynaya sar. Dikkat edilirse parlakl 
devam eder. Dikkat edilmezse paslanr, ayna yaplacak hali
kalmaz. Bu hususta Yüce Allah öyle buyuruyor: "Hayr, öyle
 
körlenmitir." Mutaffifin: 14.
SORU: Daha önceki satrlarmzda insanda hayvan, canavar,
eytan ve melek sfatlarnn bulunduunu söylemitik.
Hayvan, canavar ve eytanlk sfatlarnn geçici olup meleklik
sfatnn asl olduunu nereden bilebilir ve nasl anlayabiliriz?
CEVAP: nsann hayvan ve canavarlardan daha üstün
olduunu herkes bilir. Herey yükselip en sonda belirli bir
olgunlua erimek için yaratlmtr. Bunu öyle bir örnekle
açklamaya çalalm: At, eekten daha üstündür. Zira eek
yük tamak için, at ise savata komak için yaratlmtr. At,
süvarisinin arzusuna uygun koma üstünlüüne sahip olduu
gibi, eek kadar yük tama kuvvetine de sahiptir. Böylece
eee verilmeyen bir üstünlük ata verilmi oluyor. Ama eer
at bu üstünlüü yerine getirmezse, örnein komazsa srtna
plan vurulur ve eek seviyesine inmi olur. Bu durum at için
noksanlktr, mahvolmutur.
cinsi birlemede bulunmak ve zevk-ü sefa sürmek için
 
geçirirler. Bazlar  da istila etmek, yenmek ve dier eyleri
egemenlikleri altna almak için yaratldn  zannaderler.
Arap - Kürd ve Türkler gibi
Her iki ekilde düünenler de yanlyorlar. Zira yemek ve
çiftlemek, arzu ve hevesi gidermek içindir. Hayvanlarda da
bunlar vardr; Deve insandan daha çok yer, serçe de daha
fazla çiftleir. O halde bu yönlerden insanlar onlardan nas l
üstün olabilirler? Ayn  ekilde milletleri yenmek,
memleketleri istila etmek öfke ile olur. Bu ise, yrtc hayvan
ve canavarlarda da vardr.
vardr. Yalnz insanlarda, hayvanlardan üstün bir derece
vardr ki, bu da akldr. nsanlar bu akl vastasyla Yüce
Allah'n varln  bilir, yaratcsn  tanr. Bu akl ile kendisini
hayvanlarda da bulunan ehvet ve öfkenin elinden kurtarr.
te bu, meleklerin sfatdr. Bu sfatla yeryüzündeki yrtc ve
dier hayvanlar emri altna almtr. Bu hususta.
Yüce Allah buyuruyor ki:
 
ehvet kalr, ne de öfke. Kalan sadece bir cevherdir. Bu
cevher, ilahi bilgi ile süslü olunca elbette meleklerin hatta
yüksek dereceli meleklerin arkada  olur. Ayette belirtildii
gibi bu yüksek dereceli melekler daima Yüce Allah'n
huzurunda olurlar: "Seçkin ve güzel bir yerde, her eye sahip
ve hereye kadir olann yannda ve rzasnda olurlar."
KAMER SÜRES, Ayet: 55
günahlarnn kirinden pas tutmasdr. Ba  aa  olmas 
ehvet ve öfkesini insanlar ile dindirip rahat etmesi ve bu
dünyada istedii hereyi yapmasdr. Yüzünü tamamen bu
dünyaya çevirmi, ehvet ve tutkular  bu dünya içindir.
Halbuki bu dünya öbür dünyadan daha aa, daha alttadr.
O halde bu dünyaya gönül verenler ba aa olur. Yüce Allah
da öyle buyurmuyor mu ki? "Rablarnn yannda münaf klarn
ba aa olduunu görseydin"
ne olduunu herkes bilmez. Onun için
Yüce Allah buyuruyor ki:
MUTAFFFN SÜRES, Ayet: 8
Kalb âleminin insan  akna çeviren sonsuz halleri vardr.
Zaten kalbin üstünlüü, alacak hallerinin hereyinkinden
çok fazla olmasndan ileri gelir. Birçok insann bu hallerden
haberleri yoktur.
sebebiyle üstünlük iki ksmdr. Birini herkes bilir. kincisini
ise biraz daha örtülü olduu için herkes bilmez ve birincisine
göre daha üstündür. Birincisi zahiridir. Bütün ilim ve
sanatlar  bilir. Kitaplarda olan matematik, astronomi ve
 
sahrada bir kum gibi kalr. Bir anda düünce ve
hareketleriyle yerden göe çkar, doudan batya gider.
Yeryüzünden göü  ölçer, yldzlarn büyüklüünü bilir.
Denizin dibinden bal  anlayp çkarr, kuu vurup havadan
indirir. Fil, at ve deve gibi birçok güçlü hayvan  emrinde
çaltrr. Bütün bu ilimleri be  duygu organ  vastasyla
örenir. Bunlar meydandadr, herkes anlayabilir.
Asl almas gereken durum kalbin içinde, bey duyu organ 
vastasyla varln bildiimiz bir cisim âlemi olduu gibi bir
de duygu organlar  ile hissolunamayan ruh âlemine bir
pencerenin açlm  olmasdr. Cisim ve madde âlemini
insanlarn çou bilir. Zaten bu ksaltlm ve snrldr.
Kalbin içinde ruh âlemine açk bir pencerenin bulunduunu
gösteren delil iki çeit ilmin mevcut olmasdr: Birincisi uyku
halidir. Uykuda iken duygu organlar  bir i  göremezken,
içerdeki pencere açlr. Ruh âleminde ve Levh-i mahfuzda
sakl olan, ilerde olacak eyleri ya açkça, hiçbir tabire lüzum
kalmadan veya bir tabire ihtiyaç olacak ekilde bilir ve görür.
nsanlar zannederler ki uyankken herey daha iyi bilinir.
Halbuki herkes bilir ki uyankken duygu organlar vastasyla
gayb  bilmek imkanszdr. Ancak uyurken olabilir. Uyku ve
 
(1)
Karlkl konulan iyi aynada birisindeki görüntü dierine nasl
aksediyorsa, Levh-i mahfuzdaki görüntü de kalbe öyle yansr.
Ancak bunun için kalbin saf olmas, duygularndan
kurtulmas  ve Levh-i mahfuzla iliki kurmas  gerekir. Kalb
hislerle urat sürece, ruh âlemiyle iliki kuramaz.
(1) Her ne kadar zamanmzda uyku ve rüya âlemini
aydnla kavuturduunu iddia eden ve önderliini Froud'un
yapt  arlatanlar mevcut ise de uyku ve rüya âleminin
hakikatini örenmek mümkün deildir. Hele hele bu his ve
duygu âlemini laboratuar ve bulgu yoluyla açkla
kavuturmay  iddia etmek kadar saçma bir ey olamaz.
Froud' un ve onun çömezlerinin yapmak istedii, insanl 
aydnla kavuturmak deil, maksatl  ve sapk fikirlerle
çamura bulamak, doru yoldan alkoymaktr. Zaten gerçek
ilim, Froud'un bu hususta ve dier hususlarda ileri sürdüü 
birçok iddialar  -gerçekten bunlar ilmi delillerden uzak birer
iddiayd- çürütmütür. Fakat yine de gerçekleri görmemek
için deve kuu gibi kafasn  kuma sokan zamanmzn sapk
insanlar  Froud'un saçmalklarndan ayrlmamakta, ona sk 
 
saçmalklarn doruluuna inandklar  için deil, bu
saçmalklara inanmak ilerine geldii için bir türlü ayrlmak
istememektedirler. Zamanmzn insannn onu felaket ve
sefalete götürecek bu türlü sapklklardan ayrlmas, yanl 
olduunu bile bile ona skca yapmas  hazin, hazin olduu
kadar da korkunç bir durumdur.
Uykuda ise kalb hislerden kurtulur. Ruh âleminin
düüncesini tadndan, gerçei onlar.
halde, ruh âlemi nasl anlalr?
CEVAP: Uyku sebebiyle duygular bal  ise de hayal âlemi
çalr vaziyettedir. Bunun için gördüklerini hayali temsiller
eklinde görür. Ve tabii ki net ve açk olmaz. Bir örtü ve
perde arkasndadr.
nsan ölünce hayal da, his de kalmaz. O zaman olanlar
perdesiz örtüsüz görünür. Ona: "Senden gaflet perdesini
kaldrdk. Gözün bugün hereyi daha iyi görür." Kaf: 22,
 
geri çevir de güzel i ve hareketlerde bulunâlim." Secde: 12
Baka bir delil de udur: Kalbine ilham yoluyla düünce ve
anlay  gelmeyen hiç kimse yoktur. Bu his yoluyla deil,
kalbde meydana gelir. Nereden geldiini de bilmez.
Netice olarak u gerçek bilinmelidir ki, bütün ilimler hisler
vastasyla elde edilmez. Bir ksm  ruhlar âleminden elde
edilir. Gerçi bu dünya için yaratlm  olan hisler ruhlar
âlemine kavumay  perdeler. Ama bu âleme çkabilmek,
düünebilmek için hislerden kurtulmak lazmdr.
11. KISIM UYANIKKEN KALB PENCERES  RUHLAR âlemNE
AÇILABLR M?
açlamayacan  düünmek yanltr. Biz yukarda insan
uyankken ruh âlemine açlamaz dedik ama, duygu organlar 
vastasyla açlamaz dedik. Oysa bir kimse uyank iken
arzular  teper, kalbi öfke, ehvet, kötü huy ve dünyann
aalk hallerinden kurtarr ve bir yerde oturup gözlerini
yumar, dudaklarn  kapatr, kalbini ruhlar âlemiyle
 
Yüce Allah'tan baka
bakasnn rüyada gördüünü o uyankken görür. Meleklerin
ruhlar  güzel ekillerde ona görünür. Peygamberleri de
görür. Onlardan yararlanr, yardm alr, yerdeki ve gökteki
bütün melekleri ona gösterirler.
büyük iler ve haller görür. Bu hususta,
Yüce Allah buyuruyor ki:
ilme sahip olmas için göklerin ve yerin acaip güzelliklerini de
öylece gösterdik."
için toparland, dousunu ve batsn gördüm" Belki de bütün
peygamberler ilmi, his ve örenme yoluyla deil de bu yolla
elde ettiler. Hepsi de balangçta din için savatlar.
 
ibadet et."
temizlen, ayrl, kendini bütün varlnla Allah'a ver. Dünya
tedbirleriyle urama ki, Allah senin ilerini doru yapsn.
Yine: "O, dounun ve batnn Rabbidir. (O'ndan baka)
taplacak hiçbir ilah yoktur. Öyleyse O'nu kendinize vekil
tutun." Müzemmil: 9 Ayeti celilesinde belirtildii gibi O'nu
kendine vekil et. u ayette de belirtilen insanlara karma,
onlarla urama: "Müriklerin iftira ve yalanlarna kar 
sabret. Onlardan uzak dur, cezalarn  Allah'a brak."
Müzemmil: 10.
savamay  öretmektedirler. Böyle hareket edilirse kalb
insanlarn dümanlklarndan, dünya arzularndan ve hislerle
megul olmaktan kurtulup temizlenir. Peygamberlerin ve
tasavvufçularn yolu budur.
da büyük ve kymetlidir. Ancak Peygamberlik yoluna göre
dar ve snrldr. Peygamber ve evliyalar ilmi kimseden
örenmezler. Yüce Allah taraf ndan kalblerine aktlr. Bu
yolun doruluu tecrübe ile de sabittir. Birçoklar  bunu
söylemekte ve kesin delillerle açklamaktadrlar. Eer sen
tadarak ve duyarak buna varmadysan, örenmekle elde
edemediysen, akln delilleriyle de buna eremediysen bari
buna inanmaktan geri kalma ki her üç dereceden de olup
Kâfir olmayasn. Bunlar kalbin alacak halleri ve
iaretleridir. nsan kalbinin üstünlüü bunlarla anlalr.
12. KISIM: BÜTÜN NSANLAR HAK DN ÜZERE DOARLAR
Yukarda anlattklarmzn yalnz Peygamberlere ait olduu
sanlmasn. Zira bütün insanlarn özü, douta buna
uygundur. Hiçbir demir yoktur ki balangçta kendisinden
âlemin görüntüsünü içine alan bir ayna yaplmasn. Ancak
zamanla pas onun cevherine iler ve onu kullanlmaz hale
getirir. nsan da bunun gibidir. lk doduunda tertemizdir.
Zamanla dünya hrs, ehvet ve günahlar kalbi karartr,
kirletir ve paslandrr. Böyle bir kalb de bu dereceye
ulaamaz. Layklk ve uygunluunu yitirir.
 
"Her çocuk slam f trat  üzerine doar. Sonra anne ve
babalar  (çevreleri) onlar  yahudi, hristiyan ve putperest
yaparlar."
demiti. Onlar da: "Evet, Rabbimizsin, ahit olduk"
demilerdi. A'raf: 172.
"Elbette ki çoktur" diye cevap verir. Akll  kimse bunu hiç
duymam, söylememi  olsa da bunu böyle anlar, böyle
söyler ve kabul eder. Çünkü gerçei kabul etmek
doutandr. Yüce Allah' bilmek de ayn ekilde doutandr.
Ayette buyruluyor ki: "Eer Kâfirlere, gökleri ve yeri kim
yaratt  diye sorarsan, onlar, Allah yaratt  diyeceklerdir."
Lokman: 25. Baka bir ayette de: "Allah insanlar tevhid dini
üzerine yaratmtr."
dierlerinkinden daha güçlü ve kuvvetlidir, meleklerin
 
maddeler de ona itaat eder. Örnein, korkusu bir arslann
üzerine dütüü zaman, arslan ona itaat eder, emrine girer.
Bir hastaya yardm edince, hasta salna kavuur. Bunun
tersine, salam birisine bakarsa, hasta eder. Birisinin kendi
yanna gelmesini isterse, Rum: 30 buyruluyor. Akli deliller ve
tecrübeler ile de sabittir ki bu yalnz Peygamberlere mahsus
deildir. Çünkü ayeti celilede de belirtildii gibi
Peygamberler de birer insandr: "(Resulüm) de ki: "Ben de
sizin gibi bir insan." Fussilet: 6.
Kendisine bu yol açlan kimsenin, insanlar  kurtulua
çard yola eriat denir. Bu eriat yolu kendisine gösterilir.
Böyle bir kimseye peygamber denir. Ondan meydana gelen
hallere mucize denir. nsanlar  doru yola davet etmekle
yükümlü olmazsa, ona veli ad  verilir. Hallerine de keramet
denir. Keramet sahibi olan bir velinin, insanlarla, doru yola
davette megul olmas gerekmez. Belgi, insanlar doru yola
davet etmekle yükümlü olmamas  ilahi gücün gereidir.
Fakat bu, eriatn kuvvetli ve yeni olduu, bakalarnn
davetine lüzum kalmad  zamanlar için dorudur. Veya
davetin baz artlar, velide yoktur.
 
tam olsun. Bilmek gerekir ki ilk yaplacak ey nefsin
arzularna kar koymak ve kendini ibadete vermektir. rade
ve istek burada büyük bir rol oynar. Fakat unutmamak
gerekir ki her eken biçemez her giden daima hedefine
ulaamaz ve her arayan da aradn devaml bulamaz. Ancak
bir gerçek daha var. O da kymetli olan bir ii elde etmenin
yollar  da kark ve çapraktr. Onu bulmak zordur. Bu yol
ise bilgiçlik, anlama yolunda insann ulaabilecei en üstün
derecedir. Nefse kar koyup kendini Allah yoluna adamadan
ve bir yol göstericinin önderliinden faydalanmadan bu
seviyeye erimeyi istemek doru olmaz.
Bazen nefse kar  koyup Allah yoluna kendisini adayan ve
bir yol gösterici de bulan bir kimse yine de bu yola uygun
olmad veya ezelde bu saadet o kimseye nasip edilmedii
için arzusuna kavumaz. Dünya ilimlerinde önderlik
derecesine kavumak ve insann kendi arzusuyla yön verdii
ilerde de durum böyledir.
ÜSTÜNLÜK
  Maddi ve manevi bilgi için uraan bir insann, en kymetli
serveti olan kalbde oluan eyleri gördük. imdi kalbin
kuvvetli olmas  sebebiyle tad  üstünlüü  inceleyelim.
Kalbin güçlü olmas  meleklik özelliklerindendir. Dier
hayvanlarda yoktur.
Yüce Allah'n izni ile insanlarn ihtiyaçlarn  yerine
getirdikleri, örnein yamur yadrdklar, f rtna
koparttklar, hayvanlar  ana karnnda, bitkileri toprakta
ekillendirdikleri vakit, her i  için meleklerin bir ksm 
görevlendirilir. nsann kalbi de meleklerin özelliini tar.
Yani ona da madde âleminin bir ksmna etki edebilecei bir
güç ve kuvvet verilmitir.
yönetimindedir. Herkes bilir ki kalb, ilim ve istek parmakta
deildir. Parmak kalbin emrindedir. Kalb emredince parmak
hareket eder. Kalbde öfkenin görüntüsü meydana gelince,
yedi organndaki damarlar açlr, kan hücum eder. Bu durum
yamura benzer. ehvetin görüntüsü kalbde meydana
gelince, bir esinti canlanr ve ehvet organna doru iner.
Yemek yemei düünce dilin altndaki kuvvet hemen yardm
 
yutacak hale gelinceye kadar slatr.
Vücudun, kalbin tasarrufu altnda olduu ve kalbe tabi
bulunduu apaçktr. Ancak baz  kalbler dierlerine nazaran
daha güçlü ve üstündür. Çevresinde bulunan eylere böylece
güçlü kalbler etki eder ve yönetir. Örnein hastay iyiletirir.
Salam  hasta eder. Yanna birisinin gelmesini dileyince, o
kimsenin duygularnda o yönde bir hareket meydana gelir.
Yamur yamasn istedii zaman yamur yaar.
Bütün bunlarn mümkün olduu akli deliller ve tecrübe ile
bilinmektedir. Göz demesi ve büyü denilen eyler de bu gibi
olaylardan yani insanlarn maddelere tesir ettii eyler
ksmndadr. Hatta, bazen bu tesir edici kuvvet hayret edici
kötü bir duygu olur, gördüü  güzel bir ata, haset gözüyle
bakar, atn yok olmasn ister, o at da yok olur.
Peygamberimiz buyuruyor ki:
Bu da kalbin alacak durumlarndan biridir. Bu özelliklerin
kendisinde bulunduu bir kimse, insanlar gerçek dine davet
 
ona nebi veya veli denir. Kötü ilerde meydana gelirse ona
büyücü denir. Keramet, mucize ve büyü insann kalbindeki
en büyük güçlerdir. Gerçi aralarnda büyük farklar vardr,
ama kitabmzn konusu bu deildir.
14. KISIM: PEYGAMBERLN VE EVLYALIIN ASLI
Buraya kadar anlattklarmz  bilmeyen peygamberliin
gerçek mahiyeti hakknda hiçbir ey bilmiyor demektir.
Bildii, sadece peygamberlik ve evliyaln, kalbin üstün
derecelerinden biri olduudur. Bunu da gördüü veya iittii
için bilmektedir.
uyankken gösterilir.
hükmederler. Oysa peygamberler, bakalarnn duygularna
da etki ederler. Örnein insanlar  kurtulua erdirirler ve
insanlar, onlardan kötülük görmezler.
kalblerine, kimseden örenmeksizin meydana gelir. Zaten
zeki ve temiz kalbli bir kimsenin aklna, hiç kimseden
örenmeden bir takm bilgilerin gelmesi doaldr. O halde
temiz ve çok güçlü bir kalbe sahip olanlar bütün ilimleri veya
birçok ilimleri kendiliklerinden bilebilirler. Buna ilm-i ledünni
(Allah'tan gelen ilim) denir.
Yüce Allah buyuruyor ki:
peygamberlerden veya büyük velilerdendir. Saydmz
özelliklerden birisinin bulunmas  da bu derecelerden
birisinin elde edilmesini salayabilir. Fakat aralarnda büyük
farklar vardr. Çünkü bazlar bu özelliklerin her birisinden bir
ksmn, bazlar da tümünü almlardr.
Bizim peygamberimizin üstünlük ve eksiksizlii, bu üç
özelliin de tam olarak kendisinde bulunmasndan ileri gelir.
 
yolunu onlardan örenmeleri için, peygamberlik makamn 
örenebilmelerini isteyince; herkese bu üç özellikten bir
numune verdi. Bir özelliin numunesi rüya hali, bir özelliin
numunesi düünebilme kabiliyeti, bir özelliin numunesi de
ilim ve doru düünmektir.
deildir. Örnei olmayan bir ekil düünülmez, anlalamaz.
Bunun içindir ki hiç kimse Yüce Allah'n gerçeini tamamen
bilemez. Ancak Yüce Allah kendisi bilir.
O halde Peygamber ve evliyalarda, yukarda saydmz üç
özellikten daha baka özellikler olabilir. Ama biz bilemeyiz.
Çünkü o özelliklerin bizde örnekleri yoktur. Öyleyse, Yüce
Allah'  kendisinden baka hiç kimse tam olarak bilemez
dediimiz gibi. Peygamber efendimizi de kendisinden ve
daha üstün olanlardan bakas tam olarak bilemez diyebiliriz.
Buradan anlaldna göre peygamberlerin kymetini tam
olarak ancak yine Peygamberler bilebilir. Bizim için bu
dereceler fazla belirli deildir.
kimse hareket edemez, göremez, iitemez ve konuamaz
 
iitseydi, bunu bilemezdi" deseydi biz katiyyen buna
inanmazdk. Çünkü insanolu görmediine inanmaz. Bunun
için Yüce Allah buyuruyor ki:
"Hatta hakknda bilgi sahibi olmadklar  eye inanmazlar..
Onlarn aklna onun anlam ve yorumu da gelmez."
Ve yine Yüce Allah buyuruyor ki:
"(Kâfirler) Ona yol bulamaynca, Kur'an için, bu eski bir iftira
ve yalandr, derler."
özelliklerden dolay  büyük zevk alrlar ve kymetli hallere
kavuurlar. Bu durum una benzer: Bir kimsenin iire kar 
zevki yoksa, vezinle yazlm  bir iiri dinlerken pek tad
alamaz. Birisi ona bu iirin anlamn  açklamaya çalsa,
anlatamaz. Çünkü onun bu brantan haberi yoktur.
Yine anadan kör doan birisi, hiçbir zaman renklerin
manasn  ve onlar  görmenin zevkini anlayamaz. O halde
Yüce Allah'n Peygamberlere, Peygamberlik derecesini
 
ALIKOYMASI
"lim, bu yolda perdedir" sözüne sakn inanmamazlk etme,
çünkü dorudur: His ve duygu organlar vastasyla meydana
gelen ilimlerle megul olmak ve yalnz onlarla uramak,
insan bundan mahrum eder.
Kalb bir havuz, be duyu organ da bu havuza dardan akan
be  dere gibidir. Eer havuzun dibinden temiz su çkarmak
istersen, havuzdaki bütün suyu boaltman. Sonra dere
sularnn getirdii çamuru çkarman, bir daha su gelmemesi
için suyollarn  kesmen ve havuzun dibini kendi içinden
temiz, berrak su çkarabilecek ekilde yapman lazmdr.
Havuz siyah çamur ile dolu olduu müddetçe, dibinde duru
su çkmas  mümkün deildir. Kalbin durumu da böyledir:
çinden gelen ilim, dardan gelenlerden kurtulmadkça,
maksada eriilmez.
perde olmaz ve kalb gözü açlabilir. Çünkü kalb hayal ve
duygulardan kurtulunca, eski durumu ona perde olmaz.
lim u sebepten dolay  perde olur: Ehl-i sünnet inancn,
münakaa ve münazaradaki delillerini örenmek, kendini
tamamen buna vermek, bundan baka hiçbir ilmin varln 
kabul etmemek, kalbine baka bir ey geldii zaman "Bu,
bildiklerimin aksinedir, bildiklerime uymayan her ey
yanltr" demek. Böyle bir kimsenin ilerin asln  bilmesi
mümkün olmaz. Zira halka öretilen inanç, asln kendisi
deil, görüntüsüdür. Tam bilgi olmal  ki, özün kabuktan
ayrlmas gibi, asl da görüntüden ayrlsn.
Bilmek gerekir ki mücadele ve münazara ilmini inancna
yardmc olsun diye ören kimseye gerçek bildirilmez. Çünkü
elindeki ilmin tam olduuna inanr. Bu zan gerçekleri
görmesini engelleyen bir perde olur. Mehur bir söz vardr:
"Bir eyi örendiini kesin olarak zanneden bir kimsenin bu
dereceden mahrum olduunu herkes bilir." kendini
mücadele-münazara ilmine verenlerin durumu da budur.
 
  Yalnz bu ilme sahip olup ta, bunun herey olmadn bilen
kimseye, ilim perde olmaz. Bilakis onlarda meydana gelen
kalb açlmas  çok yüksek dereceli olur. Böyle bir kimsenin
yolu daha salam, daha çok yüksek dereceli olur. Zira köklü
dini bilgiye sahip olmayan kimse, çou zaman sapk
düüncelere bal  kalr ve ufak bir üphe ona perde olur.
Halbuki âlimde böyle eyler olmaz. Öyle ise "lim perdedir"
sözünün anlamn, eri ile doruyu birbirinden ayracak
dereceye ulam  bir kimseden duyarsan inanmamazlk
yapma, kabul et.
delillerle harama helal diyen Kâfirler ve arzularnn esiri
olmu birçok kimseler türemitir. Kendilerinde hiçbir zaman
böyle durumlar bulunmad  halde, sofilerin kendilerinden
geçmesi halde iken söyledikleri baz  saçma ve lüzumsuz
sözleri alp caka satyorlar. Hergün ykanp taranyor, güzel
elbiseler giyiyor, seccadelerini serip ilim ve âlimleri
kötülüyorlar. nsanlar aldatan, eytan ahlakl böyle kimseler
yok edilmelidir. Onlar Allah'n ve Peygamberimizin
dümandrlar. Çünkü Yüce Allah ve sevgili peygamberimiz
ilmi ve âlimleri övüyor, bütün insanlar  ilim örenmeye
çaryorlar. Öyle ise bilgi sahibi olmad  ve ilim elde
etmedii için, her eye "yapmakta günah yoktur" diyen bu
 
olabilir? Bu kimselerin durumu, kimyann altndan iyi
olduunu, ondan snrsz ekilde altn yapldn  duyan ve
önüne altn hazineleri getirildii zaman "Altn ne ie yarar,
asl olan kimyadr" diyerek altn almayan halbuki kimyay da
hiçbir ekilde bilmeyen adamn durumuna benzer. Böyle
adamlar çaresiz, malsz ve aç kalrlar. Kanmca o, "Kimya
Altndan daha iyidir" sözünü söylemenin sevincini tatmak
için böyle davranr.
da üstündür.
kimya, yüz altndan fazlasn  yapamazsa, bu kimse
kendisinden bin altn bulunandan daha üstün saylamaz.
Kimyadan bahseden kitaplar birçoklar arad halde, bunun
asl  uzun zamanlar bile herkesin eline geçemez. Onu
bulmaya uraanlarn çou sahte-deersiz para elde ederler.
Gerçek mutasavvflar da böyledir; çok nadir bulunur. Bundan
da anlalr ki, çok az kimse tasavvufu elde edebilir.
 
sofiliin az bir ksm bulunan kimse, bütün âlimlerden üstün
olamaz. Çünkü sofilikte uraanlarn birçou iin
balangcnda bireyler elde ettikten sonra, gelir kalr ve yolu
tamamlayamazlar. Bazlar  da iin görüntüsünü elde eder,
aslna kavuamazlar. Onlar bunu kazanç sayarlar. Oysa
beenilmeyip atlan ey deerli olmaz.
Örnein, gerçek rüyalar olduu gibi, anlamsz ve bozuk
rüyalar da vardr. Hatta baz âlimler, o halde öyle bir yüksek
dereceye ulamtrlar ki, dierlerinin çalarak elde ettii
dini bilgileri, o hiç kimseden örenmeksizin bilir. Bütün bu
sözlerle, nadir olarak ele geçen bir makam anlatmak istedik.
Öyle ise gerçek tasavvuf yoluna ve onu elde edenlere
inanmak gerek. Boyunlarna halka geçmi  baz  zavalllarn
sözü ile onlar hakkndaki inanç bozulmamal, onlardan ilim
ve âlimleri ayplayanlarn elinde hiçbir ey olmad  kabul
edilmeli.
BLMEKTEDR
nereden anlalr?
rahatlndadr. Lezzet ise tabiatn çektii tarafadr. Her ey
ne için yaratlmsa, onun içindir. Örnein ehvetin tad
almas, arzu ettii eye kavumak, öfkenin tad almas  da,
dümanndan intikam almaktr. Gözün tad almas  güzel
eylere bakmak, kulan tad almas, güzel sözler dinlemektir.
Ayn  ekilde kalbin tad almas  da, yukardakilerde olduu
gibi, kendi özelliklerine uygun olarak, gerçei anlamaktr.
Yalnz ehvet, öfke ve be  duyu organ  ile anlalanlar,
hayvanlarda da vardr.
eylere kar  merak ve ilgi duyar. lgi, o eyi bilmek
istemekten ileri gelir. Bilince de sevinir, neelenir ve onunla
övünür. Derece olarak daha aa  olan ilerde de durum
böyledir. Örnein satranç bilip te seyreden birisi,
oynayanlarn "dardan karma" sözüne aldrmaz yine de
sabretmeyip karr. Bu zor bir oyun bildii için, bunu aça
vurmak, övünmek isteinden ileri gelir.
 
Bilmek ne kadar büyük ve deerli eylerde olursa o kadar
deeri artar.
övünür. Eer padiaha ait srlar  bilirse, o memleketi idare
etmedeki düüncelerinden haberdarsa, buna daha çok
sevinir. Ayn ekilde, matematik ve astronomi ilmini bilmen,
satranç ilmini bilmekten daha çok sevinir. Satrançta neyi
nereye koyacan  kestiren kimse de, nasl oynanacan 
bilen kimseden daha çok zevk alr. Bütün bunlar gibi
bilinmesi daha kymetli olan bilgiler de daha deerlidir,
lezzetleri de daha fazladr.
üstün daha erefli bir varlk yoktur. Bütün âlemlerin sahibi ve
yöneticisi O'dur. Bütün akl durduran eyler O'nun
yarattklarnda bulunan özelliklerdir. O halde bundan daha
erefli ve üstün hiçbir bilgi yoktur ve bu yaradl  icabdr.
Çünkü her eyin yaradl  icab, onun özelliidir, o ey onun
için yaratlmtr.
  Bu bilgi gereince, bozuk olan bir kalb, gda alma kabiliyeti
bozulmu hasta vücut gibidir: Çamuru, ekmekten çok sever.
Tabii arzusunun normal hale gelmesi için ona ilaç verilmezse
bu bozuk arzular beraberinde giderse dünyann en zavall 
mahluku olur, mahvolur. Dier eylere kar tad arzu ve
ehveti, Yüce Allah' tanmaktan çok olanlar da hastadr. Eer
tedavi edilmezseler, öbür dünyann zavalls  olurlar,
mahvolurlar.
kederler de ölümle son bulur. Oysa marifet lezzeti kalbe ait
olup, ölümle son bulmaz, bilakis daha artar ve parlar. Zira
arzularn verdii sknt  artk mevzubahis deildir. Vücutla
beraber ölmülerdir. nallah kitabmzn son bölümlerinde,
Allah' sevme bahsinde bu konuyu uzun uzad ya anlatacaz.
17. KISIM NSAN VÜCUDUNDA YÜCE ALLAH'IN AKINLIK
VEREN YARADILII
kitapta da, bu kitapda da insann kendisini tanmas  hususu
 
bir temeli de vücuttur. Vücudun yaratlnda d  ve iç
organlarnn her birinde, garip duyulmam  manalar,
faydalar ve aknlk yaratan durumlar vardr.
nsann vücudunda binlerce sinir, damar ve birçok kemik
vardr. Her birisinin ekli, özellii ve vazifesi ayrdr. nsann
ise çou defa bundan haberi yoktur. nsann bildii sadece,
elin tutmak, ayan yürümek, dilin konumak vs. için
olduudur. Ama gözün on ksmdan yapldn, bunlardan
sadece birisinin görevini yapmamasyla görme iinin
aksayacan bilmez. Bu ksmlarnn her birinin ne yaptn,
görmeye ne ekilde etki ettiini düünmez. Bunlara ait
bilgiler kaln ciltli birçok kitapta ancak anlatlmtr. Onun için
her insann bunlar  bilmemesine amamak lazmdr. Yine
karacier, dalak, öd kesesi, böbrek ve dier iç organlarn
vazifeleri bilinmez.
kan renginde bir hale getirmek ve bütün vücuda yayacak
ekle sokmaktr. Kan cierde oluurken köpük renginde bir
tortu ve bir de köpük brakr. Buna lenf denir. Dalan görevi
 
toplamaktr. Kan cierden çknca gayet akkan ve suludur.
Böbrein görevi kandan fazla suyu almaktr. Ancak böylece
kan safrasz ve lenfsiz normal renginde ve kvamnda
damarlara ular.
hastalklar meydana gelir. Dalak iyi çalmazsa lenf kana
karr ve bununla ilgili birçok hastalklar meydana gelir.
Böbrekler çalmazsa kann içindeki zararl  maddeler
sürülmez ve bunun neticesinde yine birçok hastalklar
meydana gelir vs.
Bütün bunlar gibi insann içindeki ve dndaki her organ bir
i  için yaratlmtr. Vücut bunlar olmadan salkl  olmaz.
Belki insann vücudu âlemin bir örnei, bir küçük
görüntüsüdür. âlemde yaratlan her eyin insanda bir örnei
vardr: Kemik dalara, ter yamurlara, kllar aaçlara, beyin
göklere, duyu organlar yldzlara benzemektedir. Bunu uzun
uzadya anlatmaya gerek yok. Çünkü çok sürer. Sonuç olarak
âlemdeki her eyin insanda bir örneini benzerini bulmak
mümkündür. Daha önce iaret ettiimiz domuz, kurt, at,
eytan ve melek gibi.
mümkündür. Mdedeki kuvvet, aç  gibidir. Yemekleri
sindirir. Saf gdalar  ciere, tortu ve artklar  barsaklara
gönderen, rac gibidir. Gdalara cierde kan rengi verdiren
boyac, kan  göüste beyaz süt yapan, yumurtalklarda
meniyi meydana getiren çamarc gibidir. Cierden kendine
gda çeken her parça köle taciri, böbrekler de su çekip
mesaneye götüren saka gibidir. Safra ve hastal gideren de
adil bir bakan gibidir. Vs. uzatrsak sonu gelmez.
Bunlar  anlatmamzdaki gaye, sen tatl  tatl  uyurken
vücudunda sana hizmet etmekten bir an geri kalmayan
birçok organn her birinin bir ile megul olduunu sana
bildirmektir. Oysa sen onlar  tanmyorsun, yaptklar 
hizmetten dolay ükretmiyorsun.
belki de hayatn boyunca ona teekkür edersin. Ama bu
kadar sanatçy  vücudunun içinde bulunduran, hayat n
boyunca onlar sanat hizmet etmekten bir an geri koymayan 
hatrlamazsn.
 
uramazlar. Okuyanlar da sadece tp ilminde hoca olmak
için okurlar. Oysa tp ve tp ilmi de ksadr, snrldr. Gerekli
ise de, din ile ilgisi yoktur.
Fakat vücuduna, Yüce Allah'n yaratm  olduu akl
durdurucu incelikleri görmek için bakanda, Yüce Allah'n
sfatlarndan üç tanesini görür:
güce sahip olduunu örenir. Böyle bir yaratc da noksanlk
ve eksiklik olamaz. Bir damla sudan böyle bir insan
yaratabilen, ölümden sonra diriltmeyi daha kolay yapar.
kincisi: Bu vücudu yaratan ilmin, her eyi kuatan sonsuz
bir ilim olduunu bilir. Çünkü bunca aknlk veren eylerin
saysz yararlarla bir arada bulunmas, ancak en üstün bir
ilimle olabilir.
yoktur. Zira yaratlmas  gerekli olanlardan bir tek tane bile
brakmayp, hepsini yaratmtr. Bunlarn hepsi de muhakkak
gereklidir, kalp, cier, beyin canllk gibi. Ayrca insann
muhtaç olduu fakat mutlaka gerekli olmayan eyleri de
 
ta olmayan süsleyici olanlar da vardr.
Siyah saz, krmz  dudak, yay gibi kvrk ka, düzgün kirpik
vs.
deil, bütün yaratklara, arya, sinee, sivrisinee de
vermitir. Bunlarn her birine de gerekli olan eyleri vermi,
görünülerini, güzel çizgi ve renklerle süslemitir.
O halde insan vücudunun yaradln  dikkatle incelemek,
Yüce Allah'n sfatlarnn anahtardr. Bu ekilde ve bu
sebeple yaplrsa ilim deer kazanr. Tp âlimlerinin
dediklerimizi gözetmeden yapt  çalmalarda bu eref
yoktur.
Bir insan iir, kitap yazma ve sanattaki incelikleri ne kadar
çok bilirse, airin, yazarn ve sanat sahibinin deerini,
büyüklüünü o kadar çok takdir eder. Yüce Allah'n
ilerindeki incelikler ve akl ermez anlaklar. Yüce Allah'n
büyüklüünün anahtar, belirtisidir. Bu da insann kendisini
bilmesinin bir ksmdr. Fakat kalb ilmine göre ksalmtr.
Çünkü bu, vücut ilmidir. Vücut ise binek hayvan  gibidir.
 
bunlar  söylemekle, insann kendisini kolayca
anlayamayacan  bildirdik. Oysa insana kendisinden daha
yakn hiçbir ey yoktu.
hakknda bilgi sahibi olduunu iddia eden bir kimse,
kendisini doyuracak yemei olmad halde, ehirdeki bütün
yoksullarn kendi yemei yemekte olduklarn  iddia edene
benzer ki çok çirkin ve yakmayan bir eydir.
18. KISIM NSAN BU DÜNYADA SON DERECE GÜÇSÜZDÜR
Buraya kadar yazdklarmzda kalb cevherinin kymetini,
büyüklüünü ve de güçsüzlüünü anlattk. Bu kymetli
cevher insana verildi ve vücutla üzeri örtüldü. nsanolu onu
aramayp yitirirse, unutursa çok aldanr ve büyük zararlara
urar. Kalbi aramak, dünya uralarndan kurtarmak ve layk
olduu yüksek dereceye ulatrmak için gayret etmek
gerekir. Onun üstünlüü  ve tad, öbür dünyada üzüntüsüz
nee, kesintisiz sonsuzluk, acsz güç, üphesiz bilgi ve Yüce
Allah' perdesiz görmekle anlalacaktr.
  Bu dünyada insann erefi, kendisinde bulunan kabiliyet ve
yaratl  ile gerçek eref ve ululua erimesidir. Yoksa
dünyada ondan daha kusurlu ve biçare kim vard r? O açln,
susuzluun, scakln, soukluun, hastaln, acnn,
skntnn, öfke ve hrsn esiri olmutur. Rahat bulduu ve tad
ald  eyler, ona zarar vermektedir. Fayda verenler ise ac 
ve zdrapla karktr.
Saygya deer ve kymetli olan kimse ya ilim, ya kuvvet ve
güç ya yardmsever ve irade ya da yüzünün güzellii ile
saygya deer ve kymetlidir.
Bunlara teker teker bakalm:
nsann ilmine baktmzda ondan daha cahil kimse yoktur.
Zira beyinde bir damarck hasar görse ölmekten veya
delirmekten korkulur. nsan da çounlukla bunun neden
olduunu ve ilacnn ne olduunu bilemez. Belki de ilac 
yanndadr, devaml görüyordur ama yine de bilemez.
b) Kuvvet ve gücünden dolay sayg deer olan kimse:
 
  nsandan daha güçsüz kimse yoktur. Zira bir sinekle bile boy
ölçüemez. Kendisine musallat olan sivrisinein elinden ne
hallere düer. Bir arcn inesini yemekle uykusuz ve
huzursuz olur.
kimse, Birazck gümü, altn veya parasn  kaybetse üzülür.
Acktnda bir lokma yiyecek verilmezse, baylr. Aaln
derecesine bakn.
kimse, Çöplük üzerine örtülmü  bir deri gibidir. ki gün
ykanmazsa çirkinleir, kötü koku salar ve tiksinti yaratr.
Onun karnnda tayp hamalln  yapt  ve günde birkaç
defa eliyle ykad pis kokulu dkdan daha aa ne vardr?
eyh Ebu Said-i Ebül hayr bir gün safilerle beraber
yürüyordu. Bu ara lam temizlemekle uraan içilerin
yanndan geçtiler. Etraf pislik içerisindeydi. Sofiler
burunlarn  tkayp, her biri bir tarafa kaçt. eyh, olduu
yerde durup unlar söyledi: "Ey insanlar, baknz bu pislikler
bana ne diyor: Daha dün pazardaydk. Beni ele geçirmek için,
hepiniz keselerinizi boaltmtnz. Sizinle yalnz bir gece
 
kaldk, bu hale geldik. Sizin mi bizden kaçmanz yakr, yoksa
bizim mi sizden?"
zavallln son kertesindedir. Yarn kyamette pazara
çkarlacaktr. Eer kurtulu, mutluluk kimyas kalb cevherine
düerse, hayvanlar seviyesinden, melekler derecesine
yükselir. Yok eer dünyaya ve dünya arzularna smsk 
yapr, yüzünü çevirmezse yarn köpek ve domuzdan da
aa  olur. Çünkü onlar toprak olacak, sknt  ve üzüntü
çekmiyeceklerdir. nsan ise ikencede kalacaktr. Öyle ise
insanolu erefini bildii gibi noksanlk ve çaresizliini de
bilmelidir. Kendini bilmek de Yüce Allah'  bilmenin
anahtarlarndan biridir.
bir kitapta bundan daha fazlasn  anlatmak imkânszdr.
Yardm Allah'tandr.
1. KISIM: KENDN  BLMEK YÜCE ALLAH'I BLMENN
ANAHTARIDIR
 
söz mehurdur: "Ey insan! Rabbini tanmak için kendini
tan." Ayn ekilde insann kendisinin bir ayna olduunu, ona
bakann hakk  gördüünü belirten öyle bir söz vardr:
"Kendini bilen, Rabbini de bilir."
Birçok insan kendisine bakar fakat hakk  görmez. Öyleyse
kendini bilmekle, Yüce Allah'  nasl tanmann yollarn 
bilmek lazmdr. Bu iki ekilde olur. Birisi çok derindir, herkes
anlyamaz. Onun için bundan bahsetmeyeceiz. kincisi ise
herkesin anlayabilecei, su götürmez bir ekilde açktr.
Doru düünen halktan biri kendi aslnn varlndan, Allah'n
aslnn varln, kendi özelliklerinden, Allah'n özelliklerini,
kendi vücut ve organlar  olan öz memleketi üzerindeki
tasarruftan, Yüce Allah'n bütün âlemin üzerindeki
tasarrufunu anlayabilir.
düününce anlar ki: Ondan önce nice yllar geçmi  ve bu
yllarda kendinin hiçbir belirtisi olmam. Bu konuda,
Yüce Allah buyuruyor ki:

kadar, üphesiz, uzun bir zaman geçmemi midir? Muhakkak
ki biz insan  kark bir nutfeden (meniden) yaratmzdr.
Onu deneyeceiz. Bu yüzden ona kulak ve göz verdik."
DEHR SÜRES, Ayet: 1-2
bir damla su olduudur; fena kokulu, kendisinde akl, göz,
kulak, el-ayak, dil, damar, sinir, deri vs. gibi eyler
bulunmayan, beyazms  bir damla su. Akllara durgunluk
veren bütün durumlar bir damlack o sudan meydana
gelmitir. Bunu kim yapmtr?
olarak bilir. Öyleyse bir su damlas  iken daha güçsüz ve
eksikti. Sonuç olarak anlalr ki, kendi aslnn varlndan,
Yüce Allah'n aslnn varl belli olur.
 
aknlk veren durumlara baknca, kendini yaratann gücünü
görür ve anlar ki, istediini istedii gibi yaratan eksiksiz bir
güçlü kar  karyadr. Bir damlack sudan, düünen, güzel
görünümlü, akllar  durdurucu özelliklere sahip insan 
yaratan güçten daha üstün hangi güç olabilir?
Kendinde bulunan akl almaz bu inceliklere, organlarnn
faydalarna ve herbirinin ne hikmette yaratldna, el, ayak,
göz, di ve dil gibi görünen d, dalak, cier ve öd kesesi gibi
görünmeyen iç organlarna baknca, kendini yaratann ilmini
bilip, bu ilmin eksiksiz ve hereyi kuatm  olduunu, böyle
bir âlimin bilemiyecei hiçbir ey olmadn anlar.
Çünkü bütün akllar bir araya gelse, kendilerine çok uzun bir
süre tannsa bu organlardan birini, yaradlm  olduu
ekilden çkarp daha iyi bir ekle sokamazlar.
Mesela, bütün dünyann aklllar bir araya gelse, yemekleri
parçalamak için keskin olan ön dileri, ezmek ve öütmek
için uçlar düz olan az dileri, deirmene ezip öütebilecei
yiyecekleri atan dil küreini, yemekleri sindirmek için dilin
altndaki bezlerden salg  yapan kuvveti, sonra boaza gidip
 
daha iyi bir ekilde yapamazlar.
Elin be parma da böyledir: Dördü bir tarafta bitiik, ba 
parmak ise onlardan daha ksa ve yalnz banadr, hepsiyle
teker teker birleebilir. Dier dört parmakta üçer boum,
ba parmakta ise iki
tutar, istenirse avuç yapar, kürek gibi olur, yumruk olur,
tekrar açlr, kevgir ve tabak gibi olur. Bu girdii ekillerle
nice iler yapar. Bütün dünyann âlimleri bir araya gelip,
parmaklarn yaratlnda baka ekil düünseler, be  yerine
dört veya alt parmak, boumlar daha fazla olmal deseler ve
düünseler bu söz ve düünceleri eksik kalr. Yüce Allah'n
yaratt en üstündür. Bundan anlalr ki, yaratann ilmi her
eyi sarmtr ve o, her eyi bilendir.
nsann her organnda böyle hikmetler ve faydalar vardr.
Bir kii bu hikmetleri ne kadar çok bilse, Yüce Allah'n ilminin
sonsuzluuna o kadar çok hayran kalr.
nsan kendi ihtiyaçlarn  örnein ilk sralarda yer alan
yemei, giymeyi ve evi düününce ve yedii eylerin
 
olduuna dikkat edince, onu mükemmellie kavuturacak
sanatlara ve sanat için gerekli olan demir, tahta, bak r, pirinç
ve dier aletlere, bu aletlerin nasl yapldna dair bilgilere
bakar. Sonra gerek yaratlan ve gerekse yaplan eylerdeki
ekil ve güzelliin en mükemmel olduuna, her birsinden o
kadar çeit var ki, eer yaratlmam  olmasalard, kimsenin
aklna gelmeyeceklerine ve istenmeyeceklerine dikkat
ederse, bu istenmeyen ve bilinmeyen eylerin lütuf ve
merhamet sonucu var olduunu görür. Bu da, bütün
yaratklara lütuf, rahmet ve yardmdr. Bu hususta,
Yüce Allah buyuruyor ki:
çocuuna efkatinden daha çoktur."
görür. Kendi uyumluluu, organlarnn çeit ve çokluundan
Allah'n gücünün sonsuzluunu görür. Çevresindeki saysz
hikmet ve faydalara Allah'n ilminin sonsuzluunu görür.
 
güvenlik için kendisinde bütün organlarn bir arada
yaratldn  anlaynca, Yüce Allah'n sonsuz lütuf ve
rahmetini görür. te bunun için kendini tanmak, Yüce
Allah' bilmenin anahtardr.
VE ULU OLDUUNU BLMEK
sfatlarndan Allah'n sfatlarn  bildii gibi, Yüce Allah'n
eksiksiz ve ululuunu da kendi mükemmellik ve
üstünlüünden bilir. Yüce Allah düünülebilen her türlü
noksanlktan uzak ve uludur. Onun emir ve bilgisi dnda
hiçbir ey olmad  halde, kendisine bir yer belirtilmekten
uzaktr. nsan bunun örneini kendisinde görebilir: Kalb
dediimiz ruhun asl, akla ve hayale gelebilen hereyden
uzaktr. Onun için ölçü ve say olmad gibi, bölünemez de.
Bunu daha öncesi satrlarmzda ilemitik. Böyle olunca ruh
için renk ve ekil de düünülemez. ekilsiz ve ölçüsüz veya
benzerini gördüü  eyler hayal edilebilir. Yani hayal edilen,
gözün gördüü ekil ve renklerden baka bir ey deildir.
 
özellikleri kendisinde bulundurmayan bir ey için "nasl?"
sorusu yersiz ve anlamszdr. Hakknda "Nasldr?" sorusunun
sorulamayaca bir eyi örenmek istersen, kendi aslna bak.
Allah'  tanma kayna  olan senin asln bölünmez, ölçülmez,
nitelik ve nicelie smaz.
SORU: Ruh nasl eydir?
görülen, ellenen eyler içindir. Oysa ruh bu özelliklere sahip
deildir.
kendileri için de mevzubahistir. Çünkü kendilerini bilmezler.
Eer kendi kendine dikkat ederse, nasl olduu bilinmeyen
binlerce ey bulur. Bunlarn hiçbiri görülmez. Örnein, ak ve
üzüntü. Bunlarn nasl olduunu bilmek istese de yine
bilemez. Çünkü böyle eylerin ekli ve rengi yoktur. Böyle bir
sorunun sorulmas  bile yersizdir. Yine birisi sesin asln 
örenmek istese veya kokunun, tadn aslnn ne olduunu
 
görülen veya hayal edilen eyler içindir. Ses gibi, kulakla ilgili
olan eyden, gözün nasibi yoktur. Onun için de sesin nasl ve
neye benzediini örenmek istemesi olacak ey deildir.
Çünkü ses, gözün görebilecei eylerden deildir.
Renk ve ekil de kulan farkna varaca eylerden uzaktr.
Bunun gibi gerekli olan bir eyi kalbin anlamas  ve akln
bilmesi, dier his organlarnn bilgisi kapsamna girmesi
düünülemez. Ancak nasllk ve nicelii olan eyler, duyu
organlar  içindir. Aslnda bu konuyu geni  olarak
derinlemesine incelememiz icab eder. Fakat biz bunu akli
ilimleri anlatan kitaplarmzda derinlemesine açkladk.
Elinizdeki kitabmz için, bu kadar  kafidir. Gaye, insann
kendisini bilmeden, Allah' bilemeyeceini anlamaktr.
Herkes bilir ki ruh vardr ve vücudun padiahdr. Vücutta
bilinebilen herey onun ülkesidir. Ama kendisinin, yani
ruhun nasl bir ey olduu bilinmez. Bunun gibi kainatn
padiah  olan Yüce Allah'n da nasl olduu bilinemez,
hissedilip bilinen herey O'nun memkeletidir.
Yüce Allah'n her türlü noksanlktan uzak olduunu belirten
baka bir ey de, O'nun için hiçbir mekan
 
eldedir, ayaktadr, batadr ve baka bir yerdedir, denilemez.
Vücudun bütün ksmlar  ayrlp bölünebilir, ama o
bölünemez. Bölünemeyen bir eyin bölünene girmesi
imkanszdr. Zira o zaman, onun da bölünebilir olmas 
gerekir. Bir ey olduunu söyleyemediimiz halde, hiçbir
uzuv onun kullanmnn dnda kalamaz. Tam aksine hepsi
onun emri ve kullanm  altndadr. Hepsinin yöneticisi odur.
Bütün kainat da Yüce Allah'n emir ve kumandas  altnda
olduu halde, kendisine bir yer düünülemez, uradadr
denemez.
ekilde anlatmak, ancak ruhun özelliklerini ve srrn 
açklamakla mümkün olur. Buna da izin yoktur. Ancak bunlar
sevgili peygamberimizin u sözleriyle açklamak
mümkündür:
3. KISIM: YÜCE ALLAH'IN SARSILMAZ HAKMYET 
Yüce Allah'n zatnn varln, sfatlarn, her türlü
noksanlktan uzak ve Yüce olduunu, bütün bunlarn
 
ne gibi iler verdiini, gökten, yere nasl emir gönderdiini
göklerin ve yldzlarn nasl hareket ettiini, yerde olanlarn
ilerinin göklere nasl bal olduunu ve rzk anahtarnn ne
biçim göe havale edildiini örenelim.
Yüce Allah'  tanmak için, bunlar önemli konulardr. Buna
"fiilleri, yapt ileri tanma" denir. Daha önce ilediklerimize
"zatn ve sfatlarn tanmak" dediimiz gibi.
Yüce Allah'n yapt ileri bilmenin anahtar da yine kendini
tanmaktr. nsan, kendi memleketindeki padiahln  nasl
yürüttüünü bilmezse, kainatn padiahnn hükmünü ne
biçim yürüttüünü nasl bilebilsin?
Bunu bilmek için insann önce kendisini tanmas  ve bir ii
nasl yaptn  bilmesi lazmdr. Örnek olarak kat üzerine
besmele yazmak isteyen bir insanda ne gibi eylerin
olduunu görelim: Önce insanda arzu ve istek meydana
gelir. Sonra kalpte bir hareket ve kmldanma hissedilir. Bu
insann gösünün sol taraf nda bulunan etten meydana
gelmi  yürektir. Ondan ho  nazik bir cisim hareket ederek
 
beyne gider. Buna doktorlar ruh diyorlar. Bu ruh, his ve
hareket kuvvetlerini tamaktadr. Hayvanlardaki ruh daha
bakadr; ölebilir. Bizim kalb dediimiz ruh ise, hayvanlarda
yoktur. Asla ölmez. Çünkü o, Yüce Allah'n bilme, anlama
yeridir. Kalpten çkan ruh beyne ulanca, besmelenin ekli,
hayal kuvvetinin yeri olan beynin merkezinde meydana gelir.
Beyinden çkan sinirler her tarafa dalr, parmaklarn
ucunda iplik gibi düümlenir. Bu sinerler beyinde uyarlr.
Zayf ve kuru olanlarn kollarnda bu sinirleri görmek
mümkündür. Sonra sinirler harekete geçer, parmaklarn
uçlar  kmldanr ve parmaklar kalemi harekete geçirir.
Böylece, hislerin yardmyle hayalde meydana gelen
besmelenin ekline uygun olarak besmele katta meydana
gelir. Bunda bilhassa gözün yardm çok olur.
Nasl bu iin balangcnda insanda bir istek meydana
geliyorsa, her iin balangcnda da Yüce Allah'n bir sfat 
vardr. Buna irade denir.
ve sonra dier yerlere dald gibi, Yüce Allah'n iradesinin
etkisi de önce Ar'ta meydana gelir, sonra dier yerlere
ular. Ruhun, eseri beyne ulatrmas gibi Yüce Allah'n zarif
 
Buna melek, ruh veya ruhul-Kudüs denir. nsandaki i ve arzu
olan besmelenin beyinde ekillenmesi ve buna uygun olarak
ortaya çkmas  gibi, kainatta meydana gelen her eyin ekli
de önce Levh-i Mahfuza yazlr. Beyindeki kuvvetin sinirleri,
sinirlerin el ve parmaklar, parmaklarn da kalemi harekete
geçirdii gibi. Gök ve yerdeki cevherler de, gök ve yldzlar 
harekete geçirir.
harekete geçirdii gibi, melek dediimiz cevherler de
yldzlar ve onlarn nlar  vastasyle dünyaya gelir ve
dünyadaki dört eyi harekete geçirirler. Bu dö