Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA...

138
1 Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİ Erol KAYA Genişletilmiş ve gözden geçirilmiş 2. baskı

Transcript of Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA...

Page 1: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

1

Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım

YEREL KALKINMA

YÖNETİMİ

Erol KAYA

Genişletilmiş ve gözden geçirilmiş 2. baskı

Page 2: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

2

İÇİNDEKİLER KALKINMA Sürdürülebilir Kalkınma Bölgesel Kalkınma Bölgesel Kalkınma Ajansları Türkiye’de Bölgeselleşme Toplumsal Kalkınma Yerel Kalkınma Yerel Kalkınma ve Yerel Gündem 21 Yerel Kalkınma ve Katılım Yerel Kalkınma ve Subsidiarity Türkiye Tarihinde Yerel Kalkınma YEREL KALKINMA YÖNETİMİ Yerel Kalkınmada Belediyelerin Rolü Yerel kalkınma Yönetimi ve Paradigma Değişimi Avrupa Kentsel Şartı ve Yerel Kalkınma Yerel Kalkınma Yönetiminde Temel Unsurlar FİZİKSEL KALKINMA Küresel Rekabet ve Kentlerimizde Dönüşüm EKONOMİK KALKINMA Yerel Kalkınma ve Dünya Bankası Raporu Avrupa Birliği ve Yerel Ekonomik Kalkınma Örnek Yerel Kalkınma Çalışmaları SOSYAL KALKINMA Sosyal Belediyecilik KÜLTÜREL KALKINMA Avrupa Kentsel Şartı ve Kentlerde Kültür SİYASİ KALKINMA Katılım

İyi Yönetişim Yerel Gündem 21 Kentlilik Bilinci Kent Hukuku Kentli Hakları ETKİN BELEDİYE YÖNETİMİ Toplam Kalite Yönetimi ISO 9001 Kalite Güvence Yönetimi Stratejik Yönetim Performans Yönetimi Değişim Mühendisliği İnsan Kaynakları Yönetimi Öğrenen Örgüt Yönetimi YEREL KALKINMA İÇİN SOSYAL VE BEŞERİ SERMAYENİN ÖNEMİ Kentin sosyal sermayesinin geliştirilmesi Beşeri kalkınmanın sağlanması DEĞERLENDİRME KAYNAKLAR

Page 3: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

3

Önsöz Yerel kalkınma özellikle günümüzde kentler arası rekabetin ön plana çıkması sebebi ile

önemi daha da artan bir kalkınma politikasıdır. Her ne kadar ülkemizde bu konuda çok kapsamlı çalışmalar yapılmamış olsa da özellikle son yıllarda bu alana verilen önem artmaktadır. Temel amacı kentsel yaşam kalitesinin artırılması yolu ile insanların refah ve huzurunu geliştirmek olan bu yaklaşım aynı zamanda demokratik kültürün de gelişine katkı sağlamaktadır.

Bu çalışma, şahsıma ait diğer çalışmalarda olduğu gibi Pendik Belediyesi çalışanlarının ortak gayretleri ile gerçekleştirilen başarıların kaleme alınmasıdır. Pendik Belediyesi çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi, Stratejik Planlama, Performans Yönetimi, Kentlilik Bilinci, Kent Hukuku gibi konularda olduğu gibi yerel kalkınma konusunda da çoğu zaman ülkemiz için bir ilk olan çalışmalara imza atmıştır. Biz de bu ekibin başkanı olarak hem ekibimizin başarılarını kamuoyuna taşımak ve hem de kent yönetimi konusunda bilgi paylaşımını sağlamak amacı ile bu çalışmaları yapmaktayız.

Bu kitabın hazırlanmasında bir çok arkadaşımızın değerli katkıları söz konusudur. Kendilerine ve bu çalışmanın editörlüğünü üstlenen Hulusi Şentürk’e teşekkür ediyor, daha güzel yarınlara ulaşmak için tüm aktörlerin sorumluluğunu kuşanmasını diliyorum.

Erol KAYA Pendik Belediye Başkanı

Türk Dünyası Belediyeler Birliği Başkanı

GİRİŞ Hızlı değişim ve dönüşümlerin yaşandığı bir çağa tanıklık ediyoruz. Bu çağ; toplumsal

temel paradigmalarının yeniden sorgulandığı, siyasetin yeniden yapılandırıldığı, ekonomik faktörlerin çarpıcı değişimler yaşadığı, ulusal sınırları aşan işbirliklerinin oluşturulduğu, teknolojide baş döndürücü gelişmelerin yaşandığı bir çağdır. Kısaca, “küreselleşme” olarak isimlendirilen bu süreçte, bir yanda gelişmiş ülkelerin her geçen gün daha da büyüdüğü, diğer yanda özellikle, geri kalmış ülkelerin daha olumsuz şartlara doğru sürüklendiği görülmektedir.

Dünyamızda küresel süreç tüm hızıyla yaşanırken, ilk bakışta ters gibi görünmekle birlikte, yerelleşme süreci de hızlı biçimde yaşanmaktadır. Yerel değerlerin önem kazandığı bu süreçte, başarının temel aktörleri arasında yerel aktörler de yer almaktadır. Bu sebepledir ki, gelişmiş ülkelerde kalkınma anlayışı, ulusal kalkınmadan yerel kalkınmaya doğru dönüşüm yaşamaktadır. Bu dönüşümün sağlıklı olabilmesi için, yerel aktörlerin yapabilirlik – girişimcilik kapasitelerinin geliştirilmesi ve katılımcı mekanizmaların oluşturulması gereklidir.

Page 4: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

4

Kalkınmanın ulusal ölçekten, yerel ölçeğe kaymasının temel sebeplerinden birisi, günümüzde uluslararası rekabetin, kentler arası rekabete dönüşmesidir. Medeniyetlerin kuruluş merkezleri olan kentler, yüzyılımızda kalkınmanın da dinamosu olma misyonunu üstlenmektedir.

Ülkemizin uzun yıllar süren Avrupa Birliği’ne üyelik çalışması, 17 Aralık’ta yeni bir döneme girmiş ve tam üyelik için geri sayım başlamıştır. AB politikalarında, yerel yönetimlerin ve yerel kalkınmanın ayrı bir özelliği ve önemi bulunmaktadır. Ülkemizin Avrupa Birliği tam üyelik sürecinde, kendi değerlerimizi koruyarak, yerelden küresele sağlıklı yürüyüşümüzü gerçekleştirmemiz gerekmektedir.

Ülkemizde son dönemde başlatılan ve halen devam eden yeniden yapılanma sürecindeki yasal düzenlemelerle, artık belediyelerin yerel kalkınmada etkin bir rol oynamalarının önü açılmıştır. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14. maddesine göre; “kent ekonomisi ve ticaretini geliştirici çalışmalar yapmak”, belediyelerin asli görevleri arasında sayılmıştır. Yine aynı Kanunun 15. maddesinde; yatırımları teşvik için arsa tahsisi ve alt yapının yapılması yönünde belediyelere yetkiler verilmiştir.

Yerel Kalkınma yaklaşımının ülkemiz gündemine gelmesinde, Pendik Yerel Kalkınma Platformu öncü bir rol üstlenmiştir. Platform, bu alanda ülkemizdeki ilk organizasyon olma özelliğine sahiptir.

Pendik Yerel Kalkınma Platformu, ilçemizin ekonomik ve ticari hayatın geliştirilmesi yoluyla, istihdam artışı sağlamayı ve sonuçta, refah ve sosyal barışın teminine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.

Bir yandan yerel kalkınmanın modelleştirilmesi yönünde teorik çalışmasını sürdüren Pendik Yerel Kalkınma Platformu, diğer yandan uygulamayı da sürdürmekte ve yerel kalkınma konseptini geliştirmektedir. Eksikliklerini gidermek, güzelliklerimizi koruyarak geliştirmek için çaba sarf eden platform, insan odaklı yerel kalkınma modelini altı temel argüman üzerine bina etmiştir.

Bunlar: Fiziksel Kalkınma, Ekonomik Kalkınma, Sosyal Kalkınma, Kültürel Kalkınma, Siyasal (Demokrtik) Kalkınma, Etkin Yönetimdir.

Fiziksel Kalkınma : Yerel kalkınmanın sağlanabilmesi için, kentin ihtiyacı olan altyapı, planlama ve denetim faaliyetlerini,

Sosyal Kalkınma : Kentlilerin sosyal refah seviyelerinin artırılması için gereken tesisleşme ve etkinlikleri,

Kültürel Kalkınma : Kent Kültür hayatının gelişimi için tesisleşme ve etkinlikleri, Ekonomik Kalkınma : Kent ekonomisinin geliştirilmesi için planlama, teşvik ve

organizasyonlar ile, istihdama yönelik eğitim ve organizasyonları, Siyasal Kalkınma : Siyasal hayatın gelişimi için, kentlilerin yönetime katılım

mekanizmalarının geliştirilmesi ve katılıma teşvik çabalarını, Etkin Yönetim : Kent kaynaklarının, etkin ve verimli kullanımı için kalite – verimlilik

odaklı, katılımcı, performansa dayalı ve stratejik planlamaların yapıldığı, Yeni Kamu Yönetimi yaklaşımının gerçekleştirilmesini kapsamaktadır.

Yerel Kalkınma Yönetimi kavramı, dünyamız için elbette yeni bir kavram değildir. Bu konu üzerinde Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP) ile Avrupa Birliği politikalarında önemle durulmaktadır. OECD’nin de bu konuda çalışmaları bulunmaktadır. Ülkemizde ise bu konuda ilk ciddi çalışma Pendik Yerel Kalkınma Platformu’nun oluşturulması ile başlamıştır. Pendik Belediyesinin girişimi ile Sanayi Bakanlığı, TOBB, İTO,

Page 5: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

5

İSO, TÜSİAD, MÜSİAD, KOSGEB ve Sabancı Üniversitesi’nin proje ortağı olarak katıldıkları bir girişim başlatılmıştır. Bu girişimi takip eden kısa bir süre sonra ise ARI Hareketi olarak bilinen sivil inisiyatif tarafından Yerel Kalkınma Hareketi gündeme getirilmiştir. Arı Hareketi, yerel kalkınma için yerel kalkınma enstitülerinin kurulmasını gündeme getirmiş1 ve bu alanda yoğun çalışmalara başlamıştır.

Türkiye’nin Ulusal Kalkınma Planında, yerel kalkınma konusuna değinilmiş ve ulusal kalkınmanın beş temel stratejik alanlarından birisi de “Yerel katılımı artıracak, ortak girişim alanlarını geliştirecek ve yerel ekonomik gelişmeye yerel aktörlerin kolektif müdahalesini düzenleyecek yeni yerel yönetişim modelleri ile kurumsal yapının güçlendirilmesi” olarak belirlenmiştir. Söz konusu planda, bölgesel gelişme stratejilerinin başarısının büyük ölçüde merkezi ve yerel birimlerin iş birliği içinde ortak hareket etmesine bağlı olduğuna işaret edilmiştir.2

Bu gelişmelerin paralelinde iktidar partisi olan Ak Parti’nin 28 Mart 2004 seçim sloganının “Türkiye karar verdi:Yerel Kalkınma Başlıyor” biçiminde belirlenmesi ile yerel kalkınma yaklaşımı hükümetin politikası haline dönüşmüştür.

Ülkemizin en önemli problemlerinden birisi de iç göç olgusudur. Kırsal alanın iticiliği ve kentsel alanın çekiciliği ile güç kazanan iç göç sonucu milyonlarca insan sürekli yer değiştirmekte; kırsal bölgelerin nüfusu azalırken, kentler ise aşırı bir nüfus artışı yaşamaktadır.

Şehirlerimiz, hızla ve kontrolsüz büyümenin tabi neticesi olarak, altyapı ve sosyo-kültürel, eğitsel ve sportif donatılar yönünden yetersiz kalmış, sanayi ve ikametin iç içe geçtiği sağlıksız ve dengesiz bir kent haline dönüşmüştür.

Bu gün İstanbul’a bakıldığında, her türlü ekonomik, sosyal ve kültürel imkanların var olduğu semtlerin hemen yanı başında, insanların son derece sağlıksız koşullarda yaşam sürmek zorunda olduğu mekanların varlığı gözlemlenmektedir.

Şehirlerdeki mekansal yerleşimlerin hemşerilik üzerine bina edilmesi sonucu, belli bölgelerden gelenlerin yerleştiği dışa kapalı alanlar oluşmuştur. Rizelilerin. Sivaslıların. Tuncelilerin. Mardinlilerin, Giresunluların yerleştikleri mahalleler büyük oranda bellidir. Bu da dışa kapalı toplumsal yapılara yol açmakta, kültürel geçişi engellemektedir.

Göçlerin sebep olduğu psikolojik ve sosyolojik etkileme, sahipsizlik bireysel ve toplumsal sonuçlar doğurmanın yanı sıra kentte yönelik fiziki ve hukuki sonuçlar da doğurmaktadır.

Bu gün bir çok sorunun içinde yaşamakta olan İstanbul’un en büyük problemi, kentte yaşayanların bu kenti sahiplenmemeleridir. Kente karşı işlenen suçlara bir tepki göstermedikleri gibi kendileri de kent olanaklarını korumamaktadırlar. Parklar, çeşmeler, banklar ve benzeri donatım ve ekipmanlar tahrip edilmekte, çevre hızla kirletilmektedir.

Kentli insanlar, yaşadıkları ve imkanlarından yararlandıkları ve hatta kendileri için sunulmuş hizmetlere, tesislere ve ekipmanlara karşı niçin tahripkar davranışlar sergiler? Bu sorunun cevabı açıktır: çünkü kent sakinleri, kent ile kendileri arasında anlamlı ve güçlü bir bağ görmemektedirler. Yani kentlilik bilinci gelişmemiştir.

Kentlilik bilinci kavramı ile ifade edilmek istenen, kentte yaşayanların kentle bütünleşmesi, kendini kente ait hissetmesi ve dolayısıyla kente karşı sorumluluk duygusu taşımasıdır. Kentlilik bilinci, kentte yaşayanların var olan değişik kimliklerinin (esnaf, sanatkar, Rizeli, Adanalı gibi) yanı sıra bir de içinde yaşadıkları şehirle özdeşleşebilen bir kimliğe sahip olmalarıdır. Daha açık bir ifade ile, İstanbul’da yaşayanların aslen ait oldukları memleket kimliklerinin yanında kendilerini İstanbullu olarak da tanımlayabilmeleri gerekmektedir. 1 TANKURT, Ş. Cemile (ed.), Yerel Kalkınma İçin Yeni Bir Model: Yerel Kalkınma Enstitüleri, Arı Hareketi, İstanbul 2003 2 Yüksek Planlama Kurulu, Ulusal Ön Kalkınma Planı (2004-2006) Ankara 2003

Page 6: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

6

Bir şehirde yaşayan insanların yaşadıkları şehre karşı ait olma duygusu taşımaları ise o şehri korumaları, geliştirmeleri, şehrin imarı ve yönetimine katılmalarıyla mümkün olabilmektedir. İnsanların şehri koruması, sahiplenmesi için öncelikle o şehrin içinde olmaları gerekmektedir. Şehrin içinde olmak ise mekansal bağlamda sabit değil, sosyal, kültürel ve siyasal anlamda aktif bir süreçtir.

İnsanlar kentin yönetimine katılabildikleri oranda kendileri ile kent arasında anlamlı köprüler kurabilir ve kentlerini sahiplenirler. Tabii, kentin yönetimine katılmak tek başına yeterli bir unsur değildir. İnsanlar kentte kendi geleceklerini bulabilmelidirler. Kendi geleceği ile kentin geleceği arasında anlamlı köprüler oluşturan kişiler, kentin geleceği ile daha yakından ilgilenmeye ve kendi gelecekleri için kentin geleceğini önemsemeye başlarlar. Bunun için de kentin insanlara gelecek vaat etmesi gerekmektedir.

Kente karşı öfke hislerine sahip kişilerin kenti sahiplemesi mümkün değildir. Kentlerle kişiler arasında öfke yer almamalıdır. İnsanlar yaşadıkları kente karşı niçin öfke duyarlar? Bunun bir çok nedeni bulunursa da, temelde yatan neden beklentilerinin karşılanmaması ve kentin imkanlarından eşit yararlanamadıkları, dışlandıkları duygusudur.

Hızlı ve kontrolsüz genişlemenin yanı sıra kente gelen kişilerin burada insanca yaşayabilecekleri bir ortam bulamamaları ve kendi değer yargılarından hızla uzaklaşmaları iki olumsuz sonuca yol açmaktadır. Bunlardan birincisi kuralsızlık, diğeri ise yabancılaşmadır.

Kentte, kurallara uymamak, bu kuralları fırsat bulduğu anda çiğnemek gibi bir olumsuz davranış biçimi şekillenmektedir. Bunun yanı sıra, kentte aradığını bulamayanlar toplumdan kendilerini soyutlamakta, yani yabancılaşmaktadırlar.

İstanbul gibi, hızla gelişen kentlerde, yeni gelenler, kentin imkanlarından yararlanamayınca kente yabancılaşmaya başlarlar. Kentte ikamet edecek yer bulamayan, iş sahibi olamayan ve doğal, kültürel özelliklerinden yararlanamayan insanların kente yabancılaşması ve bu yabancılaşmanın öfkeye dönüşmesi tabii bir süreçtir.

Bir kesim sahil boyunca kamuya açık olan alaları özel kullanımlarıyla kapattıklarken, diğer kentliler denizi uzaktan seyrederken, kendilerinin denizle iç içe olamamalarının ortaya çıkaracağı sosyal ve psikolojik refleksin yabancılaşma ve öfke olması doğaldır. (Beykoz örneği)

Aile kurumunun henüz gücünü yitirmediği toplumlarda, oluşan sosyal ve psikolojik tepkiler aile kurumu içinde önemli oranda azaltılır. Fakat, kentleşme ile birlikte aile kurumunda yaşanan çözülme ve ebeveynin evlatları üzerindeki etkisinin azalması, tepkilerin yumuşatılmasını da engellemektedir. Aile ortamından kopmuş, günümüzde “Tinerci, sokak çocuğu” gibi isimlerle anılan kişilerin kentlerde sebep oldukları tahribat ortadadır.

Kentlerimizin problemlerinin çözümü için kentlerimizin sahipleri ortaya çıkmalıdır. Burada da temel soru, kentin gerçek sahiplerinin kim olduğudur? Bu sorunun cevabı bir çok açıdan incelenebilirse de, gerçek sahibinin o kentin valisi ya da belediye başkanı değil de o kentte yaşayanlar olduğu çok açıktır.

Kentin sahiplerinin gerçek anlamda kentin sahibi olabilmelerinin yolu, onların kent yönetimine katılımlarından geçmektedir. Bir insan, kentin yönetimine katılabilir ise onu sahiplenme duygusu da gelişecektir. Halkın katılımını 4-5 yılda bir yapılan seçimlerle sınırlayan bir anlayışın yeterli olmadığı, olamayacağı ortadadır.

Günümüzde katılımcı demokrasi olarak tanımlanan yeni yönetim anlayışı, kentlerimizde hayata geçirilmelidir. 1580 sayılı belediye kanunu, hemşehrilerin “belediye işlerine iştirake” hakları olduğunu belirtmektedir. Fakat uygulamada bu hükmün fazla bir anlamı yoktur. Dileriz 5393 sayılı yasa ile getirilen ve kent sakinlerinin kent yönetimine katılımını belirli ölçüde sağlayan kent konseyleri, 1580 sayılı yasanın akıbetine uğramaz ve etkin olarak sürdürülür.

Page 7: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

7

Kent sakinlerinin, kentlerine sahip çıkmaları için bu kentin onlara gelecek vaat etmesi, onların hayatlarında anlamlı bir yer edinmesi gerekmektedir. Bunun sağlanabilmesi için de kentte yaşayanlar arasında güçlü sosyal dayanışmanın var olması gerekmektedir.

Yerel yönetimler sadece kentlerin fiziki ihtiyaçlarını karşılamakla görevli kamu kurumları değildir. Kentte yaşayanların medeni ihtiyaçlarını karşılamakla görevlidirler. Bu sebeple belediyeler, kentlilerin sosyal, kültürel ve hatta son düzenlemelerle birlikte ekonomik gelişiminde de sorumlu kurumlardır.

Günümüzde gelişmiş ülkelerde kamu yönetimi anlayışı köklü bir değişim içindedir. Artık kamu kurumları, yaptıran değil, tüm aktörlerle birlikte sorunun tartışan, çözüm üreten, planlayan, uygulayan ve kontrol eden yönetim yaklaşımı yani Yönetişim modelini uygulamaya başlamışlardır. Yönetişim, konunun ilgili taraflarının ve özellikle sivil toplum örgütlerinin aktif katılımını ön görmektedir.

Kentlerimizde yitirilen sosyal dayanışma ruhunun tekrar yeşertilmesi ve geliştirilmesi gereklidir. Her şeyin insan için olması gerektiği bir dünyada mekanı, insandan daha önemli görmemiz ciddi bir yanlışlıktır. Yani, sorun yaşadığımız kentin sorunu değil, kentin içinde yaşayanların sorunudur. Önceliği kentlerimizden kentlilerimize dönüştürmemiz ve insanı merkeze alan politikalar uygulamamız gerekmektedir.

Bu anlayıştan hareketle biz, belediyelerin yeni bir yönetim yaklaşımı belirlemesi gerektiğini savunuyoruz. Belediyelerimiz artık yerel kalkınmanın etkin aktörleri olarak görev almalıdırlar. Yerel kalkınma ise fiziki kalkınmanın yanı sıra sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi kalkınmanın da sağlanmasını gerekli kılmaktadır.

Bir kent fiziki, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal anlamda kalkınabildiği takdirde içinde yaşamaktan huzur duyulan bir kente dönüşebilecektir. Fakat, burada bizler yerel kalınmanın sadece belediyelerin görevi olduğu ya da olması gerektiği gibi bir yanlışı savunmuyoruz. Tersine, bu sorumluluk toplumun tüm aktörlerinin ortak sorumluluğu olmalıdır.

Belediyelere düşen ise, bu yeni anlayışın yerleşmesi ve gelişmesi için katalizör görevi görmek ve kamu kaynaklarını yerel kalkınma anlayışı doğrultusunda kullanmaktır.

Yaşadığımız kenti yaşanabilir kılmanın yolu, öncelikle bu kentte yaşayanları yaşayabilir kılmaktır. Bunu başarabildiğimiz gün, gerek birey, gerek kurum ve gerekse toplum olarak kendimize, kentimize ve gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzu yerine getirebildik demektir.

Bu önlemlere paralel olarak kırsal alanın iticiliğinin giderilmesi için, bu bölgelere yönelik kalkınma çalışmalarına ağırlık verilmeli; yerel aktörlerin yapabilirlik kabiliyetleri geliştirilerek ve birlikte çalışma ortamları oluşturularak kalkınma sağlanmalıdır.

Yerel Kalkınma Yönetimi, tüm yerel aktörleri kapsamakta ise de, öncelikle yerel yönetim kurumu olan belediyeleri ilgilendirmektedir. Dileriz, belediyelerimiz bu paradigma değişiminin gereğini etkin olarak yerine getirir ve ülkemiz kalkınmasında merkezi çabaların yerel çabalarla desteklenmesi sonucu daha güzel sonuçlar elde edilebilir.

I. Bölüm: Kalkınma “Ekonomi Odaklı Kalkınmadan, İnsan Odaklı Kalkınmaya” Kalkınma kavramı, uzun yüzyıllar boyunca başta iktisatçılar olmak üzere değişik

doktrin mensuplarının sürekli gündeminde yer alan bir konu olmuştur. Daha çok iktisadi büyüme olarak değerlendirilen kalkınmanın nasıl sağlanabileceği, iktisat teorilerinin en başta

Page 8: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

8

gelen hususları arasında yer almıştır. Klasik iktisadın doğuş dönemine, yani 18. yüzyıla kadar, tarım en önemli büyüme aracı olarak görülmüştür. Fakat, bu dönemde, büyümeyi (Kalkınmayı) tarımla sınırlı görmeyen yaklaşımlar da söz konusu olmuştur. 1450-1570 yıları arasında yer alan Merkantalistler, iktisadi büyümeyi (kalkınmayı) daha farklı açıdan ele alarak farklı bir iktisat politikası uygulamışlardır. Bu amaçla ilk defa ülkenin iç sanayileşmesine ağırlık vermişler; dışta sömürgecilik ve müdahalecilik anlayışını getirmişlerdir. Merkantalistlere göre; sanayi ve ticaret kesimleri dinamik ve stratejik, tarım ise statik kesimlerdir. Bunun için ülkenin kalkınmasında çiftçiden çok sanayicilerin rolü daha fazla olacaktır.3

18. Yüzyılda sanayi devriminin gerçekleştirilmesi ile büyüme-kalkınma, verimlilik artışı, üretim artışı ve sermaye birikimi olarak değerlendirilmiştir.4 Klasik ve neo-klasik iktisatçılar, büyüme ile ilgili olarak farklı ve çeşitli teoriler geliştirmişlerdir. Büyüme ile kalkınmayı eş anlamlı gören ve ekonomik gelişme kapsamında değerlendiren bu yaklaşım, modern İktisat ile ayrışmaya başlamıştır. Modern iktisatçılar genelde büyümeyi ekonomik gelişme olarak değerlendirirken, kalkınmayı ise ekonomik gelişmenin yanı sıra sosyal gelişmeyi de kapsayan bir çerçevede değerlendirmişlerdir. Kalkınma ile aş anlamlı kullanılan bir başka kavram da “gelişme”dir.

Kalkınma kavramı, daha çok 2. Dünya Savaşı sonunda yoğun olarak tartışılan ve üzerinde durulan konulardan birisidir. İkinci dünya savaşından sonra sanayi alanında gelişmiş ülkelerle geri kalmış ülkeler arasındaki gelir makasının önemli oranda açılması sebebiyle, kalkınma kavramı, daha çok ekonomik alanlarda yaşanan problemler üzerinde durularak değerlendirilmiştir. İşsizlik, üretim artışı, sanayileşme gibi konularda yoğunlaşan bu yaklaşımlar, ulusal kalkınma anlayışını gündeme getirmiş ve her ülke kalkınma politika ve planları üzerinde çalışmalara başlamıştır. Bu kapsamda milli gelir, işsizlik oranları, üretim kapasiteleri gibi konular üzerinde odaklaşan çabalar söz konusu olmuştur.

Kalkınma kavramı, ekonomik odaklaşmanın yanı sıra modernleşme ile eş anlamlı olarak görülmüş, kalkınmanın yolu geleneksel yapıdan modern yapılara geçiş olarak değerlendirilmiş, kapitalist Pazar ekonomisi içinde çözüm önerileri geliştirilmiştir.5 Bu anlayış sonucu geliştirilen “Modernizasyon Teorisi” kalkınmayı beş aşamalık bir süreç olarak görür.

Modernizasyon teorisine göre kalkınma şu aşamalardan geçerek gerçeklemektedir: Birinci aşama: Kurumların modernize edilmesi, İkinci aşama: Modern kurumların modern değer ve inançları doğurması, Üçüncü aşama: Modern değer ve inançların, bireylerde modern tavırlar meydana

getirmesi, Dördüncü aşama: Bireylerin modern tavırlarının, modern bir toplum yaratması, Beşinci aşama: Modern toplumun ulusal kalkınmayı gerçekleştirmesi.6 Bu teori, kalkınmayı, gelişmiş ülkelerin yaşam standartlarının esas alınması gereği

üzerinde durmakta, yerel değerleri değiştirilmesi gereken faktörler olarak görmekte olup, dayatmacı bir mantık içermektedir.

Modernizasyon Teorisinin karşısında yer alan bir başka teori ise “Bağımlılık Okulu”dur. Bu ekolün temsilcilerine göre, geri kalmışlığın temelinde yatan unsur dış ekonomik ve politik sebeplerdir.7 Bir başka ifade ile sömürgecilik ve bunun ikizi olan

3 ÖZGÜVEN, Ali, Prof. Dr., İktisadi Büyüme, İktisadi kalkınma, Planlama ve Japon Kalkınması, Filiz Kitabevi, İstanbul 1988, sf: 2 4 ÖZGÜVEN, Ali, a.g.e., s: 4 5 H. Tarık ŞENGÜL, Kentsel Çelişki ve Siyaset, Demokrasi Kitaplığı, Dünya Yerel Yönetimler ve Demokrasi Akademisi Yayınları, İstanbul 2001, sf: 117 6 Fagerlind ve Saha’dan nakleden İrfan ERDOĞAN, Ulusal Kalkınma ve Eğitim İlişkisi, www.liberal-dt.org.tr 7 H. Tarık ŞENGÜL, a.g.e. sf: 118

Page 9: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

9

kapitalist sermaye, kimi toplumların kaynaklarını sömürerek geri kalmalarına sebep olmaktadır ve çözüm, bu ülkelerin kendi içlerinde dışa kapalı gelişmeyi sağlamalarıdır.

Bu teori de ideolojik kamplaşma mantığı üzerine oturmuş, ikmal ikameci ekonomik gelişmenin fikri alt zeminini kurma gayreti içerisinde bulunmuştur.

Kalkınma olgusu üzerindeki tartışmalar zamanla yeni mecralara girmiş, farklı boyutlar gündeme getirilmiştir. Bir yandan kalkınma kavramının içeriği geliştirilirken, diğer yandan da kalkınmanın mekansal boyutu üzerinde tartışmalar yaşanmıştır. Kalkınma kavramının muhtevasının tartışılması ve değişik kalkınma kavramları üzerinde çalışmaların yoğunlaşmasının itici sebeplerinin başında gelen gelişmeler şunlardır:

*Toplumsal kesimlerin gelirleri arasında yaşanan uçurumlar, *Gelir dağılım makasının refah seviyesi yüksek kesimler lehine açılması, *Makro ekonomik göstergelerdeki iyileşmelere rağmen belirli kesimlerin temel insani

yaşam koşullarından uzak kalmaya devam etmeleri ve hatta bazı bölgelerde bu kesimin sürekli büyümekte olması

*Gelişmiş, gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelerin ekonomik kaynaklarının kullanımında yaşanan ve sömürgeciliğin uzantısı olan yapılanmalara karşı yükselen sesler.

Bu olumsuzluklar üzerine yoğunlaşan kalkınma kavramının muhtevasına yönelik çalışmalar sonucunda kalkınmanın sadece ekonomik parametrelerle açıklanamayacağı ve bu parametrelerle sınırlı politikaların kalkınmayı sağlayamayacağı konusunda ortak yaklaşımlar söz konusu olmaya başlamıştır. Sadece ekonomik parametrelere bağlı kalkınma politikalarının eğitim, sağlık, sosyal yapı ve kültürel alanda gelişme ve iyileşmelerle desteklenmediği, dolayısıyla bu alanda yaşanan sıkıntıların siyesi sıkıntıları da beraberinde getirdiği gerçeği görülmeye başlanmıştır.

Kalkınma kavramının yaşadığı bu dönüşüm sonucunda ekonomik kalkınma anlayışı yerini insani gelişim anlayışına bırakmıştır. Böylece, insanın refahı için gerekli olan ekonominin, insana rağmen geliştirilmesi gibi bir çarpıklık, yerini insan odaklı anlayışa terk etmiştir.

İnsani gelişim, sosyal refahı amaçlayan bir kavramdır. Sosyal refah ise; kişi ve grupların verim kabiliyetlerini geliştirmeleri ve aileleri için doyurucu bir hayat ve sağlık standartlarına ulaşmaları ve aynı zamanda kişisel ve sosyal ilişkilerini dengeli olarak devam ettirmelerini sağlamak amacıyla sosyal hizmetler ve sosyal kurumlarla organize edilmiş bir sistemdir.8

İnsani gelişim anlayışı Birleşmiş Milletlerin de gündemine gelmiş ve bu konudaki çalışmaların sürdürülmesi için “Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı(UNDP)” çerçevesinde “İnsani Kalkınma Raporları” yayınlanmaya başlanmıştır.

Kalkınma konusundaki bir diğer gelişme ise “Sürdürülebilir Kalkınma” anlayışının gündeme gelmesidir. İnsan odaklı kalkınma anlayışı ile paralel gelişen ve insanın sürdürülebilir gelişiminin temel şartlarından biri olarak çevre hassasiyetinin korunmasını öngören bu yaklaşım, insani gelişimin sürdürülebilirliğinin sağlanmasını esas almaktadır. Çevresel şartların korunması, doğa ile bütünleşik gelişmenin sağlanması anlayışı günümüzde tüm dünyada kabul görmektedir.

Kalkınma kavramının ekonomik parametrelerle sınırlı kalmayarak, sosyal, kültürel, siyasal ve hatta çevresel parametreleri de içine alacak biçimde genişlemesiyle, bu kavram genelde siyasetin özelde ise yönetimin yeni bir anlayışa doğru çevrilmesine sebep olmuştur.

Dünyada son yılardaki gelişmelere damgasını vuran Küreselleşmenin beraberinde yerelleşmeyi de ön plana çıkarmasıyla, kalkınma anlayışı yeni bir boyut kazanmıştır. Özellikle AB yapılanması içinde yerelleşmenin ve yerel yönetimlerin önem kazanmasına paralel olarak yerel kalkınma kavramı, üzerinde hassasiyetle durulan konular arasına girmiştir.

8 Çiğdem ADEMHAN, Kalkınma, İnsani Gelişme, Globalleşme, www.sosyalhizmetuzmani.org

Page 10: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

10

Yerelleşme konusunda kavram kargaşalarının izale edilebilmesi ve çalışmamızın sınırlarının tespiti açısından bazı kalkınma kavramlarının daha fazla açıklanmasına ihtiyaç vardır. Bunlar, sürdürülebilir kalkınma, bölgesel kalkınma, Toplumsal kalkınma ve yerel kalkınma kavramlarıdır.

1-Sürdürülebilir Kalkınma: “Geleceği bu günle bütünleştiren kalkınma” 1987 yılında Birleşmiş Milletler 42. Genel Kuruluna sunulan “Ortak Geleceğimiz” adlı

raporda Sürdürülebilir Gelişme, “bu günün ihtiyaçlarını, gelecek kuşakların da kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme olanağından ödün vermeksizin karşılamak” olarak tanımlamaktadır.9

1972 yılında Roma Kulübü’nün “Büyümenin Sınırları” isimli raporunda ekonomik ve doğal çevrenin karşılıklı bağımlılığının kalkınma politikalarına alınması savunulmuştur. Aynı yıl yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı, Eko-Kalkınma politikası çerçevesinde “insan merkezlilik” ve “gelecek nesillerin kaynaklarının korunması” konularını iki temel öğe olarak gündeme getirmiştir.10

Önceleri çevresel hassasiyet üzerine bina edilen sürdürülebilir kalkınma anlayışı, zamanla sosyal, kültürel ve siyasal alanlarda da gündeme gelmiş ve insan merkezli bir yapılanma esasında gelişme trendi içine girmiştir.

Sürdürülebilir Kalkınma anlayışı, 1992 yılında yapılan Birleşmiş Milletler Çevre ve Gelişme Konferansında etkin olarak gündeme gelmiştir. Brezilya’nın Reo de Janerio kentin de yapılan ve Rio Zirvesi olarak anılan toplantıda, “Rio Bildirgesi”, “Gündem 21”, “Orman İlkeleri”, “İklim Değişikliği Sözleşmesi” ve “Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi” adı altında beş belge yayınlanmıştır.

Bu belgelerden biri olan Gündem 21, “sürdürülebilir gelişme” kavramının yaşama geçirilmesine yönelik bir eylem planı niteliğindedir.

Gündem 21 programının sosyal ve ekonomik boyutları; *insanların, insan haysiyetine yaraşır şartlarda yaşayabilmeleri, *İşsizliğin önlenmesi, *Hukuk güvencesi, *Kültürel çeşitlilik, *Sağlığın korunması, *Sürdürülebilir kalkınma için gelecek kuşakların yaşam olanaklarının kısıtlanmaması, *Toplumsal dayanışmanın yanı sıra uluslar arası dayanışmanın sağlanması, *Ekonomik girişimlerin toplumun gereksinmelerini etkin karşılayabilmesi, *Ekonomide istikrarın sağlanması, *Toplumun ve bireyin yapabilirlik kabiliyetinin geliştirilmesi, *Faaliyetlerin doğa dengesini bozmaması, çevreyi kirletmemesi, *Eko sistemin korunması gibi sorumluluk ve ilkelerin sağlanmasını esas almaktadır. Gündem 21’in uygulanması için UNDP (Birleşmiş Milletler Gelişme Programı)

tarafından “Kapasite 21” adıyla bir program başlatılmıştır. Bu programın temel amacı, hükümetlere, sivil toplum kuruluşlarına ve özel sektöre sürdürülebilir gelişme politikaları için

9 Ayşegül MENGİ, Nesrin ALGAN, Küreselleşme ve Yerelleşme Çağında Bölgesel Sürdürülebilir Gelişme”, Siyasal Kitabevi, Ankara 2003, sf: 20 10 Murat Ali DULUPÇU, Yrd. Doç. Dr. Sürdürülebilir Kalkınma Politikasına Yönelik Gelişmeler

Page 11: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

11

bütünleşik, katılımcı ve yerinden yönetim ilkesine dayalı stratejilerin geliştirilmesi amacıyla destek sağlamaktır. Bu güne kadar 2175 çalışma bu programdan yardım almıştır.11

Bu program kapsamında; Gündem 21 amaç ve hedefleri doğrultusunda faaliyetlere ya da diğer ifade ile sürdürülebilir kalkınma ile ilgili projelere destek temini mümkündür. Yaşanabilir kentlerin kurulmasından, deprem riskine yönelik projelere, istihdam projelerinden sağlık ve eğitim projelerine kadar geniş bir yelpazede projeler bu kuruluş tarafından fon sağlanmaktadır. Örneğin Kıbrıs Türk Ticaret Odasının girişimleri sonucu, kısa adı KOBİ olan Küçük ve Orta Boy İşletmeleri desteklemek amacıyla Birleşmiş Milletler Gelişme Programı (UNDP), Avrupa Birliği'nin finansal desteği ve Birleşmiş Milletler Proje Servisi'nin (UNOPS) aracılığı ile 'İşletme Destek Projesi (İDP) başlatmıştır.12

UNDP’nin Türkiye’deki etkinlikleri aşağıdaki alanlar üzerinde odaklanmıştır: -Toplumsal ve ekonomik eşitsizliklerin giderilmesi -Yerel yönetim ve yönetişim reformları -Çevresel yönetim ve yerel gündem 21 -Toplumsal cinsiyetin ana politikalara katılımı ve eşitlik -Yoksulluğun azaltılması ve sürdürülebilir geçim kaynakları -Afet zararlarını azaltma ve afetlere hazırlıklı olma -Kalkınmakta olan ülkeler arasında teknik işbirliği ve Türkiye’nin bölgede artan teknik

yardım sağlayıcı konumu13 Gündem 21 kapsamındaki projelerden olan Yerel Gündem 21 ilerleyen bölümlerde

ayrıca ele alınacaktır. UNDP kapsamında insani gelişme alanında yaşanan çalışmalar takip edilmekte ve

raporlanmaktadır. UNDP 2002 raporunda, kalkınmanın demokratikleşme boyutu öne çıkarılmış ve kalkınmanın, ancak demokrasinin derinleşmesi ile mümkün olduğu vurgulanmıştır. Bu kapsamda yönetişim (çok ortaklı yönetim)in gereği ve önemi üzerinde durulmuştur.

İnsani kalkınmanın şekil ve içerik itibarıyla demokratik yönetişimi zorunlu kıldığı, demokrasi ile insani kalkınma arasında doğrudan ilişki bulunduğu, insanların kendilerini etkileyebilecek kararlara katılımının güçlendirilmesi, liderlerden hesap sorma haklarının tanınmasının önemi raporda vurgulanmaktadır.14

2-Bölgesel Kalkınma: “Ulusal Kalkınma için Bölgesel Kalkınma” Süreç içinde kalkınma kavramı sadece içerik olarak değil, mekansal olarak da

değişmiştir. Önceleri ulusal ya da uluslar üstü alanlarda yoğunlaşan kalkınma yaklaşımı zamanla ulus içi bölgesel ve yerel kalkınmaya da odaklanmaya başlamıştır.

Bölge, “çevre, alan” anlamına gelmekte olup, çok boyutlu, çok anlamlı ve sınırları oldukça güç çizilen bir kavramdır. Bölge, bir devlet bağlamında alt birimleri ifade ederken, uluslar arası hukuk çerçevesinde aynı çıkarlara sahip, coğrafi, siyasal ve ekonomik yakınlık içinde olan devletler topluluğunu anlatmaktadır. Örneğin, Avrupa Birliği de bu anlamda bir bölge yönetimi olarak değerlendirilebilir.15 11 Ayşegül MENGİ, Nesrin ALGAN, Siyasal Kitabevi, Ankara 2003, sf: 34 12 http://www.ktto.net/turkce 13 Dr. Cengiz AKTAR, Yerel Yönetimler Uluslar arası Proje Finansman Kaynakları, Pendik Belediyesi Kültür Yayınları, sf: 48-49 14 Ayrıntılı bilgi için bkz: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) 2002 Dünya İnsani Kalkınma Raporu, özet bilgiler, www.undp.org.tr 15 Yerel Yönetimler AB Enformasyon Bürosu, Avrupa Birliğinde Bölge, Bölge Planlaması ve Türkiye, www.abyerelnet.org

Page 12: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

12

Bölgeselleşme ile bölgecilik birbirine karıştırılmaması gereken kavramlardır. Bölgecilik, ortak tarihsel, kültürel ve etnik özelliklere sahip bölgeler ve bu bölgelerde yaşayan nüfusun, devlete karşı bağımsızlık çabalarını anlatır. Bu nedenlerle, kimi bölgelerin devletin gücünü paylaşma, bu güce ortak olma isteklerinin ayrılıkçılığı getirebileceğinden korkulmaktadır. Bu anlamda bölgeciliği üç kümede değerlendirmek mümkündür.

Bölgeselleştirme, daha çok yönetsel bir anlam taşır ve merkez yönetim karşısında bölgesel birimlerin yetkilerinin ve akçal kaynaklarının artırılmasını, bir başka deyişle yönetsel açıdan güçlendirilmelerini ifade eder. Bu nedenle bölgeselleştirme, bölgecilikten farklı bir kavramdır.16 Bölgesel Kalkınma kavramındaki “bölge” ifadesi, “bölgecilik” değil, “bölgeselleştirme” anlamında kullanılmaktadır.

Bölgesel kalkınma anlayışı uzun yılardır gündemde olmasına ve bu alanda bir çok çalışmalar yapılmış olmasına rağmen, 1980’li yıllardan itibaren bölgesel kalkınma anlayışı yeni yaklaşımlarla ele alınmış ve özellikle AB mevzuatı ile bu önem daha da artmıştır.

AB’nin bölgesel politikalarının amacı; küreselleşme, teknoloji, genişleme ve entegrasyon süreçlerini dikkate alarak bölgeler arasındaki farklılıkları, kaynakları daha az gelişmiş bölgelere dağıtarak azaltabilmek ve önlemektir.

AB’nin bölgesel politikalarını uygulamadaki en önemli aracı olan yapısal fonlar, şeffaflık ve katılım ilkelerinden dolayı doğrudan bölgelere dağıtılmaktadır. Bu nedenle ulusal ve bölgesel yönetimler bu fonları yönetebilmek için yeni bölgesel kurumlar ve yapılar oluşturmakta, var olanları güçlendirmekte ve gerektiği zaman yeni bölgeler tanımlamaktadır.17

AB’de bölgeler, Almanya, Avusturya, Belçika gibi federal devletlerde eyaletlerden, İspanya, İtalya, Fransa, Hollanda ve Portekiz gibi ülkelerde güçlü bölgelere, Lüksenburg, İngiltere, İrlanda, Danimarka, Finlandiya, İsveç ve Yunanistan gibi ülkelerde ise yerel yönetimlere kadar geniş bir anlam ifade etmektedir.18 Dolayısıyla federal yapılanmalardan, coğrafi yapılanmaya ya da ülkemizdeki idari yapılanmada olduğu gibi (il, ilçe) değişik yapılanma türlerini kapsamaktadır.

Türkiye’nin idari yapısı üniter sistem olduğundan, alt yapılanmalar yetki genişliği ilkesine göre gerçekleştirilmekte olup, Anayasa’da düzenlenmiştir. Bununla birlikte gerek kalkınma planlarında bölgesel gelişme söz konusu edilmiş ve gerekse en önemlisi GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) olmak üzere kimi bölgesel yapılanmalara gidilmiştir. Bilindiği gibi, GAP ile ilgili olarak Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı kurulmuştur. GAP’ın yanı sıra,Doğu Karadeniz (DOKAP), Doğu Anadolu (DAP) gibi bölgesel kalkına projeleri bulunmaktadır.

AB uyum çalışmaları içinde ülkemizde bölgelerin belirlenmesi ve bölge ajanslarının kurulması çalışmaları da DPT bünyesinde devam etmektedir. Bu kapsamda DPT ve DİE tarafından ortak çalışma ile Bölgesel kalkınma Ajanslarının kurulması için kanun tasarısı hazırlanmakta ve Türkiye, istatistiki bölgelere ayrılmaktadır.

Bölgesel Kalkınma Ajansları: Bölgesel Kalkınma Ajansları, kamunun finansman sağladığı bölgesel ekonomik

gelişmeyi özendirmek üzere tasarlanmış, çalışma alanı merkezi ve yerel idarelerin dışında olan kurumlardır.19 Bölge ajansları, il veya ilçe değil, bölge esas alınarak kurulmaktadır.

16 Ayşegül MENGİ-Nesrin ALGAN, a.g.e., sf: 83-84 17 Serap KAYASU, ve diğerleri, Yerel Bölgesel Ekonomik Kalkınma ve Rekabet Gücünün Artırılması: Bölgesel Kalkınma Ajansları, İTO, İstanbul 2003 sf: 4 18 Ayşegül MENGİ-Nesrin ALGAN, a.g.e., sf: 174 19a Serap KAYASU, ve diğerleri, a.g.e., sf: 7

Page 13: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

13

Farklı ülkelerde kurulmuş olmalarına rağmen ortak özellikler gösteren bölgesel kalkınma ajanslarının idari yapılarını, faaliyetleri, görevleri ve finansmanları özetle şu şekildedir:

İdari yapıları: Merkezi hükümetten bağımsız bir idari yapıda olmasına, bölgesel bazda faaliyet göstermelerine rağmen, büyük bir kısmının merkezi hükümetler tarafından kurulduğu gözlemlenmektedir. Ajansların politikalarını oluşturmak ve yürütmekle görevli bir yönetim kurulu bulunmaktadır. Bu kurul, genellikle hükümet tarafından atanan ve ajansın kurulmasına katkıda bulunan kuruluşların temsilcilerinden oluşmaktadır.

Ajanslar, harcamaları bakımından kamu idarelerine karşı sorumlu, politikalarının oluşturulması ve uygulanması bakımından ise, kuruluş kanun ve mevzuatları çerçevesinde serbest bırakılmışlardır.

Faaliyet ve görevleri: Bölgeye yatırım yapmayı düşünen girişimciye bilgi vermek; bölgeye yada bölgeden dışarıya teknoloji transferi ile uğraşmak; bölgeye yerleşmiş firmalara tüm alanlarda danışmanlık hizmeti sunmak; yol, su, kanalizasyon, çöp toplanması gibi alt yapıyı düzeltme faaliyetlerinde aktif rol oynamak şeklinde ifade edilmektedir.

Aslında son belirtilen faaliyetler yerel yönetimlerin görev alanına giren konuları oluşturmaktadır. Ancak yerel yönetimlerin mali imkanlarının yetersiz olması ve bu işleri yürütecek yeterli personeli olmadığı gibi nedenlerle bu işlerin artık bölgesel kalkınma ajanslarına bırakılması istenilmektedir. Ajanslar yerine getirdikleri faaliyetlere göre Zayıf ve Kuvvetli bölgesel kalkınma ajansları olmak üzere ikiye ayrılmaktadırlar: Sadece bölgeye dışarıdan yatırım çekme amacı taşıyan ajanslar zayıf ajans olarak nitelendirilirken, bölgeye yatırım çekme amacına ek olarak bölgesel ekonomi ve iş hayatının gelişmesi, bölgesel kentleşme ve çevrenin düzenlenmesi, istihdamın arttırılması amacı taşıyan ajanslar da kuvvetli ajanslar olarak nitelendirilmektedir.

Finansmanları: Bölgesel kalkınma ajansları genel bütçeden ve özel fonlardan finanse edilmektedir. Ajanslara devlet başlangıçta nakdi ve emlak şeklinde ayni sermaye tahsis etmektedir. Ayrıca ajanslar, sanayileşmeyi desteklemeyi hedefleyen çeşitli devlet fonlarına ve bu fonların kullanımına göre proje sunarak kredi almaktadırlar. Avrupa Birliği (AB) ve Dünya Bankası tarafından bölge kalkınma ajanslarına fon sağlanmaktadır.

Finansman konusunda özellikle “Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu” (ABKF) ve “Ön Katılım İçin Yapısal Araç Fonu” (ÖKYAF) devreye girmektedir. AB’nin yapısal fonlarından biri olan ABKF altyapıları geliştirmek, yerel kalkınmaya öncelik vermek ve küresel rekabete adapte olma amacıyla yapısal güçlük içindeki ülkelere verilirken ÖKYAF, AB’ye katılıma aday olan ülkelerin altyapı projeleri için verilmektedir.20

Burada şu hususun da belirtilmesi gerekmektedir; İş dünyasında yaşanan hızlı gelişme ve bürokratik yapılanmanın hantal kalması sebebi ile alt yapı yatırımlarında yerel yönetimlerin yetersiz kaldığı doğrudur. Ama, bunun çözümü alt yapı yatırımlarının yapılabilmesi için yeni bir kurumun ihdas edilmesi olmamalıdır. Çözüm; yerel yönetimlerin gelişmiş ülkelerde olduğu gibi güçlendirilmesinde aranmalıdır. Ajansların, alt yapı harcamaları için gerekli fonlar kamu kaynaklarından karşılanacağına göre, bu kaynakların yerel yönetimlere aktarılması yoluyla alt yapı yatırımlarını geliştirmek daha doğrudur. Böyle bir çözüm yerine yeni bir kurum oluşturulmasının gereğini anlamak mümkün değildir.

Bölge ajanslarının kendisinden beklenen misyonu yerine getirebilmeleri için, bürokratik yapılanmanın ve merkezi baskının dışında kalması gerekmektedir. Aksi takdirde; daha önce İller Bankası deneyiminde yaşanan sıkıntıların, bölge ajanslarında da yaşanması kaçınılmazdır. Bilindiği gibi İller Bankası, finans, plan ve alt yapı hizmetlerinde yerel yönetimlerin ihtiyaçlarını karşılamak için kurulmuş ama süreç içinde merkezi idarenin politik tercihlerine göre iş ve işlemlerin yapıldığı bir kara deliğe dönüşmüştür.

20 Aytül Güneşer DEMİRCİ, Bölgesel Kalkınma Ajansları, www.kamuyonetimi.org/pdf/bolgekalkinma.pdf

Page 14: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

14

Bölge ajansları, iş dünyası ve uluslar arası kuruluşlarla yerel yönetimlerin, bölgesel kalkınma amaçlı ortak çalışmalarını gerçekleştirmek için koordinasyon, rehberlik, aracılık ve eğitim görevleri üstlenmeli ama bu idarelerin yerine geçerek yatırımcı kuruluş olmamalıdır.

Türkiye’de bölgeselleşme: Ülkemizde Kalkınma Planları ile birlikte bölgesel kalkınma anlayışı üzerinde çalışmalar

başlatılmıştır. Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, ulusal kalkınma planlarının mekana yansıtılabilmesi amacıyla, bölgesel kalkınma plan ve projelerinin hazırlanması ve uygulamasında bir dizi yaklaşım belirlemiştir. Bunlardan bazıları şunlardır:

*Doğu Marmara Plan Bölgesi: Amaç, yoğun kentleşmenin ve büyük kentlerin bulunduğu bölgelerin sosyoekonomik sorunlarına çözüm aramak.

Zonguldak Plan Bölgesi: Anaç, büyük endüstriyel yatırım ve kapasitenin olduğu bu bölgenin sorunlarının çözümü.

Çukurova Plan Bölgesi: Amaç, zengin tarımsal potansiyele sahip ovanın gelişimi. Bu plan bölgeleri gibi, “Antalya Plan Bölgesi”, “Zonguldak-Bartın-Karabük Plan

Bölgesi”, “Doğu Anadolu Plan Bölgesi” ve benzeri çalışmalar da önerilmiştir.21 Bölge kavramı, planlama açısından da önemli bir kademeye işaret etmektedir.

Türkiye’de plan kademeleri, Ulusal Kalkınma Planları, Bölge Planı, Çevre Düzeni Planı (1/25.000), Nazım İmar Planı (1/5.000) ve Uygulama İmar Planı (1/1.000)’ndan oluşmaktadır.

İmar Kanunu’na göre, Bölge planları; sosyoekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanan planlar olup, gerekli görüldüğü durumlarda DPT tarafından yapılır veya yaptırılır.(3194 sayılı İmar Kanunu, Madde 8/a)

Birinci ve ikinci Beş Yıllık Kalkınma Planlarında üzerinde durulan Bölge Planlama anlayışı daha sonraki planlarda kesintiye uğramış fakat 6. Beş Yıllık Kalkınma Planında “bölgesel planlama kavramı” yerini “bölgesel gelişme kavramına” bırakmıştır. Önceki planda öngörülen 16 bölge bir yana bırakılarak, bölge planlamasının Kalkınmada Öncelikli Yörelere kaydırılması ilkesi belirlenmiştir.

7. Beş Yıllık Kalkınma Planında , ekonomik-toplumsal-kültürel-siyasal bir bütün olarak sürdürülebilir kalkınmanın sağlanabilmesi amacıyla bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltıcı yönde çalışmaların gereği üzerinde durulmuştur. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlık çalışmaları kapsamında ise Bölgesel Gelişme Stratejileri, İl Gelişme Stratejileri konularında özel ihtisas Komisyonu kurularak, kalkınmada bölgenin önemi tekrar öne çıkarılmıştır.

İl Gelişme kavramı, bölge gelişme kavramıyla büyük benzerlik içindedir. İlin ekonomik düzeyi/ refah düzeyi ya da içinde bulunduğu gelişmişlik düzeyinin yükseltilmesi temel amaçtır. Gelişme kavramı, fiziki kapasite artışı, gelir artışın gibi ekonomik gelişmeler yanında, bunların toplum kesimleri/gelir grupları ve bölgeler arası dağılımı ile sosyal ve kültürel birikimlerin yansıtılabildiği toplumsal gelişme düzeyini de ifade eder.

İl Gelişme Planı kavramı ise, iller ve bölgeler arasındaki gelişmişlik farklarının kabul edilebilir bir duruma getirilmesini, görece geri kalmış bölge ve yörelerin kalkındırılmasını içerir. Amaç, kısa, orta ve uzun dönemde ilde gelişmeyi sağlayacak hedefleri ve amaçları belirlemek, bu amaçla izlenecek yolları göstermek, olası sektörel büyüme eğilimlerini ve büyüklüklerini saptamak, gelişmenin gerektirdiği her tür kaynak ve alan tahsislerini yapmak, gelişmenin sosyal, kültürel ve ekonomik eylemleri için fiziksel zemin/alt yapı hazırlamaktır.22

21 Ayrıntılı bilgi için bkz: DPT Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü, Bölgesel Gelişme Stratejisi, Hedef ve Operasyonel Programlar (Taslak) 2004-2006, Ankara 2003 22 DPT, 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Bölgesel Gelişme Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 4. Bölüm: İl Gelişme Stratejileri Alt Komisyonu Raporu, Ankara 2000

Page 15: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

15

9. Kalkınma Planı’nda bölge kalkınması önemini korumuştur. 9. Kalkınma Planının stratejisi “ekonomik ve sosyal gelişme eksenleri” olarak 5 eksen belirlemiştir. Bu eksenler şunlardır:

-Rekabet gücünün artırılması -İstihdamın artırılması, -Beşeri sermaye ve sosyal dayanışmanın güçlendirilmesi, -Bölgesel gelişmenin sağlanması, -Kamu hizmetlerinde kalite ve etkinliğin artırılması biçimindedir. Bölgesel gelişmenin sağlanması için belirlenen politikalar ise şunlardır: -Bölgesel gelişme politikasının merkezi düzeyde etkinleştirilmesi, -Yerel dinamiklere ve içsel potansiyele dayalı gelişmenin sağlanması, -Yerel düzeyde kurumsal kapasitenin artırılması, -Kırsal kesimde kalkınmanın sağlanması. Türkiye, AB’ye uyumun sağlanması amacıyla 26 istatistiki bölgenin belirlendiği bir

çalışma yapmıştır. Avrupa Birliğine uyum sürecinde bölgesel politikaların çerçevesinin belirlenmesi için bölgesel istatistiklerin üretilmesi amacıyla İstatistiki Bölge Birimleri tanımlanmıştır. Bu çalışma Devlet İstatistik Enstitüsü ve Devlet Planlama Teşkilatı koordinasyonunda diğer ilgili kamu kuruluşlarının da katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Söz konusu çalışma ile ilgili kararın yürürlüğe konulması; Devlet Bakanlığı'nın 12/8/2002 tarih ve 1400 sayılı yazısı üzerine, Bakanlar Kurulu'nca 28/8/2002 tarihinde kararlaştırılmıştır. Türkiye İstatistiki Bölge Birimleri, mevcut idari bölünüşe göre 3 düzeyden oluşmaktadır:

Düzey 3 : 81 bölge (81 il) Düzey 2 : 26 bölge (il grupları) Düzey 1 : 12 bölge (düzey 2 grupları) Örneğin, “Batı Marmara” 1. Düzey bölgedir ve içinde 2 Düzey olarak Tekirdağ ve

Balıkesir bölgeleri yer almaktadır. Tekirdağ bölgesinin içinde ise 3. Düzey olarak Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli illeri yer almaktadır.

Belirlenen bölgeler arasında önemli gelişime farklılıkları bulunmaktadır. İnsan Odaklı kalkınma Anlayışı çerçevesinde bu bölgelerin içsel politikalarının harekete geçirilmesi kararlaştırılmış ve orta vadeli öncelikler şu şekilde belirlenmiştir:

a-İnsan kaynaklarının güçlendirilmesi ve özellikle kendi hesabına çalışma potansiyelinin artırılması,

b-Mevcut ve yeni kurulacak KOBİ’lerin desteklenmesi ve şebeke tarzı etkileşim örgütlenmeleri biçiminde işbirliği-ortaklık potansiyellerinin yükseltilerek, kolektif düzeyde rekabet etme güçlerinin artırılması,

c-Yeni yatırımların gerçekleşmesi ve kentsel yaşam kalitesinin yükseltilmesi açısından önem taşıyan fiziki ve sosyal alt yapı yatırımlarının desteklenmesi,

d-Kırsal alanda ekonomik faaliyet çeşitliliğinin artırılması, e-Yerel katılımı artıracak girişim alanlarını geliştirecek ve yerel ekonomik gelişmeye

yerel aktörlerin kolektif müdahalesini düzenleyecek yeni yerel yönetişim modelleri ile kurumsal yapının güçlendirilmesi23

3-Toplumsal Kalkınma “İnsan Odaklı Kalkınma” Özellikle ikinci Dünya Savaşı sonlarında bir milletin, bir ülkenin kalkınma kriteri olarak

“iktisaden gelişmesi/geri kalması” ifadeleri kullanılmakta olup, gelişmişliğin göstergesi kişi başına milli gelir gibi tamamen iktisadi kriterler idi. Ancak zamanla bu anlayış değişmiş ve

23 Yüksek Planlama Kurulu, Ulusal Ön Kalkınma Planı (2004-2006) Ankara 2003

Page 16: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

16

kalkınmışlığın, toplumun tüm alanlarda kalkınması biçiminde algılanması ile “Toplumsal Kalkınma” kavramı doğmuştur.

Toplumsal Kalkınma Metod ve kavramının geliştirilmesi için Birleşmiş Milletler Teşkilatı, uzmanlardan oluşan bir heyeti görevlendirmiş ve bu grubun raporu, “Toplum Kalkınması ve Ulusal Kalkınma” adıyla 8 Mart 1963 tarihinde yayınlanmıştır.24

En geniş tanımıyla toplum kalkınması, “ekonomik ve kültürel gelişmeyi sağlamak üzere bir bölgeyi kapsayan çalışmaların tümüdür.”25 Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan “Ekonomik Kalkınma ve Toplum Kalkınması” adlı dergide, Toplum Kalkınması tabiri, “milletler arası anlamda toplumların ekonomik, sosyal ve kültürel şartlarını geliştirmek ve toplumları milletin hayatına intibak ettirmek ve milli gelişmeye tam olarak yardımda bulunabilmek için, hükümet otoriteleriyle halkın müşterek sarf ettiği gayretlerden meydana gelen bir süreci ifade etmek için kullanılır”26 biçiminde tanımlama getirilmektedir.

Toplum Kalkınması, yerel toplulukların, ekonomik, toplumsal ve kültürel sorunlarını çözmek üzere giriştikleri gönüllü çabaların devletin olanaklarıyla desteklenmesi ilkesine dayanan bir yöntem27 olup, halkın gönüllü teşkilatlanması ve idare ile işbirliği yapması, belli alanlardaki bir takım faaliyetlere gönüllü katılması ilkelerine dayanmaktadır.28

Ülkemizde Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planında, Toplum Kalkınması üzerinde durulmuştur. Toplum kalkınması, geniş halk yığınlarının yaşayış seviyesini yükseltmeyi amaçladığından ve o dönemde köy nüfusu, kent nüfusundan fazla olduğu için, öncelik “Köy Kalkınmasına” verilmiştir.29 Fakat, bu önceliğin, şehir kalkınmasının göz ardı edilmesine sebep olmaması gerekirken, sanki toplum kalkınması sadece köy kalkınması anlamına geliyormuş gibi yanlış bir yaklaşım sergilenmiştir.

Toplum Kalkınması, ulusu meydana getiren mahalli toplulukların kalkınması amacını gütmekte olup, yerel toplulukların tek yanlı olarak devletçe kalkındırılmaları ya da kendi çabalarıyla baş başa bırakılmaları demek değildir. Yerel toplulukların kendi sorunlarına çözüm bulmada, kendi güçlerini birleştirmede, yerel kaynakların yetişemediği konularda devlet gücünden yararlanmada gerekli girişkenliği kazanmaları; kısaca kendine yardım eden topluluklar durumuna getirilmeleri konusunda devlete ve personeline önemli roller düşmektedir.30 Yani devlet hem rehber, hem destekçi ve proje ortağı olarak yer almalıdır.

İmar ve İskan bakanlığı’nca 14-18 Aralık 1964 tarihlerinde 8. İskan ve Şehircilik Haftası konulu düzenlenen toplantıya katılan BM uzmanlarından John Foster, Türkiye’de Görev Ayrımı ve Yetki genişliği” konulu konuşmasında, ülkemiz kamu yapılamasındaki çarpıklığa dikkat çekmiş ve özetle şunları ifade etmiştir:31

“Türkiye’de il kademesinde görülmesi gereken mahalli hizmetler, üç ayrı organ arasında paylaşılmış vaziyettedir. Bir yanda vali, hem de merkezi hükümetin temsilcisi, hem de il özel idaresinin başı olarak çok geniş idari ve icrai yetkilere sahip olduğu halde, belediyelerin görev ve yetkileri çok sınırlıdır. Bu sınırlı görevler de kalkınmaya yarayacak görevlerden çok düzenleyici görevlerdir.

24 GERAY, Cevat, Toplum Kalkınması ve Ulusal kalkınma, Ankara Üniversitesi, Siyasi Bilgiler Fakültesi Dergisi, Haziran 1964, sf: 45 25 ÇAKIM, Bülent, Toplum Kalkınmasında Başarıyı Sınırlandıran Sebepler, Ankara Üniversitesi, Siyasi Bilgiler Fakültesi Dergisi, Haziran 1964, sf: 59 26 ÇAKIM, Bülent, a.g.e. sf: 60 27 GERAY, Cevat, Prof. Dr., Kırsal Türkiye’de Toplum Kalkınması ve Kooperatifçilik, Tuna Yayıncılık, Ankara 1981, s:1 28 ÇAKIM, Bülent, a.g.e. sf: 79 29 YASA, İbrahim, Doç. Dr., Toplum Kalkınması ve Köylerimizde Yardımlaşma Gelenekleri, Ankara Üniversitesi, Siyasi Bilgiler Fakültesi Dergisi, Mart 1962, sf: 89 30 GERAY, Cevat, Şehirsel Toplum Kalkınması, Ankara Üniversitesi, Siyasi Bilgiler Fakültesi Dergisi, Haziran 1966, sf: 235-236 31 Bu konuşmanın özeti için bkz: Ruşen KELEŞ,

Page 17: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

17

Vali, belediyenin sık sık muhatap olduğu büyük patron durumundadır. Bu, Türk Mahalli İdarelerinin tatbikatta görev ayırımı yerine, merkezi hükümetin yetki genişliğinin etkisi altında ve gerçek bir muhtariyetten yoksun olmalarından ileri gelmektedir. Bu sistem, mahalli idarelerin ekonomik ve sosyal kalkınmaya katılımlarına imkan vermediği gibi, mahalli şevk ve inisiyatifin kırılmasına sebep olmakta, mahalli seviyede kalkınma ve sorumluluk bilincinin doğmasını önlemektedir.”

Foster’in yerinde tespit ettiği gibi, ülkemizde yerel yönetimler, yetki genişliği çerçevesinde bölümlendirildiğinden, yerel idareler alanında en güçlü kurumlar olan belediyeler, özellikle kalkınma konusunda son derece yetersiz konumda bulunmaktadırlar.

Bilindiği gibi kamuda yetkilerle ilgili iki yöntem bulunmaktadır. Bunlar “yetki devri” ve “yetki genişliği”dir. Yetki genişliği, merkezi idarenin, merkezde bulunan bazı yetkilerini kendisinin taşra teşkilatlarına devretmesidir. Örneğin, okul yapım ve bakımında Bakanlık yerine Valiliğin yetkilendirilmesi gibi. Oysa, yetki devri; merkezin bazı yetkilerini yerel yönetimlere devretmesidir. Örneğin, Emlak Vergilerinin Bakanlıkça değil, belediye tarafından toplanması gibi.

Merkezi idare, özellikle ekonomik alanlardaki yetkilerini belediyelerle paylaşmaya yanaşmamış, daha çok merkezin taşra teşkilatları olan valilikler (il özel idareleri) aracılığı ile bu hizmetleri vermeyi amaçlamıştır. Bu yanlış yaklaşım, yerel dinamiklerin harekete geçirilmesi anlayışı üzerine bina edilen toplum kalkınmasının başarısız oluşunun en önemli sebepleri arasında yer almıştır.

Toplumsal kalkınmanın sağlanması, bu gün de tüm dünyanın ortak amacıdır. Bu konuda 6-12 Mart 1995 yılında Birleşmiş Milletler Kopenhang toplantısında bir deklarasyon yayınlanmış.32 Söz konusu deklarasyon özetle şu şekildedir:

Üyelerce; *Toplumlarımızın, değişik ülkelerde ve bölgelerde yaşayan bireylerin, ailelerinin ve

toplulukların maddi ve manevi gereksinmelerine daha etkili yanıtlar vermek zorunluluğu içinde olduğu;

*Toplumların bütün kesimlerinde demokrasi ve şeffaf ve güvenilir yönetim ve uygulamanın, insanı merkez alan sürdürülebilir toplumsal kalkınmanın gerçekleştirilmesinin temel ve ayrılmaz unsurları olduğu;

*Toplumsal kalkınmanın, toplumsal adaletin ve barışın ise, güvenliğin mevcut olmadığı ortamlarda ya da bütün insan haklarına ve temel özgürlüklere saygının mevcut olmadığı yerlerde gerçekleştirilemeyeceği;

*Sürdürülebilir kalkınma sürecinde geniş temelli ve kesintisiz ekonomik büyüme, toplumsal gelişme ve toplumsal adaletin süreklileştirilmesinde kaçınılmaz bir unsur olduğu;

*İnsanın, sürdürülebilir kalkınma sorununun merkezinde yer alması gerektiği; gerçeklerinin kabul edildiği belirtilen deklarasyonda özetle, konumuzu ilgilendiren

aşağıdaki amaçlara yer verilmektedir. a-İnsanı, kalkınmanın merkezine oturtup ekonomilerimizi insanın gereksinmelerini

daha iyi karşılayabilecek bir şekilde yönlendirmek; b-Nesiller arasında eşitliği sağlayarak ve doğal çevremizin bütünlüğünü ve

sürdürülebilirliğini koruyarak bugünkü ve gelecekteki nesillere karşı sorumluluklarımızın gereklerini yerine getirmek;

c-Toplumsal gelişmenin bir ulusal sorumluluk olduğunu, uluslararası topluluğun ortaklaşa taahhüdü ve çabaları olmaksızın bunun başarılamayacağını kabul etmek;

d-Ekonomik, kültürel ve toplumsal politikalar arasında bir bütünlük oluşturarak bu alanların karşılıklı olarak birbirlerini desteklemelerini sağlamak ve çalışmalarda kamu ve özel sektörlerin karşılıklı bağımlılığını gözden uzak tutmamak, 32 Ayrıntılı bilgi için bkz: T.Harb-İş Sendikası, Kopenhag Toplumsal Kalkınma Deklarasyonu ve Eylem Programı, Ankara, 1995, s.7-41.

Page 18: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

18

e-Sürdürülebilir toplumsal kalkınmanın gerçekleştirilebilmesi için, ekonomi politikaların sağlam ve geniş bir temel üzerine oturtulmasına özen göstermek;

f- Bölgesel, Ulusa, ve uluslararası düzeylerde demokrasi, insan onuru, toplumsal adalet ve dayanışmanın geliştirilmesi, toplumlar arasındaki farklılıklara tam saygı göstererek, hoşgörü, şiddeti dışlama, çoğulculuk ve ayırımcılık yapmama eğilimlerini güçlendirmek;

g-Eşit gelir dağılımının desteklenmesi ve herkes için eşit ve adil fırsatlar yaratılması yoluyla kaynakların daha geniş kesimlere ulaştırılmasının sağlanması;

h-Ailenin, toplumun temel birimi ve toplumsal kalkınmada çok önemli bir role sahip olduğunu kabul etmek. Aile fertlerinin haklarına, yeteneklerine ve sorumluluklarına önem vererek toplumun bu temel birimini güçlendirmek;

i-Kalkınma programlarında, zarara uğramış, korunaksız kişilere ve gruplara da yer verilmesi, ve toplumun bütün bireylerinin yasal haklarının uygulanması ve doğal ve toplumsal çevreden yararlanmalarının sağlanması yoluyla zarara uğrayanların karşılaştıkları sorunlara çözümler üretmek;

j-Bütün insan haklarına ve temel özgürlüklere, kalkınma hakkı da dahil olmak üzere, saygı, itaat ve korumanın geliştirilmesi, yasal hakların gerçekten uygulanmasının ve sorumluluklarının toplumun her düzeyinde daha geniş bir şekilde dağıtılmasını, kadın ve erkek arasındaki eşitlik ve adaletin geliştirilmesi, çocukların ve gençlerin haklarının korunması, toplumsal bütünleşme ve sivil toplumun geliştirilmesi ve güçlendirilmesi;

kl-İnsanın gelişmesini ve güvenliğini destekleyerek toplumun, kadın ya da erkek her üyesinin temel insani gereksinmelerinin karşılanabilmesini ve her kadın ya da erkeğin kişisel onuru, güvenliği ve yaratıcılığının gerçek yaşamda karşılığının bulunmasını sağlamak;

m-Yerli toplulukların ekonomik ve toplumsal gelişmelerini, kimlik, gelenek, toplumsal örgütlenme biçimleri ve kültürel değerlerine tam saygı göstererek kabul etmek;

n- Bütün kamu ve özel karakterli ulusal ve uluslararası kurumlarda şeffaf ve güvenilir yönetim ve tatbikata özel önem vermek;

o- Bütün insanların, özellikle kadınların, bireysel niteliklerinin güçlendirilmesinin kalkınmanın temel hedeflerinden biri ve kalkınmanın temel kaynağı olduğunu kabul etmek. İnsanların bireysel niteliklerinin güçlendirilmesi, insanın, toplumlarımızın işleyişini ve refahını belirleyecek kararların formülasyonu, uygulaması ve değerlendirilmesine tam katılımını gerekli kılar;

p-Toplumsal gelişme için uluslararası işbirliği ve ortak çalışmaya hız verilmelidir. Toplumsal gelişme evrenseldir ve yeni ve daha sağlam bir toplumsal gelişme taslağı hazırlanmalıdır;

q- Yaşlıların daha iyi bir yaşama ulaşma olanaklarının geliştirilmesi; Bu amaçlara ulaşmak için üye ülkelerce yapılan taahhütlerin yine konumuzla ilgili

bazıları özetle şu şekildedir: c-Halkın toplumsal ve ekonomik politika ve programlara katılım düzeyini ve

yöntemlerini uygun olan yerlerde güçlendireceğiz. Bunun için desantralizasyon, kamu kurumlarında açık yönetim, sivil toplumun ve yerel toplulukların güç ve olanaklarının güçlendirilmesi ve böylece kendi örgütlerini, kaynaklarını ve etkinliklerini geliştirmelerini gerçekleştirmek gereklidir.

b-Hem kırsal hem kentsel sektörlerde iş bulma olanakları ve üretkenliği geliştirecek politikalar oluşturacağız, kalkınma için insan kaynağını geliştirme konusuna yatırım yapacağız, üretken istihdam yaratan teknolojileri destekleyeceğiz, girişimcilik eğilimlerini ve küçük ve orta ölçekli girişimleri teşvik edeceğiz;

f-Yerli toplulukların kimlik, kültür ve çıkarlarının korunarak geliştirilmesi için haklarının kabul edilip bunlara saygı gösterilmesi, toplumsal adalet isteklerinin desteklenmesi ve bu toplulukların, içinde yaşadıkları ülkelerin toplumsal, ekonomik ve politik yaşamlarına katılımlarını sağlayacak bir çevrenin oluşturulmasına önem vereceğiz.

Page 19: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

19

j-Yerel toplulukların ve grupların yeteneklerini arttıracağız, bunda kendi örgütlerini ve kaynaklarını geliştirmelerine dikkat ederek ve bu topluluklara hükümetler dışı örgütlerin eylemlerinden de yararlanarak toplumsal kalkınmaya ilişkin politikalar önereceğiz;

t- Kültürel farklılıklara ve insanlığın ortak kültürel mirasına saygı gösterilmesini sağlamak amacıyla kalkınmanın kültürel boyutlarının önemini kabul ediyoruz. Bu alanda yaratıcılığın kabul edilmesini ve geliştirilmesi gerekmektedir;

Toplumsal kalkınma, yerel dinamikleri önemseyen ve bu dinamiklerin ulusal kalkınma çabalarına entegrasyonunu savunan bir yaklaşımdır. Bu da, günümüzde yerel kalkınma anlayışının gelişmesine yol açmıştır.

4-Yerel kalkınma “Yerel Dinamiklerin Harekete Geçirilmesi” Yerel kalkınma, son yıllarda gündeme sıklıkla gelen kavramlar arasında yer almaktadır.

Kalkınmada mekanın önemi, bölgesel kalkınma kavramının temel esprisini oluştururken; bu özelik, yerel kalkınma anlayışının da temel yaklaşımlarından birisi olmuştur.

Mekanın temel unsur olması, sadece ortak fiziksel alan anlamında değildir. Bu alan içinde yaşayanların diğer alanlara göre daha fazla ortak sosyo-kültürel özellikler taşıması mekansal birlikteliğin tabii bir sonucudur. Bununla beraber, etkinlik, kararların yerinden alınması, temel aktörler (Kamu, iş dünyası, STK’lar, üniversite, halk, vb) arasında ilişkilerin yakınlık düzeyi gibi unsurlar da kalkınmada büyük önem arz etmektedir. Dolayısıyla yerel kalkınma yaklaşımı, yerel alanın (belde), yerel halkın ve yerel dinamiklerin kalkınmada aktif rol almaları gereği üzerine temellendirilmiştir.

Ulusal kalkınmanın bir alt basamağını bölgesel kalkınma oluştururken, bölgesel kalkınmanın alt basamağını da yerel kalkınma oluşturmalıdır. Bir benzetme yapılacak olursa; ulusal kalkınmanın, insan vücudundaki kan dolaşım sistemi olarak değerlendirmesi durumunda, bölgesel kalkınma da ana damarları, yerel kalkınma ise kılcal damarları temsil edecektir. Sistemin sağlıklı işlemesi ise, ancak sistemi oluşturan her parçanın sağlıklı işlemesi ile mümkündür.

AB mevzuatı çerçevesinde Yerel kalkınma, bölgede mevcut olan doğal, ekonomik, kültürel ve teknolojik kaynakların kullanılması yoluyla yerel düzeyde sunulan fırsatları azamiye çıkarmaktır. AB, yerel kalkınmanın önemini kabul etmiş ve özellikle istihdam yaratılmasına yaptığı büyük katkıyı vurgulamıştır. Yerel düzeyde sunulan potansiyel fırsatlardan yararlanmak AB’nin önceliğidir. 33 AB’nin yerel kalkınmaya bu yaklaşımı, ileriki bölümlerde detaylı olarak incelenecektir.

9. Kalkınma Planı “yerleşme-Şehirleşme Özel İhtisas Komisyon Raporu”nda yerel kalkınma üzerinde önemle durulmuştur. Söz konusu raporun ilgili bölümü şu şekildedir:

“Yerel Kalkınma Sorunları

Yerel başarının ardındaki nedenler araştırıldığında, uzmanlaşmış küçük firmaların mekânda yığılması ve bu firmalar arasında yüz-yüze ilişkiler, yerel ağlar, güvene dayalı yerel öğrenme ve yenilik ortamının kurulması, değişen koşullara hızlı uyum sağlayabilen yerel üretim ve girişimcilik kültürü önemli değerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm bu değerler yerel kurumsal yapıyı geliştirmekte, yerel başarının sürdürülebilir olmasını sağlamaktadır.

Türkiye’de emek yoğun geleneksel sektörlerde uzmanlaşmış ve kümelenmiş KOBİ’ler, işgücü, ihracat gibi alanlarda önemli bir yerel ekonomik kapasite oluşturmaktadır. Ancak, ülkemiz yerelliklerinde rekabet gücü maliyeti düşürmek üzerinden sağlanabilmekte, bilgi üretimi ve teknoloji düzeyinde bir sıçrama yaşanamamaktadır. Dolayısıyla bu koşullar yerelin ulusal ve küresel pazarlarla ilişkilerinde belirleyici olmaktadır. Küresel ağlara eklemlenmekte güçlük yaşanmakta, bu süreçte kurulan küresel ilişkiler eşitler arası bir 33 Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği, Avrupa Birliği Bölgesel politika: Yerli kaynakların Ekonomik Gelişme İçin Harekete Geçirilmesi, http://www.deltur.cec.eu.int

Page 20: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

20

ortaklıktan çok, tek taraflı hiyerarşik bir yapıda kurulmaktadır. Bu çerçevede Türkiye’de yerel kalkınmanın en temel hedefi bilgi üretebilen, ürettiği bilgi ile küresel ölçekte söz sahibi olabilen yerelliklere ulaşılmasıdır.

1. Yerel Kalkınmaya Yönelik Öncelikli Temel Amaç ve Politikalar (ÖTAP) ÖTAP.1. Sürdürülebilirlik kavramı yerel kalkınma için temel yaklaşımdır.

Sürdürülebilirlik yaklaşımında yerelliğin başarıyı yakalaması yeterli olmamakta, bu başarıyı zaman içinde devam ettirebilmesi de beklenmektedir. Sürdürülebilir yerel kalkınma ekonomik, sosyal ve mekânsal boyutlarıyla ele alınmaktadır.

Kalkınmada sosyal sürdürülebilirliğin sağlanması ve gerekli yerel sosyal hizmetlerin geliştirilmesi; ekonomik sürdürülebilirliğin sağlanması ve yerel sanayi kalkınması ve yerel girişimcilik kültürünün geliştirilmesi; sürdürülebilir insan yerleşmelerinin geliştirilmesi ve kalkınma sürecinde doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımının sağlanması gereklidir. Tüm boyutlarıyla sürdürülebilir yerel kalkınmanın sağlanması öncelikli bir hedef olarak görülmelidir.

ÖTAP.2. Ülkemizde üretimin ve işgücünün önemli bir bölümünü KOBİ’ler oluşturmaktadır. Bugün KOBİ’ler başta mali problemler olmak üzere, nitelikli işgücü, bilgiye erişim ve bilgi üretimi, yönetim ve girişimcilik alanlarında önemli eksikliklerle karşı karşıyadır. KOBİ’lerin sorunları ve yerel kalkınmanın güncel koşulları göz önünde bulundurularak yerel kalkınmanın temel aktörleri olarak kabul edilen KOBİ’ler desteklenmelidir.

ÖTAP.3. Yerel kalkınmada önemli bir faktör olan sosyal sermaye geliştirilmelidir. Sosyal sermaye farklı aktörleri ve bu aktörler arasında kurumsallaşmış ilişkileri içermektedir. Bu kapsamda sosyal sermaye için önem taşıyan insan kaynaklarının geliştirilmesi; sosyal ağlar ve öğrenme ortamlarının çeşitlenmesi, geliştirilmesi ve yerel kalkınmada etkinliğinin arttırılması; sürdürülebilir ve ekonomik olarak verimli yatırımların yaygınlaşması için proje kültürünün ve proje yönetimi kapasitesinin geliştirilmesi gereklidir.

ÖTAP.4. Son yirmi yılda yüksek teknolojiye sahip sanayi bölgelerinde yapılan çalışmalar, gelişme ve büyümede yerel bilgi birikimi ve yerel yenilik kapasitesinin önemini ortaya koymaktadır. Bu kapsamda yerel yenilik sistemlerinin oluşturulması önem taşımaktadır. Yerel yenilik sistemlerinde bilginin üretimi, derlenmesi ve yerel ağlara dayalı yerel öğrenme ortamının ve kurumsal yapının oluşturulması esastır. Yenilik sistemleri tek bir yerellikte ele alınamamaktadır. Bu nedenle ulusal yenilik sistemleri dâhilinde ulusal kurumlar ve ulusal altyapı ile desteklenmelidir.

ÖTAP.5. Yeni küresel koşullar ve teknolojik gelişmeler bilgiye ve öğrenme süreçlerine dayalı çok daha dinamik bir sistemi gerektirmekte, yerellikleri küresel ağlara eklemlenmeye ve bu ortamda rekabete zorlamaktadır. Bu kapsamda küresel ağlara eklemlenmiş ve küresel ölçekte yarışma kapasitesine sahip yerelin oluşturulması önem taşımaktadır. Çünkü küresel ağları sürdürebilmek, hızlı değişim, uyum sağlama ve yenilik yapabilme yetilerini gerektirmektedir.

ÖTAP.6. Yerel kalkınmanın sürdürülebilirliğinin sağlanması için yerel ekonomi bir tek sektöre bağlı olmamalıdır. Bunun yerine çok sektörlü ve çok odaklı bir kalkınma tercih edilmelidir. Bu sayede küresel, ulusal ve yerel ekonomik krizlerde sosyal ve ekonomik zarar azaltılabilirken ekonomik değişimlere uyum kolaylaşacaktır.

2. Temel Amaç ve Politikalara Dönük Tedbirler T.1. Sosyo-mekansal sürdürülebilirlik için sosyal ve mekansal ayrışmanın, çatışmanın

olmadığı, çevreye ve doğal değerlere duyarlı derişik (compact) kentlerin teşvik edilmesi; Kadının yerel kalkınma sürecine daha fazla katılımını sağlayan projelerin geliştirilmesi; Yöreye özgü kültürel ekonomilerin sürdürülmesini ve geliştirilmesini sağlayacak

projelerin üretilmesi yoluyla yeni istihdam alanları yaratılması, özellikle kadınlar için gelir getirici üretim alanlarının geliştirilmesi;

Page 21: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

21

Doğal kaynakların yenilenme sürelerini göz önünde tutan ve kaynaklardan uzun süreli yararlanılmasına yönelik planlı kullanımlarının teşvik edilmesi;

Yatırımlarda (özellikle altyapı yatırımlarında) kaynak ziyanını önlemeye yönelik olarak yerelliklerin koordinasyonunun sağlanması (komşu yerellerin kalkınma yatırımlarında ortak hareket edebilmeleri kaynak israfının önüne geçebileceği gibi farklı yatırımların paylaşılarak hız ve kapasitelerini arttırabilmeleri mümkün olacaktır);

Kent ve kır arasında ortaklığın sağlanması ve kopuklukların azaltılması, gereklidir. T.2. KOBİ’ler için karşılıksız ve düşük faizli mali kaynakların yaratılması; Mali, hukuki, yönetim ve üretim alanlarında gerekli danışmanlık hizmetlerine kolay

ulaşımın sağlanacağı düzenlemelerin ve kurumsal desteğin sağlanması; KOBİ’ler arası, KOBİ’ler ve büyük firmalar arası ve özel sektör ve kamu sektörü

arasında ortaklıkların ve birliklerin kurulma ve işleyiş koşulları kolaylaştırılarak bu konuda bilimsel desteğin sağlanması;

Bilimsel bilgiye erişim, öğrenme ve teknolojik yenilenme alanlarında kolaylaştırıcı yasal düzenlemelerin ve gerekli kurumsal yapının sağlanması, gereklidir.

T.3. Yaratıcılığa ve yenilikçiliğe önem ve öncelik veren bir eğitim ve öğrenme sisteminin kurulması;

Sürekli eğitim olanaklarının geliştirilmesi; Sosyal sermayenin geliştirilmesi için gerekli yerel öğrenme ağlarının kurulması ve geliştirilmesi için gerekli düzenleme ve denetim koşullarının belirlenmesi;

Başarılı projelerin teşviki, öğretmeye yönelik olarak proje temelli kalkınma programlarının yaygınlaştırılması;

Kadınların iş yaşamında eşit yer almasının sağlanması. Kadın işgücünün haklarının göz ardı edilmemesi. Kadın işgücünün korunmasına ve haklarına ilişkin gerekli yasal ve yönetsel düzenlemelerin yapılması, gereklidir.

T.4. Bilgi üretimi ve alışverişinde resmi kurumlar, özel sektör ve üniversiteler arasında üçlü ortaklığının geliştirilmesi;

Üniversiteler ve özel sektör arasında kurumsal mesafe azaltılarak, bilgi üretiminde ortak dilin oluşturulması;

Yerel teknolojik düzeyi geliştirecek ve bilgi üretimini ve bilgi ağlarını harekete geçirecek kurumsal altyapının oluşturulması, bu kapsamda gerekli ulusal ve yerel AR&GE birimlerinin kurulması, geliştirilmesi ve üretimle ortak çalışmalarının desteklenmesi;

Kentsel bilgi sistemi kurularak, herkesin eşit olarak erişebildiği açık bilgi sistemlerinin oluşturularak yerel bilgi birikiminin sağlanması;

Yeniliklerin teşvik edilmesi amacıyla yeniliklerin özendirilmesi, fikri hakları koruyacak gerekli yasal düzenlemelerin yapılması, gereklidir.

T.5. Yerel üretim kalitesinin uluslararası standartlara ulaştırılması; Yerelliklerin erişimini arttıracak bilgi ve iletişim teknolojilerinin geliştirilmesi ve ulusal

ölçekte gerekli altyapı yatırımlarının yapılması; Coğrafi olarak yerelliklerin ulaşılabilirliklerinin arttırılması (sınır ve ulaşım ağlarının

zayıf olması yerel kalkınmanın önünde, ulusal ve küresel pazara ulaşabilirlikte önemli bir engeldir) ve ulusal-küresel ulaşım ağlarının güçlendirilmesi;

Sınır illerinde ticareti geliştirmeye yönelik sınır ötesi ortak kalkınma projelerinin yayınlaştırılması;

Küresel ilişkilerde simetrik ilişkilerin kurulması (eşitler arası), esastır. T.6. Sektörel çeşitliliğin ve sektörel dönüşümün yerel kalkınmada stratejik önemi olan

ve teknoloji yoğun sektörlerde desteklenmesi, yerel kalkınmada stratejik sektörlere yönelik işgücü, eğitim ve yatırım çalışmalarının yapılması gereklidir.

3. Uygulama Stratejileri US.1. Mevzuat Düzenlemeleri

Page 22: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

22

Yerel kalkınmayı ilgilendiren mevcut mevzuatlarda araç ve uygulamalarda belirsizliklerin giderilmesi ve çakışmaların önlenmesi önem taşımaktadır. Mevcut mevzuatların yanıt veremediği yeni alanların belirlenmesi ve mevcutlar göz önünde bulundurularak gerekli yeni alanların düzenlenmesi gereklidir Ayrıca ulusal mekânsal stratejilerin belirlenmesi yerel kalkınma için önemli bir yol gösterici belge olacaktır. Bölgesel plan ve programları yönlendirecek bu ulusal düzenlemelerin AB Müktesebatı göz önünde bulundurularak yapılması beklenmektedir.

US.2. Kurumsal Düzenlemeler Yerel kalkınmanın desteklenmesinde gelişmişlik farkları ve mevcut potansiyelleri göz

önüne alan, merkezi ve yerel mekanizmaların ve destek sistemlerinin kurumsallaştırılması; katılım platformlarının oluşturulmasına ve etkinliğinin arttırılmasına yönelik olarak

gerekli kurumsal ve hukuksal düzenlemelerin yapılması¸ yerel kalkınma politikalarının saptanmasında etkin rol oynayacak yerel aktörlerin (paydaşların) belirlenmesi ve katılımının sağlanması; bu kapsamda STK’ların öneminin göz ardı edilmemesi;

yerel potansiyellerin tespiti ve hızla ulaşılabilirliğini sağlamak için yerel bilgi sistemlerinin oluşturulması, gereklidir.

US.3. Mali Kaynaklar Yerel kalkınmada yerele özgü içsel kaynaklar kalkınmanın temeli olarak görülse de,

ulusal yatırımlar ve ulusal kaynaklar gerekli bilgi üretim altyapısının oluşturulmasında, ARGE çalışmalarında, bilgi ağlarının ulusal altyapısının kurulmasında vazgeçilmez ve devlet politikalarıyla yönlendirilen kaynaklardır. Ayrıca AB fonlarının ve diğer uluslararası fonların ve kredilerin yerel kalkınmada etkin kullanımı önem taşımaktadır. AB fon uygulamaları için AB’ne uyumlu ve iç ilişkileri anlamlı İBB2 bölgelerinin kullanılması esastır.

US.4. İnsan Kaynakları Yerel kalkınmaya ilişkin yapılacak yenilenmeler insan kaynaklarında yenilenmeyi

gerekli kılmaktadır. İnsan kaynakları konusuna iki yönlü olarak bakmak olasıdır. Birincisi, bilgi üretimi ve teknolojik yenilenmenin önemli olduğu bir ortamda, firmalar dâhil tüm kurumlarda, insan kaynaklarının bu yönde eğitiminin ve gelişiminin sağlanmasıdır. İkincisi ise yerel kalkınmayı yönlendirecek uzman gurupların eğitiminin ve yönlendirici olarak sürece katılmalarının sağlanmasıdır.”

Yerel Kalkınma anlayışının sağlıklı biçimde uygulanabilmesi için BM tarafından gündeme getirilen Yerel Gündem 21 ile yine yerel kalkınmanın vazgeçilmez şartları arasında yer alan katılım ve yetkinin yerele devri konularında özet bilgilerin verilmesi yerinde olacaktır.

a-Yerel Kalkınma ve Yerel Gündem 21 Birleşmiş Milletler tarafından, sürdürülebilir kalkınma Çerçevesinde uygulama programı

olarak ortaya konan Gündem 21 konseptinin kapsamında “Yerel Gündem 21” programı da bulunmaktadır. Gündem 21’in, “Yerel Yönetimlerin Gündem 21’i destekleyici Faaliyetleri” başlıklı 28. bölümünde şu ifade yer almaktadır:

“Gündem 21’in değindiği sorunlar ve çözümlerin çoğunun nedenlerinin yerel faaliyetlerden kaynaklanmaları nedeniyle, yerel yönetimlerin katılımı ve işbirliği ile amaçların gerçekleştirilmesinde Gündem 21 belirleyici bir faktör olacaktır.

Yerel yönetimler ekonomik, toplumsal ve çevresel alt yapıları kurar, işletir ve korurlar. Planlama süreçlerini denetler, yerel düzeyde çevre politikalarını ve kurallarını koyarlar. Ulusal ve çevresel bölge politikalarının uygulanmasına yardımcı olurlar. Halka en yakın yönetim şekli olarak, sürdürülebilir gelişmenin tanıtılması için; halkın eğitiminde, halkın harekete geçirilmesinde ve kamuoyunun isteklerine yanıt vermede hayati bir rol oynarlar.”

Yerel kalkınma, toplumsal kalkınmanın sağlanması amacıyla, makro politikaların yanı sıra mikro politikalarında önemsenmesi gerçeğinden hareketle ortaya çıkmaktadır. Yerel girişimcilerin özendirilmesi, beceri ve birikimlerinin artırılması, yerel imkanların kalkınma

Page 23: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

23

anlayışı çerçevesinde harekete geçirilmesi ve bu çalışmaların katılım anlayışıyla gerçekleştirilmesi gereğini savunmaktadır. Bu çalışmaların sağlıklı yürütülebilmesi de yerel yönetimlerin yetkin ve aktif ılınması ile mümkündür.

b-Yerel Kalkınma ve Katılım: Yerel Kalkınma anlayışında dünya deneyimleri, özellikle son yıllarda kalkınmada

katılımın önemi üzerine yoğunlaşmaya başlamış ve ilgili tarafların katılımlarını esas alan kalkınma yönetim modelleri üzerinde durulmaya başlanmıştır. Bu aşamada kalkınmanın yerel ayağının önemi daha da belirginleşmektedir. Çünkü yerel ölçek, aktörlerin katılımına daha uygun olmakta ve daha etkin katılım gerçekleştirilebilmektedir.

Çok ortaklı yönetim olarak Türkçe’ye çevrilebilecek olan “Governance/yönetişim” kavramı, katılımı esas alan bir yönetim modeli oluşturma çabalarının bir sonucudur. Yönetişim, çok aktörlü toplulukta karşılıklı bilgilendirme ve etkileşim yoluyla aktörlerin, yani ortakların uzlaşmasına dayalı bir yönetim modelini sunmaktadır.34 Klasik yönetim anlayışıyla yönetişim anlayışlı arasındaki farklar şu şekilde şematik olarak gösterilebilir:35 Klasik yerel yönetim Yerel yönetişim Devlet odaklı Toplum odaklı Yönetim katmanları arasında hiyerarşik ilişki

Eşitlerarası, paydaşlar arası gönüllülük esasına dayalı işbirliği

Emir kumanda zinciri, buyurma – itaat etme ilişkisi

Birlikte karar oluşturma, demokratik katılım, proje demokrasisi

Merkeziyetçi Yerinden yönetimci Bizzat kendi yapan, doğrudan üreten Başkalarını (paydaşları) yapabilir kılan, onlara

yönlendirici destek veren Genel kuralcı / tek tipçi Farklılıklara, yerel önceliklere duyarlı Gizlilik eğilimli, sınırlı bilgi paylaşımı Saydam, bilgiyi erişilebilir kılan Genel üretim ve hizmet standartlarını katı, tepeden indirmeci belirleyen

Hizmet tüketicisinin ve yurttaşın tercih ve önceliklerine duyarlı

Şekilci ve genel denetim Çok – yönlü yerel hesap verebilirlik Avrupa Birliği, üye ülkelerde yaşayan halkın yönetime katılmaları ve kendi adlarına alınan kararlardan haberdar olabilmeleri için ve daha demokratik ve katılımcı bir yönetim gerçekleştirebilmek adına İyi Yönetişim kavramını tanımlamıştır.

Genişleme sürecinde ilerleyen Avrupa Birliği, halktan bağımsız ve habersiz karar almak yerine halkın bilgilendirildiği, halkı ilgilendiren konularda halkın katılımının sağlanacağı bir Yönetişim yapısı geliştirmiştir.

Yönetişim, siyasal sistemin idaresinde, hükümet ile toplum arasında karşılıklı etkileşim, ortak çalışma, karar almada meşru bir taraf, paydaş olma koşullarına dayanır. Kamuoyunu yakından ilgilendiren siyasal sorunlarda ve gündemi oluşturan hususlarda hükümetin iktidar kullanımı, bu etkileşimin odağında yer alır.

Türkçe’ye “iyi yönetişim” olarak çevrilen “good governance”; kamunun tümünü veya bazı kesimlerini yakından ilgilendiren hususlarda alınacak kararlarda yetkilerin nasıl kullanılacağı ve yurttaşların kendi görüş, fikir ve yararlarını kararlara dahil edebilmeleri için neler yapmaları gerektiğiyle ilgili olan kurum, kural, süreç ve davranışları da göz önüne alarak, sorumlu ve duyarlı bir biçimde güç kullanımıdır36

c-Yerel Kalkınma ve Subsidiarity: 34 DENİSENKO, Lutmila, Habitat ve Yönetişim, Sivil Toplum İçin Kent, Yerel Siyaset ve Demokrasi Seminerleri, Demokrasi kitaplığı, WALD Yayınları, İstanbul 1998, sf:255 35 GÖYMEN, Korel, Yerel kalkınma Önderi ve Paydaşı Olarak Belediyeler, Yerel kalkınmada Belediyelerin Rolü Sempozyumu, Pendik Belediyesi Yayınları, İstanbul 2004, sf: 36 http://www.abyerelnet.org/ab/iyiyonetisim/

Page 24: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

24

Yerel kalkınma kavramının temel zaruretlerinden birisi de Subsidiarity ilkesidir. “Yetkinin görülmesi gereken kamusal ihtiyaca en yakın yönetimce kullanılması; alt düzeyin, yetkisini üst düzeye ancak mutlaka gerekli olduğunda, hizmetin daha iyi görülmesi için gerekli olduğunda devredilmesi”37 anlamına gelen bu ilke, 1985 yılından bu yana uluslararası bir kısım kuruluşların bazı kararlarında yer almış oldukça yeni bir kavramdır.38

Bu ilkeden bahsedilmeksizin fakat bu ilkenin gereği olarak 1985 yılında AB Konseyince imzaya açılan “Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nda şu ifade yer almıştır. “Kamusal sorumlulukların uygulaması, genel olarak ve tercihen vatandaşa en yakın makamlara bırakılmalıdır. Bu sorumluluğun başka bir makama bırakılmasında işin vüs’ati, cinsi, etkinliği ve ekonominin gerekleri göz önünde bulundurulmalıdır.”

Bu ifade, siyasi olmaktan çok ekonomik bir hüküm ifade etmekte iken, daha sonra 1992’de Maastrich’te imzalanan Avrupa Birliği Antlaşmasında ise yerel yönetimlerin özerkliklerinin korunması amacıyla bu ilkeye atıf yapıldığından, ekonomik oluşunun yanı sıra siyasal bir hüküm de ifade etmektedir.39 Söz konusu andlaşmada “topluluğun, kendi mutlak yetki alanına girmeyen konularda Subsidiarity prensibine uygun olarak” hareket edeceği ifadesi yer almaktadır.

Subsidiarity ilkesi, her hizmetin merkezden planlanması, finansmanı ve yürütülmesinin önüne geçilerek, hizmette etkinlik, verimlilik, ekonomiklik ve sürat sağlanmasını amaçlamaktadır.40

Subsidiarity ilkesi çerçevesinde yerel kaynakların; yerel nitelikli kamu hizmetlerinin akılcı ve kamu yararına kullanılmasının yanında halkın demokratik eğitiminin sağlanmasına yardımcı olacak biçimde kullanılması da gerekmektedir.41

Kalkınma, ekonomik faktörlerin yanı sıra kültürel, sosyal, siyasal ve fiziki faktörleri de kapsayan bir olgu olduğuna göre; Subsidiarity ilkesi bu açıdan ayrı bir önem taşımaktadır. Bu sayede, alınan kararların etkilenicilerin/istifade edicilerin sosyal ve kültürel özelliğine uygun olması dolayısıyla daha etkin olmasına, siyasi katılımı özendirdiği için demokratik kültürün gelişimine ve yapılacak fiziki çalışmaların uygunluğuna önemli katkısı olacaktır.

Bir yerel kalkınma stratejisi ve yönetişim modeli çerçevesinde gerçekleştirilecek işbirliği ve eşgüdüm, kamu tüzel kişilerinin yanında, yerel düzeyde kalkınmada rol oynayan değişik aktörleri de içermek durumundadır.42

Bilindiği gibi, kamu yönetimi iki ayrı yapıda oluşturulmaktadır. Merkezi idare ve yerel idare olarak bölünmesinin ve yerel idarelerin tesis edilmesinin sebebi, yerelleşmenin faydalarını sağlamaktır.

Yerinden yönetim, yönetim biliminde ademi-i merkeziyet olarak bilinen siyasal bir kavramdır. Sözcük anlamı itibarı ile, bir hizmetin yürütüldüğü ya da işin yapıldığı yerde yönetilmesini ifade eden yerinden yönetim terimi, aynı zamanda merkezi yönetimin sakıncalarını gideren ve onu tamamlayıcı bir yönetim biçimini ifade etmektedir.43 Bir başka

37 ÜSKÜL, Zeki, Prof. Dr. Sübzidiyarite İlkesi Üzerine Düşünce Alıştırması, Yeni Türkiye Dergisi, Sayı:4, 1995, sf: 23 38 NADAROĞLU, Halil, Prof. Dr. Mahalli İdareler, Beta Basım Yayım Dağıtım AŞ, İstanbul 2001, sf: 70 39 NADAROĞLU, Halil, Prof. Dr. Age. Sf: 71 40 ÖNER, Şerif, Yrd. Doç. Dr., Demokratik ve Katılımcı Yerel Yönetimlerin Kurumsallaştırılması, Türkiye’de Yerel Yönetimler, Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 2002,sf: 126 41 KELEŞ, Ruşen, Prof. Dr., Hizmette Halka Yakınlık İlkesi ve Yerel Yönetimler, Çağdaş Yerel Yönetimler, c:4, s:1, sf:4 42 GÜL, Hüseyin, Ekonomik Kalkınmada Yerel Alternatifler, Kentsel Ekonomik Araştırmalar Sempozyumu, DPT Yayınları, Ankara 2004, c.1, s: 201 43 ULUSOY, Ahmet, Doç. Dr., AKDEMİR, Tekin, Mahalli İdareler Maliyesi, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2002, s.21

Page 25: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

25

ifade ile yerinden yönetim, kamu hizmetlerinin yönetiminin, merkezden yönetimden ayrı özerk kamu hukuku tüzel kişilerine verilmesidir.44

Yerinden yönetim, günümüzde yükselen değerler arasındadır. Özellikle gelişmiş demokratik ülkelerde yerel yönetimler daha güçlü olarak örgütlenmektedir. A.B.D., Almanya, İskandinav ülkelerinde yerinden yönetime daha fazla ağırlık verilirken, Türkiye’de merkezi yönetim ağırlıklı sistem uygulanmaktadır.

Yerel yönetimler kavramı, yerinden yönetim ilkesine göre kurulan ve işleyen yönetsel kuruluşları ve yönetim birimlerini anlatmak için kullanılmaktadır.45 Yerel yönetimler, yöre halkının ihtiyaçlarını etkin bir şekilde karşılamak üzere, yerel topluluğa kamu hizmeti sağlayan ve yerel halkın kendi seçtiği organlarca yönetilen, yönetsel, siyasal ve toplumsal bir kurumdur.46 Bir başka ifade ile Adem-i Merkeziyet olarak da bilinen yerel yönetimler, “Devlet sınırları içinde yerleşmiş irili ufaklı insan topluluklarının (köy, kasaba, kent, vb) ortak ve yerel nitelikli ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla belli bir hukuk düzeni içinde oluşturulmuş anayasal kurumlardır” 47

Yerinden yönetim sisteminin başlıca yararları şunlardır: *Karar alımında ve karar alıcıların seçiminde halkın katılımına imkan tanındığı için,

demokratik kültürün gelişmesine olumlu katkılar sağlamaktadır. Bu sebeple yerel yönetimler ‘demokrasi okulu’ olarak kabul edilirler. Ülkemizde 3225 belediye için başkan ve meclis üyesi olarak yaklaşık 38.000 kişi seçilmekte ve bu seçimde yüzbinlerce aday yarışmaktadır. Dolayısıyla, genel seçimlere göre çok daha yaygın bir demokrasi uygulamasını sağlamaktadır.

*Yerel halkın, yerel yönetimler aracılığı ile yönetime katılması, kırsal alanda yaşayanların devlet işlerine alakasız kalmalarını, kötümserliği ve pasifliği önler. Vatandaşın, kendisini ilgilendiren konularda yerel yönetimler aracılığı ile söz sahibi olması ve kendi temsilcilerini kontrol edebilmesi, siyasi entrika ve kötü yönetimi ıslah etmede oldukça etkili olabilir. Kent Konseyleri kurumunun kanunen mecbur tutulması ile bu denetimin işlerliği ve etkinliği yolunda önemli gelişme sağlanmıştır.

*Yerel yönetimlerin, yerel topluluğu oluşturan bireylere, kendi gereksinimlerini ve sorunlarını daha iyi tanıyıp, kavrama ve karar verme, sorunları çözme gibi alışkanlıklar kazandırdığı bilinmektedir. Yerinden yönetim sisteminin, demokrasinin değerlerine uygun bir sistem olması dolayısıyla, bireylerin gelişmesine katkısı olmaktadır.48

*Yerel yönetimler, mahalli sorunların yerel meclislerde daha sabır ve anlayışla tartışılmasına imkan vereceğinden, teşhisler daha gerçekçi ve güvenilir olur. 49 Fakat burada bir hususun belirtilmesinde yarar vardır. Kimi belediyelerde vatandaşı meclis toplantılarına katılımının zorlaştırılması amacıyla, meclis salonlarının belediye binasının ulaşılması zor bölümlerine alınması gibi yanlış uygulamalar bulunmaktadır. Bu da vatandaşların meclis toplantılarını takipte caydırıcı olmaktadır.

*Kararların, hizmetin yapılacağı yere en yakın idari birimlerce alınması, kararlarda isabet oranının artması, kırtasiyeciliğin ve dolayısıyla maliyetin azalması gibi olumlu sonuçlar vermektedir. Merkezi idarelerin yaptıkları yatırımı yerel idarelerin daha hızlı yaptıkları bilinen bir gerçektir.

*Yetkiler daha alt kademelere indirgenmiş olduğundan, bu idarelerde çalışanların bilgi, beceri ve deneyimlerden daha fazla istifade edilir.

44 TORTOP, Nuri, Mahalli İdareler, Yargı Yayınları, Ankara 1999, s.11 45 ULUSOY, Ahmet, Doç. Dr., AKDEMİR, age. S: 22 46 ÇEVİKBAŞ, Rafet, Dr, Yerel Yönetimler, İşlevi ve Türkiye’deki Durumu, Türk idare Dergisi, Haziran 1995, sy: 407, s.69 47 NADAROĞLU, Halil, Mahalli İdareler, Beta Basım yayım Dağıtım, İstanbul 2001, s:1 48 GÖRMEZ, Kemal, Yerel Demokrasi ve Türkiye, Vadi Yayınları, Ankara 1997, s:50 49 ÇEVİKBAŞ Rafet, Dr. Yerel Yönetimler, işlevi ve Türkiye’deki Durumu, Türk İdare Dergisi, Haziran 1995, s:73

Page 26: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

26

d-Türkiye Tarihinde Yerel Kalkınma Yerel kalkınma yaklaşımı her ne kadar son yıllarda sıklıkla konuşulan konular arasına

girmişse de aslında uygulamalar uzun geçmişe dayanmaktadır. Özellikle kendi tarihimizde yerel kalkınmanın başarılı uygulamaları görülmektedir. Osmanlı’daki vakıf uygulamaları aslında yerel kalkınma çalışmaları olarak değerlendirilebilir. Pek çok sağlık kuruluşu, kervansaray, çarşı, içme ve kullanma suyu tesisi, okul gibi hizmetler vakıflar eliyle gerçekleştirilen yerel kalkınma çabasının ürünüdür.50

Cumhuriyetin ilk yasalarından birisi 1924 de çıkarılan Köy Kanunudur. O günkü koşullarda halkın % 80’e yakını köylerde oturmaktadır. Köylerin çağdaş yaşam koşullarına ulaştırılması ve kırsal kalkınmanın sağlanması için bu yasa ile pek çok yeni hüküm ve kurum getirilmiştir.

Katılımcı kalkınmanın ilk örneği, köydeki kararların 18 yaşın üstündeki köylülerden oluşan Köy Derneğinde alınması zorunluluğudur. Buna ek olarak köylerimizde yüzyıllardır var olan imece, bir kırsal kalkınma yöntemi olarak köy yükümlülükleri arasında sayılmıştır.51 Köy Kanunu’nun 15. maddesinde “Köy işlerinin bir çoğu bütün köylü birleşerek imece ile yapılır” hükmü yer almaktadır.

1930 yılında çıkarılan Belediye Kanunu da, aslında bu gün için bile ileri sayılacak düzenlemeler içermekte ve özellikle “Hemşeri Hukuku” konusundaki tanımıyla katılımcı yönetimin iyi bir örneğini sergilemektedir. Yasanın 13. maddesine göre, “Hemşerilerin belediye işlerinde reye, intihaba, belediye idaresine iştirake...hakları vardır.” Ne yazık ki, 1930 yılında yasaya konan bu hüküm bu güne kadar uygulama alanı bulamamış ve sadece kağıt üzerinde kalmıştır. Her ne kadar halk meclisleri kanalıyla halkın bilgilendirilmesine yönelik kimi mekanizmalar ortaya konmuşsa da, yasada geçen “belediye işlerine reye,..,iştirake” ifadelerindeki karar almaya katılım hakkını hemşerilere sağlamamaktadır.

Yürürlükten kalkan 1580 sayılı Belediye, kanunu’nun ifadesi ile Belediye; “Beldenin ve belde sakinlerinin mahalli mahiyette müşterek ve medeni ihtiyaçlarını tanzim ve tesviye ile mükellef hükmi bir şahsiyettir.”(Madde 1) Kanun metnindeki “medeni” kelimesi, belediyelerin sorumluluk alanlarının belirlenmesinde geniş bir açılımı sağlayabilmektedir. Böylece sadece altyapı, denetim ve benzeri faaliyetler değil, sosyal, kültürel ve ekonomik alanlardaki hizmetler de belediyelerin sorumluluk alanlarına girmektedir.

Yürürlükten kalkan 1580 sayılı Belediye Kanunu, belediyelere genel yetki veren bir usulle yazılmadığı, bunun yerine yetkileri tek tek saydığı için, tanımda yer alan “medeni” kelimesi, kanunun 15.maddesinde (Belediyelerin yetkilerinin sayıldığı madde) sınırlandırılmıştır. Buna mukabil meslek edindirmeden yardımlara, kültürel faaliyetlerden sağlığa, planlamadan imara kadar geniş alanda belediyelere yetki verilmiştir.

Her ne kadar Belediye Kanunu, belediyelerin yetkilerini sınırlamakta ise de, aslında vatandaş açısından belediye hemen hemen her alanda yetkili kurumdur. Bu anlayış sebebi iledir ki, bir çok probleminin çözümünü belediyelerden beklemektedir. İşsizler iş, yoksular yardım, öğrenciler eğitimlerine katkı talep etmekte, genci, yaşlısı, engellisi değişik taleplerle belediyelere gelmektedir. Çünkü, onlara göre belediyeler bu konuda hizmet vermelidir. Doğrusu, olması gereken de budur.

Ülkemizde çalışmaları yürütülen kamu ve yerel yönetim reformu kapsamında belediyelerimizin yetkilerinin artırılması söz konusu olmuştur. 5393 sayılı Belediye Kanununda “kent ekonomisinin geliştirilmesi” de dahil olmak üzere belediyelere geniş yetkiler verilmiştir. Fakat, burada önemli olan, kanunlarla verilen yetkilerin kullanılmasıdır. 1580 Sayılı Kanunun hemşeri hukuku ile ilgili 13. maddesinin uygulanmaması gibi, reform

50 TOKSÖZ, Fikret, Türkiye’de Belediye Katılımlı Yerel Kalkınma Girişimleri, Yerel kalkınmada Belediyelerin Rolü Sempozyumu, Pendik Belediyesi Yayınları, İstanbul 2004, sf: 51 TOKSÖZ, Fikret, age. sf

Page 27: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

27

kapsamında belediyelere tanınan yeni statünün de uygulamada yetersiz kalması gibi bir tehlike söz konusudur.

Yerel kalkınma Yönetimi isimli çalışmamızın amacı, belediyelerimizin yeni konsept kapsamında sahip olduğu/olacağı yetkileri etkin kullanarak kalkınmada aktif rol oynamalarını sağlamaktır.

2. BÖLÜM Yerel Kalkınma Yönetimi “Yerel Aktörler Eli İle Kalkınma” Yerel Kalkınma Yönetimi, birinci bölümde özet olarak açıklanan ve kalkınmanın yerel

ölçekte planlanması ve uygulaması ile ilgili bir yönetim yaklaşımıdır. Yerel aktörlerin yapabilirlik kabiliyetlerinin geliştirilmesi yolu ile, kalkınmaya etkin biçimde katılımlarını ön gören bu yaklaşım aslında ülkemiz açısından da yeni bir yaklaşım değildir. Birinci bölümde açıklanan toplumsal kalkınma anlayışının ülkemizde uygulanması çalışmaları, aslında yerel kalkınmanın da teorilerinin geliştirdiği bir süreci işaret etmektedir.

Ülkemizde Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planında, Toplum Kalkınması üzerinde durulmuştur. Toplum kalkınması, geniş halk yığınlarının yaşayış seviyesini yükseltmeyi amaçladığından ve o dönemde köy nüfusu, kent nüfusundan fazla olduğu için, öncelik “Köy Kalkınmasına” verilmiştir.52 Fakat, bu önceliğin, şehir kalkınmasının göz ardı edilmesine sebep olmaması gerekirken, sanki toplum kalkınması sadece köy kalkınması anlamına geliyormuş gibi yanlış bir yaklaşım sergilenmiştir. Oysa, kalkınmada kentlerin önemine o dönemde de dikkat çekişmiştir. 1964 yılında Birleşmiş Milletler adına toplumsal kalkınma çalışmalarında görev alan Hintli Uzman Abid Hussain, Toplum Kalkınması konusunda Devlet Planlama Teşkilatına sunduğu raporda, ilçenin kalkınma konusundaki önemini belirtmiştir.

Abid Hussain’e göre; ilçelerin başında kaymakamlar gibi genç ve değerli liderler bulunmaktadır. İlçe merkezi hükümet tarafından yürütülen teknik hizmetlerin bir çoğundan yararlanmaktadır. Bu itibarla, idari desantralizasyon gibi bazı tedbirlerin alınması halinde ilçeler, taşrada toplumsal kalkınmanın gayet iyi bir birimi olabilecektir.53

Söz konusu dönemde Fehmi Yavuz da ilçelerin kalkınmada önemli bir birim olarak görev alabileceğini ama bunun için bir takım düzenlemelerin yapılması gerektiğini belirtmiştir. Yeni bir takım kuruluşlar oluşturarak mevcut yapıyı zorlamak yerine, ilçelere kalkınma konusunda nitelik kazandırmanın daha doğru olduğunu savunan Yavuz’a göre; ilçelere maddi ve mali bakımdan imkanlar verilmeli ve idareciler, kendi inisiyatifleri ile kullanabilecekleri yetkilerle donatılmalıdır.54

Ne yazık ki, ülkemizde kalkınma planlarında yerel inisiyatif sürekli gözardı edilmiş, merkezden planlanan ve yürütülen bir kalkınma yaklaşımı uzun yıllar tercih edilmiştir. Günümüzde ise bir yandan Kürselleşme süreci ile birlikte yerel değerlerin ve yerel aktörlerin önem kazanması, diğer yandan ise Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi kuruluşların kalkınmada yerel aktörlere önem vermesi ile birlikte, yerel kalkınma tekrar gündeme gelmiştir.

52 YASA, İbrahim, Doç. Dr., Toplum Kalkınması ve Köylerimizde Yardımlaşma Gelenekleri, Ankara Üniversitesi, Siyasi Bilgiler Fakültesi Dergisi, Mart 1962, sf: 89 53 PAYASLIOĞLU, Arif, Merkezi İdarenin Taşra Teşkilatı Üzerinde Bir İnceleme, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1966, sf: 43 54 PAYASLIOĞLU, Arif, a.g.e., s: 43

Page 28: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

28

Günümüzde yerelleşmenin hızla artan önemi ve belediyelerin en etkin yerel aktör konumuna gelmeleri ile birlikte, ülkemiz açısından yerel kalkınma yaklaşımında belediyelerin öncü rol oynamaları kaçınılmaz olmuştur. Her ne kadar özellikle Kalkınma Ajanslarının kuruması yolu ile yerel kalkınma, bölge ajansları eli ile dolaylı da olsa merkezin kontrol ve yönlendirmeleri ile sağlanmak isteniyorsa da, umut ederiz ki, Fehmi Yavuz’un yıllar önce söylediği hakikate dikkat edilir de yeni bir takım kuruluşlar oluşturarak mevcut yapıyı zorlamak yerine, ilçelere kalkınma konusunda nitelik kazandırmanın önü açılır. Özellikle 5393 sayılı Belediye Kanunu ile belediyelere “kent ekonomi ve ticaretini geliştirme” görevi verilmişken, tekrar merkezileşme girişimlerine itibar edilmez. Bu sebeple, kurulması düşünülen kalkınma ajanslarının bölgesel düzeyde planlama ve işbirliğini sağlamak için yerel aktörler eli ile örgütlenmesi yoluna gidilmelidir.

Yerel ekonomik gelişme politikalarının öneminin artması ve yerel birimlerin birer ekonomik aktör olarak ortaya çıkmasının başlıca nedenlerini şu şekilde toplayabiliriz.

1) Koruma duvarlarının kalkması ve piyasaların uluslararasılaşması ile ulusal ve yerel piyasalar dışa açılmış ve küresel bir rekabet ortamına girilmiştir. Yerel birimler arası küresel rekabet ise yerel birimlerin ekonomik geleceklerinde etkili olmuş ve bölgesel farklılıklar artmaya başlamıştır.

2) Küreselleşme süreci ile birlikte yerel sanayi yapılar da değişime uğramıştır. Ürün yaşam döngülerinin azalması, talebin çeşitlenmesi, esnekliklerin artması yerer sanâyiler için hem bir fırsat, hem de dezavantaj olmuştur. Dezavantaj yaşayan eski sanayi bölgelerinin yaşadığı kriz buralarda işsizlik ve ekonomik yeniden-yapılanma olgusunu gündeme getirmiştir. Gerileyen bölgelerin sabit giderlerine rağmen gelirlerinin gerilemesi, bu bölgelerin (eski sanayi bölgeler ve kent-içi çöküntü alanları) merkezi idareler tarafından daha fazla desteklenmesi gereğini ortaya çıkarmıştır. Merkezi idareler hem ekonomik hem de siyasal nedenlerle bu tür sorunlu bölgelere yönelik politikalar uygulamaya koymuşlardır. Ayrıca, yerel yönetimler de bu tür sorunları çözmek için politikalar geliştirmeye başlanmıştır.

3) Son dönemlerde yerel konulara artan ilgi ve çevre sorunları ile artan yerel aktivizm de yerelliğin önemini pekiştirmiştir.

(4) Dünya ekonomisinde girişimciliğin ve KOBİ'lerin öneminin artması, her ikisini desteklemeye yönelik olarak yerel idarelerin daha etkin politikalar izlemesini beraberinde getirmiştir. Refah devletinin ve korumacılığın azalması; kişisel istihdam, yeni firmaların oluşturulması ve mevcutların geliştirilmesi konularının önem kazanmasına neden olmuş ve bu politikaların uygulanmasında ise yerel birimler merkezi idarelere göre daha etkin olmuşlardır.

(5) Ekonomik gelişmede insan kaynaklan (sosyal sermaye) konusunun artan önemi ve beşeri sermayeyi genişletmeye yönelik politikalar da yerelliği öne çıkarmıştır.55

Yerel birimlerin küresel ekonomi içinde yeni birer ekonomik birim olarak ortaya çıkışı, klasik politik ekonomi geleneğindeki Adam Smith ([1776] 1997) ve Ricardo ([1817] 1996) gibi klasik iktisatçıların 18, 19 ve 20'nci yüzyıllara belirleyiciliğini veren "ulusların karşılaştırmalı üstünlüğü" anlayışını da değiştirmekte ve yerine bölgelerin ve şehirlerin karşılaştırmalı üstünlükleri anlayışı öne çıkmaktadır.56

1990'ların başından beri yerel otoriteler ve yönetimin yanı sıra araştırmacılar da kentler arası rekabet konularına giderek önem vermişler; kentler arasındaki rekabet sürecine katkıda bulunan, rekabetçilik başarısını veya başarısızlığını etkileyen nedenleri; küresel rekabetin mekansal boyutlarını incelemişlerdir. Rekabetçiliği etkileyen faktörler olarak; yerel işgücü kaliteli, gayrimenkul piyasası, iletişim merkezlerine erişim, ortak

55 ÖZASLAN, Metin, Küresel-Yerel Etkileşimin Yeni Örgütlenme Biçimleri: Ağ Şebeke Tarzı Firma ve İdari-Kurumsal Örgütlenmeler, Kentsel Ekonomik Araştırmalar Sempozyumu, DPY Yayınları, Ankara 2004, c:2, s:82 56 ÖZASLAN, Metin, a.g.e., s:81

Page 29: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

29

Networklerde dış ekonomilerin varlığı, yerel çevrede sunulan yaşam kalitesi, pazarlama ve etkili kurumsal yapıyı ele almışlardır.

Kentlerin rekabeti; hünerli ve eğitimli işgücünü, etkili modern altyapıyı, duyarlı bir yerel yönetim sistemini, esnek arazi ve gayrimenkul piyasasını, yüksek çevre standartlarını ve yaşam kalitesini düzenlemeleriyle gerçekleştirmektedir.57

Kentsel Rekabet Özellikleri58

Ekonomik faktörler Stratejik faktörler Üretim oranının yüksekliği Hizmetler sektöründe yoğunluk Kalifiye işgücünün yüksek oranda olması İşsizlik oranının düşüklüğü Sermaye miktarı Ekonomik çeşitlik; kente yapılan yatırım miktarı, kentte yer alan ve gelecek olan firma sayısı Medya ve finans hizmetleri sektörlerinin küresel bağlantıları Kamu-özel sektör işbirliği Altyapı; kentsel ulaşım kalitesi, iletişim, Network bağlantılarının miktarı Kentsel konforlar; yaşam kalitesi, yüksek çevre standartları konut dağılımı, kültürel hizmetler, bilgiye ulaşım, etkili modern altyapı(iletişim, ulaşım vb.)

Yönetim; kurumsal esneklik; duyarlı ve uyumlu yerel yöneticiler Yönetimde bireysel uzmanlarla işbirliği, ortaklık ve koordinasyon Politika kararlarının etkinliği Kentsel strateji-vizyona sahip olmak Kamu-özel sektör işbirliği

Kentlerin gelişmişlik seviyeleri, onları rekabet edebilir hale getirmektedir. Kentlerin

yaşam seviyeleri ile rekabetin bileşenleri arasındaki etkileşim aşağıdaki gibidir: Kentsel rekabetçilik ve yaşam kalitesi ilişkisi59 Kentsel Rekabetçilik Bileşenleri

Açıklama Kentsel Yaşam Kalitesi ile İlişkisi

Üretim faktörü İşgücü Sermaye Üretim

İşgücü bugünün ekonomisinin en önemli faktörüdür. Sermaye ve üretim, şirketlerin mikro-ekonomik kararlarına çok yakından bağlıdır.

İşgücü için bilgi ve kalifiye olma, eğitim kalitesi ve kentsel bölgenin tüm cazibeleri

Altyapı Sağlam ve güvenilir altyapı, yerleşme kararlarını etkilemede önemlidir.

Güvenilir suya ve güvenli ulaşıma erişim, kentsel yaşam kalitesinin etmenleridir.

Yer Yeni ekonomi, etkileşme ve yeniliğin sosyal türüne bağlıdır. Mekan sorunları

Mekan kalitesi, çevre, konut, toplum güvenliğini içermektedir.

Ekonomik yapı İş ve Finansal destek hizmetleri önem taşımaktadır.

Güçlü ekonomiyi beraberinde getirir.

Kentsel konforlar Sanat, kültür, rekreasyon, alışveriş, iyi çevre vb., bilgi çalışanlarını çeken

Konforlu yaşam

57 ŞENLİER, Nihal, ERYILMAZ, Semiha Sultan, Kentler Arası Rekabette İstanbul’un Yeri, Kentsel Ekonomik Araştırmalar Sempozyumu, DPY Yayınları, Ankara 2004, c:2, s:234 57 ÖZASLAN, Metin, a.g.e., s:81 58 ŞENLİER, Nihal, ERYILMAZ, Semiha Sultan, a.g.e., s:236 59 ŞENLİER, Nihal, ERYILMAZ, Semiha Sultan, a.g.e., s:238

Page 30: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

30

faktörlerdir. Stratejik faktörler Yönetim Kentsel strateji Kamu-özel sektör işbirliği Kurumsal esneklik

Koordineli ekonomik gelişme planlaması (vergiler, yönetim düzenlemeleri vb.) başarı için önemli bir şarttır. İyi bir kentsel stratejik plan (ekonomik gelişme planı) yerel kaynakları harekete geçirebilir ve onların etkileşimi için etkili bir yapı oluşturur. Kamu ve özel sektörler gelişme stratejilerini ve hareketli kaynakları desteklemelidir. Bürokratik ve politik liderlerin, karar alma ve değişiklik ihtiyaçlarına yanıt vermesi gerekmektedir.

İyi yönetim Sosyal bütünlük

Günümüzde kalkınma yerel değerler üzerine bina edilirken kentler öne çıkmakta ve bu da kent yönetimlerinin kalkınmada aktif rol almalarını gerekli kılmaktadır. Fakat, küresel süreçte rekabetin kentler arasında olacağını söylerken, ulusal boyutun tamamen önemini yitirdiği gibi bir sonuca ulaşılmamalıdır. Bu süreçte bir yandan ulusal ekonomi önem arz ederken, buna ilave olarak kent ekonomileri de önem kazanmıştır. Ulusal ekonomi, makro düzeyde kent gelişimini düzenlerken, kent ekonomisi de mikro düzeyde ulusal ekonominin dinamosunu oluşturacaktır. Dolayısıyla küreselleşen dünyamızda bir yandan ulusların rekabeti devam ederken, diğer yandan buna paralel olarak da kentlerin rekabeti söz konusu olmaktadır.

Kentlerin rekabetinden maksat, fiziksel ve organizasyonel anlamda kentlerin birbirleri ile yarışması değil; kentleri oluşturan birimlerin arasında yarıştan söz edilmektedir. Bu yarışta başarılı olabilmek için kentleri oluşturan birimlerin ortak bir strateji ve sinerji etkileri yaratabilecekleri ortamı oluşturmak için düzenleme mekanizmalarına ihtiyaç vardır. Söz konusu mekanizmaların oluşturulması bile her zaman için yeterli değildir. Dünyanın tüm bölgelerinde global sermayeyi kendisine çekebilecek maddi koşullara sahip sayısız kent olabilir. Fakat bunların hangisinin başarılı olacağı; bu kentlerde yaşayan yöneticilerin, sermaye sahiplerinin, sivil toplum kuruluşlarının, halkın ve nihayetinde merkezi devletin sergileyecekleri işbirliğine bağlı olarak şekillenecektir.60

Yerel Kalkınmada Belediyelerin Rolü Günümüzde belediyeler sadece çevre, altyapı, park, imar, planlama, denetim gibi

çalışmalarla yetinmemektedir. Özellikle son yıllarda birbiri ardına yaşanan ekonomik krizler neticesinde belediyeler sosyal alanlarda da ciddi çalışmalar içerisine girmişlerdir. Belediyelerin sosyal ve kültürel alanlarda yoğunlaşmaya başlayan çabaları, “Sosyal Belediyecilik” anlayışını ön plana çıkarmıştır. Özellikle 17 Ağustos 1999 Depremi ve son yıllarda yaşanan ekonomik krizlerin toplumsal patlamalara yol açmamasında, belediyelerin yaygın ve etkin sosyal faaliyetlerinin önemli bir rolü bulunmaktadır.

Kentlerimizin yerel problemleri arasında en önemlilerinden birisi de kentte yaşayanların kentlerine sahip çıkmamalarıdır. Bu olumsuzluğun kültürel ve sosyal olduğu kadar, ekonomik sebepleri de vardır. Yaşadığı kentte insanca yaşama imkanına ulaşamayan, kent imkanlarının kendisine refah sunamadığı yerlerde, insanların bu kentlere sahip çıkmalarını beklemek gerçekçi değildir. Bir kent, orada yaşayanlara gelecek vaat edebilmelidir.

60 KARAKURT, Elif, Dünya Kenti Kavramına Alternatif Bir Bakış, Kentsel Ekonomik Araştırmalar Sempozyumu, DPY Yayınları, Ankara 2004, c:1, s:322

Page 31: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

31

Kenti yöneten bir yerel aktör, kentin ritmine kulak vermelidir. Orada faaliyet gösteren ekonomiyi, sosyal ilişkileri ve ihtiyaçları, kültürel hayatı, siyasal gelişmeleri doğru okuyabildiği takdirde başarılı olabilir.

Ekonomik yönden gelişemeyen kentlerde kültürel faaliyetlerin istenilen seviyelere ulaşması, yaygınlaşması mümkün değildir. Bunun yanı sıra, ekonomik yaşam savaşı veren toplum kesimleri, kentlere yönelik kimi çalışmalara tepki göstermektedir. Özellikle prestij çalışmaları bu konuda toplumsal öfke ile karşılanabilmektedir.

Sağlıklı ketleşebilmenin ve dolayısıyla yerel yönetimlerin başarılı olmasının şartlarından birisi de bu kentlerin ekonomik gelişimidir. Bu gelişimin yetersiz olduğu kentlerde yerel problemler çözüme kavuşturulamayacaktır. Bu sebeple, belediyeler, fiziksel ve sosyal-kültürel alanlara önem vermelerinin yanı sıra kentin ekonomik gelişimi ile de ilgilenmek zorundadırlar.

Günümüzde “Yönetişim” olarak adlandırılan, konu ile ilgili olanların ortak yönetim anlayışı sergilemelerini savunan gelişme, “Paydaşların yönetime aktif katılımını” gerektirmektedir. Kentlerin paydaşları da bu kentte yaşayanlar ve bu kente hizmet sunan kurum ve kuruluşlardır. Bir başka ifade ile, kent yönetiminin başarı ya da başarısızlığından etkilenen herkes, o kentin paydaşıdır. Dolayısıyla “Yerel Yönetişim”, kent paydaşları arasında sağlıklı ilişkilerin tesisi ve paydaşların mutluluğunu esas almalıdır. Bu da fiziksel, sosyal ve kültürel alanlarda olduğu gibi ekonomik alanda da “Birlikte Yönetim” anlayışını gerektirmektedir.

Günümüzde Türkiye nüfusunun % 80’i belediye sınırları içerisinde yaşamaktadır. Dolayısıyla belediyelerin yönetimdeki başarısı halkın çok büyük bir bölümünün refah ve mutluluğu ile doğrudan ilişkilidir. Kentlerimizin sağlıklı gelişimi, kentte yaşayanların medeni ve mahalli ortak ihtiyaçlarının etkin biçimde karşılanabilmesi, ancak belediye yönetimlerinin etkinliğinin artırılması ile mümkündür.

Kentin ve kette yaşayan insanlarımızın ihtiyaçları beş ayrı başlık altında aşağıdaki gibi kategorize edilebilir.

Fiziksel ihtiyaçlar Ekonomik ihtiyaçlar Sosyal ihtiyaçlar Kültürel ihtiyaçlar Siyasal ihtiyaçlar Kentin ve kentlinin ihtiyaçları bu beş ana başlık altında toplanabildiğine göre, etkin ve

başarılı bir belediye yönetimi de yine bu beş başlık altında faaliyetlerini entegre ve etkin biçimde gerçekleştirmek zorundadır. Belediyelerimizin yeni yönetim konsepti şu beş ana başlıkta toplanabilir:

1- Fiziksel Kalkınma 2- Ekonomik Kalkınma 3- Sosyal kalkınma 4- Kültürel Kalkınma 5- Siyasal Kalkınma Söz konusu alanlar birbirinden bağımsız değildir ve herhangi birinde yeterli gelişmenin

sağlanmaması, diğerlerini de olumsuz olarak etkileyecektir. Örneğin; *kentsel alt yapı problemini çözememiş, ulaşım probleminin yaşandığı, çarpık

kentleşmenin söz konusu olduğu kentlerde, ekonomik kalkınmanın başarıyla uygulanması, özellikle günümüzde revaçta olan hizmet sektörünün gelişmesi mümkün değildir.

*Yine böyle bir kentte, insanların yol, su, kanal problemleri yoğun olarak yaşanırken, kültürel tesisleşmenin ve etkinliklerin fazla olması mümkün değildir.

*Sağlık, eğitim gibi temel sosyal ihtiyaçların karşılanamadığı kentlerde insanların huzuru ve refahı temin edilemeyeceği gibi, kalıcı ekonomik başarı da elde edilemez.

Page 32: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

32

* İnsanların yönetime katılamadığı, sivil inisiyatifin gelişmediği, insan haklarının söz konusu olmadığı kentlerde sürdürülebilir bir kalkınma söz konusu değildir.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Her konu, diğer konularla doğrudan ya da dolaylı olarak etkileşim içindedir. Bu etkileşim dikkate alınarak yönetim konsepti belirlenmelidir.

Yerel Kalkınma Yönetimi kapsamında belirlenen beş alanda başarılı olmanın en önemli şartlarından birisi de “Etkin Yönetim”in kurulmasıdır. Dolayısıyla, Yerel Kalkınma Yönetimi beş temel alanda kalkınmayı hedeflerken, bunun da etkinlik, verimlilik ve performansa dayalı yönetim ile bütünleştirilmesi gerekmektedir. Öyleyse, Yerel kalkınma Yönetiminin tanımını belediyeler açısından şu şekilde yapmamız mümkündür:

Yerel Kalkınma Yönetimi, fiziksel, kültürel, sosyal, siyasal ve ekonomik alanda kalkınmanın sağlanması ve bunun için etkin yönetimin gerçekleştirilmesine dayalı bir yönetim anlayışıdır.

Bir başka ifade ile; Yerel Kalkınma Yönetimi, kentlerin fiziksel, kentlilerin kültürel, sosyal, siyasal ve ekonomik kalkınmasını sağlamak amacıyla belediyelerin etkin yönetim sergilemesini esas alan yönetim anlayışıdır.

Yerel kalkınma yaklaşımı her ne kadar ülkemizde bu güne kadar yeterince incelenmemiş ise de, yurt dışında ciddi çalışmaların yapıldığı bir konudur.

Yerel kalkınma Yönetimi ve Paradigma Değişimi Yerel kalkınma Yönetimi, gelişen ve değişen dünyamızda yerel yönetimlerin

kendilerinden beklenen misyonu Yerine getirebilmeleri için paradigma değişimini gerekli kılmaktadır.

Paradigma deyince bir değerler bütününü anlıyoruz. Bu değerler bütünü dar bir alanı kapsayabileceği gibi, toplumsal olarak geçerli tüm değerleri de kapsayabilir. Yani paradigma; olayları değerlendirmede, kara alma ve uygulamada temel aldığımız bakış açısını ifade etmektedir.

Geleneksel kamu yönetimi paradigması, süreç, yöntem ve kurallara uygun sevk ve idareye61 dayanmaktadır ve Weber’in bürokrasi anlayışı üzerine bina edilmiştir. Weber bürokrasisi vaktiyle iyi iş görmüş olsa da yeni ortaya çıkan durumlar ve gelişmeler karşısında önemini kaybetmiştir.62 Bu bürokratik çalışma sistemi, yapılacak işlemleri, takip edilecek yolları ayrıntılı biçimde düzenlediği ve çalışanları, bu düzenlemeye sıkı şekilde bağlı kalmaya zorladığı için önemli olumsuzluklara sebep olmaktadır. Daha açık bir ifade ile, bürokratik anlayışta, yöneticilerin, çalışanların, düzenlemelere sıkı sıkıya bağlı olmaları gerektiği için, amaç işlemleri sonuçlandırarak problemleri çözmek, hizmeti gerçekleştirmek değil, formaliteyi yerine getirmek biçimine dönüşmekte ve bir yığın kırtasiye içinde, verimsiz, hantal bir yapı oluşmaktadır.

Geleneksel bürokrasinin bu yaklaşımının doğal sonucu olarak, çalışanlar işi yapmaya değil, hata yapmamaya çalışmaktadırlar. Çünkü, mevcut kontrol-denetim mekanizması sonuçlara değil, formalitelere yoğunlaşmaktadır. İşi yaparken belirlenmiş formalitelere uyulmamış ise, bu durumda yanlışlık olarak algılanmaktadır. Bu algılayış, iş ve işlemlerin standartlaşmasını temin ederek, herkese eşit muamele yapılması arzusundan kaynaklanmaktadır. İş ve işlemlerde standartlaşmanın olmaması veya bazen ihlali, kimi durumlarda bazı kişilere değişik sebeplerle de olsa farklı muamele yapılmasına ve dolayısıyla adaletsizliğe sebep olacaktır. Bu olumsuzluk, formalitelere sıkı bağlılık ile önlenmek istenmektedir.

Bürokrasinin doğru niyetine rağmen uygulamada kabul edilemez yanışlıklara sebep olmasının nedeni, iş ve işlemleri ayrıntılı olarak belirlemiş olması ve değişen şartlara göre 61 BİLGİÇ,Veysel, Y. Doç. Dr, Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı, Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar (Edisyon), Seçkin Yayıncılık, Ankara 2003, sf: 28 62 BİLGİÇ,Veysel, a.g.e., sf: 35

Page 33: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

33

zamanında gerekli değişikliklerin yapılmayışıdır. Bu değişimlerin yapılmaması ve yapının esnek olmaması sebebi ile mevcut düzenlemelerin aynen uygulama mecburiyetini sistemin tıkanmasına yol açmaktadır.

Bürokrasinin olumsuz yapıya dönüşmesinin en önemli sebeplerinden birisi de yetki devrinde yaşanan sıkıntılardır. Üst kademelerden, alt kademelere, işin gerektirdiği yetki devirleri tam yapılmamakta, üst kademe son sözü söyleyen bölüm olmakta ısrar etmektedir. Bu olumsuzluk, silsile olarak bürokratik organizasyonun en tepe noktasına kadar ulaşmakta ve çok zaman önemsiz konularda bile karar alma süreci aşırı gecikmektedir.

Geleneksel yönetim anlayışının yaşadığı bu tıkanma, kamu yönetiminde yeni paradigmaların oluşumunu gündeme getirmiştir. Devletin klasik fonksiyonlarına geri çekilerek, daha etkin ve verimli hale gelmesi için başlatılan çalışmalar karşısında 20. Yüzyılda altın çağını yaşayan bürokratik anlayış, yeni gelişen kamu yönetim anlayışının meydan okumasıyla karşı karşıya kalmıştır.63

Yeni kamu yönetim anlayışı, “Kamunun Yönetilmesi”nden “Kamunun Yönetmesine” doğru bir evrimle süreci yaşamaktadır.64 Bir başka ifade ile kamu yönetimi, yönetimden, işletme anlayışına doğru dönüşmektedir.

Yönetim, süreçlere, yöntemlere ve kurallara uygun olarak işleri sevk ve idare etmek anlamına gelirken; işletme ise, yalnızca kurallara, talimatlara ve yönergelere göre iş yapmak yerine, hedefleri ve öncelikleri belirleme, bunların başarılmasına yönelik planları yapma, insan kaynaklarını etkin kullanma, performans değerlendirme ve yapılan işlerden sorumluluk alma gibi bir çok fonksiyonu ifade etmektedir.65

Yerel yönetimler, kendilerinden beklenen hizmetleri etkin, verimli ve kaliteli biçimde gerçekleştirebilmek için, gelişen ve değişen kamu yönetimi anlayışı çerçevesinde değişmeli; bürokratik anlayış, yerini sonuçlara odaklanmış anlayışa terk edebilmelidir.

Belediyeler, beldenin ve belde halkının mahalli mahiyette medeni ve müşterek ihtiyaçlarını karşılamayı kendisine temel amaç olarak ele almalıdır. Bu amaca ulaşabilmek için takip edilmesi gereken strateji, politika ve bunlara uygun programlar hazırlanmalı; belediye yapısı da bunlara paralel olarak esnek, katılımcı bir yapıya dönüştürülmelidir.

Şehrin ve şehir halkının yaşamında hayati öneme sahip olan belediyelerimiz, bu gün için kendilerinden beklenen hizmetleri yeterince ifa edememektedirler. Özellikle günümüzde hızla gelişen teknoloji ve iletişim ile toplumların kamu kurumlarından beklentileri de hızla artmış ve çeşitlenmiş, sürdürülebilir kalkınma anlayışı doğrultusunda duyarlılıklar artmıştır. Belediyeler de dahil olmak üzere kamu kurumları bu değişikliğe yeterince uyum sağlayamamıştır.

Avrupa Kentsel Şartı ve Yerel Kalkınma Yerel Yönetimlerin kalkınmada etkin rol almaları, günümüz gelişmiş ülkelerde genel

kabul gören bir yaklaşımdır. Bu konuda Avrupa Kentsel Şartında şu hükümler yer almaktadır: “Çalışma yaşına gelmiş her birey, kendi olanaklarıyla, kent yaşamının sunabildiği

çalışma fırsatlarını değerlendirme. hakkına sahiptir. Kent sakinleri, özellikle ilk işlerini arayan genç insanlar, yerel yönetimlerin diğer devlet kurumları ve özel sektörle işbirliği içinde iş olanakları yaratabileceği ve kolaylaştırabileceği beklentisindedir. Yerel yönetimler, kentte ekonomik kalkınmayı teşvik edecek koşulları yaratır, girişimcilere yardımcı olma olanaklarını sağlar.

Kentsel mekanlar; üretim, dağıtım, alış-veriş ve tüketim gibi ekonomik dayanaklara sahip olduklarından, ulusal ekonomide önemli bir rol oynarlar. Bir kentin ekonomik

63 ERYILMAZ, Bilal, Prof. Dr., Bürokrasi ve Siyaset, Alfa Basım yayım, İstanbul 2002, sf: 232 64 NOHUTÇU,Ahmet, Y.Doç. Dr., BALCI, Ahmet, Y. Doç. Dr., Kamu Yönetiminin Yeni Perspektif ve Dinamizmi: Kamunun Yönetilmesinden Kamunun Yönetmesi Anlayışına Doğru, Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar (Edisyon), Seçkin Yayıncılık, Ankara 2003, sf: 12 65 ERYILMAZ, Bilal, Prof. Dr., Kamu Yönetimi, İstanbul 2002, sf: 25

Page 34: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

34

kalkınması, kenti kullananların (kent sakinleri, iş ve alış-veriş için gelenler, ziyaret edenler, yabancı turistler) hayat standartlarını yükselttiği oranda vazgeçilmezdir.

Kentlerdeki bu kalkınma; sosyal kalkınma ve çevre koruması ile tüm kentsel alanda yaşam kalitesini yükseltme hedefleriyle birlikte düşünülmelidir.

ILKELER Yerel yönetimlerin, kendi yörelerinin ekonomik kalkınmasını temini Geleneksel olarak yerel yönetimler, kendilerini, merkezi hükümetle ortak olarak

yarattıkları parasal kaynaklardan finanse ettikleri belirli hizmetleri sağlayan, uygulayıcı ve yöneticiler olarak görmekteydiler.

Kent yapısı ve kenti kullananların beklentilerinin değişmesi doğrultusunda yerel yönetimler; yörelerini ekonomik değişim ve kalkınmanın bir bileşkesi olarak ve üretim, dağıtım; alış-veriş ve tüketimin gerçekleştiği birer ekonomi birimi olarak görmelidirler.

Sosyal ve ekonomik kalkınmanın ayrılmaz bütünlüğü Kenti kullananların istihdamlarından dolayı edindikleri ekonomik olanaklar ile bu

olanakları sosyal yaşamlarında (dinlence, kültür ve dini faaliyetler vb.) kullanma biçimleri arasında yakın bir bağ vardır.

Bu nedenle yerel yönetimler, yalnızca hayat standartlarıyla değil yaşam kalitesiyle de yakından ilgilidir.

Kalkınmanın sonuçları sadece ekonomik olarak değil, yaşam çevresindeki gelişimin göstergeleriyle birlikte değerlendirilmelidir.

Bireyin kalkınması; sosyo-ekonomik kalkınma planları ve kent yönetiminde en önemli unsur olduğundan, fertlerin hayat döngüsünde değişen ihtiyaçları göz önüne alınmalıdır.

Ekonomik kalkınma, çevre koruma ve sosyal kalkınma arasında bir dengeyi savunan sürdürülebilir kalkınma; ekonomik kalkınmanın gelişmesinde temel hedef olarak gözetilmelidir.

Bölge ve yakın çevresinin sosyal ve ekonomik bir parçası olarak; kent Yerel yönetimler, idari sınırları içinde uygulanacak plan, politika, strateji, öneri ve

programları hazırlarken, kenti içinde bulunduğu bölgeyle olan etkileşimi ile birlikte ele almalıdırlar.

Buna özellikle, yakın yerleşimlerin planlarının iç bütünlüğünü bozmadan gelişme sağlamak ve onlarla işbirliği olanaklarını oluşturabilmek açısından (örneğin, kaynakların ortak kullanımı, su, maden, vb.) ihtiyaç vardır. Kent sakinlerinin belirli idari sınırlar içinde yaşayıp, diğer yerleşmenin hizmetlerini kullanırken veya çalışmaya giderken; veya belli bir bölgenin diğer bölgenin doğal zenginlik ve insan kaynaklarına gereksinim olduğu durumlar, bu koşulları göz önüne almayı gerektirir.

Bu yaklaşım, diğer yönetimlerle çalışma olanakları yaratılarak, daha üst düzeyde ve geniş alanları kapsayan planlama sorumlulukları alınabilmesini de beraberinde getirir.

Üretim, destek ve gelişimi teşvik edecek yeterli altyapının mevcudiyetiyle sağlanacak ekonomik büyüme ve kalkınma

Her tür büyümenin; ulaşım, telekomünikasyon, altyapı hizmetleri, sosyal ve toplumsal hizmetler vb., uygun altyapı desteğine ihtiyacı vardır. Onlar olmadan yaşanamayacak kentlere yeterli altyapıyı sağlamak; geleneksel olarak, yerel yönetimlerin daima birincil görevi olmuştur.

Bu nedenle, yerel yönetimlerin sorumluluğu; mevcut altyapılardaki eksiklikleri tanımlayarak, politikalar, öneriler, stratejiler ve programlar biçiminde sosyoekonomik kalkınma planlarına yansıtmaktır.

Kent ekonomisinin büyümesi ve kalkınması için önemli bir bileşken olan, kamu-özel sektör işbirliği

Page 35: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

35

Gerek yeni düzenlemelere gitmek isteyen kapitalist ülkeler, gerekse daha fazla pazar ekonomisine açılmak isteyen eski sosyalist ülkelerde olsun, pazar ekonomisi ve devletin müdahalesi arasındaki ilişkiler yeniden ele alınmaktadır.

Yerel ölçekte ise bu durum, kamu hedeflerine ulaşmada özel sektörün katılımı ve kamu hizmetlerinin rekabete açılımı ile sağlanabilir.

Geleneksel olarak, altyapıları sağlamak kamu sektörünü sorumluluğundaydı. Ancak; altyapının diğer sektörlere sağladığı yararlar ve beraberinde getirdiği ekonomik kalkınmanın yarattığı ek altyapı ihtiyaçlarını yerel yönetimlerin karşılamada yetersiz kaldığı düşünülürse, altyapının temininde; sorumlulukların dağıtılması üzerinde önemle durulmalıdır.

Özellikle eğitim ve öğretim programlarında, sosyal faaliyetlerin tesisinde ve kentsel alanlardaki yeniden yapılanmalarda, özel sektörle oluşturulacak ortaklıklar aracılığıyla işbirliğine gitmek kaçınılmazdır.”66

III. Bölüm Yerel Kalkınma Yönetiminde Temel Unsurlar Bu bölümde yerel kalkınma yönetiminin altı temel unsuru ele alınacaktır. Önceki

bölümde de ifade edildiği gibi bu unsurlar birbirlerinden bağımsız değil, birbirleri ile etkileşim içinde ulan unsurlar olup, birbirlerini tamamlamaktadırlar.

Yerel Kalkınma Yönetiminin altı temel unsuru şunlardır: 1- Fiziksel Kalkınma 2- Ekonomik Kalkınma 3- Sosyal kalkınma 4- Siyasal Kalkınma 5- Siyasal Kalkınma 6-Etkin Yönetim Belediyelerimizin bu altı temel unsur üzerine yönetimlerini oluşturmaları ve belediye

imkanlarının bu altı temel unsur kapsamında değerlendirmesi durumunda, ülkemiz kalkınma mücadelesinde yeni bir döneme girilmiş olacaktır.

1-Fiziksel Kalkınma “Şehir ve kasaba ahalisinde geçim genişliğinin ve pazarlarda işlekliğin şehir

bayındırlığının azlığı ve çokluğu olduğuna dair.” (İbn Haldun, Mukaddime) Yukarıdaki ifadeler günümüzden 600 sene önce (D:1334, Ö:1406) yaşamış büyük

düşünür ve sosyolog İbn Haldun’a aittir. İbn Haldun, çağlara damga vuran temel eseri Mukaddime’de, kent yönetimini incelerken, kentlerin fiziksel gelişmişlik düzeyleri ile ekonomik hayatın canlılığı arasındaki ilişkiye dikkat çekmiştir. İbn Haldun’a göre; bir şehir, diğer şehirlere göre daha bayındır (İmarlı) olursa, o şehir sakinleri, üretim ve bayındırlık yönünden kendilerinden düşük olan kent sakinlerine göre daha fazla refah içinde yaşarlar.67

Kentin gelişmişlik fiziksel gelişmişlik düzeyi (Bayındırlığı) ile kent kalkınması arasındaki ilişkiyi detayları ile inceleyen İbn Haldun, bir kentin kuruluş aşamasında gelişmemiş yapılara sahip olduğunu, zamanla üretimin artmasına paralel bayındırlığın geliştiğini, gelişen bayındırlık ile paralel bu kentin cazibesinin artacağını, seçkin sanatkarların, ustaların bu kente geleceğini ve bunun da kent ekonomisini geliştireceğini, gelişen ekonominin de kent bayındırlığını geliştireceğini savunmakta ve kentin fiziksel gelişimi ile ekonomik gelişimi arasındaki güçlü bağları belirtmektedir.68

66 Avrupa Kentsel Şartı 67 İbn HALDUN, Mukaddime, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1991, c.2, s:270 68 İbn HALDUN, a.g.e., s:266-274

Page 36: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

36

İbn Haldun’un 600 sene önce ifade ettiği kentin fiziksel gelişmişliği ile kalkınması arasındaki ilişki, günümüzde kent ekonomisi yaklaşımımın temel unsurlarından birisini oluşturmaktadır. Günümüzde yapılan araştırmalar göstermiştir ki; Kentsel rekabetçilik ve ekonomik gelişme için gerekli olan ve yaşam kalitesini oluşturan faktörler şu şekilde sıralanabilir:

*Bilgi: eğitim ve kalifiye işgücü, kamusal eğitim kalitesi, kamu araştırma kurumlarının miktarı.

*Sosyal birleşme: nüfus yapısı, gelir farkı, demokratik katılım, kültürel çeşitlilik, yeni göçlerin katılımı,

*Hizmetler: sağlık hizmetlerinde erişebilirlik ve sağlık hizmetlerinin kalitesi, toplumsal destek veren hizmetler (eğitim, konut desteği, korunma); sosyal güvenlik ağı (gelir destekleyici programlar)

*Toplumsal güvenlik: şiddetli suç düzeyi, kamunun güvenlik algılayışı *Konut sahipliği: kullanılabilirlik *Kamusal ulaşım: kullanılabilirlik, kamu ulaşım sisteminin etkinliği ve erişilebilirlik *Çevresel kalite: temiz hava, temiz su, boş arazi, yeşil mekanların, kullanılabiliri iği *Kültür: rekreasyon ve yasam konforları.69

21.yy ekonomisinin en önemli göstergesi kalifiye işgücü için rekabet etmektir. "Yeni ekonomide kalifiye işgücünün rolü" adlı çalışmasında rekabetçiliğin, mekanı değiştirebileceğini belirten Richard Florida; bilgi çalışanlarını cezbeden ve yüksek teknolojiye sahip firmaların teknolojik açıdan gelişmesini destekleyen ''mekan kalitesinin önemini belirtmektedir. Florida'nın mekan kalitesini vurgulayan çalışmasına göre; Mekan–yaşam kalitesi; özellikle rekreasyonel yaşam konforları, bilgi sektöründe çalışanları çekmek ve yüksek teknolojiye sahip firmaların teknolojik olarak gelişmelerini desteklemek için çok önemlidir, iş ve meslek hayatı fırsatlarının varlığı; bir zorunluluk olup genç bilgi sektörü çalışanlarını çekmek için yetersiz kalmaktadır. Kentsel konforlar ve çevre; başarılı ve teknoloji temelli bir bölge olmak için gerekmektedir.70

Bu açıklamalar da göstermektedir ki, kentlerin kalkınabilmesi ve küresel rekabetten güçlü olarak çıkabilmeleri için planlama, imar, altyapı, çevre, rekreasyon gibi alanlarda ciddi gelişmişlik düzeylerine sahip olmaları gerekmektedir.

Kentlerin fiziksel yatırımlarının gerçekleştirilmesi, kentlerin planlı gelişiminin sağlanması, belediyelerimizin sorumluluk alanları arasında yer almaktadır. Hatta ülkemizde belediye uygulamasının başlamasının temel faktörü, iş dünyasının ekonomik faaliyetlerini sürdürebilmek için kentsel alt yapıya yönelik talepleri olmuştur. Osmanlı’da son derece yetersiz olan yol, su gibi kentsel alt yapı ihtiyaçlarının daha etkin olarak gerçekleştirilebilmesi amacıyla özellikle yabancı girişimcilerin talepleri ile belediye kurulması yoluna gidilmiştir.

Osmanlı’dan Cumhuriyete miras kalan belediye kurumu ile ilgili yasal düzenlemeleri ihtiva eden 1580 sayılı Belediye Kanunu 1930 yılında düzenlenmiş olup, belediyelere bir çok yetki vermekte idi. Artık yürürlükte olmayan fakat 2005 yılına kadar, yani 74 yıl belediye yönetiminin çerçevesine belirleyen yasada belediyelere verilen başlıca görevler şunlar olmuştur:

Bayındırlık görevleri: Belde halkının içinde yaşadığı çevrenin iyileştirilmesi, imar düzenlemelerinin yapılması, su, kanalizasyon, yol, cadde, garaj, pazaryeri, park ve dinlenme alanları gibi tesislerin yapılmasını içermektedir.

Koruyucu görevler: Halka açık yerlerin temizliği, burada satılan gıdaların kontrolü, çevre temizliği, halkın mal ve can güvenliğini sağlayacak itfaiye hizmetlerinin sunulmasıdır.

Sosyal görevler: Dezavantajlı toplumsal kesimlerin (Yaşlı, kimsesiz, özürlü, vb) korunması için gerekli tesislerin kurulması, kütüphane, sağlık tesisleri, spor tesisleri, hayvanat bahçesi, hamam ve halk plajlarının kurulması gibi görevlerdir. 69 ŞENLİER, Nihal, ERYILMAZ, Semiha Sultan, a.g.e., s: 237-238 70 ŞENLİER, Nihal, ERYILMAZ, Semiha Sultan, a.g.e., s: 237

Page 37: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

37

Düzenleyici görevler: Beldenin yapılaşmasına yön vermek amacıyla imar planları yapmak ve uygulamak, bina ve işyerlerine ruhsat vermek, gıda maddelerinin fiyatlarını ve etiketlerini kontrol etmek gibi görevleri ihtiva eder.

Toplu taşıma görevleri: Şehiriçi ulaşım belediyelerin temel görevlerinden olup, bizzat kendisi yapabildiği gibi kendi gözetim ve denetimi altında özel sektöre de yaptırabilmektedir.

Ülkemizde 2005 yılında yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu ile, belediyelerin görev ve yetki alanlarında genişleme söz konusu olmuştur. Yeni yasada, yukarıda belirtilen görevlere ilave olarak şu görevler de verilmiştir:

Eğitim: Belediye, okul öncesi eğitim kurumları açabilir (BU fıkra hakkında Anayasa Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararı vardır); Devlete ait her derecedeki okul binalarının inşaatı ile yapılmış binaların bakım ve onarımını yapabilir, her türlü araç, gereç ve malzeme ihtiyaçlarını karşılayabilir;

Kent ekonomisi: Belediye, ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar. Kültür ve tabiat varlıkları ve Tarihi Doku: Kültür ve tabiat varlıkları ile tarihî

dokunun ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânların ve işlevlerinin korunmasını sağlayabilir, bu amaçla bakım ve onarımını yapabilir, korunması mümkün olmayanları aslına uygun olarak yeniden inşa edebilir.

Kentler, insan için var olduklarına ve insan eseri olduklarına göre, ihtiyaç sıralamaları da insanların ihtiyaç sıralamalarıyla paralellik arz etmelidir. İnsan ihtiyaç sıralamasının tespitinde kabul gören sıralama, Maslow’un yapmış olduğu ihtiyaçlar hiyerarşisidir.

Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi beş basamaktan oluşmaktadır ve insanlar her bir basamaktaki ihtiyacını karşılayınca, bir üst basamaktaki ihtiyacı karşılamaya çalışır. Bu ihtiyaçlar sıralaması şu şekildedir:

1-Fizyolojik ihtiyaçlar: ilk basamakta, yeme, içme gibi fizyolojik ihtiyaçlar yer almaktadır. Fizyolojik ihtiyaçlarını giderememiş bir kişinin, üst basamaklardaki ihtiyaçlara yönelmesi söz konusu değildir.

2-Güvenlik ihtiyacı: Fizyolojik ihtiyaçlarını giderebilenler güvenlik ihtiyacı duyarlar; bu ihtiyaç, güvenli bir ortamda yaşama, güvenli bir işte çalışma vb. hususları kapsar.

3-Sosyal ihtiyaçlar: Güvenlik ihtiyaçlarını giderebilenler bir gruba ait olmaya, insanlarla yakın ilişkiler kurmaya, sevmeye ve sevilmeye ihtiyaç duyarlar.

4-Saygınlık ihtiyacı: Sosyal ihtiyaçlarını giderebilenler, benlik saygısına, yani kendilerini değerli ve saygıdeğer algılamaya ihtiyaç duyarlar, başarı ve statü ararlar.

5-Kendini gerçekleştirme: İlk dört basamağa ilişkin ihtiyaçlarını yeterince giderebilmiş olanlar ise, en üstteki kendini gerçekleştirme aşamasına ulaşırlar; kendini gerçekleştirmeye ihtiyaç duyarlar.

Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin kent ve kentli ihtiyaçlarına uyarlanması durumunda ise ortaya çıkan tablo şu şekildedir:

1.Temel alt yapı (Yol, su, enerji, vb) 2.Sağlık ve esenlik (Genel güvenlik, salgın hastalıklara karşı korunma, yangına ve diğer

tehlikelere karşı korunma) 3.Park, oyun ve düzenleme alanlarının yapılması, bakım ve onarımı 4.Kendini geliştirmeye ve boş zamanları değerlendirmeye yönelik hizmetler71 Yukarıdaki sıralamanın da gösterdiği gibi kentlerin ve kentlilerin öncelikle karşılanması

gereken ihtiyaçları, temel alt yapı ihtiyacıdır. Fakat, temel alt yapı ihtiyacının da sağlıklı olarak gerçekleştirilmesinin ve kentsel gelişimin sürdürülebilir olması için öncelikli problemlerden birisi de planlamadır. Plansız bir kentleşmede, belediye yönetimlerinin etkin olmalarını beklemek mümkün değildir.

71 ERTEN, Metin, Nasıl Bir Yerel Yönetim?, Anahtar Kitaplar, 1999, sf: 115

Page 38: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

38

Kentlerin fiziksel kalkınma kapsamında ihtiyaçlarını karşılamak için planlama, altyapı, rekreasyon-donatı ve çevre alanlarında çalışmalar yapılması ve buna paralel olarak da kentsel yenileme-dönüşüm faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, fiziksel kalkınma konusu şu beş temel başlıkta ele alınacaktır:

Planlama Altyapı Rekreasyon-donatı Çevre Kentsel yenileme-dönüşüm a-Planlama: Herhangi bir ülke, bölge veya şehrin verilerine göre gelecekte oluşması gereken iskan,

çalışma, dinlenme, eğitim, sağlık ve eğlence gibi sosyal ve kültürel ihtiyaçların karşılanmasını sağlayacak bir düzenlemedir. Bu düzenleme ifade edilen faaliyetlerin birbirleriyle olan ilişkisini minimize ederek kurulmalıdır. Yine planlama, eski (tarihi) dokuyu koruyup yeni yerleşme alanları ile ilişkilendirerek çağdaş yerleşim alanlarını oluşturan arazinin kullanım şeklini ve uyulması mecburi olan yerleşme, koruma ve değiştirme hususlarındaki hukuki düzenlemeleri gerektiren kararlar manzumesidir. Bu anlamda planlama, kent yönetiminin ve kentleşmenin en önemli faaliyet alanını oluşturmaktadır.72

Kentsel gelişmenin yönlendirilmesinde en temel araçlardan birisi İmar Planlamasıdır. İmar Planlaması ile kentsel gelişmenin yakın gelecekteki temel fiziksel özelliklerini oluşturan yönü, şekli ve büyüklüğü ile ilgili belirlemeler yapılmaktadır. Belediyelerin sorumluluğundaki imar, teknik ve sosyal alt yapı, konut gibi temel hizmetlerin en verimli ve yaygın biçimde sağlanması ancak böyle mümkün olabilecektir.73

Kentlerimizde yaşanan en büyük problemlerden biri planlama eksiği ve bu eksikliğin sebep olduğu diğer problemlerdir. Örneğin, İmar Planları bulunmayan bir bölgeye yol, kanal, su ve benzeri alt yapı hizmetleri nasıl sunulacaktır? Bu hizmetlerin geçeceği güzergahlar belli olmayacağından ve mülkiyet problemi de çözülemediği için büyük sorunlar yaşanmaktadır. Belediyelerin problemleri arasında yer alan en önemli hususlardan birisi kamulaştırmasız el atma davaları ve bu davaların sonucunda belediyelerin yüklendikleri mali sorumluluklardır. Plansızlık sebebiyle açılan yollar veya yapılan şebekeler şahıs parsellerine tecavüz etmekte ve ardından kamulaştırmasız el atma problemi doğmaktadır.

Plansız yapılanmanın kente getirdiği yüklerden birisi de gereğinden fazla kamusal alan ihtiyacının doğmasıdır. Planlama standartlarına göre bir bölgede yol alanlarının toplam alana oranı % 10-15 arasında olması gerekmektedir. Buna mukabil, plansız yapılanma olan yerlerde bu oranlar çok yüksek olmaktadır. Örneğin; Pendik’in plansız yapılaşmanın bulunduğu bir Mahallesinde yol alanlarının toplam alana oranı % 19 iken, düzenli kentleşmenin olduğu bir mahalledeki yolların toplam alana oranı % 12.8’dir ve bu mahalledeki yolların genişliği ve yeterliliği birinci mahalle ile kıyas kabul etmeyecek kadar iyi durumdadır. Dolayısıyla, plansız kentleşmenin yaşandığı mahallede, planlı kentleşmedeki mahalleye oranla % 50 daha fazla yol ağı söz konusudur.

Yol ağının planlı gelişen alanlarda plansız gelişen alanlara göre daha az olması sadece yol yapım maliyetlerini düşürmekle kalmamakta, aynı güzergahı takip eden su, kanal, haberleşme, enerji, doğalgaz gibi alt yapı hizmetlerinin de daha kısa şebekelerle yapılmasını sağladığından önemli tasarruflar elde edilmektedir. Dolayısıyla, plansız gelişme, kentin zaten kıt olan kaynaklarının verimsiz kullanımına sebep olmaktadır.

72 DURSUN, Davut /Editör), Belediye Yönetimi ve Belediyecilik, Ak parti İstanbul il Başkanlığı, İstanbul 2004, sf: 97 73 Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Belediyeler İmar, Altyapı, Konut Rehberi, Ankara 1995, sf: 13

Page 39: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

39

Plansız kentleşmenin en önemli sonuçlarından birisi de eğitim tesisi, sağlık tesis, kültürel tesis, park-bahçe, spor alanları gibi donatıların da yetersiz kalmasına sebep olmasıdır. Burada çarpıcı olması sebebiyle bir örnek vermemiz gerekirse, Pendik İlçesinde her binaya bir kat ilave yapılmasının ilçeye getireceği yükler şu şekildedir:

Pendik Planlarına göre ilçenin ikamet edilebilecek konut kapasitesi 200.000’dir. Ortalama bina kat yüksekliği 5 olarak ele alınırsa, birer kat ilave, yani % 20 ilave demek, 40.000 bağımsız bölüm ilavesi demektir. Bu da planda öngörülen nüfusa ilave olarak yaklaşık 160.000 kişinin daha ikamet etmesi demektir. Bu ilave nüfus için gereken donatı miktarları aşağıdaki gibidir:

Yeşil alan: 1.600.000 m2 Okul Alanı: 1.360.000 m2 Sağlık Tesis Alanı: 480.000 m2 Kültürel Tesis Alanı: 320.000 m2 Sosyal Tesis Alanı: 160.000 m2 İdari Tesis Alanı: 640.000 m2 Teknik Alt Yapı: 480.000 m2 Diğer Tesis Alanları: 144.000 m2 TOPLAM: 5.184.000 m2 Pendik’te sadece birer kat ilavenin ya da birer kaçak kat ilavenin gerektirdiği donatı

alanı yaklaşık 5.2 milyon metrekaredir. Bu alan ihtiyacı, mevcut plan dışı ilave olduğu için, şu an Pendik’te olmayan bu kadar alanın Pendik’e ilave edilerek donatı alanı olarak kullanılması gerekmektedir. Yine bu nüfus için okul, sağlık tesisi, spor tesisi, kültürel tesis, yol, kanal, su vb. yatırımlar için de ilave olarak 350 milyon Dolar yatırım gerekmektedir.

Olayın bir de istihdam/ekonomi boyutu vardır. Şehir planlama kriterlerine göre kişi başına 25 metrekare sanayi-ticaret ve hizmet tesisleri alanı ayrılması gerekmektedir. Bu da ilave gelecek olan 160.000 nüfus için 4 milyon metrekare yeni sanayi-ticaret ve hizmet tesisleri alanı ihtiyacı doğurmaktadır.

Plansız yapılaşma sebebiyle kentlerimizin içine düştükleri sıkıntı, bu hesaplamaların yapılmamasından kaynaklanmaktadır. Ulaşım sıkıntısı, otopark yetersizliği, donatı alan ve tesis yetersizliği ve hatta istihdam problemi de plansız kentleşmenin bir sonucudur.

b-Altyapı: Yeterli alt yapıya sahip olmayan yerleşim yerlerinin sağlıklı gelişimi mümkün değildir.

Alt yapı kavramı her ne kadar sosyal ve kültürel tesisleri de kapsamına almakta ise de, burada alt yapı kavramını, yol, su, atık su, yağmur suyu, doğal gaz, haberleşme, enerji gibi temel fiziki alt yapı anlamında kullanmaktayız. Bu yatırım, aynı zamanda sabit sermaye yatırımı olarak da bilinmektedir.

Ülkemizde kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan sabit sermaye yatırımlarına baktığımızda, 1983 yılında toplam kamu sabit yatırımları tutarı 4.3 milyar Dolar iken bunun % 7’si yerel yönetimlerce gerçekleştirilmiştir. 2001 yılında ise 8.6 milyar dolarlık sabit sermaye yatırımının % 24’ü yerel yönetimlerce yapılmaktadır. Dolayısıyla, alt yapı yatırımlarının gerçekleştirilmesinde yerel yönetimler önemli aktörler olarak görülmeye başlamıştır.74 Her yerde olduğu gibi ülkemizde de yatırımcılar sosyal ve teknik alt yapısı, pazarı ve müşterisi hazır olan bölgelerde gelişmeyi avantajlı görmektedirler.75

Fiziksel alt yapıya yapılan yatırımlar ekonomik gelişmeyi çeşitli yollardan destekler:

74 Ayrıntılı bilgi için bkz: TOPAL, Kadir, Doç. Dr., Türkiye’de Yerel Yönetim Bankacılığı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2003, sf: 76-91 75 GÜLER, Birgül Ayman, Yerel Yönetimler Liberal Açıklamalara Eleştirisel Yaklaşım, TODAİE Yayınları, Ankara 1998, sf: 229

Page 40: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

40

*Fiziksel alt yapı gelişmeleri, işletmelerin daha etkili ve güvenilir faaliyet göstermelerini sağlar. Bunun sonucunda işletme maliyetlerinin azalması, üretkenliğin artırılmasına yol açar.

*Fiziksel alt yapı yatırımları inşaat alanında daha fazla iş olanağı yaratır. Fiziksel alt yapıya yapılan her bir milyar dolarlık yatırım kamu ve özel sektörde 40.000 ila50.0000 civarında ek istihdam doğurur.

*Fiziksel alt yapı yatırımlar sağlık, güvenlik, konfor ve genel toplumsal atmosfer üzerindeki etkileriyle sosyal refah düzeyini artırır.76

Günümüzde kentlerimizin en önemli problemlerinin başında alt yapı yetersizliği gelmektedir. Özellikle hızlı gelişen kentlerimizde yaşanan ulaşım problemi, kentsel yaşamı kabusa çeviren bir olumsuzluk sergilemektedir. Ulaşımda temel ilke araçların değil, insanların ulaştırılması olması gerekirken, yanlış bir yaklaşımla araçların ulaşımı temel alındığı için, büyük kentlerimizde ulaşım kabusu yaşanmaktadır. Çünkü, bu yaklaşım, toplu taşıma yerine özel araç ulaşımını kolaylaştırmayı amaçladığından, içinden çıkılamaz bir konuma doğru kentlerimiz hızla sürüklenmektedir. Kent ekonomisinde, kent içi ve kent dışı ulaşımın yetersiz olması, kentin var olan potansiyel kaynaklarını gelişmiş kentlere aktaracaktır.77

Alt yapı çalışmaları kapsamında yer alan su, atık su, yağmur suyu, doğal gaz, enerji, telekomünikasyon yatırımları, kentin kalkınması için hayati öneme sahiptir. Suları akmayan, elektrikleri sık sık kesilen, her yağmurda sokakları sel sularına teslim olan, haberleşme imkanları kısıtlı bir kentin sanayi, ticaret ve hizmet sektörü için cazip olmasını beklemek mümkün değildir. Bu sebeple, alt yapının tamamlanması, kent kalkınması için en önemli unsurdur.

Alan kullanımıyla ilgili önemli bir ilke, kentte (özellikle kent merkezindeki kamusal mekanlarda) sürekli kullanım ve yaşanabilirlik kazandırılmasını ve doğa ile yeniden barışılmasını sağlamak yönündedir78. Özellikle eski kentlerde merkezin yayalaştırılması, ikâmet ve çalışma mekânlarını düzenlemeyi kolaylaştırır. Kentlerin merkez bölgelerinin, gece terkedilmiş hüviyetinden ya da yalnız yaşayanlar bölgesi olmaktan kurtarılmasının, istenen canlılığa kavuşturmanın ve yaşanılabilir kılmanın da etkili bir yoludur. Bunun gerçekleştirilmesiyle, kentsel yaşamdan kopmak istemeyen meslek sahiplerini ve genç nüfusu buraya çekmek mümkün olabilir. Böylece tarihsel kültürel değerler ve kentin görünüm ve yapısının yeni ayırt edici nitelikleri diğer aydınlatıcı unsurlarla birlikte mahalle sakinlerince korunurlar.

c-Rekreasyon-Donatı: Bir kentin bayındırlığında etkin olan unsurlardan birisi de rekreasyon alanlarının

yeterliliği ile donatı ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Son yıllarda yapılan araştırmalara göre, kentlerin ekonomik gelişiminin sağlanabilmesi, özellikle bilgi toplumu ile birlikte artık salt ulaşım ve benzeri kentsel gelişimle sağlanamamaktadır. Bunların yanı sıra kentsel konfor da aranmaktadır. Kentsel konforlar; yaşam kalitesi, yüksek çevre standartları konut dağılımı, kültürel hizmetler, bilgiye ulaşım, etkili modern altyapı(iletişim, ulaşım vb.) unsurları kapsamaktadır. Yapılan araştırmalar, günümüz ekonomisinde rekabet etmenin bir şartı olarak mekan ve yaşam kalitesinin önemini desteklemektedir. Mekan kalitesinin bilgi sektöründe

76 KOTLER Philip ve diğerleri; Ulusların Pazarlanması, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2000, sf: 271 77 SARI, Aydın, Kent ve Bölgesel Gelişimde Ulaşımın Etkileri, Kentsel Ekonomik Araştırmalar Sempozyumu, DPY Yayınları, Ankara 2004, c:2, s:187 78 OKTAY, D., Geleceğin kenti,

Page 41: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

41

çalışanları cezbettiği ve özellikle yüksek teknolojili firmalar ile endüstrilerin desteklenmesinde çok önemli olduğu belirtilmektedir 79

Maslow’un ihtiyaçlar sıralamasında görüldüğü gibi, temel ihtiyaçlarını karşılayan kişiler sırasıyla diğer ihtiyaçlarını talep etmektedirler. Özellikle günümüzde hayat seviyesinin yükselmesi ile birlikte, sadece yol, su gibi temel kentsel ihtiyaçların varlığı yetmemektedir. İnsanlar, doğa ile birlikte yaşayabilecekleri, kültürel ve sosyal aktivitelere katılabilecekleri mekanları tercih etmektedirler. Kültürel ve sosyal kalkınma için de temel şartlar arasında yer alan sosyal ve kültürel tesislerin, donatıların mevcudiyeti yanı sıra, insanların sportif aktivitelerini de karşılayabilecek donatıların, çocukların ihtiyaçlarını karşılayacak parkların, kişilerin boş vakit geçirmek, dinlenmek için talep ettikleri park ve rekreatif donatıların gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Özellikle İstanbul gibi kentlerde, havaların iyi olması durumunda insanların sahil kenarlarına ve ormanlık alanlara akın ettikleri ve burada piknik yapmak için ilkel şartlarda uğraştıkları gözlemlenmektedir. Bu insanların piknik ihtiyacı gibi, ilk bakışta basit görülen ama aslında kişiler için çok önemli olan ihtiyaçlar da dahil olmak üzere, bu alanda çalışmalar yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde, kentin özelikle eğitim ve gelir seviyesi yüksek kişiler, bu imkanların sunulduğu diğer kentlere taşınmaya başlayacak ve dolayısıyla kentin gelişiminde önemli bir güç kaybının yaşanması söz konusu olacaktır.

d-Çevre: İnsanoğlu varolduğu günden bu yana, hem çevresindeki olaylardan etkilenmiş, hem de

çeşitli etkinlikleriyle çevresini etkilemiş, tahrip etmiş, kirlenmesine ve bozulmasına neden olmuştur. Çevrenin bozulması demek, insanın yaşaması için gerekli olan ortamın bozulması demektir.

Sürekli kar anlayışına dayanan bir kalkınma modelinin ve çılgın bir tüketim toplumu olma arayışının sonuçları, geri dönüşümü olanaksız bir çevre yıkım ve ekolojik kriz olarak karşımıza çıkmıştır. İnsanların hayatî ihtiyaçlarını karşılamak dışında, bu zenginliği ve çeşitliliği azaltmaya hiçbir hakları yoktur. İnsan dışı dünya üzerindeki insan müdahalesi halihazırda aşırı ölçüdedir ve durum hızla bozulmaktadır.80

Çevreyi koruma sorununun temelinde insanın hayata ve kainata bakış açısı ve felsefesi de yatmaktadır. İnsan tabiatın bir parçasıdır ve komşumuz olan insanlar da tıpkı soluduğumuz hava gibi bizim çevremizin bir parçasıdır. Dünyanın birçok bölgesinde- hem çevresel, hem de kişisel anlamda- kirlilik, temelli bir yeniden değerlendirmeyi gerektiren bir çıkmaza girmiş durumdadır. Aslında içimizdeki çevrenin kirlenmesinden kaynaklanan çevre krizini, basit sosyal mühendisliğin çözemeyeceği yavaş yavaş anlaşılmaya başlanmaktadır.

Ekolojik problemlerimiz, modern felsefe ve bilimin batılı perspektiflerinin insana getirdiği insan ve dünya felsefesinin doğrudan bir sonucudur. Bunun sonucu olarak, insan kendisini varolan her şeyin ölçüsü olarak görmekte ve dünya hayatında ulaşabileceği mutluluğun tek ölçüsünün ihtiyaçlarını ve arzularını gerçekleştirmek olduğunu düşünmektedir. Oysa bir tür yok edilirse, fakirleşecek olan bizden başkası olmayacaktır.81

Çevrenin giderek tahrip edilmesi ve yeni yerleşimlerde çevresel gelişeme yeterli önemin verilmemesi sağlıksız şehirler doğmasına sebep olmaktadır. Yeni şehirler doğadan ve doğal olandan tamamen kopuk bir şekilde betonlaşmış yerleşimlere dönüşmektedir. Yeşil alanların yetersizliği çevrenin sonunu gösteren önemli belirtilerdendir. Yine kullanılan ortak mekanların, açık alanların ve doğal ortamların azalması da çevreye verilen önemin azlığını göstermektedir.

79 ŞENLİER, Nihal, ERYILMAZ, Semiha Sultan, a.g.e., s: 236 80 ŞAHİN, Yusuf, Çevreyi Çevrecilerden Kurtarmak, www.liberal-td.org.tr 81 MOORE, Terry, Geleneksel Değerler ve Tabi. Çevre, Habitat Kent Zirvesi, İ.B.B. Yayınları, sf: 245-257

Page 42: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

42

Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Konferansı Habitat II. Kent Zirvesi’nin (3-14 Haziran 1996, İstanbul) değindiği en önemli noktalardan biri “İnsanlar için yaşanabilir çevre” idi ve şunlar önerilmiştir:

1.Madde: İnsanın; hürriyet, eşitlik ve yeterli yaşam koşulları sağlayan onurlu ve refah içinde bir çevrede yaşamak temel hakkıdır. İnsanın, bugünkü ve gelecek nesiller için çevreyi korumak ve geliştirmek için ciddi bir sorumluluğu vardır.

2.Madde: Bugünkü ve gelecek nesiller için ihtiyaca göre özenli planlama veya yönetim ile dünyanın doğal kaynakları, hava, su, toprak, flora ve fauna dahil, özellikle de doğal ekosistemleri temsil eden örnekler korunmalıdır.

3.Madde: Dünyanın, hayati yenilenebilen kaynaklarını üretme kapasitesi, sürdürülmeli ve mümkün olduğu hallerde yenilenmeli ve iyileştirilmelidir.

4.Madde: Şu anda zararlı unsurların bileşimi ile ciddi tehlikede olan, yaban hayatı neslini ve habitatını akıllıca yöneterek sürdürmek, korumak, insanın özel sorumluluğudur. Dolayısı ile ekonomik kalkınma planlamasında yaban hayatı dahil doğanın korunmasına önem verilmelidir.

5.Madde: Dünyanın yenilenemeyen kaynakları, onları gelecekte tükenme tehlikesine karşı koruyacak şekilde kullanılmalı ve bu kullanımın yararlarının bütün insanlıkça paylaşılması sağlanmalıdır.

6.Madde: Ekosistemlere ciddi, onarılamaz zarar verilmemesi için, toksik ve diğer maddelerin deşarjı, ısının, doğanın onu zararsız kılabileceği kapasitesi aşacak miktarda ve yoğunlukta bırakılması engellenmelidir. Bütün, devletlerin kirliliğe karşı haklı mücadelesi desteklenmelidir.

7.Madde: Denizlerin, insan hayatını tehlikeye atabilecek maddelerle kirlenmesini önleyecek, canlı yaşama, denizde hayata zarar verecek, güzellikleri bozacak veya denizlerin diğer yasal kullanımını olumsuz etkileyecek şekilde kirlenmesini önlemek için ülkeler bütün olanaklarını kullanacaktır.

15.Madde: Çevreye olan olumsuz etkileri önlemek, maksimum sosyal, ekonomik ve çevre faydaları sağlamak için yerleşmelere ve kentleşmelere planlama uygulanmalıdır. Bu açıdan kolonial ve ırkçı hakimiyet için yapılan projeler iptal edilmelidir.

16.Madde: Temel insan haklarına ön yargısız olarak, ilgili hükümetlerce uygun bulunan demografi politikaları, çevre veya kalkınma üzerinde olumsuz etkileri olan nüfus artış hızı veya aşırı nüfus yığılmaları ile düşük nüfus yoğunluğunun insan çevresinin gelişmesini veya kalkınmayı engelleyebileceği bölgelerde uygulanmalıdır.

17.Madde: Çevre olaylarında eğitim; genç nesil kadar yaşlılar için de; korunmaya muhtaç gruplara özel önem verilerek, bireylerin, teşebbüslerin ve toplumların çevreyi koruma ve geliştirmesi için insan boyutu açısından bilinçli görüşü genişletmek ve sorumlu icraatı sağlamak için şarttır.82

Kent yönetimleri, kentlerimizin çevresel kirlenmeye sebep olmayacak bir biçimde gelişmesi için gereken tedbirleri almak zorundadır. 5272 sayılı Belediye Kanunu 14. maddesine göre “çevre ve çevre sağlığı” belediyelerin görevleri arasındadır.

Çevre Korunması" terimi; ekolojik dengenin korunması, havada, suda, toprakta kirlilik ve bozulmaların önlenmesi ve çevrenin iyileştirilmesi için yapılan çalışmaların bütünüdür.

"Çevre Kirliliği" terimi; insanların her türlü faaliyetleri sonucu, havada, suda ve toprakta meydana gelen olumsuz gelişmelerle ekolojik dengenin bozulması ve aynı faaliyetler sonucu ortaya çıkan koku, gürültü ve atıkların çevrede meydana getirdiği arzu edilmeyen sonuçlardır.

Doğal kaynaklar olan toprak, hava, su, bitki ve hayvan topluluklarının kirlenmesine karşı çalışmalar yapmak, uygulamaları denetlemek, proje üretmek, yaptırımları uygulamak belediyelerin görevleri arasındadır.

82 Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı Stockholm Deklarasyonu, Yeni Türkiye Dergisi, s: 5, 1995

Page 43: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

43

Çevre Kanununun 3. maddesine Çevre korunmasına ve çevre kirliliğinin önlenmesine ilişkin genel ilkeler şunlardır: a) Çevrenin korunması ve çevre kirliliğinin önlenmesi gerçek ve tüzelkişilerle vatandaşların görevi olup, bunlar bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlüdürler. b) Çevre korunmasına ve kirliliğine ilişkin karar ve önlemlerin alınması ve uygulanmasında; insan ve diğer canlı varlıkların sağlığının korunması, alınacak önlemlerin kalkınma çabalarına olumlu ve olumsuz etkileri ile fayda ve maliyetleri dikkate alınarak kısa ve uzun vadeli değerlendirmelerin yapılması esastır. c) Arazi ve kaynak kullanım kararlarını veren ve proje değerlendirmesi yapan yetkili kuruluşlar, kalkınma çabalarını olumsuz yönde etkilememeyi dikkate alarak çevrenin korunması ve kirlenmemesi hedefini gözetirler. d) Ekonomik faaliyetlerde ve üretim metodlarının tayininde çevre sorunlarının önlenmesi ve sınırlandırılması amacıyla en elverişli teknoloji ve yöntemler seçilir ve uygulanır. e) (Değişik: 3/3/1988 - 3416/1. md.) Kirlenmenin önlenmesi, sınırlandırılması ve mücadele için yapılan harcamaların kirleten tarafından karşılanması esastır. Kirletenin kirlenmeyi durdurmak, gidermek ve azaltmak için gerekli önlemleri almaması veya bu önlemlerin yetkili makamlarca doğrudan alınması nedeniyle kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan gerekli harcamalar 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kirletenden tahsil edilir. Ancak kirletenler, kirlenmenin önlenmesi ve sınırlanması için yapılan giderleri ödeme yükümlülüğünden söz konusu kirlenmeyi önlemek için gerekli her türlü tedbiri aldıklarını ispat etmek kaydıyla kurtulabilirler. f) (Değişik: 3/3/1988 - 3416/1. md.) İnilebilecek en düşük kirlenme seviyesi esas alınarak, bu seviyenin üstünde meydana gelebilecek kirlenmeler için bu Kanunun 18 inci maddesinin (1) bendinde belirlenen ücretler ayrıca alınır. g) Çevrenin korunması ve kirlenmenin önlenmesi konusunda alınacak tedbirlerin bir bütünlük içinde tespiti ve uygulanması esastır.

e-Kentsel Dönüşüm: Fiziksel kalkınma için belediye yönetimlerine düşen en önemli görevlerden birisi de

kentsel dönüşüm projelerini hayata geçirerek, çarpık kentleşmenin olumsuz etkilerini en aza indirebilmektir.

Kentsel dönüşüm kavramı, bir kentin süreç içinde yaşadığı fiziksel, sosyal, kültürel ve ekonomik değişimleri kapsamakta ise de, burada kavram, kentin fiziki-mekansal yapısının belirlenen amaçlar doğrultusunda köklü, müdahaleci bir anlayışla değişimi anlamında kullanılmaktadır. Dolayısıyla, kentlerin normal süreç içinde geçirdiği evrimler, konumuz dışında kalmaktadır.

Kentsel dönüşüm ya da diğer ifadeyle kentlerin yeniden yapılandırılması genel hatlarıyla iki ayrı şekilde gerçekleştirilmektedir.

Birincisi, ülkemizde sıklıkla rastlanan, gecekondu bölgelerinde Islah Planları ve İmar Kanununun 18. maddesine göre yapılan şuyulandırma çalışmalarıdır. İkincisi ise, bir proje kapsamında bir bölgenin kullanım özelliğinin değişmesi ve/veya yapı özelliğinin köklü biçimde değiştirilmesidir.

Islah planları ile dönüşüm, ülkemizde özellikle 1950 sonrası yoğun olarak yaşanan iç göç ve bunun neticesinde oluşan gecekondu bölgelerinin rehabilitasyonunu, dönüşümünü amaçlamaktadır. 1980 sonrası ülke mevzuatına giren ıslah planları yasada şu şekilde tanımlanmaktadır: “Düzensiz ve sağlıksız bir biçimde oluşmuş yapı topluluklarının veya yerleşme alanlarının, sınırları belli edilmek suretiyle mevcut durumu da dikkate alınarak

Page 44: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

44

dengeli, düzenli ve sağlıklı hale getirilmesi amacıyla, halihazır haritalar üzerinde yapılan ve yapılanma şartlarını da belirleyen imar planıdır.”

Islah İmar Planları sonucunda, uygulama yapılan bölgede üç farklı oluşum gözlenmektedir.83

a-Büyük inşaat firmaları en yüksek rantlı alanların dönüşümünü hızlı biçimde gerçekleştirmektedirler. Buradaki arsa sahipleri ile yapılan anlaşmalar neticesinde lüks konut alanları, ticaret alanları gibi yapılaşmalar ortaya çıkmaktadır.

b-Rantı yüksek olmayan bölgelerde daha küçük ölçekte inşaat firmaları devreye girerek, ağırlıklı olarak orta kalitede konutlar üretmektedirler.

c-Rantı olmayan, özellikle kenarda, sanayi bölgeleri yakınlarında kalan bölgeler inşaat firmaları için cazip olamadığından buralarda sadece sakinlerin çabaları ile kısmi dönüşümler gerçekleşiyorsa da, istenilen seviye yakalanamamaktadır.

Kentsel Dönüşüm Projeleri kapsamında yapılan dönüşümler ise, daha farklı uygulama alanlarıdır. Bunların bir kısmı eskiyen, çöküntü bölgelerinin yenilenmesi kapsamında olduğu gibi bir kısmı da çarpık yapılaşmanın giderilmesi yönünde gerçekleştirilmektedir.

Kentsel dönüşüm, bir çok kentin aşması gereken önemli problemler arasında yer almaktadır. Genellikle mevcut planların değiştirilerek fonksiyon ve imar hakkı değişiklikleri sağlanarak, mevcut yapıların kaldırılarak rantı daha yüksek ve düzenli yapılaşmaya sahne olan bölgelerin oluşturulması amaçlanmaktadır.

Çöküntü alanları, kentin doğal sürecinde ortaya çıkan bölgesel, uluslar ve hatta uluslar üstü gelişmelerin tabii sonucu olarak görülmektedir. Örneğin, ilk dönemlerde sanayileşmeye paralel büyüyen kentlerde, zamanla teknolojide yaşanan değişimler, bu alanların boşaltılması, sanayinin kent dışına taşınması ve dolayısıyla bu bölgelerin fonksiyonlarını yitirmelerine yol açmaktadır.

Kentsel yenileme uygulaması ile, yeni bir yaşam biçimi ve stratejisi geliştirme hedefine yönelik olmak üzere, yerleşik kentsel dokuda sağlılıklaştırma amaçlı, kapsamlı-kökten müdahalelerle, büyük ölçüde yıkımlar ve yeniden yapılanlamalar söz konusudur.84

Kentsel yenileme anlamında “İstanbul’da yapılan ilk kapsamlı düzenleme Menderes Hükümeti döneminde gerçekleştirilmiştir. Kentte bir çok yapının yıkılması, geniş yol ağlarının yapımı gibi, tarihi dokuyu koruma hassasiyeti bulunmayan bu tür düzenlemeler, kent planlaması açısından kabul edilemez uygulamalardır. Kentsel yenilemenin, kentin tarihi ve doğal dokusunda tahribat yapmaması esas alınmalıdır. Böylece çöküntüye uğrayarak sorunlu hale gelen kentsel yaşam çevreleri, gerekli dokunuşlarla içinde yaşamaktan zevk alınacak, özlenen kentsel mekanlara dönüştürülebilecek; eskiyerek özgün niteliklerini ve önemini yitiren tarihsel çevreler, çağdaş yaşam koşullarına uygun olarak yeniden kullanılabilirken, tümüyle yıkılıp yenilemek yerine bir tür koruma yoluyla kent ve kentli kültürünün yeniden kazanımını sağlayabilecektir.85

Kamu idareleri, ketleşme sürecinde sağlıklı gelişimi sağlayabilmek için yeni yerleşim alanları oluşturma görevini de yerine getirebilmelidirler. İnsanların imarlı arazi ihtiyacının karşılanamaması durumunda bir yandan kaçak yapılaşma ve işgallere kapı açılırken, diğer yandan ise, kentin gelişimi önlenmektedir.

Pendik Belediyesi tarafından gerçekleştirilen kentsel dönüşüm kapsamındaki çalışmalardan bir kısmının örneği aşağıda verilmektedir. Bu örnek de göstermektedir ki, yerel idarelerin fiziki kalkınmayı sağlayabilecekleri önemli imkanları bulunmaktadır.

Pendik kentsel Dönüşüm Uygulaması:

83 DÜNDAR, Özlem, Kentsel Dönüşüm Uygulamalarının Sonuçları zerine Kavramsal Bir Tartışma, Kentsel Dönüşüm Sempozyumu, Yıldız Teknik Üniversitesi Yayın Merkezi, İstanbul 2003, sf:66-67 84 BİRSEL, Güven S. Ve diğerleri, Değişim-Dönüşüm Sürecinde Kimlik Arayışları ve Kentsel Yenileşme Kavramı, Kentsel Dönüşüm Sempozyumu, Yıldız Teknik Üniversitesi Yayın Merkezi, İstanbul 2003, sf: 55 85 BİRSEL, Güven S. Ve diğerleri, a.g.e. sf: 55

Page 45: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

45

Pendik Belediyesi’nde 1994 yılında göreve gelen yönetim, ilçenin dönüşümünü sağlamak amacıyla bir dizi tedbir almış ve uygulamıştır. Pendik’in 1994 başlarında durumu şu şekildedir.

1994 yılında tahmini nüfusu 320.000 civarında olan ilçenin asfaltı yapılmış anaarter yolların toplam uzunluğu sadece 4 km.dir. Mevcut cadde ve sokakların ise % 19’unda asfalt bulunmaktadır. Mahalleler arası ulaşım, dar ve çoğu asfaltsız yollarla sağlanmakta ve özellikle kuzey ve batı mahallelerine ulaşım şartları çok kötü durumdadır.

İstanbul genelinde olduğu gibi Pendik’te de su en önemli problemlerden birisidir. İlçenin % 49’unda su şebekesi döşenmiş olup, diğer bölgelerde tankerlerle su verilmektedir. “Su Durağı” levhası bir espri değil, 1994 öncesi Pendik’in içler acısı halinin göstergesidir. Su şebekesi olan bölgelerde ise İSKİ’den kaynaklanan sürekli su kesintilerinin yanı sıra, basınç olmadığı için, su şebekesi bulunan çok katlı binaların üst katlarında da susuzluk yaşanmaktaydı.

İlçenin % 39.49’unda atık su kanalı bulunmaktadır ve geri kalan bölgelerde fosseptik çukurları ve bu çukurlarda biriken atıkları toplayan vidanjörler bulunmakta idi. Mevcut dere yataklarından su yerine fosseptik akmakta, halk sağlığını ciddi anlamda tehdit etmekteydi.

İlçenin yerleşim alanı olan deniz ile TEM arasındaki bölgenin % 60’ı planlı idi ve dolayısıyla % 40’lık alanda plan bulunmadığından, kontrolsüz yapılanma için uygun şartlar bulunmakta ve gecekondu baskısı yaşanmakta idi. Hazine arazileri hızla işgal edilmiş ve ilçe gecekondu kenti görünümüne bürünmüş olup, 9881 gecekondu bulunmaktaydı.

İlçenin güneyi Marmara Denizi, doğusu Sabiha Gökçen Hava Alanı ve Kuzeyi de TEM ile doğal olarak sınırlandırıldığından, kontrolsüz yapılaşma Aydos Ormanlarının bulunduğu batı bölgelerine ve TEM’in güney batısında yer alan 2.5 milyon metrekarelik mera alanına doğru yayılmaktaydı.

Aydos ve Esenyalı bölgeleri, şehir gelişmişliğinin çok gerisinde kalmış, adeta içine kapanık yerleşim bölgeleri halinde yapılaşmaya sahne olmuş idi. Bu bölgelerin gerek ilçe içi ve gerekse diğer ilçelerle bağlantısı bulunmadığı gibi, alt yapı yatırımları da yok denecek seviyedeydi. İlçenin içinde ama ilçeden kopuk bu yerleşim alanlarında yaşanan yoğun problemler bölgelerin hassaslaşmasına ve sosyal-toplumsal huzursuzlukların kolaylıkla gelişebileceği potansiyel şartların oluşmasına sebep olmuştu.

1994 yılında yönetime gelen yeni kadro bu şartlar altında şehrin acil problemlerini şu şekilde belirlemiştir.

1-Alt yapı yatırımları süratle tamamlanmalıdır. 2-Gecekondulaşmanın yaşandığı kuzey-batı bölümüne yönelik tedbirler alınmalıdır. 3-Aydos ve Esenyalı bölgelerinin ilçe içi ve diğer ilçelerle ulaşımı sağlanmalıdır. 4-Şehrin merkezine yönelik yığılmanın önlenmesi ve gelişimin diğer mahallelere

yayılması için çalışmalar yapılmalıdır. 5-Şehirde yoğun yaşanan sosyal sıkıntıların giderilmesi için bu alanda yoğun çalışmalar

yapılmalıdır. Bu kararlar kapsamında yapılan başlıca çalışmalar şunlardır. 1-Alt yapı: İlçenin su problemi tamamen çözülmüş ve diğer alt yapı hizmetlerinde de %

95’leri aşan tamamlanma oranına erişilmiştir. 2-Kontrolsüz yapılaşma: Aydos ormanlarına doğru ilerleyen ve mera alanında

yoğunlaşan gecekondulaşmanın önlenmesi ve buraların potansiyel gecekondu alanı olmaması için Yayalar Toplu Konut Alanı Projesi yapılmıştır. Bu kapsamda, öncelikle arazinin mera vasfından çıkarılarak hazine adına tescili sağlanmıştır. Hazineye geçen alan ardından Arsa Ofisine geçmiştir.

2.5 milyon metrekarelik alanda 8.000 dairelik Toplu Konut planları yapılmış ve ardından bu arazinin bir bölümü bir milyon Dolara Arsa Ofisinden belediyece satın alınmıştır.

Page 46: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

46

Belediyece alınan yerler yapı kooperatiflerine satılmak suretiyle 9 milyon Dolar gelir elde edilmiştir.

Bu çalışma sayesinde; a-İşgal ve gecekondulaşma durdurulmuş, b-Belediye 8 milyon Dolar kaynak elde etmiş, c-Dünya standartları üzerinde donatı alanına sahip yeni bir kent doğmuştur. Yeşil alan

oranı % 19.4, toplam donatı alanı oranı ise % 54 seviyesindedir. 3-Aydos ve Esenyalı bölgeleri anaarter yollarla ilçe merkezine ve diğer mahallelere

bağlanırken, aynı zamanda yakın oldukları diğer ilçelere de bağlanmış ve böylece kendi içine kapanık yapılaşma kırılmıştır.

Bu bölgelerde alt yapı çalışmaları süratle devam ederken, diğer yandan da kentsel dönüşümün gerçekleştirilmesi için 1.200 dairelik Şeyhli-Hilal konutları yapılmıştır.

4-İlçe merkezindeki yığılmanın kanatlara çekilebilmesi ve diğer mahallelerde de gelişimin sağlanabilmesi için her mahallede “Prestij Caddeleri” uygulaması başlatılmış, her türlü alt yapının bulunduğu bu caddeler, mahallelerin yeni cazibe alanları olarak, önemli değişim geçirmişlerdir. İnşaat malzemeleri, hurdacı ve benzeri işyerlerinin yerini kaliteli malların satıldığı ticarethaneler almaya başlamıştır.

5-İhtiyaç sahiplerine yönelik yoğun yardım kampanyaları düzenlenirken, belediyece yapılan Aşevi sayesinde her gün 1.500 kişiye sıcak yemek verilmiştir.

Bütün bu çalışmalar yapılırken, yeni gecekondu yapımına kesinlikle müsaade edilmediği gibi, İmar Uygulamaları yoluyla tapulandırma ve yapılan sosyal konutlar ve gecekondu önleme bölgeleri ile de gecekondu sayısında 1.800 civarında azalma gerçekleşmiştir.

Küresel rekabet ve kentlerimizde dönüşüm: Yerel kalkınma Yönetimi yaklaşımı doğrultusunda fiziksel kalkınmanın sağlanması için

yapılması gereken çalışmalardan birisi de kentlerimizin küresel rekabete hazırlanmasıdır. Günümüzde dünyada iki trend gözlenmektedir. Küreselleşme ve yerelleşme. Bir yandan

ulusal sınırlar eski anlamını yitirirken, diğer yandan da yerel değerler hızla ön plana çıkmaktadır.

Küreselleşen dünyada kültürel ve ticari ilişkilerde artık şehirler merkez haline gelmekte ve bu değişime ayak uydurabilen şehirler bir yandan şehir halkının ekonomik refahının artmasını sağlarken, diğer yandan da ülkelerinin gelişiminde önemli bir rol oynamaktadır. Uluslar arası finans ve ticaret kuruluşlarının yer aldığı küresel kentler, dünya ticaretinin yönlendirildiği merkezler olmaktadır.

1- Küresel kentler küresel ekonomi için komuta merkezleri olarak gelişmişlerdir. 2- Küresel kentler mali ve uzmanlaşmış hizmet firmaları için kilit yerlerdir. 3- Küresel kentler gelişmekte olan sanayilerin üretim ve yenilik bölgeleridir. 4- Bu kentler mali ve hizmet sektörlerinin ürünlerinin alındığı, satıldığı veya başka bir şekilde elden çıkartıldığı pazarlardır.86 Kentlerimizin küresel yarışta geri kalmamaları için, onların küreselleşme sürecine

hazırlanması gerekmektedir. Özellikle İstanbul gibi mega kentlerimiz küresel kent olabilme potansiyeline sahiptirler.

Türkiye’nin de küreselleşme sürecinde en önemli şehri İstanbul’dur. İstanbul, bir yandan tarihi geçmişi ve doğal güzelliği, diğer yandan ise ulaşım akslarındaki stratejik konumu ile bu yarışta önemli avantajlara sahip görülmektedir.

İstanbul’un küresel yarışta söz sahibi olabilmesi için gecikmeden alınması gereken ilke kararları vardır. Bu gün şehrimizin fiziki kayıpları önemli oranda geri kazanılmıştır. Özellikle Başbakanımız Recep Tayyip ERDOĞAN döneminde başlatılan çalışmalar ve hazırlanan projelerin hayata geçmesi ile İstanbul çöp-çamur-çukur problemlerini çözmüş, sosyal, kültürel

86 ÖZAY, Hüma, http://www.ahenk.org/istanbul_konseyi/?Yaz=61&s=3

Page 47: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

47

ve sportif tesisleşmede önemli mesafeler kastetmiştir. Şimdi sıra, şehrimizin kültür-ticaret-finans ve turizm merkezi haline gelmesi ve ulaşım probleminin çözümündedir.

“Bu şehir arkadan gelecektir” diyor şair. Bizde de uzun yıllar böyle olmuştur. İnsanlar şehirlere akmış, şehirler alabildiğine büyümüş ve ardından kamu yönetimi (Merkezi ve yerel idareler) kendiliğinden oluşan bu yerlerin şehir standartlarına ulaşması için çaba sarf etmişlerdir. Böyle bir anlayış ile İstanbul’un küresel kent olması mümkün değildir. Bu sefer, şehir önden gitmeli ve gereken çalışmalar zaman kaybedilmeksizin gerçekleştirilmelidir.

İstanbul’un yeni gelişecek aksları planlanmalı ve planlanan fonksiyonlara göre gerekli alt yapı ve tesisler süratle yapılmalıdır. Aksi takdirde bu gün olduğu gibi şehrin trafik problemi artarak devam edecektir.

Tarihi ve doğal güzelliklerimizi yasaklayarak koruma gibi artık gelişmiş dünyanın terk ettiği zihniyet bir an önce bizde de terk edilmeli ve bu değerlerimiz kullanarak koruma anlayışıyla değerlendirilmelidir.

Bu gün Paris gibi şehirler İstanbul’un 20-30 katı fazla turist çekebilmekte iken, bu şehirlerden çok daha fazla tarihi ve doğal güzelliklere sahip olan İstanbul’un bir turizm şehri haline gelememesinin sebepleri iyi analiz edilmeli ve bu konuda konsept oluşturularak, geniş çaplı çalışmalar yürütülmelidir.

Üç tarafı denizlerle çevrili olan İstanbul’un ulaşımda denizlerinden yararlanmamasını anlamak mümkün değildir. Toplam ulaşım içinde deniz ulaşımının payı % 2.5 ve Demiryolu payı ise sadece % 1.2’dir. Metro ve tramvay yatırımları sayesinde demiryolu dışındaki raylı sistemin ulaşımdaki oranı % 4.5 seviyelerine çıkarılmıştır. Deniz ve demiryolu ulaşımının artırılması hem ekonomik ve hem de etkin çözüm yoludur ve bunun gerçekleştirilmesi sanıldığı kadar zor değildir.

İstanbul’un problemlerinden biri de kent yenilenmesidir ve bu alanda özellikle deprem riski de göz önüne alınarak acilen yapılması gereken çalışmalar bulunmaktadır ve bu çalışmalar için yerel ve merkezi idarenin işbirliği kaçınılmazdır.

Şehrimizin problemlerinin çözümü ve küresel yarışta yerini alabilmesi için öncelikle tüm İstanbulluların İstanbul’a sahip çıkmaları gerekmektedir. Bunun yolu da katılımcı bir yönetim anlayışı sergilenmesi ve kentin tüm paydaşlarının karar alma ve uygulamaya katılımlarının sağlanması gerekmektedir.

2-Ekonomik Kalkınma Yerel ekonomik kalkınmadan amaç; kent ekonomisinin, ticaretinin ve istihdam

sahalarının geliştirilmesi yoluyla refah artışının sağlanmasıdır. Kentler, içinde yaşayanların geçimlerini sağlayabildikleri mekanlar olabilmelidir. Özellikle günümüzde gelişen, değişen ve karmaşıklaşan ekonomik hayat karşısında, tarafların birlikte karar amaları ve uygulamaları yoluyla kentlerimizin ekonomik gelişimleri sağlanmalıdır. Bu konuda en önemli görev de, kent yönetimlerine, yani belediyelere düşmektedir.

Ülkemizde belediyeler “930 yılından 2004 yılına kadar 1580 sayılı Belediye Kanunu’na göre çalışmışlardır. 2004 sonundan itibaren ise 5272 sayılı Belediye Kanunu yürürlüğe girmiştir. Belediye Kanunu, belediyelerin görev ve yetkilerini düzenlediği için, belediyelerin kent ekonomisinin geliştirilmesi amacıyla yapacakları/yapması gereken çalışmalar da Belediye Kanunu’nun çizdiği sınırlar çerçevesinde olacaktır. Bu gün yürürlükte olan 5272 sayılı Belediye Kanunu’nun belediyelerimize kent ekonomisinin geliştirilmesi için verdiği yetki ve görevleri değerlendirmeden önce, yürürlükten kalkan 1580 sayılı Belediye Kanunu’nun değerlendirmesi yerinde olacaktır. Çünkü, belediyelerimizin bu alanda bu güne kadar etkin olamayışının temel sebeplerinden birisi de yasal sınırlamalardır.

1580 sayılı Belediye Kanunu’na göre belediyelerin kent ekonomisine yönelik görev ve yetkileri:

Page 48: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

48

Yürürlükten kaldırılan Belediye kanunu, belediyelere bir çok ekonomik değeri olan yatırım görevi vermekteydi. Bu görevler şunlardır:

Barsakhane yapmak (15/40) Meydan ve Pazar yerleri yapmak (15/42) Toptancı halleri açmak (15/58) Borsa bulunmayan yerlerde zahire pazarları ve ardiyeleri açmak (15/60) Soğuk hava depoları, kar kuyuları, süthaneler tesis etmek (15/61) Mahrukat pazarları ve ardiyeler yapmak (15/62) Mahsulat ve masnuat sergi ve panayır yerleri açmak (15/63) Mezat salonları açmak (15/64) Un ve inşaat malzemeleri fabrikaları açmak (15/65) Belediye fırınları açmak (15/66) İşçiler, sanat ve mesai erbabı ve alelumun müstahdemler için iş kalemleri ve

idarehaneler tesis etmek (15/73) Teştithane tesisatı ve çöpleri, paçavra ve kemikleri toplama teşkilatı yapmak (19/B) 1930 tarihli Belediye Kanunu’nda belediyelere verilen ve bölgenin iktisadi

kalkınmasında payı bulunan bu görevlerden bazıları, aradan geçen süre içinde, özellikle özel sektörün gelişmesi ve bu alanlarda faaliyet göstermesi ile anlamını yitirmiştir. Teştithane, kar kuyuları, barsakhane gibi yatırımlar anlamsızlaşırken, bazı yetkiler de merkeze taşınmıştır. Örneğin, “İşçiler, sanat ve mesai erbabı ve alelumun müstahdemler için iş kalemleri ve idarehaneler tesis etmek” gibi yerel kalkınma açısından belediyelere öneli yetki veren bu madde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde İş ve İşçi Bulma Kurumu veya İŞKUR aracılığı ile yürütülmektedir. Bu hükme dayanarak faaliyette bulunmak isteyen Keçiören Belediyesinin bu girişimi İçişleri Bakanlığınca yetkinin İş ve İşçi Bulma Kurumunda olduğu gerekçesiyle uygun bulunmamıştır.87 Buna mukabil, kanaatimizce, belediyeler bu maddeye istinaden İşçiler, sanat ve mesai erbabı ve alelumun müstahdemler için iş kalemleri ve idarehaneler tesis etmekle iştigal edebilirler.

Belediyeler elbette iş ve işçi bulma kurumu değildir, fakat bu maddeye istinaden bölge esnafının, küçük ve orta ölçek işyerlerinin, yeni girişimcilerin ihtiyacı olan ve olması durumunda yerel ekonomiye önemli katkı sağlayacak ortak ofisler kurarak kullanıma sunabilirler.

1580 sayılı Belediye Kanunu incelendiğinde; yasa koyucunun belediyelere kent ekonomi ve ticaretinin geliştirilmesi için yetki ve sorumluluk vermeye yanaşmadığı görülmektedir. Belediyelerin görevleri arasında kentin ekonomik hayatının geliştirilmesi yönünde bir sorumluluk bulunmamaktadır.

Her ne kadar söz konusu yasa da belediyelere kentin ekonomik hayatının geliştirilmesi yönünde bir sorumluluk verilmemiş ve bu konuda yetki ve sorumluluğun merkezi idare tarafından kullanılması yaklaşımı kabul edilmiş ise de, belediyelerin bu alanda yapabilecekleri bir çok hizmet bulunmaktaydı.

1580 sayılı Belediye Kanunu’nun 15. maddesinde tek tek sayılan görevlerin yanı sıra yine Kanunun 19. maddesinde ise şu hüküm bulunmaktaydı: “Belediye idareleri, kanunun kendilerine tahmil ettiği vazife ve hizmetleri ifa ettikten sonra belde sakinlerinin müşterek ve medeni ihtiyaçlarını tesviye edecek her türlü teşebbüsatı icra ederler.”

Belediye Kanununun 19. maddesi, belirli şartlar dahilinde belediyelere geniş hak tanımaktaydı. Burada şart, kanunların kendilerine verdiği görevleri yapmış olmalarıdır. Mecburi görevleri yerine getiren belediyeler, ayrıca kanunda sayılmamış olsa bile kenti ve kentliyi ilgilendiren ortak ve medeni (Şehirsel) ihtiyaçları giderecek her türlü girişim ve etkinlikte bulunabilirlerdi.

87 AYTAÇ, Fethi, Belediye Kanunu,sf: 401

Page 49: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

49

Bu yetkiye istinaden belediyeler, özel durumlar gerektiriyor ise, yerel halkı ilgilendiren kimi hizmetler özel kesim tarafından yapılmıyor veya yetersiz ve niteliksiz yapılıyorsa o hizmetleri yapabilme yetkisine teorik olarak sahip görülmekteydi. Öte yandan belediyeler, sadece özel kesimin boşluğunu doldurmak için değil, onu yönlendirmek için de girişimde bulunabilir (örneğin fiyatları düzene koymak için et ve ekmek üretmek gibi), ayrıca kamu yararı bir hizmetin yapılmasını gerektiriyorsa (tiyatro, sinema gibi) o alanlarda da faaliyette bulunabilirlerdi.88.

Uygulamaya bakıldığında belediyelerin bu yetkiyi genelde şirket kurmak şekilde kullandıkları görülmektedir. Sermayesi belediyeye ait şirket kurulması veya var olan bir şirkete ortak olunması yoluyla ticari faaliyette bulunmak, bir çok belediye için gerekli görülmüş olmalı ki, belediyeler çok sayıda şirket sahibi olmuşlardır. Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 23 şirketi vardır.

Belediye şirketleri, halka ucuz ekmek sunmak veya ekmek fiyatını dengelemek için Halka Ekmek Fabrikaları kurmaları, üreticiden tüketiciye uygun şartlarda ihtiyaç malzemeleri temini için Tanzim Satış Mağazaları açılması, belediye işlerinde kullanılan asfalt, bordur, tretuvar ve benzeri malzemelerin üretim tesislerinin kurulması, kültür-sanat faaliyetleri için organizasyonlar yapacak şirketler kurulması gibi yöntemler bulunmaktadır.

Belediyeler, kendilerine göre belki haklı görülecek sebeplerle şirketler kurmuşlarsa da, bu tür ekonomik girişimlere yönelik ciddi tenkitler de olmuştur. Bu tenkitleri şu şekilde özetlemek mümkündür:

*Şirketler Türk Ticaret Yasası’na göre hizmet verseler de, yönetimlerinin yapısı itibariyle tamamen belediyelerin denetimi altına girmektedirler. Bunun sonucu olarak yönetimlerin, hizmetin gerektirdiği biçimde ve piyasa ekonomisinin şartlarına uygun olarak bağımsız karar alabilmeleri güçleşmektedir. Bu bakımdan bu kuruluşların sunduğu hizmetlerde etkinlik sağlamanın zor olduğu gözlenmektedir.89

*Belediye şirketleri, gerek başkan ve gerekse belediye meclis üyeleri,bu şirketleri halka daha hızlı ve etkin hizmet sunmak değil, yakınlarının iş olanağına kavuşacakları bir yer olarak değerlendirmektedirler.90

*Bazı belediyeler kurmak istediği şirketle ilgili fizibilite etüdünü yapmadan, hatta kurulacak şirketle ilgili hedef bile tayin etmeden, sadece tavsiyelere uyarak bu yönde karar almaktadır.91

*Belediye şirketlerinin yolsuzluğa kapı açtığı92, siyasi çıkar için kullanıldığı gibi eleştirilerin yanı sıra, kuruluş amacına yönelik eleştiri de yapılabilir.

Belediye şirketleri, ya o bölgede üretilemeyen ve kamu hizmeti açısından önem arz eden mal ve hizmetlerin üretilmesi ya da piyasada oluşan tekelleşme ve benzeri dengesizlikleri önlemek amacıyla kurulmalıdır. Çünkü, belediyeler, ticari faaliyet için değil, kamu hizmeti sunmak için kurulmuştur. Buna mukabil, bazı yörelerde gerekli olan bazı işletmeler, kent yatırımcıya cazip gelmediği için kurulamayabilmektedir. Belediyeler, bu ihtiyacı karşılamak için şirket kurulması yoluna baş vurabilirler.

Yerel Ekonomik Kalkınma kapsamında belediyelerin şirket kurmaları doğru bir karar değildir. Özellikle özel sektörün geliştiği günümüzde belediyeler bizzat ticarete girmeyi tercih etmemelidirler. Yerel ekonomik kalkınma, belediyelerin ticaret yapmaları değil, kentlerindeki ticareti geliştirici çalışmaları yapmasını kapsamalıdır. Buna karşılık, kısa dönemde serbest

88 TORTOP, Nuri, “Yerel Yönetimler ve Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler”, Çağdaş Yerel Yönetimler, Cilt: 7, Sayı: 1, sf: 76 89 YETER, Enis, “Yerel Yönetimlerin Ekonomik Teşebbüsleri”, Demokrasi Gündemi, Sayı: 18 90 ERTEN, Metin, Nasıl Bir Yerel Yönetim, Anahtar Kitaplar yayınevi, İstanbul 1999, sf:170 91 DÖNMEZ, Mustafa, Belediyelerin Şirket Kurmaları ve Kurulmuş Şirketlere Ortak Olmaları, Beklenen Mahalli İdareler Dergisi, Haziran 1996, sf: 65 92 DPT, Yerel Yönetimler özel İhtisas Komisyonu Raporu, http://ekutup.dpt.gov.tr/yerelyon/

Page 50: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

50

girişimciler eliyle gerçekleştirilemeyecek ama ekonomik açıdan bölgede yer alması gereken bir hizmet/ürün eksiği sebebi ile şirket kurulması düşünülebilir. Buna mukabil, bu yolun denenmemesi, onun yerini serbest girişimciyi bölgeye çekmenin yolu aranması daha doğru bir karar olacaktır.

5393 sayılı Belediye Kanunu’na göre belediyelerin kent ekonomisine yönelik görev ve yetkileri:

5393 sayılı Belediye Kanunu’nda belediyelere kent ekonomisi ve ticaretinin geliştirilmesi bir görev olarak verilmiştir. Yasanın 14. maddesine göre belediye; “ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar.” Yine aynı Yasanın 15. maddesine göre; “İl sınırları içinde büyükşehir belediyeleri, belediye ve mücavir alan sınırları içinde il belediyeleri ile nüfusu 50.000’i geçen belediyeler, meclis kararıyla; turizm, sağlık, sanayi ve ticaret yatırımlarının ve eğitim kurumlarının su, termal su, kanalizasyon, doğalgaz, yol ve aydınlatma gibi alt yapı çalışmalarını faiz almaksızın on yıla kadar geri ödemeli veya ücretsiz olarak yapabilir veya yaptırabilir, bunun karşılığında yapılan tesislere ortak olabilir; sağlık, eğitim, sosyal hizmet ve turizmi geliştirecek projelere İçişleri Bakanlığının onayı ile ücretsiz veya düşük bir bedelle amacı dışında kullanılmamak kaydıyla arsa tahsis edebilir.”

Bu yasa ile belediyeler, kent ekonomisinin ve ticaretinin gelişrtirilmesi için çalışmalar yapacakları gibi ayrıca teşvik olarak değerlendirilecek çalışmalar da yapabilmektedir. Yasa’nın 15. maddesinde belediyelere tanına bu teşvik yetkisinişu şekilde özetleyebiliriz:

a-Altyapı yatırımı yolu ile teşvik Bu teşvik, aşağıda belirtilen alanlar için mümkündür. *Turizm *Sağlık *Sanayi ve Ticaret Yatırımları *Eğitim Kurumları Bu Kurumların şu tür alt yapılarını belediye yapabilir. *Su *Termal Su *Kanaizasyon *Doğalgaz *Yol *Aydınlatma *Vb. Bu yatırımları aşağıda belitrtilen şekilde yapabilir: *faiz almaksızın on yıla kadar geri ödemeli *ücretsiz olarak yapabilir *Yapılan tesislere alt yapı yatırımları karşılığı ortak olabilir. b-Arsa tahsisi yoluyla teşvik: Aşağıda Belirtilen yatırımlara arsa tahsisi yapılabilir: *sağlık, *eğitim, *sosyal hizmet *Turizm Arazi tahsisi şu yollarla yapılabilir: *İçişleri Bakanlığının onayı ile ücretsiz *İçişleri Bakanlığının onayı ile düşük bir bedelle. 5393 sayılı Belediye Kanunu ile artık belediyeler kentlerin ticaretinin ve ekonomisinin

geliştirilmesinden sorumlu kuruluşlar arasında yer amaya başlamıştır. Bu düzenleme, belediyelerin klasik yönetim yaklaşımında köklü değişimlere imkan hazırlamaktadır. Belediyelere “kent ekonomisi ve ticaretinin geliştirilmesi” gibi genel bir ifade ile görev

Page 51: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

51

verilmesinin yanı sıra, 15. madde ile de sınırlı da olsa teşvik imkanları tanınması, yerel ekonominin geliştirilmesi için yapılacak çalışmalarda belediyelerin etkili bir aktör olmasını sağlamaktadır.

Belediyelerin öncelikle işverenlere yönelik bakış açılarını değiştirmeleri gerekmektedir. Bu konuda dönemin MÜSİAD Başkanlığı yaptığı dönemde Ali Bayramoğlu’nun şu feryadına kulak verilmelidir:

“Mahalli İdareler iş alemini yumurtlayan güzel bir tavuk olarak görüyor. Sürekli kendisine kaynak veren, tepesine vurduğunda ruhsat arası alan, yeri geldiğinde cezayı basan, iş yamadan önce arsayı ona en yüksek fiyatla satabilen, arsayı sattıktan sonra emlak vergisi ile, para ihtiyacı olduğunda ise cezalarla ondan sürekli kaynak sağlayan yumurtlayan bir tavuk gibi görüyor. Bu yanlış bir uygulama.

1991 senesinde 51 iş adamı ile Hannover Fuarına gittik. O gezide Hannover Ticaret Odası’nda bir toplantı yapmıştık. Aachen Belediye Başkanı da toplantımıza katılmıştı. Aachen bölgesini bilmeyenler için söyleyeyim; Hollanda, Belçika ve Almanya’nın hududunda merkezi bir bölgedir. Çok büyük bir organize sanayi bölgesi ve normal sanayi siteleri olan bir yerdir. Aachen Belediye Başkanı dedi ki: ‘Biz Türklerle iç içe yaşayan bir ülkeyiz. Dolayısıyla Türk sanayici ve işadamları bize gelsin. Arsanız bedava, alt yapınız hazır, elektriğiniz, suyunuz, neyiniz varsa hepsi oraya çekilmiş durumda. Yeter ki gelin buraya yatırım yapın.’93

Belediyelerin görev ve yetkilerinin belirlendiği Belediye Kanununa (Gerek yürürlükten kalkan 1580 sayılı Yasa ve gerekse yürürlükte olan 5393 sayılı Yasa) ve belediyelere diğer kanunlarla verilmiş görevlere bakıldığında, ekonomi ve ticaretin gelişmesi açısından belediyelerin yapabilecekleri veya yapmamaları durumunda ekonomi ve ticareti olumsuz etkileyecek birçok görevler bulunmaktadır. Bu görevlerin başlıcaları ve yapılmaması ya da yetersizliği durumunda ekonomi ve ticarete olumsuz etkileri şunlardır:

a-Planlama ve imar: İmar planları konut, donatı ve benzeri diğer fonksiyonlarla ilgili olduğu gibi sanayi ve

ticaretle ilgili de düzenlemeleri içermektedir. Kent planlarında sanayi için ayrılan alanların yer seçiminde isabetlilik oranı, bu yerlerin yapılanması için getirilen sınırlamalar, bu yerlerin çevresinde yer alan diğer fonksiyonlar gibi özellikler, söz konusu şehirde sanayinin gelişip gelişmemesine etki eden faktörler arasında yer almaktadır.

*Dönüşüm: Kentlerin büyümesine ve çevre hassasiyetinin artmasına paralel olarak sanayinin kentin dışına çıkması gibi bir trend yaşanmaktadır. Bu da sanayinin eskiden bulunduğu yoğun bölgelerde çöküntü alanlarının oluşmasına ya da kentin ekonomik gelişimi göz önüne alınmadan ikamete yönelik yapılaşmalara sahne olmaktadır. Oysa, hizmet sektörünün gelişmesine paralel olarak kent merkezleri ile kent çeperlerinde önemli değişimler ve talep farklılaşmaları yaşanmaktadır. Bu yerler alış veriş merkezleri, kafeterya ve benzeri hizmet sektörü ve şirket ofisleri olarak talep edilmektedir.

Sanayinin kentlerin dışına taşınması, kuruluş aşamasında kent dışında iken kentlerin kontrolsüz büyümesi sonucu ikamet alanları arasında kalmış sanayinin bu bölgeleri terk etmesi ile oluşan alanların, kentin ekonomik talep ve gelişimi doğrultusunda yeniden planlanması gerekmektedir. Bu planlamada ise, gelmesi önerilen fonksiyonların yapılaşma talepleri dikkate alınmalıdır. Hizmet sektörü, ofisler, finans sektörü ve benzeri fonksiyonların yapılaşma talepleri de farklıdır. Kimileri alana yayılmayı ve çok katlı yapılaşmamayı gerektirirken, kimileri için ise tabanda dar kalmak ve çok katlı yapılaşma mümkündür.

*İskan ve Ruhsat: Ülkemizde ne yazık ki planlar hep arkadan gelmektedir. Bunun tabi neticesi olarak da binaların ruhsatlandırılması, iskan almaları ciddi bir problem doğurmaktadır. Hele günümüzde küreselleşme ve AB sürecinde sanayicinin uluslar arası 93 BAYRAMOĞLU, Ali, Pendik Yerel Kalkınma Platformu, Pendik Belediyesi Yayınları, İstanbul 2004 sf: 45-46

Page 52: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

52

ortaklıklara girmeye başlaması ile beraber bu kanuni formalitelerin önemi daha da artmıştır. Bunun yanı sıra, yeni düzenlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 184. maddesine göre “yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmü yer almaktadır. Bu da, bir çoğu ruhsatsız-iskansız yapılarda bulunan sınai kuruluşları ile ilgili önemli bir problemi gündeme getirmektedir. Belediyelerin aciliyetle bu soruna planlama ve imar uygulamaları aracılığı ile çözüm geliştirmeleri gerekmektedir.

Plansız ve imara aykırı yapılanmaların ekonomi ve ticarete olumsuz etkileri arasında haksız rekabete yol açması bir başka olumsuzluktur. Planlı alanda ve imara uygun yapı yapmak isteyen girişimcinin önüne bir çok bürokratik formalite ve yüksek bedeller çıkarken, mevzuata aykırı yapılaşmaya gidenler ise bu bedelleri ödemedikleri için sıkıntılar yaşanmaktadır.

*Gecekondulaşma baskısı: İmar uygulamalarında görülen yanlışlıklar ekonomi ve ticaretin gelişimini olumsuz etkilemektedir. Sanayi bölgelerinin etrafını kuşatan gecekondulaşma ve kaçak yapılar, bir süre sonra bölgede güvenlik riskleri oluşturduğu gibi, sanayinin potansiyel gelişme alanlarını da yok etmektedir. Sanayi için ayrılan bölgelerin imar denetimlerinin yetersizliği sebebiyle hızla konutlaşma temayülünde olması da bir başka olumsuzluk faktörüdür.

*Ulaşım planlaması: Planlama çalışmaları kapsamında yapılan ulaşım planlamasında önceliğin ikamete verilmesi, sanayicinin ürün ulaştırmasının düşünülmemesi ya da planlanma ile uygulamada öncelikli olmaması sebebiyle ürünlerin ulaşımı zorlaşmakta, daha yüksek nakliye bedellerine sebep olmaktadır. Bu da sanayicinin rekabet kabiliyetini kısıtlamakta ve dolayısıyla gelişimini olumsuz etkilemektedir. Bütün kentlerde pazarlanmakta olan bir çok malda, aynı üretim maliyetinin sağlanması durumunda, en ucuz ulaşım maliyetine sahip olan kentler, ürünlerini pazarlama açısından piyasadan en büyük payı kapabileceklerdir.94

*Yanlış bölge seçimi: Kamu idarelerinin planlama ve imarda sergiledikleri yanlışlıklar arasında yanlış bölge seçimlerine göz yumulmasının sebep olduğu yetersiz alt yapı problemi de bulunmaktadır. Kentin bazı güzergahları kenarında yükselen aşırı yoğunluklu yapılar sebebiyle bir süre sonra ulaşım durma noktasına gelmekte ve ticari hayatı felç etmektedir. İstanbul’un Maslak, Kozyatağı ile Kavacık bölgelerinde görülen yanlışlıklar bu konunun çarpıcı örnekleri arasında bulunmaktadır.

*Nazım planlara aykırılıklar: Planlama ve İmar konularında yaşanan stratejik yanlışlıklar arasında Belde Belediyelerinin bazılarında gözlenen yanlış tutumlar da yer almaktadır. Üst ölçekli planlara uyulmadan hazırlanan imar uygulama Planları sebebi ile, çarpıcı aykırılıklar yaşanmaktadır. Konut, sanayi, tarım, turizm, ulaştırma gibi yerleşme ve arazi kullanım kararlarını etkileyen Çevre Düzeni Planları ile bu planlara uygun olarak hazırlanan ve yine arazilerin genel kullanım biçimlerini belirleyen Nazım İmar Planlarında öngörülenlere aykırı olarak yapılan Uygulama İmar Planları ile kentin geleceği ile ilgili hesaplamalar alt üst edilmektedir. Örneğin, İstanbul 1/50.000 ölçekli Nazım İmar Planında kentin sanayi alan ihtiyacını karşılamak için ayrılan bölgelerden birinde bulunan belde belediyesi,kendi belediye meclisinden çıkardığı İmar uygulama Planları ile bu bölgeyi konut alanına çevirebilmektedir ve bu yaşanmış bir örnektir.

b-Altyapı: Altyapının kalkınmada taşıdığı önem, bir önceki bölümde açıklanmıştır. Burada, örnek

olması için Pendik Belediyesinin iki uygulaması örnek olarak verilecektir. Örnek 1: Prestij Caddeleri: Altyapının sağlıklı biçimde yapıldığı yerlerde kentin

ekonomik yapısında gözle görülür iyileşmeler görülmektedir. Örneğin; Pendik’te uygulanan Prestij Caddeleri” uygulaması ve bu uygulamanın sonucunda yaşanan gelişmeler ilginçtir.

94 CERİTLİ, İsmail, Yargı yayınevi, Ankara 2003, sf: 165

Page 53: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

53

İlçe merkezindeki yığılmanın kanatlara çekilebilmesi ve diğer mahallelerde de gelişimin sağlanabilmesi için her mahallede “Prestij Caddeleri” uygulaması başlatılmıştır. Uygulama kapsamında dar yollar genişletilmiş, yayaların rahatlıkla yürüyebileceği genişlikte kaldırımlar yapılmış, yollarda asfalt yarine parke taşı veya granit taş uygulamasına gidilmiş, yolların su, kanal, telefon, doğalgaz, yağmursuyu kanalları ve benzeri alt yapıları tamamlanmış ve aydınlatılması gerçekleştirilmiştir. Bir süre sonra her türlü alt yapının bulunduğu bu caddeler, mahallelerin yeni cazibe alanları olarak, önemli değişim geçirmişlerdir. İnşaat malzemeleri, hurdacı ve benzeri işyerleri bu bölgeleri hızla terk etmeye, yerini kaliteli malların satıldığı ticarethaneler, hizmet sektörüne yönelik işyerleri almaya başlamıştır.

Örnek 2: Kentsel Gerilimin azaltılması: 1994 öncesi, Aydos ve Esenyalı bölgeleri, şehir gelişmişliğinin çok gerisinde kalmış, adeta içine kapanık yerleşim bölgeleri halinde yapılaşmaya sahne olmuş yerlerdi. Bu bölgelerin gerek ilçe içi ve gerekse diğer ilçelerle bağlantısı bulunmadığı gibi, alt yapı yatırımları da yok denecek seviyedeydi. İlçenin içinde ama ilçeden kopuk bu yerleşim alanlarında yaşanan yoğun problemler bölgelerin ekonomik yönden ilçe ortalamasının çok gerisinde kalmasının yanı sıra hassaslaşmasına ve sosyal-toplumsal huzursuzlukların kolaylıkla gelişebileceği potansiyel şartların oluşmasına sebep olmaktaydı. Polisin gündüzleri ancak panzerlerle dolaşabildiği, adeta kurtarılmış bölge görünümünde olan bölgelerle ilgili acil çalışmaların yapılması gerekmekteydi.

1994 yılında göreve gelen yeni yönetim, bu bölgenin gelişimi için birkaç strateji belirlemiştir. Bunlar; bölgenin ilçe içi ve diğer ilçelerle ulaşım yönünden bağlanması, alt yapı hizmetlerinin tamamlanması, kentsel dönüşüm projesi kapsamında gecekonduların değerlendirilmesidir.

Belirlenen stratejiler doğrultusunda bölgeye geniş anaarter yollar açılarak ilçe ve civar ilçelerle bağlantıları sağlanmıştır. Yol, su, kanal, asfalt, park ve benzeri alt yapı tamamlanmış ve ayrıca gecekonduların bulunduğu bir bölge belirlenmiş ve burada toplu konut yapılarak, sosyal yapıda değişim sağlanmıştır. Bu çalışmalar sonucunda, polisin gündüzleri ancak panzerlerle dolaşabildiği bu bölgeler, bu gün ekonomik yönden canlanmanın yaşandığı, kentle bütünleşmiş, güven ve huzurun hakim olduğu yerler olmuştur.

c-İşyeri ruhsatlandırma ve denetim : Belediyelerin görevleri arasında yer alan hususlardan birisi de işyerlerinin

ruhsatlandırılması ve denetimidir. Girişimcileri olumsuz etkileyen sebepler arasında bürokratik işlemlerin fazlalığı önemli bir sorundur. Özellikle ülkemizde beyan usulünün esas alınmamış olması bürokrasiyi artıran bir unsurdur. Belediye yönetimleri, işyeri açılmasını teşvik amacıyla kanuni mecburiyet dışında hiçbir bilgi ve belgeyi mecbur tutmamayı bir ilke edinmelidir.

İşyeri denetimlerinden amaç ta ceza kesmek değil, işyeri sahibini kurallara uymaya teşvik etmek, yönlendirmek, eğitmek biçiminde gerçekleştirilmelidir. Yani, belediyenin yaklaşımı teftiş değil, denetim olmalıdır.

Ruhsat ve denetimin ekonomik gelişim açısından bir diğer önemli boyutu ise haksız rekabetin önlenmesidir. Ruhsatsız çalışan ve/veya yaptığı işle ilgili uyması gereken kurallara uymayan işyerleri diğer rakiplerine göre daha avantajlı maliyet unsuruna sahip olmakta, bu da söz konusu bölgeye ciddi girişimcilerin gelmesini engellemektedir. Özelikle esnafları çok zor durumda bırakan işportacılık ile mücadele, belediye sınırları içinde ticaretin gelişmesi açısından büyük önem arz etmektedir.

İstanbul Ticaret Odası tarafından işyerlerinde yapılan geniş kapsamlı bir ankette işyerlerinin kamu kuruluşları ile sorunlarının oranı şu şekilde çıkmıştır:95

Bağlı bulunulan ilçe belediyesi: % 17.7 Maliye/Vergi Dairesi: % 17.4

95 İTO, İşyerlerinin Kamu Kuruluşlarının uygulamalarından Kaynaklanan Sorunları Araştırması, İTO Yayınları, İstanbul 2003, sf. 22-24

Page 54: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

54

SSK: % 13.0 Bağ-Kur: % 9.9 TEDAŞ: % 8.5 Büyükşehir Belediyesi: % 6.3 İSKİ: % 6.0 Polis: % 5.1 İGDAŞ:% 2.4 Diğer: 13.4 Tablodan görüldüğü gibi, ile ilçe belediyeleri en fazla şikayet olunan kurumlardır. İlçe

belediyesi, Bşb, İski ve İgdaş aynı kategoride değerlendirildiğinde belediye ve iştiraklerinden şikayet oranı % 32.4’dür

En fazla şikayet ise bürokratik işlemlerdir. Çok fazla ve gereksiz belge istenmesi % 12.7 İşlemlerin uzun sürmesi: % 9.7 İşlemler belgeler hakkında yeterli ve net bilgi verilmemesi: % 9.6 Gereksiz yere sık sık Noter tastiki istenmesi: % 9.6 İmar, onay vb. için gereksiz yere daireler arası dolaştırma: % 9.4 Zorunlu bağış, vb: % 8.9 Çok sayıda kuruluştan belge istenmesi: % 8.4 Rüşvet-torpil vb: % 8.0 Şikayet konularının tamamına yakını bürokratik işlemlerden kaynaklanmaktadır. Oysa,

bu alanda yapılabilecek bir çok iyileştirme çalışması mümkündür. Günlük dilde bürokrasi kelimesi kırtasiyeciliği, hantal ve verimsiz çalışmayı ifade etmek

için kullanılmaktadır. Bir işi yapmak için çok sayıda iş ve işlemin gerektirdiği durumlar, bürokrasi olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımlamanın altında yatan neden, bürokratik yönetimin çok detaylı, çoğu zaman da gereksiz formalitelerle çalışıyor olmasıdır.

Bürokrasinin en önemli olumsuzlukları; ayrıntılı belirlenmiş ve değişen şartlara göre zamanında gerekli değişiklikler yapılmamış olan düzenlemeleri aynen uygulama mecburiyetinin yanı sıra, yetki devrinde yaşanan sıkıntılardır. Üst kademelerden, alt kademelere, işin gerektirdiği yetki devirleri tam yapılmamakta, üst kademe son sözü söyleyen bölüm olmakta ısrar etmektedir. Bu olumsuzluk, silsile olarak bürokratik organizasyonun en tepe noktasına kadar ulaşmakta ve çok zaman önemsiz konularda bile karar alma süreci aşırı gecikmektedir.

Sürekli formalitelere bağlı olarak çalışanlar, neyi niçin yaptıklarını sorgulamaksızın işlerini yapmaktadırlar. Pendik Belediyesi’nde yaşanan bir olay, bürokrasinin bu handikabına çarpıcı bir örnektir.

Belediyeye dilekçe vermek isteyen her vatandaş, önce ilgili birimin bağlı olduğu başkan yardımcısından havale almak zorundaydı. Oysa dilekçe vermek isteyen kişi, dilekçesini noter/posta kanalıyla yollamış olsa, başkan yardımcısı havalesi olmadan dilekçesi kayda alınmak zorundadır.

Vatandaşa zaman kaybına ve belediyede de işlem artışına yol açan bu uygulamanın nereden kaynaklandığını anlayabilmek için bir değerlendirme toplantısı yapıldı. Başkan yardımcısından havale alınmasını gerektiren bir mevzuat bulunmamaktaydı. Öyle ise bu uygulama ne zaman ve niçin başlatılmıştı? Bu sorunun cevabı, yılardır belediyede çalışan bir müdürden geldi. 1980 askeri ihtilalinde belediye yönetimini devralan subay, kurumda olup biten her şeyden haberdar olabilmek için belediyeye gelen dilekçelerin bile kendi havalesinden geçmesini şart koşmuş. Söz konusu uygulama bundan sonra teamül haline gelmiş. Çünkü, hiç kimse niçin? Sorusunu sormadığı gibi bu uygulamanın faydasını/zararını da düşünmemiş.

Page 55: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

55

Belediyelerde iş ve işlemlerin kısaltılması, asgari evrak ve işlem ile işlerin tamamlanabilmesi için süreç iyileştirme çalışmaları mutlaka yapılmalıdır. Bu konuda Pendik’te yapılan bir çalışma, süreç iyileştirmenin nasıl iş ve işlem azalttığının bir örneğidir:

Belediyede İmar durum belgesi verilme süreci incelenmiştir. Bu süreçte yapılan iş ve işlemlerin İş Akış Şeması çıkarıldığında, ortaya çıkan tablo çalışanları bile şaşırtmıştır. Hisseli arazisi bulunan bir parselin imar durum belgesi tam 41 işlemden geçerek hazırlanmaktadır.

Vatandaşın başvurusu ile başlayan süreçte İmar Müdürlüğü elemanı Harita Müdürlüğünden gerekli bilgileri şef-müdür yardımcısı-müdür ve birim kaleminden geçerek istemekte, aynı kanaldan bilgi ve belge geri gelmektedir. İşin garibi, bu işin akış şeması çıkana kadar kimse, imar durum belgesi için bu kadar çok işlem yapıldığından haberdar değildir. Çünkü, herkes sadece kendi yaptığı işi görmektedir. Yapılan çalışmalarla bu işlemler kısaltılmış ve hatta paftaların sayısallaştırıldığı alanlarda tek tuşa kadar indirilmiştir.

d-Tesisleşme ve stratejik girişimler: Belediyelerin kent ekonomisini geliştirmede başvurabilecekleri yollar arasında,

girişimcilerin kapasitelerini artırmaya imkan sağlayacak destek yatırımların yapılmasıdır. Örneğin Fuar Merkezlerinin yapılması bölgede yer alan girişimcilerin kendilerini tanıtma ve büyümelerine imkan sağlamak açısından önem arz etmektedir. Özellikle ülkemiz ekonomisinde çok önemli payı bulunan küçük ve orta boy işletmelerin gelişimi açısından fuar ve benzeri etkinliklerin önemi büyüktür.

Yüksek Planlama Kurulu tarafından 22 Aralık 2003 tarihinde kabul edilen Ulusal Ön Kalkınma Planı’nda, bölgesel kalkınma için KOBİ’lerin önemi vurgulanmakta, bu işletmelerin rekabet gücünün artırılması için alınması gereken önlemler belirlenmektedir. Buna göre, alınması gereken önlemlerin yanı sıra yerel yönetimleri ilgilendiren diğer hususlar şunlardır:

“Küçük ölçekli alt yapı yatırımlarının desteklenmesi: Bu kapsamda, hedef bölgelerdeki il idareleri, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları tarafından yürütülecek olan küçük ölçekli projeler ile bölgelerdeki yaşam koşullarının iyileştirilmesi, kamunun kullanımına açık tesislerin alt yapı kalitesinin yükseltilmesi, işletmeleri geliştirmek için ihtiyaç duyulan alt yapı inşaatlarının desteklenmesi sağlanacaktır.

Bu önceliklerle ilgili olarak dört tedbir uygulamaya konacaktır: 1-Ticaret, fuar alanları ve bu alanlara giriş yolları iyileştirilecektir. 2-Üretim tesislerinin yoğunlaştığı alanları mevcut ulaşım ağına bağlayacak yeni yollar

yapılacak ve/veya mevcut yollar iyileştirilecektir. 3-Mevcut olan atık su arıtma tesisleri ve kanalizasyon alt yapısı geliştirilecek ve/veya

yenileri inşa edilecektir. 4-Turizm ile ilgili küçük ölçekli turistik niteliğe sahip özel/kamu binalarının

iyileştirilmesi sağlanacaktır.”96 5393 sayılı Belediye Kanununa göre belediyeler, “Toptancı ve perakendeci halleri,

otobüs terminali, fuar alanı, yat limanı ve mezbaha kurmak, kurdurmak, işletmek, işlettirmek veya bu yerlerin gerçek ve tüzel kişilerce açılmasına izin vermek”le yetkilidirler. Toptancı Hali, Balıkçı Hali, Balıkçı Barınağı, Marina gibi yatırımlar, bölgede ekonomi ve ticaretin gelişiminde önemli unsurlar olarak görev yüklenmektedirler.

e-Eğitim: Ulusların zenginliğinin yaratılmasında insan sermayesinin direkt bir katkısı vardır. Bilgi

ve beceri oranı ne kadar yüksekse, çalışanların teknik gelişmeleri anlaması, uygulaması ve fayda sağlaması o kadar kolay olur.97

96 Ulusal Ön Kalkınma Planı (2004-2006) YPK 22.12.2003 tarih ve 2003/61 sayılı kararı ile kabul edilmiştir. 97 KOTLER Philip ve diğerleri; Ulusların Pazarlanması, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2000, sf:122

Page 56: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

56

Ekonomik kalkınma için fiziksel sermaye kadar beşer sermaye de önem arz etmektedir. Beşeri sermaye kavramı, kişinin ya da toplumun sahip olduğu bilgi, beceri, yetenekler, sağlık durumu, toplumsal ilişkilerdeki yeri ve eğitim düzeyi gibi kavramların tümünü ifade etmek için kullanılmaktadır. Beşeri sermaye olarak vurgulan kavram genelde eğitim yoluyla ortaya çıkmakla birlikte çalışma sürecinde yaparak öğrenme yoluyla kendiliğinden de oluşabilmektedir.98

5272 sayılı Belediye Kanununa göre (M.14) belediyeler, “Meslek ve beceri kazandırma hizmetlerini yapar veya yaptırır.”

Belediyeler, iş gücünün aranan özelliklere sahip olabilmesi için mesleki eğiti faaliyetlerini yapabilir, organize edebilirler. Bu amaçla başta İŞKUR ve KOSGEB olmak üzere, üniversiteler, meslek teşekkülleri ve iş verenlerle birlikte çalışmalar yapabilirler.

Öncelikle yapılması gereken iş gücü arz ve talep envanterinin çıkarılması gereklidir. İŞKUR ile bu kapsamda iş birliği yapılabilir ve İŞKUR bu faaliyeti finanse edebilir.

Bu çalışma ile bölgede bulunan işyerlerinde hangi nitelikte eleman ihtiyacı olduğu tespit edilecektir. İkinci amada ise işsiz kesimin özellikleri saptanacak ve bu bilgiler doğrultusunda üçüncü aşamada işsizlerin almaları gereken eğitimler belirlenecektir. Dördüncü aşamada ise KOSGEB, üniversite, meslek teşekkülleri ve iş verenlerle birlikte eğitim çalışmaları gerçekleştirilecektir.

Bu çalışmaların yanı sıra, iş arayanlara CV hazırlama ve iş görüşmesi tekniklerinin öğretildiği eğitimler de verilebilir.

Belediyelerin, ekonomik anlamda eğitim çalışmaları sadece Meslek ve beceri kazandırma ile sınırlı değildir. Belediyeler, “ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini” yapmakla görevli oldukları için, bu görev kapsamında, özellikle küçük ve orta ölçekli iş yerlerine yönelik bir dizi eğitim organize ederek, bunların kapasite artırımını sağlayabilirler. Bu alanda özellikle KOSGEB ile işbirliğine gidilmelidir.

-KOBİ’ler için AB mevzuatı ve yurt dışı fon kullanım eğitimi -İşyeri yönetim teknikleri eğitimi -İhracat-ithalat eğitimi gibi eğitimler düzenlenebilir. Ülkemizde işsizliğin önemli boyutlarda olduğu bilinmektedir. İşsizliğin temel nedeni

istihdam eksikliği ise de, diğer sebepleri arasında yetişmiş eleman eksikliği de bulunmaktadır. Bu gün bir çok işyerinin önemli oranda elemana ihtiyacı bulunmaktadır. Örneğin; ülkemizde istihdam açısından büyük katkısı bulunan tekstil sektörünün sorunlarından birisi de yetişmiş eleman eksikliğidir. Bu eksikliğin giderilebilmesi için İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği'nin (İHKİB)’in İŞKUR ile ortak yürüttüğü istihdam projesi kapsamında Pendik belediyesi ile birlikte mesleki eğitim çalışmaları başlatılmıştır.

Benzeri bir yapılanma da bölgede buluna tersaneler için söz konusudur. Pendik-Tuzla bölgesinde buluna 44 tersanede sadece kaynakçı olarak yaklaşık 2.000 kişi çalışmakta olup, bu alanda ciddi eleman sıkıntısı yaşanmaktadır. Gemi İşverenlerinin ortak girişimleri neticesinde kaynakçı yetiştirilmesi için kurs çalışmaları başlatılmış olup, girişimciler bu kursa katılımcı bulabilmek için Pendik belediyesi’nden yardım talebinde bulunmuşlardır. Bu talebin kabul edilmesi ile birlikte 3’er haftalık kurslarla ve sürekli olarak ortalama 15 kişi eğitim alıp işe başlamaktadır.

Avrupa Sosyal haklar Sözleşmesi’ne göre “Herkes mesleki eğitim için uygun olanaklar hakkına sahiptir.”99 Bu hakkın kişilere tanınabilmesi merkezi idarenin olduğu kadar belediyelerin de sorumluluğunda olmalıdır.

Ülkemizde meslek edindirme konusunda belediyelerin çabaları görülmektedir. Bunlardan birisi de İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde bulunan İSMEK’tir. İstanbul 98 KAR, Muhsin-AĞIR Hüseyin, Türkiye’de Beşeri Sermaye ve Ekonomik Büyüme, http://www.bilgiyonetimi.org/cm 99 Avrupa Sosyal haklar Sözleşmesi, http://www.avrupakonseyi.org.tr/tur/antlasma

Page 57: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

57

Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları (İSMEK), insanların genel eğitim ihtiyaçlarına cevap verebilecek, mesleki becerilerini geliştirecek, onları sadece pasif tüketici olmaktan çıkarıp aktif üretici kılacak ve iş gücü piyasasının talep ettiği nitelikli iş gücünü karşılayacak elemanların yetiştirilmesi yönünde örgün eğitimi tamamlayıcı eğitim organizasyonları yapmaktadır.100 2003-4 yıllarında 65 branşta 18.800 öğrenci eğitim almıştır.

Ankara Büyükşehir Belediyesinin ev hanımlarının üretime ve ev ekonomisine katkıda bulunmalarını sağlamak amaçlayan BELMEK Ankara Büyükşehir Belediyesi Eğitim ve Kültür Dairesi Meslek Edindirme Kursları ilk kursiyer kayıtlarını Ekim 1994 tarihinde yaptı.

BELMEK Kursları; Makina Nakışı, Biçki-Dikiş,Mefruşat, Trikotaj, Parça Birleştirme (patchwork), Beş Şiş Dantel,İğne Oyası, Sanat Çalışmaları (süsleme, bezeme, boyama, dekorasyon, hat, vitray..), Bakır, Çini, Ebru, Minyatür, Tezhip, Yorganlama, Kilim ve Ev Ekonomisi dallarında eğitim vermektedir.101

Pendik belediyesi tarafından da ev hanımlarının meslek edinmeleri, aile bütçelerine katkı sağlayabilmeleri amacıyla ipek halı kursları başlatılmıştır.

f-Yatırım Rehberliği: Belediyeler bölgelerinin yatırım önceliklerini ve fırsatlarını belirleyerek, yatırımcılara

bu yönde rehberlik hizmeti sunabilirler. Bu amaçla KOSGEB ile birlikte çalışarak bölgelerinin yatırım analizini yapabilir ve bunu yayınlayarak, yatırımcıların bilgisine sunabilir. BU bilgi, yatırım yapmak isteyen kişilerin, kenti tanıma ve onların ufkunu açma yönünden önemli bir misyon üstlenecektir.

g-Tanıtım çalışmaları: Belediyelerin yerel ekonomiyi geliştirmek için faaliyet gösterebileceği alanlardan birisi

de “Tanıtım Faaliyetleri”dir. Belediyeler, festival, kardeş şehir uygulamaları gibi etkinliklerle ilçelerinin ve ilçelerindeki ticaretin tanıtımında faal rol alabilirler.

Belediyelerin festival yapıp yapamayacakları ile ilgili bir soruşturma kapsamında İçişleri Bakanlığı-Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün görüşü bu konuda yaklaşımımızı teyit etmektedir. Söz konusu görüş, yürürlükten kalkan 1580 sayılı Belediye Kanunu’na göre belediyelerin bu hizmeti yapıp yapamayacakları ile ilgili idi. Oysa, 5393 sayılı yasa’da “Turizm ve tanıtım” faaliyetleri, belediyelerin görevleri arasında sayıldığından bu gün belediyeler bu konuda daha yetkilidir. Söz konusu görüşte şu ifadelere yer verilmektedir:

“…Belediyelerin görevlerini sayarak belirten Belediye Kanunu’nun 15. maddesinde belediyelere festival düzenleme adı altında bir görev verilmemiştir. Ancak aynı madde çeşitli fıkraları ile belediyelere, beldenin sosyal ve ekonomik kalkınma ve gelişimine yönelik çok sayıda görev verildiği gibi, 19. maddesi ile de belde sakinlerinin ortak medeni ihtiyaçlarını karşılayacak her türlü girişimde bulunmakla da yetkili kılınmıştır.

Bu nedenledir ki, özellikle turistik değer taşıyan yörelerde belediyelerin festivaller düzenlemesi yurdumuzda gelenek haline gelmiştir.”102

Görüldüğü gibi, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü, Belediye Kanunu’nun belediyelere beldenin ekonomik kalkınması ile ilgili sorumluluk yüklediği ve bu sorumluluk gereği belediyelerin festival düzenleyebileceğini kabul etmektedir.

Belediye başkanlarının kardeş şehir kapsamında ilişki kurdukları diğer ülke belediyeleriyle ilişki alanlarını kendi bölgelerindeki iş adamları arasında karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesi alanına da taşımaları mümkündür. Yurt dışına giden Başbakanların, Bakanların beraberinde iş dünyası temsilcilerini de getirmeleri gibi,belediye başkanları da resmi yurt dışı gezilerinde aynı metodu takip edebilmelidir.

h-Belediye hizmet ve yatırım harcamaları:

100 http://www.ismek.org/kurum.asp 101 http://www.ankara-bel.gov.tr/birimalt.asp?birimkategori=019 102 AYTAÇ, Fethi, Belediye kanunu, sf: 379

Page 58: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

58

Yerel ekonomi açısından bakıldığında belediyelerin gerek istihdam ve gerekse yatırım güçleriyle bölgelerinin en önde gelen kurumları arasında olduğu görülmektedir. Türkiye genelinde belediyelerin bütçeleri 15 milyar Dolardır. İstihdam açısından da belediyeler önemli kurumlardır. İştirakleri hariç belediyede çalışan personel sayısı 260.000’dir. Bu da toplam istihdamın % 1.2’sini, kamu istihdamının ise % 18’ini oluşturmaktadır. Belediyeler, bütçelerinin % 38’ini yatırım ve hizmete harcamaktadır.

Belediyelerin kaynaklarını etkin kullanımı, yerel ekonominin gelişimi açısından büyük önem arz etmekte olup,bu konuda yapılması gereken çalışmalar ve özellikle Kaynak Yönetimi konusu, “Etkin Belediye” bölümünde incelenecektir.

g-Organizasyon çalışmaları: Yerel kalkınma, yerel aktörlerin iş birliğini gerektiren bir çalışmadır. Yerel aktörlerin

ortak bir amaç doğrultusunda bir araya gelebilmesi için, ortak bir platformun oluşturulması ve koordinasyonun sağlanması gerekmektedir. Belediyeler, yasanın kendilerine verdiği “ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi” görevi kapsamında bu faaliyetleri organize etmek yetkisine sahiptirler. Hatta, böyle bir çalışmanın akademik desteğini sağlayabilmek için üniversiteler veya profesyonel danışmanlık şirketlerinden hizmet alma yetkileri de bulunmaktadır.

Belediyeler, belediye sınırları içerisinde ekonomik kalkınmada aktif görev alabilecek iş adamlarını, meslek teşekküllerini, sivil toplum örgütlerini, uzmanları ve gönüllüleri bir araya getirecek platformlar oluşturabilir ve bu platformun sekreterya hizmetini de üstlenerek çalışmaların etkinliğini sağlayabilirler. Bu kapsamda Pendik’te oluşturulan “Pendik Yerel Kalkınma Platformu” hakkında bilgi ileriki bölümlerde verilmiştir.

Yerel kalkınma ve Dünya Bankası raporu Yerel kalkınma Konusunda en önemli kaynaklardan birisi, Dünya bankası

organizasyonunda yayınlanan ve Şehirlerin Değişimi İnisyatifi grubunca hazırlanan “Yerel Ekonomi Yönetimine Giriş Raporu”dur. Söz konusu raporun öneriler kısmında özetle şu stratejiler tavsiye edilmektedir:103

Tercih 1: Yerel İş Gelişiminin Desteklenmesi Yerel ekonomik büyüklüklerin çoğu, toplum içinde mevcut olan küçük ve orta ölçekli

işletmelerden oluşmaktadır. Yerel mevcut iş kapasitesinin büyümesinin desteklenmesi yerel işlerin büyümesini sağlayacak tavsiye, destek ve kaynaklarının sağlanmasını da içermektedir. Bu stratejiler bazen iş muhafaza ve büyüme stratejileri olarak adlandırılır. Yerel ekonomiyi destekleme inisiyatifleri çok çeşitli olup, bazıları pahalı ama bazıları değildir bu kapsamdaki bazı projeler :

- Ticareti koruma ziyaret ve incelemeleri : Mevcut firmaların ziyaret ve incelenmesi, problemlerin tanımlanması, işleyişin

gözlemlenmesi, kaynakların nereden sağlandığının, gelişim gösterip göstermediğinin tespiti için yardımcı olur. Bu ziyaretlerin önemli bir rolü de; sanayinin bölgeyi terke zorlayıcı sebeplerin tespiti ve önlenmesidir.

- Sanayiye Teknik Destek : Bu geniş tabanlı yönetim ve pazarlama programları, kalite ve çevre standartları eğitim

ve tavsiyeleri, daha ötesinde özel ihracat eğitimleri veya araştırma ve gelişim desteklerini kapsar. Bu hizmetler genellikle tek noktadan, sanayi hizmet merkezlerinden ve genellikle özel sektörce sağlanır.

- Finansal Öneri ve Yardımlar : İş için en zor konulardan biri sermaye girişiminin sağlanmasıdır. Önem verilmesi

gereken bir finansal destek programı; finansal planlama üzerine eğitim ve tavsiyeler içermeli

103 Raporun tam metni için bkz: Şehirlerin Değişimi İnisiyatifi, Yerel Ekonomi Yönetimine Giriş, Dünya Bankası-Bertelsmann Vakfı Bilgi Yönetimi Ürünü, http://www.ebms.it/SS/

Page 59: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

59

ve sermaye ve kredi girişine imkan sağlamalıdır. Bazı durumlarda bu küçük bağış ve krediler oluşturmak suretiyle de desteklemeler olabilir. Mesela; modern teknolojiye yatırımlar gibi.

Bunlar yapılırken çok dikkatli olunmalı, hakkaniyetin (tarafsızlığın) sağlanması için bu girişimler daima şeffaf olmalıdır. Çoğunlukla bunlar yerelden çok bölgesel / merkezi düzeylerde sağlanmalıdır.

- Kamudan temin politikaları ve yerelden satılan kampanyaları yapılmalıdır. Bunlar yerel, dostane iş politikaları olup, yerel yönetim, kamu sektörü organizasyonları ve daha büyük çaplı yerel işler, sözleşmelerini yerel firmalar içinde geçerli kılabilirler. Bu aynı şekilde; firmalar arasında haberleşme imkanlarının sağlanması, yerel birlikleri desteklemesiyle de sağlanır.

- Arsa ve Bina Temini Sanayi ve ticari arazilerin genelde sahibi devlet ya da yerel yönetimler olduğu için, bu

imkanlarını iş yatırımlarını ve bu yatırımların gelişmesini desteklemek için kullanabilirler. - İhracat Kulübeleri : Bunlar iş yaşamındaki tecrübelerin ve Pazar performanslarının paylaşılması için iyi bir

yoldur. Bunlar genellikle özel sektörde başlatılmakta ancak kamu sektörü tarafından gerçekleştirilmektedir.

Tercih 2: Yeni Yatırımların Desteklenmesi - Yeni İşler İçin Finans Sağlanması : Geleneksel borçlanma ve yatırım kurumlarıyla gerçekleştirilemeyen iş girişimlerinde

mikro girişimci için finansal destek sağlanması, işyerlerinin açılması için faydalı olacaktır. - Küçük çalışma alanlarının sağlanması - İş Yönetimi üzerine teknik tavsiyeler sağlamak - Formal ve informal iş haberleşme ağının kurulması ve uygulanmasının desteklenmesi - İş idaresi programlarına rehberlik etmek. Mevcut iş sahiplerinin yeni ve küçük iş sahiplerine sunacakları iyi uygulama önerileri

faydalı sonuçlar doğuracaktır. Tercih 3 : Yerel İşin Çevresel Gelişimine İmkan Vermek Yerel yönetimlerinin iş çevresinden aldıkları vergiler yatırım ikliminin görünüşü ve

kontrolü için kullanılabilir. Bürokrasi azaltma programları da yapılmalıdır. Tercih 4 : Doğrudan Yabancı ve Yerli Yatırımları Teşvik Etmek Yabancı doğrudan / dahili yatırımların desteklenmesi, ülke içinde bir yerden ve diğer

ülkelerden yatırım çekilmesi demektir. Büyük üreticilerin ve hizmet sektörü işverenlerin topluma çekilmesi, YEK stratejilerinin en riskli, en zor olanıdır. Bu kısmen yatırımcılara yoğun teşvikler hazırlanmış toplumlardan daha az sayıda yatırımcı olmasından kaynaklanmaktadır. Doğrudan yabancı yatırımlar genellikle yeşil alanları ve şehir kenarındaki siteleri tercih etmektedirler. Yatırımları çekmek ve yatırımcıların bu arzularını yerine getirmek için toplumlar planlama politikalarını aşmalıdırlar. Bu öngörülebilir problemlere, şehrin yayılmasına ve ulaşım problemlerine yol açabilir. Dış yatırımcıları çekmeninin maliyet ve faydaları dikkatlice düşünülmelidir. İş kurarken dış yatırımcılar, şunları arar :

- İstikrarlı makro – ekonomik iklim - İstikrarlı politik ve düzenleme çevresi - Pazar imkanları ve açık rekabet - Hoş karşılayan bir çevre - Uygun arazi ve binalar - Uygun, ulaşılabilir ve güvenilir kamu hizmetleri ve ulaşım - Uygun vasıflı işgücü - Uygun yerel tedarikçiler ve kaynaklar

Page 60: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

60

- Uygun eğitim ve araştırma imkanları - İyi bir hayat seviyesi (özellikle ülke dışı işgücü getirirken) - Anlaşılabilir mevzuat ve vergi sistemi - Teşvik planları, projeleri Tercih 5 : Temel Altyapıya Yatırım: İş için fiziksel çevrenin iyileştirilmesi gereklidir ki; bu da iş muhafazasının gelişimi ve

yenilenmesi için daha çekici olacaktır. Tercih 6 : Soft Altyapı Yatırımları: Soft altyapıya yatırım iş çevresi için ticari çevrenin gelişimine yatırım demektir.

Projeler şu olabilir : - Meslek eğitimlerini sağlamak - İş odaklı eğitim ve eğitim imkanlarını sağlamak - Araştırma ve geliştirmeleri desteklemek - İş danışma hizmetlerini sağlamak - Sermaye ve finans kaynaklarına ulaşımı sağlamak - İş ve ticari birliklerin gelişimini desteklemek - İşe yerel yönetim hizmetlerinin dağıtımını sağlamak - Sosyal kucaklama stratejileri - Suçla mücadele Tercih 7 : Grup ve / veya Sektör Gelişimi Grup Gelişimi; YEK inisiyatiflerinin firmalar arası işbirliği, kurumsal gelişimi ve

hedeflenen sanayi sektörlerinin desteklenmesi alanında yoğunlaşmasını ifade eder. Projeler : - Komisyon ve iletişim acentelerini desteklenmesi - Müşterek araştırmaların desteklenmesi - Grup odaklı konumdan temin ve yerelden Satınalma / ticaret anlaşmaları - Gruba özel bilgiler sağlama - Gruba ilgili pazarlama imkanları geliştirme - Talep yönlü meslekler ve eğitim programlarının geliştirilmesi Tercih 8 : Alan Hedefleme Alan Hedefleme; belli bir alanda veya küçük bölgede YEK sağlanmayı hedefleyen

stratejileri ifade eder. YEK inisiyatifleri çoğunlukla bütün bir şehrin daha rekabetçi olmasını istese de; bir ya da birkaç sebepten ötürü özel ilgi isteyen alanlar vardır.

Projeler : -Geri kalmış ya da terk edilmiş sanayi alanlarının (arazilerin) geliştirilmesi - Sanayi alanlarının, iş parkları ve bilim parklarının geliştirilmesi - Gelişmiş alanlara yatırımların desteklenmesi - Geçişli alanlara yatırımın desteklenmesi Tercih 9 : Yenilenme Stratejileri Projeler - Terk edilmiş alanların ıslahı - Kullanılmayan binaların hazırlanması - Sanayi ve ticari alanların hazırlanması - Atıl çalışanların yeniden eğitimi - İş arama ve istihdam yolları göstermek - Cadde alanlarının genişletilmesi programları - Halk için park ve oyun alanlarının sağlanması - Yatırım eğitimleri ve yatırım destek programları - Toplam güvenini tesis etmek - Suç ve güvenlik önlemleri

Page 61: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

61

- Avrupa Birliği ve Yerel Ekonomik Kalkınma104 Yerel kalkınma, AB'nin tüm bölgelerinde toplumsal ve ekonomik kaynaşmanın sağlanmasında önemli

bir rol oynar. Bir kentsel mahallenin canlandırılması, kırsal alanlarda turizmin teşvik edilmesi, sanayi bölgelerinde metruk sahaların geliştirilmesi, belirli bir yörenin kendine özgü gıda ürünlerinin tanıtılması, rekabetçi olmaya yönelik araştırma faaliyetlerinde yerel işletmelere yardım edilmesi, vs. bütün bu faaliyetler, belirli bir yerel alanın kalkınmasına ve dolayısıyla AB bölgelerinin gelişmesine katkıda bulunurlar.

AB ve onun üye devletleri, farklı alanlarda yerel kalkınmanın önemini tanımışlar ve, özellikle, istihdam yaratılmasına yaptığı büyük katkıyı vurgulamışlardır. Böylece, 1995'te yapılan Essen Avrupa Zirvesi toplantısında, 15 üye devlet, yerel girişimleri, istihdam yaratmaya yönelik önceliklerden biri olarak kabul etmişlerdir. Bu Zirve sonrasında, Mart 1995'te Komisyon, Konsey'e, üye devletlerin ve Avrupa Birliği'nin alabileceği tedbirleri gösteren "yerel kalkınma ve istihdam girişimlerini teşvik etmek için bir Avrupa stratejisi" başlıkla bir Tebliğ sunmuştur. Yeni alanlarda yenilikçi çalışmalara destek verilmesi ve ülke ötesi şebekelerde işbirliği yoluyla iyi uygulamaların yayılması ve tanıtılması, yerel kalkınma lehinde en önemli AB katkısı olarak vurgulanmıştır.

Sosyoekonomik kaynaşma sağlanması için yerel düzeyde var olan fırsatlara ilişkin artan bilinçlenme, ulusal ve Avrupai istihdam politikalarına da yansımıştır. Böylece, AB üyesi devletlerin istihdam üzerine eylem geliştirmeleri için çerçeveyi oluşturan Avrupa İstihdam Temel İlkeleri 2000, yerel aktörlerin istihdamın geliştirilmesindeki rolünü açıkça ortaya koymaktadır. Temel İlke 12 şunu bildirmektedir: "Üye Devletler, özellikle, henüz piyasanın cevap vermediği ihtiyaçlarla ilgili yeni faaliyetlerde, yerel düzeyde istihdam yaratılmasının sunduğu imkanlardan yararlanmak için tedbirler geliştirecektir."

Yerel düzeyde sunulan potansiyel fırsatlardan yararlanmak şimdi bir AB önceliğidir. Bu nedenle, Yapısal Fonlar kanalıyla mali yardım sağlanmaktadır. Ayrıca, yerel kalkınma, AB Bölgesel Politikası'nın başka unsurlarında olduğu gibi, yeni Avrupa Sosyal Fonu yönetmeliğinde de artık bir önceliktir.

Yurttaşların ihtiyacını karşılamak için yerel aktörlerin katılımı Yerel ve bölgesel oluşumlar, yüksek düzeyde bir örgütlenme ve özerkliğe sahip olduklarında, kalkınmayı

teşvik etmek ve işsizliğe karşı mücadele etmek için kilit faktörler olurlar. Deneyimler gösteriyor ki toplumsal kaynaşmanın ve ekonomik kalkınmanın teşvik edilmesi, yakın çevre bağlamında daha kolaydır. Cevap verilmeyen yerel ihtiyaçlar belirlenebilir ve istihdam sunulması organize edilebilir. Yerel kalkınma, bölgede mevcut olan doğal, ekonomik, kültürel ve teknolojik kaynakların kullanılması yoluyla yerel düzeyde sunulan fırsatları azamiye çıkarmaktadır.

Ancak, enerjilerini ve kaynaklarını birleştirerek yurttaşların ihtiyaçlarının karşılanmasında çok önemli bir rol oynayan yerel aktörler kimlerdir?

Yerel yönetimler: Demokratik yoldan seçilen birinci yönetim kademesi ve böylece halka ve yerel

ekonomiye en yakın kademe olarak, yerel yönetimler, bütün yerel kamusal ve özel oyuncuları bir araya getiren, istihdamın geliştirilmesine yönelik ortaklıklar kurulmasında açıkça önemli bir işleve sahiptirler.

İşletmeler: KOBİ'ler istihdamın esas kaynaklarıdır. En son eğilimler gösteriyor ki sağlık hizmeti ve sosyal hizmet çalışmaları, işletme hizmetleri, oteller ve restoranlar, rekreasyon, kültür ve spor etkinlikleri, yerel etkisi olan hızlı istihdam büyüme alanları olarak öne çıkmaktadır. Yerel düzeyde girişimciliğin desteklenmesi, AB'nin sosyal ve ekonomik gelişmesi için temel önemdedir.

Sosyoekonomik kuruluşlar: (kooperatifler, dernekler, vakıflar, vs.) Halk ve yerel topluluklar için sosyal hizmetler sağlamak ve kötüleşen işsizliğin ve toplumsal dışlanmanın etkilerini telafi etmek için faaliyet gösterirler. Kamu sektöründen ve özel sektörden bağımsız şekilde, kâr amacı gütmeden çalışırlar. Yaşlılar için

104 http://www.deltur.cec.eu.int/abbolgesel.rtf

Page 62: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

62

bakım hizmeti, özürlüler ve dezavantajlı kişiler için yardım, çocuk bakım hizmetleri, emek piyasasına girişte zorluk çekenlere yardım gibi hizmetler sunarlar.

Yerel istihdam büroları: Emek arzı ile talebini buluşturarak emek piyasasının işleyişini düzeltmeye çalışırlar. Bilgilendirme hizmetlerini, yerleştirme hizmetlerini, mesleki danışmanlık ve rehberliği, eğitim ve emek piyasası programlarını kapsayan geniş bir yelpazede hizmet sunarlar.

Sosyal taraflar: Yerel sosyal taraflar, yerel topluma faydası olabilecek şekilde, yerel durum hakkında bilgi sahibidirler. Ortaklıklar kurulması yoluyla, yerel koşullara göre istihdamda yenileşmeyi teşvik edebilirler, işsizliğe ve toplumsal dışlanmaya karşı savaşabilirler.

Diğerleri: Yerel politikacılar, eğitim merkezleri, vs. yerel nüfusların yaşam koşullarının iyileştirilmesi için yerel kalkınmaya katkıda bulunabilirler.

Enerjilerini ve kaynaklarını birleştirerek, yerel aktörler, bir bölgenin sosyoekonomik kalkınma düzeyinin yükseltilmesinde belirleyicidir. Geniş bir yerel aktörler yelpazesi tarafından yerel entegre ortaklıklar kurulması, yaratıcı ve yenilikçi yaklaşımlar getirebilir. İstihdam politikası, artık, sadece politikacıların ve ekonomik aktörlerin ilgilendiği bir konu olarak değil, fakat bir bütün olarak toplumca ilgi gösterilen bir konu olarak görülmektedir. Bu demektir ki, yerel oyuncular ve farklı kurumsal düzeyler arasında daha iyi koordinasyon yoluyla, başarılı yerel istihdam girişimleri gerçekleştirilebilir.

Yerel kalkınma ve Yapısal Fonlarla finanse edilen programlar Bu broşürdeki bazı örnekler, yerel kalkınmanın Yapısal Fonlar tarafından nasıl teşvik edildiğini

göstermiştir. Aşağıdaki hedeflere yönelik çok çeşitli faaliyetler vardır: Küçük ölçekli altyapı, ve küçük işletmelere altyapı desteği (ticaret ve sanayi siteleri, vs.) Yerel ekonomik dokunun ayrılmaz bir parçası olan küçük firmaların kurulması ve korunması için

yardım Küçük işletmelerde araştırma ve yenileşme faaliyetlerinin ve küçük firmalar arasında işbirliği şebekeleri

kurulmasının teşvik edilmesi Yerel potansiyeli kullanarak turizm kaynaklarının geliştirilmesi (yerel tarihsel mirası içeren sit alanları,

sanayi tesislerinin dönüştürülmesi, çiftlik tatilleri, vs.) Yerel tarım ve balıkçılık kaynaklarının geliştirilmesi (yöreye özgü besinlerin ve el sanatı ürünlerinin

tanıtımı dahil) Kentsel mahallelerin veya metruk sanayi alanlarının canlandırılması Sosyal, çevresel veya kültürel hizmetler gibi alanlarda halen piyasa veya kamu kurumları tarafından

karşılanmayan ihtiyaçlara yönelik yerel istihdam geliştirme inisiyatiflerinin desteklenmesi. Yerel aktörlerin katılımı ve bölgesel yönetimlerle ortaklıklar kurulmasının, bölgesel programlar

hazırlanır ve uygulanırken çok önemli bir rol oynadıkları anlaşılmıştır. Topluluk Girişimleri: (Leader, Urban, Equal ve Interreg), bireysel bir tema veya coğrafi alan üzerinde

yoğunlaştıkları için, yerel düzeyde eyleme çok iyi uyarlanan araçlardır. Bu demektir ki bu programlar, ilgili kesimlerin doğrudan katılımı olmaksızın uygulanamaz. Örnek olarak, Hollanda'nın Lahey şehrinde uygulanan Urban programı, şehrin merkezinde, yüksek suç oranlı bir açık alan olan Vermeerveld'in yeniden yaratılmasına olanak vermiştir. Burada yaşayan insanlar, Urban programı yoluyla, bu açık alanı, şimdi sosyal, kültürel ve sportif etkinlikler düzenlenen bir parka dönüştürdüler. Bu proje, parkla ilgili planların hazırlanmasından parkın daha sonra bakımına kadar her aşamada yörede yaşayan insanların katılımıyla gerçekleşmiştir.

Deneyim alışverişi ve işbirliği için şebekeler Topluluk bölgesel politikasının varlığı, yerel aktörleri, deneyim alışverişi ve "Networking" yapmaya

sevk etmiştir. "Networking" yoluyla, yerel aktörler, bilgi ve deneyimlerini paylaşarak, "tekerleği yeniden icat etmek" zorunda kalmadıkları bir çerçeveye kavuşurlar. Bu demektir ki, benzer kalkınma sorunlarını

Page 63: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

63

paylaşarak, yerel aktörler kendi aralarında tartışırlar ve birbirlerinden öğrenirler. Yerel girişimlere destek veren bölgesel politika, deneyim alışverişine ve işbirliğine yönelik şebekeler kurulmasında ve bu şebekelere yardım edilmesinde büyük bir rol oynamaktadır. Yerel kalkınma için "networking" uygulamasının bazı örnekleri aşağıda verilmiştir:

Bölgesel İstihdam Anlaşmaları Yenilikçi Eylemler, istihdam yaratılmasına yenilikçi çözümler üretilmesi için Topluluk yardımı tahsis

edilen bir çerçeve sunmaktadır. Deneme mahiyetinde yürütülmekte olan 89 Bölgesel İstihdam Anlaşması işte böyle bir eylemdir. Bölgesel istihdam anlaşmalarının temel unsurları, belirli bir bölgedeki bütün ilgili tarafların katılımı ve bölgede istihdam yaratılması için tutarlı bir stratejinin geliştirilmesidir. Bu anlaşmalar, her bir bölgenin ihtiyaçlarını ve potansiyelini belirleyen bir teşhis üzerine kurulur. Bireysel aktörlerin birbirlerinden ayrı olarak kendi başlarına çalıştıkları duruma kıyasla, birlikte çalışmanın yarattığı sinerjinin daha etkili olacağı beklenir.

Örnek Yerel Kalkınma Çalışmaları a-Endüstriyel ve ekonomik çöküş yaşayan bir kent 105 İngiltere’nin Birmingham kenti yaklaşık 1 milyon nüfusa sahip bir kenttir. 19. yüzyılda

Birmingham ülkenin başlıca sanayi merkezlerinden biriydi ve mühendislik ve metal işçiliği alanlarında bütün dünyaya ün salmıştı. Daha sonra 20. yüzyılda kent, Britanya otomotiv sanayinin merkezi oldu ve otomobil ve yedek parçaları imalatı “yerel ekonominin can damarı ve kültürünün ayrılmaz bir parçası” haline geldi. İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan ekonomik canlanmadan yararlanan yerel ekonomi gelişti ve 1970’lerde bile yüzde yüz istihdam sağlamayı başardı.

Ne var ki 1980’lerin başına gelindiğinde kentte imalat sektörü çöktü ve ortaya ciddi bir

ekonomik bunalım çıktı. İmalat sektöründe toplam istihdamın yaklaşık dörtte birine denk gelen yaklaşık 150.000 kişi 15 yıllık bir süre içinde işini kaybetti. Birmingham’ın otomotiv ve yan sanayisine bu kadar bağımlı hale gelmesi, kentin bir ekonomik kriz yaşamasına ve 1980’lerde ve 1990’ların başında sanayi sektöründen başka sektörlere kayma olmasına neden oldu. Kentin sorunları ve bunların sonucunda oluşan olumsuz imajı, 1950’lerde 1960’larda özellikle de kent merkezinde yaşanan radikal ve çarpık inşaat dalgası nedeniyle daha da kötüye gitti. Tarihi kent merkezinin savaş sırasında bomba saldırılarından etkilenen kısmı önemli ölçüde yıkılmış ve buradaki binaların yerine “otoban altyapısından etkilenen, kalitesiz, tek kullanıma yönelik binalar” yapılmıştı. Bu alanın en dehşetli özelliği de kent merkezini kuşatan ve yayalar için oldukça tehlikeli bir ortam oluşturan kısmen yükseltilmiş otomobil yoluydu; buna İç Ring Yolu’nun ‘beton tasması’ adı verilmişti. Birmingham en kötüsünden bir ‘otoban kenti’ haline gelmişti: insanların arabayla içinden süratli bir şekilde geçtiği ve durmadığı, ziyaret etmediği, çalışmadığı, yaşamadığı ve yatırım yapmadığı bir kentti artık burası.

105 Bu projenin daha ayrıntılı açıklaması için bkz: GAME, Chris, Küçük Güzel Olabilir Ama Büyüğün de Avantajları Var: Britanya’da ekonomik kalkınmada Yerel Yönetimlerin Rolü, Yerel kalkınmada Belediyelerin Rolü, Uluslar arası Sempozyum, Pendik Belediyesi yayınları, İstanbul 2004,sf: 135-149

Page 64: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

64

Durumun böylesine kötüye gitmesi üzerine ‘City Council’ önderliğinde kentin politika oluşturan kesimleri uzun vadede kentin geleceğini ve ekonomik tabanını bir an önce çeşitlendirmek gerektiğini düşünmeye başladılar. Belirledikleri öncelik, kentte yeni bir sektörün, yani iş turizmi ve bununla ilgili hizmetler sektörünün geliştirilmesi ve bundan yararlanarak kent merkezinin bir an önce yenilenmesi ve kent yaşamının akışıyla yeniden bütünleştirilmesini sağlamaktı. Ulusal ve uluslararası önem taşıyan iş turizminin geliştirilmesi stratejisi kentin iyi bilinen bir dizi özelliğini temel almıştı: Birmingham’ın 1976’da kentin güneydoğu kanadında kurulan ve büyük başarı kazanan Ulusal Fuar Merkezi (NEC), kendine Avrupa fuar sektöründe ciddi bir yer açmıştı.

Prestij projeleri ‘City Council’ ülkenin en büyük büyükşehir yönetimidir. Üniter bir yönetimdir, yani

kentin tek seçilmiş yerel yönetimidir ve bu nedenle eğitim, kişisel sosyal hizmetler, konut, otoyollar ve ulaştırma, dinlence ve rekreasyon, kütüphaneler, müzeler ve galeriler, atık toplama ve bertarafı, çevre sağlığı ve stratejik planlama da dahil olmak üzere yerel yönetimin sunduğu tüm hizmetleri sağlamaktan sorumludur.

Council’ın geliştirdiği iş turizmi stratejisi başlıca iki girişimden oluşmaktadır. Bunlardan birincisi, bir dizi ‘öncü’ ya da prestij projesini içerir (bunlar bir bakıma Pendik’in ‘vizyon projeleriyle’ karşılaştırılabilir) ve Birmingham’ın uluslararası iş turizmi ve ilgili dinlence sektörlerine yönelmesini sağlamak üzere hazırlanmıştır. Oluşturulan projeler kent merkezinin batısındaki alanda bir araya toplandı ve buraya Konvansiyon Merkezi adı verildi.

Kente yeni bir yapı kazandırılması sürecinin en önemli unsurları şunlardı: Uluslararası Konvansiyon Merkezi /Senfoni Salonu Avrupa’nın amaca yönelik olarak inşa edilmiş en iyi konvansiyon merkezini ve dünyanın

en iyi konser salonlarından birini kurmak üzere yapılan ve 180 milyon sterline malolan bir tesistir.

Ulusal Kapalı Arena Daha çok ulusal ve uluslararası spor organizasyonları ve ayrıca eğlence ve fuar/konferans

etkinlikleri için de kullanılan, 13.000 kişi kapasiteli, 57 milyon sterline mal olan bir tesis. The Hyatt Hotel 391 odalı ve kapsamlı dinlence tesisleri olan 31 milyon sterlinlik dört yıldızlı bir otel. Centenary Meydanı Kent merkezinden geçen yoldaki alanda kapsamlı peyzaj düzenlemeleri yapıldı ve trafiğe

kapalı büyük bir meydan oluşturuldu. İç Ring Yolu’nun Alçaltılması Yukarıda bahsedilen projelerle geleneksel kent merkezinin kesişme noktasında yer alan

ring yolunun alçaltılması. Alt geçitlerin yerine geniş bir yaya köprüsü yapılarak ana ticaret ve alışveriş alanlarına bağlayarak gelen ziyaretçilerin geçeceği bir koridor oluşturuldu.

Kanal ağı ve altyapısı Birmingham’ın kanallardan oluşan dokusunu iyileştirmek için birkaç çevre girişiminde

bulunuldu ve ayrıca kanalların kıyısında yeni yollar, köprüler, geçiş noktaları ve sinyalizasyon oluşturuldu.

Birmingham formülü: mekansal bütünleşme ve daha geniş bir kent merkezi vizyonu: Özel sektör, kentin yenilenmesi sürecinin başında öngörülemeyecek bir ilgiyle yatırım

yapmaya başladı ve yeni genişletilmiş kent merkezinde son zamanlarda gerçekleşen bütün yeni ve devam eden gelişmelere temel teşkil etti:

Brindleyplace Ofisler, restoranlar, mağazalar, kültürel tesisler ve kent merkezinde kurulan ilk büyük özel

sektör konut sitesini içeren çok amaçlı bir gelişim merkezi. The Mailbox

Page 65: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

65

Eski Kraliyet Postası Ayırma Ofisi, 40’ı aşkın özel tasarım butiği, çok sayıda bar ve restoran, 255.000 metre karelik ofis alanı, iki otel ve 140 çatı katı dairesinden oluşan bir merkeze dönüştürdü.

The Bullring, Martineau Galleries, Martineau Place Avrupa’nın en büyük kent merkezinde gerçekleştirilen alışveriş merkezi projesi, birkaç

aşamada tamamlanan projenin toplam maliyeti 800 milyon sterlin. Eastside Yenilenme Girişimi

114 milyon sterline mal olan ve 2001’de açılan Millennium Point projesi girişimin merkezinde bulunmaktadır. Girişimin başlıca dört unsuru vardır: etkileşimli bir bilim müzesi, teknoloji yenilik merkezi, ilköğretim öğrencileri için İlk Adım Üniversitesi ve bir eğlence ve ticaret tesisi. Planlanan diğer unsurlar arasında yeni bir kent parkı, yeni bir merkez referans kütüphanesi, kampus biçiminde yapılacak ve içinde eğitim kurumları, yaratıcı ve kültür sektörleri için ofis ve oteller ve bir dizi yeni konut bulunacak olan bir Öğrenme Mahallesi de yer almaktadır.

b-Diyarbakır: Tarihi Dokuyu Sürdürebilir Kılma Projesi106 Diyarbakır’da tarihi Suriçi Bölgesi ile Diyarbakır Surları çevresinde yaklaşık 90.000 kişi

yaşamaktadır. Bu bölge düzensiz yerleşme ve işgal dolayısıyla hem tarihi dokuyu aşındırıyor, hem de alt yapı eksikliğinden kaynaklanan sağlık ve eğitim başta olmak üzere bir dizi sorunun içinde yaşıyordu. Bu yoksulluk bölgesinin rehabilitasyonu ile yalnızca tarihi doku korunmayacak aynı zamanda Diyarbakır için önemli bir turizm potansiyeli harekete geçirilmiş olacaktır.

Bu proje kapsamında Tarihi Diyarbakır Surları Çevresindeki işgal edilmiş alanlardaki tüm yapılar yıkılarak,surlar koruma altına alınmış ve kent içinde büyükçe bir yeşil alan yaratılmıştır. Projenin devamı içinde Suriçi ‘nin temizlenmesi ve bu 5000 yıllık yerleşim alanının turizme açılması bulunmaktadır.

c-İznik: Süleyman Paşa Medresesinin Rehabilitasyonu ile İznik Çiniciliğinin

Yaşatılması107 İznik Yerel Gündem 21 çalışmaları İznik Çiniciliğinin ihyası ile kent ekonomisinin

canlandırılmasını hedeflemiştir. Bu amaçla kentte yıkık durumda bulunan Süleyman Paşa Medresesinin onarılması öncelikli iş olarak kabul edildi. Bu medresenin onarımı için gerekli teknik destek ve mali kaynak Üniversite ve özel sektörden sağlandı.

Endüstriyel çini üreten Eczacıbaşı’nın katkılarıyla Medrese onarıldı ve çinicilere satış yeri ve atölye olarak tahsis edildi. Medrese bu işlevin yanında gençlik ve kadın merkezi olarak da hizmet sunmaktadır. Böylece çok amaçlı bir kalkınma merkezi yaratılmış oldu.

d-Mesudiye İlçesi108 Ordu iline bağlı Mesudiye ilçesi, geçim olanaklarının sınırlı olmasından dolayı büyük

kentlere çok göç vermiş, ancak göçenlerin ilçelerine, köylerine olan bağlılıkları ve ilişkilerinin çeşitli boyutlarla devam ettiği bir yöredir. Göç etmiş Mesudiyelilerin kurdukları çeşitli örgütlenmeler aracılığıyla geride kalanların yaşam kalitesini artırmaya, ilçenin daha yaşanabilir kılınmasına yönelik bir dizi faaliyet içinde oldukları bilinmektedir. İlçenin sorunlarının gündeme geldiği Mesudiye Kurultayları bu örgütlenmelerin en kapsamlı olanıdır. 9. Mesudiye Kurultayında, ilçeye yönelik yapılması düşünülen geliştirme çalışmalarının belirli bir plana dayalı olarak gerçekleştirilmesi amacıyla Mesudiye ilçesi Gelişme Planı 106 TOKSÖZ, Fikret, Türkiye’de Belediye Katılımlı Yerel Kalkınma Girişimleri, Yerel kalkınmada belediyelerin Rolü, Uluslar arası Sempozyum, Pendik Belediyesi yayınları, İstanbul 2004, sf: 78-79 107 TOKSÖZ, Fikret, a.g.e., sf: 79 108 TKV, Mesudiye ilçesi Gelişme Planı, Mesudiye Kurultayı Yürütme Kurulu Yayınları, Ankara 2000

Page 66: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

66

(MEGEP)’in öngörülmüş ve Türkiye Kalkınma Vakfı ile işbirliği içinde bu plan hazırlanmıştır.

Söz konusu raporda ilçenin mevcut durumu analiz edilmiş ve yapılması gereken çalışmalar belirlenmiştir. Örneğin, yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik önlemler şu şekilde belirlenmiştir:

*Tarımsal üretimin önündeki engellerin kaldırılması *Seracılık yatırımlarının özendirilmesi *Et ve Süt besiciliği çalışmalarının yaygınlaştırılması ve hayvan ırkının geliştirilmesi *Mesudiye’yi Ordu’ya ve diğer ilçelere bağlayan yolların iyileştirilmesi *Alt ve üst yapı yatırımlarının kısa sürede bitirilmesi *tasarrufların sanayi yatırımlarına yönlendirilmesi için bilgilendirme çalışmalarının

yapılması *Özellikle KOBİ’lerin teşviklerden yararlanabilmesi için bürokrasinin azaltılması

yönünde çalışmalar yapılması *Küçük sanayi sitelerinin yapılması *Üniversite yatırımının bölgeye çekilmesi. e-Trabzon109 6 Şubat 2002 tarihinde Trabzon Sanayi ve Ticaret Odası’nın organize ettiği ve Trabzon

valisi, belediye başkanı, KTÜ, TTSO, TTB, TESOB, DKİB, TSİAD, TÜRSAB, KARGİB, TGC, ABB kurumları ile partilerin il temsilcilerinin katılımıyla “Trabzon Ekonomisinin Geliştirilmesi, Mevcut Sorunlarının ve Çözüm Önerilerinin Tespiti” konulu toplantı yapılarak bir çalışma komisyonu kurulmuştur. Komisyon çalışmalarını tamamlayarak raporlaştırılmıştır.

Söz konusu raporda bir çok proje ve bu projelerin gerçekleştirilmesi için yapılması gereken çalışmalar belirtilmiştir. Örnek:

Proje adı: Trabzon’un fuarlar, konferanslar ve toplantılar merkezi haline gelmesi. Açıklama: *Bu yöndeki aktivitelerin kentin bütün birimlerince sahiplenilmesi, ulusal ve uluslar

arası toplantı, kongre ve fuarların organizasyonu için çaba gösterilmesi ve teşvik edilmesi gerekmektedir.

*Trabzon’un ulaşım ve konaklama imkanları, üniversite ve sosyal etkinlikleri bakımından uygun bir yapıya sahip. Tarihi mirası ve doğal güzelliği toplantı ve dinlenmeye bir arada fırsat tanıyor. İlin potansiyellerini içeren bir tanıtım kampanyası başlatılmalıdır.

*Günümüzde önemi artan sosyal ve beşeri ilişkilerin gücü de göz önünde tutularak, bu tür ilişkilerin oluşumunu sağlayacak ve ilimizin uluslar arası kimliğini pekiştirecek TDTM’nin işlevselliğini ortaya çıkaracak adımlar atılmalıdır.

Yerel kalkınma anlayışı kapsamında gerek Mesudiye ve gerekse Trabzon uygulamalarında görülen daha çok tespit aşamasıdır. Oysa, yerel kalkınmanın gerçekleştirilmesinde tespit ve planlama kadar önemli olan bir unsur da uygulamaya yönelik yapılanmadır. Pendik belediyesi bu alanda bir çalışma başlatmıştır. Pendik Belediyesi örneği aşağıda verilmiştir.

PENDİK YEREL KALKINMA PLATFORMU Pendik Belediyesi öncülüğünde başlatılan Yerel Kalkınma çalışmalarının başlangıç

aşamasında, böyle bir projeye niçin ihtiyaç duyulduğu, aşağıdaki biçimde ifade edilmiştir. Bu çalışma başlatıldığı sırada yürürlükte olan yasa 1580 sayılı Belediye Kanunu olduğu için, söz konusu kanuna atıfta bulunulmuştur. Projenin gerekçesi ve uygulama taslak planı aşağıdaki gibidir: 109 TTSO, Trabzon Ekonomisinin Geliştirilmesi Mevcut Sorunlarının ve Çözüm Önerilerinin Tespiti, Trabzon 2002

Page 67: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

67

“Belediyeler beldenin ve belde halkının mahalli mahiyette medeni ve müşterek ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla oluşturulmuş kamu tüzel kişileridirler.

Ülkemizde belediyelerin görev ve yetkileri 1930 tarihinde çıkarılan 1580 sayılı Belediye Kanunu’nda düzenlenmiştir. Söz konusu Kanun’da belediyelerin bir çok vazifesi sayılmakta ve bunların arasında ekonomik-ticari anlam taşıyan görev ve yetkiler de bulunmakta ise de, gerek daha sonra çıkarılan kimi kanunlar (Sosyal Güvenlik, Sanayi, Ticaret ve benzeri alanlardaki kanunlar) ile bu görev ve yetkilerin bir kısmı merkezi idareye aktarılmış ve gerekse de her ne kadar Belediye Kanunu’nda belediyelerin kuruluş amacı “yerel mahiyette medeni ve müşterek ihtiyaçların karşılanması” olarak ön görülmüşse de, ekonomik- ticari ihtiyaçlar kapsam dışı kabullenilmiştir.

Günümüzde belediyeler sadece yol, su, kanal, park, imar, planlama gibi çalışmalarla yetinmemektedir. Özellikle son yıllarda birbiri ardına yaşanan ekonomik krizler neticesinde belediyeler sosyal alanlarda da ciddi çalışmalar içerisine girmişlerdir. Belediyelerin sosyal ve kültürel alanlarda yoğunlaşmaya başlayan çabaları, günümüzde “Sosyal Belediyecilik” anlayışını ön plana çıkarmıştır. Özellikle 17 Ağustos Depremi ve son yıllarda yaşanan ekonomik krizlerin toplumsal patlamalara yol açmamasında, belediyelerin yaygın ve etkin sosyal faaliyetlerinin önemli bir rolü bulunmaktadır.

Kentlerimizin yerel problemleri arasında en önemlilerinden birisi de kentte yaşayanların kentlerine sahip çıkmamalarıdır. Bu olumsuzluğun kültürel ve sosyal olduğu kadar, ekonomik sebepleri de vardır. Yaşadığı kentte insanca yaşama imkanına ulaşamayan, kent imkanlarının kendisine refah sunamadığı yerlerde, insanların bu kentlere sahip çıkmalarını beklemek gerçekçi değildir.

Ekonomik yönden gelişemeyen kentlerde kültürel faaliyetlerin istenilen seviyelere ulaşması, yaygınlaşması mümkün değildir. Bunun yanı sıra, ekonomik yaşam savaşı veren toplum kesimleri, kentlere yönelik kimi çalışmalara tepki göstermektedir. Özellikle prestij çalışmaları bu konuda toplumsal öfke ile karşılanabilmektedir.

Sağlıklı ketleşebilmenin ve dolayısıyla yerel yönetimlerin başarılı olmasının şartlarından birisi de bu kentlerin ekonomik gelişimidir. Bu gelişimin yetersiz olduğu kentlerde yerel problemler çözüme kavuşturulamayacaktır. Bu sebeple, belediyeler, fiziksel ve sosyal-kültürel alanlara önem vermelerinin yanı sıra kentin ekonomik gelişimi ile de ilgilenmek zorundadırlar.

Günümüzde “Yönetişim” olarak adlandırılan, konu ile ilgili olanların ortak yönetim anlayışı sergilemelerini savunan gelişme, “Paydaşların yönetime aktif katılımını” gerektirmektedir. Kentlerin paydaşları da bu kentte yaşayanlar ve bu kente hizmet sunan kurum ve kuruluşlardır. Bir başka ifade ile, kent yönetiminin başarı ya da başarısızlığından etkilenen herkes, o kentin paydaşıdır. Dolayısıyla “Yerel Yönetişim”, kent paydaşları arasında sağlıklı ilişkilerin tesisi ve paydaşların mutluluğunu esas almalıdır. Bu da fiziksel, sosyal ve kültürel alanlarda olduğu gibi ekonomik alanda da “Birlikte Yönetim” anlayışını gerektirmektedir.

Günümüzde gelişmiş batı ülkelerinde yerel yönetimlerin kentlerin ekonomik gelişiminde aktif rol almaları anlayışı benimsenmeye ve hızla yaygınlaşmaya başlamıştır. Ülkemizde ise daha çok “Şehir Vakıfları” yolu ile sivil girişimlere rastlanmaktadır.

Belediyelerin yerel ekonomik gelişmede etkin rol almaları gereğinden hareketle geliştirilen “Yerel kalkınma Projesi”nin Pendik’te pilot uygulamasının başarılı olması durumunda, ülkemizde yerel yönetimlerde yeni bir anlayışın yerleşmesine imkan sağlanmış olacaktır.

A-AMAÇ Pendik’te ekonomik hayatın geliştirilmesi yoluyla; a- İstihdamın artırılması b- İlçenin ekonomik seviyesinin yükseltilmesi ve bireyin gönencinin arttırılması

Page 68: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

68

c- Sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilmesi d- Ekonomik, sosyal güçsüzlerin desteklenmesi yoluyla toplumsal barışın

güçlendirilmesi Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için; *İş dünyasına gerekli bilgi akışının sağlanması: Piyasalar, dış ticaret ve pazarlar,

işletme ve finans yönetimi, teknolojik gelişmeler, mevzuat ve benzeri konularda hakkında bilgi servisi yapılması,

*Sabiha Göçen Hava Limanı yanında yapımı planlanana İleri Teknoloji Parkı ile Pendik Sanayisinin entegrasyonunun sağlanması için gerekli girişimlerin başlatılması,

*İş yerleri ile belediye ve diğer kamu kurumları arasındaki sorunların çözüme kavuşturulması,

*Yeni yatırımcıları ve proje sahiplerini özendirici ve destekleyici çalışmaların organize edilmesi,

*İlçede yapımı düşünülen Fuar Alanı, Mega Ticaret Merkezi, Marina ve benzeri stratejik öneme sahip yatırımların geniş katılımla ve oluşturulacak Pendik konsepti doğrultusunda planlanması,

*İş dünyasının ihtiyacı olan kalifiye elemanların yetiştirilmesi için ortak çalışmaların düzenlenmesi

ve benzeri çalışmalar yapılacaktır. B-YAPILANMA a- PENDİK YEREL KALKINMA MECLİSİ - Bölge milletvekilleri - Belediye temsilcileri - Merkezi İdare temsilcileri - Üniversite temsilcileri - Mesleki Teşekkül Temsilcileri: (İSO,İTO,TÜSİAD,TOBB,MÜSİAD,KOBİ,Esnaf

Odaları) - Sanayicilerin temsilcileri - Ticaret erbabı temsilcileri - Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri b- YÜRÜTME KURULU - Belediye Başkanı - Belediye temsilcisi - Üniversite temsilcisi - Ticaret kesimi temsilcisi - Esnaf temsilcisi - Milletvekili (2 kişi) c- KOMİSYONLAR - Eğitim komisyonu - Kurumlar Arası Koordinasyon Komisyonu - Dış Ticaret Komisyonu - AB Komisyonu - Esnaf Komisyonu - KOBİ’ler Komisyonu - Sanayi ve Ticaret Komisyonu d- SEKRETERYA Pendik Belediyesi C- ÇALIŞMA ALANLARI a- PENDİK VİZYONUNU BELİRLEME - kent kimliği

Page 69: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

69

- hedefler, öncelikler b- MEVCUT DURUM SAPTAMASI - İş kolları - Kapasiteleri - Sorunları c- PENDİK STRATEJİK PLANININ HAZIRLANMASI - Ağırlık verilecek iş kollarının belirlenmesi - Kapasite artırım çalışması - Proje destekleme çalışmaları (Proje Merkezi) - Bilgi Destek Çalışması (Ar-Ge Merkezi) d- HEDEF KİTLELERİN EĞİTİMİ - Finans Yönetimi - Pazarlama - Yönetişim - Genel Mevzuat - Dış Ticaret - İş planlama - Proje Yönetimi - Mevzuat değişiklik taslak çalışmaları - Pendik Vizyonu doğrultusunda planlama ve projelendirme çalışmaları e- PAYDAŞLAR ARASI İLETİŞİM - Sorunlarla ilgili merkezi ve yerel idarelerle - Koordinasyon-Bilgilendirme Toplantıları f- STRATEJİK PLAN TANITIM ÇALIŞMALARI - Sanayici, ticaret erbabı ve esnaflara planın tanıtımı - Meslek teşekküllerine planın tanıtımı - Kamu oyunun bilgilendirilmesi D- İLÇEDEN BÖLGEYE GELİŞİM Pendik’te pilot uygulaması yapılacak çalışmanın tüm Anadolu Yakasının kapsayacak

biçimde yaygınlaştırılması. E- FİNANS - Meclis üyelerinin aidatı - Mesleki teşekküllerin katkısı - Sponsorlar F- SABANCI ÜNİVERSİTESİ İLE İŞBİRLİĞİ Pendik Belediyesi, bu pilot projenin hazırlanıp uygulanmasında Sabancı Üniversitesi ile

işbirliği yapacaktır. İşbirliği alanları ve biçimi aşağıda belirtilmiştir. a- Modelin oluşturulmasında danışmanlık yapmak. b- Yerel Kalkınma Meclisi üyelerine “genel nosyon” eğitimi sağlamak. c- Meclisi oluşturacak paydaş gruplara “duyarlılık” eğitimi vermek. d- Yürütme Kurul’una bir üniversite temsilcisinin sürekli katılması ve

danışmanlık yapması. e- Pendik vizyonunun belirlenmesi çalışmalarına danışmanlık yapmak. f- Üniversite bünyesinde bir “proje ofisi” çekirdeği oluşturmak suresiyle “stratejik

planın” hazırlanmasına teknik destek vermek. g- Çekirdek proje ofisi bünyesinde, Pendik Belediyesi ve stratejik plan için genel

ve AB kökenli finansman/kredi/bağış aramak. h- Pendik Belediyesinin, AB 6. çerçeve programı bünyesindeki projelere

katılabilmesi için izleme ve projelendirme çalışmaları yapmak.

Page 70: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

70

i- Pendik Belediyesi ve Platformu’nun “dışa açılabilmesi” için gereken hazırlık izleme, yönlendirme çalışmaları gerçekleştirmek.

j- Oluşturulacak komisyonların çalışmalarına destek vermek. k- Paydaşlara ve özel hedef guruplarına teknik destek sağlamak; özel amaçlı

eğitim ve kişisel-kurumsal kapasite arttırma eğitimleri vermek.”

Pendik Yerel Kalkınma Platformu çalışmaları kapsamında bu güne kadar yapılan çalışmalar özetle şunlardır:

a-Yerel Kalkınma Meclisi: Bölge milletvekilleri, Belediye temsilcileri,Merkezi İdare temsilcileri, Üniversite

temsilcileri, Mesleki Teşekkül Temsilcileri(İSO,İTO,TÜSİAD,TOBB,MÜSİAD,KOBİ,Esnaf Odaları), Sanayicilerin temsilcileri, Ticaret erbabı temsilcileri ve Sivil Toplum Kuruluşları temsilcilerinden oluşan Yerel Kalkınma Meclisi oluşturulmuş ve bu güne kadar iki toplantı yaparak, çalışma ilkeleri ve komisyonları belirlemiştir. Meclis toplantı tutanakları, belediye kültür yayınları arasında yayınlanmıştır.

b-Üniversite iş birliği: Yerel Kalkınma Platformuna akademik destek sağlamak üzere Sabancı

Üniversitesi’nden hizmet alımı yapılmış ve üniversite, Prof. Dr. Korel Göymen’i görevlendirmiştir.

c-Eğitim Çalışmaları: *Pendik Belediyesi, İŞKUR ve İHKİB tarafından ortaklaşa düzenlenen tekstil kursunda

600 kişi eğitim almış ve 500’ü işe yerleştirilmiştir. * Pendik Belediyesi ile GİSAŞ işbirliği ile düzenlenen kaynakçı kursunda her kurda 15

kişi eğitim almakta ve mezun olanlar işe yerleştirilmektedir. * Pendik Belediyesi ve KOSGEB işbirliği ile “Girişimcilik Semineri” düzenlenmiştir. *Pendik Belediyesi bünyesinde gerçekleştirilen ipek halı kursunda, her kursta 35 kişi

eğitim almakta ve mezunlara, talep ettikleri takdirde evlerinde üretim yapabilmeleri için halı üretim tezgahı verilmektedir.

*Sabancı Üniversitesi tarafından “CV Hazırlama ve İş Görüşme Teknikleri”; AB Ofisi tarafından “AB Müktesebatı”, KOSGEB tarafından “Finansman İmkanları”; özel bir şirket tarafından “Potansiyel Pazarlar-İhracat İçin İletişim ve Pazarlama, Gümrük Mevzuatı-Finans” konularında eğitim düzenlenmesi için mutabakat sağlanmıştır.

d-Yatırım Rehberi: İlçenin yatırım imkanlarının araştırılması ve elde edilecek veriler doğrultusunda yatırım

rehberi hazırlanması için çalışmalar başlatılmıştır. e-Pendik İndirim Günleri: Pendik’teki ticari hayatın geliştirilmesi amacıyla, Pendik’te bulunan iş yerlerinden

gönüllülerin katılacağı ortak bir organizasyon ile “İndirim Günleri” çalışması başlatıldı. f-Sempozyum: Yerel kalkınmada belediyelerin rolünü içeren uluslar arası bir sempozyum düzenlenmiş

olup, her yıl benzeri bir etkinlik yapılacaktır. 3-Sosyal Kalkınma Sosyal kelimesi, toplumla ilgili, toplumsal anlamlarına gelmektedir.110 Toplum içinde

yaşayan, dolayısıyla sosyal varlık olan insanın toplum içindeki ilişkileri, onun hayatının en önemli unsurlarındandır. İnsan, sosyal bir varlık olduğu için, onun bu alandaki gelişimi tatmin edici olmadıktan, sosyal sorunlar yumağı içinde bocaladıktan sonra, o toplumda huzurun temini mümkün değildir.

110 http://www.tdk.gov.tr/tdksozluk

Page 71: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

71

İnsanın sosyal sorunları iki grupta toplanabilir: *İnsanların bedensel ve zihinsel gelişmesi, maddi refahı, tüm yeteneklerini geliştirmesi,

tüm olanaklarını kullanması ile ilgili sorunlar. Bu açıdan sosyal sorunlar kişinin sağlığı ile, bedensel gelişmesi ile, yaşama olanakları yani iş hayatı ve bunlarla ilgili hastalık, yaşlılık, sakatlık, işsizlik, vb. tüm sorunları, bunun yanında insanın bedensel, ruhsal gelişmesi, kişiliğinin, yetenek ve olanaklarının geliştirilmesi ile ilgili eğitim, öğrenim, toplumsal hayatta ilerlemesi gibi sorunları kapsar.

*İnsan doğduğu andan itibaren çeşitli kuruluşlar içinde yer alır, bunlara bağlı olarak yaşar, gelişmesini bu kuruluşlar içinde tamamlar -aile, mesleki kuruluşlar gibi. Bu da sosyal yapı sorunlarını ortaya çıkarır. 111

İnsanın sosyal sorunlarının çözülebilmesi, ancak içinde bulunduğu toplumda uygulanan sosyal politikalar ile ilgilidir. Sosyal sorun, toplumsal çevrenin koşullarından doğan ve toplumun en üst düzeydeki hedefleri ve değerleri (toplumsal adalet, toplumsal denge, toplumsal barış, toplumsal gelişme, toplumsal refah, toplumsal güvenlik ve toplumsal bütünleşme gibi) yönünden çekinceli sayılan ve düzeltilmesi için sosyal politika araçları kullanılması gereken bir durum olarak tanımlamaktadır.112

Sosyal politika, sosyal sorunları inceleyen ve bunlara çözüm öneren bir araştırma alanı olup, toplumdaki tüm sınıfların ve grupların sağlık, sosyal güvenlik, eğitim, vergi gibi sorunlarını inceleyen ve bunlara yönelik çözümler öneren daha geniş bir araştırma alanını ifade 113 etmektedir. Sosyal gelişmeyi ve toplumsal refahı ilgilendiren her konu ya da sorun, sosyal politikaların alanına girmektedir.114

Türkiye Cumhuriyeti, Anayasası’nda da belirtildiği üzere bir sosyal hukuk devletidir (1982 AY., md. 2). Anayasamız devleti ekonomik ve sosyal hayatı yönlendirme görevi ile sorumlu tutmuştur. Bu bakımdan sosyal devlet, ekonomik ve sosyal müdahalelerde bulunur. Bireylerin maddi ve manevi varlıklarının gelişmesi ve toplumun her bakımdan kalkınması için gerekli bütün koşulları hazırlar ve bu amaçla yapacağı kalkınma faaliyetlerini planlamaya dayandırır.

Kalkınma sürecinin planlanmasında ekonomik ve sosyal planlama iç içedir. Bir diğer anlatımla, kalkınma plancılığı ekonomik planlamanın yanı sıra sosyal planlamayı da içeren bir kavramdır (Güven s. 1). Buradan hareketle kalkınma, ekonomide ve toplumda yapısal değişmeyi de içermekte ve sosyal sorunların çözümlenmesi ile sosyal gelişmenin sağlanması yoluyla gerçekleşen bir olay niteliği kazanmaktadır. Kalkınmanın iki yönlü bir bütün oluşu onun dengeli olmasını zorunlu kılmaktadır. Buna göre, ekonomik planlama kalkınmanın ekonomik yönlerini ele alırken; yani ekonomik büyümeyi hedeflerken, sosyal planlama sosyal yapıdaki değişme ve gelişmelerle, sosyal kalkınmayı amaçlamaktadır.

Sosyal kalkınmanın tanımı konusunda ortak bir ifadeye rastlamak mümkün değilse de, genel olarak şu tanımları yapmak mümkündür:115

*Sosyal kalkınma, gelir dağılımındaki büyük farkları mümkün olduğu kadar gidermektir.

*Sosyal kalkınma, kişiye gelir artışları yanında daha iyi bir konut, daha iyi sağlık koşulları, daha iyi ulaşım, daha iyi eğitim ve kültür gibi bir çok hizmetler vermektir.

*Sosyal kalkınma, herkese en azından zaruri ihtiyaçlarını kolayca karşılayabilecek imkanlar hazırlamaktır.

111 AKTAN, C. Can, ÖZKIVRAK, Özlem, Sosyal Devlet Kavramı, http://www.canaktan.org/politika/refah-devleti/kavram.htm 112 GÜVEN,Sami, Prof. Dr., Sosyal Sorunlar ve Sosyal politikalar, Ezgi Kitabevi Yayınları, Bursa 1998, sf: 3 113 AKTAN, C. Can, ÖZKIVRAK, Özlem, a.g.e. 114 GÜVEN,Sami, Prof. Dr., a.g.e., sf: 3 115 ÖZGÜVEN, Ali, Prof. Dr., İktisadi Büyüme İktisadi Kalkınma Sosyal Kalkınma Planlama ve Japon Kalkınması, Filiz Kitabevi, İstanbul 1988, sf: 154

Page 72: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

72

*Sosyal kalkınma kişi başına ortalama tüketim meylini yükseltmektir. *Sosyal kalkınma, kişisel ve kollektif düzeyde sosyal ve beşeri ilişkileri, sosyal

dayanışmayı, karşılıklı saygınlığı artırmaktır. Sosyal planlamanın tanımı geniş ve dar kapsamlı olmak üzere iki boyutta ele alınabilir.

Dar kapsamda sosyal planlama çalışma hayatının ve endüstrileşmenin getirdiği sosyal sorunları (işçi sorunu) çözmeye yönelmektedir. Geniş kapsamda sosyal planlama ise toplumun bütününü kavrayan ve gelir dağılımı, bölgesel gelişme, istihdam, işgücü, yerleşme düzeni, kırsal kalkınma, kentsel gelişme, sosyal güvenlik, sağlık, eğitim, konut gibi sorunların planlanması ve çözümlerine yönelik ilke, hedef, politika ve önlemlerin üretilmesini esas almaktadır. Diğer yandan, sosyal planlama sosyal sorunları hafifletmede devletin katılımını arttırmaya yönelik olarak tasarlanmış bir süreç olarak da ele alınabilir.116

Sosyal devlet; yurttaşlarının sosyal durumlarıyla, refahlarıyla ilgilenen, onlara asgari bir yaşam düzeyi sağlamayı ödev bilen devlet şeklinde tanımlanmaktadır. 117

Sosyal devlet maddi ve manevi anlamda ihmal edilmiş kişilerin, devlete karşı sosyal destek talebinde bulunma hakkına yani sübjektif bir kamu hakkına sahip olmaları demektir. Çoğulcu demokratik toplum yapısında insanların devletten beklentileri artmıştır. (İnsanlar artık sadece yol, su, kanal istemiyor. Bunların yanı sıra sosyal, kültürel, sportif hizmetler istemektedir. Hatta sosyal ve psikolojik danışma hizmetleri bile istenir hale gelmiştir.)

Devlet yapısındaki gelişmeler sonucu bir çok hizmet hak olarak istenilir hale gelmiştir.(Gelişen demokrasi uygulamaları, bireylerin devletten talep araçlarını ve haklarını geliştirmiştir.)

İnsan hakları anlayışı geliştirilmiş:insan unsuruna ve onuruna yakışır bir yaşam standardını bütün vatandaşlarına ulaştırması “Sosyal Devlet” olmanın vazgeçilmez unsuru olarak öne çıkmıştır.118

Türkiye’de sosyal devlet anlayışının kurumsal bir mahiyet taşıyarak yurttaşları tam anlamıyla sosyal adalet ve sosyal güvenlik şemsiyesi altına alması mümkün olamamıştır. Batı da refah devleti anlayışı yerleştiği zaman, bu toplumlar ekonomik gelişimini ve sermaye birikimini başarmışlardı. Bütün sorunları ulusal gelirlerini daha iyi paylaştırma konusunda odaklaştığı için, sosyal refah ve sosyal güvenliği sağlamışlardı. Türkiye ise geç-sanayileşme hamlesi ve yaşanan toplumsal dönüşüme ayak uyduramayan sosyal politikalar sonucu refah devleti çizgisine ideal anlamda yaklaşamamıştır.

1961 Anayasası Ülkemizde, demokratikleşme ve sosyalleşme doğrultusundaki gelişmenin, en son ve en önemli yükselişlerinden birisi olmuştur. Sosyal devlet ilkesi, ilk defa bu dönemde anayasada yer almış; sendika özgürlüğünü, grev ve toplu sözleşme hakkı anayasada hükme bağlanmıştır.

1981 anayasasında da Türkiye Cumhuriyetinin “Sosyal Hukuk Devleti” olduğu belirtilmektedir. Anayasamızın 5. maddesinde de Devletin temel amaç ve görevleri tanımlanırken “kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamak” olarak, devletin sosyal görevleri de belirtilmiştir.

Ülkemizde Sosyal Hizmetler 1959 yılında Sosyal Hizmetler Enstitüsü ve ona bağlı olarak 1961 yılında Sosyal Hizmetler Akademisi, 1963 Sağlık Sosyal Yardım Bakanlığı’na Bağlı Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü’nün kurulması ile eğitim ve kurumsal anlamda 116 SEÇER, Şebnem, Planlı Dönemde Sosyal Güvenlik Alanındaki Gelişmeler,

http://www.sbe.deu.edu.tr/Yayinlar/dergi/dergi03/planli.htm

117 http://www.geocites.com/kemalgokcan/m1.html 118 Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ve Sosyal Hizmetler Uzmanları, http://geocites.com/kemalgokcan/shush.html

Page 73: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

73

ülkemizin gündemine girmiştir. Söz konusu Kurumsal yapının Sosyal Hizmet gereksinimine yanıt vermemesi ve yasalardaki dağınıklık, hizmet alanlarındaki çok başlılık sonucu 24 Mayıs 1983 tarihinde kabul edilen 2828 Sayılı Kanun ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü (SHÇEK) kurulmuştur.

Ülkemizde; SHÇEK sosyal refah alanında devletin görevlendirdiği önemli kurumlarından biridir. Fakat tüm çabalara rağmen ihtiyaca tam cevap verememektedir. Çünkü Aile parçalanmaları hızla artmakta ekonomik sorunların oluşturduğu sosyal sorunlar çoğalmakta, KMÇ (Korunmaya Muhtaç Çocuklar), Sokak Çocukları, Özürlü Eğitimi ve Rehabilitasyonu, Yaşlılık vs. üretilen projeler başarısız olmaktadır. Örneğin Koruyucu aile Projesi tüm olumlu çabalara rağmen hedeflenen yere gelmemiştir.

Merkezi hükümetin her geçen gün gelişen ve çeşitlenen toplumsal ihtiyaçları, özellikle yerel mahiyetteki ihtiyaçları etkin bir şekilde karşılaması mümkün değildir. Böyle bir çaba sadece devletin daha da hantallaşmasıyla sonuçlanacaktır.

Daha önce de belirttiğimiz gibi tek çözüm bu görevleri ve görevlerin gerektirdiği kaynakları yerel yönetimlere aktarmaktır. Avrupa konseyi çalışmaları kapsamında Nisan 2000 tarihinde İstanbul’da toplanan yerel yönetimlerden sorumlu bakanlar konferansında sosyal hizmetlerin sunulmasında yerel yönetimleri aktif rol oynamalarının kaçınılmaz olduğu belirtilmiştir.

SOSYAL BELEDİYECİLİK Sosyal Belediyecilik, mahalli idareye sosyal alanlarda planlama ve düzenleme işlevi

yükleyen bir modeldir.119 Bu çerçevede; kamu harcamalarını konut, sağlık, eğitim ve çevrenin korunması alanlarını kapsayacak şekilde sosyal amaca kanalize eden; işsiz ve kimsesizlere yardım yapılması, sosyal dayanışma ve entegrasyonun tesis edilmesi ile sosyo – kültürel faaliyet ve çalışmaların gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan altyapı yatırımlarının yapılmasını öngören; bireyler ve toplumsal kesimler arasında zayıflayan sosyal güvenlik ve adalet mevhumunu güçlendirmeye yönelik olarak mahalli idarelere sosyalleştirme ve sosyal kontrol işlevleri yükleyen bir modeldir.

Sosyal fonksiyonlar gelişmiş ülkelerde gönüllü ve özel teşebbüslere, tarihi geleneğimizde ise vakıflara bırakılmıştır. Bunun mantığı, sorunların kaynaklandığı noktadan çözülmesine ve halkın katılımı gerçekleştiği için birlik ve dayanışma ruhunun pekişmesine sebep olmasına dayanmaktadır.

Türkiye gibi Sivil Toplum Kuruluşlarının gelişmediği, ara korunak mekanizmalarının etkisiz olduğu, devletin sosyo - ekonomik fonksiyonlarını yitirdiği ülkelerde yerel yönetimlerin bu misyonu üstlenmeleri kaçınılmaz bir durumdur.

Sosyal belediyeciliğin İşlevleri: 1. Sosyalleştirme, sosyal kontrol ve rehabilitasyon : Sosyalleşme, toplumun bir

parçası haline gelme; kişinin aile, okul, mesleki örgütler gibi içinde yer aldığı toplumsal kurumların ve genelde yaşadığı kültürel ortamın kendisinden beklediği şekilde davranmayı ve diğer bireylerle uyum içinde yaşmayı öğrenme sürecidir.

Bireylerin devletin sosyalleştirme ağının dışında kalmaları birçok soruna sebep olabilmektedir.

(Toplumdan dışlanmış, toplumsallaşamamış bireylerin şehirlerde doğurduğu problemler meydanda olup, mahallelerinde, sokaklarında huzursuzluk kaynağı olmaktadırlar.)

Belediyeler bu çerçevede bir nevi sosyal eğitim işlevi görebilirler. Zaten evinin bahçesinde hayvan besleyerek, yüksek sesle müzik dinleyerek veya etrafa hoş olmayan koku ve görüntü saçarak çevreyi rahatsız eden vatandaşlarla ilgilenme yetkisi cezai anlamda belediyelere aittir.

119 AKDOĞAN, Yalçın, “Ulusal Soruna Yerel Çözüm:Sosyal Belediyecilik”, Eminönü Bülteni, Şubat Sayısı, İstanbul 2002

Page 74: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

74

İnsanların toplum içinde nasıl davranmaları gerektiği konusunda da belediyelerin eğitici olmaları bu fonksiyonları tamamlayıcı mahiyettedir. Mahalli idareler toplumsal düzenin devamının sağlanmasına yönelik olarak bireye toplumsal beklentilere uygun davranış, kural ve değerler aşılama manasında sosyal kontrol mekanizması olarak işlev görebileceklerdir. Kıraathane toplantıları, halk meclisleri, esnaf gezileri, afişler ve mahalle kütüphaneleri aracılığıyla belediyeler halka daha yoğun olarak mesaj verebilmektedirler.

2. Mobilize etme, yönlendirme, kılavuzluk ve rehberlik etme : Toplumsal kesimlere yönelik olarak danışmanlık hizmeti verme, onları belli gün ve olaylarda yönlendirme, halka sorunlarını nasıl ve hangi kurumlarla çözebilecekleri konusunda yardımcı olma gibi işlevler belediyelerce yürütülebilmektedir. (Tüketici Danışma Merkezleri gibi)

3. Yardım etme, gözetme : Mahalli idareler beldelerindeki fakir ve muhtaç vatandaşların bilgilerine kolaylıkla sahip olabilmekte, onların sosyo-ekonomik durumlarını izleyebilmekte, asgari yaşam sınırında olanlara gıda, kömür, ilaç, kırtasiye malzemesi, tekerlekli sandalye gibi yardımlarda bulunabilmektedir. Kış gecelerinde ev ev gezerek, vatandaşın ne yediği, ne yaktığı, öğrenim durumunda olanların ne tür ihtiyaçları olduğu gibi konuları başkaca takip eden bir kurum ve mekanizma da mevcut yapı içinde geliştirilememiştir.

4. Yatırım : Mahalli idareler halkın geçim sıkıntısını gidermeye yönelik olarak köklü tedbirler alamamakla birlikte, kolaylaştırıcı bir takım hizmetlere yönelebilmektedirler. Tanzim satış mağazaları, ekmek fabrikaları, aşevleri, sığınma evleri, sağlık ocakları, mahalle kütüphaneleri bunlardan sadece bazılarıdır. Bu hizmetlere yönelik olarak mahalli idarelerin yatırımlara girişmeleri bir zorunluluk olarak görünmektedir.120

5393 sayılı Belediye Kanunu’na göre belediyelerin sosyal sorumluluk ve yetkileri : Yasanın 14. maddesine göre belediyeler, “sosyal hizmet ve yardım” hizmetlerini yapar.

Yasanın 68. maddesine göre de Belediye;.. imarlı ve alt yapılı arsalar üretmek …yetkisine sahiptir…Belediye ve mücavir alan sınırları içinde kendisine, eşine veya 18 yaşından küçük çocuklarına ait konutu olmayan dar gelirli kişilere, özürlülere, afete maruz kalanlara, sanayi bölgelerinden nakledileceklere ve üyelerinin tamamı bu durumda olan kooperatiflere, bedeli 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre oluşturulan takdir komisyonu tarafından belirlenecek tutardan aşağı olmamak üzere arsa tahsisi yapılabilir.

5393 sayılı Belediye Kanunu, belediyelere sosyal hizmetler konusunda yetki verirken, bu hizmetleri tek tek saymamıştır. Oysa, 1580 sayılı Yasa’da bunlar sayılmış idi. Yeni yasa konuyu genel olarak ele aldığından daha geniş yetki vermekte ise de, bu alanda belediyelerin neler yapabileceği yönünde fikir vermesi bakımından 1580 sayılı yasada belirtilen sosyal içerikli görevlere bakmakta yarar bulunmaktadır:

1580 sayılı kanunda belediyelere verilen sosyal içerikli görevler şunlardır: * Bırakılmış ve bulunmuş çocukları, delileri, kazaya ve afete uğrayanları koruyup

gözetmek. (15.18) * Fakir ailelerin ikiz çocuklarına alelumun öksüz, fakir, kimsesiz çocuklara para,

hekim, ilaç, yeme, içme, giyecek, barınma, tahsil, terbiye cihetlerinden yardım etmek. Fakir hastalara meccanen bakmak, ilaç vermek, fakir cenazelerini meccanen kaldırmak, alil, işten aciz olup da bakacak kimsesi olmayanlara bakmak. (15.34)

* Yetimhane yapmak. (15.45) * Yersiz, yurtsuzlara iş bulmak, bunlardan garip olup çalışamayacakları

memleketlerine göndermek, kimsesiz kadın ve çocukları korumak. (15.48) * Ucuz belediye meskenleri yapmak. (15.68)

120 AKDOĞAN, Yalçın, Dr., Sosyal belediyecilik, İstanbul Dergisi, Mart sayısı, İstanbul 1999

Page 75: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

75

* Fakirler için yatı evleri yapmak ve idare etmek. (15.69) * Muhtacin için iane sandıkları tesis ve idare etmek. (15.71) * Özürlülerin ulaşım ile sosyal ve kültürel amaçlı hizmetlerden ücret almamak veya

indirimli tarife uygulamak, belediyeye ait ve belediye tarafından işletilen veya kiraya verilen büfeler, otoparklar gibi işyerlerinin özürlüler tarafından işletilmesi konusunda kolaylık sağlamak. (15.81)

* Halk için kütüphane ve okuma salonları açmak.(15.33) * Gençler için mahallin ihtiyacıyla mütenasip stadyumlar tesis etmek ve işletmek.

(15.54) * Belediye tiyatrosu, sineması, halk müzeleri, hayvanat ve nebatad bahçeleri yapmak

ve idame etmek ve yaptırıp işletmek. (15.59) * Genç ve yetişkin özürlüler için meslek ve beceri kazandırma kursları, iş eğitim

merkezleri açmak. (15.80) Belediyelere sosyal sorumluluk yükleyen önemli hukuki düzenlemelerden birisi de 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile gelen yükümlülüktür. Söz konusu yasanın 5. maddesine göre; “Kamu idarelerinin mal ve hizmet üretimi ile ihtiyaçlarının karşılanmasında, ekonomik veya sosyal verimlilik ilkelerine uygun olarak maliyet-fayda veya maliyet-etkinlik ile gerekli görülen diğer ekonomik ve sosyal analizlerin yapılması esastır.”

Bu düzenleme, belediyelerin faaliyetlerinde sosyal analizlerin yapılmasını ön görmektedir. Sosyal analiz kavramı ülkemiz için yeni sayılabilecek bir kavramdır. Her yatırım projesi çok çeşitli faydalar ve maliyetler ortaya çıkarır. Ortak bir birim cinsinden ifade edilen faydalar, maliyetleri aştığı sürece kabul edilebilir projeler söz konusu olmaktadır. Bu proje analiz yöntemine, genel olarak fayda-maliyet analizi (FMA) denilmektedir.

Kamu kurumları için söz konusu olan projeler artık, ulusal açıdan büyüme ve gelir dağılımı hedeflerine sağladıkları net katkı yönüyle değerlendirilmektedir. Artık, proje analizi kavramına bir de sosyal boyut eklenmiştir. Gerçi, bir kamu yatırım projesi tanım gereği ulusal ekonomi açısından analiz edildiğinden, yapılan Fayda/Maliyet Analizi (FMA) bir tür sosyal fayda-maliyet analizi (SFMA) dir. Çünkü projenin yol açtığı faydalar ve maliyetler toplum açısından değerlendirilmektedir. Yani kamu yatırım projelerinde izlenen FMA, örtük bir şekilde aynı zamanda bir SFMA yöntemidir. Literatürde, iki tür SFMA yöntemi vardır. İlkinde gelir dağılımına etkileri dikkate alınmazken, diğerinde bu etkiler içerilmektedir. Birinci yaklaşıma “ekonomik analiz” (EA), ikincisine “sosyal analiz” (SA) denilmektedir. İşte, FMA’ya esas sosyal boyut kazandıran bu ikinci yaklaşımdır.121

Sosyal analiz, kamu yatırımlarının gelir dağılımına etkisinin ölçülmesi olduğuna ve belediyeler de sosyal analiz yapmak zorunda olduklarına göre; burada yeni bir durumla karşılanılmakta ve aslında belediyelere üstü örtülü de olsa gelir dağılımı ile ilgili görev verilmektedir. Burada bahsedilen gelir dağılımı, aslında gelirin yeniden dağılımıdır. Çünkü belediyeler, elde ettikleri gelirler sayesinde, gelir dağılımından daha düşük pay alan kişilere yönelik yatırımlara öncelik vererek, gelirin yeniden ve ihtiyaç sahipleri lehine dağılımına katkı sağlamış olmaktadırlar.

Sosyal kalkınma kapsamında belediyelerin yapabilecekleri bir çok faaliyetler bulunmaktadır. Bu faaliyetlerin hedef kitlesi ise şunlardır:

*Çocuklar *Yaşlılar *Kadınlar *Engelliler

121 DPT, Kamu Yatırımlarının Planlanmasında ve Uygulanmasında Etkinlik Özel İhtisas Komisyonu Raporu, http://www.dpt.gov.tr

Page 76: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

76

*İhtiyaç sahipleri *Toplumun tüm kesimleri Bu kitle incelendiğinde, genelde ilk beş kategoride yer alanların literatürde dezavantajlı

kesimler olarak nitelenen sınıflandırmaya dahil oldukları görülmektedir. Son kategoride ise “Toplumun tüm kesimleri” yer almaktadır. Bu kesimin varlığı ilk anda aykırı gibi görülebilir ama sosyal hizmetleri sadece dezavantajlı kesimlere yönelik bir alan olarak görmek yanlıştır. Çünkü, sosyal kalkınma, “kişisel ve kolektif düzeyde sosyal ve beşeri ilişkileri, sosyal dayanışmayı, karşılıklı saygınlığı artırmak” faaliyetlerini de içermektedir. Huzurlu ve sağlıklı birey ve toplum için, sosyal faaliyetlerin sadece yardım seviyesinde görülmemesi gereklidir.

Sosyal Kalkınma ve Dezavantajlı Toplumsal Kesimler Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi122nde dezavantajlı toplumsal kesimlerle ilgili

politika ilkeleri belirtilmiştir. Söz konusu bildirgenin bu kesimlerle ilgili temel politik ilkeleri şunlardır:

“Madde 23. - Erkekler ve kadınlar arasında eşitlik Erkekler ve kadınlar arasında eşitlik, istihdam, çalışma ve ücret dahil olmak üzere bütün

alanlarda sağlanmalıdır. Eşitlik ilkesi, yeterli şekilde temsil edilmeyen cinsin lehine belirli avantajlar

sağlanmasını öngören önlemlerin sürdürülmesini veya benimsenmesini engellemez. Madde 24. - Çocukların hakları 1. Çocuklar, kendi refahları için gerekli olan koruma ve ihtimamdan yararlanma hakkına

sahiptir. Görüşlerini serbestçe ifade edebilirler. Bu görüşler, kendi yaşları ve olgunluk düzeylerine uygun olarak kendilerini ilgilendiren konularda dikkate alınır.

2. Kamu makamları veya özel kuruluşlar tarafından çocuklarla ilgili olarak yapılan bütün işlemlerde, çocuğun çıkarlarının en iyi şekilde korunmasına öncelik verilmelidir.

3. Her çocuk, bunun kendi çıkarlarına aykırı olması haricinde anne ve babasının her ikisi ile düzenli olarak kişisel ilişki ve doğrudan temas sürdürme hakkına sahiptir.

Madde 25. - Yaşlıların hakları Birlik, yaşlıların, onurlu ve bağımsız bir yaşam sürdürme ve sosyal ve kültürel yaşama

katılma haklarını tanımakta ve saygı göstermektedir. Madde 26. - Engellilerin toplumla bütünleştirilmesi Birlik, engelli kişilerin, bağımsızlıklarını, toplumsal ve mesleki yaşamla

bütünleştirilmelerini ve toplum yaşamına katılmalarını sağlamaya yönelik önlemlerden yararlanma hakkını tanımakta ve saygı göstermektedir.

Madde 34. - Sosyal güvenlik ve sosyal yardım 1. Birlik, Topluluk hukuku ve ulusal yasalar ve uygulamalarda belirtilen usullere göre

doğum, hastalık, iş kazaları, bakıma muhtaç olma veya yaşlılık gibi durumlarda ve işten çıkarılma durumunda koruma sağlayan sosyal güvenlik yardımları ve sosyal hizmetlerden yararlanma hakkını tanımakta ve saygı göstermektedir.

2. Avrupa Birliği'nde yasal olarak ikamet eden ve dolaşan herkes, Topluluk hukuku ve ulusal yasalar ve uygulamalara göre sosyal güvenlik yardımları ve sosyal avantajlardan yararlanma hakkına sahiptir.

3. Birlik, Topluluk hukuku ve ulusal yasalar ve uygulamalarda belirtilen usullere göre sosyal dışlanma ve yoksullukla mücadele için yeterli imkanlara sahip olmayan herkes için uygun bir yaşam sağlamak amacıyla sosyal ve konut yardımından yararlanma hakkını kabul etmekte ve saygı göstermektedir.”

Öneriler123:

122 www.belgenet.com 123 DPT, Yerel Yönetimler Özel İhtisas Komisyonu Raporu

Page 77: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

77

1. Dezavantajlı toplumsal kesimleri önemseyen ve gözeten yerel yönetim yapılanmalarına doğru düzenlemelerin yapılması acil bir gerekliliktir. Buna yönelik sosyal hizmet, yardım, araştırma birimleri/komisyonları yerelde oluşturulmalı; danışmadan, kentsel çevrenin oluşturulmasına kadar ilgili tüm hizmet alanları bu kesimlere duyarlı iş görme biçimleri geliştirilerek gerçekleştirilmelidir.

2. Yerel yönetimlerin dezavantajlı toplumsal kesimlere yönelik sosyal destek/barınma, eğitim/rehabilitasyon hizmetlerini gerçekleştirmesi isteğe bağlı olmaktan çıkarılıp, görev durumuna getirilmelidir. Bu görevlerini yerine getirmelerinde etkili olmalarını sağlayacak ekonomik, sosyal ve kültürel projeler geliştirebilmelerinin yasal ve mali altyapısı oluşturulmalıdır.

3. Ülkemizdeki dezavantajlı toplumsal kesimlerin, özellikle de engellilerin sayısı, engellilik nedeni, sosyal ve demografik bilgilerini içeren bir veri tabanı oluşturulmalıdır. 2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı bu veri tabanını sağlayacak içerikte düzenlenmelidir.

4. Engelli, işsiz ve dar gelirli kesimlere yönelik yerel çözümler üretilmeli; yerel yönetimler, özellikle köy ve mahalle muhtarları yörelerindeki engelli, kayıp, yoksul, güvencesiz ve sürekli bakıma muhtaçları belirleyerek, bunlara gerekli desteklerin verilmesinde öncü/aracı olmalıdırlar.

5. Gönüllü kuruluşların, yerel yönetimlerle işbirliğinin yasal ve kurumsal çerçevesi oluşturulmalı ve uygulamaya geçirilmelidir.

6. Dezavantajlı toplumsal kesimlerin karar alma süreçlerine katılımı sağlanmalıdır. Böylece, kendilerini ilgilendiren hizmetlere yönelik politika ve programların belirlenmesinde; projelerin uygulanmasında işbirliğine girmelerinin olanakları yaratılmalıdır.

7. İşsiz ve dar gelirli kesimlere çözümler üretilmeli, özellikle engellilere yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Dar gelirlilere yönelik eğitim-üretim-danışma merkezleri, kütüphane ve bilgi merkezleri, huzur evleri, çocuk yuvaları, ucuz alış-veriş merkezleri vb. mahalle ölçeğinde kurulmalıdır.

8. Yerel yönetimler, dezavantajlı kesimleri toplumsal yaşama tam katma konusundaki sorumluluk ve görevleri kapsamında, kentsel hizmetlere erişebilirliklerinin sağlanmasına duyarlı yaklaşımları benimsemelidir. Bu gruplara yönelik, toplumsal yaşamla bütünleşme, kendilerini geliştirme olanakları yaratan etkinlikleri kamu hizmeti kapsamında gerçekleştirerek, rehabilitasyonu sosyal yaşamla bütünleştiren yaklaşımları kullanmalıdırlar. Bu hedefe ulaşmada,

sosyal boyutta, danışmanlık hizmeti vermeli, eğitsel, sportif amaçlı kurslar düzenlemeli; korunmaya muhtaç çocuklara, sorunlu gençlere yönelik koruyucu, topluma kazandırıcı birimler kurmalı, kadın koruma birimleri açmalı,

kültür ve sanat boyutunda gezici kütüphaneler; tiyatro, sinema, konser etkinlikleri düzenlemeli, kültür merkezleri oluşturmalı, sağlık boyutunda, gezici sağlık ocakları, sağlık desteği hizmet birimleri oluşturmalı, kentte yaşamayı kolaylaştıran, engelli ile sosyal yaşam arasındaki engelleri kaldıran; engellere ve yaş gruplarına duyarlı fiziksel çevre planlama ve tasarımlarını (toplu taşım olanakları, uygun kaldırım yükseklikleri, uyarlanabilir konut üretimi, açık ve yeşil alanlar tasarımı vb.), veri/girdi/kaynak sağlayabilecekleri ilgili tüm resmi/özel/gönüllü kurum, kuruluş ve kişilerle işbirliği içinde gerçekleştirmeli, çalışmalarını, hizmetlerini yaşama tam katılım ve eşitlik üzerine kurgulamalıdırlar. Bu hizmetler, belediye başkanlarının bireysel duyarlılığına bırakılmamalı, yasal düzenlemeler, yerel yönetimleri, dezavantajlı grupları gözeten sosyal ve teknik altyapıyı sağlamakla görevli ve yetkili kılmalıdır. İmar Kanununda TSE ve özürlüler ile ilgili standartlara uyulması zorunluluğu dağınık olarak mevzuata eklenmiştir. Oysa, aşağıdaki gibi kesin bir hüküm yerleştirmek yerinde olacaktır:

Page 78: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

78

Yapılan bütün fiziki imar planları, kentsel tasarım ve mimari projelerde, engellilere ilişkin standartlara (TSE, İmar Yönetmeliği, vd.) uyulması zorunludur. Bu standartlar engellilerin, engeli olmayanlarla kaynaştırılmasına yönelik olmalıdır..

9. Ailenin temel öğesi olan kadının, toplum yaşamında daha etkin konuma getirilmesi, yönetime katılmasının sağlanması ve statüsünün güvence altına alınması hedeflenmelidir Plan, gündemde bulunan .Yerel Yönetimler Reformu Yasa Tasarısını da etkileyici/yönlendirici olması beklenen aşağıdaki ilke ve önerileri içermelidir:

Kadınlara yasalarla verilen hakların tam kullanılmasına yönelik bilinçlendirme çalışmaları yapılmalı ve il ve belediye meclislerinin oluşumunda kadınların % 50 oranında temsil edilmeleri sağlanmalıdır.

İl özel idaresi örgütünde yer alan müdürlükler arasında, kadının statüsü müdürlüğü ve şube müdürlükleri kurulmalıdır.

Kadının aile içi ve sosyal yaşamından kaynaklanan sorunlarına çözümler getirmek üzere; kadına yönelik şiddet, taciz ve istismarın önlenmesi hususunda çalışmalar yapılmalı ve kadın koruma-sığınma evlerinin açılması, yerel yönetimlerin görevleri içinde yer almalıdır; bu konuda faaliyette bulunan gönüllü kuruluşlara maddi destek sağlanmalıdır.

4-Kültürel Kalkınma Kültürün ne olduğu ve hangi unsurları içerdiği konusunda değişik görüşler bulunmakla

birlikte, bu kavramın genel kabul gören tanımlarını şunlardır: E. B. TAYLOR'a göre kültür, bilgiyi, imanı, sanatı, ahlakı, örf ve adetleri, bireyin ait

olduğu toplumun bir üyesi olması itibariyle kazandığı alışkanlıkları ve bütün diğer yeteneklerini içeren gayet girift bir bütündür. Yine ünlü bir antropolog olan C. WISSER de kültürü şöyle tanımlamaktadır: "Kültür, bir halkın yaşama tarzıdır".

Kültür, bireyin kendi dışındaki evrene açılma yolu olarak insan hayatına bir anlam kazandırmasının yanında, toplumların da uygarlık yarışında yükselebilmelerini gerçekleştirici bir fonksiyona sahiptir. Kültür ve sanat, insanlara insan olduklarını hissettirmek, hayatlarını zenginleştirmek ve yaşama sevinçlerini artırmak suretiyle çok önemli işlevler başarmaktadırlar.

Toplum içi kurallar ve diğer insanların hakları, bireyin hak ve özgürlüklerini kendiliğinden sınırlamaktadır. İnsanın doğal olaylardan ve zorunluluklardan kurtulmasıyla birlikte kültür süreci de başlamaktadır. Birey olarak insan, doğada özgürlükten ne kadar mahrum ise, kültür dünyasında da o derece özgürlüğe sahiptir. İnsanların, bireyselliğin ötesinde toplumsallaşabilmeleri için kültür ve sanat vazgeçilmez araçlar olarak kabul edilmektedirler

Kültür, her eyleme bir işlevsellik tanıyan, her eylemle toplumsal davranışlar arasında ilişki kuran gizli bir bağ ve toplumu bütünleştiren bir unsurdur. Kültür öğrenilmekte ve bireyler tarafından bir veri olarak kabul edilmektedir. Toplumun ortak malı sayılan kültür, kuşaklar arasında, sonra gelene miras yolu ile devredilmektedir .124

Kent/şehir kavramı ile kültür kavramı arasında anlamlı bir bağ bulunmaktadır. Bir çok dilde Kent sözcüğü ile uygarlık sözcüğü arasında köken ilişkisi görülmektedir. Türkçe’mizdeki “Uygar" sözcüğü yerleşik bir toplum hayatı süren Uygurlardan türetilmiştir.125 Arapça’da uygar gelen “Medenî” kelimesi kent anlamındaki “Medine” kelimesinden köken alır.126 Medeni kelimesi dilimizde de “kentlileşmiş, kırsallıktan

124 PEKTAŞ, Kadir, Büyük Kent Belediyelerinin Eğitim ve Kültür Hizmetlerinde Siyasi parti ideolojilerinin Yansıması, http://basarm.com.tr/yayin/malihukuk/tez/birincibolum2.htm 125 http://www.biltek.tubitak.gov.tr/dergi/01/kasim/kentler.pdf 126 Doç.Dr.Hüseyin ÇELİK, www.huseyincelik.net/koseyazilari

Page 79: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

79

kurtulmuş ve uygar”127 manasında kullanılmaktadır. Benzer şekilde uygarlık karşılığı olarak Fransızca “civilisation” ve İngilizce “civilization” ile İngilizce “city” kelimeleri Latince de yurttaşların oluşturduğu birlik anlamına gelen “civitas” kelimesinden türemiştir. “citizen” yine aynı dilde yurttaş manasında kullanılmaktadır. İngilizce de “polite”, yani “kibar” sözcüğü128 Yunancada kent karşılığı olan “polis” teriminden türetilmiştir. Kent kelimesi belli bir olgunluk seviyesini ifade etmektedir. Kalkınmayı, medenileşmeyi ve gelişmişliği yansıtır.

Kentler, nüfus yapısı, kan bağı, etnik, dinsel, kültürel, eğitim seviyesi, gelenek, örf ve adetler açıdan farklılaşmanın olduğu yerleşim alanlarıdır. Kan bağı, cinsiyet ayrımcılığı, yaşa dayalı statü, etnik ve dini ayrımcılık yaklaşımlarını ortadan kaldırarak eşitlik idealini yaymaya çalışan ahlaki bir gelenek oluşturur129. Kent, yarışmayı, sıra dışılığı, yeniliği, verimliliği ve yaratıcılığı özendirerek oldukça farklılaştırılmış bir nüfusun ortaya çıkmasına neden olur. Kent, “farklı olma izni” anlamında “özgürlük adasıdır”130. İnsanların düşüncelerini ve fikirlerini açıkça söyleyebilecekleri yerleşim yerleridir. Kişinin davranışları ve hareketlerinden dolayı yadırganmayacağı, her giyim tarzından insanların bulunabileceği mekanlardır. Farklı bireylerin bir araya gelmesiyle oluşan yerlerde, bireysel farklılıkların kaybolması süreci de devreye girer131. Fakat bireysel farklılıkların kaybolması, tek tip insan oluşması değil, farklı bireylerden oluşan çok renkli bir topluluğun ortaya çıkması anlamındadır. Bireyler tek başlarına farklı olmakla beraber, bu farklılıklarıyla ortak yaşama kültürüne kavuşmuşlardır.

Kentli birey, geniş ölçüde, ekonomik, siyasal , eğitimsel, dinsel ya da kültürel alanlardaki gönüllü örgütlerin etkinlikleri sayesinde, kişiliğini ifade eder, geliştirir, statü kazanır ve uğraş alanını oluşturan eylemleri sürdürebilir.

Kent yalnızca, günümüz insanına daha büyük bir oranda iş ve yerleşim olanakları sunan bir yer değildir, aynı zamanda dünyanın en uzak yerlerini kendine çeken, türlü bölgeleri, insanları ve etkinlikleri bir düzene göre biçimlendiren, ekonomik, siyasal ve kültürel yaşamın öncüsü ve denetleyicisi konumunda olan bir merkezdir132.

Kent hayatının barbarlığına dair şimdiye kadar çok şeyler söylenmiştir. Ancak bunların hiçbiri insanları kentte yaşamaktan vazgeçirmedi. Kent hayatından ölesiye yakınanlar bile ancak birkaç günlüğüne uzaklaşmayı göze alabiliyorlar133.

Bir kent yönetimi olan belediyelerin görev ve sorumluluk alanları arasında kültürel/eğitsel faaliyetlerin de büyük önemi bulunmaktadır. Bilindiği gibi, 5272 sayılı Belediye Kanunu’na göre “Belediye, belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi”dir. Yürürlükten kalkan 1580 sayılı Belediye Kanunu’na göre ise; belediye; belde ve belde halkının mahalli mahiyette medeni ve müşterek ihtiyaçlarını tanzim ve tefsiye etmekle” görevli kamu tüzel kişiliğidir. Yasa maddesinde kullanılan “medeni ihtiyaç” tanımlaması da, şehirlinin duyduğu ihtiyaç” anlamındadır.134 Şehirlinin ihtiyaçları arasında kültürel hizmetler de vardır ve önemli hizmetler arasındadır.

5272 sayılı Belediye Kanunu’nun 14. maddesine göre belediyeler “kültür ve sanat” hizmetlerini yerine getirirler. Bunun yanı sıra; gençlik ve spor hizmetlerini de yapar. Okul öncesi eğitim kurumları açabilir; Devlete ait her derecedeki okul binalarının inşaatı ile yapılmış binaların bakım ve onarımını yapabilir, her türlü araç, gereç ve malzeme ihtiyaçlarını 127 http://www.tdk.gov.tr/tdksozluk/SOZBUL.ASP 128 http://mhukuk.kolayweb.com/yaziyett.htm 129 BOOKCHİN, M., “Kentsiz Kentleşme” s.18

130 Tarık Demirkan, “Tarih Boyunca Kuşatılan Özgürlük Adaları; Kentler”, Cogito, 3.Baskı, Sayı:8, 1996, s. 17

131 DURU, B., ALKAN, A., 20. Yüzyıl Kenti, s.97

132 DURU, B., ALKAN, A., 20. Yüzyıl Kenti, s.78 133 ÖZDENÖREN, R., Kent ilişkileri s.31 134 AYTAÇ, Fethi, Açıklamalı İçtihatlı Belediye Kanunu, Seçkin Yayınevi, Ankara 1998, sf: 31

Page 80: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

80

karşılayabilir; kültür ve tabiat varlıkları ile tarihî dokunun ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânların ve işlevlerinin korunmasını sağlayabilir, bu amaçla bakım ve onarımını yapabilir, korunması mümkün olmayanları aslına uygun olarak yeniden inşa edebilir. Yine aynı yasanın 15. maddesine göre, “Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunmak” belediyelerin yetkileri dahilindedir.

Yürürlükten kalkan 1580 Sayılı Belediye Kanunu, belediyelerin görev ve yetkilerini tek tek sayan bir yöntemle (Tadadi) hazırlandığı için, kültürel alanda belediyelerin neler yapabileceği konusunda rehber gibi değerlendirilebilir. 5272 sayılı Yasa’da bunlar tek tek sayılmamış ise de, 1580 sayılı Yasa’da belirtilen kültürel çalışmaların hepsi yeni yasaya göre de yapılabileceği gibi, 1580 sayılı yasada yer almayan çalışmalar da yapılabilir. Çünkü, yeni Yasa, kültürel hizmetleri tek tek saymak yerine, “kültür ve sanat” genel başlığını tercih etmiş; dolayısıyla bu başlık altına giren konularda belediyeleri yetkilendirmiştir.

Kültürel hizmetlerin neler olabileceği konusunda ön fikir vermek bakımından 1580 sayılı yasa belediyelerin görevlerini 15. maddesinde ayrı ayrı belirtilen kültürel içerikli görevlere bakmakta yarar vardır ve bu görevler de şunlardır:

* Halk için kütüphane ve okuma salonları açmak, oyun ve spor yerleri yapmak, (md. 15, fk. 33.),

* Fakir ailelerin ikiz çocuklarına alelumun öksüz, fakir, kimsesiz çocuklara …. tahsil, terbiye cihetlerinden yardım etmek, (md. 15, fk. 34.),

* Belediye tiyatrosu, sineması, belediye oteli ve gazinosu, halk müzeleri ve hayvanat ve nebatat bahçeleri yapmak ve idame etmek ve yaptırıp işletmek (md. 15, fk. 59.),

* Zabıtai belediye memuru, belediye fen memuru, yapı kalfası ve yapıcı ve muhtelif meslek ustaları gibi beldenin ve belediye idaresinin muhtaç olduğu meslekler erbabı yetiştirmek üzere kurslar, dersler, gece ve hafta tatili günü dershaneleri ve ikmal ve çırak, ev kadını mektepleri açmak ve idare etmek (md. 15, fk. 72.).

Bu görevlerden 33 ve 34'üncü fıkralarda belirtilenler zorunlu nitelikli, 59 ve 72'nci fıkralarda yer alanlar ise isteğe bağlı olan görevlerdir.

Ülkemizde belediyeler eğitim ve kültür hizmetlerini yürütürken çeşitli örgütsel ve örgüt dışı sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadırlar. Belediyelerin çalışmalarını sınırlayan ve hatta engelleyen bu sorunlardan başlıcaları aşağıda sıralanmaktadır:135

* Belediyelerin kültür ve eğitimle ilgili çalışmaları yeterli düzeyde değildir. Yetersizlik özellikle personel açısından kendisini göstermektedir. Deneyimli, kalifiye personel sayısındaki yetersizlik, yeni kadrolara ihtiyaç duyulması, kadro tekliflerinin bürokratik engellerle karşılaşması gibi nedenler, bu hizmetlerdeki başarıyı büyük ölçüde güçleştirmektedir. Hizmet içi eğitim ve seminer ihtiyacı da belediyelerin hizmet başarısını etkileyen diğer bir faktördür. Bilindiği gibi hizmet içi eğitim, özel ya da kamusal işyerlerinde ücretli veya aylıklı olarak çalışanların görevlerinin gerektirdiği bilgi, beceri ve tutumlarını geliştirmek amacıyla yapılan eğitim faaliyetlerini ifade etmektedir. Ülkemizde belediye hizmetlerinin daha iyi yürütülmesi amacına yönelik olarak belediyecilik eğitimi veren çok az sayıda kurum bulunmaktadır. Ayrıca verilen eğitimin de zabıta, saymanlık ve özlük işleri gibi alanlarla sınırlı kaldığı söylenebilir. Özellikle eğitim ve kültür hizmetleri konusunda bir hizmet içi eğitim kurumunun yokluğu, bu hizmetlerdeki etkinsizliğin önemli nedenlerindendir.

135 GÜNEŞ, İsmail, Belediyelerin Eğitim Hizmetleri Yürütmesinde Karşılaşılan Sorunlar; http://idari.cu.edu.tr/igunes/yerel/egitim7.htm

Page 81: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

81

* Örgün öğretim kurumları ile yeterli işbirliği sağlanamamaktadır. Bu konuda idari engellerin de çıkarıldığı görülmektedir. Kimi okullarda yoksul öğrencilere belediyelerin yardım talebinin geri çevrilmesi, üniversiteye hazırlık kursları açılmasının önlenmesi gibi olaylar bu duruma birer örnek oluşturmaktadır. * Belediyelerin geleneklere ve yasalara dayanarak giriştikleri çeşitli etkinlikler, mülki yönetim amirleri tarafından "Toplantı ve Yürüyüş Yasası" kapsamına sokulmak suretiyle yasaklanabilmektedir. * Yerel halk tarafından belediyelerin öncelikli olarak daha çok, temizlik, yol, su, kanalizasyon, zabıta gibi alanlarda hizmet vermesi gerektiği düşünülmektedir. Eğitim ve kültür hizmetlerine eğilmenin kaynak ve zaman kaybına neden olacağı ve bu hizmetlerle ilgilenilmemesi gerektiği fikri de birçok kişi tarafından savunulmaktadır. Bu fikrin ağır bastığı durumlarda eğitim ve kültür hizmetleri ile ilgili çalışmalar başarılı olamamaktadır. * Televizyon ve radyoya ilişkin yasal düzenlemeler, belediyelerin yerel halkla çağdaş düzeyde kitlesel iletişim kurmasını yasaklayıcı kurallar içermektedir. * Eğitim ve kültür hizmetlerinin planlanma ve uygulanma aşamalarında halkın katılımı gözardı edilebilmekte, yerel halkın talepleri ve bu alanlarda yürütülen hizmetler karşısındaki tutumu yeterince önemsenmemektedir. * Belediye yöneticilerinin eğitim ve kültür konusuna bakış açıları ve yaklaşımları, temel bir eğitim ve kültür politikasına bağlanmış değildir. Söz konusu sorunun en temel nedenlerinden biri, bu yöneticilerin mensup oldukları siyasal partilerde birbirinden farklı politikalar üretiliyor olmasıdır. Sonuç olarak da her yönetim değişikliğinde eğitim ve kültür hizmetleri, içerik ve verilen önem bakımından farklılıklar göstermektedir. * Eğitim ve kültür hizmetlerinde kimi zamanlar, yerel halka değil de dışarıdan gelenlere yönelinmektedir. En iyi örnekleri turizm sektörünün yoğunluk kazandığı bölgelerdeki belediyelerde görülen bu sorun, bir yandan halk ile yönetim arasındaki dayanışmayı azaltmakta, diğer yandan da yerel halkı kültürel bir iç çatışmayla karşı karşıya bırakmaktadır. * Belediye bütçelerinde eğitim ve kültür hizmetlerine ayrılan paylar oldukça düşük düzeydedir. Altyapı ve imar hizmetlerine daha fazla ilgi gösteren belediyeler eğitim ve kültür hizmetlerine pek öncelik tanımamaktadırlar. Bu durum da hizmetlerin yeterli miktarda ve kalitede sunulmasını engellemektedir.

Yerel Kalkınma Yönetimi konsepti kapsamında, yerel düzeyde kültürel kalkınmanın önemsenmesi gereklidir. Kültürel kalkınma teriminden, çok genel olarak eğitim düzeyinin yükselmesini, kültürel etkinliklerin ve bunlara katılan bireylerin artmasını, kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını anlıyoruz.136

T.C. Anayasası 129 maddesi, kültürel kalkınmanın bir plan işi olduğunu belirtmektedir. Madde de “İktisadî, sosyal ve kültürel kalkınma plâna bağlanır. Kalkınma bu plâna göre gerçekleştirilir.” denilmekte ve bu görev DPT’ye verilmektedir. Buna mukabil DPT’nin bu konuda geniş çaplı araştırma ve çözüm önerilerini görememekteyiz.

Kültürel kalkınma için yerel yönetimlerce yapılması gereken başlıca çalışmalar şunlar olabilir:

*Ortak kültürel değerlerin ve mirasın korunması, zenginleştirilmesi ve gelecek nesillere geliştirilerek aktarılması çalışmaları yapılmalıdır.

*İlçe belediyelerinin koordinesiyle her mahalleye kütüphane ve okuma salonları açılması. Günümüzde bilgiye ulaşmanın kolay yolu, İnternet ortamdır. Bu sebeple kütüphane ve okuma salonları bilgisayar ortamı açısından zenginleştirilmelidir.

136 KONGAR, Emre, Ekonomik Büyüme ve Kültürel Kalkınma, http://www.kongar.org/makaleler/mak_mi.php

Page 82: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

82

*Türk kültürünün çevre kültürler için cazibe merkezi haline gelmesi sağlanmalı, bu çerçevede Türk Cumhuriyetleri ve toplulukları ile kültürel işbirliği çalışmalarına hız verilmelidir.

*Kültür alanında vakıfların ve kâr amacı gütmeyen kurum ve derneklerin desteği artırılmalı ve özel sektörün katılımı sağlanmalıdır.

*Yok olmakta olan yerel sanat ve zanaatların korunması, sosyal ve ekonomik fayda sağlanması, bunların yozlaştırılmadan yeniden üretimine ve pazarlanmasına yönelik modelle-rin araştırılması ve bu konuda yerel inisiyatiflerin yönlendirilmesi için projeler geliştirilmelidir.

*Kültür varlıklarımızın korunması için halkın ve kamu görevlilerinin bilinçlendirilmesine yönelik eğitim çalışmaları yaygınlaştırılmalı ve eski eser kaçakçılığı önlenmelidir. Doğal ve kültürel varlıkların bir bütün olarak korunması ve sürekliliğinin sağlanması amacıyla korunması gerekli varlıklara ait çeşitli kişi ve kurumların elinde bulunan bilgi, belge ve görüntülü dokümanın bir araya getirilip muhafaza edilmesi ve kullanıcıların erişimine sunulması sağlanmalıdır.

*Hat sanatları, ebru, tezhip, minyatür, ağaç oymacılığı, nakkaşçılık, çini sanatı ve dokuma sanatları eğitimlerinin verileceği sanat merkezleri ve galeriler açarak Türk geleneksel kültürünün yaygınlaştırılması sağlanmalı, ayrıca istihdama ve üretime yönelik katkıda bulunulmalıdır. Yerel yönetimler ve STK'ların iş birliği ile sanat eğitim merkezleri açılmalı ve bu merkezlerde uzman eğitimci kadroların istihdam edilmesi sağlanmalıdır.

*Kültür ve sanatta özgün düşünce ve eser üretimi özendirilmeli, Kültür hayatına katkısı bulunanlar ve sanatçılar desteklenmelidir.

*Toplumun sosyal doku katmanları tespit edilerek kültürel farklılıklar tespit edilmelidir. Bu gerçeğe göre farklı projeler üzerinde çalışılmalıdır. Sosyal doku çalışması neticesinde insanların yaşadıkları şehrin dokusuna uygun kültürel eksikliklere yönelik eğitim programları düzenlenmelidir.

*Yerel halka, gençlere ve çocuklara yönelik olarak kültür ve sanat şenlikleri, festivaller, fuarlar, sergiler, konserler, film gösterimleri, yarışmalar vs. düzenlenmelidir.

*Tiyatro, halk oyunları ve diğer gösteri ve dinleti sanatları ile ilgili birimlerin oluşturulması ve temsiller verilmesi gerekir. Büyük kent belediyelerinin, kendi bünyelerinde kent orkestrası, Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği ve Türk Tasavvur Müziği toplulukları oluşturması, gençlik korosu ve çocuk korosu kurmaları bu kapsamda değerlendirilmelidir. Oluşturulan gruplar, kent içinde ve dışında organize edilen çeşitli etkinliklerde konser ve gösteriler düzenlemeli, izleyicilerle buluşmalı.

*Kent içinde gezici ve sabit kütüphanelerin, kitaplıkların ve okuma salonlarının oluşturulması, kent müzelerinin açılması teşvik edilmelidir.

*Yetişkinlere, gençlere ve çocuklara yönelik değişik türlerde kitaplar, dergiler ve broşürler yayınlanmalı. Bu bağlamda büyük kentin tarihi, turistik ve kültürel değerlerini yerli ve yabancı ziyaretçilere tanıtmak amacıyla hazırlanan kitaplar, haritalar, broşürler ve sesli-görüntülü yayınlar da büyük kent belediyelerinin önemli kültürel hizmetleri arasında yer al-malıdır.

*Belediye toplum ve kültür evleri açarak eğitsel ve kültürel etkinlikleri özendirilmelidir. *Ulusal ve uluslararası kültürel ve bilimsel toplantılar (panel, konferans, sempozyum,

söyleşi vb.), Kültür ve sanat alanında sergiler (fotoğraf, resim, hat, ebru, heykel, gravür vb.), Kültür, sanat, edebiyat, siyaset, tarih, felsefe ve sosyoloji gibi alanlarda önemli izler bırakmış kişiliklerle ilgili anma programları düzenlenmelidir. Sanat ve kültürle ilgili düzenlenecek çeşitli yarışmalarda dereceye girenler ödüllendirilmelidir.

Kültürel Kalkınma çalışmalarında Avrupa Kentsel Şartında yer alan ve kültürel konularda ortak bakış açısını yansıtan düzenlemeler dikkate alınmalıdır. Söz konusu şartın ilgili maddeleri şunlardır:

Page 83: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

83

Avrupa Kentsel Şartı137 ve Kentlerde Kültür Yerel ve bölgesel yönetimler sanat ve rekreasyon tesislerinin sağlanmasında, kültür

etkinliklerinin geliştirilmesinde ve kültürel demokrasinin gerçekleşmesinde yaşamsal bir rol oynar.

Bu nedenledir ki, yerel yönetimler, kentin kültürel geleneği ve kent halkının kültürel özellikleri ışığında bir kültür politikası oluşturma ve uygulama hakkına ve yetkisine sahip olmalıdırlar.

Mimari yapıtlar, dil, sanatlar, müzik ve edebiyat kentin zengin tarih hazinesinin ve kollektif belleğinin ifadesidir. Bu kültür ve sanat oluşumları yaşam biçimlerindeki, toplumsal modellerdeki ve kültürel miras ve deneyimdeki değişimin barometresidir. Kültür halkın kazanılmış kavramlarının oluşturduğu bir alandır; edebi, bilimsel ve sanatsal gelenekler ve bilgi demektir.

Somut coğrafya, topografya, iklim ve yaşama koşulları, her yörenin kültürüne kendine özgü özellikler kazandırır, o yöre sakinlerinin yöreyle özdeşleşmesini sağlar. Kültür politikası ekonomik ve toplumsal gelişmeye katkıda bulunur. Daha geniş bir bağlamda ise kent sakinlerinin Avrupa içi ilişki ve alışveriş ağındaki somut rolünü ve amaçlarını kavramasına katkıda bulunur.

İlkeler 1. Bütün kent sakinleri kültür hakkına sahiptir. Kültür herkesle ilgilidir. Sadece

ayrıcalıklı bir avuç insanın veya seçinlerin alanı değil, tüm toplumsal grupların yaratıcılığını ve hayal gücünü harekete geçiren bir araçtır. Kültürel demokrasinin evrenselliği İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 27. maddesinde ifade edilmiştir.

2. Kentlerin kültürel gelişmesi ekonomik ve toplumsal gelişmesine katkıda bulunur. Kültür politikası ekonomik gelişmeye, topluluk duygusunun oluşmasına katkıda bulunur. İlk öğretimden yetişkinlerin eğitimine kadar bütün eğitim düzeylerinde ana öğedir; belde işlerine kamusal katılımın gerçekleşmesini sağlayabilir; nüfusun engelli kesimlerinin yaşam koşullarının iyileştirilmesine yardımcı olabilir. Bu nedenledir ki, kültür politikası, kapsamlı bir kent politikasının kilit öğesidir; kentlerde yaşam kalitesinin iyileştirilmesine ve insan haklarının geliştirilmesine yönelik genel politikanın ayrılmaz bir parçasıdır. 3. Kültür alışverişi farklı uluslardan, farklı bölgelerden halkar arasında güçlü bir bağ oluşturur. Yerel yönetimler, kendi kentlerinin kültürel deneyiminin başkalarına aktarılmasının, karşılıklı anlayış ve saygının yaratılmasında önemli bir rol oynadığını kabul etmelidirler.

4. Kültürel gelişme ve gerçek kültürel demokrasi, yerel yönetimlerle belde grupları, gönüllü sektörlerle özel sektör arasında yaygın işbirliği gerektirir. Kültürel gelişme sadece yerel yönetimlerin görevi değildir. Yerel yönetimler, sanatların ve kültürel yaratımın korunmasında sanayinin ve ticaretin katılımının artmasını çeşitli yöntemlerle (sözgelimi mali teşviklerle) sağlamak durumundadırlar. Kültürel yenilemeyi ve belde gruplarına sorumluluk aktarılmasını amaçlayan mahalle gruplarının azami desteğini gözönünde bulundurmalıdırlar.

5. Kültürel çoğulculuk yeniliği yaşanmasını ve özendirilmesini gerektirir. Kültürel faaliyetteki zenginlik, bir yönüyle, örgütlü ve kurumsallaşmış yapıların değil, kültürel faaliyetin kendiliğinden, yenilikçi doğasının ürünüdür. Başarılı kültürel gelişme, gençler ve göçmen toplulukları gibi belli nüfus gruplarının somut ihtiyaçlarını ve katkılarını da dikkate almalıdır. Yerel yönetimler bunu sağlamak için belediye kaynakları çerçevesinde kültürel faaliyetlere ödenek ayırmalıdırlar.

6. Yerel yönetimlerin kültür turizmini dengeli geliştirmesi, beldeleri olumlu etkileyecektir. Kültür turizmi bütün Avrupa’da büyüyen bir sanayidir; tarihi kentler, kültür ve

137 Tam metin için bkz: http://www.izmirbarosu.org.tr/yayinlar/sart_cevre_avrupa_kentsel.htm

Page 84: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

84

sanat olayları artan sayıda ziyaretçi çekmektedir. Bunun yerel yönetimlere sağladığı yararlar açıktır: Refah artmaktadır, yerel istihdam olanakları artmaktadır, kent sakinlerine yönelik kentsel donanım olanakları genişlemekte, inşaat sanayi ve belli zanaatlar bundan olumlu etkilenmekte ve hepsinden önemlisi, farklı kültürlerin ve toplulukların birbirini tanıması hız kazanmakta, karşılıklı saygı gelişmektedir. Ne var ki bu yararların sağlanması ve muhtemel olumsuz etkilerden kaçınılması, yöre sakinlerinin özel sektörün, turizm sanayi ile yerel yönetim temsilcilerinin katılımını sağlayan bir turizm ve kültür yönetim planının oluşturulmasıyla mümkündür.

5-Siyasi kalkınma Bir toplumda insanların fiziksel, ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarının

karşılanması yeterli değildir. İnsanlar, kendilerine değer verilmesini, kendi görüş ve önerilerini gündeme getirebilmeyi, bu görüşlerinin mücadelesini verebilmeyi, kendisini de ilgilendirecek konularda alınacak kararlarda, kendisinin de görüşünün alınmasını isterler.

Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesinin 41. maddesine göre herkesin “İyi idare hakkı” vardır ve bu hak; şunları içermektedir:

“- herkesin, kendisini olumsuz şekilde etkileyebilecek herhangi bir işlemin yapılmasından önce görüşlerinin dinlenmesini isteme hakkı;

- herkesin, kendi dosyasına erişme hakkı ve meşru gizlilik çıkarlarına ve mesleki ve ticari gizliliğe saygı gösterilmesi;

- idarenin, kararları konusunda gerekçe gösterme yükümlülüğü.” Siyasi kalkınma kavramıyla ifade edilmek istenen; yerel yönetimlerin kararlarının

alınması ve uygulamasında halkın katılım kanallarının güçlendirilmesi, demokratik kültürün geliştirilmesidir. Bilindiği gibi, yerel yönetimlerin varlık sebeplerinden birisi de demokratik kültürün geliştirilmesidir ve misyonları itibarıyla yerel yönetimler demokrasinin okulu olarak görülmektedirler. Yerel yönetim kuruluşlarına demokratik nitelik kazandıran en önemli öğe, bu kuruluşlara halkın katılımının açık olması ve katılım sürecine işlerlik kazandırılmasıdır.138

Yerel yönetimler açısından siyasi kalkınma; kentlinin kent yönetimine katılması, hesap sorabilmesi gibi yönetişim anlayışının yanı sıra kent hukuku, kentlilik bilinci, kentli hakları, sivil inisiyatiflerin geliştirilmesi gibi konuları da ihtiva etmektedir.

Yerel halkın, yerel yönetimler aracılığı ile yönetime katılması, kırsal alanda yaşayanların devlet işlerine alakasız kalmalarını, kötümserliği ve pasifliği önler. Vatandaşın, kendisini ilgilendiren konularda yerel yönetimler aracılığı ile söz sahibi olması ve kendi temsilcilerini kontrol edebilmesi, siyasi entrika ve kötü yönetimi ıslah etmede oldukça etkili olabilir.

Yerel yönetimlerin, yerel topluluğu oluşturan bireylere, kendi gereksinimlerini ve sorunlarını daha iyi tanıyıp, kavrama ve karar verme, sorunları çözme gibi alışkanlıklar kazandırdığı bilinmektedir. Yerinden yönetim sisteminin, demokrasinin değerlerine uygun bir sistem olması dolayısıyla, bireylerin gelişmesine katkısı olmaktadır.139

UNDP İcra Direktörü Mark Malloch Brown, siyasi kalkınmanın önemini belirten şu ifadeleri kullanmaktadır: “1980’li yıllardan bu yana kalkınma politikaları çoğunlukla ekonomi ve piyasa sektörüne yoğunlaşmıştır. Bunlar önemlidir. Ama bu dönemden çıkarılan asıl ders; siyasetin, insanların kendi hayatlarına yön verirken oynadığı önemli rolün görmezden gelinmemesi gerektiğidir. Siyasi kalkınma, insani gelişmenin unutulan yüzü olmuştur”140.

138 UZUN, turgay, Parlak Bekir, ÖZGÜR Hüseyin, AB’ye Giriş Sürecinde Yerel Yönetimler ve Sorunları, Alfa Basım Yayım, İstanbul 2002, sf: 83 139 GÖRMEZ, Kemal, Yerel Demokrasi ve Türkiye, Vadi Yayınları, Ankara 1997, s:50 140 http://www.undp.org.tr/docs/hdr2002_democraticwave.doc

Page 85: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

85

Yerel yönetimlerin kalkınmadaki rolü genelde kabul edilen bir görüştür. Hatta “gelişme için yerel yönetim şarttır” iddiasında da bulunulmaktadır.141 Yerel yönetimlerin kalkınmada gerekli kurumlar olmasının sebepleri arasında, kaynakların yerinde ve etkin kullanımı gibi ekonomik sebepler olduğu gibi, katılımcılığa elverişli olmasının gerektirdiği siyasi sebepler de bulunmaktadır. Bu gün dünyada iktisaden kalkınmış toplumların hemen hemen hepsi yerinden yönetim anlayışına sahiptir.142

Halk yönetimlerin yapmak istediklerini iyi anlayabilirse, bu anlayışla yapılacak işlere de yardımcı olabilir. Alınacak kararlara yerel toplumun da katılımını sağlamak, bilgilendirmenin yollarından biri olduğu gibi, aynı şekilde karar vermede yerelleşme, yerel toplulukları, problemlerin çözümünde daha sorumlu kılacaktır. Yine, katılım kişilerin onurunu ve her seviyede toplum duygusunu yükseltirken, aynı zamanda hükümet programlarına canlılık kazandırmakta ve bu katılım, yerel ihtiyaçlara da iyi karşılık verilmesini sağlamaktadır. Bunun yanı sıra, bir ülkede demokrasinin gelişmesi ve yerleşmesi için gerekli olan özgürlük, eşitlik, temsil ve katılım gibi koşulların oluşmasında yerel yönetimler önemli rol oynarlar.143 Demokrasiyi üstün tutan, halkın siyasal sisteme katılımı ve denetimidir.144 Günümüzde dünya, temsili demokrasinin katılımcı bir yapıya dönüşüm sürecini yaşamaktadır.

Yerel yönetimlerin demokratik kültüre katkısının bir boyutu da yaygınlığıdır. Örneğin; ülkemizde 550 milletvekili seçilmektedir. Oysa yerel seçimlerde 3.225 belediye başkanı, yanı sıra 3.212 il genel meclis üyesi, yaklaşık 35.000 belediye meclis üyesi ile köy ve mahalle muhtarları ile mahalle ve köy ihtiyar heyetleri için yaklaşık 175.000 kişi olmak üzere toplamda 220.000’e yakın kişi seçilmektedir. Bu seçime birden fazla adayların katıldığı da göz önüne alınırsa, her yerel seçimde 500.000-1.000.000 arasında kişi demokratik bir mücadeleye fiilen katılmaktadır.

Bir kentte siyasal kalkınmanın sağlanabilmesi için önem arz eden başlıca kavramlar ve bu kavramların etkinliğini sağlayan uygulama modelleri şunlardır:

a-Katılım: Yerel yönetimlerde katılım, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 13. maddesinde

düzenlenmiştir. Buna göre: “Herkes ikamet ettiği beldenin hemşehrisidir. Hemşehrilerin, belediye karar ve hizmetlerine katılma, belediye faaliyetleri hakkında bilgilenme ve belediye idaresinin yardımlarından yararlanma hakları vardır.” Yürürlükten kalkan 1580 sayılı Belediye Kanunu’nun 13. maddesi de aynı konuyu, şu ifadelerle düzenlemiş idi: “Her Türk, nüfus kütüğüne yerli olarak yazıldığı beldenin hemşerisidir. Hemşehrilerin belediye işlerinde reye, intihaba, belediye işlerine iştirake ve belde idaresinin yardımlarından istifadeye hakları vardır.”

1580 Belediye kanunu’nun müzakereleri esnasında, dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, kanunun amacının “şehirlerimizin gelişmesine ve düzenli hale gelmesine engel olan yasal hükümlerin kaldırılması ve hemşehrilerin belediye işlerinde karar, yürütme ve denetleme yetkisini artırmak” olduğunu açıklamıştır.145

Belediyeler mahalli halkın oluşturduğu bir mahalli yönetimdir. Mahalli halk, 13. maddenin değişi ile hemşehri, bir yerleşim yerinde doğup büyüyen, orada iş tutan, oraya ailesi ile, işi ile, ev veya toprağı ile, hemşehrilerin ortak anıları ile bağlı olan kimseler topluluğudur. Mahalli idare (=yerel yönetim) onlar için vardır, onların ortak katkıları ile, kararları ile, onlar

141 Bu iddia için bkz: GÖRMEZ, Kemal, Yerel demokrasi ve Türkiye, Vadi Yayınları, Konya 1997, sf: 49 142 İNAN, Mahmut, Yerel yönetimler ve Demokrasi, Yerel Yönetim ve Denetim Dergisi, Ağustos 1999 143 GÖRMEZ, Kemal, a.g.e. sf: 49-1 144 ÇUKURÇAYIR, M. Akif; Siyasal Katılma ve Yerel Demokrasi, Yargı Yayınevi, Ankara 2000, sf: 13 145 ÖNER, Şerif, dr., Yerel Demokrasi ve Katılım Açısından Türk Belediye Mevzuatı, Beklenen Mahalli İdareler Dergisi, Ekim 2000, s:17

Page 86: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

86

için hizmet görür. Oysa, göz ardı edemediğimiz bir yurt gerçeğimiz söz konusudur: Kırsal kesimlerden kentlere (özellikle belirli bazı büyük şehirlere) yönelmiş göç.

Bu olay, şehirleşme hızı yüksek oranlara varan kentlerimizde mahalli idarelerimiz için ciddi bir sorundur. Kendi köylerinden, kasabalarından kopup gelen yüzbinlerce kişi her yıl bazı kentlerimize gelip katılmaktadır. Böylesine bir akın, klasik hemşehri kavramını da alt üst etmekte, günümüzde pek değer verilen “katılımcılık” gibi ilkeleri anlamsız kılmaktadır.146

DPT, belediyelerde hemşehri katılımı hakkında şu görüşte bulunmaktadır: Bu madde (13. madde) açık bir şekilde, yurttaşların belediye yönetimine katılma hakkını kabul etmektedir.

Belediyelerin hakları, yetkileri ve ayrıcalıkları ile ilgili 19. maddesinin 1. fıkrasında ise şu hüküm yer almaktadır:

Belediye idareleri kanunun kendilerini tahmil ettiği vazife ve hizmetleri ifa ettikten sonra belde sakinlerinin müşterek ve medeni ihtiyaçlarını tesviye edecek her türlü teşebbüsatı icra ederler.

Bu durumda, uygar bir toplumun ve demokrasinin de temel şartı olarak, yurttaşların ortak çıkarları doğrultusunda, bilgi edinme, çalışmaları izleme ve denetleme hakkının kullanımı mümkündür. Bu amaçla gerekli düzenlemelerin yapılabilmesinde belediyelerin hakkı ve yetkisi bulunmaktadır.147

Günümüzde kentlilik bilincinin (hemşerilik) gelişmemiş olduğu kentlerde katılımcılık nasıl sağlanabilir. Katılımcılık, şehir halkının şehrine sahip çıkmasını gerektirir. Buna karşılık, kentli olma bilincinin gelişebilmesi için gerekli faktörlerden birisi de katılımdır. İnsanlar, katılımda bulundukları organizasyonlara karşı kendilerini daha yakın hissederler. Dolayısıyla, belediyelerin kentlilik bilincini artırıcı çalışmalar yapmaları gerektiği gibi, bu kapsamda katılımcılık için gereli mekanizmaları da işletmelidirler.

Belediye Kanunu, hemşerilerin, belediye idaresine iştirake hakları olduğunu belirtmekte ama bu hakkın nasıl kullanılacağı yönünde herhangi bir yöntem sunmamaktadır. Buna mukabil, Avrupa Kentsel şartı, katılım için şu hususları öngörmektedir.148

-Yerel politik temsilcilerin seçiminde sosyo-ekonomik durumlarına bakılmaksızın, tüm kentlilerin seçime katılma haklarının garanti altına alınması,

-Yerel gönüllü kuruluşların varlığının tanınması, yerel politik yaşamda halk katılımının (yürütme organlarına bağlı olan yönetim kurullarında ve komisyonlarda halk temsilcilerinin görev alabilmesi gibi) kurumsallaştırılması,

-Kent çevresini etkileyebilecek tüm projeler; seçilmiş temsilciler, ihtiyaç sahipleri ve halk tarafından incelemeye ve denetlemeye açık olması,

-Yerel politik kararlar, kapsamlı, güncelleştirilmiş bilgiler ile kent ve bölge planlama uzmanlarından oluşan ekipler tarafından önerilmiş, alternatifli ve kabul edilebilir seçeneklere dayandırılmalı

-Geleceğin kentlilerini, erken yaşlarda kent yaşamına katılmaya teşvik etmeli. Bazı belediyelerimizde uygulanan Beyaz Masa örneği güzel bir çalışmadır. Sadece

vatandaşların dilek, şikayet ve değerlendirmelerinin daha kolay ve etkin olarak belediyeye gelmesini sağlamakla kalmayarak, bunların belediye içinde adeta vatandaş vekili gibi takipçisi olan bu birimler önemli bir fonksiyon ifa etmektedirler. Yine bazı belediyeler tarafından uygulanan Halk Meclisleri organizasyonları da vatandaşın şikayet, talep ve değerlendirmelerini belediyelere iletilmesi açısından önemli bir fonksiyon ifa etmektedir. Belirli periyotlarla bir mahallede herkese açık mekanlarda belediye başkanı, başkan yardımcıları ve müdürlerin katılımı ile gerçekleştirilen bu organizasyonlarda belediye yönetimi icraatlarını anlattıktan sonra mikrofon vatandaşlara verilmekte ve onlarda belediye 146 AYTAÇ, Fethi, Belediye Kanunu, Seçkin Yayınevi, Ankara 1998, s:123 147 DPT, Yerel Yönetimler Özel İhtisas Komisyonu Raporu 148 Avrupa Kentsel şartı, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü, Ankara 1996, s.42-44

Page 87: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

87

çalışmaları ile ilgili şikayet, talep ve önerilerini bildirmektedirler. Son zamanlarda halk meclisleri kimi belediyelerimizde "Kent Meclisleri"ne dönüşmektedir. Kent meclisleri , mahalle çapında değil kent çapında yapılan değerlendirme toplantılarıdır. Belediye yönetiminin yanı sıra diğer kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, muhtarlar ve sivil toplum örgütlerinin katılımı ile yapılan bu çalışmalarda daha geniş açıdan değerlendirmeler yapılmaktadır.

Dünyada, son yıllarda artan katılımcı yönetim anlayışı, bir çok ülkede farklı katılım yöntemlerini gündeme getirmiştir. Bunların bazıları şunlardır:149

Halk Oylaması (doğrudan demokrasi): Günümüzde doğrudan demokrasinin uygulanmasının olanaksız olduğu düşüncesi yaygındır. Bu düşünce, doğrudan demokrasinin zaman, maliyet ve etkinlik açısından uygulanabilir olmaktan uzak bir yöntem olarak görülmesinden kaynaklanır. Oysa, doğrudan demokrasi, halka, yerel bazı önemli konularda daha etkin olarak karar almasına yardımcı olacak seçenekler sunma anlamını taşımaktadır. Karar alma sürecinde, halkın beklentilerine ve tercihlerine önem veren bu yöntem, uygulanabilir bir seçenek olarak demokratik toplumların gündemine yerleşmektedir.

Doğrudan demokrasi uygulamasında halk tüketici değil üretici konumundadır. Edilgen bir seyirci konumunda değil, yaşam çevresini biçimlendirendir. Yurttaşlar, yalnızca kendilerine sunulan seçeneklerle de sınırlı değildir.

Bu tür demokraside, temsili sistemin boşlukları, katılımla giderilmeye çalışılmakta ve yöneticilerin hemşehrilerinin sorunlarına, hemşehrilerin de yaşam çevrelerine olan duyarlılıkları artmaktadır.

Halk Toplantıları: Yerel yönetimlerin düzenledikleri halkı bilgilendirme ve yönetimin eylem ve işlemlerinin yöneticiler, uzmanlar ve halk tarafından tartışılmasının sağlandığı toplantılar, yerel yönetimleri güçlendiren önemli etkinliklerdendirler. Meclislerin ve belediye başkanlarının alacakları kararlarda bu toplantıların etki etme gücü yüksektir. Bu toplantılar, yurttaş ve yönetim arasında bilgi akışının sağlıklı bir biçimde yürümesine de hizmet etmektedir. Belde sorunlarının tartışılmasının yanında halkın önerilerinin de değerlendirilebileceği bu tür halk toplantıları, yerel demokrasi ve hizmet etkinliğine katkıda bulunmaktadır.

Türkiye’de belediyelerin en çok yararlandığı katılım yöntemi, halk günleridir. Hemen bütün belediyelerde halk günleri düzenlenmekte ve belediye başkanları, belediyenin önemli organlarının yetkililerini de alarak halk günleri/toplantılarına katılmakta, burada dile getirilen sorunlara çözüm aramakta ve yurttaşları dinlemektedirler.

Belediyelerin halk günlerine benzer uygulamalarından biri de muhtar toplantıları.dır. Mahalle sorunlarının, belediye başkanına iletilmesi açısından, sorunları yakından bilen muhtarlardan yararlanmak, diğer katılım yöntemlerinin olmadığı bir sistemde önemli bir işlev görmektedir.

Meclis Toplantılarına Katılım: Meclis toplantılarına yurttaşın katılımının sağlanması, yurttaşın dilek ve sorunlarını yönetime ve meclise iletmesini sağlayabilecek bir yöntemdir.

Buna koşut olarak, yurttaşın bilgi eksikliğinin giderilmesi ve sorunların mecliste görüşülmesi sağlanmaktadır. Yerel yöneticiler tarafından benimsenen ve uygulanmaya çalışılan bu yöntem sayesinde, yurttaşlar yönetime ulaşma ve katılma olanağı bulabilmektedirler.

Danışma Kurulları : Karar alma ve uygulama süreçlerinde, yurttaşların ve demokratik kitle örgütlerinin görüşlerine başvurulması ve bu amaçla kurumsal düzenlemeler yapılması katılımın gerçekleştirilmesinin önemli bir boyutunu oluşturmaktadır.

Yerel yönetimlerin temel çalışma konuları olan konularda (kent planlaması, altyapı uygulamaları, çevre sağlığı ve eğitimi, dezavantajlı toplumsal kesimlerin sorunları ve sosyal

149 DPT, Yerel Yönetimler Özel İhtisas Komisyonu Raporu

Page 88: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

88

hizmetler gibi), demokratik kitle ve meslek örgütlerinin, uzmanların ve halk temsilcilerinin katıldığı danışma kurullarının oluşturulması ve bunların yerel yönetimlere çalışmalarında yol gösterici olması, kamu bilincinin ve yaşama ortak olma sorumluluğunun geliştirilmesinde önemlidir.

Kent Konseyleri: Seçilmiş yerel yönetim organlarının çalışmalarına halk katılımını ve denetimini sağlamak için, en alt düzeydeki yerel yönetim biriminden(mahalle/köy) yukarıya doğru örgütlenerek demokratik kitle örgütleri temsilcileri ve uzmanların da katılımıyla oluşturulan kent konseyleri dinamik yapılarıyla etkin çalışma olanağına sahip olabilmektedir.

Kent konseyleri, kentin ve kent yönetiminin her türden etkinlik ve uygulamalarını izleyerek; rapor oluşturup kamuoyuna sunarak; tartışma ortamları yaratarak mevcut sorunların çözümüne ve geleceğe yönelik tasarımlara katkıda bulunmaktadırlar.

Planlama Çemberleri/Forumları: Planlama çemberleri, etkin bir katılım biçimi olarak demokratik süreçte yer almaktadır. Planlama çemberleri, rastlantısal örnekleme yöntemiyle seçilen bir grup yurttaşın günlük çalışmalarından arta kalan zamanlarında, planlama sorunlarının çözümü için uzmanlar eşliğinde oluşmuş çalışma gruplarına katılmalarını öngören bir yöntemdir. Katılımcılar değerlendirme, kontrol ve planlama sorunları üzerinde çalışırlar. Yöntemin amacı, kararların başarı oranını artırmak ve yeni katılım olanakları oluşturmaktır.

Yurttaş Kurulları : Bu kurullar, toplumsal yapının ihmal ettiği dezavantajlı grupları, yerel karar oluşturma süreçlerine katma amacıyla oluşturulmaktadır. Engelliler(sakatlar, kadınlar, yardıma muhtaç çocuklar, yoksullar vd) ve yabancı uyruklu yurttaşlar bu gruplardan bazılarıdır. Kurul üyeleri, belirtilen toplumsal gruplardan seçilmekte ve karar alma süreçlerine girmektedirler. Kurullar, danışmanlık işlevi görmekle birlikte, yönetimi etkileme güçleri yüksek olan oluşumlardır.

Gelecek Atölyeleri: Geleceğe ilişkin yeni sosyal ve çevresel düşüncelerin projelendirilmesine ve gerçekleştirilmesine yönelik uzun erimli ve oldukça etkin bir yöntem olarak görülmektedir. Gelecek atölyelerinde, planlama, sosyal sorunlar ve gençlerle ilgili çalışmalar ağırlıklı çalışma konularındandır. Gelecek atölyeleri, eleştiri, fantezi ve uygulama gibi üç temele dayanarak, yurttaşlardan yerel ölçekte yararlanmayı sağlarlar. Bir yönetici eşliğinde çalışan atölyelerde, etkileşime dayanan bir beyin fırtınası, dilekler ve umutlar demeti ortaya konur ve sonuçlar değerlendirilir. Küçük gruplar halinde çalışılan atölyelerde, demokratik sosyalleşme işlevinin gerçekleştiği de bir başka yarardır.

Yuvarlak Masa Toplantıları: Bu yöntemin ortaya çıkış nedeni, demokratik kaygılardır. Meşruluk eksikliklerini tamamlama yöntemi olarak sunulmaktadır. Katılımcılar daha çok bilim adamları ve sorun alanlarına göre uzmanlardan oluşur. Çevre sorunlarından kadın sorunlarına kadar birçok konunun tartışılabildiği bir modeldir. Çeşitli önceliklerin belirlenmesi ve bunların karar organlarına aktarılması, bu yapılırken uzlaşmacı bir yöntem izlenmesi, yuvarlak masa toplantılarının çalışma yöntemiyle ilgili diğer özelliklerdir.

Diğer yöntemlerden önemli bir farkı, katılımcı sayısının sınırlı olması ve daha seçkinci bir çalışma yöntemi olmasıdır. Yuvarlak masa toplantıları, siyasal çıkarların temsiline olanak veren bir yapılanma olarak da görülür. Bu bağlamda, organize çıkar gruplarının temsil edilmesine olanak veren bir yöntemdir.

Kamuoyu Yoklamaları : Günümüzde, .yeni yönetim. ve .toplam kalite yönetimi. Gibi yaklaşımlar, hizmet sunarken yurttaşın daha fazla tatmin edilebilmesi, hizmetlerin etkinliğinin sağlanabilmesi amacıyla, anket çalışmaları yürütülmesini öngörmektedirler. Bu çalışmalar, yasal ve kurumsallaşmış katılım yöntemleri yanında, yurttaşın yönetimin eylem ve işlemlerini sürekli ve yakından izlemesine olanak sağlamaktadır. Bu yöntem, bir çeşit halk oylaması, yapılan hizmetlerin onaylanıp onaylanmaması olarak da değerlendirilebilir.

İletişim Demokrasisi (İnternet) : Gelişen iletişim teknolojilerinin sunduğu olanaklar, İnternet ve demokrasi arasında ilginç etkileşim/ilişkiler kurulmasına neden olmuştur. Bu

Page 89: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

89

gelişmeler, yaşamı her boyutuyla etkileyen, değiştiren ve dönüştüren etkenler olarak, yönetimi de yakından ilgilendirmektedir.

Bilginin, kültürün, siyasetin ve ekonominin üzerindeki sınırları büyük ölçüde kaldırarak, dünyayı küçük bir köye çeviren iletişim olanakları; siyasal düzlemde de demokrasiye katkılar üzerine araştırmaları başlatmıştır. Bu teknoloji, gelişmiş ülkelerde, yönetsel etkinliklerde, özellikle de yerel yönetim etkinliklerinde yaygın biçimde kullanılmaktadır. Örneğin:

*Kent hakkında genel bilgiler (tarihsel, istatistiksel bilgiler, haritalar, fotoğraflar, vb), *Kentsel sosyal, kültürel, çevresel, yönetsel/siyasal etkinliklerin duyurulması , *Kentsel hizmetler takvimi (ulaşım türlerinin çalışma planı, temizlik gün ve saatleri gibi); *Resmi ve özel kuruluşların adresleri ve ulaşım kanallarının duyurulması, *Belediye yöneticileri ve belediye meclisi hakkında bilgiler (İlgili birimlerin telefon

numaraları ve yetkili kişilerin isimleri, çalışma saatleri vb), Bu uygulamaların yanı sıra özellikle son yıllarda üzerinde yoğunlukla durulan modellerden

birisi de iyi yönetişimdir.

b-İyi Yönetişim: Katılım ile ilgili olarak son yıllarda gündeme gelen bir kavram da iyi yönetişimdir. İngilizce

bir kavram olan “good governance” ın Türkçe’ye çevrilmesi ile oluşmuş bir kavramdır. İyi yönetişim kavramı özellikle Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, IMF ve OECD gibi

kuruluşlar tarafından yayınlanan raporlarda yaygın olarak kullanılmış, daha sonra kavram akademik alanda ciddi araştırma ve incelemelere konu olmuştur.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (United Nations Development Program)’nın tanımı şu şekildedir:

“İyi yönetişim, bir ülkedeki ekonomik, siyasal ve idari otoritenin her düzeydeki işlemleri yürütmesi anlamına gelmektedir. İyi yönetişim, vatandaşların ve toplumsal grupların kendi çıkarlarını korumak ve yasal haklarını kullanmak için gerekli mekanizmalara ve kurumlara sahip olmalarını gerektirir.”

Sözkonusu kavramı en sık ve yaygın olarak kullanan Dünya Bankası ise şu tanımları yapmaktadır:

“İyi yönetişim (good governance), açık ve öngörülebilir bir karar alma sürecinin; profesyonel bir bürokratik yönetimin; eylem ve işlemlerinden sorumlu bir hükümetin; ve kamusal sürece aktif bir şekilde katılımda bulunan sivil toplum ve hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu bir düzeni ifade eder. “

Dünya Bankası’na göre iyi yönetişim için şu faktörler önem taşımaktadır: Kurallar ve sınırlamalar: Yasama , yürütme ve yargı organlarının işleyişi ile ilgili

kurallar ve sınırlamalar önem taşımaktadır. Bütçenin hazırlanması, onaylanması ve denetimi ile ilgili kurallar, merkez bankası özerkliği, yargı bağımsızlığı, ombudsman, muhasebe ve denetim standartları iyi yönetişim için gerekli temel unsurlardır.

Halkın sesi ve katılım mekanizmaları: Vatandaşların kamusal hizmetlere ilişkin görüşlerini tespit etmek için düzenli anketler yapılması ve kamuoyuna açıklanması, halkın siyasal kararlara katılımını sağlayacak mekanizmaların uygulanması vs. gereklidir.

Rekabet: Alternatif hizmet sunum yöntemlerine başvurulması, devlet ile özel kesim arasında anlaşmazlıkların çözümünde tahkim benzeri yöntemlerden yararlanılması, kamusal hizmet alanlarında deregülasyon ve özelleştirme uygulamalarının yapılması vs. iyi yönetişimin tesis edilmesi için çok önem taşımaktadır.

İyi yönetişim konusundaki çalışmaları destekleyen uluslararası kuruluşlardan bir diğeri olan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ise “yönetişim” kavramını şu şekilde tanımlamaktadır:

Page 90: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

90

“Yönetişim (governance), bir ülkenin ekonomik ve sosyal kaynaklarının yönetiminde sahip olunan güç ve yetkilerin kullanımını ifade etmektedir.”150

İyi Yönetişim, kamunun yakından ilgilendiği hususlar hakkında, iktidarın nasıl kullanılması, siyasi kararların nasıl, neden alınması ve yurttaşların kendi sözlerini kabul ettirebilmeleri için neler yapılması gerektiği ile ilgili olan kurum, süreç ve gelenekleri de göz önüne alarak sorumlu ve duyarlı bir biçimde güç kullanımından bahsetmek olarak algılanmaktadır.151

İyi yönetişim teması, öngörülebilir ve açık bir kamu politikası sürecini, profesyonel bir ahlak ve iş yapma anlayışına sahip bürokrasiyi, kamudaki işlem ve eylemlerin denetlenmesini, kamusal görev ve hizmetlere katılımda bulunacak güçlü bir sivil toplumu ve hukukun üstünlüğünü öngörmektedir. İyi yönetişim modeli perspektifinde, “yönetimde açıklık”, “yönetime katılma”, “sivil toplum”, “denetim ve hesap verme sorumluluğu” gibi unsurlar ön plana çıkmaktadır.152

Avrupa Birliği’nin (AB) 2001 yılının Temmuz ayında kabul ettiği İyi Yönetişim Beyaz Kitabı’na göre, Hem Birlik düzeyinde, hem de AB’ne üye devletlerin ulusal ve yerel siyasal yönetimlerinde geçerli olacak olan temel ölçütler iyi yönetişim ilkeleriyle örtüşmek zorunluluğundadır. Nitekim, 2002 yılından itibaren kaleme alınan hükümetlerin programlarında da yönetişim ilkelerine uygun olarak hükümet etme vurgusu yer almaya başlamıştır.153 Avrupa Toplulukları Komisyonu’nun 2001 yılında hazırlamış olduğu Avrupa Birliği’nin yönetişim plan ve stratejilerini kapsayan “White Paper”, “iyi yönetişimin” ölçütlerini altı maddede toplanmakta ve kapsayıcı bir çerçeve oluşturmaktadır. Bu altı madde şunlardır:154

*Şeffaflık *Hesap Verilebilirlik *Katılım *Çalışma Uyumu *Yerindenlik *Etkinlik

Şeffaflık: Şeffaflık, açıklık, gün ışığında yönetim gibi kavramlar, son yılarda en sık kullanılan kavramlardandır. Bu kavramlarla anlatılmak istenen, yönetimin otoriter tutumdan vaz geçmesi, içine girilmezliği azaltması, halkın etkilerine açık olmasıdır.155

Gizlilik, kamu yönetimindeki yolsuzluğun, verimsizliğiz, kayırmacılığın, politik ayrımcılığın en önemli sebepleri arasındadır. Bu olumsuzluklar da, kamu yönetiminin kendisinden beklenen fonksiyonları yerine getirmesini engellemekte, toplumsal kaynakları verimsiz kullanımla harcamakta ve halkın kamu kurumlarına olan güvenini zedelemektedir. Bu sebepledir ki, tüm kamu reformlarında şeffaflık üzerinde önemle durulan konular arasında yer almaktadır.

Şeffaflığın temeli ilgili olan herkesin gereksinim duyduğu bilgiye erişebilmesinin sağlanmasıdır. Bilginin şeffaflığı artırabilmesi için gereken özellikler şunlardır:156

150 Tanımlar için bkz: AKTAN, C.Can, Prof. Dr, İyi Yönetişim Kavramı, canaktan.org 151 KALAYCIOĞLU, Ersin, Sürdürülebilir Gelişme ve Siyasal İyi Yönetişim: Türkiye’nin Son On Yılı, http://www.iula-emme.org/wssd 152 SAYGILIOĞLU Nevzat, ARI Selçuk, Etkin Devlet, Sabancı üniversitesi, İstanbul 2003, sf:266 153 KALAYCIOĞLU, Ersin, İstanbul’da İyi Yönetişim: Bir Model Tasarımı, Belediyelerin Yerel Kalkınmada rolü, Pendik Belediyesi yayınları, İstanbul 2004, sf: 154 NOHUTÇU, Ahmet, Yrd. Doç. Dr., Tekno-Ekonomik Paradigma Dönüşümünden Yeni Demokratik Yönetim Mekanizmalarına: Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Devlet ve Kamu Yönetimine Etkileri, http://www.mugla.edu.trr 155 ERYILMAZ, Bilal, Prof. Dr., Bürokrasi, İzmir 2003, sf: 106 156 KUZEY, Pelin, Şeffaflık ve İyi Yönetişim, “İyi Yönetişimin Temel Unsurları”, Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı yayınları,

Page 91: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

91

Erişim: Bilgi eşit şartlar altında herkesin erişimine açık olmalıdır. İlgililik: Bilgi, ihtiyaçla ilgili olmalıdır. Anlaşılırlık-Nitelik-Güvenilirlik: Bilgi, nitelikli ve güvenilir olmalı; tam, doğru, tutarlı,

açık ve basit bir şekilde ifade edilmelidir. Zamanlılık: Bilgi periyodik olarak ve zamanında yayınlanmalıdır. Belediyeler, merkezi idareye göre daha fazla halkın gözü önünde olan kurumlardır.

Belediye meclis üyeleri de milletvekillerinin aksine meslekleri vekillik olan kişiler olmadıkları için günlük hayatın içinde herkes gibi yaşamaktadırlar. Yani, belediye yönetimi ve meclis üyeleri ayrıcalıklı bir sınıf oluşturmamaktadır. Bu sebeple de halkın gözetimine ve denetimine, merkezi idareye göre daha açık olan kurumlardır.

Ülkemizde birbiri ardına çıkan yasalarla şeffaflık tüm kamu kurumları için geliştirilen ve zorunlu olarak uygulanması istenen bir anlayıştır. Bu sebeple 5393 sayılı Belediye Kanununda şeffaflıkla ilgili düzenlemeler yer almakta olup, bu düzenlemeler şunlardır:

*Kesinleşen meclis kararlarının özetleri yedi gün içinde uygun araçlarla halka duyurulur. (Madde 23)

*Komisyon raporları alenîdir, çeşitli yollarla halka duyurulur. (Madde 24) * Denetime ilişkin sonuçlar kamuoyuna açıklanır. (Madde 55) * Faaliyet raporu …….. ve kamuoyuna da açıklanır. (Madde 56) Belediyeler, ayrıca Bilgi Edinme Hakkı Kanununa göre, kendisine sorulan soruları

cevaplamak zorundadır. Hesap Verilebilirlik: Hesap verebilirlik, kısaca bir kimsenin yaptıklarından dolayı

başka bir otoriteye açıklamada bulunması olarak tanımlanabilir157 ve modern yönetimin teori ve uygulamasında anahtar bir kavramdır. Bu kavram yöneticilere belirli bir takım görevlerini yerine getirmelerini ve bunlarla ilgili kural ve standartlara uymaları konusunda bir takım sorumluluklar yüklemek anlamına gelir.158

Vatandaş, “yetki veren” olarak tanımlanmaktadır 159 ve kamu yönetiminin kendisine yetki veren vatandaşa karşı, bu yetkiyi ne kadar doğru ve etkin kullandığının hesabını vermesi gerekmektedir.

Hesap verilebilirlik üç tür olmaktadır. Bu türler şunlardır:160 Siyasi hesap verebilirlik: Siyasi partilerin ve temsilcilerinin seçimler yoluyla hesap

verebilirliği, İdari hesap verebilirlik: Hükümet kuruluşlarının kuruluş içi ve kuruluşlar arası hesap

verebilirliği, Hukuki hesap verebilirlik: Yargı organları da dahil olmak üzere devletin tüm

birimlerinin karar ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık olmasıdır. Belediyeler, üzerlerindeki ciddi vesayet denetimi sebebi ile merkezi idareye ve yargı

yolu ile de yargıya hesap vermektedirler. Yeni düzenlenen kanunlar kapsamında artık bu hesap verme işlevi daha da yoğunlaşmıştır. Bir yandan meclisin denetim yetkisi geliştirilirken, diğer yandan da vatandaşın denetim yetkisi geliştirilmiştir.

Belediyeler artık geçmişteki gibi ancak çok temel konularda kamuoyuna hesap vermekle iktifa edemeyeceklerdir. Burada en önemli etken değişen denetim mekanizmasıdır. “Kamu kurum ve kuruluşlarında iç ve dış denetim yapılır. İç denetim; hataların önlenmesi, risk ve 157 BALCI, Asım, Yrd. Doç. R., Kamu Yönetiminde Hesap Verebilirlik Anlayışı, “Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar (Ed:BALCI, Asım, vd), Seçkin Yayıncılık, Ankara 2003, sf: 116 158 ÇUKURÇAYIR, Akif, Yrd. Doç. Dr., SİPAHİ; B. Esra, Yönetişim Yaklaşımı ve Kamu Yönetiminde Kalite, Sayıştay Dergisi, S: 50-51, sf: 52 159 HALİS, Muhsin, Doç. Dr., TEKİNTUŞ, Mehmet, Yrd. Doç. Dr., Kamuda Performans Yönetimi, “Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar (Ed:BALCI, Asım, vd), Seçkin Yayıncılık, Ankara 2003, sf: 171 160 SAMSUN, Nihal, Hesap Verebilirlik ve İyi Yönetişim, “İyi Yönetişimin Temel Unsurları”, Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı yayınları,

Page 92: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

92

zayıflıkların belirlenmesi, iyi uygulama örneklerinin yaygınlaştırılması, yönetim sistemlerinin ve süreçlerinin geliştirilmesi amacıyla yapılan denetimdir. Dış denetim; kamu kurum ve kuruluşlarının hesap verme sorumluluğu çerçevesinde bütün faaliyet, karar ve işlemlerinin, kurumsal amaç, hedef ve plânlara ve kanunlara uygunluk yönünden incelenmesi ve sonuçlarının değerlendirilmesidir.

Kamu kurum ve kuruluşlarının iç ve dış denetimi; hukuka uygunluk, malî denetim ve performans denetimini kapsar:

a) Hukuka uygunluk denetimi; eylem ve işlemlerin ilgili kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer mevzuata uygunluğunun,

b) Malî denetim; gelir, gider ve mallara ilişkin hesap ve işlemlerin doğruluğunun, malî tabloların tasdikinin ve mali sistemlerin,

c) Performans denetimi; yönetimin bütün kademelerinde gerçekleştirilen faaliyet ve programların plânlanması, uygulanması ve kontrolü aşamalarında ekonomikliğin, verimliliğin ve etkililiğin,

Denetlenmesini ifade eder.”5393 s. Kanun, m: 39) Katılım: Demokrasiyi üstün kılan, halkın siyasal sisteme katılımı ve denetimidir.

Katılımın amacı siyaseti ve yönetimi etkilemektir.161 Yönetişim yaklaşımında önemli olan katılımın aktif ve etki olarak gerçekleşebilmesidir. Bu sebeple de katlımı sadece fikir beyan etme ile sınırlamamış, birlikte karar alma olarak değerlendirmiştir. Fakat, burada bir sıkıntı söz konusu olmaktadır. Kamu idarecileri nihayetinde halkın iradesi ile seçilen kişilerden oluşmakta ve bu kişilerin gözetiminde bürokrasi karar almakta ve çalışmaktadır. Yönetişim ile birlikte seçilmişlerin veya onları temsil edenlerin yanında seçilmemiş kişiler de eşit ortak olarak yer almaktadır. Dolayısıyla, bu anlamda demokratik temayüllere ve hassasiyete aykırı görülebilecek bir yapı ortaya çıkmaktadır. Bu sebepledir ki, yönetişimin aslında sermaye sınıfının toplum ve kamu yönetimi üzerindeki hakimiyet çabalarının ürünü olduğu yönünde ciddi itirazlar bulunmaktadır.

5393 sayılı Belediye Kanunu katılım konusunda uygulamaya yönelik hükümler de getirmekte olup, bu hükümler şunlardır:

“Kent konseyi MADDE 76.- Kent konseyi, kent yaşamında; kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin

geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye çalışır.

Belediyeler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, sendikaların, noterlerin, varsa üniversitelerin, ilgili sivil toplum örgütlerinin, siyasi partilerin, kamu kurum ve kuruluşlarının ve mahalle muhtarlarının temsilcileri ile diğer ilgililerin katılımıyla oluşan kent konseyinin faaliyetlerinin etkili ve verimli yürütülmesi konusunda yardım ve destek sağlar.

Kent konseyinde oluşturulan görüşler belediye meclisinin ilk toplantısında gündeme alınarak değerlendirilir.

Belediye hizmetlerine gönüllü katılım MADDE 77.- Belediye; sağlık, eğitim, spor, çevre, sosyal hizmet ve yardım, kütüphane,

park, trafik ve kültür hizmetleriyle, yaşlılara, kadın ve çocuklara, özürlülere, yoksul ve düşkünlere yönelik hizmetlerin yapılmasında beldede dayanışma ve katılımı sağlamak, hizmetlerde etkinlik, tasarruf ve verimliliği artırmak amacıyla gönüllü kişilerin katılımına yönelik programlar uygular.

Gönüllülerin nitelikleri ve çalıştırılmalarına ilişkin usul ve esaslar İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”

161 ÇUKURÇAYIR, M. Akif, Siyasal Katılma ve Yerel Demokrasi, Yargı Yayınevi, Ankara 2000, sf: 13

Page 93: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

93

Çalışma Uyumu: İyi yönetişimin dördüncü ölçütü, yönetim kademelerinin kendi içinde uyumlu ve tutarlı kararlar üretmeleri, başka bir anlatımla merkezi ve yerel yönetim katmanları arasındaki çalışma uyumunun sağlanmasıdır. Merkezi ve yerel yönetimlerin öncelikle kendi içlerindeki işleyiş ve yönetim bozuklukları, sonra birbirleri arasındaki koordinasyon, uyum ve ilişkilerin eksikliği, hatta yokluğu, küresel bağımlılıklar içinde baş döndürücü bir hızla değişen koşullara uygun yanıtların ve siyasaların oluşmasını engellemekte, var olan siyasaların da tutarlı ve etkin bir biçimde uygulanmasını engellemektedir.162

5393 sayılı yasa ile belediyelerin diğer kurumlarla koordinasyonu konusunda ileri bir adım atılarak şu düzenlemeye gidilmiştir:

Belediye, belediye meclisinin kararı üzerine yapacağı anlaşmaya uygun olarak görev ve sorumluluk alanlarına giren konularda;

a) Mahallî idareler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait yapım, bakım, onarım ve taşıma işlerini bedelli veya bedelsiz üstlenebilir veya bu kuruluşlar ile ortak hizmet projeleri gerçekleştirebilir ve bu amaçla gerekli kaynak aktarımında bulunabilir. Bu takdirde iş, işin yapımını üstlenen kuruluşun tâbi olduğu mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılır.

b) Mahallî idareler ile merkezî idareye ait aslî görev hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla gerekli aynî ihtiyaçları karşılayabilir, geçici olarak araç ve personel temin edebilir.

c) Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu yararına çalışan dernekler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınmış vakıflar ve 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanunu kapsamına giren meslek odaları ile ortak hizmet projeleri gerçekleştirebilir.

d) Kendilerine ait taşınmaz malları, aslî görev ve hizmetlerinde kullanılmak üzere bedelli veya bedelsiz olarak mahallî idareler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına devredebilir veya süresi yirmibeş yılı geçmemek üzere tahsis edebilir. Bu taşınmazlar aynı kuruluşlara kiraya da verilebilir. Bu taşınmazların, tahsis amacı dışında kullanılması hâlinde, tahsis işlemi iptal edilir. Tahsis süresi sonunda, aynı esaslara göre yeniden tahsis mümkündür.

Kamu kurum ve kuruluşlarına belediyeler, bağlı kuruluşları ve belediye şirketlerince devir veya tahsis edilen taşınmazlar, kamu konutu ve sosyal tesis olarak kullanılamaz.(Madde 75)

Yerindenlik: Yönetişimin en önemli hususlarından birisi de yerindenlik yani hizmetin vatandaşa en yakın yerden sağlanması (Subsidiarity) anlayışıdır ve yerel yönetimler, yönetişim anlayışının önemli yapı taşlarındandır.163

Subsidiarity ilkesi, bir hizmetin prensip itibarı ile vatandaşa en yakın idari birim tarafından yerine getirilmesini, sadece ve sadece bu birim tarafından ya hiç ya da yeterince etkin bir biçimde yerine getirilemeyen hizmetlerin bir üst birim tarafından üstlenilmesini gerektirir.164

Karar mekanizmalarının vatandaşa en yakın idari birim tarafından gerçekleştirilmesi, vatandaşın kararlar üzerinde etkin olma imkanını artırmaktadır. Vatandaşa yakın idari birimler, vatandaş duyarlılıkları konusunda daha dikkatli olabilmekte, bu da toplumsal barışa önemli katkıda bulunmaktadır.

Kararların, hizmete en yakın idari birimlerce verilmesi ve uygulanması, karar alma süreçlerini kısaltmakta, dolayısıyla daha hızlı hizmet üretimine imkan sağlamaktadır.165

162 NOHUTÇU, Ahmet, Yrd. Doç. Dr., a.g.e. 163 ÇUKURÇAYIR, Akif, Çok Boyutlu Bir Kavram Olarak Yönetişim, Çağdaş Kamu Yönetimi, c:1, Nobel Yayın Dağıtım, Anara 2003, sf: 269 164 KOÇDEMİR, Kadir, Hizmette Vatandaşa Yakınlık İlkesi ve Sosyal Hizmetler, Türk İdare Dergisi, Mart 2002, s:3 165 KAYA, Erol, Yerel Yönetimler Reformu ve Belediyelerde Yeniden Yapılanma, İlke Yayıncılık, İstanbul 2003, sf:

Page 94: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

94

Etkinlik: Bir işletmenin veya örgütün tanımlanmış amaçlarına ve stratejik hedeflerine ulaşmak amacıyla gerçekleştirdikleri faaliyetlerin sonucunda, bu hedef ve amaçlara ulaşma derecesini belirleyen bir performans boyutudur.166 Kurumun amaçlarına ve hedeflerine ulaşım derecesi olduğu için de aslında etkinlik, toplam performans göstergesidir.167

Yapılan çalışmalarda yönetişim açısından etkinliği sağlayacak noktaların üç eksende olduğu sonucuna varılmış olup, bunlar vatandaşın toplumsal sorunlara çözüm bulma sürecine etkin katılımı, kamu hizmetleri üretiminde performans ölçümlemesi ile devletin yapısal reformlara aktif katılımıdır.168

Etkinlik, tüm kamu hizmetlerinde olduğu gibi belediye hizmetlerinde de büyük öneme sahiptir. Belediyelerin zaten kıt olan kamu kaynaklarını kullanırken etkinlik kriterine önem vermeleri gerekmektedir.

Örneğin, kentin yaşam kalitesini yükseltmeyi amaçlayan bir belediyenin bu amaca ulaşmak için alt yapı faaliyetlerine ağırlık vermesi, planlama ve imar faaliyetlerini ikinci plana atması durumunda, altyapı ile ilgili hedeflere ulaşsa bile kentsel gelişimde istenen sonucu elde edemeyeceği görülecektir. Dolayısıyla belediyelerin faaliyetlerini planlarken etkinliği hesaplamaları gerekmektedir.

Belediyelerin faaliyetlerinde etkinlik analizi yapmaları kanuni bir mecburiyettir. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu bu konuda şu düzenlemeyi getirmektedir:

Madde5-g): Kamu idarelerinin mal ve hizmet üretimi ile ihtiyaçlarının karşılanmasında, ekonomik veya sosyal verimlilik ilkelerine uygun olarak maliyet-fayda veya maliyet-etkinlik ile gerekli görülen diğer ekonomik ve sosyal analizlerin yapılması esastır.”

Ekonomik analiz, ekonomik etkinliği sağlamayı ve geliri maksimize etmeyi amaçlar. Sosyal analiz ise, projeyle üretilecek mal ya da hizmetin tüketiminden elde edilen faydayı artırarak sosyal refahı maksimize etmeyi amaçlar.

c-Yerel Gündem 21 YEREL GÜNDEM 21, öncelikli yerel sürdürülebilir gelişme sorunlarının çözümüne

yönelik uzun dönemli, stratejik bir planın hazırlanması ve uygulanması yoluyla yerel düzeyde GÜNDEM 21’in hedeflerine ulaşılmasını amaçlayan katılımcı, çok-sektörlü bir süreçtir. Nereden kaynaklanıyor?

Gündem 21’in 28. Bölümü, “Gündem 21'in desteklenmesinde yerel yönetimlerin girişimleri” başlığını taşıyor.

Gündem 21 içerisinde "Yerel Gündem 21" kavramının getirildiği bu bölümde yerel yönetimlerin, halka en yakın yönetim kademesi olarak, sürdürülebilir gelişme konusundaki yaşamsal konumlarının altı çiziliyor.

Bu bölümde, dört ana hedef ortaya konuluyor: Birinci ana hedef olarak, her ülkedeki yerel yönetimlerden, kendi belde halkları ile

katılımcı bir süreci başlatmaları ve kendi kentleri için bir Yerel Gündem 21 konusunda görüş birliği sağlamaları bekleniyor.

İkinci olarak, uluslararası topluluk ile yerel yönetimler arasındaki işbirliğinin arttırılması ve uluslararası ölçekte yerel yönetimler arasındaki işbirliğini güçlendirici adımların atılması teşvik ediliyor.

Üçüncü olarak, deneyim ve bilgi alışverişini zenginleştirmek amacıyla yerel yönetim birlikleri ve diğer yerel yönetimlerin temsilcileri arasındaki koordinasyon ve işbirliği düzeyinin geliştirilmesi hedefleniyor.

166 ARSLAN, Ahmet, Kamu Harcamalarında Etkinlik, Verimlilik ve Denetim, http://www.maliye.gov.tr/apk 167 AKAL, Zühal, Performans Kavramları ve Performans Yönetimi, http://www.ydk.gov.tr/seminerler/performans_yonetimi/performans_yonetimi.htm 168 ÇUKURÇAYIR, Akif, Yrd. Doç. Dr., SİPAHİ; B. Esra, Yönetişim Yaklaşımı ve Kamu Yönetiminde Kalite, Sayıştay Dergisi, S: 50-51, sf: 55

Page 95: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

95

Dördüncü ve son ana hedef olarak, her ülkedeki tüm yerel yönetimler, karar alma, planlama ve uygulama süreçlerine kadınların ve gençlerin etkin olarak katılımını sağlayacak programlar geliştirmeye ve uygulamaya teşvik ediliyorlar.

Yukarıdaki hedeflere ulaşılmasına yönelik faaliyetler kapsamında her yerel yönetimin, hemşehrilerle, yerel kuruluşlar ve özel sektör kuruluşlarıyla diyalog içerisinde, kendi Yerel Gündem 21'lerini geliştirmeleri gerektiği belirtiliyor.

1992 “Yeryüzü Zirvesi”nden başlayarak, 2002 Johannesburg Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’ne uzanan küresel Birleşmiş Milletler konferansları ve diğer zirveler, “küresel ortaklık” ilkesinin yerel izdüşümleri olan Yerel Gündem 21’lerin tüm dünyada kabul görmesini ve yaygınlaşmasını sağlamış ve bu sürecin güçlü uluslararası dayanaklarını oluşturmuş bulunuyor.

1996 İstanbul Habitat II “Kent Zirvesi”nin ürünü olan Habitat Gündemi’nin özellikle 103, 211 ve 213. paragrafları ve İstanbul Bildirgesi’nin 12. Maddesi, Yerel Gündem 21 ile olan bağlantıyı ortaya koyuyor. Aynı şekilde, Habitat II Konferansı’nın diğer önemli belgelerinde de bu yakın bağın kurulmuş olduğu görülüyor.

Neleri içeriyor? Yerel Gündem 21 süreci, özünde, kentin sürdürülebilir geleceğine yönelik bir vizyon

geliştirilmesini, ardından da bu vizyonun yaşama geçirilmesini sağlayacak stratejik, uzun dönemli bir yerel eylem planı hazırlanmasını (ve sonrasında uygulanmasını) kapsıyor.

Yerel Gündem 21 sürecinde, ne yapılacağı sorusu kadar, nasıl ve kimler tarafından yapılacağı soruları da büyük önem taşıyor. Kentin geleceğine kimler, nasıl karar verecektir? Yerel kamu kaynaklarının ve kent bütçesinin kullanımına ve yeniden dağılımına ilişkin kararlar, kimler tarafından, nasıl alınacaktır? Kentin sürdürülebilir gelişmesine yönelik ortak bir vizyon üzerinde toplumsal uzlaşma nasıl ve hangi mekanizmalarla sağlanacaktır?

Yerel Gündem 21 süreci, “birileri” tarafından, “başkaları adına” yürütülebilecek teknik bir çalışma niteliğini taşımıyor. Bu süreç, çeşitli katılımcı mekanizmaları içeren ve yerel ortaklıklara dayalı bir “yönetişim” anlayışının geliştirilmesini gerekli kılıyor. Katılıma ve ortaklıklara dayalı olmayan bu tür girişimler, ne denli iyi niyetli olurlarsa olsunlar ve kendilerine ne ad verirlerse versinler, Yerel Gündem 21 olmaktan uzak düşeceklerdir!

Yerel Gündem 21 sürecinin, toplumun örgütlü ve örgütsüz tüm kesimlerinin katılımına açık olması, katılımı teşvik edici politikaların ve mekanizmaların geliştirilmesi büyük önem ve öncelik taşıyor.

Dünyadaki ve Türkiye’deki Yerel Gündem 21 uygulamaları, önceden belirlenmiş bir şablona oturtulmak yerine, her kentin kendine özgü koşullarının, değerlerinin ve önceliklerinin sergilendiği, farklı renklerle bezenmiş yapılar ve yöntemlerle yürütülüyor. Örnek uygulamalara, biraz geriye çekilerek bakıldığında ise, bazı ortak noktaların, birbirini tamamlayan benzer süreçler ve çıktıların varlığı göze çarpıyor.

Katılımcı süreçlerin geliştirilmesi açısından, bu ortak noktalar ve özen gösterilmesi gereken konular, şunları kapsıyor:

Kent Konseyleri ve benzeri yapılar oluşturulması: Bu yapı içerisinde tüm ortakların yeterli bir şekilde temsiline özen gösterilmesi; bu konseylere bireysel olarak katılanlar ile değişik gruplar adına katılanlar arasındaki temsil dengesizliğini giderecek yöntemler geliştirilmesi; örgütsüz kesimlerin ve çalışma gruplarının bu platformlarda temsil edilmesi.

Çalışma Grupları (ya da “kozalar”) oluşturulması: Bu gruplara kadınların ve gençlerin etkin katılımının sağlanması; elverişsiz durumdaki hemşehri gruplarının temsili; gruplar için belirlenen çalışma alanlarının, kentin özelliklerini ve önceliklerini yansıtması; farklı çalışma gruplarının kendi aralarındaki koordinasyonun sağlanması.

Destekleyici mekanizmalar oluşturulması: Bu amaçla, ilgili kent ölçeğinde Yerel Gündem 21 sürecini koordine edecek ve destekleyecek bir birim ya da Genel Sekreterlik kurulması.

Page 96: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

96

Sürecin çıktıları açısından, ortak noktalar ve özen gösterilmesi gereken konular, şunları kapsıyor:

Kentin sürdürülebilir geleceğine yönelik kapsamlı bir vizyon geliştirilmesi. Mevcut durumun tanımlanması: Bu kapsamda, kentin öncelikli sorun alanlarının neler

olduğu konusunda bir görüş birliğine varılması; sorunların nedenlerinin, kaynaklarının ve boyutlarının belirlenmesi; kentin mevcut durumunu yansıtan, çevre ile sosyal ve ekonomik gelişmenin bağlantısını ortaya koyan bir rapor hazırlanması.

İlgili kent için gerçekçi, kısa ve uzun dönemli, ölçülebilir hedefler belirlenmesi. Ölçülebilir sürdürülebilirlik hedeflerine yönelik uzun dönemli yerel eylem planları ve

uzun dönemli hedeflere dayalı olarak, kısa dönemli eylem planları hazırlanması; eylem planlarının maliyetlendirilmesi.

Mevcut plan ve programların, sürdürülebilir gelişme hedefleri ve Yerel Gündem 21 ilkelerinin ışığında, gözden geçirilmesi.

Sorumlulukların, yerel ortaklar arasında dengeli bir şekilde paylaşımı. Yerel Gündem 21 sürecinin, çeşitli aşamaları içeren bir takvime bağlanması. Uygulamaların değerlendirilmesini sağlayacak “sürdürülebilirlik göstergeleri”

geliştirilmesi. Neden önemli? Küresel Gündem 21 doğrultusunda Yerel Gündem 21, tüm insanlar için yaşam

kalitesinin arttırılmasına yönelik olarak, yerel düzeyde sürdürülebilir gelişmeye giden yolun yapı taşlarını döşüyor.

Ekosistemlerin “taşıma kapasitesi”ne ve gelecek nesillerin haklarının korunmasına olan taahhütler, geniş tabanlı katılıma dayalı toplumsal uzlaşma sağlayıcı mekanizmalar ile birleştiğinde, Yerel Gündem 21’in yalnızca geleceğe yönelik ve geniş kapsamlı olduğu değil, aynı zamanda bir toplu girişim projesi olduğu görülüyor.

Yerel Gündem 21, mevcut faaliyetlerin uzayıp giden listesi içinde yer alan sıradan bir yerel program veya proje değil, tersine, yerel yönetişimin tüm alanlarını ve aktörlerini yatay ve düşey olarak kucaklayan, bu bütünlük içerisinde yeni bir anlayış, yeni bir yönetim ahlakı geliştirilmesini içeren bir ana süreç niteliğini taşıyor.

Yerel Gündem 21, bir çevre ve yaşam kalitesinin geliştirilmesi projesi niteliğini taşıyor. Gündem 21’in ve Habitat Gündemi’nin, sürdürülebilir gelişme kavramını demokrasi, insan hakları, hesap verme ve yerel yönetişimin diğer vazgeçilmez kavramlarıyla kaynaştırılması üzerindeki vurgusu dikkate alındığında, Yerel Gündem 21’in şemsiyesi altındaki yerel eylem planlaması sürecinin aynı zamanda bir demokratikleşme projesi olduğu açıkça görülüyor.169

Dünyada ve Türkiye’de YG-21 Uygulamaları Dünyada… Yerel Gündem 21, 1992 yılından bu yana, yaklaşık 135 ülkedeki binlerce kentte

uygulanmaktadır. Yerel Gündem 21 adı arka planda tutularak, aynı sürece yönelik benzer adlar altında (“Sürdürülebilir Kentler Programı”, “Sağlıklı Kentler Programı”, vb.) yürütülen çalışmalar dikkate alındığında, bu süreçteki kent sayısı daha da artmaktır.

Gündem 21’in dünya ölçeğindeki koordinatör kuruluşu olan UNDP – Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 85 ülkede, Yerel Gündem 21 süreçlerini desteklemektedir.

Rio Zirvesi’nden bu yana dünya ölçeğinde Yerel Gündem 21 uygulamalarının sonuçları, en iyi ifadesini, Johannesburg Zirvesi öncesinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından hazırlanan “Gündem 21’in Uygulanması” başlıklı raporda yer alan “Yerel

169 http://www.la21turkey.net/modules.php?name=Content&pa=showpage&pid=1

Page 97: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

97

Gündem 21 girişimleri, yerel düzeyde katılımın en başarılı şemsiyesi olmuştur”, değerlendirmesinde bulmaktadır.

Zirve’ye sunulan BM “Yerel Yönetimler Diyalog Raporu” da yerel yönetimlerin, Yerel Gündem 21 sayesinde, Gündem 21’deki kapsamlı eylem alanlarına dünya ölçeğindeki en etkili yanıtı verebilmiş olduklarını vurgulamaktadır.

Buna bağlı olarak, Johannesburg Zirvesi’nde benimsenen Uygulama Planı’nın 167. paragrafı, Gündem 21’in ve Zirve’nin çıktılarının etkin olarak uygulanabilmesi amacıyla, “Yerel Gündem 21 programları ile bağlantılı girişimler ve ortaklıklar için devam eden desteğin güçlendirilmesi”ni hükme bağlamaktadır.

Yerel Gündem 21’in dünya ölçeğinde, çok farklı özelliklere ve gelişme düzeylerine sahip ülkelerde kök salmasında, “sürdürülebilir kalkınma” kavramının sosyal hakkaniyet üzerindeki vurgusunun da önemli bir rol oynadığı görülmektedir. BM zirvelerinde, küreselleşmenin sunduğu fırsatlar ve yararların yanısıra, “mali krizler, güvensizlik, yoksulluk, dışlanma ve gerek toplumlar içi, gerek toplumlar arası eşitsizliklerin artması gibi ciddi sorunlar doğurduğu” vurgulanmakla birlikte, bu konuda uluslararası topluluğun ve özellikle gelişmiş ülkelerin gerekli adımları atmaktan kaçınması karşısında, dünya ölçeğinde giderek artan tepki ve arayışlar, kendilerini alternatif bir küresel forumda ifade etmeye başlamıştır.

Mayıs 1994’de imzaya açılan Aalborg Şartı (“Sürdürülebilirliğe Doğru Avrupa Kentler ve Kasabalar Şartı”) ve benzeri girişimler, Avrupa’da YG-21’e verilen önemi ortaya koymaktadır. Avrupa Birliği’nin, aday ülkelerdeki Yerel Gündem 21 uygulamalarına da özel bir önem verdiği görülmektedir.

Türkiye’deki Yerel Gündem 21 uygulamaları, 1997 yılı sonunda, UNDP’nin desteğiyle, IULA-EMME – Uluslararası Yerel Yönetimler Birliği, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu Bölge Teşkilatı’nın koordinatörlüğünde yürütülen “Türkiye’de Yerel Gündem 21’lerin Teşviki ve Geliştirilmesi” Projesi ile başlamıştır. T.C. Bakanlar Kurulu’nun kararıyla başlatılan proje, iki yıllık bir uygulama dönemi sonrasında, Aralık 1999’da tamamlanmıştır.

Bu projenin başarısı üzerine UNDP, ikinci aşamaya da destek vermeyi kabul etmiş, T.C. Bakanlar Kurulu’nun da bunu benimsemesinin ardından, “Türkiye'de Yerel Gündem 21'lerin Uygulanması” başlığını taşıyan ikinci aşama projesi, Ocak 2000’de başlamıştır.

İkinci aşaması sırasında çeşitli alt-projelerin başlatılması ve yeni katılımlarla proje ortağı yerel yönetimlerin sayısının 50’yi aşması sonrasında, Yerel Gündem 21 uygulamaları “proje” çerçevesinden çıkarılarak, uzun erimli bir “Program”a dönüştürülmüştür.

Türkiye Yerel Gündem 21 Programı’nın birbirini izleyen aşamaları ve alt-projeleri, T.C. Bakanlar Kurulu’nun çeşitli tarihlerde almış olduğu kararlarla (6 Mart 1998 tarih/23278 sayılı, 8 Şubat 1999 tarih/23605 sayılı, 22 Ocak 2001 tarih/24295 sayılı, 4 Aralık 2001 tarih/ 24603 sayılı, 11 Haziran 2003 tarih/25135 sayılı, 12 Kasım 2003 tarih/25287 sayılı T.C. Resmi Gazete'de yayımlanarak) desteklenmiştir.

Uygulamalar sırasında karşılaşılan güçlüklerin aşılabilmesi amacıyla, T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından tüm Valiliklere gönderilen 19 Mart 1998 ve 7 Kasım 2000 tarihli Genelgeler, Yerel Gündem 21 süreçlerinin gelişmesine önemli katkılarda bulunmuştur.

Türkiye Yerel Gündem 21 Programı’nın üçüncü aşaması, birbirini destekleyen bir dizi projeyi içermektedir. İlk olarak, UNDP-TTF Programı’nın desteğiyle başlatılan “Türkiye’de Yerel Demokratik Yönetişimi Teşvik Amacıyla Sürdürülebilir İlişkiler Ağı Kurulması” başlıklı proje kapsamında, mevcut web sitesi etkileşimli bir yapıya kavuşacak şekilde yenilenmiş ve ülke ölçeğinde “Yerel Gündem 21 Yönetişim Ağı”nın oluşması sağlanmıştır.

Hollanda Hükümeti’nin MATRA Programı’nca desteklenen “Şeffaflık için Yerel Ortaklıklar ve İşbirliği Ağı Oluşturmada Kadınların ve Gençlerin Rolünün Güçlendirilmesi” başlıklı ikinci proje kapsamında ise, kadınların ve gençliğin yerel karar alma süreçlerine ve yerel yönetişimin tüm alanlarına katılımının arttırılması yönünde çalışmalar yürütülmüştür.

Page 98: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

98

Üçüncü aşamanın ana projesi, “Türkiye Yerel Gündem 21 Yönetişim Ağı Yoluyla BM Binyıl Bildirgesi Hedefleri ve Johannesburg Uygulama Planı’nın Yerelleştirilmesi” başlığını taşımaktadır. Bu proje kapsamında, merkezi yönetimin ilgi ve desteğinin arttırılması ve tanıtım eksikliğinin giderilmesi öngörülmekte ve ilgili küresel hedeflerin yerelleştirilmesinde, dünya ölçeğinde örnek oluşturacak uygulamalar sergilenmesi hedeflenmektedir. Proje kapsamında ayrıca, YG-21 süreçlerinin kurumsallaştırılması amacıyla, “Yerel Projelere Destek Programı” başlatılmıştır.

Uygulamaların Genel Çerçevesi “Ortaklık” yapısı ve koordinasyon Yerel Gündem 21 Programı, Mart 2004 itibariyle, aralarında Büyükşehir

Belediyeleri’nin ve İl Özel İdareleri’nin de bulunduğu, farklı coğrafi bölgelere dağılmış 50’nin üzerinde yerel yönetimin ortaklığıyla, sürmektedir.

Destekleyici ortaklar olarak, Tarihi Kentler Birliği, Akdeniz Belediyeler Birliği, Doğu Karadeniz Belediyeler Birliği, Ege Belediyeler Birliği, GAP Belediyeler Birliği ve Marmara ve Boğazları Belediyeler Birliği ile birlikte, ICLEI – Uluslararası Yerel Çevre Girişimleri Konseyi, WALD – Dünya Yerel Yönetim ve Demokrasi Akademisi ve VTR Araştırma Yapım Yönetim de Program’a çok-yönlü katkılar sağlarken, gençlik çalışmalarının koordinasyonu, Habitat ve Gündem 21 Gençlik Derneği tarafından sürdürülmektedir.

Yerel Gündem 21 Programı, başlangıç tarihi olan 1997 yılından bu yana, IULA-EMME – Uluslararası Yerel Yönetimler Birliği, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu Bölge Teşkilatı tarafından koordine edilmektedir. Aynı zamanda IULA-EMME bünyesinde idari görevi de bulunan YG-21 Programı Ulusal Koordinatörü, UNDP ve Yerel Gündem 21 ortağı yerel yönetimlerle yakın işbirliği içerisinde, Program’ın genel koordinasyonundan sorumludur.

YG-21 Programı Ulusal Yönlendirme Kurulu, merkezi düzeydeki koordinasyon mekanizması olarak işlev görmektedir. Kurul; Başbakanlık Müsteşarlığı, Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü ve Kurul tarafından davet edilebilecek diğer kamu kuruluşları ile destekleyici kuruluşlar, IULA-EMME ve UNDP temsilcilerinden oluşmaktadır.

Program ortağı kentlerdeki YG-21 süreçlerinin koordinasyonu, her kentte yerel ortaklar tarafından oluşturulan Yerel Gündem 21 Genel Sekreterliği tarafından gerçekleştirilmektedir. YG-21 Genel Sekreterlikleri, ayrıca, Program’ın koordinatör kuruluşları ile kentler arasındaki bağlantı noktalarıdır. YG-21 Genel Sekreterleri, Program’ın bir bütün olarak yürütülmesinde ve elde edilen başarılarda kilit rol oynamayı sürdürmektedir.

YG-21 Programı, farklı bir düzenleme gerektiren köy yönetimleri dışında, tüm yerel yönetimlerin katılımına açıktır. Program’a yeni katılım için yapılan başvurular, YG-21 Programı Ulusal Yönlendirme Kurulu tarafından görüşülerek karara bağlanmaktadır. Kurul, ayrıca, düzenli aralıklarla mevcut ortakların çalışmalarını değerlendirme ve gerekli görüldüğünde, YG-21 sürecini çeşitli nedenlerle aksatan veya durduran ortaklar yerine, yeni ortaklar alınmasına karar verilebilmektedir.

Neler Yapılıyor? Yerel Gündem 21 sürecindeki kentlerde, yalnızca Türkiye’de değil, başka ülkelerde de

ilgi ve takdirle izlenen uygulamalar sergilenmektedir. Yerel eylem planlamasının belkemiğini oluşturan katılımcı süreçler, her kentin kendine

özgü koşullarının, değerlerinin ve önceliklerinin sergilendiği yapılar ve yöntemlerle yürütülmektedir. Bununla birlikte, farklı kentlerdeki uygulamalarda birçok ortak yön olduğu görülmektedir.

Genelde, başlıca katılımcı yapılar, “Kent Konseyleri” adıyla yerel ilgi grupları tarafından oluşturulan platformlardan, çalışma gruplarından, mahalleye yönelik

Page 99: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

99

çalışmalardan, kadın ve gençlik meclislerinden ve özel ilgi gruplarına yönelik çocuklar, yaşlılar ve engelliler platformlarından oluşmaktadır.

Program ortağı kentlerde oluşturulan YG-21 Kent Konseyleri (veya benzeri platformlar), merkezi yönetimi, yerel yönetimi ve sivil toplumu “ortaklık” anlayışıyla buluşturan yönetişim mekanizmalarıdır. Kentlerin büyüklüklerine bağlı olarak, kimi yerlerde yüzlerce kuruluşun temsil edildiği Konseyler, kendi tüzüklerini hazırlamakta ve bunlara göre faaliyet göstermektedir. Konseyler, kentin kalkınma önceliklerinin ve acil sorunlarının tanımlandığı, tartışıldığı ve çözüm arandığı demokratik platformlar olarak işlev görmektedir.

Yerel Gündem 21 Çalışma Grupları, farklı kurumlardan ve sektörlerden gelen gönüllülerin coşkulu katkılarını, ilgili kentin öncelikli konularında ve sorun alanlarında yoğunlaştıran bir başka önemli katılımcı mekanizma işlevini görmektedir. Çalışma Grupları’nın ve her gruba katılan üyelerin sayıları, kentlerin büyüklüklerine ve öncelikli konularına bağlı olarak, değişmektedir. Program ortağı kentlerdeki Yerel Gündem 21 süreçlerinin dinamizmini, Çalışma Grupları’nca yürütülen çalışmalara ve kapsamlı raporlara bakarak gözlemek mümkün olabilmektedir.

Yerel Gündem 21 sürecinin önemli bir dayanağı olan mahalle ölçeğindeki çalışmalar kapsamında, birçok kentte oluşturulan “Muhtar Evleri”, “Mahalle Hizmet Odaları” gibi bir veya birden çok mahalleye hizmet veren merkezler ile “Mahalle Meclisleri” gibi yapılar, katılımcı süreçlerin belde halkının gündelik yaşamında ifadesini bulmasının başarılı uygulamalarını sergilemektedirler.

Yerel Gündem 21 Kadın Meclisleri, kadınlara yönelik platformlar ve çok-amaçlı kadın merkezleri, karar alma süreçlerine kadınların etkin katılımının teşvik edilmesi ve kadın bakış açısının tüm politikalara ve stratejilere yansıtılması gibi öncelikli konulardaki bilinç düzeyinin artmasına yardımcı olmaktadır. Yerel Gündem 21 Kadın Meclisleri arasındaki bilgi ve deneyim alışverişini güçlendirmek amacıyla, her yıl düzenlenmesi kararlaştırılan “Yerel Gündem 21 Kadın Etkinlikleri Festivali”nin birincisi Ekim 2002’de İzmir’de, ikincisi de Eylül 2003’te Bursa’da gerçekleştirilmiştir.

YG-21 Programı kapsamında, gençliğin karar alma, uygulama ve izleme süreçlerine etkin katılımına yönelik çalışmaların koordinasyonu, Habitat ve Gündem 21 Gençlik Derneği tarafından gerçekleştirilmektedir. Program ortağı kentlerde oluşturulan Yerel Gündem 21 Gençlik Meclisleri, gençlerin kapasitelerinin geliştirilmesi ve “yapabilir” kılınmaları, gençliğin her alanda karar alma mekanizmalarına katılımının sağlanması ve AB’ye giriş sürecinde gençliğin rolünün güçlendirilmesi yönündeki çalışmalarını sürdürmektedir. Yerel Gündem 21 Gençlik Meclisleri’nin temsilcileri ile diğer illerden gelen gençlik temsilcilerinin katılımıyla, Mayıs 2003’te “Yerel Gündem 21 Ulusal Gençlik Parlamentosu” oluşturulmuştur.

Yerel Gündem 21 süreçlerinde bedensel ve zihinsel engellilere, yaşlılara (“kıdemli hemşehriler’e) ve çocuklara özel bir önem verilmektedir. Bu kapsamda, ilgili kentlerdeki katılımcı yapılar, YG-21 Çocuk Meclisi, Emekliler Meclisi, Engelliler Meclisi gibi platformlarla güçlendirilmiştir.

Yerel düzeydeki çalışmaların koordinasyonu ve kolaylaştırılması için Yerel Gündem 21 Genel Sekreterlikleri kurulmuştur. Yerel Gündem 21 Genel Sekreterleri’nin büyük çoğunluğu, yerel katılımcı süreçler kanalıyla seçilerek göreve gelmektedir. Yerel Gündem 21 süreçlerinde kilit bir rol oynayan Genel Sekreterler, özverili ve üstün performansları ile, Yerel Gündem 21’in elde ettiği başarının mimarları ve kolaylaştırıcıları durumundadırlar.

Program ortağı kentlerin birçoğunda belde halkının hizmetine giren “Yerel Gündem 21 Evleri”, yerel ortakların buluşma ve birlikte iş yapma merkezleri olarak işlev görmeyi sürdürmektedir. Kadın ve gençlik çalışmaları ile özel ilgi gruplarının çalışmalarına yönelik benzer merkezler de birçok kentte hizmete açılmış bulunmaktadır.

Program ortağı kentlerde, tüm ortakların katılımıyla ve uzlaşma ile hazırlanmış, ilgili kentlerin 21. yüzyıldaki “çevre ve kalkınma gündemi”ni belirleyen, sürdürülebilir kalkınma

Page 100: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

100

hedef, politika ve stratejilerini içeren Yerel Gündem 21 Eylem Planları’nın hazırlanması ve yaşama geçirilmesi konusunda önemli gelişmeler kaydedilmiştir.

Yerel Gündem 21 Programı, kamu kuruluşları, yerel yönetimler ve sivil toplum üçgeninde yerel karar alma süreçlerini geliştirerek ve zenginleştirerek, Türkiye’de yeni bir “yerel yönetişim” modelinin gelişmesini sağlamıştır. Bu bağlamda Yerel Gündem 21, demokratikleşme süreci ile birlikte Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne giriş sürecini de hızlandıran bir sosyal dönüşümü tetikleyecek güçte olduğunu ortaya koymuştur.

d-Kentlilik Bilinci Bir şehrin gerçek sahibi o şehirde yaşayan, kentle bütünleşen ve kendisini kente ait

hisseden kişilerdir. Kentlilik binci kavramı ile ifade edilmek istenen da, kentte yaşayanların kentle bütünleşmesi, kendini kente ait hissetmesi ve dolayısıyla kente karşı sorumluluk duygusu taşımasıdır.

Bir başka ifade ile kentlilik bilinci, kentte yaşayanların var olan değişik kimliklerinin (Müslüman, esnaf, sanatkar, Rizeli, Adanalı gibi) yanı sıra bir de içinde yaşadıkları şehirle özdeşleşebilen bir kimliğe sahip olmalarıdır. Daha açık bir ifade ile, İstanbul’da yaşayanların aslen ait oldukları memleket kimliklerinin yanında kendilerini İstanbullu olarak da tanımlayabilmeleri gerekmektedir.

İstanbul ve benzeri büyük ölçekli, hızla büyüyen kentlerde bu anlayışı görmek adeta imkansızlaşmıştır. İnsanlar, aynı kentte yaşamalarına ve kentin kaderini ortak paylamalarına rağmen kendilerini o kentle özdeşleştiren bir kimlik taşıma gereği duymamaktadırlar.

İnsanların kendilerini yaşadıkları kentle özdeşleştirmemesi, kendisini o kente ait hissetmemesinin sonucu olarak kente karşı bir sorumluluk duygusu da oluşmamaktadır. Bu olumsuzluğun sonucunda da sahipsiz kentler oluşmaktadır. Sahipsiz mekanların sonucu ise tahrip olmak, hor kullanılmak ve gelişememektir.

Kentlilik bilincinin gelişmesi için ortak bir kentte yaşamak yeterli bir özellik değildir. Bir şehirde yaşayan insanların yaşadıkları şehre karşı ait olma duygusu taşımaları ise o şehri korumaları, geliştirmeleri, şehrin imarı ve yönetimine katılmalarıyla mümkün olabilmektedir. İnsanlar kendilerinin içinde oldukları olguları daha kolay sahiplenmektedirler.

Kentlilerin kentine sahip çıkabilmeleri için kenti algılamalarının doğru olması gerekmektedir. Kentleri “yalnızca kendisinden çıkar sağlanacak bir nesne olarak gören çevrelerin”170, kente karşı hassas olmaları beklenemez. Bu anlayıştan korunmanın yolu da, kenti tanımak, kentle bütünlemek ve kentli kimliğini kazanmaktan geçer.171

İnsanların şehri koruması, sahiplenmesi için öncelikle o şehrin içinde olmaları gerekmektedir. Şehrin içinde olmak ise mekansal bağlamda sabit değil, sosyal, kültürel ve siyasal anlamda aktif bir süreçtir.

İnsanlar kentin yönetimine katılabildikleri oranda kendileri ile kent arasında anlamlı köprüler kurabilir ve kentlerini sahiplenirler. Tabii, kentin yönetimine katılmak ta tek başına yeterli bir unsur değildir. İnsanlar kentte kendi geleceklerini bulabilmelidirler. Kendi geleceği ile kentin geleceği arasında anlamlı köprüler oluşturan kişiler, kentin geleceği ile daha yakından ilgilenmeye ve kendi gelecekleri için kentin geleceğini önemsemeye başlarlar. Dolayısıyla, kentlilik bincinin gelişebilmesi için kentin insanlara gelecek vaat etmesi gerekmektedir.

Kente karşı öfke hislerine sahip kişilerin kenti sahiplemesi mümkün değildir. Kentlerle kişiler arasında öfke yer almamalıdır. İnsanlar yaşadıkları kente karşı niçin öfke duyarlar? Bunun bir çok nedeni bulunursa da, temelde yatan neden beklentilerinin olumlu olmaması ve kentin imkanlarından eşit yararlanamadıkları, dışlandıkları duygusudur.

170 BUMİN, Kürşat, Demokrasi Arayışında Kent, İz Yayıncılık, İstanbul 1998, sf:14

171 ÇUKURÇAYIR, M. Akif, Siyasal Katılma Ve Yerel Demokrasi, Yargı Yayınevi, Ankara 2000, sf:128

Page 101: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

101

İstanbul gibi, hızla gelişen kentlerde, kentlilerin sosyal ve kültürel yapısı da değişmekte, ayrılıklar artmaktadır. Kente yeni gelenler, kentin imkanlarından yararlanamayınca kente yabancılaşmaya başlarlar. Kentte ikamet edecek yer bulamayan, kentte iş sahibi olamayan ve kentin doğal, kültürel özelliklerinden yararlanamayan insanların kente yabancılaşması ve bu yabancılaşmanın öfkeye dönüşmesi tabii bir süreçtir.

Bir kesimin sahil boyunca kamuya açık olan alaları özel kullanımlarıyla kapattıkları, diğer kentliler denizi uzaktan seyrederken, kendilerinin denizle iç içe olmalarının ortaya çıkaracağı sosyal ve psikolojik refleksin yabancılaşma ve öfke olması doğaldır. Ya da birleri son derece lüks ikametgahlarında yaşarken, kendisinin başını sokacak bir evi bie olmayan insan şehre niçin sahip çıksın ve ona karşı iyi duygular beslesin?

Aile kurumunun henüz gücünü yitirmediği toplumlarda, oluşan sosyal ve psikolojik tepkiler aile kurumu içinde önemli oranda azaltılır. Fakat, kentleşme ile birlikte aile kurumunda yaşanan çözülme ve ebeveynin evlatları üzerindeki etkisinin azalması, tepkilerin yumuşatılmasını da engellemektedir. Özellikle kete yeni gelen ailelerin genç nesilleri bu anlamda daha duyarlı olmakta ve kete karşı büyüyen bir öfke ile büyümektedirler. Aile ortamından kopmuş, günümüzde “Tinerci, sokak çocuğu” gibi isimlerle anılan kişilerin kentlerde sebep oldukları tahribat ortadadır.

Kentlerimizin problemlerinin çözümünün en önemli şartı, kentlerimizin sahiplerinin ortaya çıkmasıdır. Burada da temel soru, kentin gerçek sahiplerinin kim olduğudur? Bu sorunun cevabı bir çok açıdan incelenebilirse de, gerçek sahibinin o kentte yaşayanlar olduğu çok açıktır. Peki ama, kentin sahipleri, gerçekten o kentin sahibi olabiliyorlar mı? İnsan, sahibi olduğu kentin yönetiminde, geleceğinin şekillendirilmesinde söz sahibi değil ise, hukuken ya da teorik olarak o kentin sahibi görünmesinin ne anlamı vardır?

Kentin sahiplerinin gerçek anlamda söz konusu olabilmelerinin yolu, onların kent yönetimine katılımlarından geçmektedir. Bir insan, kentin yönetimine katılabilir ise onu sahiplenme duygusu da gelişecektir. Bu gün şehirlerimizin temel problemlerinden birisi de demokratik olmayışlarıdır. Halkın katılımını 4-5 yılda bir yapılan seçimlerle sınırlayan bir anlayışın yeterli olmadığı, olamayacağı ortadadır. Öyle ise yapılması gereken ik iş, halkın kent yönetimine daha etkin katılımını sağlamaktır.

Günümüzde katılımcı demokrasi olarak tanımlanan yeni yönetim anlayışı, kentlerimizde hayata geçirilmelidir. 1580 sayılı belediye kanunu, hemşehrilerin “belediye işlerine iştirake” hakları olduğunu belirtmektedir. Fakat uygulamada bu hükmün fazla bir anlamı yoktur.

Pendik Belediyesi ve bazı belediyelerde başlatılan halk meclisleri ve kent meclisleri uygulamaları, halkın kent yönetimine katılımını artırıcı uygulamalardır. Bu uygulamaların geliştirilmesi ve etkinliğinin artırılması sağlanmalıdır.

Kentlilik bilinci aynı zamanda bir kültür konusu olduğu için eğitimde önemlidir.Özellikle genç nesillerin bu alanda eğitilmeleri ve yönlendirilmeleri gerekmektedir.

Bir yerleşim yerinin kentleştiğinin önemli bir göstergesi burada yaşayan insanların sosyal tavırları, ilişkileri ve bilinç durumlarıdır. Yaşadığımız kentin sorunlarına yönelik ne derece hassasiyet sahibi olduğumuz, çevremizde yaşanılan olumsuzlukları gidermeye yönelik bir çabamızın olup olmadığı gibi hususlar kentlilik bilincinin seviyesini de göstermektedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaptırdığı Sosyal Doku Araştırmasında ortaya konulan bulgular kent kültürüne uygun olmayan davranışları ve bu olumsuzluklara karşı gösterilen tavırları vurgulamaktadır: Günlük hayatınızda; Çevreye çöp atanlarla karşılaştınız mı?

Frekans Yüzde Karşılaştım 3320 92,9 Karşılaşmadım 254 7,1

3574 100,0

Page 102: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

102

Karşılaştıysanız ikaz ettiniz mi yahut karşılaşsanız ikaz eder misiniz? Park, şehir mobilyaları, otobüs durakları, toplu taşıma araçları gibi şehir ortak mallarına zarar verenlerle karşılaştınız mı? Park, şehir mobilyaları, otobüs durakları, toplu taşıma araçları gibi şehir ortak mallarına zarar verenleri ikaz ettiniz mi/ eder misiniz?

Yukarıdaki grup sorularda olduğu gibi, tasvip etmediği halde, tenkit etmeme tavrı şehir

mobilyaları söz konusu olduğunda da karşımıza çıkmaktadır. İnsanlar şehri henüz kendilerinin bulmadıkları için % 70 oranında ortak mallara zarar verenleri gördükleri halde “her zaman” ikaz ederim oranı % 41,5’tir. Hiçbir zaman sesini çıkarmayanlarsa % 19 kadardır. Bazen ve çok nadir şıklarını da şehri benimsememe göstergelerine dahil edersek, şehrin herkese ait olan mallarını benimsemeyenlerin oranı % 60’lara yükselir ki bu şehirlilik bilincinin İstanbul’un hemşerilerinde henüz çok düşük bir yüzdeye ulaşabildiğini gösterir. 172

Kentlilik Bilincinde Pendik Uygulaması Pendik Belediyesinin kentlilik bilincini oluşturma çabalarının temelinde, ilçenin fiziksel

kayıplarının geri alınması yatmaktadır. Önceki bölümlerde belirtildiği gibi 1994 tarihi itibarı ile Pendik kelimenin tam anlamıyla çarpık kentleşme örneği sergilemektedir. Plansızlık, gecekondulaşma, aşırı hızla artan nüfus, susuzluk, alt yapı eksiği ve benzeri problemlerin yanı sıra son derece yetersiz park, oyun ve spor alanı ve benzeri donatı eksiği ile Pendik, fiziksel yatırım alanında çok ciddi sıkıntılar içindedir.

Fiziki alt yapısı kabul edilebilir seviyeye getirilmemiş ilçede, kentlilik bilincini geliştirme çalışmalarının başlatılmasını beklemek yerinde olmayacaktır. Bundan hareketle belediye bir yandan fiziksel kayıpların geri alınması için yoğun çaba sarf ederken diğer yandan bütün bu çalışmalar esnasında halkın katılımını en üst seviyeye çıkarmaya çalışmıştır.

172 Sosyal Doku Projesi, Genar Araştırma, İ.B.B. Yayınlanmamış rapor, İstanbul 2001

Frekans Yüzde Her zaman 1605 45,0 Bazen Çok nadir Hiçbir zaman

1049 393 518

29,4 11,0 14,5

3565 100,0

Frekans Yüzde Karşılaştım 2492 69,8 Karşılaşmadım 1077 30,2 3569 100,0

Frekans Yüzde Her zaman 1472 41,5 Bazen Çok nadir Hiçbir zaman

989 426 659

27,9 12,0 18,6

3546 100,0

Page 103: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

103

Mahalleler arası hizmet dağılımında mevcut olan aşırı farklılıklar sebebiyle her mahalleye eşit hizmetin gitmesi mümkün değildi. Çok geri kalmış mahallelere ağırlık verilmesi ama bu arada nispeten iyi olan merkeze yakın mahallelerde de dönüşümün başlatılması gerekiyordu. Bütün bu çalışmalar yapılırken, gerçeklerin halka anlatılması, yapılmak istenenlerin ve yapılanların ne olduğu ve niye yapıldığı konusunda da halkın bilgilendirilmesi gerekiyordu. Bunun için de Mahalle Meclisleri organize edilmiş ve gerek mahalle ve gerekse ilçe ile ilgili problemler, çözüm önerileri bu mekanlarda tartışılarak ortak karara ulaşılmasına gayret gösterilmiştir.

Pendik Belediyesi Kaymakamlık ve Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü işbirliğiyle Kentlilik Bilincini Geliştirme Projesi olarak adlandırılan bir eğitim çalışması gerçekleştirdi. Nisan ve Mayıs aylarında 8 ilköğretim okulu ve 8 lisede binlerce öğrenciye eğitim verildi, öğretmenlere ise iki günlük seminer programı düzenlendi.

Projenin amacı kent kültürünü geliştirmek, kentlilik bilincini oluşturarak Pendik ilçesini yaşanabilir, modern ve çağdaş bir şehir haline getirmekti. İlçe halkının yaşadığı şehri koruması, geliştirmesi ve şehre aidiyet bilinci hissederek sahip çıkması kültürel ve eğitsel bir dönüşümün koşulu olduğu gibi bireysel ve toplumsal düzlemde de bir sorumluluk bilincinin gelişmesini gerektirmektedir. Bu projeyle şehirde yaşayan tüm bireylere yönelik kamuoyu oluşturma ve yönlendirme çalışması yapılması, öğretmenlere konuyla ilgili gerekli bilgi aktarımının sağlanarak konunun öneminin vurgulanması ve öğrencilere ders ve seminer tarzında kent bilincini kavrayabilecekleri bir eğitimin verilmesi amaçlanmaktaydı.

Proje kapsamında eğitim veren öğretim üyeleri isimleri ve verdikleri derslerin başlıkları

şunlardır: - Prof. Dr. Mehmet Karpuzcu, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Çevrecilik Bölüm

Başkanı: Çevrecilik ve Kentte Çevre Bilinci dersi. - Prof. Dr. Edibe Sözen, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi eski Dekan Yardımcısı:

Kent ve Kentlilik Kültürü Dersi. - Prof. Dr. Musa Taşdelen, Sakarya Üniversitesi, Sosyoloji Bölüm Başkanı: Şehir

Ortamında Sosyal İlişkiler dersi. - Prof. Dr. İbrahim Baz, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Mimarlık Fakültesi

Dekanı: Şehircilik ve şehir olanaklarını kullanma, paylaşma ve koruma dersi. Proje kapsamında eğitim verilen okullar şunlardır: - Anadolu Denizcilik Meslek Lisesi, - Kurtköy Ticaret Meslek Lisesi, - Gülizar Zeki Obdan Lisesi - Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi - Faruk Nafiz Çamlıbel Lisesi - Tarık Buğra Lisesi - Alparslan Lisesi - Kazım Karabekir İlköğretim okulu - Yıldırım Bayezit İlköğretim okulu - Atatürk İlköğretim okulu - Mustafa Karuşağı İlköğretim okulu - Osmangazi İlköğretim okulu - Orhan Sinan Hamzaoğlu İlköğretim okulu - Prof. Dr. Erol Güngör İlköğretim okulu - 700. Yıl İlköğretim okulu Proje süresi:

Page 104: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

104

- Öğrencilerin eğitimi 12 Nisan günü başlayıp, 24 Mayıs günü tamamlandı - Öğretmenlerin seminerleri 22 Mart ve 29 Mart tarihlerinde iki grup şeklinde

gerçekleştirildi. Kentlilik Bilinci Anketi Kentlilik Bilincini Geliştirme Projesi kapsamında eğitime katılan ve katılmayan

öğrenciler üzerinde bir de anket çalışması gerçekleştirildi. Öğrencilerin kent tasavvurları, kentlilik ve kent kültürü hakkındaki görüşleri ve verilen eğitimle ilgili düşüncelerinin analiz edildiği anketin bulguları değerlendirilmektedir.

Kentlilik Bilinci Forumu Uygulanan eğitim projesi kapsamında ilçede bulunan kurum ve kuruluşlar ile siyasi parti

ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı bir forum gerçekleştirildi. Pendik Kaymakamı, Belediye Başkanı ve eğitim veren öğretim üyelerinin konuyla ilgili bilgi aktarımının ardından tüm sivil toplum kuruluşu (hemşehri dernekleri) temsilcileri söz alarak Kent kültürünü geliştirme ve Pendik’e sahip çıkma teması etrafında konuşmalar yaptılar. Önce Pendik sloganının işlendiği forumda Pendik Deklerasyonu başlıklı ortak bir metin oluşturuldu.

Hemşeri Dernekleri ile İşbirliği Pendik belediyesi tarafından organize edilen kentlilik bilinci çalışmalarında hemşehri

derneklerine özel bir önem verilmiştir. Her ne kadar hemşehri derneklerinin ortak kimlik bilinci oluşturulmasında olumsuz etkileri olduğu da düşünülmekte ise de bu dernek ve vakıflar hem üyelerinin fazlalığı ve hem de gördükleri işlev bakımında önem verilmesi gereken oluşumlardır.

Ülkemizin içinde yaşadığı hızlı kentleşme ve ekonomik krizlerin doğurduğu sıkıntıların hafifletilmesinde hemşehri dernekleri azımsanmayacak roller üstlenmişlerdir. Köyünden kente gele insanlar, kentin karmaşası ve zor hayat şartları içinde mücadele ederken bu derneklerin yardımını görebilmektedir. Hemşeriler arasında var ola bağlar, dar günlerde birbirlerine yardım elini uzatmalarını sağlamaktadır.

Olumlu yönlerinin yanı sıra, hemşeri derneklerinin aslen geldikleri yerlere endeksli olmaları da kentte bulunanların kendini o kentle özdeşleştirmesinde olumsuz etki yapabilmektedir. Fakat burada asıl olan, onların aslen ait oldukları kökenlerine ait kimliklerini terk etmelerini istemek değil, bu kimliğe saygı duyarak, ayrıca içinde yaşadıkları kente ait ortak bir kimlik oluşumu için de çalışmalarıdır.

Ülkemizde en çok dernekleşme hemşehri dernekleri sınıfında yaşanmaktadır. Örneğin, İstanbul’da Sivaslıların kurduğu 614 dernek bulunmaktadır.173 Bu kadar yoğun ve yaygın bulunan derneklerin, İstanbul ile ilgili yapılacak çalışmalarda göz ardı edilmesi doğru olmayacaktır. Aynı şartlar benzer biçimde Pendik için de geçerlidir.

Pendik kentlilik Bilinci çalışmaları çerçevesinde, kentlilik bilincinin önemi ve gereği hemşeri derneklerinin temsilcilerine anlatılmış ve bu çalışmalara aktif katılımları istenmiştir. Hemşeri derneklerinin bu davete cevapları olumlu olmuş ve proje onların da desteği ile daha güçlü olarak gerçekleştirilmiştir.

Hemşeri derneklerinin desteği katılımı ve dolayısıyla da projenin başarı grafiğini yükseltmektedir.

Hemşeri dernekleri ile yapılan işbirliği, her türlü sosyal ve kültürel çalışmalarda da sürdürülmüş ve bu çalışmaların hem katılımı hem de boyutunun büyümesi sağlanmıştır.

e- Kent Hukuku: Kent, insanların bir arada yaşaması sonucu oluşan mekanlar olduğuna göre, insanların

bir arada yaşamasıyla ilgili hukukun oluşturulması gibi, bir arada yaşadığı kentle ilgili

173 Zaman Gazetesi, 03.05.2002

Page 105: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

105

hukukunda oluşturulması gerekmektedir. kent yaşamını, kent yapılanmasını, kentle insan arasında, kentlilerin kendi arasında ilişkileri düzenleyen kurallar bulunmalıdır.

Kent hukuku diyebileceğimiz kimi düzenlemeler halen yürürlükte bulunmaktadır.Mevcut kurallar bulunmaktadır.

Kanun, yönetmelik, talimatname gibi yazılı kurallar (çevre yönetimi, imar, işyeri açma ve çalıştırma gibi), örf ve adet, kültür gibi yazılı olmayan kurallar .

Bu kuralların yanı sıra uluslar arası düzenlemeler de bulunmaktadır: *kentli hakları *Avrupa Kentsel Şartı *sürdürülebilir kentleşme gibi. Ulusal ve uluslar arası bu düzenlemelerin yanı sıra, ayrıntı biçiminde de olsa kent

yaşamıyla ilgili bazı düzenlemeler vardır: TSE tarafından geliştirilmeye çalışılan kent araçlarının (alt yapı malzemeleri gibi) standartlarını belirleyen düzenlemelerin yanı sıra bir de kent ergonomisi yönünde çalışmalar bulunmaktadır.

Ergonomi, “insan kullanımına yönelik tasarım ve uygulama”dır. Yani, insanın özellikleri ile uyumlu bir tasarımın gerçekleştirilmesi ve uygulanmasıdır. Örneğin, kentlerimizde kaldırımların yüksekliği, genişliği ne kadar olmalıdır ki, insanların kullanımına en uygun ölçüler yakalanmış olsun?

Özetleyecek olursak; kentin ve kentlinin karşılıklı hakları ve sorumlulukları çerçevesinde kenti ve kentliyi

ilgilendiren her konuda, bu konsept içinde bir hukukun oluşturulmasına ihtiyaç vardır. Kente karşı işlenen suçların mahiyeti ve cezasından, kentlinin haklarını ihlalin mahiyeti

ve cezasına kadar her alanda düzenlemeler yapılmalıdır. Bu düzenlemelere esas teşkil edecek, diğer düzenlemeler için bağlayıcı olacak bir

çerçeve yasaya ihtiyaç vardır. Bunun yanı sıra Zabıta Talimatnamesinin yenilenmesi gerekmektedir. Kent hukukunun oluşturulmasında baz alınacak en önemli çalışma, Avrupa Kentsel

şartı’dır. AVRUPA KENTSEL ŞARTI174 Avrupa Kentsel Şartı, Avrupa Konseyi'nin kentsel politikalarından yola çıkılarak

oluşturulmuştur. Bu politikalar 1980-1982 yılları arasında Konseyce düzenlenen "Kentsel Rönesans için Avrupa Kampanyası" kapsamında geliştirilmiştir.

Avrupa'yı kapsayan; halk ve yerel yönetimlere yönelik olan bu kampanya, yerleşimlerdeki yaşamın daha da iyileştirilmesini amaçlamış ve dört temel konuya ağırlık vermiştir.

Fiziki kentsel çevrenin iyileştirilmesi; Mevcut konut stokunun iyileştirilmesi; Yerleşmelerde sosyal ve kültürel olanakların yaratılması; Toplumsal kalkınma ve halk katılımının özendirilmesi; Avrupa Konseyi'nin insan hakları konusundaki çağrılarına koşut olarak

kampanya,"yerleşmelerde daha iyi yaşam" sloganıyla kentsel gelişmenin nicelikselden çok niteliksel yönleriyle ilgilendiğini ortaya koymuştur.

Söz konusu kampanya kapsamında, uluslararası bir Komisyon (ülkelerin konularla ilgili Bakanlık temsilcilerinden oluşmuş) tarafından, 1982-1986 arasında yapılan bu çalışmalar; daha sonra Avrupa Konseyi'nde kentsel politikalarla ilgili ayrı bir program olarak devam etmiştir.

Bu program daha sonra 1986'da; birçok üye ülkede olduğu gibi, kentsel kararların yerel öncü kişilerce verilmesi ilkesi ya da diğer bazı üye ülkelerdeki gibi; merkezi yönetimin

174 http://www.abyerelnet.org/yerel/genelsartlar/genelsartlar_3.htm

Page 106: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

106

alt birimi sayılan yerel yönetimlerin, kentsel konularda gitgide artan sorumluluk yüklenmesi demek olan "yerinden yönetim " mantığının desteklenmesinden hareketle, Avrupa Yerel ve Bölgesel İdareler Daimi Konferansı'na (AYBİK'e) aktarılmıştır.

1986'dan günümüze; birçok istişare konferans ve sempozyumlarla tanıtılan, hazırlanan çeşitli rapor ve kararlarla, destekli bir program oluşturulmuştur. Bu raporlara dayanılarak hazırlanan ve kentsel gelişmeyi çeşitli yönlerden ele alan çalışmalar, (örneğin: kentlerde sağlık; sanayi kentlerinin yenilenmesi; kentsel güvenlik, suçların önlenmesi ve uyuşturucu kullanımıyla mücadeleye ilişkin politikaların geliştirilmesi; mimari yapılanmanın geliştirilmesi ve tarihi kent dokularının korunması; toplumsal gelişme ve imece, vb.), daha sonra Avrupa Belediyelerine gönderilmiştir.

Yerel düzeyde iyi bir kent yönetimi için gerekli bir dizi ilkeyi tek bir metinde biraraya getiren bu şartın amacı:

Yerel yönetimler için pratik bir kent yönetimi el kitabı oluşturmak; Gelecekteki olası bir Kentli Hakları Kongresi için temel ilkeleri oluşturmak; Şartın ilkelerini yerine getiren kentler için verilecek uluslararası ödüllere bir baz

oluşturmak; Fiziksel çevre ve yasalarıyla ilgili yaptırımlar için Avrupa Konseyi'nin bu konulara

ilişkin katılımına bir "vize " oluşturmaktır. Avrupa Kentsel şartı Ana ilkeleri (Özet) Ulaşım ve Dolaşım İLKELER 1.Özellikle özel araçlarla, seyahat hacminin azaltılması gerekliliği 2.Dolaşım, yaşanabilir bir kent oluşturmaya yönelik bir biçimde düzenlenmeli ve çeşitli

ulaşım alternatiflerine izin vermeli Sokağın sosyal bir arena olarak algılanması Sürekli bir eğitim ve öğretim çabası gerekliliği Kentlerde Çevre ve Doğa İLKELER 1. Yerel yönetimlerin, doğal ve enerji kaynaklarını, uygun ve akılcı bir biçimde, yönetme

ve idareli kullanma sorumluluğu 2. Yerel yönetimlerin kirliliğe karşı politikalar uygulaması 3. Yerel yönetimlerin doğayı ve yeşil alanları koruma yükümlülüğü 4. Doğayı korumanın toplumsal gururu ve bağlılığı geliştiren bir faktör olması Kentlerin Fiziki Yapıları İLKELER 1. Kent merkezlerinin Avrupa'nın kültür ve tarihi mirasının önemli sembolleri olarak

koruma altına alınması 2. Kentlerde açık alanların oluşturulması ve yönetiminin kentsel gelişmenin vazgeçilmez

bir parçası olması 3. Mimari yaratıcılık ve imarın, kentsel görünümün kalitesindeki önemli rolü 4. Tüm insanların sağlıklı, yerleşik, güzel ve özendirici bir çevrede yaşama hakkı 5. Bir kentin canlılığının, dengeli meskun alanların oluşturulması ve merkezdeki konut

dokusunun korunmasıyla sağlanması Tarihi Kentsel Yapı Mirası İLKELER 1. Kentsel korumada hassas bir yasal çerçevenin gerekliliği 2. Kentsel mirasın korunması için bilgilendirme politikalarının gerekliliği

3. Yeterli ve yeni finans mekanizmaları ve ortaklıkların gerekliliği 4. Eski el sanatları ve yapı tekniklerinin yaşatılması, canlandırılması gereği

Page 107: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

107

Tarihi kentsel dokunun; planlamaya temel veri biçiminde katılarak, çağdaş yaşamla bütünleştirilmesi

Ekonomik kalkınmanın, kentsel mirasın korunmasıyla canlandırılması Konut İLKELER 1.Konutla bireyin mahremiyetinin olması 2.Her insan ve ailenin; güvenli, sağlam bir konut edinme hakkı 3. Yerel yönetimlerin, konutla seçenek, çeşitlilik ve ulaşılabilirliği artırması 4. Sosyal ve ekonomik olanakları kısıtlı olan kişi ve ailelerin haklarının, yalnızca pazar

mekanizması koşullarına terk edilmemesi 5. Yerel yönetimler tarafından, ev sahibi olabilmek ve kullanım süresi güvencesinin

sağlanması 6. Eskimiş konut dokusunun yenilenmesinin bedelinin burada oturan, sosyo-ekonomik

seviyesi düşük gruplara yüklenmemesi Kent Güvenliğinin Sağlanması ve Suçların Önlenmesi İLKELER 1. Net bir güvenlik ve suç önleme politikasının, alınacak önlemlere, kanuni yaptırımlara

ve müşterek desteğe dayandırılması 2. Yerel güvenlik politikasının; güncelleştirilmiş, kapsamlı istatistik ve bilgilere

dayandırılması 3. Suçun önlenmesinin toplumun tüm üyelerini ilgilendirmesi 4. Etkili bir kent güvenlik politikası için; emniyet güçleri ve yerel halkın yardımlaşması 5. Uyuşturucu karşıtı yerel politikanın oluşturulması ve uygulanması 6. Suçların tekrarını önleyici programlar ve hapis cezaları yerine alternatif çözümler

üretilmesi 7. Yerel güvenlik politikasının temel unsuru olarak mağdurların kollanması

8. Suçların önlenmesine öncelik verilmesi ve buna bağlı mali kaynakların yaratılması Kentlerdeki Özürlü ve Sosyo-Ekonomik Bakımdan Engelliler İLKELER 1. Kentlerin, herkesin her yere erişebilirliğini sağlayabilecek şekilde tasarlanması 2. Özürlü ve engellilere ilişkin politikaların, hedef gruplar için aşırı himayeci değil,

toplumla bütünleştirici olması 3. Özürlüler ve azınlıkları temsil eden derneklerin kendi aralarındaki işbirliği ve

dayanışması 4. Evler ve işyerlerinin özürlü ve engellilere uyarlanabilir biçimde tasarlanması

5. Seyahat, iletişim ve kamu ulaşımının tüm insanlar için erişilebilir olması Kentsel Alanlarda Spor ve Boş Zamanları Değerlendirme İLKELER 1. Tüm kent sakinlerinin, eğlence, dinlence ve spor faaliyetlerinde yer alma hakkı 2. Spor alanlarının sağlıklı, ve güvenlikli olarak tasarlanması 3. Her kent sakininin kişisel potansiyelleri doğrultusunda istediği sporu yapma hakkı Yerleşimlerde Kültür İLKELER 1. Tüm kent sakinlerinin kültürel faaliyetlerden faydalanma hakkı 2. Yerleşimlerin kültürel oluşumunun ekonomik ve sosyal gelişmeye katkısı 3. Güçlü bir bağ olarak, farklı milliyet, bölge ve ülke halkları arasındaki kültürel

alış,veriş 4. Kültürel gelişim ve gerçek bir kültürel demokrasi için; yerel yönetimlerin, toplum

birimlerinin, gönüllü kuruluşların ve özel sektörün artan dayanışma gereksinimi 5. Kültürel çoğulculuğun (çeşitlilik), yenilikleri ve yenilikçi denemeleri öngörmesi

Page 108: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

108

6. Yerel yönetimlerce dengeli biçimde tesis edilmiş kültürel turizmin, toplum üzerindeki olumlu etkisi

Yerleşimlerde Kültürlerarası Kaynaşma İLKELER 1. Kent politikalarının temel unsuru olarak ayırımcılık karşıtlığı 2. Yerel yönetimlerce göçmenlerin, yerel politik yaşama etkin katılımının sağlanması 3.Kentlerde uygulanan kültür ve eğitim politikalarının ayırımcı olmaması 4.Yerel yönetimlerin, iş olanaklarından eşit faydalanmayı sağlaması 5. Göçmen topluluklarının, sosyal ve fiziki çevresiyle bütünleşmesi anlamında,

kültürlerarası kaynaşma Kentlerde Sağlık İLKELER 1. Kentsel çevrenin tüm kentlilere iyi sağlık koşullarını sağlaması

2. İyi sağlık koşullarının temini için; kişilerin temel ihtiyaç maddelerinin güvenilir ve sağlıklı biçimde sunumu 3. Yerel yönetimlerin; toplum kaynaklı sağlık girişimlerini ve katılımları teşvik etmesi 4. Kent sağlığı uluslararası bir önem de taşıdığından, yerel girişimlerin uluslararası programlarla ortak yürütülmesinin öngörülmesi

Halk Katılımı, Kent Yönetimi ve Kent Planlaması İLKELER 1. Yerel politik yaşama halkın katılımını temin için; halk temsilcilerini, özgür ve

demokratik olarak seçebilme hakkı 2. Yerel politik yaşamda etkin bir katılım için; halkın yerel, politik ve idari yapılarda

belirleyici olması gereği 3. Toplum geleceğini etkileyecek her tür önemli projede halka danışma gereği 4. Kent yönetimi ve planlamasının; kent karakteri ve özel niteliklerine ilişkin yeterli

bilgiye dayandırılması 5. Yerel politik kararlarını; uzmanlardan oluşacak ekiplerce gerçekleştirilecek kentsel

ve bölgesel planlara dayandırılması 6. Karar verme sürecinin sonucunda ortaya çıkan politik tercihlerin anlaşılabilirliği ve

hayatiyeti 7. Gençlerin toplum yaşamına katılımının yerel yönetimlerce sağlanması Kentlerde Ekonomik Kalkınma İLKELER 1.Yerel yönetimlerin, kendi yörelerinin ekonomik kalkınmasını temini 2.Sosyal ve ekonomik kalkınmanın ayrılmaz bütünlüğü 3.Bölge ve yakın çevresinin sosyal ve ekonomik bir parçası olarak; kent 4.Üretim, destek ve gelişimi teşvik edecek yeterli altyapının mevcudiyetiyle sağlanacak

ekonomik büyüme ve kalkınma 5.Kent ekonomisinin büyümesi ve kalkınması için önemli bir bileşken olan, kamu-özel

sektör işbirliği Avrupa ketsel Şartı, kent yaşamıyla ilgili tarafların karşılıklı sorumluluklarını ve

haklarını söz konusu etmektedir. Bu şarta ilave olarak Avrupa kentli Hakları Deklarasyonu da değerlendirmeye alındığında, ortaya çıkan ilkeler aslında Kent Hukuku ile ilgili genel çerçeveyi çizmektedir.

Kent Hukuku’nu konu alan bir Çerçeve Yasa (Temel yasa) hazırlanarak, kenti ve kent yaşamını doğrudan ilgilendiren düzenlemelerin bu çerçeve içerisinde hazırlanması yoluna gidilmelidir.

Son dönemlerde kamuoyu gündemine taşınmaya başlanan “Kente karşı işlenen suçlar” konusunda yeşeren duyarlılığın, kent hukuku içerisinde çözümüne gidilmelidir.

Page 109: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

109

Belediyeler bir yerel yönetim birimi olarak hemşerilerinin yerel ve ortak ihtiyaçlarını karşılamak, belediye içinde düzenin sağlanması amacıyla kurallar koymak, bu kuraların uygulanmasını denetlemek ve ceza vermek görev ve yetkisine sahiptir.175

Yürürlükten kalkan 1580 sayılı Belediye Kanunu 19 Maddesine göre “Belediyenin ve belde halkının sıhhat, selamet ve refahını temin ve intizamı beldeyi halelden vikaye maksadı ile kanunların bahşettiği salahiyete müsteniden emirler vermek ve belediye yasakları koymak ve infaz ettirmek, hilafına hareketleri görülenleri cezalandırmak” belediyenin yetkisindedir.

Aynı yasanın 70. maddesinin 15. maddesinde belediye meclisinin “Zabıta Talimatnamelerini” inceleme ve onaylama görevi ile 83. maddesinde de belediye encümeninin “belediyelere verilen vazifelerin ifasını temin için belediye tembihleri” yayınlayabileceği belirtilmektedir.

5393 sayılı Belediye Kanunu 15. maddesinde belediyelerin yetki ve imtiyazları sayılırken, şu ifade yer almaktadır:

“Kanunların belediyeye verdiği yetki çerçevesinde yönetmelik çıkarmak, emir vermek, belediye yasakları koymak ve uygulamak, kanunlarda belirtilen cezaları vermek.”

5393 sayılı yasanın 18 maddesie göre de Belediye Meclislerinin görevleri arasında “Belediye tarafından çıkarılacak yönetmelikleri kabul etmek” bulunmaktadır.

1608 sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında Kanun ile beleidye encümenlerinin görev ve yetkileri içinde aldıkları kararlara aykırı hareket edenlere, belediye mevzuatının yasakladığı ya da menettiği şeyleri yapanlara veya yaplmasını istediği şeyleri yapmayanlara hafif para cezası vermeye ve Türk Ceza Kanununun 533/1, 536, 538, 557, 559. maddelerindeki cezaları vermeye belediye encümenleri yetkili kılınmış ve Anayasa Mahkemesi, belediye encümeninin bu yetkisinin idari yaptırımın uygulanması olduğunu belirterek Anayasa’ya uygun bulmuştur.176

Bu açıklamalardan anlaşıldığı üzere, belediyelerin kent hukuku kapsamında değerlendirilebilecek yetkileri bulunmaktadır. Belediyeler bu yetkilerini tenbihnameler ve talimatnameler yoluyla kullanabilmektedirler.

Belediyeler belediye sınırları içerisinde tarafları hukuken bağlayıcı mahiyette iş yerlerinin açılması, çalıştırılması, temizlik, çevre, donatı alanlarının kullanımı, sağlık gibi bir çok alanda yönetmelik çıkarabilirler.

Pendik Belediyesince başlatılan Kent Hukuku çalışmaları çerçevesinde, Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonundan yararlanılarak “Pendik kentli Hakları Birlikte Yaşam Mutabakatı Tasarısı” hazırlanarak tartışmaya açılmak üzere Pendik Kent Danışma Meclisine sunulmuştur. Ekinde bir de taahhütname içeren metin şu şekildedir:

“1- Her Pendik’li; insan haklarına saygılı ve bu hakları geliştirmeye açık, bireyin refahını ve kişiliğini geliştirme güdüsü ve fırsatı sağlayan bir kentsel ortamda yaşama hakkına sahiptir.

2- Her Pendik’li; saldırılara ve suça karşı korunmuş güvenli bir kentte yaşama hakkına sahiptir.

3- Her Pendik’li; hava , su, gürültü v.b. kirlenmelere konu olmayan ekolojik dengeleri korunmuş bir kentsel çevrede yaşama hakkına sahiptir.

4- Her Pendik’li; kendi ekonomik ve toplumsal girişimlerini geliştirmek için gerekli alt yapılara sahip olmayı isteme hakkına sahiptir.

5- Her Pendik’li; yeterli çeşitlilikte mal ve hizmetlerden seçme olanağı hakkına sahiptir.

6- Her Pendik’li; kentte uygun yeterli çalışma olanaklarına ve güvencesine sahip olma ve kentin ekonomik gelişmesinden pay alabilme hakkına sahiptir.

175 TOPRAK, Zerrin, Kent Yönetimi ve Politikası, İzmir 2001, sf: 132 176 AYTAÇ, Fethi, Açıklamalı-İçtihatlı Belediye Kanunu, Seçkin Yayınevi, Ankara 1998, sf: 416

Page 110: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

110

7- Her Pendik’li; çoğulcu bir kentli kültürü edinebilme fırsatlarından yararlanma hakkına sahiptir.

8- Her Pendik’li; kültürel farklılıkları dolayısıyla kimsenin iş yaşamında ve toplumsal yaşamdan dışlanmadığı ikincil konumlara itilmediği çok kültürlü, bir kentte yaşama hakkına sahiptir.

9- Her Pendik’li; bağlılık duyabileceği, ona anlam yükleyebileceği, kimliği olan bir kentte yaşama hakkına sahiptir.

10- Her Pendik’li; tarihsel mirasın ve geçmişle sembolik bağların korunduğu, nitelikli, uyumlu mimarlık değerlerinin bulunduğu ve yenilerinin eklenebildiği bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.

11- Her Pendik’li; yeterli çeşitlilikte konutun üretilmekte olduğu bir sistemin sağlandığı konut stoku içinden, kentte yaşayanların ödeme koşullarına uygun, sağlıklı, özel yaşamın gizliliğine olanak veren, dinlendirici, güvenceli konut edinebilme hakkına sahiptir.

12- Her Pendik’li; konut alanları, çalışma alanları, dinlenme ve eğlenme ile ulaşımı arasında, birbirini rahatsız etmeyen uyumlu bir arazi dengesine sahip, insanların birbirleriyle ilişki kurma fırsatını çoğaltan bir kentte yaşama hakkına sahiptir.

13- Her Pendik’li; özürlüler de dahil olmak üzere kentteki değişik gelir gruplarına kentin bir noktasına çok zaman harcamadan belli bir konfor düzeyinde seyahat ederek ulaşma olanağı veren yol ve ulaşım sistemine sahip olma hakkına sahiptir.

14- Her Pendik’li; koruyucu sağlık tesislerine kolayca ulaşabilen, sağlıklı içme suyu ve kanalizasyon sistemlerine sahip, yeterli güneş ışığı alan, yeşil alanlara sahip bir kentte yaşama hakkına sahiptir.

15- Her Pendik’li; dünyanın gelişmiş bilgi ve hünerlerini elde etme olanağını sağlayan, eğitim ve kendini yetiştirme olanakları veren, bu olanakları sürekli geliştiren bir kentte yaşama hakkına sahiptir.

16- Her Pendik’li; yaş, yetenek ya da gelir ayırımı olmadan yeterli çeşitlilikte spor yapma ve boş zamanları değerlendirme olanaklarından yararlanabilme hakkına sahiptir.

17- Her Pendik’li; kentteki hizmetlerin görülmesini sağlayacak yerel yönetimlere seçme ve seçilme, kararlarına katılma ve yönetim üzerinde sürekli bir demokratik denetimde bulunma ve bilgi edinme hakkına sahiptir.

Tüm bu haklardan, cinsiyet, yaş, köken, inanç, sosyal, ekonomik ve politik ayrım gözetmeden, Fiziksel ve zihinsel özürlerine bakılmadan, Eşit olarak yararlanma hakkına sahip,Olan Pendikliler ve Pendiklilere hizmet veren Kamu kurum ve kuruluşları ile Özel sektör kuruluşları olarak bizler;Tüm bu hakları korunması ve geliştirilmesi için Gayret göstereceğimizi ve Kentimize karşı hak ve yükümlülüklerimizi Yerine getireceğimizi Taahhüt ederiz.”

f-Kentli hakları Kentleşmenin önemli bir boyutunu sosyolojik dönüşüm oluşturmaktadır. İnsanların

sosyolojik olarak kentli olabilmeleri kültürel ve eğitimsel bir süreci gerektirmektedir. Kent halkının kente uyumu deyince vurgulanan hususlardan birisi kentin fiziki ve doğal yapıyla insan unsurunun bütünleşmesidir. Diğer bir husus ise kent halkının kent kültürü edinerek birbiriyle entegre olabilmesidir. İnsanların yaşadıkları kentle ve kent halkıyla bütünleşebilmeleri kentleri koruma ve geliştirme açısından önemli bir noktadır.

Bugün homojen toplumlar üreten, ideolojik ve kültürel yayılımı hızlandırarak dünyayı küçülten gelişmelerle karşı karşıyayız: Uluslararası ulaşım, ticaret ve finans; uluslararası modalar, tüketim malları ve yaşam biçimleri; aynı programları yayınlayan televizyon kanaları, bilişim teknolojisi ve internet.

Bir kentte kökü olduğu ve o kente ait olduğu duygusunu bireyin kaybetmesi, yerel hüner ve sanatların kayboluşu ve nihayet komşuluğun ve güvenin yitilişi. Bundan dolayı insanlar

Page 111: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

111

kaybedilen bu kent duygusunu toplumsal bütünlük ve dayanışmayı, yerel renk, dil ve anlamıyla yitirilen mekan duygusunu yeniden tesis edebilecek çözüm yolları aramaktadırlar.177 Hızla değişen ve küresel yaşam biçimlerine şartlanan yerel kent kültürlerinin korunması ve özgünlüğünü muhafaza etmesi, diğer yandan kente yeni gelen insanların mevcut kent kültürüne uyum sağlayabilmesi günümüzde çözüm aranan sorunlardır.

Son 40 yıldır süregelen köyden şehre göç olgusu sonucunda Türkiye'deki şehirli nüfusun toplam ülke nüfusuna oranı neredeyse % 81'e dayanmıştır. Bu %81'lik oranın büyük bir bölümü, geçtiğimiz 20-30 sene içinde şehirlere yerleşmiştir. Esas olarak daha iyi geçim koşulları umuduyla şehirlere yığılan bu insanlar, içinde bulundukları gecekondu ve varoş ortamı dahilinde gerçek anlamda şehirli bir nüfusa dönüşememektedirler.

Bir yandan kırsal toplumsal değerlerini büyük ölçüde yitiren, ancak öte yandan kentsel yaşam biçimiyle gereği gibi tanışamayan ve uyum sağlayamayan bu vatandaşlar, içine düştükleri toplumsal anomi, değersizlik ve yabancılaşma şartlarında şehirli kimliklerini geliştiremediklerinden dolayı toplumsal aidiyet arayışı içinde ya bölgesel kimliklerine sarılmakta ve bölgecilik dayanışmasını geliştirmekte ya da aşiret, din, mezhep kaynaklı kimliklere eğilim göstermektedirler.

Bu insanlar açısından şehirler dar anlamıyla bir kazanç ve tüketim kapısı kimliğine sahip olup, gelip yerleştikleri kentlere genellikle anlamlı bir kültürel bütünlük gözüyle bakmamaktadırlar. Bu bağlamda, Türkiye'nin büyük kentlerindeki nüfusun çoğunluğunu oluşturan gecekonduluların ve varoşluların içinde bulundukları şehre bir anlamda yabancı kaldıkları rahatlıkla söylenebilir. Böylelikle karşımıza bir toplumsal ve kültürel entegrasyon problemi çıkmaktadır.

Şehre ailesiyle birlikte henüz küçük yaşta gelenler ile gecekondu ve varoşlarda doğan ikinci ve üçüncü kuşak kırsal kökenli şehirlilere kentli kimliği kazandırmanın yollarından biri hiç şüphesiz ki, bu kişilerin bulunduğu kenti benimse kendini bir yere ait olarak duyumsamak, ancak o yeri kültürel özellikleriyle ve geçmişiyle tanıyıp sevmekle mümkün olabilir. Yetiştiği kentin yerel ve toplumsal tarihini bilen bir birey açısından içinde yaşadığı mekân çok farklı anlamlar taşıyacaktır; eğitim gördüğü ve geçimini sağladığı kent onun için daha anlamlı ve estetik bir kültürel bütünlük olarak görünecektir. Bu tür bir bakış kazanan bireyler, içinde yaşadıkları şehri daha kolaylıkla benimseyecekler ve kendilerini o şehrin bir hemşehrisi olarak hissedeceklerdir.

Öte yandan bu bakış değişimi, o bireylerin hepsinde olmasa bile hiç olmazsa bazısında, bulunduğu kentin tarihi ve estetik dokusunu koruma bilincini geliştirecektir. Bu tür bir kentlilik duygusu, vatandaşlık ve yaşanan ortama sahip çıkma bilincinin altyapısını teşkil etmektedir.178 Bu açıdan şehre özgü bir tarihsellik oluşturulmalıdır. Ortak tarih şuuru kent insanının ortak hafızası olarak bir tutkal vazifesi görebilecektir. Bu yüzden şehrin ve şehir sosyolojisinin tarihi oluşturulmalıdır.

- Aile tarihi, - İkamet edilen binanın tarihi, - Şehirdeki mekânsal ortamların, yani tarihi yapıların (cami/kilise/havra), caddelerin,

kamusal kurumların (muhtarlık, okul) veya ekonomik birimlerin (işletme, dükkân, pastane, kahvehane, hamam, basımevi, yerel gazete vs.) incelenmesi,

- Şehirdeki derneklerin tarihi, - Şehirdeki insan topluluklarının (köyden şehre göçenler, eski yerliler, farklı kültürel

gruplar vs.) araştırılması, - Yerel gelenek ve göreneklerin incelenmesi önerilebilecek birkaç noktadır.

177 MALİK, Eyüp, Çağdaş Kentler ve Çevre, 2010 Yılının İstanbul’una Doğru Kent Zirvesi, İ.B.B. Yayınları, 1998, sf:145

178 AKŞİN, Selçuk, Yerel Tarih Araştırmacıları için Kılavuz, www.bilkent.edu.tr

Page 112: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

112

Toplumsal kimlik topluluk bilinci, kişilik ve kültür bütünlüğüdür; bu haliyle de Durkheim’in kolektif bilinç kavramıyla yakından ilgilidir. Toplumların kolektif bilinçaltlarında var olan kent bellek şemalarının kurgulanmasında kent referans noktaları/imgeleri (kenti belirletici bölgeler, merkezi iş alanı, mahalleler, semtler; bölgeleri ayıran kenarlar, yol boyları, surlar, kıyılar; ulaşım ağları, yollar,sokaklar, meydanlar, çarşılar, spor tesisleri, fuar alanları) ve kent peyjazı önemli rol oynamaktadır. Bu imgelerin tekrarlarının kentli zihninde yarattığı hayaller/tasarımlar, giderek bir “kent algısı” oluşturmakta, bu ise “ortak bellek” denilen kent belleğini ortaya çıkarmaktadır.179

Şehirlerde aşırı derecede bir hareketlilik, sirkülasyon, yer değiştirme olduğu için ortak bir değer , ortak bir kültür, ortak bir tarih birliği gelişmesi zor olmaktadır.

Kentlerin yeni kimlik arayışlarının, kolektif bilinçaltının derinliklerindeki birikimin canlanması, dışarıya vurulması olduğu belirtilmektedir.180

Günümüzün insanı bir yandan daha kaliteli bir yaşamın özlemini duyarken, öbür yandan böyle bir yaşam düzeyine ulaşma umudunun yitirilmesi ikilemini yaşamaktadır. Özellikle büyükşehirlere göç eden yeni kentliler beklentilerini gerçekleştiremedikleri zaman tam bir ruhsal boşluk içine düşmektedirler. Köylerinden büyük ümitlerle şehirlere gelen insanların hayal kırıklığına uğramaları, şehrin devasa yapısı içinde hiç tanımadıkları yeni bir çok sorunla karşılaşmaları ve köylerine tekrar dönme iradesini gösterememeleri şehirde yaşanan uyumsuzluğu arttırmakta; bu uyumsuzluk ise sosyal ve psikolojik sorunların ötesinde asayiş sorunları sebep olabilmektedir.

Kente uyum sağlayamayan veya kentin yoğunluğunu taşıyamayan insanların aşırı stres yaşamaları da vurgulanması gereken bir durumdur. Stresin bir kent hastalığı olduğunu söylemek abartı olmamalıdır. Stres insanda öfke ve kızgınlık duygusu yaratır. Sürekli stres altında olan insanlarda giderek düşmanca duygular gelişir, şiddet ve saldırganlık görülebilir. Stresle karşılaşan insan, durumun üstesinden gelebileceğini anlarsa stresle baş etmeye çabalar, kendisini yetersiz bulduğu durumlarda ise savunmaya yönelik tepkiler geliştirir.

Uzmanlaşmış örgütler, anonim ilişki kanalları ve özgün eğitimle, topraktan kopmuş köylüleri hoşgörülü insancıl bir kent yaşamına hızla katmak mümkündür. Kentsel yaşama katılan grupların karşılaştığı sorunları hafifletmeye, çözmeye çalışan mekanizmalar, himayecilik ilişkilerinde olduğu gibi grupların izolasyonunu sürdürücüdür. Kent yönetimleri çatışmalı bir kentle karşılaşmak istemiyorlarsa izolasyonist değil, değişik grupların bir birini etkilememesine olanak veren etkileşimli bir çoğulculuk anlayışına sahip olmalıdır.181 Bu çerçevede özellikle büyükşehirlerde bulunan hemşehri dernekleriyle ilişkilerin yaşanılan kentin lehine bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir. Kente uyumu teşvik etmek yerine, kişileri yaşadıkları değil, doğdukları yerlere şartlandıran dernekler izolasyonu arttırmaktadır. Bu derneklerin dinamizmi ve örgütlülüğü kullanılarak kent kültürünün geliştirilmesi ve şehre ait bir üst kimlik geliştirilmesi gerekmektedir.

Kentsel gelişmenin temeli, özerk ve mali bağımsızlığı olan yerel yönetimlere halkın doğrudan katılımının sağlanmasıdır. İnsanların yaşadıkları şehre uyum gösterebilmesi ve aidiyet hissedebilmesi şehir yönetimine katılmasıyla güçlenebilir. İnsanlar içinde oldukları süreçlere daha fazla sahip çıkmaktadırlar. Bu noktada Kentli insanın hakları ve sorumlulukları da önem taşımaktadır.

1992 de Avrupa Konseyi’nce kabul edilen Avrupa Kentsel Şartı’nda Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonuyla geliştirilmiştir. (Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonu) 1- Emin ve güvenli kent 2- Kirletilmemiş sağlık ve çevre 179 ERSES, Selma Mine, Mahalle Kimliği, İstanbul Dergisi, Ocak 2002

180 GÜVENÇ, Bozkurt, Türk Kimliği, Remzi Kitabevi, İstanbul 1996

181 Habitat II Türkiye Ulusal Raporu ve Eylem Planı, sf:91

Page 113: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

113

3- İstihdam 4- Sağlıklı konut 5- Trafik düzeni 6- Beden ve ruh sağlığının korunmasına yardımcı olacak çevre 7- Spor ve dinlenme merkezleri 8- Kültürel haklar 9- Kültürel kaynaşma 10- Kaliteli mimari çevre 11- İşlevlerin uyumu 12- Katılım 13- Ekonomik kalkınma 14- Sürdürülebilir kalkınma 15- Mal ve hizmetlere erişebilirlik 16- Doğal zenginlikler ve kaynakların akılcı, dikkatli, verimli ve adil bir biçimde paylaştırılması.. 17- Kişisel bütünlük hakkı 18- Belediyeler arası işbirliği 19- Hakların sağlanması için gerekli mali kaynakları bulma konusunda yerel yönetimlerin yetkili kılınması.. 20- Eşitlik:

Avrupa Kentsel Şartı, kenti; “toplum hayatının temel çekirdeği ve karakterini oluşturan tarihi ve yasal bir oluşum”ken, günümüzde “ortak çıkarları olan insan topluluklarının bir araya geldiği, özerk idari birimler” ve düzenli yapılaşmış, kamu hizmetleri sunan ve kendi kendini yönetebilen yaşam merkezleri” olarak tanımlar. Avrupa Kentsel Şartı kentli haklarını yalnız bir deklarasyon olarak belirtip bırakmaz. Kent kavramını irdeleyerek kent ve yakın çevresi, ideal kent, geleceğin kenti, yerel demokrasi ve kentsel politika kavramlarına da içerik kazandırır.182

6-Etkin Belediye Yönetimi Kamu kurumları, topluma hizmet sunmak amacıyla, toplumun verdiği yetkiyle kurulan

ve çalışmalarını toplumun kaynaklarını kullanarak gerçekleştiren organizasyonlardır. Uzun yıllar devletten bekleyen, devlet karşısında kendisini hesap verme konumunda gören birey ve toplum, demokrasi kültürünün ve özgürlüklerinin gelişmesi ile etkilenen olmaktan çıkarak etkileyen olma aşamasına girmiştir. Artık, kamu yönetiminin kendisine hizmet amacıyla kurulduğu ve dolayısıyla asıl patronun kendisi olduğu bilincine ulaşan toplum, kendisine sunulanla yetinmemektedir.

Toplumun kaynaklarını kullanarak, toplumdan aldığı yetkiyle ve yine topluma hizmet sunmak için oluşan kamu yönetimi, son yıllarda üzerinde en fazla tartışma olan konular arasında yer almaktadır. Özel sektöre oranla kamu yönetiminde daha verimsiz bir yönetim gerçekleştirildiği ve kamu kaynaklarının israf edildiği görüşü genel kabul görmektedir.183

Yaşanan hızlı değişim ve gelişim sürecinde halkın kamu yönetiminden beklentilerinin artması sonucu yaşanan bütçe yetmezliği, kaynak sıkıntısı, beraberinde bu kaynakların etkin ve verimli kullanımı konusunu da gündeme getirmiştir. Başta ABD ve İngiltere olmak üzere giderek tüm hükümetler harcamalarını rasyonalize etmeye ve kendi içlerinde düşük maliyet ve

182 ARAPKİRLİOĞLU, Kumru, YENER, Zerrin, Avrupa Kentsel şartı, Ada-Kentliyim Dergisi, Haziran-Ağustos 1996

183 ÇEVİK, Hasan Hüseyin, Türkiye’de Kamu Yönetimi, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2004, sf: 273

Page 114: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

114

etkin hizmet ve ürün üretimine önem vererek üretkenlik ve kalite hedeflerine ulaşmak için plan ve uygulamalara başlamışlardır.184

Kamu yönetiminde etkinlik, verimlilik ve kalite arayışları sonucunda “Yeni Kamu Yönetimi” denilen yaklaşım güç kazanmıştır. Yeni Kamu Yönetimi anlayışı, özel sektör yönetim anlayış ve tekniklerinin kamuda uygulanması ve müşteri odaklı bir kamu kültürünün oluşturulması anlamına gelmekte185 olup; vizyon sahibi, yetkiyi paylaşan, risk almakta arzulu, yenilik ve değişikliğe açık yönetici tipi ve başarıyı ödüllendiren, ekip çalışmasına yönelmiş, müşteri ve kalite odaklı bir sistemdir.186

Yeni kamu yönetimi anlayışı ile; süreç, yöntem ve kurallara uygun olarak işleri sevk ve idare etmek demek olan yönetim anlayışından; performans ölçme, sorumluluk alma, kaynakları etkin ve verimli kullanma, hedef, strateji ve öncelikleri belirleme demek olan işletme anlayışına doğru kaymanın olduğunu görmekteyiz.187

Kamu yönetiminde yaşanan bu gelişme, kamu yönetiminin bir bölümü olan ve kamunu yerel ölçekte örgütlenmesi demek olan belediyeler içinde geçerli olmuştur. Bunun sonucunda belediyelerde de yeni bir yönetim yaklaşımı sergilenme çabaları yoğunlaşmış; bu kapsamda ülkemizde de örnekleri görülen Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001 Kalite Güvence Yönetimi, Değişim Mühendisliği, Stratejik Planlama, Performans Yönetimi gibi özel sektörde geliştirilen tekniklerin belediye yönetimine uyarlama çalışmaları başlamıştır.

Yeni Kamu Yönetimi olarak isimlendirilen yönetim yaklaşımı, etkin yönetim temeline dayanmaktadır. Ülkemizde Kamu ve Yerel Yönetimler Reformu kapsamında yapılan bir dizi yasal düzenlemeler ile kamu yönetimi ve belediye yönetiminde etkinlik artışının sağlanması amaçlanmaktadır. Fakat, yasal düzenlemelerin yapılması gerekli ise de tek başına yeterli bir değildir. her şeyden önce paradigma değişiminin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu değişimin peşinden de uygulama çalışmalarının başlatılması gereklidir.

Bir toplumun kalkınmasında verimlilik ve etkinlik en önemli unsurlar arasında yer almaktadır. Yapılan çalışmalara göre gelişmiş ülkelerdeki büyümenin altında yatan sebep sadece kaynak fazlalığı değil, kaynakların etkin ve verimli kullanılması da bulunmaktadır ve büyümenin yarısını verimlilik artışı oluşturmaktadır.188 Verimlilik artışı önce ekonomik büyümeye sebep olmakta, sonra da kalkınmayı sağlamaktadır.189

Etkinlik, yapılan faaliyetin temel amaca uygunluk göstergesidir. Daha açık bir ifade ile, yapılan hizmetin amaca ne kadar hizmet ettiğinin göstergesidir. Kamu yönetiminde verimlilik kadar önemli olan bir başka unsur da etkinliktir. Kamu kurumları bir çok faaliyetlerde bulunmakta ama bu faaliyetler ciddi tepki ile de karşılanmaktadır. Çünkü, yapılan faaliyetlerin ne kadar toplumun ortak ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olduğu sorusu gündeme gelmektedir.

Kamu yönetiminde bir başka önemli problem ise ekonomikliktir. Ekonomiklik ya da diğer adıyla tutumluluk, Uygun kalite göz önünde bulundurulmak kaydıyla, bir faaliyet gerçekleştirilmesinde kullanılan kaynakların maliyetinin asgariye indirilmesidir.190

Kamu kurumlarında kaynakların etkin kullanılmadığı genel kabul görmüş bir görüştür. Kamu yönetiminde görülen bu problemin temelinde yatan problemler başlıca üç kategoride

184 NOHUTÇU, Ahmet, Yrd. Doç. Dr., Sürdürülebilir Kamu Yönetimi Kalitesi İçin Toplam Kalite Yönetimi, Performans Yönetimi Sorun Alanları, Uygulamalar ve Türk Kamu Yönetimine Uyarlaması, “Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar” Ed: BALCI Asım vd., Seçkin Yayıncılık, Ankara 2003, sf: 185 ÇOŞKUN; Selim, Kamu Yönetiminde Yönetişim Yaklaşımı, “Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar”, Ed: BALCI Asım vd., Seçkin Yayıcılık, Anara, 2003, sf: 41 186 AL, Hamza, Yrd. Doç. Dr., Bilgi Toplumu ve Kamu Yönetiminde Paradigma Değişimi, bilim adamı Yayınları, Anara 2002, sf: 147 187 BİGİÇ, Veysel, Y.Doç. Dr., Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı, Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar, Ed: BALCI Asım vrd., Seçkin Yayıcılık, Anara, 2003, sf: 28 188 ŞENSES, Fikret, Doç. Dr., İkincilik Ödülü, Verimlilik Dergisi, MPM Yayınları, 1987/1, sf: 7 189 YERELİ, B. Ahmet, TÜFEKÇİ; Ethem, Mansiyon, Verimlilik Dergisi, MPM Yayınları, 1987/1, sf: 163 190 ASOSAI, Performans Denetim Rehberi, Sayıştay Başkanlığı, Ankara 2002, sf: 93

Page 115: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

115

değerlendirilmektedir. Bunlar, “Mülkiyet Hakları Teorisi”, “X Etkinlik-X Etkinsizlik Teorisi” ve “Kamu Tercihi Teorisi”dir.191

“Mülkiyet Hakları Teorisi”ne göre; bir kurumu yöneten o kurumun gerçek sahibi ise, kurumu daha etkin ve başarılı olarak yönetir. Çünkü, başarısızlık durumunda ya da başarı durumunda doğrudan kendisi etkilenmektedir. Kurum kendisinin olduğu için daha hassas davranmaktadır. Bu teori, “Sahip-Vekil Teorisi” olarak da adlandırılmaktadır. Çünkü, kurumun gerçek sahibi kurumu bizzat kendisi yönetmeyip, vekil de atayabilir. Bu vekile başarısı durumunda yüksek ödüller, teşvikler verilirse, kendi kurumu gibi yönetebilir.

Belediyelerde “sahipsizlik” yaşanmaktadır. A. Şerif İZGÖREN’in şu tespiti bu konuyu çarpıcı biçimde açıklamaktadır:

“Eğer birileri kendi parasını kendisi için harcarsa iki şeye bakar, parasına ve kalitesine. Eğer birileri kendi parasını başkası için harcarsa parasına bakar, kalitesine hiç bakmaz. Eğer birileri başkasının parasını kendisi için harcarsa, sadece kalitesiyle ilgilenir, hiç

fiyatına bakmaz. Ama eğer birileri başkasının parasını başkası için harcasa, ne fiyatına bakar, ne

kalitesine.” (18) Belediyelerde kaynakların etkin kullanımı yönünde olumsuz bir unsur olan mülkiyet

probleminin çözümü insanlarımızın değer yargılarında yatmaktadır. Belediyeler, şehrin ve şehir halkının müşterek ve medeni ihtiyaçlarını karşılamakla görevli kurumlar oldukları için, belediye yönetimi de bu hizmeti ifa etmeleri için şehir halkının seçtiği kişilerdir. Kültürümüzde halkın yönetimine geçmek, emaneti yüklenmektir. Emanet edilenin görevi, emaneti en iyi şekilde muhafaza etmektir. Kültürümüzde belediye başkanına “Şehremini”, belediye teşkilatına ise “Şehremaneti” denmesinin temelinde yatan anlayış budur.

Belediye yönetimleri, kendilerine emanet edilen şehri en güzel şekilde yönetmek ve geliştirmek, yine kendilerine emanet edilen ortak ihtiyaçları optimum düzeyde karşılamakla yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini en iyi şekilde yerine getirebilmek için faaliyetlerinde etkinlik, verimlilik ve kalite unsurlarına azami dikkat göstermek zorundadırlar.

Belediyelerimizde bu kültürün oluşturulması durumunda “Mülkiyet Hakları” problemi önemli oranda giderilmiş olacaktır.

Kamuda verimsizliğin açıklamasında kullanılan ikinci teori olan “X Etkinlik-X Etkinsizlik Teorisi” teorisine göre, rekabetin olmadığı piyasalarda verimsizlik söz konusu olmaktadır. Belediyeler de kamu kurumları oldukları içi rekabetin olmadığı bir ortamda çalışmaktadırlar. Bu da verimsizliğe sebep olmaktadır.

Belediyelerde rekabetin olmayışından kaynaklanan verimsizliği çözmenin yolu, belediye yönetimlerinde şeffaflığın ve kıyaslamanın sağlanmasıdır. Kıyaslama, diğer belediyelerle karşılaştırma biçiminde yapılmalıdır.

Etkinlik, tüm kamu hizmetlerinde olduğu gibi belediye hizmetlerinde de büyük öneme sahiptir. Belediyelerin zaten kıt olan kamu kaynaklarını kullanırken etkinlik kriterine önem vermeleri gerekmektedir.

Örneğin, kentin yaşam kalitesini yükseltmeyi amaçlayan bir belediyenin bu amaca ulaşmak için alt yapı faaliyetlerine ağırlık vermesi, planlama ve imar faaliyetlerini ikinci plana atması durumunda, altyapı ile ilgili hedeflere ulaşsa bile kentsel gelişimde istenen sonucu elde edemeyeceği görülecektir. Dolayısıyla belediyelerin faaliyetlerini planlarken etkinliği hesaplamaları gerekmektedir.

Belediyelerin faaliyetlerinde etkinlik analizi yapmaları kanuni bir mecburiyettir. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu bu konuda şu düzenlemeyi getirmektedir:

191 Bu teoriler için bkz: SARAN, Ulvi, Dr., Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma, Atlas Yayıncılık, Ankara 2004, sf: 74-76; AKTAN, C. Çoşkun, Prof. Dr., Değişim Çağında Devlet, Çizgi Kitabevi, Konya 2003, sf: 70-74

Page 116: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

116

Madde5-g): Kamu idarelerinin mal ve hizmet üretimi ile ihtiyaçlarının karşılanmasında, ekonomik veya sosyal verimlilik ilkelerine uygun olarak maliyet-fayda veya maliyet-etkinlik ile gerekli görülen diğer ekonomik ve sosyal analizlerin yapılması esastır.”

Ekonomik analiz, ekonomik etkinliği sağlamayı ve geliri maksimize etmeyi amaçlar. Sosyal analiz ise, projeyle üretilecek mal ya da hizmetin tüketiminden elde edilen faydayı artırarak sosyal refahı maksimize etmeyi amaçlar.

a-Toplam Kalite Yönetimi: Toplam Kalite Yönetimi her şeyden önce bir yönetim felsefesidir. Bu felsefe, insanın

mutluluğunu esas alır. İnsan çalışanlarınızdır, insan müşterilerinizdir, insan ortaklarınızdır, insan bayilerinizdir, insan tedarikçilerinizdir, insan toplumdur. Şu anda insanlarla çalışıyoruz, yarın da insanlarla çalışacak isek, temelinde insan yatan bu felsefenin modası hiçbir zaman geçmeyecektir. Toplam Kalite Yönetimi, bir şemsiyedir ve esnek bir kavramdır; insanın mutluluğunu esas alan her türlü yönetim aracı bu şemsiyenin altına girer. Toplam Kalite Yönetimi, tüm sosyal paydaşların dengeli bir şekilde mutlu kılınmasıdır.192

Literatürde Toplam Kalite Yönetimini açıklayan bir çok tanım bulunmaktadır. Bu tanımarın başlıcaları şunlardır:

Toplam Kalite Yönetimi, bir teknik veya bir yöntem olmanın ötesinde, çeşitli tekniklerin ve araçların kullanıldığı, sürekli gelişme çizgisi içinde yüksek kalite ve en düşük maliyetin elde edilmesine yönelik; bunun yanı sıra işletmelerin iç ve dış çevrelerinin tüm gereksinimlerini karşılamayı amaçlayan bir yönetim anlayışıdır.193

Toplam Kalite Yönetimi, organizasyonun etkinliğindeki, verimliliğindeki ve süreçlerindeki devamlı gelişme ile müşteri tarafından yönlendirilen öğrenmeyi sağlayan ve kendisini tamamen müşteri tatminine adayan organizasyonları kuran bir yönetim felsefesidir.194

Toplam Kalite Yönetimi, uzun vadede müşterinin tatmin olmasını başarmayı, kendi personeli ve toplum için avantajlar elde etmeyi amaçlayan, kalite üzerine yoğunlaşmış ve tüm personelin katılımına dayanan bir yönetim felsefesidir.195

Toplam Kalite Yönetimi, iç ve dış müşteri beklentilerinin aşılmasını temel amaç olarak alan, çalışanların bilgilendirilip yetkilendirilmesini ve takım çalışmasıyla tüm süreçlerin iyileştirilmesini hedefleyen bir yönetim felsefesidir.196

Toplam Kalite Yönetimi, kurum yönetiminde kalite, etkinlik, verimlilik artışı sağlamaya çalışan ve bunun için de bu unsurları etkileyen temel hususlarla ilgili yaklaşımlarını sergileyen bir yönetim anlayışıdır. Bu sebeple, Toplam Kalite Yönetimi, kalite, etkinlik ve verimlilik artışı sağlamak amacıyla geliştirilen yöntemlerin uygulanabileceği bir ortamı oluşturmayı hedeflemektedir.

Toplam Kalite Yönetiminin temel yaklaşımları incelendiği zaman Adam Smith’ten bu güne kadar verimliği, etkinliği, kaliteyi artırabilmek için geliştirilen yönetim teorilerinin dayandığı bilinen bir çok tekniği,yöntemi ve yaklaşımı günümüz şartları altında sentezlemeye çalışan bir anlayış olduğu gerçeği görülmektedir.

Toplam Kalite Yönetiminin bu esnek yaklaşımı göz ardı edilerek girişilecek uygulamalar eksiz ve yetersiz kalacaktır.

Örneğin, Toplam Kalite Yönetiminin başarısı için kurumun sağlıklı ve doğru belirlenmiş stratejik hedefleri ve bu hedeflere ulaşım programının belirli olması gerekmektedir. Bu da

192 ARGUN, Tanju, Toplam Kalite Yönetimi, http://www.bilgiyonetimi.org/ 193 SEYMEN, Oya Aytemiz, İşletmelerde Yeniden Yapılanma, Beta Basım Yayım Dağıtım AŞ.,İstanbul 2002, sf:61 194 ŞİMŞEK, Muhittin; Kalite Yönetimi, Marmara üniversitesi yayınları, İstanbul 1998, sf:95 195 EFİL, İsmail, Prof. Dr., Toplam Kalite Yönetimi ve Toplam kaliteye Ulaşmada Önemli Bir Araç, İSO 9000 Kalite Güvencesi Sistemi, VİPAŞ AŞ. Bursa, 1998, sf:29 196 NETAŞ, Toplam Kalite Yönetimi, Basılmamış eğitim notları, sf:2

Page 117: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

117

Toplam Kalite Yönetiminin Stratejik Yönetimle ve hedeflere Göre Yönetim Modeliyle olan bağlantısını oluşturmaktadır.

Kurumda yürütülen faaliyetlerin istenilen amaçlara uygunluğunun, etkinliğinin, verimliliğinin ölçülmesi gereklidir. Çünkü, Toplam Kalite Yönetimi felsefesi, “ölçemediğiniz bir şeyi geliştiremezsiniz” anlayışını savunmaktadır ve bu da Performans Yönetimini gerekli kılmaktadır.

Toplam Kalite Yönetimi sürekli iyileştirmeyi önemsemektedir. Sürekli iyileştirme de sadece Kaizen Modeli ile sınırlı değildir. Bilindiği gibi Kaizen modeli, küçük ama devamlı adımlarla iyileştirme modelidir. Oysa TKY, bu modelin yanı sıra süreçlerde radikal değişimi de kapsamaktadır. Değişim Mühendisliği, maliyeti kalite, hizmet ve hız gibi çağımızın en önemli performans ölçülerinde çarpıcı gelişmeler yapmak amacıyla iş süreçlerinin temelden yeniden düşünülmesi ve radikal bir şekilde yeniden tasarlanmasıdır.197 Bu tanımdan da anlaşıldığı gibi, TKY, Değişim Mühendisliği yöntemini de kendi bünyesinde uygulanmasına imkan veren bir esnekliğe sahiptir.

b-ISO 9001 Kalite Güvence Yönetimi: Uluslararası alanda uygulanacak kalite sistem standardı çalışmaları ilk kez Uluslar arası

Standartlar Organizasyonu ISO (International Organization For Standardizasion) tarafından başlatılmıştır. ISO, 23 Şubat 1947 tarihinde kurulmuş olup, 135 üye ülkeden oluşmaktadır. Bu organizasyonda her ülkeden bir üye bulunmaktadır ve her üye eşit oy hakkına sahiptir.198 Organizasyon, kalite standartlarını hazırlık çalışmalarını yürütmek üzere Teknik Komite (TC 176) oluşturulmuştur. Bu komitenin çalışmaları sonucu ISO 9000 Kalite Sistem Standartları Mart 1997’de yayınlamış ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu 60 ülke tarafından kabul edilmiştir.199

İlk defa 1987 yılında yayınlanan ISO 9000 standartları 1994 yılında küçük çaplı revize edilmiş ve ardından İkinci revizyon ise Aralık 2000 tarihinde yapılmış olup, yürürlükte bulunan standartlar, bu revizyon sonucu oluşan standartlardır.

ISO 9001 Kalite Güvence Yönetimi 8 Kalite Prensibine dayanmaktadır:200 1-Müşteri Odaklılık: Kuruluşlar müşterilerine bağlıdırlar, bu nedenle müşterinin

şimdiki ve gelecekteki ihtiyaçlarını anlamalı, müşteri şartlarını yerine getirmeli ve müşteri beklentilerini aşmaya istekli olmalıdır.

2-Liderlik: Liderler, kuruluşun amaç ve idare birliğini sağlar. Liderler, kişilerin, kuruluşun hedeflerinin başarılmasına tam olarak katılımı olduğu iç ortamı oluşturmalı ve sürdürmelidir.

3-Kişilerin katılımı: Her seviyedeki kişiler bir kuruluşun özüdür ve bunların tam katılımı yeteneklerinin kuruluş yararına kullanılmasını sağlar.

4-Proses Yaklaşımı: Arzulanan sonuç, faaliyetler ve ilgili kaynaklar bir proses olarak yönetildiği zaman daha verimli olarak elde edilir.

5-Yönetimde Sistem Yaklaşımı: Birbirleri ile ilgili proseslerin bir sistem olarak tanımlanması, anlaşılması ve yönetilmesi, hedeflerin başarılmasında kuruluşun etkinliğine ve verimliliğine katkı yapar.

6-Sürekli İyileştirme: Kuruluşun toplam performansının sürekli iyileştirilmesi, kuruluşun kalıcı hedefi olmalıdır.

7-Karar Vermede Gerçekçi Yaklaşım: Etkin kararlar, verilerin analizine ve bilgiye dayanır.

197 HAMMER, Mıchael, STANTON, A. Stevan, Değişim Mühendisliği Devrimi, Sabah Yayınları, İstanbul 1995, sf: 4 198 ATAY, Osman, ISO 9000, Toplam Kalite ve Ahilik, Standart Dergisi, Ekim 1998, sf:38 199 EKİNCİ; Abdullah , Kurumlar Niçin ISO 9000 Belgesi Alma İhtiyacı Hisseder? Bülten, Kuveyt Türk Yayınları, s:7, sf:5 200 Nüfus ve Vatandaşlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Kalite Yönetim Sistemi, http://www.nvi.gov.tr

Page 118: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

118

8-Karşılıklı Yarara Dayalı Tedarikçi İlişkileri: Bir kuruluş ve tedarikçileri birbirlerinden bağımsızdır ve karşılıklı yarar ilişkisi, her ikisinin artı değer yaratması yeteneğini takviye eder.

c-Stratejik Yönetim: Stratejik bakış açısının yönetimlerde gündeme gelmesi öncelikle işletme planlarının stratejik

bakış açılarıyla hazırlanması yolu ile olmuştur. Stratejik Planlama olarak isimlendirilen bu planlama yaklaşımı ardından stratejik yönetim olarak geliştirilmiştir. Stratejik Planlama ile Stratejik Yönetim arasında farklı tanımlar yapılmakta ise de, bunlar birbirlerinden net çizgilerle ayrılamaz. Çünkü, stratejik planlama, planlanan hedeflere ulaşımın yönetilmesini de gerektirmektedir.

Stratejik Planlama/yönetim kavramı ile ilgili başlıca tanımlar şunlardır: *Stratejik Planlama, amaç ve hedeflere ulaşabilmek amacıyla gerekli olan strateji ve

politikaların belirlenme sürecidir. Stratejik Yönetim ise, uzun vadede organizasyonel performansı istenen ölçüde geliştirebilmek için misyon, amaç ve hedef belirleme, bu çerçevede alternatif stratejiler oluşturma, en uygun stratejiyi seçme, uygulama ve doğrulama ile bu kapsamdaki ayarlamaları gerektiği zamanda yapma çalışmalarını kapsayan bir yönetim yaklaşımıdır.201

*Stratejik planlama, örgütün ne olduğu, ne yaptığı ve neyi yaptığına şekil veren ve yol gösteren kararları ve eylemleri üretmek için disipline edilmiş çabalar bütünüdür.202

*Stratejik Planlama, bir örgütün misyonunun ve geleceğe yönelimli, uzun ve kısa dönemli performans hedeflerinin ve stratejilerinin bir taslağının oluşturulmasıdır.203

*Stratejik Yönetim; dış çevreye yönelik, duyarlı bir kuruluş oluşturmayı ve stratejik planlarla işlemsel kararlar arasında ilişki kurmayı amaçlayan yönetim felsefesidir.204

*Stratejik Yönetim, bu günü analiz edip, yarını tasarlamaya ve gerçekleştirmeye yardım eden bir bakış açısı, bir düşünme yöntemidir. Uzun vadeli planlar yapılırken karşı karşıya kalınan soru "Gelecekte ne yapmalı?" değildir. Mesele; belirsizlik içinde yarına hazır olmak için "Bu günden ne yapmamız gerekir?" sorusunun cevaplanabilmesidir.205

Stratejik planlama, özetle, bir kuruluşun aşağıdaki dört temel soruyu cevaplandırmasına yardımcı olur:206

NEREDEYİZ? NEREYE GİTMEK İSTİYORUZ? GİTMEK İSTEDİĞİMİZ YERE NASIL ULAŞABİLİRİZ? BAŞARIMIZI NASIL TAKİP EDER ve DEĞERLENDİRİRİZ?”

Stratejik planlama çalışmaları uzun ve yorucu çaba gerektiren bir süreçtir. Bu sürecin aşamalarının neler olması gerektiği hususunda literatürde ortak bir model bulunmamakta ise de DPT tarafından kamu kurumları için geliştirilen stratejik planlama kılavuzunda bu süreç şu şekilde belirtilmektedir ve konumuz belediyeler olduğu için de DPT’nin bu belirlemesi çalışmamızda esas alınacaktır.

DPT’ye göre stratejik planlama süreci şu şekilde işlemektedir:207 *Plan ve Programlar *GZFT Analizi *Piyasa Analizi

DURUM ANALİZİ NEREDEYİZ?

201 TANYAŞ, Mehmet, Doç. Dr., Stratejik Planlamada Verimlilik Ölçme ve Değerlendirmenin Önemi, Birinci Verimlilik Kongresi-Bildiriler, MPM Yayınları, Ankara 1991, sf: 6 202 YILMAZ, Kutluhan, Kamu Kuruluşları İçin Stratejik Planlama Uygulaması, Sayıştay Dergisi, s:50-51, sf: 71 203 ALTINTAŞ, F. Çınar, Strateji Geliştirme Süreci içerisinde Stratejik Başarı Unsurlarının Değerlendirilmesi, http://www.isguc.org 204 ACAR, Ahmet, Prof. Dr., Stratejik Yönetim, 1. Sağlık Projesi Yönetim Eğitim programı Notları, Kurs 1/11-1/20, sf:23 205 MARŞAP, Akın, Yrd. Do. Dr., Stratejik Planlamada Değişim Mühendisliği ve Yönetsel Geleceğin Sırları, YA/EM Bildiriler Kitabı, sf:92 206 Kamu Kuruluşları İçin Stratejik Planlama Kılavuzu, Mayıs 2003, http://www.dpt.gov.tr 207 Kamu Kuruluşları İçin Stratejik Planlama Kılavuzu, Mayıs 2003, http://www.dpt.gov.tr

Page 119: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

119

*Hedef Kitle/İlgili Tarafların Belirlenmesi *Kuruluşun varoluş gerekçesi *Temel İlkeler

MİSYON VE İLKELER

*Arzu edilen gelecek VİZYON *Orta vadede ulaşılacak amaçlar *Spesifik, somut ve ölçülebilir hedefler

STRATEJİK AMAÇLAR VE HEDEFLER

NEREYE ULAŞMAK İSTİYORUZ?

*Amaç ve hedeflere ulaşma yöntemleri *Detaylı iş planları *Maliyetlendirme

FAALİYETLER VE PROJELER

GİTMEK İSTEDİĞİMİZ YERE NASIL ULAŞABİLİRİZ?

*Raporlama *Karşılaştırma

İZLEME

*Geri besleme *Ölçme yöntemlerinin belirlenmesi *Performans göstergeleri *Performans Yönetimi

DEĞERLENDİRME VE PERFORMANS ÖLÇÜMÜ

BAŞARIMIZI NASIL TAKİP EDER VE DEĞERLENDİRİRİZ?

d-Performans Yönetimi: Performans Yönetimi; kurumda başarının elde edilebilmesi için her çalışanın, birimin ve

süreçlerin performansının değerlendirilmesi ve performansların geliştirilmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenerek uygulanmasıdır. Bir başka ifade ile Performans yönetimi, örgütün istenen amaçlara yöneltmek için örgütün mevcut ve geleceğe ilişkin durumları ile ilgili bilgi toplama, bunları karşılaştırma ve performansın sürekli gelişimini sağlayacak yeni ve gerekli etkinlikleri başlatma ve sürdürme görevlerini yüklenen bir yönetim sürecidir.208

Performans yönetimi ile performans ölçümü genelde uygulamada karıştırılmaktadır. Oysa, performans ölçümü, yapılan faaliyetlerin hedeflere ulaşım derecesinin ölçülmesini kapsamaktadır ve performans yönetiminin kapsamı dahilindedir. Bir performans yönetimi, hangi alanda performansın artırılacağı, nasıl artırılacağı, performansın nasıl ölçüleceği ve hangi aralıklarla ölçüleceğinin ve nasıl geliştirileceğinin belirlenmesini gerektirmektedir.

İngiltere Sayıştay’ı tarafından hazırlanan Performans Ölçümü209 isimli kitapçığa göre performans yönetiminin temel unsurları şunlardır.

208 SALT, Ahmet, Performans Yönetimi ve Ücretlendirme Sistemleri, http://www.ytukvk.org.tr 209 NAO (İngiltere Sayıştayı), ARAL, C. Suat (Çeviren), Performans Ölçümü, Sayıştay Başkanlığı yayınları, Ankara 2001, http://www.sayistay.gov.tr,

Strateji: Amaç ve Hedefler

İyileştirmeye dönük önlemler

Performans ölçülerinin belirlenmesi

Bilginin raporlanması

Somut hedeflerin seçilmesi

Page 120: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

120

Strateji: Performans yönetimi bağlamında strateji, bir kurumun veya programın amaçlarını ve hedeflerini ifade eder.

Performans Ölçülerinin Belirlenmesi: Performans ölçüsü, belirli bir dönem içindeki faaliyetlerin sayılarla ifade edilmesidir. Kuşkusuz, performansın etkin şekilde yönetimi için sağlam performans ölçülerine sahip olmak gerekir.

Somut hedeflerin seçimi: Somut hedefler, yönetimce belirlenmiş, gelecekte ulaşılacak ve sayısal olarak ifade edilmiş amaçlardır. Bunlar, ya kurumun tamamı ya da bir program veya başarıyı etkileyen etmenlerle ilgili olabilir ve sorunların önceden belirlenmesine ve çözümüne esas teşkil etmesi gerekir.

Performans Bilgisinin Sağlanması: Bilgi, güvenilir ve tutarlı olmalı; organizasyonun amaçlarına ulaşıp ulaşmadığı hakkında iyi bir fikir verebilmelidir.

Bilginin Raporlanması: Performans bilgisine yönelik raporlama kurum içi yönetimin izlenmesine ve karar almasına esas teşkil etmesinden ve dışa dönük hesap verme sorumluluğunun başarılmasında yararlanılacak araçları sağlamasından dolayı önem arz eder.

Performansın İyileştirilmesine Yönelik Önlemler: Performans aktif ve etkin şekilde yönetilmelidir. Kurum, işleri doğru yapmak üzere, gerektiğinde önlemler almalıdır.

Performans değerlendirme/Ölçüm: Performans ölçümü, kurumun bir bütün olarak genel çerçevede ve ayrıca çalışanlar, süreçler ve birimler yönünden çalışmalarını değerlendirmek için oluşturduğu ölçüm modelidir. Yani, bir kişi veya kurumun amaçlarına ulaşmak için yaptığı çalışmaların bu amaçlara ne kadar uygun olduğunun, bir başka ifade ile yeterliliğinin ölçülmesidir.

e-Değişim Mühendisliği: Değişim Mühendisliği işimizi nasıl organize etmek ve sonuçlandırmak konusunda eski kurallardan kurtulmamızı sağlamaya çalışmaktadır. Değişim Mühendisliği titiz bir şekilde hazırlanıp, küçük ve çekimser adımlarla gerçekleştirilemez. Değişim Mühendisliği, belirsiz bir sonuçla ilgili ya hep ya hiç formülüdür.210 Değişim mühendisliğinde yapılması gereken ilk iş değişimin önemini ve gereğini anlamaya çalışmaktır. Bu ilk aşamayı “Yeniden Düşünme” olarak adlandırıyoruz. İkinci aşamada organizasyonel değişimin planlanması ve tasarımı yapılmalıdır. Bu aşamayı “Yeniden Tasarım” olarak adlandırabiliriz. Üçüncü aşamada organizasyon yapısının (örgüt yapısının) değiştirilmesi ve yeni yönetim ilkelerinin uygulamaya imkan verecek şekilde yeniden düzenlenmesi gerekir. Bu aşamayı “Reorganizasyon” olarak adlandırıyoruz. Nihayet son aşamada organizasyonda sistem ve süreçlerin yeniden yapılanması sözkonusu olmaktadır. Bu aşama ise “Yeniden Yapılanma” olarak adlandırılır. Tüm bu aşamaların sonucunda organizasyonda “Değişim Mühendisliği” adı verilen değişim yönetimi gerçekleştirilmiş olur. Değişim Mühendisliği, bu anlamda bir organizasyonu yeniden inşa etme projesidir.211 Değişim mühendisliğinde temel yaklaşım problemlerin temel kaynaklarının tespiti ve bu problemlerin giderilmesi için radikal kararların alınmasını gerektirir. Değişim mühendisliği çalışmalarında teknoloji kullanımı büyük önem arz ettiği için sanki teknolojik dönüşüm gibi algılanıyorsa da, bu algılama hatalıdır. Hiçbir şekilde teknoloji gerektirmeden de radikal değişim sağlanabilir. Örneğin, belediyelerin bazı iş ve işlemleri kendisinin yapması yerine hizmet alımına yönelmesi ve yapısında bunun gerektirdiği değişimleri yapması da sonuçta değişim mühendisliği çalışmaları arasında yer alabilir.

210 ÖZKAN, Yelda, Değişim Mühendisliği, http://www.isguc.org 211 AKTAN, C. Çoşkun, Yeni Organizasyon ve Yönetim Anlayışı ve Değişim Mühendisliği, http://www.canaktan.org/

Bilgi sağlanması

Page 121: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

121

f-İnsan Kaynakları Yönetimi: İnsan kaynaklarının kullanımı, verimliliğe katkısı bakımından bir organizasyonun temel

unsurlarından olan sermaye ve teknolojiye göre daha fazlasını vaad etmektedir. Diğer kaynakların ve o kaynaklara ait verimliliği artırmanın bir üst sınırı vardır. İnsan kaynaklarının verimliliğinin artırılmasının ise bir üst sınırı yoktur.212 Kaldı ki, malzemeyi kullanan da, işleyen de, teknolojiyi kullanan da insandır. Dolayısıyla verimlilik, insana rağmen değil insan ile artırılabilir.213

Belediye insan kaynaklarının verimsiz olmasının başlıca sebepleri şunlardır: a-Aşırı İstihdam: Yerel yönetimlerde gereksiz ve fazla sayıda personel çalıştırılmaktadır. Her ne kadar son

yıllarda ülke genelinde personel sayısının azaltılması yönünde gelişmeler varsa da bunun yeterli olduğu söylenemez. Kaldı ki, bu azalmanın nereden kaynaklandığının da analizi yapılmalıdır. Çünkü, belediye hizmetlerinin verilmesinde özelleştirme hızla yaygınlaşmaktadır. Bir belediye daha önce kendi personeli ile yaptığı çevre temizlik işini artık ihale yolu ile özel sektöre yaptırırken, bu işle ilgili çalışan personel sayısı örneğin 200 kişi ise ve özeleştirme sonucunda belediyede çalışan personel sayısında 200 kişilik bir azalma yerine 100 kişilik bir azalma varsa, bu durumda bu belediyede personel sayısının azaldığını söylemek ne kadar gerçekçi olacaktır? Dolayısıyla, belediyede personel sayısındaki azalma ile ihale yolu ile dışarıdan alınan hizmetlerde çalıştırılan personel sayısı birlikte değerlendirmeye alınması gerekmektedir.

Belediyelerin istihdam alanı olarak görülmesi anlayışı terk edilmeli, işletmecilik anlayışından hareketle personel istihdamı gerçekleştirilmelidir. Aslında bu konuda uygulanabilecek çok basit bir değerlendirme yöntemi bulunmaktadır. Bu da, “Eğer belediye bir kamu kurumu olmasaydı da, bizim şu an belediyenin yapmak zorunda olduğu görevleri yapan bir işletmemiz olsaydı, biz bu işi ne kadar personel ile yapardık?”

b-Personel Rejiminden Kaynaklanan Sorunlar : Belediyelerde çalışan personelin tabi olduğu rejimler farklıdır. Bir bölüm çalışan

memur statüsünde iken diğerleri de, işçi, geçici işçi veya sözleşmeli personel statüsünde çalışmaktadır. Devlet memurlarına yönelik 657 sayılı yasa yetki, sorumluluk, ceza, ödül ve benzeri düzenlemelerde esneklikten ve modern yönetim tekniklerinden uzak düzenlemeler içermektedir. Memurların sendikal haklarının, toplu sözleşme yapma haklarının ne kadar olduğu da tartışmalıdır. Örneğin, belediye çalışanlarının yönetime aktif katılımını teşvik için ödüllü öneri yarışması ya da başarıyı ödüllendirme girişiminde bulunmak istendiğinde, 657 sayılı yasa engeli ile karşılaşılmaktadır. Toplam memur kadro sayısının ancak yüzde biri kadar çalışana ve en fazla bir maaş tutarında ikramiye vermek mümkündür ve bu da çok yetersizdir. 5393 sayılı Belediye Kanunu ile bu oranlarda önemli bir değişim söz konusu olmaktadır. Yasanın 49. maddesine göre:

“Sözleşmeli ve işçi statüsünde çalışanlar hariç belediye memurlarına, başarı durumlarına göre toplam memur sayısının yüzde onunu ve Devlet memurlarına uygulanan aylık katsayının 20.000 gösterge rakamı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarı geçmemek üzere, hastalık ve yıllık izinleri dahil olmak üzere, çalıştıkları sürelerle orantılı olarak encümen kararıyla yılda en fazla iki kez ikramiye ödenebilir.”

Belediyede çalışan memurların işçilere göre çok daha iyi şartlarda iş güvenliğine sahip olmaları da başka bir olumsuzluk sebebi olup, uygulamada bir çok suistimaleyol açmaktadır. Örneğin; bir belediyede 2003 yılı verilerine göre işçi personelin yıllık hastalık izinleri memurlarda kişi başına 7.5, işçi personelde ise 2.4 gündür. Memur personelin işçi personele göre 3 katı hasta olmasının hiçbir mantıklı açıklaması bulunmamaktadır. Her ne kadar

212 KIRÇIL, Olgun, İnsan Kaynakları Yönetiminde Temel Problemler, 1. Verimlilik Kongresi-Bildiriler, MPM Yayınları, Ankara 1991, sf: 390 213 KESER, Kemal, Katma Değer Artırıcı Mekanizmalar, Global Yayıncılık, İstanbul 1997, sf: 28

Page 122: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

122

memurların işçilere göre daha az maaş aldıkları için daha fazla hastalandıkları gibi bir savunma yapılsa da /Söz konusu belediyenin başkanı tarafından bir sempozyumda bu bilgi verildiğinde memur sendikası temsilcisi belirtilen bu savunmayı yapmıştır), bu verinin alındığı belediyede memur denge sözleşmesi yapıldığı için işçi ile memur personel arasında ücret farkı bulunmamaktadır. Problem, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndan kaynaklanmaktadır.

Belediyelerde personel için kariyer planlaması, mesleki eğitim, motivasyon ve benzeri düzenlemeler yeterli oranda yapılmadığı için, verimsizlik söz konusudur.

c-Performans Sisteminin Bulunmayışı : Kurumda çalışanların performans değerlendirmesi, görevi ne olursa olsun bireylerin çalışmalarını, etkinliklerini, eksikliklerini, yeterliliklerini, fazlalıklarını, yetersizliklerini, kısacası, bir bütün olarak tüm yönleri ile gözden geçirilmesidir.214 Bir başka ifade ile, çalışanların sadece işteki verimliliğini ölçmek değil, bir bütün olarak önemli noktalarda işgörenin başarısını ölçmektir.215

Performans değerlendirmesi yapmanın en önemli gerekçelerinden birisi, çalışanların iş tanımlarında ve iş analizlerinde saptanan standartlara ne ölçüde yaklaştığına ilişkin geri besleme sağlamaktır.216

Çalışanların performans değerlendirilmesinde hangi yöntemin uygulanacağı sorusuna cevap verilmesi bir hayli zordur. Belediyede bir yandan somut ürün elde edilirken, diğer yandan tamamen soyut nitelikli hizmetler de üretilmektedir. Bu da çalışanların performans ölçümün de özellikle iş yapma süresi, kalite hedefleri konusunda ortak bir performans yönetimi uygulamasını zorlaştırmaktadır.

Çalışanların performansının ölçmesi hususu her ne kadar sübjektif değerlendirmeleri ihtiva etmek gibi bir olumsuzluğu bünyesinde barındırsa da, takip edilesi gereken yol, astların, üstlerin ve denklerinin değerlendirmelerinden oluşan karma yöntem uygulanmalıdır. Bu değerlendirmelerin yanı sıra personelin işe devamlılığı, aldığı idari cezalar da değerlendirmeye alınmalıdır.

d-Örgütsel Yapıdaki Yanlışlıklar : Örgütlenme; Örgütlerin barılı olabilmek için ellerinde bulundurdukları insan kaynakları, fiziksel etmenler ve işlevlerini eşgüdümlenmiş bir biçimde bir araya getirilmesidir.217 Bir başka ifade ile örgütlenme; beşeri, fiziksel ve teknik olanak ve araçları işletmenin amaçlarını gerçekleştirecek şekilde düzenlemek ve hizmete koymak demektir.218 Şu halde; organizasyon, işletmenin amacına ulaşabilmesi için gereksinme duyduğu maddi ve beşeri araçlarla donatılması ve bu araçların en verimli olacakları veya en ekonomik şekilde çalıştırılacakları kısım veya bölümlere yerleştirilmesi anlamına da gelmektedir.219

İşetmelerin amaçlarına en az emek, zaman ve maliyete katlanarak ulaşabilmeleri etkin bir örgütlenmeyi gerektirir.220 Dolayısıyla, kurumun aşırı personel çalıştırmasının en önemli sebeplerinden birisi de yanlış örgütlenme, hantal yapı oluşturulmasıdır.

Örgütlenme tanımdan hareketle, belediye örgüt yapısının, beldenin ve belde halkının mahalli mahiyette müşterek ve medeni ihtiyaçlarını gerçekleştirmek için düzenlenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Belediye örgütsel yapının oluşturulmasında, belediye amaçlarından hareketle yapacağı işlerin belirlenmesi, bu faaliyetlerle ilgili işve işlem çerçevelerinin tespit edilmesi ve bu veriler ışığında örgütlenmenin gerçekleştirilmesi gereklidir.

Ülkemizde belediye örgüt yapıları, belediyelerin faaliyet alanları ve bu faaliyetlerin iş analizlerine dayandırılarak oluşturulmamaktadır. Bunun yerine, temayüllere dayalı

214 FINDIKÇI, İlhami, İnsan Kaynakları Yönetimi, Alfa Basım Yayım, İstanbul 1999, sf: 296 215 SABUNCUOĞLU; Zeyyat, İnsan Kaynakları Yönetimi, Ezgi Kitabevi, Bursa 2000, sf: 166 216 PALMER, Margaret, J., Performans Değerlendirmeleri, Rota Yayınları, İstanbul 1993, sf : 10 217 CAN, Halil, Organizasyon ve Yönetim, Siyasal Kitabevi, Ankara 1994, sf: 96, 218 AKAT, İter, BUDAK, Gönül, BUDAK, Gülay, İşletme Yönetimi, Fakülteler Kitabevi, Barış Yayınları, İzmir 1999, sf: 155 219 ERN, Erol, Prof. Dr., Yönetim ve Organizasyon, Beta Basım Yayın, İstanbul 2001, sf: 187 220 ATAMAN, Göksel, Doç. R., İşletme Yönetimi, Türkmen Kitabevi, İstanbul 2001, sf: 276

Page 123: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

123

örgütlenme modeli takip edilmekte, bazı zamanlarda ise kişilere makam oluşturmak amacıyla örgüt yapısında değişik birimler tesis edilmektedir.221

Belediyelerin örgüt yapısındaki hantallıklar, aşırı personel istihdamı, denetim normları dikkate alınmadan gerçekleştirilen yapılanma performansı doğrudan etkilemektedir. Örneğin, bazı belediyelerde neredeyse her başkan yardımcısına 2-3 müdür düşmekte, sonuçta büyük bir üst yönetim yapısı oluşmaktadır. Bu da bir yandan alan kullanımında israfa yol açarken, diğer yandan da yönetim giderlerini artırmaktadır. Bunun tam tersi bir şekilde bazı belediyelerde ise bir başkan yardımcısına kontrol edemeyeceği kadar fazla sayıda birim bağlanmakta, bunun sonucu da denetim ve yönlendirme problemleri yaşanmaktadır.

e-Süreçlerdeki yanlışlıklar: Süreç, hammadde, enerji, bilgi vb. girdileri ürün veya hizmet gibi çıktılara dönüştüren faaliyet dizisine verilen isimdir.222 Başka bir tanıma göre süreç; bir veya daha fazla dönüşü yoluyla, girdilerden daha yüksek değerli çıktılar üretilmesini sağlayan, birbirleriyle ilişkili iş faaliyetleri kümesidir.223

Gereksiz bir çok iş ve işlemin bulunduğu süreçler hizmetin verimliliğini, kalitesini olumsuz etkilediği gibi, eksik planlanmış süreçler de hizmetin kalitesini etkilemektedir. Japonya'da kalite yönetiminin yerleşmesinde önemli katkıları olan Juran, problemlerin %85'inin süreçlerden, %15'inin ise çalışanlardan kaynaklandığını söylemektedir. Yine Toplam kalite Yönetiminin öncülerinden olan Deming ise bu oranın %98 ve % 2 olduğunu iddia etmektedir.224

Tüm kurumlarda olduğu gibi belediyelerde de yanlış belirlenmiş süreçler aşırı istihdama ve personelin verimsizliğine sebep olmaktadır. Gereksiz bürokratik işlemler, demode teknoloji kullanımı, her şeyin sıkı kurallara bağlanması neticesinde çalışanların kendilerinden hiçbir şeyi işe katamamaları sonucu yaptıkları işe yabancılaşmaları gibi hususlar bu olumsuzluklar arasında yer almaktadır.

İnsan kaynaklarından etkin verim alınması için yapılması gereken başlıca çalışmalar şunlardır:

a-Planlama: İnsan kaynakları yönetiminde planlama fonksiyonu, kuruluşa ait kadroların ve çalışan kişilere ait kariyerin, organizasyonun amaçları doğrultusunda belirlenmesini içerir.

Kadro Planlaması; kuruluştaki her birimin görevini gereği gibi yerine getirebilmesi için çeşitli işgücü sınıflarında ihtiyaç duyulan kadroların saptanması, iş tanımı ve diğer gerekli dokümanların hazırlanarak, kadro sayılarının belirlenmesi225 ve bu kadrolara uygun kişilerin görevlendirilmesidir.

Kariyer Planlaması; kişinin, çalıştığı kurumun geleceğe yönelik hedefleri ile kendi kişisel hedefleri arasında eş güdüm sağlanarak, yapmakta olduğu işi daha iyi yapabilmesi için mevcut yeterliliklerinin geliştirilmesi ve ileride üstleneceği pozisyonlar için gerekli yeni yeterliliklerin kazandırılmasıdır.

Belediyelerde kariyer planlaması hemen hemen hiç söz konusu olmamaktadır. Oysa insan kaynaklarından verim almanın en etkin yolları arasında yer almaktadır. Örneğin, Harita Müdürlüğünde çalışan bir personelin, belirli zaman dilimlerinde Planlama, İmar, Fen İşleri ve Emlak Müdürlüklerinde çalışması durumunda, yapmakta olduğu harita işinin planlama ve uygulamada ne kadar önemli olduğunu anlayacak, uygulamada daha verimli olabilecek harita çalışmalarına yoğunlaşacaktır.

b-Motivasyon: İnsanların davranışlarını ya idealleri ya da ihtiyaçları belirler. İnsanları belirli davranışlara yönlendiren etkiye motivasyon (davranış güdüsü) denir.226

Motivasyonun sağlanabilmesi için yapılması gereken başlıca çalışmalar şunlardır:

221 KAY, Erol, Yerel Yönetimler Reformu ve Belediyelerde Yeniden yapılanma, İlke Yayıncılık, İstanbul 2003, sf: 166 222 DALAY, İsmail, ÇOŞKUN, Recai, ALTUNIŞIK, Remzi, Modern Yönetim Yaklaşımları, Beta Basım Yayım, İstanbul 2002, sf: 164 223 SEYMEN, Oya Aytemiz, İşletmelerde Yeniden Yapılanma, Beta Basım Yayım, İstanbul 2000, sf:120 224 KAYA, Erol, Yerel Yönetimler Reformu ve Belediyelerde Yeniden yapılanma, İlke Yayıncılık, İstanbul 2003, sf: 203-204 225 MPM, Kadro Planlama, MPM Yayınları, Ankara, sf: 3 226 YALÇIN, A. Selçuk, Prof. Dr., Personel Yönetimi, Beta Basım Yayın, İstanbul 1999, sf: 191

Page 124: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

124

*Hedeflerin belirlenmesi: Çalışanların motive edilebilmesi için çalıştıkları kurumun hedefleri hakkında bilgi sahibi olmaları gerekir. Ulaşacağı hedefi bilemeyen insanların istekle yola çıkması beklenemez.

*Kurum hedefi ile kişisel hedeflerin örtüşmesi: Kurumun ulaşmaya çalıştığı hedefe ulaşması durumunda çalışanların da bundan yararlı çıkacakları inancı yerleştirilmelidir. Bu yarar sadece maddi değil, iş tatmini, başarılı kurumda çalışma ayrıcalığı, kariyer ilerlemesi gibi hususlarda da olmalıdır.

*Hedefin Ulaşılabilirliliği inancı: Belirlenen hedefin kurumun mevcut imkanları ile ulaşılabilir olduğuna çalışanlar inanmalıdır. İnsanlar inanmadığı bir şey için fedakarlıkta bulunmazlar.

*Başarının ödüllendirilmesi: Başarı sergileyen kişi ve ekipler mutlaka ödüllendirilmelidir. Ödüllendirme maddi olabilir ama çoğunlukla teşekkür, başarının diğer çalışanlara duyurulması gibi unsurları kapsamalıdır. Aksi takdirde sürekli maddi ödüllendirme kişileri bencil davranışlara sevk eder.

*Çalışma mekanının iyileştirilmesi: Çalışma mekanının dekorasyonu, aydınlatılması, ısısı gibi faktörler çalışanların başarısına etki eder.

*Ücrette adalet: Aynı işi yapan, aynı konumda bulunan kişilerin aynı ücreti almaları gereklidir. Oysa belediyelerde memur ile işçi arasında ciddi ücret farkı vardır ve bu da motivasyonu bozmaktadır.

*Yönetimde adalet: Yönetimin çalışanlar arasında ayrım yapmaması gereklidir. Eğer yönetimin prensi gibi görülen isimler varsa, bu kurumda iş huzuru, dolayısıyla motivasyon olumsuz etkilenir.

*İş garantisi: Çalışanlar, ciddi bir hata yapmadıkça iş garantileri olduğuna inanmalıdır. Her an işten çıkarılacağını düşünen kişilerin bu stres altında başarılı olmaları mümkün değildir.

*Yönetime katılım: Çalışanların başarılarını etkileyen en önemli unsurlardan birisi, karar aşamalarında fikirlerinin alınmasıdır.

c-Eğitim: Kişi, grup ve/veya örgütlerin performanslarını geliştirmeye yarayan planlı ve düzenli etkinliklere eğitim adı verilir.227 Eğitim, kişilerin hayatı boyunca ailede, okulda, yazılı ve görsel bilgi kaynaklarında, iş başında ve benzeri şekilde bilgiler edinerek kendi bilgi, beceri ve davranışlarının değişmesidir.228

d-İletişim ve koordinasyon: Koordinasyon, kurum içinde birimlerin ve çalışanların aynı amaç doğrultusunda çalışmalarını birbirleriyle entegre etmesi; iletişim ise, kişi ve birimler arasında bilgi ve anlayış aktarılması sürecidir. Kurumda çalışanlar ve birimler, kurum bünyesindeki diğer çalışanların ve birimlerin ne yaptığını, nasıl yaptığını, ne zaman yaptığını bilmek ve birbirleri ile bağlantılı çalışmalarda ortak hareket etme yetenek ve imkanını kazanmış olmak zorundadırlar.

Burada bahsedilen iletişim, iç iletişimdir. Dolayısıyla kurum dışı iletilim kastedilmemektedir.

İç iletişim, kuruluş çalışanları ve bölümleri arasında bilgi ve anlayışın etkin olarak transferidir. İletişim, anlaşmanın temel gereklerindendir. Kurumun başarısı etkin ve verimli işbirliği ile mümkün olduğuna göre, işbirliği için kuruluş çalışan ve bölümleri arasında etkin iletişimin bulunması gerekmektedir. İç iletişimin bir çok boyutu bulunmaktadır.

*Bölümlerin birbirlerinin işleri hakkında, bölümlerin kendi aralarında iş ve işlemlerle ilgili,

*Kurumun vizyon, misyon, politika ve hedefleri konusunda çalışanların bilgi sahibi olması

227 ÇETİN, Canan, Prof. Dr., AKIN, Besim, Prof. Dr., EROL, Vedat, Toplam Kalite Yönetimi ve Kalite Güvence Sistemi, Beta Basım Yayın, İstanbul 2001, sf: 335 228 DENİZ, Nevin, DoçDr., Global Eğitim, Türkmen Kitabevi, İstanbul 1999, sf:l-2

Page 125: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

125

*Müşteri talep, şikayet, öneri ve değerlendirmelerinin ilgililere ulaşması *Yapılan iş ve işlemleri ilgilendiren mevzuat, teknoloji, sistem ve benzeri konularda

zamanında ve yeterli bilgi akışı *Oluşmuş ya da potansiyel problemlerin ilgili kişi ve birimlere zamanında ulaşması İşleri doğrudan ilgilendiren bu bilgilerin yanı sıra, kuruluş İçinde motivasyon, dayanışma

duygularının güçlendirilmesinde önemli katkıları olan çalışanların bilinmesini arzu ettikleri kişisel bilgilerinin de (doğum, evlilik, hastalık, vb) diğer çalışanlara iletilmesi önemlidir.

e-Ölçüm ve değerlendirme: Kurumda çalışanların performans değerlendirmesi, görevi ne olursa olsun bireylerin çalışmalarını, etkinliklerini, eksikliklerini, yeterliliklerini, fazlalıklarını, yetersizliklerini, kısacası, bir bütün olarak tüm yönleri ile gözden geçirilmesidir.229 Bir başka ifade ile, çalışanların sadece işteki verimliliğini ölçmek değil, bir bütün olarak önemli noktalarda işgörenin başarısını ölçmektir.230

Performans değerlendirmesi yapmanın en önemli gerekçelerinden birisi, çalışanların iş tanımlarında ve iş analizlerinde saptanan standartlara ne ölçüde yaklaştığına ilişkin geri besleme sağlamaktır.231

g-Kriz Yönetimi: Kriz, her kurumun yaşamında karşılaşabileceği bir durumdur. Belediyeler gibi çok

çeşitli alanlarda hizmet üreten ve başta siyasi gelişmeler olmak üzere çok değişik şartlardan ciddi biçimde etkilenen kurumlarda krizler yaşanabilmektedir.

Bir kurumun krize karşı alabileceği en önemli önlem, kurumun yapısını güçlendirmeden geçmektedir. Çünkü, en başarılı kriz yönetimi, olmayan krizin yönetimidir. Dolayısıyla krizlerin oluşması aşamasında yönetimi değil, krizlerin oluşmaması üzerinde odaklanılması gereken konu olmalıdır.

Belediyelerimiz bürokratik yapılanmaları sebebi ile krizleri önceden ön görme ve tedbir alma yönünden çok yetersiz düzeydedirler. Günlük rutin işlerin aşırı yoğunluğu içinde yöneticiler olası krizleri düşünme, önlem alma çabalarına gereken özeni çoğu zaman gösterememektedirler. Krizler doğduğunda ise yapılan genellikle krizi geçiştirme çabaları olarak görülmektedir. Özellikle var olan bir krizi görmezlikten gelmek, olumsuzluklarla yüzleşmeyi ötelemek gibi tavırlar, belediyelerin kriz riskini ve yaşanacak krizin etkisini artırmaktadır. Oysa, görülen bir krize anında müdahale ederek çözmek, olası bir çok krizi önleyici bir rol oynayacaktır.

Kriz dönemlerinde belediyelerde görülen bir yanlışlık da, kriz yönetim ekibinin daha çok siyasi ağırlıklı kişilerce oluşturulmasıdır. Bir nevi bürokrasiye güvensizlikten ve olayların siyasi faturasından kaynaklanan bu tavırlar, belediye içerisinde kriz sonrası dönemle ilgili yeni kriz tohumlarını da bünyesinde barındırmaktadır.

Belediyelerimiz özel sektör gibi profesyonel bir yaklaşımla yönetilmeli ve bunun gereğini yerine getirebilmelidir. Bunun yolu da yeni kamu yönetimi yaklaşımının belediyelerimizde uygulanmasından geçmektedir.

h-Downsizing (Küçülme): Küçülme çalışmalarının temeli, kurumun dışarıya yaptırabileceği kimi çalışmaları

dışarıda yaptırarak kendi asli yapısını küçültmesidir. Kamu kurumlarında bu yaklaşımın sergilenmesi hantal yapının giderilmesi açısından büyük önem arz etmektedir.

Belediyeler bazı çalışmalarını hizmet alımı sureti ile dışarıya yaptırarak kendi iç yapılarında küçülmeye gidebilirler. Bunun e yaygın kullanımı temizlik işlerinin hizmet alımı sureti ile dışarıya yaptırılmasıdır. Bu sayede belediyeler daha az elemanla daha hızlı ve

229 FINDIKÇI, İlhami, İnsan Kaynakları Yönetimi, Alfa Basım Yayım, İstanbul 1999, sf: 296 230 SABUNCUOĞLU; Zeyyat, İnsan Kaynakları Yönetimi, Ezgi Kitabevi, Bursa 2000, sf: 166 231 PALMER, Margaret, J., Performans Değerlendirmeleri, Rota Yayınları, İstanbul 1993, sf : 10

Page 126: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

126

kaliteli hizmet üretebilmektedirler. Bu kapsamda güvenlik, personel servis taşımacılığından ihale hazırlık çalışmalarının yapılmasına kadar geniş alanda hizmet alımına gidilmesi mümkündür ve uygulama örnekleri bulunmaktadır.

Belediyeler açısından küçülme işlevi sadece belediyelerin asli görevleri ile sınırlı görülmemelidir. İkincil grupta yer alan görevler de. Örneğin sosyal ve kültürel hizmetlerin de kurum dışı organizasyonlar eli ile yaptırılmasına çalışılmalıdır. Bu kapsamda özellikle STK’lar ile işbirliği ile daha geniş çaplı faaliyetler yapılabilir. Bu kapsamda meslek edindirme kursları gibi faaliyetlerin de belediye içi oluşturulacak birimler yerine meslek teşekkülleri ve KOSGEB, İŞKUR gibi kurumlarla yapılması daha verimli olacaktır.

Küçülme çalışmaları günlü arar alınacak bir model olarak görülmemelidir. İyi hazırlanmış bir plan ve program dahilinde bu çalışmalar sürdürülmeli ve uygulamanın doğurabileceği sakıncalar ile getireceği avantajlar iyi analiz edilmelidir. Belediyenin küçülmesinin temel esprisi, beldeye ve belde halkına yönelik hizmetlerin azaltılması değil, nitelik ve nicelik yönünden daha etkin verilmesidir.

I-Etkin Kaynak Yönetimi: Bir kurumun kaynaklarını elde etmesindeki performansı ile bu kaynakları kullanımdaki

etkinliği, verimliliği ve ekonomikliği artırma çabaları, kaynak yönetiminin konusunu oluşturmaktadır. Dolayısıyla Kaynak Yönetimi, bir kurumun kaynaklarını azami seviyeye çıkarmak, bu kaynakları en etkin, verimli ve ekonomik biçimde kullanmak amacıyla yaptığı planlama, uygulama, denetleme ve geliştirme faaliyetidir.

Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi kaynak yönetiminde üç temel husus bulunmaktadır. Bunlar;

*Kaynakların geliştirilmesi *Kaynakların kullanılması *Kullanımın denetlenmesi Kaynak geliştirilmesi de kendi içinde iki ayrı alt başlıkta değerlendirilebilir. Birincisi,

mevcut kaynakların etkin biçimde elde edilmesi, ikincisi ise yeni kaynak arayışlarıdır. Kaynakların kullanımında en önemli faktör, mevcut kaynakların aciliyet sırasına göre

optimum dağıtımı ile kullanımındaki etkinlik, verimlilik ve ekonomikliktir. Denetim ise, kaynak geliştirme ve kullanımda kurumun Performansının ölçülmesidir.

Bir kurumun kaynakları mali, beşeri, fiziki ve teknolojik kaynaklar olmak üzere dört ayrı kaynaktan oluşmaktadır. Beşeri kaynaklar, kurumun sahip olduğu iş gücü, yani insan kaynağıdır. Mali kaynaklar, parasal-finansal kaynaklardır. Fiziki kaynaklar, kurumun sahip olduğu yapılar, araç ve gereçler gibi yapı ve ekipmanlardan oluşmaktadır. Teknolojik kaynaklar ise kurumda kullanılan teknolojilerdir. Dolayısıyla kaynak yönetimi, mali, beşeri, fiziki ve teknolojik kaynakların sevk ve idaresini kapsamaktadır.

Kamu kurumlarında kaynakların etkin kullanılmadığı genel kabul görmüş bir görüştür. Kamu yönetiminde görülen bu problemin temelinde yatan problemler başlıca üç kategoride değerlendirilmektedir. Bunlar, “Mülkiyet Hakları Teorisi”, “X Etkinlik-X Etkinsizlik Teorisi” ve “Kamu Tercihi Teorisi”dir.232

“Mülkiyet Hakları Teorisi”ne göre; bir kurumu yöneten o kurumun gerçek sahibi ise, kurumu daha etkin ve başarılı olarak yönetir. Çünkü, başarısızlık durumunda ya da başarı durumunda doğrudan kendisi etkilenmektedir. Kurum kendisinin olduğu için daha hassas davranmaktadır. Bu teori, “Sahip-Vekil Teorisi” olarak da adlandırılmaktadır. Çünkü, kurumun gerçek sahibi kurumu bizzat kendisi yönetmeyip, vekil de atayabilir. Bu vekile başarısı durumunda yüksek ödüller, teşvikler verilirse, kendi kurumu gibi yönetebilir.

232 Bu teoriler için bkz: SARAN, Ulvi, Dr., Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma, Atlas Yayıncılık, Ankara 2004, sf: 74-76; AKTAN, C. Çoşkun, Prof. Dr., Değişim Çağında Devlet, Çizgi Kitabevi, Konya 2003, sf: 70-74

Page 127: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

127

Belediyelerde “sahipsizlik” yaşanmaktadır. A. Şerif İZGÖREN’in şu tespiti bu konuyu çarpıcı biçimde açıklamaktadır:

“Eğer birileri kendi parasını kendisi için harcarsa iki şeye bakar, parasına ve kalitesine. Eğer birileri kendi parasını başkası için harcarsa parasına bakar, kalitesine hiç bakmaz. Eğer birileri başkasının parasını kendisi için harcarsa, sadece kalitesiyle ilgilenir, hiç

fiyatına bakmaz. Ama eğer birileri başkasının parasını başkası için harcasa, ne fiyatına bakar, ne

kalitesine.” (18) Belediyelerde kaynakların etkin kullanımı yönünde olumsuz bir unsur olan mülkiyet

probleminin çözümü insanlarımızın değer yargılarında yatmaktadır. Belediyeler, şehrin ve şehir halkının müşterek ve medeni ihtiyaçlarını karşılamakla görevli kurumlar oldukları için, belediye yönetimi de bu hizmeti ifa etmeleri için şehir halkının seçtiği kişilerdir. Kültürümüzde halkın yönetimine geçmek, emaneti yüklenmektir. Emanet edilenin görevi, emaneti en iyi şekilde muhafaza etmektir. Kültürümüzde belediye başkanına “Şehremini”, belediye teşkilatına ise “Şehremaneti” denmesinin temelinde yatan anlayış budur.

Belediye yönetimleri, kendilerine emanet edilen şehri en güzel şekilde yönetmek ve geliştirmek, yine kendilerine emanet edilen ortak ihtiyaçları optimum düzeyde karşılamakla yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini en iyi şekilde yerine getirebilmek için faaliyetlerinde etkinlik, verimlilik ve kalite unsurlarına azami dikkat göstermek zorundadırlar.

Belediyelerimizde bu kültürün oluşturulması durumunda “Mülkiyet Hakları” problemi önemli oranda giderilmiş olacaktır.

Kamuda verimsizliğin açıklamasında kullanılan ikinci teori olan “X Etkinlik-X Etkinsizlik Teorisi” teorisine göre, rekabetin olmadığı piyasalarda verimsizlik söz konusu olmaktadır. Belediyeler de kamu kurumları oldukları içi rekabetin olmadığı bir ortamda çalışmaktadırlar. Bu da verimsizliğe sebep olmaktadır.

Belediyelerde rekabetin olmayışından kaynaklanan verimsizliği çözmenin yolu, belediye yönetimlerinde şeffaflığın ve kıyaslamanın sağlanmasıdır. Kıyaslama, diğer belediyelerle karşılaştırma biçiminde yapılmalıdır.

j-Özelleştirme: Kaynak Yönetimi alanında belediyelerde üzerinde durulması gereken konulardan birisi de

özelleştirme çalışmalarıdır. Özelleştirme, serbest piyasa güçlerinin ekonomide egemen duruma gelmesi, kamu kuruluşlarının ekonomideki etkinliğinin azaltılması şeklinde tanımlanmaktadır.

Belediyeler, özelleştirmeye ağırlık vermesi gereken kurumların başında gelirken, bu geçiş sürecinde en hassas olması gereken kurumların da başında gelmektedirler. Gördükleri hizmetin mahalli mahiyetteki müşterek hizmetler olması ve bu kurumların halka daha yakın kurumlar olması ve halkın ihtiyaçlarını daha seri tespit ederek çözüm getirmek zorunda olmaları nedeniyle, özelleştirilecek hizmetleri çok iyi belirlemek zorundadırlar. Hizmeti aksatmadan kaliteli ve ucuza sunabilecek, hizmet ulaştırmada sınıflar arası ayrıcalıklara yer vermeyecek, istihdam ve verimliliği düşürmeyecek, politik kaygı gütmeyecek metod ve firmalar aracılığıyla özelleştirmeye gidilmesi prensip olmalıdır.

k-Öğrenen Örgüt Yönetimi:

Öğrenen organizasyon anlayışı; yarının yönetiminde, değişimin yönetiminde eğitimli insana daima kendini geliştirme potansiyeline sahip organizasyonlar inşaa etme yolunda ipuçları veren, insanın organizasyonla beraber nasıl öğrenebileceğini ve de öğrenilmesi gerekenin nasıl öğrenileceğini gösteren bir yönetim çekirdeğidir.

Öğrenen organizasyon bir yönetim modeli değil, bir yönetim anlayışı yada yönetim felsefesidir.

Page 128: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

128

Öğrenen organizasyon terimi, eğitimli insanların oluşturduğu organizasyonu ve organizasyonun kendi gelişimini sağlayacak düzeye nasıl ulaşılabileceğini sorgulayan bir terimdir. Öğrenen organizasyon anlayışı, yarının yönetiminde, değişim yönetiminde, eğitimli insana daima; kendini geliştirme potansiyeline sahip organizasyonlar inşaa etme yolunda ipuçları veren, insanın organizasyonla beraber nasıl öğrenebileceğini ve öğrenilmesi gerekenin nasıl öğrenileceğini gösteren bir yönetim çekirdeğidir.

Öğrenen organizasyonlar bir yandan süreçlerini sürekli iyileştirmenin yollarını ararken, diğer yandan en doğru iş alanında faaliyet gösterip göstermediklerini sorgulayan işletmelerdir.

Öğrenen Organizasyonun Özellikleri 1. Öğrenme, insanları yaptığı herşeyi içerisine eklemiştir. 2. Öğretmek için öğrenme desteklenir ve çoğunlukla ödüllendirilir. 3. Kurumumuz ekip çalışmasını, yaratıcılığı güçlendirmeyi ve kaliteyi destekler. 4. Çalışanların kendi ihtiyaçları için doğru yolu seçeceklerine güvenilir. 5. Farklı departmanlardaki, farklı statülerdeki kişiler birlikte öğrenirler. 6. Öğrenmeyi geliştirmek için usta-çırak ilişkilerine önem verilir. 7. Öğrenme; toplantıların çalışma gruplarının ve iş süreçlerinin içinde yer alır. 8. Konumu ne olursa olsun her birey eşit öğrenme olanağına sahiptir. 9. Hatalar öğrenme olanakları olarak değerlendirilir. 10.Departmanlar arası eğitim başlatılır ve daha geniş ve çeşitli iş becerileri edinen

çalışanlar ödüllendirilir.233 Belediyeler, kente en iyi hizmeti sunabilmek için öğrenen organizasyon ilkeleri ile

hareket etmelidir. Günümüzde bilgi en önemli sermaye ve yetişmiş personel de en önemli kaynaktır. Hızlı değişim ve gelişmelerin yaşandığı günümüzde belediyeler bilgiye ulaşma, bilgiyi paylaşma ve bilgiyi eyleme dönüştürme becerisini gösterebildikleri oranda başarıyı yakalayacaklardır.

EK BÖLÜM YEREL KALKINMA İÇİN SOSYAL VE BEŞERİ SERMAYENİN ÖNEMİ

1-Kentin Sosyal Sermayesinin Geliştirilmesi Sosyal sermaye; “insanların ortak amaçları için, bireyler, gruplar ya da organizasyonlar

halinde bir arada çalışma yeteneğidir” şeklinde ele alınmaktadır.234 Bir başka tanıma göre ise, ”toplumu oluşturan fertler, sivil toplum örgütleri ve kamu kurumları arasındaki koordinasyon faaliyetlerini kolaylaştırarak toplumun üretkenliğini arttıran, güven, norm ve iletişim ağı özellikleri“dir.235

Sosyal sermaye, toplumu bir arada tutan değerler, toplumun politik ve sosyo-ekonomik alanda gelişmesini etkileyen örfler, adetler, gelenekler, görenekler, insan ilişkileri, iş bağları, ve kanunlar bütünüdür. Sosyal sermaye toplumun ortak değerlerini, kurallarını, normlarını, güven ve sivil sorumluluk duygusunu içinde barındıran, bir toplumu salt bir 'kitleden' bir 'değer' haline getiren, toplumun işlevselliğini sağlayan nedendir. Sosyal sermaye toplumun dokusunu bir arada tutan, adeta tutkal işlevi gören bir bağdır. Toplumdaki birlik ve beraberliği 233 GÜRSÖZLÜ, Sühelya, Öğrenen Organizasyonun Tanımı Ve Önemi, http://www.sitetky.com

234 HERAL, İsmail, Sosyal Sermaye, http://www.eastweststudies.org/tr 235 KARAGÜL, Mehmet, Sosyal Sermaye Üzerine Bir İnceleme,

http://www.iibf.ibu.edu.tr/dergibahar2005/makale2.pdf

Page 129: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

129

hissettiren, bu özellikleri koruyan, ortak akılla ortak amaçlar belirleyen ve bu doğrultuda sürdürülebilir bir gelişim sağlayan güçtür.236 Sosyal sermayenin üç çeşit boyutu vardır: Yapısal, İlişkisel ve Bilişsel. Bu boyutları sosyal sermayenin önemli kaynakları olarak değerlendirmek mümkündür. *Yapısal Boyut: İnsanlar veya birimler arasındaki ilişki yapılarını ifade eder. Ağ yapıları, bağların niteliği, ilişki kalıpları bu boyutun inceleme alanı içindedir. *İlişkisel Boyut: Etkileşim yoluyla insanların birbirleri arasında geliştirilmiş oldukları kişisel ilişkiler çeşitlerini anlatır. Güven, norm ve değerler bu boyut altında ele alınmaktadır. *Bilişsel Boyut: Sosyal bir ağda yer alan insanların ortak bir yaklaşım veya anlayış geliştirip geliştirmediklerini inceler. Ortak dil, paylaşılan bir vizyon, hikayeler, ortak kimlik bu boyutun önemli elemanlarıdır.237

Sosyal sermaye, toplumda ilişkilerin sağlıklı ve zengin yürümesinden oluşmaktadır. Bu ilişki yoğunluğu ve gücü de kişilerin ve kurumların ortak iş yapabilme kabiliyetlerini geliştirmektedir. Ortak çalışma kültürü ile birlikte de güçlerin birleştirilmesi ve daha büyük çalışmalara zemin hazırlanması söz konusu olmaktadır.

Sosyal sermaye her ne kadar genelde ekonomik açıdan ele alınıyorsa da aynı zamanda yaşamın tüm alanları için de geçerlidir. Ekonomik alanda önemlidir, çünkü günümüz dünyasında ekonomik imkânların bir araya getirilerek daha büyük ölçekte çalışma imkanı oluşturmaktadır. Özellikle ortaklık kültürü, sosyal sermayenin zenginliği ile doğrudan ilişkilidir. Karşılıklı güven ortamının olduğu yerlerde ortaklıkların yaşama şansı daha yüksek olmaktadır. Bir İngiliz atasözü der ki; “önemli olan neyi bildiğiniz değil, kimi tanıdığınızdır.”238 Çünkü iletişim ağının gücü bizim iş yapma potansiyelimizi oluşturmaktadır.

Sosyal sermaye kent yaşamı açısından da önem arz etmektedir. Çünkü bu gün gelinen noktada başarılı bir yönetimin ancak paydaşlar arası işbirliği ile mümkün olduğu kabul edilmektedir. Paydaşlar arası yani kamu, sivil toplum örgütleri ve bireyler arası işbirliği de yine bunlar arasında karşılıklı güven ve sağlıklı işbirliği, iletişim ile mümkündür.

Kırsal kesim sosyal anlamda birbiri ile daha fazla ilişki içerisindedir. Akrabalık ve komşuluk ilişkileri burada sosyal sermayeyi olumlu etkilemektedir. Ancak kent yaşamında komşuluk hızla yok olmakta, akrabalık ilişkileri ise adeta tamamen silinmiş durumdadır. Bu da insanlar arasında ilişkileri hızla yok etmektedir.

Kentte sosyal sermayenin zayıf oluşu birlikte iş yapma imkanlarını da daralttığından sorunlar da beraberinde çıkmaktadır.

Kent yaşamında daha fazla gündeme gelen adaletsizlikler, yolsuzluklar, çarpık gelir dağılımı, sosyal dayanışmanın zayıf oluşu gibi hususlar karşılıklı güvenin oluşmasını engellemektedir. Buna karşılık, sosyal sermaye aynı zamanda kişilerin iletişim ağlarının zenginliğini de kapsamaktadır. Bu açıdan bakıldığında ise sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamım zenginliği sebebi ile kentlerde en azından ilişki ağının genişliği açısından sosyal sermaye için daha fazla potansiyel söz konudur.

2-Beşeri Kalkınmanın Gerçekleştirilmesi

Beşeri Kalkınma tanımına girmeden önce, beşeri sermaye konusuna değinmekte yarar bulunmaktadır. Beşeri sermaye, ekonomik anlamda “işgücü tarafından içerilen bilgi ve beceriler toplamı olarak tanımlanabilir.239 Beşeri sermaye kavramı, iktisadi faaliyetlerle ilgili

236 NAVAİE, Nil Şişmanyazıcı, Kalkınma Yolunda Sosyal Sermaye ve Sosyal Sorumluluk”,

http://www.art4development.net/ 237 ÖZDEMİR, Aytül, Ayşe, Sanal Topluluklarda Sosyal Sermaye Olabilir mi?,

http://isguc.org/?avc=arc_view.php&ex=263&pg=m 238 FIELD, John, Sosyal Sermaye, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2006, s: 63 239 KİBRİTÇİOĞLU, Aykut, İktisadi Büyümenin Belirleyicileri ve Yeni Büyüme Modellerinde Beşeri

Sermayenin Yeri, http://129.3.20.41/eps/dev/papers/0505/0505009.pdf

Page 130: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

130

olarak bireylerde oluşan bilgi, beceri ve diğer niteliklerini kapsamaktadır. Bu tanım geniş anlamda ele alındığında ise insanın üretken olarak ortaya koyabileceği tüm nitelikleri içermektedir. Dolayısıyla bu nitelikleri kazanmaya yönelik olarak yapılan faaliyetler yatırım olarak değerlendirilmektedir. Eğitim, sağlık ve mesleki göç faaliyetlerini içine alan beşeri sermaye konusunda etkilerinin ölçülmesindeki kolaylık ve önemi sebebiyle daha ziyade eğitim yatırımları üzerinde durulmaktadır.

Beşeri sermaye yatırımlarının mikro etkileri birey, aile ve firmalar üzerinde görülür. Bu mikro etkiler belirli sahalarda yoğunlaşarak ülkenin makro-ekonomik alanlarına da tesir eder. Sözgelimi, eğitim yatırımları neticesinde kişisel gelirlerde meydana gelen artış, aile ve firma üzerinde etkilere sebep olabileceği gibi bunun yaygınlaşması gelir dağılımını, teknolojik gelişimi, emek piyasasını, tarım ve sanayi sektörlerini, verimliliği ve bölgesel kalkınma farklılıklarını değişik oranlarda etkiler. Bu etkiler dolaysız olabileceği gibi toplumsal, siyasi ve demografik faktörler vasıtasıyla dolaylı yollardan da gerçekleşebilir.240

Beşeri sermayenin geliştirilmesinin temel argümanı eğitimdir. Eğitim yoluyla bireylerin bilgi ve becerileri geliştirilir. Dolayısıyla eğitim harcamaları aslında sermaye yatırımlarıdır. Benzeri durum sağlık için de geçerlidir. Bilgi ve beceri sahibi ama sağlıksız bireylerin faydası da o oranda düşük olacaktır. Bu sebeple sağlık harcamaları da aslında serrmaye yatırımlarıdır.

Bir kentin fiziki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda gelişmesi, katılımcı yönetimin gerçekleşmesi ancak sağlıklı, bilgili ve becerileri yüksek düzeyde bireylerin etkin girişimleri ile mümkündür.

Beşeri kalkınma, insanların seçeneklerini artırma süreci olarak tanımlanmakta, uzun ve sağlıklı bir yaşamı, bilgi edinmeyi ve iyi bir yaşam standardı için gerekli koşulların sağlanmasını ifade etmektedir. Şüphesiz beşeri kalkınmanın sonsuz sayıda göstergesi vardır; ancak ölçmedeki zorluklar sınırlı sayıda gösterge ile çalışmayı zorunlu kılmaktadır. Politik, kültürel ve ekonomik özgürlüklerden başlayarak, insan hakları, bireylerin yaratıcı ve verimli olmalarını sağlayacak seçeneklerinin çeşitlendirilmesine kadar bir çok boyutu içine alan beşeri kalkınma sadece üç boyutu içermektedir. Sadece üç boyutun dikkate alınmasının altında, çok sayıda değişkenle çalışmanın dikkatleri başka yönlere kaydıracağı ve temel göstergelerin vurgulanamaması endişesi yatmaktadır.

Beşeri kalkınma indeksinin birinci boyutu olan uzun ve sağlıklı yaşam, ortalama yaşam beklentisi ile ölçülmektedir. Yaşam beklentisinin önemi, sağlık ve beslenme ile ilgili olarak iyi bir yaşamın en önemli ölçütü olmasından kaynaklanmaktadır. Bireylerin sağlık ve beslenme ile ilgili hizmetler konusunda iyi durumda olduğu ülkelerde ortalama yaşam süresi diğer ülkelere göre daha uzun olmaktadır.

Beşeri kalkınma indeksinin ikinci boyutu olan bilgi ve eğitim ise, bu boyutun en önemli ve kolay hesaplanabilir göstergeleri ile ölçülmektedir: Okur-yazarlık ve okullaşma oranı. Beşeri kalkınma indeksinin hesaplandığı ilk yıllarda okullaşma oranı yerine ortalama eğitim süresi dikkate alınmaktaydı.

İyi bir yaşam sürdürebilmek için gerekli kaynaklara sahip olabilmek, beşeri kalkınmanın üçüncü ve ölçmesi en zor olan boyutunu oluşturmaktadır. Bu boyutla ilgili gerektiği kadar güvenilir veriler olmadığından ortalama gelir düzeyleri dikkate alınmaktadır. Ülkeler arasındaki farklılıkları gidermek amacıyla da satınalma gücü paritesine göre hesaplanmış kişi başına düşen gerçek gayr-ı safi yurt içi hasıla rakamları kullanılmakta ve gelirin refah düzeyine olan marjinal katkısını dikkate alan hesaplamalara gidilmektedir. Şüphesiz bu rakamlar gelirin dağılımı konusunu içermemektedir ancak bu boyutun mümkün olan veriler ışığında en iyi ölçümünü bu rakamlar ifade etmektedir. Aynı şekilde diğer boyutları ifade eden rakamlar da aynı özelliği göstermektedir. Bu eksikliği gidermek üzere beşeri kalkınma

240 YUMUŞAK, İbrahim Güran, BİLEN, Mahmut, Gelir Dağılımı-Beşeri Sermaye İlişkisi ve Türkiye Üzerine Bir Değerlendirme, http://www.econturk.org/Turkiyeekonomisi/bilen00.pdf

Page 131: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

131

indeksinin alt indekslerinde bölgesel, kadın-erkek ve kent-kır farklılıklarını içeren tablolara da yer verilmektedir.241

Yukarıda, beşeri kalkınmanın tanımı olarak “insanların seçeneklerini artırma süreci olarak tanımlanmakta, uzun ve sağlıklı bir yaşamı, bilgi edinmeyi ve iyi bir yaşam standardı için gerekli koşulların sağlanmasını ifade etmektedir” ifadesine yer verilmiştir. Bu tanımlamayı yerel düzeyde ele aldığımızda, bu sefer bir kentin ve kent yönetiminin o kentte ikamet edenlere sunması gereken hizmetleri kapsadığını görürüz. Çünkü daha önce de ifade ettiğimiz Avrupa Kentsel Şartı’ndaki “ideal kent” tanımı şu şekilde idi: ““İdeal kent: kentli haklarını koruyarak; en iyi yaşam koşullarını sağlayarak; halkına iyi bir yaşam biçimi sunarak; değerini orada yaşayan, ziyaret eden, çalışan ve ticaret yapan, eğlence, kültür ve bilgiyi orada arayan ve eğitim görenlerden alarak; birçok sektör ve aktiviteyi (trafik, yaşam, çalışma, dinlence gereksinimleri) bir arada uyum içinde barındıran yaşam yeridir.”

Öyle ise bir kentte beşeri sermayenin geliştirilmesi ve beşeri kalkınmayı sağlamak, kent yönetiminin temel sorumlulukları arasında yer almaktadır. Kent yönetimleri bu sorumluluklarını hem kendi imkânları ve yasal sınırları çerçevesinde yerine getirmeli ve hem de başta merkezi idare olmak üzere kamu kurumları, sivil toplum örgütleri ve akademik camia ile işbirliğini geliştirerek bu kalkınmayı sağlamalıdır.

DEĞERLENDİRME Yerel yönetimler; yerel halkın seçimiyle iş başına gelen, yerel halkın ortak ihtiyaçlarını

karşılamakla görevli kamu kurumlarıdır. Kentler ise, yerel halkın üzerinde yaşadıkları mekanlardır. Dolayısıyla, yerel yönetimler, bir yandan kentlerin sağlıklı gelişimini temin ederken, yerel halkın yaşam alanına yönelik hizmetleri yerine getirmekte; diğer yandan da sosyal, kültürel alanlarda da ihtiyaçları giderici çalışmalar yaparak, yaşam standardını yükseltmeye çalışmaktadır.

Sosyal bir varlık olan insanın toplu yaşama ihtiyacı ne kadar gerekli ise; yaşamının anlam kazanabilmesi de fiziki, sosyal ve kültürel alanların yanı sıra ekonomik ve siyasi alanda da ihtiyaçlarının giderilmesini gerekli kılmaktadır.

Kalkınmayı sadece ekonomik iyileşme-gelişme olarak gören anlayışın yanlışlığı süreç içerisinde anlaşılmış, insanı merkeze alan kalkınma yaklaşımı tüm dünyada benimsenmeye başlanmıştır. Bu sevindirici gelişmenin paralelinde çevresel gelişimi de önemseyen, sürdürülebilirliği gerekli gören kalkınma yaklaşımının benimsenmesi ile daha sağlıklı kalkınma anlayışı oluşmuştur.

Kalkınma kavramının içerik yönünden yaşadığı bu dönüşüm sürecine paralel olarak, kalkınmanın mekansal düzleminde de dönüşümler yaşanmış ve merkezi kalkınma yerine, yerel kalkınma anlayışı benimsenmeye başlanmıştır.

Yerel aktörlerin etkinliğini artırarak, kalkınmayı lokal alanlara kadar indirgeyen bu yaklaşım; özellikle günümüzde kentler arası rekabetin gereği olarak da görülmektedir.

Yerel kalkınma, çalışmamızda belirtildiği üzere, ülkemiz için aslında yeni bir yaklaşım denemesi değildir. 1960’lı yıllarda toplum kalkınması olarak isimlendirilen ve yerel aktörlerin kalkınmada etkin olmasını savunan yaklaşımla örtüşen bir açılım getirmektedir.

Kalkınmayı sadece merkezi politikalarla yönlendirme gayretleri günümüzde ne kadar yetersiz ise, yerel kalkınmayı sadece belediyelerin görev alanı olarak görmek de o kadar yetersiz bir bakış açısıdır. Dolayısıyla, çalışmamızın belediyelere yönelik olması; yerel

241 YUMUŞAK, İbrahim Güran, TUNA, Yusuf, Kalkınmışlık Göstergesi Olarak Beşeri Kalkınma İndeksi ve Türkiye Üzerine Bir Değerlendirme, http://paribus.tr.googlepages.com/igy_tuna.doc

Page 132: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

132

kalkınmayı belediyelerin görev alanı olarak görmekten değil; belediyelerin de yerel kalkınmada etkin olması gereğinden kaynaklanmaktadır.

Görev ve yetki alanlarının genişliği, kullandıkları kaynakların ülke şartlarında önemli bir seviyede olması ve hepsinden de önemlisi, kamu yönetim mekanizmasının halka en yakın birimleri olması ve yönlendirici etkisi sebepleri ile belediyelerimizin yerel kalkınmada etkin olması kaçınılmaz bir realitedir.

Ülkemizde kimi kentlerde Valilik – Üniversite iş birliği ile yürütülen ve kentlin stratejik planlarını hazırlama yönündeki çalışmalar önemli olmakla birlikte, uygulama alanında gerekli girişimler istenilen seviyede gerçekleşmemektedir. Oysa, öncelikle kişilerin anlayışlarında dönüşüm yaşaması, kalkınma kavramının yerel aktörlerin yönetim yaklaşımlarında merkez alınması gerekmektedir.

Yerel aktörlerin kalkınma anlayışı çerçevesinde iş birliği yapması ve teorik çalışmalar gerekli olmakla birlikte uygulama ayağına önem vererek çalışmaların gerçekleştirilmesi durumunda, yerel kalkınma yaklaşımının faydası görülebilecektir. Bu çalışmalarda sürecin sağlıklı işletilmesi ve sonuç odaklı çalışılması esas alınmalıdır.

Pendik Yerel Kalkınma Platformu, iki yılı aşkın bir süredir faaliyet göstermekte, bu alanda pilot uygulama misyonunu yerine getirmeye gayret etmektedir. Kitabımız, Pendik Yerel Kalkınma Platformu çalışmalarında edindiğimiz tecrübelerin de yardımıyla, bu alanda bir model geliştirme çabasıdır. Bu çabanın, daha güzel çalışmalarla geliştirilmesi temennimizdir.

KAYNAKLAR ACAR, Ahmet, Prof. Dr., Stratejik Yönetim, 1. Sağlık Projesi Yönetim Eğitim programı

Notları, Kurs 1/11-1/20 AKAL, Zühal, Performans Kavramları ve Performans Yönetimi,

http://www.ydk.gov.tr/seminerler/performans_yonetimi/performans_yonetimi.htm AKAT, İter, BUDAK, Gönül, BUDAK, Gülay, İşletme Yönetimi, Fakülteler Kitabevi,

Barış Yayınları, İzmir 1999 AKDOĞAN, Yalçın, “Ulusal Soruna Yerel Çözüm:Sosyal Belediyecilik”, Eminönü

Bülteni, Şubat Sayısı, İstanbul 2002 AKDOĞAN, Yalçın, Dr., Sosyal belediyecilik, İstanbul Dergisi, Mart sayısı, İstanbul

1999 AKŞİN, Selçuk, Yerel Tarih Araştırmacıları için Kılavuz, www.bilkent.edu.tr AKTAN, C. Can, ÖZKIVRAK, Özlem, Sosyal Devlet Kavramı,

http://www.canaktan.org/politika/refah-devleti/kavram.htm AKTAN, C. Çoşkun, Prof. Dr., Değişim Çağında Devlet, Çizgi Kitabevi, Konya 2003, AKTAN, C. Çoşkun, Yeni Organizasyon ve Yönetim Anlayışı ve Değişim

Mühendisliği, http://www.canaktan.org/ AKTAN, C.Can, Prof. Dr, İyi Yönetişim Kavramı, www.canaktan.org AL, Hamza, Yrd. Doç. Dr., Bilgi Toplumu ve Kamu Yönetiminde Paradigma Değişimi,

bilim adamı Yayınları, Anara 2002

Page 133: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

133

ALTINTAŞ, F. Çınar, Strateji Geliştirme Süreci içerisinde Stratejik Başarı Unsurlarının Değerlendirilmesi, http://www.isguc.org

ARAPKİRLİOĞLU, Kumru, YENER, Zerrin, Avrupa Kentsel şartı, Ada-Kentliyim Dergisi, Haziran-Ağustos 1996

ARGUN, Tanju, Toplam Kalite Yönetimi, http://www.bilgiyonetimi.org/ ARSLAN, Ahmet, Kamu Harcamalarında Etkinlik, Verimlilik ve Denetim,

http://www.maliye.gov.tr/apk ASOSAI, Performans Denetim Rehberi, Sayıştay Başkanlığı, Ankara 2002 ATAMAN, Göksel, Doç. R., İşletme Yönetimi, Türkmen Kitabevi, İstanbul 2001 ATAY, Osman, ISO 9000, Toplam Kalite ve Ahilik, Standart Dergisi, Ekim 1998 Avrupa Kentsel şartı, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü, Ankara 1996 Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği, Avrupa Birliği Bölgesel politika: Yerli

kaynakların Ekonomik Gelişme İçin Harekete Geçirilmesi, http://www.deltur.cec.eu.int Avrupa Sosyal haklar Sözleşmesi, http://www.avrupakonseyi.org.tr/tur/antlasma Ayşegül MENGİ, Nesrin ALGAN, Küreselleşme ve Yerelleşme Çağında Bölgesel

Sürdürülebilir Gelişme”, Siyasal Kitabevi, Ankara 2003 AYTAÇ, Fethi, Açıklamalı İçtihatlı Belediye Kanunu, Seçkin Yayınevi, Ankara 1998 Aytül Güneşer DEMİRCİ, Bölgesel Kalkınma Ajansları,

www.kamuyonetimi.org/pdf/bolgekalkinma.pdf BALCI, Asım, Yrd. Doç. R., Kamu Yönetiminde Hesap Verebilirlik Anlayışı, “Kamu

Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar (Ed:BALCI, Asım, vd), Seçkin Yayıncılık, Ankara 2003 Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Belediyeler İmar, Altyapı, Konut Rehberi, Ankara 1995 BAYRAMOĞLU, Ali, Pendik Yerel Kalkınma Platformu, Pendik Belediyesi Yayınları,

İstanbul 2004 BİGİÇ, Veysel, Y.Doç. Dr., Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı, Kamu Yönetiminde Çağdaş

Yaklaşımlar, Ed: BALCI Asım vrd., Seçkin Yayıcılık, Anara, 2003 Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı Stockholm Deklarasyonu, Yeni Türkiye

Dergisi, s: 5, 1995 Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) 2002 Dünya İnsani Kalkınma Raporu,

özet bilgiler, www.undp.org.tr BİRSEL, Güven S. Ve diğerleri, Değişim-Dönüşüm Sürecinde Kimlik Arayışları ve

Kentsel Yenileşme Kavramı, Kentsel Dönüşüm Sempozyumu, Yıldız Teknik Üniversitesi Yayın Merkezi, İstanbul 2003

BOOKCHİN, M., “Kentsiz Kentleşme” BUMİN, Kürşat, Demokrasi Arayışında Kent, İz Yayıncılık, İstanbul 1998, sf:14 CAN, Halil, Organizasyon ve Yönetim, Siyasal Kitabevi, Ankara 1994 CERİTLİ, İsmail, Yargı yayınevi, Ankara 2003 ÇAKIM, Bülent, Toplum Kalkınmasında Başarıyı Sınırlandıran Sebepler, Ankara

Üniversitesi, Siyasi Bilgiler Fakültesi Dergisi, Haziran 1964 ÇETİN, Canan, Prof. Dr., AKIN, Besim, Prof. Dr., EROL, Vedat, Toplam Kalite

Yönetimi ve Kalite Güvence Sistemi, Beta Basım Yayın, İstanbul 2001 ÇEVİK, Hasan Hüseyin, Türkiye’de Kamu Yönetimi, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2004 ÇEVİKBAŞ Rafet, Dr. Yerel Yönetimler, işlevi ve Türkiye’deki Durumu, Türk İdare

Dergisi, Haziran 1995 Çiğdem ADEMHAN, Kalkınma, İnsani Gelişme, Globalleşme,

www.sosyalhizmetuzmani.org ÇOŞKUN; Selim, Kamu Yönetiminde Yönetişim Yaklaşımı, “Kamu Yönetiminde

Çağdaş Yaklaşımlar”, Ed: BALCI Asım vd., Seçkin Yayıcılık, Anara, 2003 ÇUKURÇAYIR, Akif, Çok Boyutlu Bir Kavram Olarak Yönetişim, Çağdaş Kamu

Yönetimi, c:1, Nobel Yayın Dağıtım, Anara 2003

Page 134: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

134

ÇUKURÇAYIR, Akif, Yrd. Doç. Dr., SİPAHİ; B. Esra, Yönetişim Yaklaşımı ve Kamu Yönetiminde Kalite, Sayıştay Dergisi, S: 50-51

ÇUKURÇAYIR, M. Akif, Siyasal Katılma ve Yerel Demokrasi, Yargı Yayınevi, Ankara 2000

DALAY, İsmail, ÇOŞKUN, Recai, ALTUNIŞIK, Remzi, Modern Yönetim Yaklaşımları, Beta Basım Yayım, İstanbul 2002

DENİSENKO, Lutmila, Habitat ve Yönetişim, Sivil Toplum İçin Kent, Yerel Siyaset ve Demokrasi Seminerleri, Demokrasi kitaplığı, WALD Yayınları, İstanbul 1998

DENİZ, Nevin, DoçDr., Global Eğitim, Türkmen Kitabevi, İstanbul 1999 Doç.Dr.Hüseyin ÇELİK, www.huseyincelik.net/koseyazilari DÖNMEZ, Mustafa, Belediyelerin Şirket Kurmaları ve Kurulmuş Şirketlere Ortak

Olmaları, Beklenen Mahalli İdareler Dergisi, Haziran 1996 DPT Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü, Bölgesel Gelişme Stratejisi,

Hedef ve Operasyonel Programlar (Taslak) 2004-2006, Ankara 2003 DPT, 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Bölgesel Gelişme Özel İhtisas Komisyonu Raporu,

4. Bölüm: İl Gelişme Stratejileri Alt Komisyonu Raporu, Ankara 2000 DPT, Kamu Yatırımlarının Planlanmasında ve Uygulanmasında Etkinlik Özel İhtisas

Komisyonu Raporu, http://www.dpt.gov.tr DPT, Yerel Yönetimler özel İhtisas Komisyonu Raporu,

http://ekutup.dpt.gov.tr/yerelyon/ DTP, Şehirleşme-Yerleşme Özel İhtisas Komisyonu Raporu http://www.dpt.gov.tr Dr. Cengiz AKTAR, Yerel Yönetimler Uluslar arası Proje Finansman Kaynakları,

Pendik Belediyesi Kültür Yayınları DURSUN, Davut /Editör), Belediye Yönetimi ve Belediyecilik, Ak parti İstanbul il

Başkanlığı, İstanbul 2004 DURU, B., ALKAN, A., 20. Yüzyıl Kenti DÜNDAR, Özlem, Kentsel Dönüşüm Uygulamalarının Sonuçları zerine Kavramsal Bir

Tartışma, Kentsel Dönüşüm Sempozyumu, Yıldız Teknik Üniversitesi Yayın Merkezi, İstanbul 2003

EFİL, İsmail, Prof. Dr., Toplam Kalite Yönetimi ve Toplam kaliteye Ulaşmada Önemli Bir Araç, İSO 9000 Kalite Güvencesi Sistemi, VİPAŞ AŞ. Bursa, 1998

EKİNCİ; Abdullah , Kurumlar Niçin ISO 9000 Belgesi Alma İhtiyacı Hisseder? Bülten, Kuveyt Türk Yayınları

EREN, Erol, Prof. Dr., Yönetim ve Organizasyon, Beta Basım Yayın, İstanbul 2001 ERSES, Selma Mine, Mahalle Kimliği, İstanbul Dergisi, Ocak 2002 ERTEN, Metin, Nasıl Bir Yerel Yönetim, Anahtar Kitaplar yayınevi, İstanbul 1999 ERYILMAZ, Bilal, Prof. Dr., Bürokrasi ve Siyaset, Alfa Basım yayım, İstanbul 2002 ERYILMAZ, Bilal, Prof. Dr., Bürokrasi, İzmir 2003 ERYILMAZ, Bilal, Prof. Dr., Kamu Yönetimi, İstanbul 2002 FIELD, John, Sosyal Sermaye, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2006 FINDIKÇI, İlhami, İnsan Kaynakları Yönetimi, Alfa Basım Yayım, İstanbul 1999 GAME, Chris, Küçük Güzel Olabilir Ama Büyüğün de Avantajları Var: Britanya’da

ekonomik kalkınmada Yerel Yönetimlerin Rolü, Yerel kalkınmada Belediyelerin Rolü, Uluslar arası Sempozyum, Pendik Belediyesi yayınları, İstanbul 2004

GERAY, Cevat, Prof. Dr., Kırsal Türkiye’de Toplum Kalkınması ve Kooperatifçilik, Tuna Yayıncılık, Ankara 1981

GERAY, Cevat, Şehirsel Toplum Kalkınması, Ankara Üniversitesi, Siyasi Bilgiler Fakültesi Dergisi, Haziran 1966

GÖRMEZ, Kemal, Yerel Demokrasi ve Türkiye, Vadi Yayınları, Ankara 1997

Page 135: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

135

GÖYMEN, Korel, Yerel kalkınma Önderi ve Paydaşı Olarak Belediyeler, Yerel kalkınmada Belediyelerin Rolü Sempozyumu, Pendik Belediyesi Yayınları, İstanbul 2004, sf:

GÜL, Hüseyin, Ekonomik Kalkınmada Yerel Alternatifler, Kentsel Ekonomik Araştırmalar Sempozyumu, DPT Yayınları, Ankara 2004, c.1

GÜLER, Birgül Ayman, Yerel Yönetimler Liberal Açıklamalara Eleştirisel Yaklaşım, TODAİE Yayınları, Ankara 1998

GÜNEŞ, İsmail, Belediyelerin Eğitim Hizmetleri Yürütmesinde Karşılaşılan Sorunlar; http://idari.cu.edu.tr/igunes/yerel/egitim7.htm

GÜRSÖZLÜ, Sühelya, Öğrenen Organizasyonun Tanımı Ve Önemi, http://www.sitetky.com

GÜVEN,Sami, Prof. Dr., Sosyal Sorunlar ve Sosyal politikalar, Ezgi Kitabevi Yayınları, Bursa 1998

GÜVENÇ, Bozkurt, Türk Kimliği, Remzi Kitabevi, İstanbul 1996 H. Tarık ŞENGÜL, Kentsel Çelişki ve Siyaset, Demokrasi Kitaplığı, Dünya Yerel

Yönetimler ve Demokrasi Akademisi Yayınları, İstanbul 2001 Habitat II Türkiye Ulusal Raporu ve Eylem Planı HALİS, Muhsin, Doç. Dr., TEKİNTUŞ, Mehmet, Yrd. Doç. Dr., Kamuda Performans

Yönetimi, “Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar (Ed:BALCI, Asım, vd), Seçkin Yayıncılık, Ankara 2003

HAMMER, Mıchael, STANTON, A. Stevan, Değişim Mühendisliği Devrimi, Sabah Yayınları, İstanbul 1995

HERAL, İsmail, Sosyal Sermaye, http://www.eastweststudies.org/tr http://mhukuk.kolayweb.com/yaziyett.htm http://www.abyerelnet.org/ab/iyiyonetisim/ http://www.ankara-bel.gov.tr/birimalt.asp?birimkategori=019 http://www.biltek.tubitak.gov.tr/dergi/01/kasim/kentler.pdf http://www.deltur.cec.eu.int/abbolgesel.rtf http://www.geocites.com/kemalgokcan/m1.html http://www.ismek.org/kurum.asp http://www.izmirbarosu.org.tr/yayinlar/sart_cevre_avrupa_kentsel.htm http://www.ktto.net/turkce http://www.la21turkey.net/modules.php?name=Content&pa=showpage&pid=1 http://www.tdk.gov.tr/tdksozluk http://www.undp.org.tr/docs/hdr2002_democraticwave.doc İbn HALDUN, Mukaddime, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1991, c.2 İNAN, Mahmut, Yerel yönetimler ve Demokrasi, Yerel Yönetim ve Denetim Dergisi,

Ağustos 1999 İrfan ERDOĞAN, Ulusal Kalkınma ve Eğitim İlişkisi, www.liberal-dt.org.tr İTO, İşyerlerinin Kamu Kuruluşlarının uygulamalarından Kaynaklanan Sorunları

Araştırması, İTO Yayınları, İstanbul 2003 KALAYCIOĞLU, Ersin, İstanbul’da İyi Yönetişim: Bir Model Tasarımı, Belediyelerin

Yerel Kalkınmada rolü, Pendik Belediyesi yayınları, İstanbul 2004 KALAYCIOĞLU, Ersin, Sürdürülebilir Gelişme ve Siyasal İyi Yönetişim: Türkiye’nin

Son On Yılı, http://www.iula-emme.org/wssd Kamu Kuruluşları İçin Stratejik Planlama Kılavuzu, Mayıs 2003, http://www.dpt.gov.tr KAR, Muhsin-AĞIR Hüseyin, Türkiye’de Beşeri Sermaye ve Ekonomik Büyüme,

http://www.bilgiyonetimi.org/cm KARAGÜL, Mehmet, Sosyal Sermaye Üzerine Bir İnceleme,

http://www.iibf.ibu.edu.tr/dergibahar2005/makale2.pdf

Page 136: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

136

KARAKURT, Elif, Dünya Kenti Kavramına Alternatif Bir Bakış, Kentsel Ekonomik Araştırmalar Sempozyumu, DPY Yayınları, Ankara 2004, c:1

KAYA, Erol, Yerel Yönetimler Reformu ve Belediyelerde Yeniden yapılanma, İlke Yayıncılık, İstanbul 2003

KELEŞ, Ruşen, Prof. Dr., Hizmette Halka Yakınlık İlkesi ve Yerel Yönetimler, Çağdaş Yerel Yönetimler, c:4, s:1

KESER, Kemal, Katma Değer Artırıcı Mekanizmalar, Global Yayıncılık, İstanbul 1997 KIRÇIL, Olgun, İnsan Kaynakları Yönetiminde Temel Problemler, 1. Verimlilik

Kongresi-Bildiriler, MPM Yayınları, Ankara 1991 KİBRİTÇİOĞLU, Aykut, İktisadi Büyümenin Belirleyicileri ve Yeni Büyüme

Modellerinde Beşeri Sermayenin Yeri, http://129.3.20.41/eps/dev/papers/0505/0505009.pdf KOÇDEMİR, Kadir, Hizmette Vatandaşa Yakınlık İlkesi ve Sosyal Hizmetler, Türk

İdare Dergisi, Mart 2002 KONGAR, Emre, Ekonomik Büyüme ve Kültürel Kalkınma,

http://www.kongar.org/makaleler/mak_mi.php KOTLER Philip ve diğerleri; Ulusların Pazarlanması, Türkiye İş Bankası Kültür

Yayınları, İstanbul 2000 KUZEY, Pelin, Şeffaflık ve İyi Yönetişim, “İyi Yönetişimin Temel Unsurları”, Maliye

Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı yayınları, MALİK, Eyüp, Çağdaş Kentler ve Çevre, 2010 Yılının İstanbul’una Doğru Kent

Zirvesi, İ.B.B. Yayınları, 1998 MARŞAP, Akın, Yrd. Do. Dr., Stratejik Planlamada Değişim Mühendisliği ve Yönetsel

Geleceğin Sırları, YA/EM Bildiriler Kitabı MOORE, Terry, Geleneksel Değerler ve Tabi. Çevre, Habitat Kent Zirvesi, İ.B.B.

Yayınları MPM, Kadro Planlama, MPM Yayınları, Ankara Murat Ali DULUPÇU, Yrd. Doç. Dr. Sürdürülebilir Kalkınma Politikasına Yönelik

Gelişmeler NADAROĞLU, Halil, Mahalli İdareler, Beta Basım yayım Dağıtım, İstanbul 2001, NAO (İngiltere Sayıştayı), ARAL, C. Suat (Çeviren), Performans Ölçümü, Sayıştay

Başkanlığı yayınları, Ankara 2001, http://www.sayistay.gov.tr , NAVAİE, Nil Şişmanyazıcı, Kalkınma Yolunda Sosyal Sermaye ve Sosyal

Sorumluluk”, http://www.art4development.net/ NETAŞ, Toplam Kalite Yönetimi, Basılmamış eğitim notları NOHUTÇU, Ahmet, Yrd. Doç. Dr., Sürdürülebilir Kamu Yönetimi Kalitesi İçin Toplam

Kalite Yönetimi, Performans Yönetimi Sorun Alanları, Uygulamalar ve Türk Kamu Yönetimine Uyarlaması, “Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar” Ed: BALCI Asım vd., Seçkin Yayıncılık, Ankara 2003

NOHUTÇU, Ahmet, Yrd. Doç. Dr., Tekno-Ekonomik Paradigma Dönüşümünden Yeni Demokratik Yönetim Mekanizmalarına: Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Devlet ve Kamu Yönetimine Etkileri, http://www.mugla.edu.tr

NOHUTÇU,Ahmet, Y.Doç. Dr., BALCI, Ahmet, Y. Doç. Dr., Kamu Yönetiminin Yeni Perspektif ve Dinamizmi: Kamunun Yönetilmesinden Kamunun Yönetmesi Anlayışına Doğru, Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar (Edisyon), Seçkin Yayıncılık, Ankara 2003

Nüfus ve Vatandaşlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Kalite Yönetim Sistemi, http://www.nvi.gov.tr

OKTAY, D., Geleceğin kenti, ÖNER, Şerif, dr., Yerel Demokrasi ve Katılım Açısından Türk Belediye Mevzuatı,

Beklenen Mahalli İdareler Dergisi, Ekim 2000

Page 137: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

137

ÖNER, Şerif, Yrd. Doç. Dr., Demokratik ve Katılımcı Yerel Yönetimlerin Kurumsallaştırılması, Türkiye’de Yerel Yönetimler, Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 2002

ÖZASLAN, Metin, Küresel-Yerel Etkileşimin Yeni Örgütlenme Biçimleri: Ağ Şebeke Tarzı Firma ve İdari-Kurumsal Örgütlenmeler, Kentsel Ekonomik Araştırmalar Sempozyumu, DPY Yayınları, Ankara 2004, c:2

ÖZAY, Hüma, http://www.ahenk.org/istanbul_konseyi/?Yaz=61&s=3 ÖZDEMİR, Aytül, Ayşe, Sanal Topluluklarda Sosyal Sermaye Olabilir mi?,

http://isguc.org/?avc=arc_view.php&ex=263&pg=m ÖZDENÖREN, R., Kent ilişkileri ÖZGÜVEN, Ali, Prof. Dr., İktisadi Büyüme İktisadi Kalkınma Sosyal Kalkınma

Planlama ve Japon Kalkınması, Filiz Kitabevi, İstanbul 1988 ÖZKAN, Yelda, Değişim Mühendislği, http://www.isguc.org PALMER, Margaret, J., Performans Değerlendirmeleri, Rota Yayınları, İstanbul 1993 PAYASLIOĞLU, Arif, Merkezi İdarenin Taşra Teşkilatı Üzerinde Bir İnceleme,

Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1966 PEKTAŞ, Kadir, Büyük Kent Belediyelerinin Eğitim ve Kültür Hizmetlerinde Siyasi

parti ideolojilerinin Yansıması, http://basarm.com.tr/yayin/malihukuk/tez/birincibolum2.htm SABUNCUOĞLU; Zeyyat, İnsan Kaynakları Yönetimi, Ezgi Kitabevi, Bursa 2000 SALT, Ahmet, Performans Yönetimi ve Ücretlendirme Sistemleri,

http://www.ytukvk.org.tr SAMSUN, Nihal, Hesap Verebilirlik ve İyi Yönetişim, “İyi Yönetişimin Temel

Unsurları”, Maliye Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı yayınları, SARAN, Ulvi, Dr., Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma, Atlas Yayıncılık, Ankara

2004 SARI, Aydın, Kent ve Bölgesel Gelişimde Ulaşımın Etkileri, Kentsel Ekonomik

Araştırmalar Sempozyumu, DPY Yayınları, Ankara 2004, c:2 SAYGILIOĞLU Nevzat, ARI Selçuk, Etkin Devlet, Sabancı üniversitesi, İstanbul 2003, SEÇER, Şebnem, Planlı Dönemde Sosyal Güvenlik Alanındaki Gelişmeler,

http://www.sbe.deu.edu.tr/Yayinlar/dergi/dergi03/planli.htm Serap KAYASU, ve diğerleri, Yerel Bölgesel Ekonomik Kalkınma ve Rekabet Gücünün

Artırılması: Bölgesel Kalkınma Ajansları, İTO, İstanbul 2003 SEYMEN, Oya Aytemiz, İşletmelerde Yeniden Yapılanma, Beta Basım Yayım Dağıtım

AŞ.,İstanbul 2002 Sosyal Doku Projesi, Genar Araştırma, İ.B.B. Yayınlanmamış rapor, İstanbul 2001 Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ve Sosyal Hizmetler Uzmanları,

http://geocites.com/kemalgokcan/shush.html ŞAHİN, Yusuf, Çevreyi Çevrecilerden Kurtarmak, www.liberal-td.org.tr Şehirlerin Değişimi İnisiyatifi, Yerel Ekonomi Yönetimine Giriş, Dünya Bankası-

Bertelsmann Vakfı Bilgi Yönetimi Ürünü, http://www.ebms.it/SS/ ŞENLİER, Nihal, ERYILMAZ, Semiha Sultan, Kentler Arası Rekabette İstanbul’un

Yeri, Kentsel Ekonomik Araştırmalar Sempozyumu, DPY Yayınları, Ankara 2004, c:2 ŞENSES, Fikret, Doç. Dr., İkincilik Ödülü, Verimlilik Dergisi, MPM Yayınları, 1987/1 ŞİMŞEK, Muhittin; Kalite Yönetimi, Marmara üniversitesi yayınları, İstanbul 1998 T.Harb-İş Sendikası, Kopenhag Toplumsal Kalkınma Deklarasyonu ve Eylem Programı,

Ankara, 1995 TANKURT, Ş. Cemile (ed.), Yerel Kalkınma İçin Yeni Bir Model: Yerel Kalkınma

Enstitüleri, Arı Hareketi, İstanbul 2003

Page 138: Kent Yönetiminde Yeni Yaklaşım YEREL KALKINMA YÖNETİMİerolkaya.com/wp-content/uploads/kitaplar/yerel-kalkinma-yonetimi.pdf · çalışanları Toplam Kalite Yönetimi, ISO 9001

138

TANYAŞ, Mehmet, Doç. Dr., Stratejik Planlamada Verimlilik Ölçme ve Değerlendirmenin Önemi, Birinci Verimlilik Kongresi-Bildiriler, MPM Yayınları, Ankara 1991

Tarık Demirkan, “Tarih Boyunca Kuşatılan Özgürlük Adaları; Kentler”, Cogito, 3.Baskı, Sayı:8, 1996

TKV, Mesudiye ilçesi Gelişme Planı, Mesudiye Kurultayı Yürütme Kurulu Yayınları, Ankara 2000

TOKSÖZ, Fikret, Türkiye’de Belediye Katılımlı Yerel Kalkınma Girişimleri, Yerel kalkınmada belediyelerin Rolü, Uluslar arası Sempozyum, Pendik Belediyesi yayınları, İstanbul 2004

TOPAL, Kadir, Doç. Dr., Türkiye’de Yerel Yönetim Bankacılığı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2003

TOPRAK, Zerrin, Kent Yönetimi ve Politikası, İzmir 2001 TORTOP, Nuri, “Yerel Yönetimler ve Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler”, Çağdaş Yerel

Yönetimler, Cilt: 7, Sayı: 1 TORTOP, Nuri, Mahalli İdareler, Yargı Yayınları, Ankara 1999 TTSO, Trabzon Ekonomisinin Geliştirilmesi Mevcut Sorunlarının ve Çözüm

Önerilerinin Tespiti, Trabzon 2002 Ulusal Ön Kalkınma Planı (2004-2006) YPK 22.12.2003 tarih ve 2003/61 sayılı kararı

ile kabul edilmiştir. ULUSOY, Ahmet, Doç. Dr., AKDEMİR, Tekin, Mahalli İdareler Maliyesi, Seçkin

Yayıncılık, Ankara 2002 UZUN, turgay, Parlak Bekir, ÖZGÜR Hüseyin, AB’ye Giriş Sürecinde Yerel

Yönetimler ve Sorunları, Alfa Basım Yayım, İstanbul 2002 ÜSKÜL, Zeki, Prof. Dr. Subsidiarity İlkesi Üzerine Düşünce Alıştırması, Yeni Türkiye

Dergisi, Sayı:4, 1995 www.belgenet.com YALÇIN, A. Selçuk, Prof. Dr., Personel Yönetimi, Beta Basım Yayın, İstanbul 1999 YASA, İbrahim, Doç. Dr., Toplum Kalkınması ve Köylerimizde Yardımlaşma

Gelenekleri, Ankara Üniversitesi, Siyasi Bilgiler Fakültesi Dergisi, Mart 1962 Yerel Yönetimler AB Enformasyon Bürosu, Avrupa Birliğinde Bölge, Bölge Planlaması

ve Türkiye, www.abyerelnet.org YERELİ, B. Ahmet, TÜFEKÇİ; Ethem, Mansiyon, Verimlilik Dergisi, MPM Yayınları,

1987/1, sf: 163 YETER, Enis, “Yerel Yönetimlerin Ekonomik Teşebbüsleri”, Demokrasi Gündemi,

Sayı: 18 YILMAZ, Kutluhan, Kamu Kuruluşları İçin Stratejik Planlama Uygulaması, Sayıştay

Dergisi, s:50-51 YUMUŞAK, İbrahim Güran, TUNA, Yusuf, Kalkınmışlık Göstergesi Olarak Beşeri

Kalkınma İndeksi ve Türkiye Üzerine Bir Değerlendirme, http://paribus.tr.googlepages.com/igy_tuna.doc

Yüksek Planlama Kurulu, Ulusal Ön Kalkınma Planı (2004-2006) Ankara 2003 Zaman Gazetesi, 03.05.2002