KAMU TAŞINMAZLARI DENETİMİ · taşınmazının tanımlanmasında medeni kanun ve idare hukukuna,...
Transcript of KAMU TAŞINMAZLARI DENETİMİ · taşınmazının tanımlanmasında medeni kanun ve idare hukukuna,...
Seda VAROL YÜKSEKKAYA SAYIŞTAY BAŞDENETÇİSİ | 2018
KAMU
TAŞINMAZLARI
DENETİMİ TAŞINMAZ SEMİNERİ DERS NOTLARI
1
İçindekiler
KAMU TAŞINMAZLARININ DENETİMİ .............................................................................. 3
GİRİŞ ...................................................................................................................................... 3
TAŞINMAZA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR ................................................................ 3
TAŞINMAZLARIN DENETİM YASAL DAYANAĞI ........................................................ 7
TAŞINMAZ İŞLEMLERİNDE MEVZUATLAR ................................................................. 8
KAMU TAŞINMAZLARININ KAYDI .............................................................................. 11
Kamu İdarelerine Ait Taşınmazların Kaydına İlişkin Yönetmelik ................................... 11
Muhasebe Yönetmelikleri Uyarınca Yapılacak Kayıtlar .................................................. 16
KAMU TAŞINMAZLARININ EDİNİM, YÖNETİM VE ELDEN ÇIKARILMASI ......... 20
Kamu Kuruluşlarının Taşınmaz Mal Edinim Yöntemleri ................................................ 20
1- Satın Alma .................................................................................................................... 20
2- Trampa ......................................................................................................................... 21
3- Kamulaştırma ............................................................................................................... 23
4- Devletleştirme .............................................................................................................. 26
5- Arsa ve Kat Karşılığı İnşaat ......................................................................................... 26
6- Bedelsiz devir ............................................................................................................... 28
8- Bağış ............................................................................................................................. 29
9- İmar uygulamaları ........................................................................................................ 29
Kamu İdarelerinin Taşınmaz Edinim Yöntemlerinin Karşılaştırılması ............................ 33
Kamu Taşınmazlarının Yönetim Modelleri .......................................................................... 33
1- Tahsis ........................................................................................................................... 34
2
2- Kira ............................................................................................................................... 40
3- Ecrimisil ....................................................................................................................... 51
4- İrtifak ............................................................................................................................ 55
Kamu Taşınmazlarının Elden Çıkarılması............................................................................ 66
1- Satış .............................................................................................................................. 66
2- Devir ve Terk ............................................................................................................... 72
KAMU TAŞINMAZLARININ DENETİMİ ........................................................................ 80
Denetim Metodolojisi ....................................................................................................... 80
Denetim Bulgu Örnekleri ................................................................................................. 82
3
KAMU TAŞINMAZLARININ DENETİMİ
GİRİŞ
Taşınmazların denetimi, kamu idarelerin mülkiyetindeki ve yönetimindeki taşınmazları
kapsamaktadır.
Taşınmaz yönetimi; taşınmazın elde edilmesi, kullanımı ve elden çıkarılması ile ilgili
karar verme ve uygulama sürecinin bütünüdür. Taşınmaz yönetiminin 3 fonksiyonu vardır;
Envanter oluşturma ve muhasebeleştirme; taşınmazın fiziksel ve yasal özelliklerinin
belirlenmesi sonrasında kayıt altına alınması ve bu kayıtların muhasebeye yansıması,
Taşınmazların yönetim modelleri; edinimi, yönetimi/kullandırılması ve elden
çıkarılması usullerinin
Varlıkların etkin kullanılıp kullanılmadığının ölçülmesi
Kamu idarelerince taşınmaz yönetiminin ilk iki fonksiyonunun süreçleri, alt başlıklar
itibariyle ve ilgili mevzuat hükümlerine yer verilerek incelenmiştir.
Denetimde sıkça karşılaşılan konulara ağırlık verilerek oluşturulan bu çalışmada 2011-
2017 yılları arasında Hazine taşınmazlarının ve diğer kurumların denetimleri sonucu tespit
edilen bulgulara da yer verilmiştir.
TAŞINMAZA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR
Taşınmaz, bir yerden başka yere özünde değişiklik olmaksızın taşınması mümkün
olmayan şeylerdir. 4721 Sayılı Kanunun 704’üncü maddesine göre taşınmazlar aşağıdaki
biçimde sayılmıştır:
a) Arazi: Arazi, sınırları hukukî ve geometrik yöntemlerle belirlenmiş yeryüzü
parçası olarak tanımlamaktadır. Arazinin tapu siciline kaydı, özel kanun hükümlerine
tâbidir.
b) Kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler: Kat mülkiyetine konu olan
bağımsız bölümlerin taşınmaz olarak kaydı, özel kanun hükümlerine tabi olacağı 4721
sayılı Kanunda belirtilmiştir. Ana taşınmazın bağımsız mülkiyete konu olan bölümleri, kat
mülkiyeti kütüğünün ayrı sayfalarına kaydedilir.
4
c) Tapu kütüğünde ayrı bir sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar:
Bağımsız ve sürekli hakların tapu kütüğünde ayrı bir sayfaya taşınmaz olarak kaydedilmesi
için öncelikle bu hakkın bir irtifak hakkı olması, süresiz veya en az 30 yıl süreli kurulması,
tasarrufu kısıtlamayan veya izne tabi kılınmayan bağımsız irtifak hakkı olması
gerekmektedir.
Başka bir ifade ile bağımsızlıktan kasıt bu hakkın kişiye bağlı ancak devredilebilir
ve miras yolu ile intikal edebilir şekilde kurulmuş olmasıdır. Her durumda hak sahibinin
yazılı istemi aranmaktadır. Bağımsız ve sürekli haklar, üçüncü kişilere devredilebilir,
mirasçılara geçebilir ve üzerinde her türlü ayni ve kişisel hak kurulabilir. Bu haklar
uygulamada genellikle üst hakkı ve kaynak irtifakı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yukarıda sayılanların yanı sıra bir taşınmazın bütünleyici parçası duruma gelen
taşınır eşya ve doğal ürünler de taşınmazlara uygulanacak hükümlere tabidir.
Mülkiyet hakkı; bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde o şey
üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.
Maddi varlığı olan şeyler üzerinde tam egemenlik sağlayan bir hak olarak tanımlanabilir.
Mülkiyet hakkı ancak kamu yararı amacıyla kanunla ile sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkından sonra en güçlü ayni hak türü, sınırlı ayni haklardır. Sınırlı
denmesinin sebebi, mülkiyet hakkının tasarrufta bulunma yetkisini vermemesi yönüyle
kısıtlanmıştır. En geniş tanımlı hak, irtifak hakkıdır.
İrtifak hakkı; Bir taşınmaz üzerinde yararlanmaya ve kullanıma rıza göstermeyi
veya mülkiyete ilişkin bazı hakların kullanılmasından vazgeçmeyi kapsayan ve diğer bir
taşınmaz veya kişi lehine aynî hak olarak kurulan yükümlülüğü tanımlar. İrtifak hakkı
tescille kurulur. Alt türleri, İntifa hakkı, oturma hakkı, üst hakkı, kaynak hakkı ve diğer
irtifak hakları Türk Medeni kanunun 779 ve sonraki maddelerinde tanımlanmıştır. Kamu
taşınmazları üzerinde en çok kullanılan hak tesisi türü ise üst hakkıdır.
Üst hakkı; Bir taşınmaz maliki, üçüncü kişi lehine arazisinin altında veya üstünde
yapı yapmak veya mevcut bir yapıyı muhafaza etmek yetkisi veren bir irtifak hakkı
kurabilir. Aksi kararlaştırılmış olmadıkça bu hak, devredilebilir ve mirasçılara geçer.
5
Üst hakkı, bağımsız ve sürekli nitelikte ise üst hakkı sahibinin istemi üzerine tapu
kütüğüne taşınmaz olarak kaydedilebilir. En az otuz yıl için kurulan üst hakkı, sürekli
niteliktedir.
Üst hakkının içerik ve kapsamıyla ilgili olarak resmî senette yer alan, özellikle
yapının konumuna, şekline, niteliğine, boyutlarına, özgülenme amacına ve üzerinde yapı
bulunmayan alandan faydalanmaya ilişkin sözleşme kayıtları herkes için bağlayıcıdır. Üst
hakkı sona erince yapılar, arazi malikine kalır ve arazinin bütünleyici parçası olur. Taşınmaz
maliki, aksi kararlaştırılmadıkça, kendisine kalan yapılar için üst hakkı sahibine bir bedel
ödemez.
Kamu Taşınmazı
Kamu kurum ve kuruluşları, taşınmaz edinebilmekte, kamulaştırma
yapabilmektedir.
Taşınmaz mal, kamunun ortak kullanımına ve yararlanmasına bırakılmışsa yada
özel düzenleme ile kamu hizmetine özgülenmişse bu taşınmaz kamu malı (taşınmazı)
niteliği kazanmıştır. Literatürde hakim olan diğer bir görüş; kamu kuruluşlarının
mülkiyetinde, kullanımında veya yönetiminde olan ve kamu hukukuna tabi olan taşınmazlar
kamu malıdır.
Teori ve uygulamada kamu taşınmazı için farklı kavramlar kullanılmakta kavramsal
bir birlik sağlanamamaktadır. Örneğin; İdare Malı, Milli Emlak Malı, Hazine Malı,
Kamusal Mal, Devlet Malı, Devletin Hüküm ve Tasarrufu Altındaki Alanlar. Kamu
taşınmazının tanımlanmasında medeni kanun ve idare hukukuna, özel olarak da kamu
taşınmazları ile ilgili kanunlara atıfta bulunulmaktadır.
Bu kavramların hepsi kamu taşınmazı kavramını açıklamaktadır ancak temel
mevzuatlarımızda Hazine malı ve Kamu malı en çok kullanılan başlıklardır.
Hazine Malı; 5018 sayılı Kanunda Genel bütçeli idarelerin edindiği taşınmazlar
“Hazine malı” olarak ifade edilmiş, bu taşınmazlar tapuda maliye hazinesi adıyla tescil
edilip, sadece Maliye Bakanlığı - Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından yönetilen
malları ifade eder.
6
Kamu malları 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16.maddesine göre:
Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan
yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden:
A) Kamu hizmetinde kullanılan, bütçelerinden ayrılan ödenek veya yardımlarla
yapılan resmi bina ve tesisler, (Hükümet, belediye, karakol, okul binaları, köy odası,
hastane veya diğer sağlık tesisleri, kütüphane, kitaplık, namazgah, cami genel mezarlık,
çeşme, kuyular, yunak ile kapanmış olan yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar ve
bahçeler ve boşluklar ve benzeri hizmet malları) kayıt, belge veya özel kanunlarına göre
Hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il, belediye köy veya mahalli idare birlikleri
tüzelkişiliği, adlarına tespit olunur.
B) Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız
kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı
belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar
sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar
özel siciline yazılır.
Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz
mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil
etmezler.
Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.
C) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kayalar, tepeler, dağlar (bunlardan
çıkan kaynaklar) gibi, tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile deniz, göl, nehir gibi
genel sular tescil ve sınırlandırmaya tabi değildir, istisnalar saklıdır.
D) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu Kanunda hüküm
bulunmayan hallerde, özel kanunları hükümlerine tabidir.(orman, kıyı gibi)
Özetle kamu malı; hizmet malları, orta malları, sahipsiz yerler olarak üçe ayrılabilir
7
Kamu malı
Hizmet malı Kamu kurumunun özel malı
Orta malı
Sahipsiz yerler
Kamu taşınmazlarını kamu hizmetine tahsis edilmiş veya niteliği itibari ile kamunun
ortak yararlanmasına özgülenmesi gereken Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki (DHTA)
alanları ile kamu kurumlarının kamu hizmetine ayrılmadan gelir getirici amaçlı kullanılan özel
nitelikli taşınmazlarını da kapsayacak şeklinde ifade edebiliriz.
TAŞINMAZLARIN DENETİM YASAL DAYANAĞI
Kamu taşınmazlarının denetimi, Anayasanın 160ncı maddesi ve 6085 sayılı Kanun
gereğince Sayıştay’ın görev ve yetkisi dahilindedir.
Anayasanın 160 ıncı maddesindeki; “Sayıştay, merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki
kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye
Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme
bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla
görevlidir.” şeklindeki hükümle, merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile
sosyal güvenlik kurumlarının bütün mallarının denetleme yetki ve görevi Sayıştay’a verilmiştir.
Yine 2005 yılında 160 ıncı maddeye eklenen üçüncü fıkrayla, mahalli idarelerin taşınmazlarının
denetiminin Sayıştay tarafından yapılacağı hükme bağlanmıştır.
5018 sayılı Kanunun 68 inci maddesi, Sayıştay tarafından yapılacak harcama sonrası dış
denetimin, genel kabul görmüş uluslararası denetim standartları dikkate alınarak;
- Kamu idaresi hesapları ve bunlara ilişkin belgeler esas alınarak, malî tabloların
güvenilirliği ve doğruluğuna ilişkin malî denetimi ile kamu idarelerinin gelir, gider ve
mallarına ilişkin malî işlemlerinin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere uygun olup
olmadığının tespiti,
8
- Kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli olarak kullanılıp kullanılmadığının
belirlenmesi, faaliyet sonuçlarının ölçülmesi ve performans bakımından değerlendirilmesi,
suretiyle gerçekleştirilmesini öngörmektedir.
Kamu idarelerin ellerinde bulunan taşınmazların denetimi, 6085 sayılı Sayıştay
Kanununun 2, 5, 7, 34, 35 ve 36 ncı maddelerinde düzenlenmektedir.
Kamu idarelerinin taşınmazları, düzenlilik denetimi kapsamında
-“Mali Denetim” kapsamında, ilgili muhasebe yönetmelikleri çerçeve hesap planlarında
25- Maddi Duran Varlıklar hesap koduna ilişkin yılı işlemleri, muhasebe kayıtları ve dönem
sonu tabloları üzerinden,
-“Uygunluk Denetimi” kapsamında da taşınmaz mal hesap ve işlemlerin kanunlara ve
diğer hukuki düzenlemelere uygun olup olmadığına ilişkin denetlenmektedir.
Kamuya ait veya kamu gücü kullanılarak elde edilen gelirler, taşınır ve taşınmazlar ile
Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler, 6085 sayılı Kanun uygulamasında kamu kaynağı
sayılmaktadır. Kamu kaynaklarının korunması denetimin amaçlarından birisidir.
5018 sayılı Kanun 48nci madde gereğince, bu kaynaklarının elde edilmesi ve
kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka
uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden,
raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından
sorumludurlar.
TAŞINMAZ İŞLEMLERİNDE MEVZUATLAR
Kamu taşınmazları, kamu kaynağı olması sebebiyle, yönetimiyle ilgili işlemlerde temel
dayanak 5018 sayılı Kanundur. Bu kapsamda yürütülen işlemlerde ikincil düzenlemeler çok
fazla olmakla birlikte Yönetmelikler konusunda da 5018’e dayanan yönetmelikleri
inceleyeceğiz.
5018 sayılı Kanunun 44 üncü ve devam maddelerinde taşınır ve taşınmaz mallar
düzenlenmektedir. 5018 sayılı Kanun 44üncü madde gereğince;
9
“Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerince, taşınır ve taşınmaz edinilmesi,
yönetilmesi, trampası, elden çıkarılması, ecrimisilin tahsil ve takibinde izlenecek yöntem,
Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin yönetimi ve korunması, işgalli malların tahliyesi
gibi hususlar ilgili kanunlarında düzenlenir.”
Bu malların kaydı ile mal yönetim hesabının verilmesine ilişkin usul ve esaslar Kamu
İdarelerine Ait Taşınmazların Kaydına İlişkin Yönetmelikle belirlenmiştir.
Taşınmaz edinimi ise 45nci maddesinde şu şekilde düzenlenmektedir;
“Genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri, kamu hizmetlerinin zorunlu kıldığı
durumlarda gereken nicelikte ve nitelikte taşınır ve taşınmazları, yurt içinde veya yurt dışında,
bedellerini peşin veya taksitle ödeyerek veya finansal kiralama suretiyle edinebilirler. Kamu
idareleri, taşınmaz satın alma veya kamulaştırma işlemlerini yetki devri yoluyla bir başka
kamu idaresi eliyle yürütebilir. Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin edindiği
taşınmazlar Hazine adına, diğer kamu idarelerine ait taşınmazlar ise tüzel kişilikleri adına tapu
sicilinde tescil olunur. Hazine adına tescil edilen taşınmazlar Maliye Bakanlığı tarafından
yönetilir.”
5018 Sayılı Kanunun ile kamu idareleri; merkezi yönetim, sosyal güvenlik kurumları ve
mahalli bütçeli kamu idareleri olarak üçe ayrılmış, tamamına genel yönetim adı verilmiş.
Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri; genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, özel
bütçeli idareler ve düzenleyici ve denetleyici kurumlardan oluşur.
Taşınmaz edinen kamu kuruluşlarını bu çerçevede sınıflandıracak olursak;
Genel Bütçe (Maliye Hazinesi); Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin edindiği
taşınmazlar Hazine özel mülkiyetinde olup bu malların idaresi Maliye Bakanlığı (Milli Emlak
Genel Md’ne) verilmiştir.
Özel bütçeli idareler: Özel kanunla kurulan ve ayrı tüzel kişiliği olan bu kuruluşlar
taşınmaz edinme hakkına sahiptir. Vakıflar, KGM, Gençlik ve Spor, Orman, SHÇEK, Telsiz,
Hudutlar, Petrol, YÖK ve üniversiteler gibi.
Denetleyici ve Düzenleyici Kurumlar
Yerel yönetimler: belediye, il özel idareleri ve köy tüzel kişilikleri
10
Sosyal Güvenlik Kurumları
KİT’ler: TCDD, TEİAŞ, TEDAŞ, BOTAŞ, vb.
Yukarıda belirtilen kuruluşlara bağlı tüzel kişiliği olan döner sermayeler
Hazine taşınmazları ve DHTA alanların tasarrufu ve yönetimiyle ilgili olarak genel
düzenlemelerin istisnası niteliğinde, özel kanunlarla bu taşınmazlara ilişkin bazı yetkiler
aşağıda belirtilen kamu kurumlarına verilmiştir;
- Toplu Konut İdaresi Başkanlığı,(imar planı yapma yetkisi, konut üretimi için
arasa ve arazi geliştirme)
- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, (775 Sayılı Gecekondu Kanunu ve 3621 Sayılı
Kıyı Kanunu gereğince)
- Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı,
- Milli Savunma Bakanlığı,
- Kültür ve Turizm Bakanlığı, (Turizm alanlarındaki arazilerin satış, kiralama ve
irtifak hakkı tesisi)
- Tarım Reformu Genel Müdürlüğü (3083 Sayılı Sulama Alanlarında Tarım
Reformu Hakkında Kanun)
- Orman ve Su İşleri Bakanlığı, (Orman alanlarındaki taşınmazlar)
- Milli Eğitim, Sağlık ve Adalet Bakanlıkları(Taşınmazla ilgili yetki devri),
- Yerel Yönetimlerdir (5393 Sayılı Belediye Kanunu; Devletin hüküm ve tasarrufu
altındaki kıyılarda, doldurulan alanlar belediyenin tasarrufuna bırakılmakta 3194
Sayılı İmar Kanunu: Belediyelerin imar uygulamaları, taşınmazların terk edilmesi)
Kamu idarelerinin yapısındaki farklılıklar ve taşınmaza ilişkin mevzuatların dağınık
olması sebebiyle kamu taşınmazlarıyla ilgili işlem incelenirken birden çok mevzuat hükmünün
değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu anlamda konu başlığı altında ilgili temel kanun ve
yönetmelik maddelerine değinilecektir.
11
Kamu kurumunun yetki çerçevesi veya taşınmaz işleminin türü itibariyle özel bir
düzenleme olmadığı durumlarda denetimlerde karşımıza çıkabilecek genel kanunlar;
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 3194 sayılı İmar Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni
Kanunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 3902 sayılı Kadastro Kanunu, 2942 sayılı
Kamulaştırma Kanunu,
Özel kanunlar ise
4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, 3621 sayılı Kıyı Kanunu, 6831 sayılı
Orman Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu, 4342 sayılı
Mera Kanunu, 3666 sayılı Yap İşlet Devret Hakkında Kanun, 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu,
KAMU TAŞINMAZLARININ KAYDI
Kamu İdarelerine Ait Taşınmazların Kaydına İlişkin Yönetmelik
5018 sayılı Kanunu’nda Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri, Özel Bütçeli
İdareler, Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar, Sosyal Güvenlik Kurumları ve Mahalli
İdarelerin sahip oldukları veya kullandıkları taşınmazları ne şekilde kayıt altına alacakları, aynı
Kanun’un 44 üncü maddesine istinaden çıkartılan “Kamu İdarelerine Ait Taşınmazların
Kaydına İlişkin Yönetmelik” te düzenlenmektedir.
Yönetmeliğin amacı; genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri ile bu idarelere bağlı
ve Kanun kapsamında olan kurum ve kuruluşların mülkiyetinde, yönetiminde veya
kullanımında bulunan taşınmazların kaydına ve icmal cetvellerinin düzenlenmesine ilişkin
hususları belirlemektir.
Taşınmaz kayıt ve kontrol işlemleri, kamu idarelerine ait taşınmazların mevcutlarla
birlikte, içinde bulunulan yılda çeşitli yollarla edinilenlerin ve elden çıkarılanların miktar ve
değer olarak takip edilmesi amacıyla kayıt altına alınmasıdır. Süreç iki aşamalı öngörülmüştür;
taşınmaz giriş ve çıkış kayıtlarının tutulması ve bu kayıtların ilgili cetvellere kaydedilmesi
sonucunda taşınmaz mal icmal cetvellerinin oluşturulmasıdır.
Kayıt işlemiyle kastedilen, Yönetmelik eki form ve cetvelleri kullanılarak
gerçekleştirilen, muhasebeleştirme öncesi envanter işlemleridir.
12
Mülkiyetteki taşınmazlar, tapu kayıtlarında kamu kurumunun tüzel kişiliği adına tescilli
olup bu kurumların tasarrufu altındaki taşınmazlardır. Yönetiminde veya kullanımında bulunan
taşınmazlar ise, tapu kütüğünde üçüncü kişiler veya diğer kamu idareleri adına tescilli olmakla
birlikte irtifak hakkı tesisi, kiralama, kullanma izni verilmesi ve tahsis gibi yollarla yönetim
veya kullanım hakkı kamu idarelerine verilen taşınmazları ifade etmektedir.
Kamu idarelerinin mülkiyetlerinde, yönetimlerinde veya kullanımlarında bulunan
taşınmazlara yönelik olarak şu unsurlar Yönetmelik eki taşınmaz formlarına işlenmektedir:
- Taşınmazın mevkiine ilişkin bilgiler (il, ilçe, mahalle/köy)
- Taşınmazın cinsi, yüzölçümü, hisse oranı ve mevcut kullanım şekli
- TAKBİS Zemin No, Taşınmaz No, Ada ve Parsel bilgileri
- Edinme şekli ve tarihi
- Kayıtlardan çıkış nedeni ve tarihi
- Maliyet Bedeli / Rayiç Bedel / İz Bedeli / Emlak Vergisi Değeri
Taşınmaz icmal cetvellerinde ise söz konusu varlıkların türlerine göre sınıflandırılmış
şekilde toplam adet ve yüz ölçüm bilgileri ile değerleri yer alacaktır.
Kayıt işlemlerinin hangi başlıklar altında gerçekleştirileceği, Yönetmeliğin Ek 1’deki
Kayıt Planında düzenlenmiştir. Kayıt planında taşınmazlar türlerine göre (tapuda kayıtlı olanlar
/ tapuda kayıtlı olmayanlar / orta malları / genel hizmet alanları) bir ayrıma tabi tutulmuş değer
tespit kriterleri de buna göre belirlenmiştir.
Söz konusu kayıt işleminin hangi değer üzerinden gerçekleştirileceği Yönetmeliğin 5.
maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Buna göre;
(Ek 2)“Tapuda Kayıtlı Olan Taşınmazlar”;
* maliyet bedeli üzerinden,
* maliyet bedeli belirlenemeyenler ise rayiç değerleri üzerinden,
* maliyet ve rayiç bedeli belirlenemeyen taşınmazlar ise iz bedeli üzerinden
(Ek 3) “Tapuda Kayıtlı Olmayan Taşınmazlar”
13
* sadece ekonomik olarak değerlendirmeye konu olanlar ile kamusal ihtiyaçlarda
kullanılan taşınmazlar iz bedeli üzerinden
(Ek 4) “Orta Malları” * iz bedeli,
(Ek 5) “Genel Hizmet Alanları” *iz bedeli üzerinden kayıtlara alınır.
Mevzuatta yer verilen rayiç değer, maliyet değeri ve iz bedeli kavramlarının tanımı
önemlidir.
2007-2015 yılları arasında yürürlükte bulunan Genel Yönetim Muhasebe
Yönetmeliğinde; “rayiç değer”, varlık veya kaynakların değerleme günündeki normal alım
satım değeri olarak tanımlanmıştı. Yürürlükte bulunan muhasebe yönetmeliklerinde ise rayiç
değer ifadesi yerine gerçeğe uygun değer kavramı benimsenmiştir.
“İz bedeli” ise gerçek değeri tespit edilemeyen veya edilmesi uygun görülmeyen ancak,
hesaplarda izlenmesi gereken iktisadi kıymetlerin muhasebeleştirilmesinde kullanılan ve
muhasebe kayıtlarında yer verilen en düşük tutar olarak tanımlanmaktadır. Uygulamada ise iz
bedeli 0,01 TL olarak kabul edilmektedir.
“Maliyet bedeli”, bir taşınmazın imalatı için ödenen güncellenmiş hakediş tutarları
toplamı, kamulaştırma bedeli yada satın alma bedeli ile bu taşınmazın kullanılabilir hale
gelmesi için yapılan harcamalar veya verilen kıymetlerin toplamıdır.
Maddi duran varlıkların maliyet bedeli; alış bedeline, vergi, resim ve harçlar ile diğer
doğrudan giderlerin ilave edilmesi suretiyle bulunur. Ancak, katma değer vergisi mükellefi olan
kamu idarelerinin, edindikleri maddi duran varlıklar için ödedikleri katma değer vergisi
tutarları, maliyet bedeline dâhil edilmez. Varlığın elde edilmesi veya kullanılabilir duruma
getirilmesiyle doğrudan ilişkilendirilmeyen giderler, maliyet bedeline ilave edilmez.
Yönetmeliğin 5 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre maliyet bedeli veya rayiç değerleri
üzerinden muhasebe kayıtlarına alınması gereken taşınmazlar değer tespiti işlemleri için
idarelere Yönetmeliğin Geçici 1. maddesi ile 31.12.2017 tarihine kadar süre tanınmıştır.
14
Bu madde hükmüne göre kamu idarelerince;
Maliyet bedeli veya rayiç değer üzerinden kayıtlarına alınması gereken
taşınmazlar, bu değerler üzerinden kaydedilinceye kadar emlak vergi değerleri
üzerinden en geç 30/9/2014 tarihine kadar kayıtlara alınması,
Muhasebe birimleri tarafından, kayıtlı taşınmazlar ilgili hesaplardan 1/10/2014
tarihi itibarıyla çıkarılıp ve aynı tarihte fiili envanter bilgileri üzerinden
muhasebe kayıtlarının yapılması,
Yönetmeliğin 5 inci maddesine göre yapılması gereken işlemler ise 31/12/2017
tarihine kadar tamamlanması gerekmektedir.
Yönetmeliğin 5nci maddesi gereği Taşınmazların rayiç değeri; maliki kamu idaresince,
başka bir kamu idaresinin yönetiminde veya kullanımında(tahsis, kira, irtifak, vs.) olanlar ise
bu idarelerce tespit edilir.
Kamu idaresinin yönetiminde veya kullanımında olan ve bu idareler tarafından değeri
belirlenen taşınmazlar Ek-6 nolu “Sınırlı Ayni Haklar ile Kişisel Haklar ve Tahsis Formu”na
işlenecektir. Kamu idarelerince belirlenen bu değerler malik idareye bildirilecektir. Aynı
taşınmazın malik olan kamu idaresi tarafından da Ek-2 nolu “Tapuda Kayıtlı Olan Taşınmazlar
Formu”na işlenmesi gerekmektedir.
Taşınmazların detaylı bilgilerini içeren formların (Ek- 2, 3, 4, 5, 6) doldurulması görevi
harcama birimlerine ait olmakla birlikte kurumun özel mevzuatında bu göreve yönelik olarak
ayrıca bir düzenleme mevcutsa öncelikle kurumun kendi mevzuatının uygulanması
gerekmektedir. Kamu idarelerinin çok büyük bir kısmında söz konusu taşınmaz kayıt ve
formlarının doldurulması görevi Strateji Geliştirme Daire Başkanlıklarınca sürdürülmektedir.
Yönetmeliğin 7nci maddesinde taşınmaz icmal cetvellerinin (Ek-7/A, B, C)
hazırlanması görevinin ise mali hizmetler birimine ait olduğu ifade edilmiştir.
Yönetmeliğin 10ncu maddesinde Kamu idarelerince; mülkiyetlerinde, yönetimlerinde
veya kullanımlarında bulunan taşınmazların mevcut kullanım şekli ile tapu kaydının birbirine
uygun olmaması durumunda, taşınmazlar mevcut kullanım şekli ile kayıtlara alınacağı,
taşınmazların cins tashihinin yapılması için gerekli işlemleri kamu idarelerince yapılacağı
ifade edilmiştir.
15
Cins tashihi; Binalar, arazi ve arsalar ile yer altı ve yer üstü düzenlerinin mevcut
kullanım şekilleri ile tapu kayıtlarının farklılık göstermesi durumunda tapu kayıtlarının
mevcut kullanım şekli dikkate alınarak düzeltilmesi işlemini ifade etmektedir.
Cins tashihi yapılırken 250,251,252 nolu hesaplarda yer alan taşınmazlar kullanım
şekillerine göre ilgili taşınmaz muhasebe kaydına da alınır. Arazi görünen taşınmazın mevcut
durumunun bina olduğu anlaşıldı;
------------------------------------------------------------------------------------
252 Binalar
250 Arazi ve arsalar
------------------------------------------------------------------------------------
Yönetmelik gereği taşınmazların kayıtlara alınan değerinin, Genel Yönetim Muhasebe
Yönetmeliği hükümlerine göre güncellenmesi gerekmektedir. 01.01.2015 tarihinde yürürlüğe
giren GYMY’de “Yeniden Değerleme Uygulaması” ndan vazgeçilerek yerine “Enflasyon
Düzeltmesi” sistemi getirilmiştir. Taşınmaz icmal cetvellerine kaydedilen değerlerin
güncellenmesi de bu sisteme göre gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Yönetmeliğin “Kayıt değişikliği” başlıklı 11nci maddesinde; taşınmaza yapılan değer
arttırıcı harcamaların, taşınmazın değerine ekleneceği belirtilmektedir.
Merkezi Yönetim Muhasebe Yönetmeliği (MYMY)’nde, değer arttırıcı harcama maddi
duran varlıklar için sonradan yapılan ve o varlığın değerini, kullanım süresini, ürün ve hizmet
kalitesini, sağlanan faydayı arttıran veya mal ve hizmetlerin üretim maliyetini azaltan her türlü
maliyet olarak tanımlanmaktadır. Maddi duran varlıklar için yapılan her türlü normal bakım
ve onarım harcamalarının ise gider olarak kaydedileceği ifade edilmiştir.
47 sıra nolu Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliği’nin 6. maddesinde de;
“hesaplarda kayıtlı duran varlıklar için yapılan harcamalardan … belirtilen limitleri (34.000
TL) aşanlar değer artıcı harcama olarak kabul edilir.” denilmektedir.
Buna göre taşınmazlar için gerçekleştirilen, 34.000 TL’nin üzerindeki varlığın değerini,
kullanım süresini, ürün ve hizmet kalitesini veya sağlanan faydayı arttıran harcamaların değer
artıcı harcama olarak kabul edilmesi; olağan tadilatlar, eskiyen, kırılan yerlerin onarılması gibi
16
bakım onarım için yapılan harcamaların ise varlığın maliyetine eklenmeksizin doğrudan
giderleştirilmesi gerekmektedir.
Tahsis edilen taşınmazlara yapılan değer arttırıcı harcamalar, yeni yürürlüğe giren
muhasebe yönetmeliklerine göre taşınmazın tahsis edildiği kamu idaresinin muhasebe
hizmetini yürüten muhasebe birimince ilgili taşınmazın kayıtlı değeri üzerine ilave edilecektir.
Maddi duran varlıklara ilişkin değer artırıcı harcamaların muhasebe kaydı:
------------------------------------------------------------------------------------
251/252/253/254/255 Maddi Duran Varlık hesabı
103/325 (genel bütçede 325 hesabı)
------------------------------------------------------------------------------------
Muhasebe Yönetmelikleri Uyarınca Yapılacak Kayıtlar
Kamu İdarelerine ait taşınmazların hangi değerler üzerinden nasıl muhasebeleştirileceği
ve mali tablolara ne şekilde yansıtılacağına ilişkin düzenlemeler Genel Yönetim Muhasebe
Yönetmeliği (GYMY), Merkezi Yönetim Muhasebe Yönetmeliği (MYMY) ve Mahalli İdareler
Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliklerinde (MİBMY) yer almaktadır.
01.01.2015 tarihinden itibaren yürürlüğe giren GYMY ve MYMY’de bu konuda önemli
bir değişikliğe gidilerek kapsam dahilindeki kamu idarelerinin artık sadece malik oldukları
taşınmazları değil, aynı zamanda kendilerine tahsis edilen taşınmazları da
muhasebeleştirmeleri zorunlu hale getirilmiştir.
GYMY’nin “Varlıklara İlişkin İlkeler” başlıklı 9. maddesinin birinci fıkrasının f
bendinde; varlıkların raporlama tarihinde gerçek değerleriyle gösterilmesi gerektiği ilkesi
benimsenmiştir.
GYMY’de gerçeğe uygun değer, “piyasa koşullarında muvazaasız bir işlemde bilgili ve
istekli taraflar arasında bir varlığın el değiştirmesi veya bir borcun ödenmesi için belirlenen
tutar” olarak tanımlanmıştır. Yani gerçeğe uygun değer ifadesinden piyasa rayicinin
anlaşılması gerekir.
GYMY’nin “Maddi Duran Varlıkların Kayıt Değerleri” başlıklı 26ncı maddesinde de
bu konuda ayrıntılı bir düzenlemeye yer verilmiştir. Buna göre;
“Gerek yatırım ve gerekse kullanım amacıyla edinilen maddi duran varlıklar maliyet
bedeliyle muhasebeleştirilir.
17
…Herhangi bir maliyet yüklenilmeksizin edinilen maddi duran varlıklar, gerçeğe uygun
değeriyle muhasebeleştirilir. Varlığın gerçeğe uygun değeri bilinemiyorsa idarece tespit edilen
değeri esas alınır.
Sanat eserlerinden hesaplara alınmasına karar verilenler, sigorta değerleri veya takdir
edilen değerleriyle, sigortalanmamaları veya değer takdir edilememesi durumunda ise iz
bedeliyle muhasebeleştirilir.
…”
Görüldüğü üzere tüm taşınmazlar için (sanat eserleri hariç) muhasebe kaydında asıl olan
maliyet bedeli veya gerçeğe uygun değer, bunların belirlenememesi halinde ise idarece tespit
edilecek bedeldir.
Sanat eserlerinde ise sigorta değeri veya idarece takdir edilecek değerin esas alınacağı
bunların bulunmaması halinde ise sanat eseri niteliğindeki taşınmazların iz bedeliyle muhasebe
kayıtlarına alınacağı hükme bağlanmıştır.
Fiili envanteri çalışmaları sonucu hesaplara alınan taşınmazlara ilişkin yapılması
gereken muhasebe kaydı:
------------------------------------------------------------------------------------
250- Arazi ve Arsalar
251-Yeraltı ve Yerüstü Düzenleri
252- Binalar
500- Net Değer/Sermaye
------------------------------------------------------------------------------------
Maddi duran varlıkların satışına ilişkin muhasebe kaydı:
------------------------------------------------------------------------------------
100- Kasa/102- Banka (satış bedeli)
257- Birikmiş Amortismanlar
630- Giderler (olumsuz fark)
25’li hesaplar (kayıtlı değeri)
600-Gelirler (olumlu fark)
----------------------------------------------------------------------------------
GYMY’nin 130-132’nci maddelerinde tahsis edilen taşınmazların niteliğine göre 250
Arazi ve Arsalar Hesabı, 251 Yeraltı ve Yerüstü Düzenleri Hesabı ya da 252 Binalar Hesabında
takip edileceği hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenlemeye paralel olarak 27.12.2014 tarih ve
29218 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Merkezi Yönetim Yönetmeliğinin 172, 174
18
ve 176’ ncı maddelerinde tahsis eden kamu idaresinin hesaplarında bu işlemin aşağıdaki şekilde
muhasebe kayıtlarına alınması gerektiği ifade edilmiştir:
Taşınmaz maliki kamu idaresi tarafından tahsis işlemine ilişkin yapılması gereken
muhasebe kaydı:
------------------------------------------------------------------------------------
500- Net Değer/Sermaye (11.Tahsis Edilen Taşınmazlar)
250- Arazi ve Arsalar
251-Yeraltı ve Yerüstü Düzenleri
252- Binalar (02.Kamu İdaresinin Tahsis Ettiği Taşınmazlar)
------------------------------------------------------------------------------------
Taşınmazın tahsis edildiği kamu idaresi tarafından tahsis işlemine ilişkin yapılması
gereken muhasebe kaydı:
------------------------------------------------------------------------------------
250- Arazi ve Arsalar
251-Yeraltı ve Yerüstü Düzenleri
252- Binalar
(03.Tahsisli Kullanılan Taşınmazlar)
500- Net Değer/Sermaye
(12.Tahsisli Kullanılan Taşınmazlar)
------------------------------------------------------------------------------------
GYMY’nin “Varlıklara İlişkin İlkeler” başlıklı 9. maddesinin birinci fıkrasının ‘i’
bendine “Kamu idareleri tarafından tahsis edilen ya da tahsisli olarak kullanılan taşınmazlara
ilişkin bilgiler dipnotlarda gösterilir.” ifadesi eklenmiştir.
DENETİMLERDE KARŞILAŞILAN ÖRNEKLER
İdare taşınmazlarına ilişkin formların ve icmal cetvelinin olmaması nedeniyle kuruma
ait taşınmazların kayıt altına alınmaması
Taşınmaz envanteri yapılmadığı halde arazi ve arsalar hesabı, yeraltı ve yerüstü
düzenleri hesabı ile binalar hesabına kayıt yapılması
Taşınmaz icmal cetvellerindeki kayıtların bilançodaki kayıtlarla örtüşmemesi ve
yönetmelik gereği hazırlanması gereken taşınmaz kayıt formlarının tam ve doğru olarak
hazırlanmaması
İl Özel İdaresinin mülkiyetinde bulunan taşınmazların kamu idarelerine ait
taşınmazların kaydına ilişkin yönetmelik hükümlerine göre yapılması gereken envanter ve
19
değerleme işlemlerinin tamamlanmaması ve ilgili hesaplara kaydının yapılmaması nedeniyle
mali tablolarda taşınmazlarla ilgili hesapların doğru bilgi sunamaması
Belediye mülkiyetindeki bazı taşınmazlar taşınmaz cetveline kaydedilmemiş ve tapu
müdürlüğünde cins tashihleri yapılmamıştır.
Mülkiyeti üniversiteye ait arazi ve arsaların üzerine idari bina, hizmet binası, spor
kompleksleri, yemekhane v.s. binalar yapılmasına rağmen bunların tapu kayıtlarında cins
tashihlerinin yapılmaması
İl Özel İdaresince diğer kamu idarelerine tahsis edilen veya diğer kamu idarelerince özel
idareye tahsisli kullandırılan taşınmazlarla ilgili tahsis işlemlerinin muhasebeleştirilmemesi
20
KAMU TAŞINMAZLARININ EDİNİM, YÖNETİM VE ELDEN ÇIKARILMASI
Kamu Kuruluşlarının Taşınmaz Mal Edinim Yöntemleri
Kamu kuruluşları, kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla ihtiyaç doğrultusunda
taşınır ve taşınmaz edinebildiği gibi bazı hallerde ihtiyacı olmadığı halde zorunlu olarak mal
edinebilmektedir. Hazinenin mal edinme yöntemlerini şöyle sıralayabiliriz
• Satın Alma
• Trampa
• Kamulaştırma
• Devletleştirme
• Arsa ve Kat Karşılığı İnşaat
• Bedelsiz Devir
• İmar yoluyla
• Bağış
1- Satın Alma
İdarenin yaptığı alım, satım, kiralama ve yaptırma sözleşmeleri hukukumuza göre özel
hukuk sözleşmesi sayılmakta olup sözleşme düzenlendikten sonra özel hukuk alanına
girmektedir. İdarenin alıcı sıfatıyla taraf olduğu satım sözleşmelerinde Borçlar Kanunun ilgili
hükümleri geçerli olmaktadır.
Devlet, gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinden farklı olarak satın alma işleminde 4734
sayılı Kamu İhale Kanununa tabidir. 08.09.1983 tarih ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile
hem gider hem de gelir nitelikli ihale mevzuatları düzenlemekteydi. Gelir ve gider nitelikli tüm
işlerin aynı kanunda düzenlenmesi, uygulamada sıkıntılara neden olduğundan gider nitelikli
ihaleler için ayrı bir düzenleme yapılmış, 22.01.2002 tarih ve 24648 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanarak 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu yürürlüğü girmiştir.
21
Bu Kanunla kamu kurum ve kuruluşlarının gider nitelikli ihaleleri olan mal ve hizmet
alımı, danışmanlık hizmet alımı ve yapım işleri düzenlenmiştir.
İdarelerin ihtiyacına uygun taşınmaz mal alımı veya kiralanması ihtiyaçları, ilan
yapılmaksızın ve teminat alınmaksızın 4734 sayılı Kanun 22 inci maddesi uyarınca doğrudan
temini usulü ile karşılanabilir. 4734 sayılı Kanunun 22 nci maddesinde belirtilen hallerde
ihtiyaçların; Kanunun 18 inci maddesinde sayılan ihale usulleri için tespit edilen kurallara
uyulmaksızın; ilan yapılmadan, teminat alınmadan, ihale komisyonu kurma ve anılan Kanunun
10 uncu maddesinde sayılan yeterlik kriterlerini arama zorunluluğu bulunmaksızın, ihale
yetkilisince görevlendirilecek kişi veya kişiler tarafından piyasada fiyat araştırması yapılarak
temin edilmesi mümkün bulunmaktadır.
2- Trampa
İdarenin mal edinme yollarından birisi de trampadır. Trampa, belli bir malın
mülkiyetinin başkasına ait bir malın mülkiyetiyle değiştirilmesidir. Devlet trampa ile mal
edinirken aynı zamanda mal da yitirmektedir. Dolayısıyla her iki taraf hem alıcı hem de satıcı
durumundadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 282 inci maddesine göre mal değişim sözleşmesi
eski kanunda trampanın karşılığı olarak düzenlenmiştir. Kanunun 282 ve devamı maddelerinde
trampanın tanımı yapılmış(mal değişimi) satım hükümlerine tabi olacağı düzenlenmiştir.
Anılan maddeler;
“Mal Değişim Sözleşmesi
A.Tanımı
MADDE 282- Mal değişim sözleşmesi, taraflardan birinin diğer tarafa bir veya birden
çok şeyin zilyetlik ve mülkiyetini, diğer tarafın da karşı edim olarak başka bir veya birden çok
şeyin zilyetlik ve mülkiyetini devretmeyi üstlendiği sözleşmedir.
B. Tabi olduğu hükümler
MADDE 283- Satış sözleşmesine ilişkin hükümler, mal değişim sözleşmesine de
uygulanır; buna göre taraflardan her biri, vermeyi üstlendiği şey bakımından satıcı, kendisine
verilmesi üstlenilen şey bakımından alıcı durumundadır.”
22
Dolayısıyla her iki taraf hem alıcı hem de satıcı durumundadır. Bu nedenle taraflar
karşılıklı olarak trampaya konu malı karşı tarafa teslim ve mülkiyeti ona nakletmek borcu altına
girer. Trampaya konu malın karşılığı para değil başka bir mal olması nedeniyle bu malların
karşılıklı değişimi yapılır.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ve Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında
Yönetmelik hükümlerine göre ise; taşınmaz trampası bedel ve miktarı ne olursa olsun 2886
sayılı Kanunun 51 inci maddesinin (g) bendine istinaden pazarlık usulüyle yapılır. Trampa,
ihalesi yapılabilmesi için Bakanlıktan önceden izin alınması gerekmektedir.(Yönetmelik
Md:60,65)
Trampanın en genel yöntemi arsa karşılığında arsa değişimi olup 2886 sayılı Kanunda
bu husus düzenlenmiştir. Ancak trampa işlemi farklı mevzuatlar doğrultusunda kamu
idarelerince çeşitli yöntemlerle gerçekleştirilebilmektedir. Bu yöntemler;
- arsa karşılığı inşaat trampası
- kat karşılığı inşaat trampası.
- vergi borcuna karşılık trampa
- SİT trampası
- vakıf trampalarıdır.
Arsa karşılığı trampa; bir idarenin arsasını vererek o arsa bedeli karşılığında başka yerde
inşaat yaptırmasıdır. Örneğin bütçeden para çıkmadan bina yaptırmak için idare arsa
karşılığında bina yap yaptırmaktadır. Yapım işlerinin konusuna giren bina inşaatı 4734 sayılı
Kamu İhale Kanununa göre yaptırılmaktadır. Taşınmazın devredilmesi işlemleri ise 2886 sayılı
Kanuna tabidir. Karşılıklı edimlerin yöntemleri iki kanunda çakışmaktadır. Yöntem 4734 sayılı
Kanundan istisna edilmiş bir uygulamadır. Ancak istisna 4734 ün 3 üncü maddesinde açıkça
istisna olarak sayılmamıştır. Kanun mantığına aykırı çünkü kamu kaynağı kullanılmaktadır.
Konuyla ilgili sadece Hazine Taşınmazları İdaresi Hakkında Yönetmelik de bir hüküm vardır.
Kat karşılığı inşaatı yaygın olarak gecekondunun bulunduğu arsasının mütahide
verilmesi karşılığında bina yaptırılmasında görülmektedir. Benzer şekilde İdareler arazilerini
TOKİ’ye devrederek karşılığında daire edinmekte, yapılan anlaşmaya göre bina içindeki kat
mülkiyetlerinin de belli bir oranının TOKİ’ye bırakmaktadır.
23
Vergi borcuna karşılık olarak yapılan trampada 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanunun geçici 8 inci maddesinde düzenlenmektedir.
KİT’ler, kamu bankaları, büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il özel idareleri ve
bunlara ait tüzel kişilerin veya bunlara bağlı kuruluşların, Devlete ait olan ve bu Kanun
kapsamına giren borçlarına karşılık, mülkiyeti bu idarelere ait ve üzerinde herhangi bir
takyidat bulunmayan taşınmazlarından merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerince
ihtiyaç duyulanlar takdir edilecek değeri üzerinden, Maliye Bakanlığınca satın alınması
karşılığında ise taşınmazlarının değerine eşit tutarda Devlete ait olan ve bu Kanun kapsamına
giren borçları terkin edilir.
SİT trampası herhangi bir sit olduğu ilan edilen alanda, özel mülkiyete konu bir arazi
varsa bu taşınmaz karşılığında Hazine ile trampa edilebilmektedir.
Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya mazbut vakıflar ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait,
üzerinde toplu yapılaşma bulunan taşınmazlar, Hazineye ait taşınmazlar ile trampa edilebilir.
Trampaya ilişkin usul ve esaslar taşınmaz maliki veya idare ve temsil eden kamu kurum ve
kuruluşunun bağlı, ilgili veya ilişkili olduğu Bakanlık ile Maliye Bakanlığı arasında
düzenlenecek protokolle belirlenir.
Vakıf trampası, vakıflara ait olan bir arazide yoğun bir işgalli kullanım varsa, bu araziyi
vakfın kullanması mümkün değilse Hazine (Maliye Bakanlığı) araziyi vakıftan alıp yerine
bedeli mukabilinde başka bir yerde taşınmaz vermektedir. Genel uygulama vakıf arazileri
Hazineye geçerken, edinilen bu işgalli bu araziler kentsel dönüşüm için ilgili belediyelere
devredilmektedir.
3- Kamulaştırma
Kamulaştırma kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılığının peşin ödenmesi
şartıyla bir taşınmaz malın malikinin rızasına bakılmaksızın zorla alınarak kamu mülkiyetine
geçirilmesidir.
Anayasanın 46'ncı maddesinde "Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının
gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan
taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre
kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya yetkilidir" hükmü bulunmaktadır.
24
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda da, gerçek ve özel hukuk tüzelkişilerinin mülkiyetinde
bulunan taşınmaz malların, Devlet ve kamu tüzelkişilerince kamulaştırılması işlemlerinde bu
Kanun hükümlerine uyulacağı belirtilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3 üncü maddesine göre; idareler, kanunlarla
yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi
için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin
olarak veya eşit taksitlerde ödemek suretiyle kamulaştırma yapabilirler.
Kamulaştırma yönteminde;
-Kamulaştırmada kamu yararı olması,
-Kamulaştırmada bedelinin peşin ödenmesi
-Kamulaştırmada mal sahibinin rızası aranılmaması, unsurları mevcuttur.
Tarım reformunun uygulanması, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskan projelerinin
gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve turizm amacıyla
kamulaştırılan toprakların bedellerinin ödenme şekli kanunla gösterilir.
Kamulaştırılan topraktan, o toprağı doğrudan doğruya işleten küçük çiftçiye ait
olanlarının bedeli, her halde peşin ödenir.
Kanunun 4 üncü maddesine göre taşınmaz malın mülkiyetinin kamulaştırılması yerine,
amaç için yeterli olduğu takdirde taşınmaz malın belirli kesimi, yüksekliği, derinliği veya
kaynak üzerinde kamulaştırma yoluyla irtifak hakkı kurulabilir. Ancak elektrik direği, raylı
sistem, boru hattı geçirilmesi gibi işlemlerde taşınmazların mülkiyet hakkının kullanımının
engellenmemesi hâlinde, taşınmazlara ilişkin herhangi bir kamulaştırma yapılmaz, değer artışı
için malike bedel ödenmez. Kamulaştırma yoluyla irtifak hakkı tesisinde, bu kamulaştırma
sebebiyle taşınmaz mal veya kaynakta meydana gelecek kıymet düşüklüğü gerekçeleriyle
belirtilir. Bu kıymet düşüklüğü kamulaştırma bedelidir.
Kanunun 26 ncı maddesine göre kamu idaresi trampa yolu ile kamulaştırma
yapabilmektedir. Mal sahibinin kabul etmesi halinde kamulaştırma bedeli yerine, idarenin
kamu hizmetine tahsis edilmemiş olan taşınmaz mallarından, bu bedeli kısmen veya tamamen
karşılayacak miktarı verilebilir.
25
Kamulaştırma bedeli yerine verilecek taşınmaz malın değeri, idarenin ihale
komisyonunca yoksa bu amaçla kuracağı bir komisyonca tespit edilir. Taşınmaz mal bedelleri
arasındaki fark taraflarca nakit olarak karşılanır. Ancak idarenin vereceği taşınmaz malın
değeri, kamulaştırma bedelinin yüzde yüzyirmisini aşamaz.
Kanunun 30 ncu maddesi gereğince kamu kurumları ve tüzelkişileri arasında
taşınmaz mal devri yapılabilmektedir. Kamu tüzelkişilerinin ve kurumlarının sahip oldukları
taşınmaz mal, kaynak veya irtifak hakları diğer bir kamu tüzelkişisi veya kurumu tarafından
kamulaştırılamaz.
Taşınmaz mala; kaynak veya irtifak hakkına ihtiyacı olan idare, 8 inci madde uyarınca
bedeli tespit eder. Bu bedel esas alınarak ödeyeceği bedeli de belirterek mal sahibi idareye yazılı
olarak başvurur. Mal sahibi idare devire muvafakat etmez veya altmış gün içinde cevap vermez
ise anlaşmazlık, alıcı idarenin başvurusu üzerine Danıştay ilgili idari dairesince incelenerek
kesin karara bağlanır.
Taraflar bedelde anlaşamadıkları takdirde; alıcı idare, mahkemeye başvurarak,
kamulaştırma bedelinin tespitini ister. Mahkemece kamulaştırma bedeli olarak tespit edilir, alıcı
idare tarafından kamulaştırma bedelinin mal sahibi idare adına bankaya yatırıldığına dair
makbuzun ibrazı halinde mahkemece, taşınmaz malın alıcı idare adına tesciline ve
kamulaştırma bedelinin mal sahibi idareye ödenmesine karar verilir.
Bu suretle devir alınan taşınmaz mal, kaynak veya irtifak hakkı, sahibinden
kamulaştırma yolu ile alınmış sayılır ve devir amacı veya devreden idarenin izni dışında
başkaca bir kamusal amaçla kullanılamaz. Aksi takdirde devreden idare, 23 üncü madde
uyarınca taşınmaz malı geri alabilir. Bu husus tapu kütüğünün beyanlar hanesine şerh verilir.
Mal sahibi kamu kurumunun muvafakat vermesi şartı aranmayan istisnası bir uygulama,
İçişleri Bakanlığının güvenlik gerekçesiyle ihtiyaç duyduğu, kamu kurum ve kuruluşları,
belediyeler ve il özel idareleri dâhil mahalli idareler ve diğer kamu tüzel kişilerine ait
taşınmazlar, kaynak veya irtifak hakları, Bakanlar Kurulu kararıyla resen Hazine adına
tescil ve İçişleri Bakanlığına tahsis edilir. Taşınmazın bedeli, tescil işleminden itibaren altmış
gün içinde bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen kriterler de dikkate alınmak suretiyle
valiliklerce resen tespit edilir. Bu taşınmazlara ilişkin olarak ihtiyaç duyulan imar planı
değişiklikleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca resen yapılır veya yaptırılır.
26
4- Devletleştirme
Anayasanın 47 inci maddesine göre; Kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüsler,
kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde Devletleştirilebilir. Devletleştirme gerçek karşılığı
üzerinden yapılır. Gerçek karşılığın hesaplanma tarzı ve usulleri kanunla düzenlenir.
3082 Sayılı Kamu Yararının Zorunlu Kıldığı Hallerde, Kamu Hizmeti Niteliği Taşıyan
Özel Teşebbüslerin Devletleştirilebilmesi Usul Ve Esasları Hakkında Kanun 2 inci göre; Özel
teşebbüsler, ancak aşağıdaki şartların birlikte gerçekleşmesi halinde devletleştirilebilir.
a) Devletleştirilecek özel teşebbüsün yaptığı hizmet veya üretimin ülke çapında kamu
ihtiyacına hitap etmesi,
b) Bu hizmet veya üretimin, kontrol, rekabet, ikame veya başka yollardan sağlama
imkanının bulunmaması,
c) Hizmet veya üretimin yavaşlatılması veya durdurulması halinde kamunun büyük
zarar görmesi.
3 üncü maddesinde ise; “Kamu hizmeti niteliği taşıyan ve özel teşebbüslerin kamu
yararının zorunlu kıldığı hallerde, devletleştirilmesi kanunla düzenlenir.” Hükmü yer
almaktadır. 3082 sayılı Kanunun öteki maddelerinde, devletleştirme esasları, bedelin
hesaplanma tarz ve usulleri, bununla ilgili uyuşmazlıkların çözümü yolları esasen düzenlenmiş
bulunmaktadır.
5- Arsa ve Kat Karşılığı İnşaat
Arsa veya kat karşılığı inşaat yaptırılmasındaki asıl amaç; idarelerin ihtiyacı olan
binaların (hizmet binası, lojman vb.), genel bütçeye herhangi bir yük getirmeden ve bütçe
ödeneği kullanılmaksızın yaptırılması, atıl durumdaki arsa, arazi veya binaların inşaat
yaptırılmak suretiyle kullanılması ve dolaylı olarak da olsa ekonomiye katkı sağlanmasıdır.1
Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin 4 üncü maddesinde;
1 Gazi Arıkan, Hasılat Paylaşımı Yöntemiyle Taşınmazların Değerlendirilmesi ve Hazine Taşınmazları Yönünden Değerlendirilmesi, Milli Emlak Uzmanlık Tezi, 2006, s. 28
27
Arsa Karşılığı İnşaat: Hazine taşınmazı üzerinde yapılacak yapı bedeline karşılık başka
bir Hazine taşınmazının verilmesi,
Kat Karşılığı İnşaat: Hazine taşınmazı üzerinde yaptırılacak yapı veya yapıların
Hazineye bırakılacak kısmının ya da bağımsız bölümlerinin bedeline karşılık, Hazine
taşınmazından belirli bir arsa payının verilmesi,
Şeklinde tanımlanmıştır.
Yönetmeliğin 64 üncü maddesinde; arsa karşılığı inşaat veya kat karşılığı inşaat
ihalelerinde, 2886 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin (g) bendine istinaden pazarlık usulüyle
yapılacağı belirtilmiştir.
Kanunda sayılan işlemlerden olmamasına rağmen, 03.08.2005 tarihli Resmi Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe giren 298 sıra nolu Milli Emlak Genel Tebliğinde, yapı (İmalat)
bedeline karşılık başka bir Hazine taşınmazının verilmesi anlamına gelen arsa karşılığı inşaat
yaptırılmasına ilişkin hükümler düzenlenmiştir.
Tebliğ hükümlerine göre arsa karşılığı inşaat sözleşmesi yaptırılacak ise,
- öncelikle yaptırılacak inşaat karşılığında verilmesi düşünülen taşınmazların ve
bunların bedellerinin tespit edilmesi,
- ardından yaptırılacak inşaatın maliyetinin tespit edilmesi,
- maliyet denkleştirmesinden sonra İhalenin 2886 sayılı Kanun hükümlerine göre ilan
edilmesi
- yüklenici ile sözleşme imzalanması
- ancak İnşaat bitirilip teslim aşamasına gelindiğinde, geçici kabul yapılarak trampaya
konu taşınmazın yüklenici adına tapuda devir işlemlerinin gerçekleştirilebileceği
ifade edilmiştir.
Tebliğin devamı maddelerinde ise söz konusu inşaatı kamu kurum ya da kuruluşları
ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yapması durumunda 2886
hükümlerine göre, ilana çıkmadan fakat diğer şartları gerçekleştirmek kaydıyla, bu kurum ya
da kuruluşlarla arsa karşılığı inşaat sözleşmesinin doğrudan yapılabileceği, bu durumda ayrıca
Maliye Bakanlığından önceden izin alınması gerektiği ve zikredilen açıklayıcı ve kanıtlayıcı
belgelerin izin belgesine eklenmesi gerekmektedir.
28
Ayrıca inşaat bitip ruhsatı alınıncaya kadar arsanın mülkiyetinin müteahhide
devredilemeyeceği, ancak, müteahhit payına düşen bağımsız bölümleri satmak istediğinde,
inşaatın durumuna göre idarece belirlenecek teminatı verdiği takdirde arsanın mülkiyeti ile kat
irtifakı kısmen veya tamamen kendisine devredilebileceği belirtilmektedir.
Uygulamada Arsa karşılığı inşaat işlemlerinin kamu idarelerince daha yaygın
kullanıldığı, genellikle TOKİ, Belediye, Bakanlıklar gibi kamu idarelerinin aralarında protokol
yapılması suretiyle gerçekleştirildiği görülmüştür.
DENETİMLERDE KARŞILAŞILAN ÖRNEKLER
Arsa karşılığı inşaat adı altında belediyeler ile Hazine taşınmazının tahsisli olduğu kamu
idareleri arasında protokoller imzalandığı ve bu protokoller sonucunda henüz inşaatına
başlanmamış yapılar karşılığında hazine taşınmazlarının devredildiği,
Bazı protokollerde inşaat bedeline ek olarak belediye taşınmazları teklif edildiği ancak
teklif edilen taşınmazların, evveliyatı itibariyle DOP’tan karşılanarak oluşturulan ve tamamı
belediyece yeşil alandan ihdas yoluyla edinildiği alanlar olduğu veya zaten Hazinenin taşınmazı
olduğu halde belediyece teklif edildiği,
Bazı taşınmazlar üzerinde fiilen hazine taşınmazı üzerinde bitmiş veya devam eden
inşaatlar olduğu yani işgal edilmiş taşınmazların protokole konu olduğu ve bu inşaatlar karşılığı
hazine arazilerinin devredildiği,
Protokole konu inşaatların zamanında ve belirtilen yerde ve büyüklükte yapılmadığı,
yapılmayan bu inşaatlar karşılığında daha önceden yapılmış inşaatların teklif edildiği
Görülmüştür.
6- Bedelsiz devir
5018 sayılı Kanunun 45 inci maddesi ile 10.10.2006 tarihli ve 26315 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan Kamu İdarelerine Ait Taşınmazların Tahsis ve Devri Hakkındaki
Yönetmeliğin 12 ve 25 inci maddeleri uyarınca ilgili kuruluşa tahsisi mümkün olmayan Hazine
taşınmazları, gerekli hallerde bedelsiz olarak devredilebilmektedir.
29
8- Bağış
Kamu idareleri bağış yoluyla gayrimenkul edinebilirler. 6098 sayılı Türk Borçlar
Kanunu 285-298 inci maddelerinde Bağışlama düzenlenmiştir. Gerçek ve özel hukuk tüzel
kişileri mülkiyetlerindeki taşınmazları kurumlara bu şekilde devredebilirler. Benzer şekilde
kamu idareleri için 5018 sayılı Kanun 40ncı maddesinde de bağış düzenlenmektedir.
9- İmar uygulamaları
3194 sayılı İmar Kanunu 18nci maddesi uyarınca, belediyeler ve valiliklerce arazi ve
arsa düzenlemesi yoluyla taşınmaz edinilebilmektedir. 18nci madde uyarınca yapılan “Arazi ve
arsa düzenlemesi” belediye ve mücavir alan sınırları içinde veya dışında düzenlenmiş uygulama
imar planı alanları içindeki binalı veya binasız alanlarda uygulanacak tüm arazi ve arsa
düzenlemelerini kapsamaktadır.
Arazi ve arsa düzenlemeleri yapılan yerlerde hamur kuralı, tevhit – ifraz, DOP, bedelsiz
terk gibi hukuki araçlar, hep birlikte veya her biri ayrı ayrı uygulanabilir ancak bu
uygulamaların her biri diğerinden farklıdır.
18nci madde uygulamasını anlatan “Arazi ve Arsa Düzenlemesi” şu şekilde ifade
edilmiştir;
“Madde 18 – İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri
veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu
kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına
uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak
sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen
yerler beledi-ye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.
Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı
sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen
değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye
göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların
düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.
30
(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları,
düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve
ortaöğretim kurumları, yol, otoyol hariç erişme kontrolünün uygulandığı yol, su yolu,
meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî
hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz. (Ek iki cümle:
19/4/2018-7139/32 md.) Düzenlemeye tabi tutulan alan içerisinde bulunan taşkın kontrol tesisi
alanlarının, bu fıkrada belirtilen kullanımlar için düzenleme ortaklık payı düşülmesini
müteakip kalan hazine mülkiyetindeki alanlardan karşılanması esastır. Ancak taşkın kontrol
tesisi için yeterli alanın ayrılamaması durumunda, düzenleme ortaklık payının ikinci fıkrada
belirtilen oranı aşmaması şartıyla, düzenlemeye tabi diğer arazi ve arsaların yüzölçümlerinden
bu fıkradaki kullanımlar için öncelikle düzenleme ortaklık payı ayrıldıktan sonra ikinci fıkrada
belirtilen orana kadar taşkın kontrol tesisi için de ayrıca pay ayrılır.
Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler
için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan
miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.
Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde
düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.
Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık
payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına
mani teşkil etmez.”
18nci maddenin 1. fıkrasında, arazi ve arsa düzenlemesi yapılan yerlerde, belediye veya
valiliklerin arazi ve arsa sahipleri veya hak sahiplerinin muvafakatleri aranmaksızın birleştirme
(tevhit), ayırma (ifraz) yapmaya ve re’sen tescil işlemi yapmaya yetkili olduğu ifade
edilmektedir. Tevhid ve ifraz uygulaması da bir imar uygulamasıdır. İki tane parselin
birleştirilmesine tevhid, bir parselin parçalanmasına da ifraz denilmektedir.
Düzenleme ortaklık payı (DOP), idarenin kamulaştırma yapmaksızın taşınmaz mal
edinme ve kamu yararına kullanma yöntemlerinden biridir. Doktrinde, hukuka uygun
kamulaştırmasız el alma olarak nitelendirilen DOP, imar planlarının uygulanmasında ve imar
planlarına uygun şehirleşmenin oluşmasında kullanılan hukuki araçlardandır.
31
Yol, meydan park, yeşil saha, genel otopark, ibadet yeri, karakol gibi ihtiyaçların
karşılanması amacıyla özel mülkiyette bulunan taşınmazların belli bir kısmına yetkili
belediyeler veya valilikler tarafından bedel ödemeksizin el konulmasına DOP denilmekte,
ihtiyaç duyulan alanlarda ve zamanlarda bu yola başvurulabilmektedir.
Araziler 18 inci madde uygulaması ile birlikte arsaya dönüşmüş olduğundan, DOP ile
kayıp olurken, değer artışı ile de kazanç olmaktadır. Düzensiz parsellerin belediye tarafından
uygulama imar planları değişiklikleri yapılması sonrasında, belli düzen içerisinde herkesin
ortak kullanımı için ayrılan alanların paylaştırılması DOP kesilmesi yöntemiyle yapılmaktadır.
Örneğin; A şahsına ait 200 m2 lik bir arsa varken imar kanunu 18 inci maddesi sonucunda bir
kesinti yapılıyor ve A nın arsası 130 m2 kalıyor. Ancak arsanın değeri düzenli yapılaşma
koşullarının belirlendiği imar planları ile cephesi, yola mesafeleri (çekme mesafesi) ve arsada
toplam inşaat yapma sınırları belirlendiğinden taşınmazın değeri yükselmektedir.
Ancak düzenleme sonucunda özel ve tüzel kişilerden düzenleme ortaklık payı (DOP)
kesilmesiyle elde edilen alanlar, tescil harici olup özel mülkiyete tabi olmamakta, kamusal
nitelikli ihtiyaçlar için kullanılması amaçlanmaktadır.
Uygulamada belediyelerce bu alanların tecil harici olma niteliği değiştirilerek kendi
mülkiyetlerine geçirildiği, sonra da DOP tan gelen ama belediyenin olmaması gereken bu
alanların vergi borcuna veya prim borcuna karşılık olarak SGK ya veya Hazineye verdiği
örneklere sık rastlanmaktadır.
Yine DOP kapsamında kesilen arazilerin imar planlarında değişiklik yapılarak yeşil alan
vasfından ticari alan vasfına geçirilerek avm, restoran vb. alanlara dönüştürülerek kiraya
verildiği tespitler yapılmıştır.
32
Ek- İmar kanunu ile ilgili kısa tanımlar
Mücavir Alan: İmar mevzuatı bakımından belediyelerin kontrol ve sorumluluğu altına
verilmiş olan, belediye sınırlarını çevreleyen, belediyelerin etkisindeki alanlardır.
Kadastro: Taşınmazların konumlarını, sınırlarını ve alanlarını belirleyip bir plan
üzerinde gösterme ile malikleri ve cinslerini belirleme faaliyetlerini tamamıdır.
Uygulama imar planı: Nazım imar planı ilke ve esaslarına uygun olarak yörenin
koşulları ve planlama alanının genel özellikleri, yapının kullanım amacı ve ihtiyacı,
erişilebilirlik, sürdürülebilirlik ve çevreye etkisi dikkate alınarak; yapılaşmaya ilişkin yapı
adaları, kullanımları, yapı nizamı, bina yüksekliği, taban alanı katsayısı, kat alanı kat sayısı
veya emsal, yapı yaklaşma mesafesi, ön cephe hattı, ifraz hattı, kademe hattı, ada ayrım çizgisi,
taşıt, yaya ve bisiklet yolları, ulaşım ilişkileri, parkları, meydanları, kentsel, sosyal ve teknik
altyapı alanlarını, gerektiğinde; parsel büyüklükleri, parsel cephesi ve derinliği, arka cephe
hattı, yol kotu ve bu kotun altındaki kat adedi, bağımsız bölüm sayısı gibi yapılaşma ve
uygulamaya ilişkin kararları, uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak
uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren ve varsa kadastral durumu işlenmiş
olarak 1/1.000 ölçekte onaylı halihazır haritalar üzerinde, plan notları ve ayrıntılı raporuyla bir
bütün olarak hazırlanan plandır.
Parsel: Kentin imar planına ve yasalara uygun olarak üzerinde tek bir (en fazla iki)
yapının inşa edilebileceği arazi parçası ya da bir kentin arazi varlığının satış ve inşa amaçlı
bölünebileceği en küçük birimdir.
İmar Adası: Çevresi yollarla çevrili parsellere ayrılmış kent topoğrafyasından oluşan
küçük bir kent dilimidir.
TAKS: Taban alanı katsayısıdır. Bir yapının taban alanının bulunduğu parsel alanına
oranlanmasından elde edilen sayı. Örneğin TAKS:0.30 parsel alanı 1000 m² ise inşaat alanının
tabanı maksimum 300 m² olur.
KAKS: Kat alanı kat sayısıdır. Bir yapının toplam inşaat alanının üzerinde bulunduğu
parsel alanına oranı. Örnek KAKS 0.90 – parsel alanı 1000 m² bina yüksekliği 3 kat – 0.30 x 3
= 0.90 → 0,90*1.000 = 900 m² inşaat alanıdır.
33
Kamu İdarelerinin Taşınmaz Edinim Yöntemlerinin Karşılaştırılması
Kamu idarelerinin kuruluşu, teşkilat yapısı, bütçe türü ve yönetim biçimine göre daha
önce yaptığımız sınıflandırmalar esas alınarak, Türkiye’de mevcut edinim yöntemlerinin
kullanım biçimini aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.
Tablodan görüleceği üzere tüm kamu idareleri satın alma, kamulaştırma, trampa,
bedelsiz devir yöntemiyle taşınmaz edinimi gerçekleştirebilmektedir. Ancak imar yoluyla
edinim belli başlı kurumlar için kanunlarda öngörülmüş özel bir yöntem olup en çok
Belediyeler tarafından kullanılmaktadır.
Kamu İdareleri Satın Alma Trampa İmar Kamulaştırma Bağış Bedelsiz devir
Maliye Bakanlığı x x x x x
Üniversiteler x x x x x
Belediyeler x x x x x x
İl Özel İdareler x x x x x x
Köy x x x x x
Sosyal Güvenlik Kurumu x x x x x
Kamu Taşınmazlarının Yönetim Modelleri
Kamu taşınmazları, yönetimi kapsamında, kullandırma amacına yönelik sözleşme ve
işlemlere (kira, irtifak hakkı, işletme hakkı devri, tahsis gibi) konu olmaktadır.
Hazine taşınmazlarının yönetim işlemlerinde uygulanacak esas ve usuller; 2886 sayılı
Kanunun 74 üncü maddesine istinaden yürürlüğe konulan yönetmeliklerde belirlenmiştir.
Tahsis, İrtifak, Kira taşınmazı uzun süreli kullanma yetkisi veren işlemler olup bu
kapsamda kullandırılan taşınmazlara ilişkin işlemlerin farklı dönemlerde tesis edildiği ve farklı
mevzuata tabi oldukları, yapılan incelemelerde göz önünde bulundurulmalıdır.
Buna göre
34
16.12.1984–19.06.2007 tarihleri arsında tesis edilen işlemlerde Devlete Ait Mal Satış,
Trampa, Kiraya Verme, Mülkiyetin Gayri Ayni Hak Tesis, Ecrimisil ve Tahliye
Yönetmeliği’nin (bu yönetmelik hükümlerine yürürlükten kalktığı için bu bölümde yer
verilmemiştir, ancak işlemlerin tesis edildiği dönemler dikkate alınarak bu yönetmeliğin
ilgili bölümlerine denetimlerde incelenmesi gerektiği düşünülmektedir)
19.06.2007 tarihinden sonra tesis edilen işlemlerde ise Hazine Taşınmazlarının İdaresi
Hakkında Yönetmelik’in uygulanması gerekmektedir.
1- Tahsis
Tahsise ilişkin temel yasal dayanak olan 5018 sayılı Kamu Yönetim ve Kontrol
Kanunun 47 nci maddesi aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:
“Kamu idareleri, kanunlarında belirtilen kamu hizmetlerini yerine getirebilmek için
mülkiyetlerindeki taşınmazlarla Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerleri, birbirlerine ve
köy tüzel kişiliklerine bedelsiz olarak tahsis edebilirler. Tahsis edilen taşınmaz, amaç dışı
kullanılamaz.
…”
Maddenin ikinci fıkrasında Hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlarla Devletin
hüküm ve tasarrufu altındaki yerleri tahsis etmeye Maliye Bakanlığı yetkili olduğu ifade
edilmiştir.
Öncelikle tahsis kamu idareleri tarafından yapılacaktır. İlgili kanunlarla belirtilen
kamu hizmetlerini yerine getirmek için mülkiyetlerindeki taşınmazları tahsis
edebilmektedir. Örneğin belediyeye yükseköğretim amaçlı taşınmaz tahsis yapılamaz. Kanunda
belirtilen hizmetlerle ilgili, mülkiyetindeki taşınmazlarla, DHTA ‘ları birbirlerine ve köylere
tahsis edebilirler. O halde bir spor kulübüne, derneğe, vakfa taşınmaz tahsis edebilmesi
mümkün değildir. Bedelsiz olarak tahsis edilmesi öngörülmüştür. Satıştan ve devirden farklı
bir durum ortaya çıkıyor.
178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 13’üncü maddesinin (d) bendi ile 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 47’nci maddesinin verdiği yetki
35
çerçevesinde 10.10.2006 tarih ve 26315 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan Kamu İdarelerine
Ait Taşınmazların Tahsis ve Devri Hakkında Yönetmelik hazırlanmış ve yürürlüğe girmiştir.
Söz konusu Yönetmelik kapsamında; kamu idarelerinin mülkiyetlerindeki taşınmazların
birbirlerine ve Hazineye ait taşınmazlar ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin kamu
idarelerine tahsis ve devri işlemlerinin usul ve esasları belirlenerek tahsis işlemlerinin genel
çerçevesi çizilmiştir.
Yönetmeliğin tanımlar bölümünde
Tahsis: Mülkiyeti kendilerinde kalması koşuluyla kamu idarelerince, kanunlarında
belirtilen kamu hizmetlerinin yerine getirilebilmesi amacıyla mülkiyetlerindeki
taşınmazların, birbirlerine veya köy tüzel kişiliklerine; Hazineye ait taşınmazlar ile Devletin
hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin ise, Maliye Bakanlığınca hizmetin devamı süresince
kamu idarelerinin veya köy tüzel kişiliklerinin bedelsiz olarak kullanımına bırakılmasını,
Devir: Düzenleyici ve denetleyici kurumlar hariç kamu idarelerinin, görmekle yükümlü
olduğu kamu hizmetlerinde kullanılacağına ve amacına uygun kullanılmaması hâlinde geri
alınacağına dair tapu kütüğüne şerh konulması kaydıyla, taşınmazların mülkiyetinin diğer
kamu idarelerine bedelsiz olarak devredilmesini ifade edecek şekilde tanımlanmıştır.
Bu yönetmelik hem devri hem tahsisi düzenliyor. Tahsis de mülkiyet malik idarede
kalırken devirde ise mülkiyet geçmektedir.
Taşınmaz tahsisi yapılabilecek idareler Kanun ve bu kanuna bağlı olarak çıkarılan
Yönetmelikte toplam 5 cetvelde tek tek saymak suretiyle belirlenmiş olup, bu idareler dışında
kalan bir idareye ya da kamu veya özel hukuk tüzel kişiliğine tahsis yapılabilmesi için bu
konuda özel bir kanun hükmü bulunması gerekmektedir.
Taşınmaz tahsisi yapılabilecek idareler;
a) Genel Bütçeli İdareler
b) Özel Bütçeli İdareler
c) Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar
36
d) Sosyal Güvenlik Kurumları
e) Mahalli İdareler (belediye ile il özel idarelerine bağlı olan ya da bunların
kurdukları/üye oldukları birlikler)
f) Köy Tüzel Kişiliklerinden oluşmaktadır.
Tahsis yetkisi; Özel bir hüküm olmaması durumunda kamu idareleri, tahsis işlemini
Kanunun 47 nci maddesine dayanarak yapabilirler.
Ancak mülkiyetlerinde bulunan taşınmazların tahsisini; belediyeler, 3/7/2005 tarihli ve
5393 sayılı Belediye Kanununun 15 inci maddesinin (h) bendine, il özel idareleri ise, 22/2/2005
tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 64 üncü maddesinin (d) bendine göre yaparlar.
5393 sayılı Belediye Kanununun 15 (h) “Mahallî müşterek nitelikteki hizmetlerin
yerine getirilmesi amacıyla, belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde taşınmaz almak,
kamulaştırmak, satmak, kiralamak veya kiraya vermek, trampa etmek, tahsis etmek, bunlar
üzerinde sınırlı aynî hak tesis etmek” bu yetkisini 18nci madde (e) bendi gereğince Belediye
Meclisi eliyle kullanır.
Kanunun 75nci maddenin (d) bendi uyarınca;
“Kendilerine ait taşınmazları, aslî görev ve hizmetlerinde kullanılmak üzere bedelli
veya bedelsiz olarak mahallî idareler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına devredebilir veya
süresi yirmibeş yılı geçmemek üzere tahsis edebilir. Bu taşınmazlar aynı kuruluşlara kiraya da
verilebilir. Bu taşınmazların, tahsis amacı dışında kullanılması hâlinde, tahsis işlemi iptal
edilir. Tahsis süresi sonunda, aynı esaslara göre yeniden tahsis mümkündür.
Kamu kurum ve kuruluşlarına belediyeler, bağlı kuruluşları ve belediye şirketlerince
devir veya tahsis edilen taşınmazlar, kamu konutu ve sosyal tesis olarak kullanılamaz.”
5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 64 üncü maddesinin (d) bendi uyarınca
“ Kendilerine ait taşınmaz malları, asli görev ve hizmetlerinde kullanılmak ve süresi
yirmibeş yılı geçmemek üzere diğer kamu kurum ve kuruluşlarına tahsis edebilir. Bu
37
taşınmazların, tahsis amacı dışında kullanılması durumunda, tahsis işlemi iptal edilir. Tahsis
süresi sonunda, aynı esaslara göre yeniden tahsis mümkündür. Bu taşınmazlar aynı kuruluşlara
kiraya da verilebilir.” Bu yetki il genel meclisi tarafından kullanılmaktadır.
Mahali idarelerde tahsis bedelli veya bedelsiz olarak meclisin kararı encümenin
uygulaması ile 25 yıllık süre için yapılabilmektedir.
Bu düzenlemeler dışında Belediye ve İl Özel İdareleri açısından kanunlarında başka bir
düzenleme olmadığından, Yönetmeliğin ilgili genel hükümlerine göre işlem tesis edilmektedir
Üniversitelerde tahsis, genel hükümlere tabidir ve yetki üniversite yönetim
kurulundadır. Her üniversite kendi taşınmaz yönetmeliğini çıkarmış olabilir bu husus
denetimlerde dikkate alınmalıdır.
Sosyal Güvenlik Kurumlarında taşınmazlarının tahsisiyle ilgili 5502 sayılı Sosyal
Güvenlik Kurumu Kanunu 35nci maddesinde taşınmaz işlemlerinin 2886ya tabi olacağı hüküm
altına alınmış olup tahsis yetkisi Yönetim Kuruluna verilmiştir. Taşınmaz işlemleri ayrı
yönetmelikte düzenlenmiş olup burada düzlenmeyen konularda genel hükümler
uygulanmaktadır.
Özel kanunları uyarınca, amacı belirtilerek kamu idarelerine tahsis edilmiş sayılan
taşınmazlar hakkında ayrıca tahsis işlemi yapılmaz ve bu taşınmazların tahsisi, hizmetin devamı
süresince devam eder.
Ancak bu taşınmazların tahsis amacının ortadan kalkması veya amacı dışında
kullanılması halinde, genel hükümlere göre maliki kamu idaresince tahsisleri kaldırılabilir veya
tahsis amacı değişikliği yapılabilir.
Yönetmeliğin aşağıda yer verilen maddeleri tahsis işlemlerinde önem arz etmektedir;
“Ön ve kesin tahsis ile süresi
MADDE 6 – (1) Kamu idareleri, üzerinde tesis yapılması plânlanan ve tahsis talebinde
bulunulan taşınmazları, talepte bulunan kamu idarelerine, tahsis amacına yönelik olarak
yatırım projesinin hazırlanması, yatırım programına alınması ve tesis/ bina inşaatına
başlanması amacıyla iki yıla kadar ön tahsis yapabilirler. “
38
Ön tahsis 2 yıl süre ile bedelsiz olarak yapılır, kullanıma yönelik olmayıp sadece
taşınmazla ilgili proje izin vb. işlemlerin tamamlanması yönüyle tesis edilir.
“Tahsisli taşınmaza ilişkin giderler
MADDE 7- Tahsisli taşınmazlarla ilgili olarak harcamalara katılma payı da dâhil
olmak üzere her türlü malî yükümlülükler ve diğer giderler, tahsis yapılan kamu idaresi
tarafından ödenir.”
Örneğin MEB’e okul yapılması için bir yer tahsis edildi. Parsellerin birleştirilmesi gibi
masrafları MEB kendi bütçesinden ödeyecektir.
“İzinsiz kullanımlarda bedel alınması
MADDE 11 -Kamu idaresine ait bir taşınmazın tahsis işlemi yapılmadan bir başka
kamu idaresi tarafından kullanımı hâlinde, taşınmazın maliki olan kamu idaresince, kendi
taşınmaz kira ihalesi komisyonunca belirlenen tutardaki tazminat taşınmazı kullanan kamu
idaresinden alınır. Bu tazminat, tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde taşınmazı kullanan
kamu idaresince ödenir. Bu sürenin geçmesi ile tazminat kesinleşir. Bu tazminatlar, 9/6/1932
tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu hükümlerine göre icra dairelerince tahsil olunur.
(2) Hazineye ait taşınmazlar ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler için ise;
Maliye Bakanlığı yerel birimince ilgili mevzuatına göre tespit edilen ecrimisil alınır. Rızaen
ödenmeyen ecrimisil, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanuna göre tahsil edilir. Ancak, Hazineye ait taşınmazlar ile Devletin hüküm ve
tasarrufu altındaki yerler için (Değişik ibare:RG-14/8/2014-29088) genel bütçe kapsamındaki
kamu idarelerinden ecrimisil alınmaz.”
Tahsis olmaksızın kullanılmış taşınmaz varsa kullanıcı kamu idaresinden tazminat
alınması gerekmektedir. Hazinenin mülkiyetinde veya DHTA yerlerde ise Maliye Bakanlığınca
ecrimisil tahakkuk ettirilmektedir. 2014 yılı değişikliği sonrasında genel bütçeli idareler
dışındaki kamu kurumlarından ecrimisil alınmaktadır. Söz konusu madde gereğince örneğin
belediye hazine taşınmazını tahsis olmaksızın izinsiz kullandığı takdirde ecrimsil yükümlüğü
doğacaktır.
20inci maddede tahsis yapılamayacak taşınmazlar sayılmıştır.
39
24ncü madde de, “tahsisi kaldırılan veya geri alınan taşınmazın üzerine adına tahsis
yapılan veya devralan kamu idaresi tarafından yapılan bina ve tesisler, bedelsiz olarak maliki
kamu idaresine geçer. Bunlar için malik kamu idaresince her hangi bir bedel veya tazminat
ödenmez.” Hükmü yer almaktadır.
2016 yılında bu maddeye eklenen cümle ;
“Ancak, bu taşınmazın, adına tahsis yapılan veya devralan kamu idaresi ile satış,
trampa, arsa ve/veya kat karşılığı inşaat, irtifak hakkı tesisi gibi mülkiyete ilişkin tasarrufî
işlemlere konu edilmesi halinde, halen aynı kamu idaresi tarafından kullanılıyor olması
kaydıyla bu bina ve tesisler bedel hesabında dikkate alınmaz, bu taşınmaz ile üzerindeki bina
ve tesisler için ecrimisil istenilmez, tahsil edilmiş olanlar iade edilmez.”
Kamu idaresince tahsis veya devir usulüyle bedelsiz kullanılan taşınmazların üzerinde
yapı yapılmışsa, tahsis veya devir sonrasında satın alma veya irtifak hakkı gibi tasarruf hakkı
doğuracak işlemler için aynı kamu idaresince talep edilirse, söz konusu yapı bedelleri kurumca
karşılandığından bahisle bu işlemlerde ayrıca bedel hesabında dikkate alınmaması ve ecrimisil
istenmemesi öngörülmüştür.
Tahsisli taşınmaz üzerinde kiralanabilecek, gelir getirici bir kullanıma yönelik bir alan
varsa(baz istasyonu, kantin, bankamatik, vb.), buranın kiralamasına ilişkin yetki malik kamu
idaresindedir. Diğer kamu idarelerine tahsis edilen Hazine taşınmazları üzerinde bulunan ve
ticari amaçlı kullanılması mümkün olan yerlerin, ihale ve kiralama işlemleri ise Hazine
Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin 70 inci maddesinin birinci fıkrası hükmü
uyarınca milli emlak birimleri tarafından tesis edilir ve geliri genel bütçe adına tahsil edilir.
DENETİMLERDE KARŞILAŞILAN ÖRNEKLER
Eğitim ve öğretim hizmetlerinde kullanılmak üzere tahsis edilen taşınmazların açık alanları
otopark olarak işlettirilmektedir.
Dini hizmet alanı olarak kullanılmak üzere tahsis edilen taşınmazın açık alanın bir kısmı taksi
durağı olarak işlettirilmektedir.
Kamu hizmet binası yapılmak üzere tahsis edilen taşınmaz, halka açık satış mağazası ve otopark
olarak işletilmektedir.
40
Spor alanı olarak kullanılmak üzere belediyeye tahsis edilen taşınmaz, yüzme havuzu ve fitness
salonu olarak piyasa rayicindeki ücretler mukabilinde sadece üyelerine kullandırılmak suretiyle
işletilmektedir.
Belediye hizmet alanı olarak tahsis edilen taşınmazın nikah salonu, konferans salonu, sahne ve
kreş olarak işletilmektedir.
Pazar alanı olarak tahsis edilen taşınmaz, üzerinde bina inşa edilerek belediye tarafından ücretli
düğün salonu olarak işletilmektedir.
Kültürel ve sosyal amaçlı kullanılmak üzere belediyeye tahsis edilen taşınmazın bir kısmı
komşu işletme tarafından otopark olarak kullanılmaktadır, kalan kısmı ise belediye tarafından
İdarenin izni dışında kiraya verilmiştir.
2- Kira
Kamu taşınmazlarının kiralanmasında sözleşme öncesinde 2886 sayılı Kanun, sözleşme
imzalandıktan sonra borçlar kanunu hükümleri uygulanmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda tanımlana Kira sözleşmesi; kiraya verenin bir şeyin
kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının
da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Kiraya verenin
taşınmazın maliki olmasına gerek yoktur. Kira sözleşmesi, belirli ve belirli olmayan bir süre
için yapılabilir.
Kira hakkı taşınmazı kullanma hakkı verir, kişisel bir hak olup zaman tapuya tescil
edilemez, 3.kişilere karşı ileri sürülemez. Ama eğer kira sözleşmesi tapuya şerh edilirse bu
durumda 3. Kişilere karşı da ileri sürülebilir. Kiracının taşınmazı malik tarafından satıldığında
kiracı bu hakkını, şerh varsa herkese karşı ileri sürülebilir.
Bu hak taşınmazı tasarruf yetkisi vermediği gibi 3. Kişilere kiralama yetkisi veya inşaat
yapma yetkisi de vermemektedir. İstisnası; literatürde yapımlı kira diye bir kavram var. Bu
kavram da sadece TCDD nin kendi yönetmeliğinde vardır. 10 yıldan daha uzun süreli kiralama
yapılıp üzerinde bina yapma yetkisi tanımaktadır.
2886 Sayılı Kanunun 1’inci maddesinde genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli
idarelerin, özel idare ve belediyelerin, kira işlerinin bu Kanun hükümlerine göre yürütüleceği
41
belirtilmiştir. Burada kapsamda olmayan kurum sosyal Güvenlik Kurumudur. SGK’nın
taşınmaz işlemlerin ayrı bir yönetmelikte düzenleniyor.
Kanunun 53’üncü maddesinde de “Bütün ihaleler bir sözleşmeye bağlanır. Sözleşme
idare adına ita amiri tarafından imzalanır. Bu Kanunda belirtilen özel hallerde sözleşme
yapılması zorunlu değildir” hükmü bulunmaktadır. Bu nedenle bu Kanun uyarınca yapılan kira
işlemlerinde sözleşme düzenlenmesi bir zorunluluktur.
178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin 13 üncü maddesinin (b) bendinde Hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazların
kiralanması, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin kiralanması işlemlerini yapmak
görevi Maliye Bakanlığına (Milli Emlak Genel Müdürlüğü) verilmiştir.
Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan
taşınmazların kiraya verilmesi işlemleri 2886 Sayılı Kanunu ile bu Kanun 73 ve 74’üncü
maddesine dayanılarak çıkarılan Yönetmelikler ile kira işlemlerini düzenleyen Milli Emlak
Genel Tebliğlerinde belirtilen hükümlere göre yürütülür. Kira işlemleri ile ilgili 2886 sayılı
Kanunda yer almayan konularda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun ilgili hükümleri
uygulanır.
Taşınmazların kiralama amaçlı ihale usulleri aşağıdaki gibi olabilir:
Açık Teklif Usulü; 2886 Sayılı Kanunun 45’inci maddesine göre; tahmini bedeli her yıl
Genel Bütçe Kanunu ile tespit edilecek tutarı geçmeyen (2018- 10.000.000 TL) Hazinenin özel
mülkiyetindeki ve Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazların kiralanması açık teklif
usulü ile yapılır.
Kapalı Teklif Usulü; 2886 Sayılı Kanunun 36’ncı maddesine göre; tahmini bedeli, yılı
içinde yayımlanan bütçe kanunu ekindeki (i) cetvelinde, açık teklif usulü için tespit edilen
parasal tutarı geçen Hazinenin özel mülkiyetindeki ve Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki
taşınmazların kiraya verme ihalelerinin kapalı teklif usulü ile yapılması zorunludur.
Pazarlık Usulü: 2886 Sayılı Kanunun 51/g maddesine göre, kullanışlarının özelliği,
idareye yararlı olması veya ivediliği nedeniyle açık veya kapalı teklif usulü ile ihalesi uygun
görülmeyen Hazinenin özel mülkiyetindeki veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki
taşınmazlar, pazarlıkla kiraya verilebilir.
42
Tahmin edilen bedelin tespiti 2886 sayılı Kanun 9ncu maddesine göre yapılmaktadır;
“Madde 9 – Tahmin edilen bedel, idarelerce tespit edilir veya ettirilir. İşin özelliğine
göre gerektiğinde bu bedel veya bu bedelin hesabında kullanılacak fiyatlar bedeliye, ticaret
odası, sanayi odası, borsa gibi kuruluşlardan veya bilirkişilerden soruşturulur. Tahmin edilen
bedel, bunun dayanaklarının da eklendiği bir hesap tutanağında gösterilir ve asıl evrak
arasında saklanır. Bu bedel gerektiğinde ihale komisyonlarınca tahkik ettirilir.
Ancak, yapım işlerinde bu işler için kanunların verdiği yetkiye dayanılarak ilgili
dairelerce tespit edilmiş birim fiyatları varsa, bunlar uygulanır.”
“Uygun bedelin tespiti:
Madde 28 – Artırmalarda uygun bedel; tahmin edilen bedelden aşağı olmamak üzere
teklif edilen bedellerin en yükseğidir.
Eksiltmelerde uygun bedel; tahmin edilen bedeli geçmemek şartı ile, teklif edilen
bedellerin tercihe layık görülenidir.
Kapalı teklif usulüyle yapılan ihalelerde; bedel tahmini yapılmışsa uygun bedel, teklif
edilen bedellerden tahmin edilen bedeli geçmemek şartıyla tercihe layık görüleni; bedel tahmini
yapılmamışsa uygun bedel, teklif edilen bedellerin tercihe layık görülenidir. Tercih gerekçeleri
kararlarda belirtilir. Ancak, bedel tahmini yapılmamış kapalı teklif usulü ihalelerde, ihalenin
geçerli sayılması bizzat ilgili bakanın onayına bağlıdır.”
Her ihale usulüne göre uygun bedel tespiti vardır. Taşınmazların işlemlerinde en sık
kullanılan yöntem kapalı teklif ve pazarlık usulü olup bu ihalelerde uygun bedel teklif edilen
bedellerin en yükseğidir. Kiralamalar için 51-g pazarlık usulü çok kullanılmaktadır
İdareler, teklifler alındıktan sonra idareler ihaleyi iptal etmekte her zaman serbesttirler.
İsteklilerden, ihale konusu olan işin tahmin edilen bedelinin % 3'ü oranında geçici teminat
alınır.
Açık teklif usulü yapılabilmesi için bütçe kanununda belirtilen limitin altında olması
gerekiyor. İ cetvelinde 45nci madde kapsamındaki işlerde belirlenen limit 2018 yılı için
2.047.200 TL, Hazine taşınmazları için 10.000.000 TL’dir.
43
Pazarlık usulü ile yapılan ihalelerde teklif alınması belli bir şekle bağlı değildir. İhaleler,
komisyon tarafından işin nitelik ve gereğine göre; bir veya daha fazla istekliden yazılı veya
sözlü teklif almak ve bedel üzerinde anlaşmak suretiyle yapılır. Teklif alınması bir şekle bağlı
olmadığından ve bir istekli ile dahi bedel üzerinden anlaşılmak suretiyle ihale edilebildiğinden
esnek bir usuldür.
51inci maddede hangi işlerin yapılabileceği sayılmakla birlikte en önemlileri f, g, h ve l
bentleridir.
51(f) bendi İdarelerin, müştereken veya iştirak halinde sahibi bulundukları taşınmaz
mallardaki paylarının paydaşlara kiraya verilmesi durumu düzenlenmektedir.
51(g) bendi; Kullanışlarının özelliği, idarelere yararlı olması veya ivediliği nedeniyle
kapalı veya açık teklif yöntemleriyle ihalesi uygun görülmeyen, Devletin özel mülkiyetindeki
taşınır ve taşınmaz malların kiralanması, trampası ve mülkiyetin gayri ayni hak tesisi ile
Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin kiralanması ve mülkiyetin gayri ayni hak tesisi,
51/(h) (Değişik: 3/7/2003-4916/20 md.) Hazinenin veya Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğünün mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki
baraj, dalyan, voli yerleri, göller, havuzlar, nehirler ve nehir ağızlarındaki av yerleri ile deniz
ve iç sularda belirlenmiş yerlerdeki su ürünleri üretim hakkının, 22.3.1971 tarihli ve 1380 sayılı
Su Ürünleri Kanununa göre il özel idarelerince kiraya verilmesi,
Önemli olan bir diğer madde 64ncü maddedir. Kira sözleşmelerindeki süreyi
düzenlemektedir.
“Madde 64 – Kiraya verilecek taşınır ve taşınmaz malların kira süresi, on yıldan çok
olamaz. Turistik tesis kurulacak yerlerin ve turistik tesislerin (Ek ibare: 20/2/2001 -
4628/17md.) ve enerji üretimi tesisleri ile iletim ve dağıtım tesis ve şebekelerinin ihtiyacı olan
arazilerin (Ek ibare: 18/4/2001 - 4646/13 md.) ve doğal gaz iletim, dağıtım ve depolama tesis
ve şebekelerinin ihtiyacı olan arazilerin on yıldan fazla süre ile kiraya verilmesi mümkündür.
Üç yıldan fazla süre ile kiraya verme işlerinde, önceden Maliye Bakanlığından izin
alınması şarttır. Katma bütçeli idarelerde bu izin, idarelerin bağlı bulundukları bakanlıktan
alınır. Özel İdare ve belediyeler için kendi özel kanunları uygulanır.”
44
Kiralama süreleri 10 yıldan fazla olamaz, 3 yılın üzerinde olursa Maliye Bakanlığından
izin alınması gerekmektedir. Üç yıldan fazla süre ile kiraya verme işlerinde, kira bedeli her yıl
şartname ve sözleşmesindeki esaslara göre yeniden tespit edilir.
73ncü maddede tarihi eserlerin kiraya verilmesi düzenlenmiştir. Bu taşınmazların
kiralanmasında. Kültür bakanlığının görüşü alınması gerekiyor.
Belediye ve il özel idare için 3 yıl üzeri kiralamalarda izinler İç İşleri Bakanlığından
alınmaktadır. Belediyenin yetkileri içeresinde 5393 sayılı Kanun 15 h bendinde kiralama yetkisi
sayılmıştır. Kanunun ilgili hükümlerinde 3 yıldan fazla(10 yıla kadar) kiralanmasına karar
vermek belediye meclisinin yetkisinde iken 3yıla kadar olan kiralamalar encümenin yetkisinde
sayılmıştır.
75 inci madde (d) bendinde ise belediyeye ait taşınmazların, aslî görev ve hizmetlerinde
kullanılmak üzere mahallî idareler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına kiraya verilebileceği
düzenlenmiştir. Belediye mevzuatında yer alan hükmün aynısı il özel idarede de geçerlidir.
Bunların dışında 2886 da geçerli hükümlere tabidirler.
Üniversitelerde 2886 sayılı Kanun hükümleri geçerli olmakla beraber 2547 sayılı YÖK
kanunu ek 25 inci maddede kiralamalardan elde edilecek gelirlerin tamamını özel gelir
kaydedileceği düzenlenmiştir.
Uygulamada üniversite ile Maliye Bakanlığı arasında; Hazine mülkiyete taşınmazlar
için üniversite ile protokol yapılabilmektedir. Bütün ticari kiralama yetkisi protokol ile
üniversiteye devredilmekte fakat 3.kişilerin faydalandığı bir taşınmazı üniversitenin kiralama
imkânı olmamaktadır. Bu husus 300 no.lu milli emlak genel tebliğinde düzenlenmiştir.
Kiralanan işlemeden öğrenci ve öğretim personeli haricinde dışardan 3. Kişiler faydalanıyorsa
Maliye Bakanlığı tarafından kiraya verilmesi gerekiyor ve gelirin Hazineye kalması gerekiyor.
Kiralamayla ilgili olarak Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin
ilgili maddeleri, genel bütçe dışındaki diğer kamu idarelerince Kanunlarında veya kendi
yönetmeliklerinde ayrı bir düzenleme olmadığı müddetçe esas alınmaktadır. Yönetmeliğin
12nci maddesinde tahmini bedel tespiti düzenlenmiştir.
“Tahmin edilen bedel tespiti
45
MADDE 12 –( Değişik:RG-11/9/2014-29116)
(1) Tahmin edilen bedel, bedel tespit komisyonunca tespit edilir ve karara bağlanır.
Bedel tespit ve takdirinde, taşınmazın konumu ve özellikleri göz önünde bulundurulmak
suretiyle rayiç bedel esas alınır.
c) Kullanma izni verilmesi veya irtifak hakkı tesis edilmesinde ilk yıl için taşınmazın
rayiç bedelinin yüzde ikisi, kiralamalarda ise yüzde dördüdür.”
Maddenin 1 nci fıkrasında genel bir rayiç bedel ifadesi yer alsa da 2nci fıkrada özel
durumlara yer verilmiş, (c) bendine göre kiralamalarda rayiç bedelin %4ü olarak tespit
edilmiştir. Madde metninde 2014 yılında değişiklik yapılmış olup bu tarihten sonra kurulacak
kira sözleşmelerinde bu tutar geçelidir. (Değişiklikten önce “emlak vergisi değerinin %2 sinden
az olmamak üzere rayiç bedel esas alınır” hüküm bulunmaktaydı.) Rayiç bedel, taşınmazın satış
bedeli rayicidir.
Aynı maddenin 8 nci fıkrasında
(8) Tahsisli taşınmazlar ile kamu hizmeti görülmek üzere genel bütçe kapsamındaki
kamu idarelerince kiralanan taşınmazlarda büfe, kantin, çay ocağı ve benzeri amaçlarda
kullanılmak üzere kiraya verilecek yerlerin tahminî kira bedeli; yukarıdaki hükümlere tabi
olmaksızın ilgili İdare yetkililerinden alınacak personel sayısı, elde edilen gelir, kiralanacak
alan gibi bilgiler de göz önünde tutularak İdarece tespit edilir.
Tahsisli taşınmazların kiralanmasında güvenlik gerekçesi ile ilgili idare tarafından
ihaleye girecek kişileri kendisi seçme hakkı verilmiştir. İhaleye girecek kişiler Maliyeye
bildirilmekte, ihale üstüne kalan kişi ile sözleşmeleri yapılmakta, bu taşınmazlarda yapılan
kiralamalarda gelir hazineye gitmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 322nci maddesinde Alt Kira ve Kullanım Hakkının
Devri şu şekilde düzenlenmiştir.
“Kiracı, kiraya verene zarar verecek bir değişikliğe yol açmamak koşuluyla, kiralananı
tamamen veya kısmen başkasına kiraya verebileceği gibi, kullanım hakkını da başkasına
devredebilir.
46
Kiracı, konut ve çatılı işyeri kiralarında, kiraya verenin yazılı rızası olmadıkça,
kiralananı başkasına kiralayamayacağı gibi, kullanım hakkını da devredemez.”
Kira ilişkinin devri ise 323ncü maddesinde düzenlenmiştir. Kiraya verenin yazılı
rızasıyla kira ilişkisi kendisine devredilen kişi, kira sözleşmesinde kiracının yerine geçer ve
devreden kiracı, kiraya verene karşı borçlarından kurtulur.
Kira ilişkisinin yani sözleşmenin devredilmesi ile alt kira veya kullanım hakkı devri
kavramları birbirinden farklıdır. Sözleşmenin devri demek tarafın tamamen değişmesi
demektir. Bunun için sözleşmede mutlaka hüküm olması gerekiyor ve ilk ihaledeki şartların
aranması gerekiyor. Yani eğitim amacıyla yapılan kiralamada yapılacak devirde de eğitim
amacı ile yapılması gerekir. Ancak alt kira ve kullanım hakkı devri ana kira sözleşmesi tarafları
değişmemekte, sadece kiralanan taşınmazın fiili kullanıcısı veya işletmecisi değişmektedir.
Alt kiracılık müessesi 2886 sayılı Kanunda düzenlenmemekle birlikte Hazine
taşınmazları için Yönetmeliğin 73ncü maddesinde bu işleme ilişkin hükme yer verilmiştir.
“(1) Hazine taşınmazları, talepleri halinde kamu idarelerine, kanunla kendilerine
verilen yetki ve görevleri yerine getirmek amacıyla; cari yıl kira bedeline ilave olarak kamu
idaresi ile üçüncü kişi arasında düzenlenen kira sözleşmesinden elde edilen gelirin, cari yıl
kira bedelinden fazla olan kısmının yüzde yirmibeşinin Hazineye ayrıca ödenmesi kaydıyla
alt kiracılık hakkı da tanınmak suretiyle kiralama yapılabilir.”
Alt kira; sadece talep eden kamu idarelerine,
Kanunda yer verilen görev ve yetkileriyle sınırlı olmak üzere,
Talep eden kamu idaresi, 3.kişiye alt kiralama yapacaksa
[Hazinenin Cari kira bedeli + (alt kira bedelinin- cari kira bedeli)x0,25]
aşan bedelin %25ini de ayrıca verilmesi koşuluyla kiralama yapılabilir.
47
Protokol Yöntemi
Kamu idarelerine tahsis edilen Hazine taşınmazlarının kiralanmasında genel yetkili
Maliye Bakanlığı olmakla birlikte bu yöntemin istisnası protokol yapılması yöntemidir.
Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin 70 inci maddesinin 5 inci bendi ve 81
nci maddelerinde protokol düzenlenmiştir.
“Tahsisli ve kiralanmış yerlerdeki işlemler
MADDE 70 – (1) Tahsisli taşınmazlar ile kamu hizmeti görülmek üzere genel bütçe
kapsamındaki kamu idarelerince kiralanmış olan taşınmazların ticari amaçla kullanılması
mümkün olan yerler, tasarruf eden kuruluş amirinin görüşü alınmak suretiyle, ilde defterdarın,
ilçede kaymakamın onayı ile İdarece kiraya verilebilir.
(5) Bakanlık, bu taşınmazların üçüncü kişilere kiraya verilmesine ilişkin olarak adına
tahsis yapılan İdarelerle protokol yapmaya yetkilidir.
(6)(Değişik:RG-11/9/2014-29116) Tahsisli taşınmazlar ile kamu hizmeti görülmek
üzere genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerince kiralanmış olan taşınmazların ticari amaçla
kullanılması mümkün olan yerlerinin kiralanmasına ilişkin özel mevzuatlarda yer alan
hükümler saklıdır.”
Yönetmelikte öngörülen protokol yöntemi, tahsisli taşınmazlar için yeni bir kiralama
usulü değil, kiraya verme yetkisinin İdarelere devredilmesi amacıyla yapılan bir düzenlemedir.
Bu yetki devri ile ihale işlemlerinin tahsisli idare tarafından yürütülmesi amaçlanmış olup elde
edilecek kira gelirlerine ilişkin herhangi bir açıklama yapılmamıştır.
Bu kapsamda İlgili Bakanlıklarla yapılan gelir paylaşımı esasına dayalı protokollerin
yönetmelik hükümlerini geniş yorumlanması suretiyle yapıldığı düşünülmektedir.
Belirtilen hükümler gereğince Maliye Bakanlığınca kamu idareleri arasında kiralama
yetkisinin devri ve kira paylaşımına dayalı protokoller yapılmıştır.
Adalet Bakanlığı(%40 hazine- %60 Adalet Bakanlığı kira paylaşımı)
Diyanet işleri Başkanlığı (diyanet vakfı ile kira paylaşımı)
48
Kültür Bakanlığı (Döner sermayeleri kiralama yapabiliyor)
Sağlık Bakanlığı
Sağlık bakanlığı ile yapılan protokole göre şu anda hastaneler içerisinde yer alan yerlerin
kiralanmasından elde edilen gelirin belli bir kısmı sağlık bakanlığı Hazineye verilecek, bir
kısmı sağlık bakanlığına bağlı döner sermayeye aktarılmaktadır.
Üniversitelerle protokol
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu Ek 25 inci maddesine göre, mülkiyeti Hazineye ait
ve yükseköğretim kurumuna tahsisli taşınmazların üzerinde herhangi bir inşaat yapılmamak ve
irtifak hakkına konu edilmemek, eğitim, sağlık ve sosyal amaçlı kullanılmak, elde edilen
gelirin tamamının ilgili yükseköğretim kurumunun her çeşit mal ve hizmet alımlarında ve
sermaye harcamalarında (yükseköğretim kurumları adına tapuda kayıtlı taşınmazların satılması
suretiyle elde edilen gelirlerin tamamı sadece sermaye harcamalarında) kullanılmak üzere
yapılan protokol işlemleri kapsar.
Belediyelerle protokol
Belediyelerle kıyı kapsamındaki alanlarda gelirlerin paylaşımı usulüne dayalı
protokoller yapılmaktadır. Yönetmeliğin “Kıyı ve sahil şeritlerinde yapılacak düzenlemeler”
başlıklı 81inci maddesinde ise protokole ilişkin özel bir uygulama benimsenmiştir. Söz konusu
maddede;
“ Kıyı ve sahil şeritlerinde, 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu ve 3/8/1990
tarihli ve 20594 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair
Yönetmelik ile onaylı imar planı hükümlerine uygun olarak düzenleme yapılması kaydıyla, bu
alanların sınırı içinde bulunduğu belediyelere veya mahalli idare birliklerine izin verilebilir.
Bu alanlarda yapılacak düzenlemelerin kapsamı, elde edilmesi hâlinde gelirlerin paylaşımı,
sona ermeye ve diğer konulara ilişkin hükümler İdare ile ilgili kuruluşlar arasında
düzenlenecek protokollerle belirlenir.” denilmek suretiyle kıyı ve sahillerde yapılacak
işlemlerde gelirlerin paylaşımına dayanan protokollerin düzenlenebileceğinden
bahsetmektedir.
49
Yani sadece kıyı alanlarında yapılacak protokoller için, kiraya verme yetkisinin devri
dışında taşınmazların kullanımıyla ilgili olarak diğer konularda da izin verilmektedir.
Denetimlerde kıyı kanunu kapsamında olmayan veya tahsisli kullanılmayan
taşınmazlarla ilgili olarak belediyelerle Maliye Bakanlığı arasında protokol yapılması suretiyle
düğün salonu, kafeterya, halk eğitim merkezi, hobi bahçesi, restoran, park, spor alanı, dinlenme
tesisi ve hayvanat bahçesi işletilmesi amacıyla hasılat paylaşımına dayalı protokoller yapıldığı
görülmüştür.
Sgk Taşınmaz Yönetmeliği
Bu kurum 2886 ya tabi olmadığı için burada tamamı ile ihale usullerini Yönetmelikte
belirlenmiştir. Kısaca önemli olduğu düşünülen maddelere yer verilecektir. Kiralamaya ilişkin
açık artırma, doğrudan kiraya verme ve pazarlık usulü öngörülmektedir.
Doğrudan kiraya verme usulü en sık kullanılan usuldür. 28nci maddede düzenlenen bu
usulde farklı istekliler aramadan kiraya verme durumu düzenlenmektedir. 2013 yılı öncesine
kadar belediyelere, vakıf üniversitelerine doğrudan kiraya verilemiyordu ancak artık
verilebilmekte. Rayiç kira bedeli üzerinden kiraya verilmesi gerekiyor.
Aynı maddenin 3ncü fıkrası gereğince prim borçlarına karşılık satın alınan taşınmazlar
devreden mülk sahibinin veya işlem esnasında taşınmazda ikamet eden kiracının kiracılığını
devam ettirebilmesi için, doğrudan kiraya verilebilmektedir.
“Tahmini kira değerinin tespiti
MADDE 32 – (1) İlk defa kiraya verilecek veya hangi nedenle olursa olsun tahliye
edilen yerlerin tahmini kira değeri, kiralanacak yerin bulunduğu semtteki rayice göre yapılır.
Sözleşme süresi
MADDE 51 – (Değişik:RG-27/4/2013-28630)
(1) Kira sözleşmesinin süresi 1 yıldır. Bu süreyi aşan ve 5 yıla kadar olan sözleşmeler
Kurum Başkanının onayını, 5 yılı aşan sözleşmeler ise Yönetim Kurulunun kararını gerektirir.
Kira sözleşmesinin süresi 29 yıldan fazla olamaz. Ancak, taşınmazların boş olan kısımları
mevsimlik ve bir yıldan az süreli olarak da kiraya verilebilir.”
50
Yönetmelikte kira sözleşme süresi 1 yıl olarak öngörülmüş, 5 yılı aşanlarda Yönetim
Kurulu kararı öngörülmüş, kira süresi üst limiti 29 yılla sınırlandırılmıştır. Yönetmelik irtifak
hakkını düzenlenmediği için uzun süreli kiralamayı düzenlemiştir.
“Unvan değişikliği, şirketleşme, iş değişikliği, devir
MADDE 54 – (1) Kiracı, Kurumun izni olmadan, yeni ortak alma, şirketleşme, unvan
ve iş değişikliği yapamaz. Mevcut sözleşmede imzası bulunan kiracı, tadil edilen sözleşmede de
taraf olmak zorundadır. Bu ve buna benzer değişiklikler, mevcut kira bedeline % 10 artış
uygulanarak Daire Başkanlığının onayına sunulur.
(2) (Değişik:RG-27/4/2013-28630) Kurum aylık kira bedelinin ödenmemesi halinde
genel hükümlere göre hapis hakkını kullanır. Kiracı, kiraladığı yeri alt kiraya veremez,
devredemez. Böyle bir durumun tespiti halinde sözleşme feshedilerek firmanın teminatı gelir
kaydedilir.”
Bu madde gereğince kiracı, kiraladığı yeri alt kiraya vermesi ve devretmesi
yasaklanmakta, bu anlamda genel hükümlerle çelişmektedir.
Son olarak 58nci maddede kurum mülkiyetinde bulunan taşınmazların, gerçek veya
tüzel kişiler ya da kamu kurum ve kuruluşlarınca işgale uğradığının tespit edilmesi
halinde ecrimisil bedelinin alınması öngörülmüştür.
Kira sözleşmeleriyle ilgili hukuka aykırı kullanım örnekleri kamu kurumlarında çok
rastlanmaktadır.
DENETİMDE KARŞILAŞILAN ÖRNEKLER
Kiralanan taşınmazda, kullanma hakkının amacına aykırı kullanımlar(eğitim amaçlı
kiralanan alanda otel yapılması, kira bedelinin belirlenmesinde önem arz etmektedir)
İdarenin izni olmaksızın alt kira veya kullanım hakkının devredilmesi yoluyla
taşınmazların 3.kişilerce işletilmesi
Kıyı alanlarında protokol ile yapılan kiralamalarda kıyı mevzuatına aykırı yapılar inşa
edilmesi
51
Belediye taşınmazlarının kiralanmasında pazarlık usulünün (51/g) kullanılması
Belediyeler tarafından kiraya verilen taşınmazların kira süresi sonunda yeniden ihale
düzenlenmeden aynı ya da başka kişilere kiraya verilmesi
3- Ecrimisil
Hazine taşınmazının, İdarenin izni dışında gerçek veya tüzel kişilerce işgal veya tasarruf
edilmesi sebebiyle, İdarenin bir zarara uğrayıp uğramadığına veya işgalcinin kusurlu olup
olmadığına bakılmaksızın İdarece talep edilen tazminata ecrimisil adı verilmiştir. Hazine
taşınmazının zilyetliğini, yetkili İdarenin izni dışında eline geçiren, elinde tutan veya her ne
şekilde olursa olsun bu malı kullanan veya tasarrufunda bulunduran gerçek veya tüzel kişiler
ise mevzuatta fuzuli şagil yani işgalci olarak tanımlanmaktadır.
2886 sayılı Devlet İhale Kanununun ecrimisil ve tahliyeyi düzenleyen 75 inci
maddesinde
“Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz malları
ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ile idare ve temsil ettiği mazbut vakıflara ait taşınmaz malların,
gerçek ve tüzelkişilerce işgali üzerine, fuzuli şagilden, bu Kanunun 9 uncu maddesindeki
yerlerden sorulmak suretiyle, idareden taşınmaz ve değerleme konusunda işin ehli veya uzmanı
üç kişiden oluşan komisyonca tespit tarihinden geriye doğru beş yılı geçmemek üzere tespit ve
takdir edilecek ecrimisil istenir. Ecrimisil talep edilebilmesi için, Hazinenin işgalden dolayı bir
zarara uğramış olması gerekmez ve fuzuli şagilin kusuru aranmaz.
Ecrimisile itiraz edilmemesi halinde yüzde yirmi, peşin ödenmesi halinde ise ayrıca
yüzde onbeş indirim uygulanır. Ecrimisil fuzuli şagil tarafından rızaen ödenmez ise, 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur.
Kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren, işgalin devam etmesi halinde, sözleşmede
hüküm varsa ona göre hareket edilir. Aksi halde ecrimisil alınır.
İşgal edilen taşınmaz mal, idarenin talebi üzerine, bulunduğu yer mülkiye amirince en
geç 15 gün içinde tahliye ettirilerek, idareye teslim edilir.” denilmek suretiyle ecrimisilin genel
çerçevesi çizilmiştir.
52
Kanunda özetle Hazine taşınmazlarını işgal edenlerden, Hazine zarara uğranmasa bile,
ecrimisil alınması, bu alacağın rızaen ödenmemesi halinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilmesi ve işgal edilen
taşınmazın mülki amirler vasıtasıyla tahliye ettirilmesi gerektiği açıklanmıştır.
Ecrimisilin diğer taşınmaz gelirlerinden farkı 6183 sayılı Kanuna göre takip edilmesidir.
Ecrimisil geçmişe yönelik kullanım karşılığı olarak alınan bedel, tahliye ise gelecek yönelik
olarak işgalin sona erdirilmesine yönelik idari bir uygulamadır.
İşgal altında olan alanlar için tespit ve takdir edilecek ecrimisil bedelleri Hazine
Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin 85 inci maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir.
“Ecrimisilin tespit ve takdir edilmesi
Madde 85 – (1) (Değişik:RG-10/4/2011-27901) Hazine taşınmazlarının kişilerce işgale
uğradığının tespit edilmesi hâlinde, tespit tarihinden itibaren onbeş gün içinde "Taşınmaz
Tespit Tutanağı"na (Ek-8) dayanılarak, tespit tarihinden geriye doğru beş yılı geçmemek üzere
bedel tespit komisyonunca ecrimisil tespit ve takdir edilir.
(2) (Değişik:RG-10/4/2011-27901) Ecrimisilin tespit ve takdirinde; İdarenin zarara
uğrayıp uğramadığına ve işgalcinin kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın, taşınmazın
işgalci tarafından kullanım şekli, fiili ve hukuki durumu ile işgalden dolayı varsa elde ettiği
gelir, aynı yer ve mahalde bulunan emsal nitelikteki taşınmazlar için oluşmuş kira bedelleri
veya ecrimisiller, varsa bunlara ilişkin kesinleşmiş yargı kararları, ilgisine göre belediye,
ticaret odası, sanayi odası, ziraat odası, borsa gibi kuruluşlardan veya bilirkişilerden
soruşturulmak suretiyle edinilecek bilgiler ile taşınmazın değerini etkileyecek tüm unsurlar göz
önünde bulundurulur. İşgalin şekli, Hazine taşınmazının konumu ve taşınmazdan elde edilen
gelir gibi unsurlar itibariyle asgari ecrimisil tutarlarını belirlemeye Bakanlık yetkilidir.
(3) Kiraya verilen, irtifak hakkı kurulan veya kullanma izni verilen taşınmazlarda
sözleşmenin bitiminden sonra kullanımın devam etmesi hâlinde, varsa sözleşme veya resmî
senetteki hükme göre işlem yapılır. Aksi takdirde işgalciler hakkında ecrimisil tespit, takdir ve
tahsilatı yapılır.
53
(4) Hazinenin paydaşı olduğu taşınmazların işgali hâlinde, Hazine payına tekabül eden
miktar esas alınarak ecrimisil takip ve tahsilatı yapılır.”
Yönetmeliğe göre ecrimisilin bedelinin, taşınmazın işgalci tarafından kullanım şekli,
fiili ve hukuki durumu, işgalden dolayı elde edilen gelir, aynı yer ve mahalde bulunan emsal
nitelikteki taşınmazlar için oluşmuş bedeller ve taşınmazın değerini etkileyecek diğer tüm
unsurların göz önüne alınarak oluşturulması gerekmektedir.
Uygulamada ise genellikle Yönetmelikteki hususlar dikkate alınmayarak, düşük
bedeller üzerinden ecrimisil takdir edildiği görülmektedir.
İşgalin devam etmesi durumunda idarenin yeniden ecrimisil istemesi yasal bir
zorunluluk olmakla birlikte ecrimisil tahsil edilmesi yetkililerce kamu malının boşaltılmasına
yönelik yasal işlemlerin yapılmasına engel teşkil etmemektedir. Bu yaptırımın uygulanması
işgalciye taşınmazdaki kullanımı devam ettirme hakkı vermemektedir.
Nitekim Yönetmeliğin “İşgalin Devamı” başlıklı 88 inci maddesinde de bu durum şu
şekilde hüküm altına alınmıştır
“(1) Fuzuli şagilin işgal veya tasarruf ettiği taşınmazdan tahliyesinin herhangi bir
nedenle sağlanamamış olması, aynı taşınmazdan ikinci ve müteakip defa ecrimisil istenmesine
engel teşkil etmez. Ecrimisilin tahsil edilmesi, taşınmazdaki kullanımın devamı hakkını
vermez.”
Yönetmeliğin 89 uncu maddesinde herhangi bir sözleşmeye dayanmaksızın fuzuli
olarak işgal edilen Hazine taşınmazlarının tahliyesinin bulunduğu yer mülki amirince en geç
onbeş gün içinde sağlanacağı ve taşınmazın İdarece görevlendirilecek memurlara boş olarak
teslim edileceği hüküm altına alınmıştır.
Ecrimisil bir yönetim şekli değil Hazine taşınmazlarının kişilerce işgale uğradığının
tespit edilmesi hâlinde uygulanan bir yaptırım mekanizması olduğu anlaşılmaktadır. İşgalcinin
kullanımı bir hakka veya sözleşmeye dayanmadığından alınan ecrimisil bedelleri Kanunda
“tazminat” olarak adlandırılarak bu uygulamanın caydırıcı mahiyette olduğu vurgulanmaktadır.
Kiradan sonra karşılaşılan en çok uygulamadır. Kurumun zarara uğramış olmasına veya
işgalcinin kusurlu olmasına gerek yoktur. Kendi mülkiyetinin sınırını bilmeyerek aşmışsa da
54
ecrimisilin konusu oluşmaktadır. Tasarruf için yapı yapılmış olmasına gerek yoktur, tasarrufu
altında bulundurması yeterli örneğin otopark olarak kullanıyor saatlik ücret alıyor. İşgalci için
düşük bedelli olduğundan ve kira sözleşmesi olmadığından daha cazip hale gelmekte bu tür
kullanımlar.
Ecrimisil ile Kira Arasındaki Farklar
- Kira, devlet mallarının bir idare şeklidir. Ecrimisil ise Devlet mallarının idare şekli
değil, bir yaptırımdır.
- Kirada sözleşme söz konusudur. Ecrimisilde ise bir sözleşme yoktur. Yani, mal
sahibinin rızası olmadan malın işgal edilmesi halinde istenen tazminattır.
- Kira, geleceğe yöneliktir. Ecrimisil ise geçmişe yönelik olup 5 yıl kadar geriye dönük
alınabilir.
- Genel olarak kira alacakları, zamanında ödenmediği takdirde 2004 sayılı İcra İflas
Kanunu hükümlerine göre tahsili sağlanır. Zamanında ödenmeyen ecrimisil alacakları ise, 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine istinaden takip edilir.
- Kira nedeniyle ortaya çıkan anlaşmazlıkların çözümü için adli yargıya gidilirken,
ecrimisil nedeniyle ortaya çıkan anlaşmazlıklarda ise idari yargıya gidilecektir.
DENETİMLERDE KARŞILAŞILAN ÖRNEKLER
Kanun ve Yönetmelikte işgalcilerin tahliyesininin gerçekleştirilmesi için 15 günlük süre
tanınmış olmasına rağmen fiili olarak işgalcinin tahliyesinin 2-3 yıl sürdüğü ve bu sürelerde
ecrimisil uygulamalarının devam ettiği tespit edilmiştir.
Ecrimisil uygulamasının sürekli nitelik kazanarak kira gibi bir yönetim şekline
dönüşmekte 10yılı aşan sürelerde ecrimisille yönetilen işletmeler mevcuttur.
Ecrimisil bedellerinin düşük belirlendiği, işgalli taşınmazların fuzuli şagiller tarafından
ecrmisil tutarının 2-3 katı bedellerle 3. Kişilere kullandırıldığı görülmüştür.
55
Kıyı alanlarında kanuna aykırı sabit yapılar inşaa edilmesine rağmen tahliye
mekanizmasının işletilememesi
İşgalli alanlarda 3.kişilere ecrimisil gönderilmesine rağmen, Belediyeler ile nihai
kullanıcı olan 3.kişiler arasında sözleşme bulunması sebebiyle bu bedellere itiraz edilmekte,
söz konusu ecrimisil bedelleri mahkemlerce bozulmakta ve Hazine (Maliye Bakanlığı) işgalli
alanları tahliye ettirememektedir.
4- İrtifak
Hakların genel sınıflandırılmasına baktığımızda şahsi haklar, mutlak haklar vardır.
Şahsi haklar sadece sözleşmenin tarafı olan kişilere karşı öne sürülebilen, mutlak haklar ise
herkese karşı ileri sürülebilen haklardır.
Ayni haklar hak sahibine eşya üzerinde doğrudan doğruya hâkimiyet sağlayan ve
herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir haktır. Ayni hakların özelliği, sadece eşya üzerinde
kurulabilir, herkese karşı ileri sürülebilir, maliklerine kullanma, yararlanma, tasarrufta bulunma
yetkileri verirler.
56
Ayni hakları tasnif edersek, sınırlı ayni hak ve mülkiyet hakkıdır. Ayrıntılı olarak Türk
Medeni Kanunda düzenlenen ayni hakların tasnifi aşağıda şekilde olup irtifak hakkı başlığında
üst hakkının konusu denetim açısından önemlidir.
Kamu taşınmazlarında genelde kurulan üst hakkı ile arazinin sahibi, üst hakkı sahibine
arazinin altında veya üstünde bir yapı yapma veya arazideki yapının maliki olma yetkisini verir;
taşınmaz malikinin arazi üzerindeki mülkiyet hakkı ise devam eder. Üst hakkının süresi sona
erdiğinde arazi üzerindeki tesisler arazi malikine kalır. Üst hakkı, uygulamada genellikle yap-
işlet-devret modelinde görülür.
Her türlü ayni hakkın doğması ve devredilmesi tapu siciline yapılan tescil ile
gerçekleşir. Kural olarak taşınmaz üzerinde bir ayni hakkın doğması için tescil yapılması
şarttır ve bu tescil kurucu niteliktedir
İrtifak hakkının kişi lehine mi eşya lehine mi kurulduğu tapu sicilindeki kayıttan
anlaşılır. İrtifak hakkı kişiye bağlı kurulacaksa tapu sicilinde o kişi adına tescil işlemi yapılır.
Eşyaya bağlı kurulacaksa irtifak hakkından yararlanan ve yüklü olan taşınmazların kayıtlı
olduğu sayfaya yapılacak tescille sayfalar arasındaki bağlantı sağlanır.
Tapu sicilinin taşınmaz üzerindeki ayni hak durumunu en iyi şekilde göstermesi için
resmi ölçüme dayanan kadastro tespitinin yapılması, taşınmazın yüz ölçümü, sınırları ve
taşınmaz üzerindeki hakların belirlenmesi gerekir.
İrtifak haklarıyla ilgili olarak 2886 sayılı Kanunda tanımlama yapılmış olup, irtifak
hakları ile ilgili fazla bir düzenlemeye yer verilmemiştir. 2886 sayılı Kanun 4ncü maddesinde
“Türk Medeni Kanununun mülkiyetin gayri ayni hak tesisi ile ilgili maddelerinde gösterilmiş
işlemler” olarak ifade edilerek özel hükümlere atıf yapılmıştır.
Mülkiyetin gayri ayni haklarının, 51/g maddesine atıf yapılarak kullanılacağı
belirtilerek, tapuya tescil edilebilen mallar için irtifak sözleşmesi, DHTA’lar için ise kullanım
izni sözleşmeleri kurulacağı ifade edilmiştir.
İrtifak hakkı
Tapuda tescilli taşınmazlar üzerine kurulabilir.
57
Kullanma izni Devletin Hüküm ve Tasarrufu altındaki alanlar üzerinde
kurulabilirler.
Hazine taşınmazları açısından Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelikte
ayrıntılı düzenlemeler yer almaktadır. Ayrıca 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunda irtifak hakkına ilişkin önemli düzenlemeler yer almaktadır. Kurumsal olarak tabi
olunan mevzuatlar aşağıda belirtilmiş olup konuya ilişkin ayrıntılı hükümlere yer verilmediği
görülmüştür;
Belediye için, 2886 ve 5393 (18/e) sayılı kanunlar (30 yılı geçmeyen sınırlı ayni hak
tesisini görevi meclise vermektedir.)
İl özel idaresi için 5302 madde 10/f,
Üniversite için 2886 ve YÖK kanunu(Ek 25),
SGK için ise SGK taşınmaz yönetmeliği
Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelikte irtifak hakkında uygulanacak
usul ve esaslarına baktığımızda, bedel, ihale usulleri ve sözleşmeyle ilgili hususların ortak
düzenlemelerde, irtifak hakkına ilişkin özel hükümlerin ise Yönetmeliğin 3ncü kısımda ön izin,
irtifak ve kullanma izni başlığı altında yer aldığını görmekteyiz.
Buna ilaveten yatırımın konusu irtifak hakkı türüne göre özel yönetmelikler ve Milli
Emlak Tebliğlerinde de düzenlemeler mevcut olup her işlem türü itibariyle ilgili ikincil
düzenlemeleri göz önünde bulundurmak gerekmektedir.
12nci maddeye göre kullanma izni verilmesi veya irtifak hakkı tesis edilmesinde ilk yıl
için bedel, taşınmazın rayiç bedelinin yüzde ikisidir. Ancak istisnası hükümler ilgili ç, d, h, ı,
i, g, bentlerinde sayılmıştır. (Kamu yararına çalışan dernekler ile vergi muafiyeti tanınan
vakıflar, vakıflarca kurulan yükseköğretim kurumları ve deniz turizmi, savunma, havacılık ve
uzay sanayii alanlarında veya endüstri bölgelerinde yatırımcılar lehine sağlanacak irtifak
haklarında özel bedel tespit maddeleri yer almaktadır.)
58
İrtifak hakkı ve kullanma izinlerinde ilk yıl bedeli ihale bedeline, ikinci ve üçüncü yıl
bedelleri ise sözleşmeleri gereğince tespit edilecek bedellere yüzde yetmiş indirim
uygulanarak tahsil edilir.
Ön izin bedeli, ihale bedelinin; birinci ve ikinci yıllar için yüzde yirmisi, üçüncü yıl
için yüzde otuzu, dördüncü yıl için yüzde kırkı olarak belirlenir. Fiili kullanım olması halinde
bu alana isabet eden ön izin bedeli, irtifak hakkı veya kullanma izni ihale bedelidir.
Bir yıldan uzun süreli kira, irtifak hakkı ve kullanma izni sözleşmelerinde ikinci ve
izleyen yıllar bedelleri, Türkiye İstatistik Kurumunca yayımlanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi
(Yİ-ÜFE – bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde değişim), oranında arttırılır.
Yönetmelik uyarınca yapılan ve onaylanan ihaleler sözleşmeye bağlanır. Sözleşme,
İdare adına ita amiri tarafından imzalanır. İrtifak hakkı tesisinde, İdare ile müşteri arasında
sözleşme imzalanmaksızın irtifak hakkına ilişkin hükümler doğrudan tapu müdürlüğünde
düzenlenen resmi senede işlenir.
Kullanma izni verilen ya da irtifak hakkı kurulan taşınmazı sözleşmesinde öngörülen
amaç dışında kullanması ve İdarenin en az on gün süreli ve nedenleri açıkça belirtilen ihtarına
rağmen aynı durumu devam ettirmesi hâlinde sözleşme feshedilir.
İhale süresiyle sınırlı olmak kaydıyla sözleşme, Bakanlığın izniyle başkasına
devredilebilir veya sözleşmeye ortak alınabilir. Ancak, devir alacaklarda ve ortak olacaklarda
ilk ihaledeki şartlar aranır.
İrtifak hakkı lehtarı veya kullanma izni sahibi tarafından, irtifak hakkı ve kullanma
izninin üçüncü kişilere devrinin talep edilmesi halinde; varsa, İdareye olan borçların ödenmesi,
sözleşme hükümlerine aykırılıkların giderilmesi, irtifak hakkından veya kullanma izninden
dolayı İdare aleyhine açılmış davalardan feragat edilmesi, İdarece belirlenecek yeni bedel ve
sözleşme koşullarının kabul edilmesi kaydıyla, irtifak hakkı ve kullanma izninin devrine
Bakanlıkça izin verilebilir.
Ancak, irtifak hakkı bağımsız ve sürekli nitelikli ise, bu hak Bakanlıktan izin alınmadan
devredilebilir. (günün rayicine göre İdarece belirlenecek yeni bedel ve koşullarla ilgili tapu
müdürlüğünde yeniden resmi senet düzenlemek zorundadırlar.)
59
Ön izin 75nci maddede düzenlenmiştir. İrtifak hakkı veya kullanma izni ihalesi
sonucunda, yapılacak yatırım için ön izne ihtiyaç duyulması halinde, lehine irtifak hakkı tesis
edilecek veya kullanma izni verilecek yatırımcıya; fiili kullanım olmaksızın tescil, ifraz,
tevhit, terk ve benzeri işlemlerin yapılması veya imar planının yaptırılması, değiştirilmesi ya da
uygulama projelerinin hazırlanması ve onaylatılması gibi işlemlerin yerine getirilebilmesi için
bir yıl süreyle ön izin verilir. Süre bedeli karşılığında bir yıl uzatılabilir ancak verilen ve uzatılan
ön izin sürelerinin toplamı dört yılı geçemez.
İrtifak hakkı kurulması, kullanma izini verilmesi ve inşaat süresi 76ncı maddede
düzenlenmiştir. Hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlar üzerinde Türk Medeni Kanununa
göre en fazla kırkdokuz yıla kadar, oturma hakkı hariç olmak üzere irtifak hakkı kurulabilir. Bu
taşınmazlar üzerinde taşınmaz yükü ve taşınmaz rehni tesis edilemez.
Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerde ilgili mevzuatı uyarınca yapılması
mümkün olan yapı ve tesislerin yapılması amacıyla, en fazla kırkdokuz yıla kadar kullanma
izni verilebilir.
Altı ay içinde inşaat ruhsatı alınarak inşaata başlanır 2 yıl içinde inşaat tamamlanması
gerekmektedir, ancak inşaat süresi, ruhsat alma süresi dahil toplamı beş yılı geçmemek üzere
uzatılabilir.
77nci ve 78nci maddeler gereğince, Hazine taşınmazları üzerinde ön izin verilmesi,
irtifak hakkı kurulması ve kullanma izni verilmesinden önce Bakanlıktan izin alınmakta,
ihalesi, Kanunun 51 inci maddesinin (g) bendi uyarınca pazarlık usulü ile yapılmaktadır.
79ncu madde de hasılat payı düzenlenmiştir. Bu hüküm gereğince; irtifak hakkı kurulan
veya kullanma izni verilen Hazine taşınmazı üzerinde yapılacak tesisin bizzat hak lehtarınca
işletilmesi hâlinde, bu tesisin işletilmesinden elde edilen toplam yıllık hasılatın yüzde biri
oranında pay alınır. Toplam yıllık hasılatının tespit edilememesi durumunda; hak lehtarından,
cari yıl irtifak hakkı veya kullanma izni bedelinin yüzde yirmisi hasılat payı olarak alınır.
Tesisin tamamının veya bir kısmının hak lehtarınca üçüncü kişilere kiraya verilmesi
hâlinde; hak lehtarından brüt kiranın yüzde biri oranında, kiracıdan/kiracılardan ise, tesisin
işletilmesinden elde edilecek toplam yıllık hasılattan hak lehtarına ödenen kira bedeli
düşüldükten sonra, kalan tutar üzerinden yüzde bir oranında ayrıca pay alınır.
60
İrtifak hakkının türü ve yatırımcının kamu kurumu olması itibariyle farklı hasılat payı
oranları düzenlenmiştir. Kamu yararına çalışan dernekler ve vergi muafiyeti tanınan
vakıflarca sağlık, eğitim ve spor tesisleri yapılması amacıyla tesis edilen irtifak hakları ve
verilen kullanma izinleri ile vakıflarca kurulan yükseköğretim kurumları ve 4046 sayılı
Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun hükümlerine göre gerçek ve tüzel kişiler lehine
tesis edilen irtifak hakları ve verilen kullanma izinlerinde hâsılat payı alınmaz.
İrtifak hakkı ve kullanma izni sözleşmesinin sona ermesi durumu 80nci maddede
düzenlenmiştir; Sözleşme hükümlerine aykırı davranılması, taşınmazın sözleşmede öngörülen
amaç dışında kullanılması veya adına kullanma izni verilen ya da lehine irtifak hakkı kurulan
tarafından talep edilmesi hâlinde sözleşme İdarece feshedilir. Bu durumda, izin sahibinden
veya hak lehtarından cari yıl kullanma izni veya irtifak hakkı bedelinin yüzde yirmibeşi
tutarında tazminat alınır ve ayrıca, alınan teminatlar Hazineye gelir kaydedilir.
Sözleşmenin feshi durumu yükleniciden kusurundan da kaynaklanabilir, idare de talep
edebilir. (Değişiklik 2014 yılında gelmiş ondan önce bir yıllık bedelin alınması söz
konusuydu.)
İkinci fıkra önemlidir; İrtifak hakkı veya kullanma izni sözleşmesinin sona ermesi veya
feshedilmesi hâlinde, özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, Hazine taşınmazı üzerindeki tüm
yapı ve tesisler sağlam ve işler durumda tazminat veya bedel ödenmeksizin Hazineye intikal
eder ve bundan dolayı adına kullanma izni verilen ya da lehine irtifak hakkı kurulan tarafından
veya üçüncü kişilerce her hangi bir hak ve talepte bulunulamaz.
Özel bir düzenleme ek 1nci maddede; belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere kamu
kurum ve kuruluşlarına doğrudan devredilen, ancak devralan kamu kurum ve kuruluşlarınca
üçüncü kişilere satılan taşınmazlardan mahkemelerce devir amacına uygun olarak
değerlendirilmediği gerekçesiyle tapuda Hazine adına tesciline karar verilenler üzerinde satın
alan kişiler lehine rayiç bedel üzerinden irtifak hakkı tesis edilebilir
Hazine bir taşınmazı örneğin restore edilmesi için belediyeye devredilmiş, belediye
bunu amaç dışı kullanarak 3. Kişiye sattı. Daha sonra malik sıfatıyla Maliye Bakanlığı
mahkemeye gitti, mahkeme hazineye iadesine karar verdi. Hazine 3. Kişi lehine rayiç bedel
üzerinden doğrudan irtifak hakkı tesis edebilir.
61
İrtifak haklarında süreci özetlersek; tahmin edilen bedel belirlenmekte, daha sonra 51
(g) maddesine göre pazarlıkla ihale yapıldıktan sonra uygun bedel üzerinden sözleşme
imzalanmaktadır. Sözleşmenin şekil şartı resmi senede işlenmesi gerekmekte, sözleşme
hükümleri tapu senedinde yazılmaktadır.
İmar ve ruhsat işlemlerinin tamamlanması için talep edilmesi halinde ön izin
verilebilmektedir (maksimum uzatma ile 4 yıl). Ancak bu süre içinde inşaat kesinlikle
yapılmayacak, eğer inşaata başlamış ise ön izinin sona erdirilerek irtifak senedi imzalanması
gerekmektedir.
Hak sahibinden irtifak hakkı karşılığı olarak, irtifak bedeli, hasılat payı, alt kiracı varsa
onun kirasından %1 pay (bunu da irtifak hakkı sahibinden), alt kiracıdan da hasılatının %1i
oranında pay ayrıca alınmaktadır.
Sözleşme süresi bittikten sonra üzerindeki yapıyla tamamını Hazineye devredilmekte
ve firmaya herhangi bir bedel ödenmemektedir.
4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun taşınmazlarla ilgili genel bir af kanunudur.
Satış ve irtifak hakkına ilişkin özel hükümlere yer verilmektedir. İrtifakla ilgili olarak ek madde
2 önemli;
“Ek Madde 2 – (Ek: 24/7/2008-5793/28 md.)
Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar üzerinde tesis edilecek irtifak hakları
ile Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler üzerinde verilecek kullanma izinlerinde,
irtifak hakkı veya kullanma izni bedellerine ilave olarak, bu alanlarda yürütülen faaliyetlerden
elde edilecek tüm hâsılatın yüzde 1’i oranında Hazinece pay alınır.”
Hasılat payının temel dayanak noktası burası olup devamındaki maddelerde istisnalar
tek tek sayılmaktadır.
62
Özellik Arz Eden Diğer Kanunlar Gereğince İrtifak Hakkı Düzenlemeleri
1- 3996 Sayılı Yap İşlet Devret Kanunu Kapsamındaki İrtifak Hakkı tesis edilmesi
Yap işlet devret modeli (YİD), büyük finansman ve teknoloji transferi gerektiren
bayındırlık ve altyapı işlerinin yerli veya yabancı özel kesim tarafından yapılması ve bu
tesislerin işletilerek belirli bir süre sonra tesisin işler bir şekilde kamu idaresine devrini
kapsayan bir süreçtir.
Kamu hizmetlerinin kurulması ve işletilmesi yönünde yapılmış projelerin
uygulanmasında, devletin mali imkânlarının yeterli olmaması nedeniyle ortaya çıkan özel
hukuk sözleşmesidir. 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli
Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanuna göre yatırım yapmak isteyen idareler konuya
ilişkin olarak Yüksek Planlama Kurulundan izin alacaklardır.
Uygulama sözleşmesi, imzalanmadan önce yine Yüksek Planlama Kurulu’nun onayına
sunularak, Kurul'un izninin alınması şarttır. Bu Karar kapsamında YİD modeli ile
gerçekleştirilecek yatırım ve hizmetlere ilişkin uygulama sözleşmeleri Bakanın onayı alınarak
görevli şirket veya sermaye şirketi ile imzalanır. Bu izni müteakip yerli ya da yabancı şirket ile
sözleşme imzalanabilecektir. Yapılacak sözleşmeler en fazla 49 yıllık olabilecektir.
3996 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi gereğince 25/2/2011 tarihinden sonra; 3996
sayılı Kanun kapsamında gerçekleştirilecek yatırım ve hizmetlerle ilgili olmak üzere görevli
şirketin kullanımına bırakılacak olan mülkiyeti Hazineye ait taşınmazlar ile bedeli idare
tarafından ödenmek suretiyle kamulaştırılarak tapuda idare veya Hazine adına tescil ya da
tapudan terkin edilen taşınmazlar ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan diğer yerler
için kullanım bedeli ve hasılat payı alınmaz.
2011 öncesi sözleşmeleri için geçerli değildir. Bu 2011 de getirilen, 3996 sayılı kanunda
yapılan değişiklik için getirilen bir maddedir. Öncesinde karayolları ve gümrük kapıları YİD
projeleri için bu istisna vardı. Her halükarda YİD den sonra ilgili idare ile firma arasında YİD
sözleşmesi ve hazine veya arsa sahibi ile irtifak hakkı sözleşmesi mutlaka imzalanacaktır.
3996 sayılı Kanun özel bir düzenleme olup Belediye ve Üniversiteler de bu kapsamda
irtifak hakkı tesisi yapabilir. Büyükşehir Belediyeleri, belediyeler ve İl özel İdareleri
mevzuatlarında yap işlet devret (YİD) modelini kullanabileceği belirtilmiştir. Mahalli
63
idarelerde ve yükseköğretim kurumlarında uygulama sözleşmeleri yetkili idarenin üst
yöneticisinin onayı alınarak görevli şirket veya sermaye şirketi ile imzalanır.
Yap işlet devret modeliyle yapılacak yatırımlar, 2886 sayılı Kanunun hükümlerinden
istisna tutulmuştur. Süreç farklı işlemekte, Yap-işlet-devret modeli ile gerçekleştirilecek
yatırım veya hizmetin ihalesinde, 3996 sayılı Kanun ve 94/5907 sayılı Karar'da yer alan; ilan,
şirketlerde aranacak özellikler, sözleşmelerin kapsamı, süresi, yatırım sonucu oluşacak mal ve
hizmetlerin ücretlerinin belirlenmesinde uygulanacak kriterler, şartnamelerin hazırlanması,
görevlendirme komisyonunun kurulması, uyuşmazlıkların çözümü gibi özel hükümlere uyulma
zorunluluğu bulunmaktadır.
2- Kıyı Taşınmazları Üzerinde İrtifak Hakkı Tesis Edilmesi
Gerek 3621 sayılı Kıyı Kanunun 7nci maddesi gerekse Kıyı Kanunu Uygulama
Yönetmeliğinin 5nci maddesi hükmünce doldurma ve kurutma işlemleri yürürlükteki mevzuat
hükümlerine göre yapılır ve bu araziler Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır, özel mülkiyet
konusu olamaz.
Bu alanlar üzerinde hangi tür yapıların yapılabileceği Kanunun 6ncı maddesinde ve
Uygulama Yönetmeliğinin 13ncü maddesinde sayılmıştır. (iskele, liman, barınak, gemi söküm
yeri, turizm amaçlı tesisler, yol, park gibi… ) Kanunun 11nci maddesi, bu yapı ve tesislerin
yapılabilmesi için, Maliye ve Gümrük Bakanlığından gerekli iznin alınmasını; 12nci maddesi
ise sahil şeridine yapılan yapıların bu niteliklerinin, tapu kütüğünün beyanlar hanesine
işlenmesi zorunlu tutmuştur. Söz konusu yerlere yapı ruhsatı verilmesinde Maliye
Bakanlığından alınan bu izin belgesi yeterlidir. Nitekim Uygulama Yönetmeliğinin 15nci
maddesi gereğince kiralama, irtifak hakkı tesisi veya tahsis işlemlerinin yapıldığını gösteren
belgeler tapu yerine geçmektedir. Yine aynı maddede İnşaat ruhsatı işlemleri 3194 sayılı İmar
Kanununun ilgili hükümlerine göre yürütüleceği hüküm altına alınmıştır.
Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin 81nci maddesi gereğince Kıyı
Kanuna, Uygulama Yönetmeliğine ve onaylı imar planına uygun olmak koşuluyla bu alanların
sınırı içinde bulunduğu belediyelere veya mahalli idare birliklerine izin verilebilir. Kullanıma
ilişkin düzenlemeler protokollerle belirlenir.
64
Yönetmeliğin 82nci maddesinde ise deniz turizmi tesisleri, tersane, liman, barınak,
iskele ve benzeri tesis yapan yatırımcılara azami 49 yıla kadar kullanım izni verilebileceğine
yer verilmiştir. Bu durumda kullanım izni verilmesi ve bedelin takdirinin takdiri, alınacak
hasılat payları, sözleşmenin sona ermesi ve diğer hususlar Hazine Taşınmazlarının İdaresi
Hakkında Yönetmeliğin ilgili hükümler uygulanır.
3- 2634 Sayılı Turizmi Teşvik Kanunu Uyarınca Kültür Ve Turizm Bakanlığınca
Adlarına Kesin Tahsis Yapılan Yatırımcılar Lehine Tesis Edilen İrtifak Hakları
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, Hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlar ile
ormanlık alanlar üzerinde turizm yatırımı yapılmak amacıyla adlarına kesin tahsis yapılan
turizm yatırımcıları lehine, bu Hazine taşınmazları üzerinde, anılan Bakanlık tarafından ve ilgili
Yönetmelik hükümlerine göre belirlenen bedel karşılığında ve ihale yapılmadan, 4721 sayılı
Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca 49 yıl süreli bağımsız ve sürekli nitelikli üst hakkı
dahil irtifak hakkı tesis edilir.
4- 6831 Sayılı Orman Kanunu Uyarınca Orman Bakanlığınca Adlarına Kesin İzin
Verilen Yatırımcılar Lehine Tesis Edilen İrtifak Hakları
Savunma, ulaşım, enerji, haberleşme, su, atık su, petrol, doğalgaz, altyapı, katı atık
bertaraf ve düzenli depolama tesislerinin; baraj, gölet, sokak hayvanları bakımevi ve
mezarlıkların; Devlete ait sağlık, eğitim ve spor tesislerinin ve bunlarla ilgili her türlü yer ve
binanın Devlet ormanları üzerinde bulunması veya yapılmasında kamu yararı ve zaruret
olması halinde, gerçek ve tüzel kişilere bedeli mukabilinde Çevre ve Orman Bakanlığınca izin
verilebilir. Devletçe yapılan ve/veya işletilenlerden bedel alınmaz. Bu izin süresi 49 yılı
geçemez. Devlet ormanları üzerinde kamu yararına yapılacak her türlü yapı ve tesisler için
herhangi bir şekilde irtifak hakkı tesisi Maliye ve Tarım ve Orman Bakanlıklarının iznine
bağlıdır.
5- 3096 Sayılı Türkiye Elektrik Kurumu Dışındaki Kuruluşların Elektrik Üretimi,
İletimi, Dağıtımı Ve Ticareti İle Görevlendirilmesi Hakkındaki Kanun, 6446 Sayılı
Elektrik Piyasası Kanunu, 4646 Sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu Ve 5015 Sayılı Petrol
Piyasası Kanunu Hükümleri Uyarınca Yapılan İşlemler
65
Yatırımcılar lehine, kamulaştırma bedelinin yatırımcılar tarafından ödenmesi halinde
bedelsiz olarak, aksi halde bedeli karşılığında ve lisans süresince doğrudan üst hakkı tesis
edilmekte ve/veya kullanma izni verilmektedir.
İrtifak ve Kiranın Karşılaştırılması
- İrtifak hakkı; taşınmaz üzerinde mülkiyetten sonra en geniş yetkileri veren haktır. Türk
Medeni Kanununda düzenlenmiştir. Sınırlı bir ayni haktır, tapuya tescil edilir, herkese
karşı ileri sürülebilir.
İrtifak hakkı sahibi taşınmaz üzerinde inşaat yapabilir. İrtifak hakkı en fazla 49 yıla
kadar verilebilir. İrtifak hakkının kurulmadan önce bedel karşılığı idarece ön izin
verilebilir ancak bu sürede fiili kullanım olmaz.
İrtifak bedeli ve hasılat payı alınır. Süre bitiminden sonra doğrudan satın alma hakkı
tanır. İrtifak bağımsız ve sürekli hak olabilir. İpotek ettirilebilir.
- Kira; Türk Borçlar Kanununda düzenlenen şahsi bir hak olup 3.kişilere karşı ileri
sürülemez. Tescil edilmez, ancak şerh koyularak güçlendirilebilir hak böylece 3.kişilere
karşı korunur hakkı.
Kira, kullanma ve yararlanma hakkı verir, tasarruf yetkisi vermez. Kiracıya taşınmaz
üzerinde inşaat yapamaz. Hazine taşınmazları en fazla 10 (On) yıl süreyle kiralanabilir.
Kiralama da ön izin süresi mevzuatta öngörülmemiştir.
Aylık veya yıllık kira bedeli alınmakta ayrıca hasılat payı öngörülmemektedir. Süre
bitiminden sonra doğrudan satın alma hakkı tanımaz, bağımsız ve sürekli nitelikli
olamaz.
DENETİMLERDE KARŞILAŞILAN ÖRNEKLER
İrtifak hakkına ilişkin tahmini bedelin tespitinde rayiç bedel araştırması yapılmaksızın,
resmi senedin imzalanmıştır.
Herhangi bir hukuki gerekçe olmaksızın irtifak haklarının bedelsiz tesis edilmiştir.
İrtifak hakkı Sözleşmelerinde bedelin, mevzuatta öngörüldüğü şekilde maktu bir tutar
üzerinden belirlenmeyerek taşınmazın ticari amaçlı kullanımı suretiyle elde edilecek hasılata
endeksli tanımlanmıştır.
66
Ulaştırma Bakanlığı ile görevli şirketler arasında Yap İşlet Devret Proje Uygulama
Sözleşmelerine konu “Yat Limanı (Marina)” projeleri kapsamında liman/iskelenin halihazırda
faaliyette olduğu, ancak yapılan bu yatırımlara konu Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki
alanlar üzerinde İdarece kullanım izni sözleşme tesis edilmemiştir.
Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kıyı kesimlerinde Yap İşlet Devret
yöntemiyle gerçekleştirilen Yat Limanı(Marina) projeleri kapsamında İdarece tesis edilen
kullanım izni sözleşmelerinde hasılat paylarının mevzuata aykırı olarak belirlenmesi sonucu
nihai kiracıların hasılatından pay alınmadığı tespit edilmiştir.
Kamu Taşınmazlarının Elden Çıkarılması
1- Satış
Hazine taşınmazlarının satışına ilişkin genel hükümler 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu,
4706 sayılı Kanun, Hazine Taşınmazların İdaresine ilişkin Yönetmelik ve 313 sayılı Genel
Tebliğde yer almaktadır.
Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin 60ncı maddesi gereğince
Hazineye ait taşınmazların satışa çıkarılmadan önce Bakanlıktan izin alınması gerekmektedir.
İzin alınmadan satışa çıkarılabilecek taşınmazları belirleme yetkisi yine aynı maddeyle Maliye
Bakanlığına verilmiştir.
Yönetmeliğin 59.maddesinde ise; “özel mevzuatı gereğince satışı mümkün olmayan
taşınmazlar ile satışı izne tabi olup ilgili kamu idaresince satışına izin verilmeyen taşınmazlar
satılamaz” hükmüne yer verilmiştir. Genel Tebliğde ise satışı mümkün olmayan taşınmaz
tadadi olarak sayılmıştır.
Özel mevzuatı gereğince satışı mümkün olmayan taşınmazlar ile;
- Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlar,
- Kıyıda kalan taşınmazlar,
- Ormanlar,
- Mera’lar,
67
- Kamu hizmetine tahsisli taşınmazlar,
- İmar planı ile kullanım amacı kamu hizmeti niteliği taşıyan taşınmazlar (park, yeşil
alan, resmi kurum alanı vb.)
- İlgili kamu idaresince satışına izin verilmeyen taşınmazlar,
- Belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde bulunan ancak nazım veya uygulama imar
planı dışında (plansız alanda) kalan taşınmazlar,
Satılamamaktadır.
2886 sayılı Kanunun 9ncu maddesi gereğince tahmin edilen bedel idarelerce tespit edilir
veya ettirilir. Yönetmeliğin 12nci maddesinde yer alan bedel tespit ve takdirinde, taşınmazın
konumu ve özellikleri göz önünde bulundurulmak suretiyle rayiç bedel esas alınacağı
hükmüne yer verilmiştir.
Buna ilaveten satışlarda bedelinin; “üzerinde bulunan ve mevcut durumu itibariyle
kullanılması ekonomik olmayan binaların yıkım masrafını aşan asgari levazım bedeli ve varsa
bu nitelikte olmayan diğer binaların Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca belirlenen yapı yaklaşık
birim maliyetlerinden az olmamak üzere aşınma payı da dikkate alınarak belirlenecek rayiç
bedel ile taşınmazın zemininin rayiç değerinin toplamıdır” hükmüne yer verilmiştir.
Yönetmeliğin 10ncı maddesinde işin her türlü özelliğini gösteren şartname ve eklerinin
idarece hazırlanacağı hükmüne yer verirken şartnamede yer alması gereken hususlar da
sayılmıştır
2886 sayılı Kanunun 51/a bendinde Kanun kapsamına giren işlerden belli bir tutarı
aşmayan ve sürekliliği olmayanların pazarlık usulüyle ihale edilebileceği hükmüne karşın
Yönetmeliğin 58nci maddesinde bu kapsamda olsa bile taşınmaz satışının pazarlık usulüyle
yapılamayacağı hükmüne yer verilmiştir.
Yönetmeliğin 58nci maddesinde; tahmini bedeli 2886 sayılı Kanunun 45ncı maddesine
göre belirlenen parasal limitin altında olan taşınmazların açık teklif usulüyle, bu sınırı
geçenlerin ise kapalı teklif usulüyle ihale edileceği şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu usulle
satılamayan taşınmazlar için pazarlık ihalesi yapılmaz taşınmazlar aynı usulle ihaleye çıkarılır.
Yönetmeliğin 25nci maddesinde ihalelerde tahmin edilen bedelin %3 oranında geçici
teminat alınacağı hükmüne yer verilmiş iken 4706 sayılı Kanunda bu oranın %30’u
geçemeyeceği hükmüne yer vererek alınabilecek azami geçici teminat oranını belirlemiştir.
68
Yapılan ve onaylanan ihaleler sözleşemeye bağlanır; ancak peşin satışlarda sözleşme
yapılması zorunlu değildir. Yönetmeliğin 48nci maddesi hükmü gereğince satış ihalelerinden
kesin teminat alınmamaktadır.
2886 sayılı Kanuna göre satış bedelini, vergi, resim, harç ve diğer masrafları ödeyen
müşteri şartnamede yazılı süre içerisinde taşınmazı namına tescil ettirmek zorundadır.
4076 sayılı Kanunla yapılan değişiklik uyarınca Hazine taşınmazlarının satış bedelinin
taksitle ödenmesi imkanı getirilmiştir. Taksitle ödeme halinde, satış bedelinin en az ¼’ü peşin,
kalanı en fazla iki yıl taksitle ödenebilir; alacağın kalan kısmına faiz uygulanır.
Taksitli satışlarda alıcı tarafından yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda tahsil
edilen tutarlardan ihale sırasında alınan geçici teminata isabet eden tutar Hazineye irat
kaydedilerek kalanı alıcıya iade edilir.
4706 sayılı Kanun 5nci maddesine göre taksitle yapılan ödenmelerde, eşit taksitlerle ve
üçer aylık dilimler halinde tahsilat yapılması gerekmektedir.
Kanun uyarınca taşınmazın satış bedeli tamamen ödenmedikçe tapuda ferağ
verilmeyecek ancak alıcı taksit tutarını ve kanuni faizi karşılayacak miktarda kesin ve süresiz
banka teminatı verirse veya Hazine adına kanuni ipotek tesis edilirse taşınmaz alıcı adına
devredilir.
Mezkur maddede taşınmaz satış bedellerinden tahsil edilen kısımlardan köylere,
belediyelere, il özel idarelerine ve fonlara aktarılacak pay verilmesine ilişkin ayrıntılı
düzenleme yapılmıştır.
Hazine taşınmazlarının satışında 4706 sayılı Kanun’un 5’inci maddesi gereğince;
Belediye ve mücavir alan sınırları içindeki Hazineye ait taşınmazların satış bedellerinin tahsil
edilen kısmından; öncelikle yerinde muhafaza edilemeyen yapıların tasfiyesinde kullanılmak
şartıyla %10'u, ilgili belediyelerin 775 sayılı Kanun hükümlerine göre oluşturulan fon hesabına
aktarılır. Kalan kısmından ise ilgili belediyeye %30, varsa büyükşehir belediyesine % 10
oranında pay verilir. Belediye mücavir alan sınırları dışındaki köylerde bulunan Hazine
taşınmazlarının satış bedellerinin tahsil edilen kısmından, %25 oranında; dörtte biri ilgili köy
tüzel kişiliğine ödenmek ve kalanı diğer köylere götürülecek hizmetlerde kullanılmak üzere, il
özel idarelerine pay ayrılmaktadır.
Satış bedellerinin tedavüldeki Türk Parası ile ödenmesi esastır. Hazine Müsteşarlığınca
ihraç edilen Devlet İç Borçlanma Senetleri veya bu senetler yerine düzenlenen belgeler nominal
değeri üzerinden ödeme aracı olarak kabul edilir.
69
4706 sayılı Kanunun 7nci maddesi gereğince Hazineye ait taşınmazların satış ve devir
işlemleri sırasında düzenlenen belgelerden vergi, resim ve harç alınmayacağı gibi satış tarihini
takip eden yıldan itibaren 5 yıl süre taşınmazdan emlak vergisi de alınmayacaktır.
Yukarıdaki hükümler birlikte değerlendirildiğinde kuralın taşınmaz satışlarının ihaleyle
yapılmasıdır. Ancak 4706 sayılı Kanunun 4ncü maddesinde doğrudan satış yapılacak durumlar
belirtilerek bu kurala istisnalar getirilmiştir.
A.Rayiç bedel üzerinden doğrudan satış yapılabilecek durumlar;
A1- Karşılıklı olmak, Dışişleri Bakanlığının olumlu görüşü alınmak ve diplomatik
amaçlarla kullanılmak kaydıyla yabancı devletlere,
A2- Üzerinde çeşitli amaçlarla kişiler lehine sınırlı ayni hak tesis edilmiş ise, zemini ile
üzerindeki bina ve tesislerin Hazineye geçmesi gereken kısmı, talep edilmesi halinde hak
lehtarlarına,
A3- Hisse oranı %40, hisse miktarı uygulama imar planı sınırları içinde 400, dışında ise
4000 metrekareyi aşmamak kaydıyla talepte bulunan hissedarlarına,
(Hazineye ait tarım arazilerinin satışında 5403 sayılı Kanunundaki kısıtlamalara tabi
olan taşınmazlar bu bentteki kısıtlamalara tabi olmaksızın hissedarına doğrudan veya birden
fazla hissedar olması halinde hissedarlar arasında pazarlık usulüyle satılabilir.)
A4- Belediye ve mücavir alan sınırları dışında, köy ve mezraların yerleşme alanı içinde
bulunan ve yüzölçümü 5000 metrekareye kadar olan Hazineye ait taşınmaz mallar
kullanıcılarına,
(Bu taşınmazları satın alacakların veya bunların kanunî ve akdi haleflerinin, bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, taşınmazın bulunduğu köy nüfusuna kayıtlı olmaları veya
31.12.2000 tarihinden beri o köyde ikamet etmeleri şarttır.)
A5- 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununa göre kurulan
vakıflara,
A6- Kuruluş amaçlarında kullanılmak ve ticari faaliyete konu edilmemek üzere; kanunla
kurulmuş kurum ve kuruluşlar ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına,
A7- Tapu kayıtlarında tapu fazlalıklarının Hazineye ait olduğuna ilişkin şerh bulunan
taşınmazlardaki fazlalıklar, tapu malikine veya mirasçılarına,
A8- Serbest bölge olarak kullanılmak üzere, bu amaçla tahsis edilmiş taşınmazlar da dahil,
gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine,
A9- Toplu konut amaçlı olarak kullanılmak üzere, düzenlenecek protokolle belediyelere.
rayiç bedel üzerinden doğrudan satılabilir
70
(NOT: A5, A6 ve A6 kapsamda satılan yerlerin satış amacı dışında kullanılmayacağı
hususunda tapu kütüğünün beyanlar hanesine şerh konulur.)
B. Harca Esas Bedelden Doğrudan Satışlar
B1-Küçük sanayi sitesi yapılmak üzere bu amaçla kurulmuş kooperatifler ile kamu kurum
ve kuruluşlarına,
B2-Borsa yapılmak üzere ticaret borsalarına,
B3- Serbest bölge olarak kullanılmak üzere, bu amaçla tahsis edilmiş taşınmazlar da dahil,
kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına,
B4-Teknoloji geliştirme bölgelerinde yönetici şirkete,
B5-Toplu konut üretmek amacıyla Toplu Konut İdaresi Başkanlığına,
492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesinde yer alan harca esas değer üzerinden
doğrudan satılabilir. Bu yerlerin amacı dışında kullanılamayacağına dair tapu kütüğüne şerh
konulur.
Bunun dışında 4706 sayılı Kanunun ek 3.maddesi gereğince Hazineye ait taşınmazlar;
tarım ve hayvancılık yatırımları hariç olmak üzere, en az 50 milyon ABD Doları karşılığı TL
tutarında, en az yüz kişiye istihdam sağlayacak şekilde ve taşınmazın rayiç değerinin en az 3
katı tutarında yatırım yapacaklara, 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesinde yer alan
harca esas değer üzerinden doğrudan satılabilecektir. Bu yerlerin amacı dışında
kullanılmayacağına dair tapu kütüğüne şerh konulur.
Doğrudan satışı düzenleyen 4706 sayılı Kanunun 4ncü maddesine 28/11/2017 tarihinde
eklenen fıkralarla iki önemli satış imkânı düzenlenmiştir.
Kamu konutlarının ekonomiye kazandırılmasıyla ilgili eklenen fıkrada;
Savunma, güvenlik, adalet ve istihbarat hizmetlerini yürüten personel tarafından
kullanılanlar hariç olmak üzere, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin, döner
sermayelerin, fonların, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları hariç özel kanunla
kurulmuş diğer kamu idarelerinin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile
müesseselerinin ve sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıklar ve
şirketlerin mülkiyetinde veya tasarrufunda bulunan kamu konutları ekonomiye kazandırılır.
Buna ilişkin her türlü iş ve işlemin yürütülmesinde mahalli idarelere ait konutlar için ilgili
idareler, diğerleri için Bakanlık yetkilidir.
…”
Söz konusu düzenleme ile kat mülkiyeti kurulan kamu konutları bağımsız bölümler
halinde, üzerinde kat mülkiyeti kurulmamış kamu konutu bulunan taşınmazlar ise üzerindeki
71
yapılarla birlikte bir bütün olarak, 2886 sayılı Devlet İhale Kanununda yer alan hükümler
çerçevesinde ihale yoluyla satılabilme imkânı getirilmiştir.
Tarım Arazilerinin ve 2/B Arazilerinin Satışı
4706 sayılı Kanun 4ncü maddeye eklenen fıkralarla Hazineye ait tarım arazilerinin
satışını düzenleyen hükümler getirilmiştir.
“26/4/2012 tarihi itibarıyla belediye ve mücavir alan sınırları içinde yer alan ve imar
planı bulunmayan veya imar planında tarımsal amaca ayrılan Hazineye ait tarım arazilerini
30/3/2014 tarihi itibarıyla en az üç yıldan beri tarımsal amaçla kiralayan ve kira sözleşmesi
halen devam eden kiracıları veya bu arazileri aynı süreyle tarımsal amaçla kullanan ve
kullanımlarının halen devam ettiği belirlenen kullanıcıları ya da paydaşlarından; bu fıkranın
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde bu arazileri doğrudan satın almak için
başvuruda bulunan ve tespit ve tebliğ edilen rayiç bedeli itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul
edenler bu fıkraya göre hak sahibi sayılır.”
…
“Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin olarak bu fıkrada hüküm olmayan
hallerde; ecrimisil ve kira bedellerinin mahsubuna ilişkin hükümleri hariç olmak üzere,
19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine
Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım
Arazi-lerinin Satışı Hakkında Kanunun Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin
hükümleri kıyasen uygulanır.”
Değişiklikle beraber 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi
ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun hükümlerine göre tarım arazilerini
kiralayan veya tarımsal amaçla kullananlara bu arazilerin rayiç bedel üzerinden satışı
işlemlerinin süresi uzamaktadır. Zira 6292 sayılı Kanunda Hazineye ait tarım arazilerini
31/12/2011 tarihi itibarıyla en az üç yıldan beri tarımsal amaçla kiralayan veya bu arazileri
tarımsal amaçla kullanan kullanıcılara doğrudan satışı yapılmaktaydı.
Kamu konutlarının ve Hazineye ait tarım arazilerinin satışından elde edilen gelirler
hakkında 5 inci maddenin beşinci fıkrası hükmü uygulanmaz yani bu satışlardan. Belediye
payları alınmayacaktır.
72
6292 Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına
Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye ait Tarım
Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun kapsamında;
6831 Sayılı Orman Kanunu ve kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre Hazine adına
orman sınırları dışına çıkarılan veya çıkarılacak taşınmazların bu kanuna göre hak sahibi
sayılanlara satış usulleri düzenlenmektedir.
Buna göre, 2B vasfına sahip arazileri kanunun belirttiği dönemlerde fiilen kullananlar
ya da bu araziler üzerinde muhdesatı (yapı veya ağaç vb.) bulunanlar kanuna göre hak sahibi
sayılmıştır. Bu hak sahipleri kanunda belirtilen süreler içinde mevzuatında belirtilen idarelere
başvurmaları durumunda idarenin belirlediği şartlara ve bedellere itiraz etmeksizin bu yerleri
satın alabilirler. Zaten Kanunun esas amacı da orman vasfını yitirmiş bu yerleri fiili
kullanıcılarına satmaktır. Bu yerler kanunda belirtilen hak sahiplerine satılırken satış bedelleri
mevzuatında belirtilen rayiç bedeller üzerinden belirlenmektedir.
Bununla birlikte Kanunun ‘Proje Alanlarının Belirlenmesi Ve Bu Alanda Kalan
Taşınmazların Değerlendirilmesi’ başlıklı 8.Maddesinde, genel kurala bir istisna getirilerek
gerçek sahibi hazine olan bu taşınmazların, belediyeler, Toplu Konut İdaresi ya da Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı tarafından gece kondu veya kentsel dönüşüm maksadıyla proje alanı
olarak belirlenmesi durumunda, ilgili projelerin uygulanması için bu idarelere
devredileceği belirtilmiştir.
TOKİ ve belediyeler tarafından talep edilen bu arsalara ait projelerin olup olmadığı
kontrol edilmelidir. Şayet bir proje yoksa mevzuata göre böyle bir arsanın ilgili idarelere
devredilebilmesi de mümkün görünmemektedir.
2- Devir ve Terk
Devir, bir malın mülkiyetini veya sorumluluğunu bir başkasına geçiren bir işlem olup,
buna göre satış, hibe, trampa gibi mülkiyeti nakleden işlemlerin tümünü kapsamaktadır. Bu
devrin, bedelli veya bedelsiz olarak yapılabilmektedir.
Terk işleminde ise, mülkiyet veya sorumluluğun nakli söz konusu değildir. Muhtelif
kanunlarda devir ve terkin tanımları farklı olabilmektedir. Bununla birlikte Kamu İdarelerine
Ait Taşınmazların Tahsis ve Devri Hakkında Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 3 üncü
73
maddesini (c) bendinde “Devir: Düzenleyici ve denetleyici kurumlar hariç kamu idarelerinin,
görmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinde kullanılacağına ve amacına uygun
kullanılmaması hâlinde geri alınacağına dair tapu kütüğüne şerh konulması kaydıyla,
taşınmazların mülkiyetinin diğer kamu idarelerine bedelsiz olarak devredilmesini ifade eder.”
denilmiştir.
Ancak, uygulamada Hazine taşınmazlarının mülkiyetinin veya dağıtım ve tasarruf
hakkının, kamu tüzel kişileri ile gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine bir kanun hükmüne
dayanılarak bedelli veya bedelsiz verilmesine devir veya terk denilmektedir.
Buna göre taşınmazın kullanım hakkı ile beraber mülkiyetini de devredilene geçiren
işlemler devir, verilen taşınmazı özel mülkiyete konu olmaktan çıkaran ya da tapu sicilindeki
kaydın terkinini gerektiren işlemler terk olarak nitelendirilmektedir.
Devrin konusu, bir taşınmaz olabileceği gibi bazen de taşınmazın veya üzerindeki
tesisin işletme hakkının devri olabilmektedir ki bu husus ilgili kanunlarda belirtilmektedir.
Kamu İdarelerine Ait Taşınmazların Tahsis ve Devri Hakkında Yönetmeliğinde devrin
şartı, belli bir kamu hizmetinin yürütülmesi amacı ile yapılmasıdır. Aksi halde geri alınacağına
dair tapuya şerh koyulmaktadır. Bu anlamda devir bedelsiz olduğunda tahsise benzemekle
beraber tahsisten farklı olarak mülkiyet hakkının karşı tarafa geçişi söz konusudur. Satıştan
farkı bedelsiz ancak şartlı bir mülkiyet devri gerçekleştirilmesidir.
Yönetmeliğin 25nci maddesinde “Devir yerine tahsis” düzenlenmiştir;
“Görmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinde kullanılmak amacıyla Kamu
idarelerince devralınması istenilen taşınmazların devri yerine tahsisinin yapılması suretiyle
kamu hizmetlerinin görülmesi sağlanabiliyor ise, taşınmazın devri yerine tahsisi yapılır.”
Bir hizmetin yapılmasında tahsis ihtiyacı karşılıyorsa ve hukuki olarak mümkün ise
devir yapılmaması gerekmektedir.
Uygulamada taşınmaz devrini düzenleyen birçok mevzuat olmakla beraber
denetimlerde sıkça kullanılan ve genellikle Hazine taşınmazlarının kuruluşlarına bedelsiz
devrini düzenleyen bazı özel kanun uygulamamaları önem arz etmektedir.
74
1164 sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanunun değişik Ek 4
üncü maddesine göre, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının talebi, Maliye ve Bayındırlık
ve İskân bakanlarının müşterek teklifi ve Başbakanın onayı ile belirlenen arsa üretim
alanlarında bulunan Hazineye ait taşınmazlar ve Hazine adına tescil edilecek
taşınmazların mülkiyeti Toplu Konut İdaresi Başkanlığına bedelsiz olarak devredilir.
775 sayılı Gecekondu Kanun, Ek 4 ve Geçici 9 uncu maddelere göre, gecekondu
önleme bölgesi olarak belirlenen ve belirlenecek olan alanlar içerisinde kalan Hazineye
ait taşınmazlar, bu Kanun amaçlarında kullanılmak üzere, Toplu Konut İdaresi
Başkanlığına bedelsiz olarak devredilebilmektedir.
5393 sayılı Belediye Kanununun 79 uncu maddesine göre Belediyeler tarafından
doldurulan dolgu vasıflı taşınmazlar Belediyelerin tasarrufuna bırakılmaktadır.
Doldurma ve kurutma yoluyla arazi kazanımına ilişkin düzenlemeler, 3621 sayılı Kıyı
Kanunu ve bu Kanuna istinaden yürürlüğe konulan Kıyı Kanununun Uygulamasına
Dair Yönetmelikle yapılmıştır.
Denizin doldurulması suretiyle arazi kazanımına ilişkin talep, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına iletilecek, Bakanlıkça uygun bulunan teklifler dolgu imar planına
dönüşerek ilan edilecek ve itiraz edilmeyen planlar kesinleşerek uygulanabilir hale
gelecektir. Tüm bu aşamaların mevzuata uygun tamamlanmasının ardından talep eden
kurum, denizi kamu yararının gerektirdiği şekilde doldurarak arazi kazanabilecek ve bu
arazide mevzuatın izin verdiği yapıları inşa edebilecektir.
Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik Yönetmeliğinin 14 üncü maddesinde
doldurularak kazanılan araziler üzerinde açık alanın ağırlıkta olduğu lokanta, gazino,
çay bahçesi inşa edilebilmesi mümkündür.
4046 Sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 19/B
maddesine göre, özelleştirme kapsamındaki kurum ve kuruluşlara bu kuruluşların
kullanımındaki Hazine taşınmazlarının bedelsiz devri gerçekleştirilmektedir.
442 sayılı Köy Kanununa 3367 sayılı Kanunla eklenen Ek-12 nci maddesine göre, köy
yerleşme veya gelişme planı sınırları içerisinde kalan Hazine mülkiyetindeki
taşınmazlar, köy yerleşim veya köy gelişim alanı olarak kullanılmak üzere köy tüzel
kişiliklerine bedelsiz olarak devredilebilmektedir.
75
5737 sayılı Vakıflar Kanununun 30 uncu maddesine göre, vakıf yoluyla meydana gelen
vakıf kültür varlıklarının üzerinde bulunduğu Hazineye ait taşınmazlar mazbut vakfa
devredilebilmektedir.
3666 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması
ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrası
çerçevesinde, yenileme alanında kalan Hazineye ait taşınmazlar; Bakanlığın teklifi ve
Bakanlar Kurulu kararı ile projeyi yürüten il özel idaresine veya belediyeye bedelsiz
olarak devredilebilmektedir.
222 sayılı İlköğretim Kanununun 65 inci ve Geçici 7 nci maddesine göre, bu maddenin
yürürlük tarihi itibariyle Hazine mülkiyetinde bulunan ve Milli Eğitim Bakanlığına
tahsisli olan taşınmazlar, intifa hakkı Milli Eğitim Bakanlığına ait olmak üzere,
bulundukları yere göre köy tüzel kişiliklerine veya il özel idarelerine bedelsiz olarak
devredilebilmektedir.
DENETİMDE KARŞILAŞILAN ÖRNEKLER
5366 sayılı Kanun kapsamında “yenileme alanı” ilan edilen bölgelerde yer alan ve
yenileme projesi gerçekleştirilmesi amacıyla belediyelere devredilen Hazine taşınmazlarının
mevzuatta öngörülen hükümler uyarınca geri alınması gerektiği halde alınmadığı ve söz konusu
taşınmazların kullanımlardan elde edilen gelirlerden Hazineye ait payların tahsil edilmemesi
Hazinenin mülkiyetinde bulunan ve arsa niteliği kazanmış taşınmazların, harca esas
değer üzerinden satılması gerekirken arsa üretim alanı kapsamında değerlendirilerek Toplu
Konut İdaresi Başkanlığına bedelsiz devredildiği görülmüştür. (Arsa Üretim Alanı”
kapsamında bedelsiz devredilen hazine taşınmazlarının halihazırda zaten “arsa” niteliğinde
olması)
Terk
Terk; bazı kamu taşınmazlarının, meydan, yol, park, yeşil saha, otopark, toplu taşıma
istasyonu ve terminal gibi umumi hizmetlerde kullanılmak kaydıyla bedelsiz olarak mahalli
idarelere devrine ilişkin idari bir işlemdir. Terk müessesesi, 3194 sayılı İmar Kanunun 11nci
maddesi hükümleri doğrultusunda yapılan işlemler itibariyle ele alınmıştır.
3194 sayılı İmar Kanunun Kamuya ait gayrimenkuller başlıklı 11 inci maddesine göre;
76
Madde 11 – İmar planlarında; meydan, yol, su yolu, park, yeşil saha, otopark, toplu
taşıma istasyonu ve terminal gibi umumi hizmetlere ayrılmış yerlere rastlayan Vakıflar Genel
Müdürlüğüne ait gayrimenkuller ile askeri yasak bölgeler, güvenlik bölgeleri ile ülke güvenliği
ile doğrudan doğruya ilgili Türk Silahlı Kuvvetlerine ait harekat ve savunma amaçlı yerler
hariç Hazine ve özel idareye ait arazi ve arsalar belediye veya valiliğin teklifi, Maliye ve
Gümrük Bakanlığının onayı ile belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeye; belediye
ve mücavir alan hudutları dışında özel idareye bedelsiz terk edilir ve tapu kaydı terkin edilir.
Ancak, bu yerlerin üzerinde bina bulunduğu takdirde, arsası hariç yalnız binanın halihazır
kıymeti için takdir edilecek bedel ödenir. Bedeli ve ödeme şekli taraflarca tespit olunur. (1)
Bu suretle maledilen arazi ve arsalar belediye veya özel idare tarafından satılamaz ve
başka bir maksat için kullanılamaz. Bu hususta tapu kütüğünün beyanlar hanesine gerekli şerh
konur.
Bu yerlerin kullanılış şekli, yeni bir imar planıyla değiştirilip özel mülkiyete konu
olabilecek hale getirildiği takdirde, bu yerler devir alınan idareye belediye veya özel idarece
aynı usulle iade edilir. Buna aykırı davranışı sabit olan ilgililer şahsen sorumludur. Bu
terkinler hiçbir şekilde resim, harç ve vergiye tabi değildir.
(Değişik : 25/2/1998 - 4342/35 md.) Hazırlanan imar planı sınırları içindeki kadastral
yollar ile meydanlar, imar planının onayı ile bu vasıflarını kendiliğinden kaybederek,
onaylanmış imar planı kararı ile getirilen kullanma amacına konu ve tabi olurlar.
(Ek fıkra: 24/7/2008-5793/14 md.) Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve
tasarrufu altında bulunan ve ağaçlandırılmak üzere izin verilen taşınmazlardan projesine
uygun olarak ağaçlandırılanlar, imar planı kararıyla başka amaca ayrılamaz.
Terk işlemi özetle; İmar planlarında meydan, yol, park, yeşil saha, otopark, toplu
taşıma istasyonu ve terminal gibi umumi hizmetlere ayrılmış yerlere rastlayan; Hazineye ve
Özel idareye aitt arazi ve arsaların belediye ve özel idarelere terki yapılabilecektir.
Kanunda sayılan yerlerde olmakla beraber; Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait taşınmazlar
ile askeri yasak bölgeler, güvenlik bölgeleri, ülke güvenliği ile doğrudan doğruya ilgili Türk
Silahlı Kuvvetlerine ait harekat ve savunma amaçlı yerler devir hükümleri dışında tutulmuş
olup, bu gibi yerler belediyelere ve özel idarelere terkedilemez.
77
Terk usulü; Belediye meclisince yada il genel meclisince, Kanunda belirtilen amaçlar
dahilinde bir taşınmazın belediye lehine terk edilmesine karar verilmesi halinde bu karar
Valiliğe bildirilir. Terk işlemine ilişkin nihai onay yetkisi ise Maliye Bakanlığındadır. Onay
verilmesi halinde ise taşınmaza ilişkin tapu kaydı terkin edilir. Bu itibarla, terk edilecek
taşınmazın imar uygulaması sonucunda özel mülkiyete konu olamayacak ve dolayısıyla tapu
kaydının terkini gerekecektir.
Terk işlemi için malik idareye herhangi bir ödeme yapılmaz. Ancak, terki talep edilen
arazi üzerinde bina bulunması halinde, bu bina için takdir edilecek bedel malik idareye ödenir.
Lehine terki yapılan Belediyenin / Özel İdarenin söz konusu taşınmazı satması yada
özgülendiği amaç dışında başka herhangi bir amaç için kullanması mümkün değildir. Bu husus
Kanunda açıkça belirtilmiş ayrıca tapunun beyanlar hanesine konulan şerh ile de yaptırıma
bağlanarak güvence altına alınmıştır.
Kanunda, bu şekilde belirli bir amaca özgülenen taşınmazların imar planı değiştirilmek
suretiyle özel mülke konu hale getirilmesi halinde, bu taşınmazın devir alınan idareye aynı yolla
iade edileceği hükme bağlanmıştır. İmar planı değiştirilmeksizin amacı dışı kullanımlarda da
aynı şekilde taşınmazın iadesi gerekmektedir. Bu husus Milli Emlak Tebliğ ile düzenlenmiştir.
Umumi hizmetlerde kullanılmak üzere özgülenen taşınmazların, ticari nitelikte
kullanılmakta olduğunun tespiti halinde; genel itibariyle defterdarlıkların uygulaması, o
taşınmaz üzerinde bulunan ticari nitelikteki ünitelere ecrimisil gönderilmesi şeklinde
gerçekleşmektedir.
Ancak hali hazırda bu taşınmazın kullanımı için belediyeye/özel idareye kira ödeyen
işletmeciler, tebliğ edilen bu ecrimisiller için yargı yoluna başvurmaktadırlar. Böyle bir
durumda ise, işletmeci ile belediye arasında bir sözleşme bulunması ve Hazinenin tapuda malik
olarak görünmemesi nedeniyle, genellikle mahkemelerce ecrimisillere yapılan itirazlar kabul
edilmektedir.
Mahalli idarelerce terk yöntemi ile alınan arazi ve arsalar, özellikle de kullanılabilir
arazinin az, rantın yüksek olduğu illerde genellikle amaç dışı olarak kullanılmakta ve ticari
nitelik kazandırılmaktadır.
78
Devir, tahsis, terk ve satış karşılaştırılması
Bedelsiz Devir Tahsis Terk Satış
Bedel Bedelsiz Bedelsiz Bedelsiz Bedelli
Kimlere
yapılabilir
Kamu idareleri ve
köy tüzel kişilerine
yapılabilir
(Düzenleyici
denetleyici
kurumlara
yapılamaz)
Kamu idareleri
ve köy tüzel
kişilerine
yapılabilir
(spor kulübüne,
derneğe, vakfa
taşınmaz tahsis
yapılamaz)
Belediye ve
valiliklere
Kısıtlama yok
Amaç Kanunda belirtilen
amaçları
gerçekleştirmek
için
Kanunlarla
belirtilen kamu
hizmetlerini
yerine getirmek
Meydan, yol,
park, yeşil saha,
otopark, toplu
taşıma istasyonu
ve terminal gibi
umumi
hizmetlere
Kısıtlama yok
Mülkiyet
devri
Mülkiyet devredilir Mülkiyet
geçmez
Tescil dışı
bırakılıyor, özel
mülkiyete konu
olamaz kamunun
ortak kullanımı
için terk ediliyor
Mülkiyet
devredilir
Şerh Şerh var (devir
amacı belli bunun
dışında kullanılırsa
geri alınır)
Şerh yok Şerh var (terk
amacı dışına
çıkarsa Hazineye
geri iade edilir
beyanlar
hanesine konulan
şerh var)
Şerh yok (istisnai
durumlar;
doğrudan satışın
bazı fıkralarında
öngörülmüş)
DENETİMLERDE KARŞILAŞILAN ÖRNEKLER
Belediyeye yeşil saha olarak terk edilen alanların; kapalı yüzme havuzu, konukevi ve restoran,
ücretli otopark ve tesis binaları yapılmak suretiyle, işgal edilerek imar planı değiştirilmeksizin
terk amacı dışında kullanıldığı tespit edilmiştir.
Büyükşehir Belediyesine terk edilen taşınmazların protokol yapılması suretiyle Gençlik ve Spor
Genel Müdürlüğüne devredilmiştir. Protokolde, Büyükşehir Belediyesi mevzuata aykırı olarak
malik sıfatıyla anılmış, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne bu kullanım hakkını Belediyeden
onay alarak üçüncü kişilere devretme yetkisi tanınmış, ayrıca kondisyon salonu, restoran, kafe,
79
çay bahçesi, paten sahası, lunapark vb. gibi tesislerin kiralanması, sözleşme imzalanması ya da
feshedilmesinde Genel Müdürlüğün tek yetkili merci olduğu belirtilmiştir. Gençlik ve Spor İl
Müdürlüğü, kendisine devredilen taşınmazı; 3. Kişilere Restoran, Kafeterya, Balo ve Nikah
Salonu, Çay bahçesi, büfe, çay ocağı ve dükkan olarak, ayrıca çeşitli spor kulüplerine spor odası
olarak kiraya vererek gelir elde etmiştir.
Park olarak kullanılmak amacıyla terk edilen sahanın imar planı değiştirilmiş, Belediye
tarafından projelendirilerek, buna uygun yapıların inşa edilmesi için kiralama yapılmıştır.
Sözleşmeye istinaden yap işlet devret modeliyle inşaa edilen tesislerin işletilmesi Belediye
şirketlerince gerçekleştirilmektedir. Park olarak kullanılması amacıyla Belediye lehine terki
yapılan söz konusu taşınmazlar üzerinde, 10 adet restoran, 5 adet cafe, 2 adet büfe, lunapark ve
1 adet de ücretli otopark işletildiği, bu alanın işletme hakkının 3.kişilere kiralandığı
görülmüştür.
80
KAMU TAŞINMAZLARININ DENETİMİ
Denetim Metodolojisi
Denetimlerde taşınmazlarla ilgili olarak aşağıda yer verilen temel incelemelerin
yapılması gerekli görülmekle beraber kurumun teşkilat yapısı ve işlem mevzuatı itibari ile
ayrıntılı incelemeler yapılmalıdır. Muhtelif tarihlerde tesis edilmiş olmakla beraber denetim
yılında da kullanılmaya devam edilen irtifak hakları, tesis edildiği dönem mevzuatına göre
incelemelidir.
Taşınmaz dosyaları veya sözleşme işlemlere ait dosyalar özelinde denetim yapılırken,
işlemin tesis edildiği tarihten geriye doğru gidilerek incelenmelidir. Örneğin 2013 yılında
yapılmış 10 yıl süreli bir kira veya 49 yıllık bir irtifak sözleşmesi varsa, onay, karar ve sözleşme
maddeleri öncelikle 2013 yılındaki mevzuat hükümlerine göre değerlendirilecektir.
Maddi sonuç doğuran hatalı bir işlem varsa hesaplamalarda denetim yılı mali tablolarını
etkileyen miktarlar esas alınacaktır.
İnceleme
1- Öncelikle kurumdan taşınmaz icmal cetvellerinin istenmelidir.
2- Kamu idarelerinin taşınmaz kaydına ilişkin yönetmeliğe uygun olarak
cetvellerin tutulup tutulmadığı kontrol edilmelidir.
3- Muhasebe kayıtlarında (mali tablolarında) yer verilen maddi duran varlık
kalemlerinin kayıtlı değeri ile icmallerde yer verilen değerler karşılaştırılmalıdır.
4- Tapudan kurumun mülkiyetindeki taşınmazlarının listesi istenerek, kurumun
kendi kayıtları ile kıyaslanarak tutarlılığı kontrol edilmelidir. Tahsisli taşınmazlar için Maliye
Bakanlığından kuruma tahsisli taşınmazların listesi istenerek, kurumun tahsisli taşınmaz
kayıtları ile karşılaştırılmalıdır.
5- Sözleşmeye bağlanmış olan taşınmazları varsa, özelikle kira, irtifaka, arsa
karşılığı inşaata, protokole konu edilmiş sözleşmeler istenmelidir.
6- İlgili sözleşmelerin kanuna yönetmeliğe ve tip sözleşmelere uygunluğu kontrol
edilmelidir.
81
7- Kira ve İrtifak haklarında genel hükümlere dikkate edilmesi gereken hususlar
- Bedel rayiç bedeli yansıtıyor mu?
- Amacı aykırı kullanım var mı?
- Hasılat payı hükümlerine uygun bedeller tahsil ediliyor mu?
- Alt kira sözleşmesi var mı?
8- Kira ve irtifak gelirlerinin tahsilatları muhasebeden ve gerekirse banka hesap
hareketleri izlenerek kontrol edilmelidir.
9- Denetim yılı içinde kurumun kamu idarelerine (özellikle TOKİ’ye) ve varsa
idarenin şirketlerine bedelsiz devredilen taşınmazların listesi istenmelidir. Devir konusu edilen
taşınmazın mevzuatta öngörülen amaçla kullanılıp kullanılmadığı değerlendirilmelidir.
10- Sözleşmeye bağlanmış olanlar için yerinde inceleme yapılarak fiili durumun
sözleşmeye uygunluğu kontrol edilmelidir.
11- Sözleşmeye konu olmayan boş olan taşınmazların da işgalli kullanıp
kullanılmadığını tespit etmek için fiili durumunun kontrolü yapılmalıdır. (Google earth ile
öncelikle bilgisayar ortamında taşınmazın konumuna ve üzerindeki yapı olup olmadığına, varsa
kullanım şekline bakılabilir.)
12- Özelikle kıyı bölgelerinde sahil alanlarında belediyelerce kullanımları olup
olmadığı, varsa bu alanlardaki işlemlerin niteliklerinin Kıyı Kanunu hükümlerine uygunluğu
kontrol edilmelidir.
82
Denetim Bulgu Örnekleri
Mali tabloları etkileyen bulgular (250,251,252,257,258 nolu hesapların etkileyen
hatalar)
1- Taşınmazlara Ait Fiili Envanter Çalışmalarının Yapılmaması/
Tamamlanmaması
2- Maddi Duran Varlıklara İlişkin Değer Artırıcı Harcamaların İlgili Maddi Duran
Varlık Hesaplarında İzlenmeyerek Doğrudan Giderleştirilmesi (Binaların İyileştirilmesi,
Ömrünün Uzatılması veya Veriminin Artırılması Amacıyla Yapılan Giderler)
3- Tahsise Konu Olan Taşınmazların Doğru Muhasebeleştirilmemesi
4- Arazi ve Arsalar Hesabı ile Tapu Kayıtları Arasında Uyumsuzluk Bulunması
(takbis’ kayıtları ile karşılaştırma)
5- Yol, Köprü, Baraj, Tünel vb Yapıların 251 Yeraltı ve Yerüstü Düzenleri Hesabı
Çalıştırılmaksızın Doğrudan Giderleştirilmesi
6- Maddi Duran Varlıklar İçin Amortisman Ayrılmaması
7- Bedelsiz Olarak Kuruma İntikal Eden Maddi Duran Varlıkların İlgili Maddi
Duran Varlık Hesaplarında Muhasebeleştirilmemesi
8- 258 Yapılmakta Olan Yatırımlar Hesabında Kayıtlı Olan Tutarlardan
Tamamlanan/Geçici Kabulü Yapılanların İlgili Varlık Hesabına Aktarılmaması
9- Yapımı Süren Maddi Duran Varlıklar İçin Yapılan Ödemelerin 258 Yapılmakta
Olan Yatırımlar Hesabında Muhasebeleştirilmesi Gerekirken Doğrudan Giderleştirilmesi
10- Elden Çıkarılan Maddi Duran Varlıkların Amortisman Hesaplarından Çıkış
Yapılmaması
11- Maddi Duran Varlık Satış İşlemlerinin Muhasebeleştirilmesinde İlgili Maddi
Duran Varlıklar Hesabından Çıkış Yapılmaması
12- Belediye tarafından satışı yapılan taşınmazların ilgili maddi duran varlık
hesaplarındaki çıkış kayıtlarının, taşınmazların kayıtlı değeri üzerinden değil satış bedeli
83
üzerinde yapıldığı ve bu şekilde muhasebe kayıtları ile taşınmaz envanteri arasında uyumsuzluk
olması
13- İz Bedeli ile Takip Edilen Taşınmazların Muhasebe Kayıtlarında Yer Almaması
14- Bedelsiz Olarak Kuruma İntikal Eden Maddi Duran Varlıkların İlgili Maddi
Duran Varlık Hesaplarında Muhasebeleştirilmemesi (bağış, hibe yoluyla)
15- Taşınmazlara İlişkin İşletme Hakkının Devri Niteliğindeki İşlemlerin 256
Hizmet İmtiyaz Varlıkları Hesabında Muhasebeleştirilmemesi
16- 6360 Sayılı Kanun Gereği Devredilmesi Gereken Taşınmazların
Muhasebeleştirilmemesi/Eksik Muhasebeleştirilmesi
17- Maddi Duran Varlıklara Mevzuata Aykırı Olarak Yeniden Değerleme Yapılması
18- İmalat Bünyesine Giren Asfalt Bitüm Bedellerinin 258 Yapılmakta Olan
Yatırımlar Hesabında Muhasebeleştirilmesi Gerekirken Doğrudan Giderleştirilmesi
19- Vadesinde Tahsil Edilemeyen Kira ve İrtifak Hakkı Bedellerinin 121-
Gelirlerden Takipli Alacaklar Hesabında İzlenmemesi
20- Kurumun, bilançolarında kayıtlı duran varlıklardan kiraya verilenlerin “990 -
Kiraya verilen duran varlıklar hesabı”nda izlenmemesi
Uygunluğa ilişkin bulgular
21- Belediyeler Tarafından Kiraya Verilen Taşınmazların Kira Süresi Sonunda
Yeniden İhale Düzenlenmeden Aynı ya da Başka Kişilere Kiraya Verilmesi
22- Belediye Gayrimenkulleri İçin Ecrimisil Uygulamasının Bir Kiralama Usulüne
Dönüştürülmesi
23- Taşınmazların Belediye Şirketlerine Kiralanmasında Mevzuat Hükümlerine
Uyulmaması
(5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 26’ncı maddesine göre büyükşehir
belediyeleri, mülkiyeti veya tasarrufundaki hafriyat sahalarını, toplu ulaşım hizmetlerini,
84
sosyal tesisler, büfe, otopark ve çay bahçelerini 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine
tabi olmaksızın belediye veya bağlı kuruluşlarının %50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketler
ile bu şirketlerin % 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketlere devredebilir. Ancak bu yerlerin
belediye şirketlerince üçüncü kişi ve şirketlere devri 2886 sayılı Kanun hükümlerine tabidir.
Denetimler sonucunda;
- Bazı belediyelerde şirketlere devredilebilmesi mümkün olmayan unsurların
devir işlemine konu edildiği,
- Söz konusu hüküm sadece büyükşehir belediyeleri için öngörülmüş iken
büyükşehir sınırlarındaki ilçe belediyelerinin de bu maddeye dayanarak mülkiyetlerindeki
gayrimenkulleri ihale yapmaksızın kendi şirketlerine kiraladığı,
- Bazı büyükşehir belediyelerinin şirketlerine kiraladığı gayrimenkullerin, bu
şirketler tarafından 2886 sayılı Kanun hükümleri uygulanmadan üçüncü kişi ve şirketlere
kiralandığı tespit edilmiştir.)
24- Belediye Taşınmazlarının Tahsis İşlemlerinde Mevzuat Hükümlerine
Uyulmaması
(Bazı belediyelerde taşınmazların 25 yılı geçecek şekilde tahsisinin yapıldığı, belediye
meclisi kararı olmaksızın ya da belediye encümeni kararıyla tahsis edildiği, tahsis edilen
taşınmazların amacının dışında kullanıldığı, mülkiyeti başkasında olan taşınmazların
tahsisinin yapıldığı ve tahsis yapılabilecek kamu idareleri arasında sayılmayan spor kulüpleri
de dâhil olmak üzere dernekler, vakıflar, kooperatifler ve kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları, gerçek kişiler ile şirketlere tahsis işleminin yapıldığı tespit edilmiştir)
25- Belediye Mülkiyetindeki Bazı Taşınmazlar Taşınmaz Cetveline
Kaydedilmemesi ve Tapu Müdürlüğünde Cins Tashihleri Yapılmaması
26- Belediye Taşınmazlarının Kiralanmasında Pazarlık Usülünün (51/g)
Kullanılması
27- Mülkiyeti Hazineye Ait Olan Taşınmazların Maliye Bakanlığının Bilgisi ve
Onayı Olmadan Başka Kurumlara Tahsis Edilmesi
85
28- Belediyenin Mülkiyetinde Bulunan Taşınmazların Şirketlere Bedelsiz
Kullandırılması
29- Kurumun Kendi Mülkiyetinde Olmayan Taşınmazlar Üzerinde Tasarrufta
Bulunması
30- Harca Esas Değer Üzerinden Satılması Gereken Arsa Niteliğindeki
Taşınmazların Bedelsiz Olarak Devredilmesi
31- Kurum ile TOKİ Arasındaki Arsa Bedeli Karşılığı İnşaat Yaptırılmasına İlişkin
Protokol’ün Süresinin Sona Ermesine Rağmen Mahsuplaşmanın Yapılmaması ve Söz Konusu
Protokol’ün Kurum Menfaatine Aykırı Hükümler İçermesi
32- Maliye Bakanlığının, Hazine Müsteşarlığı Varlık Kiralama Anonim Şirketine
(HMVKAŞ) devredilerek tapuda Şirket adına tescil edilen taşınmazlar üzerinde mülkiyetten
doğan hakları yasal bir dayanak olmaksızın kullanmaya devam etmesi
33- Tahsisli taşınmazların kamu hizmetini aşan kullanımlara konu edildiği, üzerinde
bulunan gelir getirici ünitelerin Maliye Bakanlığım millî emlak birimleri yerine, adına tahsis
yapılan kurumlar veya kiracılar tarafından kiraya verilerek gelir elde edildiği ve aykırı
kullanımlara rağmen tahsis işlemlerinin halen devam etmesi
34- 5366 sayılı Kanun kapsamında “yenileme alanı” ilan edilen bölgelerde yer alan
ve yenileme projesi gerçekleştirilmesi amacıyla belediyelere devredilen Hazine taşınmazlarının
mevzuatta öngörülen hükümler uyarınca geri alınması gerektiği halde alınmadığı ve söz konusu
taşınmazların kullanımlardan elde edilen gelirlerden Hazineye ait payların tahsil edilmemesi
35- Balıkçı barınaklarının onaylı imar planları bulunmamasına rağmen inşaa edildiği
ve bu barınak alanlarında bulunan Kıyı Kanununa aykırı yapıların yıktırılmayarak idare
tarafından kiraya verilmesi
36- Belediyelerin mera alanlarını kayıt altına alarak kendi adlarına tescil ettirerek
kullanım amaçlarını değiştirmesi
37- Kiralamada sözleşme devir yetkisi verilmediği halde kiracı dışında 3.kişilerce
işletilen tesisler olması
86
38- İrtifak hakkı kurulan taşınmazlarda kullanıcı tarafın sözleşmeye aykırı
kullanımları ve 3.kişlere işlettirilen tesislerde kiralama yapılmasına rağmen alt kiracılardan
hasılattan pay alınmaması
39- Tahmin edilen bedel hesaplamalarında rayiç değer tespiti yapılmaması
40- Arsa Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinde yapılacak inşaatın bedeli ile devredilecek
taşınmazın bedelinin birbirine denk ya da yakın olması şartına uyulmaması ve satış bedelinin
tamamı ödenmeden tapuda muhatap idare adına taşınmazın tescil edilmesi
41- Kıyı şehirlerinde protokol düzenlenerek belediyelerin kullanımına bırakılan
taşınmazlar üzerinde kıyı mevzuatına aykırı yapıların inşa edilerek ticari amaçlı işletilmesi
42- İmar Kanununa göre münhasıran “yeşil alan” olarak kullanılmak üzere
belediyelere terki yapılan taşınmazların, belediyelerce mevzuata aykırı olarak ticari nitelik
taşıyan yapılara dönüştürülmesi ve bu suretle hem yeşil alanların yok edildiği hem de haksız
bir ticari gelir elde edilmesi