İzcinin gözden geçirilmiş el kitabı

13
WILLIAM S. BURROUGHS İZCİNİN GÖZDEN GEÇİRİLMİŞ EL KİTABI © Copy / Paste

description

İzcinin gözden geçirilmiş el kitabı

Transcript of İzcinin gözden geçirilmiş el kitabı

Page 1: İzcinin gözden geçirilmiş el kitabı

WILLIAM S.BURROUGHS“ İZCİNİN GÖZDEN GEÇİRİLMİŞ EL KİTABI”

©Copy / Paste

Page 2: İzcinin gözden geçirilmiş el kitabı

“Copy/Paste” e-kitap serisi, yazarları tarafından çeşitli zamanlarda, çeşitli mecralarda yayınlanmış yazıların bir araya getirilerek, meraklısına derli toplu bir kaynak oluşturmak adına gerçekleştirilen bir projedir.

Elbette bu yazıların kitaplaştırılma niyetiyle ortaya çıkıldığında zamana göre yeniden ele alınmaları, güncellemelerinin yapılması gibi gerekliliklerin farkındayız. “Copy/Paste”, yazarının kaleminden çıkmış ve hedef kitlesiyle zaten buluşmuş yazıların, yeniden ambalajlanarak ticarileştirilmesi “ahlakına” karşı bir “ahlakın” ürünü. Bu nedenle Copy-paste serisinde yer alan yazılar, yeni okuyucusuna yayınlandığı gün her nasılsa o halleriyle ulaşacaklar.

Daha açık anlatımla, bu “Copy/Paste” için tek bir amaç söz konusu: o da benzer konuda yapılan ve ağ içerisinde dağılmış yazıların bir araya getirilerek kullanıma sunulması.

Bu metinleri istediğiniz gibi kopyalayabilir, çoğaltabilirsiniz. Kaynak göstermek sizin ahlaki değerlerinize kalmış olup, göstermediğiniz takdirde, serinin doğası gereği “ağ” sizi affetmeyecektir.

“Copy/Paste” “üretilmiş her şey, hepimiz içindir” anlayışıyla oluşturduğumuz, tamamen ücretsiz bir yayın ağı. Yazarının iznini almak koşuluyla, çevrenizdeki kişilerin yazılarını veya kendi yazılarınızı “Copy/Paste” logosu altında aynı formatta yayınlamamız için bize gönderebilirsiniz.

İyi okumalar dileriz…

Page 3: İzcinin gözden geçirilmiş el kitabı

Bu kitap Underground Poetix işbirliğiyle, Copy/Paste tarafından yanınlanmıştır.

Yayına Hazırlayan ve Edit Eden: Şenol Erdoğan

Page 4: İzcinin gözden geçirilmiş el kitabı

6 7

William S. Burroughs “İzcinin Gözden Geçirilmiş El Kitabı” Copy / Paste

İZCİNİN GÖZDEN GEÇİRİLMİŞ EL KİTABI

DEVRİMCİ SİLAH VE TAKTİKLER

Devrimci silah ve taktikler, Birinci Dünya Savaşı’ndan beri, ağır silahların icadının altında ezilmemek için biyolojik bir dönüşüm geçirdiler. Herkes bodrumunda ya da evinin boş bir odasındaki işliğinde kılıç, mızrak ya da okla yay yapabilir; küçük bir silaha yakınsayabilir. Otomatik silah, tank, savaş uçağı, savaş gemisi ya da top yapamaz. Bu ağır silahlar muhafazakâr güçlerin elindedir ve mücadelede onlara ezici bir üstünlük sağlar. Nüfusun yüzde beşi, geri kalan yüzde doksan beşini ağır silahlar sayesinde zapt etmektedir. Ağır silahlardan önce olmayan bu üstünlüğün artık hesaba katılması gerekiyor.

Bu, besbelli geç kalmış bir gelişimdi. Askeri zihniyetin budalalığı inanılmaz boyutlardadır. İç Savaş’ın sonuna doğru, basit makineli silah ve tanklar Başkan Lincoln’un askeri danışmanları tarafından yararsız oldukları gerekçesiyle reddedilmişti. Bu silahlar ilkel olmasına ilkeldirler; ancak hayli faydalıdırlar ve gereken her şeye sahiptirler. II. Dünya Savaşı sırasında General Gamelin tankların önemli olmadığını düşünüyordu, ta ki aletler yerine bu makineler Majino Hattı’nın etrafından dolaşıncaya dek. General Gamelin tankları hiç sevmedi.

25’lik Baretta sallayarak sokaklarda dolaşmak pek işe yaramaz tabii. 45’lik Colt Army ise daha beterdir, öyle isabetsiz bir tabancadır ki düşmanlarınızdan ziyade dostlarınız için tehlikelidir, dostlarınızın daha yakınındadır çünkü. Hayli miyop bir tabancadır bu. Postanelerde ve polis merkezlerinde bombalar– Bu ne, 1916’nın IRA’sı mı? Özgürlük Anıtı’nı da havaya uçurun isterseniz. O bunak yaratığı patlatmak ne kadar iyi jelatinli dinamite mal olur haberiniz var mı? Aynı patlayıcı madde, akıllıca yerleştirildiği takdirde Batı’nın ekonomi sistemini çökertebilir. Bunu nasıl yapılabileceğini İzci Elkitabı size gösterecek…

Devrimci kuram ve taktiklerin karşı koymak üzere şekillenmelerinin zararları pek az devrimcinin kafa yorduğu bir konu; zira devrimciler de çoğu zaman karşı çıktıklarını sandıkları kişiler gibi mutaassıp ve olan bitene kayıtsızlar. 1848’de, dünya çapındaki özgürleştirici (liberal) bir hareket Avrupa’da amansızca ayaklar altına alındı ve Güney Amerika’da güçten düşürüldü. Günümüz devrimcilerinin nasıl Che Guevara kesildiklerini ve XIX. yy’a dönüp Garibaldi ve Bolivar’ın hatalarını tekrar ettiklerini düşünün. Bolivar, Güney Amerika’nın büyük bir bölümünü İspanya’dan bağımsızlaştırdı; fakat Hıristiyan takvimine, İspanyol diline, Katolik Kilisesi’ne ve İspanyol bürokrasisine dokunmadı. Toprağı ve serveti İspanyol ailelerinin elinden almadı.

Bolivar, onlara karşı bu kadar düşünceli olduğuna göre, İspanyol fatihleri bir şekilde seviyor olmalıydı… Bu tanıdık bir örüntü,

Page 5: İzcinin gözden geçirilmiş el kitabı

8 9

William S. Burroughs “İzcinin Gözden Geçirilmiş El Kitabı” Copy / Paste

mazlum zalimi sever ve onu izlemekten geri duramaz. Fransa’dan bağımsızlaşan Fas, işe yaramaz Fransız bürokrasisini devralıyor. İngiltere’den bağımsızlaşan Arap ülkeleri, İngilizlerin cani idam yöntemlerini uygulamayı sürdürüyorlar. Bir devrim bu döküntüleri temizleyip süpüremez mi?

Yabancı egemenlikten kurtulmak ve bağımsız olmak ve devrimin getirilerini sağlama almak için gerekli beş adım var:

1) YENİ BİR ÇAĞ BAŞLATMAK VE YENİ BİR TAKVİM OLUŞTURMAK,2) YABANCI DİLİ DEĞİŞTİRMEK,3) YABANCI İLAHLARI YOK ETMEK YA DA ETKİSİZLEŞTİRMEK,4) YABANCI YÖNETİM VE DENETİM MEKANİZMALARINI YIKIMAK,5) TOPRAĞI VE SERVETİ YABANCI BİREYLERİN ELİNDEN ALMAK.

Bolivar bu programı izlemiş olsaydı:

1) Öncesiydi sonrasıydı diyerek İsa’yı başköşeye yerleştirmeyecek yeni bir takvim oluştururdu. Aziz günleri, Hıristiyan bayramları artık yok, Kutsal Hafta’ya paydos!

2) Sadece Peru’da bile birbirine benzemeyen otuz beş yerli dili bulunuyor. Güney Amerika başlı başına bir Babil Kulesi. Birleştirici dil esastır ama İspanyolca ve Portekizce gibi koloni dilleri değil. Bolivar Güney Amerika’nın dilinin Çince olmasına karar veriyor. Seçiminde etkin bazı nedenler var; Çinlilerin ağırbaşlılığından, en kasvetli ve ürkütücü anlarda bile sükûnet içinde ve kendilerine hâkim olabilmelerinden etkilenmiş.

Andların tepelerinde bir kasaba var, kasvetli, uğultulu bir geçit. Burada güç bela nefes alınabiliyor. Somurtkan, vahşi sakinler, bacasız, alçak, ot barakalardan dışarıyı gözlüyorlar, gözler dumandan kıpkırmızı. Ağaç yok, rüzgârlı çayır… Karlı dağlar taraçalı toprakların üzerinden yükseliyor. Mevcut tek dükkânın sahibi yaşlı bir Çinli. Yıllardır orada olduğu besbelli, hiç evlenmemiş bu adam erzak formları dolduruyor. Onun için her yer aynı. Mekânına böylesine sükûnetle sahip çıkması ancak Çincenin yapısına atfedilebilir.

Estetik meseleler de var. Ecuador kıyısında bir nehir kasabası, gri kağıt gibi, leş, sıtmalı suratlar. Çamurlu yollardan, abanoz ağacı gibi kapkara, beline kadar çıplak, düz saçlı ve düzgün Moğol hatlarına sahip bir kız yürüyor. Çinli ve zenci baldırlar atılıyor! Çin harfleri

işaretlerde, levhalarda, tabelalarda ve basılı sayfalarda daha iyi durur. Temel dert, sanayiyle uğraşan mütevazı Çinli yerleşimcileri mekâna çekerek ekonomiyi geliştirmek. Çince tüm okullarda öğretilecek, yer ve sokak adları Çince olacak.

3) Sahte rahiplerin peşine düşmeye gerek yok. Kilisenin toprakları ve malları kamulaştırılır. Okullarda dini eğitim verilmeyecek; Katolik olmayı cazibesiz ve dezavantajlı hale getirin yeter.

4) İspanyol bürokrasisi, tüm beceriksiz akrabalarını saçma sapan formlar doldurmaları için bir büroya dolduran, beceriksiz, miskin, sahtekar ve gereksiz piçin tekiyle başlar. Bunun köküne saldırıp tüm form ve belgeleri yok etmek lazım.

5) İspanyol sakinlerin toprakları ve mülkleri kamulaştırılmalı. Kalmayı seçenlerin çalışan toplulukla bütünleşmesi gerek. Çocukları İspanyolca konuşmayacak ve bir Hıristiyan kilisesinde diz çökmeyecek.

Tarihin çehresi böyle değişir. Açıklayıcı örneğimize dönelim. Batılı günümüz devrimcilerinin ellerindeki silah ve taktikleri gözden geçirin; hafif silahlar ve benzerleri. Her açıdan en yararlı tabanca 38’lik Special’dır. Makul miktarda koordinasyon sahibi herkes on iki turda, bir metrekarelik hedefi dokuz metre mesafeden vurmayı öğrenebilir. Kanlı canlı atış işte budur! Beş santim namlulu hafif modeller hedefi iyi kötü bulurlar, bu da onları güçlü silahların en hafif ve niteliklilerinden kılar.

Tabancalar izlenebilir. Bulundurmak suçtur ve suç duyurusu görevi görür. Ev yapımı silahlar işe yarar ve her iyi izci, yaylı tüfekleri ve lastik tabancalarını, ev yapımı alev makinelerini ve lazer tabancalarını, siyanür şırıngalarını ve hava tabancalarını kurcalayacaktır. Kırık cam ve siyanür kristalleriyle dolu fişek atan, fitilli ya da çakmaklı ateşleme tertibatları. Çakmaklı tabancalar yüz seksen santimlik mesafeden hayli etkilidirler. En basit siyanür şırıngasında tüm eli dolduracak büyüklükte bir piston bulunur. İğneyi batırır ve pistonu aynı hızla itersiniz.

Daha teferruatlı modeller oyuncak tabancayı andırır. İğne, namlunun bittiği yerden gevşetilir ve tabanca, pistona iliştirilmiş haznenin çekilmesiyle vuruş vaziyetine getirilir. Siyanüre batırılmış bir sünger namluya yerleştirilir. İğne ve başlık yerlerine çekilmiştir. Tetik zembereği serbest bıraktığında aşırı dozda siyanür vücuda zerk edilerek ani ölüme neden olur. Kullanılmadığı

Page 6: İzcinin gözden geçirilmiş el kitabı

10 11

William S. Burroughs “İzcinin Gözden Geçirilmiş El Kitabı” Copy / Paste

zamanlarda iğne, Buck Rogers’ın ışın tabancaları gibi kapatılır. Hedefi şırınganın ağzı açıkken yakalayabilirseniz, malzemeyi, tüküren kobra gibi üç yüz metre öteden fışkırtabilirsiniz. Bunu yapmak güç değil. Müsamaha, marihuana, anarşi, Majestelerine yapılan alçak saldırılar, adam asmaların ve kırbaçlamaların geri gelmesi, uyuşturucu suçları için daha ağır cezalar, pornografiyi yasaklama vs. hakkında sürekli atılıp tutuluyor. Şırıngamız tüm bar ve lokantalara pek yakışacak tabii. Millet, portakallı ördek yerine bir lokma prusik asidi mideye indirecek.

Her iki ucunda kurşun ağırlıklar olan bisiklet zincirinden yapılma bir bolo… Ağzı saptaki şarj ya da güçlü yayla fırlatılan bıçaklar… Ve saplarında vibratör bulunan titreşimli bıçaklar… İleri geri çekilebilen bir yay üstündeki çift taraflı bir bıçak… Ustalık, alışılmışın dışında bir dolu tasarım meydana getirecektir. Arbaletler… Güçlü lastikle geliştirilmiş lastik tabancaları on sekiz metreye kadar hayli kuvvetli ve isabetli mermi atabilirler… Uzun menzilli hava tabancaları ve benzeri birçok silah tekil cinayetlerde işe yarar.

LİSTEYLE CİNAYET (LC)Peki listeyle kimleri öldüreceksiniz? Politikacılar, narkotik ya da aynasızlar gibi bariz hedefleri değil, onlar emirlere itaat eden hizmetkârlar. Öyleyse hedef, ön saflardaki adamlar değil de sahne arkasındaki kodamanlar. Bu gizli denetçilerin listesine sahip olduğunuzu ve listedekilerin teker teker öldürüleceğini duyurun. Liste tabii tahmini olacaktır; ama asıl kodamanlar kendilerini er geç ifşa edeceklerdir. İlk olarak İsviçreli bir bankacıyı öldürelim, bu katiyen şaşmaz. İsviçreli bankacıların listesini bulun ve şapkadan bir isim çekin. Bu listeli cinayettir (LC). Zenginler ve güçlüler, muhafızların ve elektrikli tellerin ardına sinecekler.

RASTGELE CİNAYET (RC)Dâhiyane rasgele cinayet kavramı Brion Gysin tarafından öne sürülmüştür. Her gün, şehrin beş bölgesinde beş kişi öldürülür. Hangi grup ve bölgelerdeki kişilerin öldürüleceği kuraya kalmıştır. Bunun bir yolu, ev hanımları, melon şapkalı ve şemsiyeli beyler, rahibeler, met bağımlıları, tuvalet görevlileri, Bentley sürenler ya da Bentley’yle gezenler gibi çeşitli kategoriler içeren bir deste kartı karıştırmaktır. İkinci bir desteye ise şehrin normal bölge ve mahalle dağılımından farklı yer isimleri yazılır ve deste karıştırılır. Seçim tamamen rasgele yapıldığından bir örüntü yoktur ve cinayetler öngörülemez ya da tahmin edilemez. Polis ve ordu bu günlük kuradan muaf tutulur. Çünkü onlar, kitlede hınç uyandırma ayrıcalığına sahip konumdalar. O halde sahneyi öyle bir kurun ki RC’nin sağcı komplocular tarafından, acil durum yaratıp gücü ele geçirmek üzere planlandığına dair iddialar ortaya atılsın.

Belirli gruplara uygulandığı takdirde RC Batı ekonomisini felç edebilir. Sıradaki konuya geçmenin vakti geldi o halde:

BOMBALAR VE PATLAYICI AYGITLARPostaneler, kamu binaları ve anıtlar pek işe yaramaz hedeflerdir. Daha az risk ve daha az malzeme sarfiyatıyla tüm iletişim sistemini felç edebilirsiniz.

Şöyle ki, yakın zamanda iki İsrail yolcu uçağı patladı. Muhtemelen, teröristlerin nakliye bagajına yerleştirdikleri bombalardan dolayı. Bu hatlar şimdiden durduruldu, kimse uçakla gitmiyor. Şimdi, düşünün ki her gün rasgele beş bomba yerleştirdiniz. İnsanların uçağa binmekten vazgeçmeleri ya da hava taşınmacılığına kalkışmamaları ne kadar sürer ki? Bütün işi kendi başınıza yapmanıza da gerek kalmayacak; sırf zevkine uçaklara bomba yerleştiren isimsiz yardımcılar bulacaksınız – Tüm bunları okuduktan sonra siz de öyle yapmaz mıydınız? Yapılması gerekenin bu olduğunu anlayacaklar. Engellenen her taşıt da dehşeti artıracaktır. Sonra, trenler, gemiler, otobüsler ve metrolar kentlere yığılıverir. Kamyon sürmeyi, hele de gıda kamyonu kullanmayı en tehlikeli iş haline getirin. Sonra güç merkezlerine ve su kaynaklarına da girebilirsiniz.

KİMYASAL VE BİYOLOJİK SİLAHLARGaz bombaları, rasgele terör saldırılarında çoğunlukla patlayıcılardan daha etkilidir. Hem daha ucuza mal olurlar, hem de imalatları daha kolaydır. Bir paket ya da çantaya gizlenmiş sülfürik asit dolu bir kap. Sodyum siyanürü aside karıştıran pistonu çekersiniz ve paketinizi en civcivli saatte metroya ya da tiyatroya, mitinge veya dini bir toplantıya bırakırsınız. Nasıl yapılacağını biliyorsanız bodrumdaki laboratuarınızda kimyasal ve biyolojik silah yapabilirsiniz.

Wild Boys’da, çekici bitki, hayvan, balık ve kuş türlerinin, yaşam alanlarından alınıp, büyümelerini ve üremelerini mümkün kılacak kadar benzer koşullardaki başka alanlara aktarılmasını önermiştim. Haritaya bir bakın ve onların sandığınızdan çok daha iyi uyum sağlayabileceğini aklınızdan çıkarmayın.

Sudak balığını bir düşünün. Bir tür levrektir kendisi ve muazzam tatlı su balıklarından biridir. Minnesota ve Kanada göllerinde ve Missouri ve Arkansas’ta yaşar. Benzer bölgelerde yaşayan küçük ağızlı siyah levreği de düşünün. Her iki tür de, tüm soğuk sularda yaşayabilir. İngiltere, İskoçya ve Kuzey Avrupa’nın göl ve ırmaklarında pek güzel semirirler. Büyük ağızlı siyah levrek ılık suyu da kaldırır ve Amazon havzasının geniş suyollarına ve Afrika ve Güneydoğu Asya göllerine de yayılabilir.

Page 7: İzcinin gözden geçirilmiş el kitabı

12 13

William S. Burroughs “İzcinin Gözden Geçirilmiş El Kitabı” Copy / Paste

Ayahuska asması Güneydoğu Asya cangıllarında ve Afrika’da yetişebilir, muhtemelen Louisiana, Florida ve Teksas’ta da. Madagaskar’ın nadide lemurları, o küçük mahcup orman cinleri, tüm yağmur ormanlarını şenlendirir. Göz alıcı meyve yarasasının da daha geniş bir dolaşım ağını hak ettiği kesin.

Haritaya bir daha bakın. Bir bölgeye orada daha önce bilinmeyen bir türün sokulması pek çok sonuç verebilir. Biyolojik savaşın bu kısmı ihmal edilmiştir.

Panama’nın güneyinden Amazon havzasına, işte sessiz çıngıraklı yılan! Uzunluğu 430 metreye erişebilen bu yılan bir adamın kalçalarına dolanıp yarım bardak zehir basabilen muhteşem dişlerini göğsüne veya gırtlağına saplayarak onu devirebilir. Dünya kadar panzehir gelse artık nafile, panzehirin işe yaraması için vakit yok.

Florida, Doğu Teksas, Louisiana, Afrika cangılları, Güneydoğu Asya, Doğu Hint Adaları ve aynı ticaret yollarından gerisin geri… Kara Afrika Mambası da ağaçlardan süzülecek ve kendisine ilişilmesine gerek kalmadan saldırıya geçecektir. Güney Amerika’ya salıverilen leopar ve kaplanlar, av kıtlığından er geç adam yemeye koyulacaklar ve önce CIA’in adamlarını mideye indirecekler. Çünkü herifler hem daha iri, hem de daha yavaş. Lacileri çekmiş domuzlar deniyor onlara, birbirlerinin yüzüne sıçramış kanı yalayıp duruyorlar. Bol miktarda, aciz ve tüysüzler– ideal hayvan gıdası işte.

Nikaragua’nın tatlı su köpek balıkları ve piranalar, Afrika göl ve ırmaklarında, Birleşik Devletlerin güneyinde ve Güneydoğu Asya’da iyi iş çıkaracaktır. Kurak bölgelerde çöl kobrası, çıngıraklı yılan ve zehirli kertenkele de iş görür, Avustralya’nın eşsiz kaplan yılanı ve Sibirya’nın ayı sansarı– Tam bir beladır, avcılar “küçük şeytan” derler ona. Tabii mikroskobik ve mikroskopikaltı yaşam var bir de, bu da bizi şu konuya getiriyor:

BİYOLOJİK SAVAŞ TERTİBATIÖlümcül Naga virüsünü kapan alıyor. Nasıl bulaştığını kimse bilmiyor, bu da ona her virüsün yararlanmayı çok iyi bildiği bir avantaj katıyor. Adamlarınızı bağışıklı kılar ve virüsü salarsınız. Sonra bir tane daha… Bir tane daha… Dünyayı kendi kalibrenizdeki insanlar için güvenli hale getirene dek. Yok, bilim kurguvari şeyler bulmanıza gerek yok –eski cephane uzun süre idare edecektir… Kolera, tifo, hepatit. İkinci Dünya Savaşı’nda Rommel’i Kuzey Afrika’da durduran General Hepatit’ti. General Çamur ve General Dağlar hakkında söylentiler de vardır. Yanlış hatırlamıyorsam General Çamur’un, Hitler’i Polonya’da durdurması gerekiyordu, ama performansı o kadar etkileyici değildi.

Rocky mountain lekeli humması taşıyan keneler ve tifüs bitleri sevkıyatı; tabii büyük ikramiyenin de peşine düşeceksiniz– aşıyla iyice coşan Avustralya çiçek hastalığı. Ya da farz edelim süreci hızlandırabiliyorsunuz, semptomlar bir haftaya yayılmıyor da birkaç saatte ortaya çıkıyor. Banliyö trenlerinde milletin tümörleri büyüyor da büyüyor, insanlar dörtnala ilerleyen cüzamla çürüyorlar…

Ve şimdi, gelecek vadeden ve dikkate şayan iki yeni misafirimizi takdim ediyorum… Zahmetsizce ve gayet ucuza aramıza katıldılar… Kolayca temin edilebilecek malzemeler bunlar: Eşikaltı ses ve ÖOR – Fırsat kapıda.

EŞİKALTI SESBu silah, New York Grove Press tarafından basılan The Job’da etraflıca anlatılmıştır. Bu kadar reklam yeter. Eşikaltı ses, insanın duyma eşiğinin altında bir frekanstaki, insan bedeni dahil tüm katı maddelerde titreşim yaratan bir sestir. Bu acayip silahı keşfeden Profesör Gavreau, yarım metre uzunluğundaki bir polis sirenini andıran düzeneğin, sekiz kilometrelik mesafedeki her canlının işini bitirebileceğini belirtmektedir… Duvarları devirir, camları çerçeveleri indirir ve kilometrelerce uzanan bir alandaki tüm hırsız alarmlarını çalıştırır. Cihaz patentlidir ve patent ofisine iki yüz frank ödeme yapan herkes planların bir kopyasını alabilir. O halde niye küçük hesaplar peşinde bir nişancı olasınız ki?

ÖLÜMCÜL ORGON RADYASYONU (ÖOR)ÖOR, parçalanabilir herhangi bir malzeme orgon akümülatörüne yerleştirilerek üretilebilir. Orgon akümülatörü, herhangi bir kabı, demir sac ya da çelik yünüyle kaplayarak yapılır. Kap organik malzemeyle dolu olmalıdır, iyice yoğun olması için içine başka birçok katman eklenebilir. Tam tasviri için Dr. Wilhelm Reich’ın toplu eserlerine bakın. “Orgon Fiziği” başlıklı bölümde Reich, “ÖOR’den sakınmanın yolu yok. Zira kalınlıklarına aldırmaz, kurşun, tuğla ve taş duvarları bile sarsar” der.

ABD konudan haberdar olmasaydı ve etkileri incelememiş olsaydı ve insan ırkından nefret eden bir suçlu ya da siyasi bir düşman bunu biliyor olsaydı, etkinleştirilmiş orgon cihazını metal kaplı basit bir kutu şeklinde bırakırdı… Bu cihazlar bir kıtayı olmasa da, bir bölgeyi tamamen etki altına alabilir. Şifayı kapan herkes kendine özgü veya yatkın olduğu bir hastalığın reaksiyonlarını gösterecektir. Meret semptomları inanılmaz şiddetlendirecek, düzenli ve özenli bir şekilde uygulandığında ise iyileştirecektir. Ancak, kötü niyetle kullanıldığı takdirde, atmosferin böyle zehirlenmesinin pek çok kişiyi öldüreceğine ya da en azından hareketsiz kılacağına şüphe yok. Gittikçe artan dozda kullanıldığında bu cihaz bağışıklık kazandırır.

Hazırlıklı olun!

Page 8: İzcinin gözden geçirilmiş el kitabı

14 15

William S. Burroughs “İzcinin Gözden Geçirilmiş El Kitabı” Copy / Paste

KARGAŞA, TAHRİK VE TAHRİP SİLAHLARI

Fransız bir devrimcinin öne sürdüğü bir yönteme göre, limitsiz harcama hesabı olan bir adamın hükümeti devirmesi mümkündür. Yapışkanlar ve sloganlar hazırlanarak bir yeraltı yaratılır. Aralarında hayli mesafe bulunan yerlere yapılan sabotajlar, yeraltının geniş yayılımlı ve iyi organize olduğu izlenimini verir. Tüm kesinti, saldırı ve kazalar mitsel yeraltı tarafından üstlenilir. Bu yöntem, İspanya, Yunanistan, Santa Domingo ve Haiti gibi eski tarz diktatörlüklerde işe yarayabilir. Amerika ve Batı Avrupa’daki dalgalar için ise yeni bir senaryoya ve haliyle bir sete ihtiyacınız olacak.

DÜNYA DEVRİMİNİ YAZMAK İÇİN NOTLAR25 Mart 1970,Paris, Fransa

GENEL PLAN:1) Örnek davranışlar sergileyen, ılımlı ve daima hukuk çerçevesinde kalmış cumhuriyetçi ya da reformist bağımsız bir parti. Ekibe kesinlikle toz kondurulmamalı, en azından operasyonun ilk aşamalarında.

2) Ekibi ve ayrıntılı operasyon yöntemleri tastamam bir yeraltı terörist teşkilatı. Yeraltı talimlerin filmleri basına sızdırılabilir. Bir telefon defterinden alınmış uzun isim dosyalarının polisin eline geçmesi sağlanır. Polis neye uğradığını şaşırmış vatandaşları yataklarından alıp götürürken uzman kundakçılardan oluşan küçük yeraltı grubu başka bir yere saldırabilir.

3) Ekibi tastamam terörist bir Reich. Her tür saldırı bu karakterlere atfedilebilir. Yeraltı dünyası figürlerinin ölümünün terörist polis teşkilatının üstüne yıkılabildiği günümüz Brezilyasında bunun nasıl işlediğini görüyorsunuz. Senaryo her ülke ya da operasyon bölgesi için farklıdır, ama bir birinci ikinci ve üçüncü aşama daima mevcuttur.

Birleşik Krallık için plan şu…

1) Cumhuriyetçi bir İngiliz Parti (CİP). Ofisleri Bedford Meydanı’nda. Vitrindeki adamlar dört dörtlük olmalı. Sebep gayet makul: ekonomik faktörlerin zorlaması. Monarşi, modern yaşamın gerçeklerinin epey gerisinde kaldı artık. İşi bitmiş bir imparatorluğu geride bırakıp dipdiri bir cumhuriyet kurmanın vakti geldi. Ekonomiyi dengeye sokun ve masrafları kısın. Özellikle savunma masraflarını. Savunma işini Yankilere ve NATO’ya

bırakın –bizim için ağır. Yemek mekânları, sabah akşam oda servisi ve ağızlara layık yemek sağlayarak turizm işlerini geliştirin. İngiltere’yi yirminci yüzyıla taşımaya başlayın. Yabancı şehirleri cazip kılın, Birleşik Krallıktan, nüfusu gerekenin altında tek yer olan Güney Amerika’ya göçü kolaylaştıracak bağlantılar kurarak nüfusu dengeleyin. Hızlı ve hoş sohbetler, Rules and Simpsons’da ağırbaşlı öğle yemekleri. Kraliyet ailesine kişisel bir saldırıda bulunmaktan özenle sakının.

2) Kraliyet ailesini yerin dibine sokan müstehcen karikatürler içeren bir broşür hazırlıyoruz. En iyi kulüplerin üyelerine, muhafazakâr askeri inzibata, Majestelerinin hizmetindeki subaylara ve beyefendilere yolluyoruz. İlk dalganın sillesi geniş kulüp salonlarındaki kalpleri tekletiyor, ortama inme gibi iniyor… Duvardaki rengi dönmüş hayvan dişlerine mırıl mırıl bela okunuyor… Yollarda şemsiye ve bastonlar savrularak yürünmekte. İngiltere koca bir fıçı acı bira gibi çalkalanıyor da çalkalanıyor -az kaldı mayalanacak.

3) Majestelerine bu alçak saldırı

Hoşgörüye son verelim

Adam asmalar geri gelsin

Kırbaçlamalar geri gelsin

Kavalcı “Bring Back My Bonnie To Me” çala çala King’s Road’dan geçiyor.

1) CİP, broşürleri toy bulup kınıyor ve kimliği belirsiz yazara dur çağrısı yapıyor, yazar da duruyor tabii. Sağ el sol elin ettiklerinin farkında. CİP’nin güçlenmesini sağlayan bir durgunluk. CİP CİP CİP leş yiyiciler çokbilmiş gevezeliklerini İngiltere’nin dört bir yanına kusuyorlar. Nihayetinde Orta Çağ’dan kalma bir şey için bunca gürültü niye? Aynı, on şilinlik yeni bozuk para gibi, insanları alıştırma meselesi yalnızca. Demek istediğim şu, emlak vergilerini azaltıp insanlara doğru düzgün evler verebilirsek bunu unutacaklardır… Yeni neslin durumdan haberi bile yok. Buckingham Sarayı’nı lüks bir otele, bir oteller zincirinin halkalarından birine çevirin… Sizin şirket de burada devreye giriyor. Kraliyet ailesi diplomatik görevlere gömülmeli, o görevlerin de kırpılması, epey değiştirilmesi lazım. Eski usul diplomasinin kökleri onsekizinci yüzyıla uzanıyor. İyi

Page 9: İzcinin gözden geçirilmiş el kitabı

16 17

William S. Burroughs “İzcinin Gözden Geçirilmiş El Kitabı” Copy / Paste

niyet ziyaretlerinin ve el sıkışma fasıllarının azalması, temel mal ve hizmet mübadelesi hususunda ise daha anlayışlı olunması gerek. Evet, tüm yapının elden geçirilmesi gerekiyor. İngiltere’yi neden yirminci yüzyıla getirmeyelim ki? Ruhsat kanunlarını yırtıp atın– sabah akşam yemek ve servis. Horn & Hardest gibi ortalama fiyatlı iyi restoranlar.

CİP CİP CİP. Dazlaklar? Sokak çeteleri? Onlara Hint ya da Pakistanlı göçmenleri dövmekten ve birbirleriyle kapışmaktan daha iyi bir iş vereceğiz. Bu çocukların yapabileceği yararlı işler var.

2) Sokağı ele geçirmek için ilk iş sokak çetelerinin içine sızın. Çocuklarımızı, yumruk yumruğa kavga, silah kullanma ve tüm yıkım işlemlerinde eğitip yolluyoruz. Doktor Jimmy’nin neşteri cebinde, Electric Kris harekete hazır. Bu çocuklar sokak çetesi liderliğine oynuyorlar. Niye birbirimizle dövüşelim ki? Neden bizi bu soğuk, rutubetli, yıkık dökük gecekondulara hapseden piçlerle kapışmayalım? “KRALİÇEYİ BECERİN!” dedim, bundan hoşlanmayan biri varsa çıkıp söylesin.

Çocukların çifte misyonu var: ilki, biz tamam deyince dövüşçüleri sokağa salmak… İsyankârlar arabaları yakıyor, camları indiriyor. Bu, çömezlerin işi. İkincisi, SS’i, yani SİP’nin Saray Muhafızları’na kan yapacak en akıllı ve en sıkı çocukları bulmak için sokak çetelerine bir bakacaklar. Çocuklar, tüm dövüş tekniklerinde, psikolojik savaş ve kitle kontrolünde etraflıca eğitilecek. Zamanı gelince onlara üniforma, motosiklet, zırhlı araç ve otomatik silah verilecek. Bu çocukların yapacağı yararlı işler var.

LİSTE İLE CİNAYETE KOYULUNBazı ayrıntıları haliyle bir kenara bırakıyoruz. İşi sağcı komplocuların üstüne yıkmanın yolunu yapın hep. Hem, muamma cinayetler bir şekilde daha can sıkıcıdır. İngiltere’deki hâkim yakaların farazi bir listesi var elimizde. Liste yürürlüğe girince diğer hâkim yakalar da kendilerini ele verecek ve eğitimli gözlemcilerin kucağına düşeceklerdir; liste de genişleyip duracak böylece. Toplu öldürme, toplu cinayet (TC) vakti gelip çattığında o listeye ihtiyacımız olacak. Ve artık bizim çocukları salıveriyoruz.

Şimdi, sağcı komplocular için bir senaryoya ihtiyacımız var. Kendilerini, Subaylar ve Beyefendiler (SB) olarak adlandırıyorlar. Amerikan düşünce denetleme tekniklerini kullanarak Kraliçeyi bir tanrıçaya çevirecekler. Hanımefendinin gücü mutlaktır. Her vatandaş yakasında, şapka bandında, gömleğinde ve görünür tüm giysilerinde daima Kraliçenin Sınıflandırmasını taşımalıdır.

Kraliçenin toplumunda, konumları KS belirler… hep. Onun tüm gözdeleri sınıflarının En Beğenilenleri. Tüm lokantalara girebilirler ve işletmecinin masa ayarlaması gerekir. Tüm otellere girip bir daire isteyebilirler ve müdürün birilerini dışarı atması gerekir. Kabarık mavi peruğu ve kokain dolu enfiye kutusu olan, 18. yüzyıl kostümleri içindeki dayanılmaz Cockney dallaması diyor ki: “Şu aşağı tabaka serseriyi dairemden çıkarın!” Kabil’in nişanı gibi kırmızı mürekkeple alna dövme yapılmış dehşet parya seviyesine (PS) dek iner sınıflandırma. Herkes, PS’den birine yemek servisi yapmayı, kalacak yer göstermeyi ya da onu aracına almayı reddedebilir. Ve böylece sadık ve en sadık kullar hanımefendinin öfkesini üzerlerine çekmemek için iyice düşünecekler. Kendisinin lütfunun daim olmadığını, ona her gün yeniden hak kazanmak gerektiğini de akılda tutmak iyi olur. Aslında Kraliçe, holograf bir itaat sembolü yalnızca, dizginleri Amerikan yöntemleri. Herifler genelde görgüsüz, ama ellerinde teknoloji var…

Rhesus maymunlarıyla yapılan son deneyler korku, öfke, salgı süreçleri ve cinsel tepkilerin tek dokunuşla denetlenebileceğini gösteriyor. Çinli delege televizyonda öfkeyle haykırıyor ve pantolonuna ediyor… Sovyet delege ipini koparmış, mastürbasyon yapıyor… Burnunu sokmaya kalkışan herkese yapıştırılabilecek ilk yanıt: Gizli belgeleri ve adı kişisel güvenlik gerekçesiyle açıklanmayan eski bir CIA çalışanının ifadelerini ayarlıyoruz. Ve çığırtkanlarımızı kasetçalarlarla sokağa salıyoruz.

1) İngiltere, Orta Amerikalı bir muz cumhuriyeti gibi CIA’den ve Amerikan narkotik departmanından emir alıyor. Deniz kuvvetleri doğrudan çıkartma yapsa şaşırmam. Başımıza açtıkları şu uyuşturucu meselesine bakın. Torbacıların peşine düşseniz- bir torbacıyı enselersiniz ve yerine on tanesi gelir. Uyuşturucu endüstrisinin olmazsa olmazı sokaktaki adamdır, mal alan müpteladır. Sokaktaki müptelayı tedavi edin, böylece torbacının da işini bitirirsiniz. Apomorfin tedavisi İngiltere’de başlamıştı –neden ona İngiltere’de de bir şans vermeyelim?

Hadi bu çocuklara daha iyi bir iş verelim. Beyin göçünü neden tersine çevirmiyoruz? En iyi araştırmacılarımızı Amerika’ya sürükleyen, yalnızca daha çok para değil – daha ileri araştırmalara uygun alet ve imkânlar sunulması. Otonom biçimlendirme üzerine yeni çalışmalar Amerika’da, Dr. Bernard Engel, Dr. Joe Kamiya, Dr. Neal Miller ve Dr. Peter Lang tarafından yürütülüyor. Deneklere beyin dalgalarını, nabzı, kan basıncını ve cinsel tepkileri denetlemeyi öğretiyorlar. Bu, uyuşturucuya gerek kalmadan kafa olmayı

Page 10: İzcinin gözden geçirilmiş el kitabı

18 19

William S. Burroughs “İzcinin Gözden Geçirilmiş El Kitabı” Copy / Paste

sağlayabilir ve uyuşturucu sorununu çözebilir. İngiltere’nin umurunda mı? Benzer araştırmalar yürütülüyor mu? … Bristol Nöroloji Vakfı’ndaki Profesör Grey Walter mı? Öyleyse de bundan haberimiz yok. İngiltere temelde yeni bir şey ortaya çıkarabilecek araştırmalardan korkuyor mu? Sakar aksak ama bir şeyler peşinde mi, yoksa yokuş aşağı sürükleniyor mu yalnızca? Bu berbat yönetim incelikli bir planın parçası mı? Öyle gibi görünüyor.

2) Sokak çetelerinin isyan ve gösterilerini arttırın. Gelişigüzel cinayetleri başlatın. Londra’da her gün beş vatandaşı haklayın, ama polis memurlarına ya da kamu görevlilerine sakın dokunmayın. Devriyeler yanlış adamları vuracaklar. Sokağa çıkma yasakları başlayacak. İngiltere hızla anarşiye sürüklenecek.

3) En iyi temsilcilerimizi subaylarla görüşmeye yolluyor ve sağcı bir darbe düzenliyoruz. Kraliyet Tacı ve Kraliyet Şövalyeleri gibi sağcı sokak çetelerini işin içine katıyoruz. 1. CİP vakti! 2. Sokağa dökülün herkes görsün!

İngiltere’nin sorunu: Kimi kadın kimi erkek yaşlı kadınlar tarafından yönetilmesi. Elimizde bu tiplerin bir listesi var. Hükümeti devirmek için orduyu kullanmalarına ve aslında kendilerinin yarattığı kargaşayı kontrol altına alma ayağına diktatörlük getirmelerine göz yummayacağız. Genç İngiltere’nin saldırı vakti geldi, sıkı saldırı vakti hem de.

Saray muhafızlarını bırakıyoruz, ne isterlerse yapsınlar. Zırhlı bir araç Claridge’s’in önüne çekiyor, içinden tomsonlu gençler fırlıyor ve sokağı kapatıyorlar. TV ekibi malzemeleri indiriyor. Olan biten TV’de canlı yayınlanacak.

Çocuk, sessiz yemek odasından içeri giriyor, masanın yanında duruyor. Makineli ateşi. Kadının teki bağırıyor.

“Kapa çeneni orospu! Şimdi hepiniz ayağa kalkın lütfen – İşte böyle. Şimdi hep beraber ‘Tanrı Kraliçe’yi Korusun’ demeye başlayın. Yemek odasını arşınlayın millet. Hey sen – daha yüksek… daha içli oku!”

Araba iyinin iyisi bir kulübün önünde duruyor. Dediklerine göre White’s değil, yakında White’s’ın orda olacağız. Bekliyor olacaklar… Yaşlı beyler koltuklara kurulmuş, müsamaha hakkında homurdanıp duruyorlar… Çalışma odalarında, asmaysa asma, kırbaçsa kırbaç, onarımsa onarım diye mektuplar döşüyorlar.

Karanlıkta parlayan yakaları kafataslarıyla süslü zarif mavi üniformalar giymiş çocuklar beliriyor.

“Üye misiniz efendim?” Çocuk soğukkanlılıkla ve P-38 (şehirde kullanmaya uygun, revolverdan çok daha seçkindir) ile adamı karnından vuruyor. Seri ve kararlı adımlarla geniş koridorlardan geçiyor. Tekme tokat icraata geçiyorlar… Beylerin dünyada akıllarına gelmeyecek, uzun, karışık göçmen isimleri. Üyeler donakalmış.

“Ne bu gürültü patırtı? Bir beyefendi Times’ını okurken!” Kulüp görevlisinin gelmesini ve hergeleleri dışarı atmasını bekliyorlar, belki de polislik bir mesele bu. Adımlar bir koltuğun önünde duruyor.

“Lord Stansfield siz misiniz?”

“Benim.”

“Kendisi bu odadaki en akıllı kişidir. Bunun ciddi olduğunu bilecek kadar akıllıdır.” Çocuk zarif ve kayıtsız. Lord Stansfield babacan bir yaklaşım denemeye karar veriyor.

“Evlat…” Göğsüne bir tane sıkıyor çocuk. Ondokuzuncu yüzyıldan kalma dalış kabı çocuğun kurşunlarıyla parçalanıveriyor. Üyeler şok dalgasıyla donakalmışlar. TV kamerası, ışıklar ve çocuk resimlere bakarak geniş salonu voltalıyor. Çocuk silahını kâhyanın karnına doğrultuyor.

“Hey sen, şampanya getir.”

“Şampanya mı efendim?”

“Evet şampanya. Subaylar ve beyefendiler için de kadeh. Hizmetkârlar için de tabii. Orduyu da unutmayalım.”

Garson titreye titreye çınlayan kadehleri dağıtıyor.

“Hey sen! Kaldır şunu!”

Oğlan şimdi Kraliçe’nin resminin önünde. Kadehini kaldırıyor. “KRALİÇEYİ BECERİN!” Boş kadehi resme atıyor. Cam kırıkları Kraliçe’nin yüzüne yapıştı. Üyeler kalakalmış. Tomsonu çıkarıyor ve rasgele beş üyeyi kalçadan nişanlayarak vuruyor çocuk. Bir kadeh daha alıyor. “Şimdi, subaylar ve beyefendiler, hepiniz burada toplanın. Ha şöyle. Adam gibi ve yüksek sesle söyleyin de duyayım.”

Page 11: İzcinin gözden geçirilmiş el kitabı

20 21

William S. Burroughs “İzcinin Gözden Geçirilmiş El Kitabı” Copy / Paste

“KRALİÇEYİ BECERİN!”

Seçkin muhafızlar, kıymetlinin ölüm haberini İngiltere’nin dört bir yanına yetiştiriyorlar. Zarif üniformaları ıvır zıvırla dolu: yakalarda kuru kafa ve kemikler, başlarda yanıp sönen kasklar, arabaların tepesinde kafataslı yanar-döner lambalar. Bazı kaçık hergeleler de iskelet kıyafetleri giyinip kuşanmışlar tabii. Motosikletli otuz genç şehir yollarından süzülüp görkemli bir evin önüne çekiyor.

“Buyrun efendim.”

“Pörsümüş kaltak nerde?”

Kâhya ifadeyi bozmuyor: “Bayan Charington bahçede efendim.” Evet, işte orada, küçük bahçe çapası ve tulumuyla güllerini eşelemekte.

“Ne istiyorsunuz genç adam?” Sanıyor ki oğlan iyi bir hanımın karşısında ezilip büzülecek. Öyle olmuyor ama.

“Lebenstraum istiyoruz seni cadaloz. Soluduğumuz havayı zehirliyorsun.”

Bayan Charington güllerinin arasında kan revan içinde. Kâhya ise duvar kasasıyla meşgul…

Bir baronun malikânesine akıyorlar.

“Beklemeniz gerek efendim, aile akşam yemeğinde.”

“İyi, biz de onlara katılırız.” Tomsonu kâhyanın karnına geçiriyor. Lord ve leydi yerlerinde ölüyorlar, yüzleri ekşi. Çocuklar, onsekizlik bir oğlan ve onaltısında bir kız, oturuyorlar, yüzleri şoktan ifadesiz. Oğlanın yüzü yavaş yavaş aydınlanıyor ve davayı çaktı mı toparlanıyor. Dudakları aralanıp gözleri parlıyor. “Gerçekler suspus bekler durur, sonra taşkın hamleye şen girizgâh olur. Şimdi de talihsiz kardeşim için.”

Esas oğlan iki ayakçıyı içeri çağırıyor. “Döşekleri getirin. Sen ve sen, onlarla gidin, göz kulak olun da ortadan kaybolmasınlar.”

Televizyon kameraları kurulu. Döşekler getirilmiş ve şöminenin önüne, yere serilmiş.

Sonraki sahne, yeni çocuk üniformasını deniyor, bu sırada diğerleri kızı beceriyorlar.

“KRALİÇEYİ BECERİN!”

İngiltere’nin dört bir yanındaki birahanelerde, teftişe çıkmış silahlar altında yankılanıyor. Müptelaların, met tayfasının, hippilerin dilinde… Kayıt cihazlarından çalınıyor… TV’de canlı.

“KRALİÇEYİ BECERİN!”

Soluk İngiltere göğüne yükseliyor. Teba böyle bağırıyor.

“KRALİÇEYİ BECERİN!”

Ve muhafızlarını haklayın hemen.

Tomsonları kuşanmış oğlan sokakta rap rap yürüyor ve nefret uyandıran “Majesteleri Kraliçe’nin Hizmetinde” ibaresini taşıyan her vitrini indiriyor. Karşısına çıkan herkesin yüksek sesle söylemesi lazım…

“KRALİÇEYİ BECERİN!”

Ofislere, okullara, fabrikalara, mağazalara giriyorlar.

“Hey, şimdi hepiniz kafalarınızı pencereden çıkarın ve saygı gösterin biraz.”

“KRALİÇEYİ BECERİN!”

Kafalar İngiltere’nin dört bir yanında bağıra bağıra pencerelerden fırlıyor.

” KRALİÇEYİ BECERİN!”

Çılgına dönmüş kalabalık şakırken ruhsuz bir grup genç subay sokaklarda salınıyor.

” KRALİÇEYİ BECERİN!”

“Kraliçeyi Becerin!” Yeni ulusal selamlama artık bu.

CİP Kraliyet ailesini korumak ve tavsiyelerini yetiştirmek üzere Buckingham Sarayı’na üşüşüyor. Cinayetlerle büyük kısmı telef olmuş ve manevi destekten yoksun kalmış ordu bocalamakta. Kraliçe tahttan çekiliyor, seçkin korumalar baygın baygın, kafatası yakalarda tırnaklarını parlatıyorlar. O da kim… Terzi elinden çıkma şık bir üniforma mı?

…Bence İngiltere’de bunun anlamını kavrayabilecek makul insanlar vardır hâlâ: ampirik, sosyolojik bir gözlem bu. Bir imge ya da sembol nüfusun bir kesiminde büyük saygı görüyorsa, söz

Page 12: İzcinin gözden geçirilmiş el kitabı

22 23

William S. Burroughs “İzcinin Gözden Geçirilmiş El Kitabı” Copy / Paste

konusu imge ya da sembole tecavüz ya da onu yıkmak sosyal yapıyı da parçalayacaktır. Bu çok eski bir kural: idolü yıkın, böylece sosyal yapıyı da yıkmış olursunuz. Ama idol bulmak her zaman bu kadar kolay olmaz. “Nixon’ı becerin!” işe yaramaz mesela; sarsıcı bir yanı yoktur.

Cut-uplar, Dada hareketinden ve Tristan Tzara’nın şapkadan şiir çıkarmasından beri süregeliyor. Bunun da aslında “Louvre’u yakın!”ın bir tekrarı olduğunu görüyorsunuz. Herkes, “Eee kimin umrunda?” diyordu. Temel öneme sahip bir sembol yoktu. Taktik şok etmeli ve çileden çıkarmalı, tercihen çıldırma noktasına götürmeli. Bu taktiğin amacı bu: ihlal ve çıldırtma.

“Hayır, tecavüz ve cinayet ehliyetleri çıkarma kararı almak hiç de zor olmadı. Pentagon’un zor kararlarından daha uğursuz şey olamaz. Ve kimse, zarar verirken kötü hisseden birinden daha fazla zarar veremez. Hiroşima resimlerine baktığında gözyaşları hüznünden daha zehirli. Nasıl da palavra. Birini öldürürken iyi vakit geçirmek isteriz…”

Bu ehliyet tarih boyunca ihtiyatlı kumandanlar tarafından dikkatlice düşünülüp tartılarak benimsetilmiştir. Çocukların ceplerini doldurmanız gerek. Soylu Brütüs bile böyle yapmıştı: “Şehir sizindir çocuklar.” Tacitus tipik bir sahneyi anlatıyor: “Genç bir kız ya da eli yüzü düzgün bir oğlan ellerine düştü mü kapışılır, paramparça edilirdi. Kurtulanlar ise bırakılırdı birbirlerini boğazlasınlar.” Aslında bunca gürültü koparmanın âlemi yok– güzel bir oğlanı niye ziyan edelim ki? Ana kuzusu Amerikan ordusunu yaşlı kadınlar yönetir, çoğunun dinleri -aman ya rabbi- öyle bütündür ki sivilleri öldüren, onların ırzına geçen Amerikan askerlerini ipe çekerler.

“SİVİLLER NE BOKA YARIYOR?”

Yaşlı çavuş böğürüp duruyor: “Fatura askere kesilir!”

Komutan duruyor ve gülümsüyor. Hemen önünüzde yaklaşık 200000 nüfuslu bir Orta Amerika kasabası var. Nehir kıyısında hoş bir kasaba, ağacı bol. Komutan mekânı göstererek diyor ki, “Tümü sizindir çocuklar! Buradaki her adam, her kadın ve her çocuk sizin. Ölü ya da diri, buradaki her şey sizin.”

“Ama çocuklar, bir dakika. Yaşlı çavuşa kulak verin. Markete dalıp etrafta ne varsa indirme gibi klasik salaklığa niye girelim ki? Bir çıkmaz sokakta uyanıyorsun, akşamdan kalmasın, aletin kuru am göt sikmekten harap olmuş, arkadaşınla aynı dalganın peşine düşünce kırık bira şişesi gözünü çıkarmış – eğlence bunun neresinde? Niye böyle bırakmayalım ki bunu? Onlar

işlerine güçlerine devam etsinler, biz de istediğimiz zaman istediğimizi alalım yalnızca, serinkanlılıkla ve kolayca. Ve bundan hoşlanmalarını sağlayalım. Ne dediğimi anlıyor musunuz? Bizden beş bine karşılık onlardan iki yüz bin tane.”

Kamuflajlı genç teğmen denileni hemen kaptı. Oğlanlar – okul duşları ve havuzlar onlarla dolu…

O halde açık konuşalım. “Paniğe gerek yok millet, işlerinize devam edin. Ama bir şeyi kafanıza iyice sokun – yaşamlarınız, bedenleriniz ve mallarınız bizimdir; ne zaman, nerede istersek alırız.” Böyle böyle, istenmeyen tohumları eker, mekânı cennete çeviririz… Tohumlarımız gün be gün serpilecek…

Page 13: İzcinin gözden geçirilmiş el kitabı

Copy / Paste

Gelecek Sayı;

Atilla Aksoy“Emperyalist kültür sanayi ve W. Disney”

©©

Copy / Paste

www.reportare.com