ISBN: 978-605-2132-28-9kayit.asoscongress.com/files/Egitim_Bilimleri_Ozet... · 2020. 10. 15. ·...
Transcript of ISBN: 978-605-2132-28-9kayit.asoscongress.com/files/Egitim_Bilimleri_Ozet... · 2020. 10. 15. ·...
EDİTÖRDr. Öğr. Üyesi Muhammed ZİNCİRLİ
ISBN: 978-605-2132-28-9
IV. ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU ÖZET KİTAPÇIĞI
ISBN: 978-605-2132-28-9
Yayın Yönetmeni
Muhammet Özcan
Yayın Editörü
Dr. Öğr. Üyesi Muhammed ZİNCİRLİ
Kapak Tasarımı
Bülent Polat
Erişime Açıldığı Tarih
09.05.2018
Asos Yayınevi
1.baskı
Adres: Çaydaçıra Mah. Hacı Ömer Bilginoğlu Cad. No: 67/2-4/MERKEZ/ELAZIĞ
Telefon: 0532 643 75 23
Mail Adresi: [email protected]
Web: www.asosyayinlari.com
İnstagram: https://www.instagram.com/asosyayinevi/
Facebook: https://www.facebook.com/asosyayinevi/
Twitter: https://twitter.com/Asosyayinevi
Özet kitapçığında yayınlanan tüm bildiriler Sobiad tarafından indekslenmiş, İntihal.net tarafından
benzerlik denetiminden geçirilmiştir.
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
Sempozyum Onursal Başkanı
Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Ahmet Pınarbaşı
Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı
Prof. Dr. Bünyamin Aydın
Sempozyum Düzenleme Kurulu
Prof. Dr. Leyla Harputlu
Doç. Dr. Özcan Bayrak
Doç. Dr. Serdar Yavuz
Doç. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Doç. Dr. Ahmet Nusret Bulgurcuoğlu
Dr. Öğretim Üyesi Ahmed Aldyab
Dr. Öğretim Üyesi Bahar Öcal Apaydın
Dr. Öğretim Üyesi Hüsamettin Karataş
Dr. Öğretim Üyesi Nacide Uysal
Dr. Öğretim Üyesi Seda Taş
Dr. Öğretim Üyesi Yavuz Uysal
Arş. Gör. Serdar Arslan
Arş. Gör. Nuri Çelikel
Arş. Gör. Kemal Sür
Arş. Gör. Nazlı Türker
Bilim Kurulu
Prof. Dr. Abdulkadir Baharçiçek
Prof. Dr. Abdullah Soysal
Prof. Dr. Adnan Çelik
Prof. Dr. Ahmet Ağca
Prof. Dr. Ahmet Aksın
Prof. Dr. Ahmet Buran
Prof. Dr. Ahmet Yatkın
Prof. Dr. Aleksandra Vranes
Prof. Dr. Ali Özdemir
Prof. Dr. Ali Tilbe
Prof. Dr. Ali Yılmaz Gündüz
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
Prof. Dr. Anaid Donabedian Inalco
Prof. Dr. Ayhan Aydın
Prof. Dr. Ayşe Banu Karadağ
Prof. Dr. Bahri Ata
Prof. Dr. Belkacem Boumahdi
Prof. Dr. Belkıs Özkara
Prof. Dr. Bünyamin Akdemir
Prof. Dr. Bünyamin Aydın
Prof. Dr. Canan Çetin
Prof. Dr. Candalene J. McCombs
Prof. Dr. Cemal Avcı
Prof. Dr. Cemile Hesenzade
Prof. Dr. Choi Han - Woo
Prof. Dr. Cihan Işıkhan
Prof. Dr. Daoud Djefafla
Prof. Dr. David Carr
Prof. Dr. Elena Oganova
Prof. Dr. Elif Yüksel Oktay
Prof. Dr. Emre Erol
Prof. Dr. Ercan Alkaya
Prof. Dr. Erica H. Gilson
Prof. Dr. Erol Asiltürk
Prof. Dr. Eva Agnes Csato
Prof. Dr. Fadime Suata Alpaslan
Prof. Dr. Flera Sayfulina
Prof. Dr. Füsun Ataseven
Prof. Dr. Füsun Çınar Altıntaş
Prof. Dr. Gülay Budak
Prof. Dr. Gwendolyn Alexander
Prof. Dr. H. Birsen Hekimoglu-Örs
Prof. Dr. Hacer Tor
Prof. Dr. Haluk Emiroğlu
Prof. Dr. Hasan Tutar
Prof. Dr. Hasan Onat
Prof. Dr. Himmet Karadal
Prof. Dr. Hocine Boukara
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
Prof. Dr. Işıl Uluçam Wegmann
Prof. Dr. İ. Gülsel Sev
Prof. Dr. İbrahim Kavaz
Prof. Dr. İbrahim Kocabaş
Prof. Dr. İbrahim Örnek
Prof. Dr. İbrahim Solak
Prof. Dr. İlhan Genç
Prof. Dr. İsmail Bakan
Prof. Dr. İsmail Bekçi
Prof. Dr. İpek Deveci Karakoç
Prof. Dr. Joachim Klose
Prof. Dr. Kathleen Malu
Prof. Dr. Kazuyuki Nagai
Prof. Dr. Kemal Şenocak
Prof. Dr. Khalil Awda
Prof. Dr. Kim Hyo Joung
Prof. Dr. Liptai Kalman
Prof. Dr. Ljiljana Markoviç
Prof. Dr. Lubov Kopanitsya
Prof. Dr. Mahmut Tekin
Prof. Dr. Mashood Baderin
Prof. Dr. Mehmet Akif Özdoğan
Prof. Dr. M. Ali Kırman
Prof. Dr. Mehmet Arslan
Prof. Dr. Mehmet Dursun Erdem
Prof. Dr. Mehmet Nuri Gömleksiz
Prof. Dr. Mehmet Özkarcı
Prof. Dr. Mehmet Tıraş
Prof. Dr. Mohammed Hardan Ali
Prof. Dr. Moheddin Bananeh
Prof. Dr. Mukadder Boydak Ozan
Prof. Dr. Mukadder Erkan
Prof. Dr. Mustafa Arslan
Prof. Dr. Mustafa Bulat
Prof. Dr. Mustafa Çevik
Prof. Dr. Mustafa Safran
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
Prof. Dr. Mustafa Taşlıyan
Prof. Dr. Nabeel Madallah Hamad Al-Obaidi
Prof. Dr. Nadir İlhan
Prof. Dr. Nassıra Hedjerassı
Prof. Dr. Orhan Çoban
Prof. Dr. Olena Ivanovska
Prof. Dr. Pınar Süral Özer
Prof. Dr. Recep Dikici
Prof. Dr. Roberto Veraldi
Prof. Dr. Sabahat Bayrak Kök
Prof. Dr. Sanjin Kodric
Prof. Dr. Semra Güney
Prof. Dr. Sedat Cereci
Prof. Dr. Serap Çabuk
Prof. Dr. Serpil Ağcakaya
Prof. Dr. Sevil Mehdiyeva
Prof. Dr. Süleyman Cem Şaklanlı
Prof. Dr. Süleyman Uysal
Prof. Dr. Sven Tarp
Prof. Dr. Şevki Özgener
Prof. Dr. Tofiq Abdülhasanli
Prof. Dr. Tahir Akgemci
Prof. Dr. Tahir Balcı
Prof. Dr. Tarık Özcan
Prof. Dr. Tetsuya Sato
Prof. Dr. Tom Schoeneman
Prof. Dr. Viktoria Serzhanova
Prof. Dr. Yavuz Taşkıran
Prof. Dr. Woo Chan Duck
Prof. Dr. Zeynep Hatunoğlu
Doç. Dr. Ahmet Akkaya
Doç. Dr. Ahmet Kara
Doç. Dr. Ahmet Talimciler
Doç. Dr. Altan Doğan
Doç. Dr. Ayşe Nazlı Ayyıldız Unnu
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
Doç. Dr. Besir Mustafayev
Doç. Dr. Beyhan Zabun
Doç. Dr. Beyhan Kanter
Doç. Dr. Bülent C. Tanrıtanır
Doç. Dr. Burçin Cevdet Çetinsöz
Doç. Dr. Cemal İyem
Doç. Dr. Duygu Kızıldağ
Doç. Dr. Dündar Alikılıç
Doç. Dr. Elmas Şahin
Doç. Dr. Emel Bahar
Doç. Dr. Emin Çelebi
Doç. Dr. Erdal Arlı
Doç. Dr. Elmira Memmedova Kekeç
Doç. Dr. Esra Birkan Baydan
Doç. Dr. Fatih Arslan
Doç. Dr. Fatih Kanter
Doç. Dr. Fatih Mehmet Öcal
Doç. Dr. Fatih Özek
Doç. Dr. Fatma Nur Yorgancılar
Doç. Dr. Ferit İzci
Doç. Dr. Funda Kızıler Emer
Doç. Dr. Gadir Bayramlı
Doç. Dr. Gulnara Kanbarova
Doç. Dr. Gül Kayalıdere
Doç. Dr. Güldane Araz Ay
Doç. Dr. Güler Tozkoparan
Doç. Dr. Halil Tokcan
Doç. Dr. Haluk Pınar
Doç. Dr. Hasan Güner Berkant
Doç. Dr. Hatice Hicret Özkoç
Doç. Dr. Hüseyin Köksal
Doç. Dr. İbrahim Ethem Taş
Doç. Dr. İbrahim Işıtan
Doç. Dr. İrina Pokrovskaya
Doç. Dr. İhsan Erdem Sofracı
Doç. Dr. Kader Sürmeli
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
Doç. Dr. Kemal Erol
Doç. Dr. Kürşat Çelik
Doç. Dr. Lübüv Çimpoeş
Doç. Dr. Mahmut Yardımcıoğlu
Doç. Dr. Mehmet Sarı
Doç. Dr. Lütfiye Özdemir
Doç. Dr. Mary Beth Schaefer
Doç. Dr. Muhittin Kapanşahin
Doç. Dr. Murat Elmalı
Doç. Dr. Mehmet Ak
Doç. Dr. Mustafa Karabulut
Doç. Dr. Mustafa Kısakürek
Doç. Dr. Mutlu Deveci
Doç. Dr. Nazile Abdullazade
Doç. Dr. Nazmi Özerol
Doç. Dr. Necdet Yaşar Bayatlı
Doç. Dr. Nesrin Deliktaşlı
Doç. Dr. Nevin Özdemir
Doç. Dr. Nevzat Yüksel
Doç. Dr. Nurullah Ulutaş
Doç. Dr. Nusret Göksu
Doç. Dr. Olca Sürgevil
Doç. Dr. Onur Köksal
Doç. Dr. Özcan Bayrak
Doç. Dr. Özlem Demirel Dönmez
Doç. Dr. Salih Yeşil
Doç. Dr. Sare Şengül
Doç. Dr. Saffet Kartopu
Doç. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Doç. Dr. Seçil Fettahlıoğlu
Doç. Dr. Selçuk Balı
Doç. Dr. Selahattin Kaymakçı
Doç. Dr. Sibel Cengiz
Doç. Dr. Sibel Kılıç
Doç. Dr. Sibel Üst Erdem
Doç. Dr. Şafak Kaypak
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
Doç. Dr. Tamer Budak
Doç. Dr. Tarana Khalilova Ahmed Gizi
Doç. Dr. Tuba Büyükbeşe
Doç. Dr. Tudora Arnaut
Doç. Dr. Turan Akkoyun
Doç. Dr. Türkan Erdoğan
Doç. Dr. Ümran Türkyılmaz
Doç. Dr. Ünal Taşkın
Doç. Dr. Yegane Çağlayan
Doç. Dr. Yılmaz Karadeniz
Doç. Dr. Yusuf Şahin
Doç. Dr. Yücel Ayrıçay
Doç. Dr. Yüksel Gögebakan
Doç. Dr. Zeki Coşkuner
Dr. Öğretim Üyesi Adnan Altun
Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Çiçekler
Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Turan Sinan
Dr. Öğretim Üyesi Arif Selim Eren
Dr. Öğretim Üyesi Bahadır Köksalan
Dr. Öğretim Üyesi Bahar Öcal Apaydın
Dr. Öğretim Üyesi Banu Tanrıöver
Dr. Öğretim Üyesi Bekir Kayabaşı
Dr. Öğretim Üyesi Bengü Hırlak
Dr. Öğretim Üyesi Beyzade Nadir Çetin
Dr. Öğretim Üyesi Birol İpek
Dr. Öğretim Üyesi Burcu Özge Özaslan Çalışkan
Dr. Öğretim Üyesi Dilek Pembece
Dr. Öğretim Üyesi Duygu Koçak
Dr. Öğretim Üyesi Ebru Onurlubaş
Dr. Öğretim Üyesi Evrim Mayatürk Akyol
Dr. Öğretim Üyesi Fadime Tosik Dinç
Dr. Öğretim Üyesi Fahri Kılıç
Dr. Öğretim Üyesi Fikret Birdişli
Dr. Öğretim Üyesi Gökçen Şahmaran Can
Dr. Öğretim Üyesi Gülsüm Vezir Oğuz
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
Dr. Öğretim Üyesi Hakan Yalap
Dr. Öğretim Üyesi Hikmet Maraşlı
Dr. Öğretim Üyesi Hüsamettin Karataş
Dr. Öğretim Üyesi İbrahim Görücü
Dr. Öğretim Üyesi İdil Tuncer Kazancı
Dr. Öğretim Üyesi İzzet Taşar
Dr. Öğretim Üyesi Kürşat Yusuf Aytaç
Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Levent Erdaş
Dr. Öğretim Üyesi Lütfi Alıcı
Dr. Öğretim Üyesi Lütfiye Özaydın Akyol
Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Gürlek
Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Yalçın Yılmaz
Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Yılmaz
Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Uğraş
Dr. Öğretim Üyesi Nacide Uysal
Dr. Öğretim Üyesi Nilüfer Alimen
Dr. Öğretim Üyesi Nurhodja Akbulaev
Dr. Öğretim Üyesi Ömer Tuğrul Kara
Dr. Öğretim Üyesi Özlem Yaşar Uğurlu
Dr. Öğretim Üyesi Ramazan Yirci
Dr. Öğretim Üyesi Recep Özdemir
Dr. Öğretim Üyesi Sara Onur
Dr. Öğretim Üyesi Seçil Eda Kartal
Dr. Öğretim Üyesi Seda Taş
Dr. Öğretim Üyesi Selcen Kök
Dr. Öğretim Üyesi Sezgin Demir
Dr. Öğretim Üyesi Tahir Çelikbağ
Dr. Öğretim Üyesi Tuncay Yavuz Özdemir
Dr. Öğretim Üyesi Türkan Askerova
Dr. Öğretim Üyesi Yavuz Haykır
Dr. Öğretim Üyesi Yavuz Uysal
Dr. Öğretim Üyesi Yeliz Mohan Bursalı
Dr. Öğretim Üyesi Zafer Kahraman
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
1
İÇİNDEKİLER
Unesco 2016-2017 Sezonu Hoca Ahmet Yesevi Yılı Faaliyetlerinin Değerlendirilmesi ........................... 9
Çocukların Temel Becerilerinin Geliştirilmesi İçin Bir Artırılmış Gerçeklik Öğrenme Ortamının Tasarlanması ve Geliştirilmesi: Kartoon3d ........................................................................................... 10
İlkokul ve Ortaokul Öğrencilerin Zorbalığa Maruz Kalma Durumunun Bazı Değişkeler Açısından İncelenmesi .......................................................................................................................................... 11
İlkokul Yabancı Dil Fransızca Öğretimi Ders Kitaplarında Eğitsel İçerik : « Arc-En-Cıel » Örneği ........... 12
Öğrencilerin İngilizce Ders Kitaplarındaki Kültürel İçeriğe İlişkin Algıları .............................................. 13
Türkiye’de “Kavram Öğretimi” Konusunda Gerçekleştirilen Tezlerin Analizi: Bir Meta-Analiz Çalışması ............................................................................................................................................................. 14
Zihinsel Yetersizliği Olan Çocuklara Sahip Ailelerin Aile Yılmazlık Düzeyleri ile Aile Hayatı ve Çocuk Yetiştirme Tutumları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi .......................................................................... 15
16. Yüzyıl Osmanlı Padişahları Kaftanlarının Kumaş Özelliklerinin İncelenmesi ................................... 16
2013 Yılı Okul Öncesi Eğitim Müfredatıyla Montessori Eğitim Sisteminin Karşılaştırılması .................. 17
2017-2018 Eğitim Öğretim Yılında Okutulan Ortaokul Türkçe Ders Kitaplarındaki Deyimlerin Kullanım Sıklıkları ................................................................................................................................................ 18
3d Modelleme Programları ve Figür İmajlarının Resim-Iş Eğitimi Anabilim Dalı Öğrencilerinin Desen Dersi Motivasyon Düzeylerine Etkisi .................................................................................................... 19
5. Sınıf Öğrencilerinin Oyuncak Tercihleri Üzerine Bir Araştırma ......................................................... 20
A Case Study Of High School English Language Teachers' Perspectives Towards Continuing Professional Development ................................................................................................................... 21
A Comparatıve Look At The Young Learner Foreıgn Language Educatıon Systems Of European Countrıes .............................................................................................................................................. 22
Açık Meslek Lisesi Mesleki Gelişim Dersi’nin Aktif Öğretim Uygulamasıyla Değerlendirilmesi............. 23
Aile Yaşam Doyumu ile Çocuk Yaşam Kalitesi Arasındaki İlişki ............................................................. 24
Aile Yaşam Kalitesi ve Çocuklarda Sosyal Yalnızlık ................................................................................ 25
Algodoo Yazılımı ile Desteklenen 5e Modelinin Öğrenci Başarısına Etkisi: 8. Sınıf Fen Bilimleri Dersi Kaldıraç ve Eğik Düzlem Konusu Örneği ............................................................................................... 27
Alman Edebiyatında Yer Alan Narr Figürünün Farklı Kültürlerdeki Yansımaları .................................... 28
Almanca Öğreniminde Ders Dışı Kültürel Etkinlikler ............................................................................. 29
Anadil Öğretiminde Öğretmen Yeterliklerine Karşılaştırmalı Bir Bakış: Türkiye ve Avustralya ............. 30
Anadolu İmam Hatip Lisesi Öğrencilerinin Arapça ile İngilizce Derslerine İlişkin Tutumlarının Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi ...................................................................................................... 31
Anne Baba Tutumlarının Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Karar Verme Becerilerine Etkisi ................................................................................................................................. 32
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
2
Anne-Çocuk Çatışmasının Yordayıcısı Olarak Okul Öncesi Dönem Çocuklarının Duygu İfade Etme Becerileri .............................................................................................................................................. 33
Arapça Öğretiminde Kalıp İfadelerin Yeri ............................................................................................. 34
Atmosferik Özelliklerin Yaşamsal Faaliyetler Üzerindeki Etkisi ............................................................. 35
Barış Manço’nun Şarkılarında Türkçenin Kullanımı .............................................................................. 36
Bekar Üniversite Öğrencilerinin Romantizm ve Eş Seçimi Tutumları ile Sosyal Fobileri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi ............................................................................................................................. 37
Bilim ve Sanat Merkezleri Öğrenci Tanılama Sürecinin Değerlendirilmesi ........................................... 38
Bilimsel Yaratıcılığın Geliştirilmesi: Argümantasyon Temelli Öğrenme ................................................ 39
Bir Uyarlama Örneği: Pamuk Prenses Masalı ....................................................................................... 40
Bireyselleştirilmiş Bilgisayarlı Sınıflama Testlerinde Yetenek Kestirim Yöntemlerinin Çok Kategorili Madde Havuzları Altında İncelenmesi .................................................................................................. 41
Çeviri Eğitiminde Yazma Yetisinin Önemi ............................................................................................. 42
Çocuk Eğitiminde Ailenin Sorumluluğu ve Disiplin Eğitimi.................................................................... 43
Çocuk Eğitiminde Gelenekten Faydalanma: Nasreddin Hoca Örneği ................................................... 44
Çocuk Gelişimi Öğrencilerinin Mesleği Seçme ve Uygulama Derslerine İlişkin Görüşleri ..................... 45
Çocuk Yazını Ürünü Olarak Özlem Aytek’in “zamanda Yolculuk Dizisi” Üzerine Bir Derlem Uygulaması ............................................................................................................................................................. 46
Çocuklar İçin Felsefe (P4c) Atölyesinin İlkokul Çocuklarının Yaratıcılıklarına Etkisi............................... 47
Çocukların Ahlaki ve Sosyal Kural Bilgisiyle Anne-Baba-Çocuk İletişimi Arasındaki İlişkinin İncelenmesi ............................................................................................................................................................. 48
Çocukluk Döneminde Yaratıcılığı Engelleyen Faktörlere Sanat Yolu ile Çözüm Önerileri ..................... 49
Dede Korkut Hikâyeleri’ndeki Sosyo-Kültürel Motiflerin Günümüz Toplumundaki Yansımalarına Yönelik Kültürel Öğeleri Değerlendirme Ölçeği(Ködö): Bir Ölçek Geliştirme Çalışması ........................ 50
Pdr Öğrencilerinin Eğitimde Teknoloji Kullanımı Hakkındaki Düşünceleri ............................................ 51
Din Kültürü Ediniminde Brentwood School (İngiltere) Gözlemleri ....................................................... 52
Eba Platformu Hakkında Öğrenci Farkındalığının Arttırılması ............................................................... 53
Ebeveyn Eğitim Seviyelerinin Çocuk Hakları Bilgi Düzeylerine ve Tutumlarına Etkisi ........................... 54
Efl Learners' Views Regarding Group Work Activities İn Speaking And Learner Characteristics İn Group Works ................................................................................................................................................... 55
Eğitim Amaçlı Sanal Gerçeklik Uygulamalarında Kullanılan Cihazların Daldırma Açısından İncelenmesi ............................................................................................................................................................. 56
Eğitim Fakültesi Genel Kimya Laboratuvar Deneylerinin Yeşil Kimya İlkelerine Uygun Hale Getirilmesi ............................................................................................................................................................. 57
Eğitim ve Bilgi ....................................................................................................................................... 58
Eğitim Yöneticilerine Göre Eğitim Politikası Olgusunun Anlamı ........................................................... 59
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
3
Eğitim Yönetimi ve Planlaması Alanında Yüksek Lisans Yapan Öğrencilerin Eğitim Yönetimi ve Planlaması Yüksek Lisans Programı Hakkındaki Beklentilerinin Değerlendirilmesi ............................... 62
Eğitimde Bütünsel Yaklaşım Üzerine Yükseköğretimde Deneysel Bir Çalışma ...................................... 63
Eğitimde Yaratıcılığı Geliştirmeye ve Arttırılmasında Sanatın Önemi ve Kolaj Tekniği .......................... 64
Elt Teachers’ Effıcacy Belıefs And Theır Professıonal Development ..................................................... 65
Engelli Bireylere Yönelik Sanat Eğitimi: Eskişehir Valilik İl Koordinasyon Merkezi Örneği .................... 66
Evli Bireylerde İletişim Becerileri, Çatışma Çözme Tarzları, İlişki İnançları ve Duygusal Bağlanmanın Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi ............................................................................................ 67
Farklı Örneklem Büyüklüğü ve Şans Parametresi Düzeylerinde Eşitleme Hatalarının İncelenmsei....... 68
Felsefe Dersi Öğretim Programlarının Değerlendirilmesi ..................................................................... 69
Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarına Göre Bilim ......................................................................................... 70
Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Kavram Haritası Hazırlayabilme Durumları ile Kavram Haritası Yöntemine Yönelik Tutumlarının Karşılaştırılması ................................................................................ 71
Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Teknoloji Kullanımı Konusundaki Hazırbulunuşlukları ..................... 72
Fen Edebiyat ve Eğitim Fakültesi Mezunu Fen Bilgisi Öğretmenlerinin Ölçme-Değerlendirme Okuryazarlıklarının Belirlenmesi ........................................................................................................... 73
Fen Lisesi Öğrencilerinin Fen Liselerine İlişkin Görüşleri ...................................................................... 74
Fen ve Teknoloji Dersinde Robotik Etkinliklerin Derse Yönelik Öğrenci Motivasyonuna Etkisi ............ 75
Geçmişten Günümüze Türk Minyatür Sanatında İnivasyon ve Özgünlük ............................................. 76
Geleneksel T-Testi Üzerine Bir Öneri: Bayes Çıkarımları ....................................................................... 77
Google Etkisi: Google Çağın Mucizesi" ! ............................................................................................... 78
Görsel Sanatlar Öğretmen Adaylarına Yönelik Teknolojik Pedagojik İçerik Bilgisi Öz Yeterlik (Gs-Tpib) Ölçeği: Geliştirme, Güvenirlik ve Geçerlik Çalışması ............................................................................. 79
Görsel Sanatlar Öğretmen Adaylarının Teknolojik Pedagojik İçerik Bilgisi Öz Yeterlikleri .................... 80
Harid Fedai ve Silik Sayfalar Adlı Hatıra Kitabı Üzerine ......................................................................... 81
Havacılık Temalı Stem Eğitimi Programı: ‘’Minik Havacılar Uçmayı Öğreniyor’’ ................................... 82
İmajinasyon(Zihinde Canlandırma) ile Zincir Kurarak Kodlama Yönteminin Hatırlama Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi ............................................................................................................................ 83
İngilizce Okutmanlarının İş Doyumu Algısı Üzerine Bir Araştırma......................................................... 84
İnönü Üniversitesi Öğrencilerinin Psikososyal İhtiyaçlarının Belirlenmesi ............................................ 85
İnsan Olmak Ne Demektir" : İslam Din Öğretimi İçin Kur’an’dan Bir Bakış ........................................... 86
İstanbul Yabancılar İçin Türkçe Kitabı B2 Düzeyinin Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretilmesinde Dil Bilgisi Öğretimi Açısından İncelenmesi ................................................................................................. 87
İstenmeyen Öğrenci Davranışlarına İlişkin Öğretmenlerin Görüşleri .................................................... 88
Kalabalık Sınıflarda Yabancı Dilde Konuşma Öğretimi: Sorunlar ve Çözüm Önerileri ........................... 89
Kişilerarası İletişim Tarzları ve Bilişsel Çarpıtmalar Arasındaki İlişkinin İncelenmesi ............................ 90
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
4
Klasik Test Kuramı’na Bağlı Test Eşitlemede Şans Başarısının Eşitleme Hatasına Etkisi ........................ 91
Küçük Örneklemlerde Bayes Doğrulayıcı Faktör Analizi ....................................................................... 92
Kültür Dil Bilimi Bağlamında Prof. Dr. Bahaeddin Ögel’in Türk Kültür Tarihine Giriş (1-9) Adlı Eserindeki Bazı Dil Unsurlarının Değerlendirilmesi ................................................................................................ 93
‘‘Kur’ân’ın Doğru Anlaşılması/İçselleştirilmesi ve Sosyal Hayatın Islahına Katkısı’’ ............................... 94
Kutadgu Bilig ile Değerler Eğitimi ......................................................................................................... 96
Limbik Sistem: Öğrenmenin Koşulu" ! .................................................................................................. 97
Lise Öğrencilerinin Almanca Dersine İlişkin Metaforik Algıları ............................................................. 98
Lise Öğrencilerinin Türk Dili ve Edebiyatı Dersinde Kullandıkları Üst Düzey Düşünme Becerilerine İlişkin Görüşleri ..................................................................................................................................... 99
Lise Öğretmenlerinin Algılarına Göre Okul Müdürlerinin Dönüşümcü Liderlik Özellikleri .................. 100
Lise Öğretmenlerinin Örgütsel Vatandaşlık Davranışlarının Farklı Değişkenler Açısından İncelenmesi (KKTC Örneği) ..................................................................................................................................... 101
Matematik Dersi Öğretim Programının (Ortaokul 5-8. Sınıflar) Matematiksel Model Kullanımı Bağlamında İncelenmesi..................................................................................................................... 102
Matematik Dersi Öğretim Programının (Ortaokul 5-8. Sınıflar) Problem Çözme ve Problem Kurma Becerileri Açısından İrdelenmesi ........................................................................................................ 103
Matematik Öğretmen Adaylarının Bilimsel Araştırmaya Yönelik Tutumları ile Düşünme Stilleri Arasındaki İlişki ................................................................................................................................... 104
Matematik Öğretmen Adaylarının Düşünme Stillerinin Öğretim Stilleri Üzerine Etkisi ...................... 105
Matematik Öğretmen Adaylarının Mesleki İlgilerinin Sınıf Düzeyine Göre Belirlenmesi .................... 106
Matematik Öğretmenlerinin Mesleki Gelişimlerinde Ders İmecesinin Etkisi: Pedagojik Alan Bilgisine Yönelik Bir İnceleme ........................................................................................................................... 107
Meslek Yüksekokulu Dericilik Programlarında Verilen Eğitimin Niteliliği ........................................... 108
Mesleki Öğrenme Topluluklarından Biri Olan Zümre Öğretmenler Kurulu Toplantılarının Değerlendirilmesi: Eylem Araştırması ................................................................................................ 109
Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Öğrencilerinin Matematik Dersi Başarısızlık Nedenleri: Isparta İli Örneği................................................................................................................................................. 110
“Benim Bir Tarihim Var!”: Hayat Bilgisi Derslerinde Tarih Öğretimine İlişkin Örnek Bir Uygulama .... 111
Mitolojik Hüzün Kuşu Bülbül .............................................................................................................. 112
Mühendislik Fakültesi Öğrencilerinin Mühendislik Eğitimine Yönelik Tutumları ve Öğrenci Memnuniyeti Düzeyi .......................................................................................................................... 113
Müzik Öğretmen Adaylarının "Ses Eğitimi" ile İlgili Bilişsel Yapıları .................................................... 114
Öğrencilerin Çiçeğin Kısımları Konusunda Bilgi Düzeylerinin Araştırılması: 6. Sınıf Örneği ................. 115
Öğrencilerin Sözlü Anlatım Becerilerini Geliştirmede Öğretmen Davranışlarının Önemi ................... 116
Öğretim Elemanlarının Doçentlik ve Doktor Öğretim Üyeliği Düzenlemesine (7100 Sayılı Kanun) İlişkin Görüşleri ............................................................................................................................................. 117
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
5
Öğretimsel Grup Etkinliklerinin Değerlendirilmesi ............................................................................. 119
Öğretmen Adayları Olası Benliklerinin Çeşitli Değişkenlere Göre İncelenmesi ................................... 120
Öğretmen Adaylarının Çocuk İstismarı ve İhmali Konusundaki Bilgi ve Risk Tanıma Düzeyleri ile Karar Verme Stillerinin İncelenmesi ............................................................................................................. 121
Öğretmen Adaylarının İletişim Becerilerinin Çeşitli Değişkenlere Göre İncelenmesi .......................... 122
Öğretmen Adaylarının İngilizce Dil Öğreniminde Motivasyon Düzeylerine İlişkin Görüşleri............... 123
Öğretmen Adaylarının Kişisel Mesleki Yetkinlik Algılarının ve Kaygı Düzeylerinin Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi ........................................................................................................................ 124
Öğretmen Adaylarının Öğretmenlik Mesleğine Yönelik Tutumlarını Yordayıcı Değerler: Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinde Bir Araştırma ................................................................................................... 125
Öğretmen Adaylarının Özerk Öğrenme Düzeylerinin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi (Kafkas Üniversitesi Örneği) ............................................................................................................................ 126
Öğretmen Adaylarının Özyeterlik İnançları, Öğretme Motivasyonları ve Çocuk Sevme Düzeyleri Arasındaki İlişkiler .............................................................................................................................. 127
Öğretmen Algılarına Göre Okul Müdürlerinin Kriz Yönetimi Becerileri: KKTC Örneği ......................... 128
Öğretmen Eğitimi Programında Eğreti Duran İki Ders: Öğretim İlke ve Yöntemleri ve Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme .................................................................................................. 129
Öğretmen Yeterliklerine Karşılaştırmalı Bir Bakış: Türkiye ve Avustralya ........................................... 130
Öğretmenlerin Hizmet İçi Eğitime Yönelik Algılarında İnformal İlişkilerinin Rolü ............................... 131
Öğretmenlerin İş Değerlerinin Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi.......................................... 132
Öğretmenlerin Örgütsel Sinizminin Nedenleri ve Örgütsel Sonuçları: Bir Durum Çalışması ............... 133
Öğretmenlerin Performanslarının Okul Yöneticileri Tarafından Değerlendirilmesine İlişkin Görüşleri ........................................................................................................................................................... 134
Öğretmenlerin Sosyal Medya Kullanım Alışkanlıkları ile Öğretmenlik Mesleğine İlişkin Tutumlarının İncelenmesi ........................................................................................................................................ 135
Öğretmenlik Mesleği Genel Yeterlilikleri Çerçevesinde Ölçme ve Değerlendirme Yeterlilik Göstergelerine İlişkin Öğretmen Görüşleri ......................................................................................... 136
Öğretmenlik Mesleğinde Stres Kaynakları ve Öğretmenlerin Performans Değerleme Sistemine Bakış Açıları ................................................................................................................................................. 137
Okul Müdürlerinin İş Doyumu: Nitel Bir Çalışma ................................................................................ 138
Okul Öncesi Çağındaki Çocukların Teknolojik Araçları Kullanma Düzeyleri ........................................ 139
Okul Öncesi Çocukların Bağlanma Stilleri ile Dikkat Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi ......... 140
Okul Öncesi Dönem Çocukların Anne-Baba-Çocuk İletişiminin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi ........................................................................................................................................................... 141
Okul Öncesi Dönemden İlkokula Sosyal/ilişkisel Saldırganlığı Önleme: Bir Eğitim Programı Örneği ... 142
Okul Öncesi Eğitim Kurumlarına Devam Eden 4-6 Yaş Grubundaki Çocukların Bazı Kavramlara İlişkin Metaforik Algıları................................................................................................................................ 143
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
6
Okul Öncesi Eğitim Öğretmenlerinin Mesleğe Karşı Tutumlarının İş Doyumuna Etkisi ....................... 144
Okul Öncesi Eğitimde Koçluk Yaklaşımı .............................................................................................. 145
Okul Öncesi Öğretmen Adaylarının Müzik Eğitimi Özyeterlik İnançlarının Belirlenmesi..................... 146
Okul Öncesi Öğretmenlerinin Çocuk Haklarına İlişkin Görüşlerinin İncelenmesi – İdil Örneği ............ 147
Okul Yöneticilerinin Atalet Algılarının İncelenmesi ............................................................................. 148
Okulöncesi Dönem Çocuğu Olan Anne ve Babaların Kaliteli Vakit Algıları .......................................... 149
Okulöncesi Eğitiminde Örnek Bir Stem+a Etkinliği: Üç Küçük Domuz ve Marshmallow Evi ................ 150
Okuma Anlama Düzeyleriyle Özyeterlik Algısı Arasındaki İlişki Bağlamında Ortaokul Öğrencilerinin Görünümleri Üzerine Bir Araştırma .................................................................................................... 151
Öncü Kadın Bestecimiz Nazife Aral Güran (5 Eylül 1921-15 Kasım 1993) ........................................... 152
Örgütsel Bağlılık, İş Stresi ve İş Doyumu Arasındaki İlişki ................................................................... 153
Orta Öğretim Kurumunda Görev Yapan Öğretmenlerin Çeşitli Değişkenlere Göre Tükenmişlik Sendromunun İncelenmesi................................................................................................................. 155
Orta Okul Öğrencilerinin Kullandığı Akademik Motivasyon Stillerinin Yordanmasında Öz Yeterlik Düzeyinin Rolü ................................................................................................................................... 156
Ortaöğretim Öğrencilerinin Sosyal Medya Kullanımlarının İyilik Hali Arasındaki İlişkinin İncelenmesi ........................................................................................................................................................... 157
Ortaokul 5.Sınıf Yeni ve Eski Fen Bilimleri Ders Kitaplarının Modsal Betimlemeler Açısından Karşılaştırılması .................................................................................................................................. 158
Ortaokul 7. ve 8. Sınıf Öğrencilerinin Metinlere Yönelik Okuma Motivasyonları ............................... 159
Ortaokul Beşinci Sınıf Fen Bilimleri Ders Kitabının Öğretmen Görüşlerine Göre Değerlendirilmesi ... 160
Ortaokul Öğrencilerinin Artırılmış Gerçeklik Uygulamalarına Karşı Tutumlarının Belirlenmesi .......... 161
Ortaokul Öğrencilerinin Fen Öğrenmeye Yönelik Öz-Yeterlik İnanç Düzeylerinin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi ........................................................................................................................ 162
Ortaokul Öğrencilerinin Fen, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik (Stem) Tutumları ile Mesleklere Yönelik İlgileri Arasındaki İlişki............................................................................................................ 163
Ortaokul Öğrencilerinin Matematik Tarihi Konusundaki Bilgi Düzeylerinin İncelenmesi .................... 164
Ortaokul Öğrencilerinin Mutlak Değer Hakkındaki Zihinsel İmgeleri .................................................. 165
Ortaokul Türkçe Ders Kitaplarındaki Metinlerin Metinsellik Ölçütleri Bakımından İncelenmesi ........ 166
Ortaokul ve Lise Öğrencilerinin Görüşlerine Göre Okul Müdürlerine Duyulan Güven ile Okul İklimi İlişkisinin İncelenmesi ......................................................................................................................... 167
Osman Yüksel Serdengeçti’nin Şiirlerinde Değer Aktarımı Üzerine Bir Araştırma .............................. 168
Oyun ile Yabancı Dil Öğretiminin İletişim ve Etkileşim Üzerindeki Etkisi ............................................ 169
Özel İhtiyaçlı Öğrenciler, Tipik Gelişim Gösteren Öğrenciler ve İngilizce Öğretmenlerinin Kaynaştırma Eğitimine Yönelik Tutumları ............................................................................................................... 170
Özel Yetenekli Öğrencilerin Çanakkale Şehitleri Şiiri Hakkındaki Anlama Düzeylerinin Artırılması ..... 171
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
7
Özel Yetenekli Öğrencilerinin Öğretmen ve Bilsem(Bilim ve Sanat Merkezi) Kavramlarına Yönelik Algıları: Bir Metaforik Çalışma ............................................................................................................ 172
Pdr Öğrencilerin Psikolojik Danışmada Kuramsal Yönelimlerini Belirlenmesi ..................................... 173
Pdr Öğrencilerinin Sosyal Değerler ve Küresel Sosyal Sorumluluk Düzeylerinin İncelenmesi ............. 174
Preparing Turkish Students For Erasmus Experience: Can Dialogue Activities Help" ......................... 175
Rotasyon-Zorunlu Yer Değiştirmenin Performansa Etkisi ................................................................... 176
Sanal Ortamlardaki Öğretmen-Öğrenci Arkadaşlığının İncelenmesi ................................................... 177
Sanat ve Yaratıcı Süreç ....................................................................................................................... 178
Sekizinci Sınıf Öğrencilerinin Olasılık Kavramına İlişkin Oluşturdukları Zihinsel İmgeleri .................... 179
Sevim Ak’ın Karşı Pencere Öykü Kitabının İçerik Özellikleri Açısından İncelenmesi ............................ 180
Sınıf Öğretmeni Adaylarının Değer Doyumu: Nitel Bir Çalışma .......................................................... 181
Sınıf Öğretmeni Adaylarının Fetemm Öğretim Yönelimlerinin Belirlemesi ......................................... 182
Sınıf Öğretmenlerinin Kaynaştırma Eğitimine İlişkin Yeterlik Düzeylerinin İncelenmesi ..................... 183
Sosyal Bilgiler Eğitimi Doktora Öğrencilerinin 2018 Sosyal Bilgiler Eğitim Programında Yer Alan Değer, Beceri ve Yetkinliklere Yönelik Görüşleri ............................................................................................ 184
Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarında Çocuk Sevgisi .......................................................................... 185
Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının İletişim Becerilerinin Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi ........................................................................................................................................................... 186
Tam Okuma Modelinin Yazma Eğitimine ( Yazı Çölleşmesine) Etkisi .................................................. 187
Tarih Eğitiminde Bilgi ve İletişim Teknolojileri .................................................................................... 188
Tarih Eğitiminde Görsel Mesaj Düzenlemeye Yönelik Teknoloji Kullanımı ......................................... 189
Teknolojik Uygulamalarla Destekli Çevre Eğitiminin Ortaokul 7. Sınıf Öğrencilerinin Çevreye Yönelik Tutumlarına Etkisi............................................................................................................................... 190
Tevfik Fikret ve Ziya Gökalp'in Şiirlerinde Çocukların ve Gençlerin Eğitimine Yönelik Bakış Açılarının Karşılaştırılması .................................................................................................................................. 191
The Effects Of Socıal Medıa On Socıal Presence In Teachıng A Foreıgn Language ............................. 192
The Role Of Using Different Types Of Computer-Supported Signaling İn The Explicit Online Grammar İnstruction .......................................................................................................................................... 193
The Use Of Apple İpads Amongst Trainee Teachers Of Visually Impaired Students: An Exploratory Survey................................................................................................................................................. 194
Thomas Vaughan’ın “a Grammar Of Turkısh Language” Kitabında Yer Alan Örnek Metinlerin Türkçe Eğitimi Açısından Değerlendirilmesi ................................................................................................... 195
Topluluk Hissi ile Sosyal ve Duygusal Yalnızlık Arasındaki İlişkinin İncelenmesi .................................. 196
Türkçe Eğitimi Alanında Yapılan Doktora Tezlerinde Akademik Söz Varlığı -Derlem Temelli Bir Uygulama- .......................................................................................................................................... 197
Türkçe Öğretmenlerinin Yenilenen Orta Öğretime Geçiş Sistemine İlişkin Görüşlerinin Değerlendirilmesi ............................................................................................................................... 199
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
8
Türkiyede'ki Yabancı Dil Öğretmen Adaylarının Teknopedagojik Eğitim Yeterliklerinin İncelenmesi . 200
Türkiye’de Eğitim Bilimleri Alanında Yapılan Doktora Tezlerinin Araştırma Eğilimleri: İçerik Analizi .. 201
Üniversite Öğrencilerinin Yaşadıkları Kariyer Stresi ............................................................................ 203
Usıng Games In Teachıng Englısh To Young Learners ......................................................................... 204
Üstün Yetenekli Öğrencilerin Nanoteknoloji Hakkındaki Görüşleri .................................................... 205
Uzaktan İngilizce Eğitimi İçin Yeni Bir Müfredat Tasarımı: Bir Vaka Çalışması .................................... 206
Yabancı Dil Derslerinde Kaynaştırma Eğitimi: Sorunlar ve Çözümler .................................................. 207
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi Alanında Yapılan Lisansüstü Çalışmaların Değerlendirilmesi ...... 208
Yabancılar İçin Türkçe Ders Kitaplarındaki Dilbilgisi Konularının Adlandırmasında Terim Sorunu ...... 210
Yedinci Sınıf Maddenin Yapısı ve Özellikleri Başarı Testi Geliştirilmesi: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması ........................................................................................................................................................... 211
Yedinci Sınıf Öğrencilerinin Oran-Orantı Problemlerini Çözme Becerileri, Bu Problemleri Çözme Becerileri ile Üst Bilişsel Farkındalıklarının Karşılaştırılması................................................................ 212
Yedinci ve Sekizinci Sınıf Öğrencilerinin Doğrusal Denklemler Konusundaki Bilgi ve Beceri Düzeylerinin İncelenmesi Üzerine Bir Çalışma ........................................................................................................ 213
Yenilenen İlkokuma-Yazma Öğretimine Yönelik Öğretmen Görüşleri ................................................ 214
Yöneticilerin Etkili Okulun Fiziksel Koşullarına İlişkin Görüşleri .......................................................... 215
216 ...................................................................................................................................................... تركيا
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
9
Unesco 2016-2017 Sezonu Hoca Ahmet Yesevi Yılı Faaliyetlerinin Değerlendirilmesi
Prof.Dr. Musa Yıldız
Öz
UNESCO tarafından 2016-2017 sezonu vefatının 850.yıldönümü olması münasebetiyle Hoca
Ahmet Yesevi Yılı ilan edilmiştir. Bu çalışmada ülkemizde ve dünyada Hoca Ahmet Yesevi
ile ilgili yapılan faaliyetlerin değerlendirilmesi yapılacaktır. Böylece UNESCO vb
kuruluşların anma programlarına faaliyetlerin çeşitliliğini göstermek açısından katkı
sağlamaya çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Hoca Ahmet Yesevi, Unesco, Türk Dünyası, Edebiyat
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
10
Çocukların Temel Becerilerinin Geliştirilmesi İçin Bir Artırılmış Gerçeklik Öğrenme
Ortamının Tasarlanması ve Geliştirilmesi: Kartoon3d
Dr. Zeynep Taçgın - Ersin Özüağ
Öz
Bu çalışmanın amacı üç yaş ve üzeri bireylerin harf ve kelimeleri öğrenerek okuma yazma
becerilerinin, dil edinimi düzeylerinin ve matematik işlem becerilerinin gelişmesine katkı
sağlayacak inovatif bir artırılmış gerçeklik platformunun tasarlanması ve geliştirilmesidir. Bu
amaç doğrultusunda bireylere eğlenerek öz yönelimli öğrenme imkanı sunan bir materyal
oluşturmak hedeflenmiştir. Materyal geliştirilme sürecinde tasarım temelli araştırma
metodolojisinin aşamaları izlenmiştir. Bu doğrultuda ilk olarak eğitim ihtiyaç analizi yapılmış
ve piyasada yer alan muadil ürünler incelenmiştir. Ardından farklı öğrenme biçimlerine sahip
bireylere sunulacak bilişsel bilginin işitsel ve görsel olarak sunulmasına karar verilmiştir.
Yapılandırmacılık paradigması bağlamında öğretim kazanımlarının arttırılması için
öğrenenlerin aktif olarak araştırma, keşfetme, deneyimleme ve tekrar yapabilme becerilerinin
kullanılması gerektiğine karar verilmiştir. Yapılandırmacığın diğer bir bileşeni olarak sosyal
öğrenmenin desteklenmesi için ise geliştirilen ortamın bireysel ve işbirlikli olarak
kullanılabilmesi gerektiği belirlenmiştir. Belirlenen tasarım ilkeleri doğrultusunda geliştirilen
materyalin öğretim senaryosu öğretim tasarımcıları tarafından hazırlanmış ve çocuk gelişim
uzmanları gözetiminde değerlendirilerek döngüsel olarak yenilenmiştir. Ardından, öğretim
tasarımı yapılan materyalin geliştirilmesi için 3B tasarım ve yazılım ekibiyle çalışılmıştır. Bu
süreçte geliştirilen ürünün test edilmesi, değerlendirilmesi ve güncellenmesi aşamalarını
barındıran döngüsel süreç ürün nihai halini alıncaya dek devam etmiştir. Proje sürecinin
sonunda öğrenenlerin harf, kelime (754 adet), sayı ve dört işlemi İngilizce, Almanca ve
Türkçe karşılıklarını seslendirmeleri ile öğrenebilecekleri yenilikçi bir AR öğretim materyali,
öğretim tasarımı prensiplerine uygun olarak tasarlanmış ve geliştirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kartoon3d, Artırılmış Gerçeklik, Öğrenme, Materyal Geliştirme
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
11
İlkokul ve Ortaokul Öğrencilerin Zorbalığa Maruz Kalma Durumunun Bazı Değişkeler
Açısından İncelenmesi
Hacı Yıldız - Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Özgenel - Saliha Nur Güç - Esma Hümeyra
Yılmaz - Mustafa Demir
Öz
Bu araştırma İlkokullarda akran zorbalığının bireyin kendisine ve akranlarına ilişkin farklı
değişkenler açısından incelenmesinin; toplumda artan şiddet olaylarının sebeplerinin ilkokul
ve ortaokul düzeyinde belirlenmesinin akran zorbalığının tespitine yönelik çalışmalara katkı
sağlayacağı amaçlamaktadır. Çalışmanın evrenini 2017-2018 öğretim yılında İstanbul ili
Bağcılar ilçesi içindeki genel öğretim veren bir devlet ilkokulu ve bir devlet ortaokulunda
öğrenim gören öğrenciler, örneklemi ise bu evrenden gelişigüzel seçilen bir devlet Ortaokulu
ile bir devlet ilkokulunda toplam 3639 öğrenci mevcut olup çalışmada ise çeşitli sınıflarda
okuyan 3. ve 4. sınıf ilkokul 5. ,6. , 7. ve 8. sınıf ortaokulda öğrenim gören toplam 391
öğrenci oluşmaktadır. Araştırma örneklemi ise bu evrenden kolayda örnekleme yöntemi ile
seçilen, 206’i kız(%52,6), 185’i erkek (% 47,3), toplam 391 öğrenciden oluşmaktadır.
Örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin yaşları yaşları 8-15 arasında değişmektedir. Bu
çalışmada veri toplama araçları ‘Zorba Eğilimi Ölçeği’ ve ‘Zorbalıkla Başetme Ölçeği’
kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre çalışmada elde edilen bulgular
incelendiğinde, çalışmaya dâhil edilen Ortaokul ve ilkokul öğrencilerinin sınıf düzeyi ve okul
türü değişkeni zorbalık yapma eğilim düzeylerini etkilerken, cinsiyeti değişkeni öğrencilerin
zorbalık yapma düzeylerini etkilemediği görülmüştür. Ayrıca araştırmaya dahil edilen
öğrencilerin cinsiyet ve sınıf düzeyi değişkenleri zorbalık baş etme düzeylerini etkilerken,
okul türü öğrencilerin zorbalıkla baş etme düzeylerini etkilemediği sonuçlar arasında anlamlı
bir fark göstermediği görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Zorbalık, Saldırganlık, Akran Saldırganlık, Kurban
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
12
İlkokul Yabancı Dil Fransızca Öğretimi Ders Kitaplarında Eğitsel İçerik : « Arc-En-
Cıel » Örneği
Dr. Öğretim Üyesi Ertan Kuşçu - Dr. Öğretim Üyesi Erdinç Aslan
Öz
Kökenleri insanoğlu kadar eski olan dil(ler), bireylerin ve toplumların yaşam biçimlerini
şekillendiren simgeler bütünüdür. Günümüzde, sayıları konusunda birçok farklı görüş olsa da
dünya üzerinde yaklaşık 7000 dilin konuşulduğu bilinmektedir. Bunun yanı sıra 20. yüzyıldan
itibaren dünyada yaşanan teknolojik ve bilimsel ilerlemeler, ekonomik ve askeri ilişkiler
bunlardan birkaçının (İngilizce, Fransızca ve Almanca vb. gibi) uluslararası alanda öğretimini
daha ön plana çıkarmıştır. Bu durum ülkemizde de benzer biçimde gelişmiştir. Bu bağlamda
günümüzde, resmi ve özel eğitim kurumlarımızın her kademesinde yabancı dil eğitimi
alanında modern çizgilerde hazırlanmış yaklaşımlar, yöntemler, programlar ve materyaller
kullanılmaya başlanmıştır. Öte yandan yabancı dil eğitiminde model aldığımız Avrupa Birliği
devletleri, 2000’li yıllardan itibaren bu alandaki çalışmalarını Diller İçin Ortak Başvuru Metni
(OBM) ölçütlerine göre gerçekleştirmiştir. Ülkemizde de bu süreçler OBM’nin ortaya
koyduğu standartlara göre yürütülmektedir. Ayrıca, Osmanlı’dan Cumhuriyet’in ilk yıllarına
yabancı dil eğitimi alanındaki birikimimiz çoğunlukla Fransızcanın etkisiyle şekillenmiştir.
Buna karşın Fransızca, 1950’li yıllardan itibaren önemli ölçüde popülerliğini kaybederek
ikinci yabancı dil konumuna düşmüştür. Fakat AB’yle olan siyasi, ekonomik, kültürel ve
askeri ilişkiler Fransızcanın uluslararası alanda kabul görmesi, Bakanlığın Fransızcayı (hem
birinci hem de ikinci) yabancı dil olarak okutulmasını tavsiye ettiği görülmektedir. Bu
bağlamda bakanlığımız Fransızcanın öğretimi için Eylem Odaklı Yaklaşım çerçevesinde ders
kitapları ve öğretim programları hazırlamıştır. Bu çalışmada, ilkokullar için hazırlanmış ders
kitabının (Arc-En-Ciel: Gökkuşağı) eğitsel içeriği hem OBM ölçütlerine, hem de 14 Ekim
2015 tarihli ve 29502 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan MEB Ders Kitapları ve Eğitim
Araçları Yönetmeliğine göre ana hatlarıyla incelenmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Anahtar Sözcükler: Yabancı Dil Fransızca, Ders Kitabı, Dil Öğretimi,
Eğitsel İçerik
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
13
Öğrencilerin İngilizce Ders Kitaplarındaki Kültürel İçeriğe İlişkin Algıları
Dr. Öğretim Üyesi Nesibe Akıntuğ
Öz
Bu çalışma yabancı dil olarak İngilizce öğrenen genç yetişkinlerin, İngilizce ders kitaplarında
sunulan hedef kültür ve diğer kültürlere ilişkin algılarını incelemektedir. Bu inceleme,
öğrencilerin kültürler-arası anlayışı hakkında fikir sahibi olma amacı da taşımaktadır.
Araştırmanın örneklemini yabancı dil olarak İngilizce öğrenen ana dili Türkçe olan Türkiyeli
üniversite öğrencileri oluşturmaktadır. Örneklemi oluşturan öğrencilerin İngilizce seviyeleri
B1 düzeyindedir. İngilizce ders kitaplarındaki kültürel içeriğin nasıl algılandığını görebilmek
için, bir okul yarı-yılı boyunca tutulan yansıtıcı günlük ve anket kullanılmıştır. Sonuç olarak,
hedef kültür tarafından diğer kültürlere olumsuz değer yüklenmesinden hoşlanmadıkları;
tamamen yeni bir konunun hayali karakterlerle anlatılmasının öğrenme isteklerine ket
vurduğu ortaya çıkmaktadır. Kültürler arası ve dünya kültürü hakkında bilgiler içeren ve
gerçek hayattan karakterlerle işlenen konularda ise öğrenme isteklerinin arttığı
gözlemlenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Keywords: Efl, Textbooks, Cultural Content, Students’ Perception
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
14
Türkiye’de “Kavram Öğretimi” Konusunda Gerçekleştirilen Tezlerin Analizi: Bir
Meta-Analiz Çalışması
Dr. Öğretim Üyesi Tuba Demirci - Dr. Öğretim Üyesi Esra Kabataş Memiş -
Araştırmacı Nurullah Filiz
Öz
Bu araştırmanın amacı, Türkiye’deki “kavram öğretimi” konusunu temel alan tezlerin meta-
analiz yöntemi kullanılarak analiz edilmesi ve bu alanda nasıl bir eğilim olduğunun ortaya
konulmasıdır. Araştırma kapsamına 20.02.2018 tarihi itibari ile tamamlanmış, YÖK tez
merkezinde yayınlanmış ve erişim izni olan 240 tez dahil edilmiştir. Tezlerin belirlenmesinde
amaçlı örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Bu çalışmaya dahil edilen tezlere YÖK Ulusal Tez
Merkezi veri tabanından ulaşılmıştır. Tezlerin taranmasında araştırmacılar tarafından
belirlenen ve çalışmanın temelini oluşturan “kavram öğretimi” anahtar kelimesi kullanılmıştır.
Belirtilen tarama sonucunda 240 teze ulaşılmıştır. Ancak taramada ulaşılan tezlerden 8
tanesinin kavram öğretimi konusu ile ilgili olmadığı belirlenmiştir. Devamında bu 8 tez
çalışma kapsamından çıkarılmış ve kavram öğretimi konusunun temel alındığı 232 tez bu
araştırma kapsamına alınmıştır. Tezlerin her biri içerik analizine tabii tutularak çalışmanın
amacı, konu alanı, yöntemi, örneklemi, veri toplama araçları, kullanılan istatistiki yöntemler
ve elde edilen sonuçlar bağlamında incelenmiştir. İçerik analizi sonucunda elde edilen veriler
frekansa dayalı yorumlanmış, tablo ve grafikler kullanılarak gösterilmiştir. Araştırma
sonucunda, kavram öğretimini temel alan tezlerin 1995-2018 yılları arasında
gerçekleştirildiği, büyük bir bölümünün yüksek lisans tezi olduğu, gerçekleştirilen tezlerin
daha çok durum tespitine ve bir yöntemin kavram öğretimine etkisini belirlemeye yönelik
olduğu belirlenmiştir. Ayrıca tezlerde, daha çok deneysel yöntemin tercih edildiği nicel
çalışmaların yer aldığı, nitel çalışmaların ve karma yöntemin ise az sayıda yer aldığı,
uygulamaların gerçekleştirildiği konu alanının yoğun olarak fen ve teknoloji dersi, devamında
matematik ve sosyal bilgiler dersinde olduğu, ortaokul öğrencileriyle yapılan çalışmaların
yoğunlukta olmasına rağmen, öğretmenlerle gerçekleştirilen çalışmaların az sayıda olması
dikkati çeken bulgulardır. Dahası, tezlerde veri toplama aracı olarak başarı testleri,
ölçek/anket ve mülakatın yoğun olarak kullanıldığı ve kullanılan istatistiki yöntemlerin daha
çok parametrik testler (t testi, Anova, Mann Whitney U) olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu
araştırmada, ulaşılan sonuçlar doğrultusunda çeşitli önerilere yer verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kavram Öğretimi, Meta Analiz, İçerik Analizi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
15
Zihinsel Yetersizliği Olan Çocuklara Sahip Ailelerin Aile Yılmazlık Düzeyleri ile Aile
Hayatı ve Çocuk Yetiştirme Tutumları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
Ahmet Burak Koyuncu - Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Özgenel
Öz
Bu araştırmanın amacı zihinsel yetersizliği olan çocuklara sahip ailelerin aile yılmazlık
düzeyleri ile aile hayatı ve çocuk yetiştirme tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi
amaçlanmıştır. Bu araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama yöntemi
kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu zihinsel yetersizliği olan çocukların aileleri olan
258 (140 anne ve 118 baba ) kişi oluşturmaktadır. Araştırmada “Aile Yılmazlık Ölçeği” ve
“Aile Hayatı ve Çocuk Yetiştirme Tutumları Ölçeği” kullanılmıştır. Veriler betimsel
korelasyon ve regresyon testleri yapılarak çözümlenmiştir. Araştırmanın sonucunda Aile
Yılmazlık düzeyi ile Aile Hayatı ve Çocuk Yetiştirme Tutumu alt boyutlarından “Aşırı
Annelik” ve “Demokratik Tutum” arasında ilişki bulunmuştur. Aile yılmazlık düzeyi aşırı
annelik ve demokratik tutumu etkilemektedir.
Anahtar Kelimeler: Yılmazlık, Aile Hayatı ve Çocuk Yetiştirme, Özel Gereksinimli Birey
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
16
16. Yüzyıl Osmanlı Padişahları Kaftanlarının Kumaş Özelliklerinin İncelenmesi
Dr. Öğretim Üyesi Seyhan Mercan Kalaycı - Yusuf Han - Mustafa Ayaz
Öz
Gelişen ve yeniliğe açık olan insan değişen estetik kaygılarını belki de en çok tekstil sanatında
yansıtmıştır. Pek çok toplumda farklılık gösteren tekstil sanatı bulunduğu coğrafik konumun;
kültürel ve fiziksel yapısıyla beraber farklı kültürlerin etkileşimleri sonucunda oluşmuştur.
Osmanlı toplumunun giyim ve kuşamının temelleri Orta Asya’da yaşamış olan atalarına
dayanmaktadır. 16. yüzyılın Osmanlı tarihinin en ihtişamlı dönemi olarak bilinmesinin başlıca
sebepleri arasında sadece siyasal başarıları bulunmamaktadır buna ek olarak sanat ve bilim
alanında ki başarıları da dikkat çekicidir. Osmanlı imparatorluğunda tekstil sanatında
kullanılan nitelikli malzeme ve desen çeşitliliği hiç şüphesiz günümüze kadar gelen
örnekleriyle karşımıza çıkar. Osmanlı imparatorluğunun kültürel gücünü yansıtan giyim ve
kuşamın önemli örneklerden birisi de Osmanlı padişahlarının kaftanlarıdır. Bu çalışmada
Osmanlı padişahlarının hiyerarşik gücünü yansıtan kaftanlar ve kaftan kumaşlarının genel
özellikleri; kullanılan malzeme, konu, renk ve kompozisyon açısından ele alınarak
incelenmiştir. Osmanlı imparatorluğunda muhteşem dönem olarak bilinen 16. yüzyıl padişah
kıyafetleri çalışmamızın temelini oluştururken yıllar geçse bile günümüze kadar modası hiç
geçmeyen kaftan kumaşlarının kültürümüzü yansıtması açısından son derece önemli olduğunu
yeniden görmekteyiz.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı, Kültür, Kaftan, Entari, Hil’at
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
17
2013 Yılı Okul Öncesi Eğitim Müfredatıyla Montessori Eğitim Sisteminin
Karşılaştırılması
Öğr.Gör. Sevcan Bayrak - Zeynep Turan
Öz
Türkiye'de resmi ve özel kuruluşlar tarafından açılan sistemli eğitimin ilk aşaması olan okul
öncesi eğitim kurumları eğitim öğretimin ilk kademesinde yer almaktadır. Okul öncesi eğitim
kurumlarına devam eden çocukların zengin öğrenme deneyimleri aracılığıyla sağlıklı
büyümelerini; motor, sosyal-duygusal, dil ve bilişsel gelişim alanlarında gelişimlerinin en üst
düzeye ulaşmasını, öz bakım becerilerini kazanmalarını ve ilkokula hazır bulunmalarını
sağlamak amacı ile geliştirilmiştir. Sınıf iç mekânlarının önemli bir bölümü etkinlik
köşelerinden oluşturmaktadır. Günümüz uygulamalarında daha çok büyük gurup odaklı
olduğu ve bireysel eğitim fırsatlarının ya çok az yada çok eksik olabileceği dikkati
çekmektedir. Ancak Montessori eğitim sisteminde yer alan okullar, eğitim sisteminin tüm
kademelerinden bağımsız olarak hizmet vermektedirler. Montessori Okulları sadece
ilköğretim okuluna değil, hayatın tümüne hazırlar. Çocukların günlük yaşam becerilerinin
eğitimiyle çocukların hayatları boyunca kendi ayakları üzerinde durabilmeleri amaçlanır.
Maria Montessori' nin geliştirdiği, yöntem çocuğu ruhsal ve fiziksel açıdan olumlu yönde
etkileyen; çocuğun duyu, hareket ve dil eğitimine önem veren; sosyal, duygusal, bedensel
yönden önemli katkıları ve yararları olan, temeli bireysel eğitime dayanan bir eğitim
modelidir. Montessori okulları ayrı, ayrı etkinlik köşeleri bulunmaz, çocukların yetişkinlerden
bağımsız hareket edebilecekleri evler olarak düzenlenmiş ve kendi boylarına göre tasarlanmış
dolaplardan materyalleri alarak istedikleri yerde materyallerle çalışma yapabilirler.
Montessori Metodu’nun amacı kişiliğin geliştirilmesidir. Kişiliğin geliştirilmesi ancak
özgürlüğün kazanılmasıyla elde edilebilir. Dolayısıyla Montessori Metodu’nun en önemli
amacı, çocuğun özgürleştirilmesidir.
Anahtar Kelimeler: Milli Eğitim Müfredatı, Okul Öncesi, Montessori Okulları, Çocuk,
Eğitim Ortamı
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
18
2017-2018 Eğitim Öğretim Yılında Okutulan Ortaokul Türkçe Ders Kitaplarındaki
Deyimlerin Kullanım Sıklıkları
Dr. Ahmet Turan Sinan - Araştırmacı Asena Onbaşıoğlu
Öz
Ders kitapları öğretim araç gereçleri içinde önemli bir yere sahiptir. Bu açıdan ders araçlarının
hem biçim özellikleri hem de içerik bakımından mutlaka çok iyi hazırlanmasını gerektirir.
Kitapların öğretim programları ve temel kanunların ölçülerine göre hazırlanması bile yetmez.
Eğer söz konusu olan ana dili ders kitabı ise bu çok daha ehemmiyet kazanır. Bu ders
kitaplarının ilgili dilin söz varlığını çocuğun dil gelişimine katlı sunması beklenir. Söz varlığı
sadece sözcük hazinesi demek değildir. Söz varlığı; sözcükler, atasözleri, deyimler, terimler,
kalıplaşmış sözler ve ilişki sözleri gibi unsurlardan meydana bir dil evrenidir. Söz varlığı dilin
birçok unsurunu bünyesinde barındıran ve dil kullanıcının ihtiyaç duyduğunda kullandığı
önceden öğrenilmiş, benimsenmiş dil birimleridir. Bunlar içinde atasözleri bir öğüdü kesin bir
yargı ile anlatırken onların yanı başındaki deyimler hayatın değişik görünümlerini anlatmaya
yarayan çekimlik dil birimleridir. Söz varlığı unsurları, bir milletin yaşam biçimini, dünyayı
algılayış biçimini, düşüncelerini, değerlerini, tarihini ortaya koyar. Söz varlığının kullanım
niteliği ve yeterliliği de kullanılan dilin ne ölçüde bilindiğini ve benimsendiğini, yeni nesillere
kazandırılmak istenen maddi ve manevi değerlerin ne derecede kazandırılabildiğini gösterir.
Böylece dili kullananların dünya algısı ve dili kullanma becerisi hakkında bilgi verir. Bütün
bunların içinden temel söz varlığı dediğimiz bir bölümünün yaş ve sınıf özelliklerine uygun
biçimde ders kitaplarında metinler içerisinde yer alması beklenir. Bu bildiri kapsamında 2017-
2018 eğitim öğretim yılında ülkemiz ortaokullarının tamamında okutulan farklı yayın evlerine
ait ders kitapları doküman analizi yöntemiyle taranarak deyimler tespit edilmiştir. Bu
deyimler daha sonra ifade ettikleri kavram göre de tasnif edilerek kavram çeşitliliği
bakımından değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Ders Kitabı, Türkçe, Söz Varlığı, Deyimler, Kavram Alanı
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
19
3d Modelleme Programları ve Figür İmajlarının Resim-Iş Eğitimi Anabilim Dalı
Öğrencilerinin Desen Dersi Motivasyon Düzeylerine Etkisi
Dr. Öğretim Üyesi Selma Taşkesen - Prof.Dr. Meliha Yılmaz
Öz
Bu araştırmada 3D programları ve yüksek çözünürlüklü figür imajlarının Eğitim
Fakültelerinin Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Resim-İş Eğitimi Ana Bilim Dalı
öğrencilerinin motivasyon düzeylerine etkisini araştırmak amaçlanmıştır. Araştırmanın
çalışma grubu, Erzincan Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Resim-İş Eğitimi
Anabilim Dalında 2015-2016 öğretim yılında 1. sınıfta öğrenim gören öğrencilerden
oluşmuştur. Araştırmanın modeli, nicel araştırma yöntemlerinden deneysel yöntemdir.
Araştırmada, görsel sanatlar eğitimi alanında desen eğitimi, geleneksel olarak canlı modelden
çizim ile 3D programları ve yüksek çözünürlüklü figür imajlarının kullanıldığı eğitim yöntemi
olarak iki şekilde verilmiştir. Araştırmanın verileri Motivasyon Ölçeği ile toplanmıştır.
Araştırmada öntest ve sontest puanları farkını ölçmek amacıyla Bağımsız Örneklemler t-testi
kullanılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre, deney grubunun 3D modelleme eğitiminden
sonra desen dersi başarı düzeyi anlamlı olarak artmıştır. Kontrol grubunun geleneksel canlı
modelden desen eğitiminden sonra başarı düzeyinin öntest puanlarına göre anlamlı artış
göstermediği görülmüştür. Deney grubunun 3D modelleme eğitiminden sonra başarı düzeyi
kontrol grubunda verilen eğitimden sonraki başarı düzeyine göre anlamlı ölçüde artış
gösterdiği görülmüştür. Araştırmada ayrıca deney ve kontrol grubunun desen dersine ilişkin
motivasyon düzeyleri karşılaştırılmış, deney ve kontrol grubunun motivasyon düzeyleri
arasında anlamlı bir farka ulaşılamamıştır. Sadece motivasyon alt boyutlarından iç
motivasyon düzeyinde deney grubunun lehine anlamlı olarak farka ulaşılmıştır. Araştırmanın
sonucunda 3D modelleme programlarının desen dersi eğitiminde canlı modelden eğitime
alternatif olarak kullanılabileceği, eğitim sürecindeki aktivitelerin çeşitlendirilmesi adına her
iki yönteminde zaman zaman uygulanmasının yerinde olacağı bilgi ve düşüncesi oluşmuştur.
Anahtar Kelimeler: Güzel Sanatlar Eğitimi, Resim-Iş Eğitimi, Desen Dersi, 3dmodelleme
Programları, Figür İmajları
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
20
5. Sınıf Öğrencilerinin Oyuncak Tercihleri Üzerine Bir Araştırma
Dr. Yıldız Yenen Avcı
Öz
Oyuncak, çocukları eğlendirirken onların ruhsal, bedensel, zihinsel yönden gelişmelerine
yardımcı olan etkinliğin başlıca aracıdır. Bu çalışmada 5. sınıf öğrencilerinin oyuncak
tercihleri üzerinde durulmuştur. Araştırma durum çalışması desenindedir. Veriler 2017-2018
Eğitim-Öğretim Yılı içinde Aydın ili Efeler ilçesine bağlı Hacı Celal Oto Ortaokulunda
okuyan 133 öğrencinin görüşlerinden hareketle elde edilmiştir. Araştırma için öncelikle
Türkçe dersi kapsamında yer alan çocuk ve oyun teması işlenilmiş sonrasında ise gönüllü
öğrencilerden oyuncak tercihlerine yönelik anketi doldurmaları istenmiştir. Öğrencilerin 55’i
kız, 78’i ise erkektir. Verilerin çözümlenmesinde içerik analizi kullanılmıştır. Yapılan
araştırmada öğrencilerin büyük bir kısmının sevdiği bir oyuncağa sahip olduğu tespit
edilmiştir. Kız öğrenciler oyuncak malzemesi konusunda en çok pelüşten yapılan oyuncakları,
erkekler ise plastikten yapılmış oyuncakları tercih etmektedir. Kız öğrencilerin oyuncakları
genel olarak sabit özellik sergilerken, erkeklerinki ise dijital ve hareketli olmaktadır.
Öğrenciler en sevdiği oyuncağa 1-2 yıl önce sahip olduğunu belirtmişlerdir. Hem evde hem
de dışarda oynadığını belirten öğrencilerin sayısı azımsanmayacak derecede olsa da öğrenciler
oyuncakları ile daha çok evde oynamaktadırlar. Öğrencilerin günlük oyun süresi ise 0-30
dakika arasında değişmektedir. Öğrencilerin önemli bir kısmı oyuncaklarına özel bir isim
vermektedir. Kızların oyuncak tercihlerinde daha çok beyaz ve pembe; erkeklerinkinde ise
siyah ve kırmızı renkler ağırlık basmaktadır. Sonuç olarak, hem eğlence hem de eğitim aracı
olan oyuncakların cinsiyete göre bazen farklılık gösterdiği bazen de benzerlik taşıdığı
görülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Oyun ve Eğitim, Oyuncak, Kız ve Erkek Öğrencilerin Oyuncak
Tercihleri
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
21
A Case Study Of High School English Language Teachers' Perspectives Towards
Continuing Professional Development
Dr. Öğretim Üyesi Ceyhun Yükselir
Öz
Teacher development and continuing professional development have become one of the main
research fields in the Ministry of National Education (MNE) in Turkey for the last few years.
In-service teacher education and development programs (INSET) have been provided for
Turkish ELT teachers, especially in the last decade. This study investigates Turkish ELT
teachers' perceptions about continuing professional development in two state high schools in
Turkey. The schools are among the first five successful schools in the research area in which
they are located closely in the same high school campus and has qualified and experienced
teachers from each discipline. The study was designed as qualitative in nature and data were
collected from 8 Turkish ELT teachers who work in these schools. A survey consisting of
open-ended questions regarding professional development and INSET were applied to the
participants in addition to the INSET documents taken from MNE, thereby enabling the data
to be triangulated. Content and document analysis were carried out for data analysis. The
findings show that Turkish ELT teachers working in two state high schools are aware of the
concept of professional development literally; however, they stated that they do not allocate
much time to their continuing professional development since they have many classes.
Besides, it can be said that the MNE system does not give them opportunities and they rarely
attend seminars or conferences on ELT. Based on the findings, it was concluded that Turkish
ELT teachers have taken some courses regarding professional development while they are
studying in the ELT department, yet they haven't paid much attention to improving
themselves professionally while in teaching. Findings have important implications both for
Turkish ELT teachers and educational policy makers in the MNE.
Anahtar Kelimeler: English Language Teachers, Perspectives, High School, Continuing
Professional Development
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
22
A Comparatıve Look At The Young Learner Foreıgn Language Educatıon Systems Of
European Countrıes
Dr. Öğretim Üyesi Banu Uslu - Dr. Öğretim Üyesi Ece Sarıgül
Öz
It is true that learning a foreign is more permanent when foreign language education starts at a
very young age. In most European countries, students are taught foreign languages during
early childhood education. European countries are also beginning to train children in a
multilingual and culturally environment. There is a tendency to start language teaching in
kindergarten or in the early years of primary education in European countries. Scientific
studies on children's foreign language learning indicate that the best age of starting foreign
language learning is 3-4 years old since the process takes place in a natural way. Children
learn a language very fast until the age of 5 because of their flexible brain structures and their
capacity to keep information in their minds for a long time. Therefore, starting foreign
language education at 3 years of age can be accepted the ideal time for young children. In this
period, the child can construct simple sentences which have partially completed the
development in the first language. Their vocabulary storage capacity may grow up to 300
words. Teaching a foreign language to the child at this age does not affect his/her first
language development too. Teaching young children at this age requires combining the
knowledge about the cognitive skills of young learners and approaches to teaching language
to young children. For these reasons, foreign language teachers should be trained on how to
teach foreign languages to young learners. The aim of this study is to examine and evaluate
the young learner foreign language education systems of the European countries
comparatively. Also, different activities which can be used for teaching foreign languages to
young learners will be shared with the participants during the presentation.
Anahtar Kelimeler: Teaching Young Learners,teaching Preschool Students,teaching English
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
23
Açık Meslek Lisesi Mesleki Gelişim Dersi’nin Aktif Öğretim Uygulamasıyla
Değerlendirilmesi
Esra Şahin - Prof.Dr. Kemal Duruhan
Öz
Batı ülkeleri, gelişmekte olan ülkeleri sömürmekle kalmayıp çağa ayak uydurmak amacıyla
teknoloji pazarına hâkim olmak istemektedirler. Teknolojinin bilinçsiz kullanımı insanları
sosyal çevreden, iletişimden koparmaktadırlar. Bu araştırma yeniden kurmacılık eğitim
felsefesine göre düzenlenecektir. Araştırmanın temel amacı, meslek lisesini dışarıdan okuyan
öğrencilerin, Mesleki Gelişim dersi kapsamında, aktif öğretim uygulamasıyla iletişim
becerilerini gözlemlemektir. Araştırmanın önemi; beyin fırtınası ve tartışma ile işlenen dersin
beden dili ile değerlendirilmesidir. Bunun yan ısıra bireysel farklılıkların iletişimde
etkililiğinin teknolojik gelişmelerle sorgulanmasıdır. Araştırma nitel araştırma desenlerinden
durum çalışması deseninde planlanacaktır. Durum çalışması türlerinden araçsal durum
çalışması türü araştırmaya en uygundur. Araçsal durum çalışmasında tek bir analiz birimi
üzerine odaklanılıp, bir sorun ya da konu üzerinden araştırma sınırlandırılmaya çalışılır.
Araştırmada analiz birimi 2013-2014 güz döneminde Malatya Şehit Kemal Özalper MTAL
lisesi açık lisesinde okuyan 20 öğrencidir ve konu odaklı bir çalışmadır. Araştırmanın
örneklemi için kolayda örnekleme yöntemi tercih edilmiştir. Veri toplama aracı olarak, veri
çeşitlemesi de dikkate alınarak gözlem, kongre katılımcılarının görüşleri yapılandırılmamış
görüşme formu ve bireysel farklılıkları ele almak amacıyla doküman incelemesi teknikleri
kullanılacaktır. Veri toplama aracı olarak; gözlem için kamera kaydı, görüşme sohbet tarzında
olacağı için ses kaydı ve doküman incelemesi için ilgili literatür taranıp veriler hem söylem
analizi hem de içerik analizi ile çözümlenecektir. Araştırmanın bulguları dvd halinde hazır
olup, kongre katılımcılarının eleştirileri dikkate alınarak sunum sırasında da beyin fırtınası
tekniğinin uygulanmasına özen gösterilecektir. Sonuç olarak tüm değerlendirmeler derlenip
meslek lisesi Mesleki Gelişim dersi modülünün üniversite öğretim elemanları desteğiyle
yeniden değerlendirilip, özgün bir portfolyo oluşturulmaya çalışılacaktır. Araştırmacılara ve
karar vericilere yönelik öneriler olarak; meslek lisesi ve üniversite işbirliğinin güçlendirilmesi
gereklidir. İŞKUR başvurularında iş bulamayan meslek lisesi öğrencilerinin üniversitelerde
yarı zamanlı veya tam zamanlı değerlendirilmesi gereklidir. Halkın bilinçli, iletişim becerisi
gelişmiş bireyler olabilmesi için; karar vericilerin sadece teknolojik gelişmelerin takibi ile
değil aynı zamanda halk seviyesine uygun kitapların basılmasında özen göstermeleri
gereklidir.
Anahtar Kelimeler: Açık Meslek Lisesi, Aktif Öğretim, Mesleki Gelişim Dersi, Modül
Değerlendirme, Portfolyo
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
24
Aile Yaşam Doyumu ile Çocuk Yaşam Kalitesi Arasındaki İlişki
Doç.Dr. Zeliha Yazıcı - Araştırmacı Memnune Aykaç
Öz
İnsan gelişiminde aile, bireyin var olabileceği, ait olabileceği ve kendini gerçekleştirmesini
sağlayan son derece önemli bir sosyal yapıdır. Bireyin sosyal olarak gelişmesinde temel yapı
olan aile, aynı zamanda yaşam kalitesinin gelişmesinde de önemlidir. Bireyin yaşamındaki
önemli fırsatlar ya da olanaklardan zevk alma düzeyi ya da temel psikolojik ihtiyaçların
karşılanma düzeyi olarak tanımlanan yaşam kalitesinin başlangıç noktası da ailedir. Özellikle
yaşam kalitesinde önemli olan temel gereksinimlerin karşılanmasında aile çevresinin
olanaklarının etkili olduğu birçok araştırmada da vurgulanmaktadır. Her ailenin kendine özgü
bir yapısı ve işleyişi vardır. Bu işleyişte ailede yaşam doyumunu sağlayabilmek önemlidir.
Aile üyelerinin yaşantılarından mutlu olduğu, kişiler arası çatışmanın az yaşandığı, iletişimin
açık olduğu, olaylar karşısında birlikte hareket edebilme ve stresle baş edebilme yolları
geliştirebilen bireylerin yaşam doyumuna ulaşabileceği ifade edilmektedir. Bu çalışmada aile
yaşam doyumu ile çocukların yaşam kalitesi arasındaki ilişki incelenmiştir. Tarama modeliyle
gerçekleştirilen çalışma 2017-2018 eğitim öğretim yılında Antalya Valiliği Milli Eğitim
Müdürlüğüne bağlı anasınıfı ve anaokullarına devam 5-6 yaş arasında 200 çocuk ve onların
aileleriyle gerçekleştirilmiştir. Çalışma verilerinin toplanmasında Aile Yaşam Doyum Ölçeği,
Kid – KINDL Yaşam Kalitesi Ebeveyn ve Çocuk Ölçeği ( 4 – 6 yaş ) kullanılmıştır.
Ölçeklerle toplanan veriler SPSS 23 paket programı ile analiz edilmiştir. Çalışma sonucunda
ebeveynlerin, çocuklarının genel yaşam kalitesine ilişkin algıları ile aile yaşam doyumları
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olmadığı (r=0.047, p>0.05) sonucuna
ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Yaşam Kalitesi, Aile Yaşam Doyumu
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
25
Aile Yaşam Kalitesi ve Çocuklarda Sosyal Yalnızlık
Doç.Dr. Zeliha Yazıcı - Araştırmacı Elif Yavuz
Öz
Yaşam Kalitesi, bireyin içerisinde yer aldığı nesnel yaşam koşulları ve bu nesnel koşullara
ilişkin kişinin öznel algı şeklidir ( Keith, Heal ve Schalock, 1996). Aile yaşam kalitesi, ailenin
ihtiyaçlarını karşılayabildiği koşullara sahip olabilmesi, aile üyelerinin kendileri için önemli
olan şeyleri yapabilmesi ve aile üyelerinin bir aile olarak birlikte yaşamaktan zevk alması
olarak tanımlanmaktadır (Park ve diğ., 2003; Turnbull, Turbiville ve Turnbull, 2000).
Biyolojik olgunlaşmayla birlikte doğası gereği sosyalleşen bir varlık olan bireyin gelecekte
sergileyeceği sosyal tutum ve davranışların temellerinin erken çocukluk yıllarında aile
ortamında maruz kalınan uyaranlarla ilişkili olduğuna dair birçok teori ve araştırma
bulunmaktadır. Özellikle erken çocukluk yıllarında aile içi etkileşimlerde maruz kalınan
olumsuz durumların, çocuğun ileriki yaşamında geliştireceği sosyal ilişkiler üzerinde güçlü
bir etkiye sahip olduğu vurgulanmaktadır (Trawick-Smith, 2013). Yaşamın erken yıllarında
çocuklar, ebeveynleriyle korunma ve güvene dayalı etkileşimlerle “kendi” olmasını sağlayan
temel sosyal becerilerini oluşturmakta, akranlarıyla işbirliği, rekabet, hâkimiyet ve
samimiyete dayalı etkileşimleriyle de sosyal becerilerini detaylandırmaktadır. Erken çocukluk
yıllarında aile dışında ilk sosyal ortam olan anaokulları, çocukların sosyal ilişkileri
yapılandırmasında önemli bir öğrenme alanıdır. Çocuk akranları tarafından kabul edilme ya
da reddedilme durumuyla ilk kez bu ortamlarda karşılaşabilmektedir. Bazı çocuklar oyun
arkadaşı olarak saygı görmede ve kabul edilmede oldukça başarılı iken bazıları da
akranlarıyla etkileşime girmede zor zamanlar geçirebilmektedir. Erken çocukluk döneminde
akran ilişkileri üzerine yapılan çalışmalar incelendiğinde, arkadaş edinme becerisinden
yoksun olan ya da akranları tarafından dışlanan çocukların, özellikle yalnızlık duygusuna
kapılarak içe kapandığı vurgulanmaktadır (Asher ve diğ. 1984, Asher ve Wheeler 1985,
Mcwhirterdiğ. 2002, Yu ve diğ. 2005). Sanderson ve Seagal (1995) yaptığı bir çalışmada
akranları tarafından dışlanan çocukların ihmal edilmiş çocuklardan daha yalnız oldukları
vurgulanmaktadır. İlgili yazın incelendiğinde erken çocukluk dönemindeki çocuklarda sosyal
yalnızlığın görülme sıklığı üzerine yapılan araştırmalarda, çocukların eğitim ortamlarında
kendilerini yalnız hissettiklerini ve özellikle üzgün ve mutsuz olduklarını, okulda oynamak
için arkadaş bulmaya ihtiyaç duyduklarını ifade ettikleri dolayısı ile sosyal yalnızlığa
yatkınlık gösterdikleri vurgulanmaktadır (Cassidy ve Asher 1992, Bullock 1998). Bu nedenle
eğitim kademelerinde yalnızlık ve sosyal destekle ilişkili çalışmalar önem kazanmaktadır
Türkçe alan yazında sosyal yalnızlık çalışmalarının daha çok ilkokul çocukları, ergenlik
dönemi ve yetişkinlerle yapılmış olduğu görülmektedir. Erken çocukluk döneminde ailenin
yaşam kalitesinin sosyal yalnızlıkla yordanmasına ilişkin herhangi bir araştırmaya
rastlanılmamıştır. İlişkisel tarama modeliyle gerçekleştirilen araştırmada, Antalya
örnekleminde 5-6 yaş arası çocukların aile yaşam kalitesiyle çocukların sosyal yalnızlığı
arasında bir ilişki olup olmadığını incelenmiştir. Çalışmanın örneklemine okul öncesi eğitim
kurumlarına devam eden toplam 200 çocuk ve aileleri dahil edilmiştir. Araştırma verilerinin
toplanmasında Meral (2011) tarafından geçerlilik ve güvenirlik çalışması yapılan Aile Yaşam
Kalitesi Ölçeği, Yazıcı, Duyan ve Gelbal (2013) tarafından Türkçeye uyarlanan ve geçerlilik
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
26
güvenirliliği yapılan 60-72 Aylık Çocuklar İçin Sosyal Yalnızlık ve Memnuniyetsizlik Ölçeği
kullanılmıştır. Ölçeklerle toplanan veriler SPSS 23 paket programı ile analiz edilmiştir.
Çalışma henüz analiz aşamasında olduğundan bulgular sunum sırasında tartışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Sosyal Yalnızlık, Aile Yaşam Kalitesi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
27
Algodoo Yazılımı ile Desteklenen 5e Modelinin Öğrenci Başarısına Etkisi: 8. Sınıf Fen
Bilimleri Dersi Kaldıraç ve Eğik Düzlem Konusu Örneği
Ömer Faruk Sertkaya - Dr. Öğretim Üyesi Hilmi Erten
Öz
Bu çalışmanın amacı, 8. sınıf öğrencilerinin Fen Bilimleri dersi basit makineler ünitesindeki
kaldıraçlar ve eğik düzlem konusunu işlerken Algodoo yazılımı ile desteklenen 5E modelinin
öğrencilerin akademik başarısına etkisinin incelenmesidir. Araştırmada yarı deneysel desen
kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini 2016–2017 öğretim yılında Bingöl ili Solhan
ilçesindeki Öğretmen Veli Tuğa Ortaokulu 8. sınıfta öğrenim görmekte olan 44 öğrenci
oluşturmuştur. Kontrol grubunda 5E modeli, deney grubunda ise Algodoo yazılımı ile
desteklenen 5E modeli uygulanmıştır. Uygulama süreci, altı hafta sürmüştür. Araştırmada veri
toplama araçları olarak, Basit Makineler Akademik Başarı Testi (Ayazgök, 2013) ve Fen ve
Teknoloji Dersine Yönelik Tutum Ölçeği (Nuhoğlu, 2008) kullanılmıştır. Verilerin analizinde
iki bağımsız grup arasında puanları açısından fark olup olmadığını belirlemek için Bağımız
Örneklemler t-Testi, eğitim öncesi ve sonrası her bir grubun akademik başarısının kendi
içerisinde değerlendirilmesi için ise Eşleştirilmiş Örneklem t-Testi (Paired Samples t-Test)
uygulanıp, p < 0.05 düzeyi anlamlı olarak kabul edildi. Uygulama öncesinde Akademik
Başarı Testi puanlarını incelediğimizde, kontrol ve deney grup ortalamaları arasındaki farkın
istatistiksel olarak anlamlı olmadığı belirlendi. Uygulama sonrasında Akademik Başarı Testi
puanlarının kontrol ve deney grup ortalamaları arasındaki farkın deney grubu lehine anlamlı
olduğu belirlendi. Araştırma sonucuna göre Fen Bilimleri dersinde Algodoo simülasyon
yazılımı ile desteklenen 5E modeli kullanılan deney grubundaki öğrencilerin kontrol
grubundaki öğrencilere göre kaldıraçlar ve eğik düzlem konusundaki akademik başarı
puanlarının arttığı görülmüştür. Fen Bilimleri dersinde konuların vurgulanması gereken
noktalarında Algodoo simülasyon yazılımının kullanılması önerilebilir.
Anahtar Kelimeler: 5e Öğretim Modeli, Algodoo Simülasyon Yazılımı, Basit Makineler
Ünitesi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
28
Alman Edebiyatında Yer Alan Narr Figürünün Farklı Kültürlerdeki Yansımaları
Arş.Gör. Derya Perk
Öz
Alman edebiyatı içerisinde önemli motiflerden biri olan Narr figürünün Türkçe karşılığı, tam
anlamını vermemekle birlikte “ahmak” veya “soytarı”dır. Birçok eserde yerini alan bu figürün
toplumdan soyutlanmış bir biçimde betimlendiğini görmek mümkündür. Bunun sebebi
Narr’ın tuhaf giyimi ve toplumsal normlara uymayan davranışlarıdır. Bir çocuğunkini andıran
renkli kıyafetleri ve taktığı şapkayla diğer insanlar arasında hemen göze çarpan Narr, her ne
kadar ahmak ya da soytarı olarak nitelendirilse de bilgeliğin de temsilcisidir. Dünyanın tuhaf
hallerini dile getiren bu figür, toplum içinde artık sorun olarak görülmeyen kanıksanmış
durumları ya da dile getirilmek istenmeyen gerçekleri çoğu zaman bilmeceler aracılığıyla
gözler önüne sermektedir. Bu çalışmada öncelikle, 13. ila 16. yüzyıllar arasında sarayda
varlığını gösteren bu tarihi figürün özellikleri üzerinde durulacaktır. Ardından “Narr”
motifinin özellikle Alman ve kısmen Dünya Edebiyatındaki yansımalarından örnekler
verilecektir. Çalışmanın son aşamasında, günümüzde bile değişik yazınsal ve görsel türler
içerisinde kullanılan bu motifin Türkçe kelime karşılığı üzerinde durularak, Türk
Edebiyatındaki benzer figürler karşılaştırmalı bir biçimde ele alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: Alman Edebiyatı, Saray Edebiyatı, Motif, Narr
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
29
Almanca Öğreniminde Ders Dışı Kültürel Etkinlikler
Öğr.Gör. İnci Aras
Öz
Yabancı dil öğreniminde dilin bir buzdağı olduğu teorisinden yola çıkıldığında buzdağının
altını koruyacak ilk önlem ders dışı kültürel etkinliklerdir. Ders kitapları ve saatleri dışında
Alman dilinde okunan/izlenen/icra edilen her türlü kitap/film/tiyatro oyunu vb. etkinliklerin
ortak amacı ise öğrencilerin dil öğrenme sürecinde etkin bir rol üstlenmesidir. Nitekim dil
öğrenmek demek, öğrendiğini en kısa zamanda uygulamaya dökmektir, başka bir deyişle
kalıcı kılmaktır. Biz de bu çalışmamızda, Anadolu Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu
Almanca hazırlık programı örnekleminden hareketle öğrencilerin dil öğrenme sürecine ne
şekilde dahil edildiklerini, hangi etkinliğin hangi dilsel beceriyi geliştirmeye odaklandığını ve
sonuçlarını ele alacağız. Sonuç olarak ise bu kültürel etkinliklerin dil öğrencilerinin öğrenme
motivasyonlarına olan olumlu etkisi kanıtlamaya çalışacağız.
Anahtar Kelimeler: Daf, Etkinlik, Kültürel
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
30
Anadil Öğretiminde Öğretmen Yeterliklerine Karşılaştırmalı Bir Bakış: Türkiye ve
Avustralya
Okutman Serkan Padem
Öz
Eğitim- öğretim sürecinin temel unsurları arasında başta gelenlerden biri olan ve bu sürecin
orkestra şefleri olarak tanımlayabileceğimiz öğretmenlerin mesleki yeterlikleri ve bu
yeterlikleri kazanma süreçlerinde ülkelerin yaklaşım tarzları, kaliteli öğretmen yetiştirme
bakımından oldukça önemlidir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim
Bakanlığı tarafından belirlenen Türkçe öğretmenliği özel alan yeterlikleri performans
göstergeleri ile uluslararası sınav (PISA, TIMMS, PIRLS, vb.) sonuçları bakımından üst
sıralarda yer alan bir ülke olan Avustralya Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen İngilizce
öğretmenliği özel alan yeterlikleri göstergelerini temel ve alt beceriler bazında karşılaştırmak
ve bu karşılaştırmadan elde edilen veriler ışığında Türkiye ve Avustralya’daki anadil
öğretmeni yetiştirme sürecine yönelik değerlendirme ve önerilerde bulunmaktır. Bu
araştırmanın evrenini OECD ülkelerinin anadil dersleri öğretmeni özel alan yeterlikleri ile
ilgili resmi dokümanlar oluşturacaktır. Uluslararası sınavlarda ortalamanın altında yer alan
Türkiye ile aynı sınavlarda en üst sıralarda yer alan Avustralya’ya ait ilgili dokümanlar
örneklem olarak belirlenecektir. Bu araştırmanın verilerinin toplanmasında nitel araştırma
yöntemlerinden bir olan doküman analizi yöntemi kullanılacaktır. Bu çalışmada verilerin
analizinde betimsel analiz tekniği kullanılacaktır. Araştırma sonucunda elde edilecek veriler
belirlenen amaç ve amaca uygun alt problemler ışığında çözümlenerek yeniden düzenlenecek
ve karşılaştırılacaktır. Türkiye ve Avustralya anadil öğretmeni yeterlikleri, araştırmanın
amacında belirlenen tüm boyutlar bağlamında karşılaştırmalı olarak bilgiler, tablolar ve
şekillerden yararlanılarak değerlendirilecek ve yorumlanacaktır.
Anahtar Kelimeler: Türkiye, Avustralya, Anadil Öğretimi, Öğretmen Yeterlikleri
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
31
Anadolu İmam Hatip Lisesi Öğrencilerinin Arapça ile İngilizce Derslerine İlişkin
Tutumlarının Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi
Prof. Dr. Ahmet Kara - Fadime Aksak
Öz
Bu çalışmada Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin Arapça ile İngilizce derslerine ilişkin
tutumları bazı değişkenler açısından incelenmiştir. Bu araştırmanın çalışma grubunu, 2017-
2018 eğitim öğretim yılında Malatya ili merkezinde bulunan Anadolu İmam Hatip
Liselerinden 368 bay, 512 bayan olmak üzere 880 öğrenci oluşturmaktadır. Öğrencilerin
demografik özellikleri, Arapça ve İngilizce derslerine ilişkin tutumları tarama modeliyle
ortaya konmuştur. Verilerin çözümlenmesi sonucunda, Anadolu İmam Hatip Lisesi
öğrencilerinin Arapça dersine ilişkin tutumları ile İngilizce dersine ilişkin tutumlarında
anlamlı farklar bulunmuştur.
Anahtar Kelimeler: Arapça Dersi, İngilizce Dersi, Lise, Tutum
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
32
Anne Baba Tutumlarının Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Karar
Verme Becerilerine Etkisi
Öğr.Gör. Davut Nacar - Doç.Dr. Zülfü Demirtaş
Öz
Anne babaların çocuk yetiştirme tutumları çocukların tüm gelişim alanlarının etkileyen
önemli bir faktördür. Anne babaların çocuklarını yetiştirirken sergilemiş olduğu farklı farklı
tutular çocukların çok farklı kişilik özellikleri göstermelerine sebep olmaktadır. Bireyin
uyumlu veya dengeli bir kişi olması veya tam tersi bir kişilik göstermesi içinde yaşadığı aile
ortamı ile yakından ilişkilidir. Anne-baba-çocuk arasında eşit ilişkilerin yaşandığı temelde
saygı ve sevginin olduğu demokratik aile ortamının en iyi anne baba tutumu olduğu birçok
araştırmada ortaya konulmuştur. Anne baba tutumları çocukların tüm gelişimlerini etkilediği
gibi karar verme becerilerini de etkilemektedir. Kişi günlük hayatta geleceğiyle ilgili basit
kararlar verdiği gibi önemli kararlarda vermek zorunda kalmaktadır. Eğer birey etkili ve
verimli kararlar alabiliyorsa bu kendini iyi hissetmesine ve yaşamdan doyum olmasına; eğer
verimsiz ve kötü kararlar alıyorsa bu da kendini kötü hissetmesine sebep olacaktır.
Anahtar Kelimeler: Anne Baba Tutumu, Karar Verme Becerileri
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
33
Anne-Çocuk Çatışmasının Yordayıcısı Olarak Okul Öncesi Dönem Çocuklarının Duygu
İfade Etme Becerileri
Dr. Öğretim Üyesi Ceyhun Ersan
Öz
Bu çalışmada okul öncesi dönem çocuklarının (36-72 ay) duygularını ifade etme becerilerinin
anneleriyle çatışma düzeyleri üzerine yordayıcı bir etkisi olup olmadığı incelenmiştir. Bu
amaçla 2017-2018 güz döneminde Denizli il merkezinde bağımsız anaokullarında eğitime
devam eden 594 çocuğun annesinden veri toplanmıştır. Çocukların duygu ifade etme
becerilerini belirlemek için “Çocuk Duygu İfade Etme Ölçeği Anne Formu”, çocukların
anneleriyle çatışma düzeylerini belirlemek için “Çocuk Ana-baba İlişki Ölçeği” kullanılmıştır.
Verilerin analizinde çocukların mutluluk, üzüntü, öfke ve korku duygu ifade etme
becerilerinin anneleriyle çatışma düzeyleri üzerindeki yordama gücünü öğrenmek amacıyla
adımlı (stepwise) regresyon analizinden yararlanılmıştır. Analiz öncesinde veri setinin
regresyon analizine uygunluğu normallik testi, otokorelasyon ve çoklu bağıntı problemi
açısından incelenmiş ve gerekli varsayımların karşılandığı görülmüştür. Çalışma bulguları
çocukların öfke, üzüntü ve mutluluk duygu ifade etme düzeylerinin, anne-çocuk çatışmasının
anlamlı yordayıcıları olduğunu ortaya koymaktadır. Bu kapsamda öfke duygu ifadesi anne-
çocuk çatışmasının pozitif yönde yordayıcısı iken, üzüntü ve mutluluk duygu ifadeleri anne-
çocuk çatışmasının negatif yönde yordayıcılarıdır. Son olarak korku duygu ifade etmenin
anne-çocuk çatışması üzerine herhangi bir yordayıcı etkisinin olmadığı görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Dönem Çocukları, Duygu İfade Etme, Anne-Çocuk
İlişkileri, Anne-Çocuk Çatışması
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
34
Arapça Öğretiminde Kalıp İfadelerin Yeri
Dr. Öğretim Üyesi Yakup Kızılkaya
Öz
Her dilde varlığını sürdüren kalıp ifadeler aşinalıkları sebebiyle ana dili kullanıcıları
nazarında sıradan ifadeler olmasına rağmen yabancı dil öğrenenlere göre dil öğreniminde
büyük engel oluşturmaktadır. Bunların öğrenimi kelime ezberleme, dilin fonetik, morfolojik
özelliklerini bilmenin ötesinde bir anlama faaliyeti gerektirmektedir. Kalıp ifadeler çoğu
zaman kelimelerin gerçek anlamlarından sıyrılıp birlikte farklı anlamlara büründüğü yapılar
olduğundan bazen anlaşılamama, bazen de yanlış anlama riskini barındırmaktadırlar. Dil
edinimini kalıcı hale getirmek için yabancı dil öğretiminde gramer bilgisinin yanında kelime
hazinesinin de geliştirilmesi gerekmektedir. Bu sadece kelimelerin sözlük anlamlarının
bilinmesiyle sağlanamamakta, kelimelerin bir arada içerdikleri ve çoğu zaman sözlük
anlamlarının dışına çıkan anlamların bilinmesini de zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda kalıp
ifadelerin öğretimi ayrıca ele almak ve bunların öğretimine has yöntemler geliştirmek
gerekmektedir. Selamlaşma, tanışma, vedalaşma, gibi münasebetlerle sözlü iletişimde çokça
kullanılan kalıp ifadeler öğretimde konuşma becerisinin geliştirilmesi için vazgeçilmez
unsurlardır. Bunun yanında dile ait diğer materyalin kavranması için de bunların
özümsenmesi gerekmektedir. Çokça kalıp ifade barındıran roman, öykü gibi metinlerin
anlaşılması, medya dilinin kavranması da kalıp ifadelerin dil edinimindeki önemini ortaya
koymaktadır. Bir dili öğrenmek aynı zamanda o dilin ait kültürünü de öğrenmektir. Kültürü en
güzel biçimde yansıtan dil yapılarından biri olan kalıp ifadeler bu yönleriyle de ele
alınmalıdır. Farklı kültüre ait olmaları bunların anlaşılmasındaki zorlukların başlıca sebebini
oluşturmakla birlikte manayı dolaylı olarak sunmaları, özlü olmaları, bağlama göre farklı
anlam ifade etmeleri bu ifadelerin anlaşılmasındaki diğer zorlukları oluşturmaktadır. Bütün bu
özellikleri yabancı dil öğretiminde bu ifadelerin işlevi üzerinde durmayı gerektirmektedir.
Arapçadaki kalıp ifadelerin dil edinimindeki rolünü belirlemeye çalışan bu tebliğin ulaşması
muhtemel sonuçlarından bazıları şunlar olabilir: 1. Kültür farklılığı nedeniyle Türk
öğrencilerin kavramakta zorlanabilecekleri kalıp ifadeleri örnek cümlelerle açıklayan Arapça-
Türkçe sözlüklere ihtiyaç vardır. Çünkü Arapça-Türkçe mevcut sözlüklerde bu hususta örnek
cümlelere çok nadir rastlanmaktadır. Bunun ötesinde bu konuda özel sözlüklere ihtiyaç
duymaktadır. 2. Bazı kaynakların kalıp ifadeler içerisinde değerlendirdikleri “fiil+harfi cerr”li
yapılar Türkçede yer almamaktadır. Bu husus Türk öğrenciler için öğrenimde zor
aşamalardan birini teşkil etmesine rağmen eğitim materyallerinde bunun üzerinde yeterince
durulmadığı görülmektedir. Çünkü Arapçada bazı harfi cerler sürekli belli bir fiille
kullanılmaktadır. Dolayısıyla fiilin tek başına anlamının bilinmesi mananın anlaşılmasında
yeterli olmamakta o fiille birlikte kullanılan harfi cerrin bilinmesi gerekmektedir. Hatta bir fiil
farklı harfi cerle zıt anlam ifade etmektedir. Bu itibarla bu yapıların birlikte kavratılmasına
ihtiyaç bulunmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Kalıp İfadeler, Yabancı Dil, Arapça, Öğretim
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
35
Atmosferik Özelliklerin Yaşamsal Faaliyetler Üzerindeki Etkisi
Doç.Dr. Günay Kaya - Prof.Dr. Mehmet Zaman - Dr. Öğretim Üyesi Cemal Sevindi
Öz
Atmosfer, içerdiği oksijen aracılığı ile doğrudan doğruya içerisinde hayatın gelişmesine
olanak sağladığı gibi, güneşten gelen enerjinin hızla uzaya dönmesini önleyerek, Dünya’da
nispeten bir sıcaklık dengesi oluşturmaktadır. Bu örtü aynı zamanda güneşten gelen ışığın
yansıyıp dağılarak gölge yerlerin de aydınlık olmasını sağlar. Hava akımları güneş alan
yerlerin çok sıcak ve güneş almayan yerlerin de çok soğuk ve karanlık olmasını önler. Bu
nedenle, yer etrafında atmosfer adeta koruyucu ve düzenleyici bir örtü halindedir. Gazların
mekanik bir karışımı olan bu örtü, yeri küre halinde kuşatır ve yer çekiminin etkisiyle
atmosferin altındaki ve içindeki maddeler üzerinde bir basınç halinde kendini gösterir. Hava
basıncı olarak adlandırılan bu basınç, bir yarımkürenin yarısında yani 45. Enleminde deniz
seviyesinde her bir santimetre kareye ortalama 1033 gr. Etki eder. Dolayısıyla, söz konusu
konumda bir insan vücuduna (ortalama bir insan vücudu 1.5-2 metrekaredir) tekabül eden
basınç miktarı 15400 kg.dır. Afaki görülen bu basıncın insanlar ve diğer canlılar üzerinde
belirgin olarak hissedilmemesi vücut içindeki boşlukların hava ile dolu olması ve hücrelerde
ve kan damarlarında karşı bir basınç olmasıyla ilgilidir. Bütün bu durumlardan dolayı,
insanlar için iç basınçla dış basınç arasında dengenin olması hayati öneme sahiptir. Nitekim,
deniz seviyesinden yükseklere doğru çıkıldıkça dış basıncın azalmasına bağlı olarak yüksek
irtifalarda sağlık sorunlarının yaşanması kaçınılmaz olmaktadır. Hatta farklı yükseltilerde
yaşayan insanların yaşam kalitesi de bir ölçüde atmosferik özelliklerle ilgilidir. Nitekim
yükseklerde yaşayan insanların aynı oranda oksijeni alabilmesi için sarfettiği enerji, düşük
irtifadakilere göre çok daha fazladır.
Anahtar Kelimeler: Atmosfer, Basınç, Yaşam Kalitesi, Oksijen
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
36
Barış Manço’nun Şarkılarında Türkçenin Kullanımı
Doç.Dr. Ahmet Zeki Güven - Okutman Uğur Özbilen - Emrullah Banaz
Öz
Türk müzik dünyasında adından en çok söz ettiren sanatçılardan olan Manço sadece şarkıcı
değil; söz yazarı, tv programcısı, devlet adamı, seyyah ve kültür elçisidir. Fransa, Japonya ve
Hollanda gibi ülkelerde bulunmuş ve bu ülkelerin dillerini de öğrenmiştir. Manço, 56 yıllık
hayatı boyunca yüzlerce şarkı, türkü yazmış, bestelemiş ve seslendirmiş; şarkı ve türkülerde
Türk insanın giyim kuşamını, gelenek-göreneğini, dilinin zenginliğini, kültürünü ve sosyal
meselelerini başarılı bir şekilde ele almıştır. Eserlerinde Türkler ile ilgili bu kadar konuya
değinen ve Türkçenin zenginliğini eserlerinde yoğun bir şekilde kullanan sanatçının
eserlerinin incelenme gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu gerekçelerden hareketle çalışmada, Barış
Manço’ya ait 93 eserin Türkçenin kullanım durumuna göre incelenmesi amaçlanmıştır.
Eserlerde incelenen hususlar, ağız özellikleri, ikilemeler, deyimler, mecazlı ifadeler, yansıma
sözcükler, özdeyişler ve atasözleridir. Araştırmanın bulguları tablolar hâlinde yorumlanıp
tartışılacaktır. Ulaşılacak sonuçların özellikle Türkçe öğretimi ve konu ile ilgili yapılacak
çalışmalara katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Barış Manço, Türkçenin Kullanımı
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
37
Bekar Üniversite Öğrencilerinin Romantizm ve Eş Seçimi Tutumları ile Sosyal Fobileri
Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
Mustafa Demir - Derya Karacaoğlu - Hilal Alkan - Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Özgenel -
Hacı Yıldız
Öz
Bu araştırma, “Bekar Üniversite Öğrencilerinin Romantizm ve Eş Seçimi Tutumları ile Sosyal
Fobileri Arasındaki İlişkisinin İncelenmesi” amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın evrenini,
2017-2018 eğitim-öğretim yılında İstanbul ili Avrupa Yakasında bulunan Yüksek Öğretim
Kurumları’na bağlı vakıf ve devlet üniversitelerinde öğrenimine devam etmekte olan (18-27+)
yaş bireyleri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini, üniversite öğrenimine devam eden
bireyler arasından tesadüfi örnekleme yolu ile seçilen 602 (314 erkek, 288 kız) lisans
öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada, veri toplama aracı olarak; araştırmaya katılan
bireylere kişisel bilgileri toplamak amacıyla "Kişisel Bilgi Formu", bireylerin eş seçimine
yönelik inançlarını belirlemek amacıyla "Romantizm ve Eş Seçim Tutumu Ölçeği" (REST)
kullanılmıştır. Bireylerin sosyal fobilerini belirlemek amacıyla "Liebowitz Sosyal Fobi
Ölçeği” kullanılmıştır. Veriler betimsel korelasyon ve regresyon testleri yapılarak
çözümlenmiştir Araştırmanın sonucunda, örneklemi oluşturan bireylerin romantizm ve eş
seçim tutumları ile sosyal fobileri arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.
Anahtar Kelimeler: Evlilik, Romantizm, Eş Seçimi, Sosyal Kaygı, Sosyal Fobi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
38
Bilim ve Sanat Merkezleri Öğrenci Tanılama Sürecinin Değerlendirilmesi
Serhat DEMİRAL - Engin KIRÇIL - Yaşar ÇALIŞKAN - Ergin DİK
Celal PAKER - Zafer BAKIR
Öz Bilim ve sanat merkezlerine öğrenci seçimi Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel
Müdürlüğü tarafından her yıl belirlenen sınıf seviyesine ve uygulama takvimine göre
yapılmaktadır. 2014-2015 eğitim öğretim yılında ilk defa merkezi sınavla 2, 3 ve 4. sınıf
seviyelerinden öğrenci seçimi yapılmış yeterli performans gösteren öğrenciler bireysel
değerlendirmeye alınmışlardır. 2015-2016 eğitim öğretim yılında Özel Eğitim ve Rehberlik
Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından bilim ve sanat merkezlerine öğrenci seçimi 1, 2, 3 ve
4. sınıf seviyelerinden olacaktır. Ancak bu yıl ilk defa 1. ve 2. sınıflar ile 3. ve 4. Sınıflar için
merkezi sınavlar farklı tarihlerde yapılacaktır. Bilim ve sanat Merkezlerine alınacak özel
yetenekli öğrencileri belirlemek amacıyla her yıl Bakanlıkça belirlenen tanılama takvimi
çerçevesinde, Bakanlıkça belirlenen sınıf seviyelerinden öğrenciler, Bakanlıkça hazırlanan
Gözlem Formları kullanılarak e-okul üzerinden sınıf öğretmenlerince genel zihinsel yetenek,
resim veya müzik alanında özel yetenekli adayı olarak gösterilir. Aday olarak gösterilen
öğrenciler, Bakanlıkça belirlenen bir tarihte, tüm Türkiye’de eş zamanlı olarak Bakanlıkça
hazırlanan grup tarama sınavına(Merkezi Sınav) alınır. Grup tarama sınavı sonuçlarına göre
Türkiye genelinde her yıl Bakanlıkça belirlenen baraj puanını geçen öğrenciler sertifikalı
uzmanlar tarafından bireysel değerlendirmeye alınır. Bireysel değerlendirmede öğrencilere
(Wechsler Nonverbal (WNV), Kaufman Brief Intelligence Test, Second Edition (KBIT-2),
gibi ) Zekâ/Yetenek Testi uygulanır. Sınıf öğretmenleri tarafından resim ve/veya müzik
yetenek alanında aday gösterilen öğrencilerin tamamı sınav sonuçlarına bakılarak, yine baraj
puanını geçen öğrenciler, İl Tanılama Komisyonu tarafından resim ve/veya müzik yetenek
alanında bireysel değerlendirmeye alınır. Her üç alanda yapılan bireysel değerlendirme
sonuçlarına göre büyükten küçüğe sıralı öğrenci listesi İl Tanılama Komisyonu tarafından
Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğüne gönderilir.
Genel Müdürlükçe her yetenek alanı için belirlenen Türkiye barajını geçen öğrencilerin bilim
ve sanat Merkezine kayıtları yapılır.
Anahtar Kelimeler: Bilim ve Sanat, Öğrenci, Tanılama, Zeka Testi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
39
Bilimsel Yaratıcılığın Geliştirilmesi: Argümantasyon Temelli Öğrenme
Cennet Uçar - Doç.Dr. Huriye Deniş Çeliker
Öz
Milli Eğitim Bakanlığı,Atatürk Ortaokulu; Fen bilimleri Öğretmeni Antalya/Alanya Huriye
Deniş Çeliker: Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Matematik ve Fen
Bilimleri Eğitimi Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı Burdur Bu çalışmanın amacı fen
derslerinde argümantasyon temelli öğrenmenin öğrencilerin bilimsel yaratıcılıkları üzerine
etkisini araştırmaktır. Argümantasyon, insanların mantıksal muhakemeler yaparak iddialarda
bulundukları ya da çıkarımlar yaptıkları disiplinler arası bir yöntemdir. Fen bilimlerinde
yaratıcı olarak adlandırılan bireyler, olaylar arasında diğer insanların fark edemediği
bağıntıları kendiliğinden kurabilen bireylerdir. Bilimsel yaratıcılığın geliştirilmesi önemli bir
eğitim kazanımı ve milletlerin refahı üzerinde etkili sosyal bir konu haline gelmiştir. Bilimsel
yaratıcılığın boyutları dikkate alındığında fen eğitimi ile bağıntılı olduğu dikkat çekmektedir.
Araştırmanın yöntemi yarı deneyseldir. Deney grubunda madde ve ısı ünitesi argümantasyona
dayalı etkinliklerle yürütülürken, kontrol grubunda bu ünite, Fen Bilimleri dersi öğretim
programına dayalı etkinliklerle yürütülmüştür. Araştırmanın çalışma grubunu Isparta iline
bağlı bir kasaba ortaokulunda öğrenim görmekte olan deney grubunda 15, kontrol grubunda
13 olmak üzere toplam 28 öğrenci oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak Hu ve Adey
(2002) tarafından geliştirilen Deniş Çeliker ve Balım (2012) tarafından Türkçeye uyarlanan
Bilimsel Yaratıcılık Ölçeği ön-test ve son-test olarak uygulanmıştır. Yedi açık uçlu maddeden
oluşan ölçeğin Cronbach Alfa ölçüm güvenirlik katsayısı 0,86 ‘dır. Verilerin analizinde SPSS
21 paket programından yararlanılmıştır. Verilerin normal dağılım gösterdiği belirlendikten
sonra ilişkili örneklemler için t testi ve ilişkisiz örneklemler için t testi uygulanmıştır. Deney
ve kontrol grubunun ön-test bilimsel yaratıcılık puanları arasında anlamlı fark
bulunmamışken, son-test puanları arasında deney grubu lehine anlamlı fark bulunmuştur.
Deney grubunun ön-test son-test karşılaştırmasında son-testler lehine anlamı fark olduğu
belirlenmiştir. Kontrol grubunun ön-test son-test bilimsel yaratıcılık puanları arasında anlamlı
fark bulunamamıştır. Fen derslerinde bilimsel yaratıcılığı geliştirmek için argümantasyona
dayalı etkinliklerin kullanılması önerilebilir.
Anahtar Kelimeler: Argümantasyon, Bilimsel Yaratıcılık, Fen Eğitimi, Ortaokul Öğrencileri
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
40
Bir Uyarlama Örneği: Pamuk Prenses Masalı
Arş.Gör.Dr. Derya Perk
Öz
Grimm Kardeşler tarafından son olarak 1857 yılında düzenlenen "Pamuk Prenses" Masalı'nın
dünya çapında bir çok uyarlaması yapılmıştır. Sözel edebiyattan yazıya, daha sonrasında ise
görsel boyuta geçen masal, elbette bu süreçte film süresi, senaryo ve yönetmen dokunuşları
gibi bir çok sebepten dolayı değişikliğe uğramıştır. Aynı şekilde Alman yapımlarında da
farklılıklar göze çarpmaktadır. Seçilen kişi, mekan , kronoloji ve semboller bunların en
önemli göstergesidir. Bahsi geçen olguların metinden ne kadar uzaklaştığı ise edebi inceleme
yöntemleri ile ortaya çıkarılabilmektedir. Bir diğer metot ise Rus masal bilimci Vladimir
Propp'un 31 fonksiyon ve 7 kişi yaklaşımıdır. Bu çalışmada örnek olarak alınan farklı Alman
yapımı filmler, Propp'un yaklaşımı ile incelenecek ve yeri değiştirilen veya tamamen çıkarılan
fonksiyonlar belirlenecektir. Ayrıca yine aynı yöntemle masal metninde var olmayan ama
masal filmi içerisinde fonksiyon görevi oluşturan yeni görevler ve masala hareket sağlayan
davranışların da tespiti sağlanacaktır. Son olarak hangi kişilerin bu fonksiyonları üstlendiği ve
uyarlamaya eklenen yeni kişiler de tespit edilip gösterilecektir.
Anahtar Kelimeler: Alman Edebiyatı, Masal, Grimm Kardeşler, Pamuk Prenses, Propp,
Uyarlama
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
41
Bireyselleştirilmiş Bilgisayarlı Sınıflama Testlerinde Yetenek Kestirim Yöntemlerinin
Çok Kategorili Madde Havuzları Altında İncelenmesi
Arş.Gör.Dr. Ceylan Gündeğer
Öz
Bu çalışmanın amacı, farklı büyüklükte olan ve çok kategorili maddelerden oluşan madde
havuzları altında bireyselleştirilmiş bilgisayarlı sınıflama testlerinde kullanılan yetenek
kestirim yöntemlerinin incelenmesidir. Bu amaçla R açık kaynaklı yazılımında, öncelikle
Aşamalı Tepki Modeli temelinde 5’li Likert ölçeği tipinde 50, 100 ve 150 maddelik madde
havuzları oluşturulmuş; 1000 bireye ait yetenek düzeyleri normal dağılım yardımıyla N(0,1)
olacak şekilde türetilmiş ve son olarak Monte Carlo simülasyon çalışmasıyla
bireyselleştirilmiş bilgisayarlı sınıflama testlerinde kullanılan yetenek kestirim
yöntemlerinden Maksimum Olabilirlik Kestirimi (MOK), Ağırlıklandırılmış Olabilirlik
Kestirimi (AOK), Beklenen Sonsal Dağılım (BSD) ve Maksimum Sonsal Dağılım (MSD)
yöntemleri amaca uygun şekilde manipüle edilmiştir. Simülasyon çalışması sonunda, 25
tekrarlı test sonuçları, test uzunluğu, yanlılık, RMSE, gerçek ve kestirilen yetenek düzeyleri
arasındaki korelasyon, madde çakışması ve madde görünüm sıklığı açısından ortalamaları
alınarak değerlendirilmiş ve çok kategorili madde havuzları için en uygun yetenek kestirim
yöntemi belirlenmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Bireyselleştirilmiş Bilgisayarlı Sınıflama Testleri, Yetenek Kestirim
Yöntemleri, Çok Kategorili Madde Havuzu, Aşamalı Tepki Modeli, Ölçme Kesinliği
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
42
Çeviri Eğitiminde Yazma Yetisinin Önemi
Doç.Dr. Gülhanım Ünsal
Öz
Çeviri yaratarak yeniden yazmadır. Çevirmenin bizzat kendisi yazı yazan kişi, redaktördür.
Çeviri sadece hedef dilde eşdeğer sözcükleri seçebilecek şekilde kaynak dili anlamak değil,
kendisine ayrılan rolü yerine getiren bir metni hedef dilde yazmaktır. Nitelikli bir metin
yazmak, belli bir dil ve yazılı anlatım anlayışı gerektirir. Çünkü yazmak iletişim kurmaktır.
Yazılı üründe, üç aşama vardır: Bunlar planlama, metinleştirme ve gözden geçirmedir.
Redaktör hataları ve yapılacak değişiklikleri saptayabilir. Tümce düzeyinde, çeviri yazımı
genellikle doğal bir yazıdan daha zor ya da en azından onun kadar zordur. Bundan dolayı, üst
düzey çeviri belli bir yazma yetisi gerektirir. Çevrilecek metni kaynak metinle beraber çok
detaylı bir şekilde incelemek ve yönteme, kurama, dil ve metin özelliklerine uygun olarak
düzenlemek gerekir. Eğitimci ve araştırmacılar tarafından planlama ve gözden geçirme
genellikle strateji olarak kabul edilir. O halde çevirmen adaylarının, çevirmen sorumluluğu
olarak bu iki stratejiyi kazanmaları gerekir. Çevirmen kimin neyi, ne zaman, ne kadar sürede,
hangi araçları kullanarak yaptığını belirleyerek çeviriyi planlaması gerekir. Bu noktadan
hareketle, bu çalışmada çevirmen adayı öğrencilerin yazma yetileri üzerine inceleme
yapılacaktır. Çalışmanın alan yazına bir katkı sağlaması umulmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Çeviri, Çevirmen, Yazma Yetisi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
43
Çocuk Eğitiminde Ailenin Sorumluluğu ve Disiplin Eğitimi
Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Çoban
Öz
Çocuk Eğitiminde Ailenin Sorumluluğu ve Disiplin Eğitimi İnsan için hayatın bir düzen
içerisinde devam etmesi, yaşanır hale gelmesi ve fıtratına uygun bir ömür geçirmesi ancak
belirli sınırlarda asgari sorumluluklarını yerine getirmesiyle mümkündür. Bu, insan
özgürlüklerini kısıtlama ya da özgürlük alanlarını daraltma anlamına gelmemekte, bilakis
özgür bir dünyanın kurulmasının ve saygı eksenli bir toplumsal birlikteliğin de temel şartını
oluşturmaktadır. Disiplin hayatın olmazsa olmazı, keşmekeşlik anlamında kaos ise hayatı her
alanda yaşanmaz hale getirecek bir düşünce tarzıdır Çocuk eğitiminin önemli konularından
birisi de disiplindir; disiplin ceza ile eşdeğer bir kavram değildir. Çocuğun belirli sınırlar
içerisinde özgür bir şekilde hayatını idame ettirmesi disiplinle mümkün iken, ceza
sindirilmesine yol açar. Çocuk disiplinle ilk olarak ailede karşılaşır. Ebeveynin disiplin
düşüncesinin tesirinde kaldığı birçok husus vardır. Özellikle ilk çocukta “nasıl bir çocuğumuz
olmalı?” sorusunun etrafında şekillenen disiplin anlayışı söz konusu iken, ailenin yapısı
ata/ana erkil oluşu, örf, adet ve gelenekler, yakın akrabalar ve sosyal çevrenin de ebeveynin
disiplin anlayışı ve uygulamaları üzerinde derin tesirleri vardır. Çocuk bir takım temel
ihtiyaçlarla dünyaya gelir; Maslow’un “ihtiyaçlar hiyerarşi”sinde belirtilen özellikle
fizyolojik, güvenlik, ait olma ve sevgi temel ihtiyaçtır; bu ihtiyaçlar doğru bir şekilde
karşılanmalı, disiplin adına feda edilmemeli, disiplin aracı olarak kullanılmamalıdır.
Çocukları yetiştirirken, her isteği yerine getirilmemeli; çünkü bazı istekleri reddedilerek
sorgulama imkanı bulamayan çocukların hayatın gerçekleri ile karşılaştıkları ve her
istediklerinin olmadığını gördüklerin zaman sukut-u hayale uğramaları işten bile değildir.
Geleneksel olarak anne-babanın uygulaya geldikleri disiplin anlayışı, disiplin değil de daha
çok ceza içeren davranış tarzı dört türlüdür: Fiziksel disiplin, çocuğu sözlü olarak uyarmak,
ikna ederek pişmanlık duyurmak, sevgi esirgemek. Bunlardan sadece sözlü olarak uyarmak
bugünkü anlamda disiplin anlayışı ile uygun değerlendirilebilir. Çocukla ilgili disiplin anlayışı
sadece çocuğu ilgilendirmemekte, aileyi, toplumu ve topyekun bir milletin geleceğine dair
olumlu/olumsuz düşünce tarzlarını içermektedir. Millet olarak geleceğimizle ilgili mutlaka
güzel şeyler hayal ederiz; bu hayallerimiz çocuklarımız vasıtasıyla gerçekleşecektir.
Anahtar Kelimeler: Çocuk, Aile, Disiplin, Eğitim
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
44
Çocuk Eğitiminde Gelenekten Faydalanma: Nasreddin Hoca Örneği
Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Uluçay
Öz
Nasreddin Hoca yalnız Anadolu insanının değil, bütün Türk Milletlerinin, ayrıca Balkan
milletlerinin de gönlünde taht kurmuş; Azerbaycan’dan Yugoslavya’ya, Amerika’dan
Japonya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada uluslararası bir şöhrete kavuşarak evrensel bir
kimlik haline gelmiş bir şahsiyettir. Şöhreti kendi muhitini çoktan aşmış ve cihanşümul olmuş
Nasreddin Hoca ve lâtifeleri hakkında tarihi kaynaklarda ne gibi bilgiler vardır? Nasreddin
Hoca fıkraları diye yıllardır anlattığımız, ilkokul kitaplarında terbiye ve ahlâk maksadıyla
çocuklarımıza okuttuğumuz fıkralar ne derece gerçek ve ne derece ahlaki ve millidir? Tarih
efsane ve rivayetlere göre değil, belge ve kaynaklara göre inşa edilir. Nasreddin Hoca da bir
tarihi şahsiyet. O halde belge ve kaynaklara göre Nasreddin Hoca kimdir, hakkındaki kesin
bilgiler nelerdir, onlara bakmalıyız. Tebliğimizin birinci bölümünde tarihi kaynaklara göre
Nasreddin Hocanın gerçek şahsiyetini ortaya koymaya gayret edeceğiz. Yine kaynaklardan
anladığımıza göre, Nasreddin Hoca bir medrese hocası, yani bir “öğretmen”dir. Nasreddin
Hoca’nın öğrencileri sadece medrese talebeleri de değildir. O çocuk, genç, ihtiyar….
toplumun bütün katmanlara hocalık yapmış bir hakîm, bir bilge şahsiyettir. Malumdur ki,
eğitim felsefesi, eğitimin tekniğinden daha mühim bir meseledir. Bir eğitim felsefemiz yoksa
istediğimiz kadar müfredat geliştirelim, istediğimiz kadar teknik geliştirelim, eğitimde gaye
olması gereken ‘erdemli nesiller’ yetiştirmemiz mümkün değildir. Aslında Türk Milli Eğitim
sistemimizin temel ve hayati sorunu; eğitim felsefesi sorunudur. Tebliğimizin ikinci kısmında
muteber kaynaklardan derlediğimiz bazı Nasreddin Hoca Lâtifeleri eğitim felsefesi ve
yöntemi açısından ele alınacaktır. Tebliğimizin amacı, kültürümüzün önemli temsil ve
taşıyıcılarından olan Nasreddin Hoca’nın gerçek kimlik ve tarihi şahsiyetini tespit etmek,
fıkralarını eğitim felsefesi ve değerler eğitimi açısından yeniden yorumlamaktır. Bu amaçla ,
Nasreddin Hoca’dan bahseden birincil kaynaklar incelenmiş, onun latifelerini ihtiva eden
yazma ve basma eserler tetkik edilmiştir. Latifelerin yorumunda Nasreddin Hoca Latifelerinin
şerhlerinden ve Türk-İslâm klasik eserlerinden yararlanılmıştır. Neticede, Nasreddin Hoca
hakkındaki yaygın bilgi ve kanaatlerin, ona izafe edilen birçok latifenin gerçekle örtüşmediği
tespit edilmiştir. Gerçek ve gerçeğe yakın olan lâtifelerin birçoğunun da mecâzî anlam
içerdiği tespit edilmiş ve bu fıkraların mecâzî anlam ve mesajları yorumlanmıştır. Nasreddin
Hoca fıkralarının, “sevgi, saygı, sorumluluk, adalet, güven, hoşgörü, yardım severlik,
çalışkanlık, kanaatkârlık, sabır” gibi bugün değerler eğitimi kapsamında ele alınan
kavramların hemen tamamına uygun somut örneklikler içerdiği tespit ve tahlil edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Nasreddin Hoca, Eğitim Felsefesi, Değerler Eğitimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
45
Çocuk Gelişimi Öğrencilerinin Mesleği Seçme ve Uygulama Derslerine İlişkin Görüşleri
Öğr.Gör. Deniz Akalın - Öğr.Gör. Davut Nacar
Öz
Doğumla beraber insan büyüdükçe ilgi ve ihtiyaçları da değişir. Bebeklik döneminde bireyin
sorumluluğu tamamen ebeveynlerde iken yaş ilerledikçe bir takım sorumlulukları bireyin
kendisi üstlenmeye balar. Bu sorumluluklardan bir tanesi de bireyin meslek tercihidir. Meslek
tercihini hiç şüphesiz anne-baba, akran, rol model kişi görüşleri, ilgi ve yetenek gibi birçok
faktör etkiler. Tüm bu faktörlerin etkisi altındaki birey kendisi için en uygun mesleği seçmek
durumundadır. İnsan yaşamının en önemli dönemlerinden birisi olan 0-6 yaş dönemi Çocuk
Gelişimi ve Okul Önce Eğitim Öğretmenliğinin ilgi alanıdır. Çocuk gelişimi mesleği;
çocukları sevmek, sabırlı ve yaratıcı olmak, öğretmenlik mesleğinin inceliklerini bilmek gibi
bir takım meziyetler gerektirir. Bu özelliklerden bazıları insanda doğuştan var olurken
bazılarının sonradan eğitimle kazanılması gerekmektedir. Birçok meslek dalından olduğu gibi
çocuk gelişiminde de teorik dersler önemli olduğu gibi uygulamalı derslerin sayısı ve niteliği
de mesleğin öğrenilmesi açısından son derece önemlidir.
Anahtar Kelimeler: Meslek Seçimi, Uygulama
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
46
Çocuk Yazını Ürünü Olarak Özlem Aytek’in “zamanda Yolculuk Dizisi” Üzerine Bir
Derlem Uygulaması
Arş.Gör. Ahmet Cihan Bulundu - Doç.Dr. Bülent Özkan
Öz
Çalışma, Türk Çocuk Yazını Derlemi ve Türk Çocuk Yazını Üzerine Uygulamalar adlı ve
TÜBİTAK-112K479 numaralı projenin altyapısından yararlanılarak gerçekleştirilmiştir.
Özlem Aytek’in Zamanda Yolculuk Dizisi’ni oluşturan 2. ve 3. sınıflara yönelik hazırlanmış
olan 10 adet çocuk kitabı (Umut Gemisi, Ormandaki Giz, Sihirli Balık, Uzaya Yolculuk,
Hazine Peşinde, Sihirli Işık, Yer Altına Yolculuk, Zaman Tüneli, Korkular Prensi ve Deniz
Cinleri) adı geçen projenin amaçları doğrultusunda ele alınmıştır. Çalışmanın her aşaması,
yürütülmekte olan bir proje dâhilinde gerçekleştirildiği için yöntem, veri toplama teknikleri,
verilerin analizi ve değerlendirilmesi gibi aşamalarda proje için özel olarak hazırlanmış bir
yazılım kullanılmıştır; dolayısıyla projenin özgün yapısına bağlı kalınmıştır. Türk Çocuk
Yazını Derlemi’nin oluşturulması aşamalarında olduğu gibi bu çalışmada da metinlerin
taranması ve sayısallaştırılması, sayısallaştırılan verilerin işaretlenebilir-etiketlenebilir hale
getirilmesi, verilerin amaca uygun olarak işaretlenmesi ve etiketlenmesi, işaretlenmiş-
etiketlenmiş verilerin raporlanması aşamaları izlenmiştir. Bu çalışmada, müdahalesiz veri
toplama yöntemleri kullanılmış olup betimsel ve ilişkisel bir araştırma örneği ortaya
konulmuştur. Çalışmanın çocuk yazını alanında yapılacak olan çalışmalara yöntemsel açıdan
da katkı sunacağı düşünülmektedir. Çocukların gelişimsel özellikleriyle uyumlu kitapların
seçilmesi kitaplardan gerekli kazanımların sağlanabilmesi açısından çok önemlidir. Bu
çalışmayla beraber bu amaçtan yola çıkılmıştır. İleri düzeyde dilbilimsel uygulamalara bu
çalışmada yer verilmiştir. Eserlerin: 1. Türk Çocuk Yazını’nda Dil Öğretimi Açısından
Öncelikli Söz Varlığı açısından incelendiğinde okurların seviyesine uygun oldukları
gözlenmiştir. 2. Türk Çocuk Yazını’nda Eserlerin Okunabilirlik Düzeyleri adlı başlık ve
uygulanan formüller kapsamında dizideki eserler okunabilir kolaylıkta tespit edilmiştir. 3.
Türk Çocuk Yazını’nda Eserlerin Yaşa Uygunluk Düzeyleri formüller ve diğer ölçütlerden
yola çıkılarak tespit edilmiştir; eserlerin yaşa uygunluğunun olduğu sonucuna varılmıştır. 4.
Türk Çocuk Yazını’nda Sözcüksel Çeşitlilik ve Sözcüksel Alan Örüntüleri konusu daha ileri
bir uygulama olarak değişik yordama olanakları sunmuştur. 5. Türk Çocuk Yazını’nda
Biçimbirimsel, Sözcükbirimsel ve Sözdizimsel Yapılar çalışmada incelenerek değişik
görünümler ve tespitler elde edilmiştir. 6. Türk Çocuk Yazını’nın İç ve Dış Yapısal Ögeler
Açısından İncelenmesi konusunda da gerekli ölçütler kapsamında gerekli yaklaşımlar
sergilenerek çalışmada verilmiştir. "2016 yılında Mersin Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalı'nda yüksek lisans tezi olarak sunulan bu çalışma
“Bir Özel Alan Derlemi Olarak ‘Türk Çocuk Yazını Derlemi’ ve Türk Çocuk Yazını Üzerine
İleri Uygulamalar” adlı ve “TÜBİTAK-112K479” numaralı projenin altyapısından
yararlanılarak oluşturulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Çocuk Yazını, Derlem Dilbilim, Özlem Aytek, Söz Varlığı
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
47
Çocuklar İçin Felsefe (P4c) Atölyesinin İlkokul Çocuklarının Yaratıcılıklarına Etkisi
Dr. Öğretim Üyesi Sibel Dal - Doç.Dr. Kadir Bilen
Öz
Bu araştırmada Çocuklar İçin Felsefe Atölyesi Çalışmasının ilkokul çocuklarının
yaratıcılıklarına etkisi incelenmiştir. “Çocuklar İçin Felsefe (Philosophy for Children (P4C))”
yaklaşımı Matthew Lipman ve Ann Sharp tarafından 1970’li yıllarda ortaya konulmuş ve
sonrasında aynı ismi taşıyan bir düşünme eğitimi programı geliştirilmiştir. Matthew
Lipman’ın küçük çocuklar için geliştirdiği Çocuklar İçin Felsefe Eğitimi Programı (ÇİFEP),
ilkokul çağı çocuklarına da uygulanabilir olması bakımından tercih edilmiştir. Araştırmada
tek gruplu öntest sontest deneysel desen kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Alanya
İlçesi’nde çeşitli devlet okullarında eğitim gören farklı yaş gruplarından 14 ilkokul öğrencisi
oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak, yaratıcılık ölçümlerinde “Torrance
Yaratıcı Düşünme Testi (TYDT) Şekilsel A Formu” kullanılmıştır. Çocuklar ve ailelerinin
demografik bilgileri ise araştırmacılar tarafından oluşturulan “Kişisel Bilgi Formu”
kullanılarak elde edilmiştir. Çocuklar İçin Felsefe Atölyesi Çalışması haftada 45’er dakikalık
3 oturum biçiminde 5 hafta boyunca toplamda 15 oturum olarak gerçekleştirilmiştir.
Araştırmada Çocuklar İçin Felsefe Atölyesi Çalışmasının ilkokul çocuklarının
yaratıcılıklarına olumlu etkisi bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Çocuklar İçin Felsefe Atölyesi (P4c), Yaratıcılık, İlkokul Çocukları
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
48
Çocukların Ahlaki ve Sosyal Kural Bilgisiyle Anne-Baba-Çocuk İletişimi Arasındaki
İlişkinin İncelenmesi
Öğr.Gör. Ayşe Meriç - Doç.Dr. Arzu Özyürek
Öz
Çocuklar dünyaya gözlerini açtıklarında çevrelerinde ilk olarak anne ve babaları
bulunmaktadır. Anne-baba-çocuk etkileşimi çocukların gelişim alanlarında oldukça önemli bir
yer tutmaktadır. Bu çalışmada, çocukların ahlaki ve sosyal kural bilgisiyle anne-baba-çocuk
iletişimi arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Nicel olarak tasarlanan bu araştırma,
ilişkisel tarama modelinde yapılandırılmış betimsel bir çalışmadır. Çalışma grubunu, okul
öncesi eğitim kurumuna devam eden 227 çocuk, bu çocukların anne (n=227) ve babaları
(n=227); toplam 454 ebeveyn oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak
çocukların ahlaki ve sosyal kural bilgilerinin değerlendirilmesinde Smetana (1981) tarafından
geliştirilen, Seçer ve Sarı (2006) tarafından Türk kültürüne uyarlanan “Ahlaki ve Sosyal Kural
Algısı Ölçeği” (Preschool Children's Conceptions of Moral and Social Rules) ve anne-baba-
çocuk iletişiminin değerlendirilmesinde, Arabacı (2011) tarafından geliştirilen “Anne-Baba-
Çocuk İletişimini Değerlendirme Aracı” (ABÇİDA) kullanılmıştır. Elde edilen veriler,
bilgisayar ortamında SPSS 20 paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Sonuç olarak;
Çalışmada anne-baba-çocuk iletişimiyle çocukların ahlâki ve sosyal kural bilgisi arasında
anlamlı bir ilişki olmadığı saptanmıştır. Alan yazın incelendiğinde çocukların, ahlâki ve
sosyal kural bilgisini model alarak ve gözlem yaparak edindiği görülmektedir. Kısacası,
çocuklar çevrelerine karşı nasıl davranacaklarını anne-baba, ailedeki diğer bireyleri ve
çevrelerini gözlemleyerek öğrenmektedirler.
Anahtar Kelimeler: Ahlaki Kural, Sosyal Kural, Anne-Baba-Çocuk İletişimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
49
Çocukluk Döneminde Yaratıcılığı Engelleyen Faktörlere Sanat Yolu ile Çözüm
Önerileri
Prof.Dr. Güldane Araz Ay - Ece Pınar
Öz
Yaratıcılık kavramı farklı disiplinlerde çalışan araştırmacılar tarafından kendi alanlarına
yönelik ayrıntılı araştırılmakta ve tanımlanmaktadır. İnsanın, zihinsel, düşünsel, duyumsal ve
bilişsel yapısının ortaya koyduğu yenilikçi yaklaşım ve ürünleri vb. birçok tanımı
yapılabilmektedir. Yaratıcı özellikler çocuklarda doğuştan olduğu bilinmektedir. Ancak
çocuğun gelişim sürecinde bu özelliği birçok nedenle engellenebilmektedir. Sanat çocuğun
kendini en saf hali ile ifade etme yollarından biri olması ile yaratıcılığının gelişiminde önemli
bir role sahiptir. Sanatın çocukların bilişsel, motor, sosyal ve psikomotor gelişim becerilerinde
önemli bir role sahip olduğu bilinmektedir. Özellikle okul öncesi dönem eğitimleri sanat
teknikleri ile yapılmakta ve farklı tekniklerin, bilimsel bilgiyi aktarmada sağladığı kolaylık
önemsenmektedir. Örneğin tiyatro, resim, heykel, seramik, baskıresim vb. bu eğitim
programlarında basit ifadelere dönüşmüş olarak kullanılmaktadır. Baskıresim yaratıcılığın
gelişiminde önemli bir tekniktir. Yaratıcılığın önündeki önemli engellerden olan özgüven
eksikliğinin giderilmesinde baskıresim atölye çalışmalarının önemi, yapılan proje çalışmaları
ile sınanmış ve uygulamaları olumlu sonuçlar vermiştir. Makale çocukluk döneminde yaratıcı
özelliklerin engelinin kaldırılmasına yönelik yapılan yaratıcı baskıresim eğitim
araştırmalarına yer vermektedir. Sanat yolu ile eğitimin önemine yaratıcılığın arttırılması
bakımından araştırmacı bir yaklaşım ile değinen makale, sınıf ortamında yaratıcı baskıresim
uygulama önermeleri sunmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Çocukluk Döneminde Sanat, Yaratıcılık, Baskıresim, Yaratıcılığın
Gelişimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
50
Dede Korkut Hikâyeleri’ndeki Sosyo-Kültürel Motiflerin Günümüz Toplumundaki
Yansımalarına Yönelik Kültürel Öğeleri Değerlendirme Ölçeği(Ködö): Bir Ölçek
Geliştirme Çalışması
Uzman Muhammet Özcan - Dr. Öğretim Üyesi Muhammed Zincirli
Öz
Kültür, bir topluma ait maddi, manevi bütün unsurları, aynı zamanda yaşam biçimlerini, değer
yargılarını, geleneklerini ve inançları kapsayan bir kavramdır. Kültür bu anlamda, bir
topluluğun millet olması adına yapıştırıcı görevi görmektedir. Tüm yönleriyle bir arada
yaşama bilincini sağlayan kültürü, bir toplum hayatından çıkardığınızda geriye millet adına
çok fazla şeyin kaldığını söylemek aslında pek de mümkün değildir. Türk kültürünün, dilinin
ve edebiyatının başyapıtı niteliğinde olan ve Pertev Naili Boratav’ın “Dede Korkut metinleri
çocuklarımızın, gençlerimizin dil ve estetik zevklerini besleyecek, tarihte mühim rol oynamış
bir Türk kavminin töreleri, inanışları ve dünya görüşleriyle canlı bir tablosunu verecek
nitelikte eserlerdendir. Böyle bir edebiyat anıtını bütün dünyaya tanıtma gibi hayırlı bir işi
gerçekleştirmek gerekir.” Demiştir. Bu çalışmanın amacı, dede korkut hikâyelerinde yer alan
kültürümüze ait gelenek ve göreneklerin günümüzde öğrenci algılarına göre ne kadarının
yaşadığını ya da kaybolduğunu tespit etmek adına geçerli ve güvenilir bir ölçek geliştirmektir.
Araştırmanın örneklemini 2017-2018 Eğitim Öğretim güz Yarıyılında Elazığ ilindeki farklı
okul türü(Özel okul, devlet okulu, Anadolu lisesi, fen lisesi), farklı sınıf düzeyi ve farklı
yaşlardaki toplam 635 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmanın amacına uygun olarak Dede
Korkut Hikâyeleri üzerinde inceleme yapılarak her hikâye ayrı ayrı ele alınmış ve
hikâyelerdeki gelenek-görenek, inanç vb. kültürel unsurlar tespit edilmiştir. Dede Korkut
Hikâyelerini oluşturan 12 hikâyeden toplam 38 kültürel başlık belirlenmiştir. Bu başlıklara
yönelik toplam 31 maddelik bir soru havuzu oluşturulmuştur. Uzmanlardan gelen görüşler ve
yapılan faktör analizi doğrultusunda bazı maddelerde düzenlemeye gidilmiş, 6 madde
ölçekten çıkarılmış ve sonuç olarak 25 maddelik bir deneme formu oluşturulmuştur.
Açımlayıcı faktör analizi sonucunda toplam varyansın %54,89’unu açıklayan tek faktörlü bir
ölçme aracı elde edilmiştir. Ayrıca yapılan doğrulayıcı faktör analizi ile test edilen ölçek
modelinin iyi bir uyum gösterdiği tespit edilmiştir. 25 maddeden oluşan dede korkut
hikayelerine göre günümüzdeki kültürel öğeleri değerlendirme ölçeği “KÖDÖ” nün madde
toplam korelasyon değerleri 0,52 ile 0,88 arasında yer almaktadır. Ölçeğin tamamı için
hesaplanan Cronbach's Alpha katsayısı 0,94 olarak bulunmuştur. Elde edilen bulgulara göre,
KÖDÖ’ nün iç tutarlılığının, geçerlik ve güvenirliliğinin oldukça yeterli düzeyde olduğu ifade
edilebilir. Yapılan bu çalışmalar sonucunda tek faktör altında toplanan ve 25 maddeden
oluşan “Kültürel Öğeleri Değerlendirme Ölçeği (KÖDÖ)” elde edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Dede Korkut, Kültürel Öğeler, Ölçek, Geçerlik, Güvenirlik
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
51
Pdr Öğrencılerının Eğıtımde Teknolojı Kullanımı Hakkındakı Düşüncelerı
Dr. Öğretim Üyesi Zehra Nesrin Birol - Dr. Öğretim Üyesi Yurdagül Günal
ÖZ
21. yüzyıldaki hızlı teknolojik ilerlemenin etkisini sadece endüstri alanında kendisini göstermemiştir. Aynı zamanda bir çok alanda olduğu gibi eğitim alanını da etkisini göstermesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu noktada eğitim kurumlarında yönlendirici role sahip oldukları kabul edilen rehber öğretmenlerin eğitimde teknoloji kullanımı hakkındaki düşünceleri önemli hale gelmektedir. Bu sebeple geleceğin rehber öğretmen adayları olan pdr öğrencilerinin eğitim alanında teknoloji kullanma hakkındaki düşüncelerini ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda araştırmacılar tarafından hazırlanmış olan “Eğitimde Teknoloji Kullanma Formu” kullanılmıştır. Çalışmaya 2017-2018 eğitim öğretim yılında bir devlet üniversitesine devam eden 280 pdr öğrencisi üzerinde gerçekleştirilmiştir. Elde edilen bulgular ilgili literatür dikkate alınarak tartışılmış ve öneride bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Teknoloji Kullanımı, Eğitim, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Öğrencileri
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
52
Din Kültürü Ediniminde Brentwood School (İngiltere) Gözlemleri
Dr. Özgür Erakkuş - Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Şanver - Okutman Berrin Sarıtunç
Öz
Öğretim programları incelendiğinde okullarda işlenenen derslerin belli bilgi ve becerileri
kazandırması beklenmektedir. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde de din ve ahlakla
ilgili temel kavramların öğretilmesi, din ve ahlakla ilgili bilgilerin kavramsal altyapısının
oluşturulması ve kavramlar arası ilişkilendirmelerin yapılması hedeflenmektedir. Böylece
diğer derslerde olduğu gibi öğrencilerin öğrendikleri kavramları yorumlamaları ve bazı temel
becerileri geliştirmeleri amaçlanmaktadır. İngiltere'de Sussex bölgesinde bulunan Brentwood
Schoolda'da öğrencilerin "Religious Studies" derslerinde din ve ahlakla ilgili rahatça
kendilerini ifade etmeleri, sağlam bir bilgi altyapısı edinmeleri ve hayata/mesleğe
hazırlanmak için gerekli becerileri edinmeleri amaçlanmaktadır. Amaçlar noktasında
Türkiye'deki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ve İngilteredeki " Religious Studies" derslerinin
benzeştiği görülmektedir. Derslerin işlenişinde ve içeriğinde benzerlikler ve farklılıklar
bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı Brentwood School'da din eğitimiyle ilgili dersler
hakkında bilgi vermektir. 2016 yılında okulda inceleme gezisi yapılmış ve okul yöneticileri,
öğretmenler ve öğrencilerle görüşme ve gözlem yapılmıştır. Brentwood School da işlenen
temalar dinlerin genelini kapsayacak şekilde işlenmektedir. Din ve Felsefe zümresine ait
derslikler bulunmaktadır. Duvarlarda farklı inanç sistemleriyle ilgili fotoğraf ve çizimler
bulunmaktadır. Okulda cahpel de bulunmaktadır. Burada okulda görev yapmak için özel
eğitim almış din görevlisi belirli aralıklarla chapelde bir araya gelmektedir. Ahlak konuları da
"Religious Studies", Felsefe, Bilgi Kuramı, Dünya Dinleri gibi derslerde yer almaktadır.
Derslerde işlenen konular örtük programla da desteklenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Din Kültürü Eğitimi, İngiltere, Ahlak Eğitimi, Örtük Program
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
53
Eba Platformu Hakkında Öğrenci Farkındalığının Arttırılması
Dr. Öğretim Üyesi Ozan Coşkunserçe - Dr. Öğretim Üyesi Gökçe Becit İşçitürk
Öz
MEB (Milli Eğitim Bakanlığı) Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü tarafından
yürütülen EBA (Eğitim Bilişim Ağı), ihtiyaç duyulan her yerde bilgi teknolojileri araçlarını
kullanarak etkili materyal kullanımını destekleyip teknolojinin eğitime entegrasyonunu
sağlamak amaçlı bir çevrimiçi platformdur. EBA üzerinde MEB ve çeşitli firmalar tarafından
hazırlanmış elektronik materyal yayınlanmakta, ayrıca öğretmen ve öğrencilere de kendi
hazırladıkları materyalleri paylaşma olanağı sunmaktadır. EBA platformunun sunduğu geniş
içeriğe rağmen, öğrencilerin sistemden yeterince faydalanamadıkları ve hatta içeriğinden
haberdar olmadıkları düşünülmektedir. MEB’de bu nedenle okullara platformun kullanımının
yaygınlaşmasının sağlanması için resmi uyarı yazıları göndermektedir. Bu araştırmada,
ortaokul 5. sınıf öğrencilerinin EBA platformunu kullanırken karşılaştıkları engellerin ve
platformun bilinirliğinin arttırılması için ne gibi faaliyetlerde bulunulabileceğinin belirlenmesi
amaçlanmaktadır. Bu amaçla araştırma nitel yönteme dayanarak, durum çalışması deseni ile
gerçekleştirilmiştir. Veriler anket ve görüşme yöntemi ile Bursa ilinde bulanan ortaokullarda
toplanmıştır. Öğrencilerin EBA platformunu hakkında yeterince bilgilendirilmedikleri için
sistemi kullanamadıkları öngörülmekte, araştırma kapsamında yapılan bilgilendirme
çalışmaları sonucunda öğrencilerin platformu kullanımının arttığının görülmesi
beklenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Eba, Farkındalık
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
54
Ebeveyn Eğitim Seviyelerinin Çocuk Hakları Bilgi Düzeylerine ve Tutumlarına Etkisi
Öğr.Gör. Ebru Elçi - Öğr.Gör. Çiğdem Kuloğlu
Öz
Bu çalışmanın amacı; ebeveynlerin çocuk haklarına yönelik tutumlarının anne ve babaların
eğitim düzeyleri ile ilişkisini ortaya koymaktır. Araştırmanın evrenini İstanbul ilinde ikamet
eden, 6-14 yaş arasında çocuk sahibi anne babalar, örneklemini ise 1550 anne ve 1550 baba
olmak üzere toplam 3100 ebeveyn oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri 63 maddeden
oluşan, likert tipi Ebeveyn Çocuk Hakları Tutum Ölçeği ile toplanmıştır. Ölçek, anne ve
babaların çocuklarının haklarına ilişkin tutumlarını “Bakım ve Korunma” ve “Kendi Kendine
Karar Verme” olmak üzere iki temel tutum olarak değerlendirmektedir. “Bakım ve Korunma”
tutumu; “Devlet Güvencesi ve Desteği” ve “Bakım ve Koruma” olmak üzere iki alt boyutlu
bir yapıya; “Kendi Kendine Karar Verme” tutumu ise tek alt boyutlu bir yapıya sahiptir.
Verilerin analizinde Statistical Package for the Social Sciences ( SPSS ) programından
yararlanılmış ve gerekli istatistiksel teknikler kullanılmıştır. Anne babaların eğitim
seviyelerinin, çocuk haklarına yönelik tutumlarına etkisi ile ilgili elde edilen veriler,
frekanslarla birlikte tablolar şeklinde sunularak yorumlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Çocuk Hakları, Ebeveyn Çocuk Hakları Tutumları
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
55
Efl Learners' Views Regarding Group Work Activities İn Speaking And Learner
Characteristics İn Group Works
Prof.Dr. Leyla Harputlu - Dr. Öğretim Üyesi Ali Erarslan
Öz
This research was conducted to investigate EFL learners’ views related to group work and
learner characteristics in group works in speaking. To address these issues, data collection
was done in preparatory classes through observation and questionnaire in addition to video
recording. Participants of the study were 25 students learning English at a state university. In
data analysis, data derived from observation and video recordings were analysed qualitatively
making use of inductive content analysis. Additionally, statistical analysis was used for the
questionnaire data using SPSS 20. Findings of the study indicate that students attributed
positive aspects to themselves such as respectful, sharing, and participating in group activities
in speaking. Questionnaire data also revealed that students who evaluated the other members
of the group had the opinion that other group members also had positive aspects in group
work although some regarded their peers ineffective and disruptive. Findings related to the
effect of group work on learners’ behaviors and performance in English show that those who
were shy and silent in expressing themselves individually in speaking sessions showed better
performance in group work activities both in terms of expressing themselves and completing
the tasks. Additionally, observation findings revealed that disruptive students also participated
in the group work, shared their ideas, respected others and behaved in a positive way so as not
to disturb others in the group indicating that group work activities contribute positively to
learners’ speaking skill in English as well as creating a small and a sharing speaking
community by increasing student motivation.
Anahtar Kelimeler: Efl Learner, Group Work, Speaking, Learner Characteristics
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
56
Eğitim Amaçlı Sanal Gerçeklik Uygulamalarında Kullanılan Cihazların Daldırma
Açısından İncelenmesi
Mehmet Bütün - Murat Selçuk - Uzman Veli Özcan Budak - Arş.Gör. İlkim Ecem Emre
- Dr. Öğretim Üyesi İrfan Şimşek
Öz
Eğitim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, eğitimde farklı araçların ve yöntemlerin
kullanımına olanak tanımaktadır. Teknolojiye erişimin kolaylaşması, kullanıcı deneyimlerinin
mekandan bağımsız olarak artmasını sağlamaktadır. Sanal gerçeklik uygulamaları, bireyin
çeşitli duyu organlarının uyarılmasıyla birlikte fiziki bir ortamdan sanal bir ortama geçişine
olanak sağlayan uygulamalardır. Bireylerin iki ortam arasındaki geçişinde köprü vazifesi
gören bu uygulamalar, çeşitli cihazlar vasıtasıyla bu işlemi gerçekleştirmektedir. Teknoloji
alanında yaşanan son gelişmeler, sanal gerçeklik uygulamalarında kullanılan cihazların
gelişmesine, düşen maliyetleri ile kolay erişilebilir olmasına ve bu teknolojinin her alanda
kullanılabilir olmasına imkan tanımıştır. İlgili alan yazın incelendiğinde, son yıllarda eğitim
amaçlı sanal gerçeklik uygulamaları ile ilgili yapılan çalışmaların arttığı görülmektedir. Bu
çalışmada, sanal gerçeklik uygulamalarıyla eğitim amaçlı gerçekleştirilen çalışmalarda
kullanılan cihazlar, daldırma etkileri (bireyin sanal gerçeklik cihazıyla/cihazlarıyla fiziki
ortamla olan bağının belirli sınırlılıklarla kesilerek sanal ortamda bulunma hissinin
yaratılması) yönünden ele alınmış, yeterlilikleri ve sundukları fırsatlar bakımından
incelenmiştir. Araştırmanın kapsamı; Scopus veri tabanında son 5 yılda (2013-2017)
yayımlanmış makalelerin “sanal gerçeklik” ve “eğitim” kelimelerini başlık, özet ve anahtar
kelimelerde içermesi şeklinde kısıtlanmıştır (285 makale). Daldırmayı arttırabilecek cihazlar
içermeyen, literatür taraması ve model/sistem önerisi olan 255 çalışma kapsam dışı bırakılmış,
geriye kalan 30 çalışma incelenerek çalışma tamamlanmıştır. İncelenen çalışmaların çoğunun
sağlık alanındaki eğitimleri içerdiği tespit edilmiştir. Çalışmaların tamamında görme,
%50’sinde işitme ve %47’sinde dokunma duyusuyla etkileşim içeren cihaz kullanıldığı
görülmüş, koku duyusuna hitap eden çalışmaya ise rastlanmamıştır. Ayrıca 12 çalışmada
katılımcıların serbest hareket etme imkanına sahip olduğu görülmüştür. Çalışmaların önemli
bir bölümünde gerçek yaşam hissi verecek şekilde birden fazla duyuya hitap edecek
uygulamaların kullanılmadığı tespit edilmiştir. Kullanılan cihaz türü bakımından çalışmaların
%66’sında sanal gerçeklik gözlüklerinin (Head Mounted Display - HMD) tercih edildiği,
%10’unda ise sanal mağaraların (CAVE) kullanıldığı görülmüştür. Çalışmalarda en fazla
kullanılan HMD cihazı Oculus Rift modelinin olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışmanın, sanal
gerçeklik alanında yapılan çalışmalarda kullanılacak cihazların daldırma yönlerine dikkat
çekmesi yönüyle literatüre katkı sağlayabileceği düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Sanal Gerçeklik, Sanal Gerçeklik ve Eğitim, Daldırma
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
57
Eğitim Fakültesi Genel Kimya Laboratuvar Deneylerinin Yeşil Kimya İlkelerine Uygun
Hale Getirilmesi
Betül Demir - Dr. Öğretim Üyesi Funda Okuşluk
Öz
Kimya bilimi uygarlığın gelişmesinde çok önemli bir yere sahip olmakla birlikte özellikle de
20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren küresel bazda yaşanan birçok çevre tahribatına neden
olduğu düşünülen bilimsel gelişmelerin de yaşandığı bir daldır. II. Dünya Savaşı’nın ardından
dünyanın çeşitli bölgelerinde kimyasal temelli çevre felaketlerinin yaşanması birçok ulusu
çevre kirliliği kavramıyla yüzleşmeye ve bu sorunun etkili bir biçimde çözülmesi için gerekli
önlemleri almaya itmiştir. Ancak özellikle Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gibi büyük
ülkelerde birbirinin peşi sıra çıkarılan yasal düzenlemelerin kirliliği azaltmak ve önlemekte
yetersiz kaldığı görülünce devrimsel bir anlayış değişikliğiyle yine ABD’de kirliliği henüz
oluşmadan kaynağında önleme prensibi kabul edilerek yeşil kimya kavramı geliştirilmiş ve
kimya biliminin uygulama alanlarına uyarlanmaya başlanmıştır. Bu çalışmanın amacı kimya
biliminin çevre üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak adına geliştirilen yeşil kimya
kavramını kullanarak, genel kimya laboratuvarlarında uygulanan “yükseltgenme-indirgenme
Tepkimeleri”, “Alev Denemesi İle Katyonların Nicel Analizi” ve “Katıların Çözünürlüğü
Üzerine Sıcaklığın Etkisi” deneylerini yeşil kimya ilkelerine uygun hale getirmektir.
Böylelikle gelecek nesilleri yetiştirecek ve fen ve temel bilimleri çocuklara sevdirecek olan
öğretmen adaylarının genel kimya laboratuvar uygulamalarında yaptıkları deneyleri, yeşil
kimya ilkelerine uyumlu hale getirerek çevre koruma bilincinin kazandırılması, henüz kirlilik
oluşmadan giderilmesi ya da azaltılması ve çevre bilincinin genç nesillere akademik araştırma
ortamında da aktarılmasını sağlamayı hedeflemiştir.
Anahtar Kelimeler: Yeşil Kimya, Yeşil Kimya Eğitimi, Yeşil Kimya Deneyleri,
Yükseltgenme-Indirgenme Tepkimeleri, Alev Denemesi ile Katyonların Nicel Analizi,
Katıların Çözünürlüğü Üzerine Sıcaklığın Etkisi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
58
Eğitim ve Bilgi
Doç.Dr. Abdullah Aydın
Öz
Bu çalışmada, eğitim ve ürününün (bilginin) irdelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç kapsamında
Sokratik diyaloglar yöntemi kullanılmış ve şu bulgulara ulaşılmıştır. Bilgi evrenin bir
parçasıdır. Bu parça, Platon’a göre “eğitimin ürünüdür.” Bu ürün, Fin filozof-bilge-politikacı
Johan Vilhelm Snellman’a göre “İnsan bağımlı ve mantıksız doğar, eğitim ise bu ikisini de
düzeltmek için tek yoldur.” Şeklindedir. Bu düzeltmelerden biri yani bağımlılığın
düzeltilmesi, Albert Einstein’e göre, “zihinsel ve düşünsel özgürlük” biçimindedir. Diğer
düzeltme ise Einstein’e göre “Mantık, sizi A noktasından B noktasına götürür, hayaller ise her
yere.” Şeklindedir. Bu şekil yani hayaller, Goethe’ye göre “hayatın çiçekleridir.” Bu
çiçeklere, İçimizdeki Bilge’nin Nitelikleri’ne göre “ancak mantık zemininde dokunulabilir”.
Sonuç olarak; bu zemin, Ludwig Wittgenstein’a göre “Dilimin sınırları, dünyamın
sınırlarıdır.” Biçimindedir. İşaret edilen zemin, Carl Gustav Jung’a göre “içimizdeki uzaydır”.
Bu uzayda ise Hint mistik, guru ve içsel öğretici Osho’ya göre “yaşam ırmağı akmaktadır”.
Bu akış yani yaşam, Osho’ya göre “kendi içinde anlamlı değildir ve anlamın yaşamın içinde
yaratılması gerekmektedir”. Bu yaratma ise F.Chatelain’e göre “Okul hayata hazırlanış değil,
hayatın kendisidir.” Şeklindedir. Bu şeklin ise rehber edinilmesi gerekmektedir.
Anahtar Kelimeler: Eğitim, Bilgi, Okul, Hayat
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
59
Eğitim Yöneticilerine Göre Eğitim Politikası Olgusunun Anlamı
Prof.Dr. Ayşen Bakioğlu - Arş.Gör.Dr. Mithat Korumaz
Öz
Problem Durumu Eğitim pek çok toplumsal hedefin uzun vadede sürdürülmesi ve aktarılması
(Kraft ve Furlong, 2012) aynı zamanda toplumun elde etmek istediği yaşamsal standartların
başarılmasında devletin elindeki en etkili araçlardan biri olarak kabul edilmektedir (Adolino
ve Blake, 2001). Dolayısıyla devletin, eğitim alanında oluşturacağı, izleyeceği ve
uygulayacağı politikalar günlük siyasi söylemlerin merkezine daha da yakınlaşmıştır.
Özellikle son yıllarda eğitim politikası, kamusal bir politika alanı olarak daha fazla ilgi
görmeye başlamıştır (Dye, 2011). Eğitim politikası diğer politika alanlarından farklı olarak
eğitimin kendine özgü yapısı içerisinde farklı anlamlar yüklenmiş ve bu yapı doğrultusunda
gelişmiştir. Eğitim politikası özgün bir sosyo-politik sistemde geliştirilen oldukça karmaşık,
dinamik ve çok katmanlı bir kavramdır. Herhangi bir eğitim sisteminin dinamiklerini anlamak
için eğitim politikası oluşturma sürecini ve içinde yer aldığı bağlamı anlamak gerekir
(Aschenberger, 2012). Toplumsal, ekonomik, siyasal temellere dayandığı ve önleyici ve
normatif özellikler taşıdığı için eğitim politikası süreçleri karmaşık bir yapıya
bürünebilmektedir. Dolayısıyla neo-pozitivizm (veya mantıksal pozitivizm) esaslarına göre
eğitim politikası süreci başlangıcından değerlendirme ye kadar olan süreçte her aşamada
sistematik bir yapı içerisinde ele alınmalıdır. Ancak bu şekilde eğitim politikası süreci klasik
yaklaşım (rasyonel politika modeli) temelinde herhangi bir eğitim probleminin ya da
iyileştirme fikrinin tanımlanıp çözüm için devletin gündemine gelmesi, ilgili birimlerin
alternatif yolları formüle etmesi, çözüm için yöntem belirlenmesi ve kanuni zeminin
oluşturulması, üretilen çözüm yollarının uygulanması ve son olarak uygulamanın politika
analizi yöntemlerinden uygun olanıyla analiz edilip karar üzerinde gerekli düzenlemelerin
yapılması şeklinde tanımlanabilir hale gelmektedir (Hekim, 2013). Bazı durumlarda eğitim
politikalarının belirlenmesinde, değişiminde ya da ortaya çıkan sonuçlarda eğitim yöneticileri
bir araya gelerek politika ağları kurabilmektedir. Bir politika aktörü olarak eğitim yöneticileri
eğitim politikası sürecinde içten içe korumacılığın olduğu bir yapı içerisinde politika süreçleri
hakkında tecrübe sahibi olmakta ve farklı eğitim politikası tasarımlarında etkili olma şansını
yakalamaktadırlar (Sabatier, 1986). Zaman zaman kendi başlarına zaman zaman ise sosyal ağ
ile hareket etseler de eğitim yöneticileri bir şekilde eğitim politikaları üzerine etki etmeye
çalışan etki ajanları (policy broker) olarak tanımlanmaktadır (Demirci, 2013). Hatcher’a
(2005) göre eğitim yöneticileri, siyasal etkinin okullardan uzak tutulması kaygısı ile “güç” ve
“politika” kavramlarından soyutlanmış bir biçimde betimlenirler. Aslında eğitim yöneticiliği,
eğitimin kendine has yapısı içerisinde küresel aktörlerden yerel en küçük birimlere kadar
geniş bir güç ağının tam ortasında yer almaktadır. Eğitim yöneticileri eğitim alanındaki
politika tasarımlarını sorgulamadan uygulama eğilimde olmalarına rağmen farkında olmadan
kişisel ilişkilerini ve değer yargılarını bu alana taşımaktadırlar (Bell ve Stevenson, 2006).
Eğitim yöneticileri, eğitim politikalarının tasarlanması, uygulanması ve değerlendirilmesi
sürecini en yakından tanıyan aktörler olarak farklı doğal gruplar, geçici koalisyonlar, baskı ve
çıkar grupları, mesleki örgütlenmeler, düşünce kuruluşları ve formal olmayan ilişki ağları
kurarak eğitim politikalarına etki etme gücünü elde edebilmektedirler (Thrupp ve Willmott,
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
60
2003). Zaten her ne kadar eğitim politikasının ekonomi temelli bir güç, ideolojiler ve kültürel
yapılar tarafından belirlendiği bir gerçek te olsa birey olarak eğitim yöneticilerinin etkisi asla
göz ardı edilmemelidir (Bell ve Stevenson, 2006). Eğitim politikası süreçlerinde ortaya çıkan
güç mücadelesinin en önemli aktörü politika ve uygulamalardan birincil düzeyde etkilenen
eğitim yöneticileridir (Apple, 2003). Dolayısıyla eğitim yöneticilerinin eğitim politikalarına
doğrudan veya dolaylı olarak etki etme gayreti meşru bir zemin kazandığı gibi tam olarak
bilinmeyen bir gerçeklik olarak da açıklanmayı beklemektedir. Bu kapsamda bu araştırmanın
amacı eğitim yöneticilerinin, eğitim politikası olgusunu nasıl tanımladıklarını ortaya
çıkarmaktır. Yöntem Araştırmanın Deseni Bu araştırma nitel araştırma yaklaşımlarından biri
olan olgubilim (fenomenoloji) desenine uygun olarak tasarlanmıştır. Olgubilim deseni her
zaman açık bir biçimde dile getirilmeyen bir olguya ilişkin bakış açılarının, algının,
deneyimlerin ve duyguların bütüncül bir şekilde ortaya koyulması için kullanılabilecek veri
toplama ve analiz edilmesi sürecinde nitel yaklaşımı esas alan bir desendir (Patton, 2002).
Çalışma Grubu Araştırmada, amaçlı örnekleme yöntemlerinden biri olan maksimum çeşitlilik
örnekleme yöntemi ile belirlenmiş üç okul müdür yardımcısı, sekiz okul müdürü, beş maarif
müfettişi, beş il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinde görevli eğitim yöneticisi, dört ilçe milli
eğitim müdürü ve bir önceki dönemlerde görev yapmış milli eğitim bakanı olmak üzere
toplam 26 eğitim yöneticisi bu araştırmanın nitel boyutunun çalışma grubuna dâhil edilmiştir.
Veri Toplama Araçları ve verinin analizi Araştırma kapsamında verileri yüz yüze görüşmeler
ile elde edilmiştir. Görüşmelerde araştırmacılar tarafından geliştirilmiş yarı yapılandırılmış
açık uçlu sorular kullanılmıştır. Araştırmanın verileri içerik analizi yöntemi ile analiz
edilmiştir. Bu kapsamda Saldaña’nın (2015) önerdiği gibi üç aşamada analiz döngüsü
tamamlanmış, öncelikle kodlara, kategorilere, alt tema ve temaya ulaşılmıştır. Sonuç ve
Tartışma MacDonald (1975) eğitim politikasının birbiriyle ilişkili çok sayıda farklı değişken
tarafından şekillendirildiğini ve bu değişkenlerin birbiriyle ilişkisinin altında aslında eğitim
politikasının farklı yanlarına yönelik zihinsel algılamaların, kabullerin ve felsefi bakış
açılarının etkili olduğunu belirtmiştir. Eğitim yöneticilerinin eğitim politikası olgusuna ilişkin
tanımlamalarını politika sürecinde yaşanan belirsizliğin bir “bilinmezlik” ve “denge arayışı”,
değişimin bir “tutarsızlık” ve “yenileşme”, hedef belirlenmesinin bir “hedef koyma” ve
“vizyon” belirleme ve son olarak toplumun sahip olduğu “ideolojik yapının” yansımaları
olarak gruplandırmak mümkündür. Buna göre eğitim yöneticilerinin eğitim politikası
olgusunu tanımlamalarından ortaya çıkan kategorilerden bilinmezlik ve tutarsızlık, sürekli
değişikliklere bağlı olarak süreçte oluşan olumsuz yansımalara ilişkin ortaya çıkan anlamları
ifade ederken, denge arayışı, yenileşme ve hedef ve vizyon belirleme ise daha çok sürecin
olumlu yansımalarına ilişkin ortaya çıkan anlamları içermektedir. Eğitim politikası bir olgu
olarak, metinlerden ortaya çıkan bir ürün, diğer bir ifade ile politikanın açıklanması (policy-
explaining), metin ve söylemlerin oluşturduğu bir politika çerçevesi (policy-framing) ve yerel
ve geniş çapta anlık ihtiyaçların sonucu olarak bir politika biçimi (policy-formation) şeklinde
incelendiğinde anlamlı hale gelmektedir (Adams, 2016). Bunun da ötesinde eğitim
yöneticileri için eğitim politikası, karmaşık bir biçimde şekillendirilen, bağlama göre
uyarlanan ve kurumsal olarak betimlenen ve yorumlanan “hercai” (tutarsız) bir süreci ifade
eder. Bu bağlamda eğitim politikasının, insani çaba ve arzularla dolu bir tasavvur ve oluşum
süreci olarak tanımlanması şaşırtıcı değildir (Ball, Maguire, Braun ve Hoskins, 2012). Diğer
taraftan eğitim yöneticilerinin, eğitim politikasındaki değişikliklerin devlet düzeyinde daha
uzak ya da genel hedeflere ulaşılması için yapıldığına dair görüşleri ise onların görev
unvanlarından kaynaklanan farklı mesleki deneyimleri ve kısmen buna da bağlı olarak sahip
oldukları ilişki ağı tarafından şekillendirilen düşüncelerinin bir sonucudur (Zanten, 2002).
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
61
Diğer yandan eğitim politikası eğitim yöneticilerine göre toplumun sahip olduğu ideolojik
yapının yansımalarını içermektedir. Boudieu’nun (2004) bu durumu habitus kavramı ile
açıklamaktadır. Buna göre her birey içerisinde bulunduğu toplumun sahip olduğu değerler ve
ideolojik biçimler tarafından şekillendirilirler. Bireylerin sahip olduğu bu habituslar tek tek
bir anlam ifade ederken toplumdaki tüm bireylerin habitusunun toplamı toplumun habitusunu
oluşturur. Bu toplumsal habitus gözlemlenebilir bir yapıya sahip olsa da aynı zamanda
üzerinde hiç düşünülmeden refleksif olarak alınan kararların ardında gizil olarak yer
almaktadır (Boudieu, 2004). Tüm bu sonuçlardan hareketle eğitim yöneticilerinin eğitim
politikası sürecine sadece rastlantısal olarak değil tam aksine bilinçli bir şekilde dâhil
oldukları söylenebilir. Bu bilinçli etki eğitim yöneticilerinin eğitim politikası olgusuna ilişkin
anlamlandırmaları ve algıları tarafından şekillendirilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Eğitim Politikası, Eğitim Yöneticisi, Politikanın Anlamı
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
62
Eğitim Yönetimi ve Planlaması Alanında Yüksek Lisans Yapan Öğrencilerin Eğitim
Yönetimi ve Planlaması Yüksek Lisans Programı Hakkındaki Beklentilerinin
Değerlendirilmesi
Dr. Öğretim Üyesi Betul Tarhan
Öz
Eğitim Yönetimi bölümüne olan ilgi her geçen gün artmaktadır. Teknolojik gelişmelerle
birlikte çok hızlı değişim dinamiğine sahip olan okulları yönetmek okul yöneticilerinin
durumlarını da zorlaştırmaktadır. Eğitim yönetiminin yönetim kuramındaki yaklaşımlardan
etkilenerek geliştiği bilinmektedir (Hoy ve Miskel, 1987), fakat okul yönetimi diğer yönetim
alanlarından paydaşlarınının niteliği bakımından çok farklı olduğu söylenebilir. Bu çalışmanın
amacı Türkiye’de eğitim yönetimi ve planlaması bölümünde okuyan yüksek lisans
öğrencilerinin eğitim yönetimi ve planlaması yüksek lisans programı hakkındaki beklentilerini
ortaya çıkartmaktır. Yöntem: Nitel olarak tasarlananan bu çalışmada İstanbul’da bir Vakıf
Üniversitesindeki öğrencilerle görüşme yapılarak veri toplanmıştır. Kavramsal çerçeve ve
uzman görüşü alınırak oluşturulan yarı yapılandırılmış görüşme formu oluşturulmuştur.
Veriler içerik çözümlemesi de yapılarak incelenmiştir. Çalışmaya 15 yüksek lisasns öğrencisi
gönüllü olarak katılmıştır. Katılımcıların hepsi en az 2 yıldır özel kurumlarda yöneticilik
yapmaktadır. Araştırmada her katılımcı ile 45-60 dk arasında deiğişen görüşmeler yapılmıştır.
Yapılan her görüşme katılımcıların da izniyle ses kaydı alınmış, yazıya dökülmüştür.
Çalışmaya katılanların hepsinden bilinçli onay formu alınmıştır. Araştırmada üç ana izlek
ortaya çıkmıştır. a) programa bilimsel beklentilerden ziyade pratik uygulama için katıldıkları
b) Araştırma yöntemleri ile ilgili derslerin beklentileri dışında olduğu c) programın içeriğinin
değişmesinin daha faydalı olacağı. Sonuç, öğrencilerin beklentilerinin akademik olmaktan
ziyade hemen uygulamaya koyabilecekleri bir yapıda olması nedeniyle çeşitli açılardan
beklentilerinin akademik bir programdan olabilecek bir be örtüşmediği ortaya çıkmıştır.
Eğitim Yönetimi Planlaması alanında yüksek lisans yapan öğrencilerin de beklentileri alanı
bir bilim olarak görmekten ziyade pratik uygulamaları öğrenebilecekleri ve eğitim olarak
gördükleri bulunmuştur.
Anahtar Kelimeler: Eğitim Yönetimi ve Planlaması, Nitel Araştırma, Öğrencilerin
Beklentileri
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
63
Eğitimde Bütünsel Yaklaşım Üzerine Yükseköğretimde Deneysel Bir Çalışma
Dr. Öğretim Üyesi Benan Yücebalkan - Öğr.Gör. Oktay Çetin - Öğr.Gör. Dilay Güvenç
- Öğr.Gör. Sema Doğru
Öz
Araştırmanın temel problemi günümüz koşullarında gelenekselliğin, postmodernizmin ve
teknolojinin “gerçek, iyi, güzel”i tehdit etmesi olarak ele alınmıştır. Bu bağlamda çalışmanın
hareket noktası öğrencilerin içinde bulunduğu geleneksel eğitim-öğretim yöntemlerinin,
postmodern yaşam koşullarının ve içine doğdukları teknolojik yaşamın Howard Gardner’in
Üçlemesi olan “gerçek, güzel, iyi” üzerinde yarattığı tehdide bir çözüm önerisi düşüncesidir.
Araştırmada yöntem olarak, araştırmanın problemine yönelik öğrencilerin “gerçeği”
sorgulamalarını, “güzeli” sanatla deneyimlemelerini ve “iyiye” ilişkin öğretim elemanları ile
derslerin birbirleriyle nasıl bağlantı ve ilişki halinde olduğunu aktif öğrenme sürecinde hayata
geçirmeleri amaçlanmaktadır. Uygulamada, 2017-2018 eğitim öğretim yılı güz yarıyılında
Kocaeli Üniversitesi Kandıra Meslek Yüksekokulu Halkla İlişkiler ve Tanıtım programı 2.
Sınıf öğrencilerinin 4 dersi (Yaratıcılık ve İnovasyon, Girişimcilik ve KOBİ, Halkla İlişkiler
Kampanyası ve Sosyal Medya) birleştirilerek “eğitimde bütünsel yaklaşım” üzerine
yükseköğretimde deneysel bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Meslek yüksekokulu öğrencilerinin
dört ayrı derste edindiği bilgileri bütünleştirerek kullanmalarını amaçlayan çalışmada,
öğrenciler Yaratıcılık ve İnovasyon dersinin bilgilerini kullanarak Girişimcilik ve KOBİ
dersinde bir işletme kurma senaryosu oluşturmaya ve bu işletmenin Halkla İlişkiler
Kampanyası ile Sosyal Medya çalışmalarını planlamaya yönlendirilmişlerdir.
Anahtar Kelimeler: Eğitim, Bütünsel Yaklaşım, Howard Gardner’in Üçlemesi, Yaratıcılık
ve İnovasyon, Girişimcilik ve Kobi, Halkla İlişkiler Kampanyası ve Sosyal Medya.
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
64
Eğitimde Yaratıcılığı Geliştirmeye ve Arttırılmasında Sanatın Önemi ve Kolaj Tekniği
Prof.Dr. Güldane Araz Ay - Ece Pınar
Öz
Sanat ve Bilim birbirleri ile yaratıcı özellikleri bakımından etkileşim halinde iki ayrı
disiplindir. Karşılaşılan sorunlara yaratıcı çözüm önerileri getirilmesi aşamasında bu etkileşim
devreye girmektedir. Resim sanatı da sanat üretiminin ilk başlangıcı ilk görünür halidir. Sanat
günümüzde kullandığı malzemeler ve teknik bakımından çeşitlenmesi sayesinde zengin
yelpazede sanat ürünleri vermektedir. Günümüzde sanatçılar ile bilim insanlarının birlikle
çalışmaları sayesinde, bilimsel bilgi ve tekniklerin de kullanılmasıyla çağdaş sanatta
disiplinlerarası sanat çalışmaları giderek önem kazanmıştır. Bu gelişmeler sanat üretiminden
eğitime hızla yansımıştır. Geleneksel resim malzemelerinin yenilikçi çağdaş yaklaşımlar ile
kullanılması sanatta olduğu gibi eğitimde de önemli gelişmeler sağlamıştır. Bu yenilikçi
çağdaş yaklaşımları yaratıcı sanat atölyeslerinde ilk, orta ve lise eğitimindeki öğrencilerimizle
paylaşılması öğrencilerin yaratıcılıklarını, soyutlama yeteneklerini arttıracak ve bilimin
gündelik hayata uygulanabileceğini gösterecektir. Güzel sanatlar eğitimi, yaratıcılığı
geliştirmeye ve arttırmaya amaçlayan birçok yöntemi içermektedir. Resim tekniklerini içeren
bu tekniklerin arasında, kolaj tekniği birçok bilgiyi çağrışımlı kullanmayı öngörmeleri
nedeniyle öne çıkmaktadır. Kolaj boyar malzemelerin yanında, resim dışı malzemelerin
kullanılmasını sağlamasıyla yaratıcı fikirlerin gelişimini hızlandırmaktadır. Bu teknik ile
yenilikçi deneysel çalışmaları deneyimleyen öğrenciler analiz- sentez ve soyutlama yeteneğini
geliştirmekte ve matematiksel düşünme becerisini de kullanmaktadırlar. Öğrenci aynı
zamanda yeni eklemeler ile de buluş yoluyla keşfetme yolculuğunu somut verilerle
çalışmasına yansıtmaktadır. Makale, sanatçıların yaratıcılığın arttırılması için kullandıkları
deneysel kolaj tekniğinin, ilköğretim öğrencileri ile birden fazla tekniği bir arada, buluş yolu
ile eğitim yöntemiyle kullanılması ve deneyimlenmesinin yaratıcılığın geliştirilmesine etkileri
üzerine odaklanmıştır. Makale, disiplinler arası çalışmaların eğitim alanındaki önemine,
öğrencilerin yaratıcılıklarının arttırılması açısından dikkat çekerken, bu bağlamda yapılmış
eğitim projeleri ve atölye uygulama çalışmalarıyla da eğitimde bilimsel bilginin, sanatsal bilgi
ile deneyimlendiğinde kazanımlarının fazlalaşmasına ve bunun eğitim sürecindeki önemine
değinilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Sanat, Kolaj, Yaratıcılık, İlköğretim
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
65
Elt Teachers’ Effıcacy Belıefs And Theır Professıonal Development
Öğr.Gör. Sevda Çimen - Öğr.Gör. Ümran Üstünbaş
Öz
Effective teaching requires teachers to have a number of skills and qualifications such as
integrating activities related to different language skills, using technology and planning pace
and sequencing of lessons. Apart from these qualifications, it could be suggested that
teachers’ beliefs are also influential in teaching effectively considering that beliefs are
regarded as the core factor for shaping behavior in the literature. Thus, effective teaching
skills and teachers’ beliefs set ground for the current study within the scope of teacher self-
efficacy that could be defined as teachers’ beliefs in their capabilities for performing desired
actions. Accordingly, teachers with a high level of self-efficacy have been reported to be
positive about teaching-related issues whereas teachers with a low level of self-efficacy are
reported to be negative about them. Teacher development is one of the teaching-related issues
that could be related to self-efficacy beliefs. Specifically, developmental observations are
among professional development practices that give feedback to teachers about their in-class
practices and teachers’ beliefs about their capabilities could determine their attitudes towards
these observations. Yet, there is little research on the relationship between ELT teachers’, the
sample of this study, self-efficacy beliefs and their attitudes towards developmental
observations. A mixed-method approach was adopted for data collection in that a
questionnaire on teacher self-efficacy and interviews on attitudes about developmental
observations were used as data collection instruments. 50 English language instructors at a
state university were participants of the study and they were administered an adapted
questionnaire that included items on teacher self-efficacy following its validity and reliability
analyses. The data from the questionnaire were associated with the data from interviews on
attitudes about professional development observations. As a result of the statistical analyses,
the current study offers implications for effective teaching.
Anahtar Kelimeler: Teacher Self-Efficacy Beliefs, Professional Development,
Developmental Observations
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
66
Engelli Bireylere Yönelik Sanat Eğitimi: Eskişehir Valilik İl Koordinasyon Merkezi
Örneği
Dr. Öğretim Üyesi Yener Şişman
Öz
Valilik Engelliler Koordinasyon Merkezi’nin temel amacı engelli bireylerin toplumsal yaşama
tam ve etkin katılımını teşviktir. Zira engelli bireylerin de topluma dâhil edilmesi görevini
üstlenmesi durumunda devlet sosyal bir öze kavuşabilecektir. Toplumun içinde yaşamak ise
topluma dâhil olmak anlamına gelmez. Topluma dâhil olmak, toplumun içinde herkesle
birlikte ve toplumsal yaşamın tüm alanlarında (ekonomik, sosyal, politik, kültürel ve kamusal)
aktif olarak yer almaktır. Engelli bireyler toplumun bir parçasıdır ve topluma dâhil
olabilmeleri için sosyal hayata da entegre olabilmeleri gereklidir. Bu çerçevede Valilik
Engelliler Koordinasyon Merkezi’nde üniversite öğrencileri ile engelli bireylere “birlikte
eğitim” verilmekte engelli öğrencilerin, normal akranlarıyla birlikte normal sınıflarda eğitim
almasına gayret edilmektedir. Sanat ise insanın kendini ifade etmesi, yeni fikirler üretmesi ve
topluma aktif ve eşit katılımı için önemli bir fırsattır. Buna karşın eğitimin ve üretimin dışında
kalan büyük bir engelli nüfus, toplum yaşantısının diğer pek çok alanında olduğu gibi sanat
alanında da üretme ve yaratma imkânlarından yoksun bırakılmaktadır. Merkezde engelli
bireyler ve akranlarının ortak resim, heykel gibi sanatsal etkinliklerde bulunması
sağlanmaktadır. Böylece engelli bireyler kişiliklerini geliştirip kendilerine olan güven
duygularını pekiştirecekleri bir imkâna sanat yoluyla ulaşabilmektedir. Ayrıca, fırsat
verildiğinde engellilerin de toplumsal yaşamın her alanına katkıda bulunabileceği algısının
yerleştirilebilmesi ve farkındalık yaratılması için sözü edilen sanatsal etkinliklere katılım
önemlidir. Yapılan etkinliklerle, engelli bireylerin akranlarıyla iletişiminin güçlendirilmesi
yanı sıra, üniversite öğrencisi akranlarının engelliler ile ilgili olarak bilinç ve duyarlılık
düzeylerinin yükseltilmesine katkı sağlanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Engelli, Ortak Eğitim, Sanat Eğitimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
67
Evli Bireylerde İletişim Becerileri, Çatışma Çözme Tarzları, İlişki İnançları ve Duygusal
Bağlanmanın Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi
Uzman Semra Uçar - Dr. Yelda Yıldız - Arş.Gör.Dr. Şule Baştemur - Uzman Meltem
Dursun Bilgin
Öz
Bu araştırmada, evli bireylerde yakınlık, bakış açısı ve kişilerarası ilişkileri incelemek
amacıyla bireylerin anlaşmazlık durumlarındaki çatışma çözme şekilleri, ilişkilerdeki
inançları, iletişim becerileri ve duygusal bağlılık düzeyleri cinsiyete ve evlilik süresine göre
karşılaştırılmıştır. Araştırmadaki bu amaç doğrultusunda, evli bireylerin çatışma çözme
tepkileri, ilişki inançları, iletişim becerileri ve duygusal bağlanmalarının toplumsal cinsiyet
rollerinin ve ilişkideki tarafların bir takım bireysel özelliklerinin etkisiyle zaman içerisinde
kişiyi ve evliliği etkilediği düşünüldüğünden cinsiyet ve evlilik süresi değişkenlerine göre ne
düzeyde anlamlı farklılık gösterdiğine odaklanılmıştır. Betimsel yöntem kullanılarak yapılan
bu araştırmada, ulaşılabilir örnekleme yöntemiyle 300 evli bireye ulaşılmıştır. Veri toplama
araçları olarak “İkili İlişkilerde Çatışma Çözme Tepkileri Ölçeği, İlişkilerde İnanç Envanteri,
İletişim Becerileri Envanteri, Duygusal Bağlılık Ölçeği ve Demografik Bilgi Formu”
kullanılmıştır. Verilerin analizinde t-testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA)
kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçları ilgili literatür çerçevesinde tartışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Çatışma, İletişim, İnanç, Bağlılık, Evli Bireyler
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
68
Farklı Örneklem Büyüklüğü ve Şans Parametresi Düzeylerinde Eşitleme Hatalarının
İncelenmsei
Dr. Öğretim Üyesi Duygu Koçak
Öz
Günümüzde bazı ölçme durumları bir testin aynı anda ya da farklı dönemlerde farklı
formlarının uygulanmasını gerektirmektedir. Bu durumda testi alanların farklı formlardan
aldıkları puanların karşılaştırılabilmesi için test eşitleme yoluyla karşılaştırmaya uygun hale
getirilmesi gerekmektedir. Test eşitlemede, aynı özelliği ölçen iki testten alınan puanlar
arasında istatistiksel ilişki kurulmaktadır. Eşitleme işleminin mümkün olduğunca az hata
yapılması hedeflenmektedir. Eşitleme yapılan formların ayırt edicilik, şans parametresi gibi
özellikleri, grubun yetenek düzeyi dağılımı, örneklem büyüklüğü gibi değişkenler eşitleme
hatasında etkili olmaktadır. Özellikle testle ölçülen özelliğe sahip olmayan bireylerin soruyu
doğru yanıtlama olasılığını veren şans parametresinin kontrol altına alınmasının güç olduğu
ve eşitleme hatasında da etkisinin olacağı düşünülmektedir. Bu araştırmada, tek boyutlu
Madde Tepki Kuramı modellerinden üç parametreli lojistik modelde farklı örneklem
büyüklüğü ve şans parametresi düzeylerine sahip verilerde “ortalama-ortalama”, “ortalama-
standart sapma”, “Haebara” ve “Stocking-Lord” eşitleme yöntemleri kullanılarak yapılan test
eşitlemelerde kestirilen eşitleme hatalarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada, 500,
1000 ve 1500 örneklem büyüklüğünde, 1-0 şeklinde puanlanan 3 parametreli modele uyumlu
yapay veriler R programı “equateIRT” ve “ltm” paketleri kullanılarak üretilmiştir. Üretilen
verilerde her bir örneklem büyüklüğü için şans parametresi düşük, orta ve yüksek olacak
şekilde 0.05-0.20, 0.21-0,35 ve 0,36-0,50 olarak değişimlenmiştir. Madde ayırt edicilik
parametresi 0.50-0.2 aralığında sınırlandırılmıştır. Test eşitlemede “ortak maddeli denk
olmayan gruplar eşitleme deseni” kullanılmıştır. Test uzunluğu sabitlenerek toplam madde
sayısı 50, ortak madde sayısı 10 olarak belirlenmiş. Farklı örneklem büyüklüğü ve şans
parametresi düzeylerinde farklı test eşitleme yöntemlerinden kestirilen eşitleme hataları
(RMSD değerleri) karşılaştırılarak hangi koşulda, hangi yöntemin daha düşük hata ile
kestirim sunduğu belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Test Eşitleme, Madde Tepki Kuramı, Eşitleme Hatası, Şans Parametresi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
69
Felsefe Dersi Öğretim Programlarının Değerlendirilmesi
Doç.Dr. Ahmet Çoban - Uzman Orhan Korkmaz
Öz
Bilgi, bilgelik sevgisi ya da hikmet arayışı anlamına gelen felsefe, evreni, doğayı tanımaya
yönelik anlama çabası olarak günümüze kadar gelmiştir. Başta varlık, bilgi, etik ve estetik
değerler, mantık olmak üzere birçok alanda sorgulamalar yapan felsefe, gerçeğin tümüyle,
temellendirmeye dayanarak bağ kurma süreci ve bunun sonunda elde edilen dirik ürünler
olarak betimlenebilir. Felsefe dersi öğretim programı ile öğrencilerin; insan, bilgi ve yaşanılan
dünya ile ilgili sorular sormalarını, sorulara ilişkin düşünme ve akıl yürütmeye dayalı cevaplar
arayarak oluşturdukları düşüncelerini sözlü ve yazılı bir şekilde ifade edip, tutarlı,
temellendirilmiş ve güncel hayatla ilişkilendirilmiş bir şekilde düşünmelerini sağlamak ve
felsefenin temel alanları ile soruları hakkında edinilecek bilgilerden hareketle, düşünce tarihi
örnekleri üzerinden felsefi düşünceye, tarihsel ve bütüncül bir bakış açısı geliştirmeleri
amaçlanmaktadır. Araştırmanın amacı, Felsefe dersinin Türk Eğitim Sistemi lise düzeyindeki
yerini öğretim programları ve haftalık ders çizelgeleri açısından değerlendirmektir. Bu temel
amaç çerçevesinde şu sorulara cevap aranmıştır: 1.Felsefe dersinin lise haftalık ders
programları açısından ağırlığını saptamak, 2.Felsefe dersinin amaçlarını değişen programlar
açısından değerlendirmek, 3. Felsefe dersinin a.Ünitelerini, b.Kazanımlarını ve c.Ayrılan
sürelerini değişen programlar açısından değerlendirmek, 4.Felsefe dersi öğretim
programlarında isimleri yer alan filozofları özellikleriyle birlikte saptamaktır. Araştırmada,
nitel araştırma deseni benimsenmiş, araştırma verileri doküman incelemesi yoluyla
toplanmıştır. Doküman incelemesi, araştırılması hedeflenen olgu veya olgular hakkında bilgi
içeren yazılı materyallerin analizini kapsamaktadır. Araştırmada, öncelikle Felsefe dersinin
lise haftalık ders programları açısından ağırlığı saptanmış, değişen programlar açısından
amaçların farklılık gösterip göstermediği incelendikten sonra, öğretim programlarında yer
alan üniteler, konular, kazanımlar ve bunlara ayrılan süreler ile ilgili değerlendirmeler
yapılmıştır. Ayrıca, öğretim programlarında isimleri yer alan filozoflar özellikleriyle birlikte
kategorik olarak incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Felsefe, Felsefe Dersi, Öğretim Programı, Haftalık Ders Programları.
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
70
Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarına Göre Bilim
Doç.Dr. Ayşe Savran Gencer - Dr. Öğretim Üyesi Gül Hanım Boran
Öz
Bu çalışmanın amacı, Fen Bilgisi öğretmen adaylarının bilimin doğası ile ilgili görüşleri ile
bilimsel sorgulamaya ilişkin görüşlerinin incelenmesidir. Çalışma grubunu bir devlet
üniversitesinin Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğrenim görmekte olan 95 (78 kadın,
17 erkek) öğretmen adayı oluşturmuştur. Öğretmen adaylarının bilimin doğası ile ilgili
görüşlerini belirlemek amacıyla Bilimin Doğası İle İlgili Görüşler Anketi (VNOS-D)
kullanılarak bilimin doğasının delillere dayalı olması, değişebilirliği, gözlem-çıkarımlar arası
farklılıklar, bilim insanlarının sübjektifliği, bilimsel modeller ve hayal gücü-yaratıcılık
temaları ile ilgili öğrenci görüşleri belirlenmeye çalışılmıştır. Öğretmen adaylarının bilimsel
sorgulamaya ilişkin görüşleri 7 sorudan oluşan “Bilimsel Sorgulamaya İlişkin Görüş Formu”
ile belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Bilimin Doğası, Bilimsel Sorgulama, Fen Eğitimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
71
Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Kavram Haritası Hazırlayabilme Durumları ile
Kavram Haritası Yöntemine Yönelik Tutumlarının Karşılaştırılması
Doç.Dr. Çiğdem Şahin-Çakır - Arş.Gör. Ümmü Gülsüm Durukan
Öz
Bu çalışmanın amacı, fen bilgisi öğretmen adaylarının (FBÖA) kazanım(lar)a yönelik kavram
haritası hazırlayabilme becerilerini ve kavram haritası yöntemine yönelik tutumlarını
karşılaştırmaktır. Bu çalışma betimsel araştırma yöntemlerinden durum çalışması yöntemi
çerçevesinde yürütülmüştür. Çalışma grubu dördüncü sınıf FBÖA’lardan oluşmaktadır.
FBÖA’lara 2018’te yenilenen sekizinci sınıf fen bilgisi dersi öğretim programında yer alan
basınç konusuna dair kazanımlar sunulmuştur. FBÖA’lardan bu kazanım(lar)ı ve konuya dair
açıklamalarda yer alan kavramları kullanarak bir kavram haritası hazırlamaları istenmiştir.
Bununla birlikte, FBÖA’lara Turan-Oluk, Kan ve Ekmekci (2016) tarafından geliştirilen
kavram haritası yöntemine yönelik tutum ölçeği uygulanmıştır. FBÖA’lar tarafından
hazırlanan kavram haritaları, doküman inceleme tekniği ile analiz edilmiştir. Dokümanların
analizinde, Köseoğlu, Durukan ve Şahin (2017) tarafından geliştirilen analitik rubrik, bu
araştırmanın amaçları doğrultusunda uyarlanarak kullanılmıştır. Tutum ölçeğinden elde edilen
verilerden ise, ortalama tutum puanları hesaplanmıştır. FBÖA’ların hazırladıkları kavram
haritaları için rubrikten aldıkları puanlar ile tutum ölçeğinden aldıkları ortalama tutum
puanları arasındaki ilişki korelasyon analizi ile karşılaştırılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Basınç, Fen Bilgisi Öğretmen Adayı, Kavram Haritası
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
72
Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Teknoloji Kullanımı Konusundaki
Hazırbulunuşlukları
Doç.Dr. Fatma Şaşmaz Ören - Doç.Dr. Nilgün Tatar
Öz
Bu çalışmada fen bilgisi öğretmen adaylarının teknoloji kullanımı konusundaki
hazırbulunuşluklarını belirlemek amaçlanmıştır. Betimsel nitelikteki bu çalışma fen bilgisi
öğretmenliği bölümünde öğrenim görmekte olan 48 öğretmen adayıyla gerçekleştirilmiştir.
Çalışmada veriler öğretmen adaylarının konuya ilişkin düşüncelerini alma amaçlı geliştirilen
görüş formu ile toplanmıştır. Öğretmen adaylarının teknoloji kullanımı konusundaki
hazırbulunuşlukları üç temel soruyla araştırılmıştır. Bunlardan ilki fen ve teknoloji derslerinde
bir öğretim aracı olarak hangi teknolojilerin kullanılabileceği, ikincisi bu teknolojilerin
hazırlanması ve kullanılması konusundaki yeterliliklerine ilişkin algıları, üçüncüsü ise
teknoloji kullanımının yapılandırmacı yaklaşıma uygunluğu konusundaki görüşleridir.
Çalışmadan elde edilen bulgulara göre; öğretmen adaylarının teknoloji kullanımı konusundaki
hazırbulunuşluklarının daha önce kullandıkları teknolojik araçlarda veya uygulamalarda
yüksek olduğu ancak kullanmadıklarında kendilerini yetersiz gördükleri anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte öğretmen adaylarının derslerde teknoloji kullanımının yapılandırmacı
yaklaşıma uygun olduğu düşüncesinde oldukları belirlenmiştir. Bu sonuçlardan yola çıkarak
fen derslerinde teknoloji kullanımına yönelik bazı önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Fen Bilgisi Öğretmen Adayları, Teknoloji Kullanımı, Görüşme
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
73
Fen Edebiyat ve Eğitim Fakültesi Mezunu Fen Bilgisi Öğretmenlerinin Ölçme-
Değerlendirme Okuryazarlıklarının Belirlenmesi
Hatice Merve Köyüstü - Dr. Öğretim Üyesi Betül Demirdöğen
Öz
Araştırmanın amacı fen bilgisi öğretmenlerinin ölçme-değerlendirme okuryazarlıklarını ve
okuryazarlıklarını etkileyen faktörleri belirlemektir. Bu çalışmada özellikle fen edebiyat
mezunu fen bilgisi öğretmenleri ile eğitim fakültesi mezunu fen bilgisi öğretmenlerinin
ölçme-değerlendirme okuryazarlıklarına (bilgi ve uygulama boyutlarında) ve okuryazarlıkları
arasındaki farklılıklara odaklanılmıştır. Bu çalışma fen bilgisi öğretmenleri ile yapılan nitel
bir çalışma olması ve okuryazarlığı bilgi ve uygulama düzeyinde ortaya çıkarması açısından
önemlidir. Çalışma 2017-2018 bahar yarıyılında Karabük ilinde Milli Eğitim Bakanlığı’na
bağlı devlet okullarında görev yapmakta olan iki fen edebiyat fakültesi mezunu ve iki eğitim
fakültesi mezunu fen bilgisi öğretmeni ile gerçekleştirilmiştir. Veri toplama sürecinde ön
görüşme, gözlem ve gözlem sonrası görüşmeler yapılmıştır. Ön görüşmede öğretmenlerin
ölçme-değerlendirme okuryazarlıkları ve okuryazarlıklarını etkileyen faktörler bilgi
düzeyinde belirlenmiştir.Gözlem sürecinde fen bilgisi öğretmenlerinin ölçme-değerlendirme
okuryazarlıklarının uygulama boyutu hakkında araştırmacı tarafından alınan notlar yardımıyla
veriler toplanmıştır. Gözlemler sonrasında yapılan görüşmelerle fen bilgisi öğretmenlerinin
ölçme-değerlendirme okuryazarlıklarının uygulama boyutu göz önünde bulundurularak
yaptıkları uygulamaların nedenleri ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Bu çalışmadaki veriler
içerik analizi kullanılarak analiz edilmiştir. Çalışmada elde edilen bulgulara göre eğitim
fakültesi mezunu fen bilgisi öğretmenlerinin fen edebiyat mezunu fen bilgisi öğretmenlerine
göre ölçme-değerlendirmenin amacını, içeriğini, ölçme-değerlendirme sonuçlarını yorumlama
ve bilgi edinmede önemli farklılıklarının olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Ölçme-Değerlendirme Okuryazarlığı, Fen Bilgisi Öğretmenleri, Nitel ve
İçerik Analizi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
74
Fen Lisesi Öğrencilerinin Fen Liselerine İlişkin Görüşleri
Prof.Dr. Behçet Oral - Dr. Öğretim Üyesi Ata Pesen - Öğr.Gör. Uğur Epçaçan
Öz
Bu araştırmanın amacı, fen lisesi 10., 11. ve 12.sınıf öğrencilerinin öğrenim gördükleri fen
liselerine ilişkin görüşlerinin incelenmesidir. Bu genel amaç doğrultusunda fen lisesi
öğrencilerinin; 1. Fen liselerini tercih etme nedenleri nelerdir? 2. Fen liselerinin amaçlarına
ilişkin görüşleri nelerdir? 3. Okullarına ve eğitim programlarına ilişkin eğitsel ve sosyal
anlamda olumlu ve olumsuz görüşleri nelerdir? 4. Fen lisesinde okumanın avantaj ve
dezavantajlarına ilişkin görüşleri nelerdir? Alt problemlerine ilişkin görüşleri alınmak
istenmiştir. Araştırmanın amacına uygun olarak nitel araştırma yaklaşımlarından betimsel
analiz ve içerik analizi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 2017-2018 öğretim yılı
güz döneminde Siirt Türk Telekom Fen lisesinde öğrenim gören 10., 11. ve 12. Sınıflarında
okuyan 69 öğrenci oluşturmaktadır. Öğrencilerin seçiminde okulun 10., 11. Ve 12.
Sınıflarında bulunan 4’er şubeden rastgele birer şube seçilmiş ve toplamda 82 öğrenci ile
görüşme yapılmıştır. Formları eksik ve ilgisiz dolduran öğrencilerin kâğıtları elendikten sonra
toplam 69 öğrenci çalışma grubuna katılmıştır.Araştırmanın veri toplama aracı, alan yazın
taraması yapılarak araştırmacılar tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış görüşme formu
yardımıyla yapılmıştır. Veriler betimsel ve içerik analizi yaklaşımlarıyla analiz edilmiştir.
Verilerin analizi sonucunda fen lisesi öğrencilerinin, daha çok eğitim kalitesi ve öğretmen
niteliğinden dolayı fen liselerini tercih ettikleri saptanmıştır. Fen liselerinin genel olarak
nitelikli öğrenci yetiştirme ve iyi bir üniversiteye yerleştirme amacına sahip olduğu bulgusuna
ulaşılmıştır. Öğrencilerin okul ortamında sosyal imkânlarının ve deneysel çalışmaların
arttırılması gerektiği kanısı oluşmuştur. Fen liselerinin başarı düzeyi ortamı, kaliteli eğitim ve
iyi bir gelecek açısından avantajlı, yüksek beklenti ve psikolojik baskı gibi açılardan da
dezavantajlı olduğu bulguları elde edilmiştir. Elde edilen bu bulgular doğrultusunda fen
liselerinin eğitim programları ve öğrenciye sunduğu sosyal imkânların yeniden gözden
geçirilmesi önerilebilir. Fen lisesi öğrencilerinin dile getirdiği, baskıdan dolayı oluşan
psikolojik rahatsızlıkların giderilmesi için birebir görüşmeler yapmak ve öğrenci tanıma
rehberliği hizmetini sürekli aktif halde tutmak faydalı olacaktır.
Anahtar Kelimeler: Fen Lisesi, Öğrenci, Eğitim Programı
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
75
Fen ve Teknoloji Dersinde Robotik Etkinliklerin Derse Yönelik Öğrenci Motivasyonuna
Etkisi
Dr. Öğretim Üyesi Ozan Coşkunserçe - Meryem Coşkunserçe
Öz
Robotik teknolojilerin eğitim alanında kullanımı birçok yeni imkânlar sunmakta ve gün
geçtikçe yaygınlaşmaktadır. Robotik teknolojilerinin en yaygın kullanıldığı alanlardan biri de
Fen ve Teknoloji dersidir. Çünkü Fen ve Teknoloji dersi içerik itibari ile kavramların robotik
teknolojilerinin deneysel etkinlikler kullanılarak açıklanmasına son derece uygundur. Ayrıca
derslerde gerçekleştirilen etkinlikler sonucunda öğrencilerin problem çözme, teknolojiyi
anlama ve kullanma, günlük yaşamda karşılaşılan sorunlara teknoloji ile çözüm bulma gibi
becerilerinde gelişme olduğu gibi öğrencilerin derse yönelik merak ve motivasyonlarında da
artış olduğu düşünülmektedir. Bu araştırmanın amacı, ortaokul 6. sınıf Fen ve Teknoloji dersi
Işık ve Ses ünitesinde robot teknolojisi ile yapılan deneysel etkinliklerin öğrencilerin Fen ve
Teknoloji dersine yönelik motivasyonu üzerindeki etkisini incelemektir. Bu amaçla deneysel
yöntem uygulanmış, kontrol grubu ile müfredatta belirtilen etkinlikler, deney grubu ile Mbot
eğitsel robot kitinin algılayıcıları kullanılarak robotik etkinlikler gerçekleştirilmiştir. Yapılan
etkinliklerin öncesinde ve sonrasında Fen ve Teknoloji Dersine Yönelik Motivasyon Ölçeği
kontrol ve deney gruplarına uygulanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Fen ve Teknoloji, Robotik, Motivasyon
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
76
Geçmişten Günümüze Türk Minyatür Sanatında İnivasyon ve Özgünlük
Nuray Elik - Dr. Öğretim Üyesi Seyhan Mercan Kalaycı
Öz
Minyatür sanatının geleneksel sanatlar içinde gün geçtikçe artan önemi aslında modern Türk
resminin yöntemi ve yeniden yorumlanmasıyla daha net görülmektedir. Bu bağlamda modern
Türk resminde görülen biçimsel kurgunun oluşumunda minyatür sanatının etkili olduğu
söylenilebilir. Türk minyatür sanatında biçimsel kurgu aslında estetiksel bakış açısının
varlığına işaret eder. Minyatür Sanatında tasvirin estetik değerlerini belirleyen faktörlerden
biride algıdaki kişisel farklılaşmalar ve bilinçaltındaki görsel algılama sürecinde yaşanan
bakmak ve görmek arasındaki çözümlemelerdir. Bu bağlamda Türk minyatür sanatında
bakmak ve görmek üzerine bir çözümlemenin nasıl yapılması gerektiği genel bir sorun olarak
karşımıza çıkmaktadır. Çalışmanın kapsamında modern Türk resmine ışık tutan Türk
minyatür sanatının klasik ve modern örnekleri karşılaşmalı olarak ele alınacaktır. Türk
minyatür sanatının günümüze yansıyan inivasyon ve özgünlüğü tarihsel süreç ve sosyal
olguların etkisinde geniş bir bakış açısıyla değerlendirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Türk Minyatür Sanatı, Resim, İnivasyon, Özgünlük
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
77
Geleneksel T-Testi Üzerine Bir Öneri: Bayes Çıkarımları
Alperen Yandı - Gözde Sırgancı
Öz
Yapılan çalışmaların birçoğunda farklı gruplardaki bireylerin karşılaştırılması
amaçlanmaktadır. Bu çalışmalarda kullanılan en yaygın istatistiksel tekniklerden birisi T-
testidir. T-testinde yokluk hipotezinin geçerli olduğu durumda, araştırmada elde edilen verinin
görülme olasılığı, “p değeri” olarak isimlendirilmektedir. Bireylerle ilgili çıkarımlar yapılması
oldukça karmaşık bir süreçtir. Ancak bu süreci basite indirgeyen T-testi sonuçlarına göre
kurgulanan hipotezler ret-kabul edilmektedir. T-testi ile ilgili bazı eleştiriler olduğu
bulunmaktadır. Bu eleştiriler şu şekildedir: • P değeri, yokluk hipotezinin doğru veya yanlış
olduğuna ilişkin bilgi sağlamaz. • P değerinin hesaplanması için kullanılan t istatistiği
örneklem standart sapması ve örneklem büyüklüğüne bağlıdır. • P değeri örneklemin rastgele
seçilmesi varsayımı altında tanımlanmıştır. Bütün bu eleştiriler nedeniyle T-testinin alternatif
üzerinde durulması önerilebilir. Bayes çıkarımlarını kullanılarak gerçekleştirilen testlerin
oldukça güçlü alternatifler olduğu ifade edilebilir. Bayes çıkarımları, önsel ve sonsal
dağılımları kullanarak, ilgili değişkenler hakkında bilineni ve bilinmeyenleri açıkça ortaya
koymaktadır. Bayes çıkarımlarında model karşılaştırmaları Bayes faktör kullanılarak
yapılmaktadır. Bayes faktörü, verilerin alternatif hipoteze karşı yokluk hipotezini ne ölçüde
desteklediğini nicelendirir. Bayes çıkarımı, diğer hipotez testlerine göre pek çok avantaja
sahiptir, bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: • Bayes çıkarımı, önsel olasılıkları hesaba
katar. Diğer testler ise, önsel olasılıkları dikkate almamaktadır. • Bayes çıkarımlarında,
olasılık oranları inanç derecesini temsil eder. Diğer testlerde ise olasılık bir olayın göreli
frekansını temsil eder. • 2. avantajın bir sonucu olarak, Bayes çıkarımlarında, bir hipotezin
gerçek olma ihtimalini hesaplanabilir; bu sonuç aslında araştırmacıların ulaşmak istediği
bilgidir. • Bayes çıkarımlarında çok iyi tanımlanmış farklı hipotezler olabilir. Diğer testlerde
ise yalnızca iyi tanımlanmış bir hipotezi vardır: yokluk. Bu araştırmanın amacı araştırmacılara
Bayes çıkarımları hakkında kuramsal bilgi sağlanmasıdır. Böylece araştırma süreçlerinde
yapılabilecek hataların önüne geçilmesine katkı yapılabilir. Araştırmacıların gerçek farklarla
ilgili doğru çıkarımda bulunmaları, alınan kararları etkilemektedir.
Anahtar Kelimeler: T-Testi, P Değeri, Bayes Çıkarımları
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
78
Google Etkisi: Google Çağın Mucizesi" !
Doç.Dr. Bahar İşigüzel
Öz
Çağımızın en önemli teknolojilerinden birisi olan internet 2000’li yılların başlarından bu yana
arama motorlarının geliştirilmesiyle birlikte farklı bir boyut kazanmıştır. İnsanların aradıkları
bilgiye saniyeler içinde hızlı ve kolay ulaşması zamanımızın mucizesi olarak adlandırılabilir.
Google.com arama motoru da 20 yıllık bir geçmişi ile internette vazgeçilmez bir bilgi kaynağı
olarak bu mucizeye ilk katkıda bulunanlardan olmuştur. Buna karşın yaşamımızı bu denli
kolaylaştıran bu teknolojinin beyin fonksiyonları üzerindeki olumsuz etkisinin olup olmadığı
tartışılmaya başlanmıştır. Yapılan son araştırmalarda bu teknolojik mucizenin insanların
zihinsel potansiyellerine olumsuz etkisi olduğu ortaya atılmıştır. Söz konusu araştırmalar bu
durumu “Google etkisi” olarak terimleştirmiştir. Bu etki, oldukça hızlı erişilen bilgiyi ve her
hangi bir zamanda tekrar kolayca o bilgiye sahip olunmasını kapsamaktadır. Böylece
insanların geçmişe oranla hafızalarını daha az kullanmaları, bilgiyi hatırlama çabası
olmaksızın o bilginin içeriğinden çok, o bilgiye nasıl ulaştığını ve hangi kanallarla (örn;
anahtar kelimeler) tekrar ulaşabileceğini hatırlamaları geçerli olmaktadır. Beyin
fonksiyonlarının gerilemesine sebebiyet verebileceği düşünülen hazır ve kayıtlı bilgiler
kişinin düşünme yani beyin hücreleri arasında bağlantı kurma, çıkarım yapma, hatırlama,
öğrenme gibi en temel fonksiyonlarına engel olduğu varsayılmaktadır. Oysa beynin besini
bilgidir ve beyin hücrelerinde kodlanmış bilgiler arasında kurulamayan bir etkileşim
hücrelerin kaybına neden olmaktadır. İnsanların kendi hafıza potansiyellerini ve bilgi
birikimlerini kullanmaları ve arama motoruna sürekli başvurmaktansa zihinlerinin hatırlama
işlevini devreye sokmaları oldukça önemlidir. Bu çalışma “Google etkisi”nin üniversite
öğrencileri üzerinde etkisini araştırmaktadır. Nitel desenlenen araştırmada odak grup
görüşmesi ile veriler toplanmıştır. Farklı fakültelerde öğrenimlerine devam eden öğrenciler ile
“Google etkisi” hakkında yapılan görüşmelerde soru ve cevaba dayalı olarak sorular
yöneltilmiş ve kayıt altına alınıp transkripsiyonu yapılmıştır. Araştırmanın sonuçları,
öğrencilerin “Google etkisi” altında oldukları saptanmıştır. Özellikle unutkanlık yaşadıklarını,
bazı bilgileri hatırda tutmak yerine arama motoruna güvendiklerini, kendi bilgi birikimlerine
güvenmediklerini, fikirlerini ifade ederken emin olamayıp arama motorundan teyit aldıklarını
ve bunun bilgiye edinmek için en zahmetsiz ve kestirme yol olduğunu ifade etmişlerdir.
Anahtar Kelimeler: Google Etkisi, Bilgi, Öğrenme, Odak Grup, Beyin
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
79
Görsel Sanatlar Öğretmen Adaylarına Yönelik Teknolojik Pedagojik İçerik Bilgisi Öz
Yeterlik (Gs-Tpib) Ölçeği: Geliştirme, Güvenirlik ve Geçerlik Çalışması
Öğr. Gör. Yahya Hiçyılmaz - Prof.Dr. Çağatay İnam Karahan
Öz
Bu çalışmanın amacı, Görsel Sanatlar eğitimi disiplinine dayalı Teknolojik Pedagojik İçerik
Bilgisi (TPİB) çerçevesinde Görsel Sanatlar öğretmen adaylarının GS-TPİB öz-yeterliklerini
belirleyen geçerli ve güvenilir bir ölçek geliştirilmesidir. 5’li likert tipinde ve 79 maddeden
oluşan taslak GS-TPİB öz-yeterlik ölçeği, 2016-2017 bahar döneminde Türkiye’nin 5 farklı
üniversitesinin üçüncü ve dördüncü sınıflarında öğrenim görmekte olan 405 Görsel Sanatlar
öğretmen adayına uygulanmıştır. Açımlayıcı faktör analizinin (AFA) ardından 55 maddeden
ve 7 alt boyuttan oluşan bir ölçek elde edilmiştir. GS-TPİB öz-yeterlik ölçeğinin Doğrulayıcı
Faktör Analizi (DFA) 2017-2018 güz döneminde Türkiye’nin 14 farklı üniversitesinde 711
öğretmen adayının yanıtladığı ölçek formundan elde edilen verilerle yapılmıştır. Bu
doğrultuda AFA’dan elde edilen faktör yapılarının uygunluğu ortaya konmuştur. GS-TPİB öz-
yeterlik ölçeğine ait Cronbach Alfa katsayısı ,95 olarak bulunmuştur.
Anahtar Kelimeler: Görsel Sanatlar Eğitimi, Görsel Sanatlar Öğretmen Adayları, Teknolojik
Pedagojik İçerik Bilgisi, Ölçek Geliştirme
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
80
Görsel Sanatlar Öğretmen Adaylarının Teknolojik Pedagojik İçerik Bilgisi Öz
Yeterlikleri
Öğr.Gör. Yahya Hiçyılmaz - Prof.Dr. Çağtay İnam Karahan
Öz
Bu çalışmanın temel amacı, üçüncü ve dördüncü sınıflarda öğrenim görmekte olan Görsel
Sanatlar öğretmen adaylarının GS-TPİB öz-yeterlik düzeylerinin demografik özelliklere bağlı
olarak çok yönlü incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda araştırmada tarama modeli
kullanılmıştır. Araştırma, ilgili evreni temsil yeterliliğini sağlamak amacıyla 2017-2018 güz
döneminde tabakalı örnekleme yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. Bu doğrultuda Türkiye’nin
yedi farklı coğrafi bölgesi dikkate alınarak 14 farklı üniversiteden üçüncü ve dördüncü
sınıflarda öğrenim gören toplam 711 Görsel Sanatlar öğretmen adayından veriler toplanmıştır.
Verileri toplama aracı olarak “GS-TPİB Öz-Yeterlik Ölçeği” ve “Kişisel Bilgi Formu”
kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizi yapılırken parametrik testlerden bağımsız
örneklemler için t- testinden, ANOVA, LSD, Scheffe ve Dunnett’s C testlerinden
yararlanılmıştır. Araştırma sonuçlarında, Görsel Sanatlar öğretmen adaylarının GS-TPİB öz-
yeterliklerinin orta düzeyde ve olumlu yönde olduğu, cinsiyet açısından teknoloji bilgisi (TB)
boyutunda erkek öğretmen adaylarının lehine, pedagojik bilgisi (PB), içerik bilgisi (İB),
teknolojik pedagojik bilgisi (TPB) ve pedagojik içerik bilgisi (PİB) boyutlarında ise kadın
öğretmen adaylarının lehine anlamlı farklılık olduğu görülmüştür. Sınıf düzeyi açısından
genel ölçek ve yedi alt boyuta ait öz yeterlik düzeylerinde 4. sınıfların lehine anlamlı farklılık
olduğu, mezun olunan okul türüne göre ise anlamlı bir farklılık olmadığı belirlenmiştir.
Görsel Sanatlar öğretmen adaylarının bilgisayara sahip olma durumunun teknolojinin içerdiği
tüm alt faktörlere yönelik öz yeterliklerini etkilediği, bilgisayar kullanma süreleri arttıkça TB,
teknolojik içerik bilgisi (TİB), teknolojik pedagojik içerik bilgisi (TPİB) boyutu ve genel
ölçek açısından öz yeterlik düzeylerinin de arttığı görülmüştür. Atölye türüne göre
incelendiğinde ise; TB, PB, TİB, PİB, TPİB boyutu ve genel ölçek açısından anlamlı bir fark
olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Görsel Sanatlar Eğitimi, Görsel Sanatlar Öğretmen Adayı, Teknolojik
Pedagojik İçerik Bilgisi, Teknoloji Entegrasyonu
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
81
Harid Fedai ve Silik Sayfalar Adlı Hatıra Kitabı Üzerine
Dr. Emin Onuş
Öz
Bir ulusun kültür ve tarihî değerlerini ortaya çıkarması, uygar toplumlar arasında olmasını
sağlamakla beraber, millî kültürün var olması bakımından da önemlidir. Tarihî-edebî eserler
ise şüphesiz, bir ulusun kültürel değerlerini gün yüzüne çıkaran ve gelecek nesillere aktaran,
millî kültürün temel taşlarıdır. Bu bağlamda bu vazifeyi üstlenen araştırmacı ve yazarların
birer köprü olduğunu söylemek mümkündür. Kıbrıs’ta yaptığı çalışmalarla millî kültürün
gelişimine katkı sağlayan ve mihenk taşlarından biri olmayı başaran öncü isim Harid
Fedai’dir. Fedai öğretmen, araştırmacı, yazar ve şair oluşunun yanında, fikir ve görüşleriyle
de Kıbrıs Türk kültür ve edebiyatının göz ardı edilemeyecek en önemli mefkûre adamlarından
biridir. Harid Fedai, yaşamı boyunca kendisini Kıbrıs Türk Kültür ve edebiyatına adamış,
birçok kitap ve makale yayınlamıştır. Kıbrıs’ta pek çok bilinmeyen gazete, dergi ve kitap ile
şair-yazarı gün ışığına çıkaran Fedai, şüphesiz Kıbrıs’ın en üretken, kültür ve edebiyat
araştırmacılarındandır. Harid Fedai’nin eserlerinden bir tanesi de Silik Sayfalar (2009) adını
taşımaktadır. Fedai’nin yıllarca belleğinde gizli kalanlar, anı-hatıra türünde patlar ve bize
ulaşır. Bu eser hem edebiyat, hem de Kıbrıs’ın toplumsal tarihi bakımından son derece
önemlidir. Bu çalışmada Harid Fedai ve Silik Sayfalar adlı hatıra kitabı ele alınacak ve
incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Harid Fedai, Kıbrıs, Silik Sayfalar, Anı-Hatıra
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
82
Havacılık Temalı Stem Eğitimi Programı: ‘’Minik Havacılar Uçmayı Öğreniyor’’
Arş.Gör. Emircan Özdemir - Arş.Gör. Mehmet Yaşar - Dr. Seyhun Durmuş - Doç.Dr.
Evrim Genç Kumtepe - Doç.Dr. Ender Gerede - Ömer Garan
Öz
STEM yaklaşımı fen, teknoloji, mühendislik ve matematik disiplinlerinin entegrasyonunu
temel alan güncel eğitim reformlarından biridir. Gerçek dünya bağlamında disiplinler arası
bağıntının kurularak öğretim sağlanmasında etkili bir yaklaşım olarak karşımıza çıkmaktadır.
Diğer yandan bilimin toplum nezdinde yaygınlaştırılması konusu her geçen gün daha fazla
önem kazanmaktadır. Bu konuda öne çıkan konu ise bilim ve toplum arasında köprü vazifesi
gören bilim iletişimi olmaktadır. Bu çalışmada havacılık biliminin çocuklara aktarılması
amacıyla bir STEM eğitimi programı geliştirilmiştir. Geliştirilen eğitim programının amacı
uçakların nasıl uçtuğunu çocuklara öğretebilmektir. Program kapsamında çocukların ilgisini
çekecek ve onlarda merak uyandıracak şekilde tasarlanan 13 adet deney etkinliği ile 2 adet
oyun etkinliği yer almaktadır. Etkinlikler 5 ana modül altında toplanmaktadır. Etkinler atölye
çalışmaları yapılarak uygulanmıştır. Her bir modül uçaklara havadayken etki eden kuvvet
veya kavramı öğretmeyi amaçlamaktadır. Programın hedef kitlesi ilkokul 3. ve 4. sınıf
öğrencileridir. Geliştirilen eğitim programına 2017 Kasım ayında 442 çocuk katılmıştır.
Çocukların öğrenim kazanımları ile bilime yönelik geliştirdikleri tutumların ölçülmesi
amacıyla ölçme değerlendirme çalışması yapılmıştır. Yapılan ölçme değerlendirme çalışması
sonucunda programın öğrenim kazanımlarının aktarılması ve çocukların bilişsel, duyuşsal ve
davranışsal açıdan bilime yönelik olumlu tutum geliştirmeleri açısından etkili olduğu
görülmüştür. *Bu çalışma TUBİTAK 4004 Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları çağrısı
kapsamında 2017 yılında desteklenen 117B167 numaralı proje sonucunda gerçekleştirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Stem Eğitimi, Bilim İletişimi, Bilim ve Teknoloji Eğitimi, Havacılık
Bilimi, Bilim Etkinliği
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
83
İmajinasyon(Zihinde Canlandırma) ile Zincir Kurarak Kodlama Yönteminin Hatırlama
Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi
Saliha Nur Güç - Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Özgenel - Hacı Yıldız - Esma Hümeyra
Yılmaz
Öz
İmajinasyon ile zincir kurarak kodlama yönteminin araştırıldığı bu çalışmaya İstanbul ilindeki
üniversitelerde öğrenim gören 20 kadın ve 8 erkek olmak üzere toplam 28 gönüllü lisans ve
yüksek lisans öğrencisi katılmıştır. Araştırmada, deney grubuna imajinasyon yöntemi ile
zincir kurarak kodlama eğitimi verilmiş ve bunun hatırlama üzerindeki etkisi araştırılmıştır.
Bunun için, deney grubuna yedi adet kelime görselleriyle beraber gösterilmiş ve görseller
birbiri ile bağlantılandırılmıştır. Deneklerden, daha sonra gelecek yirmi kelime için
zihinlerinde benzer bir işlem yapmaları istenmiştir. Kontrol grubuna ise böyle bir eğitim
verilmemiş ve deney grubuna verilen aynı yirmi kelimeyi hatırlamaları istenmiştir. Denekler,
eğitim alan ve eğitim almayan; işlemsiz grup olarak 2x1 deney koşuluna seçkisiz olarak
atanmışlardır. Sonuçlar, imajinasyon eğitimi almış olan deney grubu ile eğitim almayan
kontrol grubu arasında yapılan ön test ve son test analizlerinde kelime hatırlama sayıları
istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Cinsiyetler arasında kelime hatırlama oranlarında
da anlamlı bir farklılık yoktur.
Anahtar Kelimeler: Hatırlama (Geri Getirme), İmajinasyon (Zihinde Canlandırma), Zincir
Kurarak Kodlama
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
84
İngilizce Okutmanlarının İş Doyumu Algısı Üzerine Bir Araştırma
Okutman Sinem Arslan Dönmez
Öz
Günümüz toplumlarında, gittikçe artan bilgi ve rekabet ortamlarında iyi eğitim almış ve
birden fazla yabancı dil konuşabilen çalışan ihtiyacı artmıştır. Bu nedenle tüm dünyada
yaygın olarak konuşulan İngilizce birçok ülkede yabancı dil olarak öğretilmektedir. Bu
nedenle, Türkiye’deki üniversiteler öğrencilerin eğitim niteliklerini arttırmak için uzun
yıllardır yabancı dil olarak İngilizce öğretmek amacıyla bünyelerinde İngilizce okutmanı
bulundurmaktadır. Ancak, bu okutmanların örgütsel ve eğitsel sorumluluklarını yerine
getirebilmeleri için yüksek iş doyumuna sahip olmaları gerekmektedir. Bu araştırmanın amacı
İngilizce Okutmanlarının iş doyum düzeyleri algılarını ve iş doyum düzeylerini etkileyen
unsurları değerlendirmektir. Araştırma sekiz İngilizce Okutmanıyla gerçekleştirilmiş nitel bir
çalışmadır. Okutmanlar farklı yaş, cinsiyet ve kıdeme sahiptir ve farklı devlet ve özel
üniversitelerinde çalışmaktadır. Veri toplama tekniği olarak görüşme tekniği kullanılmıştır.
Araştırma sonunda İngilizce okutmanlarının genel iş doyumlarının yüksek olmadığı ortaya
çıkmıştır. Akademik yükselmeye olanak verilmemesi, okutmanlığın sosyal statüsünün
akademik camiada kabul görmemesi, haftalık ders yükünün yüksek olması ve iş arkadaşları ve
yöneticiler ile ilişkilerdeki problemlerin İngilizce okutmanlarının iş doyumuna olumsuz etki
yaptığı ortaya çıkmıştır.
Anahtar Kelimeler: Ingilizce Okutmanlarının İş Doyumu, İş Doyumu, İş Doyumunu
Etkileyen Unsurlar
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
85
İnönü Üniversitesi Öğrencilerinin Psikososyal İhtiyaçlarının Belirlenmesi
Doç.Dr. Taşkın Yıldırım - Arş.Gör. Arzu Arslan - Doç.Dr. Mehmet Üstüner
Öz
Bu araştırmanın amacı İnönü Üniversitesi öğrencilerinin psikososyal ihtiyaç alanlarını
belirlemektir. Araştırmanın örneklemini küme örnekleme yöntemiyle, İnönü Üniversitesinin
tüm fakültelerindeki öğrenci sayısı ölçüt alınarak belirlenen 2055 lisans öğrencisi
oluşturmaktadır. Araştırma betimsel tarama modelinde olup nedensel karşılaştırma deseninde
yapılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen İhtiyaç
Analizi formu uygulanmıştır. İhtiyaç Analizi formu geliştirilirken, ilgili literatür taranarak
belirlenen üç ana sorun alanına dair (mesleki ve kariyer sorun alanı, kişisel-sosyal sorun alanı,
eğitsel sorun alanı) maddeler oluşturulmuş, bu maddeler uzman görüşüne başvurularak
düzenlenmiş ve formun pilot uygulaması yapılmıştır. Pilot uygulamanın ardından öğrenci geri
dönütleri göz önünde bulundurularak forma son şekli verilmiştir. İhtiyaç Analizi formu, Kısa
Semptom Tarama Envanteri ile birlikte 1658 gönüllü öğrenciye uygulanmıştır. Elde edilen
verilerin analizi sonucunda, öğrencilerin en çok gelecek kaygısı (%59.7), sosyal anksiyete
(44.4), sınav anksiyetesi (%44.1) ve ego yapılanması (%35.4) konusunda sorun yaşadıkları
bulgusu elde edilmiştir. Elde edilen verilere göre, öğrencilerin ortalama %20.3’ü psikososyal
sorun yaşamakta ve bunu çözmek istemektedir. Bu nedenle üniversitede verilen psikolojik
yardım ve danışma hizmetlerinin yaygınlaştırılmasının gerekli olduğu düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Psikososyal İhtiyaç, Üniversite Öğrencisi, İhtiyaç Analizi, Psikolojik
Yardım
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
86
İnsan Olmak Ne Demektir" : İslam Din Öğretimi İçin Kur’an’dan Bir Bakış
Arş.Gör. Betül Zengin
Öz
Varlık dünyasında ayırt edici bir yere sahip olan insanın kendine özgü nitelikleri vardır. İnsan,
akledebilen, tavır takınan, anlam veren, özgür, tarihsel, inanan, eğiten, eğitilebilen ve
biyopsişik bir canlıdır. İnsanın varlık şartları olarak adlandırılan tüm bu nitelikler insanı
tanıma adına önemlidir. Bu nedenle pek çok bilim dalı söz konusu nitelikler üzerinde
yoğunlaşmış ve insana dair özgün bir tasvir elde etmek için çabalamışlardır. Bu çabaların
izdüşümlerine din eğitimi alanında da rastlamak mümkündür. Din eğitimi araştırmalarında
insanı eğitimin odağına yerleştiren ve bunu da insanın tabiatını göz önünde bulundurarak
yapmak gerektiğine işaret eden yeni yaklaşımlara yoğun bir ilgi söz konusudur. İngiliz
teorisyen Michael Grimmitt’in alana ‘Dinden Öğrenme Yaklaşımı’ ismiyle sunduğu önerisi
de ilgiyle takip edilen bu yaklaşımlardan birisidir. Dinden öğrenme yaklaşımı insan
deneyimini merkeze alması ve bireyin dinî muhtevadan öncelikle ‘insan’ olabilmesi için bir
şeyler öğrenmesi gereği üzerine vurgu yapması nedeniyle bilim çevrelerinde ‘insanî din
eğitimi’ olarak yankı bulmuştur. Bu yaklaşım ‘İnsan olmak ne demektir?’ gibi çok temel bir
soru sorarak, bu soruya alınacak muhtemel cevaplar ekseninde ilgililere din eğitimi
ortamlarını yeniden düzenleme çağrısında bulunmuştur. Bu çağrının öncelikli amacı ise
insana dair bir tanıma ulaşmak olmayıp, eğitimin biricik öznesi ve nesnesi olan insanı tanımak
ve bu yolla antropoloji temelli bir din eğitiminin alandaki eksik vurgusuna dikkat çekmektir.
İslam din öğretimini antropoloji biliminin verileriyle birlikte değerlendirebilmek için
öncelikle ‘İnsan olmak ne demektir?’ sorusunun cevabını Kur’an’da aramak gerekmektedir.
Bu soruyla Kur’an’a yaklaştığımızda karşımıza ‘muhsin’, ‘muhlis’, ‘müttaki’ gibi insan
tasnifleri çıkmaktadır. Bu tasnifler arasında Kur’an’da Allah’ın farklı vesilelerle dikkat çektiği
ve övdüğü ‘müttaki’ kavramı şemsiye kavram olarak düşünülmüş ve bu nedenle tebliğ
kapsamında müttakileri konu alan Kur’an ayetleri incelenmiştir. Müttakilerin incelenen
ayetler perspektifinde belirlenen nitelikleri, insan felsefesi çalışmalarına ışık tutan Aristoteles,
İbn Bacce ve Takiyettin Mengüşoğlu gibi filozofların görüşleri ekseninde analiz edilmiştir.
Bu analizler sonucunda müttakilerin Kur’an’da yer alan özellikleriyle insanın varlık şartları
arasında bir uyum olduğu gözlemlenmiştir. İncelenen ayetler arasında araştırmamızın hareket
noktasını insanın çift kutuplu yapısına işaret eden ‘Yemin olsun insana iyi ve kötü olma
kabiliyetlerini (fücuru ve takvayı) verene!’ (Şems-8) mealindeki ayetin oluşturduğunu
söylemek mümkündür. Kur’an’a göre varoluşsal olarak iyi ve kötünün kodlarını taşıyan insan
aynı zamanda iyiye ve kötüye olan eğilimlerinde yetkindir. İnsan, sahip olduğu bu
yetkinlikten dolayı tercih ettiği eylemlerinden de sorumludur. İnsanın eylemlerini belirleme
hususunda yetkin ve sorumlu olduğu yönündeki bu ön kabul, din eğitiminde dikkat çekilmesi
gereken yeni bir alana işaret etmektedir. Tebliğin sonuç kısmında alan uzmanlarını üzerinde
düşünmeye davet edeceğimiz bu alan ise ‘düşünce/zihin eğitimi’dir.
Anahtar Kelimeler: Dinden Öğrenme Yaklaşımı, Müttaki, Din Öğretimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
87
İstanbul Yabancılar İçin Türkçe Kitabı B2 Düzeyinin Türkçenin Yabancı Dil Olarak
Öğretilmesinde Dil Bilgisi Öğretimi Açısından İncelenmesi
Doç.Dr. Mesut Gün - Abdullah Uğur
Öz
Dil, yazılı ve sözlü, somut ve soyut olarak insanlığın en eski dönemlerinden beri
kullanılagelen en gelişmiş iletişim araçlarından biri olmuştur. Dil bilgisi ise bir dilin ses, şekil
ve cümle yapılarını inceleyen, bunlarla ilgili kurallar ortaya koyan bir bilim dalı olarak
tanımlanır. Dil bilgisi öğretim süreci ise bu ses, şekil ve cümle yapılarını çeşitli yöntemler
kullanarak, öğrencide bir dil becerisi hâline getirmek için yapılan etkinlikler bütünüdür. Bu
açıdan Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde dil bilgisinden yararlanılması gerekmektedir.
Çünkü okuma, yazma, dinleme ve konuşma becerileri, dil bilgisi ile ilgili etkinlikleri ifade
eder. Ders kitapları Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde en çok kullanılan
materyallerden biridir. Ders kitaplarında genel olarak okuma, yazma, dinleme ve konuşma
becerileri ile ilgili etkinliklerin yanı sıra dil bilgisi ile ilgili etkinliklere de yer verilmiştir. Bu
çalışmada yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde kullanılan İstanbul Yabancılar İçin Türkçe
Seti B2 ders kitabındaki üniteler dil bilgisi bakımından incelenerek daha nitelikli kitapların
hazırlanabilmesi için bir katkı sunulmaya çalışılmıştır. Bunun için nitel araştırmada veri
toplama araçlarından biri olan doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır. İnceleme
sonucunda Türkçe söz dizimi açısından önemli olan cümlenin ögeleri konusuna yer
verilmediği görülmektedir. Özellikle yazma ve konuşma becerilerine bağlı olarak cümle
kurmada ortaya çıkabilecek anlamla ilgili hataların en aza indirgenebilmesi için cümlenin
ögeleri konusuna yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde yer verilmesi sağlanmalıdır. Edat
olarak sadece “sanki” ve “artık” yapılarına yer verilmemeli Türkçede en çok kullanılan “gibi”,
“için”, “kadar” ve “ile” yapılarının da öğretimine yer verilmesi sağlanmalıdır.
Anahtar Kelimeler: Istanbul Yabancılar İçin Türkçe Kitabı, B2 Düzeyi, Dil Bilgisi Öğretimi,
Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
88
İstenmeyen Öğrenci Davranışlarına İlişkin Öğretmenlerin Görüşleri
Prof.Dr. Mukadder Boydak Özan - Dr. Hakan Polat - Mustafa Orhan - Dr. Öğretim
Üyesi Tuncay Yavuz Özdemir
Öz
Sınıfta öğrenciler tarafından sergilenen istenmeyen davranışlar, öğretmenlerin karşılaşmayı
arzu etmedikleri durumlardan birisidir. Bu çalışmada öğretmenlerin sık karşılaştıkları
istenmeyen öğrenci davranışları ve bu istenmeyen davranışların ortaya çıkış nedenleri
belirlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca bu durumun giderilmesi için öğretmenlerin sunduğu çözüm
önerileri belirlenmiştir. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim deseni
kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Elazığ il merkezinde görev yapan 40 öğretmen
oluşturmaktadır. Araştırmacılar tarafından geliştirilen üç adet açık uçlu sorunun yer aldığı yarı
yapılandırılmış görüşme formu ile veriler elde edilmiştir. Elde edilen verilere içerik analiz
yöntemi uygulanmıştır. Öğrencilerin görüşlerinde benzer olan ifadeler bir araya toplanarak
temalar oluşturulmuştur. Görüşlere ilişkin frekans değerleri belirlenerek ana tema ve alt
temalar veri analiz programı tarafından oluşturulan şema ile sunulmuştur. Oluşturulan temalar
için örnek görüşlere yer verilmiştir. Araştırmanın analizleri devam etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Istenmeyen Öğrenci Davranışı, Öğrenci Davranışları, Öğretmen
Görüşleri
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
89
Kalabalık Sınıflarda Yabancı Dilde Konuşma Öğretimi: Sorunlar ve Çözüm Önerileri
Okutman Zekeriya Hamamcı - Okutman Ezgi Hamamcı
Öz
Konuşma, dört temel dil becerilerinden iletişim kurmada oldukça önemlidir. Konuşma
becerilerinin edinimi ve öğrenimi ikinci dil ya da yabancı dil öğrenicisi için bir önceliktir. Dil
öğreniminde ve gelişiminde, başarı ölçütü olarak çoğu öğrenici kendilerini konuşma dilindeki
yeterlilikleri doğrultusunda değerlendirir. Kalabalık dil sınıflarındaki öğrenciler yetersiz
sözcük bilgisi, akıcılığın olmayışı, utangaçlık ve cesaretsizlik gibi sebeplerden ötürü konuşma
etkinliklerine katılmakta isteksiz olmaktadır. Öğrencilerin sınıf içi konuşma etkinliklerine
katılımında, yabancı dil öğretmenlerinin teşvik edicilik, katılımcılık ve dönüt sağlayıcılık
rollerini etkili bir biçimde yerine getirmeleri şüphesiz çok önemlidir. Ayrıca, yabancı dil
öğrenicilerinin hedef dilde konuşma fırsatlarını arttırmak ve özgün dil kullanma şanslarını
sağlamak için konuşma etkinliklerinin üretkenlik, amaçlılık, etkileşimcilik, güçlük, güvenlik
ve doğallık şartlarını sağlaması gereklidir. Bu kapsamda, bu araştırmanın amacı konuşma
öğretimi ile ilgili alan yazınının odaklandığı alt alanlarda yapılan araştırmaları kısaca
özetlemek, kalabalık sınıf ortamında öğrencilerin konuşmalarındaki akıcılığı artırmaya
yönelik teknikleri ve sınıf içinde kullanılabilecek konuşma etkinliklerini örneklerle
açıklamak, kalabalık sınıflarda konuşma öğretiminde karşılaşılan sorunları belirtmek ve
çözüm önerilerini sunmak, yabancı dil öğretmenlerinin kalabalık sınıflardaki konuşma
öğretiminde üstlendiği rolleri vurgulamak ve sonuç olarak kalabalık sınıflarda konuşma
öğretiminin etkili bir biçimde yapılmasında sınıf içinde kullanılan araç ve gerecin önemine
dikkat çekmektir.
Anahtar Kelimeler: Konuşma Öğretimi, Kalabalık Sınıflar, Yabancı Dil Öğretimi, Yabancı
Dil Öğrenimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
90
Kişilerarası İletişim Tarzları ve Bilişsel Çarpıtmalar Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
Arş.Gör. Aynur Karabacak - Arş.Gör. Esma Adıgüzel
Öz
Bu çalışmanın temel amacı üniversite öğrencilerinde iletişim tarzları ve bilişsel çarpıtmalar
arasındaki ilişkiyi belirlemektir. Araştırma, 2016-2017 eğitim öğretim bahar yarıyılında
Atatürk Üniversitesi ve Bayburt Üniversitesi’nde öğrenimine devam eden 275 lisans öğrencisi
üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplama amacıyla Kişisel Bilgi Formu,
Kişilerarası İlişki Tarzı Ölçeği ve İlişkilere İlişkin Bilişsel Çarpıtmalar Ölçeği kullanılmıştır.
Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre, ilişkilere ilişkin bilişsel çarpıtmalar ölçeğinin
zihin okuma alt boyutu ile kişiler arası iletişim tarzları ölçeğinin besleyici alt boyutu arasında
pozitif yönlü anlamlı ilişkiler olduğu görülmüştür. İlişkilere ilişkin bilişsel çarpıtmalar
ölçeğinin yakın ilişkilerden kaçınma ve gerçekçi olmayan ilişki beklentisi alt boyutları ile
kişiler arası iletişim tarzı ölçeğinin ketleyici alt boyutu arasında da pozitif yönlü anlamlı
ilişkiler olduğu belirlenmiştir. Yapılan regresyon analizi sonuçlarına göre; zihin okuma tarzı
bilişsel çarpıtma türünün besleyici iletişim tarzının, gerçekçi olmayan ilişki beklentisi ve
yakınlıktan kaçınma türündeki bilişsel çarpıtmaların ise ketleyici iletişim tarzının anlamlı
yordayıcıları olduğu ortaya konmuştur.
Anahtar Kelimeler: Iletişim Tarzı, Bilişsel Çarpıtma
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
91
Klasik Test Kuramı’na Bağlı Test Eşitlemede Şans Başarısının Eşitleme Hatasına Etkisi
Dr. Öğretim Üyesi Duygu Koçak
Öz
Klasik test kuramı, bir takım sınırlılıklarının olmasına karşın psikometrik özelliklerinin
kestirilmesinin kolaylığı nedeniyle günümüzde en yaygın kullanılan test kuramıdır. Eğitim
alanında klasik test kuramını temel alarak geliştirilen, özellikle geniş ölçekli test
uygulamalarında en yaygın kullanılan madde yapısı çoktan seçmelidir. Çoktan seçmeli test
maddelerinin aynı anda çok kişiye uygulanabilmesi, bilişsel alanın pek çok basamağını
yoklayabilmesi gibi avantajları olmakla birlikte doğru yanıta sahip olmayan bireylerin soruyu
doğru yanıtlayabilmesi yani şans başarısı gibi önemli dezavantajları da bulunmaktadır. Ölçme
işlemine karışmış olabilecek şans başarısını elemine etmek için düzeltme formülü
kullanılabilmektedir. Bir test formunun farklı zamanlarda farklı gruplara uygulanması ya da
farklı test formlarının aynı ya da farklı zamanda farklı gruplara uygulanarak sonuçlarının
karşılaştırılabilmesi çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Karşılaştırma yapmayı gerektiren bu
durumlarda test puanlarının eşitlemesi yoluna gidilmektedir. Test eşitleme, aynı özelliği ölçen
iki testten alınan puanlar arasında istatistiksel olarak ilişki kurarak test puanlarının
karşılaştırılmasına imkan sunmaktadır. Bu araştırmada, klasik test kuramına bağlı olarak
geliştirilen, aynı özelliği ölçen iki testin eşitlenmesinde şans başarısı etkisinin belirlenmesi ve
eşitleme hatasına bağlı olarak hangi koşulda hangi eşitleme yönteminin daha iyi sonuç
verdiğini belirlemek amaçlanmıştır. Bu amaçla örneklem büyüklüğü 500 ve 1000 olacak
şekilde, normal dağılım gösteren 25 maddelik 1-0 şeklinde puanlanan veri setleri yapay olarak
üretilmiştir. Verilerin üretilmesinde R programı “psych” paketinden yararlanılmıştır.
Eşitlemede eşdeğer grup düzeneği kullanılarak, doğrusal eşitleme ve eşit yüzdelikli eşitleme
yöntemleri ile test eşitleme yapılmıştır. Üretilen yapay verilerin benzer bilgi düzeyinde ve
dağılımda olması sağlanmıştır ve grupların eşdeğer olduğu varsayılmıştır. Şans başarısı ihmal
edilerek ve şans başarısının %20, %25 ve %33 olduğu durumlar için düzeltme formülü ayrı
ayrı uygulanarak test eşitleme yapılmış ve eşitleme hatasını veren hata kareleri ortalamaları
karşılaştırılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Klasik Test Kuramı, Eşdeğer Grup, Test Eşitleme, Şans Başarısı
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
92
Küçük Örneklemlerde Bayes Doğrulayıcı Faktör Analizi
Gözde Sırgancı - Alperen Yandı
Öz
Bu çalışmada küçük örneklemlerde maksimum olabilirlik kestirimine dayalı doğrulayıcı
faktör analizi (MO-DFA) ile bayes kestirimine dayalı doğrulayıcı faktör analizinin (BDFA)
kestirim iyiliği incelenmiştir. Bayes kestirimine dayalı doğrulayıcı faktör analizi ile
maksimum olabilirlik kestirimine dayalı DFA her biri üç gösterge değişkenden oluşan iki
faktörlü DFA modeli temel alınarak karşılaştırılmıştır. Araştırmanın benzetim koşullarını
küçük örneklemi temsil eden dört farklı örneklem büyüklüğü (N=200, N=100, N=50, N=25);
geniş [N(0, infinity)] ve küçük varyanslı [N(0.4,0.05) ve N(0.4, 0.01)] önsel dağılımlar;
yüksek, orta ve düşük dereceyi temsil eden üç faktör yükü (.80, .60, .40) ve zayıf ve güçlü
korelasyonu temsil eden iki faktörler arası korelasyon (0.30, 0.50) oluşturmaktadır. Araştırma
bulguları parametre yanlılığı, hata kareler ortalaması, istatistiksel güç ve model yakınsaması
ya da hatası olmak üzere dört kritere dayalı olarak değerlendirilmiştir. Bulgular, örneklem
büyüklüğünün çok küçük; faktör yüklerinin zayıf olduğu durumlarda Bayes DFA'nın MO-
DFA'ya göre avantajları olduğunu göstermektedir. Öte yandan örneklemin büyük ve faktör
yüklerinin yüksek olduğu durumlarda MO-DFA en az Bayes DFA kadar iyi çalışmıştır.
Küçük örneklemlerde ve faktör yüklerinin düşük olduğu durumlarda (.40 civarı) Bayes
DFA’nın bir takım avantajları olduğu görülmektedir. Böyle durumlarda faktör yüklerinin
büyüklüğü hakkında bir bilgi yoksa bilgilendirici olmayan (geniş varyanslı) önsellerin
kullanılması uygunken faktör yükleri hakkında bilgi sahibi oldunduğu durumda güçlü önseller
(küçük varyanslı) kullanılması daha iyi olur. Aksi halde güçlü (küçük varyanslı) önsellerin
kullanılması faktör yüklerinin yanlılığını ve hata kareler ortalamasını arttırabilir. Öte yandan
küçük örneklemlerde düşük faktör yüklerinin beklendiği durumlarda bilgilendirici olmayan
önsellerin kullanılması, hata kareler ortalamasını yükselttiği ve gücü azalttığından dolayı iyi
bir strateji olarak görülmemektedir.
Anahtar Kelimeler: Bayes Yapısal Eşitlik Modeli, Bayes Kestirimi, Doğrulayıcı Faktor
Analizi, Maksimum Olabilirlik Kestirimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
93
Kültür Dil Bilimi Bağlamında Prof. Dr. Bahaeddin Ögel’in Türk Kültür Tarihine Giriş
(1-9) Adlı Eserindeki Bazı Dil Unsurlarının Değerlendirilmesi
Dr. Ahmet Turan Sinan
Öz
Bir iletişim sistemi olarak dil, insan hayatının şekillenmesinde belirleyici bir role sahiptir.
İnsan hayatının farklı tezahürlerinin oluşturduğu yapıya kültür deniyor. Bütün insan
toplumlarının şu ya da bu şekilde kabul gören ve değerlendirilen bir kültürü vardır. Dilin
kültür taşıyıcısı olma özelliği birçok araştırıcı tarafından sık sık vurgulanır. Bu bağlamda 20.
Yüzyılın en büyük Türk kültür tarihi araştırmacısı olarak kabul gören Bahaeddin Ögel’in Türk
Kültür Tarihine Giriş adlı 9 ciltlik eserinde; kültürümüzün tarihteki izdüşümlerini anlatırken
kullandığı tabirlerin, adlandırmaların çok önemli olduğu düşünülmüş ve bu bildirinin içeriği
oluşturulmuştur. Ögel’in uzun yıllara dayanan hazırlık aşamasından sonra hocası Eberhard’ın
yöntemini kullanarak yazdığı bu muhteşem eser birçok dil unsurunun izahını yapmaktadır.
Eserin ilk cildi Türklerin köy ve şehir hayatını incelemeye başlarken tarihi derinlik ve
sürekliliği esas almakta, incelemeler Göktürklerden başlayıp Osmanlılara kadar sürmektedir.
Türk kültürünün bugün unutulmuş birçok unsurunu açıklayan bu eseri tarayarak bazı dil
unsurlarının nasıl izah edildiği saptanmıştır. Ögel, açıklamalarında eseri yazdığı tarihe kadar
kaynaklarda bulunan etimolojik izahları verip kendi düşüncelerini de ifade eder. Kentleşme,
kentsel dönüşüm sürecinin bugün de devam ettiğini düşündüğümüz de ; “göçebe, göçer evli,
göçkün, göçküncü, kışlak, kış evi, otur-, kotor-, sür-, köçür-, kondur-, kelimelerinin sosyal ve
kültürel anlam yapısını anlamanın önemi daha iyi anlaşılır. Eserin temel yaklaşımının da
bütün fikirleri ve yorumları tanıklarıyla ortaya koyma çabası görülür. Bu da bütüncül bir bakış
açısına ait olduğunu gösterir.
Anahtar Kelimeler: Bahaaddin Ögel, Türk Kültür Tarihi, Türk Dil Bilimi, Kültür Bilim,
Anlam
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
94
‘‘Kur’ân’ın Doğru Anlaşılması/İçselleştirilmesi ve Sosyal Hayatın Islahına Katkısı’’
Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Cora
Öz
Günümüzde sosyal hayatın hızlı dönüşümüne ve dinin sosyal hayata hızlı bir şekilde
dönüşüne tanık olunmaktadır. Bunu bazı konuşmalardaki din bağlantılı atıflardan, bazı sosyal
olayların keyfiyetinden, hatta bazı çatışma alanlarının din kaynaklı görünümünden anlamak
mümkündür. İslâm dünyası kendi iç sorunlarıyla birlikte bunlardan da nasibini almakta ve bu
durum çözüm bekleyen pek çok problemi beraberinde gündeme getirmektedir. Bunlar hemen
hemen insan odaklı ve onu ilgilendiren meselelerdir. Kur’ân’ın konusu da zaten insandır ve
amacı onun ıslâhıdır. Bu nedenle onun insanla ilgili meselelere kayıtsız kalması asla
düşünülemez. Hal böyle olunca Kur’ân’ın okunması, anlaşılması, içselleştirilmesi ve
yaşanması keyfiyetinin sorgulanması, ondan daha çok faydalanmak için çeşitli çalışmaların
yapılması insanoğlu için yararlı olacaktır. Bu konuda insanın aklına Kur’ân’ın ilk ‘oku’
hitabının, onun mefhumunun ve kıraatinin gelmesi zor olmasa gerek. Bu bağlamda Kur’ân’ın
aklın/düşüncenin devrede olduğu bir bilinçle ve anlaşılarak okunması büyük önem arz eder.
Bu durumda onun kıraati ile anlaşılması arasında bir bağ kurulmasının, etkileşimli olmasının,
içselleştirilmesinin, bu şekilde öğütlerinin/buyruklarının ihlâsla ve titizlikle yerine
getirilmesinin önemi büyüktür. Bu şekliyle kul/insan için istenen Allah’ın muradına ve
rızasına uygunluk halinin yakalanması; her Müslümanın birer din gönüllüsü ve sâlih amel
sahibi olarak dinin temsilcisi olmasını mümkün kılacaktır. Bu sayede kişi Kur’ân’da yer alan
“usve-i hasene” ifadesi gereği, Hz. Peygamber’in ümmeti ve izleyicisi olarak ona uygun
davranma başarısını gösterebilecektir. Böylece yeryüzünde meydana gelen kötülük ve
ölümlerden ‘‘Her kim bir can kurtarırsa, bütün insanları kurtarmış gibi olur.’’ ilâhî hitabının
gereğine katkıda bulunulmuş olunacaktır. O zaman hem kendisi kazançlı çıkacak hem de
toplumun/insanların ıslahına ve saadetine katkısı olacaktır. O halde her insanın bu konularda
okuma, öğrenme ve bilinçlenme alışkanlığını kazanmasıyla birlikte, İslâm’dan yeterince
istifadede edebilmesi, onunla samimi ve sağlam bir irtibatının olabilmesi hususunda, bu işin
mütehassıslarınca onun temel kitabı Kur’ân’ın günün icaplarına ve ilmi usullere göre
gereğince anlaşılması ve açıklanması gereği ve sorumluluğu vardır.
Anahtar Kelimeler: Kur’ân’ı Anlama, Kur’ân Okuma, Kur’ân’ı İçselleştirme, Sosyal
Hayatın Islâhı.
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
95
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
96
Kutadgu Bilig ile Değerler Eğitimi
Tuğba Şimşek
Öz
Değişen ve gelişen teknolojiyle doğru orantılı olarak hayatımız da çok hızlı bir değişme
sürecindedir. Tüm bu değişimin ve gelişimin içinde, insanı insan yapan özelliklerin sabit
kaldığını görmekteyiz. Hala duygulara sahibiz ve bizi biz yapan değerlerimiz var. Geçmişten
gelen değerleri korumak ve gelecek nesillere aktarmak “biz” kalabilmek açısından önemlidir.
Nitekim son yıllarda Milli Eğitim Bakanlığının da müfredatta değerlerimize yer verdiğini
görmekteyiz. Özellikle Türkçe dersinde değerleri verirken metinler üzerinden hareket etmek
daha kalıcı ve uygulamaya yönelik öğrenmelerin gerçekleşmesini sağlayacaktır. Bu yolda
tarihten bize emanet kalan kitaplardan yararlanmanın faydalı olacağı düşünülmektedir. Bu
kitaplardan biri de şüphesiz Kutadgu Bilig’tir. Kutadgu Bilig deyince birçok kişinin aklına bir
klişe olarak “siyasetname” gelse de bu kitap sadece bir siyasetname değildir. Milli ve evrensel
değerlerimizi günümüze taşıyıcı bir davranış eğitimi kitabıdır aynı zamanda. Kitabın uyaklı
ön sözünde de yazdığı gibi, bizim dilimizde bütün hikmetleri toplayan bir kitaptır. Kutadgu
Bilig’de yer alan pek çok değer göze çarpmaktadır. Günlük hayatı düzenleyen kurallar, kime
nasıl davranılacağı, iki dünyada mutlu olabilmek için sahip olunması gereken özellikler,
çeşitli meslek gruplarının, halk tabakalarının özellikleri ve bunlarla nasıl geçinileceği gibi pek
çok konu yer almaktadır. Bu konuların içinde yer alan milli ve evrensel değerlerin, alegorik
bir şekilde karşılıklı konuşmalarla olay örgüsü içerisinde yer alması, çeşitli söz sanatlarının
kullanılması, basitten karmaşığa ilkesiyle yazılması, vb. sebeplerle eğitimde kullanılmaya
gayet elverişli olduğu düşünülmektedir. Kutadgu Bilig’de yer alan; saygı, sevgi, temizlik,
sabır, hoşgörü, yardımlaşma, barış, arkadaşlık, mutluluk, sağlık, iyi niyet, kibarlık, ihtiyatlılık,
cömertlik, aç gözlü olmama, sorumluluk, empati, alçakgönüllülük, güven, doğruluk,
dürüstlük, adalet, çalışkanlık, sabır, çalışkanlık, misafirperverlik, duyarlılık, merhamet, özen,
vefalılık, vb. gibi pek çok değer araştırmamızın konusunu oluşturmaktadır. Eskimeyen kaynak
Kutadgu Bilig’le, değişmeyen değerlerimizi yeni nesillere aktarmanın, tarihimize ve
köklerimize keyifli bir yolculuk olacağı kanaatindeyiz.
Anahtar Kelimeler: Değerler Eğitimi, Kutadgu Bilig, Türkçe Dersi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
97
Limbik Sistem: Öğrenmenin Koşulu" !
Doç.Dr. Bahar İşigüzel
Öz
Öğrenme sürecinde bilişsel ve duyuşsal faktörler yoğun bir etkileşim içerisindedir. Bu
etkileşim insan zihninde tüm öğrenme sürecinden sorumlu olan sistemler ile yönetilmektedir.
Özellikle insanın duygularından sorumlu olan ve duygu merkezi olarak tanımlanan limbik
sistem, tüm duyguları, tutumları, isteği ve motivasyonu içinde barındırmaktadır. Beynin
duygusal ayarını sağlayan bu sistem az etkin olduğunda kişi daha mutlu, olumlu ve istekli bir
ruh halinde iken, ısındığında ya da aşırı etkin olduğunda olumsuz duygular devreye girer.
Öğrenilecek olan her yeni bilgiye karşı nasıl bir tavır alınacağı, öğrenilmesinin önemi ve ya
önemsizliği, öğrenme motiflerinin itici gücü gibi aktif olan beyinin bilgiyi işleme sürecinde
limbik sistem oldukça önemli bir duygusal karar mekanizması olarak karşımıza çıkmaktadır.
Öğrenme süreçleri boyunca yaşanan tüm olumlu ve olumsuz duygular yeni bilginin
işlenmesinde birinci derece etkilidir. Bu araştırmanın amacı, öğrenme sürecinde limbik
sistemin önemi ile biliş - duyuş arasındaki dengeyi irdelemek ve öğrenme süreçleri açısından
değerlendirmelerde bulunmaktır.
Anahtar Kelimeler: Limbik Sistem, Biliş, Duygular, Öğrenme, Beyin
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
98
Lise Öğrencilerinin Almanca Dersine İlişkin Metaforik Algıları
Prof.Dr. Mehmet Nuri Gömleksiz - Araştırmacı Şule Erdem
Öz
Günümüz dünyasında en az bir yabancı dili öğrenme ve bilmenin önemi giderek artmaktadır.
Artık bir yabancı dil bilmek yetmemekte, insanlar birden fazla yabancı dil öğrenme ihtiyacı
ve zorunluluğunu hissetmektedirler. Nitekim Avrupa’da ‘multilingual person’ olmak
ayrıcalıklı bir durum olmaktan çıkmıştır. Ülkemizde 2004 yılında MEB Talim ve Terbiye
Kurulu Başkanlığınca Avrupa Birliği uyum standartları çerçevesinde ikinci yabancı dil olarak
Almanca öğretim programlarına dâhil edilmiştir. Bu araştırmanın amacı lise öğrencilerinin
Almanca dersi kavramına ilişkin görüşlerini metaforlar yoluyla belirlemektir. Araştırmanın
verileri 2017-2018 eğitim öğretim yılı ikinci yarıyılında Elazığ ilinde beş ayrı lisede öğrenim
gören öğrencilerden elde edilmiştir. Elazığ ili merkezinde beş eğitim bölgesi bulunmaktadır.
Her bir eğitim bölgesinden birer lise seçilmiştir. Her bir lisenin 9., 10., 11. ve 12. sınıflarından
öğrenciler araştırma kapsamına alınmıştır. Araştırmanın verileri “Almanca
dersi……….......e/a benzer, çünkü……………………......................” şeklinde hazırlanmış bir
form ile toplanmıştır. Formlar öğrencilere sınıflarında elden dağıtılmış ve doldurmaları için
belirli bir süre verildikten sonra yine aynı yolla toplanmıştır. Öğrencilerden Almanca dersine
ilişkin düşündükleri ilk metaforu yazmaları istenmiştir. Öğrenciler metafor formunu
tamamladıktan sonra kendilerinden Almanca dersine ilişkin geliştirdikleri metaforun
gerekçesini yazmaları istenmiştir. Verilerin analizinde içerik analizi kullanılmıştır. Araştırma
sonucunda Almanca dersine ilişkin geliştirilen metaforlar çeşitli kavramsal kategorilere
ayrılmıştır. Yapılan analizler sonucunda olumlu ve olumsuz metaforlar belirlenmiştir.
Araştırma ile elde edilen bulgulara dayalı olarak Almanca dersine ilişkin çeşitli önerilerde
bulunulmaktadır
Anahtar Kelimeler: Almanca, Lise, Lise Öğrencisi, Metafor
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
99
Lise Öğrencilerinin Türk Dili ve Edebiyatı Dersinde Kullandıkları Üst Düzey Düşünme
Becerilerine İlişkin Görüşleri
Dr. Cevdet Epçaçan
Öz
Bu araştırmanın amacı lise öğrencilerinin Türk Dili ve Edebiyatı dersinde konuları daha iyi
öğrenmek ve kendilerini ifade etmek için kullandıkları eleştirel düşünme becerilerine ilişkin
görüşlerini ortaya koymak ve betimlemektir. Araştırmanın bu amacı doğrultusunda betimsel
araştırma yöntemlerinden tarama modeline başvurulmuştur. Tarama modellerinde araştırmaya
konu olan olay, birey ya da nesne kendi koşulları içinde ve olduğu gibi betimlenmeye
çalışılmaktadır. Araştırmanın çalışma grubunu Siirt ili merkezinde yer alan liselerde okuyan
öğrenciler oluşturmaktadır. Araştırmada Fen Lisesi ve sosyal bilimler lisesi hariç diğer tüm
Anadolu ve meslek liselerine gidilmiş ve tüm liselerde en az %20'lik bir öğrenci grubundan
random ve kolay örnekleme yöntemiyle sınıflara gidilerek veriler toplanmıştır. Sınıflarda
öğrencilere anketleri doldurmayla ilgili gerekli açıklama ve yönlendirmeler bizzat
araştırmacılar tarafından yapılmış ve öğrencilerden anketleri okuyarak, anlayarak ve eksiksiz
olarak doldurmaları istenmiştir. Toplamda 987 öğrenciden görüş alınmış ancak anketi eksik
ve ilgisiz dolduran öğrencilerin kağıtları elendikten sonra kalan 786 öğrencinin anketi
araştırmada veri kaynağı olara kullanılmış ve analizlere tabi tutulmuştur. Araştırmanın veri
toplama aracı olarak araştırmacı tarafından hazırlanmış olan Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Üst
Düzey Düşünme Becerileri Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma verilerinin analizinde SPSS 22
Paket programından betimsel istatistik, güvenirlik ve geçerlik analizi teknikleri,bağımsız
gruplar t testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi tekniklerinden yararlanılmıştır. Verilerin analizi
sonucunda ölçme aracının Cronbach Güvenirlik Katsayısı .91 olarak bulunmuştur. Ölçme
aracının KMO Örneklem Yeterliği ölçüsü .94, Barlett Sphericity Testi .00 olarak
bulunduğundan ölçme aracının faktör analizine uygun olduğu belirlenmiştir. Ölçme aracının
geçerliğinin sağlanması için açımlayıcı faktör analizine tabi tutulmuş ve faktör yük değeri
0.40'ın altında olan maddeler atılmış ve ölçeğin dört faktörde toplandığı belirlenmiştir.
Verilerin analizi sonucunda öğrencilerin görüşleri arasında cinsiyet, evde kitaplık
bulundurma, kendini ifade etme tarzı, televizyon izleme sıklığı, anne baba öğrenim düzeyi,
aile gelir düzeyi ve ders çalışma tarzı değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık olmadığı, okul
türü, sınıf düzeyi ve kitap okuma sıklığı değişkenlerine göre ise öğrenci görüşleri arasında
anlamlı farklılıklar olduğu bulgularına ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Türk Dili ve Edebiyatı, Eleştirel Düşünme, Ölçek
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
100
Lise Öğretmenlerinin Algılarına Göre Okul Müdürlerinin Dönüşümcü Liderlik
Özellikleri
Uzman İbrahim Kaya Uğraşoğlu - Dr. Öğretim Üyesi Çağda Kıvanç Çağanağa
Öz
Bu çalışmanın ilk amacı, lise öğretmenlerinin algılarına göre, okul müdürlerinin dönüşümcü
liderlik özelliklerini belirlemektir. İkinci olarak ise, bazı demografik değişkenlerin,
öğretmenlerin müdürleri hakkında düşündükleri dönüşümcü liderlik özelliklerini ne düzeyde
etkilediğini incelemek amaçlanmıştır. Bu araştırmanın evrenini, KKTC Milli Eğitim
Bakanlığı’na bağlı liseler oluşturmaktadır. Konu ile ilgili fikir edinmek amacı ile örneklem,
ulaşılabilirlik göz önünde bulundurulup, uygun örnekleme yöntemi kullanılarak seçilmiş ve
çalışma grubu oluşturulmuştur. Araştırma kapsamında ulaşılan 120 lise öğretmenine ölçekler
uygulanmıştır. Uygulanan ölçeklerden hatalı ve eksik olanlar ayıklanarak 106 katılımcı (73
kadın, 33 erkek) değerlendirmeye alınmıştır. Veri Toplama aracı olaak ise, Bass ve
arkadaşları (Bass, 1985; Seltzer ve Bass, 1990; Bass ve Avolio, 1994) tarafından geliştirilen
ve Töremen ve Yasan (2010) tarafından Türkçeye uyarlanan “Çok Faktörlü Liderlik Anketi”
kullanılmıştır. Anket 39 maddeden ve 4 alt boyuttan oluşmaktadır. Araştırmanın sonuçlarına
genel olarak bakıldığında okul müdürleri dönüşümcü liderlik davranışlarını “sıklıkla”
sergilemektedir. Ölçek farklı demografik özellikler kapsamında incelendiğinde ise istetiksel
olarak anlamlı sayılabilecek farka rastlanmamıştır.
Anahtar Kelimeler: Liderlik, Lise Müdürleri, Öğretnen Algıları
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
101
Lise Öğretmenlerinin Örgütsel Vatandaşlık Davranışlarının Farklı Değişkenler
Açısından İncelenmesi (KKTC Örneği)
Uzman Recep Çiftgül - Uzman İbrahim Kaya Uğraşoğlu
Öz
Bu araştırmanın amacı KKTC (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti)’deki liselerde görevli
öğretmenlerin örgütsel vatandaşlık davranışlarını hangi düzeyde gösterdiklerini belirlemek ve
demografik değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığını incelemektir. Araştırma, ilişkisel
tarama modelin de betimleyici bir araştırmadır. Araştırmanın evrenini KKTC deki milli
eğitim bakanlığına bağlı liseler oluştururken örneklemi ise tabakalı örnekleme yöntemine göre
her ilçeden belirlenmiş olan toplam 210 lise öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırma verileri,
Polat (2007) tarafından Türkçeye uyarlanarak geçerlik ve güvenirliği saptanmış olan
“Örgütsel Vatandaşlık Ölçeği” ile ölçülmüştür. Verilerin analizinde; Mann-Whitney-u Test ve
Kruskal-Wallis Test kullanılmış olup Hata payı 0.05 olarak alınmıstır. Araştırmada
öğretmenlerin örgütsel vatandaşlık davranışlarını yüksek düzeyde gösterdikleri görülmüştür.
Cinsiyet değişkenine göre anlamlı fark yokken (p>0.05), eğitim durumu değişkenine göre,
lisans üstü eğitim alan öğretmenler lehine anlamlı fark vardır (p<0.05). Mesleki kıdemlerine
göre anlamlı olarak fark bulunduğu görülmektedir (p>0.05). Ayrıca lise öğretmenlerinin yaş
ve medeni durum değişkenlerinin örgütsel vatandaşlık davranışları düzeylerini anlamlı olarak
farklılaştırmadığı sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Öğretemen, Örgütsel Vatandaslık, KKTC
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
102
Matematik Dersi Öğretim Programının (Ortaokul 5-8. Sınıflar) Matematiksel Model
Kullanımı Bağlamında İncelenmesi
Dr. Öğretim Üyesi Fatma Erdoğan - Cihan Elmas
Öz
Matematik Dersi Öğretim Programında öğrencilerin kişisel, sosyal, akademik ve iş
hayatlarında ihtiyaç duyacakları yetkinliklerden birinin matematiksel yetkinlik olduğu
belirtilmektedir. Matematiksel yetkinlik, düşünme ve sunmanın (formüller, modeller,
kurgular, grafikler ve tablolar) matematiksel modlarını farklı derecelerde kullanma becerisini
içermektedir. Bu doğrultuda, araştırmada Matematik Dersi Öğretim Programının (Ortaokul 5-
8. sınıflar) matematiksel model kullanımı bağlamında incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma
nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi kullanılmıştır. Araştırmanın verileri, 2018
yılında Talim Terbiye Kurulunca yayımlanan Matematik Dersi Öğretim Programının
analizinden elde edilmiştir. Veri analizi sürecinde programda yer alan öğrenme alanları,
kazanımlar ve kazanımlara yönelik yapılan açıklamalar matematiksel model kullanımı
bakımından incelenmiştir. Araştırma bulgularına göre, matematiksel model kullanımına
çoğunlukla kazanım açıklamalarında yer verilmektedir. Sadece sekizinci sınıf seviyesinde iki
tane model kullanımıyla ilgili kazanım bulunmaktadır. Model kullanımına yönelik kazanım
açıklamaları en çok sekizinci sınıfta, en az yedinci sınıfta yer bulmaktadır. Beşinci, altıncı ve
yedinci sınıfta model kullanımıyla ilgili açıklamaların ağırlıklı olarak “sayılar ve işlemler”
öğrenme alanında, sekizinci sınıfta ise “geometri” öğrenme alanında yer aldığı görülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Matematik Dersi Öğretim Programı, Model, Matematiksel Model,
Matematik Eğitimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
103
Matematik Dersi Öğretim Programının (Ortaokul 5-8. Sınıflar) Problem Çözme ve
Problem Kurma Becerileri Açısından İrdelenmesi
Dr. Öğretim Üyesi Fatma Erdoğan - Cihan Elmas
Öz
Bu araştırmada, Matematik Dersi Öğretim Programı'nda (ortaokul 5-8. sınıflar) yer alan
problem çözme ve kurma çalışmalarının irdelenmesi amaçlanmıştır. Yapılan bu araştırma
nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri,
2018 yılında Talim Terbiye Kurulunca yayımlanan Matematik Dersi Öğretim Programı’nın
analizinden elde edilmiştir. Araştırmanın amacına uygun olarak programda yer alan öğrenme
alanları, kazanımlar ve kazanımlara yönelik yapılan açıklamalar problem çözme ve kurma
becerileri bakımından incelenmiştir. Araştırma bulgularına göre problem çözme ve kurma
becerileri kazanım sayısı bakımından sınıflara göre değişim göstermektedir. Problem kurma
becerisine yönelik kazanım sayısının problem çözme becerisine yönelik kazanım sayısına
göre daha düşük olduğu görülmektedir. Problem çözme becerisine yönelik kazanımlara en
fazla yer verilen sınıf seviyeleri altıncı ve yedinci sınıflardır. Programda problem çözme ve
kurma ile ilgili kazanımların ve açıklamaların ise bazı öğrenme alanı ve alt öğrenme
alanlarında yer aldığı, bazılarında ise yer almadığı belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Matematik Dersi Öğretim Programı, Problem Çözme, Problem Kurma,
Matematik Eğitimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
104
Matematik Öğretmen Adaylarının Bilimsel Araştırmaya Yönelik Tutumları ile
Düşünme Stilleri Arasındaki İlişki
Hasibe İnce - Dr. Öğretim Üyesi Selin (Inağ) Çenberci - Dr. Öğretim Üyesi Ayşe Yavuz -
Beyza Balemir Apaydın
Öz
Bu araştırmanın amacı; Matematik Öğretmen Adaylarının Bilimsel Araştırmaya yönelik
tutumları ve düşünme stillerinin belirlenmesi ve bu ikisi arasında anlamlı bir ilişki olup
olmadığının tespit edilmesidir. Araştırmanın örneklemi 2017-2018 akademik yılı bahar
döneminde Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Matematik
Eğitimi Ana Bilim Dalında öğrenim gören 85 ikinci sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Verilerin
analizinde ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak
Sternberg ve Wagner (1992) tarafından geliştirilen ve Buluş (2006) tarafından Türkçe’ye
uyarlanan ‘Düşünme Stilleri Ölçeği’ ile Korkmaz, Şahin ve Yeşil (2011) tarafından
geliştirilen Bilimsel Araştırmaya Yönelik Tutum Ölçeği (BATÖ) kullanılmıştır. Araştırma
bulgularına göre; öğretmen adaylarının sahip oldukları düşünme stilleri ile bilimsel
araştırmaya yönelik sahip oldukları tutum arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığı saptanmıştır.
Bulunan en yüksek ilişkinin araştırmalara yönelik olumlu tutum ile açık fikirli (liberal)
düşünme stili arasında olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Matematik Öğretmen Adayları, Düşünme Stilleri, Bilimsel Araştırmaya
Yönelik Tutum
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
105
Matematik Öğretmen Adaylarının Düşünme Stillerinin Öğretim Stilleri Üzerine Etkisi
Beyza Balemir Apaydın - Dr. Öğretim Üyesi Selin (Inağ) Çenberci - Dr. Öğretim Üyesi
Ayşe Yavuz - Hasibe İnce
Öz
Eğitimde başarı düzeyini artırmak için yapılan araştırmalarda, başarının eğitim sisteminin
temel unsuru olan öğretmenlere ve öğretmenlerin düşünme ve öğretim becerilerindeki
değişikliklere dayanmakta olduğu söylenmektedir. Düşünme stilleri ve öğretim stillerinin
öğretmenler arası farklılıkları ve bunların birbirlerine olan etkileri, eğitim kalitesini artırmak
için gerekli olan en temel unsurlar olduğunu düşünerek, matematik öğretmen adaylarının
düşünme stilleri ve öğretim stillerini belirlenmesi ve düşünme stillerinin öğretim stillerini ne
düzeyde etkilediğinin tespit edilmesi bu çalışmanın amacını olmuştur. Araştırmanın
örneklemini 2017-2018 akademik yılı bahar döneminde Necmettin Erbakan Üniversitesi
Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Matematik Eğitimi Ana Bilim Dalında öğrenim gören
öğrenciler oluşturmaktadır. Verilerin analizinde ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır.
Araştırmada veri toplama aracı olarak Sternberg ve Wagner (1992) tarafından geliştirilen,
Buluş (2016) tarafından Türkçe’ye uyarlanan “Düşünme Stilleri Ölçeği” ve Grasha (1994)
tarafından geliştirilen, Üredi (2011) tarafından Türkçe’ye uyarlanan “Öğretim Stili Envanteri”
kullanılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Matematik Öğretmen Adayı, Düşünme Stilleri, Öğretim Stilleri
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
106
Matematik Öğretmen Adaylarının Mesleki İlgilerinin Sınıf Düzeyine Göre Belirlenmesi
Öğr.Gör. Kani Başıbüyük - Öğr.Gör. Önder Sakal
Öz Kişilerin kariyer seçiminde bireyin kendini tanıması (kişiliği, neye önem verdiğini bilmesi),
seçmeği düşündüğü meslek hakkında bilgi sahibi olması ve kişiliği ile meslek hakkındaki
eşleştirmeyi doğru yapabilmesi belirleyici unsurlar olarak ön plana çıkmaktadır. Holland
teorisine göre kişiliklerine göre meslek yaşamında altı tip birey vardır. Bu bireyler gerçekçi,
araştırmacı, sanatçı, sosyal, girişimci ve geleneksel olarak ifade edilmektedir. Bu teori
bireylerin kişiliklerini mesleki ilgilerine göre ölçmektedir. Bu doğrultuda bu çalışmada
İlköğretim Matematik Öğretmenliği lisans programında öğrenim gören öğrencilerin mesleki
ilgilerinin sınıf seviyesi dikkate alınarak belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma bir
üniversitenin İlköğretim Matematik Öğretmenliği programındaki dört sınıfta öğrenim gören
264 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmada veri toplama aracı olarak mesleki kişilik ölçeği
kullanılmıştır. Sonuçlar incelendiğinde bazı faktörlere göre sınıf düzeyinde farklılık ortaya
çıkmıştır. Ayrıca öğretmen adaylarının mesleki kişiliklerini tam olarak yansıtamadıkları
görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Mesleki Kişilik, Öğretmen Adayları, Kariyer Seçimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
107
Matematik Öğretmenlerinin Mesleki Gelişimlerinde Ders İmecesinin Etkisi: Pedagojik
Alan Bilgisine Yönelik Bir İnceleme
Prof.Dr. Remzi Y. Kıncal - Araştırmacı Dilek Beypınar
Öz Toplumlarda matematiği çok iyi bilen yani konu alan bilgisi üst düzeyde olan öğretmenin
matematik öğretebilecek en doğru kişi olduğuna dair genel bir düşünce olmasına rağmen,
öğretmenin “matematik öğretmeyi” de bilmesi yani üst düzeyde pedagojik alan bilgisine sahip
olması gerekmektedir. Ders imecesi, amacı öğrenme ve öğretmeyi geliştirme (Lewis vd.,
2009; Yoshida and Jackson, 2011) olan öğretmen eğitiminde giderek yaygınlaşan, döngüsel
ve sistemli çalışmalardır. Bu nedenle, araştırmanın amacı ders imecesi uygulamasının
ortaokul matematik öğretmenlerinin pedagojik alan bilgilerini etkileyip etkilemediğinin
incelenmesidir. Ders imecesi uygulaması sonucunda, öğretmenlerde mesleki gelişim
gözlenmesi beklenmektedir. Bu gelişimi ölçmek için, araştırmacının gözlemleri,
öğretmenlerin yansıtmaları ve öğrencilerin gözlemleri ile veri çeşitlemesi sağlanarak inceleme
yapılmaktadır. Bu genel amaç çerçevesinde çalışmanın alt amaçları şunlardır: 1) Ders
imecesinin ortaokul matematik öğretmenlerinin a)Alan ve Öğrenci bilgilerini, b) Alan ve
Öğretim bilgilerini, c) Program bilgilerini nasıl etkilediğini ölçmektir. 2) Ders imecesi
boyunca öğrenci algılarına göre, öğretmenlerin pedagojik alan bilgilerinde gelişimin
gerçekleşip gerçekleşmediğini incelemektir. Matematik öğretmenlerinin pedagojik alan
bilgilerinin gelişimine yönelik dokuz aylık sürecin birinci döneminde üç ders imecesi
döngüsünün uygulanması, ikinci döneminde ise müdahalede bulunmadan ikişer ders saatinin
gözlenmesi şeklinde planlanmaktadır. Çalışmada, araştırmacının bir çalışma veya birbirini
izleyen çalışmalar içerisinde nitel ve nicel yöntem, yaklaşım ve kavramları birleştirmesi
olarak tanımlanan karma yöntem kullanılmaktadır. Araştırmanın nitel boyutunda nitel
araştırma yöntemlerinden durum çalışması; nicel boyutunda, gerçek deneme modellerinden
“son-test kontrol gruplu” araştırma modeli kullanılmaktadır. Araştırmanın amacı ve kapsamı
doğrultusunda, amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme yoluyla önceden belirlenen
nitelikleri karşılayan 4 matematik öğretmeni olarak belirlenmiştir. Araştırmanın verileri 2017-
2018 eğitim-öğretim yılının güz döneminde ders imecesi planlama ve yansıtma
toplantılarındaki ses kayıtları, araştırmacı alan notları; iki saat araştırma dersi ve iki saat
revizyon dersi olmak üzere dört saatlik derslerin video kayıtları; bu derslere ilişkin yarı
yapılandırılmış gözlem formları ve öğretmenlere uygulanan yarı yapılandırılmış görüşme
formları ile öğrencilere uygulanan Öğretmen Pedagojik Alan Bilgisine Yönelik Algı Ölçeği
aracılığıyla toplanmaktadır. Veri toplama ve analizi süreci devam etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Ders İmecesi, Pedagojik Alan Bilgisi, Matematik Öğretimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
108
Meslek Yüksekokulu Dericilik Programlarında Verilen Eğitimin Niteliliği
Dr. Öğretim Üyesi Hatice Er
Öz Deri ürünleri sektörü, Türkiye’nin en köklü geçmişine sahip sektörlerinden biridir. Türklere
özgü bir deri yapım yöntemi olan “sahtiyan”, dünyaca kabul görmüş ve İngilizce literatüre
“Turkish Leather” olarak girmiştir. Türkiye bugün özellikle küçükbaş deri işleme bakımından
dünyada önemli üreticiler arasında yer almakta ve 186 ülkeye gerçekleştirdiği 1,5 milyar
dolarlık ihracata sahiptir. Aynı zamanda istihdam bakımından da önemli, sektörler arasında
yer almaktadır. Bu açıdan bakıldığında, sektöre orta kademede vasıflı eleman yetiştiren
Meslek Yüksekokulları Dericilik programının önemi büyüktür. Bu çalışmada, Meslek
Yüksekokulları Deri Teknolojisi programında verilen eğitimin ayırıcı nitelikte incelenmesidir.
Anahtar Kelimeler: Deri, Eğitim, Eğitim Niteliği
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
109
Mesleki Öğrenme Topluluklarından Biri Olan Zümre Öğretmenler Kurulu
Toplantılarının Değerlendirilmesi: Eylem Araştırması
Dr. Mehmet Hilmi Koç
Öz Bu çalışmanın amacı, mesleki öğrenme topluluklarından biri olan zümre öğretmenler kurulu
toplantılarının etkililiğini değerlendirmeye yönelik bir eylem araştırması yapmaktır. Araştırma
eylem araştırması olarak desenlenmiş olup nicel ve nitel veri toplama tekniklerinden
yararlanılmıştır. Çalışma grubunu, İstanbul ilinin Çekmeköy ilçesindeki bir özel okulda görev
yapan 13 sınıf öğretmeni oluşturmaktadır Örneklem türü olarak amaçlı örnekleme yöntemi
seçilmiştir. Veri toplama aracı olarak görüşme, gözlem ve anket yöntemlerinden
yararlanılmıştır. Bu doğrultuda araştırmacı tarafından anket, yarı yapılandırılmış görüşme ile
yapılandırılmamış ve yapılandırılmış gözlem formu hazırlanmıştır. Görüşme ve gözlemlerden
elde edilen veriler içerik analizine tabi tutulmuş; anketten elde edilen verilerin betimsel
istatistikleri çıkarılmış ve paired samples t testi ile öntest ve sontest sonuçları ortaya
konulmuştur. Araştırmanın yapıldığı özel ilkokulda haftada iki kez zümre öğretmenler kurulu
toplantısı yapılmaktadır. Araştırmacı bu zümrelerden birini temel zümre diğerini de izleme
değerlendirme zümresi olarak isimlendirmiştir. Eylem planının uygulanması sonucunda
zümre öğretmenler kurulu çalışmalarının etkililiğinin olumlu yönde arttığı tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Zümre Öğretmenler Kurulu, Öğrenme Topluluğu, Temel Zümre, İzleme
Değerlendirme Zümresi, Eylem Araştırması
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
110
Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Öğrencilerinin Matematik Dersi Başarısızlık
Nedenleri: Isparta İli Örneği
Yüksel Yalçınkaya
Öz Bu çalışmada, Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinde öğrenim gören öğrencilerin matematik
dersinden başarısızlık nedenlerini belirlemeye yönelik bir çalışmadır. Çalışmada kesitsel
tarama modeli kullanılmış ve bu doğrultuda öğrencilerin (cinsiyet, sınıf, öğretmen, anne ve
baba tahsili, çalışma odası, aile aylık geliri, anne-baba durumu) çeşitli değişkenler açısından
bir farklılık gösterip göstermediği incelenmiştir. Çalışmanın örneklemini, Isparta il
merkezinde bulunan 4 farklı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile Sanayi Mesleki ve Teknik
Anadolu Lisesinde öğrenim gören toplam 757 öğrenci oluşturmaktadır. Çalışmada veri
toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen, güvenirlik ve geçerlik çalışması
yapılmış “Matematik Dersi Başarısızlık Nedenleri Ölçeği” kullanılmıştır. Toplanan veriler
SPSS 17.0 istatistik paket programı kullanılarak çözümlenmiştir. Ölçeğin güvenirliliği için
Cronbach Alpha katsayısı hesaplanmış ve 0,899 bulunmuştur. Yapılan analizler sonucunda 46
maddeyi içeren “Matematik Dersi Başarısızlık Nedenleri Ölçeği” nin sekiz faktörlü bir
yapıdan oluştuğu tespit edilmiştir. Faktörlerin Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayıları 0.490
ile 0,832 arasında değişmektedir. Verilerin analizinde frekans, aritmetik ortalama gibi
istatistiksel teknikler kullanılmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin 88’i (%11,6) ve 669’u
(%88,4) erkektir ve öğrencilerin ailelerinin aylık gelirlerinin ortalama olarak düşük düzeyde
olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerin matematik dersi başarısızlık nedenleri ile ilgili bulgulara
göre; kız ve erkek öğrencilerin matematik başarısızlık nedenleri arasında anlamlı bir
farklılığın olmadığı belirlenmiştir. Öğrencilerin matematik dersinden başarısız olmalarında;
ailenin, arkadaş çevresinin, okulun bulunduğu çevre ve fiziksel donanımın, öğretmenlerin
öğrencilere karşı tavır ve ders işleme yöntemlerinin, sınıf ortamının, bütün ortaöğretim
okullarında uygulanan müfredatın, uygulanmakta olan sistemin, öğrencilerin kişisel
özelliklerinin önemli rolünün olduğu belirlenmiş ve son olarak da araştırmanın bulguları
doğrultusunda bazı önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Matematik Başarısızlığı, Başarısızlık Nedenleri, Mesleki ve Teknik
Anadolu Liseleri
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
111
“Benim Bir Tarihim Var!”: Hayat Bilgisi Derslerinde Tarih Öğretimine İlişkin Örnek
Bir Uygulama
Dr. Öğretim Üyesi İlker Dere - Mustafa Kalender
Öz Hayat bilgisi dersi, öğrencilerin kendisi, ailesi ve yakın çevresini tanımasına yardımcı olmayı
amaçlar. Bu tanıma sürecine yardımcı olan unsurlardan birisi de tarih öğretimidir. Öğrenciler,
tarih öğretimi sayesinde öncelikle kendini ve mensup olduğu aileyi tanır. Sonrasında ait
olduğu milletin tarihini ve kültürünü öğrenir. Tarihi ve kültürü tanımak, onların toplumsal
kurallara anlam vermesini, dolayısıyla onların geçmişle ve günümüz arasında bağ kurmasını
sağlar. Bu onların tarihsel anlayış geliştirmelerinin temelini oluşturur. Literatürde yapılan
çalışmalar, ilkokulda yalnızca ders kitaplarına bağlı tarih öğretiminin öğrencilerde tarihsel
anlayışı geliştirmekte başarısız olduğu göstermektedir. Buradan hareketle araştırmanın amacı,
çeşitli yöntemler ve teknikler kullanarak yapılan tarih öğretiminin öğrencilere ne tür katkılar
yaptığını ortaya koymaktır. Araştırmada Diekema (1989) tarafından tasarlanan “Benim Bir
Tarihim Var” adlı ders planı 7 hafta boyunca takip edilmiştir. Ayrıca Hickey (2017)
tarafından önerilen “Hayatta Olan Kuşaklar” ve “O Zaman-Şimdi” adlı etkinlikler
kullanılmıştır. Çalışmanın modeli, nitel araştırma yöntemlerinden eylem araştırmasıdır.
Çalışma grubunu, İstanbul’da faaliyet gösteren özel bir okulun 3. sınıf öğrencileri (9)
oluşturmuştur. Çalışmanın verileri; öğrenci sözlü tarih görüşmeleri, aile ağaçları, aile
haritaları, zaman çizelgeleri, kutu müzeler, sunum kayıtları, yarı-yapılandırılmış görüşme
kayıtları, öz değerlendirme formları, kaynak kişi değerlendirme formları ve veli çalışma
değerlendirme formları, “Hayatta Olan Kuşaklar” ve “O Zaman-Bugün” etkinlik formlarından
toplanmıştır. Elden edilen veriler, içerik analizine tabii tutulmuştur. Araştırmanın sonunda
öğrencilerin tarih öğretim etkinlikleri hakkındaki düşünceleri ve tecrübelerinin ortaya çıkması
beklenmektedir. Ayrıca öğrencilerin etkinlikler sırasında kullandıkları formlar ve dokümanlar,
değerlendirilecek ve yorumlanacaktır.
Anahtar Kelimeler: Hayat Bilgisi, İlkokul, Tarih Öğretimi, Sözlü Tarih, Aile Tarihi, Eylem
Araştırması, Aile Ağacı, Zaman Çizelgesi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
112
Mitolojik Hüzün Kuşu Bülbül
Dr. Öğretim Üyesi Hakan Yalap
Öz Klasik Türk Edebiyatı, tarihi oluşum süreci ve içinden çıktığı cemiyetin somut varlıklarını
soyut çerçevede işleme temeli üzerine kuruludur denilebilir. Bu vesileyle en çok etkileşimde
olduğu Fars mitolojisi ve özellikle de Yunan mitolojisinden bazı yönlerde derin izler taşır.
Yapılan araştırmalar neticesinde bu izlerin hiçbir şekilde birebir taklit olmadığı görüldüğü
gibi ortaya konulan eserler bağlamında kendi içinde benzersizlik taşıdığı da kanıtlanmıştır. Bu
bildiride Klasik Türk Edebiyatı’nda hüzün ve keder yönüyle ele alınan ve teşbihlere,
mecazlara konu olan bülbül kuşunun manzum metinlerdeki işlenişi ele alınacaktır. Aslı Farsça
olan bülbül sonradan Arapçaya da girmiştir. Bülbül için andelip ve hezâr kelimeleri de
kullanılmakta olup, sesinin güzelliği dolayısıyla hezâr destan (binbir türlü hikaye söyleyen),
hoş-hân (güzel okuyan), hoş âhenk (güzel sesli) kavramları da dikkat çekicidir. Klasik Türk
Edebiyatı’nda bülbül en başta âşık oluşu ve sesinin güzelliği ile anılır. Bunun yanında asli
vatanından uzak düşmüş insanoğlunu güzel sesi, içli nağmesi, gülün aşkı ile tutuşması, her
zaman niyaz durumunda yalvarma hali, garip ve sahipsizlik telakkisi ile bülbül bir yalnızlık,
çaresizlik ve hüzün simgesidir.
Anahtar Kelimeler: Klasik Türk Edebiyatı, Mitoloji, Bülbül, Kuş
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
113
Mühendislik Fakültesi Öğrencilerinin Mühendislik Eğitimine Yönelik Tutumları ve
Öğrenci Memnuniyeti Düzeyi
Arş.Gör.Dr. Ebru Doğruöz - Dr. Öğretim Üyesi Cihan Doğruöz
Öz Bu çalışmada Dumlupınar Üniversitesinde 2017-2018 eğitim-öğretim yılında Maden
Mühendisliği bölümünde öğrenim gören öğrencilerin Mühendislik Eğitimine Yönelik
Tutumları ve Öğrenci Memnuniyet düzeylerinin ölçülüp bunların karşılaştırılması
amaçlanmıştır. Bu çalışma, betimsel bir araştırma niteliğindedir. Tarama modelinde
yürütülmüştür. Araştırma verileri 2017-2018 eğitim-öğretim yılında Dumlupınar Üniversitesi
Maden Mühendisliği bölümünde öğrenim gören toplam 150 öğrenciden toplanmıştır.
Araştırmada veri toplama aracı olarak öğrencilerin mühendislik mesleğine ve aldıkları
mühendislik eğitimine dönük tutumlarını ölçmek amacıyla Korkmaz, Kösterelioğlu ve Kara
tarafından geliştirilerek geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılmış “Mühendislik Eğitimine
Dönük Tutum Ölçeği (MET)” ve Dilşeker (2011) tarafından geliştirilmiş olan “Memnuniyet
Anketi” kullanılmıştır. Memnuniyet anketi üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde
öğrencilerin hizmet kalitesine ilişkin algılarını ölçmeye yönelik olarak fiziksel özellikler,
destek hizmetleri, akademik personel ve akademik olmayan personel değişkenleri kapsamında
52 ifadeye, ikinci bölümde öğrenci memnuniyeti, imaj, tavsiye ve sadakat ile ilgili 13 ifadeye
yer verilmiştir. Elde edilen sonuçlar çeşitli istatiksel analizlerle değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Maden Mühendisliği, Mühendislik Eğitimine Yönelik Tutum,
Memnuniyet Düzeyi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
114
Müzik Öğretmen Adaylarının "Ses Eğitimi" ile İlgili Bilişsel Yapıları
Dr. Öğretim Üyesi Nilay Özaydın
Öz Bu çalışmanın amacı müzik öğretmen adaylarının müziğin önemli bir kavramı olan ses
eğitimi kavramı hakkındaki bilişsel yapılarını incelemektir. Bu çalışmada nitel araştırma
yöntemi kullanılmıştır. Bu çalışmanın katılımcıları Türkiye’deki bir devlet üniversitesinde
okuyan 123 müzik öğretmen adayından oluşmaktadır. Veri toplama aracı olarak bağımsız
kelime ilişkilendirme testi kullanılmıştır. “Ses eğitimi” uyarıcı kelimesi bağımsız kelime
ilişkilendirme testi aracılığıyla müzik öğretmen adaylarına sunulmuştur. Elde edilen toplam
100 cevap kelime frekans tabloları şeklinde düzenlenmiştir. Elde edilen cevap kelimeler içerik
analizi yardımıyla 12 kategoriye ayrılmıştır. Cevap kelimelerin frekanslarını ve kategorilerini
kullanarak müzik öğretmen adaylarının “ses eğitimi” kavramına ait bilişsel yapılarını ortaya
koyan bir kavram ağı oluşturulmuştur. Çalışmanın bulguları, müzik öğretmen adaylarının “ses
eğitimi” uyarıcı kelimesini diyafram, nefes, duruş, rezonans, şan eğitimi, teknik, damak vb. ile
ilişkilendirdiğini ve cevap kelimelerden elde edilen kategorilerin de insan sesini oluşturan
ögeler, solunum sistemi, artikülasyon sistemi, ses eğitimi tanımı ve niteliği, ses eğitimi
yöntem ve teknikleri, ses eğitimi ögeleri, ses eğitimi türleri, şan eğitimi, sesin müziksel
özellikleri, ses kalitesi, ses türleri, ses sağlığı şeklinde olduğunu göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Ses Eğitimi, Bilişsel Yapı, Bağımsız Kelime İlişkilendirme Testi, Müzik
Öğretmen Adayları
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
115
Öğrencilerin Çiçeğin Kısımları Konusunda Bilgi Düzeylerinin Araştırılması: 6. Sınıf
Örneği
Prof.Dr. Dr. Mehmet Akif Haşıloğlu - Prof.Dr. Dr. Nedim Dikmen - Prof.Dr. Alper
Kayabaşı
Öz Bu çalışmada, örnekleme yöntemi ile seçilen bir grup öğrencinin, çiçeğin kısımları ile ilgili
bilgi düzeylerinin, çizim yöntemi ile ortaya konulması amaçlanmıştır. Fen biliminde önemli
bir yeri olan çiçeğin kısımları konusunun kavranması konuyla ilintili diğer bazı konuların
anlaşılmasında önemli rol oynar. Çalışmada 6. Sınıf öğrencisi 25 kişi ana kütle olarak
seçilmiştir. Öğrencilerden çiçeğin kısımları konusunu çizimle ifade etmeleri istenmiştir.
Öğrencilerin bu konudaki bilgilerini özgürce ifade edebilmelerini sağlamak için herhangi bir
kalıp öne sürülmemiş, her türlü çizimin serbestçe yapılabileceği bir ortam sunulmuştur.
Öğrencilere bu uygulama için 30 dakika süre verilmiştir. Öğrencilerin temel kavramlarda algı
ve yanılgı eksikliği, bilgi edinme ve bilgi transferinde gerekli temel davranışları
kazanmasında bazı olumsuzluklar doğurmaktadır. Bu araştırmada çiçeğin kısımları konusuyla
ilgili algılama ve bilgi düzeyleri çizim yöntemiyle değerlendirilmiştir. Araştırma sonucu,
öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun bu konuda oldukça yetersiz ve kavram yanılgısına sahip
oldukları görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Çiçeğin Kısımları, Bilgi Düzeyi, Çizim, Algı, Hayat Süreci
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
116
Öğrencilerin Sözlü Anlatım Becerilerini Geliştirmede Öğretmen Davranışlarının Önemi
Doç.Dr. Yusuf Şahin
Öz Sosyal bir varlık olan insanın doğduğu andan itibaren çevresiyle kurduğu sözlü iletişim
becerilerinin niteliğini muhatabının kendisine karşı geliştirdiği tutum ve davranışları belirler.
Bireyin iletişimde kendini rahatça açabilmesi muhatabına güvenmesiyle bağlıdır. İletişimde
itme ve çekme teorisine göre, bireyleri birbirine yaklaştıran davranışlar, kabullenme,
onaylama, sempati, empati ve övgü olarak öne çıkarken, uzaklaştıran davranışlar olarak,
reddetme, antipati, yergi ve aşağılama olarak vurgulanmaktadır. Bu araştırmada, yabancı dil
öğretiminde öğrencilerin sözlü anlatım becerilerinin geliştirilmesinde öğretmen
davranışlarının önemi ele alınmıştır. Araştırmada tarama modeli uygulanmıştır. Konuyla ilgili
alanyazın taraması yapıldıktan sonra, öğrencilerin sözlü anlatım becerilerini geliştirmede var
olan ve beklenen öğretmen davranışlarını belirlemeye yönelik anket geliştirilmiştir.
Araştırmaya, bir devlet üniversitesinde İngilizce hazırlık eğitimi gören iki ayrı sınıftaki 17’si
erkek, 25’i kadın 42 öğrenci katılmıştır. Anket soruları üç başlık altında toplanmıştır. 1-Sözlü
anlatım becerinizi olumlu yönde geliştirdiğini düşündüğünüz öğretmen davranışları, 2-Sözlü
anlatım becerinizi olumsuz yönde etkilediğini düşündüğünüz olumsuz öğretmen davranışları,
3-Yabancı dil öğretmenlerinden, sözlü anlatım becerinizi geliştireceğini düşündüğünüz
öğretmen davranışları nelerdir? Öğrencilerden elde edilen veriler değerlendirildiğinde, öne
çıkan olumlu öğretmen davranışları; yanlış cevapları doğrudan reddetmek yerine, kendilerini
geliştirmede izleyecekleri yollar hakkında önerilerde bulunma ve sempatik yaklaşım olurken,
olumsuz öğretmen davranışları; emir verir gibi soru sorma, üzerinde konuşmak istemediğim
konulardan soru sorma, jest ve mimikleriyle küçük görme, sadece bir iki soruyla geçiştirme
vb. öğretmen davranışlarıdır. Beklenen öğretmen davranışları ise, sabırla dinleme, üzerinde
konuşabileceğim konularda sorular sorma, günlük iletişimde gereksinim duyacağım
konulardan sınav yapması olarak ön plana çıkmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Sözlü Anlatım, Öğretmen Davranışları, Motivasyon, Sözlü İletişim
Kaygısı
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
117
Öğretim Elemanlarının Doçentlik ve Doktor Öğretim Üyeliği Düzenlemesine (7100
Sayılı Kanun) İlişkin Görüşleri
Doç.Dr. Muhammed Turhan - Arş.Gör. Yusuf Celal Erol - Öğr.Gör. Murat Demirkol -
Dr. Öğretim Üyesi Tuncay Yavuz Özdemir
Öz
Türkiye Büyük Millet Meclisinde 22.02.2018 tarihinde kabul edilen ve 06.03.2018 tarihinde
Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7100 Sayılı “Yükseköğretim Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”
akademik kadrolara ilişkin bazı değişiklikler getirmiştir. Bu kanunla birlikte, öğretim üyeleri
içerisinde bir akademik kadro ve unvan olan “Yardımcı Doçentlik” kaldırılarak yerine
“Doktor Öğretim Üyeliği” getirilmiştir. 7100 Sayılı Kanun, doçentlik unvanına ilişkin de
önemli değişiklikler içermektedir. Daha önce, doçentlik sınavına başvuru şartı olan
Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen merkezi bir dil sınavından veya uluslararası
geçerliği olan ve Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen bir yabancı dil sınavından 65
ve eş değer puan alma şartı, 55’e düşürülmüştür. Ayrıca, doçentlik için eserlerden ve sözlü
sınavdan başarılı olma şartı değiştirilerek, yeterli yayın ve çalışmaya sahip olan adaylara sözlü
sınava girme zorunluluğu olmaksızın doçent unvanının verilmesi hükmü getirilmiştir. Ancak,
doçentlik atamalarında yükseköğretim kurumlarının bilimsel kaliteyi artırmak için objektif ve
denetlenebilir ek kriterler getirebileceği vurgulanmıştır. Buna ilave olarak, yükseköğretim
kurumlarının belirlediği ek kriterler içerisinde sözlü sınavın bulunması halinde bu sınav
Üniversitelerarası Kurul tarafından oluşturulacak jüriler tarafından yapılması öngörülmüştür.
Doçentlik ve yardımcı doçentlik konusundaki düzenlemelere ilişkin tartışmalar uzunca bir
süredir devam etmektedir. Düşünülen değişikliklerin kanunlaşmasıyla birlikte bu tartışmaların
bir süre daha devam edeceği öngörülmektedir. Elbette bu tartışmalar içerisinde, bu
düzenlemeden doğrudan veya dolaylı olarak etkilenen öğretim elemanlarının görüşleri büyük
önem taşımaktadır. Bu nedenle, bu çalışmanın amacı, öğretim elemanlarının 7100 Sayılı
Kanun ile doçentlik ve yardımcı doçentliğe ilişkin getirilen düzenlemelere ilişkin görüşlerini
belirlemektir. Araştırmanın Amacı Bu araştırmanın genel amacı; öğretim elemanlarının 7100
Sayılı Kanun kapsamında getirilen doçentlik ve yardımcı doçentliğe ilişkin değişikliklere
yönelik görüşlerini belirlemektir. Bu genel amaç çerçevesinde aşağıdaki sorulara cevap
aranacaktır: 1. Öğretim elemanlarının 7100 Sayılı Kanunla getirilen doçentlikle ilgili
değişikliklere ilişkin görüşleri nelerdir? 2. Öğretim elemanlarının 7100 Sayılı Kanunla
getirilen yardımcı doçentlikle ilgili değişikliklere ilişkin görüşleri nelerdir? Yöntem Araştırma
Modeli Bu araştırmada nitel araştırma paradigması kullanılmıştır. Nitel araştırma, öncelikli
olarak nitel verilerin (kelimeler, resimler gibi nicel olmayan) toplanarak analiz edilmesine
dayalı amprik bir araştırma yaklaşımıdır (Cristensen, Johnson ve Turner, 2015). Bu
araştırmada, görüşme formu kullanılarak öğretim elemanlarından nitel veriler toplanacak ve
bunlar analiz edilerek öğretim elemanlarının doçentlik ve yardımcı doçentliğe ilişkin görüşleri
belirlenecektir. Çalışma Grubu Araştırmanın çalışma grubunu Fırat Üniversitesinde görev
yapan öğretim elemanları oluşturmaktadır. Araştırmacılar tarafından mümkün olduğu kadar
bütün akademik unvanlara sahip öğretim yardımcılarından veri toplanması sağlanacaktır. Veri
Toplama Araçları Verilerin toplanmasında yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılacaktır.
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
118
Bu görüşme formunda öğretim elemanlarının doçentlik ve yardımcı doçentliğe ilişkin
görüşlerini belirlemeye yönelik 5 soru bulunmaktadır. Verilerin Analizi Verilerin analizi
devam etmektedir
Anahtar Kelimeler: 7100 Sayılı Kanun, Akademik Ünvanlarda Değişiklik, Nitel Veri
Analizi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
119
Öğretimsel Grup Etkinliklerinin Değerlendirilmesi
Doç.Dr. Fatma Şaşmaz Ören - Doç.Dr. Nilgün Tatar
Öz Çalışmada mesleki gelişimi arttırmayı amaçlayan ve öğrenen merkezli öğretim sürecinin
benimsenerek oluşturulduğu öğretimsel grup etkinliklerinin (ÖGE) değerlendirilmesi
amaçlanmıştır. Böylece öğretmen adaylarının gözünden ÖGE’nin en önemli kazanımları
belirlenmeye çalışılmıştır. Bu amaçla öncelikle fen bilgisi öğretmen adaylarıyla ÖGE
gerçekleştirilmiş ve uygulamaların ardından bu sürece ilişkin kazanımları değerlendirmeleri
istenmiştir. Türkiye’nin Ege bölgesinde yer alan bir üniversitede gerçekleştirilen çalışmada
fen bilgisi öğretmenliği üçüncü sınıfta öğrenim gören 56 öğretmen adayı yer almaktadır.
Yapılan çalışmada uygulamalar katılımcılarla haftada 2 ders saatlik bir süreyle 10 hafta
boyunca sürdürülmüştür. Özel öğretim yöntemleri-I dersinin uygulama saatinde
gerçekleştirilen bu uygulamalarda ÖGE kullanılmıştır. Uygulamaların ardından öğretmen
adaylarının uygulamaların kazanımlarına ilişkin değerlendirmeleri alınmıştır. Bunun için 25
maddelik kazanım listesinden oluşan bir anket formu kullanılmıştır. Beşli likert tipinde olan
anketten elde edilen veriler SPSS 17 programı kullanılarak, her bir madde için frekans ve
yüzdeleri hesaplanmıştır. Elde edilen bulgulara göre çalışmaya katılan öğretmen adayları
ÖGE’nin; öğrendiklerinin kalıcı olmasına, bireysel eksikliklerin fark edilmesine ve mesleki
alandaki sorumlulukların kavranmasına katkı sağladığı düşüncesindedirler. Sonuçlar genel
olarak değerlendirildiğinde sözü edilen etkinliklerin öğretmen adaylarına önemli kazanımlar
sağladığı ifade edilebilir. Çalışmadan elde edilen sonuçlar doğrultusunda öğretmen eğitiminde
ÖGE gibi öğrenme becerilerini ve mesleki gelişimi arttırmayı amaçlayan, öğrencilerin
belirlenen kazanımları sağlamada küçük gruplar halinde birlikte çalıştığı etkinliklerin
kullanımının önemi tartışılmış ve bunların yükseköğrenimde kullanımına ilişkin bazı
önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Öğretimsel Grup Etkinlikleri, Fen Bilgisi Öğretmen Adayı, Öğretmen
Eğitimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
120
Öğretmen Adayları Olası Benliklerinin Çeşitli Değişkenlere Göre İncelenmesi
Doç.Dr. İlhan Turan - Prof.Dr. Arş.Gör. Ayşegül Yılmazer
Öz
Olası Benlikler Kuramı (Possible Selves Theory), ilk kez Markus ve Nurius) tarafından 1986
da geliştirilmiştir. Bu kuram, üç farklı benlik türünü yani beklenen benlik (expected selves),
umulan benlik (hoped-for selves) ve korkulan benlikten (feared selves) dikkate almışır. Olası
benlikler, bireylerde davranışları yönlendirmede ve kontrol etmede kişinin kim olduklarını ve
ileride kim olacaklarını belirlemede önem kazanırlar. Bu bağlamda öğretmen adaylarının olası
benlikleri gelecekte öğrencilerle iç içe olacaklarından dolayı eğitim ve öğretimi önemli
derecede etki edecektir. Bu araştırma Eğitim Fakültesinde öğrenim görmekte olan Sosyal
Bilgiler Öğretmenliği adaylarının olası benliklerini farklı değişkenler açısından
değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Recep Tayyip Erdoğan
Üniversitesinde Eğitim Fakültesinde öğrenim görmekte olan Sosyal Bilgiler Öğretmenliği
Bölümü öğretmen adaylarının oluşturmaktadır. Araştırma 2017-2018 Öğretim Yılı Bahar
Döneminde gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmada Hamman ve diğerleri (2013) tarafından
oluşturulan Öğretmen Adayları Olası Benlikler Ölçeği kullanılmıştır. Ölçek, öğretmen
adaylarının öğretmenlik mesleğindeki ilk yılına ilişkin olası benliklerini ölçmek amacıyla
geliştirilmiştir. Dalioğlu Ve Adıgüzel (2015) tarafından Türkçeye uyarlanan ölçeğin güvenlik
katsayısı .70 in üzerindedir. Araştırma nicel araştırma yöntemi ile yapılmış olup, yukarıda
belirtilen ölçek öğretmen demografik özellikler de dikkate alınarak öğretmen adaylarına
uygulanmıştır. Veriler çözümleme aşamasında olduğundan bulgulara özette henüz yer
verilmemiştir. Araştırma, yüzde frekans ti testi ANOVA gibi istatiksel yöntemlerle analiz
edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Sosyal Bilgiler, Öğretmen Adayı, Olası Benlik
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
121
Öğretmen Adaylarının Çocuk İstismarı ve İhmali Konusundaki Bilgi ve Risk Tanıma
Düzeyleri ile Karar Verme Stillerinin İncelenmesi
Dr. Öğretim Üyesi Ata Pesen - Öğr.Gör. Uğur Epçaçan
Öz
Çocuk istismarı ve ihmalinin belirlenmesi konusunda özellikle eğitimcilere önemli bir
sorumluluk yüklenmesine rağmen istismar ve ihmali tanımlamak kolay bir iş değildir. Çocuk
istismarı; fiziksel, cinsel, duygusal istismar ve ihmal yönü olan çok boyutlu bir durumdur.
Aynı zamanda çocuğun tanıyıp güvendiği kimseler(bir ebeveyn, akraba, bakıcı veya aile
dostu) tarafından istismar veya ihmale uğraması bu durumun fark edilmesini
zorlaştırmaktadır. İstismara veya ihmale maruz kalan bir çocuğa yardım etmede atılacak ilk
adım istismarın işaretlerini ve belirtilerini bilmek ve bu işaret ve belirtilerin bir İstismar veya
ihmal olabileceğine karar vermektir. Araştırmanın amacı öğretmen adaylarının çocuk
istismarı ve ihmali konusundaki bilgi ve risk tanıma düzeylerini tespit ederek öğretmen
adaylarının karar verme stillerinin çocuk istismarı ve ihmali konusundaki bilgi ve risk tanıma
düzeyleri üzerindeki etkisini araştırmaktır. Bu temel amaca bağlı olarak aşağıda yer alan
sorulara cevap aranacaktır. 1. Öğretmen adaylarının çocuk istismarı ve ihmali konusundaki
bilgi ve risk tanıma düzeyleri arasında çeşitli değişkenler açısından anlamlı farklılık var
mıdır? 2. Öğretmen adaylarının karar verme stilleri arasında bölüm, sınıf ve cinsiyet
değişkenleri açısından anlamlı farklılık var mıdır? 3. Öğretmen adaylarının karar verme
stillerinin çocuk istismarı ve ihmali konusundaki bilgi ve risk tanıma düzeyleri üzerinde
anlamlı bir etkisi var mıdır? Bu araştırma; betimsel nitelikte olup, tarama modeli tipindedir.
Araştırmanın çalışma evrenini, 2015-2016 eğitim öğretim yılında Siirt Üniversitesi Eğitim
Fakültesi’nde öğrenim gören 4. Sınıf öğretmen adayları oluşturmaktadır. Araştırmada veri
toplama aracı olarak, Öğretmen adaylarının karar verme stillerini belirlemede, Scott ve Bruce
(1995) tarafından geliştirilen ve Türkçeye uyarlaması Taşdelen (2002) tarafından yapılan
Karar Verme Stilleri Ölçeği” kullanılacaktır. Öğretmen adaylarının çocuk istismarı ve ihmali
konusundaki bilgi ve risk tanıma düzeylerini belirlemede ise Uysal ve Erefe (1999)’nin
hemşire ve ebelere yönelik hazırladıkları ölçek maddelerinden yararlanılarak Dilsiz ve
Mağden (2015) tarafından geliştirilen çocuk istismarı ve ihmali konusundaki bilgi ve risk
tanıma düzeyleri anketi kullanılacaktır. Verilerin analizinde uygun istatistiksel işlemler
uygulanacaktır. Elde edilen sonuçlar tartışılarak öneriler sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Çocuk, İstismar, İhmal, Karar Verme, Risk Tanıma
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
122
Öğretmen Adaylarının İletişim Becerilerinin Çeşitli Değişkenlere Göre İncelenmesi
Dr. Hakan Polat - Dr. Öğretim Üyesi Ferhat Bahçeci - Prof.Dr. Mukadder Boydak Özan
Öz
Kişiler arasında duygu ve düşüncelerin aktarılması süreci olan iletişim, eğitimde önemli bir
yere sahiptir. Bu yüzden her öğretmenin iyi bir iletişim becerisine sahip olması gerekir.
Öğretmenlerin bakışları, ses tonu, konuşma hızı, sesin yüksekliği, konuşma sırasında takınılan
tavırları, kendini doğru ifade edebilmesi, eleştirilere açık olması, hoşgörülü ve ön yargısız
olması, karşıdakini etkin ve ilgili bir şekilde dinlemesi iletişim becerileri açısından önem
taşımaktadır. Bu çalışmada öğretmen adaylarının iletişim becerileri çeşitli değişkenler
açısından incelenmiştir. Çalışma Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenim gören 463
öğretmen adayı üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma genel tarama modelinin kullanıldığı
betimsel bir çalışmadır. Veri toplama aracı olarak 25 maddelik İletişim Becerileri Ölçeği
kullanılmıştır. Öğretmen adaylarının demografik bilgileri ve ölçeğin yer aldığı veri toplama
aracı ile veriler elde edilerek analizler SPSS veri analiz programında gerçekleştirilmiştir.
Araştırmanın analizleri devam etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Iletişim, İletişim Becerileri, Öğretmen Adayları
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
123
Öğretmen Adaylarının İngilizce Dil Öğreniminde Motivasyon Düzeylerine İlişkin
Görüşleri
Prof.Dr. Mehmet Nuri Gömleksiz - Araştırmacı Şule Erdem
Öz Bu araştırmanın amacı öğretmen adaylarının İngilizce dil öğreniminde motivasyon
düzeylerine ilişkin görüşlerini belirlemektir. Araştırmada tarama modeli kullanılmıştır.
Araştırmanın çalışma grubunu Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi 2. sınıf öğrencileri
oluşturmaktadır. Öğretmen adaylarının tamamına ulaşmak mümkün olduğundan evrenin
tamamı örneklem olarak alınmıştır. Bu nedenle ayrıca örneklem seçimine gidilmemiştir.
Çalışmaya toplam 452 öğretmen adayı katılmıştır. Katılımcıların 324’ü kadın, 128’i erkektir.
Veri toplama aracı olarak Mehdiyev, Uğurlu ve Usta (2017) tarafından geliştirilmiş olan
“İngilizce Dil Öğreniminde Motivasyon Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçeğin yapı geçerliliğini
belirlemek amacıyla açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri yapılmıştır. Beşli Likert
tipinde olan ölçek 16 madde ve kişisel kullanım, tutum ile özgüven olarak adlandırılan üç
faktörden oluşmaktadır. Ölçeğin tümü ve her bir faktör için yapılan güvenirlik hesaplamaları
ile elde edilen sonuçlar şöyledir: Kişisel kullanım yedi madde (Alfa: 0.85), tutum beş madde
(Alfa: 0.77), özgüven dört madde (Alfa: 0.78), ölçeğin tümü 16 madde (Alfa: 0.3). Verilerin
analizinde öğretmen adaylarının motivasyon düzeylerine ilişkin görüşlerinin cinsiyetleri
açısından farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek için bağımsız gruplar t testi, mezun
oldukları lise türü ile öğrenim gördükleri bölüm açısından da farklılaşıp farklılaşmadığını
belirlemek için ise tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır. Ancak daha önceden varyans
homojenliği Levene testi ile ölçülmüştür. Araştırma sonucunda grupların motivasyon
düzeylerine ilişkin görüşleri arasında istatistiksel açıdan farklılaşmaların olduğu görülmüştür.
Araştırma sonuçları doğrultusunda öğretmen adaylarının İngilizce dil öğrenme sürecinde
motivasyonlarının sağlanabilmesi için yapılması gerekenlere ilişkin çeşitli önerilerde
bulunulmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Eğitim Fakültesi, Öğretmen Adayı, İngilizce Dil Öğrenimi, Motivasyon
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
124
Öğretmen Adaylarının Kişisel Mesleki Yetkinlik Algılarının ve Kaygı Düzeylerinin
Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi
Dr. Öğretim Üyesi Yurdagül Günal - Dr. Öğretim Üyesi Zehra Nesrin Birol
Öz Bu çalışmanın amacı öğretmen adaylarının Kişisel-Mesleki Yetkinlik algılarının ve kaygı
düzeylerinin belirlenmesi, Kişisel –Mesleki Yetkinlik algıları ile kaygı düzeyleri arasındaki
ilişkinin incelenmesi, Kişisel-Mesleki yetkinlik algıları ve kaygı düzeylerini etkileyen
değişkenlerin saptanmasıdır. Araştırmanın çalışma grubunu Türkiye’de 2017-2018 eğitim
öğretim yılında bir kamu üniversitesinin Eğitim Fakültesinin; Sınıf, Sosyal Bilgiler, Resim,
Müzik, Fen Bilgisi, Okul Öncesi, Matematik, Türkçe, İngilizce, Bilgisayar Teknolojileri ve
Özel Eğitim öğretmenliği bölümlerine ve farklı sınıf seviyelerine devam eden 480 öğretmen
adayı oluşturmaktadır. Çalışmada, “Kişisel-Mesleki Yetkinlik Ölçeği” ve “Beck Anksiyete
Ölçeği” kullanılmıştır. Veriler, SPSS 25 istatistik paket programı kullanılarak analiz
edilecektir. Verilerin analizinde Pearson Korelasyon Katsayısı, t testi ve ANOVA
kullanılacaktır. Verilerin analizi devam etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Kişisel-Mesleki Yetkinlik, Kaygı, Öğretmen Adayları
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
125
Öğretmen Adaylarının Öğretmenlik Mesleğine Yönelik Tutumlarını Yordayıcı
Değerler: Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinde Bir Araştırma
Kübra Ünal - Prof.Dr. Günseli Orhon
Öz Bu çalışmanın amacı öğretmen adaylarının sahip oldukları değerlerin onların öğretmenlik
mesleğine yönelik tutumlarını (ÖMYT) yordayıp yordamadığını ortaya koymaktır. Bu
doğrultuda, farklı branşlarda okuyan öğretmen adaylarında bu değerlerin değişip değişmediği,
öğretmen adaylarının lisans öğrenim hayatlarında ÖMYT’lerini yordayıcı değerlerin kazanılıp
kazanılmadığı ve cinsiyet değişkenine göre bu değerlerin farklılık gösterip göstermediği veya
hangi yönde farklılık gösterdiği de ortaya koyulmuştur. Tarama deseni kullanılarak yapılan bu
araştırmada, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde Sınıf Öğretmenliği, Okul
Öncesi Öğretmeliği, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği, İlköğretim Matematik
Öğretmenliği ve Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümlerinde 1. ve 4. sınıf düzeyinde lisans eğitimi
almakta olan 404 öğretmen adayına Portre Değerler Anketi (PDA) ve Öğretmenlik Mesleğine
Yönelik Tutum (ÖMYT) Anketi uygulanmıştır. Anketler yardımıyla toplanan nicel veriler
SPSS ve Lisrel programlarında analiz edilmiştir. Veri analizleri sonucunda, öğretmen
adaylarının ‘değişime açıklık’ ve ‘muhafazakarlık’ değerlerinin onların ÖMYT’lerini
yordayabildiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca öğretmen adaylarının en yüksek değer
tercihlerinin ‘evrensellik’ ve düşük değer tercihlerinin ‘değişime açıklık’ olduğu görülmüştür.
Öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutum düzeylerine bakıldığında ise en
yüksek tutum ortalaması ‘saygınlık’ boyutunda ve en düşük tutum ortalaması ‘öğretme
eylemi’ boyutunda hesaplanmıştır. Son olarak, öğretmen adaylarının değer ve ÖMYT
ortalamalarının 1. sınıftan 4. sınıfa doğru anlamlı düzeyde azaldığı görülmüştür. Ayrıca,
öğretmen adaylarının ÖMYT’lerini yordayıcı değerlerinin bölüm ve cinsiyet değişkenlerine
göre farklılaştığı tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, eğitim fakültelerinin öğretmen
eğitimi programlarına öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik olumlu tutum ve
ilgili değerleri geliştirebilecekleri içeriklerin eklenmesi gerektiği önerilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Değerler, Tutum, Öğretmenlik Mesleği
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
126
Öğretmen Adaylarının Özerk Öğrenme Düzeylerinin Bazı Değişkenler Açısından
İncelenmesi (Kafkas Üniversitesi Örneği)
Dr. Öğretim Üyesi Dilek Yaralı - Salih Gezer
Öz Bu araştırmanın amacı, öğretmen adaylarının “özerk öğrenme” düzeylerinin bazı değişkenler
açısından incelemesidir. Betimsel tarama modelinin kullanıldığı araştırmanın çalışma
grubunu, 2017-2018 öğretim yılı güz döneminde Kafkas Üniversitesi Eğitim Fakültesinde
öğrenim gören 559 öğretmen adayı oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak, Macaskill ve
Taylor (2010) tarafından geliştirilen, Arslan ve Yurdakul (2015) tarafından Türkçe’ye
uyarlanan “Özerk Öğrenme Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırmada; öğretmen adaylarının ölçeğin
her iki alt boyutunda “katılıyorum” düzeyinde puan verdikleri görülmüştür. Cinsiyet, sınıf
düzeyi ve yaş aralıkları değişkenlerine göre ölçeğin alt boyutlarında anlamlı düzeyde bir
farklılık gözlenmemiştir. Ancak program türü değişkenine göre, “bağımsız öğrenme” alt
boyutunda, Sınıf, Türkçe, İlköğretim Matematik, Fen Bilgisi ve Eğitim Bilimleri (PDR)
öğretmen adayları arasında Sınıf öğretmen adayları lehine, “ders çalışma alışkanlıkları” alt
boyutunda ise Sınıf ile Eğitim Bilimleri (PDR) öğretmen adayları arasında Sınıf Öğretmen
adayları lehine; öğretim türü değişkenine göre, ölçeğin her iki alt boyutunda normal
öğretimde öğrenim gören öğretmen adayları lehine istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
bulunmuştur.
Anahtar Kelimeler: Öğretmen Adayları, Özerk Öğrenme, Bağımsız Öğrenme, Ders Çalışma
Alışkanlıkları
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
127
Öğretmen Adaylarının Özyeterlik İnançları, Öğretme Motivasyonları ve Çocuk Sevme
Düzeyleri Arasındaki İlişkiler
Doç.Dr. Vesile Yıldız Demirtaş - Doç.Dr. Neşe Özkal - Doç.Dr. Hale Kasap Sucuoğlu
Öz Bu araştırmada öğretmen adaylarının öz yeterlik inançları, öğretme motivasyonları ve çocuk
sevme düzeyleri arasındaki ilişkilerin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma İzmir ilinde yer
alan bir devlet üniversitesinin Eğitim Fakültesi’nde öğrenim görmekte olan 368 öğretmen
adayı üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri “Öğretmen öz yeterlik ölçeği”,
“Öğretme Motivasyonu Ölçeği” ve “Çocuk Sevme Ölçeği” ile toplanmıştır.Verilerin
analizinde basit korelasyon analizi ile çoklu doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır.
Araştırma sonunda elde edilen bulgulara göre çocuk sevme ile öğrenci katılımı ve öğretim
stratejileri özyeterlik inançları arasında pozitif yönlü orta düzeyde anlamlı ilişkilerin olduğu
belirlenmiştir. Çocuk sevme ile içsel öğretme motivasyonu ve öğretim stratejileri özyeterlik
inançları arasında pozitif yönlü düşük düzeyde anlamlı ilişkiler olduğu belirlenmiştir.
Uygulanan çoklu doğrusal regresyon analizi sonucunda öğretmen adaylarının öğrenci katılımı
özyeterlik inançlarının ve içsel öğretme motivasyonlarının çocuk sevmeyi pozitif yönde
anlamlı olarak, sınıf yönetimi özyeterlik inançlarının ise çocuk sevmeyi negatif yönlü anlamlı
olarak yordadığı belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Öz Yeterlik İnançları, Öğretme Motivasyonu, Çocuk Sevme
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
128
Öğretmen Algılarına Göre Okul Müdürlerinin Kriz Yönetimi Becerileri: KKTC Örneği
Uzman İbrahim Kaya Uğraşoğlu - Uzman Recep Çiftgül
Öz Bu araştırmanın amacı öğretmen algılarına göre KKTC’deki lise müdürlerinin kriz yönetimi
becerilerini belirlemek ve öğretmenlerin demografik değişkenlerinin müdürlerinin kriz
yönetimi becerilerine ilişkin görüşlerinde anlamlı fark oluşturup oluşturmdığını ortaya
koymaktır. Çalışma, “ilişkisel tarama modeli” ne uygun betimleyici bir araştırmadır.
Araştırmanın evrenini KKTC deki milli eğitim bakanlığına bağlı liseler oluştururken
örneklemini ise tabakalı örnekleme yöntemine göre seçilmiş 210 lise öğretmeni
oluşturmaktadır. Çalışmada, Aksu ve Deveci (2009) tarafından geliştirilmiş olan “Okul
Müdürlerinin Kriz Yönetimi Becerileri Anketi” kullanılmıştır. Verilerin analizinde; normal
dağılan verilerde “T Testi” ve “ANOVA Testi”, parametrik olmayan veriler için “Mann-
Whitney-u Test” ve “Kruskal-Wallis Test” kullanılmıştır. Öğretmen algılarına göre,
müdürleinin kriz yönetimi becerileri genel ortalaması ölçekteki “bazen” seçeneğine denk
gelmekte ve müdürlerinin kriz yönetimi becerilerinin düşük olduğu görüşünde olduklarını
göstermektedir. Öğretmenlerin cinsiyeti ve eğitim durumu müdürlerinin kriz yönetimi
becerilerine olan algılarını değiştirmediği görülmüştür. Ayrıca mesleki kıdem, kurumdaki
çalışma yılı, yaş ve medeni durum değişkenlerinin de öğretmen algılarında anlamlı fark
oluşturmadığı saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kriz Yönetimi, KKTC, Öğretmen Algıları
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
129
Öğretmen Eğitimi Programında Eğreti Duran İki Ders: Öğretim İlke ve Yöntemleri ve
Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme
Doç.Dr. Ramazan Sağ - Dr. Öğretim Üyesi Kenan Demir
Öz Öğretmen eğitimi programlarında eğitim bilimleri alanıyla ilgili yer verilecek derslerin
konumu nasıl olmalıdır? Bu tür bir sorunun altında aday öğretmenlerin mesleki gelişimlerine
katkısının en üst düzeyde olmasını sağlamak düşüncesi yattığı ileri sürülebilir. Peki, bu
düşünce, Öğretim İlke ve Yöntemleri(ÖİY) ve Öğretim Teknolojileri ve Materyal
Geliştirme(ÖTMG) dersleri açısından ne derece gerçekliği yansıtmaktadır? Bu dersleri veren
öğretim elemanları olarak yaşadıklarımızın mesleki gelişime katkı sağlama düşüncesiyle
uyuşmadığına yönelik ciddi kuşkularımız bulunmaktadır. Bu kuşkuların gerçekliğini ve
nedenlerini araştırmak için çoklu örnek olay modelinin kullanıldığı çalışmada grupları,
sorumlu olduğumuz Türkçe Eğitimi ve Sınıf Öğretmenliğinin iki şubesi oluşturmaktadır.
Öğrencilerle yapılan görüşmeler, onların dile getirdikleri yazılı açıklamalar ve öğretim
elemanlarının tuttukları alan notları verileri oluşturmaktadır. ÖTMG dersi devam etmesi
nedeniyle bir yandan veriler toplanmaya devam edilmekte olup veriler, içerik analizine dayalı
olarak geliştirilmesi devam etmektedir. Çözümlemede tema ve kodlar, adayların dile
getirdikleri problemler, derslerin birbirlerine göre dikey ve yatay ilişkileri ile program
felsefeleri temelinde tanımlanmaya çalışılacaktır. Buna göre yürütülecek çözümleme örnek
olaylar arasındaki benzerlikler nitel grafikler aracılığıyla görselleştirmeye çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Öğretmen Eğitimi Programı, Eğitim Bilimleri Derslerinin Konumu,
Dersler Arası Yatay ve Dikey İlişkiler
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
130
Öğretmen Yeterliklerine Karşılaştırmalı Bir Bakış: Türkiye ve Avustralya
Okutman Serkan Padem
Öz Bu çalışmanın amacı, Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen genel
öğretmen yeterlikleri performans göstergeleri ile uluslararası sınav (PISA, TIMMS, PIRLS,
vb.) sonuçları bakımından üst sıralarda yer alan bir ülke olan Avustralya Eğitim Bakanlığı
tarafından belirlenen genel öğretmen yeterlikleri göstergelerini temel ve alt beceriler bazında
karşılaştırmak ve bu karşılaştırmadan elde edilen veriler ışığında Türkiye ve Avustralya’daki
öğretmen yetiştirme sürecine yönelik değerlendirme ve önerilerde bulunmaktır. Bu
araştırmanın evrenini OECD ülkelerinin öğretmen yeterlikleri ile ilgili resmi dokümanlar
oluşturacaktır. Uluslararası sınavlarda ortalamanın altında yer alan Türkiye ile aynı sınavlarda
en üst sıralarda yer alan Avustralya’ya ait ilgili dokümanlar örneklem olarak belirlenecektir.
Bu araştırmanın verilerinin toplanmasında nitel araştırma yöntemlerinden bir olan doküman
analizi yöntemi kullanılacaktır. Bu çalışmada verilerin analizinde betimsel analiz tekniği
kullanılacaktır. Araştırma sonucunda elde edilecek veriler belirlenen amaç ve amaca uygun alt
problemler ışığında çözümlenerek yeniden düzenlenecek ve karşılaştırılacaktır. Türkiye ve
Avustralya öğretmen yeterlikleri, araştırmanın amacında belirlenen tüm boyutlar bağlamında
karşılaştırmalı olarak bilgiler, tablolar ve şekillerden yararlanılarak değerlendirilecek ve
yorumlanacaktır.
Anahtar Kelimeler: Türkiye, Avustralya, Öğretmen Yeterlikleri
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
131
Öğretmenlerin Hizmet İçi Eğitime Yönelik Algılarında İnformal İlişkilerinin Rolü
Dr. Ebru Burcu Çimili Gök
Öz Öğretmenlerin mesleklerini etkili bir şekilde yürütebilmelerinde, deneyim önemli olmakla
birlikte tek başına yeterli değildir. Kendini geliştirmek isteyen öğretmenlerin, kişisel
çabalarının meslekî gelişimi sağlamada her zaman yeterli olmadığı bilinmektedir (Richerd,
1991). Öğretmenlerin niteliklerinin gelişmesi ve profesyonel bir kimlik kazanmaları sadece
hizmet öncesi eğitim ile değil hizmet öncesi ve hizmet içi eğitim (HİE) süreçlerinin
bütünleşmesi ile mümkün olabilir (Saban, 2000). HİE bireylerin görevleri ile ilgili gerekli
bilgi, beceri ve tutumları kazanmalarını sağlamaya, hizmetteki verimlilik ve etkinliklerinin
artırılması, gelişmeye yol açan bilgi, beceri ve anlayışlarının zenginleştirilmesine yönelik kısa
süreli olarak yapılan eğitim olarak tanımlamıştır (Taymaz, 1997, Tezcan, 1992) Garuba
(2004)'ya göre öğretmen eğitiminde HİE’in iki özelliği vardır. Birincisi öğretmenlerin
aldıkları hizmet öncesi eğitim ile mesleğin çağa göre gerekleri arasında var olan boşlukları
doldurması açısından “öğretmen eğitiminde bir boşluk doldurucu” niteliğinde olmasıdır.
İkincisi ise öğretmenleri çağa uygun, her geçen gün yenilenen bilgi ve tecrübelerle
buluşturması açısından “çalışanların performansını ve etkililiğini artırmak için bilgilerin
güncellenmesi” niteliğidir. Konuyla ilgili yapılan çalışmalarda hizmet içi eğitimlerin
öğretmenlerce iş saatleri dışında da işe zaman ayırmak olarak görüldüğü ve zorunlu
olmadıkça hizmet içi eğitim almaktan kaçındıkları görülmüştür. Bu çalışmada öğretmenlerin
görüşlerine göre hizmet içi eğitim algılarını tespit etmeyi amaçlanmış ve aşağıdaki soruların
yanıtları aranmıştır; 1. Öğretmenlerin zorunlu haller dışında gönüllü olarak katıldıkları hizmet
içi eğitimler var mıdır? 2. Öğretmenleri gönüllü olarak HİE almaya motive eden unsurlar
nelerdir? 3. Öğretmenlerin informal ilişkileri HİE algılarını nasıl etkilemektedir? Araştırmada
nitel araştırma desenlerinden durum çalışması deseni seçilmiştir. Araştırma üç farklı orta
okulda görev yapan öğretmenlerle yürütüldüğü için durum çalışması desenlerinden farklı
durumların hem bireysel hem de karsılaştırmalı olarak değerlendirilmesini mümkün kılan
“Bütüncül Çoklu Durum Deseni” tercih edilmiştir. Araştırmanın çalışma grubu maksimum
çeşitlilik örnekleme yöntemine ve gönüllülük esasına göre seçilmiş, Antalya ili merkez
ilçelerinde 2017-2018 eğitim öğretim yılında üç ortaokulda görev yapan 9 branş
öğretmeninden oluşmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Hizmet İçi Eğitim, İnformal İlişkiler
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
132
Öğretmenlerin İş Değerlerinin Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi
Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Avcı - Doç.Dr. Hasan Bozgeyikli
Öz Öğretmenlerin iş değerlerinin çeşitli değişkenler açısından incelendiği bu çalışmada genel
tarama modeline dayalı ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Çalışmada öğretmenlerin iş
değerleri, cinsiyet, medeni durum, mesleki kıdem, idarecilik yapıp yapmadığı, mezun olunan
fakülte, branş ve çalışılan okul türü gibi değişkenler açısından incelenmiştir. Araştırmanın
çalışma evrenini 2017-2018 eğitim öğretim yılında İstanbul İl Milli eğitim Müdürlüğüne bağlı
okullarda çalışan öğretmenler oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi ise basit tesadüfi
eleman örnekleme yöntemiyle seçilen 584 öğretmenden oluşmaktadır. Araştırma örneklemine
alınan 584 öğretmenden %68,2’si (398 Kişi), Kadın %31,8’i (186 Kişi) Erkektir.
Katılımcıların %76,5’i (447 kişi) evli iken %23,5’i (137 Kişi) bekârdır. Araştırma verilerini
toplamak amacıyla araştırmacılar tarafından geliştirilen ve katılımcıların demografik
özelliklerine ilişkin kapalı uçlu sorular bulunan kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Ayrıca
öğretmenlerin iş değerlerini tespit etmek amacıyla “İş Değerleri Ölçeği” kullanılmıştır.
Verilerin analizinde betimsel istatistiklerin yanı sıra cinsiyet, medeni durum, daha önce
idarecilik yapıp yapmama değişkenlerine göre farklılaşmayı ortaya koymak amacıyla
bağımsız gruplar için t testi, kıdem mezun olunan fakülte, branş ve çalışılan okul türü
değişkenlerine göre farklılaşmayı ortaya koymak amacıyla tek yönlü varyans analizi
(ANOVA) tekniği kullanılmıştır. Çalışmada anlamlılık düzeyi ,05 olarak alınmıştır.
Araştırmadan elde edilen bulgulara göre öğretmenlerin iş değerleri olarak geçen işin
anlamlılığı, insani ilişkiler, iş ortamı ve özerklik değerleri cinsiyet, medeni durum ve daha
önce idarecilik yapıp yapmadıklarına göre anlamlı düzeyde farklılaşmamaktadır. Kıdem,
mezun olunan fakülte değişkenleri açısından da öğretmenleri iş değerlerinin anlamlı düzeyde
farklılaşmadığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte branş ve çalışılan okul türü açısından
gruplar arasında ,05 düzeyinde manidar bir farkın olduğu tespit edilmiştir. Buna göre branş
açısından işin anlamlılığı alt boyutunda Fen bilimleri ile sosyal bilimler alan öğretmenleri
arasında sosyal bilimler alan öğretmenleri lehine anlamlı bir farkın olduğu görüşmüştür.
Özerklik boyutunda ise sınıf öğretmenleri ile fen bilimler alan öğretmenleri arasında sınıf
öğretmenleri lehine anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir. Çalışılan okul türü açısından ise
liselerde çalışan öğretmenlerin özerklik değerlerinin diğerlerine kıyasla daha yüksek olduğu
görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: İş Değerleri, Öğretmenler, Demografik Özellikler
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
133
Öğretmenlerin Örgütsel Sinizminin Nedenleri ve Örgütsel Sonuçları: Bir Durum
Çalışması
Dr. Ebru Burcu Çimili Gök
Öz Örgütsel sinizm bireylerin örgütlerine yönelik geliştirdikleri örgütün dürüstlükten ve
şeffaflıktan yoksun olduğu, adaletin, ahlaki bütünlüğün ve etik değerlerin olmadığı inancı gibi
olumsuz duygulardır (Dean, Brandes ve Dharwadkar, 1998; Cole, Bruch veVogel, 2006;
O'Leary, 2003). Örgütsel sinizme sahip bireyler örgütlerin, etik değerleri hiçe saydığına ve
sadece kendilerine hizmet ettiklerine inanırlar (Valentine ve Elias, 2005). Örgütsel sinizm,
örgütün dürüstlükten yoksun olduğu inancını ifade eden "bilişsel boyut", örgüte karşı
hissedilen olumsuz duyguların oluşturduğu "duygusal boyut" ve bu inanç ve duygulara bağlı
olarak sergilenen davranışları ifade eden "davranışsal boyut" olmak üzere üç boyutlu bir
yapıdır (Dean vd, 1998). İlgili alan yazında örgütsel sinizmin ortaya çıkmasını açıklamada
kullanılabilecek yaklaşımlar olarak "beklenti kuramı", " sosyal mübadele kuramı ", " sosyal
güdülenme kuramı " sayılmaktadır (Eaton, 2000; Mimaroğlu, 2008; Robbins 2013). Adı
geçen kuramlarda bireylerin beklentileri, sosyal ilişkileri sonucu yaşadıkları hayal kırıklıkları,
ihmal edilmişlik duygusu, güvensizlik söz konusudur. Bu duyguların azaltılmasının örgüt
işleyişi açısından önemi ihmal edilmemelidir. Okullar informal ilişkilerin; formal yapıyı,
işleyişi ve verimliliği oldukça fazla etkilediği kurumlardır. Bu çalışmanın amacı okulların en
önemli bileşenlerinden biri olan öğretmenlerin kurumlarına karşı geliştirdikleri duyguların,
sinik davranışların yani örgütsel sinizmin sonuçlarını öğretmenlerin görüşlerine göre ortaya
çıkarmaktır. Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması deseninde
hazırlanmıştır. Araştırmanın örneklemini Antalya merkez ilçelerindeki üç okulda görev yapan
9 öğretmen oluşturmaktadır ve veri toplama aracı olarak yarı yapılandırmış bireysel görüşme
formu kullanılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Örgütsel Sinizm, Örgütsel Adalet, Örgütsel Bağlılık, İş Doyumu
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
134
Öğretmenlerin Performanslarının Okul Yöneticileri Tarafından Değerlendirilmesine
İlişkin Görüşleri
Doç.Dr. Neşe Özkal - Doç.Dr. Vesile Yıldız Demirtaş - Doç.Dr. Hale Kasap Sucuoğlu -
Ahmet Oflaz
Öz Bu araştırmanın amacı ilkokul, ortaokul ve lisede görev yapan öğretmenlerin okul
müdürlerince gerçekleştirilen öğretmen performans değerlendirmeye ilişkin görüşlerini
belirlemektir. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden olgubilim kullanılmıştır. Araştırmada
veriler araştırmacılar tarafından hazırlanan açık uçlu görüşme soruları ile toplanmıştır.
Araştırmaya kendilerine yazılı olarak verilen açık uçlu soruları yanıtlayan ilkokul, ortaokul ve
lisede görev yapmakta olan 56 öğretmen ve bireysel olarak derinlemesine görüşmelerin
yapıldığı 4 öğretmen katılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmenler performans
değerlendirmenin objektif ve tarafsız olursa olumlu olabileceğini, müfettiş değerlendirmesine
göre daha olumlu olduğunu ve öğretmenlerin yetersiz olduğu alanı görmesini
sağlayabileceğine ilişkin olarak olumlu görüşler bildirmişlerdir. Olumsuz görüşler ise; okul
müdürlerin politik olarak davranmaları, yöneticilik vasıfları/eğitimlerinin yetersiz olması,
tarafsız/objektif olamamaları, kişisel ilişkilerin etkili olması, performans kriterlerinin nesnel
ve somut olmaması, müdürün tüm branşları değerlendirecek alan bilgisine sahip olmaması,
sadece müdürün değerlendirmesinin uygun olmaması, yılda bir kez yapılan gözlemin yeterli
olmaması olarak belirtilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Öğretmen Performansının Değerlendirmesi, Nitel Araştırma
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
135
Öğretmenlerin Sosyal Medya Kullanım Alışkanlıkları ile Öğretmenlik Mesleğine İlişkin
Tutumlarının İncelenmesi
Prof.Dr. Ahmet Kara - Osman Yetkin
Öz Günümüzde tüm mesleklerde olduğu gibi özellikle de öğretmenlik mesleğinde güncel
durumlara ayak uydurmak bir başka ifade ile güncel gelişmelere uygun bir şekilde davranmak
oldukça önem arz etmektedir. Öyle ki bir öğretmen güncel bilimsel ya da teknolojik
gelişmelere hızlı bir şekilde adapte olmak zorundadır. Sınıf ortamında ya da sınıf dışında hatta
okul dışında bile öğretmenlik görevini üstlenirken öğrencilerin yeni alışkanlıklarına uymak
zorundadır. Karşısında, hedef kitlesinde, her geçen gün daha da değişen öğrenciler vardır.
Çağımızın temel sorunlarından biri olan sosyal medyadan uzak duramaz öğretmen. Sosyal
medya kullanmayan bir öğretmen varlığını daha doğrusu öğrenci üzerindeki etkililiğini
sürdüremez. Demode bir öğretmen olmamak için sosyal medya kullanmak durumundadır.
Hatta bazı öğretmenler öğrencilerini ders dışında da youtube, whatsapp vb uygulamalarla
öğrencilerin eğitimi ve öğrenmeleri üzerinde kontrol sahibi olmaya çalışmaktadır. Bu
araştırmanın amacı Adıyaman İl merkezinde görev yapan öğretmenlerin sosyal medya
kullanım alışkanlıkları ile öğretmenlik mesleğine ilişkin tutumlarını incelenmektedir. Bu
amaç doğrultusunda veriler Ünişen ve Demirel (2018) tarafından geliştirilen “Öğretmenlerin
öğretmenlik mesleğine ilişkin tutumları” ölçeğine verdikleri yanıtlarla toplanacaktır. Veriler
bilgisayar paket programıyla değerlendirilip öğretmenlerin sosyal medya kullanım
alışkanlıkları ile öğretmenlik mesleğine ilişin tutumları arasındaki ilişki ortaya konmaya
çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Öğretmen, Öğretmenlik Mesleğine İlişkin Tutumlar, Sosyal Medya
Kullanım Alışkanlıkları
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
136
Öğretmenlik Mesleği Genel Yeterlilikleri Çerçevesinde Ölçme ve Değerlendirme
Yeterlilik Göstergelerine İlişkin Öğretmen Görüşleri
Dr. Öğretim Üyesi Yurdagül Günal - Dr. Öğretim Üyesi Zehra Nesrin Birol
Öz Bu çalışmanın amacı 2017 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanan öğretmenlik
mesleği genel yeterlilikleri çerçevesinde yer alan mesleki beceriler alanı, ölçme ve
değerlendirmeye yeterlilik göstergelerine ilişkin öğretmenlerin görüşlerini almaktır.
Araştırmada nitel araştırma desenlerinden durum çalışması kullanılmıştır. Çalışmaya katılan
öğretmenlerin ölçme ve değerlendirme yeterlilik göstergeleri çerçevesinde, uyguladıkları
ölçme ve değerlendirme yöntemleri bu yöntemleri seçme nedenleri, uygulamada
karşılaştıkları sorunlar gibi konulardaki görüşleri alınmıştır. Araştırma için ihtiyaç duyulan
veriler, araştırmanın amacı doğrultusunda araştırmacılar tarafından öğretmenler için
hazırlanmış yarı yapılandırılmış görüşme formu elde edilmiştir. Görüşme formu altı açık uçlu
sorudan oluşmaktadır. Görüşme formu, öğretmen genel yeterlilikleri, ölçme değerlendirme
göstergelerinden faydalanılarak geliştirilmiştir. Çalışma farklı deneyim yıllarına ve farklı
öğretim kademesi ve branşlarına sahip 14 öğretmen ile yürütülmüştür. Araştırma etiği
çerçevesinde katılımcıların isimleri kullanılmamıştır. Verilerin analizinde, nitel veri analiz
tekniklerinden betimsel analiz kullanılmıştır. Verilerin analizi devam etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Öğretmen Yeterlilikleri, Ölçme ve Değerlendirme, Mesleki Beceri
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
137
Öğretmenlik Mesleğinde Stres Kaynakları ve Öğretmenlerin Performans Değerleme
Sistemine Bakış Açıları
Dr. Öğretim Üyesi Elvan Okutan - Dr. Öğretim Üyesi Özlem Balaban - Dr. Öğretim
Üyesi Hümeyra Taşçıoğlu Baysal
Öz Stres, günlük hayatta hemen hemen her çalışanın karşılaştığı bir sorun olarak karşımıza
çıkmaktadır. Stresin yoğun olarak yaşandığı eğitim camiasına bakıldığında bu durum ciddi bir
problem olarak ifade edilmektedir. Yaşanan stresin bireylerin özel ve çalışma hayatlarını da
olumsuz yönde etkilediği görülmektedir. Günümüzde stressiz bir hayat sürmenin mümkün
olmadığını düşünürsek stresin nedenlerini iyi belirleyip etkili bir stres yönetimi uygulayarak
stresi olumlu sonuçlar alacağımız şekilde organize etmemiz gerekmektedir. Bu çalışmanın
amacı ilk ve ortaokul öğretmenleri ile meslek öğretmenlerinin stres kaynaklarının neler
olduğunu tespit etmek ve öğretmenler için uygulamaya geçilmesi düşünülen performans
değerleme sistemi hakkındaki algılarını ortaya koymaktır.
Anahtar Kelimeler: Stres, Öğretmenlik
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
138
Okul Müdürlerinin İş Doyumu: Nitel Bir Çalışma
Dr. Suzan Canlı - Şevket Sindi
Öz Bu araştırmada, okul müdürlerinin iş doyumlarına ilişkin görüşlerini belirlemek
amaçlanmıştır. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden olgubilim deseni kullanılmıştır.
Araştırmanın çalışma grubu, maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi kullanılarak belirlenen
18 okul müdüründen oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış
görüşme formu kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerinin analizinde betimsel ve
içerik analizi kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda, okul müdürlerinin çoğunluğunun
müdürlük görevinin kendilerine faydalı olabilme imkânı sağladığından bu görevi yürütmekten
hoşnut oldukları; görev-yetki-sorumluluk dengesinin olmamasından ötürü bu görevi
yürütmekten hoşnut olmadıkları belirlenmiştir. Okul müdürlerinin çoğunluğu görevleri
karşılığında aldıkları ücret, hak ve ödeneklerin, performansları karşılığında aldıkları ödüllerin,
kendilerini geliştirme ve yükselme olanaklarının yetersiz olduğunu; müdürlük görevinin
toplumsal bir statüsünün bulunmadığını belirtmişlerdir. Okul müdürlerinin astlarına ilişkin
görevin yürütülmesi ve kişilerarası ilişkiler açısından hoşnutluklarının yanı sıra
hoşnutsuzluklarının da olduğu saptanmıştır. Okul müdürlerinin çoğunluğunun okulun çalışma
koşulları açısından başarılı okul faktörlerinin okulda bulunmasından hoşnut oldukları
belirlenmiştir. Diğer yandan okul müdürlerinin çoğunluğunun okulun fiziki olanaklarının
yetersizliğinden ötürü hoşnut olamadıkları belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Okul Müdürü, İş Doyumu, Okul
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
139
Okul Öncesi Çağındaki Çocukların Teknolojik Araçları Kullanma Düzeyleri
Dr. Öğretim Üyesi Hikmet Zelyurt - Arş.Gör.Dr. Hasan Kurnaz
Öz Çocuklar doğdukları andan itibaren teknolojik araçlarla karşılaşmaktadır. Bu araçları
kendilerince anlamlandırıp yaşamlarının bir parçası yapmaktadır. Okul öncesi dönemindeki
çocukların teknolojik araçları kullanmalarının faydalarıyla birlikte bazı zararları da
bulunmaktadır. Bu farklılaşmanın temel nedeni teknolojik araçların ne şekilde ve nasıl
kullanıldığı ile doğrudan ilişkilidir (Şen,2012). Bu araştırmanın temel amacı, okul öncesi
eğitim kurumlarına devam eden çocukların teknolojik araçları kullanma düzeylerini
belirlemektir. Tarama modelinde yürütülen bu çalışmanın örneklemi, Malatya il merkezinde
yer alan okullardan tesadüfi örnekleme yöntemi kullanılarak belirlenen üç farklı okul öncesi
eğitim kurumunda öğrenim gören çocuklardan oluşmaktadır. Araştırma verileri, Konca (2014)
tarafından geliştirilen bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımının veli görüşleriyle
belirlendiği anket kullanılmıştır. Verilerin analizinde t testi ve tek yönlü varyans analizi
tekniklerine başvurulmuştur. Araştırma verilerine bağlı olarak okul öncesi dönemindeki
çocukların teknolojik araçları kullanma düzeylerinin bazı değişkenlere göre farklık gösterip
göstermediği belirlenecektir. Araştırma sonucunda elde edilen sonuçlara dayalı olarak
öğretmen, ebeveyn ve uzmanlara yönelik çeşitli uyarılarda bulunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Teknolojik Araçlar, Okul Öncesi, Ebeveynler
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
140
Okul Öncesi Çocukların Bağlanma Stilleri ile Dikkat Düzeyleri Arasındaki İlişkinin
İncelenmesi
Derya Karacaoğlu - Hilal Alkan - Büşra Doğan - Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Özgenel -
Mustafa Demir
Öz Bu araştırma, “Okulöncesi çocukların bağlanma stilleri ile dikkat düzeyleri arasındaki
ilişkinin cinsiyet ve anne baba eğitim durumu açısından incelenmesi” amacıyla yapılmıştır.
Araştırmanın evrenini, 2017-2018 eğitim yılında İstanbul İl Merkezinde bulunan Milli Eğitim
Bakanlığı’na bağlı bağımsız anaokullarına devam eden (60-72) aylık çocuklar
oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini, bağımsız anaokullarına devam eden çocuklar
arasından kolayda örneklem yöntemi ile seçilen 69 çocuk oluşturmuştur. Araştırmada, veri
toplama aracı olarak; çocuklar ve çocukların ailelerine ilişkin kişisel bilgileri toplamak
amacıyla "Genel Bilgi Formu", çocukların dikkat toplama yetisini değerlendirmek amacıyla
geçerlilik-güvenirlik çalışması yapılmış olan "Beş Yaş Çocukların Dikkat Toplama Testi"
(Frankfurter Test Für Funjahrige Konzentration –FTF-K) kullanılmıştır. Çocukların bağlanma
stillerini belirlemek amacıyla geçerlilik-güvenirlik çalışması yapılmış olan "Bağlanma Öykü
Tamamlama Testi kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda, örneklemi oluşturan çocukların
bağlanma stilleri ile dikkat düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Cinsiyetler
arasında, dikkat düzeyi ve bağlanma stilleri açısından anlamlı bir farklılık gözlenmemiştir.
Ayrıca dikkat düzeyi ve bağlanma stilinin yaşa göre de farklılaşmadığı bulunmuştur.
Anahtar Kelimeler: Dikkat, Dikkat Eksikliği, Bağlanma, Bağlanma Stilleri
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
141
Okul Öncesi Dönem Çocukların Anne-Baba-Çocuk İletişiminin Bazı Değişkenler
Açısından İncelenmesi
Öğr.Gör. Ayşe Meriç - Doç.Dr. Arzu Özyürek
Öz Çocuğun gelişiminde öncelikli öneme sahip, onların bakım ve eğitiminden sorumlu kişiler,
genellikle anne ve babalar olarak görülmektedir. Anne-babalar ile çocukları arasında etkili bir
iletişimin kurulması çocuğun gelişimine olumlu bir katkı sağlayacaktır. Bu çalışmada, okul
öncesi dönem çocukların anne-baba-çocuk iletişiminin bazı değişkenler açısından incelenmesi
amaçlanmıştır. Nicel olarak tasarlanan bu araştırma, ilişkisel tarama modelinde
yapılandırılmış betimsel bir çalışmadır. Çalışma grubunu, okul öncesi eğitim kurumuna
devam eden 123’ü kız, 104’ü erkek olmak üzere 227 çocuk, bu çocukların anne (n=227) ve
babaları (n=227) oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak anne-baba-çocuk
iletişiminin değerlendirilmesinde, Arabacı (2011) tarafından geliştirilen “Anne-Baba-Çocuk
İletişimini Değerlendirme Aracı” (ABÇİDA) kullanılmıştır. Elde edilen veriler, bilgisayar
ortamında SPSS 20 paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Sonuç olarak; anne ve
babaların ABÇİDA alt boyut ve toplam puanlarına bakıldığında anne-baba-çocuk iletişiminin
empati, konuşma ve mesajdan etkilendiği, annelerin çocuklarıyla iletişimlerinin babalara göre
daha iyi düzeyde olduğu belirlenmiştir. Anne-çocuk sözsüz iletişiminin, çocuğun
cinsiyetinden etkilendiği; okula devam süresinin anne-çocuk ve baba çocuk iletişimini olumlu
yönde etkilediği belirlenmiştir. İlk ve tek çocuğa sahip anneler ile çocukları arasında sözsüz
iletişim ve genel olarak iletişimin daha iyi olduğu belirlenmiştir. Ayrıca anne-baba-çocuk
iletişiminin, anne-baba yaşından, öğrenin durumundan ve meslek gruplarından etkilendiği
belirlenmiştir. Anne çocuk iletişiminin aile yapısından etkilendiği belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Anne-Baba-Çocuk İletişimi, Okul Öncesi Dönem
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
142
Okul Öncesi Dönemden İlkokula Sosyal/ilişkisel Saldırganlığı Önleme: Bir Eğitim
Programı Örneği
Dr. Öğretim Üyesi Ceyhun Ersan
Öz Saldırganlık zarar verme amaçlı olarak başkalarına karşı gerçekleştirilen her tür eylem olarak
tanımlanmaktadır. İnsan yaşamının erken dönemlerinden itibaren ortaya çıkabilen saldırganlık
kontrol altına alınmazsa bireyin hem kendisine hem de çevresine ciddi zararlar verebilir.
Bununla birlikte sosyal yaşamda saldırganlığın genellikle “açık” (overt) türünün dikkat
çektiğini söylemek mümkündür. Açık saldırganlık fiziksel ya da sözel olarak diğer kişiye
zarar verme amaçlı davranışlardır. Oysa sosyal yaşamda saldırganlık sadece fiziksel ve/veya
sözel formlarda oluşmamaktadır. Bir kişinin sosyal yaşamına ve ilişkilerine zarar verme
amacıyla gerçekleştirilen davranışlar da saldırganlık başlığı altında yer alır. Hedef alınan
kişinin sosyal ilişkilerine zarar vermek amacıyla gerçekleştirilen çeşitli davranışlar
(dedikodusunu yapma, hakkında söylenti çıkarma, gruptan dışlama vb.) sosyal/ilişkisel
saldırganlık olarak tanımlanır. Yapılan çeşitli araştırma sonuçları sosyal/ilişkisel
saldırganlığın fiziksel saldırganlıkla yüksek düzeyde pozitif yönde ilişkili olduğunu ve insan
yaşamına en az fiziksel saldırganlık kadar olumsuz etkileri olduğunu göstermektedir. Bu
kapsamda ilişkisel saldırganlığa yönelik farkındalık sağlanmasının ve ilişkisel saldırganlığın
önlenmesine yönelik çeşitli çalışmaların yapılmasının yararlı olacağı düşünülebilir.
Cüceloğlu’nun (2016) anlatımıyla modern toplumlarda insan ilişkileri çerçevesinde meydana
gelen her tür saldırganlığın önlenmesi ve hatta ortadan kaldırılması başlı başına bir uzmanlık
alanı olma yolundadır. Buradan hareketle bu çalışmanın amacı O'Rourke (2008) tarafından
geliştirilen okul öncesi dönemden ilkokul ikinci sınıfa kadar olan çocuklar için sosyal/ilişkisel
saldırganlığı önleme öğretmen eğitim programını tanıtmaktır. İngilizce orijinali yaklaşık 170
sayfadan oluşan bu kapsamlı eğitim programı ana hatlarıyla tanıtılmaya çalışılacaktır. Bu
çalışmanın, adı geçen eğitim programının Türkçeye uyarlanması ya da benzeri sosyal/ilişkisel
saldırganlığı önleme amaçlı eğitim programlarının geliştirilmesi için bir hareket noktası
oluşturabileceği düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Dönem Çocukları, İlkokul Dönemi Çocukları, Saldırganlık,
Sosyal/ilişkisel Saldırganlık, Önleme Eğitim Programı
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
143
Okul Öncesi Eğitim Kurumlarına Devam Eden 4-6 Yaş Grubundaki Çocukların Bazı
Kavramlara İlişkin Metaforik Algıları
Arş.Gör.Dr. Hasan Kurnaz - Dr. Öğretim Üyesi Hikmet Zelyurt
Öz Metafor bir kavramın, durumun ya da nesnenin bir başka kavram ya da nesne kullanılarak
dolaylı yoldan anlatılmaya çalışılmasıdır (Deant-Reed ve Szokolszky, 1993). Metaforlar,
bildiklerimizden hareketle bilmediklerimizi çağrışımlar yoluyla açıklamamızı sağlar. Metafor
çalışmaları katılımcıların algıları ile gerçekte var olan olgunun benzerlik ve farklılıklarını
tanımamıza yardımcı olur. Çocukların kavramlara ilişkin ürettiği metaforlar, onların olaylara
ve dünyaya yönelik bakış açılarını görmemizi sağlar. Bu araştırmanın amacı okul öncesi
eğitim kurumlarına devam eden 4-6 yaş grubundaki çocukların bazı kavramlara (savaş, barış,
umut, çaresiz, sevmek, nefret, küsmek ve barışmak) ilişkin algılarını, metaforlar aracılığı ile
belirlemektir. Olgu bilim (fenomenoloji) desenine göre yürütülen bu çalışma, Malatya il
merkezindeki okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden 100 öğrenciyle yürütülmüştür.
Araştırma verileri öğrencilerle görüşme yapılarak elde edilmiştir. Verilerin analizinde içerik
analizi tekniği kullanılmıştır. Bu çalışmadan elde edilecek bulgulara göre, öğrencilerin
kavramlara ilişkin olumlu ve olumsuz algıları belirlenecektir. Araştırma bulgularına bağlı
olarak da okul öncesi dönemindeki çocukların eğitiminde kullanılmak üzere öğretmen ve
ailelere yönelik çeşitli önerilerde bulunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: 4-6 Yaş Grubu, Kavram, Metaforik Algı
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
144
Okul Öncesi Eğitim Öğretmenlerinin Mesleğe Karşı Tutumlarının İş Doyumuna Etkisi
Öğr.Gör. Davut Nacar - Doç.Dr. Zülfü Demirtaş
Öz Dünyaya gelen bir birey, ilk öğrenmelerini ve deneyimlerini ailesi ile etkileşime girerek
kazanır. Aileden sonra çocuk öğrenmeye ve deneyimlerini artırmaya okullarda okul öncesi
eğitim öğretmenleriyle devam eder. Okulun amacı ülkenin ihtiyaçları ve hedefleri
doğrultusunda nitelikli kişiler yetiştirmektir. Okulların bu amacını gerçekleştirme görevini
başta öğretmenler üstlenmektedir. Okulun bu amacının başarılı bir şekilde gerçekleşmesi,
öğretmenlerin bilgi ve becerilerini sürekli olarak güncellemeleri ve mesleğe karşı olumlu
tutum geliştirmeleri ile mümkün olur. Eğitimde verimin sağlanması başta öğretmenler olmak
üzeri tüm personelin okuldan beklentilerinin karşılanması ile mümkün olur. Öğretmenlerin ve
personelin beklentilerinin karşılanması okula ve işe karşı olumlu duyguların gelişmesini
sağlayacak ve bunun sonucunda verimi artıracaktır.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, Mesleğe Karşı Tutum, İşdoyumu
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
145
Okul Öncesi Eğitimde Koçluk Yaklaşımı
Ece Üstgel
Öz Koçluk yaklaşımı; kişiyi bütün ve tam, kendi içinde bütün kaynaklara sahip olarak kabul eden
bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım; kişiye cevapları değil, soruları vererek içindeki cevheri ve
kendi öğrenme metodunu ortaya çıkarmasına olanak sağlar. Okul öncesi eğitimde amaç;
çocuğun yaratıcı, problem çözebilen, öz bakım becerileri, bilişsel gelişim, motor becerileri, dil
gelişimi ve sosyal-duygusal alanda yeterli düzeye ulaşmasıdır. Bu noktadan bakıldığında;
koçluk yaklaşımı bireysel seanslardan farklı olarak okul öncesi eğitimde gruba uyarlanabilen
bir yaklaşım türü olarak oldukça etkili olduğu saptanmıştır. Kurumumuzda 36-48 aylık
çocukların bulunduğu 21 kişilik bir sınıfa uygulanmak üzere; koçluk yaklaşımıyla oyun
atölyesi kuruldu. Sınıfta bulunan ve çocukların seçmiş olduğu herhangi bir malzeme ile nasıl
oyun oynayabiliriz? sorusuyla yola çıkıldı. Oyun oynamak; çocuğun eğlenerek öğrenmesine
kaynak oluşturan en önemli yöntem olduğundan; aynı zamanda koçluk yaklaşımında bulunan
güçlü soruların da etkisiyle; yaratıcı ve eğitici oyunlar ortaya çıkmaya başladı. Okulda
uygulanan "Koçluk Yaklaşımıyla Okul Öncesi Projesi" kapsamında; ilk etap çocukların
koçluk sorularıyla tanışmasıyla başladı. Çocuklar; küçük bir karton daire ya da boş hamur
kutularıyla kendilerine uygun oyunlar tasarladılar. Koçluk yaklaşımında bulunan güçlü
sorular bu oyunları yaratmalarında çok etkili oldu. Projenin 2. etabında; aileler koçluk
yaklaşımıyla ebeveynlik eğitimine alındı. Uygulanan ön testlerde 20 soruya ortalama 5-7
doğru cevap veren ebeveynler 10 saatlik eğitim sonunda 18-20 soruya doğru cevap verdiler.
Bu çalışma sonucunda; toplam 21 çocuk üzerinde uygulanan ön testlerde kullanılan 10 soruya
verilen belirsiz cevaplar, atölyeye katılan öğrencilerle son test olarak uygulandığında yerini
net ve yaratıcı cevaplara bırakmış oldu. Uygulama kurumda 2017-2018 Eğitim Öğretim
yılında uygulanmış olup 36-48 ay arası olan çocuklarda çarpıcı sonuçlar ve kayda değer
etkiler yaratmıştır. Sürdürülebilirlik açısından; kurumda bulunan diğer öğretmenlere de
koçluk yaklaşımı eğitimi verilmesine karar verilmiştir. Bu uygulama ile toplamda 21 öğrenci
15 atölyeye katılmış ve 80 velimiz 10 saatlik "Koçluk Yaklaşımıyla Ebeveyn Olmak" eğitimi
almıştır.
Anahtar Kelimeler: Koçluk Yaklaşımı, Okul Öncesi, Oyunla Öğrenme, Sorularla Öğrenme
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
146
Okul Öncesi Öğretmen Adaylarının Müzik Eğitimi Özyeterlik İnançlarının Belirlenmesi
Dr. Fatma Betül Şenol - Dr. Öğretim Üyesi Aslı Yüksel - Dr. Tuğçe Akyol
Öz Bu araştırmanın amacı, okul öncesi öğretmen adaylarının müzik eğitimi öz yeterlik inançlarını
belirlemektir. Okul öncesi öğretmen adaylarının müzik eğitimi öz yeterlik inançlarını
belirlemeye yönelik olan bu araştırma, genel tarama modelinde betimsel bir çalışmadır.
Araştırmanın evrenini, 2016-2017 eğitim öğretim yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi Eğitim
Fakültesi’nin ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıfında öğrenim görmekte olan toplam 411 okul
öncesi öğretmen adayı oluşturmaktadır. Evrenin tamamına ulaşılması mümkün olduğundan
örneklem alma yoluna gidilmemiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak öğretmen
adaylarının cinsiyetlerinin ve öğrenim gördükleri sınıf düzeyinin yer aldığı Kişisel Bilgi
Formu ve Yıldız (2017) tarafından geliştirilen “Okul Öncesi Öğretmen Adaylarının Müzik
Eğitimi Öz-Yeterlik İnancı Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçek 5’li likert tipi dereceleme ölçeği
şeklinde olup 33 maddeden oluşmuştur. Araştırmadan elde edilen veriler, istatistiksel analize
tabi tutularak değerlendirilmekte ve yorumlanmaktadır. Araştırma sonucunda, okul öncesi
öğretmen adaylarının Müzik dersinde edindikleri teorik ve pratik bilgilerin müzik öz yeterlik
inançları üzerinde etkili olması beklenilmektedir. Ayrıca öğretmen adaylarının bulundukları
sınıf düzeyine göre müzik eğitimi öz yeterlik inançlarının farklılık göstermesi de araştırmada
beklenilen sonuçlar arasında yer almaktadır.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Öğretmen Adayı, Öz Yeterlik İnancı, Müzik Eğitimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
147
Okul Öncesi Öğretmenlerinin Çocuk Haklarına İlişkin Görüşlerinin İncelenmesi – İdil
Örneği
Öğr. Gör. Sevcan Bayrak - Zeynep Turan
Öz Bu araştırmanın temel amacı, eğitimin ilk kademesi olan okul öncesi öğretmenlerin çocuk
haklarına ilişkin görüşlerinin alınması ve çocuk haklarıyla ilgili hangi eğitim yöntemlerinden
yararlandıkları, çocuk haklarının uygulanmasına ilişkin farkındalık düzeyleri belirlenmeye
çalışılmıştır. Araştırmanın örneklem grubunu 2017 – 2018 eğitim öğretim yılında Şırnak
İlinin İdil İlçesinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Okul öncesi eğitim kurumlarında görev
yapan 20 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmada 6 sorudan oluşan yarı -
yapılandırılmış görüşme tekniğiyle veriler toplanmıştır. Araştırma verilerinin
çözümlenmesinde içerik analizinden yararlanılmıştır. Çalışmada elde edilen bulgulara göre
öğretmenlerin Çocuk Hakları ile ilgili ayrıntılı bir eğitim görmedikleri ancak Çocuk Hakları
Sözleşmesini okudukları görülmüştür. Araştırma sonucuna göre, öğretmenlerin çocuk
toplumdaki en masum ve savunma yetisi en düşük varlık olduğunu “çocuğun yaşama ve
gelişme hakkının, çocuğun yüksek yararına öncelik tanınması, çocukların görüşlerinin dikkate
alınması ve katılım ve bakım hakkı” ile ilgili bilgi sahibi oldukları saptanmıştır.
Öğretmenlerin eğitim, öğretim sürecinde çocukların haklarını dikkate alarak çocuğun yaşama,
gelişme, sağlık, eğitim hakkı, çocuğun kendini ifade etmesi, kendine güven duyması, kendi
bedenini koruyabilmesi,” ile ilgili maddelere yer vererek eğitim planlamasında çocukların yaş
ve gelişimine uygun olarak planladıkları saptanmıştır. Okul öncesi öğretmenleri Erken
çocukluk dönemi eğitim modülünün oluşturulmasında çocukların yaş ve gelişim özelliklerini
göz önünde bulundurdukları saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Eğitim, Çocuk Hakları, Çocuk Haklarının Öğretimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
148
Okul Yöneticilerinin Atalet Algılarının İncelenmesi
Dr. Öğretim Üyesi Muhammed Zincirli
Öz Atalet, teknik anlamda eylemsizlik, durağanlık, hareketsizlik demektir. Gündelik dilde
tembellik, ağırkanlılık, yılgınlık, yavaşlık, hantallık gibi kelimelerle ifade edilir. Üzerine ölü
toprağı serpilmiş gibi hareket etme, yumurta kapıya gelmeden harekete geçmeme gibi
deyimler ataletliler için çokça kullanılır. Kısacası ataletliler hayatı ağır çekim filmlerdeki gibi
yaşayan insanlardır. Atalet halindeki kişiler sürekli birilerini suçlarlar, başkalarının işlerini ne
kadar kötü yaptıklarından bahsederler, hatta o mevkiye/makama gelirlerse o işi ne kadar iyi
yapacaklarına dair parlak fikirleri de vardır. Ancak aynı kişilerin kendi işlerini daha iyi
yapmak için en ufak bir çabaları bile yoktur. Kendi meslekleri ile ilgili yayınları takip
etmezler, gelişmeleri izlemezler, görev başındayken son derece isteksiz ve somurtkandırlar.
“Mesai bitse de gitsek” havasındadırlar. Atalet, eğitim, sağlık, hukuk ve iş örgütlerinde
yöneticilerin ve çalışanların zamanla davranışlarında; durgunluk, eylemsizlik, pasiflik,
çalışma düzeninde monotonluk, tembellik ve gerçekleştirilmek istenilen planların
gerçekleştirilememesi şeklinde de görülmektedir. Bu noktadan hareketle eğitim alanında
görev yapanlar için olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. Bu araştırmanın amacı okullarda
görev yapan yöneticilerin atalet algılarını tespit etmektir. Genel tarama türünde olan bu
araştırmanın örneklemini Elazığ ilinde görev yapan 213 okul yöneticisi (Müdür, Müdür
Başyardımcısı ve Müdür Yardımcısı) oluşturmaktadır. Bu doğrultuda veriler toplanmış ve
SPSS 21 paket programı ile uygun istatistiksel hesaplamalar yapılmıştır. Sonuç olarak okul
yöneticilerinin atalet algılarının orta düzeyde olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Atalet, Okul, Yönetici, Algı
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
149
Okulöncesi Dönem Çocuğu Olan Anne ve Babaların Kaliteli Vakit Algıları
Öğr.Gör. Musa Bardak - Öğr.Gör. Nihat Topaç - Doç.Dr. Murat Kirişçi - Yrd. Doç. Dr.
Ercan Mertoğlu - Öğr. Gör. Mehmet Hanifi Akyüz
Öz Eğitimin temellerinin atıldığı en önemli ortam ailedir. Çocukların yaşamlarının ilerleyen
yıllarında başta sosyal, duygusal ve bilişsel beceriler olmak üzere bütün gelişim alanlarında
başarılı olabilmeleri için aile içinde gerçekleşen bu temel atma sürecinden en üst düzeyde
verim alınmalıdır. Aile üyelerinin bunun bilincinde olarak hareket etmeleri olumsuz
faktörlerin etkisini en aza indirecek ve bu duruma büyük ölçüde katkı sağlayacaktır. Formal
eğitimin ana paydaşları olan okul ile öğrenci arasındaki etkileşimin sonuçlarının başarıya
ulaşabilmesi için çocuğun aile ortamında deneyimlediği eğitimsel yaşantıların kalitesi kritik
konumdadır. Çocuğun anne veya babasıyla kaliteli vakit geçirmesi; onlarla aynı ortamda
olmasından öte, aynı eylemin bir parçası olması olarak tanımlanabilir. Aynı mekânda
bulunarak karşılıklı hiçbir etkileşim içermeyen, farklı faaliyetlerde bulunmak yerine; çok basit
bir faaliyeti etkileşim halinde birlikte gerçekleştirmek kaliteli vakit yoluyla çocuğun bütün
gelişim alanlarına olumlu hizmet eder. Bu çalışma okul öncesi eğitim kurumlarına devam
eden çocuğu olan anne ve babaların çocukları ile kaliteli vakit geçirme algılarını araştırmak
amacıyla yapılacaktır. Çalışma farklı sosyo-ekonomik düzeydeki anne ve babaların araştırma
konusundaki düşüncelerinin karşılaştırılmasını da kapsayacaktır. Çalışmada nitel araştırma
yöntemi ve araştırma deseni olarak olgubilim (fenomenoloji) çalışması kullanılacaktır.
Araştırmanın çalışma grubunu okul öncesi eğitime devam eden çocuğu olup farklı ekonomik
düzeylere sahip olan 30 anne-baba oluşturacaktır. Katılımcılar belirlenirken alt, orta ve üst
sosyo-ekonomik düzeylerden 10’ar anne-baba seçilecektir. Anne-babalara araştırmacılar
tarafından hazırlanan veri toplama aracı yüz yüze görüşme yöntemiyle uygulanacaktır. Elde
edilen veriler betimsel analiz tekniği ile değerlendirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Okulöncesi Eğitimi, Anne-Baba Tutumları, Kaliteli Vakit, Aile-Çocuk
Etkileşimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
150
Okulöncesi Eğitiminde Örnek Bir Stem+a Etkinliği: Üç Küçük Domuz ve Marshmallow
Evi
Dr. Öğretim Üyesi Sibel Dal - Doç.Dr. Kadir Bilen - Dr. Öğretim Üyesi Mücahit Köse
Öz STEM+A eğitimi, okul öncesi öğretimden yükseköğretime kadar tüm öğretim basamaklarını
kapsayan disiplinler arası bir yaklaşım olarak kabul edilmekle birlikte Türkiye’de ve
Dünya’da özellikle okul öncesi dönemde STEM+A eğitimi açısından sınırlı sayıda çalışmanın
olduğu görülmektedir. STEM+A etkinliklerinin çıkış noktası bilim, teknoloji, matematik ve
mühendislik becerilerini geliştirmeye yönelik öğretilecek konunun, günlük yaşamla
ilişkilendirecek bir problem durumu ile öğrencinin karşılaştırılmasıdır. Etkinlikler, bu
problem durumunu öğrencinin sorgulayarak keşfetmesi sonra kendi geliştirdiği özgün ve
yaratıcı çözüm yollarını denemesi ya da tasarımlaması süreci ile devam eder. Çalışma, Alanya
ilçesinde bir devlet ilkokuluna bağlı anasınıfında 26 çocuk ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmada
öncelikle öğrencilerle “mühendis nedir? ve mühendis ne yapar?” sorularından oluşan ön
görüşme yapılmıştır. Öğrencilere üç küçük domuzun öyküsü sesli okuma yöntemiyle
okunmuştur. Öykünün kapağındaki resmi gördük ve öykünün adı “Üç Küçük Domuz”. O
zaman sizce öyküde ne anlatılıyor olabilir? Bundan sonra (ilk domuzun evi yıkıldıktan sonra )
ne olmuş olabilir? Bundan sonra (ortanca domuzun evi yıkıldıktan sonra) ne olmuş olabilir?
Bu hikâyede ilginizi çeken bir yer var mı? Bu hikâyede hoşlandığınız ya da hoşlanmadığınız
yer var mı? Bu öykü ile ilgili söylemek istediğiniz bir şey var mı? Öyküyü dinlediğinizde ne
hissettiniz? Öyküde ki domuzlar evleri yıkılınca sizce ne hissetmişlerdir? Küçük domuzun evi
niçin yıkılmıştır? Ortanca domuzun evi niçin yıkılmıştır? Büyük domuzun evi niçin
yıkılmamıştır? Evlerimiz nelerden yapılır? Evleri kimler yapar? Soruları ile çocukların
öyküyü çözümlemesi ve problem durumunu keşfetmesine fırsat verilmiştir. Çocuklarla
domuzlara yeni bir ev yapma düşüncesi geliştirilmiştir. Heterojen guruplar oluşturulmuş,
yapacakları evlerin malzemesi olarak marsmallow ve kürdanlar tüm gruplara verilmiştir.
Çocuklar küçük gruplar biçiminde evlerini tasarımlamışlardır. Daha sonra çocuklarla yeniden
ön görüşmedeki soruları kapsayan son görüşme gerçekleştirilmiştir. STEM+A yaklaşımı ile
gerçekleştirilen bu çalışmada çocukların problem durumunu keşfedebildikleri, mühendis ve
mühendisliğe ilişkin farkındalık kazandıkları sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Okulöncesi Eğitim, Stem+a, Mühendislik Tasarımı
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
151
Okuma Anlama Düzeyleriyle Özyeterlik Algısı Arasındaki İlişki Bağlamında Ortaokul
Öğrencilerinin Görünümleri Üzerine Bir Araştırma
Doç.Dr. Hakan Ülper - Ayşe Nur Şirin
Öz Özyeterlik, bir kişinin bazı özel amaçlara ulaşmak için gerekli olan becerilere sahip olduğuna
ilişkin algısıdır. Algılanan özyeterliği yüksek olan kişiler düşük olan kişilere göre daha çok
denemekte, başarılı olmakta ve bir etkinlikte daha uzun süre sabırla yer alabilmektedir.
Özyeterlik algısı okuma becerileri özyeterliliği zemininde ele alındığı zaman, kişinin yetkin
okuyabilme ve zor metinleri anlayabilme kapasitesine ilişkin inancı olarak tanımlanabilir.
Okuma özyeterliği şunları içerir: İyi okur olduğuna inanma, okumada kendine güvenme,
okumada stratejiler kullanma (Guthrie vd. 2006). Mills, Pajares & Herron (2006)
katılımcıların Fransızca özyeterlik algılarıyla Fransızca okuma becerileri arasında pozitif
yönde bir ilişki bulunduğunu; Ghonsooly & Elahi (2010), birinci dili Farsça olan öğrencilerle
yaptığı çalışmada İngilizce öğrenme bağlamında yüksek okuma özyeterliğine sahip
öğrencilerin, düşük olanlara göre okuma-anlamada daha yüksek puanlar aldıklarını; Kanadlı
& Bağçeci, (2015), anadili Türkçe olan öğrencilerin durumuyla ilgili çalışmada ise
öğrencilerin İngilizceyle ilgili algıladıkları öz yeterlik desteğiyle okuma-yazma (r=0.31,
p<0.01) öz yeterlikleri arasında pozitif yönlü ve anlamlı bir ilişki olduğunu bulgulamışlardır.
Bu araştırma bulguları okuma ve okuma özyeterlik algısı arasında farklı diller zemininde bir
ilişki olduğuna gönderimde bulunmaktadır. Bu bağlamda okuma ve okuma özyeterliği
arasında anadili olarak Türk öğrenme zemininde nasıl bir ilişkinin olduğunun araştırılması
amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda 1000 dolayında ortaokul öğrencisinden (5-8.sınıf)
veri toplanması hedeflenmektedir. Veriler Ülper, Yaylı ve Karakaya (2013) tarafından
geliştirilmiş olan Okur Özyeterlik Ölçeği ve Ülper, Çetinkaya ve Bayat (2017) tarafından
geliştirilmiş olan Okuduğunu Anlama Testi ile toplanacaktır. Veriler SPSS programına
girilerek hem betimsel hem de ilişkisel analizler yoluyla işlenecektir.
Anahtar Kelimeler: Özyeterlik, Okuma Özyeterliği, Okuduğunu Anlama
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
152
Öncü Kadın Bestecimiz Nazife Aral Güran (5 Eylül 1921-15 Kasım 1993)
Betül Akman Selici
Öz Nazife Aral Güran klasik batı müziği alanında yapıtlar vermiş ilk kadın bestecilerimizdendir.
Besteci Viyana’da dünyaya gelmiştir. İlköğrenimini Ankara’da tamamlamıştır. Babasının
görevi nedeniyle Kafkasya’da bulunurken piyano dersi almaya başlayan Güran, İstanbul’da
Işık Lisesine devam ettiği sırada Cemal Reşit Rey’le çalışır. Babasının Berlin’e tayin edilmesi
üzerine Almanya’da Berlin Yüksek Müzik Akademisine kabul edilir. 1959’da eşinin görevi
nedeniyle bulunduğu Diyarbakır’da “Diyarbakır Filarmoni Derneği”ni kurar ve bir çocuk
korosu yetiştirir. Bu çalışmaları nedeniyle 1963 yılında devlet tarafından ödüllendirilir. 1000
kadar eseri bulunan Güran, liedlerinin çoğunun sözlerini kendi yazmıştır. Bildiride; Nazife
Aral Güran’ın hayatı ve eserlerine değinilirken, Güran’ın liedlerini seslendiren Ece İdil’le
yapılan röportaja da yer verilecektir.
Anahtar Kelimeler: Nazife Aral Güran, Kadın Besteci, Osmanlı İmparatorluğu, Türkiye
Cumhuriyeti, Kadın Hakları
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
153
Örgütsel Bağlılık, İş Stresi ve İş Doyumu Arasındaki İlişki
Doç.Dr. Muhammed Turhan - Arş.Gör. Yusuf Celal Erol - Öğr.Gör. Murat Demirkol -
Dr. Öğretim Üyesi Tuncay Yavuz Özdemir
Öz Örgütlerde, işgörenin makine olmadığı, işgörenin duygularının ve düşüncelerinin de
olduğunun kabul edilmesi, işgörene örgüt için değil insan olduğu için önem verilmeye
başlanmasıyla yönetim anlayışında yeni çığırlar açılmıştır. İşgöreni verilen komutu yerine
getirmesi gereken bir makine olarak görmek veya işgörene örgüt için önem vermek, örgütün
amaçlarına tamamen ulaşmasını sağlayamamıştır. Örgütün amaçlarını gerçekleştirebilmesi,
işgörenin tüm yönleriyle bir insan olduğunun, maddi ve manevi ihtiyaçları bulunduğunun
kabul edilmesiyle gerçekleşebileceği, post-modern yönetim anlayışının yansımalarıdır.
İşgören örgütüne bağlılık duyarsa, çalıştığı işte doyum sağlarsa ve çalışma ortamı stres üreten
bir yer değilse, işgörenin veriminin artacağı öngörülebilir. Toplumun ve toplumu oluşturan
bireylerin geleceğini şekillendiren açık bir sosyal sistem olan okullarda, sistemin girdisi ve
çıktısı insan olduğundan, insan ilişkileri diğer örgütlere göre daha yoğun olmaktadır.
Dolayısıyla eğitim örgütlerinin temel işgörenleri olan öğretmenlerin örgütlerine bağlılıklarını
sağlamak, yaptıkları işten doyum almalarını sağlamak ve iş ortamının yoğun stres üreten bir
yer olmasının önüne geçmek okulun amaçlarının başarılabilmesi için önem arz etmektedir.
Örgütsel bağlılık, işgörenin çalıştığı örgüt ile arasındaki ilişkiyi yansıtan ve çalıştığı örgütte
çalışmaya devam etmesine yardımcı olan psikolojik bir durumdur (Meyer ve Allen, 1991).
Örgütsel bağlılık, işgörenlerin örgütlerine karşı hissettikleri psikolojik bağlılıktır (Gedik ve
Üstüner, 2017). Örgütsel bağlılık, işgörenin örgütüne karşı güçlü bir bağ hissetmesi, örgütüne
sadakat göstermesi, örgütünün başarılı olacağına dair kuvvetli bir inanca sahip olması
(Bayram, 2005), örgütle ve örgütün amaçlarıyla kendini özdeşleştirmesidir (Bağcı, 2013). İş
doyumu ise, işgörenin işine yönelik algıları sonucu geliştirdiği tutumdur (Gedik ve Üstüner,
2017). Çalışılan iş, işgörenin beklentilerini karşılıyorsa ve işgören işine karşı olumlu duygular
hissediyorsa, işgören işinden doyum sağlıyor demektir (Sığrı ve Basım, 2006). Birer tutum
olarak, iş doyumu ve örgütsel bağlılık karşılıklılık ilişkisine sahiptir. İş doyumu ve örgütsel
bağlılık birbirlerinin hem belirleyicisi hem de sonucudurlar (Sığrı ve Basım, 2006). Yapılan
araştırmalar iş doyumunun, örgütsel bağlılığın önemli bir belirleyicisi olduğunu
göstermektedir. Diğer bir ifadeyle, işinden doyum sağlayan işgören, çalıştığı örgüte
bağlanmaktadır (Knopp, 1995). Ayrıca, yapılan araştırmalarda iş doyumu ve örgütsel
bağlılığın arasında güçlü ve pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir (Gider,
Şimşek, Ocak ve Top, 2011; Top, 2012; Ülbeği ve Yalçın, 2016). Gider, Şimşek, Ocak ve
Top (2011), sağlık personeli üzerinde gerçekleştirdikleri çalışmalarında, iş doyumunun
örgütsel bağlılığa ilişkin varyansın % 36 ‘sını açıkladığını belirtmişlerdir. Madenoğlu, Uysal,
Sarıer ve Banoğlu (2014), öğretmenlerin iş doyumlarını örgütsel bağlılıklarının anlamlı bir
yordayıcısı olduğunu ifade etmektedirler. İşgörenlerin, yaptıkları işlere karşı olumlu
değerlendirmeleri örgütlerine olan bağlılıklarını arttırmaktadır (Ülbeği ve Yalçın, 2016).
Demirtaş (2010), Güçlü ve Zaman (2011) ve Gedik ve Üstüner (2017) de, eğitim örgütlerinde
örgütsel bağlılık ve iş doyumu arasında orta düzeyde ve pozitif yönlü bir ilişki bulunduğunu
söylemektedirler. İşinden doyum almayan işgörenlerin iş performanslarını düşecek, diğer
işgörenlerin motivasyonlarını ve performanslarını da olumsuz yönde etkileyecek ve bu da
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
154
örgütün ortak moralinin düşmesine sebep olacaktır. İşinden doyum sağlayan işgörenlerin,
örgütsel bağlılıkları da artacaktır, çünkü örgütsel bağlılık ve iş doyumu birbirlerini pozitif
olarak etkilemektedir (Gedik ve Üstüner, 2017). İş stresi ise, çalışma hayatının sonucu olarak
ortaya çıkan stres çeşididir. İşyerinde, işgöreni rahatsız eden etmenler, işgörende stres
oluşturmaktadır (Yüksel, 2003). İş stresi, işgörenlerin verimlilik, performans, tatmin ve
davranışlarını etkilemektedir (Gül, Oktay ve Gökçe, 2008). İş stresi, iş doyumu (Yüksel,
2003; Gül, Oktay ve Gökçe, 2008; Ho, Chang, Shih ve Liang, 2009; Tekingündüz ve
Kurtuldu, 2015) ve örgütsel bağlılık (Ho, vd., 2009; Tekingündüz ve Kurtuldu, 2015) ile
negatif yönde ilişkilidir. İş stresi, iş tatmini ve örgütsel bağlılığı negatif etkilemekte ve bunun
sonucunda da işten ayrılma durumu ortaya çıkmaktadır (Barak, Levin, Nissly ve Lane, 2006).
Örgütsel bağlılık, iş doyumu ve stres üzerinde yapılan araştırmalar, bu üç değişkenin
birbirleriyle ilişkili olduğunu göstermektedir. Yapılan araştırmaların büyük bölümünün eğitim
örgütleri dışında yapıldığı görülmektedir. Eğitim alanında ise, bağlılık, stres ve iş doyumunu
birlikte ele alan çalışmaların sayıca az olduğu dikkati çekmektedir. Bu nedenle, bu
araştırmanın amacı öğretmenlerde örgütsel bağlılık, iş doyumu ve stres arasındaki ilişkiyi
belirlemektir. Yöntem Araştırma ilişkisel tarama modelinde tasarlanmış nicel bir çalışmadır.
Araştırmada, örgütsel bağlılık, iş doyumu ve stres arasında bir birlikte değişim olup
olmadığını ortaya koymak amaçlanmıştır. Araştırma evrenini Elazığ ilindeki öğretmenler
oluşturmaktadır. Bu amaçla Elazığ ilinde görev yapan 360 öğretmenden veri toplanmıştır.
Öğretmenlerden elde edilen veriler, ortalama, standart sapma, korelasyon analizi ve regresyon
analizi teknikleriyle incelenmiş ve çıkan bulgu ve sonuçlar yorumlanmıştır. Bulgular Örgütsel
bağlılık ve iş doyumu arasında, anlamlı, orta düzeyde ve pozitif yönlü bir ilişki
bulunmaktadır. Örgütsel bağlılık ve iş stresi arasında anlamlı negatif yönlü bir ilişki olduğu
görülmektedir. İş stresi ve iş doyumu arasında anlamlı negatif yönlü bir birlikte değişim tespit
edilmiştir. Örgütsel bağlılık iş doyumuna ilişkin varyansın % 20 ‘sini açıklamaktadır. Sonuç,
Tartışma ve Öneriler Örgütsel bağlılık ve iş doyumu arasında orta düzeyde pozitif yönlü bir
ilişki olduğu ve iş doyumuna ilişkin varyansın % 20’sinin örgütsel bağlılık tarafından
açıklandığı görülmüştür. Literatürde de örgütsel bağlılık ile iş doyumu arasına pozitif yönü bir
ilişki olduğu görülmektedir (Ülbeği ve Yalçın, 2016; Demirtaş, 2010; Güçlü ve Zaman, 2011;
Gedik ve Üstüner, 2017). İş stresi ise örgütsel bağlılık ve iş doyumu ile negatif ilişkilidir.
Barak, vd. (2006) de iş stresinin, iş doyumu ve örgütsel bağlılık ile negatif ilişki olduğunu ve
iş stresinin işten ayrılma niyetini arttırdığını ifade etmektedir. Öğretmenlik gibi yoğun insan
ilişkilerinin olduğu bir meslekte öğretmenler yoğun stres altında çalışmaktadırlar.
Öğretmenlerde iş stresini azaltacak çalışmalar yapılmalıdır. Ayrıca, öğretmenlerin örgütsel
bağlılıklarını arttırarak iş doyumları da arttırılabilir ve iş stresleri azaltılabilir.
Anahtar Kelimeler: Örgütsel Bağlılık, İş Stresi ve İş Doyumu
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
155
Orta Öğretim Kurumunda Görev Yapan Öğretmenlerin Çeşitli Değişkenlere Göre
Tükenmişlik Sendromunun İncelenmesi
Doç.Dr. Cenk Keşan - Yasemin Çiftçi - Şafak Azat - Arş.Gör. Dilek İzgiol - Arş.Gör.
Yusuf Erkuş
Öz Tükenmişlik insanda ortaya çıkan fiziksel bitkinlik, uzun süren yorgunluk, çaresizlik ve
umutsuzluk duygularını, yaptığı işe, hayata ve diğer insanlara karşı gösterdiği olumsuz
tutumları kapsayan fiziksel ve psikolojik boyutlu bir sendrom olarak tanımlanmıştır.
Tükenmişlik, doktorlar ve hemşireler, polisler, yöneticiler ve öğretmenler gibi daha çok
insanlarla yüz yüze çalışan meslekler grubundaki kişilerde görülmektedir. Öğretmenlerin
genel olarak diğer mesleklerde çalışan kişilerin yaşadığı ortalama stresten daha fazlasını
yaşadıkları kabul edilmektedir. Öğretmenlerin mesleğinde istenilen performansı
gösterebilmeleri, psikolojik açıdan kendilerini iyi hissetmelerine bağlıdır. Bu yüzden bu
çalışmanın amacı Manisa il merkezinde orta öğretim kurumlarında çalışan farklı branşlardaki
öğretmenlerin çeşitli değişkenlere göre tükenmişlik düzeylerini incelemektir. Bu amaçla 2017
– 2018 eğitim öğretim yılı içinde Manisa il merkezindeki farklı branşlardaki orta öğretim
öğretmenlerine Maslack Tükenmişlik Envanteri-Eğitimci Formu (MTÖ-EF) (İnce) ve
demografik soruların yer aldığı bir ölçek kullanılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Öğretmen, Tükenmişlik, Demografik
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
156
Orta Okul Öğrencilerinin Kullandığı Akademik Motivasyon Stillerinin Yordanmasında
Öz Yeterlik Düzeyinin Rolü
Arş.Gör. Esma Adıgüzel - Dr. Öğretim Üyesi Zehra Nesrin Birol
Öz Motivasyon hedefe odaklı davranışı teşvik etmekte ve bu durumun sürekliliğini
sağlamaktadır. Aktif bir eğitim-öğretim yaşantısı içerisinde hedef kazanımların elde
edilebilmesi hedefe odaklılığı gerekli kılmaktadır. Bu nedenle akademik motivasyon eğitim
ve öğretim ile ilgili çalışmalarda önemli bir araştırma konusu olarak farklı bakış açıları ile ele
alınmaktadır. Özerklik teorisi ; motivasyonu içsel, dışsal motivasyon ve motivasyonsuzluk
olarak üç gruba ayırmaktadır. Özerklik teorisi insanların özerklik, yeterlik ve sosyal ilişki
içinde olmak üzere üç temel gereksinimi olduğunu ve bireylerde motivasyon derecesinin bu
gereksinimlerin karşılanıp karşılanmaması ile ilgili olduğunu belirtmektedir. Özerklik, kişinin
davranışlarını başlatma ve düzenlemede dış etkilerden bağımsızlığını ; sosyal ilişki içinde
bulunmak kişilerarası ilişkilerde güvenli ve doyum sağlayıcı olmasını ; yeterlik ise gerekli
olan işleri etkin bir şekilde yaparak çeşitli içsel ve dışsal sonuçları nasıl elde edeceğini
bilmeyi ifade etmektedir. Sosyal öğrenme kuramı da öz-yeterlik ve motivasyonu ilişkili olarak
ele almakta ve öz yeterlik algısını motivasyon,kaynak ve eylem alanlarında belirli bir amacı
gerçekleştirmek için eylemi başarmak ve organize etmeye yönelik kişisel kapasite ile ilgili
duruma özgü yargılar olarak tanımlamaktadır. Kişinin öz-yeterlik inançları sorunlar ile
karşılaşıldığında göstereceği çaba ve dayanabileceği süre noktasında öngörü sağlayarak
motivasyon seviyesini belirlemektedir. Bu nedenle henüz yeteneklerini ve yeterliklerini yeni
keşfetme aşamasında olan orta okul öğrencilerinin kullandıkları akademik motivasyon stilinin
yordanmasında öz –yeterlik düzeyinin rolünün tespit edilmesinin bireyin eğitim –öğretim
yaşantısı ile ilgili hedef oluşturma çalışmalarında önemli olduğu düşünülmektedir. Bu
bağlamda bu araştırmada aşağıdaki alt problemlere cevap aranacaktır: Orta okul öğrencilerinin öz-yeterlik düzeyleri ile kullandıkları akademik motivasyon stilleri arasında
anlamlı bir ilişki var mıdır? Orta okul öğrencilerinin öz-yeterlik düzeyleri kullandıkları
akademik motivasyon stillerinin anlamlı bir yordayıcısı mıdır? Bu doğrultuda 2017-2018
eğitim öğretim yılında Bayburt ilinde öğrenim gören 350 orta okul öğrencisinden Akademik
Motivasyon Ölçeği,Öz-yeterlik Ölçeği ,Kişisel Bilgi Formu kullanılarak veri toplanmıştır.
Veri analizleri devam etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Öz-Yeterlik, Akademik Motivasyon
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
157
Ortaöğretim Öğrencilerinin Sosyal Medya Kullanımlarının İyilik Hali Arasındaki
İlişkinin İncelenmesi
Hilal Alkan - Büşra Doğan - Derya Karacaoğlu - Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Özgenel
Öz Bu araştırmanın amacı, ortaöğretim öğrencilerinin sosyal medya kullanımlarının iyilik
hallerini yordayıp yordamadığını belirlemektir. Bu araştırmada nicel araştırma
yöntemlerinden ilişkisel tarama yöntemi kullanılmıştır. Çalışma İstanbul ili Üsküdar ilçesinde
bir eğitim kurumunda öğrenim gören 262 ( 142 kız, 120 erkek) lise öğrencisi ile yapılmıştır.
Sosyal medya kullanımlarını belirlemek için öğrencilere Sosyal Medya Kullanım Ölçeği,
iyilik hallerini ölçmek için ise İyilik Hali Ölçeği uygulanmıştır. Yapılan ölçek
değerlendirmeleri sonucunda Facebook kullanımının iyilik halini anlamlı bir şekilde
yordamadığı görülmüştür. Elde edilen sonuçlara göre lise öğrencilerinin Facebook
kullanımının düşük olduğu ve Facebook kullanımının iyilik halini sağlamada yordayıcı
olmadığı saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Sosyal Medya, İyilik Hali
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
158
Ortaokul 5.Sınıf Yeni ve Eski Fen Bilimleri Ders Kitaplarının Modsal Betimlemeler
Açısından Karşılaştırılması
Dr. Öğretim Üyesi Mücahit Köse - Doç.Dr. Kadir Bilen - Arş.Gör. Muhammed Akif
Kurtuluş
Öz Tüm derslerde dersin en temel öğretim materyallerinden birisi ve öğrencilerin en önemli
öğretim yardımcıları dersin kitaplarıdır. Nitekim tüm derslerde ilgili derslerin kitapları gibi
fen bilimleri dersinde de fen bilimleri ders kitapları bir eğitimci ve öğrencilerin en kolay, hızlı
ve ekonomikçe ulaşabildikleri en önemli öğretim yardımcıları rolünü üstlenir. Fen bilimleri
dersi müfredatının çok fazla soyut kavram içermesine bağlı olarak bu soyut kavramlarının
öğrencilerin algı düzeylerine uygun görsellerle sunulabilmesi de dersin kitabını da daha da
önemli kılmaktadır. Modsal betimleme, resim, fotoğraf, grafik, şema ve matematiksel ifade
gibi gösterimlerdir. Bu çalışmanın amacı 2017-2018 eğitim öğretim yılında yeni müfredata
göre hazırlanan 5. sınıf fen bilimleri ders kitabı ile eski 5.sınıf fen bilimleri ders kitabının
modsal betimlemeler açısından karşılaştırılmasıdır. Araştırma sonucunda yeni fen bilimleri
kitabında anahtar kelime ve kavram sayısı daha fazla iken, fotoğraf sayısının daha az olduğu
tespit edilmiştir. Yeni kitapta en dikkat çeken modsal betimleme resim sayısındaki artış
olmuştur. Yine fen bilimleri yeni ders kitabındaki grafik sayısının da eski kitaba oranla daha
yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca laboratuvar görsellerindeki modsal betimleme
sayısının her iki kitapta yaklaşık olarak eşit olduğu görülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Modsal Betimleme, Fen Bilimleri, Ders Kitabı
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
159
Ortaokul 7. ve 8. Sınıf Öğrencilerinin Metinlere Yönelik Okuma Motivasyonları
Doç.Dr. Ahmet Zeki Güven - Uğur Özbilen - Emrullah Banaz
Öz Okumayı anlamlandırma süreci ve bireyin okuma durumu, birçok değişken tarafından olumlu
ya da olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. Bu değişkenlerin başında da motivasyon
gelmektedir. Motivasyon insan organizmasını harekete geçiren, bu hareketlerin kararlılığını
ve enerjisini belirleyen ve bu hareketleri yönlendirip onların devamını sağlayan duyuşsal bir
faktördür. Okuma motivasyonuna gelindiğinde ise bu kavram bireylerin okuma isteklerini
ölçen, okuma devamlılıklarını sağlayan bir kavramdır. Bu amaçla çalışmada okuma
becerisinin gelişme safhasında olan ortaokul öğrencilerinin metinlere yönelik okuma
motivasyonları belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmaya Antalya il merkezinde devlet
okullarında eğitim gören 250 7. ve 8. sınıf öğrencisi katılmıştır. Araştırmanın verileri
Aydemir ve Öztürk (2012) tarafından geliştirilen “Metinlere Yönelik Okuma Motivasyonu
Ölçeği” adlı ölçek ile toplanmıştır. Verilerin analizi ise SPSS 21 paket programı ile
yapılmıştır. Araştırma sonucunda ortaokul öğrencilerinin metinlere yönelik okuma
motivasyonları tespit edilerek değerlendirilmeye çalışılacak, elde edilen bulgular tartışılarak
yorumlanacaktır.
Anahtar Kelimeler: Okuma, Okuma Motivasyonu, Ortaokul Öğrencileri
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
160
Ortaokul Beşinci Sınıf Fen Bilimleri Ders Kitabının Öğretmen Görüşlerine Göre
Değerlendirilmesi
Oğuzhan Nacaroğlu - Doç.Dr. Oktay Bektaş
Öz Bu araştırma, 2017-2018 eğitim-öğretim yılında kullanılan ortaokul beşinci sınıf fen bilimleri
ders kitabının fen bilimleri öğretmenlerinin görüşlerine göre değerlendirilmesini amaçlamıştır.
Çalışma, nicel araştırma yönteminin deseni olan tarama kullanılarak yapılmıştır. Çalışmanın
örneklemini Malatya ilinde farklı ortaokullarda görev alan 134 fen bilimleri öğretmeni
oluşturmaktadır. Çalışmada fen bilimleri ders kitabı değerlendirme ölçeği kullanılmıştır.
Ölçek, alan yazın taraması yapılarak düzenlenmiş olup, tasarım-düzen, içerik, dil-anlatım ve
değerlendirme boyutlarını içeren toplam 26 maddeden oluşmaktadır. Oluşturulan ölçeğe
gerekli geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılmış ve Cronbach alfa güvenirlik katsayısı 0.941
olarak bulunmuştur. Verilerin analizi SPSS kullanılarak yapılmıştır. Yürütülen istatistiksel
işlemler, beşinci sınıf fen bilimleri ders kitabının belirlenen boyutlara göre
değerlendirilmesinde, cinsiyete ve mesleki kıdeme göre istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılığın bulunmadığını, belirlenen boyutlara katılımcıların genel olarak orta düzeyde
katıldıklarını göstermiştir. Elde edilen bulgular, ders kitabında soru sayısının arttırılmasını ve
ünitelerdeki konulara ait kavram yanılgılarının ders kitabında verilmesi gerektiğini
göstermektedir. Etkili bir fen bilimleri ders kitabı için önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Fen Eğitimi, Fen Bilimleri Ders Kitabı, Tarama, Nicel Araştırma
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
161
Ortaokul Öğrencilerinin Artırılmış Gerçeklik Uygulamalarına Karşı Tutumlarının
Belirlenmesi
Gamze Doğan - Dr. Öğretim Üyesi Ferhat Bahçeci
Öz Teknolojideki gelişmeler diğer alanları hızlı bir şekilde etkilediği gibi eğitimde de yeni
teknolojilerin kullanılması gereksinimini beraberinde getirmiştir. Çoğunluğunu Z kuşağının
oluşturduğu toplum teknoloji ile bütün bir eğitim yapılmasını kaçınılmaz hale getirmektedir.
Hızla gelişen teknolojilerin yenileri arasında gösterilen artırılmış gerçeklik Z kuşağının
isteklerine cevap verecek bir teknoloji gibi görünmektedir. Artırılmış gerçeklik, sanal ile
gerçeğin bütünleştirilerek sanal ile gerçeğin aynı anda etkileşim halinde olmasını sağlayan bir
teknoloji olarak tanımlanmıştır (Azuma, 1997). Kullanıcılar bu teknolojiyi kullanarak olağan
bir şekilde nesneler ve diğer objelerle etkileşime geçebilmektedir(Wojciechowski ve Cellary,
2013). Artırılmış gerçeklik teknolojisi öğrenenin öğrenmenin tamamen içinde olmasını
sağlayarak yaşayarak deneyim sağlaması, sanal dünya ile gerçek dünya arasında etkileşime
fırsat vermesi, ilgiyi artırıp motivasyonu olumlu yönde etkilemesi özellikleri ile eğitimde
önemli bir yer edinmiştir (Singhal, Bagga, Goyal ve Saxena, 2012). Bu teknoloji ile
oluşturulan uygulamalar eğitimin farklı alanlarında ve farklı kademelerde kullanım alanına
sahip olmuştur. Artırılmış gerçeklik uygulamalarının eğitimde ne kadar etkili olacağının
öngörüsüne varmak için öncelikle öğrencilerin bu teknolojiye ait uygulamalara karşı tutumları
önemli bir yer tutmaktadır. Bu amaçla, ortaokul öğrencilerinin eğitimde artırılmış gerçeklik
uygulamalarının kullanılmasına yönelik tutumlarını belirlemek için bir çalışma
gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla veri toplama aracı olarak; Küçük, Yılmaz, Baydaş ve Göktaş
(2014) tarafından geliştirilen 5’li likert (1:Kesinlikle Katılmıyorum, 2:Katılmıyorum,
3:Kararsızım, 4:Katılıyorum, 5:Kesinlikle Katılıyorum) türünde oluşturulan 15 maddeden
oluşan “Artırılmış Gerçeklik Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. Çalışma grubunu 2017-2018
eğitim-öğretim yılı Elazığ ilinin Maden ilçesine ait 5 ortaokulda bulunan ortaokul öğrencileri
oluşturmaktadır. Elde edilen verilerin değerlendirilmesinde SPSS paket programı
kullanılacaktır. Çalışma sonucunda elde edilen demografik bilgilerin ve diğer verilerin analizi
için betimsel istatistik (frekans, yüzde, standart sapma, aritmetik ortalama) değerleri
kullanılacaktır. Bu teknolojiye ait farkındalık düzeylerinin belirlenmesi için tutum ölçeğinden
elde edilen sonuçlar değerlendirilip gerekli analizler yapılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Artırılmış Gerçeklik Uygulamaları, Öğrenci Tutumu, Öğretim
Teknolojileri, Yeni Teknolojiler, Ortaokul Öğrencileri
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
162
Ortaokul Öğrencilerinin Fen Öğrenmeye Yönelik Öz-Yeterlik İnanç Düzeylerinin Bazı
Değişkenler Açısından İncelenmesi
Araştırmacı Feride Karataş - Dr. Öğretim Üyesi Halil İbrahim Yıldırım
Öz Bu araştırma ortaokul öğrencilerinin fen öğrenmeye yönelik öz-yeterlik inanç düzeylerini
belirlemek, öz-yeterlik inançla ilişkili değişkenleri inceleyerek fen öğrenmeye yönelik öz-
yeterlik inanç düzeylerinin arttırılmasına ilişkin öneri sunmak amacıyla gerçekleştirilmiştir.
Araştırmada tarama modeli ve kesitsel türü uygulanmıştır. Araştırma 2017-2018 öğretim
yılında Ankara’daki devlet ortaokullarında okuyan 2412 öğrenci ile yapılmıştır. Veriler “Fen
Öğrenmeye Yönelik Öz-Yeterlik İnanç Ölçeği” ile toplanmıştır. Verilerin analizinde
Bağımsız Gruplar İçin t-Testi, İlişkisiz Örneklemler İçin Tek Faktörlü Varyans Analizi,
Pearson Korelasyon Katsayısı kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda ortaokul öğrencilerinin
fen öğrenmeye yönelik öz-yeterlik inanç düzeyleri üzerinde anne-baba eğitim düzeyi, anne-
baba çalışma durumu, aile gelir düzeyi değişkenlerinin anlamlı bir fark yaratmadığı, öğrenci
cinsiyeti, fen dersini sevme düzeyi, deney-etkinlik yapma sıklığı, derse katılım düzeyi, fenle-
bilimle ilgili kitap okuma-yayın izleme değişkenlerinin ise anlamlı bir fark oluşturduğu
belirlenmiştir. Ayrıca fen başarısı ile öz-yeterlik inanç arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki
olduğu ve 5.sınıftan 8.sınıfa doğru fen öğrenmeye yönelik öz-yeterlik inanç düzeylerinde
anlamlı bir azalma olduğu belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Fen Öğrenmeye Yönelik Öz-Yeterlik İnanç, Özyeterlik İnanç, Fen
Eğitimi, Ortaokul Öğrencisi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
163
Ortaokul Öğrencilerinin Fen, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik (Stem) Tutumları
ile Mesleklere Yönelik İlgileri Arasındaki İlişki
Araştırmacı Can Yolagiden - Doç.Dr. Oktay Bektaş
Öz Bu çalışmanın amacı; altıncı, yedinci ve sekizinci sınıf öğrencilerinin “Fen, Teknoloji,
Mühendislik ve Matematik” (STEM) tutumları ile STEM mesleklerine yönelik ilgileri
arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Bu amaçla, çalışmada nicel araştırma yönteminin deseni olan
betimsel tarama türlerinden ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini
Kahramanmaraş ili 12 Şubat ilçesinde öğrenim gören ve basit rastgele örnekleme yöntemi ile
seçilen toplam 323 ortaokul öğrencisi oluşturmuştur. Çalışmada veri toplama aracı olarak
“Fen, Teknoloji, Mühendislik, Matematik (STEM) Tutum Ölçeği” ve “Fen, Teknoloji,
Mühendislik, Matematik (STEM) Mesleklerine Yönelik İlgi Ölçeği” kullanılmıştır. STEM
tutum ölçeğine ilişkin elde edilen “Cronbach Alpha” iç güvenilirlik katsayısı .87 ve STEM
mesleklerine yönelik ilgi ölçeğine ilişkin “Cronbach Alpha” güvenirlik katsayısı .94 olarak
tespit edilmiştir. Verilerin analizi sonucunda öğrencilerin STEM tutumları ile STEM
mesleklerine yönelik ilgileri arasında yüksek düzeyde, doğrusal ve pozitif yönde anlamlı bir
ilişki olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak, öğrencilerin STEM tutumları artırılırsa, onların
bu alana yönelik mesleklere yönelebileceği düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Stem, İlgi, Tutum, Nicel Araştırma
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
164
Ortaokul Öğrencilerinin Matematik Tarihi Konusundaki Bilgi Düzeylerinin İncelenmesi
Öğr.Gör. Kani Başıbüyük - Prof.Dr. Yasin Soylu
Öz Matematik tarihi son dönemlerde matematik eğitiminde ön plana çıkan konulardan biridir.
Ulusal ve uluslararası birçok çalışmada konu ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Bu
çalışmalarda ön plana çıkan ortak görüş, matematik tarihinin matematik öğretiminde
kullanılması yönündedir. Dolayısı ile matematik tarihi, matematik öğretiminde önemli bir
konuma sahiptir. Bu bağlamda bu çalışmada ortaokul öğrencilerinin matematik tarihi
konusundaki bilgi düzeyleri incelenmiştir. Durum çalışması yöntemi doğrultusunda yapılan
bu çalışmada çalışma grubunu 58 sekizinci sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Veri toplama aracı
olarak öğrencilerin seviyeleri ve okul programı dikkate alınarak araştırmacı tarafından
hazırlanan matematik tarihi bilgi testi kullanılmıştır. Verilerin analizi içerik analizi tekniği ile
yapılmıştır. Elde edilen bulgular incelendiğinde ortaokul öğrencilerinin matematik tarihi
bilgilerinin yeterli düzeyde olmadığı görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Matematik Tarihi, Ortaokul Öğrencileri, Bilgi Düzeyi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
165
Ortaokul Öğrencilerinin Mutlak Değer Hakkındaki Zihinsel İmgeleri
Doç.Dr. Dilek Sezgin Memnun - Hilal Meriç - Şeyme Merve İnce
Öz Mutlak değer, üst düzey matematik bilgilerin temelini oluşturan bir kavramdır. Bununla
birlikte, mutlak değer kavramına ilişkin olarak yapılan araştırmaların sayısı oldukça sınırlıdır.
Bu nedenle, bu araştırmada ortaokul öğrencilerinin mutlak değer kavramını algılamalarının
incelenmesi ve bu kapsamda mutlak değer kavramına yönelik olarak zihinsel imgelerinin
ortaya koyulması amaçlanmıştır. Bu amaçla, 2017-2018 eğitim ve öğretim yılı bahar
döneminde İstanbul ilinde bulunan bir ortaokulda öğrenim görmekte olan öğrenciler ile
uygulamalar yapılmıştır. Araştırma verilerine, bu uygulamalarda öğrenciler tarafından
"Mutlak değer………e gibidir, çünkü..……" cümlesinin tamamlanması ile ulaşılmıştır.
Çalışmanın sonucunda, araştırmaya katılan ortaokul öğrencilerinin mutlak değer kavramına
yönelik olarak ürettikleri farklı ve geçerli zihinsel imgeleri raporlanmıştır. Ayrıca, öğrenciler
tarafından üretilen bu zihinsel imgeler farklı kategoriler altında toplanmış ve
değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Mutlak, Matematik, Ortaokul Öğrenci
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
166
Ortaokul Türkçe Ders Kitaplarındaki Metinlerin Metinsellik Ölçütleri Bakımından
İncelenmesi
Dr. Öğretim Üyesi Sezgin Demir - Uzman Muhammet Özcan
Öz
Gerek diğer derslerde gerekse Türkçe derslerinde kullanılması gereken birçok araç-gereç
olmasına rağmen, öğretmenlerin gelenekçi bir yaklaşımla ders kitaplarını bu araç-gereç
listesinin başına koymaları ve sıklık olarak da büyük ölçüde ders kitaplarına yer vermeleri,
ders kitaplarının niteliğinin sorgulanmasını önemli hale getirmiştir. Bu bağlamda ders
kitaplarındaki metinlerin niteliğini ölçümlemek adına metinsellik ölçütleri önemli bir gösterge
olmaktadır. Metinsellik ölçütlerinden bağdaşıklık da bu göstergelerden biridir. Tarama
modeliyle yapılan bu çalışmada ortaokul beş, altı, yedi ve sekizinci sınıf Türkçe ders
kitaplarındaki metinler içerisinden her sınıf seviyesinden bir kurgusal metin, bir öğretici metin
ve bir şiir olmak üzere toplam on iki metin seçilmiş ve bu metinler metinsellik ölçütlerinden
bağdaşıklık özellikleri dikkate alınarak incelenmiştir. İncelen metinlerin birçoğunun
bağdaşıklık ögelerinden gönderim, eksilti anlatım, bağlama ögeleri, kelime bağdaşıklığı
unsurlarını taşıdığı, değiştirim unsurlarını ise birkaç metin dışında taşımadığı tespit edilmiştir.
Metinlerin bağdaşıklık unsurlarına uyum ya da aykırılık göstermesinde incelen metinlerin
türlerinin de etkili olduğu gözlemlenmiştir. Kurgusal metinlerin metinsellik ölçütlerine daha
fazla uyum gösterdiği gözlemlenirken, şiir türündeki metinlerin çok daha az uyum gösterdiği
tespiti yapılmıştır. Bu bağlamda, Türkçe ders kitaplarındaki kugusal ve kısmen öğretici
metinlerin bağdaşıklık ve beraberinde metinsellik ölçütlerine uyumu dikkate alınarak
seçildiği, şiir türündeki metinlerin ise bu uyum dikkate alınmadan seçildiği görülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Metin, metinsellik ölçütleri, bağdaşıklık, Türkçe ders kitapları
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
167
Ortaokul ve Lise Öğrencilerinin Görüşlerine Göre Okul Müdürlerine Duyulan Güven
ile Okul İklimi İlişkisinin İncelenmesi
Araştırmacı Mehmet Ali Kösem - Dr. Öğretim Üyesi Ramazan Yirci
Öz Bu araştırma ile ortaokul ve lise öğrencilerinin görüşlerine göre okul müdürlerine duyulan
güven ile okul iklimi ilişkisinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmıştır.
Araştırmada iki veri toplama aracı kullanılmıştır. Bunlardan birincisi Barnes, Forsyth ve
Adams (2003) tarafından geliştirilmiş, Türk kültürüne ve Türkçeye uyarlaması Özer ve Atik
(2014) tarafından yapılmış “Müdüre Güven Ölçeği”dir. Ölçeğin orijinal formunda toplam 20
madde bulunmakta olup Özer ve Atik (2014) tarafından yapılan geçerlik ve güvenirlik
çalışmaları sonucunda ölçeğin 16 madde ve tek boyuttan oluştuğu saptanmıştır. Kullanılan
ikinci ölçme aracı ise Çalık ve Kurt (2010) tarafından geliştirilen “Okul İklimi Ölçeği”dir.
Ölçeğin yapılan geçerlik ve güvenirlik çalışmaları sonucunda 24 maddeden oluştuğu
belirtilmiştir. 5’li likert tarzdaki ölçeğin 7 maddesi olumsuz ifade içermekte olup araştırmada
bu maddeler ters kodlanarak ölçekteki tüm ifadelerin tek bir yönde toplanmaları sağlanmıştır.
Araştırma evrenini 2016-2017 eğitim öğretim yılında Hatay ili Hassa ilçesinde öğrenim
görmekte olan ortaokul ve lise öğrencileri oluşturmaktadır. Örneklem ise toplamda 738
ortaokul ve lise öğrencisinden basit tesadüfi örnekleme yöntemiyle oluşturulmuştur.
Araştırmadan elde edilen verilerin istatistiksel analizleri için SPSS paket programının 22.0
sürümü kullanılmıştır. Araştırmada öğrencilerin okul müdürlerine duydukların güven ile okul
iklimine ilişkin görüşleri yaş, okul türü, cinsiyet, sınıf ve okulun bulunduğu yerleşim yeri
değişkenlerine bağlı olarak incelenmiştir. Araştırma bulgularına göre okul iklimi ölçeğinin
cronbach alfa değeri bu araştırma için .80 hesaplanmıştır. Kız öğrenciler ile erkek öğrencilerin
okul iklimine ilişkin görüşleri arasında istatistiki anlamda anlamlı bir farklılık tespit
edilmiştir. Buna göre kız öğrenciler erkek öğrencilere göre okul iklimini daha olumlu
algılamaktadır. Sınıf değişkenine göre yapılan tek yönlü varyans analizi ise sınıflar arasında
anlamlı bir farklılık ortaya koymuştur. Buna göre öğrencilerin sınıf düzeyi yükseldikçe okul
iklimi ortalamaları düşmektedir. Araştırmada kullanılan ikinci ölçek olan Okul Müdürlerine
Duyulan Güven ölçeğinin cronbach alfa değeri .94 olarak hesaplanmıştır. Cinsiyet
değişkenine göre okul müdürüne duyulan güvenin anlamlı bir şekilde farklılaştığı tespit
edilmiş olup buna göre kız öğrenciler erkek öğrencilere göre okul müdürüne daha fazla güven
duymaktadır. Araştırma kapsamında yapılan korelasyon analizi sonucunda okul müdürlerine
duyulan güven ile okul iklimi arasında yüksek düzeyli bir ilişkinin varlığı tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Güven, Okul İklimi, Okul Müdürü, Öğrenci
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
168
Osman Yüksel Serdengeçti’nin Şiirlerinde Değer Aktarımı Üzerine Bir Araştırma
Prof.Dr. Nesrin Sis - Görkem Yılmaz
Öz Osman Yüksel Serdengeçti, 1917 Akseki doğumludur. Çeşitli gazete ve dergilerde yazıları
bulunmaktadır. 1947 yılında “Serdengeçti” mecmuasını çıkarmıştır. Bu çalışmada, Osman
Yüksel Serdengeçti’nin “Bu Millet Neden Ağlar” isimli eserinde yer alan şiirlerinin, değer
eğitimi açısından özellikleri üzerinde durulmuştur. Bu değerlerin, okuyucunun fikir dünyasına
olan katkıları ve şiirlerin değer aktarımındaki etkisi incelenmeye çalışılmıştır. Çalışmada
doküman incelemesi ve betimsel tarama yöntemi kullanılmıştır. Osman Yüksel
Serdengeçti’nin şiirlerinde yer alan değerler, şiirler incelenerek tespit edilmiştir. Şiirlerde
bulunan değerler, Osman Yüksel Serdengeçti’nin fikir yapısıyla karşılaştırılmıştır.
Aktarılmaya çalışılan olumlu değerler ve eleştirilen yönler değerlendirilmiştir. Osman Yüksel
Serdengeçti, bütün hayatı boyunca sıkı sıkıya bağlı olduğu bu değerlerin korunması,
aktırılması hususunda bütün ümidinin “imanlı ve idealist” gençlerde olduğunu belirtmektedir.
Yazar, Türkçülük ideali etrafında şekillenmiş, kendi fikir dünyasının merkezinde yer alan,
uğruna mücadele ettiği değerleri şiirlerinde işlemiştir. Vatan sevgisi, hak ve adalete bağlılık,
tarih bilinci, millet ve milliyet anlayışı, hürriyet sevgisi, birlik ve beraberlik anlayışı, etrafında
toplanan bu değerleri, şiir vasıtasıyla okuyucusuna sunmuştur.
Anahtar Kelimeler: Osman Yüksel Serdengeçti, Şiir, Değer Aktarımı
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
169
Oyun ile Yabancı Dil Öğretiminin İletişim ve Etkileşim Üzerindeki Etkisi
Arş.Gör. Ceyda Yalçın
Öz Oyun ile Yabancı Dil Öğretiminin İletişim ve Etkileşim Üzerindeki Etkisi Yabancı dil
eğitiminde, Türkiye’deki öğrencilerin yaşadığı problemlerden birisi, yabancı dili bir ders
olarak görmeleri ve bu dersi sadece sınav odaklı değerlendirmeleridir. Bunun temelinde
eğitim sistemi, müfredat, öğretmen faktörü, öğrencinin yabancı dile karşı kaygılı olması ve
dolayısıyla motivasyonunun düşmesi gibi nedenler yer almaktadır. Öğrenmeyi teşvik eden ve
kolaylaştıran faktörlerden en önemlisi, öğrencinin öğrenmek istediği şeye motive olmasıdır.
Çünkü kimse istemediği bir şeyi öğrenmez. Bu şekilde öğretilmek istenen bilginin akılda
kalması çok güçtür. Dil öğretiminde motivasyon sınıftaki etkileşim ve iletişim ortamıyla
doğrudan ilintilidir ve etkileşimi artırmanın yollarından birisi de oyun kullanmaktır. Yabancı
dil dersinde herhangi bir kazanımı işlerken veya öğrencide davranış geliştirirken oyun
kullanılırsa, bilgi öğrencide kalıcı hale gelir ve eğlenceli bir deneyime dönüşebilir. Çekingen
veya isteksiz öğrencilerin derse katılımı artar, hem öğrencilerin kendi arasındaki hem de
öğrenci ile öğretmen arasındaki etkileşim ve iletişim kuvvetlenir. Bu çalışmada, iletişimsel dil
öğretim yöntemi üzerinde durulmuş, dil öğretiminde oyun kullanımının önemi vurgulanarak
oyunların sınıftaki iletişim ve etkileşim üzerindeki etkileri ele alınmıştır. Dil öğretiminde
iletişimsel yetiyi geliştirmeye yönelik oyun tavsiyelerinde bulunularak, oyun ve etkileşim
arasındaki bağ vurgulanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Yabancı Dil Öğretimi, Oyun, İletişim, Etkileşim
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
170
Özel İhtiyaçlı Öğrenciler, Tipik Gelişim Gösteren Öğrenciler ve İngilizce
Öğretmenlerinin Kaynaştırma Eğitimine Yönelik Tutumları
Okutman İbrahim Kaya - Prof.Dr. Erdoğan Bada
Öz Özel ihtiyaçlı öğrencilere ve onların eğitimine olan tutumlar eğitimin başarı seviyesini önemli
ölçüde etkileyebilir. Bir başka ifadeyle, insanların kaynaştırma süreciyle ilişkili inançları ve
düşüncüleri öğrencilerin başarılarına olumlu katkı yapabilecek en önemli unsurlardır. Bu
bağlamda, çalışma özel ihtiyaçlı öğrencilerin, tipik gelişim gösteren öğrencilerin ve İngilizce
öğretmenlerinin kaynaştırma eğitimine yönelik tutumlarını incelemeyi amaçlamaktadır. Buna
ek olarak, çalışmanın bir diğer amacı ise katılımcıların özel ihtiyaçlı öğrencilerin yabancı dil
olarak İngilizce derslerinde kaynaştırılması ya da kaynaştırılmaması hakkındaki görüşlerini
araştırmaktır. Bu çalışmada, detaylı bilgi toplamak için “Kaynaştırmaya İlişkin Görüşler
Ölçeği”, yarı yapılandırılmış görüşmeler ve sınıf gözlemleri uygulayarak üçgenleme yöntemi
kullanılmıştır. Çalışmanın bulguları tipik gelişim gösteren öğrenciler ve özel ihtiyaçlı
öğrenciler kaynaştırma eğitimi ile ilgili olumlu iken İngilizce öğretmenlerinin olumsuz
tutumlara sahip olduklarını ortaya çıkarmıştır. Bununla birlikte, özel ihtiyaçlı öğrencilerin
İngilizce derslerinde kaynaştırma fikrini destekledikleri fakat İngilizce öğretmenleri ve tipik
gelişim gösteren öğrenciler İngilizce derslerinde kaynaştırma eğitimi tercihlerinin olumsuz
olduğu bulunmuştur. İleriki araştırmalar için önerilerde bulunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Kaynaştırma Eğitimi, Tutumlar, Yabancı Dil Dersi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
171
Özel Yetenekli Öğrencilerin Çanakkale Şehitleri Şiiri Hakkındaki Anlama Düzeylerinin
Artırılması
Betül Tepe
Öz Çanakkale Savaşı, Milletimizin varoluş mücadelesini anlatan Türk kültür ve tarihinin çok
önemli bir destanıdır. Bu destanın en büyük abidesi de Mehmet Akif ERSOY' a aittir.
Literatürde "Çanakkale Savaşı" ve "Mehmet Akif Ersoy” ile ilgili pek çok çalışmaya
rastlanmıştır. Mehmet Akif Ersoy ile ilgili olan çalışmaların, daha çok hayatı, edebi kişiliği,
şiirlerinin analizidir. Yine literatürde Çanakkale Savaşı ile ilgili yazılmış edebi metinler ve
şiirlere rastlanmıştır. Ancak öğrenciler üzerinde bu konuda uygulamalı ve deneysel bir
araştırmaya rastlanmamıştır. Bu bilgiler ve değerlendirmeler, bu tarz çalışmaların yapılmasını,
özel yeteneklilerin eğitiminde kullanılabilecek materyal olarak öğretmenlerin ve öğrencilerin
hizmetine sunulmasını gerekli kılmaktadır. Yapılan bu çalışmada Çanakkale Şehitleri şiiri ve
Mehmet Akif ERSOY ele alınmış, 8.sınıf öğrencilerinin Çanakkale Şehitleri ve Mehmet Akif
ERSOY hakkındaki anlama düzeylerinin artırılması amaçlanmıştır. Çalışmada aksiyon
araştırması yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu; 8.sınıf düzeyinde 14
öğrenciden oluşmaktadır. Veri toplama aracı olarak 30 soruluk bir test kullanılmıştır.
Öncelikle öğrencilerin "Çanakkale Şehitleri" şiirinin içinde geçen bilmedikleri kelimler tespit
edilmiş ve test hazırlanmıştır. Ön test uygulandıktan sonra EBA' NIN düzenlemiş olduğu
Sosyal Bilimler yarışmasında 1. olan Çanakkale konulu belgesel izletildi. Çalışma, Sunay
Akın'ın "Çanakkale Savaşı Hikâyelerinin izletilmesi daha sonra da dönemin tarihi, Mehmet
Akif Ersoy’un sanatçı kişiliğinin tartışılması, Çanakkale Savaşı ile ilgili yazılmış şiir ve
hikâyelerin paylaşılması şiirin tartışılarak öğrenilmesi ve son testin uygulanmasıyla
tamamlanmıştır. Uygulanan çalışmanın öğrencilerin şiir hakkındaki anlama düzeylerini
geliştirdiği tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Çanakkale Şehitleri, Mehmet Akif Ersoy, Özel Yetenekli Öğrenci
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
172
Özel Yetenekli Öğrencilerinin Öğretmen ve Bilsem(Bilim ve Sanat Merkezi)
Kavramlarına Yönelik Algıları: Bir Metaforik Çalışma
Dr. Öğretim Üyesi Muhammed Zincirli - Öğr.Gör. Kainat Özpolat
Öz Özel yetenekli öğrencilerin eğitimleri tüm dünya ülkelerinde önemli bir konu olmuştur.
Toplumun yaklaşık yüzde 2’lik kısmını oluşturan bu kesim uzun gelecek politikalarının
şekillendiği günümüz şartlarında gayet stratejik bir başlık olarak kabul edilmektedir.
Ülkemizde üstün yetenekli çocukların eğitim aldıkları kurumların en başında Bilim ve Sanat
Merkezleri(Bilsem) gelmektedir. Ülkemizde birçok ilimizde Bilim ve Sanat Merkezi
bulunmakta ve özel yetenekli öğrenciler eğitim-öğretim faaliyetlerine okul dışı zamanlarda
Bilsem’lerde devam etmektedir. Bu çalışmanın temel amacı, bilim ve sanat merkezine devam
eden özel yetenekli öğrencilerin Bilsem (Bilim ve Sanat Merkezi) ve Öğretmen kavramlarına
yönelik algılarının metaforlar aracılığıyla belirlenmesidir. Araştırma verileri, 2016-2017
eğitim öğretim yılı içinde Elazığ Bilim ve Sanat Merkezinde eğitim gören toplam 55
öğrenciden elde edilmiştir. Öğrencilerin belirlenen kavramlara dair algılarının ortaya
koyulması amacıyla veri toplama aracı olarak, “Öğretmen ……………………….. gibidir.
Çünkü ……………… dır/dir.” ile “ ve “BİLSEM …………………………. Gibidir. Çünkü
…………………….. dır/dir.” şeklinde 2 adet açık uçlu sorudan oluşan form kullanılmıştır.
Öğrencilerin Sorulara verdiği cevaplar içerik analizi tekniğiyle çözümlenmiştir. Verilerin
analizinde nitel araştırma yöntemlerinden betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. Buna göre
öğrencilerin Öğretmen kavramıyla ilgili olarak 13 farklı metafor ürettikleri belirlenmiştir.
Verilen cevaplar incelendiğinde en çok tekrar edilenlere göre öğrenciler öğretmen kavramını
rehber, aile, güneş, mum, arkadaş, koro şefi gibi metaforlarla açıklamışlardır. Öğrencilerin
Bilsem kavramıyla ilgili olarak ise 9 farklı metafor ürettikleri belirlenmiştir. Verilen cevaplar
ışığında en çok tekrar edilenlere göre öğrenciler bilsem kavramını ev, fabrika, dünya, orman,
laboratuvar, okul gibi metaforlarla açıklamışlardır. Öğrencilerin gerek öğretmen kavramına
gerekse de bilsem kavramına yönelik oluşturdukları metaforlar temel alındığında her iki
kavrama ilişkin benzer metaforlar olsa da birden fazla ve birbirinden farklı metaforla da
açıklandığı görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Özel Yetenek, Bilsem, Öğrenci, Öğretmen, Metafor
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
173
Pdr Öğrencilerin Psikolojik Danışmada Kuramsal Yönelimlerini Belirlenmesi
Arş.Gör. Arzu Arslan - Arş.Gör. Ezgi Sumbas
Öz
Bu araştırma 2017-2018 bahar döneminde İnönü Üniversitesinde lisans eğitimi görmekte olan
200 gönüllü öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada lisans öğrencilerinin psikolojik
danışma sürecinde kuramsal yönelimlerini belirlemek hedeflenmiştir. Bu amaçla,
araştırmacılar tarafından psikolojik danışma kuramları literatürü taranarak belli başlı
kuramların ayırt edici özellikleri belirlenmiş ve 39 maddelik bir form oluşturulmuştur. Uzman
görüşleri alındıktan sonra form son halini almıştır. Form, Psikolojik Danışma ve Rehberlik
lisans programında eğitim görmekte olan üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencilerine
uygulanmıştır. Bu araştırmanın sonucunda lisans öğrencilerinin kuramsal yönelimini
belirleme konusunda yardımcı olacağı düşünülmektedir. Bu araştırmanın nitel görüşmelerle
zenginleştirilmesi planlanmaktadır. Daha nitelikli psikolojik danışman yetiştirmek amacıyla
kuramsal yönelimin belirlenmesinin ve bu yönde süpervizyon eğitimi verilmesinin alana katkı
sağlayacağı düşünülmektedir
Anahtar Kelimeler: Psikolojik Danışma Kuramları, Nitelikli Psikolojik Danışman, Kuramsal
Yönelim
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
174
Pdr Öğrencilerinin Sosyal Değerler ve Küresel Sosyal Sorumluluk Düzeylerinin
İncelenmesi
Dr. Öğretim Üyesi Zehra Nesrin Birol - Dr. Öğretim Üyesi Yurdagül Günal
Öz İnsanoğlu bireysel olduğu kadar toplumsal bir varlıktır. Bu durum insanların uymasını
gerektiren bir takım kurallar ortaya çıkarmıştır. Başka bir şekilde ifade edersek birey, içinde
yaşadığı toplumla birlikte anlam kazanmakta ve toplumun içinde var olan değerlerin
aktarılması önemli bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır (Bolat, 2013). Toplumsal değerlerin
kazandırıldığı ilk yer ailedir. Sonrasında çevre ve eğitim kurumlarının bu değerleri
geliştirmesi beklenmektedir. Sosyal değerler ve küresel sosyal sorumlulukla ilgili araştırmalar
sınırlı görünmektedir. Bu sınırlılıktan yola çıkarak Pdr öğrencilerinin “sosyal değerleri” ve
“küresel sosyal sorumluluk” düzeylerinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Araştırmanın
çalışma grubunu 2017-2018 eğitim öğretim yılında üniversiteye devam eden eğitim
fakültesinde pdr eğitimi alan öğrenciler oluşturmaktadır. Çalışma grubu 450 öğrenci
oluşturmaktadır. Bu araştırmada veri toplama aracı olarak üç ölçekten faydalanılmıştır. Başer
ve Kılıç (2015) tarafından geliştirilen “Küresel Sosyal Sorumluluk” ölçeği (KSSÖ) 4 alt
boyuttan oluşmaktadır. Bu alt boyutlar; “Eyleme Dönük sorumluluk”, “Ekolojik Sorumluluk”,
“Özgeci Sorumluluk” ve “Ulusal Sorumluluk” şeklindedir. Araştırmada kullanılan ikinci
ölçek Bolat (2013) tarafından geliştirilen “Bir Değer Ölçme Aracı: Çok Boyutlu Sosyal
Değerler Ölçeği” (ÇBSDÖ) dir. Bu ölçek “Aile Değerleri”, “Bilimsel Değerler”, “Çalışma ve
İş değerleri”, “Dini Değerler”, “Geleneksel Değerler”, “Siyasi Değerler” ve “Bilimsel
Değerler” şeklinde altı alt boyuta sahiptir. Bunun yanısıra araştırmacılar tarafından
oluşturulan “Bilgi Toplama Formu” kullanılmıştır
Anahtar Kelimeler: Küresel Sosyal Sorumluluk, Sosyal Değerler, Psikolojik Danışmanlım
ve Rehberlik Öğrencileri
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
175
Preparing Turkish Students For Erasmus Experience: Can Dialogue Activities Help"
Arş.Gör. Kenan Çetin
Öz Since Turkey started participating in Erasmus+ programme in 2002, the interest in studying
abroad has been growing in terms of popularity among Turkish students. With the aim of
better preparing these students before their experience abroad, Bartın University decided to
implement a 5-week preparatory training program for the 17 outgoing students, and the
researcher was responsible for the Speaking lessons of the training programme. To this end,
the researcher implemented a plan that mainly included dialogue and acting out and getting to
know each other exercises, icebreakers, and giving presentations in the contexts of; asking for
help at train or bus station and airport, opening a bank account, ordering meal at a restaurant
and making a reservation and settling in a hostel. Six of the students successfully participated
in the programme abroad and four of them agreed to participate in the interviews. The result
of the interviews indicated that the situation-based dialogue exercises enabled them to better
cope with the challenges they faced while they were studying abroad. Moreover, the
participants also expressed that they made use of the phrases they practiced in the training
when they went abroad and that they could easily adopt to the similar icebreaker activities
organized during the programmes weeks of the universities abroad.
Anahtar Kelimeler: Dialogue Training, Erasmus Mobility, Situation-Based Activities
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
176
Rotasyon-Zorunlu Yer Değiştirmenin Performansa Etkisi
Prof.Dr. Kamil Ufuk Bilgin - Mutlu Genç - Neslihan Özlem Genç
Öz Hedeflenen iş miktarına ulaşma derecesi olan iş performansı, iş ortamı, insan ilişkileri,
teknoloji ve rotasyon gibi etkenlerle değişebilmektedir. Buna göre rotasyon, hem önemli bir
performans etkeni, hem de motivasyon aracıdır. Araştırmanın amacı, MEB okul müdürleri
için yeni ve sadece iki kez uygulanan rotasyonun, performansa etkisini belirlemektir. Kapsamı
ise, 2010 yılında rotasyonla atanan Ankara’daki 349 ilköğretim okul müdürüdür. Araştırmada
yöntem olarak, alan araştırması için anket kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre, okul
müdürleri rotasyonun doğru olduğunu ve performanslarını olumlu yönde etkilediğini; ancak
örgütsel bağlılıklarını azalttığını ve yeni kuruma uyum sağlayamadıklarını belirtmişlerdir.
Okul müdürlerinin cinsiyet, medeni durum, yaş, kıdem, öğretmenlik/yöneticilik süresi,
çalışma şekli, fiziki durum, öğretmen/öğrenci sayısı değişkenlerine göre rotasyon uygulaması
görüşlerinin farklılaştığı tespit edilmiştir. Yeni iş, yeni iş ortamı, yeni iş arkadaşları, deneyim,
yeni okul kültürü, tekdüzelik, iş/kurum körlüğü değişkenine göre rotasyon uygulamasının,
okul müdürlerinin performansına etkisinin belirgin düzeyde olduğu; örgütsel bağlılık ve
yönetici eskimişliği değişkenlerine göre ise, belirsizlik olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Performans, Performans Yönetimi, Rotasyon, Okul Müdürü İş
Perforrmansı
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
177
Sanal Ortamlardaki Öğretmen-Öğrenci Arkadaşlığının İncelenmesi
Prof.Dr. İbrahim Kocabaş - Gülenay Nagihan Kılıç
Öz Bu araştırmanın amacı, sanal ortamlardaki öğretmen-öğrenci arkadaşlığının genel bir
değerlendirmesinin yapılmasıdır. Çalışma İstanbul ilinde görev yapan öğretmenlerle
gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya ilişkin verileri toplamak için Akkoyunlu ve diğerlerinin
(2015) geliştirdiği ölçekten faydalanılmıştır. Araştırma nicel araştırma desenlerinden tarama
modelinde oluşturulmuştur. Elde edilen veriler IBM SPSS programında t-test ve ANOVA
testleriyle analiz edilip, sonuçlar tablolar halinde sunulmuştur. Analizlerde, sanal ortamlardaki
öğretmen-öğrenci arkadaşlığının hangi boyutta olduğu, öğretmenlerin sanal ortamlarda
öğrencileriyle arkadaş olma nedenleri ve öğretmenlerin sosyal medya arkadaşlığının
öğretmenlik algısı boyutu incelenmiştir. Sonuç olarak; öğretmenlerin büyük çoğunluğunun
sanal ortamlarda öğrencileriyle arkadaşlık kurmak istemediği sonucuna ulaşılmıştır. Bunun
sebepleri öğretmen-öğrenci ilişkilerinin resmi olması gerektiğini düşünme, rahat paylaşım
yapamamaktan çekinme, otoritesinin sarsılacağını düşünme, özel hayatın korunmasının
gerektiğini düşünme gibi sebepler olabilmektedir. Ayrıca öğretmenler sosyal medya
arkadaşlığını önemsemediğini belirtmiştir. Sanal ortamlarda öğrencileriyle arkadaş olan ve
olmayan öğretmenlerin çalışma saatlerinde sosyal medya hesaplarını kontrol etme durumu
incelendiğinde iki grupta da çalışma saatlerinde sosyal medya hesaplarını kontrol eden
öğretmenlerin okul algısının daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma sonuçları
genel olarak incelendiğinde öğretmenlerin sanal ortamlarda öğrencileriyle arkadaş olup
olmama durumlarının sorumluluk, öğrenci, mesleki kimlik ve okul algısıyla ilişkili olmadığı
sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Sanal Arkadaşlık, Sanal Ortam, Öğretmen, Öğrenci, Sosyal Ağlar
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
178
Sanat ve Yaratıcı Süreç
Dr. Ümit Gezgin
Öz Bu makalede sanatı ve yaratıcı süreci entelektüel bir disiplin doğrultusunda irdelemeye
çalıştım. Sanat hala üzerinde tartışılan ve bir netliğe kavuşmamış bir gerçeklik olarak
karşımızda durmaktadır. Sanatı oluşturan yaratıcı süreci irdelerken, aynı zamanda sanatçı
olmak, sanatçı ben’inin farklı cephelerine ve sanatı oluştururken ki deneyimlemelerine ve
oluşlarına da değinmeye çalıştım. Biliyoruz ki sanat elbet yaratıcı bir süreç sonucunda
oluşuyor ve ortaya çıkıyor. Fakat bu süreci tetikleyen, geliştiren ve sonunda üretimin sanata
dönüşmesini sağlayan etmenler nelerdir. Onların üzerinde durarak,kendi görüş ve
düşüncelerimi bu süreci daha iyi anlamak için ortaya koymaya çalıştım.
Anahtar Kelimeler: Sanat, Yaratıcı Süreç, Deneyimleme
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
179
Sekizinci Sınıf Öğrencilerinin Olasılık Kavramına İlişkin Oluşturdukları Zihinsel
İmgeleri
Araştırmacı Şafia Turgut - Doç.Dr. Dilek Sezgin Memnun - Araştırmacı Hakan Ergöl
Öz Olasılık, durumları ya da olayları tahmin etmeye yönelik eylemleri kapsar ve bireylerin
geleceğe yönelik karar almasını etkiler. İnsanoğlu var olduğu dönemden itibaren rasgele
olaylarla karşı karşıya kalmaktadır. Günümüzde bu olaylar hakkında fikir üretebilmek, bu
olayları yorumlayabilmek ve önlem alabilmek amacıyla, olasılık kullanılmaktadır. Yetişmiş
bireylerin öngörülü olmaları da, çok yönlü düşünebilmeleri ve sorunlar karşısında hızlı çözüm
üretebilmeleri, olasılık konularının öğretimine verilen önemi gün geçtikçe arttırmıştır. Olasılık
konusunun başarılı, etkili ve kalıcı öğretimi ise, öğrencilerin olasılık kavramını doğru bir
biçimde algılamaları ve anlamlandırmaları gerektirmektedir. Zihinsel imgeler ise, öğrencilerin
kavramlara yükledikleri anlamları ortaya çıkarmada yardımcıdırlar. Bu nedenle, bu
araştırmada sekizinci sınıf öğrencilerinin olasılık kavramına ilişkin zihinlerinde oluşturdukları
imgelerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, İstanbul ilinde bulunan bir devlet
ortaokulunun sekizinci sınıflarında öğrenim görmekte olan öğrenciler ile uygulama
gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda, araştırmaya katılan sekizinci sınıf öğrencilerine
“Olasılık…… gibidir, çünkü…..” cümlesi yöneltilmiş ve öğrencilerden olasılık kavramına
ilişkin bir zihinsel imge üretmeleri ve bu imgeyi üretme nedenlerini açıklamaları istenmiştir.
Elde edilen zihinsel imgeler araştırma kapsamında açıklanmış ve kategoriler halinde
sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Mental Images Of Eighth Grade Students About Probability Concept
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
180
Sevim Ak’ın Karşı Pencere Öykü Kitabının İçerik Özellikleri Açısından İncelenmesi
Dr. Öğretim Üyesi Gülşah Durmuş
Öz Çocuklara çocukların dünyası ile seslenerek onlara okuma sevgisi ve okuma alışkanlığı
kazandırmayı amaçlayan çocuk edebiyatı eserleri, biçim özellikleri ile onların görsel algılarını
geliştirirken içerik özellikleri ile onlara tabiat, yaşam ve insan gerçekliğine dair duyarlılık
kazandırır. Nasihat etmek yerine onları gerçek yaşam durumları ile baş başa bırakarak da
çocukların, eğitim ilke ve değerlerini kendilerinin keşfetmelerini sağlar. Biçim ve içerik
özellikleri, eğitim ilke ve değerleri ile kuşatılan bu eserler, böylece birer çocuk edebiyatı
eserine dönüşür. Bu çalışmanın amacı, Sevim Ak’ın Karşı Pencere adını taşıyan öykü kitabını
çocuk edebiyatı metinlerinde bulunması gereken içerik özellikleri açısından incelemektir.
Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan betimsel tarama yöntemi kullanılmıştır.
Üzerinde çalışılan öykü metinleri, metin merkezli bir yakın okuma ile ele alınmış; elde edilen
veriler, içerik analizi yapılarak çözümlenmiştir. Çalışmada çocuk edebiyatı metinlerinde
bulunması gereken içerik özellikleri konusunda Sedat Sever, Alemdar Yalçın ve Gıyasettin
Aytaş, Tacettin Şimşek ve Mustafa Ruhi Şirin’in çocuk edebiyatı üzerine yazdıkları kitaplarda
üzerinde durulan veriler, ölçüt kabul edilmiştir. Bu ölçütlerden bazıları, bu eserlerde
çocuklara öğüt veren bir yaklaşım yerine onları güldürürken düşündüren bir anlayışın
benimsenmesi, kurgulanan olaylarda şiddet ve kaba gücün asla bir sorun çözme yöntemi
olarak belirmemesi ve çocukların ölüm olgusu ile doğrudan doğruya karşı karşıya
getirilmemesi gerektiği, hayvan sevgisinin önemi ile anne- çocuk etkileşiminde dikkat
edilmesi gereken noktalardır.
Anahtar Kelimeler: Sevim Ak, Karşı Pencere, Çocuk Edebiyatı Metinlerinin İçerik
Özellikleri, Betimsel Tarama.
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
181
Sınıf Öğretmeni Adaylarının Değer Doyumu: Nitel Bir Çalışma
Arş.Gör. Esat Yıldırım - Arş.Gör. Fatih Tıkman
Öz Bu çalışma, değerlerin kazandırılmasında ve bir bakıma öğrencilerin dünya görüşlerini
oluşturmasında doğrudan etkili olacak sınıf öğretmeni adaylarının güncellenen yeni
müfredatta hangi değerlerin ön planda olması gerektiğine yönelik algılarını ortaya koymayı
amaçlamaktadır. Bu araştırma betimsel yöntemin kullanıldığı tarama modelinde yürütülmüş
nitel bir çalışmadır. Araştırmanın çalışma grubunu 2016-2017 öğretim yılı bahar döneminde
üçüncü ve dördüncü sınıfta öğrenim gören 99 sınıf öğretmeni adayı oluşturmaktadır. Çalışma
grubunun belirlenmesinde amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örneklemeden
yararlanılmıştır. Bu araştırma kapsamında öğretmen adaylarının üçüncü ve dördüncü sınıftan
belirlenmesinde öğretmen adaylarının genellikle sosyal bilgiler öğretimi, okul deneyimi ve
öğretmenlik uygulaması gibi birçok dersi almış olmaları ve araştırmaya gönüllü olarak
katılmaları ölçüt olarak alınmıştır. Araştırmada öğretmen adaylarının yeni müfredatta hangi
değerlerin ön planda olması ile ilgili olarak görüşleri yarı yapılandırılmış görüşme formu ile
belirlenmiştir. Katılımcılara yöneltilen açık uçlu sorular sonucunda elde edilen veriler içerik
analizi yöntemi ile değerlendirilmiştir. Araştırma bulgularına göre sınıf öğretmeni adayları
sırasıyla en çok “Vatanseverlik”, “Bağımsızlık”, “Adalet”, “Adil olma”, “Eşitlik”,
“Dürüstlük” ve “Saygı” değerine önem verdikleri sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca
“Sorumluluk”, “Alçakgönüllülük” ve “Estetik” en az önem verdikleri değerler olarak
belirtilmiştir. Bu verilerden yola çıkarak ilgili kurum ve kuruluşlara önerilerde bulunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Değer, Müfredat, Sınıf Öğretmeni Adayı
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
182
Sınıf Öğretmeni Adaylarının Fetemm Öğretim Yönelimlerinin Belirlemesi
Dr. Öğretim Üyesi Tuba Demirci - Dr. Öğretim Üyesi Sibel Sadi Yılmaz
Öz Bu çalışmanın amacı, sınıf öğretmeni adaylarının FeTeMM öğretim yönelimlerinin
belirlemesidir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2017-2018 öğretim yılında Kafkas Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Sınıf öğretmenliği bölümünün 3. ve 4. sınıflarında okuyan 100 eğitim
fakültesi öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada genel tarama modeline dayalı betimsel
yöntem kullanılmıştır. Araştırma verilerinin toplanmasında Lin ve Williams (2015) tarafından
geliştirilen Hacıoğlu ve Bulut (2016)’un Türkçe’ye uyarladığı “Entegre FeTeMM Öğretimi
Yönelim Ölçeği” kullanılmıştır. Veriler SPSS ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda Sınıf
öğretmeni adaylarının FeTeMM öğretim yönelimleri belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Sınıf Öğretmeni Adayları, Fetemm
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
183
Sınıf Öğretmenlerinin Kaynaştırma Eğitimine İlişkin Yeterlik Düzeylerinin İncelenmesi
Merve Kaya - Abdullah Behriz
Öz Kaynaştırma eğitimi, özel eğitime ihtiyacı olan kişilerin, yetersizliği olmayan kendi
yaşıtlarıyla veya seviyesindeki diğer kişilerle aynı eğitim ortamında kendilerini
geliştirebilecekleri eğitimi almalarını sağlamak ve aldıkları eğitim neticesinde tutum, beceriler
ve yetenekler kazandırılmasını amaçlamaktadır. Kaynaştırma programının başarılı
olabilmesinde en fazla önem arz eden etkenlerden bir tanesi öğretmenlerdir. Sınıf
öğretmenleri özel eğitime ihtiyacı olan öğrencileri tanılama, kaynaştırma uygulamasına dâhil
etme, kaynaştırma eğitiminde kullanılacak araç-gereç, materyal, yöntem ve teknikleri bilme
ve bunları uygulayabilmelidir. Tarama modeli kullanılarak yürütülen bu araştırmanın temel
amacı, sınıf öğretmenlerinin kaynaştırma eğitimine ilişkin yeterlikleri hakkındaki görüşlerinin
belirlenmesidir. Araştırmada sınıf öğretmenlerinin kaynaştırma eğitimi konusundaki genel
yargı, düşünce ve tutumları tespit edilmiştir. Bu araştırmada sınıf öğretmenlerinin
kaynaştırma eğitimine ilişkin yeterlikleri hakkındaki görüşlerinin tespit edilmesi amacıyla;
Aksüt, Battal ve Yaldız (2005) ‘ın geliştirdikleri ‘Kaynaştırma Eğitimi Anketi’ kullanılmıştır.
Araştırma 2017-2018 eğitim öğretim yılında Ordu ili Gölköy ilçesinde görev yapan sınıf
öğretmenleri ile yürütülmüştür. Elde edilen verilere göre araştırmaya katılan sınıf
öğretmenlerinin kaynaştırma eğitimine ilişkin yeterlik düzeylerinin: Cinsiyet, yaş, mesleki
deneyim, mezun olunan okul türü, okutulan sınıf düzeyi, sınıf mevcudu, kaynaştırma eğitimi
(kurs, seminer, vb.) alma durumu ve kaynaştırma öğrencisine sahip olma durumuna göre
farklılıkları SPSS programı ile t- testi ve tek yönlü varyans analizi ANOVA kullanılarak
incelenmiştir. Araştırma verileri analiz edilmeye devam etmektedir. Araştırmanın mart ayı
içerisinde tamamlanması planlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Sınıf Öğretmeni, Kaynaştırma Eğitimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
184
Sosyal Bilgiler Eğitimi Doktora Öğrencilerinin 2018 Sosyal Bilgiler Eğitim Programında
Yer Alan Değer, Beceri ve Yetkinliklere Yönelik Görüşleri
Arş.Gör. Fatih Tıkman - Arş.Gör. Esat Yıldırım
Öz Günümüz toplumları, insan yetiştirmenin önemini kavramış ve bu alanda önemli çalışmalara
yönelmiştir. Toplumlar yetiştirdikleri insanların sayılarından ziyade nitelikli, donanımlı ve
belli alanda yetkin insan yetişmenin önemi üzerinde durmaktadır. Nitelikli insan yetiştirmenin
yolu da eğitimden geçtiği söylenebilir. Eğitim alanı içerisinde birçok disipline farklı
misyonlar yüklenmiştir. Ancak insanların toplumsal bir birey olarak yetiştirilmesinde eğitim,
diğer disiplinlerden farklı olarak sosyal bilgiler dersine önemli bir misyon yüklemiştir. Bu
misyon doğrultusunda hazırlanan sosyal bilgiler programları beceri değer ve yetkinliğe önem
vermeye başlamıştır. Bu bağlamda yapılan çalışmada 2018 Sosyal bilgiler öğretim
programında yer alan beceri, değer ve yetkinliklerin, sosyal bilgiler eğitimi alanında doktora
yapan öğrenciler tarafından değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Bu çalışma nitel araştırma
yöntemi olarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu Sosyal Bilgiler Eğitimi
ABD’de doktora eğitimi gören 10 doktora öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışmada sosyal
bilgiler eğitimi doktora öğrencilerinden 2018 sosyal bilgiler öğretim programında yer alan
beceri değer ve yetkinlikleri önem sırasına göre sıralayarak, sıralama nedenleri açıklamaları
istenmiştir. Veriler içerik analizi yöntemine göre değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda
sosyal bilgiler eğitimi doktora öğrencilerinin sosyal bilgiler öğretim programında yer alan en
önemli becerilerin; “sosyal katılım, eleştirel düşünme ve empati”, en önemli değerlerin
“adalet, eşitlik, vatanseverlik”; en önemli yetkinliklerin “sosyal ve vatandaşlıkla” ilgili
yetkinlik, “kültürel farkındalık ve ifade”, “inisiyatif alma” ve “girişimcilik” olduğunu
belirtmişleridir.
Anahtar Kelimeler: Sosyal Bilgiler Eğitimi, Beceri, Değer, Yetkinlik
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
185
Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarında Çocuk Sevgisi
Doç.Dr. İlhan Turan - Arş.Gör. Ayşegül Yılmazer
Öz Geleceğin öğretmenleri olacak olan öğretmen adaylarının, öğretmenlik mesleği alan bilgisinin
yanı sıra çocukları sevmeleri, onlarla güçlü bir iletişim bağı kurmaları önem taşımaktadır.
Zira eğitimin temelinde iyi bir öğretim gerçekleştirebilmek için öğretmenin çocuğa dönük
ilgisinin önemli bir rolü bulunmaktadır. Çocuklarla ilgilenmek ise onları sevmek ve bu
sevgiyi onlara hissettirmek ile mümkündür. Bu araştırma Eğitim Fakültesinde öğrenim
görmekte olan Sosyal Bilgiler Öğretmenliği adaylarının çocuk sevme durumlarını farklı
değişkenler açısından değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinde Eğitim Fakültesinde öğrenim görmekte olan Sosyal
Bilgiler Öğretmenliği Bölümü öğretmen adaylarının oluşturmaktadır. Araştırmada veri
toplama aracı olarak Barnett ve Sinisi tarafından kişilerin çocuklara yönelik tutumlarını
belirlemek amacıyla geliştirmiş oldukları ölçek kullanılmıştır. Ölçek Duyan ve Gelbal
tarafından Türkçe’ye uyarlanmıştır. Çocuk Sevme Ölçeği Ölçeğinin güvenilirlik Cronbach
Alpha değeri 0.92dir. Sosyal bilgiler öğretmenliği bölümünde okuyan öğretmen adaylarının
cinsiyet, sınıf düzeyi, kardeş sayısı, yakın arkadaş grupları, çocuk oyunu bilme sayıları, en
uzun süre ikamet ettikleri yer, mesleği tercih etme nedenleri ve çocukluklarında aileleriyle
kurdukları iletişim düzeyi gibi değişkenler ile çocukları sevme durumları arasındaki ilişkiler
araştırılmıştır. Araştırma 2017-2018 Öğretim Yılı Bahar Döneminde gerçekleştirilmiştir.
Araştırma nicel araştırma yöntemi ile yapılmış olup, yukarıda belirtilen ölçek öğretmen
adaylarına uygulanmıştır. Veriler çözümleme aşamasında olduğundan bulgulara henüz yer
verilmemiştir. Araştırma, yüzde frekans ti testi ANOVA gibi istatiksel yöntemlerle analiz
edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Sosyal Bilgiler, Öğretmen Adayı, Çocuk Sevme
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
186
Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının İletişim Becerilerinin Çeşitli Değişkenler
Açısından İncelenmesi
Arş.Gör. Mehmet Tamer Kaya - Dr. Öğretim Üyesi Barış Çiftçi - Tuba Kaya
Öz Bu çalışmanın amacı, sosyal bilgiler öğretmen adaylarının iletişim becerilerinin
incelenmesidir. Tarama modeline göre desenlenen araştırmanın çalışma grubunu 2017-2018
Eğitim-Öğretim yılı bahar döneminde Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği 1. ve 4.
sınıfta okuyan 135 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırma verileri Korkut (1996)
tarafından geliştirilen İletişim Becerilerini Değerlendirme Ölçeği aracılığı ile toplanmıştır.
Elde edilen veriler, betimsel istatistikler, bağımsız gruplar t Testi kullanılarak analiz
edilmiştir. Araştırma sonucunda, sosyal bilgiler öğretmen adaylarının iletişim becerilerinin
olumlu düzeyde ve yüksek olduğu tespit edilmiştir. Araştırmada sosyal bilgiler öğretmen
adaylarının iletişim becerileri ile cinsiyet değişkeni arasında bayanlar lehine anlamlı bir
farklılık olduğu tespit edilirken, sınıf düzeyi değişkeni açısından ise 1. sınıflar lehine anlamlı
bir farklılık olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Iletişim Becerileri, Öğretmen Adayı, Sosyal Bilgiler
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
187
Tam Okuma Modelinin Yazma Eğitimine ( Yazı Çölleşmesine) Etkisi
Doç.Dr. Özcan Bayrak - Uzman Tuğrul Gökmen Şahin - Esin Güneş Şahin
Öz Günlük yaşantımızda birçok okuma malzemesi ile karşılaşırız. Bunların bazıları bizim için
pek önemli olmasa da bazıları oldukça önemlidir. Bu önemli olan okuma malzemelerini bütün
ayrıntılarıyla okuyup kendimize mâl edip anlamaya çalışırız. Toplumun dil duyarlılığında
oluşan aşınmaya dikkat çekerek dilimizin inceliklerini, güzelliklerini ön plana çıkarıp yazılı
ifadede görülen aşınmanın önüne geçmek için okumanın amacını belirlemeliyiz. Amaca göre
okumayı belirleyen hususlar; ihtiyaçlar, zaman, imkânlar gibi özelliklerdir. Bu özellikler
dikkate alınarak öğrencilere amaca göre okuma becerisi kazandırılarak yazma eğitimdeki
gereksiz kısaltmaların ve yazınsal yanlışlıkların önüne geçilmesi gerekmektedir. Dilin dört
temel beceresinde yer alan okuma ve yazma becerilerini birlikte ele alarak hem var olan
okuma problemine çözüm üretmek hem de yazma becerisini geliştirmek, teknolojinin ve yeni
neslin yarattığı dilsel çölleşmenin önüne geçmek adına önem arz etmektedir. Ders kitaplarının
okunmasında genel olarak uygulanan okuma şekli, tam okuma yöntemidir. Bundan dolayı tam
okuma yöntemi, öğrencinin başarısında, okuduğunu anlayıp ve anlamlandırmasında çok
etkilidir. Tam okuma yöntemini kullanan öğrencilerden bu yolla okudukları metni ana fikir,
yardımcı fikirler, amaç, özet vb. yönleriyle yazılı olarak ifade etmeleri istenip yazınsal
bozuklukların önüne geçilmesi sağlanabilir. Az sözle çok şey anlatma ifadenin yoğunluğu
açısından önemli olmakla beraber dilde var olmayan kısaltmalara başvurma, Türkçenin cümle
yapısına aykırı cümleler kurma, harfleri yutarak yazma, imla ve noktalamadan bağımsız
davranma, Türkçesi varken özellikle yabancı kelimeler kullanma dilimizde yarattığımız
çölleşmenin başlıcalarıdır. Kendi diline yabancı nesiller yetiştirmemek adına dili kurallara
boğmadan sevdirmek ve doğru kullanım noktasında örtük adımlar atarak özendirmek
gerekmektedir. Bu amaçla alanında uzman kişilerce seçilen 10 kitap öğrenciye sunularak
sınıfça aralarından 5 kitap belirlenmesi istenir. Dönem içinde okunacak kitapların belli olması
hem öğretmenin süreci takibinde kolaylık sağlayacak hem de öğrencilerin sürece ortak
olmaları sağlanacaktır. Seçilen bu kitaplar bir dönem boyunca tam okuma yöntemi esas
alınarak okunacak, süreç sonunda okuduğu kitap sayısıyla övünen öğrenci yerini okuduğu
kitapları her yönüyle anlayan ve derinlemesine inceleyen öğrenciye bırakacaktır. Öğrencinin
analiz ederek okuduğu bu kitaplar süreç dâhilinde nasıl yazılması gerektiğinin farkındalığını
oluşturacak ve bu farkındalık yazı dilinde kendini gösterecektir.
Anahtar Kelimeler: Dil, Okuma Eğitimi, Yazma Eğitimi, Öğrenci
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
188
Tarih Eğitiminde Bilgi ve İletişim Teknolojileri
Samet Arıker
Öz Teknoloji çağı olarak adlandırdığımız bu dönemde Tarih Eğitimi’nde de teknolojik ürünlerin
önemi çok büyüktür. Nitekim öğrenciler için her zaman sıkıcı bir ders olmuş olan Tarih,
öğrencilerin en sevdiği ortam olan bilgisayar destekli eğitimle daha eğlenceli hale gelebilir.
Ancak bu öğretim tekniğinin sağlayacağı faydalar kadar kopyala+yapıştır mantığıyla
öğrenciyi dersten tamamen de koparacağını unutmadan öncelikle teknolojinin eğitim amacıyla
da kullanılabileceği mantığını kavratabilmek en önemli unsurdur.
Anahtar Kelimeler: Tarih, Eğitim, Öğretim, Tarih Eğitimi, Teknoloji, Bilgisayar
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
189
Tarih Eğitiminde Görsel Mesaj Düzenlemeye Yönelik Teknoloji Kullanımı
Arş.Gör. İlknur Akyıldız Sarıbaş - Dr. Öğretim Üyesi Meral Kuzgun - Öğr.Gör. Rahime
Subaş - Arş.Gör. Mehmet Marangoz
Öz Görsel mesaj düzenleme süreci bir bakıma öğretim materyali geliştirme sürecinin temelini
oluşturmaktadır. Bu bağlamda görsel mesaj, öğrencilerin materyal ile etkileşim kurmalarına
yardımcı olan bir araçtır. Öğretim materyali olarak görsel mesaj tasarımı, görsel algılama
sürecinin doğasına uygun olmalıdır. Görsel mesaj tasarımı süreci, psikoloji ve eğitim
psikolojisi, bilişsel süreçler, iletişim, tasarım ve güzel sanatlar gibi eğitim ve öğretimde birçok
farklı disiplinleri bir araya getirmeyi gerektirdiğinden multidisipliner bir yaklaşımla ele
alınmalıdır. Tarih eğitiminde yoğunlukla kullanılmakta olan geleneksel öğretim yöntem ve
teknikleri, öğretmen merkezli ve anlatım odaklı olduğundan, öğrenenler için daha ilgi çekici
ve kalıcı öğretimin sağlanması amacıyla, Tarih eğitimi söz konusu multidisipliner yaklaşım
içine alınarak, görsel mesaj düzenleme ile desteklenmelidir. Bu bağlamda görsel mesaj
tasarımının Tarih eğitiminde etkili kullanımına yönelik olarak, öğretmenlerin donanımlı hale
getirilmeleri açısından, Tarih öğretmenlerinin yetiştirilmesi sürecine uyarlanabilecek
düzenlemeler önerilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Görsel Mesaj Tasarımı, Tarih Eğitimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
190
Teknolojik Uygulamalarla Destekli Çevre Eğitiminin Ortaokul 7. Sınıf Öğrencilerinin
Çevreye Yönelik Tutumlarına Etkisi
Araştırmacı Feride Karataş - Dr. Öğretim Üyesi Halil İbrahim Yıldırım
Öz Bu araştırma teknolojik uygulamalarla destekli çevre eğitiminin ortaokul 7. sınıf
öğrencilerinin çevreye yönelik tutumları üzerine nasıl bir etkisi olduğunu belirlemek amacıyla
yapılmıştır. Araştırmada yarı deneysel yöntem ve öntest–sontest kontrol gruplu deneysel
desen kullanılmıştır. Araştırma 2017-2018 eğitim-öğretim yılı I. döneminde Ankara’daki bir
devlet ortaokulunda öğrenim gören 7.sınıf öğrencileri üzerinde yürütülmüş ve 12 hafta
sürmüştür. 7.sınıf şubelerinden rastgele bir şube kontrol, bir şube deney grubu olarak
seçilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunda 64 öğrenci (kontrol=32, deney=32)
bulunmaktadır. Öğrencilerin çevreye yönelik tutum düzeylerini belirleyebilmek amacıyla
“Çevresel Tutum Ölçeği” öntest ve sontest olarak kullanılmıştır. Veriler Bağımsız Gruplar
İçin t-Testi ve Bağımlı Gruplar için t-Testi analizleriyle çözümlenmiştir. Araştırmanın
sonucunda deney grubundaki öğrencilerin çevreye yönelik tutum düzeylerinin anlamlı
seviyede arttığı, kontrol grubundaki öğrencilerin tutum düzeylerinde ise anlamlı bir gelişim
gerçekleşmediği belirlenmiştir. Bu sonuç teknoloji destekli çevre eğitiminin çevreye yönelik
tutumun gelişiminde anlamlı bir etkisi olduğunu göstermektedir. Buna göre çevre eğitiminde
teknolojik uygulamalara da yer verilmesi gerektiği önerilebilir.
Anahtar Kelimeler: Çevreye Yönelik Tutum, Teknoloji, Teknolojik Uygulamalarla Destekli
Çevre Eğitimi, Çevre Eğitimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
191
Tevfik Fikret ve Ziya Gökalp'in Şiirlerinde Çocukların ve Gençlerin Eğitimine Yönelik
Bakış Açılarının Karşılaştırılması
Dr. Vahit Tane
Öz Tevfik Fikret büyük bir şair olmanın yanında çocukların ve gençlerin eğitimine de kafa yoran,
şiirlerinde bu konulara geniş yer ayıran bir şairdir. Hatta dönemindeki pek çok şairin
yapmadığını yaparak sırf çocuklar için şiir kitabı (Şermin) yayımlamıştır. Fikret, çocukları ve
gençleri geleceğin en önemli unsuru olarak görür. Şiirlerinde çocuklara ve gençlere Batı
kültür ve uygarlığını temel alan bir eğitim sistemi önerir. Fikret’in, şiirleriyle Cumhuriyet’i
kuran kadroyu da derinden etkilemiş bir şair olduğu göz önüne alınırsa eğitim anlayışının
günümüzde de etkili olduğu söylenebilir. Ziya Gökalp şiiri bir araç olarak kullanmasına
rağmen şiirlerinde halk masallarından, destanlardan, halk kültüründen yaralanarak şiirimize
yeni imkânlar kazandırır. Şiirini çocukların ve gençlerin eğitiminde bir araç olarak kullanarak
milli bir kimlik inşasına çalışır. Ziya Gökalp, Fikret’in tersine çocukların ve gençlerin
eğitiminde milli kültürün, milli tarihin, gelenek ve göreneklerin etkili olmasından yanadır.
Ama Ziya Gökalp de Fikret gibi bilim ve uygarlıkta Batı’dan yararlanmakta sakınca görmez.
Sosyal ve siyasi düşünceleriyle Cumhuriyet’i kuran kadro üzerinde onun etkisi de inkâr
edilemez. Bu bildiride iki şairin şiirlerinde ele aldıkları eğitim anlayışı, çocuklara ve gençlere
önerdikleri yöntemler, ilkeler ele alınacaktır. Bu ilke ve yöntemlerin benzerlikleri ve
farklılıkları irdelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Tevfik Fikret, Ziya Gökalp, Eğitim, Batılılaşma, Çocuklar, Gençler
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
192
The Effects Of Socıal Medıa On Socıal Presence In Teachıng A Foreıgn Language
Dr. Sibel Ergün Elverici - Prof.Dr. Şirin Karadeniz
Öz This study was carried out in order to reveal the effects of using social media on social
presence in foreign language teaching. Facebook was used as a social media tool as part of the
English lessons and 8th grade students who attended a private school in Istanbul participated
in the study. The students in the experimental group used social media for their foreign
language classes and the control group continued their technology supported foreign language
education. Technology supported foreign language education was considered to be the
education that involved learning management systems and technological tools that support
face-to-face education. Mixed research design was used. For the quantitative part, data were
collected with the social presence scale and for the qualitative part face-to-face interview with
semi-structured interview technique took place. The quantitative data were analyzed by using
Kolmogorov-Smirnov test, independent samples t-test and ANCOVA. For the qualitative part
content analysis was used where knowledge building model was also considered. Based on
the findings, it was concluded that students in the experimental group who had their classes
with Facebook had higher social presence in their foreign language lessons.
Anahtar Kelimeler: Social Media, Facebook, Social Presence, Learning Community,
Technology Supported Foreign Language Education
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
193
The Role Of Using Different Types Of Computer-Supported Signaling İn The Explicit
Online Grammar İnstruction
Doç.Dr. Ferit Kılıçkaya
Öz Signaling, one of the principles of cognitive multimedia learning, indicates that students are
able to learn better when they are provided with several cues which indicate the organization
of the material presented to them (Mayer, 2009). The rationale behind this principle is that
when learners’ attention is directed towards the main points in a lesson, learners tend to build
connections between these main points without dwelling on unnecessary details, which helps
reduce extraneous processing (Jiang, Renandya, and Zhang 2017). This study aims to
determine the effects of using different types of signaling on the learners’ retention in the post
and delayed tests on reducing adverb clauses in an instructed grammar class. The quasi-
experimental design recruited three groups, which each included 20 pre-service language
teachers as the research participants. The control group was instructed on reducing adverb
clauses with no use of signaling. However, visual signaling such as using texts in bold type
was introduced into the materials for the experimental group 1, while the experimental group
2 used the materials supported with visual signaling in the form of graphic organizers as flow
charts. The scores from a researcher-developed assessment for the three groups were analyzed
with a one-way ANOVA. The results indicated that the participants in both experimental
groups scored higher than the control group in the post and delayed retention tests. The results
also indicated that the experimental group 2 scored relatively higher than the experimental
group 1. The semi-structured interviews also indicated several advantages of using verbal and
visual signaling in the materials used for instruction.
Anahtar Kelimeler: Computer-Supported Signaling, Online Teaching, Grammar İnstruction,
Explicit
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
194
The Use Of Apple İpads Amongst Trainee Teachers Of Visually Impaired Students: An
Exploratory Survey
Dr. Ebru Heyberi Tenekeci
Öz There has been a recent increase in the use of mobile computer technology across Britain.
This mobile technology includes laptop computers, but also so-called ‘post-PC’ technology
including smart phones and tablet computers. The Apple iPad is one of the most popular
examples of a tablet computer.This paper forms an initial exploratory investigation into how
the iPad is being used in the education of students with a visual impairment. This paper
presents the findings of survey of iPad use amongst 49 teachers training to become Qualified
Teachers of Visually Impaired Students (QTVIs). Although this is only a small scale
exploratory survey which was completed by a relatively small number of trainee QTVIs, it
does provide evidence that the iPad is proving a useful educational tool for visually impaired
pupils in a range of settings. One strength may be the apparent general enthusiasm towards
the iPad exhibited by teachers and pupils alike and this may be linked to the iPad’s general
desirability. However, more practically it appears to be the inbuilt accessibility features
(magnification and speech-based) and the range of available third-party applications which
generate particular enthusiasm amongst this group. This short piece of work has generated a
range of examples of creative and innovative practice which usefully adds to the emerging
literature of this type (e.g. in relation to iPad use with other special educational needs groups).
The work also raised some points of caution and questions which require follow-up.
Anahtar Kelimeler: Ict, Mobile Devices, İpad
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
195
Thomas Vaughan’ın “a Grammar Of Turkısh Language” Kitabında Yer Alan Örnek
Metinlerin Türkçe Eğitimi Açısından Değerlendirilmesi
Dr. İsmail Teoman Güneş
Öz Thomas Vaughan’ın 1709 yılında kaleme aldığı “A GRAMMAR OF TURKISH
LANGUAGE” kitabı, İngilizce yazılmış ilk dilbilgisi kitabı olması dolayısıyla büyük bir
öneme sahiptir. Aslen bir tüccar olan Thomas Vaughan, kitabını İzmir’de kaleme almıştır.
İzmir XVIII. yüzyılda, Osmanlı Devleti’nin ve Doğu Akdeniz’in, en gelişmiş limanına ve
oldukça hareketli bir ticaret hayatına ev sahipliği yapar. A GRAMMAR OF TURKISH
LANGUAGE, İngiliz tüccarlara Türkçe öğretmek için oluşturulmuş bir eserdir. Kitabın ilk
bölümünde gramer kuralları, ikinci bölümünde ise örnek metinler yer almaktadır. Vaughan’ın
kitaba dahil ettiği örnek metinler, dönemin günlük konuşması temel alınarak hazırlanmıştır.
Söz varlığı, dönemin tüccarlarının ihtiyaç duyacağı kelimeler düşünülerek oluşturulmuştur.
Vaughan örnek metinleri, Latin Alfabesi’ni kullanarak yazıya geçirmiştir. Bu çalışmada,
Thomas Vaughan’ın Türkçe öğretimi yaklaşımının, çağdaş öğretim kuramları bağlamında bir
incelemesi yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Thomas Vaughan, Dilbilgisi Kitabı, Türkçe Öğretimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
196
Topluluk Hissi ile Sosyal ve Duygusal Yalnızlık Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
Dr. Öğretim Üyesi Gazanfer Anlı
Öz Bu çalışmanın amacı topluluk hissi ile sosyal ve duygusal yalnızlık arasındaki ilişkinin
incelenmesidir. Çalışma 2015-2016 eğitim-öğretim yılında Ümraniye Anadolu Lisesi 12.
Sınıfta öğrenim gören 443 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada Topluluk Hissi Ölçeği
ve Sosyal Duygusal Yalnızlık Ölçeği kullanılmıştır. Kavramlar arasındaki ilişkiyi incelemek
üzere korelasyon ve regresyon analizleri gerçekleştirilmiştir. Yapılan korelasyon analizi
sonucunda topluluk hissinin; sosyal ve duygusal yalnızlığın alt boyutları olan sosyal
ilişkilerde yalnızlık (r= -.43; p<.01), aile ilişkilerinde yalnızlık (r= -.37; p<.01) ve duygusal
ilişkilerde yalnızlık (r= -.32; p<.01) ile pozitif anlamda ilişkili olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan üç adımlı regresyon analizinde ilk olarak sosyal ilişkilerde yalnızlık boyutu analize
girmiş ve topluluk hissini yordamada varyansın %18’ini açıklamakta olduğu görülmüştür.
Aile ilişkilerinde yalnızlık ikinci olarak analize girmiş ve ek olarak varyansın %7’sini
açıklamıştır. Üçüncü olarak ise aile ilişkilerinde yalnızlık boyutu işleme girmiş ve varyansın
%6’sını açıklamıştır. Son modelde bağımsız değişkenler olan sosyal ilişkilerde yalnızlık (β= -
.30, p<.01), aile ilişkilerinde yalnızlık (β= -.29, p<.01), ve duygusal ilişkilerde yalnızlığın (β=
-.26, p<.01) topluluk hissini anlamlı bir biçimde yordadığı, en güçlü yordayıcının ise sosyal
ilişkilerde yalnızlık boyutu olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Topluluk Hissi, Sosyal ve Duygusal Yalnızlık, Çoklu Regresyon Analizi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
197
Türkçe Eğitimi Alanında Yapılan Doktora Tezlerinde Akademik Söz Varlığı -Derlem
Temelli Bir Uygulama-
Arş.Gör. Ahmet Cihan Bulundu - Doç.Dr. İlhan Erdem
Öz Günümüzde, bilgisayar teknolojilerindeki hızlı ve baş döndürücü gelişmelere koşut olarak
derlem dilbilim alanı büyük bir önem kazanmıştır. Yöntemsel olarak disiplinlerarası
araştırmaları olanaklı kılacak çalışmalar bu alanla beraber artmaya başlamıştır. Büyük ölçekli
doğal dil örneklerinin bilgisayarlarda bir araya getirilerek analiz edilmesine yönelik
sıralanmış yöntemlerin genel adı olan derlem dilbilim, sağladığı nesnel verilerle de dil
incelemelerini sezgisel bakış açılarından kurtarmıştır. Özkan (2013) bilişim teknolojilerindeki
gelişmeler kapsamında dili betimlemenin sunacağı katkıya değinerek araştırma sorularına
bağlı olarak genel ve özel amaçlı derlemleri oluşturmanın öneminden ve işlevselliğinden
bahseder. Alan yazın incelendiğinde genel ve özel alan derlemlerinin yanı sıra sözlü ve yazılı
derlemler, öğrenici derlemleri, eş süremli derlemler ve izlem derlemleri gibi farklı amaçlarla
ve sorularla oluşturulan derlemlerle karşılaşılmaktadır. Dünyada, genel derlem özelliği
gösteren British National Corpus (BNC) yazılı ve sözlü olarak oluşturulan ve çeşitli
kaynakları barındıran 100 milyon kelimelik bir İngilizce derlemdir. Bilge Say vd. (2002)’nin
ODTÜ’de gerçekleştirdiği Bilgisayar Ortamında Bir Derlem Geliştirme Çalışması özel alan
derlemi özelliği göstermemekle beraber Türkçe için yapılmış çalışmalardan ilkidir. 2 milyon
kelimelik bu derlem çalışması günümüz Türkçesini yansıtan metin örneklerinin
işaretlenmesiyle oluşturulmuştur. Günümüz Türkçesini 1990-2008 yıllarını kapsayacak
biçimde referans bir derlem olarak yansıtan elli milyon kelimelik (%95 yazılı, %5 sözlü)
Türkçe Ulusal Derlemi, Mersin Üniversitesi bünyesinde Aksan ve diğerleri (2012) tarafından
oluşturulmuştur. Ülkemizde yapılan özel alan derlemleri dünyada yapılanlarla
karşılaştırıldığında oldukça sınırlıdır. Dünyada The HKUST Computer Science gibi birçok
özel alan derlemi varken ülkemizde ilk özel alan derlemi Özkan (2010) tarafından
gerçekleştirilen Türk Gözbilimi (Oftalmoloji) derlemidir. Özkan (2015) tarafından
gerçekleştirilen Türk Çocuk Yazını Özel Alan Derlemi 10 milyon sözcükbirimden (+/-)
oluşturulan zaman aralığı ise 1970-2012 yılları arasını kapsayacak biçimde belirlenen bir özel
alan derlemidir. Türkçe açısından akademik derlem oluşturma çalışmaları henüz yenidir.
ODTÜ METU Türkçe Derlemi ve Türkçe Ulusal Derlemi akademik makale türündeki
metinsel parçacıkları barındırmaktadır. Bu çalışma, nitel araştırma desenlerinden betimsel
tarama yöntemi ve derlem dilbilim ilke ve yöntemlerinin sunduğu olanaklar çerçevesinde
gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, Türkçe Eğitimi alanındaki doktora tezlerinin derlem temelli
yöntemlerle incelenmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda, 1997-2017 yılları arasında Türkçe
Eğitimi alanında sunulan 127 doktora tezinden 8.525.529 sözcüklük Türkçe Eğitimi Doktora
Özel Alan Derlemi (TEDÖAD) oluşturulmuştur. Verilerin analizinde WordSmith Tools
version 7 programı kullanılmıştır. Bulgulara göre; tespit edilen ilk 10 kelime içerisinde 8.
kelimeye kadar dil bilgisel ifadeler (ve, ile vb.) yer almaktayken 9. ve 10. kelimeler sırasıyla
Türkçe (29.356-%0,34) ve dil (27.963-%0,33) kelimeleri olmuştur.
Anahtar Kelimeler: Türkçe Eğitimi, Doktora Tezleri, Akademik Söz Varlığı, Derlem
Dilbilim
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
198
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
199
Türkçe Öğretmenlerinin Yenilenen Orta Öğretime Geçiş Sistemine İlişkin Görüşlerinin
Değerlendirilmesi
Doç.Dr. Mesut Gün - İlhami Kaya
Öz 2013-2014 eğitim-öğretim yılından günümüze kadar uygulanagelen Temel Eğitimden
Ortaöğretime Geçiş Sistemi (TEOG) 2017-2018 eğitim-öğretim yılı başladıktan hemen sonra
alınan ani bir kararla uygulamadan kaldırılmıştır. 1.2 milyon öğrenciyi ilgilendiren bu gelişme
ile birlikte kısa bir süre belirsiz bir durum yaşansa da 5 Kasım 2017 tarihinde Milli Eğitim
Bakanlığı tarafından uygulanacak olan yeni sistem açıklanmıştır. Yenilenen sistem ile birlikte
temel bazı değişikliklerine hayata geçildiği görülmektedir. Bu değişiklik ile birlikte sistemin
olumlu ve olumsuz yönlerine yönelik değişik görüşler dile getirilmiştir. Sınavlı ve sınavsız
yerleştirme olmak üzere iki basamaktan oluşan bu sistemin ne derece işlevsel olacağı eğitim-
öğretim yılı sonunda yapılması planlanan LGS sınavlarından sonra ortaya çıkacak ve elde
edilen sonuçlara göre daha sağlıklı değerlendirmeler yapılabilecektir. Araştırmada Milli
Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda görev yapan Türkçe Öğretmenlerininyenilenen
Ortaöğretime Geçiş Sistemi ile ilgili görüşleri değerlendirilmeye çalışılmıştır. Bu araştırmanın
amacı Türkçe Öğretmenlerinin yenilenen Ortaöğretime Geçiş Sistemi hakkındaki
görüşlerinden hareketle sistem hakkında bir değerlendirme yapmaktır. Bu çalışmada görüşme
metodu kullanılmış, görüşme esnasında katılımcılara altı sorudan oluşan, uzman görüşleriyle
son hali verilen yarı yapılandırılmış görüşme formu uygulanmıştır. Araştırmanın örneklemini
farklı illerde görev yapan 14 Türkçe Öğretmeni oluşturmaktadır. Katılımcılardan elde edilen
veriler içerik analizi yöntemiyle değerlendirilmiştir. Araştırma sonunda Türkçe
Öğretmenlerininyenilenen Ortaöğretime Geçiş Sistemi hakkında daha çok olumsuz
düşüncelere sahip oldukları, Türkçe Öğretmenlerinin büyük çoğunluğunun öğrencilerin
ortaöğretime geçişte sınava tabi tutulmasını doğru bulduğu, ortaöğretime geçişte TEOG
sisteminin yeniden hayata geçirilmesi gerektiğinin düşünüldüğü gibi sonuçlara ulaşılmıştır.
Araştırma sonucunda Ortaöğretime Geçiş Sistemine yönelik çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Orta Öğretime Geçiş Sistemi, Türkçe Öğretmenleri, Öğretmen Görüşleri
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
200
Türkiyede'ki Yabancı Dil Öğretmen Adaylarının Teknopedagojik Eğitim
Yeterliklerinin İncelenmesi
Doç.Dr. Nurten Özçelik - Araştırmacı Tanju Polat
Öz Teknopedagoji kavramı “Alan Bilgisi”, “Pedagojik Bilgi” ve “Teknolojik Bilgi”
değişkenlerinin birbirleriyle etkileşimini ifade eden bir eğitim anlayışını içerir. Alan bilgisi,
öğretmenlerin alanlarıyla ilgili öğrendikleri ve öğrettiklerini, pedagojik bilgi, öğretmenlerin
alanlarıyla ilgili öğrendiklerini öğretme yöntemlerinin yanı sıra, sınıf içi uygulamaları, ders
planı geliştirmeyi, bilgiyi ölçmeyi ve değerlendirmeyi, teknolojik bilgi ise basit
teknolojilerden, yazılım, dijital, iletişim gibi karmaşık teknolojilere uzanan teknoloji dünyası
hakkındaki bilgi ve becerileri ifade eder (Kula, 2015). Çoklar, Kılıçer ve Odabaşı (2007),
öğretmen adaylarının teknoloji, pedagoji ve alan eğitimlerini öğretme sürecinde uygulamada
güçlük çektiklerini belirtmiştir. Aynı güçlüklerin yabancı dil öğretmen adayları içinde geçerli
olduğu, mezun konumunda olan birçok öğretmen adayının özellikle bilgi ve iletişim
teknolojilerini kullanma ve onlardan yararlanma konusunda eksiklerinin bulunduğu
bilinmektedir. Bu çalışmanın amacı, yabancı dil öğretmen adaylarının teknopedagojik eğitim
yeterlik düzeylerini belirlemek, bölüm ve cinsiyet değişkeni ile bu yeterlik düzeyleri arasında
anlamlı bir farklılık olup olmadığını saptamaktır. Verilerin toplanması için Yurdakul vd.
(2012) tarafından geliştirilen ve 33 maddeden oluşan ve 5’li likert tipindeki “Teknopedagojik
Eğitime Yönelik Yeterlik Ölçeği” kullanılacaktır. Ölçeğin Cronbach alfa değeri 0.96’dır.
Çalışmanın örneklemini, 2017-2018 akademik yılı I. Yarıyılında Gazi Üniversitesi Gazi
Eğitim Fakültesi Yabancı Diller Eğitimi Bölümünün 4.sınıflarında okuyan İngilizce,
Fransızca, Almanca ve Arapça öğretmen adayları oluşturacaktır. Verilerin analizinde t testi,
ANOVA ve SPSS istatistik programlarından yararlanılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Teknoloji, Eğitim, Teknopedagoji, Bilgi ve İletişim Teknolojileri,
Yabancı Dil Eğitimi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
201
Türkiye’de Eğitim Bilimleri Alanında Yapılan Doktora Tezlerinin Araştırma Eğilimleri:
İçerik Analizi
Leyla Uşengül - Dr. Öğretim Üyesi Ferhat Bahçeci
Öz Bilimsel araştırma sonuçları tüm bilim alanlarındaki, politika ve uygulamaları etkilemesi
açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu sonuçlar uygulamalar için ampirik bir temel oluşturur
ve mesleki faaliyetler için, uygulayıcılara rehber olarak da kullanılır. Eğitim alanındaki
araştırma sonuçları ise, ders kitapları, ansiklopediler ve el kitapları seklinde yayınlanan
çalışmalar açısından önemli bir içerik kaynağını oluşturur ve herhangi bir öğretim alanında
üretilmiş bilgi olarak da kendisini gösterebilir. Eğitim araştırmaların niteliğinin sorgulanması
süreci, araştırma yoluyla ulaşılacak sonuçların gerçekleşmesi ve bunların kullanılabilirliği ile
yine bu çalışmaların kalitesinin ortaya koyması açısından büyük bir önem taşımaktadır. Söz
konusu bu çalışmalar incelendiğinde, bazı yazarlar tarafından ortaya konan bulgularda
yanılgıların bulunabileceği, hatta gerçeğin, elde edilenin tam tersi olduğu ifade edilmiştir. Bu
durum araştırmaların nitelikleri üzerine yapılan sentezlerin önemli ve gerekli bir çalışma
olduğunu ortaya koymaktadır. Araştırmacılar için alan eğilimleri ve güncel konular
hakkındaki bilgiler, kariyerleri ile akademik yayınlarına katkı sağlayacağı gibi, ülkeye de
bilimsel açıdan faydalı olacaktır. Alanlarında araştırma yapmak isteyen bireylere yol
göstermede, alandaki çalışmaların ve araştırmaların temel taşlarını oluşturan tezlerin, yıllara
göre değişim gösterdiği konu seçimleri ve ulaşılan sonuçlar önem taşımaktadır. Herhangi bir
disiplinde yapılan araştırmaların incelenmesiyle o disiplindeki araştırma eğilimleri
belirlenebilir. Araştırma eğilimi, araştırmaların zaman içerisinde gösterdikleri değişimi ve bu
değişimin yönünü ifade etmektedir. Araştırma eğilimleri belirlenirken, temel alınan yılı
izleyen yıllardaki verilerin, temel alınan yıla göre göstermiş oldukları eğilimler incelenir.
Araştırma eğilimlerini belirlemeye yönelik çalışmalar gelecekteki olayları öngörmek amacıyla
kullanılabileceği gibi araştırılan disiplinin geçmişteki durumunu ortaya koymak amacıyla da
kullanılabilir. Bir alanla ilgili yapılmış bilimsel tezlerin analiz edilmesi o konunun derinliği ve
yaygınlığı hakkında bilgiler verebilir, incelenen alanın genel görünümünü ortaya çıkarabilir.
Bu çalışmanın amacı Türkiye’ de eğitim bilimleri alanında yapılan doktora tezlerinde metod
ve örneklem olarak genel eğilimleri belirlemektir. Araştırmada, Yükseköğretim Kurulu Ulusal
Tez Merkezi resmi sitesinde yayınlanan 2013–2018 yılları arasında Eğitim Bilimleri anabilim
dalı doktora programlarında yazılan 481 tez bulunmuştur. Çalışmanın çalışılabilir evreni,
Türkiye’de eğitim bilimleri alanında yapılan doktora tezlerinden oluşmaktadır. Çalışmada
herhangi bir örnekleme yöntemine başvurulmamış ve çalışma evrenin tamamına ulaşılması
hedeflenmiştir. Ancak bazı tezlerin kullanımı ve yayımlanmasında karşılaşılan kısıtlıklar
nedeniyle örneklem kapsamında ele alınan tez sayısı 345 birim olarak gerçekleşmiştir.
Ulaşılan tezler; araştırma konuları, veri toplama ölçekleri, kullanılan metodoloji, örneklem
oluşturma teknikleri ve araştırma çevreleri açısından incelenip sınıflandırılmıştır. Nitel
araştırma yönteminin kullanıldığı bu çalışmada, durum çalışması modeli benimsenmiştir.
Çalışmada veri toplama aracı olarak, araştırma kapsamında geliştirilen tematik yapı belirleme
formu kullanılmıştır. Tezlerden elde edilen verilen istatistiksel olarak analiz edilmiş ve bu
bilgiler ışığında araştırma eğilimleri belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada verilerin
çözümlenmesinde içerik analizi türlerinden frekans analizi ve kategorisel analiz tekniği
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
202
kullanılmıştır. Elde edilen sonuçların Eğitim Bilimlerindeki çalışmaların eğilimini ortaya
koyacağı gibi aynı zamanda var olan çalışmalardaki eksikliklerin saptanıp bundan sonraki
çalışmalar için de yol gösterici olması düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Eğitim Bilimi, Doktora, İçeri Analizi, Güncel Eğilimler
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
203
Üniversite Öğrencilerinin Yaşadıkları Kariyer Stresi
Dr. Öğretim Üyesi Seçil Eda Kartal - Müge Esra Kartal - Ali Özkayran
Öz Günümüzde değişen ve gelişen teknoloji, bilginin hızla yayılıp tüketilmesi gibi durumlar
stresi ve bireylerin üzerindeki etkilerini artırmaktadır. Stres bir eylem ya da durumun kişi
üzerinde yarattığı fiziksel veya psikolojik zorlanmaya verilen tepkidir (Işıkhan, 2002). Sosyal
yaşamdan iş yaşantısına, iş yaşantısından öğrenciliğe kadar bu stres durumları uzanmakta ve
bireyleri etkilemektedir. Üniversite öğrencileri arasındaki stres, akademik ve akademik
olmayan faktörler, sosyo-kültürel, çevresel ve psikolojik özellikler de dahil olmak üzere çok
boyutludur. Yaşadıkları stresle birlikte öğrenciler kariyerlerini de belirlemek ve geleceklerini
şekillendirmek zorunda kalmaktadırlar. Kariyer, bir meslekte zaman ve çalışmayla elde edilen
aşama, başarı ve uzmanlık olarak tanımlanmaktadır (tdk, 2018). Bu çalışmanın temel amacı
lisans ve lisansüstü öğrencilerinin akademik kariyerle ilgili stres kaynaklarını ve
zorlanmalarını ölçmektir. Araştırma nicel araştırma yöntemlerinden tarama modeli
kullanılarak yapılmaktadır. Veriler Choi ve ark. (2011) tarafından geliştirilen, Özden ve
Sertel-Berk (2017) tarafından Türkçe’ye uyarlaması yapılan Kariyer Stresi Ölçeği (KSÖ)
kullanılmaktadır. Ölçek, toplam 20 maddeden ve 4 alt boyuttan oluşmaktadır. Bu boyutlar;
kariyer belirsizliği, bilgi eksikliği, iş bulma baskısı ve dışsal çatışma olarak ele alınmaktadır.
Araştırma kapsamında 360 katılımcıya ulaşılmasına rağmen veri toplama süreci devam
etmektedir. Elde edilen veriler SPSS programı ile analiz edilerek bulgular ve sonuçlar
yorumlanacaktır. Bulgulara ve sonuçlara bağlı olarak kariyer stresi yaşayan lisans ve
lisansüstü öğrenciler ile aile ve eğitimcilere çeşitli öneriler sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Kariyer, Kariyer Stresi, Üniversite Öğrencileri
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
204
Usıng Games In Teachıng Englısh To Young Learners
Dr. Öğretim Üyesi Ece Sarıgül - Dr. Öğretim Üyesi Banu Uslu
Öz This study aims to investigate the contribution of using effective educational games to the
process of teaching English to young learners. It is true that the game is the universal
language of children since it combines natural life and formal information sources together.
The teachers of English should accept that using games in language teaching is the safest way
of combining the real life and imagination. Also, young learners may improve their creativity
skills by means of games. There are various important advantages of games such as
improving the child's imagination as well as language development, providing them with the
chance of making interaction between learners, providing the child with sense of environment
and research, increasing language learners’ academic achievement, lowering anxiety levels
and also allowing the child to use his/her energy in a positive way. It is an undeniable fact that
young learners learn very fast, but they cannot be successful, if they are taught via traditional
language teaching methods and approaches. Language learning is not a very easy task and
some teachers think that games are time – wasting. But, if teachers of English use some fun
activities such as games, songs or riddles in their language classes, they can increase the
motivation levels of students and create environments where students can easily express their
ideas freely. Furthermore, all language skills can also be taught such by using the games for
teaching, listening, reading, writing skills or games for teaching grammar, vocabulary,
communication skills since the students can have the chance of practicing and communicating
with their classmates by means of enjoyable game activities. We will try to show several
examples of educational language games in addition to giving theoretical information about
the advantages and disadvantages of language games in detail.
Anahtar Kelimeler: Using Games,language Teaching,young Learners
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
205
Üstün Yetenekli Öğrencilerin Nanoteknoloji Hakkındaki Görüşleri
Doç.Dr. Kadir Bilen - Dr. Öğretim Üyesi Mücahit Köse - Arş.Gör. Muhammed Akif
Kurtuluş
Öz Yapılan araştırmalar gelişmiş ülkelerde nanoteknoloji eğitiminin çoğunlukla ortaöğretim
müfredatlarında yer aldığını belirtmektedir. Ülkemizde ise bu eğitim daha çok üniversite
düzeyinde verilmekle birlikte azda olsa ortaöğretim ve ilköğretim düzeyinde de ders
kitaplarında nanoteknolojiye yer verildiği görülmektedir. Bu araştırmanın amacı, üstün
yetenekli öğrencilerin nanoteknoloji konusunda görüşlerini belirlemektir. Çalışmada ayrıca
üstün yetenekli ortaokul öğrencilerinin sınıf seviyesi, anne-baba eğitim durumu ve anne-baba
meslekleri değişkenlerine göre nanoteknoloji ile ilgili düşüncelerinin farklılık gösterip
göstermediği de araştırılmıştır. Araştırma, Alanya ilçesinde Bilim ve Sanat Merkezi’ne devam
eden öğrenciler (N=25) ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada tarama yöntemi kullanılmıştır.
Öğrencilere alan yazında yer alan 11 açık uçlu sorudan oluşan nanoteknoloji bilgi anketi
uygulanmıştır. Araştırma sonucunda; öğrencilerin sınıf seviyesi düştükçe nanoteknoloji
hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları tespit edilmiştir. Öğrencilerin nanoteknoloji
hakkındaki bilgilerini genellikle internet ve televizyondan elde ettiklerini belirlenmiştir. Anne
baba eğitim durumu ve mesleklerinin öğrencilerin nanoteknoloji hakkında bilgileri üzerinde
önemli bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Nanoteknoloji, Üstün Yetenekli, Bilgi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
206
Uzaktan İngilizce Eğitimi İçin Yeni Bir Müfredat Tasarımı: Bir Vaka Çalışması
Dr. Öğretim Üyesi Lütfiye Cengizhan Akyol
Öz Bu betimsel çalışma, Trakya Üniversitesi'nde uzaktan eğitim alanında lisans dersleri için yeni
bir müfredat tasarımının nasıl yapıldığını incelemektedir. 2017-2018 öğretim yılında,
fakültelerin birinci sınıf öğrencileri olan ve İngilizce dersi alan 3411 lisans öğrencisi
çevrimiçi uzaktan derslere kaydolmuştur. Bu bağlamda, temel öğretim materyali olarak A1-
A2 seviyesinde olan “English Hood” Vinten Peter Humpries-YDS Basımevi tarafından
hazırlanan yeni bir ders kitabı seçilmiştir. Ders kitabının içeriği, birinci öğretim dönemi için
on dört hafta ve ikinci dönem için on dört haftaya ayrılmıştır. Ardından, her bir ünite için
video programı hazırlamak üzere on dört İngilizce öğretim görevlisi görevlendirilmiştir.
Programda, görevlendirilen öğretim görevlisi hocalarımız, sanki sınıftaymış gibi ders
anlatmışlardır. Daha sonra ise, video programları öğrenciler için ilgili web sayfasına
kaydedilmiştir. Şu anda adı geçen müfredat devam etmektedir ve bu öğretim yılı
sonlandığında, çalışıp çalışmadığına bakılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Uzaktan Eğitim, Müfredat, Ders Kitabı, Öğrenciler
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
207
Yabancı Dil Derslerinde Kaynaştırma Eğitimi: Sorunlar ve Çözümler
Okutman İbrahim Kaya - Prof.Dr. Erdoğan Bada
Öz Son yıllarda kaynaştırma eğitimi konusu hükümetlerin, üniversitelerin, eğitimcilerin, resmi
kuruluşların ve sivil toplum kuruluşlarının, araştırmacıların ve bütün paydaşların
gündemlerinin en üst sıralarında yer almıştır. Literatürde kaynaştırma eğitimini birçok etken
bakımından inceleyen pek çok çalışma var, fakat çok azı Türkiye’deki yabancı dil derslerinde
kaynaştırma eğitimine odaklanmıştır. Bu nedenle, bu çalışma kaynaştırma eğitiminin
sorunlarını belirlemek ve olası sorunlara çözümler sunmak amacıyla tanımlayıcı bir çalışma
olarak tasarlanmıştır. Katılımcı olarak 12 İngilizce öğretmeni, 21 tipik gelişim gösteren
öğrenci ve dört özel ihtiyaçlı öğrenci bu çalışmada yer almıştır. Yarı-yapılandırılmış
görüşmeler ve sınıf gözlemleri veri toplama araçları olarak kullanılmıştır. Araştırmanın
bulguları, öğretmenlerin yetersiz bilgi ve becerilerini, sınırlı hizmet içi öğretmen eğitim
programlarını, daha önceden hazırlanmamış öğrencileri ve materyal eksikliğini temel sorunlar
olarak ortaya koymuştur; uyarlanmış eğitim ve materyallerin sağlanması, paydaşların bilinç
düzeylerinin ve bilgilerinin artırılması ve paydaşlar arasında koordinasyonun geliştirilmesi
temel çözümler olarak vurgulanmıştır. Eğitim kurumları, yöneticiler, öğretmenler ve özel
ihtiyaçlı öğrenciler için olası sonuçları ile bu çalışma, özel ihtiyaçlı öğrencilerin dahil edildiği
eğitim durumlarından kaynaklanan sorunlarla nasıl başa çıkılacağı konusunda bazı önemli
öneriler sunmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Kaynaştırma Eğitimi, Yabancı Dil Olarak İngilizce, Sorunlar, Çözümler
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
208
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi Alanında Yapılan Lisansüstü Çalışmaların
Değerlendirilmesi
Dr. Tuncay Türkben
Öz Günümüzde bilim ve teknolojideki gelişmelerle birlikte küreselleşen dünyamızda insanlar
farklı kültürdeki insanlarla iletişim kurma zorunluluğunu hissetmişlerdir. Bu zorunluluk
insanları yabancı dil öğrenme arayışı içerisine sokmuştur. İnsanların dil öğrenme sebepleri
araştırıldığında eğitim, ticaret, turizm, iş bulma, evlilik, kişisel merak, akademik başarı gibi
nedenlerin başta geldiği görülmektedir. Dış dünya ile değişik sebeplerden ötürü iletişim ve
etkileşim kurmanın yolu da dil öğrenmekten geçmektedir. Birçok yabancı da bu nedenlerle
Türkçeyi öğrenme gerekliliğini duyumsamaktadır. Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi
tarihine baktığımızda, bu konudaki ilk ve temel eserin Kâşgarlı Mahmut’un Divânü Lügat’t-
Türk’ü görmekteyiz. Daha sonraları iki dilli sözlükler, gramer kitapları ve diğer öğretim
materyallerinin yazıldığı bilinmektedir. Günümüzde Türkiye’yi, Türkleri, Türk kültürünü ve
diğer sebeplerden ötürü Türkçeyi öğrenmek isteyenlerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Bu
ihtiyacı karşılamak için yurt içinde üniversiteler bünyesinde kurulan TÖMER’ler ve birtakım
özel kuruluşlar aracılığıyla Türkçe öğretimi yapılırken; yurt dışında ise Yunus Emre
Enstitüleri ve çeşitli üniversitelerin Türkoloji bölümleri aracılığıyla dünyanın dört bir
tarafında Türkçe öğretimi yapılmaktadır. Bu çalışmanın temel amacı, yabancı dil olarak
Türkçe öğretimi alanında lisansüstü düzeyde yapılan çalışmaların incelenmesine yöneliktir.
Çalışmada, YÖK Ulusal Tez Merkezinde yabancı dil olarak Türkçe öğretimi ile ilgili ile ilgili
ulaşılan tezler, tezlerin enstitülere göre dağılımı, erişim durumları, anabilim dalları,
çalışmaların yapıldığı yıllar ve içeriklerine göre incelenmiştir. Bu doğrultuda araştırma, nitel
veri toplama yöntemlerinden doküman analizine dayalı olarak gerçekleştirilmiştir. Elde edilen
bulgular yorumlanmış ve çeşitli önerilere yer verilmiştir. YÖK veri tabanındaki tezler
incelendiğinde yabancı dil olarak Türkçe öğretimi ile ilgili tezlerin 135’i (% 85,99) yüksek
lisans, 22’si (% 14,01) doktora düzeyindedir. Yüksek lisans tezlerin ağırlıkta olduğu
görülmektedir. 1991- 2017 yılları arasındaki araştırmalarının büyük çoğunluğu İstanbul
Üniversitesi (%19,75), Gazi Üniversitesi (%14,65) ve Dokuz Eylül Üniversitesi
(%12,74)’inde yapıldığı görülmektedir. Diğer üniversitelerde de az da olsa çalışmaların
yapıldığı tespit edilmiştir. Araştırmaların büyük çoğunluğu ise Türkçe eğitimi (% 40,76) ve
yabancı dil olarak Türkçe öğretimi (% 24,20) alanında yapıldığı görülmektedir. Yabancı dil
olarak Türkçe öğretimi ile ilgili çalışmaların son yıllarda daha fazla yapıldığı da istatistiksel
olarak görülmektedir. Lisansüstü düzeyde yapılan bu çalışmaların 116’sı (%73,89) erişime
açık iken, 41’i (% 26,11) ise erişime kapalıdır. Yapılan içerik incelemesi sonucu, dil becerileri
ile ilgili çalışmaların az olduğu görülmüştür. Yapılan çalışmalarda, ders kitaplarının yetersiz
olduğu belirtilmektedir. Ders kitapların erken yaş grubu ve içerik odaklılık açısı açısından
uygun olmadığı görülmüştür. Dil öğretimi için farklı materyallerin hazırlanması gerektiği
ifade edilmektedir. Yapılan araştırmalarda ürün ve süreç temelli değerlendirmelerin
yapılmasının etkili olduğu gözlenmiştir. Lisansüstü düzeyde yapılan bu çalışmaların
bulgularından hareketle öğretim programlarımızı sürekli güncellemeliyiz. Dil öğrenmede
kullanılan strateji, teknik ve yöntemleri zengin materyallerle destekleyerek etkin bir öğretim
gerçekleştirilebilir. Nitelikli materyalleri oluştururken de kültür aktarımını gözeterek hareket
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
209
etmeli, yabacılara ülkemizin gelenek ve göreneklerini tanıtmalıyız. Ülkemizde yabancı dil
olarak Türkçenin etkin ve verimli bir şekilde öğretilmesi için dil öğretimini yapan merkezler
teşvik edilmelidir.
Anahtar Kelimeler: Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi, Lisansüstü Çalışmalar, İnceleme
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
210
Yabancılar İçin Türkçe Ders Kitaplarındaki Dilbilgisi Konularının Adlandırmasında
Terim Sorunu
Uzman İbrahim Doyumğaç - Dr. Öğretim Üyesi Bekir Kayabaşı
Öz Bu araştırmada, “Yeni Hitit Yabancılar İçin Türkçe Ders Kitapları A1, A2, B1, B2, C1”,
“Gazi Üniversitesi Yabancılar İçin Türkçe Dilbilgisi A1, A2, B1, B2, C1” ile yabancılar için
hazırlanmış “Yedi İklim Türkçe Ders Kitapları A1, A2, B1, B2” düzeylerinin dilbilgisi
konularının terim sorunu belirlenmiştir. Nitel araştırma yöntemine dayanan araştırmada
doküman analizi kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda yabancılar için Türkçe ders
kitaplarında yer verilen dilbilgisi konularının adlandırmasında ortak bir terim
adlandırılmasının olmadığını tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra bazı dilbilgisi konularının
akademik düzeye ve İngilizce dilbilgisi kurallarına göre açıklandığı görülmüştür. Ayrıca Yeni
Hitit Yabancılar İçin Türkçe Ders Kitaplarındaki dilbilgisi konularının İngilizce dilbilgisi
yapılarına göre hazırlandığı; Gazi Üniversitesi Yabancılar İçin Dilbilgisi kitaplarının ana dili
Türkçe öğretimi dilbilgisi kitapları gibi hazırlandığı anlaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Yabancılar İçin Türkçe Ders Kitapları, Dilbilgisi Konuları, Terim
Sorunu
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
211
Yedinci Sınıf Maddenin Yapısı ve Özellikleri Başarı Testi Geliştirilmesi: Geçerlik ve
Güvenirlik Çalışması
Arş.Gör. Oktay Kızkapan - Doç.Dr. Oktay Bektaş
Öz Bu çalışmanın amacı, ortaokul öğrencilerinin yedinci sınıf “Maddenin Yapısı ve Özellikleri”
ünitesindeki öğrenmelerini ölçmeye yönelik bir başarı testi geliştirmektir. Testin geliştirilme
sürecinde ilk olarak üniteye yönelik 13 kazanım belirlenmiş ve bu kazanımları kapsayacak
şekilde 39 adet çoktan seçmeli soru havuzu oluşturulmuştur. Hazırlanan sorular, bir fen
eğitimcisi ve bir fen bilimleri öğretmeninin görüşüne sunularak kapsam geçerliği sağlanmıştır.
Yapı geçerliği ve güvenirlik hesaplaması için test, 2017-2018 eğitim-öğretim güz yarıyılında
Kayseri ili Kocasinan ilçesindeki iki okulda sekizinci sınıfta öğrenim gören 382 öğrenciye
uygulanmıştır. LISREL ve SPSS analizleri sonucunda 21 soru olarak belirlenen testin
“Cronbach’s Alfa” güvenirlik katsayısı .874 olarak bulunmuştur. Daha sonra testteki
maddelerin güçlük ve ayrıt edicilik indeksleri de hesaplanmış ve testteki tüm soruların
istenilen güçlük ve ayırt edicilik değerlerine sahip olduğu görülmüştür. Sonuçta 21 çoktan
seçmeli maddeden oluşan ve yedinci sınıf maddenin yapısı ve özelikleri ünitesine yönelik bir
başarı testi geliştirilmiştir. Geliştirilen testin bu üniteyle ilgili öğrencilerin ölçülmesinde
kullanılması önerilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Maddenin Yapısı ve Özellikleri, Başarı Testi, Test Geliştirme
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
212
Yedinci Sınıf Öğrencilerinin Oran-Orantı Problemlerini Çözme Becerileri, Bu
Problemleri Çözme Becerileri ile Üst Bilişsel Farkındalıklarının Karşılaştırılması
Sevgi Arsuk - Doç.Dr. Dilek Sezgin Memnun - Prof.Dr. Bünyamin Aydın - Hilal Meriç
Öz Tüm bilgileri öğrenmenin mümkün olmadığı günümüzde, bireyin bilgiye nereden ulaşacağı ve
karşılaştığı problemleri nasıl çözeceği konusunda beceriler kazanması oldukça önem
kazanmıştır. Çünkü bireyin hayatını devam ettirebilmesi için problem çözme becerisi zorunlu
bir ihtiyaç haline gelmiştir ve her geçen gün bu becerinin önemi artmaktadır. Birçok farklı
ülkede de, matematik öğretim programlarında problem çözme becerisinin önemi vurgulanmış
ve bireyin her an karşılaşabileceği problemlerin üstesinden gelebilecek donanıma sahip
olması eğitimin öncelikli hedeflerinden biri olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, problem
çözme becerisi; akıl yürütmenin, zihinsel gelişimin ve matematiksel düşünme becerisinin
artması için de olanak sağlamaktadır. Matematik eğitiminin en önemli hedeflerinden biri olan
problem çözme becerisinin gelişiminde üstbilişsel beceriler de önemli görülmektedir. Bu
nedenle bu araştırmada, ortaokul yedinci sınıf öğrencilerinin oran-orantı problemlerini çözme
becerilerinin incelenmesi, öğrencilerin bu becerileri ile üstbilişsel farkındalıklarının
karşılaştırılması, bu kapsamda bu beceri ve farkındalıkları arasındaki ilişki ve farklılıkların
ortaya koyulması amaçlanmıştır. Bu amaçla, İstanbul ilinde bulunan bir devlet okulunda
öğrenim görmekte olan toplam 150 yedinci sınıf öğrencisine 10 açık uçlu sorudan oluşan bir
oran-orantı problem testi, Üstbilişsel Farkındalık ölçeği ve Okuma Stratejileri Üstbilişsel
Farkındalık envanteri uygulanmıştır. Yapılan bu uygulama sonucunda, elde edilen verilerin
nitel ve nicel analizi araştırmaya katılan yedinci sınıf öğrencilerinin çok fazla işlem
yapmalarını gerektirmeyen problemlerin çözümlerinde daha başarılı oldukları anlaşılmıştır.
Bununla birlikte, öğrencilerin özellikle de dikkatli okumayı, uzun ve karmaşık işlemler
yapmayı gerektiren problemlerin çözümlerinde ise zorlukları bulunduğu açıklanmıştır. Bu
zorlukların, okuduğunu anlamadaki ya da problem çözme becerilerindeki yetersizliklerden
kaynaklandığı görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Oran, Orantı, Matematik Problemi, Problem Çözme, Üstbilişsel
Farkındalık
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
213
Yedinci ve Sekizinci Sınıf Öğrencilerinin Doğrusal Denklemler Konusundaki Bilgi ve
Beceri Düzeylerinin İncelenmesi Üzerine Bir Çalışma
Prof.Dr. Bünyamin Aydın - Merve Berber - Doç.Dr. Dilek Sezgin Memnun - Sevgi
Arsuk
Öz Matematik, çok sayıda soyut bilginin yer aldığı bir derstir. Matematikte, bu soyut bilgilerin
yer aldığı alt öğrenme alanlarından biri de cebirdir. Gerektirdiği soyut düşünme yapısı
nedeniyle, cebirsel konular da öğrenciler için öğrenilmesi güç konular arasındadır. Özellikle
ortaokul seviyesinde öğrencilerin soyut düşünme becerileri yeni geliştiği için, bu durum cebir
öğrenimini zorlaştırmaktadır. Cebir denildiğinde, akla ilk gelen konulardan biri ise
denklemler konusudur. Doğrusal denklemler de, cebirsel konuların öğrenilmesi için temel
yapıtaşı olarak bilinmesi gereken konular arasındadır. Bu konu, Türkiye'de ortaokul yedinci
sınıf seviyesinde derslerde yer almaya başlamaktadır. Bu sınıf düzeylerindeki öğrencilerin
doğrusal denklemler konusunu anlamlandırarak öğrenmesi sonucunda, ilerleyen süreçte diğer
cebir konularını öğrenmeleri kolaylaşacaktır. Buradan yola çıkarak, bu araştırmada özellikle
de son yıllarda yapılan matematik dersi program değişikliklerinin ardından ortaokul
öğrencilerinin doğrusal denklemler konusundaki bilgi ve becerilerinin incelenmesine, bu
alandaki hata ve yanılgılarının ortaya çıkarılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu nedenle, bu
araştırmada Türkiye'de Erzurum ilinde bulunan okullar arasından rastgele olarak belirlenen
bir ortaokulun yedinci ve sekizinci sınıf öğrencilerinin doğrusal denklemler konusundaki bilgi
ve beceri düzeyleri ile bu konudaki hata ve eksikliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu
amaçla, araştırmaya katılan öğrencilere araştırmacılar tarafından açık uçlu olarak hazırlanmış
olan bir doğrusal denklem testi uygulanmıştır. Elde edilen verilerin analizi, betimsel analiz
aracılığı ile gerçekleştirilmiştir. Elde edilen bulgular ışığında, araştırmaya katılan öğrencilerin
doğrusal denklemler konusundaki bilgi ve becerileri, hata ve eksiklikleri rapor edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Denklem, Denklem Çözme, Doğrusal Denklem, Ortaokul Öğrencisi
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
214
Yenilenen İlkokuma-Yazma Öğretimine Yönelik Öğretmen Görüşleri
Dr. Öğretim Üyesi Eyüp İzci - Emine Kaya
Öz Bu araştırma, 2017-2018 eğitim öğretim yılında uygulanan ilkokuma yazma programının
uygulamadaki etkililiği, uygulama sırasında oluşan problemlerle ilgili programın yürütücüsü
olan öğretmenlerin görüşlerini ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. İlkokuma yazma
öğretimini sadece okumanın kazandırılacağı etkinlikler olarak düşünmemek gerekir. Okuma
yazma becerileri birlikte kazandırılır. Yazma becerisi ile aklından geçenleri ifade eden birey,
okuma becerisiyle de hayattaki en büyük bilgi edinme yolunu kazanmaktadır. Okula yeni
başlayan bireyin hayatındaki en önemli öğretim etkinliğinin okuma yazma öğretimi olması,
ilkokuma yazma becerisinin tüm derslerin temelini teşkil etmesi, başarılı hazırlanmış bir
programın öğrencinin tüm derslerindeki akademik başarısına etkisi göz önünde
bulundurulması gereken önemli bir gerçektir. Bu amaçla nitel bir veri toplama yöntemi olan
yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşme tekniği kullanılacaktır. Araştırmanın çalışma
grubunu 2017-2018 eğitim-öğretim yılında Adıyaman ilinde 1. Sınıf okutan rasgele seçilen 20
sınıf öğretmeni oluşturacaktır. İçerik analizi ile elde edilen bulgulara ve bulgulara dayanarak
ortaya çıkarılan sonuçlara yer verilecektir.
Anahtar Kelimeler: Ilkokuma Yazma, Dik Temel Yazı, Bitişik Eğik Yazı, Öğretmen
Görüşleri
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
215
Yöneticilerin Etkili Okulun Fiziksel Koşullarına İlişkin Görüşleri
Erdinç Pekmezci
Öz Günümüzde canlı ve dinamik bir yapısı olan eğitim ortamlarının sahip olduğu boyutlardan
fiziksel koşulların uygunluğu, eğitim etkinlikleri içerisinde önemli bir yere sahiptir. Bu
çalışmada, yöneticilerin etkili okulun fiziksel koşullarına ilişkin görüşleri araştırılmıştır. Bu
amaçla, 2014 -2015 eğitim- öğretim yılında Denizli ilinde, on beş okul yöneticisiyle etkili
okulun fiziksel koşullarına ilişkin görüşmeler yapılmıştır. Nitel araştırma yöntemlerinden yarı
yapılandırılmış görüşme tekniği yoluyla veriler toplanmıştır. Araştırmacı tarafından
yöneticilerin görüşlerini almak üzere görüşme formu hazırlanarak, açık uçlu sorularla elde
edilen veriler betimsel analiz tekniği ile analiz edilmiştir. Araştırma sonuçları, okul
müdürlerinin etkili okulların fiziksel özelliklerine ilişkin görüşlerini belirlemiştir. Bu
sonuçlara göre, yöneticilerin büyük bir çoğunluğu, okul girişlerinde tanıtım levhalarının, okul
plan ve yönlendirme levhalarının ve çiçek, tablo gibi görsel ögelerin bulunması gerektiğini
ifade etmişlerdir. Müdürlerin tamamına yakını, etkili okullarda çok amaçlı salonların
bulunması gerektiğinde hemfikirdirler. Yine müdürlerin görüşlerine göre, etkili okulların
fiziksel özellikleri kapsamında okulların renklerine ve bahçede oyun alanlarının bulunmasına
önem verilmesi gerekmektedir.
Anahtar Kelimeler: Etkili Okul, Fiziksel Koşullar, Eğitim Ortamları, Okul Yöneticileri
4.ULUSLARARASI EĞİTİM BİLİMLERİ SEMPOZYUMU
216
تركيا
Okutman Halit Yusuf
Öz فل ال ذي يتعلم لغته من نهدف من هذا البحث إلى تعليم اللغة العربية بالفطرة في تركية ؛ أي اعتبار متعلم اللغة كالط
تعل م تماع والمحادثة و تكرار ما يسمعه في المواقف اليومية الواقعية التي يعيشها. كما أن تعلم أي لغة يتطلبخلال الاس
فل بالفطرة . وعلى ثقافتها وممارسة ذلك من خلال مواقف حقيقية يعيشها تترسخ في ذهنه وعقله كما تترسخ اللغه عند الط
غم من وجود إسهامات و تجارب جي دة في هذا المجال، إلا أن ها أهملت لحد ما تعليم اللغة العربية بالفطرة ،واع تمدت الر
ق جديدة وفع الة لتعليم طريقة القواعد والترجمة ، وهذا ما ألزم العلماء والباحثين في مجال تعليم اللغة إلى البحث عن طر
اللغة. . ونعتمد في هذا البحث على المنهج الوصفي الذي يهدف إلى تحليل ونقد تعليم اللغة العربية باستخدام طريقة القواعد
. والترجمة وإهمال الجوانب الأخرى وتقرير بعض المبادئ المهمة التي ننطلق منها في تعليم اللغة العربية بالفطرة
Anahtar Kelimeler: مبادئ –منهج –هن ذ –الفطرة –الملكة -